187



Ocak/Januari 2014 yıl/jaar 15 - sayı/editie 187 Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------





50 yıldır hep onlar verdiler...

Vefa borcunu ödeme sırası bizde S 06 - 16

>> Göçün 50’nci yılında birinci kuşağı minnet ve rahmetle anıyoruz...

“NİDA’MIZ, SESİMİZ YANKI BULACAKTIR”

MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

CEMAAT OUT, ÜMMET IN!

BALCI REIZEN TRAVEL AGENCY S 02

S 10

S 14

Tel. 040 - 286 81 44

Türk Hava Yolları yetkili bilet satış acentası

E-mail info@balcireizen.nl www.balcireizen.nl

redactie

02 yayın odası Editörden

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

adnan@dogus.nl

Adnan Şahin

Ne istediğimizi çok iyi bilmeliyiz Değerli okurlarımız, bu defa sizlerle herkesi ilgilendiren ve tüm dünyanın, hakkında konuştuğu teknolojik icatlarla alakalı hasbihal etmek istiyorum. Teknolojik buluşların hayatımıza kattığı artı ve eksilerin neler olduğunu, yaşamımızdan neleri alıp neleri verdiklerini paylaşmak ve bir dergide okuduğum bir yazıdan yola çıkarak, hepimizin şahitlik ettiği bazı hususlara tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum. İlim adamları, mucitler, mühendisler teknisyenler insanlığın kurtuluşu için canla başla harıl harıl çalışıyor ve yeni buluşlarla, yeni icatlarla dünyaya yön vermeye çalışıyorlar.

Yön verdikleri sadece dünyamız olmuyor elbette, insan olarak bizlerde bu döngüden nasibimizi alıyoruz; yani, bize de bir şekilde yön veriyorlar. Kimi bilerek bu gelişmelerin çekim alanına giriyor, kimi bilmeden; kimileri de gayriihtiyari olarak bu yönlendirmeden payını alıyor…

Tahminler, hayatımızın kısa bir süre sonra tamamen kolaylaşacağı yönünde. Şöyle ki, yakın bir gelecekte arabamızla bir yere gitmek istediğimizde artık araba kullanmayacağız.

Gideceğimiz yeri aracın hafızasına gireceğiz, rahatça arabamızın koltuğuna kurulup oturacağız ve yolculuğumuz süresince araba kullanmanın dışında daha başka güzel ve faydalı şeylerle meşgul olabileceğiz. Zira o ‘zaman’ geldiğinde, araçlar bizi artık kendisi götürecek istediğimiz yere…

Yine ileride, herkesin sahip olacağı; saniyede milyonlarca kitabı tarayarak bize doğru cevabı sunabilecek süper bilgisayarlarımız olacak. Bu sayede ev doktoruna gitme ihtiyacımız dahi ortadan kalkabilecek. Zira şuan onlarda bazı hastalıkların teşhisinde bilgisayara başvurmaktalar…

Doğrusu, bu duruma olumlu yönden bakanlar pek çok zaman tasarrufu yapılabileceğini düşünebilirler. Ancak gerçek hiç de öyle gözükmüyor.

Bilhassa son asırda, insanlara daha çok zaman kazandırması amacıyla sayısız icat yapıldı. Ancak ne hikmetse insanların günleri her gün biraz daha sıkışmaya ve insanlar daha çok vakit sıkıntısı çekmeye ve vakte daha çok ihtiyaç duymaya başladılar...

Oysa büyük heyecan ve umutlarla elde edilen icatlar birer birer hayatımızda vazgeçilmez biçimde yerlerini almaya çalışırlarken, bir yandan da sürekli yeni isteklerde bulunarak ya vaktimizden ya da cüzdanımızdan çalmaya devam ediyorlar. Çamaşır makinasının icat edilmesi büyük bir kolaylık büyük bir

konfor oluşturmuştur. Ancak daha sonra çamaşırda temizlik ‘normu’ biraz daha yukarı çekilerek “beyazın daha beyazı” olduğu söylenip evler deterjan çeşitleri ile doluşturulmuştur…

Duvarlara bağlı kablolu telefondan kurtulup kablosuz telefona geçmek oldukça büyük bir kolaylık ve rahatlık vermiştir. Lakin günümüzde gelinen duruma bakıldığında tablo çok felaket gözüküyor. Âdeta bir hastalık derecesinde elimizden hiç düşürmediğimiz, hiç bir maili veyahut Facbook haberini kaçırmamak için her dakika deli gibi telefonun dokunmatik ekranını ileri geri kaydırıp durmaktayız. Artık başımızı kaldırıp öylesine etrafımızı seyretmek, kurda kuşa bakmak, ağaca çiçeğe doğaya dalıp gitmek diye bir derdimiz kalmadı. Kahvede, camide, düğünde dernekte bir araya gelen insanlar birbirleri ile daha kısa ve daha kaçamak cümlelerle konuşuyor ve en küçük bir suskunluğu mailine bakmak için bir bahaneye dönüştürüyor…

Okuma alışkanlığı rafa kalmış gözüküyor. Vakit yok zira. Ya da kafalar, beyinler faydalı faydasız dijital veri yağmuru altında yorulduğundan okuma iştiyakı çoktan bitmiş oluyor. Ayrıca çok kısa cümle ve kısaltılmış kelimelerle “sessizce”, yani konuşmadan bilgi alıp vermeye çalışan nesil, dilini ve dinini nasıl koruyabilecek, bilemiyorum… ve bu mesele, büyük bir soru ve sorun olarak hep zihnimi kurcalamakta, cevapsız ve çözümsüz bir şekilde askıda kalmakta… Önemli soru şu: Biz yarın icat edilen her şeyi edinmek isteyecek miyiz?

Yoksa gerçekten ne istediğimizi enine boyuna düşünecek miyiz? Belki yeni bir takvim yılına girmişken buna bir kafa yormak faydalı olacaktır. Zira bizim özel hayatımız için geçerli olan aynı zamanda içinde yaşadığımız toplum için de geçerlidir.

Maalesef çoğu kez, toplumun çoğunun yapageldiği şeyleri ister istemez bizler de yapıveriyoruz ve bir süre sonra geri dönüp baktığımızda kendimizi öyle bir yerde buluyoruz ki; aslında geldiğimiz o nokta, asla tercih etmediğimiz ve etmeyeceğimiz bir yer olarak karşımızda duruyor.

Kısacası hayattan ne bekliyoruz? Ne istiyoruz? Bizim ilham kaynağımız nedir? Neyi önemsiyoruz ve nasıl bir hayat yaşamak istiyoruz?

Psikologların araştırmaları “ne istediğini bilen ve inandığı değerler doğrultusunda yaşayan insanların daha kaliteli hayat yaşadıklarını” gösteriyor.

Değerlerine sahip çıkan insanların, yaşamlarını hangi yönde sürdüreceklerini de çok daha kolay belirlediklerini söylüyorlar.

Esasen lafı biraz da bu ayki, dosya konumuz olan yaşlı insanlarımıza getirmek istiyorum.

Huzurevlerinde yaşamakta olan insanlarımızın her zamankinden daha çok ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünüyor ve oralar için planlanmış günlerimizin olması gerektiğine inanıyorum.

Vaktini israf etmeden en iyi şekilde planlayanlardan olmanızı diliyorum.

Gelecek sayımızda yeniden görüşmek dileği ile yeni yılınızı ve Peygamberimizin doğum günü olan (12 Ocak Pazar) Mevlid Kandilinizi tebrik ediyor, sağlık, huzur ve mutluluk dolu bir ömür diliyorum.

Allah’a emanet olunuz…



Dost buluşmaları DTİK Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Bölge

“Avrupa’da dest yazılmaya da devam edilecek Bir dizi temas ve incelemelerde bulunmak üzere Fransa, Belçika ve Hollanda’yı ziyaret eden Kars, Ardahan, Ağrı ve Iğdır illerinin vali, belediye başkanı ve il genel meclis başkanlarından oluşan heyet, DTİK Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları tarafından Amsterdam’da ağırlandı.

H

eyet onuruna başkentin seçkin restoranlarından BirBey’de verdiği özel davette bir konuşma yapan DTİK Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları, Avrupa’daki Türklerin 50 yıllık zaman dilimi içinde profilinin değiştiğini belirterek, “Türklerin Avrupa’ya gerçekleştirdiği işçi göçünün üzerinden 50 yıla yakın bir zaman geçti. Avrupa’ya ‘işçi’ olarak gelen Türklerin küçümsenemeyecek bir oranı girişimciliklerini göstererek ‘patron’ konumuna yükseldi. 27 Avrupa ülkesinde Türk siyasetçilerimiz ve akademisyenlerimizin yanı sıra Türk girişimcilerimizin sayısı 145 bine, yıllık ciromuz ise 62.8 milyar euroya ulaştı. Bu rakamlar Türklerin Avrupa’da yakaladıkları başarıyı açıkça gözler önüne sermektedir.

Türkler, girişimcilik anlamında Avrupa’da âdeta ‘destan’ yazmıştır, her alanda söz sahibi olmuştur” ifadesini kullandı.

Hollanda’da 17 bin Türk kökenli girişimci...

AB’deki Türk girişimcilerin yüzde 68’lik bölümünün Almanya’da yaşadığını ve bu ülkeyi Hollanda ve Fransa’nın takip ettiğini anlatan Turgut Torunoğulları, “Türklerin girişimcilikteki başarısı ve sahip oldukları ekonomik gücün anavatan Türkiye’ye de sağladığı faydalar oldukça büyüktür. 18-19 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya İş Kurultayı’nda Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu gelişmeyi özellikle vurgulamıştır. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da Avrupa’daki Türklere verdiği desteklerden ötürü burada teşekkür ediyorum. 2020 yılında AB’deki Türk girişimci sayısı 200 bin sınırını da aşacaktır. Merceğimizi Hollanda’ya yaklaştırdığımızda ise yine aynı Avrupa’da olduğu gibi olumlu bir tabloyla karşılaşıyoruz. Hollanda’da faaliyet gösteren 17 bin Türk kökenli girişimci 70 bin kişiye iş imkânı

sağlayarak Hollanda ekonomisine büyük oranda katkı sağlamaktadır. Özellikle son yıllarda birçok ihracatçı ve imalatçı firmaların Hollanda pazarında yerlerini almış olduklarını görüyoruz. Yıllık cirolarının toplamı 6 milyar euroya ulaşan Türk girişimciler arasında kadın girişimcilerin oranı ise yüzde 22 civarında bulunuyor. Yani Türkler olarak kadınımızla erkeğimizle Hollanda iş dünyasında artık söz sahibiyiz. Hollanda iş dünyasında Türkler olarak elimizi taşın altına koyuyoruz, üretiyoruz, istihdam oluşturuyoruz. Hem Hollanda hem de Türkiye’ye katma değer sağlıyoruz.

Hollanda’da Türk işverenler olarak sadece Türk vatandaşlarımıza değil Avrupalı ve Hollanda vatandaşlarına da istihdam sağlıyoruz” ifadesini kullandı.

“Yıllık cirolarının toplamı 6 milyar euroya ulaştı” Hollanda ekonomisi ile yüksek yaşam kalitesinin, yabancı yatırımcıları cezbeden önemli avantajlar arasında yer aldığını belirten DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Torunoğulları, “Hollanda yatırımcılar açından son derece cazip bir ülkedir ve marka olmak için iş dünyasına Hollanda’da başlamak oldukça iyi bir seçimdir. Türkiye’den Hollanda’ya yatırım yapacak Türk girişimcilerin her zaman yanındayız ve her türlü desteğe hazırız. Geçen yıllarda Dünya Türk İşadamları Konseyi (DTİK) ve Hollanda Türk İş Adamları Derneği (HOTİAD) olarak Avrupa’daki Türk girişimcilerine büyük hizmetler verdik, onların sorunlarına çareler aradık, raporlar hazırladık, bakanlarımıza ve yetkili kişilere raporlarımızı sunduk.

Sonuç olarak DTİK ve HOTİAD olarak Avrupa genelinde hazırlamış olduğumuz raporların teker teker hayata geçmesi beni fazlasıyla memnun etmiştir” diye konuştu.

Avrupa’da destan yazdık Konuşmasının bir bölümünde memleketi Kars’a dönük çalışmalarına

değinen Turgut Torunoğulları, şunları söyledi: “Geçmiş dönemlerde 2 dönem başkanlığını yaptığım ve sonra başkanlığını devrettiğim HOTİAD olarak üyelerimizle Kars’ta okul açılışına gittik. Torunoğulları ailesi olarak Kars’ta yaptırdığımız okulu Millî Eğitim Bakanlığı’na devrettik.

Arkadaşlarım Kars’ı çok sevdi, aynı zamanda her Türk’ün Karslı olduğunu da Kars’da öğrendiler, çünkü Asya’dan gelirken atalarımızın ilk konak yeri Kars olmuştur. İlk Cuma namazı Kars’ta kılındı, Anadolu’da ilk cami Kars’ta yapıldı ve atalarımız Kars’tan Anadolu’ya göç ettiler.

Kars, 40 yıl Osmanlı’nın borcunu Rusya’ya ödemiştir, bunun için herkesin Kars’a borcu olduğunu da herkes biliyor, bilmeyenler de şimdi öğrenmiş olsular. O zaman gelin Kars’a olan borcumuzu ödeyelim, ortak modern bir çiftlik açalım. Bizim bu faaliyetimiz de bundan sonra bu işi yapanlara örnek olsun. Alışılmış hayvancılık ve besicilikten çıkalım.

Bu önerimi özellikle Kars, Iğdır ve Ardahanlı girişimcilerimizin dikkatine sunmak istiyorum. Kars, Ardahan ve Iğdırlı sivil toplum kuruluşlarımızın ve girişimcilerimizin katkılarıyla 2 yılda bir yurt dışında ve yurt içindeki Karslıları bir araya getirerek seminer şeklinde toplantı organize edelim.

Memleketi Kars olan hemşehrilerimizin Kars’ı unutmamaları ve çocuklarımızın birbirlerini tanımaları için yapılacak 2 günlük toplantının gerçekten çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Karslılar olarak dayanışma içinde olmamız bizleri daha da güçlendirecek ve mutlu edecektir.” Torunoğulları, 2015-2016 hedeflerinde Kars’ta 200 bin ağaçlandırma yapılmasının yanı sıra bir kız yurdu ile bir otel inşaatının yer aldığını da kaydetti.

Geziye kimler katıldı?

Aynı zamanda Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Onursal Üyesi de olan Turgut Torunoğulları verdiği özel davete, Kars Valisi Eyüp





agenda

gündem 03

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014



Kısa haber

Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları:

an yazdık,

Türk kadınlarının çoğu depresyonda

”





Tepe, Ardahan Valisi Seyfettin Azizoğlu, Iğdır Valisi Ahmet Pek, Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan, Kars İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer Yağcı, Kars Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Fahri Ötegen, Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Demirci, Ağrı Belediye Başkanı Hasan Arslan,

Ağrı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Saim Alpaslan, Tutak Belediye Başkanı Bülent Osman Osmanağaoğlu, Iğdır Belediye Başkanı Hüseyin Malk, Iğdır İl Genel Meclis Başkanı Cengiz Savaş, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kamil Arslan, Serka Genel Sekreter Vekili Mehmet Özdoğan, Serka Birim

Başkanları Uğur Çalışkan, Nesim Karakurt, Serka uzmanı Muhammed Alperen’in yanı sıra PvdA (İşçi Partisi) milletvekili Selçuk Öztürk, Komfly Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çelik, Meram Restoranları Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Yüce ve Hollanda’daki Türk işadamları

derneklerinden HOTİAD’ın Başkanı Hikmet Gürcüoğlu’nun da aralarında bulunduğu farklı alanlarda faaliyet gösteren işverenler ile sivil toplum kuruluşlarından temsilciler katıldı.

Haber Merkezi Lahey

«

Hollanda’da yapılan bir araştırma depresyona en çok ülkedeki Türk kökenli kadınlarda rastlandığını ortaya koydu. Türk kadınlarında yüzde 25’in üzerinde bir grubun depresyondan ve karamsarlıktan yakındığı belirtildi. İstatistik Bürosu’nun araştırmasına göre depresyona Türk kadınlarından sonra en çok Faslı erkeklerde rastlanıyor. Bu oran yüzde 21 olarak belirlendi. Türk erkeklerinin de yüzde 15’inin depresyondan yakındığı saptandı. Hollandalı erkeklerde yüzde 7, Hollandalı kadınlarda ise yüzde 11 olduğu ifade edildi. Antidepresan kullananların sayısının da arttığı gözlemlendi. 2006 yılında yüzde 5 olan oran yüzde 6’ya yükseldi.

Antidepresanın en çok Türk kadınları tarafından kullanıldığı belirtildi. Türk erkekleri antidepresan kullanımında ikinci sırada yer alıyorlar.

95 bin şiddet vakası Hollanda’da polis raporlarına göre geçtiğimiz yıl 95 bin aile içi şiddet vakası yaşandı. Bu vakaların yüzde 44,8’inde kadınlar şiddet gördü ve olayların yüzde 25’inde failin alkollü olduğu saptandı.Polis tarafından hazırlanan “Bak. O zaman görürsün” adlı raporda, cinayetlerin üçte birinde aile içi şiddetin söz konusu olduğu belirtildi

nieuws

04 haber Kısa haberler

Başkentteki yarışa İslam partisi de katılacak Mart 2014’te yapılacak olan belediye meclisi seçimlerine başkent Amsterdam’dan katılacak olan partiler arasında bir de İslam partisi yer alıyor.

Lahey Belediye Meclisi’nde bir temsilcisi bulunan PvdE (Birlik Partisi), seçimlere Amsterdam’dan da katılma kararı verdi. İslam karşıtı PVV’den (Özgürlük Partisi) ayrıldıktan sonra Müslüman olan Arnoud van Doorn, PvdE içinde yer alıyor. Partinin seçim programı ve aday listesi çalışmalarının devam ettiği belirtildi.

Hollanda vatandaşlığı için 7 yıl beklenecek Hollanda vatandaşlığına geçme süresinin 5’ten 7 yıla yükseltilmesini öngören tasarı Bakanlar Kurulu tarafından kabul edildi. Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fred Teeven’in tasarısı yakında Temsilciler Meclisi’ne sunulacak. Hollanda vatandaşlığında 7 yıl koşulu, tasarı parlamentonun alt kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi ile üst kanadını oluşturan Senato’dan geçtikten sonra uygulanmaya başlanacak.

Vatandaşlık için 7 yıl beklenilmesi koşulu Liberaller (VVD) ile Sosyal Demokratların (PvdA) koalisyon protokolünde de yer alıyordu.

Hollanda vatandaşlığına geçmek isteyen yabancıların uyum sınavında başarılı olmaları da gerekiyor.

İslam partisi adını “Nida” olarak belirledi Mart 2014’te yapılacak seçimlere katılmaya hazırlanan Rotterdam’ın ilk İslam partisi, adını Nida olarak açıkladı.

Arapça kökenli nida kelimesinin anlamı, seslenmek, ses vermek. İslam partisi seçimlerde belediye meclisine 2 temsilci göndermeyi hedefliyor. Yapılan açıklamada, partinin program ve aday belirleme çalışmalarının sürdüğü ifade edildi.

Hükümet partileri eriyor Koalisyon ortakları Liberal VVD ile Sosyal Demokrat PvdA’nın oy potansiyelleri kamuoyu araştırmalarına göre halen düşük.

150 kişilik Temsilciler Meclisi’nde toplam 79 sandalyeye sahip olan VVD ve PvdA, bugün seçimler yapılsa Maurice de Hond’un anketine göre ancak 36 milletvekili çıkarabilecekler.

Ankete göre partilerin oy potansiyelleri şöyle: VVD(-19) 22, PvdA(24) 14, PVV(+12) 27, SP(+8) 23, CDA(+5) 18, D66(+8) 20, CU(+2) 7, GL(+2) 6, SGP(+1) 4, PvdD(+2) 4, 50Plus(+2) 4, PP(+1).

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

Gündem



Yeşil Sol Partisi (GroenLinks) Milletvekili Linda Voortman:

İnsanlar, işsiz olduk dolayı kendilerini suçlu hissedecekle Sosyal İşler Bakan Yardımcısı Jetta Klijnsma’nın (PvdA) sosyal yardım alanları baskı altına aldığı iddia edilen yeni düzenlemesi, Meclis’te direnişle karşılaştı..

M

illetvekilleri, Bakan Yardımcısından soru işaretlerini gidermesi ve düzenlemeyi yumuşatmasını istedi.

Gelen itirazlardan dolayı Meclis, yılbaşından sonra konuyu tekrar görüşecek.

Hükümetin, sosyal yardım alan Hollandalıları daha fazla denetleyecek ve iş bulmaları konusunda baskıyı arttıracak yasa teklifi büyük bir muhalefetle karşılaştı.

2014’ün ortalarına doğru yürürlüğe girmesi beklenen düzenlemeyle, sosyal yardım alıp aynı evde yaşayanların ödeneğinde kesintiye gidiliyor. İş bulma konusunda yeterince çaba gösterdiğini ispatlayamayanlara



ödenek verilmiyor ve ödenek alanların bunun karşılığında sosyal projelerde çalışmaları gerekiyor. İş görüşmesinde elbisesine dikkat etmeyenin ödeneği tehlikede Meclis’in, başta sol partiler olmak üzere neredeyse tamamında düzenlemeyle alakalı itirazlar yükseliyor. Ayrıca belediyeler ve konuyla alakalı sivil toplum kuruluşları da yasanın çıkmaması taraftarı. Klijnsma, hafta başında Meclis’te yaptığı konuşmada endişeleri gidermeye çalışsa da bunda başarılı olamadı. Özellikle ihtiyaç sahiplerinin iş aradıklarını nasıl ispat edeceklerinin tam olarak netleşmemesi endişelerin temel kaynağı.

Sosyalist Parti (SP) kanadından yapılan açıklamada, ödenek alan Hollandalıların iş imkânı oluşması halinde ülkenin ücra köşesine taşınmak zorunda bırakılmaları büyük bir ‘haksızlık’ olarak değerlendirildi. “İnsanları ailelerinden, sosyal çevresinden koparıp uzak bir yerde çalışmak zorunda bırakmak büyük bir özel hayat ihlalidir”.

Aynı şekilde iş görüşmelerine gelirken elbiselerine dikkat etmeyenlerin dahi ödeneğinin kesilme riskiyle karşı karşıya olması SP’in tepkisini çekti. ‘İşsiz insanların kendilerini suçlu hissetmeleri sağlanıyor’ Yeşil Sol Partisi (GroenLinks) Milletvekili Linda Voortman da

Camilerimizin dikkatine!

Cemaatiniz için ideal bir külliyat…

Bu fırsatı kaçırmayın!.. ı Kur’anKerim i! hediyel

1000 YILIN TEMEL ESERİ MEBSÛT –SERAHSî

Delilleriyle ve Hükümleriyle İslam Fıkhı 31 ciltlik muhteşem eser adrese teslim…

Prof. Dr. Cevat Akşit

başkanlığında bir ekip tarafından Türkçe’ye kazandırılan 31 ciltlik bu önemli esere mutlaka sahip olmalısınız…

hükümeti eleştirerek, “Yardıma muhtaç insanların, işsiz olmalarından dolayı kendilerini suçlu hissetmelerine neden oluyorlar.” dedi. İşçi Partili (Pvda) John Kerstens ise belediyelerin konu hakkında daha esnek davranmasını isteyerek, Klijnsma’ya bu bağlamda değişiklikler yapmasını teklif etti. Düzenlemeyi destekleyen nadir partilerden olan iktidar ortağı Liberal Parti (VVD), sosyal yardımların devamlı bir surete bürünmemesi ve insanların tekrar iş bulmaya teşvik edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Bir ailede birden fazla ödenek alan varsa, alınan toplam para ortalama bir maaşı

€ 249

€ 179,İsteme adresi Stichting Doğuş Strevelsweg 700 unit 413 3083 AS Rotterdam mob. 06-43 85 74 32 e-posta: doğus@dogus.nl



samenleving

toplum 05

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014



Foto haber

klarından

Emine Bozkurt: “GKA’da belirsizlikler var”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Sosyal Demokrat İşçi Partili (PvdA) milletvekili Emine Bozkurt, Türkiye-AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nda belirsizlikler bulunduğuna dikkati çekti. Komisyona soru önergesi sunan Bozkurt, 16 Aralık’ta imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın Türk toplumunu endişelendirdiğini ve bazı belirsizliklerin açıklığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

er





geçmemeli.” dedi. Düzenlemeyi ana hatlarıyla destekleyen fakat bazı noktalarına itiraz getiren Hristiyanlar Birliği (CU), özellikle sosyal yardım alan çocuklu kadınların iş bulmaya zorlanmalarına karşı çıkıyor.

Muhalefetin tamamının yasaya karşı çıkması halinde, tasarı Meclis’ten geçse dahi Senato’dan dönme riskiyle karşı karşıya kalacak.

En çok ailecek ödenek alanlar etkilenecek Ulusal Bütçe Araştırma Enstitüsü (NIBUD) tarafından yapılan araştırmada, birden fazla ödenek alanların ödeneğinde kesintiye gidilmesi halinde, birçok ailenin ciddi şekilde etkileneceğini ortaya kondu.

Hollanda’da 27 bin kişi evsiz

Hollanda’da sokakta yaşayanların sayısı 2010 yılından bu yana 4 bin kişilik artışla 27 bine yükseldi. İstatistik Bürosu, her 5 evsizden dördünün erkek olduğunu bildirdi. Evsiz yabancıların yüzde 40’ı Türklerin, Faslıların, Surinamlıların ve Antillilerin en büyük grubu oluşturdukları “batılı olmayan” diye tanımlanan yabancılardan oluşuyor.

Buna göre genç, engelli ve evli olup çocuk sahibi olan bir ailede toplam geliri yüzde 34 oranında geriliyor ve alınan 3.005 Euro 1.977 Euro’ya düşüyor.

Düzenleme ne getiriyor?

- Sosyal yardım sistemi ‘son çare’ halinde devreye konacak bir hale gelecek.

- İnsanlar aldıkları sosyal yardım karşılığında, huzur evinde kahve servisi ya da bahçe bakımı gibi, toplumsal işlerde görev almak durumunda kalacak.

- Aynı evde yaşayıp birden fazla sosyal yardım alanların ödeneği azaltılacak.

- Belediyelere, sosyal ödenek alan Hollandalıların dosyaları noktasında

net görev tanımı getirilecek.

- Sosyal Yardım Kurumu’ndaki memurlara kötü davrananların ödeneği 3 ay süresince kesilebilecek.

Aynı şey, iş görüşmelerinde elbise ve dış görünümüne dikkat etmeyenler için de uygulanabilecek.

Başka bir belediyede iş bulabilenlerin, 3 saate kadar uzak dahi olsa o işe gitmeleri, ya da işin olduğu belediyeye taşınmaları zorunlu hale getirilecek.

- Ödenek başvurusunda bulunanların, son 4 hafta boyunca iş bulmak için elinden geleni yaptığını ispat etmesi gerekecek.

Hüseyin Atasever Lahey

Asscher: “İğrenç eylem”

Geert Wilders, binlerce sipariş geldiğini öne sürdüğü anti İslam etiketi eyleminin “çok başarılı” olduğunu savunurken, Başbakan Yardımcısı Lodewijk Asscher, “iğrenç eylem” ifadesini kullandı. Dışişleri Bakanı Timmermans da, İslamiyet’e hakaret edilmesinin radikalizmle mücadeleye katkı sağlamayacağını belirterek, “Hollanda hükümeti buna katılmamakta” şeklinde açıklama yaptı.

«

Yeni yılda trafik cezaları zamlanıyor

Karabulut: “İş pazarındaki ayrımcılık önlensin”

SP milletvekili Sadet Karabulut, iş pazarında yaşanan ayrımcılığın önlenme sini istedi. Sadet Karabulut, iş dünyasının ayrımcılığa karşı gereken önlem lerin alındığını ileri sürdüğünü, ancak gerçekte bu konuda gerekenlerin yapıl madığını ve Sosyal İşler Bakanının yabancı gençlerin istihdamı için işverenlere, sendikalara ve belediyelere daha fazla baskı yapması gerektiğini söyledi.

Almanya’nın Turing Kulübü ADAC tarafından yapılan bir araştırmaya göre Hollanda’daki trafik cezaları diğer komşu ülkelere göre çok fazla.

Sollama yasağını ihlal eden bir sürücüye €220 ceza verilirken bu ceza komşu ülkeler Almanya, Fransa, Belçika ve İngiltere’de €30, €135, €150 ve €70 kadar. Bir başka örnek vermek gerekirse otobanda 20 kilometre hız haddini aşan bir sürücü Hollanda’da €162 ceza öderken diğer ülkeler bundan çok daha az ceza kesiyor.

Hollanda’daki trafik cezalarının yüksek olması bir yana, 2014 yılında bu cezalara zam yapılacağı belirtiliyor.

Her yıl olduğu gibi bu yılda otomatik olarak artırılacak ceza miktarlarına iti-

raz eden ANWB, cezaları artırmaktan önce işlenen ihlal ile ceza arasındaki ilişkilendirmenin doğru olarak yapılması gerektiğini savunuyor.

ANWB yetkilisi Marianne Dwarshuis, yanlış yoldan gitmenin cezasının 370 euro olacağını fakat engelliler için ayrılan park yerlerine park etmek ve gereksiz yere korna çalmak gibi ihlallerde de aynı cezaların verilmesi gerektiğini savunuyor.

Sürücülerin “sağmal inek” gibi görüldüğüne dikkat çeken Dwarshuis, artırılan vergileri bu tanımlamasına örnek

olarak gösterdi. Trafik ihlali yapanların mutlaka cezalandırılması taraftarı olduğunu belirten Dwarshuis, trafik cezalarının her yıl otomatik olarak artırılmasına da karşı çıktı.

2014 yılında kırmızı ışıktan geçmek veya bir aracı sağından sollamak gibi ihlallerde sürücülere 230 euro ceza kesilecek. Örneğin yılbaşı günü arabanın bagaj kısmında çocukları taşıyan sürücüye de 230 euro ceza kesilecek.

Arıza nedeni ile yol kenarında duran ve kırmızı işaret üçgenini kullanmayan sürücüye ise 140 euro ceza kesilecek.

DSDF’de Nevzat Cingöz dönemi

Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu’nun (DSDF) genel başkanlığına Nevzat Cingöz getirildi. Zeki Baran’ın ardından başkanlığı üstlenen HAN Yüksek Okulu öğretim üyesi Nevzat Cingöz’ün yanı sıra, Fatma Öztürk (Genel Sekreter), Veli Togel (Genel Muhasip), Duygu Öztek, Ali Tansel, Aykut Beşorak ve Okan Öztürk (Üye) yeni dönemin yöneticileri oldular.

nieuws

06 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

Deniz Çatıkkaş -Deniz Yolu

Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu Geçenlerde meslektaşımın izine ayrılması sebebiyle onun ilgilendiği bir ailenin çocuğunun duruşması için mahkemeye gittim. Çocuğun isminin Anita olduğunu varsayalım.

Anita’nın mahkemeye çağrılmasının sebebi; sınıf arkadaşı olan Bahar’a (varsayım) diğer arkadaşlarının gözü önünde fiziksel şiddet uygulaması ve tartaklaması.

Anita’nın yaşı 16, Bahar’ın yaşı ise 17’dir. Bahar’ın tartaklanması ve arkadaşlarının yanında aşağılanarak küçük düşürülmesi sebebiyle, belki de psikolojik olarak rahatlamak, olayı gören arkadaşlarına “ben de onu mahkemede rezil ettim, hâkim ona ceza verdi, beni haklı buldu, yaptıkları yanına kâr kalmadı” diyebilmek için, polise şikâyet etmesi sonucu her ikisinin de hâkim karsısına çıkmasına karar verilir.

Anita’nın gözetim altında tutulması ve bizim de Anita’dan sorumlu olmamamız sebebi ile, mahkemede bulu-

4. Murad dönem inin, sarhoşluğu ile meşhur simalarından Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam tayin edilmiş.

Beyazıt meydanında dolaşırken bir cenazenin geçtiğini görür. Hemen cenaze alayının önüne çıkarak tabutu taşıyanlara yüksek ve amirane bir sesle: “Tabutu yere indirin ve olduğunuz yerde durun” der. Cemaat, afallayarak durur ve tabutu yere indirir. Bunun üzerine Bekri Mustafa eğilir, tabutun kapağını kaldırır ve ölünün kulağına bir şey fısıldayıp çekilir.

Dosya

nup Anita hakkında bilgi vermemiz mahkeme tarafından talep edilmişti.

Mübaşirin çağırmasından sonra Anita; annesi, üvey babası ve avukatıyla beraber mahkeme salonuna girerken, Bahar, sadece babasıyla birlikte mahkemeye gelmişti.

Ben daha önce Bahar’ı hiç görmemiştim. Benimde mahkemeye girmemle beraber hâkim duruşmayı başlattı.

Daha hâkim duruşmayı açar açmaz, Bahar’ın babası yarı Hollandacası ile söz alarak; “ne olursunuz, lütfen, sizden rica ediyorum hâkim bey, Anita’ya sakın ceza vermeyin” diye neredeyse hâkime yalvarıyordu. Babanın bu sözlerinden sonra kızı Bahar, hıçkıra hıçkıra ağlayarak mahkeme salonunu terk etti.

Günümüzün eğitimcileri, anne babaları demiyorum, çünkü her anne baba yaptığı/yapacağı tavır ve davranışını, kendi perspektifinden, çocuğunun iyiliğini düşünerek yaptığından hiç şüphem yok. Fakat, yukarıda belirtmiş olduğum anımdaki yaşananlar, bir babanın, genç bir kızın psikolojisini, onun duygu ve düşüncelerini göz ardı ederek sergilediği tavırdan başka bir şey değildir.

Günümüzde böyle eğitimciler olursa “vay çocukların haline”.

Duruşmadan sonra meslektaşlarım duruşmanın nasıl geçtiğini sordukları zaman, benim verdiğim cevap şu oldu: “Bahar’ın babası mahkeme salonuna, Bahar’ın gururu yerin dibine girdi” O anki yaşadığım duyguları, belki anlatacağım şu ibretli hadise daha güzel ifade edecektir…

4. Murad döneminin, sarhoşluğu ile meşhur simalarından Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam tayin edilmiş.

Beyazıt meydanında dolaşırken bir cenazenin geçtiğini görür. Hemen cenaze alayının önüne çıkarak tabutu taşıyanlara yüksek ve amirane bir sesle: “Tabutu yere indirin ve olduğunuz yerde durun” der.

Cemaat, afallayarak durur ve tabutu yere indirir. Bunun üzerine Bekri Mustafa eğilir, tabutun kapağını kaldırır ve ölünün kulağına bir şey fısıldayıp çekilir.

Sonra cemaate dönerek: “Haydi artık gidebilirsiniz, ben görevimi yaptım” der.

Cemaat tabutu kaldırıp, namazı kılmak üzere camiye doğru yol alırken, Bekri Mustafa’yı tanıyanlardan birisi yanına sokulup sorar: “Yahu, demin cenazeye yaptığın hareket tuhafıma gitti. Ölünün kulağına eğilip neler söyledin?”

Bekri cevaplar: “Düşündüm ki ahirettekiler bu zavallıya: ‘Dünyada ne var, ne yok?’ diye havadis soracaklar. Bu garip de cevap vermekte zorlanmasın diye; Bekri Mustafa’nın Ayasofya Camii’ne imam olduğunu söyle, yeter. Onlar dünyanın ne hale geldiğini anlarlar ve sana başka bir şey sormazlar dedim” der. denizcati@hotmail.com ---------◄◄

Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitimde Psikolojik

Geleneksel değ açısından huzur Huzurevi denilince çoğumuzun içi ürperir; aklımıza çocukları, torunları tarafından ölüme, yalnızlığa terk edilmiş, ilgiye, sevgiye muhtaç yaşlı amca ve teyzeler gelir.

Y

aşlı bakımının bir sorun olarak algılanmasına neden olan sosyal değişimlerin yanında özellikle geleneksel değerlerde kurumsal bakım olumsuz algılanmaktadır. Fakat her iki bakım tarzının da hem yaşlılar, hem de aileler açısından çeşitli avantajları ve dezavantajları mevcuttur.

Huzurevi denilince çoğumuzun içi ürperir; aklımıza çocukları, torunları tarafından ölüme, yalnızlığa terk edilmiş, ilgiye, sevgiye muhtaç yaşlı amca ve teyzeler gelir. Özellikle de herhangi bir huzurevini ya da yaşlı bakım evini ziyaret etmemiş insanların “huzurevi algısı” oldukça duygusaldır. Huzurevlerinin zaman zaman medyaya olumsuz yansıyan haberlerinin de bu algıyı pekiştirdiği söylenebilir.

Anadolu insanı öteden beri gelenekgörenekleri ve sosyokültürel yapısıyla yaşlısına sahip çıkan bir topluluk olagelmiştir. Aslında insanların bu algı ve hislerini anlamak için, Anadolu kültürünün yaşlıya ve yaşlılığa bakış açısının tarihsel açıdan incelenmesinde fayda var. Türkiye toplumunda her dönemde yaşlılara yardım edildiği, yaşlıların korunmaya alındıkları

eski kurumların varlıklarından anlaşılmaktadır. Eski dönemlerde, tecrübeli yaşlıların topluluk içinde çok yararlı, saygın kişiler olduğu kabul edilmiştir. Öteden beri ataya saygı duyulmuş ve yaşlılar korunmuştur. Aynı şekilde Türklerin İslamiyet’i kabullerinden sonra da dinî inancın gereği olarak yaşlılara yardım edilmiştir. Örneğin yaşlıları koruma hizmetini veren ilk kurum Selçuklular döneminde, 11. yüzyılda kurulmuştur. Osmanlılar döneminde de imarethaneler, aşevleri ve tekkelerin muhtaç yaşlılara hizmet verdikleri bilinmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra ise tarih boyunca yaşlı kişilere, dinî buyruklar ve hayırsever duygularla kişisel olarak yapılan yardımlar birtakım yasalara bağlanarak daha sistematik bir şekilde yürütülmeye başlanmıştır. Özetlemek gerekirse, Türkiye toplumunda, yaşa ve yaşlıya saygı, itibar göstermek, bir taraftan dinî, diğer yandan geleneksel bir olgu olmuştur. Öte yandan yaşlılara ve yaşlılığa ilişkin değerleri değiştiren, yaşlı bakımının bir sorun olarak görülmesine yol açan bazı gelişmeler hem Avrupa’yı hem de Türkiye’yi etkilemiştir. Özellikle ekonomik ve toplumsal yapıdaki gelişmeler, nüfus artışı, kentleşme sürecine bağlı olarak değişen aile

yapısı, coğrafi hareketlilik, geleneksel geniş aile düzeninden çekirdek aileye dönüşüm, gelenek, kültür ve değerlerdeki değişmeler, eğitim düzeyinin yükselmesi, kadının çalışma hayatına katılımı gibi faktörler yaşlılık bakımını sosyal bir sorun olarak ortaya çıkarmıştır. Bütün bunların sonucu olarak, huzurevleri ve yaşlı bakımevleri yaygınlaşan sosyal hizmet kuruluşları hâline gelmiştir.

Ancak Anadolu insanının geçmişten getirdiği bazı değer yargılarından dolayı kurum bakımı, yaşlı bakımı konusunda çok yaygın ve benimsenmiş bir yöntem değildir. Yaşlı bakımevleri kuruluş itibariyle sadece kimsesiz ve hiçbir geliri olmayan yaşlılara hizmet vermek için düşünülmüş kurumlar olarak görülmektedir. Bu yerler, ev özelliklerinden uzaktır ve bu kurumlarda yaşamak zorunda kalmak tercih değil, çaresizlik olarak algılanmaktadır. Toplumumuzda ideal olarak görülen, yaşlı bireylerin kendi çocuklarının yanında kalmasıdır.

Bu durumda, kız evlat sahibi bakıma muhtaç yaşlılar kısmen daha şanslı olarak görülmektedir. Fakat özellikle eğitimli ve orta gelirli kişiler tarafından kurum yaşamı tercih edilmekte-

het leven

yaşam 07

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Hizmetler Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Gülçilem Şahin:

ğer yargıları revi dir. Örneğin, öğretmen emeklisi bir bireyin; çocuklarının yanında rahat edememesi, onlara yük olmak istememesi ve tek başına yaşamasının hem maddi hem manevi birtakım sorunları da beraberinde getirmesinden dolayı kurum bakımını tercih etmesi doğal ve mantıklı hâle gelmiştir.

Sözü edilen değer yargıları ile yetişmiş, Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli göçmen yaşlılar da bir kurumda yaşamlarını sürdürme konusunda isteksiz olabilirler. Her ne kadar zaman ve coğrafyaya bağlı olarak meydana gelen değişimler Anadolu aile yapısını etkilese de, tarihsel birikimin izlerini her zaman görmek mümkündür.

Huzur evine yerleşmenin aileden uzaklaştırılma ve istenmeme olarak algılanması hem yaşlının ailesini hem de yaşlı bireyin hayata karşı bakışını ve beklentilerini olumsuz etkilese de yaşlılara etkin başa çıkma yollarını kullanmayı kazandıran bir ortam olarak da değerlendirilebilir. Huzurevleri yaşlı bireylerin barınma ve sağlık ihtiyaçlarının yanı sıra uzmanlar tarafından verilen psiko-sosyal destek ile aile içerisinde bakımdan bir adım daha öndedir. Kendisine benzer diğerlerinin var olduğu bir ortam, yaşlıların yalnızlık duygusu yaşamalarını engellemektedir. Özellikle ilerleyen yaşla birlikte kronik hastalıkları artmış, günlük yaşam aktivitelerini (alışveriş, temizlik, ev idaresi vb.) yerine getirmede zor-

lanan, çeşitli nedenlerden dolayı aile içinde bakımı mümkün olmayan ya da yaşamını yalnız sürdüremeyecek olan yaşlılar için en ideal ortam huzurevleridir. Çünkü kentleşme ve modernleşmenin en bariz sonuçlarından biri olan geniş aileden çekirdek aileye dönüşüm, kuşaklararası çatışma ve değişen yaşam koşulları nedeniyle, çalışma hayatında kadınların daha fazla yer almaları, evde yaşlı kişiye bakacak kimsenin olmaması sorununu da ortaya çıkarmıştır. Bu durumda, görünüşte ailesi ile yaşayan, ancak “yalnızlığa itilen yaşlı” olgusu görülmektedir.

Kısaca aile ortamının yaşlı için sosyal, duygusal, fiziksel iyiliğin ve ihtiyaçların en iyi karşılandığı, en sağlıklı ortam olduğu düşünülse de, çağımızın hızlı ve karmaşık yaşamında, aile ortamı içinde yaşlıların ihtiyaçlarının karşılanamadığı da görülmektedir.

Yalnızlaşan yaşlıların, kendi akranları ile birlikte oldukları ve temel ihtiyaçlarını karşılamada profesyonel meslek elemanlarından yardım aldıkları kurumsal bakım olan “huzurevi”, ön plana çıkmaya başlamış ve huzurevi hizmetlerinin önemi artmıştır. Huzurevlerine yönelik olumsuz duyguların da zamanla azaldığını ortaya koyan bazı çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalardan birinde, yaşlılara huzurevine yerleştiklerinde ilk hissettikleri duygularının ne olduğu sorulmuştur.

Yaşlıların huzurevine ilk yerleştikle-

Groothandel in levensmiddelen Industrieweg 171, 3044 AS Rotterdam Tel. (010) - 810 40 23 Fax (010) - 465 00 76 Mob. 06-41 37 06 26 E-mail info@ozpas.nl www.ozpas.nl

rinde hissettikleri olumlu duyguların huzurevinde kendilerini güvende hissetmeleri (% 27,29), huzurevinin yaşadıkları sorunlara çözüm olması (%19,9), gelecek kaygılarının bitmesi (%19,5) ve bir yuvaya kavuşma (%15,76) olduğu görülmüştür.

Yaşadıkları olumsuz duyguların ise; terk edilmişlik (%7,98), öfke duyma (%3,94), onur kırıcı olduğunu düşünme (%4,04) ve uyum güçlüğü ( % 0,8) olduğu ifade edilmiştir. Bu çalışmada olumlu duygu ve düşünce geliştirenlerin oranı %82 iken, olumsuz duygular geliştirenlerin oranı %17, kararsız olanlar ise %1 olarak belirlenmiştir.

Son olarak, sahip olunan kültürel değerler dışında, Avrupa’da yaşayan göçmenlerin yaşlılarını kurum bakımına yerleştirmede karşılaşabilecekleri bir başka sorun ise, kültüre duyarlı huzurevi ve yaşlı bakımıdır. Avrupa’ya göç etmiş ilk nesil göçmenlerin yaşlanması hasta ve yaşlı bakım kurumlarını harekete geçirmiştir. Farklı bir dile, yaşam biçimine, ibadet şekline ve geleneklere sahip bu yaşlı bireylerin kurum bakımına uyumları ve mutlulukları için kültüre duyarlı huzurevleri ve bu huzurevlerinde çalışan bakıcılar önem arz etmektedir. Bu konuda özellikle Avrupa’nın birçok ülkesinde bazı gelişmelerin olduğu belirtilebilir. gulcilemsahin@gmail.com İktibas, Perspektif Dergisi

«

Hollanda’da Romen ve Bulgar endişesi 2014 yılın girmesiyle Bulgaristan ve Romanya vatandaşları, çalışma izni olmadan Hollanda’da çalışmaya başlayabilecek.

‘Polonyalılara yönelik algı genelde olumlu’ Sosyal ve Kültürel Planlama Bürosu’nun (SCP) yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, birçok Hollandalı bu gelişmeden dolayı büyük endişe duyuyor. En büyük kaygı iş imkanlarının azalması ve suç oranlarının artmasına yönelik. SCP tarafından yayınlanan araştırma raporu, Hollandalıların büyük çoğunluğunun Doğu Avrupalılar hakkında olumsuz düşündüğünü ortaya koydu. Sınırların açılmasıyla ülkeye gelebilecek Doğu Avrupalılar

hakkında nasıl düşündükleri sorulduğunda, yüzde 70’e yakını olumsuz cevap verdi.

‘Eğitim seviyesi düştükçe endişe artıyor’ SCP tarafından düzenli şekilde yapılan araştırmada Hollanda’da yaşayan vatandaşların memnuniyeti, güveni, toplumsal endişeleri ve siyasi öncelikleri masaya yatırılıyor. 2014 yılında bir çok Hollandalıyı etkileme potansiyeli bulunan Doğu Avrupalılar eksenindeki gelişmeler, korkuların artmasına neden oldu. Araştırmaya

göre, Hollandalıların yaklaşık üçte ikisi ülkeye çok fazla Doğu Avrupalının geleceğini, yüzde 58’i göçmenlerin sosyal ödenekleri suistimal ettiğini ve yüzde 47’sı Hollandalıların işlerini ellerinden alacağını düşünüyor. İki Hollandalıdan biri ise, ülkeye gelecek Doğu Avrupalı göçmenlerin sokakta rahatsızlıklara neden olacağı ve suç oranını arttıracağı kanaatinde. Araştırma sonuçlarına yansıyan bir diğer ilginç veri ise, yeni göçmenlere olumsuz bakanların genelde düşük eğitimli Hollandalılardan oluşması.

nieuws

08 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

Halil Yanar

Kilolar için biraz hareket yeter aslında...

Rahmetli ninem anlatırdı hep…

“Sabah namazından sonra eşeğin sırtına üzüm küfesini yükler bağa giderdik ve saatlerce çalışırdık, sürekli hareket halindeydik” derdi.

Hayatında hiç doktora gitmemiş, 82 yaşında vefat eden tam bir Osmanlı kadınıydı ninem. Cidden de hiç hastalandığını bilmeyiz, hatta biz hastalanınca saatlerce başımızda hem dua eder hem de ya başımızı ya da karnımızı ovalardı. Hemen hemen herkesin vardır böyle bir ninesi ya da dedesi.

Hani “eski toprak” deriz ya, vardır işte böyle bir atası ve benimkine yakın veya benzer bir hikâyesi.

Ama ben, dedesinin yoga kursuna gittiğini veya ninesinin pilates toplarıyla oynadığını ya da nine ve dedesinin birlikte fitness merkezine gittiklerini kimseden duymadım, görmedim. Günümüzde onlarca para verilerek gidilen spor merkezleri, zayıflama kursları ve daha nice göz boyama salonları ne işe yarıyor?

Diyetisyenle harcanan zamanlar, kullanılan ilaçlar ve diğerleri, zayıflamak ve sağlığa kavuşmak için gerçekten bir çözüm olabiliyor mu?

Peki, nedir işin asli? Çok nesiller önce değil bizlerin dedeleri ebeleri bu kadar sağlıklı iken bize ne oldu da bu kadar sağlıksız, kilolu ve her gün bir yerlerimizden şikâyet eder insanlar olduk.

Cevap zor değil aslında: Bize ne oldu da “DURDUK”.

Evet, istop eden araba gibi durduk.

Akıbetimizde aynı. Nasıl ki, arabayı uzun süre yerinden oynatmazsanız sağı solu paslanır, aküsü biter, her ihtiyacınızı karşılayan aracınız başınıza dert olur. Vücudumuz da aynı böyledir Eğer gözler vücudun hareket merkezi olsaydı ve gözleri çalıştırmakla günlük hareket ihtiyacımızı karşılasaydık, herhalde biz Türkler dünyanın en sağlıklı insanları olurduk.

“Bizden fazla televizyon seyreden var mı acaba?” diye çok merak ediyorum. Her güne bir, bazen iki dizi, eğer saatleri çakışırsa daha sonra Youtobe’dan takip edilen seriler.

Düşünsenize, zaten yeterince hareket etmiyoruz birde akşam yemeğinin üstüne televizyonun arkasında geçirilen hareketsiz onca saat.

Ama yok, haksızlıkta etmemek lazım; çay içerken kolumuz, meyve soyarken ellerimiz hareket ediyor, o yeter. Şaka bir yana, gelecekteki sağlık problemlerinin en önemli sebebinin bu hareketsiz oturmalardan dolayı olduğu gözler önüne serilecektir.

Oysaki biraz hareket inanın yeter. Spor akademisinde bir hocam müsabakadan önce rakip takım zayıfsa, “Evladım, yürüseniz yenersiniz” derdi. Aynen öyle, belki müsabaka kazanamazsınız ama inanın kilolarınızdan kurtulur daha sağlıklı olursunuz.

Güncel

Sadece yürüyerek mi? Evet, sadece yürüyerek, yani biraz kıpırdansak olacak bu iş aslında. İnsan vücudunun günlük ortalama olarak 1500-2000 kaloriye ihtiyacı var. Çok enerji harcıyorsanız daha fazla, az hareket ediyorsanız daha az tabi ki. Aldığınız kaloriyi vücudunuz eğer kullanmazsa, malumunuz olduğu üzere karaciğerde şeker olarak depolanır. Karaciğerde çok şeker birikirse bir kısmı da kaslara aktarılır, orda da kullanılmazsa yağ olarak depolanır ki burası son duraktır. Ondan sonra uğraş dur göbekle, basenle ya da fazla kilolarla. Depolama süreci yaklaşık üç gündür, yani vücuda giren fazla kalori harcanmazsa üç gün zarfında yağa dönüşür. “Dizilerden televizyondan ayrılmak zor, havalarda soğudu zaten” diyorsanız ki öyle, hayatınızda sadece birkaç küçük değişiklik yapın yeter.

1. aşama: Eğer ki bu gün yemeği çok kaçırdıysak, yarın kahvaltı harici öğünlerimizi biraz azaltarak içerideki depolu kaloriyi kullanabiliriz.

Rabbim vücudumuzu öyle mükem mel yaratmış ki, zararlı bir şey verirseniz zamanla daha fazlasını istiyor ya da tam tersi, iyi şeyler alırsa dahasını istiyor.

2. aşama: Biraz yürümek. Markete her zamanki yoldan değil de aşağı sokaktan dolaşıp gitmek, ya da işe giderken metrodan bir durak önce inmek, ya da bugün arabayla değil de bisikletle veya yürüyerek gitmek.

Belki de mahalledeki ev hanımlarıyla başka bir belediyenin pazarına gitmek. Çok zor değil aslında, sıradan yaptığınız işleri nasıl olurda biraz daha fazla yürüyerek yaparsınız, onun yollarını arayınız. Çözüm bu.

Sadece yürüyün, inanın yetecek ve kilolarınızdan kurtulacak, sağlıklı bir yaşama kavuşacaksınızdır.

Rabbim insan vücudunu öyle mükemmel bir şekilde yaratmış ki, zararlı bir şey verirseniz zamanla daha fazlasını istiyor ya da tam tersi, iyi şeylerle meşgul olursa mutlaka daha fazla güzellik istiyor.

Bugün 5 dakika fazla yürüyün; zamanla sürenin uzadığına ve 5 dakikaların size yetmediğine şahit olacaksınız.

Unutmayın ki 10 dakikalık tempolu yürüyüşle harcayacağınız kalori 10 dakika voleybol, kayak veya tenisle harcayacağınız kaloriye eşdeğerdir.

Hadi bakalım, pes etmek yok!

Biraz kıpırdasak bu iş tamam olacak.

Sağlıklı sıhhatli ve sportif günler dileğiyle.

Halil Yanar Beden Eğitimi Öğretmeni



MUSİAD Başkanı Ali Bekdur:

“50’ye yakın ül işbirliği ve bağlantımız v 1994 senesinde bazı arkadaşlar tarafından kurulan Hollanda MÜSİAD, Hollanda ekonomisine ciddi katkılar sağlamıştır. MÜSİAD olarak Hollanda’da şanına yakışır etkinlikler düzenlenmiştir.

2

0 yıl önce kurulan Hollanda MÜSİAD, 2013 yılının son haftasında yeni yönetim kurulunu basına tanıttı.

Kısa adı MÜSİAD olan, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği, kurulduğu ve daha sonraki yıllardaki yoğun çalışmalarını bir süre rölantiye almış görünüyordu. MÜSİAD 4. dönem Başkanlığına seçilen Ali Bekdur ile yeniden, yeni yıl ile birlikte hummalı bir çalışma içine gireceğinin sinyalleri verildi. Özellikle Den Haag ve çevresinde emlak, Rotterdam ve çevresinde yapı malzemeleri ticareti ile uğraşan Ali Bekdur, yeni yönetim kurulu üyeleri,



işadamları, basın mensupları, politikacı ve Sivil Toplum Örgütü yöneticileri ile bir araya gelerek MÜSİAD Hollanda hakkında bilgi verdi.

MÜSİAD Hollanda Genel Kurul toplantısına Sosyal Demokrat İşçi Parti (PvdA) milletvekili Selçuk Öztürk, DEİK/DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları, CDA partisi AP milletvekili adayı Kaya Turan Koçak, UETD Hollanda Başkanı Veyis Güngör, HOTİAD, HOGİAF, TÜMSİAD, TOVER, TOV adlı işadamları derneği temsilcileri, Hollanda MÜSİAD üyeleri ile bazı STK temsilcileri katıldı.

MÜSİAD Hollanda 2. Dönem Başka-

nı Sinan Tosun’un kısa değerlendirme konuşmasının ardından kürsüye gelen, MÜSİAD Hollanda üyelerinin tamamının oylarıyla başkanlığa seçilen Ali Bekdur, bugüne kadar yaptığı hizmetlerinden ötürü Sinan Tosun’a teşekkür etti. Yeni başkan Ali Bekdur, MÜSİAD Hollanda’nın, Türk toplumunun ihtiyaçlarına cevap verme adına bundan 20 yıl evvel kurulduğunun altını çizdi. Bekdur, “1994 senesinde bazı arkadaşlar tarafından kurulan Hollanda MÜSİAD, Hollanda ekonomisine ciddi katkılar sağlamıştır.

MÜSİAD olarak Hollanda’da şanına yakışır etkinlikler düzenlenmiştir. Önceki yönetim kurulu arkadaşlardan bayrağı devraldık, en iyi yerlere taşı-

Hollanda ekonomisi için kötü haber Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Hollanda’nın kredi notunu AAA’dan AA+’ya düşürdü.

Hollanda’nın kredi notu düşürüldü Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Hollanda’nın kredi notunu AAA’dan AA+’ya düşürdü. Konu hakkında yapılan açıklamada, bunun ülke ekonomisinin beklenenden az büyümesiyle alakalı olduğu ifade edildi.

S&P, Hollanda ekonomisinin 2014 yılında yüzde 0,5 oranında büyüyeceğini, 2016 yılına doğru ise büyüme oranının yüzde 1,5 civarında olacağını belirtti. Bu oranın, 2004-2007

yılları arasındaki ortalama ekonomik büyümenin yarısı kadar dahi olmadığı vurgulanıyor. Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem ise karardan üzüntü duyduğunu belirtirken, bunun faiz oranlarına yansımayacağı dair umudunu ifade etti. Hollanda, düşen notuna rağmen hala Avrupa’da kredibilitesi yüksek ülkelerin başında geliyor.

Konut fiyatları Kasım’da yüzde 4,7 düştü Konut fiyatları kasım ayında yüzde 4,7

oranında düştü. İstatistik Bürosu, konut fiyatlarının Ekim 2012-Ekim2013 döneminde yüzde 4 oranında düştüğüne dikkati çekerek, kasım ayındaki düşüşün bir ay öncesine göre yüzde 0,7 oranında arttığını kaydetti.

Konut fiyatlarının zirve yaptığı 2008 yılına göre yüzde 20,5 oranında düşüş kaydedildi.

Yılın ilk 11 ayında toplam 94 bin 631 konut satış sonucu el değiştirdi. Konut satışlarında bir yıl öncesine göre yüzde 5,3 oranında düşüş yaşandı.





actualiteit

aktüalite 09

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Analiz

Ergün Madak

Bir Hançer de Siz Saplayın!

lkeyle

Osmanlı’nın son sultanlarından rahmetli Abdulaziz Han, 1876 yılında, zamanın Genelkurmay Başkanının (Serasker) tezgahıyla, odasında Kur’an okuduğu esnada suikasta kurban gider ve uzun badirelerden sonra Sultan 2. Abdulhamid, 33 yıl sürecek olan saltanatı devralır. İstanbul’ un Anadolu yakasındaki Beylerbeyi Sarayını gezerken ömrünün son yıllarını göz hapsinde geçirdiği ve ruhunu teslim ettiği odayı gördüğümde oldukça duygulanmıştım. Aynı yürek burkulmasını, son sultan Vahdettin’in kabrini Şam’da ziyaret ettiğimde de hissetmiştim. “Öz yurdunda garip, öz vatanında parya” bile değildi Vahidettin. Ne hazin bir hayat.

var





ergunmadak@hotmail.com

mak için elimizden geleni yapacağız.

MÜSİAD olarak 50’ye yakın ülkeyle bağlantımız/işbirliğimiz var. Nasip olursa 2014 içinde hem yurt içi hem yurt dışı fuarlara katılacağız. Üyelerimize yönelik toplantılar düzenleyeceğiz. 2014’te bizim 20. kuruluş yılımız ve Türklerin Hollanda’ya gelişinin ise 50.yılı etkinlikleri yapmayı planlıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Hollanda’da HOTİAD ve HOGİAF var, buna rağmen Hollanda’da Türk iş adamlarının örgütlenmesinde bir boşluk mu vardı? MÜSİAD’ın tekrar atağa kalkması hakkında ne diyorsunuz” sorusu üzerine Başkan Vekili Abdurrahman Akbulut şu değerlendirmeyi

yaptı: “Bir boşluğu doldurmak için değil. MÜSİAD 20 yıl önce kurulmuş bir dernek ve zamanında oldukça başarılı faaliyetler yapmış, Hollandalı iş adamlarımızın ufkunu açmak için fuar ve ülke gezileri düzenlemiştir. Bir süre çeşitli nedenlerden dolayı durağanlık yaşayan MÜSİAD tekrar faaliyetlerine kaldığı yerden devam edecektir.

HOTİAD ve HOGİAF ile rekabet söz konusu değildir. Gücümüze güç katmak için bu iki iş adamları derneği ile zaman zaman işbirliği yaparak çalışmalarımızı sürdürmek istiyoruz” dedi.

Sosyal Demokrat İşçi Parti (PvdA) milletvekili Selçuk Öztürk ise, “Hollanda ekonomisi iyi yolda, şimdiye

kadar olduğu gibi 2014’ten sonra da Türk işverenlerin bu aşamada olumlu katkı sağlayacaklarına inanıyorum.” dedi.

Ali Bekdur başkanlığında 4. dönem MÜSİAD Hollanda yönetim kuruluna şu isimler seçildi: Abdurrahman Akbulut (Başkan Vekili), Resul Özdemir (Genel Sekreter), Murat Tosun (Muhasip), Başkan Yardımcıları: Mustafa Duyar, Hamza Çelik, Sinan Saatli, Osman Aslan, Murat Ersoy, yönetim kurulu üyeleri: Osman Ünal, Mustafa Yılmaz Erhan Tanış, Yahya Yağcı, İdris Başer, Murat Tosun.

Mehmet Ali Topcu

Muhasebecinizi değiştirmenin artık şimdi tam zamanı

«

İyi-kötü, hak-batıl çatışması, insanoğlunun yaratıldığı andan itibaren hiç bitmedi, bittiği zaman da herhalde sûra çoktan üfürülmüş olacaktır. Bu çatışmalardan Türkiye coğrafyası da nasibine düşen payını aldı ve görünen o ki almaya da devam edecek. Belli aralıklarla toplumun kalbine hançerler saplandı hep ve o yüzden hep kırılgan halde kaldı bizim toplumumuz. Yaz aylarında, Kabataş’ta başörtülü ve yanında çocuğu olan bir bayana yapılanlar unutulmadı ve unutulmayacak. Peki gerekçe neydi?

Diktatörlüğe başkaldırı mı? Eğer iddia bu ise, Türkiye bu ithamlara hiç de yabancı değil. Dilerseniz açıyı biraz daha geniş tutarak bir kıyaslama yapalım ve 2. Abdulhamid ile Erdoğan arasındaki paralelliklere bir göz atalım: - Abdulhamid’ e ‘istibdat’ (baskı) uyguluyor, ‘kızılsultan’ denilirken, Erdoğan’a diktatörlük ithamı yapılıyor.

- Abdulhamid, kendi döneminde devlet borcunun yüzde 55’ ini öderken, Erdoğan iktidarında, IMF borcunu sıfırlıyor. Abdulhamid Marmaray hayal ediyor, Erdoğan gerçekleştiriyor.

- İki maceraperest subayın, donanma ile Karadeniz’deki iki Rus limanını durduk yerde bombalayarak Almanya’nın yanında Osmanlı I. Dünya Savaşı’na sokuluyor, Irak savaşında, Erdoğan hükümetine baskılar uygulanıyor, ama tezkere meclisten geçemeyerek, öldürülen binlerce Iraklı Müslümanın kanının faturasından, vebalinden kurtarılıyor.

- Abdulhamid; eğitimli insan yetiştirmeye çok önem verdiğinden, Osmanlı, savaşa Almanya’nın yanında dahil olunca Abdulhamid’ in verdiği ilk tepki: “gitti yetiştirdiğim evlatlar” olmuş. Bugün Erdoğan, adil bir eğitim sistemi oturtmaya çalışarak, Türkiye toplumunun kanayan yarasına neşter vurmaya çalışmakta, başına da gelmeyen kalmamakta.

Hasbelkader Erdoğan’ı 1991 yılından bu yana izliyorum. Dünya görüşünü şu şekilde özetleyebilirim: her kim olursa olsun, herkesle ortak noktalar üzerinde mutabakat sağlamak ve ayrılık noktalarından mümkün olduğu kadar uzak durmak... Bana göre başarısının temel sırlarından bir tanesi budur.

Elini taşın altına koyan o, kefeni

giyen o, herkese bir adım yaklaşan o, mezardaki çukuru tarif edip kalıcıgeçici değerlerin altını çizen tarif eden o, Abdullah Gülü, ‘kardeşim’ deyip protokolün tepesine çıkaran o.

Hep veren o, hiç almayan o.

Nurcu diye bilinen çevreden, tüm özverilere rağmen, ‘karşılık’ -tepki gelmeyeceği, belki de destek geleceği naifliğinde hareket etmiş olabilir Erdoğan. Oysa böyle olmadı Eteklerinde ne kadar taş varsa döktüler. Bütün bunlar olurken zihnimde bir anda Suriye’ deki Baas rejimine destek veren Lübnan Hizbullah’ı ve İran canlanıyor.

Adil-katil olması önemli değil, ‘kötü de olsa bizim olsun’ mantığı mı işliyor burada?

“Eğitim sistemi içler acısı olsa da, biz bir sistem oturtmuşuz ve kendimiz için çok güzel ‘adam’ yetiştiriyoruz, sadaka niyetine de bir kaç fakir çocuk okutuyoruz. Biz bu tekere çomak sokturmayız mı” deniliyor? Oy potansiyeli A. Turan Alkan’a göre yüzde 2’yi geçmezmiş. Varsın bu toplumun yüzde 98’nin eğitimi yeniden yapılanmasın, yeter ki bizim tekerimiz dönsün, ‘sizin evinize ateş düşsün’ mü deniliyor?

Hadi biraz daha ileriye gidelim, Dersim olaylarından sonra, bir anlamda Stockholm Sendromu gibi, kendisini öldüren gücün yanında olmayı tercih eden ve hayatta kalmak için statükonun yanında pozisyon edinen Aleviler gibi, Hizmet ehli de varlıklarının garantisini derin statükonun yanında mevzi alarak mı edineceklerini sanıyorlar?

Bir zamanlar A. Bulaç’ın, bir sohbet esnasında: ‘valla dışarıya laf yetiştirmekten, içeride kendi sorunlarımızı konuşamıyoruz’ dediğini hatırlıyorum. Hala, Türkiye’deki Müslüman gruplar birbirleri ile iletişim kurup Türkiye’deki İslam ve geleceği üzerinde ortak bir çalışma içerisinde hiç bir zaman olmadılar ve olmayacaklar.

Zaten o yüzden Türkiye’deki Müslüman grupların teoride kardeş olduklarına ama pratikte ise, birazcık palazlanmaya başladıkları zaman kibirlendiklerine, yek diğerini beğenmediklerine maalesef defalarca şahit oldum.

Oysa İslam hep tevazuu telkin etmez mi? Allah Rasulu, Risaletinin zirvesi olan Mekke’yi fethederken, devesinin üzerinde secde ederek Mekke’ye giriyor, bir başka zaman, karşısında ezilip bükülen bir adama şöyle sesleniyordu: “Ben kurutulmuş deve eti yiyen Amine’nin oğluyum...”

Türkiye’ye bir hançer daha saplamak isteyen kim varsa merak etmesin.

Birilerinin bundan medet umduğu kesin.

Ama hesaba katmadıkları tek bir nokta var: Allah ancak samimi olanlarla beraber olacaktır.

Onların da kim olduğuna tarih şahitlik edecektir.

nieuws

10 haber Gazeteniz Doğuş 15 yaşında

Yayın odası ince eleyip sık dokuyor…

En ufak bir imla hatasından, gözü rahatsız edecek tasarımdan uzak olması için büyük bir emek ve titizlikle okurlarla buluşan Doğuş, 15 yılını doldurdu. Yayın odasının hummalı çalışmasının ardından gazete baskıya gidiyor…

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

Gündem

Nida Partisi adayı Aydın Peksert:

“Nida’mız, yankı bula

Wegener’de basılan gazete dağıtıma hazır

99 yılın 1 Şubat’ında ilk sayısı 7000 adet olarak basılan Doğuş, o tirajın hep üstünde yayımlanmış, en az 12 bin ve bazı özel durumlarda 20 bin adet basılarak yüzbinlere ulaşmıştır. Dağıtım için yola çıkacak olan gazetemizin Wegener’de basılmış hali bu durumu anlatıyor olsa gerek...

 Hollanda’nın siyaset arenasına bir ses daha katıldı; Nida. 19 Mart 2014’te yapılacak olan yerel seçimlere Rotterdam’dan katılacak olan Nida’yı tanımak ve tanıtmak için adaylarından Aydın Peksert ile görüştük. Önümüzdeki sayılarda diğer parti ve adayları da sizlerle buluşturmaya çalışacağız. Aydın Peksert, parti üyesi ve seçim kampanyası sözcüsü Nurullah Gerdan ile ofisimizi ziyaret ettiler

P Hollanda genelinde 800 noktaya dağıtım

En fazla basılan, en fazla abonesi bulunan, en fazla dağıtılan, en fazla postalanan ve dolayısıyla 15 yıldır en fazla okunan da hep Doğuş oldu…

Bu konudaki çalışmalarını belgelerle sürekli sizlere duyurmuştur…

Kurum-kuruluş ve camilere postalanıyor...

Sadece dağıtım değil, Hollanda’nın en ücra yerlerine de posta yoluyla ulaşan Doğuş’la, Groningen’de de, Maastricht’te de karşılaşmanız ve orada duyarlı okurlarıyla karşılaşmanız mümkündür…

Bu emekten sonra, ekmek tadındadır okumak

Apeldoorn’da, Özbaktat Marketindeyiz.. Bizi sizlerle buluşturmak ve dağıtım için ellerinden geleni yapan bu ve bu gibi işverenlerimize teşekkürler. Gazetemizin gelmediğinde bizlere haber veren, müşterisinin çantasına aldığı ürünlerle birlikte Doğuş koyan ve alıp evine götüren, okuyan okutan herkese selam ve kalbi şükranlarımızı sunuyoruz… Birlikte daha nice 15 on beş yıllara...

ırıl pırıl iki gençle karşılaştım. Kendilerinden emin, ayakları yere basan, ne yaptıklarını bilen, donanımlı, vasıflı ve hizmet sevdalısı iki genç vardı karşımda. Ben, diğer oluşumlar gibi Nida’nın da gelip geçici bir serüven olacağını düşünmüştüm. Ama onları dinleyince, tanıyınca bu işin yürüyeceğine inandım.

Adı gibi ‘aydın’, soyadının aksine yumuşak, sevecen, edepli, ahlaklı, haya sahibi bir gencin Hollanda ve bu ülke insanları için yapmak istediklerini duyunca, geleceğe olan umudum zirveye tırmandı. Böylesi gençler bu ülke için bir şanstır, bir nimettir; bunların kıymeti bilinmelidir.

Sizin, bizim sesimiz olmak, gözümüz, kulağımız, elimiz, ayağımız olmak isteyen bu gençleri tanımaktan ve tanıtmaktan büyük bir onur duydum.

Onlar, sizlere hizmet verebilmek, sesinizi ilgili yerlere ulaştırmak, derdinizle dertlenebilmek, haklarınızı aramak için yola çıkmışlar ve oylarınıza talipler. Vereceğiniz oyların hesabını sorabileceğiniz bir ortam oluşturmak istiyorlar. Oylarınızı alıp da 4 sene ortalardan kaybolanlardan olmak istemiyorlar. Kendilerine güvenilmesini ve bir şans verilmesini istiyorlar.

Rotterdam Anakent ve Bölge Komisyonları için 19 Mart 2014’te seçime girecek olan Nida Partisi adaylarından Aydın Peksert ve parti üyesi Nurullah Gerdan’la yapılan söyleşiden hayli istifade edeceğinizi ve keyif alacağınızı umuyoruz.

Siyasi arenaya girişiniz nasıl oldu?

Daha önce İslam’ı referans alan bir parti olmadığı için İşçi Partisine (PvdA) üye olmuştum. Partiye üyeliğim sırasında parti içerisindeki arkadaşların biz göçmenlerin derdiyle dertlenmediklerini, sorunlarıyla ilgilenmediklerini gördüm. Bu durum, sadece bu partiyle sınırlı ya da ilgili değil, bütün siyasi partilerde bu vurdumduymazlık, nemelazımcılık var.

Hatta bu gibi partilerde görev yapan Türk ya da Faslı arkadaşların parti tüzüğü ve programına uyma gibi bir zorunlulukları var. Bundan dolayı da

ben partiden istifa ettim. Diğer partilerin bizlere yönelik ne bir politikası ne de plan ve projeleri yoktur. Nida gibi bir oluşumun olduğunu duyunca da, “işte ben böyle bir partide gönül huzuru ile insanlara hizmet edebilirim” diye düşünerek, Nida Partisi’ne katıldım.

dım dilenmekte, üniversite öğrencileri iş bulamamakta, çöpçülük yapmakta, eğitimde, sağlıkta, emniyette zafiyetler yaşanırken, böyle yapay gündemlerle uğraşmak için siyaset arenasına girmiyoruz. Vaktimizi, toplumumuzun sorunlarına çare olmak, çözüm üretmek için harcayacağız.

Nasıl oluştu Nida ve Hollandaca bir isim daha uygun olmaz mıydı?

Nida’nın temeli aslında ev sohbetlerinde 2 yıl önce atıldı. Kuruluşu bugüne denk geldi. Bizler burada doğmuş, yetişmiş, okumuş meslek sahibi olmuş insanlarız. En az bir Hollandalı kadar Hollandalıyız. Ve biz aldığımız eğitimi, edindiğimiz mesleği, tecrübeyi, bilgiyi bütün insanlığın hizmetine sunmak istiyoruz. Nida’nın doğuşu bu nedenledir. Ve bunların eksikliğini hisseden, bu manada bir hizmet içerisinde bulunmak isteyenlerin tercihidir Nida Partisi. Diğer partilerde bizlere böyle bir imkân verilmiyor. İsim noktasında kendi içimizde çok tartıştık. Nida, seslenmek, ses vermek, çağrıda bulunmak anlamına geliyor. İslam toplumu bu kelimeye yabancı değil. Faslısı da, Türk’ü de, bu kelimenin çağrı olduğunu bilirler. Bu isimle bizim İslami bir oluşum olduğumuzu bu kültüre sahip bütün insanlar bilebilirler. Biz ne sağcı ne de solcuyuz; biz, İslam’ın kaynağından beslenen, ondan esinlenen ve onu referans alan bir partiyiz. Böyle bir oluşumla bizim de amacımız topluma seslenmek, çağrıda bulunmaktır. İnsanların, özellikle toplumumuzun sesi olmak istiyoruz. Bu birikim, bu donanım ve bu kültürel ve dinî zenginlikle bütün Rotterdamlılara hitap edeceğimizi ve onların ihtiyacını karşılayacak politikalar üreteceğimize inanıyoruz.

Nasıl bir seçim bekliyor bizleri?

Bildiğiniz gibi 19 Mart 2014’ten itibaren semt belediyelerin yerini ‘bölge komisyonları’ alacak. Anakent ve bölge komisyonları olmak üzere iki seçim yapılacak. Bölge komisyonlarıyla amaçlanan, politikayı insanlara daha da yakınlaştırmaktır.

Bölge komisyonlarının çok fazla yaptırım gücü yoktur; kısıtlı bir bütçeleri olacak. Bölge komisyonları, toplumun sorunlarını, isteklerini belediye meclisine tek kanaldan ve tez elden ulaştıracağı için sorunların çözümü hızlanmış olacaktır. Bu düşüncenin ardındaki sebep budur.

İslami bir parti kurmakla neyi amaçlıyorsunuz, şeriatı mı getirmek istiyorsunuz? Şu içerisinde bulunduğumuz politik pozisyonda, ortamda böyle bir şeyi istesek de yapamayız. Biz yerel bir partiyiz ve içerisinde yaşadığımız ülkenin gerçeklerini çok iyi biliyoruz. Suni gündemlerle vakit harcamak istemiyoruz. İnsanlar gıda bankalarından yar-

Seçim listeniz hazır mı, kaç sandalye şizin için zaferdir?

Türk, Faslı, Pakistanlı, Mısırlı, Somalili ve Hollandalı Müslümanlardan olmak üzere 20’ye yakın bir taslak liste hazırlandı ve önümüzdeki günlerde kesin listeyi açıklayacağız.

Bizim için sayının bir ehemmiyeti yoktur. Sayılar seçim için zafer ya da başarı olarak kabul edilebilir ama bi-

Sizi destekleyecek 100 bine yakın bir seçmenden söz ediliyor, siz neyi hedefliyor, ne bekliyorsunuz?

Biz söylentilerle yola çıkmayız. Olaya daha gerçekçi bakıyoruz. Bizim muhatabımız sadece Müslüman toplum değil, Rotterdam’ın tamamı bizim hedef kitlemiz. Biz sadece bize oy verenlere değil, bu kentte yaşayan herkese hizmet etmek için yola çıkıyoruz, hem halka hem Hakk’a söz veriyoruz. Kamuoyunda bizim için anket yapanlar, belli bir oy oranı ve sayı biçenlere aldırmıyoruz. Biz henüz yeniyiz, kendimizi halka tanıtmamız için zamana ihtiyacımız var. Ama her halükarda en az 2 üye ile belediyede temsil edileceğimize inanıyoruz.

interview

söyleşi 11

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Kısa haberler

sesimiz acaktır” zim için zafer, Rotterdamlılara hizmeti sunmaya başladığımızda başlayacak ve ancak o zaman zafere ulaşmış sayarız kendimizi.

Nasıl bir çalışma içerisindesiniz?

Seçim kampanyası için uzmanlardan oluşan bir komisyon oluşturuldu. Onlar harıl harıl çalışıyor, plan, proje ve çalışma takvimi belirliyorlar. İlk toplantımızı bir tartışma programı şeklinde 16 Ocak tarihinde Rotterdam Mevlana Camii’nde gerçekleştireceğiz. Programın konusu da, “Müslümanlar politik etkisini artırıyor mu, artırmalı mı?” olacaktır. Biz çalışmalarımızı başlattık, gayret bizden, tevfik Allah’tandır.

Hollanda’daki siyasi partilerin izlediği sağcı ve ırkçı politikalar sebebiyle Müslüman seçmende bir memnuniyetsizlik var. Nida bu sebeple doğdu diyebilir miyiz?

Bu partinin doğuşunu ve insanlarımızın partilerden uzaklaşışını sadece bir sebepte aramamak lazım. Bu, sadece sebeplerden birisidir. Biz Hollanda doğumluyuz, burada okuduk, meslek sahibi olduk. Bizler de bu topluma hizmet edecek durumdayız, bu donanımdayız, vasıflıyız, ehliyet sahibiyiz.

Kendi işimizi kendimiz yapmamız için hiçbir engelimiz yoktur.

Herhangi bir siyasi parti içerisinde Müslümanları alakadar eden bir meseleyi kabul ettirmek çok zor. Kendi grubuna kabul ettirsen bile, uygulanmasını istediğiniz plan mecliste yine engelleniyor. Ama bizim partide böyle bir sorun olmayacak. İnsanlığın hayrına olan her önergeyi destekleyecek, aleyhine olan her teklifin de karşısında olacağız.

Buna bir örnek olarak, geçenlerde Yeşil Sol’dan istifa eden ve bize katılan bir arkadaşımızın yaşadığı olayı verebiliriz. Mal varlığı araştırması teklifi ile gelen PvdA’lılara karşı çıktığı ve bu uygulamanın bir ‘ırkçılık’ olduğunu dile getirdiği için kendi partisi tarafından bile susturulmaya çalışılmıştır. İnsanlar her ne kadar iyi niyetli olsalar da, parti içerisinde farklı bir kimliğin varsa konuşman engelleniyor. Artık susmanın zamanı geçmiştir, bizler de

“Çocuk parası ihracına son verilmeli” Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk, çocuk paralarının Hollanda dışına ihracına tamamen son verilmesini istiyor.

CDA (Hıristiyan Demokratlar) milletvekili Pieter Heerma’nın, çocuk paralarının diğer AB ülkelerine de ihraç edilmemesi konusunda çalışma yapılmasını öngören önergesi çoğunluk tarafından kabul edildi. AB mevzuatına göre çocuk paraları konusunda AB içinde sınırlama uygulanamıyor.

CDA milletvekili Heerma, çocuk parası ile çocuk yardımının Hollanda’daki çocukların giderlerine katkı olarak görülmesi gerektiğini savundu.

Yaşam kalitesi düştü

susmayacağız. Toplumun çıkan sesi, gören gözü, tutan eli olacağız. Söz ve ses millettedir artık. İnsanlar partinize, Nida’ya neden oy versinler? İnsanlarımız her şeyden önce bugüne kadar oy verdikleri kişi ve partilerden ne aldılar, onun bir muhasebesini yapsınlar, sorgulasınlar lütfen. Kimden, hangi partiden hesap sorabildiler bugüne kadar… 4 yılda bir yüzünü gördüğümüz kişiler camilerden oy isterler ve seçim sonrası kaybolurlar.

Eğer bir parti, yabancı kökenli birini partisinden aday gösteriyorsa, bilin ki onun altında oy avcılığı yatmaktadır.

Bir de utanmadan bu oylarına talip oldukları kişileri “stemvee” (oy ineği) olarak adlandırıyorlar. Bir kişiye sırf Türk kökenli olmasından dolayı oy verdiğimiz olmuştur. Belki de camiden oy alan kişi, caminin sorunlarını belediyeye taşımak yerine camiyi bir sorun olarak taşımış olabilir. Zira camilerin günümüzde bir sorun gibi gösterilmesi hayli manidar geliyor bana.

Geçmişte de günümüzde de oy verdiğimiz insanların bizim halimize tercüman olmadıklarını, bizi temsil edemediklerini üzülerek hep beraber gördük.

“Ermeni Soykırımı vardır” diyenleri de, eşcinsellere destek vermek için onların gemisinde ay yıldızlı tişört giyenleri de gördük. Bunlar bizim oylarımızla bizi temsil etmek için meclise gidiyorlar; peki, bu saydıklarımı ve daha başka yaşananların hangisini bizim örfümüz, âdetimiz ve inancımız onaylar? Buna rağmen her 4 yılda bir gelip oy istiyorlar, bizler de olanları çabuk unuttuğumuz için, her seferinde destekliyoruz. Aydınlık günlerin ve hakların elimizden alınmadığı bir gelecek için daha bilinçli bir seçmen profili çizmemiz gerek. “İslam Partisi kurmak bir ayrımcılıktır, entegrasyonu baltalamaktır” gibi bir düşünce hâkim, katılır mısınız bu görüşe?

Hayır, tam aksine. Biz ayrımcılığı önlemek ve entegrasyonu, katılımı güçlendirmek için böyle bir yola çıktık. Ülkenin geldiği durumdan Müslüman-

lar ve göçmenler sorumluymuş gibi bütün haklar gasp ediliyor, faturalar bu gruba çıkarılıyor ve büyük bir ayrımcılık yaşanıyor, yaşatılıyor.

Müslüman olan bir kardeşimizin müdür olarak görev yaptığı okullar, bölgedeki okullar içerisinde en başarılı okullar olarak seçildi. Bu neyin göstergesidir? Bu, bizim kendimizi, kurum ve kuruluşlarımızı geliştirdiğimizin göstergesidir.

Biz toplumdan ayrılmıyor, toplumu ayrıştırmıyoruz; tam aksine, topluma katkı sunacak bireylerin yetişmesine vesile oluyoruz. Bunu toplumun bütün alanına yaymak için gayret sarf ediyoruz. Böyle bir ayrılık yaşanıyorsa, bunun muhatabı biz değil, diğer siyasi partilerdir. Onlar layıkıyla ve hakkıyla siyaset yapabilselerdi, bizim parti kurma gibi bir derdimiz, kaygımız olmazdı.

Böyle bir partinin kurulmasından dolayı insanların korkuya kapılmalarına gerek yoktur diyebiliriz.

Biz korkutan değil, müjdeleyen bir inancın mensuplarıyız. Ayrıştıran değil, tamamlayan, bütünleyen bir medeniyete sahibiz. Nidamız, insan hakları, eşitlik, adalet içindir. Sesimizin yankı bulacağına inanıyoruz, zira insanlık bu kavramları sadece kelime olarak tanıyorlar; pratikte yaşayamıyorlar. Bir örnek verecek olursak, Hollanda’nın tek İslam ortaokulunun kapısına kilit vurdular. 5-10 öğrencinin faturası 650 öğrenciye, 200 öğretmene ve binlerce aileye kesildi. Bu nasıl bir hak ve adalet anlayışıdır, lütfen cevap verin. Kim sesini çıkarabildi bu haksızlık karşısında. Parlamento Türk milletvekilleriyle dolu, belediye meclisi yine öyle; hangisi savunabildi oradaki mağdur olanların haklarını?

Okul kapanmakla karşı karşıya olduğu günlerde, o zamanlar üyesi olduğum PvdA’nın gündeminde, Fijenoord’a ikinci bir stadyumun yapılması vardı.

Toplumun sorunlarını parti grubuna, meclise nasıl yansıtabiliyorsun, asıl

önemli olan bu. Eğer toplumun taleplerine, beklentilerine kulak tıkarsan, onların sorunlarına sırtını dönersen orada hakk’tan, adaletten, eşitlikten, hizmetten, bahsedemezsiniz. Orada ayrımcılık vardır, hak ihlalleri vardır, eşitsizlik, adaletsizlik vardır; bizim yolculuğumuz ve çalışmalarımız bu olumsuzlukları sona erdirmek için olacaktır. Partinin başına bir Türk koymakla işler maalesef hallolmuyor.

Bu bir düşünce, zihniyet meselesidir.

Diğer İslami partilerle ve basınla ilişkileriniz nasıl?

Arnoud van Doorn, partimize olan olumlu düşüncelerini kamuoyuyla paylaştı. Lahey’de, İslam Demokratlarla da tanışıyoruz. Birbirimizin bilgi, birikim ve tecrübelerinden istifade ediyoruz.

Basının tavrı hayli olumlu. Böyle bir yaklaşımı açıkçası beklemiyorduk.

Bize yönelik olumsuz yayınların başlatılacağını düşünüyorduk. Onlar da gördüler, bu olumsuz gidişata alternatif bir ‘ses’ verilmesi, bir ‘çağrı’ yapılması gerektiğini onlarda anladılar. Ve bu sesi Nida’nın vereceğini, bu çağrıyı Nida’nın yapacağını ve bu sesin yankı bulacağını, bu çağrıya cevap alınacağını onlar da artık gördüler, anladılar.

Bir tek büyük partiler bunun farkında değiller, onlarda halkın sandıkta vereceği tepkiyle uyanacaklar, kendilerine geleceklerdir.

Aydın Peksert kimdir?

1982 Rotterdam doğumlu. Evli olan Aydın Peksert, hukuk ve siyaset bilim tahsili yaptı. Daha önce İşçi Partisi(PvdA) üyesi idi. Sivil Toplum Kuruluşlarının gençlik kollarında ve öğrenci derneklerinin çeşitli kademelerinde hizmet verdi. Nida’nın iletişim bilgileri: facebook.com/aydin.peksert - twitter.com/AydinPeksert - facebook.com/ NIDA politieke partij twitter. com/NidaRotterdam Söyleşi Zeynel Abidin Kılıç

«

Hollanda’da yaşam kalitesi son 30 yılda ilk kez düşüş gösterdi. Sosyal ve Kültürel Planlama Bürosu tarafından hazırlanan raporda, gerilemeye düşen alım gücü, azalan kültürel faaliyetler ve tatil sayısı neden olarak gösterildi.

Meclis Başkanı Anouchka van Miltenburg’e sunulan raporda, otomobil sahibi insan sayısında artış kaydedilmediği, toplu taşıma araçlarını kullananların arttığı yer aldı. Yaşam kalitesi araştırmaya göre en çok eğitim düzeyi ve geliri düşük olanlar ya da sağlık sorunları bulunanlar arasında düştü. Alım gücünde önemli düşüş kaydedildiği, yoksulluğun da 20082012 döneminde yüzde 5’ten yüzde 7’ye yükseldiği belirtildi.Raporda, yoksulluk oranının özellikle ödenekliler, tek ebeveynli aileler ve Türklerin de dahil edildiği “batılı olmayan” diye tanımlanan yabancılar arasında yüksek olduğu ifade edildi. Bu gruplarda yoksulluk oranı yüzde 20 ile yüzde 30 arasında.

Televizyonda “kiliseye gelin” reklamı Hollanda Protestan Kilisesi, insanları Noel’de kiliseye gelmeye teşvik etmek için televizyona reklam verdi.

Muhalefetteki Hıristiyan Demokrat CDA’nın lideri Sybrand Buma’nın da rol aldığı reklam filmi devlet televizyonunun yanı sıra özel kanallardan RTL 4’te de yayınlandı. Hollanda Protestan Kilisesi tarafından yapılan açıklamada, Noel’i marketlerden meşrubat üreticilerine kadar çok sayıda ticari kuruluşun sahiplenmeye çalıştığı ifade edilerek, “Noel’in gerçek yeri kilisedir.

Noel kilisede birlikte kutlanır” ifadesi kullanıldı.

Karamsar tablo Sosyal sigortalar kurumu UWV, işsizlik maaşı (WW) alanların sayısının önümüzdeki yıl 500 bine yükseleceği tahmininde bulundu. Sayının bu yıl 95 binlik artışla 435 bine ulaşması bekleniyor. UWV tarafından yapılan açıklamada, sayının 2014 yılında 2004’e göre yüzde 54 oranında artacağı belirtildi. UWV malulen emekli sayısında önümüzdeki yıl önemli bir değişiklik beklemiyor. Malulen emekli maaşı almaya başlayacak kişi sayısının bu yıl olduğu gibi 2014’te de 37 bin civarında bulunacağı tahmin ediliyor.

Soğutucu dolaplarınıza CAM KAPI takalım, % 60`a varan enerji tasarrufu sağlayın



Süpermarket, Elektronik ve Tekstil mağazaları, Döner dükkanları için aradığınız tüm malzemelerin gerçek adresi. Servis garantisi ile Metal raflar / Ahşap raflar - Vitrinler / Vitrin tezgahları - Pasta / Ekmek reyonları - Duvar soğutucuları - Freezer / Meşrubat dolapları Soğutucu Meyve, Sebze dolapları - Et dolapları ve Kasap malzemeleri - Barkodlu elektronik kasa sistemi - Her iş yerine uygun Teraziler / Kasalar Döner ve mutfak ekipmanları - Klimalar, motor ve motor grupları - Soğuk ve derin dondurucular

Mob. 06-30 35 60 40 info@aclass.nl www.aclass.nl

www.sahinvideo.nl

Tel. 06-53 52 70 26

Her türlü özel günlerinizin vazgeçilmez ismi...

SİZDE HD KALİTESİNİN FARKINA VARIN!











financieel

ekonomi 13

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Gündem

2013 Hollanda için yeniden toparlanma yılı oldu

Hollanda’da iki yıldır süren ekonomik çöküş dönemi, 2012 yılı içinde yön değiştirdi.

Bu yön değişikliği aynı zamanda hem Avrupa ekonomisinde hem de dünya ekonomisinde kendini gösterdi. Hollanda ekonomisinin düzelmeye başladığı haberi ilk olarak Hollanda Merkez Bankası Müdürü Klaas Knot’tan geldi. Knot, ekim ayında yaptığı tahminde Hollanda’nın durgunluktan çıktığını söyledi.

B

uzmanlardan alınan bilgilere göre bu yıl özelikle konut piyasası deyim yerinde ise kuyunun dibini gördü. Yıl içinde konut fiyatları giderek düşme eğilimi gösterse de satılan konut sayısında artış gözlemlendi.

Bütçe açığı Brüksel’in koşulu olan yüzde 3’lük bütçe açığını yakalamaya çalışan VVD ve PvdA koalisyonu yılın başından sonuna kadar açığı kapatmak için kemer sıkmaya devam etti. Bu tasarruf planı içerisinde toplam 3 milyon Euro’luk kesinti gerçekleşti.

2011 yılında bütçe açığı yüzde 4,7 ve 2012’de yüzde 3,8’e kadar çıktı.

2013 yılındaki bütçe açığının ise yüzde 3,3 olacağı hesaplandı. Öte yandan enflasyon ise ilk önce yüzde 3,1’e kadar çıktı fakat ekim ayında btw artışının hesaplara katılmaması ile düşüş yaşadı.

Hollanda’nın notu kırıldı Her ne kadar Hollanda’nın ekonomisi toparlanmaya başlasa da Kredi Derecelendirme Kurulu Standard & Poor’s (S&P) Hollanda’nın notunu kırdı. S&P Hollanda’nın AAA olan notunun istikrarlı bir tahmin ile AA+ olarak değiştirdiğini açıkladı.

Ekonomik gelişme tahminlerinin beklenenin altında gerçekleştiğini

belirten S&P kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla büyüme oranlarının da diğer ülkelere bakıldığında daha yavaş ilerlediğinin fark edildiğini belirtti.

Bankalar Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem “Aralık ayının ortalarına gelindiğinde SNS’de önceden düşünülenden daha büyük problem olduğunu gördük” diyerek SNS Reaal’ın ulusallaştırıldığın açıkladı. SNS Reaal’i kurtarma operasyonu devlete 4,8 milyara mal oldu. 2008 yılında devletten 10 milyar euro yardım alan ING bankası ise bu borcunu ödemeye başladı. Banka, 1 Ekim tarihinde borcunun 1 milyar Euro’sunu ödemişti. Borcun son taksitinin ise 2015 yılında ödeneceği tahmin ediliyor. ABN Amro bankası bu yıl tamamıyla devletin eline geçti.

Maliye Bakanı Dijsselbloem bankanın 2015 yılında borsaya adım atacağını kaydetti. Rabobank için 2013 yılı neredeyse tam bir fiyaskoydu. Dünya çapında yapılan “Libor skandalı” araştırmasında bankaya 774 milyon euro ceza kesildi. Bu ceza sonrası yönetim kurulu başkanı Piet Moerland görevinden istifa etti.

Haber Merkezi

«

oaslan@yilmaz.nl

Osman Aslan

Konut piyasası

Hollanda yeniden toparlanıyor u açıklamanın ardından Merkezi İstatistik Bürosu resmi rakamları yayınlandı ve Knot tarafından yapılan tahminin gerçeklik payı olduğu görüldü. CBS raporunda, Hollanda’nın yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,2’lik büyüme sergilediği belirtildi. CBS’ten yıllık bazda alınan rakamlara bakıldığında da yılın üçüncü çeyreğindeki daralma oranının yüzde 0,4 olduğu belirtildi. Fakat bu büyüme yine de emeklilik fonlarında yapılan kesintileri engelleyemedi. İşsizlik Yılın başından bu yana işsizlik rakamları neredeyse hiç aşağı düşmeden büyümeye devam etti.

Her ne kadar ekonomik toparlanma sürecine girildiği belirtilse de birçok uzman bu düzelmenin işsizlik rakamlarına yansımasının daha uzun zaman alacağını kaydetti. Yine de bu alanda da ufak çaplı da olsa güzel gelişmeler yaşandı. Alınan rakamlara göre 2011 yılı haziran ayından bu yana ilk kez bu yıl temmuz ayında oranlar yüzde 8,6’ya geriledi. Bunun yanı sıra iflas bayrağını çekenlerin oranında ise yükselme yaşandı.

Konut piyasası Banka ve emlak piyasasındaki

Pusula

Değerli okurlar, bu yazımızda ev piyasası ve finans durumunda dikkat edilmesi gereken hususları değerlendireceğim.

Hollanda Emlakçılar Vakfı (NVM) tarafından verilen rakamlara göre, yılın üçüncü çeyreğinde de satışlar artmaya devam ediyor. Ev fiyatları bir önceki yıla göre yüzde 3,6 oranında düşerken satışlar bir önceki çeyreğe göre yüzde 10 artmış durumda. Şu an konutların ortalama satış fiyatı 205.000 euro. Bu artışın birçok sebebi var. Bunlardan en önemlisi şüphesiz kredi faizlerinin oldukça düşük bir seviyede bulunmasıdır.

Düşen konut fiyatları da giderlerin düşük olmasını sağlıyor.

2009 yılından bu yana ipotek giderleri ortalama yüzde 21 düşmüş durumda. Potansiyel alıcıların konut fiyatlarının taban yaptığını düşünmeleri de bu düşüşe sebep veren bir diğer etkendir.

Konut fiyatları düşerken kira fiyatlarının artmaya devam etmesi de elbette konut alımını tetiklemektedir. Özellikle ‘Randstad’ olarak bilinen bölgede satış artışları hayli dikkat çekiyor. Kırsal kesimde konut satışlarının artışı nispeten daha yavaş gidiyor, veya henüz görünmemekte.

Konutların satışa çıktığı gün ile satıldığı gün arasındaki süre ortalama 176 günden 159 güne inmiş durumda.

2012 yılının son çeyreğine göre şu an satışta olan konut sayısı da 10.000 adet azalmış durumda. İşin finans boyutuna bakacak olursak, kasım ayında elektronik yolla (HDN) yapılan ipotek başvurusu adedi 19.000 civarında gerçekleşti. Bu rakam eylülde 10.500, ekimde ise 14.000 idi. Bu rakam en son 2010 yılının dördüncü çeyreğinde görüldü.

Artışın en büyük sebebi 1 Ocak 2014 itibariyle alınabilecek maksimum

kredi miktarının düşmesidir.

Konut almak isteyenler için tavsiyeler: Hükûmet 2012 yılından önce konut fiyatının üzerine masrafları karşılaması için yüzde 10 ek kredi vermekteydi. Bu oran 2012’de yüzde 6’ya, 2013’te yüzde 5’e ve 2014 yılında da yüzde 4’e indi.

2018 yılına varıldığında bankadan sadece konut fiyatını kredilendirmek mümkün olacak. Masrafları kişi kendi parası veya çekeceği şahsi bir krediyle karşılamak zorunda olacak. Özellikle düşük fiyatlı evlerde kişinin kendi ödemesi gereken miktar oldukça yüksek olabiliyor. Örneğin 100.000 euro’luk bir evde 20002500 euro arası birikmiş veya krediden çekilmiş para olmalı.

200.000 euro’luk bir evde de 10001500 arası para gerekli. Bu miktarlar yıllar ilerledikçe artacak.

Ev almayı düşünen veya çocuklarının almasını isteyen ebeveynlerin bu paraları biriktirmelerini tavsiye ediyorum. Aksi halde sürprizle karşılaşılabilir. Bu konunun pek bilinmediğini yaptığımız görüşmelerde görüyorum. Özetleyecek olursak: Konut fiyatları ve faizler düşük. Piyasa stabil bir hale gelmeye başladı. Ev almanın tam zamanı ve bir miktar para biriktirmeye hemen başlanılmalı.

Bu konuyla veya merak ettiğiniz diğer konularla ilgili olarak bana 078-6551655 no’lu telefondan, www.yilmaz.nl sitesinden veya oaslan@yilmaz.nl adresinden ulaşabilirsiniz.

Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, hoşça kalın.

Dönüş için umutlar tükeniyor Hollanda’ya 1960’lı yıllarda gelen birinci nesil, bitip tükenmeyen anavatana dönüş özlemiyle ilgili olarak, “Umudumuzu yitiriyoruz. Dönüş zor” diye konuştular.

Hollanda’ya 1960’lı yıllarda gelen birinci kuşak vatandaşlarımız, bitip tükenmeyen anavatana dönüş özlemiyle ilgili olarak, “Her geçen gün bu umudumuzu daha da yitiriyoruz. Dönüş zor” diye konuştular.

1968 yılında Hollanda’ya gelen ve “Bir yıl sonra dönecektim” diyen Zeki Altıntaş, “46 yılı geride bıraktık.

Bir kişi olarak geldiğim Hollanda’da çocuklar, torunlar derken 13 kişilik koca bir aile olduk. 1969’da döneriz umuduyla plan yaptık. Sene oludu

2014. Dönemedik” diyor. Geri dönüş umutlarının yıllar içinde azalmasında vatana uyum sorunun da önemli rol oynadığını anlatan Altıntaş, şunları söylüyor: “Türkiye’den yıllardır uzağız.

Geçen yıllar Türkiye’de bazı değerleri yıprattı. İnsanlar kapı komşularını tanımaz olmuşlar. Akrabalık, arkadaşlık bağları eskisi kadar güçlü değil.

Yıllarca burada uyum sorunu yaşandı, şimdi Türkiye’ye uyum sorunu karşımıza çıktı.”

1973 yılında tekstil işçisi olarak Hol-

landa’ya gelen Hidayet Yılmaz da geri dönüş umudunu yitiren vatandaşlarımızdan. “25 yaşında geldim. Şimdi yaş oldu 66. Bugün yarın derken, dönüş umutlarımızı zaman içinde kaybettik” ifadesini kullanan Yılmaz, “Yıllarca burada yabancı muamelesi gördük. Acı olan anavatana dönenlerin aynı muameleyi Türkiye’de görmeleri. Çocuklar, ardından torunlar oldu. Dönüş artık sadece bir hayal bizler için” dedi.

Interajans.nl - Sedat Tapan

Oz&Er FOOD B.V.

Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com

uitzicht

14 panorama Ayna

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

kochavva@live.nl

Havva Koç

Cemaat out, Ümmet in!

Rabbim, Hucurat suresi 10. ayeti kerimesinde) “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.

Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” buyuruyor.

Bu ayetten yola çıkarak, son günlerde dershanelerin kapatılması ile ayyuka çıkan ve günlerdir kamuoyunu meşgul eden meselenin farklı bir boyutuna; saygın iki liderin çatışmasına değineceğim.

Nedir bu bitmek bilmeyen kin, nedir Müslüman liderler arasındaki bu anlaşmazlık?

Belki kısa sürede nihayete kavuşur diye bekliyorum, ama nafile. Hakaretler, sataşmalar, öç alma adına yapılan konuşmalar gittikçe artıyor. Kaç kez bilgisayar başına geçtim, yazıp yazıp sildim. Ama ne yazık ki, olay çözüme kavuşacağı yerde, fitnecilerin de devreye girmesiyle daha da sarpa sarıyor, dayanılmaz bir hale geliyor ve hoş olmayan bir yöne doğru ilerliyor. Evet, iki Müslüman lider…

Bir tarafta hizmet hareketinin lideri, birçok insanın gönlüne girmiş olan Fethullah Gülen var. Diğer taraf ise, Türkiye gibi bir ülkede halkın yarısının oyunu almış olan siyasi bir lider var: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

Bu olay nasıl patlak verdi, nasıl bir anda gündeme oturup bu hale geldi, getirildi? Dershanelerin kapatılması ile başlayan bu olayın zamanla aslında dershane meselesi olmadığı anlaşıldı... Bir tarafta otoritenin kendisi, diğer tarafta yıllardır otoriteye karşı çıkmanın doğru olmadığını savunan şahıs.

Gelişmeler esnasında söylenen onca nahoş sözler, yazılıp çizilen hakaret dolu cümleler… “yazık diyorum” iki kelime ile…

Eminim dış ve iç düşmanlar büyük bir zevk ve keyifle izlemişlerdir, izliyorlardır da bu halimizi.

Allah (c.c) açık ve net bir şekilde Kur’an-ı Kerim’de “Müslümanların kardeş olduklarını” belirtmedi mi?

Her iki şahıs da bundan haberdar değil mi?

Günlerdir harcadığınız onca enerjiyi birbirinizi eritmek için mi harcayacaktınız? Nedir bu psikolojik savaş? Bırakın artık Allah aşkına; düşmanlarınızın eline koz vermeyin.

Kardeş olduğunuzu hatırlayın, beraber yürüdüğünüz yolları, beraber ıslandığınız yağmurları, birbirinizi hatırlatan şarkılara kulak verin yeniden.

Ortada bir problem varsa ki, var, oturun masa başına; basiret, feraset gözlüklerinizi takın, ümmet elbisesini giyin ve o şuurla, o donanımla kafalarınızı çalıştırarak çözüm arayın. Biriniz Türkiye’de,

diğeriniz Pensilvanya’da bağırarak (!) konuşuyorsunuz. Ümmetin diliyle konuşun, Amerika veya menfaat diliyle değil…

Bunu fırsat bilen fitneciler de üzerlerine düşen görevi ağızlarında salyalar akıtarak büyük bir zevkle yapıyor ve ortamı daha da çekilmez hale getirip, geriyorlar.

Bu kavganın bedelini milyarlarca dolar kaybederek yine halka ödettiniz, rantiye ve faiz lobisinin kasasını doldurarak affedilmez bir cürme de imza attınız.

Peki, bizim bir grup Müslüman kesim ne yapıyor? Vur patlasın, çal oynasın misali, takım tutar gibi taraf tutuyorlar… Bu durumda bizim görevimiz taraf tutmak değil, taraflara din kardeşi olduklarını hatırlatarak bu işi çözüme kavuşturmalarına yardımcı olmaktır. Sokak ortasında bangır bangır bağırarak “yok efendim benim sözüm seninkinden daha geçerli” deyip gergin olan ortamı daha da gerip, fitne ateşine odun taşımak olmamalıdır.

Biz Müslümanların arasında mutlaka bir takım farklılıklar vardır ve farklı düşünceler de olacaktır, bu gayet

Allah aşkına düşmanlarınızın eline koz vermeyin.

Kardeş olduğunuzu hatırlayın, beraber yürüdüğünüz yolları, beraber ıslandığınız yağmurları, birbirinizi hatırlatan şarkılara kulak verin yeniden.

Ortada bir problem varsa ki, var, oturun masa başına; basiret, feraset gözlüklerinizi takın, ümmet elbisesini giyin ve o şuurla, o donanımla kafanızı çalıştırarak çözüm arayın.

Tanıtım



Nerede bir mağdur ve mazlum var ise, Milli

Hasene Yardım Derneği’nin Hol şubesi açıldı Merkezi Almanya’da bulunan Hasene Yardım Derneği birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Hollanda’da da çalışma ofisini hizmete açtı.

R

otterdam İskenderpaşa Camii’nde düzenlenen ve Hasene’nin anlatıldığı programda Rotterdam başkonsolosu Togan Oral, Almanya’dan Hasene Genel Başkanı Mesut Gülbahar, yardımcısı Mustafa Uyanık, Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan, Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu temsilcisi Murat Kurt ve çok sayıda davetli ve gönüllü hazır bulundular.

Hasene Hollanda Başkanı Mehmet Yaramış, yaptığı selamlama konuşmasında “Hasene’nin şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonrada dil, din ve ırk gözetmeksizin mağdur ve mazlumun yanında olmaya devam edeceğini” söyledi.

Yaramış, “Allah’ın yolunda hayır

için ve hayırları emin ellerle ihtiyaç sahipleri, mağdur ve mazlumlara ulaştıran bir vakfın bu gün açılışını yapıyoruz. Bundan dolayı Allah’a ne kadar hamd etsek azdır. Bizler tarih boyu yardımlaşma ile haşir neşir olmuş, bunu bire bir yaparak yaşamış bir milletiz. Allah bu vasıfları bizlerden almasın. Kıyamete kadar hayırlı ve güzel işlerde koştursun diye dua ediyoruz” diye konuştu.

Daha sonra söz alan Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan şöyle konuştu. “Millî Görüş Teşkilatları, Avrupa’da, Kanada’da ve Avustralya’da teşkilatlanmış büyük bir sivil toplum kuruluşudur. Dünyanın her neresinde bir mağdur ve mazlum var ise Millî Görüş

ve Hasene derneği olarak hep onların yanında olmuşuzdur.

Bundan sonra da aynı şekilde hep onların yanında olacaktır inşallah.

Değerli kardeşlerim Millî Görüş her şubesinde her teşkilatında şu anlayışla hareket eder. ‘İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır’ düsturu ile hareket eden Hasene Derneği dünyanın her köşesinde bulunan mağdur ve mazlumun yanında olmaya çalışır. Nerede bir sıkıntılı durum varsa onu kendine dert edinir ve o sorunu çözmeye çalışır”



Hasene Genel Başkanı Mesut Gülbahar yaptığı konuşmada özetle şunlara değindi: “Şunu iyi bilmeliyiz ki, devlet ile sivil toplum kuruluşları ve halkımız yani cemaatimizin el ele, kol kola aynı safta

normaldir. Her iki tarafın fikirlerine katılmıyor olabiliriz ama şunu unutmamalıyız ki biz bir Ümmetiz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadisi şeriflerinde “Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder.” buyuruyor.

Müslümanlığı bir cemaat içerisine hapsetmek yerine olaya ümmet penceresinden bakalım ve kardeş olduğumuzu, birbirimize yardım etmemiz gerektiğini unutmayalım.



Ümmet olabilmek temennisi ile…



agenda

gündem 15

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Kısa haberler

Görüş oradadır...

İşsiz sayısında azalma Hollanda’da işsizlik oranı kasım ayında çalışabilen nüfusun yüzde 8,5’inden yüzde 8,2’sine geriledi. İstatistik Bürosu işsiz sayısının ekim ayına göre 21 bin kişilik azalma göstererek 653 bine indiğini açıkladı. İşsiz sayısındaki azalmada, 65 yaşını doldurup emekli olan işsizlerin sayısında kaydedilen artış önemli rol oynadı.

llanda

«

Haber-Foto: Adnan Şahin

yo

nu

si n i ve r s i t e

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

tÜ

iz : R TL Telev

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

Davetliler ve cemaat Cuma namazından sonra Bergweg 322 adresine giderek orada bulunan Hasene’nin yeni hizmet binasının açılışını yaptılar. Açılışa katılanlara bina tanıtıldı. Ziyaretçilere baklava ve çay kahve ikram edildi.

ch

Bugün bu güzel ve anlamlı hizmetlerin en güzel örneklerinden birinin açılışını

yaşamak için buradayız. Hasene dünya çapında çok değerli yardım hizmetleri yapmakta olan bir teşkilat.

Dünyanın dört bir tarafına ulaşıyor.

Benim en büyük arzum, bu yardım faaliyetlerinden hiç ödün vermeden yaşamakta olduğumuz ülkeye de önemli ölçüde yoğunlaşması. Bu ülkede muhtaç olan biri olduğunda, Türk’ün ve Müslümanın onun elinden tutacağını herkesin bilmesi. Bunu sağlamak bizim görevimiz olmalı”

u

Yardımlaşmanın önemine ilişkin açıklamalarda bulunan Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral ise konuşmasında şunları söyledi.

“Biz hep mensubu olduğumuz medeniyetimizle öğünüyoruz. Bu medeniyet, sadece bizler tarafından dünyanın dört bir yanında hüküm sürmüş, aynı zamanda barış, emniyet ve muhabbet dağıtmış bir medeniyet olarak takdir ediliyor. Sadece bizler tarafından değil. Bir egemen güç olarak değil, bir medeniyet olarak.

Medeniyet olmanın gerektirdiği bazı şartlar var. Sadece askeri ve ekonomi güce sahip olarak bir medeniyet kuramıyorsunuz.

Hükmettiğiniz topraklarda barışı, emniyeti ve

huzur ortamını sağlayarak ancak bir medeniyet oluyorsunuz. İşte biz böyle bir medeniyeti sağlamış bir milletin mensuplarıyız. O güveni, o huzuru, o barışı sağlamanız için insanların gönüllerine hitap etmeniz gerekiyor. İşte bunu için de bizler, hiçbir ırk, dil din, inanç ayrımı yapmadan insanlara yardım ettiğimiz, kul hakkı yememeye özen gösterdiğimiz için böyle bir medeniyeti kurabildik. Ancak hiçbir başarı anlık zaferlerle ölçülemiyor.

Bununla öğünebilmemiz için o başarıların sürekli ve kalıcı olması lazım. Yani sadece biz ecdadımızın kurduğu medeniyetle, insanlara sağladığı barış, huzur ve emniyetle öğünerek bir yere varamayız. Biz ancak onu devam ettirebiliyorsak ve o bilinci yeni nesillere aktarabiliyorsak ancak o zaman öğünebiliriz.

ır t m a s o n

duymaktalar. İşte bunlar gibi, bulunmuş olduğumuz mahallelerde de insanların toplulukların sorunları var. Bu sorunlara da aynı şekilde çözüm olmaya çalışacağız”

a şt

insanların ihtiyacı ve toplumların sorunlarını çözmek için elbirliği içerisinde olduklarında bırakın sadece yaşamış olduğumuz bölgeyi, şubeyi mahalleyi, tüm dünyada insanlara çok güzel açılımlar ve çok hayırlı hizmetler yapacağımızı hem tarihte gördük hem günümüzde görüyoruz. İnşallah bundan sonra bu çizgi içerisinde bu güzellikleri insanlara yaşatmak için yolumuza devam edeceğiz. Allah Utandırmasın.

Yapmış olduğumuz açılışla, gerek bulunmuş olduğumuz mahallede gerek yaşamış olduğumuz şehirde ve devletler ötesinde yaşayan insanların sorunlarına hep beraber çözüm bulmaya çalışacağız. Bazı yerlerde insanlar bir yudum temiz suya şiddetle ihtiyaç duymaktalar, bir başka ücra köşede insanlar bir lokma ekmeğin hasretini çekmekteler, bir diğer yerde ise insanlar uzanacak şefkatli bir dost eline ihtiyaç

cu



Aile içi şiddete maruz kalanların yüzde 15’i, 18 yaş altı çocuk ve gençlerden oluştu. Anne ve babasına şiddet uygulayan çocuk sayısı da artış gösterdi. Aile içi şiddet vakalarının yüzde 10’unda anne ve babalar şiddete maruz kaldı. Eşine, çocuklarına şiddet uyguladığı için bir süreliğine evden uzaklaştırılan kişi sayısı 4 yılda 14 bine yükseldi.

ar



14 bin kişi evden uzaklaştırıldı

ve M a a s

tri

Postadres: Postbus 51188, 3007 GD Rotterdam Bezoekadres: Zegenstraat 120, Rotterdam T. (010) - 495 15 80

“Polis ayrımcılık mı yapıyor?”

Dordrecht polisinin üst aramalarında Türklere ait işletmelere yönelmesi, “Polis ayrımcılık mı yapıyor?” sorusunu beraberinde getirdi. Ayrımcılıkla mücadele ve eşit muamele bürosu RADAR, geçtiğimiz ekim ayında Türklere ait iki kahvehane ile bir internet kafesinde yapılan üst aramalarında ayrımcı motiflerin bulunup bulunmadığını araştırıyor. Ayrımcılıkla mücadele bürosu, üst aramaları ile ilgili olarak şikayette bulunmak isteyenlere de destek sağlanacağını kaydetti. Yerel RTV Dordrecht’in haberine göre, üst aramalarında bir sahte silah ile bir kesici ve delici alet ele geçirildi.

RADAR, Rotterdam-Rijnmond, Orta ve Batı Brabant, Kuzey Brabant ve Güney Hollanda’nın güney kesiminde aktif. GL (Yeşil Sol) bu konuda Belediye Başkanı A. Brok’a soru önergesi sundu. Belediye Başkanı Brok, güvenlik açısından riskli ilan edilen bölgelerde yapılan üst aramaları için “orantısız” ifadesinin kullanılamayacağını savundu.

Çocuklarından şiddet görüyorlar Çocuklarından şiddet gören ya da ekonomik istismara uğrayan yaşlı sayısının hızla arttığına işaret edildi.

66 yaşın üzerindekilerde 2008 yılında yüzde 1,7 olan şiddete maruz kalanların oranı, 2012 yılında yüzde 2,1’e yükseldi.

Aysbergin görünen yüzü Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 Fax (010) - 262 45 35 E-mail directiealghazali@gmail.com www.al-ghazali.nl

Ibn-iSina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 Fax (010) - 428 20 91 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 Fax (078) - 639 04 21 E-mail ikra@sipor.nl www.ikra.nl

Noen 3034 XM Rotterdam Tel. (010) - 240 90 46 Fax (010) - 240 99 53 E-mail info.noen@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Hem aile içi şiddetin, hem de anne ve babaya yönelik şiddetin çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Yetkililer, tüm vakaların polise yansımadığına dikkati çekiyorlar. Yapılan bir araştırmada nüfusun yüzde 9’u, “son 5 yıl içinde hiç aile içi şiddete maruz kaldınız mı?” sorusuna olumlu yanıt vermişti.

nieuws

16 haber Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

Büyükelçi Arslan Güven Mektubu’nu sundu

Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevinden Lahey Büyükelçiliği’ne atanan Sadık Arslan, Kral Willem Alexander’e Güven Mektubu’nu sunarak resmen görevine başladı. Uğur Doğan’ın ardından Hollanda’ya atanan Büyükelçi Arslan’ı, Lahey’deki Noordeinde Sarayı’nda düzenlenen törenle kabul ederek Gül’ün Güven Mektubu’nu alan Kral Alexander, başarı dileklerinde bulundu.

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

Dosya



Prof. Dr. Mustafa Köylü:

Bilgelik dönemi ol yaşlılık

Karagöz ve Hacivat’a yoğun ilgi

Almanya’nın Köln kentindeki Kültür Sığınağı’nda Tiyatro yönetmenliği yapan Ali Köken’in Nijmegen kentinde sergilediği Karagöz ile Hacivat oyunu yoğun ilgi gördü. Hollanda Türk Federasyonu’na bağlı Nijmegen Türk Kültür Merkezi ile Tunga Eğitim Merkezi tarafından kültürümüzü yetişen kuşaklara aktarmak amacıyla düzenlenen programı çocukların yanı sıra yetişkinler de ilgiyle izledi.

Cezmi Doğaner: “Türkler GKA’dan tedirgin”

Türkiye-AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşmasıyla ilgili olarak bir açıklama yapan Sosyal Demokrat Eylem Platformu Başkanı Cezmi Doğaner, “Avrupa Türkleri GKA’dan tedirgin” ifadesini kullandı. Doğaner, “Avrupa’da yaşayan 6 milyona yakın Türk vatandaşı ‘günah keçisi’ durumuna düşürüldü.

Gelecekte onarımı mümkün olmayan sorunlarla karşı karşıya getirildi” dedi.

17 bin Türk kökenli girişimciden 70 bin kişiye iş Bir dizi temas ve incelemelerde bulunmak üzere Fransa, Belçika ve Hollanda’yı ziyaret eden Kars, Ardahan, Ağrı ve Iğdır illerinin vali, belediye başkanı ve il genel meclis başkanlarından oluşan heyet, DTİK Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları tarafından Amsterdam’da ağırlandı.

PvdA, Zeki Baran’ı ilk sıraya aldı

İşçi Partisi (PvdA), mart ayında yapılacak yerel seçimlerde Rotterdam’ın Charlois ilçesi için hazırladığı aday listesinde deneyimli politikacı Zeki Baran’ı ilk sıraya aldı. Oy birliği ile liste başı olan Zek Baran,“Bu önemli ve ağır görev benim için gurur kaynağıdır. Başarılı olabilmem için Charlois halkının desteğine ihtiyacım var. Seçilirsem elimden geleni yapacağım” dedi.

Bilgeliğe açılan kapı: Yaşlılık Bu geçici dünyadaki yolculuğumuzun son durağı, ebedî hayata atılacak ilk adımın eşik taşıdır yaşlılık.

G

elenekte, modern algıdan oldukça farklı olarak, ‘‘yaş’’lanmakla, yani tazelenmekle bir tutulan yaşlılık, günümüzde en istenmeyen yaşam evresi olarak görülür olmuştur.

Başlı başına bir sorundur âdeta yaşlılık, hem yaşlanmış olan kişinin kendisi, hem de çevresindekiler için. O yüzden mümkün olduğunca geciktirilmeye çalışılır; herkes genç kalmanın, genç görünmenin, genç hissetmenin derdindedir artık.

Hâlbuki asırlarca, yaşamın her evresi gibi, yaşlılık da mukaddes bir dönem olarak görüldü. O, bilgeliğin olmazsa olmaz şartıydı. “İhtiyarlar bir gemide oturmuş, hiçbir iş yapmaz gibi görünen bir dümenciye benzerler. Çünkü geminin diğer mürettebatı bir aşağı bir yukarı devamlı çalışma hâlindedir. Kimileri yelken toplar, kimi su çeker, kimi ipleri bağlar, kimi de serene çıkar, fakat dümenci olduğu yerde durur. Onu görenler, hiçbir iş yapmadığını sanırlar. Hâlbuki geminin bütün sorumluluğu onun üzerindedir. Dümenci, gemiyi gereği gibi iyi yönetemezse, gemi devrilir veya karaya oturur; o zaman da gemi içindeki diğer bütün çalışmaların hiçbir anlamı kalmaz.”

Bilim, teknoloji ve tıp alanında ne kadar gelişme olursa olsun, insanların yaşlanmasını durdurmak imkânsızdır.

Zira bu durum Kur’an’ın ifadesiyle “sünnetullah”tır. Her insan doğar, büyür, eğer ömrü varsa yaşlanır ve eceli geldiğinde de ölür. Burada önemli olan, yaşlılığı olumsuz bir durum olarak algılamak değil, yaşlılığın kendine has nimetlerinden azami derecede faydalanabilmektir.

Danışma mercii...

Tarih boyunca kimi dönemlerde yaşlılara büyük önem verildiğini ve saygı duyulduğunu, kimi dönemlerde ise yaşlılara gerektiği kadar önem verilmediği gibi, onların âdeta aile ve toplumlara birer yük olarak algılandığını görürüz. Örneğin tarih öncesi toplumlarda insanların büyük kısmı güç çevre şartlarından dolayı 35 yaşından önce ölüyor; dolayısıyla, o toplumlarda sayıları az olduğundan

yaşlılara saygı duyuluyor ve toplumda önemli görevler üstleniyorlardı. İslam’dan önceki Arap toplumuna baktığımızda, orada da yaşlılara değer verildiğini, idari işlerde, hukuki konularda, önemli hizmet ve kararlarda onlara danışıldığını görüyoruz.

Bazı toplumlarda ise, yaşlılık dönemine “uyuma dönemi” olarak bakılıyor ve yaşlıların üretime ya da toplumun refahına herhangi bir katkıları olmadığından, faydasız olarak kabul edilip ölüme bile terk ediliyorlardı. Örneğin eskiden Japonya’nın bazı kırsal alanlarında yaşlılar dağlara götürülüp ölüme terk ediliyordu.

Eskimolarda da kıtlık ya da bir hastalık yayıldığında, yaşlılar karlara doğru dönüşü olmayan yolculuğa çıkıyorlardı. Yine bazı ilkel toplumlarda yaşlılara bilinçli bir şekilde yok etme politikaları uygulanıyordu.

Günümüzde bazı toplumlarda yaşlılara, ekonomik açıdan herhangi bir fonksiyonu olmayan tüketici ya da her açıdan bağımlı “toplumsal yük” olarak bakılmaktadır.

Yaşlılık bir “bilgelik” dönemidir...

Yaşlılık dönemini kabaca 60 yaş ve üstü olarak kabul edersek, yaşlıların gerek biyolojik ve psikolojik, gerekse sosyal açıdan birtakım sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını söyleyebiliriz. Biyolojik olarak eski güçlerini kaybeden yaşlılar, başta görme ve işitme olmak üzere, fiziki açıdan birtakım gerilemelere; algı bozukluğu, unutma ve birtakım kişilik değişikliklerine maruz kalabilirler.

Sosyal özellikler bakımından da, yaşlılık döneminde birtakım değişmeler yaşanır.

Bunlardan birincisi emekliliğe uyum, ikincisi ise, eş kaybına uyumdur. Her ne kadar emeklilik, her türlü sorumluluktan, yorucu çalışmadan uzak ütopik bir yaşam tarzı gibi sunulmaya çalışılsa da, aslında birçok insan için belirsizliğin, yalnızlığın, kaygının, toplumsal ve dünyevi işlerden ayrılmanın zamanı olarak görülmektedir. İkinci olarak, eş kaybına uyum söz konusudur.

Her toplum ya da ülke için geçerli olmasa da çoğunlukla kadınlar, 65

yaşından sonra kocalarının ölümüyle karşılaşmaktadırlar. Eş kaybının bir sonucu olarak da, çoğu kişi travma ve şok geçirmektedir. Eşin ölümü, temelde psikolojik ve sosyal bir problem olup, bu yeni durum birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.



Bu tasvirler ışığında yaşlılık dönemi sorunlu ve olumsuz bir dönem olarak görülebilir. Oysa yaşlılık döneminin oldukça olumlu yönleri de vardır.

Yaşlılığın en olumlu yönlerinden birisi, onun bir “bilgelik” dönemi olmasıdır.

Kişi ne kadar çok yaşarsa o kadar çok tecrübe sahibi olur ve böylece bilgisi artar. Ingmar Bergman’ın belirttiği gibi, “Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler.” İkinci olarak, tecrübe sayesinde yaşlılar genel olarak daha iyi karar ve hüküm verme kabiliyeti geliştirirler. İnsanlar olgunlaştıkça, yeni olaylar karşısında daha akıllıca karar verirler. Bazı niteliklere yaşı ilerlemiş insanlarda daha fazla rastlanır. Yine zaman, kişiyi daha farklı bir konuma getirir. Çünkü o yıllarca birçok şeyi görmüş, birçok insanla tanışmış ve birçok tecrübeye sahip olmuştur. Üçüncü olarak, yaşlılar daha fazla kişisel hürriyete sahip olurlar. Emekli olduktan sonra, artık onun zamanı günde sekiz saatlik çalışma dilimine göre ayarlanmamıştır. O artık kendi işinin patronu durumuna gelmiştir.

Gelir konusunda bir azalma olsa da, yapacağı ya da yapması gereken zorunlu işler de azalmıştır. İleri yaştaki kişiler her ne kadar bu dönemde hayattaki aktif rollerini kaybetseler de, onlar istediklerini yapma konusunda daha büyük bir hürriyet ve fırsata sahip olmuşlardır.

Yaşlılar, derin bir anlayışa sahiptirler...

Dördüncü olarak, sosyal ilişkiler ve aile bağlarının devamı açısından da yaşlılığın önemli avantajları vardır. Özellikle 60-65 yaşlarındaki kişilerin önemli derecede bir sosyal etkinliği ve liderlik fonksiyonu vardır. Aile bağlarının devamı yönünden belki yaşlılığın en avantajlı yönlerinden birisi de onların torun sahibi olmalarıdır.





dossier

dosya 17

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Spotlar

abidinzeynel58@gmail.com

Zeynel Abidin

Ölen baba dostu muydu, insanlık mıydı?

arak





“Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber... Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?” Necip Fazıl Kısakürek

Bu durum yaşlılar açısından psikolojik bir avunma durumu olabileceği gibi, çalışan aile açısından da önemli bir fonksiyona sahiptir. Zira onlar yerine göre bir destek kaynağı, yerine göre bir eğitimci, kısacası torunlarının mürebbileridir. Ayrıca onlar, anne ve babanın ölümü gibi herhangi bir kriz anında, gerekli olan ya da yapılması gereken şeyleri yapabilecek otorite kişileridirler. Yine bilhassa gelir seviyesi düşük olan ailelerde yaşlılar, bir bakıma çocuk bakıcılığı görevi, yemek pişirme ve çocukları disipline etme gibi işlevlerle ekonomik destektirler. Özellikle kırsal kesimlerde çalışan anne ve babalara birinci elden yardım eden yaşlı kimselerdir.

Beşinci ve son olarak da yaşlı insanlar, gençlerin asla sahip olamayacağı “tamamlanmış bir kişiliğe” sahiptirler.

Zira onlar hayatın her safhasının yaşanmış ve artık yaşanacak bir hayat safhasının kalmamış olması neticesinde gençlere oranla hayatın

ne anlama geldiği konusunda daha derin bir anlayışa sahiptirler.

Yaşlılık, insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır...

Bununla birlikte, yaşlılar sadece aile açısından değil, toplum açısından da nimettirler. Bir bakıma onlar denizde seyreden bir geminin dümencisi durumundadırlar. Geminin doğru menzilde yol alıp almaması, birtakım olumsuz hava şartlarından etkilenmeden yoluna devam edebilmesi, o gemideki dümencinin maharetine bağlıdır. Günümüzde yaşanan hızlı değişim, her yaştan insana önemli fırsatlar sunarken, diğer taraftan da ciddi psikolojik ve sosyal sorunlara neden olmaktadır.

Modern dünyanın olumsuzluklarından ise en çok yaşlılar nasibini almaktadır.

Zira bir taraftan fiziki güçleri, bir taraftan aldıkları eğitim yetersiz kalırken, diğer taraftan da toplumsal gelişim ve değişimlerin neticesinde

daha yalnız kalmakta ve kendilerini daha az güvende hissetmektedirler.

Sonuçta diğer yaş gruplarına oranla daha fazla ruhsal bunalımla karşı karşıya kalabilmektedirler. Oysa yaşlılık, kendine özgü fizyolojik ve ruhsal değişimlerin ortaya çıktığı, bilgi ve deneyimlerin sentez edildiği ve genç kuşaklara aktarıldığı bir dönemdir. Her yaşın kendine has kaideleri, vazifeleri ve faziletleri vardır.

Bugün sağlığı ve kuvveti yerinde olanların, bu niteliklerini ömür boyu koruyamayacakları açıktır. Bunların zamanla zaafa uğraması kaçınılmazdır.

Burada bir Müslümana düşen en önemli görev, insan yaşamının tüm evrelerini meşru şartlar altında doya doya yaşayarak, yaşlılığı da insan yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edip, esas sonsuz yurt olan ahiret yurduna hazırlanmaktır. İktibas, Perspektif Dergisi

«

“SEN YE, TORUNUN ÖDESİN!” Adamın birisinin karnı çok acıkmış.

Fakat cebinde de yiyecek parası yokmuş. Derken, lokantanın birinin kapısının üzerinde “SEN YE, TORUNUN ÖDESİN!” yazan ilginç bir yazı ilişmiş gözüne. Gördüğünün rüya olmadığını anlayınca da lokantaya dalmış. Karnını tıka basa doyurmuş. Bedava doyuyor olmanın rahatlığı ile keyif kahvesini yudumlarken garson bir pusula uzatmış. Adam şaşkınlıkla pusulayı incelerken bunun oldukça yüklü bir hesap pusulası olduğunu far keder.

Büyük bir şaşkınlıkla ve kızgınlıkla garsona çıkışır: “Bu ne kardeşim! Hani biz yiyecektik torunumuz ödeyecekti?”

Garson hiç istifini bozmadan, sakin sakin cevap vermiş: “Doğru efendim. Zaten bu, sizin yediğiniz yemeklerin hesabı değil. Elinizdeki, sizin dedenizin geçmişte yediği yemeklerin faturasıdır...”

Bu kıssa aklıma iki hususu getiriyor.

Birincisi, bugün önümüze konulan faturaların bize müspet ve menfi yansımasının geçmişimizle alakasının olup olmadığı... Yani dedelerimizin yediklerinin bugün önümüze değişik vesilelerle getiriliyor olması.

Gitmek lazım baba dostlarına, ziyaret etmek, ellerini öpmek, hal ve hatırlarını sormak; hayır dualarını almak lazım. Babanızı her özlediğinizde kapısını çalmak lazım dostlarının. İkincisi ise, bizim şu anda yediklerimizin torunlarımıza fatura edilecek olması...

Torunlarına yüklü hesap bırakmak ve acı bedeller ödetmek istemeyenler yediklerine dikkat etsinler…

Baba dostunun vefatı ve insanlığın ölmediği gerçeği…

Sayıları iki elin parmak sayısını geçmeyecek kadar azaldı baba dostlarımız. Baba dostlarını hayattayken ziyaret edenleri Peygamberimiz bir hadislerinde , “Babası öldükten sonra, onun dostlarını ziyaret eden, en iyi iyiliği yapmış olur” buyurarak, insanları bu manada göreve çağırıyor ve âdeta büyük bir müjde veriyor.

Gitmek lazım baba dostlarına, ziyaret etmek, ellerini öpmek, hal ve hatırlarını sormak; hayır

dualarını almak lazım. Babanızı her özlediğinizde kapısını çalmak lazım dostlarının. Onların sözlerinde, sohbetlerinde anneyibabayı aramak, onların yüzlerinde, gözlerinde baba hasretini dindirmek lazım. Onlar için yapılabilecekleri yapmak, yüklerine omuz vermek, hizmetlerinde bulunmak lazım.

Ellerini eline almak, yürek atışlarını duymak, yalnızlıklarına gem vurmak, hüzünlerini paylaşmak, sevinçlerine ortak olmak lazım.

Onların yaşadıkları o efsanevi, destansı hayatlarına tanıklık etmek için gitmek lazım. Onlar, tecrübelerini, bilgilerini bir miras olarak geride kalanlara bırakmak için yol gözlüyor, ziyaretçi bekliyorlar…

Onlar, nesillerinin aydınlık, huzurlu ve mutlu bir geleceği için çilenin en büyüğüne talip oldular. En ağır en pis işlerde bedenlerini törpülediler.

Yalnızlıkla ömürlerini tükettiler.

Onlar, eli ve ayakları öpülesi, hizmet edilesi, sırtta taşınası, acıları, ağrıları dindirilesi, yalnızlıkları giderilesi yüce varlıklar… Çünkü onlar analarımız ve babalarımız…Yüce Yaradan’ın “Onlara ‘öf’ bile demeyin!” diye itaat çerçevesini çizdiği, cenneti ayaklarının altına serdiği kutsal varlıklarımız.

Geçen gün ayakta kalan ama hastalıklarla pençeleşen iki baba dostunu ziyaret ettim. Gözlerinde yanan, yüzlerine dalga dalga yayılan sevinç ışıklarıyla karşıladılar bizleri.

Bayramlarda, özel günlerde aramak, uğramak yetmiyor. Fırsat ve imkân buldukça sık sık ziyaret edilmeli onlar. Ziyaret sırasında da gördük ki, bu buluşmalara hem bizim hem de onların çok ihtiyacı var. Onlarla her zaman olduğu gibi geçmişe doğru bir yolculuk yaptık. Yolculuğun her safhasında rahmetli babam vardı.

Ona olan övgüler, onunla alakalı hatıralar birer birer dillendirildi ve yalnızlık kokan o ev bir anda düğünbayram evine dönüverdi.

Sonra bir huzurevi ziyareti yaptık.

Gördüğümüz manzara karşısında müteessir olduk. Her türlü ihtiyaçları karşılanıyor ama, altın kafesteki bülbül misali onlar, kendilerine uzanacak bir gül kokusunu özlüyor, evlatlarının, torunlarının yollarını gözlüyorlar.

20 evladı olan bir babanın içten içe ağlayışına şahit oldum. Bir ana bir baba 20 evlada kol kanat geriyor, büyütüyor, yetiştiriyor, bakıyor ve her türlü ihtiyacını karşılıyor da, 20 evlat, bir tek anacığına babacığına bakmakta zorlanıyor.

Belli bir yaştan sonra onlar, bir çocuğa benziyor, çocuğun ruh haline bürünüyorlar, bir bebeğin masumiyetiyle donanıyorlar, hal böyleyken nedir onlarla aramıza örülen duvarlar, anlamakta zorlanıyorum…

Herkes bir gün yaşlanabileceğinin, bakıma muhtaç hale gelebileceğinin hesabını yaparak yaşasın. Ve herkes, yaptığının karşılığını bulacağını, alacağını bilerek nefes alıp versin.



facebook.com/yilmazfinance

Tarih şahittir, zor zamanlarda sadece güçlüler ayakta kalır.



Yılmaz Finans, 23 yılı aşkın bir süredir iyi günde, kötü günde verdiği sözlerin arkasında durdu. Günümüzde ise şubeleri, altyapısı ve müşteri odaklı hizmeti ile saygı gören kalıcı bir finansal danışmanlık şirketi arıyorsanız bizi takip edin: facebook.com/yilmazfinance sayfamızı beğenin, 12 mayıs’ta Google Nexus tablet çekilişine katılın.

078 6551655 yilmaz.nl info@yilmaz.nl yilmazfinance

Rotterdam Arnhem Dordrecht

Sigorta Finansal planlama Şahsi kredi Konut kredisi Emeklilik

• • • • •









meningen

görüşler 19

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187- 2014

Gündem

Sağduyu

Malatyalı Arif Bozbağ:

Dr. İbrahim Yerden

Dünün çocukları bugünün yaşlıları: “İkinci kuşak” (2)

“Benim amacım engellileri güldürmek”

Bugünkü köşe yazıma bilinçli olarak; bir önceki sayımızdaki “Dünün çocukları bugünün yaşlıları ikinci kuşak” adlı başlığı attım. İkinci kuşağı duyarlı olmaya çağırdım.

Malatyalı Arif Bozbağ son yaptığı memleket ziyaretinde gönlünü engellilere kaptırdı. Bozbağ bundan sonraki ömrümde en çok yapmak istediği şeyin, engelli kardeşlerinin yüzlerinin güldüğünü görmek olduğunu söylüyor

A

rif Bozbağ yetmişli yıllarda Malatya’dan Hollanda’ya işçi ailesi olarak geldi. Uzun yıllar bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalıştı. Sonra işsiz kaldı.

Son yıllarda vaktini hayırlı işler yapmaya vakfetti. Bilhassa bedensel engellilere karşı daha duyarlı olmaya başladı. Zaman zaman Hollanda’dan Türkiye’ye giderken, yürüme zorluğu çekenler için yapılmış oturaklı Walker adındaki yürüme sandalyeleri götürerek ihtiyaç sahiplerine hediye ediyordu. En son yaptığı memleket ziyareti sırasında bir öğle vakti namaz için camiye gittiği sırada kendisini bir anda Malatya Bedensel Engelliler Derneği’nin engelliler yararına yapmakta olduğu bir etkinliğin içinde buluverdi.

Engellilerin durumu ile daha yakından ilgilenerek görevlilerden bilgi edinmeye başladı. Engellilerin durumunun göründüğünden çok daha farklı yönlerinin olduğunu öğrendi. Kısaca gönlünü iyiden

iyiye engelli kardeşlerine kaptırdı.

Uygun araç olmadığı takdirde bir bedensel engellinin bir yerden bir başka yere nakli sırasında karşılaşılan sorunun sanıldığından çok ama

çok daha büyük olduğunu fark etti.

Neticede derneğe karınca kararınca yardımcı olmak istediğini beyan etti.

Bunun üzerine yapılan tanışma ve konuşma sonunda kendisine derneğin Hollanda fahri temsilciliği verildi.

Ve bu görevle Hollanda’ya döndü. Şimdi tek amacı, derneğin çok acil

ihtiyacı olan engellileri taşımak için bir nakil aracını (minibüs) onlara kazandırabilmek. Omuzladığı bu önemli görevi yerine getirmek için çırpınan Bozbağ gazetemizi arayarak yardımcı olmamızı istedi. Bu hayırlı çalışmayı memnuniyetle kabul ederek kendisini evinde ziyaret ettik. Bize derneğin yönetim kurulu tarafından imzalayarak kendisine verdiği resmi temsilcilik belgesini gösterdi. “Esasen her birimiz birer engelli adayıyız” diyen Bozbağ şu cümle ile yardım severlere çağrıda bulunuyor: “Dünya gözü ile bakan yüzü, gönül gözü ile bakan özü görür” Malatya Bedensel Engelliler Yardımlaşma Derneği adına Allah rızası için tüm duyarlı kardeşlerime çağrıda bulunuyorum.”

Arif Bozbağ irtibat: 06-13757954 Dernek irtibat: Ahmet İlhan, 0090542 737 73 44 Haber Merkezi

«

Sendikalar eylem hazırlığı içerisindeler Sosyal Kültürel Planlama Bürosu’na göre, yalnız yaşayan bir kişi 1040 euroluk aylık gelirle yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürüyor.

Müslüman Temizlik çalışanları için yapılan yeni toplu sözleşme görüşmelerinin işveren temsilcileri tarafından süresiz ertelenmesi üzerine sendikalar eylem hazırlığı başlattılar.

Kabinenin kamu daireleri temizlik çalışanlarının işe alınması planına tepki gösteren işveren temsilcileri, sendikalardan bu konuda kendilerinin yanında yer almalarını talep ediyorlar.

FNV yöneticilerinden Ron Meyer, sendikaların çalışanların çıkarlarını koruduklarına işaret ederek, çalışanların

yararına olabilecek her şeyi destekleyeceklerini kaydetti. İşçi ve işveren temsilcileri arasındaki görüşmeler Kasım 2013’ün sonunda kesilmişti. Temizlik sektörü çalışanları kazançlarının yoksulluk sınırının altında olduğuna dikkati çekmek için 11 Ocak Cumartesi günü Utrecht’te gösteri yapacaklar.

Sendikalar tarafından yapılan bir araştırmaya göre, temizlik çalışanlarının yaklaşık yüzde 70’i geçim sıkıntısı

yerden@tiscali.nl

çekiyor.

Sosyal Kültürel Planlama Bürosu’na göre, yalnız yaşayan bir kişi 1040 euroluk aylık gelirle yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürüyor.

Yoksulluk sınırı çiftlerde 1430, tek çocuklu ailelerde 1740, iki çocuklu ailelerde de 1906 euro olarak belirlendi.

Tek çocuğu olan bir yetişkin 1390 euro ve iki çocuğu bulunan bir yetişkin de 1570 euroluk gelirle yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Mutlaka herkes yaşlı annebabasını ve kendi yaşlılık dönemini düşünmektedir. Okuyucularımızdan biri, gönderdiği e-milde: “Yaşlı anne- babasına bakmayan Türk değildir” diye yazmış.

Okurumuzun kaygısını anlıyorum ve onun bu çıkışı, ‘toplum olarak nereye gittiğimiz’ sorusunu da beraberinde getirmektedir. Bir dönem yaşlılığa pozitif olarak bakılıyordu.

Yaşlılar, bir toplumun bilgi ve deneyimlerini yıllarca taşıyarak bir sonraki kuşağa aktaranlardı. Özelde ailenin, genelgede çocukların sevgi ile baktıkları onur abideleriydi. Çocuklar, ebesine ve dedesine “ebeciğim” veya “dedeciğim” diyerek sarılırlardı. Bu davranışı bilimsel ve psikolojik olarak değerlendirdiğimizde; çocukların yüreklerinde daha küçücük yaşlarda ‘insan sevgisini’nin tohumlarını atığını, yeşertip büyüttüğünü görüyoruz. Çocukların ilerleyen yaşlarda toplumla daha uyumlu bireyler olmasında önemli katkılar sağladığına ve insana insan gibi bakmayı öğrettiğine tanıklık ediyoruz.

Doğal olarak aklımıza şöyle bir soru gelmektedir: “Değişen nedir?”

Günümüzde yaşlılık, toplumun bir sorunu gibi kabullendirilmeye çalışılıyor. Yaşlılığa istenilmeyen bir süreç olarak bakılıyor. Ailenin sırtında bir yükmüş gibi algılanıyor ve çocuklar, yaşlı ebesi veya dedesi ile birlikte yemek yememeye; onların yaşlılıktan kaynaklanan hal ve hareketlerini küçümseyerek bakmaya çalışıyorlar.

İkinci kuşak yaşlılar olarak haklarımıza sahip çıkmalıyız.

Sesiz kalmamalıyız.

Kabul eden değil sorgulayan bir kuşak olmazlıyız...

Bu izlenimlerimi, yaşlılar ile olan 15 yıllık beraberliğimde ve çalışmalarımda gözlemledim. Bir çok eve misafir oldum. Sadece Türk yaşlıları ile değil, Hollandalı, Surinamlı, Faslı ve Çin gibi ülkelerden gelen aileleri de ziyaret ederek onlarla sohbet etme olanağını buldum. Uzun yıllardır yaşlılık konusunda yazıyorum, araştırmalar yapıyorum, tartışmalara katılıyorum ve doktora tezimizi de yine yaşlılar üzerinde yaptım. Hangi ülkeden gelirse gelsin; yaşlılık evrensel bir süreçtir. Dili, dinî, inancı, ırkı ve ulusal kimliği ne olursa olsun, herkes

yaşlanmaktadır. Bireyin, yaşlılığı nasıl yaşaması konusunda farklılıkları vardır. Bu farklılıklar genelde kültürel ve inançsal boyuttadır.

Günümüz dünyası; yani küresel dünyada 7 milyar insan yaşamaktadır. “Dünya Yaşlılar Günü” dolayısıyla Birleşmiş Milletler, “21. Yüzyılda Yaşlanmak: Kutlama ve Meydan Okuma” şeklinde bir rapor yayımladı.

2012 yılında, 810 milyon, 60 ve üzeri yaşlı tespiti yaptı. En az 10 yıl içinde bu sayının 1 milyara çıkması, 2050’ye kadar ise 2 milyarı bulması öngörülüyor. Yani, yaşlı nüfusun gittikçe artığını gözlemlemekteyiz. İçinde yaşadığımız sistem bizi öyle bir şekillendiriyor ki; “üretmeyen tüketemez, üretmeyen, toplum içinde problemlidir” düşüncesi yaygınlaştırılıyor. Üretmeyen kimlerdir?

Doğal olarak yaşlılardır; yaşlandıkları için üretemeyecek konumdalardır. Öyleyse yaşlılar bu toplumun problemidir. Yani, insana insan olduğu için değil; insana ‘sistemin istediği kârı sunamayanlar’ olarak bakılıyor. İnsan, üretim ilişkilerinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Buna siyasal bilimler penceresinden bakarsak “neo-liberal” sistemin insana bakış açısı olduğunu söyleyebiliriz. Global dünyaya yön ve şekil verenler de neo-liberallerdir.

Sosyal hakların kazanımı bizden önceki kuşakların mücadelesi sonucu elde edilmiştir. Refah devleti veya sosyal devlet kavramını geliştirerek; kendileri ve kendilerinden sonra gelecek yaşlılar için haklar elde etmişlerdir. Bu kavramların içi boşaltılarak; toplum yukardan aşağıya yeniden inşa edilmektedir.

Yeniden inşa edilen toplumlarda; “katılımcı toplum” veya “dayanışma toplumu” gibi kavramlar geliştirilerek uygulanmaya başlandı. İşin garip tarafı, kimse ‘nereye gidiyoruz?’ diye sorgulamıyor.

Toplumun kurumlarının eli kolu bağlanmış durumda…

Sendikalar geliştirilen ve uygulamaya konulan neo-liberal politikaları sorgulamadan kabulleniyorlar. Diğer sivil örgütlenmeler ve insanlar izleyici konumdalar. Kazanılan haklar geri verilmez. Kazanılan haklar korunarak geliştirilir.

Her kuşak kendi tarihini yazar.

Sorun, yaşlanan kuşağın toplum için bir problem olduğu değildir.

Sorun, var olan olanakların toplumun her kesimine eşit bir düzeyde ulaştırılmamasıdır, paylaştırılmamasıdır.

Bizler ikinci kuşak yaşlılar olarak Hollanda’daki haklarımıza sahip çıkmalıyız. Sesiz kalmamalıyız.

Kabul eden değil sorgulayan bir kuşak olmazlıyız. Kendimize ve çocuklarımıza insanca yaşlanacak bir gelecek bırakmalıyız.

Bir sonraki köşe yazımızda görüşmek umuduyla…

jaaroverzicht

20 yıla bakış

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

2013’ün önemli olayları Ocak Gençler birincilik için yarıştılar Hollanda genelinde sosyal medya üzerinden dereceye kalan 8 Hollandalı Türk genci arasında yapılan oylama sonuçlarına göre, Sanatçı Karsu Dönmez ve Avrupa Karate Şampiyonu Kübra Öztürk en fazla oyu alarak birinci oldular.

Patriotlar Türkiye’de Hollanda Bakanlar Kurulu ve Meclisin onayının ardından Hollanda’nın Vredepeel Best Kışlasından 2 adet patriot füze bataryası Türkiye’ye gönderildi.

yüzde 13’ten 15’e yükselerek rekor düzeye ulaştı. 25-45 yaş grubundaki işsiz oranı yüzde 6,7, 45-65 yaş grubundaki oran da yüzde 6,4 olarak belirlendi. Şubat ayında vefat eden ünlüler Türk tiyatrosunun usta oyuncularından Macide Tanır, Tiyatro ve sinema sanatçısı Tekin Akmansoy, Metin Serezli hayatını kaybetti.

Mart

Altın Top ödülü bir kez daha Messi’nin Futbol dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olan Altın Top ödülünü Lionel Messi kazandı. Arjantinli Lionel Messi, dünyada yılın futbolcusuna verilen FIFA Ballon d’Or Ödülü’nü 4’üncü kez alan ilk isim oldu.

Yeni Papa seçildi Arjantinli Kardinal Jorge Mario Bergoglio, Katolik dünyasının yeni lideri oldu. XVI. Benedict’in istifasının ardından 115 kardinalin üçte ikisinin (77) oyunu alarak papa seçilen Bergoglio, ‘’Francis’’ adı ile anılmak istediğini söyledi.

Hikmet Gürcüoğlu HOTİAD Başkanlığına seçildi Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD), üyelerinin çoğunluğunun katılımıyla 6.Olağan Genel Kurulu’nu yaptı. Başkanlığa Hikmet Gürcüoğlu seçildi.

Mart ayında vefat eden ünlüler “BABA” lakaplı Sanatçı Müslüm Gürses, Venezuelalı politikacı ve ülkenin devlet başkanı, Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) lideri olan Chávez, Usta tiyatrocu Metin Serezli, Sinema ve tiyatro oyuncusu Dinçer Çekmez hayatını kaybetti.hayatını kaybetti.

Brezilya’da Disko Faciası…

254 kişi yanarak ve ezilerek öldü...

Brezilya’nın Santa Maria şehrinde bir gece kulübünde bir müzik grubunun konseri sırasında düzenlenen gösteri nedeniyle çıkan yangında 254 kişi hayatını kaybetti.

Nisan İngiltere Eski Başbakanı Margaret Thatcher Öldü İngiltere’nin tarihteki tek kadın başba-

kanı olarak görev yapan Thatcher (87) öldü.

Willem-Alexander kral oldu Hollanda’da 123 yıl aradan sonra tahta bir kral çıktı. 33 yıl Hollanda’nın kraliçelik tahtında oturan Beatrix, tahtı oğlu Willem Alexander’a bıraktı.

Kısıtlamalar için anlaştılar Koalisyon ortakları Liberaller (VVD) ve Sosyal Demokratlar (PvdA), 2014 yılı bütçesi konusunda muhalefetteki partilerden Sosyal Liberal D66 (Demokratlar 66), CU (Hıristiyan Birlik) ve SGP (Kalvin Yanlısı Siyasi Parti) ile anlaşmaya vardılar. II. Rutte kabinesinin, 6 milyar euroluk ekstra kısıtlama yapılmasını sağlayacak planlarına senatoda da çoğunluğu sağlayabilmek için muhalefetin desteğine ihtiyacı var.

Hıristiyan Demokratlar (CDA) ile Yeşil Sol (GL) daha önce masadan kalkmışlardı.

Gezi Parkı olayları Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında , Taksim Gezi Parkı’nda 5 ağaç yerinden söküldü. Durumu gören Taksim Dayanışma Bileşenleri Platformu üyeleri iş makinesinin önüne geçerek yıkımı durdurdu. Bu tarihten sonra yaşananlar haftalarca sürecek bir eylemin başlattı ve ülke milyonlarca lira zarara uğratıldı.

Boston Maratonu’na bombalı saldırı ABD’de yapılan Boston Maratonu sırasında bitiş çizgisi yakınlarında iki ayrı patlama meydana geldi. Boston Polisi olayda 3 kişinin öldüğünü, 17’si ağır

264 kişinin yaralandığı bildirdi.

Yılın avukatı Güney Hollanda ve Belçika Limburg bölgesinde 1969 yılından bu güne değin yapılan ‘Yılın Avukatı’ yarışmasında bu yıl birincilik kupasını Selçuk İkiz adlı bir Türk kazandı.

Ahmet Muhtar Hakka yürüdü Ünlü İslam Alimi Ahmet Muhtar Büyükçınar, 92 yaşında vefat etti.

Nisan ayında vefat eden ünlüler Eski başbakanlardan Adnan Menderes’in de avukatlığını yapan Burhan Apaydın, Türk sinemasının yönetmenlerinden Şahin Gök hayatını kaybetti.

Mayıs Hollanda Ligi’nde Ajax yine şampiyon Hollanda Ligi’nde son 2 sezondur zirveyi kimseye bırakmayan Ajax, bu yıl da şampiyon oldu.

Eurovision 2013 yarışmasını Danimarka kazandı İsveç’in Malmö şehrinde düzenlenen, Türkiye’nin katılmadığı 58’inci Eurovision Şarkı Yarışması’nı “Only Teardrops” şarkısıyla 281 puan toplayan Danimarkalı Emelie de Frost kazandı.

Gelecek yıl yarışma Malmö’ye sadece 50 kilometre ötedeki Kopenhag’da yapılacak. Bu yılki Eurovision’da ilk 3’e giren ülkeler… 1. Danimarka (281 puan), 2. Azerbaycan (234 puan), 3.

Ukrayna (214 puan) Bangladeş’te tekstil

Türkiye’nin nüfusu 75 milyon Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına göre Türkiye nüfusu 2012 sonu itibarıyla 75.627.384 kişi oldu.

Ocak ayında vefat eden ünlüler Ünlü gazeteci Mehmet Ali Birand, Akademisyen ve gazeteci, Prof. Dr. Toktamış Ateş, ‘Deprem Dede’ olarak bilinen Prof. Dr Ahmet Mete Işıkara, Tiyatro ve sinema oyuncusu Alev Sururi, yönetmen Savaş Akova, piyanist- sanatçı Ferdi Özbeğen, şarkıcısı ve söz yazarı Şenay Yüzbaşıoğlu, İhlas Holding Yönetim Kurul Başkanı Enver Ören hayatını kaybetti.

Şubat 85. Oscar Ödülleri sahiplerini buldu 85. Oscar ödülleri ABD’nin Los Angeles kentindeki Dolby Tiyatrosu’nda düzenlenen muhteşem bir törenle sahiplerini buldu. Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin 85.

Oscar ödülleri töreninde en iyi film ödülünü “Argo” aldı. İşsizlik rekor düzeye ulaştı Hollanda’da işsizlik oranı geçtiğimiz ay yüzde 7,2’den yüzde 7,5’e yükseldi. İstatistik Bürosu verilerine göre işsiz sayısı 21 bin kişi ile artarak 592 bine ulaştı. İşsiz sayısı son 3 ay içinde ayda ortalama 19 bin kişilik artış gösterdi.

25 yaş altı gençler arasındaki oran

Mısır’a Askeri Cunta Müdahalesi

Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi komutasındaki Mısır Silahlı Kuvvetleri, ülkede devam eden protestolar sırasında hükümet ve eylemcilere verdiği 48 saatlik uzlaşma süresinin dolması üzerine 3 Temmuz 2013 tarihinde ülke yönetimine el koydu. Seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi görevden alındı ve hapsedildi. Dış güçler ve yerli işbirlikçilerin girişimiyle cunta tarafından İhvan-ı Muslim hareketi, ‘terörist’ ilan edildi.

fabrikası çöktü: 175 işçi hayatını kaybetti İnsanlık dışı çalışma koşullarının olduğu Bangladeş’in başkenti Dhaka’da büyük Batılı giyim markaları için üretim yapan konfeksiyon atölyelerinin de bulunduğu bir binanın çökmesi sonucu 175 kişi öldü.

Galatasaray 19. kez şampiyon!

Aslan, ligin bitimine iki hafta kala Spor Toto Süper Lig’de Galatasaray 20122013 sezonu şampiyonluğuna ulaştı.

Türkiye’nin UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarında en fazla yer alan ve en fazla maça çıkan ekibi olan Galatasaray, lig şampiyonu olarak gelecek sezon da bu kulvarda gruplardan itibaren yerini alacak. “Cim Bom”, UEFA Şampiyonlar Ligi’ndeki 5 sezonluk hasretine bu sezon son vermiş ve çeyrek final oynama başarısı göstermişti. Şevval Kayhan’ın başarısı Hollanda’da X Factor isimli Popstar yarışmasına katılan Şevval Kayhan, cesaretini ve başarısını Müslüman inancından aldığını söyledi. Kayhan, başörtülü birinin gitar ile şarkı söylemesinin ilk başlarda garipsendiğini fakat kendisinin inancı ve özgüveni sayesinde bu ön yargıları bertaraf ettiğini söyledi.

Mayıs ayında vefat eden ünlüler Usta oyuncu Gül Yalaz, Olağanüstü Hal (OHAL) Bölge Eski Valisi Hayri Kozakçıoğlu, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in eşi Nazmiye Demirel yaşamını yitirdi.

nieuws

haber 21

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Ziyaret

Haziran Berlusconi’ye yedi yıl hapis cezası İtalya eski Başbakanı Silvio Berlusconi reşit olmayan bir kızla para karşılığı cinsel ilişkiye girmek ve görevini kötüye kullanmak suçundan yedi yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Dövizli askerlikte yeni bedel belli oldu Hükümet, yurtdışında yaşayan vatandaşların yararlandığı dövizle askerlik bedelinde indirime gitti ve yeni bedel, 6 bin euro oldu.

Hindistan’da muson yağmurları ardından sel felaketi Hindistan’ın kuzeyindeki Uttarakhand eyaletinde muson yağmurları nedeniyle meydana gelen sel ve toprak kaymalarında 500 kişi hayatını kaybetti. İslam alimlerinden Muhammed Emin Er Hocaefendi Hakk’a yürüdü Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in de hocası olan Seyda Muhammed Emin Er Hocaefendi, 104 yaşında Ankara’da vefat etti Haziran ayında vefat eden ünlüler Ünlü yazar Peride Celal, 97 yaşında vefat etti.

sayısı 700’ü aştı Tayland’ın son 50 yıldır yaşadığı bu en büyük sel felâketinde, ölenlerin sayısının 315’e yükseldiği açıklandı.

BM, Güneydoğu Asya’da aylardır süren muson yağmurları ve seller nedeniyle 700’den fazla insanın öldüğünü açıkladı.

Mısır’da cunta katliamı Mısır güvenlik güçlerinin, darbe karşıtı protestoların yapıldığı Rabiatul Adeviyye meydanındaki göstericilere gerçek mermi kullanarak yaptığı müdahale sonucu 200 kişi öldü, 5 bin kişi yaralandı.

Komplolarla kapatıldı Roterdam’da bulunan Avrupa’nın tek İslam lisesi olan İbn-i Haldun İslam Lisesi (İbn Ghaldoun İslamitische Scholengemeenschap), eğitim hayatına başladığı günden itibaren düzenlenen komplolarla kapatılma aşamasına getirildi ve zorla iflas ettirilerek yeni bir oluşumun denetimi altında eğitime devam ettirmek zorunda bıraktırıldı.

Feijenoord ‘da deprem: Seyit Yeyden ve Turan Yazır istifa ettiler Hollanda’nın Rotterdam şehrinde Türk kökenli ve Hollandalı siyasilere yönelik suçlamaların ardından Feijenoord semtindeki yerel yöneticiler istifa ettiler.

45 Yaş yaşası değişti Hollanda’da Geri Dönüş Yasası olarak adlandırılan herhangi bir işte çalışmayan yabancılara belirli bir ödenekle ülkelerine kesin dönüş yapma olanağı sağlayan yasa değişikliği meclis oy çokluğu ile kabul edilerek 55 yaş sınırına çekildi. Yasa 1 temmuz 2014’te yürürlüğe girecek.

Güneydoğu Asya’da ölü

Ekim ayında vefat eden ünlüler Tiyatrocu Tomris Oğuzalp hayatını kaybetti.

Kasım Ağustos Prens Friso öldü 17 Şubat 2012’de Avusturya’nın Lech am Arlberg bölgesinde kayak yaparken çığ altında kalan ve 1.5 yıldır komada yaşam mücadelesi veren Kraliçe Beatrix’in ortanca oğlu Prens Friso(44) hayatını kaybetti.

Sevindiren karar Amsterdam Mahkemesi, Hollanda’dan değişik sebepler ile ülkelerine geri dönen kişilere verilen dul ve yetim ödeneklerinde kesinti yapılamayacağı yönünde karar verdi.

Ağustos ayında vefat eden ünlüler Yazar Mustafa Miyasoğlu vefat etti.

Fenerbahçe’nin efsane isimlerinden eski milli futbolcu Selçuk Yula hayatını kaybetti.

Kasım ayında vefat eden ünlüler Gazeteci Savaş Ay, Tiyatro ve sinema oyuncusu Nejat Uygur hayatını kaybetti.

Misafir İşçi Anıtı Dikildi Hollanda’nın Rotterdam şehrinde Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu (DSDF) tarafından 2006 yılında gündeme getirilen ‘Misafir İşçi Anıtı’ görkemli bir açılış töreniyle Rotterdam’ın Zuid bölgesinde bulunan Afrikaanderwijk semtine dikildi.

Haiyan tayfununun bilançosu ağır Filipinler’i vuran Haiyan tayfununda 942 kişi hayatını kaybetti.

Anadiline hayır kararı çıktı Mahkeme açıkladığı kararında, Hollanda devletinin anadili dersleri verilmesi konusunda uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan bir sorumluluğunun olmadığını belirtti.

YTB Temsilcilerinden NIF’e ziyaret Hollanda’da eğitime dayalı başlatılmış olan bir projeyi takip etmek ve STK’lara yönelik 2014’de yapılması planlanan “Kapasite Geliştirme Eğitim Programı” ile alakalı bilgilendirmelerde bulunmak için Hollanda’ya gelen Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) temsilcileri, bu maksatla Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdiler.

Alican Koç’un koordinatörlüğünde Hollanda’ya gelen Mehmet Kılıç ve Murat Keskin’den oluşan uzman kadro, Hollanda’daki çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu çalışma kapsamında Hollanda İslam Federasyonunu ziyaret eden heyet gazetemize de çalışmalarına ilişkin bilgi verdiler.

Alican Koçak, YTB’nin bazı İslam okulları ile birlikte yürüttüğü Türkçe ders ve Türk kültürü projesini denetlemek için burada olduklarını söyledi.

Bununla birlikte YTB’nin 1-2 Mart

tarihlerinde Amsterdam’da düzenleyeceği STK kapasite geliştirme eğitimi seminerleri ile alakalı bilgi alışverişinde bulunduklarını ifade etti.

Alican Koçak 2014 yılı içinde yedi ülkede gerçekleştirilecek olan bu seminerlerde daha çok STK’ların bir proje yapmak istediklerinde nelere dikkat etmeleri gerektiğinin ders olarak anlatılacağını söyledi. Özetle bu projeye katılacak olanlar, proje, proje başvuru formu ve proje döngüsü kavramları hakkında bilgi edinecekler. Sorun, paydaş, hedef ve strateji analiz yöntemleri konusunda becerilerini geliştirecek.

Proje geliştirmek için kullanabilecekleri yöntem ve yaklaşımları öğrenmiş olacaklar. Çeşitli fon kaynaklarından etkin şekilde yararlanabilmek için kaliteli ve etkili proje teklifleri hazırlamayı öğrenecekler. Projenin maliyetleri ile kaynak, araç ve gereç planlamasını eksiksiz ve kurallarına uygun olarak hazırlayabilecekler.

Program, yurtdışında yaşayan vatandaşların kurmuş olduğu Sivil Toplum Kuruluşlarında aktif olarak görev yapan en az lise mezunu kişilere yönelik hazırlanmıştır. Programa katılmak isteyenler başvuru formuna aşağıdaki linkten ulaşabilirler. http://ytb.gov.tr/stk_kapasite

Aralık Eylül

Temmuz

Nevzat Kösoğlu 72 yaşındaydı.

Pakistan’da deprem… ölü sayısı 515’e yükseldi Pakistan’ın güneybatısında yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremde 515 kişi hayatını kaybetti.

Kenya’da kanlı baskın Kenya’nın başkenti Nairobi’de lüks bir alışveriş merkezine düzenlenen kanlı baskında en az 68 kişi öldürüldü, 175 kişi yaralandı. AK-47 tipi tüfekli, maskeli 10’dan fazla saldırgan, Nairobi’nin merkezinde zengin Kenyalıların ve yabancıların gittiği Westgate alışveriş merkezine baskın düzenleyip alışveriş yapanlara, yemek yiyenlere, mağaza çalışanlarına rastgele ateş açtı.

Eylül ayında vefat eden ünlüler Ünlü sanatçı,tiyatrocu Tuncel Kurtiz, Şu Çılgın Türkler” kitabının yazarı Turgut Özakman hayatını kaybetti.

Ekim Demokratikleşme paketi açıldı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan demokratikleşme paketini açıkladı. Başörtüsü yasağı ve andımız kalktı. Ak Partili 4 milletvekili ilk kez Meclis Genel Kurulu’na başörtülü girdi.

Böylece Mecliste başörtülü dönem de başlamış oldu.

Nevzat Kösoğlu vefat etti Türkiye’nin değerli yayıncılarından siyaset, fikir ve gönül adamlarından Nevzat Köseoğlu vefat etti. Ötüken Neşriyat’ın da kurucularından olan

Nelson Mandela yaşamını yitirdi Güney Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela 95 yaşında yaşamını yitirdi. Apartheid’ın dağılması, ırkçılığın engellenmesi gibi çabalarının yanı sıra fakirlik ve eşitsizlikle de mücadele eden sosyalist demokrat Mandela 1962’de tutuklandı ve hükümeti düşürmek için komplo kurmak ve sabotaj hareketlerine destek vermekten ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Türkiye’ye yapılan 17 Aralık operasyonu 17 Aralık’ta yapılan operasyonun 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan’dan hiçbir farkı olmadığı ve ülkeyi 120 milyar zarara uğrattığı açıklandı.

Bir mazlum ve bir zulüm hikâyesi Bangladeş Cemaat-i İslami liderlerinden Abdülkadir Molla idam edildi.

Abdülkadir Molla’nın 2 hafta zarfında mahkemeye af talep etme hakkı bulunmasına rağmen infaz aynı gün gerçekleşti..

Dünya, bir haksızlığa, bir zulme daha seyirci kaldı. Yazıklar olsun!..

17 Aralık bir suikast girişimidir Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “17 Aralık komplosu yolsuzluk ambalajına gizlenmiş bir suikast girişimidir” dedi.

Aralık ayında vefat eden ünlüler Usta tiyatrocu ve sinema oyuncusu Zafer Önen, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahî devlet başkanı Nelson Mandela, Ünlü sanatçı Adnan Şenses, Eski Galatasaraylı milli basketbolcu Mehmet Semih Dedeoğlu hayatını kaybetti.

Proje yap, kazan!

Proje gençlerden, ödül HOTİAD’dan Geçtiğimiz günlerde Hollanda’da ki Türk Basın mensupları ile Koç et mamulleri fabrikasında bir araya gelen HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, HOTİAD olarak 2014 yılında yapılacak çalışmaları masaya yatırdı.

Gürcüoğlu, kurum olarak sosyal sorumluluğu ön plana çıkarmak için proje destekleme çalışması başlattıklarını vurguladığı açıklamasında “Amacı gençlerin planlarında ve kafalarında olan projelerini hayata geçirmektir. Bu çerçevede HOTİAD, proje sahibi olup da bunu gerçekleştiremeyen gençlerimize sunacağı imkanlarla destek olmak istiyor. Proje destekleme programı çerçevesinde gençlerimizden gelecek olan başvurular bir komisyon tarafından değerlendirilecek. Komisyonun uygun bulduğu projelere uygulanabilmesi konusunda gerekli olanaklar sunulacak.” dedi.

HOTİAD’ın kültür-sanat ve spor dallarında başarılı grafik çizen isimler ile öğrencileri ödüllerle onore edeceğini anlatan Hikmet Gürcüoğlu, Projesi desteklenecek olanlardan da

bir kişiye ‘yılın girişimcisi’ ödülünün verileceğini söyledi.

Projeler ile çeşitli dallardaki ödüller için başvuruların HOTİAD’a bir an önce ulaştırılması çağrısında bulunan Hikmet Gürcüoğlu, “Gelecek vaat eden gençlerimizi ve alanlarında başarılı olmuş kişileri hem maddi, hem de manevi olarak ödüllendirip toplum adına onu onore etmek arzusundayız. Başarıyı paylaşarak toplumumuzun moral ve heyecan seviyesini de yükseltmek istiyoruz” şeklinde konuştu. HOTİAD olarak, 2014 yılında da önemli toplantılar ve konferanslar ile çeşitli uzmanların konuşmacı olarak katılacağı üyelere açık, genişletilmiş toplantılar dizisinin süreceğini belirten HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, “ HOTİAD olarak Hollanda’ya yönelik çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz. Bunu iki kategoride yapacağız. Bunun bir tanesi ‘Business Forum’ ve ‘HOTİAD Toplantıları’ olacak. 1 Şubat 2014 tarihinde HOTİAD Business Forum Konferansını yapacağız. Konferansın ana teması ise ‘Şirketlerde Kurumsallaşma’. Buraya üç önemli konuşmacı katılacak.

Hollanda’dan VNO-NCWO Başkanı Berbardt Wintjes, Voogd&Voogd sigorta şirketi CEO’su Henk van den Broek ve Türkiye’den ise THY CEO’su Temel Kotil konuşmacı olarak katılacak” dedi.

introductıe

22 tanıtım

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014



Camilerimizi tanıyalım (3) Soest (Hollanda) Millî Görüş Teşkilatında ilk Cuma’yı İGMG Başkanı Kemal Ergün kıldırdı..

Soest Huzur Cemiyeti Camii açıldı

Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatlarından, Soest Huzur Cemiyeti, adeta temelden inşa ettirdiği yeni hizmet binasını, kılınan ilk cuma namazından sonra kalabalık bir davetli topluluğunda görkemli bir açılışla hizmete soktu. Camii statüsüne de geçmiş olan, Soest Huzur Cemiyeti’nin ilk cumasını, İGMG (İslam Toplumu Millî Görüş) başkanı Kemal Ergün kıldırdı.

Camiyi hınca hınç dolduran cemaatin oldukça heyecanlı olduğu gözlerden kaçmadı.

Cuma namazından sonra, gerçekleştirilen açılışta, T.C. Deventer Başkonsolosluğu Sosyal Güvenlik Ataşesi Serdar Ekinci, İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, KHMG Teşkilatı Başkanı Oktay Dalmaz, Güney Hollanda Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan, Hasene Hollanda Başkanı Mehmet Yaramış hazır bulundular. Ayrıca şube başkanları, Hollanda ve Soest’ta aktif olan sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, teşkilat üyeleri ve çok sayıda vatandaş açılışta yer aldılar.

Güney Hollanda Teşkilatlanma başkanı Halil Kaba’nın yaptığı duadan sonra yeni hizmet binasının kurdelesi, İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, Kuzey Hollanda Genel Başkanı Oktay Dalmaz, Güney Hollanda Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan ve Soest Teşkilat Başkanı Hakkı Özdemir tarafından kesildi.

Sunucu Olcay Abdulvahit Kılıç’ın “Yüreklerimize sevgiyi, saygıyı, erdemi, fazileti en önemlisi bütün bu erdemlerin kaynağı olan merhameti yerleştiren sonsuz rahmetin tek kaynağı olan rabbimize nihayetsiz hamdü senalar

Soest şehrine ‘HUZUR’ geldi...

Güney Hollanda Teşkilatlanma başkanı Halil Kaba’nın yaptığı duadan sonra yeni hizmet binasının kurdelesi, İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, Kuzey Hollanda Genel Başkanı Oktay Dalmaz, Güney Hollanda Bölge başkanı Mehmet Erdoğan ve Soest Teşkilat başkanı Hakkı Özdemir tarafından kesildi..

Ağızları dualı, hayatı iman ve cihat bilenler...

İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ise konuşmasında şunları söyledi. “Allaha hamdolsun çok güzel bir günde, çok güzel bir mekânda, güzel insanlarla bizleri bir araya getirdi. Ağızları dualı, hayatı iman ve cihattan kabul eden bir toplulukla Cenab-ı Hak bizleri bir araya getirdi.

Coşku ve sevinç doruktaydı...

Cuma namazından sonra, gerçekleştirilen açılışta, T.C. Deventer Başkonsolosluğu Sosyal Güvenlik Ataşesi Serdar Ekinci, İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, KHMG Teşkilatı Başkanı Oktay Dalmaz, Güney Hollanda Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan hazır bulundular.

olsun” diyerek yaptığı açılış konuşmasının ardından, Halil Kaba tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı.

Selamlama konuşması için kürsüye gelen teşkilat başkanı Hakkı Özdemir özetle şunları söyledi: “Hamd âlemlerin Rabbi olan ve din gününün sahibi Allah’a olsun. Bugün burada 7 ay gibi bir süredir, geniş çaplı tamir ve tadilatını yapmış olduğumuz binamızın açılışını yapacağız. Davet etmiş olduğumuz siz değerli misafirlerimiz buraya teşrif ettiniz. Allah sizlerden razı olsun. Hepiniz hoş geldiniz safalar getirdiniz, sizleri Allah’ın selamı ile selamlıyorum, Esselamü aleyküm.

Bu binanın 1989 yılında alınmasında, yapılmasında, borcunun ödenmesinde emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Bugün ilk cumamızı kıldık fakat sizlerin de gözlemleyebildiğiniz gibi halen ufak tefek eksiklerimiz var bunları hoş görmenizi istirham ediyorum. 7 aylık inşaat ve tamirat döneminde çok zorlandığımız ve sıkıldığımız anlar oldu ama Allah’a şükürler olsun ki mutlu sona erdik ve bugün bu açılışı yapıyoruz.”

Vakit darlığından dolayı kısa bir selamlama konuşması yapan Kuzey Hollanda Bölge Başkanı Oktay Dalmaz ise şunları kaydetti: “Bölgemizin teşkilatlarından birisi olan Soest teşkilatımızın, ilk cuması kılınması vesilesi ile asıl cemiyet statüsüne şimdi kazanmış olduğunu belirtmek istiyorum. Bu teşkilatın yenilenmesinde Cemiyete dönüşmesinde başta Cemiyet başkanı Hakkı Özdemir’e, ekibine, Genlik Teşkilatına, Kadınlar ve Kadınlar Gençlik teşkilatına hizmetlerinden dolayı ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.

“Bu açılan caminin Kâbe’nin bir şubesi olduğunu unutmayalım” Daha sonra kürsüye gelen Hollanda İslam Federasyonu başkanı Mehmet Erdoğan da, “Bugün burada Soest teşkilatımızın açılışı için bulunuyoruz. Bu binaya emeği geçmiş herkesten Allah razı olsun, Allah emeklerini zayi etmesin, amel defterlerine kat kat sevap yazmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Allah’ın mescitlerini ancak inanlar imar eder ve yaşatırlar. Siz değerli kar-

deşlerimiz bu bilinçte bu şuurdasınız, bundan sonra daha çok omuzlarınıza yük binecek, teşkilatımızın cemiyetimizin ilelebet yaşamasına vesile olacaksınız. Dolayısı ile sizler Müslümanların var olduğu müddetçe, kıyamete kadar sevabını alacaksınız. Açılan bu caminin Kâbe’nin bir şubesi olduğunu unutmayalım” dedi.

Medeniyetleri fedakâr insanlar kurar Daha sonra kürsüye gelen İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ise konuşmasında şunları söyledi. “Allah’a hamdolsun çok güzel bir günde, çok güzel bir mekânda, güzel insanlarla bizleri bir araya getirdi. Ağızları dualı, hayatı iman ve cihat olarak kabul eden bir toplulukla Cenab-ı Hak bizleri bir araya getirdi. Böyle bir toplulukla bir araya gelmek hamd vesilesidir. Biraz önceki tabloda, İbni Hişam ve siyer kitaplarında heyecanlı anlatımlarını okuduğum Asr-ı Saadet döneminin yansımalarını gördüm.

Ammar bin Yasir orada, Ebu Hanzala, Ebubekir,Orada Osman, Esad bin Zürare, Müsab İbni Ümeyr, Orada bütün sahabeler… Hanım kardeşlerimizde, onlar orada yorulmasın diye yemek taşırlarken, yaşadıkları heyecanı; Kuzey Hollanda’mızın Soest Cemiyetimizin kardeşlerimizin fotoğraflarında gördüm. Allah sizden razı olsun. Bu heyecan inanın ve güvenin ki, Asr-ı Saa-

dette atılan boyu ve eni yüz metrekare çapında olan mescit nasıl İslam medeniyetinin temel taşı olmuşsa inanın buralarda da İslam’ın anlatılmasında temel taşı olacaktır, yeter ki o heyecan, o aşk, o sevda bizde olsun.



Medeniyetlerin oluşumunda fedakâr insanların olması her zaman önemli bir olgudur. Hiçbir medeniyet fedakarane bir çalışma olmadan kurulmamıştır, tesis edilmemiştir. Ondan dolayı da İslam medeniyetinin oluşmasında nice insanlar ter dökmüştür. Mal vermiş, canı pahasına gayret etmiş, geceleri uyumamış gözyaşı dökmüş, bazen üzülmüş ama hiçbir zaman ümitsiz olmamıştır. Bundan dolayı buradaki bu çalışma da, bu azim ve bu heyecanın bir yansımasıdır. Çok büyük binalar olabilir, çok büyük merkezler olabilir ancak içinde heyecan yoksa, içinde kardeşlik yoksa orası hiçbir zaman büyük oluşumların, özellikle de bunların yönlendirilmesine ana nüve teşkil etmezler.” İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’ün konuşmasından sonra, katkıda bulunan işadamlarına, inşaat firmalarına plaket ve çiçek takdim edildi. Kuzey Hollanda Sosyal İşler Başkanı Hüseyin Bündar’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile toplantı sona erdi..

Haber: Recep Soysal Fotoğraflar Adnan Şahin

Heyecan yoksa, kardeşlik yoksa bu işler yürümez “Çok büyük binalar olabilir, çok büyük merkezler olabilir ancak içinde heyecan yoksa içinde kardeşlik yoksa orası hiçbir zaman büyük oluşumların özellikle de bunların yönlendirilmesine ana nüve teşkil etmezler.”





niuews

haber 23

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Foto haber

İGMG Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri:

“Öncelikler, şartlara göre değişebilir”

Hollanda İslam Federasyonunun şube ve birim başkanları toplantısı Rotterdam İskenderpaşa cemiyetinde gerçekleştirildi. Kısa adı GŞBT olan Genişletilmiş Şube Başkanları Toplantısı, Şube Başkanı, Şube Kadınlar Teşkilatı Başkanları, Şube Genç Kızlar Teşkilatı Başkanı ve Şube Gençlik Başkanlarının katılımıyla gerçekleşmekte.





İskenderpaşa cemiyetinde yapılan bu toplantı da Genel Merkez Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri ve yardımcısı Bayram Kılıç da hazır bulundular. Toplantı NIF Teşkilatlanma Başkan vekili Hasan Hüseyin Göğüş ve yardımcısı Abdullah Aşıran tarafından yönetildi. Kur’an tilaveti ve yoklama ile başlayan toplantı başkanların konuşmaları ile devam etti.

Programın başında söz alan Hasan Hüseyin Göğüş, teşkilat içi iletişimin önemine değinerek, herkesin bilhassa Millî Görüşün misyon ve vizyonu hakkında aynı şeyleri düşünmesinin önemli olduğunun altını çizdi.

Bölge BYK’sı birim başkanlarından bazıları sırayla söz alarak, kısa selamlama konuşmaları ve sunumlar yaptılar.

Güney Holanda Millî Görüş Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan başkanları selamlayarak katılımlarından dolayı teşekkür etti. “Göreve geldiğimiz günden beri hep birlikte Allah’ın rızası doğrultusunda hizmet etmeye çalışıyoruz. Yüce Rabbimiz inşallah hepimizi kendi rızasına uygun şekilde, niyetlerimize göre görevlerimizi yapmayı nasip eylesin. Bölgenin yaptığı programları takip etmenin gayreti içerisinde olun ve özellikle ev sohbetleri programlarının ihmal etmeyin” şeklinde konuştu. Üniversiteliler adına söz alan komis-

yon üyesi Kemal Yavuz üniversitelilerin yeni bir hazırlık içinde olduklarını ve tüm şubelerde en az bir başkan atamak için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Yavuz, burs için belirlenen müracaat tarihinin dolmasına rağmen yapılan müracaatları da değerlendirmeye aldıklarını söyledi.

Gençlik başkanı Erkan Turan yaptığı konuşmasında gerek sanal âlemde gerek içinde yaşadıkları ortamlarda ayaklarını kaydırabilecek sayısız tuzaklarla karşı karşıya olan gençlere, cemiyetlerde daha hoşgörülü, daha olumlu davranılmasının çok önemli olduğunun altını çizdi.

Kadınlar Teşkilatı Başkanı Nejla Erdoğan ve kısa süre evvel göreve başlayan Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Esra Yılmazer birer sunum yaparak çalışmaları hakkında bilgi verdiler.

Peşinden söz verilen Hasene Yardım Derneği Hollanda sorumlusu Mehmet Yaramış kürsüye gelerek çalışmaları hakkında bilgilendirmede bulundu.

Sosyal Hizmetler Birim Başkanı Bilal Yanık da kendi biriminin çalışmalarını anlatan bir sunum yaptı. Bölge muhasibi Bedreddin Budak da başkanlara IBAN numarası ile ilgili yapılan yeni değişiklik hakkında bilgiler vererek başkanları bu konuda yapmaları gereken çalışmalar konusunda uyardı.

Günün konuşmacısı Murat İleri kürsüye gelerek başkanlara hitap etti. Murat İleri konuşmasında özetle şunlara değindi: “Geleceğin aydınlık olabilmesi için bu tür kurum ve müesseselere sahip çıkılmalıdır. Bu tür toplantılarda, bölge ve şube birim başkanları arasında bir önceki toplantı ile daha sonraki toplantı arasında yapılması planlanan çalışmalar gözden geçirilmeli ve geleceğe dönük yeni planlar yapılmalıdır. Ede Cemiyet Başkanımız Behçet Ali Şeker kardeşimiz ‘Millî Görüş misyonunu, “Hz. Adem’den beri devam eden Müslümanların yürüyüşlerinin, Müslümanca duruşlarının günümüze göre formatlanmış bir modelidir’ diye özetledi. Yerinde bir tanımlama. Bu modelde hakkın rızası var. Halka hizmet var. Mazlumun yanında, zalimin karşısında durmak var. Cihad ruhu, fedakârlık, kardeşlik var. Yani burası ve bu görüş, Hazreti Âdem’den başlayan tüm peygamberlerin vermiş olduğu mücadelenin hepsinin yoğrulduğu ve peygamberimizin şahsında kutlu bir davaya dönüşen ve o davayı bayraklaştıran temsilcilerin bir araya geldiği yerdir. Zaman ve zemine göre araç ve gereçler ve hatta öncelikler değişebilir. İmam Şafi’nin Bağdat’taki verdiği fetvalarla Mısır’dakiler bir değildir.

Buradakiler ile Afrika’daki Millî Görüş ruhuna sahip insanların öncelikleri de aynı değildir. Çeşitli ihtiyaçlar içinde kıvranan, susuzluktan konuşamayan insanlara buradaki şekliyle dava anlatılamaz. Zaman ve mekâna göre aletler değişebilir. Ama yol birdir. Amaç birdir. Hedef birdir. Şu sıralarda Fransa’da okullarda uygulanan başörtüsü yasağı kreşlere kadar indirilmeye çalışılmaktadır. İşte siz orada öncelikleri belirleyip, oranın şartlarına göre çözüm üretmek suretiyle davayı oranın gündemine sokma gayreti ve çalışması içerisinde olmalısınız.

Dilek ve temenni bölümünde başkanlara konuşma imkânı sunuldu. Soruları, merkez adına Murat İleri, Bölge adına başkan Mehmet Erdoğan cevapladı. Toplantı akşam namazını müteakip yapılan ikramla son buldu.

Haber-Foto: Adnan Şahin

“Yüzlerce kişi işsiz kaldı”

İflası açıklanan alüminyum döküm firması Aldel’in çalışanları, cuma günü protesto gösterisi yaptılar. FNV İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Ton Heerts, Aldel’in iflasının yüzlerce kişinin işsiz kalmasına neden olduğu gibi, bölge ekonomisini de olumsuz etkilediğini ve Ekonomi Bakanı Henk Kamp’ın firmayı kurtarmak için gereken çabayı göstermediğini kaydetti.

Jozias van Aartsen 2020 yılına kadar başkan

Lahey Belediye Başkanı Jozias van Aartsen’in görev süresi 2020 yılına kadar uzatıldı. VVD’li Van Aartsen göreve 2008 yılında atanmıştı. Aartsen (65), daha önce Tarım ve Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış ve 2003-2006 döneminde VVD Meclis Grup Başkanlığı görevini üstlenmişti. Hollanda’da belediye başkanları 6 yıllığına atanıyorlar ve görev süreleri daha sonra yeniden uzatılabiliyor.

“Tüm renkleri barındırıyoruz”

Yerel yönetimlerin dört yıllık süreçte görev yapacak yeni üyelerinin belirleneceği 19 Mart seçimleriyle ilgili olarak PvdA’nın (İşçi Partisi) Rotterdam adayları görücüye çıktılar. Hamit Karakuş, Hasan Eker, Nurten Karışlı, Zeki Baran, Ahmet Yıldırım Oktay Ünlü, Mesut Dişli, Zeynep Karataş, Deniz Çatıkkaş, Seyit Yeyden, Duygu Yıldırım ve Ertuğrul Gültekin basının karşısına çıktılar.

Kees van der Staaij: En başarılı milletvekili

SGP lideri Kees van der Staaij, Temsilciler Meclisi’nin en başarılı üyesi oldu.

Milletvekili Van der Staaij’ın sunduğu 28 öner geden 21’i meclis tarafından kabul edildi. SGP milletvekili tarafından sunulan 8 değişiklik önergesinden 7’si de onaylandı. Sosyal Liberal D66 milletvekili Vera Bergkamp ikinci, Sosyal Demokrat PvdA milletvekili Loes Ypma da üçüncü oldu.

Selimiye Camii dostlukları pekiştirdi

HDV’ye bağlı Haarlem Selimiye Camii tarafından düzenlenen etkinlikte vatandaşlarımız arasındaki dostluk bağlarına güç kazandırıldı.

Ney ile tasavvuf müziği, folklar gösterileri ile süslenen programda Camii Derneği Başkanı Erol Sayan bir konuşma yaptı.



Spaanse polder ve Ijsselmonde şubelerimiz pazar günleri saat 13:00 - 17:00 arası açıktır.

Acil durumlar için bize 06-543 110 96’dan ulaşabilirsiniz.

Groothandel Zoetermeer Edisonstraat 125 2723 RT Zoetermeer Tel: 010-342 28 85

Spaanse Polder Linschotenstraat 74 3044 AW Rotterdam Tel: 010-485 43 30 Fax: 010-415 00 99

Delfshaven Nieuwe Binnenweg 421 3023 EM Rotterdam Tel: 010-276 30 04 Fax: 010-244 75 26

Afrikaanderplein Pretorialaan 50A 3072 EP Rotterdam Tel: 010-485 77 54 Fax: 010-486 50 33

Waalhaven Sluisjesdijk 86 3087 AJ Rotterdam Tel: 010-294 02 40 Fax: 010-429 99 40

Vlaardingen George Stephensonweg 19 3133 KJ Vlaardingen Tel: 010-434 60 14 Fax: 010-434 50 58

Ijsselmonde Ridderkerkstraat 41 3076 JT Rotterdam Tel: 010-291 74 68 Fax: 010-291 74 69

Kralingen Crooswijk Jonker Fransstraat 84-86 3031 AW Rotterdam Tel: 010-411 11 95 Fax: 010-411 98 00

Breda Boschstraat 110 4811 GK Breda Tel: 076-520 93 53 Fax: 076-514 98 23

Dordrecht Van Oldenbarneveltplein 14 3317 EP Dordrecht Tel: 078-651 52 53 Fax: 078-618 40 76

Schiedam Van Berckenrodestraat 17 3029 AT Rotterdam Tel: 010-473 47 46 Fax: 010-473 86 08

Ridderkerk Mandenmakerstraat 17B 2984 AS Ridderkerk Tel: 0180-48 77 88

aod

Auto Onderdelen Depot Nederland

Free-Parts



Yedek parça ithalatı ve BENELUX bölgesine dagıtımı





samenleving

cemiyet 25

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Toplum

Kur’an okumak için yarıştılar

Dünya Azerbaycanlılar Günü kutlandı

DUK’un Hollanda teşkilatına yeni yönetim

NIF Kadınlar Teşkilatı, camilerde ders veren kadın eğitmenlerin Kur’an-ı daha güzel ve doğru okuyabilmelerini sağlamak için iki günlük kamp düzenledi. İki gün boyunca değişik Hatibeler farklı konularda seminerler verdiler. 72 kadının katıldığı ve faydalı geçtiği bildirilen kapta, Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan, Kadınlar Teşkilat Başkanı Nejla Erdoğan, İrşad Başkanı Halil Kaba ve Genel Merkez hatibesi Zehra Dizman birer selamlama konuşması yaptılar.

Başkanlar, teşkilatlarda kadınların çok önemli işler yaptıklarını, nesillerin kişilikli bir şekilde yetişmesinde kadınların rolünün çok önemli olduğunun altını çizdiler.

Azerbaycan’ın Lahey Büyükelçiliğinde Dünya Azerbaycanlılarının Dayanışma- Hemreylik Günü kutlandı. Törende konuşma yapan Azerbaycan’ın Lahey Büyükelçisi Mirhemze Efendiyev, Dünya’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan soydaşların Azerbaycan etrafında kenetlenmeleri amacıyla her yıl 31 Aralık gününün Dünya Azerbaycanlılarının Dayanışma Günü olarak kutlandığını ifade etti. Efendiyev “Çok önemli vazifelerimiz var. Bunların başında Ermeni meselesi geliyor. Ermeni lobisi aleyhimizde çirkin faaliyetler sürdürüyor. Bu durum karşısında birliğimizi korumamız ve halk olarak tek vücut olmamız lazım” dedi .

Merkezi Almanya’da bulunan Dünya Uygur Kurultayı’nın (DUK) Hollanda teşkilatında yeni yönetim belirlendi.

Haarlem’de düzenlenen ve dünyanın farklı yerlerinden DUK temsilcilerinin katıldığı kongrede, DUK Japonya Başkanı ve Doğu Asya Bölge Sorumlusu İlhan Mehmut ve DUK Avrupa Sorumlusu Ümit Agahi, başta Uygur Türkleri olmak üzere Türk milletine önemli mesajlar vererek birlik çağrısında bulundular. Kongrede Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, Uygur Türklerinin daima yanında olacaklarını belirtti. Yapılan oylama ile DUK Hollanda Teşkilatı başkanlığına Abdussalam Niyas seçildi.

HDV, öğrenci dernekleriyle buluştu

Y. Emre Enstitüsü’nden Şeb-i Arus töreni

Arnhem’de “bayrak” değişimi

Hollanda Diyanet Vakfı, yüksek okul öğrenci dernekleri temsilcilerini yemekli bir toplantıyla bir araya getirdi.

Programa, Din Hizmetleri Müşaviri ve HDV Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver, HDV Yönetim Kurulu Üyesi drs.

Muhsin Köktaş ve Hollanda’da faaliyet gösteren, SUN, Eurocia, Hazerfan, Biruni, Lunastrum, Mozaik adlı öğrenci dernekleri temsilcileri katıldı. Düzenlenen toplantıya 20 yönetici katıldı. Yemek sonrası öğrencilere hitap eden Prof. Dr. Mustafa Ünver, öğrenci derneklerinin çalışmaları hakkında bilgi aldı. Yaptıkları faaliyetlerden bahseden öğrenciler, HDV’den beklentilerini de dile getirdiler.

Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetleyen Hz. Mevlâna’nın ölüm yıldönümü olan 17 Aralık, Şeb-i Arus (Düğün Gecesi), yurtiçi ve yurtdışında kutlandı. Şeb-i Arus, Rotterdam’da da coşkulu ve kapsamlı bir törenle kutlandı. Törende, Rotterdam başkonsolosu Togan Oral, Utrecht Üniversitesi’nden Tarihçi Timur Eroğluer, Nijmegen Radboud Üniversitesi’nde görevli İslamolog ve tasavvuf uzmanı Prof. Dr. Jan Peters, Leiden Üniversitesi LİAS Enstitüsü Fars Araştırmaları Bölüm Başkanı İran asıllı Dr. Asghar Şeyed Gohrab ve Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Remzi Kabadayı birer konuşma gerçekleştirdiler.

Türk İşverenler Derneği, Türkiyem Camii, Bektaşlılar Derneği, Ayasofya Camii, Hoca Ahmed Yesevi Kültür ve Eğitim Merkezi, İslam Merkezi Zuid ve İbni Sina Okulu yönetiminin bir araya gelerek oluşturdukları platformun başkanlık görevini yeni dönemde İbrahim Günay üstlendi.

Gelderland Eyaleti’ndeki vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı Arnhem’de insanlarımızın sorunlarına çözümler üretmek, sahip olunan değerleri gelecek kuşaklara aktarmak ve toplumlar arasındaki bağlara güç katmak amacıyla kurulan Türk Platformu’nda Rahmi Gemril’in ardından Bahaeddin Budak da başkanlık görevini üstlenmişti.

Başkan Kemal Ergün’ün Hollanda ziyaretleri

Huizen Selimiye Camii’ne yeni yönetim

2013 yılına şiir tadında veda

Açılışlar ve şube ziyaretleri için Hollanda’ya gelen İGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, Kuzey ve Güney Bölge Teşkilatlarını ziyaret etti. Soest Cemiyeti’nin yenilediği yeni hizmet binasının açılışını yapan ve ilk Cuma namazını kıldıran başkan, Leerdam teşkilatını da ziyaret etti. Kuzey Hollanda bölge yönetim kurulları ile bir toplantı yapan Kemal Ergün, “Allah, bize bu dünyayı emanet olarak vermişse, bu dünyanın yaşanabilir bir dünya olması için koşturacağız. Fikrimizle, zikrimizle, paramızla, eğitimimizle, gayretimizle, cihadımızla bu dünyanın insan onuruna yakışır bir biçimde olması için gayret edeceğiz.” dedi.

Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı Huizen kentindeki Selimiye Camii’nin genel kurulunda yeni yöneticiler belirlendi. Ramazan Gül (Başkan), Cengiz Özdemir ve Hasan Yıldız’dan oluşan divan heyetinin yönettiği ve 76 delegenin katıldığı genel kurulda 49 oyla seçimi kazanan A listesi şu şekilde görev bölümü yaptılar: Başkan: Bayram Özçelik, Başkan Yardımcıları: Sefa Özdemir, Mesut Kahraman, Sekreter: Satılmış Dolgunyürek, Muhasip: Mehmet Halıcı, Koordinatörler: Mustafa Koçak, Hacı Ahmet Sayan, Vezne: Selaaddin Asal, Üye: Hamit Karaman. Denetleme Kurulu: Tuncer Gencer, Ali Rıza Yavuz ve Ayhan Çınar.

Gazeteciliği, yazarlığı ve şairliği ile Avrupa’da ve Türkiye’de şiir ve edebiyat tutkunlarının yakından tanıdığı Yavuz Nufel, 2013’ün son dinletisini Rotterdam’da gerçekleştirdi.Avrupa’ya işçi göçünün 50 yıllık hikâyesini ’50 Yıl Önce, 50 Yıl Sonra’ adlı dinletilerde anlatan Yavuz Nufel, Türkiye, Almanya, Hollanda ve Belçika’da bu güne kadar on binlerce insana duygulu anlar yaşatarak âdeta zaman tünelinde yolculuk yaptırıyor. Rotterdam’da da yaklaşık 250 kişiye unutulmaz bir şiir akşamı yaşatan Yavuz Nufel, 25 yıldır göç konusu üzerinde araştırmalar yapıyor, onların destansı hayatlarını şiir tadında anlatmaya çalışıyor.





nieuws

26 haber Kalemdâr

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

oflaz-aliya@hotmail.com

Mehmet Şükrü Oflaz

İhtiyarlarımız nerede?

Türkiye’de, “Dış Türkler Başkanlığı” diye bir kurum var bizimle ilgilenen.

Yani Türkiye’de yaşayanlar iç Türkler, bizler de dış Türkler oluyoruz. Bizler dış olduğumuz için, hayatımız da bu özün dışı mesabesinde gelişiyor/değişiyor. Yani Türkiye sınırının dışında kalanlar dış oluyor. Dolayısıyla bizler uzağı, etki edemeyeni, yardım edileni, korunup kollananı temsil ediyoruz (temsil ne demekse?!). Dünyada işler çok çabuk değişiyor. İnsanı yoran bir sürat var ortada. İnsanlar ağız tadıyla ne yaşayabiliyor, ne ölebiliyorlar. Bu süratli değişimle alakalı tam burada şunu söyleyebiliriz: Mesela, bu yüzyıl kitle hareketlerinin yüzyılıdır deniliyor. Büyük kitlelerin yer değiştirdiği bir asır. Bu hareketliliğin en önemli sebeplerinden bir tanesi ekonomidir.

Yani geçim, iaşe sebebiyle göçtür. Bu göç bizimde başımıza geldi. Tarihini biliyorsunuz, uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Elbette bu büyük göçün bize verdikleri ve bizden aldıkları olacaktı ve öyle de oldu. Bugün artık üçüncü, dördüncü nesil üzerine konuşuyoruz.

Bizim burada önemsememiz gereken, bu göçle beraber getirdiğimiz adale gücüne ek olarak kültürel katkıdır.

Burası önemli. Bir yazar “Ben hayatımda hiç insan eli sıkmadım.

Elini sıktıklarım ya Alman, ya Fransız, ya İngiliz’di” diyor. Dolayısıyla insan, fert olarak bir kültürü ifade ediyor. Bizler bu hususta toplum olarak neler yapabildik? Ya da biz gerçekten bir kültürü temsil ediyor muyuz? Şimdi insanın toprağından ve kültür ortamından zorunlu olarak ayrılıp yabancısı olduğu bir kültür ortamına girmesi beraberinde bir çok problemi getiriyor. Ki bu problemler

Bir yazar “Ben hayatımda hiç insan eli sıkmadım. Elini sıktıklarım ya Alman, ya Fransız, ya İngiliz’di” diyor. üzerinde konuşuyor, tartışıyoruz.

Bu uzun süreçte kilit konumda olan birinci nesildir. Birinci nesil bizim, gelenekle (bu kelime bugün bizim için lanetlidir) aramızda köprü vazifesi görmektedir. Hayatı algılayışları, değer yargıları, tecrübeleri, bizim bu ülkede tarihî ve kültürel kopukluk yaşamamızı engelledi. Şimdi neyi kastediyoruz, bir örnekle anlatmaya çalışayım. Camiye gelen ilk nesil mensupları bisikletlerinin oturağını alışveriş poşetiyle kapatıyorlar, yağmurdan korumak için. Bu pek şık değil bizim için. Halbuki bu iş için yapılmış kılıflar var. Şimdi, tek bir amaç için üretilmiş poşeti bir çok iş için kullanmakla ilk nesil, kendisini müşteri kılmıyor. Yani burada -siz bilinçli veya bilinçsiz diyebilirsiniz- kendi iradesi ile bir tavır alma hali vardır. Bu tavır bize ilk neslin hayatı algılayışı hakkında ip uçları verecektir. Mesela, yeni neslin

evinde en uzun kullanılan eşya kaç yıllıktır desem, iki üç yılı geçmez. O sebeple hızla akan gündemin içinde bizler hayata tüketerek (bu tüketmek kavramının içine her şey girer) dokunmaya çalışıyoruz.

Bizden yaşı fazla olanlara eskiden “ihtiyar” deniliyordu. Yaşlı kelimesi yeni. “Ak saçlı”, “koca” gibi kelimelerde kullanılıyordu. İhtiyar ne demek? Sözlükte; “Herhangi bir şeyi yapmak veya yapmamak hususunda bir tarafı tercih etme iktidarını gösteren, seçilmiş..” olarak geçiyor.

Hayatın içinde edindiği tecrübe ve kutsala bağlılığın verdiği feraset ile, evde, köyde ve hatta devlet yönetiminde istişare edilen, görüşüne başvurulan insan olarak ihtiyar önemli bir figürdü. Zincirin halkası idi. Şimdi ise, hikâyelerde anlatılan, bir köşeye itilen, huzursuz evimizden! huzur evi diye isimlendirdiğimiz kurumlara tıkıştırmaya çalıştığımız insanlar oldular. Yani İslami ekonomi, banka, otel diye başladığımız hızlı ilerleyişimiz İslamî huzur evi olarak devam etmektedir. Ortalıkta nasıl gerçek manasıyla genç kalmamışsa, ihtiyar da kalmamıştır. Toylar ile yaşlıların oluşturduğu yekûn ile hayata tutunmaya çalışıyoruz.

Hollanda’nın bir şehrinde on yıl sonra öldüğü fark edilen bir yaşlının haberi bu gazetede yayınlandı.

Köşe yazıları yazıldı, meclislerde konuşuldu. Bu olay üzerinden batı toplumunun tahlili ve çokça tenkidi yapıldı. Zaten hep böyle yapılagelmiştir. Michael Jackson’ın örneğinden gençlik, hamburger üzerinden kültür eleştirisi yapmak bize mahsus bir durum olsa gerek.

Ama kimse dönüp de eleştirdiğimiz ne varsa aynısını, başına ‘İslam’ getirerek meşrulaştırdığımızı görmek istemiyor. Zira bize iliştirilmiş ve sırıtan bir eleştiri tutkusu var. Tebliğ kavramını camiye hapsettiğimiz ve tebliğin bize yüklediği sorumlulukları omuzlayacak cesaretimiz olmadığı için itinayla bu hesaplaşmadan kaçınıyor, bu tür eleştirilere bel bağlıyoruz.

Her neyse... Hollanda’da, doğurduğu sonra yoğurduğu altı evlat sahibi bir baba, bir anne huzur evinde! yapayalnız ölürken, bu can yakıcı olayı nasıl tevil edeceğiz? İlk nesil ve yaşlılar terkibi, yaşlılar diyerek ilk nesli kastediyorsak doğru bir isimlendirme değil. İlk nesil ihtiyardırlar. Seçilmiş ve seçkin insanlardır. Sayıları azalıyor.

Evlerimizden, kahvelerimizden, camilerimizden el ayak çekiyorlar.

Ne himmetleri, ne meşveretleri, ne nasihatleri artık bizi bulmayacak.

Ak saçlı, aksakallı kocalar desturu bize yol vermeyecek. Ne ezanı, ne kameti dualarla beraber kulaklarımıza okunmayacak. Bizler bu fakirlik içinde, büyük büyük laflar edip, klavyeler başında fetihler yapacağız.

Uzaklara ereceğiz lakin yanı başımızdakine himmet edemeyeceğiz.

Anıt gibi duran ihtiyarlarımızın ağırlığının tersine biz, her rüzgârda savrulacağız. Bir çocukla uğraşmak için psikologlara, kitaplara, programlara koşacağız. İhtiyarını bir yerlerde kaybetmiş olarak yaşlanacağız.

Hasılı İHTİYAR’LAR aramızdan çekilirken bizler İslami huzur evleri inşa edeceğiz, ne gam...

Selam olsun ihtiyarlara...

Güncel



Cebimizi etkileyeceklerin başında tüketim

2014’de cebinizi değişiklikler Yeni bir yıla hazırlanırken, birçok kişinin aklında oluşan sorulardan bir tanesi de, yapılacak yasal değişikliklerden cebimizin ne kadar etkileneceğidir. Yeni yılla birlikte hem vergi sisteminde hem de yasal düzenlemelerde değişiklikler olacak. Peki bu değişiklikler cebimizi ne kadar etkileyecek. Cebimizi etkileyecek yasal düzenlemeler ana başlıklar altında şu şekilde özetlemek mümkün…

2

014 yılı değişiklikleri: Tüketim vergilerine zam geliyor: Cebimizi etkileyeceklerin başında tüketim vergileri gelmekte. Bir litre dizel 3 cent, lpg 7 cent artarken, bira, şarap gibi alkollü içkilere yüzde 5,75 zam yapılacak. Tütün ve tütün ürünleri ise 2015 yılında zamlanacak.

Mortgage faiz indirimi sınırlandırılıyor: Mortgage Faiz indirimi 2014 yılının başından itibaren yüzde 51,5 ile sınırlandırıldı. Yüzde 0,5’lik adımlar halinde gerçekleştirilecek değişiklikte gelinmek istenilen nokta yüzde 38. Ulusal İpotek Garantisi’de (NGH)1 Temmuz



2014 tarihinden itibaren 265.000 euro ile sınırlandırılacak. Bazı özel şartlarda ise, NHG çerçevesinde kalan faiz borcu için yardım alınabilecek. Yeni ipotekler konutun bedelinin yüzde 104’üne kadar çıkabilecek.

Sağlık alanındaki değişimler: Sağlık paketlerinde kişilerin kendi cebinden ödediği ek prim miktarı 10 euro artırılarak 360 euroya çıkartıldı.

Diane-35 hapları bundan böyle temel sağlık paketinden ödenmeyecek.

Psikolojik tedavilerde kişinin ödemesi gereken miktar kaldırıldı.

Sağlık sigorta paketlerinde yapılan indirim nedeniyle devletin ödediği Sağlık Yardım Ödeneği miktarları da dü-

şürüldü. Buna göre yalnız yaşayanlara en fazla 865 euro, birden fazla yaşayan hanelere de 1655 euroya kadar sağlık yardımı yapılacak.

Kira artırımı sınırı: Sosyal konutların kira bedellerine yapılacak zam 699 euroya çıkartılırken, bu konutlara yerleşmek isteyenlerin gelir sınırı da 34.678 euroya yükseltilecek. Konut yenileme, tamir ve bakım işleri için geçici bir süre uygulanan vergi indirimi süresi 2014 yılı sonuna kadar uzatıldı.

Evde bakım hizmeti ücretleri: Kişiye özel bakım hizmetlerinde hemşirelik ve kişisel bakım ücretlerinde

n e l a t e b 1 = n ale = 1 betalen 2h halen > Merkez Schiedamseweg 116 - 118 3025 AH Rotterdam-West Tel. 010 476 41 83 > Şube I Bijerlandselaan 176 3074 BJ Rotterdam-Zuid Tel. 010 419 61 73 > Şube II Dr. Orhan Maltepe Cad. No. 18/E Pendik-İstanbul Tel. 0090 216 390 80 82





samenleving

toplum 27

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Gözlem

vergileri gelmekte...

İsmail Coşkun

etkileyecek

Neden üç çocuk?

gerçeğiyle karşılaştırıyor bizleri.

Ukrayna için bu durum daha da felaket…

Son zamanlarda başbakanımız “üç çocuk” deyip duruyor… 20 yıl önce ben Türkiye’deyken bunu hiç duymamıştım. Bu sözü duyduğumda hem kendi zihnimden hem de etrafımdan şunlara benzer cümleler duyuluverdi: - Haydaaa, nereden çıktı bu?

- Çocukları çok mu seviyor?

- Yok canım memleketin bütün doğan çocuğu sevmekle bitmez ki.

- Bence işi gücü yok, işte bir şeyler diyor.

- Nasılsa kendi büyütmüyor…

- Yoksa çocuk bezi fabrikasıyla mı ortak?

- Bu adamın karışmadığı da kalmadı canım, yatak odamıza kadar girdi!

- Oğlum İsmail, birde öğretmen olacaksın, şu dediklerine bak!

- İkinci Dünya Savaşı öncesi Hitler ve Mussolini de böyle dedi.

- Valla mı? Ha o zaman elin gavuru dediyse vallahi bunda bir iş vardır…

Peki Türkiye’deki durum ne? 1950’de 6.93 olan doğurganlık oranımız, 2010 yılında 2.04’e gerilemiştir.

Böyle bir gidişat Türkiye’miz için 2050 yılında 1.85 olarak öngörülmüştür. Yani, durağan nüfus doğurganlık oranını olan 2.1’in altına inmeye doğru gittiği açıktır. Bir başka deyişle doğum oranı oldukça az, yaşlılık oranı çoğalmaktadır.

Bilimsel tabirle demografik olgu, yani kara kış kapıya dayanmıştır.

Uzmanlara göre 2020 yılında dünya üzerinde 5 yaşının altındaki çocuk sayısı 65 yaşının üzerindeki yaşlı sayısına eşit olacak. Geçmişte 65 yaşın üzerindeki rakam yüzde 3 civarında kalırdı. Tek çocuk yasası uygulayan Çin’de 2040 yılında 65 yaş üzeri 400 milyon insan olacaktır. Yani 400 milyon üreten değil tüketen insanla karşı karşıya kalınacaktır. Ayrıca bu insanlara bakmakla yükümlü olan insanların da üretkenliği duracaktır; bunları da eklersek doğum oranı az olan bir ülkenin önündeki felaketi görmemek elde değildir.

“Üç çocuk” istenmesinin altında yatan gerçeği inceleyelim o zaman…

Gelecek konusunda emin olunabilecek tek şey, düz mantığın genellikle hatalı olduğudur. Birçok eğilimin, yüzeyin altında şekillendiği şu dünyada 7 milyardan fazla insan yaşıyor. 2050 yılında bu rakamın 9-10 milyar olması öngörülüyor.





yüzde 5 indirim uygulanacak. Yeni hastalar içinde bu kural geçerli olacak.

ücretlere ortalama 8 euroluk bir zam yapıldı ve brüt olarak aylık 1485,60 euroya yükseltildi.

Ehliyet ücretleri eşitlendi: Tüm Hollanda’da bundan böyle yeni ehliyet için sadece 38,48 euro ödenecek. Bundan önceki sistemde her belediye ehliyet ücretini kendi belirleyebiliyordu.

Enerji faturaları artacak: Yenilenebilir enerji üretimi için yürürlüğe girecek olan yeni sübvansiyon yasası ile birlikte enerji faturaları yıllık olarak ortalama 10 euro artacak. İçme suyuna uygulanan vergi zamlanacak ve yıllık olarak hane başına onlarca euroyu bulabilecek.

Ödenek miktarlarında değişiklik olacak: 1 Ocak 2014 tarihinde artırılacak asgari ücret miktarı, AOW, ANW, WW, WIA, WAO, TW, Wajong, WWB, IOAW ve IOAZ ödeneklerinin de artmasına neden oldu. Yeni yılda asgari

icoskun@live.nl

Trafik cezaları artıyor: Trafik cezalarında verilen azami ceza miktarına zam yapıldı. Eski araçlar için alınan yol vergisinde ayarlama yapıldı. 40 yaşını geçen araçlardan

yol vergisi alınmayacak. 26-40 yaş arasındaki benzinli araçlar için bir geçiş dönemi uygulanacak ve en fazla yıllık 120 euro alınacak.

Vergilerde artış: Normal şartlarda devlet gelir sınırını ve vergiden geri alınacak miktarları enflasyona göre ayarlıyor.

Fakat 2014 yılında bu endeksleme metodunda değişiklik yapıldı. Bu değişiklikle bazı kişiler 2013 yılından daha fazla vergi ödeyecek.

Sonhaber.nl

«

Ekonomiden an lamam ama rakam lara bakılınca baş bakanımızın neden üç çocuk istediğini anlar gibi oluyorum.

Yeryüzünde ülke nüfusunun şekillenmesi gelecekteki ekonomi durumunun belirleyicisi olacaktır. O halde yukarda ben ve benim gibi düşünen zavallılar bunlardan habersiz olursa ne yapar?

1960’lı yıllarda bu tahmini yapmaya çalışsaydık, ‘günümüzde 10 milyara yakın insan yaşayacak’ deme ihtimalimiz güçlü olurdu.

Zira ülkelerin doğurganlık oranları oldukça fazlaydı. Örneğin Rusya’da 1950 yılında doğurganlık oranı 2.85 iken bu rakam 2010 yılında 1.46’ya inmiştir.

Böyle bir gidişatla devam etmesi durumunda Rusya 2050 yılına kadar nüfusunun yüzde 22’sini kaybedecek demektir. Çin’deki rakam 1950’de 6.11 iken, 2010’da 1.79’dur. Bu şekildeki bir gidişat ise, 2050 yılında Çin nüfusunun yüzde 30’unu yitireceği

Peki, yaşlı kuşağın çoğaldığı ülkede ekonomi iyi ise, zengin çoksa durum ne olur? Yaşlı insan elindeki parayı tutar. Atılım değil koruma amacı güdeceği için piyasadaki sıcak para azalır. Bu, ülke geneli için düşünüldüğünde yine milyonlarca yaşlı zenginin parayı sırf koruma amaçlı bankada tutması, ülke ekonomisini sübjektif yönde etkileyeceği kesindir. Ülkemiz nüfusunun yüzde 25’ini 14 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır. 65 yaş üzeri oran ise sadece yüzde 7’dir. Ülkemiz, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri durumunda. Aşırı yoksulluk oranı verilerine göre yüzde 1 ve genel yoksulluk oranı ise yüzde 20’dir. Son yıllarda Gayri Safi Yurtiçi hasılası yüzde 6-7 oranında arttı.

Ekonomiden anlamam ama rakamlara bakılınca başbakanımızın neden üç çocuk istediğini anlar gibi oluyorum. Yeryüzünde ülke nüfusunun şekillenmesi gelecekteki ekonomi durumunun belirleyicisi olacaktır. O halde yukarda ben ve benim gibi düşünen zavallılar bunlardan habersiz olursa ne yaparlar?

Ancak bildiğini konuşur. Aklının erdiğince söz eder. Herkes belki de kendi içindeki tezahüratla yorum yapar. “Elinizdeki tek alet çekiç olursa, her nesneyi çivi görürsünüz” sözü ne de doğruymuş meğerse…

En az üç çocuk olmaması demek nüfus durağanlığının altına inmek demektir ki bu da, 2.1’dir. Bunu ben her gün sokağa çekip bas bas bağırsam kimse tınlamaz, kimse anlamaz...

Lakin ülke başbakanının bu manada söylediği, söyleyeceği bir çift söz dikkate alınır.

Asıl bu meseleyi dile getirmemiş olması hatadır.

wetenschap

28 bilim

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014





Dünya’dan 77 milyon km uzaktaki Merkür’de tozla kaplı tepelerle boş düzlükler göz alabildiğine uzanıyor. Merkür gezegen olarak renksiz bir kütledir. Mars’ta, Dünya’da ve hatta Venüs’te gördüğünüz renklerin hiçbiri Merkür’de yoktur. Merkür en iç gezegendir ve Güneş Sistemi’nde bulunan diğer her şeyden oldukça farklıdır.

5

8 milyon km uzaklıkla Merkür, Güneş’e en yakın gezegendir. Dünya’dan 77 milyon km uzaktaki Merkür’de tozla kaplı tepelerle boş düzlükler göz alabildiğine uzanıyor. Merkür renksiz bir kütledir.

Mars’ta, Dünya’da ve hatta Venüs’te gördüğünüz renklerin hiçbiri Merkür’de yoktur. Merkür en iç gezegendir ve Güneş Sistemi’nde bulunan diğer her şeyden oldukça farklıdır.

Gezegenin bilinen bir uydusu yoktur.

Merkür’ün atmosferi yoktur. Çıplak gözle görülebilen gezegenlerdendir.

Alacakaranlık saatlerinde Dünya’dan görülebilir. Dünya’nın %60’ından küçük çapıyla Merkür, Güneş Sistem’inin en cıIız gezegenidir. Atmosferi muhafaza etmek için gerekli çekim alanını oluşturamayacak kadar küçük. Kütleçekimi, cismin kütlesine bağIıdır.

Kütle ne kadar büyükse kütleçekimi de o kadar büyük olur. Dolayısıyla Merkür’de kütleçekimi oldukça azdır.

Gezegenin kütleçekimi çok zayıf olduğundan Dünya’da 68 kg olan bir kişi Merkür’de yalnızca 26 kg gelir. Konu, jeolojik etkinliği devam ettirecek iç sıcaklığa geldiğinde gezegenin boyutu önem arz eder. Jeolojiye güç veren iç

konveksiyon yayımı durursa genellikle gezegen donar. Ve o jeolojik etkinliği devam ettirmenin hiçbir yolu yoktur.

Merkür’de uzun zaman önce gerçekleşen de buydu. Muhtemelen ömrünün ilk 1 milyar yıIından öncesinde iç konveksiyon yayımı durdu. Gezegenin nabzı, güçIü volkanik ve tektonik Merkür depremleriyle attığı günler çoktan geride kaldı. Peki Merkür ölü bir gezegen mi? Bu, “ölü”den ne kastettiğinize bağIı. İçsel olarak etkin mi şimdi?

Muhtemelen değil. Muhtemelen hiçbir bakımdan etkin değil. Merkür gerçekte ölü bir gezegendir. Ve yaklaşık 4 milyar yıIdır ölü. Neredeyse cansız bir gezegen olan Merkür’de hâlâ biraz hareketlilik var. Adını antik Romalıların ayağı tez haberci tanrısından alan Merkür Güneş etrafındaki bir turunu 88 Dünya gününde tamamlar. Tüm gezegenlerden daha hızlı. Fakat Merkür’ün kendi ekseni etrafında dönme süresine gelince gezegen en yavaş olma rekorunun sahibi. Ne kadar süre? 180 Dünya günü yaklaşık yarım yıI. Güneş’in kütleçekimsel gücü Merkür’de gelgitsel bir sürtünmeye yol açıyor. Bu da kendi ekseni etrafındaki dönüşünü yavaşlatıyor. Bu, bir Merkür yıIının bir Merkür gününden daha kısa olduğu anlamına

geliyor. Bu ağırkanlı dönüş Merkür’de kısmen alışıImadık bir hava durumuna sebep oluyor. 6 ay boyunca Güneş’e dönük taraf 426º C’ye ulaşıyor. Diğer taraftaki sıcaklık -148º C’ye düşüyor.

Güneş’e bakan yüzün ısınması ve diğer yüzün soğuması için uzun bir süre.

Sıcaklık değerleri bu yüzden uçlarda.

Güneş’e olan yakınlığına rağmen Merkür, bir bakıma gezegen ailesinin yüz karasıdır. Merkür’de gökyüzü daima yıIdızlı geceler gibidir. Gökyüzü siyahtır. Dünya’da gökyüzünün mavi olmasının sebebi atmosferimizdir. Azot, ışığı tercihen mavi renkte yayar. Bu yüzden gökyüzü mavi görünür. Merkür’ün atmosferi yoktur. Dolayısıyla gökyüzü siyahtır. Merkür’ün yüzeyinde patlayan milyonlarca meteor ve asteroid var. Çünkü onu koruyacak bir atmosferi yok. Atmosferimiz Dünya’yı bir güç alanı gibi çoğu çarpışmadan korur.

Genellikle mermiden 10 kat hızlı olan küçük bir cisim atmosfere girdiğinde, hava molekülleriyle olan çarpışma onu buharlaştırıp gaza dönüştürür. “Atmosfer” dediğimiz bu harika kalkan, Dünya’yı küçük cisimlerden koruyor. Bu güçler, küçük ve zayıf cisimleri, gezegenimizin jeolojik yüzeyine varmadan

tamamen yok ediyor. Merkür’de böyle bir atmosfer olmadığından asteroid ve meteorlar gezegene son sürat çarpıyor. Bu durum, Merkür’ü Güneş Sistemi’nin en kraterli gezegeni yapıyor.

Yüzey şekilleri Merkür’de attığınız her adımda bir çarpışma kraterine rastlarsınız. 1974’te Mariner uzay aracı, Güneş Sistemi’nde şimdiye dek gözlenmiş en büyük krater de dahil olmak üzere, gezegen yüzeyinin yarısının haritasını çıkardı. Merkür (Mariner 10’ dan çekilmiş) Merkür yüzeyinin en dikkat çeken özelliği tüm gezegen üzerine dağılmış irili ufaklı çarpma kraterleridir. İlk bakışta Ay yüzeyine benzetilebilecek bu görünümün, daha dikkatli bir incelemede birçok farklılıklar içerdiği anlaşılır. Ay’da olduğu gibi kraterlerin yoğun bir şekilde iç içe geçtiği alanlar arasında, krater yoğunluğunun çok düşük olduğu, yumuşak engebeli geniş düzlükler yer alır. Bu bölgeler kraterlerin sık olduğu bölgelere göre daha alçakta yer alırlar ve Ay’daki ‘deniz’lere benzer şekilde, büyük çarpmalar sonucunda gezegen içinden yüzeye çıkan lav akıntıları ile oluştukları sanılır. Gerek bu oluşumların, gerekse büyük kraterlerin çoğu-

nun, Güneş Sistemi içinde büyük çarpışmaların sürdüğü 4,5 ile 3,8 milyar yıl öncesini kapsayan dönemde meydana geldiği düşünülür. 3,8 milyar yıl öncesinden günümüze kadar, Güneş Sistemi büyük çarpışmaların sıklığının azaldığı, nisbeten sakin bir döneme girmiştir. Merkür üzerindeki en büyük çarpışma izi, 1300 km çapındaki Caloris Havzasıdır. Bu dev lav denizi 100 km çapında bir gökcisminin çarpması ile gezegenin manto tabakasından yüzeye çıkan sıvılaşmış materyel ile oluşmuş, bu arada şok dalgalarının gezegen boyunca yayılarak diğer yüzünde odaklanması sonucunda Caloris Havzasının tam karşı kutbunda 500.000 km²lik bir alan son derece engebeli bir hal almıştır. Ayrıca düzlükler üzerinde yüzlerce kilometre uzunluğunda ve yüksekliği 2-3 km’yi bulan kırıklar dikkati çeker. Bunlara, gezegenin soğuması sırasında küçülen hacminin neden olduğu sanılmaktadır. Kırıkların bazı kraterlerin içinden de geçmeleri krater oluşum döneminden daha sonra meydana geldiklerini düşündürür. Gezegen yüzeyinin en dışta kalan birkaç metre kalınlığındaki kısmının, Ay yüzeyindekine benzer biçimde çok küçük göktaşlarının milyarlarca yıldır süren





bilim 29

Evrenin merkezine yolculuk (3) - Merkür ri ile karşılaştırmak büyük bir olasıdır.

Manyetik Alan Merkür’ün küçük boyutuna oranla önemli sayılabilecek bir manyetik alanı bulunmaktadır. Ekseni Merkür’ün dönüş eksenine 11° eğimli, kutupları Dünya’nın manyetik kutuplarına göre ters yerleşmiş durumda, yani kuzey manyetik kutbu gezegenin coğrafi güney kutbuna komşu olan ve gezegen yüzeyinde Dünya manyetik alanının % 1’i kadar güçlü bu alan, Merkür çevresinde küçük bir manyetosfer oluşturmaya yeterlidir. Manyetosfer, Güneş rüzgarı adı verilen ve güneş kökenli hızlı parçacıkların oluşturduğu plazma akımının, gezegenin manyetik alanın etkisi ile saptırılarak engellendiği bölgedir. Manyetosferin en dışında, plazma akımının yavaşlayarak hızının ses hızının altına indiği ve yön değiştirdiği bir şok dalgası gözlenir. Merkür’ün manyetik alanı güneş rüzgarı ile gelen parçacıkları yakalayıp gezegen çevresinde tutacak kadar güçlü olmadığı için, Van Allen kuşakları yoktur. Küçük bir gezegen olan Merkür’ün çekirdek sıcaklığının bir manyetik alan oluşturmak için gerekli olan sıvı demir kütlesini barındırmaya izin vermeyecek kadar düşük olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, bugün gözlenen manyetik alanın gezegen içindeki aktif bir manyetik dinamo tarafından sağlanmak yerine, çok önceleri mıknatıslanmış olan katı haldeki çekirdek tarafından sürdürüldüğü görüşü ortaya atılmıştır.





wetenschap

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

bombardımanı sonucunda ince bir toz haline gelmiş regolit tabakası olduğu varsayılır. Aynı Ay’da gözlendiği gibi az sayıdaki genç kraterin, ışınsal olarak kendilerini çevreleyen parlak beyaz çizgilerin ortasında yer aldığı görülür.

Bu çizgiler, çarpma sırasında ‘kirli’ regolitin üzerine sıçrayan taze materyal ile ilişkilidir.

Gezegene ait yüzeydeki maddeler Merkür’ün yüzeydeki kurtulma hızı gezegenin düşük kütlesi nedeniyle Dünya’nın ancak % 40’ı kadardır. Bu düzeydeki bir çekim gücü, gezegen yüzeyindeki 400 °C’yi aşan sıcaklıklar karşısında gazların uzaya kaçmasına engel olamayacak denli güçsüzdür. Bu nedenle Merkür’ün çoğunlukla orta ağırlıktaki elementler içeren (oksijen, sodyum, potasyum) son derece seyrek bir atmosferi bulunmaktadır. Bu atmosfer durağan olmaktan çok, Merkür’ün konumunda etkisi güçlü olan güneş rüzgarı ve yüksek yüzey ısıları nedeniyle gezegen yüzeyinden koparılan ve kısa sürede uzay boşluğuna kaybedilen atomlardan oluşmuş, sürekli yenilenen bir yapıdadır. Bu şekliyle, Merkür atmosferini Dünya’nın egzosfe-

Merkür’ün kendi ekseni etrafında dönüşümü Gözlem koşullarının güçlüğü, Merkür’ün teleskopla ayırdedilebilen yüzey yapılarının hareketlerine dayanarak dönüş periyodunun hesaplanmasını zorlaştırmıştır. 1960’lı yıllara gelinceye dek gezegenin kendi ekseni etrafında dönüşünün, Güneş çevresindeki hareketi ile ‘kilitlenmiş’ şekilde 88 günde tamamlandığına inanılıyordu. Gezegenin bir yüzünün sürekli karanlıkta kalarak çok düşük sıcaklıkta bulunması ile sonuçlanacak bu durum, 1962 yılında radyo gökbilim tekniklerinin Merkür’ün gece yüzünde sıcaklığın hiçbir zaman -160 °C’nin altına düşmediğini ortaya koyması ile tartışmalı hale geldi. 1965 yılında radar incelemeleri, gezegenin dönüş hızının yaklaşık 59 günlük bir devir ile uyumlu olduğunu gösterdi. İtalyan gökbilimci Giuseppe Colombo bu sürenin Merkür’ün yörünge periyodunun 2/3 ü kadar olduğuna dikkati çekerek, gezegenin alışılmamış bir dönüş-yörünge kilitlenmesi olabileceğini bildirdi. Bu, Mariner 10 uzay sondasının 1974 yılında Merkür’ü ziyareti sırasında doğrulandı. Bugün, Merkür’ün kendi etrafındaki dönüşünü 58,65 günde tamamladığı bilinmektedir. Yörünge ve dönüş periyodlarının bu şekilde 3:2 oranındaki senkronizasyonu, gezegenin oldukça eliptik yörüngesinin yol açtığı önemli yörünge hızı değişimleri ile daha uyumlu görülür.

Bu şekilde, 1:1 oranındaki bir kilitlenmenin özellikle günberi dönemindeki hızlanma sırasında yol açacağı librasyon hareketleri ve buna bağlı güçlü gel-git etkileri ve iç gerilimler önlenmiş olmaktadır. Merkür’ün bu dönüş biçimi ilginç sonuçlar doğurur. Gezegen kendi ekseni etrafında bir dönüşünü tamamladığı 58,65 günlük süre içinde Güneş çevresindeki dönüşünün de üçte ikisini gerçekleştirdiği için, güneşin görünür hareketi çok daha yavaş olmaktadır.

Merkür’ün herhangi bir noktasında güneşin iki doğuşu arasında geçen süre dünya ölçülerine göre 176 gündür; diğer bir deyişle bir Dünya yılı,

2 Merkür gününe eşittir. Bunun yanı sıra aşırı eliptik yörünge nedeniyle değişen yörünge hızı, gezegenin güneş çevresindeki açısal hızının bazen kendi etrafındaki açısal hızı aşmasına, yani güneşin görünür hareketinin ters yöne dönmesine yol açar; gezegenin bu eliptik çizgi üzerinde güneşe yaklaşıp uzaklaşmasıyla güneşin görünür boyutunun da değişmesi tabloya eklendiğinde Merkür üzerinde geçen bir günün öyküsü iyice renklenir: Caloris Havzası, Güneş’in meridyenden yani öğle noktasından geçişi ile günberi geçişinin aynı zamana geldiği bir konumdadır.

Merkür’ün her iki yılında bir, bu bölge öğle ile yaz ortasını bir arada yaşayarak gezegenin (ve Güneş Sistemi’nin) en sıcak yeri olur. Caloris Havzası’ndaki bir gözlemci Güneş’in doğudan yükseldikçe büyüdüğünü ve doğudan batıya doğru hareketinin yavaşladığını görür. Güneş en yüksek noktayı geçtikten ve alçalmaya başladıktan kısa bir süre sonra durur ve geriye doğru hareket etmeye başlar. En yüksek noktadan bu kez ters yönde ikinci geçişinde en büyük görünür çapa ulaşır ve batıdan doğuya alçalırken yeniden küçülmeye başlar. Bir süre sonra tekrar yavaşlayarak durur ve doğudan batıya alışılmış hareketine döner. Batı-doğu doğrultusundaki bu geriye hareket dünya ölçüleriyle birkaç gün sürmüştür. Güneş öğle çizgisinden üçüncü kez geçer ve batıya doğru alçalırken küçülmeye devam eder. Güneş battığında bir Merkür yılı dolmuştur. İkinci yıl Caloris Havzası’nın gecesi boyunca geçer, Güneş doğudan yükselmeye Havza’sının 3. bir Merkür yılına girilmiştir. Caloris Havza’sının 90 derece doğusunda bulunan bir gözlemci için gün çok farklı başlar. Büyük ve sıcak bir güneş doğudan yavaşça yükselmeye başlar, ancak bir süre sonra durarak yeniden alçalır, batarken en büyük çapa ulaşır, dünya ölçüleriyle 2 gün sonra tekrar doğar ve yükseldikçe görünür büyüklüğünün azaldığı gözlenir. Öğle çizgisinden geçerken en küçük halini almıştır, batıya doğru alçaldıkça tekrar büyümeye başlar. Batıdan battıktan kısa bir süre sonra aynı noktadan tekrar en büyük şekliyle doğduğu gözlenir, batı ufkundan bir süre yükseldikten sonra yeniden alçalır ve bir Merkür yılı boyunca görünmemek üzere batar.

Kutuplarında buz Porto Rico Harecibo Gözlemevi’ndeki radar Merkür’ün kutuplarına odaklandığında araştırmacıları şaşkına çeviren bir şey saptadı. Buz. İnanması güç.

Güneş Sistemi’ndeki en sıcak cisimlerden biri olmasına rağmen kutuplarında buz var. Buzun oradaki varlığının sebebi Merkür yüzeyinde yoğun miktarda krater bulunması. Dolayısıyla kutup bölgelerindeki kraterlerin içi daima gölgede kalıyor. Bunun sebebiyse Merkür’ün yörüngesine dik olmasıdır. Bu yüzden bazı krater tabanları hiç Güneş ışığı veya ısısı almaz. Gezegende görebildiğimiz kadarıyla su yok. İşte, cevaplanması zor bir soru: Buz oraya nasıI gitti? Bilim insanları, bu gizemli buzun bir kuyruklu yıIdızdan gelmiş olabileceğini düşünüyor. Kaya, toz, gaz ve buzdan oluşan kuyruklu yıIdızlar Güneş Sistemi’nin sıcaklık değerleri çok daha düşük dış bölgelerinden gelir.

Söz konusu buz, daima gölgeli krater tabanlarında olabilir mi? Yoksa Güneş ışığını engelleyen toz tabakasının altındaki bir tür buzdan mı söz ediyoruz?

Gerçekten bilmiyoruz. Kuyruklu yıIdız çarpışmalarının yanı sıra gezegende başka bir krater türü daha var. Ve bunlar, gökten düşen herhangi bir cisimle

oluşmamış. Daha çok, Dünya’dakine benzer bir doğal güçle oluşmuş. Derinlerden, gezegenin çekirdeğinden gelen bir güç.

Merkür’de volkanizma Merkür Bilim insanları, topolojisine daha yakından bakınca kraterlerinden bazılarının asteroid, kuyruklu yıIdız ve meteor dışında bir güçle oluşmuş olabileceğini fark etti. Merkür’ü ya da en azından yüzeyini şekillendiren baskın jeolojik sürecin çarpışma kraterleri olduğunu biliyoruz. Merkür’ü etkileyen ikinci en önemli jeolojik süreç ise volkanizmadır. Merkür’de volkanların varlığına dair kesin bir kanıtımız olmamasına rağmen, geçmişte volkanik patlamaların gerçekleşmiş olduğunu düşünüyoruz. Kuzey Phoenix’e 3 saatlik mesafedeki bu ücra çayır, Merkür’ün volkanik geçmişini anlatan bir bağlantı ihtiva ediyor olabilir. Bu kraterli tepeler, sönmüş volkan konileridir.

Yerbilimciler, bunların benzerlerinin Merkür’de bulunabileceğini düşünüyor. Bu bir volkan konisidir. Merkür’ün kütleçekimi daha zayıf olduğu için volkan konilerinin çok daha geniş ve çok daha yassı oluştuğu düşünülüyor.

Tüm volkanlar magma veya eriyik kayadaki basınç, onu muhafaza eden kayanın gücünü aştığında patlar. Basınç iki sebeple artar: çok fazla magma ve çok fazla gaz. Ve bir volkandaki basınç arttığında genellikle gideceği bir tek yer vardır. Lav yüzeye yükselip şiddetli biçimde patlar. Bir volkan ağzı var bir de “ateş fıskiyesi” denen şey var.

Basınç yeteri kadar yüksekse bu güçle

Dünya’da lavı 30 metreden yükseğe püskürtebilir. Ancak Merkür’de, böyle zayıf bir kütleçekimiyle fıskiye lavı 30 katlı bir bina yüksekliğine fırlatabilir.

Her şeyden önce, atmosfer olmadan küllü duman ve moloz bulutu etrafa dalga dalga yayıImaz. Merkür’ün atmosferi olmadığı için o duman öncelikli olarak uzay boşluğuna gider. Dolayısıyla madde daha çok yayıIır. Ayrıca Merkür’de gürültülü patlamayı da duyamazdınız. Merkür’ün bir atmosferi olmadığı için sesin iletilmesine imkân yoktur. Yani Merkür’de gitar ya da saz veya piyano çalsanız hiçbir şey duyulmaz. Çünkü o sesi iletecek bir atmosfer yok. Bu yüzden tam bir sessizlik hâli olurdu. 1974’te Mariner 10, yanından geçerken Merkür yüzeyinin yalnızca %45’inin haritasını çıkardı. 30 yıI sonra NASA, Messenger Uzay Aracı’nı fırlattı. Uydu, bütün gezegenin haritasını çıkarıp sabırsızca bekleyen bilim insanlarına veriyle birlikte bir sürü cevapsız soru gönderecek. Evren o kadar büyük, o kadar büyük ki bulunduğumuz yer küçücük bir iğne deliği kadar bile değil. Ancak Evren’den soyutlanmış değiliz. Diğer gezegenlerde gerçekleşen muazzam iklimsel değişiklikleri görüyoruz. Geçmişte çok kısa bir zaman diliminde gerçekleşmiş değişiklikler var. Aynı şey Dünya’da gerçekleşebilir.

En nihayet bu; kim olduğumuza, içinde bulunduğumuz koşulların ve hatta bizler gibi canlıların Evren’de ne kadar yegâne ve nadir olabileceğine dair algımızı derinleştiriyor. İşte bu gelişim, bu keşif, yeni ufuklar ve yeni fikirler bizi biz yapan şeylerdir.

Dünya’dan 77 milyon km uzaktaki Merkür’ün üzerinde olsaydınız, karşıda koskoca bir güneş görebilirdiniz.

Göktaşların bombardımanı nedeniyle, Merkür’de attığınız her adımda bir çarpışma kraterine rastlarsınız.

Bugün Merkür gezegenindeki en büyük çarpışma izi, 1300 km çapındaki Caloris Havzası olarak biliniyor.

Güneş Sistemi’ndeki en sıcak cisimlerden biri olmasına rağmen Merkür, kutuplarında buz var.

Volkanların varlığına kanıt olmamasına rağmen, geçmişte volkanik patlamaların olduğunu düşünüyoruz.

Gezegenin kütleçekimi çok zayıf olduğundan, Dünya’da 68 kg olan bir kişi Merkür’de yalnızca 26 kg gelir.

Evimiz olan Dünya’nın %60’ından küçük çapıyla Merkür, Güneş Sistem’inin en cıIız/küçük gezegenidir.

6 ay boyunca Güneş’e dönük tarafta günlük sıcaklık 426 dereceyi bulurken, diğer tarafta ise -148 derecedir.

nieuws

30 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014

BU FIRSAT KAÇMAZ! AFRA TAPIJT YENİ YILA İNDİRİMLE GİRİYOR Yeni mağazamızda yeni yılla birlikte indirimlerimiz devam etmektedir. Bu kuponla gelen Doğuş okurlarına % 10 indirim uygulanacaktır...

349,-

299,-

Güncel



Stratejik iletişim ve medya uzmanı Yiğit

İki yaşındaki ç artık Ipad’le bü Stratejik iletişim ve yeni medya konusunda uzman Yiğit Kalafatoğlu Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD üyelerine Sosyal medyayı daha etkin nasıl kullanacakları konusunda bir seminer verdi. Spijkenisse’de bulunan Atlas otel de 3 Ocak 2014 tarihinde bir araya gelen HOTİAD yönetim kurulu üyeleri önce kendi aralarında yaptıkları yönetim kurulu toplantısının ardından saat 19.00’da birlikte akşam yemeği yedikten sonra saat 20.00’de başlayan ve 2 saat süren bir seminer dinlediler.

T

ürkiye’den davet edilen öğretim üyesi ve reklam sosyal medya reklam ajansı sahibi Yiğit Kalafatoğlu seminerine başlarken, “Yeni düzen internet ve medyanın değişen hali firmalara neler sağlıyor? Ne gibi sıkıntılara yol açabiliyor? Bunun karşılığında bizleri neler bekliyor? Bu yeni stratejik iletişim ortamında. Bunları aktarmak için buradayım” diyerek sözlerine başladı. Bu seminere Hollanda Türk basın mensupları da davet edildi.

Tek yönlü medyadan çok yönlü medyaya Kalafatoğlu, internet ve sosyal medyanın ortaya çıkması ile birlikte şimdiye kadar tek yönlü yayın yapan ve belli bir güce sahip olan televizyon dö-

neminin bittiğini söyledi. Çok yönlü iletişim aracı olarak sosyal medyanın çıktığı bir döneme girildiğini belirten Kalafatoğlu böylece bireylerin neyi izleyip neyi izlemeyeceği neyi izletebileceği konusunda daha hür ve daha çok seçeneğe sahip olduğunun altını çizdi.

Kalafatoğlu sosyal medyanın şubeleri olan facebook, twitter ve Google gibi günlük olarak kullanılan ve süratle gelişen sosyal medya üzerinden konuştu. Esasen bu medyumun iş dünyası için de ucuz ve karlı bir iletişim ve tanıtım ağı olabildiğine dikkat çekti.

Kalafatoğlu önemli olanın bu ortamı bilinçli bir şekilde kullanmak olduğunu söyledi. Kalafatoğlu aynı zamanda bu medyanın içerdiği tehlikeli ve rizikolu durumları da anlatmaya çalış-

tı. Bir saniyenin bile bir tarih olarak anıldığı internet ortamının hiçbir şeyi asla unutmadığını kullanılan her şeyin bir gün tekrar kullananın karşısına çıkabileceğini hatırlatan Kalafatoğlu bundan dolayı çok dikkatli olunması gerektiğini söyledi.



Gençler her şeyi çabuk tüketmek istiyor “İnternetin hayatımızda olduğu dönemde doğan kuşağın bu mecraları kullanım alışkanlıklarını görüyorsunuzdur. İki yaşındaki çocuklar ellerinde Ipad’lerle büyüyor. İleride bu insanlara gazete veya televizyon aracılığı ile bir şey satmanız mümkün olmayacak. Bunlar her şeyi daha dijital daha kısa ve daha hızlı görmek istiyorlar. Özgür bir çocuk şimdi uzun

Adres değişikliğini bildirmeyene ceza 1 Ocak 2014’den itibaren yeni düzenlemeler yürürlüğe giriyor. İşte bunlardan bazıları…

AFRA TAPIJT & MEUBELHUIS

Zwart Janstraat 79 81, 3035 AM Rotterdam Tel.: (010) - 285 74 64

Gorinchem Interieurhuis

Westwagenstraat 82, 4201 HJ Gorinchem Tel.: 010-2857464

- AB’nin yeni üye ülkelerinden Romanya ve Bulgaristan vatandaşları çalışma iznine sahip olacaklar.

- Yeni ehliyet masrafı Hollanda genelince 34,48 euro olarak belirlendi.

Her belediyenin kendi inisiyatifinde olan bu masraf, 2014’den itibaren her yerde aynı olacak.

- Araç satımı sırasında, kilometrelerinde oynama yapmaya ceza gelecek.

Araba ruhsatlarına takılacak çip ile araç bilgileri saklı tutulacak.

- Sığınma taleplerinin değerlendirilme işlemleri hızlandırılacak.

- 18 yasından küçüklere Alkol ve sigara satışı yasaklanıyor. Yapılan yeni değişiklikle 18 yasından küçükler, bu ürünleri satan yerlerde de çalıştırılamayacak.

- Pasaport ve kimlik kartları 10 yıl geçerli olacak.

- Ehliyet yenileme mecburiyet yaşı 75 olacak (70 yerine) - Pazartesi günleri posta dağıtımı tıbbi postaların haricinde yapılmayacak.

- HBO öğrencilerine de yurt dışında lisans eğitim seviyesini gösterebilmeleri amacı ile lisans mezunu takısı ve-

rilecek.

- Şirketlerin iflası durumunda, üst düzey yöneticilere ödenmiş olan ikramiyeler geri istenecek.

-Adres değişikliğini bildirmeyene ceza.

Adres değişikliğini belediyeye 5 gün içinde bildirmeyenler 325 euroya kadar para cezasına çarptırılabilecekler.

Bu yasayla, adres sahteciliğinin, ödenek ya da çeşitli yardımlarla ilgili yolsuzlukların önlenmesi hedefleniyor.

Belediyeler tarafından belirlenecek olan ceza 325 euro ile sınırlandırıldı.





het leven

yaşam 31

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Dostça

Kalafatoğlu HOTİAD üyelerine sosyal medyayı anlattı

Murat Gedik

Türkmeneli kan ağlarken

çocuk üyüyor





Bi Hadi diyelim Türk yoktur!

Bari insanlık adına, İslam adına susmayın!

Onlar da Allah’ın birer emaneti, Hatta onlar da İslam.

Bahsettiğim yer uzak değil, Senin komşun, yani yanı başın, Bahçenin yanında ki bahçe, Onlar kapı komşun.

Türkmeneli derler oraya, Adında geçtiği gibi Türk diyarı orası, Türkmen derler insanına, Her gün bir bombaya kurban gidebilecek bir gariban diyarı.

Türkmen’imin katiline kucak açtın, Dağdan inene cesaret verdin, İşte o cesaretin Türkmen’imi katletmekte, İşte o cesaretin Türk’ü yok etmekte.

uzun yazılar okumak istemiyor. Eskiden televizyon reklamları üç dakika olurdu şimdi Youtube videoları bir dakikadan fazlaysa izlenmiyor.

Her şeyi çabuk tüketmek istiyor gençler. Bu da bizi bambaşka bir dünyaya götürüyor. Dolayısıyla ilerde kime neyi nasıl satacağımızı şimdiden düşünmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Herkesi birebir ilgilendiren “sosyal medya” konusu büyük bir dikkatle dinlendi. Konuşmacının isteği üzerine seminer interaktif bir biçimde devam etti. Zaman zaman sık karşılaşılan sorunlar hakkında sorular soruldu.

Derli toplu bir sunum oldu HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu programın sonunda yaptığı açıkla-

Anladım Türk’e düşmanlığın var!

N’olur, Allah aşkına, Bari insanlık adına, İslam adına, Biraz da onlara sahip çık, Biraz da onlar için gözyaşı dök.

mada “Hem bir akdemiysen ağzı ve kafasıyla, hem de bir reklamcı ağzı ve kafasıyla derlenip toparlanarak karşımıza getirilen bir sunum oldu.

Kendi adıma büyük fayda gördüğümü düşünüyorum” diye konuştu.

Benim için iyi bir deneyim oldu Sunumdan sonra basına bir değerlendirme yapan Kalafatoğlu. Kendisini davet eden başkana teşekkür ederek “Bu benim için iyi bir deneyim oldu.

Hem çok değerli insanlarla tanıştım.

Hem de Türk işadamlarının Avrupa’daki faaliyet alanlarında sosyal medya iletişiminin aslında bir anlamda ne kadar önemli olduğunu ve kullanıldığını bir anlamda ise ne kadar

büyük bir potansiyele sahip olduğunu ben de öğrenmiş oldum” dedi.

Adnan Şahin Spijkenisse

«

Bu yıl çalışan kesimin yüzü gülecek, maaşlar yükseliyor Hollanda’nın çalışan kesiminin büyük bölümü, bu yıl maaş bordrolarını ellerine aldıklarında, yüzlerini gülümsetecek bir görüntü ile karşılaşacak.

Maaş bordroları işleme merkezi ADP tarafından bugün yapılan bir açıklamada, kendileri tarafından yapılan bir hesaba göre, özellikle düşük maaşlı veya orta gelirli vatandaşların bu yılki maaş bordrolarında daha yüksek miktarlar olacağı belirtti.

ADP’ye göre en büyük artış 1750 euroya kadar maaş alanlarda olacak. Bu kişiler vergi sistemindeki bazı değişikliklerle net maaşlarında ortalama 55 euro zam alacak.

Buna karşı yüksek maaş alanlar ise biraz daha fazla ödeme yapmak zorun-

da kalacak. 6500 euro maaşı olan bir kişi, ayda en fazla 52 euro daha fazla ödemek zorunda kalacak. Emeklilerin eline daha fazla maaş geçeceğini belirten ADP, bunun da sigorta primlerindeki indirim ve vergi beyannamesi ilk bölümündeki değişiklik olduğunu söylüyor.

Farklı sektörlerdeki bordrolardaki net maaş miktarları arasındaki farklılıkların emeklilik fonlarına ayrılan miktarlardaki yükselme ve düşüşten kaynaklandığı belirtiliyor. Özelikle metal ve teknik alanda emeklilik prim payları

çok düştü.

Ortalama geliri olan çalışanlar ayda 49 euro daha az ödeyecek, ortalamanın üstünde olanlarda bu fark, 148 euroya çıkarken, bu sektörde yüksek geliri olanlarda ise bu miktar ayda 75 euro civarına çıkacak. Öte yandan işverenin ödemesi gereken miktarlar ise bu yıl arttı. Bu yıl işverenin ödemesi gereken prim miktarı yüzde 18,3’den yüzde 19,2’ye çıktı. Özellikle inşaat ve metal işçileri işverene daha pahalı gelmeye başlayacak fakat memurlarda durum tam tersi

olarak görülecek.

Tüketici güveninde kıpırdama Hollanda’daki tüketicilerin güveninde bu ay bir kıpırdama oldu. İstatistik Bürosu, ülke ekonomisine güvenin halen sağlanamadığını, ancak güven endeksinin bir ay öncesine göre 2 puanlık artışla eksi 16 puana yükseldiğini açıkladı.

Eksi 16 puan, karamsar sayısının olumlu düşünenlerden yüzde 16 oranında daha fazla olduğu anlamına geliyor. Şubat 2013’de güven endeksi eksi 44 olarak belirlenmişti.

Olmamalıydın böyle, Ankara böyle olmamalıydı, Mustafa Kemal’in Yurdu Türk’e kan kusmamalıydı, Türk’e kan kusanın yanında olmamalıydı, Türk ise bu kadar uyumamalıydı.

Allah’ım Türkmeneli kan ağlıyor, Her gün yüzlerce insanımın hayatına kastediliyor, Daha Doğu Türkistan’dan ve diğer sahipsiz Türk diyarlarından bile bahsetmiyorum.

Allah’ım Türk uyuyor, biliyorum, Başımızdakiler ona düşman, onu da biliyorum, Fakat her zaman olduğu gibi tek sana umut bağlıyorum, Bunu da sen biliyorsun.

Açtım yine ellerimi sana, Yalvarıyorum yine sana, Uyandır şu Türk’ü artık, Uzatsın elini Türklüğün diyarına.

Allah’ım, Türkmeneli kan ağlarken, Bilirsin gülüşüm bile sahtedir, Güldür şu mazlum Türk’ün yüzünü, Senden başka kalmadı umudum.

muratgedik@muratgedik.nl -----------------------------------------◄◄

samenleving

32 cemiyet

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014



Birlik Cemiyeti 25. yılını kutladı Hollanda İslam Federasyonuna bağlı Birlik Cemiyeti kuruluşunun 25’ci yılını 25 Aralık Cumartesi günü Rotterdam Schalmei düğün salonunda üye ve misafirlerin katılımıyla kutladı. Genel Merkez adına Mustafa Mollaoğlu, Bölge adına Başkan Mehmet Erdoğan ve şube adına ise Mustafa Akbulut birer konuşma yaparak Birlik Cemiyeti ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirdiler.

Hüseyin Karataş tarafından sunulan program, Gençlik başkanı İrfan Akkanoğlu’nun okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başladı.

Programda açılış konuşması yapan Mustafa Akbulut özetle şunları söyledi. “Birlik Cemiyetimiz 1988 yılında şu an aramızda bulunmayan pek çok kardeşimiz tarafından kurulmuştur. Eski başkanlarımızın eski icra kurullarımızın hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun vefat edenlere Allah rahmet eylesin. Bu akşam burada ben sadece bir hoş geldiniz demekle yetinmek istiyorum. Çünkü aramızda muhterem misafirlerimiz varken sözü uzatmanın anlamı olmaz. Kişiler ölür eseri kalır.

Merhum Erbakan Hocamızın da eseri kaldı ve bu davayı Allah’ın izniyle hep birlikte omuzlayıp gelecek nesillerimize emanet olarak bırakacağız.”

Dünya’nın dört bir yanında ümmet şuuruyla bulunmak…

Güney Hollanda Millî Görüş Başkanı Mehmet Erdoğan katılımcılara teşekkürle başladığı konuşmasında

özetle şunlara değindi: “Avrupa’ya göç eden insanlarımız dini ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kendi kurumlarını oluşturmaya başladılar.

Dünya’nın dört bir yanında ümmet şuuruyla hareket eden teşkilatımız, insanımızın olduğu her yerde, her bölgede hizmet ağını genişleterek, faaliyetlerini sürdürmektedir.

34 bölgede, 3000 teşkilatıyla, 520 camisiyle hizmet eden teşkilatımız, Rotterdam’daki yapılanmasını 1978 yılında İskenderpaşa cemiyetiyle oluşturmuş ve ardından Ayasofya ve Birlik cemiyetiyle bu hizmet halkası genişletilmiştir. 25 yıl önce bu teşkilatı oluşturanların ve buraya maddi, manevi katkı sunan büyüklerimizi minnetle, vefat ettilerse rahmetle ve dua ile anıyoruz. Bu davanın mimarı merhum Erbakan Hocamızı da bu vesileyle rahmetle ve minnetle anıyor, onun söylediği bir sözle konuşmama son veriyorum: “Millî Görüş düşüncesi hayra motor, şerre fren olur” derdi hep. Bu minval üzere çalışmalarımızı kesintisiz sürdüreceğiz.” “İslam’ı Hayatımızın merkezine oturtalım” İslam’ı hayatımızın merkezin oturmamız gerektiğini vurgulayan ve konuşmasını bu çerçevede yapan Genel Merkez hatibi Mustafa Mullaoğlu, “Birlik cemiyeti olarak hep ümmetin birliği için çalıştınız. Buradaki nesil kaybolmasın diye çırpındınız ve haklı olarak da 25. yılınızı kutluyorsunuz.

Ben son 15 yıllık çalışmalarınıza da şahitlik ederim. Bugün bu kutlamanın

ardından, gelecek 25 yılın plan, program ve projesini çıkarmanız lazım. Çünkü ümmetin durumunu siz benden daha iyi biliyorsunuz. Hepimizin düzgün Müslüman olma yükümlülüğü vardır. Müslüman bir fert evvela İslam’a inanmalı ardından İslami düşünmeli ve hayatını İslam’a göre yaşamalıdır.” Mullaoğlu, Belçika’da

Müslüman bir öğrencinin, sahabe olma isteğinin öğretmenini hidayete erdirdiği örneği ile konuşmasını tamamladı.

Programda, vefat eden üyelerin yakınlarına, cemiyete katkılarından dolayı teşekkür mahiyetinde hediyeler verildi.



Program, okunan Kur’an-ı Kerim’le sona erdi.

Yılbaşı özel programı– “Mekke’nin Fethi”

“Müslümanın kendi kimliği olmalı”

Yılbaşı akşamı Arnhem’de düzenlenen alternatif programla hem aynı tarihe denk düşen Mekke’nin Fethi ihya edildi, hem de kimlikli yetişen gençliğin önemi üzerinde duruldu.

Dünyanın pek çok yerinde insanlar açlıkla yaşam mücadelesi verirken, dünyanın bir başka yerinde milyarlar bir gecede havaya uçuruluyor.

Bu başlı başına bir tartışma konusu aslında. Diğer yandan İslam inancına göre haram olan başta alkol tüketimi ve bununla birlikte ortaya çıkan taşkınlıklar, insanların huzurunun bozan maddi ve manevi zararlar açan hareketler yaşanmakta. Bu düşünceden hareketle Millî Görüş Teşkilatları 31 Aralık gecesi alternatif programlar düzenleyerek yukardaki gerekçelerle başka arayış içine giren insanlara bir

hizmet sunmaktadır. On yıldan beri bu güne özel olarak aynı günlere denk gelen Mekke’nin Fethi her yıl değişik hatipler tarafından anlatılarak ihya edilmeye çalışılıyor. Bu yıl yine hem Hollanda’da hem de Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde benzer programlar yapıldı.

Arnhem’de hem genel merkez hem bölge hem de şube yöneticilerin katıldığı ve sanatçı Hüseyin Sandıklı’nın ilahilerle renklendirdiği kadın-erkek bir çok insanın katıldığı bir program gerçekleştirildi. Daha çok Mekke’nin Fethi’nin konuşulduğu gecede, genel merkez adına konuşan İlhan Bilgü, Bölge başkanı Mehmet Erdoğan ve şube başkanı Bahaeddin Budak yaptıkları konuşmalarda Müslüman gençlerin kendi kimliğinin olduğunu ve buna sahip kımasının önemine vurgu yaptılar.









samenleving

cemiyet 33

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Hollanda’da İhsan Şenocak rüzgârı esti Hollanda Millî Görüş Teşkilatlarının ülke genelinde düzenlediği “Tefekkür Konferansları” çerçvesinde Türkiye’den gelen Dr. İhsan Şenocak, dört ayrı şehirde seminer verdi.

Katıldığı her programda yoğun bir izleyici kitlesi olması dikkatlerden kaçmadı.

Schiedam

Hangi üniversite Hz. Ömer gibi adaletli bir idareci yetiştirdi? İhsan Şenocak, ilk gün Amsterdam’da, ikinci gün Schiedam’da üçüncü gün Deventer’de ve son gün ise Oss Mescid-i Cuma cemiyetinde sevenleri ile buluştu. Şenocak, Peygamberimizin hayatından ince çizgiler içeren örnekler verdi. İslam’ın hoş gören, affeden, kucaklayan yönünü öne çıkaran Şenocak, dinleyenlere çevrelerine iyi bakmalarını, bilhassa manevi yönden ihtiyaç içinde olanları iyi fark edip onlara gereken değeri vermelerini, yol göstermelerini istedi. İhsan Şenocak Oss Mescid-i Cuma cemiyetinde özetle şöyle konuştu: “İslam, insanlığın yamaçlarıdır.

Tufanlar vadileri vurur ama yamaçlar dimdik ayakta kalırlar. Tehlikeden kaçanlar o yamaçlara sığınırlar.

Allah’ın rahmetinden hiçbir zaman umut kesilmemelidir. Camiye sığınan her kim olursa olsun o kimsenin kendini orada güvende hissetmesi lazım. O kişi, ‘acaba bunlar bana eski günahlarımdan dolayı nasıl davranırlar’ düşüncesi yerine “burada benim gelmemi dört gözle bekliyorlar” duygusuna kapılmalıdır. İslam’ın o engin hoşgörüsü hayatımıza egemen olmalıdır.

Hiç bir zaman insanların önceki hayatlarına bakarak onları yargılamamak lazım. Dünyanın hiç bir üniversitesi Hz. Ömer gibi bir adaletli idareci yetiştirememiştir. Şimdi Harvard’ın, Garbrid’in Oxford Üniversitesinin siyaseti ve düşüncesi ile yetişen idareciler bu gün Afrika’yı, Somali’yi bu hale getirenlerdir. Bugün Filistin’i kan gölü haline getirenlerdir. İslam, insanlık için tek kurtuluş yoludur.

Hiç bir Müslüman hiç bir surette bir diğer Müslümana beddua edemez.

Resulullah, çok açık örneklerle bunu bize öğretmiştir.

Schiedam Merkez Camii salonunda Schiedam Merkez Camii salonunda gerçekleşen seminer, tiyatro sanatçısı Ömer Atıf’ın takdimiyle başladı.

Cami Eğitim Başkanı Mustafa Aslan’ın Kur’an tilavetinin ardından Cami Başkanı Zekeriya Budak kısa bir selamlama konuşması yaptı. Ardından Camii Eğitim Müdürü Hasan Koç, cami bünyesinde verilen eğitimle alakalı bilgiler verdi.

Günün hatibi İhsan Şenocak konuşmasına, “Rabbim hepimizi Peygamber efendimize ümmet olma şerefi ile mübarek kılsın” duası ile başladı ve Eyyüb el-Ensari’nin hayatından örnekler vererek özetle şöyle konuştu: “Efendimizin ashabı Eyyüb el-Ensari Hazretleri Medine’den yola çıktılar.

Fetih ordusunun İstanbul’a fetih hazırlığı var. Çocukları diyorlar ki ‘baba sen gidemezsin, bu halde atın üzerine binemezsin, duramazsın’ O ısrar ediyor, çocukları ısrar ediyor, sonunda Eyyüb el-Ensari Hazretleri bir ayetle yolunda duranlara şöyle sesleniyor:

‘Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır’ (Tevbe 41) Yavrularım bu ayeti kerime nazil olduğu zaman ben Hz. Peygamber’in, (sav) yanındaydım.

Bu ayeti kerime bana da sana da, yüz yaşında ki Müslümana da şunu emrediyor: ‘İster delikanlı olun, ister ihtiyar olun, ister değneklerle yürüyün, ister atın üzerinde duramayacak kadar aciz olun, eğer nefes alıp verebiliyorsanız Hz. Muhammed’in (sav) davasını anlatmak için yollara revan olacaksınız, yürüyeceksiniz.

Beni tutun, atın üzerine koyun ve uğurlayın İstanbul’a, oradaki surların arkasına ulaşmak istiyorum. Orada, Hz. Muhammed’i (sav) tanımadan ölecek insanlara, Allah Rasulünin mesajını ulaştırmak istiyorum’ diyerek, yola revan olmuştu. Eyyüb el-Ensari gibi sizlerde Anadolu’nun farklı köşelerinden buralara kadar

geldiniz. Orada da ekmek, orada da su vardı. Ama kader size başka bir misyon yükledi. Bunun farkında olun ve gereğini yerine getirin” “Burada mı kalalım yoksa Türkiye’ye mi dönelim?”

Doksan yaşında atın üzerine bindiler, Eyyüb el-Ensari oldular, İstanbul’a gittiler, İran’a gittiler, Yemen’e gittiler.

“Açın kapıları, açın gönülleri Hz. Muhammed’i misafir edin” dediler.

Sizlerde onun için buraya geldiniz.

Buraya örtünüzü, buraya Kur’an-ı getirdiniz. Burada namaz kılıyorsunuz.

Medine’den şu kadar km mesafe uzaklıktasınız. Buradan yönünüzü oraya dönüyorsunuz. Burada “Allah-u Ekber” diyorsunuz, salat ve selam getiriyorsunuz. Ashabın yaptığı gibi yaparsanız, niyetinizi ona göre yeniden ayarlarsanız, her adımınıza Allah cihad sevabı verecektir, her nefesinize ibadet sevabı verecektir kardeşlerim.” İhsan Şenocak’ın konuşmasının ardından Camii imamı İbrahim Ersin’in kapanış duası ile program sona erdi.

Deventer

Oss

Amsterdam

Tren, gemi, uçak biletleri, araç kiralama tatil ve seyahatlerinizde kalite ve güvenin adresi...

Goeman Borgesiusstraat 20 7604 XH Almelo Tel. 0546 - 43 34 49 Fax: 0546 - 43 34 49 E-mail info@sarayreizen.nl www.sarayreizen.nl

Administratie Jaarrekeningen Belastingen Bedrijfadviezen Loonadministratie Interim oplossingen

a Almelo’d

SARAY REIZEN

Leemansweg 2, 6827 BX Arnhem T. (085) - 600 47 47 info@raqam.nl www.raqam.nl

juridisch

hukuk 35

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Gündem

HTHB Yönetim Kurulu Başkanı Ejder Köse:

Nazmi Türkkol:

“GKA ile haklarımız elden gidiyor”

“Araştırma komisyonu T.C. kimlik numaranızı isteyemez”

Avrupa Türk Avukatlar Birliği Başkan Yardımcısı Nazmi Türkkol, AB ile Türkiye arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın kıtadaki vatandaşlarımızın hukuksal haklarını ciddi ölçüde tehdit ettiğini belirtti.

K

onuyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Nazmi Türkkol, şunları söyledi: “1973 yılında yürürlüğe giren Ankara Anlaşması’na göre o zamanki AET ülkelerine seyahat ya da çalışma amacıyla giden Türk yurttaşlarına vize zorunluluğu gibi ek şartlar getirilmeyecekti. 1974’de yapılan ek protokollerde elde edilmiş hakların hiç bir zaman kötüleşemeyeceği hükmü karara bağlanmıştı. 1980’de Türkiye’de askerlerin yönetime el koymasından sonra Avrupa ülkeleri Türk vatandaşlarına vize zorunluluğu uygulamaya başladılar. O zamanki askeri yönetim buna ses çıkarmadı ve böylece Avrupa Birliği ile ilişkilerdeki en önemli hakkımızı kaybetmiş olduk.”

Geri Kabul Yasası’nın ‘vize kolaylığı’ olarak lanse edilmesinin gerçekleri yansıtmadığını öne süren Türkkol, “Zaten 2009’da görülen ‘Soysal davasında’ Avrupa Adalet Divanı, Türkiye ile AB arasında imzalanan Katma Protokol’ün 41/1. maddesinin, hizmet sunmak amacıyla AB ülkelerine giden

Türk vatandaşlarına yeni kısıtlamalar getirilmesini yasakladığını belirterek, Schengen Anlaşması ile tesis edilen Schengen vizesinin ek masraf ve külfetler getirdiği gerekçesiyle bu anlamda yeni bir kısıtlama olduğu kararını vermiştir.

Ancak vize almadan bir AB ülkesine gitmek isteyen işadamlarına Türkiye’de gümrük polisi ve havayolu şirketleri çalışanları işgüzarlık yaparak yurt dışına çıkışlarına engel oluyor.

Halbuki Soysal davasının kazanılmasından sonra hiçbir Avrupa ülkesinin gümrük polisi vizesiz giriş yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını engelleyemez.

Mahkemenin verdiği kararı uygulamamak için hiç bir hukuksal dayanağı kalmayan AB, Geri Kabul Anlaşması’nı dayatarak zaten hukuksal olarak var olan vize kolaylığı karşılığında Hollanda’da ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan yurttaşlarımızın haklarını ellerinden almak istiyor.

Bu anlaşmaya göre örneğin Hollanda, burada yaşayan ama Türkiye’den ya da Türkiye üzerinden üçüncü bir

ülkeden gelmiş herkesi Hollanda vatandaşlığını elde etmiş olsalar bile Türkiye’ye geri gönderebilecek. Bu anlaşmanın Suriye’den Avrupa ülkelerine kaçanları geri göndermek için yapıldığı da doğru değildir.

Bu anlaşmayla buradaki Türk vatandaşlarının hakları ellerinden alınıyor. Örneğin, bir suç işlediklerinde kolayca yurt dışı edilebilecekler, bir üst mahkemeye gidemeyecekler. Temyize başvuru yapsalar bile, yurt dışı edileceklerinden hukuk sürecini Hollanda’da takip etme hakları ellerinden alınıyor” şeklinde konuştu.

InterAjans

«

Hollanda’da Vergi Dairesi’nden Çocuk Bakım Yardım Parası alan anneler, aldıkları tüm paraları geri ödeyecekleri yönünde ki davalara yargıdan tokat gibi cevap geldi. ilgili olarak önemli bir ayrıntıyı ortaya çıkardık. Bu konuda vatandaşlara yeterince net bilgiler verilmemiş. Haklar aktarılmış ancak yükümlülüklerinin ne olduğunu gerektiği şekilde bildirmemişler. Bu durum çerçevesinde, çocuk bakım yardımını bazı aracı kuruluşlar aracılığı ile çalışarak, bu kurumların aktarmış olduğu bilgilere dayanarak hareket etmişler.

Daha sonra bazı araştırmalar sonucu bu kurumların doğru şekilde hareket etmediği ortaya çıktıktan sonra, vatandaşlar mağdur duruma düşüyorlar.

Ethem Emre

Bu anlaşma sonucu Türkiye’nin sorgulamadan her geri gönderileni geri kabul etmek zorunda kalacağını belirten avukat Nazmi Türkkol, Geri Kabul Anlaşması’nın Birleşmiş Milletler tarafından da insan haklarına aykırı bulunduğunun altını çizdi.

Haksızlığa yargıdan tokat gibi cevap geldi Vergi dairesinden gelen borç bildirimi mektupları nedeni ile zor durumda olan Türk anneler, Rotterdam mahkemesinin ailelerin vergiden çocuk bakım yardımı adı altında almış oldukları paraları geri ödemelerine gerek yok açıklaması ile rahatladılar.

Hollanda genelinde 10 ile 70 bin Euro arasında değişen miktarlarda ailelere vergi dairesinden binlerce kişiye mektup çıkarıldığını söyleyen Avukat Nursel Köse, çok sayıda Türk ailenin kendisine başvurduğunu söyledi. Avukat Köse “Çocuk bakım yardımı davası ile

Haksız ve hukuksuz uygulamalar durdurulana kadar mücadelemize devam edeceğiz…

Hollanda Türk Hukukçular Birliği Genel Başkanı avukat Ejder Köse, belediyelerin sosyal ödenek davalarında (WWB) vatandaşlardan T.C. kimlik numarasını veya nüfus cüzdanını talep edemeyeceklerini duyurdu.

Türk Hukukçular Birliği yönetim kurulu üyesi avukat Rasim Küçükünal’ın 5 Aralık 2013 tarihinde açmış olduğu davada Rotterdam Mahkemesi’nin belediyelerin artık sosyal ödenek davalarında (WWB) Türk vatandaşlarından T.C. kimlik veya nüfus cüzdanı talep edemeyecekleri yönünde karar aldığına dikkat çeken Köse, “Davalı Türk vatandaşının yurtdışında (Türkiye’de) malvarlığı olabileceğine dair şikâyet üzerine belediyenin sosyal yardım dairesi Türkiye’de mal varlığı araştırması için T.C. kimlik numarası talep etmiş ve kişinin sosyal

ödeneğini durdurmuştur. Duruma itiraz eden avukatımız Rasim Kücükünal açılan davada bu taleple ilgili yeterli delil olmadığına işaret ederek, müvekkilinin T.C. kimlik numarasını verme yükümlülüğü bulunmadığını belirtmiştir. Dava ile ilgili kararını 5 Aralık tarihinde açıklayan Rotterdam Mahkemesi, şikâyete ilişkin yeterli delil olmadığı kanaatine vararak, söz konusu mal varlığı araştırma komisyonuna T.C. kimlik numarasının verilme yükümlülüğü bulunmadığı sonucuna varmıştır.

Mahkeme ayrıca davalı vatandaşımızın sosyal ödeneğinin prosedür sürecince devam etmesi gerektiğini de kararlaştırmıştır. Önemli nokta şudur: Verilen kararda belediyenin sınırsız bilgi isteyemeyeceği net bir şekilde ifade edilmektedir. Vatandaşlarımızın bu hususta haklarını bilmeleri, daha cesaretli ve özgüvenli davranmaları önem taşımaktadır. Aksi takdirde, T.C. kimlik numarası verildiğinde, kendi aleyhlerine kullanılabilir. Meselenin takipçisi olduğumuzdan, haksız ve hukuksuz uygulamalar durdurulana kadar mücadelemize devam edeceğimizden hiç kimsenin tereddüt etmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Türk Hukukçular Birliği olarak her zaman vatandaşların hizmetindeyiz” ifadesini kullandı.”

Zira çocuk bakımı yardım kuruluşlarının yapmış olduğu hatalı hareketleri, sanki vatandaşlar yapmış gibi ortaya koyarak o kişilerden alınmış yardımı geri istiyorlar” dedi.

Yargıdan garip karar Hollanda yargısının trafik kazası geçiren bir Türk kadınına kökeni ve cinsiyetinden dolayı düşük miktarda tazminat ödenmesine ilişkin kararı tepki yarattı. 10 yıl önce bir motor sürücüsünün çarpması sonucu beyin sarsıntısı geçiren, girdiği komadan ancak 10 ay sonra çıkabilen ve beyin travmasına bağlı zihin engeli oluşan 20 yaşındaki Ezra Coşkun ile ilgili görülen davada hakimin “Böyle bir kültürel kökene bağlı bu bayan, çocuğu doğduktan sonra zaten 10 yıl boyunca çalışamayacaktır” şeklinde garip bir karar verdiği öğrenildi.

550 bin euro tazminat alması gerekirken hakimin kararı sonrası 70 bin euro tazminat ödenmesi kararlaştırılan Coşkun’un önümüzdeki ay tazminatın yeniden belirlenmesi için itirazda bulunacağı öğrenildi.

Dava ile ilgili olarak kaza uzmanı Randstad Letselschade & Advies, tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Hollanda’da çoğu zaman, Hollandalı uzman ve avukatlar biz yabancıları anlamıyor ve haklarımızı yeterince savunmuyorlar. Özellikle ‘letselschade’ yani kaza sonrası tazminat ve

yasal haklar konusunda, daha fazla kendi uzmanlarımıza ihtiyaç vardır. İnsanlara kendi dil ve kültüründe hizmet vermek demek; onları anlamak, az sözle ne demek istediklerini bilmek ve böylelikle haklarını daha kolay savunmak demektir. Bu da ancak o kültürü iyi tanıyıp, bilmekle mümkün olabilir.

Başka bir kurumdan hizmet alırken sürekli ‘şöyle yap, böyle yap, bunu yaptınız mı, şunu yaptınız mı?’ gibi uzaktan kumandalı bir iletişim ve işbirliği ile verim almak mümkün değildir.

Kazazede zaten mağdurdur, morali yoktur, sıkıntı içindedir. Bütün bu sıkıntılar arasında sakin düşünerek hareket etmesi mümkün değildir.

Kazazede, davasını güvenilir ve uzman bir kuruma vererek sakince beklemek ister. Kendine yardım edecek kurumun davasına iyi bakacağını, istediği zaman rahatlıkla iletişim kurabileceğini, tazminat ve yasal haklarının takip edileceğini, kendisinin herhangi bir endişesi olmayacağını bilmesi mağdur bir insana çok iyi gelecektir. Böyle bir hizmet de ancak kendi dil ve kültüründe hizmet veren uzman bir kurum tarafından sunulabilir. O nedenle kazazedelerin yardım alacağı kurumu seçmelerinde daha özenli olmasını öneriyoruz” ifadeleri kullanıldı.

leven en religie

36 yaşam ve inanç Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

Bir milâdî yıl daha geride kaldı. Güneş sistemini esas alan milâdî takvime göre 2014 yılına girmiş bulunuyoruz.

‘Milâdî takvim’ diyoruz; çünkü Türkçede Hz. İsa’nın doğumuna ‘milât’, Hz. Muhammed’in doğumuna (aynı kökten gelen) ‘mevlîd’ denir. Hristiyan Avrupalılar öteden beri Güneş takvimini kullanırlar ve başlangıç olarak Hz. İsa’nın doğum tarihini esas alırlar.

Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğuna inanırlar. Bu tarih, ay başına denk gelmediği için bunu takip eden Ocak ayının birinci gününü yeni senenin başlangıcı kabul ederler.

Müslümanlar 19. yüzyıla kadar ibadet zamanlarına uygun olduğu için ay (kamerî) takvimini kullandılar. Bu takvimin başlangıcı Peygamber’in (s.a.v.) hicreti olduğu için hicrî takvim diye de bilinir. Bu takvimin ilk ayı Arapçadaki ismiyle Muharrem ayıdır. Şimdi, Hicrî 1435’inci yıldayız.

Hem ülkemizde hem Türkiye dışında Türkçe konuşanlar milâdî yeni yıl gelince “mutlu yıllara”, “yeni yılınız kutlu olsun”, mutluluk ve esenlik dolu yeni yıl dilerim”, “mutlu ve barış dolu yeni yıl dilerim” gibi veya buna benzer dilek sözleriyle yeni yılı tebrik ederler. Şüphesiz bunlar kötü şeyler değil. İnsanların birbirlerine mutluluk, esen-

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2014



Mutlu yıllara mı, eyvah yıllara mı? lik, barış dilemesi iyidir. Ne güzel işte, insanların ağzından veya kaleminden iyi dilekler çıkıyor, bir anlamda birbirlerine dua ediyorlar. Bu da arkadaşlığı, dostluğu, iyi duyguları besler.

Fakat burada bazı şeyler dikkatten kaçıyor (mu?).

Elbette Güneş takvimini de Ay takvimin de yaratan Allah’tır. Birisi Dünyanın Güneş etrafında bir yılda, diğeri Ayın bir ayda Dünyanın etrafında dönmesine göre hesaplanıyor.

Kur’an, Müslümanların Ramazan, hac ve kurban ibadetini Ay (kamerî-hicrî) takvimine göre belirledi. Bu ilahî bir hükümdür ve kıyamete kadar değişmez.

Ancak içinde bulunduğumuz tarih neye göre hesaplanıyor, o önemli.

2014 yılı Hristiyanların inancına göre Hz. İsa’nın doğum yıldönümüdür.

Onlar açısından çok önemli bir olay olduğu için takvim başlangıcı yaptılar.

Tıpkı Müslümanlar için Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretinin çok çok önemli olması gibi.

Müslümanlar Hz. İsa’ya Peygamber olarak inanırlar. Onun doğumu ile ilgili bir sıkıntıları olmaz. Lakin takvim kullanımındaki kültür ve zihniyet söz konusu. Bir âdete, geleneğe, bir kullanıma, bir değere, bir anlayışa veya inanca temel olan zihniyet, kafa yapısı önemlidir. Böyle bir ortamda girilen

yeni yıl temennilerine bir de arkada bırakılan yıl ve yıllar açısından bakmakta fayda var. Yeni yıla mutlu, kutlu olsun derken, geçen yıllara dönüp bakmak gerekmez mi? Bu geçen yıllarda kâr mı ettik zarar mı? Her yeni yıl bizim bir sene daha yaşlandığımız, biraz daha öbür tarafa (Ahirete) yaklaştığımız manasına gelmez mi? Gelen yeni yıla sevinirken, giden eski yıla eyvah mı demeli, yazık mı demeli?

Akıllı insan kârını, zararını bilir, elindeki imkânları iyi değerlendirir, fırsatları hayra çevirir. Kendisine verilen ömür, zaman, hayat emanetini iyi korur, hakkını verir, daha çok kâr elde ekmek için iyi kullanır.

Hikâye bu ya, zamanın ve ülkenin birinde iki dükkâncı komşu varmış.

Birinin ticareti diğerine göre daha iyi imiş. Müşterisi çok, kazancı yerinde imiş. Ama her nedense bu dükkâncı akşam olup da dükkânını kapatırken, diğer komşunun duyacağı şekilde “Eyvah, bu gün de zarar ettik” dermiş. Günün birinde komşusu dayanamamış; “İnsaf be komşu, işin iyi, ticaretin yerinde, bol bol kazanıyorsun, ama her gün ‘eyvah bugün de zarar ettik’ deyip duruyorsun. Nankörlük yapma, şükredenlerden ol” demiş. Bunun üzerine, “Komşu ben zararda ol-

duğumu ticaret için demiyorum, Eyvah ömürden bir gün daha gitti, bu açıdan zarar ettik manasında söylüyorum” demiş.

Buna göre bütün bir seneyi oyun eğlence, yeme içme, sadece kazanıpharcama ile geçiren, kulluk görevlerini ihmal eden, şükretmeyi unutan, yarın için hazırlık yapamayan, kendisine emanet verilen vaktin kıymetini bilmeyen, ömür sermayesini beyhude harcayan kişi ne demeli? Nasıl ah vah etmeli, ne kadar eyvah demeli?

Düşünmeye değmez mi? Seneler hızla akıp gidiyor.

Yunus Emre bunu şöyle anlatıyor: “Geldi geçti ömrüm benim/ Şol yel esip geçmiş gibi/ Hele bana şöyle gelir/ Şol göz yummuş açmış gibi” Bir başka şair boşa geçen hayat için şöyle eyvah diyor: “Geldi geçti ömrüm benim/ Ömrüm kadrini bilmedim/ Bir kuş gibi uçtu ömrüm/ Ömrüm kadrini bilmedim/…Satılmazsın alım seni/ Nerelerde bulum seni/Eyvah beni eyvah beni/ Ömrüm kadrini bilmedim/…Seyit Nizamoğlu ağlar/ Hasreti sinemi dağlar/ Ele geçmez giden çağlar/ Ömrüm kadrini bilmedim” İnsan öbür tarafta kendisine emanet

edilen yılların da hesabını verecek: Peygamber (sav) buyuruyor ki: “Kıyamet günü insanoğlu, ömrünü nerede harcadığından, yaptığı işi ne niyetle yaptığından, nasıl kazanıp nerede harcadığından, vücudunu ve sıhhatini nerede ve nasıl değerlendirdiğinden sorguya çekilmedikçe (hesap) yerinden ayrılmaz.” (Tirmizî, Kıyame/1) Kur’an bu dünya hayatının durumunu şöyle özetliyor: “... çünkü bu dünya hayatı, kendini kandırmanın zevkin(i tatmak)tan başka bir şey değildir.” (Hadid 57/20. Âli İmran 3/185) Orada şöyle hayıflanmadan, eyvah ki eyvah, keşke demeden hayat imtihanını kazanmaya bakmalı. “O (insan), “Âh, keşke (gelecek) hayatım için önceden bir hazırlık yapsaydım!” diyecek. İşte o Gün cehennem (göz önüne) getirilip konacak; o Gün insan (yaptığı ve yapmadığı her şeyi) hatırlayacak: ama bu hatırlamanın ne faydası olacak ona?” (Fecr 89/24-25) Unutmamak gerekiyor ki hayat bu dünyadan ibaret değildir. “Onlar bu dünya hayatının yalnız görünen yüzünü tanırlar, ebedî ve nihaî olandan ise tamamen habersizdirler.” (Rûm 30/7). ◄◄











jeugd

gençlik 37

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2014

Perspektif Doğukan Ergin da.ergin@gmail.com

Öğrenci bilgi köşesi

‘sociaal leenstel’ uygulaması da geçtiğimiz aylarda mecliste görüşülmüş ve 01-09-2015 tarihine ertelenmişti.

- Studiefinanciering alan öğrenciler ek gelir elde edebilir, fakat sınırlı olarak ek gelir elde edilebilir. 2014 yılında öğrencilerin maksimum ek gelir sınırı €13.729,80 olarak belirlenmiştir.

‘Sociaal leenstel’ nedir?

Sociaal leenstelsel’da ‘basisbeurs’ diploma alındığında ‘gift’ olmuyor. Yani aldığımız ‘basisbeurs’ı 15 sene içerisinde geri ödeme zorunluluğu getiriyor. Bu durumda ailesiyle kalan öğrenci ortalama (thuiswonend) €5700,katkıda ve yalnız kalan öğrenci (uitwonend) €14.700 katkıda bulunması gerekiyor.

nizi kamuoyuyla paylaşalım.

Bu ayın teziyle ilgili iki öğrencimiz düşüncesini paylaştı. İşte bu ayın tezi: “İki senedir üzerinde durulan ‘sociaal leenstel’ sistemi sayesinde öğrencilerin, bölümlerini daha hızlı okumaları sağlanacaktır” Nazime Tunç – 21, kimya öğrencisi: Hayır, sağlamayacaktır. Sadece küçük bir grup okulunu bu se-

bitireceğine inanıyorum.

Agenda / Studentevents Tema: Terugblik op Gezi’ Organisatie: SV. Eurasia Datum/tijd: 15-01-2013 - 18:30 Waar: Haagse Hogeschool, ovaal 1.53 Aanmelding via info@eurasiasv.nl

Söz Sizde!.. Öğrencileri yakından ilgilendirilen konuları öğrencilerin fikirlerine başvurarak ‘Söz Sizde’ bölümünde yayınlıyoruz. Fikirlerini ve değerlendirmelerini bizlere iletenlere teşekkür ediyoruz.

- Yaklaşık iki yıldır gündemde olan mastır döneminde ‘studiefinancieringin’ iptal edilmesi ve yerine ‘sociaal leenstelsel’ın devreye koyulması bu ay mecliste görüşüldü. Meclis konuyu 0109-2015 tarihine ertelemiştir, müjdeler olsun!

- Mecliste öğrencilerin bel kemiği olan sınırsız toplu taşıma araçlarını(studenten ov) kullanmasının da iptali söz konusu idi.

Studenten ov’de bu ay mecliste görüşüldü ve mastır öğrencileri için geçerli olmak üzere 01-092015 tarihine kadar ertelendi, müjdeler olsun Aynı mastırda olduğu gibi bachelor okuyan öğrenciler içinde

Önümüzdeki ayın tezi: “Okullarda takip ettiğiniz dersler ve sizlere sunulan bilgiler, çalışma hayatında başarılı olabilmek için yeterlidir” Konuyla alakalı olumlu ya da olumsuz olan görüşlerinizi bizlerle paylaşınız ve bu sütunlarda yayımlayarak bizler de düşünceleri-

bepten ötürü daha hızlı okuyacaktır. Hızlı okumanın yanı sıra ‘sociaal leenstelsel’ ailelerin ve öğrencilerin okumaları önünde engel olacaktır. Özellikle kız öğrencilerinin bu açıdan önlerinin kesileceğini düşünüyorum. Hollanda eğitim seviyesi yüksek olan bir ülkedir, bu uygulama seviyeyi düşürecektir.

Gastspreker: Prof. Dr. Orhan Ağırdağ

Seyhan Tanrıverdi – 23, sosyal hukuk danışmanlığı öğrencisi: Evet, aynı bölümü daha uzun sürede okuyan, daha çok ödeyecektir. Bence ‘sociaal leenstel’ ile öğrenciler hem okudukları bölümü hem de vaktinde gerekli puanların alınması konusunda daha bilinçli olacaklardır. Hiç kimse aynısı için daha fazla para ödemek istemez, öğrencilerin büyük kısmının daha çabuk okulunu

Tema: ‘Ben jij de racist’ Organisatie:SV. IQRA Datum/tijd: 17-01-2013 - 18:00 Waar: Erasmus Uni. Campus Woudestijn

tır. Bu yüzden hükümet bu açıklama ve adımdan mesafe almıştır’.

“Fikir özgürlüğü adı altında yapılan bu çalışmayı anlayamıyorum. Gerçeklere ve istatistiklere bakanlar Hollanda’da Müslümanların ne kadar baskı altında yaşadığını açıkça anlayabilir. Maalesef Hollanda’da hiçbir kurum ve kuruluş Müslümanlara hakaret edilmesini engelleyemiyor.”

Aanmelding via lezing@sviqra.nl Gastspreker: Şeyda Buurman-Kutsal (bekend van de grote racisme experiment)

Fitne eken kaos bulur; kaos eken Wilders bulur...

Wilders’in Müslümanlara yeni yıl ‘hediyesi’ İslam ve insanlık düşmanı Geert Wilders, aralık ayının sonlarında doğru ‘anti-İslam’ ismiyle adlandırdığı etiketler yayınladı. ‘İslam zehirdir’, ‘Muhammed hırsıdır’ ve ‘İslam bir yalandır’ yazılı etiketler toplumda büyük tepkiler uyandırdı ve hayli yankı buldu. Uzun süredir söylemlerini Avrupa Birliği’ne yönelten Wilders âdeta Hollanda’da yaşayan Müslümanlara 2014 yılına girerken ‘sizi unutmadım’ mesajı verdi.

Arapça yazılı etiketleri ücretsiz olarak dağıtan Wilders, aralık ayının başında gerçekleştirilen ankete göre Hollanda’nın en çok oy alan siyasetçisi.

Pauw en Witteman programına katılan İbrahim Wijbenga ‘Teorik açıdan şuan başbakan olabilen birisinin bu tür sözler sarf etmesi üzücü ve düşündürü-

cüdür’. dedi.

Aynı programa katılan CMO sözcüsü El Forkanı, ‘etiketleri ve Wilders’i mide bulandırıcı, korkak ve çocuksu olduğunu’ ifade etti. Sizler için, konuyla ilgili siyasilerin ve toplumdan gelen görüşleri sıraladık.

‘PVV’lilere de kapımız açıktır’ Tepkilerin en ilginç olanı ise D66’ın gençlik örgütlenmesinden geldi. Anti-İslam etiketlerini protesto etmek ve tepkilerini ortaya koymak için etiketlerin aynı şablonuyla fakat ‘PVV’lilere de kapımız açıktır’ yazılısını ücretsiz olarak dağıtıyor. Wilders’in etiketlerinin üzerinde bulunan kılıç(şiddeti ifade eden(!)) ise kaldırılmış yerine, refah, huzur ve insaniyeti temsil eden yaprak dalı yerleştirilmiş.

Asscher, başbakan yardımcısı: ‘Etiketler son derece iğrençtir’ Dışişleri Bakanı Timmermans: ‘Dünyada milyarlarca ve Hollanda’da yaşayan yüzbinlerce insana hakaret etmek yanlış-

Dolf Jansen, komedyen: ‘Bütün dinler eş değerdir, ve herkes inancında özgürdür. İnsanlara bu tür muamele yapılması utanç vericidir.’

Joel van Dam, öğrenci: Ben gülünç ve mide bulandırıcı buluyorum, gerçekten! Umarım PVV seçmenleri bu olaydan sonra tekrar tercihlerini gözden geçirirler. Wilders’e karşı güçlü bir sesin oluşturulması lazım.

Seyhan Tanrıverdi, öğrenci:

Mustafa Karkılı, güvenlik görevlisi: Hiç ilgi ve alaka göstermeye gerek yok. Söylenecek hiçbir sözüm yok. İlgi ve alaka gösterdiğimiz takdirde Wilders hedefine ulaşmış olacaktır.

“Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz!” Şair Behçet Necatigil’in beytiyle başladığım bu yazıda, Hollanda’da yaşayan Türk gençlerinin gündemini oluşturan okul, staj ve iş durumlarından bahsetmeye çalışacağım. Fakat bu yazımda “bu yanlıştır, bu doğrudur; şu şöyle ama böyle olmalı” dememeye özen göstereceğim. Bu yazımda sizlere yine geçen yazımda olduğu gibi kendi başıma gelenleri aktarmaya çalışacağım.

Tarih, tam bir sene önce idi. Okulumun üçüncü senesini yarılamış, staj heyecanı başlamıştı. Metroda, trende ve derslerde staj hayallerim başlamıştı. Büyük hayallerle birlikte hemen staj başvurularında bulundum. Sayısını tam olarak bilmiyorum ama, zannedersem toplam kırk başvuru yaptığımı hatırlıyorum.

- 1 ay sonra: Kırk başvurunun yaklaşık onundan haber var, hepsi ret!

- 2 ay sonra: Kırk başvurunun yaklaşık on beşinden haber var, hepsi ret!

- 3 ay sonra: Kırk başvurunun yaklaşık yirmi beşinden haber var, hepsi ret!

Not: Çok iyi hatırlarım, ret mektuplarının bazısında Mvr. Ergin yazıyordu.

Yani özgeçmişime (CV) bile bakılmamış; müracaat edenin kadın mı, erkek mi olduğu bile anlaşılamamıştı. Staj döneminin başlamasına iki hafta kala, üzüntülü, hayal kırıklığına uğramış ve ümitsizlik içerisinde bilgisayarın arkasında oturuyordum. Mailimi karıştırıp canımı çok sıkan ret cevaplarına bakıyordum. Bir sene önce birinin tavsiyesi üzerinde Linkedin sayfası açmıştım, fakat açmakla kalmıştım ve bir daha bakmamıştım. Birden bire dikkatimi bir mail çekti. Çok samimi bir tanıdığımın tamda benim istediğim kurumda çalıştığını gördüm. Büyük bir sevinçle telefonla aradım ve durumu açıkladım. İki gün içerisinde kurumun müdürüyle randevu aldım ve staja alındım. Hatta aklıma geldiğinde gülerim hala. Müdürle planlanan görüşmemiz mail üzerinden on beş dakika sürdü. Görüşmemiz, çoğunlukla müdürün hobisi olan dağcılık sporu hakkında konuşarak geçti. Hele hele mevcut ekonomik durumdan ötürü bırakın staj yerini, iş yeri bulmak biile çok zor. Ben bizzat yaşadım ve anladım ki, bir iletişim(netwerk) ağını kullanmak kırk başvurudan daha etkilidir. Behçet Necatigil’in şiiriyle başladım ve yine onun o manidar şiiriyle yazımı noktalamak istiyorum: “Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz.Ya çaresizsiniz, ya da çare sizsiniz.”

ons pagina

38 bizim sayfa

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 187 - 2013

Söz sizde

Ehliyeti ve arabası olan 25-40 yaşları arasında Selam mamullerinin pazarlamasını yapacak bay ve bayan elemanlar aranmaktadır.

Vakit sıkıntısı olmayanlar tercih edilmektedir...

Müracaat: 06-22 01 01 72

Zuidergracht 47/6, 3763 LS Soest T/F (030) - 699 34 33 Mob. 06 19 202 699

Tebrik Taziye Şifa dileği Taziye Güney Hollanda Bölgemizde 13 yıl muhasiplik yapan Mehmet Tokoğlu’nun babası Mustafa Tokoğlu'nun vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.Merhuma Allah’tan rahmet, başta Mehmet Tokoğlu olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…

NIF- Hasene Abonelerimizden ve Rotterdam Birlik Camii eski başkanlarından Sevgili Şükrü Akhan'ın teyzesinin oğlunun genç yaşta vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.

Merhuma Allah’tan rahmet, başta Şükrü Akhan olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz.

Abonelerimizden ve Rotterdam Birlik Camii eski başkanlarınan, Hollanda Mehteran Koordinatörü Sevgili Ünal Fırat'ın halasının oğlunun genç yaşta vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, başta Ünal Fırat olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…

Torku Hollanda’ya

Şifa Dileği Abonelerimizden ve Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı, Müslüman Yayın Kurumu(MO) Yayın Yönetmeni Sevgili Arif Yakışır'ın eşinin ciddi bir rahatsızlıktan dolayı hastanede tedavi gördüğünü öğrendik. Hastamıza ve sevenlerine geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

Türkiye’nin sevilen markası TORKU şimdi Hollanda’da.

Marketinizden ısrarla isteyiniz…

Şifa Dileği Abonelerimizden ve Schiedam İslam Merkezi Camii üyelerinden, fedakâr, dava ve gönül eri Sevgili Mehmet Kılcı'nın ciddi bir kaza geçirdiğini öğrendik. Hastamıza ve sevenlerine geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

ULU IMPEX tarafından Hollanda ve Belçika’da bölge bayilikleri verilecektir.

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie.

Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/ Yayın Yönetmeni Adnan Şahin Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Zeynel Abidin Kılıç Art Directeurs/Görsel Düzenleme Osman Akın Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Mob. 06-43 85 74 32 Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi Doğukan Ergin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam tel. (010) 471 68 47 fax (010) 471 95 13 / Mob. 06-43 85 74 32 e-mail dogus@dogus.nl website www.dogus.nl Met dank aan: InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu Ingezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden.

Druk/Baskı Wegener

Abonelerimizden Sevgili Ali Akbaş'ın eniştesinin ciddi bir rahatsızlığı olduğu haberini aldık. Hastamıza ve sevenlerine geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz Tebrik Sevgili Emir Osman ve Münevver Öztürk'ün mahdumu Fatih ile Esat ve Ayşe Özcan'ın kerîmesi Zuhal, 29 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen bir düğün töreniyle dünya evine girdiler.Öztürk ve Özcan ailelerini tebrik ediyor, Fatih ve Zuhal'i kutluyor, mutluluklar diliyoruz.

Postbus 3699, 3003 AR Rotterdam T. (010) - 471 68 47 F. (010) - 471 95 13 Mob. 06-53 639 338 (Bij spoedgeval) E-mail cinar@nifonline.nl www.nifonline.nl

Çınar Cenaze Vakfı'ndan vefat eden üyelerine taziye mesajları Ölüm anında elinizden tutan ‘dost bir el’ 1991 yılından beri özellikle Güney Hollanda bölgesine yönelik Cenaze Vakfı olarak hizmet veren Stichting Yeni Çınar’a üye olan pek çok değerli insanımızı kaybettik.

Aşağıda isimleri yazılı olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, geride kalan sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Bu vesileyle hem geçen dönem içerisinde kaybettiğimiz üyelerimizi hem de bütün geçmişlerimizi dua ve Fatihalarla yad edelim.

“En acılı gününüzde yanınızdayız” sloganıyla yaklaşık çeyrek asırdır hizmetinizde olan Cenaze Vakfımız, hayatın bir gerçeği olan ölüm anında elinizden tutan ‘dost bir el’ olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Yıllık çok küçük bir bedel karşılığında vakfımıza yapılan üyelik, toplumsal bir dayanışmanın en güzel örneğini sergilemektedir. Hala üye değilseniz, bu dayanışmaya katılın ve vakfımızın dost elinden tutuverin. Ölümle kim nerede ne vakit ve nasıl buluşacağı belli değil, ama Stichting Yeni Çınar’la buluşmanız çok kolay. Bir telefonla üyeliğiniz başlayacak ve her daim yanınızda olduğumuzu anlayacak ve uzanan elin

dostluğunu, sucaklığını hep hissedecek… Üyelik için Vakfımızı aramanız yeterlidir...

Dua ve Fatihalarla andığımız üyelerimiz... Rahmet ve başsağlığı diliyor, geride kalan kederli ailelere sabr-ı cemil temenni ediyoruz... Vakfımızın sunduğu hizmetten memnunluklarını dile getiren üyelerimize de teşekkürler...

Ali Akkulak Ayfer Uluç Canan Akın Coşkun Esra Malkoç Guldene Köksal Hüseyin Oylum Mehmet Dedeoğlu Mehmet Râşit Eskigil Muhammed Akkaya Mustafa Doğmuş Osman Karadeniz Ayşe Dayıoğlu Ayten Gültekin İlyas Karacaer Deinges Bruyninga Hakkı Akbaş Leman Kaynar Mevlüt Gülmüş Recep Demirtaş Yahya Demir Rabija Hodzic Becirbegovic Jusuf Senad Grabus Veli Poyraz...

Abone

MACHTIGINGSKAART

tat katacak

Stichting Yeni Çınar Cenaze Vakfı

Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging aan de STICHTING DOGUS (Dogus) om van zijn/haar hierondergenoemde (giro-)rekening het bedrag af te schrijven voor jaarlijksabonnement maandblad Dogus. (Abonesi olduğum Doğuş gazetesi için, bağlı olduğu Doğuş Vakfı'na aşağıda belirtilen abone ücretin banka hesap numaramdan çekilmesi için yetki vererek bu formu imzalıyorum.

Tenzij ik mijn abonnement schriftelijk opzeg, zal mijn abonnement automatisch 1 jaar verlengd zijn en de kosten hiervan van mijn bank of girorekening afgeschreven worden. (Aboneliğim yazılı olarak iptal edilmediği sürece, abone sürem 1 yıl otomatik olarak uzatılmış olur.

Over te schrijven / stortingsbedrag: € (abone ücreti)

2 9 ,-

Giro of bankrekening: (banka numarası)

Naam en Voorletters: (Adınız ve Soyadınız)........................................................................................................................

Adres:................................................................................

Geb. datum: (Doğum tarihi)........................................

Telefoon:..........................................................................



SELAM, pazarlama eleman arıyor.

Bu formu doldurduktan sonra mektup zarfına Postcode: (Posta kodu)............................................................ uygun pulu yapıştırıp posta ile aşağıdaki adresimize Woonplaats: (Şehir).................................................................. gönderiniz: Maandblad Dogus afd. abonnementen Datum: (Tarih)............................................................................

Strevelsweg 700 unit 413 3083 AS Rotterdam

E-mail:............................................................................... Handtekening: (İmza)..............................................................

puzzels - raadsels

bilmece - bulmaca 39

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2013

Çengel bulmaca Azot ---------------Avrupa'da bir nehir Oksijen ---------------Minarel yağ

Cerahat ---------------Göz rengi

Kumaş ---------------Bir hesap

Nota ---------------Ajans

Dolaylı anlatım ---------------Terek

Bir harf ---------------Uzuv

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 187 - 2013

Argon ---------------Ağaç kırıntısı

Bir harf

Hakkı gözetme

Amerika'da bir eyalet

Gelir getiren mülk

Kanmış ---------------Oksijen



Azot simge

Karatede derece





Kükürt ---------------Bir harf



Ajans ---------------Uranyum

Fotoğraftaki ölümü şüpheli T.C. Cumhurbaşkanı





İyod simge

Nota ---------------İki eş





Eksiklik ---------------Huzur



Meta

Yavaş ---------------Gümüş



Argon ---------------Uranyum



Azot ---------------Giderme



Argon ---------------Telli çalgı

















Argon ---------------Merhametli



Hidrojen ---------------Helyum

T A A T

Geçen sayının ç

Kuzu sesi



Hala ---------------Bir harf

E N F A L

Genel kü

1- Antalya’nın nın adı nedir?

2- Bir tiyatro o her birine ne a 3- Otomobille 4- İlk büyük T ğunu kim kurm 5- İnsan vücud şekerini azaltıc 6- Çanakkale mizin şehit olm adıyla geçen k 7- Septe boğa 8- Sinemada b kamera karşısı ketlerin tümün 9- Hartum, ha 10- İlk Türk ka 11- Vurun kah 12- 1946 yılın valinde verilen

İbadet etme



Hayvan ---------------Temiz







Kamer

Argon ---------------Fasıla

Utanma ---------------Kumaş



Kalay / kurşunla yapıştırma









Ağırlık ---------------Bir ilimiz

Sınır ---------------Argon













Balık ---------------Af







Mey ---------------Duman

Masal dağı ---------------Kuzu sesi





İyot ---------------Övme

Barınak ---------------Baş

S A Z

Kur'an da süre





Miktar ---------------Bağlaç





Argon ---------------Kırmızı





Radyum ---------------Harf



Karbon ---------------Harf

Bir çalgı

Argon ---------------Bağ





Argon ---------------Fiilde ek



Belge ---------------Seçkin







O













Gıda ---------------Lakırdı

Azot ---------------Su

Kükürt ---------------Kalay

Bir sahabe ---------------Yaren

Üslup ---------------Sancak taşıyan

Oksijen ---------------Nota



M E



Cahil ---------------Potasyum







Tayin ---------------Cahil

Zaman ---------------Hazır







Anadolu yiğidi ---------------Argon

Sürme ---------------Kırmızı

Potasyum ---------------Metre

Gizlenmek ---------------Oksijen

Puan ---------------Dolaylı



Yardım ---------------Argon

Gönül borcu

Kripton

Cilthastalık ---------------Azot













Nota ---------------Durgun





Argon ---------------Valide



Kükürt ---------------Kara parçası

Nikel ---------------Sayı





Eklem ---------------Potasyum



N R E S A K İ N K T A R R A L E B E İ K A M A E F A A R K A A P D A R İ K A F H E H İ E M E

Mehterde çalgı ---------------Gelir











Azot ---------------Erkek keçi



Hayvan barınağı



Sarık sarma ---------------Uzaklık

Başlık ---------------Nota

Asker ---------------Argon

Doktor ---------------Biçimlemek



Hollanda'da nehir ---------------Radyum



Dingil ---------------Harf



Potasyum ---------------Abide







Bir harf



Kısa zaman

Annenin annesi ---------------Beyaz





Yülüme ---------------Helyum

İlgili ---------------Oturmadan

İtriyum ---------------Yoğurt içecek



Ulaşmış ---------------Kötü

Yük taşıyan kimse

Kifayet ---------------Oksijen

Geleceği bilme iddiası ---------------Taşkın





Azot ---------------Bir

Bir nota ---------------Yürekli



Potasyum ---------------Kamboçya' nın plaka işareti

Bağışlama ---------------İdam



Erbap ---------------Hayvan barınağı



Damarda olan ---------------Süre



Bulamaç ---------------Yapıt

A T N D E A R E İ K N S S A A N N R C K Z A A K D E T A M A Ş A R N İ M Z A A A L L A E S T A Y Ö Z A Cetvel ---------------Doktor





Seyrü sefer ---------------Nota





Basınç ---------------Fakat







Karışık ---------------Utanma



Et yiyen ---------------Beyaz

İş arası ---------------Hayvan

Aşırı ---------------Yarar

Valide ---------------Boyut



İ L E H İ T R S İ L A K A B L İ D O T E T A S İ S A K R İ A L A N A M A A D K A O N

Karar ---------------Erbap









Küçük birlik ---------------Askeri

E N M E E B O L A N A T K A İ T N N E K I T E N M A A K L İ N İ A S A K T U R M A A H A A G U T

Emmek emir ---------------Bir gaz



Beyaz ---------------Argon







Ajans ---------------Ayrı turma

Emmek ---------------Genişlik

Babanın kardeşi ---------------İçtinap

Suya girmek ---------------Nikel simge



İnşaat ---------------Kesici alet Eski dilde su ---------------Sermaye

İ D A D N A A İ L A M M F A L A F İ K Y A L Y A A D A Y Y A K A R K A M M Ü N İ S N O T Ü İ N M E L A T A M F A S D E A L E T N İ A T U R 



Asmak ---------------Fotoğraftaki idam edilen Başbakan



Masal dağı



Çengel Geçen bulmaca sayının çözümü



Asmak ---------------Ayakkabı

Donuk ---------------Kıymetli maden



Azot ---------------Çok güzel

Kesin olmayan haber ---------------Tut



Üstünlük ---------------Hayvan

p

bilmece -



Ateş ---------------Oksijen

Birinci ---------------Dolaylı anlatım



Ku'ran da bölüm ---------------İçilen şey

Metre ---------------Azot



Soy ---------------Uygun bulma

Ajans ---------------Yapma, etme

Baryum ---------------Uyma



Meyve kurusu ---------------Yemek deposu

Yaşlık ---------------Krom

Bir harf ---------------Kırmızı



Nota ---------------Uzaklık

Bereket ---------------Sarraf



Kıvam ---------------Metre

Babanın kardeşi ---------------Ölçü



Radyum ---------------Ölümden sonra istenilen

Son ---------------Radyum

İlgi



Kükürt ---------------Yırtıcı kuş

Bir harf ---------------Çok değil



Eski gelenek ---------------Haberleşme



Genişlik ---------------Cüretkâr



Trityum ---------------Utanma duygusu

Bir Sure ---------------Parazit



Hollanda patates kızartması

Cet ---------------Minaredeki ışık

Uzuv ---------------Aydınlık

Karbon simge



Övme ---------------Şiir



Kuş ---------------Koşucu



Eğreti yapı ---------------At yavrusu

Acı ---------------Az sıcak



Göz rengi ---------------Harf

1- Dünyanın deniz seviyesinden en yüksekte olan ve And dağlarında bulunan gölün adı nedir?

2- Bir hava yastığı üzerinde hem hava da hem karada gidebilen ve genellikle askeri amaçlarla kullanılan taşıtın adı nedir?

3- Kınakına ağacından elde edilen ve sıtma tedavisinde kullanılan madde hangisidir?

4- Pamuk ayıklama makinelerine ne denir?

5- 1996 Yaz Olimpiyatları ABD’nin hangi kentinde yapıldı?

6- Rusya Federasyonuna bağlı özerk bir Cumhuriyet olup başkenti Mahçekale olan, İç işlerinde serbest dış işlerinde Rusya Federasyonuna bağlı Cumhuriyetin adı nedir?

7- Osmanlı Padişahları içinde kravatı ilk kez takan kimdir?

8- Avrupa Birliği’nin en fazla önemsediği, her alanda geleceğin teknolojisi olarak adlandırılan bilim dalının adı nedir?

9- Dünyanın ilk haritasını çizen ünlü Türk denizcisi kimdir?

10- Tarihte Türk adıyla kurulan ilk Türk devleti hangisidir?

11- Telefonun mucidi kimdir?

12- Kuzey Atlantik Paktı’nın kısa yazılışı nedir?



Milimetre ---------------Kötü

Aylık gelir

Genel kültür...



Askeri birlik ---------------Gözlem evi

Duman ---------------Sıkıntı

Oksijen



Sürme ---------------Radyum

Yazıt



Beyaz ---------------Kamer



Önder ---------------Avrupa'da bir ırk

pları 4- Teoman arık 8- Rol Edip Adıvar

Karışık renk ---------------Metre

Genel Kültür Sorularının Doğru Cevapları 1- Titicaca (gölü) 2- Howwer Kraft 3- Kinin 4 - Çırçır 5- Atlanta 6- Dağıstan 7- Abdülmecid-8- Nano teknoloji –9- Piri Reis – 10- Gök Türkler – 11- Graham Bell –12 – Nato

Afrika'da bir ülke ---------------Son

Küçük şehir ---------------Tarif

Hazırlayan: Mücahid Çeçen



L

Sudoku

*

Geçen sayının cevapları

*

Sudoku Geçen sayının cevapları

*

* *

* * *

5 9 7 4 8 6 2 3 1

2 3 8 9 5 1 7 6 4

1 4 6 3 7 2 9 8 5

3 7 2 1 4 8 5 9 6

9 8 4 2 6 5 3 1 7

6 1 5 7 3 9 8 4 2

8 6 1 5 2 3 4 7 9

4 2 3 6 9 7 1 5 8

7 5 9 8 1 4 6 2 3

6 8 5 7 3 4 2 9 1

1 4 3 2 8 9 7 5 6

9 7 2 5 6 1 8 4 3

2 9 4 8 1 7 6 3 5

8 5 1 3 2 6 9 7 4

3 6 7 4 9 5 1 2 8

7 3 9 6 5 8 4 1 2

4 2 8 1 7 3 5 6 9

5 1 6 9 4 2 3 8 7

6 1 7 4 9 5 8 2 3

5 3 9 8 2 1 4 6 7

2 4 8 6 3 7 9 5 1

3 9 4 7 1 2 6 8 5

8 6 1 5 4 3 2 7 9

7 5 2 9 6 8 3 1 4

9 8 3 1 7 6 5 4 2

1 2 5 3 8 4 7 9 6

4 7 6 2 5 9 1 3 8

*

**

8 9

1 6

1

2 3

7

7 3 8

5

6

4 6 9

9

3

5 1

1 5

3

9

1 2 1

7

8 3

4 6

6

7

8 2

7

2

1 5

9

8

4 8 9

7

5

4 8

3 7 9 6 8 4 5 2 1

8 4 1 5 3 2 7 9 6

7 1 8 9 5 6 2 3 4

5 2 3 8 4 1 9 6 7

4 9 6 2 7 3 8 1 5

6 3 4 7 2 8 1 5 9

*** * *

9

2 6 5 1 9 7 3 4 8

* * *

9 8 2 4 1 5 6 7 3

8 1 5 7 9 6 4 3 2

5 8 7 6 2 9 3 4 1

9 4 1 5 3 7 6 2 8

3 6 2 1 4 8 7 9 5

7 3 8 9 1 5 2 6 4

1 2 4 8 6 3 9 5 7

6 5 9 4 7 2 1 8 3

4 5 9 1 8 7 3 6 2 8 9 4 7 3 5 2 1 6 5 2 1 6 7 8 9 4 3

2 4 1 7 6 3 8 9 5

6 3 5 2 9 8 7 4 1

8 9 7 1 4 5 3 2 6

7 2 9 3 1 4 6 5 8

3 5 8 6 2 9 4 1 7

1 6 4 5 8 7 9 3 2

2 7 6 3 5 4 8 1 9

4 9 3 2 8 1 5 7 6

1 5 7 3 6 9 4 8 2

5

9

4 6

7

7 2 9

4

9

3

6

7

4 2 6 5 3

3

1

5

1 5 2

7

** 4 3

3 8

7 3

7

4

4 7

9

2

1

1

1

2

8

7

2 9

5

3 6

8 9 7

1

4 3 5

8

2 4

4

9

1

7

2 8

1

8 1 7 5 6

6

6 4

7

3 9

2

4 9 6

7 8 4

***

5

7 6

3

8

8

3

4 2

4 9

2

8 6 7











