Doğuş Dijital Gazete - Sayı 259-260

Page 1

Sevgiye, Özgürlüğe, Adalete, Barış’a Doğuş...

Gönüllere Köprüler Kuruldu Nisan-Mayıs/April-Mei 2020 yıl/jaar 22 sayı/editie 259-260

Türkçe, aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

Bayramınız kutlu olsun!

Bayramınız kutlu olsun!

Ba

yr

am

ın

ızı

te

br

ik

ed

er

iz!

VOEL DE GASTVRIJHEID VAN TURKIJE

hukukburosu.nl - info@koselaw.nl - (0031) 10 - 486 45 64

meram.nl

AF, BARIŞ, RAHMETE GİRİŞ KAPISI, HAKK MENZİLE VARIŞ NOKTASI OLAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN!..

BURUK BIR BAYRAMA . DOGRU...

KORONAVİRÜS VE ETKİLERİ

KORONA'NIN GETİRDİKLERİ VE LEVENDE KORAN

HAMD ETMEK NE BÜYÜK BİR NİMET

MERCEDES KADİR BÜYÜK BİRADERE KARŞI

<<S 03

<<S 05

<<S 07

<<S 09

İlhan Döne: “Hayatımızı ‘Korona öncesi ve sonrası’ diye ikiye ayıracağız”

Erdoğan Yüce: “BU KARANLIK GÜNLER GEÇECEK”

“Bu süreç bizlere kıymetli olan bazı şeylerin farkına varmamızı da sağladı. “Biz” eksenli bir kültür dünyasının bizleri nasıl da zenginleştirdiğini gördük. Arkadaşlarla her hafta cumada, bir düğünde, bir etkinlikte görüşüyorduk. Bu imkânlar elimizden alınınca, alanlar daralınca bunların ne kadar da değerli olduğunu anlamaya başladık.Aile içerisinde de herkes birbirini keşfetme fırsatı buldu. İlişkilerimizi gözden geçirme imkânı oldu. Ben bu sürecin müsbet, olumlu bir tarafının olduğunu da düşünüyorum.”

>> S 14

“Yan yana, omuz omuza normal yaşama döneceğiz…” Meram restoran tarafından hazırlanan ve çok önemli mesajlar içeren video görüntüsü izleyen herkesi kucaklayan, umut ve moral veren nitelikte. “Bu karanlık günler geçecek” diye başlayan görüntüler, bu sürece katkı yapan herkese teşekkür ederek sona eriyor. Virüs öncesi yaşamdan ve Amsterdam’ın eski canlılığından görüntüler eşliğinde en kısa zamanda bizleri güzel, mutlu ve sağlıklı günlerin bulacağının mesajı veriliyor.

>> S 18

KORONAVİRÜS VE KARMAKARIŞIK DUYGULAR, KAFALAR...

RAMAZAN AYINI UĞURLARKEN

VİRÜS VE GÖZÜ ARKADA ALLAH'A ULAŞMAK

ÇARPITILMIŞ TEVHİD ANLAYIŞI...

<<S 13

<<S 15

<<S 16

<<S 17


02

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

redactie

yayın odası

Zeynel Abidin

Bize her ne olduysa

BİZDEN OLDU

S

evgili dostlar merhaba, Hikâyeyi rahmetli babamın bal akıtan dilinden defalarca dinlemiştim. Şimdilerde Pala’mın dilinde. Hikâyenin günümüzü resmeden bir tarafı var, paylaşmak istedim. İşte o meşhur hikâye…

Buruk bir bayram arifesindeyiz…

EDİTÖR

zeynel@dogus.nl

İslam coğrafyalarından yükselen mazlum ve masumların çığlıkları yıllardır bayramlarımızın sevinci, coşkusu üzerine bir karabulut gibi çöktü. İç huzuru, sevinç ve coşkuyla bayram kutlayamadık. Hep buruktu içimiz, eksikti sanki bir yanımız. Salgın nedeniyle bu sene daha buruk bir bayram arifesindeyiz. Dünyanın öbür ucunda bir mazlumun ayağına diken batsa, içimiz kanıyor, yüreğimiz yanıyor. Dünya insanlarının derdiyle dertlenmek, kaygı duymak, onlar için dualar etmek, imkânlar dahilinde maddî destek vermek hem insan hem de Müslüman olmamızın bir gereğidir. Onların uğradıkları zulmü dillendirmek, o zulmü onlara reva görenleri lanetlemek; imanımızın en zayıf noktası da olsa, ne mutlu ki bunları yapabiliyoruz. O zulme çanak tutup, ortak olup alkışlayanlardan beriyiz.

Kabağın sahibi Vaktiyle bir derviş berbere gidip: “Vur usturayı berber efendi”, der. Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar. Tam bir tarafı bitirip usturayı diğer yana vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak: “Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım” diye bağırır. ‘Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder dervişle. “Kabak aşağı, kabak yukarı!” Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz bir kaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı, başı taşlara vura vura can verir. Berber dervişe bakar, sorar: “Bu ceza biraz ağır olmadı mı derviş efendi?” Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir: “Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, bu kabağın da bir sahibi var. Eğer o gücendiyse, bilemem.” Kıssayı hisselendirmek gerekirse, küresel salgın öncesinde elimizde olup da salgınla beraber elimizden alınan nimetlere şükretmemek, olanla yetinmemek, paylaşmayı bilememek, akrabaya sırtımızı dönmek, Yaratanın emirlerine kulak tıkamak; O’nun gücüne gitmiş olabilir, diye düşünüyorum… Kıssadan alınacak olan hisseyi böyle bağlamak istiyorum: İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak için gönderilen bir gruba ait olmak yerine susmayı, uzak durmayı seçmemiz, Allah’ın gücüne gitti ve sahibi olduğu kabağın uğradığı o aşağılık tavrın karşılığını, bedelini en ağır şekilde ödetiyor. Kıssanın hisse yorumunu farklı algıladıysanız, maile yoluyla düşüncelerinizi öğrenmek isterim…

Ramazan Bayramınızı kutlar, esenlikler dileriz.

Yenilikçi ve başarı odaklı hizmetler sunma anlayışıyla hareket eden Av. Dilek Sarıkaş ve Av. Ali Agayev, “Sarikas & Agayev Avukatlık Bürosu” birçok hukukî konularda avukatlık ve danışmanlık hizmet vermektedir. Hukuksal sorunlarınız için bizimle irtibata geçebilirsiniz!

Faaliyet alanlarımız: Oturum Davaları Mesuliyet İş Hukuku Sözleşme Hukuku Sosyal Güvenlik Hukuku Yabancılar Hukuku Kira Hukuku Vize Hukuku Aile ve Boşanma Hukuku

Dünya küresel salgınla mücadeleyi sürdürüyor 15 Mayıs itibariyle dünya genelindeki vaka sayısı 5 milyona yaklaştı. Ölüm sayısı 300 bini aştı. Virüs taşıyan iki milyona yakın insan da iyileşti. Hollanda 11 Mayıs itibariyle aşamalı olarak ilkokulların açılmasına izin verdi. Berber, dişçi, gözlükçü gibi pek çok mekân hizmet vermeye başladı. Camiler de yine ilk etapta 30 kişilik ardından da 1 Haziran itibariyle 100 kişilik katılımlarla ibadete açılacak. Hollanda diğer ülkelere nazaran daha tedbirli ve temkinli davranıyor. Bu arada Hollanda Türk toplumu gurur veren, onur duyulan pek çok eylemin de altına imza atıyor. Sivil toplum kuruluşlarımız, işverenlerimiz, cami ve cemiyetlerimiz bu zorlu süreçte ihtiyaç sahibi olan insanlarımıza maddî ve manevî katkı sunmak için ellerindeki bütün imkânlarla âdeta seferber olmuş durumdalar. Pek çok insanımız da bireysel çağrılarla ihtiyaç sahibi olanlara ulaşmaya çalışıyorlar. Bunlar da insanlığın aydınlık çehresi. Bunları duyunca moralimiz zirve, ümidimiz tavan yapıyor. Gün beraber olma günü, dayanışma, paylaşma, arayıp hal hatır sorma vaktidir… ... Her ne olduysa bize bizden oldu... Misafir olarak geldiğimiz dünyaya ev sahibi gibi davrandık. Çok hor kullandık. Gelecek nesle iyi bir miras bırakamadık. Dünyadan elimizi 10 yıl çeksek, bizlerden sonra gelecek olan insanlığı binlerce yıl sağlıklı bir şekilde barındıracak bir yurt olacağı söyleniyor. O denli kirletmişiz yani. Dokunduğumuz her yeri kirletiyor, kanatıyor, acıtıyoruz. Kainatın ezeli ve ebedi sahibi, kanun koyucusu Allah’ın hükümlerini, emirlerini hiçe sayıyoruz. Makam, menfaat uğruna zulmedenlerin tarafını seçiyor, onların dalkavukluğunu yapıyoruz. Verilen nimetlere şükredemiyoruz. Kanaatkâr olmayı, paylaşmayı unuttuk. Yüreklerde sevgi yerine kin duygularını yeşerttik. Barışı çarmıha gerdik, savaş çığlıklarıyla neslimizi büyüttük. Adalet bize uğramaz, ahlâk, edep bizi tanımaz, dürüstlük yanımızda durmaz oldu. Akrabalar sorulmaz, kardeş kardeşi tanımaz, büyük büyüklüğünü küçük küçüklüğünü bilmez oldu. Her ne olduysa bize bizden oldu. Ve hep azar azar oldu. Azan kul belasını buldu. Çekersek elimizi muhtaçlardan, bihaber olursak yoksullardan açlardan, uzak durursak mazlumlardan, seslerini duymazdan gelirsek masumlardan onların yaşadıklarının aynısıyla sınanırız, sınanıyoruz, sınanacağız...

Dolandırıcılara dikkat… Son günlerde artış gösteren dolandırıcı şebekeleri farklı usullerle insanlarımıza ulaşarak, onları haciz/icra yoluyla korkutarak haksız bir şekilde paralarını almanın uğraşısı içindeler. Gazetemizde, okurlarımızın birebir yaşadıkları bu tür sahtekârlık, dolandırıcılık olaylarını sizlerle paylaşıyoruz. Lütfen size mesaj, mail yoluyla gelen ödemeleri araştırmadan, danışmadan sakın ödemeyin. Sizin de başınızdan geçen bu tür bir hadise var ise, okurlarımızla paylaşmak için bizlere ulaştırabilirsiniz. Vergi Dairesi… Hollanda’da pek çok alanda ırkçı ve ayrımcı olaylarla karşılaşıyoruz, ancak bunun bir devlet kurumu tarafından yapılması, vatandaş olarak devlete olan güvenimizi sarsıyor. Anayasaya göre devlet vatandaşlarını ayrımcılığa karşı korumak zorundadır. Bizzat devletin kendisinin ayrımcılık suçu işlemesi ciddi bir durumdur. Vergi Dairesi (Belastingdienst), gelir vergisi beyannamelerini değerlendirirken insanların etnik kökenlerine (Etnisch profileren) göre davrandıklarını kabul etti. Etnik kökene göre değerlendirme belki kulağınıza masum gelebilir, ama bunun adı resmen ayrımcılıktır. Bundan sonra nasıl bir yol izlenecek, bekleyip göreceğiz ancak hem siyasilerin hem de STK’ların suskunluğu bizim geleceğe olan umudumuzu da törpülüyor. Doğuş Nieuws... 22 yıldır yayım hayatını kesintisiz olarak sürdüren Doğuş Gazetesi, “Dogus Nieuws” adlı dijital bir medya platformu oluşturdu. Sesinizi farklı sosyal medya hesaplarından daha hızlı ve daha geniş kitlelere duyurmak için çalışmalar sona doğru geldi. Güçlü, güvenilir ve izlenebilir bir websitesi bayram sonrası hizmete girecek. Youtube kanalından “KOVID- 19” temalı görüntülü söyleşilerimiz hız kesmeden devam ediyor. Önümüzdeki sayıda konuyla alakalı daha geniş bir bilgi vereceğiz. Yazarlarımız… Her iki toplum yapısını çok iyi bilen, dünya gündemini takip eden, donanımlı, birikimli, dünyaya hoş bir seda bırakmak için koşuşturan çok özel ve güzel insanlarla beraber bu yayın yolculuğunu sürdürmek benim için büyük bir saadet vesilesi. Onların imbiğinden süzülen her bir damla, kelime benim bakış açımda güzellikler oluşturuyor. Bu durumun sizlerin hayatında da yenilikler, güzellikler meydana getirdiğine inanıyorum. Sizleri onların imbiğinden süzülen güzelliklerle baş başa bırakıyorum...Görüş, düşünce ve eleştirilerinizi bekliyorum. ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Mine Gümüş

ons rechten

haklarımız

HUKUK

info@erasmusak.nl

KORONAVİRÜSÜ VE

ETKİLERİ...

B Bir kişinin Koronavirüsüne yakalandığı zaman işvereni bu kişinin maaşını ödemek zorunda. Eğer bir çalışan tedbir amaçlı evden çalışması gerekiyorsa, bu durumda da bu kişinin maaşı ödenmesi gerekiyor. Eğer bir kişi işvereniyle görüşmeden evden çalışmaya karar verirse, işveren maaşı kesebilir.

03

ildiğiniz üzere tüm dünyayı sarstığı gibi Hollanda’yı da sarsan COVID-19 virüsü ve bir diğer adıyla Koronavirüsü dediğimiz pandemiyle karşı karşıyayız. Maalesef bu salgın etkisini hâlen göstermekte. Bu yüzden bir çok kişi hayatında kısıtlamalar yaşarken, haklarını da merak etmekte. Meslektaşım Şerife Süzen-Akdemir hanımefendi geçen sayıda bununla ilgili hukuki konulara değinmişti. Dilerseniz, bu sayıda da bize yöneltilen soruları baz alarak bu konu üzerinden devam edelim. Adliyeler ve devlet kurumları... Bildiğiniz üzere Hollanda’da adliyeler ve çoğu devlet kurumu daha hâlen açılmadı. Bazı şirketler de tamamen kapalı veyahut daha az çalışmakta. Son yapılan basın açıklamasında daha önce alınan çoğu tedbirlerin 20 Mayıs 2020’ye kadar uzatıldığını gördük. Buna rağmen devlet kurumları kararlar almaya ve adliyeler bazı davaları görmeye devam ediyor. Adliyelere ve devlet kurumlarına telefonla ulaşmak mümkündür. Dolayısıyla yapılan başvuruların veya itirazların daha hâlen işleme alındığını görüyoruz. Geçen haftalarda bazı duruşmalar telefon bağlantısı kurularak devam etti. Adliyelerin de avukatlarla istişare ederek çözüm yolu aradığını görüyoruz. RIVM tarafından alınan tedbirler...

Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü (RIVM) rahatsız olduğunuz taktirde evde kalmanızı tavsiye ediyor. Dolayısıyla rahatsız olduğunuz taktirde işvereninizin sizi çalışmaya zorlaması doğru değildir. Çoğu işveren şu anda önlem almak için personelinin evden çalışmasına izin veriyor. Bu yüzden Hollanda’da şu anda çoğu şirket ya kapanmış durumda ya da daha az çalışmakta ve bu durum tabi ki şirket gelirini etkilemekte. Eğer sizde böyle bir durumla karşı karşıyaysanız devlet tarafından sunulan yardımlar için başvuruda bulunabilirsiniz. Koronavirüsü ve maaş... Bir kişinin Koronavirüsüne yakalandığı zaman işvereni bu kişinin maaşını ödemek zorunda. Eğer bir çalışanın tedbir amaçlı evden çalışması gerekiyorsa, bu durumda da bu kişinin maaşı ödenmesi gerekiyor. Eğer bir kişi işvereniyle görüşmeden evden çalışmaya karar verirse, işveren maaşı kesebilir. Bu yüzden işlerin nasıl sürdürüleceğine dair anlaşma yapmak önemlidir. Eğer bir çalışan çocuğuna bakmak zorunda olduğu için işe gidemiyorsa, kısa dönem için işten izin alabilir (‘het kortdurend calamiteitenverlof’). Bu süre uzun sürdüğü taktirde kişi işverenden izin alabilir ve bu günler bu kişinin kendi izin günlerinden kesilebilir. Devlet tarafından şirketlere sunulan imkânlar... ‘NOW’ - ‘Tozo’- ‘TOGS’ Koronavirüsü mücbir bir sebep olduğu için Hollanda devleti şirketlere yardım amaçlı bazı imkânlar sundu. Daha az çalışan bir şirket diğer masrafların yanı sıra personelinin maaşını ödemek zorunda kaldığı için muhtemelen zor durumda kalacaktır. Şirket personelinin işten çıkarılmasını önlemek için devlet yardım paketleri sunuyor. Bu imkânlardan birisi ‘de

Tijdelijke Noodmaatregel Overbrugging voor behoud van Werkgelegenheid’dir. Daha az çalışan şirketler bu yardım için 6 Nisan- 31 Mayıs 20020 tarihleri arasında başvuruda bulunabilir. İki ila dört hafta içerisinde UWV tarafından bir karar verilecektir. Bu başvuruyu yaparken şirket gelirinde 1 Mart 2020’den itibaren %20 düşüklük yaşandığını ispat etmek zorundadır şirket sahibi. Bu tarihten önce şirket gelirinde yaşanan düşüklükler göz önünde bulundurulmayacaktır. Bu ödeneğe başvuru yaptıktan sonra personelinizi yine de işten çıkarmaya çalışırsanız, bu ödenek UWV tarafından size verilmeyecektir ve eğer verildiyse sizden geri istenilecektir. Eğer daha sonra haksız yere sizden bir meblağ geri istenirse böyle bir karara da 6 hafta içerisinde itiraz edebilirsiniz. Küçük çaplı bir şirket sahibiyseniz ve Koronavirüsü yüzünden geliriniz asgari ücret seviyesinin altına düştüyse Mart, Nisan ve Mayıs 2020 aylarında belediyeden yardım (‘Tozo’) almak için başvuruda bulunabilirsiniz. Şirketinizi Koronavirüsü nedeniyle tamamen kapatmak zorunda kaldıysanız € 4000, - yardım (‘TOGS’) almak için 27 Mart ila 26 Haziran 2020 tarihleri arasında başvuruda bulunabilirsiniz. Bu bahsettiğim yardım paketleri için başvuru yaptıktan sonra olumsuz bir karar aldıysanız 6 hafta içerisinde itiraz etmeniz gerekiyor. Bu bahsettiğim ve henüz yeni yürürlüğe giren imkânlar, şirketler için beraberinde birçok soru işareti getiriyor. Diğer yandan bir şirkette görevliyseniz Koronavirüsü nedeniyle zor günler geçiriyor olabilirsiniz. Bu tip durumlarda destek ve bilgi için bana ulaşabilirsiniz. Gelecek dönemde millî sağlığımız ve güvenliğimiz için, halk olarak RIVM’in tavsiyelerine uyarak bu zor dönemi bir an önce ve sağlıklı bir şekilde atlatmanızı diliyorum. ---◄◄

NIF’ten Polis Teşkilatı’na teşekkür ziyareti Hollanda İslam Federasyonu (NIF) Kurumsal İletişim Başkanlığı (KİB), Islam Color, Kadınlar Teşkilatı (KT) ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT), Rotterdam-Zuid polis teşkilatını ziyaret ederek, çalışanlarına teşekkür etti. Kenan Aslan başkanlığındaki ziyaret heyeti, NIF KT Başkanı Necla Erdoğan, Başkan yardımcısı Esma Taner ve komisyon üyesi Mustafa Taner’den oluşuyordu. Polis şefi Fred Westerbeke, kurumlarına gerçekleştirilen bu ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade etti. Hollanda Türk toplumu için bir mesajlarının olup olmadığı sorulduğunda Westerbeke şunları dile getirdi: “Herkesi RIVM - Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü’nün uyarı ve tedbirlerine uymaya davet ediyorum. Ayrıca insanlardan, polisimizin yaptığı görevleri konusundaki anlayışlarını artırmalarını istiyor, bekliyorum” ---◄◄

Haber-Foto: Zeynep Aktalan

HUKUKSAL KONULARDA HER ZAMAN YANINIZDAYIZ! Ramazan Bayramınızı kutlar, esenlikler dileriz.

Çalışma alanlarımız: Yabancılar Hukuku (Oturum, Vize sorunları) İş Hukuku (İşten çıkarılma, iş sözleşmeleri vs.) Aile Hukuku (Boşanma, nafaka, mal rejimi vs.) Kira Hukuku (Kira sözleşmeleri vs.) İcra Hukuku (Alacak-verecek, tahsil davaları) Sosyal Güvenlik Hukuku (işsizlik - hastalık ödemeleri vs.) Schiekade 560, 3032 AZ Rotterdam Tel: 010-4655115 Fax: 010-4657753 E-mail info@erasmusak.nl www.erasmusak.nl

mr. Ş. Süzen-Akdemir mr. M. Gümüş mr. T. Erdal


04

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

haber

Hollanda’da hayat

THY’NİN, İÇ VE DIŞ HAT SEFERLERİ 28 MAYIS’A KADAR İPTAL

WILDERS: “ALLAHU EKBER’İN KORONA SALGININDA ÖLEN TÜRKLERİN SAYISI 68’E ÇIKTI HOLLANDA’DA YERİ YOK”

THY, yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle uçuş durdurma kararını 28 Mayıs’a kadar uzattı. Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Bilal Ekşi, sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, “Biliyoruz zor ama bu mücadeleyi kazanmak için hep beraber biraz daha sabretmemiz lazım. Maalesef, iç ve dış hat tarifeli seferlerimizi 28 Mayıs 2020 tarihine kadar iptal ---◄◄ etmek zorundayız.” ifadelerini kullandı.

Aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (PVV) lideri Geert Wilders, ülkede yeni tip Koronavirüs salgını nedeniyle tedirgin olan Müslümanlara moral vermek amacıyla hoparlörden ezan okunmasından rahatsız oldu. Wilders, sosyal medya hesabından, “Allah-u Ekber’in, camilerin ve İslam’ın Hollanda’da yeri yok” sözleri ile İslamofobik görüntü paylaştı. Ezan sesinin duyulduğu görüntüde, “İslam terörünün çığlığı olan Allah-u Ekber’in hoparlörden çıkan sesi Hollanda’da giderek artmaya başladı. İslami provokatörlük, İslami fethetme isteği” yazısı yer aldı. ---◄◄

................................................................................................................................... ................................................................................................................................... ...................................................................................................................................

.................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................. ..................................................................................................................................................................................................................

Süleyman Koyuncu

platformmedia.nl

HÜKÛMETTEN İŞ DÜNYASINA ACİL YARDIM PAKETİ Korona virüs sebebiyle Hollanda’da hayat durma noktasına geldi. Salgını yavaşlatmaya yönelik alınan tedbirlerin yanı sıra, toplumdaki tedirginlik hayatın her alanında etkisini gösteriyor. Bu durumdan en ağır yara alan kesimlerin başında ise KOBİ’ler (Küçük ve orta ölçekli işletmeler) geliyor. Restoran ve kafeler hükümetin aldığı tedbirler sonucu kapanırken diğer birçok işletmenin gelirlerinde büyük düşüş yaşanmakta. Birçok ülkede olduğu gibi Hollanda Hükûmeti de krizin mümkün olduğunca az iş kaybı ve ekonomik türbülansla atlatılabilmesi için kolları sıvadı. Hollanda ekonomisinin ilk etapta 80 ila 90 milyar Euro gibi bir yükü taşıyabileceğini söyleyen Rutte, devletin iş dünyasına destek vermek için tüm imkânlarını seferber edeceğini söyledi. Açıklanan destek paketinde iş dünyası için halihazırda var olan imkanların genişletilmesi ve bunlar için uygulanan şartların yumuşatılması dikkat çekti. Buna göre zor durumda olan şirketlere çalıştıramadığı personelin masrafı UWV tarafından %70 oranında ödenirken, bu oran alınan kararla 90%’a çıkarıldı. Parttime ve sıfır saatlik kontratı olan personel için de bu imkândan faydalanılabilecek. Ayrıca şirketler önümüzdeki 3 ay vergi ertelemesi alabilecek. Esnetilen şartlar çerçevesinde başvuranlardan hemen maddi durumunun ispatı istenmeyecek. Geliri asgari ücretin altına düşen iş yeri sahipleri (eenmanszaak, vof, Zzp vs.) üç ay gelir yardımı yapılacak. Yapılacak yardımla gelirler asgari ücret seviyesine gelecek. Bu yardım için belediyelere başvurulacak. Normalde bu yardımı alabilmek için haftalarca süren meşakkatli bir süreçten geçilmesi gerekiyordu ve başvuran kişiden önce mal varlığını satıp harcaması bekleniyordu. Yapılan düzenlemeyle iş yeri sahiplerinin birikimi veya eşinin geliri olsa bile bu yardımdan faydalanabilecek ve prosedür kısaltılacak. Alınan önlemler neticesinde iş yerini kapatmak zorunda kalan kafe ve restoran gibi işletmelere bir sefere mahsus €4000.- yardım yapılacak. Bu yardımın sağlanması için çalışmalar hızla devam etmekte. Hükümet tarafından yapılan açıklamada normalde aylar sürecek çalışmanın, insanları mağdur etmemek adına birkaç hafta içerisinde tamamlanmaya çalışıldığı bildirildi. Bir destekte bankalardan Hükümetin açıkladığı destek paketinin ardından bankalardan da hamleler gelmeye başladı. ABN Amro, ING BANK, Rabobank, Volksbank ve Triodosbank ticari kredilerde taksitleri 6 ay erteleme imkânı tanınacağını duyurdu. Ayrıca ABN Amro ve Volksbank krizden dolayı geliri ağır şekilde etkilenen vatandaşların konut kredisi taksitini 3 ay erteleme imkânı vereceğini bildirdi. Önümüzdeki günlerde ülke ekonomisinde derin yaralar açan krizin aşılması ---◄◄ için yeni tedbirlerin alınması bekleniyor.

Hollanda’da yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle hayatını kaybeden Türklerin sayısı 68’e yükseldi. Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkenin farklı yerlerinde ikamet eden Türk vatandaşlarından 68’inin Kovid19’a yenik düştüğünü söyledi. Dişli, vefat edenlerin en gencinin 38, en yaşlısının ise 96 yaşında olduğunu ifade etti. Ülkede Kovid-19 vaka sayısı 39 bin 791’e, salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 4 bin 893’e çıktı. ---◄◄

AB’de 12 ülke, uçuş ücret iadelerinin askıya alınmasını istedi Avrupa Birliği üyesi 12 ülke, Kovid-19 salgını nedeniyle iptal edilen uçuşların ücret iadesine ilişkin kuralların askıya alınmasını talep etti. Avrupa Birliği (AB) üyesi 12 ülke, yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle iptal edilen uçuşların ücret iadesine ilişkin kuralların askıya alınmasını talep etti. Fransa, Hollanda, Belçika, Polonya, Yunanistan, Portekiz, Bulgaristan, Çekya, İrlanda, Letonya, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi, AB Komisyonuna ortak mektup gönderdi. Mektupta, salgının, hava yolculuğu da dahil olmak üzere uluslararası taşımacılığı “benzersiz biçimde etkilediği” kaydedildi. Kovid-19 nedeniyle çok sayıda uçuşun iptal edildiği hatırlatılan mektupta, havacılık firmalarının faaliyet gösterememelerine rağmen işletme maliyetlerinin sürdüğü belirtildi. Mektupta, AB mevzuatı gereği hava yolu şirketlerinin iptal edilen uçuş biletlerinin ücretlerini geri ödemekle yükümlü olduklarına dikkat çekilerek, yolcuların iade talep etmelerinin, hava yolu şirketlerini ciddi bir nakit sıkıntısına sokacağı ifade edildi. Söz konusu mevzuatın hazırlandığı dönemde, Kovid-19 gibi bir krizin ve bunun havacılığa etkilerinin öngörülmediğine işaret edilen mektupta, AB ve üye ülkelerin, yolcuların çıkarlarını gözeterek Avrupa havacılık piyasası yapısını koruması gerektiği vurgulandı. Mektupta, AB Komisyonunun acilen ilgili mevzuatta geçici bir değişiklik yapması ve hava yolu firmalarının ücret iade yollarını seçmesine izin verilmesi çağrısında bulunuldu. Avrupa’da hava yolu firmaları Kovid-19 nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyor. Tüketiciler, son dönemde iptal edilen uçuşların ücret iadesini talep ---◄◄ etmelerine rağmen şirketler onlara hediye çeki veya kupon vermeyi istiyor.

Hollanda’da savaşta yitirilenler anıldı

Foto: Arşiv

Hollanda’da her sene 4 ve 5 Mayıs’ta İkinci Dünya Savaşı’nda ölenlerin anısına, bayraklar yarıya indiriliyor. Hollanda’nın Alman işgalinden kurtuluşunu ‘Özgürlük Günü’ olarak kutlandı. 4 Mayıs saat 20.00’de ülkenin her yerinde İkinci Dünya Savaşı’nda ölenler için iki dakikalık saygı duruşunda duruluyor. Kraliyet ailesinin ve halkın katılımıyla, her sene 4 Mayıs anma programı Amsterdam’daki Dam meydanında organize edildi. Diğer şehirlerde ise her belediye kendi şehrindeki kurum ve kuruluş temsilcileri ile anma programları düzenliyor. Arnhem şehrinde Belediye Başkanı Ahmet Markouch ve sivil toplum kuruluşları Kovid-19 virüsü krizi dolayısıyla ayrı ayır saatlerde şehir merkezindeki Eusebius Kerk meydanındaki heykelin önüne çelenk koydular. 5 Mayıs’ta ise Avrupa’daki Alman işgalinden kurtuluşun yıl dönümü kutlanıyor. ‘Kurtuluş Günü’ olarak adlandırılan 5 Mayıs’ta, özellikle demokratik özgürlüklere ---◄◄ ve barışa vurgu yapılıyor.

Hollanda’da, şartlar yerine getirilirse düğünler yapılabilecek Koronavirüs salgınının uzun sürmesi birçok gencin nişan ve düğün gibi özel günlerini de ertelemelerine neden oldu. Adalet ve Güvenlik bakanlığı, sitesinde Korona ile ilgili sık sorulan sorular arasında Nişan ve Düğünümüzü bu salgın ortamında nasıl yapa biliriz sorusu olduğu belirtiliyor. Düğüne kaç kişi katılabilir? Uzmanlar düğün yada nişana 1.5 metre mesafeyi korumak şartı ile sadece 30 kişi katıla bileceği belirtiliyor. Eğer evleniyorsan en fazla 30 kişi gelin damat dahil katıla biliyor. 1,5 metre mesafe şartını koruyarak Koronavirüs ile mücadele için tüm hijyen önlemlerine uyulması gerekiyor. Uzmanlar; Soğuk algınlığı, burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı, öksürük, ateş, nefes darlığı gibi şikâyetleri olanların evde kalmaları gerektiğini de belirtiyor. Aşağıdaki linkten kuralları öğrenebilirsiniz…. https://www.rijksoverheid.nl/onderwerpen/coronavirus-covid-19/openbaar-en-dagelijks-leven/bruiloften?fb---◄◄ clid=IwAR0ZboTmxTCDy6Mg2iVhcMvglVm3vxE0B2pcsGojJG4Yd_09JfAMkMJFANk

BMsigortam.nl

........................................................................

info@bmsigortam.nl ........................................................................ 013 - 467 52 67 ........................................................................ Bayramınız kutlu olsun!


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Ergün Madak

actualiteit

aktüalite

ANALİZ

ergunmadak@hotmail.com

Korona’nın Getirdikleri

ve Levende Koran

M

art ayının ikinci yarısından beri evdeyiz ve bu durumun daha ne kadar süreceğine dair bir fikrimiz yok. İşlerimizi hep telefonla halletmeye çalışıyoruz ve şu ana kadar iyi de yürüyor. Günlük yürümeye çalışırken Ramazan’ın girmesiyle bu biraz sekteye uğradı. Dün gece saat 23:00 civarı çıkıp yarım saat de olsa yürüdük eşimle.

Levende Koran, en başta Ramazan Güngören ve İlhan Döne gibi Kur’an sevdalısı arkadaşların, ‘Hollandaca rahatlıkla okunabilir ve herkes tarafından anlaşılabilir bir Kur’an olsun’ düşüncesiyle ortaya çıkarılmış bir Kur’an .

Geçen gün telefon görüşmelerini yapmak için kütüphane odasına girdim. Görüşmeleri yaparken, bir yandan da gözüm kütüphanenin dağınıklığına takılıyordu. ‘Eh artık seni de bir düzenlemenin vakti geldi’ diye düşünerek kolları sıvadım. Elektrikli süpürge, toz bezi vs. derken dip köşe temizlik ve yerleştirmeye başladım. İtiraf etmeliyim ki elimdeki 600-800 civarındaki kitaplarımın büyük çoğunluğunu muz kutularına doldurup cemiyetimize bağışlamıştım ve kitaplar 4 yıldır o kutularda bekliyor. Maksadım, mescidin duvarına kütüphane yapıp kitapları herkesin istifadesine sunmaktı. Şimdi ise vakfetmeye kıyamadığım bir kaç kitap ve dergileri tutuyorum elimde. Dergileri yerleştirirken, attığımı düşündüğüm dergileri atmadığımı görünce çok mutlu oldum.

Hizmete devam

Dergiler benim İslam’a ısınmaya başladığım yıllara ait, yani 1986’dan başlıyor. Yaşar Kaplan’ın Ankara’da çıkardığı Aylık Dergi, Ali Bulaç’ın Kitap Dergisi, sevgili dostum İlhan ile beraber üye olduğumuz Bilgi ve Hikmet. Attığımı düşündüğüm ve görünce sevindiğim dergiler ise Solcuların Nokta dergisi (Foto). Peki Korona’nın getirdiği ne? Biraz düzen ve nostalji herhâlde:)

S

chiedam mezarlığında Müslümanlar için ebedi mezarlık açılma projesi, Denk Partisi Schiedam’ın seçim programının en öncelikli maddelerinden biriydi. Koronavirüsü ile birlikte Müslümanların gündemine oturan ‘Nereye defnedileceğiz?’ sorusundan sonra Schiedam Belediyesi ‘Beukenhof’ isimli mezarlıkla masaya oturdu ve İslami usullere göre defin hizmetinin sunulması konusunda karara vardı. Hollanda’da 10 ile 15 yıl aralıklarıyla mezar haklarının satılması birçok

Denk Partisi Schiedam Belediye meclis üyesi Gürcü Polat Işıktaş konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Belediye Başkanımız, böyle bir ihtiyacın Beukenhof mezarlığında karşılanabileceği konusunda girişimlerde bulundu ve olumlu bir sonuç aldık. Defin sırasında bütün dini vecibeler dikkate alınmaktadır. İkinci ve üçüncü nesil şimdi Hollanda’ya gömülmeyi tercih ediyor. Onlar burada hayatlarını, ailelerini ve nesillerini inşa ettiler. Vefatlarında da burada, onlarla beraber kalmak, yakınlarda olmak ve onların her zaman ziyaret edecekleri bir mesafede bulunmak istiyorlar. Bu çok güzel bir duygu. Anne, baba ve yakınlarınızın mezarlarını ziyaret etmek için Türkiye’ye gitmenize gerek kalmayacak. Beukenhof Mezarlığı’ndaki arazi parçası 150 kişilik mezar alanı sunmaktadır. Şimdiye kadar üç cenaze töreni gerçekleşti ve herkes memnun olarak ayrıldı. Kısa vadede daha fazla yere ihtiyaç olursa, elbette bunu Beukenhof ve Schiedam belediyesi birlikte istişare edip, gereken yapılacaktır” Doğuş Haber Merkezi ---◄◄

Bayramınız kutlu olsun! Bayramınız kutlu olsun!

Coppens’a tercüme ettirmeye başladık ve ilk bölümünü yayınladık: Samenvatting van de weg van de strevers (lezenleven.nl/boeken).

Levende Koran Levende Koran, en başta Ramazan Güngören ve İlhan Döne gibi Kur’an sevdalısı arkadaşların, ‘Hollandaca rahatlıkla okunabilir ve herkes tarafından anlaşılabilir bir Kur’an olsun’ düşüncesiyle ortaya çıkarılmış bir Kur’an. Bu arkadaşlarla beraber bundan 7-8 yıl önce Hollandaca İslami yayım dünyasını İslami kaynaklar konusunda zenginleştirmek için yola çıkıp Stichting Lezen Leven’i resmî olarak kurduk. İlk iş olarak Levende Koran’ı bastık, ardından İmam Gazâlî’nin İhya’sının özetini yazan Suriyeli yazar El Makdisi’nin kitabını Arapçadan Hollandacaya sevgili Pieter

Müslümanın Hollanda’da defin edilmesi için engel oluşturuyordu. Yeni uygulamayla birlikte Beukenhof Mezarlığı, ebedi mezar haklarını sunmaya başlayacağını beyan etti. İki yıl sonra, bu rüya gerçekleşti ve Beukenhof Mezarlığı bu amaçla hizmete açıldı. Denk Partisi Schiedam meclis üyelerinin gayretiyle, vefat eden Müslümanların ebedi istirahatgâhı olan İslami bölüm, şimdilik 150 kişilik kapasiteye sahip. Müslümanların, özellikle Korona krizi nedeniyle kendi ülkelerinde defnedilemedikleri için İslami mezarlık yerlerine büyük talep var.

Schiedam’da İslami usüllere göre defin dönemi başladı

05

Gelelim Levende Koran’a: Elimizdeki 1. baskı Kur’an bitince son 2 yılımızı 2. baskının çalışmalarına ayırdık ve Rabbimize; Ramazan’ın başlamasına 4 gün kala elimize teslim ettirdiği için sonsuz hamd ediyoruz. Çünkü Ramazan; başlı başına “Kur’an ayı” demek. Projede görev alan arkadaşlarda, yani mütercimler, kitabı gözden geçirenler, maddî destek olanlar ve baskı sürecini takip edenlerde, kitabı ilk ellerine aldığında zannediyorum aynı his oluşuyordur: Ya Rabbi, Sana karşılıksız hizmet etmek, karşılığını da almak insanı ne kadar da mutlu ediyor. Sana sonsuz şükürler olsun. Dileğimiz Hollandaca Kur’an okumak isteyen herkesi onunla buluşturmak. Özellikle de Ramazan ayında. Stichting Lezen Leven ve Levende Koran’la tanışmak isteyenler buyurun siteye: www.lezenleven.nl. ---◄◄

DENK, Schiedam halkı için milyonlarca euro ayırdı

S

chiedamDenk Partisi’nin desteği ile sunulan önerge, 28 Ocak’ta yapılan belediye meclisi toplantısında büyük çoğunluk ile kabul edildi. Bu önerge ile, Eneco hisseleri satışa çıkarıldı ve €42 milyon euroluk gelir elde edildi. DENK partisi, koalisyon partilerinin bazıları ile Nisan 2019 tarihinde Eneco hisselerini satmak için harekete geçmesi sonucu, partinin büyük katkısı ile meclis çoğunluğu elde edilmişti. DENK Schiedam Grup Başkanı Doğukan Ergin yaptığı açıklamada, “Şehrimizi daha güzel hâle getirip yeşillendireceğiz (€6,5 milyon), çocuk parkları ve spor imkânlarını geliştireceğiz (€1 milyon), yaşlılarımıza ve engelli vatandaşlarımıza uygun evler yapacağız (€5 milyon) ve halkımızın sosyal düzeyini geliştireceğiz (€0,5 milyon)”. dedi. Ayrıca muhalefet olan DENK partisinin paylaşımda anahtar parti ve kilit parti olması rolüne değinen Doğukan Ergin: “Parti olarak vatandaşlarımızdan büyük destek gördük ve sandıktan ikinci parti olarak çıktık. Seçildiğimiz günden itibaren seçmenimizin haklarını savunduk ve vatandaşlarımızın gündelik sorunlarına ciddi çare sunduğumuz için ayrıca mutluyum.” ifadesini kullandı. ---◄◄

Jilpaq Holding BV 15 yıldır sadece restoran ve döner dükkânlarına toptan satış yaparak hizmet vermektedir. 1 Nisan itibariyle geçici olarak Koronavirus nedeniyle bütün ürünlerimizi, halka özel satışlar yapma kararı almıştır. Tüm halkımız davetlidir


06

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

dossier

dosya

Gündem

HOLLANDA’DA KOVİD-19 ÖNLEMLERİ AŞAMALI GEVŞETİLECEK

H

ollanda’da yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede önlemler adım adım gevşetilecek. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, yaptığı basın açıklamasında, ülkede Kovid-19 nedeniyle vefat edenlerin sayısında düşüş yaşanmasından dolayı önlemlerin 1 Eylül’e kadar 1,5 metre mesafe ve hijyen kurallarına uyma şartıyla aşamalı gevşetileceğini söyledi. Normal hayata geçişin uzun bir zaman alacağının altını çizen Rutte, 11 Mayıs’tan itibaren berber, güzellik salonu ve kuaför gibi yakın temasta bulunulan mesleklerin randevulu olması şartıyla açılacağını bildirdi. Rutte, 11 Mayıs’tan itibaren kütüphanelerin de açılacağını ve yetişkinlerin temasta

bulunmadan açık alanlarda spor yapabileceğini ifade etti. Mümkün olduğu takdirde 1 Haziran’dan itibaren restoran, kafe, müze ve sinemaların açılacağını dile getiren Rutte, personelle beraber en fazla 30 kişinin içeride bulunabileceğini, restoranların teras kısmının ise tamamen açılacağını kaydetti. Rutte, toplu taşıma araçlarının bu tarihten itibaren tam hizmet sunacağını, istasyonlarda sosyal mesafenin korunacağını, araçlarda ise yolcuların maske takmasının şart olduğunu aktardı. Liselerin 15 Haziran’dan itibaren eğitime başlayacağını anlatan Rutte, ibadethane, cenaze ve düğünlerde 1 Temmuz’dan itibaren 100 kişinin bir araya gelebileceğini açıkladı. Ülke içindeki tatil yerlerinin de bu

Hollanda’daki 302 Türk vatandaşı tahliye edildi

A

ralarında 7 bebeğin de bulunduğu 302 Türk vatandaşı, yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında Türkiye’ye getirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı, ve Dışişleri Bakanlığının çalışmasıyla başlatılan tahliye operasyonu kapsamında, Hollanda’dan Türk vatandaşlarını getiren THY “Ege” uçağı, Ankara Esenboğa Havalimanı’na indi. Uçağa ilk olarak sağlık görevlileri girdi ve yolcuların vücut ısılarını ölçtü. Daha sonra engelli bir vatandaşın tekerlekli sandalyesi, bebek arabaları ve yolcuların valizleri, uçağın kargo bölümünden aprona indirildi. Toplanan pasaportların kontrol edilmesinin ardından yolcular, uçaktan sırayla aprona inip valizlerini alarak otobüslere yerleşti. Pasaport kontrolü sonrasında yolcular, apronda bekletilen otobüslerle karantina sürecini geçirecekleri Gölbaşı’ndaki Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurduna gönderildi. ---◄◄

tarihte açılacağını söyleyen Rutte, restoran ve kafelerin ise bu tarihten itibaren 100 kişiye hizmet sunabileceğini duyurdu. Başbakan, 1 Eylül’den itibaren ise tüm spor alanları ve spor okullarının açılacağını sözlerine ekledi. Hollanda hükümeti, 21 Nisan’da, kreşler ve özel eğitim merkezlerinin 11 Mayıs, ortaöğretim kurumlarının ise 1 Haziran’da eğitime başlayacağını açıklamıştı. Hükümet, 18 yaş altındakilerin 1,5 metrelik sosyal mesafe kuralına uymak kaydıyla 28 Nisan’dan itibaren açık alanlarda spor yapabileceğini duyurmuştu. Bakımevinde kalan yaşlılara ziyaret kısıtlaması ve çalışanlar için yakın mesafe gibi geçerli kısıtlamaların ise 20 Mayıs’a kadar devam edeceği belirtilmişti. ---◄◄

Avrupalı Türklerin tatil yolculuğu bu yıl zora girdi

K

oronavirüs, bu yıl okul tatili döneminde otomobil ile Türkiye seyahatini zora soktu. Güzergâh üzerindeki ülkelerde sınırlar kapalı!! Zamanlarının bir kısmını Türkiye’de, bir kısmını da Avrupa ülkelerinde geçiren emekli Türkler, nisan ayı başından itibaren otomobilleri ile Türkiye yolculuğuna çıkamadı. Koronavirüs önlemleri kapsamında ülkelerin, sınırlarını kapatma sürelerini sürekli ötelemesi nedeniyle okul tatili döneminde de Sıla Yolu seyahati zora girdi. Virüsü içeride kontrol altına almaya çabalayan ülkeler, sınırlarını salgın tehlikesi bitene dek kapalı tutmayı planlıyor. Verilen en erken tarih Çekya’dan 13 Haziran olarak geldi. Çoğu ülke de temmuz ayına kadar sınırlarını açmayı uygun bulmuyor. Bu yıl Türklerin yoğun yaşadığı Berlin’de okullar, 19 Haziran’da son dersi yapacak. Berlin gibi onu takip eden eyaletlerde de seyahat şimdilik mümkün görünmüyor. ---◄◄

Hollanda’da futbol liginde bu sezon şampiyon çıkmayacak

G

elecek sezon Avrupa kupalarına katılacak takımlar mevcut puan durumuna göre belirlendi

Buna göre, lider Ajax UEFA Şampiyonlar Ligi play-off turunda, ikinci AZ Alkmaar ön elemelerde mücadele edecek.

Hollanda Kraliyet Futbol Federasyonu (KNVB), yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 2019-2020 sezonunun iptal edildiğini duyurdu. Federasyondan yapılan açıklamada, liglerde şampiyon çıkmayacağı, küme düşme ve yükselme olmayacağı belirtildi. Gelecek sezon Avrupa kupalarına katılacak takımların ise mevcut puan durumuna göre belirlendiği kaydedildi.

Üçüncü sırada yer alan Feyenoord doğrudan UEFA Avrupa Ligi’ne giderken, dördüncü PSV ve beşinci Willem II ön elemelere katılacak. Açıklamada, alınan bu kararların UEFA’nın onayına tabi olduğu aktarıldı.

Garafik ve şemalarla Korona süreci

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Koronavirüs nedeniyle spor karşılaşmaları dahil büyük etkinliklerin 1 Eylül’e kadar yasaklandığını açıklamıştı. ---◄◄

10 Mayıs 2020 itibariyle

Ülke

Vaka

ABD

1160840 67448

173725

İspanya

245567

25100

146233

İtalya

209328

28710

79914

İngiltere

182260

28131

Fransa

168396

24760

50562

6812

130600

Almanya 164967

Ölüm

Tedavi Edilen

Rusya

134687 1280

16639

Türkiye

124375

3336

58259

Brezilya

97100

6761

40937

İran

96448

6156

77350

Çin

82877

4633

77713

Belçika

49906

7844

12309

Hollanda

40236

5082


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Havva Koç

prizma

kochavva@live.nl üzerimize veriyorsun ki, hatırlayalım, hamd edelim diye. Bu da senin yüceliğinden, şanından olsa gerek.

Ne Büyük Nimet...

D Bu hayat bizim hayatımız, Ali’nin, Ayşe’nin hayatı değil, kendi hayatımıza bırakın da kendimiz yön verelim. Hayat kısa olabilir fakat asla sorumsuz değil...

07 AYNA

Hamd Etmek

üşünüyorum da, hamd etmek ne büyük nimet. Herkes, bilinçli ya da bilinçsiz her nimete hamd edemeyebiliyor.

Unutuyoruz, vakit yetmiyor, farkında değiliz vs. bir çok nedeni olabilir. Bir kaç haftadır dizimin ağrısından ağlayacak duruma gelmiştim. Evet bildiğimiz, basit her hareketimizi rahatlıkla yaptırdığımız, hor kullandığımız, çalışma sisteminin ne kadar hassas olduğunun farkında olmadığımızdır. Ayaklarını altına alıp tahiyyat oturuşunun ne kadar hamd sebebi olduğunu, merdivenlerden birer, ikişer artistlik hareketlerle iniş, çıkışın ne kadar çok hamd sebebi olduğunu, bisiklet sürerken dizin kıvrımlarının ne kadar hamd sebebi olduğunu, koltukta, sandalyede sıradan bir oturuşun bile ne kadar hamd sebebi olduğunu bilemedik. “Yarab, kudretinden sual olmaz derler ya” ne güzel, ne muazzam üzerine yaratmışsın bizi. Biz ise, vücudumuzun her uzvu, “normal, kendiliğinden” der gibi, tefekkür edip hamd etmekten yoksun kalmışız. Bu noktalarda bile ufak ufak, ağrılar, hastalıklar

Ramazan’ı Şerif Ramazan’ı Şerif’i yarıladığımız şu günler, o kadar mutlu, heyecanlı, mesudum ki… Eminim bir çok hanede de bu duygular yaşanıyordur. Evet belki aile, arkadaş, akraba davetlerinden, camiden, mukabelelerden, teravihlerden uzak kaldık lakin, Allah (cc) ile uzak olan aramızı yakınlaştırmak için fırsatımız oldu. Ahireti daha da bir canla, başla düşündük. Sorumlu olduğumuz aile efradımızla, çocuklarımızla daha da bir yakın bağ kurduk. Evin tüm bireylerinin evde olmasıyla, beraber online mukabele takip ettik, ev içerisinde iş bölümü yaptık, mutfakta sahur ve iftar için her birey marifetini gösterdi, yeni deneyimlerimiz oldu. Sanırım kendi ekmeğini evde yapmayan kimse kalmamıştır. Namazları çekirdek aile cemaatimiz ile kılma fırsatımız oldu. Canlı online toplantılarına, sohbetlerine beraber eşlik ettik. İleriki hayatımıza yönelik bol bol fikirlerimizi, düşüncelerimizi konuşup istişare ettik, birlikte karar aldık. Yardıma muhtaç insanlara yardım etmek için sadece kendi teşkilatımız, camimizle değil, tüm şehir halkı ile organize olup din, ırk, gözetmeyip beraber yardım yapmanın hazzını yaşadık. Ezanların dışarıda hoparlör ile okunmasına ne demeli? “Hamd” diyorum, “Şükür” diyorum…

COVID- 19 Yakından tanıyanlar bilir ki, ara ara dile getirdiğim bir isteğim vardı: “İmkânım olsa da, dünya dönüp, herkes normal hayatını yaşarken, şöyle bir kenara oturup, nefes alsam, tefekkür etsem, yaşadığım hayatı gözden geçirip, kendime bir yol haritası belirlesem.” Evet şuna COVİD- 19 nedeni ile sanki biraz yaşadığımız hayatı gözden geçirip, ikinci bir şans verilmişçesine değerlendirme fırsatımız oldu gibi. Tabi bu durumun farklı boyutları da var lakin, bence bize düşen diğer bir nokta, bu kriz ortamını lehimize nasıl çevirebileceğimizdir.. Ne dersiniz? Mesela bir çoğumuz 6 haftadır işe gidip gelmiyor, sosyal hiç bir aktivitemiz yok, sadece aile bireylerimizle evdeyiz. Belki maddî boyutunda zarar görmüş olabiliriz, lakin manevî boyutta çok şeyler kazandığımızı düşünüyorum. Şayet manevî boyutta pek bir şey kazanmadığınızı düşünüyorsanız, geç kalmış sayılmazsınız. Aile bireylerinizi tanıyınız, bol bol vücut uzuvlarınıza, gökyüzüne, ağaçlara, binalara, hayvanlara bakarak tefekkür ediniz, “neden yaratıldık?” bu soruya cevap arayınız. Bu hayat bizim hayatımız, Ali’nin, Ayşe’nin hayatı değil, kendi hayatımıza bırakın da kendimiz yön verelim. Hayat kısa olabilir fakat asla sorumsuz değil... ---◄◄

Musibetleri merhamete çevirenler...

HDV şubeleri, din görevlileriyle beraber yardımlara devam ediyor

prisma

HDV Rotterdam Kocatepe Camii ayrıca sosyal mesafeye dikkat çekmek için parkta ve sokaklarda vatandaşları bilgilendirdi.

H

DV’ye bağlı camiler Ramazan ayının bereketiyle yaşlıların ve ihtiyaç sahiplerinin gönlünü alıp, iftar paketi dağıtmaya devam ediyor. Koronavirüs salgını nedeniyle dışarıya çıkmakta zorlanan yaşlı, zayıf, ihtiyaç sahibi ve kronik rahatsızlığı bulunan aileleri ziyaret ederek ihtiyaçlarını

giderip gönüllerini aldı. Bunun yanı sıra HDV’ye bağlı birçok cami yönetimleri ve gençlik kolları ayrım yapmadan toplumun ihtiyaç sahibi kesimlerine ulaşmaktadır. Ziyaret edilen aileler bu organizasyonu yapanlara teşekkür ederek memnuniyetlerini dile getirdiler. HDV Kampen Nebi Camii, Zwolle Ulu Camii, HDV Duisburg Anadolu ve HDV Rotterdam Kocatepe yöneticileri, din görevlileri ve gönüllülerle beraber ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırdılar.

HDV Camilerimiz Yardımlara Devam Ediyor Bunun yanı sıra HDV Gençlik Kolları İyilik Hareketi ayrım yapmadan toplumun ihtiyaç sahibi kesimlerine ulaşıp, Ramazanlarını tebrik ederek imsakiye, gül, kitap, çikolata vb. ikramlarda bulunuyor. Ziyaret edilen aileler bu organizasyonu yapanlara teşekkür ederek memnuniyetlerini dile getirdiler. HDV Best Mescidi Kuba Camii, HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii, HDV Enschede Selimiye Camii, HDV Etten-Leur Bilali Habeşi Camii, HDV Harderwijk Mehmet Akif Ersoy Camii, HDV Hengelo Ayasofya Camii, HDV Beverwijk Akşemseddin Camii ve daha bir çok şube yöneticileri, din görevlileri, kadın kolları, genç kız kolları ve gönüllülerle beraber ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırdılar. Haber-Fotoğraf: HDV Basın Masası ---◄◄

Bayramınız mübarek olsun!

Bayramınız kutlu olsun!

Oz&Er FOOD B.V.

Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com

Groothandelsmarkt 69-78 3044 HC Rotterdam info@tur-ned.nl www.tur-ned.nl +31(0)10 43 78 812

Hakkımızda... Tur-Ned International Trading BV firması 1992 yılında kurulmuş, 27 yıldan beri etnik piyasada kuru gıda grubu ürünlerde Türkiye’nin ve Dünyanın kaliteli markaların marketlere tedariğini yapmaktadır. Bünyemizde yaklaşık 60’a yakın kaliteli marka ürünleri bulunmaktadır. Türkiye’nin önde gelen, AKFA, ALTINDAMLA, BAKAN, BAŞHAN, ÇAYKUR, COLOMBO ÇAYLARI, ECE, HAZAL, MARMARA BİRLİK ZEYTİNLERİ, NUHUN ANKARA MAKARNASI, ÖNCÜ, ORKİDE ve TUKAŞ gibi kalitede öncü markaları Rotterdam toptancı halinde 1500 m2’lik satış mağazasında ve günlük dağıtım ağıyla müşterilerinin hizmetine sunmaktadır. Haftanın 5 günü (Pazartesi-Cuma) Hollanda’nın tüm bölgelerine servisle ürünlerimizi ulaştırmaktayız. İş ortaklarımızın taleplerini yerine getirebilmek ve tüketicinin kaliteli ürünlerle bulaşmasını sağlamak için yönetim, pazarlama ve servisteki ekibimizle en iyi tedarikçi olabilme prensibiyle çalışmaktayız.


08

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

haber

Hollanda’da hayat

HOLLANDA’DA CEMİYET/SOSYAL HAYAT

HABERLER...

.........................................................................................................................................................................................................................................

Hollanda gündemini yakından takip eden ve bu gündemleri kendi sosyal medya hesaplarında yorumlarıyla paylaşan pek çok insanımız var. Bundan böyle gündeme ilişkin paylaşımları, zaman zaman gazetemizde de değerlendireceğiz. Sizlerden de bu konuda katkı bekliyoruz...

HOKAF, ihtiyaç sahibi 300 aileye yardım eli uzattı

Hollanda’daki Sivaslılardan ihtiyaç sahibi ailelere destek

Hollanda Beyazay Derneği ev sahipliğinde gurbetçilere online moral konseri verildi

Kısa adı HOKAF olan Hollanda Karamanlılar Federasyonu, Ramazan ayına girilen şu günlerde ihtiyaç sahiplerine 301 kumanya (gıda kolisi) yardımında bulundu. Yardım kolileri, başta konsolosluklar olmak üzere federasyonlar, camiler ve diğer kurumların önerdiği ihtiyaç sahibi kişi ve aile listelerine göre, ramazan ayının 3`üncü günü ulaştırıldı. Gerçekleştirilen yardım kampanyası konusunda açıklamalarda bulunan HOKAF Başkanı Adem Güneş, “Hollanda`daki ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız ile diğer Müslüman ülkelerden kardeşlerimizin bu zor günlerinde yanlarında olmak istedik. 301 aileye kumanya kampanyası vesile ile, başta bağışçılar olmak üzere, fedakarca çalışan HOKAF yönetimi gönüllülerine ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz” dedi. ---◄◄

Hollanda Sivaslılar Platformutarafından başlatılan ve hayırseverlerin yaptıkları bağışlarla hazırlanan yardım paketleri, Amsterdam’daki Gıda Bankası (Voedselbank) aracılığı ile ihtiyaç sahibi gelir düzeyi düşük ailelere ulaştırılmak üzere dağıtılacak. Kumanya paketlerinde, bulgur, pirinç, makarna, salça, şeker, peynir, sucuk ve hijyenik temizlik malzemesi yer aldı. Hollanda Sivaslılar Platformu, Ramazan ayı dolayısıyla Koronavirüs salgınından olumsuz etkilenen dar gelirli ve ihtiyaç sahibi 125 aileye gıda ve hijyenik temizlik malzemesi yardımında bulundu. Hayırseverlerin ve iş adamlarının bağışları ve katkılarıyla temin edilen gıda ve hijyenik temizlik malzemesinden oluşan paketler, Hollanda’nın Başkenti Amsterdam’da ihtiyaç sahibi gelir düzeyi düşük ailelere haftalık erzak yardımını sağlayan Bos en Lommer Gıda Bankası(Voedselbank)’na dağıtılmak üzere teslim edildi. ---◄◄

Taner Akkuş Beyefendinin mimarı olan “ Yedi Ülke, Yedi Bölge” proje kapsamında ünlü Sanatçıların katıldığı online konsere Hollanda Beyazay Derneği olarak ev sahipliği yaptık. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs vaka sayısının artmasını önlemek adına sokağa çıkma yasakları ile birlikte evde kal çağrıları devam ederken, ülkemizdeki sevenlerine ve yakınlarına özlem duyan gurbetçi vatandaşlarımıza yönelik ‘Yedi Ülke, Yedi Bölge‘ Projesi kapsamında dünyada ilk kez online uzaktan moral konseri verildi. Ünlü sanatçılar Latif Doğan, Berdan Mardini, Aydın Aydın, Şafak Sönmez, Aynur Güneş, Hasan Yılmaz ve komedyen Mülayim Çimen‘in evinden şarkıları ile online olarak katıldığı programın moderatörlüğünü Analiz Uzmanı Taner Akkuş ile TBMM Meclis TV Spikeri Handan Musaoğlu yaptı, ünlü bestekar Ömer Faruk Güney ve şaire Elif Özallı şiirleri ile uzaktan online mini bir konser verdi. ---◄◄

KOVİD-19 önlemlerine karşı izinsiz protesto

Hollanda Can Erzincanlılar Vakfı yardımlarına devam ediyor

Hollanda’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemlerini protesto etmek için gösteri düzenlendi. Yerel basında çıkan haberlerde, Lahey kentinde bulunan Hollanda Parlamentosu önünde Kovid-19 önlemlerini protesto etmek amacıyla yaklaşık 150 kişi tarafından izinsiz gösteri düzenlendiği belirtildi. Haberlerde, göstericilerin “Tecridi durdur” ve “Hayat ölümden önce gelir” pankartları taşıyıp, “şimdi özgürlük” sloganı atarak hükümeti korku yaymakla suçladıkları ifade edildi. Polis, göstericilerin 1,5 metre sosyal mesafeye uymadığı gerekçesi ile protestoyu sona erdirdi.. ---◄◄

Hollanda Can Erzincanlılar Vakfı tarafindan başlatılan Gıda paketi desteği kampayası ile ilgili açıklamada Bulunan Vakıf Baskanı Murat Kurt: “Umutla, heyecanla başlattığımız Halkımızla Dayanışma Kampanyamızı mutlulukla sonlandırdık. Bu anlamda Kampanyamızda dayanışmanın en Güzel Örneğini ortaya koyanlara bin selam olsun! Hollanda Can Erzincanlılar Vakfı olarak kısa bir zaman içinde sadece WhatsApp üzerinden başlatmış olduğumuz GIDA DESTEĞİ PAKETİ kampanyamız çok büyük bir destek gördü. Bu kampanya için desteklerini esirgemeyen Vakfımızın Eğitim Gönüllülerine, Lokmalarını KM’lerce uzaktaki yurttaşlarımızla paylaşan Dayanışmanın ve paylaşmanın en güzel örneğini ortaya koyan yürekleri zengin dostalarımıza en içten duygularımızla teşekkür ederiz.” dedi. Hollanda Can Erzincanlılar Vakfı Saymanı Mehmet Can da konu ile ilgili olarak “Yapılan bu kampanyada toplam 293 ailemize Gıda Destek paketi gönderilmiştir. Toplam €:7450 bağış yapılmış bunun €:7375 gıda paketlerine gönderilmiştir.”dedi. ---◄◄

Çok sayıda ‘corona-ww’ başvurusu Hollanda’da yaklaşık 50.000 şirket, Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı’ndan çalışma sürelerini kısıtlamak için başvuruda bulundu. Sosyal Güvenlik Kurumu UVW, werktijdkorting adı altında şirkete yardımda bulunuyor. Hollanda’da yaklaşık 50.000 şirket, Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı’ndan çalışma sürelerini kısıtlamak için başvuruda bulundu. Şirketler, yeni korona virüsünün sonuçları nedeniyle önümüzdeki iki hafta içinde çok daha az çalışmayı veya hiç çalışmamayı düşünüyor. Liste gittikçe büyüyor. Bu hafta sonundan önce sayı 5000 şirketteydi, Mart başında bu programı kullanmak isteyen sadece birkaç yüz şirket vardı. Şimdi ise 50 bin şirkete yaklaştığı belirtildi. Pazar gününden itibaren kafe, restoran, spor klüpleri, saunalar, kahvehaneler, tiyatro ve eğlence merkezleri 3 haftalığına kapatıldı. Hollanda’daki kamu yaşamının büyük bir kısmı kapatıldı. İşverenlerin maliyetleri azaltması için tanınan hak ile bir nebze olsun rahatlama sağlanması bekleniyor. Eğer işverenseniz, UWV nin sunduğu bu indirim ve yardımdan faydalanabilirsiniz. ---◄◄

HOLLANDA’DA MÜSLÜMANLARDAN SAĞLIK PERSONELİNE TEŞEKKÜR ZİYARETİ Hollanda İslam Federasyonu (NIF) Kurumsal İletişim Başkanlığı (KİB), Islam Color, Kadınlar Teşkilatı (KT) ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT), Rotterdam’da bulunan Ikazia Hastanesini ziyaret ederek, çalışanlarına teşekkür etti. Hastane personeline, koronavirüs sürecinde verdikleri emek ve özverili çalışmalardan ötürü şükranlarını sunan heyet, üzerinde ayet yazılı bir pano ve çeşitli hediyeler takdim ettiler. Hastane iletişim bölümü elemanları tarafından sıcak bir ortamda karşılanan ziyaret heyeti, sağlık personelinin canlarını hiçe sayarak verdikleri bu fedakâr davranışlarını takdirle karşıladıklarını ifade ettiler. KİB Başkanı Kenan Aslan “Kim bir hayatı kurtarsa, bütün insanlığı kurtarmış gibi olur” ayetinin yazılı olduğu tabloyu takdim ederken, İslam inancının temelini insan hayatına verilen değerin oluşturduğuna dikkat çekti. KT Başkanı Nejla Erdoğan da, bu süreçte kurum olarak üzerlerine düşen görevi yapmaya hazır olduklarını ifade etti. Hastane personeli bu anlamlı ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirerek, alınan tedbirlere toplum olarak bir süre daha uymanın önemine vurgu yaptılar. Ziyaret ekibi, hastane sonrası aynı amaçla hizmet yürüten güvenlik görevlilerini ziyaret ederek, polis teşkilatına da şükranlarını sundular. ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Mehmet Şükrü Oflaz

görüş

Büyük Biradere Karşı

M

alatya’nın güllerinden ‘Mercedes Kadir’ 18 Nisan günü vefat etti. Uzun bir ağacı süsleyip, ucuna da yıldızı yerleştirmiş “Mercedes’im var” niyetine bu dünyada idame-i hayat eylemişti bir zaman. Onun bu hayatın içinde bulunduğu yer ile, biz ayıkların hayatın içinde bulunduğumuz yer arasında pek bir fark yok. Fark bizim isimlendirmelerimizden. Mesela ona “deli” diyoruz, şuna “zengin”, buna “güçlü” vs. diyoruz. Hakikatte öyle oldukları için değil, biz böyle kabul edip bu şekilde isimlendirdiğimiz için öyle veya bize göre öyle. Bu dünyada kendimizi mecbur hissettiğimiz pek çok şeyin aslında insani ihtiyaçlar (havâic-i asliyye) türünden hususlar olmadığını görme imkânı veriyor yaşadığımız zor zamanlar. Komple teorilerinin, gücün, paranın, sayısal çokluğun, ağların, dünyanın köy oluşu propagandasının, yapay zekanın, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ölçüsünün, geri kalmış ülkeler listelerinin aslında kurgu olduğunu görebilecek zamanlar içindeyiz. Bütün bu saydıklarımı gölge olarak bize bildiriyor Efendimiz (AS). Bir varmış bir yokmuş sadeliğine/gerçekliğine uymak zorundalar. ‘Mercedes Kadir’e, dünyanın o çok büyük ve güçlü olduğunu her defasında çok önemli bir bilgiye ermiş olmanın şehvetiyle söylediğimiz dünyayı yöneten aileler ne yapabilir. Ne söylerlerse, ne yaparlarsa ‘Mercedes Kadir’in gündemine! nüfuz edebilirler. Hiçbir şekilde nüfuz edemezler. Efendim cana kastederler. O da mümkün değil. Ne kaldı geriye, hiç. Dolayısıyla özgür bir insansan bahsediyoruz. Özgür, eşya/dünya ile kayıtlı değil. Aklında kırk tilki dolaşmıyor. Sakin, bu dünya meskeninde sakin bir insan. Ama bize çok kolay bir şekilde nüfuz edebilirler.

09 KALEMDÂR

oflaz-aliya@hotmail.com

Mercedes Kadir

Malatya’nın güllerinden ‘Mercedes Kadir’ 18 Nisan günü vefat etti. Uzun bir ağacı süsleyip, ucuna da yıldızı yerleştirmiş “Mercedes’im var” niyetine bu dünyada idame-i hayat eylemişti bir zaman. Onun bu hayatın içinde bulunduğu yer ile, biz ayıkların hayatın içinde bulunduğumuz yer arasında pek bir fark yok. Fark bizim isimlendirmelerimizden.

opinie

Çok sofistike planlar yapmalarına gerek yok. Basit bir hareketle günümüzü ve gündemimizi allak bullak edebilirler. Kayıtlıyız. Dünya ile anlaşılmaz bir şekilde ve pek hayra yorulmayan bir ilişki biçimi geliştirdik. Kaybettiğimiz şey özgürlüğümüz, irademiz, asıl vatanımız. “Ummadığınız yerden rızıklandırılırsınız” deniliyor ayette. Her birimiz bir şekilde yaralıyız. Nasıl ve niçin fark etmez. Zamanın içinde, hayatın içinde olabilmemiz, yaralanmamız sebebiyledir. Rızıklandırılmamız da. “Ummadığınız yer” ile ilgili sıkıntılarımız var. “Ummadığımız” anı ve yeri belirlemek istiyoruz. Bu istek bizi gücü ele geçirmeye, muktedir olma gayretine itiyor. Aslında bu gayret, bir bakıma bizi merkezden/ vasattan uzaklaştırıyor. Hablullah’ın ucunu tutup, o sarkıtılmış ipi mi takip edeceğiz, yoksa ipi çekip Tanrı’yı! buraya mı getireceğiz/indireceğiz. Aslında bu kabul ediş bizi buraya bağlıyor. Nasıl bir yere bağlıyor, kamil olmayan, daim olmayan, sabit olmayan, sadık olmayan bir yere. Bunu geçenlerde öğrendiğim bir konuyla açayım. Dervişler yere düşürdükleri şeyi almazlarmış. “Bizden düştü/çıktı” derlermiş. Basit bir konu değil mi? Evet basit. Ama komplo teorilerinin zıddı olan basitlikten değil, insani olabilmesini sağlayan basitlik bu basitlik. “Benden neden düştü, kim düşürdü, düşürdüğüm meta kimin rızkı, o rızık kime nasip olacak, o kişinin hikâyesi nasıl olacak?” Derviş bu soruların cevabını “Allah” olarak veriyor. Bu cevabı ve sonrasında ki edası onu özgür kılıyor. Bir başka örnek ise, yıllar öncesinden buralardan aktardığım bir örnek: Bizim ilk neslimiz bisiklet oturaklarını plastik alışveriş çantalarıyla ıslanmasın diye kapatırlar. Aslında bunun için üretilmiş korumalar var. Bilerek veya bilmeyerek büyüklerimiz, bu tercihleriyle büyük bir endüstrinin dışına çıkıyorlar. Hem reklamı görmezlikten geliyorlar hem o ürünü almayarak dışarıda duruyorlar. Bu çok önemli bir husus. Bugünlerde suyun başını tutanların yeni bir dünyayı planladıkları dillendiriliyor. İnsanın Allah’la, insanın insanla, insanın doğayla irtibatını belirlenmiş veya en az olacağı bir

düzenin geleceği konuşuluyor. Bizler de hemen bu dünyanın malzemeleriyle işi kendi lehimize çevirmeye çalışıyoruz. Her şey “online” olsun, ama her şey. Buna biz “olsun” dersek, var olmamızın ne anlamı olabilir. Bu tür düşünceler yeni değil, kıyamete kadar devam edecek. Kitabımızın bize haber verdiği azgınların hedefleri her çağda temelde aynı, argümanlar farklı. Önemli olan bu bunalım çağında biz nasıl bir söz söylüyoruz. “Mevlânâ Hazretlerinin buyurduğu gibi, şaşılıktan dolayı iki tane gördüğünüz şeyin birini kırarsanız, ikisi de yok olacaktır ve ortada tutunacak “sağlam kulp” kalmayacaktır. Sadece biraz dikkat sonucunda anlarız ki, “tanrı”nın üç olduğunu söyleyenler, bize ikiliği/şirki öğretemezler!..” (Devr-i İfsat, Halil Kemerli, syf.64). Dolayısıyla yaşadığımız hayatı yükümüzü çoğaltarak değil, yükümüzü hafifleterek yaşayabilmeliyiz. En başta gelen örneğimiz Efendimiz (AS) ve sahabe efendilerimiz. Tek yapılacak şey karar verip irade ortaya koymalıyız. “Mercedes Kadir” 18 Nisan günü öldü. Herkes gibi. Onun öldüğü gün dünyanın başka yerinde varlıklı insanlarda ölmüştür herhalde. O da doydu, o da uyudu, o da yaşadı ve o da öldü. Kayıtsız ve yüksüz. Rahmet olsun. Yukarıda söylediklerimizi zinetlendirecek bir ulu sözü ile bitirelim. Kaygusuz Abdal sultan bakın ne buyurmuş: Bu dünyanın misali muazzam şara benzer Veli bizim ömrümüz bir tez pazara benzer Bu şehrin hayalleri türlü türlü halleri Aldatmış gafilleri cazu ayyara benzer Evvel gönül alması hublara nisbet eder Âhır yüz döndürmesi acuz mekkâra benzer Bu şehrin evvel yadı şehd ü şekerden şirin Âhır acısını gör şol zehr-i mâra benzer Bu şarda hayal çoktur hadd ü şümarı yoktur Bu hayale aldanan otlar davara benzer Bu şardan üç yol çıkar biri cennet biri nâr Birisinin arzusu kasdı dîdara benzer Her kim kendözün bildi bu şehre sultan oldu Kendözünü bilmiyen misl-i hımara benzer Kaygusuz Abdal gördü valih ü hayran oldu Veli demi aşk ille evvel bahara benzer. ---◄◄

Bayramınız mübarek olsun!

Bayramınız mübarek olsun!


10

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

haber

Gençlere rol modeller...

Kısa haberler

ASBİR HOLLANDA, SİVAS’TAKİ İHTİYAÇ SAHİBİ AİLELERE VE ÇOCUKLARA YADIM ELİNİ UZATTI, EZBER BOZDU

Hollanda’daki hemşehri derneklerinden olan ASBİR Hollanda, Sivas’ta yaşayan ihtiyaç sahibi insanlara yardım eli uzattı. Hollanda’da yaşayan Sivaslılar ve dernek üyeleri tarafından toplanan yardım bedeli, çocuklara bayramlık alındı, ihtiyaç sahibi ailelere 200 TL nakit para verildi. ASBİR Hollanda Başkanı Göksel Soyugüzel, ve Sivas’taki temsilciler Mehmet Soykök, Ünsal Artuk, yardım ulaşan aile ve çocukların dua ve teşekkürlerini katkı yapanlara ilettiler. ---◄◄

Adnan Tekİn, Hollanda Orta Derecelİ Meslek Okulları Konsey Başkanlığına seçİldİ Hollanda, kendi topraklarında doğup büyüyen bir Türk’ü konuşuyor. Hem de ikinci defa... Birincisinde, Amsterdam İl Genel Meclisi’nde görevliyken, ‘Hollanda’nın en yeşil politikacısı’ olarak seçildiği zaman Hollanda’da günün konusu olan Adnan Tekin, şimdi de çok önemli bir organın başkanlığına seçilmesi ile kendinden söz ettiriyor. Amsterdam’ın Osdorp semtinde doğan Adnan Tekin, yüksek eğitimini tamamladıktan sonra, önce iş hayatına, sonra da siyasi hayata atıldı. İşçi Partisi’nden aday olan Adnan Tekin, Kuzey Hollanda İl Genel Meclisi üyeliğine seçildi. Adnan Tekin’i keşfeden adam İşçi Partili Joop van der Aa oldu. Amsterdam belediyesinde Başkan yardımcılığı yaparken kendisini asistanlığa getiren van der Aa, 1998 yılında O’nu Belediye Başkanı Job Cohen’e sekreter olarak önerdi. Cohen’in, Amsterdam varoşlarında olan bitenleri saptayacak birine ihtiyacı vardı. Bu görevi de bir yabancı işçi çocuğu olan Adnan Keskin çok iyi yapabilecekti. 1 Haziran’da bu organizasyonda göreve başlayacak olan Tekin, 1 Temmuz’da da başkanlık çekicini Frank van Hout’tan alacak. ---◄◄

MEHMET ALİ ÖZYER: “BU SÜREÇ, BÜTÜN İNSANLIK İÇİN BİR İMTİHANDIR”

Haber-Fotoğraf: Zeynep Aktalan “Korona” temalı söyleşilerimiz çerçevesinde ÖZPAŞ gıda toptancı sahibi Mehmet Ali Özyer ile konuştuk. Mehmet Ali Özyer 1990 yılından beri Hollanda’da yaşamakta. 2005 yılında hizmete açılan ÖZPAŞ adındaki gıda toptancılığını işletmekte. Ürün çeşidi zenginleşerek, dağıtım ağı genişleyerek büyüyen ÖZPAŞ, kaliteli ürün, istikrarlı fiyat ve iyi hizmetin ve güvenin adresi olarak 15 yılını doldurmuş bulunmakta. Cami ve cemiyetlerde pek çok hizmet bulunan Özyer, evli 4 çocuk, 6 torun sahibi. M. Ali Özyer konuşmasında özetle şunlara değindi: “Korona, bütün dünyada olduğu gibi Hollanda’yı da çok derinden etkileyen bir vakıa. Hollanda sanki diğer Avrupa ülkelerine göre daha az zayiatla atlatacak gibi görünüyor. En zoru da insanların kendi kendisini sosyal hayattan tecrit etmesi, yalnızlığa mahkûm olması. Bu süreç bizlere en güzel haliyle, elimizde bulunan sayısız nimete karşı olan şükür vazifemizi de layıkıyla yapamadığımızı öğretti. Ders alınması umudu ve duası ve sabırla bu süreci atlatacağız ve yine eski günlere döneceğiz inşallah.” Mehmet Ali Özyer ile yapılan söyleşimizi Youtube’dan izleyebilirsiniz. ---◄◄

Bahrİ Bulut: “KURAL VE TEDBİRLERE UYARAK HAYATINIZI KOLAYLAŞTIRIN!”

SCHIEDAM MEZARLIĞINDA EBEDİ İSTİRAHAT HAKKI

Haber-Fotoğraf: Zeynep Aktalan

Hollanda’nın Rotterdam kentinde, belediye mezarlığında ebedi defnin mümkün olmasının ardından Schiedam şehrindeki belediye mezarlığında ebedi istirahat hakkı onaylandı. Konuyla ilgili belediye ve mezarlık yönetimi ile görüşmelere katılan Schiedam Şehri önceki Meclis Üyesi Yusuf Tuncer (CDA) gazetemize açıklamalarda bulundu. Schiedam Belediye Mezarlığı’nda Müslümanlara ait bir mezar alanının zaten var olduğunu söyleyen Tuncer, bu mezarlarda 10 sene süre kısıtlamasının olduğunu ifade etti. Tuncer açıklamasına şöyle devam etti: “Schiedam Belediyesi ile yaptığımız görüşmeler sonucunda şehir mezarlığı talebimize yanıt verdi ve Müslümanlar için 150 kişilik ebedi mezar yerine onay aldık. “Şu anda 4 bin Avro civarında bir defin gideri söz konusu. Diğer hususlarla birlikte bu rakam 7 bine kadar çıkabiliyor. Bu da ailelerin defin işlemlerini ya ceplerinden ödemesi ya da sigorta primlerinin yükselmesi demek. Fiyatla ilgili sorunun çözülmesi için de çalışmalar yapıyoruz.” Doğuş Nieuws adlı dijital platformumuz aracılığı ile söyleşinin tamamını Youtube’dan izleyebilirsiniz. ---◄◄

Haber-Fotoğraf: Zeynep Aktalan Korono sürecini konunun uzmanı olan Dr. bahri Bulut ile görüştük. Küçük bir köyde aile hekimi olarak görev yapan Bulut, müsbet ilimlerle haşrolmuş, İslami değerlerle yoğrulmuş, verdiği hizmetlerle topluma mal olmuş donanımlı bir insan. Pandemi sürecini farklı perspektiflerden bakarak değerlendiren Bahri Bulut ile yapılan sohbetimizden hayli istifade edeceğinizi ve ilgiyle izleyeceğinizi umuyoruz. Doğuş Nieuws adlı dijital platformumuz aracılığı ile söyleşinin tamamını Youtube’dan izleyebilirsiniz. ---◄◄

el furkan okul müdürü Öztürk: “velİler tedİrgİn olmasın”

Haber-Fotoğraf: Zeynep Aktalan Küresel salgının en çok etkilediği alan eğitim oldu. Yaklaşık 2 aydır öğrenciler evlere hapsoldu. Evlerde online eğitimle bu açık kapatılmaya çalışıldı. Velilerin tedirginliğini gidermek adına Rotterdam’da İslam İlkokullarından El Furkan okul Müdürü Mehmet Öztürk ile söyleşi gerçekleştirdik. Öztürk bu süreci şu sözlerle değerlendirdi: “Bu süreçte 3 alana yoğunlaştık: Birincisi, öğrencilere hangi derslerin verileceği. ikincisi, öğrencilerin ihtiyaç duyduğu araç ve gereçlerin tesbiti. Üçüncüsü de hassas olan veli ve öğrenciler için izlenecek yolun tesbiti. Bunlar belirlendikten sonra hayli olumlu sonuçlar elde ettik. Söyleşinin tamamını Youtube kanalından izleyebilirsiniz. ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Ethem Emre

spotlight

spotlar

YANLIŞ İFADE

R

ANDSTAD PERSONENSCHADE BV SUNAR!

Maalesef Koronavirus hayatımızın her yerinde kendinden söz ettirir hale geldi. Bu yazımızda Koronavirus nedeniyle kaza dosyalarındaki işleyiş ve sigortalarla iletişim konusunu sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Biz Randstad Personenschade kurumu olarak çalışmalarımıza hiç ara vermeksizin devam etmekteyiz. Evden ve ofiste tek olarak, çalışmalarımız sürmektedir.

YTB iş başında

HAKLARIMIZ

e.emre@letseladvies.nl

KAZA SONRASI

Dünyada çok hızlı yayılan bu Koronavirüs nedeniyle bütün iş dünyası, hükümetlerin konuyla ilgili önlemleri doğrultusunda, hukuk ve sigortalar da mümkün olduğunca dijital iş dünyası çalışma sistemine geçtiler. Kaza dosyaları bağlamında, nerdeyse bütün sigortalarda çalışan personel artık evden çalışıyor. Bu nedenle bazen teknik altyapı ve ulaşılabilirlik anlamında korona öncesine kıyasla gecikmeler, ulaşamama gibi sorunlar olabilmektedir. Konuyu kaza hukukundaki kaza dosyalarına

11

indirgersek; bildiğiniz gibi kaza dosyaları süreci sabır isteyen bir hukuk işidir. Hukukta bazı süreler söz konusudur. Çünkü dosyayı yöneten kişilerin işlerini iyi yapabilmeleri için bu sürelere ihtiyaçları vardır. Çünkü söz konusu olan sadece sizin dosyanız değil, genelde bir kişi yüzden fazla dosyaya bakmaktadır. Koronavirüsü sonrasındaki süreçte ise, sigortalardaki geri dönüşlerdeki süreler değişken olabiliyor. Çünkü genelde tüm sigorta personeli evden çalışmaktadır. Bazı sigortalarda iş yığılması, personel eksiği ve benzeri nedenlerden dolayı, süre daha da uzayabiliyor. Eve yapılan eksper görüşmeleri artık uygulanmamaktadır. Eğer eksper devreye girmişse, daha çok telefon ve e-mail üzerinden görüşülüyor. Koronavirüsü aynı zamanda sağlık sürecini de olumsuz etkilemektedir. Kaza dosyalarında sağlık süreci çok önemlidir. Kazazedeler kolayca ev doktoruna, fizyoterapiste, hastaneye ve benzeri sağlık kurumlarına kolayca gidememektedir. Diğer taraftan, başarılı bir kaza dosyasında tüm sağlık bilgileri, raporları düzenli olarak yer alması gerekmektedir. Bu durumdan dolayı sigortalarla sorunlar yaşanmaktadır. Bu durumda kazazedelerin daha sabırlı olması, durumu anlayışla karşılaması gerekir. Bazen de sabırsız kazazedeler olmuyor değil elbette.

Biz Randstad Personenschade kurumu olarak çalışmalarımıza hiç ara vermeksizin devam etmekteyiz. Evden çalışan arkadaşlarımız olduğu gibi, ofiste tek olarak, sosyal mesafeyi ve mevcut önlemlere dikkat ederek çalışan arkadaşlarımız da vardır. Ancak yüz yüze detaylı görüşmeler tercih edilmemektedir. Bize dijital olarak çok rahatlıkla ulaşmak mümkün. Web sayfamızda tüm iletişim bilgilerimiz mevcuttur: www.letseladvies.nl. Bize ulaşmak çok kolay. Tel: 088-808 78 78 ---◄◄

- Gratis rechtshulp - Deskundig advies - In uw eigen taal - Snel uw vergoeding

“Bölgede yaşayan düşük gelirli ve yalnız yaşayan yaşlı vatandaşlara Ramazan ayı içerisinde sıcak yemekler temin ediliyor”

Yaşlı ve ihtiyaç sahiplerine YTB aracılığıyla yardım

Y

urtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından dünya çapında başlatılan “Diaspora Covid-19 Destek ve İşbirliği Programı” ile yurt dışında yaşayan vatandaşlar ve Türk STK’lar aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine yardımlar ulaştırılıyor. Sokağa çıkma yasağının yaşandığı ülkelerdeki yaşlılara ve geliri düşük vatandaşlara destek olunuyor. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) başlattığı “Diaspora Covid-19

Destek ve İşbirliği Programı” ile dünyanın birçok noktasında Türk vatandaşları ve onların kurmuş oldukları STK’larla Yeni Korona virüs (Covid-19) pandemisine karşı mücadelesini sürdürüyor. Türk STK’lar ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarla işbirliği halinde yürütülen kampanyalarla yardıma muhtaç ailelerin ihtiyaçları karşılanırken üretilen maske, önlük başta olmak üzere hijyen malzemeleri ise faaliyet gösterilen bölgedeki hastanelere bağışlanıyor. Salgınla mücadelede çalışan sağlık personellerine de moral vermek için hediyeler takdim ediliyor. Ayrıca, tek yaşayan yaşlı vatandaşlar ve bakım evleri ziyaret edilerek ihtiyaçlar karşılanıyor. İkameti Türkiye’de olan fakat salgın sebebiyle Türkiye’ye geri dönemeyen vatandaşlar için de Ramazan ayı boyunca sıcak yemekler hazırlanıyor. İhtiyaç sahipleri için sıcak yemek paketleri Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı Amsterdam Eyüp Sultan Cami Derneği ile “Diaspora Covid-19 Destek ve İşbirliği Programı” kapsamında yapılan çalışmalarla yardıma muhtaç ailelerin ihtiyaçları karşılanıyor. Bölgede yaşayan düşük gelirli ve yalnız yaşayan yaşlı vatandaşlara Ramazan ayı içerisinde sıcak yemekler temin ediliyor. Salgından dolayı Türkiye’ye dönemeyen vatandaşlar için de Ramazan ayı boyunca her gün sıcak yemek paketleri hazırlanıyor. (İHA) ---◄◄

KORONA MAĞDURLARINA DESTEK Hollanda kabinesi Korona krizinden sonra, Geçici Acil İstihdam Tedbir Paketi (de Tijdelijke Noodmaatregel Overbrugging Werkgelegenheid) ve Serbest Meslek Sahiplerine Geçici Destek Paketi (de Tijdelijke overbruggingsregeling zelfstandig ondernemers) uygulamaya koydu. Bunlardan; NOW, 6 ile 30 Nisan tarihleri arasında yapılan 114 bin başvurudan 104 bini olumlu bulunarak başvuru yapan firmalara 1, 9 milyar Euro ödeme yapıldı. Yapılan başvuruların 6.700‘ü kabul görmedi. Bu destek paketi ile toplam, 1 milyon 700 bin kişiye destek sağlanmış olundu. TOZO, bu uygulamada serbest meslek sahiplerinin geçim ve mesleki giderleri için destek paketi yapıldı. Kesin bilgi olmamasına rağmen 343 bin başvurunun yapıldığı tahmin ediliyor. Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Koolmees ve Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Devlet Sekreteri Van Ark’ın, Hollanda Temsilciler Meclisine (De Tweede Kamer) göndermiş bulundukları mektupla bilgilendirmişlerdir. Buna rağmen, çalışanların işlerini kaybettikleri gözlenmekte ve gelecek günler iş, istihdam ve gelirlerin korunması için güvensiz aylar olarak belirtilmiştir. Lahey / Nejat SUCU ---◄◄

Bayramınız kutlu olsun!


12

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

haber

Recep Soysal:

Pirinç tarlalarının arasından Halime Nene’ye doğru ilerlerken Ace bölgesinin yeşilliği ve iklimi bizleri âdeta buyruluyor. Küçük ve dar yollardan, yolun solundan ilerleye ilerleyen bana Anadolu’nun 70’li yıllarını hatırlatan küçük bir köye ulaşıyoruz.

Zekâtla diriliş; Endonezya, Açe hatıraları... Öncelikle rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. İnşallah bu bereket ayını hakkıyla değerlendirenlerden ve kurtuluşa erenlerden oluruz. 2019’un sonunda Aralık ayında Zekât müşahidi olarak Avrupa’nın değişik şehirlerinden 4 arkadaşımla birlikte Hassene Yardım Derneği adına Endonezya’nın Ace bölgesine bir seyahat gerçekleştirdik. Bir haftalık bu görev seyahatinde yaşadıklarımızı kısaca sizlerle paylaşmak istedim.

A

vusturya’dan İbrahim Özel, Almanya’dan, Eyüp Ata, Ufuk Alacam, Ömer Faruk Polat ve Hollanda’dan benimle birlikte 5 kişiden oluşan ekibimizle Dubai Havaalanı’nda buluştuk. Amsterdam Dubai arası uçakla 6,5 saat, Dubai Jakarta arası ise 8,5 saat sürüyor. Anlayacağınız Jakarta’ya varış ise aktarma ile birlikte tam 18 saat sürdü. Jakarta havaalanında bizleri partner kurulusun yetkilileri karşıladı. Bir günlük konaklamaktan sonra asıl görev yerimiz olan Açe bölgesine uçtuk. Açe bölgesi Sumatra adasında bulunuyor. Endonezya’nın tayin ettiği bir vali tarafından yönetilmekte ve büyük ölçüde otonomdur. 4 milyon nüfuslu Açe bölgesinin başşehri Banda Açe. Banda Açe 2004 yılında büyük bir felaket yasamış bir şehir. 200 bin nüfuslu şehir 2004 yılında yaşadığı Tsunami sonucunda 61 bin vatandaşını kaybetmiş. Bugün dahi bu felaketin izlerini görmek mümkün. Jakarta’dan 3 saatlik bir uçuştan sonra Banda Açe’nin. Sultan İskender Muda Havaalanı’na indik. Burada bizleri genç ve sempatik arkadaşımız Ahmed Fadlil, ekibiyle birlikte bizleri karşıladı. Hemen çalışmalara başladık ve havaalanından doğrudan mantar üretim çiftliğine geçtik. Burada 7 kişi aileleri ile birlikte organik mantar üretimi ile alakalı ders almakta idi. Daha sonra içlerinden birisi kendi mantar çiftliğini kuracak ve diğerleri de yanında iççi olarak çalışacaktı. Mantar çiftliğine varır varmaz çalışmalara başladık ve incelemelerde bulunduk. Fotoğraf ve video çekimi yaptık. Çalışmalar sırasında ikindi ezanı okunmaya başlayınca ara verdik ve namazımızı duvarları olmayan genişçe ve güzel bir camide kıldık. (Caminin duvarları olmamasının nedeni tropikal iklimden dolayı havanın devamlı sıcak olması). Namazdan sonra cemaatle tanıştık kısaca sohbet ettik kendimizi tanıttık. Cemaatin gözlerindeki kardeşlik duygusu ve mutluluk gerçekten de görmeye değerdi. Mantar çiftliğinde işimiz bitince 5-6 km uzaklıkta yapılacak olan yeni mantar

çiftliğinin yerine bakmaya gittik. İlk tespit edilen 7 kişiden birisi biz varmadan bir iki hafta önce vefat etmişti. Geride bir eş ve üç yetim bırakmıştı. Ekibimizle istişare ederek bu aileyi ziyaret ettik ve yanımızda bulunan zekâtlardan ve hediyelerden verdik. İkinci gün ekibimizi ikiye bolduk. Bir grup Banda Açe’de kalırken bizim grup Banda Açe’nin 20 km uzaklığındaki bir köye doğru yol aldı. Endonezya’da trafik yolun solundan akıyor bu da bizlerde biraz garip duygular oluşturuyor. Sempatik şoförümüz şehir merkezinden gideceğimiz köye doğru ilerlerken şehir merkezindeki ihtişamlı cami dikkatimizi çekiyor. Ekiple “cuma namazını mutlaka burada kılmamız gerekir” diye kararlaştırdığımız Beyturrahman Camii’nin gerçekten ilginç hikâyesi var. Neyse biz anlatımımıza devam edelim. Pirinç tarlalarının arasından Halime Nene’ye doğru ilerlerken Ace bölgesinin yeşilliği ve iklimi bizleri âdeta buyruluyor. Küçük ve dar yollardan, yolun solundan ilerleye ilerleyen bana Anadolu’nun 70’li yıllarını hatırlatan küçük bir köye ulaşıyoruz. Bizleri orta yaşlı bir bayan karşılıyor. Bu bayan partner kurulusun buradaki temsilcisi imiş. Arabamızı park edip eve doğru ilerlerken evlerin alt tarafının boş olması ve evlerin direkler üstüne oturtulmuş oluşu dikkatimizi çekiyor. Bize anlatılan bunu aslan, kaplan gibi hayvanların saldırısından kurtulmak için yapıyorlarmış. Bir avlu içinde bulunan birkaç evden birisi olan, ahşap ve direkler üstüne oturtulmuş eve girmek için merdivenden çıkıp içeri girdiğimizde Halime Nene’nin masum ve mağdur hâli içimizi yakıyor. Yanına yaklaşıyor ve Avrupa’dan kardeşlerimizin selamını kendisine iletiyoruz. Ahmed Fadlil sözlerimizi tercüme ediyor. Bizleri teker teker tanıtırken benim Hollanda’dan geldiğimi söyleyince Halime Nene birden irkiliyor. Ahmed gülerek bir şeyler anlatıyor. Anlatımından Halime Nene’nin Hollanda sömürge zamanlarından bazı olaylardan dolayı irkildiğini anlıyoruz. Bilindiği gibi Endonezya 1947’e kadar Hollanda’nın sömürgesi idi.

Deventer Millî Görüş’ten hastaneye teşekkür ziyareti

Recep Soysal:

“Halime Nene’nin masum ve mağdur hâli içimizi yakıyor. Yanına yaklaşıyor ve Avrupa’dan kardeşlerimizin selamını kendisine iletiyoruz. Benim Hollanda’dan geldiğimi söyleyince Halime Nene birden irkiliyor. Ahmed gülerek bir şeyler anlatıyor. Anlatımından Halime Nene’nin Hollanda sömürge zamanlarından bazı olaylardan dolayı irkildiğini anlıyoruz. ”

Halime Nene’ye ziyaretimiz özellikle gözlem amaçlı. Kendisi ile tanışıp hayır duasını almak olsa da biz yanımızda olan zekâtlardan biraz daha takviye ederek kendisine takdim ediyoruz. Köyden ayrılmadan önce babası vefat etmiş başka bir yetime daha biraz zekât veriyoruz. Ayrılmadan önce Stuttgart’tan gelen Ömer Polat kardeşimiz bakkaldaki şekerlerin hepsini alarak çocuklara dağıtıyor. Bakkalı işleten kadının gözündeki o sevinç ve çocukların mutluluğu gerçekten kayda değerdi. Dönüşte yol kenarında tropikal meyve satan bir satıcının yanında durup biraz tropikal meyvelerden alıyoruz. Diğer ekip bizleri yöresel yemeklerin yapıldığı bir lokantada beklediği için onları çok fazla bekletmeden öğle yemeğinde buluşuyoruz. Yemekten sonra öğle namazını girdiğimiz şehir merkezindeki büyük bir camide eğitim gören çocukları görünce arkadaşlarımız bu şirin çocuklara hediye vermek istiyor. Görevlilerle görüştükten sonra namazdan elimizdeki hediyelerden bir bölümünü bu sevimli çocuklara dağıtıyoruz ve onları sevindiriyoruz. (Devam edecek...) ---◄◄

Bayramınız kutlu olsun!

BİR DOKUNUŞLA SİPARİŞİNİZ ELİNİZDE! Hayırlı bayramlar diliyoruz...

Millî Görüş Deventer yöneticileri Deventer Hastanesine bir teşekkür ziyaretinde bulundular. Ziyaret heyetini sıcak bir atmosferde karşılayan Rijna Smeerdijk, ekibe genel bilgiler verdi. Bu zor zamanda görevlerinin başında oldukları için Smeerdijk’a ve şahsında tüm sağlık çalışanlarına teşekkür eden ziyaret heyeti, Eser Market Zandweerd katkılarıyla hazırlamış oldukları meyve sepetini takdim ettiler. ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Raşit Bal

agenda

gündem

YAZI-YORUM

balrasit@gmail.com entelektüel ve politikacı var.

KORONAVİRÜSÜ,

KARMAŞIK DUYGULAR VE KAFALAR...

B İslam dünyasının, Batı Medeniyeti’ne karşı tutumu oldukça her zaman ikilemli olmuştur. Bir taraftan onu model ve örnek almakta, diğer taraftan da onu ‘tek dişi kalmış canavar’ olarak görmekte. ‘Canavar’ olarak görmesi, medeniyetin ortaya çıktığı Batı devletlerinin (İngiltere, Fransa ve Almanya) İslam dünyasını parçalaması, sömürmesi ve sonunda da yok etmesine dayandırılmakta. ‘Tek dişi kalmış’ olması ise belki de bu ‘Canavar’ın yaşlanması ve ömrünün sonuna gelmiş olduğu inancını ifade etmektedir. Ancak bu ‘canavar’ algılaması, oldukça küçük bir kesimde görülen bir anlayıştır. Daha çok ideolojik ve bir öfkenin bir ifadesidir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, sadece Osmanlı İmparatorluğu sonlanmıyor, ‘İslam tarihinin’ sonu geliyor. Ancak bu olayı bu şekilde fark eden ve kavrayan Müslümanların içerisinde çok az.

atı Medeniyetini “model” ve “örnek” olarak görmek daha yaygın bir tutum olmuştur. Batı’nın, 18. asırdan başlamak üzere, her zaman ‘ileri’, ‘insancıl’, ‘özgür’, ‘temiz’, ‘düzenli’, ‘tutarlı’, ‘aklı’, ‘bilimsel’ olarak ağılanması İslam dünyasında yaygın olmuştur. Bu algı sadece politik önderler de değil, tüccarlarda, eşraf ve sıradan köy halkı arasında da yaygın bir algıdır. ‘Güneşin Battığı’ yer ‘doğrunun’ ve ‘geleceğin’ olduğu yerdir. Batı toplumlarında öteden beri var olan (17 asırda başlamak üzere) ‘ilerlemeci’ ve ‘aydınlanma’ düşüncesi, bu şekilde İslam dünyasında karşılık bulmuştur. Batı, bir zaman ‘geri’ iken, ‘ileri’ geçmiştir ve bunu ‘bilim ve teknoloji’ sayesinde yapmıştır. Bilimi ve teknolojiyi bulması, üretmesi ve böylece ilerlemesi ise ‘aklını’ kullanması sayesinde olmuştur. İslam dünyasının önderleri bu algıdan iki sonuç çıkarmışlardır: Onların ilerlemesine neden olan (onun yokluğundan dolayı bizim de çöktüğümüz) ‘bilimi’ almalıyız ve ‘aklımızı’ kullanmalıyız. Tarihsel olarak bu Batı algısına dayalı olarak bizim onlardan, kendimiz ilerletmek için almaya başlamamız 18. asrın başından itibaren ortaya çıkmaktadır. Katip Çelebi gibi bir-iki aydın ve gezgin, Batı’nın ileri geçtiğini 17. asrın başlarında fark etmişlerdir. Ancak Katip Çelebi’nin yaptığı bir uyarı niteliğinden ileri geçmemiştir. Geri oluşumuzu gidermek, ilerlemek ve çöküşü durdurmak için Batı’dan ‘çözümler’ almamız 18. asırda kurumsallaşmıştır. Özellikle, ilerlemeyi bir asır geciktiren ve tökezleten Yeniçeri Ocağı’nın, şiddet kullanarak, kaldırılması ile hız kazanmıştır. Tanzimat Fermanı ile ‘Batı’dan bizi ilerletecek çözümler’ almamızın önü tamamen açılmıştır. Genelde Batı’nın örnek olması, bizi ilerletecek ve çökmekten kurtaracakların oradan gelmesi hususunda ortak anlayış olmasına rağmen, uygulamada ihtilaflar ve gerilimler ortaya çıkmıştır. Abdülhamid II, Cemalettin Afgani, Muhammed Adbuh, Ahmet Cevdet, Namık Kemal, Said Halim Paşa gibi İslami kimlikleri belirgin olan önderler dahi Batı’yı böyle görmektedir. “Batının her şeyini almalıyız” diyen bir kutup,

Özcan Mert - Gökhan Yıldız:

“Gözler ihmale gelmez” “Gözlerinize bir de biz bakalım” Rotterdam’ın merkezinde Nieuwe Binneweg Caddesi 300 numarada ve Vuurplaat 473 numarada hizmet veren de Optiek adlı gözlük dükkânı insanlarımızın uğrak yeri oldu. İşletmeciliğini yapan Gökhan Yıldız ve Özcan Mert tarafından yapılan gözlükçüye girdiğinizde sizi rahatlatan bir havayla karşılaşıyorsunuz. Ortam, dükkânın dizaynı, tasarımı, diğer gözlükçülerde göremediğiniz kadar zengin ürün çeşidi, göz rahatsızlıklarını ölçen aletedevatlarına bolluğu ve özellikle Özcan ve Gökhan’ın müşteriyle olan yakın, sıcak ve güler yüzlü tavırları bu işte iddialı olduklarını ortaya koyuyor.

13

sadece ‘fennin’ alınmasını isteyen karşı kutup olmuştur. Çöküşün ‘işgal’ değil kendi ‘tembelliğimiz’ ve ‘aklımızı kullanmamız’ olduğu hususunda da ortak bir açıklama oluşmuştur. Yani suçlu Müslümanlardır ve ‘gerilik’ kendilerinden kaynaklanmaktadır. İslam dünyasının ‘mütedeyyin’ kesiminden bazıları, Batı’ya geldiğinde veya Batılı birisi ile karşılaştığında onun davranışlarının çoğunun ‘doğru’, ‘aklî’ ve ‘işe yarar’ olduğunu fark etmişlerdir. Bu ‘doğruların’ onlara nasıl ve nereden geldiği oldukça gizemli bir husus olmuştur. Özellikle ‘temiz’ ve ‘dürüst’ olmaları. Hâlbuki onların sahip oldukları inanç ve kimlik sapık. Sapık’ kimlikten ve inanıştan nasıl bu kadar doğru davranışlar çıkar? Oldukça naif bir şekilde, onlarda gördükleri ‘doğruları’ aslen Müslümanlardan geçtiğini söylemişlerdir. 18. asrın ilk başlarında Berlin’e, Paris’e, Viyana’ya gelen ‘araştırmacı’ elçiler de karşılaştıkları Batılılardaki ‘doğruların’ kaynağını Müslümanlar olarak belirlerler. Hatta, oralardaki ‘bilimin’ dahi aslen Müslümanlardan alındığını ifade etmişlerdir. Böylece, Batı algısında yeni bir ikilem oluşmuştur: Onların yaptıkları ve onların kimlikleri... Kimlikleri, inançları ‘bozuk’ ancak yaptıkları ‘doğru’. Bu Batı algısı, Müslümanların kendi algısını da belirlemiştir: Kimliğimizden dolayı, bizde olması gereken ‘doğrular’ onlarda, inançlarından dolayı, onlarda olması gereken ‘yanlışlar’ ve ‘sapkınlıklar’ bizde. Şayet onların kimlikleri bu kadar kötü ise, bununla uyumlu olarak, davranışları da kötü olması gerekmektedir. Dolayısıyla, onların davranışlarının ‘doğru’ olması hem ‘sahtedir’ hem de ‘geçici’ olması gerekir. Ya da onlar daha ileride, kimliklerini ‘doğru’ davranışları ile uyumlu yapıp toptan İslam’a gelecekleridir: Davranıştan inanca giden yol. Bu yaklaşım ve kavrayış, mütedeyyin Müslümanlar için Batı medeniyetinin model alınmasını sadece meşrulaştırmamış aynı zamanda onu İslam dünyasının ‘geleceği’ dahi yapmıştır. Said Nursi gibi bir takım ilim adamı, ‘güneşin Batı’dan doğmasını’nın anlamının Batı’nın tümden İslam’ı kabul etmesini ve hatta bizim ‘doğru İslam’ı Batı’dan alacağımızı inancına kapılmasına neden olmuştur. Batı’nın geleceğini ‘İslam’da görmek ve onlar için ‘hidayet’ duası yapmak, mütedeyyin kesimde yaygınlaşmıştır. Almanya ve Hollanda gibi göçmen Müslümanların çok olduğu Avrupa ülkelerinde yerli birisinin İslam’a girmesi hep bu Batı’nın İslamlaşmasının ilk belirtileri olarak görünür. Bu algıdan dolayı ‘dönme’ Müslümanlar

Türk insanının gözlükçüye gitme noktasında bir korkusu olduğuna dikkat çeken ortaklar, “insanımız bu dükkâna atım attıkları anda bütün korkularını yeneceklerdir” iddiasında bulunuyorlar. Türkiye’de alınan gözlüklerin hem kalite hem göze uyum noktasında sıkıntı oluşturduğuna vurgu yapan Gökhan Yıldız, bu işin eğitimini almış ve bu alanda 20 yıllık tecrübesi olan biri. Göz tansiyonlarının ve ihmal edilen göz rahatsızlıklarının, bozukluklarının ileride ciddi olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade eden ortaklar, zamanında müdahalenin önemli olduğunu ve bu yüzden kendi dillerinde hizmeti ayaklarına kadar getirdiklerinin altını çiziyorlar. Her türlü sigorta şirketiyle çalıştıklarını belirten Özcan Mert, insanlarımızın hakları olmasına rağmen bu hakkı yeterince kullanamadıklarına dikkat çekiyor ve sigortalarının sağladığı bu imkânın mutlaka kullanılması gerektiğine işaret ediyor. Gözlerinden rahatsız olan bir müşterisinin sıkıntısını ve şikâyetini giderdiğini ifade eden Gökhan Yıldız, “ne ev doktoruna ne de bir başka gözlükçüye derdini anlatamayan bu insanımız, burada bir yandan kahvesini yudumlarken, bir yandan kontrolleri yapıldı ve kendi lisanı ile konuşan birinden, gözlerinde tansiyon sorunu olduğunu duydu. Sorunu olduğunu duymasına rağmen vatandaşımız sevindi. Çünkü yıllardır bir teşhis konulamamış” diyerek, verdikleri hizmeti özetledi.-◄◄

hep bizden daha ‘saf’ ve ‘has’ Müslüman olmaktadır. Hatta, politik-İslamcı kesimde dahi böyle bir ‘öngörü’ oluşmuştur. Geçtiğimiz asrın, seksenli ve doksanlı yıllarında Millî Görüş önderlerinde ve hatiplerinde bu yönde ifadeler hatırlarım: ‘Batı ya İslam’ı kabul edip kurtulacak ya da batıl inançları ve kimlikleri onların yok olmasına neden olacaktır’. İnançlarının ‘bozuk’ ve ‘sapık’ olması sürdürülmesi mümkün olmayan bir durum idi. Bir imamın derin saflığı ve yüzeysel bilgisi ile ‘buralar sizin vesilenizle İslam’a kavuşacak, Allah sizi buralara boşuna getirmedi’ demesi gibi. ‘Allah’ın nurunu tamamlaması’, buraların da şimdiki sapık hâlleri terk edip, İslamlaşması anlamına geliyordu. Kötülükleri ve kokuşmuşlukları belirginleşmesi bunun ilk aşaması idi. Batı çökmek üzere idi. Çok geçmeden ‘İslam’ın yıldızı’ Batı’da parlayacaktı. O zamanlar ‘aids’ ve ‘uyuşturucu’ onları yola getirecek ve İslam’ın hak olduğunu görmelerine neden olacak musibetlerdi. Şimdiler de bunu ‘Koronavirüsü’nün neden olacağını söyleyen imamlar ve âlimler olmakta: ‘Allah adına kasem ederim ki, Batı yakında çökecektir, ya da İslam’ı seçecektir’ gibi söylemler ve bu yönde dualar yapılmakta. ‘Ya Rabbi, onları ya kahret, yok et ya da hidayete erdir’ gibi. Alenileşmiş ve yaygınlaşmış ‘günahın’, yok olmayı çağrıştırması ve hatta yok olmanın dayanağı olarak görülmesi yeniden beliriyor. Batıyı örnek olarak algılama, yerini derin bir öfke ve nefrete bırakıyor gibi. Türkiye’den bir hocanın, ilahiyatçının veya politik önderin bu yönde bir söz söylemesi bir açıdan anlaşılır. Politik olarak ‘nefret söylemi’ iyi bir yatırım olabilir. Ancak Avrupa ülkelerinde yaşayan, Müslümanlar için bu tutum oldukça sorunlu gözükmekte ve pek çok sorunlara neden olmakta: Yaşadığı toplumdan bu kadar nefret eden, ona derin öfke duyan birisi hâlen niçin burada yaşamaktadır? Niçin buraya gelmişlerdir? Niçin sevdikleri toplumlarına geri dönmüyorlar? İfade edilen bu nefret ve öfke şiddet riskini taşır mı? Kim sadece karın doyurmak için bu kadar nefrete ve öfkeyi sinesine çekebilir ve karın tokluğu için burada kalır? Böyle bir insanın her hangi bir ‘onuru’ olabilir mi? Sakın öfke ve nefret bu yaygın ‘onursuzluğunu’ örten bir perdeleme olmasın? Sanki ben, yerli Hollandalıların bu soruları sorarken, bize ‘zavallılar’ olarak baktıklarını hissediyorum. Oldukça da boynum bükük ve ürkek bir şekilde. ---◄◄

Bayramınız kutlu olsun!

Göz sağlığı & göz muayenesi “de Optiek”te şu hizmetler verilmektedir: Gözlük, ileri/yakın/güneş ve prizma gözlükleri, kontak lens (silikon, sert ve yumuşak lensler), göz ölçümü, katarakt muayenesi, göz arkası muayenesi şeker hastaları/ diyabet kontrolü, yüksek göz tansiyon kontrolü, kuru göz ve göz alerji kontrolü, lazere uyumluluk ve takip kontrolü, çift görme, denge sorunları kontrolü, genel göz muayenesi...


14

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

haber

İlhan Döne:

Dünya üzerinde yaşayan insanlar 100 yıl bu dünyadan elini çekseler milyonlarca yıl insanların üzerinde yaşayacakları yer haline gelebiliyormuş. Ama bizler, burayı yaşanmaz hale getirmek için elimizden geleni yapıyoruz.

“Hayatımızı ‘Korona öncesi ve sonrası’ diye ikiye ayıracağız” Doğuş Nieuws adlı dijital medya platformumuz için “Korona/Kovid 19” temalı söyleşiler gerçekleştirmekteyiz. TURNED Toptancı şirketi sahiplerinden Sevgili İlhan Döne ile pandemi sürecini, kendi sektörlerine etkilerini ve toplumsal hayata yansımalarını konuştuk. Dolu dolu bir insan ile yapılan söyleşimizi ilgi ile okuyacağınızı ve istifade edeceğinizi umuyoruz. Söyleşimizin tamamını Youtube kanalından izleyebilirsiniz.

D

oğuş:Pandemi süreci sizi ne kadar etkiledi? “Toplum hayatımızı Korona öncesi ve Korona sonrası diye ikiye ayıracağız” gibime geliyor. Ekonominin nereye evrileceğini henüz bilmiyoruz. Biz gıda ve temel ihtiyaçları karşılayan grupta olduğumuz için, durgunluğun aksine normal seyrinin dışında bir yoğunluk yaşadık bu iki ay süre içerisinde. Aynı işi yapan pek çok firma kapılarını belli bir süre kapatma kararı alırken, biz herkesin ihtiyacına göre elimizdeki ürünleri paylaştırma yoluna gittik. Biz hiçbir üründe kısıtlamaya gitmedik ancak normalin üzerinde bir talep olunca, elimizdeki stoklar zamanından önce tükendi. Ürün tedariklerinde sorun yaşamadık. Sadece hayatın durması, iş temposunun azalması transport, lojistik kaynaklı ürün tedarikinde sıkıntılar yaşandı. Şimdi normale dönmeye başladı. Bu, yaşanan işin ticari boyutu. Bir de bunun toplumsal boyutu var ki bunu herkes birebir yaşıyor. Siz neler yaşadınız toplumun bir bireyi olarak? Çocuklar okullarına gidemiyorlar, bizlerin gidip geldikleri alanlar kısıtlandı, ibadethanelerimiz hizmete kapandı, ziyaretler durma noktasına geldi. Buna alışacağız. Herkes bir şeyler söylüyor

ama yeni düzen nasıl olacak, bekleyip göreceğiz. Bu süreç bizlere kıymetli olan bazı şeylerin farkına varmamızı da sağladı. “Biz” eksenli bir kültür dünyasının bizleri nasıl da zenginleştirdiğini gördük. Arkadaşlarla her hafta cumada, bir düğünde, bir etkinlikte görüşüyorduk. Bu imkânlar elimizden alınınca, alanlar daralınca bunların ne kadar da değerli olduğunu anlamaya başladık. Aile içerisinde de herkes birbirini keşfetme fırsatı buldu. İlişkilerimizi gözden geçirme imkânı oldu. Ben bu sürecin müsbet, olumlu bir tarafının olduğunu da düşünüyorum. Bardağın dolu tarafına bakabilirsek, şer/kötü gibi görülen bu durumdan hayırlı/güzel, iyi sonuçlar da çıkarabiliriz. Bizler iki aylık kısıtlanan hayatımızdan şikâyet etme hakkına sahip değiliz. Zira, bunları ömür boyu yaşayamayan, yapamayan insanlar var. Ümidim odur ki, insanlar bu süreçten gereken dersi çıkarır, o farkındalığın farkına varırlar. Ama işin kötüsü; insanoğlunun her şeyi çok çabuk unutan bir yapısı var. Meseleye böyle pozitif şeklide yaklaşılırsa, virüs bile sevimli hâle geliyor... Otomobillerin, uçakların çevreye verdikleri zararlardan zehir soluduğumuzu söylüyorlar, küresel ısınmadan bahse-

İlhan Döne Kimdir?

28 yıldır toptancılık alanında hizmet veren TURNED şirket sahiplerinden İlhan Döne 25 yıldır bu sektörün içerisinde bulunmakta. 1990 yılından beri Hollanda’da yaşamakta olan İlhan Döne, 5 çocuk sahibi. İş Adamları Derneği HOTİAD Yönetim Kurul üyelerinden olan İlhan Döne Lezen Leven Vakfı’nın da kurucularından.

diyorlardı. Şimdi ise o salınımların nereyse durduğu ve doğanın daha temiz bir hâle geldiği konuşuluyor. Demek ki böyle de yaşanabiliyormuş. Asgari ihtiyaçlarımızı gidererek de hayatta kalabiliyormuşuz. Dünya nüfusunun çok azı böyle refah içerisinde yaşıyor. Ümid ediyorum ki bizleri yönetenler bu süreçten gereken dersi çıkarırlar. Savaşlar, adaletsizlikler son bulur. Sonraki nesillere karşı; onlara yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğumuzun bilinciyle hareket etmeliyiz. Umarım bu gidişat bizi yönetenlerin uyanmasına, daha adil bir yönetim inşasına vesile olur. Mesajınızı alarak söyleşimizi sonlandıralım… Bize yol ve istikamet gösteren güzel bir Hadis’i Şerif var: “İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydası olandır” diye. Amaç, hayatı bu söz üzerine inşa etmek olmalı. Hayatımızın her alanında bu düsturu ilke edinerek yaşamalıyız. Dünya üzerinde yaşayan insanlar 100 yıl bu dünyadan elini çekseler milyonlarca yıl insanların üzerinde yaşayacakları yer hâline gelebiliyormuş. Ama bizler, burayı yaşanmaz hâle getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. İnşallah bu süreç, bu gibi hor kullanımların, haksızlıkların, adaletsizliklerin de sonunu getirir, ders çıkarmamızı sağlar. Söyleşi - Fotoğraf: Zeynep Aktalan ---◄◄

Bayramınız mübarek olsun!


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Talha Yıldız

pusula

KARŞILARKEN

M

alum olduğu üzere, Hollanda’da yeni yıla yeni hedeflerle başlamak âdettir. Bundan dolayı kimileri yeni yılda sigarayı bırakmaya karar verirken, kimileri de iş hayatında daha başarılı olmak ya da çocuk sahibi olmak gibi planlar yapar. Bu bakış açısına göre yeni yıl, hayatımızda olumlu değişiklikler yapmak için bir fırsattır.

Bedenimiz ve onun ihtiyaçları bize sadece bedenden ibaret olduğumuz yanılgısına düşürür. Bu inanç bizi beden merkezli yaşamaya sevk eder.

Balık baştan kokar

Ekrem Demirli’nin isabetle belirttiği üzere, bedenimiz ve onun ihtiyaçları bize sadece bedenden ibaret olduğumuz yanılgısına düşürür. Bu inanç bizi beden merkezli yaşamaya sevk eder. Böylece farkında olmadan bedenimizin isteklerini yerine getirmeye gayret ederiz ve mutluluğu o yolda ararız. Bu yolun bizi ulaştıracağı yer ise maddî zevklere düşkünlüktür! Buna mukabil oruç, bedenimizin en temel ihtiyacı olan yeme-içmeden mahrum bırakmak suretiyle bedenimizi zayıflatır ve ruhumuzun olduğunu bize hatırlatır. Dolayısıyla oruç, maddi zevklerden kendi irademizle vazgeçmeyi ve ruhumuzun ihtiyaçlarını dikkate almayı sağlar.

Benzer şekilde Ramazan ayı da hayatımıza yeniden başlamak ya da en azından hayatımızda köklü değişiklikler yapmak için bir milat olarak görülebilir. Fakat burada yeni yıl ile Ramazan ayı arasındaki temel bir farka işaret etmeliyiz. Şöyle ki, birçok insan yeni yılda bir takım maddî hedeflere ulaşmayı arzularken, Ramazan ayında ulaşabileceğimiz hedefler baştan sona kadar manevîdir.

Nitekim Ramazan ayının âdeta bütün ibadetleri kapsıyor olması, keza bu ayda dayanışmanın ve paylaşmanın doruk noktasına ulaştığı dikkat çekicidir. Zira en çok bu ayda Kur’an okunur, cemaatle namaz kılınır, insanların birbirlerini davet eder, fakirlere yardım edilir ve çocuklar sevindirilir. Böylece Ramazan ayı Sezai Karakoç’un ifadesiyle, “bir evin her sene büyük bir temizliğe ihtiyaç duyduğu gibi insan ruhunun genel temizlik ve revizyon ihtiyacını karşılar.”

Bu gerçeği Ramazan ayının merkezinde yer alan oruç ibadetinden anlayabiliriz.

Öte yandan bu sene korona virüsü nedeniyle Ramazan ayını farklı bir şekilde geçirmek

11 bin yabancı kökenli ayrımcılığa maruz kaldı.

15

GENÇ GÖZÜYLE

talhayildiz_@hotmail.nl

Ramazan Ayını

IOT Başkanı Zeki Baran:

zorundayız. Ne var ki bu durum, Ramazanın bereketinden istifade etmeye engel değildir. Hatta bu Ramazan ayını ailemizle birlikte yeni alışkanlıklar edinme adına büyük bir fırsat olarak görebiliriz. Mesela günlük mukabeleyi evimizde ailemizle birlikte yapabiliriz, teravih namazlarını ailemizle birlikte kılabiliriz ve iftar vakitlerinde sevdiklerimizle telefon üzerinden görüntülü görüşebiliriz. Bununla beraber erkekler iftar sofrasını hazırlarken yorulan eşlerine yardım ederek onların yükünü hafifletebilir. Ancak bu kapsamda aslolan, bu alışkanlıkları Ramazan ayından sonra da devam ettirmektir. Yazımı, Sezai Karakoç’un Ramazan ayı boyunca insanda meydana gelen manevi gelişime dair sözleriyle tamamlamak istiyorum: “O (oruçlu), Ramazanın birinci günü orucu içine ekmiştir. Üçüncü gün oruç yeryüzüne çıkar, onuncu gün kök ve göğdelidir. On beşinci gün dallar sürer, yirminci gün yapraklar açar; yirmi beşinci gün çiçek, çiçek, çiçek… Son gün; dalları bastı biraz kiraz. Ulu ve yüce bir ağaçtır artık inanç insanda. Kök en derinde, yemiş; nur olarak yüzdedir.” ---◄◄ Ramazan ayınız mübarek olsun..

“Mağdur olanların zararları karşılanmalıdır”

VERGİ DAİRESİ AYRIMCILIK YAPIYOR!

Hollanda’da yaşayan herkes, eşit muameleye tabidir!

tutulduğunu kabul ettiği belirtildi. Vergi Dairesinin dolandırıcılık tespiti uygulamasında kullandığı 5 kriterden birinin çifte vatandaşlık olduğu ifade edildi. Haberde, 11 bin yabancı kökenlinin vergi dairesinin ek ödenek departmanınca ayrımcılığa maruz kaldığı ve daha sıkı vergi incelemesine tabii tutulduğu bildirildi.

bazı olaylara baktığımızda, Vergi Dairesinin bu ayrımcı uygulaması fazla şaşırtmıyor doğrusu. Bu olayların bazılarını hatırlayacak olursak: Alınan tüm önlemlere rağmen her 10 geçici iş bulma (uitzendbureau) bürosundan 4’ü işverenlerin yabancı işçi istememe talebini kabul ediyor. Amsterdam’da faaliyet gösteren emlak komisyoncularının üçte biri müşterilerinin ayrımcı istemlerine göz yumuyor. Okullarda ayrımcı davranışlara maruz kaldığını ifade eden öğrencilerin sayısı son beş yılda iki kat arttı. Alınan onca önlemlere rağmen, polislerin ayrımcılık suçu işlemesi bir türlü önlenemiyor.

kompas

H

ollanda Vergi Dairesinin, çifte vatandaşları daha sıkı incelemeye aldığı iddiası Hollanda Vergi Dairesi, dolandırıcılık tespiti uygulamasının çifte vatandaşlığı “dolandırıcılık kriteri” olarak ele alması sebebiyle, iki vatandaşlığı bulunan 11 bin kişinin daha sıkı incelemeye tabii tutarak ayrımcılık yaptığını kabul ettiği öne sürüldü. Trouw gazetesi ve RTL haber sitesindeki haberlerde, Hollanda Vergi Dairesi, Hollanda’da Kişisel Verileri Koruma Kurumunca (AP) başlatılan incelemeyle ilgili çifte vatandaşlık taşıyanların daha sıkı vergi incelemelerine tabii

“Bu iddialar çok ciddi” Hristiyan Demokrat Partisi (CDA) Milletvekili Pieter Omtzigt, uygulamanın ne zamandan beri bu şekilde çalıştığını öğrenmek istediklerini belirtti. Sosyalist Parti Milletvekili (SP) Renske Leijten, “Bu iddialar çok ciddi ve bunların şimdi duyuluyor olması bu geminin temiz bir gemi olmadığını gösteriyor.” ifadesini kullandı. Vergi dairesinin, Trouw gazetesi ve RTL haber sitesinin soruları üzerine, yapılan kontrollerde göçmen kökenlilerin bilgilerinin kullanıldığını kabul ettiği fakat incelemelerin nasıl yapıldığına ilişkin ayrıntıları vermekten kaçındığı aktarıldı. Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019’da “Hollanda Vergi Dairesinin, dolandırıcılık tespiti uygulamasında göçmenlere ayrımcılık yaptığı” iddialarını araştırmaya başlamıştı. AA ---◄◄

IOT Başkanı Zeki Baran

D

aha kısa bir süre önce kamuoyunda geniş yankı uyandıran çocuk parası ödemelerinin haksız yere durdurulması, binlerce kişinin geçim sıkıntısı yaşamasına, aşırı borçlanma, işini kaybetme, boşanma ve intihar girişimlerine yol açmış ve çok sayıda aile perişan olmuştu. Bu uygulamadan etkilenenler arasında göçmenlerin orantısız şekilde fazla olması dikkatlerden kaçmamıştı. Ve son olarak dün Vergi Dairesi (Belastingdienst), gelir vergisi beyannamelerini değerlendirirken insanların etnik kökenlerine (Etnisch profileren) göre davrandıklarını kabul etti. Etnik kökene göre değerlendirme belki kulağınıza masum gelebilir, ama bunun adı resmen ayrımcılıktır. Aslında, Hollanda’da son bir yıl içindeki

Son olarak ortaya çıkan Vergi Dairesi’nin ayrımcılık yapması, yurttaşların devlete duyması gereken güveni sarsmıştır. Anayasaya göre devlet vatandaşlarını ayrımcılığa karşı korumak zorundadır. Bizzat devletin kendisinin ayrımcılık suçu işlemesi ciddi bir durumdur. Bu nedenle IOT olarak şu taleplerimizin yerine gelmesini istiyoruz. • Hollanda Anayasasının Birinci Maddesini bilmeyen ve günlük işlerinde bunları uygulamayan memurların devlet dairelerinde işleri yoktur! • Vergi Dairesi’nin haksız uygulamasından etkilenenlerin mağduriyetleri giderilmeli, zararları karşılanmalıdır. • Devlet dairelerinin işleyiş süreçlerinin olası ayrımcı yönlerinin, İnsan Hakları Koleji veya Uluslararası Af Örgütü gibi tarafsız kuruluşlar tarafından araştırılmasını istiyoruz. AA ---◄◄

EMER TURBO OLARAK HAYIRLI BAYRAMLAR DİLERİZ...

Gentle Incasso OLARAK HAYIRLI BAYRAMLAR DİLERİZ...


16

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

uitzicht

panorama

İbrahim Turgut

ALLAH’A ULAŞMAK

B

u yazıyı kağıda dökerken dünyamızı kasıp kavuran ve bir çok insanı dünya hayatından koparan ve hâlâ devam eden pandemi (Koronavirüsü salgını) mevzuuna değinmeden geçmek doğru olmayacaktır.

Ana baba iki mukaddes varlıktır. Baba, kurulan aile yuvasının orta direği ve bütün ağırlıkları taşıyan gücüdür. O yıkılınca ev çöker ve aile dağılır. Artık herkes kendi başına buyruktur. Hayatta bazen insan, zamanın şartlarına karşı mücadeleyi kaybetmeye başladığında, sarılacak bir dal aramaya başlar. İşte tam bu anda kendisine can simidi olacak dalı seçmede karar vermesi gerekiyor. İlk akla gelen o dal babadır.

MİHENK

ortaummet_45@hotmail.com

VİRÜS VE GÖZÜ ARKADA

Dünyayı tehdit eden Koronavirüsü gündemdeyken, sosyal medyada paylaşımda bulunan insanların hâlâ işin vahametine varmamış olmaları, onlar adına feraset anlamında talihsizliktir. Çok boş şeylerle meşgul olmaları ve hâlâ muhtaç hâle gelmemiş ve yiyecek stokuna sahip bulunmaları, bundan dolayı bu musibetin kavranmış olduğunu söylemek daha erken görünmektedir. Bütün bu gelişmeler muvacehesinde, başkasından herhangi bir hâlde beklenen performans kendimizde yoksa, öyleyse hangi samimiyeti ispat etmeye çalışıyoruz, anlamak mümkün değildir. Bir başkasına nasihat yapma yerine kendi nefsimizden başlayarak hakikati kavramamız, daha kolay ve çözüm üretmemiz daha mümkün hâle gelecektir. “Her soru bir soruyu doğurur” sözünü unutmadan bir başkası için yaşamayı öğrenmemiz, hem insani ve hem İslami bir görev olarak algılanmalıdır! Biz asıl mevzuya dönelim... Dünyaya gözlerini açan yavru belirli bir müddet annesinden sütünü emerek büyürken, okul yılları başlar ki, onun için çok heyecanlı bir zamandır. Bu yavru, kabiliyetine göre okul hayatını bitirdikten sonra, artık bir yerde görev alarak iş hayatına adım atarak kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenecektir.

Haklarımız...

Derken Allah’ın (c.c) kendisine tayin ettiği zaman biter (Ecel-i Müsemma) tahakkuk eder ve ahiret yurduna yolculuğa çıkarak hayata âdeta el sallayarak veda eder. En acı olan, bu dünyayı tek başına ailesi olmaksızın arkaya bırakmaktır. Asıl o anda yakınlara ihtiyaç duyarken, herkesin senden manen uzaklaştığı ve çoktan zihnen sermayenin taksim edildiği bir hengamede, âdeta o fotoğrafı izleyerek gözlerden uzaklaşmak, bu duruma mana vermeden gözlerini yunmaktır. Ölen yakınlarının o anki duygularının geride nasıl bir fotoğraf bıraktığını mirasçıları bilseydi, onu yalnız bırakmaz, ruhunu teslim edinceye kadar ona moral olurdu. Heyhat ki, miras pastası büyük olunca mirasyediler, avuçlarını kaşıyarak ve yalandan ağlayarak bir an önce mirasa yetişmek isterler. İşte en büyük acı bu değil midir? Sen yemeyecek, içmeyecek evlatların için didinecek ve sermaye biriktireceksin, “Aman! Evlatlarım benden sonra kimseye muhtaç olmasınlar” diyerek bir hayat anlayışıyla bir ömür tüketecek onlarsa malın hesabını yapacak... Peki anaya babaya saygı, sevgi ve hürmet bu mu olacaktı? Rabbimiz şöyle buyurur: “İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: ‘Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.” (Lokman: 14) Ana baba iki mukaddes varlıktır. Baba, kurulan aile yuvasının orta direği ve bütün ağırlıkları taşıyan gücüdür. O yıkılınca ev çöker ve aile dağılır. Artık herkes kendi başına buyruktur. Hayatta bazen insan, zamanın şartlarına karşı mücadeleyi kaybetmeye başladığında, sarılacak bir dal aramaya başlar. İşte tam bu anda kendisine can simidi olacak dalı seçmede karar vermesi gerekiyor. İlk akla gelen o dal babadır.

Hollanda’da Türkler İçin Danışma Kurulu (IOT) hükümetten, korona önlemleri nedeniyle yaşanması beklenen ekonomik krizden yabancıların orantısız şekilde etkilenmesini önleyici önlemler almasını istedi. IOT Başkanı Zeki Baran, Sosyal İşler Bakanı Wouter Koolmees ile Devlet Sekreteri Tamara van Ark’a gönderdiği mektupta, geride kalan yarım asırda, yaşanan her ekonomik kriz döneminde, göçmenler arasında işsizlik oranının, diğer vatandaşlara göre en az üç kat daha fazla arttığına dikkat çekti. Bakanın geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, Hollanda’yı ağır bir ekonomik krizin beklediğini ve büyük bir işsizlik dalgasının kaçınılmaz olduğunu söylediğini hatırlatan IOT Başkanı, işsizlik

Bilinmelidir ki, ‘Her dala kuş konmaz ve her dalın meyvesi yenmez’ bilinciyle hayatı kavramak ve insan olmanın hikmeti bununla alakalı olduğudur. Ayrıca, her dala basmanın güvenli olmadığı unutulmamalıdır. Herkes bulunduğu ortam ve şartlara göre imtihanla yüzleştiği bu dünya meydanında, sebeplerle arasındaki mesafeyi hangi umdelere göre bir yaşama dönüştürüyor? İşte asıl cevabının aranması gereken soru bu değil midir. Hiç kimse bu dünyaya gelirken dünyanın ahvalini bilmiyordu. Zira bu dünyada sosyal hayatın nasıl inşa edileceğini, insanlar arasında hak ve hukukun nasıl tecelli edeceğini, Rabbimiz peygamberler vasıtasıyla insanlığa bildirmiştir? Bu öğretiyi hayatında düstur ve nizam kılmayan, nefsini putlaştırır ve bu dünyadan eli boş olarak darı bekaya göçer. İşte bu kimselere, “Allah böyle bir ölümden herkesi muhafaza eylesin” duasını yapmanın şartı, geride bırakılan “hasenat ve seyyiat”a göre olacaktır. Son söylenecek söz şudur: En büyük sevgi Allah sevgisidir. Sonra ana baba sevgisidir. Bunlardan mahrum olmak demek, kendini ateşe atarak dünya ve ahiret hayatını kaybetmektir. Ah bu sevgiyi önce çoculaklarımıza aşılayabilsek, bunlardan oluşacak topluluktan ve kurulacak dünyada elem ve keder olmayacaktır. Herkes birbirine sevg ve saygıyla bakacaktır. Bugün muhtaç olduğumuz en büyük değer bu değil midir? Muhabbetle kalın, hoşça kalın... ---◄◄

Torunoğulları: “Bu sıkıntıdan da güçlenerek çakacağız”

faturasının ağırlıklı olarak yabancılar tarafından ödenmesini önlemek amacıyla etkin önlemlerin gerekli olduğu vurgulandı.

K

Fakat o dalı taşıyan ağaç yıkılıp, artık meyve vermeyeceği anlaşılınca, arda kalanlar ölümden kaçar gibi uzaklaşırlar. Eğer kişinin iman ve ameli Allah’ın Kitabına Resulünün Sünnetin mutabık bir mana taşıyorsa, o evladın feraseti devreye girer hem hayat ve memat esnasında sarılacak ve tutunacak dalın kıymetini bilir ve kendisi için çok değerli varlık olan babasını ahirete uğurlar.

Turizm sektörü zorda

Ekonomik krizin faturası göçmenlere çıkarılmamalı!

riz destek paketlerinde ayrımcılığı önleme koşulu yer almalı!

Sosyal Kültürel Plan Bürosu tarafından önceki krizlere yönelik yapılan araştırmalara göre, göçmenler arasında yaşanan yoğun işsizliğin başlıca nedenlerinden birinin ayrımcılık olduğunu belirten Zeki Baran, önümüzdeki süreçte hazırlanacak ekonomik destek paketlerinde bu konuya da önemle yer verilmesini istedi. Sonbaharda İkinci Meclise sunulacak İşe Alımlarda Ayrımcılığı Denetleme (Wetsvoorstel toezicht discriminatievrije werving en selectie) Yasa Tasarısında, işverenlerin personel alımlarında ayrımcılığı önlemek amacıyla izleyecekleri yöntemleri belirleme zorunluluğu getirilecek. IOT mektubunda, sözü edilen yasa tasarısında yer alan önlemlerin, krizden etkilenenlere yardım amacıyla hazırlanacak destek paketinde de olması ve en azından şu konuların yardımlara koşul olarak eklenmesi gerektiği ifade edildi. • İşten çıkarma yönteminin yazılı olarak belirlenmesi, • İş piyasasındaki ayrımcılığı önleme amaçlı önlemler hakkında çalışanların bilgilendirilmesi, • Personel alımı için başvurulan geçici işçi bulma (uitzendbureau) bürosunun bu konudaki uygunluğuna bakılması. Son olarak Hollanda toplumunun tüm kesimlerin etkin katılımı sonucu, korona vakalarının azaldığını belirten IOT Başkanı Zeki Baran, bunun yol açacağı ekonomik krizin yükünün de eşit şekilde paylaşılması gerektiğini vurguladı. Zeki Baran - IOT Başkanı Haber: DN ---◄◄

T

ürkiye Torunoğulları: Bu sıkıntıdan da güçlenerek çakacağız Edelstaal-Orka Hotel Group Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, birçok büyük otelin bu yaz kapalı kalması endişesini taşıdığını söyledi. Torunoğulları, gündemdeki ‘sertifikalı otel’ uygulamasının ise işletmeler ve turistler için de zorlayıcı olabileceğine işaret etti. Turizm sektörünün, beraberindeki birçok sektörü de canlandırdığına işaret eden Torunoğulları, Hem turizmciler hem turizm

bölgelerindeki üreticiler, şimdi ‘’sezon ne zaman açılacak, ne zaman normalleşeceğiz’’ gibi sorular soruyor ve net cevaplar arıyor. Bu belirsizlik ortamı hepimizi tedirgin ediyor’’ diye konuştu. Türkiye’deki büyük otellerin her şey dahil sistemiyle işletildiğine vurgu yapan Torunoğulları ‘’Sertifika kuralları pratikte bu sistemden çıkmayı zorunlu hale getirirse, turizmciler ‘önlemlere karşın turist gelir mi? endişesi duyabilir. Bu endişe nedeniyle birçok büyük otelin bu yaz kapalı kalması benim için sürpriz olmayacak’’ dedi. Torunoğulları, Bakan Ersoy, sektörü çok iyi bilen bakanımızdır. İnanıyorum ki; sağlıkta gösterilen örnek çalışma turizmde de olacak. Üretilecek pratik çözümlerle dünyaya örnek ve model olacağız sektörümüz güçlüdür. Devletimizin üreteceği projeleri uygulayarak sıkıntının sonunda güçlenerek çıkacağız. Etrafımıza baktığımızda bunu görüyoruz’’ ifadelerini kullandı. Kaynak:Ekovitrin ---◄◄

Salih Kör Türkiye’den gelen ambulans uçak ile Türkiye’ye uçtu 56 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti’ne ait ambulans uçak Hollanda’ya iniş yaparak, lösemi hastası 21 yaşındaki Türk genci Salih Kör’ü annesiyle birlikte alarak Türkiye’ye uçtu. Kısacası tarihî bir gün yaşandı! Annesinin anneler gününde yaptığı çağrının duyulması sonrası 21 yaşındaki Salih, Türkiye’ye götürüldü. Lösemiyi yenen ancak göğsünde tümör tespit edilen Salih’i Hollanda, ‘Yapacak bir şey yok’ deyip eve göndermişti. ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Murat Altun

mozaïek

mozaik

Hz. Şuayb’in Namazı...

I

slam’ı/ tevhidi “Allah’a inanmak” ve “ibadet etmek” gibi anlatmak, eğer bir yanılgı değilse, haince, şeytanca hedef saptırmaktır sadece. Yok saymaktan, yani ateizmden daha beterdir bu söylem. Çünkü her peygamber kavmine Allah’a kulluğu değil, kullukta eş koşmamayı vurgulamıştır. İbadet etmeyi değil, sadece ama yalnızca Kendine ibadet etmeyi Rabbimiz bize öğretmiştir. (Fatiha 5.)

Merhaba değerli dostlar. Başta tuttuğumuz oruçlarla birlikte Allah tüm maddî ve manevî ibadetlerimizi kabul eylesin inşallah. Genelde konuşurken yakındığımız konu, “neden namaz kıldığımız hâlde bu ibadetler bizi kötülükten ve fuhşiyattan alıkoymuyor?..” Ve neden bizim ibadetlerimiz yaşadığımız toplumda bir aksiyona dönüşmüyor?.. Bir inkılab (değiştirme), ıslahat (düzeltme) ve adaletsiz sistemlere karşı kıyam ve direnç sağlamıyor?.. Hâlbuki Allah cc. namazın bu önleyici etkin gücünden de haber veriyor. (Ankebut 45.) İşte bunun bir örneğini her Kur’an okuduğumda dikkatimi çeken Hz. Şuayb (as)’ın namazında gördüm. (İleri satırlarda anlatacağız.)

MUŞTULAR

murat.7701@hotmail.com

Çarpıtılmış Tevhid Anlayışı

17

“Dediler ki: ‘Ey Şuayb, atalarımızın taptığı -putlar veya oluşturduğu yasalardan-, yahut mallarımızdan ne dilersek onu yapmamızdan vaz geçmemizi sana NAMAZIN MI mı emrediyor? Çünkü sen, muhakkak ki (biliyoruz) yumuşak huylu, aklı başında(bir adam)sın.” (Hûd 87.)

Hakkı reddetmek veya batılı savunmaktan daha sinsi olanı ‘hakka batılı bulamaktır.’ İşte bu halis/ temiz ve tek olan inanç, efradını cami ağyarını mani- layıkıyla kamil, eksiksiz olduğu gibi lüzumsuz/ batıl olan her şeyi de reddeder, dışarda bırakır.Bir din ve ibadet düşünün, kendi mistik âleminde, etliye-sütlüye karışmayan; Allah’ı yaratıcı kabul edip Rab’liğini reddeden; (aile ve toplum hayatında kanun koyma kabiliyeti ve otoritesi olmayan.) bir din; her kafirin saygıyla övdüğü ve örnek olarak gösterdiği dindir. (Kur’an’da, insanlık tarihinde ve günümüzde örneklerini görüyoruz.) Siz hakikatini anlamadan veya anlatmadan “İslam, Kur’an, din, iman” dediğinizde buna kimse karşı çıkmaz, ama bu soyut kavramları açıkladığınızda, ete kemiğe bürünür ve fincancı katırlarını ürkütürsünüz. Tıpkı Diyanet İşleri Başkanının eş cinseller hakkında okuduğu hutbenin gündemi etkilediği gibi. Trajikomik olan ise, “Diyanet İşleri Başkanı’nın yanındayız” diyenlerin bir kısmı başka paylaşımlarında “İstanbul Sözleşmesi” gibi buna benzer bir sürü rezaleti yasa hâline getirenleri bir “din kahramanı” olarak savunup hesabını başkalarından sormalarıdır.

Ayetin sonuna dikkat ederseniz, belki biraz alay veya şaşkınlıkla; “noldu sana, sen aklı başında halim selim yumuşak huylu bir adamdın. Bu itiraz, bu aykırılık senden beklenmezdi. Senin şu kıldığın NAMAZ ve inandığın din mi böyle anormal (!) hareketlere seni sevk ediyor ey Şuayb” diyorlar. Namazın bir mefhumu (kılındığı şekli), bir de muhalif mefhumu -karşıt manası- vardır. Allah’a eğilip secde ederken zımnen başka hiçbir otoriteye de eğilmediğini, boyun eğmediğini gösteriyor ve ‘Allah-u Ekber’ sözüyle de yine sadece Allah’ın büyük olduğunu söylemiş olmuyor, aynı zamanda gayrının da küçüklüğünü ilan ediyorsun. Bu hac, oruç, zekât vs. ibadetlerde de böyledir. Hepsinden önce gelen asıl Kelime-i Tevhid’e bakalım... Terk ve ret (inkâr) kabulden (ikrar) önce gelir. “LA İLAHE!!!...” “Reddediyor, tanımıyorum!” Tüm tağutları tekfir/inkâr ve protesto ediyor, boyunda eğmiyorum demektir. (Bakara 256.) Kime, neye?.. Allah’ın rolüne soyunan tüm sahte tanrılar ve kahramanlara… Allah’tan bağımsız, Ona alternatif olan, Ona rağmen hüküm koyan her türlü otorite yasa, din vs. kişiler, kurumlar, âdetler, töreler, tabular ve kanunların cümlesine(Tağut rejimlerine) “LA” Hayır!... dedikten sonra, “İLLALLAH!!!..” Ancak ALLAH’tır bunlara layık olan” demektir Kelime-i tevhid. “Sür çıkar ağyarı dilden (yabancı olan her şeyi kalpten çıkar.) Tâ tecelli ede Hakk, padişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan.”

Hz. Şuayb’ın (as.) uyardığı Medyen halkı da, ticaretin ve alışverişin yoğun olduğu, refah seviyesi yüksek bir toplumdu. (Hûd 84.) Fakat Allah’ı -din işlerini- dünyalarına, ekonomi ve politikaya karıştırmıyorlardı. “Adalet” deyince sadece kendi hakları geliyordu akıllarına. Haksız tutumları adalet mizanına, eksik tartıları teraziye yansımış, ülkede zulüm/ifsat oluşmuştu. (Hûd 85.) Adam kayırma, ihaleye fesad, fahiş fiyat vs. günümüzde de zaten bildiğimiz meseleler. Yani biz bugün bütün bunlarla birlikte Lut kavmini de hesaba katarsak, geçmişte helak olma sebeplerinin tamamını uygulama potansiyeli olan bir acayip ahvale sahibiz. İşte böyle bir durumda bu bozuk düzenin çarkına çomak sokacak bir adam ve o adamı ayağa kaldıracak bir din ancak gerçek dindir. Atalardan kalan yarı doğru yarı yanlış inançları, onların hatırına kabul edip, ticaret/ekonomi ve siyasette adaleti ayaklar altına alıp, hakkın değil de hevalarının koyduğu kanunları din olarak kabul edenlerin keyiflerini kaçıracak bir Şuayb gerekmektedir...

Şunu bütün inanç ve samimiyetimle söylüyorum, sadece şu iki kelimeyi, geniş açıklama yapmadan bile olduğu gibi tercüme etselerdi yer yerinden oynardı. Ama devrin cahil, menfaatçi ve korkak hocaları nasıl çevirdi bu kelimeyi: “Allah’ın varlığı ve birliğine inanmak” dediler, öylemi?.. İşte bu sahte çeviri hiç bir zalimin sömürdüğü düzene karışmadan, el sıkışarak, vaziyeti idare ederek, (ŞİRK’et) hâlinde ortaklaşa bugüne kadar geldiği gibi bu kafayla kıyamete kadar da gider. İşte bu yüzden Şuayb (as.) ve tüm peygamberler, (ruhlarına selam olsun) tevhid akidesinin mücadelesini verirken, anlaşma, (şirk) pazarlığına girmeyen, zor ve “uyumsuz” insanlardı o dönemin yöneticilerine göre. Hâlbuki peygamberlikten önce emin, ümit vadeden, yumuşak huylu, kendi hâlinde insanlardı. Şuurlanma ve görev almanın neticesi kişiyi dava sahibi yapar, davası olan kişi de batıla karşı kıyam eder/ayağa kalkar. Bugün bize düşen görev ise, Kur’an’da anlatılan helak olmuş bu toplumların hâlinden ders çıkarıp, düştükleri aynı akıbete düşmemektir.

Bu konuyla ilgili Mesnevî’den bir hikâye dinleyelim: “Bir gün, aslan kurt ve tilki avlanmak için dağa çıkarlar. Avlanırken geniş arazide daha çok av yakalamak için birbirlerine yardım etmek için aralarında sözleşirler. Aslanın kurt ve tilkiyle arkadaşlık yapmak zoruna gitse de, yoldaşlığını ikram ve lütuf olarak görür. İşleri rast gider. Bir yaban öküzü, bir dağ keçisi, bir de tavşan avlarlar. Avlarını kanlar içerisinde sürükleyerek ağaçlık bir su başına getirirler. İyice yorulmuşlar ve acıkmışlardır. Özellikle kurtla tilkinin, ağzının suyu akmaya başlar, paylarını bir an önce almanın hırsı içerisindedirler. Ormanlar padişahının, bu avları adaletle paylaştırmasını beklerler. Aslan, kurtla tilkinin açgözlülüklerini fark eder fakat sesini çıkarmaz. Yüzlerine gülerken, kendi kendine, “Dağıtacağım paya, adaletime güvenmeyene ben ne yapacağımı bilirim” diye düşünür. Aslan, “Ey tecrübeli ve ihtiyar kurt, avladığımız hayvanları aramızda adaletli bir şekilde paylaştır. İyi bir adalet ortaya koy, vekilim sensin.” Kurt, “Padişahım! Sizin büyüklüğünüze, iri ve büyük olan bu yaban öküzü yakışır. Çevikliğinize ve semizliğinize uygun düşer. Keçi, orta boyda ve irilikte, o da bana uygun düşer. En küçüğümüz tilki olduğuna göre, avımızın en küçük parçası olan tavşan da onun hakkıdır” der. Aslan bu paylaştırma karşısında kızıp kükrer, “Ey kurt! Nasıl paylaştırdığını pek anlayamadım. Ey kendini bilmez eşek! Yaklaş ve karşıma geç de bir daha söyle” der. Yanına yaklaşınca bir pençe vurarak kurdu parçalar. Aslan tilkiye: “Ey tilki! Şimdi bu avları adaletli bir şekilde sen paylaştır bakalım” der. Tilki önce aslanın önünde saygıyla eğilir, yeri öper sonra, “Bu semiz yaban öküzü, efendimizin kuşluk yemeğidir, güne bunu yiyerek başlarsınız. Şu keçi de aziz padişahımıza, öğle yemeği için güzel bir yahni olur. Lütuf ve kerem sahibi sultanımızın akşam yemeğindeki çerezi de tavşan olsun” der. Aslan, “Ey tilki, adaletin ışığını sen yaktın. Tam hakça paylaştırdın. Söyle bakalım, bu taksimi kimden öğrendin?” Tilki kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırıp kurnazca gülerek, “Kurdun başına gelenlerden efendim, kurdun başına gelenlerden” der. Aslan, “Alçak kurdun başına gelenlerden ibret alıp hikmetle davrandığın için, bütün avları sana bağışlıyorum” diyerek tilkiyi ödüllendirir. Paylaştırma işi önce kendisine verilmiş olsaydı, kurdun akıbetine uğrayacak olan tilki, avların taksimini kurttan sonra yapmış olmaktan dolayı yüzlerce kere şükreder.” (Mevlânâ - Mesnevî 1 / 3013) ----Bizler de, dünyaya sonradan geldiğimiz için şükredelim. Geçmiş nesillerin helak olma sebeplerinden ibret alıp kendimizi koruyalım. ”Yeryüzünde gezin, dolaşın, peygamberlerini yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün” (Al-i İmran 3/37 ---◄◄

Camiler yardım bekliyor!

s,Hertegenbosch Orhan Gazi Camii inşaatının son hali... Kıymetli Denbosch cematimiz lutfen yardımlarınızı esirgemeyin!.. Allah rızası için şu mübarek ayda bol bol yardım edelim ve bir an evel yeni camimizi ibadete açalım, inşallah. Banka hesap numaramiz. NL89RABO0151538352. Şimdiden yapacağınız yardımlarınızı Allah kabul eylesin. Yönetim Kurul Başkanı Ali Alıcıkuş. ---◄◄

“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder.”


18

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

interview

röportaj

Erdoğan Yüce:

“Her şeye rağmen pozitif ve ümit var olalım. Geleceğimiz için güzel hayaller kuralım”

“Bu sürecin bütün insanlık için hayra ve kurtuluşa vesile olmasını diliyorum”

Sevgili okurlarımız, Koronavirüsü sürecinin etkilerini pek çok farklı meslek grubu içinde bulunan insanımızla konuştuk, değerlendirdik. Bu sayıda Meram Restoranlar zinciri Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Yüce’yi ağırladık. Sektörde çok iddialı olan Erdoğan Yüce, bu süreçte en çok etkilenen isimlerden biriydi. Kendisiyle pek çok konuyu konuştuk. Hoş ve keyifle okuyacağınızı umduğumuz bir sohbet gerçekleştirdik. İstifade etmeniz dileği ile....

E

rdoğan Yüce’yi kısaca tanıyabilir miyiz? Erdoğan Yüce, 47 yaşındayım, Karaman’da doğdum. 7 yaşında ilk çalışma hayatına başladım 1989 yılında Hollanda’ya geldim. 89 yılından bu yana hep Restoran sektöründe aktif oldum 93’te dayımım vesilesi ile Hollanda’da ilk girişimcilik hayatıma başladım. 1999 yılında da Meram Restoranlar zincirinin ilk şubesini açtım. Kurumunuz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Meram Restoranlar 1999 yılında Amsterdam da ilk şubemiz ile başlayan ve 2005 yılında ikinci şubesini Rotterdam da açarak sonrasında français Ortaklıkları da yaparak uzun bir süreden sonra 12 şubeli yaklaşık 300 çalışan aile bireyine sahip bir şirketiz. Belki de Hollanda’da ilk aile restoran konsepti geleğeni başlatıp tüm meslektaşlarımıza da örnek teşkil eden bir marka olmaya çalışıyoruz. Meram Restoranlar Grubu olarak, Türk mutfağını tanıtmaya gayret gösteren; sektöre sürekli yenilikler kazandırmayı da kendine ilke edinen bir vizyona sahibiz. Bu duruşunu da korumayı hep sürdürmektedir.

Kanaatkâr, paylaşımcı, tevekkül sahibi birisiniz. Dünya insanları hepsi durdukları yerden olayı değerlendirdiler. Sizce Koronavirüs olayı nasıl okunmalı, nasıl anlamalı nasıl davranmalıyız? Teşekkür ediyorum. Tabi ki kanaatkâr olmak insanı rahatlatır, huzurlu kılar; elindekilerin emanet olduğunu aklından çıkarmaz. Rızkın yüce Allah’tan geldiğini unutmamalıyız. Kişi yaptığı, başardığı işleri, verdiği mücadeleyi kendinden bilmeyip, Yaradan’ın bir ikramı olduğunu hiç bir zaman aklından çıkarmaması gerekiyor. Paylaşmanın da inancımız ve kültürümüz gereği ne kadar çok önem arz ettiğini özellikle bu

zor günlerde hep birlikte görmekteyiz . Yüce Mevla’m hepimizi paylaşan kullarından, veren el olanlardan eylesin. Rahmetli annem çocukluğumuzdan bu yana bizlere hep hatırlatırdı: “Yavrum ne verirsen elinle, o gider seninle” diye… Dünyaya Çin’den yayılan bu Koronavirüsü’nü ilk duyduğumdan itibaren bunun, Allah’ın (cc) bütün dünya insanlığa bir imtihanı olarak yorumluyorum. Özellikle son yıllarda dünyayı paylaşamaz, kabuğuna sığmaz, şükür bilmez, mazlumlara zulümde sınır tanımaz, yaşadığı vatana, birbirine ihanet eden, iftira ve gıybet yapan, hayatına yalanı yerleştirmiş, samimiyetsiz bir ruha sahip hâle gelmiş insanların sayısı maalesef artmaya başlamıştı. İnşallah bu virüs İnsanlığın uyanışına vesile olur. Ben son yıllarda birkaç samimi bulduğum dostumla paylaşmışımdır: Dünyadaki zulmün artması, insanların paraya, maddiyata –hâşâ- tapmaya başlamalarıyla böyle bir son kaçınılmaz hâle gelmiş idi. Üzüntüyle söylüyorum, tüm dünyada müthiş bir ekonomik savaş başlamıştır. İnsanların hiçbir değerinin olmadığı, yurtlarından, doğdukları yerden, hürriyet ve özgürlüklerinden uzaklaştırılarak vahşice bir düzen içerisinde yaşamak zorunda kaldığı dünya hâlini almıştı. Baktığınızda bolluk ve varlık içindeymişiz gibi gözüküyor fakat gerçekten uzak olması gerekenden alakasız bir yaşam içindeyiz. Dünyanın başka yerlerinde zulme, haksızlığa uğramış İnsanlar var iken ne kadar mutlu rahat huzurlu olabilirsiniz ki?.. “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” Hadis-i Şerifi’ni de burada hatırlamakta fayda var Sözü çok uzattım. Sürç-ü lisan olduysa affoluna… Benim Koronavirüsü’nü okuyuşum bu şekilde. Duam da şöyle: “Allah’ım tüm insanlığı Korona ve tüm diğer

virüslerden koru. Hasta olanlara sabır ve şifalar ver. Tez zamanda tüm insanlığı virüsten temizle Allah’ım!.. Bizleri, bu imtihanı kazanarak çıkan kullarından eyle Ya Rabb”. Bu sorundan en fazla sizin sektör etkilendi. Onlarca çalışanınız var. Devlet imkânlarından istifade edebilecek misiniz? İş dünyasında en çok etkilenen sektörlerden biri de kafe restoran sektörü oldu. Hollanda Devleti ilgili kurumlar şu ana kadar bir seferlik 4000 Euro’luk bir yardımda bulundu, onun yanı sıra personel giderlerinin şu an itibariyle %80’ni karşıladılar. Hesaplamalardan sonra zannederim şirketlerin durumuna göre %90’na kadarı karşılanacağı öngörülüyor. Burada özellikle şunu belirtmek isterim: Bu 4000 Euro’luk yardımın bana göre dengesizce yapıldığını düşünüyorum. İlgili kurumlar yeni yardım bütçe planlaması yapmaz ise, irili ufaklı bir çok şirketi çok zor günler bekliyor. Özellikle de çalışan sayısının çok olduğu ve kira ve sabit giderlerinin yüksek olduğu şirketlere bu krizin faturası bir çok sektörde olduğu gibi kafe Restoran sektörüne de de çok ağır yansıması olacak. Bir virüsle birlikte dünyada bir çok şey nasıl değişiyorsa, bizim sektörde de artık bir çok şeyin değişmek zorunda olduğu aşikâr. Biz girişimciler olarak da, işletmelerimizde yeni eylem planları yaparak mücadelemizi sürdürmek durumundayız, ki şirketlerimiz ayakta kalabilsin. Hükûmetlerin tedbir kararlarını nasıl değerlendiriyorsunuz, nasıl tepki vermeliyiz? Bu Koronavirüsü ilk Çin’de başladığında belki diğer ülkelere bulaşacağı kimsenin aklına gelmiyordu dolaysı ile hiçbir ülkenin böyle bir ön hazırlığı olmadığı kanaatindeyim. Ama hemen akabinde tehlikeyi fark eden diğer ülkelerin yaşadığı sıkıntıları gören Hollanda, hızlı bir şekilde önlemlerini alıp halkın sağlığını korumak, ölüm vakalarının artmasını önlemek adına halkın da desteği ile bütün tedbirler aldı. Yurttaş olarak sorumluluklarımız nedir? Biz de vatandaş olarak sadece kendimizin değil başkalarının da sağlığını tehlikeye atmamamız için bu alınan tedbirlere katiyen uymak zorundayız. Aynı zamanda virüsün yayılma hızını da düşürme adına bu zor günlerde ilgili, yetkili görevlilerin işlerini daha kolay yapmaları sağlamak halk olarak da görevimizdir. Daha duyarlı, daha hassas olmak zorundayız; “evde kal” çağrılarına ve tüm kurallara kesinlikle uymak zorundayız. Evde kalma konusunda neler söylersiniz, evde kalanlar nasıl bir yol izlemeliler? Sizler neler yapıyorsunuz, yeni keşifler mi yaptınız, eski alışkanlıklarınızı gün yüzüne mi çıkarttınız?

Kafe restoranları kapatma kararından 1 hafta sonra bir meslektaşımı arayıp selam verdikten sonra doğrudan şu soruyu sordum: “Abi ömründe hiç bu kadar huzurlu olmuş muydun?” O da manalı bir şekilde güldü ve “Biz hiç ailemize zaman ayırmamışız bunu üzüntüyle söylemek zorundayım” dedi. Evet hizmet sektöründe olmamız hasebiyle yıllarca, ailemize, kendimize, özel ve sosyal yaşantımıza, kitap okumaya, düşünmeye vs. hiç zaman ayırmadığımız ortaya çıkmış oldu. Hayatımızı, inancımıza ve kültürümüze göre planlamadığımızı bu günlerde hatırlamış olduk. Bu virüsün kötü/şer gibi gözüken bir tarafı olmasının yanı sıra, bizim hayatta bir çok şeyi yanlış yaptığımızın ortaya çıkmasına vesile olan tarafı da olmuştur. Mesela neleri keşfettiniz? Birçok şeyi sayabiliriz. Mesela, aileyle birlikte vakit geçirmek, birlikte mutfakta yemek yapmak, çocuklarla oynamak, kitap okumak gibi. Aileyle birlikte güzel sohbetler yapmak, birlikte ibadet yapmak, telefonla da olsa normalde belki aklımıza gelmeyen ama bu vesileyle hatırladığımız çok fazla e-dost, akrabamızla sohbet etmek ve kendi iç


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Tanıtım...

introduction

tanıtım

19

“Yine sosyal mesafeyi koruyarak, örnek sokak temizliği projemizi devam ettirdik. Onun yanı sıra mülteci kamplarına, özellikle ramazan ayında gıda paketleri gönderdik.”

dünyamızda muhasebe yapma fırsatı da yakalamak gibi. insanların normal şartlarda hayatını planlayıp, yaşamını daha keyifli hâle getirecek eylemleri ortaya koyması gerekiyor. Konuştuğum pek çok dostum da aynı kanaatteler. İnşallah hayat normale döndüğünde kesinlikle hayatımızı daha keyifli hale getirmek için değişmemiz; hayatımızda yeniden planlama yapmamız gerekiyor. Yani biraz sıkıcı gibi gözükse de “evde kal” kuralı bir çok insanın yaptığı yanlışları görmesine vesile olmuştur. Dolayısıyla bu ve benzeri farkında olmadığımız davranışlarımızın tekrar kazanımı adına Koronavirüsü bizlere iyi bir ders olmuştur.

İlişkiler kesilmeden motivasyona devam munun ne kadar duyarlı olduğunu, insanların birbiriyle kaynaşmasına, önyargıların yıkılmasına vesile oldu. Ben burada sivil toplum örgütlerine ve bu tür davranışta bulunan tüm dostlarıma canı gönülden teşekkür ediyorum. Virüs krizinden sonra da, bu alışkanlıklarımızın Hollanda’da kesinlikle her zaman olduğu gibi devam etmesini diliyorum.

Hollanda Türk toplumunun davranışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hollanda Türk toplumu Hollanda’daki tüm vatandaşlar gibi kurallara uyarak herkes gibi yaşamını sürdürme mücadelesini her zamankinden daha çok vermeye devam etti. Bunun yanı sıra sivil toplum örgütleri ve kişisel olarak da yardım projeleri organize edildi. Camiler toplu ibadetleri durdurdu ama bir çok sosyal sorumluluk faaliyetine girdiler. Örneğin, Diyanetin Kadın Kolları sağlık maskeleri üretip bağışladı. Millî Görüş Teşkilatları da pek çok hayır ve hizmet bir arada yürüttü. Türk Federasyon’un kitap kampanyası örnek güzel faaliyetlerdi. Bunlar da Hollanda Türk toplu-

Açılış...

İş adamları derneklerinde aktif göreviniz var, STK’lar olarak ortak bir eylem planı yapıldı mı? Şartlar ne kadar zor olsa da insanımız yine cömertliğini böyle zamanlarda da sergilemeye devam ediyor. Sivil toplum kuruluşları, imkânlarını zorlayarak ciddi manada yardım kampanyaları organize etmişlerdi. Benim de üyesi olduğum HOTİAD İş Adamları Derneğimiz, hem üyelerimizi hem de çevredeki dostlarımızı telefonla arayarak; özellikle manevî destek vererek, aynı zamanda imkânı olanların da birbir-

lerine maddî destek verdiklerine de şahit oldum. Burada şu Hadis-i Şerifi’de hatırlamadan geçmeyelim: “Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır” Birbirimizin motivasyonunu yüksek tutmak için elimizden geleni yaptık. Böyle bir süreçte dayanışmanın, moral desteğinin ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu yaşayarak bir kez daha görmüş olduk. Şirket olarak bu alanda yaptığınız herhangi bir çalışma ya da bir katkı oldu mu? Şirket olarak da yine tüm şirketteki çalışma bireylerimizle bu süreçte hiç ilişkimizi kesmeden, kendilerinin ve ailelerinin motivasyonunu yüksek tutmaya çalıştık. İnsanların böyle durumlarda gerçekten morale ihtiyaç olduğunu düşünerek, ekibimizle sürekli iletişim içinde kaldık. Yine şirket olarak tüm Hollanda genelinde

Sokak temizliği projesine devam! sosyal medyada yayınlanan çok güzel bir motivasyon videosu hazırlattık. Bu çalışmadan dolayı çok güzel tepkiler aldık. Yine sosyal mesafeyi koruyarak, örnek sokak temizliği projemizi devam ettirdik. Onun yanı sıra mülteci kamplarına, özellikle ramazan ayında gıda paketleri gönderdik. İşletmeniz kapalı olsa da, biz hareketliliğimizi, çalışmalarımızı, heyecanımızı dorukta tutmak için elimizden gelen bütün gayreti sarf etmeye çalıştık. Son olarak neler söylemek istersiniz? Bu Koronavirüsü bizim irademizi ve gücümüzü aşan tüm dünyada yaşanan bir felaket hâline gelmiştir. Üzerimizdeki paniği, tedirginliği atıp elimizden gelen mücadeleyi göstermemiz gerekiyor. “Sizin hayır sandığınız şer; Şer sandığınız şeyde hayır vardı Allah (c.c) bilir siz bilmezsiniz” ayetini hatırlayalım. Bu yaşadığımız sıkıntılı sürecin, şahsımız, ailemiz, şirketimiz, top-

İhtiyaç sahipleri için gıda paketleri lumumuz ve bütün insanlık adına hayra dönüşmesi dua temennisi ile okurlarınızı selamlıyorum. Bu süreçte herkese sabırlar diliyorum. Bütün hastalarımıza şifalar diliyorum. Allah sabredenlerle beraberdir. Her şeye rağmen pozitif ve ümit var olalım. Geleceğimiz için güzel hayaller kuralım. Sağlıcakla kalınız. Söyleşi: Doğuş Media ---◄◄

Meram Restoran’dan Korona süreci için mesaj var:

“Bu karanlık günler geçecek”

H

ollanda’da bütün kurum, kuruluş, cami, cemiyet, vakıf ve işletmeler tek yumruk hâlinde ülkenin bu sıkıntılı günlerden esenliğe çıkması için çaba sarf etmekteler. Herkes hükûmetin uyguladığı tedbir kararlarına uymakla beraber, kendi inisiyatifiyle bu sürecin en az sıkıntıyla atlatılması için yoğun bir çalışma içerisindeler. Kimi etrafındaki ihtiyaç sahibi olanlar el uzatıyor, kimi yaşlıların sorunlarına çözüm bulmak için koşuşturuyor, kimileri de sosyal medya kanallarıyla toplumda oluşan psikolojik rahatsızlığı, korkuya varan huzursuzluğu gidermeye çalışıyorlar. Bunlardan biri de, Amsterdam ve Rotterdam’da 8 şubesiyle hizmet veren Meram Restoran CEO’su Erdoğan Yüce. Erdoğan Yüce, ülke insanına verdiği restoran hizmetinin yanı sıra, bu sürecin en iyi şekilde atlatılması için yapılması gerekenleri bir video görüntüsüyle kamuoyuyla paylaştı.

“Yan yana, omuz omuza normal yaşama döneceğiz…” Meram restoran tarafından hazırlanan ve çok önemli mesajlar içeren video görüntüsü izleyen herkesi kucaklayan, umut ve moral veren nitelikte. “Bu karanlık günler geçecek” diye başlayan görüntüler, bu sürece katkı yapan herkese teşekkür ederek sona eriyor. Virüs öncesi yaşamdan ve Amsterdam’ın eski canlılığından görüntüler eşliğinde en kısa zamanda bizleri güzel, mutlu ve sağlıklı günlerin bulacağının, ailemizi, sevdiklerimizi korkusuzca tekrar kucaklayacağımızın, arkadaşlarımızla yeniden buluşacağımızın mesajı veriliyor. Bu süreçte zorluklarla mücadele edenlerin, ihtiyaç sahibi olanların yanlarında olmamızın, onları desteklememizin, yardım etmemizin bir insani vazife olduğu

mesajı verilen videoda, eskiden olduğu gibi bir restoranda, bir kafede, berberde, spor salonlarında ve şehirde alışveriş yapacağımız, izin döneminde yeniden izin yapacağımız vurgulanıyor. “Ülke insanı olarak biz hep beraber yeniden bir araya geleceğiz” Alınan önlemlere uyarak, birbirimize

yardımcı olarak bu virüs sürecini atlatmamız gerektiği mesajının verildiği videoda, çocukların gülen yüzleri, yaşlıların umutla ışıldayan gözleri ve kentin güzellikleri, Korono ile verilecek mücadeleye ayrı bir güzellik, önem ve anlam katmış. Doğuş Haber Merkezi ---◄◄

Amsterdam Zuidoost Rotterdam Zuid Afrikaanderplein 2 Bijlmerdreef 1181 Amsterdam Osdorp Amsterdam Oost Rotterdam West Amsterdam West Amsterdam Bos en Lommer Amsterdam Oost Cafe 3072 EA Rotterdam 1103 TX Amsterdam 020-4161090 010-4845664 Meer en Vaart 175 Pretoriusstraat 22-24 Mathenesserplein 91 Slotermeerlaan 111 Bos en Lommerplein 71 Linnaeustraat 219 1068 LA Amsterdam 1092 GG Amsterdam 3023 LA Rotterdam 1063 JN Amsterdam 1055 AD Amsterdam 1093 EP Amsterdam Amsterdam Lelylaan 020-4129203 020-6655895 010-4780643 020-4470370 020-218 45 46 020-2230625 Pieter Calandlaan 81 1065 KK Amsterdam

Vestigingen

VOEL DE GASTVRIJHEID VAN TURKIJE


20

haber

Dikkat!..

I

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

“Sizlerin de bu manada başınızdan geçen bur tür olaylar olduysa, lütfen bizlerle paylaşın, sesinizi duyuralım, başka insanların canlarının yanmasını önleyelim. ”

HOLLANDA’DA DOLANDIRICILARA DİKKAT!

nsan alın teri, elinin eğmeği ile kazanılanı yemekten daha lezzetli bir şey yememiştir. Bir de bu alın teri, el emeği üzerinden geçinen asalaklar var. İnsanların helal kazanımına göz diken bu dolandırıcılar, her dönemde dürüst insanların karşısına farklı yollarla, yöntem ve usullerle çıkarak, onların birikim ve kazanımlarını cebe indirmeyi başarmışlardır. Akıllarını sırf bu alanda kullanan dolandırıcılar bazen bir haciz bürosunun, bazen ev bürosunun, bazen banka bazen de Vergi Dairesi’nin kaşeli mektuplarıyla ya da sosyal medya hesaplarıyla insanlara ulaşarak ve biraz da istedikleri meblağı ödemediği takdirde ceza alacakları yönünde korkutarak insanların kazanımlarını haksız bir şekilde elde etmenin uğraşı içerisindeler. Son günlerde bu manada elimize ulaşan dolandırıcı üç ayrı şebekenin uyguladığı yöntemleri sizlerle paylaşmak, sizleri uyarmak ve bu noktada dikkatli olmanızı istiyoruz. Akıllarda soru işareti bırakan bir hikâye... İlki, Vergi Dairesi adına K. A adlı kişiye SMS yoluyla ödenmemiş ev kirası ile alakalı gönderiliyor. Gönderilen SMS mesajında, “Defalarca hatırlatılmasına rağmen, şu tanıtım/özellik numaralı ödenememiş faturanız gözüküyor. Şu tarihe kadar ödenmediği takdirde icra memuru gerekli işlemi yapmak için kapınızı çalacaktır.

İşte, okurlarımızın telefonlarına gelen sahte mesajlar... Ödemeyi aşağıdaki link vasıtasıyla ödeyebilirsiniz…” A.K, korku ve telaş ile istenilen meblağı tereddütsüz ödüyor, ancak bir gün sonra bu işin dolandırıcılık olduğunu fark edip, polise şikâyette bulunmak üzere randevu talep ediyor. Polis randevu verdikten hemen sonra havale edilen yaklaşık 500 Euro’luk meblağ tekrar A. K’nın hesabına yatırılıyor. Burada ilginç olan ve aklı kurcalayan sorular şudur ki; ev kirası için neden Vergi Dairesi adı kullanılır? A. K’nın, kirayı sadece bir önceki ay ve ömründe bir kez gecikmeli ödediği nereden ve nasıl bilinir? Polise haber verildiğinde bu meblağın tekrar iadesi nasıl açıklanır? Bu sorulara verilecek tek cevap, bu çete ve şebekenin devlet kurumları içerisinde de yer alma ihtimalleridir. Kaldı ki, “paranın tekrar hesaba yattığı gerekçesiyle randevu iptali için polisi aradıklarında, polis hiçbir soru sormadan randevuyu iptal etmiştir. Polis bu konunun peşine düşmesi gerekmez miydi, A. K’dan kendisine gelen mesajı sorması ve paranın yatırıldığı hesap numarasını takibe alması gerekmez miydi?” İkinci bir dolandırıcılık hikâyesi de, Rabobank adına bir okurumuza SMS olarak geliyor. Banka –güya- gönderdiği bildiride müşterisine, “banka kartının eskidiğini ve iki gün sonra kullanım günün geçeceğini bundan dolayı da yeni banka kartının aşağıdaki link vasıtasıyla müracaatının yapılacağını” haber veriyor. Siz bu link vasıtasıyla banka bilgilerinizi vermiş ve karşı taraf da bunu alarak banka hesabınızı boşaltmış oluyor. Bankaların kart yenilemesi asla bu yol ve yöntemle olmuyor. Bu konuda da çok dikkat edin.

Tanımadığınız telefon numaralarına geri dönüş yapmayın! Üçüncü dolandırıcılık hikâyesi ise, telefonlarınıza gelen garip numaralar. Bazen adını bilmediğiniz ülkelerden aranıyorsunuz bazen de ikamet ettiğiniz şehir koduyla başlayan numaralardan aranıyorsunuz. Açmak zorunda kaldığınız numaralar bazen size yüklü telefon faturaları olarak dönüyor. Bu konuda da mağdur olan bir okurumuz şu bilgiyi verdi: Dikkat, yeni dolandırma tekniği, yöntemi: “İki keredir beni, “010” ve “085” ile başlayan bir numara. Açmama müsaade etmeden hemen kapatıyor. Amaç, benim onu geri aramam. Ben o numarayı aradığımda, yüklü bir para yazılıyor ve benden alınan/ kesilen o para numara sahibine gidiyor. Bir arkadaşa bu tür bir aramadan sonra 1200 Euro fatura gitmiş.

Yani, bilinmeyen, bilmediğiniz numaraları geri aramayın!” Şimdilik dolandırıcılık hikâyelerini burada tamamlıyoruz ama onlar hiç boş durmayacaklar. Bu yönetmeleri işe yaramayınca başka usullerle insanları mağdur etmenin yollarını arayacaklar. Okur hikâyesi (Mehmet Demirbaş) “İki defa uyarı gelmesine rağmen trafik cezasını ödememişsin, Cuma gününe kadar ödemezsen Incasso/ İcra’ya verilecek, hemen ödersen şu numarayı ara sana kolaylık sağlanacak” diye bana da bilgi, mesaj ulaştı. Araba ceza tahsil yerini aradım, “Adınıza böyle bir ceza şey yok. Biz hiçbir zaman mail göndermeyiz” dediler. Geçenlerde de Waterchap/Sular İdaresi başlığı altında bir mail geldi. “Kwijtschelding/itirazınız kabul edildi yalnız, hemen 89 Euro’yu şu hesap numarasına yatırmanız lazım. Dikkat son gün” diye mail aldım. Hesap numarası Almanya’ya ait idi. Lütfen bu daha dikkatli olalım. ---◄◄

Korona sürecinde iftar...

HOLLANDA ADALET VE GÜVENLİK BAKANI GRAPPERHAUS “ULUSAL İFTAR”A KATILDI Gürcüoğlu: “Koronavirüs krizi sürecinde toplum olarak iyimserliğe ve barışa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Çevrenizle ve özellikle kendinizle huzurlu olmak pozitif düşünceyi besler. Barışı bir antlaşma ile sınırlamamalıyız, daha adil bir toplum ve geniş bir hoşgörü için çaba göstermeliyiz.”

H

ollanda Adalet ve Güvenlik Bakanı Ferd Grapperhaus, “Bu süreçte ramazanın özelliklerinden olan merhamet, disiplin ve cömertliğe normalden daha çok ihtiyacımız var.” dedi. Grapperhaus, Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) ve Devlet ile Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Ulusal İftar”a katıldı. Lahey’de eskiden kilise olan Juliana Plaza’da “Barış ve iyimserlik” temasıyla düzenlenen iftara Grapperhaus’un yanı sıra

yaptınız bunu. Umarım bu kriz sürecinde ve sonrasında da devam eder.” şeklinde konuştu. Grapperhaus, camilerin toplumda zayıf olanları korumak için tedbir amaçlı kapalı kaldığına dikkati çekerek, Müslümanların bunu yaparak topluma iyi bir örnek olduğunu söyledi. Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, CMO Başkanı Muhsin Köktaş, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu ile Müslüman, Hristiyan ve Musevi din adamları katıldı. Her yıl yaklaşık 200 kişinin katıldığı iftar programında bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle 30 kişi 1,5 metrelik sosyal mesafe kuralına uygun şekilde yer aldı. “Yaşlı ve mağdur kişilere ve komşulara yardım edildi” Grapperhaus, yaptığı konuşmada, tekrar güvenli bir hayat sürdürmek için herkesin evde kaldığını belirterek, “Bu tam da yalnız

olanlara kapılarınızı açtığınız ve birbirinizin sıcaklığını aradığınız bir ayda olan acı bir gerçek. Bu süreçte ramazanın özelliklerinden olan merhamet, disiplin ve cömertliğe normalden daha çok ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı. Bu yıl birlikte iftar yapılamamasının beraberliğin yok olması anlamına gelmediğini dile getiren ve Müslümanları tebrik eden Grapperhaus, “Bu süreçte normalden daha çok yardımlaşma yapılarak yaşlı ve mağdur kişilere ve komşulara yardım edildi. Belki de daha önce tanımadığınız kişilere

“Bu süreçte dijitalleşmenin önemini de gördük” Koronavirüs krizi sürecinde birlik ve iş birliğinin ne kadar önemli olduğunu öğrendiklerini vurgulayan Dişli de “Bu pandeminin çok sayıda insan hayatının kaybolmasına ve ekonominin zarar görmesine sebep olduğunu gördük. Kararları alan hükümetlerimizin arkasında durmalıyız ve ülkeler arasında yaşanan tecrübeleri paylaşmalıyız.” dedi. Dişli, “Bu süreçte dijitalleşmenin önemini de gördük ve pandemiden sonra bunun faydalarını da göreceğiz. Dijitalleşme ile yaşamayı

öğreneceğiz. Her karanlığın ardından aydınlık geldiği gibi bu süreçten sonra da aydınlık olacaktır.” ifadelerini kullandı. Köktaş da Kovid-19’a rağmen sembolik bir iftar düzenledikleri için mutlu olduklarını ifade ederek, “Bu belirsiz günlerde farklı etnik kökenliler ve dinin mensupları ile bir araya gelmek çok önemli.” diye konuştu. Son haftalarda hep birlikte özgürlüğün değerini çok yakından hissettiklerine işaret eden Köktaş, “Toplumun büyük bir kısmı gibi biz de geleceğe iyimserlikle bakıyoruz. Farklılıklarımızla dayanışma içinde barışçıl bir toplum oluşturacağımıza inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Hikmet Gürcüoğlu da koronavirüs krizi sürecinde toplum olarak iyimserliğe ve barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu belirterek, “Çevrenizle ve özellikle kendinizle huzurlu olmak pozitif düşünceyi besler. Barışı bir antlaşma ile sınırlamamalıyız, daha adil bir toplum ve geniş bir hoşgörü için çaba göstermeliyiz.” dedi. Programda, bu yıl ilk defa verilen “Barış Ödülü”, İslam topluluğu ile bağ kurmak için yıllarca çaba gösteren emekli papaz Jan Post Hospers’a takdim edildi. ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Mehmet Yamaç

ons rechten

haklarımız

UZMAN GÖZÜYLE

info@ibco.com

SSK ve diğer konularda

YENİ BİLGİLER VE DÜZENLEMELER

B

u ay sizlerle birkaç önemli haberi paylaşacağım. 31 Temmuz 2019 tarihinde ve öncesinde müracaat eden birçok emeklimiz bazı belgelerini içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı zamanında SGK’ya gönderemedi. Malum SGK’dan bir yazı geldiğinde en geç üç ay içerisinde bunu cevaplandırmak gerekmektedir.

Yurt dışı borçlanma talebiyle emekli olmak isteyen vatandaşlarımızın, Koronavirüs’e karşı alınan tedbirlerden dolayı hak kaybına uğramaması için eksik belge ibraz etme süreleri uzatıldı.

Yurt dışı borçlanma talebiyle emekli olmak isteyen vatandaşlarımızın, Koronavirüs’e karşı alınan tedbirlerden dolayı hak kaybına uğramaması için eksik belge ibraz etme süreleri uzatıldı. Yapılan yeni düzenlemeyle; 07/12/2019-07/12/2019 tarihleri arasında eksik bilgi, beyan ve belgelerini tamamlaması için bildirim yazısı gönderilenlerin 31/07/2020 tarihine kadar verecekleri eksik bilgi, beyan ve belgeler süresinde verilmiş kabul edilecek. 01/01/2020 –20/02/2020 tarihleri arasında bildirim yazısı gönderilenlerin 01/03/2020 tarihine kadar geçen süreleri üç aylık süreden düşürülerek kalan süreleri 10/07/2020 tarihinden itibaren başlatılacak. 01/03/2020 –30/06/2020 tarihleri arasında bildirim yazısı gönderilenlerin üç aylık süresi ise 01/07/2020 tarihinden itibaren başlatılacaktır.

Kısacası bu ne demektir şöyle açıklayabiliriz. Halen eksik belgesi olan ve bunları gönderemeyenler en azından 1 Temmuz tarihinden başlamak üzere bu yıl gönderebileceklerdir! DEİK-DTİK Avrupa Konsey üyesi olarak sizlerle paylaşmak istediğim ve Devletimizin bizler için sağladığı birkaç özel haber daha var. Covid- 19 salgınının ortaya çıkışıyla dünyanın her yerindeki Türk vatandaşlarına hizmet vermek için 14 Mart 2020 tarihinde Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Çağrı Merkezi (+90 372 292 29 29) bünyesinde 7/24 hizmet veren Koordinasyon ve Destek Merkezi kuruldu. Koordinasyon ve Destek Merkezi, Konsolosluk Çağrı Merkezi ile birlikte salgının başladığı 27 Ocak 2020 tarihinden bu yana 54 bin çağrıyı cevaplandırdı. Koordinasyon ve Destek Merkezi’ne telefonun yanı sıra, e-posta, Twitter ve Facebook aracılığıyla da ulaşılabiliyor. Malum, salgınla mücadele kapsamında 28 Mart itibarıyla uluslararası uçuşlar durduruldu. Dışişleri Bakanlığı tarafından, yurtdışında geçici süreliğine bulunan ve dönmek isteyen, 70 ülkeden 25 bin vatandaşımız ülkemize getirilerek Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı yurtlarda karantina altına alındı. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bulunduğu ülkede mukim olmayan, geçici süreliğine o ülkeye giden öğrenci, işçi, ziyaretçi ve iş insanı olan vatandaşlarımızın getirilmesi için çalışmalar devam ediyor. Uçuşların durdurulması nedeniyle yurt dışında kalan ve vize süresi aşımı gibi izin sorunlarıyla

21

Bayramınız kutlu olsun!

karşılaşan vatandaşlarımız için Dışişleri Bakanlığımız tarafından ilgili ülke makamları nezdinde girişimler yapıldı. Büyükelçiliklerimiz ve Konsolosluklarımız, yurt dışından dönemeyip de konaklama sıkıntısı çeken veya mali açıdan zor duruma düşen vatandaşlarımızla da ilgileniyor, kendilerine destek oluyor, Yurt dışında COVID- 19 virüsü sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızın cenazelerinin Koronavirüs Bilim Kurulu’muzun belirlediği şartlarla THY tarafından Türkiye’ye getirilebilmesi sağlandı. Koronavirüs sebebiyle yaşadıkları ülkelere geri dönüş yapamayan vatandaşlarımızın araçlarıyla Türkiye’de kalma izin süreleri de 30 Haziran 2020 tarihine kadar uzatıldı. Şu ana kadar 704 ülkeden yardım talebi alındı, Ülkemizin de ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak 34 ülkeye yardım eli uzatıldı. Dünyada en çok yardım yapan üçüncü ülke konumundayız. Bu haberlerle bu ayki yazımızı noktalıyor ve içinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerif’in hayırlara vesile olmasını diliyorum. Emeklilikle ilgili müracaatınızı yapmış olsanız dahi, kalan diğer işlemlerinizi Türkiye’ye gitmenize gerek kalmadan “sizin adınıza yazışarak” buradan takip ediyoruz. Daha geniş bilgi veya randevu için bizi telefon veya WhatsApp ile arayabilirsiniz. Doç. Mehmet Yamaç 06 222 056 33 ---◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

archief

22

arşiv

Ahde Vefa...

dogus@dogus.nl

GECMIS ZAMAN OLUR KI... “Sizin gibi Müslüman olmak mı?..” O

O

Hazırlayan: Osman (Pala) Turan

Fotoğraf: www.gencdergisi.com

Hikâyesini okuduğunuz olay, Rotterdam şehir merkezinde bulunan “Selahattin’in Kahvesi”diye bilinen mekânda geçmektedir.

‘Selâm’ sizlere sevgili yârenler!.. Yüreğimin taaa derinliklerinden, Gençliğini gurbet diyarında bitirenler, Bataklıkta gül yetiştirenler, Umut filizleyenler, Sevmesini bilenler, dostça geçinenler, Paylaşmayı, dayanışmayı meslek edinenler, Selâm sizlere, özgürlük, aydınlık, bilim severler, Barışsever, insan sever, hak ve adalet sevenler Hepinize selâm, selâm, vesselâm!.... Yazılarınızı, dogus@dogus.nl adresine bekliyoruz...

Bir nükte: “Zulüm”

Özlü Söz

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 1930’lu yıllarda kurulduğunda, Anadolu’yu (aydınlatmak) “tenvir etmek”(!) için sık sık turneye çıkıyormuş. Bunlardan Sivas konserini dinlemek zorunda kalan bir vatandaş, “konseri nasıl bulduğunu?” soran bir gazetecinin kulağına: “Sorma kardeşim”, demiş. “Sivas Sivas olalı, Timur’dan bu yana böyle zulüm görmedi!.. ”

Zamanında zor olaylar ve karışıklıklar cereyan ettiği için, sahabelerden biri: “Ya Ali, senin zamanında meydana gelen hâdiselerin hiçbiri, senden önceki Halifelerin devrinde görülmedi. Sebebi nedir?” diye sormuş. Hz. Ali’nin(r.a.)cevabı, son derece mânâlı olmuştur: “Onların zamanında biz vardık, bizim zamanımızda ise onlar yok.”

B

u sayıda Hollanda’ya ilk gelen çileli vefakâr bir büyüğümün yaşadıklarını ve gördüklerini onun ağzından sizlere aktarmaya çalışacağım. Anısını anlatırken ses tonu o kadar samimi o kadar duyguluydu ve öylesine pişmanlıkla doluydu ki; ifade edemem... “O yıllarda düşmüş olduğumuz boşluğa şimdiki neslin de düşmesinden endişeliyim” diye başladı sözlerine. Ve “bizler düştüğümüz bu aciz, zillet, acınacak durumları hak etmemiştik, Türkiye’den geldik dil bilmiyoruz, devlet bizlerin başına ne din adamı ne de eğitmen-bilgili insanlar yollamadı. Kılavuzumuz yok, önderimiz yok, bir bataklığa saplanır gibi saplanıverdik, çırpındıkça daha da battık. Kimine cennet, kimine cehennem oldu bu diyarlar. Kendi başımıza yaşamaya başladık. Pek çoğumuz o kadar ileriye gitti ki kültürünü ve dinini unuttu. Köyünde görmediği şeyleri yabancı bir memlekete görünce insanımız şaşırttı” diye devam etti... Bir yandan gözlerinden dökülen yaşları mendiliyle siliyor diğer yandan da konuşmasını sürdürüyordu: “80’li yılların ortalarına kadar bizim insanların işlettiği alışveriş mekânlarına rastlamak pek mümkün değildi. Şimdi Türkiye’yi aratmayan bir görüntü var. Her iş alanında uğraş veren insanlarımızı görmek mümkün. Bayram ve Cuma namazları için özel salonlar kiralanırdı, şimdi her mahallede birkaç tane ibadet yapılacak mekanlarımız var. “Kasaptı, marketti, manavdı” derken; artık insanımız üretim alanında da kendisini isbat etmiş durumda. İşte bu yokluk günlerinde mahallenin Hollandalı manavı Hans’la ilişkilerimiz oldukça iyiydi. 10-12 yıldır Türklerle beraber olan Hans neredeyse bizden biri olmuş, bizler kadar Türkçe konuşuyordu. Hafta sonları Selahattin amcanın Kafe-barında toplanırdık. İçkili olan o mekânda kumarda oynanırdı. Bar hizmeti yapanlarsa kadınlardı.

Dedeyle geçen ömür ne bereketlidir... Kimileri şansızdır, dedelerini bilmeden, tanımadan büyür. Kimileri şanslıdır, dedesinin dizinini dibinde büyür. Kimileri daha şanslıdır, dedelerine çocuklarını sevdirebilirler. Kimileri en şanslıdır, dedesi ile birlikte yaşlanır. Kimileri de dede diyebilmiş, biraz büyümüş o hissi tatmış, sonra yarım, tadı damağında, boynu bükük kalmıştır. Onlarla kavga etmenin, çarşıya gitmenin, TV izlemenin, siyasetten konuşmanın tadını, ne annede ne babada ne arkadaşta bulamazsınız. Çünkü o “dede”ye özeldir. Babanızla kuramadığınız ilişkiyi, dedenizle kurarsınız. Babanızın her zaman çalışması gerekiyordur, akşamları da yorgundur. Ama dedeniz 7/24 emrinize amadedir. Her türlü oyunu onunla oynarsınız. Her yere onunla gidersiniz. Sizinle öyle mutludur ki, hayatının en büyük kahkahalarını sizle atar. Okumayı söktüğünüzde, durmadan her gördüğünüzü okumanıza sabreden tek varlık

dedenizdir. Öğrendiğiniz şeyleri, ilk olarak onlara öğretirsiniz. Canınızın sıkılmasına asla dayanamazlar. Dedeniz, ayaklı kütüphanenizdir, sorduğunuz her soruya tıpkı bir tarih öğretmeni gibi en geriye dönerek cevap verir. Her sorunun bir cevabı vardır onda. İşe yaramak istediğinizde, birilerine iyilik yapmak istediğinizde en büyük ortağınız/destekçiniz dedenizdir. Onların size olan sonsuz güveni ve sizin yapmak istediğiniz şeye olan inancınız bir araya geldiğinde, imkansız diye bir şey kalmaz. Sizinle olduğu her gün size az da olsa harçlık vermeye gayret eder. Emekli maaşı yettiğince, cebinden parası çıktığı müddetçe bir sakız parası dahi olsa verir. Çünkü o dededir. Bu dünyada sizinle en çok gurur duyan insandır. Sizinle duyduğu gururu herkesle paylaşmak ister, neredeyse gazeteye ilan verecektir. Siz de başardığınız şeyleri, dedeniz hemen öğrensin

“Atın iyisine “doru”‚ yiğidin iyisine “deli” derler.” Yani inancımızın yasakladığı pek çok şey o mekânda dindar insanların arasında sanki mubahmışçasına rahatlıkla uygulanırdı. Yine öyle bir hafta sonu Hans’da aramızdaydı. Havadan-sudan konuşurken Hans uzun zamandır düşündüğü ancak, söyleyemediği ve hepimizi ‘şok’ eden niyetini şu sözlerle dile getirdi: “Aile yaşamınızın güzelliği ve Türk kadınlarının sadakati beni hayli etkiledi; yahu arkadaşlar! Beni bir Türk kadınıyla eversenize!..” Kimini kumar kağıtları elindeyken, kimini kadeh kaldırırken, kimini de bar kadınıyla randevu yaparken yakalayan bu sözler herkese soğuk bir ‘duş’ yaptırdı. Kısa bir süre saatin yelkovan sesinden başka bir ses duyulmadı. Hans, kötü bir teklif yaptığı inancıyla hayli tedirgin olmuş ve korkmuştu... Hans’ın korktuğunu anlayan Ömer, O’nu rahatlatmak için hemen söze girer: “Ula Hans, Müslüman ve sünnet olmayı kabul et, seni ben evlendireyim” der. Hans bu söz üzerine derin bir nefes alır ve rahatlar. Evli olmasına rağmen geçen hafta bar kadınıyla çıkan Ömer’i manalı manalı şöyle bir süzer. Sonra elindeki kağıt ve kadehe bakarak ‘yazık’ anlamında başını sallayarak; bizleri yerin dibine iten şu tarihi sözleri söyler: “Dininizi az-çok araştırdım, sizinle benim aramda “yaşayış” noktasında pek fark göremedim. Sizin gibi bir “Müslüman” olmamı istiyorsanız, ben zaten sizler gibiyim, ama Kur’an’ın istediği gibi olmamı isterseniz, ben onu beceremem. Bir de hiçbir şeye yaramayan bir “et parçası” kesildikten sonra beni farklı kılacaksa; onu da sünnetçinize kökünden aldırırım merak etmeyin” der... Bu sözler pek çoğumuzun yaşamında bir ‘inkılâb’a yol açtı. “Ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum?”

sorularına cevap bulmaya çalıştık. O imkânsızlıklar içerisinde birinci kuşak bu refahlı günlerin hazırlayıcıları oldular. İkinci kuşak çok şanslıydı, onlar bir adım daha ileri götürmek zorundalar. Bizlerin düştüğü bu duruma gençlerin düşmesinden korkuyorum. Hele hele üçüncü kuşak. Gençlerimiz öyle başı boş ki ne ebeveynlerini, ne de okuldaki öğretmenlerinin sözünü dinlemiyorlar. Ortama uyup başı boş yaşıyorlar. Bütün sivil toplum örgütlerinin bu yönde bir çalışma başlatmasını ve gençlerimize sahip çıkılmasını istiyor, bekliyorum... Gençler bir ateş çemberi içerisine atılmış yengeç misali kendisini bitirmenin yollarını arıyor. Uyuşturucu, kumar, alkol, fuhuş, soygun, cinayet ve cinnet bataklığında bir ‘kurtarıcı’ el arıyor. Bu el senin, benim, bizim ellerimizden başkası değildir, güzel dostum... 60’lı yıllarda Avrupa’ya göçün başlayacağı ilk günlerde bu önemli haberi; papazlar, kiliselerde ayin için toplanan insanlara şu şekilde veriyorlardı: “Buraya pek yakında Müslüman-Türkler gelecekler. Onların her hallerinden emin olabilirsiniz. Mallarınızı, canlarınızı, ırzlarınızı onlara büyük bir güvenle emanet edebilirsiniz. Onlardan öğreneceğimiz, onlardan alacağımız pek çok güzellik var, onların inançlarına saygılı ve onların yaşayışlarına karşı müsamahakâr olalım” anlamında pek çok telkinlerde bulunmuşlardı. Yukarıdaki kıssayla bu sözleri ve şu an geldiğimiz noktayı bir kıyas ederek bir muhasebe yapalım, geleceğe ona göre bir yön verelim... Peki, Hans’mı haklı, papazlar mı? Yoksa, inancımızla yaşayışımız arasında tezatlar oluşturan, benzerlikler bulundurmayan bizler mi suçluyuz? Kim? Suçlu artık ayağa kalkmalı!... ---◄◄

Mustafa Çakır

istersiniz, çünkü onun gururunu görmek size yeni bir başarı için gereken her şeyi verir. Yeryüzünde her türlü şımarıklığı yapabileceğiniz, tek varlıktır. Anneniz ya da babanız istediğiniz bir şeyi yapmadığında ya da almadığında ilk koşacağınız yer dedenizin kollarıdır. Çünkü isteğiniz mümkün değilse bile öyle bir teselli ikramiyesi verir ki, isteğinizi unutturmaya yeter de artar bile. Her dede, aslında bir ak sakallı dededir. Dedelerin gizli bir değneği vardır. Mutsuz olduğunu görmeye dayanamaz. Tıpkı rüyanıza giren bir aksakallı dede gibi, her anınızda size doğru yolu göstermeye hazırdır. İşte benim de böyle bir dedem vardı, ayrılalı tam 25 yıl oldu bugün aramızdan. Acısı hâlen taze, hâlen daha gözlerim onu arıyor. Aklıma geldikçe gözlerim dolar, gider gizlice ağlarım.

Mustafa (Hökümet) Çakır 1933 - 1995 Hollanda’ya ilk gelenlerden İşte bu fotoğraftaki benim “Hökümet” dedemdi (lakabı), adam gibi adamdı. Seni hiç unutmadım, unutmayacağım da. Daima rahmetle, sevgiyle anacağım seni. Allah sana rahmet eylesin, inşallah cennetiyle ödüllendirir seni. Nur içinde yat dedem.. Torunun Mustafa Çakır ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

perspective

perspektif

23

BAKIŞ AÇISI

Elif Bayraktar

KALP

Meğer ne çok şey varmış şükretmek için!

TEMİZLİĞİ

Güzele bakmak, güzel düşünmek, güzel konuşmak ve güzel yaşamak için hislerimizi, duygularımızı ve en önemlisi kalbimizi temiz tutmamız gerekir. Bahar ayı, ramazan ayı tam da kirlerden günahlardan arınmak için temizlik zamanı değil midir?

H

er gün bir yerden göçmek ne iyi, Her gün bir yere konmak ne güzel Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş! Dünle beraber gitti cancağzım, Ne kadar söz varsa düne ait Şimdi yeni şeyler söylemek lazım..

Ve ben... Sağlıklı olduğum için, ailemle birlikte olduğum için şükrediyorum, sığınabileceğim bir evim olduğu için şükrediyorum, çocuklarımla doya doya vakit geçirebildiğim için şükrediyorum.

BAKIŞ AÇISI

elif-1705@hotmail.com

Mevlânâ, ne güzel söylemiş; ‘Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.’ Yaklaşık iki aya yakındır, içinde bulunduğumuz sıkıntılı günlerin ardından yeni şeyler söylemek için, umudumuza umut katmak için “besmele” çekelim ve başlayalım hayatımızı değiştirmeye ve dahi dönüştürmeye. Hem baharın gelişini hem Ramazanın manevî atmosferini coşkuyla karşılıyoruz. Her gün doğan güneş ne güzel parlıyor, sabahın erken saatlerinde öten çeşit çeşit kuşlar acaba hangi ilahîyi söylüyor, yapraklar ne güzel yeşilleniyor, çiçekler bin bir renkleriyle bize kendini gelinlik kızlar gibi sunuyor. Ve ben... Sağlıklı olduğum, ailemle birlikte olduğum için şükrediyorum, sığınabileceğim bir evim olduğu için şükrediyorum, çocuklarımla doya doya vakit geçirebildiğim için şükrediyorum. Gökyüzüne bakıp hayal kurabildiğim için, bir kez daha Ramazana kavuştuğum için, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin gelişini beklediğim için, affedilme umuduyla dualar edebildiğim için..

Küçücük bir virüs sebebiyle ellerimizi günde belki on defa yıkarken buluyoruz kendimizi, hastalığa kapılmamak için o kadar çaba sarf ediyoruz ki. Peki kalplerimize bulaşan hastalıklar ruh dünyamızı, bakış açımızı, Allah’a olan yakınlığımızı nasıl köreltiyor hiç düşündük mü? On defa elleri yıkamak gibi, yüzler, binler defa kalplerimiz Allah’ın zikrine muhtaç. Çünkü Allah Teala buyuruyor ki; ‘Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur.’ İşte o zaman ruh dünyamızda iyiye ve güzele doğru yolculuğa çıkabiliriz. Mevlânâ’nın dediği gibi ‘Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş’ Zihnimizde, kalbimizde her zaman Allah’ı hatırlayarak yaşamak ne hoş. Gerçek huzuru tatmak, O’na tevekkül etmek, O’ndan istemek, O’nun isimlerine sığınarak dua etmek, kapısında diz çöküp af dilemek, rızasını kazanmak için çaba göstermek ne hoş. Hayatımızı olumlu anlamda değiştirmek istiyorsak, önce kullandığımız kelimelerden işe başlayabiliriz. Sözlerimizle birlikte düşüncelerimizin ve davranışlarımızın da değişeceğini görebiliriz. Zikir çekmenin, dua etmenin, tevekkül etenin de sırrı burada.

Dilimizi her daim güzel olan şeylerle meşgul etmeye başladığımızda bu kalbimize ve hissiyatımıza da yansıyacaktır. Ve tabi ki kalplere şifa olan Kur’an ile hemhal olmanın yeri bir başka. Ramazan ayında bol bol Kur’an okuyup, onu anlayıp, amel edebiliyorsak ne mutlu bizlere. Hem kelimelerin gücü hem Kur’an’ın şifa olduğuna dair şu hikâyeciği de sizlerle paylaşmak istedim: ‘Sultan Abdülaziz devrinde bir davet verilmiş. Sevilen bir Şeyh Efendi de meclisteymiş, ev sahibi rahatsız olan çocuğunu, Hazretin yanına “Bir okursanız memnun oluruz” diye getirmiş. Çocuk hasta, tıbbî tedaviyi zaten görüyor, bir de mübarek bir insandan dua istenmiş yani. Neyse o toplantıda bulunan Sıhhiye nazarı -yani Sağlık Bakanı- bu vaziyeti görünce başlamış söylenmeye, “Günümüzde ilaçlar hastaneler var, bu gericilik efendim, yaptığınız hatalı, fen tek başına yeter, iğnemiz ilacımız var...” filan falan... Nazır yanındaki adamlarının da pohpohlamasıyla coşmuş da coşmuş. Halim selim olarak bilinen Şeyh Efendi dönmüş Nazıra: “Ahmak herif, cibilliyetsiz, işe yaramaz kof adam, sen ne bilirsin, kabiliyetsiz” diye saymaya başlamış. Koskoca bakana, adamlarının yanında, mühim bir davette... Nazır kıpkırmızı olmuş, sinirden elleri titremeye başlamış sırtından ter akmış, o bu hâldeyken Şeyh gülümseyip “Nazır efendi bakıyorum fena oldunuz, halbuki iğne de vurulmadınız hap da içmediniz, sizi söylediğim kötü sözler hasta etti, bırakınız kötü sözün bu kadar tesiri oluyorsa, Allah kelamı Kur’an’ın da şifası olsun” demiş. Nazır sus pus.... ---◄◄

Kavuşmak ne güzel

Sağlıklı günlere...

HDV’YE BAĞLI CAMİLER 1 TEMMUZ’DA İBADETE AÇILIYOR! bir araya gelebileceği kararına istinaden HDV’ye bağlı bütün camilerde mevcut durumun 1 Temmuz tarihine kadar devam etmesine karar verildiği belirtildi. Açıklamada, uzun süredir camilerden zorunlu olarak ayrı kalındığına vurgu yapılarak, sıkı koşullar altında, HDV’ye bağlı camilerin 1 Temmuz 2020’den itibaren ihtiyatlı bir şekilde yeniden açılacağı ifade edildi. İslam’ın bir insanı haksız yere öldürmeyi bütün insanlığı öldürmek gibi bir günah kabul ettiğine dikkat çekilerek, bu sebeple insanların ölümüne sebep olabilecek her türlü eylemden kaçınmanın herkesin dini, vicdani ve insani bir görevi ve sorumluluğu olduğu kaydedildi.

H

ollanda’nın Koronavirüs önlemleri kapsamında kapalı olan Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) bağlı camiler, 1 Temmuz’dan itibaren ibadete açılacak. HDV tarafından yapılan yazılı açıklamada, hükümetin ibadethane, cenaze ve düğünlerde 1 Temmuz’dan itibaren 100 kişinin

Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Camilerin açılacağı tarihte hazırlıksız yakalanmaması için cami giriş çıkışları ve bütün müştemilatın 1,5 metrelik mesafeye göre düzenlenmesi; ateş ölçer, dezenfektan malzemesi, maske temini, belli bir müddet herkesin kendi seccadesini getirmesi vb. konularda çalışmalar yapılması önem arz etmektedir. Ayrıca şube kadın kollarımızın HDV kadın kolları koordinatörü ile irtibata geçerek maske dikimi konusunda çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.” HDV Yönetim Kurulu’nun gelişmeleri günü birlik takip ettiği ve ilgili kurumlarla irtibat halinde çalışmalar yürüttüğü, yeni gelişmelerle ilgili şubelerin düzenli olarak bilgilendirileceği aktarıldı. Haber: DN ---◄◄

TÜRKİYE’YE İZİNE GİDENLER KARANTİNAYA ALINMAYACAK

T

ürkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, yurt dışından gelecek vatandaşlar için bütün havalimanlarında korona test istasyonu kurulacağını ve gelen her yolcuya test uygulanacağını açıkladı Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, yazın uygulayacakları turizm planını açıkladı. Ersoy, Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın haziran ayı başında Antalya’dan başlamak üzere bütün havalimanlarında, Kapıkule ve İpsala’da korona test istasyonları kurup, gelen her yolcuya test uygulanacağını belirtti. Bakan Ersoy, “Sonucu 5-6 saat içinde alınacak. Gelen yolcunun Türkiye’deki adresi belli olduğu için gerektiğinde anında müdahale

edilecek.” ifadelerini kullanırken, testlerin pasaporttan geçişten önce uygulanacağını belirtti. Ersoy, testlerin en fazla 2-3 dakika süreceğini ve yığılmalara yol açmayacağını da sözlerine ekledi. Bakan, böylece Türkiye’ye gelenlerin 14 gün karantinada tutulması yerine test yapılmasının tercih edileceğini açıklamış oldu. Bakan Mehmet Ersoy ayrıca yarın Türkiye’ye turist gönderen bütün ülkelere devlet olarak bir “niyet mektubu” göndereceklerini de ifade ederken, “Bu mektupta ‘Biz hazırız’ diyeceğiz.” diye konuştu. Mektupta ise şunları yazacaklarını belirtti: “Havaalanlarında, otellerde, restoranlarda, plajlarda alınan önlemler. Bütün turizm merkezlerindeki hastanelerin yatak, yoğum bakım, solunum cihazı sayıları. Ambulans, ambulans uçak ve helikopter sayıları.” Camiahaber ---◄◄

Bayramınız kutlu olsun!

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 www.sws-simtronic. com info@sws-simtronic.com

Bayramınız kutlu olsun!

Bayramınız kutlu olsun!


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

agenda

24

gündem

Panel...

Bir Ramazan Akşamında Gönüllere Köprüler Kuruldu

Hollanda İslam Federasyonu tarafından hazırlanıp sunulan “Hollanda’da Ramazan” temalı canlı yayın programı yoğun bir ilgiyle takip edildi. İftar sonrası başlayan programa Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili Dr. Ali Parlak, Hollanda Türk Federasyon Başkanı Murat Gedik ve Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mustafa Aktalan katıldı. Programa canlı telefon bağlantısı ile katılan T.C. Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli ve Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatları Başkanı Oktay Dalmaz da görüşlerini izleyenlerle paylaştı.

N

IF Kurumsal İletişim Başkanı Kenan Aslan’ın Kur’an tilavetiyle başlayan programın moderatörlüğü Sezerhan tarafından yapıldı. Programın ilk bölümünde katılımcılar kendilerini ve temsil ettikleri kurumun tanıtımını yaptılar. Ardından, yaşadığımız olağanüstü hâlin hem kendileri hem de teşkilatları tarafından nasıl okunduğuna dair görüşlerini ifade ettiler. Bütün insanlığı derinden etkileyen bu zorlu sürecin bize verdiği dersi iyi okumamız gerektiği üzerinde duran konuşmacılar, şer gibi görülen bu küresel salgının pek çok hayır ve güzelliği de beraberinde getirdiğine vurgu yaptılar. Görevinin ikinci yılını dolduran Dr. Ali Parlak, Hollanda’da yaşayan insanlarımızın bu süreci büyük bir olgunlukla karşıladıklarına dikkat çekerek şunları söyledi:

Dr. Ali Parlak “Hükümetin aldığı tedbirlere harfiyen uyan insanlarımız en az zayiatla bu süreci atlatmayı bildiler. Bütün insanlığı yakından ve derinden etkileyen büyük bir vakıa ile karşı karşıyayız. Gemi buzdağına çarptı, şu an sadece çarpmanın tesiri altındayız, bunun bize bedeli ve yansıması ne olacak ileride göreceğiz. O nedenle insanlık olarak bu olayı doğru okumamız gerek. Ne türlü bir isimlendirme

konulursa konulsun bu doğrudan Allah’ın ayetlerinden, işaretlerinden biridir. Yoğun bir koşuşturmaca, robotlaşmış bir hâlde hayatın yoğunluğu içerisinde kaybolmuştuk. Bu olayla bu gidişata bir “dur” denildi. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyuran bir peygamberin ümmeti böyle olmamalıydı. Mağdur, mazlumların sesine kulak vermeli, el uzatmalı, var olanımızı paylaşmalıydık. Korona bizlere bunları bize yeniden hatırlattı. “Bunlar sıradan bir tabiat olayı” diyen kavimlerin daha beteri ile sınandıklarını biliyoruz. Bu nedenle insanların derdiyle dertlenmek, insanlığımızı yeniden sorgulamak bu süreçten alacağımız en büyük ders olmalı.”

Türk sivil toplum kuruluşlarının Hollanda’ya katkısını bu süreçte daha iyi müşahede ettik. Herkes kendi bölgesinde elini taşın altına koyarak yardım noktasında âdeta seferber oldular. İdrak edeceğimiz bayramın bütün insanlık âlemine barış, esenlik, huzur getirmesini diliyor, şimdiden yurttaşlarımızın bayramını tebrik ediyorum”

atmaktan kaçınmadı. İşte bu gibi olumsuzlukları da daha eğitimli, daha donanımlı nesiller yetiştirerek bitireceğiz. Bizim gizli bir yanımız yoktur. Biz bu ülkenin parçalarıyız. Ancak olabildiğince şeffaf ve, dürüst olursak, yamulmadan yol alırsak onların da bizleri de bu toplumun birer parçası olarak görmeleri kaçınılmaz olacaktır.”

Hollanda Türk Federasyon (HTF) Başkanı Murat Gedik yaşanan sürece dönük şunları ifade etti:

Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatları (KHMG) Başkanı Oktay Dalmaz, ümmetin birlik tablosundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Telefonla programa katılan T.C. Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, Hollanda’da mahsur kalmış insanlarımızın tahliyesi için 5 uçak seferi düzenlendiğini ifade ederek şunlara değindi:

Murat Gedik

Şaban Dişli “Ülkede bir şekilde bulunan ama Türkiye’ye dönmek zorunda olan pek çok insanımız vardı. Öğrenciler, turistik ziyarette bulunanlar, hastalar, yaşlılar gibi insanlarımızı tahliye ettik. Tedavisi burada mümkün olmayan bir hastamızı ambülans uçakla yolcu ettik. Korona sürecinde 72 vatandaşımızı kaybettik. Onların vefatları bizleri üzerken, onları yakınları olmadan uğurlamak bizleri daha da üzdü.

“Korona sürecinde gördük ki insanlarımız burada kalıcılar. Ülkeye nasıl sahip çıktıklarını her alanda gösterdiler. Bize bu sürecin verdiği en önemli ders, yatırımlarımızı uzun vadeli yapmamızdır. Dini ve millî kimliğimizi muhafaza ederek, bu ülkenin dokusunu tanıyarak hareket edersek hem içerisinde yaşadığımız ülkeye hem gönül bağımız olan memleketimize hem de bütün insanlığa daha iyi hizmet etmiş olacağız. Türk insanı yemek yediği yere ihanet etmez, silah çekmez, nankörlük etmez. Korona dil, din, ırk ayırt etmedi, herkese eşit davrandı. Bu durum pek çok insanımızda psikolojik sıkıntı meydana getirdi. Her kuruluşun kendine has temel bir düşüncesi var, biz asla birbirimizin rakibi değiliz. Bu süreç bizlere bu dersi de verdi. Bizler elimizdeki imkânlarla ihtiyaç sahibi olanların yardımına koşarken, devletin vergi dairesi korkunç bir ayrımcılığa imza

Oktay Dalmaz Dünyayı derinden sarsan Koronavirüsü’nün en çok da İslam alemini etkilediğine vurgu yapan Dalmaz, her zorluktan sonra bir kolaylığın olduğu müjdesine sarılmamız gerektiğine dikkat çekti. Dalmaz, “Kulluğun farklı bir boyutunu yaşıyoruz. ‘İman varsa imkân da vardır’ düsturunca ümidimizi kaybetmeden çalışmaya devam edeceğiz. Saf safa, omuz omuza daha nice namazlarda buluşacağız. Allah bizi sınıyor, bizi de çok seviyor, daha fazla yük yüklemeyeceğine ve bizleri daha fazla üzmeyeceğine inanıyorum” şeklinde konuşmasını tamamladı. Ev sahibi olan Güney Hollanda Millî Görüş Teşkilatları (NIF) Başkanı Mustafa Aktalan misafirlerini selamlayarak başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi:

Mustafa Aktalan “Bu zorlu süreçten herkes, her kurum etkilendi ancak cemaatine kapalı hâle gelen camilere daha çok olumsuz tesiri oldu. en imkânsız zamanlarda böyle güzel mabedleri inşa ve ihya eden bizim insanımız bu süreçte de camilerden elini çekmeyecek ona her türlü maddi ve manevi desteği, katkıyı canla başla yapacaktır. Önemli olan bizim bu süreci doğru okumamız ve ona göre yol haritası belirlememizdir. Ders çıkaracağız ve bu zorlu süreci en iyi şekilde atlatmak için elimizden geleni yapmaya gayret edeceğiz. Hep olumsuzluklarını dillendirmek bizleri daha derin ruhsal sıkıntılara sevk eder. Bir imtihan vesilesi sayacağız, sabır, şükür ve dualarla bu musibetten kurtulacağız” Programda, telefon bağlantılarıyla pek çok canlı yayın konuğun görüşleri de alındı. HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii Başkanı Fahri Doğan, Schiedam İslam Merkezi Başkanı Zekeriyya Budak, Deventer Gök Sancak Kültür ve Eğitim Merkezi başkanı Uğur Güçlü, Amsterdam Ayasofya Camii Başkanı Gazi Cirik canlı bağlantılarla yaşanan sürecin kendileri ve bölge insanı için nasıl geçtiğine dair durum değerlendirmesi yaptılar. Program, misafirlerin bayram mesajları ve Dr. Ali Parlak’ın duası ile sona erdi. Programın tamamını Doğuş Gazetesi Mayıs ayı sayımızdan okuyabilir veya Youtube, Facebook kanalından izleyebilirsiniz. Doğuş Haber Merkezi ---◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Enes Yiğit

uitzicht

panorama

SİYASET ÜSTÜ

e.yigit@raadrotterdam.nl

Açlık ve Mağduriyeti

Birlikte Önleyebiliriz

S Başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak isterim: Bir kaç gün önce bana bir annemiz bir fotoğraf gönderdi. Bu fotoğrafta bir tencerenin içinde su bulunmaktaydı. O annemize “bu fotoğrafı neden gönderdiğini” sordum. Bana, “çocuklarına tencerenin içindeki su ve tuzdan başka pişirecek hiç bir şeyin olmadığını” anlattı. Bu olay beni çok derinden etkiledi. Allah’a şükürler olsun ki, bu annemize bir an önce gereken yardımı kavuşturduk.

25

elamün Aleyküm değerli kardeşlerim, Öncelikle bütün Müslüman âleminin Ramazan ayı mübarek olsun. Temennim o ki, Ramazan ayı tüm Müslümanlar için hayırlı geçer. Allah bizi bu sene eriştirdiği gibi bir dahaki senenin Ramazan ayına da eriştirsin inşallah. Koronavirus salgını her şeyi etkilediği gibi, 11 Ayın Sultanı’nı da etkilemiş durumda. Alıştığımız gibi akrabalarımız ile beraber iftar soforalarına oturamıyoruz ve camilere gidemiyoruz. Koronavirus salgını yüzünden Ramazanı bu sene buruk geçirmekteyiz. Buna rağmen Ramazan ayının manevî güzelliklerini ve değerlerini unutmamamız lazım. Çünkü bu dönemde bile Rotterdam’da, Ramazan ayında çok mağdur olan kardeşlerimiz var. Başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak isterim: Bir kaç gün önce bana bir annemiz bir fotoğraf gönderdi. Bu fotoğrafta bir tencerenin içinde su bulunmaktaydı. O annemize bu fotoğrafı neden gönderdiğini sordum. Bana, “çocuklarına tencerenin içindeki su ve tuzdan başka pişirecek hiç bir şeyin olmadığını” anlattı. Bu olay beni çok derinden etkiledi. Allah’a şükürler olsun ki, bu annemize bir an önce gereken yardımı kavuşturduk. Değerli kardeşlerim, Koronavirus salgını nedeniyle yaklaşık bir aydır meclis toplantıları yapılamamaktaydı. Bu korona krizinde ilk meclis toplantımızı geçen hafta perşembe günü yaptık. Bu toplantı tarihte bir dönüm noktası oldu. Çünkü Rotterdam tarihinde yapılmış ilk dijital meclis toplantısı oldu. Bu meclis toplantısında tam 6 önergemiz kabul edildi.

Şu an 108 kabul edilmiş önerge ile, Rotterdam siyasi partileri arasında en çok önerge kabulü gören parti olduk. Bu gayretli çalışmalarımıza arttırarak devam edeceğiz ve her gün bu şehrimizi biraz daha güzel bir hâle getirip, çocuklarımıza güzel bir gelecek tesis, inşa ve temin etmek için gayretle mücadele etmeye devam edeceğiz. Meclis toplantıları yapılmadığı zamanlarda da tabii boş durmadık. Bir çok soru önergesinde bulunduk. Bunlardan dört tanesini kısaca sizlerle paylaşmak isterim: İlk olarak fakir ve yoksulluk içinde yaşayan çocuklarımız için, evlerine kahvaltı servisi yapılması hususunda soru önergesinde bulunduk. Rotterdam şehrinde her beş çocuktan biri, çok zor koşullar içinde yaşamakta. Bu çocuklarımız için çoğu zaman okullar, karınlarını doyurduğu yerlerdir. Şu an okullar kapalı olduğundan dolayı bu çocuklar okullardan yiyecek temin edemiyorlar. Daha önce de yazdığım gibi “Rotterdam’daki çocuklarımız aç kalmasın” diye, okullarda kahvaltı servisi talebinde bulunduk. Bu talebimiz meclis tarafından kabul edildi. Ama şu an okullar kapalı olduğundan dolayı bu önerge daha yürürlüğe konulamadı. Bizde buna binaen soru önergesi hazırladık. Bu soru önergesinde kahvaltıların, belediye tarafından çocukların evine ulaştırma talebinde bulunduk. İkinci olarak dış ülkelerde mağdur olmuş sosyal yardım alan kardeşlerimiz için soru önergesinde bulunduk. Birçok sosyal yardım alan kardeşlerimiz, Koronavirus salgını nedeniyle tatile çıktıkları ülkelerden Hollanda’ya geri dönemedi. Hollanda’da 28 günden fazla dış ülkede kalan birinin sosyal yardımı kesiliyor. Sosyal yardım alan kardeşlerimiz bu konuda çok endişeliydi. Biz hemen harekete geçtik ve kardeşlerimizin bu kaygılarını gidermek için soru önergesi hazırladık. Bu soru önergesinde dış ülkelerde, virüs salgını yüzünden geri dönemeyen kardeşlerimizin sosyal yardım

paketinin kesilmemesi için talepte bulunduk. Bu yazım ile size mutlulukla duyurabilirim ki, eğer kardeşlerimiz hiç bir şekilde Hollanda’ya geri dönüş yapamazlarsa, bu durum göz önünde bulundurulacak ve bir değerlendirmeden sonra sosyal yardımı kesilmeyecek. Bunun yanı sıra Bosnalı kardeşlerimiz için de çok heyecanlı zamanlardan geçmekteyiz. DENK olarak geçen sene Srebrenitza soykırımını anmak için Rotterdam’da Bosnalı kardeşlerimiz için bir anıt yapılması yolunda hazırladığımız önerge, meclis tarafından kabul edilmişti. Önümüzdeki haftalarda anıt için gereken araştırmalar sonlandırılacak. İnşallah Rotterdam’da Bosnalı kardeşlerimizin acılarını paylaşabileceğimiz bir anıtları olacak. Halkımız için çalışmalarımızın yanında tabii camilerimiz için de elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bildiğiniz üzere camilerimiz şu an kapalı. Bu da camilerimizin her türlü gelirden mahrum olması demek. Gelirleri kesildiği hâlde ödenmesi gereken giderler maalesef devam etmekte. Bunlardan biri de belediye vergileri. Camilerimiz her sene binlerce Euro belediye vergisi ödemekte. Biz bu konunun camilerimizi ne kadar zor bir duruma soktuğunun farkındayız. Bundan ötürü DENK olarak soru önergeleri hazırladık. Bu soru önergelerinde camilerimiz ve kültür merkezlerimizin, bu senenin belediye vergilerinden muaf tutulmasını istedik. İnşallah önergelerimiz kabul görür. Son olarak sizlere bir sosyal hizmet kampanyası daha başlattığımızı duyurmak isterim. ‘Ramazan yürüyüşü’ adı altında iftardan önce halkımızdan insanlar ile yürüyüşe çıkmaktayım. Bu yürüyüşte Ramazan ayı, Korona, çeşitli gündem maddeleri ve diğer çalışmalarımız hakkında konuşuyoruz. Sizler de bu yürüyüşlere katılmak isterseniz lütfen bana bildirin. Bana e.yigit@raadrotterdam.nl mail adresinden ulaşabilirsiniz. Hepimizin Ramazan ayı mübarek olsun. Allah’a emanet olun. Selametle, ---◄◄

“Hiç bir maç, hiç bir kupa insan sağlığından daha değerli değildir”

T

ürkiye Futbol Federasyonu’nun ligleri 12 Haziran’da başlatma kararına Avrupa’daki STK’lardan büyük tepki geldi. Hollanda Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Aykut Torunoğulları, alınan kararı kaleme aldığı yazısıyla sert dille eleştirirken, yeni tip Kovid-19’la mücadele edilen bu dönemde futbolcuların büyük bir risk altına atılmasını ‘kabullenilemez’ olarak değerlendirdi. Avrupa’nın bir çok ülkesinde liglerin iptal edildiğini vurgulayan Torunoğulları “Türkiye ligleri de bu şekilde iptal edilmelidir” dedi. İşte, Aykut Torunoğulları’nın konu hakkında kaleme aldığı yazı:

Bir Lig Hikâyesi... “Ligler 12 Haziran’da başlayacak” dedi Federasyon Başkanımız. “Federasyon bu kararı alabiliyorsa karar ve sorumluluk kendisinindir”. dedi Sağlık Bakanımız. Yani; “ben sorumluluk almam, kararını kendin ver” diyor! Peki tuhaf ve riskli, önyargılı bu kararı federasyon nasıl alıyor? Sayın Federasyon yetkilileri, siz bu kararı alırken bütün kulüp başkanlarının fikirlerini aldınız mı? Siz bütün teknik ekip ve kulüp doktorlarının fikirlerini aldınız mı? Siz taraftar temsilcilerinin fikirlerini aldınız mı?

Siz maçları takip etme zorunluluğu olan medya mensuplarının fikirlerini aldınız mı? Sayın Federasyon siz koskoca bir futbol dünyasını, çayın yanında kek mi zannediyorsunuz!.. Her şeyin sadece saha içi mücadelesi olduğunu mu zannediyorsunuz!.. Peki o zaman; pozisyonlarda yakın temas olmayacak mı? Oyuncuları maskeli mi sahada oynatacaksınız? Hakemler maskeli mi olacak? Olursa eğer düdüğü nasıl çalacak? Kale önü kurulan barajlarda sosyal mesafe uygulanacak mı? Futbolcular yere tükürecek mi? Ve sonra

üzerlerine basacaklar mı tekrar? Topun düştüğü, dokunduğu her yerden Korona kapma şansı var mı? Varsa eğer topun 5 dakikada bir dezenfekte edilmesi ya da değişmesi gerekir mi ? Sayın Federasyon, aklımız, sağlığımız ile oynamayın lütfen, rica ediyorum. Ligleri böyle tescil edin bitsin. Küme düşme olmasın. Hiç bir maç, hiçbir lig, hiç bir kupa insan sağlığından daha değerli değildir. “2020 böyle yaşandı bitti, saydık” diyeceğiz. Artık yeni sezona, yeni yıla sağlıklı düşünerek ve plan, program yaparak başlamak lazım. Büyük bir aile olan futbol dünyası ve çalışanları adına... Saygılarımla, ---◄◄ Aykut Torunoğulları

FİNMA OLARAK HAYIRLI BAYRAMLAR DİLERİZ...

gÜLER OLARAK HAYIRLI BAYRAMLAR DİLERİZ... Dordtselaan 256, 3073 GW Rotterdam www.guler.nl

Bahattin Güler Directeur 06 48 31 76 19 bg@guler.nl T: 010 302 0022 E:info@guler.nl www.guler.nl


26

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

haber

Dünya Gündemi Hollanda gündemini yakından takip eden ve bu gündemleri kendi sosyal medya hesaplarında yorumlarıyla paylaşan pek çok insanımız var. Bundan böyle gündeme ilişkin paylaşımları, zaman zaman gazetemizde de değerlendireceğiz. Sizlerden de bu konuda katkı bekliyoruz...

Suriye’de yetimler oruçlarını yıkıntılar arasında açıyor Bölgede Kur’an-ı Kerim eğitimleri de veren Kasir, “Allah’ın kelamını çocuklara öğreteceğiz. Bu konu buradaki Müslümanlar için önemlidir.” ifadelerini kullandı.

S

uriye’nin İdlib ilinde yaşayan imam Ahmed el Kasir, Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin saldırılarında enkaz haline gelen evlerin arasında yetimlere iftar veriyor. Ahmed el Kasir, Esed rejimi ve destekçilerinin bombardımanlarında babalarını kaybeden çocuklara iftar ulaştırdıklarını söyledi. Kasir, “Bu ay boyunca iftarlarımız sürecektir. Bunu gönüllü yapıyoruz. Destek vermek isteyenlerin yardımlarını bekleriz.” dedi.

İdlib’de durum Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017’deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam’daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 “gerginliği azaltma bölgesi” oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3’ünü Rusya’nın hava desteğiyle ele geçirdi ve İdlib’e yoğunlaştı. Rejim güçlerinin Eylül 2018’de askeri yığınağına hız vermesi üzerine Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018’de ateşkesi güçlendirmek için Soçi’de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden

başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019’da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi. Rejim ve destekçileri bu çerçevede İdlib’in önemli ilçelerinin yanı sıra güneyi ve güneydoğusu, Hama’nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep’in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi ele geçirdi. Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib’e saldırılarında 1800’den fazla sivil can verdi. Ocak 2019’dan itibaren yaklaşık 2 milyon sivil göç etti. Türkiye ve Rusya, 12 Ocak 2020’de ateşkesin başlaması için mutabık kaldı ancak Esed rejimi ve müttefikleri, ateşkesi hiçe sayarak İdlib’deki saldırılarını sürdürdü. Bunun üzerine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Mart’ta Rusya’nın başkenti Moskova’da yeni bir mutabakat sağladı. Son ateşkes 6 Mart 2020 saat 00.01’den itibaren yürürlüğe girdi. Rejim güçlerinin zaman zaman ihlallerine rağmen, ateşkese büyük ölçüde riayet ediliyor. ---◄◄

Koronavirüs nedeniyle uluslararası turist sayısı yüzde 78 düşebilir

B

irleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle bu yıl uluslararası turist sayısının yüzde 58 ile 78 seviyesinde azalabileceğini

bildirdi. Madrid merkezli Dünya Turizm Örgütü, Kovid-19’un etkilerine odaklanan “Mayıs Turizm Barometresi” adlı çalışmasını yayımladı. Çalışmada, uluslararası turist sayısının mart ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 57 azaldığı belirtildi.

VVD Milletvekili Dilan Yeşilgöz bu sefer de camileri hedef aldı

D

iyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Ramazan ayının ilk Cuma hutbesinde dile getirdiği eşcinsellikle ilgili açıklamalar Hollanda’da tepkiyle karşılandı.

Hükümetin büyük ortağı Demokrasi ve Özgürlük İçin Halk Partisi (VVD), Diyanet İşleri Başkanı’nın, “Allah Eşcinselliği ve zinayı lanetliyor” yönündeki sözlerini parlamento gündemine taşıdı. Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Marjanne de Kwaastneit, tepkisini, #LGBTHaklarıİnsanHaklarıdır etiketiyle paylaştığı Twitter mesajında, “Hollanda, dünyanın neresinde olursa olsunlar, cinsel veya cinsiyet yönelimlerine bakılmaksızın herkesin kendisi olma özgürlüğünü temsil eder” dedi. ‘Nefreti körüklüyor’ Başbakan Rutte’nin partisi VVD’nin iki kadın milletvekili Bente Becker ve Türkiye kökenli milletvekili Dilan Yeşilgöz, Erbaş’ın açıklamalarını Hollanda parlamentosuna taşıdı. Milletvekilleri, Güvenlik ve Adalet ile Sosyal İşler ve İstihdam bakanlarının yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdiler.

Becker ve Yeşilgöz, Erbaş’ın vaazında uluslararası lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel be interseksuel (LGBTİ) topluluklarının üyelerine karşı, kabul edilemez bir nefreti körüklediğini vurguladılar. Becker ve Yeşilgöz, Erbaş’ın sözleri ve Türkiye kamuoyundaki eşcinsel karşıtlığı konusunda Hollanda hükümetinin hangi güvenlik analizlerini yaptığı ve ne gibi önlemler aldığını sordu. “Hollanda’da 150’den fazla camiye sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, daha önce de kadınlar, çocuk evlilikleri ve cihat konularında skandal ifadeler kullandığı” belirtilen soru önergesinde, Hollanda’daki camilerde de, benzer vaazların verilip verilmediğinin araştırılması istendi. Vaazlar engellensin’ çağrısı Din özgürlüğünün, siyasi çıkarlar ve başkalarının özgürlüğünü kısıtlamak için kullanıldığını kaydeden milletvekilleri, Hollanda’daki camilerde, özgürlük ve toplumsal barışa karşı verilen Türkiye kökenli vaazların engellenmesini çağrısında bulundu. Becker ve Yeşilgöz’e göre, Hollanda’daki camilerde okutulan Ankara kaynaklı hutbe ve vaazlar, adaletsizliği ve hoşgörüsüzlüğü körüklüyor. Hükümetin buna karşı yeterli önlemi almaması da, Türkiye kökenli göçmenlerin uyumunu olumsuz etkiliyor. Bunun kabul edilemez olduğunu dile getiren VVD milletvekilleri, Diyanet’in Hollanda’daki kolu olan Hollanda Diyanet Vakfı’nın, siyasi ve dini gündemi birbirinden ayırması için ---◄◄ uyarılması gerektiğine işaret etti.

2020’nin ilk 3 ayında uluslararası turist sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22 düştüğü vurgulanan çalışmada, ilk çeyrekte turist sayısının 67 milyon, turizm gelirlerinin de 80 milyar dolar gerilediği kaydedildi. Çalışmada, salgının yayılması, sınır geçişlerinin kapatılması ve seyahat yasaklarının turizm sektörüne yönelik belirsizlikleri artırdığına işaret edilerek, bu yıl uluslararası turist sayısında geçen yıla kıyasla yüzde 58 ile yüzde 78 arasında düşüş yaşanabileceği ---◄◄ ifade edildi.

DENK’te kazan kaynıyor!

H

ollanda’da çoğunluğunu Türk ve göçmenlerin oluşturduğu Denk Partisi’nde kazan kaynıyor. Selçuk Öztürk ve ekibi Azarkan’ı Denk Partisi’nden attı. Azarkan’a destek çıkan Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu, partinin Meclis Grubu Başkanı Farid Azarkan’ın partiden ihraç edilmesini sert dille eleştirdi. Parti binasında çektiği görüntü ile, meclis üyelerini görüntülü Azarkan’a destek olmaları çağrısında bulundu. Uzun zamandır sessiz kalan Kuzu da suskunluğunu bozarak, sosyal medyadan, “Bu akılsızca bir hareket. Öztürk ikinci kez kardeşini sırtından hançerledi.” yazısını paylaştı. Kuzu yazısında, Yüzde 200 Farid’in arkasındayım” ifadesini kullandı. Bu arada, Selçuk Öztürk’ün kararı Denk Partisi Temyiz Kurulu tarafından iptal edildi ve Azarkan’ın ihracı durduruldu. Kararın tamamıyle geçersiz olduğu sonucuna varan Temyiz Kurulu, Azarkan’a üyeliğini tekrar teslim etti. Bunlar yaşanırken, milletvekili Selçuk Öztürk, seçimlerden sonra siyaseti bırakacağını ve Temsilciler Meclisi’ne dönmeyeceğini duyurdu. ---◄◄ Anlaşılan o ki Denk Partisi sonunu hazırlıyor.

Bayramınız kutlu olsun! Bayramınız kutlu olsun!


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

samenleving

toplum

27

Haberler

İşten atma izni geliyor!

Ruh sağlığımız bozuldu

Millî Görüş Camileri 1 Haziran’da açılıyor

D

S

H

ünya genelinde yaşanan salgın nedeniyle zor durumda kalan ve işi bırakan ya da azaltan şirketlere personel maaşı desteği uygulamayan ülkelerden biri de Hollanda idi. Destek kapsamında şirketlerin işçi çıkarmaları da geçici olarak durdurulmuştu. Ancak şimdi ikinci bir destek paketi ile buna izin verilecek. Hükümetten maaş desteği alan şirketler 1 Hazirandan itibaren isterlerse istedikleri kadar işçiyi işten çıkarabilecekler. Şu anda işçi çıkarmak yasak ve çıkaran şirketlere para cezası uygulanıyor. Çalışma ve Sosyal İşler bakanı Wouter Koolmees, bu izinle işlerin devam etmesinin ve diğer çalışanların korunmasının sağlanacağını söyledi. İkinci paketten faydalanmak isteyen şirketlerin; hissedarlarına kar payı dağıtmaması, yöneticilerine bonus vermemesi veya çalışanlarına ekstra ödemeler yapmaması gibi şartlar da geliyor. Doğuş Haber Merkezi ----◄◄

Korona ile ekonomik küçülme gerçekleşecek

A

vrupa Birliği Ekonomik ve Sosyal Komisyonu raporuna göre; Hollanda ekonomisin de 2020 yılında yüzde 6,8’lik küçülme gerçekleşecek. Diğer AB ülkelerindeki küçülme ise yüzde 7, 7 olarak gerçekleşecek. Tarihi ekonomik kriz (recession) olarak belirtilen raporda, Hollanda’nın işsizlik oranında geçen yıl yüzde 2,9’a kadar düştüğü ve bu yıl yüzde 3’lük bir artışla yüzde 5,9 olarak gerçekleşecek. Hollanda’da 2019’da bütçe açığı yüzde 1,6 olarak gerçekleşmişti. Bu yıl Hollanda bütçe açığının yüzde 6,3 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Hollanda, Avrupa Birliği’nin, kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasılalarına (Het bruto binnenlands product (bbp) göre borçlanmada azami yüzde 60 nominal değerlerini aşarak devlet borçlarının (Staatslening) yüzde 62,1 yükselmesi beklenmektedir. Gelecek 2021 yılında ise, ekonomik büyüme yüzde 5 olarak gerçekleşerek, devlet borçları ise tekrar yüzde 57,6’ya düşeceği beklenmekte. Bunun yanında pandemi döneminde ekonomik krizden daha çok etkilenen ülkelerin başında, işsizliğin yüzde 14’den yüzde 19’a yükseldiği İspanya ve onu takip eden İtalya bulunmaktadır. Doğuş Haber Merkezi --◄◄

on günlerde yaşanan Korona krizi nedeniyle, Trimbos – İnstituut tarafından yürütülen sağlık araştırmalarına göre; Hollanda’da her üç kişiden biri depresyon, korku ve uykusuzluk gibi sağlık ve sinir sorunlarıyla boğuşmakta. Araştırmaya katılanların yüzde 40’nın gelecekte, geçim, iş ve gelir kaybetme korkusuyla stresli dönem geçire bilir. Stresli olan grubun yüzde 60‘ı korku ve depresyon gibi sağlık şikayetlerine sahip bulunmakta. Her on kişiden birisi ise, yaşamına son vermeyi düşünmektedir. Ayrıca virüsten korkanların oranı ise yüzde 13 ‘ü bulmaktadır. Hollanda’da, “Ruhsal ve sinir hastalıkları tedavi ve rehberlik merkezlerinin (de geestelijke gezondheidszorg GGZ) kapalı olması ve bu insanların günlük sağlık yardımı alma imkanı engellemiş bulunmaktadır.. Doğuş Haber Merkezi ----◄◄

Tunahan Kuzu yapılan suçlamalardan aklandı

D

enk Partisi milletvekili Tunahan Kuzu’ya karşı bel altı ve taciz iddialarının asılsız, belgesiz, temelsiz ve gerçeği yansıtmadığı, açıklandı. DENK partisi içindeki çekişmeler devam ederken mevcut başkan Farid Azarkan, Integis adında bir araştırma şirketine yaptırdığı inceleme sonucunda Tunahan Kuzu’nun parti görevleri sırasında sınırları aşacak bir davranışının tespit edilmediğini açıkladı. Mart ayında parti başkanlığından istifa eden Kuzu aleyhine bir kadınla gayri meşru ilişki yaşadığı şeklinde suçlamalar yapılmıştı. Ancak Kuzu, bu durumun partiyi birlikte kurdukları Selçuk Öztürk tarafından “kardeş katli” için oluşturulmuş bir algı operasyonu olduğunu açıklamıştı. Kuzu’nun görevden ayrılmasının ardından parti başkanlığını devralan Azarkan tarafından yaptırılan araştırmada, bahsi geçen kadınla bir görüşme gerçekleşmediği ve kadının bunu istememesinin sebep olduğu bildirildi. Kadının Kuzu aleyhinde herhangi bir şikayette bulunmamış olması da bir başka gösterge kabul edildi. Mevcut DENK başkanı Azarkan, bu araştırmanın normalde 2018’de parti yönetiminde bulunan Öztürk ve arkadaşları tarafından yapılması gerektiğini ifade etti. Azarkan’a göre şu anda yaşananlarda Kuzu’nun sınırları aşan bir davranışta bulunmadığının net olarak ortaya çıkmış oldu. Tunahan Kuzu ise bu araştırma sonuçlarından sonra kendisini daha güçlü hissettiğini söyledi ve “sahip olduğum her şeyle seçmenlerimizi temsil etmeye devam edeceğim” diye ekledi. ---◄◄

ollanda’da koronavirüs önlemleri kapsamında kapalı olan Milli Görüş camileri, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede önlemlerin gevşetilmesi sürecinde ilk aşamanın başarı ile tamamlandığı takdirde 1 Haziran’dan itibaren ibadete açılacak. Hollanda’da Koronavirüs önlemleri kapsamında IGMG camilerinde Mart’ın ortasında, toplu ibadetlere ara verilmişti. Yaklaşık iki buçuk aylık aranın ardından Hollanda’da Millî Görüş Teşkilatlarına bağlı Hollanda İslam Federasyonu (NIF) ve Millî Görüş Federasyonu (MGNN), 1 Haziran tarihinden itibaren camilerini belirli kurallar çerçevesinde açma kararı aldı. Buna göre sabah, öğle, ikindi namazları cemaatle kılınabilecek, cuma namazları ise ilk aşamada kılınmayacak. “EN FAZLA 30 KİŞİ İLE SABAH, ÖĞLE VE İKİNDİ NAMAZLARI KILINACAK” NIF Başkanı Mustafa Aktalan, konuyla ilgili şube başkanlarına “Koronavirüs ve Normalleşme Süreci” başlıklı bir yazı ve bununla birlikte camilerde uyulması gereken 15 maddelik bir kural listesi gönderdi.

Bu maddelere göre, 1 Haziran’da açılacak olan camilerde 1,5 metre mesafe ve hijyen kurallarına uyma şartıyla en fazla 30 kişi ile ilk etapta cemaatle sadece sabah, öğle ve ikindi namazlarının kılınabileceği duyuruldu. 16 MADDELİK BİR KURAL LİSTESİ HAZIRLANDI Yazıda uyulması gerek kurallar bazıları ise şöyle sıralandı: 1,5 metre mesafe kuralına cemaatle kılınacak namazlar da dahil camilerimizin tüm ortamlarında riayet edilmesi, abdesthane ve tuvaletlerin kapalı tutulması, bu nedenle her bir kişinin evden abdestli olarak gelmesi, her bir kişinin evden seccadesini getirmesi, camilere girişte ellerin dezenfekte edilmesi, 12 yaşından küçük çocukların camilere gelmemesi, hastalık semptomları olan kişilerin camilere gelmemesi. Cemaat yoğunluğu nedeniyle cuma namazlarının kılınmasının bu aşamada gündemde olmadığı ifade edilen yazıda, kararın duruma göre mayıs ayı sonunda tekrar değerlendirileceği kaydedildi. Doğuş Haber Merkezi ---◄◄

Her yolcuya sınırda Koronavirüs testi yapılacak

K

ültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’ye turist gönderen ülkelere ‘niyet mektubu’ göndereceklerini açıkladı.

Kısa süre içerisinde gönderilecek olan niyet

mektuplarında havaalanlarında, otellerde, restoranlarda, plajlarda alınan önlemler ile bütün turizm merkezlerindeki hastanelerin yatak, yoğum bakım, solunum cihazı sayılarının bilgileri yer alacak. Sağlık Bakanlığı, haziran ayı başında Antalya’dan başlamak üzere bütün havalimanlarında, Kapıkule ve İpsala’da korona test istasyonları kuracak ve gelen her yolcuya test uygulayacak. Testlerin sonucu ise 5-6 saat içinde alınacak. Türkiye’ye giden Avrupalı Türklerin Türkiye’deki adresi belli olduğu için bekleme olmayacak, gerektiğinde anında müdahale edilecek. Testler pasaporttan geçişten önce uygulanacak. En fazla 2-3 dakika sürecek ve yığılmalara yol açmayacak. ---◄◄

Kovid-19 nedeniyle ölenlerin sayısı 5680 oldu

H

ollanda’da yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 10 artarak 5680’e yükseldi. Sağlık Bakanlığına bağlı Sağlık ve Çevre için Devlet Enstitüsü (RIVM), Kovid-19’la ilgili verileri güncelledi. 17 Mayıs itibariyle, ülkedeki

hastanelerde tedavi görenlerin sayısı 35 bin 669 oldu. Kovid-19 görülen kişi sayısının 317 artarak 43995’e çıktığı ülkede virüs sebebiyle 36 kişi hastaneye yattı. Şimdiye kadar toplam 11343 kişi hastanede yattı. Hayatını kaybedenlerin içinde 85 Türk vatandaşımız da var. ---◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

cultuur & kunst

28 sanat ve kültür Spotlar

HURAFATTAN HAKİKATE...

Mehmet Şükrü Oflaz oflaz-aliya@hotmail.com Allah’ın adıyla başlarız, “Korona virüsü ol müselmanların ve dahi ol müselman olmayanların fani hayatlarını avuçlarının içine aldı. Şikâyetlerimiz başımıza geldi. Tam bu esnada ey azizan, içinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran şehr-i siyam ayı Ramazan-ı Şerif imdadımıza yetişti. Hoş geldi, hoşluklar ve bereketlerle geldi. Elinde olanın kıymetini bilmeyen onu çabuk kaybeder, derbeder olur. Hali yaşamak icap eder, yarına sağ çıkacağımızın garantisi yok. Ramazan ayının kıymetini bilelim, bildirelim hanemizi ve dahi gönlümüzü füyuzat-ı rabbaniyeye açalım. Birer fatih olalım.” Bu sayımızda Yunus Emre (k.s) sultanımızı misafir ettik. Israrla bu ulu büyüklerimizi gündemimizde tutmaya çalışıyoruz. Zira mesele basit değil. Yol yürüyecek olana yoldaş gerek. Yoldaşlarımızdan bir büyüğümüzü misafir ettik. Oruç ayında aç kalmakla muradımızın ne olması gerektiğini İhsan Fazlıoğlu hocamız bize anlatacak. Aç kalmak hüner değil. Uruc etmek marifet. Allah (c.c) bize, kendimizi kenara çekip kendimizle baş başa kalmak fırsatı verdi. Bu büyük bir lütuf, kadrini bilelim. Malatya’nın ayıklarından “Mercedes Kadir” namlı Fatih Kaydı 18 Nisan günü perde ardına geçti. Allah (c.c) bir kulunun eliyle bize bu dünya ile alakamızın nasıl olması gerektiğini gösterdi. Mercedes’e binmek için ömrümüzü veriyoruz, binmek için aldığımız Mercedes’e binemeden ölüyoruz. Eh gözü olana dünya çok şey der.. Efendim, Hayırlı, bereketli, feyizli bir oruç ayı dua ederiz. Kendinize mukayyet olun, dua buyurun. Hayra karşı gelesiniz efendim... ---◄◄ İyi okumalar... -

M

itoloji’kabul edilmesinin Mitoloji’ye göre tanrılar, insan’ı var kıldıktan ve ara’ya koyduktan sonra, insan’ı insan kılan niteliği yani sırrı nere’ye saklayacaklarını aralarında uzun uzun, sıkı bir şekilde tartışmışlar. Bir kısım tanrı, sırrı Evren’in en ücra köşelerine savurmayı, insanın bu köşelere uzanamayacağını söyleyerek teklif etmiş; bir kısmı ise Yer’in en diplerine atmayı... Ancak bilge tanrılar, insan’ın meraklı olduğunu, bu merak sayesinde hem Evren’in en ücra köşelerini, hem de Yer’in en diplerini araştıracağını, dolayısıyla bu yerlerin güvenli olmadığını bildirmişler. Tartışma bütün şiddetiyle sürerken bir tanrı, “Öyle bir yer bulalım ki insan, ihmalinden dolayı, ona nazar etmeyi/bakmayı hatırlamasın” demiş. Böyle bir yerin neresi olabileceğini düşünen tanrılar en nihayet, insan için en-yakın yerin aslında en-uzak yer olduğunu fark etmişler. Sonuçta insan’ı insan kılan niteliği yani sırrı insan’ın içine gömmüşler. O gün bu gündür insan, “büht ü hayret re's-i marifettir” deyip kendisini insan kılan niteliği hep dışarı’da aradı; ya Evren’in en ücra köşelerinde ya Yer’in en diplerinde. Kısaca, insan kendisini unuttu. Bu nedenledir ki “insan, nisyan ile malûldür” denmiş; insan ile nisyan arasında köken yakınlığı kurulmuştur. Felsefe-bilim tarihine bakıldığında da bu durum müşahede edilebilir: Sümerlerden Babillilere, Mısırlılardan Yunanlılara merak’ın, hayret’in hep gökyüzüne, yeryüzüne, kısaca dışarı’ya yöneldiği görülür. Dışarı’ya nazar eden insanı kendisine konu alan Sokrates ile öğrencisi Eflatun’un, bilgiyi, “insanın unuttuğunu hatırlaması” şeklinde tanımlamaları; Eflatun’un insanın düştüğü bu durumu izah için inşa ettiği istiare-i temsiliye,

Oruç: Bu-‘ara’-da kendini ‘ara’-mak düşünce tarihinde içeri’ye yönelmenin ilk adımlarını teşkil ederler. Öyle ki Eflatun, dışarı’nın bilgisini bile içeri’ye yerleştirir. Bu süreci, öğrencisi Aristoteles tamamlar: De Anima yani Kitab el-nefs, yani Kendinin bilgisi. Nübüvvet ile ondan beslenen sufî düşünce okulları ise insanın kendisine ilişkin bilgiden çok, insanın kendisini tanıması’ndan bahsederler: “Men arefe nefsehu fe-kad arefe Rabbehu”: “Kendini tanıyan Rabbini tanır”. İnsan’ın dışarıyı bilmesi, karşısına alması demektir; bu ise insan ile dışarısı arasında bir ayrışmayı, farklılaşmayı, hatta yabancılaşmayı getirir. Bilgi de, böyle bir resimde, karşı karşıya konulmuş bu iki yabancının bir bağ ile tekrar bir araya getirilme işidir. Ancak insan, ister Evren’in en ücra köşelerini, ister Yer’in en diplerini tarassut etsin; sonuç kendisini ihmal’dir. Çünkü insan kendisini ne köşelerde, ne de diplerde bulabilir. Düşünce tarihinde dışarıdaki yollardan giden hiçbir düşünür kendisine uğrama fırsatı bulamamıştır. Dışarısı ara’dır; aralıkta mevcut olan insan’dır; insan aralığı değil, aralıkta bulunan kendisini aramalıdır. Başka bir deyişle, aralıkta kayıp olan insan’dır; bu nedenle insan, ara’da arayan, aradığı şeyin kendisi olduğunu bilmelidir; tersi durumda insan ara-lık-da kaybolup gider. İnsanın kendisini bulmasının olmaz ise olmaz ilk şartı ise yine kendisini buara-da, aralıkta bulmasıdır. Dışarı’dan gidenler, dışarı’yı fazla ciddiye alanlar, sırrı yani insanı dışarıda arayanlar acz hissederler. Bu acz sürdürülebilir olmaktan çıkınca insanı korku/ havf kaplar. Korku kalıcı bir hâl alırsa, kişiyi anlamsızlığa sürükler. Hayatı anlamlandırma yetisini kaybeden kişi ise, ya kendisini koyuverir yani aralaştırır ya da kendisini imha eder. Maneviyatı, yani kişinin anlam dünyasını dışarıdan hareketle kuracağını zannedenler, zamanla, içeriyi dışarısına benzetir; insanı bir meta gibi algılamaya başlarlar. Acz ve onun neden olduğu

AY’IN KİTABI - Romanperver İktisatçı - Mustafa Özel - Küre Yayınları

korku, insan olmaklığın çıkış noktasıdır: (İnsaf ile ger olursa dikkat/ Nimet mi değildir acze ruhsat); ancak bu-ara-da kalmak insanın önce kendisini, daha sonra çevresini imha etmesinin başlangıcıdır: İnsan’ın acz ve korkudan, kendisine geçmesi, kendisinde gömülü olanı bulması, kudemanın deyişiyle, hâle hamd etmesi, şükretmesiyle başlar; bu, insana bir kuvvet verir; bu kuvvet de korku’yu ümide/reca dönüştürür. Öyleyse dışarı’dan içeriye, acziyetten kuvvete, korkudan ümide adım atma, hamd/şükr etme ile başlar. Bu nedenle hamd/şükür köprüdür; kişiyi dışarıdan içeriye taşır: (Hamd ana ki kıldı halka rahmet/ Tahmîdde acze verdi ruhsat). Dışarı’da acziyet hisseden insan, işgale çıkar; dışarısını bilme ve bu bilmeye ilişkin, teknoloji dedikleri bütün âlet ve edevât bu acziyeti giderme çabasıdır. Bundan dolayı acziyet hissetme insan olmaklığımızı hatırlama bakımından önemlidir. Tersi durumda dışarı’da saplanma, dışarı’nın iniş-çıkışlarında kaybolma yüksektir: (Acz olmasa hâl olurdu müşkil/ Pây-i kec-i kilk olurdu der-gil). İçeri’ye hamd köprüsünden giren bir kişinin bilmesi gereken ilk şey, burasının dehlizlerinin dışarıdan daha yoğun olduğudur: (Boşuna gezmişim yok tabiatta/ İçimdeki kadar iniş ve çıkış). Kudemanın deyişiyle dışarı’da, başka bir adlandırmayla söz-denizinde boğulmamak için insanın kendisine demir atması gerekir. İçeri’deki seyr ü seferin derinliği, sıhhatli ve müstakim bir şekilde akması, kişinin kendisinde gömülü olanla temasının yoğunluğuna bağlıdır. Türkçemizde, insanın kendi içine düşmesi anlamına gelen düşünmek, bu anlamda, gömülü olan üzerinde katlanmaktır, derinleşmektir.

Kudema, insanın derunî seyahatinin ibadet salıyla mümkün olduğunda hemfikirdir. İçer’deki okyanusun derinliği, dalgaların haşmet ve azameti, yolların iniş ve çıkışı, üzerinde yol alınan ibadet kayığının güçlü olmasını talep eder. Her bir şey’in kulluğu/ibadeti neüzerine-halk edilmişse, o şey üzerine, kısaca doğasına uygun olarak varlığını sürdürmesidir. Bir taşın ibadeti taş-olmaklığına, bir ağacın ibadeti ağaç-olmaklığına, bir arının ibadeti ise arı-olmaklığına göre var-olması ve buna uygun/göre davranmasıdır. Bundan dolayıdır ki, insan’ın en temel ibadeti içerisinde gömülü olan sırra, insan-olmaklığını mümkün kılan niteliğe göre yaşamasıdır; diğer bütün ibadetler insanı bu temel ibadete hazırlamak içindir. Geleneğimizde tefekkür, taakkul ile teemmül’ün, taabbud kabul edilmesinin sırlarından birisi de budur. Oruç, kişiyi, içerisinde gömülü olan sırra yönelmek için, dışarıdan içeriye taşıyan en önemli ibadettir. Hemen hemen bütün kadim kültürlerde, insanın kendisini keşfedebilmeye hazırlayan bir güzergah olarak bulunması, orucun kişinin kendisini ciddiye almasının en önemli göstergelerinden birisi olmasındandır. Oruç, insana dışarı’ya karşı bir içduruş verir; dış-korkuyu iç-ümide dönüştürür. İnsan’ın içerisinde gömülü sırra gelince, ister varlık ister tanrı, ister varlık bağlacı ister haml-i vücudî, sır Hüve’ye doğrudur. Sufî’nin dediği gibi: “Kesret vahdet’te madum; vahdet kesret’te mevcut değilse insan’ın elindeki kadeh’i ancak ölüm doldurur”: (Şad şükrola Hayy-i lâyemûta/ Kim erdi söz âlem-i sükûta). (Alıntı: İhsan Fazlıoğlu/ Anlayış Dergisi/ Ekim, 2005/ ---◄◄ Sayı: 29)

RESİMLER/FOTOĞRAFLAR DİLE GELSE

B

u İktisatçılar, kapitalizmin rahipleri. Eleştirirken bile yücelttikleri modern ekonominin yol açtığı insani tahribatı roman teşhir ediyor. Bilimlerin en hası romanbilimdir. Tabiat ve toplum bilimleri dünyanın ve toplumun “dış gerçekliğini” araştırırlar. Şeytanın doğrudan müdahil olduğu “iç gerçekliğin” esrarı ise şiir, hikâye ve romanlardadır. Fizik okuyarak dünyayı/evreni, toplumbilim okuyarak toplumu/insanlığı; her iki durumda da ötekini tanımaya çalışırız. Şiir/öykü/roman okuyarak da kendimizi tanırız. Kendini tanıma arayışı içinde olmadan Kitab’ı okumaya çalışanlar, bir dizi formül ezberlemekten öteye gidemezler! Bu kitapta üzerinde durulan yazarlar: Cervantes, Daniel Defoe, Goethe, Balzac, Zola, Gogol, Dostoyevski, Tolstoy, Melville, Conrad, Thomas Mann, Andre Gide, Frank Norris, Theodor Dreiser, John Dos Passos, Arnold Toynbee, Robert Musil, Steinbeck, Achebe, Hamidu Kan, Michael Ende, Don DeLillo, Ahmet Midhat, Halid Ziya, İbn Tufeyl, Halide Edib, Yakup Kadri, Peyami Safa, A. Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir, Necip Fazıl, Cemil Meriç, Sezai Karakoç, Mustafa Kutlu, İsmet Özel, Rasim Özdenören, Bahaeddin Özkişi...

Romanperver İktisatçı, ilham verici bir kitap bence. Umarım dev bir kütüphaneye önayak olur ve pek çok yazar romanın “Kitaplar Kitabı aynasında kendi birikimi çerçevesinde Mustafa Özel’in “roman” merkezli diğer kitaplarından farklı olarak “söyiçinde yaşadığımız çağı temaşa etmeyi leşi” ve “konuşma” merkezli metinleri bir araya getiriyor Romanperver İktisatçı. Bu da kitabı daha rahat okunabilir kılıyor ve bence bu kolaylık bir başarır. kolaycılığa sebep olmuyor. Zira bu kitap sadece Mustafa Özel’in diğer kitap- Roman sadece roman değildir elbette. larına değil genel olarak roman türüne farklı kapılar açan bir “eşik kitap” Ancak sadece roman mı? Hemen her sanat eseri böylesi farklı okumaları bekliyor. niteliğinde. Kitabın sadece arka kapağında yer alan yazarlar listesi bile Romanperver İktisatçı bu açıdan sadece eserleriyle bir kütüphane oluşturabilecek nitelikte. Mustafa Özel’in hemen her kitabı gibi Romanperver İktisatçı da rahatlıkla bir kitap değil “kitaplar kendisinden ibaret kalmaması gereken bir kitap. Kendini tanımak isteyen herkese kitabı” olarak tanımlanabilir. Bu kitapta savunulan tezlerin tartışılması farklı ufuklar açmaya talip. Yeter ki biz o yaşadığımız toprakların ve zamanın bir hamaset nesnesi olmaktan çıkartıp ---◄◄ talebi duymaya hazır olalım. tefekkür ortamının inşasını mümkün kılacaktır.

Mersedes Kadir Bu dünyanın misali, ol ayıklar için Mersedes Kadir’in mersedesi gibidir, Şehr-i Siyamınız Mübarek Ola... "Deli" denmesine bakmayın, Malatyalılar bu kelimeyi tamamen küçümsemeden uzak, sevgi ve samimiyetle kullanıyorlar. Daha önceleri polis Kadir’i çevirip “Ehliyetin nerede?” diye sorduklarında, “Evde kaldı” cevabını veren Kadir’e, polis ehliyet, ruhsat ve kasko da hazırlamıştır. Malatya Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Denetleme Şubesi tarafından hazırlanan ruhsatta aracın rengi odun sarısı olarak belirtilmiş, 44 MK 444 numaralı plaka verilmiştir.


doğuş aylık gazete/maandbladn nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

K

, ER ER, . L ÜÇ DİL AR.. YE R K L KI

ıssa-ı Hayatı: Yunus Emre, kendi zamanını aşarak bugüne ulaşmayı başarmış, şiirinden günümüze hitap eden mesajlar da çıkarabildiğimiz büyük bir şair. Her ideolojik grup Yunus’un şiiriyle kendi düşünce dünyasını tahkim etmek istemiştir. O bizim Sokrates’imiz, Dante’miz, Petrarca’mız, Erasmus’umuz, Villon’umuz, Pascal’ımız, hatta Freud’umuz oldu. Yunus, hem hümanistti, hem sosyalist, hem Türkçüydü hem İslâmcı, hem Alevi idi, hem Sünni… “Yunus-ı bîçâre”nin omuzlarına ne kadar ağır bir yük yüklenmişti! Koskoca bir medeniyet tasfiye edilirken ayaklarının altındaki zeminin kaydığını hisseden “bağrı başlı” aydınların tutunmaya çalıştıkları can simidiydi o. Sanki bin yılda başka hiçbir şey üretmemiş, başka bir şair ve düşünür yetiştirememiştik, sadece o vardı; sanki o dünyaya gelmemiş olsaydı, Türkçe sırra kadem basacak, Türk kimliği yeryüzünden silinecekti. “Yunus Emre’yi yedi yüz yıl gibi uzun bir tarihin ötesinden günümüze kadar canlı tutan güç nedir? Onun velî şahsiyeti mi? Şeyhi Taptuk Emre’yle, Hacı Bektaş Velî ile, Mevlânâ ile karışan efsanevî hayatı mı? Anadolu’nun her tarafında işaret edilen mezarı dolayısıyla kazandığı yaygın şöhreti mi? Yoksa bir sehl-i mümtenî gibi harikulâde bir sadelik ve alabildiğine derinlik gösteren ifade kudreti mi? Belki bunların hepsi. Fakat bence, daha mühimi, her şiirinde insana vermiş olduğu değerdir. Bunu da ne hümanizm ile ne de bizim kültürümüze yabancı bir isimle izah etmek doğru değildir. Belki bunu bir batılıya izah etmek için “sizin hümanizminiz gibi bizde de bir İslâm hümanizmi vardır” şeklinde bir açıklama, bir kültürdeki kavrama başka bir kültürden kıyas aramaktan ibaret kalmalıdır. Yoksa bizim olan bir kıymet hükmüne, bambaşka bir geleneği olan bir ismi vermek değil. Yunus Emre’nin insan sevgisinin kaynağının, İslâm düşüncesi ile Oğuz yiğitliğinin ideal bir senteze ulaşmasından doğduğunu bilmek ve belirtmek her Türk aydınının boynuna borçtur. Büyük şairler ve sanatkârlar, bütün insanlar ve zamanlar için geçerli olan hakikatleri sezer ve dile getirirler. Yazdıkları eskimez; her dem taze kalır. Yunus da hem Türkçesinin şaşırtıcı güzelliği, kendiliğindenliği, samimiyeti, beşerî olanı sezip ifade etmedeki mahareti ve içinden çıktığı toplumun inançlarına, hayallerine, duygularına, özleyişlerine tercüman olması bakımından hiç eskimeyen bir şairdir.

kültür ve sanat

göçtü kervan kaldık dağlar başında

29

BİZİM YUNUS:

Y U N U S E M R E (1) Tarihî kişiliği: Menkıbelerle iç içe giren Yûnus Emre’nin destanî hayatına dair ilk ve en geniş mâlûmat Uzun Firdevsî’nin yazdığı sanılan Vilâyetnâme-i Hacı Bektâş-ı Velî’de yer almaktadır. Buna göre Yûnus Sarıköy’de yaşayan, çiftçilikle geçinen fakir bir kişidir. Önce buğday almak üzere Karahöyük’e gider, bir süre Hacı Bektâş-ı Velî’nin yanında kalır, geri döneceği sırada buğday yerine Hacı Bektaş ona “nefes” vermeyi teklif eder, fakat Yûnus ısrar edince kendisine dilediği kadar buğday verilerek gönderilir. Köyüne yaklaştığı esnada gafletinin farkına varan Yûnus, buğdayın bir gün tükenip nefesin ise tükenmeyeceğini düşünerek tekrar tekkeye döner ve nasip ister. Durum Hacı Bektâş-ı Velî’ye arzedilince o, “Bundan sonra olmaz. Biz o kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye verdik, varsın nasibini ondan alsın” der ve onu Tapduk Emre’ye gönderir. Yûnus da Tapduk Emre’nin yanına varıp durumu ona anlatır; Tapduk Emre halinin kendisine mâlûm olduğunu, hizmet edip emek vermesi halinde nasibini alacağını söyler. Yûnus kırk yıl boyunca erenler meydanına eğrinin yakışmayacağı düşüncesiyle tekkeye sadece düzgün odun taşır. Rum erenlerinin Tapduk Emre’nin tekkesinde büyük bir meclis kurdukları bir gün mecliste Yûnus Emre ile birlikte Yûnus-ı Gûyende denilen başka bir Yûnus daha bulunmaktadır. Tapduk Emre cezbeye gelince Gûyende’ye, “Yûnus, söyle!” der, fakat Gûyende işitmez. Tapduk bu sözü üç defa tekrarladığı halde Yûnus-ı Gûyende yine işitmez. Bu defa Yûnus Emre’ye dönüp, “Yûnus, vakit geldi, o hazinenin kilidini açtık, nasibini aldın, hünkârın nefesi yetişti, sen söyle!” der. Gönlü açılan, gözlerinden perde kalkan Yûnus “şevk denizine düşüp” inci ve mücevher değerinde sözler söylemeye başlar. Tarihî Şahsiyeti. Yûnus Emre’nin tarihî şahsiyeti hakkında çok farklı görüşler ileri sürülmüştür. Onun Yıldırım Bayezid devrine eriştiğini söyleyen , Kanûnî Sultan Süleyman dönemi şairleri arasında ona da yer veren, VII. (XIII.) asrın sonu ile VIII. (XIV.) asrın ilk yıllarında yaşadığını ileri süren araştırmacılar varsa da bu görüşler, Adnan Erzi’nin Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki bir mecmuadan alarak neşrettiği belge ile ortadan kalkmıştır. Belgede Yûnus Emre’nin 638 (1240-41) yılında doğduğu, seksen iki yıl yaşadığı ve 720’de (1320) vefat ettiği kaydedilmektedir Neticede oluşan kanaate göre Yûnus, Orta Anadolu’da Sakarya nehri çevresinde bir yerde doğmuş ve Nallıhan’a yakın Emrem

Sultan’daki zâviyede Tapduk Emre Dergâhı’nda yaşamıştır. Sarıköy’deki arazisini zâviyeye bağışlamış, ölümünden bir süre önce Karaman’da arazi satın almıştır. Yûnus Emre’den başka Bursa’da yaşayan diğer bir Yûnus’un varlığından ilk defa söz eden Faruk K. Timurtaş’a göre bilinen iki Yûnus’tan ikincisi XV. yüzyıl başlarında vefat eden Bursalı Âşık Yûnus’tur (Yunus Emre Dîvânı, s. 19). Yûnus Emre bir yerde adının “Yûnus” olduğunu söyler: “Yûnus çağırırlar adım gün geçtikçe artar odum / İki cihanda maksûdum bana seni gerek seni.” Tahsili. Eski kaynaklarda Yûnus Emre’nin ümmîliğinden söz edilmektedir. Âşık Çelebi, Yûnus’un medresede başarılı olamayıp “Tanrı mektebi”nde ders okuduğunu ifade eder. Bektaşî geleneğinde de Yûnus ümmî kabul edilmektedir. İsmâil Hakkı Bursevî, Yûnus’un ümmî fakat hikmet sahibi olduğunu belirttiği halde, “Çıktım erik dalına ...” diye başlayan şathiyesini şerhederken onun sülûkünden önce müftülük yaptığını söyler. Yûnus’un da öğrenimini yetiştiği tekke ve çevre içinde düşünmek gerekir. Şiirlerinde kendisi hakkında sık sık kullandığı ümmî sıfatı da “gelenekten gelen saf bilgiye sahip olan” anlamındadır. Divanındaki bazı beyitlere ve menkıbelere göre Yûnus Emre pek çok yeri gezmiş, “yukarı iller” dediği Azerbaycan’a kadar gitmiştir. İlden ile yürüyüp dost sırrını aradığını, Urum’da, Şam’da kendisi gibi bir garip bulamadığını, gurbet ilinde âşık olup Mecnun gibi dolaştığını, Şîraz, Bağdat, Tebriz, Şam, Nahcıvan gibi beldeleri gördükten sonra Rum’da (Anadolu’nun bazı illerinde) kışlayıp baharda memleketine döndüğünü söyler. Yûnus’un seyahatlerinin sebepleri, bunların ne şekilde gerçekleştiği tam olarak bilinmese de tarikatlar döneminde

seyahat sûfîlerin hayatında nefis terbiyesinin önemli bir unsurudur. Ayrıca Yûnus’un, şeyhi Tapduk Emre’nin ailesi veya tarikat şeceresi bakımından bu yöreyle bağlantısı olabileceğinden “yukarı iller”de dolaşması tesadüfî değildir. Nitekim Tapduk Emre, Rumeli’ye ve özellikle tarikat silsilesinde adı geçen Sarı Saltuk’un ikamet ettiği Varna Zâviyesi’ne de bazı dervişlerini göndermiştir. Yûnus’un Horasan’dan Anadolu’ya gelen ve yine yukarı illere geri dönen bir derviş olduğu yönündeki görüş ise doğru değildir. Mürşidi ve Tarikatı. Yûnus Emre’nin mürşidi Tapduk Emre’dir, ancak tarikatı kesin olarak belli değildir; bu konuda da değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bir kısım araştırmacılar Yûnus’un tarikat pîrlerini Horasan’a bağlarken onun Nakşî, Halvetî, Mevlevî olduğunu veya Kdirîliğe mensup bulunduğunu söylemiştir. Bunların içinde üzerinde en fazla durulan tarikatlar Mevlevîlik’le Bektaşîlik’tir. Yûnus, divanında tarikat silsilesini Tapduk Emre, Barak Baba ve Sarı Saltuk şeklinde kaydetmiştir. “Millî Edebiyatın ilk mübeşşirleri”nden olan Yûnus Emre, 1240-1320 yılları arasında yaşamıştır. Bu yıllar, Türk milletinin Anadolu’da beka mücadelesi verdiği bir döneme karşılık gelmektedir. Yûnus’un doğduğu yıl Kefersud’da başlayıp kısa zamanda büyüyerek Konya’ya kadar ulaşan Babai İsyanı, hareketin başındaki Baba İlyas’ın Malya ovasında (Kırşehir) mağlup edilmesiyle durdurulmuştur. Akabinde, Moğollar karşısında alınan yenilgi (1243), çöküşe giden süreci başlatmış, nitekim 1308’de Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmıştır. Bu süre zarfında Moğollar ve Selçuklu ümerası tarafından baskı altına alınmaya çalışılan Türkmen halkın bir kısmı; Ahi Evran, Sadreddin Konevî ve Hacı Bektaş Veli gibi dönemin önde gelen şahsiyetlerinin tavsiyelerine uyarak bölük bölük “Uçlar”a göç etmekteydiler. Nitekim bu göçler, XIV. yüzyılın hemen başında, “dörtyüz çadırlık” bir aşiretten Osmanlı Devleti’nin doğuşunu sağlayan şartları oluşturmuştur. Dönemin sosyal ve kültürel hayatı da genel manzaradan vareste değildir. Asya bozkırlarından, yeni memleketler ele geçirmek üzere, doğuya ve batıya hareket eden Moğol orduları; binlerce yıllık şehirleri yok etmiş, işgal ettikleri yerlerin münevverlerini önüne katarak farklı diyarlara sürüklemiştir. Mevlânâ’nın, babası Bahâeddin Veled ile birlikte Anadolu’ya gelmesi de aynı sebebe bağlanmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin bir devamı niteliğindeki Anadolu Selçukluları, tıpkı selefleri gibi, devlet dili olarak Farsçayı benimsemişlerdi. Sesi yüzyılları

aşarak günümüze kadar gelen Mevlânâ da eserlerini Farsça kaleme almaktaydı. Dönemin entelektüelleri arasında Farsça öyle yaygındı ki Evhadüddin Kirmani ve Ahi Evran gibi fütüvvet erbabı Türkmen babaları bile eserlerini Farsça telif etmişlerdi. Aynı dönemde yaşamış Hacı Bektaş Velî’nin de Makâlât’ını Arapça yazdığı bilinmektedir. Devletin merkezinde dar bir çevre ve dönemin önde gelen fikir adamları Farsçayı kullanırken milletin çoğunluğunu oluşturan Türkmenler, Türkçeden başka bir dil bilmiyordu. Dönemin sosyal ve kültürel kırılmalarında bu durumun da önemli bir etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Meseleye ilk dikkat çeken Garîb-nâme’deki ifadeleriyle Âşık Paşa olmuştur. Paşa meşhur beyitlerinde devlet ve milletin ayrı dilleri konuşması meselesini, daha sınırlı bir çerçevede ele alarak aynı tarikat (yol) içerisindeki insanların “yoldaş” olabilmeleri için, Türkçenin kullanılması gerektiğini öne sürmüştür: Âşık Paşa’nın Türkçe konusunda didaktik bir üslupla ortaya koyduğu bu düşünceler, Yûnus’un şiirlerinde “ete kemiğe bürünmüş” ve aradan geçen yaklaşık 700 yıla rağmen milletin gönlündeki yerini muhafaza etmiştir. 15. yüzyıldan itibaren her asır katlanarak artan sayılarda mecmualar ve cönkler Yûnus manzumeleriyle doludur. İlahilerin makamlarına göre tasnif edildiği musıki mecmuaları da hatırı sayılır bir rakama ulaşmıştır. Günümüzde bütün popüler rüzgârlara rağmen mevlit icralarında okunan ilahilerden önemli bir kısmının Yûnus şiirlerinden seçilmesi de bir rastlantı değildir. Bu durum, özellikle Cumhuriyet sonrasında “aydın” kesimin başlattığı ve onu farklı vadilerde aramaya matuf “okumalar”a rağmen Yûnus’un, temiz Türkçesi ile gerçek muhatabı olan “millet”e ulaştığının işareti olarak yorumlanabilir. Diğer taraftan Köprülü’den sonra konuyla ilgili yüzlerce çalışma yapılmasına rağmen, Yûnus’un hayatı, mensup olduğu tarikat ve eserleri ile ilgili meselelerin tam anlamıyla açıklığa kavuşturulduğunu söylemek, bugün için ne yazık ki, mümkün değildir. Yûnus’un yaşadığı döneme dair yeterli belge bulunmayışı, konuyla ilgili araştırmacıların karşılaştığı önemli sorunlardan biridir. Ancak Yûnus’la ilgili meselelerin müphem kalmasının temelinde, bilgi ve belgelerin, neredeyse vird haline gelmiş kabullerle, herhangi bir tahlile tâbi tutulmadan yorumlanması yatmaktadır. Yûnus’un muhiti, kaynakları, yaşadığı dönemin siyasi durumu ve nihayetinde şiirlerinin derin yapısı araştırmacılar tarafından ya ihmal edilmekte veya hakkıyla değerlendirilememektedir (Devam edecek...) ---◄◄

40 HADİS - (29) Bu lafı da iyi anla: Kader tedbirsizlik değildir tedbire rağmen gelendir kader!Ve dedi ki: “Ey yavrularım! (şehre) Gâle Şefîü’l-mahşer ‫ﷺ‬ hepiniz bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben ne yapsam, Allah’ın takdirini sizden engelHüküm yalnızca Allah’ındır. Onun için bütün tevekkül edenler O’na tevekkül etmelidirler.” (Yusuf:67) Aleyhi salâtü’l-beşer Lâ yefnâ hazerün kader leyemem. “Ben bu tedbirim ve tavsiyemle Allah’ın hakkınızdaki takdirinden hiçbir şeyi sizden savamam. Öyle ki sakınmak

“Tedbir, sakınma, kaderi engelleyemez.” “Tedbîrini terk eyle, takdir Hudâ’nındır Tedbîrini terk eyle, takdir Hudâ’nındır”

kaderi engelleyemez. Benim bu sakın¬mam da Allah’ın takdirine mâni olamaz. Zira Allah, bir şeyi dilediği zaman ona karşı durulamaz. Fakat bizlere ihtiyatlı olmamız ve sakınmamız emredilmiştir. Bu duruş sayesinde kişi, Allah’ın izni ve yardımı olmadan gerçekte hiçbir şeye tesir etmediğini, görülen sebeplere sarılır ve Allah’ın takdirinden yine O’nun takdirine sığınır. Bütün bunlar, kaderi engelleyemez ve ona meydan okumak değildir. İnsan, kendisiyle ilgili hiçbir şeye sahip değildir. Eğer Allah size kötülük dilediyse, size gösterdiğim ayrı ayrı kapılardan girme tedbiri fayda vermez ve siz¬den o kötülük uzaklaşmaz. O mutlaka başınıza gelecektir. . ---◄◄


30

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

ons pagina

bizim sayfa

Tebrik Taziye Şifa dileği - Taziye... Manşet Gazetesi Yayın Yönetmeni ve Doğuş Gazetesi emektarlarından Sevgili Mehmet Ali Topcu’nun biricik validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Amersfoort Rahman Camii önceki başkanlarından ve Saadet Hollanda yöneticilerinden Sevgili Ferruh Pınar’ın kıymetli ağabeyinin vefat ettiğini üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Taziye... Gashuis Samur Garage sahibi Sevgili Osman Samur’un kıymetli dayısının vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Taziye... Viyola sanatçısı ve Amsterdam Concertgebouw Orkestrası emekli üyesi Sevgili İmer Saraçoğlu’nun vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Sanat Kültür alanında yazdığı yazılar, yaptığı programlarla tanınan Güneş Huriye Uz’un vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Rotterdam Başkonsolosluğun yanında Export dükkânı işleten Sevgili Ali Karakuş’un vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/Yayın Yönetmeni Ömer Atıf Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Ahmet Şahin Art Directeurs/Görsel Düzenleme Bahtiyar Mesut Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Mehmet Şükrü Oflaz, Zeynel Abidin, Ercan Kuzu, Sezer Değmez, Recep Soysal, Havva Koç. Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam Tel. (010) 471 68 47 e-mail dogus@dogus.nl - website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, AA Verzonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Rodi

- Taziye... Doğuş gazetesi kurucu üyelerinden Sevgili Sami Oğuz’un kayınbabası, Sergül Oğuz’un ve Turgut Çakmak’ın kıymetli babasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye.. Gazetemiz yazar ve Yayın Kurulu üyesi Sevgili Recep Soysal’ın halasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... İstanbul Reizen seyahat acentesi ortaklarından Sevgili Muhammed Geçmez’in dedesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Koro üyelerinden Ahmet Canga’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Atalay Yıldırım’ın (23) kaza sonucu vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Rotterdam Birlik Camii üyelerinden Sevgili Durmuş Yılmaz’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... IGMG Uden Süleymaniye Camii Muhasibi Sevgili Mehmet Gönül’ün kıymetli validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Gültepe Camii cemaatinden, Mehmet ve Aliye Mutlu’nun biricik evlatları Sebahattin Mutlu’nun kıymetli validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Rotterdam Ayasofya Camii üyelerinden Sevgili Pevil Orak’ın halasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Gurbet bir çınarı daha devirdi... Yahya Özer (72) uzun süre önce yakalandığı amansız hastalığa yenik düştü. 40 yılı aşkın bir süredir Hollanda/ Rotterdam’da yaşayan, aslen Yozgat / Sarıkayalı olan; neşeli hâli, hayırseverliliği ile sevilen Yahya Özer’in acı haberi sevenlerini üzdü. Merhumeye Allah’tan rahmet, başta yeğeni Nuray Çetin-Nufel olmak üzere kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

- Taziye... HDV Tilburg Süleymaniye Cami cemaatinden ve ilk gelen nesillerden olan, Kayserili Feyzullah Mihmat, Kırşehirli Ali Altın, Nevşehirli Yusuf Metin ve Mehmet Malkoç’un vefatlarını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumlara Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

- Taziye... Okurlarımızdan ve Schiedam Merkez Camii üyelerinden Sevgili Hüseyin Tanrıverdi’in kıymetli validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan, ve SIPOR Müdürü Sevgili Cihan Gerdan’ın rahatsızlığı (Covid- 19 nedeniyle hastanede müşahede altında bulunduğunu ve taburcu olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına, geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan, eski siyasetçilerimizden ve Yabancı Yaşlılar Görüşme Organı NOOM Başkanı Sevgili Serdar Çiçek’in rahatsızlığı (Covid- 19) nedeniyle hastanede müşahede altında bulunduğunu ve taburcu olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına, geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan ve ASBİR Hollanda Başkanı Sevgili Göksel Soyugüzel’in kıymetli validesi Perihan Soyugüzel’in rahatsızlığı nedeniyle hastanede müşahede altında bulunduğunu teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına, geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan Sevgili Fermudiye Polat ve Ayşe Soyugüzel’in kıymetli valideleri Bedriye Çelik’in rahatsızlığını öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına, geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan Sevgili Rıdvan Fırat’ın kıymetli valide ve babasının rahatsızlığını (Covid 19)öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına, geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan Sevgili Mahmut Sönmezer’in kayınbabası, Nilüfer Sönmezer’in kıymetli babasının rahatsızlığını öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına, geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan Sevgili Fahrettin Aydemir’in rahatsızlığı nedeniyle bir ameliyat geçirdiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Hastamıza ve yakınlarına, geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Tebrik.. Hoş geldin Harun Selim! Yaşama sırası sende... Okurlarımızdan Sevgili Rıdvan Fırat’ın 17 Nisan 2020 tarihinde Harun Selim adını verdiği bir evladı dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, Harun Selim’e hayırlı ve uzun ömürler diliyoruz.

Abone


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

puzzels - raadsels

bilmece-bulmaca

Bulmaca

Hazırlayan: Mücahid Çeçen

Soldan sağa: 1- Fotoğrafta görülen, 1934 Kahramanmaraş da doğan ve 18 Ekim 2019 tarihinde Ankara’da vefat eden şair ve fikir adamı * Şiir söyleyen veya yazan kimse, ozan. 2- Soyluluk * Bağırsaklar * Argonun simgesi * Alfabemizin altıncı harfi. 3- Kur’an’ı Kerim’in kırk dördüncü suresidir. Onuncu ayette geçen (duman) anlamına gelen kelimeden almıştır ismini * Erkeklik, yiğitlik * İkinci tekil şahıs. 4- Duyuru yoluyla * Bir şarkıda her kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen parça, kavuştak. 5- Döteryum elementinin simgesi * Mızrap * Bir kış sebzesi. 6- Genişlik * Azotun simgesi * Kuşku * Yabani hayvan barınağı * Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi. 7- Kısa zaman parçası * Bir tür cetvel * Potasyumun simgesi * Kısaca metre * Bir bağlaç. 8- Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia * Muharebe Arama Kurtarma. Doğrudan Özel Kuvvetlerin emrinde görev yapan birlik * Potasyumun simgesi. 9- İstenilen sonuç, verim * Bir tür deri hastalığı. 10- Türkiye’nin plaka işareti * Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo, çanak, çömlek vb. Nesne * Baryumun simgesi. 11- Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir * Türkiye’nin plaka işareti * Anlayış, seziş, sezgi. 12- Alfabemizde yirmi birinci harf * Kazakistan’ın eski başkenti * Bir besin maddesi * Sodyumun simgesi. 13- Tasa, kaygı, üzüntü * Yemek * Bayağı * Belli, açık. 14- İçe kapanma, gerçeklikten uzaklaşma, aşırı nesne bağımlılığı, amaçsız, sınırlı, tekdüze ve yineleyici hareketlerle belirgin, beynin gelişimini engelleyen gelişimsel bozukluk * Belirli bir günün, olayın bir önceki günü veya ona yakın günler, ön gün * İri yapılı bir hayvan. 15- At ayakkabısı * Kuru soğuk * Adı sanı bilinmeyen. Yukarıdan aşağıya: 1- - Az görülür, görülmedik, seyrek görülen * Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin 60 km kuzey batısında Tuna nehri kıyısında yer alan kale. 2- Kökler, asıllar * Mert olmayan * Cet, soy. 3- İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur * Ün * Yetkin, erişkin, eksiksiz, ağırbaşlı, mükemmel, olgun. 4Duyuru yoluyla * Kuşak * Alfabemizin son harfi. 5- Karaman – Konya yöresinde kadın fesine takılan para * Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki * Bebek yiyeceği. 6- Binek hayvanı * 1938 Çiçekdağı, Kırşehir doğumlu ve 25 Eylül 2012 İzmir’de vefat eden Türk halk ozanı ve halk müziği sanatçısı * İtriyum elementinin simgesi. 7- Potasyumun simgesi * Alfabemizde altıncı harf * Neon elementinin simgesi * Fasıla * Bir haber ajansımız. 8- Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet * Kısaca metre * Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil. 9- Yazım * Anlatım. 10- Devlet ile din işlerinin ayrılığı, laisizm * Büyük, yetişkin, yaşlı, kart * Yapma, etme. 11- Hanların bağlı olduğu devlet başkanı, hakan, imparator * (Tersi) Kilometre * Bir nota * Genişlik. 12- (Tersi) yemek * Rodyum elementinin simgesi * Tutanak * Oksijenin simgesi. 13- Argonun simgesi * Zaman gösteren alet * Hollandaca peynir * Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet. 14- İyodun simgesi * Topluluk, ırk, kabile gibi süre gelen uzun ömürlü yapılıların ortak kültürden, ortak dinden, bulundukları coğrafyadan etkilenmeler sonucu nesilleri aşarak ortaya çıkan özgün davranış, yaşam şekli * Kısaca metre * Fazla bön, avanak, et kafalı, budala. 15- Bir geyik türü * Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurban * Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtme veya açıklama, tarif.

BU SAYFA SOFA BEDDING/BOXSPRINGPRO KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR...

Taziye...

Tebrik... “Sofa Bedding Boxspringpro ailes i

Tanınmış ilahiyatçı yazar

Ömer Döngeloğlu

olarak Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, sağlık, esenlik huzur dolu günler diliyoruz...

Hocaefendi’nin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, aile ve sevenlerine başsağlığı dileriz. Abdurrahman Yazır SOFA BEDDING

i ve r s i t e

t Ün

ch

ır t m a s o n nu

si

a şt

u

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

ar

iz : R T L Tele v

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

cu

31

ve M a a s

tri

Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl

Ibn-i Sina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Risala

Hollandsestraat 74 3074 TM Rotterdam Tel. (010) - 448 48 750 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibsrisala.nl

vleeswaren

Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl - Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30


32

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

actualiteit

aktualite

İlhan Karaçay

ilhan@karacay.nl

GÜNDEM

Hollanda’yı mağdur eden maske darbesini Türkler vurmuş!

K

orkutucu bir şekilde devam etmekte olan Koronavirüs salgınını, maske bulamadığı için önleyemeyen Hollandaları bir Türk firması ile aracıların mağdur ettiği iddia ediliyor. Eski Galatasaraylı yöneticilerden Sinan Kalpakçıoğlu ve PSL VALE firmalarının adının geçtiği, 5 milyon adetlik maske satışının, araya giren mafyavari kişilerin komisyon istemeleri nedeniyle gerçekleşmediği belirtiliyor. Hollanda medyasında, Başbakan Rutte’yi de komik duruma düşüren ‘maske kullanamama’nın nedenleri uzun uzun anlatılıyor. Hatırlayacaksınız, Hollanda Başbakanı Rutte, yapmış olduğu haftalık açıklamaların birinde, virüse karşı ağız maskesi takmaya gerek görülmediğini belirtmişti. Ne var ki, Rutte’nin ‘Gerek yok’ dediği maskelerden, aslında bulunamadığı için yararlanılamıyor. Hollandalıların maske alımı için Çin, Alman, Güney Kore ve Türk firmaları ile temasta olduğu söylentileri dolaşırken, Hollanda Sağlık Bakanı Bruno Bruins, eleştirilere dayanamayarak istifa etmişti. Hükümetin korkulu muhalifi Geet Wilders, koronavirüse karşı mücadele edecek araç ve gerecin bulunamamasını ‘yüzkarası rezalet’ olarak nitelemişti. MACERA FİLMİ GİBİ! Hollanda’nın maske arayışındaki başarısızlıklar sürerken, Türkiye’den PSL Vale adlı bir firmanın 5 milyon adet maskeyi derhal teslim edeceği haberi sevindirmişti. Beheri 6,50 dolardan 32,5 milyon dolarlık 3M-agız maskelerinin nasıl getirileceği tartışılırken, satıcı firma, ‘Getirtmeye gerek yok, mallar Lelystad şehrinde bekliyor’ beyanında bulunmuş. Hollandalılar adına ödemeyi , Hollanda Sağlık Bakanlığı’nın garantörlüğünde, Rotterdam’daki Erasmus MC Hastanesi yapacaktı. Malların Lelystad şehrinden taşınması için, Hollanda güvenlik birimleri alarma geçirilmişti. Motorlu polisler nezaretinde dört boş kamyon Lelystad’a gelmişti bile. Teslimat için Amsterdam’dan gelecek ‘ödeme yapıldı’ haberi beklenecekti. İşte tam bu aşamadan sonra işler karışmaya başlamış. Hollanda hastanelerinin temsilciliğini yapan Leiden LUMC Hastanesi’nin başkanı Willy Spaan, ‘Bu mükemmel bir sonuç’ diye sevinç beyan etmişti. Hastaneler maske bulabilmek için çırpınıyorlardı. Alım yapamadıkları eski satıcıları ve sayısız aracıları unutmaya çalışırlarken bu kez de olur olmaz aracılar ortaya çıktı. Hollandalılar ile Türkler arasındaki anlaşmayı IB Consultancy firmasının sahibi İlja Bonsen yapmıştı. Bugüne kadar sağlık malzemesi satmamış olan İlja Bonsen bu iş için Amerikan firması Beville Group’u devreye sokmuş. Beville Türkiye’de arayış içindeyken, Galatasaray’ın eski yöneticilerinden Sinan Kalpakçıoğlu ile tanışmış. Kalpakçıoğlu bir futbol simsarı ile birlikte, İstanbul’da kurulu PSL Vale’nin, Hollanda’da bulunan 5 milyon maskeyi hemen teslim edebileceğini söylemiş. Hollandalıların anlaşmayı kabul etmeleri üzerine, yüzde 10 komisyon isteyen Beville’nin bu isteğini Erasmus MC Hastanesi kabul etmiş. Hastane yönetimi, yapılanın doğru olmadığını, ama ihtiyacın çok zorunlu olması nedeniyle kabul ettiklerini belirtmiş. Gelişmeleri ‘Vahşi Batı’ hikâyesine benzeten Bakanlık da bekleyişini sürdürmüş. Her konuda anlaşma sağlanmış ve teslim günü beklenirken, Türk satıcı ile konuşan Amerikalı Beville, araya bir olumsuzluğun girdiğini uçuş kısıtlaması nedeniyle teslimatın gerçekleşemeyeceğini söyledikten sonra, bu kez Hollanda’nın Dordrecht kentinden iki Türk genci PLS VALE’nin temsilcisi olarak

araya girmiş. Çok heyecanlı oldukları belirtilen iki Türk genci, Amsterdam’daki AMC Hastanesi’nde bir toplantı salonunda ağırlanmış. İki gencin başına bir şey gelmemesi için de güvenlik önlemleri alınmış. Gençler toplantı salonunda beklerken, 3 kilometre ötede Deutsche Bank’ta finans işleri yapılırken, Türk satıcıların ödemenin çek ile yapılmasını istedikleri belirtilmiş. Leiden’deki LUMC Hastanesi, ödemeyi Deutsche Bank kanalıyla daha çabuk yapabileceklerini belirtmiş. Ama durum daha da karışmış. Zira Türk firması PSL VALE, Kaliforniya’da esrarengiz bir Meksika firması ile de iş yapmış ve bu firma için de 1,34 milyon dolarlık bir çek yazılması gerekiyormuş. Meksika firması, maskelerin bulunduğu Lelystad’taki esrarengiz bir firma ile iş yaptığını ve bu firma için de biri 41.000 diğeri 45.000 dolarlık iki çek istemiş. Ödemeleri yapacak olan Leiden LUMC Hastanesi’nin finans müdürü bayan Kim Smit bu duruma çok şaşırmış. Smit, ‘Satıcılardan biri taksi şoförü, diğeri de esrar satıcısı. Bu adamlar 5 milyon partisini nerede bulmuşlar?’ tepkisinde bulunmuş. Daha sonra uzun bekleyiş başlamış. Deutsche Bank polise başvurarak, alışılmamış bir para transferinden ve esrarengiz Meksikalıdan söz etmiş. Artık o gün mal teslimatının yapılamayacağı anlaşılınca, kamyonlar geri dönmüş, Dordrecht şehrinden Amsterdam’a gelen iki genç de çek görememiş. Hollandalılar üzüntü ile geçirdikleri günün en kazançlı yanını şöyle açıklıyorlar: ‘O sabah medyayı çağıracaktık ve mal teslimi fotoğraflatacaktık. İyi ki yapmamışız.’ Bir gün sonra acı gerçek ortaya çıkmış: Hollanda İstihbarat Örgütü AİVD’nin de desteklediği görüşe göre, ortada 5 milyon adet maske yokmuş. Olan büyük bir sahtekârlıktan ibaretmiş. Ödemeyi yapacak olan Leiden LUMC Hastanesi finans müdürü bayan Kim Smit, başlarından geçenin çok acı bir dolandırıcılık olduğunu ve bunun için polise başvurulması gerektiğini, ne var ki, önceliğin maske bulmak olduğunu, şikâyetin sonraki işlem olacağını belirtmiş. Ama Hollanda polisi bu sahteciliğin peşini bırakmamış. Konuyu araştırmakta olan polis, 24 Mart günü Dordrecht şehrindeki iki Türk’ü tutuklamış. Bazı kişiler de sorgudan geçirilmiş. Eski futbol yöneticisi Kalpakçıoğlu’na gelince: ABD’de kayıtlı muhasebe-takip bürosu olduğunu belirten Kalpakçıoğlu, verdiği yazılı ifadede, yaşananların talihsizlik olduğunu ama kendisinin kötü bir niyeti olmadığını, PSL Vale firması ile resmî bir ilişkisi olmadığını, sadece aracılık yapmak istediğini belirtmiş. Kalpakçıoğlu ifadesinde, ‘Bu olaya karışanların hiçbiri bir kazanç elde etmedi ve ön ödeme de istenmedi. Ödeme, mallar kontrol edildikten sonra yapılacaktı. Kimse finansal bir zarara uğramadı.’ demiş. Hollandalı aracı Bonsen, 24 Mart günü verdiği ifadesinde, ortada bir dolandırıcılık olmadığını, her zaman olacağı gibi, bir transaksiyonun gerçekleşmemiş olmasının, dolandırıcılıkla suçlanamayacağını belirtmiş. Bonsen, maske bulmanın çok önemli olduğunu, bu konuda kendisine (Hollanda’nın en kriminal adamı) Willem Holleder’den dahi teklif gelse işbirliği yapacağını da söylemiş. Polis, aldığı ifadelerin bulunduğu dosyaları gerek Bakanlığa ve gerekse ilgili hastanelere gönderdiğini açıklarken, Amerika’daki aracı Beville’nin de, ortada dolandırıcılık olmadığını belirttiğini ve alacağı komisyonun yarısını da Hollanda’daki aracıya vereceğini belirttiğini ifade etti. Hollandalılar hâlâ, çeşitli yerlerden maske bulma çalışmalarını sürdürüyorlar. Hollanda medyası, Çin ve Korelilerle de teslimat ve ödeme anlaşmazlıkları yaşandığını yayınlıyorlar. ---◄◄

Denk’te sular duruluyor

DENK PARTİSİNDE BARIŞ SAĞLANDI! KUZU, ÖZTÜRK VE AZARKAN ANLAŞTI

Hollanda’da üyelerinin çoğunluğunu Türk ve göçmenlerin oluşturduğu Denk Partisi, milletvekilleri Farid Azarkan, Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün bu hafta yaptıkları görüşmeler sonucunda mutabakat sağlandığını bildirdi. Parti tarafından yapılan basın bildirisinde, 3 milletvekilinin geçtiğimiz günlerde Denk partisinin geleceği için yapıcı görüşmelerde bulundukları belirtildi. Bildiride, önümüzdeki haftalarda da görüşmelerin devam edeceği ve partinin çıkarları doğrultusunda olumlu anlaşmalar yapıldığı ifade edildi. Denk Partisi Güney Hollanda Eyalet Meclis Üyesi Metin Çelik yönetimi altında kurulacak bir komisyonun, 6 Haziran’da yapılacak olan Genel Kurul Toplantısını organize edeceği kaydedildi. Parti yönetiminin bu tarihe kadar sadece önemli yönetim görevleri ile meşgul olacağı ve bunun Kuzu ile Azarkan tarafından desteklendiği aktarıldı. Koronavirüsten dolayı daha sonra belirlenecek bir mekanda üyeler toplantısında en fazla 30 kişinin bulunacağı, ve üyelerin bu toplantıyı online takip edebileceği bilgisi paylaşıldı. Toplantının bir noter ve avukat bürosu tarafından denetleneceği belirtildi. Bildirede ayrıca şu sözlere yer verildi: “Son haftalarda Denk partisine ve karşılıklı ilişkilere fayda sağlamayan açıklamalar ve eylemler yapılmıştır. Bu sürece dahil olanlar pişmanlıklarını bildirdiler ve birbirlerine geçmişi geride bırakıp partinin geleceğine odaklanmaya söz verdiler.” Haber: DN ---◄◄

“FASLILAR TÜRKLERDEN DAHA BAŞARILI VE DAHA İYİ ENTEGRE OLMUŞ”

Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Aboutaleb, Hollanda’da Faslıların Türklerden daha başarılı olduğunu ve çok daha iyi entegre olduğunu söyledi. Aboutaleb, Fas’ta yayın yapan Nadorcity haber sitesine verdiği röportajda, muhabirin “Türkleri örnek almaktan utanmamamız lazım. Türkler neden daha başaralı da biz değiliz” sorusuna, bunun tam tersi olduğunu belirterek, Hollanda’da, Faslıların Türklerden daha başarılı olduğunu söyledi. Türklerin daha çok Türkiye endeksli yaşadığına işaret eden Aboutaleb, “Türklerin Türkiye’de yaptıkları her şey onlar için ayarlanıyor. Türk hükümetinin bu ülkedeki Türk topluluğuna müdahalesi çok büyük. Erdoğan’ın eli camilere kadar uzanıyor.” dedi. Aboutaleb, “Burada bir Faslı’ya Fas’ın başbakanı kim olduğunu sorsan, çok fazla kişi bilmez ama Türklere Türkiye hükümetinde kimler olduğunu sorsan hepsinin ismini sayar. Bu da Hollanda’da Faslıların Türklerden çok daha iyi entegre olduğunu gösteriyor.” ifadesini kullandı. “Bunu belediye meclislerinde de görüyoruz. Burada Faslılar Türklerden daha çok var. Fakat bir konuda daha iyiler. O da daha iyi birleşip örgütleniyor ve organize oluyorlar.” diye konuştu. Haber: DN ---◄◄

de Volkskrant, Hollanda İslam Federasyonu’nun Korona sürecinde üye ve cemaatine nasıl ulaştığını ve onlar için neler yaptığını öğrenmek için Federasyon İrşad Başkan yardımcısı Uğur Demirci’den bilgi aldı. Demirci, online olarak yapılan çalışmalar hakkında gazeteyi bilgilendirdi.


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

Bayramınız mübarek olsun!

introduction

tanıtım

33


34

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

nieuws

haber

Gündem Haberler...

HOLLANDA BEYAZAY DERNEĞİ’NDEN ENGELLİ VATANDAŞLARA YTB DESTEKLİ YARDIM

H

ollanda Beyazay Derneği, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) desteğiyle engelli vatandaşlara gıda kolileri ve hediyeler dağıttı. YTB’den yapılan yazılı açıklamaya göre Başkanlık, “Diaspora Kovid-19 Destek ve İş Birliği Programı”yla yurt dışındaki vatandaşların ve onların kurduğu STK’lerin, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında başlattığı yardım kampanyalarını destekleyerek vatandaşların yüzünü güldürüyor.

Hollanda da faaliyet gösteren Beyazay Derneği de destek programı kapsamında örnek bir çalışmaya imza atıyor. YTB desteğiyle engelli vatandaşları ziyaret eden dernek üyeleri, hazırlanan gıda kolilerinden ve hediyelerden vatandaşlara sunarak onları sevindirdi. Hollanda Beyazay Derneği Başkanı Aynur Gül Çakır yaptığı açıklamada, “İçinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte madden bir arada olamasakta bayram paketlerimiz ile ihtiyaç sahipleri ve üyelerimizin gönüllerine bir nebzede olsun dokunabilmişsek ne mutlu bize.” dedi. Ramazan ayında yardımlaşma duygularının tavan yaptığını söyleyen Çakır, “Hollanda Beyazay olarak biz de vatandaşlarımızın mutluluğunda bir nebzede olsun tuzumuz olsun istedik. 150 bayram paketini Hollanda’nın çeşitli şehirlerindeki ihtiyaç sahipleri ve üyelerimize bizzat teslim ederek duygu dolu anları birlikte yaşamış olduk. Aldığımız duygu yüklü tepkilerden de bunu başardığımıza inanıyorum.” ifadesini kullandı.

Dernek aynı zamanda bölgedeki yardıma muhtaç ailelerin de ihtiyaçlarını karşılıyor. -YTB’nin destek programı Destek programı kapsamında, ihtiyaç sahipleri için gıda kolileri hazırlanarak maske üretimi yapılıyor. Faaliyet gösterdikleri ülkelerde yardıma muhtaç ailelere ulaşan Türk STK’ler, ihtiyaçları karşılayarak ürettikleri maskeleri bölgedeki sağlık kuruluşları ve belediyelere bağışlıyor. Yardım faaliyetleri çerçevesinde salgından dolayı evlerinden çıkamayan yaşlı vatandaşlara verilen desteğin yanı sıra sağlık çalışanları ve kolluk kuvvetlerine de moral amaçlı ziyaretler gerçekleştiriliyor. Bu kapsamda, engelli vatandaşlar da ziyaret edilerek hem ihtiyaçları karşılanıyor hem de hediyeler takdim ediliyor. Ramazan ayında Amsterdam ve çevresinde yaşayan ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştıran dernek üyeleri, bakımevlerindeki yaşlı vatandaşlara da moral ziyareti ----◄◄ düzenleyerek destek oluyor. AA/DN

AVRUPALILARIN YÜZDE 60’I İNTERNET ALIŞVERİŞİ YAPTI USAME NUGAYOĞLU (19) ELİM BİR KAZA SONUCU HAYATINI KAYBETTİ Buna göre, AB’de internet üzerinden alışveriş yapma oranı 2009’da yüzde 32 seviyesinde bulunurken, bu rakam geçen yıl yüzde 60’a ulaştı. AB ülkeleri arasında internetten alışverişte Danimarka ilk sırada yer aldı. Danimarka’da 2019 yılında vatandaşların yüzde 84’ü internet üzerinden alışveriş yaptı. Danimarka’yı, yüzde 82 ile İsveç, yüzde 81 ile Hollanda, yüzde 79 ile Almanya ve yüzde 73 ile Finlandiya izledi.

A

vrupa Birliği’nde (AB), geçen yıl vatandaşların yüzde 60’ı internet üzerinden alışveriş yaptı. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), AB ülkelerinde 2019 yılında internet üzerinden alışveriş yapma oranlarını yayımladı.

AB ülkeleri arasında bu dönemde en az internetten alışveriş yapan ülkeler ise yüzde 22 ile Bulgaristan ve yüzde 23 ile Romanya oldu. İnternetten alışveriş oranı Fransa’da yüzde 70, İtalya’da yüzde 38, İspanya’da yüzde 58 ve Yunanistan’da yüzde 39 seviyesinde gerçekleşti. ----◄◄

T

ilburg’da 17 Mayıs akşamı motosiklet ile araba Beethovenlaan ile Stokhasseltlaan caddelerinin kesiştiği noktada çarpıştı. Kazada ağır yaralanan 19 Yaşındaki Usame Nugayoğlu ambulans helikopter ile hastaneye taşındığı, ancak çok kısa bir süre sonra yaşamını yitirdiği duyuruldu. Uzun zamandır Tilburg’da yaşayan Konyalı Ali Nugayoğlu’nun oğlu olan Usame Nugayoğlu henüz 19 yaşındaydı. Usame Nugayoğlu’na Allah’tan rahmet, aile ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.----◄◄


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

samenleving

toplum

35

Haberler ARABA İLE TÜRKİYE’YE GİDECEK OLAN VATANDAŞLAR İÇİN OLUMLU GELİŞME Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve Romanya Başbakanı Ludovic Orban, turistlerin bölge ülkeleri arasında dolaşım serbestliğini görüştü. Bulgaristan Başbakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Borisov’un girişimiyle düzenlenen dörtlü video konferansta, 1 Haziran’dan itibaren Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan arasında dolaşım yasaklarının gevşetilmesine karar verildi. Bu ülkeler arasında seyahat eden kişilere 14 günlük zorunlu karantina uygulanmayacak ancak 3 ülkenin vatandaşları sınır geçişlerinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) belirtisi taşımadıklarını yazılı olarak beyan edecek. Romanya hükümetinin istifasından dolayı bu ülkenin mutabakata katılımına ilişkin parlamentosundan onay bekleniyor. Konferansa katılan 4 ülkenin dışişleri, turizm ve ulaştırma bakanları en kısa zamanda yeni uygulamanın somut koşullarını koordine edecek. Borisov, Bulgaristan’ın Kovid-19 salgınıyla mücadelede örnek olduğunu, 1 Haziran’dan itibaren koşullu maske kullanımı dışında tüm alanlarda serbestlik getirileceğini ifade etti.Bu arada, Borisov’un davetiyle Vucic, Miçotakis ve Orban, ülkenin Karadeniz sahilindeki Varna şehrinde bir araya gelecek. Doğuş Haber Merkezi ----◄◄

İlhan Doğru:

THY’NİN DIŞ HAT SEFERLERİ 10 HAZİRAN’A KADAR İPTAL!

AB Üyesi 11 Ülke Sınırların Kademeli Olarak Açılması Konusunda Anlaştı

A T

HY, uçuş durdurma kararını iç hatta 4 Haziran, dış hatta 10 Haziran’a kadar uzattı Türk Hava Yolları (THY), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle uçuş durdurma kararının iç hatta 4 Haziran, dış hatta ise 10 Haziran’a kadar uzatıldığını duyurdu. THY’den yapılan açıklamaya göre, Kovid-19 salgını nedeniyle iç ve dış hatta uçuş durdurma kararı uzatıldı. Bu kapsamda THY, iç hat seferlerini 4 Haziran, dış hat seferlerini ise 10 Haziran’a kadar durdurdu. Öte yandan alınan tedbirler kapsamında seferlerde yolcuların beraberinde getirdikleri kabin bagajları artık kabin içerisinde taşınmayacak ve uçak altına kabul edilecek. Ayrıca, 8 kilogramlık kabin bagaj hakkı uçak altı bagaj hakkına eklenecek. El çantası ise kabinde taşınabilecek. THY, daha önce yaptığı açıklamada iç ve dış hat uçuşlarını durdurma kararını 28 Mayıs’a kadar uzattığını duyurmuştu. Doğuş Haber Merkezi

----◄◄

vrupa Birliği (AB) üyesi 11 ülke, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele kapsamında kapatılan sınırların kademeli olarak açılması, dolaşım ve seyahat özgürlüğünün yeniden sağlanabilmesi için bir araya geldi. Avrupa Birliği üyesi, Almanya, Avusturya, Bulgaristan, İspanya, İtalya, Hırvatistan, Yunanistan, Malta, Portekiz, Slovenya ve Kıbrıs Rum kesimi dışişleri bakanları video konferans görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından yapılan yazılı açıklamada, dolaşım ve seyahat özgürlüğünün Avrupa projesinin temel parçası olduğuna değinilerek, hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm vatandaşların serbest dolaşım haklarının yeniden sağlanmasının önemine işaret edildi.Açıklamada, salgın döneminde olunmasına rağmen Avrupa’nın daha fazlasını yaparak seyahat özgürlüğünün güvence altına alınması için çaba sarf etmesi gerekti ifade edildi.Görüşmeye katılan 11 ülkenin üzerinde anlaştığı başlıklara da yer verilen açıklamada, “AB üyesi ülkeler arasında koordine edilen ve üzerinde anlaşmaya varılan aşamalı adımlardan oluşan bir yaklaşımın, sınır dışı seyahatin kademeli olarak normalleştirilmesini sağlamanın en iyi yolu olduğuna inanıyoruz.” görüşüne yer verildi. VİRÜSÜN YAYILMA RİSKİ VE SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜ Açıklamada, görüşmelerde temel yaklaşımın bir yandan virüsün yayılma riskini kontrol ederken öte yandan seyahat imkanlarının sağlanması için yollar aranması olacağı vurgulandı. Halkların AB içinde serbest dolaşımı kadar ülkelerine sağlıklı

dönmelerinin de çok önemli olduğunun altı çizilen açıklamada, “Bu nedenle karantina ve kısıtlama kuralları ile taşımacılık hizmetlerinin yeniden faaliyete geçmesi arasında yakın bir koordine oluşturulması gerekiyor. Bu çerçevede sağlık alanında ortak bir standart ve uygulama ortaya konulması gerekiyor.” değerlendirmesine yer verildi. Açıklamada, dolaşım ve seyahat özgürlüğünün aşamalı olarak sağlanabilmesi için seyahat eden kişinin hem bulunduğu ülke hem de gitmek istediği ülkenin salgına ilişkin benzer olumlu duruma sahip olmasının önemli olduğu belirtildi.Görüşmede, gelecek haftalarda seyahat özgürlüğünün yeniden sağlandığında yolcuları korumak için gerekli önlemlerin alınması için turizm işletmeleri ve özel sektöre çağrıda bulunularak, halkın güvenli seyahat yapabileceklerine olan inancının tazelenmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Salgının ülkeden ülkeye faklı etkilerinin olduğu belirtilen açıklamada, dolaşım ve güvenli seyahat özgürlüğünü sağlamak için AB içinde yakın temasın süreceği kaydedildi.(AA,C) Doğuş Haber Merkezi ----◄◄

‘Konuşamaz duruma geldiğim oldu. Ölümden döndüm. Ailem sürekli aklıma geliyordu, haliyle psikolojim bozuldu”

Koronavirüsü yenen gurbetçi yaşadıklarını anlattı

H

ollanda’nın Zaandam kentinde yaşayan ve Koronavirüse yakalanan gurbetçi İlhan Doğu (57) kalp hastası olmasına rağmen tedavisinin ardından sağlığına kavuştu. Şiddetli baş ağrısı ve yüksek ateşle hastaneye kaldırılan Doğru yaşadıklarını DHA’ya anlattı. Doğru, Ölümden döndüm desem yalan olmaz. Kalp hastalığına rağmen iyileştim dedi. Hollanda’nın Zaandam kentinde yaşayan ve Koronavirüse yakalanan gurbetçi İlhan Doğru (57) kalp hastası olmasına rağmen tedavisinin ardından sağlığına kavuştu. Evli ve iki çocuk babası ve 20 gün komada yaşam mücadelesi verdikten sonra sağlığına kavuşan Doğru, ‘Hastanede yoğun bakım

sırasında, bir an oldu el işaretleriyle ölecek miyim?” diye hemşirelere sordum, onlarda “yaşatmaya çalışıyoruz” cevabını vermişlerdi. Sekiz günü yoğun bakım olmak üzere, yirmi günü aşkın tedavi gördüm. Kovit-19 virüsüne çok ağır bir şekilde yakalandım, çok zor günler geçirdim, ölecek miyim diye düşündüğüm anlar çok oldu. Hastanede çıktığımda, çocuklarım beni karşılarında gördüklerinde inanamadılar’ dedi. ‘BAŞ AĞRISI İLE BAŞLADI’ Koronavirüsü yenen Doğru kronik hastalıklarının bulunduğuna dikkat çekerek, “kalp, romatizma hastasıyım, ilaçlar kullanıyordum, virüste vurunca kısa sürede komaya girdim? dedi. Hastalık süreci hakkında bilgi veren Doğru ‘Baş ağrısı, ateş başladı. Ardından halsizlik, yorgunluk derken evde koltuğa yığıldım. Çocuklar beni hastaneye götürdü” dedi . SİZİ BURADA YAŞATAMAYIZ DEDİLER Hastane yetkililerinin kendisine kötü haber verdiğini söyleyen Doğru, ‘Hastane hem kovid-19 virüsü hem de kronik hastalıklar karşısında, bizim hastanede sizi yaşatamayız, Amsterdam’a götürüleceksin’ dediğini belirtti. Hastane yetkililerinin ‘Hastaneye kadar yetiştirebilirsek, yaşarsan oraya kadar, herhalde kurtulursun’ dediğini dile getiren Doğru, İyileşmem tamamen mucize dedi.

‘ÖLÜMDEN DÖNDÜM DESEM YALAN OLMAZ’ Amsterdam’daki hastanede solunum cihazına bağlanarak antibiyotik tedavisine başlanan Doğru yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi ‘Konuşamaz duruma geldiğim çok olmuştu. Ölümden döndüm desem yalan olmaz. Ailem sürekli aklıma geliyordu, haliyle psikolojim bozuldu. Bir kaç gündür evdeyim. Yavaş yavaş yürümeye çalışıyorum, hastane sürecini unutmaya çalışıyorum. Zor günlerdi, ister istemez psikolojimi etkiledi. Eşim ve çocuklarım zor günler yaşadık, ama şükür geride kaldı. Ama virüsün tahribatı nedir onu bilemiyoruz’ dedi. İlhan Doğru’nun eşi Gülfiye Doğru (53) ile birlikte 20 yaşında Melek ve Onur adında ikiz çocukları var. Kaynak: DHA ----◄◄

Farklılıklarımız...

Bayramınız kutlu olsun! Şirket hakkında

drukkerijdeniz.nl

........................................................................

info@drukkerijdeniz.nl ........................................................................ 010 - 485 84 88 ........................................................................

Matbaanın Tarihçesi Deniz matbaa şirketi 1994 yılından beri faaliyet göstermektedir. Matbaa şirketi geleneksel matbaa servis hizmeti vererek başlamıştır. Yıllar sonra basım şirketi artık kuruluşlar için, logo tasarımından, şirketlerin cepheleri ve pencereleri için üretici ve akılda kalıcı tasarımlar üretmeye kadar kurumsal kimlik yenilikleri sağlıyor.

• 22 yıllık deneyim • Kendi üretimi (Baskı öncesi ve Baskı) • Kendi tasarım departmanımız • Ücretsiz dosya kontrolü • Web sitemizde kayıt gerekli değildir • Kişisel tavsiye • Esnek servis • Garanti servisi • Hızlı teklif işleme • Hızlı teslimat süreleri • ücretsiz teslimat hizmeti • Ücretsiz depolama alanı • Ücretsiz otopark


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 259- Nisan-Mayıs/April-Mei 2020

32

Eid Mubarak

www.ababil.nl

Bayramınız mübarek olsun

www.elfurkan.nl


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.