Teşekkür... 20 yıldır bizlerle birlikte bu yolda yürüyen, emeğimizin kıymetini bilip desteğini esirgemeyen bütün gönül dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz... Yıl 20, sayı 250; yolun ne kadarı eder?
Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands
>> S 16-17
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
Sevgiye, Özgürlüğe, Adalete; Barışa...
Mayıs/Mei 2019 yıl/jaar 20 sayı/editie 250
e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl
ZA RINI A L KU Z! “KOR RİYORU VE SON ERLİ IZ DEĞ ARIN E” L A Y EŞ RD ELLE N İ EM
rk an u F l “E unun l u k İ l ko ı s ı n ı n r B a ş a ğ re t Ö S ı r r ı rd i r ” le men S 12
>> S
>>
15
BAYRAMLAR KUCAKLASINCA GUZEL!
HAYAT PAYLAŞILINCA, ELLER DUAYA AÇILINCA GÜZEL
>> S 18-19
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, bütün insanlığa huzur, refah, barış ve adalet getirmesini diliyoruz...
HOLLANDA İTİDALİ, TÜRK CESARETİ... Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, bütün insanlığa huzur, refah, barış ve adalet getirmesini diliyoruz...
Köse Hukuk Bürosu
Bree 35A - 3074 BB Rotterdam Telefon: (0031)10-215.13.11-Fax: (0031)10-486.45.64 E-posta: info@koselaw.nl - www. hukukburosu.nl DOĞUŞ 250. SAYI VE 20. YIL
S 03
BİR RAMAZAN KLASİĞİ; “NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR?”
DE OPTIEK: BİR GÖZLÜK MAĞAZASINDAN DAHA FAZLASI
S 04
S 05
Faaliyet alanlarımız Şirketler / İşletme Hukuku Kira Hukuku Oturum ve Vize Sözleşme Hukuku Uluslararası İhtiyati tedbir Para Tahsİlİ ve İcra Takİbİ Uluslararası Tahkim Kurulları / Mahkemeleri Aile Hukuku ve boşanma davaları Yabancılar ve Göçmen Hukuku Sosyal Güvenlik Hukuku Yurt dışı mal varlığı araştırması
TATİLDE TRAFİK KAZALARI: ‘KAZA GELİYORUM DEMEZ!’
S 05
“FARKLILIKLAR İÇİNDE BİRLİK” TEMALI İFTAR DÜZENLENDİ
S 11
02 yayın odası
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
redactie
Adnan Şahin
Editör’den
adnan@dogus.nl
Ürün alma vakti
“Genç imamlar, camilerde vaaz ettiler, namaz kıldırdılar
Ne mutlu Ramazanı hakkıyla yaşayanlara…
D
eğerli okurlarımız, hepinizi bir daha selamların en güzeli ile selamlıyorum. Selamünaleyküm... Gazetemiz elinize ulaştığında bayramı kutluyor olacağımız çok değerli bir ayı yani Ramazan ayını geride bırakmış olacağız. Herkes kendi çapında bu ayın feyzinden, bereketinden istifade etmiş olacak. Ne mutlu Ramazanı dolu dolu yaşayanlara. Ne mutlu o ayın hakkını verebilenlere… Peki ama ramazan biz Müslümanlar için neden bu kadar önemli? Neden bu denli kıymetli bir ay? Dilerseniz bir kez daha bu ayı değerli kılan şeyleri birlikte hatırlayalım… Ramazan ayının dinimizde büyük bir önemi ve diğer aylar arasında seçkin bir yeri vardır. Çünkü kutsal kitabımız Kur’an bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Kur’an’da bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen “Kadir Gecesi” yine bu ay içinde kutlanır. Ayrıca İslam’ın temel ibadetlerinden olan oruç da bu ayda tutulur. Bu nedenle ramazan ayı, Müslümanlar için en kutsal aydır ve ona “on bir ayın sultanı” denilmiştir. Ramazan ayını değerli kılan nedenlerden birisi, Kutsal kitabımız olan Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olmasıdır. Yüce Allah Kur’an’da “Ramazan ayı insanları kurtuluş yoluna götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur’an’ın indiği aydır.” (Bakara suresi, ayet 185) buyurmuştur. Kur’an, Allah tarafından insanlara öğüt vermek ve yol göstermek için gönderilmiştir. Bu nedenle Kur’an insan için hayati değer taşır. Kur’an okumak bir ibadettir. Peygamberimiz Allah’ın bildirdiği görev ve sorumluluklarımızı sıkça hatırlamamız için Kur’an’ı çok okumayı teşvik etmiştir. Müslümanlar, ramazan ayında Kur’an okumaya her zamankinden daha çok özen gösterirler. Bunun için evlerde veya camilerde bir araya gelerek, her gün Kur’an’dan yirmi sayfa okurlar. Ramazan ayının sonuna
gelindiğin de ise Kur’an’ı baştan sona bir kez okumuş olurlar. Buna hatim denir. Daha sonra hatim duası yapılır. Müslümanlar yüzyıllar boyu bu geleneği devam ettirmişlerdir. Ramazan ayını önemli kılan etkenlerden biri de, dinimizin temel ibadetlerinden olan orucun bu ay içinde tutulmasıdır. Yüce Allah Kur’an’da “…Kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun” (Bakara suresi, 185. ayet) buyurarak, Ramazan ayında oruç tutulmasını emretmektedir. Bu nedenle Müslümanlar ramazan ayı boyunca oruç tutarlar. Ramazan ayı oruç, ibadet ve sabır ayıdır. Allah’ın rahmet ve bağış kapılarının açıldığı aydır. Sevgili Peygamberimiz, ramazan ayında içtenlikle yapılan dua, ibadet ve iyiliklerin Allah katında daha değerli olacağını bildirmiştir. İşte bu sayılanlardan ötürü bizler ramazanın gelmesini dört gözle bekler ve onu başımıza taç ederiz. Ve onu eğer layıkıveçhile değerlendirmiş isek sonunda da bayram ederiz. Biz buna “Ramazan Bayramı” diyoruz her ne kadar bazı çevreler bilinçli veyahut bilinçsiz bir şekilde buna “şeker bayramı” demekte ısrar etse de. Değerli okurlarımız, yazarlarımız bu sayımızda da yine sizler için yazdılar. Toplumumuzun nabzını tutup kanayan yaralara parmak basmaya çalıştılar. Ben bu vesileyle yıllardır gönüllü olarak gazetemize değer katan kıymetli yazarlarımıza hem sizlerin için hem de kendi adıma bir kez daha yürekten teşekkür etmek istiyorum. Rabbim onlardan razı olsun. Bu arada 20. yılımız ve 250’inc sayımızla karşınızdayız. Biz hâlen sizlerin gazetemizi okuduğunuzu, onunla ilgilendiğinizi hatta ona sahip çıkıp onu korumaya çalıştığınızı düşünüyoruz. Bir medyanın bir toplum için ne kadar önemli olduğunun şuurunda olduğunuza inanıyoruz. Allah şahit, biz bu gazeteyi tam 20 yıldır 250 defadır hiçbir zaman ticari gaye gütmeden sırf insanlarımıza faydalı olmak için çıkarmaya çalıştık. Bundan sonra da gücümüzün yettiğince ve sizlerin desteği ile aynı çizgide ve aynı gayeyle yayınımızı sürdürmeye çalışacağız. Tekrar hepinizin Ramazan Bayramı’nı en içten duygularla tebrik ediyor ve gelecek ay çıkaracağımız sezonun son sayısında birlikte olmayı diliyorum… Allah’a emanet olunuz. ◄◄
Mainz İlahiyat Meslek Okulu Mezunu İmamlar Görevdeler Yıllardır İmam Eğitimine yatırım yapan İGMG İslam Toplumu Millî Görüş, nihayet yatırımının meyvesini almaya başladı.
M
ainz İlahiyat Meslek Okulu mezunu imamlar, bu Ramazan görev alarak camilerde vaaz verip, teravih kıldırdılar IGMGİslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları bu ramazan bir ilke imza atarak Mainz İlahiyat Meslek Okulu’nda kendi yetiştirdiği imamlarını Avrupa’nın çeşitli kentlerindeki camilere göndererek yepyeni bir irşad çalışması başlattı. Başlarında IGMG Eğitim Başkanı Abdulhalim İnam’ın bulunduğu 17 kişilik Mainz İlahiyat Meslek Okulu mezunu genç imam kadrosu, ramazan içinde Hollanda’ya da uğradılar ve gündüz vaaz verip hutbe okudular, akşam ise teravih öncesi sohbet verdiler ve sonra da teravih namazı kıldırdılar. Bu genç imamların özellikleri, hem kendi kültürlerini çok iyi bilmeleri hem de içinde yaşadıkları ülkelerin dillerini bilmeleri ve o dillerde hutbe okuyup vaaz verebilecek
kapasitede olmalarıdır. Millî Görüş Avrupa’da gençlerin daha iyi bir dinî eğitim alabilmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığını sürekli dile getirmektedir. Mainz İlahiyat Meslek Okulu’nda devam eden eğitime destek ve kayıtların sürdüğü devam ederken bu arada yetkililer Türkiye’de
bazı üniversitelerle protokoller imzalandığını belirtiyorlar. Dolayısıyla okulunun kalitesi her geçen gün biraz daha iyileştirilmeye çalışılıyor. İlgi duyanlar için irtibat bilgileri: www.bemuf.de +49 176 6761 1111 Adres: Haifa Allee 34, 55128 Mainz Adnan Şahin / Oss ◄◄
Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
Yenilikçi ve başarı odaklı hizmetler sunma anlayışıyla hareket eden Av. Dilek Sarıkaş ve Av. Ali Agayev, “Sarikas & Agayev Avukatlık Bürosu” birçok hukukî konularda avukatlık ve danışmanlık hizmet vermektedir. Hukuksal sorunlarınız için bizimle irtibata geçebilirsiniz!
Faaliyet alanlarımız: Oturum Davaları Mesuliyet İş Hukuku Sözleşme Hukuku Sosyal Güvenlik Hukuku Yabancılar Hukuku Kira Hukuku Vize Hukuku Aile ve Boşanma Hukuku
panorama 03 uitzicht
doğuş aylık gazete/maandblad nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Kutlama mesajı
Analiz
Mehmet Erdoğan:
Millî Görüş Hollanda İslam Federasyonu Başkanı
“Bayramınızı tebrik ediyor, insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum”
B
iz Müslümanlar için yoğun bir ibadet dönemi olan ve bir ay boyunca sırf Allah rızasına ulaşmak için, oruç tuttuğumuz, teravih kıldığımız, bol bol Kur’an-ı Kerim okuduğumuz, ayrıca zekât, fitrelerimizi ve sadakalarımızı da bu mübarek ayda kat kat sevabına nail olabilmek için vererek bir Ramazan ayını daha geride bırakmış olduk. Bu ayda kulluk bilincimizi en azami dereceye yükselterek, nefis muhasebesi yaparak Allah’ın rahmet ve mağfiretini diledik. Sonunda sevinç ve neşe ile birbirimize kucak açıp sarılacağımız bir Ramazan Bayramı’na erişmiş bulunuyoruz.
Bu vesile ile İslam Dünyası’nın bu önemli gününü tebrik ediyor, yüce Rabbimizden, barış, adalet ve hoşgörünün yaygınlaştığı bir dünya niyaz ediyoruz. Ortak yaşanamayan bayramların bayram olması mümkün değildir. Bunun içindir ki, bu bayramımızı huzurun, barışın ve kardeşliğin yeşerdiği, kin, nefret, dargınlık, düşmanlık ve husûmetin yerini sevgi, saygı, muhabbet ve ziyaretleşmelerin aldığı günlere çevirmemiz gerekmektedir. Bayramların kaynaşma ve hatırlama günleri olmasını vesile kılarak aramızda olan mesafeleri kaldırıp, şefkat ve merhamet elimizi birbirimize uzatalım. Hollanda’da bizler sağlık, afiyet ve güvenlik içinde huzur dolu bir bayram yaşarken; nice ülkelerde, bayramı mahzun ve buruk geçiren milyonlarca kardeşimiz için de dualarda bulunalım. Bu kardeşlerimize Millî Görüş Teşkilatı olarak ulaştırdığımız maddî yardımların yanı sıra onlara sunabileceğimiz en büyük zenginliğimiz dualarımız olacaktır; onlardan dualarımızı esirgemeyelim. Allah (cc) hepimizin yardımcısı olsun. Bu duygu ve düşüncelerle tekrar siz değerli Müslüman kardeşlerimizin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor, tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyor ve dünya Müslümanlarının bayramı gerçek bayram olarak kutlayacağı günleri nasip etmesini Yüce Allah (cc)’tan niyaz ediyorum. Ramazan Bayramınız mübarek olsun. ◄◄
- Taziye... Üyelerimizden Mevlida Hatunic, Bellur Yılmaz vefat etmişlerdir. Merhumelere Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz.Mekânları cennet olsun. İslam Üniversitesi’ne öğrenci olmak ister misiniz? Öyleyse, bizimle irtibata geçiniz!
Ergün Madak
ergunmadak@hotmail.com
Doğuş 250. Sayı ve 20. Yıl
B
u ay, Doğuş gazetemizin 250. sayısını çıkarırken, geçenlerde ben de kendi gazete arşivimi düzenledim. Mayıs 2012 yılında başladığım kendi Doğuş serüvenimde, 7. yılı doldurduğumu fark ettim. O tarihte çıkan gazeteden bugün köşe yazarı olarak sadece H. Kerim Ece ile ikimiz kalmışız. Diğer yazarlar bir vesile ile ayrılmışlar.
Doğuş ile yolumun kesişmesi ise açıkçası nasıl oldu bilmiyorum. Bir gece vakti sevgili dost, mekânı cennet olsun Fuat Nurlu abimizden bir mail aldım ve bir makale yazıp yazamayacağımı sormuştu. Ben de ilk yazımı gönderdikten sonra benden fotoğraf da isteyerek aylık yazmamı rica etti. Ortak tanıdığımız bir arkadaşa, ‘kendisinin mi teklif ettiğini’ sorduğumda öyle olmadığını duyduğumda, Fuat abinin kendi inisiyatifiyle olduğu sonucuna varmıştım (Ayrıntılı bir Fuat Nurlu yazısı inşallah Ekim ayına.) Akabinde Yayın Kurulu çalışmaları başladı ve bugünlere kadar geldik. 250. sayıyı çıkarıyoruz ve açıkçası çok küçük ve yaş ortalaması oldukça ileri arkadaşlarla gazete elinize ulaşıyor. Burada gazeteyi övmeye hiç gerek duymuyorum çünkü ‘takdir’ göreceli bir değerlendirme şekli. Birinin beğendiğini doğal olarak başkası beğenmeyebilir. En azından şunu rahatlıkla söylemek isterim: YK (Yayın Kurulu) olarak sorunlu olarak gördüğümüz bir sürü konuyu gündeme getirdik ve getirmeye de devam ediyoruz. Elimizde bir bayrak var ve bu bayrağı genç arkadaşlara devretmek istiyoruz. Aylık toplantılar yapıp çıkan gazeteyi ve önümüzdeki sayıların dosya konularını görüşüp görev dağılımı yapıyoruz. 20. yılı
kutladığımız için paneller yapıyoruz ve bu işlerin hiç de kolay olmadığını yakından müşahede ediyoruz. Ama açıkçası YK’daki arkadaşlardan kimsenin yüksündüğüne şahit olmadım. Herkes canla başla çalışıyor ve her panelden sonra büyük bir zevk alındığına şahit oluyorum. YK’daki arkadaşların tamamı, 1980-1990 yıllarını sinesinde hissetmiş arkadaşlardan oluşuyor. O yılları şu anki genç nesil pek bilemediği için şöyle tarif edeyim: Okumaya, okuduklarından etkilenip, dünyayı değiştirme hedefi olan, konuşan, tartışan, uğraşan, didinen ve ortaya bir ürün çıkaran azınlık bir grup idi. Azınlıktı ama etkisi oldukça güçlü bir topluluktu. Ama İbn Arabi’nin “Asabiye Teorisi”, bir edebiyatçının da ‘şöyle bir çabucak geçen alev yalaması’ olarak tarif ettiği gibi, doğdu-büyüdü ve öldü o ruh. Şimdiki gençlik ise duyabildiğim kadarıyla sadece sosyal medyada, kafe ve lounchlarda zaman öldürüyorlarmış ve biraz kimlik arayışında olanlar ise, 80’li ve 90’lı yıllara öykünüyorlarmış. Başka da ortada somut bir ses yok, ses olmayınca yankı da olmuyor görebildiğim kadarıyla. Aslında “yürekler acısı bir durum” diye tarif etmek lazım. Kulağıma hep şu anki neslin bir şeyler yapmak istedikleri, yani bilgili olmak ve öğrenmek istedikleri bilgisi ulaşıyor. Ama anladığım kadarıyla istedikleri bilgi hızlı ve kolay bir şekilde edinilmesi gerekiyor, aksi hâlde cazibesini hemen kaybediyor. Hiç tarihî bir tekkeyi ziyaret ettiniz mi? Ortada büyük bir avlu, avluda abdest alabileceğiniz bir şadırvan ve kenar duvarlarda ise, derslerin verildiği odaları görürsünüz. Rivayete göre bu odalara giriş kapıları öyle alçak yapılıyor ki ancak eğilerek girmeniz gerekiyor ve bunun gerekçesini ise ‘ilime saygı’ olarak açıklıyorlar. Aslında hem ilime saygı için eğilecek, hem de biraz çaba göstermek için de büküleceksiniz. Lafı fazla uzatmadan toparlayayım: Gazetemizin hem 20. yılı hem de 250. sayısını tebrik ediyor, daha nice sayılara diyorum.
HUKUKSAL KONULARDA HER ZAMAN YANINIZDAYIZ! Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
Çalışma alanlarımız: Yabancılar Hukuku (Oturum, Vize sorunları) İş Hukuku (İşten çıkarılma, iş sözleşmeleri vs.) Aile Hukuku (Boşanma, nafaka, mal rejimi vs.) Kira Hukuku (Kira sözleşmeleri vs.) İcra Hukuku (Alacak-verecek, tahsil davaları) Sosyal Güvenlik Hukuku (işsizlik - hastalık ödemeleri vs.) Schiekade 560, 3032 AZ Rotterdam Tel: 010-4655115 Fax: 010-4657753 E-mail info@erasmusak.nl www.erasmusak.nl
mr. Ş. Süzen-Akdemir mr. M. Gümüş
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
nieuws
04 haber KALEMDÂR
oflaz-aliya@hotmail.com
Mehmet Şükrü Oflaz
Bir Ramazan Klasiği: “Nerede O Eski Ramazanlar!” “Nerede o eski Ramazanlar!” diyor bir adam, peşine diğeri bir iç geçirmeyle katılıyor. Diğer arkadaş eski günlerden örneklerle sohbetin konusunu teyit ediyor. Bu durum, her Ramazan aynı insanlarla aynı şekilde devam ediyor. Ay Allah’ın ayı, gün Allah’ın günü ve biz Allah’ın kulları, buna bir son vermeyi düşünmüyoruz. “Nerede o eski Ramazanlar!” sözünü her duyduğumda –ki kendimi bildim bileli duyarım- aklıma gelen şu; eskiler adam da biz adam değil miyiz? Bu eskileri yad etme hâli, kanaatimce işten kaçmak için başvurduğumuz bir yol. İhsan Fazlıoğlu’nun dinîn üç idrak biçiminden “Psikolojik” olan kısmına denk geliyor. “Dinîn ikinci idrak biçimi, psikolojiktir. Şu anda Türkiye’de yaygın olan, dindar dinsizliğin kaynağı bu psikolojik dindir... Türkiye’de çok dindar dinsizler var; dindar ama dinsiz... Psikolojik din ahlâksızlığın kaynağıdır. Yıllarca dini, vicdana hapsetmeye çalışmalarının nedeni de budur. Hâlbuki din, inadına kamusaldır, inadına toplumsaldır, inadına politiktir. Hayatıma anlam vermeyen, veremeyen bir inancı taşıyamam, bir yük olarak... Bir sürü ilkeye inanıyorum ama hayatımın anlamında hiçbir karşılığı yok. Öyle din mi olur? Niye domuz eti yemeyelim? Gayet lezzetli olabilir; ya da, belki içki iyi bir şeydir... Tüm emir ve nehiyleri yerine getireceğim ama o inandığım inanç dizgesinin, benim hayatımın anlamında, kamusal yaşamımda, politik idrakimde, ekonomik tasarruflarımda hiçbir yeri olmayacak. Deli miyim ben? Böyle bir inancı niye taşıyacağım o zaman? Böyle bir şey olabilir mi? Psikolojik din, ahlâksızlığın kaynağıdır. Çünkü insanları rehabilite eder, rahatlatır ve daha kolay ahlâksızlık yapmalarını sağlar. Kanaatimce bugün çoğunlukla olan budur.” Şimdi her Ramazan ayında bu ülkede, hayatımızı idame ettiğimiz bu ülkede, yurt tuttuğumuz bu ülkede, hayatın neresinde ve nasıl bir pozisyonumuz var? Müslüman olarak kendi aramızda hukukî müeyyidelerin muhatabı olacak işler zuhur ettiğinde, hiç kimse “İslam buna –yani fıkıh- ne diyor?” diye bir soru, bir tercih aklımıza gelmiyor. Yük olarak görüyoruz. Onun için bu muhataplığı, dolayısıyla sorumluluğumuzu
Haklarımız
info@erasmusak.nl
Mine Gümüş
bilerek -veya bilmeyerek!gözden ırak tutuyoruz. Bu arada oluşan boşluğu ise psikolojik din algısıyla geçiştirmeye çalışıyoruz. “Psikolojik din, ahlâksızlığın kaynağıdır.” sözü burada çok önemli. Buna dikkat kesilmeliyiz... Şimdi bu illeri yurt tuttuk. Amentümüzle yurt tutuk. Elli yılı aşkın birikimimiz/hafızamız var. Tam burada biz – sahi biz kimiz- mensup olduğumuzu söylediğimiz inancımızla nasıl bir varlık gösterdik? Zaman içinde tevarüs ettiklerimizle, nasıl bir yol açtık/ nasıl bir istikamet ortaya koyduk bunu düşünmeliyiz. İnancın, siyasetin, kültürün, sanatın, medeniyet tasavvurunun vs. magazin kısmıyla iş tutmaya, söz söylemeye çalışıyoruz. Efendim “İslam’da mevlid var mı, sakız orucu bozar mı, bütün Müslümanlar niye oruca beraber başlamıyor, Müslümanlar kardeştir, ağaçlara çaput bağlamak bid’attir, türbeler İslam’da yoktur vb.” bir sürü magazin konularını büyük müktesebatımızın içinden seçip buralara taşıyor ve tartışıyoruz. Bir çok kurum ve kuruluşumuz var, herkes bir diğerinden kaçırdığı magazin konularıyla gün geçiriyor. Büyük milletin bir mensubu olarak, ‘benim yanım dünyada en güvenilir yerdir’ mesuliyetini gerçekleştirecek çabanın, mücadelenin tarafı olamıyoruz. Yani amentüsünün bedelini ödemeye yanaşmayanın söylediklerinin hepsi laf salatası, yaptıklarının hepsi ise yok hükmündedir. Efendim, geçen seçimlerde ‘bizlerden on kişiden altısı sandığa gitmemiş’ diye bir eleştiri okudum. On kişi var, altısı kendilerine maliyeti yarım saat olacak bir çabadan imtina ederek sandığa gitmedi. Akşamında istenmeyen sonuçlar ortaya çıktığında, içimizde yer ediveren endişeleri tarihî dizilerle veya memleketteki politik amigoluk ile sosyal medya üzerinden gidermeye çalıştık ve her defasında bu şekilde davranıyoruz. Yine merkeze dönelim. Ramazan ayı öncesi ve sonrası ile bilinçli ön hazırlıklarıyla karşılamamız gereken bir mübarek ay. Yemekle içmekle alakası olmayan bir ay. İftardan önceki hâlimiz, fıtrata en yakın olan hâldir. O hâli biriktirmek için gayret gösterilen bir ay. Boğazımıza kadar battığımız bu dünyadan, ahretimizi inşa etme fırsatının elimize geçirdiğimiz tarla hükmündeki dünyaya dönmek için bir imkândı bu ay. Her şey gözümüzün önünde oluyor. Kötülerin kötülüklerini icra ettikleri alan, iyilerin geri çekilirken bıraktıkları alandır. Dolayısıyla bu dünyada olan biten her kötülükte bizim de bir payımız var. İnşaallah yeniden, yenilenerek döneriz. “Yaklaşıyor yaklaşmakta olan”. “Nerede o eski Ramazanlar!” sözünü duyduğumda, buna Ramazan ayının mukabelesi nasıl olur diye düşündüm. Galiba bu sözü söyleyen ve inadına bu sözün uyuşturan havasını pompalayanlara karşı, Ramazan ayının mukabelesi şu şekilde olacaktır: “Nerede o eski Müslümanlar”!!!... ◄◄
UWV Tarafından Verilen Kararlara Dikkat!
G
eçtiğimiz aylarda verilen mahkeme kararlarında (yüksek) mahkeme UWV’nin geçmişte yanlış kararlar aldığı kanaatine varmıştır. Bu yüzden UWV’nin geçmişe dönük yeniden karar alması gerektiğine karar verilmiştir. Aşağıda bu mühim davaların özetini geçeceğim. Ocak 2019 ayında Utrecht Mahkemesi UWV’nin 2004 tarihinden itibaren müvekkilimin durumuyla araştırma yapmadığı ve malulen emeklilik hakkıyla alakalı doğru tespitlerde bulunmadığı için UWV’nin yeniden değerlendirme yapmasına ve karar almasına yüksek mahkeme tarafından karar verilmiştir. Müvekkilim çalışmış ve daha sonrasında rahatsızlıkları nedeniyle hastalık ödeneği almıştır. İki senenin sonunda - 2004 senesinde- malulen emeklilik için başvuru yapmıştır. Bu durumda kişinin 2004 yılında malulen emekliliği UWV tarafından reddedilmiş. Kişi daha sonra yaptığı bildirilerde rahatsız olduğunu ve rahatsızlıklarının sürekli arttığını belirtmiştir UWV’ye. 2017 senesine kadar kişi elinde olmayan nedenlerden dolayı UWV’nin red kararlarına itiraz etmemiştir. Son olarak kişi 2017 senesinde bahsettiğimiz şekilde bir bildiri daha yapmıştır ve yine red gelmiştir. Bu sürecin sonrasında müvekkilim bu karara itiraz etmemi istedi. UWV bu itirazı da red ettikten sonra mahkemeye başvurdum. Bu davada UWV’nin yanlış karar aldığını ve hiç bir şekilde müvekkilimin sağlık durumunu göz önünde bulundurmadan sürekli red kararlarının verildiğine ve buna benzer çoğu yanlışlıklara değindim. Mahkeme bu savunmayı kabul ederek UWV’nin 2004 senesinden itibaren yanlış kararlar verdiğini ve bu tarihten itibaren yeniden araştırma başlatıp malulen emeklilik hakkında yeni karar almasını istemiştir. Şu anda bu kararı bekliyoruz. Bu tip durumlarda yeniden verilecek olan karara da -olumsuz karar verildiği taktirde- müvekkilime itiraz hakkı doğacaktır. Ocak 2019 ayında Yüksek Mahkeme (Centrale Raad van Beroep) tarafından verilen kararda müvekkilim UWV’ye açtığı davada haklı görülmüştür ve malulen emekliliği hakkında yeterince araştırma yapmadan karar verdiği için UWV’den yeniden karar vermesini istemiştir. Bu durumda da müvekkilim çalışmıştır ve 1997 senesinde hastalıklarından dolayı hastalık ödeneği almıştır. Daha sonrasında müvekkilim malulen emekli olmuştur. 2003 senesinde bu ödenek UWV tarafından durdurulmuştur. Bazı kişisel durumlardan dolayı müvekkilim verilen kararlara itiraz edememiştir.
2013 senesinde müvekkilim UWV’ye yaptığı bildiride rahatsızlıklarının arttığını belirtip bu durumla alakalı yeniden araştırma yapılıp, yeniden karar alınmasını istemiştir. En son bu bildiri 2015 senesinde yapılmıştır müvekkilim tarafından. UWV bu bildiriyi ve müvekkilimin durumunu yeniden araştırmayı reddetmiştir. Müvekkilim bu karara itiraz etmemi ve daha sonra mahkemeye başvurmamı istemiştir. Bu iki davada olumsuz kararlar aldıktan sonra bu durumu Yüksek Mahkeme’ye taşımaya karar verdik. Ocak 2019 tarihinde Yüksek Mahkeme verdiği kararda UWV’nin geçmişte yaptığı araştırmaları yetersiz ve yanlış bulduğunu belirtti. UWV’ye müvekkilimin eski dosyalarını tamamen yeniden incelemesini istemiştir. Bunun dahilinde UWV’nin geçmişe dönük araştırma yaptıktan sonra yeniden malulen emeklilikle alakalı karar vermesini istemiştir. Bunun yanı sıra Yüksek Mahkeme yapılan araştırma için bağımsız bir doktor tarafından bir rapor hazırlanmasını ve bunun masrafının da UWV tarafından karşılanmasını istemiştir. Mayıs 2019 tarihinde Yüksek Mahkeme (Centrale Raad van Beroep) tarafından verilen kararda UWV’nin geçmişte yanlış kararlar dahilinde müvekkilimden 50.000 Euro civarında bir miktar talep ettiğine ve malulen emekliliğini reddettiğine karar verilmiştir. Bu dosyada müvekkilim bir aile ferdinin şirketinde çalıştıktan sonra rahatsızlıklarından dolayı hastalık ödeneği almıştır. İki senenin sonunda malulen emeklilik için bir başvuruda bulunmuştur. UWV bu başvuruyu reddetmesinin yanı sıra müvekkilimin hastalık ödeneğini geçmişe dönük son verip kendisinden € 50.000, - civarında bir meblağ geri talep edilmiştir. UWV, müvekkilimin çalıştığına inanmadığını ve çalışmış olsa bile bir aile şirketinde hiyerarşi olamayacağını öne sürerek bu kararları verdiğini belirtmiştir. Müvekkilim bu durumu kabul etmediği için UWV tarafından verilen kararlara itiraz etmiştir ve itiraza olumsuz karar verildikten sonra mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme tarafından müvekkilimin savunması kabul edilmemiştir ve UWV’nin verdiği kararlar doğru bulunmuştur.
Müvekkilim bu durumu kabul etmediğinden dolayı Yüksek Mahkeme’ye başvurdum. Müvekkilimin çalıştığını, maaş aldığını ve çalıştığı süreçte iş yerinde patron (aile ferdi) ile müvekkilim arasında hiyerarşi olduğunu ispatladık. Bunun sonucunda Yüksek Mahkeme tarafından verilen kararda UWV’nin tüm verdiği kararlar yanlış bulunup geri istenilen meblağ silinmiştir. Bunun yanı sıra Yüksek Mahkeme geçmişte yapılmış olan malulen emeklilik başvurusunu yeniden işleme alınmasını istedi. Gereken araştırmalar yapıldıktan sonra müvekkilimin malulen emekliliği de bağlanmış olacaktır. Bahsettiğim sorunlarla alakalı bir çok soru aldığım için bu şekilde sizleri bilgilendirmek istedim. UWV ya da herhangi bir devlet kurumu tarafından yapılan yanlışları ancak bu şekilde bir son verebiliriz. Daha ayrıntılı bilgi için bana ulaşıp bilgi alabilirsiniz. Tel: 010 465 5115 - m.gumus@erasmusak.nl ◄◄
Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
prizma 05 prisma
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Özcan Mert:
“Güzel görmek için güzel gören göze ihtiyacınız var”
Haklarımız Ethem Emre
Randstad Kaza Hukuku Kurumu Sunar
“Gözlerinize bir de biz bakalım” Gökhan Yıldız: “Ne ev doktoruna ne de bir başka gözlükçüye derdini anlatamayan bir insanımızın göz kontrolleri yapıldı ve kendi lisanı ile konuşan birinden, gözlerinde tansiyon sorunu olduğunu duydu ve sevindi. Çünkü yıllardır bir teşhis konulamamış”
D
ört yıl önce Rotterdam’ın en işlek caddelerinden biri olan Nieuwe Binnenweg’de (300 B) hizmete açılan de Optiek gözlük mağazası, ikinci şubesini de yaklaşık bir yıl önce yine Rotterdam’ın en gelişmekte olan bölgesi olan Vuurplaat (473) caddesine hizmete açtı. Gazete bırakmak için girdiğimde tanıştım sahipleri Özcan Mert ve Gökhan Yıldız ile. O gün ikram ettikleri bir fincan kahve eşliğinde yapılan keyifli sohbetimiz bizlere hem dünyayı daha iyi görmemizi sağlayacak bir gözlük ve iki dost kazandırdı. O kahvenin içerisinde ne vardı bilmiyorum ama, ayaklarım ve yüreğim sık sık beni de Optiek gözlük mağazasına sürüklüyor, götürüyor. Geçen gün uğradığımda yine kalabalık bir müşteri grubuna hizmet sunuluyordu. Kahve içerken müşteri konuşmalarına şahit oluyordum. Yaşı 60 üstü olan bir hanımefendi Özcan Bey’e şunları söylüyordu: “Yıllardır gözlük kullanıyorum, ama
sizin göz ölçümünden sonra verdiğiniz gözlüğü takınca ben sanki yeniden görmeye başlamış gibi oldum. Her şeyi o kadar net, berrak görüyorum ki, her gün dualarımızdasınız. Yaş ilerledikçe görme gücü, yetisi azalacağına siz bana gözlerimi yeniden vermiş gibi oldunuz. Allah sizlerin ne muradı varsa versin” Bir işletme sahibi olarak bunlar, duyulabilecek en güzel sözler olsa gerek. Hem müşteri memnuniyeti, hem işini iyi düzgün, yapanın gönül ve vicdan rahatlığı hem de bunların karşısında parayla satın alınamayacak içten, yürekten dualar… “Amacımız, insanlarımızın yaşam kalitesini artırmaktır” Bu kısa sürede bunu nasıl başardıklarını soruyorum Gökhan ve Özcan Beylere… “Bu işe başlarken hedefimiz oydu. Göz en önemli duyu organımız. O yüzden ona büyük önem ve ehemmiyet verilmeliydi. Sıradan, ucuz, kalitesiz bir gözlüğün gözlere verdiği zarar çok büyük. Bizler, önce kaliteyi esas aldık. Diğerlerinden ayrılan en büyük özelliğimiz bu. Gözlük
aşamasına gelene kadar olan süreci tahlil ve analiz ettik. Bu nedenle, bu aşamayı en sağlıklı en verimli bir şekilde sonuçlandırmak için uzman doktorlarımız nezaretinde göz ölçümü yapılmakta. Sadece ölçüm değil, diyabet, tansiyon, göz kuruluğu, alerji, çift görme ve denge sorunları yaşayanların da muayeneleri yapılmakta ve ona göre yol izlememektedir. Eğer hastanelik bir durum olursa yönlendiriyoruz veyahut müşterimize en uygun en kaliteli gözlüğü en uygun fiyatla veriyoruz.” Alışkanlık hâle getirecek kahvesi ve kendi dilinizde hizmet sunan uzman personeli ile her zaman hizmetinizde olan de Optiek gözlük mağazası size çok yakın. Haber-Fotoğraflar: « Doğuş Haber Merkezi
e.emre@letseladvies.nl
Tatilde Trafik Kazaları.. ‘Kaza Geliyorum Demez!’ Karayolu ile tatile gidecek yolcuların, tatile çıkmadan önce trafikle ilgili sigortalarını kontrol etmeleri gerekir. Sigorta hizmeti aldığınız kuruluştan mevcut sigortanızı kontrol ettirip, eksiklerinizi tamamlamanızı ve sigorta poliçelerinizi iyi okumanızı öneriyoruz. Trafik sigortaları ile ilgili kısa bilgilere bir göz atalım. Hukuk Sigortası (Rechtsbijstadverzekering) Araba sigortanızdan hariç, ek bir sigorta hukuk sigortası yaptırabilirsiniz. Hukuksal takip masraflarını bu sigorta karşılar. Aralık 2013 tarihinden itibaren, insanların avukat seçme hakkı serbest bırakılmıştır. İnsanlar genelde istedikleri avukatları tutabilir ve verilen hukuk hizmeti masraflarını bu hukuk sigortası karşılar. Kasko Sigortası (All Risk Verzekering) Tatil yollarında kaza yapma riski daha yüksek olduğu için, araba ile izine gidecek insanlara kasko sigorta yapmalarını öneriyoruz. Kazalarda Yolcu Sigortası - 1 (Ongevallen Verzekering Inzittenden (OVI)) Trafikte yolcu sigortası diye adlandırılır ve genelde sigorta paketinde yer alır. Kaza anında arabada bulunanların kalıcı hasar (blijvende letsel) ya da ölüm hâlinde, önceden anlaşılmış miktar tazminat olarak ödenir. Kazalarda Yolcu Sigortası - 2 (Schade Verzekering Inzittenden (SVI)) Bu sigorta (sürücü haksız olsa bile) sürücüleri korur ve haklı haksız bakmaksızın kaza tazminatı öder. Arabadaki yolcular ise hangi sigorta olursa olsun, kaza hukukunda suçsuz olarak tanımlandıkları için, eğer ‘letselschade’ söz konusu ise kaza tazminat hakları vardır. Yurt dışına çıkacak yolcuların bu sigortayı mutlaka yaptırmalarını öneriyoruz. Seyahat Sigortası (Reisverzekering) Hollanda’da sağlık sigortanız Hollanda sınırları içinde sizin sağlık masraflarınızı
karşılar. Yurt dışında olduğunuzda ise sigortanın kapsama alanı azalır. Gideceğiniz yerlere göre kapsamlı seyahat sigortasını yaptırmanızı öneriyoruz. Kaza sonrası ne yapmalı? Trafik kazalarında kaza formunu (Europees Schadeformulier (SAF)) iki tarafın doldurması ve imzalaması hukuken geçerlidir. Türkiye için de geçerlidir. Bazı ülkelerde farklı kurallar söz konusu olabilmektedir. Yurt dışında geçerli olacak ‘groenekaart’ sigortanız olmalıdır. Önerilerimiz: - Alarm merkezini (ANWB ya da SOS’u) arayın - Anlaşamama durumunda ANWB ya da SOS yurt dışı hizmetleri size yardımcı olacaktır. Genelde sigortaların kaza yaptığınız ülkelerde temsilcilikleri vardır. - Polis ya da güvenliğe haber verin; yaralanmalarda mutlaka polis raporu isteyin; - Okuyamadığınız, anlayamadığınız durumlarda formları imzalamayın; - Yaralanmalar dâhil, kaza yeri ve her iki aracın fotoğraflarını çekin; - Tanıkların bilgilerini alın; - Hastaneden sağlık raporu isteyin; - Sigortanıza kaza haberini iletin ve kayıt altına alınmasını sağlayın; - Yaptığınız maddî harcamaların belgelerini saklayın; - Yaralanmalarda kaza haklarınızın aranması için zamanında başvuruda bulunun; - Sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin. Haklarınızın savunulması için başvuruda gecikmeyin Yurt dışı kazalarında, yukarıdaki noktalara dikkat ederek gerekli belgeleri toplayın. Hollanda’ya döndüğünüzde beklemeden bir an önce bizimle iletişim kurun ve dosyanızı işleme alıp gerekli hukuksal takipleri yapalım. Randstad Kaza Hukuku Kurumu (Randstad Personenschade BV) olarak şimdiden bütün yolcularımıza kazasız, iyi yolculuklar dileriz. Ücretsiz telefon hattı: 0800 8015 ◄◄
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
Ramazan RamazanBayramınızı Bayramı’nızıtebrik tebrikediyor, ediyor,esenlikler esenliklerdiliyoruz... diliyoruz...
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
04 haber 06 nieuws
Mutluluğun hüzne döndüğü gün, bugün
Kısa haberler...
Ne mutlu hak söze kulak verenlere...
Birlik Gençlik iftarına yoğun katılım
Şimdiden Ramazan Bayramı’nızı tebrik ederim. Bismillahirrahmanirrahim... Elhamdülillah bu yıl da dolu dolu bir ramazan yaşadık. İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları olarak çok hayırlı işlere motor olduk. Kuzey Hollanda Federasyonu olarak, teşkilat disipliniyle insanımıza hizmet etmeye çalıştık. İnsanlığa faydalı olacak projelerle günlerimizi değerlendirdik. Şubelerimizi ziyaret ettik. Kardeşlerimizle buluştuk, hasbihal etme fırsatı bulduk. Bütün cami ve cemiyetlerimiz elinden gelen her türlü fedakârlığı gösterdi. Bir çok idarecimiz evinde iftar etme fırsatı bulamadı, cemiyetini evine tercih etti. Böyle olması gerekiyordu. Çünkü, bizden sonrakilere bu dini, bu kültürü aktarabilmek için ümmetin içinden birileri bu sorumluluğu üstlenmesi gerekiyordu. Bizim idarecilerimiz de bunu yaptılar. Burada özellikle gençlerimiz; kadınıyla erkeğiyle koşturdular. Onları tebrik ediyorum, onlar; geleceklerini hazırlayan büyüklerinin izinde olmaya itina gösteriyorlar. Allah onlardan ve bu teşkilatı kurup yaşatanlardan razı olsun. İnsan, yaratılmışların en değerlisi, vahyin muhatabı. Ramazan ayı ile birlikte tekrar vahyi hatırladı. Allah’ın kendisine ikram ettiği güzel sözleri okudu, anladı, anlattı ve yaşadı. Ne mutlu hak söze kulak veren; işittik ve itaat ettik “Semi’na ve eta’na” diyen Allah’ın sevgili kullarına. Avrupa’da ramazanların konsepti farklı olmakla birlikte, özü itibariyle aynı kulluk ve kardeşlik harmonisi içinde kendi yerini almıştır. Bu bağlamda; özellikle vahyin öğretileriyle insan olduğunu hatırlayan insanoğlu, Rabbini bildi, kardeşlerini hatırladı. Onların sofrasında olmaya çalıştı. Onlar adına çalışması gerektiği bilinciyle tekrar çalışmalara hız verdi. Çok çalışması gerektiğini anladı. Dünya’da olup biten bunca zulme karşı kayıtsız kalamayacağını öğrendi. Ümmet bilinciyle hareket etti. Hem davet ümmetini, hem de icabet ümmetini ihmal etmemesi gerektiğini anladı. Ramazan atmosferinde bu güzellikleri yakalamışken, aynı zamanda kendi iç dünyasını ve yakın çevresini de aynı düşüncenin daimi üyesi olacak şekilde bilinçlendirdi. Biliyordu ki; yaşadığı âlem, yeni ve sonsuz bir âlemin habercisiydi. Onun için, adalet duygusu gündemindeydi, merhamet etmeyi öğrendi, acıdı, paylaştı, ikram etti, çalıştı, koşturdu. Bütün bunları aslında yine kendisi için yaptı. Çünkü, fıtratı böyle olmasını gerekli kılıyordu. Ramazan, insana güzellikler kazandıran bir ay. Rahmet ayı, mağfiret ayı, kurtuluş ayı; şeytan ve kötü ruhların susturulduğu, iyilerin ve iyiliklerin baskın olduğu özel bir aydır.
Ramazan, insanların, insan olduklarını hatırladığı; nefsin, “sen âlemlerin rabbisin, ben de aciz bir varlığım” dediği bir terapi ve terbiye sürecidir. Ramazan ayında cemiyetlerde insanlarımız iftar programları ile bir araya geldiler, konuştular, kaynaştılar, anlaştılar… “Hayırlı Gece” programları ile gençlerimiz gerçek kulluğu yudumladılar. İtikaf yaparak dini sadece “Allah’a has kılarak” hiçliği yaşadılar. Enaniyetin, bencilliğin ne denli toplum hastalığı olduğunun farkına vardılar. Mukabeleler okundu, Arş-ı Âla’dan gelen mesajlar cemaat ruhu ile tekrar edildi. Ayetlerin kuşatıcı ve ısıtıcı iklimini nebevi sünnetle yeniden yaşadılar. Camilerimiz, görmediği insanlarla tanışma fırsatı buldu; yeni yeni insanlar cemaat saflarında yerlerini aldılar. Şahit Meleklerin nezaretinde “önden gidenlerden namaz nöbetini” devraldıklarını belgelediler. Mazlumları; Doğu Türkistan, Yemen, Sudan, Suriye, Filistin, Arakan ve diğer yeryüzü coğrafyasında devam eden zulümleri hatırladılar. Bu zulme sessiz kalmaması gerektiğini hissettiler. Zulmü karşı haykırdılar, yaralarına merhem olmaya, sofralarına ekmek olmaya, geleceklerine umut olmaya çalıştılar. Çevresine tebessümle bakıp, etrafına müspet enerji dağıttılar. Zekât, sadaka dağıtıp, veren el oldular. Kimsenin sofrasındaki ekmeğe göz dikmedi, başkasının namusuna yan gözle bakmadı, yaşamak ve yaşatmak sevinciyle doldu taştılar. Azgınlıktan, taşkınlıktan, kalp kırmaktan uzak durarak; kavga etmek isteyene “ben oruçluyum” dediler. Kimdi bunlar? Herkesin kendisinden emin olması gereken benim “mümin” kardeşlerimdi. Bu güzelliklerin ramazan sonrasında da kalıcı olması için, aynı şuurla gayret göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Bu vesileyle kazanılan bu ve benzeri güzelliklerin kalıcı olması temennisiyle, bütün müminlerin Ramazan Bayramını tebrik eder, insandan olan kardeşlerimizin insanca yaşayacakları bir dünya nizamına kavuşmalarını Rabbimizden niyaz ederim. Oktay Dalmaz İslam Toplumu Millî Görüş ◄◄ Kuzey Hollanda Federasyonu Başkanı
Rotterdam Birlik Camii Kadın Kolları Şafak, Genç Kızlar Kolu, İnşirah ve Gençlik teşkilatının beraberce organize ettiği iftar programı yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Bölge sakinlerinin ve semt polislerinin de davetli olduğu programda, Ramazan ayının güzellikleri paylaşıldı. Gençlik Başkanı Samet Soyyiğit ve ekibinin tek tek ilgilendiği program, beraberce yenilen yemekle sona erdi.
Orhan Gazi Camii’nden gençlere iftar
Hollanda Diyanet Vakfı ‘s-Hertogenbosch Orhan Gazi Camii Yönetiminin, cami gençlerine düzenlediği iftar programına HDV Müşavir Vekili Ali Parlak, Denk Parti milletvekili Selçuk Öztürk de katıldı. Programda konuşan Cami Başkanı Ali Alıcıkuş, geceye emeği geçen herkese teşekkür etti. İftar sonrası beraberce teravih namazı kılındı.
Yavuz Nufel “Çarşı Pazar”la size daha yakın
“Bayramlar, birlik ve beraberliğimize vesile olsun” Hollanda Türk toplumunun ve Hollanda’daki tüm Müslümanların Ramazan Bayramı’nı en iyi dileklerimle kutluyor, bayramımızın Hollanda Türk toplumunun birlik ve beraberliğini pekiştirmesini diliyorum. Engin Arıkan, T.C. Amsterdam Başkonsolosu
Oz&Er FOOD B.V. Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden
E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz
◄◄
Usta gazeteci-şair Yavuz Nufel, yılların birikim ve deneyimini Live 24 adlı TV’de “Hollanda’da Çarşı Pazar” adlı programda ortaya koyuyor. Toplumumuzun sorunlarını birebir insanlarımızla konuşarak kamuoyu oluşturan ve seslerini ilgililere duyuran programda Nufel aynı zamanda, gün yüzüne çıkmamış pek çok olayın da perdesini aralıyor.
Groothandelsmarkt 69-78 3044 HC Rotterdam info@tur-ned.nl www.tur-ned.nl +31(0)10 43 78 812 Hakkımızda... Tur-Ned International Trading BV firması 1992 yılında kurulmuş, 27 yıldan beri etnik piyasada kuru gıda grubu ürünlerde Türkiye’nin ve Dünyanın kaliteli markaların marketlere tedariğini yapmaktadır. Bünyemizde yaklaşık 60’a yakın kaliteli marka ürünleri bulunmaktadır. Türkiye’nin önde gelen, AKFA, ALTINDAMLA, BAKAN, BAŞHAN, ÇAYKUR, COLOMBO ÇAYLARI, ECE, HAZAL, MARMARA BİRLİK ZEYTİNLERİ, NUHUN ANKARA MAKARNASI, ÖNCÜ, ORKİDE ve TUKAŞ gibi kalitede öncü markaları Rotterdam toptancı halinde 1500 m2’lik satış mağazasında ve günlük dağıtım ağıyla müşterilerinin hizmetine sunmaktadır. Haftanın 5 günü (Pazartesi-Cuma) Hollanda’nın tüm bölgelerine servisle ürünlerimizi ulaştırmaktayız. İş ortaklarımızın taleplerini yerine getirebilmek ve tüketicinin kaliteli ürünlerle bulaşmasını sağlamak için yönetim, pazarlama ve servisteki ekibimizle en iyi tedarikçi olabilme prensibiyle çalışmaktayız.
hayat ve inanç 07 leven en religie
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
“Bayram, Ramazan bereketini tekrar cemaat hâlinde, ümmet olarak yaşamanın, birlikte şükretmenin, birbirine hayırlar/iyilikler dilemenin vaktidir. Bayramları cemaat olarak, eş-dost ve akraba ile, canlı bir şekilde, ikramlarla, ziyaretlerle, muhabbetle kutlamak güzeldir.”
BAYRAMIN ESKİSİ YENİSİ OLUR MU? R
amazan bayramına Arapça’da ‘ıydu’l-fıtr/ fıtratın-yaratılışın bayramı’ denir. Bu bayramın asıl adı da budur. Buna neden ‘ıydu’l-fıtr’ denilmiş? Pek çok sebebi olabilir. Bu sebeplerde –bize göre- iki tanesi öne çıkıyor. Birincisi; insan fıtratı üzere yaratılmanın bayramı. İslâm’a göre Allah (cc) insanları fıtrat üzere yarattı. “(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum 30/30) Peygamber (sav) de bu gerçeği şöyle haber veriyor: “Her doğan ancak fıtrat üzere doğar. Sonra anne-baba onu Yahudi, Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar. Nitekim bir hayvan yavrusu da derli toplu, organları yerinde doğar. Siz o yavruda bir organ noksanlığı görebilir misiniz? Sonra da Ebu Hureyre Rum 30. ayeti okuyun dedi.” (Buhârî, Cenâiz/79 no: 1358-1359, Cenâiz/92 no: 1385. Müslim, Kader/2658. Ebu Dâvud, Sünnet/18 no: 4714. Ahmed b. Hanbel, no: 7199) Fıtrat sözlükte, “yaratılış, belli
yeteneklere ve yatkınlığa sahip oluş, karakter, mizaç, doğal eğilim” anlamına gelir. İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 11/197. el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 575. Fıtrat, genel anlamıyla insanın ve canlıların doğuştan sahip olduğu bütün özelliklerini ifade eden bir terimdir. Kâinattaki bütün varlıklar yaratıldıkları ‘fıtrat’ üzerindedirler. el-Fâtır olan, yani fıtratı yaratan Allah her şeye kendi fıtratını vermiştir. Her varlık kendisi nasıl yaratılmışsa öyledir. Buna insan da dahildir. Tohum veya çekirdek, kendinden çıkacak olan canlının özü ve özetidir. O türe ait bütün özellikleri kendi bünyesinde barındırmaktadır. Bir şeyin ilk defa yokluktan ortaya çıkışı veya bir maddeden (tohumdan) meydana gelişi bir ‘fatr’ olayıdır. Bunun ortaya çıkış biçimi veya taşıdığı özellikler de ‘fıtrat’tır. Her yaratığın ‘fıtrat’ üzere kazandığı özelliklere de onun ‘tabiatı’ denir. Filin öyle olması, karıncanın şekli ve yaşama biçimi, balığın suda yaşaması ve kendine ait özellikler taşıması, ipek böceğinin koza yapması, kuşun uçması, bazı hayvanların yumurtadan dünyaya gelmesi, aslanın yırtıcı olması, kedinin evlerde yaşaması, akrebin zehirli olması, maymunun becerikli
olması,... vb. hepsi fıtrattır. Hiç bir canlı kendisine tayin edilen fıtratın, yani doğal yapının dışına çıkamaz. Fıtrat üzere yaratılan insan aynı zamanda en güzel bir biçimde, dengeli, her bir parçası birbirine uyumlu, her organı hayatını sürdürecek şekilde dizayn edildi. Onun bu hâline ‘insanın temiz fıtratı” denir. Bu insan için elbette büyük bir şeref, üstün bir makamdır. İnsanda olan kabiliyetler yani fıtrat hiç bir varlıkta yoktur. İnsan öyle yaratıldı ki aklediyor, düşünüyor, icat ediyor, yapıyor, onarıyor, ortaya maddî ve manevî sayısız ürünler koyabiliyor. İnsandaki akıl ve irade, olağanüstü bir yetenek ve özgürlüktür. Bu yetenek ve özgürlük ona verildi ki dünya hayatını iyi yaşasın, dünyayı imar etsin, sorumluluklarını yerine getirsin, yeryüzünün efendisi/halifesi olsun. İşte Ramazan Bayramı yani ıydu’lfıtr, bu fıtratı hatırlama ve şükür zamanıdır. İnsana bu harika fıtratı Veren’i yeniden ve daha çok anma vaktidir. Hatırlanacağı gibi Ramazan Bayramı namazından önce verilmesi gereken sadakanın adı da ‘zekâtü’l-fıtr’dır. Bu, Türkçe’de ‘fitre’ diye bilinir. İşte bu da fıtrat üzere ve insan olarak yaratılan insan, bunun şükrü olarak sahip olduklarından belli bir miktarı
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
ihtiyaç sahiplerine verir. Fitre vermek aynı zamanda Müslümanın fıtratı yaratanı tanımasıdır. Ya da “bu sıfatı, bu biçimi, bu kabiliyetleri, bu fıtratı veren el-Fâtır olan Allah’tır. O’na şükürler olsun” demesidir. Ramazan Bayramı, yani ‘ıydu’lfıtr’ ile fitre, yani ‘zekâtu’l fıtr’ birbirini tamamlar. Birisi fıtratın şükrü, diğeri fıtrata sevinmenin âlametidir. Biri, fıtratın karşılığının asla ödenmez olduğunu itiraf, diğeri bu temiz fıtrata sevinmenin, bunu Ramazanın akabinde yapmanın fırsatıdır. Bu bayrama ‘fıtır bayramı-ıydu’lfıtr’ denmesinin ikinci sebebi; Ramazan’ın oruçla, dualarla, ibadetler, ikramlarla, infaklarla değerlendirilmiş olmasıdır. Müslüman; “Rabbime şükürler olsun, bu sene de Ramazan’ı sağlık ve afiyetle yaşama imkânı verdi. Hamdolsun ki ömrümde bir Kadir Gecesi daha yaşadım” der ve sevinir. Bayram işte bu niyettir, bu anlayıştır, bu sevinçtir. Bu asla “oh oruçtan kurtulduk, artık gündüzleri rahatlıkla yiyip içebiliriz” şeklinde saçma bir sevinci değil, Ramazan’daki kazançların, hikmetin ve faydanın elde edilmesinin bir sevincidir. Onun için Ramazan bayramı sadece Müslümanlara tahsis edilmiştir.
Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com
Belki ‘tatlı yiyelim tatlı konuşalım’ deyimini sembolize ettiği, bol tatlı ikram edildiği, ya da küçüklere tatlı şeyler çok verildiği için ‘şeker bayramı-suiker feest’ denilse de, o asla şeker bayramı değil, Ramazan bayramıdır, ıydu’lfıtr’dır. Bu bayram her ne kadar farklı Müslüman toplumlarda kültürel özellikler kazansa da, bir toplumun kültürü de değildir. İslâm’ın Müslümanlara bir ikramı, bir hediyesi, bir ödülüdür. Bayram, Ramazan bereketini tekrar cemaat hâlinde, ümmet olarak yaşamanın, birlikte şükretmenin, birbirine hayırlar/iyilikler dilemenin vaktidir. Bayramları cemaat olarak, eş-dost ve akraba ile, canlı bir şekilde, ikramlarla, ziyaretlerle, muhabbetle kutlamak güzeldir. Ancak bu imkânlar olmasa da, bayram ıydu’l-fıtr’dır. İnanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazanı dolu dolu yaşayan, sağına soluna bakınmadan, bu ilâhî hediyeyi alır, öper, başına koyar. Kimse olmasa da kendi içinde, kendi çevresinde bu sevinci, bu eşsiz ikramı yaşar, bayram eder. Böylece “nerde o eski bayramlar” diye boşu boşuna hayıflanmaz. Zira bilir ki bu hayıflanma hiç bir işe yaramaz. Iydu’l-fıtr’ı bu şuurla yaşayanlara selâm olsun. ◄◄
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
08 tanıtım introduction
Genç Gözüyle
talhayildiz_@hotmail.com
Talha Yıldız
Turgut Torunoğulları:
“ORKA World Tema Parkı, bölge turizmine önemli katkı sağlayacak”
Teknoloji ve Bayram
S
on yıllarda hızla gerçekleşen teknolojik yenilikler hayatımızı derinden etkilemeye devam ediyor. Teknoloji bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken, diğer taraftan bizi özümüzden uzaklaştırmaktadır. Örneğin eskiden araba ve uçak olmadığı için insanlar haftalar süren yolculuk yaparken, bugün teknoloji sayesinde aynı mesafe birkaç saate düşmüştür. Yahut daha 20-30 sene önce insanlar sık sık mektuplaşırken, artık akıllı telefonlar sayesinde insanlar mektup göndermeye ihtiyaç duymamaktadır. Her ne kadar birçoğumuz sürekli gelişen teknolojiyi merak ve heyecanla takip ediyor olsak da, bazı düşünürler, teknolojinin hayatımızı tahakküm altına aldığı iddiasından yola çıkarak teknolojinin bazı yönlerini eleştirmektedir. 20. asrın en büyük düşünürlerinden kabul edilen Martin Heidegger’i (1889-1976) bu çerçevede zikredebiliriz.
Heidegger, hayatımızı kolaylaştırmak için ürettiğimiz araçların gün geçtikçe nasıl yaşadığımızı, nasıl davrandığımızı ve nasıl düşündüğümüzü belirlemeye başladığını öne sürer. Bundan dolayı insana hizmet etmesi gereken araçlar, insanın tabiatını, ruhunu ve aklını şekillendirme gücüne sahip olmuştur. Buna rağmen teknolojiye karşı çıkmayan Heidegger, insanın, teknolojinin hayatına girmesine izin vermesi gerektiğini belirtir. Bir başka deyişle, insan, teknolojinin hayatın hangi alanlarda kullanılabileceğini kendi belirlemelidir ve teknolojiye ancak hak ettiği değeri vermelidir. Aksi takdirde insan, teknoloji karşısında özgürlüğünü muhafaza edemez. İbrahim Kalın, Heidegger’in takındığı tavrın yabancılaşma sorunu; yani insanın kendi eliyle ürettiği şeyleri kontrol edemez hâle gelmesi ve onların tahakkümü altına girmesi olarak değerlendirmektedir. Sorunu somutlaştırmak için, konumuza akıllı telefonlar üzerinden devam edelim. Kadını-erkeği ve genci-yaşlısının elinden düşürmediği akıllı telefonlar, teknolojinin hayatımızı nasıl tahakküm altına
aldığının bariz bir örneğidir. Birçoğumuz günlük vaktin büyük bölümünü elindeki telefonla geçiriyor. Kimimiz gece-gündüz haber takip ediyor, kimimiz sosyal medyada günlük yaşantısını paylaşıyor ve kimimiz başkalarının hayatını takip ediyor. Ailemiz ve arkadaşlarımızla birlikte olduğumuz zaman bile, telefonları elimizden düşürmüyoruz ve neredeyse konuşacak bir konu bulamıyoruz. Hâlbuki “insan” kelimesi, yakınlık kurma manasına gelen “ünsiyet” ile ortak kökene sahiptir. Dolayısıyla bugün akıllı telefonlara sahip olunduğu için insanlar başkalarıyla yakınlık kurma ihtiyacı hissetmiyorsa ya da artık nasıl yakınlık kurulacağı bilinmiyorsa, insanlığın özünden uzaklaştığı ve çok ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuz sonucuna varabiliriz. *** Bu yazı yayımlandığında, Allah’ın izniyle Ramazan Bayramı’na kavuşmuş olacağız. Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan mübarek Ramazan ayı, bizi her yönüyle terbiye etme özelliğine sahiptir. İnsani ilişkilerin yapaylaştığı, ailevî bağların çözülmeye dem tuttuğu ve insanların özünden uzaklaştığı bir dönemde Ramazan ayı, bedenimizi rahatlatmayı, ruhumuzu arındırmayı ve nefsani arzularımızı terbiye edilmesini sağlamaktadır. Ramazan ayının sonunda idrak ettiğimiz bayram ise, insanların birbirinden uzaklaştığı bir zamanda, sev(me)diklerimizle kaynaşma imkânını bize sunmaktadır. Buna rağmen akıllı telefonların varlığı, bayramlarımızın da yapaylaştırılmasına katkı sunmaktadır. Bu çerçevede Cuma günlerinden başlayıp, kandil geceleri ve bayramlarda gönderilen toplu mesajlara kısaca değinmek gerekir. Genellikle mesajı başkası tarafından yazılmış, kişiye hitap etmeyen ve tek tuşla yüzlerce insana gönderilen bir mesaj, insanlar arasında kaynaşmayı gerçekten sağladığından ben emin değilim. Toplu mesajlar yerine şu teklifte bulunmak istiyorum: Eğer teknoloji hayatımızı kolaylaştıran bir araçsa -ki öyle olmalıdır- o takdirde bize yakışan, insanları bizzat arayarak ya da en azından kişiye özel mesaj göndererek, sevdiklerimizin bayramını tebrik etmek olmalıdır. Aksi takdirde, insani ilişkilerin yapaylaştırılmasına farkında olmadan katkı sunacağımız kanaatindeyim. Bayramınız mübarek olsun. ◄◄
Türk turizmine dev yatırımları devam ediyor
O
rka Grup, bölgenin en büyük Water World Tema Parkını kuruyor.
İngiliz ortakları J & S Leisures ile geçen yıl Fethiye’de yatırımına başladıkları tema park projesini de haziran ayının sonuna doğru açmayı planladıklarını belirten Turgut Torunoğulları, “33 bin metrekare alan üzerinde hayata geçirdiğimiz Tema Park’ta, eğlence aktivitelerinin yanı sıra AVM, restoranlar sokağı, 150 villa ve bir de otel olacak. Maliyet 35 milyon avro’yu buluyor. Torunoğulları ailesine ait Fethiye ve Marmaris’te otelleri olan Orka Grubu, ağırlıklı olarak çalıştığımız Hollanda pazarında bu yıl ciddi bir artış olacağını belirtmek isterim. Türkiye’nin, Hollanda pazarında yeniden yükselişe geçtiğini, bu yıl gelecek ziyaretçi sayısının 1,5 milyonu aşabileceğini, Hollanda’da Türkiye’ye yönelik erken rezervasyonlarda bir önceki yıla göre yüzde 35 artış yaşandığını belirtmek isterim.” dedi.
Edelstaal Group Yönetim Kurulu üyesi ve ORKA Hotels Genel Müdürü Ercan Torunoğulları, “Torunoğulları ailesi olarak saygı ve sevgiyi ön planda tutuyoruz, birbirimize dürüstçe davranarak, güveniyoruz. Demokratik şekilde büyük küçük ailede herkes görüşünü belirtebilir. Başarının sırrı saygı, sevgi, dürüstlük, güvenmek ve aile birlikteliğidir. Babamın ve amcalarımın kararlarını da önemsiyorum. Holding olarak yalnızca Hollanda’da ve Türkiye’de turizm ve inşaat sektöründe büyük yatırımlar yapıyoruz. Buradan altını çizerek belirtmek istediğim çok önemli konulardan biri de, Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye’ye yatırım çağrısı üzerine biz de Torunoğulları ailesi olarak hareket geçtik. Torunoğulları Holding olarak yabancı yatırımcıları ülkemize çekmek konusunda misyon üstlendik. Yeni yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yatırım yapmaları için bir dizi görüşmelerimiz sürüyor. Bazı yabancı yatırımcılarla da anlaşmaya vardık ve bunları önümdeki günlerde birer
birer açıklayacağız. Türkiye açısından çok güzel şeyler olacak. Biz Edelstaal Group ve Orka Hotels olarak ülkemize yatırım yapmaya devam ediyoruz. Birçok ülkeden dev firmalar ile ortaklığımız ve ortak yatırımlarımız var. Orka Hotels, Orka Homes, Simtronic gibi dev firmaları bünyesinde barındıran Edelstaal Group ile İngiliz J&S Leisures ORKA World arasında Tema Parkı projesi için imzalar atıldı. Orka group Fethiye Ovacık’da bölgenin en büyük Water World Tema Parkını kuruyoruz. İnşasına Fethiye’de bu yıl başlanacak olan ORKA World Tema Parkı’nın bölge turizmine çok önemli katkı sağlayacağını belirtmek isterim. Kardeşim Caner Torunoğulları Marmaris’teki beş yıldızlı muhteşem deniz sahiline sıfır doğa ile iç içe olan otelimiz Sentido Orka Lotus Beach’ın yanı başında, sahilde İCON Beach Club’u açarak, yerli yabancı turistlerin, sanatçıların buluştuğu yer olmasını sağlıyor. Türkiye ve Marmaris turizmine katkıda bulunmaya çalışıyor.” diye konuştu. Haber: Mustafa Koyuncu ◄◄
Her şey vatan için!..
H
ollanda T-Bikers Motor Kulübü Üyeleri Arnhem Vitesse Futbol Kulübünün Gelredome stadyumu önünden “Her şey Vatan İçin” diyerek slogan attıktan sonra. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ve Fest-i-Barbaros kutlamaları için Hengolo’ya Hareket Ettiler. Hollanda T-Bikers Motor Kulübü Üyeleri ile hareket etmeden önce yaptıkları
açıklamada “Bulunduğumuz ülke Hollanda’nın kurallarına kanunlarına uyarak asimle olmadan, birlik beraberlik hoşgörü içerisinde yaşamaya çalışıyoruz. T-BİKER Motor kulübümüzün tüzüğü var, bu tüzüğe uyarak kardeş gibi yaşamak isteyen arkadaşları kabul ediyoruz. Vatanımıza, dinimize, dilimize ve bayrağımıza sahip çıkıyoruz, Türkiye’deki yetkililerin de Avrupa’daki gurbetçilere sahip
çıkmasını bekliyoruz.” dediler Hengolo şehrinde Hengelo Türk Platformu ve Hengelo Barbaros Spor Kulübünün organize etiği 19 Mayıs Gençlik Spor Bayramı ve Fest-i Barbaros programına T.C Deventer Başkonsolosu Tuna Yüce Modrak, konsoloslukta çalışan yetkililer, politikacılar, Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Haber: Mustafa Koyuncu ◄◄
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz... Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz... vleeswaren
Koç Et Mamulleri B.V.
Hikmet Gürcüoğlu
Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl - Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30
Murat Altun
murat.7701@hotmail.com
Muştular
Simurg Efsanesi... Neyi Arıyorsan O’sun Sen!...
3. Vadi, her şeyin gözlerine güzel göründüğü “Cehalet Vadisi”. Buradan geçerken bazı kuşlar hiçbir şeyi önemsememeye başlamış, önemsemedikçe düşünmemiş, düşünmedikçe unutmuşlar, Simurg’u bile unutmuşlar, unuttukça yükleri hafiflemiş ve gülümsemeye başlamışlar… 4. Vadi, gittikleri yolun, amaçlarının anlamsız göründüğü “İnançsızlık Vadisi”. Burada kuşlar Simurg’u bulamayacaklarını, yolda öleceklerini düşünmeye başlamış. O kadar yolu boşuna gittiklerini düşünen kuşlar, geri dönmüş. 5. Vadi, hepsinin kendini yalnız başına hissettiği “Yalnızlık Vadisi”. Bu vadiden geçerken kuşlar yalnızca kendini düşünmeye başlamış. Bazıları kendi başlarına hareket edip yönlerini kaybetmişler, kendi için avlanmaya gidip büyük hayvanlara yem olmuşlar. 6. Vadi, Simurg hakkında birçok fısıltıların yayılmaya başladığı “Dedikodu Vadisi”. En arkadaki kuştan en öndekine doğru Simurg ile ilgili bir sürü dedikodu gelmiş en sonunda en öndekine Simurg’un toprak olduğu, gitmelerinin bir
yo
nu
si
“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”
n i ve r s i t e
ve M a a s
tÜ
ch
tÜ
De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond
tri
ch
n i ve r s i t e
si
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz... u
nu
2. Vadi, gözlerinin sisle kaplandığı, gördükleri şekilleri birer sülün, birer kuğu sandıkları “Aşk Vadisi”. Burada, kuşların sisten ve güzelliklerine kapıldıkları kuğulardan, sülünlerden gözleri kör olmuş, birçok kayıp vermişler.
iz : R TL Telev
yo
“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”
7. Vadi ise “Ben(lik)/Ego Vadisi”. Burada her kuş ayrı bir şey söylemeye başlamış, biri diğerinin kanadını beğenmemiş, diğeri her şeyi bildiğini iddia etmeye başlamış, yanlış yoldan gidildiği söylenmiş… Hepsi bir şey söylüyormuş ve kendi söylediğinin doğru olduğunu kabul ettirip lider olmaya çalışıyormuş. Böylece vadiyi geçip “ben” düşüncesinden uzaklaşana kadar en öne geçmek için birbirlerini ezip durmuşlar. Nihayet Kaf Dağı’na vardıklarında sadece 30 kuş kalmış. Bu zorlu vadileri aşmayı başaran 30 kuş yuvaya vardıklarında sırrı çözmüş: Farsça “si” otuz, “murg” ise kuş demekmiş. Yani, arayışı tamamlayan bu 30 kuş, aslında aradıkları şeyin ta kendisiymiş. Bilgeliğe giden yol, aslında kendilerine yaptıkları bir yolculukmuş. Bu hikâyedeki 7 vadi, bizim de hayatımızda karşılaştığımız birçok zorluk ve imtihanı temsil ediyor. Başarıya ulaşmak için, nefsine hâkim olup, bencillik ve şüpheden kurtularak, sabır, inanç ve tevekkül ile yola revan olmayı öğütlüyor. Ve belki de en önemlisi; sayılara bakmadan hak bildiğin yolda, arkana da bakmadan aşk ve şevk ile sevgiliye doğru kanat çırpa çırpa, hatta kanatları kıra kıra gitmeyi öğretiyor. Bu kutlu ve zorlu yolun sonunda kendilerini bulma veya görmeleri, özlerindeki cevherin -sîretin- süreç içinde işlenip sûrete dönmesini göstermektedir. İşte küllerinden yeniden doğan Simurg’un hikâyesi bu imiş. Selam olsun!... Dünyanın albenisine kanmayan, inandığı davayı güce ve ihtişama satmayan, yürürken “gelen var mı?” deyip arkasına bakmayan, tereddütsüz, fütursuz ve zalimden de korkmayan; yiğit Simurg’lara selam olsun!.. ◄◄
1. Vadi, kuşların isteyebileceği her şeyin bulunduğu “İstek Vadisi”. Burada, birçok kuş her şeye sahip olabilmenin büyüsüne kapılıp kaybolmuş.
cu
Okullarımızdaki kalite çıtası her geçen yıl yükseliyor. Her yıl CITO sınavlarında 550 tam puan alan talebelerimiz, Hollanda medyasının gündeminden düşmüyor...
iz : R TL Telev
De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond
Bütün kuşlar, Simurg’un bilgeliğine inanır, işler ters gittikçe Simurg’un onları kurtaracağını düşünür, onu bekler dururlarmış. Ancak içlerinden onu gören hiç olmamış, bir süre sonra kuşlar da ondan umudu kesmişler. Ta ki kuşlardan biri uzak bir ülkede Simurg’un kanadından bir tüy bulana kadar. Onun var olduğuna inanan bütün kuşlar toplanmış ve Simurg’u bulup yolunda gitmeyen şeyler için ondan yardım istemeye karar vermişler.
anlamı olmadığı söylenmiş. Bunu duyan birçok kuş doğru olup olmadığını hiç önemsemeden, yolundan vazgeçip geri dönmüş.
a
Bizi oyalayan, aldatan şeyler nedir?.. Yoksa günlük TV’lerde siyasilerin ve onların sihirbazları medyanın oluşturduğu basit, yalan/sahte meseleler mi?.. Cahiliyet hamiyeti ile bir ömür
Hikâye bu ya... Efsaneye göre, kuşların hükümdârı olan, her şeyi bilen Simurg (Zümrüd-ü Anka ve Batı’da Phoenix olarak da bilinir.) Kaf Dağı’nın tepesinde, bilgi ağacında yaşar, öleceğini hissettiği zaman ağaç dallarına yuvasını yapar, Güneş dalları yaktığında da dallarla birlikte yanar ve küllerinden yeniden doğarmış.
u
Peki biz neyin peşindeyiz?... Günlük aktüel yaşamımızdaki merkeze aldığımız şey nedir?.. Yüce tefekkür ve insanlığın derdiyle dertlenmek mi?.. İşte Hz. Muhammed (sav.) efendimizi Hira’ya çıkaran sebep bu arayıştı. Varlık sorgusu. Kulluk vazifesi. Allah aşkı ki Mekkeliler, “Muhammed Rabb’ine âşık olmuş. Onun için Hira’ya gidiyor” diyorlardı. İnsanlığın kaygısı. Zulüm ve küfrün karanlığına karşı bir ışık/nur aramaktı, nitekim Cebeli Nur’da buldu.
Ve Hollanda’ya geldik. O zaman bir grup gencin bir arabanın etrafına toplanmış, işi teknik ve haberi bilgi olmaktan öteye götürüp, derin derin uzun uzun jant muhabbeti yapmaları bana çok garip gelmişti. Tabii sonra alıştık. Şimdi beraber bir hakikat yolculuğuna çıkalım. Janta, tekere, tezeğe, buğdaya takılmadan, Yunus Emre gibi nefese talip olup, “Simurg” gibi bu yolculuğu başarabilecek miyiz?...
Ancak Kaf Dağı’na ulaşmak için 7 dipsiz vadiyi geçmeleri gerekiyormuş. Bu 7 vadiyi geçmek öyle zormuş ki bir sürü kuş yolda telef olmuş, kaybolmuş.
ra
“SEN Can konağını aramadaysan, cansın; Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,
İbn-i Arabi, (Fusesil Hikem’de) Musa’ın (as.) üşümesi ve yolunu bulması için ateşi arzulamasını, Allah’ın Eymen Vâdisi’nde O’na ateşten hitap etmesine sebep gösterir. Yâni, aradığı şey, ihtiyacı ateş idi. Ateş üzerinden Allah tecelli etti. Biz neyi arıyor, arzuluyor, özlüyorsak, dünyada da, ukbada da onunla olacağız. O’nun (cc.) Zâtı hakkında zannımız/kanaatimiz ne ise, bize de öylece tecelli edecektir. “Allah tecellisi, Musa’nın ateşi gibidir ki Onu kendi dileğinin aynı gördü. Halbuki ateş şeklinde beliren şey İlâh idi.”
ergenlik çağındaki gençlerin hamaseti gibi kuru, faşizan sloganlarla tatmin olmak mı?.. Daha fenası, “falanca şunu dedi, filanca bunu yaptı” gibi başkalarının dedikodusuyla mı ömür tüketeceğiz?.. Biz bu hayatın ve hakikatin neresindeyiz?.. Yirmi yıl önce (Türkiye’de) bir duvar tablosundan aklımda kalan sözler: - BÜYÜK İNSANLAR FİKİRLER İLE - ORTA İNSANLAR OLAYLAR İLE - KÜÇÜK İNSANLAR DA İNSANLAR İLE (dedikoduyla) MEŞGUL OLUR.
ır t m a s o n
Öyle değil mi?... Çocukluğumuzdan beri hayatın anlamını düşünür, arar dururuz yılmadan, usanmadan. Hatta bilmediğimiz hâlde bir şeyleri özler, arar, sorarız. Suya hasret ama suyu bilmeden, susamış kavruk dudaklarla aramak... Peki herkes böyle mi?.. Bayağı, ucuz işlerin peşinden gidenler de var bu kervanda değil mi?.. Bütün varoluşunu, “Ekmek Davası” diyerek kulluktan çaldığı işine adayanlar... Dam üstüne dam, mal üstüne mal yığıp gece-gündüz sayanlar... Bütün itibarını makam ve servetinden alarak- bunlarında birer imtihan olduğunu unutupgüce, ihtişama tapanlar... onlarda nefes alıyor, eğleniyor, yemek yiyor ve def’i hacet edip sevinçli mutlu yaşıyorlar(!)... Herkes himmetine, gayesine, davasına bir bakmalı. Çünkü o arayıp durduğumuz hakikat/ hikmet, sır, insanın aslı, kendisiymiş meğer. Çünkü: “Neyi arıyorsan O’sun sen.”
Bir damla su arıyorsan susun, Zulmün peşindeysen zalimsin, Aşkı arıyorsan âşıksın, Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir: Neyi arıyorsan O’sun sen.” Mevlânâ Celaleddini Rûmi.
a şt
M
erhaba değerli dostlar!.. Hayırlı Ramazanlar diler, önümüzdeki bayramınızı kutlar, Allah’tan sağlık, afiyet, huzur ve iki cihan saadeti niyaz ederim.
cu
perspektif 09
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
ar
perspective
doğuş aylık gazete/maandblad
ş tır t m a s o n
ve M a a s
tri
Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46
Al-Ghazali
Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl
Ibn-i Sina
Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl
Ikra
Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl
Noen
Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl
Ibn-i Sina
(Dislocatie) Overijselsestraat 49 3074 VA Rotterdam Tel. (010) - 4484 87 50 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl
Al-Ghazali
Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl
Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46
Ibn-i Sina
Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl
Ikra
Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl
Noen
Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl
Risala
Hollandsestraat 74 3074 TM Rotterdam Tel. (010) - 448 48 750 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibsrisala.nl
04 haber 26 10 nieuws
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Ramazan’da iftar sofraları...
İSKENDER PAŞA CAMİİ HOLLANDALILARI AĞIRLADI İftara Davet Edilen Hollandalı Komşular Çok Memnun Ayrıldılar İskender Paşa cemiyeti yöneticileri geçtiğimiz 25 Mayıs Cumartesi akşamı Hollandalı komşularıyla iftar sofrasında buluştular. İskender Paşa Cemiyet Başkanı Özcan Çiftçi bu davet ve buluşma ile alakalı şunları kaydetti: “Tüm teşkilatlarımızın yapmaya çalıştığı gibi biz de cemiyetimiz etrafındaki komşularımızı iftar soframıza davet ettik. Onlara öncelikle Ramazan ayının önemini anlattık. Bu vesileyle kendimizi yani Müslümanların genel durumunu anlattık. İslam’ın bir barış dini olduğunu dil, din, renk gözetmeden insanları birleştiren bir din olduğunu dilimiz döndüğünce anlattık. İftar vaktinden önce misafir komşularımıza camimizi ve diğer müştemilatlarımızı gezdirdik. Cemiyetimizin kuruluşundan beri yapageldiği faaliyetlerimizi anlattık. Eğitim merkezimizde okuyan çocuklarımız misafirlerimiz için bazı gösteriler sundular. Semazen gösterisi, ebru ve hat sanatı gösterisi sundular. Biz bir selamlama konuşması yaparak onlara hoş geldiniz deyip kendimizi ve görevimizi tanıttık. İftar saati girdiğinde ise ezan okunuşuyla birlikte iftar ettik. Kısacası çok güzel bir program oldu. Komşularımız çok memnun kaldılar. Ayrılırken tekrar tekrar teşekkür ederek memnuniyetlerini dile getirdiler.”
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
aktüalite 11 actualiteit
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
İbrahim Turgut
İ
ortaummet_45@hotmail.com
MİHENK
GEÇMİŞ BAYRAMLARA ÖZLEM DUYMAK
nsan yaşlandıkça kalp yumuşaklığının, duygu yoğunluğunun artması ve geçmiş hatıralarına özlem duyması, insan psikolojisiyle ancak izah edilebilir. Mesela; ‘Nerde o eski Bayramlar?’, ‘Nerde o eski Ramazanlar?’ cümlelerini sürekli büyüklerimizden duyarız. Bu ifadeler aslında, geçmişte veya uzakta kalan hatıraların gurbetini yaşamanın bir fotoğrafıdır. Bugün bizim dile getirdiğimiz bu cümleleri, yarın çocuklarımız dile getirecektir. Belki onların özlem duyduklarıyla bizim yaşanmışlıklarımız aynı olmayacaktır. Çünkü zamanı kendi şartları içinde değerlendirmenin daha sağlıklı bir yol olduğunu düşünüyorum... Geçmişle bu gün mukayese edilmeyecek kadar, gerek teknolojik anlamda ve gerekse sosyokültürel gelişmelerin hayat anlayışımız üzerinde yaptığı tesirin, dünyaya bakışımızı etkilediği inkâr edilemez. Bugün, geçmişten bugünümüze taşıdığımız, örf, âdet, ananelerimiz ve hayata dair söylemlerimiz, büyük oranda değişime uğramıştır. Bunun anlamı, inancımız üzerinde de farklı yorumlara gitmemize
sebep olmuştur. Oysaki dinîn sabiteleri üzerinde yoruma gitmek, son derece yanlış ve İslam’a yapılacak en büyük ihanettir. Öyleyse, geçmişe her zaman özlem duyanlar, bu güne dair ortaya ne koyacaklarını düşünmelidir. Geçmiş, “tarih” olarak bilinir ve ibret alınacaksa alınır veya “bilgi” olarak hafızalarda saklanır. Önemli olan bizim neyi ortaya koyduğumuzdur. Maziye hayıflanmak, tarihte vaki olan yaşanmışlıklara ve hatıralara özlem duymak, anlaşılır bir şeydir. Yok eğer bu mevzularda sadece kuru bir söylemden öteye geçmeyen, kendilerini tatmin anlamında ve tembelliklerine kılıf uydurarak sorumluluktan kaçarak zamanı boşa harcamanın bir anlamı yoktur. Tarihimizde yaşanmış güzellikleri bugüne getirip değerlendirmekte bir beis yoktur. Asıl sorun, boş konuşup hiç bir şey yapmamaktır. Bu konuda bizi uyarıcı yardımımıza ancak, İnşirah suresi ayetleri yetişecektir: “Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar”. (İnşirah: 5-8) Kuşkusuz eylem ve söylem birlikteliğinin mahşeri vicdanda makes bulması, bütün düşünce yapılarında özel bir yeri vardır. Çünkü maddî manevî sıkıntılı bir zamanda nasıl davranacağımızı ortaya koymamız zor olabilir. Normal zamanda bir şeyin
maziye, hale veya istikbale dair anlatılmasında, ölçü aranması tabiidir. Tembel tembel yatıp “Keşke şöyle olsaydı böyle olsaydı” gibi anlamsız sözlerin sarf edilmesi, gelecek adına bir faydası yoktur. Kendini avutup hayalci olmak, hiç bir şey ortaya koymamaktır. Geçmişi sıçrama tahtası görerek insanlık için yeni şeyler söylemek inancımızın temel prensiplerindendir. Zira dinimiz üretmeyi ve güncellenmeyi teşvik etmektedir. Amaç ve araçları birbirine karıştırmamalıdır. Kuşkusuz insanların önceliklerinde adalet olması gerekirken menfaatin birinci sırada yer alması, özel günlerin yapılandırılmasını gündeme getirmektedir. İnsanlar ne kadar boş işlerle meşgul olduğunu görünce, “Acaba bunlar bu meşguliyetlerinde bir menfaate istinaden mi hareket ediyorlar” demeden, insan kendini alamıyor. Sosyal medya paylaşım sitelerinde bir gezinti yaptığınızda, yüzlerce, haber, makale ve video bulmanız mümkün olmakla birlikte, insanların algılarını yönlendirmede ve mevzumuzla ilgili psikolojik etki yaptığını görmek mümkündür.. Her insanın arkasında birilerinin bulunması, onun yalnız olmadığını ve hayatın içinde münferiden bulunmanın bir anlam ifade etmediğini ne zaman anlayacağız! Yaşanan hayatın şartlarının, kendi mecrası içinde bir sisteme bağlı hareket ettiğini ve buna öncülük yapacak birilerinin bulunması,
Kur’an’ın bize haber verdiği bir hakikat değil midir? Saflıkla suçlanan insanla, suçlayan arasında nasıl bir ilişki var ki, kendinden emin bir şekilde insanların en mutlu günleri olan bayramlar konusunda her sene yönlendirme yaparak kendi amaçlarına alet ederek, onların üzerinde kamuoyu oluşturarak yeni etkinlik yapmalarını önlüyorlar. Burada önyargısız tutum görüyor musunuz? Yoksa kişinin cahilliğine mi veriyorsunuz? Bazen insanlar böyle yollara bilerek tevessül ediyorlar! Bu mevzularda, “sevmek” ve “seçmek” kavramları arasında mutlak bir bağlantı vardır. Ancak her seven seçme iradesini ve her seçen sevme değerini tayin eder anlamına gelmediği bir hakikattir! Bayram günleriyle gerek geçmişte ve günümüzde hâlâ ortak bir bağın var olduğunu görüyoruz. Bu sevinç günlerin kutlanışıyla alakalı bir çok Hadisi Şerif olduğunu biliyoruz. Bunlardan anladığımızı özetleyecek olursak: Bayramların eskisi yenisi olmaz. Çünkü bir ibadetin ardından hak edilen günlerdir. Müminin niyeti Allah’ın rızasına ve hayatı ibadete bağlıdır. Her sözü ve fiili bu iki şeyin dışında düşünülemez. Bu günleri, (Ramazan Bayramını şeker Bayramına, Kurban Bayram günlerini et yeme etkinliğine ve İslami olmayan eğlenceye) çevirmek, Allah Resulünün ümmetine bıraktığı sünnetiyle uyuşmamaktadır.
Peygamberimiz (s.a), ‘bayramlara kadın, erkek ve çocukların iştirak etmesini ve orada yapılacak nasihatten, kılınacak bayram namazlarının, ardından yapılacak duaların bereketinden istifade etmelerini’ bizatihi istemiştir. Geleneklerimizde bayramlar, format olarak günümüze göre farklı etkinliklerle kutlanmış olabilir. İnsanların samimiyeti ve dine bağlılıkları sayesinde o günün şartları ve imkânlarıyla, bayram öncesi alışverişe gidilerek, yeni elbiseler ve yiyecekler alınarak hazırlıklar yapılırdı. Bayram sabahı her türlü temizlik yapıldıktan sonra alınan yeni elbiseler giyilir ve namaza gidilirdi. Namazdan sonra bayramlaşmaya geçilerek ziyaretler başlardı. Evlerde bayrama has yemekler ikram edilerek, akraba kaynaşması bu vesileyle gerçekleştirilirdi. Çocuklar büyüklerin ellerini öperek ev ev dolaşır ve sokaklarda eğlenir, büyüklerin onlara verdikleri bayram harçlığını harcarlardı. Bugün de bayramlar, yine aynı geçmişte olduğu gibi kutlanmaktadır. Değişen insanların algılarıdır. Bundan kurtulmanın ilacı, yeniden Kur’an ve Sünnet ayarlarına dönmektir. Şimdiden Ramazan Bayramı’nızı kutluyor, daha nice bayramlara ulaşmamızı Rabbimden niyaz ediyor ve bütün bir insanlığın barışına ve kardeşliğine vesile olmasını diliyorum!.. ◄◄
“Farklılıklar içinde birlik” temalı iftara ilgi yoğundu Kısa adı HOTİAD olan Hollanda Türk İş Adamları Derneği ile yine kısa adı CMO olan Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen iftar programında, Müslüman ve farklı dinlerin mensupları bir araya geldi.
L
ahey’de, Juliana Plaza’da “Farklılıklar İçinde Birlik” temasıyla “Ulusal İftar” programı düzenlendi.
Misafirleri kapıda karşılayan Gürcüoğlu yaptığı açılış konuşmasında “50 yıllık bir yerleşme gayretimizin ardından, artık Hollanda toplumunun asli bir unsuru olduğumuzdan yola çıkarak, geleceğimizin ortak olduğu bilinciyle toplumun tümüyle bütünleşmek için daha sık bir ilişki ve köprüler kurmamız gerekmektedir. Hem bu nedenle, hem de barış diline duyduğumuz ihtiyacı düşünerek, 2019 yılı Millî İftar temasını ‘Farklılıklar içinde birlik” olarak belirledik. Zira kutsal Ramazan ayı ve iftar ortamı bu amaca hizmet edecek eşsiz fırsatlardan biridir. Bu yılki iftar davetimize hükümeti temsilen Sosyal İşler ve İstihdam Bakanı Wouter Koolmees, Den Haağ Belediye Başkanı, Pauline Krikke, milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri, bürokratlar, rektörler, 3 büyük dinin ülkesel temsilcileri, önemli kamu kurum ve kuruluş
yöneticileri ile yerli ve yabancı basın temsilcileri ve 20’yi aşkın ülkenin temsilcilerinin katılımı bizi çok mutlu etti. “dedi. Gürcüoğlu, “Kalp ile beyin arasında köprüler kurup farklılıklar içinde birliği gerçekleştirmemiz gerekir. Aslında biz bunu yıllardır toplumda bulunduğumuz her alanda yapıyoruz. Üniversitede eğitim gören 10 binlerce öğrencimiz ile diplomasını almış kişilerin hepsi, birlik ve beraberliğin olduğu bir gelecek umudu ile çaba gösteriyor.” dedi. Yeni Zelanda ve Sri Lanka büyükelçilerine iftara katıldıkları için özellikle teşekkür eden Hikmet Gürcüoğlu, ülkelerinde gerçekleşen saldırılarda yaşadıkları acıyı paylaştıklarını dile getirdi. Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Wouter Koolmees de yaptığı konuşmasında birlik ve beraberlik adına verilen bu iftar ve misafirperverlik için teşekkür ederek, “Bugün burada bulunmam benim için çok özel. Günün temasında olduğu gibi burada her türlü farklı insanın birlik ve beraberlik içerisinde olması, Müslümanlardan daha çok gayrimüslimlerin olması, farklılıklar içinde birlik olduğumuzu gösteriyor. Benim topluma bakış açımda bu şekilde.” dedi.
200’den fazla etnik kökenlinin ve çok sayıda farklı dinlere mensup insanların bulunduğu ülkede herkesin farklı fakat eşit olduğunu vurgulayan Koolmees, “Farklılık sadece kökenimiz veya dinimizde değil kendimizde de var. Birbirimize hayranlık duyarak açık olmamız gerekir. Önemli olan insanların inançlı olup olmadığı değil birbirine saygılı olmasıdır.” ifadesini kullandı. CMO Başkanı Muhsin Köktaş ise farklı etnik kökenlilerin bir araya geldiği bu anların çok değerli olduğunu belirtti. Köktaş, herkesin dinini kendi değerlerine göre yaşadığını fakat bu çeşitliliklere rağmen toplumda birlik olduklarına dikkati çekerek, toplum içinde ve dışında yaşanan çatışmaları çözmek için insanlara sevgi ve barışın aşılanması gerektiğini sözlerine ekledi. Yeni Zelanda ve Sri Lanka’daki saldırıların anıldığı iftar programında, bu ülkelerin büyükelçileri konuşma yaparak birlik ve beraberlik mesajları verdi. İftara, Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Koolmees,
Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz, DENK Partisi Milletvekili Selçuk Öztürk, Lahey Belediye Başkanı Pauline Krikke, Demokrat 66 (D66) parti lideri Rob Jetten, Hollanda bakanlıklarından temsilciler ve Amerika, Belarus, Özbekistan, Kazakistan, Ukrayna, İsrail, Birleşik, Arap Emirlikleri, Ürdun, Pakistan, Malezya, Bosna, Filistin, Afganistan, Yeni Zelanda, Sri Lanka, Irak, Azerbaycan, İran, Endonezya ve Yemen ülkelerinin büyükelçi ve temsilcilerinin yanı sıra farklı etnik kökenlerden Sivil Toplum Kuruluşu yöneticileri ile Hristiyan ve Musevi din adamlarının olduğu yaklaşık 200 kişi katıldı. Kaynak: AA ◄◄
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
04 söyleşi 12 interview
Mehmet Öztürk:
“Mesela Sint Nicolaas, Paskalya ve Kerst gibi aktiviteler var. Biz bunları kutlamıyoruz. Ama çocuklarımızın Hollanda’da bir Sint Nicolaas, bir Paas ve bir Kerst kutlaması yapıldığını bilmesi gerekiyor; bunları da öğretiyoruz.”
“Schiedam El Furkan İlkokulunun Başarısının Sırrı Öğretmenlerdir” Hollanda’da 80’li yıllarda açılan El Furkan İlkokulu, ilk İslam okulundan biri olarak bilinmektedir. O yıllarda oldukça fazla emek vererek büyük zorluklarla temeli atılan bu okul şimdilerde başarıdan başarıya koşuyor. Son yıllarda Hollanda genelinde yapılan seviye belirleme sınavlarında önemli başarılar elde eden El Furkan okulu şuan 16 sınıf ve 375 öğrenci kapasiteli bir okul olarak karşımızda duruyor.
2
019 yılında yapılan seviye tespit sınavlarında önemli başarı elde eden El Furkan İlkokulu Müdürü Mehmet Öztürk ile konuştuk. Hem kendisini tanıdık hem de okulun başarısı ve bu başarıların sırrı hakkında bilgi edinmeye çalıştık. Çocuk sahibi ailelerin ilgiyle okuyup istifade edebilecekleri bir söyleşi olduğunu düşünüyoruz. Mehmet Bey iki yıldır El Furkan okulunun müdürlüğünü yapmaktasınız. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Adım Mehmet Öztürk, 1989 doğumluyum. Aslen Kayseriliyim Rotterdam’da doğup büyüdüm. 2009 yılından beri eğitim alanında çalışmaktayım. İlk önce matematik öğretmeni olarak işe başladım. Rotterdam’da farklı okullarda çalıştım. Çeşitli seviyelerde matematik dersleri verdim ve bir hayli tecrübe edindim. Akabinde buraya gelmezden evvel bir İslam ortaokulu olan Avicenna College’de dört yıl çalıştım. İbn-i Ghaldoun kapandıktan sonra yeniden oluşturulan Avicenne Colleğe’nin yani yeni bir İslam ortaokulunun oluşumunda birçok katkılarım oldu. Burada sadece matematik öğretmeni olarak değil aynı zamanda okulun diğer işleri ile de uğraştım ve dolayısıyla farklı tecrübeler edindim. Daha sonra El Furkan okulunda bir müdür açığının olduğunu duydum. Abiler bana buraya müracaat etmemi tavsiye ettiler ve öyle yaptım ve hamdolsun iki yıldır burada müdürlük görevini yürütüyorum. “HAYALİM GERÇEK OLDU” Müdürlük hayalimle alakalı hoş bir anımı paylaşmak istiyorum: Ben 2012 yılında mezun oldum. Mezuniyet sırasında bizim mentorun (başöğretmen) o yılın mezunlarına şöyle bir sorusu oldu: “Beş yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?” Herkes farklı farklı şeyler söyleyerek beş yıl sonraki yerini göstermeye çalıştı ve ben de o vakit bu soruya “Ben kendimi bir okulda müdür olarak görürüm” demiştim. Bu cevabım üzerine öğretmen de, “Onu biz de görüyoruz” diye bir latifede bulunmuştu. Ve bu gün bu öngörüm gerçekleşti. Mezuniyetimden beş yıl sonra yani 2017 yılında bu okula müdür olarak işe başladım Allah’a hamd olsun. Bu arada hem Genel Müdürümüz Hasan Hüseyin Göğüş Bey’in büyük desteği hem de devam ettiğim Scholleider Opleiding sayesinde iki yıl sonra bu seviyeye gelmiş bulunmaktayız hamdolsun. Okulunuzun elde ettiği başarıları konuşalım istiyorum... Hollanda’da her yıl grup 8, yani son sınıf öğrencileri üzerinde seviye tespit sınavları yapılmaktadır. Bu resmî sınav sonuçlarına göre bizim okulumuz hamdolsun Hollanda genelinde alınan ortalamanın üzerinde bir başarı elde ettik. Bu bizim için çok önemli bir so-
nuç. Genel olarak baktığımızda İslam okullarının başarısı Hollanda medyasında sık sık konuşulur duruma geldi. Bu da bizleri mutlu etmektedir elbette. Bizim bu yıl grup 8’den 34 öğrencimiz mezun olacak. Bunlardan 3 tanesi yüzde yüz başarı elde etti. Bu çok güzel ve her çocuğa nasip olmayan bir sonuçtur. Ayrıca bu 34 öğrencimizin üçte ikisine biz okul olarak MAVO/HAVO üzerine yönlendirme yaptık. Bu çocukların 10 tanesi VWO seviyesinde. Biz bunu gururla, göğsümüz kabararak söylüyoruz. Pekâlâ, o vakit bu başarının sırrı nedir, biraz da onları konuşalım istersen? Ben kesinlikle “Ben buranın müdürüyüm ve bu başarı benim başarımdır.” diyemem. Çünkü bu bir ekip çalışmasıdır. Yani genel müdürden tutun öğretmene kadar herkesin bu başarıda payı var. Ama şunu üstene basarak söylemem gerekir ki, bu başarıda en çok pay öğretmenlere düşmektedir. Ben yaşadığımız bu mutluluğu ve elde ettiğimiz bu başarıyı öğretmenlerimiz sayesine elde ettik demem gerekiyor. El Furkan okulunu biraz tanıyalım. Ne kadar öğrenci ve öğretmene sahip? El Furkan Hollanda genelinde 1989 yılında ilk kurulan iki okuldan biri olarak bilinmektedir. Diğer İslam Okulu ise o zamanlar Eindhoven’da açılmış. El Furkan’ın kuruluş yılı benim doğduğum yıla tekabül ediyor. Aynı yaştayız yani. O yıllarda bu okulları kuran büyüklerimizden Allah razı olsun. Onlar çok çalıştılar çok emek verdiler. Belki okulların kalitesi bu denli iyi değildi ama onlar nesillerimize bir “İslami kimlik” verebilecek bu okulların ayakta kalabilmesi için çok mücadele verdiler. O zamanlar ne içerdiği konusu çok tartışılan bu okullara öğrenci bulmak hiçte kolay bir iş değildi. Oysa biz şuan yapılan müracaatların tümünü yerimiz olmadığı için kabul edemiyoruz bekleme sırasına koyuyoruz. Ve kalitemiz de son derece iyi hamdolsun. Buradan bir kez daha bu okulların açılmasında emeği geçenlere dua etmek istiyorum. Allah onlardan razı olsun. El Furkan okulumuzun 350 ile 370 arasında değişen sayıda öğrencisi var. Öğrencilerimizin etnik kökenine baktığımızda Türk, Faslı ve Somali kökenli öğrencilerden oluşmaktadır. Bu çocukları hepsi Schiedam’dan gelmiyor. Çevre kentlerden de gelenler var. Çocuğunun İslami bir okulda ders almasını önemseyen birçok veli kilometrelerce uzaklardan özel araçlarla çocuklarını bu okula taşımaktadırlar. Öğretmenlerimiz de aynı şekilde farklı kökenlerden Müslüman öğretmenler. Müslüman olmayıp ama İslamiyet’i benimsemiş birkaç öğretmenimiz de bulunmaktadır. Ümit ediyorum ki, ileriki tarihlerde okulumuza verdiğimiz
Söyleşi- Fotoğraflar : Adnan Şahin
Mehmet Öztürk:
“Biz İslami bir okul olarak İslami hassasiyetlere vurgu yapıyoruz. Örneğin şuan ramazan ayı içindeyiz ve tema olarak ramazanı işliyoruz. Bu çerçevede her sınıfta ramazanlar alakalı bir köşe oluşturuyoruz. Yani bir ay boyunca ramazanın temasını işleyerek ramazanın özelliklerini öğretmeye çalışıyoruz. Bir de çeşitli etkinliklerle bu temaların hem açılışını hem de kapanışını yapmaktayız. Örneğin geçen yıl davul çalarak coşkulu bir şekilde ramazanın gelişini işledik. bitişini de her sınıfın diğer sınıflar için hazırladığı skeç ve tiyatro gibi gösterilerle anlatmaya çalışacağız. Bu arada toplu olarak iftar düzenledik. Öğretmenlerle birlikte iftar ettik. Ramazanın sonunda bir de ramazan eğlencesi düzenleyeceğiz. Sadece ramazan değil tabi ki, başka temalarda işliyoruz. Mesela Peygamberler Tarihi gibi”
kaliteli derse bakarak, oluşturduğumuz güven ortamına bakarak çocuğunu bize yollayacak Müslüman olmayan Hollandalılar da olacaktır. El Furkan ilkokulunda diğer okullara kıyasla ne tür farklı faaliyetler, aktiviteler yapılmaktadır. Elbette biz İslami bir okul olarak İslami hassasiyetlere vurgu yapıyoruz. Örneğin şuan Ramazan ayı içindeyiz ve tema olarak ramazanı işliyoruz. Bu çerçevede her sınıfta ramazanlar alakalı bir köşe oluşturuyoruz. Yani bir ay boyunca ramazanın temasını işleyerek ramazanın özelliklerini öğretmeye çalışıyoruz. Bir de çeşitli etkinliklerle bu temaların hem açılışını hem de kapanışını yapmaktayız. Örneğin geçen yıl davul çalarak coşkulu bir şekilde ramazanın başladığını işledik. Bitişini de her sınıfın diğer sınıflar için hazırladığı skeç ve tiyatro gibi gösterilerle anlatmaya çalışacağız. Bu arada toplu olarak iftar düzenledik. Öğretmenlerle birlikte iftar ettik. Ramazanın sonunda bir de ramazan eğlencesi düzenleyeceğiz. Sadece ramazan değil tabi ki, başka temalarda işliyoruz. Mesela Peygamberler Tarihi gibi. Her sınıf bir başka peygamberin hayatını işliyor ve onu diğer sınıflara anlatıyor. Bizi diğer okullardan farklı kılan bir başka aktivitemizde birlikte eda ettiğimiz namaz ibadetimizdir. Ve jimnastik derslerinde kızların ve erkek çocukların ayrı ayrı derse girmeleri de İslam okullarına has bir uygulamadır.
“ÖĞRENİP DE YAPMADIKLARI AKTİVİTELER VAR” Bir de diğer okulların yapıp da bizim yapmadığımız aktiviteler var. Mesela Sint Nicolaas, Paskalya ve Kerst gibi aktiviteler var. Biz bunları kutlamıyoruz. Ama çocuklarımızın Hollanda’da bir Sint Nicolaas, bir Paas ve bir Kerst kutlaması yapıldığını bilmesi gerekiyor. Öğretmenlerimiz bunu da anlatıp öğretiyor ama kutlamıyoruz. Dolayısıyla bizden mezun olan her çocuğun bir İslam orta veya lise okuluna gitme şansı yok. Herkes yakınındaki okula gidiyor. İşte gittiği o okullarda bu mevzular konuşulduğunda çocukların bunlar hakkında bilgiye sahip olmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Hollanda’nın resmî eğitim müfredatı uygulanıyor. Öğrencilere İslami konularda ders vermek için haftada ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz? Doğrudur, Hollanda müfredatını uyguluyoruz. Bunu hâlâ bilmeyenler var. İslam okulu dendiği vakit Arapça konuşan devamlı Kur’an dersi veren bir okul gibi anlayan hem Hollandalı ve maalesef hem de Türk kökenli insanlar var. Biz Hollanda’nın resmî müfredatını uyguluyoruz. Hollanda eğitim müfettişliğinin denetiminde. Bununla birlikte biz haftada belli sürelerde çocuklara din dersi veriyoruz. Grup 1’den 6’ya kadar haftada 1 saat. Grup 7 ve 8’lere ise 1,5 saat ders veriyoruz. Ve biz kimliğimizi ön plana çıkarabilmek için en temel bilgileri vermeye çalışıyoruz. Ama şu bilinmelidir ki burada bir caminin verdiği din dersi verebilecek zamanımız yoktur. Dolayısıyla çocuğunun daha çok İslami bilgi almasını isteyen velilere iş düşmektedir. ◄◄
toplum 13
samenleving
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Mazlumlarin sesini duyanlara selam olsun!
“Avrupa genelinde toplanan kumanya sayısı 110 bini aştı.”
HASENE bu Ramazan’da da, dünyanın dört bir yanında 100 binlerce yoksulun sofrasında ekmek oldu, aş oldu
H
ollanda Hasene Yardım Kuruluşu Amsterdam’da bulunan Rhone Düğün Salonu’nda verdiği iftarda yardımseverleri, yardımlara aracılık eden gönüllüleri ve bölge yöneticilerini iftarda buluşturdu. Hasene’nin verdiği bu yılki geleneksel iftara Genel Merkez adına Hasene Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Güneştepe, Hollanda Millî Görüş Teşkilatlarının Güney ve Kuzey Bölge Başkanları Mehmet Erdoğan ve Oktay Dalmaz, Amsterdam İlahiyat Fakültesi Rektörü Bahaeddin Budak ve daha bir çok gönüllü ve görevli kişi katıldılar. Kur’an tilaveti ile başlayan programda iftar öncesi, Mehmet Güneştepe ve Hollanda Hasene Başkanı Mehmet Yaramış misafirlere hitap ettiler. Yaramış konuşmasında şunları kaydetti. “Aslında bu geleneksel iftarımız sizlerin iftarıdır. Çünkü biz, siz değerli kardeşlerimizin verdikleri ile birçok projeyi yapıyoruz. Değerli kardeşlerim ramazan ayı içindeyiz yani nizamı kıyamete kadar devam edecek olan yüce Kur’an’ımızın nazil olduğu bir ayın içindeyiz. On bir ayın sultanı olarak bilinen bereketli ve mübarek ramazan
ayının içindeyiz. Nefsimizle imtihan olunduğumuz bir oruç ayının içindeyiz Aynı zamanda ramazan boyu camilerde gürül gürül okunan mukabelelerle; bize mesajı veren ile getirenin daha çok hatırlanıp anıldığı bir ay içindeyiz. Hasene mazlum ve mağdurların sesidir. Dolayısıyla sizler Bosna’da eşi ve çocukları gözü önünde katledilen kadınların feryadına koşanlarsınız, Myanmar’da Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde mazlumların sesine kulak verip o seslere koşanlarsınız. Değerli kardeşlerim gerçek şu ki, sizler veriyorsunuz bizler götürüp o mazlumlara ulaştırıyoruz. Geçtiğimiz günlerde yapılanların kısa bir muhasebesini çıkardık ve gördük ki, Sadece Sierre Leona’da 12 tane ana başlıklı proje gerçekleştirmişiz. Elbette gözlemcilerimiz yapılan bu çalışmalara şahitlik ediyorlar ancak biz yaptıklarımızı tam anlamıyla yansıtamadığımızı düşünüyoruz. Ama Allah’a hamdolsun mazlum ve mağdurlar için pek çok şey yapıyoruz.” Yaramış Hasene’nin bu sezon iki bölgemizin hedeflerini aşarak elde ettikleri 9000 adet kumanya paketi ile oldukça başarılı bir ramazan kumanya kampanyası yaptığını duyururken,
şimdi sıranın zekât ve fitre ve peşinden Kurban kampanyalarının geldiğini hatırlattı. Yaramış, Hasene’nin Sierra Leona’da bir yetimhane açtığını, burada 2015 yılından beri hafızlık eğitimini verildiğini ve 2018 yılında hafızlığını tamamlayanların icazet programına katıldıklarını söyledi. Yaramış, burada 12 çocuğun hafız olduğunu ve bunu gelecek yıllarda daha çok çocuğun takip edeceğini söyledi. Hollanda Hasene tarafından idame ettirilecek olan bu yetimhane ve hafızlık kurumuna katkıda bulunmak isteyen hayırseverlere de çağrıda bulundu. Her ay 50 Euro ile bir hafıza yardım edilebileceğini duyurdu. Daha sonra söz alan Mehmet Güneştepe Hasene’nin bu yıl 280 gönüllü ile dünyanın bir ucundan diğer ucuna 55 ülkede yüzbinlerce fakir insanın iftar sorasında ekmek ve aş olduğunu hatırlatarak bunula iftihar ettiklerini dile getirdi. Toplantıda çeşitli ülkelerde kumanya kampanyasına katılan ülke sorumluları sahneye çıkarak gittikleri ülkelerde yaptıkları çalışmalar ve gözlemleri hakkında bilgiler ve görseller aktardılar. Fotoğraflar: Ali Andal Haber: Adnan Şahin ◄◄
Senato Seçimleri
Hollanda’da koalisyon hükûmeti senatoda çoğunluğu kaybetti
H
ollanda’da yapılan senato seçimlerinde hükümet ortakları çoğunluğu kaybetti, ilk defa seçime giren aşırı sağcı Demokrasi için Forum Partisi 12 senatör çıkardı. Lahey (AA) Hollanda’da yapılan senato seçimlerinde hükümet ortakları çoğunluğu kaybetti, ilk defa seçime giren aşırı sağcı Demokrasi için Forum Partisi (FvD) 12 senatör çıkardı. Ülkede bugün 570 eyalet meclis üyesi, Hollanda Senatosu’ndaki 75 senatörü belirlemek üzere oylamaya gitti. Eyalet meclislerindeki üyelerin oylarıyla belirlenen senato seçimlerinde, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) ve ilk defa seçime katılan aşırı sağcı FvD 12’şer sandalye ile en çok senatör çıkaran partiler oldu. Başbakan Mart Rutte başkanlığındaki 4 partiden oluşan koalisyon hükümeti ise senatodaki çoğunluğunu kaybetti. Senato, aşırı sağcı FvD 12, VVD 12, Hristiyan Demokratlar Birliği (CDA) 9, Yeşil Sol (GL) 8, Demokratlar 66 (D66) 7, İşçi Partisi (PvdA) 6, aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (PVV) 5, Hristiyan Birlik Partisi (CU) 4, Sosyalist Parti (SP) 4, Hay-
vanları Koruma Partisi (PvdD) 3, 50+ Partisi 2, Reformcu Devlet Partisi (SGP) 2 ve Bağımsız Senato Grubu (OSF) 1 sandalye çıkardı. Buna göre, PVV ve FvD ile aşırı sağcı partilerin toplam sandalye sayısının 9’dan 17’ye çıktığı senatoda toplam 75 sandalyeden 38 sandalyesi bulunan koalisyon ortakları VVD, CDA, D66 ve CU partilerinin sandalye sayısı 32’ye düştü. Koalisyon hükümetinin çoğunluğu yakalamak için beşinci bir parti ile uzlaşmaya gitmesi gerekiyor. Üyelerinin çoğunluğunu Türk ve göçmenlerin oluşturduğu Denk Partisi ise ilk kez katıldığı seçimde senatör çıkaramadı. Hollanda’da 21 Mart’ta yapılan senatodaki sandalye sayısını etkileyen eyalet seçimlerinde en çok oyu seçime ilk kez katılan aşırı sağcı FvD almıştı. Eyalet ve senato seçimleri Ülke yasalarına göre, senatörler doğrudan halk tarafından değil 12 eyalet meclisinde görev yapan 570 üyenin oylarıyla belirleniyor. Senatoda bulunan 75 senatör, Parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisinden geçen kanun◄◄ ları onaylama ve veto yetkisine sahip.
Ramazan Bayramın’ızı tebrik ediyor, insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını diliyoruz...
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
onze rechten
14 haklarımız Haklarımız
info@ibco.nl
Recep Soysal’ın objektifinden...
Mehmet Yamaç
Türkiye’de SGK Emekliliği ile Geleceğiniz Güvencede! Bugünkü sayımızda; “Yurt dışı borçlanma için aranılan şartlar nelerdir? Borçlanma tarihinden sonra yurt dışında geçen süreler varsa bunlarda borçlanılabilir mi? Yurt dışında geçen hangi süreler borçlandırılır? Borçlanma tarihinden sonra yurtdışında geçen süreler varsa bunlarda borçlanılabilir mi? konularda sizden gelen soruları cevaplandırmaya çalışacağım. Sorularınız varsa, beni WhatsApp veya telefonla arayarak sorabilirsiniz. İzin yaklaşıyor, kısmetse birçoğumuz yakında izine gideceğiz. Eğer hâlâ Türkiye’de SSK çalışmanız yoksa izine gittiğinizde 1 günlük SSK sigortalı olarak çalışmanız yeterli olacağı için izine gittiğinizde bir günlük SSK başlangıcı yaptırınız. Türkiye’den emekli olma gibi bir niyetiniz varsa bunun için fazla beklemeden bir günlük SSK çalışmasını yaparsanız hemen ardından emeklilik müracaatınızı da başlatabilirsiniz. Türkiye’ye giriş ve çıkışlarınızda pasaportunuza mühür vurdurmayı unutmayınız, ID kart ile giriş yapanlar ise çıkışta mühürlü kağıdı almayı unutmasın! İzin öncesi veya döndüğünüzde SGK’ya yurt dışı borçlanması için Hollanda’dan da başvuru yapabilirsiniz. - Yurt dışı borçlanma için aranılan şartlar nelerdir? Yurt dışı sürelerinin borçlandırılabilmesi için; borçlanma anında Türk vatandaşı olmak ya da doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybetmiş olmak, borçlanma kapsamındaki yurt dışı sürelerini belgelendirmek ve yazılı istekte bulunmak şarttır. Ölen sigortalının hak sahipleri tarafından yapılan borçlanma başvurularında hak sahibinin borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olması yeterli olup, ayrıca borçlanılmak istenilen sigortalıya ait yurt dışı sürelerinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaz. Türk vatandaşlığı ile birlikte yabancı ülke vatandaşlığı devam edenler de, söz konusu yasa ile getirilen düzenlemeden yararlanabilmektedirler. Bütün bunların yanı sıra Türkiye’de en az bir günlük SSK çalışmasını başlatmış olmanız gerekmektedir. - Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkelerde çalışanların emekliliği nasıl olur? Ülkemizin Hollanda ile imzaladığı ikili sosyal güvenlik sözleşmelerine göre,
sözleşmeli ülkelerde sigortalı olarak çalışmış olan kişilerin bu ülkedeki çalışma süreleri, Türkiye’de de emekliliğe müracaat etmeleri hâlinde, emekli aylığına hak kazanmaları Bu suretle aylığa hak kazanıldığında alacağı emekli aylığı, her iki ülkede geçen çalışmalar birlikte dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Ülkeler bu şekilde hesaplanan aylığın kendi ülkesinde geçen çalışma gün sayısına tekabül eden kısmını aylık (kısmi aylık) olarak ödemektedir. Sözleşme hükümlerine göre sigortalılar aylık taleplerini ikamet ettiği ülkedeki sosyal güvenlik kurumuna yaparlar. - Borçlanma tarihinden sonra yurt dışında geçen süreler varsa bunlarda borçlanılabilir mi? Borçlanma başvuru tarihinden sonra yurtdışında geçen süreleri bulunanların, bu süreleri borçlanma hakları bulunmaktadır. - Yurt dışında geçen hangi süreler borçlandırılır? Borçlanma kapsamındaki süreler; yurtdışında geçen sigortalılık süreleri, bu süreler arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile ev kadını olarak geçen sürelerdir. “Sigortalılık süresi” deyiminden, borçlanma kapsamındaki sürenin bulunduğu ülke mevzuatına göre ikamet süreleri hariç, çalışılmış ya da çalışılmış süre olarak kabul edilen süreler anlaşılmalıdır. Çalışılmış olarak kabul edilen süreler, ilgili ülke mevzuatına göre fiilen çalışılmadığı halde çalışmaya eşdeğer süre olarak kabul edilip, aylığa hak kazanmada ve aylık hesabında değerlendirilen sürelerdir. “İşsizlik süresi” ibaresi, ilgili ülke mevzuatına göre çalışma süreleri ile bu çalışma sürelerine eş değer süreler haricinde o ülkede geçen süreyi ifade eder. İşsizlik sürelerinin tamamının borçlanma kapsamında değerlendirilmesine imkân bulunmadığından sigortalılık süreleri arasında veya sonunda her birinde olmak kaydıyla bir yıla kadar olan yurtdışında geçen işsizlik süreleri borçlandırılır. İkamet süreleri ve boşta geçen süreler de bu kapsamda değerlendirilir.
DSDF, Kati Piri ile Avrupa Parlamento seçimlerini konuştu
Hollanda’da faaliyet gösteren Kısa adı DSDF olan Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde tabanına bilgi vermek adına bir toplantı düzenledi. Toplantıya, PvdA’dan Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve aynı zamanda Türkiye Raportörü olan Kati Piri katıldı. DSDF Başkanı Nevzat Cingöz, “Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve Türkiye Raportörü Kati Piri ile, Avrupa Parlamentosu’nun geleceğini ve ◄◄ Türkiye’nin Avrupa Birliği’ndeki durumu hakkında hoş bir sohbet gerçekleştirdik.” dedi.
HDV Deventer Bölgesi şube yöneticileri iftarı yapıldı
Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Organize edilen Deventer bölgesi HDV Şube Yöneticileri iftarı Harderwijk’ta yapıldı. HDV Harderwijk Mehmet Akif Ersoy Camii konferans salonunda yapılan iftara, Deventer Başkonsolosu, Tuna Yücel Modrak, HDV Başkanı Mehmet Yürek, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Mustafa Yeşilorman, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı Ömer Altay, HDV Alt Komisyon Üyeleri, HDV Şube Yöneticileri, Şube Kadın ve Gençlik kolları temsilcileri katıldı. Kur’an tilavetiyle başlayan program, Başkonsolos, Ataşe, Vakıf Başkanı ve Federasyon Başkanı tarafından yapılan selamlama konuşmalarıyla devam etti. ◄◄
Yurt dışında “ev kadını olarak geçen süreler”, medeni durumlarına bakılmaksızın kadınların, sigortalılık süreleri haricinde yurtdışında bulundukları süreleri ifade eder. Ev kadınlığı sürelerinin borçlanmasında Türkiye’de geçirilen süreler dikkate alınmaz. 2019 senesi için yurt dışı borçlanma için ödenecek günlük en düşük tutar: 27,29 TL’dir. Yani, 3600 günlük borçlanma için ödeyeceğiniz miktar toplamda 98.244 TL’dir. Mümkünse izin öncesi veya izinden döndükten sonra Türkiye’deki SSK Emeklilik işlemlerinizi Türkiye’ye gitmenize gerek kalmadan biz buradan hallediyoruz. Daha geniş bilgi veya randevu için bizi telefon veya WhatsApp ile arayabilirsiniz. Bayramımız Mübarek, yolunuz açık olsun. Hayırlı izin dileklerimle. Doç. Mehmet Yamaç Tel: 06 222 056 33 ◄◄
- Tebrik... Hoş geldin Ömer! Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Sevgili Mehmet Erdoğan’ın mahdumu İdris ile gelinkızı Kevser Erdoğan’ın 21 Mayıs 2019 tarihinde Ömer adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Ömer’e hoş geldin diyor, genç çifti ve dede ile nineyi tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz.
15 23 tanıtım 17 introduction
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Jaap Zeeuw van der Laan:
“Ebru, De Nederlandse Kluis’e geldi. Şimdi tüm değerli eşyaları güvende olduğu için Türkiye’ye tatile de huzurla gidebilir.”
“Kasada neler sakladığınızı kimse asla bilmez”
3
1 yaşındaki Ebru’nun (Amsterdam), aile yadigarı takıları takma zamanı geldi. Düğününde takacağı bu takıları, zamanı gelince çocuklarına devredecek. Ebru, bu zamana kadar bütün takılarını De Nederlandse Kluis’te sakladı. Onları kasasından almaya gittiğinde; bir görevli tarafından onlarca güvenlik kamerası gözetiminde, yarım metre kalınlığında iki ayrı çelik kapıdan geçerek kasasına götürüldü. Kasanın anahtarı, Ebru’dan başka kimsede yok. Bu nedenle kasayı ondan başka hiç kimse açamaz. Ebru, değerli eşyalarını önceden bankasının kasasında saklıyordu. Rabobank şubesini kapattıktan sonra, De Nederlandse Kluis’e geldi. Şimdi tüm değerli eşyaları güvende olduğu için Türkiye’ye tatile de huzurla gidebilir. Hollanda’nın en büyüğü De Nederlandse Kluis Genel Müdürü Jaap Zeeuw van der Laan, 7 yıl içerisinde Hollanda’nın en büyüğü olduklarını ifade ederek; “Kasa hizmetleri, önceden bankaların bir hizmetiydi. Bankalar, bu hizmeti artık durdurdular. Bankaların kapattıkları şubelerin büyük çoğunluğunu, mevcut kasalarla birlikte biz devraldık. Bazı yerlerde ise; yaklaşık 80 bin kiloluk kasa odalarını, kendimiz kurduk.” dedi.
De Nederlandse Kluis: Altın ve değerli eşyalarınızı, yangın ve hırsızlığa karşı korur. Düğün takılarınızı evde saklıyor ve daha güvenli bir yer mi arıyorsunuz? ‘De Nederlandse Kluis’te her zaman güvende. Şu ana kadar 50 bin kişi, De Nederlandse Kluis’te kasa kiraladı... Sizin için de yerimiz var!...
Kalın kasa kapılarından daha fazlası... De Nederlandse Kluis Genel Müdürü Jaap Zeeuw van der Laan açıklamalarına şöyle devam etti: Bizim işimiz kasaların güvenliğini sağlamak. Güvenlik sistemimiz en yüksek seviye olan 4 yıldızlıdır ve 50 santimlik çelik kapılardan daha fazlasıdır. Kasaya girmek isteyen herkes, kimlik kontrolünden geçirilir. Bunun yanı sıra; ziyaretler, kameralar aracılığı ile izlenir ve kaydedilir. İzleme, mevcut şube dışından da yapılmaktadır. Ayrıca; alarm merkezine bağlı olduğu-
muz için, en ufak bir şey söz konusu olduğunda, polis anında kapıda belirir. Kasalarda neler var? Görevliler, kasada neler sakladığınızı, asla bilmezler. Kasanın içinde olan her şey, müşterinin özelidir. Dolayısı ile kasanın içinde ne olduğunu, sadece müşterinin kendisi bilir. Özel takılar, tapular, önemli kontrat ve sözleşmeler gibi şeyler olabilir. Her zaman maddî değeri olan değil, manevî değeri olan hatıralarda olması mümkün. Müşterimiz, kasasının içindeki kutuyu aldıktan sonra, özel bir odaya geçerek;
kutuya koyduklarına bakar, yenilerini koyar veya olan eşyaların bir kısmını alabilir. İşi bittikten sonra, odada bulunan düğmeye basarak, işinin bittiğini görevliye haber verir. Bu şekilde; müşterilerimizin özeli, her zaman kendine özel kalır. Ayrıca müşterilerimiz, hiçbir zaman bir birini görmezler. Nerede bulabilirsiniz? De Nederlandse Kluis, Hollanda genelinde şimdilik 22 şubeye sahiptir. Bu yıl açtığımız Alkmaar, Almere, Dordrecht, Venlo gibi şubelerimizdeki kasalarımız bile şimdiden doldu sayılır. Kasa kiralarımız, aylık 9,95 eurodan başlamaktadır. Kasalarımızdan birini kiralamak veya bilgi almak için 088-744 5555 numaralı telefonu arayabilir veya www.denederlandsekluis.nl sitesine bakabilirsiniz. ◄◄
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
Göz sağlığı & göz muayenesi
“Göz sağlığı ve kaliteli gözlük için doğru adrestesiniz”
50 Euro değerindeki
Göz Ölçümü de Optiek’de ücretsiz
Komple gözlük
Her zaman
Sigorta geri ödemesi
camlar dahil şimdi 129 Euro
1 saat içerisinde gözlüğünüz hazır
bildirim hizmeti de Optiek’de yapılır
“de Optiek” mağazasında şu hizmetler verilmektedir: Gözlük, ileri/yakın/güneş ve prizma gözlükleri, kontak lens (silikon, sert ve yumuşak lensler), göz ölçümü, katarakt muayenesi, göz arkası muayenesi şeker hastaları/diyabet kontrolü, yüksek göz tansiyon kontrolü, kuru göz ve göz alerji kontrolü, lazere uyumluluk ve takip kontrolü, çift görme, denge sorunları kontrolü, genel göz muayenesi...
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
nieuws
16 haber Kardelen
yunus322@hotmail.come.nl
Reyhan Şeker
Ah Nerede O Eski Bayramlar “Rahmet ayı ramazan geldi gelecek” derken, veda edecek olmanın hüznünü yüreklerimizde hissediyoruz. Ramazanı ramazan gibi yaşamış ve bağışlanmış kullardan olmamızı temenni ederek yazıma başlamak isterim. Her ramazan bayramında sıklıkla duymuş olduğumuz bir cümle vardır. Klişe bir sözdür. Özellikle yaşlılarımızın “ah” ederek söyledikleri bir cümle: “Ah nerede o eski bayramlar.” İlerleyen teknoloji ve değişen toplumsal yaşamın geleneklerimiz üzerinde müspet veya menfi anlamda etkisinin olduğunu görüyoruz. Geçmişte bıraktıklarımıza tutunarak bayramları yaşamaya çalışıyoruz. Hayatımızdan akıp giden her gün, artık bizim için anıdır ve eskimiştir. Özlemini duyduğumuz o eski bayramları yeniden yaşatmak bizim elimizde aslında. Teknoloji bizden bazı şeyleri alıp götürmüş olsa bile, bunu fırsata dönüştürmek mümkün. Örneğin görüntülü görüşme imkânını bulamadığımız yıllarda, uzakta kalan ve gelemeyen akrabalarımızla özlem gideremiyorduk ve bayramlar buruk geçiyordu. Şimdi teknolojinin imkânlarından faydalanarak uzakları yakın kılıyor ve az da olsa hasret giderebiliyoruz. Yakınımızda bulunan akrabalarımızı ve dostlarımızı bayramda ziyaret ederek geleneklerimize sahip çıkmalıyız. Bayramda büyükleri ziyarete değil de tatile gitmeyi düşleyenlerin, bayramdan alacakları lezzet o nispette olacaktır. Bayram elinde bir paket şekerlemeyle vardığın evde ancak yaşanabilir. Özellikle kültür mirasımızı devam ettirecek olan çocuklarımıza bayram havasını hissettirmeliyiz. Kendi çocukluğumdan örnek vererek bir bayram anımı sizinle paylaşmak isterim: İlkokulu Mercan’da okudum. O zamanlar yedi yaşlarındaydım ve bulunduğumuz yerde bir âdet vardı. Çocuklar ramazan bayramında ellerine torbalar alır ve kapıları gezerek bayramlaşırlardı. Bir bayram sabahı, iki gün öncesinden giyip giyip çıkardığım ve denediğim yeni kazağımı bayram heyecanı ile yeniden giyindim. Dün aldığımızı unutan bizler, bazı şeyleri neden unutmuyoruz? Olumlu ya da olumsuz etki bırakan hayat tecrübelerinin unutulması elbette ki zordur. Bizim için bayramlıklar çok kıymetliydi. Yastığımın yanına koyar ve onları
seyrederek bayram sabahını beklerdim. Bayram sabahı kıyafetimi giyindikten sonra elime torbamı aldım ve arkadaşlarımla buluştum. Bazen kapıya tanımadığımız insanlar çıkabiliyordu. Çekiniyor ve utanıyorduk. Fakat bir şeker için yapamayacağımız şey yoktu. Çünkü en çok şekere bayramda sahip oluyorduk. O nedenle her şeyin bir kıymeti vardı. Kapıyı açan kişiyi gördüğümüzde, utancımızı saklamaya çalışırdık. Büyüklerimizin bayramlarını tebrik eder ellerini öperdik. Torbalarla geldiğimizi gören büyüklerimiz de bir avuç fındık, şeker veya akide şekeri verirlerdi. Yani her hane sahibi gücü nispetinde torbalarımıza bir şey koyardı. Asla boş çevirmezlerdi. Arada torbamıza zengin olan komşularımız bayram harçlığı da atardı. Torbamız dolana kadar gezer ve eve dönerek boşaltırdık. Sevdiğimiz şekerleri başka bir torbaya aktararak biriktirirdik. O gün arkadaşlarla tanımadığımız uzak mahallelerin evlerine de ziyarete gitmeye karar verdik. Mahallede gördüğümüz ilk evin kapısını çaldık. Kapıyı mütebessim çehreli bir teyze açtı. Elimizdeki torbaları görünce “bekleyin yavrularım, içerden sizlere şeker getireyim” dedi. Teyze bir geldi ki, elinde büyük büyük çikolatalar. Hepimize birer tane verdi ve öptü. Verdiği çikolata o kadar hoşumuza gitmişti ki tekrar o çikolatalardan almak için bir plan yaptık. Biraz daha gezip zamanın geçmesini bekleyecektik ve aynı teyzeye kıyafetlerimizi değiştirerek gidecektik. Kapıya o kadar çocuk gidiyordu ki bizi hatırlayacağını aklımızın ucundan bile geçirmedik. Birde kıyafetleri değiştirmiştik ya tanıması bize göre imkânsızdı. Biraz dolaştıktan sonra kapısına vardık ve kapıyı biraz tedirgin çaldık. Kapıyı aynı teyze açmıştı. Eksilmeyen tebessümüyle bize baktı, ilk defa görüyormuş gibi bizimle bayramlaştı ve aynı çikolatadan bize bu sefer ikişer tane verdi. “isterseniz biraz daha alabilirsiniz çocuklar” dedi. Fakat o kadarına cesaret edemedik. Yıllar sonra büyüdüğümde anladım ki, bize bayramı sevdiren bir çikolata ve tatlı bir tebessümmüş. Her bayram geldiğinde o teyzeyi anar, Allah’ın onu iyi niyeti karşılığında cenneti ikram etmesi için dua ederim. Beni derinden etkileyen bu anıyı yaşatmak için, ramazanda ve bayramlarda çocukların yüreklerine dokunmaya çalışırım. Yani önceliğim her zaman çocuklar olmuştur bu anlamda. Çünkü bir bayram sabahı adını bilmediğim güzel bir insan benimde yüreğime dokunmuştu. Demem o ki, bayramda çocukları sevindirmek geleceğimize yatırım yapmaktır. Çünkü onlar bu geleneği yaşatacaklar. Herkese hayırlı bayramlar diliyorum. ◄◄
Sizi ve firmanızı Hollanda Türk toplumuna tanıtmamızı isterseniz, bir kahve içimi mekânınızda ziyaret edebiliriz... Arayınız... DOĞUŞ - 06 24 53 23 66
21 yıllık serüven
Bağımsız bir çizgi, taraflı bir anlayış:
Doğuş’un doğuşu...
2
Yıl 1999, 10. sayı resepsiyonu 14 yıl boyunca gazetemizin Genel Yayın Müdürlüğünü yapmış olan ve daha sonra hem sağlık gerekçesiyle hem de geri dönüş planı çerçevesinde bu görevini Adnan Şahin’e devreden Zeynel Abidin Kılıç, Doğuş’un 250’nci sayıya ulaşması ve 20 yılını doldurması hasebiyle gazetemizin geçmişini değerlendirdi. Doğuş’u yeterince tanıdığınıza inanıyoruz ancak, yapılan bu söyleşiyle Doğuş’un, neden doğduğunu, hangi zorluklarla karşılaştığını, nerelerden nerelere geldiğini ve nerelere gideceğini daha net bir şekilde öğrenmiş olacaksınız.
D
oğuş’un doğuşu.... Neden böyle bir gazete? Olayları ve gelişmeleri, zamanlarına göre değerlendirirsek çözüm ve analiz noktasında sağlıklı bir sonuca ulaşabiliriz. Doğuş’un yayın hayatına başlayacağı yıllar, toplumumuzun böyle bir gazeteye ihtiyaç hissettiği yıllardı. Hollanda’da yaşayan insanlarımızın içerisinde bulundukları sorunların çözümü noktasında iyi niyetle yapılan çalışmalardan, atılan adımlardan, üretilen fikir ve projelerden istenilen neticeye ulaşılamadığını üzülerek müşahede ediyor, daha köklü önlemler alınması, daha somut projeler üretilmesi yolunda; her türlü kurum, kuruluş, camii, vakıf, dernek ve Sivil Toplum Kuruluşlarını bu anlamda, farklı zaman ve mekânlarda aktif göreve çağırıyorduk. Ancak çok fazla bir değişikliğin olmadığını, olamayacağını anlayınca, bu noktada “biz neler yapabiliriz?” sorusunu sormaya başladık. Doğuş, bu soruya cevap niteliği taşırcasına doğuverdi. Her hangi bir kurum ve kuruluşun, vakfın, hizmet ve çalışmalarına takoz koymak, etkisiz hâle getirmek değil; aksine, bu örgütler arasına köprü olmak amacına matuf bir hizmetti bizim yürüttüğümüz… Anadolu Vakfı kuruluyor… 98 yılının Eylül ayında başlayan dernekleşme sürecimiz, üç ay sonra Aralık ayında, resmî tüzük ve büronun kullanılır hâle gelmesiyle faal duruma getirilmişti. “Anadolu Eğitim-Kültür-Sanat Vakfı”, 50’ye yakın gönüllü insan tarafından kurulmuştu. İnsanlarımızın, içerisinde yaşadıkları toplumla olan münasebetlerini saygın, sağlıklı ve barışık bir zemine oturtmak, hak ve hukukumuzun çerçevesini doğru belirlemek, bilgi alışverişinde objektifliği yakalamak, niteliği artırmak Vakfın kuruluş amaçlarındandı. Bir diğer husus ise; insanımız, bedenen Hollanda’da olmasına rağmen, ruhu ve yüreği memleketindeydi. Kendi insanıyla arasına duvarlar örmüş, Türkiye’nin kirli siyasetini buraya taşımış, ilişkiler tamamen
dumura uğramıştı. Vakıf ve Doğuş, insanlarımız arasına örülen bu suni duvarları yıkmaya, bütün değerlerine sahip çıkarak, koruyarak, yaşatarak yönünü, içerisinde yaşadığı Hollanda’ya çevirmeye, ilişkileri sağlıklı bir zemine oturtmaya matuf bir kültür hazinesi olarak doğuverdi. Dede ile torun arasına uçurumlar açılıyordu. Birbirlerini anlamakta zorlanıyorlar ve nesiller gittikçe kayboluyordu. Doğuş, nesiller arasında köprü olan Türkçemizin, okunmasına, konuşulmasına ve yaşatılmasına zemin hazırlamış, vesile olmuştur. Kamplaşmaların önüne set çektik... Türkiye’nin 550 milletvekilinin adını tek etek bilen insanımız, yıllardır içerisinde yaşadığı ülkenin başbakanının adını dahi bilemiyordu. Kendine biçilen her elbiseyi giymek zorunda bırakılıyordu. Hakları gasp ediliyor, sesi çıkmıyor, ne verilirse ‘kabulüm’ diyordu. Bu gidişe Doğuş olarak ‘DUR’ dedik Doğuş’un, 16 yıllık geçmişi değerlendirildiğinde, bu amaca yönelik hizmetlerinin başarıya ulaştığını görürüz. Doğuş, Türkiye’nin bir mozaiği gibi hizmet verdi. Topluma hizmet götüren her kişi ve kuruma kapılarımız, sonuna kadar açılıverdi. Hiçbir komplekse kapılmadan toplumumuzun her katmanından insanın oluşturduğu bir platform gibi işlev üstlendi Toplumsal uzlaşının birbirimizi tanımanın, anlamanın, sevip, hoş görmenin yolları Doğuş’la açıldı. Aynı zamanlarda ve bizden sonra yayın hayatına başlayan onlarca gazete ve dergi, haklılığımızın bir ispatıydı. Bağımsız bir çizgi, taraflı bir anlayış İnsanlığın hayrı adına her görüşe sansürsüz yer verdik. Erdemli, yaşanılabilir bir dünyanın oluşumu için böyle ‘soylu’ girişimlere şiddetle ihtiyacımız vardı. “Ayrı inanıyor, ayrı yaşıyor, ayrı düşünüyor olsak bile birbirimize tahammül etmeli, hoş görmeli ve paylaşabilirlerimizi paylaşmalı, dünyayı yaşanılır kılmalıyız” dedik ve başardık.
“Halka hizmet, Hak’ka hizmettir” anlayışıyla hareket ettik. Ne birilerini inancından dolayı horladık, hakaret ettik, ne de düşüncesinden ötürü birilerini suçladık. Karalama, çamur atma, iftira, yalan ve dolanla alsa işimiz olmadı. Makam, şöhret maddî menfaat gibi geçici dünyevi kaygılar bizleri yönlendiremedi, idealimizin önüne ipotek koyamadı. Parti, hizip ideoloji saplantısı ve taassubu çizdiğimiz aydınlık yolu karartamadı. Doğuş, bu düsturları ölçü kabul eden, dürüstlüğü temel hedef tayin eden bir anlayışla, kullandığımız dilden anlayabilen her düşünce ve inanç sahibine aynı gaye ile sunulan bir insanlık ve kültür hizmet olarak 250. sayısına ulaşmıştır. Doğuş, kamplaştırılan, potansiyel suçlu ilan edilen, aralarına kalın duvarlar örülen insanlar arasında bir köprü vazifesi görmüştür, bir gönül bağı oluşturmuştur.
Yaşadığımız ülkeye dair... Sloganımızı, ‘Sevgiye, Dostluğa, Aydınlık ve Özgürlüğe Doğuş’ olarak koyduk ve bu mefhumlara hep sahip çıktık. Doğuş, içerisinde kendinden bir şeyler bulanların, yolu sevgiden, dostluktan, doğruluktan, aydınlıktan, özgürlükten, barıştan, adaletten geçenlerin gazetesi oldu. Yolumuzun buluştuğu, kesiştiği herkese aynı anlayışla hizmet götürdük. İnsanlara verilen bu karşılıksız hizmeti, Allah’a ulaşan ibadet bildik. Tarihsel gelişmeler... 1998 Eylülünde bir yönetim oluşturuldu. Yönetim, bazı değişiklikler olsa da, Zeynel Abidin Kılıç, Sami Oğuz, Çelebi Sarıbek, Yusuf Türkmen, Osman Turan, Ahmet Şengönül, Ünal Fırat, Kasım Samutoğlu, Ömer Atıf, Abdulkerim Sağcan, Ali Köksoy, Ali Yazgan, gibi isimlerden oluşuyordu. Herkese, vasıflarına uygun bir görev verilmişti. Önce gazeteye bir isim, bir yer ve resmî tüzük hazırlanması için kolları sıvanıldı 3 ay içerisinde tüzük hazırlandı, Rotterdam’da, Putselaan 236 numaralı iki katlı
hayat 17
het leven
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
O'nun adı Doğuş...
250. sayı ile merhaba
Yıl 2007, 100. sayı resepsiyonu ve ilk sayı bir ev, yazıhane olarak kiralandı ve çalışmalara orada başlanıldı. Gazetenin ilk sayısına kadar olan süreçte, tam kadro çalışıldı. Arkadaşlardan bazıları işleri nedeniyle aramızdan ayrıldılar. Aynı günlerde aramıza, Kasım Samutoğlu ve Ahmet Sarıkuş katıldılar. Birkaç sayı sonrasında Ahmet Sarıkuş ayrıldı. 2001’de Ercan Kuzu, 2005’de Ahmet Demirhan’ı Doğuş ailesine kattık. Daha sonra bu iki gönül dostuna da, işleri nedeniyle yol verdik. Büyük emekleri olan bütün gönül dostlarımızla Doğuş bugünkü hâle getirildi. Büyük bir fedakârlık örneği sergilendi, geceler gündüzlere katıldı, imkânsızlıklarla boğuşuldu Doğuş 250’nci sayıyla buluştu. Çekilen çileyi, yaşanan zorlukları
ifade etmeye kelimelerin gücü kifayet etmez. Yaşanan bu süreci, “delilik” olarak adlandıran pek çok dosta rastladık... Biz, bizim için kullanılan bu isimlendirmeden son derece memnunuz... Faydalı olmak, hizmet etme için ‘Deli olmak’ lazımmış... Günümüzde ‘deli’lere ne çok da ihtiyacımız var!.. Dünden bugüne Doğuş... 15 Aralık 98’de Putselaan 236 numaralı bir büroda hizmete başladık. 2001-2006 arası Putsebocht 16 adresinde hizmet verdik. 2006’dan beri de Strevelsweg 700 adresinde hizmetimizi sürdürüyoruz. 15 Ocak 1999’da her şeyi hazır hâle getirdik. 01 Şubat 1999 Pazartesi
günü, doğum günümde “Umut Serüveni” başlıklı göçün 40. yılını işleyen dosya konulu ilk sayıyı çıkardık. 16 sayfadan oluşan bu sayıda yazar olarak, Kadir Canatan, Seyfi Özgüzel, Tevfik Büyükaşık, Erkam Eminoğlu ve Zeynel Abidin Kılıç, Bayram Altıntaş, Ekrem Karadeniz, Bahri Bulut, vardı. İlk sayımızda, ilk kez meclise giren Nebahat Albayrak ve Rotterdam Başkonsolosu Erkut Onart Bey’le söyleşi yapılmıştı. Daha ilk sayımızda gündem oluşturmuştuk. Tevfik Büyükaşık’ın kaleme aldığı yazı, Feyenoord semt belediyesinin günlük yönetiminin gündemine taşındı ve işlenen konu günlerce tartışıldı. Bakan Verdonk’un icraatlarını
en keskin bir dille eleştirdiğimiz sayımızın, Verdonk tarafından toplanılmak istendiğini hatırlatarak; Doğuş’un gücünün hangi noktalara geldiğinin ve kimselere diyet borcu olmadığının bilinmesini isteriz. Bizi diğerlerinden ayıran en önemli özellik; haksızlığın karşısında kalkan olmak, gönlümüzü ve gazetemizin sayfalarını insan olan herkese açmaktı. Bu, 20 yıllık ve 250 sayılık bir geçmişle denenmiş, ispatlanmış, onaylanmıştır. Taklit edildik, taklitçi olmadık Daha ilk sayımızla başlayan ‘aylık dosya’ bölümümüz başta olmak üzere, gazetemizin içeriği istisnasız bütün basın tarafından aynen taklit edildi. Bu sevindirici ve onur verici bir durumdu, zira halkımıza
bomboş bir gazete sunulmuyordu artık. 2007-2009 yılları arasında gazetemizi 2 haftalık periyotla yayımladık. Yaklaşık 3 yıl boyunca Zuid-Holland ve NoordHolland adlı iki bölgesel gazete çıkarttık. Doğuş âdeta bir okul gibi işlev gördü ve onlarca insanımızın eğitilmesine zemin hazırladı. Seçkin okur kitlemiz var... Saygıdeğer okurumuz, bizleri, ilginizle, sevginizle, desteğinizle bağrınıza bastınız ve bugünlere getirdiniz. Bu gönül birliğini sürdürmek, ilginize layık olmak için en güzelini sunabilmenin gayreti içerisinde olduk. Yanlışlarımızda bizleri uyardınız, güzelliklerde takdir ederek cesaretlendirdiniz. Tavsiye ve fikirlerinizle önümüze aydınlık bir yol çizdiniz. Bu kutlu yolda yürürken hep yanımızda oldunuz. Hepinizi tebrik ediyor, kalbi şükranlarımızı sunuyorum. Bizimle bu yolda yürüyen bütün gönüldaşlara teşekkürler... Pek çok yazar ve bölüm editörümüzle, daha ilk sayıda başladı fikir, gönül, eylem birliğimiz ve bugüne kadar aynı inanç birliği içerisinde de sürdürüldü. Hepsini tek tek minnet ve şükranla anıyor, sevgi ve sayıyla selamlıyorum. Ayrıca, Kadir Canatan, Havva Koç, Havva Setenay İlhan, Adnan Şahin, Osman Şahin, Mehmet Akbulut, Mücahit Batman, Eren Sağdıç, Ali Odabaşı, Mehmet Ali Topcu, Ali Köksoy, Osman Akın, Mustafa Açıkgöz, Mustafa Oğuz, Hasan Öztürk, Emir Osman Öztürk, Muammer Bostancı, Mustafa Bilgiç, Nurettin Özel, Ayhan Bulut, Avni Yörük, İmdat Soner, Yücel Özer, Hamza Gök ve adını sayamadığımız -dünden bugüneonlarca gönül dostuna Doğuş’a verdikleri emek ve katkılardan dolayı yürekten sevgi, saygı, selam ve şükranlar.
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını diliyoruz... Bütçenizi düşünerek hazırlanan BAYRAM özel kampanyamızdan mutlaka yararlanın! Marketlerimize uğramanız menfaatinizedir...
YENİ TALİHLİMİZ... SİZ DE OLABİLİRSİNİZ!
We hebben weer nieuwe winnaars Regelmatig verloten wij leuke cadeaus aan willekeurige klanten die boodschappen komen doen bij een van onze vestigingen of online bestellen. Kom uw boodschappen doen of bestel gemakkelijk online en wie weet wint u volgende keer.
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
04 cemiyet 18 samenleving
Mehmet Erdoğan:
“Bir okul mesabesinde olan bu kutlu ayın bizlere öğreteceği çok şey olmalı. Nefis terbiye ve tezkiyesinin yapıldığı, eş-dost, komşu ve akrabalarla olan ilişkilerin en saygın dereceye çıkarıldığı, aile bağlarının güçlendirildiği bir hâle getirilmesi lazım”
İftarda, Rotterdam Muavin Konsolosu Mustafa Ünal, IGMG Genel Sekreter Yardımcısı Murat Gümüş, Kuzey Hollanda Millî Görüş Başkanı Oktay Dalmaz, IUA Rektörü Bahaeddin Budak, Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Ahmet Akgündüz, IOT Başkanı Zeki Baran, HOTİAD Başkan Yardımcısı İlhan Döne, Benim Sigortam Müdürü Mehmet Keskin, Raşit Bal, Saadet Hollanda temsilciliğinden Ahmet Şengönül, Çelebi Sarıbek, Hasene Hollanda Sorumlusu Mehmet Yaramış, ve daha bir çok kurum kuruluş, esnaf, iş adamı dernek temsilcisi ve cemiyet başkanları hazır bulundular.
“Bayramlar, cemaat hâlinde, ümmet olarak yaşamanın, birlikte şükretmenin, birbirine iyilikler dilemenin vaktidir”
Kısa adı NIF olan Hollanda İslam Federasyonu, Schiedam Yıldız Eğitim Vakfı salonunda verdiği iftarla çok sayıda STK temsilcisi ve teşkilat mensubunu bir araya getirdi
P
rogramda, selamlama konuşması yapan NIF Başkanı Mehmet Erdoğan özetle şunları söyledi: “Değerli hazirun, duaların kabul olduğu şu saatler hürmetine Rabbim, ümmetin yapmış olduğu ibadetleri kabul etsin ve bu mübarek ayı, ümmetin kurtuluşuna vesile kılsın. Peygamber Efendimizin ifadesiyle “Başı rahmet ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş” olan bu kutlu ayın üzerimize yağdırdığı sevinci hep beraber yaşamaktayız. Bir okul mesabesinde olan bu kutlu ayın bizlere öğreteceği çok şey olmalı. Nefis terbiye ve tezkiyesinin yapıldığı, eş-dost, komşu ve akrabalarla olan ilişkilerin en
saygın dereceye çıkarıldığı, aile bağlarının güçlendirildiği bir hâle getirilmesi lazım. Özellikle bu ayda dünya mazlum ve mağdurlarının her halükarda dualarımızla, maddi yardımlarımızla yanlarında olmamız gerekir.” Rotterdam Muavin Konsolosu Mustafa Ünal da yaptığı konuşmada şunlara değindi: “Ramazan ayı, inancımız açısından mukaddes olduğu gibi insani değer ve duyguların da yeniden hayat bulması açısından bizler için özel ve hayli önemlidir. Dostluğu, yardımlaşmayı, konukseverliği, komşuluğu ve nihayet paylaşmayı daha yoğun olarak yaşarız.
Yaşamakta olduğumuz rahmet, bereket, merhamet ve bağışlanma ayı olan mübarek Ramazan’ın, her şeyden önce çok ihtiyacımız olan barış ve huzura vesile olmasını diliyorum. Hollanda İslam Federasyonu, Hollanda’daki insanlarımızın haklarının korunmasında, dinî ihtiyaçlarının karşılanmasında ve içerisinde bulunduğu toplumla uyum içerisinde mutlu ve huzurlu yaşamaları noktasında yıllardır önemli görevler üstlenmiş ve bunu da başarıyla sürdürmüştür.” Program, ramazan ile alakalı düşüncelerini öğrenmek için katılımcılara verilen sözün ardından iftar yemeği ile sona erdi. ◄◄
mozaïek
mozaik 19
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Ramazan’da iftar sofraları...
Bütün dünyada olduğu gibi Hollanda genelinde de düzenlenen iftar sofraları, kardeşliğin ve dayanışmanın tesisine vesile olurken, Müslüman ve gayrimüslim toplumu bir araya getirdi. İşte, dostlarımızla kucaklaşmamıza vesile olan o manevî atmosferlerden kesitler...
ROTTERDAM İSLAM ÜNİVERSİTESİ IUR Rektörü Prof. Akgündüz: “Bu tür etkinlikler İslam’ın doğru anlatılmasında önemli yere sahip” Rotterdam İslam Üniversitesi’nce geleneksel olarak düzenlenen iftar yemeğinde farklı etnik kökenden Müslümanlar ile Hollandalılar bir araya geldi. IUR Rektörü Prof. Ahmet Akgündüz, Ramazan vesilesiyle farklı kültürlerden insanların buluşmasının memnuniyet verici olduğunu söyledi.
KUZEY HOLLANDA MİLLÎ GÖRÜŞ KHMG Başkanı Oktay Dalmaz: ““Yaşadığımız ülkelerde varlığımızın devamı teşkilat olmaya bağlıdır.” Kuzey Hollanda Millî Görüş iftar sofrası her kesimden insanı bir araya getirdi Kuzey Hollanda Milli Görüş, geleneksel olarak düzenlediği iftarda T.C Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan, Muavin Konsolos Akın Özden, HASENE Yardım Kuruluşu Genel Başkanı Mesud Gülbahar, MÜSİAD Amsterdam Başkanı Ümit Akbulut, Doğu Türkistan Uygur Türkleri Hollanda Vakfı Başkanı Abdurrahman Abdullah, Müslüman kuruluşlarının yanı sıra Güney Hollanda Millî Görüş Başkanı Mehmet Erdoğan, UID Amsterdam yönetimi, Türkevi Başkanı Veyis Güngör, Hasene Hollanda Başkanı Mehmet Yaramış, Denk Partisi Avrupa parlamentosu adayı Ayhan Tonca ve Denk Partisi meclis üyeleri katıldı. Rhone Düğün Salonu’nda düzenlenen iftar programı, Kuzey Hollanda İrşad Başkanı Ali Kartal’ın Kur‘an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Kuzey Hollanda Millî Görüş Başkanı Oktay Dalmaz, yaptığı açılış konuşmasında ramazan ayının Allah’ın rahmet kapılarını açtığı, birlik ve beraberliğin hat safhaya ulaştığı, kardeşlik, dostluk, sevgi ve saygının güçlendiği bir ay olduğunu ifade etti.
AV. DOĞU TÜRKİSTAN EĞİTİM VAKFI Avrupa Doğu Türkistan Eğitim Vakfı’nın organize ettiği geleneksel iftar programına, Türkiye Cumhuriyeti Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan, Denk Partisi Genel Başkanı Selçuk Öztürk Lahey Din Hizmetleri Müşavir vekili Dr. Ali Parlak, Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatı Genel Başkanı Oktay Dalmaz, NIF Teşkilatı Genel Başkanı Mehmet Erdoğan, T.C. Deventer Ataşesi Mustafa Yeşilorman, Hollanda UİD Genel Başkanı Turan Atmaca, TICF Genel Başkanı Ömer Altay ve Vakıf Başkanı Abdurrahman Abdullah ile vakıf yöneticileri katıldılar.
ULUSLARARASI DEMOKRATLAR BİRLİĞİ Uluslararası Demokratlar Birliği’nin (UID) düzenlediği iftar programına, Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, UID Genel Başkanı Bülent Bilgi, UID Hollanda Başkanı Turan Atmaca, UID Hollanda BYK ve BKYK üyeleri, UID Gençlik Kolları Başkanı Metehan Çapacı, MYK üyesi Mustafa Aslan ve MKYK üyeleri Abdullah Ören ve Kenan Aslan katıldılar. Programda, UID Hollanda Gençlik Kolları ev sahibi olarak misafirleri kapıda karşıldılar ve en güzel bir şekilde ağırladılar.
AMSTERDAM CAMİLER PLATFORMU Amsterdam Camiiler Platformu geleneksel hâle getirdiği iftar programının 9. sunu gerçekleştirdi. Toplu düzenlenen İftar yemeği toplumun tüm kesimlerini bir araya getirdi. İftar yemeğine, T.C Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan, T.C. Amsterdam Muavin Konsolos Akın Özden, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Ali Parlak, Denk Partisi’nin adayı olan Ayhan Tonca, Hollanda Türk Federasyon Genel Sekreter Erim Uğurlu ve Muhasip Sadettin Şimşek, Amsterdam Camileri Platformunu oluşturan Mescid-i Aksa Camii, Ulu Camii/Tükem, Nizam-ı Âlem Süleymaniye Camii ve Kümbet Camii ile birlikte Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Kümbet Camii din görevlisi Bircan Yücel’in sunduğu iftar programı Süleymaniye Camii din görevlisi Yavuz Bahadır’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Ulu Camii din görevlisi Fazlı Al, Manevi değerleri yaşatmak ve Ramazanı şerifin ehemmiyetiyle ilgili sohbet yaptı, daha sonra Mescid- i Aksa din görevlisi Bayram Yördem’in okuduğu kaside ve ilahilerle program devam etti. Amsterdam Camileri Platformu Başkanı Mustafa Uslu, davetlileri selâmladıktan sonra şunları söyledi: “Rahmet iklimini doya doya yaşadığımız Ramazan ayındayız Yüce Allah Al-i İmran Suresi, 103 ayetinde: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın” diyor. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bizleri şöyle tarif ediyor: “Bir mümin, diğer bir mümin için âdeta birbirini destekleyen bir binanın tuğlaları gibidir, efendimiz bizlere bir ve beraber olmanın önemini bildirmiştir. Yaklaşık 50 yıl önce Hollanda’ya gelen Türkler umutlarını, ideallerini yanlarında getirdiler ve bir taraftan geçimlerini sağlamaya çalışırken bir taraftan da zaman ilerledikçe binalar alıp camiler inşa ettiler. Bugünün kıymetini bilmemiz ve şükretmemiz için geçmişe bakmamız gerekiyor. Birlik ve beraberliğimize katkıda bulunan herkese, iftar sofrasına teşrif eden bütün dostlara teşekkür ediyorum”
TÜRK HAVA YOLLARI HOLLANDA Türk Hava Yolları Amsterdam Müdürlüğü her yıl olduğu gibi bu yıl da iftar programında bir çok STK temsilcisi, acenteler ve medya mensuplarını bir araya getirdi. Amsterdam’da Corendon Hotel’de gerçekleşen iftar programına Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Saban Dişli, Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz, Deventer Başkonsolosu Tuna Yücel Modrak ve Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan da katıldı. Misafirleri kapıda karşılayan THY Hollanda Müdürü Cengiz İnceosman davetlilere katılımlarından dolayı teşekkür etti. THY Amsterdam Müdürü Cengiz İnceosman “THY olarak 4 geniş gövdeli uçağımız ile uçuyoruz. Bunlardan biri de 350 kişilik 777 uçağımız Bununla mart ayı sonu başladık. Yaz dönemi için 787 tipi uçaklarımız Hollanda uçuşlarımıza katılacak. Seneye de kısmet olursa A350’lerimiz gelecek; filomuz ve uçuş hatlarımız büyüyor. Bu gün bizim için özel ve güzel bir gün, çünkü büyük bir tur operatörü ile büyük bir anlaşma yaptık. Yılbaşından bu zamana dek olan Türkiye uçuşlarımız büyüyor ve gelişiyor. Biz vatandaşlarımıza sürekli erken bilet almalarını tavsiye ediyoruz. Eğer vatandaşlarımız erken bilet alımış olsalar % 50’lere varan ucuzlukta yüksek sezon biletlerini almış olacaklar. Bu yıl hac ve bayramı da ekledik mi izin sezonunda uçaklarımız oldukça yoğun olacaklar. Eğer vatandaşlarımız bilet alımını son dakika uçuşlarına bırakırlarsa maalesef yüksek fiyatlar ödemek durumunda kalacaklar.” dedi.
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
04 spotlar 20 spotlight
Girişimcilerimizden bayram mesajları...
Saygıdeğer okurlarımız, bu sayfada yayımlanmasını istediğiniz, hem kendi fotoğraflarınızı, hem de ilginç bulduğunuz fotoğrafları yorumlarınızla birlikte paylaşabilirsiniz... Bekliyoruz...
Hayırlara vesile olsun!..
Güzellikler olsun!
Mutlu bayramlar diliyoruz!
Sofranız afiyetli, paranız bereketli, kararlarınız isabetli, yuvanız muhabbetli, Kalbiniz merhametli, bedeniniz sıhhatli, yüzünüz mutlu, bayramınız kutlu olsun. Yılmaz Finans adına, Metin Yılmaz
Yüreklerde bir esinti ve barış paylaşımına en sıcak merhabadır bayramlar. Bayramınız kutlu olsun… SOFA BED, Abddurrahman Yazır
Hayat yaşamayı, vefa hatırlamayı, dostluk paylaşmayı, özel günler ise hatırlamayı bilenler için vardır. Ramazan Bayramı’nız mübarek olsun. Soytekin Advocaten adına, Meral Soytekin
Balcı Reizen, Cavit Balcı
TURNED, İlhan Döne
De Optiek adına, Gökhan Yıldız, Özcan Mert
Bayramınız mübarek olsun!
Hayırlı bayramlar!
Adil bir dünyanın inşasına vesile olsun!
Gönüller merhamete doysun!
Huzurlu bayramlar
Açlar doysun, dualar kabul olsun
Dünya’da ve ahirette hakiki bayramları yapabilmek temennisiyle Ramazan Bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim. Hikmet Gürcüoğlu Koç Et Mamulleri adına
Ramazan Bayramınızı kutlar, hayırlı günlerin haberci olmasını dilerim... Silifke sütürünleri, Behzat Eren
Ramazan Bayramı’nın ulusumuzun diriliğine, mazlumların kurtuluşuna, insanlığın huzur, barış ve hidayetine vesile olmasını dileriz. Letsel Advies, Ethem Emre, Ali Durmuş
İnsanlığın kurtuluşuna vesile olsun!..
Umudunuz kaybolmasın
Sevgiye, dostluğa kapılar aralansın!..
Ümmetin birlik ve beraberliğinin daim olması, kanın durması; sevgi, hoşgörü ve barışın hakim olması dileğiyle Ramazan Bayramı’nız mübarek olsun.Şahan Market-Zekeriya Şahan
En kötü gününüz Bayram’daki gibi güzel olsun. Bayramınız kutlu olsun. SIPOR, Cihan Gerdan
Rabbim nefsimize celaliyle, kalbimize cemaliyle, hayatımıza hikmetiyle, hatalarımıza rahmetiyle, mahşerde Muhammediyle yardım etsin. Bayramınız mübarek olsun. Hüseyin Kılınç
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Pusula
ahmethulya@live.nl
Ahmet Yıldırım
Terazi kayıp mı oldu?
E
ski Mısır mitolojisine göre, terazi kalp ağırlığını ölçmek için kullanılırmış. 7000 yıl önce Babılonlar (şimdiki İran ve Irak arasındaki bölge), yani Fırat ve Dicle arasındaki bölgede kullandığı da belirtilmiştir. Zira Babıloncular ağırlık ölçmek için bu terazi mekanizmasını bulmuşlardı. Mısır’dan sonra, Yunan ve Roma İmparatorluğu’nda da simge hâline gelen, gözü kapalı/bağlı bir kadının terazi tutması, şu ana kadar hep aklılarda kalan ve bilinen bir simge olmuştur. Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, bu adalet veya hukuk simgesine rastlayabilirsiniz. Simge güzel olmasına güzel, ama bir de hayat da nasıl uygulandığına bakın.
Bir simge hangi hâllerden hâllere sokuluyor; güç kavgasında bu simge de ezilip kalıyor âdeta, eriyen demir gibi. Dünya tarihinde bir çok olumlu örnek olmasına rağmen, şimdiki modern çağımızda, bu terazi yeterince kullanılmıyor veya gerekte duyulmuyor herhâlde. Dünya savaşlarından sonra adaletin önüne güç, para geçti. Kimin kime gücü yetiyorsa, hükmediyor, kanunları yazıyor kendi etrafından dolanımlıca. Eski dünya nerde, modern dünya nerde kaldı görüyor musunuz? “Adalet denilince boynumuz kıldan ince” sözleri sadece sözlüklerde kalıverdi. Çıkarcılık, rant etme, network geliştirmek, yatırımları bir türlü donatılması veya geleceğe yatırım sevdası, adalet ve hukuk terazisini çoktan aradan çıkarmış bile. “Justitia”, yani teraziyi tutan kadının adı, sadece güzel bir sembol olarak kaldı… hatırlansın bir gün diye!
Mesajı yaşayarak vermek
panorama 21 uitzicht
doğuş aylık gazete/maandblad
H
Veya şöyle de söyleyebilirim: Terazi müzeye kaldırıldı ve ebediyen konuldu; ziyaret günlerinde gidip bakarız, zaman geçiririz, oyalanırken gözümüz önüne gelir de belki “vay be, eskiden neler de varmış” demek için! Postmodern dünyamızda, terazinin yerine, para sayma makinesi giriverdi. Artık Dolarlarla, Avrolarla, Sterlinlerle, Liralarla tartıyoruz ölçüyü.
narak, dengeyi ‘hile ağırlığı katarak’ bozmak isteyenler vardı. Bu terazinin dengesiyle oynamak isteyenler hep olmuştur. Aslında önemli olan ne biliyor musunuz bu hayatta? Eski Mısırlıların kullandığı veya amaçladığı gibi, kalbinize, vicdanınıza dengeyi veya teraziyi koyabilir misiniz? Ekonomik terazi, maneviyatı ağır mı bastı ne?!
Gençlik yıllarımda aklımda kalan ve bilhassa Türkiye’de çok kullanılan bu tip teraziyi hatırlıyor musunuz?
Galiba buldum… İşte gerçek terazi bu olmuş artık! Terazi yer değiştirmiş de haberimiz bile yok!
Burada da ürün satışlarında “kâr” elde etmek için, terazi kabının altına siyah sakız veya yapışkanlar kulla-
Ramazan bayramınızı içtenlikle kutlarım.
◄◄
“Bütün gün oruçlu olduğun ve aç kaldığın için kendini daha çok ibadete vermek ve imanın artması çok hoşuma gidiyor”
Hidayete kavuşanlar için iftar düzenlendi ollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) bağlı Ulu Camii yönetimi tarafından, sonradan Müslüman olanlar için özel iftar programı gerçekleşti-
rildi. Hollanda’nın Utrecht kentinde, sonradan İslamiyeti seçenler için verilen iftar öncesinde düzenlenen interaktif sohbette, Ramazan ayında yaşanan tecrübeler paylaşıldı. Ramazandan 3 gün önce Müslüman olan 18 yaşındaki Polonyalı Borys Matulnski, “Bu sene ilk defa Müslüman olarak oruç tuttum. Müslüman olmadan, geçen sene annem ve babam 3 yıl önce Müslüman olduğundan dolayı onlarla beraber ben de oruç tuttum.” dedi. Müslüman olmadan önce arayış içerisinde olduğunu ve araştırma yaptığını belirten Ma-
tulnski, “Geçen sene oruç tuttuğumda aslında kendimi daha çok Hristiyan yerine Müslüman hissediyordum. Çünkü İslam’da her şey daha mantıklı geliyordu.” ifadesini kullandı. Borys Matulnski, böyle bir organizasyon yapılmasının çok güzel olduğunu ifade ederek, Ramazan ayının maneviyat ağırlıklı olması ve Müslümanların tövbe ederek daha çok ibadetle uğraşmasının ilgisini çektiğini dile getirdi. Geçen yıl Ağustos ayında Müslüman olan Zakaria Van Meel de sonradan Müslüman olanların genelde iftarlarda yalnızlık hissettiklerini ve bu yüzden böyle bir iftarın organize edilmesinin çok güzel olduğunu söyledi. Van Meel, “Müslüman olmadan önce iki kez Ramazanda oruç tuttum. Fakat bu sene tuttu-
ğum oruç, bu sefer camiye gittiğim ve ibadet yaptığım için öncekilere göre daha kolay geçiyor. Bütün gün oruçlu olduğun ve aç kaldığın için kendini daha çok ibadete vermek ve imanın artması benim çok hoşuma gidiyor.” diye konuştu.
Ulu Cami Başkanı Yücel Aydemir ise bu iftarın başarılı olması halinde her yıl yapmayı planladıklarını ve bu şekilde bir nebze de olsa yalnız iftar yapanların yalnızlığını gidermek istediklerini kaydederek, iftara katılan herkese teşekkür etti. ◄◄
Lisan, konuşma, kekeleme ve iletişim sorununuz varsa...
Teşhis ve tedavisi bizde!
Ramazan Bayramı’nızı kutlar, esenlikler dileriz. Türk yaşlıların bu tür sorunları için de tedavi yöntemlerimiz var
Ayşenur Oğuz Logopedist Logopediepraktijk Rabia Telefonnummer: 06-87013119 Web: www.logopedierabia.nl E-mail: info@logopedierabia.nl Adres: Van Lennepstraat 17 Rotterdam
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
04 haber 26 22 nieuws
İbrahim Uyar:
“MÜSİAD tam 29 yıl önce yani 1990 yılında bir avuç iş adamımın bir araya gelerek kurduğu ve günümüzde 29 yılda 94 ülkede 224 şube 11 bin üye ve 60 bin şirketi temsil eden Türkiye’nin en yaygın bir STK’sı hâline geldik.”
Hollanda MÜSİAD, tek çatı altında iftar verdi
MÜSİAD Hollanda’nın, Amsterdam, Rotterdam ve Utrecht Bölge Başkanları Badhoevedorp’da bulunan Corendon Village Hotel’de bir çatı altında hayli kalabalık bir davetlinin katıldığı zengin bir iftar yemeği verdiler.
İ
ftara T.C. Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan, THY Genel Müdürü Cengiz İnceosman MÜSİAD Türkiye Dış ilişkiler Başkanı İbrahim Uyar, DENK Partisi Avrupa Parlamentosu adayı Ayhan Tonca, EdelStal Group CEO’su ve NETUBA üyesi Ertan Torunoğulları, MÜSİAD Rotterdam Başkanı Mustafa Duyar, MÜSİAD Amsterdam Başkanı Ümit Akbulut MÜSİAD Utrecht Başkanı Ali Köklü ve daha pek çok saygın davetli hazır bulundular. Kur’an’ı Kerim tilaveti ile başlayan programda kısa selamlama konuşmaları yapıldı. Konuşmalardan önce MÜSİAD hakkında kısa bilgiler aktarıldı. 1990 yılında kurulan MÜSİAD’ın şu an 224 şubesinin onlara bağlı 60 bin işletmenin ve bu işletmelerde toplam 1 milyon 600 bin kişinin istihdam edildiği ve bu hâliyle MÜSİAD’ın dünyanın en büyük Sivil Toplum Kuruluşu olduğu belirtildi. BİRLİK İÇİNDE OLDUĞUMUZ MÜDDETÇE GÜÇLENECEĞİZ Selamlama konuşması için kürsüye gelen Rotterdam MÜSİAD Başkanı Mustafa Duyar yaptığı kısa konuşmada misafirlere hoş geldiniz dedikten sonra üç başkanın ortak çalışmasıyla meydana gelen bu birliktelikten son derece mutlu
olduğunu dile getirdi. Herkesin Kadir Gecesi’ni şimdiden kutlayarak hayırlı bayramlar dileyen Duyar, Ramazanın her bireyin kendisiyle yüzleştiği ve kendisini yenilediği, iş dünyasını düzenlediği, temizlediği ve her yıl insanlığı daha iyiye taşımak için gelen bereketli bir ay olduğunu dile getirdi. Duyar sözlerini şöyle sürdürdü “Ramazan sevgidir, samimiyettir, paylaşmaktır. Unutmayalım ki, birlik beraberlik içerisinde olduğumuz müddetçe her geçen gün daha da güçleneceğiz. İşte bugün burada muhteşem bir kalabalıkla bunun bir örneğini görmekteyiz ve bunu mutlaka devam ettirmeliyiz.” diyerek sözlerini tamamladı. BAMBAŞKA BİR MÜSİAD YAPILANMASI İLE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ Daha sonra programa Türkiye’den katılan Dış ilişkiler Başkanı İbrahim Uyar kürsüye gelerek protokolü selamladıktan sonra şunları kaydetti: “MÜSİAD tam 29 yıl önce yani 1990 yılında bir avuç iş adamımın bir araya gelerek kurduğu ve günümüzde 29 yılda 94 ülkede 224 şube 11 bin üye ve 60 bin şirketi temsil eden Türkiye’nin en yaygın bir STK’sı hâline geldik. 4 Mayıs 2019 tarihinde cumhurbaşkanımızın da katılımıyla yeni genel merkezimizi açtık. Ve yeni genel merkezle birlikte yenilenme dedik, yeniden yapılanma ve tazelenme dedik ve bambaşka bir MÜSİAD yapılanması içerisine girdik. İnşallah daha çok proje ve stratejik çalışmalar yapacağız. Bunları önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin çok iyi olduğunu biliyoruz. Bizler MÜSİAD olarak ticaret diplomasisine önem veriyoruz. Siyasetle işimiz yok. Diplomatik ilişkilerimizin merkezine ticareti alarak bulunduğumuz ülkeye ve Türkiye’ye destek olmak istiyoruz.
Hollanda İle İlişkilerimizi Güçlendirmeye Devam Ediyoruz Daha sonra kürsüye gelen Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli yaptığı kısa selamlama konuşmasında şöyle konuştu: “Başı, bereket mağfiret ve inşallah cehennem azabından tamamen kurtulma periyoduna, son on gününe geldiğimiz Ramazan hepimize hayırlı olsun. Allah inşallah kadir gecesini ve nice bayramı nasip eder. Önemli bir süreçten geçtik. Türkiye Hollanda ilişkileri pozitif bir yönde ilerliyor. Toplumumuzun üstünde negatif, psikolojik bir baskı vardı, çok şükür bunlar yavaş yavaş giderilmeye başladı. Hollanda’da 25 bin iş adamımız var. MÜSİAD’ın bu sayıyı artıracağını ve tüm bu iş adamlarımıza talip olup bünyesinde birleştirip birlikte hareket etmeyi sağlayacağına inanıyorum. Hollanda ile Türkiye arasında ticari çalışmalar yapan NETUBA (Netherlands Turkish Business Association) adında bir başka önemli derneğimiz bulunmakta. Bunun da önümüzdeki süreçte
canlandırılacağını umuyorum. Türkiye’nin Hollanda’ya yatırımı 12 milyar doları bulmakta. Hollanda’nın Türkiye’ye yatırımı ise 24 milyar doları geçmiş bulunmakta. Ticaret hacmi 8 milyar doları geçmiş durumda. Turizm sektörünün duayeni sayılan bu otelin sahipleri de bilir ki (Corendon Village Hotel) 2018 yılında Türkiye’ye giden Hollandalı turistlerin sayısı 1 milyonu geçmişti. İnşallah bu yıl bu alanda yüzde 3540 civarında bir artış bekliyoruz. Yani hayatın her alanında ilişkilerimizi pozitif anlamda geliştiriyoruz. Bu ilişkileri karşılıklı ziyaretlerle pekiştireceğiz. 4 Temmuz tarihinde Hollanda Ticaret Bakanı iş adamları heyetiyle Türkiye’yi ziyaret edecek. 11 Kasım’da da Cumhurbaşkanımız Hollanda Başbakan Rutte’yi Türkiye’ye davet etti. Daha sonraki günlerde ise kültür, spor eğitim ve tarım alanlarında ilişkilerin güçlendirilmesi için ilgili bakanlıklar düzeyinde çalışmalar sürdürülecektir.”
Adnan Şahin- Badhoevedorp ◄◄
Tanıtım...
TESİAD Hollanda, medya ile iftarda buluştu
Kısa adı TESİAD olan Tüm Etkin Sanayici İş Adamları ve İş Kadınları Federasyonu, Hollanda’da görev yapan Türk basın mensuplarına iftar verdi. TESİAD Hollanda Temsilcisi iş adamı Fikret Gür, media ile birlikte gerçekleşen iftar yemeğinde yaptığı konuşmasında amaçlarının, Hollanda’da faaliyette olan medya mensupları ile tanışarak, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak olduğunu belirterek “Hollanda’da medyada faal olan arkadaşlarımız ile bir araya gelerek buradaki yapılacak olan çalışmalarımız hakkında hem fikir alışverişi yaptık hem de kuruluşumuzdan bu güne kadar olan Hollanda’daki faaliyetlerimizi medya mensupları ile paylaştık. Sağ olsun medyadaki arkadaşlarımızın çoğu iftar yemeğimize iştirak ederek bizlerle birlikte oldu.” dedi. TESİAD Hollanda olarak çalışmalara hızlı başladıklarını da belirten Gür “Çok kısa bir zaman içinde göreve gelmemize rağmen
yaptığımız ön çalışmalarda ilginin yüksek olduğunu gördük. Şuan imza aşamasına gelmiş bir anlaşmamız bir de ön görüşmesini tamamladığımız bir çalışmamız var.” dedi. İftar programına katılanlar arasında yer alan TESİAD’ın ilk Hollandalı üyesi RC INSPECTION GROUP Uluslararası Kalite Kontrol Şirketi Menajeri Celal Gür de yaptığı kısa konuşmada “TESİAD ile yaptığımız görüşmelerde sistemin bize de uygun olduğunu görünce ilk üye olma şansını biz ◄◄ elde ettik.” dedi
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
görüş 23 opienie
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Türkler sandığa küs...
H
Denk Partisi ilk defa katıldığı AP seçimlerinde parlamentoya üye gönderemedi...
Avrupa Parlamentosu seçimleri tamamlandı ollanda’da AP seçimlerini Timmermans kazandı, Wilders kaybetti
Hollanda’da Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerini, resmî olmayan sonuçlara göre 6 üye çıkaran, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans liderliğindeki İşçi Partisi (PvdA) kazandı, Geert Wilders liderliğindeki İslam ve yabancı karşıtı aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) ise 4 koltuğunu da kaybetti. •Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım arttı •Almanya’daki AP seçimlerinde kazanan Yeşiller Partisi oldu •AP seçimlerini Fransa’da aşırı sağcılar kazandı •Yunanistan erken seçime gidiyor •AP seçimlerini İtalya, Hırvatistan ve Slovenya’da sağcı partiler kazandı
çimlerini resmî olmayan sonuçlara göre, AP Türkiye Raportörü Kati Piri’nin 4. sıradan aday olduğu, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Timmermans liderliğinde 6 parlamento üyesi çıkaran PvdA kazandı. PvdA, 6 sandalye ile ilk sırada yer alırken Başbakan Mark Rutte liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) 4 üye çıkarmayı başardı. 2014 seçiminde 4 sandalye kazanan aşırı sağcı Geert Wilders’in liderliğindeki PVV ise bu kez parlamentoya üye gönderemeyerek en büyük kaybı yaşayan parti oldu. Ülkede mart ayındaki eyalet seçimlerinde en çok oyu alan aşırı sağcı Demokrasi için Forum Partisi (FvD) 3 sandalye elde etmeyi başardı. Yeşil Sol Partisinin (GL) 3 sandalye kazandığı seçimde hükümet ortakları “Demokratlar 66” 2 sandalye, Hristiyan Demokrat Parti (CDA) 4 sandalye kazandı. Diğer hükümet ortağı Hristiyan Birlik Partisi, seçime birlikte girdiği Reformcu Devlet Partisi (SGP) ile 2, Hayvanları Koruma Partisi (PvdD) ve 50+ Partisi de birer sandalye elde etti. Sosyalist Parti (SP) ise 2014 yılında elde ettiği 2 sandalyeyi de kaybetti.
Ülkede 23 Mayıs’ta yaklaşık 13 milyon seçmenin bulunduğu 16 partiden toplam 308 adayın, 26 sandalye için yarıştığı ve 6 Türk kökenli adayın da yer aldığı seçimlere katılım oranı, 2014 seçimlerindeki yüzde 37,3’ü geçerek yüzde 41,8 oldu. Sandıkların yüzde 98’inin sayıldığı AP se-
Hollanda’da üyelerinin çoğunluğunu Türk ve göçmenlerin oluşturduğu 2015’te kurulan Denk Partisi ise ilk defa katıldığı AP seçimlerinde parlamentoya üye gönderemedi. Seçimin resmî sonuçları 31 Mayıs’ta ilan edilecek.
Hollanda’daki AP seçimlerinde, resmî olmayan sonuçlara göre, seçimleri Timmermans liderliğindeki İşçi Partisi kazandı, Wilders liderliğindeki aşırı sağcı Özgürlük Partisi, en büyük kaybı yaşayan parti oldu.
Aaantal OpkomstLeden cijfers 6 3 4 3 0 4 2 1 0 2 1 0 26
1979: 1984: 1989: 1994: 1999: 2004: 2009: 2014: 2019:
58,12 50,88 47,48 35,69 30,02 39,26 36,75 37,3 41,8
Avrupa Parlamentosu’na Türk Kökenli 3 Aday, Milletvekili Seçildi Almanya’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türk kökenli İsmail Ertuğ, Engin Eroğlu ve Özlem Alev Demirel milletvekili seçildi. Almanya’da yüzde 61,4 katılımla gerçekleşen AP seçimlerine ilişkin geçici resmî sonuçlar açıklandı. Seçimlerde Almanya’da iktidarda bulunan CDU ile Sosyal Demokrat Parti (SPD), ağır oy kaybı yaşadı. Başbakan Angela Merkel’in partisi CDU, yüzde 7,5 oy kaybetmesine rağmen yüzde 22,6 ile birinci parti çıktı. AP’de sahip olduğu 29 sandalyeden 6’sını kaybeden CDU, gelecek 5 yıl Brüksel’de 23 milletvekiliyle temsil edilecek. CDU’nun Bavyera eyaletindeki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) de yüzde 6,3 oy alarak 6 milletvekili çıkardı. Böylelikle Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin toplam oyu 28,9 oldu. Haber: AA ◄◄ Ne olacak bu hâlimiz? Avrupa Parlamentosu seçimlerini geride bıraktık. Bu ülkede yaklaşık 250 bin Türkiye kökenli seçmen var. Bunların yüzde 25’i sandık başına gitti. Diğer yüzde 75’i ise ya evde oturdu ya da kahvehane veya derneklerde süründü durdu Dernek ve vakıflara değinmişken; Hollanda’da 1250 Türkiye kökenli dernek, kurum ve kuruluş var. “Peki bunlar ne yaptı ?” diye sorarsanız, onun cevabını siz biliyorsunuz. Buna cevap vermeme gerek yok. Suçu onda, bunda, DENK Partisinde aramak yerine, sandık başına gitmeyen seçmen, önce kendisini yargılasın. Aynanın karşısına geçsin ve kendine şu soruyu sorsun: “Sen üstüne düşen sorumluluğu ve görevi yerine getirdin mi?” Ben biliyorum getirmedin! Seçime katılım oranımız her şeyi ortaya koydu zaten. Eğer bu böyle devam ederse, 50 senedir konuştuk durduk; 50 sene daha konuşmaya devam ederiz. Herkese şimdiden HAYIRLI BAYRAMLAR... (Fatih Özyar)
Bayram mesajı...
Mazlumların bayrama ulaşması dilek ve duası ile
Mübarek Ramazan ayının manevî değer ve hazzını yaşayarak bir Ramazan Bayramına daha kavuşmuş bulunmaktayız. Bu Bayram Yüce Yaradan’a manen ve ruhen yaklaşmak için bir fırsattır. Bu Bayram aynı zamanda bütün sıkıntılardan uzaklaşabilmek, geleceğe umut ile bakabilmek, yardımlaşmak ve kucaklaşmak için de bir fırsattır. Bu fırsatları değerlendirebilmek ise kendi elimizdedir. Oruç gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan bir ibadettir. Kişi oruç tutmakla Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Ramazan, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Toplanan fitre, zekat ve bağışlar ile imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda yüzlerini güldürmektedir. Umut ediyorum ki, bu Bayram başta Hollanda’daki Türk toplumu olmak üzere, birlik ve beraberliğimize katkılar sağlasın. İftar sofralarında bir araya gelen toplumumuzun çeşitli temsilcileri, bu birlikteliklerini devam ettirsinler. Maalesef yapılan son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türk toplumu yine sınıfta kaldı. Ramazan’da yakalanan birliktelik devam ederse, bu büyük sorun da mutlaka gelecek seçimlerde çözülür. Bizler Bayramı kutlarken, birileri yine Bayram kutlayamamaktadırlar. Çin zulmü altındaki Doğu Türkistan asimilasyona kurban verilmeye devam etmektedir. Dünya kulağını tıkamış, gözlerini kapatmış, oraları hiç görmemekte. Yaradan inşallah başta o kadim Türk toprakları olmak üzere bütün mazlumlara da gerektiği gibi Bayramları tatmalarını nasip eder. Bu arada bu Ramazan ayı içerisinde 19 Mayıs’ın 100. yıldönümünü kutlamış olduk, Samsun’a çıkışın 100. yılı. Yaradan o çıkışa yön veren Ruh’u daim eylesin. Bayramınız mübarek olsun. Murat Gedik ◄◄ Hollanda Türk Federasyon Başkanı
Mekânlarınızın konfor ve sağlıkla buluştuğu yeni yüzü
www.cellotec.nl Tel: 0651235935
Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
04 cemiyet 24 samenleving
Ramazan’da iftar sofraları...
ÖZLENEN TABLO: MÜSLÜMAN GENÇLİK İFTARI “Gençlik İftarda Buluşuyor” çağrısyla, Rotterdam-Zuid’te bulunan 4 caminin Gençlik Teşkilatları, yönetici, üye ve sempatizanlarını bir iftar programında bir araya getirdi. 300 kişilik salonun tıka basa dolduğu iftar davetini, HDV Laleli Gençlik, HDV Anadolu Gençlik, HDV Gençlik Kocatepe ve Millî Görüş Teşkilatları bünyesinde hizmet veren Birlik Camii Gençlik Teşkilatı ortaklaşa olarak düzenlediler. Birlik Gençlik Teşkilatı Orta Öğretim Sorumlusu Emre Öztürk tarafından sunulan program, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. İlk konuşma, Hollanda İslam Federasyonu Gençlik Teşkilatı adına Necmettin Aydın’a verildi. Aydın konuşmasında, Peygamber Efendimizin ilk tebliği kabul edenler ve bu kutlu davayı omuzlayanların gençler olduğuna vurgu yaptı ve Efendimizin etrafında canı ve malıyla kümelenen gençlerin hayatlarından örnekler sundu. Ev sahibi olan Laleli Camii din görevlisi Sami Türkel de konuşmasında gençlerin içerisinde bulundukları ülkeye ve insanlarına karşı olan sorumluluklarını, görevlerini anlattı.
SAADET HOLLANDA ŞUBESİ Saadet Partisi Hollanda şubesi tarafından düzenlenen iftara, Türkiye Anadolu Gençlik Derneği Başkanı Salih Turhan, Avrupa Gençlik Derneği Başkanı Arif Şen katılarak birer konuşma gerçekleştirdiler. Saadet Hollanda ekibinin özel olarak ilgilendiği davette Başkan Bayram Başalan bir selamlama konuşması yaptı. Derneğin Avrupa yapılanmasının kimseye rakip ya da alternatif olmadığını ifade eden konuşmacılar, Avrupa’da camiye giden Müslüman gençliğin sayılarının yüzde 10’ları bile bulmadığını ifade ederek, bu gençliğin yeniden İslam’la buluşmaları için çalışmalar yürüteceklerini söylediler..
DENK PARTİSİ İFTARI ROTTERDAM ANADOLU CAMİİ İFTARI Rotterdam Zuid’te 30 yılı aşkındır hizmet veren Anadolu Camii, verdiği iftarla üye, cemaat ve bölge sakinlerini bir araya getirdi. Rotterdam Muavin Konsolos Mücahit Karagöz, HTİKDF Başkanı Ömer Altay, Camiler Platformu İsmail Güveç, semt polisleri, katılanlar arasındaydı. Misafirleri kapıda karşılayan Cami Başkanı Fehmi Karaaslan, katılımdan duyduğu memnuniyeti ifade etti. iftarda, kadınların çok daha yoğun olduğu gözlendi.
Denk Partisi tarafından Amsterdam’da düzenlenen iftar yemeğine başta parti yönetici ve üyeleri olmak üzere çok sayıda davetli katıldı. Yemek öncesi yapılan konuşmalarda Avrupa Parlamentosu seçimlerinin önemine vurgu yapıldı. Denk Partisi AP adayı Ayhan Tonca yaptığı konuşmada Avrupa’nın şekillenmesinde Avrupa Parlamentosu’nun gücü ve rolüne değindi. İyi bir sonuç alacaklarına olan inancını yineleyen parti yönetimi, herkesi duyarlı olmaya davet etti.
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
mozaïek
mozaik 25
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Ramazan’da iftar sofraları...
Bütün dünyada olduğu gibi Hollanda genelinde de düzenlenen iftar sofraları, kardeşliğin ve dayanışmanın tesisine vesile olurken, Müslüman ve gayrimüslim toplumu bir araya getirdi. İşte, dostlarımızla kucaklaşmamıza vesile olan o manevî atmosferlerden kesitler...
KARAMANLILAR VAKFI (HOKAF) Hollanda’da yaşayan Karamanlıların oluşturduğu kısa adı HOKAF olan Hollanda Karamanlılar Federasyonu tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen iftar programı bu yılda yoğun ilgi gördü. T.C Rotterdam Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Mustafa Ünal, Ticaret Ataşesi Tarık Gençosmanoğlu, Denk Partisi Milletvekili Selçuk Öztürk, STK Temsilcileri, iş insanları, basın mensupları ve Karamanlılar katıldı. HOKAF Başkanı Mustafa Duyar yaptığı açılış konuşmasında, “Ramazan ikram ve cömertlik ayıdır. Tefekkür ve zikir ayıdır. Kişi bu mübarek ayda kendisini sorguya çeker. Mübarek ramazan ayında inşallah tuttuğumuz oruçları ve yaptığımız duaları kabul eder ve üzerimizden mağfiretini esirgemez.” dedi. Muavin Konsolos Mustafa Ünal şunları söyledi: “Ramazan ayı inancımız bakımından mukaddes bir ay olduğu gibi, insani değerleri ve duyguları hatırlamaya vesile olan bir aydır. Dostluğu, yardımlaşmayı, iyilikseverliği, komşuluğu, konuk severliği ve paylaşmayı daha yoğun hisseder ve yaşarız. Mübarek Ramazan ayının her şeyden çok ihtiyacımız olan barış ve huzura vesile olmasını diliyorum.” Denk Partisi’nden Ayhan Tonca da kısa bir konuşma yaptı. Okunan ezan ile iftarlar açıldı ve gecenin ilerleyen saatlerine kadar çaylar eşliğinde sohbetler edildi.
BEYAZAY DERNEĞİ Beyaz Ay Derneği Hollanda şubesi tarafından düzenlenen iftar programına, Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz, çeşitli STK temsilcileri, Beyaz Ay Hollanda üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Renkli geçen iftar programında çocukların severek izledikleri Pepe karakteri ve arkadaşı Sıla çocuklarla gece boyunca eğlendiler. Program da ayrıca her yıl yapılan Beyaz Ay indirim Kartı çekilişinde şanslı üç kişi Hamdi Emirhan Nebi, Teyfik Korhan ve Harun Keskin’e kartları takdim edildi. Ezanın okunması ile başlayan iftar sonrasında misafirler Beyaz Ay derneği Hollanda şubesi yetkililerince hazırlanan özel çanta ve işlemelerden oluşan standları da gezdiler. Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli de “Derneğimiz çok güzel programlarla dezavantajlı çocuklarımıza destek veren hizmetler veriyorlar. Elçilik olarak hem biz hem de başkonsolosluklar kendilerine gereken desteği vereceğiz.” dedi. Beyaz Ay Derneği Hollanda Şube Başkanı Aynur Gül Çakır yaptığı konuşmasında “Beyaz Ay Hollanda olarak tüm engelleri aşmak için bu tür programları yapıyoruz. Her etkinliğimizi farklı temalarla engelliler için yapıyoruz. Amacımız bu insanlarımızı toplum içine çekebilmek. Yıl boyu bir çok program ve eğitim seminerlerimiz var. Halkımıza, kendilerini ve dezavantajlı insanlarımızı önemsemeleri çağrısında bulunmak istiyorum. Derneğimize maddi manevi herkesin desteklerini bekliyoruz. Bu şekilde özel çocukları olan aileler bize www.beyazay.nl adresinden ulaşabilirler. Bizde hangi sorunları öncelikli ise kendilerine o konu hakkında kendilerine destek olmaya çalışırız. Önemli olan engelli olmak değil, engellilere engel olmamaktır” dedi.
SUMUD VAKFI, FİLİSTİNLİLER İÇİN İFTAR
ARNHEM TÜRK PLATFORMU Arnhem’de faaliyetlerini sürdüren, Türk Platformunu oluşturan bu Sivil Toplum kuruluşu 8 Dernek; Ayasofya Camii, Stichting İslamitische Centrum Arnhem Zuid, Hoca Ahmed Yesevi Kültür ve Eğitim Merkezi, Türkiyem Camii, Türk İşverenler Derneği, UID Arnhem, Hollanda Bektaşlılar Derneği, İbni-Sina (İslami ilkokul) HDV Türkiyem Camii salonunda verdikleri iftar yemeğine T.C. Deventer Başkonsolosu Tuna Yüce Modrak, Arnhem Belediye Başkanı Achmed Marcouch, Başkonsolosluk Bölge uzmanı Hasan Şenok Sivil Toplum Kuruluşu Yöneticileri, üyeleri ve girişimciler katıldılar. İftar öncesi din görevlileri tarafından ilahîler okundu. Din Görevlisi Ahmet Eryılmaz tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı ve davetlilerin konuşmalarına geçildi. Platform Başkanı Hüseyin Türkoğlu, “Allah birlikteliğimizi bozmasın, sorunlar hepimizin sorunlarıdır. Bu sorunları çözmek için birlikte hareket emeliyiz, Her kurum ayrı ayrı hareket ederse sorunlar çözülmez. Arnhem Türk Platformu bunun için oluşturulmuştur Allah Tuttuğunuz orucu kabul buyursun.” dedi. T.C. Deventer Başkonsolosu Tuna Yüce Modrak, “Platform olarak oluşturduğunuz bu birlikteliğin devam etmesini diler. Böyle önemli günlerde birlik beraberlik içerisinde olmanızı önemsiyoruz. On bir ayın sultanı olan Ramazan ayında Allah tutuğunuz oruçlarınız kabul buyursun. Hepinize hayırlı Ramazanlar dilerim.” şeklinde duygularını ifade etti. Fas asıllı Arnhem Belediye Başkanı Achmed Marcouch, “Kur’an-ı Kerim’de ilk ayetlerden biri ‘OKU’dur. Bunu çocuklarımız, gençlerimiz ve büyükler olarak hepimiz uygulamalıyız. Okuyup öğrenmekten zarar gelir mi? Okuyup öğrenim bilim ilim üretmekten zarar gelir mi! Tabi ki hayır. Geleceğimizi garanti altına almak için okuyup öğrenip diploma sahibi olmalıyız. Gelecekte diplomasız insanlara iş olanağı olmayacaktır. Bu birlikteliğinizi onaylıyorum, sorunlar birlikte hareket ederseniz daha basit çözüme kavuşur. Allah tuttuğunuz orucununuz kabul buyursun.” dedi. Türkiyem Camii Din Görevlisi Yusuf Uğur’un okuduğu ezan sonrası birlikte iftar yemeği yendi.
Hollanda’da Kudüs’teki bir okula yardım toplamak için iftar düzenlendi Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da, Kudüs’teki bir okul için düzenlenen iftarda, yaklaşık 10 bin avroluk yardım toplandı. Hollanda Sumud Vakfınca Kudüs’teki AlAqsa ilköğretim okuluna yardım toplamak amacıyla organize edilen iftara, yaklaşık 600 kişi katıldı. Girişi ücretli olan iftarda, Al-Aqsa okulu öğrencilerinin yaptığı resimler ile eski Anadolu Ajansı foto muhabirlerinden Filistinli Ezz Al Zanoon’un eserleri açık artırmaya sunuldu. Etkinlikte konuşmacılar, Filistin’e giderek oradaki halka destek olunması çağrısında bulunurken, Tevazu ilahi grubu da tasavvuf müziği dinletisi sundu. Toplanan gelirin ve açık artırmadan elde edilen yaklaşık 10 bin avronun tamamı Kudüs’teki Al-Aqsa okuluna gönderilecek
ATLASGLOBAL 1 Mayıs itibarı ile Hollanda’da uçuşlarına başlayan Atlasglobal, Corendon Hotel’de Muavin Konsolos Akın Özden, Atlasglobal Satış Başkan Yardımcısı Ayşe Mısırlı, acenteler, STK temsilcileri, işadamları ve basın mensuplarının katıldığı bir iftar düzenledi. Atlasglobal Amsterdam Müdürü Kamil Saygı selamlama konuşmasında “Bu sezon için Atlasglobal olarak haftada her gün birer uçuşumuz olacak. 1 Mayıs itibarı ile Atlasglobal Amsterdam müdürü olarak göreve başladım. Bu yıl sezon olarak çalışmalarımız belirlendiği için, bu sezon pek bir değişiklik olmayacak ama gelecek sezon için sürprizler olacak” dedi. Atlasglobal Satış Başkan Yardımcısı Ayşe Mısırlı da yaptığı konuşmasında “Öncelikle bu akşamda bizleri yalnız bırakmayan dostlara teşekkür ediyoruz. Bu akşam bizlerle olan acentelerimize küçük bir teşekkür etmek istedik. Yeni müdürümüz Kamil Bey’de takımımıza katıldı. Umarım güzel bir yaz dönemi geçiririz.” dedi. Program daha sonra okunan ezan ile iftar açılışı yapıldı ve Türk çayı eşliğinde sohbetlere geçildi.
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
04 haber 26 nieuws
Gentle Incasso
Bayramınız kutlu olsun
debt collection & payment solutions
Kredi yönetimi uzmanınız
Bayramınız kutlu olsun
Nuri Şekercan Provincialeweg 302 1506 MJ, Zaandam www.gentleincasso.nl E-mail: info@gentleincasso.nl Telefoon: 075 - 77 14 636
Azmin zaferi...
Uw verzekeringen zijn onze zorg
HDV Rotterdam Şube Yöneticileri İftarı Yapıldı
Hollanda Eurovision birincisi Bu yıl 64’üncüsü düzenlenen yarışma İsrail’in başkenti Tel Aviv’de yapıldı. Eurovision Şarkı Yarışması’nda performansları puanlayan 41 ülkeyle yapılan bağlantılar ve oylama sona erdi. Yarışmanın galibi Duncan Laurence’ın seslendirdiği Arcade şarkısı ile Hollanda oldu. Yarışmaya damgayı puanlar dağıtılırken “Filistin” yazılı bayrak açan İzlanda vurdu. Her yıl onlarca ülkenin katıldığı ve dünya üzerinde milyonlarca seyircinin takip ettiği Eurovision Şarkı Yarışması’nın finalinde 26 ülke sahne aldı. Performansların tamamlanmasının ardından izleyiciler için başlayan oylama işlemi bitti. Oylamalar sürerken final programında sahneye Madonna çıktı. Madonna, popüler şarkısı ‘Like A Prayer’ı görkemli bir koreografi eşliğinde seslendirdi. Madonna’nın dansçısının ◄◄ arkasındaki Filistin bayrağı dikkat çekti.
Müslüman olan Pierre Weijers’in ilk Ramazanı Hollanda’da geçen yıl Müslüman olan ve ilk defa oruç tutan Pierre Weijers, “Ramazanda beni en çok etkileyen şey, dayanışma, kardeşlik ve insanların bana destek olup yardım etmesi oldu. Ramazanı yaşamak çok güzel bir duygu.” dedi. Amsterdam itfaiyesinde personel danışmanlığı yapan 51 yaşındaki Weijers, geçen yıl Ekim’de Müslüman oldu. Weijers, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk ramazanını nasıl geçirdiğini anlattı. Oruç tutmakta fazla zorlanmadığını belirten Weijers, denemek için ramazandan önce de 6 gün oruç tuttuğunu söyledi. Weijers, ramazan ve orucun beklediğinden daha rahat geçtiğini vurgulayarak, “Ramazan öncesi beni neyin beklediğini bilmiyordum, zorlanırım diye düşündüm fakat şimdi içinde bulunduktan sonra kolay geçiyor. Teravih ve sabah namazını camide kılmaya çalışıyorum çünkü ramazanda ibadet yapmaktan zevk alıyorum.” ifadesini kullandı. Müslüman komşularının ramazan ayı boyunca hep destek olduğunu vurgulayan Weijers, “İftarda yalnız olduğum için komşularım sağ olsunlar her akşam yemek gönderiyorlar ve bana çok iyi bakıyorlar. Yalnızlığımı hissettirmemeye çalışıyorlar. Bu harika bir şey.” diye konuştu. Özel hayatında çok kötü bir dönem geçirdiğini ve o dönemde de Müslüman komşularının kendisine destek olduğunu kaydeden Weijers, şöyle konuştu: “Komşularım beni rahatlatmak için İslam’ı anlatan kitap ve videolar verdiler. Bir süre sonra ne zaman Müslüman olacağımı sordular ben de hiçbir zaman olmayacağımı söyledim. Daha sonra araştırdıklarım ve okuduklarımdan o kadar etkilendim ki ikna oldum ve aradığım dinin İslam olduğuna inandım. İkna olmama neden olan ve en önemli bulduğum ayet ise ‘Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti.’ ayeti oldu. Tek bir cümlenin bile benim daha önce bildiğim ve alışkın olduğum putperestliği deşifre ettiğini görmek muhteşem bir şey.” Weijers, ailesinde herkesin Hristiyan olduğuna dikkati çekerek, “Uzak akrabalarım Müslüman olduğumu duyunca büyük şaşkınlık yaşadılar fakat annem, kardeşlerim ve iş arkadaşlarım iyi karşıladılar ve camideki şehadet törenime katıldılar ve bu nedenle de ilk defa bir camiyi ziyaret ◄◄ etmiş oldular. Bu benim çok hoşuma gitti” dedi. Kaynak: AA
Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Rotterdam Gültepe Camii salonunda düzenlenen iftar programına T.C. Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz, HDV Başkanı Mehmet Yürek, HDV Din Hizmetleri Müşaviri Ali Parlak, Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı Ömer Altay, vakıf ve cami yöneticileri, din görevlileri ve basın mensupları katıldı. HDV Genel Koordinatörü Cevdet Keskin tarafından sunulan program, Anadolu Camii imam hatibi Orbay Altıntaş’ın Kur’an tilavetiyle başladı ve ardından katılımcıların konuşmalarına geçildi. “Hem sorumluluğu hem de mükafatı büyük bir görevdesiniz” Programda sırasıyla, HTİKDF Bakanı Ömer Altay, HDV Başkanı Mehmet Yürek, HDV Din Hizmetleri Müşaviri Ali Parlak ve Şaban Dişli birer selamlama konuşması yaptılar. Hollandalılarla olan ilişkilerin daha sıcak ve güncel tutulması gerektiğine vurgu yağan Büyükelçi Şaban Dişli konuşmasında özetle şunlara değindi: “Önceleri, ucube diyebileceğimiz yerlerde ibadet yapılıyordu. Sizlerin sayesinde pek çok ülkede rastlayamayacağımız güzel eserler diktiniz. Pırıl pırıl tertemiz camilerimiz var. Amel defterlerini sürekli açık tutmak böyle bir şey olsa gerek. Çoluk çocuğumuza çok güzel eserler bırakacağız. Mecliste İslam aleyhtarı kimseler olsa da, özellikle belediye başkanları dinî konularda pozitif ve duyarlı yaklaşıyorlar, yardımcı oluyorlar. Mutlaka bu yardımlar karşılıksız kalmamalı, belli aralıklarla siz idareciler bölgenizin belediye başkan ve yöneticilerini sık sık ziyaret edin; ilişkilerinizi sağlıklı bir hâle getirin. Amsterdam’ın Yeşil Sol Belediye Başkanı Sayın Halsema camilere saldırıları engellemek için ilave koruma devreye soktu. İnsanlarımızdan artık hep şunu duyuyorum: Türkiye anavatanımız, Hollanda baba vatanımız. Bu yaklaşım çok önemli ve çok güzel. Bunlar tüccar insanlar. Her kültürü yakından tanıyorlar. Bizim kültürümüze de aşinalar. Biz kendi değerlerimizi ve kültürümüzü yaşayarak ve onlara da bunu anlatarak hayatımızı sürdürürsek sorunlar kendiliğinden çözülecek. Yüksek tahsil eden, iyi pozisyonlarda ve güzel meslekler edinmiş pırıl pırıl bir gençlik bu sorumluluğu omuzlarına alacak durumda artık. Hollandalı komşularımızı camilere davet edelim. Bir gün misafirimiz olsunlar. Bizler dinimizi ve kültürümüzü nasıl yaşıyoruz, görsünler. O bir günün sonunda da onları ödüllendirelim ve o bir günün değerlendirmesini, gözlemlerin alalım. Camilerimizin birinin önünde PEGİDA bir eylem yapacaktı, bölge sakinleri onlara müsaade etmedi. Hollandalı komşuların da olduğu bir insan zinciri oluşturuldu. Şimdiden kandil ve bayramınızı tebrik ediyorum.” Konuşmaların ardından iftara geçildi. Yemek arası, HDV Eğitim Koordinatörü Mücahit Batman tarafından ney ile sunum ◄◄ yapıldı. Doğuş Haber Merkezi
ASBİR Hollanda şubesinden ihtiyaç sahiplerine yardım ASBİR Hollanda Kadın Kolları Başkanı Sema Aktaş Hanım, Ramazan ayı münasebetiyle bazı yardımlar yapmak için Sivas’ta ihtiyaç sahiplerine yardımları ulaştırdı. Bu projede maddî destekte bulunan başta “Kids4Kids” sahibine, ve diğer hayır yapan kişilere ASBİR Hollanda olarak teşekkür ediyoruz. Allah herkesin hayrını kabul etsin. Tekrarını nasip etsin inşallah. - Bu proje kapsamında yaklaşık olarak ihtiyacı olan 100 kimsesiz çocuğa bayramlık alndı. - Sivas’ta yapılan Ay Yıldız Camii’ne bağışta bulunuldu. - Hayat ağacı gıda bankasından faydalanan ailelerin çocuklarına ayakkabı alındı. - Bazı yoksul ailelere alış veriş çeki verildi. Bu projede büyük emek sarf eden başta Sema Hanım’a, bu yardımları Sivas’ta ihtiyaç sahiplerine ulaşmasında yardım eden ASBİR Sivas Başkanı Osman Ülker Bey’e ve Hayat Ağacı Derneği’nden Murat Öktem Bey’e zahmetlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. ASBİR olarak yardımlarımızı devam ettirmek için siz değerli hemşehrilerimizin ve dostlarımızın maddî desteklerine devamlı ihtiyaç duymaktayız. Ayrıca öğrenci burslarımız aralıksız devam etmektedir. Yardımlarınızı ASBİR Holland hesabına yapabilirsiniz. NL09INGB 0008056484 Teşekkür ederiz. ASBİR Hollanda yönetimi. ASBİR Hollanda Basın bildirisi ◄◄
27 msesaj 23 message
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Bayramınız kutlu olsun
Kardeşlik Vakti
Bayramınız kutlu olsun
“Allah sizleri buraya özel seçip gönderdi”
HDV’den Bosna’ya destek Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Bosna’da yürütülen “Yetim ve muhtaçlara yardım projesi” başarıyla tamamlandı. Uluslararası Dayanışma Forumu Emmaus Derneği (FMS) kuruluşuyla ortaklaşa yürütülen yardım projesi sayesinde, Bosna’da savaş neticesinde yetim ve kimsesiz kalan 213 kişiye toplam otuz bin Avroluk ayni ve nakdi yardım ulaştırıldı. Dernek Yetkilisi Hamzalia Okanović ve Alen Hodzic, 8 Mayıs 2019 tarihinde Hollanda’ya gelerek yapılan yardım projesinin mali raporunu HDV’ye teslim etti. Teslim esnasında Hollanda Diyanet Vakfının şahsında bütün yardımseverleri de tebrik ve teşekkür eden heyet, HDV yetkilile◄◄ rine plaket takdim etti.
Huawei kullanıcıları için büyük tehlike! ABD-Çin ticaret savaşının arasında kalan Huawei, kullanıcılarını endişelendirmeye devam ediyor. Peki Huawei, 90 gün sonra Android desteğini kaybederse, Huawei kullanıcılarını ne gibi sorunlar bekleyecek? İşte merak edilen detaylar... Bu senaryo gerçekleşirse Huawei cihazlara sahip olan kullanıcılar Google’ın bazı Android güncellemelerinden mahrum kalacak. Huawei kullanıcıları bu yamaları ancak Android Open Source Project- Android Açık Kaynak Projesi’ne (AOSP) geldiğinde alabilecek. YouTube’a girilemeyecek! 90 günün sonunda anlaşma olmaz ve yasak kararı devreye girerse Huawei marka telefon alanlar Google Fotoğraf, YouTube, Google Harita, Google Drive, Google Duo görüntülü arama vb. uygulamalarına sahip olamayacak. Bu senaryonun gerçek olması durumunda Güney Kore merkezli Samsung’un arkasından dünyanın en büyük ikinci telefon üreticisi konumunda yer alan Huawei için zor günler başlamış olacak. Kullanıcılar, başka markalara yönelecek. Google’ın bu kararının kullanıcı tarafından göreceği tepki şirketin kısa vadeli zararında belirleyici olacak. Zira kısıtlama halihazırda Huawei kullananları kapsamasa da yeni telefon alacaklar için başka markaları tercih etmeleri için yeterli motivasyonu bar ◄◄ ındırıyor.
Binlerce eleman açığı var Hollanda Merkezi İstatistik Plan Bürosu (CBS) verilerine göre; 2019’da toplam iş ve çalışan açığı bütün iş sektörlerinde 277.000’ni buldu. Bunun yanında işsizlik oranı yüzde 3,4’e kadar düşmüş bulunmaktadır. İş pazarında var olan eleman açığı, geçici çalışanların sürekli iş sözleşmelerine sahip olmalarını artırmış olup, ücret ve kazançlarda eşit oranda bir artış gözlenmemiştir. Bugün, çalışanların ücretlerinde daha fazla artış imkânı olacağı belirtilmiştir. 2019’da 230.000 yeni istihdam oluşturulmuş olup, 2014 yılında yüzde 7,8 olan işsizlik oranı bugün en düşük seviye ◄◄ olan 3,4’e düşmüş bulunmaktadır.
Enflasyon arttı
Euro Bölgesi’nde Nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 1,7’ye yükseldi. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Euro Bölgesi’nin Nisan ayı yıllık enflasyonuna ilişkin öncü verileri yayınladı. Buna göre, Euro Bölgesi’nde Mart’ta yüzde 1,4 olan yıllık enflasyon, Nisan’da yüzde 1,7’ye çıktı. Nisan ayındaki enflasyonun ana bileşenlerine bakıldığında, en yüksek ◄◄ yıllık enflasyon yüzde 5,4’le enerjide gerçekleşti.
Türkiye’den geldi, Hollanda ve Almanya’da camileri dolaşıp insanları irşad edip, gitti... Aslen Erzurumlu olan Abdullah Akın, Çanakkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı. Ramazan münasebetiyle Hollanda’ya geldi, gönüller kazanıp döndü. Her Ramazan ayında IGMG- İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatlarında ciddi hareketlenmeler başlar. Tüm Avrupa bazında hazırlıklar yapılır ve bilhassa camilerin hareketli, bereketli ve pırıl pırıl olmasına özen gösterilir. Tabi ki, Ramazanda en çok önem verilen konuların başında ise camilerin sohbetlerle, ibadetlerle irşat faaliyetleri ile içinin doldurulmasıdır. Bu bağlamda camilere Ramazan boyunca görev yapacak ek imam-hatipler tayin edilir. Camilerde görev başındaki mevut imamlar ise çoğu kez diğer kentlerdeki meslektaşları ile değişim programları yaparlar ve bu sayede cemaatin değişik imamlardan istifade etmesi sağlanmış olur. Hafta sonları ve teravih öncesi yapılan sohbetlere önem verilir. İşte bu çerçevede Çanakkale’den gelerek Ramazan boyu hem Almanya’da hem de Hollanda’da irşada başlayan Abdullah Akın Hocaefendi ile tanıştık. Kendisini Oss Mescid-i Cuma Camii’nde dinleme fırsatı bulduk. Abdullah Hoca sohbetlerinde daha çok tasavvuf ağırlıklı konuşmaya çalışıyor. Kısa bir sürede olsa insanları dünya hengâmesinin dışına çıkarmaya çalışıyor. “Ben sizlerden feyz almaya geldim” diyen Abdullah Hoca “Paylaşıma razı olalım” diyor Allah’ın her kulunu değişik meziyetlerle donattığına dikkat çekiyor ve “Biz Allah’ın bize yüklediklerine, bize nasip ettiklerine razı olup onun hakkını vermeye çalışalım” diyor. Abdullah Hoca’ya Avrupa’da neler gözlemlediğini, bizlerin buradaki yaşamını gördükten sora ne tür intibalar edindiğini soruyorum merakla. Şöyle cevap veriyor: “Allah Teala’nın sizleri buraya özel seçip gönderdiğini düşünüyorum” diyor. Vardığı yeri imar eden tarihî şahsiyetlerden, Selçuklu erenlerinden, Taptuk Emre’den, Yunus’dan Mevlânâ’dan, Balkanlara gelen Sarı Saltuk’tan örnekler vererek şöyle devam ediyor: “Ben sizi buranın erenleri olarak görüyorum. Sizler buradaki örnek davranışlarınızla buradaki insanların gönüllerini kazanmak için Allah’ın sizi buralara gönderdiğini düşünüyorum. Ancak unutmamak gerekir burada bizim üzerimize büyük bir vazife düşüyor, yani iyi bir temsilci olabilmek. Sizlerin sokaklarda gül dağıtmanız bu güzel davranışlardan sadece biri. Gerçekten maddî ve manevî çok gayret içinde olduğunuzu görmekteyim. İyi ki böyle güzel bir ortam içindeyiz. Allah muhafaza çok farklı yerlerde de olabilirdik. Bu camiler bizim bataklığın içindeki kalelerimiz gibidir. Bizler buralarda huzur buluyor, huzur doluyoruz. Aslında söylenecek çok şey var ama kısaca belirteyim. Düşünün siz şimdilerde ana okullar açarak çocuklara eğitim verebiliyorsunuz ki o dönem çocuğun temel eğitimini ve ahlâkının aldığı önemli bir dönemdir. Daha sonraki ilk ve ortaokul eğitimleri de veriyorsunuz. Kısaca siz burada temeli atmışsınız elhamdülillah. Rabbim bu çalışmalarımızda bize gayret nasip eylesin. Zira her kul çalıştığının karşılığını görecektir. Bir de şunu bilmekte fayda var: Bu çalışmalar toprağın altına atılmış tohumdur. Bir bambu tohumu gibi sonradan boy verecektir. Bir bambu tohumu toprağın altında tam beş yıl beklermiş. Bunu bilenler yüzeyde bir şey görmese de o torağa beş yıl su verip bakarmış. Beş yıl sonra topraktan çıkan bambu bir ayda 27 metre uzayabiliyormuş. İşte sizin hizmetlerinizde inşallah öyle olacak zamanı gelince boy verecektir. Şimdi zahirde gördüğümüz şey bizim; çocuklarımız zaman zaman da sağa sola bizim arzu etmediğimiz yerlere gidiyorlar. Ama Allah bilir bizim çocuklarımız biz fark etmesek de gittiği yerlere iman götürüyorlar. Ama bizim onları iyi yetiştirip donanımlı hâle getirmemiz lazım. Ve bir gün inşallah Avrupalıların topluca ‘İslam güzelmiş, biz de onu yaşayalım’ dediği günleri de görmek nasip olur inşallah.” Adnan Şahin / Oss ◄◄
İsrail’de gözaltına alınan Tunahan Kuzu döndü İsrail güçleri tarafından geçtiğimiz günlerde işgal altındaki Doğu Kudüs’te gözaltına alınan Türk asıllı milletvekili Tunahan Kuzu, Hollanda’ya döndü. Filistin bayrağı taşıdığı için işgal altındaki Doğu Kudüs’te gözaltına alınmıştı. Denk Partisinin AP seçimleri liste başı adayı Ayhan Tonca, Denk Partililer ve vatandaşların karşıladığı Tunahan Kuzu, bir dizi temaslarda bulunmak üzere Filistin’e gitmişti. Akşam saatlerinde Amsterdam Schiphol Havalimanına gelen Tunahan Kuzu, büyük bir çoşku ve çiçeklerle karşılandı. İşgal altındaki Doğu Kudüs sokaklarında Filistin bayrağı taşıdığı için gözaltına alınan milletvekili Kuzu, bir saatten fazla güneş altında bekletilerek, telefonuna el konulmuştu. Günlerdir Filistin’de yaşanan ayrımcılığı ve barbarlığı sosyal medya aracılığı ile gözler önüne seren Tunahan Kuzu, yapmış olduğu paylaşımlarla yüzbin◄◄ lerce insanın desteğini almıştı.
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
cultuur & kunst
28 sanat ve kültür ..
HURAFATTAN HAKİKATE...
Mehmet Şükrü Oflaz oflaz-aliya@hotmail.com
Merhaba, “İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar.” kutlu bir söz var ortada. Uyku hâli, bilerek veya bilmeyerek büründüğümüz bir hâl. Bir nevi kaçış... Ramazan ayı bizi uyandırmak için, uyandırmak, onarmak ve yeniden diriltmek için geldi misafirimiz oldu. On bereket getirdi, dokuzunu bıraktı, birini alıp gitti. Bir daha diye bir fırsatımız olacak mı, bilinmez... Şimdi biz kendi muhasebemizi yapacağız. Müslümanca bir hayatı tesis etmek gibi büyük bir mesuliyetimizin olduğunu gözden ırak tutmak için işleyen sistemin, taliplisi olmayı kabullenmişsek öldük demektir. Ramazan bize bizi ve mesuliyetlerimizi öğretti. Haddimizi ve hududumuzu bildirdi. Bilene, görene aşk olsun. Bu sayımızla huzurlarınızdayız. Özveriyle ve büyük bir emek verilerek huzurlarınıza çıkıyoruz. “Dede himmet, torun gayret” denmiş. Biz gayretteyiz, sizden himmet bekleriz. Gazetemizi okuyarak okutarak, ulaştırarak, abone olarak ve reklam vererek destek olmanızı bekleriz. 1 Şevval 1333 (1915) İkdam Gazetesi Ramazan bayramı tebriği şu şekilde yayımlandı: “İd-i said-i fıtrı bilcümle müminin ve müminata tebrik ider, bu münasebet-i cemile ile ümmeti İslamiyye ve millet-i osmaniyyenin nail-i refah ve saadet ve ordu-yı İslam’ın mazhar-ı fevz u nusret olmasını bargah-ı ahadiyyetden tazarru’ ve niyaz eyler.” Bayramımız bayram ola...
EY KAVMİM...
“Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.”
E
y Kavmim Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın. Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın. Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıtını, Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını Ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına. Tanrı’ya yakarır ama firavunlara taparsın. Musa Kızıldeniz’i açsa önünde, sen o denizden geçmezsin. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. Hazreti İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. Gündüzleri Maria Magdalena’yı “fahişe” diye taşlar, Geceleri koynuna girmeye çabalarsın. Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i, Kur’an’ı bilirsin. Hazreti Davud için üzülür ama Golyat’ı tutarsın. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın. Ama sen kendi acına da yabancısın. Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin. Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın. Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden.
AY’IN KİTABI
D
evr-i Tasgîr ve Devr-i İfsat adlı kitaplarımızda durum tespiti yapmıştık. Devr-i Islahta ise, umudumuzu, temennimizi, beklentimizi, hatta duamızı ve niyazımızı dile getirmeye çalıştık. Son asra girerken, bize ait birçok şeyi terk ettik ve yerine Batının öngördüğü başka şeyleri ikame ettik. Terk ettiklerimize ve bünyemize taşıdıklarımıza dikkatlice baktığımızda açıkça görüyoruz ki, vazgeçtiklerimiz, daha doğrusu vazgeçirildiklerimiz hep hamle, kabul ettiklerimiz de faaliyet kapsamında şeylerdir. Yani, terk ettiğimiz kurumlar hamleyi, baş tacı yaptığımız kurumlar da faaliyeti deruhte eden oluşumlardır.
40 HADİS - (23)
Devr-i İslah
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın. Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın. Örümcek olsan Hazreti Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin. Hazreti Hüseyin’in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın. Muaviye’ye kızar ama ayaklanmazsın. Hazreti Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Ölülerine dönüp de bakmazsın. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın. Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin. Musa önünde Kızıldeniz’i açsa o denizden geçemezsin. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Cibran Halil Cibran 6 Ocak 1883 - 10 Nisan 1931 Lübnanlı ressam, şair ve filozof.
Halil Kemerli
---◄◄
Baha Kitap 2019
Hamle, tasgîr ve ifsat dönemlerine son verecek olan devinimin adı. Hamle, ıslah döneminin tekrar işbaşı yapmasının ilanı. Hamle, iyiliğin kötülüğe dur demesinin geçit töreni. Hamle, gecelerin Kadire, günlerin bayrama, yardımcıların Hızır’a, doğumların mevlide, ölümlerin vuslata, seher vaktinin sahura, gün batımının iftara, karanlığın israya, rüyaların da miraca dönüşmesinin ve evrilmesinin resmi... Tasgîr ve ifsat devirlerinin kaderimiz olduğunu, ilelebed süreceğini düşünüyor ve söylüyor değiliz. İnşaallah, bir gün bu iki dönem ve getirdikleri karanlık son bulacak ve beklediğimiz bereketli ve aydınlık ortama yani devr-i ıslaha yeniden kavuşacağız.
i. KIZILIRMAK KOLEKSiYONU
Gâle Şefîü’l-mahşer Aleyhi salâtü’l-beşer
“Zinâ’l-ayneyni en-nazar” -----------“Gözün zînası, uygunsuz bakıştır.” ------------
İnanan mü’minlere söyle gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu onlar için en emin tarzdır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. [Nur:30-31] Gözün zinası bakmakladır, kuvveden fiile çıkarılması, buluşmakla olur. Gözlerin isyanı, uygunsuz bir niyetle harama bakmak, sadâkati ise gözün (haramdan) çevrilmesidir. Hak Dostuna sordular: Vesvese neden doğar? Buyurdular ki: “Üç şey kalbi meşgul eder (ve vesveseye neden olur): Göz, kulak ve lokma. Oysaki gözle gördüğün şey (haramlar ve faydasız şeyler) kalbi meşgul etmemelidir. Kulakla duyduğun şey (boş ve lüzumsuz şeyleri dinlemek) kalbi meşgul etmemelidir. Haram lokma (yemek kalbi meşgul etmemelidir. Zira haram lokma) kalbi kirletir ve vesveseye neden olur; şeytanın yakın arkadaşlığı bu haram lokmadan doğar.”
Utancı bilir ama utanmazsın. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen.
Özel bir maden üzerine çerçeveletilip dükkâna asılan Farsça ürün listesi
RESİMLER / FOTOĞRAFLAR DİLE GELSE...
Mevlana İdris’in yıllar önce “Gerçek Hayat” dergisinde yayınlanan bir çalışması... Değişen bir şey yok... İyi bayramlar...
Spotlar
kültür ve sanat
doğuş aylık gazete/maandblad
göçtü kervan, kaldık dağlar başında
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
N
, ER ER, . L ÜÇ DİL AR.. YE R K L KI
âmık Kemal ve arkadaşlarının sürgün edilmesindeki asıl sebebin Veliaht Murad Efendi ile sürdürdükleri temasları olduğu anlaşılmaktadır. Oyunu temsile koyan Güllü Agop’un Tiyatro-yı Osmânî kumpanyasının herhangi bir şekilde ceza almaması ve aynı yılın sonbaharındaki yeni tiyatro sezonundan başlayarak oyunun temsil edilmesine İstanbul dışında izin verilmesi de meselenin doğrudan doğruya Vatan yâhud Silistre ile ilgisi olmadığını göstermektedir. Nitekim yeni tiyatro sezonunda Tiyatro-yı Osmânî kumpanyasının Selânik’ten başlayarak Vatan yâhud Silistre temsillerine devam ettiği bilinmektedir. Otuz sekiz ay süren Magosa sürgünü ile Nâmık Kemal’in hayatında faal gazetecilik devri kapanırken edebî hayatının en verimli devresi başladı. İlk piyesiyle Midilli’de biten sonuncu piyesi istisna edilirse diğer bütün tiyatro eserlerini, İntibah adlı ilk romanını, meşhur edebî tenkitlerini burada meydana getirdi. Magosa’ya gelir gelmez Âkif Bey’i yazmaya koyuldu. İstanbul’da iken ilk müsveddelerini hazırladığı Gülnihal’i bitirdi. Zavallı Çocuk ve Kara Belâ’yı kaleme aldı. Celâleddin Hârizmşah’ı yazmaya başladı. Kanije, Silistre Muhasarası, Nevruz Bey’in Tercüme-i Hâli, Rüyâ, İntibah, Tahrîb-i Harâbât, Tâkîb-i Harâbât, İrfan Paşa’ya Mektup, Mes Prisons Muâhezesi, Bahâr-ı Dâniş tercüme ve mukaddimesiyle İntibah mukaddimesini burada yazdığı gibi Târîh-i Askerî’yi de yine Magosa’da hazırladı. Geride bıraktığı İstanbul çevresi ve dostları ile mektuplaşmaları ve kendisine gönderilmekte olan gazeteler sayesinde İstanbul’un siyaset ve edebiyat haberlerini yakından takip etti; ayrıca matbuatta isimleri yeni yeni görülmeye başlanan genç edebiyatçılarla ilgilendi. Aralarında Abdülhak Hâmid de olmak üzere bazılarını mektupla bizzat arayıp kendilerine yol göstermeye çalıştı. Neşriyattan menedildiği için eserlerini imzasız olarak veya başkalarının adı altında neşretti. Nâmık Kemal’in Magosa hayatının kayda değer bir hadisesi de Kuleli Vak‘ası dolayısıyla buraya sürülen Şeyh Ahmed adlı yaşlı bir âlimle tanışmasıdır. O zamana kadar tanıdığı fikir adamları arasında bir benzerini görmediğini ve kendisinden çok istifade ettiğini söylediği Şeyh Ahmed’in onun üzerinde önemli bir tesiri olduğu tahmin edilmektedir. Nâmık Kemal’in sürgünden kurtulması Abdülaziz’in hal‘i ile mümkün oldu. V. Murad’ın tahta geçmesinden (30 Mayıs 1876) üç gün sonra kendisi ve sürgündeki arkadaşları hakkında çıkan afla hep birlikte hürriyetlerine kavuştular. İstanbul’a ayak bastığında yıllardan beri Meşrutiyet için büyük ümitlerle bağlandığı Sultan Murad’ı aklını oynatmış bulması Nâmık Kemal’i büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. V. Murad’ın yerine meşrutiyeti tesis edeceği vaadiyle II. Abdülhamid tahta çıkarıldı (31 Ağustos 1876). V. Murad’ın tahtta bulunduğu istikrarsız günlerde kendine faal bir mevki verilmemiş olan Nâmık
29
KIRK SEKİZ SENEYE SIĞAN ASIRLIK ÖMÜR:
NAMIK KEMAL (2)
Kemal, Abdülhamid’in cülûsundan on yedi gün sonra Şûrâ-yı Devlet üyeliğine getirildi (İttihad, nr. 53, 7 Eylül 1292). Bunun arkasından 7 Ekim 1876’da Kânûn-ı Esâsî’yi hazırlamak için kurulmuş olan heyete 2 Kasım 1876 tarihinde üye tayin edildi. Fakat bunun arkasından Kânûn-ı Esâsî’nin gerçekleşmesinde başlıca rolü olan önemli şahsiyetlerin Abdülhamid tarafından birer birer İstanbul’dan uzaklaştırıldığı bir safha geldi. Nâmık Kemal, Abdülhamid’in başka bir memuriyete gitmesi için Midhat Paşa’yı şifahî iradelerle sıkıştırmasına rağmen İstanbul’da kalmak için direniyordu. 4 Şubat 1877 tarihinde saraya, Nâmık Kemal’in asâkir-i milliyye teşkilâtının lağvedildiği gün mülemma‘ bir beyit okuyarak Abdülhamid’in de tahttan indirileceğini telmih eden Arapça bir mesel söylediğini, çeşitli yerlerde onu hal‘edip yerine Murad’ı veya Mekke şerifini geçirmekten bahsettiğini ihbar eden dört jurnal verildi. Nâmık Kemal, beş aylık bir hapisten sonra 10 Temmuz’da padişahın iradesiyle Akdeniz adalarından birinde oturması şartı ile tahliye edildi. Tercihi üzerine Girit yerine Midilli adasında ikamete memur edildi, 19 Temmuz 1877’de İstanbul’dan Midilli’ye hareket etti. Türk-Rus savaşının talihsiz seyri ve meş’um neticeleri Nâmık Kemal için Midilli’de hayatının büyük ıstıraplarından biri oldu. Doksanüç Harbi’nin felâketleri ona “Vâveylâ”, “Murabba”, “Bir Muhacir Kızının İstimdadı”nın yanı sıra “Lâzımsa” redifli gazeli gibi en meşhur vatanî şiirlerini yazdırdı. Bu arada Rus ordusunun Ayastefanos’a (Yeşilköy) kadar gelmesinin doğurduğu infialle Sultan Abdülhamid için ağır bir hicviye yazmaktan da kendini alamadı. Affedileceğine dair bazı şâyiaların çıktığı bir sırada gelişinden iki buçuk yıl sonra (18 Aralık 1879) Midilli’ye mutasarrıf tayin edildi. Bu tayinle Nâmık Kemal’in önüne devlet için mühim ve başarılı hizmetler yerine getirmenin yolu açıldı. Yabancı müdahalelere karşı uyandıracağı siyasî tepkilerden çekinmeyerek adada Türk menfaatlerini korumak uğrunda verdiği mücadele yüzünden şikâyet ve iftiralara, çeşitli adlî takibatlara uğradı. Ancak bunlara yılmadan göğüs gerdi. Giriştiği icraatın ve bunların beraberinde getirdiği siyasî tepkilere karşı arkasında
saltanatının ilk zamanlarında kendisine, “Sen devletini, milletini seversin, ben de seni onun için severim” diyen Abdülhamid’in gizli yahut açık desteğini buldu. Nâmık Kemal padişaha devlet ve adalar Türklüğü bakımından gördüğü tehlikeleri, bu hususta yapılması gerekenleri arîzalar sunarak nakletmeye çalıştı. Gittiği adaların çeşitli köşelerinde mektepler açmak, büyük bir kısmı camiden mahrum kalmış köylere camiler yaptırmak gibi giriştiği faaliyetlerle oraları âdeta birer şantiyeye çevirmişti. Nâmık Kemal, Midilli’de ilk yıl tekrar ele aldığı Celâleddin Hârizmşah ile yeni başladığı Cezmi’nin önemli bir kısmını meydana getirdi. Araya giren fâsılalardan sonra 1881 yılı Ağustosunda her ikisini de tamamladı. Celâleddin Hârizmşah’ı Abdülhamid’e takdim etmesi üzerine rütbesi ûlâ evveline yükseltildi. İki yıl sonra da (3 Ağustos 1883) ikinci rütbeden Osmânî nişanı ile taltif edildi. Bu yıllar onun sarayla münasebetlerinin düzelme yoluna girmiş göründüğü bir devredir. Midilli’de yazdığı diğer mühim bir eser de edebiyata dair son görüşlerini açıklayan Mukaddime-i Celâl’dir. 1883’te kaleme aldığı Renan Müdafaanâmesi ise Midilli’deki son eseridir. Nâmık Kemal, Midilli despothânesinin telkinleriyle hareket eden Rum ahalinin ve onlara alet olan eşraf ve memurlardan bazı kimselerin şikâyet ve iftiraları neticesinde 15 Eylül 1884’te Rodos mutasarrıflığına nakledildi. Geçirdiği şiddetli zatürreden dolayı çok sarsılmış olarak gittiği Rodos’un güzel ikliminde sağlığı düzelen Nâmık Kemal on iki cilt olarak tasarladığı Osmanlı Tarihi’ne burada büyük bir şevkle başladı. Nâmık Kemal adalardaki Türkler’in seviyesini yükseltmeye ehemmiyet vermiş, Midilli’de yirmiye yakın ilk mektep, Rodos’ta bir idâdî açtırmış, adalarda Türk nüfusunun artmasını ve millî kültürün korunmasını temin yolunda çok şuurlu bir siyaset gütmüştür. 1877 yılı Aralık ayı başında Sakız mutasarrıflığına tayin edilen Nâmık Kemal’in Rodos’ta iyice düzelmiş olan sağlığı Sakız’da yeniden bozuldu. Bununla beraber çok ehemmiyet verdiği Osmanlı Tarihi’ni bir an önce bitirmek arzusuyla çalışmaktan geri kalmadı. Eserin ilk cüzünün çıktığı hafta bir jurnal yüzünden neşrinin sarayca engellenmesi ve basılan nüshalarının toplattırılması Nâmık Kemal için yıkıcı bir darbe oldu ve bir daha kendini toparlayamadı. Padişaha müracaatlarının cevapsız kalmasından doğan yeis içinde iken tutulduğu zatürreden 28 Rebîülevvel 1306 (2 Aralık 1888) tarihinde vefat etti. Edebî ve Fikrî Şahsiyeti: Şiirleri: Nâmık Kemal’e ilk şöhret yolunu şiir faaliyeti açmıştır. Sofya’dan İstanbul’a geldiğinde kendini tanıtmakta gecikmemiş, Encümen-i Şuarâ ile şöhretini daha da geniş bir çevreye ulaştırmıştır. Divan şiiri dairesinden ayrılıp vatan ve hürriyet kavramını mihver edindiğinde yurt çapında bir şöhret kazanmış, bundan
böyle “vatan ve hürriyet şairi” diye anılmıştır. Bazan eski tarz şiirleri de görülmekle birlikte bunlarda herhangi bir iddialı tutum yoktur. Nâmık Kemal’in Şinâsi ile tanışmasının ardından şiirinin muhtevası değişmiş, tasavvufî muhtevanın yerini içtimaî fikirler almıştır. Sonraları giriştiği hürriyet mücadelesinin hayatına getirdiği gurbet, hapis, sürgün gibi hadiseler, Bosna-Hersek muharebeleri, Doksanüç Harbi gibi olaylar onun bu tarz şiirini beslemiş ve geliştirmiştir. Nâmık Kemal, Türk şiirine cemiyetin o zamana kadar heyecanını edebiyatta tanımadığı vatan ve millet sevgisini, hamiyet ve hürriyet duygularını mal ederek millî şair pâyesine yükselmiştir. Vatan, millet, hürriyet kavramlarını bir heyecan konusu haline getirip en tesirli şekilde topluma mal eden ilk şair Nâmık Kemal olmuş, onun bu tür şiirleri Tevfik Fikret ve Mehmet Emin’in (Yurdakul) ortaya çıkışına kadar Türk toplumuna hemen hemen tek başına ve rakipsiz olarak hitap etmiştir. Kemal’in vatanî şiirlerinin neşir sahasına intikal edebilenlerinin en eskileri Vatan yâhud Silistre’deki meşhur “Vatan” şarkısı ve murabba ile Sırbistan ve Karadağ isyanları sırasında son şeklini alan, “Hürriyet Kasidesi” adıyla tanınmış “Besâlet-i Osmâniyye ve Hamiyyet-i İnsâniyye”dir. Nesri: Nâmık Kemal’de nesir, gazeteciliğe başladıktan sonra öne geçmiştir. Kemal’in nesri gazetede teşekkül ederek tercüme, fıkra ve havadisten başlayıp makale, tarih denemeleri, hal tercümeleri, tiyatro, roman ve mektup gibi nesrin çeşitli sahalarını içine alan geniş bir yayılım ve gelişim gösterir. Kemal makale ve mektupları ile kuvvetli bir deneme (essaie) yazarıdır. Çeşitli edebî nevilerde yeni Türk nesrinin öncüsü ve yaratıcısı olmuştur. Türk edebiyatı onun cümleye getirdiği hareketlilik, dinamizm ve imajlarındaki şiddet ve çarpıcılık, tasvir kabiliyeti, bazan hitabet, bazan sohbet halini alan bir ifade ile yepyeni bir nesir tarzı kazanmış ve Türk nesrine getirdiği değişim daha kendi devrinde takdir edilerek bu tarz Servet-i Fünûn’a kadar birçok nesle örnek olmuştur. Eski edebiyatta nesrin, nazım yanında varlık gösteremediğini, değerce düşük bir seviyede kaldığını söyleyen Kemal’in Türk edebiyatında gerçekleştirdiği asıl yeniliğin nesirde olduğu günümüzde ittifakla paylaşılan bir hükümdür. Tiyatro Eserleri. Nâmık Kemal’in en fazla eser verdiği edebî nevi tiyatrodur. Tiyatronun toplum ve millet hayatındaki fonksiyonunu belirtmek için çeşitli makaleler yazmış, Mukaddime-i Celâl ile bizde ilk defa tiyatronun nazariyatını yapmıştır. Nâmık Kemal, “insan halini sahneye nakil ve orada taklit ederek ibret alınacak bir levha halinde göz önüne sermesi itibariyle en faydalı bir eğlence” olarak tarif ettiği tiyatroyu bütün edebî nevilere üstün tutar. “Tiyatro cihanın aynıdır” derken onu insan hayatını iyi ve kötü tarafları ile aksettiren bir ayna gibi alır. Tiyatro ile ilgili görüşlerinde en çok ısrar ettiği husus onun cemiyet üzerindeki değiştirici etkisidir. Avrupa milletlerinde görülen büyük siyasî inkılâplar ve medenî ilerlemelerde
tiyatronun tesiri olduğunu ileri sürer. Nâmık Kemal piyeslerinde topluma yeni fikirler ve meseleler getirmek istemiş, onlara makalelerinde işlediği vatan severlik, hürriyet, hamiyet, insan hakları, İslâm birliği, aile ahlâkı gibi konuları sokmuştur. Onun tiyatro eserlerinin esasları makalelerinde ortaya koyduğu düşüncelerle tarihî şahsiyetler hakkındaki hal tercümelerinde ve vatanî şiirlerinde teşekkül etmiş kahraman telakkisine dayanır. Piyeslerinin çoğunda bir davaya inanmış insan tipi canlandırmaya çalışmıştır. Kahramanlarında daima ferdî saadetle içtimaî vazife ve mesuliyet duygusu çatışır ve kahramanlar her zaman kendi ferdî saadetlerini içtimaî ve vatanî gaye uğrunda feda ederler. Vatan yâhud Silistre: Nâmık Kemal bu ilk piyesinde vatanperverlik ve kahramanlık duygularından hareketle işe başlamıştır. Halkta bu duyguları harekete geçirmek isteyen eser, 1853 Türk-Rus savaşında gönüllü olarak cepheye giden sevgilisinin ardından savaş alanında onunla beraber bulunmak ve onunla aynı kaderi paylaşmak için asker kıyafetine girip Silistre müdafaasına iştirak eden genç bir kızla sevdiği genç adamın aşkı etrafında gelişir; muhasara altındaki tabyada Türk askerinin canlarını hiçe sayarak vatan uğrunda gösterdikleri kahramanlık ve fedakârlık sahnelerini canlandırır. Türk milletinin bu oyun sayesinde “vatan” kavramının bilincine vardığı ortak bir kanaat olmuştur Gülnihal: Nâmık Kemal bu piyeste müstebite karşı mücadele ve intikam fikrini işler. Eserin kahramanlarından Rumeli şehirlerinden birinin müstebit sancak beyi Sultan Abdülaziz’i, onun tarafından yok edilmek ve sevgilisi elinden alınmak istenen, halkın çok sevdiği hapisteki genç kahraman ise Veliaht Murad Efendi’yi akla getirmektedir. Câriye Râzıdil (Gülnihal) ise zalime karşı kin ve intikamı temsil eder. Zulüm ve istibdadı hedef tutması dolayısıyla sansür piyesin en mühim parçalarını çıkarmış, Nâmık Kemal’in belirttiğine göre eseri tanınmayacak bir hale sokmuştur. Celâleddin Hârizmşah. Magosa’da başlayıp araya giren uzun bir fâsıladan sonra 1881 yılında Midilli’de bitirebildiği bu piyes Nâmık Kemal’in üzerinde en fazla çalıştığı ve en sevdiği tiyatro eseridir. Eserin esası, İslâm âlemini tehdit eden Moğol istilâsına karşı durmaya çalışan Celâleddin Hârizmşah’ın ideali uğruna giriştiği büyük mücadele peşinde yaşadığı maceradır. Nâmık Kemal, bu son tiyatro eserinde kahraman tipinin bütün vasıflarını Celâl’in şahsında toplamıştır. Celâl ile, vatan uğrunda ferdî arzu ve duygulardan vazgeçmenin tam bir örneğini yaşatmış, İslâm birliği fikrini, Moğol istilâsı önünde İslâm âlemini korumaya çalışan Celâl’in ağzından kuvvetli bir şekilde ifade etmiştir. Celâleddin Hârizmşah romantik Türk tiyatrosunun Abdülhak Hâmid’in büyük eserlerinden önceki ilk zirvesidir. ... devam edecek... (Not: Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nden özet olarak ---◄◄ alınmıştır.)
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
ons pagina
30 bizim sayfa
Tebrik Taziye Şifa dileği - Taziye... IUA Rektörü Bahaeddin Budak, SIM Cemiyet Başkanı Zekeriya Budak’ın babaları, NIF Muhasebe Başkanı Bedreddin Budak’ın dedeleri, Arnhem Ayasofya Camii büyüklerinden Tevfik Budak’ın Türkiye’de vefat ettiğini, üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Acı kaybımız - Taziye...
- Taziye...
Başkonsolosluğumuzda yaklaşık 25 yıl boyunca görev yapan ve 15 Mart 2018 tarihinde emekli olan Sözleşmeli Personelimiz Muttalip Babaarslan tedavi gördüğü hastanede 10 Mayıs 2019 tarihinde vefat etmiştir. Merhum Muttalip Babaarslan’a Allah’tan rahmet, kederli ailesi, yakınları ve Dışişleri camiası ile Hollanda Türk toplumuna başsağlığı dileriz. Deventer Başkonsolosluğu - Doğuş Gazetesi
Kemal Kırar’ı, Hollanda’da 90’lı yıllarda tanıdım. Cıvıl cıvıl bir delikanlı idi. Hem hemşerim oluşu hem de yazar-çizer olması, Hollanda’da Türk basınının dikkatini çekmişti. Hollanda’da Türkçeyi güzel konuşan ve dili hatasız kullanan ender kişilerdendi. Ekin dergisi ve bir çok basın yayın organlarında editörlük yapmış bir arkadaşımızdı. Girişken kişiliği yanında çok iyi masa tenisi oynayan, Rotterdam’da şampiyonlukları olan iyi bir sporcu idi. Oğlum Buğra ile onun kızı İlayda 1993’te 5 yaşında idiler. Çocuklukları beraber geçti. Sonraları çok sevdiği İstanbul’a göçtü. Orda çeşitli yayınevleri ve gazetelerde editörlük yaptı. En son “Kim Milyoner Olmak İster” adlı yarışma programında editörlük yapıyordu. 5 Mayıs akşam üstü telefonla görüşmüştük. 6 Mayıs’ta bana, Vize’ye gelecekti. “Beyim merak etme en kısa zamanda görüşeceğiz” demişti. Pazartesi öğle aradığımda telefona kız arkadaşı çıktı. Ağlıyordu. “Buraya gelecekti” dediğimde, “biliyorum ama akşam gece kalp krizi geçirdi ve öldü” dediğinde şok oldum. 7 Mayıs’ta İstanbul’da 8 Mayıs’ta da Malkara’da cenaze namazını kılıp Malkara’da toprağa verdik. En güzel zamanında en iyi çağında 55 yaşında bizleri bırakıp gittin be Beyim. Kızını göremedin. Hele hele 2 aylık torununu görmeden gittin. Bu ölüm sana yakışmadı. Kemal Kırar, 2 aylık torunu ve arkadan bir çok dostunu yalnız bırakıp gittin. Olmadı dostum bu ölüm sana yakışmadı. Mekânın cennet olsun. Bizler de Doğuş gazetesi olarak Kemal Kırar’a Allah’tan rahmet, aile ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.
- Taziye... Bogazköy halkından (Hacı Celil’in) İmdat Yakışır’ın eşi, LAPON Başkanı Sevgili Arif Yakışır’ın annesi Havva Yakışır’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... KH Millî Görüş Teşkilatları ve Saadet Hollanda şubesi üyelerinden Sevgili Muzaffer Yıldırım’ın kıymetli validesi, Fatih ve Bilal Yıldırım’ın babaannelerinin ediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... KH Millî Görüş Teşkilatları ve Saadet Hollanda şubesi üyelerinden Sevgili Ahmet Aydın’ın kıymetli validesi, Abdullah Aydın’ın babaannesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Şifa dileği... Rotterdam İskender Paşa Camii üyelerinden Sevgili Hasan Kaya’nın rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi amaçlı müşahede altında olduğunu duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan Sevgili Osman Bilgin’in rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi amaçlı müşahede altında olduğunu ve bir ameliyat geçirdiğini duyduk. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz.
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
- Tebrik.. Hoş geldin Abdürrahim! Okurlarımızdan ve Rotterdam Birlik Camii İmam Hatibi Sevgili Uğur Demirci’nin 9 Mayıs 2019 tarihinde Abdürrahim adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Abdürrahim’e hoş geldin diyor, genç çifti tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz.
Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/Yayın Yönetmeni Adnan Şahin Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Oğuzhan Kılıç Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Mehmet Şükrü Oflaz, Zeynel Abidin, Ercan Kuzu, Sezer Değmez, Recep Soysal, Havva Koç. Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam Tel. (010) 471 68 47 e-mail dogus@dogus.nl - website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, AA Verzonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Rodi
Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 www.sws-simtronic. com info@sws-simtronic.com
Abone
doğuş aylık gazete/maandblad
nr. 250 - Mayıs/Mei 2019
Bulmaca
Hazırlayan: Mücahid Çeçen Soldan sağa: 1- Fotoğrafta görülen, 23 Eylül 2018 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan kararname ile Türkiye’nin Hollanda Lahey Büyükelçisi olarak görevlendirilen Büyükelçimiz * İkiyüzlülük. 2- Anne ve baba * Kamuoyu yoklaması * Kükürdün simgesi. 3- Etkili söz söyleme sanatı * Borun simgesi * Alfabemizde yirmi birinci harf * Telefon, telgraf, televizyon vb. araçlarla iletişim sağlayan yol, kanal. 4- Alfabemizde yirmi birinci harf * Sayısal olarak en düşük olan * Oruç ayı anlamına gelen bir erkek adı. 5- Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık * Dolanım * Potasyumun simgesi. 6- Bir nota * Potasyumun simgesi * Rütbesiz asker * Kazakistan ve Özbekistan sınırları içerisinde bir göl * (Tersi) beyaz. 7- Fasıla * Utanma duygusu * Köpek (lakap) * Tasa, kaygı, üzüntü. 8- Dünya, kainat, tasavvufta alem * Florun simgesi * Evlerde içine yemek takımlarının konduğu dolap. 9- Soyluluk * Bir yerin ileri gelenleri. 10- (Tersi) ezmekten emir * Utanma duygusu * İçine katılmış türlü maddelerle özel bir tat verilmiş, fırında veya başka bir yolla pişirilerek hazırlanmış bir tür hamur tatlısı * Alfabemizde yirmi birinci harf. 11- Tayin etmek * Sodyumun simgesi * Eğim, meyil, gidişat. 12- Azodun simgesi * Hidrojenin simgesi * Silahlı askeri kuvvet * Argonun simgesi. 13- Bir göz rengi * Hahniyum elementinin simgesi * Allah’ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme * (Tersi) isim. 14- Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia * Kısaca metre * Kalayın simgesi * Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik. 15- Bir şarkıda her kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen parça, kavuştak * Nebat * Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak. Yukarıdan aşağıya: 1-Oruç ayı * Genişlik. 2- Büyük erkek kardeş * Anlayış, seziş, sezgi * Bağırsaklar. 3- Daha kötü, çok kötü * Baston * Güzel huyların tamamı. 4- Kolaylıkla kandırılabilen veya aldatılabilen, aptal, bön * Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmî belge * Valide. 5- Ot * Sayı farkı * Rütbesiz asker. 6- (Tersi) Hz. Peygambere (s.a.v) köle olarak hediye edilen, O’nun da özgür bırakıp ardından Peygamberimizin yanından hiç ayrılmayan sahabi * Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad * Adıyaman iline bağlı ilçe. 7- İnternasyonalı simgeleyen harfler *Türkiye plaka işareti * Fosforun simgesi * Sodyumun simgesi * Trityum elementinin simgesi. 8- Alfabemizde yirmi üçüncü harf * Bir nota * Yemin * Kısaca metre. 9- Karabuğdaygillerden, dere kıyılarında, sulak çayırlarda kendiliğinden yetişen, çok yıllık ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, efelek * Zaman gösteren aygıt * Oksijenin simgesi. 10- Yabani hayvan barınağı * Ustalık, hüner, uzmanlık * Klasik Türk müziğinde bir makam. 11- Bir ucu ince, diğer ucu daha geniş, gömlek yakasının altından geçirilerek önde üçgen biçiminde bağlanan, özel kumaştan yapılan giysi aksesuarı, boyun bağı * Tabaka. 12Bir nota * Alçalma, düşkünlük * Baryumun simgesi * (Tersi) Doğu Anadolu ile Azerbaycan’da çalınan bir çalgı türü *Potasyumun simgesi. 13- Bir ülkeye başka ülkelerden mal getirme veya satın alma * Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre * (Tersi) beyaz renk. 14- İtriyum elementinin simgesi * Kısa zaman parçası * Yetecek ölçüde olan * Yaptığı bir davranıştan pişmanlık duyan, pişman. 15- Birinin buyruğu altında olan görevli, madun * Ay * Döteryum elementinin simgesi * Fasıla.
bilmece-bulmaca 31 puzzels - raadsels
OKULLARIMIZIN BAŞARI GRAFİĞİ HER GEÇEN GÜN YÜKSELİYOR... BİZİ TANIMAK İSTERSENİZ, BİZLER BURADAYIZ!.. BEKLERİZ, EFENDİM...
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
Mustafa Duyar HOKAF ailesi olarak Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz... Mustafa Duyar
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...
32
maandblad/aylık gazete doğuş nr. 250 -Mayıs/Mei 2019
Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...