4 Mevsim Bahçeşehir Sayı 20

Page 1

YIL: 2 KASIM 2011

AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ








YETENEK GELİŞTİRME Bahçeşehir şubemizde açılmış olan Yetenek Geliştirme Merkezi'nde 3-6 yaş arası çocuklara branş öğretmenleri ve pedagog eşliğinde yaş dönemlerine uygun şekilde sanat ağırlıklı bir eğitim verilmektedir. Yetenek Geliştirme Merkezi tam zamanlı bir okul olup derslerimiz 08:30-18:00 saatleri arasında hafta içi gerçekleşmektedir. Merkezimizde İngilizce, gitar, piyano, keman, bateri, perküsyon (orff), bale, jimnastik, dans, tiyatro-drama ve resim dersleri verilmektedir. Bunların yanında; tiyatro, sinema, konser, buz pateni, at

biniciliği, yüzme gibi etkinliklerimiz dönem içerisinde gerçekleşecektir.

Yetenek Geliştirme Merkezi'ndeki eğitim sistemi klasik okul öncesi eğitim kurumlarının benimsemiş olduğu sistemden farklı olarak çocukların sözeldilsel, mantıksal-matematiksel, müziksel-ritmik, görsel-uzamsal, içsel-kişilerarası, doğa ve bedensel-kinestetik zeka olmak üzere zekanın bütün alanlarını geliştirmeyi hedefleyen Çoklu Zeka Kuramı'na uygun şekildedir. Aynı zamanda zihinsel, fiziksel, sosyal ve ruhsal olarak maksimum düzeye ulaşmalarını hedefleyen Montessori eğitim sistemi öncülüğünde eğitimlerimiz gerçlekleşmektedir.

BİZ BUNLARIN HEPSİNİ Keman

Perküsyon (orff)

Gitar

Resim İngilizce At Biniciliği

Bateri Yüzme

Tiyatro


SÜREKLİ DEVAM EDEN EĞİTİM PROGRAMLARIMIZ G

3-6 YAŞ

MERKEZİ I

Müzik bölümü öğrencilerimiz; eğitimlerinin sonunda MEB sertifikası yanı sıra (LCM) LONDRA MÜZİK AKADEMİSİ Sertifikası almaya hak kazanır. Ayrıca (ABRSM) İNGİLİZ KRALİYET MÜZİK AKADEMİSİ (Royal Müzik) sınavlarına öğrencilerimiz çalıştırılmaktadır. I Bale bölümü öğrencilerimiz; Sofya Ulusal Müzik Akademisi Bale Sanatları Bölümü Sertifikası almaya hak kazanır.

Bale Jimnastik Piyano Buz Pateni

ADAKENT: 0212 873 11 05 MİMARSİNAN: 0212 864 11 14 TORİUM Enstruman Satış ve Eğitim Merkezi: 0212 450 10 95 www.dogulumuzik.com.tr

G

Jimnastik programları:

Temel jimnastik, Ritmik jimnastik, Artistik jimnastik G

Dans programları:

Latin dansları, klasik danslar, modern danslar, disco, bugi, break, flemenko, hiphop, oryantal, roman dansları, aero oryantal G

Kişisel gelişim programları:

Tiyatro, diksiyon, artükülasyon, fonetik, beden dili, NLP teknikleri Seminer teknikleri, duyma engellilere diksiyon, oyunculuk teknikleri, pandomin, resim, el sanatları G

Müzik programları:

Elektro gitar, pop gitar, klasik gitar, bass gitar, flemenko gitar, mandolin, org, piyano, bateri, darbuka, perküsyon, bağlama, saksafon, trompet, klarnet, yan flüt, ney, viyolonsel, keman, kemençe, ud, kanun, akordeon

Diğer eğitim programları:

Şan, solfej, konservatuvar ve güzel sanatlara hazırlıklık dersleri, stüdyo, ses kayıt, demo kaset, stüdyo ortamında orkestra çalışmaları, step aerobik, plates, yoga...

Dans

Drama

Klasik bale, Modern bale, Pre bale (3 yaş altı baleye hazırlık), Bale-jazz, Yetişkin bale, Yabancı dil bale sınıfları, Konservatuvara hazırlık bale

G

YAPIYORUZ...

Bale programları:

BAHÇEŞEHİR

Yetenek Geliştirme Merkezi ve Sanat Eğitim Merkezi 1. Kısım Çınar 10 Villa-4 Bahçeşehir-İstanbul 0212 669 92 67


‘DE NELER VAR?

EDİ TÖR ,ün Notu

Herşey üst üste geldi Geçtiğimiz ay ne çok olay yaşadık... Her şey üst üste geldi ve garip bir zincir oluşturdu. Derginin konularını çıkartırken bu yüzden o kadar çok zorlandık ki... Önce yaşadığımız Hakkari terör baskını, televizyonlarda gazetelerde şehitlerimizin cenaze görüntüleri, sonrasında sokaklarda kocaman Türk bayraklarıyla yapılan eylemleri fotoğraflamaya haber yapmaya çalışırken, arkasından Van depremini yaşadık... Terör baskınını unutup bu sefer Van’daki depremzedelere ne yapabileceğimiz, nasıl yardım edebileceğimiz gündeme oturdu. Tabii ki ülkemizde yaşanan her deprem sonrası gibi yine akla ilk gelen, olası büyük İstanbul depremi oldu... Van depremiyle birlikte bizim rotamız da otomatikman depreme döndü... Biraz düşününce bakıyorum da gerçekten bir süre geçince unutup normal hayatımızı sanki deprem olmayacakmış gibi yaşamaya devam ediyoruz. Ama yaşanan bir deprem hepimizi yeniden ayaklandırıyor. Mesela kendi yaşadığım bir olayı paylaşayım sizlerle. Tabii ki Van depremi sonrası, orada bu acıyı yaşayan insanlara üzüldüm, ne yapabileceğim konusunda bir şeyler üretmeye çalıştım, elimden geleni yaptım. Ama sonrasında internette deprem görüntülerini seyredince hemen kızımın odasına daldım... Yazın odasını değiştirirken, gündemde deprem konusu yoktu ya ben de hiç dikkat etmemişim. Hemen kapının arkasında bir dolap duruyor. Allah göstermesin yaşanacak en ufak bir sarsıntıda ilk devrilecek ve kapıyı kapatacak bir dolap. Hani her şey kısmet ama benim kızıma ulaşmamı engelleyecek bir düzen kurmuşum odada. Bunun üzerine ilk işim kızımın dolaplarını sabitlemek oldu. Eğer böyle bir olay yaşanmasaydı belki de hiç aklıma gelmeyecekti. Sonrasında dergimizin kapak konusu için Sencer bey ile konuşurken kendimi daha da kötü hissettim. Aslında bu konuyla ilgili öğrenmem gereken o kadar çok şey varmış ki... Evet her an deprem olacakmış gibi sürekli tedirgin yaşamak doğru değil, nerede ne zaman yakalanacağımızı da bilemeyiz ama en azından evimizde önlemlerimizi almamız, yapabileceklerimizi öğrenmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Tüm bunların arkasından yaşanan bence üzücü bir olay da Cumhuriyet Bayramı’nın depremin gölgesinde kalması oldu. Van depremi nedeniyle iptal edilen kutlamalar... Tabii ki deprem sonrası tüm ülke olarak yastayız, üzüntülüyüz ama unutmamamız gereken değerlerimiz de var...

12. Bölgeden 18. Organizasyonda TEK isim artık Bahçeşehir’de 24. KISA KISA - Eğitimde dev işbirliği - Sevinç Aydınlatma Bahçeşehir’de - Loca TAÇ’landı 34. KAPAK KONUSU Büyük depreme hazır mısınız? 39. Çözüm odaklı eğitim seminerleri Bahçeşehir’de

42 42. Atatürk’ün öldüğü gün 48. 2011’de öğretmen olmak 64. GEZİ İstanbul’un tarihi lezzet durakları 72. SAĞLIK Hissettiğimiz ağrı vücudumuzun alarm sistemi gibidir 74. SAĞLIK Bademcik ve geniz eti 76. -Bel, göbek, kol, sırt yağları ve selülitli bölgelerden Kavitasyon yöntemi ile kurtulun -MLS ile yağlarınızdan arının 78. Vinoterapi Türkiye’de

34

HER AY SİZLERLE

20. BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYORFiliz Süzer 22. İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE Özkan Baba 26. EKONOMİ- Kayhan Öztürk 32. HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 56. EĞİTİM - Nilgün Uluser İnan 62. EĞİTİM- Mehmet İnan 68. SPOR- Savaş Kahraman 70. SAĞLIKDr. Dt. Emre Orhon Kuybulu

80. GÜZEL FİKİRLERYasemin Yurtman Candemir 82. ASTROLOJİ- Nisa 84. MODA - Bengü Arslan 86. DEKORASYON - Serpil Özkan 88. YEMEK - Hatice Koç 89. EN GÜZEL ÇOCUKLAR 90. HUKUK- Avukat Ümit Uysal 92. KÜLTÜR SANATHatice Gülçür İnanç 94. POLİTİKA- Cemal Subaşı 96. BULMACA 97. REHBER

HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ

BİZE ULAŞIN

607 10 28 532 371 76 93 212

Melike Güntürk

İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk

10

I KASIM 2011

Yayın Koordinatörü (Sorumlu Müdür): Melike Güntürk

Yayın Kurulu: Hatice Gülçür İnanç Hülya Meral

Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi

Kapak Tasarım: Naci Koç

Yayın Danışmanı: Ali Polat

Hukuk Danışmanı: Av. Şahin Zenginal

Reklam Müdürü: Nurcan Ercan

Teknik Müdür: Aziz Serdar Taştan

İLETİŞİM: Boğazköy Hoşseda Sit. H Blok 7/14 Bahçeşehir/Başakşehir/İst. Tel: 0212 607 10 28 e-mail: 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@hazanyapimevi.com Facebook: Dort Mevsim Bahcesehir web: www.hazanyapimevi.com

Dağıtım: 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi Baskı: Veritas Printing Center Ltd. Co. Seyrantepe/İst.

4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Bahçeşehir’de evler ve işyerleri başta olmak üzere, Ispartakule, Ardıçlı Evler, Spradon, Mesa Nurol, Eston, City Court, Günışığı, Uphill, Banu Evleri, Manolya Evleri, Hill Park, Yasemin Evleri, Kardelen Evleri, Esenkent, Boğazköy (Avc›lar-Beylikdüzü E5 işyerleri) bölgelerine ücretsiz dağıtılır. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.

Katkıda bulunanlar: Bengü Çelik Saltık, Ece Sevinç, Ertan Dağhan, Murat Sevinç, Onur Yurtseven, Yasemin Sevinç, Yücel Akkoyunlu, Z. Hazan Güntürk Dağıtım ekibi: Devran Öztürk, Can Çataltaş, Sergen Demirtaş, Sadık Can Düzgün, Egemen Akalın, İsmail Karatuna, Alper Yılman, Samet Tanoğlu, Hasan Katrancı, Birkan Kavak, Serhat Berktaş



BÖLGEDEN

Bahçeşehir spor kompleksi hizmete giriyor

7’den 77’ye sağlık

Başakşehir Belediyesi bölge halkının spor ve sağlıklı yaşam alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak ve bölge halkının spora ayırdığı zamanı artırabilmek amacı ile Bahçeşehir’de büyük bir projeyi hayata geçiriyor.

Bahçeşehir 2. Kısım Şelale caddesinde halen inşaatı devam eden spor merkezi bittiğinde Bahçeşehir sakinlerinin sportif etkinliklere katılımını da artıracak. Spor merkezi hayata geçtiğinde sporun birçok dalında bölge halkına hizmet verebilecek bir donanıma sahip olacak. Tesis tamamlandığında 20.000 m3ʼlük 25x12 metre alanıyla yarı olimpik bir yüzme havuzu yer alacak. Olimpik havuzun çevresinde ise 200 kişinin aynı anda güneşlenebileceği bir dinlenme ve güneşlenme alanı mevcut olacaktır. Yine olimpik havuzun yanında 1 çocuk havuzu, 1 jakuzi bulunmakta. 1000 kişi seyirci kapasiteli basketbol sahası ise uluslararası müsabakalara da ev sahipliği yapabilecek boyutta olacak. Basketbol sahasının zemini (parkesi), skor bordu FİFA onaylı. Step-Aerobik, Fitnes, Squash ve aletli jimnastik salonları ile bölge halkının sağlıklı bir yaşama sahip olmasına stres atması için kullanımına sunulacak. Her birimin ayrı ayrı soyunma odalarının da yer alacağı spor merkezinin Saunası ise erkek için bir ve kadınlar için bir salon olarak yapılmaktadır. Fin hamamı (buhar

12

KASIM 2011

hamamı) ve Türk hamamında bölge sakinleri günün yorgunluğunu atıp rahatlayabileceklerdir. Toplam 10.000 m2ʼlik kapalı alana

sahip kompleks, spor merkezi yanına inşa edilecek 250 araçlık otoparkı ile de merkezi kullanacakların park problemini de çözmüş olacak.

Spor kompleksi tamamlandığında; Yarı olimpik yüzme havuzu, Resmi müsabakaların oynanabileceği 1000 kişi seyirci kapasiteli basket sahası, Step-Aerobik, Fitness, Squash salonları, Sauna, Hamam, Kuaför hizmetleri A Blok 1000 kişilik basketbol sahası, bay hamam ve masaj odalarından oluşmaktadır. 800 m2ʼlik sahada basketbol, voleybol ve hentbol oynanabilir şekilde alt ve üst yapısı hazırlanmaktadır. B Blok da Fitness, Step, aerobik, Plates, Spining, Cilt bakım odası, Sauna, Buhar odası, Masaj odası, Kuaför odaları tamamlanmaktadır. C Blok da 24 x 14,5 m yetişkin

yüzme havuzu, 1 adet 12,70 m2 Jakuzi, 1 adet 14 m2 çocuk havuzu tamamlanmaktadır. 275 m2 step aerobik salonu, 30 kişilik spinning salonu, 54 m2 30 kişilik plates sınıfı 60 m2 olup, step aerobik salonu 90 kişi ağırlayabilecek kapasitededir. step-aerobik, plates, spinning salonları toplam 385 m2 dir. Bay ve bayan olmak üzere 2 adet buhar odası, 2 adet sauna, 2 adet kar çeşmesi yapılmıştır 11m2, 8,64 m2, 10,80 m2 olmak üzere 3 adet masaj odası, 1 adet 15 m2 hamam, 1 adet 21,87 m2, 1 adet 16,71 m2, 1 adet 13,55 m2, 1 adet 16,86 m2 olmak üzere toplam 4 tane cilt bakım odası yapılmıştır.



BÖLGEDEN

Tiyatro zamanı

Bahçeşehirli kurbanını modern satış ve kesim alanlarında kesti Geçtiğimiz yıl kurban kesim ve satış alanındaki sistemli çalışmasıyla takdir toplayan Başakşehir Belediyesi, bu yıl çalışmalarını daha da ileri taşıyarak vatandaşın hijyenik bir ortamda dini vecibesini yapması için her türlü imkânı hazırladı.

Vatandaşlara önceden verilen sıra numarasına göre kesim işlemi yaptıran Belediye, bununla izdihamı ve gereksiz yığılmayı önlerken, bir taraftan da sırasını bekleyenlere bekleme salonlarında etli pilav ve ayrandan oluşan ikramda bulundu. 24 saat kamera sistemi ile gözetlenen kurban kesim tesislerinde Belediye birimleri bayram boyunca vatandaşa hizmet verdi. Başakşehir 1. Etap Yürüyüş Yolu ve Bahçeşehir

Başakşehir Belediyesi, 20112012 tiyatro sezonunu, sergilenecek birbirinden güzel gösterimlerle açtı. Oyun programı; eğiticilik, hayal dünyasına kattığı değerler, yaşa uygunluk gibi kriterler dikkate alınarak, Başakşehir Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından titizlikle oluşturuldu. Başakşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, iddialı çocuk oyunlarını Kasım ayında da devam ettirecek. Ücretsiz olarak izlenebilecek çocuk oyunu gösterimlerinin biletleri, her Cuma 14:30 -16:30 arası Bahçeşehir Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu Fuayesi’nden temin edilebilir.

Gölet mevkii olmak üzere yaklaşık 26 bin m2ʼlik geniş bir alana kurulan iki alanda, toplam 139 adet büyükküçükbaş hayvan çadırı, 8 adet kurban kesim yeri bulunuyor. Başakehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, bayram namazından sonra, Ak Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca, Başakşehir Kaymakamı Cevdet Can ve diğer yetkililerle Başakşehir ve Bahçeşehirʼdeki kurban kesim alanlarını gezerek vatandaşlarla bayramlaştı.

KASIM AYI PROGRAMI Boz Ayı Şenlikte 13 Kasım Pazar - 12:00 Muhsin Ertuğrul Tiyat. Sihirli Anahtar 20 Kasım Pazar - 12:00 Muhsin Ertuğrul Tiyat. Bahar Şenliği 27 Kasım Pazar - 12:00 Muhsin Ertuğrul Tiyat.

Başakşehir Belediyesi, 2.5 yılda ilçenin çehresini değiştirdi:

115 km asfalt, 10 futbol sahası parke döşedi

Başakşehir Belediyesi kuruluşundan bugüne yürüttüğü başarılı proje ve uygulamalarla bölgenin çehresini değiştirirken, vatandaşların yaşam standartlarını yükseltmeye devam ediyor. Özellikle Fen İşleri Müdürlüğüʼnün, titiz çalışmaları ile bölgeye uygulanan asfalt ve parke taşı rekor denilebilecek sayılara ulaştı. Belediye tarafından 2011 yılı içerisinde 35 kmʼye tekabül eden bir alan kaplanarak bölge halkının ulaşımına büyük anlamda kolaylık sağlandı. Yapılan çalışmalar ile 60 adet cadde ve so-

14

KASIM 2011

kağa 61.000 ton asfalt uygulaması yapıldı. Belediyeʼnin kuruluşu olan Mart 2009ʼdan bu güne kadar ise, ilçede toplamda 270 adet cadde ve sokakta, 192.000 ton asfalt kullanıldı. Bu rakam ise 115 km gibi bir uzunluğa tekabül ediyor. Asfalt uygulamaları kadar parke taşı konusuna da bölgede kayda değer çalışmalar gerçekleştiren Başakşehir Belediyesi, bugüne kadar ise bölgeye döşediği parke taşları, 10 futbol sahası büyüklüğü bir alanı kaplayacak büyüklükteki 70.000 m2ʼye denk geliyor.





AÇILIŞ

Organizasyonda TEK isim artık Bahçeşehir’de... Şener Tekbaş

Fatih Gökşer

Burak Tekbaş Mehmet Güneş

Meral Akşener

Murat Türkmen

Açılışını başta T.B.M.M. Başkanvekili Sayın Meral AKŞENER ve iş-siyaset dünyasının duayenlerinin yaptığı TEK Organizasyon ve Danışmanlık Şirketi kurucusu Burak Tekbaş Bahçeşehirlilere “Zoru tanımıyoruz, imkansızı hemen yaparız, hayallerinizi gerçekleştirmek için sadece biraz zamana ihtiyacımız var” şeklinde sesleniyor... Bahçeşehir KCʼdeki açılışına siyaset ve iş dünyasından bir çok kişinin katıldığı TEK Organizasyon ve Danışmanlık şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Burak Tekbaş “Açılışımızı onurlandıran başta Meral Akşener olmak üzere tüm dostlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Bölgemizde yokluğunu hissettiğiniz Organizasyon ve Danışmanlık şirketimiz ile isteklere paralel yaratıcı, kaliteli, akılcı ve ekonomik çözümler sunmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

Önce müşteri memniyeti Burak Tekbaş, TEK Organizasyon ve Danışmanlık şirketi ile ilgili bilgileri şöyle özetledi: “Bilgi ve tecrübesini, özel günlerini mükemmel kılmak için kullanmayı amaçlayan, sınır tanımayan, yeniliklere ve özgür düşünceye açık, düşünülmüş ama uygulanmamış olanları gerçeğe dönüştüren, ufak detaylarla farkı yakalayan, sıfır hata ile müşteri memnuniyetini esas alan ve hayalleri gerçeğe dönüştürebilen bir kuruluştur.”

3. Cadde KC Group AVM E Blok Kat:1 No:41 Bahçeşehir-İstanbul-Türkiye


ODTÜ’lüler BAHÇEŞEHİR’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu öğretmenler Cengiz Hoca ve Hüseyin Hoca’dan özel ders • SBS-YGS-LYS’ ye hazırlık • İlköğretim ve Lise öğrencileri için okula yardımcı Matematik, Fizik, Fen Bilgisi ve İngilizce dersleri • İngilizce eğitim gören öğrenciler için İngilizce olarak Matematik ve Fizik dersleri

Cengiz Hoca

0532 525 93 67 0555 525 08 21 0554 592 40 14 0505 685 72 82

Hüseyin Hoca


BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYOR

Orda kimse var mı? Vatanını, milletini, bayrağını seven her insanın yüreğini sızlatan günler yaşıyoruz. 24 Kahraman şehidimizin acısı yüreklerimizi yakarken, Van depremi ile derinden sarsıldık. Gözyaşlarına boğulduk. Van’da, Erciş’te, yüzlerce köyde yıkılan evlerin enkazı altında ecel terleri döktük. Kurtarma ekiplerinin ‘orda kimse var mı?’sorusuna bir cevap gelmesi için dualar ettik. Azra bebek gibi minnacık bebekler, yavrular, anneler, babalar, öğrenciler, öğretmenler enkaz altından kurtarılırken şükürler ettik. Onların seslerini duyunca sevindik. Cansız bedenler çıkarken kahrolduk.

Kulaklarımda çınlıyor Depremde kurban verdiğimiz gencecik onlarca öğretmenimizin, daha geçenlerde çekilen kurada kazandıklarını görünce attıkları sevinç çığlıkları kulaklarımda çınlıyor. Ekranda seyrediyorum. Bilgisayar, önce öğretmenin adını soyadını söylüyor. Sonra atandığı ili. Van…. Van….Van... Birbirleriyle sevinç içinde kucaklaşıyorlar. Van’da buluşmak üzere randevulaşıyorlar. Depremde can veren hepsi birbirinden fedakar, cefakar, vefakar öğretmen kardeşlerimizi saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Onların vatan sevgisi, onların millet sevgisi, onların bayrak sevgisi bugünün ve bugünden sonraki nesillerin yolunu aydınlatacaktır. Onlar bizim pırıl pırıl ışığımız, çocuklarımızın sönmeyen güneşi ve rehberi olacaktır. Onlar için ne yazsam az. Kelimeler boğazımda düğümleniyor. Biliyorum onlar şimdi bizleri cennetten seyrediyorlar. lar.

Bu gözyaşları başka türlü dinmez Ve hepsi bir ağızdan şu soruyu soruyor-

‘Bu çürük binaları kim yaptı?’ Evet ben de soruyorum. Bu çürük binaları kim yaptı? Bu binaları yaparken demirinden, çimentosundan, işçiliğinden çalıp bugüne kadar binlerce insanımızın ölümüne sebep olanların Allah cezalarını versin! Ama sadece Allah’a bırakmayalım. Yargı da cezalarını versin. Bu vicdansızları zindanlarda çürütelim. Bu ahlar başka türlü alınmaz. Bu hesap başka türlü görülmez. Bu gözyaşları başka türlü dinmez. Çok afedersiniz geri zekalının biri çıkmış ‘Ben bu bi-

20

I KASIM 2011

FİLİZ S “24 Kahraman şehidimizin acısı yüreklerimizi yakarken, Van depremi ile derinden sarsıldık. Gözyaşlarına boğulduk. Van’da, Erciş’te, yüzlerce köyde yıkılan evlerin enkazı altında ecel terleri döktük. Kurtarma ekiplerinin ‘orda kimse var mı?’sorusuna bir cevap gelmesi için dualar ettik.” ÜZER

nayı 1988’de yaptım o zaman sağlam inşaat malzemeleri yoktu’ diyor. Bu geri zekalı! Bu yalancı! Bu sahtekar! Mimar Sinan zamanında, yüzyıllar önce nasıl inşaat malzemeleri vardı acaba? Çok merak ediyorum. Vatanını, milletini, bayrağını sevmek başka birşey. 7’den, 70’e bir bütünüz. Acımız bir, sevincimiz bir, hedefimiz bir. Hepimiz birimiz için varız. Bunun farkında olmayan zavallılar var. Van’daki büyüklerimin, kardeşlerimin, çocuklarımın çektiği acılar, benim acılarımdır. Ben de onların üşüdüğü kadar üşüyorum. Onlar nefes alıyorsa ben de alıyorum. Onlar ağlıyorsa ben de ağlıyor, gülüyorsa ben de gülüyorum. İşte bunun farkında olmayan zavallılar var. Çirkin yakıştırmalar yapan zavallılar var. O üç beş çatlak ses de yüreğimizi sızlatıyor. Bu duygular içinde depremde can verenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Artık bu çürük binaların altında kimse can vermesin diyorum. Allah cümlemizi korusun. Terör acısının da artık bitmesi için dualar

ediyoruz. İçimiz kan ağlıyor. 24 şehidimizin acısı yüreklerimizi yaktı. Yurdumuzun dört bir köşesinden ağıtlar yükseliyor. Bitsin artık bu ağıtlar. Bitsin artık bu anaların dinmeyen gözyaşları. Şehit haberlerinin gelmediği bir gün bile yok. Ateş düştüğü yeri yakmıyor yurdumuzu yakıyor. Farkında değil misiniz? Başbakan, ana muhalefet partisi lideri ve T.B.M.M de grupları bulunan partilerin liderleri neden bir masa etrafında oturup tartışmazlar çok merak ediyorum. Neden kafa kafaya vermezler? Hepsi terörü bitirme projesinden bahsediyorlar. Neden bunları masaya koyup ortak bir projeyi bulmazlar. Bu kadar mı zor? Liderlerimizin bir masada buluşmaları bu kadar mı zor? Millet bunu istiyor. Artık kavgayı bırakın diyor. Başbakanımıza buradan çağrı yapıyorum. Davet edin bir masa başına. Gelen gelir, gelmeyen de gelemeyişinin nedenini millete açıklar. Millet de doğru yapanı da, yanlış yapanı da görür ve kararını verir. Bu davetiye sadece üç isme yazılacak. Bu da mı zor?


Yerli ve ithal avize, aplik, abajur, aksesuar ve tüm aydınlatma ürünlerimizle;

8. Mağazamız Bahçeşehir Ispartakule’de hizmetinizde 1. Kısım Fırat Caddesi No: 2 (Ispartakule Bahçeşehir girişi) Bahçeşehir - İstanbul Tel: (0212) 669 25 97 - 669 25 98 www.sevincaydinlatma.com.tr


Şehitler... Deprem... Cumhuriyet... Tarih 28 Ekim 2011... Hava puslu, ama benim içim kıpır kıpır. Bir gün sonra Cumhuriyetimizin 88. yılını kutlayacağız. Kutlayacağız derken, şarkılı türkülü değil, içimizden kalbimizden, yaşanan bu kadar üzücü olaya rağmen, CUMHURİYET diye haykırıp aslında yaşanan bu üzücü olaylara isyanımızı dile getireceğiz. En azından ben böyle düşünüyordum. Ta ki internetin başına geçip gelen maillerde ‘VAN DA MEYDANA GELEN DEPREM FELEKETİ DOLAYISI İLE 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENLERİ İPTAL EDİLMİŞTİR’ mesajlarını görünceye kadar, sonrasında hava gibi benim de içim puslandı. İçimi kime dökeyim diye kara kara düşünürken, bir elime kalemi, bir elime telefonu aldım. Alış o alış, 4 Mevsim yine sizlerleyim... Öncelikle şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyerek konuya girmek istiyorum. Geçtiğimiz ay bütün yurtta şehitlerimiz için yapılan protesto yürüyüşüne Bahçeşehir’imin duyarlı insanlarının da duyarsız kalmaması beni çok mutlu etti. Ana caddedeki kalabalık insan seli ve bay-

Birazda mahalleyi gezelim İki mevsimdir yoktum, 4 mevsim tamamlanmadan döndüm :) 8 aydır sizlerden ayrı geziyorum ama Bahçeşehir’den hiç kopmadım. Bu süreçte bir çok yeni mekan açıldı. Hatta en önemlisi Akbatı Alışveriş Merkezi’nin açılmasıydı. Hangi billboarda baksam Akbatı yazıyor. Tabii dayanamadım gittim, beni bilen bilir aslında çokta hoşlanmam kapalı mekanlardan ama o kadar büyük ve güzel bir ambiyansı var ki hiç sıkılmadan dolaşıp alışveriş yaptık. En hoşuma giden de müzik yayınıyla dans eden fiskiyeler oldu. Artık alışveriş bitti hanımı eve bıraktım, hemen peşine telefonum çaldı; evde limon yokmuş. Hill Park’da yeni açılan BİM’e uğrayıp limonu aldım. Çıkışta tam karşısında

22

I KASIM 2011

İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE

ÖZKAN BABA

raklarıyla camlardan destek veren Bahçeşehirlileri görünce gözyaşlarımı tutamadım. Ne Mutlu Türküm Diyene... Van depreminde hayatını kaybeden vatandaşımızın acısını da unutmadım. Hatta depremle ilgili saçma sapan konuşan ahmaklara sapla samanı karıştırmayın diyerek isyan ettim... İçimden insanlık ölüyor mu dedim. Ulaşabildiğim herkese de Van’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin bir toprağı olduğunu ve orada yaşayan insanların da bizim insanlarımız olduğunu haykırdım... Tüm ulusumuzun başı sağ olsun diyorum...

yeni açılmış bir dükkan dikkatimi çekti. Melsa Home... Önce yatak satıyorlar sandım biraz daha yaklaşınca çok farklı bir manzarayla karşılaştım. İçeride peştemalden abajura, havludan yatak örtüsüne yok yok... Hem de hepsi kişiye özel, tek ürün olarak üretilmiş. Bence Bahçeşehirli hanımların ziyaret etmesinde fayda var... Tek sizde olacak bir ürüne ne dersiniz:) Sonbaharı bitirdiğimiz şu günlerde pastırma sıcaklarındaki yeni mekanım Somun Cafe idi... Kahvaltı yaparken 4 Mevsim paparaziye yakalandım. Hem de tereyağında pişmiş leziz köy yumurtasını götürürken. Zevkler ve renkler tartışılmaz ama Somun Cafe’nin kahvaltısını sizlere tavsiye ederim...

Bahçeşehir’de eğitimle oynamayın!

Çocuklarımız bizim her şeyimiz, onlar için çalışıp onlar için yaşıyoruz. Tabii en önemlisi de onların eğitimleri. Bahçeşehir bu konuda çok şanslı diye düşünürken etraftan kulağıma hiç de hoş olmayan şeyler gelmeye başladı... Çalışanından velisine herkes şikayetçi, hatta bölgenin yerel basını da mağdurlar arasında imiş. Bu konuyu tam araştırmadan isim vermek istemiyorum. Sonuçta anne babalar güvenip koç gibi çocuklarını, yetişsin diye kayıt yaptırmışlar. O yüzden bu konuyu, mağdur olduklarını iddia edenlenlerle görüşüp tam anlamıyla çözdükten sonra sizlerle paylaşacağım...

Siz de Bahçeşehir’de şahit olduğunuz iyileri ve kötüleri bana yazın bende araştırıp, herkesi buradan bilgilendireyim… 4mevsimozkan@gmail.com



KISA KISA

Eğitimde dev iş birliği Bahçeşehir Kolejleri, büyüme stratejisi çerçevesinde dünyanın en büyük yatırım fonlarından ABD’li Carlyle Group ile görüşmelerde son noktaya geldi. Kaliteli eğitimi Türkiyeʼnin her noktasına yayma kararı alan Bahçeşehir Kolejleri, çoğunluk hisseleri ve eğitim yönetimi kendisinde kalmak kaydıyla Carlyle Group ile görüşmelerde son aşamaya geldi. Bahçeşehir Kolejleri bu ortaklıkla önümüzde 3 yıl içinde Türkiyeʼdeki okul sayısını 70ʼden 150ʼye, çıkarmayı, ABDʼde ve Avrupaʼda da okul yatırımları yapmayı hedefliyor. Türkiyeʼnin doğusundan batısına 7 bölgesinde 20 okul kampüsünde anaokulu, ilköğretim ve lise olmak üzere toplam 70 okul ile aynı standartlarda kaliteli eğitim hizmeti veren Bahçeşehir Kolejleri, yeni dönemde Ankara, İzmir, Adana, Mardin gibi yeni illeri de ekleyerek yoluna devam ede-

cek. Bu amaçla 3 yıl içinde Carlyle Group yatırım ortaklığında Türkiyeʼde eğitime 300 milyon dolar yatırım yapma kararı alındı. Eğitimde 43 yıllık deneyim ve birikimi ile Bahçeşehir Kolejleri ile yatırım ortaklığı görüşmelerine başlayan Carlyle Group, sağlık alanından sonra eğitim alanında da yatırım yapma kararı aldı. Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları ve Bahçeşehir Kolejleri Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, Türkiyeʼde özel öğretime ayrılan payın gelişmiş ülkelere oranla aynı doğrultuda gelişemediğini belirterek “Bu alana yabancı yatırımcıların girmesi eğitimin gelişmesi ve büyümesi için önemlidir. Carlyle, sağlık ve eğitim alanında yatırımlar

Sevinç Aydınlatma Bahçeşehir’de Bahçeşehirde avize, aplik ve tüm ev aksesuarlarını birlikte bulacağımız 650 m2’lik yepyeni bir mağaza açılıyor. Sevinç Aydınlatma, sektördeki 35 yıllık birikimi, yerli ve ithal ürünleri ile Ispartakule Happy Center üstünde yer alan mağazası ile Bahçeşehirlilerle buluşuyor. Bahçeşehirde avize, aplik ve tüm ev aksesuarlarını birlikte bulacağımız 650 m2 lik yepyeni bir mağaza açılıyor. Sevinç Aydınlatma, sektördeki 35 yıllık birikimi, yerli ve ithal ürünleri ile Ispartakule Happy Center üstünde yer alan mağazası ile Bahçeşehirlilerle buluşuyor.

24

I KASIM 2011

yapan bir kuruluştur. Bahçeşehir Kolejleri olarak küresel bir anlayışa sahibiz. Amacımız bu alanda Türkiyeʼnin her köşesine kaliteli eğitimi taşımak ama yatırımcı kuruluşların desteği olmadan bunu yapmak çok zor. Türkiye eğitimine ve özel öğretime bu yatırımların çok önemli bir destek olacağını düşünüyorum. Bu bir yatırım ortaklığıdır, eğitim ve yönetim tarafının bizde kalacağını önemle belirtmek isterim” dedi. Carlyle Group Türkiye Direktörü Can Deldağ,“ Bahçeşehir Kolejleriʼnin vizyoner bakış açısı bizim kararımızda etkili oldu. Biz Bahçeşehir Kolejleriʼnin ve başkanı Enver Yücelʼin vizyonuna yatırım yapma kararı aldık. Görüşmelerimiz sürüyor” dedi.

Loca Taç’landı

Temelleri 40 yıl önce ev tekstilinin geleneksel merkezlerinden biri olan Denizli Babadağʼda atılan, “Bizim amacımız, “siz”e hitap etmek. Her birey farklı bir dünya olduğundan; tasarımlarımız da çok çeşitli dünyalar barındırıyor. Bugüne kadar kalite, konfor estetik ve kişiselliği hedefleyerek yanınızda olduk. Bugün 2012 koleksiyonumuz için diyebiliriz ki, kendimizi de, sizi de hiç bu kadar iyi ifade etmemiştik! Yeni Taç koleksiyonumuzu incelerken, günlük hayatınızda aklınızda bulunmasını düşündüğümüz bazı püf noktalarına da göz atabileceksiniz ” diyen Taç ailesinin bir zinciri Bahçeşehir Locaʼda hizmetinizde...



EKONOMİ

Yunanistan bu noktaya NASIL GELDİ? “Aslında ABD’de çıkan ve global kriz Avrupa’ya sıçradığında risk altında olan ülkelerin başında geliyordu Yunanistan. Krizin ilk vurduğu İzlanda ve İrlanda’nın ardından Yunanistan’ın ekonomik sorunları Avrupa için sorun olmaya başlamıştı. İzlanda ve İrlanda nispeten daha küçük lokma olduğu için gündemde fazla kalmamıştı. Ama Yunanistan daha büyük bir lokmaydı.” Son günlerde bütün dünyanın gözü Yunanistan’ın üzerinde… Aslında ABD’de çıkan ve global kriz Avrupa’ya sıçradığında risk altında olan ülkelerin başında geliyordu Yunanistan. Krizin ilk vurduğu İzlanda ve İrlanda’nın ardından Yunanistan’ın ekonomik sorunları Avrupa için sorun olmaya başlamıştı. İzlanda ve İrlanda nispeten daha küçük lokma olduğu için gündemde fazla kalmamıştı. Ama Yunanistan daha büyük bir lokmaydı. Yunanistan’ın bir başka önemi daha vardı. Eğer kriz virüsü Yunanistan’da durdurulamazsa İspanya ve İtalya gibi daha büyük ülkelere sıçramasının önüne geçilemezdi. Bu iki ülkeye sıçraması halinde Avrupa’da yaşanacak hasarı tahmin etmek çok zor değil. Tabii Avrupa ile sınırlı kalmayacağı da kesin. Onun için Avrupa’nın ve gelişmiş ülkeler global krizin daha fazla yayılmaması için Yunanistan’da durdurulması önemli. Yani Yunanistan’ın durumu aslında sadece Yunanistan’ı ilgilendiren bir konu değil. Yunanistan’ın sürüklendiği ekonomik kriz, Euro bölgesinde bulunan ve üretim kapasitesi yeterli olmadığı halde tüketim fazlasının bulunduğu ülkelerin her an karşılaşabileceği türden bir kriz. Peki bu kadar tartışılan ve dünyanın gündeminde olan Yunanistan ekonomisinin nasıl bir yapısı var? Yunanistan, Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakerelerine 1976 yılında resmi olarak başladı. 1981 yılında AB üyeliğine kabul edildi. Yunanistan’ın kaderi de bu tarihten itibaren değişti. O dönemde Yunanistan’ın başbakanlık koltuğunda, ülkesinin iflasın eşiğinde olduğunu açıklayan George Papandreu’nun babası Andreas Papan-

26

I KASIM 2011

dreou oturuyordu. Yunanistan AB’ye üye olduğu dönemde yıllık enflasyonu yüzde 2025’lerde seyreden gelişmekte olan tipik bir Balkan ülkesi profiline sahipken nasıl da hızlıca kalkındı? Rakamlara bakıldığında bu çok net ortaya çıkıyor. Yunanistan’ın AB’ye girdiği yıl kişi başına düşen milli geliri 9 bin dolarken, 2009 yılında 30 bin dolara çıkmış olduğunu görüyoruz. Bunda AB’nin parasal desteği önemli bir rol oynadı. Yunanistan 2001 yılında AB’nin ortak para birimi Euro’ya girdi. 1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Anlaşması’nda, Euro bölgesine alınacak ülkelerin, ekonomi ve para piyasasına ilişkin yerine getirmesi gereken minimum kriterler belirlenmiştir. 2001’de Euro bölgesine katılmadan önce, ülkedeki bütçe açığının küçük gösterilerek yüzde 3’ün altında bildirildiği ve bu uygulamanın takip eden yıllarda da sürdürüldüğü önceki hü-

RK KAYHAN ÖZTÜ.COM

M FİNANSGÜNDE ETMENİ YÖN N YI YA EL N GE sgundem.com kozturk@finan

kümetin Maliye Bakanı tarafından 2004 yılında açıklandı. Yani Yunanistan euro bölgesine girmek için gerekli olan ekonomik kriterleri gerçekleştirmeden Euro alanına giriyor. Euro’ya girmesinden sonra düşen faiz oranları Yunan hükümetini, borçların finansmanı için yeni borç almaya teşvik ediyor. Kendini AB ve Euro bölgesinde güvende hisseden Yunanistan mali bütçe kontrolünü ve kamu harcamalarını gevşek tutarken diğer taraftan vergi gelirlerinde ciddi bir artış gerçekleştirmiyor. Yunanistan’ın kamu harcamaları 1980’de GSMH’nın yüzde 30’uyken bu rakam 1990’da yüzde 51’e, 2009’da ise yüzde 114’e yükselmiştir.



EKONOMİ Aynı dönemlere ait vergi gelirleri ise küçük artışlarla, 1980’de GSMH’nın yüzde 27’sinden 1990’da yüzde 32’sine 2009’da ise yüzde 37,3’üne çıkmıştır. Görüldüğü gibi, bu ufak artışlar, kamu harcamalarında ve dış borçta yaşanan büyük artışın hızına hiçbir zaman erişebilmiş değildir. 1990’da yüzde 19 bütçe açığıyla OECD ülkelerinin bu kategoride sonuncusu olan Yunanistan, 2000 yılına geldiğinde bütçe açığını yüzde 3 olarak bildirmiştir. Bu tarihten itibaren bütçe açığı sürekli büyümüş ve 2009’da yüzde 13’e dayanmıştır. Dış borç durumuna baktığımızda ise aynı olumsuz manzarayla karşılaşmaktayız. Yunanistan 1980’de 4,4 milyar dolar, 1990’da 22 milyar dolar, 2009 yılında ise büyük bir artışla 594 milyar dolara yükseldi. Global krizden sonra yapılan yardımlarla bu borcun 535 milyar Euro’ya (yaklaşık 738 milyar dolar) ulaştığı belirtiliyor. Dış borcun GSMH’ya oranları ise sırasıyla şöyledir; 1980’de yüzde 12, 1990’da yüzde 33, 2009’da ise yüzde 175’dir. Son yıla ait diğer göstergelere baktığımızda, kayıtlı işsiz oranının yüzde dokuz, genç işsizlerin oranının yüzde 20 olduğu, doğrudan yabancı yatırımın yüzde 21, turizm gelirlerinin ise yüzde 13 azaldığı görülmektedir. Bu ekonomik göstergeler, kötüleşen Yunan ekonomisinin giderek nasıl kangrene dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Yunanistan’daki ekonomik krizi tetikleyen en önemli faktörün ise yolsuzluk olduğu belirtilmektedir. George Papandreou geçen yıl Başbakanlık koltuğuna oturduktan hemen sonra yaptığı açıklamada, ülkesinin asıl probleminin sistematik yolsuzluk olduğunu açıkladı. Uluslararası Saydamlık Örgütü’nce yeni yapılan bir araştırmaya göre, yolsuzluk Yunanistan’da günlük hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Araştırmaya göre, geçen yıl içinde, ehliyet alımını hızlandırmak, inşaat ruhsatları, devlet hastanelerine kabul edilme, vergi iadelerini manipüle etme gibi kamusal işlemler için bir Yunan vatandaşı ortalama 1355 Avro rüşvet vermektedir. Avukat, doktor ya da bankacı gibi özel sektör çalışanlarına ödenen rüşvet miktarları ise daha yüksektir. Uzmanlara göre, Yunanistan’da yüzde 35 oranında vergi kaybı söz konusudur.

28

I KASIM 2010

“AB ülkeleri çok istekli olmasa da, kolları sıvayarak Yunanistan’ı kurtarma planı hazırlıklarına koyuldular. Yunanistan’ı kurtarmak için önde gelen Avrupa ülkeleri elini cebine atarak bir kredi sepeti hazırladılar. Ancak Avrupa kamuoyunda azımsanmayacak bir çevre, Yunanistan’ın kendi eliyle başına getirdiği bu sorunu yine kendisinin baş etmesi gerektiği, muhtemel bir kurtarma planının diğer AB ülkeleri için de kötü örnek olacağını savunuyor.”

Adını açıklamayan üst düzey bir Yunan devlet görevlisine göre, ülkesinde 4-4-2 sistemi uygulanmaktadır. Bu sistem şöyle çalışmaktadır. Bir şahıs ya da şirketin devlete 10 bin Avro vergi borcu var diyelim. Bu durumda şirket 4000 Avro’yu kendisini denetlemekle görevli kişiye verir, 4 bin Avroyu kendisine ayırır ve 2 bin Avro’yu da devlete vergi olarak öder. Sağlık sigortası sistemi de yolsuzlukların yoğunlaştığı sektörlerdendir. Devlet memurluğu kadroları ise gereğinin çok üstünde şişirilmiş durumdadır. GSMH’sına oranla AB içinde askeri harcaması en yüksek ülke olan (2008 rakamlarına göre GSMH’sının yüzde 3,4’ü) Yunanistan’ın izlediği bu harcama politikasının da ulusal ekonomisi üzerinde ciddi anlamda negatif etkileri olduğu bir gerçek.

AB ülkeleri çok istekli olmasa da, kolları sıvayarak Yunanistan’ı kurtarma planı hazırlıklarına koyuldular. Yunanistan’ı kurtarmak için önde gelen Avrupa ülkeleri elini cebine atarak bir kredi sepeti hazırladılar. Ancak Avrupa kamuoyunda azımsanmayacak bir çevre, Yunanistan’ın kendi eliyle başına getirdiği bu sorunu yine kendisinin baş etmesi gerektiği, muhtemel bir kurtarma planının diğer AB ülkeleri için de kötü örnek olacağını savunuyor. Özellikle Alman basını, Yunanistan’ı, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği gerekçesiyle eleştiriyor. Yunanistan’ın kendi başına alacağı tedbire baktığımızda ise, bugünden itibaren kemer sıkma politikası uygulayacağını görmekteyiz. Hedef olarak da önüne, bu yılın sonunda bütçe açığının yüzde 4 azaltılması, 2012’de ise yüzde 3 seviyesine indirilmesini koymuştur. Bunu başarmak için, vergilerin artırılması, vergi bilgilerinin merkezi bir sistem altında kayıt altına alınması, emekli yaşının yükseltilmesi, bürokrasinin sabitleştirilmesi, neredeyse çalışırken ki dönemle aynı miktarda olan emekli aylığının düşürülmesi, şişkin memur kadrolarının azaltılması, kamu harcamalarının kısılması tedbirlerinin alınacağı hükümet tarafından duyurulmuştur. Hükümetin açıklanan bu acı reçetenin ne kadarını uygulayabileceği ise henüz net değildir. Halkın ve güçlü sendikal örgütlerin buna karşı tepki duyduğu bilinmektedir. Bu nedenle ekonomik krizin daha büyük ölçekli bir siyasi krize dönüşme ihtimali de bulunmaktadır. Yunanistan, bu hedeflere ulaşabileceği konusunda piyasaları ve AB’yi de tam olarak ikna edebilmiş değildir. AB, IMF’nin yardıma çağrılmasına da karar vermiştir. IMF’li bir kurtarma planı, Euro’yu zedeleyeceği ve AB’nin kendi sorunlarını çözmede yetersiz kaldığını imajı yaratacağı gerekçesiyle AB Komisyonu’nca eleştirilmektedir. Aslında 2010 Ocak ayından itibaren IMF Yunanlılara bütçe planlaması, vergi yönetimi, kamu muhasebesi ve istatistikî şeffaflık konularında teknik destek veriyor. IMF’nin maddi desteğinin istenmesi, AB için eksi puan sayılırken, IMF açısından önemli bir prestij ve başarı anlamına gelmektedir. I


SEMİNER

ÇÖZÜM ODAKLI

EĞİTİM SEMİNERLERİ

BAHÇEŞEHİR’DE

İmge Eğitim ve Aile Danışmanlık Merkezi’nden Uzm. Psikolog Eylem Ceyhan sorularımızı yanıtladı. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümüʼnden mezun oldum. Mezuniyetimin hemen ardından Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Anaokuluʼnda psikolog olarak görev yapmaya başladım. Çocuklar ve ailelerine yönelik danışmanlık hizmeti verdim. Hacettepe Üniversitesiʼnde yüksek lisansımı tamamlamamın ardından Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Psikiyatri Anabilim Dalıʼna psikolog olarak atandım. GATA Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Servisiʼnde de çalıştıktan sonra aile terapisi, bilişsel davranışçı terapi ve şema terapi eğitimlerini aldım. İmge Eğitim ve Aile Danışmanlık Merkeziʼni kurarak mesleki çalışmalarımı sürdürmekteyim. İmge Eğitim ve Aile Danışmanlık Merkezi’nin kuruluş amacı nedir? Merkezimiz çocuk, ergen, yetişkin ve ailelere yönelik danışmanlık ve psikososyal eğitim vermek üzere Bahçeşehirʼde kuruldu. Birey ve ailelerin sorunlarına “çözüm ortağı” olmayı, birey ve ailelere destek vererek

Uzm. Psikolog Eylem Ceyhan

yaşam kalitelerinin artmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktayız. Belirli aralıklarla uzman davet ederek ücretsiz seminerler düzenliyorsunuz. Kısaca bahseder misiniz? Evet ihtiyaçlara yönelik olarak ücretsiz seminerler düzenliyoruz. Öfke kontrolü, çocukluk çağı

travmalarının etkileri, sınav kaygısıyla başa çıkma yolları şu ana kadar düzenlediğimiz seminerler arasında yer almakta. “Öfke kontrolü”, “Çocukluk çağı travmaları”, “Sınav kaygısıyla başa çıkma yolları” başlıklı seminerleri tekrarlayacağız. Seminer tarihleri www.imgedanismanlik.com adresinden takip edilebilir. İlgilenenler kayıt yaptırmak koşulu ile seminerlere ücretsiz olarak katılabilir, ayrıca çocuk ve gençlere yönelik grup çalışmalarımız hakkında bilgi edinebilirler.

mge E itim ve Aile Danı manlık Hizm. Ltd. ti. 0212 669 99 59 www.imgedanismanlik.com KASIM 2011 I

29




HAVADAN SUDAN

‘Affet bizi’

“Evlatlarımızın asil kanını damarĞLU larında tutamadık Atam. Akıttık MÜJDE KÖSEO Atam. Hem de ne için biliyor musun lanet olası terör için... Mahcubuz Atam.” Sözlerim bitti, gözyaşım bitti, gücüm bitti... Evlatlarımız teröre kurban oldu. Şehit evlatlarıyla birlikte ölen anaların, babaların sessiz çığlıkları, “vatan sağ olsun” derken ki metanetleri, sönen ocaklar sözcüklerimi bitirdi. “Ben oğluma zarar gelmesin diye bisiklete bile bindirmedim” diyen şehit anası bitirdi sözcüklerimi... Evlatlarımızın asil kanını damarlarında tutamadık Atam. Akıttık Atam. Hem de ne için biliyor musun lanet olası terör için... Mahcubuz Atam. Tam bir iki kelime dökülecekti ki dudaklarımdan, ülkem yeni bir felaketle karşı karşıya kaldı. Deprem oldu. Doğanın karşısında çaresiz kaldık. Yüzlerce ocak söndü yine. Ama kenetlendik, birkaç densizin dışında. Onlar içinde canavar taşıyanlardı. O canavarı ortaya çıkardırlar. Sıcacık evlerinde, bilgisayar başındaki klavye kabadayıları ırkçı ve kindar bir tavır sergilediler. İnsani duygulardan uzak, vicdansız, kin dolu ve hesapçı yazılar yazdılar sosyal medyada. Yurtta sulh, cihanda sulh öğüdüne karşı gelenler olduğu için; Yine çok mahcup olduk sana Atam... Kötülük akıtmaya çalışan, bir avuç içi kadar olan bu kişilere inat Türk Halkı kenetlendi Atam.

32

I KASIM 2011

İnsanlık adına iyi şeyler yapanlar bu küçük insanlara aldırmadı, oyunlarına gelmedi. Kararlılıkla yollarına devam ettiler. Deprem bölgesine yardım için canla başla çalıştılar. Kalbimdeki tüm acıya rağmen içimde umutlar filizlendi. Tek bir insanın hayatını kurtarabilmek için büyük dayanışma oldu. Belediyelerin deprem bölgesine yardım malzemesi yollayabilmek için ihtiyacı olduğu ek karton kolileri sağlayan kimlerdi biliyor musun Atam, sokaktan kağıt toplayan sokak çocuklarıydı. İşte böylesine bir dayanışma yaptılar deprem bölgesindeki kardeşleri için. Şimdi bize sokakta çocuklar olduğu için kızdın değil mi Atam. Çok mahcubuz; ama var. Senin vatanı emanet ettiğin çocuklardan maalesef sahip çıkamadıklarımız var. Affet bizi Atam. Sana 10 Kasım’da nasıl rahat uyu diyeceğiz bilemiyorum Atam. Çok mahcubuz çok... Çöktüğümüz yerden hızla ayağa kalkacağımızı biliyorum Atam. Mecburuz. Hayat devam etmek zorunda. Artık sözün bittiği yerden söze başlamak lazım. Yaralarımızı sarıp, elele tutuşma zamanı. Barış güneşi ile vatanımızı aydınlatmalıyız. Emin ol sana yakışan evlatlar olacağız. Göğsümüzü gere gere “rahat uyu Atam” diyeceğiz.


REZERVASYON ve PAKET: (0212)

608 00 88

2. Kısım Mah. Avni Akyol Cad. D/10 LOCA - BAHÇEŞEHİR


KAPAK KONUSU

Olası büyük deprem sonrası en kritik ilk 72 saat için Mahalle

Büyük depreme Geçtiğimiz ay yaşadığımız 7,2 şiddetindeki Van Depremi’nden sonra yine büyük İstanbul depremi gündeme oturdu. Biz de depremin şiddetinin kaç, nerede ve nasıl olacağı tartışmasını bırakıp deprem öncesinde ve sonrasında toplum olarak ne yapabilirizi araştırdık. Ve karşımıza 4288 kişilik Mahalle Afet Gönüllüleri ordusu MAG çıktı... Hatice GÜLÇÜR İNANÇ

Bize kendinizi ve MAG’ı tanıtır mısınız? İsmim Sencer Bediz. MAGʼda Eğitim Programları Koordinatörüyüm. Mahalle Afet Gönüllüleri Projesi (MAG), herhangi bir afet ya da acil durum sonrasında en kritik saatler olan ilk 72 saatte, halkın kendi kendine yardımcı olabilecek; ne yaptıklarının farkında olan, daha bilinçli ve eğitimli, ellerinde bu müdahale sırasında doğru ekipman bulunan mahalle bazında ekipler oluşturmayı amaçlayan bir projedir. 2000 yılında Mahalle Afet Destek Projesi adıyla pilot bir çalışmayla başlamıştır. 2007 yılında vakıf haline geliyor MAG. Başkanımız Vedat Kirişçi. Vakıf sekreteryası 6 kişiden oluşuyor. Bir


Fotoğraflar: MAG

Afet Gönüllüleri sizi eğitiyor

hazır mısınız? genel müdür, iki saha koordinatörü, bir muhasebeci, lojistik sorumlumuz ve sekreterimiz var. MAG nasıl başladı? 1999 depreminden sonra Kocaeliʼnde o zamanlar İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi ismindeki SDC Ajansıyla İzmit Kent Konseyiʼnin ortaklaşa Akçakocaʼda yaptığı bir toplantıda ortaya çıktı. İsviçre Hükümetiʼne bağlı olan bu kuruluş insani yardım amacıyla geliyor, sonra böyle bir fikir ortaya çıkıyor. Bir afet sonrasında; arama-kurtarma, müdahale çalışmalarını bir zincir olduğunu kabul edersek bunun en başında mahalle düzeyindeki halkanın eksik olduğunu tespit ediliyor. Pilot uygulama olarak da Kocaeliʼnde 2 mahallede uygulanıyor. Anlaşılıyor ki, bu önemli bir unsur. Devlet olarak ne kadar kaynağınız olursa olsun, tek başına çok büyük bir afette yeterli olamazsınız. Afetlere müdahale ve hazırlıklı olma aşamasının toplum düzeyine yaygınlaştırılmasının gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu projenin çıkış noktası buna dayanıyor. MAG’ın hedefi nedir? Hedefimiz, mahalli düzeydeki afete hazırlıklı olma bilincinin tüm toplum tabanına yayılması. Şu anda tüm Marmara Bölgesiʼnde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Şu ana kadar 89 mahallede bu uygulama yapıldı. 59 tanesi İs-

tanbul ʻda. Diğer iller Kocaeli, Yalova ve Bursa. İzmirʼde de uzaktan uygulamayla eğitim verdiğimiz iki mahallemiz var. Bizim hedef profilimiz gelir düzeyi çok yüksek olmayan ve deprem için öncelikli risk olan bölgeler. MAG eğitimini kimler veriyor? Eğitimleri konusunda uzman kişiler veriyor. Afet psikolojisi dersini konusunda eğitimli psikologlar, yangın eğitimini İtfaiyeʼden ayrılan uzman kişiler, arama kurtarmayı sivil savunmadan gelen kişiler veriyor. Temel afet bilinci eğitimini ya biz ya da bizden sertifika almış eğitimciler veriyor. Proje kapsamında yaklaşık 50 gönüllüye 30ʼar saatlik eğitim veriliyor.

Sayının 50 olmasının özel bir nedeni var mı? Projede uygulanan bir koyteyner var. Bu konteynerin yaklaşık 50-55 kişilik ekipman kapasitesi var. Daha fazla konteyner yerleştirilirse bu sayı daha da artar. MAG’da yapılanma nasıldır? Gönüllülerin vakıfla organik bir bağı yok. Tamamıyla her mahalle bağımsız yapılanıyor. MAG mahalle, il ve ülke olmak üzere üç seviyede ele alınmıştır. Mahalle düzeyinde öngörülen yapılanma ekipler halinde organize edilen gönüllüler ve onların seçtikleri temsilciler ve muhtardan oluşan Mahalle Afet Kurulu şeklindedir. Türkiyeʼde afetlere müdahalede sorumlu merci valiliklerdir. Bu nedenle MAG sisteminin etkinliği il düzeyinde valiliklerle yapacakları işbirliğinde gösterilen başarıya bağlıdır. MAGʼın bir sivil toplum yapılanması olarak projenin uygulandığı bölgelerde il ve ilçe bazında dernekleşmeleri bu amaca yönelik olarak gerçekleşmektedir. Özellikle İstanbulʼda Anadolu ve Avrupa yakası olmak üzere il derneklerinin MAGʼın faaliyetlerinin desteklenmesinde ana itici güç olması hedefleniyor. MAGʼın bir ağı var. Eğitim alanlar İstanbulʼda ya da oturdukları yerde bir afetin çıkmasını beklemiyorlar. Bir koordinasyon kurulu var, bu kurul tarafın- KASIM 2011 I

35


KAPAK KONUSU

dan yıl boyu birçok faaliyet düzenleniyor. Tatbikat, tazeleme eğitimleri, eğitim kampları düzenleniyor. Aynı zamanda vakıfla bir takım çalışmalar oluyor. Bizim de sıkıntılarımız var. 99 depreminin üzerinden çok uzun bir zaman geçti ve toplumda afet ve acil durumlara karşı duyarlılık bilinci son derece düşük. Dolayısıyla biz çalıştığımız mahallelerde gönüllüleri bu projelere katılma yönünde motive etmekte zorlanıyoruz. Ne zamanki bir afet oluyor, o zaman biraz daha önem kazanıyor bizim yaptığımız işler. Önemli olan testi kırılmadan önlem almak. İş işten geçtikten sonra çok anlamı olmuyor. Asıl deprem öncesinde hazırlık yapıp önlemlerimizi almamız lazım. MAG’a nasıl üye olabiliriz? Öncelikle web sayfamızdan form doldurup bize başvurabilirler. Biz bu başvuruları değerlendirirken gelen bölgelerin sıklığına göre taleplerin nerelerde yoğunlaştığını görebiliyoruz. Bunun dışında muhtarlar ve resmi kanallar vasıtasıyla bize ulaşabilirler. Afet

ve Acil Durum Müdürlüğüʼne başvurabilirler. Oradan nerelerde uygulama olduğunu ve kendi mahallelerinde uygulama olup olmadığını öğrenebilirler. Ya da doğrudan bizi telefonla arayıp da öğrenebilirler. Yaptığımız faaliyetleri basında duyurmaya çalışıyoruz. Çalışma yaptığımız mahallelerde gönüllülere, muhtarlar, o çevredeki dernekler, spor kulüpleri vs., o mahallenin önde gelen, sözü geçen kişileri varsa onlar aracılığıyla kendimizi duyurup anlatmaya ve projeye katılımlarını sağlamaya çalışıyoruz. Vakıf olduğumuz için kaynaklarımız sınırlı ve çok fazla görsel malzeme kullanamıyor ve kendimizi yeterince tanıtamıyoruz. Daha çok birebir diyaloglarla kendimizi tanıtabiliyoruz ama bir açıdan da bu faydalı oluyor. Hem eğitimin gerekliliğine duyulan düşünce eksik, hem de hazırlıklı olmanın bilinci eksik toplumumuzda. Birebir diyaloglarla yaptığımız proje toplantılarına bu projenin ne olduğuna dair az da olsa fikri olup da

“Bize ulaşmak isteyenler öncelikle web sayfamız www.mag.org.tr’den form doldurabilirler. Bunun dışında muhtarlar ve resmi kanallar vasıtasıyla bize ulaşabilirler. Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’ne başvurup nerelerde uygulama yaptığımızı öğrenebilirler. Ya da doğrudan telefonla 0212 296 54 90’dan arayıp bilgi alabilirler”

36

I KASIM 2011

katılan kişilerin sayısı daha fazla oluyor. Böylece mahalledeki tanıtım süreci de fazla uzun olmuyor. Mahallede saha çalışmalarının süresi ne kadar uzarsa insanların motivasyonu o ölçüde düşüyor. Biz mahallede bir proje kararı almadan önce o mahalle için belirlediğimiz sayıda kişinin projeyi anladığına, inandığına ve katılmak istediğine kanaat getirmemiz gerekiyor. Bunun için de aynı kişileri yaptığımız tanıtım toplantılarında tekrar tekrar görmek istiyoruz. Bu süreç uzadığı zaman baştan beri projenin içinde yer alma isteğinde olanlarda haklı olarak bir bıkkınlık başlıyor. Bu iş olmayacak galiba düşüncesi oluşmaya başlıyor, süreç uzadıkça haklı olarak. Biz bu nedenle süreci çok uzatmak istemiyoruz ve yine aynı nedenle doğrudan ulaştığımız ve gerçekten projede çalışma isteği ve bilincinde olanlardan oluşturmaya çalışıyoruz gruplarımızı. Bunu yapmakta da muhtarlıklar ve okul yönetimleri velilerine davetiye göndererek yardımcı oluyor bize. Projeye katılanlar yeni gönüllüler getiriyor ve proje canlı kalıyor. Eğitimleriniz ücretli mi? Bir mahallede MAG örgütlenmesinin maliyeti ne kadar? Eğitimlerimiz ücretsiz. Kimseden maddi bir talebimiz olmuyor. Vakıf bütçesinden ve yaptığımız sponsorluk anlaşmalarıyla karşılamaya çalışıyoruz, işin maddi yönünü. Bazı kuruluşlar kendi faaliyet gösterdikleri bölgede istedikleri kadar mahalleye sponsor olabiliyorlar, böylece biz de o



KAPAK KONUSU

firmalardan aldığımız kaynağı onların gösterdiği bölgelerde belirlenen projelerde kullanmayı sağlıyoruz. Tabii bazı ilçelerde belediyelerin de desteği oluyor. Zaman zaman çok ortaklı, zaman zaman da sadece vakıf kaynaklı olabiliyor projelerimiz. Bir mahallenin 50 kişilik bir proje eğitim maliyeti vakfa 39 bin liraya mal oluyor. Konteynerde yer alan malzemelerin bakımı aylık olarak projenin gönüllüleri tarafından yapılıyor. Bir mahalle projesi sürecinden sonra tabii ki o mahalleyi kaderine terk etmiyoruz. Bütün mahallelerle ilişkilerimiz devam ediyor. En başta yeni oluşan mahalle projelerini biz takib ediyoruz. Onlara yön gösteriyor ve faaliyetlerinde danışmanlık yapıyoruz. Her ay konteynerler açılıp sayımı yapılıyor, temizliği yapılıyor ve kontrol ediliyor. Üyelik aidatınız var mı? Hayır yok. Kimler gönüllü olabilir? 18 yaş üstünde olan ve bedensel hareket kabiliyetini engelleyecek kusuru olmayan herkes katılabilir. Hangi mahallede ikamet ediyorsanız o mahallenin eğitimine katılabiliyorsunuz. Ayrıca Temel Afet Bilinci Eğitmen eğitimiz var. MAG eğitimi almış kişiler arasından dileyen herkes bu eğitim programına katılıp eğitmenlik sertifikası alabilir bizden. Böylece Temel Afet Bilinci eğitimlerini kendi bulundukları bölgelerdeki okul, dernek, lokal, site yönetimleri gibi insanların toplu olarak bulunduğu her yerde verebiliyorlar. Eğitimler için materyalleri de biz sağlıyo-

38

I KASIM 2011

ruz, kendilerine. Eğitimlerinizin süresi nedir? Eğitimler yaklaşık 36 saat. 4 ya da 5 hafta sürüyor. Hafta içi akşam saatlerinde yapılıyor. Yani 1 ayda 2-3 akşam ayırarak eğitimleri tamamlayabilirsiniz. Eğitimlerin hangi gün ve hangi saatte yapılacağına o projenin gönüllüleri

Sencer Bediz

“Eğitimler yaklaşık 36 saat sürüyor ve hafta içi akşam saatlerinde yapılıyor. Yani 1 ayda 2-3 akşam ayırarak eğitimleri tamamlayabilirsiniz. Eğitimlerin hangi gün ve hangi saatte yapılacağına gönüllüler karar veriyor.”

karar veriyor. 10 akşam teorik eğitim, 1 tam gün de sabahtan akşama kadar sahada arama kurtarma eğitimi veriliyor. Okullarda deprem konusunda eğitim veriliyor mu? Temel Afet Bilinci eğitimleri çeşitli eğitim kurumlarında veriliyor. Ağırlıklı olarak ilköğretim okullarında çocuklara veriliyor. Ama bunun dışında bir işyerindeki çalışma arkadaşlarına eğitim veren gönüllülerimiz de var. MAG hangi kurumlarla işbirliği içinde çalışır? Bir afet durumunda sahada olan herkes ortak bir çalışma içine giriyor. Resmi olarak da bunun en başında İstanbul Valiliği Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) var. Biz zaten AFADʼla uzun yıllardan beri yakın ilişkiler içindeyiz. Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birliğiʼyle de beraber çalışıyoruz. Belediyeye bağlı Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), İstanbulʼdaki yapıların güçlendirilmesi için çalışan İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP), Kandilli Rasathanesi gibi birçok kuruluş var bu alanda faaliyet gösteren. Size destek olan resmi kuruluşlar var mı? Yeterli mi? Yukarıda da anlattığım gibi başta valilik olmak üzere devlete bağlı olan tüm resmi kurumlarla iyi bir işbirliğimiz var. Bize oldukça destek veriyorlar. Kocaeli merkezli kurulmamıza rağmen yaklaşık 7-8 yıldır İstanbul Valiliğiʼyle beraber bu projeyi yürütüyoruz. Yalova ve Kocaeli Valilikleri de bizi destekledi ve hala



KAPAK KONUSU Arkadaşımız Hatice Gülçür İnanç MAG Eğitim Programları Koordinatörü Sencer Bediz ile.

destekliyor. Ankaraʼda başbakanlık bünyesinde de irtibatta olduğumuz kişiler ve kurumlar var. Yani MAG bu anlamda tanınan bir yapılanma. Tabii ki düzelmesi gereken birçok nokta var. Ama bunlar kurumların kendilerinden değil sistemden kaynaklanan noktalar. Onlar da zamanla aşılacak umarım. Özellikle gönüllülük kavramının yasayla tanınması, bu alanda faaliyet gösteren kişilerin ve kurumların tanınması, sistemin içinde değişmesi gereken hususlar. Bunun dışında biz gayet iyi bir işbirliği yapıyoruz. Deprem dışında hangi afetlerle mücadele ediyorsunuz? Kocaeli Su üstü kurtarma ekibi var, aldıkları MAG eğitimi üzerine özel eğitim alarak kurulan. Kocaeli deniz kıyısı ve tatil yöresi olduğu için su üstü kurtarma ihtiyacı olması sebebiyle kuruldu. İstanbulʼda MAGʼın eğitimi üstüne, 8 ay eğitim alıp kurulan Acil Müdahale Ekibi var. Mesela adalarda orman yangınları için özelleşmiş İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü ile ortak yaptığımız ekip çalışmamız var. Bu çalışmaya uygun ekipmanlar temin ettik. Her bölgenin kendi ihtiyaçlarına göre coğrafi risklerine göre o bölgede daha farklı ileri eğitimler alınabiliyor. 36 saatlik eğitimde ihtiyaç hissedilen her alanda oldukça ayrıntılı eğitim veriyoruz. Yangın söndürme, arama kurtarma, ilkyardım. Temel olarak

‘SİTENİZDE TEMEL AFET BİLİNCİ EĞİTİMLERİ ALABİLİRSİNİZ’ Vakıf olarak Temel Afet Bilinci eğitimleri de veriyoruz. Yaklaşık 2-2.5 saat süren bir eğitim. Yine dernek, site sakinleri vb. insanların toplu olarak bulunabilecekleri yerlerde bir eğitimde en fazla 60-70 kişi olmak üzere veriyoruz. Bu eğitimleri çok cüz’i ücretlerle vakfa bağışlıyoruz. Çeşitli form ve broşürler dağıtıyoruz. Katılımcıların gösterdiği ilgi oranında bu süre uzayabiliyor. Sunum eşliğinde yapıyoruz eğitimleri.Öncelikle depreme yönelik, yaşadığımız yerlerde bireysel olarak veya aile bireyleriyle birlikte ne gibi önlemler alabileceğimizi, deprem öncesinde ve sonrasında ne tür hazırlıklar yapabileceğimizi ve depreme yönelik yanlış bilinenleri anlatıyoruz. Katılımcıların da bu eğitimin bir parçası olmasını istiyoruz. Herhangi bir acil durum esnasında neler yapmaları ve neler yapmamaları gerektiğini anlatıyoruz. Bu faydalı bir eğitim oluyor. Firmalara, fabrikalara, işyerlerine giderek bu eğitimleri veriyoruz. MAG üyesi olsun olmasın herkes alabilir bu eğitimi, sunum yapabileceğimiz bir salon ve projeksiyon makinası yeterli. insanlara vermek istediğimiz şey, içinde yaşadıkları bölgedeki risklere karşı tedbirli olma bilinci. Yapısal olmayan tehlikeler dediğimizde; bulunduğunuz yerdeki eşyalar, binaya ait olmayan eşyalardan kaynaklanan tehlikeler geliyor. Eğitimlerde eşyalarınızı sabitleyin dediğimiz zaman bunları tek tek saymıyoruz. İçinde yaşadığımız alanda bir deprem olsa hangi tehlikelerle karşılaşabileceği herkesin koşullarına göre

Biz vakıf olarak olası İstanbul depremine hazırlık aşamasının toplum tabanına mutlaka yayılması gerektiğine inanıyoruz. Bizim ilk etapta kendi kendimize yeter hale gelmemiz gerekiyor.

40

I KASIM 2011

değişiyor. Belki çıkış yolunuzu kapatacak herhangi bir nesne olabilir. O yüzden vermek istediğimiz şey, içinde bulunduğunuz ortamın risklerinin tümüne karşı tedbirli olmanız ve bu riskleri tespit edebilmeniz. Çünkü orayı en iyi siz tanıyorsunuz. Ve MAG gönüllülerine kendi bölgelerindeki riskler doğrultusunda daha fazla yoğunlaşıp resmi kurumlarla işbirliğine gitmelerini öneriyoruz. Olası bir İstanbul Depremi’ne hazır mıyız? Daha fazla hazırlıklı olmamız gerekiyor. Çünkü 99 depremi ülkemiz için bir uyarı zili oldu. Bu konuda eksiklerimizin neler olduğunu hep beraber gördük. O günden bu yana yapılan çok fazla çalışma var ama bu çalışmaların hiçbiri tek başına bir İstanbul depremini karşılamaya yeterli değiller. Dolayısıyla daha fazla çalışmalı ve hazırlık yapmalıyız. Ve daha fazla bilinçlenmemiz lazım. Biz vakıf olarak bu hazırlık aşamasının toplum tabanına mutlaka yayılması gerektiğine inanıyoruz. Olası bir İstanbul depreminde yardımın dışarıdan gelmesini beklemek kesinlikle bir çözüm olmayacak. Bizim ilk etapta kendi kendimize yeter hale gelmemiz gerekiyor. Binanızın depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirmeniz lazım. İçinde yaşadığınız bina yıkılırsa geriye yapacak pek bir şey kalmıyor. İstediğiniz kadar eğitim alın, herkesin oturduğu binanın depreme dayanıklı olup olmadığını öğrenip dayanıklı değilse o binada oturmaması gerekiyor. Bundan sonraki aşama eğitim, hazırlık vs. Gönüllü olmak dışında vatandaşlar size nasıl destek olabilirler? Bağış yapabilirler. Bizim web


sayfamızda banka hesap numaralarımız var. Gönüllerinden ne kopuyorsa bize bağış yapabilirler. Çünkü ne kadar çok kaynağımız olursa o kadar çok insana ulaşabiliriz. Kendi bölgelerinde kurumsal ya da bireysel olarak böyle bir çalışma yapılmasını isteyenler ayrıca bize destek olabilirler. Bizim adımıza kendi mahallelerinde MAG kurulması için örgütlenme çalışması yaparak bizimle irtibata geçebilirler. Ve bağlı bulundukları belediyelerin bizimle işbirliği yapması için onlarla görüşebilirler. MAG gönüllülerinin bir deprem anında yapmaları gereken nedir? Önce kendi can güvenlikleri, sonra aile bireylerinden emin olduktan sonra mahallelerinin konteynerinde buluşarak belli bir ekip organizasyonu çerçevesinde ilk müdahalede bulunuyorlar. Hiç

bir zaman MAG profesyonel bir arama kurtarma ekibi değildir. Yapmaları gereken şey tamamıyla ilk müdahale. Gözle görülür yerdeki yaralılara müdahale etme, daha fazla insanın o afetin etki ve zararlarından etkilenmesini önleme, ve mahalleye gelen profesyonel ekiplere destek verme. Eğitim ve ekipmanları da buna göre veriliyor. Bahçeşehir’de MAG eğitimi verildi mi? Geçen yıl hemen yanınızdaki mahalle Esenkentʼte verildi ama Bahçeşehirʼde böyle bir çalışma yapılmadı. Talep gelirse, belediyenin de desteğiyle MAG eğitimini Bahçeşehirʼde de verebiliriz. I

KASIM 2011 I

41


ATATÜRK’ÜN ÖLDÜĞÜ GÜN Necmiye Akkirman 3 Mayıs 1919

“10 Kasım’da nişanlık almaya Mahmutpaşa’ya gidiyorduk” Hatice GÜLÇÜR İNANÇ

Kaç yaşındasınız? 92 yaşındayım. 3 Mayıs 1919ʼda; Hıdrellezʼe üç gün varmış doğduğumda. Anneannemin Vatan Caddesiʼnde evi vardı, orada herkes Hıdrellez yapmaya çıkmış, annem 3 günlük lohusa olduğu için çıkamamış. Okula gittiniz mi? İkinci sınıfa kadar okula gittim. Bu kadar çok mektep yoktu o zaman. Biz Zeytinburnuʼnda oturuyorduk. Mektep Yedikuleʼdeydi. İki taraf mezarlıktı ve beni bizim sokaktaki ablalardan biri getirip götürüyordu. Sonra onlar Ankaraʼya tayin oldular, ben yalnız başıma gidemediğim için babam yollamadı. Çünkü çocuklar kalemimi, defterimi elimden alıyorlardı; ağlaya ağlaya eve geliyordum. O zaman otobüs yok, kapalılık vardı, gidemedim tek başıma. Eski yazı mı öğrendiniz? Eski yazı öğrendim. Yeni yazıya başladım ama okula gidemediğim için olmadı. Ama babam muhtar oldu, ben de babamla yazı yazdım. O ne yazıyorsa ben de onu taklit ederek yeni alfabeyi öğrendim. Kıyafetler nasıldı? Herkes entari, hırka giyiyordu. Başım 13 yaşına kadar açıktı. 13 yaşındayken bir gün bana çarşaf giydirdiler. Zeytinburnuʼndan Kazlıçeşmeʼye komşuları ziyarete gidiyorduk. “Elini içine sok, peçeyi indir, onu yap, bunu yapma…” sürekli uyarıldım. Döndüğümüzde “Baba ben çarşaf giymem” dedim.” “Peki ne istiyorsun kızım” dedi, “Manto ve başörtü al” dedim. Hemen o zamanlar en büyük mağaza Eminönüʼndeki Atalar Mağazasıʼydı, oraya gittik. Kız kardeşime ve bana manto, birer de eşarp alındı, onları giydim. Çarşafı bir gün giydim. Erkek kardeşim üniversiteye giderken çarşaf yasaklandı. Yasaklanınca anneme “Anne çarşaf yasak, gel ablamla gidip sana manto alalım” dedi. Annem “Tamam oğlum, madem yasak

42

I KASIM 2011


Atatürk’ün öldüğü gün 10 Kasım 1938... Ulu önder Atatürk’ün öldüğü tarih... Bugüne kadar hep kitaplarda okuduk, hazırlanan belgesellerden izledik o günleri... 4 Mevsim Dergisi olarak Atatürk’lü günleri yaşamış, Atatürk’ün ölüm gününe tanıklık etmiş insanları başladık araştırmaya... Ulaştığımız, Necmiye hanım, Kemal bey ve Hamide hanım o günlerle ilgili hafızalarında kalanları bizlerle paylaştı...

giymem” dedi. Annemi de çarşıya götürüp bir yazlık bir kışlık iki tane manto aldık. Başörtü de aldık. O da çarşafı bıraktı. Kaç yaşında evlendiniz? Görücü refah seviusulüyle mi evlenmiştiniz? yesi yükselecek 16 yaşında evlendim. Beyim Demir- diye söyleniyordu. Şapkayı heryollarında hareket memuruydu. 4 gün kes giydi, babam sarık kaldırılınca izin alabilmişti işinden. Evlendik, göimam olduğu için kasket alıp giydi, yal- bir erkek. Buna rağmen annem evlerevli olduğu Vezirhan İstasyonuʼna (Bi- nız cenazede sarık giyerdi. “Devletimiz nirken yorganımıza, yastığımıza varıncaya kadar her şeyimizi aldı. lecik) gitti. Beni kaynanamın yanına ne derse razıyız” diyordu bizim çevreAnnemin oy kullandığını hatırlıyobıraktı. 3 ayın sonunda gelip beni aldı. mizdekiler. rum. Babam oy konusunda ne isterseBeni verdiklerinde eşimi görmemişElektrik olmadığı için akşamları ertim, sonradan gördüm. Evlenmeyecekenden uyurduk. Gaz lambası ve idare niz onu yapın derdi. Erkekler şalvar giymezdi, yalnız hoğim dedim ama iyi insanlar deyip lambası vardı. İş işlerdik, o lambanın calar giyerdi. Yaşlılar giyerdi. Gençler verdiler. Eşimden çok memnundum ışığında. Çeyizimde bir takım kanapantolon giyerdi. Babam modern ve ama kaynanamdan çok çektim. Eşim viçe, bir takım delik işi, bir takım da demokratik bir imamdı, yobazlık yapbana ne alırsa kaynanama da aynısı dantel işi vardı. 12 takım çamaşır verdi mazdı. Ne istersek yapardı. Babam alınırdı. Eşim kaynanamdan gizli bir annem, sandığım tepeleme çeyiz domuhtar oldu hem de imamlık yapışeyler alır, gece bana yedirirdi. Çok se- luydu. yordu. Atatürkçü bir insandı. Bizi hiç verdik birbirimizi, 9 yıl önce kaybettim. Babam imamdı, aylığı 20 liraydı. dövmez, hoşgörülü davranır ve seNur içinde yatsın, çok gezdirdi beni, Hatim indirirdi Ramazanʼlarda. Hatim verdi. Marmaris, Bodrum, Kıbrıs… İki kere parası veriyorlardı. Yoksa geçinemezEskiden soyadı yoktu. Sonradan umreye gittik. dik, çok azdı maaşı ama annem tuçıktı, babam Akgöl soyadını aldı. TesaKaç çocuğunuz var? tumlu bir kadındı. 3 kardeştik, iki kız düf evlenince de Akkir23 yaşında 3 tane çocuman oldu. ğum vardı. Hepsi küçük küBenim gençliğimde çüktü. Sonra bir tane daha kızları çok fazla okutoldu. 4 çocuğum, 9 torunum mazlardı. Erkek kardevar, onlardan da 6 tane torun şim okudu, İstanbul çocuğu var. Üniversitesiʼnde öğretÇocuklarımdan büyük men oldu. oğlum ortaokul mezunu. Bayramları resmi geOnun küçüğü lise mezunu. çitleri Vatan Caddesiʼnde Yanında kaldığım oğlum evimizden seyrederdik. Nedim üniversiteye gitti saÇocuklar ellerine bayrak, dece. Hepsi meslek sahibi balon alırlardı. Sonra oldu. pazar yerine gider, Cumhuriyet’in kuruluş yıldönme dolaplara binerlarını gördünüz. Cumhurilerdi. yet ve devrimler hayatınızı Her şeyi gazetelerden nasıl değiştirdi? Arkadaşımız Hatice Gülçür İnanç ve Necmiye Akkirman öğrenirdik. Çok gazete Cumhuriyetʼten sonra KASIM 2011 I

43


ATATÜRK’ÜN ÖLDÜĞÜ GÜN Necmiye Akkirman ve eşi Fuat Nazmi Akkirman

acer, irman, kızı H Necmiye Akk oğlu a nc ta rcan, or büyükoğlu E ile. im ed N lu k oğ Kamil ve küçü

O zamanlar sessizdi İstanbul, bir tane araba bulamazdınız. Şimdi sokaklar araba dolu. Binecek araba bulamazdık. Ben evlenirken kaynanam kına gecesinden sonra “Yarın 4 araba yollayacağız, güvey yemeği var” demiş. Sabah “Araba yollamıyoruz” demişler. Annem üzülmüş, çağırdığı arkadaşları var. Ne yapsın, teyzemin kocası oradan buradan 10 tane araba bulmuş. Çok zengindi, fabrikatördü. Babam imam olduğu için cami lojmanında oturuyorduk o zaman. Kahveden çıkmışlar, gelini görelim diye merakla bekliyorlarmış. Mantoyu sırtıma koyup değirmi başörtüyü başıma örttüler, arabaya öyle oturttular. “Göremedik gelini”, demişler. Gelinlik giymiştim. Ama resmimi çektirmediler, kaynanamlar. İçimde kalmıştır hep. Unutkan oldum artık, oturduğum yerin adını bile unutuyorum. Günlük tuKazlıceşme İmamı Mehmet Akgöl 1966

vardı. Kimsede iletişim araçları yoktu. Bir tek dört katlı villası olan birinin radyosu vardı. Radyoyu açardı dördüncü kattan, pencereleri de açardı. Biz duyalım, mahalle duysun diye. Ben de oradan şarkı öğrenmiştim. Çok güzel şarkılar bilirdim. (Necmiye Teyze gerçekten müthiş bir sesle makberi okuyor bize…) Bizimle unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız? Eşimin hareket memuru olması nedeniyle istasyona yakın bir lojmanda oturuyorduk. Dereden su alırken makberi söylemişim. Sesim istasyona gitmiş ve eşim çoksinirlenmiş. İstasyon müdürü “Ev sahibiniz Ali dayıʼnın plakları değil mi” demiş. Eve gelip “Necmiye ne yaptın” dedi ve “Eğer istasyon müdürü Asım bey olmasaydı çok fena olacaktım orada, bayılacaktım. Şarkını duyanlar ʻAllah beʼ diye bağırdılar” dedi.

44

I KASIM 2011

Necmiye Akkirman ve babası Kazlıceşme İmamı Mehmet Bey.

tuyorum hala. Gelinimle oğlumun evine geldiğimden beri her günü yazıyorum. Kaç tane defter doldurdum. Ama artık parmaklarım tutmuyor, zor yazıyorum. 10 Kasım 1938’i, Atatürk’ü kaybettiğimiz günü hatırlıyor musunuz? O gün annemle birlikte bana nişanlık almaya Mahmutpaşa Çarşıʼsına gidiyorduk. Bir de baktık ki ağaçlara ilanlar asılıyor “Atatürkʼü kaybettik”, gazeteler yazıyor, bayraklar iniyor, bir kalabalık, bir izdiham vardı her yerde. Mahmutpaşaʼdan geri Beyazıtʼa döndük. Annem “Bu acılı günde bir şey almayalım, gidelim eve” dedi. Ertesi günü herkes ağlıyordu, biz de çok ağladık. Cenazeyi görmeye gidemedim Dolmabahçeʼye, babam hastaydı. Gazeteden sürekli takip ettik. Herkes naaşını ziyaret edebilsin diye insanları sırayla ikişer ikişer alıyorlardı. Karışıklık olmadan, sessizlik içinde Türk milleti onu son defa ziyaret ediyordu. Gazetelerden takibettiğimiz kadarıyla çok yoğun bir kalabalık varmış. Atamızı kaybettik diye herkes ağlıyordu. Ağlamayan kimse kalmamıştı. “Memleketi daha iyi yerlere taşıyacaktı, onu her zaman seveceğiz” diye konuşuyorlardı. Beyaz treni vardı Atatürkʼün, İsmet Paşa giderdi o trenle. İstasyon lojmanlarında kaldığımız için hep beklerdim, İsmet Paşaʼnın treni geçecek diye. Onu bir kez beyaz treniyle geçerken görmüştüm, çok sevinmiştim.



ATATÜRK’ÜN ÖLDÜĞÜ GÜN M. Kemal Aras 30 Ağustos 1927

“10. Yıl Nutku’nu Atatürk’ün kendi s Bildiğimiz kadarıyla isminiz Atatürk'ten geliyor. Bunun nasıl olduğunu, Atatürk ile ilgili yaşadıklarınızı bize anlatabilir misiniz? Birincisi, Atatürk harekattan sonra ilk defa Ankara'dan İstanbul'a 30 Ağustos 1927 tarihinde geldi. Annem de o sırada hamile... Tüm İstanbul halkı hep birden karşılamaya gitmişler, annem de karşılamaya gitmek istemiş ama doğum sancısı tutunca karşılayamamış, hemen hastaneye götürmüşler; ben doğmuşum, o yüzden demişler ki adını Mustafa Kemal koyalım. Benim ismim ona dayanıyor yani. İkincisi Atatürk'ün kendisiyle alakalı değil kız kardeşiyle alakalı. Annem, Makbule Hanımʼın çok samimi arkadaşıydı. İstanbul'da Bebek'te otururdu, biz oraya misafirliğe gittik. Makbule hanım çok kıymetli bir yüzüğünü kaybetmiş. Günlerce

aramış bulamamış. Ben de evde oynuyorum, yüzüğü buldum. Çok sevindiler. Üçüncüsü, babam 1933'te Ankara'ya gitti. Cumhuriyetin 10. yılında ben 6 yaşındaydım. Atatürk'ü ilk orada locada kayıtları yapılan Atatürk'ün kendi sesinden hala dinlediğimiz 10. yıl nutku var ya onu orada dinledim. Ama ben tabii ki o zaman küçüktüm, Nutkun ne manaya geldiğini falan bilemedim. Sonra biz dönmedik, bir hafta kadar kaldık. Çankaya'ya gittik. Makbule Hanım İstanbul'dan Çankaya'ya taşınmıştı. Çankaya'da Makbule Hanımʼın köşkündeydik. O arada ben onlar konuşurken büyük salon gibi bir yerde oynamaya başladım. O sırada herkes kaçışmaya başladı. Nedir anlamadım tabii ki... Herkes birbirine bağırıyor “Atatürk geliyor” diye. Geliyor deyince ben de korkudan, 6 yaşındaki çocuk ne yapar, masanın altına saklandım. Onbeş metre uzağımda bir adam yürüyor. O yürürken ben aşağıdan bakıyorum, gördü beni.

1955 yılında evlenen Kemal Bey eşi Meliha Aras’ın Bilge ve Nihan isimli iki kızları ve birde torunları var.

Editörümüz Melike Güntürk Kemal Beyin ağzından o günlerle ilgili anılarını pür dikkat dinledi.

46

I KASIM 2011

Görünce döndü masaya geldi, elimden tuttu çıkarttı beni. Korkuyorum... Bana sordu “Kimin çocuğusun sen evladım” dedi. Ben korkudan konuşamadım. Bu sefer etrafındakilere sordu. Onlar da “Makbule Hanımʼın arkadaşı Nazife Hanımʼın oğludur” dediler. Onun üzerine başımı tuttu, okşadı ve gitti. Benim Atatürk ile bütün maceram bu işte. Ama ondan sonra Atatürk'ü görmedim mi, gördüm. Etnografya Müzesiʼnin çevresinde biz çocuklarla arazi üzerinde oynuyorduk. Atatürk geldi, bizim yanımıza gelmedi ama yakınımızdan geçti, arkasında bir sürü insanlar vardı, Etnografya Müzesi'ne girdiler. Bir defa da orada gördüm Atatürk'ü. Peki öldüğü gün, cenaze töreni… O günlerden hafızanızda kalanları bizimle paylaşır mısınız? Atatürk uzun bir müddet Dolmabahçe'de kaldı. Ben dördüncü sınıftaydım. Atatürk'ün öldüğü açıklandı. Bizi okulla birlikte Dolmabahçe'ye götürdüler.


sinden dinledim” Bütün İstanbul halkı onun önünden geçti, biz de geçtik. Sonra Sultanahmet'te okuyordum ben. Sultanahmet'te onun tabutunu taşıyan top arabasını uğurlaması ve Zafer Tepe isimli savaş gemisiyle karşıya geçirilip trenle Ankara'ya götürülüşü, biz tümüne şahit olduk. Bütün çocuklar ağlıyordu. Millet ağlıyordu, benim yanımda, etrafımdaki herkes ağlıyordu, biz erkekler pek ağlamıyorduk ama kızlar ağlıyordu. Onu da seyrettim ben. Yani sizin anlayacağınız çocuk olsam da Atatürk'ün birçok anına şahit oldum. Atatürk'ün ölümü, Türkiye'nin 'Ne yapacağız şimdi' diye endişeye düştüğü bir dönemdi. Atatürk olmazsa Türkiye devam edemez gibi insanlarda bir endişe vardı. Biz küçüktük ama insanlar da Atatürk'e çok büyük bir güven olduğunu hatırlıyorum.

M. Kemal Aras, Askeri Akademiyi 3. olarak bitirmiş ve 1978 yılında Albay rütbesi ile emekli olmuş.

Hamide Mutay 1922

“Öldüğü gün resmi geçite gittik” “Atatürk'ün öldüğü zaman ortaokuldaydım ben. Öldüğü gün resmi geçide gittik. Çok izdiham vardı. Biz Karaköy'deydik. Dükkanın önünde oturuyorduk. Naaşı Dolmabahçe'den getirdiler, önümüzden geçirdiler. Herkes perişandı, gözyaşları sel oldu. Bende çok ağladım. O günlere dair hafızamda kalan büyük üzüntü yaşadığımız.” KASIM 2011 I

47


ÖĞRETMENLER GÜNÜ

2011’de öğretmen olmak BAHÇEŞEHİR BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU MÜRVET KABASOĞLU 31 YIL

1- Eğitimde kaçıncı yılınız, ilk nerede göreve başladınız? Eğitimde 31. yılım. Öğretmenliğe Düzce Cumariye Merkez İlkokuluʼnda başladım. 2- Bunca yıllık eğitimcilik hayatınız sonrası size '2011'de öğretmen olmak' desek ne cevap verirsiniz? Dünyanın en mutlu insanıyım. İstediğim mesleği yapıyorum. Sorumluluğu fazla olan, geçmişin en anlamlı ve ölümsüz mesleğidir öğretmenlik. Ürünü insandır. Bu ürünü teknolojik olanaklarla donatılmış eğitim kurumlarında yeterince işleyebilmek için, günümüz eğitimci ve öğretmenlerinin de yeni teknolojiyi benimseyerek uygulamaya koymaları gerekmektedir. Öğretmenler, sadece bilgi aktaran ve tüketen değil, bilgi üreten bireyler olmak durumundadırlar. Bu yüzyılda öğretmen olmak; öğrencinin bilgiyi üretmesine imkan veren, öğrenciyi öğrenmenin merkezine alan bir eğitim sistemini kabul etmekten geçer. Bilgi toplumunun olanaklarından ülkenin tüm kurumlarının yararlanabilmesi kuşkusuz büyük ölçüde öğretmenlerin bu konudaki bilgi ve becerilerine bağlıdır. Bilgi toplumu, üreten tüm bireylerden kendilerini yenilemelerini beklemektedir. 21.yyʼda bizlere düşen çocuklarımızı toplumun beklentileri doğrultusunda ve Atatürkçü, çağdaş, insan haklarına saygılı,

48

I KASIM 2011

okuyan, sorgulayan bireyler olarak yetiştirmek ve onların daha etkin öğrenmelerini sağlamaktır. 3- Öğretmenlik hayatınızda sizde iz bırakan veya ilginç bir öğrenci öğretmen anınızı anlatabilir misiniz? Çocuklarımın bana sunduğu güzellikler tüm anılarımı süslemektedir. Bu güzellikleri onlar için kaleme aldığım bir şiirle dile getirmek istedim. ÇOCUKLAR BEYAZDIR Bana bir kağıt bir de kalem verip Güzelliğin resmini yapmamı isteselerdi Çocuk resimleri çizerdim. Hiç boya kullanmazdım, Bütün çocuklar aynı renktir diye, Çerçeve de yapmazdım Bütün çocuklar özgür olsun diye. Ben, çocuk resmi de çizmezdim Kâğıdım bembeyaz kalsın diye. Bütün güzellikler beyazdır diye Bembeyaz kalın Mürvet KABASOĞLU


24 Kasım Öğretmenler günü, geçtiğimiz ay yaşanan Van depreminde hayatını kaybeden 64 öğretmenimizin acısıyla kutlanacak. Özellikle günümüz Türkiye’sinde öğretmen olmak pek çok zorluğa göğüs germek demektir. Ama herşeye rağmen öğretmenlik en kutsal meslektir. Biz de eğitime yıllarını vermiş ve şu anda bölgemiz okullarında görev yapan en kıdemli öğretmenlerimize 2011’de öğretmen olmayı sorduk... KÜLTÜR 2000 KOLEJİ İLKÖĞRETİM MÜD.

ÖZEL BAHÇEŞEHİR KOLEJİ İLKÖĞRETİM OKULU

ŞULE YURCU 43 YIL

FİKRİYE KARA 40 YIL

2011 yılında öğretmen olmak, 21. yüzyılda öğretmen olmak kolay bir iş değil, zaten öğretmen olmak hiçbir zaman kolay olmamalı, olmayacak ta, eğer çocuğu bir kova gibi düşünerek sadece doldurmayı sağlıyorsan ya da tüm fikirlerini kişiliğini yükleyecek bir yandaş, kopyan olarak düşünüyorsan onu, sorun yok. Güç odaklı anlayışla sağlarsın bunları. Hem de çok kolay olur, yıllardır olduğu gibi. Eğer kendi geleceğin olarak bakarsan ona, onun pozitif gelişimi ise amacın ve hedefin o zaman zorlaşır işin. 21. yüzyıl öğrencisi, ailesi fakir bile olsa, çevresi zengin bir ortamda yaşıyor artık. Teknoloji çeşitliliği, uzakların yakın olması, tüketim ekonomisi ve marka zenginliği, çocuğun beynini, gelişimini etkilerken sen sevgili öğretmenim, ancak bilimden, eğitim bilim kriterlerinden yararlanabilirsin. Güvene dayalı bir ilişki istiyor 21. yüzyıl çocuğu, varsayılmak istiyor. Öğrencin için kuracağın eğitim ortamları, onu düşündürtmeli, karşılaştırma yapmasına olanak sağlamalı, karar vermek için ipuçlarını kullanmalı, ama özünde senden öğreneceğine mutlaka inanmalı. Şule Yurcu Yaşamının 43 yılını mesleğine adamış Öğretmen ve eğitim Yöneticisi

1- Eğitimde kaçıncı yılınız, ilk nerede göreve başladınız? Ben 1970-1971 Öğretim yılında Kayseri Kız İlköğretmen Okulundan mezun oldum. Bu yıl 40. yılımı çalışıyorum. 40 yıl bir ömür kadar uzun ama o kadar çabuk geçti ki… İlk atandığım yer Kayseriʼnin Yeşilhisar ilçesine bağlı Araplı köyü idi. İlk 7 yılım köylerde geçti. Daha sonra Kayseri merkez, Şanlıurfa, Konya ve İstanbul devlet okullarında çalıştım. 1999 yılında emekli olarak özel okullarda çalışmaya başladım. Bahçeşehir İlköğretim Okulunda 9. yılımı çalışıyorum. 2- Bunca yıllık eğitimcilik hayatınız sonrası size '2011'de öğretmen olmak' desek ne cevap verirsiniz? Bunca yıllık öğretmenlikten sonra, tekrar genç olup meslek seçmem gerekse; inanın yine öğretmenliği seçerdim. İnsan bu mesleğin önemini ve kutsallığını yıllandıkça anlıyor. Hiçbir zaman işimiz sıradanlaşmamaktadır. Her gün yeni bir heyecanla başlıyoruz güne. Çocukların enerjisinden biz de etkileniyoruz. Böyle bir meslek insanı yaşlanmaya da bırakmıyor.

3- Öğretmenlik hayatınızda sizde iz bırakan veya ilginç bir öğrenci öğretmen anınızı anlatabilir misiniz? Öğretmen olup ta, ilginç anıları olmaz mı insanın. O kadar çok anı var ki… Köy öğretmeni iken bir gözü hafif şaşı, bakışlarından zeka fışkıran Mustafa adlı bir öğrencim vardı. Birinci sınıfı okutuyordum. Bir gün resim dersinde serbest resim yapmalarını istedim.” Neler yapabiliriz?” diye sordular. Ben de günlük hayattan olabileceklere örnekler verdim. Resim yapmaya başladılar. Ben de aralarında dolaşarak, yaptıkları resimleri anlatmalarını istiyordum. Herkes çiziyor, boyuyordu. Ama bir müddet sonra Mustafa hiçbir şey yapmamaya başladı. Mustafaʼnın yanına yaklaşarak neden resmine devam etmediğini, defterine çizdiklerinin neler olduğunu sordum.” Bu annem ” dedi. Yanındakinin de hamur leğeni olduğunu söyledi. Neden resme devam etmediğini sorduğum da ise: “Annem ekmek yapmak için hamur yoğurmuş, ekşimesini bekliyor” dedi. KASIM 2011 I

49


ÖĞRETMENLER GÜNÜ OKYANUS KOLEJLERİ BAHÇEŞEHİR

BAHÇEŞEHİR ATATÜRK ANADOLU LİSESİ

NEZİHA GÜLER 36 YIL

NURAN TANRIKULU 20 YIL

1- Eğitimde kaçıncı yılınız, ilk nerede göreve başladınız? Eğitimde 36. Yılım. Mesleğime Avcılar Cihangir İlköğretim okulunda başladım. 2- Bunca yıllık eğitimcilik hayatınız sonrası size '2011'de öğretmen olmak' desek ne cevap verirsiniz? 2011 yılında öğretmen olmanın; teknolojinin gelişmesiyle kolay ve zevkli olduğunu düşünüyorum. Zamanımızı plan hazırlamakla geçirmiyoruz.Çok güzel görsel ve işitsel kaynaklara kolayca ulaşabiliyoruz. Bunun yanında eskiden olduğu gibi günümüzde de öğretmenlik; sevgi, heyecan, hoşgörü ve sabır demektir diye düşünüyorum. 3- Öğretmenlik hayatınızda sizde iz bırakan veya ilginç bir öğrenci öğretmen anınızı anlatabilir misiniz? Öğretmenliğimin ilk yıllarında 1. Sınıf okuttuğum bir dönemde, sınıfımıza teftiş amaçlı müfettiş gelmişti. Sınıfta kaç öğrencinin okuma yazma öğrendiğini tespit için çocukları birer birer okutuyordu. Bir öğrencim tuvalete gitmek için izin istedi. Müfettiş bey gidemeyeceğini çünkü derste olduğunu söyledi. ”Ayrıca tubabet değil tuvalet denir” diyerek öğrencimin sözünü düzeltti. Öğrencim sessiz bir çocuktu, usulca yerine oturdu. Okuma sırası ona gelince yazılan hiçbir cümleyi ne okudu ne de yazdı. Olaya şaşırmıştım. Oysa sınıfın en güzel okuyan öğrencilerinden biriydi. Müfettiş bey gidince öğrencinin yanına giderek neden okumadığını sordum. Neden okumadın? Dememle, kızgın bir suratla “oda beni neden tubabete göndermedi? Demez mi?

1- Eğitimde kaçıncı yılınız, ilk nerede göreve başladınız? Eğitimde 20. yılım. İlk olarak Yenibosna-Türkiye Gazetesi Ticaret Meslek Lisesi'nde göreve başladım. 2- Bunca yıllık eğitimcilik hayatınız sonrası size '2011'de öğretmen olmak' desek ne cevap verirsiniz? Bazı mesleklerde yıl ve tarih kavramı olmaz, olamaz, olmamalı... Öğretmen olarak doğulur ve yaşanır. Dileğim; kendine öğretmen'im diyenlerin değil, ÖĞRETMENİM dedirtebilen eğitimcilerin sayısının hızla artması, artırılmasıdır. 3- Öğretmenlik hayatınızda sizde iz bırakan veya ilginç bir öğrenci öğretmen anınızı anlatabilir misiniz? Meslek lisesinde ilk yılımdı. 7 tane lise 1. sınıfa derse giriyordum. Her sınıf 50-55 öğrenciye sahipti. O gün 4. dersim 9-P sınıfınaydı ve en yaramaz sınıflarımdan biriydi. Kapı tarafında ilk sırada oturan Burak adındaki öğrencimin, bir kolu askıda, gözü ve yanağı morarmış. Ben panikle “Oğlum, ne oldu sana, nasıl oldu?” diye sordum. O da kendinden emin ama bitkin bir ses tonuyla “Düştüm” diye anlatmaya başladı. Ben merak ve endişeyle yanına biraz daha yaklaştığımda, bir de ne göreyim, yüzündeki ve gözündeki morluklar boya, askıdaki kolda sapasağlam. Ben gülmeye başladım, tabii ki bütün sınıfta kahkahalarla bana eşlik etti. Sakin bir şekilde, Burak'a lavaboya gidip, yüzündeki boyaları yıkamasını söyledim. Yaptığının aslında disiplin suçu olduğunu ama benim bunu güzel ve sempatik bir espri olarak algıladığımı; yaratıcılığını daha iyi alanlarda kullanmasının ona daha faydalı olacağını, anlattım ve olayı kapattım. Fakat, benden önceki 3 öğretmen arkadaşımı yaralı olduğu konusunda ikna etmeyi başarmıştı. Şimdi nerede, ne yapıyor bilmiyorum... Umuyorum ki, iyi yerlerdedir. Ben onu hiç unutmadım, belki o da beni unutmamıştır ve gülümseyerek hatırlıyordur. Tıpkı benim gibi...

SÜLEYMAN DEMİREL İLKÖĞRETİM OKULU Hatice Şamcı 37 YIL

1- Eğitimde kaçıncı yılınız, ilk nerede göreve başladınız? Eğitimde 37. yılım. İlk görev yerim 3/9/1975'te Atışalan/Karbayır 50. Yıl İlköğretim Okulu. 2- Bunca yıllık eğitimcilik hayatınız sonrası size '2011'de öğretmen olmak' desek ne cevap verirsiniz? Öğretmen olmak; tüm insanları kardeş bilmek, insan haklarına saygıyı öğret-

50

I KASIM 2011

mek, savaşın çılgınlığını anlatmak, barışın değerini hissettirmek, yanlışı görüp, doğruyu göstermek, hiçbir görüşe, hiçbir inanışa körü körüne bağlanmamak, bağlanılmasını da istememek, iyiden, doğrudan, güzelden yana ne varsa sunan, çıkarsız emek, karşılıksız sevgi demektir. 3- Öğretmenlik hayatınızda sizde iz bırakan veya ilginç bir öğrenci öğretmen anınızı anlatabilir misiniz? 7 yaşından beri sabah 7'de kalkıp saçımı atkuyruğu yapıp 37 yıldır okula ge-

liyorum. Çok anılarım var. Güzel, acı, anlamlı... Birini anlatayım. Engelli öğrencim Emre derslerinde çok başarılıydı. Arkadaşları onu sınıf futbol takımından yavaşlatıyor diye atmak istediklerinde birlikte bulduğumuz çözümün onu nasıl gururlandırdığını görmek beni çok mutlu etmişti. Emre de O'na “Sen de matematik dersine girme, çünkü bizi yavaşlatıyorsun!” demişti. Kendisinin matematikte, arkadaşının futbolda iyi olması farkındalıkları anlaması, kabullenmesi beni sevindirmişti.


ÖZEL YILDIZLAR LİSESİ MÜDÜRÜ MENMET İLKER ÇETECİ 31 YIL 1- Eğitimde kaçıncı yılınız, ilk nerede göreve başladınız? Eğitimde 31. yılım. Ancak Profesyonel ve Milli takım düzeyinde Voleybol oynamamdan ötürü, 1980 yılında başlaması gereken Öğretmenlik hayatım, çeşitli okullarda gönüllü olarak yaptığım öğretmenlikleri saymazsak, 1992 yılında Oğuzkaan Koleji'nde Beden Eğitimi Öğretmeni olarak başladı. 2- Bunca yıllık eğitimcilik hayatınız sonrası size '2011'de öğretmen olmak' desek ne cevap verirsiniz? Değil 2011, yaşamımın hangi evresinde sorarsanız sorun, Öğretmenlik benim için Yaşamın ta kendisi derim. Bizler, Atatürk'ün kurduğu, KÖY ENSTİTÜLERİ ' nden mezun olan, gerçek Öğretmenlerin eğitim verdiği Eğitim Enstitülerinden mezun olmuş öğretmenleriz.Oraya gerçekten Öğretmen olmak için gelenleri alırlardı.Ben Ankara Gazi Eğitim Enstitüsüne 1.likle girmeme rağmen, dünya kadar Yazılı Sınavdan, Uygulamalı beceri sınavlarından ve Mülakattan geçtikten sonra girebilmiştim.Dolayısıyla bize, gelecek nesillerin yanında olmamız öğretildi.Onun için 2011ʼde öğrencilerin bizlere daha çok ihtiyaçlarının olduğunu düşünüyorum... 3- Öğretmenlik hayatınızda sizde iz bırakan veya ilginç bir öğrenci öğretmen anınızı anlatabilir misiniz? Okulumda, Ferhat isminde, çok haylaz bir öğrenci vardı. Herkes ondan yaka silkiyordu.Kavga etmediği arkadaşı, tartışmadığı öğretmeni kalmamıştı.Bir tek benim sözümü dinliyordu.Zira, bir keresinde mahallede başkaları ile kavga ederken ben müdahale etmiş, dayak yemekten kurtarmıştım.Bir kere de şikayet üzerine Polisler götürürken, kefil olup içeri girmekten kurtarmıştım.Ona hep nasihat ederdim, anne ve babası ayrıydı, okumaktan başka çaresi olmadığını söylerdim.Orta 2. sınıfta mahalleden taşındılar. Aradan yıllar geçti.Bir gün, öğrencileri bir tiyatro oyununa götürdüm.Oyunda, bir kahvede çalışan garsonun, okumak için verdiği mücadele anlatılıyordu.Oyunun sonunda herkes ayakta çılgınca alkışlarken, garson rolündeki oyuncu, sahnenin kenarına geldi ve seyirciye, " Ben bu oyunda kendimi anlattım, yıllar önce, bana hep okumamı söyleyen bir öğretmenimi kendime örnek aldım ve bu gün karşınızdayım. Alkışlarınızı, şu an aranızda bulunan, benim hayatımdaki en önemli kişi olan, benim çok sevgili İlker öğretmenim için yollayın adım FERHAT " dediğinde ben dahil salonda herkes ağlıyordu...




Çocuklar 2 yaĹ&#x;Äąndan itibaren

a d r a l ’ N U S O EUR ikinci bir dili ĂśÄ&#x;renebilir. YabancÄą Dil YabancÄą Dil 24-72 ay arasÄąnda gĂźnlĂźk , l i Ä&#x; e d s r e d r hayatÄąn akÄąĹ&#x;Äą içinde çok kolay ĂśÄ&#x;renilir. bi im Ĺ&#x; i t e l i k Ăź l Erken ĂśÄ&#x;renme çocuklarÄąn dil n Ăź g ĂśÄ&#x;renmeyi sevmelerini saÄ&#x;lar, içimidir. b okul hayatÄąnÄą olumlu etkiler. YabancÄą Dili erken yaĹ&#x;ta ĂśÄ&#x;renenler Ä°letiĹ&#x;imde çok baĹ&#x;arÄąlÄą olurlar. YabancÄą bir dil en iyi 6 yaĹ&#x;a kadar ĂśÄ&#x;renilir. Uzun sĂźre kullanÄąlmasa bile unutulmaz. Hemen hatÄąrlanÄąr. Tek dil bilen yaĹ&#x;ÄątlarÄąna gĂśre çok geniĹ&#x; bir kĂźltĂźr anlayÄąĹ&#x;Äą oluĹ&#x;ur.



EĞİTİM

EĞİTİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER - 19

Bir okur yaratmak

“Okumak, medeniyetin göstergesi olduğu kadar temelidir de. Çünkü okumak, öğrenmek demektir. Okumak oto didaktik (kendi kendine öğreten) bir araçtır. Bu özelliği ile de okulların ilk önce öğrettiği şeydir. En temel beceridir.”

Her yaz, bir şemsiyenin altında şezlongda uzanan, günün sıcaklığını soğuk bir meşrubatla bir çardağın altında gidermeye çalışan, bir otobüsün içinde harika bir tarihi mekândan muhteşem bir turistik mekâna uzun mesafe yolculuğu yapan; bunları yaparken de yanında hep bir kitap taşıyan turistlere özenerek bakarım. Kıskanırım da birazcık.. Nasıl oluyor da okumayı bu kadar seviyorlar ve tatile çıkmadan yaptıkları alışverişin önceliğini kendilerine yetecek kadar kitap almak oluşturuyor? Okumak, medeniyetin göstergesi olduğu kadar temelidir de. Çünkü okumak, öğrenmek demektir. Okumak oto didaktik (kendi kendine öğreten) bir araçtır. Bu özelliği ile de okulların ilk önce öğrettiği şeydir. En temel beceridir. Bu becerinin bir alışkanlığa dönüş-

mesi, aslında tüm alışkanlıkların temelini oluşturan “sevme” “hoşlanma” duygusuyla mümkündür. Demek ki, okulların ve ana-babaların çocuklarına en önce “okumayı sevdirme”leri gerekmektedir. Bu onlara yapılacak, çok iddialı olmasına rağmen söylemeden geçemeyeceğim “en büyük iyilik”tir. Peki, çevrede akıllı telefonlar, bilgisayarlar, televizyon programları, tabletler, oyun konsolları gibi çocuklarımızın ilgisini çekecek, onların konsantrasyonlarını bozacak onca uyarıcı varken, biz onlara okumayı nasıl sevdireceğiz? Yapılacak her şey bitmedi henüz ve okullar bunun için farklı yöntemler kullanırken, aileler şu ipuçlarını esas alarak çocuklarına okumayı sevdirebilirler: G Çocuğunuz sizi okurken görsün. G Okuduklarınızı çocuklarınızla paylaşın.

. YARD. DOÇ. DR AN İN NİLGÜN ULUSERVAKFI

ME İTÜ GELİŞTİR MÜDÜRÜ EL N GE RI LA OKUL

G Sesli okuyun. G Ailece gazete okuyun. G Kardeşlerin, büyükanne-büyükbabaların ya da diğer akrabaların arasında da okumayı teşvik edin. G Çocuğunuzun size okumasını isteyin. G Bir aile olarak, bir kitabın sevilen bir bölümünü dramatize edin. G Kitabınızı gittiğiniz her yere götürün ve çocuğunuzun da bunun farkına varmasını sağlayın. G Başarıları için ona kitap okuma ya da kitap alma sözü verin. G Yazma ya da alışveriş listesini okuma gibi okuma ile ilintili görevler icat edin. G Çocuk dergilerine abone olun. G Çocuğunuza hayatınız ya da ailenizle ilgili hikâyeler anlatın.

İLKÖĞRETİM 6, 7, 8. SINIF,

LİSE VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ İLE YETİŞKİNLERE,

ANKARA ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ İLE HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ MEZUNU CELTA (CERTIFICATE IN ENGLISH LANGUAGE TEACHING TO ADULTS, UNIVERSITY OF CAMBRIDGE) SERTİFİKASINA SAHİP

TECRÜBELİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİNDEN

HER SEVİYEYE VE GRUPLARA, İNGİLİZCE DERSİ VERİLİR

672 17 68

(212)

(532)

483 26 70



EĞİTİM G Bir aile rutini olarak kütüphanelere gidin. G Kitabevlerinde yapılan imza günlerini izleyin, çocuğunuzu da götürün. G Seyrettiğiniz televizyon ya da sinema filmlerini, senaryolaştırıldıkları kitaplarla karşılaştırın. G Henüz okumayı öğrenmeden “resimlere bakarak” hikâye anlatmalarını isteyin.

G En çok sevdikleri masal-hikâyeleri size tekrar anlatmalarını sağlayın. G Hikâyeleri değerlendirmelerini isteyin-en çok sevdikleri karakter, yer vb. G Hikâyeleri çocukların hayatlarına bağlayın. G Birlikte kafiyeli basit şiirler yaratın. G Benzer isimlerdeki kitaplar arasında bağlantılar kurun. G Okumayı özendirici bir ortam yaratın. G Markette çocukların okumalarını sağlayın (yönlendirme levhaları, kategori isimleri vb.) G Çocuklara, siz yemek yaparken tarifleri, malzemeleri okumalarını rica edin. G Restoranda, çocuklarınızın menüyü sesli olarak okumalarını isteyin. G Harfli makarna ya da mısır gevreklerinden tabaklarında basit kelimeler yazmalarını oyunlaştırın. G Gevşeyin ve çocuklarınızla birlikte kitapların tadını çıkarın. Güzel ülkemin güzel çocuklarının dünyanın en iyi okurları olması dileği ile.. I

* İpuçları, Kathy A. Zahlerʼın “50 Simple Things You Can Do to Raise a Child Who Loves to Read” adlı kitabından uyarlanmıştır.

SBS Grupları

YGS-LYS Grupları

Haftada 4 saat Fen ve Matematik özel dersi

Her branşta özel ders Sınırsız kaynak takibi 9. 10. 11. sınıflarda yardımcı çalışmalar Deneme sınavları

Deneme sınavları Sınırsız kaynak takibi Okula yardımcı çalışmalar Öğrenci Koçluğu

Öğrenci Koçluğu

“Geleceğinize yön verir” 4. 5. 6 ve 7. Sınıflar Haftada 4 saat Fen ve Matematik özel dersi Sınavlara hazırlık Proje ve performans çalışmaları Deneme sınavları Öğrenci Koçluğu

www.akademilife.com

Öğrenci Koçluğu Ödev kontrolleri ve ders çalışma takibi SBS-YGS-LYS sınav koçluğu GÖKAY CAN Fen ve Teknoloji Öğrt. Öğrenci Koçu

HASAN BUDAK Matematik Öğrt. Öğrenci Koçu

0533 349 96 58

Okul ziyaretleri Sosyal aktiviteler

www.hasanbudak.com


ÍÍ

G. Gürdal

Cengiz Birim

Cengiz Birim

G. Gürdal

33 yıllık dershane deneyimli öğretmenden her seviyede matematik ve geometri

17 yıllık dershane ve özel okul deneyimli öğretmenden her seviyede fizik

SBS I YGS - LYS I Okul ders takviye I Fransız koleji öğrencilerine

ÖSS (LYS-YGS) I Okul ders takviye I Proje ve Olimpiyat Hazırlık

I

0532 305 31 19

ÍÍ

Tel:

I

Tel:

0532 224 42 84

ÍÍ




EĞİTİM

Çık dışarıya oynayalımmm! Zilin ilk tınıları kulağa gelir gelmez çocuklar, sıralarından ok gibi fırlarlar. Bu fırlayış, sıra arkadaşını geçmek için olabilir, bahçedeki oyun aracını kapmak için olabilir, kurgulanacak bir oyunda “dışarıda kalmamak” için olabilir, oyun oynayacak alanı önceden “kapmak” için olabilir.

ALMANCA Tecrübeli emekli hanımdan Almanca öğrenebilir veya ilerletebilirsiniz. İkinci lisanı Almanca olan, çocuk gelişiminde yurtdışı tecrübeli emekli hanım, belli günlerde çocuğunuzla ilgilenir.

Tel: 0536 947 01 03

M. GÖHL Bahçeşehir Gül 10 D-5

Okullardaki zilin melodisi ne kadar değişirse değişsin, teneffüs zili çaldığında çocukları sınıfta tutabilen beri gelsin!... Nedir bu teneffüs zilinin sihri? Okul öncesi çağda çocukların egosu çok güçlüdür. Oyuncaklarını paylaşmada bencil olduğu kadar, oynamak istediği oyunlarda da bencildir. Çevresini tanırken oyun, çocuk için bir araçtır. Bu araçları kullanarak, kelimeleri, kavramları, eşyaları ve bunların özelliklerini, işlevlerini, yaşamdaki yerlerini öğrenir. İlköğretime başlayınca çocuklar daha paylaşımcı olurlar. Hem oyuncaklarını hem de oyunlarını paylaşmak için arkadaş ararlar. Sınıf içinde oynanan oyunlar, öğretmen gözetiminde geçer ve çoğunlukla derslerle ilgilidir. İşte teneffüs zilinin sihri burada devreye girer. Zilin ilk tınıları kulağa gelir gelmez çocuklar, sıralarından ok gibi fırlarlar. Bu fırlayış, sıra arkadaşını geçmek için olabilir, bahçedeki oyun aracını kapmak için olabilir, kurgulanacak bir oyunda “dışarıda kalmamak” için

olabilir, oyun oynayacak alanı önceden “kapmak” için olabilir. Daha bir çok sebebi tetikler teneffüs zili. İlkokulun ilk 3 sınıfında çocuklar “cinsiyet”e bakmaksızın “birlikte” oyun oynarlar. Cinsiyetlerin ayrışması 4. sınıftan itibaren çok net bir şekilde görülür. Erkekler, daha çok mücadele gerektiren oyunlara ilgi gösterirken, kızlar daha çok estetik ve ritim, dans türü oyunları tercih ederler. Türü ne olursa olsun, teneffüs ziliyle başlayan ve ders zili ile sonlanan 10 dakikalık zaman dilimlerine sığdırılan oyunlar, yaşam boyu unutulmazlar. O kısacık anlarda çok şey öğrenirler. Bazen derste öğrenemediği bir bilgiyi oyun esnasında arkadaşından öğrenebildiği gibi, bazen de sosyal becerilere ilişkin “öğrenmeler” gerçekleşebilir. Öğrenme için muhteşem fırsatlar sunar teneffüs zili ile ders zili arasındaki zaman dilimi. Eğitim yöneticileri, yönettikleri kurumlarda çocukların edinecekleri “kazanımları” sadece “dersliklerde” değil,


“okulun her yanında” fırsata dönüştürebilecek ortamlar oluşturmalıdır. Bunun için, koridorlar, bahçeler, çok amaçlı salonlar, çocukların “çıkıp dışarı . oynayabilecekleri” ortamlar YARD. DOÇ. DR N A olarak tasarlanmalıdır. Teneffüs MEHMET İN zilinin sihri böylesi ortamlarda daha çok işe yarar. Yetişkinler, geriye dönük yaşantılarına Öğretmenbaktıklarında, ilköğretim çağındaki yıllarından ler teneffüs hafızalarında kalanların “teneffüs zili ile başlayan sihirli dakikalar” olduğunu söylerler. zili Ders aralarında yapılan muziplikler, oynanan çaldığında, oyunlar, derslerdeki bilgilerden daha çok “kalıcı” olduğunu itiraf ederler. Bugünün “birkaç çocukları yarının yetişkinleri olacak ve onlar matematik da yetişkin olduklarında “kalıcı” ama yaşantısında “muzip” olmaktan uzak, yaratıcı, sorusu” eleştirel ve sorgulayabilecekleri oyunları daha oynayarak geleceklerine olumlu katkılar çözmeleri sağlamış olacaklardır. Aşırı himayeci anne-babalar, “çık dışarıya ya da oynayalım” sloganını pek sevmezler. Çünkü, başka bilçocuk oyun oynarsa sırtı terleyebilir, hasta olabilir, düşüp bir yerini incitebilir kaygısını işsel etkinyaşarlar. Kendi çocuğundan büyük başka likler için çocuklardan kötü davranışlar öğrenebilir endişesini taşıyabilirler. Açık havada oyun çocukların fırsatı bulamayan çocuğun, kent “oyun” karmaşasında, apartman dairesi içinde “oyun” fırsatlarını güdüsünü nasıl gerçekleştireceği aşırı himayeci anne-baba için çok önemli ellerinden olmayabilir. Ama unutulmamalıdır ki, alıyorsa gelişimin “sosyal” olan yönü, diğer gelişim alanları kadar önemlidir. İşte “çık dışarıya bilmeoynayalım”, sosyal gelişimi çok önemli lidirler ki, ölçüde besleyen bir slogandır. Öğretmenler teneffüs zili çaldığında, çocukların “birkaç matematik sorusu” daha çözmeleri ya “dolaylı da başka bilişsel etkinlikler için çocukların öğren“oyun” fırsatlarını ellerinden alıyorsa bilmelidirler ki, çocukların “dolaylı melerine” öğrenmelerine” hiç katkı sağlamayacaklardır. hiç katkı Teneffüs zili çaldığında “dışarıya çıkan” değil, içeride kalan çocuğun daha çok “ilgiye sağlamaymuhtaç” olduğunu sınıfın kapısından giren her acaklardır yetişkin rahatça görecektir. Haydi öğretmenler! Teneffüs zilinin tınısına siz de bir “sihir” katın ve teneffüslerde öğrencilerinizi gözlemleyin. Öğrencilerinizin sınıftakinden çok farklı olduğunu göreceksiniz. Bu gözleminiz size eğitim planlamanızı yaparken muhteşem ipuçları verecektir. Oyun hakkı elinden alınan tüm çocukların içindeki “sessiz çığlığı” duyuyorum. “Dışarı çıkıp oynamak istiyorum!" Ya siz duyuyor musunuz?


GEZİ

İstanbul'un tarihi lezzet durakları Bayramı daha yeni bitirdik, yılbaşına ise çok az bir zaman kaldı, durum böyle oluncada çok uzaklara gitmek istemedik tabii. Yakında bir yer olsun derken Tempo dergisindeki bu güzel haberi gördük. Ve hemen sizin için tekrar derledik... İstanbul’un klasikleri’ denince aklınıza ne gelir? Boğaz, tarih, harika yemekler… Saymaya devam edebiliriz, ama ‘yemek’ deyince bir durmak gerek. Çünkü İstanbul’u belki de en iyi mutfağında tanırsınız. En iyi meze nerede yapılır? Audrey Hepburn’ü ağırlayan lokanta hangisi? Fıstıklı kebap kimin keşfi? Cevaplar İstanbul’un tarihi meyhaneleri ve lokantalarında. Buyurmaz mısınız? Haber: Berfin VARIŞLI Fotoğraflar: Altan AYKAN

64

I KASIM 2011

Çiçek Pasajı

Bir İstanbul klasiği

Cité de Péra nam-ı diğer Çiçek Pasajıʼnın Tanzimat dönemine uzanan hikâyesi hayli ilginç. Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülazizʼin tiyatro oyunları izlediği, Naum Tiyatrosu, 1870 yılında gerçekleşen büyük Beyoğlu yangınında kül olur. Ünlü Rum banker Hristaki Zografos Efendi, 1876ʼda yanan Naum Tiyatrosuʼnun yerini satın alır ve boş araziye İtalyan mimar Cleanthy Zannoʼnun imzasını taşıyan, içinde çarşı ve apartman bulunan bir bina yaptırır. Dükkânların oluşturduğu pasaja ʻHristaki Pasajıʼ, binaya ise ʻCite

de Peraʼ adı verilir. Pasajın ilk sakinleri şimdikilerden çok farklıdır. Acemyanʼın tütüncü dükkânı, Maison Parret ve Vallauryʼnin pastanesi, Natürel çiçekçisi, Pandelisʼin çiçekçi dükkânı, Schumacherʼin fırını, Keserciyanʼın terzihanesi, Yorgoʼnun meyhanesi, Siderisʼin kürk mağazası gibi işletmeler vardır. 1908 yılında bina mülkiyetinin Sadrazam Sait Paşaʼya geçmesiyle birlikte pasaj ʻSait Paşa Geçidiʼ adını alır. 1940ʼtan itibaren, yani mütareke yıllarında, pasajdaki küçük dükkânlara çiçekçiler yerleşmeye başlar. Ekim Devrimiʼnden kaçan beyaz Rus kadınları, baronesler ve düşesler burada çiçek satmaya başlar. Pasaj bir anda çiçekçileriyle ünlenir; öyle ki, Beyoğluʼndaki çiçekçiler bile burada toplanmaya başlar ve pasajın adı ʻÇiçek Pasajıʼna döner. 1940ʼlı yılların başında peş peşe açılan meyhaneler, pasajın çehresini değiştirir. Pasajdaki çiçekçilerin yerini hızla yeni meyhaneler alır. 1950ʼlerin sonuna gelindiğinde ise pasaj bugünkü meyhane kimliğine bürünür. Şimdilerde Çiçek Pasajı, yeni açılan bar ve gece kulüplerine inat, dimdik ayakta duruyor ve fasıl kültürünü yaşatmak için çabalıyor.


Cumhuriyet Meyhanesi

Cumhuriyetin tanığı İstiklal Caddesiʼnde, Balık Pazarıʼnın bitiminde, sokağın köşesinde sessiz sedasız bir meyhane var: Tarihi Cumhuriyet Meyhanesi. İsminin başındaki ʻtarihiʼ ibaresi 110 yıllık geçmişini vurguluyor. İstanbulʼun en eski ve vazgeçilmez mekânlarından. Sade ve nostaljik dekorasyonuyla huzur veren Cumhuriyet Meyhanesi, her haliyle bir klasik. Misafirlerine sunulan mönüsünde bir meyhaneden beklediğiniz her şey var. Favadan Arnavut ciğerine, acılı ezmeden zeytinyağlı sarmaya uzanan mezelerinin tadına doyum olmuyor. Pek alışık olmadığımız haşlama balık keşfedilmesi gereken bir lezzet. Gencinden yaşlısına, öğrencisinden edebiyatçısına, herkesi bu mekânda görmek mümkün. Üç katlı binada hizmet veren Cumhuriyet Meyhanesiʼnin ilk iki katında Türk sanat müziği, üçüncü katta ise canlı fasıl sizleri bekliyor. Günlük yaşamın keşmekeşinden ve dertlerinden kurtulmak için Cumhuriyet Meyhanesi ideal. Tabii erken rezervasyon yapan şanslı kişilerdenseniz.

Adres: Balıkpazarı Sahne Sok. No: 47 Beyoğlu-İstanbul Tel: 0212 252 08 86 0212 293 19 77

KASIM 2011 I

65


GEZİ

Hacı Abdullan Lokantası

Kör Agop

Hacı Baba Restoran

Mutfakta 112 yıl

Kadınlar meyhanesi

Kumkapıʼyı Kumkapı yapan meyhanelerin başında gelir Kör Agop. 66 yıldır Kumkapı gecelerinin sembolü. Kurucusu Agop İnciyan, meyhane açmadan önce Kumkapı sahilindeki balıkçı teknesinde balık çorbası yapıp satan bir balıkçı. “Neden bir meyhane açmıyorum” diyerek semtin değişik yerlerinde 16 ayrı dükkânda kiracı olmuş. Hiçbirini benimsememiş; ya dar bulmuş ya da havasız. Meyhaneye gelenlerin genellikle kederli olduğunu, bunun için de binanın yüksek tavanlı olması gerektiğini söylermiş. Hayalindeki meyhaneyi 1983ʼte bulmuş ve varını yoğunu vererek satın almış. Ancak kısa süre sonra Agop İnciyan hayata gözlerini yummuş. Oğlu Hayko, işleri devralmış; o da altı sene geçmeden bu dünyadan ayrılmış. Şimdilerde Hayko İnciyanʼın oğlu Daniel, aile geleneğine gözcülük ediyor. İnciyan dedesinin, meyhane kültürünün yaygınlaşmasına çok önemli katkılar sağladığını söylüyor. Kör Agopʼta İstanbulʼa has lezzetler var masada. Sıcak servis edilen pilaki ile patates, nohut ve tarçınla yapılan Ermeni mezesi topik, Kör Agopʼun spesiyallerinden. İkram edilen terbiyeli balık çorbası ise Kör Agopʼun olmazsa olmazı. Denemeden kalkmayın.

İstiklal Caddesiʼnde, Fransız Kültür Merkeziʼnin hemen karşısında yer alıyor Hacı Baba Restoran. 1921 yılında tabiatın güzelliği anlamına gelen Hüsn-ü Tabiat adıyla açmış kapılarını lezzet avcılarına. 1950ʼye kadar da bu adı korumuş. Hacı Babaʼnın ilk sahibi Necati Bey, şimdiki sahibi Recep Recai Akpınarʼdan alırmış etlerini; böylece bir dostluk kurulmuş aralarında. 1948ʼde Akpınar, 27 yıllık mesleği kasaplıktan vazgeçip Hacı Baba ekibine katılmış. Ünü dünyaya yayılan bu restoranda emeği çok. Üç farklı yemek salonu olan Hacı Babaʼnın en göz kamaştıran bölümü VIP salonu. Duvarlarda asılı şehzade ve padişah tabloları birazdan sultanlara layık bir ziyafet çekeceğinizin işareti gibi. Yemekler, saray görevlilerininkini andıran özel kostümlerle sunuluyor. Restoranın en az VIP salonu kadar heyecan verici bir başka bölümü ise bahçesi. Müdavimleri, 40ʼı aşkın yemek çeşidi arasından özellikle beğendili kebap, kuzu tandır, sebzeli kuzu incik, patlıcanlı hünkâr kebap ve dana kapamayı tercih ediyor. Kabak tatlısı, Kemalpaşa, ayva tatlısı, ekmek kadayıfı, peynir tatlısı gibi çeşitlerin olduğu mönüden tercih yapmak güç.

Adres: Sakızağacı Caddesi, No: 17, Beyoğlu, İstanbul Tel: 0212 293 85 61 0212 293 08 51

Adres: Kumkapı Meydanı Ördekçi Bakkal Sokak No: 7 İstanbul Tel: 0212 517 23 34

Adres: İstiklal Caddesi No: 49 Beyoğlu-İstanbul Tel: 0212 244 18 86 0212 245 43 77

Bir asırdır, usta-çırak nöbet değişimiyle, Türk mutfağının eşsiz lezzetlerini sunan Hacı Abdullah Lokantasıʼnın tarihi, Sultan II. Abdülhamit dönemine uzanıyor. 1886 yılında açılan lokantanın ruhsatını bizzat sultan vermiş. Abdülhamitʼin yemeklerinin tadına da baktığı ve o yıllarda adı Abdullah Efendi olan mekân, önce Karaköy Rıhtım, sonra Rumeli Han ve Emirgânʼda hizmet vermiş. Şimdi Sakızağacı Caddesiʼnde. 1958ʼden beri burada. Mönü istisnasız her gün değişiyor ve en az 80 çeşit yemek çıkıyor. Lokantaya girildiğinde sağ tarafta çeşit çeşit meyve ve sebzelerden yapılmış konservelerin, reçel kavanozlarının bulunduğu dolaplar gözünüze çarpıyor. Tadını unuttuğumuz şerbetlerin hemen her türlüsünü burada bulmak mümkün. Bir de dillere destan nar suyunu. Nar suyu şimdiki popülerliğine ulaşmadan çok önce Hacı Abdullahʼta servis edilirmiş. Hacı Abdullahʼta yemeklerde asla margarin kullanılmıyor; özel hazırlanmış tereyağı ya da zeytinyağı tercih ediliyor. Her biri birer lezzet destanı yemekler arasında keşkek kebabı, hünkârbeğendi ve Manisa kebabı öne çıkıyor. Tatlılardan ise ayva tatlısı hafif ve özgün bir lezzet.

66

I KASIM 2011

Tabiatın güzelliği


Pandeli Restoran

Her devrin klasiği

Mısır Çarşısıʼnın üst katında, bütün dünyanın tanıdığı bir lezzet durağı var: Pandeli Lokantası. Geleneksel Osmanlı mutfağının özgün tatlarından oluşan mönüsüyle, İstanbulʼun vazgeçilmezlerinden. Lokantanın sahibi Pandeli Çobanoğlu, Niğdeli bir Rum. Yemeklerinin lezzeti o kadar meşhur olmuş ki, Pandeliʼnin ünü İstanbul sınırlarını aşıp, dünyaya yayılmış. Aralarında Mustafa Kemalʼin de bulunduğu birçok ünlü devlet adamının yanı sıra, sanatçıların uğrak yeri olmuş. 6-7 Eylül Olaylarıʼnda dükkânı yakılıp yağmalanan Pandeli küsmüş İstanbulʼa. Tası tarağı toplayıp Atinaʼya gidecekken devreye dönemin başbakanı Adnan Menderes girmiş ve “Pandeli Türkiyeʼye lazımdır” diyerek Mısır Çarşısıʼnın üst katında bir de yer vermiş. 1947ʼden beri bu yeni mekânında hizmet veriyor. Pandeli, son nefesini verdiği 1967ʼye kadar, ocağın başından bir saatliğine bile ayrılmamış. Şimdi 69 yıl Pandeliʼde çalışmış aşçı İsmail Demirʼin yetiştirdiği ustalara emanet restoran. Yemekler hâlâ bakır kazanlarda ve odun kömüründe pişiyor. Mönüsündeki yemekler az ve öz. Kuzu tandır ve fasulye pilakinin tadına doyum olmuyor. Bir de vişneli ekmek kadayıfına. Adres: Mısır Çarşısı No: 1 Eminönü-İstanbul Tel: 0212 527 39 09

Safa Meyhanesi

Adabıyla rakı içmeye gidilir İstanbulʼun en eski semtlerinden Yedikuleʼnin, en eski meyhanesi Safa. Sırtını surlara dayamış, yıllardan beri meyhane adabını yaşatmaya çalışıyor. Başarıyor da. Safaʼnın binası Osmanlı döneminde uzun yıllar imrahorlar (padişahın at bakıcısı) tarafından kullanılmış. Dış cephenin tuğla örgüsü korunmuş. 20ʼnci yüzyılın başında, önce meyhane sonra da TCDD çalışanlarının lokali olmuş. 1948 yılında Süleyman Kızıltay tarafından meyhane olarak işletilmeye başlanmış. Bugün oğlu Arif Kızıltay geleneği sürdürüyor. Safa, büyük bir meyhane değil. Lüks hiç değil. Ama içeriye adım attığınızda sizi karşılayan, yüksek ahşap tavanı ve tavanın tam ortasından sarkan gösterişli avizesiyle

hem kişilikli hem de geleneği olan bir yere girdiğinizi hemen anlıyorsunuz. Safaʼya, adabıyla rakı içmek için gidiliyor. Eskiden şarap ucuz olduğu için şarap içenler de varmış meyhanede. Şarap, at arabasıyla damacana içinde gelir, onlar şişeye koyarmış. “Para azdı ama insanlar çok daha mutluydu” diyor Arif Bey.. İrice doğranmış Arnavut ciğeri ve paçanga böreği müşterilerin favorisi. Karşınızdakine sesinizi duyurmak için bağırmak zorunda kalmadığınız, hoş sohbetler edip içkinizi yudumlayabildiğiniz geleneksel bir meyhane Safa. Adres: İlyasbey Caddesi No: 169 Yedikule-İstanbul Tel: 0212 585 55 94

KASIM 2011 I

67


SPOR

Düzenli SPOR yaşam şekliniz olsun...

MAN

SAVAŞ KAHRİRA

BAHÇEŞEH OR KULÜBÜ VOLEYBOL SP ÖRÜ N Dİ KOOR AT

“İnsanların birçoğu sağlık, dış görünüş ve aynı zamanda, kendilerini orada iyi hissettikleri için bir egzersiz programına devam etmektedirler. Bir kez fiziksel görüntünüz ve sağlığınızla ilgili olumlu gelişmeleri görmeye başlayınca, programa devam etmek ve istediğiniz sonuca ulaşmak için can atacaksınız. Spor yapmadığınız gün kendinizi rahatsız ve stresli hissedeceksiniz. Bir süre sonra spor yapmak yaşam şekliniz haline gelecek ve her gün yaptığınız günlük işlerinizin bir parçası olacak.” Değerli okurlarımız yeni sayımızdan hepinize merhaba. Bu ay köşemizde spor yapan insanları spora başlatan ve bırakmadan devam etmelerini sağlayan psikolojik sebepleri inceleyeceğiz. Araştırmalar, bir spor programına başlayan yetişkinlerin %50’sinin ilk üç ayda düzenli egzersiz yapmadığını ve bir çoğununda 12 ayı tamamlamadan programdan ayrıldığını göstermiştir. Maalesef araştırmalar şu sonucu da ortaya koymuştur. Hem fiziksel hem de duygusal olarak çok gerekli olmasına rağmen ülkemizde insanların büyük çoğunluğu çeşitli gerekçelerle hiçbir egzersiz programına katılmamıştır. Değerli okurlar, bir kişinin herhangi bir spor programına başlamasına ve devam etmesine neden olan etkenleri araştırdığımızda bu etkenlerin büyük

68

I KASIM 2011

oranda psikolojik değişimlerle alakalı olduğunu görmekteyiz. Bu psikolojik boyutları şu şekilde sıralayabiliriz 1. Spor ve egzersizin gerekli olduğu inancı 2. Bireylerin kendi atletik yeteneklerinin algısı 3. Rahatlama biçimi olarak egzersizin gerekliliği düşüncesi 4. Kişinin sağlıklı bir yaşam tarzına verdiği önem Yukarıda bahsettiğim nedenlerle insanlar spora başlamakta ve devam etmektedirler. Spor yaşantısının bırakılması belirttiğim psikolojik boyutların olumsuz yönde değişimi ile ortaya çıkmaktadır. Değerli okurlar eğer siz de bir egzersiz programına başlamayı düşünüyorsanız veya şu an bir programda yer alıyorsanız, planınıza sadık kalmak ve spor yaşantınıza sıkılmadan, zevk alarak devam etmek istiyorsanız aşağıda belirteceğim noktalara dikkat etmenizi öneririm. Kısa ve uzun vadeli hedefler belirleyin. Hedeflerinizi not edin ve yapacaklarınızın bir planını oluşturun, ancak hedefleriniz gerçekçi olsun. Hayatınızda düzenli olarak devam etmeyi başardığınız bir dönemi hatırlayın ve onda izlediğiniz basamakları takip edin. Sizi istediğiniz sonuca götürecek adımlar attığınızdan emin olun. Başladığınız bir egzersiz programına devam ETMEMENİN olumsuz sonuçlarını göz önüne alın. Sporu bıraktıktan sonra yaşayacağınız olumsuz sonuçların ve hislerinizin bir listesini yapın ve bir egzersiz programına devam etmezseniz hayatınızda nelerin değişeceğini düşünün. Bir egzersiz programında olmanın olumlu yanlarını düşünün. Programa devam ederseniz size

getireceklerinin bir listesini yapın. Programın devamı halinde meydana gelecek olumlu sonuçlara ve amacınıza ulaştığınız zamanki duygularınıza odaklanın. Yaşam tarzınızı değiştirin ve egzersiz yapmak sizde bir alışkanlık haline gelene kadar onu önceliğiniz yapın. Değerli okurlarımız, sporu yaşamınıza tam anlamıyla dahil edene kadar, yani yaşam tarzı halini alana kadar egzersizler önceliğiniz olsun. İlk birkaç hafta her hangi bir bahanenin planınızı bozmasına izin vermeyin, böylece adaptasyon sürecini kolay bir şekilde atlatırsınız. Sizi, geçmişte spor yapmaktan alıkoyan unsurları tespit edin ve size bu süreçte yardım edebileceğine inandığınız yakınlarınızdan yardım isteyin. Bir arkadaşınızla ya da ailenizden birisiyle egzersiz yapmaya çalışın. Birçok şekilde size yardımcı olabilirler. Muhtemelen sizinle bir egzersiz programına katılacaklardır. Eğer egzersiz için sizi, birinin beklediğini biliyorsanız gitmeye daha hevesli olacaksınızdır. Değerli okurlarımız, bütün bunlar bir egzersiz programına devam edebilmeniz ve o programı sevebilmeniz için başvurabileceğiniz bazı fikirler ve davranışlardır. Unutmayın insanların birçoğu sağlık, dış görünüş ve aynı zamanda, kendilerini orada iyi hissettikleri için bir egzersiz programına devam etmektedirler. Bir kez fiziksel görüntünüz ve sağlığınızla ilgili olumlu gelişmeleri görmeye başlayınca, programa devam etmek ve istediğiniz sonuca ulaşmak için can atacaksınız. Spor yapmadığınız gün kendinizi rahatsız ve stresli hissedeceksiniz. Bir süre sonra spor yapmak yaşam şekliniz haline gelecek ve her gün yaptığınız günlük işlerinizin bir parçası olacak. Diğer sayımızda buluşmak üzere Sevgiyle ve Dört Mevsim sporla kalın…



SAĞLIK

GÜNLÜK HAYATTAKİ HESAPLAŞMALARIN FATURASI

DİŞ GICIRDATMA Günümüzde ağız ve diş sağlığı sorunlarının giderilmesinde bilinçlenme ve eğitim büyük önem taşıyor. Diş Hekimliği Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimliği Günü de halkın bu konularda bilinçlendirilmesinde rol oynuyor. Bu hafta dolayısıyla toplumda sıkça rastlanılan problemlerden biri olan diş sıkma ve gıcırdatma konusu hakkında bilgilendirmek istedik.

Diş sıkma genellikle bireylerin bilinç dışı olarak gündüz saatlerinde, çoğunlukla da uyku esnasında güçlü bir şekilde çenelerini kapatmasıdır. Ağır bir yük kaldırırken olduğu gibi alt ve üst çene kilitlenir ve kuvvetle sıkılır. Kimi zaman bu eyleme dişlerin birbiri üzerinden kaydırılması yani gıcırdatma da ilave olur. Gıcırdatma da ilave olduğunda dişler üzerinde birazdan bahsedilecek olumsuz etkiler katlanarak büyür. Diş sıkma ve gıcırdatmanın sebepleri

Bunları şöyle sıralayabiliriz: Diş sıkma, santral sinir sisteminin hastalıkları ile ortaya çıkabilir. Ama çoğunlukla bu fonksiyon dışı hareket çağımızın önemli problemlerinden olan stres ile açıklanır. Bu yüzden sınav dönemlerinde, iş veya özel hayatta gerilimli dönemler geçirilirken daha fazla ortaya çıkar. Gün içinde yaşanan olayların bilinç altında hesaplaşması gece uyku halinde gerçekleşir. Aynı şekilde gün içinde insan dalmış ve başka şeyler düşünüyorken de bu eylem ortaya çıkabilir. Ayrıca dişlerin karşılıklı ilişkilerindeki uyumsuzlukların da bu eyleme sebep olması söz konusudur. Çocukların hem süt dişlerinin ağızda bulunduğu hem de daimi dişlerinin sürmeye başladığı karışık dişlenme dönemlerinde özellikle görülebilir ama geçicidir. Diş sıkma ve gıcırdatmasının ağız ve çevre dokulara etkileri nelerdir?

Dişlerin yüzeylerinde küçük çatlak ve kırıklar oluşur. Çok yavaş geliştikleri için zaman içinde fark edilir. Çiğneyici yüzeylerde düzleşmeler ve mine tabakasının altında daha sarı renkte olan dentin tabakasının ortaya çıkması ile renk değişikikleri görülmeye başlar. Aşınan dişler sıcak ve soğuk etkilere daha hassas hale gelmiştir. Uzun zaman basınç altında kalan dişlerde travmaya bağlı iltahaplanmalar görülebilir. Dişi çevreleyen kemik dokusunda erimeler ve dolayısıyla dişlerde sallanmalar görülebilir. Diş etlerinde çekilmeler ve açıkta kalan sınır bölgesinde mine tabakasının kırıkları görülebilir.

70

I KASIM 2011

DR. DT. EMRE ORHON KUYBULU

INTERNATIONA L HOSPITAL DİŞ POLİKLİNİĞ İ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ UZ MANI

Dişlerin tam kenetlendikleri hizada yanak içinde belirgin bir sınır şeklinde doku kalınlaşmaları ve izler görülebilir. Uyanıldığında ağız içinde kum varmış gibi bir his ve bazen diş etlerinde kanamalar görülebilir. Bütün gece dinlenmek yerine çalışmış olan çene kaslarında ağrı, şişlik, dokunulduğunda hassasiyet ve eşlik eden baş ve boyun ağrısı bulunabilir. Sürekli çalıştırılan kasların irileşmesine bağlı olarak yüze bakıldığında artık çene kasları daha belirgindir ve yüz köşeli bir hal almıştır. En yıkıcı etki ise vücudun en kompleks eklemi olan çene ekleminde aşınmalar, kemikleri arasında kalması gereken yastık yapıda delinme veya düzleşmeler olarak belirtilebilir. Bunun sonunda durum; eklemde dışarıdan da duyulabilen sesler, durup dururken veya çiğneme sırasında ağrı, ağız açmada kısıtlılık, çok ileri durumlarda kilitlenmelere kadar varabilir.

Diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığının sebebinin tetkiki tedavi için atılacak adımları belirler. Dişlerin karşılıklı ilişkilerinde herhangi bir uyumsuzluk veya çatışma yoksa akla stres ile ilgili sebepler gelir. Bu sebep ile başlayan sıkma alışkanlığını diş hekiminin sonlandırması mümkün değildir. Diş hekimi ancak bu alışkanlığın sebep olduğu zararları en aza indirmek ve ağrılı durumu ortadan kaldırmaya yönelik tedaviler uygulayabilir. Gece boyunca veya gün içinde de uygun olduğunda kullanılabilen sert plastikten diş kalıpları dişlerin birbirlerine verebileceği zararları en aza indirirken kas dokularında da belirli bir rahatlama sağlar. Belirli durumlarda bu kalıplar modifiye edilip yenilenebilir. Fakat son çalışmalar hastanın kendi kendisini kontrol etmeye çalışarak çene eklemini zorlayıcı hareketlerden uzak durması ile stres seviyesini aşağıya çekmeye çalışmasının da oldukça etkili bir rahatlama sağladığını göstermektedir. Eğer siz de günümüzün stresli hayatında birçokları gibi diş sıktığınızı düşünüyorsanız, bu alışkanlığın zararlı etkilerinin ortaya çıkmasını beklemeden diş hekiminize başvurmalı ve önleminizi baştan almalısınız. Nasıl Tedavi Edilir?


SAĞLIK

Gülümseyin’ Avrupa Diş, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından izleyen, konusunda deneyimli ve uzman kadrosuyla 2007 yılından bu yana Beykent, Avcılar ve Beylikdüzü şubeleriyle sizlere hizmet vermektedir... AĞIZ-DİŞ-ÇENE HASTALIKLARI CERRAHİSİ

Ağız, diş ve çene cerrahlarımızın sağlık merkezimizde gerçekleştirdikleri uygulamalar şunlardır: G Diş çekimi G Yirmi yaş dişlerin çekimi G Gömülü dişlerin çıkarılması Dr. Nesrin G İmplant uygulamaları Başak G Ağız ve çevre dokuların tümör ve tümör benzeri Güneysu lezyonların tedavisi Mesul Müdür G Çene ve çevre dokularındaki kistlerin tedavisi G Odontojenik enfeksiyonların (diş kökenli itihapların) tedavisi G Preprotetik (protez öncesi) cerrahi uygulamalar sonucu ağzın proteze hazırlanması G Ağızdaki yumuşak dokuların yüzeysel lezyon tedavileri G Endodontik cerrahi İMPLANT UYGULAMALARININ GETİRDİĞİ AVANTAJLAR G Çiğneme görevi en üst düzeyde olur. Buna bağlı olarak sağlıklı ve dengeli beslenme gerçekleşir. G Doğal bir görünüm ve estetiğin sağlanmasına bağlı olarak daha mutlu bir sosyal hayat sürdürülebilinir. G İmplant üstüne yapılan protezlerde en üst düzeyde tutuculuk saplanır. G Çekilmiş dişlerin olduğu kemik bölgelerinde istemediğiniz fizyolojik kemik erimeleri olur. Buna bağlı olarak yüz çevremizde değişiklikler oluşur. Çekilmiş diş boşluğuna implant yerleştirdiğimizde istemediğimiz durumlarla karşılaşmayız.

PEDODONTI

Pedodonti, doğumdan ergenlik çağının sonuna kadar geçen dönemde (0-15 yaş) çocukların ağız ve diş sağlığını inceleyen bilim dalıdır. Çocuk diş hekimliğinin kapsamı içersinde, çocuklarda diş sürmesi bozuklukları, takibi ve önlenmesi, çocukları çürüklerden koruyucu işlemlerin uygulanması, süt ve sürekli dişlerin çürüklerinin tedavileri, erken diş kayıplarının oluşmasıyla ortaya çıkacak olumsuzlukların yardımcı apareylerle önlenmesi, diş dizisinin düzgün bir şekilde korunması, işlevselliğin sağlanması gibi uygulamalar Süt dişleri normal dişlere oranla daha fazla organik madde içerdikleri için çürümeye daha yatkındırlar hızlı ve kolay çürürler. Bu nedenle çocuklarımızın diş bakım sağlığına ilk dişleri çıktığı andan itibaren dikkat etmeliyiz. Bebeklik döneminde çıkan süt dişlerini dahi Dr. Betül günde 2 kez sabah akşam ıslak Bulut Soysal gazlı bezle temizlemeliyiz.

2012 YILINDA İKİTELLİ ŞUBEMİZ İLE HİZMETİNİZDEYİZ... www.avrupadispoliklinigi.com avrupadismerkezi@hotmail.com Avrupa DİŞ – bir Beydent kuruluşudur

Migros Yanı Birlik San. Sit. 2. Cad Keleşoğlu Plaza Kat:1 No:30-31 Beylikdüzü/İstanbul Tel: 0212 876 67 40 – 876 75 50 (pbx) Fax: 0212 876 85 17

AVRUPA DİŞ Beylikdüzü

Kaya Millenium İş Merkezi No:49-50-51 Kat:1 Beykent-B.Çekmece/İstanbul Tel: 0212 871 51 81 – 873 60 13 (pbx) Fax: 0212 873 60 08

AVRUPA DİŞ Beykent

Üniversite Mah. E5 Yanyol No:112 Turksan Durağı Parseller Avcılar/İstanbul Tel: 0212 428 59 50-428 59 51 /pbx) Fax: 0212 428 59 52 – 428 59 53

AVRUPA DİŞ Avcılar

KASIM 2011 I

71


SAĞLIK

“Hissettiğimiz ağrı, vücudumuzun alarm sistemi gibidir” Özel Avcılar Hospital Fizik Tedavi Uzmanı Müjgan Lahut 4 Mevsim dergimizin sağlık sayfasında, kasım ayı konuğumuz oldu...

Bel,boyun fıtığı,sırt ağrıları ve bir çok Fizik Tedavi gerektiren hastalık ile ilgili, sorularımızı cevaplayan Uzm. Dr. Müjgan Lahut ile, günümüz hastalıklarının başını çeken “Ağrı İle Beliren Hastalıklar Ve Bu Hastalıkların Tedavi Yöntemleri” hakkında bir röportaj gerçekleştirdik.

Günümüzde Fizik Tedavi polikliniklerine hastalarınız, en çok hangi şikayet ile size başvuruyorlar? Boyun, sırt ve bel ağrıları ile hekime başvuran hasta sayısı giderek artıyor. Hayat şartları, mesleki zorluklar, yerleşik ve kalıplaşmış hareketsiz yaşam bu ağrıların temel sebepleri arasında yer alıyor. Öncelikle bu hastalıkların ilk belirtisi olan, “ağrı” kelimesini çözümlememiz gerekiyor. Ağrı, her zaman vücudun bir alarm sistemi gibi bir şeylerin yolunda olmadığını gösteren subjektif bir duyudur. İnsanlar hayat tecrübelerine göre ağrıları farklı biçimde ve derecede algılarlar. Bel, boyun ve sırt ağrılarının ortaya çıkma nedeni nedir? Boyun ve sırt ağrıları çok farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkabiliyor. Ağrının hasta tarafından nasıl tarif edildiği, sürekliliği, süresi, yayılma şekli ve karakteri, bize, tanıya yönelik ipuçları vermekte etkin rol oynuyor. Açıkçası hastanın detaylı muayenesi bize yol göstericidir diyebiliriz. Stres ve kas gerginlikleri, duruş bozuklukları, omurgadaki eğrilikler, osteoartrit (kireçlenmeler), osteoporoz (kemik erimesi), nevraljiler (sinir ağrısı), iltihaplı romatizmal hastalıklar, kırıklar, infeksiyon bazlı tümöral hadiseler ağrı yapan sebepler arasındadır. Omurgamızın şekil alması doğumdan kısa süre sonra başlıyor. Bebeğin başını tutması, oturması,

emeklemesi, ayakta durması ve yürümesine kadar bu süreç devam ediyor. Bu süreç içerisinde boyun, sırt ve belde eğrilikler ortaya çıkabiliyor. “Belim Ağrıyor… Boyun tutulması yaşıyorum, sırtımın ağrıları gittikçe artıyor”… şikayetleri ile başvuran hastalarınıza ne gibi tıbbi uygulamalar gerçekleştiriyorsunuz? Kasların kuvvetinin değerlendirilmesi ve özel muayene testleri ile problemlerin çözümüne yönelik, her hastaya özel egzersiz, fizik tedavi ve rehabilitasyon programları hazırlayabiliyoruz. Böylece daha az sayıda hastaya cerrahi müdahale uygulama gereksinimi duyuyoruz. Gelişen teknoloji ile birlikte büyüyen hastalıkları nasıl durdurabiliriz? Bugün çocuklarımız, yetişkinlerimiz bilgisayar başında saatlerce zaman geçiriyorlar. Belirli bir dönemden sonra da hareketsiz yaşam, boyun fıtığını sürekli karşılaştığımız bir sorun haline getiriyor ve boyun fıtığı teşhisini koyduğumuz hastaların yaşlarının gittikçe küçülmesi dikkat çekiyor. Bu durumun iyileştirilmesi için bilgisayar ve tv karşısında daha az zaman geçirmeye çalışılmalı, spor aktivitelerine daha fazla zaman ayrılmalıdır. Hastalarınız sık sık boyun ağrısı şikayeti ile size başvuruyor. Teşhis koyarken nasıl bir yol izlemektesiniz? Tabii ki boyun fıtığı kesin tanı olsa da, boyun ağrısına sebep olan farklı faktörleri her zaman göz önüne almakta fayda vardır. Örneğin bir hastada boyun fıtığı varken aynı zamanda çene eklemi disfonksiyonu varsa, bu hastanın tedavisinde iki farklı olayı ele alarak tedaviyi daha başarılı hale getirebiliriz.

Özel Avcılar Hospital Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Müjgan Lahut

Teşhisin doğru konması, doğru tedaviyi uygulamamızı sağlar. Hastalarımızı bir bütün olarak değerlendiriyor, kas ve iskelet muayenesi, sistemik muayene ve multidisipliner yaklaşımı başarılı bir tedavi için uygun bulmaktayız. Kireçlenme’nin sırt ve bel bölgesindeki etkileri nelerdir? Boyun, sırt ve bel bölgesindeki osteoartrit (kireçlenmeler) omurganın hareketle ve yorulma ile artan ağrılarına sebep olur. Burada kıkırdak yapısı bozulur, sertleşir ve kemiklerde osteofit dediğimiz dikensi oluşumlar ortaya çıkar. Bu osteofitlerin yaptığı sinir basısı ağrıya sebep olur. Yine en çok karşımıza gelen spinal stenozlar (dar kanal) bel bölgesinde gelişir. Hastanın yürüme mesafesi azalır. Yokuş çıkamaz hale gelir. Ağrısını gidermek için eğilmek ister. Bel bölgesindeki gelişen disk hernileri spinal sinirlere baskı yaparak radiküler tarzda ağrılara sebep olur. Fıtığın seviyesine göre kasıklarda, uyluğun iç veya dış kısmına, arka baldır veya ayak tabanlarında tek veya çift taraflı ağrılar ve uyuşmalar görülür. Fizik Tedavi Polikliniğimizde hastalarımıza uygun tedavi ve egzersiz programları hazırlayarak, terapi ve rehabilitasyon ekibimizle hastalarımızın bir an evvel iyileşip günlük yaşam aktivitelerini geri kazanmalarını sağlamaya çalışıyoruz.

SGK ve Özel Sigorta Kurumları ile anlaşmamız vardır.

sizidinliyoruz@avcilarhospital.com - 444 2 999 72

I KASIM 2011



SAĞLIK

BADEMCİK ve GENİZ ETİ Bademcik ve Geniz Eti Nedir: Bademcikler (tonsil) ve geniz eti (adenoid), lenfoid doku denilen ve vücudun bağışıklık sisteminde rol oynayan organlardır. Tonsiller yutak girişinde, dil kökünün iki yanında yerleşmişlerdir. Adenoid ise nasofarinks adı verilen ve yutağın üst kısmında yani burun boşluğunun arka tarafında bulunurlar. Ne Gibi Sorunlara Yol Açarlar: Tonsil ve adenoid hem infeksiyonlara hem de büyüklüklerine bağlı olarak bazı sorunlara yol açabilirler. Adenoid daha çok çocukluk çağının problemi olmasına rağmen tonsil hem çocuklarda hem de erişkinlerde hastalık yapabilmektedir. Sık geçirilen infeksiyonlar, hem hastanın günlük yaşamını etkiler, hemde sık sık ilaç kullanımına neden olur. Ancak geçirilen infeksiyonların (iltihapların) en önemli sonuçları, kalp kapakçıkları, eklem ve böbreklerin risk altında olmasıdır. İnfeksiyonları dışında tonsil ve adenoidin büyüklükleri de önemli sonuçlara yol açar. Tonsillerin büyük olması; yutma, beslenme ve konuşma sorunları yapar. Ayrıca tonsil üzerinde biriken yiyecek ve doku artıkları ağız kokusu ve hijyen bozukluğuna neden olur. Adenoid dokusunun büyük olması herşeyden önce burun tıkanıklığına yol açar. Bu hastalarda ağzı açık uyuma ve horlamaya neden olur. Burun, solunan havanın ısısını ve nemini ayarlar ve bazı zararlı partikülleri tutar. Bu nedenle ağız solunumu yapan hastalarda bazı solunum yolu problemlerine yol açar. Geniz

Tonsil ameliyatı için sınır hastanın 3 yaşı doldurmasıdır.

74

I KASIM 2011

eti ayrıca şu problemleri oluşturur: G Orta kulakta havalanma bozukluğu ve buna bağlı kulak zarında çökme, işitme kaybı ve iletişim bozukluğu. İşitme kaybı bazen anne-babanın farkedemeyeceği seviyede olur ancak sıklıkla da hastayı doktora götüren ilk sebeptir. G Çene ve yüz kemiklerinde gelişim bozukluğu G Geniz akıntısı nedeniyle boğaz iltihabı (farenjit), öksürük ve alt solunum yolu problemleri G Baş ağrısı G Sinüzit G Oluşan yüz ifadesi nedeniyle 'geri zekalı' görüntüsü Hangi Durumlarda Alınmalıdır: Tonsil ve adenoidin alınmasına karar vermek, bazen kolaysa da bazen hastayı belli bir süre takip etmeyi gerektirir. Ameliyata karar verilmesine neden olan durumlar şunlardır: G Sık sık infeksiyon geçirilmesi: Genelde kabul edilen durum, birbirini takip eden yıllarda, senede 3 veya daha infeksiyon geçirilmesidir. G Tonsillerde infeksiyon olmasa da yutmayı zorlaştıracak kadar büyümesi G Tonsil dokusunun tek taraflı büyümesi (lenfoma veya başka habis hastalıkların belirtisi olabileceğinden) G Tonsil üzerinde ağız kokusuna neden olabilecek şekilde sık sık birikim olması G Adenoid dokusunun nefes almayı bozacak kadar büyümesi G Orta kulak iltihabı (otitis media) ve işitme kaybına neden olması G Sık sık sinüzit ve alt solunum yolu problemlerine neden olması Ameliyat Hangi Yaşta Yapılmalıdır: Ameliyat için kesin bir yaş yoktur. Hastaya verdiği zarara göre karar verilir. Sık kabul edilen durum tonsil ameliyatı için hastanın 3 yaşını doldurmasıdır. Adenoid alınması ise 1 yaşında dahi yapılabilir. Birçok kez çocuk büyüsün diye beklemek hastaya zararlı olabilmekte ve tedavi başarısını düşürmektedir.

KBB Uzmanı Op. Dr. Kenan Başaran

Ameliyattan Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir: En çok uyulması gereken kurallar beslenme ile ilgilidir. Özellikle ilk 3 günde kanama olasılığı daha çok olduğu için soğuk ve sıvı gıdalar seçilmelidir. Bu nedenle soğuk süt, çorba, meyve suyu, muhallebi, dondurma gibi besinler idealdir. Ameliyatın ilk gününde koyu renkli kan kusulması normaldir ve ameliyat sırasında yutulan kanla ilgilidir. Ancak sürekli kırmızı renkli yeni kan gelmesi hemen doktorunuza başvurmayı gerektirir. 4. günden itibaren yavaş yavaş normal gıdaya geçilir. Hastanın ağrı nedeniyle bir şey yemek istememesi ağrının devamına neden olur. Mutlaka bol miktarda sıvı alınmalıdır. Ameliyattan sonra hafif ateş olması beklenen bir durumdur. Yeterli sıvı alınması ve ateş düşürücü ilaçlarla genellikle normale döner. Bazen hastalar ameliyattan birkaç gün sonra doktora başvurarak bademcik bölgesinde iltihap geliştiğinden yakınırlar. Bu genellikle bademcikler alındıktan sonra o bölgede beyaz bir örtü oluşturan iyileşme dokusunun hastayı yanıltmasıdır.

Hastanemizde; li Sandığı SSK, Bağkur, Emek ve Devlet Memurları is ve tedavi mensuplarına, teşh r. hizmeti verilmektedi

00 Tel: (212) 699 30 02 Fax: (212) 699 30 aslı Bulv. İnönü Mah.Doğan Ar ESENYURT No:114 Sefaş Durağı



SAĞLIK

Bel, göbek, kol, sırt yağları ve selülitli bölgelerden

‘KAVİTASYON’

Berna Bilir Yılmaz

yöntemi ile kurtulun

Kavitasyon sistemi, bölgesel yağlanma ve selülitte kullanılan, cerrahi olmayan ameliyatsız bir yöntemdir. Tedavi ultrasonla gerçekleşir. I Kavitasyon nedir?

Cildin dış yüzeyine uygulanan düşük frekanslı ultrasonun yayılması, yağ dokusundaki hücre sıvısında ani ve yüksek basınç değişikliklerine neden olur. Bununla birlikte oluşan köpüklenme önce genişleme, sonra patlama yaratır. Bu etkiye "kavitasyon" denir. I Uygulamanın özellikleri nelerdir? Kavitasyon, yağı sıvılaştırıp hücrelerin duvarlarını tahrip eder ve depo yağların yapısını bozar. Dokudaki yağ hücreleri ve açığa çıkan yağ asitleri parçalanarak, lenf yolları aracılığıyla buralardan uzaklaştırılmaya çalışılır. Serbest kalan bu yağlar, ya adalelerde yakılarak ya da üriner sistem veya karaciğer yoluyla vücuttan dışarı atılır. Özellikle bel, karın, göbek, kol ve sırttaki çözülemeyen depo yağları parçalayıp eritmek ve selülitli bölgeleri yok etmek amacıyla ses dalgaları kullanılır. "Herhangi bir yan etkisi yoktur; çünkü işlem non-invazivdir.

I Hangi amaçla uygulanır?

Öncelikle yerleşmiş bölgesel yağları eritmek ve selülitli bölgelerin görünümünü azaltmak için kullanılan güçlü bir yöntemdir. Ameliyatsız liposuction olarak adlandırılabilir. I Uygulamada ağrı ya da acı hissedilir mi? Yöntem güvenli ve acısız bir ultrason uygulamasıdır. Cerrahi işlem gerektirmez. I Tedavi süreci ve sonuçları nasıldır? Kişiye dahilen su içirilerek (2 litre), bölgede direk uygulama yapılır. 6 ile12 seansta sonuç alınır. İlk seansta yaglı bölgenin kalınlıgına göre 2-10 cm arasında bir incelme görülebilir. I Kimler uygulamaya giremez? Hamile ve emzirenler, kalp pili ve damarlarında stent bulunanlar, hepatit hastalığı ve karaciğer problemi yaşayanlar, aktif vasküler patolijiler, diyabetikler, protezi olanlar.

MLS İLE YAĞLARINIZDAN ARININ Kadınların kâbusu bölgesel yağlanmadan kurtulmak artık çok kolay. Özellikle kalça ve basende oluşan, diyete yanıt vermeyen bu yağlardan ameliyatsız liposuction olarak adlandırılan MSL yöntemiyle kalıcı arınabilirsiniz. Sistemi Estetik Danışman Berna Bilir Yılmaz şöyle anlattı: “Bölgesel yağlanma genetik veya çevresel faktörlere bağlı olarak oluşur. Kilo alıp verme, gebelik ya da hastalık dönemlerinden sonra oluşan bölgesel fazlalıklar olabildiği gibi tamamen genetik yapımıza bağlı olan bölgesel yağlanmalarda olabilir. Eğer kişinin kilo fazlası varsa, kilo vermekle sorunların bir kısmından kurtulmak mümkün olacaktır. Ancak sürekli kilo alıp veren ya da fazla miktarda kilo vermiş kişilerde mutlaka bölgesel olarak sorunlu bölgeler kalacaktır. Uygulamada öncelikle kişinin sağlık durumunu sorgulayıp,

genel muayenesini yapıyoruz. Daha sonra eğer gerekiyorsa kilo vermesi için gerekli prosedürü uygulamaya başlıyoruz. MLS öncelikle tamamen kişiye özel uygulamalar içeren bir sistemdir. Üç adet makineden oluşan üç basamaklı bir sistem olup yağların kalıcı olarak yok edilmesini sağlar. Ayrıca MLS uygulaması yaptığımız hastalarımızda en az beş yıl süreyle aynı bölgede yağlanma olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. MLSʼde ana uygulama kalıcı yağ kaybı sağlayan ve görüntüdeki fazlalıkları yok eden enjeksiyondur. Ancak hastanın ihtiyacına göre ultrason, elektroterapi, manyetoterapi battaniyesi, elektroterapi battaniyesi, drenaj gibi sistemin diğer parçaları da hastaya uygulanabilir. En önemlisi enjeksiyonda kişi herhangi bir şey hissetmez çünkü hazırlanan serum karışımında lokal anestezik mevcuttur.”

Haramidere Mevkii E-5 Üzeri No:22 34524 Beylikdüzü/İst.

Tel: 0212

866 86 86

e-posta: info@doganestetik.com - www.dogantipmerkezi.com



SAĞLIK

Zayıflama ve güzelliğin en son durağı:

VİNOTERAPİ Türkiye’de

Hanımların zayıflama ve güzellikteki yeni adresi Vinoterapi Estetik Bahçeşehir Manolya Evleri’nde hizmete girdi. Bölgesel incelmenin yanı sıra zayıflamaya da yardımcı olan CryoKabin, aynı zamanda Ayak Detoksu ve Cilt Tedavi uygulamalarıyla Bahçeşehirlileri gerçek estetikle buluşturuyor. Soğuk lipoliz cihazı patentli soğutma sistemi ile diğer cihazlardan ayrılan Cryo Kabin güzelliğine önem veren hanımlara muhteşem sonuçlar sunmakta. Oldukça etkili olan Cryo Kabinʼle sadece bölgesel değil tüm vücut dahilinde uygulama yapılabiliyor. Kilo vermeye, incelmeye ve selülit tedavisine yönelik değil aynı zamanda imune sistem güçlendirme ve ağrı tedavisinde de kullanılabiliyor.

Dr. Mehmet Öz öneriyor

Dünyaca ünlü Dr. Mehmet Öz tarafından da kullanılan ve tavsiye edilen cryocabin, bir çok yönden insan sağlığına da olumlu etkiler sağlamakta. Kendi programında da uygulamasının yapıldığu Cryo Kabin artık Türkiyede

hanımların hizmetinde. Cildin kolejenini arttıran, selülitleri yok eden, vücudu sıkılaştıran bitkisel bir maske. İçinde ana madde olarak kırmızı şaraptaki 14 bitkinin karışımı bulunmaktadır. Cildin tonusunu arttırır. Ozon Sauno ile birleşiminin ardından mekanik masajla (bitkisel serum ile) 10 seans içerisinde 1-2 beden incelme elde edilir.

Mükemmel bir cilt için

Akne, akne izi, leke, anti aging, son teknoloji ve doğal ürünler kullanılarak mucizeye yakın sonuçlar alınıyor. Zayıflama esnasında çok önemli rol oynayan bir uygulamada ayak detoksu. Serbest radoikaller (Kanserojen hücre oluşturan elemanlar) vücuttan ayak ter bezlerinde dışarı atılır. Kireçlenme, kronik yorgunluk-lar, karaciğer yağlanması, mantar ve daha birçok hastalık vücuttan atılır.

KULLANIM AMAÇLARI Cryo Lipoliz, Selülit tedavisi, Zayıflama, Obezite hastalıkları, Anti-Aging, Romatizma tedavisi Ortepedik rahatsızlıklar Uyku bozuklukları, Cinsel Sorunlar, Premestrual (Adet öncesi) sendromu, Göğüs hastalıkları, Deri İltihabı, Egzama, Sedef hastalıklarında, Bağışıklık Sisteminin Güçlendirilmesinde, Strese bağlı Depresyon ve Uykusuzluk.

Şelale Cad. Manolya Evleri A1 Blok D:2 Bahçeşehir-İST.

Tel: 0212 669

78

I KASIM 2011

75 99



GÜZELLİK ER

GÜZEL FİKİRL

TMAN YASEMİN YUR CANDEMİR

Cildimizin 5 düşmanı Hepimiz güzellik için uğraşır dururuz, ama işin içine üşengeçlik girdi mi o kadar emek ve para boşa gidiyor. O yüzden bence bu 5 düşmanla hep savaş halinde olmalıyız. Tabii ki güzellik için...

1 Stres

Bazı sorunlar her ne kadar fiziksel görünse de temelinde mutlaka bir ruhsal sıkıntı vardır. Stres; bir olayın istediğin şekilde gitmemesi yüzünden tam anlamıyla sana yapışan bir hastalıktır. Üstelik stresten kurtulmak sadece senin elinde! Sana sadece dertlerini anlatmak için yaklaşan insanlardan uzak dur, çünkü farkında olmadan sıkıntıya odaklanmış oluyorsun. Bunun yerine kendine ilgi alanları yarat! Ahşap boyama ve müzik aleti çalma kurslarına git, yoga veya meditasyon yapmayı öğren, hatta sosyal bir grupta kimsesiz çocuklar için çalış. Yeter ki sana inancını ve umudunu kaybettirmeyecek faaliyetlere sıkıca sarıl!

2

Sen farkında olmuyorsun belki ama cildin gün içinde milyonlarca toza, kire, klimaya ve hava kirliliğine maruz kalıyor. Eve geldiğinde ve hatta

80

Makyajı temizlememek

I KASIM 2011

yatarken sırf üşengeçliğinden bunları temizlemiyorsun, bir de üstüne gece yüzünde duran makyajla bir kat da sen eklemiş oluyorsun. Gece, cildin nefes almak ve yenilenmek ister. Makyaj ile uyuduğun zaman gözeneklerin sadece gün içindeki kir ile değil aynı zamanda pudra ve fondöten kalıntılarıyla tıkanır ve sabah kalktığında yüzünde birden daha çok sivilce bulabilirsin! Üstelik sadece sivilceyle kalmayıp zamanla alerjik, kuru, hassas ve salgı dengesizliği olan bir cilde sahip olacaksın.

beslenmek, 3 Kötü alkol ve sigara Hücrelerin yenilenmesi, büyümesi ve kan dolaşımının düzgün olması için vücudun

mineral ve vitaminlere ihtiyacı vardır. Sadece et değil, aynı zamanda sebze ve meyve de yemen gerekiyor. Kendine mönüler yarat. Bir gün sebze yiyorsan diğer gün kendini ödüllendir ve et ye. Hatta araştırmalara göre düzenli tuvalet alışkanlığı olmayan veya kabızlık çeken çoğu kadının cildi susuz ve kurudur. Bu yüzden yeme alışkanlıklarının yanına bol su içmeyi eklemeyi de unutma! Alkol kan basıncını etkilediğinden karaciğerinin çalışmasını zorlaştırır ve vitamin dengesini de alt üst eder. Kısa bir süre içinde alkolün kötü hediyelerini görebilirsin! Yüzeye yaklaşmış çatlamış damarlar, kolay lekelenen ve bağışıklık sistemi hasar görmüş bir cilt! Günümüzde kozmetik ürünlerle cildin üst katmanını kapatabilirsin ancak alt katman çok genç


ALMAN HASTANESİ BAHÇEŞEHİR MEDİCAL CENTER

yaşta çökmeye başlayacaktır. Sigara ise vücudun için gerekli olan oksijen ihtiyacını yarı yarıya azalttığından cildin kendini zamanla daha az onaracak ve kırışıklıkların kalıcı olmaya başlayacaktır. Üstelik yaşıtlarına oranla kırışıklıkların daha derin ve genç yaşta ortaya çıkacak olması, cansız, sararmış bir ciltte sigaranın sana armağanlarından olabilir!

LAZER EPİLASYON

4 Kızarmış yiyecekler

Fast-food restoranlarında kullanılan yağlar, aşırı ısıya maruz kaldığında 4-hidroksi- trans-2nonenal ya da HNE adı verilen bir bileşik açığa çıkarır. Bu kötü bir haberdir; çünkü deri hücrelerinin ölümüne neden olur. Ölüme mahkûm olan bu hücreler ise kuru, pullanmış ve mat bir cilde sebep olur.

5 Soğuk hava

Cildin su içeriği azaldığı için özellikle sonbahar ve kış aylarında, yaz aylarına göre daha kuru bir ciltle karşı karşıya kalırız. Bunun sonucunda çatlama, kanama, döküntüler, kepeklenme ve kaşıntı gibi sorunlar ortaya çıkar. Oluşan çatlaklar derinleşip şiddetli ağrıya ve enfeksiyonlara yol açabilir. Tabii ki daha hassas bölgeler daha riskli. Daha çok soğuğa maruz kalan el ve yüzlerde görülen bu sorunlar, derideki çatlakların derinleşmesi şiddetli ağrıları da beraberinde getiriyor. Derisi daha hassas olduğu için dudakta görülen sorunlar daha büyük oluyor.

Cildinizi ılık suyla ıslattığınız bir havlu ile dinlendirin ve porlarınızı açın. Ardından cildinize bal sürerek yaklaşık 15 dakika bekletip sonra ılık su ile yıkayın.

Artık Uzaklara Gitmenize Gerek Kalmadı...

'Kaliteli ve güvenilir epilasyon birimimiz yanıbaşınızda''

DİKKAT!

TC SAĞLIK BAKANLIĞI TARAFINDAN YENİ DÜZENLEMELERLE YASALARLA LAZER VE IPL İLE EPİLASYON SADECE YETKİLİ SAĞLIK KURULUŞLARINDA YAPILMAKTADIR. SAĞLIĞINIZ VE TEDAVİNİZİN YARIDA KALMAMASI İÇİN DİKKAT EDİNİZ.

Kadın olsun erkek olsun, görünümüne özen gösterenlerin en dikkat ettiği noktalardan biri de vücudun bazı bölgelerindeki istenmeyen tüylerdir. Günümüzde bunlardan kurtulmanın en etkili yolu epilasyonur.

NAKİTTE %25 İNDİRİM KAMPANYASI Bayan komple vücut 10 seans 1550 TL yerine 1165 TL. (BÜTÜN BACAK-GENİTAL,KOLALTI) Erkek 4 bölge 10 seans 2000 TL yerine 1500 TL (SIRT-ENSE-BOYUN-KOLALTI) İğneli epilasyon dakikası 2 TL Tel:0212

669 11 98 - 0507 403 03 47

BAHÇEŞEHİR www.uhg.com.tr


ASTROLOJİ

Bahçeşehir Somun Ekmek Cafe’nin müdavimlerinin vazgeçilmez tarotçusu Nisa, her burca özel aylık burç yorumunuzu yaptı... Koçlar, bir kerecik olsun ilk adımı atması için karşı tarafa fırsat veremez misiniz? Bu aceleciliğiniz, şıpsevdiliğiniz, görür görmez istemeniz, hatta tutturmanız yok KOÇ mu… Acele işe cinsellikte de şeytan karışır sevgili Koç. Kasım, senin durup bunu düşündüğün bir ay olsun.

Kendiniz gibi birilerini bulmaya çalışmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? İnsanları oldukları gibi kabul etmeyi ne zaman başaracaksınız? Becerikli ve zarif TERAZİ teraziler için Kasım ayı beklenmedik çarpışmalar ayı. Yaptıklarınızı ve yapacaklarınızı bir teraziye koyun öyle adım atın. Yetenek sizsiniz.

Ateşle ve başkalarının kalbiyle oynamayı bize de öğretir misiniz? Bu konuda ne kadar da başarılısınız sevgili İkizler… Şunu unutmamak gerekir: İkizler için iki aşk bir aşktan, üç aşk ise iki İKİZLER aşktan daha iyidir. Kasım ayı aşk arayışlarınızda sınır tanımadığınız bir ay olsun. O nefret ettiğiniz rutinin ağına hiç düşmezsiniz umarız.

Yolunuza çıkan her yabancıya, egzantrik kişilere âşık olduğunuzu sanmayı ne zaman bir tarafa bırakacaksınız sevgili Yay? Serüven mi, sükunet mi? Kasım ayı içinde bunlardan bir tanesini tercih etmeYAY nizi diliyoruz. Cinsel bağı aşk sanmaktan vazgeç. Çiçeği toprağı havayı yaşamı sev, herşeyi farkındalıkları fark et. Bak ne kadar mutlu olacaksın.

Kendinizden bu kadar emin olmanızı neye borçlusunuz? Kendi değerinizden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Madem canınız istediği zaman sevmesini biliyorsunuz, madem bazen karşınızdaki ASLAN kişiyi memnun etmek için elinizden geleni yapabiliyorsunuz, peki o zaman neden… Kasım ayında Aslanlar yukarıdaki sorulara cevap verebilir mi?

Herkes gibi alışılmış sınırlar içine ne zaman dahil olacaksınız sevgili Kova? Bilgi yarışmasıyla sevgili arandığı da nereden çıktı? Kaprisli, engelleri seven, bu engelleri aşmayı aşkın kenKOVA disi zanneden kovalar kasım ayında alelade insanlar olduğunu görsünler isterim. Neden mi? Basit olanın da özel olabileceğini görmeleri için…

Boğalar, birine teslim olmayı deneyemez Bencillikten ve kıskançlıktan kendinizi ne misiniz? Biliyoruz, bağlandıktan sonra zaman kurtaracaksınız sevgili Akrep? İçsadakatte sınır tanımıyorsunuz. Başarıya güdülerinizle hareket etmenin faydası ve güzel olan her şeye hayranlığınızı bilkadar zararlarını da görmediniz mi? Bilmeyen yok. Kasım ayında hareketli aşk mece olmaktan vazgeçin, karşınızdaki BOĞA AKREP yaşantınızın devamını diliyoruz. Aşk kişi de çözülmeyi bekleyen bir bilmece oyunlarından ne kadar hoşlandığınızı bilsek de birine tes- olduğunda işin içinden çıkamayabilirsiniz. Kasım ayı size lim olmanızı beklediğimizi de söylemeden edemiyorum. o müthiş gecelerinizden birkaçını yaşatsın isteriz.

O bayıldığınız romantik klişeleri ne Aşkı gereğinden fazla ciddiye almaktan zaman bir tarafa bırakacaksınız? Ya da ne zaman vazgeçeceksiniz sevgili boşverin, bu soru size sorulursa biliyoruz Oğlak? Tutuculuktan ve insanları kateki ebediyen yanıtsız kalacak. Kasım ayıgorize etmekten vazgeçtiğiniz zaman nın hayal güçleri fazla yengeçlere hayal olmasın? Sonsuz sabrınız gerçek aşkı YENGEÇ kırıklıkları yaşatmamasını diliyoruz. KenOĞLAK bulma yollarında sizi perişan edebilir. dinizi fantezilerin bilinmeyen dünyasına attığınızda her Kasım ayı sizi hiç ummadığınız kadar hoşlanacağınız burçtan daha şanslı olduğunuz bir gerçek. biriyle karşılaştırsın ve ne yapacağınızı ilk kez şaşırın.

Mutluluğun ulaşılması kolay bir şey olmaFormalitelere olan takıntınız ne dığını ne zaman öğreneceksiniz sevgili zaman sona erecek sevgili Balık? Başak? Kendinizi tutkulardan arındırdıDuygusalsınız ve daldan dala atlıyornız… Bu güvenli, sürprizlere kapalı hayasunuz. Çabuk teslim oluyorsunuz ama tınızdan memnun musunuz? Evcil zaten karşı taraf peşinizden koşuyor. BAŞAK BALIK aşkların vazgeçilmez figürü Başaklar için Ahlak anlayışınızın dar kalıpları, kalın kasım ayında tek dileğimiz sınırları aşmaya yeltenmeleri duvarları yok ama bağlanınca da kendinizi her şeyiyle olabilir. İçinizde yanan ateşi, bırakın herkes görsün! veriyor, kurallara hayır demiyorsunuz.

82

I KASIM 2011


ŞİFALI TAŞLAR NEYE İYİ GELİYOR

AKİK: Erkeklerde erkeklik bezini, kadınlarda yumurtalıkları korur. Ayrıca nazara karşı koruyucu olduğu bilinir.

AGAT: Mutluluk simgesi, stresi atıyor.

FİRUZE/TURKUAZ: Olumsuzu olumluya çevirir, göz ağrılarına iyi gelir, üretkenliği artırır.

AYTAŞI: Sezgiyi güçlendirir, kramplara iyi gelir.

KAPLAN GÖZÜ: Sahiplenme duygusunu güçlendirir, konsantrasyonu artırır MAVİ KALSEDON: Düşünce yeteneğini güçlendirir, iyi konuş-mayı sağlar. ZEBERCET: Cihazların kaydedemediği kalp çarpıntılarını ve korkuları giderir. OPAL: Sevgi ve şefkatin simgesidir. Eklem iltihabına iyi gelir. TOPAZ/SİTRİN: Kan dolaşımı bozukluğuna ve mideye iyi gelir. Telepati yeteneğini artırır.

LAL: Ateşlilik ve canlılık sağlar.


MODA HER YERDE

Kışa bomba gibi girin Tulum ve miniler yine hayatımızda Gamze Saraçoğlu’nun 2012 İlkbahar-Yaz koleksiyonu’nun yüzü Selma Ergeç oldu. Tulum ve mini elbiselerin ön planda olduğu koleksiyonda adeta renklerin dansı yaşanıyor.

Paris’te moda başkadır

70ʼlere gönderme yapan Roman 2011/12 Sonbahar Kış koleksiyonunun çekimi, Stefano Galuzziʼnin adeta kimliği haline gelen ʻsinematikʼ yaklaşımıyla; feminen, lüks, güçlü Roman kadını ile özdeşleşir güzellik ve zenginliğe sahip 19. yüzyılın en büyük ve en lüks şatosu olan Chateau de Ferriere, Parisʼte gerçekleşti. Günümüz trendlerini yakından takip ederken, klasikleşmiş feminen stilini her zaman koruyan Roman, bu sezon sizleri 70'lerin lüks ve bohem havasını, 40'ların şıklığı ile bir araya getiren, güçlü bir koleksiyonla buluşturuyor.

84

I KASIM 2011

Tasarımcılar, markalar ve tasarımcı-marka işbirlikleri bu kışı bambaşka bir forma sokuyor. Renkler, tulumlar, hikâyeler, bize bir şey anlatmaya çalışan tasarımlar ön planda… Bakalım neler varmış…


Şeker İlavesiz / No Sugar Added Tuvana Büyükçınar, ‘No Sugar Added / Şeker İlavesiz”’ ile içindeki renkleri, hikâyeleri ve hayallerini tasarımlarına yansıtıyor. ‘No Sugar Added / Şeker İlavesiz’ dev bir renk paletini ve birbirinden neşeli desenleri içine soktuğu gerçekçi kalıplarıyla giyilebilir kılan bir koleksiyon oldu.

Paltolar bu kış elbiselerin yerini aldı

N BENGÜ AerRyeSrdLe.Acom www.modah netmeni Genel Yayın Yö

Kısa, uzun, desenli, düz her çeşit palto bu sezonun trend parçaları arasında! Bu parçalar Elif Cığızoğluʼnun hazırladığı Fabrika 2011-12 SonbaharKış koleksiyonundaysa, Fabrika dilinde yorumlanıyor. 2011-12 Sonbahar-Kış sezonunun en büyük trendlerinden olan büyük boy kareli parçalar, yerleri süpürecek kadar uzun, Camel tonlarında paltolar, düz kesimli, düğmeli modelleriyle 60ʼlardan fırlayıp gelmiş hissi uyandıran tarzlar yerini aldı.

Derishow’la “Deri Divane” oluyoruz

nkler Kışın gelişini hissettiren re şil,

renkler ye Kışın gelişini hissettiren rı tonları ile sa mürdüm, fuşya, taba ve bot giyme ve me Çiz neşeniz yerine gelecek. e West Nin ller de özleminizi giderecek mo kliyor. be i ler siz a ınd mağazalar

Derishow, her sezon esinlendiği farklı algı ve duygulara bu sezon bir yenisini ekleyerek, “Deriʼyi Divane olarak” selamlıyor. Derishow, 2011-2012 Kış Sezonuʼnda da deriye tutkuyla hayat veriyor. Derishow 2012 kadınına; işlevsel, akılcı, çarpıcı sokak stil ayrıcalıkları sunuyor. KASIM 2011 I

85


DEKORASYON

Mutluluğun dekorasyonunu

Zekatın ne olduğunu soran borçlu birileri varmış; dermiş ki: İnsan yatırım yaparsa daha iyisi için evine, arabasına, işine, stoktaki ürünlerine hiç borcu bitmez! Zekat,zenginin ödemesi gereken bir borçsa fakire; zengin zengine borçlu diye; ihtiyacı olan nasıl tahsil edecek bu yanlış hesaptan kalanı geriye? Sormuş, soruşturmuş demişler ki: Yanlız paranın değil, Malın da zekatı olur, kalbin de, dilinde! Bir ihtiyaç giderildi mi; bir mutluluk verildi mi!

86

I KASIM 2011

Sevgili Bahçeşehir Hanımları, bir bayram geldi geçti, bayramınız kutlu olsun öncelikle.. Bu sayımızda bir hikaye anlatmak istiyorum sizlere. Perde tekniklerini değil ama dekorasyonun mutlulukla ilişkisini yakalayabileseniz, diye... Cevap karşı tarafın gözlerinde... İki küçük kız, karşısına çıkmış ertesi gün bir marketin yanında. Para isteyen dilenci değiliz; evimizin çok ihtiyaçları var da! İstanbul Bahçeşehir bölgesinin hemen arkasında; Esenyurt'ta yeni inşaatların arasına sıkışmış bir göz oda, ev baraka; pencerede muşamba, 5 çocuk, baba kağıt toplamada, anne

hasta.. Ama çocuklar, ah o çocuklar gözlerde ışık-neşe-hayata bağlanmışlar o yoklukta! Huzurun rengi Mekan küçükmüş ya, dekoratif bir stor perdeyle hem güzelleşmiş,hem mahremiyet sağlanmış hem de ısı tasarrufu. Krem yapılmış ki içerisini desteklesin... Ama bir pano resmedilmiş


TASARIMIN IŞIKLA DANSI

Serpil ÖZKAN.com

irstorperde serpil@belem

yapabilir misiniz?

Ünlü ressam Abidin Dino’nun ‘Mutluluğun Resmi’ tablosu.

sanki cama... Sonra çiçek buketi bir perdelik kumaştan iki örtü dikilmiş, iki divana.. Tek eşyaya.. Laura-Ashley tarzından bir farkı olmamalıymış ya, bitmemiş daha iş. Ama dört kocaman minder yetmiş, yere atılan... İkisi ayrı renk, çiçeklerin pembesi, bir de mavisi; iki de yeşil minder; Huzurun rengi... Mutfak dolapları yokmuş, duvara çakılan çıtalar; mutfakmış!

Yapılacak tek şey malesef burda yanlızca süslemekmiş. Koyu krem seçilmiş ki en azından çok kir göstermesin. Kapak hiç yokmuş ki! Ama tekstilde terzilik girmiş burda devreye,mutfak örtüleri hünerli ellerde kapatmış çıtaları, olmuş size "country tarzı :)" Mutluluğun resmini çizebilir misiniz?

Ya çocukların gözlerinde; ya da yaşlılarda görünürmüş. İşte burda renkler hiç önemli değilmiş; ışığa bakmak yeterliymiş... IŞIK, TASAVVUFTA "NUR" DİYE ADLANDIRILIRMIŞ. ALLAH 'IN ESMALARINDANMIŞ. HUZURLA, SAĞLIKLA, SEVGİYLE VE GÖZLERDEKİ "IŞIKLA" KALIN...

DEKORASYONLA İLGİLİ SORULARINZ İÇİN: serpil@belemirstorperde.com KASIM 2011 I

87


YEMEK

TUPPERWARE

KREMALI ELMA HATİCE KOÇve

I ÜRÜN UZMAN İSTİ EV EKONOM

MALZEME 4 elma

150 gr toz şeker 1 pk krema

2 yumurta sarısı

1 tatlı kaşığı tarçın 100 gr kuru üzüm

1 yemek kaşığı file badem 1 tatlı kaşığı tereyağ

HAZIRLANIŞI

Üzümü yıkayp sıcak suda bekletin. Elmaları soyun ortasını çıkarıp Sihirli rende ile dilimleyin. Ultra Pro 3.5 litrenin içini tereyağ ile yağlayıp, elma dilimlerini dizin. Elmaların üzerine yumurta sarısı sürüp kremayı gezdirin. Üzerine file bademi ve üzümü koyup 180 derecede kapağı açık olarak pişirin.

krep MALZEME 230 ml un

3 yumurta

1 yumurta sarısı 180 ml süt

15 ml ay çiçek yağı 80 ml su

HAZIRLANIŞI

Unu Miksimʼe ekleyip ortasını çukurlaştırın. Yumurtaları ve yağı unun ortasına koyun. Su ve sütü karıştırın. Silikon Çırpıcı ile un ve yumurtaları karıştırırken azar azar sütü ekleyin. Krep hamurunuzu pütürsüz bir karışım olana kadar iyice karıştırın. Krep hamurunu 20 dk dinlendirip krep tavasını orta ateşte ısıtın. Tava iyice ısındığında yarım kepçe hamuru tavaya koyup tavayı sağa sola eğerek hamurun tavayı kaplamasını sağlayın. Krebin altı altın sarısı olduğunda Modern Peri Spatula ile çevirip tavayı hafifce sallayın. Krep hamurunun hepsini pişirip tatlı ve tuzlu lezzetler ile servis edin.

5 ml tuz

0800 261 21 37 www.tupperware.com.tr


EN GÜZEL ÇOCUKLAR

Bora Yiğit Akkoyun (1)

3)

n(

z Edi

a ın C

Ayd

Ma

vi Y

Ece Marangoz (4)

(4) imay Alper

ent

ur

S

(4)

Bora Bozkurt (4)

Ceylin Aleyna

Yeltekin (1)

ÇOCUĞUNUZUN EN ÖZEL ANININ (En güzel güldüğü , ağladığı, doğum g ünü v.s.) FOTOĞRAFINI BİZ E YOLLAYIN YAYIN LAYALIM... BEBEĞİNİZİN, ÇO CUĞUNUZUN DE RGİMİZDE YER ALMASINI İS TİYORSANIZ 4

mevsimsizden@g mail.com ADRESİNE YOLLA YIN

Nil Aşır

SİZİN ÇOCUĞUN UZ DA SAYFALARIMIZI S ÜSLESİN... KASIM 2011 I

89


HUKUK

Nişan bozmanın Nişanlanma, doğal olarak evlenme ile son bulur. Nişanlanmanın amacı evlenmeye hazırlık olup nihayet bu dönemin sonunda evlenmektir. Ancak nişanlanma her zaman evlenme ile sona ermeyebilir. Nişanlılığı bozan başkaca sebepler de vardır. Mesela; Nişanlılardan birinin ölümü, gaipliğine hükmedilmiş olması, nişanlılardan birinin bir başkasıyla evlenmesi, cinsiyet değiştirmesi ya da aralarında kesin evlenme engellerinin cereyan etmesi gibi sebepler ortaya çıktığında taraflar arasındaki nişanlılık durumu da doğrudan yani kendiliğinden ortadan kalkar. Ayrıca nişanlılardan biri hiçbir sebep göstermeksizin bu akdi bozabilmekte ve diğer taraf akitten dönen için onu ifaya zorlamak için bir ifa davası açamamaktadır. Yani nişanlılardan her biri istediği an sebepsiz olarak nişanı bozabilmektedir. Ancak MK 102 ve 121 Maddelerinde düzenlendiği üzere haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozan taraf tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Nişanın bozulması sonucu taraflar arasında bir takım hukuki uyuşmazlıklar ortaya çıkabilecektir. Şimdi bunları inceleyelim.

AVUKAT ÜMİT UYSAL

Değerli Dört Mevsim okurları; İki sayı üst üste boşanma yazdıktan sonra bu sayıda iç açıcı bir konu yazmayı düşünmüştüm, ancak bir ayda üst üste üç kez nişandan dönme vakasıyla karşılaşmamdan dolayı fikir değiştirdim. Demek ki dedim; toplumumuzda nişan bozma mevsimi zuhur etmekte. Bir nebze faydamız olursa ne mutlu bize. Nişandan dönmemenizi dilerim… 90

I KASIM 2011

1- HEDİYELERİN GERİ VERİLMESİ DAVASI

Medeni Kanun Madde–122: Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Hediyelerin istenebilmesi için tarafların nişanın bozulmasında kusurlu olması şartı aranmaz. Nişanın bozulmasını isteyen taraf kusursuz olsa dahi olağan dışı ve değerli olan hediyeleri


hukuki yönleri talep halinde geri iade etmek zorundadır. Hediyelerin iadesini sadece taraflar değil onların anne ve babaları ya da onlar gibi hareket etmiş kişiler de talep edebilecektir. Eşyalar mevcut değilse bunun yerine sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince bedelinin ödenmesi gerekir. Medeni Kanun Madde–120: Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilir. Nişanın haksız ve kusurlu olarak bozulması halinde mağdur taraf ve onun ana babası ile onlar gibi hareket edenlerin, nişanının bozulmasına kusuruyla sebep olan taraftan bu konudaki zararlarının tazminini talep edebileceklerdir.

2- MADDİ TAZMİNAT DAVASI

Medeni Kanun Madde 121: Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Nişanın bozulması halinde manevi tazminat isteyebilmek için bazı şartların mevcudiyeti aranmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz. a)nişanı bozan tarafın kusurlu olması b) tazminat isteminde bulunan nişanlının nişanın bozulmasında herhangi bir kusurunun bulunmaması c)kusursuz olan nişanlının kişilik hakkının nişanın bozulması yüzünden saldırıya

3- MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

uğramış olması. Hâkim tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun bir ödenceye hükmedecektir. Medeni Kanun Madde 123: Medeni Kanun Madde 123: Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. Nişanlanmadan doğan her türlü dava hakkı (eşyaların geri iadesi, tazminat davaları) Nişanın sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır.

4- DAVA AÇMA SÜRESİ

KASIM 2011 I

91


KÜLTÜR - SANAT

İBB Şehir Tiyatroları perdelerini açtı... İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Kasım ayında 3’ü yeni, 32 oyunla seyircisinin karşısına çıkıyor.

Marco Antonio de la Parraʼnın yazdığı Yıldırım Fikret Urağʼın yönettiği Günlük Müstehcen Sırlar, Vala Thorsdottirʼin yazdığı Yeşim Koçakʼın yönettiği Mutfak Söyleşileri, Filiz Adıgüzelʼin yazdığı Berna Adıgüzelʼin yönettiği Ufak Bir Hata adlı yeni oyunların yanı sıra; İstanbul Hatırası, Şark Dişçisi, Kargaşa, Lüküs Hayat, Binali ile Temir, Arzunun Onda Dokuzu, Doğum Günü Partisi, Kabare, Romeo ve Juliet, Sevgili Doktor, Gönlümdeki Osman Hamdi Bey,

Toros Canavarı, Çığ, İntiharın Genel Provası, Tarla Kuşuydu Juliet, Alemdar, Kadınlar. Savaş. Komedi, Zırhlı Kurt (Kösem Sultan ile Avcı Mehmed), Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Kadın Hayattır Memattır Kadın, Dullar ile Boya Benek, Sokak Kedileri, Kazuu, Karagöz Balıkçı, Küçük Hayalet, Uğur Böceği, Boncuk, Çiçek Prenses adlı çocuk oyunları Kasım ayında seyirciyle buluşacak.

İstanbul Devlet Tiyatroları da sezona 19’u yeni 35 oyunla girdi İstanbul Devlet Tiyatrosu perdelerini Ekim ayı başında açtı. İDT yeni sezonda 8 sahnede, onlarca seçkin oyunu tiyatro severlerle buluşturmaya devam ediyor. Geçen yıldan devam eden oyunların yanı sıra Ekim ayında prömiyerini yapan oyunlar; iktidarın keyfiliği olgusuna son derece keyifli bir eleştiri getiren AT, 2. Dünya Savaşı sonrası çağdaş sanat felsefesinin tüm tartışmalarını içinde barındıran ve soyut ekspresyonist ressam Rothkoʼnun atölyesinde geçen KIRMIZI, suların tükenmesiyle tuvaletlerin özelleştirilmesine karşı çıkan bir isyanı son derece eğlenceli bir dille anlatan ünlü

92

I KASIM 2011

Broadway müzikali SİDİKLİ KASABASI MÜZİKALİ, pek çokları tarafından aklı ve düşünceleriyle değil ancak Filozof Heidegger ile ilişkisi bağlamında yargılanan çağımızın en önemli kadın düşünürlerinden Hanna Arendtʼin yaşamına göz atan AŞKIN SIRADANLIĞI, Ortadoğuʼnun kanlı iç savaşlarında bir kadının hayatını temel alan ve bu yılki İstanbul Film Festivaliʼnde de filmi gösterilen ve en iyi yabancı film Oscarʼına aday gösterilen YANIK, evsizler arasında var olmaya çalışan bir kadının sevdiği adamın cesedinin peşine düştüğü ANITAʼNIN AŞKI YA DA ANTIGONE NEW YORKʼTA.


Derleyen: Hatice Gülçür İnanç

Gösteri ve konserlerden sizin için seçtiklerimiz; G CM101MMXI/ Cem Yılmaz'dan Gösteri Maslak TİM Show Center 11 Kasım - 30 Kasım 2011 G The Duke Ellington Orchestra Ece Göksu - Fatih Erkoç Maslak TİM Show Center 18 Kasım - 19 Kasım 2011 G Fatih Erkoç & Kerem Görsev Trio Caddebostan Kültür Merkezi 18 Kasım 2011 20:30 G Başrolde Emel Sayın Bostancı Gösteri Merkezi / 19 Kasım 2011 G Buena Vista Social Club - Omara Portuondo Küba'nın müzik dünyasına armağanı, Buena Vista Social Club ve Latin müziğinin kraliçesi Omara Portuondo aynı sahnede / Ora Arena, İstanbul / 06 Aralık 2011 21:00 G Spencer İllüzyon Tiyatrosu TİM Show Center "Spencers İllüzyon Tiyatrosu" Uluslararası Yılın Sihirbazları Ödülü'ne Sahip Kevin ve Cindy Spencerʼın gösterilerine ev sahipliği yapacak. Maslak TİM Show Center / 09 Aralık - 11 Aralık 2011 G Candan Erçetin Bostancı Gösteri Merkezi / 10 Aralık 2011 21:00 G Keşanlı Ali Destanı Kerem Alışık, Yavuz Bingöl, Songül Öden ve Mustafa Üstündağ, Haldun Taner'in 25'inci ölüm yılı anısına, ustanın ölümsüz eseri 'Keşanlı Ali Destanı'nda bir araya geliyor... Maslak TİM Show Center / 25 - 26 Kasım 2011

Vizyona girecek filmler 11 KASIM: Ölümsüzler: Tanrıların Savaşı, Gelecek Uzun Sürer, Beni Unutma, Senden Önce 18 KASIM: Oyunun Sonu, Komik Bir Aşk Hikayesi, Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi, Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti 25 KASIM: Tehlikeli

İlişki, Yeni Yıl, Footloose, Dedemin İnsanları 2 ARALIK: Hediye Operasyonu, Mavi Pansiyon, Musallat 2: Lanet, Entelköy Efeköy’e Karşı 9 ARALIK: Kazanma Sanatı, Jane Eyre, Aşkın Formülü Yok, Ay Büyürken Uyuyamam, Yangın Var


POLİTİKA

‘Yargı’ya ne oldu? Mardin’de 2002 yılında 13 yaşındaki N.Ç’nin aralarında asker, memur, korucu ve muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 26 erkekle ilişkiye zorlandığı ortaya çıktı. Sanıklar hakkında kamu davası açıldı. Kamuoyu, bu 26 kişinin bir şekilde

94

KASIM 2011

cezalandırılmasını bekliyordu. N. Ç. bugün 21 yaşında, ama ona yeltenen eller hala yargılanıyor, daha doğrusu yargılanması bekleniyor. Buna nasıl yargılanmak denilirse! Çünkü Yargıtay 14. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin sanıklara en az 10

yıl ceza verilmesini öngören tecavüz suçundan değil, en az 5 yıl ceza öngören ‘15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak’ suçundan ceza verilmesini yeterli buldu. Daire aynı gerekçeyle sanıklar hakkındaki ‘rızasını alarak alıkoymak’ suçunun zamanaşımından düşmesi kararını da onadı. N.Ç’nin rızasının olduğu yönündeki görüş, her bir sanığın en az 12.5 yıl daha az ceza almasını sağlamış oldu. Yani 13 yaşındaki bir kız çocuğu, kendi isteğiyle 26 kişiyle birlikte olmuştu. Babası, dedesi yaşındakiler, onun rızasıyla onunla yatmıştı! İnanasınız gelmedi değil mi? Çünkü ben inanmıyorum. Nitekim tecavüz sonrası devlet korumasına alındıktan sonra onunla ilgilenen Şişli Belediyesi Başkan Yardımcısı ve Sosyal Hizmetler Uzmanı Kahraman Eroğlu’nun söylediğine göre, psikolojik travma bir yana, N. Ç. dörtten fazla ameliyat geçirdi.


“Art niyetsiz, başka hedefler gütmeyen çalışmalar sonucu içimize sinen bir anayasa yapılmalı. Yoksa, bırakın Ergenekon’u, Balyoz’u, Deniz Fener’ini; N. Ç.’nin alnına sürülen lekeyi temizleyemeyiz.” Çünkü oturamıyor, rahat hareket edemiyordu. Bu nasıl kendi isteğiyle birlikte olmaksa!.. Neyse, hükümet üyelerinin de tepkisi üzerine Yargıtay, “İtiraz durumunda yargılama yenilenebilir” dedi. Bence, bu olayın temelinde ‘erkek bakış açısı zihniyeti’nin hâkim olduğu yargı sistemimizde yatıyor. Devlet ‘baba’ olduğuna göre, yargı da o ‘erkek’ baba gibi davranmalı, değil mi? Bu mesele nedense diğer davaları aklıma getirdi. Örneğin Hizbullah davasını… 188 kişinin ölümünden sorumlu tutulan dava, 10 Temmuz 2000`de Diyarbakır DGM`de başladı. Davadaki sanık sayısı yakalananlarla birlikte zaman içinde 31`e çıktı. DGM`lerin kapatılmasından sonra dava özel yetkili Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi`ne nakledildi. Savcı Mayıs 2008`de esas hakkındaki mütalaasını açıkladı ve 18 sanığa ağırlaştırılmış müebbet istedi. Mahkemenin kararı 1.5 yıl sonra verildi. Mahkeme, 57. duruşma sonunda tam bir yıl önce 30 Aralık 2010`da 16 sanığa müebbet hapis cezası verdi. Kararın gerekçesinin yazımı da 3 ay sürdü ve geçen Mart ayında dosya Yargıtay`a gönderildi. Yargıtay Başsavcılığı, mahkemenin verdiği cezaların onanması yönünde tebliğname hazırladı ve dosya Yargıtay 9. Ceza Dairesi önüne geldi. Daire, dosyanın gelmesinden hemen sonra dosyayı görüşerek bir karar verebilirdi. Ama bu yola gitmedi ve CMK`nın tutukluluk sürelerini sınırlayan 102. ve 252. maddelerinin yürürlüğe girmesinin hemen ardından Hizbullah sanıklarını tahliye etti. Evlerin bodrum bahçelerinden domuz

bağı ile bağlanmış halde çıkarılan cesetleri hatırlıyorsunuz değil mi? Bunları yaptıkları iddia edilenlerin hepsi şimdi dışarıda. Bir diğer kafa karıştıran dava ise ‘Balyoz’. Aralarında üst düzey subayların da tutuklu yargılandığı davanın görüldüğü 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay, sanıkların tutukluluk hallerine yaptıkları itirazın reddedilmesi kararına şerh koydu. Akçay 9 sayfalık muhalefet şerhinde, “Ben sanıklar askerdir, onlar hakkında hiçbir şey yapılmasın, yargılanmasınlar demiyorum. Yargılansın, suç işleyen varsa ceza alsın ama adil yargılansın” dedi. Ama sızan bilgilere göre üzerinde baskı kuruldu ve Akçay emekliliğini istedi. Tepki istifaları bununla kalmadı. Ayrı dönemde Yargıtay Tetkik Hâkimi Celal Çelik ve hemen ardından da Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi Tetkik Hâkimi Ayşe Altun “Türk yargısı bitmiştir” dedi. Bitti mi gerçekten? Hayır bitmedi. Çünkü bazı davalar olması gerektiği gibi sürüyor. Deniz Feneri davası gibi. Hatırlayacaksınız, Almanya kısa

I

CEMAL SUBAŞ

İSİ TEMPO DERG ÜDÜRÜ YAZI İŞLERİ M

sürede kendi ülkesinde yaşananlara ilişkin davayı sonuçlandırdı ama “Uzantısı Türkiye’de” dedi. O Alman mahkemesindeki dosyaların Türkiye’ye gelmesi 5.5 ay sürdü. Türkçeye çevrilmesi 3 ayı buldu. Sonunda eski RTÜK başkanı Zahid Akman ve 6 kişi tutuklandı. Ama üç ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar. Buna karşın, Ergenekon davası kapsamında 3 yıldan fazladır tutuklu isimler var. Üstelik aralarında milletvekili seçilenler de var ama hala içerideler. Bu duruma Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da tepki gösteriyor, tıpkı CHP ve BDP gibi, ama sonuç yok. Peki, ne oldu da yargı bu duruma geldi? Sanırım en iyi yanıtı geçen ay istifa eden Yargıtay Tetkik Hâkimi Celal Çelik veriyor. “Habur olayı Türk yargısını bitirdi” diyor. Hatırlarsanız, Öcalan’ın talimatıyla dağdan inen PKK’lılar için Habur Sınır Kapısı’nda geçici mahkeme kurulmuş ve serbest bırakılmışlardı. Hükümet bir süre sonra bu olay için “Yol kazası” dedi. Ama kazanın geldiği nokta ortada. Bunu giderecek tek yol ise, vicdanları rahatlatacak, kendilerini daha güvenilir hissedecek, cezaevine konuldu mu ne zaman salıverileceğini anlatacak; daha da önemlisi, demokratik bir hukuk devletinin olmazsa olmazı yargı bağımsızlığını sağlayacak yeni anayasa. Umarız, art niyetsiz, başka hedefler gütmeyen çalışmalar sonucu içimize sinen bir anayasa yapılır. Yoksa N. Ç.’nin alnına sürülen lekeyi temizleyemeyiz. KASIM 2011

95


BULMACA Fotoğraftaki oyuncu

İnanma

Yerkürede ısı olayları

Hangi kişi?

Dayanma

O yer

Olağandan daha büyük

Sermaye

İlgi gösterme

Sarhoş olma

Sodyumun simgesi

Yünden kalın kumaş

Bütün aile birlikte

Kanun

Alfabetik

Seryumun simgesi

Yılda birkaç kez meyve veren

İcara verme

Kendiliğinden desenli kumaş

Temiz

Çok arı

Bir bağlaç

Hanım arkadaş

Gümüş

Nüfuz etmek

Kavram

Döşeme üstü ipek iplikten nakış İnmiş

Tek hücreli bir canlı

Et ile dokunma

Tümör

Bilginler

96

I KASIM 2010

Ne zaman?

Garaz

Slavlarla uğraşan bilgin

Pusmuş

Ruh

Bir suçu bağışlama

İhtisas

Okutman

Oldukça beyaz

Çok ak

Ay

Bir yerde oturma Suya batırılmış

Bayındır

İstihkak

Kardeş

Kurutulmuş elma, armut

Güçlü

Yol üzerinde çukur

Numara levhası

Sayıca nasıl?

Muadele

En kalın erkek sesi

Bisiklette ayaklık

Hale

Yok olan

Bir nota

Kızıl bir çam türü

Koordinat

Ovalarla kaplı

Elmek

Gözlemevi

Generale denk deniz subayı

Lanetleme

Yapma etme

İşleri iyi gitme

Seçkin

Bir zar kanatlılar familyası

Teşrih ile ilgili

Ovma

Hayli

Süt görünümlü bitki öz suyu

Olimpiyat ölçülerinde

Eski İtalyan para birimi

Yaşa

Boğa güreşçisi

Birden

Yazar

Antlaşma gereği olan

Zehirleme

Karı, koca ve çocuklar

Yetinme

Briçte en çok bir el verme

Gümüş balığı

Lanetlenmiş

Düz ırmak taşıtı

Emir veren

Lehçeler türetmiş olan dil

Yaratılmış bölüm canlılar

Toprağı sıkıştırma

Katrandan yol kaplaması

Fazladan

Kalça kemiği

Bilginlik

Ezgi

Tasdik

Güvence

Nefes borusu iltihabı

Gök cisimleriin doğması

Emre muharrer senet


NÖBETÇİ ECZANELER

REHBER ÖNEMLİ TELEFONLAR Başakşehir Belediyesi Bahçeşehir Karakolu İtfaiye Alo Ambulans

212 444 06 69 212 669 26 21 212 669 31 37 212 669 55 66

3. CADDE ECZANESİ 608 00 26 3-22 KASIM G 11-30 ARALIK

Bahçeşehir Aile Sağlık Mer. Bahçeşehir Taksi Durağı Esenkent Taksi Durağı PTT 1. Kısım Muhtarlık 2. Kısım Muhtarlık

212 669 63 60 212 669 86 86 212 672 09 46 212 669 16 00 212 669 62 10 212 669 80 25

ARMAĞAN ECZANESİ 669 93 00 5-25 KASIM G 14 ARALIK

BAHÇ. AYDIN ECZANESİ 608 00 37 2-21 KASIM G 10-29 ARALIK

BAHÇEŞEHİR ECZANESİ 669 34 34 9-28 KASIM G 17 ARALIK

BOĞAZKÖY ECZANESİ 607 06 06 13 KASIM G 2-21 ARALIK

DEFNE ECZANESİ 669 96 59 11 KASIM G 7-26 ARALIK

76D

146T

BAHÇE'EH&R-TAKS&M (Ç&FT KATLI) hatt› Gidi -Dönü sefer süresi: 180 dakika KITA ND. hatt›r

BO%AZKÖY MH.-BAHÇE'EH&R-YEN&KAPI hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 155 dakika

05:55 06:10 06:25 06:35 06:45 06:55 07:05 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:20 09:40 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:05 13:25 13:45 14:00 14:20 14:40 14:55 15:10 15:25 15:40 15:55 16:10 16:25 16:40 16:55 17:10 17:30 17:50 18:05 18:25 18:45 19:05 19:25 19:45 20:05 20:20 20:35 21:00 21:20 21:40 22:00

06:10 06:25 06:40 06:55 07:05 07:15 07:30 07:45 07:55 08:10 08:25 08:40 08:55 09:10 09:25 09:40 09:55 10:10 10:25 10:40 10:55 11:10 11:25 11:40 11:55 12:10 12:25 12:40 12:55 13:10 13:25 13:45 14:05 14:20 14:35 14:50 15:05 15:20 15:35 15:50 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:25 17:45 18:05 18:20 18:35 18:55 19:10 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:55

07:00 07:20 07:40 08:00 08:20 08:40 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:05 15:20 15:35 15:50 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:20 17:35 17:50 18:05 18:20 18:35 18:55 19:15 19:35 19:55 20:15 20:35 20:55 21:15 21:40 22:05

TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi

07:25 07:25 07:45 08:05 08:25 08:40 08:55 09:10 09:25 09:40 09:55 10:10 10:25 10:40 10:55 11:10 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:50 15:10 15:30 15:50 16:05 16:20 16:40 16:55 17:10 17:25 17:40 17:55 18:10 18:25 18:40 18:55 19:10 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:45 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:25 23:50

07:40 07:55 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:05 12:20 12:35 12:50 13:05 13:20 13:35 13:50 14:05 14:20 14:35 14:50 15:05 15:25 15:45 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:20 17:35 17:50 18:05 18:20 18:35 18:50 19:05 19:20 19:40 20:00 20:15 20:30 20:50 21:10 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50

Pazar/Tatil 08:30 08:50 09:10 09:30 09:50 10:10 10:30 10:50 11:10 11:30 11:50 12:05 12:20 12:35 12:50 13:10 13:25 13:40 13:55 14:10 14:25 14:40 14:55 15:10 15:25 15:40 15:55 16:10 16:25 16:40 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:50 21:10 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50

BOĞAZKÖY SON DURAK Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

05:55 06:00 06:05 06:20 06:40 07:00 07:15 07:30 07:50 08:10 08:30 08:50 09:10 09:35 10:00 10:20 10:40 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:20 12:40 13:00 13:20 13:40 14:00 14:20 14:40 15:00 15:20 15:40 16:00 16:20 16:40 17:00 17:20 17:40 18:00 18:20 18:40 19:00 19:20 19:40 20:00 20:20 20:45 21:05 21:30

05:50 06:10 06:30 06:45 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:45 09:00 09:20 09:40 10:00 10:20 10:40 11:00 11:20 11:40 12:00 12:20 12:35 12:55 13:10 13:30 13:50 14:10 14:35 14:50 15:10 15:30 15:50 16:10 16:25 16:35 17:00 17:15 17:40 18:00 18:20 18:40 19:00 19:20 19:40 20:00 20:25 20:50 21:15 21:40

05:50 06:10 06:30 06:45 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:45 09:00 09:20 09:40 10:00 10:20 10:40 11:00 11:20 11:40 12:00 12:20 12:35 12:55 13:10 13:30 13:50 14:10 14:35 14:50 15:10 15:30 15:50 16:10 16:25 16:35 17:00 17:15 17:40 18:00 18:20 18:40 19:00 19:20 19:40 20:00 20:25 20:50 21:15 21:40

Not: OTOLAR AVCILAR YANYOLA GİRMEZ, E-5 YOLUNDAN GİDER. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

76E ESENKENT-BAHÇE'EH&R-TAKS&M (EKSPRES KATLI) hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 150 dakika BOĞAZKÖY SON DURAK Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil 06:00 06:20 06:40 07:00 07:20 07:40 08:00 08:20 08:40 09:05 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00

06:30 07:00 07:25 07:50 08:10 08:30 08:50 09:10 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00

Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir

06:30 07:00 07:25 07:50 08:10 08:30 08:50 09:10 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00

YENİKAPI Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

06:30 06:45 07:05 07:35 08:10 08:30 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:50 11:10 11:30 11:50 12:05 12:25 12:40 13:00 13:20 13:40 13:40 13:55 14:15 14:15 14:30 14:55 14:55 15:10 15:30 15:30 15:50 16:10 16:10 16:30 16:55 16:55 17:15 17:35 17:35 17:55 18:15 18:15 18:35 18:55 18:55 19:15 19:40 19:40 19:55 20:15 20:15 20:30 20:50 20:50 21:05 21:25 21:25 21:40 22:00 22:00 22:20 22:45 22:45

06:30 07:05 07:30 07:50 08:10 08:30 08:50 09:05 09:25 09:45 10:00 10:20 10:40 11:00 11:20 11:40 12:00 12:20 12:40 13:00 13:20 13:40 13:40 14:00 14:00 14:15 14:30 14:30 14:45 15:00 15:00 15:20 15:40 16:00 16:00 16:20 16:40 16:40 17:00 17:00 17:25 17:45 17:45 18:00 18:20 18:20 18:40 19:00 19:20 19:20 19:40 20:00 20:00 20:15 20:15 20:30 20:45 20:45 21:00 21:20 21:20 21:40 22:05 22:30 22:30 22:55

06:30 07:05 07:30 07:50 08:10 08:30 08:50 09:05 09:25 09:45 10:00 10:20 10:40 11:00 11:20 11:40 12:00 12:20 12:40 13:00 13:20 13:40 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:20 15:40 16:00 16:20 16:40 17:00 17:25 17:45 18:00 18:20 18:40 19:00 19:20 19:40 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:20 21:40 22:05 22:30 22:55

07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:20 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30

07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:20 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30

E-57

06:25 06:50 07:10 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:05 17:40 18:10 18:40 19:15 19:50 20:25 20:50

Not:Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

07:10 07:35 08:00 08:20 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10

BAKIRKÖY Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

07:40 08:15 08:15 08:40 08:40 09:05 09:05 09:30 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 15:30 16:00 16:30 17:00 17:00 17:30 17:30 18:00 18:30 18:35 19:10 19:45 20:00 20:15 20:45 21:20 21:30 21:50 22:20

07:40 08:15 08:40 09:05 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:00 17:30 18:00 18:35 19:10 19:45 20:15 20:45 21:20 21:50 22:20

1-20 KASIM G 9-28 ARALIK

ELVİN ECZANESİ 669 18 27 16 KASIM G 5-24 ARALIK

GÜNGÖR ECZANESİ 672 94 01 6-24 KASIM G 13 ARALIK

MAVİ ECZANE 669 59 51 4-23 KASIM G 12-31 ARALIK

MOLİNO ECZANESİ 607 32 12 7 KASIM G 1-20 ARALIK

OKSİJEN ECZANESİ 669 44 66 12-27 KASIM G 19 ARALIK

SU ECZANESİ 669 97 97 18-30 KASIM G 15 ARALIK

ŞEHİR ECZANESİ 608 17 27 15 KASIM G 4-23 ARALIK

ŞELALE ECZANESİ 669 09 11 8-26 KASIM G 16 ARALIK

YILDIZ ECZANESİ 607 08 10 10-29 KASIM G 18 ARALIK

SELİN ECZANESİ 669 30 40 NÖBET DIŞI

ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

ESENKENT BAHÇE'EH&R-BAKIRKÖY hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika KITA ND. hatt r 06:25 06:50 07:10 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:00 17:05 17:40 18:10 18:30 18:40 19:15 19:50 20:00 20:25 20:50

14 KASIM G 3-22 ARALIK

ELİT ECZANESİ 672 33 32

E-58

Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

19 KASIM G 8-27 ARALIK

ECZANE FİLİZ 672 01 03

ESENKENT-BAHÇE'EH&R-MEC&D&YEKÖY EKSPRES hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika

TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

07:20 07:20 07:50 07:50 08:15 08:15 08:45 08:45 09:20 09:20 09:45 09:45 10:05 10:30 10:55 10:55 11:20 11:20 11:45 11:45 12:10 12:10 12:40 12:40 13:05 13:05 13:30 13:55 14:20 14:20 14:50 14:50 15:20 15:20 15:50 15:50 16:20 16:20 16:50 16:50 17:15 17:40 18:05 18:05 18:30 18:30 18:55 18:55 19:20 19:20 19:50 19:50 20:15 20:15 20:45 21:10 21:35 21:35 22:00 22:00 22:30 22:30

17 KASIM G 6-25 ARALIK

DİLEK ÖZ ECZANESİ 669 70 10

08:10 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10 21:40 22:10 22:40

06:05 06:15 06:30 06:45 07:00 07:10 07:20 07:30 07:40 07:50 08:00 08:20 08:30 08:55 09:00 09:30 10:00 10:10 10:30 10:40 11:00 11:20 11:30 12:00 12:30 12:40 13:00 13:20 13:30 14:00 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:10 16:30 16:45 17:00 17:25 17:30 18:00 18:10 18:30 18:50 19:00 19:25 19:30 20:00 20:00

06:30 07:00 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 15:45 16:30 17:15 18:00 18:45 19:30 20:10

07:30 08:30 09:30 10:15 11:00 11:45 12:30 13:30 14:30 15:30 16:15 17:00 18:00 19:00 20:00

MECİDİYEKÖY-M.BUS Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

07:20 07:20 07:50 07:55 08:20 08:25 08:45 08:50 09:10 09:20 09:30 09:50 10:00 10:25 10:30 11:00 11:00 11:30 11:30 12:00 12:10 12:30 12:50 13:00 13:30 13:30 14:00 14:10 14:30 14:50 15:00 15:30 15:30 16:00 16:10 16:30 16:50 17:00 17:30 17:30 18:00 18:00 18:30 18:35 19:05 19:10 19:40 19:45 20:15 20:30 20:50 21:25 21:30 22:00 22:00

07:45 07:45 08:15 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:30 13:30 14:30 15:30 16:30 17:15 18:00 18:45 19:30 20:15 21:00 21:00 21:45 21:45

Not:Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

08:45 08:45 09:45 10:45 11:30 12:15 13:00 13:45 14:45 15:45 16:45 17:30 18:15 19:15 20:15 21:15

Otobüs saatleri 5 KASIM 2011 tarihinde www.iett.gov.tr sitesinden güncellenmiştir

BAHÇEŞEHİR Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

DERMAN ECZANESİ 605 02 14





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.