YIL: 1
SAYI: 10
KASIM 2010
CAĞ MENÜ:
15
CAĞ KEBABI I GÜNÜN ÇORBAS AYRAN-TATLI
AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ
TL.
SOMUN
EKMEK PASTA CAFE
İSTE
İ GEL AL SERV
HER PAZARTES
TÜM TEZGAH ÜRÜNLERİNDE
%30 İND
İRİM
SLINE_conv.fh11 10/28/10 5:16 PM Page 3 C
Composite
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
SLINE_conv.fh11 10/28/10 5:16 PM Page 4 C
Composite
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
Toplu Grup onları Organizasy
yon: Rezervas
8 8 8 0 0 8 8 0212
CENGİZ TOPEL CADDESİ NO: 22/24
Yenilenen
yüzüyle
n 1 Kasım’da metinizde itibaren hiz
R e z er v a s y on:
0212
GÜRPINAR BEYLİKDÜZÜ-İST.
880 0 001
Ĺžehir Lokali ve Bilardo hizmete girmiĹ&#x;tir
‘DE NELER VAR?
EDİ TÖR ,ün Notu
16. Bölgeden haberler
Hüznün son ayı
Mevsimlerin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini hepimiz biliriz. İnsan ruhunda ilkbahar; ağaçların çiçek açıp yeşermesiyle umudu, sonbahar; yaprakların sararıp dökülmesiyle hüznü temsil eder. Sonbaharın yani hüznün son ayı olan Kasım ayı bu sene hem hüznü, hem heyecanı, hem de sevinci barındırıyor içinde... 10 Kasım Atatürk’ün 72. ölüm yıldönümü dolayısıyla hüznü, 16 Kasım Kurban Bayramı dolayısıyla heyecanı, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla ise sevinci... 10 Kasım 1938 yılında kaybettiğimiz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk o kadar güzel şeyler bırakmış ki arkasında, bizler bunların kıymetini bilmeli ve sahip çıkmalıyız. Atatürk’ün bizlere bıraktığı güzel bir sözü sizlerle paylaşmak isterim. “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.” Tabii ki bu sözü okuyup geçmek değil derinlerine inmek gerekir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 72'inci yıl dönümünde rahmetle, şükranla anıyoruz. 16 Kasım Kurban bayramı. Bayramlar heyecandır, kavuşmadır, sevinçtir. Aslında bayramları heyecan diye adlandırdım ama benim için hem mutluluk, hem de hüzündür. Giderek kalabalıklaşan ailemiz; ablam, kardeşim, ben eşlerimiz ve çocuklarımızla yapılan geleneksel bayram kahvaltısı benim için mutluluktur. Ama o kahvaltıda aile büyüklerinin bulunmaması, bayram sabahı kalktığında ellerini öpememek ise hüzündür... Umarım bayramlar herkese mutluluk verir... Gelelim 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne... Şimdilerde hemen hemen üç yaşındaki çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmenlerin mesleği bence çok kutsaldır. O küçücük beyinlere birşeyler öğretmek, hayata hazırlamak eminim ki öyle göründüğü kadar kolay değildir. Öğretmen deyince benim aklıma ilk öğretmenim gelir. Üçüncü sınıfta başka okula tayini çıktığında uzun bir süre kimseye ‘benim öğretmenim’ diyemediğim Saliha öğretmenim. Eminim herkesin hatıralarında unutamadığı, çok sevdiği bir öğretmeni mutlaka vardır. Bayram sevinçlerinin hayatınızdan hiç eksilmemesi dileğiyle...
22. SİZİN SOKAK Yardım ama nereye? 26. Kısa haberler
70
38. ALIŞVERİŞ Bahçeşehir’in bayramlıkları 42. KAPAK KONUSU “Öğretmenlik meslek değil, gönül işi” 52. “Göz pınarları da kurur”
55. SAĞLIK: Hızlı ve sağlıklı zayıflamanın yeni adı ‘MEDI SAT’ yöntemi 57. SAĞLIK: Bizimle gülümseyin 60. “Kurban olurum sana” 67. OTOMOBİL Tak fişi, bas gaza 68. 4 Mevsim Engelsiz Yaşam “Herkes özürlülüğün her alanında üzerine düşeni yapmalı” 70. RÖPORTAJ: Funda Arar 60. “Kurban olurum sana”
66 18. 20. 24. 40. 46. 50. 54. 58. 59. 62. 66.
HER AY SİZLERLE
İyisiyle kötüsüyle Özkan Baba Bahçeşehir filizleniyor - Filiz Süzer EKONOMİ- Kayhan Öztürk HAVADAN SUDAN- Müjde Köseoğlu EĞİTİM- Nilgün Uluser İnan SPOR: Savaş Kahraman SAĞLIK-Dr. İrem Acar PSİKOLOJİ: Özge Genlik ÇOCUK SAĞLIK: Tahsin AKBAŞ GEZİ - Hülya Meral YAŞAM KOÇU-Aşkım Kapışmak
66. 72. 73. 74. 76. 78. 79. 80. 81. 82.
GEZİ - Hülya Meral MÜZİK- Rüya Ersavcı YEMEK GÜZEL FİKİRLER: Yasemin Yurtman Candemir ASTROLOJİ: Nisa POLİTİKA: Cemal Subaşı KARİKATÜR: Cenk Karlıtepe ONLARA SORDUK BULMACA REHBER
HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ
BİZE ULAŞIN
607 10 28 532 371 76 93 212
Melike Güntürk
Yayın Koordinatörü (Sorumlu Müdür): Melike Güntürk Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk
14
KASIM 2010
Yayın Danışmanı: Ali Polat Reklam Müdürü: Nurcan Ercan
Yayın Kurulu: Hatice Gülçür İnanç Hülya Meral Özkan Erdoğan Kapak Tasarım: Naci Koç Hukuk Danışmanı: Av. Şahin Zenginal Teknik Müdür: Aziz Serdar Taştan
İLETİŞİM: Boğazköy Hoşseda Sit. H Blok 7/14 Bahçeşehir/Başakşehir/İst. Tel: 0212 607 10 28 e-mail: 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@hazanyapimevi.com Facebook: Dort Mevsim Bahcesehir web: www.hazanyapimevi.com
Dağıtım: 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi Baskı: Veritas Printing Center Ltd. Co. Seyrantepe/İst.
4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Bahçeşehir’de evler ve işyerleri başta olmak üzere, Ispartakule, Uphill, Banu Evleri, Manolya Evleri, Ardıçlı Evler, Spradon, Mesa Nurol, Hill Park, Boğazköy, Esenkent, Alkent, (Avc›lar-Beylikdüzü işyerleri) bölgelerine ücretsiz dağıtılır. Yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam verene aittir.
Katkıda bulunanlar: Ece Sevinç, Ertan Dağhan, Devran Öztürk, Murat Sevinç, Onur Yurtseven, Yasemin Sevinç, Yücel Akkoyunlu, Z.Hazan Güntürk
Merkez Tel: 0212 886 58 88
ÇOK YAKlNDA
BAHÇEŞEHİR prestigemall’de hizmetinizde
BOLGEDEN
Cumhuriyetin 87. yılı törenlerle kutlandı
Cumhuriyet Mutluluktur Havanın yağışlı olması nedeniyle Cumhuriyet Bayramı kutlama programı, Başakşehir Spor Tesisleri’nde gerçekleştirildi. 29 Ekim Cuma günü, saat 09.ooʼda Başakşehir Kaymakamlığıʼnda, Başakşehir Kaymakamı Cevdet Can ve Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysalʼın ʻTebriklerin Kabulüʼ ile başlayan programa, bütün okulların ve vatandaşların katılımıyla Başakşehir Spor Tesisleri'nde devam edildi. Okulların ve bando takımının yerini alması ve resmi protokolün salona girmesinin ardından Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere İstiklal Savaşı'nda ve Cumhuriyetimizin korunması ve yaşatılması yolunda şehit düşenler anısına saygı duruşunda bulunuldu, hep bir ağızdan İstiklal Marşı okundu. Başakşehir Kaymakamı Cevdet Can ve Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, öğrencilerin ve vatandaşların “En Büyük Bayramımız kutlu olsunʼ ifadeleriyle
16
KASIM 2010
Cumhuriyet Bayramıʼnı kutladı. Kürsüye davet edilen Cevdet Can: “Öncelikle böyle bir programın yapılmasında emeği geçen öğretmen ve idarecilerimize, bu en büyük bayramımızı ʻCumhuriyet Mutlulukturʼ ifadeleriyle sokaklara taşıyan Başakşehir Belediyesiʼne, törene katılan bütün protokol ve vatandaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum” diyerek konuşmasına başladı. Konuşmanın ardından okulların hazırladıkları çeşitli gösterilere geçildi. Öğrencilerin sergiledikleri halk oyunları, okudukları şiirler ve yaptıkları kısa konuşmalar büyük alkışlarla karşılandı. Öğrenci ve okulların gösterilerinden sonra Başakşehir Cumhuriyet Koşusuʼnda, Gençler, Yıldızlar ve Küçük Gençler dalında dereceye giren sporculara kupalarının verilmesiyle tören, resmi geçit töreniyle sona erdi.
GEÇEN AYDAN KISA... KISA... Başakşehir Belediyesi cam atık toplamada Avrupa Yakası’nın birincisi
Fotoğraf: Başakşehirrehberi.com
Her yıl düzenli olarak verilen eğitimin, oluşturulan pilot bölgelerde ve mahallelerde ev ev, kurum kurum yapılan çalışmaların sonucu olarak Başakşehir Belediyesi, Eylül Ayıʼnda 85 ton cam atık toplayarak geri dönüşümünü sağlamasıyla cam toplama konusunda İstanbulʼun Avrupa Yakasıʼnda ilk sırada yer aldı.
Müjdat Gezen ile Cumhuriyet ve sanat CHP Başakşehir İlçe Başkanlığı Gençlik Kolları, sanatçı Müjdat Gezen’i Bahçeşehir Yıldızlar Koleji Konferans Salonu’nda sevenleriyle bir araya getirdi. Başakşehir Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları; usta oyuncu Müjdat Gezenʼi Cumhuriyet Bayramıʼnda Yıldızlar Koleji Konferans Salonunʼda “Cumhuriyet ve Sanat” söyleşisiyle misafir etti. Panele yoğun ilgi gösteren Bahçeşehirʼliler büyük bir ilgiyle Müjdat Gezenʼi dinlediler. Müjdat Gezen konuşmasında; “Gençler Cumhuriyete ve yarınlara sahip çıkmalıdır. Yetişen gençleri üniversitelerde ve liselerde görüyorum, gençlik Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkıyor. Gençlik ilgisiz ve sorumsuz değil. 12 Eylül
zihniyetini yetişen gençlik kırmaya başlamıştır. Mustafa Kemal Atatürkʼün izinden yürüyen gençlerin üzerine düşen, sorumluluklarını yerine getirmek için kafa yormak ve geleceğe şekil veren seçme hakkını sandıklarda oyunu kullanarak sonuçlandırmaktır” dedi. Sınırsız ve sansürsüz soruları yanıtlayacağını söyleyen ve Türkiye gündemini alışılmış üslubuyla yorumlayan Gezen‚ 12 Eylülʼde yaşadıkları ve hayatıyla ilgili konularda anlattığı anekdotlarla salonu dolduran sevenlerini kahkahaya boğdu.
Bahçeşehir 2. Kısım Muhtarlığı yeni yerinde Başakşehir İlçesi Bahçeşehir Mahallesi 2. Kısım Muhtarlığı, Pazartürk içerisinde yeni yerinde hizmet vermeye devam ediyor. Esenkent-Bahçeşehir yolu üzerinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen yol çalışması nedeniyle yıkılan muh-
tarlık binası, Pazartürkʼte oto yıkamanın içerisinde yeni binası bitene kadar geçici olarak hizmet vermeye devam edecek. Pazartürkʼte yapılmaya başlanan yeni binasına ise kasım ayı içinde taşınacak olan Bahçeşehir 2. Kısım Muhtarlığı yeni yerinde Başakşehirʼlilere hizmet verecek.
Sonbahar temizliği Başakşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri tarafından her yıl olduğu gibi bu yıl da sonbaharın gelmesiyle mevsim şartlarına uygun çalışmalar başladı. Başakşehirʼin genelinde her yıl yapılan bu çalışmalarla kentin görüntü kirliliği önlendiği gibi site içleri de dahil ortak kullanım alanları kışa hazırlanıyor.
Başakşehir, gürültüsüz ve dumansız temizlikte İstanbul’da ilk belediye Başakşehir Belediyesi insan sağlığına verdiği önemi, çevre ve hava kirliliğinin önlenmesine karşı duyarlılığını temizlik araçları filosuna kattığı 11 Euro 5 araçlarıyla sürdürüyor. Temizlik İşleri Müdürlüğüʼnün yapmış olduğu araştırmalar sonucu gelen bilgiye göre Başakşehir Euro 5 araçlarını İstanbulʼda kullanan ilk belediyedir.
KASIM 2010
17
İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE
‘Yol medeniyettir’ ÖZKAN BABA
Bu fotoğrafın çekildiği gün resmi tatildi... Ama yol medeniyet dinleniyor.
Sevgili okurlar, ben bu köşeyi yazmaya karar verdiğimde bir gazeteci kimliği kazanmak değil, yaşadığımız bu güzel bölgemizin iyisini kötüsünü sizlerle elimden geldiğince paylaşmak amacındaydım. Ancak geçen ayki yaşadığımız olay (Dilara kardeşimizin hayatını kaybetmesi) beni derinden etkiledi... Hatta Ekim sayımızda “BİR ÇOCUĞUMUZUN CANI YANMADAN BİR ÇARE BULUNMASINI YETKİLİLERDEN RİCA EDİYORUM” demiştim. Demez olaydım. Ben bu yazıyı yazdıktan sonra dergimiz matbaada iken Dilara kardeşimizin bu acı olayını duydum. İnanın günlerce gözüme uyku girmedi. Allah yakınlarına sabır versin. Sonuçta her gün gazetelerde, televizyonlarda maalesef ki bu kaza haberlerini görüyoruz, duyuyoruz. Ya bir sürücünün dikkatsizliği, alkol alması ya da önlem alması gereken kurumların konuya duyarsızlığı bu haberlerin her geçen gün artmasına sebep oluyor. Ama bu olay a Nurdan hanım ar ve hiz- uz ım. Çünkü fiyatl li tkiMevsim ye4 sevdiğini anlad .. ra. vam de ma tala met on nu Bahçeşehir yo m zü mlarken gö tan, bu Kahvemi yudu reye sayısı köşe eyi içtim ama ne dığ ma ldi kıldı kaldı. Kahv ge a zım ağ im , yüreğ alabil minigitti bilmiyorum O iş. lm ge ti ma saa lışan gitti. Okul dağıl rşıya bir ızın karşıdan ka daha cik çocuklarım en geçişi beni ed lm ezi a nd editö cambazlık edası e Bahçeşehir nc be na Bu i. hale şaşkına çevird Belediyesi’nin rt yu en Es ya cağı Belediyesi ve Belediyesi’nin hir kşe yü Bü ı tele psi oda olmad he da . Ya . lması lazım ver en. acil bir çare bu zat rti pa nı ay ir, hepsi ışla- Kin birden de olabil çık iş gir eul ok , lazım nır Işık mı dikilmesi ben bilına koyulması lazım üst rında zabıta mı ı can a n zu mu ğu cu mem ama bir ço ı yetkililer- ha sın ma lun bu e ka yanmadan bir çar miz a ediyorum. h edi- den ric
“Yol yapımının niye hızlı olmasını istiyorum? Şu andaki keşmekeş, maddi bir çok kazaya sebep olurken, yeni bir can kaybına da sebep olmasın diye...” yakınımda hatta her gün kullandığım yolda olunca konuya bakış açım her hangi bir trafik kazası haberi gibi olamadı, hangi dostuma, kardeşime, komşuma denk gelecek diye kara kara düşünmeye başladım. Bence Bahçeşehir ve Esenkent’te ikamet eden herkesin bu konuya duyarlılık göstermesi lazım. Dilara kızımızın ölümünden bir hafta sonra yapılan protesto yürüyüşü çok güzel bir
dayanışma örneği idi. Keşke bölgedeki bütün insanlar o gün orada olsaydı. Eminim ki yaklaşık 2 aydır bu yolda çektiğimiz çile daha çabuk sona ererdi... Niye çabuk olmasını istiyorum! Şu andaki keşmekeş, maddi birçok kazaya sebep olurken, yeni bir can kaybına da sebep olmasın diye. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Yol medeniyettir” diyor. Çok da güzel söylüyor. Yürekten katılıyorum. Ama yine de kendi kendime şöyle söyleniyorum: “3 aylık yaz tatili boyunca, öğrencilerin yollarda olmadığı, insanların çoğunun tatil yörelerine gittiği, yani bölgede insan ve araç sayısının azaldığı dönemlerde bu yollar neden yapılmıyor”. Cumhuriyetimizin 87. yılını kutladığımız şu günlerde sizlere, bölgemizde yaşadığımız mal ve can kayıplarını değil, Cumhuriyetimizin coşkulu bir şekilde kutlanışını yazmak isterdim. Dilerim bundan sonra öyle olur...
Ekim yazım
29 Ekim günü yine aynı yoldan geçerken devrilen bu jeepi gördüm. İnşallah yalnızca maddi hasarlı bir kazadır temennisinde bulundum içimden.
18
KASIM 2010
Siz de Bahçeşehir’de şahit olduğunuz iyileri ve kötüleri bana yazın bende araştırıp, herkesi buradan bilgilendireyim… 4mevsimozkan@gmail.com
SİLİVRİ MAXİ AVM: (0212) 736 09 62 ZEYTİNBURNU MAĞAZASI: (0212) 679 06 81 DUDULLU OUTLET MAĞAZASI: (0216) 526 14 33 METROPORT AVM: (0212) 442 31 40 - 442 31 44
BAYRAMPAŞA OUTLET MAĞAZASI: (0212) 674 89 12 KALE CENTER AVM: (0212) 502 93 88 - 502 93 89 TEKİRA AVM: (0282) 262 22 55 - 263 20 90 212 İSTANBUL POWER OUTLET AVM: (0212) 602 36 16
FORUM İSTANBUL AVM: (0212) 640 82 17 PERLA VİSTA AVM SAMSUN SHOP: (0362) 435 59 30 ALMER AVM: (0352) 221 13 00 (200) FABRİKA SATIŞ MAĞAZASI: (0212) 855 73 73
BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYOR
Sinem’in günahı ne? “Hiçbir neden yokken söylenen birkaç söz, bazen toplumda üzücü yaralar açar. FİLİZ SÜZER O birkaç kelimenin insanları, hele hele günahsız insanları nasıl kırdığını ve nasıl töhmet altında bıraktığını düşünemeyiz. Hele bu sözler, iftira ve hakaret boyutunda olursa affedilemez. Toplum da, yasalar da, vicdanlar da affetmez.” Bu ayki yazıma güzeller güzeli DİLARA’nın ailesine ve tüm yakınlarına başsağlığı dileklerimle başlamak istedim. Bu acı olayı öğrendiğimde yüreğim sızladı ve içimde derin bir üzüntü hissettim. Allah’ım bu genç kızımıza rahmet eylesin. MEKANI CENNET OLSUN. Yıllardır Bahçeşehir’de oturan biri olarak her zaman bu Enver Paşa Caddesi’nden korkmuşumdur. Büyük şehir belediyesine ait olan bu yolda senelerdir bir çok kişinin uyarısına ve isteğine rağmen hiçbir şekilde tedbir alınmamıştır. Daha önceleri de defalarca meydana gelen kazalara rağmen ne bir ışık ne de üst geçit yapılmamıştır. Benim anlayamadığım bir yerin yapılması için illaki o yerde büyük acılar ve kayıplar mı yaşanmalı? Neden bizim ülkemizde insan hayatı bu kadar ucuz? Bu olayı biraz araştırmaya başladığım da bazı kişilerin bu masum, bu pırıl pırıl genç kızımızı suçladıklarını gördüm. Duran bir kamyonun önünden geçtiği için kızımızı dikkatsizlikle suçluyorlardı. Bu durum daha da canımı sıktı. Şimdi soruyorum? Bu kadar işlek olan bir caddede saat sabahın 09:00’unda ve herkesin okuluna, işine gittiği sırada kamyonun orada işi neydi? Kamyonun mıcır döktüğünü duydum. Bu yol yapımı en hareketli olan saatlerde mi yapılır? Ben burada kamyon şoföründen çok belediyeyi suçlu gördüğümü söylemek istiyorum. Ve tüm yetkililere sesleniyorum; hiç mi içiniz acımadı, hiç mi vicdanınız sızlamıyor.
hissettim ve şunu düşündüm. Bugün böylesine bir vahşeti kediye uygulayan bir kişi gözünü kırpmadan aynısını bir insana da uygulayabilir. Alkolün arkasına sığınan bu genç demek ki alkol sınırını aştığı zamanlarda karşısındaki insana da büyük zararlar verebilir. Ve ne yazık ki bunu yapan genç hala aramızda hiçbir şey olmamış gibi gezebiliyor. Geçen gün Okan Bayülgen’in programını izledim. Programın konusu İzmir’de yaşanan bu trajik kedi olayıydı. Ve ceza yasamızda böyle bir suçun cezasının ne olduğu konuşuluyordu. Bir kez daha çok üzüldüm. Çünkü sahipli bir hayvana uygulanan ceza ile sahipsiz bir hayvana uygulanan ceza çok farklıydı. Eğer sahipli bir hayvana şiddet uygulandıysa şiddeti uygulayan kişiye hapis ve paraya çevrilen bir ceza, eğer bu hayvan sahipsizse sadece para cezası uygulandığını öğrendim. Bunun üzerine söylenecek tek bir söz olduğunu düşünüyorum. Allah kimseyi, hiçbir canlıyı sahipsiz bırakmasın…
İZMİRDE VAHŞET Beni çok üzen bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum: İzmir’deki vahşet. İzlerken gözlerime inanamadım. Bir insanın diğer bir canlıya üstelik savunmasız bir kediye uyguladığı şiddet görüntüleri inanılmazdı. Bu görüntüleri izlerken kediye bu vahşeti uygulayan U.G.’nin içinde bir canavar olduğunu
SİNEM’İN GÜNAHI NE? Hiçbir neden yokken söylenen birkaç söz, bazen toplumda üzücü yaralar açar. O birkaç kelimenin insanları, hele hele günahsız insanları nasıl kırdığını ve nasıl töhmet altında bıraktığını
20
KASIM 2010
düşünemeyiz. Hele bu sözler, iftira ve hakaret boyutunda olursa affedilemez. Toplum da, yasalar da, vicdanlar da affetmez. İşte böyle bir olayı geçenlerde yaşadık. Futbolcu Arda ile sanatçı arkadaşı Sinem Kobal, bir spor yorumcusunun çirkin sözleriyle inanılmaz bir olayın konusu oldular. Bu yorumcu ekranda açtı ağzını yumdu gözünü. Arda’nın sakatlığı ile ilgili olarak çirkin sözler söyledi. Ertesi gün bir gazete Sinem’le birlikte fotoğraflarını koyup konuyu nerelere taşıdı. Galatasaraylı ünlü futbolcumuz ile genç ve ünlü sanatçı arkadaşını kırdılar, incittiler, üzdüler. Sorumluluk duygusunun çok önemli bir duygu olduğunu hepimiz gayet iyi biliriz. Biliriz de bazıları buna hiç önem vermez. Çıkar televizyona sorumsuz bir şekilde ağzına geleni söyler. Doğru olup olmadığını bilmediği konular hakkında ileri geri konuşur. Atar tutar. İnsanları kırıyor mu, üzüyor mu düşünmez. Arda Galatasaray ve Milli Takımın, Sinem ise Sanat Dünyası’nın yıldızlarıdır. Böyle gençlerimiz için konuşurken, kelimeleri bir değil, on değil, bin kere düşünerek söylemek gerekmez mi? Ekranda reklamlara da çıkan bu spor yorumcusu, o sorumsuz ağzıyla 4 kelime söyledi: “Arda, seks yüzünden sakatlandı.” Böyle bir laf etmeye kimin, ne hakkı olabilir? Arda bu olaydan sonra aynen şöyle dedi: “Bazı şeylerden nefret ediyorum. Ekranlardan ona buna hakaretler savurup yalan yanlış laflar edenler bir aynaya baksınlar. Kibirlerinden yalanlarından ayna bile dayanamayıp çatlayacaktır.” Evet ben de aynen böyle düşünüyorum. Ben de bunlardan nefret ediyorum.
Bahçeşehir Ticaret Merkezi No:3 (Ziraat Bank Arkası)
SİPARİŞLERİNİZ ve REZERVASYON İÇİN:
608 11 40-41
SİZİN SOKAK
Yardım ama nereye? Artık Kurban bayramında birçok insan kurban kesmek yerine bağış veya yardım yapıyor... Arkadaşımız Nurcan Ercan bu ay yine sokaklara çıkarak, “Önümüz kurban bayramı. İçinizden ihtiyacı olan birine yardım etmek geçse, bu bir kurum mu, yoksa şahıs mı olur, neden?” diye sordu... Görkay Yanık (Öğretmen) “Hiçbir şekilde bağış yapmayı düşünmüyorum. Hiçbir kuruma ya da şahsa yaşanan olaylardan sonra güvenmiyorum.”
Bilge Özge Bozdoğan (Gönüllü ev hanımı) “Ben yardım parasını herhangi bir kuruma verme taraftarı değilim. Çünkü paramın nereye gittiğini bilmiyorum. Benim gibi birçok insanın da böyle düşündüğünü biliyorum. Bu ülkede öyle şeyler gördük ki... Bu tarz kurumların başındaki birçok yöneticinin bu yardım paraları ile kendi ceplerini doldurduğuna birçok kez şahit olduk. Ben böyle zamanlarda yardımlarımı çevremde gerçekten ihtiyacı olan kimselere yapıyorum. Genelde de nakit olarak. Çünkü o kişinin o parayla bir açığını kapatacağını düşünüyorum.”
Çetin Öztürk (Esnaf) “Ben bildiğim, emin olduğum, ihtiyacı olan kişilere, şahsa yaparım. Etrafımızda komşularımız olsun, akrabalarımız olsun ihtiyacı olduğunu bildiğim için hep böyle yapmışımdır. Böyle de yapmaya devam ediyorum. Kurumlara gelince, tabii ki kurumundan kurumuna değişir. İyi niyetli kurumlar da, art niyetli kurumlar da vardır. Bunları basında, her yerde duyuyoruz, görüyoruz. Hepsini aynı kefeye koymanın da anlamı yok. Ama demişler ya önce komşuna diye, bende de o görüş olduğu için ben öyle yapıyorum.” 22
KASIM 2010
Zeynel Ataman (İş adamı) “Özellikle bu soruyu bana yanıtlama fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Sorunuza karşılık öncelikle kurumlar olmasını tercih ederim. Çocuk Esirgeme Kurumları gibi anne baba şevkati görmemiş mağdur olan tertemiz yürekleri az da olsa sevindirmek amacıyla bağışlarımı her zaman yaptığım gibi Çocuk Esirgeme Kurumu ve benzeri kurumlara yapmaktayım. Çünkü bu çocuklar sorumsuz olan anne ve babalarının kurbanları olmuşlardır ve buradan herkesin kurban bayramını en içten dileklerimle kutlar, saygılar dilerim.”
Gürol Kantur (İşletmeci) “Şahıs olur. Çünkü kurumlara yapılan yardımlarda doğru yerlere gittiğine inanmıyorum. O yüzden direk kendi gözümle gördüğüm, kendim belirlediğim ve hakikaten ihtiyacı olan kişilere birebir kendim yardım yapmayı tercih ediyorum.”
w w w. g o l b a l i k r e s t a u r a n t . c o m
Her gün zengin kahvaltı çeşitleri, Pazar günleri özel açık büfe kahvaltı
asyon v r e z e : R Servis t e k a ve P
0212 669 33 35 0212 669 33 36
Gölet Mevkii Merkez Bahçeşehir
EKONOMİ
İkinci yılını dolduran global krizin gölgesinde
G-20 zirvesi
“Global kriz sürecinin aradan geçen iki yıla rağmen bittiği söylenemez. Hala yeni bir kriz dalgasından söz eden ekonomistler var. Bu arada tek tek ülkeler krizden çıkmak için kendi önlemlerini almaya çalışıyor. Ancak her ülkenin aldığı bir önlem, başka bir ülkedeki krizi derinleştirmeye neden olabiliyor.” 2008’in son çeyreğinde başlayan global kriz süreci bugünlerde ikinci yılını doldurdu. 2008’in ikinci çeyreğinden itibaren sinyallerini vermeye başlayan kriz, eylül ayında iyice belirginleşti. Ekim ayında ise adeta patladı. ABD’de mortgage kredilerinde oluşan balonun patlamasıyla başlayan kriz, finans sektörüne ağır darbe vurdu. Finans sektörün global yapısı nedeniyle Avrupa’ya sıçraması uzun sürmedi. Avrupa’ya sıçrayan krizin, bütün dünyayı etkisi altına alması fazla sürmedi. Artık gelişmiş ekonomi ve piyasaları olmayan bazı Afrika ülkeleri neredeyse trajik bir şekilde ‘şanslı ülkeler’ olarak değerlendirildiler. Global kriz sürecinin aradan geçen iki yıla rağmen bittiği söylenemez. Hala yeni bir kriz dalgasından söz eden ekonomistler var. Bu arada tek tek ülkeler krizden çıkmak için kendi önlemlerini almaya çalışıyor. Ancak her ülkenin aldığı bir önlem, başka bir ülkedeki krizi derinleştirmeye neden olabiliyor. Bunu en çarpıcı şekilde Çin, ABD ve Avrupa arasındaki gelişmelerde görebiliyoruz. Ekonomik büyümesini ihracat üzerine kuran Çin, kriz nedeniyle azalan ihracatını desteklemek için parasının değerini düşük tutmak istiyor. ABD ve Avrupa ise devlet müdahalesiyle Çin’in parasının değerini düşürmesini kendi ekonomileri ve global ekonomilerdeki krizi derinleştireceği gerekçesiyle karşı çıkıyor ve Çin’e parasının değerini düşürmemesini, hatta iç tüketimi artırıcı önlemlerle dünya ekonomilerine destek vermesini istiyor.
24
KASIM 2010
Çin ve ABD arasındaki bu çekişme dünyanın başka ülkeleri için de geçerli. Bu durum ekonomi dünyasında ‘kur savaşları’ olarak adlandırılıyor. Geçtiğimiz günlerde Güney Kore’de yapılan G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının toplantısına da bu tartışmalar damgasını vurdu. Sonuçta ‘kur savaşları’nın durdurulması konusunda uzlaşma sağlanmış gibi görünüyor. Güney Kore’de ki G-20 zirvesi ardından ABD Hazine Bakanı Geithner Çin’e bir ziyaret gerçekleştirdi. Planlanmamış ve gündemde olmayan bu ziyaret öncesinde Geithner, Çin ekonomisinin hem kendi hem de dünya ekonomisinin daha öngörülebilir ve dalgasız (stabil) bir büyümeye ulaşabilmesi için Yuan’ın değer kazanmasına izin vermeye devam edeceğini beklediğini açıkladı. Geithner aynı zamanda, IMF’nin sorun yaratan ticaret hareketleri için erken uyarı sisteminin kurulması gerekliliğine de vurgu yaptı. Bu arada Geithner’un 20012003 yılları arasında IMF’de çalışmış olduğunu hatırlatmak isteriz. Toplantıda Bundesbank (Alman Merkez Bankası) Başkanı Weber ise enteresan bir çıkış yaptı. Almanya’nın cari fazla vermesinden dolayı suçlanmaması gerektiğini ifade etti. Bu arada Suudi Arabistan, Almanya, Rusya
RK KAYHAN ÖZTÜOM
M.C FİNANSGÜNDE ETMENİ N YÖ N YI YA EL GEN
ve Çin GSYĐH’larının yüzde 4’den fazla bir oranda cari fazla verirken, Türkiye ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan diğer ülkeler ise GSYĐH’larına göre yüzde 4’ün üzerinde cari açık vermekteler. Brezilya, Japonya ve Güney Afrika yerel paralarının değerlenmelerini ve ihracatçı sektörleri korumak amacıyla yabancı sermaye girişlerine karsı daha fazla düzenlemeler yapmışlardı. G-20 sonrasında ortaya çıkan önemli konuları iki başlık altında toplamak mümkün… Birincisi ülkelerin para birimlerinin değerlerinin serbest piyasa tarafından belirlenmeye devam edecek olması. Ama gerçeklerin pek böyle olmadığını söylemek lazım… Tam tersine her ülke kendi parasının değerlenmesini engellemek amacıyla her türlü yola başvuruyor. Bakalım zirvede alınan ‘rekabetçi kur politikalarından kaçınılacak’ kararına ne kadar uyulacak?.. İkincisi ise gelişmiş ülkelerin IMF’deki 2 sandalyeden vazgeçip bunları gelişmekte olan ülkelere verecek olmaları. Bu sandalyelerden birisini Türkiye’nin almasının ihtimali çok yüksek görünüyor. 2001 krizinde birkaç milyar dolar için tabiri caize kapısında yattığımız IMF’in yönetim kademesinde 10 yıl sonra söz sahibi olacak bir noktaya gelmiş olmamız önemli. Ancak konuya en hakim kişilerden olan eski Hazine Müsteşarlarından Mahfi Eğilmez’in konuyu “Bu sandalye işimize yarasa vermezlerdi” demesi de konunun çok abartılmaması gerekliliğini gösteriyor.
SUNFLOWER NEMSİYOR! SAĞLIĞINIZI Ö l uzmanları Avcılar Hospita yaretçilerine SUNFLOWER zi ARTESİ günü 13 KASIM CUM sterol, ÜCRETSİZ kole i ve kemik kan şekeri test cak taraması yapa
KISA KISA
Zümrüt Fotoğrafçılık, Bahçeşehir’de Fotoğrafçılık piyasasının en gözde isimlerinden biri olan Zümrüt Fotoğrafçılık yeni şubesiyle artık Bahçeşehir’de... Zümrüt Fotoğrafçılık, ilk olarak 1978 yılında Cihangirʼde kuruldu. O zamanlar adı Cihangir Fotoğrafçılıkʼtı. Kurucu Hüseyin Yalvaç, ilk zamanlarda dükkanın tanıtımını posta kutularına broşür bırakarak yapıyordu. Aslında, büyük beklentileri yoktu fakat büyük hayalleri vardı. Dedesinden miras kalan mesleği fotoğrafçılık, onun tutkusuydu. Yaşanılan her anın önemini biliyordu ve unutulmaması, her an
hatırlanması gerektiğini düşünerek bu anları karelemeyi çok seviyordu. Tarzının geçmişten günümüze bir köprü niteliği taşıdığı, her zaman var olan çalışma disiplini ile aileden olmaya ve değişen vizyon algılamaları karşısında en iyi hizmeti sunmayı öncelikli hedefi olarak algılamaya devam eden Zümrüt Fotoğrafçılık artık Bahçeşehirʼde...
Maya Yoga AÇILDI!
Bahçeşehir’in en eski ve en yüksek barı: KULE BAR Bahçeşehirʼin en eski barı olan Kule Bar, müşterilerine harika manzarasıyla ilkbaharda açan çiceklerin güzel görüntüsünü, yazın güneşinde yeşilin en güzel rengini sunarken, sonbaharın yağmur manzarasını, kışın lapa lapa yağan karda şarabın tadını beraberinde sunuyor. Kule Barʼın bu güzelliklerinin yanında gitarist Atılay Erdiman, muhteşem performansı ile misafirlerine her cuma ve cumartesi saat 22:00 ile 02:00 arası keyifli saatler yaşatıyor.
26
KASIM 2010
Merkezi Bakırköy'de olan Maya Yoga Bahçeşehir-Ispartakule'de açıldı. Maya Yoga, her yaş ve kesimden insana ulaşmayı ve hayata olan farkındalıklarını yoga ile arttırmayı hedefliyor. Bu vesileyle de bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak geleceklerine yatırım yapmalarını amaçlıyor. Maya Yoga Sistemin'de derslere yoga nefesleriyle başlanıp uzun bir ısınma programıyla devam ediliyor. Zaman zaman derslerde konsantrasyon ve yoga felsefesiyle ilgili konular da işleniyor.
Kebbabi ile kebaba doyacaksınız Tarihi Kapalıçarşı'nın tarihi Kebbabiʼsi Bahçeşehirʼde açılıyor. Gölet mevkiinde Etiler Marmaris büfenin yanında açılacak olan Kebbabi kendine özgü birbirinden leziz kebaplarıyla hem göz zevkinize hitap edecek, hem de lezzetiyle damak zevkinizi hitap edecek.
KISA KISA Futbol kulüplerinden bir yenilik daha:
TARAFTAR SU
Prestige Mall’e 29 Ekim’de açıldı İlk kez 2007 yılında hizmete giren ve Bahçeşehir bölgesindeki tek alışveriş merkezi olan, dünyaca ünlü markaları ve şık restaurantlarıyla butik alışveriş merkezi konseptinin en güzel örneğini sunan Prestige MALL, 29 Ekimʼde+ muhteşem bir açılış yaptı. Her yaş grubundan ziyaretçiler için farklı alternatiflerin yer aldığı Prestige MALL'da çocuklar eğlenirken, ebeveynler hem kendileri hem de aileleri için gerekli giyim, kozmetik, aksesuar ve mutfak alışverişlerini yapabiliyorlar. Prestige Mall, açılışında dans şovları, müzik grupları, çocuk animasyonları, extreme sports gösterileri ve tiyatro etkinlikleri gibi eğlenceli aktivitelerle seçkin ziyaretçilerini ağırladı. Ayrıca alışveriş merkezinde bulunan seçkin markaların yeni sezon ürünlerinin sergilendiği ve ünlü mankenlerin sunduğu defileler de gün boyunca devam etti.
Onur hipermarketleri 2. şubesiyle Prestij Mall’de 1980 yılında kurulup kısa sürede Türkiyeʼnin saygın şirket topluluklarından biri olan Onur Hipermarketleri, Bahçeşehirʼde ikinci şubesini Prestige Mallʼde açtı... 29 Ekimʼde Prestige Mall AVMʼnin açılışı ile birlikte hizmete giren Onur hipermarketleri, açılışa özel indirimleriyle Bahçeşehirlilerin market alışverişine yeni bir boyut kazandırdı.
28
KASIM 2010
Bugüne kadar birçok lisanslı ürünü taraftarlarının beğenisine sunan Futbol Kulüpleri, şimdi de TFS Sağlıklı İçecekler Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. A.Ş ile imzaladığı lisans anlaşmasıyla Su sektörüne adım attılar. TFS A.Ş. iş birliğiyle piyasaya sürülen lisanslı Taraftar suları, Korusu güvencesiyle, Bursaʼnın güneydoğusunda, 1.350 m. yükseklikte, Uludağ-Yayla mevkii Yeniceyurt kaynağından çıkarılıyor. Taraftar Su, AB standartlarında kaynağa sahip olması, damak tadına uygun olması ve hijyenik tesisleri ile taraftarlarının beğenisine sunuluyor. Taraftarlar için özel olarak ambalajlanmış Beşiktaş Su, Fenerbahçe Su ve Trabzonspor Su,19 lt.ʼlik damacananın yanı sıra; çok yakında 0,33 lt. , 0,5 lt. , 1,5 lt. , 5 lt. ve 10 lt.ʼlik pet şişelerde de temin edebilecek. Bahçeşehir-Boğazköy ve Esenkent Bayii ile açılan Taraftar Suʼyun takımınıza özel damacana kılıfı ve takımınızın logosunu taşıyan pompası sadece 6 TL. ve damacana suyun fiyatı ise 6,5 TL.
Gelenek, Lale Devri’nde yeniden canlanıyor Osmanlı Devletiʼnin efsanevi dönemi, İstinye Parkʼta açılan Lale Devri ile yeniden canlanıyor. Lale Devriʼnin Nebahat Çehreʼnin katılımı ile gerçekleşen açılışına İstanbul cemiyet hayatının ünlü simaları katıldı. Banu Nalçacı, Deniz Türker ve Neyir Bağören tarafından kurulan ve İstinye Park B2 katında hizmet veren Lale Devriʼne gelenler, geleneksel ev hayatından banyo kültürüne, hediyeden yaşanmaya değer ne varsa sahip oldukları tüm kavramları yeniliyor, modern çağa geleneksel bir dokunuşla bambaşka bir hava katıyor... Lale Devriʼni asıl özel kılan şey ise bünyesine topladığı tüm ürünlerin sınırlı sayıda olması; sınırlı sayıda ve el emeğiyle, özel ve doğal malzemeyle üretilmiş olması.
Gölet Mevkii Prestige MALL AWM Giriş Kat BAHÇEŞEHİR-İSTANBUL
Tel: 0212 608 09 74 - www.onurhipermarketleri.com
KISA KISA
Yunus Mağazaları’na görkemli açılış Yunus Mağazaları 39. şubesine muhteşem bir açılış yaptı. Gün boyu süren eğlenceleri, birbirinden leziz ikramları, çocuklar için kurulmuş oyun alanlarıyla ve çocukların peşinden ayrılmadığı develeriyle şölene dönüşen açılış, gece yapılan muhteşem havai fişek gösterisiyle tüm bölgede ses getirdi. Yunus Mağazalarıʼnın en önemli prensibi güler yüzlü hizmet ve koşulsuz müşteri memnuniyeti. Manav, şarküteri, kasap ve unlu mamullerini sürekli en kaliteli, en taze ve en uygun fiyatla müşterisi ile buluşturan Yunus Mağazaları Türkiye genelinde 150 mağaza açarak 5000 kişiye doğrudan istihdam sağlamayı amaçlamaktadır. Yunus iştiraki olan Fırıncı Orhan markası da ekmek, pasta ve şerbetli tatlı çeşitleri ile İstanbulluların sofralarını zenginleştirecek ikinci markası.
Nako, moda tasarımı alanında el örgü ipliği ile fark yarattı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü ile çıktığı tasarım yolculuğunda, ikinci yılını dolduran Nako, projeyi görkemli bir defile ile taçlandırdı. Ferhal Aral Creative&BG Model Ajansı tarafından hazırlanan organizasyonda Manken Ece Sükanʼın taşıdığı özel tasarım ürünler büyük ilgi gördü. Geleceğin tasarımcılarını yaratmak ve desteklemek yönünde ciddi adımlar atan NAKO; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü ile iki yıl önce başladığı “İPLİKTEN İLMEĞE TASARIM YOLCULUĞUʼnda sadece bölüm sponsorluğu yapmakla kalmıyor, öğrencilerin kariyer planları konusunda da yollar açıyor. Her yıl iki kez, Ocak ve Temmuz aylarında İtalyaʼda gerçekleştirilen ve dünya modasını belirleyen Pitti Filatti Fuarlarında tasarımcı öğrencilerin ürünlerine de yer veren NAKO; bu proje ile sanayi üniversite işbirliği açısından bir ilki gerçekleştiriyor.
Vatoz balıkları arasında şnorkelle dalış Türkiyeʼnin ilk ve tek dev akvaryumu Turkuazoo macera sever çocuklar için sunduğu eğlence dolu vazgeçilmez aktivitelerine bir yenisini daha ekledi. Turkuazooʼda yetişkinlere yönelik köpekbalıkları ile dalış programlarından
30
KASIM 2010
sonra şimdi de çocuklar için vatoz balıklarıyla şnorkelli dalış aktiviteleri başladı. 14 yaşa kadar olan tüm çocukların katılabildiği Şnorkelle Dalış aktivitesi başladığı ilk günde çocukların yoğun ilgisiyle karşılaştı.
KISA KISA
100 bini aşkın ürün çeşidi ve 50'yi aşkın firma ile Türkiye'de ve Dünya'da bir ilk
A Plus Gross Marketleri Konfeksiyon Aksesuarları alanında Dünya'nın en büyük şirketleri arasında bulunan 52 yıllık bir maziye sahip ÖZ-EL Şirketler Grubu, Türkiye'de ve Dünya'da bir ilke imza atarak 100 bini aşkın ürün çeşidiyle hem toptan hem de parakende satışı yapılan Tekstil&Konfeksiyon Aksesuarları ve Makinaları Gross Market'ini Ekim ayında faliyete geçirdi. ÖZ-EL Şirketler Grubu, dar dokuma, fermuar, düğme, iplik, tela, astar, yaka, dantel, fisto, metal aksesuarları, kemer, takı, kırtasiye, konfeksiyon sarf malzemeleri, konfeksiyon makinaları ve aksesuarları başta olmak üzere 100 bini aşkın ürün çeşidi ile 50'yi aşkın firmayı A Plus Gross Marketleri çatısı altında topladı. Amaçlarının, Türkiye'yi Tekstil ve Hazır
Giyim alanında bir dünya markası yapmak, rekabet gücünü artırmak ve istihdama katkıda bulunmak olduğunu belirten ÖZ-EL Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kahraman Öztürk, "Bu gros markette alışveriş yapacak olan insanlar hem piyasanın %20-%30 altında fiyatları, hem kaliteyi, hem kaliteli hizmeti, hem de finans olarak çeşitli alternatifleri
ve avantajları bir arada bulabilecekler" diye konuştu. Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: "Öz-EL Şirketler grubu bu konsepti yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yeni gros marketler açarak büyütmeyi hedeflemekle beraber aynı zamanda yüzbini aşkın ürününü perakende olarak da satışa sunacaktır. Bundan da şunu anlıyoruz ki Öz-el şirketler grubu, bu proje ile iki ayrı misyonu birden hedeflemiştir. Birincisi, tekstil ve hazır giyim sanayicilerinin rekabet gücünü arttırmak, markalaşma yolunda yeni trendler sunmak ve yeni istahdam olanakları yaratmak. İkincisi de perakende satış faaliyeti ile ev ekonomisine katkıda bulunarak, kişisel becerilerin geliştirilmesine faydalı olacak yüzbinlerce ürünü becerikli ve mağrifetli hanımların beğenisine sunmaktır."
Bizimevler 2 yedi ay erken teslim ediliyor Bahçeşehirʼde hayata geçirdiği Bizimevler 1 projesinin büyük ilgi görmesiyle, Bizimevler 2 ve Bizimevler 3 projelerine de hız veren İhlas İnşaat, tamamına yakınının satıldığı Bizimevler 2ʼyi, belirtilen teslim tarihinden 7 ay önce teslim ediyor. %90 yeşil alana ayrılan projede, kapalı yüzme havuzundan, voleybol basketbol sahalarına, tenis kortlarına kadar birçok spor alanı buluyor. TEM Otoyolu bağlantısına bitişik olan ve projeye 150 metre uzaklıktaki tren istasyonu ile ulaşımda da büyük rahatlık sağlayan Bizimevler 2, projelendirilen metro hattı üzerinde ve Atatürk Havalimanına 15 dk mesafede yer alıyor. Geniş peyzaj ve sosyal yaşam alanları ile site içerisinde doğayla iç içe bir yaşam sağlayan Bizimevler, 24 saat güvenliği ile huzurlu bir site hayatı sunuyor.
32
KASIM 2010
Eston Şehir 5. kısım inşaatı başlıyor Bahçeşehirʼin şehir planlamasına sadık kalarak Kaan Yücel yatay yaşam alanlarıyla farklılaşan projesi Eston Şehirʼin 5. kısım inşaatı başladı. Tamamı villalardan oluşacak Eston Şehir 5. kısmın yeni yerleşim düzeninde, yeni tip evler bulunacak. 54.399 m²ʼlik geniş arazi üzerinde 7ʼsi müstakil villa, 40ʼı ikiz villa olmak üzere toplamda 87 konut yapılacak. Eston Yapı Genel Müdürü Kaan Yücel, “Projelerimizde çalışmaları başladığı andan itibaren mutlaka bulundukları konuma, pazardaki talebe ve orta vadeli projeksiyonlarımıza bakarak fark yaratacak, rakiplerimizden ayrışmamızı sağlayacak konseptler yaratıyoruz. Eston Şehirʼde de böyle oldu. Şu anda Eston Şehirʼin 1. ve 3. kısımlarında 500 aile yaşıyor. Sakinlerimizin beklentilerini, Eston Yapı deneyimiyle değerlendirip, 5. kısım planını bu doğrultuda geliştirdik. Eston Şehirʼin 5. kısmında villa fiyatlarımız çok avantajlı olacak. Bu kısımda evlerin metrekaresi ortalama 3250 TLʼden satılacak” diyerek projenin yeni kısmını özetliyor.
KISA KISA
Amerika-Türk Konseyi’nden Enver Yücel’e “Eğitim Ödülü” Amerikan-Türk Konseyiʼnin (ATC) 29ʼncu kez düzenlenen bu yılki konferansında, Bahceşehir-Uğur Egitim Kurumları Kurucu Başkanı Enver Yücel, egitim alanında yaptığı önemli katkılardan ötürü konseyin en anlamlı ödülü olarak nitelendirilen eğitim ödülüne layık görüldü. Söz konusu ödülün, 2004 senesinden beri ilk kez, eğitim ala-
nında yapılan çalışmalardan ötürü kendisine verilmesi konusunda Enver Yücel “Öncelikle böyle bir ödüle layık görülmem sadece beni değil eğitimle ilgili herkesi mutlu etmiştir” dedi. Türkiye'de sadece ekonomik anlamda değişimler yaşanmadığının altını çizen Enver Yücel, eğitimde de önemli reformlar yapıldığını sözlerine ekledi.
Dünya Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocuklar Konseyi Başkanı Yamin Adres: Gül 10-02 D-6 Blok Daire: 6 Bahçeşehir
ÝNGÝLÝZCE 6. 7. 8. Sýnýf Lise ve Üniversite öðrencilerine University of Florida'da dil eðitimi alan, CELTA (Cambridge Üniversitesi Ýngilizce Öðretmenlik Sertifikasý) Sertifikasý'na sahip, Ýngiliz Dili ve Edebiyatý mezunu, Ýngilizce Öðretmeni'nden
her seviyede ÝNGÝLÝZCE dersi verilir.
Selin Gürsoy
0 535 622 23 71 - 0 212 669 84 83
Okyanus Koleji’ni ziyaret etti Okyanus Kolejleri Bahçeşehir Kampüsü'nde yer alan Üstün Zekalı ve Yetenekli öğrencilerin eğitimi kapsamında Dünya Üstün Zekâlı ve Yetenekli Çocuklar Konseyi (The World Council for Gifted and Talented Children, WCGTC) Başkanı Prof. Taisir Subhi YAMİN, öğrencilerle birlikteydi. Üstün Zekalı ve Yetenekli çocukları eğitim gördükleri sınıflarında ziyaret eden Prof. Yamin, ilköğretim öğrencileriyle ders yaparak onlara çeşitli sorular yöneltti, sohbet etti ve onları dinledi. Sonrasında üstünler için özel olarak hazırlanan Matematik ve Fen Laboratuarlarını gezen tecrübeli eğitimci, görüşlerini okul yönetimiyle paylaşarak yapılan çalışmaların çok başarılı olduğunu ifade etti.
34
KASIM 2010
www.cesmetekstil.com
ALIŞVERİŞ
Bahçeşehir’in bayramlıkları Adettir, bayram sabahı hemen her evde 7’den 77’ye herkes yeni kıyafetler giyer... Günümüzde yoğunluktan bayram alışverişine zaman bulamayanlar için biz de bölgemizdeki giyim mağazalarının bir listesini çıkarttık...
Muya Dünya terlik modasını ve trendlerini yakından takip eden Muya, özellikle bu kış ön plana çıkan yağmur çizmesi ürünü ile bölgemizde bir çok mağazada satılmaktadır.
Tepeden tırnağı alışveriş mağazaları PRESTİGE MALL
KC - E ÇARŞI
Desa Emporio Junior First Shoes Gant İpekyol JeansLab Koton Mango Mayoral Mudo Nike Sport Point Steve Madden U.S. Polo U.S. Polo Kids Vakko Vingi W Collection
Bücürük Panço Zey-na
KC - F ÇARŞI & Style Berçini Benetton Blue Key Ceyo Dükkan 1958 Fila Herry Koket Red Apple Roman Y-London Wellies
38
KASIM 2010
KC - G ÇARŞI Filafil Kyo Label Ortopedia SUNFLOWER AVM Aziz Bebe Arow Scorpione Orko Kids Cosenza Genç Bazaar Koton Kappa Tetri Roseto B&D Butik Şalcı Polaris Janazo Guttiç ESENKENT OUTLAND Abbate Gabbiano Shoes Mavi Jeans Mermoda Mini Mode Sabra
Abbate
Kyo Mayo ve bikini markası olarak bilinen Kyo My Friend, tayttan elbiseye, etekten gömleğe kadar her türlü giysinin yer aldığı iddialı bir kış koleksiyonu ile KC G Çarşıʼda...
Koton 2010–11 Sonbahar& Kış Koleksiyonu ile bayram şıklığını geçmişten günümüze taşıyan Koton, Prestige Mall 212 669 85 72 ve Sunflower AVMʼde 0212 672 33 21
Türkiye'nin ilk gömlek markalarından olan Abbate, erkek giyim mağazası ile Outland AVMʼde... 212 605 11 32
A y a k k a b ı - Ç a n t a - Ke m e r
Süleyman Demirel Cd. Sunflower AWM Giriş Kat No: 14-15 Esenkent-Bahçeşehir/İSTANBUL TEL: (0212) 672 44 77
% 20
U KUPON ir M İ R İ D id İN ar geçerl a kad
30 Kasım
HAVADAN SUDAN
PARA
amaç mı sonuç mu?
ĞLU
MÜJDE KÖSEO
“Vezir ve rezillik arasında gidip geliyorum. Durum şudur: ‘İki gönül bir olunca samanlık seyran olur’ diyen bir grup atalarımız, ‘İki çıplak bir hamama yakışır diyen’ diğer atalarımız. Anlayacağınız üzere çelişki yüzyıllardır devam etmekte.”
Bol yağmuru ile bize merhaba diyen kasım ayı, bize soğuk geçecek bir kışın sinyallerini verdi. Nemin içinde nefes alma mücadelesi verdiğimiz İstanbul’un yaz günlerinde bir daha soğuktan şikâyet etmeme sözünü eminim benim gibi birçoğunuz verdiniz. Amma velâkin insanoğlu bazı konularda balık hafızalı, (bu değimin insanlar tarafından balıklara yapılan bir haksızlık olduğunu düşünmüyor da değilim) verdiği sözleri çabuk unutuyor. Ben “aman ne soğuk” diye söylenmeye başladım bile. Yaşadığımız zaman diliminin güzelliklerini görmek, keyfini çıkarmak yerine anlamsız sızlanmalar hepimizin bünyesinde mevcut. Yaş aldıkça ise memnuniyetsizliğin yerini endişe alıyor. Örnek mi? Şöyle bir cümle aydınlatıcı olabilir. Bu yazın sıcaklığını bir sonraki yaz hissedebilecek miyim acaba... Nafile çok geç. Çünkü yaşları almazdan önce her nedense yazın kışı, kışın yazı özlüyoruz. Düz saçlı isek kıvırcık, kıvırcık saçlı isek düz saçlı olmak istiyoruz. Neden? Elbette birçok nedeni vardır. Bilimsel anlamda insanın kendinden memnuniyetsizliğiniğ nedenini bilemem. Ama böyle bir gerçek var. Ne acı ki özenilen hep maddesel. Çok mu materyalist bir dünyada yaşıyoruz endişesi ile kıvranmaktayım. İdealler çok para kazanmak üzerine. Çocuklar da çok para kazandıran meslek seçme gayreti. Geleceğin en çok para kazandıran 10 mesleği gibi araştırmalar... Kariyer planlarının amacı yine para kazanma üstüne, para kazanmak sonuç değil amaç şeklinde. Herkesin diline ‘Eğitim şart’ pelesenk olmuş durumda. Açıklaması “beni paraya eğitim kavuşturacak”. İster kızın ister kızmayın, ister katılın, ister katılmayın maalesef gerçek bu... Çok para, daha çok para çılgınlık boyutunda. Ammada abarttın diyorsanız haklısınız, biraz abarttım. Çılgınlık boyutunda değil ama çılgınlığa bir adım
40
KASIM 2010
kalma boyutunda. Bir yarım endişeli ve üzgün. Diğer tarafım ise ‘kendine gel Müjde parasız olur mu’ diyor. Önce sağlık cümlesi ile başlayan temenni cümlelerimizin gerçekleşmesi bile paraya bağlı. Allah göstermesin sağlığımızı kaybedersek geri kazanma mücadelesinde para baş rolde. Hele son günlerde basından Şafak öğretmeni izledikten sonra, parasız olur mu diyen tarafım daha baskın olmakta. Çelişkiler içindeyim. Lanet olsun para veya ille de para para para... Vezir ve rezillik arasında gidip geliyorum. Durum şudur: ‘İki gönül bir olunca samanlık seyran olur’ diyen bir grup atalarımız, ‘İki çıplak bir hamama yakışır
diyen’ diğer atalarımız. Anlayacağınız üzere çelişki yüzyıllardır devam etmekte. Ta ki takas devri bitip para dönemine geçildiğinden beri yaşanmakta. Ben yaşamışım çok mu? Paranın amaç mı, sonuç mu olması gerektiği karışıklığını bünyesinde bulunduran canlı grubunun en gelişmişi insanlar sadece bunu değil birçok şeyi halledememiş durumdalar. Örnek alma ile özenmeyi karıştıran da biz değil miyiz? Bir özentidir gidiyor. Kocaman kocaman devletler başka devletlere, kadınlar başka kadınlara, öğrenciler diğer öğrencilerin başarısına, erkekler diğer erkeklerin statüsüne özenmekte. Özenmenin sonucu ise onlar gibi olmak için en ufak bir hamle yapmayıp, koyun Dolli kıvamında kopya yaşamlar sürmek. Oysa Örnek alma yolu seçilse, hedefe ulaşmak için çalışma, gayret... Kimlik bunalımı diye adlandırabilmek mümkün mü ama kendinden memnun olamama durumu söz konusu. Yapımızda barındırdığımız ve de benim takıldığım diğer konu ise öz saygı meselesi. Sütte leke var bizde yok. Yapılan hatalar, yaşadığımız olumsuzluklar hep başkasının suçu. E insanoğlu! Hatanı, içinde bulunduğun olumsuz durumların sebebinin sen olduğunu kabul eyle ki bir daha yapma. Ama ne mümkün. Kafamı karıştıran meselelere örnek çok. Netice, o şahane, bu mükemmel, o ne güzel, ben bunları fazlasıyla hak ediyorum ama hayat bana gülmüyor saçmalığına sığınma saçmalığı hamurumuzda var. Sorunları kendinizin dışında arama; boş, mutsuz bir yaşama sürüklemekte. Beni çok güldüren gözlerim ile gördüğüm, bir iş yerinin kapısına asılan kafamı kurcalayan konulara iyi bir örnek teşkil eden yazı ile sizlere iyi bir ay dileyerek veda ediyorum. Otopark sorunumuz yoktur. Sorun sizin sorununuz. Sağlık, mutluluk, bol para dileklerimle...
KAPAK KONUSU
“Öğretmenlik bir me s 24 Kasım Öğretmenler günü dolayısıyla Süleyman Demirel İlköğretim Okulu üçüncü sınıf öğretmeni Arzu İkincitekgül’e ‘öğretmen olmak’ diye sorduk... Arzu hanım “Öğretmenlik hiçbir mesleğe benzemez. Gerçekten öyle. Hiçbir meslekte öğretirken öğrenemezsiniz. Hayatta hiç kimse size ‘’Bulutlardan mavi öğretmenim, Güneş gibi parlayan öğretmenim’’ diye başlayan bir şiir yazamaz. Sonuç olarak öğretmenlik meslek değil gönül işidir” diyerek öğretmenliğini anlattı...
“Hiçbir meslekte hastası doktor, müvekkili avukat olmak istemez. Ama öğrenciniz öğretmen olmak ister sizin gibi.” Arzu İkincitekgül
42
KASIM 2010
e slek değil, gönül işi” Yaklaşan Öğretmenler Günü ile ilgili olarak bu yazıyı yazmam istendiğinde bir öğretmenin öğretmen olmayı nasıl anlatacağını çok düşündüm… Benim hayatım ilköğrenime yeni başlayan 6-14 yaş aralığındaki çocukların eğitimiyle ilgili. Altı yaşını bitiren çocuklarımız korkularıyla meraklı
bakışlarıyla gelirler karşımıza. Kimi ürkek bakışlarını diker üstümüze, kimi meraklı gözlerle izler sizi. Annebabaları onları bırakıp gidecek sanırlar, bu hiç tanımadıkları öğretmenle. Onlara niye okula gelmeleri gerektiğini anlatırsınız önce, güvenlerini kazanmaya çalışırsınız. Peşinden
okuma-yazma öğretmek gelir. Sonra ilköğretim müfredatının gerektirdiği pek çok bilgi ve beceri kazandırmanız gerekir. Bütün bunları yaparken tek bir hedefiniz vardır. Çocuğu Türk Milli Eğitiminin amaçları doğrultusunda yetiştirmek. Nedir bunlar? Çocuğu Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, insan haklarına saygılı, ülkesine karşı sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren yurttaşlar olarak yetiştirmek. Bunu yaparken beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı, gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler yetiştirmek durumundasınız. Onları ilgili ve yeteneklerini geliştirerek, gerekli bilgi, beceri, davranış ve birlikte iş
KASIM 2010
43
KAPAK KONUSU
görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamalı, kendilerini mutlu kılacak birer meslek seçmelerini sağlamalısınız. Bunu başarmanın yegane yolu bu mesleğe gönülden bağlı olmaktan geçiyor.
“Doğru ve tarafsız olmalısınız” Bizim meslek başka hiçbir mesleğe benzemez. Hiçbir meslekte hastası doktor, müvekkili avukat olmak istemez. Ama öğrenciniz öğretmen olmak ister sizin gibi. Demek istediğim günün yarısını ailesiyle, diğer yarısını sizinle geçirince size benzer öğrencileriniz.
ARZU ÖĞRETMENDEN ANILAR
“Günün yarısını ailesiyle, diğer yarısını sizinle geçirince size benzer öğrencileriniz.” Olaylara yaklaşımınız, hayattaki duruşunuz sürekli izleniyordur meraklı gözlerle. Hayatınızda öne çıkardığınız değerler, siz farkında olmadan onlar tarafından da benimsenmiştir. Yani hep doğru ve tarafsız insan olma durumundasınız. Öğretmenlik başka hiçbir mesleğe benzemez dedim ya. Gerçekten benzemez. Hemen hiçbir meslekte bizim gibi öğretirken öğrenemezsiniz. Hayatta hiç kimse size ʻʼBulutlardan
mavi öğretmenim, Güneş gibi parlayan öğretmenim…ʼʼ diye başlayan bir şiir yazamaz. Ya da “Canım öğretmenim, sizin öğrenciniz olmaktan, okumayazmayı sizden öğrenmekten, Atatürkʼü sizinle tanımaktan, hayata sizinle başlamaktan gurur duyuyorumʼʼ diye iltifat edemez. Sonuç olarak öğretmenlik gönlünüzü ortaya koyarak yapılan ve yapılması gereken bir meslektir. Ancak o zaman duyduğunuz sevgi karşınızdakine geçer ve bu sevgi sayesinde yeni yeni şeyler öğrenmek açlığı duyarlar…
“TAVUKLARI HEP SİZ YİYORSUNUZ” Geçen yıl bir akşam çıkışı öğrencilerimden birini babası almaya gelmiş. Hal hatır sorup sohbet ettik, giderken elime bir poşet tutuşturdu. Poşet de sıcacık, el yakıyor. Herhalde babaanne börek yaptı, bana da gönderdi diye düşündüm. Eve geldim, zaten acıkmışım. Poşeti açtım ne göreyim, kızarmış piliç. Çok şaşırdım, hiç böyle bir hediye almamıştım. Hem güldüm hem afiyetle yedim. Ertesi gün öğrencimin annesini görünce sordum. “Hocam hiç sorma” dedi. “Aylardır kızım başımızın etini yiyor, ‘Hep tavukları siz yiyorsunuz, öğretmenim ise zap zayıf kaldı’ diye.” Meğer babası tavuk sektöründeymiş ve kızarmış piliç yapmakta işinin bir parçasıymış. Benim sevgili Melissa Ece'm beni zayıf bulmuş ve tavuk yersem büyüyeceğimi düşünmüş.
“TANESİNİ 500 GAYMEYE ALMIŞ”
44
KASIM 2010
Yıllar önce Çorum'un bir köyünde öğretmenim. Meslekte üçüncü yılım. Derken öğretmenler günü geldi. Sabahın köründe bir öğrencim kapıyı çaldı. Elinde üzerinde domates ve biber resimleri olan bir soket çorap. “Al” dedi, “Babam bunların tanesini 500 gaymeye almış. (Halk ağzında 500 lira, şimdinin 50 kuruşu) Birini sana getirdim, öğretmenler günün kutlu olsun” dedi ve elimi öptü. Sanırım o sene öğretmenler günümü bir o öğrencim kutlamıştı. Adı Şükrü Dikbıyık idi. Ben hala o çorapları saklarım, dünmüş gibi hatırlarım.
Özel Nar Tanelerim Anaokulu 15 yıllık tecrübesi ve uzman kadrosu ile 2010-2011 yılında Bahçeşehir Ardıç Cad. Ağaçkakan Sok. Akasya 07 Villa 11’de hizmetinizde.
Nar Tanelerim Anaokulu ingilizce, müzik, drama, yogalin, modern dans, folklor, binicilik branş dersleri özel aktivitelerle zenginleştirilmiş proje tabanlı eğitim veren, kendini özgürce ifade eden, Atatürk ilkelerine saygılı, çevresini sorgulayan, düşünen, mutlu ve paylaşmayı bilen, arkadaşlarının haklarına saygılı, uygar çocuklar yetiştirmeyi hedefleyen, bunu amaç edinmiş bir kurumdur.
Tam gün
07:30-19:30 (Kahvaltı, öğle yemeği, ikindi kahvaltısı) Yarım gün 08:00-13:30 (Kahvaltı, öğle yemeği) Yarım gün öğlen 11:00-17:00 (Öğle yemeği, ikindi kahvaltısı) Oyun grubu 10:00-13:00 (Kuşluk, öğle yemeği) SERVİSİMİZ VARDIR İletişim Tel: 0212 669 44 69 Cep: 0534 873 33 44 www.nartanelerimanaokulu.com Facebook: Nar Tanelerim Anaokulu
EĞİTİM
EĞİTİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER - 10
Motivasyon
. YARD. DOÇ. DR AN İN R E S NİLGÜN ULU VAKFI
ME İTÜ GELİŞTİR MÜDÜRÜ NEL OKULLARI GE
“Çocuğunuzun kendi kendisini motive edebilmesi bir beceri işidir ve tüm beceriler gibi öğrenilmeye ve pekiştirilmeye ihtiyacı vardır. Bu beceriyi kazanması, onun hem akademik hem de gerçek hayatta başarıya ulaşması için anahtardır. Geleceği için motive olmuş bir genç yetiştirebilmek, bireysel olduğu kadar toplumsal açıdan da önemli bir kazanımdır.” Birçok anne-babadan duyuyorum; “Çocuğumun motivasyona ihtiyacı var” ya da “bir türlü motive edemiyorum”. Başarının ve öğrenmenin anahtarı olarak değerlendirilen bu motivasyon nedir peki? Harekete geçirme, seçme, yönlenme ve davranışı devam ettirme için gerekli güçler olarak tanımlanan motivasyon, öğrenme ve akademik başarı için gerekli bir elementtir. Ancak, motivasyon hakkında birçok insanın en azından iki yanlış algılaması vardır. Birincisi, bazı öğrencilerin ne yapılırsa yapılsın motive olmadığı, ikincisi ise bir insanın diğerini motive edebileceğidir. İlk ifade için şunu söyleyebiliriz: Bir öğrenci hedef belirlediği ve o hedefe ulaşmak için belli bir çaba harcadığı sürece motivasyona sahiptir. İkincisinin neden yanlış olduğunu açıklamak için ise; motivasyonun kişinin içinden geldiğini
46
KASIM 2010
söylemek yeterlidir (1). Çocuğunuzun önce okulda, sonra da hayatta başarılı olmak için motive olmayı öğrenmesinin önemini hepimiz biliyoruz. Kendi kendisini motive edebilmek kadar, motivasyonu belirli bir düzeyde tutabilmek ve hedefe ulaşıncaya kadar odaklanmış olarak kalmak da gereklidir. Motivasyon olmadan süreç durur, ilerleme olmaz, planlar ve hayaller devinirlik kaybeder. Motivasyonu sağlamak, sürdürmek ve hedefe ivme kaybetmeden gidebilmesi için, çocuğunuza yardımcı olmakta kullanabileceğiniz bir kaç ipucu vermek istiyorum: Ona kendisine güvenmesini ve içgüdülerine kulak vermesini söyleyiniz. Yapamadıkları için bahaneler bulmak yerine, yapabildikleri üzerine yoğunlaşması ve sorunlarını kapıda bırakarak okula girmesi konusunda onu cesaretlendiriniz. Pozitif çocuklarla arkadaşlıklar kurmasını öğütleyiniz. Motivasyonunu sürdürmesine yardımcı olacak arkadaşlar, onun cesaretini kıracak olanlardan elbette ki daha iyidir. Sürekli olarak kendisini aşmayı hedef olarak koymasını sağlayınız. Onunla; kısa, orta ve uzun vadeli amaçları hakkında konuşunuz, bunları yazmasını ve her tür ilerlemeyi not almasını gözetiniz. Arzuladığı noktaya ulaşmak için gerçekten çaba gösterip göstermediği konusunda onunla konuşunuz. Eğer çabasını yeterli görmüyorsa, bunu artırmanın yolları hakkında
sonucu kendisine bulduracak şekilde tartışınız. Onu, hemen bir yapılacaklar ve yapılanlar listesi oluşturması konusunda teşvik ediniz ve yapılanlar listesinin yapılacaklarla aynı olmasının önemi hakkında konuşunuz. En önemli konulardan birisi, zaman yönetimidir. Çocuğunuzun kendisini aynı anda bir kaç işle birden yormasının; hiçbir işin de zamanında ve istendiği şekilde bitmemesinin motivasyonu kırıcı olduğunu unutmayınız. Çocuğunuzun küçük de olsa motive olmuş bir şekilde ulaştığı bir hedefi, ailece kutlayabileceğiniz bir olaya dönüştürünüz. Onun, yaptığı işe adanmışlığının her zaman pozitif bir getirisi olduğunu anlamasına yardımcı olunuz. Hedefin gözünde canlandırılmasının çok önemli olduğunu hatırlayınız ve hatırlatınız. Gerekirse, resim çizdiriniz ve resim üzerinden hedefe ulaşılması durumunda duygularının ne olacağını konuşunuz. Duygularla motivasyonun aynı olmadığı gerçeğini; duyguların motivasyonun aksine herhangi bir amaç eksenli olmadığını hatırlayınız. Ancak, motivasyon için duyguların gerekli olduğu bilinci ile amacını benimsemesini ve onu önemsemesini sağlayınız. Çocuğunuzun kendi kendisini motive edebilmesi bir beceri işidir ve tüm beceriler gibi öğrenilmeye ve pekiştirilmeye ihtiyacı vardır. Bu beceriyi kazanması, onun hem akademik hem de gerçek hayatta başarıya ulaşması için anahtardır. Geleceği için motive olmuş bir genç yetiştirebilmek, bireysel olduğu kadar toplumsal açıdan da önemli bir kazanımdır. (1) Excerpted from Chapter 11 of Biehler/Snowman, PSYCHOLOGY APPLIED TO TEACHING, 8/e, Houghton Mifflin, 1997.
ANAOKULLARI
rda a l ’ N U S O R EU l Yabancı Di ğil, bir ders de işim günlük ilet biçimidir.
Yabancı dil!! Neden Anaokulunda? Çocuklar 2 yaşından itibaren ikinci bir dili öğrenebilir. Erken öğrenme çocukların dil öğrenmeyi sevmelerini sağlar, okul hayatını olumlu etkiler. Yabancı bir dil en iyi 6 yaşa kadar öğrenilir. Uzun süre kullanılmasa bile unutulmaz. Hemen hatırlanır.
ANAOKULLARI
EUROSUN NEWS AYIN EĞLENCESİ:
HALLOWEEN Bizler çok renkli bir program hazırladık çocuklarımıza.. Amacımız ögrencilerimizi motive edici bir parti düzenlemek. Günün tamamını eğlencelerle geçirdik, bol bol dans edip, oyunlar oynadık.. Çevre evleri gezerek, önceden dağıttığımız şekerleri topladık...
HAFTANIN PRO
JESİ:
AYIN NU: EN BÜYÜK ORGANİZASYO
İTFAİYE HAFTASINI KU TLADIK S ire n sesleri eşliğinde CUMHURİYET gelen I AR ML İtf RA ai OG ye aracını karşıla PR BAYRAMI dık… İtf ai ye ar ac ını İ HADIMKÖY KIŞLA ZİYARET inceledik, yangın a 6 YAŞ ÖĞRENCİLERİMİZ İLE müdahalenin nası l HADIMKÖY ZIRHLI TUGAY olduğunu gördük İP ED , ET AR ZİY KOMUTANLIĞINI 110 İTFAİYE EUROSUN BANDO TAKIMININ nu m ar as ını ezberledik... GÖSTERİSİNİ SUNDUK. Alkışlarla ve yine siren sesleri eş İ liğ ET AR in ZİY de U UL uğ OK ur LİS ladık... PO İLE 5 YAŞ ÖĞRENCİLERİMİZ ŞÜKRÜ BALCI POLİS MESLEK İP YÜKSEK OKULUNU ZİYARET ED I CUMHURİYET BAYRAM TEBRİKLERİMİZİ İLETTİK. CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ BEYLİKDÜZÜ 6 YAŞ UĞU ÖĞRENCİLERİMİZİN OLUŞTURD UL OK BANDO TAKIMI İLE TÜM ÖĞRENCİLERİMİZ ELLERİNDE T BAYRAKLARI İLE CUMHURİYE YÜRÜYÜŞÜ YAPTILAR…
AYIN ETK
İNLİĞİ:
ESKİ EŞ YA PAZ ARI “S
OJESİ:
AYIN PR
IONAL TERNAT
LESSON
ECON IN GARAGE DHAND ALIA SALES” AUSTR LYA USTURA ahip V Bu progra A a c n yu mın te rs ‘Senin işin Bu ay bo da çeşitli bilgile e yaramay ması: ın k gibi an ban hak işime yara ildiğiniz B . .. HAFTAN k u mayan san a, benim old IN ın a yarar’. Hepimizin PROJES uklarımız c o ç e v İ: AŞI in de ö çocuklarım VATAND DEPRE A Y ıza ait ve o zellikle N Ü D ka M-YAN nların ilgis anlı, baş G kalmadığı, b I a N t ı r in T la in ATBİKA kullanmad e olma TI ığımız oyuncakla dil, aile v in r le e r , lk kitapla ü Kızılay M lığını kasetler, g erkezind farkında iysiler, ev r, CD’ler, r ü lt ü e k n e ğitmen m eşy İşte her yıl ek isafirlerim tüm bunla aları vardır.. ratabilm a y iz itli r o ı ldu. Her çocu kurdukları er ay çeş . a h y a ın pazarda se klarımız, ın il d k P a z azartesi mbolik paralarla gidiyoru günü yap e r Deprem le siz aileler e lk ü ılan ve Yangın e satarlar. tatbikatlarını eğ itmenler eş gerçekle ştirdik ve liğinde Kızılayın amacını öğrendik .
608 10 00
Bahçeşehir-Ispartakule www.eurosun.com.tr
SPOR
Atatürk ve spor
MAN
SAVAŞ KAHRİRA
BAHÇEŞEH OR KULÜBÜ VOLEYBOL SP ÖRÜ KOORDİNAT
Türk sporcuları, 1924 Paris Olimpiyat Oyunları açılış töreni için Colombes Statı’nda, geçit töreninde... Değerli okurlarımız yeni sayımızdan hepinize merhaba. Bu ay köşemizi 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yuman Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’e ayırdım. 72 yıl önce kaybettiğimiz ancak hala kalplerimizde yaşayan Ulu Önder’in hayatını elbette hepimiz biliyoruz. Çocukluk, gençlik, askerlik yılları, kurtuluş mücadelesi ve yeni kurulan Cumhuriyet’in gelişmesi için gösterdiği çabalar hepimizin beyninde kazılı. Ben bu ay Atatürk’ün farklı bir özelliği olan sporcu kimliği ve spora verdiği önemi sizlerle paylaşacağım. Ulu Önder’in Türk sporundaki ilk girişimini 1915 yılında Osmanlı Genç Dernekleri Genel Müfettişliği’ne atanmasından sonra zamanın hükümetine hazırladığı raporda görmekteyiz. Mustafa Kemal bu raporda okullardaki jimnastik saatlerinin arttırılmasını teklif etmiştir. Türkler’in geçmişten günümüze uzanan tarihinde, zamanın şartlarına göre hep sporla içi içe bir yaşantılarının olduğunu görmekteyiz. Hareket etmek Türkler’in eskiden beri doğasında var olan bir özelliktir. Ancak spora modern biçimde yaklaşılması, cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk’ün şahsi girişimleri ile olmuştu. Atatürk, öyle bir dehaya sahipti ki çok zor şartlarda kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin emanet edileceği çocuklar ve gençler için sağlıklı bir yaşamın sporla elde edileceğini görmüştü ve imkansızlıklar içinde bile vaktini, devletin çok az olan imkanlarının bir bölümünü, çocuk ve gençlerin spor yapabilmesi için oluşturulacak kuruluşlara aktarmıştır.
50
KASIM 2010
“Atatürk, öyle bir dehaya sahipti ki çok zor şartlarda kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin emanet edileceği çocuklar ve gençler için sağlıklı bir yaşamın sporla elde edileceğini görmüş, imkansızlıklar içinde bile vaktini ve devletin çok az olan imkanlarının bir bölümünü çocuk ve gençlerin spor yapabilmesi için oluşturulacak kuruluşlara aktarmıştır.” Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış, henüz yeni doğmuş bir Cumhuriyet’in, 1924 Paris Olimpiyatları’na katılmasına karar veren Atatürk, henüz ilk aylarını yaşayan Cumhuriyet’in bütçesinden 17 bin lira gibi çok ciddi bir parayı bu iş işin ayırtmıştı. Bu rakam zamanın şartlarında gerçekten önemli bir paraydı ve Cumhuriyeti’miz için büyük fedakarlıktı. Yeni kurduğu Cumhuriyet için her türlü fedakarlığı yapan Mustafa Kemal, Türk sporcusunda sadece beden kuvveti ve yetenek değil aynı zamanda güzel ahlak ve zekanın da bulunması gerektiğini düşünmüş ve bu düşüncesini “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözleri ile dile getirmiş ve bir sporcuda bulunması gereken özellikleri bizlere o yıllarda göstermiştir. Bunun yanında sporun akıl sağlığına olan faydalarını da
gören Ulu Önder’imiz “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyerek Türk gençliğine sporu aşılamaya çalışmıştır. Ülkesinin menfaatine olan bütün düşüncelerini söylemlerine, söylemlerini de eylemlere döken Mustafa Kemal düşüncelerini yalnız kağıt üzerinde, nutuklarda bırakmamış aksine hayata geçirmiştir. Beden eğitimi derslerini zorunlu hale getirmiş, stadyumlar ve spor merkezleri yaptırtmıştır. Atatürk, kendi talimatıyla kurdurduğu halk evlerinde spor kollarının oluşturulmasını sağlamış ve kendisi de bu konuyu yakından takip etmiştir. “Türk gençliğinde ve Türk halkında spor ve beden hareketlerine sevgi ve ilgi uyandırılmalı, bunlar bir toplum hareketi ve milli bir faaliyet haline getirilmelidir” diyen Ulu Önder’imiz bütün Türk halkının spor yapması gerektiğini daha o yıllarda görerek büyük bir ileri görüş sergilemiş ve bu konuyu hükümet programına alarak ciddiyetini göstermiştir. Değerli okurlarımız, Atatürk’ün geçmişte spor adına yaptığı çalışmalar günümüz ülke sporunun temelini atmıştır. O yokluk yıllarında ve çok zor şartlar altında yapılan bu çalışmaların ne kadar değerli olduğunu ve Mustafa Kemal’in ne kadar büyük bir ileri görüşe sahip olduğunu, Cumhuriyet’in ilk yıllarını biraz araştırırsak daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. Aramızdan ayrılışının 72. yıl dönümünde ulu önderimizi bir kez daha saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyorum. EMANETİNE SONSUZA KADAR SAHİP ÇIKACAĞIZ, RAHAT UYU ATAM… Gelecek ay buluşmak üzere sevgiyle ve dört mevsim sporla kalın.
O ADAM ATATÜRK’TÜ
GÖZ PINARLA R Aliye Ana yün atkısını aldı, başından omzuna doğru attı, atkısını çenesinin altından tutarak ‘Hadi İbrahim, devlet işi beklemez” diyerek caddeye çıktı, Askerlik Şubesi'ne doğru yürümeye başladı. Benek Erdoğan
Jawa marka bir motosiklet Cumhuriyet Caddesi’ni yırtarcasına ilerliyordu. Boş arsada top oynayan çocuklar birbirlerinin seslerini bile duymuyorlardı. Bir kapının önünde durdu. Çocuklar koştular. Postacıydı. Kemal, elindeki topu arkadaşlarına atarak eve doğru koşmaya başladı. “Geri gelecek misin?” bağırtılarını bile duymadı. Kapının önüne geldiğinde soluk soluğaydı. Derin bir nefes aldı, adamın motorun demir ayaklarına basışını, direksiyonundan tutuşunu dikkatle izliyordu. “Bize mi geldin?” diye sordu nefes nefese. Adam, “sen kimin oğlusun?”, Kemal eliyle evi göstererek Mustafa Usta’nın dedi. Postacı sırtında çantası, elinde kenarları iyice yıpranmış defteriyle kapının en üstündeki ipi çekti. İpe bağlı zil çınlamaya başladı. Kapı açıldı. Kemal, boyu yetişmediği için kapıyı tekmeliyor ve açtırıyordu. Yengesi Hatice sürüye sürüye giydiği naylon terlikleriyle avludan kapıya doğru koşarak geldi. “N’oldu Mithat emmi?”. “Yok bir şey. Aliye Ana’ya telgraf var”. Aliye nene epeyce yaşlı ama bahçeden çıkmaz, bahçenin her şeyiyle ilgilenir ve bahçeye Kemal hariç, kimseyi, hele hele başka çocukları hiç sokmazdı. Kemal kapının dışından “Neneeeee” diye avazının çıktığı kadar bağırdı. Aliye Ana, Kemal’i, bir yerlerden düştü sanmış olmalı ki yalın ayak çıktı evden. Avluya çıkana kadar “N’oldu nenesinin kuzusuuu” diye bağırıyordu. “Seni çağırıyorlar, teligirafın gelmiş”.
52
KASIM 2010
Postacı, “Aliye Ana telgrafın var”. “Ne grafı oğlum. Beni kim arar ki!” Postacı Mithat, “Hukümetten galiba Ana”. Aliye Ana anlamışcasına “Hıııı” dedi, “Getir bakalım içeri”, postacı “İçeri girmeyeyim şurayı imzalayacaksın” dedi. Aliye Ana, ilk imzayı attığı günü hatırladı. Öğretmeni ‘en güzel imza seninki’ demişti. Ne çok sevinmişti. Mithat’ın uzattığı kalemi aldı, defterde gösterdiği yeri imzaladı. Katlanmış olan telgrafı açtı, gözlerini kısarak okuyama başladı ama tam okuyamıyordu. Hiç bekletmeden Hatice’ye uzattı. Hatice okumaya başladı “Sayın Aliye Doğan, Atamızın ebediyete intikalinin bu yıldönümünde sizi ağırlamaktan büyük onur duyacağız”, Hatice durdu. Aliye Ana ‘Eeee’, Hatice devam etmeye çalıştı, okuyamadı. Tam bu sırada, Askerlik Şubesi
Başkanı Yüzbaşı İbrahim cipiyle evin önünde durdu. Mithat “Telgraf getirdim de yüzbaşım. Ama okunamıyor”. Yüzbaşı İbrahim gözleriyle ‘tamam’ dedi. Aynı zamanda Askerlik Şubesi’ne Ankara’dan da telefon gelmiş ve yetkililer Aliye Ana’nın sesini duymak ve bizzat kendileri davet etmek istiyorlarmış. İbrahim Yüzbaşı kısaca anlattı durumu. Aliye Ana yün atkısını aldı, başından omzuna doğru attı, atkısını çenesinin altından tuturak ‘Hadi İbrahim, devlet işi beklemez” diyerek caddeye çıktı, Askerlik Şubesi’ne doğru yürümeye başladı. Yüzbaşı durdurmak ve ciple götürmek istedi, Aliye Ana hiç oralı olmadı. Onlar caddede dönene kadar kendisi şubeye varırdı bile. Kemal de yanında koşarak eşlik etti. Şimdi adı Cumhuriyet olan caddenin her iki tarafı da insanlarla doluydu. Annesi Aliye’nin elini sıkı sıkıya tutuyor, hiç birakmıyordu. O caddenin daha ilerisini görmek için yaptığı her hamlede annesi çekiyordu, Aliye’nin kolu acıyordu. İnsanlar bağırıyor, alkışlıyor, büyük bir uğultu yayılıyordu. Siyah bir arabanın üzerinde, koyu renk paltolu bir adam daha önce hiç görmediği bir şapkayı eline almış sallıyor, insanlar ‘Yaşaaaa” diye bağırıyordu. Araba durdu, şapkasını sallayan adam arabadan indi, birçok adam onun etrafına birikti. O adam yaklaştı, Aliye’ye ‘gel’ dercesine eliyle çağırdı. Adam annesine baktı, annesi Aliye’nin elini bıraktı. Biraz utangaç adama yaklaştı. İyice çömelen adam Aliye’yi kucakladı, öptü, öyle bir sarıldı ki. Aliye annesine “Baaak gördün mü dercesine baktı”. Adam ‘Adın ne senin’ dedi. Hiç sektirmeden “Aliye” dedi.
A RI DA KURUR “Okuma yazma biliyor musun” diye sordu. “Tabi biliyorum. Sen biliyor musun, bilmiyorsan annem sana da öğretsin, benim annem her şeyi biliyo” dedi. Adam bir kez daha öptü Aliyeyi. O adam ATATÜRK'tü... Aliye Ana, karnı burnunda gittiği bahçenin otunu yolarken fenalaştı, yanındaki kadınlar yetişti ve Aliye’yi bahçenin köşesindeki kulubeye taşıdılar. Daha doğuma çok vardı. Aliye, etrafındakileri yanına topladı. Kimseye anlatmayacakları sözünü alıp günlerdir gördüğü bir rüyayı anlattı. Elini yumruk yapıp göğsüne çarptı “Aha şurama bir şey gelip tıkanıyor, soluk alamıyorum. Atatürk geliyor, ‘korkma geçti, geçti’ diyor. Atatürk’ün yüzü
“Öyle mübarekler var ki, sevgisi göz pınarlarını kurutur insanın”
bembeyaz, ‘N’oldu size Paşam hasta mısınız’ diyorum yok bir şey diyor. Sonra sır olup gidiyor. Ama benim aha şuramdaki ağrı hiç dinmiyor karılar” dedi. Aradan iki gün geçti. Cumhuriyet Caddesi’nden ne insanlar, ne atlar, ne atlı arabalar, ne de faytonlar geçti. Herkes kanatlı kapılarının önündeydi ve herkes ağlıyordu. Kadınlar gözyaşlarını yemenilerinin uçlarıyla siliyor, sümüklerini çekiyordu. Aliye Ana’nın karnı burnundaydı. Bütün gücünü toplayarak bahçeye kadar gitti. Eltisi, görümcesi, küçük kayını da peşinden gittiler. Aliye Ana bir şeye karar verince onun önünde kimse duramaz, itiraz bile edemezdi. Eltisi
Aliye Ana’nın huyunu bildiğinden mahallenin ebesine haber vermişti. Bahçeye vardılar. Biraz soluklandı ama sancısı artmaya başladı. Ama kendini toparladı ve gördüğü rüyayı anlattığı günden bahsetti. Herkes hatırlamıştı. “Öyle mübarekler var ki, sevgisi göz pınarlarını kurutur insanın” dedi ve sırtını iyice kerpiç duvara yasladı. Aliye Ana doğumunu orada yaptı. Biraz kendine geldikten sonra, yıkanmış, kurulanmış çocuğunu kucağına aldı ve “Adı Mustafa olacak” dedi. On yedi yaşındaydı ve ilk çocuğunu doğurmuştu. Torunu Kemal’in adını da o fısıldamıştı kulağına.
SAĞLIK
Sonbahar yorgunluğuna yenik düşmeyin
DR. İREM ACAR
RK MEDICAL PA İ ER HASTANES BAHÇELİEVL ON SY TA Lİ Bİ FİZİK VE REHA I UZMAN
Mevsim dönüşümlerinde ortaya çıkan bahar yorgunluğunun çaresi dinlenmek ve hareketsizlik değil, aksine düzenli hareket etmek! Hazan mevsimi hüzün mevsimi demeden spora başlamak, yürüyüşler, esneme egzersizleri ve yoga yapmak, yeni hobiler edinmek, uyku düzenine dikkat etmek yorgunluğunuzu alacaktır! Sonbahar yorgunluğu en çok düzensiz, stresli hayatı olan, sağlıksız beslenen aşırı kilolu ve yoğun çalışan kişilerde görülür. Sonbahar kilo almaya da elverişli bir mevsimdir. Hareket ve meşguliyetin azalması, kapalı ortamlara maruz kalmaya bağlı depresif halin yarattığı yeme eğilimi şişmanlığa sebep olur. Bu yüzden sağlıklı beslenmenin ve egzersizin önemi çok büyüktür. Havanın soğuması ve gün içi olan ısı değişikliklerinin artması, var olan kan ve eklem problemlerimizin farkına varmamıza neden
olur. Kireçlenmeler, romatizmal hastalıklar ve omurgamızdaki fıtıklar belirgin hale gelir. Değişen ısı nedeniyle giyim problemleri de yaşanır. Terleme ve üşüme periyotları enfeksiyonlara daha kolay yakalanmamıza neden olur. Gribal enfeksiyonlarla birlikte kas ve eklem ağrıları sık görülür. Sonbahar yorgunluğuna karşı atılacak ilk adım, yorgunluğa neden olabilecek tıbbi bir nedenin var olup olmadığının ortaya konulmasıdır. Çünkü sıradan bir şikayetmiş gibi görünen halsizlik yakınmasının altında yatan sebep
Esneyin yorgunluğunuz geçsin Kaslar ve eklemler üzerindeki gerilimi yok etmek amacıyla yapılan esneme egzersizleri, sonbahar yorgunluğuyla boğuşanlar için önemli bir kurtarıcı olabilir. Her gün sabah uyandığınızda yapacağınız aşağıdaki esneme egzersizleri; hem güne zinde başlamanızı sağlar, hem de üzerinizdeki yorgunluk duygusunu atmanıza yardımcı olur: Dümdüz ve rahat bir şekilde yere yatın. Ayak parmaklarınız ve ayak bileklerinizdeki gerilimi azaltmak ve gevşetebilmek için bileklerinizi ileri geri hareket ettirin. Ayak bileklerinizi kendi etrafında döndürün. Dizlerinizin arkası yere yapışırken 5 sn. bekleyin ve gevşetin. 10 kez tekrarlayın. Dizlerinizi bükerek kalça ekleminizi gerin. Sırt omurlarınızı açmak için omuz başlarınızı yere yapıştırın ve omurlarınızın tek tek açıldığını hissedin. Sağ kolunuzu avucunuz karşıya bakacak şekilde öne uzatın. Sol elinizle sağ elinizin parmaklarını geri doğru esnetin. Yine sağ kolunuz öne uzanmış dururken bileğinizi kırın ve elinizi aşağıya kendinize doğru çevirin. Sol elle elinizin dış kısmına bastırın 5’er kez tekrarlayın. Omuzları önce önden arkaya, sonra da arkadan öne doğru hareket ettirin. (10 kez)
54
KASIM 2010
Başınızı sağdan sola, sonra ters yönde 10’ar kez döndürün. Kollar önde göğüs hizasında avuç içleri size dönük olacak şekilde kenetleyin. Eller ve baş ileri, sırt ise geriye doğru esnemeli. Kollar arkada bağlı, avuç içleri içe doğru, kolları belden yukarıya kaldırın. Bir yandan da göğüs ileri vücudu esnetin. Omurganızı açmak için, avuçlar birbirine bakacak şekilde yukarı kaldırın. Vücudunuzu dikleştirin ve olabildiğince yukarı uzanın. Bir süre böyle kalın. Yavaşça aşağı indirin. 5 kere tekrarlayın. Bel için elinize uzun bir ip veya havlu alın, iki ucundan tutun. Kollarınızı yukarı kaldırıp açın ve ipi gerin. Ayaklarınızı omuz genişliğinde açın ve dik durun. Ayakta sabit dururken bedeninizin üst kısmını sağa ve sola gererken bir süre bekleyin. 10’ar kez tekrarlayın. Boynunuzu esnetmek için başınızın üst kısmını tutun, yavaşça sağa ve sola doğru çekin. Boynunuzu incitmeden elinizin çekime karşı hafif ters direnç gösterin. 10 kez tekrarlayın. Ellerinizi yumruk yapın, çenenizin altına yerleştirin. Çenenizle ellerinizi yumruklarınızla da çenenizi itin. Aynı şekilde parmak uçlarıyla ensenizi bastırın, ensenizle de ellerinizi itin. 10’ar kez tekrarlayın.
anemi, tiroit hastalıkları, enfeksiyonlar, depresyon, diyabet ve uyku bozuklukları olabilmektedir. Bu nedenle önce yorgunluğa neden olabilecek enfeksiyon, diyabet, depresyon ve tiroit hastalıkları gibi nedenleri elemeliyiz. Mevsimsel yorgunlukların tedavisinde amaç; yaşam tarzı değişikliklerinin belirlenmesi ve belirtilerin giderilmesi veya minimale indirilmesi esasına dayanmalıdır. Tedavide hastanın durumuna göre egzersiz, diyet, iyi uyku kalitesinin sağlanması, gerekirse antidepresanlar kullanılması gibi seçenekler yer alır.
SONBAHAR YORGUNLUĞUYLA NASIL BAŞA ÇIKARIZ? İş temponuzu düşürün.. Monotonluktan kurtulmak için yaşamınızı renklendirecek uğraşlar bulun. Stresli ortamlardan kaçının. Spor! Açık havalarda yürüyün, koşun ya da kapalı ortamlarda egzersiz (her gün 15 – 20 dk.) yapın. Bol sebze meyve yiyin. Yeterli sıvı alın. Alkolden kaçının. Uyku düzenine dikkat edin. Kan gevşetici egzersizler yapın. Oturarak çalışılıyorsa saatte bir kalkıp odada dolanın, dizlerinizi kırıp çömelip kalkın. Haftada 3 gün 45 dakikalık yürüyüş yapın. İmkânı olanlar ve zamanı olmayanlar spor aletleri alarak havalandırılmış odada her gün çalışabilirler. Egzersiz kan ve eklemlerinizi, sinir sisteminizi güçlendirir. Fazla yağlarımızın atılmasını, damarlarımızın temizlenmesini sağlar. Beynimiz mutluluk hormonları salgılar. Mümkünse 15 günde bir masajın yararı vardır. Yorgunlukla baş edebilmekte yoganın da önemli katkısı vardır.
SAĞLIK
Hızlı ve sağlıklı zayıflamanın yeni adı
‘MEDI SAT’ Berna Yılmaz
yöntemi ‘Medi Sat’ yöntemi ile her seansta 400 ile 900 gram arasında kilo vermeniz mümkün!
Doğan Cerrahi Tıp Merkezi Medikal Estetik Birimiʼnde bulunan İnfrasat yöntemi vücudu biçimlendiren ve yanı zamanda incelten bir uygulama cihazı... Uzman estetisyen Berna Yılmaz, ʻMedi Satʼ yöntemini anlatıyor; “Bu yöntemin diğer benzer yöntemlerden farkı, enfraruj (kızıl ötesi) ışınları altında kasları çalıştıran pedallarının olmasıdır. Doğan Cerrahi Tıp Merkezi Medikal Estetik Birimiʼnde bulunan bu yöntem sayesinde beden yağlardan kurtulup, taze ve şekilli bir görünüme sahip olur. Bu cihaz selülitlerin bakımında da oldukça etkilidir. Seans esnasında pedal çevirirken aynı zamanda film izlenebilir veya müzik dinleyebilirsiniz. Özellikle incelmeye dirençli kalça, karın, basen bölgelerinde etkili olan enfraruj (kızıl ötesi) ışınları inatçı yağ sorunları için çok iyi bir çözümü, İnfrasat cihazında bulunan enfraruj (kızıl ötesi) ışınları metabolizmayı %14 hızlandırarak vücudun yağ yakmasını sağlamaktadır. Bu ışınların aynı za-
manda bağışıklık sistemini de güçlendirdiği bilinmektedir. Medikal Estetik Birimimizʼde infrasat uygulamasından önce vücut analizi yapılarak, ne kadar yağ yakılması gerektiği saptanır, vücut analizinin sonuçları doğrultusunda beslenme alışkanlıkları
ve yaşam koşulları dikkate alınarak uzman diyetisyenler tarafından kişiye özel bir beslenme programı hazırlanır. Haftada 2 veya 3 kez yapılması gereken ve seans süresi 40 dakika olan bu sistemle ortalama 1,5 saatlik spora bedel kalori yakılır. Bu uygulamada 40 dakika pedal çevrilmesinin nedeni, bele aşırı yük bindirilmemesi ve bacak kaslarının aşırı yorulmamasıdır. Bu sırada diz çevresindeki bölgesel yağ dokusunun eritilmesi ek bir avantajdır. Ayrıca pedal çevirmek bacakların güzel şekillenmesinde büyük rol oynar. Birimimizde İnfrasat seanslarından önce, cihaza girecekler tartılır. Bu motive olunmasında büyük önem taşır. Her seansta 400-900 gr arasında kilo verilebilir. Doğan Cerrahi Tıp Merkezi Medikal Estetik Birimi İnfrasat uygulamasında 5 haftalık süre içinde 1-2 beden incelme sağlanır. Ücretler uygulamanın yapılacağı bedene ve bölgelere göre 1500 ile 2000 TL arasında değişmektedir.
Danışma Hattı Telefonu: 0212 866 86 96 e-posta: info@doganestetik.com - www.doganestetik.com Adres: Haramidere Mevkii E-5 üzeri No:22 Beylikdüzü/İstanbul
SAĞLIK
CILT
Sağlıklı ve LEKESİZ bir
sizinde hakkınız
“Zamanın ve olumsuz faktörlerin cildimizde yaptığı tahribatı yumuşatmak ve geciktirmek elimizdedir!” diyen Dr. Birgül Erden, cilt güzelliği ve ciltte oluşan lekelerle ilgili yapabilecek bir çok şey olduğunuda sözlerine ekliyor... LAZER EPİLASYON Lazerin epilasyon yapma mekanizması: Milisaniyelik atışlarla cilde uygulanan lazer ışını, kıldaki melanin pigmenti tarafından emilir, çevre dokuya zarar vermeden cildi geçerek seçici olarak kıl kökünde yoğunlaşır, burada ısı oluşturur ve kıl kökünü tahrip eder. Birbirini izleyen birkaç seans sonunda uygulama yapılan bölge tüylerden arınır. İlk seanstan itibaren kıl sorunu yaşamazsınız. Kullandığımız cihaz cildinize dokunmadan, 2-3 cm uzaktan atış yapacağından hiçbir hijyen kaygınız olmayacaktır. Cihazımız saniyede 2 atış yapmakta olup, her atışta 1,5 cm çapında bir cilt alanı etkilenmekte, bu nedenle işlem çok kısa sürmektedir.
NEDEN ALEKSANDRİTE LAZER
sıkılaştırarak yüzeysel çizgi ve kırışıklıkları da azaltır.
KAÇ ÇEŞİT KİMYASAL PEELİNG VARDIR ? Kimyasal Peeling yüzeysel, orta ve derin olarak 3 ayrı düzeyde sınıflandırılabilir. Yüzeysel olanlarında kullanılan meyve asitleri, cilde donuk görünüm veren ölü hücreleri temizleyerek sağlıklı hücrelerin yenilenmesini hızlandırır ve cildin canlanmasını sağlar. Alfabeta peelingler daha çok akneye eğilimli hastalarda tercih edilir. Yüzeysel peelingler 2 haftada bir olacak şekilde 6-8 seans olarak planlanır. Her seansta cildin reaksiyonuna göre konsantrasyon ve peelingin ciltte kalış süresi attırılır. Orta peelinglerden en çok kullanılanı TCA peelingler olup işlemden sonra 3-7 gün ciltte kızarıkılık ve soyulma nedeni ile önceden planlanarak uygulanmalıdır.
UYGULAMA SONRASI NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
Tüm dünyada yaygın kullanımı ile elde edilen deneyimler kullandığımız Alexandrite lazerin diğer Cildin üst tabakasının soyulmasının ardından yöntemlerle kıyaslanamayacak kadar güçlü ortaya çıkan taze cilt güneşe karşı çok hassas olduğunu kanıtlamıştır. Kalıcı olması, yok denecek olduğundan SPF15 ve üzeri koruyucuların her 2 kadar az acı oluşturması, kısa sürede büyük alansaatte 1 tazelenmesi ile cilt güneşten sıkı bir şeklarda uygulanabilmesi, özel bakım gerektirmemesi ilde korunmalıdır. diğer üstün özellikleridir. Lazer Epilasyonʼda kullanığımız Alexandrite CİLT BAKIMI lazer ışını kıldaki koyu rengi sağlayan melanin pigCildimiz güneş ışınları, olumsuz çevre koşulları, Dr. Birgül menti tarafindan emilerek kıl kökünü yok eder. uzun süreli rahatsızlıklar ve ilaç kullanımları, horKaradayı Erden Lazer epilasyon sistemimizdeki hava soğutma sismonlu gıdalar, dengesiz beslenme, sigara gibi temi bu sırada cildi korur ve acı hissini ortadan kaldırır.. etkenlerle yıpranır. Doğal olan yaşlanma süreci ise hormonal Tıbbın önemli teknolojik buluşlarından olan lazer son 30ve genetik (ailesel) faktörlere de bağlı olarak yaşam boyunca 40 yıldır gelişerek bir çok alanda (göz ameliyatlarından diş devam eder. Zamanla cildimizde kırışıklıklar, renk değişikliği, dolgusuna kadar) güvenle kullanılmaktadır. Bu kullanım alan- (sararma, kahverengi lekeler, ince kırmızı damarlanmalar) larından bir yenisi de lazer epilasyondur. Doğru vakada gevşeklik ve esneklik kaybı gözlenir. Bu durum bakımsızlıkla doğru doz seçilerek güvenli kullanım sağlanır. Lazerin epibirleştiğinde gözle görülür şekilde hızlanır ve derinleşir. lasyon amaçlı kullanımında kanserojen etki yoktur, kimyasal Bununla beraber, zamanın ve olumsuz faktörlerin cildimizde bir madde veya radyasyon etkisi olmaz. yaptığı tahribatı yumuşatmak ve geciktirmek elimizdedir! Cildinizi güzelleştirmek için yapabileceğiniz çok şey var. Bu LEKE TEDAVİSİ KİMYASAL PEELİNG yöntemler cildinizi doğru tanımaktan başlayan ve cildin Kimyasal peeling donuk ve cansız görünümlü cildi canihtiyaçlarına yönelik bakım ve uygulamaları içeren bir süreci landırmak için uygulanan yöntemlerden biridir. Ayrıca kapsar. Uzman kişilerin size önerip titizlikle uygulayacakları ciltteki koyu renkli lekelerin tedavisi, yüzeyel kırışıklıkların, profesyonel cilt bakımı, ev bakımınızda kullanmanızı önereakne ve izlerinin tedavisi için de kullanılır. Kimyasal cekleri cilt bakım ürünleri, sağlıklı ve taze bir peeling ile cildin temizliği, doğal rengi, dokusu ve pürüzsücilde sahip olmanıza İÇİN: zlüğü konusunda ciddi gelişme sağlanabilir. Ayrıca cildi yardımcı olacaktır. DETAYLI BİLGİ 36
(0542) 245 23 (0212) 669 89 00
Funda 06-05 Ada B-27 Blok D:2 Bahçeşehir - www.bahcesehirakupunktur.com
SAĞLIK
Gülümseyin’
Avrupa Diş, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından izleyen, konusunda deneyimli ve uzman kadrosuyla 2007 yılından bu yana Beykent, Avcılar ve Beylikdüzü şubeleriyle sizlere hizmet vermektedir... PEDODONTI
AĞIZ-DİŞ-ÇENE HASTALIKLARI CERRAHİSİ Ağız, diş ve çene cerrahlarımızın sağlık merkezimizde gerçekleştirdikleri uygulamalar şunlardır: Diş çekimi Yirmi yaş dişlerin çekimi Gömülü dişlerin çıkarılması Dr. Nesrin İmplant uygulamaları Başak Ağız ve çevre dokuların tümör ve tümör benzeri Güneysu lezyonların tedavisi Mesul Müdür Çene ve çevre dokularındaki kistlerin tedavisi Odontojenik enfeksiyonların (diş kökenli itihapların) tedavisi Preprotetik (protez öncesi) cerrahi uygulamalar sonucu ağzın proteze hazırlanması Ağızdaki yumuşak dokuların yüzeysel lezyon tedavileri Endodontik cerrahi İMPLANT UYGULAMALARININ GETİRDİĞİ AVANTAJLAR Çiğneme görevi en üst düzeyde olur. Buna bağlı olarak sağlıklı ve dengeli beslenme gerçekleşir. Doğal bir görünüm ve estetiğin sağlanmasına bağlı olarak daha mutlu bir sosyal hayat sürdürülebilinir. İmplant üstüne yapılan protezlerde en üst düzeyde tutuculuk saplanır. Çekilmiş dişlerin olduğu kemik bölgelerinde istemediğiniz fizyolojik kemik erimeleri olur. Buna bağlı olarak yüz çevremizde değişiklikler oluşur. Çekilmiş diş boşluğuna implant yerleştirdiğimizde istemediğimiz durumlarla karşılaşmayız.
Pedodonti, doğumdan ergenlik çağının sonuna kadar geçen dönemde (0-15 yaş) çocukların ağız ve diş sağlığını inceleyen bilim dalıdır. Çocuk diş hekimliğinin kapsamı içersinde, çocuklarda diş sürmesi bozuklukları, takibi ve önlenmesi, çocukları çürüklerden koruyucu işlemlerin uygulanması, süt ve sürekli dişlerin çürüklerinin tedavileri, erken diş kayıplarının oluşmasıyla ortaya çıkacak olumsuzlukların yardımcı apareylerle önlenmesi, diş dizisinin düzgün bir şekilde korunması, işlevselliğin sağlanması gibi uygulamalar Süt dişleri normal dişlere oranla daha fazla organik madde içerdikleri için çürümeye daha yatkındırlar hızlı ve kolay çürürler. Bu nedenle çocuklarımızın diş bakım sağlığına ilk dişleri çıktığı andan itibaren dikkat etmeliyiz. Bebeklik döneminde çıkan süt dişlerini dahi günde 2 kez sabah Dr. Betül akşam ıslak gazlı bezle Bulut Soysal temizlemeliyiz.
www.avrupadispoliklinigi.com avrupadismerkezi@hotmail.com Avrupa DİŞ – bir Beydent kuruluşudur
AVRUPA DİŞ Beylikdüzü
AVRUPA DİŞ Beykent
AVRUPA DİŞ Avcılar
Migros Yanı Birlik San. Sit. 2. Cad Keleşoğlu Plaza Kat:1 No:30-31 Beylikdüzü/İstanbul Tel: 0212 876 67 40 – 876 75 50 (pbx) Fax: 0212 876 85 17
Kaya Millenium İş Merkezi No:49-50-51 Kat:1 Beykent-B.Çekmece/İstanbul Tel: 0212 871 51 81 – 873 60 13 (pbx) Fax: 0212 873 60 08
Üniversite Mah. E5 Yanyol No:112 Turksan Durağı Parseller Avcılar/İstanbul Tel: 0212 428 59 50-428 59 51 /pbx) Fax: 0212 428 59 52 – 428 59 53 KASIM 2010
57
PSİKOLOJİ
ÖZGE’CE
HAYAT GERÇEKTEN
YAŞAMAYA DEĞER Mİ
Psikolog Özge Genlik
2009 yılında İst. Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden ‘yüksek onur’ derecesi ile mezun olmuş ve ‘klinik psikoloji ‘ alanında yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Şu anda özel bir anaokuluna danışmanlık hizmeti vermesinin yanı sıra çocuk-ergen-yetişkin odaklı bireysel danışmanlık hizmeti sunmaya devam etmektedir. Aldığı eğitimler arasında; BRIEF, London ve Davranış Bilimleri Enstitüsü onaylı Çözüm Odaklı Terapi (Solution Focused Brief Therapy) eğitimini ve süpervizyonunu tamamlamıştır. Doç. Dr. Hanna Nita Scherler tarafından verilen ‘GESTALT METODOLOJİ’ eğitimini tamamlamıştır.‘PSİKİYA TRİ PSİKOPATOLOJİ ve PSİKOTERAPİ kavramlarına genel bakış ve süpervizyon eğitimini Doç. Dr. Kemal Sayar dan almıştır. Türk Psikologlar Derneği’nden onaylı ‘ÇOCUK DEĞERLENDİRME’ eğitimini tamamlamıştır. Bunların yanı sıra Yard. Doç. Dr. Elif Akdağ Göçek tarafından verilen ‘OYUN TERAPİSİ’ eğitimine halen devam etmektedir.
58
KASIM 2010
Merhaba, değerli Dört Mevsim okuyucuları bu ay sizlerle biraz sohbet etmek istiyorum, ben soracağım siz içinizden cevap verin ya da cevaplarınızı bana mail yolu ile de ulaştırabilirsiniz. Soğuk havanın kendisini iyice hissettirdiği günlerde, siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Hıım demek …… hissediyorsunuz. Böyle hissettiğinizi nerden anlıyorsunuz? Bu şekilde hissettiğinizi anlamdırmanıza ne/ kim, nasıl bir uyaran yardımcı oluyor? Başka, başka…? Bugün size ʻhayat gerçekten yaşamaya değerʼ diye düşündürten neler oldu? Başka, başka..? Danışanların birçoğu danışmanlık odasından girer girmez başlarlar sorunlarını/ problemlerini ve şikayetlerini sıralamaya, bir psikolog dan ise sadece onu anlamasını ve ayrıca bir de ʻtanıʼ koymasını isterler. Ben neyim, kimim? ʻPanik atak hastası mıyım? Depresyon mu geçiriyorum? Obsesif bir hastayım, takıntılarım var benim! Çocuğum kesin hiper aktif, benim çocuğum üstün zekalı bir test yapsak diyorum….ʼ Ne kadar meraklıyız bir ʻtanıʼ duymak için elimizdeki son enerjide olumsuz düşüncelerin hamuru için harcamaya! Evet siz depresif semptomlar gösteriyorsunuz dediğimde, karşımdaki danışanın vücudundaki rahatlamayı görmek beni pek şaşırtmıyor, neden diyeceksiniz. Çünkü kişiyi kaygılandıran ne yaşadığını bilmemesi değil, yaşadığı, hissettiği içsel duruma bir anlam yükleyememesidir. ʻBelirsizlikʼ te kalmayı kimse sevmez, öyle ya mideniz ağrıdığında gidersiniz bir dahiliye uzmanına yazar size bir ilaç, bi de söyler midenizin neden ağrıdığını, oh değmeğin keyfinize...Sizin payınıza düşen sadece yumuşak koltuğunuzdan kalkıp doktora gitmekti, üstüne üstlük ʻtanıʼ yı da duydunuz, neden mideniz ağrımış onu da öğrendiniz. Gelelim bir danışmanlık ya da psikoterapi seansına,
ÖZGE GENLİK Psikolog burada öyle yan gelip yatmak yok efendim, terapist ya da danışman ile birlikte çalışacaksınız, hem vakit hem de nakit olarak bedel ödemenin yanı sıra kendi benliğinizin temellerini oluşturan en ufak parçacıkları incelemek üzere alın terinizi dökeceksiniz. Yaşamadığız daha doğrusu beş duyunuz ile anlamlandıramadığınız hiçbir şeyi öğrenemezsiniz. Danışanlarıma her zaman ilk seansta sorarım; ʻ Bugün burada ne olsa iyi ki buraya gelmişim dersiniz?ʼ -ʻKendimi daha mutlu hissetsem.ʼ Peki daha mutlu olduğunuzu nasıl anlayacaksınız? Daha mutlu olsanız ne/neler daha farklı olurdu? Bir şeylerin farklı olduğunu ilk kim/ kimler fark ederdi ve nasıl fark ederlerdi? Başka, başka….?? Kısaca bir danışmanlık seansının girişi genellikle böyle olur. Ben ʻçözüm odaklıʼ danışmanlık hizmeti vermekteyim. Temel felsefem, danışanın mevcut kaynaklarını kullanmasına yardımcı olmak. Çözüm odaklı terapinin kurucularından De Shazerʼın dediği gibi; ʻçözüm odaklı olabiliriz, fakat problem fobik değilizʼ. Şimdi belki de kendi adınıza çok zor bir süreçten geçiyor olabilirsiniz. Bu sizin için çok zor olmalı. Sanıyorum bazı şeylerin farklı olmasını istiyorsunuz? Çözüm odaklı bir danışmanlık hizmeti alıyor olsa idiniz, birlikte yapacağımız çalışmadan kendiniz adına almayı en çok umduğunuz şeyler nedir? Unutmayalım, değişim olanı kabul etmekle başlayan uzun bir süreçtir. Çalışmak ruh sağlığının temel yapı taşlarından en önemlisidir, kendinizi iyi tanımak için biraz alın teri dökmek, daha mutlu hissedebilmek adına…
ÖZGE GENLİK İLETİŞİM BİLGİLERİ 212 669 46 31 533 375 54 09 oozgegenlik@gmail.com
ÇOCUK SAĞLIK
Çocuklarda sıvı tüketimine dikkat Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tahsin Akbaş, beslenme çantasında bulundurulması gereken yiyecek ve içeceklerin okul dönemindeki çocuklar için son derece önemli olduğunu açıkladı. Çocuklarda 1 yaşından sonra su dengesinin değişmeye başladığını vurgulayan Dr. Tahsin Akbaş şu bilgileri verdi: “Çocukluk ve ergenlik döneminde vücuttaki su oranı yavaş yavaş azalır. 9 yaşına kadar çocuğun kız ya da erkek olması su ihtiyacında değişiklik oluşturmaz. Bu yaştan sonra değişim başlar. Çocukların erişkinlere göre vücut su yüzdeleri daha fazladır. Ve çocuklar erişkinlere göre sıcağa daha duyarlıdır. Özellikle de fiziksel aktivite arttığında ve sıcak havalarda.” Ergenlik öncesinde çocukların daha az terlediğini hatırlatan Dr. Tahsin Akbaş, “Sıcak havada egzersiz yapan çocuklarda yapılan deneylerde çocuklarda dehidratasyon (sıvı kaybı) geliştiği, vücut ısılarının erişkinlerden daha hızlı yükseldiği tesbit edilmiştir. Sonuç olarak çocuklarda yeterli su alımı çok ama çok önemlidir. Kaybedilen sıvıyı yerine koymak için çocuğunuza susamasa da su içirmeli, özellikle doğal mineralli ve PH değeri yüksek alkalili sular tercih edilmelidir. Ayrıca çocuklar susayabilir ama ilgileri başka yönde ise su içmeyebilirler. Bu sebeple çocuklar sürekli izlenmelidir.” diyerek suyun çocuklarımız için çok önemli olduğunu belirtti. Vücudumuzdaki toksinlerin atılması ve vücut fonksiyonlarımızın iyi, sağlığımızın yerinde olması için hem kendimiz hem de çocuklarımızı bol su içmeye alıştıralım... Sağlıcakla kalınız...
AŞ Dr. TAHSİN AKB i Çocuk Hekim
Dr. TAHSİN AKBAŞ
Defne 01 B-7 Blok D:1 Akbank-Mavi Çarşı karşısı 0212 669 23 18 0532 342 94 42 TÜM ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMASI VARDIR Dr. Tahsin AKBAŞ’ın muayenehanesinde 0-12 ay arası bebeklerinizin aylık periyodik büyüme, gelişme takipleri yapılıyor. Ayrıca ithal aşılarla aşı takibi ve uygulaması da yapılıyor.
KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Kurban olurum sana "Söylencelerin kendilerine ait yaşamları yoktur. Ancak onlara biz kan ve can verdiğimizde yaşarlar.” Benek Erdoğan
Ahşap pencerenin önündeki sedirden köyün yemyeşil pelit ve çamlıklarla kaplı en yüksek tepesi, Yamaç Koru’nun ve Yağmur Dede’nin bütün güzelliği ve ihtişamı gözüküyordu ama havada anlaşılmaz bir kasvet vardı. Pencerenin camına iyice yaklaştı. Çocuğun soluğu camı buğulandırıyor, buğu, kerpiç duvarlı geniş salondaki ocağın yaydığı hararetle kayboluyordu. Buğulanan cama şekiller yapmayı düşündü ama bir süredir damın üzerinde dolanan tavukların hızla kaçışları dikkatini çekti, tavukların hızla uzaklaşıp kayboluşlarını seyretti pencereden. Ne oluyordu. Peşlerinden küçük bir köpek belirdi. Keyifle havlıyor, kuyruğunu durmaksızın sallıyordu. Yağmur Dede’nin üzerinde beliren kara bulutların gölgesi üç evi birbirine bağlayan geniş damda büyük bir karartı oluşturmuştu. Yağmur yağacak gibiydi. Aşağı Bahçeye gitmeye hazırlanan Fadik Abu, bir yandan kararan havaya bakıyor bir yandan bandiğinin üzerinden beline bağladığı önlüğün iki ucunu toparlayıp sıkıştırıyor, ellerini açıp anlaşılmaz birşeyler mırıldanıyordu.
60
KASIM 2010
Fadik Abu duvara dayalı sedirin düzgün ve desenli kilim kaplı saman yastıklardan pencere önündekini kendine çekti ve sedirin altından aldığı kıl kilim parçasını yastık ile pencere arasına sıkıştırdı, geniş taraklı nasırlı elleriyle bir iki vurarak düzeltti. Ocağın üzerindeki bakır ibriği aldı, kenara koydu ve ocağa birkaç çalı çırpı ve odun atarak geniş salonun gıcırdayan büyük kapısından çıktı. Çocuk sıyrılarak sedirden hızla indi ve Fadik Abu’nun peşine düştü. Evin en küçüğü olduğundan istediği zaman istediği yere gidiyor kimse bir şey demiyordu. Damın altındaki ağıla gittiler. Fadik Abu, koyunların yemlerine baktı ve ağılın köşesinde kuzular için ayrılmış bölümde bağlı, kıvrık boynuzlu koçun yanına gitti. Koçun alnı kırmızıya boyanmış, boynunda nazar boncuğu ve çan vardı. Koçun önündeki yemliğe bol miktarda ot ve yem koydu, sırtını sıvazladı. Koç, başını hızla sallayarak iyice sümkürdü. Fadik Abu, koçu boynuzlarının arasından çene altına kadar iyice okşadı, çalı süpürgesiyle etrafı iyice temizledi, yerlere kuru saman serpti ve ince odunlardan yapılı, deri menteşeli kapısını kapattı. Ağıldaki yemliklerden biraz daha yükseğe yapılmış yemliğe doğru yöneldi, elini uzattı, samanların içinden çıkardığı yumurtaları önlüğüne koymaya başladı. Çıktılar. Ağıldaki koçun nazar boncuklu çanı, koçun her kıpırdanışında çıkardığı sesler giderek yavaşladı ve duyulmaz oldu. Geniş salona geldiler. Salonda derin bir sessizlik vardı. Sedire doğru yöneldi çocuk. Gözü, pencerenin üstünde asılı camlı çerçeveye takıldı. Biraz geri çekildi, incelem-
eye başladı. Yeşil uzun elbiseli, elinde bıçağıyla kolunu havaya kaldırmış, başı sarıklı, beyaz sakallı bir adam, odunların üzerine sırtüstü yatırılmış gözü bağlı bir çocuğun başında duruyor. Sırtında kanatları olan bir kadın da, bir eliyle sakallı adamın elini diğer eliyle bir koçun boynuzlarından tutuyordu. Zorlanarak sedire çıktı, ayak parmakları üzerinde yükselerek resmi iyice incelemeye başladı. Kadın uçuyor gibiydi. Resimde, dedesinin okuduğu kitaplardaki gibi yazılar vardı. Dedesi olsaydı hemen sorardı. Fadik Abu bilir miydi? “Fadik Abu” dedi. “Bu sakallı dede ne yapıyor?”. Yumurtaları yerleştirmiş ve ocak başına gelmiş olan Fadik Abu başını çevirdi. “Ya otur, ya da in oradan. Düşeceksin” dedi. “Adama bak çocuğu kesiyor” dedi sesini yükselterek. Fadik Abu sedire doğru geldi, çocuğu kucağına aldı. Şimdi iyice yükselmiş resmi daha iyi görebiliyordu. Fadik Abu çocuğun yüzünü iyice sıvazladı, yanağından öptü: “Sen şimdi anlamazsın, büyüyünce öğrenirsin” dedi. Fadik Kadın, çocuğu salonun toprak zeminine bırakacakken çocuk boynunu iyice geriye atıp, yalvarırcasına “Anlatsanaaa” dedi. Fadik Abu, parmağıyla işaret ederek, “İbrahim Peygamber, küçük oğlu İsmail’i Allah’a kurban ediyor, Cebrail Aleyhisselam da, İbrahim Peygamber Efendimize gelip ‘Ya İbrahim, İsmail’i kurban etme sana kurbanlık koç getirdim’ deyip getirdiği koçu veriyor” dedi. “Niye kesiyo ki?”, “Kurban dedim ya”. “Niye kesiyooo”, “Allah’ı çok sevdiği için”. Çocuk birden, annesinin, dedesinin, dayısının, emmisinin, emesinin evde her zaman “Allah büyüktür, her şeye kadirdir, her şeyi yaratandır” dediğini hatırladı. “Allah büyük diyorsunuz ya, kendi bir koç
alamıyor mu, parası mı yok?” diye sordu. Bunu şaşkınlıkla dinleyen Fadik Abu: ”Kurban olurum sana, gel benim büyümüş de küçülmüş yavrum gel” deyip ocağın kenarına oturup bağdaş kurdu. Çocuk, ya Emmisi gelip Fadik Abu’yu keserse diye düşündü. Koşarak salondan çıktı. Fadik Abu peşinden: “Lan gelsene buraya anlatacağım işte” dedi ama çocuk dışarı çıkmıştı bile. Koşarak evlerinin yanındaki harmanın keliğine gitti, taşın üzerine oturdu. Epeyce bir zaman kaldı kelikte. Ağılın kapısını açtı, ağılın ince odunlarla çevrili bölümüne yöneldi, deri menteşeli kapıyı açamıyordu. Tırmandı, kapıyı deri kilidinden kurtardı, nazar boncuklu alnı kırmızı boyalı koçun boynuzlarından tutup dışarıya doğru çekti. Koç biraz direndi ama birden hareket etti çocuğa çarpıp onu devirdi. Canı acımıştı. Kalktı ağılın ortasında yakaladı. Boynuzlarından iyice tutup zorlana zorlana evin önündeki dama çıkardı, evin içine salona kadar soktu. Kan ter içinde kalmıştı. Fadik Abu, salonda çınlayan çan sesiyle hızla kalktı, çocuğun elindeki
koçun boynuzuna sarıldı. “Ne yapıyorsun oğlum, elinden kaçıracaksın” dedi. Çocuk ağlamaksı salonun ortasında hiç kıpırdamadan durdu. Koçun kendine baktığını hissetti. Koça bakamıyordu bile. Küçük odayı titrek ışığıyla aydınlatan gaz lambasının altında, yeni terlemiş bıyıklarının ucunu baş ve işaret parmağı arasında buruyor, her satırı emercesine okuyordu. Yorulan boynunu dinlendirmek için yönünü değiştiriyor ve başını hiç kaldırmadan okumaya devam ediyordu. Asur İmparatoru ve tarihe Zalim olarak geçen Dehak, Kötülük tanrısı Ahriman’la işbirliğine gider ve Asur ülkesinde kral olduktan sonra Ahriman’ın istediklerini yapmaz. Bunun üzerine saraya aşçı kılığında giren Ahriman yaptığı nefis yemeklerle Dehak’ın takdirini kazanır. Bu güzel yemekler için aşçıya nasıl teşekkür edeceğini soran Dehak’a aşçı, onu omuzlarından öpmek istediğini söyler. Ahriman, Dehak’ı omuzlarından öpüp kayıplara karışır. Bir süre sonra, Dehak’ın iki omuzundan iki yılan belirir. Büyük korku içine düşen Dehak hastalığını tedavi ettirmek için
ülkenin bütün hekimlerine çağrı yapar. Çağrıyı duyan Ahriman hekim kılığıyla saraya girer ve Dehak’ın ağrılarının dinmesinin tek çaresinin her gün iki gencin... Söylencelerin kendilerine ait yaşamları yoktur. Ancak onlara biz kan ve can verdiğimizde yaşarlar. Gözkapakları iyice ağırlaştı, başı yastığa yığıldı, elindeki kitap düşmek üzereyken silkindi. Kitabın arasına ayracı sıkıştırdı ve kapattı. İnşaat kalıp tahtalarından yapılmış derme çatma sehpanın üzerindeki bir kitaba uzandı. Her zaman yaptığı gibi açtığı ilk sayfadaki şiiri okuyacak ve sonra yatacaktı.
Zaman ki öfkenin soğlu terli şakaklarımızda zaman ki sevdamızın solgun yüzünde açan bir kır çiçeği dinlerken yaşlı bir pınarın kederli türküsünü bir damla hüzün olur avuçlarımızda tarihiminizin yaralarından damlayan... Bu umuttur. KASIM 2010
61
GEZİ
BAYRAMDA
R E D İ G I M I Ş A B R I L A Hani pastaneye gidersiniz de çeşit çeşit pastalar içinden çikolatalısını meyvelisini mi, krokanlısını mı seçsem diye karar veremez ve ondan ona gider gelirsiniz ya ben de bu bayram aynı halet-i ruhiye ile ne yapsam karar veremedim.
Muhtemelen dergiyi alıp karıştırmaya başladığınızda ben yine bir yerlerde olacağım ama elim, zihnim hangi şehre, hangi ülkeye yönlendirecek beni, henüz bilmiyorum. Biraz mevsimle, biraz da ruh haliyle alakalıdır seyahat etmek. Sonbahardan kalma şu günlerde kiminiz güneşin son günlerinin tadını çıkarmak için güneye, kiminizse uzun zamandır yapmayı planladığınız yurtdışı tatiline çıkacaksınız. Keza turizm şirketlerinden öğrendiğime göre tatilcilerin %70ʼi yurtdışını tercih ederken, %30ʼu tercihini yurtiçi olarak netleştirmiş. Siz de benim gibi hala karar veremeyenlerdenseniz işte size Kurban Bayramı alternatifleri. Hepinize mutlu bayramlar!
SAFRANBOLU- AMASRA Batı Karadeniz her mevsim ziyaret edebileceğiniz ender coğrafyalardan. Havası kış aylarında gezmeye engel teşkil etmeyen Safranbolu, ahşap Türk ve Rum evleri ile ünlü. Kaymakamlar Evi, Cinci Hanı ve hamamı, Saat Kulesi, Arastacılar Çarşısı, Demirciler ve Bakırcılar Çarşısıʼnı gezerken nostaljik havayı teneffüs edeceksiniz. Ünlü safran lokumu almadan ve minik, taş fırınlardan yeni çıkmış simidini denemeden dönmeyin. Safranboluʼnun küçük maketi diyebileceğimiz ünlü modacı
Cemil İpekçiʼnin köyü Yörük Köyüʼne ve köydeki tarihi çamaşırhaneye uğramayı unutmayın. Dönüş yolunda Fatih Sultan Mehmet'in “Lala, Lala Çeşm-i Cihan dedikleri bu mu ola (Dünya' nın gözbebeği) sözleri ile ün kazanmış Amasra'ya varacaksınız. Cenevizlilerden kalma Amasra Kalesi, Boztepe, Çekiciler Çarşısıʼnı görüp sahildeki balıkçılarda yiyeceğiniz denizden o gün tutulmuş balıkların ve şekliyle göz dolduran salatanın tadına doyamayacaksınız.
ŞİLE- AĞVA İstanbulluların yakın mesafe dolayısıyla hafta sonu akın ettiği Şile ve Ağva sonbaharda vakit geçirilebilecek alternatif yerlerden. Ağvaʼdaki otellerde veya tesislerde kahvaltı yapıp Göksu Nehriʼnde nehir bisikleti, kano kullanabileceğiniz gibi Şileʼde eskiden Rumların yaşam merkezi olan Kültür Parkı Vadisiʼni ve Şile Feneriʼni görebilirsiniz. Bayramı dinlenerek geçirmek isteyenler için güzel bir seçim olabilir.
BURSA –CUMALIKIZIK Osmanlıʼnın ilk başkenti Bursa, çarşıları ve tarihi hamamının yanı sıra Ulu Camii, Koza Han ve Botanik Bahçesi ile ünlü. Koza Hanʼda soluklanıp sonrasında tarihi İskender Kebapçısıʼna uğramadan ayrılmayın derim. Bursaʼya 15 dk. uzaklıkta olan ve bir zamanlar dizi platosu olarak ün salan yüzyıllık Osmanlı köyü Cumalıkızıkʼı da görebilirsiniz. Arnavut kaldırımlı sokakları, kerpiç-ahşap karışımı evleri ve çarşısıyla oldukça renkli.
KARTEPE- MAŞUKİYE Kartepe her ne kadar kayak merkezi ile ünlü ise de İstanbulʼa uzaklığının 2 saat olması dolayısıyla sonbaharda da ziyaret edilebilir bir iklime sahip.
62
KASIM 2010
Maşukiye de yine yemyeşil doğası ile ilginizi çekebilir, yöreye özgü alabalık denemeye değer.
BEYPAZARI Ankaraʼya bağlı Beypazarıʼnda şirin Osmanlı evlerine sahip sokaklarında dolaşabilir, örnek bir Beypazarı konağı olan Yaşayan Evʼde ebru yapıp, Hacivat-karagöz gösterisini izleyerek vakit geçirebilirsiniz. Gümüşçüler Çarşısıʼnda gümüş işleyen dükkânları gezerek telkari sanatına ilişkin bilgi almak mümkün. Yöreye özgü Beypazarı kurusu ve havuç lokumu almadan dönmeyin derim.
? E Y E R E N A M A , M Rİ
MARDİNDARA-MİDYATHASANKEYF Mardin mimarisi, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile el üstünde tutulası 10.000 yıllık görkemli bir şehir. Dinler ve diller diyarı Mardinʼde Artuklu mimarisine ait Kasımiye Medresesi, 5. yy.ʼda inşa edilmiş Kırklar Kilisesi, 639 yıl boyunca Dünya Süryanilerinin Patriklik Merkezliğini yapan Deyr-ul Zefaran Manastırı, Ulu Cami ve PTT Binası şehirde ziyaret edilebilecek yerlerden. Özellikle evlerin altından geçen ve hem kendi sokak
olan hem de sokakları birbirine bağlayan eğrisel yüzeylerden oluşmuş “Abbara” larda kaybolun. Abbaralarʼda dolaşan, insan veya yük taşıyan eşekler bu şehirde taksi görevi görüyor. Çarşılarını da gezip binlerce yıldır baharatlarla, cevizle ve tahinle lezzetlendirilmiş yöresel yemeklerinden tatmanızı öneririm. Midyatʼı da gördükten sonra Mezopotamyaʼnın en ünlü tarihi şehri Daraʼya gelip yeraltınKASIM 2010
63
GEZİ Seyahat Edebileceğiniz Tur Şirketleri: ETS: 0212 669 00 00 Setur: 0212 230 0336 Jolly Tur: 0212 444 0 644 VIP Turizm: 0212 444 7 847 Pronto Tur: 0212 444 91 92 Merlin Turizm: 0212 458 44 14
daki şehri görebilirsiniz. Buradan sonra yaklaşık 60 yıldır baraj yapılması planlanan ve sular altında kalacağı için çevreciler tarafından yapımı engellenen ipekyolunun geçiş noktası Hasankeyfʼi seyredip Dicle Nehriʼne karşı çayınızı yudumlayabilirsiniz.
SURİYE-HALEP Suriye-Türkiye arasında vizenin kaldırılması kararıyla hareketlenen Halep ve yüzyıllarca ülkeye başkentlik yapmış ülkenin en büyük şehri Şam, geçmişte ticaret yolları üzerinde bulunması dolayısıyla her dinden ve pek çok etnik kökenden insanın barış içinde yaşadığı bir coğrafya halini almış. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan ve Osmanlı'nın Suriye'deki en önemli eserlerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, Emevi Camii, Hicaz Tren Garı, Hamidiye Çarşısı görülebilecek yerlerden. Arap kültürünü tanımak, damağını yeni ve leziz yemeklerle tanıştırmak isteyenler için bu iki şehir eşsiz bir fırsat.
BEYRUT Acılarından sıyrılıp makyajını tazeleyen Beyrut, son aylarda oldukça revaçta. Eğlence hayatıyla pek çok turistin ilgi odağı haline gelen şehirdeki meşhur El Hamra Caddesiʼnde alışveriş yapabilir, yeraltı gölünden oluşan Jeitaʼda vakit geçirebilirsiniz. Teleferikle çıkılan ve kenti tepeden görmeyi sağlayan Harıssa ve sonrasında Biblos Antik Kenti, Güvercin Tepesi ve sahil mahallesi görebileceğiniz yerler arasında. Beyrut mutfağı oldukça eski ve zengin. Ünlü felafelʼini tatmadan ayrılmayın.
64
KASIM 2010
TUNUS Çöl ve denizin buluştuğu ülkede dünyanın en büyük mozaik müzesi Bardoʼnun eserlerini görmek, UNESCOʼnun Dünya Kültür Mirası listesine girmiş 8 noktayı ziyaret etmek, çarşılarında ve arastalarında alışveriş yapmak, çamfıstıklı nane çayı yudumlayarak Akdenizʼi seyretmek keyifli olabilir. Antik dünyanın en muhteşem şehirlerinden olan ve efsanevi kahraman Hannibal ile özdeşleştirilen Kartacaʼnın kalıntıları, Deniz Bilimleri Müzesi, Roma Tiyatrosu, Hammamet Plajı, palmiye ormanları ve ülkenin 3.büyük kenti Sousse mutlaka görülesi yerlerden. Konuksever Bedevilerin yaşadığı etkileyici Sahra Çölü atlanılmayacak bir destinasyon. Etrafı surlarla çevrili kent anlamına gelen “medina”lar Tunusʼun pek çok kentinde karşınıza çıkıyor. Ortaçağdan kalma bu sokaklarda antikacılar, parfümcüler, kumaşçılar, lokantalar, kahveler şehrin sosyal hayatını ve demografik yapısını görebilmeniz için ideal mekanlar.
AMSTERDAM Kanallarıyla ünlü şehirde bisiklet ve kanal turu yapabilir, ünlü çiçek pazarını gezip lale soğanı ve yöresel ayakkabılarından satın alabilirsiniz. Van Gogh Museum ve Rijk Museum da yine görülesi yerlerden. Ulaşımın her yere yürüme mesafesinde olduğu şehirde gece hayatı oldukça renkli. Yemek konusunda sıkıntı yaşayabileceğinizi belirtmem gerek. Her noktada fast-food tarzı yiyecekler satılıyor, beklentinizi
yüksek tutmayın ama çeşit çeşit peynirlerinden denemeyi unutmayın.
VİYANA-BUDAPEŞTE-PRAG Son aylarda birbirine bitişik şehirler olması dolayısıyla paket halinde sunulan mini Avrupa turu oldukça zengin içeriğe sahip. Viyanaʼnın mimarisi, parkları, operaları ilginizi çekecek, kültür ve sanat aktivitelerinin bolluğu şaşırtacaktır. Opera Binası, Parlemento Binası, Maria Hilsfer alışveriş caddesi oldukça hareketli. Budapeşte için Bartok ile başlayıp Ciganʼa uzanan müziği ile romantizm şehri diyebiliriz. Gellert Hamamıʼnın şifalı suları, Osmanlıʼdan kalma hamamları, Margeret Adası, Zsabadzag Köprüsü ilginç mimari noktaları. Kafkaʼnın ve Nazım Hikmetʼin bir dönem yaşadığı Prag ise köprüleri ve sokak çalgıcılarının yanı sıra Gotik dönem mimarisini yansıtan St. Vitus Katedrali ile Charles Köprüsü, Astronomi Kulesi, Başkanlık Sarayı ve ihtişamını hala koruyan Prag Kalesi gibi görülesi yapılara sahip.
HER GÜN 09.00 - 21.00 ARASI AÇIĞIZ
idemturizm@gmail.com Kemal Sunal Cadde Galeria Çarşısı No: 21 Bahçeşehir
0212
669 00 00
YAŞAM KOÇU
Arabayı KİM kullanıyor?-3 Bilinçsiz-Yeterli Aşaması: Kalfalıktan sonraki bu aşamada tekrar bilinçsiz oluruz. Nasıl mı? Usta olduğunuz için yaptığınız işte farkındalık yoktur. Bilinçaltına attığımız öğrenme olduğu için farkındalık olmaz. Artık arabaya bindiğinizde “Kontağı açmalıyım”, “Vitesi bire almalıyım” demezsiniz. Farkında olmadan kontağı açar, aynı zamanda araba kullanırken başka şeyler de yaparsınız. Sorsalar size: - Hangi yoldan geldin, arabayı nasıl kullandın? Cevap veremez, zorlanırsınız. Şimdi menemen yaparken içine başka şeyler ekleyebilir, yaratıcılığınızı kullanabilirsiniz. Hatta menemen yaparken nasıl yaptığınızı düşünmez, onunla beraber başka yemekleri de aynı anda yaparsınız. Bu boyutta yaratıcılık da gelişir. Arabada ustalık aşamasına gelince artistik hareketler yaparsınız. Ustalık aşamasında başka sektöre girmek sizi zorlamaz. Aynı bir tekstilcinin işinde usta olduktan sonra inşaat ya da başka bir sektöre girmesi gibi. Ama kişi, başka bir işe kalfalık aşamasında girişirse, istediği sonucu yaşayamaz. Bir berber salonunda çırak, kalfa ve ustalar vardır. İşe yeni giren çıraklara ustalar işi öğretmez; işi öğreten kalfalardır. Kalfa hem bilinçli hem yeterli olduğu için bilincini anlatabilir. Usta bunu
66
KASIM 2010
“Bu hayatta bir öğretmen, avukat, sanatçı, anne, baba, doktor, temizlik işçisi, aşçı gibi birçok rolünüz olabilir. Hangisinde hangi aşamadasınız?”
yapamaz. Okula başlayan çocuğunuz yapamadığı bir matematik sorusunu size getirdiğinde, o hali çıraklık aşamasıdır. Uğraşır ama çözemez. Eğer siz matematikte ustaysanız, ona anlatırken yorulursunuz. Hatta kendi zihin haritanızla çözerken onun anlamamasına sinirlenebilirsiniz: - Nasıl anlamıyorsun bu kadar basit bir soruyu?.. cevaplarını sık sık verirsiniz. Bu hayatta bir öğretmen, avukat, sanatçı, anne, baba, doktor, temizlik işçisi, aşçı gibi birçok rolünüz olabilir. Hangisinde hangi aşamadasınız? Usta bir doktor olabilirsiniz, belki de kalfa bir annesinizdir.
AK AŞKIM KAPIŞLEMRİ ve
LİM DAVRANIŞ Bİ ANI İLETİŞİM UZM .net ak sm pi ka m ki www.as
Çırak bir temizlik elemanı olabilirsiniz, belki de usta bir babasınızdır. Birçok insana söz geçirebilen usta bir yönetici olabilirsiniz ama evdeki çocuğunuza sözünüzü geçiremiyorsunuzdur. Bunun nasıl olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Rolünüz ne olursa olsun, çıraksanız sabretmeli, kalfaysanız pratik yapmalı ve usta olunca da yeni hedefler belirlemelisiniz çünkü yaşamda hedefler bitmez. Hedefleri olmayan her şeyi bildiğini zannedendir. “Her şeyi biliyorum” diyen bilmediğini kabul etmez. Bilmediğini kabul etmeyen cahil olmaktan kurtulamaz. İnsanlar bir hedef belirlediklerinde bu aşamalardan geçeceklerdir. Karar verme aşamasında bütün eleştirileri yapabilirsiniz. Kararlarımızı mantıklı bir biçimde verip eyleme geçtiğimizde duyguları yaşamalıyız. Eğer vazgeçecekseniz, bu karar aşamasında olmalı. Karşınızdaki insan da bu aşamalardan geçecektir. İlk yapılan hataya tepki vermemeli, ikinci hatanın olmaması gerektiği söylenmelidir. Her zaman başarmak istediğimiz şeylere başlarken yapay davranışlar sergileriz. Geçiş sürecinden sonra davranışlarımız doğallaşmaya başlar. Başarısızlık diye bir şey yoktur, sadece o konuda yetersizlik vardır.
OTOMOBİL
TAK FİŞİ bas gaza Seri üretim aşamasına gelen elektrikli araçlarda, tam şarjla 550 kilometre kat edenden, 30 dakikada hızlı şarj olan modele kadar birçok alternatif var Artık konsept olmaktan çıkıp seri üretime hazır hale gelen elektrikli modeller de, tam şarjla 550 kilometre kat edenden, 30 dakikada hızlı şarj olan modele kadar birçok elektrikli araç buluyor. İşte yollara çıkmaya hazırlanan elektrikli modellerden seçmeler:
CITROEN C ZERO 330 voltluk lityum-iyon pil sistemi ile çalışıyor. Pil 220 voltluk enerjiyle 6 saate kendini şarj edebiliyor.
PEUGEOT iON Fransa'da 2011 yılı başında ayda 499 Euro taksitle satışa sunulacak. Araç 100 kilometrede 1.5 Euro kullanım maliyetine sahip.
MITSUBISHI i-MIEV tek bir şarjla 160 kilometrelik bir yolu rahatlıkla alabiliyor.
RENAULTʼnun ilk elektrikli aracı Fluence Z.E. bu yılsonu seri üretimine başlayacak Sıfır emisyonlu, yüzde 100 elektrikli otomobil, önümüzdeki yılın ortasında Avrupa'da satışa sunulacak. 4.5 metre uzunluğu ile 300 litrelik bagaj hacmi koruyor. Fluence Z.E. tam şarj edildiği zaman maksimum 160 kilometre yol katedebiliyor. Aracın azami hızı 135 km/s ile sınırlandırıldı. Kullanıcılar için en yaygın ve en pratik yol standart şarj. Sadece otomobili evdeki bir prize veya kamuya açık bir alandaki şarj noktasına takmak suretiyle, 6 ila 8 saat arasında tam şarj yapılmasını sağlıyor.
Eğer aracınızı daha hızlı şarj etmek istiyorsanız, Quickdrop sistemi var. Müşteri, sadece 3 dakikada boşalmış olan bataryasını dolu bir bataryayla değiştirebilecek. İnternet üzerinden ön siparişlerin alındığı Renault Fluence Z.E.ʼnin Avrupa fiyatı 21 bin 300 Euro olarak açıklandı. Renaultʼnun pazara sunacağı bir diğer elektrikli model olan ZOE Preview. Clio boyutundaki araç ön yüzündeki yeni imzası ile Renaultʼnun yeni kimliğini taşıyor.
OPELʼin ilk elektrikli modeli Ampera, Avrupaʼdaki ilk sıfır emisyon ve günlük kullanıma uygun otomobil olacak. Standart bir elektrik prizine bağlanmak suretiyle şarj edilebilen Opel Ampera, 500 kilometreden fazla seyahat imkanı sunuyor. Türkiye'ye 2012ʼde gelecek.
MINI'nin elektrikli modeli MINI E, gücünü yüksek performanslı, yeniden şarj edilebilir lityum-iyon akü tarafından beslenen 150kW elektrikli motordan alıyor. TOYOTA, elektrikli model olarak Prius'un PHV modeli, elektrik prizinden şarj edilebilen hibrid, yani Plug-in Hibrid (PHV) teknolojisini en etkin ve verimli çözüm olarak görüyor. Toyota, PHV ile elektrik enerjisinin tükendiği noktada, bilinen tam hibrid özellikleri ile sürüş imkanı sunuyor. Prensip olarak hibrid
sisteminin teknik alt yapı olarak kullanıldığı Prius PHV, normal bir hibridden farklı olarak daha uzun elektrikli sürüş menziline sahip. Uzun menzil ve yüksek performans sunan lityum-iyon pil, standart bir 230 Volt prizden sadece 1.5 saatte şarj edilebiliyor.
FORDʼun Transit Connect'ten sonra ikinci tam elektrikli araç modeli Focus BEV'de 2012ʼde yerini alıyor. Fordʼun elektrikli araçları dünya çapında yaygınlaştırma stratejisindeki kararlılığı doğrultusunda tümüyle elektrikli Ford Transit Connectʼin 2011ʼde satışa sunulmasının ardından 2012 yılında da gelecek nesil Ford Focusʼun tümüyle elektrikli bir modeli piyasaya çıkacak.
FIAT DOBLOʼnun Tofaş mühendisleri tarafından 2 ay gibi kısa bir sürede hayat geçen elektrikli versiyonu Fiat Doblo EV Ar-Ge çalışması Türkiyeʼde yapılan ilk elektrikli araç unvanına sahip Ayrıca 300 bin kilometrelik menzile sahip batarya dikkatleri topluyor. PEUGEOT'nun fuarda sergileyeceği diğer bir dikkat çeken konsepti ise BB1. Şehir içindeki ulaşım ihtiyaçlarına görülmemiş bir cevap getirmek amacıyla geleneksel kuralları altüst eden BB1, 2.50 metrelik, 4 koltuklu, sıfır salımlı konsept bir araç.
KASIM 2010
67
4 MEVSİM ENGELSİZ YAŞAM ÇAĞRI Zihinsel ve Bedensel Engelli Çocuklara Yardım ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali YENİYURT:
“Herkes özürlü l üzerine düşeni yapmalı” Bu sayımızda Başakşehir ilçemizde engellilerle ilgili çalışmalar yapan ve çok önemli bir projeye imza atan ve aynı zamanda engelli bir çocuk babası olan Sayın Ali YENİYURT’u konuk ediyoruz. Ali Beyʼle genelde Türkiye, özelde Başakşehir ilçemizde engellileri, sorunlarını, çözüm yollarını ve projesini konuştuk. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? 1958ʼde İstanbulʼda doğdum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuyum. Uzun yıllar ticaretle uğraştıktan sonra kamu sektöründe yöneticilik yaptım. Erken sayılabilecek bir yaşta emekli olup tüm gayretlerimi engelli yavrularımızın ve ailelerinin yaşam kalitelerinin yükseltilmesi alanında yoğunlaştırdım. Yirmi yaşında ağır zihinsel ve bedensel engelli bir oğlum var. Onunla beraber yaşadıklarım ve diğer engelliler ve engelli ailelerinden gözlemlediklerim biraz sonra bahsedeceğim projeyi hayata geçirmemde bana itici güç oldu. Sizce Türkiye özürlüler konusunda ne kadar ilerleyebildi? Sorunları konuşmaktan ve anlatmaktan vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorum artık. Önemli olan kalıcı ve köklü çözümler üretmektir. Bu anlamda ben bu
tajda bahsettiğim gibi bu konuda bir seferberlik ilan edilmeli, herkes özürlülüğün her alanında üzerine düşeni yapmalı ve modern dünyanın çok gerisinde kaldığımız bu önemli sosyal problemi çözmede bir adım bile olsa ilerleme ümidimiz tazelenmelidir. Bize projenizden bahseder misiniz? Başakşehir Çağrı Zihinsel ve Beden-
jemiz ümit ediyorum ki faaliyete geçtikten sonra ciddi anlamda bir başlangıç oluşturacak, standart belirleyecek ve örnek alınacaktır. Bu manada engelli çocuklarımızın eğitim ve rehabilitasyon hizmeti ile beraber vakit geçirebilecekleri, ailelerinden ayrı ve bağımsız olarak engelli arkadaşları ve onlarla beraber olmak isteyen gönüllü gençler ve ailelerle bir arada bulunabilecekleri, eğlenebilecekleri, sosyal etkinliklere katılabilecekleri bir merkezi oluşturmak düşüncesindeyiz. Bu şekilde, projemizle farkında olunmadan oluşan bir sosyal ayrımcılığın önüne geçerek engelli çocukların sosyal hayata adapte olmalarını sağlayacağımızı ve toplumsal dayanışma içerisinde bir arada yaşamanın mutlu sonucunu gözler önüne sereceğimizi düşünüyorum. Bununla birlikte doğdukları andan itibaren engelli çocuklarıyla birlikte yaşayan, uğraşan, didinen, yorulan anne ve babanın hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Engelli ailesi, çocuğunu günün
“Amacımız engelli çocuklarımızın sosyal hayata, eğitim projemin üzerinde yıllardır çalışıyorum. Karanlıktan şikayet etmektense mum yakmanın daha doğru olduğuna inanıyorum. Bir özürlü çocuk ailesi olarak yaşadıklarımız ve çektiğimiz sıkıntılar anlatılacak olursa röportajlara da ciltlere de sığmaz. En basitinden bakıma muhtaç yirmi yaşında ağır özürlü bir oğlum var. Ama koca İstanbulʼda kamuda da özel sektörde de gün içinde bakımını üstlenmesi için onu emanet edebileceğim ve işlerimi halledebileceğim tek bir kurum bile yok. Ne yazık ki İstanbulʼda bu durumda on binlerce yavrumuz ve on binlerce aile var. Bu konuda çözüm üretmek kamuya, belediyelere, sivil toplum kuruluşlarına ve birinci derecede bizim gibi bu konudan etkilenen insanlara düşmektedir. Röpor-
68
KASIM 2010
sel Engelli Çocuklar Eğitim Rehabilitasyon Bakım ve Aile Danışma Merkezi projemiz; Başakşehir ilçemizde dördüncü ve beşinci etapların buluştuğu noktada mülkiyeti İBB KİPTAŞʼa ait olan 7500 m2 arsa üzerine 9000 m2 kapalı alana inşa edilecektir. Bu arsa partner derneğimiz Eramʼla başkanı olduğum Çağrı derneklerine bu projenin gerçekleştirilmesi amacıyla tahsis edilmiştir. Merkezimiz; sağlık, eğitim ve sosyal rehabilitasyon alanında yapılabilecek örnek ve kulvarında ilk olma özelliği taşıyacak ve toplumumuzun önemli fakat gözlerden uzak kalmış bir sorunu için köklü çözümler sunarak toplumsal barış ve eşitliği temin edecektir. Türkiyeʼde ilk olma özelliği taşıyan pro-
belirli saatlerinde merkezimize emanet ederek kendisine vakit ayırma imkanı bulacaktır. Böylece ailelerin de sosyal ve psikolojik yönden rehabilite edilmeleri sağlanacak ve aileler, dertlerin paylaşıldıkça azaldığını görerek toplum dayanışması içerisinde yaşadıklarının farkına varacaklardır. Projenizin amacı ve hedefleri nelerdir? Projemizin amacını daha doğrusu amaçlarını şöyle sıralayabilirim: Engelli çocuklarımızın yaşam kalitesinin yükseltilmesi, Tıbbi ve sosyal yönden rehabilite edilerek sağlıklı, süregiden hayata ve sosyal etkinliklere katılabilecekleri bir noktaya gelmelerinin sağlanması,
v
ü lüğün her alanında Öz bakım becerilerinin ve güven duygularının geliştirilmesi, Evinden çıkmakta güçlük yaşayan, sosyal ve kültürel faaliyetlerde kısıtlılığı olan, sosyal hayata uyumda güçlük yaşayan, kendi engelinin özelliklerine uygun olarak dizayn edilmiş sosyal-kültürel alanı bulamayan tüm engelli çocukların bu problemlerinin çözülmesi, Engelliliği ve engelli bireyleri tanımak isteyen ve onlarla aynı ortamı paylaşmak isteyen gönüllülere imkan sağlanması, Aileler için Rehberlik, Akademik Danışmanlık ve Sosyal Hayata Katılım ile ilgili aktivitelerin düzenlenmesi, Hizmet verme, yönlendirme, bilgilendirme, yerel hizmet üretme, hizmete ulaşmayı kolaylaştırma ve veri tabanı oluşturma fonksiyonlarının yerine getirilmesi, Engelli çocuklarımızın sosyal hayata, eğitim ve öğretime, iş hayatına katılabilmelerinin sağlanması, Toplumumuzda engellilere yönelik olumlu davranışların geliştirilmesinin sağlanmasını hedefliyoruz.
Projenizin engelli olmayanlar için üretebileceği sosyal katkılar nelerdir? Merkezdeki engelli çocuklarımızın ilgili tüm kurum ve kuruluşların organize edeceği etkinliklere katılmalarını sağlayacağız. Böylece merkezimizin yaptığı bu güzel ve örnek çalışmalardan dolayı engelliler toplum nezdinde itibar kazanacak, merkezimiz örnek alınacak ve yeni çalışmalar için teşvik edici olacaktır. Ayrıca toplumumuzda bir engellilik bilinci ve farkındalık oluşturmak için önemli bir adım olacaktır. Bir engelli ailesi merkezinizden hangi hizmetleri hangi şartlarla alabilecek? Merkezimizde engelliler eğitim ve rehabilitasyon hizmeti alacaklar; bunun yanında iş-uğraş terapileri, meslek edindirme kurslarıyla beraber haftanın beş günü tam gün bakım hizmeti alacaklar. Merkezimizde beş ayrı bölüm halinde engellilere hizmet sunulacaktır: Eğitim Rehabilitasyon Bölümleri Bakım Rehabilitasyon Bölümleri
İş-Uğraş Rehabilitasyon Bölümleri Meslek Edindirme Bölümleri Aile Danışma Bölümleri Aynı anda 250 engelliye eğitim, özbakım, tam gün bakım, sosyal bakım, fizyoterapi, psikoterapi, iş uğraş terapisi, meslek edindirme, havuz terapileri, bireysel ve grup terapiler, oyun eğlence terapileri, spor terapileri, aile terapileri verilecektir. Bunlar ihtiyaca göre bireysel veya grup halinde uygulanacaktır. Merkezimizde engelliye ve engelli ailesine devlet tarafından sağlanan fonların haricinde hiçbir suretle ücret talep edilmeyecek tüm hizmetler ücretsiz yerine getirilecek ve bir fark alınmayacaktır. Son olarak okuyucularımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Ülkemizde engellilere yönelik bakım, eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerindeki sistem ve planlama bozukluğu nedeniyle çocuklarımız yeterli tedavi, rehabilitasyon ve bakım hizmeti alamamaktadır. Bunun sonucunda engellilik giderek büyüyen ve engellilerin aileleriyle birlikte yakın çevre-
ve öğretime, iş hayatına katılabilmelerinin sağlamak” lerini de kuşatan bir sorunlar yumağı haline gelmektedir. Bu çözümsüzlük elbette toplumda da yansımalarını bulmaktadır. İlköğretim çağındaki yaklaşık on beş milyon çocuğumuzun altı yüz bininin engelli olması ve çok küçük bir kesimi hariç anayasamız tarafından güvence altına alınan eğitim ve öğretim hakkından yararlanamaması çarpıcı bir gerçektir. Bununla beraber bu alanda son yıllarda yapılan ciddi iyileştirmeler büyük bir rahatlama sağlamıştır. Engelli çocuklarımızın aileleri tüm bu konularda hem kamuyu hem yerel yönetimleri hem de sivil toplum örgütlerini çektikleri sıkıntılar büyüklüğünde hamlelerle harekete geçirmeli, toplumumuzda engellilere yönelik bir seferberlik başlatılmalıdır. KASIM 2010
69
RÖPORTAJ
“Çok iyi sesler arada “Yeni arkadaşlar arasında çok iyi olan sesler, çok iyi müzisyenler var ama maalesef arada kaynayıp gidiyorlar. Bazılarıysa sadece sansasyonla var oluyor” diyen ünlü sanatcı Funda Arar degimiz 4 Mevsim Bahçeşehir’e son albümü ve beklentilerini anlattı... Röportaj: Hasan Güntürk
Albümlerinizde genellikle müzik direktörlüğünü sizin gibi müzisyen olan eşiniz Febyo Taşel üstleniyor. Müziği paylaşmak da hayatı paylaşmak kadar keyif veriyor mu size? Evet tam da dediğiniz gibi, yıllardır hem hayatı hem müziği paylaşıyoruz. Sadece son albümümde değil, daha önce de pek çok kez çalıştık. İşimizi ve eviliğimizi birbirinden ayırmayı bildiğimiz gibi , işimizin duygusal ya da manevi taraflarında da paylaşımlarımız çok daha fazla ve yoğun oluyor. İnanılmaz keyifli oluyor. Tabii o çok titiz, zaman zaman onu yapmayın, bunu yapın gibi durumlar yaşamıyor
70
KASIM 2010
değiliz ama o da çok normal. Hem Eğleniyoruz, hem titizlikle çalışıyoruz. Kamera karşısında ne kadar profesyonel durduğunuzu pek çok eleştirmen yazdı. Oyunculuğa sıcak bakıyor musunuz? Oyunculuğa belki sinema filmi olursa sıcak bakabilirim. Ama dizi oyunculuğu çok zor. Haftanın 6 günü sette oluyorlar. Ki daha önce teklifler geldi. Ama çok düşünmedim üzerine. Çünkü haftanın 6 günü sette olursam müzik yapmaya vakit kalmaz ve benim önceliğim her zaman müzik olacak. Tabii bir müzikal teklifi gelirse iyi bir yapımla sonuna kadar gitmeyi isterim. Türkiyeʼde zaman zaman müzikaller yapılıyor ve destek verilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü çoğu zaman maddi imkansızlıklar yüzünden aylar süren provalar sonucunda sadece 4-5 gösteri olabiliyor. O yüzden çok fazla müzikal yapılamasa da, olursa çok çok mutlu olacağım bir çalışma olur. Geride bıraktığınız 7 başarılı albümün kritiğini yapsanız ne söylemek istersiniz? Her biri için emek verdik, dirsek çürüttük. Olmadı dedik, bir daha çalıştık ve gerçekten inandığımız zaman albümlerimizi çıkardık. Öylesine olsun diye hiçbir şey yapmadık. O yüzden her bir albümümüzün, her bir şarkımızın tek tek nasıl ortaya çıktığını çok iyi biliyoruz. Hani hep derler ya çocuğumuz gibidir şarkılar bizim. O doğum sürecinin
sancılarını hep çektik. Sancı çekmeden de olmuyor. İnsanlara bir iki şarkılık köpük albümler değil, gerçekten dinleyebilecekleri şarkılar vermekti amacız. Bunu da başarabiliyoruz diye düşünüyorum. Pek çok başarılı müzisyen gibi küçük yaşlarda keşfediliyorsunuz; hem aileniz hem de kendiniz tarafından; öyle değil mi? Tabii bizim evimizde özellikle türk sanat müziği çok dinlenirdi. Ailem de beni müzik noktasında çok destekledi. Hiç olumsuz bir tavırları olmadı. Aksine hep yanımda oldular. Tabii çocukken ben de elime tarağı alıp şarkılar söylerdim, sonra okulda ne zaman şarkı söylenecek olsa funda söyler derlerdi Tabii ben de hiç itiraz etmezdim. Meraklıydım hemen söylemeye başlardım. Ya da arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde hep şarkı söyleyen olurdum. Son dönemde artan albüm sirkülasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Pek çok şarkıcı bir albümlük tanışmalarla siliniyor… Aslında üzücü buluyorum. Çünkü aralarda çok iyi olan sesler, çok iyi müzisyenlerde maalesef kaynayıp gidiyor. Sadece işiyle bir şeyler yapmak isteyen bazı kişiler sansasyonel olaylara girmek zorunda hissedebiliyor kendini. Ama tabii uzun soluklu bir sonuç alamıyorlar.
“Yaşayan her ş
kaynayıp gidiyor” Bazılarıysa zaten sadece sansasyonla var oluyor. Ama üzücü olan gerçekten müzik yapmak isteyip emeğini paylaşamayanlar var ya onlar için. Gerçekten üzülüyorum. Müzik sektöründeki kötü gidişatta tabii bunu tetikliyor. Yapımcılar internetten indirilen şarkılar yüzünden albüm yapmak istemiyor. Ya da yapılmış hazır gelen albümü sadece basıp dağıtımını üstleniyor. Gerçekten de var olanlar için de sıkıntılı olan durumlar var ama asıl varolmak isteyenlerin işi çok zor görünüyor. Evliliğiniz nasıl gidiyor? Gayet güzel gidiyor. Evimizde evliliği, işimizde işimizi yaşıy-
oruz. Febyo müzisyen olmasaydı belki beni anlaması daha zor olurdu. Sonuçta gecenin bir yarısı yeri geliyor bir tv programına gidiyoruz, yeri geliyor sahnede oluyoruz. Ama eşim yaptığım işin tüm detaylarını çok iyi bildiği için çok iyi an-
lıyor beni. Bu da çok büyk bir avantaj tabi. Müziğin dışında sizi hayatta motive eden neler var? Eşim var, ailem var, dostlarım, arkadaşlarım var. Onlarla çok motive olan biriyim. Onun dışında maneviyat önemlidir benim için. Neşeli insanlar, hayattan keyif alan insanlar, dolu ve birikimi olan insanlarla yaptığım sohbetler beni hayata motive ediyor. Bazen bir çiçek ya da özellikle yavru hayvanların o komik hallerini görmek. Yaşayan her şey beni hayata motive ediyor aslında.
“Bir müzikal teklifi gelirse iyi bir yapımla sonuna kadar gitmeyi çok isterim.”
r şey beni hayata motive ediyor” KASIM 2010
71
MÜZİK
Küçük hanımefendiler “Bir hüzün basar birden, bazen ağlar, bazen de gülerim. Ne depresif bir ruh halidir geçmiş günleri hatırlamak, özlemek. Belki de yaşamın sonlarına doğru yaklaşmak insanı tedirgin ediyor.” Eski fotoğraflarıma dokunduğumda hep hüzünlenirim. Nedense onları karıştırmaya başladığımda aslında benim olan ama sanki bana yabancıymış gibi hissettiğim, geçmişte kalan günlerim, anılarım, sevdiklerim, kaybettiklerim gelir aklıma... Aynı duyguları geçmişimde kalan müzikleri dinlediğimde de hissederim. Bir hüzün basar birden , bazen ağlar, bazen de gülerim. Ne depresif bir ruh halidir geçmiş günleri hatırlamak, özlemek. Belki de yaşamın sonlarına doğru yaklaşmak insanı tedirgin ediyor. Attila İlhan bir şiirinde “İdam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar” diyor. Ne yaralıyıcı bir söz ama o denli de gerçek, ömrün sonuna yaklaşmak eski yeteneklerini, fiziki özelliklerini, güzelliğini yavaş yavaş kaybetmek, eski itibarı görememek tekrar bebekliğine dönmek gibi. Bir farkla, sıfır kilometrede değil de yaşadığın kilometrede... Yaşam boyunca kazanılan donanımlar ne büyük hazinedir. Sanırım yaşamın amacı da bu büyük devinimin sırrı da galiba burada gizli. Nerden buralara geldim biliyor musunuz, geçenlerde Facebook’ta gezinirken küçük hanımefendi diye hazırlanmış bir klibe rastlamamla başladı kağıda kaleme sarılmam. 1920’li yıllarda yasamış çok hoş bir
72
KASIM 2010
hanımefendinin çekilmiş siyah I beyaz fotoğrafları RÜYA ERSAVC bir yandan akarken bir yandan da nefis bir müzik çalıyor hüzün kokan... Onları izlerken benimde gözümün önünden kendi fotoğraflarım akmaya başlıyor. İlk olarak o dönemlerde yaşamış masmavi gözleri, kırmızı rujlu dudaklarıyla çok bakımlı ve hoş bir hanımefendi olan babaannem geliyor aklıma, arkasında da eski bir taş plaktan yükselen çıtırtılı bir klasik müzik geliyor kulağıma... Sonra 1950’li yıllara ait annemin gençliğinde çekilmiş resmi, masmavi gözleri permalı sarı saçları, şık döpiyesiyle... Aklımda kalan en çekici yanı da fotoğrafçının dudakları kendisinin boyayarak renklendirmesi, kulağımda da Frank Sinatra, Doris Day şarkıları... 1980’li yıllar kendi gençlik yıllarım yine bir fotoğrafçıda çekilmiş siyah beyaz, ışıltılı ela gözleri, maşalı sarı saçlarıyla ben, kulağımda da Sezen Aksu şarkıları... 2000’li yıllar kızımın çocukluğu, bizim tarafımızdan çekilip büyük kartlara basılmış sevgi dolu bakışları, güzel suratı ve son derece doğal haliyle bize bakan canım kızım Lila, kulağımda da Şebnem Ferah, Duman şarkıları... İşte bizim evin küçük hanım efendileri... Ne çabuk geçmiş yıllar şu an babaannem hayatta değil ama diğer küçük hanımefendiler resim çektirmeye devam ediyor, kulağımızda da Rihanna şarkıları... Her zaman olduğu gibi hepinize sevdiklerinizle geçireceğiniz mutlu sevgi dolu bir ay diliyorum. Yüzünüzden gülücük yüreğinizden sıcaklık hiç eksilmesin.
HASIRLI tfağı Osmanlı Mu
YEMEK
Kuzu Saray
n
Halil Güve
Osmanlı Saray Mutfa ı
Malzemeler 500 gr kuzu but 12 orta boy havuç, patates, ve kabak 2 kaşık un 100 gr kaşar peyniri 1 baş kuru soğan Pul biber, kekik, tuz, karabiber HAZIRLANIŞI Etler ve bütün malzeme küp küp doğranacak. Soğanla önce etleri kavuruyoruz. 3 bardak su ilave edip yarım saat pişiriyoruz. Daha sonra daha sonra doğradığımız diğer malzemeleri ilave ediyoruz. 15 dakika kadar pişirip suyunu çektiriyoruz. Tereyağımızı eritip unu ilave ediyoruz. Çırpma teliyle karıştırıp kavuruyoruz. Kavurduktan sonra sütü ilave edip koyulaşıncaya kadar pişiyoruz. Etlerin ve sebzelerin olduğu malzemeye az miktarda beşemal sosumuzdan ilave yapıp karıştırıyoruz. Bir kasenin içinde düzleştiriyoruz ve servis tabağına ters çevirip üzerine beşamal sosumuzu ilave ediyoruz. En üstüne rendilenmiş kaşarımızı serpip fırında kızartıyoruz.
İncir Dolması Tatlısı Malzemeler 1 kilo kuru incir 20 adet iç ceviz 100 gr. toz şeker 200 gr su
HAZIRLANIŞI Kuru incirlerin içine cevizlerimizi koyuyoruz. Suyu ve şekerimizi kaynatıyoruz. İncirlerimizi bir tepsiye diziyoruz ve kaynattığımız şerbeti üzerine döküyoruz. Tepsimizin üstünü alüminyum folyo ile kapatıp 15 dk. 180 derecede fırında pişiriyoruz. Kiraz şekerlemesi ve toz fıstıkla süsleyerek servis yapılıyor.
KASIM 2010
73
GÜZELLİK Botoks, kas hareketlerini belirleyen sinir iletisini geçici bir süre durdurarak kasları gevşeten doğal ve saf protein yapıda bir ilaç.
74
BOTOX
KASIM 2010
ER
GÜZEL FİKİRL
Son yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’de her 10 kadından biri botox yaptırıyor. Peki neredeyse 15 yıldır TMAN kadınların hizmetine sunulan botoxun faydalarını ve YASEMİN YUR CANDEMİR zararlarını biliyor muyuz? Size kısa ve net başlıklarla önümüzdeki 10 yıla da damgasını vuracak botoxu ve neden doğru ellerde yaptırmak gerektiğini anlatacağım. Yılların ilerlemesiyle yüzümüz, yerçekimi, güneş ışınları, milyonlarca defa tekrarlanan mimik hareketleri ve stres gibi olumsuz faktörlerin etkilerini sergilemeye başlar. Zamanla hücre yenilenmesinde, bariyer fonksiyonlarında, yağ salgılanmasında, D vitamini üretiminde ve DNA onarımında azalma meydana gelir ve cilt kırışmaya başlar. Özellikle günümüz modern ve çalışan insanının cildi, daha fazla yıpranır ve kırışır. Deri altında yerleşik olan ve cildimizi genç, canlı ve diri gösteren yapılar giderek parçalanmaya başlayarak, gülme çizgileri, tebessüm çizgileri ve göz etrafında “kaz ayağı” olarak isimlendirilen, deri altındaki kas hareketlerinin neden olduğu derin çizgileri oluştururlar. Araştırmalar, yaşlanmayı durduramayacağımızı, fakat geciktirebileceğimizi gösteriyor. Olumsuz psikolojik etmenlerden kaçınmak, dengeli ve yeterli beslenmek, yaşlanmayla birlikte artış gösteren serbest radikallerin miktarında azalmaya, antioksidan savunma sisteminde artışa yardımcı oluyor. Ancak bunların yanında, yaşlanma izlerinin onarılmasında kullanılan bazı uygulamalar da kırışıklıkların giderilmesinde son derece başarılı. Cerrahi olmayan kırışıklık giderme yöntemleri arasında botoks, malum en fazla uygulanan kırışıklık giderme yöntemi. Botoks, kas hareketlerini belirleyen sinir iletisini geçici bir süre durdurarak kasları gevşeten doğal ve saf protein yapıda bir ilaç. İlk kez,
1970ʼte Dr. Alan Scott tarafından maymunlarda şaşılık tedavisinde kullanılan botox, 1977 yılında ilk defa insan üzerinde denendi ve doktorlar ilacı şaşılık tedavisinde kullanmaya başladı. İlacın, yüzün diğer kısımlarında uygulanmaya başlaması ise neredeyse 1990ʼlı yılları buldu. İleri teknik uygulamalarda yüzün diğer kısımlarında, gözaltları, burun kenarları, üst dudak çizgileri, dudak kenarları çökmelerinin kaldırılması, çene biçimlendirilmesi, yanak sarkmaları Botoxʼun kullanıldığı yerler oldu. Son günlerde ise burun ucu ve göğüs kaldırılmasında bile botox kullanımına ihtiyaç duyuluyor. Kişiler, botoks işleminden 15 dakika sonra günlük hayatına geri dönebiliyor. Ancak dikkat edilmesi gereken hususlar arasında, te-
daviden sonra, yatar pozisyona geçmeme ve başı aşağıya eğmeme gerekliliği geliyor. Günümüzde aşırı terleme probleminde en başarılı sonuçların alındığı tedavi şekli de botoks. Önüne gelen güzellik salonu ve merkezin Botox uygulamasına aldanmayıp, yaptırmamak gerekiyor. Çünkü Botoks, insan anatomisini iyi bilmeyi, bilgi ve beceriyi gerektiriyor. Tedavi doğru ellerde yapılmazsa, çeşitli sorunlar ile karşılaşabilmek kaçınılmaz. Botoks, Myastenia Gravis (nörolojik hastalık) ileri derecede şeker hastalığı, diğer başka kas hastalıkları, gebelik, emzirme durumlarında yapılamıyor. Bazı ilaç kullanımlarında da dikkatli olmayı gerektiriyor. Botoks, insan anatomisini iyi bilmeyi, bilgi ve beceriyi gerektiriyor. Tedavi doğru ellerde yapılmazsa, çeşitli sorunlar ile karşılaşabilmek kaçınılmaz.
önümüzdeki 10 yıla damgasını vuracak KASIM 2010
75
ASTROLOJİ Bahçeşehir Somun Ekmek müdavimlerinin vazgeçilmez tarotçusu Nisa, aylık burç yorumunuzu yaptı... Eğer size özel yorum yapmasını isterseniz, resminizi ve doğum tarihinizi mail attığınız takdirde Nisa, kişiye özel yorumlama da yapacak Eskiden yaptığınız çalışmaların sonuçlarını şimdi almaya başlayabilirsiniz. Parasal konulara yönelik yeni atılımlarda bulunabilirsiniz. Uzun zamandır görmediğiniz bir dostunuzdan haber alabilirsiniz. Büyük bir yatırım yapabilirsiniz. Çok çalışmanızın KOÇ karşılığını almaya başlayacaksınız. İş hayatınızda önemli atılımlar olacak. Rakiplerinizi bile safdışı bırakacak imkanlarla karşılaşabilirsiniz. Sevdiğinizden olumlu bir telefon alacaksınız. Bu sevginizi daha da pekiştirecek.
Ev ve aile ortamının sıcaklığı ile gerçek bir gün. Arkadaşlarla gezip tozmak yerine evde oturmak ve ailenize daha fazla zaman ayırmak niyetindesiniz. Duygusal bağlamda aşkı bir gurur meselesi yapmayı bırakın. Ancak böyle mutluluğu TERAZİ yakalayabilirsiniz. Değmeyecek insanları gözünüzde fazla büyütüyor, onlara hak etmedikleri anlamlar yüklüyorsunuz. Doğru insanı bulmak için bekleyeceksiniz. Acele etmeyin, sabırlı olun. Karşılığını alacaksınız.
Candan dostlarınızdan yardım istemeyi unutmayın. Onlar buna hazır. İyi günler başlıyor. Toplum yaşamınız canlanıyor. Yaşamı çok seveceksiniz. Sevdiğiniz varsa uyum içinde olacak ve birlikte mutluluğa gideceksiniz. Sevdiğiniz yoksa bir daBOĞA vette biriyle tanışacaksınız. Bu anlamlı bir ilişki olacak. Midenize dikkat. Abur cubur yemeyin. Aceleyle aldığınız kararları yeniden değiştirmeniz gerekebilir. Sıradışı kişilerle görüşmekten zevk alabilirsiniz.
Çalışmalarınızı başarıyla sürdüreceksiniz. Elinize geçen fırsatları değerlendirecek yüksek bir performans ortaya koyacaksınız. Yatırıma yönelik girişimlerde bulunabilir evinize ya da kendinize eşya alabilirsiniz. Bugün arkadaşlarınızla AKREP tartışmaktan uzak durun. Zira bunun sonuçları size pahalıya patlayabilir. Düşüncelerinizi netleştirin ve ne istediğinizi iyi saptayın. Stratejinizi de ona göre yönlendirin. Siz kararlı olursanız, karşınızdakiler de sizi daha iyi anlarlar.
Hep takdir değil, hep daha yukarılara sıçramak. Bunu da başaracaksınız. Hanenize yazılan artılara bakmak yeterli. Duygusal bağlamda da pırıltılı günlerin başlangıcı. Ancak hiçbir şey mali alanda elde edeceğiniz başarıların yerini tutmayacak. ÖvİKİZLER güyü gerçekten hak ediyorsunuz. Siz de kendinizi şımartın ve paranızı dilediğiniz gibi harcayın. Tabii ki böyle bir durumda sağlığınızın da iyi olmaması düşünülemez. Aceleyle aldığınız kararları yeniden değiştirmeniz gerekebilir.
Bugün dikkatinizi yükseltmeye çalışmalı ve davranışlarınızda kontrolü elden bırakmamalısınız. Diğer yandan artan şefkat hislerinizden yararlanarak dostlarınızla keyifli saatler geçirebilirsiniz. Aileniz ve yakın dostlarınızla çıkacağınız seyahat, YAY stresinizi atmanızı sağlayacak. Duyacağınız bazı haberlere şaşıracaksınız. Yalnız siz anlatılanları dinlemeli ve düşüncelerinizi kendinize saklamalısınız. Bugün radikal kararlar alabilirsiniz. Bunun için gereken güç şu sıralar sizde mevcut.
Kararsızlık ve gerginlik yüzünden sıkıntı duyabilirsiniz. Son derece duyarlı ve hassas olabileceğiniz bir gün. Parasal konulara yönelik büyük beklentileriniz olabilir. Geriliminizi sevdiğinize yansıtmamalı sabırlı davranmalısınız. Üstüne üstüne YENGEÇ gitmeyin. Birazcık dinlenmeyi deneyin. Beslenme alışkanlığınıza bir göz atın. Karbonhidrat ve et ağırlıklı besleniyorsunuz. Bu da kilo almanıza neden oluyor. İş hayatınızda karşılaştığınız tersliklerden büyük bir bölümü çözümleniyor.
Bugün çok neşelisiniz. Bir anda birçok yerde olmak isteyeceksiniz. Eğlencenin ve hareketin olduğu heryerde sizi de görmek mümkün. Fakat iş hayatınızda bir takım sorunlar var. Bunun da tek nedeni sizsiniz. Sık sık değiştirdiğiniz fikirler ve tuOĞLAK tarsızlığınız buna sebep. Özgürlüğünüzden vazgeçemediğiniz için aşk hayatında istediğiniz mutluluğu bir türlü yakalayamıyorsunuz. Seçim sizin. Aşk mı özgürlük mü? Sağlık konusunda biraz ihtiyatlı davranın. Sağlık ihmale gelmez.
Tüm sorunları çözebileceğiniz planlar yapıp kararlar alabileceğiz son derece şanslı bir gün. Kendinizi başarılı ve güçlü hissedeceksiniz. Size yakın birisinden işinize çok yarayacak öğütler alacaksınız. Güzel bir gün. Sevgiliniz çok sorumluluk ASLAN sahibi bir insan haline gelecek. Sizin de istediğiniz bu değil miydi? Fakat bu durum onu biraz gerginleştirecek. Ona şefkatli ve romantik davranmalısınız. Unutmayın o sizi çok seviyor ve karşılığını beklemek onun da hakkı.
Yoğun bir iş temposuna gireceksiniz. Emeğinizin meyvelerini yavaş yavaş toplamaya başlayacaksınız. Ekip çalışmaları gündemde. Zamanınızın çoğunu işinize ayıracaksınız. Bu da size maddi ve manevi açıdan başarı getirecek. Uzun KOVA zamandır almayı planladığınız bir eşyayı bu sayede alma şansı doğacak. Sevdiğiniz bu yoğun dönemde sizi destekleyecek. Bu arada istemeden de olsa dostlarınızı ihmal edebilirsiniz. Bu da biraz canınızı sıkabilir.
Daha önce belirlediğiniz konularla ilgili çalışmalar Yeni girişimlerde bulunabilir hatta atılımlar yapayapabilir, enerjinizi yapıcı yönde kullanabilirsiniz. bilirsiniz. Birkaç işi birarada götürmek duruZihinsel ve duygusal açıdan kendinizi daha kuvvetli munda da kalabilirsiniz. Yeni bir anlaşma hissetmeye başlıyorsunuz. Gelişmeler moralinizi sayesinde bol paranız olabilir. Uzak bir yerden yükseltecek. Böylece kendinize olan güve- ninizi gelen biriyle tanışacaksınız. Bu insan bir yaBAŞAK BALIK kazanacaksınız. Belki de semt, kent ya da ülke debancı olabilir. Onunla aranızda bir yakınlaşma ğiştirmek için çalışmalara başlayabilirsiniz. İstediğiolacak. Ama seviyor ve seviliyorsanız bu ilişkiyi niz yönde gelişecek bir değişme bu. Çok meraklı tavrınız çevrenizde sınırlandırmalısınız. Bu insanla iş ilişkisine de girebilirsiniz. Bunda rahatsızlık uyandırıyor. Telefonla gelen bir habere sevineceksiniz. da olumlu sonuç alma ihtimaliniz var. Sinirlerinizi fazla yıpratmayın.
76
KASIM 2010
NİSA’dan kişiye özel yorumlama Suna Pehlivan Yaşadığın üzüntünü derdini kendi içinde yaşamayı bırakmalısın. Yakın arkadaşlıklara ve dostluklara ihtiyacın var. Kabuğuna bu kadar çekilme. Herşeyden sıkılmaktan vazgeç. Zevk alacagın işlerle uğraşmayı denersen hayat sana daha eğlenceli gelecektir. Hep başkalarını değilde öncelik olarak kendini düşünmeyi de hatırlamalısın.
Emine Gündoğdu Sabır senin tanımın olmalı. Bu senin kişiliğini öne çıkaran bir özellik. Bunu işlerinde, özel yaşantında kullan ki istediklerin sana en doğru haliyle zamanla gelsin. Yeni bir hayat, evlilik, sevdiğin adamın yanında olması mutluluk senin için bu olsa gerek. Evlilikle beraber geleceğin için geride bıraktığın planlarını da gerçekleştirmek için yola koyulma zamanı.
İdris Pehlivan Eğitim senin için öncelikli olmalı. Bunu arkadaş çevrene ayak uydurarak geri plana atmamalısın. Ailenin bazen senin için yaptığı uyarıları kulak ardı etme. Onların sözleri senin için bir değerdir. Artık düşüncelerini kesinleştirmelisin seçeceğin meslek seni yansıtmalı. Bunun içinde başkalarının fikirleri değil senin ne istediğin önemli...
Nisa’nın sizin de fotoğrafınızdan yorumlama yapmasını istiyorsanız 4mevsimbahcesehir@gmail.com adresine fotoğrafınızı, medeni halinizi ve doğum tarihinizi gönderebilirsiniz...
POLİTİKA
Çözüm empatide “Her çatışma sorununda çözüm olarak ‘empati’ gösteriliyor. Bunu Kürt sorununda kaçırdık gibi görünüyor ama türban konusunda başarabiliriz. Birbirimizi anlamaya çalışabiliriz.” Anlaşılan, Haziran 2011’de yapılması planlanan genel seçimlerin de polemiğini ‘başörtüsü-türban’ oluşturacak. Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bunun ipuçlarını verdi. 2011 seçimleri sonrasında geniş kapsamlı bir anayasa değişikliğine gidileceğini söyledi. Elbette bu yeni anayasanın temelini ‘başörtüsü-türban’ oluşturacak. Zaten gerek CHP gerekse MHP bunu çok iyi bildikleri için, konuya ilişkin temkinli adımlar atıyor. CHP’nin ‘Cumhuriyetin 87’nci yıldönümü’ nedeniyle Köşk’te verilen resepsiyona yönelik geliştirdiği ‘ara formül’ arayışı tamamıyla genel seçimlere yönelik. Bilindiği gibi genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da sokak kutlamalarına katıldı ama bazı milletvekillerini Köşk’e gönderdi. Bu arada asker, cumhurbaşkanı eşi türbanlı olduğu için davete icabet etmedi. Ama türban konusu, anayasa değişikliğiyle de çözülemeyecek gibi görünüyor. Çünkü genel mutabakat sadece siyasette değil, Türkiye’nin bölgelerinde, hatta semtlerinde, sokaklarında bile bozulmuş vaziyette. Nasıl mı? Şöyle: Tempo Dergisi’nin Aralık sayısında yayınlanan ‘türban’ haberine ilişkin İstanbul’un sokaklarını gezdik. Sokağın sesine yöneldik. Birbirinden farklı semtler belirledik. Nişantaşı, Harbiye, Taksim ve Fatih’e gittik. Onlarca kişiyle konuştuk. İlk sorumuz, “Türban, üniversitelerde ve kamu kuruluşlarında serbest bırakılmalı mı?” oldu. İkinci sorumuz, “Sorun nasıl çözülür? Kendinizi hiç ötekinin yerine koymayı düşünüp onu anlamaya çalıştınız mı?” İlginç yanıtlar var. Ama genel izlenim şu: Tıpkı Türkiye’nin bölgeleri;
78
KASIM 2010
sahil şeridi CHP, İç Anadolu ve Karadeniz AKP, Doğu Anadolu BDP gibi; yukarıda adı geçen semtler de adeta bıçak gibi birbirinden ayrılmış. NİŞANTAŞI-FATİH İKİLEMİ Nişantaşı’nın büyük çoğunluğu türbana karşı. Üniversitelerde ve kamuda serbest bırakılmasını istemiyor. Hatta bir kısmı, türbanlıların Nişantaşı’nı gezmeye gelmelerine bile tepkili. Harbiye arada kalmış. Ama küçük bir farkla ağırlık türban karşıtlığı üzerine. Taksim çok sesli. Her görüşten birini bulmak mümkün. “Onlar da insan, istedikleri şekilde giyinsin ve istedikleri yere gitsinler” diyenler de var, sadece üniversitelerde serbest bırakılmalı ama kamuda yasaklanmalıyı savunan, tamamen karşı çıkan da. Ama Fatih, Nişantaşı’nın öteki yüzü konumunda… Fatih’te türbanlılarla konuyu konuşurken, etraftaki esnaf bile rahatsız oldu. Neden röportaj yaptığımızı, fotoğraf çektiğimizi soranlar oldu. Sonuç olarak Nişantaşı, Fatih’i; Fatih, Nişantaşı’nı kendilerini anlamamakla suçluyor. “Peki empati kuruyor musunuz?” sorusuna hepsi, “Evet” diyor. Ama çoğunun verdiği bu yanıtı ben inandırıcı bulmadım. Çünkü teyp
I
CEMAL SUBAŞ
İSİ TEMPO DERG Ü İTÖR POLİTİKA ED
kapandıktan sonra farklı konuşanlar oldu. KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği) Başkanı Gülseren Onanç, Hürriyet gazetesi muhabiri Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajda ilginç bir anısını aktardı. Şunları söyledi: “Geçen yıl bir yurtdışı gezisine giderken Emine Hanım ile uçakta bir sohbetimiz oldu. Kendi ülkesinde ne kadar dışlandığını, bunu diğer ülkelerde hiç yaşamadığını ancak kendi ülkesinde dışlandığını ifade etti. Ben de; bizlerin inançlarımızdan ve önyargılarımızdan kurtulmamızın hiç kolay olmadığını söyledim. Cumhuriyet ve laiklik hassasiyeti ile büyüyenlerin böyle bir tehdit karşısında kendisini ne kadar naif ve savunmasız hissettiğini anlatmaya çalıştım. Çok zor ve meşakkatli bir süreç olduğunu kabul etti ve ‘kendim yaşadığım için biliyorum’ dedi. Onun da bu kaygıyı anlamaya çalışmasını önerince o da bana ‘ne kadar cesursunuz’ diye karşılık verdi. Neden böyle söylemek zorunda hissetti bilemiyorum. Ama en azından şöyle bir adım olarak algıladım ben; ‘senin gibiler bunu açıkça söyleyebiliyor, bu bir cesaret. Keşke başka cesaret edenler de olsa.’” Evet, çözüm, bu karşılıklı konuşmada gizli. ‘Birbirimizi anlamaya çalışmak’ta. Sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı da çatışmaların bu yolla önlenebildiğini söylüyor. Ama bunu ancak siyasetçiler başarabilir. Çünkü siyasiler, rahatlıkla kamuoyu oluşturabilir. İktidar ve muhalefet el ele verdiğinde Nişantaşı ile Fatih’i barıştırabilir. Aralarında empati kurmaya çağırabilirler. Bunu Kürt sorununda başaramadık, çok geç kalmadan belki türbanda sağlayabiliriz.
KARİKATÜR
CENK KARLITEPE
KASIM 2010
79
ONLARA SORDUK Yekta altık Çelik S (4) tostu “En çok nnem .A seviyom mıyor. En pa güzel ya akarnayı güzel m r, hem yapıyo lu” de sos
En sevdiğin yemek hangisi? Annen en güzel hangi yemeği yapıyor? Du Avşa ru “Ben lak (3,5 en ) maga çok pirdo l la se Ama babam viyorum. seviyo ın yap ru güzel m. Annemtığını yala c en o yapar rbasını .”
Utk Cebe u “En s ci (6) yeme evdiğim köfte k mercim e s köfte i, sarımsak k , patat makarna lı , es sa Anne latası. yeme m bu kleri yapar güzel .”
80
KASIM 2010
Ege dın r Ay i m De 3,5) am! ( m mamemegi m “Ma n her y enen rim Be rim! Y eyi ye rı seve en hers aptıkla mey min y luo yene ! Anne guzel o ben ayrı bi eeee” da annee
Yiğ i Tuğ t r a S “Dü aymaz dükl ( ve m ü ma 4) k ü ar ü sevd iğim ücver e na Ama yem n top annem ekler. köft eyi g krep, yapa üzel r”
ÇOCUĞUNUZUN DERGİMİZDE YER ALMASINI İSTİYORSANIZ BİR DAHAKİ AYIN SORUSU OLAN “Noel baba sana ne getirsin? Neden?” SORUSUNA VERDİĞİ CEVAP İLE BİR RESMİNİ 4mevsimbahcesehir@ gmail.com ADRESİNE YOLLAYIN SİZİN ÇOCUĞUNUZDA SAYFALARIMIZI SÜSLESİN...
BULMACA (Demokrasiye
Kinaye
aykırı olan
Vüsat Aktinyumun simgesi
Ürdünʼün başkenti
Su
Bir balık ağı
Hayati sıvı
Bir sayı
Meslek Ses
Bir tür seccade
Fotoğraftakinin resim akımı
Yırtıcı bir kuş
“Bağdat”ın ünlüleri
“...Fabri” (Macar yönetmen)
GSʼli bir futbolcu
Rumeli
İngilizce “yağmur”
Kısa pantalon
Tanrı tanımaz
Antalyaʼnın bir ilçesi
Gülüt
Parola Nikelin simgesi
Bir ilimiz
Magnezyum (simge)
Cemal Gürselʼin lakabı
Dingil
Yüz, çehre
Eşek sesi
Bir çoğul eki
Türkiyeʼyi simgeleyen harflar
Atletizmle uğraşan kimse
Pozitif
Güzel, hoş
Su yolu
Fotoğraftaki ressamın ünlü bir tablosu
Kedi, köpek yavrusu
Artvinʼin bir ilçesi
Fotoğraftaki “Gülyüz” (sinema ressam yönetmeni)
Zeka Argoda “yok”
Asyaʼda bir ülke
Göz Olumsuzluk öneki
Alfabenin ilk harfi
İngilizce “bay”
Tam ölçüsünde
Feshetme
Giysi
Bir besin maddesi
Çölden esen rüzgar
Hicap Alkol kökü
Yarı Rey
Avrupaʼda bir ulus
Sodyumun simgesi
Otomobil (kısaltma)
Kulağa takılır Hangi kişi
Aç olmayan
Bir ilimiz
Yabancı
Altın kökü İlave İki tane alabilen
Türk müziğinde bir makam
GSʼli futbolcu
Sermaye
İlgi
Felç
Bir pop şarkıcısı Kadınlı, içkili erkek eğlencesi
Bütün
Orhan Pamuk romanı
“... Faik Abasıyanık” (öykücü)
Suya hızla girmek
Esasi, temel
Uyuşturucu bir madde
Ötücü bir kuş
Bir poker terimi İnleyen
Litre (kısaltma)
Soyluluk Bir haber ajansı
Üzerine eğilmek
Altının simgesi
Bir ağaç
Bir haber ajansı
Ruh
Astar geçirmek Mitoloji “X”in okunuşu “...Ekberg” (aktris) Çan
Tasvip Köpek
Dakikanın altmışta biri
İngilizce “yağ”
Avuç içi
Anonim ortaklık (kısa)
El sıkışma
Temsih sözü
Familya Kakım
“Kıta” (kısaltma)
Bir meyve
Kraliçe
Hergeʼnin yarattığı çizgi roman
İsyancı
Tedavi
Hayvan boyun bağı
Lahza
Beyaz
Karışık renkli
Güney Koreʼnin başkenti
Peruʼnun başkenti
Avanak
Bütün, tüm, kamu
Baş, kafa
Teneşir Asalak bir böcek
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi
İkincil
Alıntı, iktibas
KASIM 2010
81
NÖBETÇİ ECZANELER
REHBER
3. CADDE ECZANESİ 608 00 26 6 KASIM 26 KASIM
ARMAĞAN ECZANESİ 669 93 00
76D
BAHÇE EH R-TAKS M (Ç FT KATLI) hatt› Gidi -Dönü sefer süresi: 180 dakika KITA ND. hatt›r BAHÇEŞEHİR Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi
Pazar/Tatil
05:40 06:10 07:00 07:15 07:40 08:30 05:55 06:25 07:20 07:35 07:55 08:50 06:10 06:40 07:40 07:50 08:15 09:10 06:20 06:55 08:00 08:05 08:30 09:30 06:30 07:05 08:20 08:20 08:45 09:50 06:40 07:15 08:40 08:35 09:00 10:10 06:50 07:30 09:00 08:55 09:15 10:30 07:00 07:45 09:15 09:10 09:30 10:50 07:10 07:55 09:30 09:25 09:45 11:10 07:20 08:10 09:45 09:40 10:00 11:30 07:35 08:25 10:00 09:55 10:15 11:50 07:50 08:40 10:15 10:10 10:30 12:05 08:05 08:55 10:30 10:25 10:45 12:20 08:25 09:10 10:45 10:40 11:00 12:35 08:45 09:25 11:00 10:55 11:15 12:50 09:05 09:40 11:15 11:10 11:30 13:10 09:25 09:55 11:30 11:30 11:45 13:25 09:45 10:10 11:45 11:45 12:05 13:40 10:00 10:25 12:00 12:00 12:20 13:55 10:15 10:40 12:15 12:15 12:35 14:10 10:30 10:55 12:30 12:35 12:50 14:25 10:45 11:10 12:45 12:55 13:05 14:40 11:00 11:25 13:00 13:15 13:20 14:55 11:15 11:40 13:15 13:35 13:35 15:10 11:30 11:55 13:30 13:55 13:50 15:25 11:45 12:10 13:45 14:15 14:05 15:40 12:00 12:25 14:00 14:35 14:20 15:55 12:15 12:40 14:15 14:55 14:35 16:10 12:35 12:55 14:30 15:10 14:50 16:25 12:50 13:10 14:45 15:25 15:05 16:40 13:10 13:25 15:05 15:45 15:25 17:00 13:30 13:45 15:20 16:05 15:45 17:15 13:50 14:05 15:35 16:20 16:05 17:30 14:10 14:20 15:50 16:35 16:20 17:45 14:30 14:35 16:05 16:50 16:35 18:00 14:50 14:50 16:20 17:05 16:50 18:15 15:10 15:05 16:35 17:20 17:05 18:30 15:30 15:20 16:50 17:35 17:20 18:45 15:50 15:35 17:05 17:50 17:35 19:00 16:10 15:50 17:20 18:10 17:50 19:15 16:30 16:05 17:35 18:25 18:05 19:30 16:45 16:20 17:50 18:40 18:20 19:45 17:00 16:35 18:05 18:55 18:35 20:00 17:15 16:50 18:20 19:10 18:50 20:15 17:30 17:05 18:35 19:30 19:05 20:30 17:50 17:25 18:55 19:50 19:20 20:50 18:05 17:45 19:15 20:05 19:40 21:10 18:20 18:05 19:35 20:20 20:00 21:30 18:35 18:20 19:55 20:35 20:15 21:50 18:50 18:35 20:15 20:50 20:30 22:10 19:05 18:55 20:35 21:05 20:50 22:30 19:20 19:10 20:55 21:20 21:10 22:50 19:40 19:30 21:15 21:35 21:30 23:10 19:55 19:50 21:40 21:50 21:50 23:30 20:15 20:10 22:05 22:10 22:10 23:50 20:35 20:30 22:30 22:30 21:00 20:50 22:50 22:50 21:20 21:10 23:10 23:10 21:40 21:30 23:30 23:30 22:00 21:55 23:50 23:50 Not: OTOLAR AVCILAR YANYOLA GİRMEZ, E-5 YOLUNDAN GİDER. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
76E
ESENKENT-BAHÇE EH R-TAKS M (EKSPRES KATLI) hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 150 dakika ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
06:30 06:30 07:15 07:40 07:40 08:15 06:45 06:55 07:45 08:05 08:10 08:45 ¦07:10¦ 07:15 08:15 08:20 08:50 09:25 08:50 08:50 09:30 10:00 07:15 07:40 07:30 08:00 09:30 09:15 10:00 10:50 07:45 08:30 10:05 09:40 10:30 11:25 08:00 09:00 10:40 10:05 11:10 11:55 09:40 11:10 10:30 11:55 12:25 08:30 09:00 10:20 11:40 11:00 12:40 13:00 11:00 12:10 11:35 13:15 13:30 09:35 10:10 11:35 12:40 12:05 13:50 14:00 10:40 12:10 13:10 12:40 14:20 14:30 13:45 13:45 14:50 15:05 11:05 12:50 11:35 13:30 14:20 13:50 15:20 15:40 14:20 15:45 16:10 12:10 14:10 14:50 12:40 14:50 15:20 14:45 16:15 16:40 13:10 15:20 15:50 15:05 16:50 17:10 15:50 16:25 15:25 17:20 17:45 13:40 14:15 16:20 17:00 15:45 17:50 18:20 16:50 17:30 16:15 18:20 18:50 14:50 15:20 17:20 18:00 16:50 18:50 19:20 15:50 17:55 18:30 17:20 19:25 19:50 17:50 20:00 20:30 16:10 18:30 19:15 16:30 19:10 20:00 18:10 20:40 21:10 17:10 20:00 20:35 18:45 21:25 21:45 17:30 21:00 21:10 19:10 22:10 22:20 19:30 17:55 18:30 20:00 20:30 19:00 19:35 21:00 21:35 20:10 21:00 22:10 Not:EKSPRES HATTIR, ÇİFT BİLETLE SEYAHAT EDİLİR. İŞ GÜNLERİ SAAT 07:00’DE ESENKENT, 08:20 TAKSİM’DEN EK SEFER DÜZENLENİR. İŞ GÜNLERİ 07:10’DA ISPARTAKULE’DEN TAKSİM’E DEPAR SEFER YAPILIR. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
82
KASIM 2010
4 KASIM 27 KASIM
146T
BO AZKÖY MH.-BAHÇE EH R-YEN KAPI hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 155 dakika BOĞAZKÖY Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil 05:55 06:05 ¦06:05¦ 06:20 ¦06:40¦ 06:40 07:00 07:15 ¦07:30¦ 07:30 07:50 08:10 ¦08:30¦ 08:30 08:50 09:10 09:35 10:00 10:20 10:40 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:20 12:40 13:00 13:20 13:40 14:00 14:20 14:40 15:00 15:20 15:40 16:00 16:20 16:40 17:00 17:20 17:40 ¦17:50¦ 18:00 18:20 ¦18:30¦ 18:40 19:00 ¦19:00¦ 19:20 19:40 20:00 20:20 20:45 21:05 21:30
05:50 06:10 06:30 06:45 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:45 09:05 09:25 09:50 10:10 10:35 10:55 11:20 11:40 12:00 12:20 12:40 13:00 13:20 13:45 14:10 14:35 14:55 15:15 15:35 15:55 16:15 16:35 16:55 17:15 17:40 18:00 18:20 18:40 19:05 19:30 19:55 20:15 20:45 21:10 21:40
YENİKAPI Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
06:00 06:30 06:50 07:15 07:30 07:45 08:00 08:20 08:35 08:50 09:05 09:20 09:35 09:50 10:10 10:30 10:50 11:05 11:20 11:40 11:55 12:10 12:30 12:50 13:10 13:30 13:45 14:00 14:20 14:40 15:00 15:20 15:40 16:00 16:20 16:40 17:00 17:25 17:40 18:00 18:15 18:30 18:45 19:05 19:25 19:45 20:05 20:35 21:00
¦06:20¦ 06:35 07:00 06:35 07:05 07:30 06:45 07:30 08:00 07:05 07:50 08:20 ¦07:20¦ 08:10 08:35 07:35 08:30 08:55 08:10 08:50 09:10 08:30 09:05 09:30 09:00 09:25 09:50 09:15 09:45 10:10 09:30 10:00 10:25 09:45 10:20 10:40 10:00 10:40 10:55 10:15 11:00 11:10 10:30 11:25 11:30 10:50 11:45 11:50 11:10 12:10 12:10 11:30 12:35 12:25 11:50 13:00 12:40 12:05 13:20 13:00 12:25 13:40 13:15 12:40 14:00 13:30 13:00 14:20 13:50 13:20 14:45 14:10 13:40 15:10 14:30 13:55 15:35 14:50 14:15 16:00 15:10 14:30 16:20 15:30 14:55 16:40 15:50 15:10 17:00 16:05 15:30 17:25 16:25 15:50 17:45 16:40 16:10 18:00 16:50 16:30 18:20 17:20 ¦16:40¦ 18:40 17:40 16:55 19:00 18:00 ¦17:10¦ 19:20 18:20 17:15 19:40 18:40 17:35 20:00 19:00 ¦17:40¦ 20:20 19:15 17:55 20:40 19:30 18:15 21:00 19:45 18:35 21:20 20:00 ¦18:40¦ 21:40 20:20 18:55 22:05 20:40 19:15 22:30 21:00 ¦19:20¦ 22:50 21:20 19:40 21:45 ¦19:50¦ 22:10 19:55 20:15 20:30 20:50 21:05 21:25 21:40 22:00 22:20 22:45 Not:AKSARAY GÜZERGAHINDA ÇALIŞIR. GÜZERGAHINDA DEPAR SEFER YAPILIR. İŞ GÜNLERİ SAAT 06:25TE AKSARAY-F.ZADE-TOPKAPI-İNCİRLİ-AVCILAR-ESENYURT İŞ GÜNLERİ YEŞİL RENKLİ SEFERLERDE ESENYURT İNCİRTEPE-ESENKENT-ALTINŞEHİR-MASKO-E.6 YOLU-VATAN CD.Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
E-57
ESENKENT BAHÇE EH R-BAKIRKÖY hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika KITA ND. hatt r ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
BAKIRKÖY Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
06:30 07:00 07:20 07:40 08:10 08:40 09:20 09:55 10:35 11:10 11:55 12:35 13:15 13:50 14:30 15:05 15:40 16:15 16:45 17:15 17:50 18:30 19:15 19:55 20:30 21:00 21:30
07:30 08:10 08:40 09:10 09:45 10:35 11:10 11:45 12:25 13:10 13:45 14:20 14:55 15:25 15:55 16:25 17:00 17:30 18:00 18:35 19:10 19:45 20:25 21:10 21:40 22:10 22:40
06:30 07:00 07:20 07:40 08:05 08:35 09:10 09:45 10:20 10:50 11:15 11:40 12:10 12:45 13:10 13:40 14:10 14:50 15:20 15:50 17:50 18:30 19:15 19:55 20:30 21:00 21:30
07:10 07:45 08:20 09:00 09:45 10:30 11:10 11:50 12:35 13:30 14:15 15:00 15:55 16:40 17:25 18:30 19:20 20:00 20:45
07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 12:50 13:25 14:00 14:25 14:50 15:30 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:45 19:25 19:50 20:15 20:45 21:15 22:00 22:45
08:00 08:40 09:20 10:05 10:45 11:35 12:20 13:05 13:50 14:45 15:30 16:20 17:10 17:55 18:40 19:35 20:20 21:00 21:40
Not: Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
BAHÇEŞEHİR ECZANESİ 669 34 34 9 KASIM 29 KASIM
B. AYDIN ECZANESİ 608 00 37 3 KASIM 17 KASIM
BOĞAZKÖY ECZANESİ 607 06 06 12 KASIM 16 KASIM
DEFNE ECZANESİ 669 96 59 20 KASIM
DERMAN ECZANESİ 605 02 14 1 KASIM 24 KASIM
DİLEK ÖZ ECZANESİ 669 70 10 2 KASIM 18 KASIM
ELİT ECZANESİ 672 33 32 19 KASIM
ESENKENT ECZANESİ 672 11 60 13 KASIM
GÜNGÖR ECZANESİ 672 94 01 5 KASIM 25 KASIM
MAVİ ECZANE 669 59 51 10 KASIM 21 KASIM
MOLİNO ECZANESİ 607 32 12 11 KASIM 15 KASIM 23 KASIM
OKSİJEN ECZANESİ 669 44 66 8 KASIM 22 KASIM
SU ECZANESİ 669 97 97 28 KASIM
ŞELALE ECZANESİ 669 09 11 7 KASIM 30 KASIM
YILDIZ ECZANESİ 607 08 10 14 KASIM
ÖNEMLİ TELEFONLAR Başakşehir Belediyesi Jandarma İtfaiye Alo Ambulans Bahçeşehir Sağlık Ocağı Bahçeşehir Taksi Durağı Esenkent Taksi PTT 1. Kısım Muhtarlık 2. Kısım Muhtarlık
212 444 06 69 212 669 32 00 212 669 31 37 212 669 55 66 212 669 63 60 212 669 86 86 212 672 09 46 212 669 16 00 212 669 62 10 212 669 80 25
E-58
ESENKENT-BAHÇE EH R-MEC D YEKÖY EKSPRES hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
MECİDİYEKÖY-M.BUS Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
06:20 06:50 07:15 07:45 08:15 09:25 10:30 12:55 15:00 15:30 16:10 16:40 17:20 17:50 18:50 20:35
07:10 08:15 08:45 09:25 11:45 14:10 15:00 15:35 16:10 16:45 17:40 18:15 18:45 19:20 20:20 21:50
07:15 07:45 09:30 09:55 17:40 18:30
08:20 08:50 16:30 17:20 18:45 19:40