4 Mevsim Bahçeşehir Sayı 13

Page 1

YIL: 2 MART 2011

CAĞ MENÜ:

AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ

15

CAĞ KEBABI I GÜNÜN ÇORBAS AYRAN-TATLI

TL.

SOMUN

EKMEK PASTA CAFE

İSTE

İ GEL AL SERV

HER PAZARTES

TÜM TEZGAH ÜRÜNLERİNDE

%30 İND

İRİM




BAHÇEŞEHİR SOMUN EKMEK SİZİN İÇİN YENİLENDİ





‘DE NELER VAR?

EDİ TÖR ,ün Notu

10. Bölgeden 14. SİZİN SOKAK Kadına Şiddet

Bahar geldi...

54

18. Kısa 20. Kadınlara hizmet eden erkekler

Her zamanki gibi yine en sona kalan editör yazısını yazmak için bilgisayarın karşısına oturduğumda farkettim ki, bu ay ki konumuz ‘Kadına şiddet’ yüzünden içim kararmış. Ne yazabilirim diye düşünürken, birden eşimin lalelerin filizlendiğini söylediği geldi aklıma... Bu ne demek biliyor musunuz? Bahar, İlkbahar, bahar geldi bahar!!! İnsanın içini ısıtan, heyecanlandıran, mutluluk ve umut veren ilkbahar ayına girdik. Cemreler düşmeye başladı. Baharın habercisi olan, önce havaya, sonra suya ve en son da toprağa düşen cemrelerin mutluluğunu yaşarken en çok zorlandığım şey ise bunu kızıma anlatmak oldu... Heyecanla ‘Cemre düşmüş’ diye kurduğum bir cümlenin arkasından gelen “Birşey olmuş mu? Cemre kim anne” sorusuyla kendi çocukluğum aklıma geldi, sadece güldüm ve basitleştirerek anlattım... Hatta anlatırken heyecanıma kızım bile anlam veremedi. Bahar ayıyla ilgili daha o kadar çok cümle kurabilirim ki ama burada bitirmek ve aşağıdaki fotoğraftan da bahsetmek istiyorum. Geçen ay dergimizin dağıtımı sırasında farkettik ki ekibimizden 3 kişinin doğum günü... Eee pastasız doğum günü olmayacağına göre biz de dağıtım arasında toplanabildiğimiz kadarıyla ufak bir doğum günü kutlaması yaptık... Nice yıllara arkadaşlar. Bahar heyecanınızın hiç eksilmemesi dileğiyle... Melike Güntürk

26. Kapak Konusu

28. Röportaj

Kadının adı var mı?

Hürriyet Gazetesi ‘Aile İçi Şiddete Son’ kampanyasının koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu 34. 50 kadın, 50 şiddet 36. 4 Mevsim Engelsiz Yaşam Hem kadın, hem engelli olmak 56. DEKORASYON Baharın renklerini evinize taşıyın

34

HER AY SİZLERLE

12. BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYORFiliz Süzer 16. EKONOMİ- Kayhan Öztürk 22. HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 33. KARİKATÜRCenk Karlıtepe 40. EĞİTİM- Nilgün Uluser İnan 46. SPOR- Savaş Kahraman 48. YAŞAM KOÇUAşkım Kapışmak 50. SAĞLIK- Prof. Dr. İsmail Çepni

51. 52. 54. 58. 60. 62. 63. 64. 65. 66.

ÇOCUK SAĞLIK- Tahsin AKBAŞ GEZİ- Hülya Meral YEMEK GÜZEL FİKİRLERYasemin Yurtman Candemir ASTROLOJİ- Nisa POLİTİKA- Cemal Subaşı KÜLTÜR SANATHatice Gülçür İnanç ONLARA SORDUK BULMACA REHBER

HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ

BİZE ULAŞIN

607 10 28 532 371 76 93 212

İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk

8

MART 2011

Yayın Koordinatörü (Sorumlu Müdür): Melike Güntürk

Yayın Kurulu: Hatice Gülçür İnanç Hülya Meral

Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi

Kapak Tasarım: Naci Koç

Yayın Danışmanı: Ali Polat

Hukuk Danışmanı: Av. Şahin Zenginal

Reklam Müdürü: Nurcan Ercan

Teknik Müdür: Aziz Serdar Taştan

İLETİŞİM: Boğazköy Hoşseda Sit. H Blok 7/14 Bahçeşehir/Başakşehir/İst. Tel: 0212 607 10 28 e-mail: 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@hazanyapimevi.com Facebook: Dort Mevsim Bahcesehir web: www.hazanyapimevi.com

Dağıtım: 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi Baskı: Veritas Printing Center Ltd. Co. Seyrantepe/İst.

4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Bahçeşehir’de evler ve işyerleri başta olmak üzere, Ispartakule, Uphill, Banu Evleri, Manolya Evleri, Ardıçlı Evler, Spradon, Mesa Nurol, City Court, Hill Park, Boğazköy, Esenkent, Eston, Alkent, (Avc›lar-Beylikdüzü işyerleri) bölgelerine ücretsiz dağıtılır. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.

Katkıda bulunanlar: Ece Sevinç, Ertan Dağhan, Murat Sevinç, Onur Yurtseven, Yasemin Sevinç, Yücel Akkoyunlu, Z. Hazan Güntürk Dağıtım ekibi: Devran Öztürk, Sergen Demirtaş, Can Çataltaş, Sadık Can Düzgün, Egemen Akalın, Gürkan Özbulak



BOLGEDEN

Bahçeşehir’e giriş çıkış trafiği rahatlayacak Bahçeşehir’e giriş çıkışlarda yaşanan trafik çilesi, projelendirilen ilave köprü ile sona erecek. TEM Otoyolu üzerinde bulunan Bahçeşehirʼe giriş köprüsünün yanına yapılacak ilave köprü ile giriş ve çıkışlar tek yönlü hale gelecek ve yaşanılan trafik çilesi sona erdirilecek. Bahçeşehir-Esenyurt ve TEM bağlantı yolunda yaşanan sıkıntıları ve gelen şikayetleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte değerlendiren Başakşehir Belediyesi, yaşanan sıkıntıların çözümüne yönelik projelendirilen “İlave Köprü ve Alt Geçit Projesiʼ son şeklini aldı. Proje, Şubat Ayıʼnda yapılacak olan ihale ile uygulamaya konulacak. Bu ilave köprü ile vatandaşlar hem Bahçeşehirʼe doğrudan girişi ve hem de köprü sonundan başlayacak alt geçit ile de mevcut Bahçeşehir- Esenkent ana arter yoluyla Esenkent ve diğer yerleşimlere ulaşımı, sıkıntısız sağlayabilecekler. Tek köprü üzerinden giriş ve çıkışlı olan trafik, ayrı giriş ve çıkış yollarına kavuşarak Bahçeşehir ve Esenkent yolunda yaşanan trafik sıkıntısına son vermiş; akşam ve sabah trafiğinde yaşanan sıkıntılı durumu gidermiş ve vatandaşlara rahat bir soluk aldırmış olacak.

10

MART 2011

Başbakan Başakşehir’deydi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir alışveriş merkezi açılışını yapmak üzere Başakşehir’deydi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç, İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, AKP İstanbul İl Baş-

kanı Aziz Babuşçu, Başakşehir Kaymakamı Cevdet Can, Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Mahalle Muhtarları, Sivil Toplum Kuruluş Temsilcileri ve binlerce vatandaşın katıldığı açılışta Başbakan Erdoğan, Başakşehir’i, hızlı gelişen, nüfusu hızla artan İstanbul’un modern yüzü olduğunu ifade etti.


Çevre bilincine rekor katkı Başakşehir Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından sürdürülen titiz çalışmalar her ay farklı bir kategoride birinciliğe koşuyor. 2009 yılının Temmuz ayından 2010 yılının Aralık ayına kadar süren kağıt, karton, plastik, metal, cam vb. ambalaj atığı toplama konusunda İSTAÇ verilerine göre sadece Aralık ayında topladığı 737 bin 330 kg ambalaj atığı ile Başakşehir Belediyesi 26 Belediye arasında birinci oldu. Her yıl düzenli olarak verilen eğitimler, oluşturulan pilot bölgelerde ve mahallelerde ev ev, kurum kurum yapılan çalışmaların sonucu ve duyarlı vatandaşların katkılarıyla toplanan ambalaj atıkları Başakşehir Belediyesiʼnin protokol imzaladığı lisanslı firma olan, Halkalı Kağıt Karton Sanayi A.Ş. tesislerinde değerlendirilerek ekonomiye katkıda bulunuluyor.

Gölet daha da güzelleştiriliyor Göletin etrafında ve içinde bulunan Populus Alba(Akkavak) ağaçları bahar aylarında tohumlarının taşınması sırasında etrafa yaydığı pamukçuklar ile insan sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz yönte etkilemektedir. Ayrıca bu ağaçların hafif bir rüzgar ve kar yağışı sonucu devrilme tehlikesinden dolayı can ve mal kaybı riski bulunmaktadır. Tüm bu olumsuzların önüne geçmek için Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından bölge özelliklerine uygun bitki türleri ile yeniden projelendirildi.


BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYOR

“Kadına yönelik şiddetin temelinde kadının ekonomik özgürlüğüne kavuşmamış olması ve tabiî ki cehalet yatıyor. Şiddet, ne biçimde olursa olsun hayatımıza korku ve güvensizliği sokuyor. Temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelliyor.”

FİLİZ SÜZER

Kadınlara uygulanan şiddet Erkeklerin biz kadınlardan ne üstünlüğü var? Hiçbir üstünlüğü yok! O halde bize neden üstünlük taslıyorlar? Bizim hatalarımızdan, bizim onlara üstünlük taslama fırsatı vermemizden. Özellikle de geri bırakılmış eğitim almalarına olanak sağlanmamış, hatta izin verilmemiş kadınlarımızın davranışlarından. Hata mı? Hayır tabiî ki de değil sadece davranış! Çünkü onlar erkeklerin astığı astık, kestiği kestik bir ortamda nefes bile alamamışlar. Erkek ne derse o olmuş. Özgürlük yok, fikir söylemek yok, eleştirmek yok, ekonomik özgürlük hiç ama hiç yok. Ne var? Bol çocuk, bol dayak, bol şiddet. Kadına yönelik şiddetin temelinde kadının ekonomik özgürlüğüne kavuşmamış olması ve tabiî ki cehalet yatıyor. Şiddet, ne biçimde olursa olsun hayatımıza korku ve güvensizliği sokuyor. Temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelliyor. Aile içi şiddet yaygınlığını ise tam olarak bilemiyoruz. Çünkü şiddet, aile mahremiyetinin bir unsuru olarak görülüyor. Bu nedenle aile içi şiddetle mücadele de zor oluyor. Aile içi şiddetle mücadele etmek zorundayız. Bu konuda kolluk kuvvetlerine de büyük iş düşüyor. Şikayetçi kadınları tekrar evlerine göndermek, olayı çözücü bir davranış olmuyor. Tam tersine yaşadığımız olaylar bunun çok kötü sonuçlar verdiğini gösteriyor. Kan dökülüyor çocuklarımız annesiz kalıyor. Ben şunu diliyorum: Her kadın anne adayıdır. Ve cennet annelerin ayakları altındadır. Erkekler de bunu bir bilse, bir inansa…… ÜÇ İĞRENÇ OLAY Şimdi size kadınlara bakış açılarını göstermek istediğim 3 kişinin yazı ve konuşmalarından örnekler sunacağım. Bu 3 kişi de toplumu etkileyici görevler yapan insanlar. Yorumu siz yapın.

12

MART 2011

bakın nasıl vermiş veriştirmiş. Bir sanatçının dediği gibi ben de Hıncal Uluç’a şöyle hitap edeceğim. ‘Su testisi su yolunda değil, kafanda kırılsın!’ ORHAN ÇEKER VAKASI Ve Konya Selçuk Üniversitesi’nden bir öğretim üyesi çıktı. İlahiyat bölüm başkanı Prof Orhan Çeker. Bu ne biçim bir kafadır nasıl bir beyindir? Adam taciz ve tecavüz vakalarını bakın nasıl yorumluyor: ‘Sorunun odaHINCAL ULUÇ VAKASI ğında kadın var. Sen dekolte giyinirsen Yok böyle dans yarışması ile hepimibu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz zin kalbinde unutulmaz bir yer sahibi olmaz. Tahrikten sonra sonucundan şikaolan Defne Joy Foster’in ölümü büyük yet etmen makul değil.’ üzüntü yarattı. Defne’yi tabiî ki önceden Bu sözleri söyleyen Türkiye Cumhuride tanırdık. Ama bu yarışmada onu çok yeti üniversitelerinden birinde hoca. Çodaha yakından tanıma fırsatı bulduk. O cuklarımızı onlara emanet etmişiz. Onlar kadar cana yakın ve samimiydi ki her yetiştiriyorlar ve çocuklarımız maalesef dansını ve her sohbetini büyük bir keyifle bu kafayla yetişiyorlar. Adamın beyni bu izledim. Hem çok güzel bir anne hem kadar çalışıyor. Adam bırakın dekolteyi işini çok başarılı yapan bir kadın ve sekadın gördümü tahrik oluyor. Vay zavallıvimli sempatik iyi bir eş. Evet Defne hak- lar vay… kında bir yorum yapmam istense onun için bu yorumu yapardım. Heyecanı ile, MEHMET AVCI VAKASI sevecenliği, neşesi ile, açık yürekliliği ve Bir iğrenç yazı da Erzurumlu kadınları açık sözlülüğü ile bir anda herkesin kalayağa kaldırdı. Yalnız onlar mı bizler de binde taht kurdu Defne. öfkeyle dolduk. Ulaştırma bakanlığının Defne’nin ölümünü duyduğum an çıkardığı aylık TCDD demiryolu dergisiöyle bir üzüntü yaşadım ki. Allah ailesine nin Şubat sayısında TCDD Basın yayın ve tüm sevdiklerine sabırlar versin. ve halkla ilişkiler müşaviri Ölümü herkes için büyük bir şoktu. Ama Mehmet Aycı imzasıyla bir yazı çıktı. hemen arkasından ikinci büyük şoku yaYazıya bakın Allah Aşkına: şadık. Hıncal Uluç beyefendi öyle bir ko‘Tren Erzurum’a geldikten sonra Yeşilnuşma yaptı ki bence kendini sevenlerin çam’da artist olma heveslisi Erzurum kızbile gözünden düştü bir anda. ları, trenle İstanbul’a kaçarlar, türlü Herkesin büyük üzüntü yaşadığı Defmaceralar yaşadıktan hatta çam dibine ne’nin ölümüne üzülmeyen bir kişi düşü- yatırıldıktan sonra, tabii artist olmadan nebiliyor musunuz? Evet üzülerek ancak ‘kız gittim kadın geldim’ havasında söylüyorum ama var. Ölüme üzülmeyen tekrar memlekete dönerler. Bu tam bir şuursuzca bir yaklaşımla ‘Su testisi su yandı gülüm keten helva hikayesidir.’ yolunda kırıldı’ diyebilen tek kişi var. Bu adam istifa etmek zorunda kaldı. Hıncal Uluç. Bir insan, nasıl böyle bir Aslında bunların kadınlara bakışları hep yazı yazabilir? Nasıl böyle düşünebilir, aynı. Kadın özgürlüğü sadece ağızlaaklım almıyor. İğrenç bir yazı. Olayın ne rında. Ne yazık ki Türkiye’de hala böyle olduğunu bilmeden Defne’yi tanımadan beyinler söz sahibi…


İç Giyim

Önemli ve özel günlerin değişmeyen markası Magic Form 2011 ürünleri, çok özellikli sütyenleri, fonksiyonel korseleri ve iç dünyanıza ait tüm ürünleri ile Bahçeşehir’de.

SEZON SONU

3. Cadde Şehr-i Bazaar AVM G Blok 2. Kat No: 24 Bahçeşehir

Tel: 669 10 19


SİZİN SOKAK

Kadına ŞİDDET

Türkiye’de çeşitli dönemlerde binlerce kadınla yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilen “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet” araştırmalarından çıkan ilginç sonuçların yorumlarını biz de bölgemiz kadınlarından aldık Türkiye’de yaşayan kadınların %36’sı yaşamlarının herhangi bir döneminde yakın ilişkide olduğu erkeklerin fiziksel şiddetine maruz kalıyor. Sizin bu konuda düşünceleriniz nedir?

Bengü Saltık (36) Aile içi şiddetin engellenebileceğini zanetmiyorum ancak azaltılabilir. Başta eğitim şart! Özellikle bayanların meslek sahibi olması, kendi geçimlerini sağlayabilmeleri için büyük avantaj. Şiddet gören birinin iki şansı vardır bence. Birincisi şiddet uygulayan eşi tedavi olmaya ikna etmek, eğer tedaviyi kabul etmiyorsa, ayrılıp kendi ayaklarının üstünde durmak. İkincisi eğer meslek sahibi değilse herşeyi göze alarak ya ailesinin yanına gidecek veya sığınma evine sığınacak (malesef ülkemizde yeterli sığınma evi yok). Ama ne yazık ki ülkemizde birçok kadın hiçbir şey yapmadan şiddete rağmen birlikteliklerini devam ettiriyor. Bu yüzden de devletimize çok iş düşüyor, üllkemizde daha çok sığınma evleri açılmalı ve bu konuda yasalar da değişmeli. Araştırma en az bir kez şiddet yaşamış kadınların %37’sinin annesinin de şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor. Annenin şiddete maruz kalmış olması (Kocadır, döver de söver de) kadının şiddeti kabulünde etken midir?

Semra Öztürk (38) Annesi şiddete maruz kalmış kadınlar eğer annesi şiddete karşı sessiz kalmış ve çocuklarına babalarını savunarak yetiştirmiş, çocuklar böyle bir anne baba ile büyümüş ise yaşadıklarının zihninde yer etmesi doğaldır.Bu da ileride kadının başına gelen şiddeti kabulünde etkili olacaktır.Tabii ki bunda eğitim seviyesi ve sosyal çevrenin de çok önemi vardır.Fakat her ne olursa olsun kadın ya da erkek kimseye şiddet uygulanması kabul edilir birşey değildir.

Gelirinin olmadığını veya 250 TL altında olduğunu söyleyen kadınların yaklaşık %43’ünün eşi tarafından en az bir kere şiddet uygulandığı belirlenmiştir. Gelir düzeyi daha yüksek olsaydı sizce bu oran nasıl değişirdi?

Zuhal Barış (45) Kadın Erkek Çocuk Büyük Zengin Fakir hiç kimse şiddeti haketmiyor. Gelir düzeyinin yüksek olması bence bu oranı değiştirmeyecek. Günümüzde üniversite mezunu, kendi ayakları üzerinde duran kadınlar da şiddet görüyor. Erkeklerin bu konuda eğitilmesi şart. Şiddet gören kadınların neredeyse yarısı bu araştırmalar yapılmadan önce yaşadıklarını kimseye anlatmamış. Siz olsaydınız ne yapardınız?

İpek Akan (37) Ne yazık ki ülkemiz hala aile içi şiddet olaylarını henüz aşamadı. Kadınlarımız ister eğitimli olsun, ister cahil, ister güzel olsun, ister bakımsız her ne koşulda olursa olsun ya psiklojik ya da fizyolojik şiddete maruz kalıyor. Kadınların yarısından fazlasının sessiz kalmasının altında pek çok neden sayabiliriz. Burada asıl yapılması gerekenler bence hakların iyice okunması ve bilinmesi, şiddet gören kadın ne yapmalı ve nereye sığınmalı, kanuni hakları nelerdir iyice öğrenmeliler. Bundan sonra bence kadın öncelikle ne istediğine karar vermeli, sonra da bilinçli bir şekilde harekete geçmelidir.

15 yaşından sonra eş veya birlikte olunan kişi dışında kadınlara şiddet uygulayanların başında %41 ile babalar, %32 ile anneler, %16 ile ağabeyler, %8 ile de öğretmenler geliyor. Babaların şiddet uygulamada en başta olmasının sizce nedeni nedir?

Ayşe Acar (44) Babanın ailesinde yetişirken sevgisiz, şefkatsiz ve ilgisiz büyümesi sonucu ileriki yaşlarda davranışları şiddete, öfkeye, nefrete dönüşüyor. Kendi ailesinde bulamadığı sıcak aile ortamını ve huzuru çocuklarına da yaşatamıyor. Bir de bunlara babanın eğitim durumu, alkol, kumar vs gibi alışkanlıklar eklenirse şiddet kaçınılmaz oluyor.

14

MART 2011


150 kişilik kapalı, 200 kişilik açık terası ile hizmetinizde.

2. Kısım Mah. Avni Akyol Cad. D/10 LOCA - BAHÇEŞEHİR/İSTANBUL

Tel: (0212) 608 00 88 - Fax: (0212) 608 08 89


EKONOMİ

Ortadoğu'daki gelişmeler ve

petrol fiyatları

RK KAYHAN ÖZTÜOM

M.C FİNANSGÜNDE ETMENİ N YÖ N YI YA GENEL

“Emtia piyasalarındaki doruğa çıkan hareketliliğin altında Ortadoğu'daki ayaklanmaların yattığı bir gerçek. Ancak fiyatlara ilişkin oldukça iddialı tahmin ve analizlerin altında açıkça telafuz edilmese de kabus senaryoları yatıyor. “ Tunus'da başlayan ve Mısır'a sıçrayan, şimdi bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı etkisi altına olan olaylar, siyasi sonuçlarının yanısıra önemli ekonomik gelişmelere de yol açıyor. Son günlerde Libya'ya yansıyan olayların diğer ülkelere göre daha kanlı olması piyasaları olumsuz etkiliyor. Emtia fiyatlarında ciddi hareketlilik yaşanırken, petrol fiyatları deyim yerindeyse aldı başını gitti. Bu satırların yazıldığı sıralarda (22 Şubat 2011) petrol fiyatları 110 dolara yaklaştı. Umarım gerçekleşmez ama 120, 130 hatta 150 dolarları telafuz eden uzman ve analistler bile var. Emtia piyasalarındaki doruğa çıkan hareketliliğin altında Ortadoğu'daki ayaklanmaların yattığı bir gerçek. Ancak fiyatlara ilişkin oldukça iddialı tahmin ve analizlerin altında açıkça telafuz edilmese de kabus senaryoları yatıyor. Bu senaryolara göre Libya’da dozajı gittikçe artan kanlı olaylar, sürecin Tunus ve Mısır'a göre daha kanlı ve sert geçeceği anlamına geliyor. Ama asıl korkulan, açıkça söylenmese de fiyatlanan konu, olayların Suudi Arabistan’a sıçraması. Suudi Arabistan ile ilgili olarak ufak bir gerginlik haberi petrol fiyatlarını 120 dolara taşıyabilir. Ayrıca olayların Suudi Arabistan'a sıçraması halinde, dalganın Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile sınırlı kalmayacağı düşünülüyor. Olayların bütün İslam coğrafyasına yayılması demek Uzakdoğu'dan, Avrupa'ya kadar bütün dünyada Ortadoğu'daki kadar hareketli olmasa da rahatsızlık yaratabilir. Olaylar devam eder ve petrol fiyatları da yükselmeye devam ederse global piyasalar ve ekonomiyi de olumsuz etkileyeceği

16

MART 2011

kesin. Örneğin Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Nobuo Tanaka, petrolün 100 doların üstünde kalması haline kriz çıkacağını söyledi. Tanaka, “Çok endişeliyiz, bu durum petrol arzı için risk oluşturuyor. 2011 yılı boyunca petrol fiyatları 100 dolar civarında devam ederse, 2008’deki krizin benzeri yaşanır” dedi. IEA Başekonomisti Fatih Birol ise yaptığı açıklamada Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki olaylar nedeniyle yükselen petrol fiyatlarının ekonomik büyüme için tehlike oluşturduğunu ve sanayileşmiş ülkelerin bir miktar stoku devreye sokmaya hazır olduklarını hatırlattı. Birol, petrolün artan maliyetinin sanayileşmiş ülkelerin ticaret dengelerini alt üst edebileceğini, enflasyonu yükseltebileceğini ve bunun da büyük merkez bankalarının faizleri artırmasına yol açabileceğini söyledi. Dünya petrol piyasasında arz ve talep arasında dengesizlikler arttığında IEA’in OECD üyesi ülkelerden stoklarını kullanıma açmalarını isteme yetkisi bulunuyor. Söz konusu stoklar 1.6 milyar varil seviyesinde. IEA bu yetkisini en son 2005’te Katrina Kasırgası Meksika Körfezi’nde petrol üretimini vurduğunda kullanmıştı. Emtia ve petrol fiyatlarındaki bu hare-

ketlilik yatırımcıların da pozisyonlarını gözden geçirmesine neden oluyor. Örneğin Amerikalı ünlü yatırımcı Marc Faber, emtia ve petrol fiyatlarının daha da yükseleceğini, hisse senetlerinde zorlu bir yıla hazırlanılması gerektiğini söyledi. Özellikle petrol fiyatlarının bu seviyelerden önemli oranda yukarı gideceğini düşünen Faber, şunları söyledi: “Diğer emtialarla veya dünyadaki diğer mallarla karşılaştırıldığında petrolün pahalı olduğunu düşünmüyorum. Petrol fiyatlarında daha fazla yükseliş kesinlikle bazı politik problemlere, petrol arzında aksamaya veya global ekonomide büyük bir büyümeye, bağlı." Petrol fiyatlarındaki bu hızlı artış, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) bir taraftan faizi indirirken diğer taraftan zorunlu karşılıkları artırma stratejisinde de değişikliğe yol açabileceği konuşulmaya başlandı. TCMB ocak ayı Enflasyon Raporu’nda 2011 için öngördüğü ortalama petrol fiyatını 85 dolardan 95 dolara yükseltmişti. 22 Şubat'ta yayımlanan son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı tutanaklarında petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki hızlı artış eğilimi kalıcı olur ve orta vadeli enflasyon hedeflerine ulaşılmasını tehdit ederse, baz senaryoda öngörülene kıyasla daha güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gidilebileceği belirtildi. Bu ifade de TCMB'nin senaryosunda değişiklik olabileceği sinyali olarak algılandı. Ekonomistler, bundan sonra zorunlu karşılıklarla birlikte faizlerin de artırılabileceği ihtimalini tamamen dışlamıyor.



KISA

Gardens of Bosphorus peyzaj ile bahçelerde bahar havası

Gardens of Bosphorus peyzaj firması sahip olduğunuz yeşil bahçe dokunuzu bahar için, size hazırlamayı öneriyor. Geçtiğimiz yıllara göre daha ılıman bir kış geçiren İstanbulʼda bahar mevsimiyle birlikte yeşil örtüde de kıpırmadalar başladı. Bu sene ilkbahar vejetasyon dönemi İstanbul için daha erken başladı. Ağaçlardaki tomurcuklanmalar, çim ve mera ötüsünde büyüme hızındaki artış ve topraktaki canlıların uyanması, İstanbulʼdaki bitki dokusuna dikkatli gözlerle bakan bizlere baharın erken gelişini göstermektedir. Peki kapımızı çalan, renkleri ve kokusuyla bizlere misafir olan 2011 Baharına biz ve bahçemiz hazırmı? Gardens of Bosphorus peyzaj firması

sahip olduğunuz yeşil bahçe dokunuzu bahar için, size hazırlamayı öneriyor. Deneyimli peyzaj tasarım ekibiyle, karakterinize uygun farklı konseptlerde tasarımlar geliştirip siz doğa severlerin zevklerine sunuyor ve onayladığınız tasarımları çok kısa bir süre içerisinde deneyimli peyzaj mimarlarımızın gözetiminde bahçelerinize tatbik ediyor. Garden of Bosphorusʼun size ait olan sorumluluğu bununla bitmiyor; dilerseniz periyodik olarak bahçe bakımılarınızı da memnuniyetle üstleniyor, tasarım, alt yapı-sulama, çimlendirme, bitkilendirme ve bakım olarak siz peyzaj kullanıcılarına hizmet sunuyor.

Çamlık Et &Gurme’de bayanlar matinesi Bahçeşehir Locaʼda hizmete giren Çamlık Et & Gurme, 150 kişilik kapalı salonu ve 200 kişilik açık terası ile Bahçeşehirʼliye günün her saati kahvaltı keyfi yaşatıyor. Bunun yanında Bahçeşehirʼli bayanları her hafta çarşamba ve cuma günleri birbirinden leziz tatlarla süslediği zengin açık büfesiyle saat 14:00 ile 17:00 arası canlı müzik eşliğinde bayanlar matinesine bekliyor.

Bahçeşehir’de başarının anahtarı; Arda Hoca Bahçeşehir’de pek çok öğrenciye yıllardır hayallerindeki okulları kazandıran Arda Çankaya’nın öğrencilerinden Melisa Tokmak, ‘Stanford University EPGY Summer Institutes de Investigations in Engineering’

18

MART 2011

programına tam burslu kabul edildi. Arda Hoca’nın diğer bir öğrencisi Ecem Bıyık ise Alman Lisesi'nde 700 öğrenci arasında her dönem bir öğrenciye verilen ‘örnek ögrenci okul onur belgesi’ aldı.


CHP’li Mehmet Kaban yerel basın ile buluştu Mehmet Kaban’ın yerel basın mensupları ile önümüzdeki genel seçimlere ilişkin öngörülerini paylaştığı kahvaltı daveti samimi bir hava içerisinde gerçekleştirildi. Yerel basın mensupları, CHP milletvekili aday adayı Mehmet Kabanʼın verdiği kahvaltı toplantısında bir araya geldi… Basın mensupları ile CHP ilçe teşkilatını bir araya getiren toplantıya CHP İlçe Başkanı Özgür Karabat, CHP İlçe Kadın Kolu Başkanı Ayfer Dikbaş, Atatürkçü Düşünce Derneği MYK üyesi ve Marmara Bölge sorumlusu Ümit Ülgen, çok sayıda teşkilat üyesi ve basın mensubu katıldı. Davete katılan basın mensuplarına seslenen Mehmet Kaban,

konuşmasına emekçi basın mensuplarına teşekkür ederek başladı. Konuşmasında ʻSiyaseti toplum için yaptıklarınaʼ vurgu yapan Kaban, “Siyaseti kendimiz için değil toplum için

yapıyoruz. Sizlerin sorunu hepimizin sorunu, Türkiyeʼnin sorunu bizim sorunumuz. El ele vererek Türkiyeʼnin en iyi şekilde yönetilmesini sağlamalıyız. İnsanların yaşam kalitesini yükseltmek bizim görevimizdir. Siyasetin amacı da toplumun yaşam kalitesini yükseltmektir. Benim de siyasete katkı vermemin sebebi budur. Türkiye içinde bulunduğu durumu hak etmiyor. Bu benim içime sinmiyor. Biz birilerinin rant elde etmesi için siyaset yapmıyoruz” dedi.


KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

Kadınlara hizmet eden erkekler SORULAR

Kadınlar zordur, seçicidir ve ayrıntıcıdır... Yani kadına hizmet etmek en zor mesleklerin başında gelir. Hele de bu hizmeti yapan erkekler ise... Bizde kadınlara hizmet eden sektörlerin en başında gelen kuaförlere kadınları sorduk... 1 Sizce müşterilerinizin özellikle sizi tercih etmesinin sebebi nedir? 2 Sizce kadınlar bunalımda olduklarında neden size gelirler? 3 Biliriz ki kadınlar kuaförleriyle pek çok şey paylaşırlar. Bununla ilgili ilginç bir anınızı bize anlatabilir misiniz?

Coşkun Azaklı (22 yıll) 1Elimden geldiği kadar en iyi hizmeti sunmaya çalıştığım, hizmette, kalite ve temizliğe dikkat ettiğim ve her müşteriye aynı önemi gösterdiğim için.

2 Tek bir cümleyle, kendisini daha mutlu hissetmek istediği için. 1 Her kadının kendini huzurlu ve güvende

hissettiği belli yerler vardır. Bunların başında da kuaförler gelir. Bizleri sevdikleri ve güven duydukları için her türlü problemlerini ve mutluluklarını bizimle paylaşırlar. Ama bunlar müşterimle benim aramda olan şeylerdir. Anlatmak prensiplerime aykırı...

Birkan Kavuklu (31 yıll) 1 Meslekte 31 senelik tecrübe ve yenilikleri yerinde takip edip salonumda uygulamam bir de hem sanatımda hem de salon temizliğinde aşırı titiz olmam tercih sebepleri olabilir.

2 Bayarlarda bu gibi durumlarda ani kararlar alırlar. Bu alınan kararlar öz güvenlerini yeniler. En kestirme ve etkili olan saç değişikliğidir.

3 Bir bayan ağlayarak içeri girdi. Kaşını aldırıp, saçının kesileceğini söy-

ledi. Bu işlemler boyunca ağlamaya devam etti. Sonunda sorularıma cevap verdi. İşinden erken çıkıp evine geldiğinde eşini başka bir bayanla yakaladığını söyledi. Elimden geldiğince sakinleştirmeye çalıştım. Burada ilginç olan o anda kapıyı vurup direk kuaföre gelmesi. Bu bizide çok şaşırtmıştı.

20

MART 2011


Tamer Zencilek (30 yıll) 1 Müşterimin beni tercih etmesinin en önemli sebebi onlara dürst olmamdır.

Ben hiçbir zaman günümü kurtarmayı düşünmedim. Müşteriye her zaman uzun vadeli baktım. O güveni veremezsen o müşteriyi sonunda kaybedersin. Üzülerek söylüyorum bizim sektörde müşteriyi çok yanıltanlar var. O yüzden müşteri sabit aynı yere gidemiyor. Kendime ve mesleğime saygı duymalıyımki işimi dürüst yapabileyim.

2 Müşteri, bunalımda ya da mutsuz ise direk kuaföre gider. Çünkü huzurlu bir ortam arar. Hemen bir kahve ikram ederiz. Eline ayağına bir bakım yapılır. Saçınada bir model ya da renk değişikliği yapıldığında bambaşka bir insan olarak çıkar ve mutlu olur. Bence kuaför iyi bir psikolog ve iyi bir sırdaş olmalıdır. Çünkü bayanlar özelini bile kuaförleriyle paylaşabilir. Kendine yakın hisseder. Siz onu başkasına anlatırsanız tehlike o zaman başlar ve o müşteriyi kaybedersiniz. O yüzden çok hassas ve dikkatli olmalısınız. 3 Marka bir salonda yetiştiğim için çok fazla ünlü sanatçıyla ve mankenlerle

çalışma imkanı yakaladım. Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Muazzez Ersoy, Hülya Avşar, Gülben Ergen, Hande Ataizi, Ajda Pekkan bunlardan bazıları. Aklıma gelen bir anımı paylaşmak istiyorum. O zaman gazinolar açıktı. Bebek Park Gazinosuʼnda Bülent Ersoyʼun saçını tarıyordum. Bülent hanıma hep zor yetişirdim. Bir gün yine geç kaldım, baktım kostümünü giyinmiş sahneye çıkıyor. Benide sahneye aldı. O şarkı söylüyor, ben topuz tarıyorum. Çok kızmıştı ama o günü hiç unutamam.

Reşat Er (26 yıll) 1 Kaliteli hizmet 2 Mutlu olmak için 3 Müşterilerimizin özellerine girmeyiz. Prensibimiz değil.

Emrah Çabkur (12 yıll) 1 Öncelikle kendime has bir tarzım olması ve bu tarzı müşterilerimi yansıtmam. Müşterilerimle olan samimi ve dürüst dialoğum sonucunda, gönül rahatlığıyla yönlendirebildikleri için tercih ediliyorum. Her yaş grubundaki kadın müşterilerimle karşılıklı empati kurmayı profesyonelliğin de getirdiği rahatlıkla çok iyi başardığımı düşünüyorum. İşimde eğitimli olmam, yenilikleri yılın trendlerini takip ediyor olmamda tabiiki ayrıca farklı bir güven veriyor.

2 Kadınlar bunalıma girdiklerinde psikoloğa değilde kua-

före giderler. Bayanlar bunalımda oldukları dönemlerde dış görünümleriyle oynamayı tercih ederler. Tabii ki bu tercihler kötü sonuçlar doğurabilir. Biz kuaförlerede düşen onları bu zor dönemlerinde doğru yönlerdirme yaparak yanlış ve pişmanlık duyacakları sonuçlarla başbaşa bırakmamaktır.

3 Uzun zamandır tanıdığım, saçlarının rengini sarı olarak

kullanan bir müşterim, morali bozuk olarak salona geldi ve benden saçlarını koyultmamı isted. Ben bir problemi olduğunu anladım. Onu bir anlık ve daha sonra pişman olacağı bu fikrinden caydırdım. Daha doğrusu caydırdığımı düşündüm. Takii 2 gün sonra saçları koyu bir şekilde tekrar salona girene kadar. Ve benden saçlarını eski haline getirmemi rica etti. Ama artık iş işten geçmişti. Bu yüzden burdan müşterilerimize söylemek istediğim bu gibi durumlarda kuaförünüzü mutlaka dikkate alın. MART 2011

21


HAVADAN SUDAN

ĞLU

MÜJDE KÖSEO

Sevginizle cennet yaratın ki çevreniz meleklerle dolsun Her mevsim içinde ayrı bir güzellik ve özellik barındırsa da ilkbahar mevsiminin yeri bende bir başkadır. İlkbaharda doğanın uyanışını bir çocuğun doğumuna benzetirim hep. Bu nedenle ilkbaharda daha bir umut dolu olurum hayata karşı. Her bir duygumu daha yoğun yaşarım, yaşama sevincim ile birlikte; dedim ya severim ben ilkbaharı. Mart ayı her ne kadar kapıdan baktırsa da ilkbaharın ilk ayı olması nedeniyle bu ayki yazımın konusunun çiçek, böcek, kelebek, hayat güzel kıvamında olması kaçınılmazdı. Fakat dergimizin bu ay ele aldığı konunun kadına şiddet olduğunu öğrenene kadar. Yaşamın; iç acıtan, insan olmayı sorgulatan, moderngelişmiş toplumlarda bile çözülmemiş olan insanlık dışı davranış biçimini es geçemedim. İçimin acısı, içimdeki sevinci fena halde yok etti. Şiddet konusundaki duygularımı, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Evrensel olarak varlığı kabul edilen insanın en güçlü dürtülerinden biri olan saldırganlık şiddeti doğuruyor. Bunun sonucunda da güç ve baskı uygulayarak karşımızdaki insana ruhsal ve bedensel zarar veriyoruz... Bu zarar ne boyut-

22

MART 2011

larda, çeşitleri ne, en çok şiddete kimler maruz kalıyor, önlenebilir mi, nasıl? Bu sorularıma cevap bulma adına şiddetle ilgili bir araştırma yaptım. Rakamlar ürkütücü.... Şiddet; aile içi şiddet, kadına şiddet, çocuğa şiddet, yaşlılara şiddet ve kendine şiddet gibi türlerde karşımıza çıkıyor. Maalesef günlük yaşantımızda o kadar çok şiddet var ki kanıksanma boyutuna varmış şiddetin bazı türleri. Kanıksanma boyutuna gelmesi ise çok tehlikeli; çünkü kanıksanan davranış biçimi kabul görmüş ve dolayısı ile çözümü aranmıyor demek. Şiddetin uygulanışı ise çeşitlilik gösteriyor. Güç gösterek uygulanan şiddet fiziksel zarar veriyor ve güçlü zayıfa uyguluyor. Fiziksel olarak güçlü olan uygulayıcı olduğu için de bu grupta en çok şiddeti kadın, çocuk ve yaşlılar görüyor. Ayrıca şiddet karşımıza sözel, ekonomik, duygusal olarakta çıkıyor. Aşağılama, karşındakine kayıtsız kalma, yok sayma sözel ve duygusal şiddet kapsamında. Erkeğin kadını çalıştırmaması veya kadının kazandığı parayı elinden alması ise ekonomik şiddet.

Çözümler elbette yaratılmış. Hem devlet hem de sivil toplum örgütleri çalışmalar yapıyor. Kadın sığınma evleri, şiddet görenin kanuni haklarının öğretilmesi, şiddet gören çocukların aileden alınması gibi çözümler üretilmiş. Ben ise şiddetin ortadan kalkması için gerekenin sevgi olduğuna inanıyorum. Sevebilmeyi öğrenmek, sevgiyle yaklaşmak her şeyin çözümü. Bu noktada da görev kadınlara düşüyor. Analık görevini üstlenen kadınlar, şiddet uygulayan bu canavarları kim yetiştirdi, siz. Sevgiyle mi yetiştirdiniz? Sanmıyorum. Sevgiyle büyüyen biri sevmeyi öğrenir. Yüreğinde sevgi barındıranlar dünyayı yaşanabilir hale getirenlerdir. Kadın olarak şiddet konusunda her ne kadar en çok mağdur olanlar olsak da aynı zamanda suçluyuz da; uygulayıcıları bizler yetiştirdiğimiz için. Unutmayalım “Rüzgar eken, fırtına biçer.” Sevginizle yetiştirdiğiniz çocuğa cennet yaratın ki o da melek olsun. Yürekleri sevgiyle dolup taşan çocukların yetiştirildiği bir toplum olabilmemiz dileği ile sevgiyle kalın.


Sağlıkta dönüşüm!

LOKMAN ÖZEL SAĞLIK HİZMETLERİ

SAĞLIKLI KONUT PROJEMİZ’LE ÖZEL SAĞLIKTA LOKMAN POLİKLİNİĞİMİZ 7/24 HİZMETİNİZDE TEL.: 672

60 36-37

w w w. l o k m a n s a g l i k . c o m

Polikliniğimiz sağlıkta dönüşüm çerçevesinde: 7/24 saat acil hekimlik ve hemşirelik hizmetlerini, Evde bakım hizmetleri ve buna bağlı evinde veya merkezde sözleşmeli ailenizin hekimliğini, Toplu işçi çalıştıran iş kollarında hıfzıssıhha ve AB direktörlüğünün isteği doğrultusunda sağlık taramaları ve portör analiz hizmetlerini, Konsultan uzman hekim muayene ve tedavi hizmetlerini, Biorezonans yöntemi ile tek seansta sigarayı bıraktırma eğitim ve tedavi hizmetini, Mobil araçla seyyar röntgen, ultrason, kan sayımı ve acil set donanımıyla mobil sağlık hizmetini, Röntgen, ultrason, EKG, görüntüleme ve tıbbi tahlil analiz laboratuarları ile tanı hizmetlerini

Sahasında deneyimli hekim ve yardımcı sağlık personeli ile 28.02.2011 tarihinden itibaren yeni adresinde hasta kabulüne başlamıştır

Bahçeşehir Esenkent Cad. Boğazköy yolu No: 68 (Esbil Spor Tesisi Karşısı)


ADVERTORİAL

Pelican Mall Yaşam ve Alışveriş Merkezi Genel Müdürü Berna Yüksel:

Alışverişten eğlenceye aradığınız herşey PELİCAN MALL’de Pelican Mall AVM’nin açılışından bahsedebilir misiniz? Pelican Mall Alışveriş ve Yaşam Merkezi 17 Aralık 2010 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açtı. Pelican Mall, açıldığı ilk günlerde her yeni alışveriş merkezi gibi bir takım zorluklar yaşadı ama bunları kısa sürede atlatmayı başardı. 2 ay gibi kısa bir zamanda geldiğimiz noktayı görünce Ben ve ekip arkadaşlarım çok mutlu oluyoruz. Bahçehir’den ilgi görüyor musunuz? Bahçeşehir bölgesinden gelen yoğun istek üzerine ücretsiz müşteri servisimizi başlattık. Servislerimiz hiç boş gelmiyor, tabii çok daha yoğun bir talep olsun istiyoruz. Bunun için yakın zamanda Bahçeşehirʼde kapsamlı bir çalışmanın içerisine gireceğiz. Şu an detaylara girmek istemiyorum ama Bahçeşehir de yaşayıp Pelican Mallʼden haberdar olmayan kimse kalmayacak. Servis Güzergahınız nedir? Güzergahımız aşagıdaki gibidir; Süleyman Demirel Bulvarı - Funda

Otobüs Durağı - Rıfat Ilgaz Otobüs Durağı - Okyanus Caddesi - Sağlık Ocağı - Düden 8 - Tortum Otobüs Durağı Manolya Evleri - Şelale Evleri - Gül Otobüs Durağı - Testili Kızlar Meydan Bahçeşehir Merkez Durağı - Cenk Koray Caddesi - Pelican Avm Mağaza karmanızda hangi markalar bulunuyor? Ziyaretçiler aradıklarını bulabiliyor mu? Avcılar E-5 üzerinde yer alan Pelican Mall, bölgesel satış kimliğiyle tüm gelir gruplarına hitap edebilen mağaza karmasıyla kurgulanmıştır. Pelican Mall Alışveriş ve Yaşam Merkezi, Carrefour, Darty, 9 salonlu Cinema Pink, Buz Pisti, Bowling ve Lazer Game ile Avcılar ve çevre bölgelerde yaşayanlar ve çalışanlar için tartışmasız bir çekim gücü oluşturmaktadır. Marka karmamız çok güçlü; Mango, Koton, Sevil Parfümeri, Kigılı, Damat, U.S. Polo, U.S. Polo Home, Batik, Herry, Kemal Tanca, Deichmann, English Home, Pronail, Yves Rocher, Ekol Pırlanta, LC Waikiki, Edirne Kırkpınar Lokantası çok de-

ğerli markalarımızdan sadece bir kaçı. AVM’nin “yaşam” bölümünde ne gibi etkinliklere ve alanlara yer veriyorsunuz? Pelican Mallʼ de dünya ve Türkiyeʼnin seçkin markalarını barındırmanın yanı sıra gün ışığından yüksek derecede faydalanılabilen atriumu, özel peyzaj çalışmaları, süs havuzları, eğlence alanları, cafeleri ile alışveriş merkezlerinde yaşam öğesini de ön plana çıkartmayı amaçladık. Gün ışığından faydalanan geniş atriumu, havuz ve bitkilerin yer aldığı iç mimari ile de bu ferah ortam şık bir hale getirildi. Sadece alışveriş yapmanın ötesinde tüm yaş grubundaki ziyaretçilerimizin keyifli vakit geçirmesini ve eğlenmesini amaçladık.

PELİCAN MALL Bahçeşehir servis saatleri ve durakları BAHÇEŞEHİR 10:00 12:00 14:00 16:00

24

MART 2011

Parkway 10:02 12:02 14:02 16:02

Sağlık Ocağı 10:05 12:05 14:05 16:05

Tortum Otobüs Dur. 10:07 12:07 14:07 16:07

Gül Otobüs Dur. 10:10 12:10 14:10 16:10

Bankalar Cad. 10:15 12:15 14:15 16:15

PELICAN AVM 10:30 12:30 14:30 16:30



KAPAK KONUSU

KADININ ADI Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yaptığı araştırmaya göre 36 milyon kadın nüfusun yaşadığı ülkemizde 18 milyon kadın şiddet görüyor Türkiye’de kadın olmak zor. Gün geçmiyor ki kadınlarla ilgili tartışmalı bir konu gündeme gelmesin. En son sunucu- oyuncu Defne Jof Foster’ın vefatının ardından ‘Su testisi su yolunda kırılır’ gibi ağır bir ithamla çalkalandık. Ardından ‘Dekolte giyen tecavüze uğrar’ diyebilecek kadar ‘bayağı’ düşünen bir ilahiyat profesörünü bile duydu kulaklarımız. Daha dün 12 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden 28 adamın cezası ‘kızın rızası olduğu için’ mahkeme tarafından hafifletildi haberlerini okuduk. Böylesine vahim hallerdeyiz anlayacağınız.. Doğduğu andan itibaren kendisine görev gibi sunulmuş evişlerini halletmenin yanısıra çalışma hayatında yer alan, eve maddi gelir sağlayan, market, alışveriş, kuru temizleme gibi detayları koordine eden, ailenin sosyal hayatını düzenleyen, çocukların bakımı ve eğitimleriyle ilgili ayrıntıları planlayan kadın, varoluşunu yeniden sorgulamak, kendisine uygulanan şiddetle mücadele etmek, aynı zamanda bu tarz ithamlara ve haksız kararlara karşı dik durmak için yoğun bir çaba sarf etmek zorunda. Tüm bu çaba daha adil ve yaşanabilir bir dünya yaratmak için.. Hepimiz dünyaya birtakım özellikler taşıyarak geliyoruz. Gözlerimizin, saçımızın rengi, cinsel organlarımız, hormon dengelerimiz, zihinsel, duygusal eğilimlerimiz, yeteneklerimiz farklı. Ama bu özelliklerin, eğilimlerin ve yeteneklerin biçimlendirilmesi ve onlara değer biçilmesi tamamen toplumsal ve tarihsel koşulların ürünü, asla genetik değil. Yani sanılanın aksine şiddet, genlerimizden gelmiyor, tamamen yaşanılan toplumda kazanılmış karakter ve öğretilerle oluşan eylemlerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla kadın veya erkek olarak doğmuş olmak, genel ahlak ve namus anlayışı, gelenek- görenekler, toplum-

26

MART 2011

sal ve ekonomik yapı, eğitimin düzeyi ve niteliği, ataerkil erkek egemen toplum anlayışı gibi faktörlerle birleşince kadının ‘öteki’ konumuna indirgendiği, nesne olarak değer biçildiği bir toplumla karşı karşıya kalıyoruz.

Kadına şiddet oranı yüzde 50 Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yaptığı araştırmaya göre 36 milyon kadın nüfusun yaşadığı ülkemizde 18 milyon kadın şiddet görüyor. ‘İkinci’ ve ‘öteki’ konumuna indirgenen, ekonomik özgürlüğünü kazanma olanağı bulamayan, sürekli baskı altında tutulan ve ‘hayatının öznesi olma’ hakkı ve şansı elinden alınan kadın, bir süre sonra aile içindeki şiddetten dolayı sürekli kendini suçlayan bir davranış içine giriyor, pasif, pesimist davranışlar sergiliyor. Bir kısmında kişilik bozuklukları, depresyon veya şizofrenik eğilimler gözleniyor. Bu durum toplumsal yapının sağlıklı işlememesiyle, yıkımlarla sonuçlanarak inşa etmeye çalıştığımız ideal toplum yapısından uzaklaşmamıza ve çöküşümüze sebep oluyor. Tüm bunlara rağmen iyi haberler de var diyebiliriz. Uzun yıllardır kadın ile şiddet kelimesinin yanyana kullanılması bir tabu iken son 10 yılda kadına şiddetle mücadelede, kadının ekonomik anlamda güçlendirilmesinde, sosyal hayata ve eğitim hayatına katılımında muazzam bir değişim ve dönüşüm olduğunu görüyoruz. Çözüme yönelik çalışmaların hız kazanmasında mücadele eden kadınların yanısıra yurtdışından fon sağlanması, özel sektörün ve finans sektörünün desteği, sivil toplum örgütlerinin bilinçli çalışmaları büyük önem taşıyor elbette. Buna rağmen şiddet bitmiyor ama azalma sağlanıyor veya çözüme yönelik reflekslerde ciddi bir ilerleme kaydediyoruz.


VAR MI? Kadınlara uygulanan şiddetin, kanunlarımızdaki haksızlıkların, tacizin, tecavüzün, zorla evlendirilmelerin, namus cinayetlerinin, ahlâk konusundaki çifte standartların, kız çocukların okutulmamasının, kocaya satılmasının, bekâret kontrollerinin, kumanın, berdelin, başlık parasının, çağı geçmiş geleneklerin, kadının zorla ev içine mahkûm edilmesinin, kendi bedenine sahip çıkamamasının, çok çocuk doğurtulmasının, evin reisinin erkek olmasının sorgulandığı bir dönemden geçiyoruz.

Üniversiteyi bitiren her iki erkeğe karşı üç kadın mezun Hangi nedenle olursa olsun, baskı altına alınan, hırpalanan, canı acıtılan her tür canlı, bir an gelir uyanır, ayaklanır ve hakkını ister. Kadını erkeğin boyunduruğundan kurtaracak olan şeyse çalışma yoluyla gelen hak ve özgürlüktür. Kadınlar bu düşünceden hareketle gitgide bilinçleniyorlar, hızla uyanıyorlar ve bunun yolunun eğitimden geçtiğinin farkındalar. Şu anda dünya genelinde inanılmaz ve daha önce karşılaşmadığımız bir süreç yaşanıyor. Bugün üniversiteyi bitiren her iki erkeğe karşı üç kadın mezun oluyor. Kadınlar ve erkekler arasındaki güç dinamikleri çok hızlı bir değişim evresinde. En önemli yerlerde kadınlar herşeyi kontrol altın alıyor, pek çok meslekte sayıca baskın hale geliyorlar. Yöneticilerin %50’den fazlası kadın. Yapılan araştırmalar bundan sonraki 10 yıl içinde büyüyeceği tahmin edilen 15 sektörün ikisi hariç diğerlerinde kadınların baskın olacağını ve global ekonominin el değiştirip kadınların erkeklerden daha başarılı olabildiği bir yer haline geleceğinin sinyallerini veriyor.

Kadınlar dünyayı değiştiriyor Bu ekonomik değişiklikler kültürümüzü, alışkanlıklarımızı, yaşam koşullarımızı, harcamalarımızı hızla etkiliyor. Elbette dizilerimizi, evliliğimizi, flört sürecimizi ve Kanuni, Behlül, Ezel, Hürrem, Bihter, Evşen’li yeni süper kahramanlarımızı da.

Yıllardır bilincimize işleyen ‘ilk doğan erkek çocuk’ fikri ise şimdilerde oldukça demode. Erkeğin her zaman egemen olduğu 200.000 yıllık bir süreç artık gerçekten de sona eriyor. Keza istatistikler ve nüfus sayımları Hindistan, Çin, Güney Kore gibi ataerkil toplumlarda bile ailelerin artık eskisi gibi erkek çocuk istemediğini, Amerikan üreme merkezlerinde çiftlerin %75’inin kız çocuk talep ettiğini gösteriyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik gelişmeler aile ve evlilik yapısında da son 10 yıldır değişimi zorunlu kılıyor. Kadınlar işgücünün büyük bölümünü oluşturuyorlar. ABD’de yapılan kamuoyu araştırmaları genç kadınların genç erkeklerden daha çok kazandığını ortaya koyuyor. Bu kadınların ortak noktası kendilerini çevrelerindeki erkeklerden daha çok para kazanır şekilde düşünerek yetiştirilmeleri.

Omega erkek sayısı artıyor Şimdiye kadar üretim ve tüketime dayalı bir ekonomimiz vardı, şimdiyse hizmet sektörüne, bilgi sektörüne ve yaratıcılığa dayalı bir ekonomimiz var. Kadınlar bu becerileri edinmede erkeklerden çok daha ilerideler. Çünkü günümüzdeki ekonomi artık bambaşka beceriler gerektiriyor. Akıllı olmanız, konsantre olmanız, insanları dinlemeniz, açık olarak iletişim kurmanız ve eskisinden farklı çok daha değişken olan bir işyerinde çalışmanız lazım. Bunlar kadınların çok iyi yaptığı şeyler. Dolayısıyla genellikle iş bulamayan, ebedi ergen, sevimsiz yabani, mutlu bir koltuk müptelası olarak karşımıza çıkan ‘omega erkek’ sayısı gittikçe artıyor. Hindistan’da fakir kadınlar erkeklerden daha hızlı İngilizce öğreniyor ve Hindistan’da büyük endüstri olan çağrı merkezlerinin ihtiyacını karşılıyor. Çin’de özel girişimlerin sayısı artıyor, kadınlar yatırıma daha çok önem veriyor. Güney Kore gibi 1970’ler ve 80’lerde kadının sosyal yerinin yasalarla ikinci sınıf olarak düzenlendiği ataerkil toplumda, kadınlar erkek çocuk doğuramazlarsa cariye/kuma muamelesi görüyorlardı. Aileler kızlarının canını al-

HÜLYA MERAL ması için Tanrı’ya yalvarıyorlardı ki yerine bir erkek çocuk gelebilsin. Şimdiyse tüm dünyada tersine bir dönüşüm yaşanıyor. Kadınlar nesne olmayı reddedip, onları nesne olarak görenleri özne olarak görmeye zorlayacaklarının sinyallerini veriyor. Tüm bunların ışığında söylemek gerekir ki bilgi ve bilim çağının gelecek günlerinde kimse kimseye istemediği bir şeyi zorla yaptıramayacak. Dolayısıyla erkekler artık ‘nerede yanlış yapıyorum, ne yaparsam daha adil, daha sürdürülebilir, daha barış dolu bir yaşam varolabilir önümde’ diye şapkayı önüne koyup düşünmek, gerekiyorsa destek almak zorunda.

Artık herkes için değişim zamanı Türkiye’de bu değişimin öncülerinden aile içi şiddeti, özellikle kadına yönelik şiddeti önemseyen, kendilerini kadın sorunlarına vakfeden, kadının elinin güçlenmesi ve bilinçlendirilmesi için yollar, şehirler kateden, yüzlerce kadına yardım eli uzatan, kadınların sesini kamuoyunda duyurmak için yıllardır emek sarf eden bir ekip ve proje var ki son 7 yıldır kadınların hayatına dokunmayı başarıyor. 'Aile İçi Şiddete Son' Proje Kooordinatörü Neşe Hacısalihoğlu ile gerçekleştirdiğim söyleşi her bireyin ve kurumun yapacak birşeyi olduğu fikrini yeşertiyor içimde.

56 ilde toplam 1800 evli kadınla yapıl an Türkiyede kadına yöneli kş araştırmasınd iddet an alınan verilere göre ;

1

Aileye daha çok gelir ge tiren kadınların şi ddet görme olasılığının 2 misli arttığı, EN AZ ŞİDDET YAŞAYAN KADINLARIN EŞLERİYLE EŞ İT GELİR GETİREN KA DINLAR OLD U Ğ U SONUCUNA VARILMIŞ. MART 2011

27


KAPAK KONUSU - RÖPORTAJ

Hürriyet Gazetesi ‘Aile İçi Şiddete Son’ kampanyasının

“Toplum şiddeti Hürriyet Gazetesi’nin sosyal sorumluluk projesi olarak 7 yıldır başarıyla yürüttüğü ‘Aile İçi Şiddete Son Kampanyası’nı, Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’nı ve gelişmeleri, proje Koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu ile konuştuk Röportaj: Hülya Meral

ŞİDDETİN TÜRLERİ Fiziksel şiddet: Dövme,

tokatlama, tekmeleme, yakma gibi eylemlerin yer aldığı şiddet türüdür. Kadının eşi ya da partneri tarafından fiziksel saldırıya maruz kalması şeklinde gerçekleşir. Bazı olgularda psikolojik istismar, cinsel şiddet ya da evlilik içi ırza geçme (Tüm dünyada yaygın olarak kabul edilen ama henüz Türk Ceza Kanunu’nda yer almayan bir terim) ve/veya öldürme tehditleri ile birlikte de görülebilmektedir. Fiziksel şiddetin en ağır biçimlerinden biri töre/namus cinayetleri bahanesiyle uygulanan şiddettir. Kadının giydiği kıyafet, gittiği

yer, yabancı kişilerle konuşması, evlilik dışı ilişkisinin olması, bakire olmaması, aile ya da akrabaların uygun gördüğü kişi ile evlenmek istememesi, boşanması gibi bahanelerle kadına eşi ya da akrabaları tarafından şiddet uygulanması ya da öldürülmesi töre/namus bahanesiyle kadına uygulanan şiddettir. Bu suçun işlenmesine eş ya da akrabalar karar verebilmektedir.

Duygusal/ psikolojik şiddet: Çoğunlukla aşağılama, bağırma, sürekli eleştirme, yetersiz olduğunu söyleme, hiçbirşeyi

beceremediğini, çocuklara bakamadığını söyleme, sevgi göstermeme, patolojik düzeyde kıskançlık, korkutma, reddetme, paranoya düzeyinde inanmama ve ne yaptığını araştırma şeklinde görülebilir. Eşle doğrudan iletişimi reddetmek, onunla konuşmamak, surat asmak, eşin, kendisini ifade etmesini, görüş ve düşüncelerini açıklamasını engellemek, zaaflarıyla alay etmek, duygusal sömürüde bulunmak, imalı konuşarak yanlış anlamalara meydan vermek, eşin kendisine olan güvenini ve saygısını yitirmesini sağlamak, eşin karar verme sürecinde şüphe etmesini sağlamak, eşin


Koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu:

besliyor” Aile içinde şiddet uygulayanlara da şiddet mağdurlarına da toplumun her kesiminde rastlanabiliyor. Birçok kadın birlikte yaşadığı erkek veya kocası tarafından şiddete maruz kalıyor ve bu şiddet sınıf, etnik köken ve sosyo-ekonomik düzey gözetilmeksizin uygulanmaya devam ediyor. Kadının nitelikli bir yaşam sürmesinin önünde engel oluşturan ve çözüme kavuşması gereken pek çok konu da önemli bir sosyal sorun olarak karşımıza çıkıyor. ‘Kadının adı yok’ söylemlerinin üzerinden henüz çok geçmemişken sessiz kalmayı reddedip kadınların yaşadığı bu kısır döngüyü değiştirmeye gönüllü bir proje ise son yıllarda sık sık gündeme geliyor. Hürriyet Gazetesi’nin sosyal sorumluluk projesi olarak 7 yıldır başarıyla yürüttüğü Aile İçi Şiddete Son Kampanyası’nı, kampanyadan hareketle 2007’den bu yana kadınlara destek olmayı amaçlayan Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’nı ve gelişmeleri proje Koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu konuştuk. Kadın neden şiddet görür? Kadın birçok nedenle şiddet görür. Temelde 10 kadından 4’ü şiddet görüyor, dünyada da durum çok farklı değil, ortalama 3-4 kadından biri şiddet görüyor. Projeye başlarken şiddetin normal aile yapısı içinde görülen bir davranış olduğu bilgisinden yola çıktık. En çok

mantık sürecinden şüphe etmesini sağlamak, katı kurallar ve sınırlar koyarak baskı kurmak, eşin çevresiyle bağlarını koparmak ve eşinin hareket özgürlüğünü kısıtlamak şeklinde de tezahür edebilir.

Ekonomik şiddet: Evin

masraflarını karşılamamak, hep sorun çıkarmak, gerekli olan harçlığı vermemek, çalışmasına izin vermemek, çalışanın elinden parasını veya banka kartını alıp geri vermemek, işten atılmasına yol açacak olaylar yaratmak, paranın ve mal/mülkün kontrolünü elinde bulundurmak, kadının para istemesini

üzerinde durduğumuz ‘öğretilerimiz’. Ayrıca daha önceki yıllarda yapılan istatistiklerde eş ve birlite olunan kişi dışında kadınlara şiddet uygulayanların başında % 41 ile babalar, %32 ile anneler, %16 ile ağabeyler, % 8 ile de öğretmenlerin geldiği görülmektedir. Yani toplumun da şiddeti beslediği, şiddeti çocuk yetiştirme biçimi olarak kullandığı ve bu nedenle şiddet gören ya da gözleyen çocukların yetişkin olduğunda %30’unun ailesine şiddet gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu çok büyük bir oran. Şiddet, ailenin içinde öğrenilen bir sorun çözme davranışı olarak öğretiliyor. Çocukken ailede, yetişkin olduğunda kendi ailesinde ve kendi çevresinde yaygın bir şekilde şiddet uygulayan erkeklerin çoğu başka bir yol öğrenemiyor.

SESSİZLİK ŞİDDETİ BESLİYOR Şiddet aile içi bir mesele midir? Hala aile içi meseledir diyen oran çok yüksek, komşumuzda ses duyduğumuzda müdahele etmiyoruz, belki ölümle sonuçlanıyor. O nedenle şiddeti besliyoruz, onaylıyoruz. Sokakta anne çocuğuna ‘edepsizlik ‘gibi ifade edilen tavırlar gösterdiğinde haksız değil, çocuk hak etti diye onaylıyoruz. Bu daha ilerde ergen çocukları da durdurma biçimi olarak uygulanıyor, ona da ses çıkarmıyoruz, eti senin kemiği benim deyip öğretmene veriyoruz. Kızını

dövmeyen dizini döver deyip kendi evladımızı döverek terbiye etmeye çalışıyoruz. Değişmekte olan ülkelerde şiddet daha beslenen bir şey, adına töre diyoruz, namus diyoruz, bir şekilde bunları haklı çıkaracak, normalleştirecek yollar bulmaya çalışıyoruz.

HER 2 KADINDAN BİRİ FİZİKSEL ŞİDDET GÖRÜYOR Kadınlar daha çok hangi şekilde şiddet görüyorlar? Fiziksel şiddet mi ruhsal şiddet mi, ihmal mi? Kadın farkındaysa paylaşıyor. Bizi her 2 kadından biri fiziksel şiddet nedeniyle arıyor ama fiziksel şiddet hiçbir zaman tek başına değil. Duygusal şiddet ya da cinsel şiddet, ekonomik, sosyal şiddet de buna eşlik ediyor mutlaka. Sadece duygusal şiddet nedeniyle arayan da var, arayan 4 kadından biri duygusal şiddet gördüğünü iletiyor. Cinsel şiddet zaten en zor ifade edilen şiddet türü ancak kadın fiziksel şiddet nedeniyle aradığında konuşmalarından çıkarabiliyoruz. Sosyal şiddet hiç ifade edilmiyor. Kadın, ailesiyle görüştürülmemesini kıskançlığa bağlıyor ama aslında bu sosyal şiddet. Zorla evlendirilme, arkadaşlarıyla, komşularıyla görüşmesini yasaklama biçiminde karşımıza çıkıyor sosyal şiddet. Şiddet gösteren bir şekilde mağdurun 24 bin 48 hane ziyareti ve 12 binden fazla kadınla yapıla n Türkiyede Kadına yöne aile içi şiddet lik araştırması ve rilere göre;

2

Boşanmış ve ya ayrı yaşayan ka dınların hayatlarının herhangi bir döneminde gördüğü şid det oranının yüzd e 73 olması , başka bir deyişle, TÜRKİYE'DE BOŞANMIŞ VEYA AYRI Y AŞAYAN 10 KADINDA N 7'Sİ YAŞAMLARIN IN HERHANG İ BİR DÖNEMİNDE ŞİDDET GÖR ÜYOR. MART 2011

29


KAPAK KONUSU - RÖPORTAJ

Başlık

çevresini daraltıyor. Çünkü ne kadar az insan bilirse o şiddet o kadar devam edecek ve rahat uygulayacaktır. Kadın genelde ihmal edildiğinin çok farkında olmuyor. Ekonomik şiddet ise hiçbir zaman tek başına olmuyor, hakaret, aşağılama ya da fiziksel şiddetle destekleniyor. Ülkemizde birçok kadın ekonomik şiddeti gönüllü olarak kabul ediyor. Birçok kadının bankamatik kartı kocasındadır. Bütçe ortak yapılıyorsa bankamatik kimde olursa olsun fark etmez ama bizim ülkemizde genelde bütçeyi erkek kendi istediği biçimde yapar, kadın ne kadar maaş aldığının bile farkında değildir. Üniversite mezunu pek çok kadın var, evlendikten sonra çalıştırılmıyor. Çalışmaya gücü, yetisi var ama bir insanın baskısıyla çalışamıyorsa bu da ekonomik şiddettir. Şiddetin bir nedeni de biyolojiktir diyebilir miyiz? Doğuştan gelen bir şey yok. Bizim doğuştan getirdiğimiz şey ‘kızgınlık duygusu’dur. Bu duygu aslında bizi iki şekilde korur. Biri bizim haklarımıza tecavüz ettiğinde, sınırımıza girdiğinde kızarız ya da kendi hayat hedefimizden saptığımızda kızarız ama saldırganlık, şiddet bu kızgınlık kontrol edilemediğinde ortaya çıkan bir davranış biçimi. Şiddet kontrol edilebilir, doğuştan gelen bir şey değil. Şiddet uyguladığını söyleyen/kabul eden ve sizden yardım isteyen erkekler var mı? Aile İçi Şiddet Yardım Hattı’nı %3 oranında erkekler de arıyor. Çok az bir kısmı ‘ben şiddet gösteriyorum ama göstermek istemiyorum, bana yol gösterin’ diye arıyor. Bizi aradıklarında hattı özel eğitim almış psikologlar açıyor, arayanın durumuna göre konuşuyor ve

yönlendiriyorlar. Genellikle daha profesyonel desteğe ihtiyaçları oluyor. Erkeklerin ‘öfke kontrolü’nü öğrenmeleri gerekiyor. Erkek bizi aradıysa birşeyleri paylaşma ihtiyacında oluyor ve tabii ki konuşuyorlar. Çünkü şiddet gösteren de mutlu değildir. Kadınlar için yapılmış sığınma evlerinin durumu nasıl? Türkiye genelinde 60 sığınma evi var. 50.000’i aşan belediyelerde sığınma evi açma zorunluluğu var ama 50.000’in altındaki yerlerde zaten yok, üstündekilerin çoğunda yok. Şu an koskoca İstanbul’da 10 tane sığınma evi var, kapasiteleri 300’ü bulmuyor. 15 milyonun yarısının kadın ve çocuk olduğu bir nüfusta bu sayı çok yetersiz, acil durumda olanlar alınıyor ama bu sefer ötekiler acil duruma gelmiş oluyor. Acil duruma geldiklerinde zaten bir travma yaşadıkları için üzerlerinde daha fazla çalışmak gerekiyor, daha fazla kalması

gerekiyor ama 3-6 ayda ortalama barınma süresi var. Mor Çatı’da genellikle ayakları üzerinde duruncaya kadar kalıyorlar. Bu şiddet yaşamış ve evini terk edecek duruma gelmiş kadın için hiç yeterli değil.

Kadınların %27’sinin çocukluğunda cinsel istismara uğradığı tahmin edilmektedir. Cinsel istismara uğrayan kişilerde depresyon, suçluluk, azalmış özbenlik kaygısı, başkalarına güvenememe, intihar düşünceleri, öfke nöbetleri, kendinden utanma, anksiyete, kendi bedenini reddetme gibi semptomlar görülebilir.

çıkmasına izin vermemek, sosyal ilişkilerini kısıtlayarak yalnız/ desteksiz bırakmak, aşırı kontrol etmek, katı kurallar ve sınırlar koyarak baskı kurmak vs. şeklide özetlenebilir.

EĞİTİMLİ KESİM DAHA ZOR PAYLAŞIYOR Boğaziçi Üniversitesi ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet’ araştırması yaptı. Araştırmanın bir sonucunda gelir seviyesi erkekten yüksek olan kadının %42 oranında daha çok şiddete maruz kaldığı sonucu çıktı. Katılır mısınız? Eğitim ve gelir düzeyi arasındaki orantısızlıklar şiddetin nedeni değil arttırıcı etkenidir. Normalde o insan şiddet göstermeye eğilimli değilse böyle bir bahaneye sığınmaz ama zaten şiddet göstermeye eğilimliyse o zaman bu onun için bir bahane. Hattı arayıp da kocam ilkokul mezunu ben üniversite mezunuyum onu için bana fiziksel şid-

ŞİDDETİN TÜRLERİ beklemek, paranın nereye harcandığını kontrol etmek, para yönetimi konusunda kadını eleştirmek ve etiketlemek. (Müsrif, aptal, doğru dürüst parayı harcamayı bile bilmezsin v.s gibi ithamlarda bulunmak)

Cinsel şiddet: Bu tip olaylar

genellikle kadının rızası olmadan istemediği yer ve zamanda cinsel ilişkiye zorlamak, başka insanlarla cinsel ilişkiye zorlamak, çocuk doğurmaya ya da doğurmamaya zorlamak, kürtaja zorlamak, namus gerekçesiyle öldürmek veya öldürmeye zorlamak şeklinde gerçekleşir. Fiziksel istismarla birlikte görülür.

Sosyal şiddet: Eşi başkaları

önünde sürekli küçük düşürmek, başkaları önünde kadının zaaflarıyla alay etmek, başkalarının önünde, kıskançlık gösterilerinde bulunmak suretiyle eşin davranışlarını kontrol etmek, eşin evden

Sözel şiddet:

Söz ve hareketlerin düzenli bir şekilde korkutma, sindirme, cezalandırma ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Sözel şiddete ilişkin davranışlardan en belirgini, kişinin değer verdiği konulara yönelik güven sarsmak ve kadını yaralamak amacıyla belirli aralıklarla çok ağır hakaret ve sözler söylemektir. Kadını küçük düşürücü


Başlık

det uyguluyor ya da ben kocamdan daha çok kazanıyorum, mümkün olduğu kadar bunu hissettirmemeye çalışıyorum ama yine de şiddet görüyorum diyen oluyor. Evin gelirini erkek sağlar, evde otorite erkektir düşüncesi var temelde. Erkekler otoriteyi parayla da birleştiriyorlar. Karısı ondan daha fazla kazandığında bu bir eziklik duygusuna o da kızgınlığa, kızgınlık da şiddete yönlendiriyor.

KILIBIK ÇOK İDEAL BİR ERKEK MODELİ Kişinin karakteri şiddeti etkiler mi? Karakter doğuştan gelen bazı şeyler. Karakterin oluşumunda ailenin çocuğu yetiştirme dönemindeki öğretileriyse evet o zaman karakterler arasında farklılık oluyor ya da işte genç kızlarımıza nasıl birini istersin diye sorduğumuzda güçlü, vurdumu ses getiren..vs. diyorlar. Maço tipi yüceltip ona yöneldiklerinde yarın hakkaten o vuruş onlara yöneliyor. Biz bazı şeyleri kendimiz destekleyip idealmiş gibi sunuyoruz. Kadın olarak bunları besliyoruz. Oğlumuza güçlü ol, ağlama diye öğretirken kızmıza da adam gibi birini seç, karı gibi gülüyor, kılıbık diye öğretiyoruz. ‘Kılıbık’ çok ideal bir erkek modelidir, kılıbık diye yaftalanır bizim ülkemizde. Karısına işinde, herşeyinde yardım eder, oturur konuşur, paylaşır. Bu aslında idealde istediğimizdir ama toplum tarafından yadırganır. İnsan olarak kadından birşey görmek istiyorsa biraz yükünü paylaşmalı erkek. Bazen eğitimlerde rastlıyoruz erkek karımı seviyorum, evimiz yüksek, cama çıkmaya korkuyor, silebilirim ama 1-2 sildim, çevreden bir sürü şey söylendi, şimdi gece siliyorum diyor. Mahalle baskısıyla olacak olan da engelleniyor. Fiziksel istismara maruz kalmış kadınlar genellikle ciddi bir sorun olmadığı sürece doktora başvurmuyor.

adlar takmak ve sık sık olumsuzbir şekilde eleştirmek ve alay etmek de sözel şiddet kapsamında değerlendirilmektedir.

İhmal: Kadın ihmalinin önemli

göstergelerinden biri onun adeta eve hapsedilmiş olması gerçeğidir. Zamanın hemen hemen tümünü evde geçiren çoğu kadın açık havanın, ışığın ve aydınlığın nimetlerinden büyük ölçüde yararlanamamakta, kocası daralan bu yaşam alanını biraz daha yaşanılır hale getirme adına eşine yardımcı olmamaktadır.

“Erkek zihniyetini değiştirmeye yönelik bir eğitim programı hazırlıyoruz. 11 Mart’ta nöropsikolog Michael Koffman’ı ağırlayacağız” Sizin bu konuda kadınlara önerileriniz ne olur? Sığınmak istiyorum diye arayanların büyük çoğunluğu ekonomik yönden kocasına bağımlı yaşayan, kalifiye bir eğitimi, işi olmayan, çaresiz kadınlar. Genel tablo bu. Bizden bir şey istemeleri gerekmiyor sadece paylaşmak iyi gelecekse arasınlar. Bazen paylaşmak ve rahatlamak da etkili oluyor. Anlatmak, haklarını ya da nereye başvurması gerektiğini öğrenmek istiyorsa mutlaka destek oluyoruz. Yeter ki arasınlar.

etmemek bir suç. Ona hiçbirşey söylemeden arayabilirsiniz. İhbarda bulunabilirsiniz. Kadın çaresiz değil, kabullenmek zorunda değil. Kadınlar ‘yardım hattı’ haricinde nerelere başvurabilirler? İlk etapta acil durumsa 155 Polis, 156 Jandarma. Bir de sosyal problemi olan çocuk, kadın ve yaşlılar için 183 Sosyal Hizmetler Hattı aranabilir. Bize ulaşmak isterlerse 7 gün 24 saat 0 (212) 656 96 96 ve 0 (549) 656 96 96 numaralı Acil Yardım Hattı’nı arayabilirler.

ŞİDDET GÖREN KADIN UTANIYOR

7 SENE ÖNCE AİLE İÇİ ŞİDDET DİYE BİR KAVRAM YOKTU

Ters işleyen bir çark var. Şiddet gören kadın fark edildiğinde ‘seni sıkıntılı görüyorum, paylaşmak istersen buradayım’ mesajı verilmeli. Kadın utanıyor ama birgün yardım istemeye karar verirse onu görmezden gelenlerden istemesi çok daha zor. Görüp ihbar

Son 10 yılda oldukça önemli bir yol kat edildi.. Bizim kampanyanın çok etkisi olduğunu düşünüyorum. Basının bu işin içinde olması kurumları da daha harekete geçirdi. Polis ve sosyal 24 bin 48 hane ziyareti ve 12 binden fazla kadınla yapıla n Türkiyede Kadına yöne aile içi şiddet lik araştırması ve rilere göre;

3

Şiddet yaşa mış kadınlardan yüzde 33'ünün hay atına son vermeyi düşü ndüğünü dile getirdiği AR AŞTIRMA SONUÇLARI, KADINLARIN YÜZDE 11.9'UNUN BUNU DENED İĞİNİ ORTAYA KO YUYOR.

MART 2011

31


KAPAK KONUSU - RÖPORTAJ

EN VAHİM DURUMDA OLAN YERLER BÜYÜK ŞEHİRLER 2008 ve 2009’da Hürriyet Gazetesi işbirliğiyle ‘Hürriyet Hakkımızdır Treni’ projesi kapsamında tüm Anadolu’yu gezip kadınlarla bire bir görüşmeler yaptınız, oradaki durumu büyükşehirle karşılaştırdığınızda kırsal kesim daha mı fazla şiddet görüyor, Paylaşabildiler mi sizinle? İlk sene ‘farkındalık yaratmak’ için halka eğitim verdik. Orada da gittiğimiz her ilde ya da ilçede gönüllü katılan halka farkındalık eğitimi sunduk. Güneydoğu’ya doğru gidildikçe, eğitime katılan kadınların sayısı çoksa ve kadın kadınaysak daha çok paylaştıklarını gördük. Erkeklerin olduğu ortamda seslerini çıkarmıyorlar. Ege’de, Akdeniz’de, Karadeniz’de öyle değil. Daha rahat ifade ediyorlardı. Her yerde şiddet var. Batı’nın doğudan hiçbir farkı yok. En vahim durumda olan yerler büyük şehirler. İstanbul mesela. Varoş dediğimiz bölgelerde kendi köy ortamındaki özgür alanından kopup buradaki dört duvar arasına sıkıştırılmış birçok kadın var. Köydeki güvenli alanından da sıyrıldığı için erkek tarafından da baskı artıyor, daha çok geçimsizlik var. Şiddeti arttırıcı etken büyük şehirde daha çok. Öte yandan kırsal alanda kadınlar henüz şehirdeki kadar haklarının farkında değiller. Yaşamı olduğu gibi görüyorlar, erkek sever de döver de mantığı var. İç Anadolu’da şiddeti kabullenme var. Şiddet görüyorlar ama hak ettiklerini düşünüyorlar. Güneydoğu’daki kadınlar kabul etmiyorlar, karşı çıkıyorlar. Birçoğu yasal haklarını bilmiyordu, şiddetin bir suç olduğunun bile farkında değillerdi. 2. yıl şunu fark ettik. Henüz Türkiye’de bir sistemleşme yok. Görünürde var gibi. Yasalar, polis, sığınma evleri var ama kadın yasaların gerektirdiği gibi işlem görüp sığınma evine hemen geçemiyor, o süreç çok kolay değil. Temelde konunun ilköğretim müfredatına girmesi lazım. Kişinin öfkesini “Aldığımız duyumlara göre nasıl yöneteceği, çatışmaları nasıl çöemniyet içersinde aile içi zümleyeceği öğretilse şiddet belki yarıya düşer, tamamen ortadan yok şiddete yönelik birimler olması mümkün değil. Çünkü kızgınlık oluşturmak üzere çalışmalar var. güçlü bir duygu, şiddetle sonuçlanıyor.

Bu çok önemli bir gelişme.”

hizmetlerin birer hattı vardı ama ikisinin arasında bir boşluk vardı. Aile İçi Şiddet Hattı bu boşluğu doldurup, kopuklukları engelleyip kurumlararası entegrasyonu sağlıyor ve hızla hareket edilmesine destek oluyor. Kurumların arasındaki kopuklukları tespit edip sunduğumuz raporu, emniyet çok iyi kullanıyor. Valilik kanalıyla bütün vak’alardaki hatalı tutumları günüyle, saatiyle, karakolun adıyla gönderiyoruz ve derhal onları işleme sokuyorlar, muazzam bir değişim var. %62 polisten geliyor vak’alar bize. Mor Çatı’nın Türkiye için rol model olarak alınabilir diye önerdiği İspan-

32

MART 2011

ya’da uygulanmaya başlanan şiddet mahkemeleri, elektronik pranga, siyatte kota uygulaması, kadına özel daire gibi önlemlerden bahsediliyor. Türkiye’de çok mu zor bunları uygulamak? Çok farklı toplumlar değiliz. Bir filmden yola çıkarak söylemek istersem ‘Gözlerimi de Al’ diye bir İspanyol filmi vardı. Galasını Aile İçi Şiddet Kampanyası yaptık. Orada en çarpıcı şeylerden biri hiç fiziksel şiddet gösterilmeden şiddetin çok iyi hissettirilmesiydi. Bazı tedbirler uygulanıyordu filmde. Öfke kontrolü için kurslara gidilmesi, tedavi süreci vs. Tablo aynen Türk erkek-

leri gibi, inanılmazdı. Aynı şekilde direnç ve tepki gösteriyorlar, aşağılıyorlar. Biz daha polise bile gidemezken pranga kullanılabilir mi bilmiyorum, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun var ama o kanun uygulandığında bunu polisin takip etmesi lazım ama edilmiyor, yeterince takip edilmeyince ölüyor kadınlar. Özel sektörden de kadının ekonomik yönden güçlendirilmesi için şimdiye kadar hiç görülmedik bir destek var değil mi? Evet, güzel bir destek var. Kadın girişimci dernekleri, iş alanında söz sahibi olan insanların bu konuya bir kota ayırması lazım. Bu kadınların çoğu ayaklarının üzerinde duramadıkları için şiddet görüyor. İşveren işyerinde şiddet gören 1 kadın mağdura kota ayırsa eve geri dönme olayı daha da düşecek. ‘Şiddete Son’ demek için Güldünya Şarkıları adlı bir albüm çıktı. Bu albüme Sezen Aksu’dan Ajda Pekkan’a kadar 13 kadın destek oldu. 2. yılda erkek sanatçılarla bu çalışmayı genişlettiniz. Şimdiyse Nilüfer ‘12 Duet’ albümüyle projeye katkıda bulunuyor... Sanatçıların çoğu bu soruna katkıda bulunmak istiyor. Çok güzel geridönüşler alıyoruz. Bilet satış gelirinin tamamı Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na aktarılacak konser, 9 Mart 2011 saat 21.00’de İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu’nda gerçekleşecek.


KARİKATÜR

CENK KARLITEPE

MART 2010

33


8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Ümit Karalar

2004 yılında yetenek sınavına girerek tek tercihi olan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümünü kazanarak fotoğraf eğitimine başlayan ve sonunda ʻKadına yönelik şiddete hayır projesi için 50ʼye yakın ünlüyü objektif karşısına geçiren Ümit Karalar, Türkiye'nin hatta dünyanın her yerinde profesyonel fotoğraf çalışmaları yapıyor. Karalar, ʻ50 Kadın 50 Şiddetʼ projesini ise şöyle anlatıyor: “Stüdyoda gerçekleştirdiğim çalışmada, makyöz Meryem Yılmaz ile kadın modele profesyonel plastik makyaj uygulayıp, onları şiddet görmüş bir hale getirerek (yüzde morluklar, sigara izi, derin yaralar) fotoğrafladım. Plastik makyajın dışında, mimiklerle, şiddetin kadında yarattığı duygusal çöküntüyü ve çaresizliği objektifimden topluma aktararak, kadının fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine yol açan, kadının 34

MART 2011

50 kadın Ümit Karalar çok genç bir kadın fotoğraf sanatçısı. Kadın yüzlerinden oluşan, 'Kadına Yönelik Şiddete Hayır' başlıklı projesi için 50'ye yakın ünlü kadınla çalıştı. Bir çok ünlü isim projesi için objektif karşısına geçip şiddete hayır dedi. temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan derin toplumsal yaraya değindim. Kadına uygulanan şiddet olaylarına ayrım yapılmaksızın her ortam ve koşulda rastlanmakta. Ancak ne yazık ki, kadınların en korunduğu yer olarak düşünülen aile içinde, şiddet, daha yaygın gözlenmektedir. Hakaret, tehdit, dayak, aşağılama, taciz,tecavüz,yaralama ve hatta öldürmeye varan bu eylemler, erkeklerin kadınlar üzerinde egemenlik sağlamak amacıyla fiile dönüştürdükleri güç gösterileridir. Aile içerisinde uygulanan gizli şiddet, topluma yansıtılması açısından daha önem arz ettiğinden, şiddete maruz kalmayı, şiddetin kadında yarattığı duygusal ve fiziksel çöküntüyü, toplum bilincini uyandırmada benim de katkımın olmasını istediğimden proje konum olarak belirleyip kendi tarzım ve fotoğraflarımla betimlemeye çalıştım.” diyor.

Sevinç Erbulak

Ayçe Abana


50 şiddet Füsun Erbulak

Doğa Rutkay

“Ne yazık ki, kadınların en korunduğu yer olarak düşünülen aile içinde, şiddet daha yaygın gözlenmektedir.”

Gözde Kansu

Zeynep Leventoğlu

Şennur Canpolat

TMAN

YASEMİN YUR

Deniz Çakır


4 MEVSİM ENGELSİZ YAŞAM

“Engelli kadının engelin yarattığı gerekçelerle dışarıdan gelecek tehlikelere açık olduğu, bağımsız hareket edemeyeceği düşünülür. Bu yüzden Engelli kadının aileden kopup kendi bireyselliğini edinmesi için zorlu bir mücadele vermesi gerekmektedir. “

Kadınlar, yaşamlarının her aşamasında türlü zorluklarla karşılaşmakta, toplumsal yaşamda ikinci sınıf olarak görülmektedir. Kadın, çoğu kez evde oturan, ev işleri yapan, çocuk doğurup bakan birey olarak kabul edilmektedir. Erkek egemen bakış açısıyla kadına kimi roller biçilmekte, kadınların bu roller içinde yaşantısını sürdürmesi beklenmektedir. Bu sınırlar içinde kalan kadın, olumsuz anlamda ayrımcılığa uğramaktadır. Erkek egemen bir toplumda yaşamak sorun iken, buna engelli olmak eklenince sorunlar ikiye katlanmaktadır. Hem kadın hem de engelli olunca, insan olarak var olmak,

yaşamda kalma mücadelesine dönüşmektedir. Fiziksel-zihinsel-ruhsal yapılarında bir eksiklik ya da bozukluk olanlar, sakat, özürlü, engelli kavramlarıyla tanımlanmaktadır. Devlet, hizmetler yapıp çözümler üretirken “normal insanlara” göre hareket etmekte, toplumun bir kesiminin dışlanmasından dolayı engellenmişlik durumu ortaya çıkmaktadır. Sakat ya da özürlü kavramları, bireyin üstünde oluşan toplumsal ya da çevresel sonuçlarını tam olarak kapsamadığından bu konuda “engelli” kavramını kullanmayı yeğledim. Türkiye İstatistik Kurumu (T.İ.K.) ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nca (Ö.İ.B.) yapılan 2002 yılı engelliler araştırması sonuçlarına göre, toplam nüfusun %12,29’unu engelliler oluşturmaktadır.(1) Engelli nüfusun yarısının kadın olduğunu varsayarsak, “engelli kadın” kimliğini nasıl sorgulayabiliriz? Önce özne olarak engelliyi irdeleyip daha sonra kadın olmanın güçlüklerine gelecek olursak, şunları söyleyebiliriz. Toplumsal önyargılar Engelliler, bedenindeki bir organ çalışmıyor ya da yok diye farklı algılanmakta ve kategorize edilmektedir. Engelliler hakkında son derece basitleştirilmiş olumsuz bakış açıları vardır. “Sen engellisin, işe yaramazsın, bir iş yapamazsın” önermesi bunun en bilinen örneğidir. Peki bu bakış açısı neden

HEM KADIN HEM www.haberengelsiz.com web portalı, 2008 yılında engellilerin yaşam kalitelerine katkı sağlamak amacıyla engelliler tarafından kurulmuş bağımsız haber sitesidir. Sitede; engelliler ile ilgili faaliyet gösteren derneklerin etkinlikleri,güncel mevzuat bilgileri,sağlık yazılarının yanı sıra güncel haberler yer almaktadır.

36

MART 2011

kaynaklanmaktadır? Gündelik yaşamda bireyleri, işlerinde, eylemlerinde, büründükleri rollerde ve konumlarında görüyoruz; bu yüzden de onları ilk önce toplumsal bir kimlikle algılıyoruz: yan komşumuz ilkokul öğretmeni, yolun ortasındaki polis memuru gibi. Bütün bunlar kişiyi ilk anda, herhangi bir eylemine ilişkin toplumsal tanımıyla oluşturduğumuz belirli bir kategori içerisinde algılamamıza yol açıyor. Kişileri bir kez toplumsal ilişkiler içindeki kategorilere koyduktan sonra (meslek, toplumsal konum, giyimkuşam, fizik görüntü), artık o kişiler hakkında bazı düşünceler edinmeye başlıyoruz. Böylece çeşitli göndermelerle kişileri “tektipleştiriyor”, onları


belirli algı kategorileri içinde görmeye başlıyoruz.(2) Tektipleştirme, önyargılı değerlendirme yoluyla kişileri belirli bazı kümeler içine yerleştirerek görmektedir. Genellikle toplumsal açıdan “olumsuz” değerlendirmeleri içerir. Sosyal psikoloji kavramı olarak da, bireysel değerlendirmenin ve toplumsal ilişkilerin zenginliği ve çeşitliliği yerine, tek yanlılığını, benmerkezciliğini ve zayıflığını belirten bir nitelemedir.(3) Aynı durum toplum içindeki farklı kümelere de uygulanabilmektedir. Burada da, farklı olduğu vurgulanan “öteki” topluluklara yöneltilmiş tek yanlı ve önyargılı tutumlar sözkonusudur.(4) Demek ki, toplumsal ölçekler önyargılara dönüşmekte, bu ölçekler, tektipleştirmeler yoluyla pekiştirilmektedir. Buradan engellilere gelecek olursak, sorunun temelinde bedenin engelli olmasının değil, engelin yarattığı gerekçelerle toplumun ya da devletin engellilere karşı geliştirdiği olumsuz tutumların var olduğu görülür. Engelliliğin psikolojik ve toplumsal yönleri nelerdir? Her fiziksel hastalık, arıza ve (organ) kaybı, kişide krize neden olur. Fiziksel arıza, kaybedilen organa, kişiye, kişinin içinde bulunduğu aile ve toplumun tutumuna göre çeşitli ruhsal zorlanmalara neden olur. Engelli kişi, (başlangıçta) kimlik ve varoluş krizi yaşar. Güven zedelenir. Gelecek endişesi, bağımsızlığını kaybedebileceği, çevreye bağımlı olduğu, gizlilik ve mahremiyet

inkar, kayıp tepkisi ile gerçekçi kabulleniş uyum ve yeniden üreten, sevebilen duruma geçiş arasında çeşitli evreler ve süreçler vardır. (5) Engelliler, engelliliği kabullenmekte güçlük çektikleri gibi bu durum engelli çocuğu olan aileler için de sözkonusudur. Engelli çocuğu olan ebeveynler, çocuğunun engelli olmasından utanmakta, engelli çocuğun toplumsal yaşama girmesi yerine sakladıklarına tanık olunmaktadır. Engelli kadın ve eğitim Engelli nüfusun okuryazarlık durumu incelendiğinde, altı ve daha yukarı yaştaki kişilerden okuma yazma bilmeyenlerin oranı ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerde %33.33 iken süreğen hastalığı olanlarda %24.81 olduğu görülmektedir. Toplam nüfus içinde bu oran %12.94’tür. Okuma yazma bilmeyenlerin oranı cinsiyet bakımından ele alındığında, engelli erkeklerde okuma yazma bilmeyenlerin oranı, % 28.14, engelli kadınlarda %48.01’dir.(6) Görüldüğü gibi, okuma yazma bilmeyen kadınların oranı erkeklerin iki katına çıkmaktadır. Engelli çocukların genel eğitimi, özel eğitim okulları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Ancak, okul sayısı yetersiz olup engellilerin çoğunluğu genel ve mesleki eğitimden yararlanamamaktadır. Ortopedik engelli kümesine giren engelliler,

SATI MERDAN 1966 yılında Ankara’da doğdu. 1984 yılında Erenköy Kız Lisesi’ni bitirdi. 1988 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Özel sektörde bankacılık yaptı. Çeşitli kamu kurumlarında memur olarak çalıştı. Bu arada Sevgi Çemberi, Beyaz Ay dergilerinde engellilerle ilgili makaleler yazdı. 2004 yılında İnsancıl Atölyesi yazarlık seminerlerine katıldı. Öykü yazmaya başladı. Öykü, kitap tanıtımı, engelli sorunlarıyla ilgili araştırmaları İnsancıl Dergisi’nde yayımlandı. 2010 yılında “Denize Şiir Okumak” adlı bir öykü kitabı çıkardı. Halen yazma çalışmalarını sürdürmektedir.

duyumsamaktadır. Kadının evi yeridir, kadının görevi ev işleri yapmaktır gibi ataerkil düzenin bakış açısıyla, engelli kadın, dört duvar arasına kapatılmaktadır. Engelli kadının meslek edinebileceği engelinden dolayı düşünülmez. Çünkü, toplum erkeklerden katkı, engelli kadından kimi kez sunu, kimi kez ise, hiç birşey beklememektedir. Erkek egemen bakış açısına göre, engelli kadın, kendi kendine yaşamını sürdüremez. Hem kadın hem de engellidir. O korunmaya muhtaç “aciz” birisidir. Engelli kadını korumak, baba/erkek kardeş/kocanın sorumluluğudur. Engelli kadının engelin yarattığı gerekçelerle

ENGELLİ OLMAK özgürlüğünün, yeterliliğinin, kısıtlanacağı endişesi gelişir. Pişmanlık, suçluluk, öfke, çaresizlik, çökkünlük, matem, kızgınlık inkar gibi tepkiler gelişebilir. Böylece bedensel engellilik, ruhsal, sosyal, çevresel, ailesel, psikoseksüel gerçek ya da endişe edilen krizlere ve zorlanmalara neden olur. İnsanlarda, engelliliğin şiddet ve niteliği, kişilik yapısı ve yaşanılan ortama göre değişmekle birlikte, bedensel engellilik karşısında çeşitli ruhsal davranışlar, savunmalar içine girerler. Bu ruhsal tepkileri genel olarak şöyle tanımlayabiliriz. Matem tepkisi, kaygı, inkar ve red, kızgınlık, yansıtıcı, suçlayıcı tutum, aşırı bağımlılık, suçluluk, çökkünlük, çözülme. Bu süreçte,

karma eğitim sistemi içinde kabul edilmektedir. Ancak, binalar ve mekanlar, ortopedik engelliler düşünülmeden yapıldığı için, gerek toplu taşımacılıkta, gerek yaya yolları ve geçitlerde gerekse binaların giriş ve çıkışlarında ulaşımı zorlaştıran engeller, engellinin eğitim almasını güçleştirmektedir. Konuşma ve işitme, görme, zihinsel engelliler için özel eğitim veren okulların sayısı azdır. Donanım eksiktir. Zihinsel engelli çocukların eğitimi için yetişmiş öğretmene gereksinme vardır. Sonuç olarak, engelli erkek ve engelli kadının eğitim olanakları sınırlıdır. Ancak, engelli kadın eğitim alamadığında, otomatik olarak erkek egemen toplumun baskısını üstünde

dışarıdan gelecek tehlikelere açık olduğu, bağımsız hareket edemeyeceği düşünülür. Bu yüzden, kimi aileler, engelli kadının sokağa yalnız başına çıkıp dolaşmasına izin vermez. Kimi aileler için engelli kadın bir yüktür. Kısacası, engelli kadının aileden kopup kendi bireyselliğini edinmesi için zorlu bir mücadele vermesi gerekmektedir. Satı MERDAN Dipnotlar:1) http://www.ozida.gov.tr. 2) Doç.Dr.Barlas Tolan, Ben ve Toplum, Teori Yayınları, Ankara, 1985, s.195 3) age.,s.197 4) age.,s.198 5) Prof. Dr. Sedat Özkan, Bedensel Özürlülüğün Psikososyal Yönleri, Sevgi Çemberi, 1994, Yıl:2, Sayı:16-17, s.19 6) http:/www./ozida.gov.tr. MART 2011

37




EĞİTİM

EĞİTİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER - 13

Üstün yeteneklilik “Üstün yetenekliliğin getirdiği teklik (yalnızlık), onları özellikle savunmasız yapar ve onları en iyi şekilde geliştirmek için ebeveynlik, öğretmenlik ve danışmanlık anlayışlarında değişiklik yapılmasını gerektirir.” Üstün yetenekli bir çocuğu yetiştirme ve büyütme, heyecan verici ancak yıldırıcı bir sorun olabilir. Ne yazık ki, bu karmaşık küçük insanlar, kullanma kılavuzları ile gelmiyor. Üstün yeteneklilik, ileri bilişsel yeteneklerle bunların artan yoğunluğunun, alışılmışın oldukça dışında içsel deneyimler ve farkındalık yaratmak için bir araya gelmesini sağlayan asenkron bir gelişmedir. Üstün yetenekliliğin getirdiği teklik (yalnızlık), onları özellikle savunmasız yapar ve onları en iyi şekilde geliştirmek için ebeveynlik, öğretmenlik ve danışmanlık anlayışlarında değişiklik yapılmasını ge-

rektirir. Bu da üstün yetenekli çocukların yetiştirilmesinin karmaşıklığını sanırım yeterince vurgulamaktadır. Asenkroni içten ve dıştan, senkronizasyon dışında olmak demektir. Daha açık bir anlatımla asenkron gelişme; yetenekli çocukların bilişsel alanda, fiziksel ve duygusal açıdan çok daha hızlı bir oranda gelişmesi anlamına gelir ki, bu da bazı ilginç sorunlara yol açar. Örneğin, 8 yaşındaki bir beyin tarafından ortaya konan fikirleri, 5 yaşındaki ellerle üretmek zordur. Dahası, gelişmiş bilişsel kapasite, üstün yetenekli çocukları henüz duygusal olarak kaldırmaya hazır olmadığı bilgile-

. YARD. DOÇ. DR İNAN NİLGÜN ULUSERVAKFI

ME İTÜ GELİŞTİR MÜDÜRÜ NEL OKULLARI GE

rin farkında yapar. Bu çocuklar hayatın tümünü duygusal yönden karmaşık olarak yorumlama eğilimindedir. Genellikle kendi yaş gruplarının gelişimsel normlarına uymaz, daha gelişmiş oyunlara ilgi duyarlar ve yaşıtlarının çok ilerisinde bir akademik gelişim sergilerler. Yeteneklilik düzeyi arttıkça, bu çocuklar daha büyük bir asenkroni ve potansiyel kırılganlığa sahip olurlar. Bu nedenle, çocukların doğal gelişimsel farklılıklarının farkında olan ebeveynlerin, onlara daha iyi bir eğitim şansı verebilmek amacıyla oldukça fazla zaman, efor ve bilgiye ihtiyaçları olduğuna kendilerini hazırlamaları gerekir.

İLKÖĞRETİM 6, 7, 8. SINIF, LİSE VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ İLE YETİŞKİNLERE, ANKARA ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ İLE HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ MEZUNU CELTA (CERTIFICATE IN ENGLISH LANGUAGE TEACHING TO ADULTS, UNIVERSITY OF CAMBRIDGE) SERTİFİKASINA SAHİP

TECRÜBELİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİNDEN

HER SEVİYEYE VE GRUPLARA, İNGİLİZCE DERSİ VERİLİR

(532)

483 26 70

BERNA ÖZERDEM



EĞİTİM Üstün yetenekliliğin erken belirtilerinden bazıları şunlardır: Bebeklik döneminde olağandışı uyanıklık, Bebeklik döneminde daha az uyku ihtiyacı Uzun dikkat süresi, Yüksek aktivite düzeyi, Bakıcılarını hemen tanıma ve onlara gülümseme, Gürültü, acı ve düş kırıklıklarına yoğun tepki, Gelişimsel dönemleri hızla tamamlama, Olağanüstü hafıza, Öğrenmeden zevk alma ve hızlı öğrenme, Erken ve kapsamlı dil gelişimi, Kitaplara olan yoğun ilgi, Meraklılık, Güçlü mizah duygusu, Soyut düşünme ve problem çözme becerileri, Canlı hayal gücü (örneğin, hayali arkadaşları), Duyarlılık ve şefkat, Yukarıda saydığımız ve erken çocuklukta gözlenip yaşı ilerledikçe de sergilemeye devam ettiği birçok düşünsel ve kişiliksel özelliğin, üstün yetenekli çocukları karakterize ettiği unutulmamalıdır. Eğer bu özelliklerin çoğunluğunu sergiliyorsa, anne-babalar çocuklarının deneyimli bir uzman tarafından değerlendirilmesini sağlamalıdırlar. Bu özellikler, onların güçlü yanlarıdır ancak bu çocukların yaşadığı kimi sorunlar bu güçlü yanlarla ilişkili olabilir.

Üstün Yetenekli Çocukların Güçlü Karakteristik Yapılarına Bağlı Olarak Yaşanabilecek Sorunlar [Clark (1992) ve Seagoe (1974)’dan uyarlanmıştır]

Güçlü Yanları

Olası Sorunlar

Bilgiyi çok çabuk alır, uzun süre saklar.

Temel rutinlerden hoşlanmaz, başkalarına karşı sabırsızdır. Utandırıcı sorular sorabilir, aşırı ilgilidir. İradesi kuvvetli ve inatçıdır. Talimat almaya karşı koyar. Rutin uygulamalara karşı çıkar.

Sürekli olarak anlamlılık araştırır. İçsel motivasyona sahiptir. Problem çözmekten hoşlanır, kavramsallaştırabilir, öğretim süreçlerini sorgulayabilir, soyutlama yapabilir, sentezleme yetisine sahiptir. Neden sonuç ilişkisi arar.

Net olmayan ve mantık dışı alanlardan hoşlanmaz (Örneğin gelenekler veya duygular) İnsani konular hakkında kaygılanır. Gerçeklik, eşitlik ve dürüstlük peşindedir. Karmaşık kurallar koyar, çoğunlukla patronvari Çevresini organize etme amacındadır. davranır. Kelimeleri çevresini manipüle etmek için Büyük bir kelime haznesi ile geniş ve ileri kullanabilir, okuldan ve akranlarından kolayca bilgilere sahiptir. sıkılır. Mükemmeliyetçi ve hoşgörüsüz olabilir, bunun Kendisinden ve başkalarından yüksek sonucu olarak da depresyona girebilir. beklentisi vardır. Birliği bozan ve karışıklık çıkarıcı olarak Yaratıcı/icat edicidir, bir şeyleri yapmanın algılanabilir. yeni yollarını keşfetmekten hoşlanır. Yoğun bir konsantrasyon, uzun dikkat süresi Odaklandığı zaman işlerini ya da insanları görmezlikten gelebilir, duraklatılmalara ve ve ilgi alanlarında sebatlılık gösterir. kesintilere karşı çıkar, inatçılık yapar. Eleştiri ve akranları tarafından reddedilmeye karşı Duyarlılık, empati ve başkaları tarafından kabul görmeyi istemek gibi nitelikleri vardır. duyarlılık sergiler. Yüksek enerji ve heveslilik sahibidir, atiktir. Hareketsizlik durumunda sinirlenir, hiperaktif olarak algılanabilir. Akran ve ebeveynlerinin kendisini yönlendirme Bağımsızdır, bireysel çalışmayı tercih eder, girişimlerini reddebilir. kendine güvenir, başkalarına uymakta zorlanır. Farklı ilgi ve yetenekleri vardır, çok yönlüdür. Dağınık ya da düzensiz görünebilir, zaman yoksunluklarında hayal kırıklığı yaşar. Akranları esprilerini yanlış anlayabilir, dikkat Güçlü bir espri anlayışı vardır. çekmek için çabalayan “sınıf palyaçosu” durumuna düşebilirler.

“Bu çocuklar hayatın tümünü duygusal yönden karmaşık olarak yorumlama eğilimindedir. Genellikle kendi yaş gruplarının gelişimsel normlarına uymaz, daha gelişmiş oyunlara ilgi duyarlar ve yaşıtlarının çok ilerisinde bir akademik gelişim sergilerler.”

42

MART 2011



ALMANCA Tecrübeli emekli hanımdan Almanca öğrenebilir veya ilerletebilirsiniz. İkinci lisanı Almanca olan, çocuk gelişiminde yurtdışı tecrübeli emekli hanım, belli günlerde çocuğunuzla ilgilenir.

Tel: 0536 947 01 03 M. GÖHL Bahçeşehir Gül 10 D-5

EĞİTİM “İlk yıllarda anne-babaların sanat, doğa, müzik, müzeler ve spor gibi geniş bir yelpazedeki konular hakkında bilgi edinmeleri gerekir ki, belirli bir alana ilgi duyan çocukların bu alanı derinlemesine keşfetmeleri için fırsatlar yaratabilsinler.” Çocuklar ilk olarak anne-babalarından öğrenirler. Onların yetenekli çocukları ile vakit geçirmesi, çocuklarının ilgi alanlarını belirlemeleri ve onlara uygun zenginleştirilmiş eğitim olanakları sunabilmelerini sağlar. Bu ebeveynlerin çocukları okuma yeteneğine sahip olsa bile, sık sık çocuklarına kitap okuması çok önemlidir. İlk yıllarda anne-babaların sanat, doğa, müzik, müzeler ve spor gibi geniş bir yelpazedeki konular hakkında bilgi edinmeleri gerekir ki, belirli bir alana ilgi duyan çocukların bu alanı derinlemesine keşfetmeleri için fırsatlar yaratabilsinler. Evin uygun uyarıcılar ve destekleme ortamlarıyla zenginleştirilmesi, yeteneklerin gelişimi için hayati öneme sahiptir.

ÝNGÝLÝZCE 6. 7. 8. Sýnýf Lise ve Üniversite öðrencilerine University of Florida'da dil eðitimi alan, CELTA (Cambridge Üniversitesi Ýngilizce Öðretmenlik Sertifikasý) Sertifikasý'na sahip, Ýngiliz Dili ve Edebiyatý mezunu, Ýngilizce Öðretmeni'nden

her seviyede ÝNGÝLÝZCE dersi verilir.

Selin Gürsoy

0 535 622 23 71 - 0 212 669 84 83

KAYNAKLAR: Silverman, Linda Kreger. How Parents Can Support Gifted Children. ERIC EC Digest #E515, 1992. Webb, James T. Nurturing Social-Emotional Development Of Gifted Children, Council for Exceptional Children, Reston, Va.; ERIC Clearinghouse on Handicapped and Gifted Children, Reston, Va.

ALANLARINDA UZMAN DERSHANE VE ANADOLU LİSESİ ÖĞRETMENLERİNDEN ÖZEL VEYA GRUP DERSLERİ İLKÖĞRETİM 6,7,8. SINIFLAR İÇİN Matematik, Türkçe, Fen-Teknoloji, Sosyal Bilgiler ve İngilizce LİSE 9,10,11,12 ve MEZUNLARA Geometri, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Dil Anlatım, Türk Dili ve Edebiyatı, İngilizce, Almanca, Tarih, Coğrafya ve Felsefe Grubu KPSS Türkçe, Matematik, Tarih, Coğrafya, Anayasa DERS TAKVİYESİ SBS, YGS VE LYS HAZIRLIK PROGRAMLARI BİREYSEL TAKİP VE REHBERLİK HİZMETİ

(532) 215

72 37

SEYHAN KOPUZ


Özel Nar Tanelerim Anaokulu 15 yıllık tecrübesi ve uzman kadrosu ile 2010-2011 yılında Aşık Mahsuni Şerif Cadde Sığırcık Sokak Badem 5 Villa 13’de hizmetinizde. YENİ YERİMİZDE HİZMETİNİZDEYİZ

Nar Tanelerim Anaokulu ingilizce, müzik, drama, yogalin, modern dans, folklor, binicilik branş dersleri özel aktivitelerle zenginleştirilmiş proje tabanlı eğitim veren, kendini özgürce ifade eden, Atatürk ilkelerine saygılı, çevresini sorgulayan, düşünen, mutlu ve paylaşmayı bilen, arkadaşlarının haklarına saygılı, uygar çocuklar yetiştirmeyi hedefleyen, bunu amaç edinmiş bir kurumdur.

Tam gün

07:30-19:30 (Kahvaltı, öğle yemeği, ikindi kahvaltısı) Yarım gün 08:00-13:30 (Kahvaltı, öğle yemeği) Yarım gün öğlen 11:00-17:00 (Öğle yemeği, ikindi kahvaltısı) Oyun grubu 10:00-13:00 (Kuşluk, öğle yemeği) SERVİSİMİZ VARDIR

İletişim Tel: 0212 669 44 56 www.nartanelerimanaokulu.com Facebook: Nar Tanelerim Anaokulu


SPOR

Kadın ve spor denklemi Ve kadınlar Bizim kadınlarımız Korkunç ve mübarek elleri İnce küçük çeneleri, kocaman gözleriyle Anamız, avradımız, yarimiz Ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen Ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız Kadınlar, bizim kadınlarımız… NAZIM HİKMET Değerli okurlarımız yeni sayımızdan hepinize merhaba. Köşemizi Nazım HİKMET’in kadınlarımız adlı şiirinden bir alıntıyla açmak istedim ve bu ay sizlerle kadın ve spor ilişkisini, ülkemizde kadınlarımızın sporumuzdaki yerini ve Türk toplumunun çocukluktan başlayarak yetişkinlik evresine kadar olan süreçte kız çocuklarıyla spora bakış açısını paylaşacağım. Yukarıdaki dizeleri okuduğumuz zaman toplumumuzun kadınlarımıza yüklediği değerler hakkında bir fikir sahibi olunacağı kanaatindeyim. Toplumumuzda kadınlar çocukluklarından itibaren kendilerine biçilen roller dahilinde hayatlarını şekillendirmiş ve bu rollerin dışına çıkamamıştır. Geçmişten günümüze erkek egemen toplumlarda kız çocuklarının yeri annesinin dizinin dibi olmuştur. Erkek çocuklarına tanınan anlayış ve özgürlükler düşünüldüğünde kızlarımız oyuncak bebekleriyle oynamaya yönlendirilmektedir. Bu durum kentsel nüfusun yaygın olduğu şehirlerde farklı lokasyonlara göre değişiklik gösterse de resmin bütününe baktığımız zaman bu farklılıkların çok küçük oranlarda olduğunu görmekteyiz. Sadece ülkemizde değil dünya genelinde de aynı tablo karşımıza çıkmaktadır, kız çocuklarının ve kadınların spora katılım oranı endüstrileşmiş ve gelişmelerini tamamlamış ülkelerde gelişmemiş ya da gelişmekte olan, özellikle doğu toplumlarından daha fazladır. Ülkemize dönecek olursak kızlarımız ve kadınlarımız için sporu algılama ve spora bakış açısı günümüzde bile maalesef yeterince gelişmemiştir. Ülkemizdeki lisanslı bayan

46

MART 2011

sporcuların erkeklere oranının 4/1 olduğunu söylersek ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır. Değerli okurlarımız kadın ve spor denklemine bakacak olursak, kadınların fizyolojikanatomik ve ruhsal bakımından erkeklerden çok büyük farklılıklar gösterdiğini görmekteyiz. Örnek olarak kadınlardaki kas kitlesi erkeklerden daha azdır bununla birlikte yağ yüzdeleri ve esneklik oranları daha fazladır. Kadın kalbinin bir defada vücuda pompaladığı kan miktarı daha azdır dolayısı ile kadınların oksijen alım kapasiteleri ve kanda dolaşan oksijen miktarı erkeklerden daha azdır. Tüm bu sebeplerden dolayı kadınlar

MAN

SAVAŞ KAHRİRA

BAHÇEŞEH OR KULÜBÜ VOLEYBOL SP ÖRÜ KOORDİNAT

cinsiyetin getirdiği zorunluluklardan dolayı genel anlamda içinde fiziksel mücadele bulunmayan daha çok estetik yönden göze hoş gelen branşlara yönelmektedirler. Belirttiğim bu farklılıklar ergenlik evresinden sonra kendisini göstermektedir. Bu evreye kadar kız ve erkek çocuklarda büyüme ve gelişim paralel seyreder. Kız ve erkek çocuklarının spora katılım oranı o toplumun sosyo-kültürel yapısına bağlıdır. Erkek egemen doğu toplumlarında kız ve erkek çocuklarının ergenliğe kadar olan süreçte gelişimleri paralel olmasına karşın spora katılım oranında büyük farklar gözlenmektedir. ‘Erkeğim, aslanım, koçum benim’ gibi ifadelerle yetiştirilen erkek çocukları günümüzde enerjisini atsın, güçlensin, dayanıklı olsun, sosyalleşsin gibi sebeplerle çok küçük yaşlardan itibaren spora yönlendirilirken, kız çocuklarını pamuklara sarıp sarmalayarak ‘prensesim, bebeğim, bir tanem’ yorulmasın, kibar olsun, terbiyeli olsun gibi gerekçelerle spordan uzak tutmaktayız. Spor yapmayan, en azından erkekler kadar hareket etmeyen kız çocuklarında ve bunun bir sonucu olarak kadınlarımızdaki sağlık sorunları da madalyonun diğer tarafı tabii ki. Sosyo kültürel seviyenin yüksek olduğu bölgemizde bile kız çocuklarında ve kadınlardaki şişmanlık oranının fazlalığı gözlerden kaçmamaktadır. Değerli okurlarımız sağlıklı bir toplumun temel direği, fiziksel-sosyal ve ruhsal olarak gelişmiş ve sağlıklı olan kadınlarımızdır. Belirttiğim nedenlerden ya da başka sebeplerden dolayı hareket etme özgürlüğü elinden alınmış olan kadınlarımızın oranı arttıkça toplumun temel direği yerinden sallanacaktır. Bu bağlamda spor yapmak, hareket etmek kadınlar için bir lüks değil, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı gelecek nesiller için zorunlu bir gerekliliktir. Daha çok kızımızın ve kadınımızın spor yapabildiği sağlıklı yarınlarda buluşmak üzere... Tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun... Diğer sayımızda buluşuncaya dek sevgiyle ve 4 MEVSİM sporla kalın...



YAŞAM KOÇU

Beyaz gelinlik ve kadın Hepimizin kabul ettiği ve tüm renkleri içinde barındıran renk beyazdır. Beyaz bir sonsuzluktur. Her şey beyazdan doğar. Tüm duyguların sevgiden doğduğunu söylersek ve bunu beyaz renk olarak adlandırırsak bir kadın evliliğe beyaz olarak gelir. Beyaz rengin özelliği, içinde farklı duyguları da barındırmasıdır. Renkler insanların bir iletişim aracıdır. Bu iletişim aracını kullanırken duyguları da katarız. Renksiz bir hayat düşünülemez. Öyle ki genetik kodlarımızda bile maviyi erkeğe, pembeyi kadına yakıştırmışızdır. Doğaya baktığımız zaman birçok rengi bir arada görebiliriz. İnsana da baktığımızda bir çok duyguyu içinde barındıran bir canlı görürüz. Şimdi renkleri duygularla ilişkilendirip kadına ve erkeğe özdeşleştirelim. Hepimizin kabul ettiği ve tüm renkleri içinde barındıran renk beyazdır. Beyaz bir sonsuzluktur. Her şey beyazdan doğar. Tüm duyguların sevgiden doğduğunu söylersek ve bunu beyaz renk olarak adlandırırsak bir kadın evliliğe beyaz olarak gelir. Beyaz rengin özelliği içinde farklı duyguları da barındırmasıdır. Beyaz: Sevgi + Güven + Umut Yani kadın erkeğiyle evlenmek istedi-

48

MART 2011

ğinde yukarıdaki üçlüyü tamamlamak için yola çıkar. Büyük bir sevgi taşır ama bu sevgi başlı başına yetmez. Hayatını devam ettireceği erkek ona yeni bir yaşam verecektir. Bu kadın için büyük bir anlam taşır. Kadının, erkeğiyle ilgili umutları olacak ki her güne sevgiyle başlasın. Umut kadını yaşatır, güzelleştirir... Her kadın der ya: -Çok büyük umutlarım vardı, ne güzel şeyler hayal etmiştim evlenirken diye. Sevgi ve umut tek başına evlilik için yetmez. Çünkü doğa kadına bir erkeğin gücünü vermemiştir. Bu yüzden kadın, kendisini sevgiyle umutlarına götürecek güçlü bir erkek bulup ona güvenmek ister. Kadın, erkeğine güven duyarsa, yuvasını işler, çocuğunu büyütür, yaşamdan zevk alır. Her kadın bu üç duyguyla evlenir. Bir erkeğin, karısının bu duygularını taze tutması gerekir. Eğer ki ilişkinizde bu üç duygu sağlam işlenmemişse dikkat etmeniz gerekiyor. Ya da zamanla bu duyguların gücü azalmaya başlamışsa tehlike sinyal veriyor demektir. Bu duy-

AK AŞKIM KAPIŞLEMRİ ve

LİM DAVRANIŞ Bİ ANI İLETİŞİM UZM .com ak sm pi ka m ki www.as

guları canlandırmanız gerekir. Eğer bir erkek karısının güven duygusuna zarar verirse: Bu kadın depresyona girer, içine kapanışlar gösterir. Umut duygusuna zarar verirse: Bu kadın çabuk yaşlanır, sık sık hastalanır, enerjisi düşer Sevgi duygusuna zarar verirse: Bu kadın, erken menopoza girebilir, başkasına ilgi duyabilir, en önemlisi ise bir süre sonra kocasından tiksinmeye başlayabilir. Karınızın size sadece ev arkadaşı ama başkasına kadın olmasını istemiyorsanız bu duygularını anlayın ve yaşatın. ‘Kadınlar Sağdan Erkekler Soldan’ adlı kitabımdan alıntıdır.

Türk halkının ‘Kadınlar Günü’nü kutlarım. Ayrıca Tüm Türkiye’ye teşekkür etmek istiyorum. Son kitabım ‘Kadınlar Sağdan Erkekler Soldan’ ülkede en çok satanlar listesinde ilk 5’e girmeyi başardı. Sevgilerimle...



SAĞLIK

40 yaşından sonraki gebelikler riskli! 40 yaş ve üstündeki gebeler, bebek sahibi olmanın heyecanıyla birlikte, yaşlarına bağlı olarak bazı riskleri de beraberinde yaşıyorlar. Kadınların ekonomik ve sosyal yaşama daha çok katılmasıyla birlikte çalışan kadınların sayısı eski yıllara oranla artmaya devam ediyor. İş hayatındaki var olma savaşı, geçim derdi, kariyer hedefiyle birleşince kadınlar daha geç yaşlarda anne olmaya başladılar. Son 30 yılda birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de ilk doğum yaşının 20’li yaşlardan 30’lara yükseldiğine tanık oluyoruz. Eskiden 35 yaşındaki gebelikler yaşlı gebelik olarak tanımlanırken, insan yaşamının uzaması ve yaşam kalitesinin artmasıyla birlikte bu tanımlama artık 40 yaş üzeri gebelikler için kullanılıyor. 40 yaşın üzerindeki gebelerin sayısı arttıkça konuya ilişkin sorular da çoğalmaya başladı. Yaşla birlikte doğal yollarla gebelik şansının azalmasıyla 20’li yaşlarda düzenli ilişkiye giren ve çocuk isteyenlerin başarı oranı yüzde 20 iken bu oran 40 yaşında yüzde 5’e iniyor. Üremeye yardımcı (tüp bebek gibi) tedaviler ve özellikle yumurta bağışı ile başkasının yumurtası kullanılarak gebe kalabilme sayesinde menopoza yakın, menopoz sonrası hatta yaşlılıkta gebelik mümkün hale geliyor. 40 yaş ve üstündeki gebeler, bebek sahibi olmanın heyecanıyla birlikte, yaşlarına bağlı olarak bazı riskleri de beraberinde yaşıyorlar. Kalp damar sistemi, solunum, böbrek, iskelet, meme, cilt ve jinekolojik organlar özellikle de rahim olmak üzere her organ sistemi etkileniyor ve yükü artıyor. Sağlık sorunu olmayan ve organ rezervleri iyi olanlar ise sorun yaşamıyor. Geç yaşta hamilelik diğer hastalıkları da tetikliyor; Örneğin kalp hastalığı olan kişi günlük yaşamını sürdürebilirken gebeliğinin özellikle 2. üç

50

MART 2011

ayı ile 3. üç ayı arasında çok ağır şekilde hastalanabiliyor. Akciğer, karaciğer, böbrek hastalıklarında da aynı durum söz konusu. Yaşlı gebeliğindeki riskler bunlarla sınırlı değil; önceden var olan diyabet ya da hipertansiyon gibi hastalıklar ağırlaşırken, hipertansiyon, preeklampsi (gebelik zehirlen mesi), kalp-damar hastalıkları, diyabet gibi sorunlar gençlere kıyasla daha fazla görülüyor. Gebelikte anne ölüm riski 20–24 yaşlara göre 35 yaşın üzerinde yaklaşık 5-14 kat fazla. Geçirilmiş infeksiyon, ameliyat tüp bebek uygulamaları ile dünyada halen anne ölüm nedenlerinde en ön sıralarda yer alan dış gebelik riski gençlere kıyasla artıyor. Hamileliğin özellikle 3. evresinde plasentanın erken ayrılması ve plasentanın önde olması sıklığı da kanamalarda artışa yol açıyor. Düşük riskinin yüzde 30’lara kadar çıktığı yaşlı gebelikte, bebeği besleyen eşin (plasenta) kanlanma problemlerine bağlı olarak besleme sorunları bebeğe yansıyor. Erken doğum ya da gebelik haftasına göre gelişme geriliği olan bebeklerin oranının yanı sıra, ölü doğum da oldukça artıyor. Anne yaşı ile birlikte bebek açısından en önemli risk artışı bebeğin mongol olmasında görülüyor. Bu risk, anne 20 yaşında iken 10 binde 1, anne 35 yaşındayken binde 3, anne

PROF. DR. İSMAİL ÇEPNİ ITAL

AL HOSP INTERNATION IKLARI VE KADIN HASTAL ANI DOĞUM UZM

40 yaşındayken ise yüzde 1’e yükseliyor. Annenin yumurtalarının yaşlanması ve zaman içinde zararlı madde, kimyasal, röntgen ve enfeksiyonlara daha çok maruz kalması; mongolizm ve başka kromozomsal anormalliklerin yaşlı annelerde daha sık olmasının nedenleri olarak sıralanıyor. Hamilelik süresince pek çok risk taşıyan anne adayları, bebeklerini dünyaya getirirken de yeni risklerle karşı karşıya kalıyorlar. İleri yaş hamileliklerinde annenin kronik hastalıkları, rahim içi gelişme geriliği, preeklampsi gibi durumlar ortaya çıkıyor. Plasenta fonksiyonunun bozulmasına bağlı olarak fetüs strese girebiliyor. Yeni doğan oksijen eksikliği nörolojik işlev bozukluklarına veya bebeğin ölümüne kadar gidebilen sonuçlar doğurabiliyor. İleri yaşta ilk hamileliğini yaşayan anne adaylarının, doğum eyleminin tüm aşamaları daha genç hamilelere göre daha uzun sürüyor. Ayrıca hamilelerde iri bebek sıklığı ve doğumda omuz takılması riski artıyor. İleri yaş hamileliklerinin neredeyse tamamı sezaryen ile sonlandırılıyor ki bu da günümüzde sezaryen oranı artışında önemli rol oynuyor. İleri yaş annenin doğum yükü, doğum sonrası hızlı bedensel değişikliklere uyum zorluğu yaratabiliyor. Sistemik ek hastalıklar ve anestezik problemlerin artışı doğuma bağlı komplikasyonlar da yine genç anne adayına kıyasla artıyor. Normal doğum açısından ileri yaş annenin doğum yolu yapıları gençlere kıyasla daha az esnek olduğu için yırtık, kanama, ileride idrar kaçırma gibi problemler daha fazla oluşuyor. Sağlıklı günler dilerim.


ÇOCUK SAĞLIK

Su çiçeği ve kızamığa Bulunduğumuz mevsim itibariyle suçiçeği ve kızamık vakalarında artış görülmektedir. Her ikisi de bulaşıcı hastalıklar grubunda olduğu için önlem alınmazsa ağır sorunlar oluşturabileceği için sizleri bu konuda kısaca bilgilendirmek istiyorum. Öncelikle suçiçeği hastalığı nedir? Suçiçeği hastalığı çocukluk çağında sıklıkla görülen ve Varicella Zoster virüsünün neden olduğu çok bulaşıcı bir hastalıktır. Özellikle bebeklerde ve yetişkinlerde ciddi problemlere sebep olur. Su çiçeği hastalığı kişiden kişiye, diret temas yada öksürme, hapşırma gibi hava yoluyla bulaşır. Su çiçeği hastalığı döküntülerin ortaya çıkmasından 1-2 gün öncesinden başlayarak, döküntüler kayboluncaya kadar (6-8 gün)çok bulaşıcıdır. Suçiçeği hastalığının belirtileri halsizlik, ateş, baş ve karın ağrısı, hafif kaşıntı şeklinde ortaya çıkar. Öncelikle kafa derisinde, yüz ve gövdenin üst kısımlarında daha sonra kol ve bacaklarda içi sıvı dolu kaşıntılı döküntüler ortaya çıkar. Döküntüler gözde, ağızda ve soluk borusunda da

DİKKAT! görülebilir. Çocukluk çağının bulaşıcı ve tehlikeli hastalığı olan su çiçeğinde ciddi deri iltihapları, kalıcı yara izleri, zatürre, beyin hasarı ve ölümler görülebilir. Çocuklarımızı su çiçeğine karşı korumak için mutlaka suçiçeği aşısını zamanında yaptırmalıyız. Ayrıca su çiçeğinden korunmak için, hastalığı geçirmekte olan kişilerle temastan kaçınmalıyız. Bağışıklık sistemini güçlendirici doğal olan ilaçları kullanabiliriz. Ayrıca çocuklarımızı düzenli olarak çocuk hekiminin kontrolünde tutmalıyız. Kızamık hastalığı nedir? Nasıl bulaşır? Kızamık hastalığı çocukluk yaş grubunda daha sık olmak üzere her yaşta görülebilen bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalıktan korunmanın tek yolu ise aşılanmaktır. Hastalık, solunum ve temas yoluyla bulaşmakta ateş, döküntü ile seyretmektedir. Beraberinde öksürük, burun akıntısı, halsizlik ve gözde kızarıklık gibi belirtiler bulunabilir. Kızamık vakalarının yaklaşık yüzde otuzunda bir yada daha fazla komplikasyon gelişmektedir. Bir yaş altı çocuklarda ve erişkinlerde bu risk daha yüksektir. Kızamık Hastalığının komplikasyonları Pnömoni (zatürre), diyare (ishal), orta kulak iltihabı, körlük, ensafalit (beyni tutan ölümcül iltihabi hastalık).

AŞ Dr. TAHSİN AKB Çocuk Hekimi

Kızamık Hastalığı için Bulaştırıcılık dönemi nedir? Kızamık hastalığı olan kişiler döküntülerin başlamasından 4 gün öncesine, döküntülerin sona ermesinden ise 4 gün sonrasına kadar bulaştırıcı kabul edilmektedir. Belirtileri Nelerdir? 38 dereceden yüksek ateş,vücutta kızarıklıla seyreden döküntü, öksürük, burun akıntısı ve gözlerde kızarıklık ve sulanma ile kendini belli eder. Laboratuvar tetkikleri ile kesin teşhis konulur. Yukarıda belirtiğimiz gibi en önemli olan konu aşılanmaktır. Kızamık hastalığında da su çiçeğinde olduğu gibi hasta kişilerle hasta kişilerle temastan kaçınmak gerekir. Bağışıklık sistemini güçlendirme yönünde bir takım önlemler alınabilir. Çocuklarınızın sağlık kontrollerini mutlaka bir çocuk hekimine düzenli bir şekilde yaptırınız. Tüm 4 Mevsim Bahçeşehir dergisi okuyucularına sağlıklı günler dilerim.

Dr. TAHSİN AKBAŞ

Defne 01 B-7 Blok D:1 Akbank-Mavi Çarşı karşısı 0212 669 23 18 0532 342 94 42 TÜM ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMASI VARDIR Dr. Tahsin AKBAŞ’ın muayenehanesinde 0-12 ay arası bebeklerinizin aylık periyodik büyüme, gelişme takipleri yapılıyor. Ayrıca ithal aşılarla aşı takibi ve uygulaması da yapılıyor.


GEZİ

İstanbul’un arka bahçesi

POLONEZKÖY

Haftasonları evde oturmak istemem. Haftanın beş günü çalışan pekçok kişi gibi şehrin denizinin, havasının, yeşilinin, güzelliğinin keyfini çıkarmaya hakkım olduğunu düşünüp kendime kaçacak bir yer ararım. İlk aklıma gelen de evime yarım saat uzaklıktaki İstanbulʼun arka bahçesi Polonezköy olur. Yeşillikler içersinde, doğayla başbaşa, evyapımı kahvaltılıkları tadarken bir yandan da Polonyaʼya özgü yemeklerle yapacağım damak yolculuğu haftaya taptaze başlamamı sağlar. Bir vadi ve ormanlık yol içinden ilerleyen köy, Anadolu yakasının en büyük oksijen depolarından. Ormanların içinden geçen yürüyüş patikası hemen köyün girişinden başlıyor ve beş kilo-

52

MART 2011

metre boyunca kestane ağaçları arasından ilerliyor. Köyde faytonla dolaşmak, at binmek, otel ve restoranların havuzlarında yüzmek, bisiklet sürmek, barbekü yapmak, Polonya tatlılarını tatmak isterseniz köyün Polonyalı sakinleri tüm konukseverlikleriyle sizleri bekliyor.

165 yıllık köy Özellikle bahar gibi geçirdiğimiz ılık kış günlerinde güneşin göz kırptığı bir haftasonuna denk getirip baharın gelişini çok uzaklara gitmeden yaşamak isteyenlere bu 165 yıllık köyde hoşça vakit geçirilebileceğini söyleyebilirim. Şayet Haziranʼı beklerim derseniz her yıl Polonyaʼdan Geleneksel Polonezköy Kiraz Festivali için gelen folklor ekibinin

yöresel kıyafetleriyle sunacağı halk danslarını izleyip bol bol kiraz yiyebilirsiniz. Polonya gelenekleriyle de tanışabileceğiniz festival, her yıl renkli gösterilere sahne oluyor. Polonezköy'de oteller ve restoranların çoğunun ismi yıllar önce bu köye yerleşmiş eski Polonyalıların isimlerinden esinlenilerek konmuş. Yol üzerindeki Ludwik Dohoda, Zozista, Rizi, Stella, Lora, Lara Roza, Hera, Defne, Kriha, Club Adampol, Alindaʼda vakit geçirebilirsiniz. Tüm bu restoranların yanısıra Polonezköyʼün en çok bilinen restoranı Leonardo, umduğunuzun fazlasını verebilir. Aile büyüklerinden Leonardo Dohodaʼnın 80 yıllık evinin restore edilmesiyle ortaya


HÜLYA MERAL

NASIL GİDİLİR? 1. Seçenek: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü geçtikten hemen sonra Beykoz/ Kavacık sapağından çıkın. Polonezköy- Riva tabelasını izleyin. Yol çatallaşınca, sağdan Acarlar İş Merkezi’nin önünden devam edin. Acarlar Sitesi’nin A Kapısı’nı geçtikten sonra Çavuşbaşı yönünde devam ederek Polonezköy’e ulaşabilirsiniz. 2. Seçenek: Beykoz üzerinden Toygar’a, oradan Mahmut Şevket Paşa’ya, oradan da Üçpınar mevkiinde güneye yönelerek ulaşabilirsiniz. 3. Seçenek: TEM’in Ümraniye/Sarıgazi çıkışından çıkın. Carrefour’un önünden geçtikten sonra, Kocatepe Mezarlığı’nı geçer geçmez sağdaki üst geçitten Çavuşbaşı istikametine girin. Tabelaları takip ederek 15 dakika içinde ulaşabilirsiniz.

çıkan restoran oldukça şık. Dünya mutfaklarından da leziz yemekler sunabiliyorlar. Açık büfe brunch istiyorsanız içeceklerin fiyata dahil olmadığını göz önünde bulundurmanızı öneririm, sürpriz bir hesapla karşılaşabilirsiniz. Şirket organizasyonları ve kır düğünleri için yoğun talep gösterilen restoranın spesiyaliteleri arasında, Leonardo börek, Steak a la Polonez ve böğürtlenli krep var. Sebzeli ve etli ʻʻnoodleʼʼ ile flambe edilmiş muz da deneyebilirsiniz. Restoran aynı zamanda Ponçki tatlısı ve bir tür lahanalı mantarlı börek olan Piroşki gibi geleneksel tatlar ile evyapımı meyve likörlerini de beğeninize sunuyor. Restoranın biri yarı olimpik diğeri çocuklar için iki yüzme havuzu olduğunu hatırlatmalıyım.

Bir diğer restoran ise Hera. İstanbullu Rum, Keleşoğlu ailesinin aynı zamanda pansiyon hizmeti de verdiği evin iki tarafı ormana bakıyor. Özel soslu Hera kabak ve yedi çeşit peynirin karışımından oluşan bir ara sıcak olan peynir köftesi, şaraplı biftek, krepler, Rus pastaları, Rum mezeleri, Rus baharatlı havuç mezesi damağınızda güzel bir iz bırakacaktır. Club Adampol de hem konaklayabileceğiniz hem brunch veya yemek için tercih edebileceğiniz bir mekan. 68 odası, yüzme havuzu, çocuklar için kaydıraklı yüzme havuzu mevcut. Çocuk parkı, çocuk eğlence odası, tenis kortu, basketbol, voleybol, spor salonu, sauna ve jakuzisi de bulunan tesiste doğayla baş başa bir haftasonu geçirebilirsiniz. Polonezköyʼdeki bir diğer tesis ise Polka Country Hotel. Otelin köy kahvaltısında iki çeşit peynir, hakiki bal, ev yapımı bahçe reçelleri, omlet ceşitlleri organik domates, salatalık ve özel polka pohçası bulunuyor. Alacarte menü de sunan otel dünya mutfağından seçeneklerin yanı sıra Polka usulü sarma bonfile, kestane suflesi ve kestaneli pasta konusunda iddialı. Köyün en sempatik konaklama yerlerinden biri Polina Pansiyon. Evyapımı reçellerin, tereyağının, yabani böğürtlen ve kaymağın, kabak çiçeğinden yapılan omlet ve menemenin ikram edildiği geleneksel Polonezköy kahvaltısını ve çok

meşhur Karpatkaʼyı tatmak gerek. Polinaʼnın altında Gizli Bahçe veya Hamak Tarlası diye adlandırılan yerde sessiz sakin bir haftasonu geçirebilirsiniz. Stella Pansiyon köyün en ünlü ʻkendin pişir, kendin yeʼlerinden biri. Vadiye bakan kocaman bir bahçede aynı anda 1500 kişiye hizmet verilebiliyor. Kahvaltı dışında herşey self-servis. Saat 12.30'a kadar devam eden kahvaltıyı masanıza getiriyorlar. Sınırsız çay servisi kahvaltıdan sonra bir yarım saat daha sürüyor. Türk kahvesi bile içmek isteseniz mangalla cezveyi getiriyorlar. Pansiyonun beş odası kaloriferli, beş odası da odun sobalı. Çoğu dağ manzaralı. Ludwik Dohodaʼnın yemyeşil bir araziye yayılmış, vadi manzaralı Ludwik Pansiyon & Restaurant'ı da barbekü keyfi yapabileceğiniz mekanlardan. Tüm bu pansiyon ve restoranların yanısıra Polonezköy meydanından dümdüz devam ettiğinizde, Cumhuriyet Köyüʼne doğru geniş arazilere kurulmuş 200- 300 kişi kapasiteli mesire alanlarını görebilirsiniz. Şirket, dernek, okul piknikleri için hazırlanmış bu alanlarda dilerseniz bireysel olarak barbekü yapıp ata binebilir, 5 km.lik yürüyüş parkurunda ter atabilir, mevsimiyse ağaçlardan kiraz tadabilirsiniz. Haftasonları tüm mekanlar için rezervasyon şart. Dönüş saatinde yoğunluk nedeniyle trafik olacağını hesaba katın.

“Evyapımı reçellerin, tereyağının, yabani böğürtlen ve kaymağın, kabak çiçeğinden yapılan omlet ve menemenin ikram edildiği geleneksel Polonezköy kahvaltısını tatmak gerek.” MART 2011

53


YEMEK

HÜNERLİ ÜÇÜZLER ile Sebze Püreli Ton Balığı 200 gr. ton balığı veya somon G 4 dilim tost ekmeği G 100 gr. kornişon turşu G 2 ad. haşlanmış patates G 150 gr. bezelye G

G G G G G

2 ad. havuç 1-2 dal dereotu 100 gr. mayonez 2-3 yaprak kıvırcık İsteğe göre karides, maydonoz

HAZIRLANIŞI: Havucu ve patatesi soyup ufak parçalar halinde doğrayın. Havuç, bezelye ve patatesi ayrı haşlayın. Sebzeleri ve turşuyu ayrıca doğrayıp mayonez ile karıştırın. Tost ekmeklerini, kıvırcık yapraklarını hünerli üçüzlerin istediğiniz ölçüsü ile kesin. Servis tabağına, kesmede kullandığınız hünerli üçüzü koyun ve içine önce ekmeği, üzerine 2 yemek kaşığı ton balığını koyup bastırın. Üzerine sırası ile bezelye, havuç ve turşulu karışımdan koyup tekrar bastırın. Aynı işlemi diğer ekmek dilimleri içinde uygulayın. Hünerli üçüzü dikkatli bir şekilde çıkarın, üzerini isteğe göre karides ve maydonoz ile süsleyip servis edin.

GURME PİRİNÇ ile Baharatlı ve Sebzeli Pilav G G G G G G G

300 ml. yasemin pirinci 375 ml. su 200 gr. kemiksiz tavuk eti 100 gr.bezelye 2 ad. patates 2 ad. iri havuç 2 yemek kaşığı badem

2 yemek kaşığı kuru üzüm 2 diş sarmısak 50 ml. sıvı yağ 1 tatlı kaşığı karabiber, tarçın, kakule, karanfil, kimyon, safran karışımı G Yeteri kadar tuz G G G G

HAZIRLANIŞI: Tavuk etini kuşbaşı doğrayın ve tavada kavurarak pişirin. Pirinci yıkayın ve süzün. Pilavcıʼya koyarak ölçülü su ile 10-12 dk mikrodalga fırında pişirin. Havucu ve patatesi haşlayın, yuvarlaklar çıkarın. Bezelyeyi haşlayın. Bademi kaynar suda bekletin.Kabuklarını soyun. Üzümü yıkayın, suda bekletin. Bademleri sıvı yağda kavurun, üzümü ve baharat karışımını ekleyin. Kavrulmuş karışıma sebzeleri ekleyin ve 1-2 dk. karıştırıp ocaktan alın. Bütün malzemeleri harmanlayın, kapağını kapatın. 5 dk. bekletin servis yapın.

0800 261 21 37 www.tupperware.com.tr

Hazırlayan: Hatice Koç- Tupperware Eğitim Müdürü ve Ev Ekonomisti



DEKORASYON

Baharın renklerini evinize taşıyın Bahar geldi, karanlık günlerden kurtuluyoruz. Evinizin dekorasyonunda bahar esintisi estirmeye ne dersiniz? Birkaç küçük değişiklikle evinizde baharı yaşatabilirsiniz. Işık daha fazla ışık Kışa özgü ağır mobilyalardan, koyu renkli kumaşlardan kurtulmanın artık tam zamanı. İşe, rahatlamak için zamanımızın yaklaşık üçte birini geçirdiğimiz yatak odalarından başlamaya ne dersiniz? Perdeleri sonuna kadar açın ve huzur veren renklere sahip bir yatak örtüsü ile içinizi ferahlatın. Eski döşemeliklerinizden uzun süredir kurtulmak istiyordunuz ve bir bahane arıyordunuz. Bahar bu yeniliğin bahanesi olsun. Sandalyelerinizi baharın renklerine bürüyebilir, çiçekli duvar kağıtları ile evinizi şenlendirebilirsiniz. Maliyeti azaltmak için evin tümünü yenilemek yerine yalnız bir odayı bahar havasına dönüştürebilir ya da bir köşe belirleyerek burada bir odak noktası oluşturabilirsiniz.

Kumaşlar cıvıl cıvıl İnce ve tiril tiril kumaşlarla ruhunuzu da hafifletebilirsiniz. Canlı renkteki masa örtüleri, nevresim takımları ile yaşam alanlarınızı renklendirip ferahlatabilirsiniz. Mobilyalarınızla uyumlu olabilecek türden parlak düz, çiçek desenli ya da çizgili kumaşlar mevsime göre yenilik yaparken son derece pratik olabilir.

56

MART 2011


Özellikle çiçekli kumaşlar kullanarak odalarınıza baharın en güzel renklerini taşıyabilirsiniz.

Mobilyaların yerini değiştirin Artık pencereden dışarıya bakma zamanı geldi. Mobilyalarınız şöminenizin etrafındaysa yerlerini değiştirin. Berjerlerinizi ve fiskos masanızı gökyüzünü, güneşi görebileceğiniz şekilde pencerenizin önüne yerleştirin ya da eğer bir bahçeniz varsa bahçeye doğru bakacak biçimde pencere önlerine doğru

kaydırın. Baharın enerjisin hissedin.

Parlak renkler ön planda Evinizde parlak renkleri kullanarak canlı bir yaşam alanı yaratabilirsiniz. Örneğin antrenizde kullanacağınız parlak renkler misafirlerinizi karşılarken de hoş bir ortam sağlayacaktır.

Aksesuarlar önemli Evinizi bahara hazırlarken mobilyalarınızın yanı sıra aksesuarlarınızı da elden geçirin. Sofralarınız için rengarenk tabak, kase

ve bardaklarınızı ortaya çıkarın. Eğer yoksa da satın alın. Güzel bir bahar sofrası hazırlamak için uygun fiyatlı ürünler bulabilirsiniz. Çiçek desenli vazolar, renkli çerçeveler, desenli yastıklar bahar havasını evinizde estirmenin en kolay yolları…

Kışı unutun bahar geldi Kışı simgeleyen renklerdeki mobilyalara sahipseniz onları renkli ve çiçekli kılıflarla giydirebilirsiniz. Ayrıca yere sereceğiniz renkli bir kilim de odanızın havasını değiştirecektir.


GÜZELLİK

Saçlarınız Mevsim geçişleri saçlarımız açısından en kritik dönemler. Parlak, dökülmeyen, ışıltısı hissedilen saçlar için yeter ki saçlarınızın ihtiyaç duyduğu bakımı doğru zamanda uygulayın. Değişen mevsimlerle birlikte vücudumuzu korumak için giysilerimizi, cildimizi korumak için cilt bakım ürünlerimizi değiştiririz. İşte tıpkı bu örneklerde olduğu gibi saçlarımızın da ilgiye ve korunmaya ihtiyaçları vardır. Her saç, farklı mevsimlerde farklı bir

hazır mı?

bakıma ihtiyaç duyar. Baharın göz kırptığı şu günlerde sizler için mevsimlere göre saç bakım rehberi hazırladık… Bütün bir kış boyunca eğer saçlarınıza özel bir itina göstermediyseniz, şimdi onların kurumuş ve yıpranmış olduklarını eminiz fark etmişsinizdir. Bu nedenle bahar ayları saçlarınız için bayram havasında geçmeli. Zira eğer onları güçlendirecek ve canlandı-

racak formülleri bulamazsanız, yazın kavurucu güneşi saçlarınızı daha da içinden çıkılmaz sorunlara itecektir. Ekstra bakımlarla saçlarınızı kurtarmak için önünüzde 3 aylık bir bahar dönemi var. Peki, öncelikle ne yapmalısınız? Unutmayın ki saçlarınızın da cildiniz gibi yeniden yapılanmaya ihtiyacı vardır. Saçlarınızın iç yapılarında, geçirdikleri işlemler karşısında zayıflamalar meydana gelir, saç boyları ve uçlarında çatallaşmalar olur. Artık saçlarınız kırılmaya daha da fazla müsaittirler. Bunun sonucunda ise esneklik ve güzelliklerini kaybederler. Saçlar uzadıkça yıpranma oranları artar. Çatallaşmalar saçların uçlarından başlayarak üst noktalarına doğru tırmanır. Bu türden sorunlarla karşılaştığınızda ilk iş olarak bir kuaföre gidip, saçlarınızdaki kırıkları aldırmalı ve hatta saç boyunuzu sağlıklı kısım-

SAÇLARINIZ İÇİN PRATİK ÖNERİLER Saçlarınızı daima az şampuan kullanarak yıkayın, çok fazla şampuan kullanıldığında saçlarınız daha temiz veya bakımlı olmuyor. Buna karşın fazla miktarda kullanılan şampuan iyi durulanamadığı takdirde kepek sorunuyla karşı karşıya kalıyorsunuz: Avucunuza aldığınız şampuanı bir miktar ılık suyla sulandırıp, saçlarınıza güzelce yayın. Saçınızı yıkadıktan sonra mutlaka bakım yapan bir saç kremi uygulayın. Kremi henüz nemli saçlarınıza yaydıktan sonra, yumuşak bir havlu yardımıyla tampon yapın. Etkisini göstermesi için en az 2 dakika kadar bekleyin. Nemini kaybetmiş her boyda saça, özellikle uç kısımlara özen göstererek maske uygulayabilirsiniz. Maskenin etkisini artırmak için, saçınızda beklettiğiniz süre içinde neler yapabilirsiniz? Başınıza bir bone giyin. Sıcak bir ortamda, örneğin kalorifer yanında oturarak bekleme süresini doldurun. Konsantre ürünler veya ampul kullanıyorsanız, kutu üzerinde belirtilen doza mutlaka uyun. Saç derisine parmak uçlarınızla uzun uzun masaj yaparak iyice nüfuz etmesini sağlayın. Böylece saçınız kısa süre içinde yaz aylarında kaybettiği eski güç ve yumuşaklığına kavuşacaktır.

58

MART 2011


ER

GÜZEL FİKİRL

larına kadar kısaltmalısınız. Daha detaylı ve profesyonel bir yardım için saç bakım merkezlerine başvurabilirsiniz. Saç boyunuz kısaldıktan sonra onları bir süre için aşırı fön ısısından korumaya çalışın. En azından kendilerini biraz olsun toparlayıncaya kadar. Bu arada saç türünüze uygun bakım ürünleri kullanmayı da ihmal etmemelisiniz.

Güneş için özel koruma! Yaz aylarında saçlarınızın en büyük düşmanları; güneş ışınları ile deniz ve havuz suları… Bütün bu zararlı etkenler saçlarınızın kurumasına, renklerinin açılmasına ve uçlarının kırılmasına neden oluyorlar. Dolayısıyla saç uzmanları deniz ve havuza girerken bone kullanımını öneriyorlar. Böylelikle saçlarınız deniz suyunun tuzundan ya da havuzun klorundan etkilenmiyor, saç renginiz düzensiz bir biçimde açılmıyor. Yaz mevsiminde özellikle boyalı saçlara sahipseniz bone kullanımını ihmal etmemelisiniz. Zira boyalı saçlar, havuz suyuyla temas ettiklerinde ortaya hiç de iç açıcı görüntüler çıkmıyor. Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyan UV filtreli, koruyucu özellikli şampuanlar ve bakım ürünleri de saçların doğal yapısını korumada etkili oluyorlar. Deniz, klor ve güneşin saçlar üzerindeki yıpratıcı etkilerinden bahsetmiştik. Dolayısıyla yaz mevsiminde korumasız bırakılan saçları sonbaharda, kötü bir

Mevsim değişikliği zaten saçların dökülmelerine yol açıyor. Kuru ve cansız saçlar ise mevsim değişikliğinin etkilerinden fazlasıyla nasiplerini alıyorlar.

görünümle birlikte sağlık sorunları bekliyor. Zira mevsim değişikliği zaten saçların dökülmelerine yol açıyor. Kuru ve cansız saçlar ise mevsim değişikliğinin etkilerinden fazlasıyla nasiplerini alıyorlar. Saçlar matlaşıyor, saç boylarında ise çatallaşma ve kırılmalar göze çarpıyor. Bütün bunları engellemek için yaz aylarında saçları korumak gerekiyordu. Peki, şimdi ne yapılabilir? Öncelikle saçlarınızın durumu çok kötüyse bir saç uzmanına görünmenizi tavsiye ederiz. Büyük bir ihtimalle saç boylarınızı mümkün olduğu kadar kısaltmanız gerekecek. İkinci aşamada ise yoğun nemlendiricili bakım maskeleri saçlarınızın imdadına yetişecek. Düzenli olarak saç dökülmesine karşı güvenilir bir ürünün kullanılması da kaçınılmaz. Böylelikle hem saçlarınızı yazın bırak-

tığı kötü izlerden kurtaracak, hem de kış aylarına karşı güçlendirmiş olacaksınız. Soğuk İN YURTMAN kış aylarında saçla- YASEM CANDEMİR rınızı bekleyen koşulların mükemmel olduğu söylenemez. İsli ve ağır havadan yalnızca cildiniz değil, saçlarınız da etkilenir. Soğuğun ne derece büyük bir düşman olduğunu anlamak için aynaya bakmanız yeter. Hele de saçlarınız sağlıklı değilse, o zaman işiniz var demektir. Sonbaharda başlayan saç sorunları, kışın gelmesi ile birlikte giderek artar. Örneğin; yağlı saçlardaki yağ oranı yükselir, kuru saçlar ise daha da kurur. Mevsim değişikliğinin saç dökülmesini hızlandırdığı yine unutulmamalı.


ASTROLOJİ

Bahçeşehir Somun Ekmek Cafe’nin müdavimlerinin vazgeçilmez tarotçusu Nisa, her burca özel aylık burç yorumunuzu yaptı... Özel hayatınız mutlu gidiyor. Ancak aynı anda birçok işle uğraştığınız için sevdiğiniz kişiyi ihmal etmemeye dikkat edin. Üzerinizdeki iş stresi yüzünden kırıcı ve suçlayıcı bir yaklaşım içinde, karşınızdaki insanı üzebilirsiniz. İşle alakası olmayan kafa karmaşaları, iş yaşamınızı da karartıyor. İş ilişkilerinizde sizde isteksizlik yaratacak sorunlar yok. Sorunlarınızın kaynağını dışarıda aramanız gerekiyor. Maddi desteğe ihtiyacınız var.

KOÇ

Sevgilinizin ilişkinizle ilgili rahatsızlıkları var. Uzun süren suskunluğunu bugün bozabilir. Duyacaklarınız keyfinizi kaçıracağından, görüşmeye hazırlıklı gidin. İşinize müdahale eden biri var var, özgürlüğünüzü kısıtlanmış gibi hissediyorsunuz. İş ortamınızda güvensizlik kaynağınız olarak gördüğünüz bu kişiyi dikkatle izlemeniz yararlı olabilir. Harcamalarınızda yapacağınız küçük bazı fedakarlıklar olumlu sonuçlar doğuracak.

ASLAN

Sevdiğiniz kişiye karşı daha seveYeni bir ilişki için pek çok aday var cen bir tutum takınmalısınız. Onunla ama siz karar vermek için acele etbazı konularda uzlaşmakta zorluk miyorsunuz. Bugün yeni birini daha çekiyorsunuz. Gergin haliniz ve sifark etmeniz mümkün. Bir arkadanirli tavırlarınız iş arkadaşlarınızla şınızın arkadaşı size olan duygulaaranızda gerginlik yaratıyor. Özelrından söz edebilir. İşteki başarılikle bugün daha sakin olmaya çalısızlıklarınızdan ders çıkarmayı bilişın. Düşüncelerinizi sakin bir dille yorsunuz. Ama bu hataların altında ifade etmelisiniz. Alacaklarınızı zamanında tahsil edeme- ezilmeyin, herkes yapabilir. Olayları akışına bırakmak en yebilirsiniz. Ödemelerinizi dengelemeye çalışın. Sağlığınız iyisi. Beklediğiniz para ferahlık getirecek. Havadaki nem iyi durumda. Siz yine de egzersiz yapmayı ihmal etmeyin. ve soğuk nedeniyle eklem ağrılarınız artabilir.

BOĞA

BAŞAK

İlişkinizde fazla alınganlık yapmanız, gereksiz endişelere kapılmanıza neden olabilir. Aşk konusunda cesur davranabilirseniz, hayatta başka heyecanlar da olduğunu fark edeceksiniz. Özgürlüğünüzü kısıtlayabilecek gelişmelere karşı tetikte olun. Uzun zamandır beklediğiniz iş fırsatı karşınıza çıkabilir. İsteklerinizi sakin ve anlaşılır biçimde ortaya koymaya çalışın. Olabileceklerin üzerinde beklenti içine girmekten kaçının.

Sevgilinizi eleştirmek yerine onunla birlikte ilişkinizin bilmediğiniz yönlerini keşfetmeye çalışın. Şansınızı zorlamak yerine sevgilinizle birlikte sorunlarınıza dair çözüm arayışlarına gitmelisiniz. İşinizle ilgili yeni kararlar almamaya çalışın. Çalışma arkadaşlarınızla yanlış anlamalar nedeniyle bazı anlaşmazlıklar çıkabilir, sorunları büyütmeyin. Parasal harcamalarınızda sürpriz gelişmelerin olacağı bir gün. Üzüldüğünüz bir sağlık sorunu var.

Duygusal bağlamda biraz daha dikkatli olmanız gereken bir gün. İkili ilişkilerde hislerinizi ikinci plana atıp, mantığınızın sesini dinlemeniz gerekiyor. İşyerinizdeki bir çalışma arkadaşınıza duyduğunuz güvensizlik, önümüzdeki günlerde iyice pekişebilir. Çok kararlı durduğunuz bir konuda birtakım çekinceleriniz var. Bunları açığa vurmanızda yarar olacak. Kuruntu yaptığınız bir harcamayla ilgili kısa vadede hiçbir sorun görünmüyor.

Aşkı çok ciddiye alıyorsunuz. Biraz daha az önem vermeniz, sevmediğiniz anlamına gelmez ki. Sevdiğiniz insanlarla birlikte olabilir, sadece eğlenmek için bir şeyler yapabilirsiniz. İş hayatınızda karşılaşacağınız negatif görevlerde kendi ilkelerinizden vazgeçmeyin. Kafanızı meşgul eden konuları çözmek için yavaş davranırsanız, zarar görebilirsiniz. Savurganlığınız para durumunuzla orantılı olarak büyüyüp küçülüyor.

İKİZLER

YENGEÇ

60

MART 2011

TERAZİ

AKREP


Hayatınıza yeni giren biri sizi etkiliyor ama buna rağmen sizi rahatsız eden bir yanı var. Onu tanımak için kendinize biraz daha zaman tanıyın. Çalışma hayatındaki titiz karakteriniz sizi bazen itici yapabiliyor. Bundan şikayetçi arkadaşlarınız var. Bugün bazı uyarılar almanız mümkün. Önemsemediğiniz bazı küçük harcamalar bütçenizdeki deliği bir hayli büyüttü! Biraz daha sakınarak harcamalısınız. Stresten arınmak için varsa hobilerinize ve eğlencenize zaman ayırın.

YAY

Aşk hayatınızdaki bulutlar bugün dağılmaya başlıyor. Anlaşmalar, hayırlı gelişmeler için çok müsait bir gün. İnsanlardan hep ilgi, yakınlık ve yardım göreceksiniz. Kararlılığınızı bazen inatçılığa döndürüyorsunuz. Bu da iş yaşamınızda gereksiz sürtüşmelerin nedeni olabiliyor. Yeteneğiniz, hedeflerinize adım, adım yaklaştırıyor. Uzun süredir istediğiniz bir eşya size umduğunuzdan pahalıya gelebilir. Televizyon karşısında atıştırarak zaman geçirmek yerine egzersiz yapın.

OĞLAK

Birlikte olduğunuz insanın, sizden sakladığı bazı sorunları var. Bu sorunlar maddi veya ailesiyle ilgili olabilir. Onunla bu konuyu gündeme getirmek için konuşmanız gerekli. İş yaşamınızda iddialı sayılabilecek beklentileriniz var. Temponuz ve verimli çalışmanız, bu beklentilerinizin kısa bir süre sonra gerçekleşmesine yardımcı olacak. Para konularındaki mutsuzluğunuz veriminizi etkileyebilir. Yemek için yaşayanlardansınız.

KOVA

Yıldızlar bugün sizi bugün kıskanç, kuşkucu ve kararsız bir insan yapacak. Bu kritik günü bir kırgınlık yaratmadan geçirirseniz sevinmelisiniz. Özel hayatınıza olan ilgisizliğiniz yüzünden sevgilinizden eleştiri alabilirsiniz. Tepki vermeden önce düşünmeniz gerekiyor. Mesleğinizde gösterdiğiniz yükselme hırsı tepki topluyor. Hırsınızda haklı olabilirsiniz, fakat bunu yaparken çevrenizdekileri kırdığınızı fark edin. Hayatın gerginliği sağlığınızı etkiliyor.

BALIK


POLİTİKA

Milliyetçi ‘pasta’ nasıl bölünecek?

I

CEMAL SUBAŞ

İSİ TEMPO DERG Ü ÖR İT ED KA Tİ POLİ

“AKP, PKK muhaliflerine ve eski ülkücülere oynuyor. MHP, küskünlere kapısını açıyor. Hem MHP hem de BDP, milliyetçi söylemlerini sertleştiriyor. Bakalım CHP ne yapacak? Milliyetçi söylemlerin sert estiği günlere hazırlıklı olun.” 12 Haziran’da yapılacak genel seçim çalışmaları start aldı. Şimdiden kıyasıya bir mücadele var. 12 Haziran seçimlerinin ‘sert’ geçeceği bekleniyordu. Ama gözler asıl MHP ve BDP’de. Çünkü milliyetçi oylar özellikle AKP’nin kaç milletvekili sayısında belirleyici olacak. Taraflar bu konuda önemli adımlar atıyor; stratejik kararlar alıyorlar. AKP, hem BDP, hem de MHP oylarına talip. BDP’nin oylarını bünyesinde toplamaya yönelik ilginç bir yöntem deniyor. Özellikle, PKK karşıtı olan önemli Kürt siyasileri, BDP’nin karşısına çıkarmaya hazırlanıyor. Bunların başında Rizgari ve Ala Rizgari örgütlerinin önde gelen isimleri geliyor. Rizgari ve Ala Rizgari, başta silahlı mücadele konusu olmak üzere, birçok konuda cephe alan ve siyasi mücadeleyi savunan örgütler. Yurtiçindeki üyeleri siyasi mücadeleyi çeşitli yayın organlarında sürdürürken, daha büyük çoğunluğu yurtdışında, özellikle İsveç ve Almanya’da yaşıyor. Rizgari ve Ala Rizgari’nin en büyük özelliği, PKK’nın aksine, sosyalizmi ve silahsız siyasi mücadeleyi savunmaları. Rizgari’nin internet sitesinde yazıları yayınlanan Kemal Burkay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine Türkiye’ye döneceğini açıkladı. Üstelik, kendisi gibi birçok ismin Türkiye’ye dönmek istediği mesajı verdi. Kemal Burkay, Kürdistan Sosyalist Partisi’nin (PSK) kurucusu, yazar ve şair. TRT 6’ya konuşan ve İsveç’te yaşayan Burkay, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın kendisini aradığını ve Türkiye’ye dönmesinde herhangi bir sakıncanın olmadığını söylediğini ifade etti. PKK ile ters düşen ve AKP’ye yakın

62

MART 2011

duran diğer bir isim ise Kürt ozan Şiwan Perver. Yıllarca kasetleri, türküleri yasaklanan, tutuklanma endişesiyle ülkesine dönemeyen Perver, kısa süre önce Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, sonra da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile görüştü. Samimi pozlar verdi. TRT Şeş’de konser vereceğini açıkladı. Bunun üzerine PKK tarafından hain ilan edildi. Perver bunun üzerine, PKK’ya “Kendilerini sultan ilan edip ‘bize sormadan bir şey yapamazsınız’ diyorlar, onlar kendi insanlarını öldürüyor, hainlik varsa kendilerinde arasınlar” dedi. Önümüzdeki dönem Burkay ve Perver’e benzer başka isimlerin de özellikle PKK’ya karşı benzer çıkışlar yapması bekleniyor. Zira AKP’nin bazı isimlerle görüştüğü biliniyor. Bakalım, PKK karşıtı Kürtlerin söylemleri, sandığa nasıl yansıyacak. BDP oylarının bir kısmını AKP’ye taşıyabilecek mi? ÜLKÜCÜLER NEREYE? 12 Eylül 1980 darbesi sonrası ‘MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında’ idamla yargılanan Mustafa Seyrek, halk oylamasında, MHP’nin aksine, Anayasa değişikliğine “Evet” diyeceğini açıkladı. Seyrek’i Ülkü Ocakları’nın Kurucu Genel Başkanı Ramiz Ongun, Kahramanmaraş’ta ülkücü camianın önde gelen isimlerinden ve 19. dönem milletvekili Ökkeş Şendiler, ülkücü camianın bilinen isimlerinden Musa Serdar Çelebi de destek verdi. Referandum öncesi, özellikle ‘yandaş’ basında, anayasa değişikliğine ‘evet’ diyeceğini açıklayan eski ülkücülerin isim listeleri yayınlandı. Halk oylamasının sonuçları açıklandığında, MHP’nin önemli bir oy potansiyelinin AKP’nin ‘evet’ine ‘evet’ dedikleri anlaşıldı. MHP büyük yara

aldı. Şimdi 12 Haziran seçimleri öncesinde, AKP ve MHP arasında, ‘eski ülkücüler pastasından pay kapma kavgası’ yaşanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ramiz Ongun’a eski ülkücüleri kapsayan 10 milletvekilliği kontenjanı verdiği ileri sürülüyor. Listenin başında eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı Mithat Evci’nin bulunduğu söyleniyor. Bu arada Ramiz Ongun, AKP’den milletvekilliği teklifi aldığını açıkladı. Devlet Bahçeli, AKP’nin bu atağına karşı, eski ülkücüleri MHP’ye davet etti. Bunun üzerine devlet eski bakanlarından Murat Başesgioğlu ve Bahattin Şeker ile bir dönem parti başkanlıağı için yarışan Prof. Dr. Ümit Özdağ MHP’ye katıldı. Bahçeli, Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Emekli Korgeneral Engin Alan ve Demokrat Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cem Kılıç’a da rozet taktı. Şubat ayı içinde yapılan anketlere göre AKP yüzde 45, CHP yüzde 25, MHP yüzde 11 bandında geziniyor. BDP ise yüzde 6’larda. Her parti için yüzde 1’in bile çok büyük önemi var. Seçimlerde bu partilerden çok ilginç isimler aday olarak karşımıza çıkacak. Bu arada PKK’nın ilan ettiği sözde ateşkes büyük olasılıkla mart ayında sona erecek. Eylemlerin başlaması hem Kürt nem de Türk milliyetçiliğini iyiden iyiye keskinleştireceğine kuşku yok. Elbette bu süreçte CHP’nin bir Kürt açılımı yapıp yapamayacağı da önemli. Sonuç olarak, seçimlere kadar şiddetli bir ‘milliyetçi oy pastasından pay alma çatışması’ yaşayacağız. Bakalım hangi siyasi parti kazanacak. Ama bu çatışmanın Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne katkı sağlamayacağı aşikâr.


KÜLTÜR - SANAT

Derleyen: Hatice Gülçür İnanç

‘Aile içi şiddete son” konseri Hürriyet Gazetesi’nin Aile İçi Şiddete Son Kampanyası’nın gelenekselleşen konserlerinde bu yıl pop müziğin güçlü seslerinden Nilüfer konser verecek. 9 Mart 2011 Çarşamba günü İstanbul Kongre Merkeziʼnde gerçekleştirilecek olan konserde Nilüfer, “Aile içi şiddete son” demek için hit şarkılarını ünlü rock grup ve sanatçıları; Şebnem Ferah, Yüksek Sadakat, Malt, Gece Yolcuları, Ogün Sanlısoy, Badem, Hayko Cepkin, Candaş/ Cingi/ Ruacan, Rashit, TNK ve 4×4 ile birlikte seslendirecek. Konserin tüm geliri, Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattıʼna aktarılmak üzere Aralık Derneğiʼne bağışlanacak. Yer : İstanbul Kongre Merkezi, İstanbul Avrupa, 9 Mart 2011, Saat 21:00

Kapak konumuz “Kadın ve kadına uygulanan şiddet” olunca bu konuda ilginizi çekebilecek birkaç kitap tavsiye edelim dedik. Yasemin İnceoğlu: Kadın ve Bedeni & Dişilik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Ayşe Gül Altınay: Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Nedime Köşgeroğlu: Şiddet Çıkmazında Kadın Ayşe Ezilen Kıran: Reklamlarda Kadına Yönelik Şiddet Louise L. Hay: Güçlü Kadınlar Aslı Sancar: Osmanlı Kadını Efsane ve Gerçek Virginia Wolf: Kendine Ait Bir Oda / Toplu Eserleri 7 Clarissa P. Estes: Kurtlarla Koşan Kadınlar Rauda Jamis: Aşk ve Acı: Frida Kahlo Nilüfer Göle: Modern Mahrem

Mart ayında vizyona girecek filmler şöyle:

Mart ayındaki etkinlikler; Anadolu Ateşi Lütfi Kırdar Anadolu Auditorium - Istanbul, 12, 19, 27 Mart Ata Demirer Beşiktaş Kültür Merkezi, 10-11 Mart CM101MMXI/Cem Yılmaz’dan Gösteri TİM Shov Center, Maslak. 7-9, 13-18, 2123, 28-30 Mart Our Soul Of The Rat Pack Show Grand Hyatt Istanbul – Istanbul, 11-12, 18-19 Mart

Çadır, Step Up 3-D, Rango, Kader Ajanları: The Adjustment Bureau, Gerçeğin Parçaları: Winterʼs Bone, 72. Koğuş, Kir: Qirej, Yürügari İbram, The Kids Are All Right, Bir Avuç Deniz, Kolpaçino Bomba, Marslılar, Annem ve Ben, İstila: Monsters, Gölgeler ve Suretler, Saklı Hayatlar, Battle: Los Angeles, Bağlanmak yok: No Strings Attached, Hall Pass, Limit Yok: Limitless, Animal United, Çınar Ağacı, Atlıkarınca, Press, I Am Number Four, Just Go With it, Drive Angry 3D, Vay Anam Vay 3, Four Lions, Kan Kokusu: Somos Lo Que Hay

Fındıkkıran ve Dalian Akrobasi Topluluğu Çaykovskiʼnin ölümsüz eseri “Fındıkkıran” akrobatik görsel bir şölenle Çinʼin Dalian Akrobasi Topluluğuʼyla yeniden yorumlanıp izleyiciye sunuluyor. TİM Shov Center, Maslak. 25-27 Mart-1-3 Nisan Komedi Dükkanı Bostancı Gösteri Merkezi – Istanbul, 24-25 Mart

MART 2011

63


ONLARA SORDUK

Yapraklar neden yeşildir? Sence hangi renk olmalıydı? Tan (4) . oğan Bozd yeşil olur r a l il, lak “Lap larda yeş nkü ç ü Ağa eşil. Ç iye y a t d k alı salat ları yiyelim k la n biz o ırmızı lap hiç k ir mi?” yen

B Öz en “A ko an is lla r ( Ye tedi h öy 6) ş ğ m il ol i için le o ist r o mas . er lsu a dim n .”

Ali Kara Efe göz ( “Çün 5) yapra kü onlar a klar ğac Ağac ıdır diye y ın ın y eşi olma aprakları ldir. lıdır. yeş kahve Ağacın a il ltı ren yeşil o gidir üstü lmalıd ır”

ür Özg (6) da ürk Özt ağaçlar r de nkü “Çü ildir. Bi . Yazın yeş eşildir nir. e y eşill dan şun çlarda y alıdır. ağa nkli olm olsun 2 re arenk ” g Ren terdim. is ÇOCUĞUNUZUN DERGİMİZDE YER ALMASINI İSTİYORSANIZ BİR DAHAKİ AYIN SORUSU OLAN “Okumak niçin önemlidir?” SORUSUNA VERDİĞİ CEVAP İLE BİR FOTOĞRAFINI 4mevsimbahcesehir@ gmail.com ADRESİNE YOLLAYIN SİZİN ÇOCUĞUNUZDA SAYFALARIMIZI SÜSLESİN...


BULMACA Hayatı boyunca üzüntü çekmiş

Fotoğraftaki oyuncu Akışkanlık

Gönül eri Bir nota

Eğmeç

Kalıtımsal öge

Metal su kabı

Ekili

Küçük yokuş

İzlenen yöntemler bütünü

İkiyüzlülük Memnun etme

Yararlar

Operasyon Birkaç katlı yapı Gazla doldurulan oyuncak Hörgüçlü hayvan

Esasen

Yürüyerek giden

Nisan

Ağaçta kadeh biçiminde oluşum

Küçük çevik bir yaban atı

Sabanla açılan çizi

Mercek

Midenin arkasındaki organ

Hokkaya konan ham ipek Mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç

Bu süre içinde

Arka, geri

Olağandan daha hacimli olma

Harita derlemesi Alakok

Yasal ölçü modeli

Alışveriş İslam hukuku

Nakletmek

Yetişkin Her birine elli

Öge Ani bir hareketle sarsma

Ögeler

Müthiş

Benzer

Konsantre

İptidal Üzerinde kırmızı bulunan

Salağa yakışan

İsim

Kırmızı benekli yeşil balık

Son günlerde

Duyuru yoluyla

Akıtma

Kıta

Sanayi ile ilgili

Uygunluk

Yüz kalıbı

Değersiz

Alamet

Anılar

Kuzen

Çinakopun biraz büyüğü lüfer

Fiyatı yüksek

Binme işi

Birdenbire sallamak

Tarihi eser

Asal

Sunucu

Sakin

Aşure dağıtılan kap

Alfabenin 15. harfinin adı Başa dert olan Mezbaha Piston

Uyma Billurlaşmış silis türü

Kabuğu çatlayıp soyulan

Tehlikeli durum Belediye İnancılık

Rusça ʻEvetʼ

Amirce

Sağlam

Omurganın uzantısı olan organ Metal olmayan İbadet etme

Yönetim altındaki halk

Yapıştırıcı madde

Renyumun simgesi

İlginç

Sebep Dördüncü ay Bir tür Afrika zebrası

TBMM genel kurulu

Yaprakları yenen baharlı bitki

Evet

Bir soru eki

Sahip

İstençsiz kas hareketi

Futbolda bir paslaşma terimi

MART 2011

65


NÖBETÇİ ECZANELER

REHBER

3. CADDE ECZANESİ 608 00 26 1 MART 20 MART

ARMAĞAN ECZANESİ 669 93 00 4 MART 23 MART

76D

BAHÇE EH R-TAKS M (Ç FT KATLI) hatt› Gidi -Dönü sefer süresi: 180 dakika KITA ND. hatt›r BAHÇEŞEHİR Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi

Pazar/Tatil

05:55 06:10 07:00 07:25 07:40 08:30 06:10 06:25 07:20 07:45 07:55 08:50 06:25 06:40 07:40 08:05 08:15 09:10 06:35 06:55 08:00 08:25 08:30 09:30 06:45 07:05 08:20 08:40 08:45 09:50 06:55 07:15 08:40 08:55 09:00 10:10 07:05 07:30 09:00 09:10 09:15 10:30 07:15 07:45 09:15 09:25 09:30 10:50 07:30 07:55 09:30 09:40 09:45 11:10 07:45 08:10 09:45 09:55 10:00 11:30 08:00 08:25 10:00 10:10 10:15 11:50 08:15 08:40 10:15 10:25 10:30 12:05 08:30 08:55 10:30 10:40 10:45 12:20 08:45 09:10 10:45 10:55 11:00 12:35 09:00 09:25 11:00 11:10 11:15 12:50 09:20 09:40 11:15 11:30 11:30 13:10 09:40 09:55 11:30 11:45 11:45 13:25 10:00 10:10 11:45 12:00 12:05 13:40 10:15 10:25 12:00 12:15 12:20 13:55 10:30 10:40 12:15 12:30 12:35 14:10 10:45 10:55 12:30 12:45 12:50 14:25 11:00 11:10 12:45 13:00 13:05 14:40 11:15 11:25 13:00 13:15 13:20 14:55 11:30 11:40 13:15 13:30 13:35 15:10 11:45 11:55 13:30 13:45 13:50 15:25 12:00 12:10 13:45 14:00 14:05 15:40 12:15 12:25 14:00 14:15 14:20 15:55 12:30 12:40 14:15 14:30 14:35 16:10 12:45 12:55 14:30 14:50 14:50 16:25 13:05 13:10 14:45 15:10 15:05 16:40 13:25 13:25 15:05 15:30 15:25 17:00 13:45 13:45 15:20 15:50 15:45 17:15 14:00 14:05 15:35 16:05 16:05 17:30 14:20 14:20 15:50 16:20 16:20 17:45 14:40 14:35 16:05 16:40 16:35 18:00 14:55 14:50 16:20 16:55 16:50 18:15 15:10 15:05 16:35 17:10 17:05 18:30 15:25 15:20 16:50 17:25 17:20 18:45 15:40 15:35 17:05 17:40 17:35 19:00 15:55 15:50 17:20 17:55 17:50 19:15 16:10 16:05 17:35 18:10 18:05 19:30 16:25 16:20 17:50 18:25 18:20 19:45 16:40 16:35 18:05 18:40 18:35 20:00 16:55 16:50 18:20 18:55 18:50 20:15 17:10 17:05 18:35 19:10 19:05 20:30 17:30 17:25 18:55 19:30 19:20 20:50 17:50 17:45 19:15 19:50 19:40 21:10 18:05 18:05 19:35 20:10 20:00 21:30 18:25 18:20 19:55 20:30 20:15 21:50 18:45 18:35 20:15 20:50 20:30 22:10 19:05 18:55 20:35 21:10 20:50 22:30 19:25 19:10 20:55 21:30 21:10 22:50 19:45 19:30 21:15 21:45 21:30 23:10 20:05 19:50 21:40 22:00 21:50 23:30 20:20 20:10 22:05 22:15 22:10 23:50 20:35 20:30 22:30 22:30 21:00 20:50 22:45 22:50 21:20 21:10 23:00 23:10 21:40 21:30 23:25 23:30 22:00 21:55 23:50 23:50 Not: OTOLAR AVCILAR YANYOLA GİRMEZ, E-5 YOLUNDAN GİDER. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

76E

ESENKENT-BAHÇE EH R-TAKS M (EKSPRES KATLI) hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 150 dakika ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

06:30 06:30 07:15 07:40 07:40 08:15 06:45 06:55 07:45 08:05 08:10 08:45 ¦07:10¦ 07:15 08:15 08:20 08:50 09:25 08:50 08:50 09:30 10:00 07:15 07:40 07:30 08:00 09:30 09:15 10:00 10:50 07:45 08:30 10:05 09:40 10:30 11:25 08:00 09:00 10:40 10:05 11:10 11:55 09:40 11:10 10:30 11:55 12:25 08:30 09:00 10:20 11:40 11:00 12:40 13:00 11:00 12:10 11:35 13:15 13:30 09:35 10:10 11:35 12:40 12:05 13:50 14:00 10:40 12:10 13:10 12:40 14:20 14:30 13:45 13:45 14:50 15:05 11:05 12:50 11:35 13:30 14:20 13:50 15:20 15:40 14:20 15:45 16:10 12:10 14:10 14:50 12:40 14:50 15:20 14:45 16:15 16:40 13:10 15:20 15:50 15:05 16:50 17:10 15:50 16:25 15:25 17:20 17:45 13:40 14:15 16:20 17:00 15:45 17:50 18:20 16:50 17:30 16:15 18:20 18:50 14:50 15:20 17:20 18:00 16:50 18:50 19:20 15:50 17:55 18:30 17:20 19:25 19:50 17:50 20:00 20:30 16:10 18:30 19:15 16:30 19:10 20:00 18:10 20:40 21:10 17:10 20:00 20:35 18:45 21:25 21:45 17:30 21:00 21:10 19:10 22:10 22:20 19:30 17:55 18:30 20:00 20:30 19:00 19:35 21:00 21:35 20:10 21:00 22:10 Not:EKSPRES HATTIR, ÇİFT BİLETLE SEYAHAT EDİLİR. İŞ GÜNLERİ SAAT 07:00’DE ESENKENT, 08:20 TAKSİM’DEN EK SEFER DÜZENLENİR. İŞ GÜNLERİ 07:10’DA ISPARTAKULE’DEN TAKSİM’E DEPAR SEFER YAPILIR. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

66

MART 2011

BAHÇ. AYDIN ECZANESİ 608 00 37

146T

BO AZKÖY MH.-BAHÇE EH R-YEN KAPI hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 155 dakika BOĞAZKÖY Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil 05:55 06:05 ¦06:05¦ 06:20 ¦06:30¦ 06:40 07:00 07:15 ¦07:30¦ 07:30 07:50 08:10 ¦08:30¦ 08:30 08:50 09:10 09:35 10:00 10:20 10:40 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:20 12:40 13:00 13:20 13:40 14:00 14:20 14:40 15:00 15:20 15:40 16:00 16:20 16:40 17:00 17:20 17:40 ¦17:50¦ 18:00 18:20 ¦18:30¦ 18:40 19:00 ¦19:00¦ 19:20 19:40 20:00 20:20 20:45 21:05 21:30

05:50 06:10 06:30 06:45 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:45 09:00 09:20 09:40 10:00 10:20 10:40 11:00 11:20 11:40 12:00 12:20 12:35 12:55 13:10 13:30 13:50 14:10 14:35 14:55 15:15 15:35 15:55 16:15 16:35 16:55 17:15 17:40 18:00 18:20 18:40 19:00 19:20 19:40 20:00 20:25 20:50 21:15 21:40

YENİKAPI Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

06:00 06:30 06:50 07:15 07:30 07:45 08:00 08:20 08:35 08:50 09:05 09:20 09:35 09:50 10:10 10:30 10:50 11:05 11:20 11:40 11:55 12:10 12:30 12:50 13:10 13:30 13:45 14:00 14:20 14:40 15:00 15:20 15:40 16:00 16:20 16:40 17:00 17:25 17:40 18:00 18:15 18:30 18:45 19:05 19:25 19:45 20:05 20:35 21:00

¦06:20¦ 06:35 07:00 06:35 07:05 07:30 06:45 07:30 08:00 07:05 07:50 08:20 ¦07:20¦ 08:10 08:35 07:35 08:30 08:55 08:10 08:50 09:10 08:30 09:05 09:30 09:00 09:25 09:50 09:15 09:45 10:10 09:30 10:00 10:25 09:45 10:20 10:40 10:00 10:40 10:55 10:15 11:00 11:10 10:30 11:20 11:30 10:50 11:40 11:50 11:10 12:00 12:10 11:30 12:20 12:25 11:50 12:40 12:40 12:05 13:00 13:00 12:25 13:20 13:15 12:40 13:40 13:30 13:00 14:00 13:50 13:20 14:20 14:10 13:40 14:40 14:30 13:55 15:00 14:50 14:15 15:20 15:10 14:30 15:40 15:30 14:55 16:00 15:50 15:10 16:20 16:05 15:30 16:40 16:25 15:50 17:00 16:40 16:10 17:25 16:50 ¦16:30¦ 17:45 17:20 16:30 18:00 17:40 16:55 18:20 18:00 ¦17:00¦ 18:40 18:20 17:15 19:00 18:40 ¦17:30¦ 19:20 19:00 17:35 19:40 19:15 17:55 20:00 19:30 18:15 20:15 19:45 18:35 20:30 20:00 ¦18:50¦ 20:45 20:20 18:55 21:00 20:40 19:15 21:20 21:00 ¦19:30¦ 21:40 21:20 19:40 22:05 21:45 ¦19:50¦ 22:30 22:10 22:50 19:55 20:15 20:30 20:50 21:05 21:25 21:40 22:00 22:20 22:45 Not:AKSARAY GÜZERGAHINDA ÇALIŞIR. GÜZERGAHINDA DEPAR SEFER YAPILIR. İŞ GÜNLERİ SAAT 06:25TE AKSARAY-F.ZADE-TOPKAPI-İNCİRLİ-AVCILAR-ESENYURT İŞ GÜNLERİ YEŞİL RENKLİ SEFERLERDE ESENYURT İNCİRTEPE-ESENKENT-ALTINŞEHİR-MASKO-E.6 YOLU-VATAN CD.Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

E-57

ESENKENT BAHÇE EH R-BAKIRKÖY hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika KITA ND. hatt r ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

BAKIRKÖY Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

06:30 07:00 07:20 07:40 08:10 08:40 09:20 09:55 10:35 11:10 11:55 12:35 13:15 13:50 14:30 15:05 15:40 16:15 16:45 17:25 17:55 18:35 19:10 20:20 20:50 21:30

07:30 08:10 08:40 09:10 09:45 10:35 11:10 11:45 12:25 13:10 13:45 14:20 14:55 15:25 15:55 16:30 17:05 17:40 18:10 18:50 19:20 20:00 20:35 21:45 22:10 22:45

06:30 07:00 07:20 07:40 08:05 08:35 09:10 09:45 10:20 10:50 11:15 11:40 12:10 12:45 13:10 13:40 14:10 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:30 18:05 18:35 19:05 19:35 20:15 20:50 21:45

07:10 07:45 08:20 09:00 09:45 10:30 11:10 11:50 12:35 13:30 14:15 15:00 15:55 16:40 17:25 18:30 19:20 20:00 20:45

07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 12:50 13:25 14:00 14:25 14:50 15:30 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:45 19:25 19:50 20:15 20:45 21:15 22:00 22:45

08:00 08:40 09:20 10:05 10:45 11:35 12:20 13:05 13:50 14:45 15:30 16:20 17:10 17:55 18:40 19:35 20:20 21:00 21:40

Not: Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

19 MART

BAHÇEŞEHİR ECZANESİ 669 34 34 7 MART 26 MART

BOĞAZKÖY ECZANESİ 607 06 06 11 MART 30 MART

DEFNE ECZANESİ 669 96 59 16 MART

DERMAN ECZANESİ 605 02 14 15 MART

DİLEK ÖZ ECZANESİ 669 70 10 17 MART

ECZANE FİLİZ 672 01 03 12 MART 31 MART

ELİT ECZANESİ 672 33 32 18 MART

ESENKENT ECZANESİ 672 11 60 14 MART

GÜNGÖR ECZANESİ 672 94 01 3 MART 22 MART

MAVİ ECZANE 669 59 51 2 MART 21 MART

MOLİNO ECZANESİ 607 32 12 10 MART 29 MART

OKSİJEN ECZANESİ 669 44 66 5 MART 24 MART

SU ECZANESİ 669 97 97 9 MART 28 MART

ŞEHİR ECZANESİ 608 17 27 13 MART

ŞELALE ECZANESİ 669 09 11 6 MART 25 MART

YILDIZ ECZANESİ 607 08 10 8 MART 27 MART

SELİN ECZANESİ 669 30 40 NÖBET DIŞI

ÖNEMLİ TELEFONLAR Başakşehir Belediyesi Jandarma İtfaiye Alo Ambulans Bahçeşehir Sağlık Ocağı Bahçeşehir Taksi Durağı Esenkent Taksi PTT 1. Kısım Muhtarlık 2. Kısım Muhtarlık

212 444 06 69 212 669 32 00 212 669 31 37 212 669 55 66 212 669 63 60 212 669 86 86 212 672 09 46 212 669 16 00 212 669 62 10 212 669 80 25

E-58

ESENKENT-BAHÇE EH R-MEC D YEKÖY EKSPRES hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

MECİDİYEKÖY-M.BUS Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

06:15 06:50 07:15 07:45 08:15 09:25 10:30 12:55 15:00 15:30 16:10 16:40 17:20 17:50 18:50 20:35

07:10 08:15 08:45 09:25 11:45 14:10 15:00 15:35 16:10 16:45 17:40 18:15 18:45 19:20 20:20 21:50

07:15 07:45 09:30 09:55 17:40 18:30

08:20 08:50 16:30 17:20 18:45 19:40




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.