YIL: 3 MART 2012
AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ
FOTOĞRAF SANATÇISI CÜNEYD DEMİRCİ eğitmenliğindeki
derslerimiz 15 Mart’ta başlıyor Fotoğrafçılığa Giriş Atölyesi Ders Programı 1. DERS G DSLR Fotoğraf Makinelerinin Çalışma Prensipleri, Özellikleri ve Fonksiyon tuşlarının yerleri G DSLR Makinelerin Genel Ayarları Nasıl Yapılır? G Beyaz Ayarı – Beyaz Dengesi 2. DERS G Diyafram Nedir? Etkileri Nelerdir? G Enstantane nedir? Etkileri nelerdir? G ISO/ASA nedir? Etkileri nelerdir? Ne zaman ve nasıl kullanılmalıdır? G AF/MF nedir? Nasıl kullanılır? AF Modda netleme seçenekleri ve MF netleme nasıl yapılır? 3. DERS G Çekim Modlarını (P, Macro, TV, Av, M, Bulb) anlamak ve ne zaman hangi mod kullanılmalı? G Objektifler, Özellikleri ve etkileri nelerdir? G Filtre nedir? Filtrelerin özellikleri nelerdir? G Işık nedir? Işık kaynakları nelerdir? Renk Kavramı, Fotoğraflarda ışık ve gölge kullanımı nasıldır? 4. DERS G Fotoğraf nasıl çekilir (Manzara, Mimari Yapı, Gece Çekimi, Sabit/Hareketli Obje vs.)? Çekimlerde dikkat edilmesi gerekenler ve püf noktaları? G Perspektif Nedir? G Fotoğrafçılıkta altın kuralların kompozisyonda uygulanması? G Alan derinliği nedir? Nasıl kullanılmalıdır? 5. DERS G UYGULAMALI ÇEKİM GEZİSİ
Bireysel Ders Ücreti : 750TL. İkili Ders Ücreti : 350TL. Grup Ders Ücreti : 250TL. Daha Önce Eğitim Almış Olan Kişiler Uygulama Gezilerimize Katılabilir : 100 TL. Hafta içi ve hafta sonu grup derslerimiz vardır. Egitiminizi 7 günde tamamlayabilirsiniz...
Sanat Eğitim Merkezi: 3. Cadde KC Villa 12 BAHÇEŞEHİR TEL: 212 669 01 43 - 212 669 01 53
I Tiyatro-Kişisel gelişim
programlarımız FATİH AYHAN eğitmenliğinde: Diksiyon,
artükülasyon, fonetik, beden dili, NLP teknikleri, Seminer teknikleri, duyma engellilere diksiyon, oyunculuk teknikleri
HER YAŞA HİTAP EDEN VE SÜREKLİ DEVAM EDEN PROGRAMLARIMIZ I Bale programları: Klasik bale,
Modern bale, Pre bale (3 yaş altı baleye hazırlık), Bale-jazz, Yetişkin bale, Yabancı dil bale sınıfları, Konservatuvara hazırlık bale I Jimnastik programları: Temel jimnastik, Ritmik jimnastik, Artistik jimnastik
I Dans programları: Latin dansları, klasik danslar, modern danslar, disco, bugi, break, flemenko, hiphop, oryantal, roman dansları, aero oryantal
I Müzik programları: Elektro gitar, pop gitar, klasik gitar, bass gitar, flemenko gitar, mandolin, org, piyano, bateri, darbuka, perküsyon, bağlama, saksafon, trompet, klarnet, yan flüt, ney, viyolonsel, keman, kemençe, ud, kanun, akordeon
I Diğer eğitim programları: Resim, şan, solfej, konservatuvar ve güzel sanatlara hazırlıklık dersleri, stüdyo, ses kayıt, demo kaset, stüdyo ortamında orkestra çalışmaları, step aerobik, plates, yoga...
KENAN DOĞULU ve OZAN DOĞULU'nun, 3 yaşındayken yeteneklerini keşfeden, doğru bir sanat eğitimiyle iyi birer müzik adamı, sanatçı, aranjör olmalarını sağlayan babaları; YURDAER DOĞULU bizlere öyle bir miras bıraktı ki bu mirası milyonlarca İNSANLA paylaşsak da tükenmeyecek...
LONDRA MÜZİK AKADEMİSİ YETKİLİ EĞİTİM ve SINAV MERKEZİ, SOFYA ULUSAL MÜZİK AKADEMİSİ BALE SANATLARI BÖLÜMÜ YETKİLİ EĞİTİM ve SINAV MERKEZİ olan, ayrıca öğrencilerimizi (ABRSM) İNGİLİZ KRALİYET MÜZİK AKADEMİSİ (Royal Müzik) sınavlarına çalıştıran Okulumuzda, eğitimlerimiz devam etmektedir. Enstrüman Satış Mağazası
Yetenek Geliştirme Merkezi: Çınar 10 Villa 4 BAHÇEŞEHİR TEL: 212 669 92 67- 212 669 34 96
‘DE NELER VAR?
EDİ TÖR ,ün Notu
Bu ay garip bir ay oldu...
Malum Şubat ayı kısadır. Her ne kadar bu yıl 29 çekse de yine de diğer aylardan 2-3 gün kısa olması acayip sıkıntı yarattı. Dergimizi dağıtıp, yeni sayı çalışmalarımıza başladığımızda önümüzde o kadar az zamanımız kalmıştı ki, bu kadar kısa sürede dergiyi nasıl hazırlanacağımız konusunda kara kara düşünmeye başladık. Bahar... Olmaz, üçüncü baharımız. Mart ayının en bariz özelliği Kadınlar günü... Olmaz, geçen sene Mart sayımız komple kadınlar günüydü. Hele bir de bir arkadaşım laf arasında “Son aylarda televizyonlarda sürekli kadına şiddet, taciz haberleri seyretmekten utanıyorum...” diye bir cümle kurunca hiç olmaz dedik. “Mart ayında sadece bu özel günler mi var” diyerek geçtik bilgisayarın karşına... Aman Allahım, önemli günler açısından ne bereketli bir aymış... Bu kadar konu sonrası kimlerle konuşabileceğimiz, neler yapabileceğimiz konusunda konuşmak planlar yapmak zor olmadı açıkçası... İş bölümü yapıp hepimiz bir tarafa dağıldık... Bizim için yaşam kaynağımız olan 'Su günü' ağır bastı ve kapak konusu yapmaya karar verdik. Yazarımız Filiz Süzer'in Sevim Emre ile “Kadınlar Günü” röportajı yapacağ›na söylemesi içimize su serpti. Bahçeşehirlilere, çocukları için okul seçimlerinde yardımcı olmak üzere başlattığımız röportaj serimize bu ay eğitim yazarımız İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Genel Müdürü Nilgün Uluser İnan ile devam ettik. O kadar güzel şeyler anlattı ki hayran kaldık. Eee… Yayın Kurulumuz üyeleri içinde bir kütüphaneci olunca Kütüphaneler Haftasını atlama gibi bir şansımız olmazdı tabii ki... Röportaj için gittiğimiz İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde hem keyifli bir sohbet yaptık, hem de Hatice kendi okulunda ve ilk iş yerinde olmasından dolayı acayip bir nostalji yaşadı... Son olarak da Dünya Tiyatrolar Gününe de girmek istedik. Bizi en çok yoran ve bir o kadar da üzen bu konu oldu. Çok yordu, çünkü bağlantıya geçtiğimiz İstanbul Devlet Tiyatroları’ndan görüşme talebimiz, bir hafta sonra ve yoğunluktan dolayı olumsuz olarak yanıtlandı. Ama tiyatrolar günü ile ilgili görüşebileceğimiz Ayşen İnci hanımla bağlantıya geçmemizi sağladıkları için ise ayrıca kendilerine minnettar kaldık. Ayşen Hanım’la görüşmemiz sonrası randevulaştık. Randevumuzdan önce kendisine görmesi için sorularımızı yolladık. Görüşmeden bir gün önce Ayşen Hanım’dan gelen telefon ise bizi ziyadesiyle üzdü... Ayşen Hanım o sabah babasını kaybetmişti ve şehir dışına çıkması gerekiyordu. Babasının ölüm haberini aldıktan sonra bizi mağdur etmemek adına 'Bu kafayla nasıl yanıtladım bilmiyorum, ama elimden geleni yaptım” diyerek bizim ona yolladığımız soruları cevaplamış, 'Tiyatrocu olmak böyle bir şey, ne yaşarsanız yaşayın onu içinize gömmeyi başarabiliyorsunuz, önce saygı' diyerek bize yollamıştı. Böylesine acılı ve zor bir günde bu kadar fedakar ve saygın bir davranış karşısında kendisine bir kez daha hayran kaldık. Sevgili sanatçımız Ayşen İnci ve ailesine başsağlığı, merhum babasına tanrıdan rahmet diliyoruz. Keyif, heyecan ve üzüntüyle hazırladığımız dergimizin Mart sayısı sayfaları, önemli günleri anlatmamız için ancak bu kadarına müsaade etti. Ama önümüzdeki yıl Mart ayında sorunumuz olmayacak. Diğer önemli günler seneye... Her bahar olduğu gibi bu baharda hayata yeniden aşık olmanız dileğiyle... Melike Güntürk
İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk
14
I MART 2012
Yayın Koordinatörü (Sorumlu Müdür): Melike Güntürk
Yayın Kurulu: Hatice Gülçür İnanç Kazım İlter İnanç
Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi
Kapak Tasarım: Naci Koç
Yayın Danışmanı: Ali Polat
Hukuk Danışmanı: Av. Şahin Zenginal
Reklam Müdürü: Nurcan Ercan
Teknik Müdür: Aziz Serdar Taştan
18. Bölgeden 22. Bahçeşehir Kültür Sanat Merkezi Mart programı 26. Kısa Haberler - Bahçeşehirr Süleyman Demirel voleybolda Türkiye finallerinde - N’FESS, ünlülerin uğrak yeri olacak - Pelican Mall’da görev değişikliği - Prestige Mall’de farklı bir sergi ‘Love Fish’ - Gülten Dayıoğlu Bahçeşehirlilerle buluştu - Kerem Görsev: “Örnek uygulama” 40. Kapak konusu: 2050’de 4 milyar insan susuz kalacak...
40 50. Yard. Doç. Dr. Işıl İlknur Sert: “Keşke her belediye bir kütüphane kursa...” 56. “Tiyatro gerçekten bir er meydanıdır” 62. İTÜ Genel Müdürü Yard. Doç. Dr. Nilgün Uluser İnan: Okul hayata hazırlamaz, okul hayatın ta kendisidir 94. Doğru koltuk seçimi ve 2012 trendleri 98. Gezi - Sapanca’da ‘Sevgililer Günü’ kaçamağı
HER AY SİZLERLE 24. İYİSİYLE-KÖTÜSÜYLE Özkan Erdoğan 30. EKONOMİ- Kayhan Öztürk 34. BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYORFiliz Süzer 38. HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 46. HAYATIN İÇİNDENAylin Şengün Taşçı 74. SPOR- Savaş Kahraman 76. DOĞAL YAŞAMIN SIRLARI Prof. Dr. Murat Kartal 78. SAĞLIKOp. Dr. Banu Duru Suiçmez
88. GÜZEL FİKİRLERYasemin Yurtman Candemir 90. MODA - Bengü Arslan 92. YEMEK - Hatice Koç 100. ASTROLOJİ- Nisa 102. EN GÜZEL ÇOCUKLAR 104. KÜLTÜR SANATHatice Gülçür İnanç 106. HUKUKAvukat Ümit Uysal 108. POLİTİKACemal Subaşı 110. BULMACA 112. REHBER
HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ
BİZE ULAŞIN
607 10 28 532 371 76 93 212
İLETİŞİM: Boğazköy Hoşseda Sit. H Blok 7/14 Bahçeşehir/Başakşehir/İst. Tel: 0212 607 10 28 e-mail: 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@hazanyapimevi.com Facebook: Dort Mevsim Bahcesehir web: www.hazanyapimevi.com
Dağıtım: 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi Baskı: Filmon Ofset Filmcilik San. ve Tic. Ltd. Şti. İkitelli-İstanbul 212 671 57 40
4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Bahçeşehir’de evler ve işyerleri başta olmak üzere, Ispartakule, Ardıçlı Evler, Spradon, Mesa Nurol, Eston, City Court, Günışığı, Uphill, Banu Evleri, Manolya Evleri, Hill Park, Yasemin Evleri, Kardelen Evleri, Esenkent, Boğazköy (Avc›lar-Beylikdüzü E5 işyerleri) bölgelerine ücretsiz dağıtılır. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.
Katkıda bulunanlar: Ece Sevinç, Ertan Dağhan, Murat Sevinç, Onur Yurtseven, Serkan Güler, Yasemin Sevinç, Yücel Akkoyunlu, Z. Hazan Güntürk Dağıtım ekibi: Devran Öztürk, Can Çataltaş, Sergen Demirtaş, Sadık Can Düzgün, Egemen Akalın, İsmail Karatuna, Alper Yılman, Samet Tanoğlu, Hasan Katrancı, Birkan Kavak, Serhat Berktaş
BKSM ŞUBAT PROGRAM
Bahçeşehir Kültür Sanat Merkezi Mart ayında Zuhal Olcay’ı ağırlayacak Bahçeşehir Kültür ve Sanat Merkezi, Şubat ayında Uygur Kardeşlerden, Haldun Dormen’e bir çok ünlü ismi ağırladı... Biletlerini Biletix’ten alabileceğiniz Mart programı yine dopdolu G Can Bonomo 11 Mart 2012 20:30 Mayıs ayında Bakü'de düzenlenecek 57. Eurovision Şarkı Yarışması'nda ülkemizi temsil edecek olan Can Bonomo, “Tek kişilik kabare"ye benzetilen ilk albümü “Meczup” ile sizlerle olacak. BİLET FİYATLARI 1. Kategori - 40.00 TL 2. Kategori - 27.00 TL 3. Kategori - 20.00 TL
G Üstün Dökmen 20 Mart 2012 20:30
BİLET FİYATLARI 1. Kategori - 20.00 TL 2. Kategori - 13.00 TL 3. Kategori - 6.00 TL
Gösteri Prof. Dr. Üstün Dökmenʼ in akademik bilgileri ve gözlemlerini paylaşacağı, eğlenceli parodilerle renklendirilmiş, bilgilenmenin aynı zamanda çok eğlenceli bir süreç olabileceğini gösteren teatral şov tasarlanmıştır. BİLET FİYATLARI 1. Kategori - 27.00 TL 2. Kategori - 20.00 TL 3. Kategori - 13.00 TL
18 Mart 2012 13:00
Günlüğü
G Van Gogh 13 Mart 2012 20:30
Van Gogh'un resme başlamasından intiharına kadar geçen süreye, aşklarına, resim tutkusuna, kardeşi ile mektuplaşmalarına, Van Gogh'un atölyesinde yakından tanık olacaksınız...
G Oyuncaklar
G Ezginin
24 Mart 2012 20:30
Oyun çocukların beğeniyle izlediği çizgi film karakterlerinden esinlenerek hazırlandı. BİLET FİYATLARI Kategori - 6.00 TL
18
I MART 2012
Türkiye'de özgün müzik olarak kabul edilen türün ilk icracılarından sayılan grup bugüne dek 16 albüm çıkardı. BİLET FİYATLARI 1. Kategori - 27.00 TL 2. Kategori - 20.00 TL 3. Kategori - 13.00 TL
G Kırmızı
Başlıklı Kız
25 Mart 2012 13:00
Oyun çocukların beğeniyle izlediği çizgi film karakterlerinden esinlenerek hazırlandı. BİLET FİYATLARI Kategori - 6.00 TL
G Genco Erkal -
Kerem Gibi
27 Mart 2012 13:00
Genco Erkal, belgesel - tiyatro ve şiiri buluşturarak, seyircileri Nâzım Hikmetʼin şiir dünyasında bir gezintiye çıkartıyor… BİLET FİYATLARI 1. Kategori - 27.00 TL 2. Kategori - 20.00 TL 3. Kategori - 13.00 TL
G Zuhal Olcay 17 Mart 2012 20:30 Duru sesi ve dinamizmi ile büyük beğeni toplayan Zuhal Olcay, en az oyunculuk kadar başarılı olduğu yorumculuğuyla, sevenlerine keyifli birkonser verecek. Konserde kendisine Gürol Ağırbaş, Cem Tuncer, Birol Ağırbaş, Tolga Kılıç, Göksun Çavdar ve Levent Bursalı eşlik edecek. BİLET FİYATLARI 1. Kategori - 40.00 TL 2. Kategori - 27.00 TL 3. Kategori - 20.00 TL
ŞELALE PARK sorunu büyüyor Bahçeşehirimizin sembol parklarından biri olan Şelale Park’a yapılacak cafe-restaurant için her geçen gün tepkiler büyüyor. Yaklaşık 5 yıldır, hemen hemen her gün camımı açtığımda karşımda olan bu hoş görüntü, şu aralar görüntüden çok gürültüye dönüşmüş durumda. Sabah 7,30’da dozer ve kamyonların gürültüsüyle güne merhaba diyorum. Tabii ki insanlar işlerini yapacaklar. Ama her işin bir usulü ve kanuna uygun şekli vardır diye düşünüyorum. Ve bu hışımla hemen telefona sarıldım. Karşımda belediye operatörü. fiikayetimi dile getirdim ve merakla beklemeye başladım. Saat 8,55’te zabıtalar gelip çalışmayı durdurdu ve bir oh çekeyim derken, 10 dakika sonra tekrar bizim görüntü gürültüye dönüştü. Hayranım bu çalışma sistemine... Tabii ki benim hayranlığım yetmiyor. İnsanların vermiş olduğu tepki de kulak arkası edilmemeli. Ancak, böyle bir olayda gerçekten haklıysak o parka bakan yaklaşık 3000 kişi vardır diye tahmin ediyorum. Nerede bu insanlar. Tepki veren yaklaşık
Birazda mahalleyi gezelim Mahallede ilk durağımız fırın... Son zamanlarda gündemde olan katkılı gıdalar konusuna bence artık bir son verelim. En azından ekmeğimizi katkısız yiyelim diyorsanız katkısız baklava unundan yapılan Ekmek Evi’nin ekmeğini sizlere tavsiye ederim. Ben yaklaşık 3 yıldır ekmeğimi buradan yiyorum. Hele simitlerinin tadına diyecek yok. Tabii ki bununla da sınırlı değil. Çatalca’dan taze taze ayağımıza kadar gelen yoğurt, yumurta ve süt ürünlerinin katkısızlığını ben bizzat denedim ve onayladım. Hele duvardaki "askıda ekmek" tabelasına bayıldım. İhtiyacı
20
I MART 2011
İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE
ÖZKAN BABA
80-100 kişinin çabası beni sevindirirken, geri kalan 2000’den fazla kişinin camlardan bakıp ya da koltuğunda rahat rahat oturması beni derinden üzdü. Bu tür olaylarda bir çok ülkede göründüğü gibi tepkiyi ne kadar çok insan yaparsa sonuç o kadar çabuk ve doğru alınır. Durum böyle olunca da fielale Parkı’na yapılacak olan cafe’yi demek ki insanlar istiyor ki burada değiller diye düşünüyorum. Yanılıyorsam lütfen benim yanıldığımı kanıtlayın...
olan insanların hiç kimseye boyun eğmeden ekmek alabilmesi kadar güzel bir şey var mı? Bahçeşehir’de askıların çoğalması temennisiyle takdiri sizlere bırakıyorum. Oradan yine KC’de bulunan ama F çarşıda yeni açılan Levent Gömlek’e geçtim... Özellikle benim gibi tonajda sıkıntı yaşayıp, giyinecek gömlek bulamayanlar için ve özel günlerde sevgilinize, eşinize, arkadaşınıza güzel bir hediye arayanlar için bulunmaz hint kumaşı gömlekler burada. Bulunmaz hint kumaşı dedim ama Levent giyim de İtalyan kumaşlar arasında seçim yapmakta zorlanacağınıza eminim.
Kim haklı, kim haksız bunun karar mercii ben değilim. Ben şahsi olarak şikayetimi dile getirdim. Bu projeye başlanmadan önce, hele parkın dibinde oturan bir kişi olarak, sabah kamyon sesleriyle değil, daha öncesinde bilgilendirilmiş olarak uyanmak isterdim. Bu konuda biliyorum ki yetkili mercilerin bu tür bilgilendirme imkanları çok fazla... Ama neden bunu tercih etmediklerinin altında herkes gibi bende bir şeyler aramak ihtiyacı hissediyorum.
Rumeli Gayrimenkul’ün doğa dostu projesi Projeyi gördüğüm zaman gözümde bitmiş hali canlandı, hayran kaldım ve satış ofisine gidip ayrıntılarıyla inceledim. En çok hoşuma giden gökyüzüne doğru yükselen binalardan farklı olması. Olası İstanbul depremine karşı gökyüzüne ulaşan binalar beni hep korkutmuştur. Rumeli Gayrimenkulün, Basın Expres yolunda başlattığı bu proje insana ve doğaya saygısıyla benden tam not aldı. Bana da iki daire aldırttı. Hayırlı olur inşallah... Siz de incelemek isterseniz www.rumeliyatirim.com adresine bir uğrayın...
Siz de Bahçeşehir’de şahit olduğunuz iyileri ve kötüleri bana yazın bende araştırıp, herkesi buradan bilgilendireyim… 4mevsimozkan@gmail.com
BÖLGEDEN
BELEDİYEDEN
Şelale Park AÇIKLAMASI...
Bahçeşehir’in sembol parklarından biri olan Şelale Park geçtiğimiz aylarda yeniden düzenlendi. Ve son olarak da parka cafe yapılacağı haberi ortalığı ayağa kaldırdı. Dergimize gelen bir çok telefon sonrası bizde yetkililere sorduk. İşte yetkililerin ağzından yeni Şelale Park...
“Bahçeşehir semtimizin sembol parklarından biri olan Şelale Parkı ve çevresinde, halkımızın talepleri doğrultusunda bir düzenlemeye gidilmiştir. Ailelerin kullanımına açmak düşüncesiyle yapılacak düzenlemede, bu semtte yaşayan halkımızın menfaati birinci derecede gözetilmiştir. Mülkiyeti Belediyemize ait olan Parkın içinde ailelerin de kullanabileceği bir mekanın oluşturulması teklifi, Başakşehir Belediyesi meclisine bir önerge olarak gelmiş ve hukuk komisyonu tarafından da incelenerek; 5393 sayılı Belediye kanunun 18 maddesinin "e" bendine uygun bulunmuştur. 09.09.2011 tarihinde Belediye Meclisinde oylamaya sunulan öneri, tüm partilerin oybirliği ile kabul edilmiştir. Yaklaşık 40 dönümlük bir alanı kaplayan Şelale parkının bir bölümü; kay kay pisti ve çocuk parkı, açık hava fitness aletleri, engelliler için oyun grupları olarak daha önce düzenlenmiş, son revizyonla birlikte küçük bir bölümüne de yarısı açık yarısı kapalı olmak üzere toplam 1 dönümlük bir alan, aileler için cafe-restorant olarak
22
I MART 2012
düşünülmüştür. Ayrıca ilkbaharla birlikte parkın tamamını kapsayan peyzaj, ışıklandırma ve çevre düzenleme çalışmaları da yapılacaktır. Şelale Parkımızın çehresini güzelleştireceğine inandığımız bu revizyon hayata geçtiğinde, bazı çevrelerin kışkırtması ile oluşan endişelerin yersiz
olduğu görülecektir. Çevrenin korunması ve yeşil alanların oluşturulması konusunda Belediyemizin hassasiyeti ortadayken bu tür menfi propagandaların amacı halkımızca iyi bilinmektedir. Kısa bir süre önce Bahçeşehir Gölet Bölgesinde bulunan ve imar planında park, spor ve rekreasyon alanında kalan 47.000 m2lik bir alanı satın alıp Bahçeşehirlilere yeşil alan olarak armağan etmemiz de bu yöndeki gayretlerimizin küçük bir göstergesidir. Bunun yanında, Şelale Parkının düzenlemesi ile önergenin belediye meclisimizde bulunan tüm partilerin oybirliği ile kabul edilmiş olması, doğru bir adım atıldığı anlamına da gelmektedir. Ama Mecliste bu önergeye oy veren arkadaşlarımızın, alanlarda karşı çıkması ise anlaşılamaz bir çelişki olarak görülmektedir. Parkları ve onları çevreleyen alanları yalnızca doğayla ilişki kurulan yerler olarak değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel mekanlar olarak tasavvur eden Belediyemiz, sosyal sorumluluğun gereği olarak Bahçeşehir Şelale parkına yönelik bu revize projeyi hazırlamıştır.”
BÖLGEDEN
“Özürlü Memur” adaylarına özel hizmet
Başakşehir Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü Özürlüler Masası 29 Nisan 2012 tarihinde yapılacak olan Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS)’na katılacak engelli vatandaşlarına danışmanlık hizmeti veriyor. Özürlü Memur Seçme Sınavıʼna ortaöğretim kurumlarından, yükseköğretim programlarından mezun olan veya ÖMSSʼnin yapıldığı yıl itibariyle mezun olabilecek durumda olan özürlü adaylar başvuruda başvurabilecekken, İlköğretim/ilkokul/ortaokul mezunu olan veya ÖMSSʼnin yapıldığı yıl itibariyle mezun olabilecek durumda olan özürlü adaylar ise Özürlü Memur Seçme Sınavıʼna sadece başvuru yapacaklar ancak sınava girmeyecekler memur yerleştirmelerinde kuraya katılacaklardır. Sınava girecek adayların 20 Şubat 2012 – 02 Mart 2012 tarihleri arasında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğüne Ön Kabul ve Taahhüt Beyanı Belgesi almak için başvuru yapmaları gerekiyor. Kuraya katılacaklar adayların ise 14 Mayıs 2012 – 25 Mayıs 2012 tarihleri arasında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğüne Ön Kabul ve Taahhüt Beyanı belgesi almak için
başvurmaları gerekiyor. Bu belgeyi alan adaylar, belgeleri ile birlikte yine aynı tarihler arasında ÖSYM Başvuru Merkezine sınav için kayıt yaptırmaları gerekmektedir. ÖMSS sınavına katılacak adaylar kendi çabaları ile sınava hazırlanabilecekleri gibi Başakşehir Halk Eğitim Müdürlüğüʼnün açtığı ÖMSS Hazırlık Kurslarına katılarak da sınava hazırlanabilecekler. Başakşehir Belediyesi, hazırlık kurslarına katılacak adayların kayıtlarının alınmasını sağlarken aynı zamanda ulaşım desteği de sağlayarak engelli vatandaşlarımıza destek oluyor. ÖMSS hazırlık kursuna katılmak isteyen adaylar Başakşehir Halk Eğitim Müdürlüğüʼne veya Başakşehir Belediyesiʼnin 444 0 669 numaralı telefonlarını arayarak da kursa kayıtlarını yaptırabileceklerdir. ÖMSS BAŞVURU MERKEZLERİ : http://www.ozurluveyasli.gov.tr/tr/haberler/s/46
Soğuk havalarda, sokak hayvanları unutulmadı
Başakşehir Belediyesi ekipleri, havaların soğuması, hava şartlarının zorlaşması ile birlikte yiyecek bulmakta güçlük çeken sokak hayvanları için, belirlenen noktalara mama bırakıyor. Başakşehir Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğüʼne bağlı veteriner hekimlerden oluşan ekipler 2 grup halinde, belirlenen bölgelerde etkinliği yürütüyor. 23 Ocak tarihinde başlatılan çalışmalarda şimdiye kadar 420 kilodan fazla mama dağıtımı gerçekleştirdi. Özellikle Sokak Hayvanlarının geçiş yolları olarak tespit edilen; Başakşehirʼin belirli bölgeleri, Olimpiyat Stadı bölgesi, Kayaşehir Bölgesi, Bahçeşehirdeki belirli etaplarına günlük 60 kilodan fazla mama bırakılıyor. Özellikle hava şartlarının güçleştiği dönemlerde gerçekleştirilen özverili çalışma, kış ayları boyunca da aralıklı olarak devam ettirilecek.
24
I MART 2012
Atıkları geleceğin kumbarasına atın Başakşehir Belediyesi, atıkların yeniden kazanımıyla çevre kirliliğinin önlenmesi ve toplumda bu konudaki duyarlılığın daha yükseğe çıkarılması amacıyla başlattığı çalışmalarına hızla devam ediyor. TAP (Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği) ile imzalanan protokol ve ilçe genelinde düzenlediği kampanyalar ve yürüttüğü faaliyetlerle Başakşehir Belediyesi, çevreye gösterdiği hassasiyeti her sene daha ileriye taşıyor. Kimyasal atıkların toprağa ve suya karışmasının; tedavisi imkansız hastalıklara, yaşanılabilir alanların kısıtlanmasına, dünyayı ve insanoğlunu tamamen çaresiz bırakmasına neden olabileceği belirtiliyor. Başakşehir Belediyesi, atık pillerin değerlendirilmesinin önemini anlatmak için hazırladığı broşürlerle geri kazanım için faydalı bilgiler verirken yaklaşık 500 noktada bulunan atık pil bidonlarında biriken pilleri değerlendirilmek üzere TAP Derneğine teslim ediyor.
İ S İ C N İKİ A N LA A 5 . 1 İSİ C N İ İK
0 5 % A V A D E
B
e l al v ız ge m a pany *Kam
ye otur
dir. çerli e g de isler serv
Pide Çeşitleri
Çökertme
IR T A R DİKK AT! BAĞIMLILIK YA By Dürüm Çöp Şiş
Yerken duyulan o Çıtır sesi; gerçekten bu hamur değil mi? diye sordurur insana, daha sonra o lezzet ve o müthiş koku alır sizi uzaklara ve farkında bile olmadan bağımlı olmuşunuzdur artık Kıtırcık ve Çıtırcık'a ......
669 52 52
Süzer Bulv r e.com.t arı No: 1 (Cami Kar d i p y m . w w şısı) Bahçeşehir-İstanbul w
KISA KISA
Bahçeşehir Süleyman Demirel voleybolda Türkiye finallerinde
2011-2012 eğitim öğretim yılı okullar arası yıldız kız voleybol müsabakalarında Bahçeşehir Süleyman Demirel İlköğretim Okulu İstanbul 3'üncüsü olarak Türkiye finallerinde İstanbul'u temsil etmeye hak kazandı. Başarılı antrenör Savaş Kahraman, uzun ve zorlu bir mataronun ardından, hiç maç kaybet-
meden yarı finale çıktıklarını, şanssız bir şekilde yarı finali 3-2 kaybederek, finali son anda kaçırdıklarını belirtti. Finali hedefleyen sporcularının alınan bu sürpriz mağlubiyet sonrası, fiziksel ve psikolojik olarak çok yıprandığını ifade eden Kahraman, tüm olumsuzluklara rağmen, üçüncülük,
N’FESS, ünlülerin uğrak yeri olacak
TV dizi yönetmenlerinden Yasemin Türkmenli ve eşi Yaman Türkmenli tarafından Bahçeşehir Park Çarşıʼda açılan NʼFESS Cafe&Bistro, şef Orbay Yüksek tarafından hazırlanan menüsü ve zengin kahve çeşitleriyle bir hayli ses getireceğe benziyor. Ezo Gelin, Bitmeyen Şarkı ve Mavi Kelebekler gibi uzun soluklu dizilerin yönetmeni olan Yasemin hanım sayesinde TVʼde gördüğümüz bir çok oyuncu ile mekanda karşılaşmak mümkün olabilecek. Mekanın dizaynı kendilerine ait olup duvarlarını Türkan Şorayʼın imzalı fotoğraflarıyla süslemişler. Bu konuyla ilgili fikrini sorduğumuz Yasemin hanım, daha önce birlikte çalıştıkları Türkan Şorayʼı en kısa süre içinde Bahçeşehir halkıyla biraraya getirmekten mutluluk duyacağını ifade etti.
26
I MART 2012
dördüncülük mücadelesini 3-0'lık net bir skorla kazanarak İstanbul üçüncüsü olan sporcularına göstermiş oldukları yürekli mücadelelerinden dolayı teşekkür etti. Kahraman, hedeflerinin Türkiye finallerinde şampiyonluk kupasını almak olduğunu ve bunu başarabilecek güçte bir takım olduklarını söyledi.
Marka ve kalite ayağınıza geldi
Pierre Cardin Halı Adı moda ile özdeşleşen Pierre Cardin, yenilikçi anlayışı ve ileri teknolojisiyle mekanları da ayrıcalıklı kılma hedefi doğrultusunda hayata geçirdiği halı koleksiyonları ile Bahçeşehir’de… Pierre Cardin Halı, dikkat çeken özgün desen tasarımları ile her zevke hitap ederken kalitesiyle de yıllara meydan okuyan ürünler sunuyor… Her yıl kendine özgü bir konseptle hazırlanan koleksiyonlar tüketiciye dinamik bir seçim olanağı sağlıyor… Bahçeşehir Boğazköy Caddesinde, Pazartürk’ten 200 mt ileride yeni açılan Pierre Cardin Halı Mağazasına uğrayın ürünleri yakından görün…
KISA KISA
Prestige Mall’de farklı bir sergi
‘LOVE FİSH’
Prestige Mall’de Sevgililer Günü nedeniyle yapılan “Love Fish” sergisi Bahçeşehirlilerin yoğun ilgisini çekti.
Bahçeşehir Prestige Mall Avmʼde yapılan sergide İstanbul Akvaryumʼu tanıtan sanatçılar tarafından yapılmış 20 özel balık sergilendi. Sergi Bahçeşehir sonrası Taksim Meydanı ve Nişantaşına taşınacak. Bahçe-
şehir Kültür Sanat Merkeziʼnde yapılan etkinlikler öncesi Prestige Avmʼyi ziyaret eden sanatçılarında yoğun ilgi gösterdiği sergi aynı zamanda çocuklara doğal yaşamla ilgili farkındalık yaratma hedefini taşıyor.
Gülten Dayıoğlu Bahçeşehirlilerle buluştu Çocuk ve Gençlik Edebiyatının usta kalemi Gülten Dayıoğlu Bahçeşehir Prestige Mall Avm’nin D&R ile yaptığı imza günleri çerçevesinde Bahçeşehirlilerle buluştu. Son kitabı Mo’nun Gizemi 3 ile Bahçeşehirli gençler ve çocuklarla bir araya
gelen ünlü yazar, okullardan gelen çocukların yoğun katılımı ile minik bir sohbette gerçekleştirdi. Prestige Mall, önümüzdeki günlerde Ayşe Kulin, Nermin Bezmen gibi ünlü yazarlarıda okuyucularıyla buluşturucak.
Kerem Görsev: “Örnek uygulama”
Caz müziğinin tüm dünyada büyük beğeniyle dinlenen ismi Kerem Görsev Bahçeşehir Kültür Sanat Merkeziʼnde vereceği konser öncesi Prestige Mallʼün sanata destek kampanyası çerçevesinde sevenleriyle buluştu. “Bir sanat etkinliğine bilet alanlara AVM içinde çeşitli indirimler yaparak insanları teşvik etmesi harika bir olay. Bu anlamda Prestige Mallʼu bir sanatçı olarak takdir ediyorum. Bu herkese örnek olması gereken bir uygulama. AVM içinde gördüğüm sanat etkinlikleri de beni ayrıca sevindirdi. Özellikle konser öncesi Bahçeşehirlilerle buluşmakda çok keyifliydi” diyerek, Prestige Mallʼun sanata destek kampanyasına karşı memnuniyetini dile getirdi.
28
I MART 2012
a4 ilan tatil.pdf
1
27.02.2012
16:45
EKONOMİ
Ekonomik gelişmeler ve piyasaya yansımaları “Enflasyonun yılın ilk yarısında iki haneli düzeyde kalma olasılığı hala çok güçlü. Nitekim Merkez Bankası da her ne kadar ikinci çeyrekten itibaren bir düşüş öngörse de baz etkisi nedeniyle düşüşün ancak yılın son çeyreğinde belirginleşeceğine dikkat çekiyor.” Yeni yıla tedirgin başlanan uluslararası piyasalarda ocak ayının ortasından itibaren Avrupa ve ABD’de parasal genişlemenin devam edeceği beklentileri ve ABD’den gelen olumlu veri akışı ile yeni bir iyimserlik dalgası yaşanmaya başladı. Bu olumlu hava kısmen devam edecek gibi görünüyor. Bu beklentilere paralel olarak son dönemde risk iştahının arttığı gözlense de en azından kısa vadede piyasalardaki kırılganlık devam ediyor. Enflasyonun yılın ilk yarısında iki haneli düzeyde kalma olasılığı hala çok güçlü. Nitekim Merkez Bankası da her ne kadar ikinci çeyrekten itibaren bir düşüş öngörse de baz etkisi nedeniyle düşüşün ancak yılın son çeyreğinde belirginleşeceğine dikkat çekiyor. Bu da yakın dönemde sıkı para politikasının devam edeceğine işaret ediyor. Temel makroekonomik görünümde en belirleyici unsur ise yurtdışından sermaye akımları olmaya devam edecek gibi görünüyor. İç politikaların da söz konusu değişkenliğe karşı düzenleyicilik görevi görmeye devam etmesi olasılığı güçlü. Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) bu yılın ikinci çeyreğinde faiz indirimi yapacağı beklentisi hala devam ediyor. Kısa vadede ise gözler Yunanistan’ın Mart ayındaki yüklü borç geri ödemesi öncesi kaynak bulup bulamayacağında olacak. FED’in 2014’ün sonuna kadar faizlerde bir değişiklik öngörmediği açıklaması gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları, risk iştahı konusunda iyimserliği arttırdı ama bunun son işsizlik verileri ile çok uyumlu olmadığı düşünülecek olursa bu konuda da beklentilerin değişebileceğini vurgulamakta yarar var. Özellikle Avrupa’da parasal genişlemenin
30
I ŞUBAT 2012
Euro üzerinde baskı yaratacağı beklendiği için yılın ilk yarısında risk iştahında dalgalanma kaçınılmaz görünüyor. Ancak ülkeler arasında ayrışmalar da görebiliriz. Türkiye’de çoklu faiz içeren para politikası bileşiminin sinyal gücündeki zayıflık, çift haneli enflasyon ve cari açıktaki düşüşün kredi yavaşlamasına oranla daha geriden gelme olasılığının güçleniyor olması da temkinli duruşu gerekli kılıyor. Enflasyon bugünkü dünya konjonktüründe özellikle gelişmiş ülkelerde temel öncelikli sorun olmaktan çıktı, hatta bir miktar enflasyonun “iyi” olacağı bile tavsiye edilir hale geldi. Ancak gelişmekte olan ülkeler için durum aynı değil çünkü yüksek enflasyon uzun vadede bir rekabet sorunu dolayısıyla sürdürülebilir büyüme için bir risk. Dolayısıyla kısa vadede Türkiye’de öncelikli konunun enflasyonla mücadele olmaya devam etmesi çok önemli. 24 ay sonrası için enflasyon beklentisinin hala Merkez Bankası’nın (MB) öngörüsünden 120-130 baz puan yukarıda olması da bu anlamda para politikasının kredibilitesinin hala risk altında olduğunu düşündürtüyor. Mevcut politika çerçevesinde kurdaki değerlenme de tek başına fazla bir şey getirmeyebilir.
Piyasalar 2012’ye ulusRK lararası kredi KAYHAN ÖZTÜ.COM M DE ÜN FİNANSG derecelendirme YÖNETMENİ GENEL YAYIN undem.com kuruluşu sg kozturk@finan Fitch’in, aralarında İtalya’nın da bulunduğu bazı Euro Bölgesi ülkelerinin kredi notunun bir ya da iki basamak düşürülebileceği uyarısı ve S&P’nin Avrupalı liderlerin Euro Bölgesi’ndeki sorunların çözümü için gerekli kararları alma konusunda yavaş davrandığı vurgusunun ardından Fransa, Avusturya, İtalya ve İspanya’nın notlarını indirmesiyle olumsuz haber akışının öne çıktığı bir atmosferde başladı. Ancak, IMF’nin Avrupa ülkeleri kaynaklı olmak üzere, dünya ekonomisine ilişkin 2012 yılı büyüme tahminini dört ay önceye göre 0.7 puan indirerek % 3.3 olarak öngörmesine rağmen, FED’in 2014 sonuna kadar faizlerin düşük tutulacağı sinyalini vermesi ve Yunanistan’ın kreditörlerle yürüttüğü borç takası görüşmelerinde anlaşmaya varması, ikinci mali yardım paketine hak kazanmak için yapılması gereken reformlar konusunda adımlar atılacağına dair beklentilerin güçlenmesiyle piyasalardaki hava hızla olumluya döndü. AB liderler zirvesinde Euro Bölgesi için bütçe disiplini anlaşmasının sağlanması, Yunanistan’ın borç yapılandırma görüşmelerine ilişkin devam eden umutlar, olumlu imalat verileri ve ABD’de beklentilerden güçlü gelen tarım dışı istihdam rakamları da piyasalardaki olumlu havanın sürmesinde önemli rol oynadı. Risk iştahının önemli ölçüde yükseldiği Ocak ayında MSCI endeksleri Aralık 2011’e göre genelde yukarı yönlü bir seyir izledi. Türkiye ise gerek MB politi-
EKONOMİ kalarının sonuç verdiğine dair değerlendirmelerin öne çıkması ile birlikte diğer gelişmekte olan ülkelerden olumlu yönde farklılaştı. Buna göre, Türkiye MSCI endeksi aynı dönemde TL bazında % 18.2, dolar bazında ise % 26.8 oranında değer kazandı. Merkez Bankası (MB), Ocak ayı toplantısında beklentilerle paralel olarak % 5.75 olan politika faizi oranında değişikliğe gitmedi. Ayrıca Ekim toplantısında sürpriz bir şekilde arttırdığı gecelik borçlanma faizini % 12.5’te, piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla borçlanma imkanı sağlayan faiz oranını da % 12’de sabit tuttu. MB’nin gecelik borçlanma faiz oranı da % 5 düzeyinde korundu. Merkez Bankası (MB), Ocak ayı toplantısında beklentilerle paralel olarak % 5.75 olan politika faizi oranında değişikliğe gitmedi. Ayrıca Ekim toplantısında sürpriz bir şekilde arttırdığı gecelik borçlanma faizini % 12.5’te, piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla borçlanma imkanı sağlayan faiz oranını da % 12’de sabit tuttu. MB’nin gecelik borç-
lanma faiz oranı da % 5 düzeyinde korundu. MB’nin Ocak değerlendirmeleri ana hatları itibariyle Aralık ayı değerlendirmeleri ile benzer kaldı. Bu çerçevede, iç ve dış talep arasındaki dengelenmenin öngörüldüğü şekilde devam ettiği, yavaşlayan yurt içi nihai talebin yanı sıra net ihracatın büyümeye katkısının artmakta olduğu tekrarlanırken, cari işlemler açığındaki azalmanın kademeli olarak devam edeceği öngörüsünde bulunuldu. Ancak MB, Ocak değerlendirmesinde, Aralık’ta değinilen, iktisadi faaliyetin öngörülenden güçlü seyrettiği tespitlerine yer vermezken, baz etkisinin de katkısıyla enflasyondaki düşüşün 2012 yılının son çeyreğinde hızla-
nacağını tahmin etti. Öte yandan, MB tahminlerine baz olan göstergelerden petrol fiyatları varsayımını 2012 için 100 dolardan 110 dolara, 2013 için ise 100 dolardan 105 dolara çıkardı. Aynı doğrultuda, ithalat fiyatları da sınırlı ölçüde yukarı yönlü güncellenirken, gıda fiyatlarının yıllık artış oranına dair varsayım % 7.5 olarak korundu. Sonuçta, sıkı para politikası duruşunu sürdürerek TL’yi destekleyip, iç talebi kontrol altında tutarken, enflasyonda yukarı yönlü baskıları kontrol etmeye çalışan MB, birden fazla politika faizi kullanarak, fiyat istikrarı ve finansal istikrar hedeflerine ulaşmak konusunda kendisine güvenini ve politika uygulamalarının başarısına olan inancını yeniden ortaya koydu. Bu şartlar altında, TL’den kaçınma eğiliminin güçlendiği Aralık’ın ikinci yarısında 1.90 seviyelerinin üzerini gören ve Ocak’ın ilk yarısında genelde 1.85’in üzerinde seyreden dolar/TL yurtdışında havanın olumluya dönmesi ve MB’nin müdahalelerinin de desteğiyle hızla değer kazanarak Şubat başında 1.75 seviyelerine geldi. I
RÖPORTAJ
BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYOR
FİLİZ SÜZER
Sevim Emre tescilli güzelliği, zerafeti, hanım efendiliği, sevgi dolu yüreğiyle birçok kişinin sevgisini ve saygısını kazanmış değerli bir kadındır. Evet ‘KADIN’dır diyorum. Çünkü ‘Dünya Kadınlar Günü’n de çok değerli sanatçımız Orhan Gencebay’ın arkasında dimdik duran, onun kadar güçlü, onun kadar mütevazi, onun kadar saygın ve onun kadar özel bir insandır.
Sevim Emre’nin mutluluk anahtarı Önce, toplumumuzun popüler bir kadını, sonra Türkiye’mizin güzellik kraliçelerinden biri, en sonra da sanatımızın çok sevilen, çok önemli bir bestekarının, bir sesinin, Orhan Gencebay’ın eşi olarak sizinle Türkiye’de kadının sorunlarını konuşmak istedik. Görüşlerinizi, düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı kabul ettiğiniz için ‘4 Mevsim Bahçeşehir’ dergisi olarak size çok teşekkür ediyoruz. Öncelikle sizin ve tüm dünya kadınlarının Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz. Dünya kadınlar günü öncesinde yapılan bir anket, Türk kadınının genellikle ‘mutsuz’ olduğunu ortaya koydu. Sizde böyle mi düşünüyorsunuz? Türk kadını mutlu mu? Tek
34
I MART 2012
kelime ile cevap verebilir misiniz? Hayır... Başarılı her erkeğin arkasında bir kadın vardır sözü ailenizi tam olarak anlatan bir söz. Müzik sanatımızın dev ismi Orhan Gencebay’ın eşi olmak size nasıl bir duygu veriyor. Ben Sevim Emre olarak zaten kendi kimliğime sahip bir kadınım. Ancak Orhan Bey gibi büyük bir müzik adamının arkasında hem destek veren hem en büyük yardımcısı olarak da yer almak benim için büyük bir onur. Bu görevi de layıkıyla taşıdığıma inanıyorum. İşte de eşte de başarılı bir kadınım. Bir kadın olarak Orhan Gencebay’ın arkasında nasıl durdunuz? Ünlü bir erkeğin arkasında bir güç olarak durmanın önemini okuyucu-
larla paylaşır mısınız ve evinizdeki mutlulukta payınızın çok büyük olduğunu biliyoruz. Bizlere bu konuda birkaç sır verebilir misiniz? Elbette bu kadar güçlü bir erkeğin arkasında durabilmek için de çok güçlü olabilmek lazım. Sanatçılar çok özel insanlardır, egoları herkesten yüksektir, sıradan insanlardan daha fazla özen gösterilmesi gereken kisilerdir, bu yüzden onları taşıyabilmek kolay değil. Çok güçlü bir karakterinizin, derin bir anlayışınızın ve savaşçı bir ruhunuzun olması gerekir. Her zaman bir adım arkada yürümeniz gerektiğini unutmamanız gerekir çünkü bir evde iki sanatçının olması mümkün değil... Mutluluğun anahtarı size göre kadının mı, yoksa erkeğin mi elindedir?
RÖPORTAJ
“Erkeğin ezik egosunu tatmin etmek için başvurduğu yöntemdir şiddet, bana göre. Kendisinden daha kuvvetli birine ses çıkaramadığı için, zayıf olanı ezmeye kalkıyor.”
Bu konuda dengeler eşittir. Asla bir kişinin üzerine bütün sorumluluk binmemeli. Fedakarlıklar elbette olacak ama karşılıklı... Mutsuzluğun temelinde geçim sıkıntısı olduğuna inanıyor musunuz? Para mutlaka önemli rol oynuyor mu? Elbette para özellikle bu zamanda büyük bir unsur ama ille de para mutluluk getirir diye bir kaide yok. Şu gerçeği de unutmamak lazım, eğer iki kişinin arasındaki sevgi ve güven bağı çok kuvvetliyse, para gibi ufacık bir şey onların mutluluğuna engel olamaz. Cumhuriyetten bu yana Türk kadınının, toplum içinde etkili bir rolü olduğuna inanıyor musunuz? Cumhuriyetten bu yana Türk kadınının toplum içindeki rolü inanılmaz. Türk kadını zaten karakteri, yapısıyla çok güçlü bir kadın, toplumdaki yerini gitgide sağlamlastiran bir kadın aynı za-
36
I MART 2012
manda. Cumhuriyetten bu yana bizim ülkemiz ne kadınlar gördü! Halide Edip Adıvar, Bedia Muvahhit, Türkan Saylan, Sabiha Gökçen’den tutun, bu ülke kadın başbakan bile gördü. O zamanda Avrupa’nın hangi ülkesi kadın başbakan gördü? Kadınlarımızın ana sorunlarını birkaç kelimelik anlatımla sıralayabilir misiniz? Elbette erkeklerin yetiştirilme tarzları sebebiyle, kadınına yeteri kadar sevgi ve saygı göstermediklerini ve bu yüzden kendilerine güven sorunu yaşadıklarını düşünüyorum. Bir de kendilerini yeteri kadar doğru ifade edemiyorlar, seslerini çıkaramıyorlar. Şimdi bu sorunlardan kadına şiddet sorununu biraz açalım mı? Kadına şiddetin temel sebepleri ve çözüm yolları neler olabilir? Erkeğin ezik egosunu tatmin etmek için başvurduğu yöntemdir şiddet, bana göre. Kendisinden daha kuvvetli birine ses çıkaramadığı için, zayıf olanı ezmeye kalkıyor. Bu yüzden eğitim çok önemli. Ufak yaşlardan itibaren aileler çocuklarına şiddetin ne kadar kötü olduğunu öğretmeli. Okulda bunu zaten alacak ama eğitim aileden başlar. Kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasının önemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadının maddi ve manevi anlamda kendisine sahip çıkabilmesini, başkasına ihtiyaç duymamasını, hatta çocukları için kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlar. Türkiye de kadın-erkek eşitliği var mı?
Hayır, yok. Sadece eskisinden daha iyi dengeler, o kadar. İş hayatında kadın tam olarak yerini alıyor mu? Bunu net olarak kimse söyleyemez bence. Ülkemizde boşanmaların her geçen gün daha da artmasına ne diyorsunuz? Kadının erkekleşmesi ve erkeğin bencilleşmesi bu olayda büyük bir faktör ama tabii ki evlenmiş olmak için evlenmenin de etkisi var. Çiftlerin birbirine pek saygısı kalmadı artık. Kadınlarımız sosyal hayatın bütün kesimlerinde etkin şekilde yerlerini alıyorlar mı? Elbette alıyorlar tabii ki, hatta erkeklerden daha fazla... Kadınlarımız için daha ne gibi sosyal haklar gerektiğine inanıyorsunuz? Kadınlarımızın sosyal hakları zaten mevcut, bunun kanunlarda bile yeri var, fakat Türkiye’nin çoğu yerinde maalesef eğitimsizlik ve bilgisizlikten kaynaklanan sebeplerden dolayı kadınlarımız hangi haklara sahip olduklarını bilmiyorlar. Yeni evlilere vereceğiniz bir mutluluk formülü var mı? Sabır, özveri ve saygı... Bunun klasik bir cevap olduğunu biliyorum ama ana formül budur. Kadın ne kadar güçlü olursa olsun, erkekleşmemeli... Kadın, kadın gibi olmalıdır. Sevim hanım değerli zamanınızdan bana da ayırdığınız için teşekkürler. Saygı ve sevgilerimle... I
HAVADAN SUDAN
Okan Bayülgen’e borcumu
ödemek istedim
ĞLU
MÜJDE KÖSEO
........’a teşekkürü bir borç bilirim cümlesine çok inanıyorum. Gerçekten de teşekkür manevi borç. Yapılan zariflikler, yardımlar, fedakarlıklar, anlayış yüklü davranışlar, paylaşımlar karşılıksız kalmamalı borç ödenmeli, teşekkür edilmeli, minnet duygusu ifade edilmeli. Ben böyle düşünüyorum ve buradan hareketle teşekkür borçlu olduğum Okan Bayülgen’e borcumu ödemek istiyorum. Kendisiyle hiç tanışmadım, tanışmak gibi de bir isteğim de yok. Hatta gerçek hayatta böyle birinin yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum. Yaşıyorsa da hiç merak etmiyorum. Nasıl biri olduğu, zevkleri, zevksizliği, değerleri, sevdikleri, sevmedikleri, sevenleri, sevmeyenleri, özeli, geneli hiç ama hiçbir şeyini merak etmiyorum. O benim için önceleri bir televizyon figürü iken sonraları televizyon devi olmuş biri. Televizyonu açıp-kapamam arası hayatıma dahil olmakta hem de yıllardır. O nedenle benim borçlu olduğum televizyonun içinde yaşayan Okan Bayülgen. İlk tanışmam çok yıllar önce 1996 yılında, oğlumu yaşamla tanıştırmaya yaklaştığım zorlu gecelerin birinde oldu. Doğum yapmama birkaç ay kalmıştı ve zor bir dönem geçiriyordum. Çok sıcak, sivrisinek saldırılarının yoğun olduğu ve aldığım kilolardan hareket etme kabiliyetimi yitirdiğim bir gece çaresizce televizyona sığınmıştım. Elimde kumanda kanallar arasında dolaşırken bir kanalda bağırıp çağıran, telefonla arayan seyircilerin yüzüne telefonu kapatan biri vardı. Diğer televizyon programı yapanlar gibi çok sevgili seyirciler gününüz aydın olsun, geceniz şen olsun gibi cümleler kurmuyordu. Agresifti ama çok sahici idi. Zekadan söz etmeye gerek yok fışkırıyordu. Bu çocuğu, çocuk diyorum çünkü o yıllarda televizyon çocuğu idi. Doğumumdan sonra da uykusuz geçen oğlumu büyütme dönemlerinde yine vardı bu hınzır, başarılı çocuk. Sanırım daha sonra Zaga diye çıktı karşıma yine
38
I MART 2012
geceler renklendi ve kral oldu zaman içinde. Üstelik krallığını küçük bir kanala geçerek devam ettirdi korkusuzca ve başardı haftanın beş gecesi daha önce hiç seyretmediğim televizyon kanalına kitlenir oldum. Yeni kanalında daha iyi tanıdım televizyon devini. Biraz uslanmıştı sanırım, aldığı yaşların etkisi vardı ama en çok baba olması ve eşi hanımefendi Okan Bayülgen’i uslandırmıştı nasıl desem daha anlayışlı ve şefkatli idi. Van depremi sırasında yaptığı programlarda kahramanlaştı. Yasımızla beraber hayat devam ediyor dengesini öyle bir kurdu ki diğer sahtelerin inadına. Yaptığı tartışma programlarında işlediği konuya hakimiyeti şaşırttı. Büyüklerimize saygısı ve zerafeti hayranlık uyandırdı. Lösemi hastası bir izleyicisi için gösterdiği duyarlılık göz yaşarttı. Sıradışı, zeka içeren esprileri ile güldürdü. Tiyatroya, sinemaya sahip çıktı. Sanatçının önünde eğildi, eğildikçe büyüdü ve büyümeye devam edecek. Özetle aynı topraklarda yaşamaktan mutlu olduğum kişilerden biri olan Okan Bayülgen’e hayatıma renk kattığı uykusuz gecelerime arkadaşlık ettiği için teşekkürü bir borç bilirim ve daha uzun yıllar teşekkür edebilmeyi çok isterim. Saygıdeğer Bahçeşehir’in hanımefendileri martın sekizini unuttum sanmayın. Kadına yapılan her türlü şiddetin son bulduğu 8 Mart’lara ulaşabilmek dileği ile “8 Mart Dünya Kadınlar Günümüzü” kutlarım. Sağlıkla, mutlulukla kalın...
G
Kişiye özel dikim G İtalyan kumaş G Model seçimi
KAPAK KONUSU
2050’de
4 milyar
insan susuz kalacak Dünyada bir buçuk milyar insan susuz ve 2050’de 4 milyar insan su sıkıntısı çekecek. Türkiye ise sanıldığı gibi su zengini bir ülke değil. Dünya’nın dörtte üçü suyla kaplı. Ancak bunun sadece yüzde biri içilebilir nitelikte. İşte bu çarpıcı gerçek, küresel ısınmanın da tehditi altında bulunan Mavi Küre’yi, ciddi bir su sorunuyla karşıya karşıya bırakıyor. Tatlı su açısından dünya sanıldığı gibi zengin bir gezegen değil. Dünyadaki toplam suyun yüzde 96’ı tuzlu su. Geriye kalan yüzde 4 civarındaki tatlı suyun büyük bir bölümü de, buzullar içinde hapsolmuş durumda. Dünyada kullanılabilen tatlı su miktarı yeryüzün-
Dünyada Kullanılabilen Su Miktarı Sadece Yüzde 1
40
I MART 2012
deki suyun sadece yüzde birini oluşturuyor. Kısıtlı su kaynaklarına rağmen dünyadaki su tüketimi son yıllarda katlanarak artıyor. Kullanılabilir suyun dünyadaki dengesiz dağılımı, nüfus artışı ve kuraklık gibi nedenlerle yüz milyonlarca insan susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya .
Yaklaşık 1 buçuk milyar insan yeterli içme suyundan yoksun. 2 buçuk milyar insan da sağlıklı içme Dünyada Bir Buçuk Milyon İnsan Susuz
Türkiye'nin mevcut su potansiyelinin kullanım oranları
Kişi başına düşen su kullanımı, toplumun gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran oldukça yüksek olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelerde ise düşüktür. (ABD'de 1692 m3, Avrupa'da 726 m3, Afrika'da 244m"tür.) Dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 mm olup, Türkiye'nin yıllık yağış ortalaması ise 643 mm. dir. Türkiye su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almamakla birlikte, hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olması; mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerektirmektedir.
SU KİRLİLİĞİNİN SEBEPLERİ G
G G G G
Endüstriyel kuruluşlarca bırakılan artıklar (petrol,boya, deterjan, ağır metaller, kanalizasyon...) Tarımda kullanılan zehirler ve fazla kullanılan gübreler Hayvansal ve evsel artıklar Sulara bırakılan kurşun, civa Lağımların sulara karışması
SU KİRLİLİĞİNİN ÖNLENMESİ G G G G
G
Arıtma tesisleri kurulmalı ve özenle işletilmeli Belirli yerlerde nüfus artışının önüne geçilmeli İnsanlar bilinçlendirilmeli Su kaynaklarının korunması için iyi politikalar geliştirilmeli, plan ve programlar yapılmalı Hava ve toprak kirliliğine sebep olan faktörler ortadan kaldırılmalıdır
KAPAK KONUSU
2.6 milyar insanın sağlıklı suya erişimi yoktur
Dünyadaki suyun sadece %2,5’u içilebilir niteliktedir ve bunun yüzde birinden daha azı ulaşılabilir yüzeysel su niteliğindedir.
suyuna hasret. Geleceğe yönelik tahminler ise daha da düşündürücü.
2025 yılından itibaren 3 milyar insanın su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağı, bu sayının 2050’de 4 milyara yaklaşacağı tahmin ediliyor. Bu sayı, 2050 yılındaki tahmini dünya nüfusunun yüzde 40’ına denk düşüyor. Küresel ısınmanın yaratacağı iklim değikliği ve kuraklık sonucu bu manzaranın daha da kararması mümkün. Dünyadaki suyun sadece %2,5’u içilebilir niteliktedir ve bunun yüzde birinden daha azı ulaşılabilir yüzeysel su niteliğindedir. UNESCO’ya göre “Kıtasal nüfus eşitsizliklerine karşı içme suyu kaynakları dağılımının küresel olarak irdelenmesi durumunda; Asya kıtasının dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındırmasına rağmen, dünyadaki toplam içme suyu kaynaklarının %36’sını ihtiva ettiği belirtilmiştir”.(Dünya 2050’de 4 Milyar İnsan Su Sıkıntısı Çekecek
42
I MART 2012
Su Değerlendirme Programı 2003)
BM’nin gündemi: Su Kıtlığı
Birleşmiş Milletler, Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı uyarıda hemen her kıtada su kaynaklarının normalin altına düşmekte olduğunu ve 21’inci yüzyılda insanları bu konuda büyük sıkıntıların beklediğini bildirdi. Son BM verilerine göre dünya nüfusunun altıda biri, yani bir milyarı aşkın insan temiz içme suyu bulamıyor. BM, iklim değişikliğiyle beraber kuraklığın artması, yağış miktarı ve seyrinin değişmesi, ayrıca buzullardan eriyen su miktarının da azalması nedeniyle, bu rakamın önümüzdeki 20 yıl içinde daha da artmasının beklendiğini belirtti. Buna göre 2025’ten itibaren dünya nüfusunun üçte ikisi su sıkıntısı yaşıyor
KAPAK KONUSU
1.1 milyar insanın suya erişimi yoktur.
Her gün beş yaşın altında yaklaşık 5000 çocuk ishal gibi aslında önlenebilir ve doğrudan temiz su ve sağlık hizmeti yokluğu nedeniyle ortaya çıkan hastalıklar nedeniyle ölmektedir.
olacak. Birleşmiş Milletler, bu yılki Dünya Su Günü’nde, suyun korunması ihtiyacı ve kaynakların eşit şekilde paylaşılmasının tartışılmasını istiyor. Dünya genelinde 2,4 milyar insan sağlık hizmetleri ve hijyenin yetersiz olduğu yerlerde yaşarken Afrika’da bir insan günde ortalama beş saatini temiz su bulmak için harcıyor. Her yıl 1,6 milyon insan temiz su bulamadığı için hayatını kaybediyor. Bunların yüzde 90’ı beş yaşın altındaki çocuklar. BM, Avrupa ve Amerika’daki dev çiftlikler, Asya
ve Afrika’da da giderek büyüyen kentlerin su ihtiyacı ve insanların suyu kullanış şekillerine bakıldığında, bir noktaya dikkat çekiyor: İnsanların bu şekilde su harcamaya devam etmesi artık mümkün değil ve gelecekte her bir damlanın hesabını yapmak gerekebilir. I
“Su hakkı bir insan hakkıdır. Her insanın onurlu bir yaşam için karşılayabileceği bir fiyatla yeterli içme ve kullanma suyuna erişim hakkı vardır. Su hakkı Dördüncü Dünya Su Forumu’nda ilk kez çok geniş bir şekilde gündeme getirilip tartışılmıştır. Suyun bir insan hakkı olduğu büyük çoğunluk tarafından kabul edilmiştir. İnsanların suya erişiminden ve sağlıklı bir çevrede yaşamalarından birinci derecede sorumlu olan belediye başkanları, suyun insan hakkı olması üzerinde ısrarla durmuştur. Ancak Su Hakkı, görüş birliğine varılamamasından dolayı sonuç bildirgesinde insan hakkı olarak belirtilmemiştir...” Dursun Yıldız İnşaat Mühendisi, Su Politikaları Uzman
44
I MART 2012
Yazmak bir zevk ise, cevap beklemek daha da tatlı bir telaş Umarım bu paylaşım iki taraflı olur. Yani siz de benim yazdıklarıma iki üç satırla kendi düşüncelerinizi katıverirsiniz. Hani “paylaşıldıkça büyüyen tek şey sevgidir” derler ya, kim bilir belki biz de bazen düşüncelerimizi, bazen duygularımızı paylaşarak onların büyümelerini ve yeni kapılar açmalarını sağlayabiliriz. Merhaba Yeni bir ortama girdiğiniz ilk anda kimlerle ve nelerle karşılaşacağınızı merak eder, biraz tedirginlik duyar ama yaşadığınız heyecanla o tedirginlikten bile zevk alırsınız ya, yeni bir yerde yazı yazmaya başlamanın verdiği duygu da öyle bir şey... Ama ben yaşantım boyunca yazı yazmayı hep çok sevdim. Bazen duygularımı ya da düşüncelerimi karşımdakinin yüzüne söyleme sıkıntısı çektiğimde bile kaleme sarıldım. Sözgelişi kocamın çekmecesi benim yazdığım uzunlu kısalı mektuplarla doludur. Sanı-
KİMDİR?
rım bu yapımdan dolayı bu satırları okuyan siz yeni dostlarımla tanışmanın heyecanı, tedirginlikten değil paylaşılacak düşüncelerin yeni pencerelere uzanacak olmasından kaynaklanıyor. Umarım bu paylaşım iki taraflı olur. Yani siz de benim yazdıklarıma iki üç satırla kendi düşüncelerinizi katıverirsiniz. Hani “paylaşıldıkça büyüyen tek şey sevgidir” derler ya, kim bilir belki biz de bazen düşüncelerimizi, bazen duygularımızı paylaşarak onların büyümelerini ve yeni kapılar açmalarını sağlayabiliriz. Bu dilekle hoş bulduk, demek istiyorum. Tabii yeni
AYLİN ŞENGÜN TAŞÇI
Ankaraʼda doğdu. TRT İstanbul Radyosu Çocuk Korosuʼnun sınavlarını kazanarak müzikle ilgilenmeye başladı. TRT İstanbul Gençlik Korosuʼna soprano ses olarak katıldı. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümüʼne girdi ve1987 yılında mezun oldu. Aynı dönemde İstanbul Belediye Konservatuarı Yarı Zamanlı Türk Müziği Bölümüʼnde altı yıl eğitim aldı. Üniversite yıllarından sonra Tercüman gazetesinde çalıştı ve müzik başta olmak üzere kültür-sanat üzerine yazılar yazdı. 1990 yılında tanburi Necdet Yaşarʼın talebiyle yetişmiş sanatçı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğuʼnun kadrosuna katıldı. Topluluktaki görevi sırasında yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konserlere katıldı. Müzikle profesyonel olarak ilgilenmeye başladıktan sonra basınla ilişkisi devam etti. Günaydın gazetesinde 2 yıl müzik ve İstanbul üzerine köşe yazıları yazdıktan sonra BRT, TRT ve TGRT televizyonlarında, daha sonra çeşitli özel radyolarda müzik ve değişik alanlarda programlar hazırladı ve sundu. 2002-2004 yılları arasında Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüʼnde Yönetim konusunda İngilizce İşletme Yüksek Lisansı yaptı. 2004 yılında İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğuʼnun Sanat Yönetmeni oldu.
46
I MART 2012
gelen dostlara da hoş geldiniz, diyerek... Söz yazıdan açıldı ya, elimde olmadan ince uçlu kalemlerle özenerek yazılan mektupların zamanına doğru gidiverdi düşüncelerim. Mutlaka hatırlayanlarınız vardır. Postacının getirdiği mektupların, sevgilinin çantasına ya da cebine gizliden konan satırların, ailece masa başına oturulup uzaktaki bir akrabaya yazılan cümlelerin içimizi hoplatan heyecanlarını... Hepsinin ortak yönü bir hasreti dindirmeye yönelmeleri değil miydi? Yazmak bir zevk ise, cevap beklemek onu daha da tatlandıran bir duy-
Akustik Müzik tarafından 2005 yılında “Aşktan Yana” adlı, 2012 Şubat ayında ise “Huzur” adlı iki solo albümü yayınlandı. Çalıştığı toplulukla birlikte periyodik konserlerin yanı sıra çeşitli proje konserlerine imza attı. İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğuʼnun “Bir Modern Zaman Mehtabiyesi” adlı albümünü hazırladı. 2010 yılında İngiltere Warwick Üniversitesiʼnin düzenlediği “Womenʼs History Network” başlıklı uluslararası toplantıda ünlü kadın besteci Leyla Saz üzerine bir seminer ve ona bağlı bir konser verdi. 2011 yılında TRT İstanbul Radyosuʼnda bir yıl boyunca canlı olarak yayınlanan “Bir Fincan Kahve” adlı müzik programını hazırladı ve sundu. Aynı yıl Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimini tamamladı. Halen Medipol Üniversitesiʼnde Siyaset Bilimi konusunda öğretim görevlisi olarak ders vermekte, aynı üniversitenin Türk Müziği Korosu ile İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Türk Müziği Korosuʼnu da yönetmektedir. Öte yandan Jale Şengün ve Osman Ziyagilʼle birlikte kurduğu “Çaresaz” adlı müzik grubuyla İstanbulʼun değişik mekanlarında solo konserler vermektedir. İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğuʼnda Sanat Yönetmeni ve solist olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
gusal telaş... Zaman geçti, posta DEN HAYATIN İÇİN kutuları fatura, ödeme emri, dekont gibi tatsız tuzsuz kağıtların gönderildiği zarflar için kullanılmaya başladı. Apartman girişlerinde hala posta kutuları var ama küçükken minicik elimi içine sokup içeri sıkışmış bir zarfı çekmek için uğraştığım günlerin akN sine bugün kapağı açmadan çekip AYLİN ŞENGÜ TAŞÇI alabileceğim zarfları bile çoğu kez görmezden geliyorum. İnternetin insanları birbirine zaman ve Burada mekan konusunda inanılmaz ölçüde yakınlaştırdığı bir gerçek tabii. Artık elekyazacağım tronik mesaj ya da Türkçe’de bulunmayan yazıları bir bir kelime olsa da alıştığımız üzere mail yazmaya bile ihtiyaç hissetmiyoruz, uzak- mektup gibi taki bir yakınımızla haberleşmek için. Sa- kabul dece ekran karşısına oturmak yeterli. Konuşun konuşabildiğiniz kadar. Şimdilik etmenizi bir tek dokunamıyoruz. Belki yakında ona istiyorum. da bir çözüm bulunur, kimbilir! Umarım Şaşırtıcı ve biraz da ürpertici olan, bahzaman settiğim iki uç noktanın bir insan ömrüne sığmış, hatta bayağı da artan yıl kalmış ilerledikçe olması belki. Günlerce, bazen haftalarca bir bekleyişe hasretle o güzelim mektupları bekleme duygusunu çocuklarımız yaşamadı. Posdönüştürmeyi tacı kimliğinin onların çocukluk anılade başarırım. rında özel bir yeri yok. Sadece okul Ben de aynı şarkısında adı geçiyor, “Bak postacı geliyor, selam veriyor” diye. Anahtarlıklahasretle rında posta kutusunun anahtarını da mektuplarınız taşımıyorlar. Bunların bir kayıp olduğunu düşünmek ve gelişen teknolojiyi bundan olmasa da sorumlu tutmak hiç doğru değil, biliyo“maillerinizi” rum. Bugün, elde edilmiş olan teknolojik bekleyeceğim. olanakların insanlığa kazandırdığı avantajların bir tanesinden bile vazgeçmeye kalksak dünyamızın kararacağından eminim. Sadece bir gün bilgisayarınıza bakmadan ya da cep telefonunuzu kullanmadan durabiliyor musunuz? Sanmıyorum. Ama buna rağmen yine de içimde bir yerlerde, o günleri yaşayan neslin üyesi olarak hafif bir hüzün barındırıyorum. Geçmişi geçmişe rağmen özlemenin hüznünü... Biraz da bunun için her ay burada yazacağım yazıları bir mektup gibi kabul etmenizi istiyorum. Umarım zaman ilerledikçe bir bekleyişe dönüştürmeyi de başarırım. Ben de aynı hasretle mektuplarınız olmasa da “maillerinizi” bekleyeceğim... Sağlıcakla kalın... aylinsengun@gmail.com
PSİKOLOJİ
PSİKOLOJİK SORUNLARA ÇÖZÜM ODAKLI
!
YAKLAŞIM Uzm. Psikolog Eylem Ceyhan
Uzm. Psikolog Eylem Ceyhan
Bahçeşehir İmge Eğitim ve Aile Danışmanlık Merkezi
Stres kontrolünde, evlilik ve çiftlerin problemlerinde, okul sorunlarında etkili ve kısa süreli bir danışmanlık yöntemi olan çözüm odaklı terapi, son yıllarda yaygın olarak sorun çözümünde kullanılmaktadır. Çözüm odaklı terapi, problemden çok ulaşılmak istenen yer ve gelecekle ilgilenmektedir. Bireylerin geçmişi değil gelecek önemlidir, çünkü problem odaklı konuşmalar kişiyi çözümden uzaklaştırmaktadır. İnsanlar da çoğu kez problemle ilgilenmek yerine hemen değişim istemektedirler. Çözüm odaklı danışmanlık yaklaşımına göre problemler kişilerin negatif inançları sebebiyle devam etmektedir. Negatif inançları değiştirme için kişinin problemi daha az ve kendini daha iyi hissettiği anlardaki inançları, algıları üzerinde durmak ve olumlu düşünce oluşturmak çözüm için önemlidir. Bu yaklaşımda; • İnsanların hayatlarında zaman zaman sorunlar yaşanabilir. Bireysel farklılıklara bağlı olarak sorunları çözme yolları da değişiklik gösterir. • Çözümler için geçmişi değil geleceği görmek; geçmişteki hatalarla ilgili
suçluluk duymak yerine gelecekteki değişimler için sorumluluk almak önemlidir. • Değişim sürekli ve kaçınılmazdır. Yaşamlarında ufak değişimler yapanlar büyük değişimler için adım atmışlardır. • Sorunun kompleks olması çözümün de öyle olmasını gerektirmemektedir.
Çözüm odaklı terapi stres kontrolünde, evlilik ve çiftlerin problemlerinde, okul sorunlarında etkili bir danışmanlık yöntemidir. Çözüm ve gelecek odaklı bir yaklaşım olduğu için koçlukta da çok etkili bir yaklaşımdır ve günümüzde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Yaklaşımın yararlılığı üzerine yapılan araştırmalarda ciddi başarılar saptanmıştır. Diğer klasik yaklaşımlardan farklılıklarının problem yerine çözüme odaklanması, danışana göre esneklik sağlaması, işlemeyen çözüm yollarının ortadan kaldırılması, çözüm yollarının danışanın yeteneklerine dayandırılması, bu sayede de kısa sürede fayda sağlanabilmesi olduğu söylenebilir.
mge E itim ve Aile Danı manlık Hizm. Ltd. ti. 0212 669 99 59 www.imgedanismanlik.com 48
I MART 2012
Lisans- Yüksek Lisans: Hacettepe Üniversitesi Mesleki Deneyim: Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Psikiyatri Servisi (Ankara) GATA Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Servisi (İstanbul) Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Anaokulu
• • • •
Eğitimler ve Sertifikalar: Aile ve Çift Terapisi Eğitimi ve Süpervizyonu (Israil Community Stress Prevention Center & Bakış Danışmanlık-365 Saat) Cinsel Terapi Eğitimi (CETAD-125 Saat) Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi (Türk Psikologlar Derneği-124 Saat) Bilişsel Davranışçı Açıdan Sınav Kaygısı ve Başa Çıkma Yolları (Türk Psikologlar Derneği-12 Saat) Şema Terapi: Şema Modeli ve Teknikleri (Psikonet-32 Saat) Transaksiyonel Analiz 101 (Transaksiyonel Analiz Derneği-12 Saat)
•
• • •
• •
KÜTÜPHANE HAFTASI 26 Mart-1 Nisan'da kutlayacağımız Kütüphaneler Haftası dolayısıyla, kütüphaneler hakkında merak edilenleri sorduğumuz Yard. Doç. Dr. Işıl İlknur Sert:
“Keşke her belediye bir kütüphane kursa” Sert, “Gelişmiş ülkelerde okul kütüphaneleri, okulların kalbi olarak en merkezi yere kurulur. Avrupa Birliği çalışmalarında özel okullarda kütüphanelerin okullar için olmazsa olmaz bir değeri vardır. Okulun, kalite standardına uyması için gelişmiş bir kütüphaneye sahip olması şarttır” diyor. Hatice Gülçür İnanç 27 Mart-1 Nisan arasında kutlanacak olan Kütüphaneler Haftası dolayısıyla mezun olduğum İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü'nden Yard. Doç. Dr. Işıl İlknur Sert ile belki de bir çoğunuzun hiç bilmediği kütüphanecilik mesleğini konuştuk. Sizi tanıyabilir miyiz? İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, Bilgi Yönetimi ve Teknolojisi Anabilim Dalıʼnda öğretim üyesiyim. 1995 yılından beri bilfiil olarak derslere giriyorum. Bölümü severek ve isteyerek tercih ettim. 4. tercihimdi. Girdiğim andan itibaren “Ben bu mesleğin tanınması için elimden geleni yapacağım, hatta hoca olup öğrenci yetiştireceğim diye düşünmüştüm.” Allah nasip etti, bunu gerçekleştirmeye çalışıyorum. Bölüm adı 1990’lı yıllarda başkaydı değil mi? Bölümümüz, 1963 yılında "Kütüphanecilik Bölümü" adıyla kurulmuştur. Ben de bu bölümün Dokümantasyon ve En-
50
I MART 2012
formasyon Anabilim Dalıʼndan birincilikle mezun oldum. 2002 yılında Arşivcilik Bölümü ile Kütüphanecilik Bölümü birleşti ve Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü kuruldu. Öğrencileriniz iş bulmakta zorlanıyor mu? Ülkemizde çok çeşitli sayıda kütüphane, arşiv, bilgi ve belge merkezi var. Mesleğimiz çok mütevazı bir meslek. Meslek mensuplarımız da öyledir. Aslında yabancı dil ve bilgisayar bilgisi olan her mezunumuz kolaylıkla iş bulabilmektedir. Bu yıl halk kütüphanelerindeki şart-
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kitaplığı.
ların iyileştirilmesi ile mezun- larımız KPSS ile halk kütüphanelerine atanmaya ve bu kütüphane türünü de çok tercih etmeye başlamıştır. Okul kütüphanelerinde çalışan çok sayıda mezunumuz bulunmaktadır. En büyük sıkın- tımız devlet okullarında kütüphane olmayışı. Onu da yönetim kurulunda olduğum Okul Kütüphanecileri Derneğiʼnin Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı çalışmalarla gidermeye çalışıyoruz. Kütüphane Haftası ülkemizde ne zaman kutlanmaya başlandı? Haftanın amacı nedir? Bu yıl 48. Kütüphane Haftasını kutlayacağız. 26 Mart - 1 Nisan 2012 tarihleri arasında illerimizde çeşitli etkinlikler, Valiliklerin Kütüphane Dernekleri ile hazırladığı program dahilinde kutlanacak. Valilik programı dışında da özellikle okullarda çok çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Kaymakamların ve Belediye Başkanlarının bizzat katıldığı İlçe kutlamaları organize ediliyor. Haftanın kutlanma amacı okuma alışkanlığına, kitaplara, kütüphanelere ilgi çekmeye çalışmak. Ülkemizde okuma alışkanlığını geliştirici çalışmalar son yıl-
KÜTÜPHANE HAFTASI
Yar. Doç. Dr. Işıl İlknur Sert, “Kitaplar süs eşyası değildir. Onları alın, okuyun, karıştırın. Çocuklarınıza rol model olun” diyor. larda arttı. Bu sevindirici bir gelişme. Ancak bu tür çalışmaların daha da çoğalması gerekiyor. Okuma günleri, yazar etkinlikleri, kütüphane gezileri daha çok yapılmalı.
Ülkemizde kütüphane sayısı yeterli midir? Ne yazık ki yeterli değil. Yurtdışında her semtte çok güzel halk kütüphaneleri bulunuyor. Oralarda halka yönelik çok çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bizde belediyeler bu konuda ciddi adımlar attı. Pek çok belediyemizin kütüphaneler kurarak ve buralara Bölüm mezunu kütüphaneciler istihdam ederek mesleğimize katkıda bulunduklarını söyleyebilirim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de ilçe belediyeler de bunlar arasındadır. Keşke ülkemizdeki her belediye böyle kütüphaneler kurulmasında öncülük etse... Bunun yanı sıra okullardaki kütüphanelerin yetersizliğinden de bahsetmiştim. Hemen her konuya ait özel araştırma kütüphanelerimiz de istediğimiz sayıda değil. Aynı durum arşivlerimiz için de geçerli. Bir kurumun arşivi, onun belleğidir. Her kurumun arşivinin olması gerekir. Avrupa Birliği çalışmaları içinde böyle bir zorunluluk da olacağından ileride her özel ve devlet kurumunda nitelikli kütüphane ve arşivlerin bulunacağını düşünüyorum. Çok okuyan bir toplum değiliz? Bölümün ve kütüphanelerin halkı kitap
52
I MART 2012
“Günümüzde hemen herkes bilgi yığını içinde kaybolmuş ve bu kadar bilgiye rağmen doğru bilgi yerine kopyala-yapıştır usulü yetersiz bilgiye ulaşır durumda.” okumaya teşvik etme konusunda işbirliğinde olduğu kişi ya da kuruluşlar var mı? Okuma alışkanlığı benim araştırma konularımdan biri. İlkokula başladığımda rahmetli dedemin beni götürdüğü, o günlerde yeni kurulmuş olan Atatürk Kitaplığıʼnı gördükten ve orada açılan çocuk kitapları fuarından kitap satın aldıktan sonra benim kitaplara bakışım değişmişti. Benim bu farkındalığı yakalayışım gibi, tüm çocukların da kitapları ve okumayı sevmesi için derneklerle devamlı çalışma halindeyim. Daha önce de andığım Okul Kütüphanecileri Derneğinde olsun, Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesiʼnde olsun bu tür çalışmalara katıldım. Mezunlarım nerede etkinlik yapılmasını isteseler oraya koştum ve
özellikle Bilgi Okuryazarlığı konusunda bilgi vermeye çalıştım. Bilgi okuryazarlığı nedir, okuma alışkanlığı ile nasıl bir ilişkisi vardır? Günümüzde hemen herkes bilgi yığını içinde kaybolmuş ve bu kadar bilgiye rağmen doğru bilgi yerine kop- yala-yapıştır usulü yetersiz bilgiye ulaşır durumda. Okul ödevlerinde bile bunu görüyoruz. Halbuki MEB müfredatı bize düşünen, sorgulayan, çeşitli kaynakları kullanan bireyler yetiştirmek üzere performans ödevleri hazırlatmaya yönelik çalışmalar öneriyor. Ancak okullarda bunun kaçta kaçı doğru yapılabilmekte? Eğer bilgi okuryazarı nesiller yetiştirmek istiyorsak kütüphanelere mutlaka önem vermeliyiz. Bilgi okuryazarı olabilmek için 5 adımdan bahsedilir: okuma-yazma bilmek, okuma ve araştırma alışkanlığına sahip olmak, öğrendiklerini hayatında uygulayabilmek, öğrendiklerini çevresine sözle ya da yazıyla aktarabilmek ve bunun için de teknolojik araçları kullanarak gelişmeleri yakından takip etmek. Yaşam boyu öğrenme çabası içinde bir birey olmazsak, başkalarının düşüncelerini kopyalayıp yapıştırmaktan öteye geçemeyiz. Okuma alışkanlığı ile düşün- meyi öğreniyoruz. Farklı fikirler öğreniyoruz ve kendi fikrimizi oluşturuyoruz. Algımız değişiyor. Okuma kültürünü geliş- tiremeyen uluslar ne yazık ki ilerleyemiyor. Tüm bu kav-
KÜTÜPHANE HAFTASI
Kendisi de kütüphaneci olan arkadaşımız Hatice Gülçür İnanç, Işıl Hanım’la nostalji yaşadı.
ramlar ve gerektirdikleri davranışlar özgür düşünen, gelişmeye açık, toplumu ileri götürmeyi amaçlayan bireyler yetiştirmeye yöneliktir.
Kütüphanelerde eskiden kart kataloglar vardı. Bugün onların yerini bilgisayarlar aldı.
mak benim için çok önemli. Çünkü çok bir kütüphaneye sahip olması şarttır. Teknolojinin gün geçtikçe geliştiği Teknolojik gelişmelere kütüphaneler önemli bir işi yapıyor meslek mensuplarıgünümüzde basılı kitaplardan dijital çok kolay ayak uydurmuştur. Mesele mız. Sizlerin hafızasına sahip çıkıyorlar. ortamlara yöneliş görmekteyiz. Kü- daha çok bütçe sorunudur. Bugün halk Bir ülkeyi yok etmek isterseniz onun arşiv tüphaneler için bu gelişme ne gibi so- kütüphanelerimiz de çeşitli aksaklıklar ve kütüphanelerini yok edin. Geçmişine nuçlar doğurmaktadır, ülkemizde tüm yaşansa da, bilgisayar üzerinden tarana- sahip çıkmayan ülkeler nasıl ilerleyebilir? kütüphaneler bu gelişmelere ayak uy- bilmektedir. Kitaba ve bilgi kaynaklarına Savaşlarda ne yazık ki önce kütüphanedurabilmekte midir? ulaşmak isteyenler, www.toplukata- leri hedef alıyorlar. Dijitalleşme ile de bu yayınların çok Teknoloji ile bugün e-kitaplar ortaya log.gov.tr adresi ile çok çeşitli kütüphane çıkmıştır. Kağıt üzerine basılan kitapların türlerini aynı arama yüzü ile tarayabilirler. güvenli şekilde tutulması gerekmekte. elektronik ortamda, bir araçla okunabil- www.ulakbim.gov.tr adresinden üniver- Okuma alışkanlığına sahip olmayan, dümesini sağlamaktadır e-kitap teknolojisi. sitelerimizde yayımlanan dergilerin şünmeyen, araştırmayan bireyler kolayca Bu, gözleri yoruyor ama teknoloji bunu Türkçe veri tabanına ücretsiz ulaşabilir, yönlendirilebilir. Bu nedenlerden dolayı da geliştirecek ve gelecekte daha kaliteli kimi dergileri tam metin olarak tarayabi- Bahçeşehir halkından bilinçli bir şekilde ekranlarla okuma yapılabilecek. Bu ge- lirler. Bugün açık erişim kavramı saye- bilgi okuryazarlığına önem vermelerini, lişme ile kitabın ve kütüphanenin biteceği sinde çok çeşitli kaynaklara ücretsiz kütüphane kurmakta öncülük etmelerini, çocuklarına okul seçerken önce savunuluyor. Ancak fiiller bit“kütüphanesi var mı ?” diye sormamediği sürece, araçlar değişse larını rica ediyorum. Zira kütüphane de kitaba ve kütüphaneye ihtiyoksa en azından kurulması için yaç olacaktır. Okuma fiili, öğitici bir güç olursunuz. Velilerimiz renme ve araştırma fiili, iletişim bizden kütüphane bekliyor denilir. fiili insanlık var oldukça devam Var olan okul kütüphanelerini gelişedecektir. Dün yazı kil tablettirici çalışmalarda bulunmanızı, lere yazılıyordu bugün kitaba, daha zor durumda olan bölgeleriyarın bambaşka nesnelere yamizden kardeş okul kütüphanesi zılacak. Ama okuma, yazma, seçip, kurulmasına destek vermearaştırma, öğrenme fiilleri hep nizi rica ederim. Çocuklarınıza kitap olacak. O halde onların deposatın almanız, onları kütüphanelere lanacağı, nasıl kullanılacağının üye yapmanız çok önemlidir. Her öğretileceği, bilgiye ulaşımı koHalide Edip Adıvar’ın kullandığı çeşitli eşyalar çocuğun mutlaka bir kitaplığı olmalaylaştıracak, sosyalleşmeyi fakültenin, genel kitaplığı nadir eserler bölümünde lıdır. Her evin de mutlaka bir kitapdestekleyecek merkezlere de sergilenmektedir. lığı olmalıdır. Kitaplar süs eşyası ihtiyaç olacak. Kütüphanelerideğildir. Onları alın, okuyun, karışmizde eskiden kart kataloglar vardı. ulaşım sağlanmaktadır. Ancak hangi site tırın. Çocuklarınıza en başta kendiniz, eliBugün onların yerini bilgisayarda hazırla- güvenlidir, doğru bilgi nerede bulunur, bu nize kitap alarak rol model olun. Bu dığımız kütüphane programları aldı. Ama bilgiler nasıl düzenlenir sorularının yanıtı e-kitap da olabilir. Şekil hiç fark etmez. kurum hala geçerli ve ihtiyaç daha da kütüphanelerde ve kütüphanecilerdedir. Yeter ki okuyan ve araştıran toplum haarttı. Gelişmiş ülkelerde okul kütüphaneline gelelim. leri, okulların kalbi olarak en merkezi yere Bahçeşehir halkına Kütüphaneler Hafİ.Ü. Edebiyat Fakültesi Genel Kikurulur. Avrupa Birliği çalışmalarında özel tası dolayısıyla vermek istediğiniz bir taplığına ve Işıl Hanım’a ilgilerinden okullarda kütüphanelerin okullar için ol- mesajınız var mı? Öncelikle bu fırsatı verdiğiniz için size dolayı dolayı teşekkür eder, Kütüphamazsa olmaz bir değeri vardır. Okulun, kalite standardına uyması için gelişmiş teşekkür etmek isterim. Sesimizi duyur- neler Haftalarını kutluyorum. I
54
I MART 2012
TİYATROLAR GÜNÜ
“Tiyatro gerçekten (Periliçe): bir er meydanıdır”
Ayşen İnci
Evli ve 2 çocuk annesi Ayşen İnci Tiyatronun Televizyonda izlediğimiz dizilerle kıyaslanmaması gerektiğini ve sahnede seyirci, oyuncu birlikteliğini ancak yaşayarak anlaşılabileceğini söylüyor. “Aşkla yapılan, meşakkatli bir iştir. Televizyonda izlediğiniz dizilere benzemez. Her gece biz oyuncular seyirci karşısında bir sınav veririz. Tiyatro sahnesi seyirci ve oyuncuların, nefeslerinin, kalp atışlarının birbirine karıştığı olağanüstü bir yerdir, bir mabettir. Tiyatro gerçekten bir er meydanıdır” diyerek tiyatro aşkını anlatan Ayşen İnci sorularımızı yanıtladı... Biz sizi tiyatro sahnelerinden ve dizilerden tanıyoruz. Sizin ağzınızdan Ayşen İnci’yi tanıyabilir miyiz? Mersinʼde doğdum ama Ankaraʼda büyüdüm. Liseden sonra Konservatuvar sınavlarını kazanarak Ankara Devlet Konservatuvarıʼna girdim.1974 yılında mezun olup Ankara Devlet Tiyatrosuʼnda göreve başladım. Halen İstanbul Devlet Tiyatrosuʼnda görev yapıyorum. Evliyim ve iki çocuk annesiyim. Tiyatro, dizi, eğitmenlik ve dernek çalışmalarından kalan vakitlerimde yazı yazıyorum. Tam bir hayvan severim. Ev ve iş koşulları nedeniyle sadece kedi besleyebiliyorum. İki tane dünya güzeli kedim var. Tiyatro oyuncusu olmaya nasıl karar verdiniz? Bu kararınızda etkili olan bir kişi ya da olay var mı? Kendimi bildim bileli hep sanata ilgi duydum. İyi bir talebe olmama rağmen doktor, avukat, mühendis olmak hiç ilgimi çekmedi. Düşlerimde sadece sanatçı olmak vardı. Ailemin de sanata düşkün olması elbette etkileyici bir unsur olmuştur. Opera, tiyatro ve baleleri hiç kaçırmazdık. Hatta konservatuvar sınavlarına babam beni götürmüştür. Bu işi yapacaksam, mutlaka eğitimini almam gerektiğini söylerdi hep. Aileme çok şey borçluyum. Onları sevgiyle, şükranla anıyorum. Sizi en çok etkileyen rolünüz hangisi idi? Kendimi şanslı bir oyuncu olarak görüyorum çünkü çok güzel roller oynadım ama en çok “Tek kişilik düet” adlı oyundaki rolümü sevdiğimi söyleyebilirim. Tiyatroya başladığınız yıllardaki tiyatro izleyicisi profili ile şimdiki izleyici arasında sizce fark var mı? Varsa nasıl?
TİYATROLAR GÜNÜ Fesleğen Çıkmazı
Ayşen İnci tiyatro, dizi oyunculuğu, kitap ve senaryo yazarlığının yanı sıra Türkiye MS Derneği Başkanlığınıda başarıyla yürütüyor.
Sihirli Hediyeler
Ne yazık ki halkın ilgisinin ve beğenisinin değiştiğini daha doğrusu kimlik değiştirdiğini söyleyebilirim. Bunda televizyonun, bazı ucuz işlerin, medyada gerçek sanat ve sanatçının yer almamasının da etkisi var elbette. Hepimize bu uğurda yapacak çok iş düşüyor. Özlediğim o eski seyircime kavuşmak istiyorum. MS (Multipl Skleroz) Derneği Başkanlığı yapmaktasınız? MS ve MS Derneği ile tanışmanız nasıl ve ne zaman başladı? TEK KİŞİLİK DÜET oyununda bir MS hastasını canlandırıyordum. Rolüme hazırlanmak için hastalar, doktorlar, dernek ve hatta ilaç firmalarıyla irtibata geçtim. Bir süre gönüllü olarak dernek için çalıştıktan sonra da Türkiye MS Derneği Başkanlığına seçildim. Bundan da çok büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. ‘Peri Kraliçesin’den Masallar’ kitabınızın gelirini MS’li gençlerin eğitimi için bağışlamışsınız. MS hastaları için bizler neler yapabiliriz? Bu çok mütevazı bir yardım, sözünü bile etmeye değmez. Bizler dernek olarak MS in tanınması için çok çaba sarf ediyoruz. Bilinmezlik hep yanlış bilgiler doğuruyor çünkü. Gönüllülere ihtiyacımız var. Üyelerimizi arttırmak istiyoruz. Üyelik aidatımız yalnızca yıllık 12TL. www.turkiyemsdernegi.org.dan sitemize girebilirsiniz. Bir de MS yazıp 5776 ya boş bir mesaj atarsanız 5 TL.lik bir yardımda bulunabilirsiniz. Yollayacak olanlara şimdiden teşekkür ederim. Oyunculuğunuzun yanında kitap da yazıyorsunuz. Ne tür kitaplar yazıyorsunuz? Basılı 3 kitabım var. PERİ KRALİÇESİNDEN MASALLAR ve BÜYÜCÜ
58
I MART 2012
KARGA çocuk kitabı, PİSİ-KOLOJİK ÖYKÜLER de farklı kedilerin gözünden farklı hayat hikayelerinin anlatıldığı büyükler için bir öykü kitabı. Ayrıca tiyatro oyunlarım ve senaryolarım var. Yazıp yönettiğiniz “Sihirli Hediyeler” çocuk oyunu birçok ilde beğeniyle izlendi. Bahçeşehir’de yeni açılan Kültür Sanat Merkezi’mizde her hafta çocuk tiyatroları gösterimi var. BKSM’de Bahçeşehir’li çocuklar sizin oyununuzu seyredebilecek mi? Bu konuyla ilgili sadece Devlet Tiyatrosu yetkilileri karar vereceği için bir şey diyemem. İstekte bulunulursa oynarız diye düşünüyorum. Bahçeşehir’e yolunuz düştü mü? Geldi iseniz aklınızda nasıl bir Bahçeşehir kaldı? Sadece bir kez arkadaş ziyareti için gelmiş ve çok beğenmiştim ama bir daha yolum düşmedi maalesef. Sihirli Annem dizisindeki “Periliçe” rolünüzden dolayı çocuklar sizi çok seviyor. Sizin çocuğunuz var mı, çocuklarla aranız nasıl? Gerçekten bu dizi çok geniş hayran kitleleri yarattı. Çocuklarla aramda çok sıcak bir sevgi bağı oluşturdu. Benim çocuklarla aram hep iyi olmuştur zaten. Benim de Kerem ve Civan adlarında iki oğlum var. Kerem benim gibi oyuncu, Civan ise üniversite öğrencisi. Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. Basından kadına uygulanan şiddet ve baskıları sürekli takip etmekteyiz. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Kadına şid-
det konulu bir oyunda rol teklif edilse krabul edermiydiniz? Ben daha geçtiğimiz hafta bu konuda bir fotoğraf çekimine katıldım ve altına da “Ben annenim. Ben kardeşin, karın, kızınım. Ben insanım. Beni koru. beni say, beni sev.” diye yazdım. Dünya Kadınlar Günüʼnde sergilenecek. Bu konuyla ilgili her tür girişimde seve seve yer almaya hazırım. Periliçe olarak elinizdeki sihirli değnek ile Türkiye’deki kadınlar için ne yapmak isterdiniz? Öncelikle kendi ayaklarının üzerinde durmalarını sağlayacak, eğitim ve iş imkanları sunmak isterdim. Bazı yörelerdeki kadının özgürlüğünü yok eden zihniyet ve törelerin ortadan kalkmasını, kadının el üstünde tutulduğu bir toplum yaratılmasını isterdim. Sizce Türkiye’de tiyatro denince ilk akla gelen isimler kimlerdir? O kadar değerli arkadaşlarım var ki, ayırım yapmak istemiyorum ama Cüneyt Gökçer hocamın yeri doldurulmaz bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Son olarak tiyatro ile ilgili ne söylemek istersiniz? Aşkla yapılan, meşakkatli bir iştir. Televizyonda izlediğiniz dizilere benzemez. Her gece biz oyuncular seyirci karşısında bir sınav veririz. Tiyatro sahnesi seyirci ve oyuncuların, nefeslerinin, kalp atışlarının birbirine karıştığı olağanüstü bir yerdir, bir mabettir. Tiyatro gerçekten bir er meydanıdır. Onu sadece bir eğlenme aracı olarak görmeyin. Lütfen tiyatroya gereken önemi verin. I
EĞİTİM
Okul hayata hazırlamaz, okul hayatın ta Özenle oluşturulmuş eğitim kadroları, geniş, ferah ve yine özenle hazırlanmış binaları ile evrensel ilkeler ışığında tam donanımlı bir eğitim veren ve anaokulundan başlayarak araştırmacı yönleri gelişmiş, sanat ve kültürle iç içe, yaratıcı ve sorgulayıcı bireyler yetiştirdiklerini söyleyen İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Genel Müdürü Yard. Doç. Dr. Nilgün Uluser İnan bu ayki konuğumuz.
Bize kendinizi tanıtır mısınız? 16.5 yaşında öğretmen olmuş, 5 yıl devlet memuru olarak öğretmenlik yapmış, Milli Eğitim Bakanlığı adına lisans eğitimini tamamladıktan sonra eğitim bilimleri içerikli olarak yurt dışında 2 yüksek lisans programını bitirmiş, yurda döndükten sonra da eğitim bilimleri doktorası yapmış bir öğretmenim. Şu andaki görevim eğitim yöneticiliği. 1992-2004 yılları arasında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nde İlköğretim Bölümünde öğretim üyeliği yaptım. 2001 yılında özel bir görevlendirmeyle İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’na geldim. O zamandan beri de buradayım. 2004 yılında kadro olarak da İTÜ’ye geçtim. 2006 yılında emekli oldum ve o tarihten beri tam zamanlı olarak İTÜ
Geliştirme Vakfı Okulları’nda genel müdürlük yapıyorum. Yaklaşık 37 yıldır eğitimci olarak çalışıyorum. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’na bağlı kaç okulunuz var, hangi tarihte, nerede kuruldular? İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’na bağlı 5 okulumuz var. İlk olarak 2000 yılında Ayazağa Yerleşkesi’nde Özel Dr. Sedat Üründül Anaokulu açılmış. Kuruluşunda ben henüz göreve başlamamıştım. 2001 yılında ilköğretim okulunu açmıştır. İlköğretim Okulu öğretim faaliyetlerini anaokulu binasında bir yıl sürdükten sonra, 20022003 yılında ben de görevdeyken kendi binasına taşınmış ve Özel Dr. Natuk Birkan İlköğretim Okulu adını almıştır. Bu zincire 2005-2006 öğretim yılında Özel Ekrem Elginkan Lisesi eklenmiştir.
Bu okullarımızın hepsi Ayazağa Yerleşkesi’ndedir. 2011’de de Beylerbeyi’nde yeni bir yerleşke açtık. Rektörlüğümüz ve okullarımızın işletmesini yapan şirketin yönetimi Anadolu Yakası’nda da bir yerleşke açılmasına karar verdi çünkü okulların kapasitesi belliydi ve çok büyük bir başvuru vardı, insanlar çocuklarının bizim okullarımızda okumasını istiyorlar ve karşıdan geliş gidiş gerçekten zor oluyordu. Okullarınızın kuruluş amacı nedir? O zamanki rektörümüz Prof. Dr. Gülsün Sağlamer okulların kurulmasına karar verdiğinde çok çağdaş bir düşünce ile harekete geçmiş. İTÜ’yü dünya üniversiteleriyle yarışan bir akademik üstünlük haline getirmek için çalışırken, “Önce insan” düşüncesinde olduğu için çalışanların temel ihtiyaçları ile başlamak istemiş. Bu ihtiyaçlardan birisinin, çalışanların çocuklarının eğitim ihti-
kendisidir yaçları olduğunu, onların iyi bir eğitim alması gerektiğini ve 230 yıllık eğitim deneyimi ile İTÜ’nün bunu başarabileceğini düşünmüş.” İTÜ çalışanlarının çocukları için pahalı okulların kalitesinde bir eğitimi nasıl veririz?” düşüncesiyle ortaya çıkmış, İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Grubu. Bunun için bağış toplamış ve üniversiteyi her alanda geliştirmek adına mezunları da devreye sokarak ciddi bir fon oluşturmuş. Okullar onun ilk projelerinden birisi olmuş. Üstelik ilk açılan Sedat Üründül Anaokulu, kendisinin Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi doktora öğrencilerinden birine hazırlattığı projeyle yapılmış. Bir eğitim bilimci olarak anaokulunu gördüğüm zaman yönetmesi kolay, muhteşem bir okul binası diye düşünmüştüm. Üst kattan baktığınız zaman okulun her
yanını görebiliyorsunuz. Sınıfların içerisine girdiğiniz zaman her bir sınıfın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir anlayışla tasarlandığını görüyorsunuz. Yeterince geniş, aydınlık ve ferah bir ortam. Ve biz biliyoruz ki geniş mekânlar özgür beyinler yetiştirir. Bir takım bilimsel çalışmalarda bu ortaya konmuş. İlköğretim okulunun ayrı bir hikâyesi var. Rahmetli Natuk Birkan “Bağış yapmak istiyorum” diye Gülsün Hoca’yı ziyarete gelmiş. Önce üniversite öğrencileri için yurtlar yaptırtmış. Yurtlar bitince görmeye giden Natuk bey akabinde Gülsün Hanım’ı ziyarete gitmiş ve öğrenciler gündüz okulda olduğu için boş olan yurtları görünce “Binalar çok güzel olmuş. Ama ben daha cıvıl cıvıl bir yer istiyorum” demiş. Bunun üzerine Gülsün Sağlamer “Var mısınız bir ilköğretim okuluna?” demiş. O da “Varım” deyince başlanmış ama ne yazık ki bitmesine ömrü vefa etmemiş. Natuk bey öldükten sonra, herkese örnek olması gerektiğini düşündü-
“Bizde öğrenci sayısının çokluğu, okulun başarısı için bir değerlendirme ölçüsü değildir. Bizde öğrencinin niteliği bir
değerlendirme unsurudur. Bize göre öğrencimiz eğer çok nitelikliyse başarı kazandık demektir.”
EĞİTİM “Okullarımız kurulurken ‘21. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor?’ diye düşünmüştük. Şimdi ise artık ‘22. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor’ onu düşünüyoruz.”
ğüm bir bağlılıkla üniversitelerine geri dönüş sağlayan İTÜ Mezunları devreye girerek okulun tamamlanmasını sağlamış. Sonra İlköğretim öğrencilerinin kutladığı bir 23 Nisan’da Gülsün Hanım’ı makamında ziyarete gitmiştik. 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin oluşturduğu bir koro ona bir şarkı armağan etti, Gülsün Hoca öğrencilere “Bu bayram sizin bayramınız, siz benden bir şey istiyor musunuz?” dedi. Kimse onlara öyle bir telkinde bulunmadan, sanki öğretilmiş gibi “Biz lise istiyoruz” dediler. “Öyle mi” deyip bana baktı Gülsün hoca “Ben de sizinle ilk kez duyuyorum, haberim yok” dedim. “Peki, çocuklar nasıl bir lise istiyorsunuz” dedi. Çocuklar “Hiçbir ağaç kesilmesin” dediler. “Başka ne istiyorsunuz” dedi. “Şimdiki okulumuzdaki gibi geniş olsun (Bizim okullarımızın koridor genişliği 7 metre olduğu ve çok ferah göründüğü için), ferah olsun, yatılı olsun” dediler. Gülsün Hoca sonra bana döndü, “Bu çocuklar okulu bu kadar mı seviyorlar, ne güzel. Biz isteğimize kavuştuk. Biz eğitimi gerçekten gitmek zorunda olduğu için değil de istediği için alan bir öğrenci grubu yaptık. Bunu böyle sürdürmeliyiz ve eğitimde iyi bir örnek teşkil etmeliyiz” demişti, o gün. Sanırım biz bunu başardık. Gülsün hoca, rektörlük süresi bitmeden Elginkan Vakfı’nın da desteğini sağlayarak, Ekrem Elginkan Lisesi binasını yaptırttı ve lisemiz 2005’te açıldı. Kuruluş hikâyesi böyle. Bu yakada yakaladığımız başarıyı Anadolu yakasına da taşımak için, şimdiki Rektörümüz Prof. Dr. Muhammed Şahin ve Kültürel A.Ş. Yönetim Kurulu’muz, Beylerbeyi’ne de bir yerleşke açmaya karar verdiler. Anaokulu binası 2011’de
64
I MART 2012
tamamlandı ve 2011-2012 yılında eğitime başladı. İlköğretim binası önümüzdeki yıl tamamlanıyor. Çok büyük bir anaokulu binası var, şu an ilköğretim öğrencileri de orada eğitimlerini sürdürüyorlar. Orada da çağdaş, modern ve iddialı olan eğitim programlarımızı yürütebileceğimiz bir mimari anlayışla, tıpkı diğer okullarımızda olduğu gibi İTÜ’nün öğretim üyeleri tarafından çizildi bina projemiz. Okullarınızın eğitim felsefesi nedir? Okullarımız kurulurken bir danışma kurulumuz var, onlarla çalışmış ve “21. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor?” diye düşünmüştük. Şimdi ise artık “22. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor” onu düşünüyoruz. Öğrencilerimize, doğru, güvenilir ve işe yarar bilginin, doğru yerden nasıl bulunabileceğini öğretiyoruz. Bilgiye ulaşma becerileri ve araştırma becerilerini kazanmak, dünyayı doğru algılamak için çok iyi bir eğitim almanız gerekiyor. Dünyayı ne kadar doğru algılarsanız (fiziksel ve sosyal olgular açısından) yaşam biçiminizi de o kadar doğru şekillendirirsiniz. Türk insanının en çok neye ihtiyacı var diye düşündük. Türk insanının çoğunun dıştan denetimli; her şeyin kendisi dışındaki güçler tarafından kontrol edildiğine inanan insanlar olduğunu görüyoruz. Hayatlarında sorumluluk alma konusunda isteksizdirler, bu nedenle her şeyin dışında kalırlar. Anne dişini fırçala dediği için dişini fırçalar, öğretmen ödevini yap dediği için
ödevini yapar, bütün bu otorite unsurları ortadan kalktığı zaman da yapmaları gerekenleri yapmazlar. Biz böyle insanlar yetiştirmeyelim, dedik. Türkiye teknolojik ve bilimsel olarak büyümeye devam eden bir ülke, günümüzde güç bilgidir. Bu nedenle içten denetimli insanlar yetiştirmeliyiz. Bu kişilik özelliğine sahip insanlar da, dıştan denetimlinin tam tersine yapmak zorunda olduğu için yapar; ödevini yapar çünkü kendi sorumluluğu olduğunun bilincindedir. Dişini fırçalar çünkü sağlıklı olmanın gereği olduğunun farkındadır. Bunlar öğrenilen niteliklerdir. Siz çocuklarınıza doğru şeyleri öğretirseniz, doğru şekilde insan yetiştirmiş olursunuz. Bunu küçük yaştan itibaren kazandırmaya başladıysanız büyüdüğünde eğitim sisteminiz ferahlar. Böyle bir eğitim ortamında, eğitime ilişkin kaygı ve korkular uzaklaşır gider. Bu çok önemli bir niteliktir. Bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ayrıca bilimselliğin içerisinde olan sorgulayıcı olmak, bunu yaparken de efendi olmak (burada sosyal beceriler devreye giriyor) bir başkasını aşağılayıp kırarak ona saygısızlık ederek değil, sorgulamayı da üslubuyla yapacak olan insanlar yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Okulda oluşturmaya çalıştığımız ortamda “herkesi seviyoruz, herkesi sayıyoruz” felsefesini oluşturmak istiyoruz. Her bir çocukta %95 oranında bunu başardığımızı düşünüyorum. Okulun hedeflerine ulaşmasındaki başarımızın önemli faktörlerinden birisi velilerimizdir. Çünkü velilerimiz de böyle İTÜ Ekrem Elginkan Lisesi
Ard覺癟l覺 Evler Yakut 8 Esenyurt / 襤STANBUL T: 0212 699 26 16 - F: 0212 669 26 10 www.ecole.com.tr info@ecole.com.tr
EĞİTİM
“230 yıllık eğitim deneyimiyle Nobel ödülü alabilecek öğrenciler yetiştiriyoruz.”
çocuk yetiştirmek isteyen veliler. Onlar da bunu istedikleri için evde okula paralel bir eğitim veriyorlar. Çok rahat işbirliği yapabiliyoruz, aynı amaç için aynı dili konuşuyoruz. Kendileri de yaşamlarını birtakım değerler üzerine kurmuş insanlar. Dolayısıyla da değer kazandırma çalışmalarımızda destek görüyoruz. Bunun da büyük bir şans olduğunu kabul etmeliyim. Bilimsel tavra gelince öğrencilerimiz aynı zamanda bir kısmı İTÜ öğretim üyelerinin çocukları olan arkadaşlarıyla birlikteler. Araştırma ilgisinin, yönteminin aile tarafından verildiği bir öğrenci profilimiz var. Ve birbirlerinden de etkileniyor çocuklar. Ayrıca proje tabanlı bir eğitim sistemimiz olduğu için anaokulundan başlayarak projeler için bir araya gelen çocuklar birbirlerine bilimsel tavır konusunda çok rahat örnek oluyorlar. Biz sınıflarımızı hayatın küçük bir kesiti gibi oluşturuyoruz. Birbirine tümüyle benzeyen çocuklardan oluşan bir sınıf, eğitim anlayışımızı sekteye uğratır. Çünkü biz “Okul çocuğu hayata hazırlamaz, zira okul hayatın ta kendisidir” anlayışına sahibiz. Burada, dünya ile yarışan bireyler yetiştirme konusunda dünyada, özellikle de
Avrupa’da geçerli bir sistemi adapte eden lisemizden söz etmek istiyorum. Lisemizde, bazı dersleri yabancı dille okutulan MEB Anadolu Lise Programı tüm sınıflarda uygulanırken 10. ve 11.sınıflara iki yıllık bir program olan Uluslararası Bakalorya Diploma Programı, hazırlık ve 9. sınıflarda ön hazırlık dersleriyle desteklenerek uygulanmaktadır. Uluslararası Bakalorya Diploma Programı, akademik olarak iddialı ve 16–19 yaş arası öğrencileri dengeli olarak üniversiteye ve hayata hazırlayan, öğrencileri araştırıcı, sorgulayıcı bir öğrenme sistemiyle ve uluslar arası geçerliliği olan diplomanın alınmasıyla tamamlanan geniş kapsamlı ve yoğun çalışma gerektiren üniversite öncesi iki yıllık bir programdır. Biz akademik güvenirliliğin ve entelektüel düşüncenin bir simgesi haline gelmiş olan bu programı İngilizce olarak okutmaktayız. Okullarınızda yapılanma nasıl? Başka şubeler açmayı düşünüyor musunuz? Genel müdürlük çatısı altında 5 okul var. Okul müdürleri, müdür yardımcıları, bölüm/zümre başkanlıkları ve öğretmenler şeklinde bir akademik yapılanma var.
Genel müdürlük rektöre bağlı, rektörümüz kurucu temsilcimiz. Kurucu temsilcimiz aynı zamanda vakfın da başkanı. Okullarımızı işleten Kültürel A.Ş. isimli şirket, vakfımız iştiraklerinden birisidir. Bu şirket, bir yönetim kurulu tarafından yönetilir. Her okulun eğitimsel, kadrosal ve bakım-onarıma ilişkin ihtiyaçları belirlenir ve yönetim kurulu başkanlığımıza değerlendirmek üzere sunulur. Yine İTÜ mezunlarından oluşan ve büyük bir özveri ile görev yapan yönetim kurulu üyelerimiz de İTÜ mezunlarıdır. Eğitimsel anlamda ise bir Eğitim Danışma Kurulu’na, bir de İTÜ öğretim üyelerinden oluşan bir Danışma kuruluna sahibiz. Okullarımızda proje temelli eğitim söz
İLKÖĞRETİM 6, 7, 8. SINIF,
LİSE VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ İLE YETİŞKİNLERE,
ANKARA ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ İLE HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ MEZUNU CELTA (CERTIFICATE IN ENGLISH LANGUAGE TEACHING TO ADULTS, UNIVERSITY OF CAMBRIDGE) SERTİFİKASINA SAHİP
TECRÜBELİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİNDEN
HER SEVİYEYE VE GRUPLARA, İNGİLİZCE DERSİ VERİLİR
672 17 68
(212)
(532)
483 26 70
Bebek mi bekliyorsunuz?
0-1 yaş arası bebeğiniz mi var? Öyleyse mutlaka www.kindyroo.net adresini ziyaret edin.
0-5 yaş gelişim programımızın yanısıra ’da bu ay başlayan hizmetlerimiz: G Yaratıcı
Drama Atölyeleri G Denver 2 Gelişimsel Tarama Testi Uygulaması G Pedagog Danışmanlık Seansları G Anne-Baba Cinsel Eğitim Atölyeleri G 5-6 Yaş ile 7-8 Yaş Grubu Çocuklarımız İçin Cinsel Eğitim Atölyeleri Detaylı Bilgi için lütfen web sitemizi ziyaret ediniz.
hir
obahcese o r y d in /k book.com www.face ww.kindyroo.net w
EĞİTİM
“Geniş mekanlar, özgür beyinler yetiştirir”
konusudur. Örneğin, lisede her öğrencimiz her yıl için bir proje hazırlamak zorundadır. Yılın başında her öğrenci kendi ilgileri doğrultusunda belirlediği bir konuyu proje önerisine çevirir ve bir danışman öğretmenle birlikte bilimsel araştırma basamaklarını takip ederek yıl sonuna doğru bitirir. Bu projelerin önerilerinin hazırlanması, desenlendirilmesi, laboratuvar, yöntem desteği, bilgi desteği konularında, Danışma Kurulu aracılığı ile İTÜ öğretim üyelerinden destek alıyoruz. İTÜ’ye bağlı okullar olmanın avantajlarını sonuna kadar kullanıyoruz. İTÜ Türkiye’nin en iyi laboratuvarlarına sahip üniversitelerinden biri. Öğretim üyeleri dünya
çapında tanınmış insanlar. Dolayısıyla onların bilgi ve deneyimlerinden sonuna kadar yararlanıyoruz. Hem rektörlük düzeyinde resmi olarak, hem de velilerimizin çoğu öğretim üyesi olduğu için birçok kanal bize açık. İstediğimiz her konuda, ilgili alanda mutlaka bize bir öğretim üyesi bulunur. İlgili alandan gelirler, çocuklarımıza sunumlar eşliğinde seminer verirler, laboratuvarlarına götürürler. Örneğin; her gün ellerini yıkadıkları sabunun laboratuvarlarda yapımını seyredebilen bir çocuk, ilgilerini şekillendirmede diğerlerinden daha şanslı diye düşünüyorum. Geçen yıl bir etkinliğin ardından çocukların duvarlara
4+4+4 UYGULAMASI? Yeni yasa teklifi 4+4+4 hakkında görüşleriniz nedir?
4+4+4 Uygulamasına ilişkin olarak verilen yasa teklifindeki açıklar ve belirsizlikler nedeni ile bu uygulamaya ilişkin büyük kuşkular taşıyorum. Bunlar sırası ile: “Dünya ile yarışan bireyler” yetiştirme hedefimizde 8 yıllık zorunlu temel eğitimin ülkenin ihtiyacını karşılamadığını ve mutlaka zaman içerisinde (gerekli altyapı hazırlıkları hızla tamamlanır tamamlanmaz) 12 yıla çıkarılması gerektiğini düşünürken; yasa teklifinde 12 yıllık zorunlu eğitim için bir başlangıç tarihi öngörülmemesi elbette ki olumsuz düşünceler taşımamdaki birinci etken. Yine yasa teklifinde ikiye bölünen temel eğitimin ikinci kademesinin zorunluluğuna ilişkin açık bir ifade yok, aksine farklı okul türlerinin önü açılmaktadır. Deyim yerinde ise “asgari müşterekte birleşme”nin bile olup olmayacağı belirsiz olan sistemde, standart bir uygulamanın gerçekleşeceğine ilişkin kuşkularım var. Ülkemizde kızların eğitiminin ne kadar zora koşulduğu istatistik bulgularla bu kadar gözümüze sokulurken, ikinci kademede açık öğretimle ilişkilendirilebilecek programları öngören yasa teklifinin kabul edilmesi ile, eminim ki tutucu çevreler kızların eğitimini engelleyecektir. Bilimsel bulgulara göre 14 yaşından önce mesleki seçim yapabilme yeterliliğine sahip olmayan çocukların, böylesine önemli bir kararı 10 yaşında verme zorunluluğunun getirdiği birçok sıkıntı yaşanacaktır. Anne-babalarının onlar için verdikleri kararlar sonucu mutsuz olabilecek bireyler yetiştirmek, milli eğitim amaçlarımıza bile ters düşmektedir. Ekonomik gerekçelerle okuldan alınacak çocukların çalıştırılması çok olasıdır. Böyle bir riskin varlığı bile imza attığımız uluslararası anlaşmalara ters düşmesinin yanı sıra ülkenin geleceği olacak çocuklara büyük bir haksızlıktır. Uzun vadede ülkemizin kayıpları ise yazıldığında sayfalara sığmayacak kadar uzun bir liste oluşturacaktır. Ve tabii ki, ülkenin tümünü ilgilendiren böylesine önemli bir kararın tüm paydaşların görüşleri alınmadan, özellikle de geniş katılımlı bilim adamlarından oluşan tartışma grupları oluşturulup, bilimsel sonuçlara dayalı olmayan ve “siyasi” niteliği ağır basan kararlar olarak yasalaştırılmasına da bir eğitim bilimci olarak itiraz ediyorum.
68
I MART 2012
asılmış yazılarını inceleme şansı buldum. Ne olmak istiyorsun sorusuna verilmiş cevaplardı, bunlar. Dikkatimi çekecek kadar çok “Bilim adamı olmak istiyorum” diyen çocuk vardı. Bu çok güzel bir şey. Bilimsel düşünme tarzını kişiliğinin bir parçası yapmış, bununla ilgili bir meslek düşünen çocuklarla da karşı karşıyayız. Eğitimin başarıya ulaşmasının bir kanıtı olduğu için çok sevindirici tabii bu sonuç. Başka şubeler açmayı düşünüyoruz ama bu bir planlama meselesi, zamanla olacaktır. -İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’nın başarılı olması ve tercih edilme sebebi nedir? Buraya geldiğimde ilk öğretmenler toplantımda bir söz söylemiştim. Burası bir okul, bir programı var. Ulaşılması gereken hedefler var. Süre, hedef, yöntemler gibi bir sürü faktörlere sahip bir yapı. Çocuk okula gelirken ağlamayacak, akşam eve giderken gitmek istemediği için ağlayacak. Arasını da zaten biz dolduracağız. Eğer bugün çok tercih ediliyorsa okullarımız, bunu başardığımız içindir. Çocuklar okulu çok seviyorlar. Onlar hayatı bizim gibi bölerek yaşamıyorlar. Bir bütün olarak yaşıyorlar. Eğer okul kavramından nefret ederse eğitime karşı olumsuz bir tavır takınmış oluyor ve çocuğa eğitim süreci, hayatı boyunca bir eziyet oluyor. Onun için de okulu, öğretmeni ve dersleri sevdirmek gerekiyor. Aradaki her şey dediğimiz şey bunlar. Ben, lisans eğitimimi MEB’de müfettiş olarak çalışmak üzere Eğitim Yönetimi, Denetimi ve Planlaması anabilim dalında Milli Eğitim Bakanlığı burslusu olarak yaptım. Hocalarımız üniversitedeyken “Bir öğretmenin en iyi müfettişi öğrencisidir” derdi. Rahmetli babam da müfettişti ve o da öyle söylerdi. Dolayısıyla da veliler de öğrenci de mutluysa, birtakım becerileri rahatlıkla sergileyebiliyorsa demek ki okul hedefleri doğrultusunda çabasını bilinçli bir şekilde ortaya koyuyor diye düşüyorum. Bizde öğrenci sayısının çokluğu, okulun başarısı için bir değerlendirme ölçüsü değildir. Öğrencinin niteliği bir değerlendirme unsurudur. Bize göre öğrencimiz eğer çok nitelikliyse başarı kazandık demektir. Özenle oluşturulmuş eğitim kadromuz, geniş, ferah ve yine özenle hazırlanmış binalarımızda evrensel ilkeler ışığında tam donanımlı bir eğitim veriyor ve anaokulundan başlayarak araştırmacı yönleri gelişmiş, sanat ve kültürle iç içe, yaratıcı ve sorgulayıcı bireyler yetiştiriyoruz. Ayrıca İstanbul Teknik
CEMAL TEMEL
EĞİTİM
TAKVİYE EĞİTİM MERKEZİ
Boğaziçi mezunu 35 yıllık deneyimli, Bahçeşehir'de devlet lisesinden emekli G HER SEVİYEDE
TÜM DERSLERDEN OKULA TAKVİYE...
G UZMAN KADRODAN, EVİNİZDE VEYA
KURUMUMUZDA GARANTİLİ EĞİTİM...
G DENEME DERSLERİMİZ ÜCRETSİZDİR. G ÖĞRENCİYE REHBERLİK YAPILARAK,
SİSTEMLİ VE PROGRAMLI ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ KAVRATILARAK.
G DERSLERİMİZ BİREBİR VEYA MAKSİMUM
4'ER KİŞİLİK SINIFLARDA VERİLMEKTEDİR.
BİZİMLE TANIŞMADAN KARAR VERMEYİNİZ!.. 1. CADDE ADAY KONUT B-2 NO: 28/1 BAHÇEŞEHİR-İST.
607 27 04 - 607 27 05 532 648 75 21 www.cemaltemel.com cemaltemel@e-reklams.com
“Anaokulunda tamamıyla İngilizce eğitime karşıyız. Anaokullarında haftada 5 saat, günde 1 saat veriyoruz çünkü beyinde ilgili sinaptik bağlantıların oluşmasını istiyoruz.”
Üniversitesi’nin mekân, materyal ve öğretim kadrosundan olanaklar ölçüsünde yararlanabiliyor ve üniversitede çeşitli birimlerin desteğini alarak, onlarla bütünleşik bir sistemde öğrenim veriyoruz. Bu nedenlerle de tercih ediliyoruz. -Dergimizde yayınlanan yazılarınızdan Türkiye’deki eğitim sistemini yakından tanıdığınızı ve incelediğinizi, çok doğru saptamalar yaptığınızı görüyoruz. Sizce daha iyi bir eğitim sistemi için temelde yapılması gerekenler neler olmalı? Türkiye’de merkezi bir sistemle eğitim olgusunun yapılmasının yararları da var, zararları da. Büyük ve genç nüfuslu bir ülkeyiz, yalnızca ilköğretimde 11 milyon civarında öğrenci grubu var. Bunun üzerine okul öncesindeki öğrenci grubunu koyun. Üzerine liseyi ve üniversiteyi koyun. İnanılmaz bir hedef kitle ile karşı karşıyayız. Birincisi yapıyı çok iyi analiz etmek gerekiyor. İhtiyaç nedir, bunu belirlemek lazım. İhtiyaçları belirleyebilmek için de eğitim politikalarının ülke geleceğine yönelik politikalarla eşgüdümlü gitmesi lazım. Ülke herhangi bir konuda nerededir, neyi eksik bırakmış. Bunların hepsi detaylı çalışmalarla ortaya çıkarılmalı. Eğitim sistemimizdeki eksik olan yanlar ortaya çıkarılmalı. İkincisi dünyanın her tarafında kalkınma planlarına hazırlık olmak üzere çalışmalar yapılır. Bizde de nüfus sayımları yapılırdı eskiden. Bu sayımlarda bir sürü alakasız gibi görünen sorular sorulurdu. Aslında bunların hepsi Türkiye’nin eğitim sistemine de yön verecek bilgeler ve planlamalar için de gerekli sorulardı. 1985’de Amerika’da bir hoca bana bir sohbet esnasında “Biz 2050’de Amerika’da kaç tane bilgisayar mühendisine ihtiyacımız olacağını biliyoruz” demişti. Biz 5 yıllık kalkınma planları yapıyorduk o yıllarda, ama o planların hiçbirisi tam olarak gerçekleştirilemiyordu. Çünkü bizim sayım sonuçları hiçbir zaman olması gerektiği gibi değerlendirilmiyordu diye düşünüyorum. Bugün bir öğretim üyesi olarak üniversitelere baktığımda bazı bölümlerin kontenjanlarının arttırıldığını, bazı bölümlerden fazla fazla açıldığını görüyorum. Ama gerçekten de o bölüm mezununa ne kadar ihtiyacımız olduğu bilimsel bir çalışmayla belirlenmemiş. Planlama aşamasında büyük resmi görmek lazım. Türkiye’nin ihtiyacı nedir, dünyanın ihtiyacı nedir? Bunların hepsinin bileşimi, bizim aslında eğitim sisteminde neler yapmamız gerektiği konusunda bize çok net bilgiler verebilir. -Proje temelli eğitim anlayışını nasıl uyguluyorsunuz? Lisemizle birlikte diğer okullarımızdaki öğ-
ODTÜ’lüler BAHÇEŞEHİR’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu öğretmenler Cengiz Hoca ve Hüseyin Hoca’dan özel ders • SBS-YGS-LYS’ ye hazırlık • İlköğretim ve Lise öğrencileri için okula yardımcı Matematik, Fizik, Fen Bilgisi ve İngilizce dersleri • İngilizce eğitim gören öğrenciler için İngilizce olarak Matematik ve Fizik dersleri
Cengiz Hoca
0532 525 93 67 0555 525 08 21 0554 592 40 14 0505 685 72 82
Hüseyin Hoca
EĞİTİM rencilerimize de proje temelli eğitim veriyoruz. Ancak ben burada özellikle lisedeki uygulamamızdan söz etmek istiyorum. Bütün bir yıl boyunca bir proje danışmanı ile birlikte problemin tanımlanmasından, amacın yazılmasına projenin desenlendirilmesine, proje ile ilgili gerekli araştırmaların yapılmasına, verilerin toplanıp yorumlanmasına, analiz edilip raporlanmasına kadar geçen bir süreçtir bu. Sene içerisinde bir takvim yapılır ve her yıl bir proje bitirilir. Bunlardan çok seçkin ve çok güzel olanları var. Bazı çocuklar uluslararası ve ulusal bazı yarışmalara katılıyor. TÜBİTAK’da bölge birinciliklerimiz var, (First Nobel Prize: Polonya Bilimler Akademisi tarafından lise öğrencileri için düzenlenen Nobel) özel ödülü kazanan öğrencilerimiz var. Bu yıl da TÜBİTAK’a 10 kadar proje gönderildi. Projelerin arasında çok güzel projeler çıkıyor. Ama önemli olan çocukların bir projenin nasıl yapıldığını ve projenin basamaklarını öğrenmeleri. Mega Beceriler dediğimiz, hayattaki başarı için gerekli olan bir takım beceriler var, bunlar; G Kendine güven (Yapabileceğini hissetme) G Motivasyon (Yapmayı isteme) G Çaba (Çok çalışmaya isteklilik) G Sorumluluk (Doğru olanı yapmakla yükümlenme) G İnisiyatif (Harekete geçme) G Sebat (Başladığını tamamlama) G Duyarlılık (Başkalarına özen gösterme) G Takım Çalışması (Başkalarıyla birlikte çalışabilme) G Sağduyu (Basiret sahibi olma, isabetli kararlar alma) G Problem çözme (Bilgi ve becerilerini kullanabilme)’dir. Bu maddeler hiçbir dersin doğrudan hedefi değildir ve biz bu özellikleri
ALMANCA Tecrübeli emekli hanımdan Almanca öğrenebilir veya ilerletebilirsiniz. İkinci lisanı Almanca olan, çocuk gelişiminde yurtdışı tecrübeli emekli hanım, belli günlerde çocuğunuzla ilgilenir.
Tel: 0536 947 01 03 M. GÖHL Bahçeşehir Gül 10 D-5
“Bahçeşehir’den gelen birçok öğrencimiz var. Bahçeşehir’e servislerimiz de var. Bizi tercih etmek isterlerse okullarımıza başvurmaları yeterli.”
projeler aracılığıyla kazandırmaya çalışıyoruz. Hayatta ne yaparsa yapsın başarı kazanacak, hatta ileride Nobel ödülü bile alabilecek, dünyaya katkıda bulunabilecek bireyler ancak bu niteliklere sahip olurlarsa gelişebiliyorlar. Dolayısıyla da öğrencilere bunları kazandırmak ve desteklemek zorundayız. Bilimsel tavırlı bireyler yetiştirmenin yanında bu becerilere de sahip olsunlar istiyoruz. Bu becerileri kazandırma uygulamalarına ilk anaokulunda başladık. Örneğin çocuk ıspanak yemiyor, “Benim hatırım için bir çatal ye” diye yedirdik, bir tarihte. Bir ay sonra bir mektup yazdık çocuğa, “Sevgili A.., o gün benim hatırım için de olsa bir çatal ıspanak yemiştin. Beni çok mutlu etmiştin, eminim annen baban da bunu duyunca çok sevinmiştir…” şeklinde el yazımızla özel mektuplar yazdık, çocuklar her akşam okutuyorlarmış ailelerine bu mektupları. Ve ıspanak yemeyen çocuk ıspanak yemeye başladı. Olumsuz bir şey yazmıyoruz mektupta, olumluyu abartarak söylüyoruz. Doğru davranış biçimini vurgulamak için. Çocuk benden istenilen davranış bu, diye düşünmeye başlıyor. Çocuk ne yapıyorsa ilgi çekmek için yapıyor. Çünkü biz insanlar merkez olmaktan hoşlanıyoruz. Okullarınızda yabancı dil eğitimi nasıl veriliyor? Öğrencilerimiz, anaokuluna geldiği andan yani 36. aydan itibaren çok iyi düzeyde İngilizce öğrenmeye başlar. Ama anaokulu ve ilköğretimde öğretim dilimiz İngilizce değil. Bir çocuk anadiliyle öğrenir çünkü anadiliyle duygulanır. Bu bilimsel bir veridir. Dolayısıyla anaokulunda tamamıyla İngilizce eğitime karşıyız. Anaokullarında haftada 5 saat, günde 1 saat veriyoruz çünkü beyinde ilgili sinaptik bağlantıların oluşmasını istiyoruz. Beyine ne kadar düzenli uyarıcı yollarsanız ve bunu uyarıcı olarak ne kadar uzun süre yaparsanız (3 yıl boyunca günde 1 saat gibi) çocuklar sinaptik bağlantıları kurabilirler ve bu bağlantılar güçlü olur. İlköğretimde, öğrenci merkezli eğitim il-
72 I MART 2012
kesi doğrultusunda ihtiyaca göre belirlenen ve haftalık ders saati 9-12 arasında değişen İngilizce öğretimi yapılıyor. Öğrencilerimizin İngilizce düzeylerinin yüksekliği, uluslararası sınavlarla tescil edilmiş durumda. 6. sınıfa geldiklerinde ikinci yabancı dilimiz İspanyolca’yı vermeye başlıyoruz. Yapılan araştırmalar İngilizce’den sonra en rahat öğrenilen dilin İspanyolca olduğunu göstermiş, ayrıca İspanyolca öğrendiyseniz Portekizce ve İtalyancayı da çok kolaylıkla öğrenebiliyorsunuz. Son olarak da Portekizce’yi öğrenirseniz (Yarısı Fransızca yarısı İspanyolca olan karma bir dil gibi) Fransızcayı çok rahat öğreniyorsunuz. Ama ileriki yıllarda öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarına göre dil eğitimimizde çeşitlendirme söz konusu olabilir. - Bahçeşehir’li veliler okullarınızı tercih etmek isterse neler yapmalı, nereye başvurmalılar? Bahçeşehir’e okul servisiniz var mı? Bahçeşehir’den gelen birçok öğrencimiz var. Bahçeşehir’e servislerimiz de var. Bizi tercih etmek isterlerse okullarımıza başvurmaları yeterli. Web sitemizden de okullarımızla ilgili kayıt süreci, başvurma süreci gibi temel bilgileri alabilirler. Son olarak da, her yıl 8 Mart’ta kutlanan Dünya Kadınlar Günü hakkında ne düşünüyorsunuz? Erkekler günü yoksa kadınlar günü de olmamalı. Çok ayrımcı bir kutlama. Bizim, Atatürk’ün sayesinde diğer ülkelerden çok daha önce seçme-seçilme hakkına sahip olmuş bir ülke olarak bunları çoktan aşmamız gerekirdi. Türkiye’nin çok feodal bir yapısı var. Biz de kadınlar günü demekle bunu desteklemiyor muyuz? Kadınları insan olmanın ötesine taşıyan bir anlayış bence çok doğru değil. Dünya kutlayabilir bunu ama ben böyle bir ayrımı ve bu kavramı insan olmanın ötesine geçirmeyi kabullenemiyorum. Temelde bir erkeğin kadına nasıl baktığıyla ilgili konu ve iş yine eğitime düşüyor. Kadına şiddet gösterilmemesi gerektiğini bilip kadına şiddet göstermek onun öğrenilmiş olduğu anlamına gelmiyor. I
SPOR
Dayanıklılığınızı TEST EDİN! “Spor bilimciler dayanıklılığı yorgunluğa karşı vücudumuzun göstermiş olduğu direnç olarak tanımlamaktadırlar. Hangi spor dalı ile uğraşırsanız uğraşın dayanıklılığınızın performansınız üzerinde çok ciddi etkileri vardır.” Değerli okurlarımız yeni sayımızdan hepinize merhaba. Bu ay köşemizde kondisyon olarak ta bilinen sporda dayanıklılık konusunu ve dayanıklılığınızı arttırmak için yapabileceğiniz antrenman tiplerini sizlerle paylaşacağım. Spor bilimciler dayanıklılığı yorgunluğa karşı vücudumuzun göstermiş olduğu direnç olarak tanımlamaktadırlar. Hangi spor dalı ile uğraşırsanız uğraşın dayanıklılığınızın performansınız üzerinde çok ciddi etkileri vardır. Günümüzde antrenörler performans gruplarına antrenman planlaması yaparken mutlaka dayanıklılık antrenmanlarını da ayrıca programlarına almaktadırlar. Özellikle, koşu, futbol, voleybol, basketbol gibi branşlarda müsabakalar yoğun ve sert bir mücadelenin ortasında gerçekleşmektedir. Bu branşlar sporcuların gayretle sıçramalarını, daha hızlı koşmalarını, daha çabuk olmalarını, kısacası dayanıklı olmalarını gerektirmektedir. Kalıcı ve yüksek değerli bir fiziksel dayanıklılık hali sporcuların müsabakalarda daha çok ayakta kalmalarını, psikolojik olarak ta oyunda tutunabilmelerini sağlar, eğer dayanıklılığınız yoksa ya da yeterli düzeyde değilse müsabakalarda istediğiniz performansı sergileyebilmeniz olanaksız hale gelecektir. Değerli okurlarımız, çok basit olarak kendi dayanıklılığınızı test edebilirsiniz. Hemen hemen herkesin başına gelebilecek günlük olaylar dayanıklılığınızın derecesi hakkında size ipuçları verecektir. Bir yere yetişmek için koştuğunuzda, 3-4 kat hızlıca merdiven çıktığınızda soluk
74
I MART 2012
soluğa kalıyorsanız bu sizin solunum ve dolaşım sisteminizin fiziksel aktivite için yeterli olmayışından kaynaklanır, ancak dayanıklılık çalışmaları yaparak bu durumu değiştirmeniz mümkündür. Bu çalışmaların çeşitli tipleri vardır. En yaygın olanı, aynı tempoda uzun süreli koşular, değişik hızlarda koşular, aynı tempoda uzun süreli yüzme olarak sayabiliriz. Peki bu çalışmaları kendi kendinize nasıl uygulayabilirsiniz. Aynı tempoda
MAN SAVAŞ KAHRİRA
BAHÇEŞEH BÜ OL SPOR KULÜ YB LE VO Ü KOORDİNATÖR
sürekli koşuyu haftada en az 3 gün 20 dakikalık süreler şeklinde başlayıp, önce süreyi, sonrada gün sayısını arttırarak çalışabilirsiniz. Her çalışmanın sonunda şınav, mekik, ters mekik gibi çalışmalar size ayrıca fayda sağlayacaktır. Değişik hızlarda koşmanın yöntemi ise belirli bir mesafeyi önce yavaş, sonra hızlı, sonra tekrar yavaş tempo da koşarak bitirme temeline dayanır. Mesafeleri fiziksel yeterliliğiniz doğrultusunda arttırabilirsiniz. Bir başka çalışma yöntemi ise engebeli arazide koşu yapmaktır. Herhangi bir doğal alanda çalışmanızı yapabilirsiniz. Çalıştığınız parkurun inişli çıkışlı ve küçük yükseklikler içermesi antrenmanda alacağınız zevkin ve faydanın artmasını sağlayacaktır. Değerli okurlarımız özellikle bölgemizde bulunan Gölet koşu parkurunda bu çalışmaları rahatlıkla yapabilirsiniz. Fiziksel durumunuza göre süresini ve temposunu ayarlayarak yüzme çalışmaları ile de dayanıklılığınızı arttırabilirsiniz. Sadece sağlık için spor yapıyor olsanız bile dayanıklılığınızın artması, çalışmalarınızdan alacağınız faydayı daha da arttıracak, günlük yaşantınızda kendinizi fiziksel ve ruhsal olarak daha sağlıklı hissedeceksiniz Yazımın başında belirttiğim gibi, yapacağınız bu tip çalışmalar performansınızda olumlu yönde önemli değişiklikler yapacaktır. Eğer bir antrenör gözetiminde çalışmıyorsanız dikkatli olmanızda fayda var, bilinçsizce yapacağınız bir yüklenme, kalp sıkışması, kaslarda yırtılmalar, tendon ve bağ yapılarında kopmalar gibi, istenmeyen durumları da beraberinde getirecektir. Sizlere önerim bu çalışmaları planlarken bir beden eğitimi öğretmeninden ya da bir antrenörden yardım almanızdır. Değerli okurlarımız bir sonraki sayımızda buluşuncaya kadar sevgiyle ve DÖRT MEVSİM SPORLA KALIN…
DOĞAL YAŞAMIN SIRLARI
Sevgili Bahçeşehir’liler bu sayıda on kadından yaklaşık dokuzunda görülen
Selülite bitkisel PROF. DR. MURAT KARTAL
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI
Ankara Üniversitesi ve Bezmialem Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde görev yapan yazarımız; Tıbbi Bitkiler, Bitkisel Ürünler, Bitkisel İlaçlar, Aromaterapi, Fitoterapi, Fitokozmetik, Doğal İlaçlar ve Doğal Tedavi Yöntemleri konusunda yurt içi ve yurt dışında dersler ve seminerler vermiştir. Sağlık Bakanlığı’nda Komisyonlarda görev almakta, Farmakognozi ve Fitoterapi Derneği, Antiaging ve Estetik Tıp Derneği yönetim kurulu üyesidir.
Tıptaki adı hidrolipodistrofi olan selülit, ciddi bir problemdir ve sanılanın aksine sadece kilolu bayanlarda görülmez. Zayıf ya da şişman her kadın da görülebilir. Selülit oluşumu dolaşım bozukluğu ile başlar. Bunun sonucu damar duvarlarından sızan serum, doku aralıklarında toplanarak doku ödemini oluşturur. Ödem bir taraftan kan ile yağ hücreleri arasındaki iletişimin aksamasına ve yağ hücrelerinin metabolizmasının bozulmasına yol açarken, diğer taraftan bağ dokusunun yapısının bozularak, sertleşmesine yol açar. Bunun sonucu elastikiyetini kaybetmiş fibröz bantlarla çevrili, aşırı büyümüş yağ dokusu hücrelerinden meydana gelmiş nodüller oluşur. Bu nodüller deri yüzeyinde portakal kabuğu görüntüsünün oluşmasına neden olur. Daha ileri aşamada sürecin devam etmesi ile birlikte nodüller birbirine yapışarak daha büyük nodülleri oluşturur ve cildin kapitone bir görünüm almasına sebep olur. Bu aşamada nodüllerin sinirler üzerine baskı yapması sonucu ağrı oluşabilır. Kadınların yüzde 90'ında görülen selülit genellikle kalça, üst bacak arkaları, karın altı ve kolların üst bölümünde görülür. Selülit sanıldığı gibi sadece portakal görünüşü ile değil geniş ve yayvan yağ tabakaları şeklinde de görülebilir. Erkeklerde selülit görülmemesinin nedeni onların epidermis tabakalarının kadınlara oranla daha kalın oluşudur. Selülit oluşumunda genellikle hormonların faktörü çok büyük. Ancak kalıtımsal nedenler, yanlış beslenme alışkanlıkları, dolaşım bozuklukları, kronik kabızlık, doğum kontrol hapı tüketimi ve ruhsal sorunlar da selülite nedeni olabiliyor.
Selülit Tedavisinde Altın Kurallar
1. Kan ve lenf dolaşımını artırmak: Cilt altı kan dolaşımı hızlanınca yağ dokusu arasında birikmiş sıvı ve toksik maddelerin atılımı da artıyor.
76
I MART 2012
2. Derinin elastikiyeti ve sıkılaşmasının sağlanması: Oluşan ve artan selülit dokuya etki ederek yumuşak, elastik, sağlıklı ve düzgün görünen deri ve doku oluşumunu sağlar. Kan ve lenf dolaşımını artırmak, derinin elastikiyeti ve sıkılaşmasını sağlamak için bitkisel çaylar, bitkisel gıda takviyeleri ve bitkisel ilaçların dahilen kullanılması ile birlikte bitkisel yağ karışımları ile dışarıdan masaj yapılması selülit tedavisinde etkili olmaktadır. İçeriğinde çoğunlukla Sentella, Ginkgo, Üzüm çekirdeği, Üzüm yaprağı, Yeşil çay ve Biberiye ekstresini kombine olarak içeren bitkisel gıda takviyeleri ve bitkisel ilaçların dahilen kullanılması ile selülitlerin azalmasına ve tedavisine yardımcı olmaktadır. Sentella (Centella asiatica-Gotu kola) Selülitte oluşan fiber dokuların oluşumunu önler. Kılcal damar duvarlarını güçlendirerek tahriş olmuş kılcal damarlardan dokulara sıvı sızıntısını yavaşlatarak şişme ve iltihaplanmayı azaltır. Üzüm çekirdeği (Grape Seed) ve üzüm yaprağı içinde bulunan pronatosiyanidinler güçlü serbest radikal süpürücü etkileriyle oksidatif hasarı önlerler ve kılcal damarların bozulmasını önleyip selülitli bölgede sirkülasyonunun daha iyi olmasını sağlarlar ve derinin yaşlanma etkilerini en aza indirirler. Rosmarinus officinalis (Biberiye) ve Ginkgo biloba (Mabet Ağacı) kan sirkulasyonunu artırarak selülit dokularını azaltır. Ayrıca Glukozamin gibi vücutta kollajen ve elastinin oluşmasına yardımcı olan bileşiklerde özellikle yaşlanmaya bağlı olarak oluşan ve artan selülit dokuda etki ederek yumuşak, elastik, sağlıklı ve düzgün görünen deri ve doku oluşumunu sağlamak amacıyla oral yoldan kullanılan formülasyonlarda yer almaktadır. 3. Egzersiz: Egzersiz de kasları kasarak damarlara adeta 'sağma' etkisi gösteriyor. Sert sporlar, vücudun belirli bir kısmını çalıştıran ve düzensiz yapılan sporlar hiçbir işe
selülitle ilgili doğal çözüm önerilerinden bahsedeceğim
çözüm yaramaz. Selülite karşı en etkili sporlar tempolu yürüme ve yüzmedir. Düzenli spor yapmak yalnızca genel vücut sağlığı için değil, selüliti önlemek için de çok önemli. Günde 30-60 dakika yapılan yürüyüş, bisiklete binmek, yüzmek veya merdiven inip çıkmak kan dolaşımını düzenleyerek selülit oluşumunu engelliyor. 4. Masaj: Selülit Masajı, deri altı kan dolaşımını iyileştirerek damarların çapının daraltılması ve kanın bacaklardan düzenli olarak akmasını sağlar. Böylece bozuk kan dolaşımının yeniden düzenlenmesi, hücrelere daha iyi
oksijen gitmesi ve toksik maddelerin vücuttan atılması sağlanır. Yumuşak ve kıllı bir fırçayla selülitli bölgeleri fırçalamak dolaşımı hareketlendirir, cildi ölü hücrelerden arındırır ve cildinize daha sağlıklı bir görünüm kazandırır. Eğer selülitiniz varsa, o bölgeye bakım ve masaj yapıp dışarıdan destek vermelisiniz. Zayıf olan kan dolaşımını artırarak toksinlerin ve ödemin atılmasına yardımcı olur ve deride kaybolan elastikiyeti tekrar oluşturabilirsiniz. Size kolayca hammaddelerini bulabileceğiniz ve evde kolayca hazırlaya- bileceğiniz bir formül veriyoruz.
Selülit Tedavisine Yardımcı Bitkisel Formül: Kakao yağı
70 gr
Badem yağı
10 ml
Üzüm çekirdeği yağı
10 ml
Biberiye yağı
2 ml (50 Damla)
Portakal yağı
2 ml (50 Damla)
Lavanta yağı
1 ml (25 Damla)
Kullanım: Yağ karışımı, selülitli bölgeye bir tabaka ha-
linde aşağıdan yukarı doğru hareketlerle masaj yapılarak uygulanır. Karışım deriye iyice yedirildikten sonra streç filme sarılır. Bölge sıcak bir havlu ile sarılır ve en az 20 dk. en fazla bir saat beklenir. Ilık su ile temizlenir. Uygulamaya ilk başlandığında günde 1 kez uygulanır. Yoğun ve derin bir selülit oluşumu varsa bir ay bu şekilde devam eder. Üzüm çekirdeği yağı ve badem yağı güçlü antioksidan özelik gösterir. Cildi yumuşatır, nemlendirir, besler ve elastikiyet kazandırır. Cilt tarafından kolaylıkla absorbe olduğundan formülde kullanılan uçucu yağların (Biberiye, Lavanta ve Portakal yağları) cilde kolayca geçişini sağlar ve ülkemizde kolaylıkla bulunan yağlardandır. Kakao yağı, cildi nemlendirme ve besleme özelliğine sahiptir. Ciltte oluşan çatlakları ve ciltteki pullanmaları gidermeye yardımcı olarak kullanılır. Ayrıca Formülasyona yarı katı özellik kazandırarak kullanım kolaylığı sağladığı için kullanılmıştır. Biberiye (Rosmarinus officinalis) yağı haricen kullanıldığında vücut sıcaklığını arttırır ve kan dolaşımını uyarır. Ekstremitelerde görülen dolaşım problemleri için yararlıdır.
Hazırlanışı: Kakao yağını cezve içerisinde hafifçe ısıtarak eritiniz (ısı 50 °C üzerinde olmamalıdır). Eritme işlemi tamamlanınca badem yağı ve üzüm çekirdek yağını ilave ederek karıştırınız. Daha sonra da biberiye, lavanta ve portakal yağını ilave ederek bir krem kabına boşaltınız ve ağzı kapalı olarak serin yerde saklayınız.
Biberiye uçucu yağı, ovuşturarak kullanıldığında çok kısa sürede şişme ve ödemi giderir. Bu nedenle selülit ve bölgesel zayıflama için etkili bir yağdır. Portakal (Citrus sinensis) yağı hücrelerdeki su tutmasını azaltır, kılcal damarları güçlendirir, kan dolaşımını ve lenf sıvılarını uyarıcı etkileriyle derinin sıkılaşmasını sağlar... Lavanta (Lavandula angustifolia) yağı derinin çatlakların tedavisinde ve elastikiyetinin sağlanmasında etkili bir ajandır. Selülitle başa çıkmak için doğru beslenmek ve kilonuzu korumanız gerekir. Öncelikle fast food tarzı bol kalorili ve yağ oranı yüksek hazır gıdaları mümkün olduğunca hayatınızdan çıkarmalısınız. Beslenme tarzınızı yeniden gözden geçirdikten sonra, tuz, şeker, yağ tüketimini minimum düzeye indirmelisiniz. Size önerdiğimiz bitkisel reçeteyi düzenli kullanarak masaj yapmanız sonucunda, bacaklarınızdaki selülit görünümündeki düzelmeyi fark edeceksiniz. mkartal@ankara.edu.tr
MART 2012 I
77
SAĞLIK
Menopoza giriş yaşı dünya genelinde 45– 53 arasında değişmekle URU birlikte orOP. DR. BANU D SUİÇMEZ talama ITAl ATIONAL HOSP RN TE IN VE RI IKLA menopoz KADIN HASTAL DOĞUM UZMANI yaşı 51’dir. Ülkemizde menopoz yaşı 46–48 yaş arasıdır. Bu durumda kadın nüfusumuzun %20’si menopoz sonrası dönemde ve bu dönem yaklaşık 25 yıllık bir süreçtir.
78
I MART 2012
G Menopoz nedir? Menopoz, adet kanamalarının kesin olarak bitmesidir. Bir kadının üst üste 12 ay adet görmemesi bizi bu tanıya götürüyor. Menopoz ile beraber kadınların üreme fonksiyonları sona eriyor. Vücuttaki östrojen hormonu düzeyi azalıyor ve bu tamamıyla doğal bir olaydır. Menopoza giriş yaşı dünya genelinde 45–53 arasında değişmekle birlikte ortalama menopoz yaşı 51’dir. Ülkemizde menopoz yaşı 46–48 yaş arasıdır. Bu durumda kadın nüfusumuzun %20’si menopoz sonrası dönemde ve bu dönem yaklaşık 25 yıllık bir süreçtir. G Menopoz belirtileri nelerdir? Menopoz döneminin başlamasıyla kadın vücudunda eksilen östrojen hormonuna bağlı olarak bazı belirtiler ortaya çıkıyor. Bunlardan en sık karşılaşılanlar; sıcak basmaları, uykusuzluk, terleme, sinirlilik, cinsel istekte azalma, vajinal kuru-
luk, ağrılı cinsellik, unutkanlık, ağlama nöbetleri, kilo almaya yatkınlık ve eklem ağrıları gibi genelde kadın hayatını olumsuz etkileyebilecek şikayetler. Ancak uygun hastalarda yapılacak menopoz tedavisi(hormon tedavisi) ile bu sıkıntılar doktor kontrolünde giderilebiliyor. G Menopozda vajinal kanamadan korkulmalı mı? Menopoz sonrası bazı kadınlarda anormal vajinal kanamalar görülebiliyor ve ne yazık ki bunların bir kısmı rahim kanseri gibi önemli bir sorunun ilk belirtisi olabiliyor. Menopozda görülen kanamaların nedenleri ise;%60-80 sıklıkta atrofik endometrium(rahim iç tabakasının aşırı incelmesi),%15-25 sıklıkta hormon tedavisi,%5-10 sıklıkta endometrial hiperplazi(rahim iç tabakasının kalınlaşması-rahim kanseri başlangıcı),%10 sıklıkta endometrıum
hakkında herşey kanseri(rahim kanseri) olabiliyor. Menopoz sonrası vajinal kanama yaşanması durumunda mutlaka bir jinekoloji muayenesi ve ultrason kontrolü gerekiyor. Rahim iç tabakasının 5mm’ den daha kalın olması ve vajinal kanama olması durumunda mutlaka rahim iç tabakasından biyopsi ile örnek alınmalı ve patolojik incelemeye gönderilmeli. Patoloji sonucunda en ufak bir kanser riski söz konusu ise hastalık ilerlemeden operasyon ile sorun çözülebiliyor. Bu şekilde erken tanı ve tedavi ile uzun bir yaşam beklentisi sağlanabiliyor. G Kimlere hormon tedavisi verilmeli? Günümüzde menopoz sonrası dönemde östrojen eksikliğine bağlı şikayetlerin tedavisinde en etkili tedavi hormon replasman tedavisidir.Özellikle osteoporoz dan (kemik erimesi) korunmada en tercih edilen medikal seçenektir. Ancak her-
kese uygun olmayabiliyor. Bu aşamada doktora danışılarak başlanması ve 5 yıldan uzun süre devam edilmemesi öneriliyor. Karaciğer hastalığı olanlarda, meme kanseri riski taşıyanlarda, anormal kanamaları olan hastalarda, damar içi pıhtılaşma riski olanlarda, tanı konmuş jinekolojik kanser olgularında hormon kullanılması önerilmiyor. G Hormon tedavisi meme kanseri yapar mı? Günümüze kadar bu konuda pek çok bilimsel çalışma yapıldı. Ancak hormon tedavisinin meme kanseri riskini arttırdığına dair kesin sonuçlar saptanmadı. Yapılan son çalışmalarda rahmi alınmış ve sadece östrojen alan olgularda meme kanseri riskinin artmadığı, ancak rahmi alınmamış, doğal menopoza giren hastalarda kombine tedavinin (östrojen+progesteron) özellikle 5 yıldan daha fazla kullanımının meme kanseri riskinde bir miktar artışa
neden olduğu belirtiliyor. Menopozda doktor kontrolü ne zaman ve ne sıklıkla yapılmalı? 40 yaş üstü her kadın menopozda olsun ya da olmasın en az yılda bir rutin jinekolojik muayeneye gitmeli, ultrason kontrolü yaptırmalı, smear ve mamografi kontrollerini gerçekleştirmelidir. Bu kontroller neticesinde menopoza bağlı şikayetler ve menopozun kadın hayatına taşıdığı olumsuzluklar giderilebiliyor ve eğer jinekolojik bir kanser kadını tehdit ediyorsa erken tanı konup ilerlemeden çözümleniyor. Osteoporoz da uygun tedavi ile (östrojen/kalsiyum/D vitamini) önlenebiliyor. Tüm bu önlem ve tedavilerin kişiye özel ve doktor kontrolünde yapılması gerekiyor. Bu şekilde menopoz dönemini yaşayan kadınlara sağlanacak yarar tartışmasızdır.
MART 2012 I
79
SAĞLIK
Diyabetes Mellitus ya da
ŞEKER HASTALIĞI Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabetes mellitus; kan glukozunun (şekerinin) organlarda harabiyet yapabilecek seviyede yüksek olmasına verilen isimdir.
I Kan glukozu hangi seviyede vücut harabiyetine yol açmaktadır?
Açlık kan şekerinin 126 mg/dl ve üzerinde veya tokluk kan şekerinin 200 mg/dl ve üzerinde olması durumunda doku ve organ hasarları başlamaktadır. I Hasar gören organlar nelerdir?
Önce damarların yapısında bozulmalar başlamakta ve daha sonra bu damarların beslediği kalp, böbrek, beyin ve sinir sisteminde önemli harabiyetler oluşmaktadır. I Diyabet çok mu yaygındır?
Toplumlara ve yaşa göre değişmekle beraber genel olarak yüz kişinin 7-8'inde görülür. Yaş arttıkça bu oran da artar. Dünyada tahminen 500 milyon kişide diyabetes millitus vardır ve bu sayı her yıl artmaktadır. Bunların 150 milyonu da hastalığının farkında değildir. I Diyabet hastalığı neden önemli bir hastalıktır?
Önemli bir hastalıktır çünkü her yıl diyabet nedeniyle daha çok hasta böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmekte, daha erken kalp krizi ve inme (felç) geçirmekte, çok sayıda bacak ampütasyonları (kesilmeleri) olmaktadır. Ayrıca iş gücü kayıpları ve milyarlarca lira ekonomik kayıpları da sayabiliriz. I Diyabetes mellitusun belirtileri nelerdir?
Çok su içme, sık idrara çıkma, bazen çok yeme isteği, görme bozukluğu, halsizlik, kilo kaybı, kol ve bacakta daha belirgin olmak üzere vücutta yanma, karıncalanma, duyu kaybı (hissizlik), geç ve güç iyileşen yaraların olması, ağız kuruluğu, unutkanlık gibi belirtilerle kendini gösterebilir. I Diyabet genetik bir hastalık mıdır?
Diyabetin genetik bir ge-
80 I MART 2012
Ülkemizde yaklaşık 6 milyon şeker hastası olduğunu belirten Avrupa Cerrahi Tıp Merkezi’nden Dr. Hasan Baştürk’e konu hakkında merak edilenleri sorduk.
çişi olsa da çoğunda böyle bir genetik geçiş yoktur. Daha çok çevresel faktörler sorumludur. I Diyabet faktörleri şekeri nasıl yükseltiyor?
Şeker, vücuttaki doku ve organların fonksiyonlarını sürdürebilmesi için önemli bir enerji kaynağıdır ve açlıkta 80-100 mg arasında olması gerekir. Şekerin bu seviyede olmasını pankreastaki beta hücrelerinden salınan insülin adlı hormon ayarlamaktadır. Söz konusu faktörler ya bu beta hücrelerin harabiyetine yol açarak insülin yapılmaz hale getirir ya da daha az insülin yapımına yol açar veya üretilen insülinin hücreler tarafından kullanılmasına engel olarak şekerin kanda yükselmesine neden olurlar. I Buna göre farklı diyabet türlerinden söz edebilir miyiz?
Evet... Yukarıdaki fizyopatolojik mekanizmalara göre tip 1 diyabetes mellitus ve tip 2 diyabetes mellitus dediğimiz iki esas tipi ve nadir görülen ara form (mody), gebelik diyabeti ve bazı özel diyabet çeşitleri mevcuttur. Tip 1 diyabetes mellitus: Tüm diyabetlilerin %5-10'nu oluşturur. Burada pankreas insülin hiç üretmez. Daha çok çocukluk çağında görülür. Tedavide mutlaka insülin kullanılır. Tip 2 diyabetes mellitus: Tüm diyabetlilerin %90-95'ini oluşturur. Burada da insülin ya az yapılır veya insülin direnci nedeniyle yapılan bu insülin hücreler tarafından kullanılamaz. Tedavide ağızdan şeker düşürücü ilaçlar kullanılır. Ancak bazı
Dr. Hasan Baştürk İç Hastalıkları Uzmanı
özel durumlarda veya yıllar sonra insülin artık vücut tarafından üretilemez hale geldiğinde burada da insülin kullanılır.
I Diyabetes mellitus hastalığına yakalanmamak için ne yapmalıyız?
Aslında diyabete yakalanmak için çok şey yapıyoruz. "Neler yapmamalıyız" diye ironik bir soru sorabiliriz. Şeker ve şeker içeren ürünleri (reçel, helva, her türlü tatlılar, pekmez, tatlı çikolata, meyve suları, gazoz, tatlı kolalar vs.) yememeliyiz ve içmemeliyiz. Beyaz veya kepeksiz undan yapılan ekmek, pasta, börek, çörek, makarna, pizza, mantı vs. tüketmemeliyiz. Bunların yerine doğal meyve, sebze, şekersiz içecekler, su, kepekli gıdalar, kavrulmamış fındık, fıstık, ceviz, badem tüketmeliyiz. Hareketsizliğe son verip, her gün 5000 metreye denk gelecek yürüyüşler yapmalıyız. Her yıl en az bir kez açlık kan şekerini ölçüp kontrol ettirmeliyiz. Şüpheli durumlarda şeker yükleme testi yaptırmalıyız.
Hastanemizde; li Sandığı SSK, Bağkur, Emek ve Devlet Memurları is ve tedavi mensuplarına, teşh r. hizmeti verilmektedi
00 Tel: (212) 699 30 02 Fax: (212) 699 30 aslı Bulv. İnönü Mah.Doğan Ar ESENYURT No:114 Sefaş Durağı
SAĞLIK
Fazla kilo ve selülit problemlerinden kurtulmanın en son yolu
KARBOKSITERAPI Karboksiterapi özel bir cihaz yardımı ve çok ince iğne uçları ile doku içine karbondioksit gazı verilmesi prensibine dayanır. Karbondioksit tüm canlıların kanında oksijen ile birlikte metabolizmanın çalışması sonucu açığa çıkan gazdır. Her solukla dokularınızdaki oksijen karbondioksit ile yer değiştirir, böylece dolaşım tamamlanır. İlk kez 1930ʼlarda kardiologlar tarafından mikrodolaşımın arttırılması amacı ile kullanılan yöntem gevşemiş ve ileri derecedeki sellülitli dokuların giderilmesi, bölgesel yağ dokusu fazlalığın eritilmesi, Liposuction-lipoplasti öncesi ve sonrası pürüzlerin giderilmesi, koltukaltı gevşeklilklerinin ve sarkmaların giderilmesi, üst kolun inceltilmesi, gevşek ve sarkık göğüste cildin toparlanması, gevşek ve sarkık karın dokusunun düzeltilmesi, yara ve ameliyat izlerinin giderilmesi, doğum sonu veya kilo alma sonucu oluşan karın çatlaklarının giderilmesinde etkilidir. Doku altına verilen karbondioksitin bölgesel olarak artış göstermesi o bölgedeki ince damarların, uyuyan damarların bile açılarak bölgeye fazla miktarda kan getirilmesini sağlar. Böylece sorunlu alandaki kan dolaşımı hızlanır, bölgenin oksijenlenmesi artar. Bu sayede çalışılan bölgenin hem beslenmesi düzelir hem de metabolizması hızlanır. Karboksiterapi yöntemi ile selülitlerde gözle görülür düzelmeler sağlanırken bölgesel yağ dokusu da artan metabolizma hızı sayesinde hızla erir.
Lazer epilasyonda
%50 indirim.
Zayıflama seanslarında
%50 indirim.
Dr. Saliha Sönmezateş Güneri
Küçük damar dolaşımının artması selülit oluşumunu tamamen tersine çeviren bir mekanizmadır. Dolaşımın artması ile selülite neden olan en büyük etken kan dolaşımı sayesinde dokular iyi beslenir ve bu da yağ hücrelerinin düzenlemesini sağlar. Karboksiterapi aynı zamanda ciltteki kırışıklıklar, sarkmalar ve çatlakların tedavisinde kullanılır. Yine cilt altına verilen karbondioksitin cildin iyi beslenmesini sağladığı, böylece kollojen ve elastin yapımını arttırdığı tespit edilmiştir. İyi beslenen cildin üst tabakasında belirgin bir parlaklık ve gençlik görülür. Ayrıca artmış elastin ve kollojen lifler sayesinde cilt gerginleşir ve toparlanır. Vücut ve yüz problemlerinde çok geniş bir kullanım alanı olan karboksiterapi ortalama 10 seans uygulanmaktadır. Seans aralıkları 1 haftadır. Tek başına uygulanabileceği gibi pek çok yöntemle bir arada da kullanılabilir. Buna bağlı olarak 1 ila 3 beden arasında incelme ve selülitlerde düzelme görülür. Tamamen doğal ve yan etkisizdir.
MLS İLE YAĞLARINIZDAN ARININ Özellikle kalça ve basende oluşan, diyete yanıt vermeyen bu yağlardan ameliyatsız liposuction olarak adlandırılan MSL yöntemiyle kalıcı arınabilirsiniz diyen Dr. Saliha Sönmezateş sistemi şöyle anlattı: “Bölgesel yağlanma genetik veya çevresel faktörlere bağlı olarak oluşur. Kilo alıp verme, gebelik ya da hastalık dönemlerinden sonra oluşan bölgesel fazlalıklar olabildiği gibi tamamen genetik yapımıza bağlı olan bölgesel yağlanmalarda olabilir. Eğer kişinin kilo fazlası varsa, kilo vermekle sorunların bir kısmından kurtulmak mümkün olacaktır. Ancak sürekli kilo alıp veren ya da fazla miktarda kilo vermiş kişilerde mutlaka sorunlu bölgeler kalacaktır. Uygulamada kişinin sağlık durumunu sorgulayıp, genel muayenesini yapıyoruz. Daha sonra eğer
Haramidere Mevkii E-5 Üzeri No:22 34524 Beylikdüzü/İst.
gerekiyorsa kilo vermesi için gerekli prosedürü uygulamaya başlıyoruz. MLS öncelikle tamamen kişiye özel bir sistemdir. Üç adet makineden oluşan üç basamaklı bir sistem olup yağların kalıcı olarak yok edilmesini sağlar. Ayrıca MLS uygulaması yaptığımız hastalarımızda en az beş yıl süreyle aynı bölgede yağlanma olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. MLSʼde ana uygulama kalıcı yağ kaybı sağlayan ve görüntüdeki fazlalıkları yok eden enjeksiyondur. Ancak hastanın ihtiyacına göre ultrason, elektroterapi, manyetoterapi battaniyesi, elektroterapi battaniyesi, drenaj gibi sistemin diğer parçaları da hastaya uygulanabilir. En önemlisi enjeksiyonda kişi herhangi bir şey hissetmez çünkü hazırlanan serum karışımında lokal anestezik mevcuttur.”
Tel: 0212
866 86 96
e-posta: info@doganestetik.com - www.dogantipmerkezi.com
ADVERTORİAL
3. Cadde Eczanesi sahibi Ecz. Esra KILIÇ Bebak Acı Badem ürünleri hakkında yorumlarını dile getirdi; Bebak Acı Badem ürünleri yıllardır piyasada olan güvenle kullanıp sattığımız ürünlerdir. Tüketicimiz bebak ürünlerine güveniyor. Ve yıllardır sabit kullanıcısının yanında son zamanlarda çıkan yeni ürünleri ile artık yeni nesle de hitap ediyor. Makyaj temizleme ve nemlendirici özelliğiyle ön planda olan bu ürünler yeni neslinde vazgeçilmezi oldu. Piyasada onca marka varken annelerimizden, anneannelerimizden bize kalan bu yılların eskitemediği ürünün güvenilirliğini kaybetmeden hala sevilerek kullanılması biz eczacıları da mutlu ediyor. Yıllardır piyasada kozmetik sektörüne hizmet veren bebak markasının en çok talep edilen ürünleri ‘BEBAK ACI BADEM MAKYAJ TEMİZLEME SÜTLÜ MENDİLİ ve BEBAK ACI BADEM MAKYAJ TEMİZLEME SÜTÜDÜR’
86
I MART 2012
Anneden kıza geçen güzel miras
2000 yılında kurulan Sora Kozmetik, çok kısa bir sürede Balkanlar, Ortadoğu, Uzakdoğu, afrika ve en son Avrupaʼda 100ʼe yakın ülkede geniş ürün ağı, kalitesi, hizmet ve servis sürekliliği ile Pazar liderliğine oynamıştır. Geçen sene kozmetikte ihracat üçüncüsü, bu sene ikincisi olmuştur. Bu yıl ise hedefi birinciliktir. Dünya pazarındaki hakimiyetini bu yılda kendi pazarında sağlamak istemektedir. Bu sebeple, 2011 başından itibaren Bebak ürünlerini de bünyesindeki iç pazara dağıtmaya başladı.
Sora Kozmetik Marka Müdürü Melda Yamaner, “Bebak acı badem ürünleri 1933ʼten bu yana tüketiciye sunulan, artık gelenek haline gelmiş doğal bir güzelliktir. Biz de bu doğal güzelliğe sahip çıkarak Sora Grup bünyesinde devam ettirmeye karar verdik. Hedefimiz, bu geleneksel hale gelmiş anneden kıza geçen doğal güzelliği, yeni nesilinde tanıması ve kimyasal ürünler yerine bize kalan bu doğal hazinenin yeni nesil tarafından devam ettirilmesinin sağlanması” diye amaçlarını anlatıyor.
GÜZELLİK
Kendini geçen yaza oranla biraz daha kurumuş, yaşlanmış mı hissediyorsun. Nedeni bu yıl havaların çok fazla soğuk yapmış olması. Kendini tazelemekse senin elinde. İpuçları burada. Bahar aylarında kişinin evde uygulayabileceği bakım:
M Her sabah evden çıkmadan mutlak en az SPF 30 faktör güneş koruyucu uygulamak; iki saatten fazla güneşte kalacaksak iki saat ara ile yenilemek M Sabah akşam cildimizi mutlaka uygun temizleyici ile temizlemeliyiz. Yağlı ve karma ciltlerin jel tipi temizleyici kullanması, kuru ve hassas ciltlerin süt tipi temizleyici kullanması doğru olur. M Sabah cildimizi temizledikten sonra cilt tipimize uygun nemlendirici uygulamak yerinde olacaktır. Kuru ciltler için yoğun, yağlı ciltler için fluid tipi bir nemlendirici uygun olacaktır. M Haftalık ev peeling uygulamaları yapılmalıdır. Kuru ciltler haftada bir, yağlı ciltler haftada iki-üç kez ev peelingʼi uygulayabilir. Özellikle banyo sonrası tüm yüze dairesel hareketlerle uygulanan peeling, hem en üst derideki ölü hücrelerin atılımını hızlandırır hem de masaj hareketleri ile mikro dolaşım hızlanmış olur. M Banyo esnasında tüm vücut için mineral tuz içeren vücut peelingʼleri uygulamak bahar aylarında tüm cildimizi hem canlandıracak hem de
yenileyecektir. M Özellikle yüzümüze her hafta nem maskeleri, değişik vitaminler içeren antiaging maskeler uygulamak (örneğin A vit, E vit, C vit ve hyalüronik asit içeren maskeler) bizi yaza hazırlayacaktır. M Cilt yaşlanmasına karşı günlük özellikle laktolikopen, C vitamini, soya isoflavonları içeren günlük besin takviyelerine başlanabilir, en az üç ay devam edilebilir. M Fondöten ve pudra kullanımı en aza indirilmeli, mümkünse mineral içerikli pudralar kullanılmalı. Makyaj ürünlerinin de mineral bağlı olmasına dikkat edilmelidir. M Yaza bronz girmek isteyenler solaryum yerine otobronz kremleri tercih etmelidirler. Bronzlaşmak cildi yaşlandıran en önemli faktörlerdir.
Bahar aylarında klinik ortamda uygulanabilecek bakım yöntemleri: M Kimyasal peeling’ler: Kimyasal peeling sıklıkla glikolik asit, laktik asit, salisilik asit, fitik asit gibi daha çok bitkisel içerikli solüsyonlarla uygulanan bir cilt soyma işlemidir. Bu soyma işlemi ile cilt arındırılıyor, siyah
noktalar, lekeler hafifliyor, nem dengesi sağlanıyor, gözenekler sıkılaşıyor. Bahar aylarında hafif asit oranlarında 15 gün ara ile uygulanan peeling seansları epidermis tabakasını soyarak cildi canlandırıyor. Alttan yeni hücre sentezi uyarılıyor. M Mezolifting uygulamaları: Mezolifting bir mezoterapi yöntemidir. İnce mezoterapi iğneleriyle cilde değişik vitamin, mineral (örneğin aminoasitler, organik silisyum, DMAE, C vit) ve hyalüronik asit karışımları uygulanıyor. Bu aslında derinlemesine bir cilt bakımıdır. Orta deriye yapılan bu uygulama ile yeni hücre sentezi uyarılıyor. Kollajen lif üretimi uyarılmaya çalışılıyor. M Non-ablatif laser uygulamalarıyla cilt gençleştirme (Nom-ablatif skin reju venation): Bu lazer uygulamalarında amaç yine orta deride bulunan kollajen bantları uyarmaktadır. Fibroblastlar uyanılarak yeni kollajen sentezi sağlanıyor, kollajen ve elastik liflerde düzenlilik ve buna bağlı olarak ciltte sıkılaşma ortaya çıkıyor. Bahar aylarında yapılan non-ablatif lazer uygulamalarıyla cildimiz daha sağlıklı daha sıkı, daha parlak bir görünüme kavuşuyor.
BAHARA HAZIR 88
I MART 2012
ER
GÜZEL FİKİRL
TMAN YASEMİN YUR CANDEMİR
MISIN? MART 2012 I
89
MODA HER YERDE
, i d l e g r a h Ba ı t ç a k e ç i moda ç Baharın o güzel yüzünü bize göstermesi ile birlikte, markalar da yeni koleksiyonlarını görücüye çıkarmaya başladı. Renkler, tasarımlar, çiçekler, böcekler, ayakkabılar… İnsanın için huzur doluyor, öyle değil mi?
Yeni Bahar... Yepyeni Bir Fabrika Fabrika kadını bu bahar rönesans dönemini yaşıyor. Elif Cığızoğlu’nun tasarladığı yeni koleksiyon, enerjisini yaratıcı kadınlardan alıyor... Pek çok farklı parçada karşımıza çıkan geometrik desenler, koleksiyona doğal bir hava katan toprak tonları ve su yeşilinden nar çiçeğine uzanan pastel renk paleti, gündüz ve gece giyilebilen gömlek elbiseler, sarısiyah ve beyaz-siyah kontrast kombinler, büyük çiçek desenleri, renkli denimler, deri ceket-etek takımları, ve renkli clutch’lar gözde ürün ve detaylar arasında yer alıyor.
N BENGÜ AerRyeSrdLe.Acom www.modah netmeni Genel Yayın Yö
Renk Terapisi
Trendlerle paralel ama kendi hayal gücünü yansıttığı tasarımlarla her sezon modaya yön veren ELLE, 2012 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu ile de ayakkabı tutkunlarını çok mutlu edecek. Seçkin çizgisi ile tarz sahibi, çalışan modern kadının tercihi olan ELLE, sıcak renklerle donattığı yeni koleksiyonu ile pozitif enerjinizi artıracak. Turuncu, narçiçeği ve sarı gibi canlı tonlarla renk terapisi uygulayan ELLE, bir yandan enerji verirken diğer yandan da kobalt mavi ve yeşille iç dengenizi kurmanıza yardımcı olacak. Çiçek desenleri de popülerliğini koruyor. Çiçekli nubuklar, süetler, neon renkleri göz alan ruganlar, yılan ve krokodil baskılı modeller, yumuşak deriler ELLE ruhunu taşıyor.
Markaların Gücü Adına
Harvey Nichols ve Brandroom sizleri baştan çıkaracak birçok ürünü yeni koleksiyonlarla hizmetinize sunuyor. Agent Provocateur, Chantelle, Lascıvıous, Parah, Lou, Juicy Couture gibi markaların aşkın rengi kırmızı, romatizmin rengi pembe ya da gizemli cazibenin rengi siyah ve kışkırtıcı dantelli modelleri şık seçenekler oluşturuyor.
Hoş geldin Bahar
Bünyesinde BCBGeneration, Jessica Simpson, Vince Camuto, ve Arturo Chiang gibi markaları bulunduran Vepaʼ62 sıcacık bir koleksiyon ile ilkbaharı karşılıyor. Hem çalışan kadının hem de günlük giyimin olmazsa olmazı topuklu ayakkabılar farklı modelleri ve renk seçenekleri ile ilkbaharı karşılıyor.
TUPPERWARE
YEMEK
HİNDİ ETLİ DOLMA MALZEME G1
kg Antalya kabağı kırmızı soğan G 2 beyaz soğan G 600 gr hindi kıyması G4
HAZIRLANIŞI
HATİCE KOÇve
I ÜRÜN UZMAN İSTİ EV EKONOM
G 300
gr pirinç G 1 yemek kaşığı salça G ½ demet maydonoz G Yeteri kadar tuz, karabiber
Kabakların başlarını kapak gibi kesip ortalarını çıkarın. Kırmızı soğanları soyup ortasını alın. Beyaz soğanı ve kırmızı soğanların ortasını süper şefte doğrayın. Pirinci yıkayıp süzün. Soğan, kıyma, pirinç, salçayı karıştırıp tuz ve karabiber ile tatlandırın. Soğan ve kabakları doldurup Ultra Pro içine dizin. Üzerine sıvıyağ gezdirip 50 ml su koyun. Ultra Pro 3,5 lt nin kapağını kapatıp önceden 180 derecede ısıtılmış fırında pişirin.
KAKAOLU KEK MALZEME G 50
gr ceviz G 60 gr un G 120 gr toz şeker G 10 ml kabartma tozu G 30 ml kakao G 2 yumurta
G 90
ml sıvıyağ veya erimiş tereyağ G 90 ml süt Koketler için G 10 ml erimiş tereyağı G 30 ml un
HAZIRLANIŞI
Cevizi süper şefte doğrayın. Kuru malzemeleri Ultra Pro içinde karıştırıp sıvı malzemeleri ekleyip çırpın, cevizi ekleyin. Koketlerin içini önce yağlayın sonra unlayın. Kek karışımını koketlerin içine paylaştırıp kapağını kapatmadan 540 wattda 4 dk pişirin. 5 dk dinlendirip servis edin.
0800 261 21 37 www.tupperware.com.tr
DEKORASYON
Doğru koltuk seçimi ve 2012 trendleri
Evde en çok zaman geçirilen yerdir oturma odaları. Bu yüzden oturma grupları ve koltuklar ayrı bir önem taşır. Evdeki huzur ve rahatlık için oturma gruplarınının iyi seçilmesi gerekir. İşte size 2012 koltuk trendleri ve koltuk seçiminde püf noktaları
KOLTUK SEÇİMİNDE PÜF NOKTALAR...
Koltuk ve oturma grubu tasarımlarında 2012ʼde rahatlık ön planda olacak. Büyük yastıklı modeller en çok tercih edilenler arasında. TV koltuklarının yerini de iki kişinin rahatça oturabileceği ʻaşk koltuklarıʼ aldı.
1
Ahşap 2012ʼnin de vazgeçilmezleri arasında. Klasik ahşap görüntüsü yerine farklı cila teknikleriyle mobilyalarınızda özel renkler oluşturabilir, desenli kumaşlarla renklendirebilirsiniz.
2
Artık kimse birbirinin aynısı evlerden hoşlanmıyor. Bu yüzden kişisel üretimler (kişiye özel mobilya) bu senenin trendi olacak. Ruh halinizi yansıtan tasarım koltuklarınız evlerinizin şıklığını tamamlayacak. Hayal gücünüzün sınırlarını zorlayın ve nasıl bir koltuk istediğinizi tasarlayın.
3
Koltuklarınızda zıt stilleri kullanarak şıklığı yakalamanız mümkün. Modern bir oturma grubuna klasik bir koltuğu kombine edebilirsiniz.
4
Stüdyo dairelerin sıkça tercih edildiği günümüzde çok fazla yer kaplamayan ergonomik ve fonksiyonel tasarımlar ön plana çıkıyor.
5
Farklılıktan hoşlanıyorsanız oturma grubu koleksiyonlarında inovatif yaklaşımları da tercih edebilirsiniz. Müzik çalan köşe takımı ya da uzaktan kumandayla otomatik olarak yatak haline gelebilen oturma gruplarını kullanabilirsiniz.
6
94
I MART 2012
DEKORASYON DESSİ Metal Furniture Sıra dışı kolleksiyon
Köşe takımları, bank modelleri, masa ve sandalye ile göz dolduran yeni bir oluşum, sıra dışı bir koleksiyon. Metatin dayanıklı yapısı ve estetik duruşu ile birlikte konforlu tasarımları zarif düşüncelerle bütünleştirilen ve kullanımınıza sunan Dessi, ürünleri fikir aşamasından itibaren özgür bırakarak çok yönlü kullanılabilmesine olanaklar hazırlanıyor. Oturma odalarında, yemek odalarında mutfaklarda, ofislerde ve evin herhangi bir alanında karşınıza rahatlıkla çıkabilecek bu tasarımlar özgürlüğü, neşeyi ve cömertliği ifade eden harika renkler ve sağlam malzemelerden oluşuyor.
TEPE HOME kılıflı oturma grupları
Mobilya ve Aksesuar Mağazacılığı alanında Türkiyeʼnin lider markalarından Tepe Home, hem yazlık, hem de kışlık evlerde kullanılabilecek tarzdaki kılıflı oturma gruplarıyla farklı ihtiyaçlara hitap ediyor. Tepe Homeʼun zengin ürün gamı arasında önemli bir yer edinen oturma grupları serisinde yer alan kılıflı modeller, şık görünümü ve konforunun yanı sıra yıkanabilme özelliği de bulunuyor. Ürünler özellikle çocuklu ailelerin ve gençlerin hayatını kolaylaştırırken, doğal kumaşlarının cazibesiyle İngiliz “country tarzını”nın ihtişamını salonlara taşıyor. Kırlentler ve rengarenk koltuk şallarıyla zenginleştirilebilen ürünler yaşam alanlarına farklı bir esinti katıyor.
TUNA’DA, EVİNİ DE, HEDİYENİ DE SEN TASARLA
Tuna Ev, evlenecek çiftlere veya evini yenileyeceklere yepyeni bir fırsat sunuyor. Tuna Evʼde dilediğiniz modelin kumaşını, kaplamasını, boyunu ve ona ait birçok tamamlayıcı üniteyi kendiniz seçip, evinize en uygun tasarımı oluşturabiliyorsunuz. Üstelik tüm ürünlerde %20 indirimin yanı sıra ödeme tutarınıza göre 750 TLʼye kadar ekstra hediye çekleri. 96
I MART 2012
PVC PENCERE - KAPI - PANJUR SİSTEMLERİ
OYMATAŞ MERMER GRANİT VE PVC SANAYİ Oymataş firması, Mermer sektöründe 57 sene ve P.V.C doğrama sektöründeki 15 senelik tecrübesiyle sizlerle. Siz de kaliteye ve konfora önem veren, dayanıklı malzeme ve iyi işçilik hedefleyen, uzun yıllar sorun yaşamadan aldığı hizmetin keyfini sürmek isteyen ve tüm bu beklentilerini bütçelerine uygun ödeme seçenekleriyle elde etmek isteyenlerdenseniz doğru adrestesiniz. Çünkü kaliteye doğru markayla ulaşılır. Referansımız hizmet sağladığımız değerli müşterilerimizdir. SİZE YARDIMCI OLABİLECEĞİMİZ ÜRÜNLERİMİZ: -P.V.C Doğrama -Mermer&Granit -Alüminyum Doğrama -Isıcam Arası Mikro Jaluzi -Duş Kabin Sistemleri
-Kış Bahçesi -Otomatik Panjur ve Kepenk Sistemleri -Katlanır Cam ve Sürme Balkon Sistemleri -Her Türlü Sineklik Sistemleri
WİNSA SHOWROOM İLETİŞİM
MERMER SHOWROOM VE İMALAT
Halkalı Caddesi Fevzi Çakmak Mahallesi Ahmet Kocabıyık Sokak No:18/B Sefaköy/K.Çekmece/İstanbul Telefon: (212)598 87 72 Fax: (212) 592 60 20 Mail: info@oymatasmermer.com
Barbaros Hayrettin Paşa Mahallesi Poligon Caddesi 1006 Sokak No:22 Gaziosmanpaşa/İstanbul Telefon: (212) 537 60 90 Gsm: (532) 514 79 67 Mail: info@oymatasmermer.com
GEZİ
Sapanca’da Sevgililer Günü
ZUHAL ŞARDOK
BARIŞ
Şehrin yoğun, stresli koşturma ortamından sıkılıp yaşamdan keyif almak isteyenlere İstanbul’a bu derece yakın, ulaşımı sorunsuz, doğal güzelliği bozulmamış, kendinizi Avusturya’da hissedeceğiniz kasabaları , villaları, kar, göl, balık ve hotelleri ile Sapanca’yı öneririm.
Sevgili eşim Barış, “Sevgilim; seni bir yere kaçırmak arzusundayım. 1213-14-15 tarihlerini bana rezerve edecek şekilde başta hanım günlerin olmak üzere zorunlu hizmetlerden ilkokula giden kızımız Buket ʻin okul ve sosyal faaliyetlerinin planlamasını yapar mısın?” dedi. Bu arada, 21 yaşındaki oğlumuz Savaş, 4 gün evde tek kalacağına çok üzüldü. Keyifle deyip teklifi kabul ettim. Nereye diye sormayı ihmal etmedi isem de, “Sürpriz, kar kıyafetlerimizi, mayolarımızı almayı unutma” deyince şaşırdım. Sürpriz, İstanbulʼa 1,5 saat mesafede Sapanca gişelerinden çıkıp sola dönüp 2 km daha yol aldığımızda, 5 yıldızlı bir dinlenme, yaşam, sağlık tesisi ile Sapanca Güral Tesisleriʼymiş. Hotel sırtını çam ormanlarına dayamış mis gibi orman kokusu, yüzünü de
sapanca gölüne dönmüş 4 katlı, 295 odalı SPA merkezi. Hotelde, Türk hamamları, 50 ve 90 derece saunaları, fin hamamları, ozonla temizlenen klorla ciğerlerinizin yanmadığı 4 havuzu, yürüyüş yolları, tüm spor aktivitelerinden, özelikle de başta yöresel yemekler olmak üzere Türk mutfağından mükemmel sunumlarıyla başımız döndü. En önem verdiğim tarafı ise sürekli birilerinin etrafta hijyeni sağlamak için çalışması idi. Çok fazla hizmetli dikkatimi çekti ve çalışan personel sayısının 300-350 kişi arasında değiştiğini öğrendim. 295 oda dolu olsa kişi başına 1 çalışan düşüyor diye yaptığım kısaca bir hesap ise beni şaşırttı. Mayolara olan ihtiyaç anlaşılmıştı, sıra kar kıyafetlerinde idi. Bunu da 25 km mesafede ki Kartepe
Otele 25 km uzaklıktaki Kartepe’deki bulunan 16 farklı kayak pistinden bize uygun olanda kayak yaptık.
Tesileriʼnde 2850 metreye varan uzunlukları ile 16 farklı kayak pistinden bize uygun olanlarda kayarak bu yıl İstanbulʼda iyice alıştığımız kardan fazlası ile faydalandık. Bizim gibi bu doğa harikası mekanı dizi platosu olarak kullanan “Fatma Gülün Suçu Ne?” dizi oyuncularından Devlet tiyatrosu sanatçıları Civan bey (avukat Kadir) ve Sumru Yavrucuk (Ebe nine) balayları için Güral Sapanca Oteliʼni tercih etmişlerdi. Bu vesile ile kendilerini başarılı oyunculukları için kutlamak ve keyifle seyrettiğimizi anlatma fırsatımız oldu. 16/9 formatlı led lcd plazma televizyonda tombul çıkan görüntülere inat her ikisinin de aslında fit denecek vücut ölçüleri bizi ayrıca şaşırttı. Kıssadan hisse siz siz olun dizi çevirmeyin. Çevirir iseniz de yağ oranı
Bu doğa harikası mekanda “Fatma Gülün Suçu Ne?” dizisi oyuncuları Civan bey (avukat Kadir) ve Sumru Yavrucuk (Ebe nine) ile tanışıp fotoğraf çektirdik.
kaçamağı
15 altında ise niyetlenin, yok normal yağ oranınız 27 ise kesinlikle obez görüntüsü kaçınılmaz. Hazır fırsatı bulmuşken bu değerli devlet tiyatrosu sanatçıları ile resim çektirmeyi ihmal etmedik. Şehrin yoğun stresli koşturma ortamından yaşamdan keyif almak isteyenlere İstanbulʼa bu derece yakın, ulaşımı sorunsuz, doğal güzelliği bozulmamış, kendinizi Avusturya da hissedeceğiniz kasabaları, villaları, kar, göl, balık ve hotelleri ile Sapancaʼyı öneririm. İyi ki Sevgililer günü, evlilik yıldönümü, yaş günü gibi kutlamalar var. Yaşamda var olmanın anlamı bu günlerde bu süprizlerle daha da anlam kazanıyor. Eşime duyurulur, yeni süprizlere her zaman açığım. Bavulum hazır. Sevgi ve sağlıkla kalın.
“Şehrin yoğun stresli koşturma ortamından uzaklaşıp yaşamdan keyif almak isteyenlere İstanbul’a bu derece yakın bu güzelliği öneririm...”
ASTROLOJİ
Bahçeşehir Aşiyan Cafe’nin müdavimlerinin vazgeçilmez tarotçusu Nisa, her burca özel aylık burç yorumunuzu yaptı... Dediğim dedik ve daha çok kendinizi düşünen yapınızda mart ayında daha bir yumuşama, işbirliğine yanaşma, kendinizden ziyade başkalarını düşünme ön plana çıkmaya başlayacak. Koç için bu durum doğası gereği zorlanmalara neden olabilir. Çünkü bu etki altında isteklerinizi hayata geçirmek için iki misli çaba sarf etmek gerekir. Başarılı olmak, en tepeye çıkmak veya amaçlarınızın peşinde koşarak, bu benim, bana ait olmalı diyebilmek zordur. İlla birilerinin size yardımcı olmasını bekleyebilir ve hangi iş için hangi yolu aşmanız gerektiğini saptamakta zorlanabilirsiniz.
15 Mart -28 Mart 2011 tarihleri arasında aktivite ve isteklerinizi elde etme gücünün astrolojik temsilcisi Mars gezegeni Balık burcunda seyrine başlayacak. Bu etkinin parasal anlamdaki yansıması yine başkalarıyla olan münasebetinizin, gelir elde etmenizdeki önemini gösteriyor. Bu etki altında önemli olan kendi hedeflerinizi veya içinde bulunduğunuz durumu başkalarına bağımlı olarak çözmek yerine, engelleri ve sıkıntılarınızı kendinize güvenerek halletmeye çalışmanızdır.
Kimi zaman geleneksel düşünmekten yana iken, bazen tam tersine oldukça sıra dışı fikirler geliştire- biliyorsunuz. Düşünceleriniz ve sözel ifadenizde heyecanlı tepkileriniz ve kimi zaman sabırsız halinizle hakimiyet kurmaya çalışabilirsiniz. Oysaki yapılması gereken, hoşgörülü yaklaşımlarda bulunmak ve ben bilirim havası içine girmeden hareket etmektir. Yapılması gereken öncelikle, tarafsız olmaya çalışmak, karşınızdaki insanı dinlemek, her şeyin tek doğrusunu sizin bildiğinizi ve hep haklı olduğunuz yönünde düşünmemektir.
Şu sıralar dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, partnerinizle olan ilişkinizin niteliği üstünde düşünmektir. Yani siz ileriye yönelik ciddi bir beraberlik mi düşünüyorsunuz yoksa bu ilişkide sevgi ve güven faktörü en başından beri tartışılır bir durum mu? Evli olanların da aynı şekilde eşleriyle aralarındaki ilişkinin durumunu net olarak gözlemlemeleri gerekiyor. bu dönemde lütfen hesapsız işler yapmayınız. Kaynak arayışlarında dikkatli olunuz. Eşiniz, aileniz veya size destek olan kişilerle iyi geçininiz.
Şu sıralar yapmanız gereken; ne kendinizi ne de çevrenizdekileri veya hayatı yargılayıcı şekilde ele almamak, endişeli olmak yerine pozitif düşünmeye çalışmak, kendi kendinize telkinde bulunmak, sizi harekete geçirebilecek aktivitelerde bulunmak, olumsuz düşünceler hissettiğinizde bunları bir şekilde kendinizden uzaklaştırmak, doğanın kendi içindeki adil sistemine inanmaktır. Ne olursa olsun inancınızı kaybetmemeniz son derece önemlidir. Finansal konularda elinizdekini idareli bir şekilde kullanmalı, gereksiz masraflarınızı kısmalısınız.
İşlerin yoğunluğuna rağmen genel bir keyifsizlik, cansızlık meydana gelebilir. Bu durumda sakın yılmayınız. Bugüne dek olan bilgi ve tecrübe birikiminizi, kimliğinizi ortaya koymaya çalışınız. Acil kararlar vermeden önce veya gerçeğe hiç uymayan durumlarla karşılaştığınızda iradenizi kullanınız ve hedeflerinizden şaşmayınız ve bildiğiniz en doğru yolu takip ediniz. Sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyiniz. Diyetinize özel önem veriniz.
KOÇ
BOĞA
İKİZLER
Yengeçler bu ayda eşleri ile maddi ve manevi konularda birbirlerine destek olarak sevgilerini çoğaltabilirler. İlişkisinde sorun olanlarsa bu enerji altında partnerlerine karşı kendi kimlik savaşlarını vermeyi tercih etseler dahi, aslında paylaşıma hazır ruh hali içindedirler. İlişkisi olmayanlar açısından bu dönemin anlamı ise, bireysel kimliğinizi kabul ettirebileceğiniz, eşit ve ortak paylaşımlar içinde olacağınız, tutkulu ve arzu dolu bir beraberliktir. Birlikte olacağınız kişiyle anlaşmaya gönüllüsünüzdür. Bu tarihler arasında farklı ve sıra dışı bir aşk sizi oldukça mutlu edebilir.
YENGEÇ
100 I MART 2012
ASLAN
BAŞAK
TERAZİ
Parasal konularda söylenenlere veya size söz verilenlere göre değil, elinizdeki miktara göre düşünmeniz gerekiyor. Hayali projeler, planlardan ziyade gerçekçi kazanımların peşinden gitmeniz lazım. Ayrıca bu enerji altında kazanç konularında sabırlı olmak son derece önemli. Kazancın size tam olarak ulaşması için belli bir sürenin geçmesi gerektiğini anlıyoruz. 25 Mart-9 Nisan tarihleri arasındaki Merkür yani kazanç eviniz.
AKREP
Sizin isteğiniz partnerinizi biraz daha tanımak ve eski yaşanmış acı tecrübeler gibi sonuçlanmaması için beklemede kalmaktır. Gergin ve bencil yaklaşımlardan uzak durun. İlişkinizin sizin açınızdan önemini mantıklı bir insan gibi gözden geçirin. İyice düşünün. Eğer bir karara vardıysanız beklemede kalın ve 17 Mart tarihine kadar olayları tekrar bir süzgeçten geçirin. Yine kararlıysanız o zaman uygulamanızda sorun yok demektir. Mart ayı ancak 20 Mart sonrası Güneşin burcunuzda ilerlemeye başlamasıyla canlanacağa benziyor.
YAY
Ailenizle yaşayan birisiyseniz enerjinizi evinizdeki sorumluluklarınız, büyüklerinize olan yardımınız, desteğiniz şeklinde kullanırsanız bu da gayet faydalıdır. Yalnız yaşayan bir kişiyseniz kendinize yeni bir ortam yaratmak ve artık geçmişi geride bırakarak güçlü bir şekilde hayata sarılma şeklinde kullanmak yararlıdır. Estetik gücünüzü evinizi dekore ederek veya ufak tefek değişimlerde bulunarak kullanılabilir hale getirebilirsiniz. İlişkiniz yoksa kendinize uygun ve sizi hayata bağlayabilecek arkadaşlıklar kurabilirsiniz.
OĞLAK
Kendinize olan güven duygunuzu muhakkak ayakta tutmanız lazım. Bu son derece önemli. motivasyon eksikliğinin yarattığı, her şeyi oluruna bırakma hali, genel bir isteksizlik haliyle baş edebilmenin yolu ise, sizi enerjik kılabilecek ve hırsınızı ayağa kaldırabilecek şekilde dengenizi ayarlamanız. Bu nasıl olur? İdeallerinizi hatırlayarak, gereksinimlerinizin farkında olarak ve gerçekçi düşünerek. İş yaşamı mücadele alanı gibidir. herkes birbirini geçmek, kimi zaman ayağını kaydırarak yerinizi almak, arkanızdan konuşup yüzünüze gülerek hareket edebilen olumsuz insanlarla dolu olabilir. O nedenle dikkatli olmakta, dikkat dağınıklığından uzak durmakta fayda var.
KOVA
Hızlıca öne atılmak için şöyle bir etrafımıza bakmamız gerekiyor. Ne durumdayız, nelere ihtiyacımız var, ve ne yöne gidiyoruz. Maddi anlamda bugüne dek nerelerde hata yaptınız, bunca yaşanmışlıklardan çıkardığınız ders nedir? Bu sıralar ben merkezci düşünen balıklar, bu enerjinin etkisi altında özellikle para konusunda kendi iç dünyalarına çekilerek düşünme gereği duyacaklar. Bu düşünmede ne A ne B kişisi değil, bizzat kendinizi ele alabilirsiniz. Hızlı bir süreç değil bu. Sabır gerektiriyor. Yani sizin için en zorlayıcı bölümü bu.
BALIK
EYLÜL 2010 I
XX
EN GÜZEL ÇOCUKLAR
Mert Gülçür
i
enl
n alı
Y
Ege
m ürk
T
Kıv
anç
Emir Ali Kayacan
Ayaz Gül
Özd
em
Sıla Gül Özdemir
Efe Gündoğdu
ÇOCUĞUNUZUN EN ÖZEL ANININ (En güzel güldüğü , ağladığı, doğum g ünü v.s.) FOTOĞRAFINI BİZ E YOLLAYIN YAYIN LAYALIM... BEBEĞİNİZİN, ÇO CUĞUNUZUN DE RGİMİZDE YER ALMASINI İS TİYORSANIZ 4
mevsimsizden@g mail.com ADRESİNE YOLLA YIN
102 I MART 2012
if
z Zil
Yağı
SİZİN ÇOCUĞUN UZ DA SAYFALARIMIZI S ÜSLESİN...
KÜLTÜR - SANAT
Derleyen: Hatice Gülçür İnanç
Madonna tükendi!
Türk Telekom Arena'da konser verecek olan Madonna'nın 990 ve 635 TL'lik biletleri; 5 saatte tükendi.
Dünya turnesi kapsamında 7 Haziran'da Türk Telekom Arena'da konser verecek olan Madonna, Türkiye'de bir ilke imza attı. Biletix'ten satılan biletler; kapışıldı. Gişelerde 50 metre kuyruk oluşurken; Madonna'nın; Sau Paulo, Tahran, Üsküp, New Jersey, Dubai ve Bükreş'teki hayranları da İstanbul konserine internetten bilet aldı. Biletlerin satışa sunulduğu saat 10.00'dan 15.00'e kadar süren zamanda; 990, 635, 380, 275 ve 220 TL'lik biletler tükendi. 19 yıl aradan sonra ülkemize gelecek olan Madonna'nın 165 ve 100 TL'lik biletlerinin ise sadece yarısı kaldı. 50 bin kişinin izleyeceği konserde; 15 bin kişi kapasiteli en pahalı biletlerin çok kısa sürede satılması bir rekor olarak tarihe geçti.
MART ayında vizyona girecek filmler
9 MART: John Carter: İki Dünya Arasında, Gizemli Adaya Yolculuk, Max Maceraları: Kralın Doğuşu, Seninki Kaç Para, Siyahlı Kadın, Ateşin Düştüğü Yer 16 MART: Sığınak, Son Vurgun, Patlak Sokaklar: Gerzomat, Can, Kaçak (I) 23 MART: Ölüm Yolculuğu, Açlık Oyunları, Ayaz, Bir Ses Böler Geceyi, El Yazısı 30 MART: Büyük Mucize, Titanların Öfkesi, Toprağın Çocukları 6 NİSAN: Mahşer Günü, Titanic 3D, Amerikan Pastası: Mar
104 I MART 2012
Mart ayında sizin için seçtiğimiz gösteri ve etkinlikler
G Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası – Midas’ın Kulakları 8 Mart 2012 Lütfi Kırdar Anadolu Auditorium G Can Bonomo 9 Mart 2012 Jolly Joker İstanbul G Lura 9 Mart 2012 CRR Konser Salonu G Sinbad ve Adalar Prensesi 10 Mart-31 Mart 2012 TİM Fettah Aytaç Salonu G CRR Türk Müziği Topluluğu : Aşk Bezirganı 14 Mart 2012 CRR Konser Salonu G Cafe Aman İstanbul : Rembetiko Konseri 17 Mart 2012 TİM Maslak Show Center G Gerald Clayton Trio 18 Mart 2012
CRR Konser Salonu G Çok Sesli Türküler 19 Mart 2012 CRR Konser Salonu G CM101MMXI/ Cem Yılmaz’dan Gösteri 19-20 Mart, 21-22 Mart, 25-28 Mart 2012 TİM Show Center G Fatih Erkoç Akustik Trio 26 Mart 2012 Yunus Emre Kültür Merkezi (Büyük Salon)
G Sibel Can 31 Mart 2012 - Bostancı Gösteri Merkezi G Ahmet Özhan 31 Mart 2012 Cemal Reşit Rey Konser Salonu CRR G Bülent Ersoy-Muazzez Abacı-Adnan Şenses 7 Nisan 2012 Bostancı Gösteri Merkezi
HUKUK
Yalan tanıklık suçunda AVUKAT ÜMİT UYSAL
Değerli Dört Mevsim okurları; Yalancı tanıklık suçtur. Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar türküsü türküde kalsa daha iyi olur. En doğrusu ve en güvenlisi hem karakolda hem de mahkemede aynı ifadeyi vermek yani doğruyu söylemektir. Bazı durumlarda yalancı tanıklara ceza verilmez ya da daha az ceza verilir. Sizlerle bu durumların neler olduğunu paylaştım. Ceza Kanunumuzun 272.maddesinde “yalan tanıklık” suçuna yer verilmiştir. Birinci fıkraya göre, hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılması, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. İkinci fıkraya göre ise, yalan tanıklık suçunun mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul
106 I MART 2012
önünde işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Suçun maddî unsuru yalan söylemek veya tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgiyi, bilerek, kısmen veya tamamen saklamaktır. Yalan söylemek deyimi, tabiî olarak gerçeği inkar etmeyi de kapsamaktadır. Tanık, tanıklığının konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgisini veya gördüğünü tam olarak açıklamakla yükümlüdür. Yalan tanıklık suçunda da şahsi cezasızlık sebebine yer verildiğini görmekteyiz. “Şahsî cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren sebepler” başlıklı 273.maddeye göre, [1] Kişinin; a) Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması,
kişisel cezasızlık nedenleri b) Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması, Hâlinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. [2] Birinci fıkra hükmü, özel hukuk uyuşmazlıkları kapsamında yapılan yalan tanıklık hâllerinde uygulanmaz”. Madde metninde yalan tanıklık suçu ile ilgili şahsî cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren sebepler hakkında düzenleme yapılmıştır. Ancak, cezadan tam bağışıklık kabul edilmemiştir. Hakim, olayın özelliğine ve doğan sonuca göre cezada indirim yapabileceği gibi ceza da vermeyebilecektir. Maddenin uygulanma koşullarını şöyle sıralayabiliriz:
a) Tanıklık yapılan konuda takibata maruz kalma ihtimalinin bulunması. Fail, yemin vermeye yetkili olan veya olmayan kişi veya heyet huzurunda tanıklık yapacağı konuda, kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğrayabileceği kaygısıyla yalan tanıklıkta bulunur ise ceza indirimi veya cezasızlıktan istifade edebilecektir. Bunu takdir yetkisi hakime ait olup, gerçekte böyle bir tehlikenin olmadığı durumlarda failin aşırı evham sahibi olması nedeniyle
böyle bir korkuyla hareket etmesi maddenin uygulanmasını gerektirmez. b) Tanıklıktan çekinme hakkı bulunan faile bu hakkının hatırlatılmaması: Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan fail hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, faile ceza vermekten de vazgeçilebilir. Kimlerin tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğu yürürlükteki Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir. Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 45, 46 ve 48.maddelerinde tanıklıktan çekinme halleri düzenlenmiştir. YTCK 272.maddenin 2.fıkrasında, şahsî cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren sebeplere ilişkin hükmün özel hukuk uyuşmazlıkları bağlamında yapılan yalan tanıklık hâllerinde uygulanmayacağı kabul edilmiştir. Siz siz olun doğrudan şaşmayın. Gelecek sayıya kadar hoşçakalın.
İkinci fıkraya göre ise, yalan tanıklık suçunun mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.
Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan fail hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, faile ceza vermekten de vazgeçilebilir. MART 2012 I
107
POLİTİKA
‘Muhteşem’ EĞİLİM! ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinden sonra şimdi de ‘1453’ filmi furyası var. Peki, bir anda Osmanlı hayranlığı nereden çıktı? Bunun temelinde milliyetçi-muhafazakâr eğilimin büyük oranda artması yatıyor. Tabi bunda iktidarın rolü yadsınamaz.
Tarihimizle mi yüzleşiyoruz, yoksa popüler kültürde eritip, yok mu ediyoruz? Öyle ya, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinden sonra ‘1453’ filmi de büyük ilgi görüyor. Birinde, tarih kitaplarında asla yer almayan saray entrikalarına yer veriliyor. “Aaa Osmanlı’da bunlar da oluyormuş” dedirtecek sahnelere yer veriliyor. Doğru veya değil, ama çoğu vatandaş izlediğine inanıyor. I CEMAL SUBAŞ Diğerinde ise yerli malı ‘300 Spartalı’yı izliyoruz. İ İS RG DE TEMPO Önünde dünyanın duramadığı ordu ve padişahla gurur ÜDÜRÜ YAZI İŞLERİ M duyuyoruz. Filmi izleyenler sinema salonlarından çıktıktan sonra Tiwitter’a “Türklüğümle gurur duydum” yazabiliyor. O nasıl bir coşmaysa? Peki, bu ‘gururlanma’yı neyle açıklayacağız? Bastırılmış duyguların açığa çıkmasına neden olan bu filmlerin başarısı demek yeterli olur mu? Yoksa günümüz siyasetiyle uyumlu şekilde, milliyetçi-muhafazakâr yönümüzün daha da kabarmasının darbeye sürüklendiği yıllar. Sağcısı da solcusu da her gün sonucu mu? öldürülüyor, faili meçhul cinayetlerin sayısı her geçen gün İktidarda kendilerinin ‘demokrat-muhafazakâr’ olduğunu artıyordu. 1980’ler ise, darbenin ağırlığı altında geçti. İşte, söyleyen parti var. Başbakan “Dindar gençlik yetiştireceğiz” şimdi bu dizilerle, belki de o yıllardan hesap soruluyor. diyor. Bu siyasi iktidar ile Osmanlı özlemi arttı diyebilir İzleyenler, daha doğrusu bugün 40 yaş ve üzerindekiler hemen miyiz? Benim düşüncem ortada, sizinkini bilemem. Ama şu her sahnede kendinden bir şeyler görüyor, buluyor. bir gerçek ki, Kemalist düşüncenin yönetiminin ağır bastığı Peki, ama bu dizilerle Osmanlı arasında bir bağlantı olmalı. yıllarda, bırakın filmini, romanını, Osmanlı pek de dile O ne? Bu noktada 1990’ların alınmazdı. Bu bir gerçek. başındaki Che Guevara tartışması Bu arada Star TV’de aklıma geliyor. Che’nin puro içen yayınlanan ‘Öyle Bir Geçer meşhur fotoğrafı tüm dünyada Zaman Ki’ ile TRT1’deki tişörtlere, bardaklara, bilumum ‘1980’ler dizileri de rağbet malzemelere basılarak satılıyordu. görüyor. Şimdi buna ne demeli? Çok da rağbet görüyordu. Ama bu Osmanlı ile falan alakası yok. durum özellikle komünist ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ olduğunu ileri sürenleri 1970’lerde, diğeri ise 1980’lerde kızdırıyordu. “Kapitalizm efsane geçiyor, daha doğrusu anlatılıyor. ismi bile fütursuzca kullanıyor” Ama şöyle bir ayrıntı var: diyorlardı. Eleştiriyorlardı, ama Her ikisinde de baskıcı bir önünü alamadılar. Sonuçta, ortamın hikâyesine yer veriliyor. zamanla bu tartışmalar bile 1970’ler, malum, terörün zirve unutuldu. Bugün aynı şeyi Küba yaptığı, adım adım ülkenin
108 I MART 2012
bile yapıyor. Che’nin üzerinden para kazanıyor, hediyelik eşyalara basıp, turistlere pazarlıyor. Neyse, asıl konumuza dönersek; görünen o ki milliyetçimuhafazakâr bakış açısı Türkiye’de giderek çoğalıyor. Bu durum kendini siyasi partilerin oy oranlarında da gösteriyor. Son yapılan anketlere göre AKP’nin oy oranı yine yüzde 50’nin üzerinde. Ama CHP’nin oyu yaklaşık 5 puan azalmış, buna karşın MHP’nin oyu 5-6 puan artmış. Oy oranı yükselen diğer parti ise DTP. Yani AKP, bünyesindeki milliyetçi oyları koruyor, ama CHP’deki milliyetçi oylar MHP’ye gidiyor yorumları yapılıyor. Bu arada DTP’nin de Kürt milliyetçiliği odaklı siyaset yaptığı unutulmamalı. O da oyunu 2 puan artırmış. Bence böyle bir ortamda ‘19 Mayıs kutlama törenlerinin statlarda yapılmaması tartışması’na girmenin bir manası yok! Çünkü veriler ve eğilimler ortada. Bu kadar güçlü bir eğilimin var olduğu ülkede, gücü elinde tutan istediğini yapar. Çünkü büyük tepki almayacağını biliyordur. Bu noktada, milyonları peşinden sürüklediği ileri sürülen, emniyet-yargıda çok güçlendiği ileri sürüyen cemaat tartışmasına girmenin ise manası yok. Sonuçta onlar da milliyetçi-muhafazakâr değil mi?
BULMACA Yön
Anemon
“... King Cole” (şarkıcı)
Bir örgütün etkin üyesi
Küçük ispirto ocağı
Od
Yapon kağıt katlama sanatı
Yafta
Bütün
1980ʼde öldürülen eski Türk Başbakan
Sır
Yoksul Bir hayvan
Mal
İstek
Masonların toplantı yeri
Fasʼın plakası
Göbek salata
Hazır
Vilayet
Cinayet işleyen
Sevimli cana yakın Safi
Tırpana balığı
Diyarbakırʼ daki köprü Avuç içi
Emelʼin ünlü şarkısı
Geveze
Uzaklaşmak
Arapçada 2. harf Beddua
Yıkım, bela
Muğlaʼnın bir ilçesi
Fotoğraftaki yazarın bir oyunu
Telefon sözü
Bağırsaklar
İşaret
Açık, belli
Boru sesi
Karaciğer sıvısı
Konuk
Belirti
Onarım
“Arka” karşıtı
Ad
Subay Baryumun simgesi
Değişiklik
Bir organımız Soru sözü Padişah, hükümdar
İshal
Labada
Aşama
Bir peygamber Yersiz davranış, pot
Parola Beyaz
Telli bir çalgı
Cihaz
Dökme demir
Çok zayıflama Kaynakta kesme
Yaş, nemli
Umar
Bir olay işareti
Başlık
Ses
Keman ve kemençe yayı
Dış yan Girdap Lahza
Sürüngen bir hayvan
Ankaraʼnın bil ilçesi
Feza Soylular
Torunu olan kadın
İdare lambası
Satrançta bir hareket
Germanyum simgesi
Seyelan
Evliya
Kadınların giydiği kolsuz üstlük
Nikelʼin simgesi Cürüm
Yay silahı
Çölden esen rüzgar
Cemal Gürselʼin lakabı
Yapay
Kısa anımsama yazısı
Hangi kişi
Ülke, yurt Sekiz kiloluk tahıl ölçeği
Bir harfin okunuşu Bir tür peynir
Karnı doymuş olan
Bir soru eki
İlgi eki
Emzirme organı Milliyet Gazetesiʼnin bir yazarı
Şebnem
İtalyaʼnın başkenti
İngiltere eski Başbakanı
Caka
ABDʼde bir eyalet
110 I MART 2012
Edirneʼdeki Mimar Sinan Şaheseri
Frengi
Erzincanʼın bir ilçesi
Belediye
Sermaye
Yetersiz
Zorla
Oruç ayı
“Zeki ...” (şarkıcı) Fotoğraftaki yazarın romanı
Haberleşme
Büyük erkek kardeş
Kastamonuʼ nun bir ilçesi Kaplumbağa kabusu
Mahsul
Boğaz, gırtlak
Hamız
Bir meyve
Revaç
Katkı
SÖKÜK KURU TEMİZLEME TERZİ ve LOSTRA SALONU
ARDIÇLI
HİR
BAHÇEŞE
T
ESENKEN
ÜCRETSİZ SERVİS KREDİ KARTI İLE ÖDEME MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ POS İLE KAPIDA ÖDEME HİZMET GARANTİSİ
Bahçeşehir Merkez:
ŞUBE 1 Ardıçlıevler:
ŞUBE 2 Esenkent:
0212 669 47 27 0212 699 81 07 0212 397 01 26
NÖBETÇİ ECZANELER
REHBER ÖNEMLİ TELEFONLAR Başakşehir Belediyesi Bahçeşehir Karakolu İtfaiye Alo Ambulans
212 444 06 69 212 669 26 21 212 669 31 37 212 669 55 66
3. CADDE ECZANESİ 608 00 26 8 MART G 31 MART
Bahçeşehir Aile Sağlık Mer. Bahçeşehir Taksi Durağı Esenkent Taksi Durağı PTT 1. Kısım Muhtarlık 2. Kısım Muhtarlık
212 669 63 60 212 669 86 86 212 672 09 46 212 669 16 00 212 669 62 10 212 669 80 25
ARMAĞAN ECZANESİ 669 93 00 23 MART
BAHÇ. AYDIN ECZANESİ 608 00 37 15 MART
BAHÇEŞEHİR ECZANESİ 669 34 34 11 MART
BOĞAZKÖY ECZANESİ 607 06 06 18 MART
2 MART G 25 MART
76D
146T
BAHÇE'EH&R-TAKS&M (Ç&FT KATLI) hatt› Gidi -Dönü sefer süresi: 180 dakika KITA ND. hatt›r
BO%AZKÖY MH.-BAHÇE'EH&R-YEN&KAPI hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 155 dakika
BAHÇEŞEHİR Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
05:55 06:10 06:25 06:35 06:45 06:55 07:05 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:20 09:40 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:05 13:25 13:45 14:00 14:20 14:40 14:55 15:10 15:25 15:40 15:55 16:10 16:25 16:40 16:55 17:10 17:30 17:50 18:05 18:25 18:45 19:05 19:25 19:45 20:05 20:20 20:35 21:00 21:20 21:40 22:00
06:10 06:25 06:40 06:55 07:05 07:15 07:30 07:45 07:55 08:10 08:25 08:40 08:55 09:10 09:25 09:40 09:55 10:10 10:25 10:40 10:55 11:10 11:25 11:40 11:55 12:10 12:25 12:40 12:55 13:10 13:25 13:45 14:05 14:20 14:35 14:50 15:05 15:20 15:35 15:50 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:25 17:45 18:05 18:20 18:35 18:55 19:10 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:55
07:00 07:20 07:40 08:00 08:20 08:40 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:05 15:20 15:35 15:50 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:20 17:35 17:50 18:05 18:20 18:35 18:55 19:15 19:35 19:55 20:15 20:35 20:55 21:15 21:40 22:05
TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi
07:25 07:45 08:05 08:25 08:40 08:55 09:10 09:25 09:40 09:55 10:10 10:25 10:40 10:55 11:10 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:50 15:10 15:30 15:50 16:05 16:20 16:40 16:55 17:10 17:25 17:40 17:55 18:10 18:25 18:40 18:55 19:10 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:45 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:25 23:50
07:40 07:55 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:05 12:20 12:35 12:50 13:05 13:20 13:35 13:50 14:05 14:20 14:35 14:50 15:05 15:25 15:45 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:20 17:35 17:50 18:05 18:20 18:35 18:50 19:05 19:20 19:40 20:00 20:15 20:30 20:50 21:10 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50
Pazar/Tatil 08:30 08:50 09:10 09:30 09:50 10:10 10:30 10:50 11:10 11:30 11:50 12:05 12:20 12:35 12:50 13:10 13:25 13:40 13:55 14:10 14:25 14:40 14:55 15:10 15:25 15:40 15:55 16:10 16:25 16:40 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:50 21:10 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50
Not: OTOLAR AVCILAR YANYOLA GİRMEZ, E-5 YOLUNDAN GİDER. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
76E ESENKENT-BAHÇE'EH&R-TAKS&M (EKSPRES KATLI) hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 150 dakika BOĞAZKÖY SON DURAK Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
Otobüs saatleri 27 ŞUBAT 2012 tarihinde www.iett.gov.tr sitesinden güncellenmiştir
DEFNE ECZANESİ 669 96 59
06:00 06:20 06:40 07:00 07:20 07:40 08:00 08:20 08:40 09:05 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00
06:30 07:00 07:25 07:50 08:10 08:30 08:50 09:10 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00
06:30 07:00 07:25 07:50 08:10 08:30 08:50 09:10 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00
BOĞAZKÖY SON DURAK Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil 05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:50 18:10 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00
05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:50 18:10 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00
05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:50 18:10 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00
YENİKAPI Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
06:30 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:20 20:40 21:00 21:15 21:30 21:40 21:50 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:15 23:30 23:45
06:30 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:20 20:40 21:00 21:15 21:30 21:40 21:50 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:15 23:30 23:45
06:30 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:20 20:40 21:00 21:15 21:30 21:40 21:50 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:15 23:30 23:45
07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:20 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30
Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir
07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:20 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30
14 MART
DERMAN ECZANESİ 605 02 14 9 MART G 26 MART
DİLEK ÖZ ECZANESİ 669 70 10 6 MART G 29 MART
ECZANE AKBATI 397 01 17 21 MART
ECZANE FİLİZ 672 01 03 5 MART G 28 MART
ELİT ECZANESİ 672 33 32 22 MART
ELVİN ECZANESİ 669 18 27 19 MART
GÜNGÖR ECZANESİ 672 94 01 1 MART G 24 MART
İSTANBUL ECZANESİ 672 33 30 4 MART G 27 MART
KENT ECZANESİ 596 55 53 7 MART G 30 MART
MAVİ ECZANE 669 59 51 20 MART
MOLİNO ECZANESİ 607 32 12 18 MART
OKSİJEN ECZANESİ 669 44 66 4 MART G 27 MART
SU ECZANESİ 669 97 97 13 MART
ŞEHİR ECZANESİ 608 17 27 10 MART
ŞELALE ECZANESİ 669 09 11 17 MART
YILDIZ ECZANESİ 607 08 10 3 MART
E-58
Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
ESENKENT-BAHÇE'EH&R-MEC&D&YEKÖY EKSPRES hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika
TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
07:20 07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:15 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30
DENİZ ECZANESİ 672 43 03
ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
E-57 ESENKENT BAHÇE'EH&R-BAKIRKÖY hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika KITA ND. hatt r ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil 06:25 06:50 07:10 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:05 17:40 18:10 18:40 19:15 19:50 20:25 20:50
06:25 06:50 07:10 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:05 17:40 18:10 18:40 19:15 19:50 20:25 20:50
07:10 07:35 08:00 08:20 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10
BAKIRKÖY Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
07:40 08:15 08:40 09:05 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:00 17:30 18:00 18:35 19:10 19:45 20:15 20:45 21:20 21:50 22:20
07:40 08:15 08:40 09:05 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:00 17:30 18:00 18:35 19:10 19:45 20:15 20:45 21:20 21:50 22:20
Not:Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
08:10 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10 21:40 22:10 22:40
06:05 06:30 07:00 07:20 07:40 X08:00X 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 X11:00X 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 X14:00X 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 X17:00X 17:30 18:00 18:30 19:00 19:30 X20:00X
06:30 07:00 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 15:45 16:30 17:15 18:00 18:45 19:30 20:10
07:30 08:30 09:30 10:15 11:00 11:45 12:30 13:30 14:30 15:30 16:15 17:00 18:00 19:00 20:00
MECİDİYEKÖY-M.BUS Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil
07:20 07:50 08:20 08:45 09:10 X09:30X 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 X12:30X 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 X15:30X 16:00 16:30 17:00 17:30 18:00 X18:30X 19:05 19:40 20:15 20:50 21:25 X22:00X
07:45 08:15 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:30 13:30 14:30 15:30 16:30 17:15 18:00 18:45 19:30 20:15 21:00 21:45
Not:08:00-11:00-14:00-17:00-20:00 SAATLERİNDE EK SEFER DÜZENLENİR. 09:30-12:30-15:30-18:30-22:00 SAATLERİNDE EK SEFER DÜZENLENİR. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.
08:45 09:45 10:45 11:30 12:15 13:00 13:45 14:45 15:45 16:45 17:30 18:15 19:15 20:15 21:15