4 Mevsim Bahçeşehir Sayı 24

Page 1

YIL: 3 NİSAN 2012

AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ








FOTOĞRAF SANATÇISI CÜNEYD DEMİRCİ eğitmenliğindeki

derslerimiz 15 Mart’ta başlıyor Fotoğrafçılığa Giriş Atölyesi Ders Programı 1. DERS G DSLR Fotoğraf Makinelerinin Çalışma Prensipleri, Özellikleri ve Fonksiyon tuşlarının yerleri G DSLR Makinelerin Genel Ayarları Nasıl Yapılır? G Beyaz Ayarı – Beyaz Dengesi 2. DERS G Diyafram Nedir? Etkileri Nelerdir? G Enstantane nedir? Etkileri nelerdir? G ISO/ASA nedir? Etkileri nelerdir? Ne zaman ve nasıl kullanılmalıdır? G AF/MF nedir? Nasıl kullanılır? AF Modda netleme seçenekleri ve MF netleme nasıl yapılır? 3. DERS G Çekim Modlarını (P, Macro, TV, Av, M, Bulb) anlamak ve ne zaman hangi mod kullanılmalı? G Objektifler, Özellikleri ve etkileri nelerdir? G Filtre nedir? Filtrelerin özellikleri nelerdir? G Işık nedir? Işık kaynakları nelerdir? Renk Kavramı, Fotoğraflarda ışık ve gölge kullanımı nasıldır? 4. DERS G Fotoğraf nasıl çekilir (Manzara, Mimari Yapı, Gece Çekimi, Sabit/Hareketli Obje vs.)? Çekimlerde dikkat edilmesi gerekenler ve püf noktaları? G Perspektif Nedir? G Fotoğrafçılıkta altın kuralların kompozisyonda uygulanması? G Alan derinliği nedir? Nasıl kullanılmalıdır? 5. DERS G UYGULAMALI ÇEKİM GEZİSİ

Bireysel Ders Ücreti : 750TL. İkili Ders Ücreti : 350TL. Grup Ders Ücreti : 250TL. Daha Önce Eğitim Almış Olan Kişiler Uygulama Gezilerimize Katılabilir : 100 TL. Hafta içi ve hafta sonu grup derslerimiz vardır. Egitiminizi 7 günde tamamlayabilirsiniz...

Sanat Eğitim Merkezi: 3. Cadde KC Villa 12 BAHÇEŞEHİR TEL: 212 669 01 43 - 212 669 01 53

I Tiyatro-Kişisel gelişim

programlarımız FATİH AYHAN eğitmenliğinde: Diksiyon,

artükülasyon, fonetik, beden dili, NLP teknikleri, Seminer teknikleri, duyma engellilere diksiyon, oyunculuk teknikleri

HER YAŞA HİTAP EDEN VE SÜREKLİ DEVAM EDEN PROGRAMLARIMIZ I Bale programları: Klasik bale,

Modern bale, Pre bale (3 yaş altı baleye hazırlık), Bale-jazz, Yetişkin bale, Yabancı dil bale sınıfları, Konservatuvara hazırlık bale I Jimnastik programları: Temel jimnastik, Ritmik jimnastik, Artistik jimnastik

I Dans programları: Latin dansları, klasik danslar, modern danslar, disco, bugi, break, flemenko, hiphop, oryantal, roman dansları, aero oryantal

I Müzik programları: Elektro gitar, pop gitar, klasik gitar, bass gitar, flemenko gitar, mandolin, org, piyano, bateri, darbuka, perküsyon, bağlama, saksafon, trompet, klarnet, yan flüt, ney, viyolonsel, keman, kemençe, ud, kanun, akordeon

I Diğer eğitim programları: Resim, şan, solfej, konservatuvar ve güzel sanatlara hazırlıklık dersleri, stüdyo, ses kayıt, demo kaset, stüdyo ortamında orkestra çalışmaları, step aerobik, plates, yoga...


KENAN DOĞULU ve OZAN DOĞULU'nun, 3 yaşındayken yeteneklerini keşfeden, doğru bir sanat eğitimiyle iyi birer müzik adamı, sanatçı, aranjör olmalarını sağlayan babaları; YURDAER DOĞULU bizlere öyle bir miras bıraktı ki bu mirası milyonlarca İNSANLA paylaşsak da tükenmeyecek...

LONDRA MÜZİK AKADEMİSİ YETKİLİ EĞİTİM ve SINAV MERKEZİ, SOFYA ULUSAL MÜZİK AKADEMİSİ BALE SANATLARI BÖLÜMÜ YETKİLİ EĞİTİM ve SINAV MERKEZİ olan, ayrıca öğrencilerimizi (ABRSM) İNGİLİZ KRALİYET MÜZİK AKADEMİSİ (Royal Müzik) sınavlarına çalıştıran Okulumuzda, eğitimlerimiz devam etmektedir. Enstrüman Satış Mağazası

Yetenek Geliştirme Merkezi: Çınar 10 Villa 4 BAHÇEŞEHİR TEL: 212 669 92 67- 212 669 34 96


İşbirliği yaptığımız mekanlar

Holiday Inn Istanbul City Bahçeşehir Sayfiye Ottoman Wedding Çamlık Restaurant City Clup, Şark Sofrası, İlyas Usta, Has Bahçe, Havana Park


Titiz Elit Kurumsal

Düğün Organizasyonu Nişan Organizasyonu

Açılış Organizasyonu

Davet Organizasyonu Fuar Organizasyonu Gösteri Organizasyonu

Sünnet Organizasyonu Doğum Günü Organizasyonu

Özel Gün Organizasyonları Kurumsal Organizasyonlar

LCV Hizmeti...

3 . C d . K C AV M E B l o k N o : 4 1 B a h ç e ş e h i r T: 0 2 1 2 6 6 9 4 4 1 8 - F : 0 2 1 2 6 6 9 2 9 1 8 C: 0538 366 18 18 - C: 0533 595 07 18

info@tekorganizasyon.com.tr - www.tekorganizasyon.com.tr


DEKORASYON

MUTLULUK

GETİRİR... EVİNİZE

GELELİM;

TARZINIZI

BELİRLEYELİM;

MÜKEMMEL BİR

DEKORASYONUN EKONOMİK DE OLABİLECEĞİNİ GÖSTERELİM... DÜNYA MARKALARININ ÜRETİCİSİ ÖZEL KOLEKSİYONLAR VE ŞAŞIRTAN FİYATLARLA BAHÇEŞEHİR’DE…


Ürünlerimiz:

Tül ve perde koleksiyonları, Dantel-Altın-Bambu ZEBRA VE STOR PERDELER, İtalyan ve Yerli Duvar Kağıtları, Varak Ayna ve Dresuarlar,Yağlı Boya Tablolar,Yatak örtüleri ve Nevresimler, Perde Aksesuarları ve daha birçok çeşit…

Bahçeşehir Mobilyacılar çarşısı H-2 Blok No: 18 ESENYURT-İSTANBUL 0212 605 03 77-78 www.belemirperde.com Belemir Dekorasyon Perde




‘DE NELER VAR?

EDİ TÖR ,ün Notu

Nisan yağmurları Mevsimlerin insanlar üzerindeki etkisi kuşkusuz tartışılmaz. Herkese göre her mevsimin ayrı bir anlamı vardır. Kimileri kışı sever, kimileri yazı, kimileri sonbaharı... Ya ilkbahar... Eminim ki mevsimlerden en sevileni İlkbahar... En azından benim için öyle... Bence mevsimler içinde baharın, doğmak, umutlarla dolmak gibi bir özelliği var. Bunun için en güzel şarkıların, en güzel şiirlerin, bahara armağan edilmesinden doğal ne olabilir ki? Ya baharla birlikte yaşadığımız Nisan yağmurları... Bazen şaka yapar gibi aniden bardaktan boşanırcasına yağsa da, çoğunlukla günün herhangi bir yerinde ılık ılık, çisil çisil yüreklerimize sevgi olarak yağar... Nisan yağmurları bereketlidir. Yeşilin, yeniden uyanışın, çiçeğin, böceğin, toprağın beklediği vuslattır nisan yağmurları... O saçıldıkça, onunla toprak da buram buram kokar, hayat bulur. Ya Nisan yağmurundan sonraki o mis gibi toprak kokusunu sevmeyen var mı acaba? Evet, nisan yağmurları başladı. Kimin içine tatlı bir hüzün oturtmaz ki nisan yağmurları? Kimin damarlarına ilk deli kanın yürüyüşü nisan yağmurlarının altında olmamıştır ki? Gözlerin gözlerde kayboluşu, ellerin ellere kenetlenişi, kalp seslerinin birbirine karışması... Kelebekler bile nisan yağmurları ile uçmaya başlarmış. Nisan yağmurlarına arkadaş olmak için mi bilinmez ama onların da ömrü kısa olur. Aylarca kozada hayat bulan kelebek, insanlara en güzel manzaralarını sunduktan sonra görevini tamamlamanın mutluluğu ile hayata veda eder. Tıpkı nisan yağmurları gibi. Bu yazıyı yazmaya başladığımdan beri içim kıpır kıpır, umutla, sevgiyle dolu... Hep güzel şeyler yazmak istiyorum... Ama biraz düşününce bunun dergimizin sayfalarını çevirince okuyacağınız bu ayki kapak konumuzla alakası olabileceğini anladım... Konumuz kanser... Her geçen gün farklı bir türünün ortaya çıktı çağımızın hastalığı... Galiba içimi çok kararttı, o yüzden yazımı tamamen bahar ve nisan yağmurlarıyla süsledim... Kararan içimi en azından bu satırlarla yeşillendirmek istedim... Hayatınızın nisan yağmuru bereketiyle dolması dileğiyle...

16. Bahçeşehir Kültür Sanat Merkezi Nisan programı tam gaz 20. Bölgeden 24. Kısa Haberler 38. KAPAK KONUSU Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Berkarda; “Kanseri aldatıyoruz” 60. 2012’nin en güzel gelini siz olun...

66 64. Dünya Kitap Günü 23 Nisan gününü içine alan hafta “En büyük düşman cahil dosttur” 66. Sizin için kendimizi feda ettik GÜNÜBİRLİK TURDAYIZ... 80. Bilfen İlköğretim Okuları Koordinatörü Nurşen Kayatürk; “Velilerle amacımız aynı, öğrencimizin başarısı” 100. GEZİ “Bir şehit mezarında 40 asker yatıyor”

60

HER AY SİZLERLE

18. İYİSİYLE-KÖTÜSÜYLE Özkan Erdoğan 32. EKONOMİ- Kayhan Öztürk 50. HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 52. BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYORFiliz Süzer 56. HAYATIN İÇİNDENAylin Şengün Taşçı 74. EĞİTİMDoç. Dr. Nilgün Uluser İnan 84. SPOR- Savaş Kahraman 90. DOĞAL YAŞAMIN SIRLARI Prof. Dr. Murat Kartal

94. GÜZEL FİKİRLERYasemin Yurtman Candemir 96. MODA - Bengü Arslan 99. YEMEK - Hatice Koç 103. KÜLTÜR SANATHatice Gülçür İnanç 104. ASTROLOJİ- Nisa 106. EN GÜZEL ÇOCUKLAR 108. HUKUKAvukat Ümit Uysal 109. POLİTİKACemal Subaşı 110. BULMACA 112. REHBER

HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ

BİZE ULAŞIN

607 10 28 532 371 76 93 212

Melike Güntürk

İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk

14

I NİSAN 2012

Yayın Koordinatörü (Sorumlu Müdür): Melike Güntürk

Yayın Kurulu: Hatice Gülçür İnanç Kazım İlter İnanç

Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi

Kapak Tasarım: Naci Koç

Yayın Danışmanı: Ali Polat

Hukuk Danışmanı: Av. Şahin Zenginal

Reklam Müdürü: Nurcan Ercan

Teknik Müdür: Aziz Serdar Taştan

İLETİŞİM: Boğazköy Hoşseda Sit. H Blok 7/14 Bahçeşehir/Başakşehir/İst. Tel: 0212 607 10 28 e-mail: 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@hazanyapimevi.com Facebook: Dort Mevsim Bahcesehir web: www.hazanyapimevi.com

Dağıtım: 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi Baskı: Filmon Ofset Filmcilik San. ve Tic. Ltd. Şti. İkitelli-İstanbul 212 671 57 40

4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Bahçeşehir’de evler ve işyerleri başta olmak üzere, Ispartakule, Ardıçlı Evler, Spradon, Mesa Nurol, Eston, City Court, Günışığı, Uphill, Banu Evleri, Manolya Evleri, Hill Park, Yasemin Evleri, Kardelen Evleri, Esenkent, Boğazköy (Avc›lar-Beylikdüzü E5 işyerleri) bölgelerine ücretsiz dağıtılır. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.

Katkıda bulunanlar: Ece Sevinç, Ertan Dağhan, Murat Sevinç, Onur Yurtseven, Serkan Güler, Yasemin Sevinç, Yücel Akkoyunlu, Z. Hazan Güntürk Dağıtım ekibi: Devran Öztürk, Sergen Demirtaş, Can Çataltaş, Sadık Can Düzgün, Egemen Akalın, İsmail Karatuna, Alper Yılman, Samet Tanoğlu, Hasan Katrancı, Birkan Kavak, Serhat Berktaş



BKSM NİSAN PROGRAM

Bahçeşehir Kültür Sanat Merkezi Nisan ayı programı yine dopdolu Her ay birbirinden ünlü konukları ağırlayan Bahçeşehir Kültür ve Sanat Merkezi’nin Nisan program içeriği yine dopdolu... Biletlerinizi Pazartesi hariç hergün saat 10.00-20.30 arası Kültür Merkezi gişesinden temin edebilirsiniz G Yeni Türkü 21 Nisan 2012 20:30

Unutulmayan beste ve yorumları, müzik kültürüne getirdikleri yeni tarzla Türk müziğinde kendine has bir yere ulaşan Yeni Türkü, Bahçeşehirʼe geliyor. İlk duyulduklarında topladığı beğeni kadar değeri yıllar geçtikçe daha iyi anlaşı-

G Sonbaharı

Beklerken

13 Nisan 2012 20:30

Kişiyi kendisine ve çevresine yabancılaştıran çağın en baş edilmez hastalığı Alzheimerʼı konu alan Sonbaharı Beklerken oyununda gözyaşlarınıza ve kahkahalarınıza hakim olamayacaksınız.

G Borusan Quartet G Tatlı Rüyalar 15 Nisan 2012 20:30

Prof. Dr. Gürer Aykalʼın öncülüğünde Türkiyeʼnin en ünlü oda müziği topluluklarından olan Borusan Quartet, unutulmaz bir dinleti sunacak.

G Kafkas

Kartalları

20 Nisan 2012 20:30

2012 Yetenek Sizsiniz Türkiye finalisti olan grup “Kafkas Kartalları” Kafkasyaʼnın bütün yörelerinden orijinal kostümleriyle ve geniş dans repertuarıyla sahnede.

G Pinokyo

22 Nisan 2012 13:00

Oyun çocukların beğeniyle izlediği çizgi film karakterlerinden esinlenerek hazırlandı.

16

I NİSAN 2012

lan “Olmasa Mektubun”, “Vira Vira” gibi unutulmaz klasikleriyle sanat yolculuğunda yaklaşık 35 yılı geride bırakan Yeni Türkü, dinleyicilerine eskimeyen şarkıları ve son dönem çalışmalarından oluşan benzersiz bir şölen yaşatacak.

25 Nisan 2012 13:00

Oyun çocukların beğeniyle izlediği çizgi film karakterlerinden esinlenerek hazırlandı.

G Susana Baca

28 Nisan 2012 20:30

Afrika kökenli olan Susana Baca, AfroPerulu müziğinin ve kültürünün gelişmesinde önemli bir figür olmuştur.

G Paki ve Sevgi

Çiçekleri

29 Nisan 2012 13:00

Oyun çocukların beğeniyle izlediği çizgi film karakterlerinden esinlenerek hazırlandı.

G Kutlu

Doğum Özel Programı

27 Nisan 2012 20:30 Sergi: Gelişim Akademisi Türk İslam Sanatları Sergisi Sunum: Aslan Özdemir Kur’an-ı Kerim Tilaveti: Fatih Göşker (Bahçeşehir Camii İmam Hatibi) Söyleşi: Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu Konser: Ahmet Özhan



ŞELALE PARKgidiyoruz? sorunu büyüyor Biz nereye Bahçeşehir nereye gidiyor? Yaklaşık 5 yıldır Bahçeşehir kazan, ben kepçe dolanıp duruyorum. Bunu söylerken baz aldığım, siz de biliyorsunuz daha çok bölge esnafımız. Bölgemiz konut açısından her geçen gün büyürken ticari açıdan (yani esnafımız) hiç de öyle olmadığını hatta daha da kötüye gittiğini görüyor ve dinliyorum. Hemen hemen bölgenin bütün esnafıyla hem ticari hem de dostane diyaloğum vardır. Şöyle bakıyorum etrafıma Bahçeşehir’de ihtiyacımız olan her şey var. Ama nüfusun bu kadar artmasına rağmen esnaf genelde kan ağlıyor. Peki bu halk alışverişini, giyimini, yemeğini nereden karşılıyor? Neden Bahçeşehir esnafı değil de başka bölgelerde alışveriş vs. yapılıyor. Bunu öncelikle komşularıma ve dostlarıma sordum. Genelde Bahçeşehir'e ilk taşınanlar var etrafımda, söylediklerine göre o ilk dönemlerde her şeyi yüksek fiyatlarla almışlar, kendilerince sonradan akıllanıp şimdi Bahçeşehir dışında alışveriş ve diğer ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Bir nebze haklılar gibi, ama sonuçta ben de burada ikamet eden ve tüketici olarak buradaki bir çok esnaftan alışveriş yapıyorum, ben de hesabını kitabını bilmeyen biri değilim, fiyatlarına bakıp kemdince oranlayıp alıyorum. Sonuçta Bahçeşehir’de satılanla dış bölgede satılan ürün arasında tek fark (oda fahiş bir fark değil) kiraların yüksek olması sebebiyle oluşan fiyat farkı. O da gidip gelirken harcadığınız benzin parası kadar ya tutar ya tutmaz. Ben eminim ki Bahçeşehir’de bir yerlere gidip birşeyler alıp, oturup yemek yiyip veya üst baş aldığınız bir yerler var-

18

I NİSAN 2011

dır. Bu alışverişlerinizde kötü muamele veya fahiş fiyat ödediğiniz bir yer olursa lütfen benimle paylaşın, ben de doğru yolu bulup sorunu halletmeye çalışayım. Böylece sorun bizde mi, esnafta mı yoksa sistemde mi çözelim derim. Ha tabii ki tüketicinin de problemlisi esnafın da katısı vardır. Esnafın kötüsünü kişi olarak cezalandıralım ama Bahçeşehirliye hizmet veren ve bu yolda varını yoğunu ortaya koyan esnafları da ayıralım. Burada sisteme ‘Tüketici Her Zaman Haklıdır' diye bakalım, ama batmayalım arkadaşlar… Bu arada Belediyemizden de bir ricamız var. Malum kış sert geçti yollarımız tuzlama sebebiyle bir hayli zarar gördü, bir el atıp biraz yamayla bu iş hallolur düşüncesindeyim. Bir de sinek konusu var. Belediyemizin bu konuyu da zamanında ele alıp ilaçlama dönemini kaçırmadan (bende tam bilmiyorum ama yetkililer bilir mutlaka) sorunu halletmesi en büyük dileğim.. Şimdiden bu konuya hassasiyet göstereceklerini düşündüğüm için teşekkür ediyorum... Artık bahar geldi ve güneşin sıcaklığını iyice hisseder olduk. Mis gibi bir gölümüz var, buranın kıymetini bilelim ve daha sağlıklı bir yaşama sahip olmak için yürüyüşler yapıp çoluk çocuğumuzla temiz hava alalım derim. Şimdi bu da nereden çıktı diyeceksiniz ama derginin ana konusu kanseri duyunca herşeyin başı sağlık kelimesi aklımdan çıkmıyor. Allah düşmanımın bile başına vermesin… Kalın sağlıcakla sevgili Bahçeşehirliler...

İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE

ÖZKAN BABA

Geçen ayki yazı içime sinmedi!

Geçen ay Ekmek evi ile ilgili bir yazı yazmıştım, yer sıkıntısı olduğu için yazıyı yazmandaki en büyük sebeb olan yukarıdaki fotoyu kullanamamıştık. ASKIDA EKMEK! Anlamını çoğunuz bilir ama yinede bir daha hatırlatmak istedim. Ekmek Evi’ne gidip alışverişinizi yaptıktan sonra ASKIYA BİR EKMEK DE SİZ ASIP çıkabilirsiniz. Diyeceksiniz ki Bahçeşehir’de askıdan ekmeği kim alacak? Emin olun ki o ekmeğe ihtiyacı olan birileri var etrafımızda... Askıların çoğalması dileğimle...

Siz de Bahçeşehir’de şahit olduğunuz iyileri ve kötüleri bana yazın. Ben de araştırıp, herkesi buradan bilgilendireyim… 4mevsimozkan@gmail.com



BÖLGEDEN

Başakşehir Belediyesi’nin

Organik Gübre projesi aralıksız devam ediyor Başakşehir Belediyesinin yaşam kalitesinin, doğayla denge korunarak yükseltilmesine yönelik çalışmalarından olan “Organik Gübre (Kompost)” projesi yaz ve kış aylarında aralıksız olarak devam ettiriliyor.

Başakşehir Belediyesi, bitkiler ve ağaçların gübrelenmesinde doğal atıklardan elde edilen organik gübreleri kullanılıyor. Organik gübrelerle doğal döngü sağlanıyor, ağaçlar sağlıklı büyüyor. Başakşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü bünyesinde gerçekleştirilen çalışmalarda ilçedeki mevcut yeşil alanlarındaki ağaç ve çalı gruplarının budanması, ot ve çimlerinin biçilmesiyle elde edilen atıklar İBB Katı Atık Geri Dönüşüm tesislerine gönderiliyor. Bu tesislerde bitkisel atıklar (Kimyasal reaksiyona uğratılarak) organik gübreye yani komposta dönüştürülüyor ve ilçe genelindeki bitkilerin gübrelenmesinde kullanılıyor. Böylelikle bitkisel atıklar yok olmadan değerlendirilirken, doğal döngü korunmuş oluyor. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri organik atıkları Kasım-Mart aylarında ağaç budamalarından yaz döneminde ise ilçe genelindeki çalılardaki form budamalarından ve çim ve ot biçimlerinden elde ediyor. Yılda ortalama 37.000 ton atık Kemerburgazʼdaki İBB Katı Atık

Geri Dönüşüm tesislerine gönderiliyor, tesislerde kimyasal reaksiyondan geçirilerek organik gübre yani kompost haline dönüştürülüyor. İlçede yeşil alanların fazlalığı, çim ve ot biçimlerinin artması nedeni ile yaz aylarında toplanan bitkisel atık miktarı da fazlalaşıyor. İlçeden toplanan bitkisel atıklar orga-

nik gübre (Kompost) haline dönüştürüldükten sonra, ihtiyaç duyulduğunda İBB Katı Atık Geri Dönüşüm tesislerinden alınarak çiçek ve ağaçların gübrelenmesinde kullanılıyor. Böylelikle bitkilerin daha sağlıklı büyümeleri sağlanırken, doğanın korunmasına katkı sağlanmış oluyor.

Başakşehirli tüketicilere hakları anlatıldı

Başakşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri “4077 Sayılı Tüketicinin Korunması” kanundaki değişiklikleri vatandaşlara anlattı. Başakşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri ilçe genelinde 10 bölgede gerçekleştirdiği çalışmalarda, AVM ve Pazarlara stantlar kurarak vatandaşlara ʻTüketici Haklarıʼnı anlattı. Onbin adet broşür dağıtarak tüketicilere haklarının doğru kullanımı ile ilgili gerekli bilgiyi verdi. Başakşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğünün ”Tüketici Hakları”na yönelik olarak yapmış olduğu bu çalışma ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 5. Geleneksel Tüketici Hakları panelinde de bir ödülle taçlandırıldı.

20

I NİSAN 2012


23 nisan a4 -5mm tasma payi.pdf

1

02.04.2012

19:07


ADVERTORIAL

Mutfak deyip geçmeyin onlarında ilgiye ve bakıma ihtiyacı var Kaliteli malzeme ve işçiliğin mükemmel uyumu ile üretilerek ithal edilmiş olan Nobilia ve Spagnol mutfaklar, temizlik ve kullanıma dikkat edildiği takdirde yıllarca ilk günkü yeniliğinde kalarak size hizmet edecektir.

Yaşam kalitenizi artırmak, evinize değer katmak için Akbatı Arçelik mutfak bölümüne uğrayabilirsiniz. Konu mutfak olduğunda, hayalini kurduğumuz mutfağın beklentilerimizin üzerinde gerçeğe dönüşmesini arzu ederiz. Tüm bu ihtiyaç ve beklentilerin ışığında, Akbatı Arçelik, mutfak tasarımlarınızı yaşam stillerinize göre yeniden şekillendiriyor. MUTFAK BAKIMI: G Tüm ürünlerde, pamuk esaslı nemli bez kullanılmalı,duru su,sabunlu su, cam temizleyici sıvılar, ağır alkali eleman içermeyen sıvı temizleyiciler tercih edilmelidir. Islak bez sonrasında mutlaka kuru bez ile kurulamayı unutmayınız. G Dolap içlerine ve çekmecelere ıslak tabak,bardak vb. malzemeler koymayınız. G Ocaktan aldığınız sıcak tencere,

tava ve benzeri malzemeleri tezgah ve mutfak mobilyası ile temas ettirmeyiniz. G Yüzeyleri sert, çizici ve sivri cisimlerden koruyunuz. G Koruma folyoları, nakliye esnasında parçaların hasar görme tehlikesini azaltır ve böylece yüksek kaliteli mobilya yüzeylerinin düzgün şekilde korunmasını sağlar. G Yüzeyler üzerindeki folyoları çıkardıktan sonra kapakların yüzeyini pamuklu, nemli bir bez ile silip daha sonra kuru bez ile kurulayınız. G Atık depolamaya yarayan, çöp kovalarının kullanımında çöpleri bastırarak sıkıştırmayınız. Böylece çöp kutularınızın bağlantı yerlerinden kırılmasını önlemiş olursunuz. G Ahşap çatal kaşıklıkları kesinlikle bulaşık makinesinde veya suyun altında yıkamayınız. G Temizlik için nemli bez veya nemli sabunlu bez kullanınız. G Doğal ahşap yüzeyleri, ağartıcı etkisinden dolayı direkt güneş ışığından koruyunuz. G Ahşabın doğasından gelen yapısal renk ve desen farklılıkları olabilir, bu doğaldır.

ÇETİNLER DAY. TÜK. MAL. SAN. VE TİC. A.Ş. Akbatı AVM 5 Noʼlu Mağaza

0 212

397 70 50



KISA KISA

Bahçeşehir’in ilk çocuk festivali Prestige Mall’de

Prestige Mall AVMʼde 21-22-23 Nisanʼda 3 gün boyunca yapılacak etkinliklerde Pandomim gösterileri, sihirbazlar, eğlenerek öğrenme aktiviteleri, animasyon ekibi tarafından organize edilecek yarışmalar, rodeo,

D&R yazarın sesinden etkinliği ve imza günleri Prestige Mall AVM’de NERMİN BEZMEN ile sürüyor 24

I NİSAN 2012

Bahçeşehir Prestige Mall AVM yine bir ilke imza atıyor. Bahçeşehir’de ilk kez çocukların 3 gün boyunca gönüllerince eğlenecekleri, farklı zamanlar geçirebilecekleri bir festival hayata geçiriliyor.

tırmanma duvarı gibi şişme oyun grupları ve bir sürü sürpriz aktivite çocuklarımızla buluşacak. Sosyal Medya üzerinden yürütülecek bir kampanya ile ilk kez Bahçeşehir ile ilgili ilginç sorular Prestige Mall Avm Facebook ve

Bahçeşehirliler D&R etkinlikleriyle Prestige Mall AVM’de buluşmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan Gülten Dayıoğlu imza günü sonrası bu kez de Nermin Bezmen yeni kitabıyla Prestige Mall AVM’de sevenleriyle buluşacak.14 Nisan Cumartesi günü saat 15.00’da yapılacak etkinlikte, kitabından bir bölümü de kendi sesiyle okuyacak olan yazarımız Türkiye’de ilk kez yazarının sesinden projesini

tweeter adreslerinde paylaşılacak ve bilen gençlerimize sürpriz hediyeler verilecek. Tüm bunların yanı sıra çocuklarımız 3 gün boyunca ücretsiz pamuk şeker, elma şekeri, macun, pop corn ile özgürce şekerlemelere doyacak.

Prestige Mall AVM’de uygulayacak. Tüm Bahçeşehirlileri bu dinleti ve imza gününe bekliyoruz. Prestige Mall AVM yeni nesil uygulamalarından biri de Sosyal Medya üzerinden Bahçeşehir’de görmek istediğiniz yazarları belirlemek. Tüm Bahçeşehirlilerimiz facebook.com/PrestigeMALL.AVM ve twitter.com/PrestigeMALL adreslerinden isteklerini Prestige Mall AVM yönetimi ile paylaşabilir.



KISA KISA

Belemir Perde Dekorasyon’dan dantelin asaleti ve romantizmi şimdi zebra ve stor perdelerde

İngilizce baraj sınavlarında başarınız için

Bahçeşehir English

Dünya markalarının üreticisi Belemir Perde, 2012 koleksiyonuna eklediği yepyeni bir anlayışı, dünyadaki önemli perde ve tasarım merkezlerinden önce Bahçeşehir Mobilyacılar Çarşısıʼndaki şirket showroomunda parekende müşterilerinin beğenisine sunmuştur.

Yüzyılların vazgeçilmez tarzı danteller artık zebra ve stor perde tekniklerinde…Temizliği sorunsuz, antibakteriyel, zarif ve ekonomik. İhracatı şimdiden başlayan bu ürünleri ve dah a birçok çeşidi yakından görmek isterseniz Belemir Perdeʼye uğrayabilirsiniz…

Atrium Mavi Çarşı 2. katta faaliyet gösteren Bahçeşehir İngilizce ve Bilgisayar Eğitim Danışmanlığı başarılı çalışmalarına devam ediyor. Üç yıldır Bahçeşehir'de hizmet veren ciddi eğitim kurumu şimdiye kadar pek çok öğrencinin TOEFL, Proficiency, IELTS, SAT, GRE ve benzeri sınavlarda üstün başarı göstermelerini sağladı. Kurum Bahçeşehirde büyük bir eksikliği giderdi. TOEFL, IELTS ve benzeri sınavların öğretmenliği üst seviyede İngilizce bilgisi ve test tekniği öğretme becerisi gerektirir. Ciddi çalışmalarıyla dikkati çeken İngilizce ve Bilgisayar Eğitim Danışmanlığı bundan böyle de gençlerimize bu tür baraj sınavlarında yardımcı olacak.

Full’ün açılışında 5 kilometrelik araç kuyruğu oluştu Bahçeşehirʼde yeni şubesinin açlışını yapan Full Akaryakıt İstasyonu açlışa özel yüzde 25 indirimli satış yapınca 5 kilometrelik araç kuyruğu oluşmasına neden oldu. Uzun kuyruk nedeniyle trafik adeta arap saçına döndü. 12 saat süren indirimli satışta 4 binden fazla sürücü yaklaşık 100 bin litre akaryakıt alarak faydalandı. İndirimin yoğun ilgi gördüğünü belirten Full Yönetim Kurulu Üyesi Timuçin Yalı "İstasyonlarımızın tamamı şirketimizin bün-

26

I NİSAN 2012

yesinde işletilmektedir. Bayilere ödenecek kar marjını müşterimize indirim olarak yansıtıyoruz. Açılışa özel gerçekleştirdiğimiz yüzde 25'lik indirimimiz saat 12.00ʼda başladı gece saat 24.00ʼte bitti. Gece yarısından sonra satışımıza yüzde 7 indirimle devam edeceğiz. Edindiğimiz bilgiye göre, saat 12.00 sıralarında başladığımız indirimli satışımız nedeniyle Ispartakule gişelerine kadar araç kuyruğu oluşmuş. Bu da 5 kilometre mesafe demekʼ diye konuştu.


İ S İ C N İKİ A N LA A 5 . 1 İSİ C N İ İK

0 5 % A V A D E

B

e l al v ız ge m a pany *Kam

ye otur

dir. çerli e g de isler serv

Pide Çeşitleri

Çökertme

IR T A R DİKK AT! BAĞIMLILIK YA By Dürüm Çöp Şiş

Yerken duyulan o Çıtır sesi; gerçekten bu hamur değil mi? diye sordurur insana, daha sonra o lezzet ve o müthiş koku alır sizi uzaklara ve farkında bile olmadan bağımlı olmuşunuzdur artık Kıtırcık ve Çıtırcık'a ......

669 52 52

Süzer Bulv r e.com.t arı No: 1 (Cami Kar d i p y m . w w şısı) Bahçeşehir-İstanbul w


KISA KISA

Babasının sinemalarında film seyrederek yönetmen oldu

Son projesi N’FESS

Yasemin TÜRKMENLİ 70ʼli yıllarda geçimini sinemadan sağlayan 3 çocuklu bir aileden geliyor. Sinemaya ilgisi o yıllarda başlayan, “Babam sinemalarımızı evimiz, gelenleri de misafir gibi görürdü” diyen Yasemin Hanım o dönem hep aynı filmleri izlemekten sıkılmamak için kendine bir oyun geliştirmiş. Filmleri soru sorarak izlemeye başlamış. Sinema tutkusunu 9 Eylül Üniversitesi Sinema ve TV bölümünden mezun olarak perçinlemiş ve film setlerinde çalışmaya başlamış. 1993ʼten itibaren çeşitli yönetmenlere asistanlık yapan ve 2002 yılında ʻAşk Olsunʼ adlı diziyle yönetmenliğe adım atan Türkmenli, Canım Benim, Candan Öte, Ezo

Gelin, Tutsak, Bitmeyen Şarkı, Hanımeli Sokağı ve Mavi Kelebekler gibi dizilerin yönetmenliğini yapmış. Yönetmenliğin yanında, Bahçeşehirʼde NʼFESS adlı şık bir restaurant açan Yasemin Hanıma sorduk; -Yönetmenlik ve restaurant işletmeciliği birbirinden çok farklı şeyler nereden aklınıza geldi? Türkmenli- Ben hem sinemacılık yapmış hem de halen catering işi yapan bir aileden geliyorum. Doğal olarak çok yabancı olmadığım bir sektör. NʼFESS, aynı zamanda oyuncu dostlarımla, huzurlu bir ortamda bir araya gelmemize olanak sağlayacak ve yeni projelerin oluşmasına ön ayak olacak.

Van'a bir yardım da Ecole ailesinden

Mart ayında Hicazkar Restorantı'nda, Ecole Anaokulu ve Okul Aile Birliği tarafından düzenlenen bir brunch yapıldı. Konuklar bruncha katılmak için bilet satın aldılar. Bu biletlerden sağlanan gelir; Van Başkale Sallıdere Köyü, Sallıdere İlköğretim Okulu öğrencilerinin giyim, kırtasiye ve temizlik malzemeleri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullanılacak.

28

I NİSAN 2012

Ottoman Aşgane’de canlı fasıl eşliğinde Osmanlı lezzetleri

Haramidere E5 üzerinde yeni açılan Ottoman Aşgane Restaurant tamamı Osmanlı kültürünü yansıtan mimarisiyle unuttuğmuz lezzetleri anımsatan 200 kişi kapasiteli vizyon perde ve televizyon ile desteklenmiş 2 VIp localardan oluşan, deneyimli kadrosu ile sizi eski medeniyetimize götürmeyi hedefliyor. Osmanlı kültürünü damak tadıyla birleştiren Ottoman Aşgane restaurant hafta sonunuzu daha keyifli hale getirmek için sizi her cumartesi canlı fasıl eşliğinde haftanın yorgunluğunu atmaya bekliyor.


BAVYERA PASTASI

NʼFESS Restaurantʼtan Orbay Şefin kişiye özel Bavyera pastası...

120 gr Bitter Çikolata 120 gr Beyaz Çikolata 5 Yaprak Jelatin Jöle 200 gr krema 6 Adet Yumurta Sarısı 1 Litre Süt 200 gr Şeker

Malzemeler:

Süt, krema, şeker ve yumurta sarısı ateşte ılıtılır. İçine yaprak jöle ilave edilerek eritilir. Ardından karışım ikiye bölünür ve ayrı ayrı çikolatalar eklenerek eritilir. Kullanılacak kek kalıbı ayçicek yağı ile çok az yağlanarak hazırlanan karışımlardan biri dökülür. Kalıba dökülen karışım sertleştikten sonra, diğer karışım dökülerek kaşıkla desen verilir. Buzdolabında 1 gün dinlendirildikten sonra üstüne kakao serpilerek ve zevkinize göre ekstra süslemelerle servis yapılır...

Yapılışı:




EKONOMİ

ALTINda neler oluyor? Global kriz, döviz, faiz ve hisse senedi piyasalarını alt üst ederken, bu kriz altın piyasalarına yaradı. Yaşanan derin kriz nedeniyle bütün yatırım enstrümanlarına olan güven sarsılırken, güvenli liman arayışı içinde olan yatırımcıların ilk adresi her zamanki gibi altın oldu. Gelen yoğun talep üzerine altın fiyatlarında hızlı yükselişler oldu. 26 Mart tarihli Denizbank Haftalık Ekonomik Bülteni’ne göre altın fiyatları global krizin başlangıcı sayılabilecek 2007 yılından bugüne kadar dolar bazında yüzde 156 artarak getiri sıralamasında tüm finansal yatırım araçlarını geride bıraktı. TL bazındaki getiri ise yüzde 230 oldu. Altının Ons’u 2007 başında 900 TL’den bugün 3000 TL’ye çıktı. Ama son dönemde altın fiyatlarındaki yükselişin durduğu gözleniyor. Hatta geri çekilmeler bile yaşanıyor. Peki bundan sonra altın fiyatları nasıl bir seyir izleyecek? Denizbank Haftalık Ekonomik Bülteni’nde yer alan “Altın fiyatını son 5 yılda arttıran ana sebepler ortadan kalkıyor” başlıklı analiz önemli ipuçları veriyor. Yazı “Türkiye’deki bankalarda 225 milyar dolar mevduat tasarrufu olan Türkiye’deki hane halkının yastık altında bugünkü fiyatlarla yaklaşık 300 milyar dolara tekabül eden 5 bin ton altını olduğu tahmin ediliyor” tespiti yapılarak şöyle devam ediyor: “Ülke ve banka iflasları, enflasyon, depresyon gibi son global krizin yarattığı belirsizliklerin altın fiyatlarının artmasında büyük katkısı oldu. Yatırımcılar güvenli liman olarak gördükleri altın’a yöneldiler. Daha önce herhangi bir getirisi yok (faiz, temettü) diye altına yatırım yapmayanlar da portföylerine altın almaya başladılar. Çünkü krizde zarar yazan şirketler temettü ödemelerini kesti ve faizler tüm dünyada tarihi düşük seviyelerine geriledi. Örneğin ABD’de daha önce yüzde 5’ler civarında olan 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 2’li seviyelere kadar

32

I NİSAN 2012

indi(Türk bankacılık sistenans guruları uzun vadede minde altın hesabı açan bir altın fiyatlarının 10 bin doların yatırımcı zaten bu seviyeüzerine çıkacağına yönelik lerde oranları altın faiz getibeklentilerini aktarmaya ve risi olarak alabiliyor). altın para, külçe veya yatırım Yunanistan tahvillerindeki fonları (ETF) üzerinden altın yüzde 53’lük traşlamanın yatırımını tavsiye etmeye başgösterdiği üzere son 5 yılın ladılar. George Soros 2011 oren önemli yatırım felsefeletalarından itibaren görüşünü KAYHAN ÖZTÜRK rinden birinin yatırımın gedeğiştirdi ve altın fiyatlarının FİNANSGÜNDEM.COM tirisinden ziyade yatırımın zirveye yaklaştığını iddia etti. GENEL YAYIN YÖNETMENİ sağlıklı şekilde geri döneGerçekten de 2011 ortalakozturk@finansgundem.com bilmesi olduğu düşünülürse rında 1923 dolara kadar çıkan bu dönemde altına yatırım doğru bir seçim altın fiyatları 4 aydan kısa bir süre içinde oldu. Ayrıca 2007 başında altın fiyatları ol- yüzde 15’in üzerinde değer kaybederek dukça makul seviyelerdeydi. Reel (yani en- 1600 dolara kadar geriledi. Bu noktada flasyondan arındırılmış) olarak 1980 altın fiyatlarının imdadına yaşadıkları kriz başındaki zirvesinin yüzde 62 altındaydı. karşısında doğru politikaları üretemeyen ve Bu da spekülatif yatırımcıların altın iştakrizin büyümesine neden olan AB liderleri hını arttıran bir başka neden oldu. Fiyatlayetişti. 2011’in son çeyreğinde belirsizlikrın hızla arttığını gören yatırımcılar da lerin boyutu o kadar hareket halindeki trene atlayıp bundan fay- arttı ki AB liderleri dalandılar. Süreç kendi kendini besler dubile Euro’nun ya ruma geldi. Altının onsunun 2 bin ve hatta da AB’nin parça3 bin dolar olacağı tahminleri sıkça duyullanması konumaya başladı. Mark Faber, Jim Rogers, sunda yorum George Soros ve Richard Russell gibi fi-

2007 başında altın fiyatları oldukça makul seviyelerdeydi. Reel (yani enflasyondan arındırılmış) olarak 1980 başındaki zirvesinin yüzde 62 altındaydı. Bu da spekülatif yatırımcıların altın iştahını arttıran bir başka neden oldu. Fiyatların hızla arttığını gören yatırımcılar da hareket halindeki trene atlayıp bundan faydalandılar.



EKONOMİ yapar hale geldiler. Altın fiyatları da bu ikinci belirsizlik dalgasından da yararlandı ve tekrardan 1800 $’a kadar yükseldi. Ama yine Euro krizinin de yatışmasıyla altın fiyatları aşağı yönlü bir seyir izleyerek 1650 doların altına kadar geriledi. Bu trendin ana sebepleri aşağıda şekilde özetlenebilir: 1– Sigorta amaçlı talep azalıyor: a) Krizden çıkılıyor: ECB Avrupa’daki soruna çok etkili bir oyun planı ile müdahale etti. İki farklı operasyonla bankalara 1.1 trilyon euro likidite sağladı ve bankaların likidite problemini çözdü. Krizin bankacılık sektörüne yayılacağı ve daha önce Lehman Brothers örneğinde olduğu gibi büyük çaplı banka iflasları yaşanacağı endişeleri sona erdi. Bankalar ellerindeki bu kaynakları ilk aşamada büyük oranda PIIGS (sorunlu Euro üyesi ülkelerin) tahvillerine yönelttiler (muhtemelen bir sonraki aşama bu kaynakların kredi olarak kullandırılması olacak). Başta İtalya ve İspanya olmak üzere tahvil getirileri hızla geriledi. Bu ülkelerin kamu borçlarının sürdürülebilirliği daha mümkün hale geldi. ABD tarafında da benzer şekilde krizden çıkışa ilişkin güçlü sinyaller geliyor. Tarım dışı istihdam son üç aydır 200 bin’in üzerinde artıyor, işsizlik maaşı başvuruları son 4 yılın en düşüğünde ve işsizlik oranı yüzde 8.3’e geriledi. ABD ekonomisinin toparlanmasında hayati öneme sahip olan konut sektöründen de iyi haberler geliyor. Yeni konut satışları yıllık bazda 4.6 milyon eve ulaştı ve son iki yılın en yüksek seviyesinde. Bu sayede altın fiyatlarını yükselten önemli bir belirsizlik kaynağı artık gücünü kaybetmiş oldu. b) Parasal gevşemenin sonuna gelindi: Eğer krizden çıkılamıyor olsaydı bugüne kadar ki parasal genişlemenin yeterli olmayacağı ve merkez bankalarının daha da para basmak zorunda kalacağı düşünülecekti. Dolar, Euro gibi rezerv paralara olan güven azalmaya devam edecek ve altın fiyatları daha da yükselecekti. Ama tersi oldu. FED ilk önce yeni bir parasal gevşeme programına gidileceğinin sinyalini verdi, sonra ekonomik aktiviteye ilişkin veriler olumlu gelince bundan çark etti. ECB iki LTRO operasyonunu yaptıktan sonra üçüncü bir operasyona gerek duymadığını söyledi. c) Faiz artışlarının ne zaman geleceği

34

I NİSAN 2012

sorgulanmaya başladı: Daha önce ECB’nin yüzde 1 olan politika faizini bu sene yüzde 0.5’e çekmesi beklenirken, şu anda bu senenin geri kalanı için ECB’den yeni bir faiz indirim beklentisi fiyatlanmıyor. FED daha önce 2014’e kadar politika faizinin yüzde 0.25’te bırakmayı planladığını açıklamış olsa da piyasaların 2012 sonu için faiz beklentisi olasılığı yüzde 11’lere kadar çıktı... ABD’de beklenenden daha önce gelecek bir faiz artışı doları güçlendirecektir. Altın fiyatları

Toplam altın talebinin yüzde 33’ü finansal yatırımdan geliyor. Dünyada yatırımcılar külçe, madeni para veya borsa yatırım fonu gibi finansal ürünlerle altına yatırım yapıyorlar.

ABD Dolar’ı cinsinden ifade edildiği için Dolar’daki değerlenme olasılığını ortaya çıkaran faktörler genelde altın için negatif oluyor… Gelişmiş ülkelerin tahvil getirilerinin son haftalardaki seyri de bu hareketi doğruluyor. 10 yıllık tahvil getirisi ABD’de yüzde 2.3’e (son 3 aylık ortalama yüzde 1.8); İngiltere’de yüzde 2.5’e (son 3 aylık ortalama yüzde 1.9); Almanya’da yüzde 2.1’e (son 3 aylık ortalama yüzde 1.7) ve Japonya’da yüzde 1.05’e (son 3 aylık ortalama yüzde 0.9) sıçradı. 2- Spekülatif (Finansal getiri amaçlı) yatırım talebi azalıyor: Toplam altın talebinin yüzde 33’ü finansal yatırımdan geliyor. Dünyada yatırımcılar külçe, madeni para veya borsa yatırım fonu gibi finansal ürünlerle altına yatırım yapıyorlar. Son yıllarda hedge amaçlı yatırımların yanında altın arz talep dengesindeki bozulmadan faydalanmak isteyen kurumsal yatırımcıların finansal yatırım talepleri de çok artmıştı. Portöylerinin artan nakit oranın bir kısmı altın başta

olmak üzere değerli madenlere ayrıldı. Ayrıca altın ETF’leri ile kurumsal talep bireysel tarafa indi ve bu fiziki talebi de arttırdı. Toplamda son altı yılda yatırım amaçlı altın talebi yüzde 176 gibi önemli bir oranda arttı (Çin’de yüzde 1700). Türkiye’de de benzer bir trend yaşandı. Mücevherat talebi 2005-2011 arasında yüzde 67 azalırken, perakende altın yatırım talebi yüzde 50 arttı. Anapara korumalı fonlarda patlama gördük. Ama yukarıdaki faktörlerin güç kaybetmesiyle altına olan finansal yatırım talebinin de artık eskisi kadar canlı olmayacağı düşünülmeli. Hisse senedi ve hatta gayrimenkul altına karşı yeniden önemli bir rekabet alanı olacak. Sonuç olarak, hedge ya da finansal getiri amaçlı olarak altın fiyatlarını son 5 yılda yüzde 156 arttıran ana sebeplerin çoğu eskisi kadar güçlü değil. Buna paralel altın fiyatları da geriliyor. Ama bunun aşırıya kaçması ve altının sert bir şekilde, örneğin 1000 dolar gibi bugüne göre çok düşük seviyelere inmesi beklenmemeli. Mevcut trend bir süre devam ettikten sonra fiyatlar yine geçmişe göre yüksek seviyede ama uzun süreli yatay bir seyre geçebilir. Bunun da iki önemli nedeni olacak: 1) Global altın talebinin yüzde 55’i (son 5 yıllık ortalama) mücevherat kaynaklı. Bunun da yüzde 70’inin üzerindeki kısmını tek başına Çin, Hindistan ve Ortadoğu ülkeleri oluşturuyor. Çin ve Hindistan hane halkı zenginleştikçe bu ülkelerde altın talebi artmaya devam ediyor. 2) Son yıllarda GOÜ merkez bankalarının rezervlerini çeşitlendirme amacı ile altın rezervlerini sürekli arttırdıkları dikkat çekiyor. 1999’da altından bir şey olmaz diye altın stoklarını bozduran merkez bankaları son iki yılda altında net alıcı konuma geldiler. Hatta bundan sonra fiyatlar düşmeye devam ettikçe daha da alıcı konuma gelecekler çünkü nihai amaçları Dolar ve Euro ağırlıklı rezervlerini uzun vadede daha dengeli bir hale getirmek. Özetle, altın fiyatlarının biraz daha düşüp yatay bir seyre geçmesi gayet mantıklı. Israrla altın tavsiyesi yapan Mark Faber, Jim Rogers ve Richard Russell gibi yatırımcıların bir süre sonra Soros’u takip edip ısrarlarından vazgeçmeleri şaşırtıcı olmayacak. Biraz gecikmeleri anlayışla karşılanmalı çünkü önce kendi pozisyonlarını ayarlayacaklar. I


Türkiye’nin En Lezzetli Tantunisi Keyfini ve tadını ancak tadarak anlayacağınız, profesyonel ustalarımızın özenle hazırladığı, meşhur dillere destan tantunimizin lezzetini keşfetmek için sizleri bekliyoruz. Meşhur Mersin Kerebiç Tatlısı

ZZETLİ TANTUNİSİ E L N İN E N ’ YE İ RK Ü T

SERVİS T E K A P HIZLI

Barış Sokak Hillpark Çarşısı No: 5/11 Bahçeşehir-İST.

4 3 3 3 5 9 9 6 0212 6




KANSERİ ‘ KAPAK KONUSU

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Berkarda;

ALDATIYORUZ Prof. Dr. Bülent Berkarda, İnsülinli kemoterapi hakkında, “Normal hücre bir şekerle beslenirken kanser hücresi için bu iki şekerdir. İnsülin yapınca kanser hücreleri aç kalıyor ve ağızlarını açıp şeker gelsin diye bekliyorlar. O sırada şekerli bir eriyiğin içine kanser ilacını koyup vücuda veriyoruz. Ve normal hücre bir alırken kanser hücresi iki alıyor. Yani kanser hücrelerini aldatıyoruz” diyor. Ropörtaj: Hatice Gülçür İnanç I Sizi tanıyabilir miyiz?

1932 yılında Ispartaʼda doğdum. Babam orada hakimlik yapıyormuş. Babamın görevi nedeniyle daha sonra İzmirʼe taşındık. İlk, orta ve lise tahsilimi İzmirʼde yaptım. İzmir Atatürk Lisesi mezunuyum. O zamanlar İzmirʼde Tıp Fakültesi olmadığı için İstanbulʼa geldim. Ekim 1950ʼde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesiʼne kayıt oldum ve 1956 yılında da mezun oldum. 1. Sınıfta Eczacılık, Tıp, Orman, Kimya Fakültesi öğrencileri ortak dersler alırlardı. Süleymaniyeʼde Botanik Enstitüsüʼnde Botanik-Zooloji derslerini, Fen Fakültesi konferans salonunda da FKB (Fizik-KimyaBiyoloji) derslerini okurduk. Birçok bölüm öğrencisi bir arada olduğu için 1000-1200 kişi olurduk ve ancak sığardık o sınıflara. 2. sınıfta herkes kendi branşıyla ilgili dersleri kendi okulunda okumaya başlardı ve sınıf sayısı 200-300ʼe düşerdi.

38

I NİSAN 2012

Tıp öğrencileri olarak bizler de, Temel Bilimleri Beyazıtʼta, Klinik Bilimleri de Haseki, Cerrahpaşa ve Çapaʼda okurduk. Sabah giderdik merkez binaya, öğleden sonra diğer klinik derslere dağılırdık. 6 yıl böyle geçti. Bitirdikten sonra Hasekiʼde Tedavi Kliniği vardı (şimdi Kardiyoloji Enstitütüsü olan yer) oraya asistan olarak girdim. 4 yıl sonra Dahiliye uzmanı oldum. Sonra Hematolojiʼye merak sardım. Yine aynı klinikte başasistan olarak Hematoloji ihtisası yaptım. 1964ʼde Hematoloji uzmanı oldum. 1966ʼda doçent kadrosu aldım ve 1970ʼde Onkolojiye merak sardım, o sıralar Onkoloji yeni yeni gelişmeye başlamıştı. Tedaviler çok yeniydi ve fazla ilaç yoktu. 1971 sonunda Amerikaʼya gidip Onkoloji ihtisası yaptım ve 1972ʼde Profesör oldum. 1974ʼde Türkiyeʼye döndüm. Üniversiteye başvurdum aynı yılın Eylül ayında Cerrahpaşa Tıp Fakültesiʼnde Onkoloji Bölümüʼnü kurduk. Bölüm kurulunca öğrencilere dahiliye dersleri içinde kanser de


Türkiye'nin önde gelen kanser uzmanlarından olan Sayın Berkarda’nın dört kitabı ve 150 araştırma yayını bulunuyor.

NİSAN 2012 I

3


KAPAK KONUSU “Türkiye’de kanser vakalarının artışında ilk neden sigaradır. Eskiden sigara fabrikaları yoktu. İnsanlar tütünü çıkarır, sigara kağıdına sarardı ve bu yolla günde belki 3-5 sigara içerdi. Sigara fabrikalarının artmasıyla birlikte, kutuyla alınıp içilebildiği için sigara içme oranı arttı. Sigara yüzde 30 kanseri arttırdı.” Prof. Dr. Bülent Berkarda anlatılmaya başlandı. Bir taraftan poliklinik kurduk, hasta tedavisine başladık. Asistan aldık, uzman yetiştirmeye başladık. 1976-79 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekan yardımcılığı, 1979-82 yılları arasında dekanlık yaptım ve aynı zamanda 1982ʼye kadar Onkoloji Bölümüʼnü yönetmeye de devam ettim. 1982ʼde Çapaʼda kurulan Onkoloji Enstitüsüʼnün ilk müdürü benim. Kanser konusunda sürekli gelişmeleri takip ettik. Kongreler yapmaya başladık. 1987ʼde 6 bin kişilik Dünya Kemoterapi Kongresiʼni düzenledik. Dünyanın her tarafından geldiler, o sırada İstanbulʼda fazla otel yoktu ve 5 yıldızlı 3 tane otel vardı. Hayli zor olmuştu ama başarmıştık. 1993-97 yıllarında İstanbul Üniversitesiʼnde rektörlük seçimlerine girdim ve 1 dönem rektörlük yaptım. O dönem boyunca İstanbul Üniversitesiʼnin desteklediği proje sayısı 700ʼlere ulaşmıştı ve o

40

I NİSAN 2012

projeler çalışılıp bilimsel yayına dönüşünce ileriki yıllarda bilimsel yayın hazırlamada İstanbul Üniversitesi birincilikler aldı. O projelerle üniversite için gerçekten çok iyi bir iş yaptığımıza inanıyorum. 1999ʼda yaş haddinden emekli oldum. Emekli olunca bir süre serbest muayenehane açtım ama hoşuma gitmedi. Emeklilik hayatını tercih etmişken 2008ʼde Medicana International İstanbul açıldı ve Onkoloji Bölümüʼnü yürütmek için beni davet ettiler. 4 yılda çok güzel yol aldık, günde 40-50 kemoterapi hastasını tedavi ediyoruz. Hastalarıma faydalı olabildiğim için çok memnunum. I Tıp Fakültesi’ndeki öğrencilik

günlerinizden bu günlere kanser vakalarındaki artış ve tedavi konusunda ne gibi değişiklikler yaşandı? 1956ʼda ben asistanken bol bol tüberküloz, zatürre vardı. Kanser vakası, kırk yılda bir gelirdi. 70 yataklı bir tedavi kliniğimiz vardı, bunun bir katı tamamen tüberküloz tedavisi için ayrılmıştı. 1960-1970 yıllarla birlikte kanser vakaları artmaya başladı. 1960ʼda 2-3 kanser ilacı vardı, 1970ʼde 5-6 ya çıktı. Her yıl arttı ve bugün 40 civarında ilaç var. Onkolojiʼnin gelişmesi ve ilaç sanayiinin buna yönelmesi

kanser vakalarının çoğalmasıyla başladı. Kanser arttığı için ilaç sanayii de buna yöneldi. I Türkiye’de kanser vakalarındaki

artışın temel sebepleri konusunda herkes farklı yorumlar yapıyor? Bu konuda sizin düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? İlk neden sigaradır. Eskiden sigara fabrikaları yoktu. İnsanlar sigara içerdi ama tütünü çıkarır, sigara kağıdına sarardı ve bu yolla günde belki 3-5 sigara içerdi. Sigara fabrikalarının artmasıyla birlikte, kutuyla alınıp içilebildiği için kolaylaştı içimi ve sigara içme oranı arttı. Sigara yüzde 30 kanseri arttırdı. İkincisi alkol. Alkol tek başına yüzde 3-5 kanser sebebi oysa sigara ile birleşince kanser yapma gücü artıyor. Üçüncüsü beslenme tarzının değişmesi ve fast-food yiyeceklerin artması. İçeriğindeki kötü yağlar, kötü karbonhidratlar kanseri arttırıyor. Çünkü bu tür beslenmede herkes patates yiyor ve patates nişasta ve şeker içeriyor. Şeker kanseri besleyen bir maddedir. Dördüncü sebep, Kimya Sanayiinin gelişmesi ve ürünlerinin hayatımıza girmesi. Deterjanlar, pestisitler, herbisitler, ziraatta kullanılan bir sürü zehirli madde var, haşereleri önlemek ve zararlı otları yok etmek için serpilen



KAPAK KONUSU ilaçlar. Bunlar da gıdalarla vücudumuza giriyor ve kansere sebep oluyor. Bu sebeplerle kanser arttı. Hastalık artınca bir taraftan ilaçlar arttı, bir taraftan da vücudu görüntüleme cihazları arttı. Mühendislik ve tıp elele verince yeni makinalar icat edildi. Tomografi, MR, PET-CTʼler kanserin teşhis konma oranını arttırdı. 40-50 yıl önceki radyoterapi cihazları çok ilkeldi. Şimdi çok ölçülüp biçilerek doğru yere tedavi uygulayabilen cihazlar var. Cerrahi çok gelişti. Anestezi gelişti. Eskiden cesaret edilemeyen ameliyatlar yapılabilir hale geldi. Gördüğünüz gibi görüntüleme cihazları, ilaçlar ve medikal onkoloji, radyoterapi cihazları, cerrahinin gelişmesi ile her yönden kanseri yok etmek için saldırıyoruz ama o da direnmeye devam ediyor. I Görüntüleme cihazlarının çok

gerekmedikçe kullanılmaması konusunda görüşler var. Oysa Türkiye’de çok sayıda görüntüleme cihazı var ve yoğun bir şekilde kullanılıyor. Bu konuda sizin düşüncenizi öğrenebilir miyiz? Görüntüleme cihazları çok gerekmedikçe kullanılmamalı, bu doğru. Çok yüksek gama ışını yaydığı için kendisi de ileride kanser riski doğurabilir. Daha basit görüntüleme yöntemleri, röntgenler vb. ile teşhis konabilecekse MR, BT gibi makinalar kullanılmamalı. Gerektiği zaman tomografi yapılmalı. Ölçüsüz ışın da kanser sebebidir. Devlet de bunların kalitesini, sayısını ve gerekliliğini denetleyebilmeli.

?

Kanserden korunmak için ne yapmalıyız

Prof. Dr Berkarda,“Başta da söylediğim gibi sigara, kimyasal maddeler, bozuk beslenme, özellikle şekerli maddeler kanseri arttırıyor. Diyabet arttıkça kanser de artıyor. Sigara ve rafine şekerler de sanayiinin bize kanser açısından hediyesi. G Sigaradan uzak durmalıyız. Sigara kendi içinde 7-8 kanser yapar. G Sebze-meyve ağırlıklı beslenmeliyiz G Biraz spor yapmalıyız G Kırmızı eti haftada bir yemeliyiz. G Kültür balıklarını pek yememek açık deniz balığı yemek lazım. Norveç, Kanada gibi açık deniz balıklarının iyi olduğunu söylüyorlar. G Kızartma yemeklerden uzak durmalıyız. Yanmış yağda kansorejen maddeler oluşuyor. Izgarada kavrulan etlerin üzerinde oluşan hidrokarbonlar da kansorejen olabilir. Sürekli yerseniz kanser olma riskiniz var. G İşlenmiş gıda yemeyeceksiniz, taze sebze meyveyi yiyeceksiniz. G Sucuk, pastırma, salam vs. yememeliyiz. G GDO’lu yiyeceklerin de henüz ne olduğu belli olmadığı için tüketmemeliyiz. G Meyveleri meyve suyu olarak tüketmek yerine yiyerek tüketmeliyiz” diyor.

I Kadın, erkek ve çocuklarda en

yoğun olarak görülen kanser çeşitleri hangileridir? Kadınlarda; meme,rahim,yumurtalık, akciğer (sigara nedeniyle), pankreas Erkeklerde; akciğer, prostat, mide, kalınbağırsak Çocuklarda lösemi ve lenfoma ve

Arkadaşımız Hatice Gülçür İnanç, Prof. Dr. Berkarda ile keyifli ve yararlı bir ropörtaj yapmanın huzuru içerisinde.

42

I NİSAN 2012

Wilms tümörü görülebilmektedir. Çocuklarda büyüklere göre kanserin görülme sıklığı daha azdır. Kanser bir ileri yaş hastalığıdır. Seneler geçtikçe vücutta dejenere olup kanserleşen hücre sayısı artar. O nedenle 50 yaşında 20 yaşa göre kanser riski daha fazladır. I Erken teşhisin hayat kurtardığı

söyleniyor, kişi kanser olduğunu nasıl anlayabilir? Erken teşhis için hangi yaşlarda hangi tahlilleri yaptırmak gerekiyor? Erken teşhiste kanserin 7 belirtisi aranır, 15-20 günde geçmeyen öksürük, 15-20 günde geçmeyen bir ağrı, vücudun deliklerinden birinden kan gelmesi (burun, makat vs.) kanserin belirtileridir ama bunlar geç belirtilerdir. İnsanların herhangi bir anormallik hissettiklerinde doktora ama tercihen onkoloğa gitmeleri gerekir çünkü normal doktorlar kanser belirtilerine alışık değildir. Aklına gelmeyebilir. Kişinin ailesinde genetik risk varsa,


ONUR Terrace Garden

Mutlak memnuniyet...

ONUR Prestige Mall

Değer yaratma...

ONUR Spradon Quartz

Etkinlik, sürdürebilirlik...

Güleryüzlü, kaliteli, hijyenik hizmet anlayışıyla keyifli alışverişin adresi Hipermarketleri sizlere hizmet etmekten onur duyar www.onurhipermarketleri.com


KAPAK KONUSU şüpheleri varsa yılda bir onkoloğa gitmelidir. Kişinin genetiği, alışkanlıkları, bünyesi, yaşam tarzına göre bir check up listesi yapılmalıdır, yani check up listeleri kişiye göre yapılmalıdır. Bir uzmana gidip 15 dk. konuşup yapılması daha iyidir. 50 yaştan sonra mutlaka 40 yaştan sonra da ihtiyaten yapılmalıdır bu tür kontroller. 40 yaştan sonra akıllılık, 50 yaştan sonra zorunlululuktur. Sigara içiyorsa zaten bunlara zahmet etmesin. I Türkiye’de kanser tedavisinde

kemoterapi ve radyoterapinin kullanıldığını biliyorduk. Sizin Dr. Mehmet Salih İyikesici ile birlikte Hipertermi ve İnsülinli kemoterapi adında yeni yöntemler uyguladığınızı duyduk. Bu konuda bilgi alabilir miyiz? Tedavide başarı şansı yüzde kaçtır ve hangi kanser türleri için kullanılmaktadır? Hipertermi yüksek ısı denen bir tedavi şeklidir. Vücudu 40 dereceye ısıtıyor. Kanser hücreleri yüksek ısıya dayanıklı değildir. 40-42 derecelere ısıtılan makinalara giren hastanın yavaş yavaş kanser hücreleri ısı nedeniyle yok olmaktadır. Esası buna dayanır. Bu yöntem Türkiye için yeni ve 6 ay önce ilk biz uygulamaya başladık. Dünyada 1970ʼden beri uygulanıyor. En çok kullanan ülke Almanya. Fransa ve İsviçreʼde de bu yöntemi kullanılıyor. ABDʼde de biraz daha farklı makinalarla kullanılıyor. Kemoterapi, radyoterapi ve ameliyat tedavileri ile yüzde 50 şansınız oluyor iyileşmek için. Hasta bu tedavilerden sonra metastaz olmuşsa ve kemik iliği yorulduğu için de kemoterapi alamıyorsa bu yöntemi öneriyoruz. Hipertermi makinaları iki çeşit. Bütün vücudu ısıtan ve hasta olan bölgeyi ısıtan makinalar var. Yavaş yavaş yapılan bir tedavi yöntemi ve kanser hücrelerini yavaş yavaş öldürüyor, normal hücreler bundan hiç etkilenmiyor. Normal bağışıklık hücrelerini de canlandırıyor. Hastanın ömrü uzuyor, ağrıları

44

I NİSAN 2012

“İnsülinli kemoterapi kanser tedavisinin ilk evresinde de kullanılabilir ama genellikle toplumda tanınmadığı için son evrede kullanıyoruz. Ve birçok onkolog bu tedavi yöntemini henüz kullanmıyor ya da bilmiyor.”

azalıyor ve yaşam kalitesi artıyor. Avrupaʼda vücut bağışıklığını da güçlendirdiği için 1. evreden itibaren kullanılabiliyor. Ama bizde makine sayısı kısıtlı olduğu için 4. evrede olanları, artık yapacak başka bir tedavi yöntemi kalmayan hastaları alıyoruz ki rahat ettirelim diye. Hiç zararı olmadığı için yararlı bir yöntem ve Avrupaʼda sigortaları da karşıladığı için saunaya girer gibi insanlar bunu kullanıyor. İnsülinli Kemoterapi; bir çeşit kemoterapi şekli. Türkiyeʼde bu tedaviyi de Dr. Salih Beyʼle birlikte ilk biz yapıyoruz. İnsülinin yardımıyla daha küçük dozlarda kemoterapi ilacı vererek aynı sonucu alabiliyorsunuz. Normalde bir hastaya 100 mg kemoterapi ilacı vererek yaptığınız tedaviyi insülinli kemoterapiyle 10 mg vererek yapıyorsunuz ve dolayısıyla yan etkileri de çok azalıyor. Kimya giriyor biraz işin içine. İnsülin verince kan şekeri düşüyor. Kanser hücrelerinin şekere ihtiyacı çoktur. Normal hücre bir şekerle beslenirken

kanser hücresi için bu iki şekerdir. İnsülin yapınca kanser hücreleri aç kalıyor ve ağızlarını açıp şeker gelsin diye bekliyorlar. O sırada şekerli bir eriyiğin içine kanser ilacını koyup vücuda veriyoruz. Ve normal hücre bir alırken kanser hücresi iki alıyor. Yani hile yaparak kanser hücrelerini aldatıyoruz. Normal kemoterapide 100 mg ilacı verdiğiniz zaman o kanda dolaşıyor ama kanser hücreleri de akıllı olduğu için ilaç geçiyor diye kapılarını kapatabiliyor. Oysa kanserli hücreleri şekere muhtaç hale getirince mecbur kalıyorlar ilacı almaya. Bütün kanser türleri için bu tedaviler geçerlidir. İnsülinli kemoterapi kanser tedavisinin ilk evresinde de kullanılabilir ama genellikle toplumda tanınmadığı için son evrede kullanıyoruz. Ve birçok onkolog bu tedavi yöntemini henüz kullanmıyor ya da bilmiyor. I Bu yöntemlerle tedavi olmuş ve

sağlığına kavuşmuş hastalarınız var mı?



KAPAK KONUSU

Prof. Dr. Bülent Berkarda, Prestige Mall Avm’nin Medicana International ile Mart ayı boyunca yaptığı doktor söyleşilerine de katılarak Bahçeşehirlileri kanser konusunda bilgilendirdi.

“Mide, yemek borusu kanserleri Doğu Anadolu’da Erzurum, Van, Kars ve Hakkari’de görülüyor. Onların çay içme alışkanlığından mı diye bir görüş var. Küçük bardaklarda 20-30 kere sıcak sıcak içilen çay etkili olabilir diye düşünüyoruz.” Evet, şu an en az 100ʼe yakın hastamızı referans olarak gösterebiliriz. I Türkiye’de Alternatif Tıp, çoğu tıp

otoriteleri tarafından kabul görmüyor. Ama halk, bazen de bilinçsizce bunlardan çare arıyor. Bunun yerine tıp fakültelerinde tamamlayıcı tıp bölümleri açılsa iyi olmaz mı? Ya da böyle bölümler var mı? Bu bitkilerin birçok şifalı tarafları da var. Bir kısım meslekdaşlarımız inanmıyorlar, evet. Ben de bazı bitki preparatlarını tavsiye ediyorum; Reishi mantarı, Curcumin, quercetin, koenzim Q10 vb. Bu bitkisel preparatlardan literatürde gördüğüm ve inandıklarımı tavsiye ediyorum. Kanser ilaçlarının bir kısmı da bitkilerden elde ediliyor zaten. Tamamlayıcı Tıp bölümleri kurulmalı ve desteklenmeli. Eczacılık fakültelerinde böyle bölümler var sanırım ama

46

I NİSAN 2012

yeterli değil tabii. Belki ileride bölümler işbirliği içine girip böyle çalışmaları birlikte yapabilirler.

olan sevgisine bağlı olarak kendisini geliştirip hastayı yönlendirmesiyle gerçekleşebilir.

kabullenmesi, tedavi süresince kendisi ve yakınlarının yaşadığı maddi-manevi çöküntünün yanında psikolojik destek konusunda da Türkiye’de büyük bir boşluk var. Bir yandan kanser tedavisinde en önemli unsurun moral olduğu söyleniyor öte yandan psikolojik destek konusunda kendinize muhattap hiç kimse bulamıyorsunuz. Bu konuda yapılmış çalışmalar var mı, yoksa neler yapılabilir? Maalesef bu konuda destek birçok şey gibi eksik. Onkoloji alanında yetişmiş o kadar psikolog yok sanırım. Şimdilik pratikte Medikal Onkoloğun işi, bunu şimdilik onlar yapıyorlar.

incelersek hangi bölgelerde hangi türler daha yoğun görülüyor? Mide, yemek borusu kanserleri Doğu Anadoluʼda Erzurum, Van, Kars ve Hakkariʼde görülüyor. Onların çay içme alışkanlığından mı diye bir görüş var. Küçük bardaklarda 20-30 kere sıcak sıcak içilen çay etkili olabilir diye düşünüyoruz. Belki bir virüs de etkili olabilir. Başka özellikle kesin şu kanser görülüyor diye bildiğim bir bölge yok.

I Kanser hastalarının hastalığı

I Kemoterapinin yan etkilerini

azaltmak için neler önerirsiniz? Onkolog, yan etkileri azaltmak ve önlemek için çeşitli güçte kullandığınız kemoterapi ilaçlarına göre bulantı ilaçları önerebilir. Diyare, kansızlık, akyuvarları düzeltmek için yardımcı ve önleyici birçok ilaç var. Bu konuda yazılmış kitaplar da var. Yan etkileri azaltmak Onkoloğun ilgisine, mesleğe

I Türkiye’yi kanser açısından

I Yeni SGK yasası kanser hastalarını

%100 destekliyor mu? SGK sayesinde hastanelerde çok pahalı olan kemoterapi ilaçlarını veya radyoterapiyi alıp hasta evine gidiyor. Muayene ücreti dışında hiçbir ücret talep edilmiyor hastadan. I Kanser Haftası’nda Bahçeşehir

halkına vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Sigara içmeyin, yediğinize içtiğinize dikkat edin, kilo olmayın, diyabetik hasta olabileceğiniz şekerli gıdalardan uzak durun, bol yürüyün ya da spor, jimnastik yapın. I


LEZZETİN BAHÇEŞEHİR'DEKİ YENİ ADRESİ

LOCA

RESTAURANT

Kahvaltı

Tabağı:

13 TL

ALAKART

MÖNÜ

LİSTESİ

KUVER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .3.00 TL GÜNÜN ÇORBASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .4.00 TL

SALATALAR

AKDENİZ SALATA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8.00 TL ÖZEL ÇAMLIK SALATA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9.00 TL GAVUR DAĞI SALATA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8.00 TL ÇOBAN SALATA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL MEVSİM SALATA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8.00 TL

ZEYTİNYAĞLILAR

ZEYTİNYAĞLI YAPRAK SARMA . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL AMERİKAN SALATA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL PATLICAN SALATA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL PATLICAN SOSLU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL ACILI EZME . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL SEMİZOTU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL HAYDARİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL

ARA SICAKLAR

KİREMİTTE FIRIN MANTAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8.00 TL KİREMİTTE KÖZDE PATLICAN . . . . . . . . . . . . . . . . 8.00 TL İÇLİ KÖFTE (TEK) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL FINDIK LAHMACUN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2.00 TL

ET ÇEŞİTLERİ

KİREMİTTE KUZU TANDIR . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20.00 TL DANA BONFİLE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20.00 TL KUZU PİRZOLA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19.00 TL ÇAMLIK KARIŞIK IZGARA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30.00 TL ALİNAZİK ŞİŞTEN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20.00 TL KUZU ŞİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 18.00 TL KAŞARLI KÖFTE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15.00 TL KASAP KÖFTE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13.00 TL İSKENDER KEBAP . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 18.00 TL DÖNER KEBAP . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14.00 TL ZIRHTA ACILI-ACISIZ KEBAP . . . . . . . . . . . . . . . . 15.00 TL BEYTİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20.00 TL

BEYAZ ETLER

KÖRİLİ TAVUK SOTE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15.00 TL MANTARLI PİLİÇ KAVURMA . . . . . . . . . . . . . . . . . 15.00 TL KÖZDE PİLİÇ ŞİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13.00 TL PİLİÇ PİRZOLA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15.00 TL TAVUK BEYTİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 18.00 TL SOSLU KANAT IZGARA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13.00 TL

TAVA YEMEKLER

KİREMİTTE ÇOBAN KAVURMA . . . . . . . . . . . . . . . 20.00 TL KİREMETTE KAŞARLI ET SOTE . . . . . . . . . . . . . . . 20.00 TL

PİDELER

ÇAMLIK KARIŞIK PİDE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16.00 TL KARIŞIK PİDE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15.00 TL KUŞBAŞILI PİDE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12.00 TL KAŞARLI PİDE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10.00 TL KIYMALI PİDE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10.00 TL KAVURMALI PİDE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13.00 TL KAŞARLI SUCUKLU YUMURTALI PİDE . . . . . . . . . 10.00 TL LAHMACUN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3.00 TL

TATLILAR

İNCİR TATLISI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL KÜNEFE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7.00 TL AYVA TATLISI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .5.00 TL KABAK TATLISI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .5.00 TL DONDURMA (PRS) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL

İÇECEKLER

KOLA-FANTA-SPRITE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3.00 TL AYRAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2.00 TL SODA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2.00 TL MEYVE SUYU ÇEŞİTLERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3.00 TL SIKMA PORTAKAL . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6.00 TL TÜRK KAHVESİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL ÇAY . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2.00 TL NESCAFE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5.00 TL

2. Kısım Mah. Avni Akyol Cad. D/10 LOCA BAHÇEŞEHİR/İSTANBUL Paket ve Rezervasyon Tel: (212) 608 00 88 - www.locacamlik.com


KAPAK KONUSU

!

NEDENİNİ BİLİNMEDİĞİNİZ

KARIN AĞRINIZ MI VAR

AMAN DIKKAT

Prof. Dr. Hasan Taşcı, “Türkiye’de son dönemde toplum olarak hepimizin panik olmasına neden olan ve kanser tanısı en zor konulan pankreas kanserinin erken teşhis edildiğinde tedavisi mümkündür” diyor... Medipol Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, pankreas kanseri teşhisi en zor konulan kanser türlerindendir. Ancak, pankreas hastalığının tanısının erken konulması hastanın daha uzun bir yaşam sürmesini sağlamaktadır, diyor. Taşçı, pankreas kanserinde genetik faktörlerin yanında alkol, sigara kullanımı ve yağlı yiyecekler gibi çevresel faktörlerin de büyük rol oynadığını belirtti. Pankreas, karın boşluğunda, midenin arkasında, oniki parmak bağırsağı ile dalağın arasında, bel

Prof. Dr. Hasan Taşçı

48

I NİSAN 2012

omurlarının, aort ve vena kava gibi kalptan giren büyük damarların önünde yer alıyor. Pankreas, vücudun şeker metabolizmasında rol aldığı gibi aynı zamanda protein sindiriminde de önemli rol oynar. Vücudumuzda geri planda kalıyor gibi görünmesine rağmen çok büyük görev üstlenen bir organımızdır. Pankreasın karın içindeki derin yerleşimi ve önünde bazı organların bulunması tanıda zorluğa neden olduğundan, hastalığın tanısının büyük bir kısmı ileri evrede konmaktadır. Pankreas kanserinde ileri yaş, sigara,

“Kanser hastalıklarından ölüm listesinde pankreas kanseri ilk sıralarda yer almaktadır.”

alkol kullanımı, yağlı-kızarmış yiyecekler, erkek cinsiyet ve siyah ırk büyük risk faktörlerindendir. Dünyada ve Türkiyeʼde görülme sıklığını ele aldığımızda, 1 milyonluk bir nüfusta her yıl 110 yeni vaka görülmektedir. Pankreas kanserinin en belirgin belirtileri hızlı kilo kaybı ile karında kitleağrı, bulantı ve kusmadır. Pankreas baş kısmında bir kitle oluşursa, sarılık ortaya çıkar ve en erken teşhis edilebilenler de pankreas başı kanserleridir. Pankreasın baş kısmının kanserleri erkenden sarılıkla ortaya çıktığı için bu hastalar erken teşhis bakımından şanslı hastalardır. Tedavi yöntemleri arasında en etkili çözüm cerrahi müdahaledir. Kan tahlilleri, ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi ve MR gibi radyolojik yöntemler hastalığın tanısının konmasında büyük faydalar sağlamaktadır. Kanser hastalıklarından ölüm listesinde pankreas kanseri ilk sıralarda yer almaktadır. Her kanser hastalığında olduğu gibi pankreas kanserinde de erken teşhis hastanın ömrünün uzamasında en büyük rolü oynamaktadır. Unutmayalım ki, anlamlandırılamayan karın ağrıları, sindirim sistemi bozuklukları, diabet ortaya çıkması, zayıflama, sırt ağrıları gibi durumlarda pankreasta bir bozukluk olduğu akla gelmelidir.


Türkiye'nin kahreden birinciliği!

Sigaradan ölümde dünya birincisi olduk Dünyanın saygın sağlık kurumları tarafından her yıl hazırlanan Dünya Tütün Atlası yayımlandı. Çalışmaya göre Türk erkeklerinin yüzde 46’sı sigara içiyor, erkek hastaların yüzde 37.6’sı sigaradan ölüyor. Amerikan Kanser Derneği ile Dünya Akciğer Derneği, her yıl dünya kamuoyuna sunulan Tütün Atlası’nın 2012 yılı için özel olarak hazırlanan baskısını yayımladı. Rapor, sigaranın ölüm ve hastalıklara davetiye çıkardığı rakamlarla destekleniyor. Belgede, Türkiye, dünyada sıklıkla kullanılan “Türk gibi sigara içmek” deyimini doğrular bir performans sergiliyor. Dünya ülkeleri arasında erkek ölümlerinde sigaranın en etkili olduğu ülke Türkiye. Türk erkeklerinin yüzde 37’si sigara yüzünden hayatını kaybediyor. Bu oran kadınlarda ise yüzde 5 seviyesinde.

DÜNYA TÜTÜN ATLASINDAN

I Türkiye’de kişi başına yıllık ortalama 1399 sigara içiliyor. I Türk erkeklerinin yüzde 46’sı, kadınların da yüzde 15’i sigara içiyor. I Türk erkeğinin yüzde 37.6’sı sigaradan hayatını kaybediyor. I Türkiye erkek ölüm oranıyla Ermenistan (32.7), Kazakistan (34.7), Polonya (31.1) ve Belçika (30.6) gibi ülkeleri geride bırakıyor. I Kadınların yüzde 5.8’i sigara yüzünden hayatını kaybediyor. I Pasif içiciliğe maruz kalan çocukların oranı yüzde 89. Türkiye, Polonya, Romanya ve Yunanistan’la birlikte bu alanda üst sıralarda. I 13-15 yaş arasındaki erkek çocuklarında sigara içme oranı yüzde 9.4. I Kız çocuklarının sigara içme oranı 3.5. 13-15 yaş aralığındaki çocukların yüzde 6.9’su sigara tüketiyor. I 13-15 yaşlarındaki erkek çocukların yüzde 18’inde sigara logolu eşyası varken, bu oran kız çocuklarında yüzde 10 seviyesinde.

SİGARALARDAKİ KİMYASALLAR

Ortalama bir sigarada 7 bini aşkın kimyasal bulunur. Bunlardan 100’lercesi zehirlidir ve en azından 69’u kansere sebep olur. NİSAN 2012 I

49


HAVADAN SUDAN

Yar bana bir eğlence Zamanın şartlarına göre eğlence kültürü de değişmiş ama toplumun yapısına uygun sınırlar içinde kalmıştır. Sınır koymanın önemli olduğunun farkına vararak günümüze değin. Fakat maalesef günümüzde işler değişmiş. Sınırlar genişlemiş hatta yok edilmiş. Her insanın, yeme-içme, barınma gibi temel ihtiyaçları var. İnsan ihtiyaçlarının kabarık bir listesi var ki bu listede yer alanlardan biri de eğlenme ihtiyacı. Eğlencenin hoş zaman geçirme gibi kısa bir tanımı olsa da oldukça yüklü bir içeriği var. En başta bir kültür eğlence. Her milletin kendine özgü eğlence anlayışı var. İlkçağlardan beri insanoğlu hoş vakit geçirme, ruhsal açıdan motivasyon elde etme, yaşam mücadelesini biraz da olsa hafifletme, günlük ya da uzun süreli sıkıntılarını belli bir zaman kafasından atma, daha verimli olabilme gibi birtakım nedenlerden zamanının bir bölümünü iyi geçirmeye ayırmış ve eğlence anlayışı ortaya çıkmıştır. Bir milletin değerleri arasına girmiş ve kültür içinde yerini almış, eğlence kültürü diye bir şey oluşmuştur. Zamanın şartlarına göre değişim göstermiş ama hep milletlerin bir eğlence kültürü olmuştur. Bir medeniyeti incelediğimizde eğlencelerini de araştırmak zorunluluğu bir kültür olmasından kaynaklanmaktadır. Bu kültürleri incelenen medeniyet veya millet hakkında ciddi doneler vermektedir. Elbette eğlence anlayışı bireysel farklılıklar gösterir ama yine de o toplum yapısına uygun, gelenek ve

50

I NİSAN 2012

göreneklerine uyumlu bir anlayış söz konusudur ve her zaman olduğu gibi istisnalar kaideleri, genel yapıyı bozmaz. Zamanın şartlarına göre eğlence kültürü de değişmiş ama toplumun yapısına uygun sınırlar içinde kalmıştır. Sınır koymanın önemli olduğunun farkına vararak günümüze değin. Fakat maalesef günümüzde işler değişmiş. Sınırlar genişlemiş hatta yok edilmiş. Sınırsızlığın özgürlük olduğunu zannetme yanılgısına düşen insanoğlu kendini prangalara mahkum ettiğini, aslında köleliği sınırsızlığın getirdiğini unutmuş. Garip bir eğlence kültürüne pardon kültürsüzlüğüne mahkum etmiş kendini. Hem de ne kültürsüzlük. İlkelce, limitleri olmayan bir kargaşa olmuş eğlenmenin adı; örf-adetlere meydan okuyarak. Yaşanan kaosta en önemli kriter eller havaya olmuş. Adına müzik dedikleri sözleri anlamsız bir gürültüyle eller havada bağırmanın adı eğlence olmuş. Dünyanın doğusu, batısı, kuzeyi, güneyinden özenti alıntılarla dolayısıyla üzerimizde eğreti duran bir anlayış gelmiş ve eğlendiğini zanneden bir güruh oluşmuş. Hiç abartım yok bizzat şahit oldum. Entelektüel seviyelerine, eğitimlerine ve

hayat duruşlarına güvendiğim arkadaşlarımın ĞLU MÜJDE KÖSEO bir daveti üzerine gittiğim bir popüler eğlence mekanında şahit oldum bu rezilliklere. Orada bulunanlar da beraber gittiğim arkadaşlarım gibi hoş görünen kişilerdi. Ama çok iyi vakit geçiriyorlardı bu kargaşada. Benim gibi dehşete düşmüş, hayretle etrafa bakan birkaç kişi vardı ama azınlıktaydık. Eğlencemiz artık bir kültür olmaktan çıkıp eller havaya olmuş. Üstelikten bahsettiklerim orta yaş üstü, hani şimdi gençler ilerde doğruyu bulurlar diyebileceğimiz yaş grubuna dahil değil. Dost sohbetlerinin, kitap okumanın, konsere, sinemaya, tiyatroya gitmenin ne bileyim bir bulmaca çözmenin bile hoş vakit geçirme yolları olduğunu çoktan unutmuşlar. Yar bana bir eğlence olmuş arap tınılarının hakim olduğu müzik eşliğinde göbek atmak. ‘Allah akıl-fikir vere’ demekten başka bir şey bulamıyorum. Nisan ayınızın sağlık ve gerçek eğlenceyle geçmesini dilerim. İstanbul´un muhteşem erguvan ağaçlarının eşliğinde....



RÖPORTAJ

Duygusal ama Yılmaz Morgül, Türk Sanat Müziği’nin tadına doyum olmayan ve benzeri bulunmayan bir sesidir. O, şarkılarını seslendirirken, dinleyenleri alır, bambaşka diyarlara götürür. Kendinizi ruhunuzla baş başa bulursunuz ve gözyaşlarınıza hakim olamazsınız.

Bir arkadaşım Yılmaz Morgül’ü şöyle anlatıyordu. Sözlerine ve düşüncelerine aynen katılıyorum. Yılmaz’ın çok takdir ettiğim bir yönüde başta sevgili annesi olmak üzere, ailesinin bütün fertlerine olan anlatılmaz bağlılığıdır. Allah ayırmasın. Yılmaz Morgül bizim ailemizin de en yakın dostlarından biridir. Büyülü sesi, insanlara yardım için yara- tılmış o sıcacık yüreği, iki eli kanda olsa her dileyene destek için koşan ruhuyla gerçek bir dost, gerçek bir sanatçıdır. Bu kez Yılmaz’la, yaşamımızın vazgeçilmez parçalarından olan sağlık sorunlarımızı konuşmaya karar verdik. Elbetteki pek sevimli bir konu değil. Ama yaşadığımız bir gerçek. Yılmaz neden sık sık ağlar? Yüreği yumuşacıktır onun için ağlar. Duygusal her konu onu ağlatır. Bir çocuk gelip yaşadığı dramı anlatmaya başlasa Yılmaz’ın gözünden Arkadaşımız Filiz Süzer’e yaşamının en özel ve en güzel dönemlerini anlatan Yılmaz Morgül, “6 yaşındayken içimde bir ses keşfettim ve o sesi dinlemeye karar verdim. O ses bana ne derse o sese doğru yürüdüm ve sesin bana ne doğrular kattığını keşfettim.” diyor.

52

I NİSAN 2012

yaşlar boşanır. Böyle bir duygu adamıdır Yılmaz. Ama Yılmaz hayatın getirdiği tüm zorluklar karşısında bir kaya gibidir. Her zorluk karşısında tavrını alır ve Rabbine sığınır. Yüce Rabbimiz onun tüm varlığınla sığındığı tek güçtür. Evet Yılmaz Morgül’le yaşamı boyunca karşılaştığı tüm zorlukları ve onlarla nasıl savaştığını biz soracağız o anlatacak. Yılmaz Morgül verdiği sözü kıyamet kopsa tutar. Röportaj için randevulaştık. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Beklediğim yerin önünde bir motosiklet durdu. Su bidonları taşıyan motosiklet. Arkasında Yılmaz oturuyordu; ne yapayım dedi, taksi bulamadım bu arkadaştan rica ettim beni getirdi. Yılmaz, dev bir sanatçıdır ve işte bu kadar da randevusuna sadık, dürüst ve mütevazıdır.

Yılmazcım seni her gördüğümde içime pozitif enerji doluyor... Bunun sebebi nedir? Öncelikle, 4 Mevsim dergisi olarak bana bu imkanı sunup beni okurlarınızla buluşturduğunuz için teşekkür ederim… İyi ki hayatımızdasınız iyi ki yaşamımda var olan insanlardan birisiniz iyi ki benim ailem saydığım bireylerden birisiniz. Bu pozitif enerji kazanmamın arkasında çok farklı Yılmaz Morgül hayatı var. Öncelikle çocukluğumdan itibaren çok zor yaşam koşulları içinde büyümüş çok akıllı ve ailesine her zaman destek olan fakat zor ekonomik imkanlar nedeniyle hüznün daha çok hayatında yer aldığı bir insan oldum… Çünkü 6 yaşındayken babamı kaybettim. Hiç tanımadığım babam, sadece 6 tane görüntü oluşturuyor kafamda. Babamın ölümünün kırkıncı gecesi mevlütü okunurken 19 yaşındaki konservatuar öğrencisi ablamı kaybettim. Ben annemle tek başıma kaldım, benden 15-20 yaş büyük 3 tane ablalarım ağabeylerim evliydi. Ben o yaşta annemin psikoloğu oldum. Nasıl oldunuz 6 yaşında psikolog diyeceksiniz Allahʼımın bana verdiği çok özel enerjiler sayesinde ben hayata küsmüş olan önce eşini sonra evladını kaybetmiş olan annemin adeta rahatlatma mekanizması oldum. Bunun yanı sıra bu olaylardan 1-2 yıl sonra büyük ablam 18 yaşındaki evladını kalp romatizmasından kaybetti. Yani ailede ölümler üstüne ölümler oldu. Bunlar hep benim hayatıma hüzün olarak yazıldı. Ama 6 yaşındayken içimde bir ses keşfettim ve o sesi dinlemeye karar verdim. O ses bana ne derse o sese doğru yürüdüm ve sesin bana ne doğrular kattığını keşfettim. Ben 5,5 yaşında okumaya-yazmaya başlayıp okula giden bir bireydim, gerçekten çok zekiydim. Bütün okuldaki yarışmalarda okuluma çok şeyler kazandırdım.


BAHÇEŞEHİR FİLİZLENİYOR

güçlü Bütün ailemin enerji ışığı oldum. 17 yaşımdayken Elveda İstanbul şarkısıyla şöhret oldum. 16 yaşımdaydım yabancı bir plak şirketiyle ailemin imzasıyla sözleşme yapıldı. Yabancı bir plak şirketiyle o kadar ağır bir sözleşmeydik ki bana o yaşımı yaşatmadılar. Neler yaptılar bana, 2 beden büyük kıyafetler giydirdiler, saç modelimi arkaya taradılar, bana gözlükler taktılar. ʻSen olgun görünmelisin çünkü biz seni astsolist olarak müzik dünyasına sunuyoruzʼ dediler. Ben yıllarca o takım elbiselerin simokinlerin içersinde daraldım. Hem ailede yaşamış olduğumuz üzüntüler hemde benim müzik şirketimde yaşamış olduğum kimselere ifade edemediğim streslerim yüzünden 1997 yılında Cilt Kanserine yakalandım. O Kanser benim hayatımın dönüm noktası olan bir rahatsızlık. Ve ben Allahʼımın 6 yaşında içimdeki ses olarak lütfettiği enerjinin, bu hastalıkla kalıcı ve bende olması gerekli olan enerjiye dönüşünü sağladı. O yüzden sizler gibi herkes, her ortamda bu kadar enerjik, bu kadar pozitif düşünceli, bu kadar mutlu davranışlar sergileyip insanları mutluluğa davet eden Yılmaz Morgülʼü tanımaktan çok mutlu olduk diye biliyorlar. Yılmazcım sabah uyandığında güne nasıl başlıyorsun? Bunu anlattır mısın? Sabah uyandığımda daha yatağımdan kalkmadan Allahʼım bana bu günü nasip ettiği için şükür ediyorum, hamd ediyorum teşekkür ediyorum… Benim bugünümün bu gecemin annem için ablalarım için ağabeylerim için kardeşlerim, dostlarım, arkadaşlarım için hayırlı uğurlu kazasız belasız rısklarla, bereketlerle, mutluluklarla dolu bir gün ve gece olmasını nasip ediyorum. 7 ayet-el kürsi, 7 tane nas süresi, 7 ihlas, 7 fatiha okuyorum bunun başında

FİLİZ SÜZER

sevgili peygaberimiz Hz Muhammet s.a. olmak üzere gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin evliyaların, sahibilerin, salihlerin, şehitlerin, Atatürkʼten başlıyorum rahmetli babamın, ablamın ve tüm kaybettiklerimi isim isim sayıyorum ve tabii ki ilk gazino çalışmasına başlatan rahmetli Osman Kavranʼa kadar herkes için 3 kulhuvallah 1 elham ve hemen yataktan fırlıyorum. Çok enerjik, müzikle hemen ayna karşısında jimlastiğe başlıyorum ve ʻbugün çok mükemmel olacak, bugüne başlamaya hazırmısınʼ diyorum. İsterse dışarıda yağmur, kar yağsın benim

içinde tropikal güneşler var. Ben bu dışarıdaki negatif enerjiyi pozitif hale getirecem. Etrafımda ne kadar mutsuz insan varsa hepsine ʻhayır mutlu olmalısın Allah sana bu bedeni nasip etti ve bu bedene sahip çıkmalısınızʼ deyip güne böyle başlarım... O gün neler yapacaksam planlarım... NİSAN 2012 I

53


RÖPORTAJ Yılmazcım herkes ve ben çok merak ediyorum fiziğini ve formunu nasıl koruyorsun? Filizcim Allah bu bedenleri bizlere nasip etmiş… Tanrımın bana armağan ettiği bu bedeni korumak zorundayım. Bu yüzdende bu bedene bir bebeğe bakarmış gibi bakıyorum. Benim bu sağlıklı bedenime yasak maddeler kullanarak bedenimi sağlıksız hale getirmek gibi bir inanca sahip bir insan olmadığımın altını çizmek istiyorum… Ben sağlıklı olmalıyım ve Allaha her saniye teşekkür etmek zorundayım. Çocukluğumdan beri asla fastfood yemekler hayatımda olamaz, çok su içiyorum, katkı maddeli içecekler, konserve yiyeceklerden uzak duruyorum, light ürünler asla almıyorum. Bunun yanındada bol bol spor yapıyorum (kinkboks, tenis, golf, ata biniyorum) en önemlisi de kendimi çok seviyorum. Yılmazcım dünya çapında bir sanatçıyla düet yapacaksın… Kimle yapmak istersen? Valla Filizcim geçenlerde Azerbaycanʼda bir konser yaptım. Orada bunun ilk adımı atıldı. Azerbaycaʼnın genç ve yetenekli bir starı var Samira Hüseyinova. Çok özel bir ses orada onunla tanıştım. Kendisi bana teklif etti. ʻTürkiyeʼnin en güzel seslerinden birisiniz, Azerbaycan da çok seviliyorsunuzʼ dedi ve benimle düet yapmak istediğini söyledi. Dünya çapına sunulacak bizim çalışmalarımız başladı. Azerbaycan da ʻgederemʼ (giderim) bir de ʻsen olabilirdinʼ adlı şarkılardan oluşan bir single çalışması hazırlanıyor. Yılmazcım yardım sever bir insan olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bir çok yardım gecelerine katılan sanatçılarından en önde gelen isimlerdensin ve kazandığın paraların çoğuyla yardım yaptığın söyleniyor bu sana nasıl bir duygu yaşatıyor? Hayata bakış felsefelerimden biri, Allahımın bana vermiş olduğu bu sağlıklı bedeni ve bu bedenin ekstrası olan sesimle hizmet ettiğim toplumuma nasıl yararlı olabilirim düşüncesiyle yola çıkmışlığım. Benim gerçek amacım kalbimden kaynaklanıyor. Ben ilköğretim, orta okuldayken bayramlık kıyafetlerimi okul aile birlikleri ve buna bağlı olan vakıf dernekleri veriyordu. Ben bayram sabahlarında mutlu uyanıyorsam o vakıflar ve derneklerin sayesinde oluyordu. Annecim 16 yaşımda şöhret olduğumda, ʻBak sen şuan şöhret olu-

54

I NİSAN 2012

“Türk sanat müsikisi benim en büyük aşkım. Ben Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan hep rica ediyorum, ‘neden ülkenizin gerçek Türk musikisini muhafaza edecek kanunlar çıkarmıyorsunuz?’ diye. Gün gelecek bizim müziklerimizi bize satacaklar.”

“Doktorum cilt kanseri olduğumu söylediğinde hayatımın son günü psikolojisine girdim. Kendimi evde gardolaplara kapatıyordum mezarlık gibi karanlık ortamlar istiyordum ve kimseyle bunu paylaşmak istemiyordum.”

yorsun ve bende senden insanlara hizmet etmeni istiyorum sana yardım eden bu vakıfları bu dernekleri unutma yeri geliyorsa bütün kazancını ver yoksa sana sütümü helal etmemʼ dedi... 16 yıldır hiçbir ücret almadan Türkiyeʼnin ve dünyanın her yerinde konserler verdim. Azerbaycanʼda sokak çocukları için Avustralyaʼda tsunami mağdurları için tırların üzerinde yardım konserleri verdim. 226 tane sosyal yardım sağlık çocuk ve vakıf dernekleriyle çalışıyorum. Benim binlerce manevi evladım var. Konserlerimden elde ettiğim gelirlerle birçok kişiye yardımcı olmaya ve bununla huzur bulmaya çalışırım… Bunlarla çok mutlu oluyorum gerçek enerjimin nedeni de bunlar. Beni farklı anlayabilirsiniz ama ben bu dünyada bir görevli olduğumu biliyorum. Ben bugüne kadar yaptığım konserlerden sağladığım gelirleri kendimi kullanmış olsaydım şuan yalılarda oturup, en lüks araçlara binerdim. Ama benim ne evim ne de arabam var. Yılmazcım seninde başından bir rahatsızlık geçti… Allaha şükür atlattın ve bu dönemde neler yaşadın ve bu-

nunla ilgili neler söylemek istersin? Bunu yaşayan kişilere nasıl tavsiyelerde bulunursun? 1996 yılının sonunda yüzümde kaşıntılar olmaya başladı ve bu kaşıntılar itibariyle rahatsızlıklar duymaya başladım ve hastaneye gittim. Bana kılcal damar genişlemesi teşhisi konuldu ve ekranlara çıkmamamı ve ışıkların altında olmamamı istediler. Çünkü onlarca ışık ve makyaj malzemelerinin bunu ilerleteceğini ve içinden çıkılmaz hal alacağını söylediler. Fakat ben yeni şöhret olmuştum ve albümüm satış rekorları kırıyordu. Ekranlara çıkıp promosyonlar yapmak zorundaydım, çünkü atmış olduğum imzalar vardı. Bunu yetkililerle paylaştım ama onlar dinlemediler. ʻSahneye çıkarsın, hemen makyajını silersinʼ gibi yaklaşımlarda bulundular. Bu şekilde bir süre daha devam etti. Fakat gün geçtikce kaşıntılarım hem içte hem dışta fazlalaşmaya başladı. Çok sert kaşınma ihtiyacı hissediyordum. Tekrar doktoruma gittiğimde, maalesef cilt kanseri olduğumu söylediler. O gün hayatımın son günü psikolojisine girdim. Kendimi evde gardolaplara kapatıyordum mezarlık gibi


karanlık ortamlar istiyordum ve kimseyle bunu paylaşmak istemiyordum. Kendimden kaçıyordum çok zor bir gün bir gece yaşadım. Ama sabah uyandığımda bunun da bana Allahʼtan geldiğini ve bunun benim sınavım olduğunu düşündüm. O dönemde cilt kanseriyle ilgili Türkiyeʼde tıbbi cihazlar bulunmamaktaydı. Doktorum Ahmet Günay benim Amerida tedavi görmem gerektiğini söyledi, kendisine müteşekkirim ve ben Neworkʼa gittim. Tedavim başladı, ben bu sınavı da başarıyla geçeceğime inandım… Tedavi sürecinde çok üzülüyor ve sarsılıyordum. Bazı zamanlarda da aynaya bakar, ʻSen adın gibisin yılmayacaksın seni hiçbir şey yıldırmamalı. Bu hastalığında ne olduğunu biliyorsun, hiç olmadığın kadar iyi olacaksınʼ diye kendime moral motivasyonu geliştiriyordum. Tedavi olduğum hastanenin terapi seanslarına katıldım. Terapi seanslarında bambaşka bir Yılmaz oluşumu başladı. Bu terapilerde farklı örneklemeler yaşıyorduk terapistlerimiz ʻiçinizdeki hissettiğiniz yaşı yaşamalısınızʼ diyorlar, vücudumuzdan kendi gücümüzle bu hastalığı bu mikrobu atabileceğimizin altını çiziyorlardı. Moral motivazsoyumu bu yönde geliştirdim. Tabii yıllar geçmiş olsada moral motivasyonum için ben bu tedaviye yine devam ediyorum. Filizcim şimdi bana sorun ben kendi yaşımı 21 yaşında hissediyorum. Bu dönemi yaşayan kişilere diyebileceğim, öncelikle unutmayalım bu Allah tarafından bizlere verildi. Bu bir sınav ve bu sınavı başarıyla tamamlayıp atlatacaklarına inanıp morallerini yüksek tutmalılar. Hayata daha sıkı tutunup daha sıkı bağlanmalarını öneriyorum. Doktora gidip tedavilerine devam etsinler ve dua etsinler. İnancımızı yüksek tutup, enerjimizi en üstte tutmalıyız. Kendinizle barışık kalıp kendinizi sevmelisiniz, ʻben mutluyumʼ diye içinizden sevinçleri kırmadan etrafa gülümseyerek bakmalısınız ve bu hastalığı küçümseyerek, onu yeneceğim diyebilmelisiniz. Moral motivasyonun yüksek tutmalı, en önemlisi aynanın karşısına geçip gülmeli ve ʻben çok sağlıklıyım ben çok mutluyum ve hayatı seviyorum, bu bedeni kendimi çok seviyorumʼ demelisiniz. Filizcim beni 4 Mevsim okurlarıyla buluşturup bu imkanı sağladığın için çok teşekkür ederim. I

Bazı zamanlarda da aynaya bakar, ‘Sen adın gibisin yılmayacaksın seni hiçbir şey yıldırmamalı. Bu hastalığında ne olduğunu biliyorsun, hiç olmadığın kadar iyi olacaksın’ diye kendime moral motivasyonu geliştiriyordum.


DEN

HAYATIN İÇİN

Cumhuriyetle parlayan nağmeler

Kanto kültürümüz

İtalyanca şarkı söylemek anlamına geliyor kanto sözcüğü. Kantonun Türk müzik kültüründe ortaya çıkışı “tuluat tiyatroları” nın doğuşuna dayanıyor. Tuluat tiyatrosu Karagöz, Ortaoyunu gibi geleneksel oyunlarımızdaki karakterlerin yarı Doğulu, yarı Batılı giysiler ve farklı kimliklerle yer aldığı ve güldürüye dayalı bir gösteri sanatı türü.

24 Nisan Salı akşamı saat 20.00’yi gösterirken solist arkadaşım Osman Ziyagil ile birlikte CRR sahnesinde, Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze uzanan Batı kokulu tatlı ve neşeli nağmeleri izleyicilerimizle paylaşmaya başlayacağız. “Lüküs Hayat”tan “Mazi”ye, “Ben kalender meşrebim”den “Fındık kurdu”na, “Helvacı”dan “Çok yaşa sen Ayşe”ye uzanan çok renkli ve zengin bir repertuar... Şimdiden çok heyecanlıyım. Konserin adı “Cumhuriyetle Parlayan Nağmeler”. Müzik direktörümüz Göksel Baktagir’in harikulade çalışması sonucu ortaya çıkan orkestrasyon, adeta cımbızla tutup çekmiş gibi özenle seçtiğimiz kantoları, tangoları ve operet şarkılarını öylesine güzel sarıp sarmaladı ki, ortaya çıkan bütünlüğün büyük zevk vereceğinden hiç şüphemiz kalmadı. Sizi de bu konserde aramızda görmekten mutluluk duyacağımızdan emin olun. Söz bu konserden açılmışken sizlere müzik kültürümüzün Cumhuriyet’in ilk yıllarında Batı etkisiyle şekillenmeye başlamış bir türü olan kantolardan biraz bahsetmek istiyorum. Artık taş plaklarda kalmış olan bu müzik türü yakın geçmişte Nurhan Damcıoğlu, Oya Alasya, Meral Küçükerol gibi sanatçılar tarafından gazino sahnelerinde yaşatılmaya çalışılmışsa da yok olmaktan kurtulamadı bildiğiniz gibi. Oysa ilk popüler müziğimiz olarak kabul ediliyor ve Cumhuriyet’ten biraz daha eskiye uzanan bir geçmişi var. Yaklaşık 120 yaşında. İtalyanca şarkı söylemek anlamına geliyor kanto sözcüğü. Kantonun Türk müzik kültüründe ortaya çıkışı “tuluat tiyatroları” nın doğuşuna dayanıyor. Tuluat tiyatrosu Karagöz, Ortaoyunu gibi geleneksel oyunlarımızdaki karakterlerin yarı Doğulu, yarı Batılı giysiler ve farklı kimliklerle yer aldığı ve güldürüye dayalı bir gösteri sanatı türü. İtalyan tiyatrolarında gördüklerini kendi gösterilerine uygulayan Tuluat tiyatroları, aynı İtalyan gösterilerinde olduğu gibi küçük orkestralar oluşturmuşlar, oyunların başlamasından bir saat kadar önce tiyatrolarının önünde ücretsiz konserler vermeye başlamışlar. Kantolar işte bu konserlerle tanınıp sevilmeye başlanmış.

56

I NİSAN 2012

Kantonun özellikle Peruz adlı bir hanım tarafından bulunduğu da söyleniyor. Bu doğru mu bilmiyorum ama Peruz’un ilk kantoculardan olduğu bir gerçek. Zaman içinde kanto türünde, sevilen ve usta icracılar ortaya çıkmış. Peruz, Şamram, Kamela, Virjin, Büyük Amelya, Küçük Amelya, Minyon Virjin, Viyolet, Anjel, Eleni, Büyük Mari ilk kantocular arasında sayılıyorlar. Erkekler de düet şeklindeki kantolarda kadınlara eşlik etmişler. Kel Hasan Efendi, Naşit, Dümbüllü İsmail, Niko bu alanda günümüzde de az çok isimleri bilinen sanatçılar. Cumhuriyet döneminde İstanbul’un eğlence ve kültür merkezi Direklerarası ve Şehzadebaşı’ndan Haliç’in karşı yakası Pera’ya ve Beyoğlu’na kayınca Batı anlamında tiyatro eserleri Ortaoyunu ve Tuluat tiyatrolarının önüne geçmeye başlamış. Hal böyle olunca kanto sadece Ramazan aylarında hatırlanan bir müzik türü haline gelmiş. Hatta Cumhuriyet döneminin kantodaki ünlü ismi Tombul Zarife Hanım’ın yıldızı giderek sönüp yok olmuş. Ancak gramofon ve taş plak sanayiinin gelişmesi, radyonun icadı, 1925 sonrasında plakların elektrikli mikrofonlarla kaydedilmeye başlaması sonucu

N

AYLİN ŞENGÜ TAŞÇI

1930‘larda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de eğlence ve dans hızla yükselişe geçmiş. Bunun sonucunda İstanbul’un eğlence yaşamının vazgeçilmezlerinden olan kanto yeniden dikkatleri çekmeye başlamış. Üstelik kantonun aynı zamanda güncel olan konuları ele alıp hicvetme özelliği de keşfedilmiş. O dönemin ünlü bestecilerinden Kaptanzade Ali Rıza Bey, Dramalı Hasan Güler, Refik Fersan, Kadri Şençalar, Sadettin Kaynak gibi önemli isimler bile kantolar bestelemeye başlamışlar. Daha önceki dönemin Direklerarası kantoları ile Cumhuriyet dönemindeki kantolar birbirlerinden çok farklı. Cumhuriyet sonrası kantolar sahnede söylenmek için değil, taş plaklara okunmak için bestelenmiş eserler. Eşlik eden sazlar değişmiş, fokstrot ve rumba gibi dönemin moda türlerinden esinlenilmiş. İlginç olan bir başka değişim ise kanto söyleyenlerin isimlerinde kendini gösteriyor. Cumhuriyet öncesinde azınlık kadınlarla icra edilen kantolar sonraki dönemde Nazmiye Sedat, Makbule Enver, Mahmure Şenses, Küçük Nezihe, Mahmure Handan Hanım gibi isimlerden anlaşılacağı üzere Türk ve müslüman kadınlar tarafından da söylenmeye ve sahnelenmeye başlamış. Cumhuriyet sonrasında kantolar varlıklarını 1950’lere kadar sürdürüyorlar. Sonra bu süreç sona eriyor ve yerini yeni moda başka eserler almaya başlıyor. Bugün artık genç nesil kanto sözünü duyduğu zaman belki de tam olarak anlamlandıramıyor. Kantonun müzik kültürümüzdeki yerinin tarih sayfaları arasında bir yerlerde kaldığını elbette kabul etmek gerek. Ama günümüz icrasıyla yorumlandığında pek de güzel bir hale gelen bu sevimli eserleri tamamen hafızalardan silmemek için çaba göstermek sanırım biz sanatçıların görevleri arasında. 24 Nisan Salı akşamı taş plaklardan seçtiğimiz bu küçük, neşeli ve nostaljik eserlerin izleyicilerimizin hafızalarında güzel bir yer bırakmaları amacıyla yapacağımız konserden yükselen nağmeler, CRR konser salonunun duvarlarında hoş bir seda olarak asılı kalacak. Bekleriz efendim...





GELİN MODASI

i n i l e g l e z ü g n siz olun e

2012’nin

Evlilik teklifi sonrası ilk iş düğün hazırlıklarına başlamaktır. Kına gecesi, düğün mekanı, damatlık vesaire derken gelin için en önemlisi, o günün prensesi ne giyecek? Sizler için ünlü modacılardan gelinlik alternatiflerini bir araya topladık

Evlilik çok kapsamlı bir hazırlıktır ve gelinlik modeli seçimi de bunun en önemli parçasıdır. Malum bahar ve yaz düğünleri için artık yavaş yavaş kolları sıvamak gerekir. Düğün sezonu çok yoğun olduğundan işlerin vakitlice halledilmesinde yarar vardır. Bunun için şimdiden model seçiminize ve bir çok hazırlığa karar vermeniz gerekir. Her zevke

uygun kumaş çeşidi ile hayal ettiğiniz gelinlik modeline kavuşmanız çok kolaydır. Gelinliğinizin modelini özel yapan aslında kumaş seçiminizdir. Gelinlikte kaliteyi yansıtan kumaşlarla modeller daha şahane yansıtılmaktadır. Bir çok kumaş çeşidinin bir arada bulunduğu gelinlik modelleri derlememize bir göz atalım...

Elie Saab

Oscar de la Renta

Çok özel işleme ve modellerle bir inci gibi zarif görünebilir, hayatınızın en anlamlı giysisi olan gelinlik modelinizin size özel tasarlanmasını isteyebilirsiniz.

60

I NİSAN 2012



GELİN MODASI

Belki de ömrünüzde bir kere giyeceğiniz gelinliğiniz konusunda şımarın, hatta sınırları bile aşın. Bu sizin hakkınız, unutmayın o günün prensesi sizsiniz. Elianna Moore

Pronuptia Fe ́ erie Alma Novia

Hayallerinizin peşinde koşun, çünkü siz bugün özelsiniz!..

62

I NİSAN 2012



KİTAP GÜNÜ

Dünya Kitap Günü 23 Nisan gününü içine alan hafta

“En büyük düşman Okumak insanın kişisel gelişimini sağlayan önemli etkenlerden biridir. İnsanın düşünce yapısını, hayal dünyasını geliştirir; sözcük dağarcığını arttırır, insana bilgi ve birikim kazandırır. Son bir yılda en çok okunan ve en çok satılan kitap listelerini inceleyip sizin için biz de bir liste oluşturduk. Keyifle okumanız dileğiyle…

Son bir yılda en çok okunan ve en çok satılan kitap

Elif Şafak İskender Doğan Kitap Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır… En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe… Aşkı aramadan evvel, düşün bir, benden nasıl bir âşık olur? Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece...

Sinan Yağmur Aşkın Gözyaşları; Tebrizli Şems Karatay Akademi Yay

Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: “Allahʼa kavuşmayı isteyeni Allah da sever” Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur...

Ayşe Kulin Hayat Dürbünümde Kırk Sene 1941-1964 Everest Yay.

Hayat ve Hüzünde yazdıklarım, babamın da var olduğu dünyada geçirdiğim kırk yılın, dürbünüme çarpan resimleridir; özelimde ve ülkemde 1941ʼden bu yana yaşadıklarımdan, gördüklerimden seçmelerimdir. Kitabıma, beni çok etkileyen, çok üzen, çok sevindiren, bende iz bırakan, belleğimde hep kalan anılarımı aldım.

64

I NİSAN 2012

Zülfü Livaneli Serenad Doğan Kitap Her şey, İstanbul Üniversitesiʼnde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duranʼın (36) Profesör Maximilian Wagnerʼi (87) karşılamasıyla başlar. Profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şileʼye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz...

Yılmaz Özdil İsim, Şehir, Hayvan Doğan Kitap Bir İgnliiz üvinersitesinde ypalın arşaıtramya gröe, klemileirn hrflareinin hgi srıdaa yzaldıklarıı ömneli dğeliimş asılnda... Öenmli oaln, briinci ve sonncuu herflarin yrenide olamsımyış... Çnküü, kleimleri hraf hraf dğeil, btüün oalark oykuormuşsz...

Ayşe Kulin Hayat Dürbünümde Kırk Sene 1964-1983 Everest Yay.

Babamın ölümünden sonra ise, ne ben aynı Ayşeʼydim ne de Türkiye aynı Türkiye. Babamın yokluğu beni, Turgut Özal da Türkiyeʼyi değiştirmişti. Artılarımız ve eksilerimizle başkalaşmıştık. 1983ʼten sonraki yıllarımın serüveni belki bir başka kitaba konu olur ama elinizdeki sayfalarda okuyacaklarınız, 1983 yılına kadar...


cahil dosttur” Leyla Erbil Kalan İş Bankası Yay. …hiçbir şeyden ve her şeyden kalan bir zamanlar justinianosʼların, fatihʼlerin hüküm sürdüğü istanbulʼun altında, şimdi toprakta gömülü olan binlerce yılın kalıntısından kalan... ibrahim ve ishakʼtan kalan... insanların birbirlerini ayakkabılarından tanıdığı savaşın yokluk günlerinden kalan...

John Verdon Aklında Bir Sayı Tut Koridor Yay. Bir adam, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut. 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.” Adam öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin... Küçük zarfı aç.”

Mürvet Sarıyıldız İki Cami Arasında Mihrimah ile Sinan Mola Kitap

Kendi arzusu ile devşirilip payitahta getirilen Sinan, Karaboğdan Seferi sırasında Mihrimah Sultanʼa aşık olur. Bu aşk, Sinanʼa önce Prut Nehrini on üç günde geçilecek köprüyü yaptırır. Payitahta dönüşte Mihrimah Sultanʼın evlendirilmesine karar verilir. Sinan ve Rüstem Paşa aday olur. Hürrem Sultan, siyasi nedenlerle kızı Mihrimahʼı Rüstem Paşa ile evlendirir.

Murathan Mungan Şairin Romanı Metis Yay. Adı Yerküre olan bir gezegen. En büyük kara parçası sayılan Anakaraʼda farklı yerlerden farklı nedenlerle Odragendʼe varmak üzere yola çıkan gezginler. Elli yıl sonra yurduna dönen bir bilge şair. Yıllarca evinden hiç çıkmadan yaşadıktan sonra, çıraklarıyla birlikte kendisini yollara vuran bir şiir filozofu...

John C. Parkin S*ktir Et Arunas Yay. S*ktir Et demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur. Hayatınızda yapmanız “gerekenlere” S*ktir Et deyin ve neyi yapmak istiyorsanız onu yapın...

Hakan Günday Az Doğan Kitap Az, küçük bir kelime, büyük bir roman. Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.

Canan Efedigil Karatay Karatay Diyeti Hayy Kitap Bu kitap, klasik bir diyet kitabı değil. “Kibrit kutusu”, “iki yemek kaşığı” gibi anlamsız ölçülerle insanları strese sokmuyor. Karatay Diyeti bir yaşam biçimi. Yıllardır pazarlanan beslenme balonlarını patlatıyor, doğru beslenmenin ne demek olduğunu anlatıyor.

Debbie Macomber Küçük Mucizeler Dükkanı Martı Kitabevi Kitapları dünyada 140 milyondan fazla satan ve birçok dile çevrilen Debbie Macomber, yürek ısıtan romanlarıyla şimdi de Türkiyeʼde… Hayatın içinden dört güçlü kadın… Küçük mucizeler, büyük umutlarve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir hikâye… Bu kitapta mutlaka kendinizden bir şeyler bulacaksınız!

Paulo Coelho Elif Can Yayınları “Hilalʼe isminin anlamını sordu; Türkçe de ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi demektir. Ülkemin bayrağında da vardır hilal...” Elifʼin başkahramanı meşhur yazar Paulo Coelho, bir süredir bilgelik yolunda gelişmesinin durduğunu hissetmektedir. Belki de yapması gereken tek şey, esrarengiz ustası J.nin tavsiyesine uyup, “Gönlünün onu çektiği yere,” gitmektir... NİSAN 2012 I

65


FIRSATI YAKALADIK MI?

Sizin için kendimizi feda ettik...

Günübirlik turdayız... Her gün birbirinden değişik fırsat sitelerinden gelen birbirinden ilginç fırsatlardan birine yakalandık. Sizin için kendimizi feda ettik ve denedik... Günübirlik Maşukiye, Sapanca ve Kartepe turundayız... Herşey bilgisayar başında kafamı dağıtmak için aylak aylak facebookta gezinirken başladı. Yeğenimin paylaştığı “Günübirlik Maşukiye, Sapanca ve Kartepe turu, ulaşım ve öğlen yemeği dahil 99 TL yerine 39 TL!” mesajı dikkatimi çekti. Her gün bir sürü mail aldığım hiç bakmadan söylene söylene sildiğim fırsat sitelerinden birine ait günübirlik gezi tanıtımı idi. Her ne kadar “Ucuz etin yahnisi bol olur” lafının anlamını bilsem de nedense birden cazip geldi. Daha önce böyle bir günübirlik tura katılma cesaretine hiç bu kadar yakın olmamıştım... Biraz ayrıntıları inceleyip, arkadaşım Haticeʼyi aramam arasında çok fazla zaman geçmedi. Biraz süsleyip püsleyip anlatınca, “hem de dergiye gezi sayfası hazırlarız” lafından sonra sanki biraz zoraki de olsa günübirlik gezi fikrim kabul gördü.

Sabahın 5’inde kalkıp yollara düştüğümüz günü birlik şehir fırsatı ilk saatlerde hiç hoş gelmesede Kartepe’de kendimizi doğala ve doğaya kaptırdık.

Otobüs tam saatinde kalktı

Sabah 7ʼde Bakırköyʼden kalkacak olan otobüse binmek için 5.30 gibi uyanınca her şey güzel başladı diyemeyeceğim... Kulaklarım çınlayarak güne başladım. 6 kişilik gezi grubumuz buluştuğunda ise kulaklarımı Haticeʼnin eşi İlterʼin çınlattığını anladım. Sabahın o saatinde gezi programı ona hoş bir sürpriz olmuştu:)) Gözlerden uyku aka aka yola çıktık. Otobüste kahvaltı paketi verileceğini bildiğimiz için kahvaltı kısmını düşünmüyorduk. Ama yine de tedbiri elden bırakmayıp, böreklerimizi, keklerimizi, termosta çayımızı yanımıza almayı ihmal etmedik. Bakırköy İncirli Ömür Plaza önüne geldiğimizde otobüsümüz bizi orada bekliyordu. Sabahın o saatinde hiçbir yer açık olmaz diye düşünüyorduk ama etraftaki kafeler açıktı... Günün ilk çayını içme fırsatı bulduğumuz için sevindik. Otobüs tam söylediği saatte 07:00ʼde Bakırköyʼden hareket etti... Otobüste yerlerimizi oturduğumuzda tur rehberinin uyarısı ile karşılaştık. Herkes kendine ayrılan koltuğa

66

I NİSAN 2012

oturmak zorundaydı. Çünkü koltuklar sigortalıymış:) Yerlerimize oturduğumuzda her koltuğun önünde bir adet sandviç duruyordu. Merak edip baktığımızda içinde üç dilim kaşar olan ve sonrasında içeçek ikramıyla birlikte kahvaltı paketimizmiş meğer o sandviçler... Tedbiri elden bırakmayıp aramızda espri olan ʻKek var, börek varʼ olayı neAlabalık

deniyle evden getirdiğimiz yiyeceklerimiz tur kahvaltımızı zenginleştirdi... İlk durağımız Beşiktaşʼtan 7:30ʼda ve son durağımız Kadıköyʼden de yine tam saatinde ve 08:00ʻde hareket ettik. Biz, gezi programına göre ilk durağımızın Sapanca olacağını düşünürken, tur rehberimiz açıklama yaptı. ʻBen tur rehberiniz Ekin... İlk durağımız Kartepe, Kuzu şiş


Günün en şahslıları Hazan ve İldeniz.

orada ortalama 2 buçuk saat kadar kalacağız. Daha sonra Maşukiyeʼde güzel bir öğle yemeği, sonrasında ise Sapancaʼda kahvelerimizi içeceğiz. Her hangi bir sorun olduğunda bana ulaşmanız için cep telefonumu vereceğim. İsterseniz kaydedin bir sorun olduğunda bana ulaşabilirsiniz. 0507 504 xx xx. Çay servisi 5 dakika içinde başlayacaktır. Hepinize iyi yolculuklar dileriz.” Tur programının değişmiş olması kendimizi hazırladığımız tur programımızı biraz altüst etse de çıktık bir yola düşüncesiyle sesimizi çıkartmadık. Nasıl olsa tur rehberimiz bizi aydınlatır dedik ama tur boyunca en açıklayıcı konuşması bu oldu.

Kartepe gerçekten kardan tepe!

Kartepeʼye doğru yol alırken, günlük güneşlik bir havadan gittikçe artan kar yüksekliğini yaşamak en tepeye çıktığımızda neyle karşılaşacağımız konusunda merak uyandırdı. Hele tırmanmaya başladıktan sonra güneşin vurduğu ışıl ışıl parlayan sanki üzerine sim serpilmiş yaklaşık 2 metrelik kar görüntüsü görülmeye değerdi. Tavuk

Mıhlama

10:00 gibi Kartepeʼye vardığımızda televizyonun çocuklar üzerindeki etkisine bir kez daha şahit oldum. Kızım, seyrettiği bir dizide Fidanʼla, Mahirʼin kaldığı oteli görmüş olmanın sevinci içindeydi. Etrafına baktığında gördüğü kar manzarası karşısında ise hemen unutmuş olması ve kendini karların içine atması sevindirici tarafıydı. Tur rehberinin 12:15ʼte otobüsün hareket edeceğini söylemesiyle kendimizi karlara vurduk. Bir tarafta kızaklarla kayanlar, bir tarafta acemi pistinde düşe kalka kaymaya çalışanlar, bir tarafta ise uçsuz bucaksız kayak pistleri ve üzerinde sülün gibi kayanlar görülmeye değer bir manzaraydı. Biz teleferik ile en tepeye çıkmaya karar verdik. Yürüyüş yollarından ilerleyip teleferik için biletimizi almaya gittiğimizde iki tur yapabileceğimizi öğrendik. 3 dakikalık kısa tur ve uzun tur seçeneklerinden tabii ki en tepeye çıkabilmek için uzun turu tercih ettik. Tepende güneş, altında kar teleferik ile tepeye çıkarken yaşadığın duyguları anlatmanın galiba imkanı yok. Tepeye çıktıktan sonraki uçsuz buŞelale Restoran’da öğle yemeğimizi yemek için mola verdik. Yemeğimiz seçenekliydi. Kiremitte alabalık, köfte veya tavuk, salata ve meşrubat. Her birimiz farklı bir sipariş verdik ki hepsini sizler için görüntüleyebilelim.

caksız manzarada fotoğraf çektirmek ise ayrı bir keyif. Kızların kendilerini karlara atması ve üzerlerindeki tüm kıyafetler ıslanacak kadar karlarda yuvarlanmaları ise onlar için ayrı bir keyifti... Tekrar teleferik yolculuğu ve akabinde karlar üzerinde sucuk ekmek partisi sonrası turun devamı için otobüslerimize döndük.

Maşukiye’de yemek molası

Kartepeʼden hareket ettikten sonra karların giderek azalmaya başlamasıyla Maşukiyeʼye yaklaştığımızı anlamamız zor olmadı. Yaklaşık 40 dakika sonra küçük, şirin ve salaş bir yer olan Şelale Restoranʼda tura dahil olan öğle yemeğimizi yemek için masalarımıza yerleşmiştik. Şelale manzarası (ki turda şelale gezisi diye geçiyordu, öyle kocaman bir şelale beklemeyin, kendi halinde yavaş yavaş akan bir dere diyebiliriz) ve değirmen görüntüsü eşliğinde yemeklerimizi beklemeye başladık. Başladık dedim ama rehberimizin daha öncesinde yiyecek tercihlerimizi alıp bildirmesi dolayısıyla yemek servisinin hemen başlamış


FIRSATI YAKALADIK MI?

Sapanca’ya geldiğimizde birden baharın da geldiğini hissettik. Kartepe’de ki 2-3 metrelik kardan sonra çiçeklerin açtığı Sapanca Gölü dinginliğe ile karşımızda.

olması turun güzel yanlarından biriydi. Öğle yemeğimiz seçenekliydi. Kiremitte alabalık, köfte veya tavuk, salata ve meşrubat... Her birimiz farklı bir sipariş verdik ki hepsini sizler için görüntüleyebilelim. Tabii ki sizler için görüntüleyebileceğimiz tur menüsü haricinde başka yemekler de vardı. En rağbet ettiğimiz mıhlama, kaşarlı mantar, et şiş. Tüm yemeklerin kiremitte olması en büyük özelliği. Hakkını vermek lazım son et şişin yanık gelmesi haricinde hepsi lezzetliydi. Tur menüsünden ise hepimizin ortak kanaati köy tavuğunun en lezzetli yemek olduğu idi... Fotoğraflarını çekebilmek adına tüm menüden sipariş verdiğimizden ve hepsini tattığımdan dolayı hareket edemez haldeyken aklımıza şelale gezisi geldi. Rehberimizin yolun sonundan bizi alabileceklerini söylemesi üzerine kendimizi yollara vurduk diyeceğim ama uzun sürmedi. Tura konu olan şelaleciği gördükten sonra yol boyu yürürken, ilk molamızı verip, demlikle gelen çaylarımızı yu-

68

I NİSAN 2012

dumlarken, meğer saatimiz dolmuş, bir de baktık ki otobüsümüz geliyor...

Sakinliğin adı: Sapanca

Maşukiyeʼden 03:00ʼte ayrılıp Sapancaʼya doğru yola çıktık. Yaklaşık 25 dakikalık bir yolculuktan sonra gözün alabildiğine güneşin ışıklarının üstüne yansıdığı, üstünde martıların şakıdığı Sapanca göl kenarına vardık. İlk dikkatimizi çeken göl kenarında sıralanmış kiralık yunuslar oldu ama biz tur rehberimizin deyimiyle kordon boyu dolaşmayı tercih ettik. Artık gezinin sonu gelmesinden midir nedir Sapanca bana sakin, dingin sessiz bir ortam olarak geldi ve hepimizin gözünün saatte olduğunu fark ettim. Galiba bütün hıncımızı hep beraber kordon boyu yediğimiz çekirdeklerden çıkarttık. Oturduğumuz çay bahçesinde ise çay sıramızın gelmesini beklemek ayrı bir eziyetti. O an bizim için tur rehberimizin hareket ediyoruz sözü ile sevinç çığlıkları arasında 05;45ʼte otobüse binip istikamet İstan-

bul demek kadar güzel bir şey yoktu. Kartepeʼde karlarla oynamak güzel ve yorucuydu, Maşukiyeʼde karnımızı doyurup yorgunluk üzerine iyice ağırlaştık ve son olarak da Sapancaʼnın sakinliği üzerine eklenince dönüş yolunda otobüsün içinde horlama seslerinin birbirine karışmasından normal bir şey yoktu tabii ki... Günübirlik turumuzun en acı darbesi ise Fenerbahçe-Galatasaray derbisi oldu bizim için. Siz siz olun böyle bir tura çıkacağımız zaman ilk bakacağınız maç programı olsun... Çünkü Kadıköy sınırlarına 07:00ʼde girdiğimiz halde, Bahçeşehirʼe gelmemiz saat 09:00ʼu buldu ve o zaman neden sabahın 07:00ʼsinde yola çıktığımızın farkına vardık. Sonuç olarak, “Yeşil cennet Maşukiye, dingin gölüyle Sapanca, bembeyaz zirveleriyle Kartepe... İstanbulʼun yanıbaşındaki bu birbirinden güzel üç beldede kışın doğaya kattığı renkleri keşfe dalıp, huzurlu ve farklı bir gün geçirmeye davetlisiniz!” sloganıyla yola çıkıp, bizim için çok eğlenceli ya da beklentilerimizi karşılamayan (ki ne beklediğimizi biz bile bilmezken), günübirlik tur maceramız bu şekilde bitti. Son söz olarak ise “Renkler ve zevkler tartışılmaz” deyip, tur boyunca aramızda esprisi konusu olan “Rehbere, rehberlik yapmak lazım” demek istiyorum... I







EĞİTİM

EĞİTİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER - 23

4+4+4’e ilişkin

. YARD. DOÇ. DR AN İN R NİLGÜN ULUSE VAKFI

ME İTÜ GELİŞTİR MÜDÜRÜ NEL GE RI LA UL OK

Bu toz duman içinde genel kuruldan geçen yasa; zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılması ile ilgili olarak herkesi memnun etti ama diğer yönleri ile öğretmenler, yöneticiler ve eğitim bilimciler kadar vatandaşın da kafasını karıştırdı. 29 Mart 2012 günü, uzun zamandır ülke gündemini meşgul eden, parlamentoyu karıştıran, karşıtlarının sokak gösterilerine ve mitinglerine neden olan zorunlu-KESİNTİSİZ 8 yıllık eğitimi 12 yıla çıkaran ancak 4+4+4 formülasyonunu getiren yasa tasarısı TBMM Genel Kurulunda yasalaştı. Bu kanun tasarısı hem muhalefet, hem de iktidar partileri tarafından o kadar önemsenmişti ki, sonuç yenilgi ve mutlak galibiyet gibi algılandı. İktidar partisi yöneticileri, yasanın çıkmasının ardından birbirlerini kutladılar, kutlama yemekleri tertip ettiler. Muhalifler ise karalar bağladı, umutlarını Cumhurbaşkanı’nın yasayı onaylamaması üzerine endekslediler. Bu süreçte eğitim bilimciler, yasayı şekil ve içerik olarak bilimsel açıdan tartıştılar ancak seslerini –öyle görünüyor ki- kimseye duyuramadılar çünkü yasanın siyasi boyutu daha ön plana çıkmıştı ve

ALMANCA

kimse kimseyi dinlemiyordu. Bu toz duman içinde genel kuruldan geçen yasa; zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılması ile ilgili olarak herkesi memnun etti ama diğer yönleri ile öğretmenler, yöneticiler ve eğitim bilimciler kadar vatandaşın da kafasını karıştırdı. Tabii ki yasaların nasıl uygulanacağı yönetmeliklerle açıklığa kavuşturulur ancak bu yeni sistemin eskisi ile entegrasyonunun şekli olduğu kadar zamanlaması da büyük bir kaygı unsuru. Bir eğitim bilimci olarak gelen soruları ve yaşanan kargaşayı aşağıdaki gibi listeledim: Yeni yasa ile ilkokula girmesi öngörülen 60 ayı bitirmiş tüm çocuklar gerçekten okul olgunluğuna erişmişler midir? 60 ayı bitirmiş çocuklar için ne tür bir program öneriliyor? Bu program hazır mı? Kendilerinden bir yaş büyük 71 ayı bitiren çocuklarla aynı programı

Tecrübeli emekli hanımdan Almanca öğrenebilir veya ilerletebilirsiniz. İkinci lisanı Almanca olan, çocuk gelişiminde yurtdışı tecrübeli emekli hanım, belli günlerde çocuğunuzla ilgilenir. Tel: 0536 947 01 03

M. GÖHL Bahçeşehir Gül 10 D-5

74

I NİSAN 2012

mı takip edecekler? Anaokulu öğretmenleri, 36-71 aylık çocukların eğitimine yönelik olarak yetiştirildiler. Bu öğretmenler eski anaokullu, yeni ilkokullu 60-71 aylık çocukların eğitiminde ne kadar yetkin? İlköğretim sınıf öğretmenleri, ilkokullu olarak sisteme giriş yapan 60 aylık anaokulu öğrencilerinin ihtiyaçlarını; bilgi ve yöntem olarak karşılayabilecek alt yapıya sahip mi? Öğretmenler, karşılarına yeni çıkan bu yaş grubunun eğitimine ilişkin olarak eğitim alacaklar mı, bu eğitim yeterli olacak mı? Ortaya çıkabilecek problemler, çocuğumuzu nasıl etkileyecek?


Bebek mi bekliyorsunuz?

0-1 yaş arası bebeğiniz mi var? Öyleyse mutlaka www.kindyroo.net adresini ziyaret edin.

0-5 yaş gelişim programımızın yanısıra ’da yararlanabileceğiniz diğer hizmetler: G Yaratıcı

Drama Atölyeleri G Denver 2 Gelişimsel Tarama Testi Uygulaması G Pedagog Danışmanlık Seansları G Anne-Baba Cinsel Eğitim Atölyeleri G 5-6 Yaş ile 7-8 Yaş Grubu Çocuklarımız İçin Cinsel Eğitim Atölyeleri Detaylı Bilgi için lütfen web sitemizi ziyaret ediniz.

hir

obahcese o r y d in /k book.com www.face ww.kindyroo.net w


EĞİTİM

ODTÜ’lüler BAHÇEŞEHİR’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu öğretmenler

Cengiz Hoca ve Hüseyin Hoca’dan özel ders • SBS-YGS-LYS’ ye hazırlık • İlköğretim ve Lise öğrencileri için okula yardımcı Matematik, Fizik, Fen Bilgisi ve İngilizce dersleri • İngilizce eğitim gören öğrenciler için İngilizce olarak Matematik ve Fizik dersleri

0532 525 93 67 0555 525 08 21 0554 592 40 14 0505 685 72 82

Cengiz Hoca

Hüseyin Hoca

İlkokuldan ortaokula geçiş sınavla mı olacak? İlkokul seçerken ortaokulu da göz önƒüne almalı mıyım? Ortaokul sonrasında liseye geçiş sınavı kalkacak deniyor, liseler hangi kriterlerle öğrenci kabul edecek?

Milli Eğitim Bakanlığının elinde, sisteme yeni giriş yapan tüm öğrenciler için yeterli sayıda öğretmen ve derslik var mı? Bu yasa 2012-2013 öğretim yılında yürürlüğe girecek mi? 60 ayı bitiren çocuğum için ilkokul mu aramalıyım, anaokulu mu? İlkokuldan ortaokula geçiş sınavla mı olacak? İlkokul seçerken ortaokulu da göz önüne almalı mıyım? Ortaokul sonrasında liseye geçiş sınavı kalkacak deniyor, liseler hangi kriterlerle öğrenci kabul edecek? Ortaokulla liseyi birleştiren sistemi mi, yoksa ilkokulla ortaokulu birleştiren sistemi mi benimsemeliyim? Çocuğuma hangisi daha yararlı olacak, hangisi daha özgür bir sistem? Ortaokuldan sonra çocuğumu istediğim bir ortaokul+lise eğitim kurumunun lise bölümüne yerleştirebilme şansım nedir? Bu sistem (4+4+4 sistemi) Türk Milli Eğitim Sistemi’ne hangi katkılarda bulunacak? Eğitimde kalitenin düşmesi sorunu, sistemin yıllara göre bölünmüş olması ile ilgili mi?


Okul öncesi eğitim

Yaşamının ilk yıllarında ailesinin yakın ilgisine ve bakımına gereksinim duyan çocuğun büyümesi ve belli bir olgunluğa ulaşmasıyla durum farklılaşır. Gelişimine uygun olarak dünyasının zenginleşmesi, renklenmesi, hareketlenmesi gerekir. Okula başlama, çocuğun yaşamında bağımsızlık adına atılan ilk ciddi adımdır. Peki okula başlama yaşı kaç olmalıdır? Çocuğun yaşına, gelişimsel özelliklerine, ilgi ve ihtiyaçlarına göre farklılık göstermekle birlikte genel olarak; 2-2,5 yaş civarında yarım gün ile başlayıp, ilerleyen dönemlerde adaptasyon sürecini dikkate alarak, tam güne geçmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Bu süreçte çocuğun içsel özelliklerinin yanı sıra okula adaptasyonunu etkileyebilecek tüm koşullar uygun şekilde yapılandırılmalı, okul öncesi eğitiminin sağlıklı temeller üzerine kurulması sağlanmalıdır.

Ecole Anaokulu’nda; Güvenliğini Sağlıyoruz...

Çocukların ilk temel ihtiyacı güven duygusudur. Küçük yaşlarında fiziksel temas yoluyla güven duygusunu oluşturan çocuk, ilerleyen yıllarında, iletişim ve yaşantılarla güven ilişkilerini derinleştirir. Kendisine güven duymadan önce bir başkasına güven duymayı öğrenir. Okul öncesi eğitimde kaygılardan mümkün olduğunca uzak, huzur ve güven dolu bir ortamın oluşturulması ile mutlu, özgüvenli bir çocuğun yetiştirilebilmesi için uygun temeller atılmış olur.

Sevgiyle Eğitiyoruz...

Bir çocuğu yetiştirebilmek için önce onun kalbinde yer almak gerekir. Gelişiminin sağlıklı bir şekilde desteklenebilmesi, bilgi ve becerilerin kazandırılabilmesi, çocuğun eğitimciyi benimsemesi

ile mümkündür. Bu da çocuğa her koşulda gösterilen ilgi, sevgi ve yakınlık aracılığı ile olur.

İçindeki Yeteneğe Değer Veriyoruz...

Çocuğun doğuştan getirdiği, yeterli davranış kalıpları yoktur. Buna karşın gelişme potansiyeli çok fazladır ve gelişmenin önemli ölçüde tamamlanması yaşamın ilk yıllarında olur. Çocuğun genetik yapısı, zekâ potansiyeli, müzik ve matematiğe yetenek gibi özel potansiyelleri ile okul gibi önemli çevre faktörlerinin bunlar üzerine yaptığı etki sonucu nihai kişiliği gelişir. Her çocuğun kendine özgü kişilik özellikleri, ilgi ve yetenekleri, zeka potansiyeli vardır. Bu olumlu özelliklerin verimli bir şekilde değerlendirilebilmesi, kullanılabilmesi açısından da okul öncesi eğitim ciddi bir sorumluluktur.

Eğlenerek Öğretiyoruz...

Çocukların keyif aldığı ortamların oluşturulması, bu şekilde okula, eğitime karşı geliştirilen olumlu tutumlar, etkili ve kalıcı öğrenmeler için önkoşuldur.

Yaşamın İlk Yıllarının Değerini Çok İyi Biliyoruz...

Okul öncesi dönem, çocuklarda gelişimsel açıdan en hızlı ve en duyarlı dönemdir. Okul öncesi dönemin verimli geçirilebilmesi için okul öncesinde alınan eğitim oldukça önemlidir. Gelişimin her açıdan desteklenmesi, gelişim düzeylerinin ve ilgi alanlarının belirlenmesi, muhtemel gelişimsel sorunların erken dönemde tespit edilip müdahele edilebilmesi, okul olgunluğunu kazanıp hayata sağlıklı bir başlangıç yapılabilmesi açısından okul öncesi eğitim ve eğitimde rehberlik hizmetleri; çocuğun geleceğine yön veren, oldukça kritik bir öneme sahiptir. Pelin Kuzugüdenli Uzm. Psikolog

Ardıçlı Evler Yakut 8 Esenyurt / İSTANBUL T: 0212 699 26 16 - F: 0212 699 26 10 www.ecole.com.tr info@ecole.com.tr


EĞİTİM Umarım Milli Eğitim Bakanlığı işi aceleye getirmez ve hem okullara fiziksel mekânları hazırlama ve kadro oluşturma (mevcut öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri dâhil) için gerekli zamanı verir hem de yeni yaş grubuna yönelik programları bilimsel bir tutumla hazırlar.

Bu ve buna benzer sorular, velilerden ya da veli adaylarından gelen sorular. Tabii ki okul yöneticileri ve öğretmenlerin kafasını meşgul eden birçok başka sorular da var. Bunların başında okulları fiziksel olarak hazırlama ve kadro oluşturma gibi belirsizlikler var. Umarım Milli Eğitim Bakanlığı işi aceleye getirmez ve hem okullara fiziksel mekânları hazırlama ve kadro oluşturma (mevcut öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri dâhil) için gerekli zamanı verir hem de yeni yaş grubuna yönelik programları bilimsel bir tutumla hazırlar. 9 yaşını bitiren bir çocuğun, kendisi için en uygun mesleği seçebileceği görüşü, bilimsel tabanı olmayan bir varsayımdır. Daha önceden de belirttiğim gibi tüm bilimsel göstergeler çocuğun ancak 14 yaşında (bu ayrıca da herkes için geçerli değildir) böyle bir tercihi yapabilecek olgunluğa erişebileceğine işaret

etmektedir. Bakanlık, üniversitede bile bölüm ya da branş değiştiren öğrencilerin azımsanmayacak sayısını göz önünde tutmalı ve annebabanın tercihinin çocuğun kaderi olmasına engel olacak düzenlemeler getirmelidir. Yasanın uygulanış şekline ilişkin açıklamaları yetkililer en kısa zamanda yapmalı, yönetmelikleri en kısa sürede hazırlayarak ülkemizde eğitimle yakından ilgili 30 milyona yaklaşan (öğretmen, öğrenci ve veli) vatandaşımızı rahatlatmalıdır. I

İLKÖĞRETİM 6, 7, 8. SINIF,

LİSE VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ İLE YETİŞKİNLERE,

ANKARA ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ İLE HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ MEZUNU CELTA (CERTIFICATE IN ENGLISH LANGUAGE TEACHING TO ADULTS, UNIVERSITY OF CAMBRIDGE) SERTİFİKASINA SAHİP

TECRÜBELİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİNDEN

HER SEVİYEYE VE GRUPLARA, İNGİLİZCE DERSİ VERİLİR

672 17 68

(212)

(532)

483 26 70



EĞİTİM

Bilfen İlköğretim Okulları Koordinatörü Nurşen Kayatürk:

Velilerle amacımız aynı, “öğrencimizin başarısı” “Öğrencilerin bir yanında veli bir yanında okul var. Biz velilerimizle ne kadar senkronize ve bir denge içinde olur, ne kadar aynı dili konuşursak öğrencilerimizi de o kadar başarıya taşırız.” Ropörtaj: Hatice Gülçür İnanç

Bilfen İlköğretim Okulları Koordinatörü Nurşen Kayatürk

80

I NİSAN 2012

I Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesinde tamamladım. 24 yıldır Bilfen Okullarında yönetici olarak çalışıyorum ve hali hazırda Bilfen İlköğretim Okulları Genel Müdür Yardımcılığı görevimi sürdürüyorum. I Kısaca Bilfen okullarının tarihçesinden bahseder misiniz? Özel Bilfen Okullarının kurucusu olan Osman Öztürk, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü mezunu olup eğitim hizmetlerine öğretmenlikle başlamış ve bugüne kadar gerçekleştirdiği bütün faaliyetlerinde öğretmen kimliğini daima ön planda tutmuştur. Okulculuk hizmetlerine 1972 yılında Ortaköyʼdeki Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi ile başlayan Osman Öztürk eğitim-öğretim faaliyetlerini 1988 yılından bu yana Bilfen markası altında sürdürmektedir. Bilfen Okulları bugün; 5 lise, 6 ilköğretim okulu ve 18 anaokulu ile eğitime katkısı büyüyerek devam eden bir eğitim zinciri haline gelmiştir. Bilfen Okulları gelecek nesillerin eğitimine katkı sağlamak, onları başarıya ulaştırmak için yola çıkmıştır. Bilfen Okullarının uzun yıllardır ortaya koyduğu istikrarlı başarının sırrı ise kurucusunun eğitime bakış açısını da yansıtan şu cümlesinde saklıdır: “Eğitim ciddi bir iştir. Bilmekten öte ona gönül vermek gerekir.” I Okullarınızın isminin Bilfen olmasının özel bir nedeni var mı? Bilfen adını, ʻbilimʼ ve ʻfenʼden almaktadır. Kuruluşundan itibaren bilim ve fenʼe verdiği önemle yola çıkan ve eğitim vizyonunu bilimden aldığı güçle şekillendiren Bilfen Okulları, adına yaraşır bir biçimde bilim ve fen alanında başarılara imza atıyor.

I Şu

an nerelerde, kaç okulunuz ve şubeniz var? Florya ve Kurtköyʼde açılacak olan 2 ilköğretim okulu ile 2012 – 2013 öğretim yılında 18 anaokulu, 8 ilköğretim okulu, 5 lise olmak üzere toplam 31 ayrı okulda 8.000 öğrenciye eğitim-öğretim hizmeti verilmesi planlanıyor. 2013-2014 öğretim yılında Ankaraʼda açmayı planladığımız anaokulu, ilköğretim okulu ve lisemizle de ilk kez İstanbul dışına çıkacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. I Bilfen Okullarının eğitim felsefesi nedir? Bilfen Okullarında eğitim-öğretim sürecinde araştırmayı desteklemek, öğrencinin düşünsel ve fiziksel gelişimini sağlamak ana hedefimizdir. Derslerin işlenişinde temel amaç “Tam Öğrenme” nin sağlanmasıdır. Bunu sağlarken öğrencinin farklı algısal tercihleri(görsel, işitsel, kinestetik, dokunsal), bilgiyi işlemedeki zihinsel süreçleri(analitik, bütünleşik, global) gibi öğrenmeyi etkileyen tüm faktörleri içeren “Öğrenme Stilleri Modeli” temel alınır. Bilfen Okulları, öğrencilerinin bilgiye ulaşmalarını, edindiği bilgiden yararlanmalarını ve bilgiyi geliştirme yöntemlerini öğrenmelerini ilke edinmiştir. Bu anlamda tüm Bilfen Okullarında “Yaşayarak Öğrenme” sistemi uygulanmaktadır. I Basından öğrencilerinizin başarılarını ilgiyle izliyoruz. Bu başarıyı neye borçlusunuz? Öğrencilerimize önce “çalışmanın gücünün” ne kadar önemli olduğunu öğretiyoruz. Bu temelden aldığımız kuvvetle, akademik anlamda donanımlı öğretmenlerimiz ve başarısını kanıtlamış eğitim programımızın desteğiyle öğrencilerimizin başarısını zirveye taşıyoruz. I Öğrencilerinizin dershaneye ihti-


yaç duymadan sınavlara hazırlandığını duyuyoruz, nasıl bir sistemle hazırlanıyorlar? Bilfenʼde tüm öğrencilerimiz akademik anlamda tam donanımlı yetişerek bir üst sınıfa geçiyorlar. Dolayısıyla son sınıfa geçen öğrencilerimizin hiçbir konu eksiği bulunmuyor. Ayrıca son sınıflarımızda her gün ek olarak uyguladığımız 2 saat kurs, özel etüt ve hafta sonu kurs çalışmalarımızla öğrencilerimize test tekniği ve sınav stratejileri öğretiyoruz. I Hangi yabancı diller okutuluyor? Dersler yabancı dilde mi veriliyor? Hangi okullarda? Okulumuzda dilin evrenselliği göz önünde bulundurularak, yaratıcı, güncellik içeren, öğrencilerin yorum ve düşünce yeteneğini geliştiren, teknolojik olanakların görsel ve işitsel şekilde hitech donanımlı sınıflarımızda kullanıldığı, üretime dayalı dil öğretimi yapılıyor. Birinci yabancı dilin İngilizce olduğu 8 yıllık eğitim sonunda öğrenciler tüm Bilfen Okullarından B2-2 seviyesinde mezun oluyorlar. İkinci yabancı dil seçenekleri arasında Almanca, Fransızca ve İspanyolca bulunuyor. 4. Sınıfta başlayan 2. Yabancı dil eğitiminde hedef, öğrencilerin Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEF) kriterlerine göre A2 seviyesinde yetiştirilmesi oluyor. I Veliler ile ilgili ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz? Onlara söylemek istediğiniz bir şey var mı? Velilerle amacımız aynı, “öğrencimizin başarısı”… Öğrencilerin bir yanında veli bir yanında okul var. Biz velilerimizle ne kadar senkronize ve bir denge içinde olur, ne kadar aynı dili konuşursak öğrencilerimizi de o kadar başarıya taşırız. Bu çerçevede Bahçeşehirʼdeki velilerimiz de bizi tanıdı ve onlarla ortak bir dil geliştirebildik. En değerli varlıklarını bize güvenle teslim ediyorlar. Hiçbir velimizle sorun yaşamadan sevgi ve saygı çerçevesi içinde bir iletişim sürdürüyoruz.

“Bilfen Okullarında evrensel bir kültür dili olarak benimsenen enstrüman eğitimi, öğrencilerin matematiksel zekaları ile sosyal ve psikolojik gelişimlerine katkısı göz önünde bulundurularak eğitim sisteminin olmazsa olmaz bir parçası haline geliyor.”

NİSAN 2012 I

81


EĞİTİM

ve ders başarısının yanı sıra fen İlköğretim Okulları Seviye Sınavıʼnı başlayacak. 2012-2013 öğretim yılına sosyal beceriler konusunda öğrenci- yapıyoruz. Bu sınavda 6, 7 ve 8ʼinci sı- beş ay gibi kısa bir süre var, bakanlığılerinizi nasıl yönlendiriyorsunuz? nıflar için Bilfen Okulları sıralamasına mızın bu kısa süre içinde, iki farklı Satranç takımınızın, Bilfen Filarmoni göre birinci olan öğrenciye yüzde 50, yaşta olan birinci sınıfların hem fiziki alt Orkestrası’nın başarılarını basından ikinciye yüzde 35, üçüncüye yüzde 25 yapılarını hem de öğretim programlaizliyoruz. Yoğun bir öğretim tempove ilk 10ʼa giren öğrencilere de yüzde rını hazırlaması gerekiyor. Ayrıca bu jesunun yanında bu tür faaliyetlere 10 başarı bursu veriliyor. nerasyonun fen liseleri, özel okul nasıl zaman ayırabiliyor çocuklar? I Son olarak eğitim sistemimiz ve sınavları veya üniversite sınavları gibi Bilfen Okullarında derslerde verilen yeni yasa 4+4+4 konusunda ne düsınavlara beraber girmeleri büyük hakeğitim ile sosyal hayat birbirinden başünüyorsunuz? sızlık olacaktır. ğımsız değerlendirilmiyor. Bu çerçeMeclisten onaylanarak geçen yeni Bir diğer madde ise öğrenciler ilk vede evrensel bir kültür dili olarak yasa tasarısı ile zorunlu eğitimin 12 dört yılın sonunda benimsenen enstrüman eğitimi, öğrenyıla çıkması sevindiricidir. Ancak birinci Meslek liseleri cilerin matematiksel zekaları ile sosyal sınıfa başlama yaşının 60 aya düşürülİmam hatip liseleri ve psikolojik gelişimlerine katkısı göz müş olması bazı karışıklıklara yol açaSpor Liseleri ve önünde bulundurularak eğitim sistemibilir. 2012-2013 öğretim yılında birinci Güzel Sanatlar gibi liselerin orta kınin olmazsa olmaz bir parçası haline sınıflara 2006 doğumlular başlayacaktı, sımlarına geçebileceklerdir. geliyor. 4. Sınıftan itibaren tüm öğrenci- yeni düzenlemeye göre 2007 doğumlu Meslek Liselerinde dokuz yaşında lere verilen enstrüman eğitimi sayeöğrenciler de başlayabilecek. Türkiyönlendirme yapan tek ülke ise Almansinde, öğrenciler mutlaka bir enstrümayeʼde 2006 doğumlu 1 milyon 200 bin yaʼdır ve bu ülke sanayi devrimi sonnı iyi derecede çalar düzeyde Bilöğrenci olduğunu biliyoruz, buna 2007 rası artan işgücü ihtiyacını karşılamak fenʼden mezun oluyorlar. İlgi duydukları doğumluları da ilave edersek 2 milyoiçin bu modele geçmiş, geçen yıldan alanlar doğrultusunda kulüp çalışmalanun üzerinde öğrenci seneye okula başlamak üzere de kademeli olarak rına yönlendirilerek, hobilerini ge2015 yılına kadar mesleki yönlenliştirme ve kendilerini daha dirmeyi 8.sınıfın sonuna alacaklayakından tanıma fırsatı buluyorlar. rını duyurmuşlardır. I Ücret politikalarınızı nasıl beDokuz yaşta mesleki yönlenlirliyorsunuz? dirme öğrenci kararı değil aile kaBilfen Eğitim Kurumlarıʼnda her rarı olacaktır, çünkü çocuklar bu yıl İstanbulʼdaki TEFE-TÜFE enyaşta zihinsel gelişimlerini tamamdekslerindeki enflasyon ölçütlelamamışlar ve somut düşünceden rine göre ücret artışı yapılıyor. soyut düşünmeye geçmemişlerdir. 2012- 2013 öğretim yılı ücretlenYani pedagojik olarak mesleki yöndirmelerimizi www.bilfen.com web lendirme yapamazlar. sitemizden takip edilebilirler. Her zaman yapılan yenilikler I Bilfen Okulları’nda uygulanan daha iyi ve daha başarılı olabilmek burslar hakkında bilgi alabilir için yapılır, hepimiz yapılan son dümiyiz? zenlemelerin milletimize hayırlı olArkadaşımız Hatice Gülçür İnanç Bilfen İlköğretim Her yıl BİSS adı verdiğimiz ʻBil- Okulları Koordinatörü Nurşen Kayatürk’e konuk oldu. masını temenni ediyoruz. I I Okul

82

I NİSAN 2012



SPOR

Sporda SPONSORLUK “İletişim çağında olmamız nedeniyle yazılı ve görsel medya aracılığı ile kitlelere daha kolay ulaşılabilir hale gelinmesi, sponsorluk SAVAŞ KAHRAMAN BAHÇEŞEHİR olgusunu, sadece VOLEYBOL SPOR KULÜBÜ KOORDİNATÖRÜ yardım severlik durumundan çıkartarak, karşılıklı avantajlara dayanan bir iş anlaşması haline getirmiştir.” Değerli okurlarımız yeni sayımızdan hepinize merhaba. Bu ay sizlerle spor ve sponsorluk ilişkisini paylaşacağım. Öncelikle sponsorluk kavramını tanımlayacak olursak, en genel anlamda sponsorluğu bir şahsa, kuruma ya da organizasyona yapılan destek şeklinde tanımlayabiliriz. Geçmiş yıllarda sponsorluk kavramı, çoğunlukla ticari bir amaç gözetmeksizin sadece yardımseverlik adına yapılan, para, ekipman, personel ve bilgi desteği gibi yardımların yapılması şeklinde kendisini göstermekteydi. Günümüzde sponsorluk desteği olmadan bir organizasyonun yapılabilmesi neredeyse imkansız hale gelmiştir. İletişim çağında olmamız nedeniyle yazılı ve görsel medya aracılığı ile kitlelere daha kolay ulaşılabilir hale gelinmesi, sponsorluk olgusunu, sadece yardım severlik durumundan çıkartarak, karşılıklı avantajlara dayanan bir iş anlaşması haline getirmiştir. Değerli okurlarımız günümüzde firmalar, marka bilinci yaratabilmek ve daha geniş kitlelere hitap edebilmek için, her yıl bütçelerinden sponsorluk için ciddi rakamlar ayırmaktadırlar. Dünyada ve ülkemizde sporun yaygınlaşması ve hitap ettiği kitlenin çocuklar ve gençlerden oluşuyor olması, firma ve kurumların spor alanında ciddi sponsorluk yatırımları yapmasına sebep olmuştur. Bu sayede sahalarda, salonlarda, yazılı ve görsel medyada milyonlarca insana markalarını tanıtarak kendilerine daha geniş pazar

84

I NİSAN 2012

payı bulmuşlardır. Ülkemizdeki spor alanında yapılan sponsorluk destekleri son yıllarda hızla artmaktadır. Sporun hitap ettiği kitlenin geniş yelpazesinin farkına varan firmalar ulusal federasyonlarımıza ve spor kulüplerimize sponsor olmuşlardır. Bu sayede spora olan yatırım artmış, ülkemize daha çok tesis yapılmış, yetenekli sporcular keşfedilerek kulüplerimize ve milli takımlarımıza kazandırılmıştır. Yani her iki tarafta bu ilişkiden karlı çıkmıştır. Bugün hemen hemen her branşta federasyonlarımız ve kulüplerimiz sponsor desteklerini de arkalarına alarak uluslararası arenada ciddi başarılar yakalamışlardır. Futbolun nasıl bir endüstri olduğunu bilmeyeniniz yoktur, ancak son yıllarda salon sporlarından olan ve her geçen yıl popülaritesini arttıran voleybol branşı ile ilgili çok sevindirici başarılar bizleri gururlandırmaktadır. Voleybol takımlarımızın elde ettiği başarılar, firmaların ve kurumların ilgisini voleybol salonlarına çekmiştir. Türkiye Voleybol Federasyonu’nun ana sponsoru Aroma markasıyla bilinen bir şirketler topluluğudur. Firma, Federasyon’a sponsor olarak çok geniş kitlelere markasını ulaştırabilmeyi başarmıştır. Voleybol federasyonu ise elde ettiği gelirlerle ülke voleyboluna çok ciddi yatırımlar yaparak voleybolumuzun çıtasını yükseltmiştir. Sponsorluk desteğini arkasına alan kulüplerimizin bir çoğu ise kurumsallaşma süreçlerini tamamlamış, altyapı ve tesis

anlamında dünya kulüpleriyle yarışır hale gelmişlerdir. Son yıllarda özellikle bayan voleybolunda Avrupa’da ciddi başarılar elde eden kulüplerimizin başarı halkasına, Universal Firmasının sponsorluk desteğini arkasına alan Fenerbahçe spor kulübü Avrupa Şampiyonlar Ligi Finali’nde Fransız temsilcisi Cannes’ı yenerek ülkemize Avrupa şampiyonluğunu getirmiştir. Değerli okurlarımız, ülkemizde Voleybola en büyük yatırımı bankalar ve belediyeler yapmaktadır. Voleybol 1. Liginde mücadele eden 12 bayan, 12 erkek takımımızın 13 tanesinde şirket ismi bulunmaktadır. 7 takım ise sadece şirket ismiyle mücadele etmektedir. Ligde belediyelerin 7 tane takımı bulunmaktadır. Kulüplerin ortalama yıllık geliri 7 milyon lira civarındadır. Voleybol federasyonumuzun yıllık bütçesi 40 milyon lirayı aşmaktadır. 2. ve 3. Ligin durumu da 1. Ligi aratmayacak durumdadır. Değerli okurlarımız sponsorluk destekleriyle elde edilen gelirlerden ve imkanlardan ülke sporumuzun kazançlı çıktığını, altyapılardan daha yetenekli sporcuların yetiştiğini görmekten, bir spor adamı olarak mutluluk duyuyorum. Spora ve sporcuya destek veren tüm şahıs ve kurumlara ülke sporuna yapmış oldukları katkılardan teşekkür ediyorum. Diğer sayımızda buluşmak üzere sevgiyle ve DÖRT MEVSİM SPORLA kalın…




Dr. Sami Tan Sar覺g羹l


SAĞLIK

?

KİREÇLENME 1) Yaş, 2) Şişmanlık, kötü duruş, 3) Ağır kaldırma, devamlı bir şekilde eğilerek çalışma, 4) Çocukluktaki ortaya çıkan bir eklem hastalığını takiben (perthes) oluşur. 5) Eklemdeki bir enfeksiyon ve eklemde meydana gelen travma sonrasında gelişen sonuç olarak, 6) Doğuştan kalça çıkığı gibi yapısal bir bozukluk sayılabilir.

Kireçlenme nedir?

Bulgular:

1) Sabah sertliği, tutukluk, 2) Hareket başında ortaya çıkan ağrı (bu ağrı, hareket sürecinde devam eder, istirahatle, yanlış pozisyon ve vücut duruşu değişikliğinde ise geçer. Ağrı ile birlikte adelede de spazm olur ve buna bağlı olarak örneğin, belde ya da boyunda karşı tarafa eğilme ile ortaya çıkar ki, o zaman burada da bir sinir sıkışması olur.) 3) Kireçlenmenin olduğu ayakta hareket zorluğu (bazen, hareket edememeye kadar ilerler. Mesela, belde kireçlenme eğilip-doğrulmaya engel iken, dizdeki kireçlenmede hasta oturup kalkamaz, kalçadaki kireçlen-

88 I NİSAN 2012

Avrupa Cerrahi Tıp Merkezi’nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Aynur Başol kireçlenmenin vücutta eklemin olduğu her yerde ortaya çıkabileceğini belirtiyor. mede hasta yokuş çıkamaz.)

Kireçlenmelerdeki ağrılar

Kireçlenmede ağrı, yüzde ve çenede hissizlik ya da yanmayla birlikte, ensede ve kollarda uyuşma, güçsüzlük, bazen de baş dönmesi ve unutkanlıkla gidiyorsa, boyun kireçlenmesinden söz etmek gerekir. Burada ağrı hapşırmakla, öksürmekle kola yayılıyorsa, yanma şeklindeyse o zamanda bir sinir sıkışması söz konusudur. Bu durumda oluşan hissizlik genelde sıkışan sinirin alt tarafında kendini gösterir. Eğer ağrı kolun iç yüzünde kısa süreli ise, bazen mide bulantısıyla beraber bir kalp krizinin de habercisi olabilir. Belde kalçaya giden ağrı, yokuş inerken fazla ise, sinirde sıkışma tamdır. Kalçadaki ağrı, bacakta çekme ve hapşırmakla şimşek gibi yayılma gösterebilir. Hastalık daha fazla ilerlemeden fizik tedaviye gidilirse, ameliyata gerek kalmadan bu sıkışıklık düzeltilebilir. Yine ağrı, yataktan ya da oturduğumuz yerden kalkarken başlarsa, yürürken dizimiz kilitlenirse, boşluğa düşüyormuş gibi olursa dizlerdeki kireçlenmeden söz edilebilir. Burada (enjeksiyon) yapmak ve ozon tedavisi denenmesinin iyi sonuç verdiği görülmüştür. Elleriyle çalışan işçilerde, evde soğuk-sıcak suyla iş yapanların el parmaklarında şişkinlik, kemik çıkıntısı oluşumu var ise elde kireçlenme var demektir. Bu durumda yün eldiven giymek sıcak-soğuk farkını ortadan kaldıracak şekilde işlerde ayarlama yapmak uygun olacaktır.

Hastalar bu gibi hallerde fizik tedaviden fayda görürler.

Kireçlenme teşhisi:

Bu şikayetler de fizik tedaviye müracat eden hastaya fizik tedavi doktorları önce, analjezikleri verir, böylece ağrıyı yok ederler. Sonra adele spazmını ortadan kaldırmak için korselenme, kıkırdak eksiğini tamamlama ve yapılandırmak maksadıyla ozon tedavisi ve enjeksiyon yapılır. Adeledeki spazmı çözmek, siniri serbestleştirmek içinde egzersiz tedavisi önerilir. Fizik tedavi en az 15 seans olarak fizyoterapist tarafından doktorun çizdiği programa göre uygulanır. Kaplıca tedavisi önerilir. Bunlardan yarar göremeyen hastalarda operasyon beyin cerrahi ya da ortopedist tarafından gerçekleştirilecektir. Not: Bu şikayetler yaşlanma sürecinin belirtisidir. Tedavinin her yıl belli aralıklarla tekrarlanması hastanın kendi işini görüp kimseye muhtaç olmadan yaşamını devam ettirmesini sağlayacaktır.

Hastanemizde; li Sandığı SSK, Bağkur, Emek ve Devlet Memurları is ve tedavi mensuplarına, teşh r. hizmeti verilmektedi

00 Tel: (212) 699 30 02 Fax: (212) 699 30 aslı Bulv. İnönü Mah.Doğan Ar ESENYURT No:114 Sefaş Durağı



DOĞAL YAŞAMIN SIRLARI Dünya nüfusunun %8 ila 12 oranıda deprasyon hastası olduğu sanılmakta

Doğal Antidepresan Antik çağlardan etkileri bilinen ve buna bağlı olarak halk arasında çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılmış olan Hypericum perforatum L. (Sarı kantaron, binbir delik otu, St.-John’s Worth), günümüzde de yaygın olarak kullanılan ve üzerinde yoğun araştırmalar yapılan bir bitkidir. Günümüzde en yaygın kullanımı depresyon ve diğer bazı psikiyatrik-nörolojik hastalıkların tedavisidir. 1990’lı yılların ortalarından PROF. DR. sonra yürütülen yoğun araştırmalara karşın, Hypericum’un antidepresan etki MURAT KARTAL mekanizması halen gizemini ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ korumaktadır ve antidepresan etkide FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI muhtemelen birden fazla mekanizma sorumludur. Etkinliği diğer antidepresan Ankara Üniversitesi ve ilaçlar ile karşılaştırılabilir düzeyde olan Bezmialem Üniversitesi Hypericum perforatum az sayıda ve ciddi Eczacılık Fakültesinde olmayan yan etkileri ile dikkat görev yapan yazarımız; çekmektedir. Tıbbi Bitkiler, Bitkisel Dünya nüfusunda % 8-12 oranın Ürünler, Bitkisel İlaçlar, depresyon hastası olduğu sanılmaktadır. Aromaterapi, Fitoterapi, Tedavi için çeşitli ilaçlar geliştirilmiş Fitokozmetik, Doğal olmasına karşın, bu ilaçlar hastalığın İlaçlar ve Doğal Tedavi giderilmesindeki başarıları ve yan Yöntemleri konusunda etkilerinin sayısı yönünden çok da tatmin yurt içi ve yurt dışında edici sonuçlar vermemektedir. Bu dersler ve seminerler nedenle, depresyon tedavisi için “yeni vermiştir. Sağlık stratejilere” gereksinim duyulmaktadır. Bakanlığı’nda Doğal bir ürün olması ve yan etki Komisyonlarda görev profilinin daha iyi olması nedeniyle almakta, Farmakognozi ve Hypericum perforatum bu yeni stratejiler Fitoterapi Derneği, içinde giderek daha fazla yer Antiaging ve Estetik almaktadır. Tıp Derneği yönetim Hypericum perforatum’un kurulu üyesidir.

(Sarı Kantaron) Botanik Özellikleri

Türkiye’de yaygın ve yabani olarak yetişen Hypericum perforatum L, ülkemizde “Sarı Kantaron, Binbir Delik Otu, Yara Otu, Kanotu, Mayasıl otu, Kuzukıran” gibi

90

I NİSAN 2012

adlarla bilinmektedir. Mayıs-Eylül ayları arasında parlak sarı renkli çiçekler açan 30-80 cm yüksekliğinde çok yıllık otsu bir bitkidir. Bitki dünyanın birçok yerinde yetişmekte ve son yıllarda artan talep nedeniyle ülkemiz dahil birçok ülkede bitkinin tarımı yapılmaktadır.

H. perforatum çeşitli gruptan maddelerin yer aldığı kompleks fitokimyasal bir bileşim sergilemektedir. Hypericum perforatum (St. John’s Wort) Hypericum, Yunanca “Huper” ve “eikon” sözcüklerinden oluşmaktadır ve “doğaüstü” anlamı taşımaktadır. Bitkiye bu ismin eski çağlarda mistik ve sihirli güçlere sahip olduğuna inanıldığı için verildiği tahmin edilmektedir. Tanrı’nın lütfu (the grace of God), Tanrı’nın mucize bitkisi (the Lord God's wonder plant), adlarıyla anıldığını belirtmektedir. Çiçeklenme dönemi bazı ülkelerde yaklaşık olarak Saint John gününe (24 Haziran) rastladığından Hypericum perforatum’a “Saint John’un bitkisi (St. John’s Wort)” adı verilmiş olan bu bitkinin Hristiyan dünyası için kutsal bir yönü de bulunmaktadır. Antik Çağlardan beri Hypericum perforatum yara ve yanık iyileşmesinde halk arasında kullanılmış olan bir bitkidir. Eskiden beri özellikle yatalak hastaların yaralarının tedavisinde çok iyi sonuçlar verdiği bilinmektedir. Yine antik çağlardan beri H. perforatum’un nörolojik ve psikiyatrik hastalıkları tedavi etmekte kullanıldığı bilinmektedir. H. perforatum ülkemizde de çeşitli hastalıklara karşı etnomedikal kullanımı olan bir bitkidir. Bitkinin eski dönemlerden beri ülkemizde halk arasında özellikle ülsere ve mide-barsak rahatsızlıklarına, karşı kullanıldığı rapor edilmiştir. Kantaron yağı (Oleum Hyperici) ise haricen antiseptik ve özellikle yanık yaraları başta olmak üzere yara iyi edici olarak kullanılmaktadır.


SARI KANTARON Hypericum perforatum’un tıbbi kullanımı

Depresyonda kullanım Sarı kantaron en bilinen ve üzerinde en çok araştırma yapılmış olan farmakolojik etkinliği antidepresan etkisidir. Çeşitli klinik araştırmalar ile de Hypericum perforatum bitkisinden hazırlanan peraparatların antidepresan etkileri kanıtlanmıştır. Bitkinin antidepresan etkisi çeşitli ticari müstahzarları ile çift-kör, randomize, plasebo kontrollü olarak yapılan çok merkezli klinik çalışmalarda bildirilmiştir Bağımlılıkda kullanım H. perforatum bitkisinden hazırlanan ekstrelerin çeşitli maddeler ile oluşan bağımlılıklarda madde isteğini azalttığı gözlenmiştir Hypericum’dan hazırlanan ekstrelerin bazı bağımlılık yapıcı maddenin kesilmesi ile oluşan “Yoksunluk sendromunu” önleyebildiği deneysel araştırmalar ile kanıtlanmıştır. Hidroalkolik ekstrenin, alkole bağımlı hale getirilmiş sıçanlarda alkol yoksunluk sendromunu hafiflettiği anlaşılmıştır. Kronik olarak nikotin enjekte edilerek sigara bağımlılığı modeli geliştirilen farelerle yapılan bir çalışmada, bitki ekstresinin nikotin yoksunluk sendromunun belirtilerini azaltıcı etkiler gösterdiği rapor edilmiştir. Panik atak hastalığında kullanım Birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda görülen yoğun korku, kaygı, yoğun endişe karışımı ve panik hali ile beliren bir nöbettir. Panik atak krizi geldiğinde 5-45 dakika sürmekte ve şiddeti hastadan hastaya değişmektedir. Tedavide kullanılan ana ilaçlar antidepresanlardır. Yardımcı olarak; sakinleştiriciler, yatıştırıcılar, bedensel belirtileri önleyen ilaçlar kullanılır. Panik atak hastalığı teşhisi

NİSAN 2012 I

91


DOĞAL YAŞAMIN SIRLARI

konmuş hastalarda Hypericum tedavisinin panik atakların sayısını azalttığını bildiren rapor da bulunmaktadır.

Hypericum perforatum’un ticari preparatları

H. perforatum’un ticari preparatlarının klinik kullanımda olan antidepresan ilaçlar ile etki ve yan etki profili açısından ele alan çeşitli klinik çalışmalar bulunmaktadır. Hafif ve orta şiddette depresyon tedavisinde hastaların Hypericum preparatlarına karşı uyuncu (compliance) diğer antidepresan ilaçlara göre daha yüksek durumdadır. Hypericum ekstrelerinin tedavideki etkinliği ile yan etkilerinin azlığı ve preparatların tolere edilebilirliği hakkında daha çarpıcı verilere ulaşılmıştır: Geniş hasta gruplarında yan etki insidensi % 0,1-2,4 gibi çok düşük bir oranda bulunurken bu hasta grupları içinde yan etkilere tolerans düşmesi nedeniyle tedaviyi

92

I NİSAN 2012

bırakanların oranı sadece % 0,1-5,7 arasındadır. Gözlenen yan etkiler, midebarsak irritasyonu, huzursukluk, aşırı yorgunluk ve alerjik deri reaksiyonları gibi hemen her ilaç ile görülebilen şikayetlerdir. Bunların yanı sıra baş dönmesi, konfüzyon, desasyon, ağızda kuruma gibi yan etkiler de bildirilmiştir. Son on yılda Hypericum depresyon hastaların tedavisi için önemli seçenek haline gelmiştir. Başta Almanya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde, hafif ve orta şiddette depresyonun tedavisi için bitkinin standardize edilmiş ekstreleri kullanılmaktadır. 1984 yılında Alman Sağlık Baskanlığı tarafından depresyon, anksiyete ve sinir sistemi hastalıkları tedavisinde Hypericum‘un kullanımı onaylandıktan sonra bitkiden hazırlanan müstahzarlar pazarlanmaya başlanmıştır. ABD’de pek çok bitkisel ürün ile birlikte Hypericum, Besin ve İlaç Kurulu’nun (Food and Drug Administration, FDA) onayı ile reçetesiz olarak satılmaktadır. ABD’de 1995-1997 yılları arasında Hypericum müstahzarlarının satış grafiği, 20 milyon dolardan 200 milyon dolara yükselmiştir. Çeşitli firmalar tarafından hazırlanmış olan Hypericum ürünleri ülkemiz pazarında da satılmaktadır.

Hypericum perforatum hafif ve orta derecede depresyon tedavisinde etkin olması özelliğinin yanında yan etki insidensinin düşük olması ve yan etkilerinin fazla ciddi olmaması nedenleriyle depresyon tedavisi açısından önemlidir. Ancak, diğer ilaçlar ile oluşturduğu etkileşimler nedeniyle, bir başka hastalığın komplikasyonu olarak gelişen depresyon tedavisinde dikkatli kullanılmalıdır. St John’s Wort’un dozu günde 3 kez 300 mg (% 0.3 hiperisin taşıyan standardize ekstre) kapsül ya da tablettir. Kullanılacak ürün etiketi doz ve standardizasyon açısından kontrol edilmelidir. St John’s Wort’un etkileri kullanımdan 2 hafta sonra ortaya çıkmaya başlar, faydalı etkilerini görmek için 6 hafta beklemek gerekir. Çünkü etkilerini göstermesi diğer antidepresenlar gibi zaman alacaktır.

Kullanım Önerileri



GÜZELLİK

ER

GÜZEL FİKİRL

TMAN YASEMİN YUR İR CANDEM

Güzelleşiy Güzellik asırlar boyu, insanoğlunun en sevdiği, en çok üstünde konuştuğu konu! Gelin, hep birlikte güzelleşelim…

Yaşlanma karşıtı nemlendiriciler, kırışıklık azaltıcı kremler, leke giderici serumlar ve daha birçokları… Son yıllarda hızla gelişen kozmetik sektörü, güzel olmak ve genç kalmak isteyen kadınların, hatta artık erkeklerin de imdadına yetişiyor. Vücut seti, bakım kürü derken cüzdanlardaki para, bakım ürünleriyle uçup giden güzellik hayalleri gibi buhar olup uçuyor. Peki, bu kadar para harcamadan basit birkaç yöntemle güzelleşmek mümkün mü? Uzmanlara kozmetik ve bakım ürünleri kullanmadan sağlıklı bir cilde sahip olmanın yollarını sorduk. Bakın, neler keşfettik! Dünyaya gelirken sahip olduğumuz genetik özellikler, her ne kadar temeli oluştursa da, güzelliğimizi devam ettirmek önemli. Modern yaşam, stres ve çevre kirliliği getirdiği için kendimizi bunlardan korumayı bilmemiz gerekiyor. Cildimiz açısından bunu yaparken pahalı kozmetiklere ve bakım ürünlerine avuç dolusu servet harcamak çok gereksiz. Basit alışkanlıklar edinerek cildimizi yıllarca sağlıklı ve ışıltılı koruyabiliriz.

Yeme alışkanlıklarımız etkili

Çevre kirleticilerinin oluşturduğu etkileri ortadan kaldırmaya yarayan antioksidanlar, en çok kırmızı, yeşil ve turuncu renkli meyve ve sebzelerde boldur. Bunların kızartılmadan, aşırı haşlanmadan tüketilmesi, posa ve vita-

94

I NİSAN 2012

min desteği yapar, cildin canlı ve parlak görünmesini sağlar. Fast food tarzı, kızartılmış, doymuş yağ oranı yüksek gıdalar ve alkollü içecekleri tüketmek doğru değil. Özellikle sardalye, alabalık ve ton balığı gibi yağlı balıkları haftada iki kez yemek gerekir. Beyaz ekmek, bisküvi, kremalı pasta gibi çok tatlı ve nişastalı besinler insülin dengesini bozar. Kolojen liflerini dağınık hale getirir. Bu da cildin destek dokusunun gevşeyip sarkması anlamına gelir. Tatlı gıdalar alerjik tepkimeleri kolaylaştırır. Kahve ve alkol tüketilmesi; cildin susuz kalması, kuruması, gözaltı torbaları oluşması ve morarmalara neden olur.

Güneşe çıkmadan meyve yiyin!

Güneşe karşı korunmak, yanmadan bronzlaşmayı bilmek önemli. Özellikle öğlen saatlerinde güneşe çıkmamaya özen gösterin. Doğru güneş koruyucu kullanın. Uzun saatler güneşlenmek yerine; her gün yavaş yavaş güneşten faydalanmak zarar görmemizi engelleyecektir. Güneşe çıkmadan önce bol bol renkli meyvelerden yerseniz cildiniz ışıl ışıl olur. Ayrıca güneş altında parfüm sürmemek lekelerden korunmak için doğru bir yaklaşım.

Cildiniz egzersizle ışıldasın

Düzenli egzersiz yapılması sağlıklı kan dolaşımı, açık damarlar ve iyi beslenen, toksik maddelerden arınan cilt

demek. Egzersizin yirminci dakikasından sonra mutluluk hormonu endorfin salgılanır. Açık havada yapılan düzenli ve sürekli egzersiz, cilt renginizi güzelleştirir, cildinize parlaklık ve ışıltı kazandırır.

Güzellik uykusu günde 8 saat!

Günde en az sekiz saat ve derin uyku cilt güzelliğinin olmazsa olmazı! Cildimiz uyku sırasında salınan hormonlarla kendini tamir eder. Yapılanmasını düzenleyip yenilenir. Kısa ve düzensiz uykular, alkol veya uyku ilaçları alınması uyku kalitesini bozar. Cilt güzelliğini olumsuz etkilenir.

Ayda bir kese yaptırın

Bol su içmeli, sudan her şekilde faydalanmalı. 60 kilo civarında bir erişkinin yaklaşık olarak 1,5-2 litre su içmesi gerekir. Su, dolaşımı destekler, alınan besinlerin özümsenmesi için gereklidir. Aynı şekilde zararlı maddelerin atılması için de suya ihtiyaç var. Ne şanslıyız ki suyla yapılan terapiler, geleneğimizde de var. Hamamlarda yüzyıllar boyu geleneksel temizlenme yöntemi olan bugünün peelingʼi keselenmeyle atalarımız pırıl pırıl ciltlere sahip olmuş. Benzer şekilde; spa merkezleri, hamamlar, termal tesislerde banyolar veya masajlarla sudan faydalanmak cilde bakım yapacaktır. Ayda bir kese yapmak ciltteki ölü hücreleri uzaklaştırır. Cildin temizlenmesi için en doğru ve en basit yolsa su! Kuru ve yağlı ciltler için uygun olan sabun veya temizleyicileri suyla kullanmak en basit ve temel temizliktir.


oruz CİLDİNİZE BAHAR GELSİN! Bahar sadece doğaya gelmesin, cildinizde de baharı yaşayın! Baharda çiçekler açar, yapraklar yeşerir, doğa uyanır. Bu uyanma aynı zamanda canlanmadır da! Cildimizde de bu canlanmanın yaratılması, onun savunmasının artmasını, doğanın getirdiği alerjenlerle veya güneşin olumsuz etkileriyle de mücadele etmesini sağlayacaktır. Cildimizi doğru şekilde uyararak daha sağlıklı ve genç yapabiliriz. Hazır bahar aylarındayken neler yapabileceğimizi öğrenmek için Dr. Betül Şengör’ün kapısını çaldık.

Bahar aylarında neler yapalım?

G Cildinizi düzenli olarak temizleyin, makyajla uyumayın. G Cildinize günde üç kez ufak parmak darbeleriyle masaj yapın. Gerektiği kadar cildi haftalık peeling ile ölü deriden arındırın. G Her gün güneş koruyucu ürün kullanmaya özen gösterin. Nemlendirici özellikli, makyaj altına sürülebilen olsun. Makyaj ürünlerinin de doğal, mineral bazlı olmasına özen gösterin. G Yaza bronz bir tenle girmek için baharda çalışmaya başlayanlardansanız dikkat: Bronzlaşmak eşittir yaşlanmak! Bu nedenle mümkünse solaryum yerine otobronz kremlerini tercih edin. G Detoks ve şok zayıflama programlarını yaparken cildin de şok olabileceğini, sarkma ve bağ dokusunda bozulma olabileceğini unutmayın. G Cildinizin üst tabakasını düzenli olarak soyarak, alt tabakasını hücre üretimi için canlı tutmalısınız. NİSAN 2012 I

95


MODA HER YERDE

Trend raporu

N BENGÜ AerRyeSrdLe.Acom w.modah

ww netmeni Oldukça soğuk bir kışı geride bıraktık. Kalın kazaklarımızı, paltolarımızı, Genel Yayın Yö botlarımızı dolabımızın en görünmeyen kısmına kaldırmanın vakti geldi… Haydi, baharlık ve yazlıklarımızı çıkaralım ve bir derin ohh çekelim. Sanırım sizler de benim gibi kışın bu kasvetli enerjisinden ve bunalımından sıkılmışsınızdır diye düşünüyorum. Sizler için sezonun trendlerini seçtim, bu sezon bizleri oldukça renkli ve farklı koleksiyonlar bekliyor. Şimdiden bahar havasına girmiş bulunmaktayım, birbirinden iddialı renk ve modellerle kendinizi bir yıldız gibi hissedeceğinize eminim. Gelin birlikte sezonun trendlerine göz atalım.

Que’dan Geometrik Çizgiler 2012 Que İlkbahar Yaz Kadın Koleksiyonunda yer alan tasarımlar, keskin çizgiler ve kumaş karışımlarıyla daha da belirginleştirilirken çizgisel formlar fütüristik bir yaklaşımın altını çiziyor. Geometrik kesim ve çizgilerin öne çıktığı koleksiyonda, omuz formunu daha belirginleştiren bolero ve trençkotlar, fit kesim ceketler, yüksek belli ve uzun etekler kendine güvenen Que kadının gücünü dengeleyen bir duruş oluşturuyor. Koleksiyonda öne çıkan keskin çizgiler gömlek ve eteklerde de dikkat çekiyor.

96

I NİSAN 2012

Modada yeniliklerin öncümarkası Zoopa!

Paris, Londra, Milano ya da New York sokaklarında alışverişe çıkmadan da kendi stiline yakışacak, benzersiz bir parça bulmanın mümkün olduğunu kanıtlayan Zoopa!, lüks sınıfındaki hakiki deri tasarımları erişilebilir fiyatlarla sunma cesaretini gösteriyor. Modada yeniliklerin öncüsü olacak aksesuar markası Zoopa!, deri dünyasının kalbinde, ünlü markaların deri ürünlerinin doğduğu topraklarda, Türkiyeʼde, dünyaya geldi! Kendini dünyanın dev markalarının tasarım ekiplerinde ispatlamış genç tasarımcıların kaleminden çıkıp yarım yüzyıllık deri ustalarının ellerinde hayat bulan Zoopa!, aksesuar dünyasının yeni trend belirleyicisi. “Süper” sözcüğünün anlamından ve farklı dillerde seslendirilişinden ilham alınarak ortaya çıkan Zoopa!, ismi gibi özgün, dinamik, genç ve daima “yeni” tasarımların sözünü veriyor. Özgün bir stile sahip moda öncülerinin stil sırrı Zoopa!, kendini sürekli yenilenen genç ruhlara ayna tutuyor.


Lana Del Rey’e Mulberry’den Özel Çanta

Retro tarzı ve buğulu sesiyle müzik dünyasını hipnotize eden Amerikalı şarkıcı anlaşılan moda dünyasında da aynı etkiyi yaratıyor. Next Model Ajansıʼyla anlaştığı haberi üzerinden çok geçmeden Lana Del Rey, moda dünyasının yeni takıntısı olduğunu kanıtlama yolunda hızla ilerliyor. Del Rey henüz reklam kampanyalarında yer alarak modelliği deneyimlemiş olmasa da, bir marka var ki ʻgangster Nancy Sinatraʼyı tavlamak için elinden geleni yapıyor; Mulberry. İngiliz çanta markası yeni çıkardığı modeli Lana Del Reyʼe adayarak, 25 yaşındaki Indie şarkıcısının adını verdi. Mayıs ayında satılmaya başlanacak olan çantanın fiyatı ise 1,000 Dolar olarak belirlendi.

All Saints “shop-in shop” konseptiyle ilk defa Türkiye’de!

Cavalli Kadını: Elisa Sednaoui Roberto Cavalli parfüm için çekilen reklam filmi eğlenceli ve kendine güvenen kadın portresini vurguluyor. Görkemli saray atmosferinin set olarak kullanıldığı filmde model ve oyuncu Elisa Sednaoui gerçek bir Roberto Cavalli kadını olarak karşımıza çıkıyor. Kadınsı bir kokuya sahip olan parfüm, bir o kadar da ağır olmayan baştan çıkarıcı notaları ile aklınızı başınızdan alacak.

Modanın asi ve özgür ruhu All Saints, shop-in shop konseptiyle ilk defa Harvey Nichols mağazalarında tarz tutkunlarını baştan çıkarıyor. İlk mağazasını 1994 yılında Londraʼda açan İngiliz moda markası All Saints, ismini sanatsal ve müzikal etkileşimiyle meşhur olan All Saints Roadʼdan alarak yola çıkıyor. Türkiyeʼde sadece Harvey Nichols İstanbul mağazasında shop in shop konseptiyle yer alan marka, entellektüel vizyonuyla bağdaştırdığı kadın koleksiyonunu müzik, kültür ve modayla harmanlıyor. All Saints, keskin ve özgün hatlı tasarımlarıyla moda tutkunlarının beğenisini kazanırken, bir yandan da markanın asi, kendine güvenen silüetini ortaya çıkarıyor.

Dünyanın En Ünlü Cerrahları İstanbul’daydı

Estetica Cerrahi Tıp Merkezi; vücut şekillendirme ve Cilt sıkılaştırma üzerine ses getiren iki profesyonel cerrahı, İnnova Medikalʼin davetiyle bir araya getirdi. Slimlipo ve diğer estetik uygulamalardaki başarılarıyla ünlü Almanyaʼdan Dr. Afschin Fatemi, Hollandaʼdan Dr. John van der Werf ve Türk Plastik Cerrahlar yağ alma uygulamalarından farklı olan SlimLipo uygulaması ile ilgili tüm ayrıntıları paylaştı. Innova Medikal Marka Direktörü Berna Altunbulak; “Böylesine elit bir kitleyi bir araya getirmekten çok mutluyuz, dünyaca ünlü uzmanları ülkemizde ağırlamaya devam edeceğiz.” dedi. NİSAN 2012 I

97


TASARIMIN IŞIKLA DANSI

DEKORASYON

Siz hala annenizin

PERDELERİNDEN mi istiyorsunuz

Bu güzelim Nisan ayında nasıl bir başlık demeyin olur mu? Sevgili anneler, sevgili klasik tarzı sevenler, sizler de kızmayın e mi. Bu kısıtlı alanda, benim gibi çok konuşan birine dekorasyon yazısı yazma görevi verilirse, derdimi ancak böyle anlatıyorum işte! YENİ EVLENECEKLERE,YENİDEN EVİNİ DEKORE EDECEKLERE DUYURULUR: DÜNYADAKİ YENİ PERDE UYGULAMALARI, SON TRENDLER! G FON PERDE+STOR PERDE: Resimdeki dizayna dikkat ettiniz mi, mekan daracık! Ama nasıl da geniş, ferah bir görüntüsü var. Çünkü tül yok; yalnızca stor perde ve fon perde birlikteliği. Klasik güzel bir krem döşeme ama dikkati çeken fon uygulamaları... Bu kadar basit... Aksesuarlarınızı seçmekte de özgür kalıyorsunuz. G DİKEY VE/VEYA PANEL PERDELER: Çok basit ve çok yalın görsellik oluştururlar, dikkat edilecek tek bir konu var: Lütfen perde malzemesini stor perdel-

Serpil ÖZKAN.com

irstorperde serpil@belem

Sevgili Bahçeşehir Hanımları merhabalar. 2012 baharı merhaba, sonunda geldin, nerelerdeydin? Hanımlar, uzun ve ağır bir kıştan sonra baharı karşılamak ne güzel değil mi?

erden seçelim. Maalesef perde mağazaları uyarmaz, kumaş seçilirse bir müddet sonra salar ve kötü görüntü verir. Kaliteli ve gramajlı stor perde koleksiyonları kullanalım … G DANTEL STOR VE ZEBRA PERDELER: Stor ve zebra perdeler çok mu ofisvari geliyor size? Çünkü henüz yeni modelleri görmediniz. BELEMİR PERDE, dantel storlar ve zebralar;dantelin asaletini ve romantizmini taşıyor evlere... Valla reklam gibi olacak ama ϑ dünyaya ihracatımız başladı. Eee yalnız bizim geliştirdiğimiz bir teknik olunca kendi ismimizle gururla tanıtalım dedik, bu perde sistemlerini, siz Bahçeşehirli hanımlara. Moda renklere gelince, tabii ki yılın rengi: PUDRA, klasik, yumuşacık, krem ve beyaz;dantelin ana rengi... G ZEBRA PERDE TEKNİKLERİ: Ne olur zebra perdeyi tek tip zannetmeyin; tek uygulamada düşünmeyin. Bu sene gözlerinize inanamayacaksınız. Tül zebraların altında, hem de ışıl ışıl, başka bir renk ile tam dört ayrı dekorasyon alabilirsiniz. Müjde! Çift mekanizma uygulanmaya başlandıııı! Nasıl mı? Önce tül

zebranızı, sonra da kapatıcı fon storunuzu seçiyorsunuz. İster tone-intone (Yani benzer renkler) isterseniz de iki ayrı renkte; hatta zıt renklerde. Canınız hangi perdeyi görmek isterse parmaklarınızın ucuyla kontrol sizde.. Birini aşağıya birini yukarıya.. Sahi, bir de yerinizden kalkmadan uzaktan kumandayla bu işlemi yapmanız da mümkün. Perdeler hanımların zamanını çalmamalı, değil mi? Temizliği, ütüsü dert olmamalı. Toz itici apre ile toz tutmama özellikleri var; anti bakteriyel perdeler ve temizlikleri de çok kolay: Ya ayda bir tozunu alma, ya yılda bir kuru temizleme ya da 6 ayda bir nemli bezle silme… PERDELER; PENCERELERDEN BAKAR DÜNYAYA AMA BİR FARKLA, PERDELERİN DÜNYASI, EVİMİZDİR… EVİMİZ, HAYATIMIZDIR… IŞIĞI SEVEN BELEMİR PERDE, HAYATIN GÜZELLİKLERİNE BAKIN DER, Son söz olarak.

DEKORASYONLA İLGİLİ SORULARINZ İÇİN: serpil@belemirperde.com 98

I NİSAN 2012


TUPPERWARE

YEMEK

HELLİMLİ TUZLU BİSKÜVİ MALZEME G1

ekmek hamuru G 100 gr. Hellim peyniri G 4 yemek kaşığı yeşil zeytin

HATİCE KOÇ

I ve ÜRÜN UZMAN İSTİ OM ON EK EV

G1

yemek kaşığı kekik G 50 gr. tereyağ G 1 kırmızı biber G İsteğe göre tuz

HAZIRLANIŞI

Kırmızı biberin tohumunu çıkarın. Hellim peynirini Ergonomik Rende ile rendeleyin. Zeytinlerin çekirdeğini ve kırmızı biberi süper şefle doğrayın. Bütün malzemeleri karıştırıp yoğurun. Hazırladığınız hamurdan ceviz büyüklüğünde bezeler yapıp elinizle bastırıp silikon pişir üzerine koyun. Önceden ısıtılmış fırında 200 derecede pembeleşene kadar pişirin.

MUZLU MUFFİN MALZEME G 50

gr yumuşak tereyağı G 75 gr toz şeker G 2 yumurta G 140 gr un

HAZIRLANIŞI

Fırın telini çıkarıp, fırını 180 derecede ısıtın. Süper şef II içinde muzu doğrayın. Un, kabartma tozu ve tuzu karıştırın. Tereyağını mikser ile çırpın, şekeri ekleyip çırpmaya devam edin. Yumurtaları tek tek kırıp çırpın. Unlu karışımı ekleyip karıştırın. Muz ve üzümü ekleyip spatula ile karıştırın. Mucize kalıp 7 cüceleri ılık su ile yıkayıp kurulayın. Fırın teli üzerine Mucize Kalıp 7 Cüceler'i koyup muffin karışımını paylaştırın. Üzeri kızarana kadar pişirin. Fırından çıkardığınızda 10 dk. bekletip muffinlerinizi kalıptan çıkarın.

G 1/2

pk kabartma tozu çay kaşığı tuz G 1 muz G 2 yemek kaşığı damla çikolata G 1/2

0800 261 21 37 www.tupperware.com.tr


GEZİ

Çanakkale Zaferi’nin 97. yıldönümünde Kilitbahir‘deydik...

Bir şehit mezarında 40

2.5 aylıkken babamın görevi sebebiyle ayrılmak durumunda kaldığım Çanakkaleʼye çok sevdiğim eşim İnanç ve bitanecik kızım Zeynep ile tekrar gitme fırsatı buldum. Üstelik çokta anlamlı bir günde. 18 Martʼta. I. Dünya Savaşıʼnda galip geldiğimiz yegane cephe. Çanakkale Zaferinin 97. yıldönümünde. Asker eşi, asker gelini ve asker kızı olarak bu manidar gezinin benim için ne anlama geldiğini sizlere anlatmak için kullanacağım kelimeler duygularımı anlatmakta inanın kifayetsiz kalacaktır. 17 Mart cumartesi günü yola çıktığımızda heyecan doruktaydı. Hem uzun zamandır İstanbul dışına çıkma fırsatını bulamamanın yorgunluğu, hem de yeni bir yer görebilecek olmanın heyecanıyla

sabah erkenden yola koyulduk. Hava şahaneydi, yollar boştu. Kahvaltımızı yapmak için Tekirdağʼda AYDIK dinlenme tesislerinde ilk molamızı verdik. Bizim gibi mola vermek için duran çok sayıda Çanakkale yolcusu ve onlarca motorcu vardı. Otobüslerde, otomobillerde ve motorlarda dalgalanan al bayrağımız günün anlam ve önemini bir kez daha bize ziyadesiyle anımsattı. Bu güzel duyguların ardından tekrar yola koyulduk.

Gençlerin şehri Çanakkale

Bir süre sonra İpsala Hudut Kapısı levhasını görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Aslında ne kadar da yakındı Hudut kapısı. 300 km lik yani aşağı yukarı 3.5 – 4 saat sürecek yolculuğumuzun yarısı bitmişti bile. Yol haritamız olmadığı halde, levhaları takip ederek yolumuza çok kolay devam ettik. Sırasıyla Marmara Ereğlisi, Tekirdağ, Malkara, Keşan, Gelibolu ve Eceabatʼtan geçtikten sonra Çanakkaleʼye vardık. Eceabatʼtan her çeyrek geçe ve kalaʼlarda arabalı vapur ile 15-20 dakikalık yolculuk sonunda Gelibolu yarımadasından Çanakkaleʼye geçmek mümkün. Martıları bisküvi ile beslemek 15 dakikalık yolculuğumuzun çabucak bitmesine sebep oldu. Onlarca martının bisküvilere saldırısını izlemek ve onları fotoğraflamak

ayrı bir zevkti. Benden size söylemesi, arabalı vapura binerken yanınıza mutlaka iki paket kremalı bisküvi ve bir mont alın. Boğaz gerçekten çok esiyor. Çanakkaleʼye geçtiğimizde otele giderken en çok dikkatimizi çeken şey, sokakların sanki üniversite kampüsündeymişiz havasında olmasıydı. Gençlerin sokaklarda ellerinde kitaplarla bir yerden başka bir yere yetişmeye çalışmaları güzel bir fotoğraf oluşturuyordu. Bu atmosfer beni okuduğum fakültenin kampüsüne götürdü dersem yeridir. Belli ki, Çanakkale 18 Mart Üniversitesiʼnin kente kattığı çok şey var. Bir üniversitenin bir kente kattığı çok şeyin olduğunu en çok gözlemlediğim ikinci kent Çanakkaleʼydi. Birincinin ise Eskişehir olduğunu düşünüyorum.

Truva Antik Kenti

Çanakkaleʼdeki tek beş yıldızlı otel olan Kepez bölgesinde bulunan Kolin Otel, deniz kıyısındaki konumuyla göz dolduruyordu. Otel şehir merkezine 5 dakikalık mesafede olup, büyük bir alışveriş merkezinin karşısında bulunuyor. Yeni tadilattan geçmiş olan otelin, birçok kongrelere ve toplantılara ev sahipliği yaptığını öğrendik. Truva Prensi Paris ile Sparta Kraliçesi Helenʼin büyük aşkının yaşandığı ve sonunda da aşk uğruna yerle bir olan bir ulusun zamanında kurulu olduğu yere doğru yola çıktık. Filmlerde seyrettiğimiz bu kente hareket etmek beni hepten heyecanlandırmıştı. Truva Antik

Kilitbahir Kalesi

Mehmetçiğe Saygı Anıtı

100 I NİSAN 2012

57. Alay Komutanlığı


asker yatıyor

Kentiʼne gitmeden önce yol üzerinde manzarası gerçekten şahane olan, “Manzara” isimli restoranda Cağ kebabını tatmadan geçemedik. Çanakkaleʼye yaklaşık 15 dakikalık mesafede olan antik kent, akşamüstü saat 17.00 de kapanacağı için yemeğimizi yedikten hemen sonra yola koyulduk. 15 dakikalık yolun ardından, tarihi mekana vardığımızda biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemeden geçemeyeceğim. Otopark alanı tamamen topraktı. Bunun yanında Truvaʼya müze kart ile girilebildiğini öğrendik. Ancak mekanın tarihe saygıyla korunması gerektiğini düşündüm. Truva atına çıktığımızda atın sallanır vaziyette olduğunu görünce hemen aşağıya indik. Öte taraftan meSığınaklar

kanın toz toprak olması da beni şaşırttı. Ama en çok şaşırtan konu ise zamanında Büyük Türk, Mustafa Kemal Atatürkʼün de ziyaret etmiş olduğu arkeolojik kazılardan çıkarılmış olan birkaç parça eserin sergilendiği ufak binanın kötü durumda olması ve tanıtım levhalarında Türkçe ve İngilizce bilgi verilmemesidir. Her şeye rağmen kendi çabalarımızla edindiğimiz bilgilerin doğrultusunda, bu kentte tarihi yaşamak hepimizi heyecanlandırmıştı.

253 bin şehit yatıyor

Güneşin batışı ile beraber otelimize doğru yola çıktık. Çok geçmeden otele vardığımızda hepimiz yorgunluktan bitmiş durumdaydık. Bir sonraki günün

Ezineli Yahya Çavuş

İlk şehitler anıtı

K

SEDA ASPARU

programını yapıp dinlenmeye çekildik. Sabahın ilk saatleriyle kahvaltımızı yapıp Gelibolu yarımadasındaki programlara katılmak üzere yola çıktık. Çanakkale den Kilitbahirʼe arabalı vapur ile geçtik. 15 dakika süren yolculuk sonunda “Şehitler Abidesi”ʼne ulaşmak istediğimizde protokol için 10 dakikalık yolun kapandığını, bunun üzerine Eceabatʼın içinden geçip yönlendirileceğimizi öğrendik. Tabi ki bu bizim için hayal kırıklığı oldu. Çünkü 10 dakikalık yolumuz protokol sebebiyle kapandığı için neredeyse 30 dakikalık bir zaman kaybına yol açtı. Üstelik trafik de cabasıydı. Kilitbahirʼe geçtiğimizde göze ilk çarpan onlarca otobüsün, ve insan selinin Gelibolu Yarımadasıʼnda bulunan şehit- Ezineli Yahya Çavuş Şehitliği

NİSAN 2012 I

101


GEZİ Şehitler Abidesi Aynalı Çarşı

Şehitler Abidesi Truva Doyuranlar Gözleme

liklere doğru yol aldığını görmekti. Uzun süren yolun sonunda ilk durağımız olan, 253.000 şehidimizin yattığı Şehitler Abidesiʼne geldiğimizde onlarca otobüs, otomobil, minibüs ve motor park etmek için yer arıyordu. Uzun uğraşların sonunda toprak bir alana arabamızı park edip Şehitler Abidesiʼne yürüdük. Şehitliğe geldiğimizde sabırla saydık. Bir şehit mezarında 40 askerin yattığını görünce tüylerimiz diken diken oldu. Daha sonra her iki tarafında büyük kayıplar verdiği Seddülbahir Cephesine geçtik. Ertuğrul koyunda bulunan bu cephe aynı zamanda Seddülbahir Kalesiʼni de barındırıyor. Gelibolu Yarımadası turumuz sırasıyla şöyleydi: 253.000 şehidimiz için yapılmış olan Şehitler Abidesi, Seddülbahirʼdeki adı gibi ilk şehitlerimizi verdiğimiz “İlk Şehitler Anıtı”, Yahya Çavuş Şehitliği, Ezineli Yahya Çavuş Şehitliği ve siperler, Ertuğrul koyundaki Ertuğrul Tabyası (bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı), Türk Silahlı Kuvvetlerinin 6. Genel Kurmay Başkanı olan Mehmet Nuri Yamutʼun 10.000 şehit için yaptırmış olduğu Şehitlik, Çanakkale Savaşlarında çok önemli bir yeri olan Alçıtepe, Şahindere Şehitliği, Meçhul Asker Anıtı, Mehmetçiğe Saygı Anıtı, Anzak çıkarmasının ana he-

102 I NİSAN 2012

defi olan ve aylarca barut ve kan kokan Kanlısırt Bölgesi, Kuzey Cephesiʼnde en kanlı çarpışmaların yaşandığı Conkbayırıʼndaki siperler, şehitlikler ve bütün alayın şehit olduğu 57. Alay Şehitliği, Anzak Koyu, Arı Burnu Yarları, Cesarettepeʼye ayak bastırmayan ancak Lağım Tüneli ile şehit edilen Mehmet Çavuşʼun Şehitliği, Çanakkale Harbinde en büyük askeri hastanelerimizden olan ve hiç acımadan yaralı askerlerin dahi şehit edildiği Akbaş Şehitliği, Çamlıktekke Tepeʼde Albay Mustafa Kemalʼin karargahının hemen ardından tekrar Eceabatʼa çıktıktan sonra İstanbulʼa dönmek için yola koyulduk. Her noktada vakit geçirdik, fotoğraf çektik. Görebildiklerimizin arasında Esenyurt Belediyesi, Küçükçekmece Belediyesi, Büyükçekmece Belediyesi, Tuzla Belediyesi, Akut ve birçok sivil toplum kuruluşunun otobüsler

Seda ve İnanç Asparuk

ve minibüsler ile akın ettiği bu güzel yarımada, duygu dolu bir anma gününe şahit oldu. Şehitlikler doldu taştı. Tüm Şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.

Herkes bu duyguyu yaşamalı

Sabah 10.30 civarında başlayan Gelibolu Yarımadası turumuzu öğleden sonra tamamladık. Eceabat çıkışına gelmeden önce Doyuran Gözleme Eviʼnde gözlemelerimizi, ev yapımı ayva reçeli ve incir reçeli ile yedik, ayranlarımızı içtik ve Çanakkale Şehitlerini Anma Günüʼnde orada olmaktan gurur duyarak yolumuza koyulduk. Yol boyunca arabanın içini bir sessizlik kapladı. Hem günün yorgunluğu hem de zamanında yaşanmış olan Savaşın ve Zaferin inanılmaz hikayesini düşünerek yol aldık. Yol boyunca Zeynep, Çanakkale Zaferi ve şehitlerimizle ile ilgili yorumlar yaparak ve sorular sorarak bizim ne kadar iyi bir seyahat planlamış olduğumuzu kanıtladı. İyi ki gitmişiz. Çanakkale Zaferiʼnin Türk milleti için önemi tartışılamaz. Herkesin mutlaka bir gün görmesi ve o duyguyu tatması dileğiyle, bol seyahatli günler dilerim. Eee ne demişler; “Gezenin kaşı şişer, oturanın başı” (Yurtbaşı, Metin. Sınıflandırılmış Atasözleri, s. 234 (2012)). Leyleği hep havada görmek umuduyla… I


KÜLTÜR - SANAT

Nisan ayı gösteri ve konserlerden sizin için seçtiklerimiz;

Marilyn Monroe’nun imzalı fotoğrafı 32 bin dolara satıldı Amerikalı efsanevi oyuncu Marilyn Monroe’nun imzalı fotoğrafı, açık artırmada 32 bin dolara satıldı. BBC’nin haberine göre Monroe, İngiltere’nin başkenti Londra’da 24 Mart’ta yapılan açık artırmada satılan fotoğrafını, “Erkekler Sarışın Sever” filminin koreografı Jack Cole için imzalamıştı. Aynı müzayedede ünlü İngiliz sanatçı Damien Hirst’in karakalem köpekbalığı çizimi ise 7500 dolara alıcı buldu. İngiltere’nin en etkili çağdaş dönem sanatçılarından biri olarak kabul edilen Hirst, 30 saniyede yaptığı çizimi adı açıklanmayan bir şoföre bahşiş olarak hediye etmişti.

“Cumhuriyetle Parlayan Nağmeler” Aylin Şengün Taşçı: Osman Ziyagil - 24 Nisan 2012 - CRR Konser Salonu

Aylin Şengün Taşçı ve Osman Ziyagilʼin, Cemal Reşit Rey Konser Salonuʼnda gerçekleştireceği konserde Cumhuriyetʼin ilk yıllarında Batılılaşma etkisiyle Türk Müziği formları içinde yer almaya başlamış olan operet şarkıları, kantolar ve tangolardan seçilmiş güzel örnekler seslendirecekler. Dönemin yaşam tarzını yansıtan bir dekor içinde ve 1900ʼlerin ilk yarısını simgeleyecek kostümlerle güzel bir repertuar seslendirecek olan ikili, günümüzde hâlâ bilinen ve sevilen örneklerin yanı sıra henüz gün ışığına çıkmamış ama çok dikkat çekecek eserlere de yer verecek. Jale Şengünʼün güzel bir sunumla, seslendirilecek eserleri ve ait oldukları dönemi ifade edeceği konserin müzik direktörü ise Göksel Baktagir.

Vizyona girecek filmler 6 NİSAN: Titanik-3D, Uzun Boylu Esmer Adam, Amerikan Pastası: Buluşma, Mahşer Günü, Ülkücüler, Öbür Dünyadan, Mevsim Çiçek Açtı, Şahane Misafir 13 NİSAN: Aşk Yemini, Doğaüstü, Dr. Seuss’ The Loraks, Yeraltı, Çapraz Ateş, Yeniden Doğuş, Film, Yakıcı Bir Yaz 20 NİSAN: I Spit on Your Grave, Battleship, Man On A ledge, Korsanlar, Outback, Dedektif Dee ve Gi-

Derleyen: Hatice Gülçür İnanç

zemli Alev, The Deep Blue Sea, Sevimli Balık Pupi, Mar 27 NİSAN: Streetdance2-3d, The Cabin in The Woods, The Raven, Ölümün Sesi, Kara Altın, Liseli Polisler, La Delicatesse, Hayatımın Tatili, Pazarları Hiç Sevmem 4 MAYIS: Yenilmezler, Ateşin Düştüğü Yer, Vücut, Un Monstre a Paris, Paranormal Şperience 3d, Miss Pala, Don Gato y Su Pandilla (Top Cat)

G Sinbad ve Adalar Prensesi 8,15, 29 Nisan 2012 TİM Fettah Aytaç G CM101MMXI/Cem Yılmaz’dan Gösteri 9-12 Nisan, 15-17 Nisan, 19-21 Nisan 2012 TİM Show Center G Cem Adrian 9 Nisan 2012 Kadıköy Halk Eğitim Merkezi G Halil Sezai 11 Nisan 2012 Sabancı Gösteri Merkezi G Güç Başar Gülle 11 Nisan 2012 ALT, İstanbul G Duman 13 Nisan 2012 İstanbul Live G Gökhan Tepe 13 Nisan 2012 Jolly Joker G Murat Evgin 13 Nisan 2012 Mask Live Music Club G Leman Sam 14 Nisan 2012 Mask Live Music Club G Melihat Gülses ve Gönül Sultanları 14 Nisan 1012 TİM Show Center G İdil Biret 18 Nisan 1012 Cennet Kültür ve Sanat Merkezi G Volkan Konak 25 Nisan 2012 TİM Show Center G Biz Kocaman Bir Aileyiz 29 Nisan 2012 Müjdat Gezen Tiyatrosu Savaş Dinçel Sahnesi NİSAN 2012 I

103


ASTROLOJİ

Bahçeşehir Aşiyan Cafe’nin müdavimlerinin vazgeçilmez tarotçusu Nisa, her burca özel aylık burç yorumunuzu yaptı... Sevgili koçlar…2 hafta boyunca Merkür sizin kişisel alanınızda dolaşmaya başlayacak. Önemli görüşme ve konuşmalar, anlaşmalar gündeme gelebilir. İfadeniz rahatlayacağından, artık plan ve projelerinizi dillendirebilir ve bu konularda harekete rahatlıkla geçebilirsiniz. Ya da iş yoğunluğunuz nedeniyle hastalıklara açık olabilirsiniz. özel hayatınızda dikkatli adımlar atmanız gerekecek, kafanıza göre davranmanız ilişkinizi zedeleyebilir. Veya ilişkinizin sorumluluklarını üstlenmek istemeyebilirsiniz

Nisan ayına ortaklaşa para alanlarınız devrede olarak giriş yapacaksınız sevgili aslanlar. Eşinizin veya sevgilinizin parasal konuları ön planda olacak. Medya, yabancı ortaklı işler, seyahat, eğitim, ticaret, hukuk alanlarında 2 hafta boyunca iletişiminizi hızlandıracak. Önemli iş görüşmeleri ve konuşmaları gündeme gelebileceği gibi, felsefe, din gibi konularda kendinizi ifade etmek, çevrenizle bu konularda konuşmak da ön plana çıkacak.

Tembelliği ve rahatlığı üzerinizden attığınız takdirde, birçok konu için harekete geçebilirsiniz. 11 Nisanʼdan sonra maddi konular ağırlıklı olmaya başlıyor. Sosyal alanlarınıza yapacağınız harcamalara dikkat etmelisiniz. Bu ay yeni tanışacağınız çevreler ileriki dönemde işinize yarayabilir. Nisan itibarıyla, merkür, kadersel alanınızda hareket etmeye başlıyor. Önemli planlarınız varsa bu ay boyunca harekete geçmemelisiniz. Geçmişi anmak bu dönem hızlanabilir. Arkanızdan konuşan insanların varlığında artışlar görülebilir.

Taşınma gibi işleriniz varsa bu ay içerisinde yapmaya çalışın. Ortaklaşa para konuları kafanızın çözüme yönelik çalışmasına neden olacak. Kredi, borç almak istiyorsanız, harekete geçebilirsiniz. Yine banka hesaplarınızı düzenlemek, çözümler bulmak için rahat bir süreç içerisinde olacaksınız. Gizemli ve ruhsal konular daha fazla ilginizi çekebilir. Kendinizi daha fazla düşüneceğiniz ve biraz bencil hareket edeceğiniz bir dönemde olacaksınız. Nisan sonu iş alanlarınızda geçmişten halledilmemiş meseleler sizi sinirli kılabilir.

Biraz kendinizi dinlemeye ihtiyacınız var. Duygularınızı saklamak ve hissettiklerinizden bahsetmemeyi yeğlemek insanların dikkatini çekebilir. İçinize doğanlar bu bir kaç gün boyunca gerçekleşebilir. 2-6 Nisan arasında iş ve kariyer alanlarınızda, güçlü ve etkili desteklerle hareket edebilirsiniz. Başkalarının kaynaklarını kullanmasını iyi bilecek, her tür sorununuza kolay çözümler bulacaksınız. 10 Nisanʼdan sonra huzursuz hissettiğiniz konular geride kalmaya başlıyor.

Bu ay da çalışmalarınız yoğun olacak. Eğer yaşadığınız ilişkide, evliliğinizde ve ortaklığınızda bir takım sorun ve problemleriniz varsa, bu iki hafta boyunca bu problemlere çözüm bulmak üzere harekete geçebilirsiniz. İlgi odağınız daha çok partneriniz olacak gerek işinizde, gerekse özel hayatınızda. Yine bu dönem içinde anlaşma ve kontratlar gündeminize gelebilir. Hukuksal konularda görüşmeler yapabilir, danışmanlık almak için bu uygun dönemden yararlanabilirsiniz.

KOÇ

BOĞA

İKİZLER

Dış ortamlarınız aktif olarak başlayacaksınız sevgili yengeçler. Yabancı ortaklı işler, seyahat, eğitim, hukuk, ticaret alanlarınızda kendinizi ortaya koyacaksınız. Kariyer, iş ve evinizde ilerlemeye başlayan merkür, konuşma ve görüşmelerinizi hızlandıracak. İş alanınızda kendinizi rahat ifade edecek, cesur ve cesaretli olacak, sorunlar karşısında çözümleri rahatlıkla bulacaksınız. Yine patronlarınız ve üstlerinizle olan iletişiminizi geliştirebileceğiniz bir dönem olacak.

YENGEÇ

104 I NİSAN 2012

ASLAN

BAŞAK

TERAZİ

İşiniz yoksa ve iş başvurusunda bulunmak istiyorsanız yine bu dönem uygun olacaktır. Yine bu dönem fırsatları beklemek yerine harekete geçmek sizin için daha doğru olacaktır sevgili akrepler. Aşk hayatınızda veya sosyal ortamlarınızda sinirli olmamaya ve bazı konularda hızlı tepkiler vermemeye çalışın. 27 Nisanʼda ise, iş alanlarınızda bazı sorunlar oluşabilir. Özel hayatınızda da ilişkilerinize dikkat etmelisiniz. Bir partnere ihtiyacınız var. İlişkisi olanlar karşı taraftan bu beklentilerle hareket etmesini isteyebilir.

AKREP


Özel hayatınızda mantığınız ve duygularınız arasında çatışmalar yaşayabilirsiniz. Nisan ayına, ev ve aile hayatınız merkezinizde olarak giriş yapacaksınız. Ev alım, satım, kiralama ile ilgili konular bu ayda önemli olabilir. Aşk hayatınızda duygularınızı dile getirebilir, sorunlarınız varsa çözüm bulmakta zorlanmayabilirsiniz. Çocuk yapmak isteyenler, olumlu bir zaman dilimi içinde olduklarını bilmeliler. Yine çocuğunuz varsa bu ay içinde onun uğraşıları ve konuları hayatınızda öne çıkmaya başlayacak.

YAY

Evinizle ilgili sorunlar ve bu konularda aktif çözümsel yaklaşımınız, aile büyüklerinizle ve gerek kendi ailenizle olan iletişiminiz bu ay boyunca hızlanacak. Yine eve dair, emlak alım, satım veya kiralama, yer değiştirme gibi işlemleriniz varsa bu dönem yapacak ortamları rahat bulacaksınız. Geçmiş konular aile içinde konuşulmaya ve görüşülmeye başlanabilir. 24 Nisanʼdan sonra, uzak çevrenizin müdahaleleri, yakın çevre iletişiminizde sinirli davranmanıza neden olabilir. Zihinsel konularda dengenizi iyi koruyun.

OĞLAK

Akraba, kardeşleriniz veya komşularınızla etkili bir iletişim kurabilir, varsa onların sorunlarına çözüm getirebilirsiniz. Yine ticaretle uğraşanlar için oldukça aktif ve keyifli bir ay olacak. Her konuya merakınız fazla olacağından aktif olan bu döneminizi iyi değerlendirin ve sabırsızlıktan uzak durun. Parasal konularda sinirlerinize hakim olamayabilirsiniz. Para alacak verecek dengesini iyi ayarlamaya çalışın. Ay sonu ise, yakın çevre ilişkileriniz, uzak çevrenizden alacağınız haberlerle bozulabilir. Aile ilişkilerinizde de dikkatli olmalısınız.Ayrıca, maddi konularda ilişkinizde bazı bozulmalar yaşayabilirsiniz.

KOVA

Maddi konularda zorlandığınız konular üzerine kafa patlatabilir veya becerilerinizi ortaya koyarak çözüm bulabilirsiniz. Ticaretle uğraşan balıklar, bu ay işleriniz olumlu etkileniyor olacak. Yine paraya dayalı iş anlaşmaları bu dönem ortaya çıkabilir. Parasal konularda görüşme ve konuşmalarınızı hızlandırabilirsiniz. Ay sonu özel hayatınızda sinirli yapınız devreye girebilir. Sevdiğiniz insana karşı anlayışı elden bırakmamaya özen göstermelisiniz. Aynı şekilde karşı tarafta size karşı sinirli olabilir.

BALIK

EYLÜL 2010 I

XX


EN GÜZEL ÇOCUKLAR

Ela Beker

lu

üoğ

tl öğü

ir S

m De

De

niz

Buket Barış

ok Şevval Şard

ğüt

lüo

ğlu

Rümeysa Beyza Kayacan

ÇOCUĞUNUZUN EN ÖZEL ANININ (En güzel güldüğü , ağladığı, doğum g ünü v.s.) FOTOĞRAFINI BİZ E YOLLAYIN YAYIN LAYALIM... BEBEĞİNİZİN, ÇO CUĞUNUZUN DE RGİMİZDE YER ALMASINI İS TİYORSANIZ 4 Dağhan Oymak

mevsimsizden@g mail.com ADRESİNE YOLLA YIN

SİZİN ÇOCUĞUN UZ DA SAYFALARIMIZI S ÜSLESİN...

106 I NİSAN 2012 Arda

Çakır



HUKUK

Savulun

2-B geliyor... AVUKAT ÜMİT UYSAL

Değerli Dört Mevsim okurları yıllar yılı bir 2-B lafıdır gidiyor. 2-B geldi, gelecek, çıktı, çıka yazdı, Anayasa Mahkemesi iptal etti, edeyazdı derken Meclisimizde bir kez daha 2-B yasası gündemde.

Öncelikle 2- B nedir, bir sayıyla bir harfi birlikte söylerken neyi murad ederlar ona bir bakalım… 2-B, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2. Maddesi B fıkrası için kullanılan bir kısaltmadır. Bu tabir, orman vasfını yitirmiş orman arazileri için kullanılmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, orman vasfını yitirmiş, kadastro marifetiyle orman alanları dışına çıkartılmış, bir daha geri kazanılamayan ve ıslah edilemeyen araziler 2-B olarak tanımlanmaktadır. 2-B arazilerinin satışı da hazine adına orman dışına çıkarılan bu yerlerin, içindeki zilliyet edenlere öncelik verilmek suretiyle satışını ifade eder. Meclisimize gelen yasa bunu düzenler. Hükümet bu işten çok para bekliyor. Demek ki milletimiz

108 I NİSAN 2012

zengin. Millet mi zengin, yoksa hükümetimiz mi öyle zannediyor bekleyip göreceğiz. Hadi hayırlısı diyelim. Meclisteki tasarıya gelince, henüz yasalaşmadığı için ana hatlarıyla düzenlemeyi aşağıda özetledim. Selam ve sevgilerimle… 2-B ARAZİLERİ; Arazi yol, yeşil alan, park gibi alanlarda kalmakta ise satılmayacak. Arazi Kamu hizmet alanı olarak ayrıldıysa hastane, okul, cami satışa sunulmayacak. - Kentsel dönüşüm alanında ise genel olarak TOKİ’ye tahsis hak sahibine projeden pay verilecek - Kırsal kesimdeki araziler kadastro askı ilanında kullanıcı olarak belirlenen kişiler hak sahibi sayılarak bedel karşılığı tapuyu almaya hak

kazanacaklar. - Arazinin evveliyatı tapulu ise yani tapusu iptal edilerek 2b haline geldiyse öncelik evvelki tapu maliki kanuni ya da akdi halefinin önceliği olacak. Emlak vergisine esas değer üzerinden belli bir iskonto ile satılacak - İptal edilen tapunun altında iskan veya tevzii tapusu varsa ya da arazi daha önce Devlet tarafından satıldıysa bedel alınmadan tapu malikine akdi ya da kanuni halefine iade edilecek. - Başvuru ücreti köylerde 1000 TL. Belediye alanlarında 2000 TL. satış bedelinden mahsup edilecek. Satış bedeli emlak vergisi beyan değeri ile piyasa değerinin ortalaması alınarak belirlenecek. Satış 4 yıl vadeli yüzde 10 peşinat 6 ayda bir taksitle, 8 eşit taksit olarak yapılacak.


POLİTİKA

BDP pazarlık masasına mı oturuyor?

I

CEMAL SUBAŞ

İSİ TEMPO DERG ÜRÜ ÜD M Rİ LE YAZI İŞ

Son yıllarda İmralı, Kandil ve PKK’nın Avrupa sorumluları ile görüşen hükümet ve kurumları, şimdi rotayı BDP’ye çevirmiş görünüyor. Hükümetin “Silahların susması için BDP’yi muhatap alacağım” demesinin uzantısında önemli siyasi adımlar da yatıyor.

Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, köşesinde hükümetin yeni PKK stratejisini açıkladı. 10 maddede topladığı bu yeni döneme ilişkin analize, AKP kanadından itiraz gelmedi. O halde, bu analizi doğru kabul edebiliriz. Bu 10 madde şöyleydi: 1- Kürt sorununun çözümünde sivil siyaset kanalı dışında hiçbir kanala itibar edilmeyecek, kullanılmayacak. 2- İmralı’da Abdullah Öcalan, Kandil’de veya Avrupa’da PKK muhatap alınmayacak, devre dışı bırakılacak. 3- Güneydoğu’da ve diğer bölgelerde yaşayan Kürt vatandaşlar, PKK ve KCK’nın baskısından kurtarılacak. 4- Bu amaçla doğrudan halk muhatap alınacak ve sivil siyaset kanalıyla çözüm aranacak. 5- Çözüm yeri olarak parlamento dışında hiçbir zemin kabul edilmeyecek; ipleri İmralı ve Kandil’in elinde olmayan, demokratik yollarla seçilerek Meclis’e gelmiş, siyasi inisiyatif kullanabilecek parti veya partilerle muhatap olunacak. 6- PKK, silahlı eylemlere devam ettiği sürece silahlı mücadele devam edecek. 7- PKK ile bir daha görüşülecekse bu ancak silah bırakması için olacak. 8- PKK silahlarını Türkiye’ye teslim ettiğinde, yargısal sorumluluğu olmayanlarla ilgili nasıl bir prosedür uygulanacağı belirlenecek. 9- Yeni anayasada Kürt kimliği veya özerklik düzenlemesi olmayacak. Yeni anayasa, insan haklarını ve vatandaşların kanun önünde eşitliğini esas alacak. 10- Yerel yönetimler güçlendirilecek, uluslararası hukuka dayalı ilkeler esas alınacak. Şimdi gelelim bu maddelerin açılımına. ÖNEMLİ STRATEJİLER Hükümet (elbette ki kurumları) son yıl-

larda eş zamanlı olarak hem İmralı, hem Kandil, hem de PKK’nın Avrupa sorumluları ile görüştü. Hatta bu görüşmelerin birinin ses kaydı internete de düştü. Aslında, temel olarak toplumda, silahların susması için yapılan bu görüşmeler olumlu bulunmuştu. Ama terör saldırılarının artması, hükümeti de sıkıştırdı. Biliyorsunuz, işin boyutu ‘yargı-MİT kavgası’na kadar uzandı. Kimilerine göre bu kavganın altında, PKK ile müzakerelerden rahatsız olan kesimin karşı atağı yatıyordu. Bu arada PKK bir yandan görüşüyor ve masaya oturuyor, diğer yandan elini güçlendirmek için saldırılarını artırıyordu. Bu politikasını hala devem ettiriyor. Böyle olunca, belki de karşı atak olarak, KCK operasyonları her geçen gün arttı. PKK ile mücadeleye özel harekât polisleri de dâhil edildi. Yani top yekûn, teröre karşı mücadele başladı. Satranç tahtası misali, iki taraf da stratejiler geliştiriyor. Şimdi gelinen noktada hükümet, “Bundan sonra ben BDP’yi muhatap alacağım” diyor. Bunun bazı anlamları ve uzantıları var. Mesela, “Ben BDP’yi muhatap alacağım” derken, BDP’yi alenen PKK’nın siyasi uzantısı olarak ilan ediyor. Muhtemelen (ki umarız başarılı olur) BDP ile görüşmeler de başarısız olursa, hükümet “Bakın, PKK ile tabanımız aynı, bizi muhatap alın diyenleri taşın altına elinizi koyun dedik. Ama onlar kaçtı” diyerek, siyaseten BDP’yi suçlayacak. Hatta bu sayede Doğu’daki oylarını da artırma yolunu seçecek. Aslında bu noktada BDP zor durumda. Nitekim BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan’ın geçen ayın sonunda Meclis’te düzenlediği basın toplantısında söyledikleri, bunun sinyallerini şimdiden veriyor: “7 bini aşan tutuklu var. 7 bin kişiyi tutuklarsanız müzakereyi Meclis’te değil F tipinde yapmanız lazım ve bunu şartlı ola-

rak önümüze koyuyor. Biz hiçbir şartlı müzakerenin figüranı olmayız. AKP’nin önerdiği model Sri Lanka modelidir ve şiddeti bunun için yapıyor. Her tarafta operasyonların yaygınlaştırılmasının nedeni bu. Bizim görüşümüz çok net; IRA, ETA, Güney Afrika’da, Filistin ile İsrail arasında nasıl diyalogla, görüşmeler yapılıp sonuç alınmışsa, biz de bunun bu şekilde yapılması gerektiğini düşünüyoruz.” Ve şöyle devam ediyor: “5-6 senedir Meclis’teyiz bir kere Başbakan ile bir görüşme oldu, ama Kandil’de, İmralı’da yapılan görüşme sayısı bizimle yapılan görüşmeden kat kat fazladır. Bunun yapılmasında da fayda görüyoruz.” Sonuçta BDP, şimdiden “Bizimle birlikte İmralı ve Kandil’i de muhatap alın” demeye getiriyor. İş biraz kördüğüme doğru gidiyor sanki. Çünkü İmralı da “İki tarafta beni kullanıyor, artık bu işte yokum” demişti. Kandil ise çözüm için İmralı’yı işaret etmişti. Peki, şimdi ne olacak? Aslında durum bu kadar da kördüğüm değil. Hükümetin en yetkili ağızları, yeni anayasada PKK’nın istediği özerklik, Kürtçe eğitim gibi maddelerin yer almayacağını açıkladı. Ama bir yandan da hükümetin, yerel yönetimleri güçlendirme çalışması içinde olduğunu duyuyoruz. Kürtçe eğim ise sanki bir şekilde, yavaş yavaş hayata geçecek gibi görünüyor, özellikle bakanların açıklamalarına bakılırsa. Mesela Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “AKP’nin Kürtçenin öğrenilmesi ve konuşulmasında bir sakınca kalmaması için çok çalışma yaptığını” söyledi. Bu açıklama önemli. Devamı gelecektir. Galiba alttan alta bazı noktalarda uzlaşma sağlandı ve bu adımların atılması için kamuoyu hazırlanıyor. BDP’lilerin ise AKP’nin önemli isimleriyle sık sık görüştüğünü, bir araya geldiklerini biliyoruz. NİSAN 2012 I

109


BULMACA Fotoğraftaki oyuncu Atın başına geçirilen kayış

Doktor

Fevk

Meltem

Eski Macar para birimi

Kelem

Dalavere

Egzersiz

Teessür

Bir şeyin yukarı yanı

Şalvar

Eşitlik

Yazı aracı

Su

Dini inançlar

Dana budunun orta bölümü Ağzı geniş su kabı

Koku

Çekicilik Mabet

Küçük hücre

Aşkını bildirme

Toynağa çakılan maden Yatak

Kremalı hamur tatlısı İnce bir ekmek türü

Kötü niyetlilik

Bir sayı Pisik

Yapı yüzeyinde yatay silme Bir sayı

Gece İnce meşin Borazan sesi

Rüya Tahta üzerinde dikdörtgen kanal

110 I NİSAN 2012

Utanma

Lakırtı

Arapça, ibranice konuşan beyaz ırk Helezoni

Cömertlik

Sayısal

Canlı bir biçimde

Haber kuruluşu

Telleri meydana çıkmış

“... demeden leblebiyi anlamak

Kuşatma

Aile ile ilgili

İzlem

Kehle

Altın kökü

Pokerde düşünme izni

Üçleme

Sodyumun simgesi

Güverteye açılan baca

İşler

Hukuk işlerini gören kuruluş

Yatışmış deniz kıyısı

Muşʼun bir ilçesi

Yok etme

Boyun örtüsü

Otoritesi olan

Aydınlık

Kudret

Isı korumalı kap

Ruhsat gerilim

Zırhlı küçük kule

Olup olacağı

Koşul

Sanayi

Bir G.B. Asya ülkesi

İnce dokulu tropik ağaç

Vernik süren işçi

Azarlama

Neşeli toplantı

Fakat

Pembe çiçekli, otsu bitki İçi yünle dolu döşek

Dokunma

Kökleşik

Maile

Klarnet

Zaten

Pusuda bekleyen avcı

Kurutulmuş elma armut

Tarıma elverişli toprak parçası

Sağaltım

Ötürü

Hızla

Şöhret

İç Anadoluʼda bir il

Üç telli bir çalgı

Bir gecelik faiz

Mutabakat

Çürük

Artvinʼin bir ilçesi

Sık ağaçlı yer

Gizlice

Etobur tenyası

Taslak durumundaki küçük örnek İpotek

Ruh

Yasak

“... atmak” (Gönlünce eğlenmek)


SÖKÜK KURU TEMİZLEME TERZİ ve LOSTRA SALONU

ARDIÇLI

HİR

BAHÇEŞE

T

ESENKEN

ÜCRETSİZ SERVİS KREDİ KARTI İLE ÖDEME MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ POS İLE KAPIDA ÖDEME HİZMET GARANTİSİ

Bahçeşehir Merkez:

ŞUBE 1 Ardıçlıevler:

ŞUBE 2 Esenkent:

0212 669 47 27 0212 699 81 07 0212 397 01 26


NÖBETÇİ ECZANELER

REHBER

3. CADDE ECZANESİ 608 00 26 23 NİSAN

ÖNEMLİ TELEFONLAR Başakşehir Belediyesi Bahçeşehir Karakolu İtfaiye Alo Ambulans

212 444 06 69 212 669 26 21 212 669 31 37 212 669 55 66

Bahçeşehir Aile Sağlık Mer. Bahçeşehir Taksi Durağı Esenkent Taksi Durağı PTT 1. Kısım Muhtarlık 2. Kısım Muhtarlık

212 669 63 60 212 669 86 86 212 672 09 46 212 669 16 00 212 669 62 10 212 669 80 25

ARMAĞAN ECZANESİ 669 93 00 15 NİSAN

BAHÇ. AYDIN ECZANESİ 608 00 37 7 NİSAN G 30 NİSAN

BAHÇEŞEHİR ECZANESİ 669 34 34 3 NİSAN G 26 NİSAN

BOĞAZKÖY ECZANESİ 607 06 06 1 NİSAN

76D

146T

BAHÇE'EH&R-TAKS&M (Ç&FT KATLI) hatt› Gidi -Dönü sefer süresi: 180 dakika KITA ND. hatt›r

BO%AZKÖY MH.-BAHÇE'EH&R-YEN&KAPI hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 155 dakika

BAHÇEŞEHİR Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

05:55 06:10 06:25 06:35 06:45 06:55 07:05 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:20 09:40 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:05 13:25 13:45 14:00 14:20 14:40 14:55 15:10 15:25 15:40 15:55 16:10 16:25 16:40 16:55 17:10 17:30 17:50 18:05 18:25 18:45 19:05 19:25 19:45 20:05 20:20 20:35 21:00 21:20 21:40 22:00

06:10 06:25 06:40 06:55 07:05 07:15 07:30 07:45 07:55 08:10 08:25 08:40 08:55 09:10 09:25 09:40 09:55 10:10 10:25 10:40 10:55 11:10 11:25 11:40 11:55 12:10 12:25 12:40 12:55 13:10 13:25 13:45 14:05 14:20 14:35 14:50 15:05 15:20 15:35 15:50 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:25 17:45 18:05 18:20 18:35 18:55 19:10 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:55

07:00 07:20 07:40 08:00 08:20 08:40 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:05 15:20 15:35 15:50 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:20 17:35 17:50 18:05 18:20 18:35 18:55 19:15 19:35 19:55 20:15 20:35 20:55 21:15 21:40 22:05

TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi

07:25 07:45 08:05 08:25 08:40 08:55 09:10 09:25 09:40 09:55 10:10 10:25 10:40 10:55 11:10 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:50 15:10 15:30 15:50 16:05 16:20 16:40 16:55 17:10 17:25 17:40 17:55 18:10 18:25 18:40 18:55 19:10 19:30 19:50 20:10 20:30 20:50 21:10 21:30 21:45 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:25 23:50

07:40 07:55 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:05 12:20 12:35 12:50 13:05 13:20 13:35 13:50 14:05 14:20 14:35 14:50 15:05 15:25 15:45 16:05 16:20 16:35 16:50 17:05 17:20 17:35 17:50 18:05 18:20 18:35 18:50 19:05 19:20 19:40 20:00 20:15 20:30 20:50 21:10 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50

Pazar/Tatil 08:30 08:50 09:10 09:30 09:50 10:10 10:30 10:50 11:10 11:30 11:50 12:05 12:20 12:35 12:50 13:10 13:25 13:40 13:55 14:10 14:25 14:40 14:55 15:10 15:25 15:40 15:55 16:10 16:25 16:40 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:50 21:10 21:30 21:50 22:10 22:30 22:50 23:10 23:30 23:50

Not: OTOLAR AVCILAR YANYOLA GİRMEZ, E-5 YOLUNDAN GİDER. Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

76E ESENKENT-BAHÇE'EH&R-TAKS&M (EKSPRES KATLI) hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 150 dakika BOĞAZKÖY SON DURAK Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

Otobüs saatleri 2 NİSAN 2012 tarihinde www.iett.gov.tr sitesinden güncellenmiştir

DEFNE ECZANESİ 669 96 59

06:00 06:20 06:40 07:00 07:20 07:40 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00

06:30 07:00 07:25 07:50 08:10 08:30 08:50 09:10 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00

06:30 07:00 07:25 07:50 08:10 08:30 08:50 09:10 09:30 10:00 10:30 11:00 11:25 11:50 12:15 12:40 13:05 13:30 14:00 14:25 14:50 15:15 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:05 19:30 20:00 20:30 21:00

BOĞAZKÖY SON DURAK Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil 05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:50 18:10 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00

05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:50 18:10 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00

05:30 05:45 06:00 06:10 06:20 06:30 06:40 06:50 07:00 07:15 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:45 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:40 12:50 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:50 18:10 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:15 20:30 20:45 21:00 21:15 21:30 21:45 22:00

17 NİSAN

YENİKAPI Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

06:30 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:20 20:40 21:00 21:15 21:30 21:40 21:50 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:15 23:30 23:45

06:30 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:20 20:40 21:00 21:15 21:30 21:40 21:50 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:15 23:30 23:45

06:30 06:50 07:10 07:30 07:45 08:00 08:15 08:30 08:45 09:00 09:15 09:30 09:45 10:00 10:15 10:30 10:40 10:50 11:00 11:15 11:30 11:45 12:00 12:15 12:30 12:45 13:00 13:15 13:30 13:45 14:00 14:15 14:30 14:45 15:00 15:15 15:30 15:45 16:00 16:15 16:30 16:45 17:00 17:15 17:30 17:45 18:00 18:15 18:30 18:45 19:00 19:15 19:30 19:45 20:00 20:20 20:40 21:00 21:15 21:30 21:40 21:50 22:00 22:15 22:30 22:45 23:00 23:15 23:30 23:45

07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:20 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30

Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir

07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:20 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30

6 NİSAN G 29 NİSAN

DERMAN ECZANESİ 605 02 14 8 NİSAN G 24 NİSAN

DİLEK ÖZ ECZANESİ 669 70 10 21 NİSAN

ECZANE AKBATI 397 01 17 13 NİSAN

ECZANE FİLİZ 672 01 03 20 NİSAN

ELİT ECZANESİ 672 33 32 14 NİSAN

ELVİN ECZANESİ 669 18 27 11 NİSAN

GÜNGÖR ECZANESİ 672 94 01 16 NİSAN

İSTANBUL ECZANESİ 672 33 30 4 NİSAN G 27 NİSAN

KENT ECZANESİ 596 55 53 22 NİSAN

MAVİ ECZANE 669 59 51 12 NİSAN

MOLİNO ECZANESİ 607 32 12 10 NİSAN

OKSİJEN ECZANESİ 669 44 66 19 NİSAN

SU ECZANESİ 669 97 97 5 NİSAN G 28 NİSAN

ŞEHİR ECZANESİ 608 17 27 2 NİSAN G 25 NİSAN

ŞELALE ECZANESİ 669 09 11 9 NİSAN

YILDIZ ECZANESİ 607 08 10 18 NİSAN

E-58

Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

ESENKENT-BAHÇE'EH&R-MEC&D&YEKÖY EKSPRES hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika

TAKSİM Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

07:20 07:50 08:15 08:45 09:20 09:45 10:05 10:30 10:55 11:20 11:45 12:10 12:40 13:05 13:30 13:55 14:20 14:50 15:20 15:50 16:20 16:50 17:15 17:40 18:05 18:30 18:55 19:20 19:50 20:15 20:45 21:10 21:35 22:00 22:30

DENİZ ECZANESİ 672 43 03

ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

E-57 ESENKENT BAHÇE'EH&R-BAKIRKÖY hattı Gidi -Dönü sefer süresi: 100 dakika KITA ND. hatt r ESENKENT Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil 06:25 06:50 07:10 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:05 17:40 18:10 18:40 19:15 19:50 20:25 20:50

06:25 06:50 07:10 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:05 17:40 18:10 18:40 19:15 19:50 20:25 20:50

07:10 07:35 08:00 08:20 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10

BAKIRKÖY Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

07:40 08:15 08:40 09:05 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:00 17:30 18:00 18:35 19:10 19:45 20:15 20:45 21:20 21:50 22:20

07:40 08:15 08:40 09:05 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 17:00 17:30 18:00 18:35 19:10 19:45 20:15 20:45 21:20 21:50 22:20

Not:Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

08:10 08:40 09:10 09:40 10:10 10:40 11:10 11:40 12:10 12:40 13:10 13:40 14:10 14:40 15:10 15:40 16:10 16:40 17:10 17:40 18:10 18:40 19:10 19:40 20:10 20:40 21:10 21:40 22:10 22:40

06:05 06:30 07:00 07:20 07:40 X08:00X 08:30 09:00 09:30 10:00 10:30 X11:00X 11:30 12:00 12:30 13:00 13:30 X14:00X 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 X17:00X 17:30 18:00 18:30 19:00 19:30 X20:00X

06:30 07:00 07:30 08:00 08:30 09:00 09:30 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 15:45 16:30 17:15 18:00 18:45 19:30 20:10

07:30 08:30 09:30 10:30 11:30 12:30 13:30 14:30 15:30 16:30 17:30 18:30 19:30 20:30

MECİDİYEKÖY-M.BUS Kalkış saati İş Günleri Cumartesi Pazar/Tatil

07:20 07:50 08:20 08:45 09:10 X09:30X 10:00 10:30 11:00 11:30 12:00 X12:30X 13:00 13:30 14:00 14:30 15:00 X15:30X 16:00 16:30 17:00 17:30 18:00 X18:30X 19:05 19:40 20:15 20:50 21:25 X22:00X

07:45 08:15 09:00 09:30 10:00 10:30 11:00 11:30 12:30 13:30 14:30 15:30 16:30 17:15 18:00 18:45 19:30 20:15 21:00 21:45

Altı-Çizgili ve Kırmızı Servisler ÖHO (Özel Halk Otobüsü) servisidir.

08:45 09:45 10:45 11:45 12:45 13:45 14:45 15:45 16:45 17:45 18:45 19:45 20:45 21:45



Büyükçekmece Tüyap Yokuşunda

Yanıbaşınızdayız

YENİ DÖNEM KAYITLARIMIZ BAŞLADI

Eğitim, Teknoloji, Başarı... Seçkin Eğitim Kadrosu Yabancı Öğretmenler Desteğiyle Etkin Dil Eğitimi Özgün Değerler Eğitimi Çalışmaları Yetenekleri Keşfeden Kulüp Faaliyetleri Teknoloji Destekli Eğitim Türkiye’nin İlk Dijital Gamma Planetarium’u Çınar Uzay Gözlemevi 3D’li Eğitim Sistemi Sbs ve Öss’de Türkiye Dereceleri Yaparak-Yaşayarak Öğrenme


Başakşehir B.Çekmece 0212 881 80 80



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.