1
İSYAN VE UMUT AĞLARI İnternet Çağında Toplumsal Hareketler Manuel Castells
Açılış: Zihinlerin Ağlar Oluşturması, Anlam Yaratma, İktidara Meydan Okuma Hiç kimse beklemiyordu. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sinizm, kültürel boşluk ve kişisel ümitsizliğin kararttığı bir dünyada öylece oluverdi. Birden diktatörlükler, insanların çıplak elleriyle, elleri düşenlerin fedakârlıklarıyla kana bulanmış olsa da devrilebilir oldu. Finansal büyücüler kamusal imrenme nesneleri olmaktan çıkıp evrensel bir horgörünün hedefleri haline geldi. Siyasetçiler yoz ve yalancı diye teşhir edilir oldu. Hükümetler kınandı. Medyadan kuşkulanıldı. Bu hareketler, kablosuz internetin ağlar oluşturduğu, görüntü ve fikirlerin virüs gibi hızla yayılışının damgasını vurduğu bir dünyada bulaşıcı bir şekilde yayıldı. Ağlar oluşturan toplumsal hareketler önce Arap dünyasına yayıldı, orada Arap diktatörlüklerinin cinai şiddetiyle karşı karşıya kaldı. İktidar ilişkilerinin toplumu oluşturduğu, çünkü iktidar sahiplerinin kendi değer ve çıkarlarına göre toplumsal kurumları inşa ettiği öncülünden yola çıkıyorum. İktidar zorlama yoluyla (meşru olsun olmasın devletin kontrolü altındaki şiddet tekeliyle) ve/veya sembolik manipülasyon mekanizmaları yoluyla insanların zihinlerinde anlamlar yaratılmasıyla icra edilir. İktidar ilişkileri toplumun kurumlarına, özellikle de devlete gömülüdür. Gelgelelim toplumsal çelişkili ve çatışmalı olduklarından nereden iktidar varsa orada karşı iktidar da vardır; burada karşı iktidardan, toplumsal aktörlerin toplumun kurumlarına gömülü olan iktidara kendi değer ve çıkarlarını temsil etme talebiyle meydan okuma yetilerini anlıyorum. Bütün kurumsal sistemler, iktidar ilişkilerini, ayrıca sonu gelmez bir tarihsel çatışma ve pazarlık süreciyle müzakere edildiği biçimiyle bu iktidar ilişkilerinin sınırlarını yansıtır. İnsanların hayatlarını düzenleyen devlet ile diğer kurumların fiili biçimlenişi, iktidar ile karşı iktidar arasındaki bu sürekli etkileşime dayanır. Devletin şiddet uygulama yetisini tekelinde tutmasına dayana zorlama ve yıldırma, toplumun kurumlarını kontrol edenlerin iradelerini başkalarına dayatmaları açısından kilit mekanizmalardır. Ne var ki insanların zihinlerinde anlam yaratma daha keskin ve istikrarlı bir iktidar kaynağıdır. İnsanların düşünme biçimleri toplumları örgütleyen kurumlar, normalar ve değerlerin akıbetini belirler. Sadece zorlamaya dayanmaları halinde pek az
kurumsal sistem uzun ömürlü olabilir. İnsanların çoğunluğu devletin uyguladığı kanunlar ve düzenlemelerle kurumsallaştırılmış değer ve normlara ters düşen biçimlerde düşünüyorsa, sistemi ille de toplumsal değişim amillerinin umutlarını gerçekleştirecek şekilde olmasa da değişecektir. Temel iktidar mücadelesinin, insanların zihinlerinde anlam yaratma savaşı olmasının nedeni budur. İnsanlar doğal ve toplumsal ortamlarıyla etkileşim halinde, nöral ağları, doğadaki ağlar ve sosyal ağlar arasında ağlar kurarak anlam yaratır. Bu ağ oluşturma süreci iletişim eylemiyle sürdürülür. İletişim, bilgi alışverişiyle anlam paylaşım sürecidir. Genel olarak toplum açısından başlıca toplumsal anlam üretim kaynağı, toplumsallaşmış iletişim sürecidir. Toplumsallaşmış iletişim, kamusal alanda kişilerarası iletişimin ötesinde var olur. Dijital çağda iletişim teknolojisinin sürekli dönüşümü, iletişim medyasının erimini, hem küresel hem yerel, hem jenerik hem sürekli değişen bir örüntü halindeki bir ağ üzerinden toplumsal hayatın tüm alanlarına yayar. Anlam inşa süreci, büyük bir çeşitliliğin damgasını taşır. Ne var ki bütün sembolik inşa süreçlerinin ortak bir özelliği vardır: bu süreçler büyük ölçüde multimedya iletişim ağlarına yaratılan, formatlara ve yayılan mesajlar ve çerçevelere dayanır. İletişim ortamının dönüşümü doğrudan anlam üretim biçimlerini, dolayısıyla da iktidar ilişkilerini etkiler. Kitlesel bir iletişimdir, çünkü birçok kişiden birçok kişiye iletilen, çok sayıda kişiye ulaşma ve dijital haldeki bilgiyi yakın çevreye ya da dünyaya aktaran sonsuz ağlara bağlanma ihtimali olan mesajları işler. Öziletişimdir çünkü mesajın üretimine gönderici özerk olarak karar verir, alıcının belirlenmesi kendisi tarafından yönetilir. Kitlesel öziletişim yatay etkileşimsel iletişim ağlarına dayanır; bu ağların hükümetler ve şirketler tarafından kontrol edilmedi de zordur. Dahası dijital iletişim çok biçimlidir ve bileşenleri iletişim halindeki aktör tarafından belli iletişim projeleri doğrultusunda yeninde bir araya getirilebilecek küresel bir enformasyon hipermetnine sürekli atıfta bulunulmasını mümkün kılar. Kitlesel öziletişim ister bireysel ister kolektif olsun, toplumsal aktörün toplumsal kurumlar karşısındaki özerkliğinin inşasına yönelik teknolojik platformu sağlar. Hükümetlerin internetten korkmasının sebebi budur; internetin özgürlük potansiyelini sınırlarken bir yandan onu kullanarak kar elde etmeye çalışmalarının sebebi de budur. İnsan faaliyetinin çeşitli alanlarındaki iktidar ağları kendi aralarında ağlar oluşturmuşlardır. Küresel finans ağları ve küresel multimedya ağları yakından bağlantılıdır ve bu meta-ağ olağanüstü bir iktidara sahiptir. Ama iktidarın tamamına sahip değildir, çünkü bu meta finans ve medya ağı başka büyük ağlara, örneğin siyasi ağa, kültürel üretim ağına, askeri/güvenlik ağına, küresel suç ağına ve bilim, teknoloji, bilgi yönetimin üretimi ve uygulamalarıyla ilgilenen belirleyici önemdeki küresel ağa da bağlıdır. Bu ağlar kaynaşmaz. Onun yerine belli projeler etrafında bir seferlik ağlar oluşturarak ortaklık ve rekabet stratejileri ile haşır neşir olurlar. Ama hepsinin ortak bir çıkarı vardır: toplumun