Neoliberal Öznenin İmali

Page 1

1

Neoliberal Toplum Üzerine Deneme Pierre Dardot / Christian Laval

Neoliberal Öznenin İmali Toplumu, şirketlerden oluşan şirket yapan anlayış yeni bir öznel norm olmadan işlemez. Bu norm, sanayi toplumlarının üretken öznesinin normu değildir. Neoliberal özne, günümüzde çok sayıda çalışmanın konusu olan bir performans ve haz düzeneğine bağlıdır. Günümüzde “hipermodern”, “belirsiz”, “esnek”, ”geçici”, “akışkan”, “ağırlıksız” insan tanımlarından geçilmemektedir. Bu değerli ve çoğu zaman çakışan, psikanalizle sosyolojinin kesiştiği çalışmalar, inanın yeni bir durumunun, etkisi kimilerine göre psişik iktisada dek varan ifadesidir. Bir yandan, çok sayıda psikanalist, muayenehanelerine gelen hastaların yeni bir özne çağına tanıklık eden semptomlardan muzdarip olduklarını söylemektedir. Bu yeni öznel durum genellikle klinik literatürde “bilim çağı” ya da “kapitalist söylem” gibi geniş kategorilere bağlanır. Eğer yeni bir özne varsa, bunu 20. Yüzyıl sonunda, yeni bir türde psişik işleyişler meydana getirme etkisine sahip yaptırımlar, teşvikler, içerimler örgüsünün yerleşmesini teşvik ederek şirket-insan ya da “girişimci özne” figürünü doğurmuş olan söylemsel ve kurumsal pratikler içinde kavramak gerekir. piyasa mekanizmalarının, ilişkilerinin ve tutularının çoğalması ve yoğunlaşması yoluyla toplumu, şirketleri ve kurumları tepeden tırnağa yeniden örgütleme hedefine varmak, aynı zamanda öznenin başkalaşmasını da getiriyordu. Benthamcı insan, piyasanın hesapçı insanı ile sanayi örgütlenmelerinin üretici insanıydı. Neoliberal insan rekabetçi insandır; dünya çapındaki rekabete bütünüyle gömülmüştür. Bu dönüşümden önceki bölümlerde söz ettik. Şimdi, onun çeşitli biçimlerini daha sistematik olarak tarif etmemiz gerekiyor.

Çoğul Özne ve Alanların Ayrılması Liberal demokrasiler, çoklu gerilimlerin ve ayrıştırıcı atılımların evreniydi. Konumuz aşan mülahazalara girmeden, bunları öznein heterojen işleyişine belirli sınırlar içerisinde izin veren ve saygı gösteren rejimler olarak tarif edebiliriz, çünkü yaşamın farklı alanlarını hem birbirlerinden ayırmayı, hem de birbirlerine eklemlemeyi sağlıyorlardı. Bu, liberal demokrasileri harekete geçiren hareketin doğasının, bu denge ve “hoşgörü” özelliğine indirgenebileceği anlamına

gelmez. İki büyük paralel atılım cereyan etmiştir: Politik demokrasi ve kapitalizm. Modern insan o zaman ikiye bölünmüştür: Devredilemez haklara sahip yurttaş ile kendi çıkarı peşinde koşan ekonomik insan; “amaç” olan insan ile “alet” olan insan. “Modernite”nin tarihi ikinci kutuptan yana bir dengesizliği kutsamıştır. Ticaret ilişkisinin öznede doğurduğu bütün dönüşümleri burada göz ardı etmeyeceğiz. Marx, başkalarıyla birlikte ama belki de başkalarından daha iyi bir şekilde, piyasanın insan ilişkileri üzerindeki çözücü etkilerini gösterdi. Şehirleşmeyle birlikte toplumsal ilişkilerin ticarileşmesi, gelenekler, kökler, aile bağları ve kişisel sadakatler karşısında bireyin “özgürleşme”sinin en güçlü faktörlerinden biriydi. Bu öznel özgürlüğünün bedelinin, sermayenin değer kazanmasının kişisiz ve denetlenemez yasalarına köle olmanın yeni bir biçimi olduğunu gösterme büyüklüğü Marx’a aittir. Liberal birey, Locke’taki kendisinin sahibi olan özne misali, tüm doğal yeteneklerinden yararlandığına, aklını ve iradesini serbestçe kullandığına inansa da, kendi indirgenemez özerkliğini dünyaya ilan etse de, klasik siyasal iktisadın analiz etmeye başladığı büyük mekanizmaların çarkı olmaya devam edecektir. Bu yaygın metalaşma, insan ilişkileri içinde genel bir sözleşmeli ilişki biçimi aldı. Özgür kişileri bağlayan gönüllü sözleşmeler, hükümran mercinin kuşkusuz daima garanti ettiği sözleşmeler, böylece akrabalık ve soy zincirinin kurumsal biçimlerinin ve daha genel olarak sembolik karşılıklılığın eski biçimlerinin yerini aldı. Sözleşme, daha önce hiç olmadığı kadar bütün insan ilişkilerinin ölçeği oldu. öyle ki, birey gönüllü bağlanmadaki tam ve eksiksiz özgürlüğünü ötekiyle ilişkisi içinde giderek daha iyi hissetti; “toplumu” kutsal haklarla donanmış kişiler arasındaki işbirliği ilişkileri bütünü olarak algıladı. Modern “bireycilik” olarak adlandırılması uygun olan şeyin merkezi buradadır. E. Durkheim’ın gösterdiği gibi, sözleşmede daima sözleşmeden fazlası bulunduğu için burada tuhaf bir yanılsama vardır: Garantör devlet olmadan hiçbir kişisel özgürlük var olamazdı. Fakat M. Foucault’yla birlikte şu da söylenebilir: Sözleşme altında da sözleşmeden başka bir şey vardır. Bu, normalleşme sürecini ve disipline edici tekniklerin verimlilik düzeneği olarak adlandırılabilecek bir düzenlenmesidir. Özneler, sanayi ve ticaret toplumuna, yalnızca serbest mübadele propagandasıyla ya da yalnızca kişisel zenginleşmenin cazibesiyle asla gönüllü be kendiliğinden “rücu” edemezlerdi. Hem hesapçı birey, hem de üretici emekçi olan insan yeni idealinin kurumsal biçimleri olan zihin eğitimi türlerini, beden denetimi, emek örgütlenmesi, yerleşim, dinlenme ve boş vakit türlerini,


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.