e-mercek

Page 1

e-mercek Bir başka salgın daha var!

KOBİ’lere e-ticaret virüsü bulaştı

Uzaktan çalışma siber güvenliğe karşı

Self servis dijital bankacılık

DIJITAL DÖNÜŞÜMÜN LIDERLERI MURAT ÜLKER YAZDI

MELTEM BAKILER ŞAHIN ILE SÖYLEŞI

BIR HOLDINGIN DIJITALLEŞME SERÜVENI…

KOBİ’LER IÇIN DIJITAL ÇÖZÜMLER…


İşCep’ten bi’ dünya uygulamaya açılan kapı: İşCep Market İhtiyaç duyabileceğiniz pek çok farklı uygulamaya 7/24 şifresiz, hızlı ve kolay geçiş imkânı İşCep Market’te. Ayrı şifreler oluşturmaya gerek kalmadan sigortadan yatırıma, kültür sanattan resmi işlemlere birçok farklı uygulamaya İşCep şifrenizi girerek anında geçiş yapabilirsiniz.

İşCep’i indir, işini cepte bitir.

Ayrıntılı bilgi: isbank.com.tr


EDİTÖRDEN

SELENAY YAĞCI

İlk dijital dosya… Neden e-mercek? DÜNYA DOSYALARI BIR KLASIK…TÜRKIYE EKONOMISININ AKTÖRLERININ BULUŞTUĞU BU DOSYALARI, ’MERCEK’ LOGOSU ILE YILLARDIR SIZLERIN BEĞENISINE SUNUYORUZ. BU KEZ BIR DÜNYA ÖZEL DOSYASI ILE KARŞINIZDAYIZ: ‘DIJITAL DÖNÜŞÜMÜN LIDERLERI’… VODAFONE BUSINESS IŞ BIRLIĞIYLE HAZIRLANAN DIJITAL DÖNÜŞÜMÜN LIDERLERI, TAMAMEN DIJITAL OLARAK TASARLANDI. SADECE DIJITAL PLATFORMLARDAN YAYIMLANIYOR. DÜNYADA DA HENÜZ BIR ÖRNEĞINE RASTLAMADIĞIMIZ ‘E-MERCEK’ BIR ILK OLDU.

B

u yıl hiç kimsenin beklemediği bir şey oldu. Öngörülemeyen şekliyle yaşamımıza giren virüs, milyarlarca insanı evlerine hapsetti. Caddeler, işyerleri boşaldı; evlerimiz hem sığınağımız, hem işyerimiz, kısaca tek yaşam alanlarımız oldu. Belirsizliklerle dolu pandemi günlerinde işler ve hayat biraz olsun devam edebildiyse dijital teknoloji sayesinde oldu. Kaos günlerinde yaşamımızı kolaylaştıran dijital teknolojiler, bundan sonra da tedbirlerle yaşayan, sakınan insanın vazgeçilmez limanı olmayı sürdürecek. Virüsle teması azaltmaktan tutun, sosyal mesafeyi hatırlatmaya kadar birçok alanda teknoloji daha çok hayatımıza dokundu, dokunmaya da devam ediyor. İşlerini uzaktan kontrol edebilen, fabrikalarda depolarda daha az insan gücü ile çalışan şirketlerde işlerin durmadığını, hatta satış grafiklerinin arttığını gördük. Şirketler, bu süreci en az zararla atlatma planları yaparken, bir yandan çok önemli bir ders duruyor karşımızda: Artık büyük küçük demeden, sektör ayırt etmeden bütün işletmelerin dijitalleşmeye ihtiyacı var.

Biz de bu vazgeçilmez alana hizmet sunmak adına önemli bir çalışmaya imza attık; DÜNYA okurlarının yakından bildiği Mercek dergimizi, ‘e-mercek adıyla dijital dergi olarak yayın hayatına kazandırdık. Teknoloji lideri Vodafone Grubu’nun desteğinde Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan platformumuzla bu kez ekonominin nabzını dijitalde tutacağız. Her sayısında farklı konu ve içerikler yer alacak, yayın alanı dünya. com’da ayrıcalıklar yaratacak. Bu yayınımızda Türkiye’nin dijital dönüşüm liderleri ışığında Türkiye’de şirketlerin pandemiye nasıl tepkiler verdiğini, dijital dönüşümde öncü rol alarak, rekabet üstünlüğünü korumak isteyen şirketlerin, iş modellerini yeniden oluşturabilmek için yenilikçi teknoloji arayışlarına nasıl hız verdiklerini ortaya koyuyoruz. KOBİ’lerin artan dijitalleşme farkındalığında onlara yol gösterecek hikayelerden bahsediyoruz. Ülkemizde imalat, hizmet, ithalat ve ihracat gibi her sektörde bulunan KOBİ’ler için değişim ve fark yaratmaya dönük şanslarının dijitalleşme sayesinde artabileceğine inanıyoruz. İlk sayımızda, salgın sürecinin belki de en önemli markalarından biri olmayı başaran Getir’den, yeniliklerin

daimi adreslerinden Yıldız Holding’in dijital uygulamalarına uzanıyoruz. Hem de en tepe temsilcilerinin yazılarından öğrenme imkanı bulacağız yaşanan gelişmeleri… Dijitaleşmeyi en erken keşfeden alanlardan bankacılıkta, yatırımların meyvesinin nasıl toplandığını, müşterilere daha iyi hizmet vermek isteyen bankaların nasıl hızla yeni aksiyonlar aldığını gözler önüne seriyoruz. Tüm bu gelişmeler yaşanırken siber güvenlik de şirketlerin yeniden masaya yatırması gereken yatırımlardan biri oldu. Türkiye’de şirketler siber güvenliğe nasıl bakıyor? Yatırımlarını artırmayı planlıyor mu? Tüm bu konulara değinmeye gayret ettik. İlk yayınımıza DÜNYA’nın iki değerli kalemi, Vahap Munyar ve Şeref Oğuz da yazıları ile katkı sundu. Onların nezdinde e-mercek’in ilk sayısına katkı sunan tüm herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Dijital dönüşümün sadece teknolojiden ibaret olmadığını, insanın ve iş süreçlerinin de dahil olduğu bütünde değerlendirilmesi gerektiğini bu süreç bizlere çok net gösterdi. Peki sizin şirketiniz buna ne kadar hazır?

YÖNETIM KURULU BAŞKANI HAKAN GÜLDAĞ  GENEL KOORDINATÖR VAHAP MUNYAR  GENEL YAYIN KOORDINATÖRÜ TALIP AKTAŞ GENEL YAYIN YÖNETMENI ÖMER TÜRKDÖNMEZ  KOORDINATÖR DIDEM ERYAR ÜNLÜ  SORUMLU YAZIIŞLERI MÜDÜRÜ HANDAN SEMA CEYLAN YAYIN YÖNETMENI SELENAY YAĞCI  GÖRSEL YÖNETMEN MURAT KASPAR  TASARIM UYGULAMA

NASIL BİR EKONOMİ MEDYA HABER BASIN A.Ş

DİJİTAL REKLAM DEPARTMANI KOORDİNATÖR HALİL KURBETOĞLU  DEPARTMAN

BARIŞ CEM YILMAZ  İLUSTRASYON GÜVEN BİLGE  KATKIDA BULUNANLAR ŞEBNEM TURHAN

AYLİN ÖZTÜRK, PELİNSU İÇİL, DİLEK AKKAYA

ADRES: Rüzgarlıbahçe Mahallesi, Cumhuriyet Cad. Gülsan Plaza No:22 Kavacık 34805 Beykoz/İstanbul

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  3


8

ŞEREF OĞUZ

Dönüşümü yönet yoksa o seni yönetir

9

AHMET SÜMER - TARGİ

Dijital tarımla toprağın hikayesi nesilden nesile aktarılır

19

VAHAP MUNYAR

Yapay zeka devreye girdi, sigara devi 300 milyon dolar kurtardı

10

MURAT TARAKÇIOĞLU - CARGILL

Çiftçi refahının artması hedefiyle en kapsamlı programı yürütüyoruz

12

DEMIR ŞARMAN – ANADOLU GRUBU

Duyarlı ve hassas tarıma dönük çiftliklerle işbirliği yapıyoruz

18

NAZIM SALUR - GETIR

Getir verilerini anlık takip ediyor, hızlı aksiyon alıyor

43

PROF. DR. HAİIL NALÇAOĞLU İSTANBUL BILGI ÜNIVERSITESI

Sahi, işe neden gidiyorduk

46

SEFA KARCIOĞLU - DPC

‘Veri sorumlusu’ KOBİ’ler KVKK kapsamında nasıl çalışmalar yapmalı?

60

MURAT ÜLKER - YILDIZ HOLDING

Bir holdingin dijitalleşme serüveni

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

15

27

41

49

SADECE CORONA DEĞİL DİJİTAL SALGIN DA VAR!

KOBİ’LERE E-TICARET VIRÜSÜ BULAŞTI

UZAKTAN ÇALIŞMA SİBER GÜVENLİĞE KARŞI

SELF-SERVİS DİJİTAL BANKACILIK

BU SALGIN BIZE ÇOK ÖNEMLI BIR ŞEY GÖSTERDI: DIJITAL TEKNOLOJILERIN HAYATIMIZDAKI ÖNEMI. PANDEMI ILE BIRLIKTE DIJITALLEŞME SÜRECI HIZLANDI VE ŞIRKETLER DE GEÇ KALAN YATIRIMLARINI MASAYA YATIRDI.

GELIRININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ ONLINE SATIŞLARDAN ELDE EDENLER BU KRIZDEN AZ ETKILENDI; HATTA BU SÜREÇTE SATIŞLARINI ARTIRDI. İŞE PAZAR YERLERINDEN BAŞLAYAN KOBİ’LER, HIZ VE DÜŞÜK MALIYET BAŞTA OLMAK ÜZERE PEK ÇOK AVANTAJ SAĞLADI.

PANDEMI NEDENIYLE EVDEN ÇALIŞMA DÜZENINE GEÇTIĞIMIZ ŞU GÜNLERDE AKILLARA TAKILAN SORULARDAN BIRI DE “BU IŞ YAPIŞ ŞEKLINE NE KADAR HAZIRLIKLIYDIK?” OLDU. ADAPTASYON SÜRECI GEÇIRIRKEN, BU HAZIRLIKTA SIBER GÜVENLIK YETERINCE YER BULUYOR MU?

UZUN ZAMANDIR DIJITALE YATIRIM YAPAN BANKALAR MEYVELERINI TOPLADI. BANKACILIKTA KORONAVIRÜS PANDEMISI DÖNEMINDE KULLANIMI ARTAN DIJITAL KANALLAR YASAL EKSIKLIKLERININ GIDERILMESIYLE DE BIR ÜST AŞAMAYA ÇIKTI.



R APOR

TÜRKİYE’NİN DİJİTAL DÖNÜŞÜM HARITASI

%2

%8

Kuzey Amerika

AB dışı Avrupa

%75 Avrupa Birliği

%2

Asya Pasifik

%12

Ortadoğu ve Afrika

%1

Güney Amerika

Toplam ihracatın bölgeler arası kırılımı, 2019

Pandemide en çok konuşulan alanlardan biri de teknoloji yatırımları oldu. Peki ya Türkiye’de şirketler dijitalleşme adımları adına ne durumda? Bu teknolojik dönüşüme hazırlıklı mıydı? Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) 2020’de Türkiye’nin dijitalleşme notunu 5 üzerinden 3.6’ya çıkardı. Ancak, Türkiye’nin dijitalleşmeden tam not almak için hala eksikleri var.

2,94

Sektörde yazılım geliştirilen alanlar

%37

%35

TÜBİSAD endeksinde Türkiye’nin 5 üzerinden dijitalleşme notu (2019)

3,06

%32

%32

%29

TÜBİSAD endeksinde Türkiye’nin 5 üzerinden dijitalleşme notu (2020) –

%25

1.55

Boğaziçi endeksinde KOBİ’lerin 4 üzerinden dijital dönüşüm notu (2020)

%21 %15 %10

Bankacılık/ Finans Uygulamaları

ERP/ CRM

6  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

İş Zekası ve Veri Entegrasyonu

Üretim, Lojistik ve Ulaştırma Uygulamaları

Web Teknolojileri

Telekom ve Network Uygulamaları

Yapay Zeka

Analitik Modeller, Optimizasyon ve Simülasyon Modelleri

Gömülü Sistemler

%10 Eğitim Teknolojileri

%10 Siber Güvenlik


R APOR

Temel bilişim teknolojileri kurumların günlük hayatında önemli bir yere sahip AŞAĞIDAKI TEKNOLOJILERI ŞIRKETINIZDE KULLANIYOR MUSUNUZ? Kurumun Geliştirdiği Dijital Ürünler

Bulut Bilişim 12 aydan uzun süredir kullanıyoruz Geçtiğimiz 12 ay içinde kullanmaya başladık Test aşamasında Şu anda kullanmıyoruz ama üzerine düşünülüyor Kullanmıyoruz ve şu anda kullanmayı düşünmüyoruz Bilmiyorum

%13

%13

%47

%13 %5

%18

%13

%48

%16

%10

Mobil Uygulamalar

%13

%7

%8

%16

%49

%7

%4

%3

Endüstriyel kontrol sistemleri kurumların %39’unun hayatına girmiş, bu oran akıllı bina sistemleri için %27 düzeyinde. AŞAĞIDAKI TEKNOLOJILERI ŞIRKETINIZDE KULLANIYOR MUSUNUZ? Endüstriyel Kontrol Sistemleri

Akıllı Bina Yönetim Sistemleri

12 aydan uzun süredir kullanıyoruz Geçtiğimiz 12 ay içinde kullanmaya başladık

%22

%28 %33

Test aşamasında Şu anda kullanmıyoruz ama üzerine düşünülüyor Kullanmıyoruz ve şu anda kullanmayı düşünmüyoruz Bilmiyorum

%26

%15

%33

%7 %3 %3

%2

%3

Robotbilim Süreç Optimizasyonu, Yapay Zeka, Nesnelerin Interneti 3 kurumdan biri tarafından benimsenmeye başladı. AŞAĞIDAKI TEKNOLOJILERI ŞIRKETINIZDE KULLANIYOR MUSUNUZ? Yapay Zeka (AI) / Makine Öğrenimi

Blok Zinciri (Blockchain)

%3 %1

12 aydan uzun süredir kullanıyoruz Geçtiğimiz 12 ay içinde kullanmaya başladık Test aşamasında Şu anda kullanmıyoruz ama üzerine düşünülüyor Kullanmıyoruz ve şu anda kullanmayı düşünmüyoruz Bilmiyorum

Robotbilim Süreç Optimizasyonu

%17 %15

%27

%22

%8 %11

%9 %13 %10

%28

%26

%10

%5

%22

%42

%24 Nesnelerin İnterneti (IOT)

%23

%13

%28 %21

Artırılmış Gerçeklik

%3 %3 %6

%7 %8

%28

%19

%40 DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  7


G ÖRÜŞ

Dr. SEREF OĞUZ

Dönüşümü yönet yoksa o seni yönetir

D

önüşümü ben; “daha iyi bir yarın uğruna, dünü geride bırakmak” olarak tanımlıyorum. Öncelikle dönüşümün bir amacı olmalı; “daha iyi bir yarın.” Yetmez, bunun için “dünü geride bırakmalısın”, inkâr etmemelisin. Peki, ben dönüşmek istemiyorsam? Buna sen değil, zamanın karar veriyor. Hele ki Korona ve kriz gibi dönüştürücü sosyal, ekonomik kırılmalar, her ne yapıyor olursan ol, mutlaka bir etki doğuracaktır. Öncelikle teknoloji değişmektedir. Üretim, paylaşım, mülkiyet, pazarlama gibi temel argümanlar az veya çok değişmekte, senden buna uygun davranman beklenecektir. Başkası ne yapıyorsa ben de onu yaparım… İyi de başkasına uyan gömlek, bakalım senin üzerine oturacak mı? Her işletme, kendisi kalarak dönüşmek zorunda… Kendisi kalmalı zira bu zamana dek biriktirdikleri en büyük değeridir. Geliştirdiği kabiliyeti, dönüşüm adına çöpe atamaz. Bu becerilerini, teknolojinin, çağın, pazarın ihtiyaçlarına göre kullanacaktır. Hele ki korona salgını sonrası kapanan ekonomiler, yeni baştan açılırken bazı farklı ihtiyaçları da beraberinde getirdi. Dijitalleşme zaten vardır fakat bunun boyutları, hızı ve kapsama alanı genişledi. Şimdi bu süreçte her kurum, kendine uygun dönüşümü bilmek, bulmak ve yönetmek zorunda…

8  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

Öncelikle makineler akıllanmaya başladı. Endüstri 4.0 zaten bu akıllanma sürecinin marka kavramı oldu. Az ya da çok, büyük veya küçük; tüm işletmeler, bilgiyi üretime katmak zorunda… Mekan algısının dönüştüğü, her şeyin, her yerde, her şeyle yapılabildiği ortamda dijitalleşmeyi ıskalayan, kendini ateşe atıyor demektir. İyi de bu nasıl olacak? Dijital dönüşüm; yığınca teknoloji aletine parayı yatırıp, kaderini IT direktörünün vizyonuna terk etmek midir? Öyle ya, bizde bilgisayarlara bakan bir ekip var zaten. Ona söyleriz, ne gerekirse yapar… Değil, asla böyle değil… İşin sahibi, dönüşümün vizyon, misyon ve stratejilerini bizzat kendisi çizmek zorundadır. Yıllardır dijital dönüşüm gayretlerini izlerim. Kendim de bunlardan en büyük dönüşüm projelerinin içinde yer aldım. Gördüğüm şu oldu; bilişim teknolojilerini al, süreçleri buraya taşı ve dönüştüğünü zannet. Yanlış, hem de çok yanlış. Zira dönüşmesi gereken senin iş, iletişim, ilişki süreçlerin aslında. Çağa, ihtiyaca, pazara uygun hale gelecek olan bunlardır. İlave olarak dijital dönüşüm ile bilgi süreçlerini de yönetmelisin.

Microsoft’un kurucusu ve onursal başkanı Bill Gates, dijital dönüşüm konusunda, anayasa hükmünde bir görüş açıklıyor. Diyor ki; teknolojiyi mevcut sistemin hizmetine verirseniz, otomasyondan gelen avantajlarla ortalama yüzde 10-15 oranında iyileşme sağlayabilirsiniz. Ancak bunu yapmadan önce işletmenizi dijital kültüre uygun olarak tasarlayıp, teknolojiyi bu yeni tasarımın hizmetine verirseniz; verimlilik artışınız yüzde 90’lara varacaktır. Kendisi teknoloji satan bir mega patronun, “önce teknolojimi alma” demesinin sebebi nedir? Oysa ne güzel, satış yapacaktır. İşletmeye yeni bilgisayarlar, donanım, yazılımlar satın alınacak o da para kazanacaktır. Gates bu noktada itiraz ediyor; “teknoloji, neyin hizmetine verilirse, onu güçlendirir. Eğer ilkelliğin hizmetine verirseniz, daha donanımlı ilkellikleriniz olur. Paranızı ziyan etmekle kalmaz, işletmenizi de batırabilirsiniz.” Demokrasi için derler ki, düşülmemiş başka hata kalmadıktan sonra doğruyu bulmaktır… Yönetilmemiş dijitalleşme de budur. Yapacak başka hata kalmadığında doğru dijitalleşmeye varmak, yönetilmemişliktir. Yığınca para,

DIJITALLEŞME, MEKÂN, PAZAR, MÜŞTERI, TEDARIKÇI VE TOPLUMLA ILIŞKIYI, BILIŞIM TEKNOLOJILERI YARDIMIYLA YENIDEN TASARLAMAK DEMEKTIR.

zaman ve insan emeği harcanmış, çok az verim alınabilmiştir. Dijitalleşme, mekân, pazar, müşteri, tedarikçi ve toplumla ilişkiyi, bilişim teknolojileri yardımıyla yeniden tasarlamak demektir. Nice dönüşüm bilirim ki yığınca yatırıma rağmen batmıştır. Misal, 1990’lı yıllarda e-postanın yaygınlaşmaya başladığı zamanlarda, işletmenin kırtasiyesini azaltmak, kâğıt harcamasını ortadan kaldırmak için yapılan yatırımlar sonucu ortaya çıkan şu olmuştur; kâğıt tüketimi, eskisinde beş on kat daha fazla artmıştır. Neden? Çünkü bitlere baytlara harcadığımız paranın hiç değilse yarısını, bu teknolojiyi kullanacak olan çalışanımızın eğitimine sarf etmeliydik. Başka bir örnek, işletmenin karar süreçlerini, dijitalleşme ile yaygın, network haline getirmeden bilgisayarlara aktarmak, katı kontrol ve tıkanan karar süreçleri oluşturmuştur. Tam da bu yüzden dijital dönüşümün yönetilmesi, liderlerinin gözetiminde yönlendirilmesi gerekecektir. Aksi halde? Olacağı şudur; dijitalleşme pahalıdır. Yanlış yatırımlara yol açabilir. İşletmenin öncelikle dijital kültüre hazır hale getirilip, yatırım adımlarının buna göre atılması şarttır. Yoksa yönetmediğin dijitalleşme, seni ve işletmeni; asla olmak istemeyeceğine dönüştürebilir.


G ÖRÜŞ

TARGI TARIM CEO’SU AHMET SÜMER

Dijital tarımla toprağın hikayesi nesilden nesile aktarılır

P

atates üreticisi Targi Tarım’ın sahibi Ahmet Sümer; Tokat, Yozgat, Samsun, Amasya ve Çorum’da cipslik patates üreticiliği yapıyor. Vodafone Business’ın Dijital Tarım İstasyonu çözümünü kullanan Ahmet Sümer, tarımın dijitalleşmesiyle toprağın hikayesinin nesilden nesile aktarıldığını anlattı: Biz kimiz, nasıl başardık, ne kadar ürün üretiyoruz gibi sıkıcı konularla sizlerin zamanını almak istemem. Kısaca, ulusal ve uluslararası bir çok marka için sözleşmeli cipslik patates üretimi yaptığımızı ve maç seyrederken, playstation oynarken veya akşam 5 çayında 100 binlerce evde sizlere misafir olduğumuzu söyleyebilirim. Üretimimizin büyük kısmını, çiftçi arkadaşlarımızla yaptığımız sözleşmeler kanlıyla gerçekleştiriyoruz. Tarımda dijitalleşme, aslında yeni bir konu değil. Hassas tarım, yapay zeka, erken uyarı vb kavramlar 2000’li yılların başından beri konuşuluyor. Fakat, son senelerdeki teknolojik gelişmeler ve yaygınlaşan telekomünikasyon altyapısı, bu tip teknolojilerin ve bağlı yeteneklerin gelişmesine ve kullanımının artmasına yol açtı. Ayşe Teyze’min de anlayabileceği şekilde dijital tarım nedir ve neden yapılır konusunu anlatmaya çalışayım. Bu konuların anlaşılabilmesi için

öncelikle bazı kavramları biraz incelememiz gerekli. Çalıştığınız iş yerinde, yoğun geçen bir mesai sürecinden sonra ay sonunda maaşınızı almak için bankaya uğruyorsunuz. O sırada patrondan mesaj geliyor, şirketin durumu şu anda müsait değil, daha ileriki bir tarihte halledeceğiz. Bir sonraki ay geliyor, daha sonraki ay diyorlar. Yıl sonuna kadar bu şekilde azminizi kaybetmeden çalışıyorsunuz. Şirket yıl sonunda kendine göre biz kar/zarar hesabı yapıyor ve öngördüğü bir miktarı sizin hesabınıza yatırıyor. Buradaki kahramanın adına ‘çiftçi’ denir. Klasik manada üretim yapan üreticiye, sezon sonunda, emeklerinin karşılığında verilen evrağa da genellikle piyango denir. İç, dış pazar arz/talep dengesi, doğa koşulları vb parametrelere göre tutturabilir veya amorti bile alamayabilir. Bu uzun süreçli umut yolculuğunda deniz maalesef çok dalgalı. İnsanoğlu olarak doğaya gerekli saygıyı göstermedik ve şimdi o bize her manada cevabını veriyor. 2019 senesinde Harvard üniversitesinde yapılan tarım seminerlerinin açılış konuşmasının

konusu iklim değişikliğiydi. Afet kategorisindeki doğa olayların şiddeti ve görülme sıklığı gün geçtikçe artıyor. Avrupa Birliği bu konularla ilgili (Extreme Weather Conditions) Ar-Ge fonlarından çok önemli bütçeler ayırsa da, şu ana kadarki çabalarımız çok yetersiz seviyelerde. Bu tip dalgalı denizlerde hedefinizi doğru tespit edebilmeniz ve gemiyi son limana sağ sağlam yanaştırabilmeniz ancak yanınızda bulunduracağınız ve size yolunuzu doğru ve güvenilebilir şekilde gösterecek alet/ekipmanla mümkün olabiliyor. Bu imkanınıza göre basit bir pusula veya son model bir navigasyon sistemi olabilir. Biz dijital tarımda Vodafone altyapısını kullanıyoruz. Vodafone’un konu ile ilgili birçok çözümü var ama ben konuyu özetlemeye çalışacağım. 1- Hava tahmin istasyonu ve erken uyarı sistemleri Tarımsal üretimde ileri beslemeli (feedforward) kontrol ve planlama için kullandığımız bir sistem. Güvenilir hava tahminlerine göre tüm operasyonun planlanması için kullanıyoruz. Gerçekleşen verilere göre hastalık veya zararlı tahmin modellerine göre zamanında uygun tedbirleri alabiliyoruz.

BULUT SISTEM SAYESINDE TOPRAĞIN BILGILERI NESILDEN NESILE AKTARILABILIR. HANGI YIL MISIR EKILMIŞ, ONDAN SONRA HANGI SEBZE ILE TOPRAK DINLENDIRILMIŞ. TOPRAĞIN VERIMI HANGI SEBZEYI ÇOK EKINCE DÜŞMÜŞ BUNLARI GENÇLERE AKTARIP ÖĞRETEBILIR.

2- Bulut sistemler Verilerin bulut ortamında saklanması sayesinde, hem karar destek sistemlerin işlevsel hale getirilmesi hem de herhangi bir olay sonrası iyileştirici faaliyetlerde bulunulması sağlanıyor. Örneğin, Amasya Geldingen ovasını dolu vurduktan sonra, ortamı kaplayan keskin kokudan sonra, üreticilerin gözleri dolu dolu olur. Bunun sebebinin ortamı dolduran soğan kokusu mu yoksa tükenmeye başlayan umutlar mı olduğu belli olmaz. Bahsettiğim bulut sistemler bu aşamada üreticinin yalnız bırakmayıp, mümkün olan en iyi şekilde düzeltici ne yapılabiliniri anlatıyor. 3- Toprak profil haritası Türkiye’de tarım aslında toprağı bilmeden yapılıyor. Çoğu üretici elinde toprağın çok çeşiti var. Tuzlu mu değil mi bunu bile bilmiyor. Toprak profil haritası röntgen gibi çalışıyor. Toprağa hangi ürün uygun, sulama neye göre yapılmalı anlamamızı sağlıyor. Örneğin göre tarladaki toprağın her yeri aynı değil. Bu uygulama ile neresine daha fazla gübre atmamız gerektiğini biliyorsunuz. Bu toprak haritası buluta kaydolduğundan bilgiler nesilden nesile aktarılabilir. Hangi yıl mısır ekilmiş, ondan sonra hangi sebze ile toprak dinlendirilmiş. Toprağın verimi hangi sebzeyi çok ekince düşmüş bunları gençlere aktarıp öğretebilir.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  9


G ÖRÜŞ

CARGILL GIDA ORTA DOĞU, TÜRKIYE VE AFRIKA YÖNETIM KURULU BAŞKANI VE CEO’SU MURAT TARAKÇIOĞLU

Çiftçi refahının artması hedefiyle en kapsamlı programı yürütüyoruz CARGILL TÜRKIYE, TARIMSAL ÜRETIME TEKNOLOJI ODAKLI DESTEK SUNAN ŞIRKETLER ARASINDA YER ALIYOR. UZUN SÜREDIR SÜRDÜRDÜĞÜ DIJITAL TARIM UYGULAMALARININ HEDEFINI, KAYNAKLARIN VERIMLI KULLANIMI VE SÜRDÜRÜLEBILIRLIK OLUŞTURUYOR. CARGILL GIDA ORTA DOĞU, TÜRKIYE VE AFRIKA YÖNETIM KURULU BAŞKANI VE CEO’SU MURAT TARAKÇIOĞLU, YÜRÜTTÜKLERI ÇALIŞMALARI E-MERCEK IÇIN KALEME ALDI.

C

argill olarak 155 yıldır dünyanın güvenli, sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde beslenmesi için çalışıyoruz. Çalışmalarımızda en önemli paydaşlarımızdan biri olan, gıda zincirinin kahramanı çiftçilerin refahına odaklanıyoruz. 70 ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir gıda şirketi olarak biliyoruz ki, tarımsal üretimin sürdürülebilir olması için çiftçi refahının artması büyük önem taşıyor. Türk çiftçilerin bin bir emekle ürettiği yerli ürünleri alıp, sofralarımızda yer alan birçok gıda ürünü için hammadde sağlıyoruz. Çiftçilerimizin mahsulünü sofralara taşıyor, çiftçilerimizle her zaman omuz omuza çalışıyoruz. Bu nedenle Türkiye’nin kahraman çiftçilerinin başımızın üzerinde yeri var. Onların geçim kaynaklarını güçlendirmek, tarımda dijitalleşmeyi desteklemek ve bunun sonucunda da verim ve refahlarını artırmak için harekete geçtik. Daha az kaynakla daha fazla üretim yapabilmelerini sağlamak, dijital tarım aracı desteği sunarak üretim süreçlerini kolaylaştırmak, sürekli

10  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

danışmanlık hizmeti vererek yanlarında olmak için, 2019 yılında 1000 Çiftçi 1000 Bereket programını başlattık. Mısır ve ayçiçeği üreticilerine eğitim, dijital tarım aracı ve danışmanlık desteği 1000 Çiftçi 1000 Bereket kapsamında önceliğimiz, bilgiye dayalı zirai tekniklerin uygulanması, dijital araç kullanımı ve danışmanlık desteği sağlamaktır. Tarımın gelişmesinde öncü kurumlar arasında yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi ve veri odaklı tarım teknolojileri geliştiren Doktar ile işbirliği yaptık. Üç sezona yayma hedefiyle başlattığımız programın ilk yılında, Mersin, Adana, Konya, Karaman, İzmir ve Manisa’da mısır tarımı yapan 1072 çiftçiye doğrudan dokunarak, sürdürülebilir bir değişimin ilk adımını attık. Bu yıl ise programımıza Ankara

ve Manisa’da ayçiçeği üretimi yapan çiftçileri de dahil ettik. Şu an 1000’in üzerinde mısır ve ayçiçeği üreticisine destek veriyoruz. Program kapsamında toplam büyüklüğü 11 bin 624 adet futbol sahasına denk gelen, 83 bin dekarlık mısır ve ayçiçeği tarlasında üretim yapılıyor. Bilgiye dayalı üretim için eğitim Sürdürülebilir tarım için bilgiye dayalı üretim yapmak büyük önem taşıyor. Bu nedenle bilgi güçtür diyerek; su, gübre ve ilaç gibi kaynakların etkin kullanımı, mahsul veriminin artması üzerine eğitim programları sunuyoruz. Ayrıca bu yıl başlattığımız “Tarlada sıfır atık” programı kapsamında “Tarlada Sıfır Atık Yönetim Sistemi” eğitimi veriyoruz. Tohumun tarlaya düştüğü andan hasada kadar geçen sürede meydana gelen sap, saman, koçan gibi atıklar ile tarımsal faaliyetlerde açığa çıkan atık

ŞU AN 1000’IN ÜZERINDE MISIR VE AYÇIÇEĞI ÜRETICISINE DESTEK VERIYORUZ. PROGRAM KAPSAMINDA TOPLAM BÜYÜKLÜĞÜ 11 BIN 624 ADET FUTBOL SAHASINA DENK GELEN, 83 BIN DEKARLIK MISIR VE AYÇIÇEĞI TARLASINDA ÜRETIM YAPILIYOR.

plastiklerin geri dönüşüme kazandırılması en önemli hedeflerimizden biri. Eğitim toplantılarımızı geçtiğimiz yıl çiftçilerimizle yüz yüze gerçekleştirmiştik. Bu yıl ise tüm dünyada etkisini gösteren pandemi nedeniyle “Evde hayat var” diyerek toplantılarımızı dijital platforma taşıdık. Yoğun katılım gösteren çiftçilerimizle internet üzerinden canlı yayınlarda bir araya geldik. Dijital toprak analizi ile tarlaya özel yetiştirme önerileri Programımızın önemli bir ayağını, üretim sürecini kolaylaştıran ve verimi doğrudan etkileyen dijital tarım araçlarının kullanımı ile çiftçi refahını artıracak uygulamalar oluşturuyor. Ekim döneminden önce ziraat mühendislerimiz çiftçilerimizin tarlalarını ziyaret ederek, dijital toprak analizi yapıyor. Dijital toprak analizi, geleneksel toprak analizine göre önemli avantajlara sahip. Geleneksel analizde, tarladan toprak numunesi alımından analiz raporunun çıkışına kadar geçen süre 2-3 haftayı buluyor. Toprak numunesinin nakledilmesi de dahil olmak üzere geleneksel bir analizin çiftçiye belirli bir


Bu sonuç bize şunu gösterdi; doğru yatırımlar yapıldığında ve sürdürülebilir tarım yöntemleri desteklendiğinde, verimlilikte kayda değer bir artış gerçekleşiyor.

maliyeti oluyor. Dijital toprak analizi ise 10 dakikadan kısa sürede güvenilir sonuçlar veriyor. Analiz sonrasında SMS ile ekimden hasada kadar; doğru gübreleme, verimli sulama ve hastalıklarla mücadele konusunda çiftçilerimize özel yetiştiricilik önerileri sunuyoruz. Tarımsal sulama sensör istasyonu ile kaynak tasarrufu Programa katılan çiftçiler arasından belirlediğimiz, yeniliğe açık ve bulundukları bölgede kanaat önderi konumunda olan lider çiftçilerin tarlalarına, tarımsal sulama sensör istasyonları kurduk. Sensörlerden gelen anlık veriler doğrultusunda çiftçiler, hava ve toprağın sıcaklığını ve nem oranını takip ediyorlar. Ayrıca sulama ihtiyacı, hastalık riskleri, uygun ilaçlama saatleri ve hava durumu bilgisine erişiyorlar. Böylece tarlaya gitmelerine gerek kalmadan, tarlalarına ve ürünlerine özel olarak etkin sulama ve ilaçlama kararları alıyorlar. Bu sayede hem hastalık riskini azaltıyor hem de doğru zamanda, doğru miktarda kaynak kullanarak tasarruf sağlıyorlar. Uydu ile tarlaya gitmeden ürün takibi Uydudan tarla sağlığı takibinden yararlanan çiftçiler, özel bir uygulama aracılığıyla mısırın tarladaki gelişimini ve sağlığını gözlemliyor. Gözlem uydularının üzerindeki sensörlerle tarım alanlarından yansıyan mavi, yeşil, kırmızı gibi görünen ve yakın kızılötesi, kızılötesi gibi görünmeyen tüm ışıklar saptanıyor. Bu sayede tarladaki bitkilerin klorofil yoğunluğu hesaplanıyor. Örneğin klorofil yoğunluğu az ise tarlada az gelişmiş bölgeler tespit edilebiliyor. Destek hattı ile çiftçilere kesintisiz danışmanlık Ekimden hasada çiftçilerimize desteğimizi sürdürmek için

UYDUDAN TARLA SAĞLIĞI TAKIBINDEN YARARLANAN ÇIFTÇILER, ÖZEL BIR UYGULAMA ARACILIĞIYLA MISIRIN TARLADAKI GELIŞIMINI VE SAĞLIĞINI GÖZLEMLIYOR. BU SAYEDE TARLADAKI BITKILERIN KLOROFIL YOĞUNLUĞU HESAPLANIYOR. ÖRNEĞIN KLOROFIL YOĞUNLUĞU AZ ISE TARLADA AZ GELIŞMIŞ BÖLGELER TESPIT EDILEBILIYOR.

1000 Çiftçi 1000 Bereket Destek Hattı’nı (444 5 175) kurduk. Böylelikle ihtiyaç duydukları her an ziraat mühendislerine ulaşabilmelerini sağlıyoruz. Ayrıca çiftçilerin her türlü öneri ve deneyimlerini birbirlerine aktarabilmeleri ve işbirliği kurabilmeleri için çevrimiçi iletişim platformları üzerinden gruplar kurduk.

İlk yılda tarladaki verim yüzde 21’e varan oranda arttı 1000 Çiftçi 1000 Bereket programının ilk yılı hayli bereketli ve verimli geçti. Program kapsamında çiftçilerimizin tarlalarına özel sunduğumuz önerileri eksiksiz uygulayan üreticiler, yüzde 21 verim artışına ulaştılar.

Türkiye’de tarım ve gıda alanında sosyal etki araştırması yapılan ilk program Türkiye geniş tarım sahaları, bulunduğu coğrafyadaki avantajlı iklimi ve ekonomik gücüyle, tarım sektöründe hızla modernleşen bir ülke. Bu alanda yatırım yapan müteşebbislere ve çiftçilerimize yatırım teşvikleri sunuluyor ve ciddi destekler sağlanıyor. Biz de Cargill olarak düzenli eğitim, dijital araç desteği ve sürekli iletişimle, çiftçilere yönelik en kapsamlı ve en çok sayıda çiftçiye ulaşan sosyal sorumluluk projesini yürütmekten mutluluk duyuyoruz. Türkiye’de tarım ve gıda alanında bir ilki daha gerçekleştirerek, 1000 Çiftçi 1000 Bereket programımızın sosyal etki araştırmasını da yaptırdık. Programın topluma, çevreye ve refah artışına yaptığı pozitif etki hesaplandığında, yatırdığımız her 1 TL’nin 2,53 TL değerinde sosyal getiri sağladığını gördük. Elbette bu sosyal ve dijital dönüşümün ivme kazanarak devam etmesi ve büyümesi en büyük arzumuz. Programımız aracılığıyla çiftçilerin, bilgiye ve teknolojiye dayalı tarımla hayatlarında neleri değiştirebileceklerini görmelerini hedefliyoruz. Geleneksel üretim süreçlerine dijital tarım araçlarını da entegre eden ve başarıyla kullanan çiftçiler, tarlalarında artan verimle, bereketli mahsulleriyle, azalan maliyetleriyle diğer çiftçilere örnek oluyorlar. Bu sayede sürdürülebilir tarım uygulamalarının diğer bölgelerde de yaygınlaşacağına inanıyoruz.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  11


G ÖRÜŞ

ANADOLU GRUBU TARIM, ENERJI VE SANAYI GRUBU BAŞKANI DEMIR ŞARMAN

Duyarlı ve hassas tarıma dönük çiftliklerle işbirliği yapıyoruz TARIM 4.0 UYGULAMALARI ILE ÖNE ÇIKAN ANADOLU GRUBU’NUN TARIM, ENERJI VE SANAYI GRUBU BAŞKANI DEMIR ŞARMAN, DIJITAL DERGIMIZ IÇIN BIR YAZI KALEME ALDI. ŞARMAN, “KALITEMIZI SÜRDÜRÜLEBILIR KILMAK IÇIN, AKILLI TARIM VE ÜRETIM TEKNOLOJILERINI KULLANMAK KADAR BIZIM IÇIN VERI VE VERI ANALIZI DE ÇOK ÖNEMLI. BU AMAÇLA DIJITAL TEKNOLOJILERI SÜREÇLERIMIZE ENTEGRE ETMEK KURULUŞUMUZDAN BU YANA, YOL HARITAMIZIN EN ÖNEMLI PARÇALARINDAN BIRI OLDU” DIYOR.

T

arım şirketimiz Anadolu Etap, toplam 30 bin dekar alan üzerine kurulu 8 çiftliğimiz, 5 milyon dikili meyve ağacımız, 3 meyve suyu fabrikamız, 1 paketleme tesisimiz ve 2 Ar-Ge merkezimizle Türkiye’nin en büyük meyve şirketi konumunda ve yıllık 350 bin ton meyve üretimi gerçekleştiriyoruz. Sektör lideri olarak Türkiye’de tarımın ve tarıma dayalı endüstrilerin gelişimine ve sürdürülebilir kılınmasına öncülük ederek, son 8 yılda 350 milyon dolar yatırım yaptık. Bu yatırımlarımızın önemli bir bölümünü akıllı tarım ve üretim teknolojilerine kanalize etmiş durumdayız. Üretim süreçlerimizin her aşamasında akıllı tarım uygulamalarını ve teknolojilerini kullanarak, kaliteli, sürdürülebilir ve güvenli gıda üretimini gerçekleştiriyoruz. Bu amaçla “Sürdürülebilir Tarım İlkeleri”ni paydaşlarımızla birlikte oluşturarak, iş planlarına entegre eden Türkiye’deki ilk tarım ve gıda şirketiyiz. Aynı zamanda üretim kalitemize uyan, standartlarımızı karşılayan ve “Duyarlı ve Hassas Tarım” uygulamalarını yapabileceğimiz bahçeler ve çiftliklerle de

12  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

iş birliği yapıyoruz. Bu operasyonlarımızda görev alan 4 bin kişiyi aşkın çalışanımızla bugün itibarıyla tarım ve gıda alanında Türkiye’nin en önemli işverenlerden biri olarak Türk tarımına, bölgesel kalkınmaya ve istihdama büyük katkı

sağlıyoruz. Satışlarımızın yüzde 65’i ihracata kaymış durumda; Uzak Doğu, Avrupa ve Amerika’yı da içeren çok geniş bir pazar ağında, 60 ülkeye kaliteli taze meyve ve meyve suyu konsantrelerimizle hizmet veriyoruz.

BU OPERASYONLARIMIZDA GÖREV ALAN 4 BIN KIŞIYI AŞKIN ÇALIŞANIMIZLA BUGÜN ITIBARIYLA TARIM VE GIDA ALANINDA TÜRKIYE’NIN EN ÖNEMLI IŞVERENLERDEN BIRI OLARAK TÜRK TARIMINA, BÖLGESEL KALKINMAYA VE ISTIHDAMA BÜYÜK KATKI SAĞLIYORUZ.

Çiftliklerimizde ve ArGe tesislerimizde 9 farklı meyvede 150 farklı çeşit yetiştiriyoruz. Ekimden hasada ve tedarik zincirine kadar olan süreçlerin tamamında teknolojiye ihtiyacımız var. İlk fidanımızı diktiğimiz 2011 yılından bu yana tüm çiftliklerimizi ve fabrikalarımızı bu ihtiyacın farkında olarak yapılandırdık. Sürdürülebilirliği ve akıllı tarım uygulamalarını kuruluşumuzdan beri alt yapımız haline getirdik. Çifliklerimizi toprağın yapısına, arazinin eğimine, yetişecek meyve ağacının ihtiyaç duyduğu ışığa, suya ve doğal kaynakların verimli kullanıma göre planlayarak kurduk. Bu planlamalarımızı destekleyecek teknolojileri ve akıllı tarım uygulamalarını kullanıyoruz. Çiftliklerimizde dijital kontrollü, uzaktan erişimli akıllı sulama ve gübreleme sistemleri, elektrostatik akıllı ilaçlama makineleri, sensörlerle donatılmış tarım makinaları, bilgisayar destekli donsavar pervane sistemleri, biyoteknik mücadele yöntemleri, IOT tabanlı ısı, nem, sıcaklık ölçer ekipmanları, erken uyarı sistemleri, tarımsal meteorolojik istasyon teknolojileri, GPS ile yön tayini yapan, tanımlanan


arazi üzerinde en hassas çalışan toprak hazırlama makineleri, akıllı hasat olgunluğu tespiti yapan klorofil tayin cihazları, terbiye sistemleri ve sera kurulumları kullanıyoruz. Aynı zamanda toprak, su ve biyolojik çeşitliliğin korunması, enerji verimliliğinin sağlanması ve doğal kaynakların verimli kullanımı da iş akışımızın bir parçası. Bir örnekle açıklamak gerekirse, uzaktan erişimli akıllı sulama ve gübreleme sistemimizle toprağın ihtiyaç duyduğu nemi ve gübreyi ölçerek, ağaçlarımıza ihtiyaç duyduğu kadar besin veriyoruz. Bu sistemlerle yaptığımız gece sulamasıyla bitkinin verim alacağı suyun gündüz buharlaşmasını önleyerek hem doğal kaynakları koruyor hem gübreden aldığı verimi artırıyor hem de tasarruf sağlıyoruz. Tüm fabrikalarımızda global kalite kriterlerine göre üretim yapıyor ve akıllı sistemler kullanıyoruz. Örneğin Mersin fabrikamızda kullanılan laboratuvar ekipman ve analiz düzeyi, bir akredite laboratuvar seviyesine sahiptir. 2017 yılında yeni bir yatırım olarak kurduğumuz Isparta fabrikamız ise Türkiye’de sektörel anlamda tüm üretim aşamalarında otomasyonu en yüksek seviyede kullanan fabrikalardan biridir. Kalitemizi sürdürülebilir kılmak için, akıllı tarım ve üretim teknolojilerini kullanmak kadar bizim için veri ve veri analizi de çok önemli. Bu amaçla dijital teknolojileri süreçlerimize entegre etmek kuruluşumuzdan bu yana, yol haritamızın en önemli parçalarından biri oldu. Bu sebeple bir süre önce en güncel bulut teknolojileri üzerine kurduğumuz ERP sistemi ile tüm süreçlerimizi tek çatı altında toplayarak verimliliğimizi daha da artırdık. 3 meyve suyu fabrikamız, 1 meyve paketleme tesisimiz ve 8 çiftliğimizde iş süreçlerimizi

birbirinden farklı birden fazla sistem üzerinde takip etmek yerine tek bir sistem altında topladık. Çiftlikten müşterilerimize kadar olan tüm süreçlerde uçtan uca dijital izlenebilirlik sağladık. Hem kendi tesislerimiz arası hem de müşterilerimize doğru yaptığımız tüm sevkiyatlarımızı sistem üzerinde takip ediyor ve müşterilerimize güvenli ve zamanında ulaştırılmasını sağlıyoruz. Kalite kontrol kayıtlarımızı tüm üretim ve sevkiyat aşamalarında kayıt altına alarak takip ediyoruz, oluşabilecek riskleri tespit edip

önleyici faaliyetler planlıyoruz. Bu da her noktada ölçülebilir, izlenebilir ve verimli operasyon yönetimi anlamına geliyor. Kurduğumuz bu ekosistemi COVID-19 sürecinde de kesintisiz şekilde devam ettirdik. Üretimimiz, operasyonlarımız aksamadı. Başarılı bir süreç yönetmeye devam ediyoruz. Akıllı tarım teknolojilerine yaptığımız yatırımların, istihdamda ve tedarik zincirinde devamlılığı sağlamanın ve tüm süreçlerimizi dijitalleştirmenin bu başarıda payı çok büyük. Görüyoruz ki, gerek üretimde gerek tedarik zincirinde

KURDUĞUMUZ EKOSISTEMI COVID-19 SÜRECINDE DE KESINTISIZ ŞEKILDE DEVAM ETTIRDIK. AKILLI TARIM TEKNOLOJILERINE YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN, ISTIHDAMDA VE TEDARIK ZINCIRINDE DEVAMLILIĞI SAĞLAMANIN VE TÜM SÜREÇLERIMIZI DIJITALLEŞTIRMENIN BU BAŞARIDA PAYI ÇOK BÜYÜK.

gerekse de iş gücünde bu tür bir yapınız varsa; uluslararası kalite standartlarını karşılıyor ve teknolojiyi kullanıyorsanız en zorlu kriz dönemlerinde bile yapınız sağlam kalıyor. Bu yapıya ek olarak, Covid-19 ile ilgili tüm lokasyonlarımızda sağlık önlemlerimizi neredeyse Ocak ayından itibaren alıp; kademeli olarak artırmaya başlamıştık. Vakanın ülkemizde tespit edildiği ilk günden bu yana ise Sağlık Bakanlığı ve ilgili kurumların da yönlendirmeleriyle başta çalışanlarımızın ve toplumun sağlığını gözeterek, tüm tesislerimizde, fabrikalarımızda, çiftliklerimizde ve tedarik zincirinin tüm halkalarında tedbirlerimizi en üst düzeyde aldık, almaya da devam ediyoruz. Bu önlemler sayesinde şu anda üretimimize ve operasyonlarımıza sağlıklı ve güvenli bir şekilde devam ediyoruz.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  13


ADVERTORIAL

EĞİTİMDE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERİ DOĞA KOLEJİ OLDU İSTANBUL TEKNIK ÜNIVERSITESI ETA VAKFI DOĞA KOLEJI YÖNETIM KURULU BAŞKANI SERHAT ÖZEREN, PANDEMI NEDENIYLE UZAKTAN EĞITIM FAALIYETLERINE ILIŞKIN, “GÜÇLÜ AKADEMIK KADROMUZ VE TEKNOLOJIK ALTYAPIMIZ SAYESINDE, UZAKTAN EĞITIM FAALIYETLERIMIZI E-DOĞA ONLINE EĞITIM PLATFORMUMUZDA KESINTISIZ BIR ŞEKILDE BAŞARIYLA SÜRDÜREREK DÖNEMI TAMAMLADIK” DEDI. ÖZEREN, “UZAKTAN EĞITIM SÜRESINCE ÖĞRENCILERIMIZ E-DOĞA ONLINE EĞITIM PLATFORMUMUZDA 557 MILYON 714 BIN DAKIKA EĞITIM GÖRÜRKEN, 30 MILYON 833 BIN ADET IÇERIĞE ULAŞTI VE 5 MILYON 480 BIN ADET TEST ÇÖZDÜ. GÜNDE ORTALAMA 7 BIN ÖĞRETMENIMIZ ONLINE EĞITIM VERDI. VELILERIMIZ ISE SISTEMDE 20 MILYON 398 BIN DAKIKA AKTIF OLARAK YER ALDI” DIYE IFADE ETTI.

DOĞA KOLEJİ UZAKTAN EĞİTİM İLE ON BİNLERCE ÖĞRENCİYE ULAŞTI İstanbul Teknik Üniversitesi ETA Vakfı Doğa Koleji’nin Türkiye genelindeki tüm kampüslerinde, pandemi nedeniyle T.C. Sağlık Bakanlığı, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ve Bilim Kurulu tarafından yapılan bilgilendirme ve uyarılar kapsamında, uzaktan eğitim faaliyetleri kesintisiz devam ederek, e-doğa online eğitim platformunda öğrenciler 557 milyon 714 bin dakika eğitim alırken, 30 milyon 833 bin adet içeriğe ulaştı ve 5 milyon 480 bin adet test çözdü. İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Özeren, uzaktan eğitim sürecini değerlendirerek “Öğrencilerimizin akademik ve sosyal gelişimlerini sürdürmeleri adına uzaktan eğitimlerimizi hız kesmeden, senkron ve asenkron olarak sürdürdük. Öğrencilerimiz, Doğa’m Evimde uzaktan eğitim programımızda temel derslerin yanında yabancı dil, kodlama ve robotik, müzik, görsel sanatlar, ekoloji, beden eğitimi, rehberlik, drama ve satranç branşlarında ders içeriklerine ulaştı. Öğrencilerimizin LGS ve YKS hazırlık programlarını ve deneme sınavlarını da online platforma taşıyarak merkezi sınavlara hazırlık çalışmalarımızı eksiksiz sürdürdük” dedi

DOĞA ÖĞRENCİLERİ 557 MİLYON 714 BİN DAKİKA EĞİTİM ALDI

TÜM AKADEMİK ETKİNLİKLER ONLINE PLATFORMA TAŞINDI Özeren, eğitim takvimlerinde yer alan etkinlikleri online olarak gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “13. t-MBA Zirvesi, Satranç Turnuvaları, Veli Seminerleri, Kariyer Günleri, t-MBA Digital Youth Summit, Uzay Çağı Sunumu ve Uzay Sergisi, Kız Kardeşim sosyal sorumluluk projesi ile Doğa’ya özgü birçok geleneksel etkinliğimizi online olarak gerçekleştirdik” dedi. Online öğretmen eğitimleri ve veli toplantılarını dahi aksatmadan online olarak gerçekleştirdiklerini söyleyen Serhat Özeren: “Bilişim Haftası’nda teknolojiye dair önemli bilgilerin paylaşıldığı ve sektörün önde gelen isimlerini ağırladığımız online bir canlı yayın programı düzenledik. Öğrencilerimizi canlı yayınlarımızda yazarlarla buluşturduk. 51. TÜBİTAK Lise Öğrencileri Araştırma

Projeleri Yarışması’nda derece alan öğrencilerimiz, proje sunumlarını online olarak yaptı. 23 Nisan ve 19 Mayıs bayram kutlamalarımızı online olarak coşkuyla gerçekleştirdik” açıklamasında bulundu. “Uzaktan eğitim süresince öğrencilerimiz e-doğa online eğitim platformumuzda 557 milyon 714 bin dakika eğitim görürken, 30 milyon 833 bin adet içeriğe ulaştı ve 5 milyon 480 bin adet test çözdü. Günde ortalama 7 bin öğretmenimiz online eğitim verdi. Velilerimiz ise sistemde 20 milyon 398 bin dakika aktif olarak yer aldı” diye ifade etti. Serhat Özeren, e-doğa online eğitim platformunda akademik içeriklerin yanında; oyunlardan dijital müzelere, yaratıcılığı geliştirecek aktivitelerden konserlere kadar çeşitli online içerikler sunduklarını

ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Online eğitim platformumuzda V-Club adı verilen ara yüzde, öğrenci ve velilerimiz ilgi alanlarına göre birçok içeriğe ve online etkinliğe ücretsiz olarak ulaştı. Okul öncesi ve ilkokul öğrencilerimiz, uzaktan eğitime erişimde velilerimizin desteğiyle uzaktan eğitim sürecine katılım sağladı. Bu doğrultuda çocuklarını yönlendirme konusunda destekte bulunan veli sayımız günlük olarak 12 bini buldu. Okulumuza 2020-2021 eğitim-öğretim yılı için kayıt yaptıran öğrencilerimiz ve bursluluk sınavımıza katılan öğrencilerimize de sistemimizi açarak yararlanmalarını sağladık. İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji olarak, uzaktan eğitim sürecini sorunsuz bir şekilde başarıyla yönettik” dedi.


SADECE CORONA DEĞİL DİJİTAL SALGIN DA VAR! BU SALGIN BIZE ÇOK ÖNEMLI BIR ŞEY GÖSTERDI: DIJITAL TEKNOLOJILERIN HAYATIMIZDAKI ÖNEMI. PANDEMI ILE BIRLIKTE DIJITALLEŞME SÜRECI HIZLANDI VE ŞIRKETLER DE GEÇ KALAN YATIRIMLARINI MASAYA YATIRDI.


HABER ANALİZ

VIRÜS DIJITALLEŞMENIN ITICI GÜCÜ OLDU

Teknoloji yatırımları 5 yıl öne çekildi

KORONAVIRÜS, TÜM DÜNYADA OLDUĞU GIBI TÜRKIYE’DE DE DIJITALLEŞMENIN ITICI GÜCÜ OLDU. BIRÇOK ŞIRKET DIJITAL YATIRIMLARINI NEREDEYSE 5 YIL ÖNE ÇEKTI. KOBİ’LER IÇIN ISE DIJITALLEŞME ARTIK KAÇINILMAZ.

S

algının şirketler için en büyük çıkarımlarından biri dijitalleşmenin ve teknolojinin önemi oldu. Bu dönemde dijitalleşme yolunda adımlarını önceden atmış şirketler bir adım öne çıktı. Şirketler geç kalan yatırımlarını tekrar masaya yatırdı ve dijitalleşme hız kazandı. Türkiye’de birçok şirketler, yazılımdan, robotik süreç otomasyonuna kadar birçok yatırımı gündeme alırken, KOBİ’ler de dijitalleşmenin artık kendileri için hayati olduğunun farkında. Birçok şirket KOBİ’lerin dijital dönüşümüne yardımcı olacak, KOBİ’lere özel ürünler de sunuyor.

TÜRKONFED ve TÜSİAD’ın raporuna göre firmaların yüzde 68’i COVID-19 salgını sonrası sektörlerinin önemli ölçüde değişeceğini düşünüyor. Özellikle küçük ölçekli firmaların değişim beklentisinin daha da yüksek. IDC’nin açıkladığı verilere göre dijital teknoloji ve hizmetlere küresel çapta yapılacak harcamalar, bu yıl yüzde 10.4 oranında artacak ve bu alandaki toplam harcamalar 1.3 trilyon dolara çıkacak. Bu yıl özellikle müşteri odaklı dijital çözümler sunmak herkesin önceliği olacak. Yapay zekâ tabanlı çözümler de sektörde yeni fırsatlar yaratacak.

“KOBİ’lere özel ürünlerin şart olduğunu gördük”

Entegre Dijital Pazarlama Platformu Setrow Genel Müdürü Turgut Taneli

Pandeminin firmaların dijitalleşme sürecini yılın ilk aylarına kadar çektiğini söyleyen Entegre Dijital Pazarlama Platformu Setrow Genel Müdürü Turgut Taneli, “Pandemide dijitale inancı düşük olan kitlelerde ve pazarlarda bir uyanış gerçekleşti. Sektör bağımsız şekilde internet üzerinden ürün ve hizmetlerini pazarlamak isteyen küçük işletmeler için kritik bir fırsatlar serisi oluştu. Bu dönem KOBİ’ler için dijital pazarlama platformlarının daha kolay erişebileceği, maliyet dengesinin biraz daha önde olduğu paketler üretilmesi gerektiğini de bizlere gösterdi. Biz de bu yönde gerekli aksiyonlarımız aldık ve almaya devam ediyoruz.”

16  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

Dünyada ikinci yarıda öncelik teknoloji yatırımları KATILIMCILARIN ÖNCELIK SIRALAMASI (TOPLAMDAKI PAYLARI, %) Kaynak: AlphaWise Evden Çalışma Anketi, Morgan Stanley Araştırma

54

44

44

Teknoloji yatırımlarını aynı düzeyde korumak

Organik büyüme sağlayacak yatırımları aynı düzeyde korumak

Finansal direnci artırmak/ harcamaları azaltmak

Teknolojinin fırsatlarını hazırlanırken korunaklı olun!

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Serkan Sevim

İş dünyası olarak teknolojinin ve dijitalleşmenin fırsatlarından yararlanırken aynı zamanda risklere karşı hazır ve korunaklı olabilmeleri gerektiğini söyleyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Serkan Sevim, “Firmaların dijital vizyon ve stratejinin oluşturulması gerekiyor. Bu vizyonun hayata geçirilmesinde dijital dünyanın gerektirdiği yetkinlikler ve becerilerle donatılmış iş gücüne ihtiyaç olacak. Yaptığımız işler hızla dönüşürken dijital dönüşümü bütüncül bir yaklaşımla ele almalı, işbirliği içinde çalışmalı ve dijital dönüşüm rüzgarının hızına hep birlikte hazırlıklı olmalıyız” dedi.


TÜBİSAD BAŞKANI K. ERMAN KARACA

COVID-19 sürecinde dijital dönüşüm öncelikli alanlar

%74

Uzaktan çalışma için çalışan deneyimi dönüştürmek ve verimliliği artırmak

%46

Yeni iş modelleri ve yeni gelir akışlarını oluşturun

%46

Müşteri bağlılığı artırmak için müşteri deneyimini dönüştürmek

%42

Verimliliği önemli ölçüde artırmak ve maliyeti azaltmak için operasyonları dönüştürmek

%28

Salgın döneminde verilerden etkili bir şekilde değer elde etmek için veri stratejilerini dönüştürmek Kaynak: IDC, COVID-19 Türkiye Sektörel Etkiler Raporu

3 yılda yaşanacak sıçrama 3 ayda yaşandı Bu salgının dijital teknolojilerin hayatımızdaki önemini gösterdiğini söyleyen TÜBİSAD Başkanı Erman Karaca, bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırım yapmış firmaların bu süreci daha az kayıpla atlattığını, hatta farklı sektörlerdeki firmalar arasında bu sayede satışlarını artırma imkanına kavuşanların bile olduğunu vurguladı. Pandemde yeniden birşey icat edilmediğini, sadece var olan trendleri hızlandırdığını, dijitalin daha fazla kullanılmaya başlandığını ifade eden Karaca, “Belki üç yılda yaşanacak sıçrama üç ayda oldu. Bu dönüşümü önümüzdeki 5-10 yılda bekliyorduk ama bilişim sektörü ürün ve çözümlerinin salgına karşı etkili kullanımı sayesinde geleceğin çalışma modeline geçiş ortalama beş yıl hızlandı. Yatırımlar tam olarak yapılmamış olsa da farkındalık ve zorunlu kullanım nedeniyle dijitalleşme hız kazandı. Eminiz ki bundan sonra şirketler de planlarını bu doğrultuda yapacak” diye konuştu.

“İşletmeler artık yazılım kiralayabiliyor”

36

33

28

24

23

15

Likiditeyi korumak

Çalışan sayısını aynı düzeyde tutmak

Temettüleri aynı düzeyde tutmak

Satın alma ve birleşmelerle büyümenin yollarını aramak

Yedekleme planlamasını güçlendirmek

Şirketin tamamını veya bir kısmını satmanın yollarını aramak

2020, dijital dönüşümün yılı olarak tarihe geçecek

Boğaziçi Üniversitesi Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0 Platformu Başkanı Prof. Dr. Lale Akarun

Boğaziçi Üniversitesi Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0 Platformu Başkanı Prof. Dr. Lale Akarun, 2020 yılının COVID-19 pandemisi nedeniyle dijital dönüşümün ivme kazandığı yıl olarak tarihe geçeceğini belirterek, “Dijital teknolojiler uzun zamandır hazır hiç bir şey yeniden icat edilmedi zaten hayatımıza girmesi için insan davranışının değişmesi gerekiyordu. Pandemi burada insan davranışını değiştiren hızlandırıcı bir etki yarattı. Bu süreci uzun vadede dünyanın nasıl dönüşeceğini izleyerek, dönüşüme hazırlanarak ve eğitime odaklanarak geçirmek KOBİ’ler için en iyi yatırım” dedi.

Dijitalleşme ile geleneksel iş modellerinin yerini daha yenilikçi ve yaratıcı alternatiflere bırakmaya başladığını belirten Karaca, şunları anlattı: “Yeni teknolojiler sayesinde yeni iş modelleri yaratılırken, ortaya çıkan iş modelleri de yeni teknolojilerin ve yenilikçi ürünlerin pazara

çıkışını tetikliyor. İşletmelerin yüksek maliyetli bilgisayar yazılımlarını satın almak yerine, internet üzerinden kiralayarak kullandıkları oranda ödeme yapması, teknolojik altyapının iş modellerine yeni kapılar açmasına güzel bir örnek. Üretim ekosisteminde geçerli olan hâkim iş modeli, dijitalleşme ile birlikte varlık satışından hizmet satışına doğru kayıyor.”

“KOBİ’ler sosyal medya paylaşımlarının ötesine geçmeli” KOBİ’lerin dijitalleşmelerinin de kaçınılmaz olduğunun altını çizen Karaca, “Günümüzde dijitalleşme bir lüks değil, aksine bir zorunluluk. KOBİ’ler ağ kültürüne adapte olup, teknolojiyi kaldıraç olarak kullanırlarsa başarı şansları çok yüksek. Bu dönüşümün getirdiği birtakım fırsatlar da olacak. Varlıklarını sürdürmek isteyen KOBİ’ler, e-fatura kullanmanın, web sitesi açmanın veya sosyal medyada paylaşımda bulunmanın ötesine geçmeli. İş yapış şekillerinden insan kaynağının adaptasyonuna kadar tüm süreçleri ciddi bir şekilde ele alarak dijitalleşmeye başlamalılar. Faaliyet gösterdikleri sektör ve ölçeklerine göre altyapılarını güçlendirmeleri, özellikle evden çalışmayla birlikte daha büyük bir tehdit haline gelen veri güvenliğini sağlamak için uzman desteği almaları da son derece faydalı olacaktır”.

Hayatımıza giren ‘yeni’leri kabul etmemiz gerekiyor

Logo Yazılım Türkiye Genel Müdürü Akın Sertcan

Dijital dönüşüm için şirketlerin en üst kademeden en alt birime kadar bir zihniyet değişikliğine ihtiyacı olduğunu vurgulayan Logo Yazılım Türkiye Genel Müdürü Akın Sertcan, “Salgınla gördük ki, dönüşümünü tamamlayan şirketler sürece hızla adapte oldu. Ancak iş süreçlerini mobil yöneten, otomasyona geçmeyen, hatta faturalarını bile dijitalleştirmeyen küçük işletmeler büyük zorluklar yaşadı. Artık hayatımıza giren ‘yeni’leri kabul etmemiz gerekiyor: Yeni iş, yeni işleyiş, yeni trend; bunları iyi analiz etmeliyiz. Her işletme bunlara odaklanıp çözümlerini dijital dönüşüm başlığında sorgulamalı” dedi.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  17


G ÖRÜŞ

GETİR KURUCUSU NAZIM SALUR

Verileri anlık takip etmemiz daha hızlı aksiyon almamızı sağlıyor

G

etir, DNA’sı itibarıyla bir teknoloji şirketi. Teknolojiden sonra kendimizi perakende ve lojistik şirketi olarak tanımlıyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana durmaksızın geliştirdiğimiz kendi altyapımızda talep planlama, tedarik zinciri, lojistik, stok yönetimi süreçlerini yönetebilme kabiliyetine sahibiz. Bu teknolojik alt yapı sayesinde yaklaşık 1500 ürünü, haftanın 7 günü, gece gündüz, dakikalar içinde kullanıcılarımıza ulaştırabiliyoruz. Getir çatısı altında 100’ü aşkın yazılımcı görev alıyor. Tüm

teknolojik geliştirmelerimiz bu arkadaşlarımız tarafından yapılıyor. Kendi ekibimizin olması pek çok konuda avantaj sağlıyor. Bunların en başında ise hızlı aksiyon alabilme kabiliyeti geliyor. Şu ana kadar karşılaştığımız her zorluğa çok hızlı çözüm üretmemizi ve kendimizi iyileştirebilmemizi yazılım ekibimiz sağladı. Şu an içinden geçtiğimiz zorlu dönemde ise ‘Siparişi Kapıya Bırak’, ‘Online Bahşiş’ gibi ihtiyaç ve taleplere anlık çözümler sunmamız yine yazılım ekibimizin emekleri ile oldu. Süreçlerimize ilişkin bir örnek vermek gerekirse, kullanıcı deneyimini etkileyen

en önemli unsurlardan biri ürün bulunurluğu. Özellikle çok hızlı teslimata odaklanmış modellerde bunu sağlamak kolay değil. Doğru ürünlerin, doğru yerde, doğru zamanda, doğru şartlarda bulundurulması perakende ve lojistik sektörlerinin en büyük uğraşlarından biri. Getir’de ürün bulunurluğu gibi çok ayaklı ve kritik bir konuyla ilgilenen pek çok ekip olmasıyla birlikte, bu ekiplerin aldığı tüm aksiyonlar veriye dayalı. Bu yaklaşımımızın sonucu olarak, daha az insan dokunuşu gerektiren dolayısıyla daha verimli, daha sürdürülebilir ve daha düşük birim maliyetlerle ürün bulunurluğu sağlayabiliyoruz. Toplanan verileri anlamlandırabilmek ve sürecin farklı alanlarını iyileştirebilmek için 40’a yakın ekip arkadaşımızın çalıştığı data ekibimiz var. Panellerimiz üzerinden bu verileri anlık olarak takip edebiliyor ve her konuda hızlıca aksiyon alabiliyoruz. Kullanıcılarımızın aradığı ürünlere göre düzenli olarak ürün yelpazemizi yeniliyoruz. Sahip olduğumuz

SALGINDA ADINI EN ÇOK DUYDUĞUMUZ GIRIŞIMLERDEN BIRI OLAN GETIR’I FARKLI KILAN TEKNOLOJISINI BIR DE GETIR KURUCUSU NAZIM SALUR’UN KALEMINDEN OKUYUN...

18  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

veri tabanının bize sunduğu özellik sayesinde talepleri ve alışkanlıkları gözeterek kampanyalar kurguluyoruz. Ek olarak dış faktörlerin de dolaylı olarak pazarımızın dönüşümüne etkileri oluyor. İçinde bulunduğumuz zorlu süreç, insanların davranışlarında birtakım değişiklikleri de beraberinde getirdi. Bunların en başında ise dijitalleşmeye dair adaptasyon sürecinin hızlanması geliyor. Getir, mobil bir platform olduğu için biz zaten dijitaldik. Beklediğimiz müşterinin dijitalleşmesiydi. Pandemiyle birlikte birkaç sene içinde görmeyi beklediğimiz değişim, birkaç ay içinde gerçekleşti. Genç kitlenin zaten alışkın olduğu e-ticaret, bu dönemde orta yaş ve üzeri kesime de hızla sirayet etti. Bu etkileşim, online ödeme alışkanlığını gelecek dönemde hayatımızın her alanında görmemizi sağlayacak. Fatura ödemeden kıyafet alımına, banka işlemlerinden market alışverişine kadar her alanda online’a hızlı bir kayma olacağını söyleyebiliriz. Bununla birlikte uzun vadede geleneksel kanallarla beraber gıda perakendesinin büyük ölçüde bizim modelimize ya da benzer modellere evrilmesini bekliyoruz. Biz de bu dönüşümün alanımızdaki öncü oyuncusu olarak gelişmeyi ve büyümeyi sürdürüyoruz.


G ÖRÜŞ

VAHAP MUNYAR

Yapay zeka devreye girdi sigara devi 300 milyon dolar kurtardı

C

OVID-19 sürecinin özellikle beyaz yakalıların evden çalışmaya yoğunlaştığı günlerinde NGN Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Erol’un ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz görüntülü sohbetlerden biri… Türkiye’de veri depolama işine damgasını vuran, “yerli bulut”a imza atan NGN’in Başkanı Erol, sohbete katılan iş insanlarına teknolojiye, dijitalleşmeye yatırımın önemini anlatırken bir örnek verdi: — Dünya sigara devlerinden birinin üretim süreçlerinde “yapay zeka”nın kullanımını devreye aldık. “Yapay zeka” devreye girince, sigara üretimi sırasındaki “filtre fireleri” ortadan kalktı. Erol, sağlanan tasarrufun parasal değerini de ortaya koydu: — 51 ülkede üretimi olan şirket, “yapay zeka” devreye girinceye kadar filtrede ciddi kayıplar yaşıyormuş. “Yapay zeka”nın sağladığı tasarrufun parasal değeri 300 milyon doları buldu. Önceki hafta PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ece Aksel’le sohbet ederken, İnanç Erol’un daha önce anlattığı “yapay zeka” örneğini anımsadım. Ece Aksel de tarımda teknolojinin kullanımının sağladığı yararlardan birini, “i-Crop” örneğini anlattı: — PepsiCo, Cambridge Üniversitesi ile ortak “i-Crop” adlı uygulamayı geliştirdi. “i-Crop” tarlalara yerleştirilen sensörle çiftçiye nem bilgisi veriyor.

Sistemin nem bilgisinin yanısıra meteorolojik veri desteği sağladığını da belirtti: — Böylece sulamada optimizasyon sağlama şansı yakalanıyor. Türkiye’de 4 bin hektarı patates olmak üzere 10 bin hektarlık alandan tarım ürünü aldıklarını kaydedip, ekledi: — “i-Crop” testlerde yüzde 5-10 su tasarrufu sağlamanın yolunu açtı. Bunun üzerine ile anlaşmalı patates tarımı yapan çiftçilerimize yönlendirildi. Çiftçiler ürünlerde kilo başı 10 litre su tasarrufu sağladı. Ardından İnanç Erol’un ev sahipliğindeki bir başka sohbetten aldığım notlara döndüm. Erol’un şu cümlesinin altını çizdiğimi gördüm: — Biz teknoloji şirketleri olarak altın çağımızı yaşıyoruz. Bir-iki yıl öncesine kadar bankalara bile “veri merkezi”nin önemini anlatmakta zorlanıyorduk. COVID-19 süreci şirketlerin de, toplumun da teknoloji yolculuğunu ciddi şekilde hızlandırdı… Teknoloji yolculuğunda doğru adımlar atıldıkça şirketler de, bireyler de yararını daha somut görmeye başladı… Dünya sigara devinin üretimde “yapay zeka”yı devreye alınca 300 milyon dolar tasarruf etmesi, PepsiCo’nun Türkiye’de patates tarlasına “i-Corp” dikip, yüzde 5-10 su tasarrufu sağlaması, önemli örnekler olarak karşımızda duruyor…

Teknolojiye geçiş 4-5 yıl öne çekildi TÜRKİYE Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Orhan Turan, Dünya YouTube kanalındaki sohbetimizde, COVID-19 sürecindeki çalışmalarını anlatırken şu noktanın altını çizdi: — 3-4 aylık dönemde görüntülü platform üzerinden 80 buluşma gerçekleştirdik. Bazılarına bakanlarımız da konuk oldu. Her buluşmaya Türkiye’nin farklı bölgelerinden 100 dolayında iş insanı katıldı. Görüntülü platform üzerinden toplantı düzenini daha verimli bulduğunu belirtti: — Pandemi öncesinde İstanbul’da bir toplantı için giderken 1-2 saat, dönüşte 1-2 saat kaybımız oluyordu. Görüntülü platformda hep birlikte konuya odaklanıp daha verimli toplantı yapıyoruz. Ardından şu gözlemini paylaştı: — TÜRKONFED’in çatısı altındaki federasyon ve derneklerin toplam 40 bin dolayında üyesi var. Üye şirketlerden aldığım izlenime göre pandemi, ülkemizde teknolojiye geçişi 4-5 yıl öne çekti. Şirketler de, bireyler de çok hızlı adapte olmaya başladı. Turan’ın bu sözleri üzerine LC Waikiki’nin ortağı Mustafa Küçük’ün pandemi sürecinin ilk günlerinde Malatyalı İş İnsanları Derneği’nin (MİAD) görüntülü buluşmasındaki sözlerini anımsadım: — Online satışlarda 2023 yılı için planladığımız hedefe bu dönemde ulaştık. Birçok şirket ve iş insanından teknolojinin daha yoğun kullanıldığına, dijitalleşmeye geçişin hızlandığına dönük mesajlar geliyor. Bunun da olumlu sonuçlar verdiği anlaşılıyor…

Dijitalleşmeye 30 milyon Euro yatırdık, rahatladık İPRAGAZ CEO’su Eyüp Aratay, COVID-19 sürecinin ilk günlerinde merkez ofisteki personelin evlerde çalışması gündeme geldiğinde, 2018’in ikinci yarısında karar verdikleri yatırımı düşündü: — Daha zor günlere hazırlanmak amacıyla dijitalleşmeye yatırıma başlamıştık. Toplam yatırımımız 30 milyon Euro’yu buldu. Evlerden çalışma düzenine geçişin çok hızlı çözüldüğünü, personelin aynı hızla adapte olduğunu görünce rahatladı: — İyi ki dijitalleşmeye dönük yatırımı yapmışız. Pandemi ortamında operasyonlarımızı uzaktan çalışmayla rahatlıkla yürütebiliyoruz. Dijitalleşmede, teknolojiyi kullanmada daha ağır hareket eden şirketlerin bu örnekleri inceleyip, adımlarını hızlandırması gerekiyor.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  19


ADVERTORIAL

IFS, teknolojiyle şirketlerin verimliliğini artırıyor IFS, DIJITALLEŞMENIN MIHENK TAŞI KURUMSAL IŞ UYGULAMALARIYLA ŞIRKETLERIN VERIMLILIKLERINI VE KARLILIKLARINI ARTIRIYOR.

D

ijital dönüşüm şirketi IFS, şirketleri geleceğe taşıyan, verimliliklerini ve karlılıklarını artırmalarını sağlayan kurumsal iş uygulamaları (ERP/EAM/FSM) geliştiriyor. Bu uygulamaların dijitalleşmenin öncelikli ve en temel adımı olduğunu ifade eden IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk, “Biz de kurumsal uygulamalar pazarında liderliği üstlenmiş ürün ve çözümleri ile şirketlerin; daha çevik, daha verimli, daha karlı ve hepsinden önemlisi sürdürülebilir olmalarını sağlamak üzere çözümler geliştiriyor. Gelecek yatırım danışmanı olarak teknolojiyi, onlara rekabet avantajı sağlayacak modelde sunuyoruz” dedi. Öztürk, yeni nesil ürünleri ‘IFS Applications 10’’un kolay kullanım özellikleri, işletmenin uçtan uca tüm ihtiyaçları kapsayabilen fonksiyonalitesi ve esnek mimari altyapısı ile şirketlerin ihtiyacını karşılayacak yetenekte tasarlandığını belirtti. Öztürk, IFS Applications, katmanlı mimarisi ve bileşen tabanlı yapısı ile işletmelere adım-adım kurulup devreye alınma imkânı verdiğini ekledi.

6 Ar-Ge merkezinde geleceğin teknolojileri geliştiriyor IFS’nin 1983’te kurulan İsveç menşeili bir firma olduğunu belirten Öztürk, 10 binden fazla müşterileri ve 1 milyonun üzerinde kullanıcılarıyla 60 ülkede hizmet sunduklarını kaydetti. Türkiye pazarına 2004’de girdiklerini hatırlatan Öztürk, “Türkiye pazarında ise bugün itibariyle

farklı sektörlerden 750 şirkete ve 25 binden fazla kullanıcıya hizmet veriyoruz” dedi. Dünyanın farklı ülkelerinde 6 sektörel AR-GE merkezleri bulunduğunu kaydeden Öztürk, bulut bilişim, artırılmış gerçeklik, büyük veri, nesnelerin interneti ve mobil aplikasyonlar başta olmak üzere geleceğin teknolojilerini geliştirdiklerini ifade etti.

“Çözümlerimize olan talep son aylarda arttı” Yaptıkları araştırmaya göre dünyada iş süreçlerini uçtan uca tam entegre hale getirmiş, dijital dönüşümünü tamamlamış şirketlerin oranın yüzde 7 olduğunu vurgulayan Öztürk, “Pandemi ile beraber şirketler, dijital dönüşümün bir lüks olmadığı, sürdürülebilir bir şirket olmak için zorunluluk olduğunu çok net gördü. Çözümlerimize olan talepler son aylarda arttı. Vizyoner şirketler kriz dönemini fırsata çevirip, yatırımlara başladı. Bizim müşterilerimizin de bir kısmı aksayan süreçleri baştan ele alıp, geliştirilmesi gereken süreçlere ağırlık verdi. Kısa zaman kurumsal iş uygulamaları pazarında hızlı bir büyüme yaşanacağını düşünüyoruz.” “Dijital dönüşüm yaşayan bir süreç” Dijital dönüşümün, bir şirketin uçtan uca tüm süreçlerini etkileyen, verimlilik, kârlılık, rekabet avantajı sağlayan bir iş stratejisi olduğunun altını çizen Öztürk, şunları anlattı: “Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini düşünün. En alt basamağındaki temel

IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk

hayati gereksinimler yemek ve barınma ihtiyacınızı karşılayamadığınızda tabii ki sanatla ilgili konuları düşünemezsiniz. Bu, şirketlerde de böyle. Temel ‘network’ operasyonlarınız, yazılım kullanma becerileriniz oturmamışsa, sadece büyük yatırımlar yaparak Endüstri 4,0’a geçemezsiniz. Dijital dönüşümün mihenk taşı kurumsal kaynak planlama (ERP) işletmeleri uçtan uca bağlar. Sonra burada oluşturduğunuz dataları büyük veriyle işlemeye başlarsınız. Raporlar çeker, karar destek sistemleri oluşturursunuz. Sonraki aşamada ise Endüstri 4.0’a dair ne varsa, oluşturduğunuz temelin üzerine oturtabilirsiniz. Gidilen son nokta, yapay zekâ. Dijital dönüşüm bir günlük, altı aylık bir konu değil; yaşayan bir süreç. Dijital dönüşümü daha rekabetçi, inovatif ve büyüme odaklı olmanın anahtarı olarak gören şirketler için en öncelikli altyapı adımı ERP olur. Bu yatırımla hızlanmış bir şirket; anlık ve doğru veriye ulaşma, simüle edebilme, maksimum kapasite kullanımı, kurumsal hafıza, kişiye bağımlılıktan

kurtulma, güvenlik ve kolay raporlama, tam kontrol, tüm süreçlerin entegrasyonu ve yalın iş akışları gibi kabiliyetler kazanır. ERP ile işletmenin tüm operasyonel süreçlerinin entegre hale getirilmesi operasyon kayıplarını azaltır ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlar. Kaynakların etkin kullanımı ise işletmenin finansal süreçlerine doğrudan yansır. Soru şu, sipariş miktarınızı, optimum hammadde miktarını nasıl planlarsınız? Toplu alırsanız indirim alıyorsunuz ama o zaman da çok stoğunuz oluyor ve bir finansman yatırıyorsunuz. Az alırsanız da yetmeyebilir ve bu üretiminizi etkileyebilir. Eskiden optimum hammadde miktarını hesaplayabilmek için çok basit, endüstri mühendisliğinde okutulan ‘ekonomik sipariş miktarı’ gibi formüller kullanılırdı ki bunlar geçmiş bir periyottaki kullanım miktarına dayalıydı ve tahminleri dikkate almıyordu. Oysa şimdi hesaplama yetenekleri ve hızı sonsuz olduğu için yapay zeka algoritmaları kullanılıyor. Sonuçta verilebilecek en doğru rakamı çıkararak sipariş verebiliyor.”



S ÖY L EŞI

Vodafone Business dijital çözümleriyle KOBI’leri geleceğe hazırlıyor VODAFONE BUSINESS, TÜRKIYE’NIN DIJITALLEŞMESINE LIDERLIK ETME VIZYONUYLA FAALIYETLERINI SÜRDÜRÜYOR. VODAFONE TÜRKIYE İCRA KURULU BAŞKAN YARDIMCISI MELTEM BAKILER ŞAHIN, “YENI DÖNEMDE ŞIRKETLERIN HER ÖLÇEĞE UYARLANABILEN ÇÖZÜMLERE IHTIYACI OLACAK. BIZ DE OPERASYONEL VERIMLILIK, UZAKTAN YÖNETIM VE VERIMLI ÇALIŞMA ÇÖZÜMLERIMIZDE DESTEK VERECEĞIZ” DEDI.

T

ürkiye’nin dijitalleşmesine liderlik vizyonuyla faaliyet gösteren ve işletmelere dijitalleşme yolunda rehberlik eden Vodafone Business, KOBİ’leri de geleceğe hazırlıyor. Pandemi süreciyle birlikte iş süreçlerinde yaşanan değişimin her sektörde dijitalleşme yatırımlarını öne çekeceğini öngördüklerini belirten Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, özellikle KOBİ’lerin bu yeni döneme hazırlıklı olması için hızlı adımlar atması gerektiğini söyledi. Vodafone Business’ın dijital çözümleriyle KOBİ’lere uçtan uca çözümler sunduklarını kaydeden Meltem Bakiler Şahin, “Yeni dünyada bütün sektör ve segmentlerde iş modelleri daha fazla dijitalleşecek ve şirketlerin her ölçeğe uyarlanabilen teknik çözümlere ihtiyacı olacak. Biz de sunduğumuz operasyonel verimlilik, uzaktan yönetim ve verimli çalışma çözümlerimizle KOBİ’lerimizin bu sürece uyum sağlayabilmeleri için destek vermeye devam edeceğiz” dedi. Meltem Bakiler Şahin, KOBİ’lere sundukları çözümlere ve yeni projelerine ilişkin sorularımızı yanıtladı:

1

KOBİ’lerin hızla uyum sağlaması gerekiyor Vodafone, Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonu ile faaliyetlerini sürdürüyor. Bu vizyon

22  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

ışığında değerlendirdiğinizde dijitalleşme neden şart? Siz KOBİ’lere dijitalleşme yolculuğunda hangi çözümlerle destek oluyorsunuz? Bugün iş dünyasının en önemli odağı teknoloji. Pandemi sürecinde yaşadığımız gibi her geçen gün ortaya çıkan yeni riskler, yeni yönetim stratejilerini ve yeni teknolojilere adaptasyonu zorunlu kılıyor. Biz Vodafone olarak dijitalleşmeyi bir memleket meselesi olarak görüyor ve Türkiye’yi bu süreçte sonuna kadar destekliyoruz. Güvenlik, tasarruf, verimlilik artışı ve fırsatları kaçırmamak açısından dijitalleşmenin şart olduğunu uzun süredir vurguluyoruz. Ekonomimizin can damarı olan KOBİ’ler Türkiye’de toplam işletmelerin %99,9’unu oluşturuyor ve KOBİ’lerin, hemen her işleyişin sil baştan yazıldığı geleceğe hazırlıklı olmak için acil adımlar atması gerekiyor. Vodafone Business olarak ihtiyaçlarına uygun teknolojilerimizle KOBİ’lerin geleceğe hazırlanmasına ve iş sürekliliğini sağlamasına destek oluyoruz. Vodafone Business Bulut Santral çözümümüz ofise gitmeye gerek kalmadan evden çalışmasını destekliyor. Red Kontrol çözümümüzle KOBİ’lerin üretimden enerji ve makine takibine kadar tüm iş süreçlerini uzaktan takip ederek yönetmelerini ve kesintisiz sürdürmelerini sağlıyoruz. Termal kamera ve sosyal mesafe takibi gibi çalışan sağlığını ön planda tutan çözümlerimizle işletmelerimizin ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.

E- ticaret, dijital pazarlama ve temassız teknolojiler daha da önem kazandığı için işletmelerin sosyal medya ve dijital platformları daha fazla kullanmaya başladığını gözlemliyoruz. Facebook ve Instagram reklam paketimiz ile KOBİ’lerimize danışmanlık ve profesyonel reklam yönetimi desteği sunuyoruz. Facebook’un COVID-19’un Türk KOBİ’lerine etkilerini ölçen araştırmasına göre KOBİ’lerin % 33’ü Haziran ayında yaptıkları satışların %25’ten fazlasının dijitalden geldiğini söylüyor. Dolayısıyla gelecekte dijital platformlar KOBİ’ler için çok daha önemli bir kanal haline gelecek ve biz de buna uygun çözümler geliştirmeye devam edeceğiz.

2

Yeni dönemde ihtiyaçlar 5 ana başlıkta toplanıyor Dünya artık bildiğimiz dünya değil. İş süreçleri de ihtiyaç duyulan çözümler de değişti. Hangi çözümlerle KOBİ’lerin yeni sürece adaptasyonunu kolaylaştırmayı hedefliyorsunuz? Uzun süredir işletmelerin ancak dijitalleşmeyle büyüyebileceğini ve hem yerel hem global rekabette bir adım önde olabileceğini söylüyorduk. Şirketlerin dijitalleşmeyi ana odağına alması, tam da bugün anlamını buluyor. Yeni çözümlerimizi geliştirirken global ve lokal araştırmalardan destek alıyoruz. Bu araştırmalar ışığında baktığı-

mızda yeni dönemde ihtiyaçlar 5 başlıkta toplanıyor: • Hızlı ticari yenilenme • Sağlık ve güvenlik • Hibrit çalışma modeli • Verimlilik ve otomasyon • Dijital uzmanlık Çalışanların ve müşterilerin sağlığı önümüzdeki dönemde de işletmeler için en öncelikli konu olacak. Termal kamera, sosyal mesafe takibi gibi çözümlere talep artarak devam edecek. Yeni dönemde e-ticaret ve dijital pazarlama yöntemleri herkesin gündeminde yer alacak. Çünkü işletmeler iş modellerini hızlı bir şekilde e-ticarete uyarlayarak ve dijital pazarlama çözümleriyle hedef kitlelerine ulaşarak hem bu dönemdeki kayıplarını telafi etmeye hem de pandemi sonrası ticaretlerini büyütmeye çalışacak. Biz de işletmelerin yeni döneme adaptasyonunu ve iş süreçlerini kolaylaştıracak yeni çözümler üzerinde de çalışmalarımızı sürdürüyor ve proaktif bir yaklaşımla müşterilerimizle buluşturuyoruz. Yakın zamanda akıllı ekip takibi, akıllı sipariş ve biyometrik imza gibi çözümlerimizi de işletmelerimizin hizmetine sunacağız. Akıllı ekip takibi, işletmelerin sahadaki ekiplerini mobil uygulama üzerinden takibini ve görevlendirmesini sağlıyor. Özellikle otel, kafe ve restoranlar için geliştirilen bulut tabanlı akıllı sipariş, yanlış siparişlerin %70 azalmasını sağlarken müşteri memnuniyetini de artırıyor. İşletmenin iş yükünden tasarruf etmesini sağlıyor,


S ÖY L EŞI

nakit akışının kontrolüne olanak veriyor ve anlık kampanya yönetimi fırsatı sunuyor. Biyometrik imza ise müşterilerin abonelik veya satış sonrası işlemler için attığı ıslak imzalı kağıt sözleşme ve formları dijital ortama aktarıyor. Bu çözümle sözleşme ve formlar tablet veya telefon üzerinden biyometrik veri içeren dijital imza ile imzalanabiliyor. Ayrıca finansal teknoloji ve temassız çözümlerle ilgili de yeni ürünlerimiz olacak ve kısa sürede bu çözümlerimizi de işletmelerimizle buluşturmayı hedefliyoruz.

3

KOBİ’ler eğitim ve teknolojik altyapıya odaklanıyor KOBİ’lerin geleceğe hazır olmak için hangi çözümlere ihtiyaçları var? Burada öncelikle ‘geleceğe hazır’ şirketin ne olduğuna bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Geleceğe hazır şirketler; olumlu bir tutum izlemekten değişime, yeni teknolojilerden gerektiğinde adapte olabilen ve güncellenebilen net bir plana sahip olmaya kadar iş zorluklarını farklı yollarla ele alan şirketlerdir. Vodafone Grubu’nun Covid-19 krizi öncesinde ve sonrasında Avrupa, ABD, Asya ve Afrika’daki her ölçekten ve sektörden şirketlerle yaptığı araştırmanın sonuçları bize geleceğe hazır şirketlerin farkını çok net biçimde gösteriyor. ‘Geleceğe hazır’ şirketler, krizleri yeni çalışma yöntemlerini denemek için doğal bir dönem olarak görüyor ve yeni teknolojilere daha geniş çapta ve daha akıllı yatırımlar yapıyor. Adapte olmaktan ve risk almaktan korkmuyorlar. Bundan fazlası da var. Geleceğe hazır şirketlerin etraflarına yardımcı olma olasılığı daha yüksek, çalışanlarının sağlığına ve refahına odaklanıyorlar. Biz de Türkiye’de KOBİ’lerin pandemi sürecinde iş süreçlerinin nasıl değiştiğini, hangi ihtiyaçlarının öne çıktığına, gelecekte hangi teknolojilere ihtiyaç duyacaklarına ilişkin bir araştırma yaptık. Bu saha çalışmamızda eğitimden finansa, üretimden perakendeye birçok sektörden KOBi ile görüştük: • KOBİ’lerimizin % 30’u işletme operasyonlarının normale dönmesinin 1 yıldan fazla bir süre alacağını düşünüyor. % 26 ise 6-12 ay arasında bir süreçte normalleşme öngörüyor. • %56’sı pandemi sürecinde güvenli uzaktan bağlanma çözümüne (SSL VPN) ihtiyaç duyduğunu bildirdi.

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin: Bugün iş dünyasının en önemli odağı teknoloji. Her geçen gün ortaya çıkan yeni riskler, yeni yönetim stratejilerini ve yeni teknolojilere adaptasyonu zorunlu kılıyor. Vodafone olarak dijitalleşmeyi bir memleket meselesi olarak görüyor ve Türkiye’yi bu süreçte sonuna kadar destekliyoruz.

• Güvenli depolama ve yedekleme yani bulut teknoloji ihtiyacı bildirenlerin oranı % 36 oldu. • Bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan diğer çözümler siber güvenlik, Office 365/MS Teams ile telekonferans ve video konferans oldu. • İşletmelerin % 64’ü faaliyet gösterdikleri sektörde iş hacimlerinin daraldığını belirtse de % 26’sı büyüme öngörüyor. • KOBİ’lerin % 22’si “Yatırımlarımız artarak devam edecek” derken % 29’u da iş hacimlerinin büyüyeceğine inanıyor. • KOBİ’lerin pandemi sonrası hazırlık süreçlerinde en önemli adımı hijyen olarak görüyor. Sosyal mesafe, esnek çalışma, fiziksel mağazaların bir kısmının kapatılması ve e-Ticaret’e geçişin hızlandırılması diğer hazırlıklar olarak öne çıkıyor. • İşletmeler yetkinliklerini artırmak

için iş sağlığı ve güvenlikten sonra odaklanacakları noktaları personelin teknoloji ve dijitalleşme konusunda eğitmek ve teknolojik alt yapısını geliştirmek olarak nitelendiriyor. • Eğitime odaklanacaklarını söyleyenlerin oranı % 42 iken teknolojik alt yapıyı geliştireceğini belirtenlerin oranı % 36. • KOBİ’lerimizin pandemi ve normalleşme sürecinde Vodafone Business’a olan güvenleri ne kadar doğru çözümler sunduğumuzu gösterdi. Görüştüğümüz işletmelerin % 60’tan fazlası bizimle iş birliğini sürdüreceğini vurguladı.

4

Dijital dönüşümü desteklemek için eğitim portalı kuruluyor KOBİ’lerin ‘geleceğe hazır’ olması için siz neler yapıyorsunuz? Yeni proje ve iş birlikleriniz olacak mı?

Geleceğe hazır olmak için yapılacak daha çok şey var. Kendimize bu noktada 5 aşamadan oluşan bir gelecek rotası çizdik. Bu kapsamda adımlarımız; • Altyapımızı geliştirmek ve geleceğe hazırlamak • Kamuda sağlıktan eğitime her alanda dijitalleşme çalışmalarına destek olmak • İhtiyaç sahibi kesimler için dijital erişimi ve okuryazarlığı artırmak • KOBİ’lerin dijitalleşmesine destek olmak, Kurumların dijitalleşmeyi odaklarına alarak salgından çıkış stratejilerine destek vermek olacak. Bu noktada çok önemsediğimiz bir projemizden de söz etmek isterim. Yeni dönemde geleneksel iş yapış biçimlerinin değiştirilmesi için özellikle ekonomimizin can damarı olan KOBİ’lere destek verilmesi önem arz ediyor. Çok yakında KOBİ’lerin dijital dünyaya uyum süreçlerine katkı sağlamak amacıyla dijital dönüşümü destekleyici, e-ticaret alanındaki faaliyetlerinde yönlendirici olacak farklı uzmanlık seviyelerinde sürekli güncellenecek bir eğitim portalı sunacağız. KOBİ’lere destek olmak amacıyla ücretsiz erişebilecekleri dijital eğitimler vermeyi hedefliyoruz. Bu eğitimlerde güçlü bir partner ekosistemi oluşturuyoruz. Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden profesörlerle çalışıyoruz ve sektörün önde gelen güçlü iş ortaklarının bilgilerinden yararlanıyoruz. www.vodafonekobiakademi.com adresinden ücretsiz ulaşılabilecek bu platformda eğitimleri iki başlık altında ele alıyoruz: • Temel seviye eğitimlerde sektörel bazlı eğitimler yer alacak. Burada KOBİ’lere sunacağımız e-Ticaretten dijital tarıma, e-İhracattan dijital pazarlamaya kadar birçok başlıkta KOBİ’lerin ihtiyaç duyduğu sektörel ve temel eğitim seviyesinde tüm bilgileri vereceğiz. www.vodafonekobiakademi.com’a giriş ücretsiz olacak. • İkinci başlık Türkiye’ye e-Ticaret profesyonelleri yetiştirme eğitimi. Amaç odaklı bu eğitimler de ücretsiz olacak ama katılım sınırlı tutulacak. Bu eğitimlerde sektörün önde gelen isimlerinin belirlediği profesyonel eğitim verilecek. 8-10 hafta sürecek eğitimlerin sonunda ortaya çıkan uygun projelerin KOSGEB desteğine başvurması için de KOBİ’lerimize yardımcı olacağız.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l 23


AKILLI ŞEHİR UYGULAMALARIND KONYA BÜYÜKŞEHIR BELEDIYE BAŞKANI UĞUR İBRAHIM ALTAY, KONYA’DA AKILLI ŞEHIR ANLAMINDA BIRÇOK YATIRIMA IMZA ATILDIĞINI BELIRTEREK, BELEDIYECILIK HIZMETLERINI GELIŞEN TEKNOLOJILERIN IŞIĞINDA GELIŞTIREREK HAYATI KOLAYLAŞTIRDIKLARI VE ÖNCÜ OLDUKLARINI SÖYLEDI. BAŞKAN ALTAY, AKILLI ŞEHIRLER EYLEM PLANI ILE 2030 STRATEJILERINI BELIRLEDIKLERINI VURGULAYARAK, TEKNOLOJININ HER TÜRLÜ IMKÂNINI HIZMETLERINE YANSITMAYI SÜRDÜRECEKLERINI DILE GETIRDI.

KONYA BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI’NIN ÇOK SAYIDAKI AKILLI ŞEHIR UYGULAMALARINDAN BAZILARINLARDAN ÖRNEKLER

ATUS – AKILLI TOPLU ULAŞIM SİSTEMİ Konya Büyükşehir Belediyesi daha pratik bir toplu ulaşım hizmeti vermek amacıyla Akıllı Toplu Ulaşım Sistemi ATUS’u kullanıma sunmuştur. • ATUS ile toplu ulaşım araçlarının nerede olduğuna, durağa tahmini olarak kaç dakika sonra geleceğine, duraktan geçen toplu ulaşım hatlarına, güzergah ve durak bilgilerine ve toplu ulaşımla ilgili daha pek çok bilgiye ulaşılabilmektedir. • ATUS, erişim kanallarının çeşitliği ile de büyük kolaylık sağlamaktadır. Hemşehrilerimiz ATUS’u yıllık 55 milyondan fazla kez kullanmaktadır. • ATUS’a erişim kanalları: atus.konya.bel. tr adresindeki web sayfası, Konya Mobil Uygulaması, Akıllı Durak Ekranları, 5669 SMS Hizmeti, 221 66 99 Alo Atus Hattı.

AKILLI KAVŞAKLAR • Konya il merkezinde 86 kavşakta hayata geçirilen Akıllı Trafik Yönetim Sistemi, araç yoğunluğu ve ortalama araç hızı gibi verileri kullanarak trafik ışıklarının yönetilmesini sağlamaktadır. • Akıllı Trafik Yönetim Sistemi sayesinde kameralar aracılığıyla kavşak kollarındaki araçlar anlık olarak sayılmakta ve bu sayımlar doğrultusunda kavşaktaki yeşil ışık süreleri belirlenen sınırlar dâhilinde otomatik olarak ayarlanmaktadır. • Sistem, araç yoğunluğunun yüksek olduğu yönlere daha uzun süre yeşil ışık yakılmasını sağlarken, yoğunluğun düşük olduğu yönlerde yeşil ışık sürelerini minimize etmektedir. METİS – MERKEZİ TRAFİK İŞLETİM SİSTEMİ METİS, sayısal harita tabanlı, uluslararası haberleşme standartlarına uygun bir şekilde kavşaklarla canlı bağlantı kurabilen ve 7/24 iletişim halinde olan, kavşak kontrolünü uzaktan yapabilme becerisine sahip, güncel ve geçmiş trafik verilerine göre istatistiksel analizler yapabilen, ülkemizin en fonksiyonel Trafik Kontrol Merkezi Sistemidir. TEMASSIZ BANKACILIK KARTLARI İLE TOPLU ULAŞIM Konya’da, tramvay ve otobüslerde her türlü temassız bankacılık kartları kullanılabilmektedir. Konya, her türlü bankacılık kartlarını toplu ulaşımın tüm vasıtalarında kullandıran dünyada ilk şehirdir. Bu sistemde kullanılan kartların hangi bankadan alındığı fark etmemektedir. Kartın temassız özelliğinin olması yeterlidir.


ADVERTORIAL

DA MODEL ŞEHİR

hizmetlere ait bilgi ve tanıtımlar, şehir kameraları, online işlemler ile borç sorgulama ve ödeme işlemleri, Açık Kapı başvuruları, Konya’daki gezilecek yerler, restoranlar, oteller, hastaneler, nöbetçi eczaneler, resmi kurumlar gibi pek çok bilgi ve fonksiyona erişilebilmektedir. E-DEVLET KAPISINDA YER ALAN İLK BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ e-Devlet Kapısı tüm kamu kurumlarının sunmuş olduğu hizmetleri bir araya toplayan portaldir. Konya, vatandaşlarına vermiş olduğu hizmetleri e-Devlet Kapısı’nda sunan ilk büyükşehir belediyesidir. MOBİL MESNEVİ UYGULAMASI

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından kullanıma sunulan uygulamada Hazreti Mevlana’nın Mesnevisi, 13 farklı dilde okunabilmekte, Mevlana Müzesine ait fotoğraf albümü incelenebilmekte ve Mevlana’dan sözler paylaşılabilmektedir. KENT BİLGİ SİSTEMİ 2006 yılında aktif olarak hizmet vermeye başlayan Konya Kent Bilgi Sistemi, kenti yönetimsel açıdan ilgilendiren birçok konuda vatandaşlarımıza ve yöneticilerimize hizmet vermektedir. Vatandaşlar, kurumlardaki kullanıcılar ve yöneticiler mekânsal anlamda kente ait nüfus, mülkiyet, yapı, sosyoekonomik durum, adres ve benzeri birçok bilgiye güncel harita altlığı ile dijital ortamda 7 gün 24 saat ulaşabilmektedir. KOSKİ SCADA 1 adet baraj ve 257 adet derin kuyudan sağlanan ve 5.400 km uzunluğunda bir şebeke ile çeşmelerimize ulaşan içme suyunun takip ve kontrolü merkezi Scada sistemi ile yapılmaktadır. Sistem kapsamında, derin su kuyuları, su depoları, pompa terfi istasyonları gibi yüzlerce şebeke unsurları merkezden takip edilebilmekte ve bunlara uzaktan müdahale edilebilmektedir. Sistemle birlikte; istasyonlar arası koordinasyon, kesintisiz su temini, uzaktan müdahale ile zaman ve çeşitli giderlerden tasarruf elde edilmiştir. KONYA BİSİKLETLİ ULAŞIM ANA PLANI Konya Ulaşım Ana Planı’nda belirlenen “Motorsuz Ulaşımın Teşviki”, “Otomobil Bağımlığının Azaltılması”, “Trafik Talep Yönetimi” stratejileri doğrultusunda bisikletli ulaşıma yönelik bisikletli ulaşım şebekesinin şehir merkezinde kesintisiz bir ağ oluşturması amacıyla Konya Bisikletli Ulaşım Ana Planı hazırlanmıştır.

bisiklet kiralama istasyonundan kredi kartı ya da Elkart ile bisiklet kiralanabilmektedir. Kiralanan bisiklet aynı istasyona veya farklı bir istasyona teslim edilebilmektedir. Kiralama ve teslim alma işlemleri herhangi bir görevliye ihtiyaç duyulmadan, istenilen gün ve saatte gerçekleştirilebilmektedir. Sistem kapsamında 1000 adet akıllı bisiklet kullanılmaktadır.

BİSİKLET YOLLARI VE AKILLI BİSİKLET SİSTEMİ Türkiye’nin bisikletli ulaşımdaki gelişmeler açısından başı çeken marka şehri olma yolunda ilerleyen Konya’da 550 kilometre tanımlı bisiklet yolu bulunmaktadır. Konya genelinde 80 noktada bulunan

KONYA MOBİL UYGULAMASI Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete sunulan Konya Mobil Uygulaması; Belediyem, Şehir Rehberim ve Ulaşım olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır. Uygulama üzerinden; proje, etkinlik ve

SOSYAL KART İnsan onurunu koruyan, ihtiyaç sahibini rencide etmeyen, kullanımı kolay, ihtiyaç sahiplerine tercih ettikleri gıda, kırtasiye ve temizlik ürünleri alma imkanı sağlayan, günümüz teknolojisini kullanan modern bir sistemdir. Belediyemiz tarafından 2010 yılında kullanıma sunulan Sosyal Kart, sosyal güvencesi ve geliri olmayan, evde çalışma gücü bulunmayan birinci derece ihtiyaç sahibi olanlara verilmektedir. KOBİM – KOORDİNASYON BİLGİ MERKEZİ Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan sistem ile yatırım ve faaliyetlerle ilgili tüm bilgilerin tek merkezde tutulması,

böylece planlama ve koordinasyon aşamalarında verim elde edilmesi amaçlanmaktadır. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimleri, sistem üzerinden kendi alanlarındaki işlerin kaydını ve takibini yapabilmektedirler. MUBİS – MUHTARLIK BİLGİ SİSTEMİ MUBİS (Muhtarlık Bilgi Sistemi) muhtarlarımızın taleplerini iletmesinde kolaylık sağlamak amacıyla hizmete sunulan bir yazılımdır. Bu sistem Konya’da görev yapan 1200 mahalle muhtarının taleplerini Konya Büyükşehir Belediyesi ve bağlı birimlerine en sağlıklı ve verimli yoldan iletmesine olanak sağlamaktadır. E-HEMŞEHRİM e-Hemşehrim platformunda, Konya dışında yaşayan hemşerilerimizin bilgileri toplanarak bir hemşehri veri tabanı oluşturulmaktadır. Buradaki bilgiler kullanılarak hemşehrilerimizle iletişim kurulabilmekte, şehrimizle ilgili projelerde onların da görüşleri alınabilmektedir. YERDEN ISITMALI KÖPRÜLÜ KAVŞAK VE YAYA ÜST GEÇİTLERİ Vatandaşlarımızın olumsuz kış şartlarından etkilenmemesi için köprülü kavşaklar ve yaya üst geçitlerinde yerden ısıtmalı sistem bulunmaktadır. Bu sistemde sıcaklık ve nem sensörlerinden gelen veriler değerlendirilerek buzlanma riski tespit edilmektedir. Böyle bir durumda zemin ısıtma sistemi devreye alınarak buzlanmanın önüne geçilmektedir. OTOPARK BUL Konya Mobil Uygulamasındaki “Ulaşım” bölümünde bulunan Otopark Bul özelliği ile en yakın otoparklar, otoparkların çalışma saatleri ve park yeri olup olmadığı bilgisine hızlı bir şekilde ulaşılabilmektedir. Herhangi bir otopark seçildiğinde sesli ve haritalı yönlendirme fonksiyonu da kullanılabilmektedir. GÖNÜLLÜ HAYVAN DOSTLARI PROJESİ VE E-PATİ UYGULAMASI Konya Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de ilk olan “Gönüllü Hayvan Dostları Projesi” ile Geçici Hayvan Bakımevinde rehabilite edilen köpekleri Konya ili kırsalındaki mahallelerde belirlenen gönüllülere sahiplendiriyor. Gönüllülerin desteklendiği proje kapsamında sahipsiz köpekler bir yuvaya kavuşurken hayvanların sağlık durumları ve gelişimleri “e-pati” programı ile sürekli takip ediliyor. Mobil cihaz uyumlu olan e-Pati Uygulaması ile ekipler, köpeğin aşılarını, sağlık durumlarını, gıda desteklemelerini, yaşam koşullarını sürekli olarak takip etmektedirler. KATI ATIK TESİSLERİNDE ELEKTRİK ÜRETİMİ Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından 2011 yılında kurulan katı atıklarından elektrik enerjisi üretim tesisinin kapasitesi 2 MW/saat olup tesis şu anda tam kapasite ile çalışmaktadır. Bu enerji ortalama 12.500 konutun günlük elektrik ihtiyacını karşılamaktadır. Konya Entegre Atık Bertaraf ve Enerji Üretim Tesislerinde ise tam kapasite 9,39MW/Saat elektrik üretimi yapılmaktadır. Bu enerji ortalama 40.000 konutun elektrik ihtiyacını karşılamaktadır. ELEKTRİKLİ OTOBÜSLER Konya Büyükşehir Belediyesi Türkiye’deki ilk yerli üretim olan (E-Bus) elektrikli otobüsleri filosuna eklemiştir. Modern ve çevreci toplu taşımacılık sistemleri için yatırım yapan Konya Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de elektrikli otobüs alımı yapan ilk yerel yönetim olmuştur.


ADVERTORIAL

Paynet ile KOBİ’ler tahsilata değil “büyümeye” odaklanıyor KOBİ’LERE ÖZELLIKLE PANDEMI DÖNEMINDE BÜYÜYEN BIR IHTIYAÇ HALINE GELEN, LINK VEYA QR KOD ILE TEMASSIZ ÖDEME ALMA HIZMETLERI SUNAN PAYNET ÖDEME HIZMETLERI, KART SAKLAMA GIBI YENILIKÇI VE GÜVENILIR SANAL POS ÇÖZÜMLERIYLE KOBİ’LERIN TAHSILAT VE ÖDEME AKIŞLARINI KOLAYLIKLA, YER VE ZAMAN SINIRLAMASI OLMADAN YÖNETMELERINI SAĞLIYOR.

P

aynet Ödeme Hizmetleri’nin 2000 yılında sektörde bir ilk olan ‘bayi kanalında kredi kartı ile tahsilat’ fikriyle yola çıktığını belirten Paynet Ödeme Hizmetleri A.Ş. Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CMO) Serra Yılmaz, “Paynet bugün, Merkez Bankası lisanslı bir finansal teknoloji şirketi olarak 20 yıllık B2B ve B2B2C tahsilat deneyimini işletmelerle paylaşan ve yeni çözümler sunmak adına organizasyonunu her geçen gün daha da güçlendiren lider bir finansal teknoloji şirketi konumunda” dedi. İstihdamın üçte ikisine ve toplam katma değerin yarısından fazlasına katkıda bulunan KOBİ’lerin, işlerinin çok önemli bir parçası olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti: “Pandemi sonrası, KOBİ’ler de sürdürülebilir bir iş modeli yaratmak üzere dijital dönüşüm yatırımlarına yönelmiş durumda, nakit akışının dijitalleşmesi de bu dönüşümün en kritik noktalarından biri. Paynet olarak, KOBİ’leri her an dinliyor ve ihtiyaçlarına bu doğrultuda çözümler üretiyoruz. KOBİ’lerin nakit akışını dijitalleştirerek, finansal süreçlerini basitleştirip hızlandırıyor ve dolayısıyla verimliliklerini artırmalarına, finansal risklerini azaltmalarına doğrudan katkı sağlıyoruz. Bizimle çalışan KOBİ’ler, Paynet sistemi çerçevesindeki banka işbirliklerinden, çeşitli bankacılık uygulamalarından ve finansal enstrümanlardan kolaylıkla faydalanabiliyor, kendi iş modelleri için en uygun çözümlerimizi sistemlerine entegre edebiliyor. Daha da önemlisi çözümlerimizi KOBİ’lerin faaliyet gösterdikleri birbirinden farklı alanlardaki özel ihtiyaçlara uygun olacak şekilde beraberce şekillendiriyoruz. İşletmelerin kontrol edilebilir ve dengeli bir nakit akış döngüsü içerisinde faaliyet göstermelerini önemsiyoruz.”

Farkındalık arttı, KOBİ’ler dijital dönüşüme hızlı adapte oluyor Sektörel olarak bakıldığında KOBİ’lerin yaklaşık yüzde 40’ının toptan ve perakende ticaret alanında faaliyet gösterdiğini söyleyen Yılmaz, “Bu alanda gelişen

tüketici ihtiyacına yönelik Paykredi adında yenilikçi bir ürün geliştirdik. Paykredi ile anlaşmalı bankalar üzerinden, son kullanıcının alışveriş yaptığı anda ödeme tutarının bir kısmını veya tamamını kredi kullanarak ödemesini sağlıyoruz. Sonuç olarak işletmeler de hedef kitlelerine farklı finansal enstrümanlar sunarak, iş hacimlerini artırıyor. Temel hedefimiz, iş ortaklarımızla birlikte, finansal çözümler ile teknolojiyi güvenli altyapımızda birleştirerek geliştirdiğimiz ve geliştirmeye devam ettiğimiz yeniliklerle, hizmet verdiğimiz işletmelerin enerjilerini tahsilat sorunlarına değil, büyüme hedeflerine harcamasını sağlamak” diye konuştu. Yılmaz, “Ekonomi pastasının büyük bir dilimini temsil eden KOBİ’lerin, küçük olmanın sağladığı rahat hareket alanı sayesinde değişen koşullara daha kolay ve hızlı adapte olabildiklerini gözlemliyoruz. İş süreçlerini dijitalleştirmek konusunda kesinlikle daha çevik hareket ediyorlar” dedi.

Ödeme hizmetlerinde en önemli kriter “güvenlik” Finansal hizmetler dünyasında operasyonel konuların yanında bilgi güvenliği, risk ve fraud/sahtecilik konularının öne çıktığını ifade eden Yılmaz, şunları anlattı: “KOBİ’ler teknolojinin ve dijitalleşmenin fırsatlarından yararlanırken aynı zamanda risklere karşı hazır ve korunaklı olmalılar. Paynet olarak finans dünyasındaki en üst düzey bilgi sistemleri güvenlik protokolü olan PCI-DSS Level1 ile uluslararası geçerliliği olan güvenlik standartlarına sahibiz. PCIDSS sertifikamız her sene denetime tabii tutularak yenileniyor. Yanı sıra tüm geliştirme süreçlerimizi ve sistem altyapımızı senede en az iki defa zafiyet taramasından geçirtiyoruz. Bankaların gösterdiği hassasiyete paralel bir yapı kurduk. Yarattığımız güven, hem bankalarla ilişkilerimizi güçlendiriyor hem de müşterilerimizin bizi tercih etmelerinin ana sebeplerinden biri oluyor. İşletmelere verdiğimiz güven ve müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutabilmek birinci önceliğimiz.”


KOBİ’LERE E-TICARET VIRÜSÜ BULAŞTI GELIRININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ ONLINE SATIŞLARDAN ELDE EDENLER BU KRIZDEN AZ ETKILENDI; HATTA BU SÜREÇTE SATIŞLARINI ARTIRDI. İŞE PAZAR YERLERINDEN BAŞLAYAN KOBİ’LER, HIZ VE DÜŞÜK MALIYET BAŞTA OLMAK ÜZERE PEK ÇOK AVANTAJ SAĞLADI.


HABER ANALİZ

Dijital ticaret yatırımları %100 artacak TÜRKIYE’DE PANDEMI DÖNEMINDE 3 AYDA 8 MILYON YENI KREDI KARTI ILK KEZ E-TICARETTE KULLANILDI. E-TICARETTE YENI TANIŞAN KULLANICILARIN KALICI OLACAĞINI DÜŞÜNEN PERAKENDECILER, ÖNÜMÜZDEKI DÖNEMDE DIJITAL TICARET YATIRIMLARINI YÜZDE 100 ARTIRMAK ISTIYOR.

C

OVID-19 pandemisi nedeniyle evlere kapandığımız karantina döneminde e-ticaret sektörü hızlı bir büyümeye sahne oldu. E-ticaretin nerdeyse 3 yılda yapması gereken atılım, pandemi nedeniyle 3 ayda gerçekleşti. Mağazaların açıldığı, normalleşmenin başladığı dönemde bile e-ticaret ciroları daralmadı. Hatta mağazaların cirolarında düşüş yaşanırken, e-ticarete kayış sürüyor. Bu da perakendecilerin dijital ticaret yatırımlarını yüzde 100 artırmasına sebep oldu. KOBİ’lerin de dijital ticarete ilgisi arttı. Future Commerce 360 Loading etkinliğinde 800’den fazla üst düzey yönetici ‘önümüzdeki dönemde dijital ticaret yatırımlarınızı ne kadar artırmayı planlıyorsunuz?’ sorusuna ‘yüzde 100’ün üzerinde artırmayı hedefliyoruz’ cevabını verdi. Koronavirüsle birlikte yepyeni bir tüketici kitlesi online alışveriş kolaylığını keşfetti. McKinsey’e göre Avrupa’da ilk kez online alışveriş yapan kişilerin oranı yüzde 13. Türkiye’de ise e-ticaret hacminin en az yüzde 25’ini yeni kullanıcıların oluşturduğu görülüyor. Gıda ve market, giyim ve ayakkabı, sağlık ve kişisel bakım gibi birçok kategoride şirketlerin online müşteri kitlesinin dünya genelinde yüzde 10’dan fazla arttığına tanık olduk. Tüketicilerin online alışverişin kolaylığını keşfettikten sonra eski alışkanlıklarına geri dönmesi de beklenmiyor. Nitekim büyük çoğunluğu salgın sonrası dönemde de online alışverişe devam edeceğini söylüyor. Birleşik Krallık, ABD gibi doymuş e-ticaret pazarına sahip ülkelerin bile e-ticaret hacminde ciddi bir artış yaşandı. İlk aylardaki patlama devam ediyor Pandemide beklentilerin üzerinde artışla karşılaştıklarını belirten Inveon CEO’su

28  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

538

COVID-19 iki yıllık büyümeyi öne çekti E-ticaretin payındaki değişim (baz puan)

96

120

2014

2015

96 2016

Yomi Kastro

ve aynı zamanda TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi Yomi Kastro, ilk aylarda bazı kategorilerde 4-5 kata varan artış olduğunu belirtti. AVM’ler ve mağazalar açıldıktan sonra e-ticaret oranlarının kategoriye bağlı olarak yalnızca yüzde 1 ila yüzde 20 arasında azaldığını kaydeden Kastro, şunları aktardı: “Hala pandemi öncesi döneme göre çok yoğun bir e-ticaret hacminden bahsediyoruz. İlk aylardaki patlama neredeyse hiç hız kesmeden devam ediyor. Orta ve uzun vadede ise hem değişen müşteri alışkanlıkları hem de sürecek sağlık önlemleri nedeniyle e-ticaretteki artış hızla devam edecek. Türkiye’de e-ticaret hacmi, yakın gelecekte 2 katına çıkacak. Tüketici alışkanlıklarda yaşanan bu global dönüşümün bize verdiği mesaj, artık güçlü dijital ticaret varlığı ortaya koyamayan, omnichannel bir alışveriş deneyimi sağlayamayan şirketlerin ayakta kalamayacağı.”

179 2017

152 2018

Seyhun Özkara

E-ticaretteki artış altyapı taleplerinde de görülüyor. Konuyla ilgili açıklama yapan TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi Cenk Çiğdemli, “E-ticaret altyapı taleplerinde pandemi döneminde 2 kat talep artışı oldu. Normalde 300 site kurarken, bu sayı 600’e çıktı. 2020 tamamlandığında hem genel e-ticaret hacminde hem de yemek/ gıda kategorisinde yüzde 50’den fazla bir büyüme öngörüyoruz” dedi. Artışı internette kullanılmaya başlayan kartlar üzerinden anlatan Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral, “Pandemi döneminde e-ticarete ilgi katlanarak arttı. Pandeminin ilk 3 ayında 8 milyon kart ilk kez internette kullanılmaya başlandı. Böylelikle e-ticaret sektörünün ulaştığı kart sayısı 35 milyonu aştı. Fakat online alışverişte hala hiç kullanılmamış 40 milyona yakın kredi kartı, 150 milyonun üzerinde banka kartı olduğunu unutma-

169 2019

Güçlü Kayral

88 2020

2021

Cenk Çiğdemli

mak gerekir. E-ticaretin avantajları yeni yeni kavranıyor. Bu konuda bilinirlik arttıkça e-ticaretin perakende içindeki payı gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacaktır” diye konuştu. E-ticarete başlayan firmalar üzerinden değerlendirme yapan IdeaSoft CEO’su Seyhun Özkara, COVID-19 sürecinde tüketicilerin tercihlerini online alışverişten yana kullandığını belirterek, “Fiziki mağazası olan birçok işletme kepenk kapatma noktasına geldi. E-ticaret ile dijitalleşen ve bu sürece hızlıca adapte olan firmalar ise ayakta kalmayı başardı. Günler içinde e-ticarete başlayan yüzlerce KOBİ e-ticaret ekosisteminin bir parçası haline geldi. Verilerimize göre yılın ilk yarısında 4 binin üzerinde firma e-ticarete başladı. Mart- Haziran arasında bu sayı ise 2 bin 500 oldu. Online mağaza açanların sayısı yüzde 50’nin üzerinde arttı” dedi.


HABER ANALİZ

E-ticaret sektörü yılın ilk yarısında %88 büyüdü YAKLAŞIK 9 BIN SITEYE ALTYAPI HIZMETI VEREN İDEASOFT’UN AÇIKLADIĞI VERILERE GÖRE, ILK KEZ DIJITAL KANALLARLA TANIŞAN VATANDAŞLARIN ETKISIYLE E-TICARET SEKTÖRÜ ILK ALTI AYDA SIPARIŞ ADEDINDE YÜZDE 77, SATIŞ HACMINDE ISE YÜZDE 88 BÜYÜDÜ.

S

algınının etkisiyle 2020 yılının ilk yarısında e-ticarete yönelim artarken siparişlerde rekor artış gözlendi. IdeaSoft’un açıkladığı verilere göre, temassız alışveriş için ilk kez dijital kanallarla tanışan vatandaşların etkisiyle e-ticaret sektörü ilk altı ayda sipariş adedinde yüzde 77, satış hacminde ise yüzde 88 büyüdü. İdeasoft’un 9 binden fazla e-ticaret sitesi inceledi. Yılın ilk 6 ayında en çok büyüme kaydeden sektör satış hacmini yüzde 1064,98’lik rekor artışla 10 katına çıkaran iş güvenliği sektörü oldu. Olumsuz etkilenen sektörlerin başında ise satış hacmindeki yüzde 57,41’lik düşüşle promosyon ve reklam ürünleri sektörü geldi. Bu yıl 17 milyondan fazla ürün satıldı.

E-ticarette 2019/2020 sektörel değişim

Evde geçirilen süre ev tekstili ve mobilya sektörüne yaradı Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının görüldüğü mart ayından itibaren evde geçirilen süre artarken vatandaşların hem yaşam alanlarını güzelleştirmek hem de eksikleri gidermek için harekete geçtiği gözlendi. Bu süreçte nişan ve düğün planlarını askıya alan çiftler de yarım kalan hazırlıklarını online alışverişte tamamladı. IdeaSoft tarafından paylaşılan verilere göre bu yönelimden en büyük payı yüzde 184’lük satış hacmi artışıyla ev tekstili, yüzde 169 ile mobilya, yüzde 126 ile hırdavat ve yapı market, yüzde 124 ile elektrik, yüzde 112 ile çeyiz ve züccaciye, yüzde 117 ile ev dekorasyon ve yüzde 97 ile beyaz eşya ve ev aletleri sektörü aldı. Verilere göre; 2020’nin ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla iç giyim sektöründe yüzde 160, gıdada yüzde 132, tarım ve organik ürünlerde yüzde 74, tekstil ve giyimde yüzde 72, bebek ve çocuk ürünlerinde yüzde 67, ayakkabıda yüzde 52 ve temizlik ürünlerinde yüzde 31’lik sipariş artışı kaydedildi.

%257

%77

%88

%

Sipariş sayısı değişim Satış hacmi değişim

Genel toplam

%1025

%1065 İş güvenliği

%274

%172 $

$

$

$

$

Oyun ve hobi ürünleri

%169 Mobilya

%175

%184 Ev tekstili

%160

%223 İç giyim

Oyuncak siparişleri 6 ayda yüzde 123 artarken sektörün satış hacmi de 2019 yılının aynı dönemine oranla yüzde 526 büyüdü. Oyun ve hobi ürünlerinde kaydedilen yüzde 274’lük sipariş artışı ise sektörün satış hacmini yüzde 172 oranında artırdı. Aynı dönemde; motosiklet ekipmanları satış hacmindeki yüzde 154’lük artışla öne çıkarken onu yüzde 136 ile müzik ve müzik

aletleri ve yüzde 130 ile kitap ve yayınevi sektörü izledi. En çok tesettür giyim ile saat ve optik siparişleri düştü Yılın ilk yarısı e-ticarette yer alan kimi sektörler için olumlu geçerken kimileri de hem sipariş hem de satış hacmi bazında düşüş yaşadı. Verilere göre, sipariş bazında en çok

düşüş yüzde 42 ile tesettür giyimde yaşandı. İkinci sırada yüzde 31 ile saat ve optik sektörü yer aldı. Satış hacmine bakıldığında ise en çok düşüş yüzde 57 ile promosyon ve reklam ürünlerinde yaşandı. Yüzde 48’lik düşüş yaşayan endüstriyel ürünler ikinci sırada yer alırken onu yüzde 18’lik düşüşle bilgisayar, % 15 ile ısıtma ve soğutma sektörü ve % 8 ile cep telefon sektörü takip etti.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l 29


HABER

Trendyol’a satış için başvuran KOBİ sayısı katlandı PANDEMIYLE BIRLIKTE E-TICARET ALTERNATIF BIR KANAL OLMAKTAN ÇIKARAK ZORUNLU HALE GELDI. TRENDYOL’DA DA SATIŞ YAPAN FIRMA VE ÜRÜN SATIN ALAN TÜKETICI SAYISINDA HIZLI ARTIŞLAR YAŞANDI. PLATFORM ÜZERINDEN SATIŞ YAPMAK IÇIN BU YILIN OCAK-TEMMUZ DÖNEMINDE BAŞVURAN FIRMA SAYISI, 2019’UN TAMAMINDA GÖRÜLEN ARTIŞIN 1,8 KAT ÜZERINDE GERÇEKLEŞTI.

P

andemide ilk defa internet alışverişiyle tanışan müşterilerin yanında ilk defa e-ticaretle tanışan KOBİ’ler de oldu. Trendyol İcra Kurulu Üyesi Ozan Acar’la sayısı 6 ayda geçen yılı katlayan KOBİ’leri konuştuk. Ocak-Temmuz 2020 döneminde Trendyol’dan alışveriş yapan müşteri sayısı yüzde 140 arttı. Trendyol’dan ilk defa alışveriş yapan müşteri sayısının, pandeminin etkilerinin en yoğun hissedildiği Mart ayında, bir önceki aya göre 2 kattan fazla arttığını kaydeden Trendyol İcra Kurulu Üyesi Ozan Acar, Ocak-Temmuz döneminde başvuran firma sayısının, 2019’un tamamında görülen artışın 1,8 kat üzerinde gerçekleştiğini açıkladı. Bu dönemde e-ticaretle yeni tanışan kullanıcılar ve satıcıların pandemi sonrasında da e-ticareti aktif olarak kullanmaya devam edeceğini düşündüklerini belirten Acar, sektörün büyümesinin de dünyadaki eğilimlere paralel olarak önümüzdeki dönemde devam edeceği öngörüsünde bulundu. Öncelikle dijitalleşmenin ‘kapsayıcı’ olması gerektiğine inandıklarını ifade eden Acar, “Büyük şirketler ve KOBİ’ler, büyük şehirler ve Anadolu şehirleri, erkek ve kadın, her kesimi ve her profilden insanı kapsamalı diyoruz. Kendi geliştirdiğimiz teknolojiyle dijitalleşmenin dışlayıcı değil kapsayıcı olması için çalışıyoruz. KOBİ’lerimizin teknoloji, eğitim, pazarlama ve finans-

30  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

ADD TO CART

e-ihracat yüzde 183 arttı KOBİ’lerin e-ihracatına aracı olduklarını ifade eden Acar, “Trendyol vasıtası ile Türk üreticilerin ürünleri 192 ülkede tüketiciler ile buluşuyor. Pandemi nedeniyle dış talepteki daralmaya ve lojistik süreçlerde ortaya çıkan zorluklara rağmen e-ihracatımızı artırdık. Ocak-Haziran 2020 dönemindeki e-ihracatımız 2019 yılının tümünde gerçekleştirdiğimiz ihracatın üzerine çıkarak aynı döneme kıyasla yüzde 183 arttı” dedi. Yerli kargo ortakları PTT ile ortak çalışmaları sonucunda, posta ağı ile taşınan e-ihracat paket sayısını sıfırdan başlayarak günde binlere çıkardıklarını vurgulayan Acar, “Trendyol olarak çıktığımız e-ihracat yolunda; üreticilerimizin, markalarımızın, kargo ve lojistik çözüm ortaklarımızın, kısacası ekosistemimizdeki tüm ortaklarımızın da büyümesine ve işlerini geliştirmelerine destek oluyoruz” şeklinde konuştu.

man gücümüz ile büyümesine destek oluyoruz” diye konuştu. TOBB işbirliğinde ‘Trendyol ile İşini Büyüt’ İş ortağı alan KOBİ’lerin platformda satış yaparak e-ihracata hazır hale geldiklerini söyleyen Acar, “Tedarikçilerimiz arasındaki 2 bin 500 işletme önümüzdeki dönemde ihracata

başlamayı düşünüyor” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) işbirliğinde daha çok sayıda KOBİ’nin e-ticarete başlamasını sağlamak için “Trendyol ile İşini Büyüt” KOBİ destek programını başlattıklarını açıklayan Acar, şunları söyledi: “TOBB’a bağlı Oda ve Borsalara üye şirketlerin Trendyol’da bir ay süreyle 30 bin liraya kadar sıfır komisyonla satış ya-

Pandemide Trendyol müşterilerinin sepeti • Pandemi döneminde tüketicinin alışveriş sepetinin yapısı geçen yıla göre önemli ölçüde farklılaştı. Salgının ilk günlerinde gıda ve hijyen gibi temel ihtiyaç maddeleri kategorilerine olan talepte 3 kat artış görüldü. • En çok talep gören kategorilerden giyim kategorisinin ise dinamiklerinde değişiklik yaşandı. Evde kullanılabilecek uyku ve spor giyim kategorilerindeki ürünlere olan talep arttı. • Yeni normalin başlamasıyla birlikte gıda ve hijyen ürünlerine olan talep normal seviyesine dönerken, giyim kategorisi de eski dinamiklerini yakaladı.

pabilecekleri bir destek programını hayata geçirdik. Anadolu’daki KOBİ’lerin büyümesini destekleyerek, yerel ekonomilerin gelişmesine, istihdam artışına ve gelirin tabana yayılmasına katkı sunuyoruz. Türkiye’nin Trendyol’u olarak tüm gücümüzle KOBİ’lerin yanında olmaya ve onlarla birlikte büyümeye devam edeceğiz.”


ADVERTORIAL

REKABETTE ÖNE ÇIKMANIN YOLU DİJİTALLEŞMEDEN GEÇİYOR

P

andemi süreciyle kökten değişen iş dünyasında artık dijital çözümler her sektörün olmazsa olmazı haline geldi. Üretimden pazarlamaya, tarımdan gıdaya her ölçekte işletmenin rekabette bir adım öne geçebilmesi için dijitalleşmeye yatırım yapması gerekiyor. Vodafone Business, işletmelere dijitalleşme yolculuğunda rehberlik ediyor. Vodafone Business’ın dijital çözümleriyle verimliliği artırmak, enerjiden suya girdi maliyetlerini düşürmek, müşteri memnuniyetini artırmak ve hem çalışanların hem müşterilerin sağlığını korumak mümkün. İşletmelerin dijital iş ortağı Vodafone, tarımdan üretime, finanstan perakendeye her sektörün ihtiyaçlarına uygun çözümleriyle onları geleceğin dünyasına hazırlıyor. Türkiye’de faaliyet gösteren dünya devlerinden KOBİ’lere kadar işletmelere terzi usulü çözümler sunan Vodafone Business, bir yandan verimlilik ve tasarruf imkanı sunarken bir yandan da en doğru kanalları kullanarak müşteri memnuniyetinin korunmasını sağlıyor. Mağazasının tüm teknolojik altyapısını kurmak isteyen perakende markalarından binlerce kişinin çalıştığı fabrikada çalışanlarını koronavirüsten korumak isteyen şirkete kadar her ölçekte işletme Vodafone Business’ın çözümlerini tercih ediyor. Vodafone Türkiye Kurumsal Çözümler Direktörü Berna Kulaksız, gelişen teknolojilerle yeniden şekillenen dünyada, farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin ihtiyaçlarını analiz ederek rekabet avantajı sağlamalarına destek olduklarını söyledi. Berna Kulaksız, sundukları çözümler hakkında şu bilgileri verdi:

Dijital Mağaza ile müşteri memnuniyeti artıyor Vodafone Business’ın Dijital Mağaza çözümüyle perakende sektörünün ihtiyaçlarına uygun çözüm sunarken müşteri memnuniyetinin de artırılmasına yardımcı oluyoruz. Bu çözümle; • Personelleri müşterilerin yoğun olduğu saatlere göre doğru konumlandırarak verimliliği artırmak

“Enerji Takibi”nde işletmeler tüm tesislerinde ve üretimde kullandıkları elektrik seviyelerini takip ederek maliyet avantajı sağlayabiliyor. Red Kontrol çatısı altındaki bir diğer hizmet ise “Verimli İş Takibi Yönetimi”. Verimli İş Takibi Yönetimi, işletmelerin personel, stok ve üretim parçalarının takibini tek bir platformda kolayca yapılmasına olanak sağlayarak doğru kaynak yönetimi ile verimliliği artırıyor.

Üretimde kalite ve verimlilik sağlıyor

• Farklı mağazalardaki satış-müşteri yoğunluğu dengesini anlık olarak ölçümlemek • Müşterilerin profil analizine ulaşmak, doğru hedef kitleyi belirlemek • Doğru içerikleri (reklam, kampanya) mağaza içinde doğru müşteriye göstermek • Müşteri memnuniyetini anlık ölçüp, farklı şubelerde aynı kaliteyi sağlamak • Satışlar ile müşteri yoğunluğunun oranını anlık olarak takip etmek mümkün. Bu çözüm çatısı altında sunulan Dijital Ekran & Dijital Ekran Yönetimi tek merkezden anlık olarak ekranların yönetilmesini sağlıyor. Hedef Kitle Analizi; mağaza içinde müşterilerin anlık olarak cinsiyet, yaş ve ruh hali özelliklerini ölçüyor ve verilere göre analiz sunuyor. Böylece firmaların müşterilerini daha yakından tanımalarını, doğru mesaj ve içeriklerin doğru kişiye ulaşmasını, reyon ve kasa önü bazlı konumlandırılarak karşılaştırmalı yoğunluk ve demografik verilere göre satış analizini sağlıyor. Kişi Sayar anlık olarak giren-çıkan müşteri sayılarını hesaplarken çoklu giriş-çıkışlarda müşterileri ayırt ediyor. Müşteri Memnuniyet Analizi ise mağaza içine koyulan tablet-kiosk sayesinde firmanın belirlediği soruları müşterilerine cevaplatarak, müşterilerin firma hizmet ve servislerine karşı memnuniyetini ölçüyor. Üretilen ürün ve

hizmet kalitesini doğrudan ölçümlenmesini sağlıyor.

Termal kamera ile çalışanların sağlığı takip ediliyor Çalışanlarının sağlığını korumak için Vodafone Business’ın IoT (nesnelerin interneti) çözümlerinden olan termal kamera çözümü öne çıkıyor. Termal kamera, çalışanların giriş–çıkış yaptığı ya da üretim tesisi gibi yoğun olduğu alanlarda konumlandırılarak personellerin vücut sıcaklık değerlerini saniyeler içerisinde algılıyor ve ateşi yüksek olan bir kişi tespit edildiğinde uyarı veriyor. Böylece ön tarama yaparak koronavirüsün yayılması önleniyor ve işlerin güvenli bir şekilde sürdürülmesini sağlanıyor. Maliyetler düşüyor, tasarruf imkanı sağlanıyor Tarım sektöründen gıda üretimine, belediyelerden sigortacılık sektörüne birçok alanda kullanılabilen Red Kontrol çözümleriyle işletmeler üretim tesislerinde makinelerin yeterli üretim yapıp yapmadığını, enerji giderlerini uzaktan görebiliyor ve bu doğrultuda önlemler alabiliyor. “Makine ve Üretim Takibi” işletmelere makinelerinin anlık üretim performansını takip etme olanağı sağlıyor. Böylece üretimde artış sağlanırken, makine bakım maliyetleri aşağı çekilebiliyor. Makine Takip ile makinelerin ne kadar süre çalıştığı ve verimli geçen süre raporlanıyor.

Vodafone Business Dijital Tarım İstasyonu çözümü ile tarım ve gıda sektörlerinde üretimden gübrelemeye, ilaçlamadan makine planlamasına kadar tüm süreçleri takip etmek mümkün. Toprağın nemini ve kalitesini, hava durumunu anlık takip eden ve haşere, doğal afet gibi konularda erken uyarı veriyor. Dijital Tarım İstasyonu üretimde kalite ve verimliliği sağlarken işletmeler, bu çözüm sayesinde öncelikli analizler yaparak aksiyon alabileceğinden karlılığı da artırabiliyor.

Dijital pazarlama ile işler aksamıyor Özellikle pandemi sürecinde dijital pazarlama önem kazandı. Vodafone Business’ın sunduğu Facebook&Instagram Reklam Hizmeti ile işletmeler ajans desteği alarak profesyonel reklam yönetimi yapabiliyor, doğru müşterilere ulaşabiliyor, etkili görsel kullanıp reklam metni desteği alabiliyor. Facebook&Instagram Reklam Hizmeti, özellikle KOBİ’lerin müşteri tabanını genişletmelerini, verimlilik, marka bilinirliği ve satışlarını artırmalarını sağlarken global pazarlara açılmalarını kolaylaştırıyor. Facebook&Instagram Reklam Hizmeti, ajans desteği sayesinde işletmelerin demografi, ilgi alanı, davranış ve konum gibi kırılımlar ışığında en doğru müşteri kitlesine ulaşarak web sitesi trafiğini artırıyor. Vodafone Business’ın bu hizmet kapsamında sunduğu reklam optimizasyonu özelliğiyle işletmelerin reklam görselleri Facebook ve Instagram platformlarına uygun hale getiriliyor. Böylece reklam yatırımlarından en verimli dönüşün alınması sağlanıyor.



BÜYÜK ŞİRKETLER AVANSAS PRO İLE İŞYERİ İHTİYAÇLARINDA MALİYETLERİNİ DÜŞÜRÜYOR 450.000’den fazla işyeri Avansas’ı tercih ediyor.

SİPARİŞ ONAY MEKANİZMASI

ANLAŞMALI ÖZEL FİYATLAR

RAPORLAMA SİSTEMİ

AVANTAJLI ÖDEME SEÇENEKLERİ

KOLAY İADE VE DEĞİŞİM

ÖZEL DANIŞMAN DESTEĞİ

HİJYENİK TESLİMAT

iş gününde teslimat

444 20 22 avansas.com

*Belli bölgelerden saat 17.00'a kadar verilen siparişler 1 iş gününde teslim edilir. Detaylı bilgi avansas.com’da.


HABER ANALİZ

Pandemi e-ihracatı tetikledi PANDEMI ILE BIRLIKTE ARTAN E-TICARET TRENDI SINIR ÖTESINI DE ETKILEDI. E-TICARETLE TANIŞAN KOBİ’LER ARTIK BIR ‘TIK’LA YURTDIŞINA AÇILIYOR.

D

ünya genelinde sınır ötesi e-ticaret son yıllarda yükselişte. Pandemi ile birlikte artan e-ticaret trendi sınır ötesini de etkiledi. E-ticaretle tanışan KOBİ’ler artık bir ‘tık’la yurtdışına açılıyor. Dünyada sınır ötesi e-ticaret pazarının yıllık yüzde 27,3 büyümeyle bu yıl 994 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Küresel e-ticaretin gizli kahramanı olarak adlandırılan B2B e-ticaret hacmi ise dünya genelinde yaklaşık 10 trilyon dolar ile B2C e-ticaretin 5 katına ulaşmış durumda. COVID-19 sürecinin etkisiyle temas halinde gerçekleştirilen faaliyetlerin birçoğu dijital ortamlara kaymaya başladı. Özellikle ülkeler arası seyahatlerin yasaklanması ve fuarların iptal edilmesi sonucu ticari zorlukların yaşandığı dönemde e-ihracat yükselişe geçerek yüzde 70 arttı. Ayda bin firma e-ihracata yöneliyor Türkiye’deki üreticileri yurtdışındaki alıcılarla buluşturan platform TurkishExporter’da pandemi sürecinde geleneksel ihracattan e-ihracata yönelen aylık bine yakın firma var. Pandemi sürecinden sonra dünyada değişen ticari alışkanlıklar göz önünde bulundurulduğunda firmaların dijitalleşmeye daha önem verdiğini ve giderek e-ihracata yöneldiğini söyleyen İşbirliği Kurumları Proje Direktörü Onur Can Cengiz, “Türkiye’nin özellikle üretimde güçlü olduğu mobilya ve aksesuarları, giyim ürünleri, gıda, kozmetik gibi sektörlerde son dönemde daha çok e-ihracat gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz. Biz de Türkiye’nin en büyük e-ihracat platformu olarak 36 ana sektörde hizmet vererek

34  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

% 27,3

Küresel sınır ötesi e-ticaret pazarının yıllık büyüme

5x

Küresel B2B e-ticaret hacmi, B2C e-ticareti katladı

%18,1

E-ticaretin perakendeye oranı 2021 tahmini

20 milyon

Turkish Exporter aylık ziyaretçi sayısı

firmaların ihracat artışına katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi. TurkishExporter’ın 180 binden fazla Türk firmasına online toptan satış ve marka pazarlaması için anahtar çözümler sunduğunu belirten Cengiz, ayda 20 milyondan fazla ziyaretçi sayısına ulaştıklarını vurguladı.

Online alışveriş yapan insan sayısı 2021’de 2.14 milyar kişi olacak Dünya genelinde e-ticarette ciddi ihracat potansiyeli olduğunu ifade eden TİM Başkanı İsmail Gülle, şunları anlattı: “Bugün 7,6 milyar olan dünya nüfusunun 2030’da 8,1 milyar insana ulaşacağı öngörülüyor. Online alışveriş yapan insan sayısının 2021 yılı itibari ile 2.14 milyar kişi olması beklenmekte. Çok ciddi bir potansiyel var. Yine, 2021 itibari ile e-ticaretin dünya genelinde toplam perakende ticarete oranının, yüzde 18,1 olması beklenirken; 2023 yılında yüzde 22’ye ulaşması tahmin ediliyor. Pandeminin etkisini de düşündüğümüzde bu oranların daha da yüksek gerçekleş-

Gurbetçi girişimciden Belçika ve Somali’ye e-ihracat Türk endüstriyel mutfak üreticileri küresel salgına rağmen ihracat yapmaya devam ediyor. Yalnızca ısıtıcı ve soğutucu ekipmanları ihracatı son 3 yılda yüzde 116 arttı. Yerli üreticilerin yeni hedefi Kuzey Amerika oldu. Kısa süre önce Türkiye’de kurduğu Noksway Kitchen & Cooling Equ-

mesi kuvvetle muhtemel. Diğer taraftan e-ticaret piyasa hacminin yıl sonunda 4 trilyon doları aşması bekleniyor. Yani artık dünyada e-ticarete, e-ihracata başlanıp başlanılmayacağı tartışması bitti. Bu alana yönelmiş girişimcileri, ihracatçıları nasıl daha ileri taşıyabiliriz, nasıl daha rekabetçi hale getirebiliriz, bunun üzerine düşünerek çalışmalar yapıyoruz. Aslında, Türkiye’de e-ihracat yapan birçok firmamız var. Ancak mevzuat eksikliği, lojistikteki yüksek maliyetler ya da yurt dışı tedarik sisteminin yeterli olmaması, bir şekilde sistemik düzenimizin oturmadığına işaret ediyor. Bu konuların tümüne Ticaret Bakanlı-

ipment ile endüstriyel mutfak sektöründe Türkiye’nin payını artırabilmek için çalışan 28 yaşındaki gurbetçi girişimci Semih Durdu, online ihracat platformu TurkishExporter ile birkaç hafta içinde önce Belçika’ya ardından da Somali’ye soğuk hava depoları ihraç etti. Semih Durdu, “TurkishExporter aracılığı ile Kanada’ya ve Malezya’ya da fırın makineleri ihracatı


ğımız ile ortak olarak eğiliyoruz. Çünkü geleceğin burada olduğunun farkındayız. Ticaret Bakanlığımızca yürütülen “e-ihracat Stratejisi ve Eylem Planı” kapsamında gerek verilmesi planlanan eğitim ve danışmanlık dâhil teknik desteklerle gerekse hedef ülke ve e-ticaret sitelerinde mal ve hizmet satılması sağlanacak kolaylıklarla ülkemizin dünya e-ticaretinden aldığı pay arttırılacaktır. Bugün Amazon ve AliBaba dünyada piyasayı domine ediyor gibi görülebilir. Ya da Paypal ödeme sistemlerinde yapılacak her şeyi hayata geçirmiş, tüm ağa yerleşmiş gibi gelebilir. Ancak unutmamak lazım, inovasyon yaşayan bir organizma gibidir. Bir süreklilik arz eder, her zaman kendi talebini yaratmayı başarır.”

konusunda girişimlerimiz ve görüşmelerimiz sürüyor. Hedefimiz bütün dünyaya Türk mutfak ürünlerini kullandırabilmek” dedi. Amaçlarını “Dünya endüstriyel mutfak sektöründe Türk imzasını en üst sıraya çıkararak küresel pasta payını artırmak” olarak açıklayan genç girişimci Semih Durdu, “Makine üretimi konusunda dünyanın en iyi ülkelerinden biriyiz.

Devletimizin de desteğiyle her geçen gün ihracatımızı artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Koronavirüs salgını sebebiyle birçok ülke fabrikalarını kapatırken, biz ülkemizde üretimi yavaşlatmamıza rağmen durmadık. Salgının da sonuna geldiğimiz şu günlerde güvenliğimizi artırarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

Kayseri’den Sudan’a 300 bin dolarlık çelik kapı ihracatı Koronavirüs salgını nedeniyle dünya genelinde ticarette büyük aksamalar yaşanırken, e-ihracat üreticiler için çıkış kapısı olmaya devam ediyor. Çelik kapı üretiminin Türkiye’deki merkezi olarak adlandırılan Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren çelik kapı üreticisi Brango, e-ihracat platformu TurkishExporter üzerinden Sudan’a 300 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Salgın nedeniyle ticarette durgunluğun görüldüğü bir dönemde e-ihracatın dış ticarete büyük katkı sağlayabileceğini belirten Brango İhracat Müdürü Nurhan İçden, “TÜİK verilerine göre 2019 yılı genelinde Türkiye’den Sudan’a 1 milyon 230 bin dolarlık demir-çelik kapı ve pencere ihracatı yapıldı. Biz ise e-ihracat platformu TurkishExporter üzerinden tek seferde 300 bin dolarlık çelik kapı siparişi alarak, süreci olgunlaştırdık ve sonuca ulaştık. Benzer e-ihracat hamlelerinin Türkiye’deki diğer üreticiler tarafından da yapılmasıyla ülkemizin dış ticaretine yeni bir kaynak sağlayabiliriz” diye konuştu. E-ihracatın şirketlerin ihracat departmanlarında büyük bir emek, zaman ve maliyet tasarrufu sağladığını söyleyen Nurhan İçden, “E-ihracat platformlarında direkt ilgililerle muhatap oluyorsunuz ve kaynaklarınızı daha verimli kullanıyorsunuz. E-ihracat, KOBİ’leri büyük şirketlerle rekabete sokuyor” dedi. Koronavirüs salgını nedeniyle birçok ticari faaliyetin sekteye uğradığını aktaran İçden, şunları söyledi: “Salgın sonrasında uluslararası ticaretin yeniden şekilleneceği kaçınılmaz bir gerçek. Alıcılar ve satıcılar daha çok dijital platformları kullanacak. Bizim de bu süreçte dijital ortamlardaki ihracat yetkinliğimizi artırmamız ve ilerleyen süreçte e-ihracatın nimetlerinden faydalanmamız gerekiyor.”

Kayserili Cihansan ilk e-ihracatını Nijerya’ya yaptı E-ihracat platformlarının katkısıyla 2020’nin ilk 5 ayında Koronavirüs salgınına rağmen 1 milyar doların üzerinde mobilya ihracatı gerçekleşti. Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden Kayseri’de faaliyet gösteren Cihansan Mobilya, TurkishExporter üzerinden Nijerya’ya mobilya ihracatı gerçekleştirdi. Halihazırda dünyanın dört bir yanındaki 50 ülkeye, yerli üretim modern sehpa, sandalye, mobilya aksesuarı ve bahçe salıncaklarını ihraç ettiklerini belirten Cihansan Mobilya İhracat Müdürü Ali Bağcivan, “E-ihracat faaliyetleri yerli üretici için yeni satış kanalları bulma noktasında da oldukça büyük kolaylık sağlıyor. Koronavirüs döneminde ihracat için tüm geleneksel satış ve pazarlama kanalları kapandı. İptal edilen ulusal ve uluslararası mobilya fuarlarına katılamamak da üreticiler için sorun oluşturdu. İlerleyen yıllarda yerli üreticiler için e-ihracatın rekabet anlamında elimizi güçlendirip fırsat sunacağını düşünüyoruz” dedi. E-ihracat platformu TurkishExporter’a kayıt oldukları ilk hafta Nijerya’dan sipariş aldıklarını söyleyen Bağcivan, “Açıkçası bu durum bizi fazlasıyla memnun etti çünkü ihracat çalışmalarımızda yeni bir kanaldan ilerleyip müşteri kazandık. Sonrasında Asya’dan da siparişler alarak üretim hacmini de artırmış olduk. E-ihracat yoğun bir mesai ve zaman ayırmadan, pazar araştırması gibi maliyetli süreçlere girmeden, özellikle KOBİ’lere büyüme avantajı sağlıyor. TurkishExporter aracılığı ile önümüzdeki dönemlerde daha fazla ülkeye ve farklı müşterilere ulaşmayı hedefliyoruz. Şirket olarak önümüzdeki 2 yıl içerisinde üretimimizin yüzde 90’ını tamamen ihracata odaklayacağız” şeklinde konuştu.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  35


S ÖY L EŞI

Defacto 20 ülkede sadece ‘online’ DeFacto CEO’su İhsan Ateş

PANDEMI BIRLIKTE DIJITAL ATAĞINA HIZ VEREN DEFACTO, 20 ÜLKEDE SADECE ONLINE SATIŞ YAPIYOR. BU DÖNEMDE GEÇEN YILA GÖRE E-TICARET SATIŞLARINI ISE %250 ARTIRDI.

T

ürk hazır giyim markaları markaları son birkaç yıldır yurtdışında e-ticaret yatırımları yapıyor. Bu alanda yatırım yaparak öne çıkan markalardan biri de DeFacto. Marka, e-ihracat odağını her geçen gün genişletiyor. DeFacto, bugün mağazalarının olduğu ülkelerin yanında Avrupa, Amerika ve Latin Amerika pazarlarında 20 ülkede sadece online satış yapıyor. Bugün, Türkiye ile birlikte 31 ülkede 500’den fazla mağazayı yönettiklerini söyleyen DeFacto CEO’su İhsan Ateş, yenilikçi ve dinamik bakış açısıyla öne çıkan, sürekli gelişim ve inovasyon stratejisi çerçevesinde üretim, operasyon ve pazarlama faaliyetlerini sürdüren yalın bir yönetim anlayışları olduğunu vurguladı. Şu an 50 ülkede dijital satış kanallarında var olduklarını belirten Ateş, yurtdışındaki online kanalları büyütmek için yatırımlarını hızlandırdıklarını belirtti. Pandemide e-ticaretin hız kazanmasıyla birlikte internet satışlarında yaşanan artışla birlikte geçen yılın aynı dönemine oranla internet satışlarından gelen cironun yüzde 250 arttığını söyleyen Ateş, Ayrıca 2023 yılında toplam cironun yüzde 50’sini online mecralardan sağlamak üzere stratejik ve agresif plan hazırladıklarını kaydetti. COVID-19 salgın sürecinin tüketicilerin alışkanlıklarını değiştirdiğini ifade eden Ateş, dolayısıyla bu hedeflerine 2023 yılı gibi ulaşabileceklerini öngördüklerini ve buna göre stratejimizi de güncelledikleri hatta kurum içinde buna göre organizasyon planlamasına başladıklarını dile getirdi.

36  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

Rakamlarla Defacto

Dönüşümü ileriye taşıdı, fijitalleşiyor DeFacto, özellikle perakendede son yılların en önemli alanlarından biri olan ve pandemide önemi artan ‘fijital’ atılımı da yapıyor. Mağazalarını akıllı hale getiren DeFacto, fiziksel deneyimi, dijitalle birleştiriyor buna da fijital mağazacılık deniliyor. Şirket, bu yıl 30-40 fijital mağaza açmayı hedefliyor. Türkiye’nin yüzde 37’sinin dijital deneyime açık olduğunu vurgulayan Ateş, “Bu nedenle müşterilerimize çok daha iyi bir dijital deneyim sağlamaya odaklanacağız, yani fiziksel mağazalarımız ve online mecralarımızı birleştirerek fijital olacağız. Dört duvarın dışına çıkacağız. Giderden çok gelire

125

Bünyesinde çalıştırdığı Ar-Ge mühendisi sayısı

31

Faaliyet gösterdiği ülke sayısı

odaklanacağız. Müşterilerimiz sağlıklı, kaliteli ve rahat ürünü daha iyi fiyata almak isteyecekler. Biz bunu karşılamaya hazır bir firmayız. Bu yönde ciddi yatırımlarımız var” diye konuştu. Ateş, fijitalleşmeye globalde de devam ettiklerini ekledi. Geçen yıl ilk akıllı mağazasını açtı Müşterilerinin artık online kanallarla mağazalar arasında rahat ve hatasız geçiş yapabilmek istediğini hatırlatan Ateş, şunları aktardı: “Dijital nesillerin tercihlerine uygun online ve offline kanalların birbirine entegre olduğu fijital bir alışveriş deneyimi yaşatmayı amaçlıyoruz. Perakende ve

53.2

MILYON $ fijital yatırımı için çektiği kredi miktarı

40

Bu yıl açacağı fijital mağaza sayısı

hazır giyim sektörünün dijitalleşmesine öncülük etme hedefiyle Eylül 2019’da İstanbul’da ilk akıllı mağazamızı hizmete açtık. Böylece Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Ziyaretçilerimiz dünyanın en akıllı moda mağazasında robotlar ve akıllı aynalar sayesinde hızlı, kolay ve konforlu bir alışveriş deneyimi yaşıyor. DeFacto Akıllı Mağaza’da tüm alışveriş süreci tamamen dijital altyapı ile sağlanıyor.” Dijital mağazalar açacak Türkiye’de geliştirdikleri DeFacto Akıllı Mağaza konseptiyle dünya genelinde dijital mağazalar açmak istediklerini ifade eden Ateş, “Böylece hem mağazalarımızın dijital dönüşümünü


S ÖY L EŞI

Sadece robotla yönetilen depo

%50

2023’te online’ın cirodaki pay

%37

Türkiye’de dijital deneyime açık olanların payı

sağlamış olacağız, hem de yeni teknolojileri test etme imkânı bulacağız. Bu sayede büyük bir dijital ekosistem oluşturmuş olacağız. Hem Türkiye’de hem dünyada perakende mağazacılığında dijital dönüşüme liderlik etmek istiyoruz” diye konuştu. “Moda değil teknoloji de üretiyoruz” Dijital dönüşüme aralıksız devam ettiklerini ve bu dönüşüm yolculuklarının temelinde yerli yazılımın bulunduğunun altını çizen Ateş, sadece moda üreten değil, aynı zamanda teknoloji de üreten bir şirket olduklarını ve 125 Ar-Ge mühendisi ve teknoloji şirketi ile tüm altyapılarını kendi bünyelerinde

14X

Kendi ERP’siyle entegrasyon hızı artışı

%250

Pandemide e-ticaret cirosu artışı

oluşturduklarını kaydetti. Ateş, “Tüm iş süreçlerinde kullandığımız ana yazılımları yüzden fazla Türk mühendisi istihdam ettiğimiz Ar-Ge şirketimiz DeFacto Teknoloji bünyesinde geliştiriyoruz. Çok kanallı perakendecilik uygulamalarını kapsayan omnichannel’ı yaygın olarak kullanıyoruz. Rekabette esneklik ve hız sağlaması, maliyet avantajı oluşturması ve teknoloji alanında Türk mühendislerine istihdam yaratması bakımından kendi geliştirdiğimiz ERP uygulamasını kullanıyoruz. Bu sayede hem dövizde dalgalanmaların yaşandığı bu dönemde yurtdışına döviz ile ödeme yapmamış olduk hem de entegrasyonlarımızı 14 kat hızlandırdık” dedi.

“Sektörde Türkiye’de bir ilk olarak Dijital Akıllı Depo projemizi hayata geçirdik” diyen Ateş, Çerkezköy’de Tam Otomatik Akıllı bir depo yaptıklarını ve yılda yaklaşık 350 milyon adet ürün döndürdüklerini ifade etti. Deponun tamamen robotlar ile yönetildiğini altını çizen Ateş, kendi mühendislerimizin yaptığı yazılımlar ile yönetiyoruz. Mağazalarımızda, merkezlerimizde kullanılan yazılımlarımız da bizim mühendislerimizin ellerinden çıkıyor.

350 milyon

Akıllı deposunda yıllık ürün giriş-çıkışı

Pandemide dijital atağa hız verdi DeFacto’nun yeni dünyada başarılı olabilmek için odaklanacağı alanlar şunlar olacak: • Yaşanan bu süreç dijitalleşmeyi de hızlandırdı. Zaten en önemli odak alanı olan dijital ve online kanallar bugün daha fazla odakta yer alacak. • Türkiye’deki online kanala müşterilere daha iyi bir deneyim sunabilmek için her gün yeni bir özellik ve deneyim noktası ekleniyor. Omnichannel’ın müşteriler tarafından en iyi şekilde deneyimlemesi sağlanacak.

• Fijital mağazalar ile müşterilere hem fiziksel hem de dijital deneyim yaşayabilecekleri hem de Güvende Kal’maya devam edebilecekleri deneyimler sunulması planlanıyor. Gelecek planlarında Akıllı Mağaza konseptinin daha farklı ve yenilikçi versiyonları ile müşterilerin karşısında olmak var. Tüm mağazalar fijitalleştirilmeye başlandı.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l 37


S ÖY L EŞI

30 ÜLKEYE ONLINE ULAŞIYOR

Hedefte 7 yeni ülke var RUSYA FAS, SIRBISTAN’IN DA ARALARINDA BULUNDUĞU 10 FARKLI ÜLKEDEKI YEREL E-TICARET OPERASYONLARIYLA TOPLAMDA 30’DAN FAZLA ÜLKEYE ULAŞAN LC WAIKIKI, ÖNÜMÜZDEKI 6 AYDA 7 YENI ÜLKEDE DAHA YEREL E-TICARET OPERASYONU BAŞLATMAYI PLANLIYOR.

E

-ihracata erken başlayanlardan biri olan LC Waikiki, e-ticaret penetrasyonu yüksek olan ülkelere yatırıma devam ediyor. Hali hazırda 30’dan fazla ülkeye ulaşan markanın yurtdışındaki online yolculuğunu ve gelecek planlarını

aktaran LC Waikiki Mağazacılık Genel Müdürü Berna Akyüz Öğüt, e-ticaretteki gelişimin vizyon ve stratejinin bir üst seviyeye çıkarılmasını ve genişleme yatırımlarının hızlandırılmasını zorunlu kıldığını vurguluyor. Bu yıl hatırı sayılır bir büyüme trendi içinde olan e-ticaret operasyonlarında 2019 yılına oranla 2.5 kat büyüme hedeflediklerini belirten LC Waikiki Mağazacılık Genel Müdürü Berna Akyüz Öğüt, bu büyümeyi ivmelendirmek amacıyla, önümüzdeki 6 ayda mağazacılık operasyonlarının güçlü olduğu 7 yeni ülkede daha yerel e-ticaret operasyonu başlatmayı planladıklarını kaydetti. Şu anda 47 ülkede, binin üzerinde mağazayla faaliyet gösteren, bu ülkelerin 18’inde pazar lideri olan bir marka olduklarını hatırlatan Öğüt, “Hem mağazacılıkta hem de e-ticarette faaliyet gösteren bir firma olarak, e-ticaret operasyonlarımızın güçlenmesi, müşteri davranışlarını ve tercihlerini daha yakından gözlemleme, belli denemeleri hızla yapma ve sonuçta daha isabetli kararlar alma anlamında bize ciddi anlamda destek oluyor” dedi. E-ticaret payı %15 olacak Öğüt, her ülkeye özel, kendi dili ve para biriminde, yerelde tutu-

38  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

lan stoklarla hizmet veren siteleriyle, 2019’da 69 milyon ziyaretçiye 13 dilde hizmet verdiklerini belirtti. Bölgedeki potansiyeli ve pazar dinamiklerini dikkate alarak, ‘pazaryerler’i üstünden satış yapma modelini de yer yer kullandıklarını söyleyen Öğüt, “Almanya’da Amazon ve Zalando, Rusya’da La Moda, Endonezya ve Malezya’da Zalora üstünden satış yapıyoruz” dedi. E-ticaretin toplam ciro içindeki payının 2019 sonunda yüzde 5’lerde olduğunu, bu yılın sonunda yüzde 15’e ulaşmasını beklediklerini söyleyen Öğüt, “Yurtdışında ise katlanarak artan bir büyümemiz var. E-ticaretin toplam ciromuz içindeki payının önümüzdeki dönemlerde yüzde 25’lere ulaşma-

47

faaliyette bulunduğu ülke sayısı

sını hedefliyoruz. Hem mağazacılıkta hem de e-ticarette faaliyet gösteren bir firma olarak, e-ticaret operasyonlarımızın güçlenmesi, müşteri davranışlarını ve tercihlerini daha yakından gözlemleme, belli denemeleri hızla yapma


S ÖY L EŞI

e-ticaret hız kesmedi mağazalar küçülüyor Pandemi dönemiyle birlikte e-ticaretin önlenemez yükselişine hep birlikte şahitlik ettiğimizi ifade eden Öğüt, şunları söyledi: “Pandeminin yoğun yaşandığı Nisan-Mayıs aylarında tüm giyim ihtiyaçlarının neredeyse yüzde 50’si online’dan satın alındı. Bu süreçte daha önce hiç online giyim alışverişi yapmamış olan, toplam nüfusun yüzde 7’sine denk gelen bir kesim online alışveriş havuzuna dahil oldu. Sürecin hafiflemesi sonrasında da bu alışveriş alışkanlıkları hız kesmeden devam ediyor. Bu değişimden tetiklenerek, global düzeydeki birçok şirketin müşteriye gitme stratejilerini gözden geçirdiklerini, mağaza metrekarelerini optimize ettiklerini ve mağazaları aynı zamanda e-ticaret deposu olarak da konumlandırmaya başladığını görüyoruz. Yine bu çerçevede, mağaza ve e-ticaret kanalları arasında geçişkenlik gösteren müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, çoklu kanal satın alma

7

Yerel e-ticaret operasyonu başlatacak ülke sayısı

%15

Yılsonunda e-ticaretin cirodan alacağı pay

ve sonuçta daha isabetli kararlar alma anlamında bize ciddi anlamda destek oluyor” diye konuştu. Salgın sonrası online satışlara talep çok yüksek oranda arttığını söyleyen Öğüt, sözlerine şöyle devam etti:

69 milyon E-ticaret kanalında ulaştığı ziyaretçi sayısı

“Normal zamanda belki uzun zaman alacak olan online dönüşüm bu süreçte çok daha hızlı şekilde gerçekleşti. Haftalık tekil kullanıcı sayımız bu dönemde ortalamanın 2 katına çıktı. Haftalık yeni üye sayımız yüzde 136, yeni

müşteri sayımız ise yüzde 210 artış gösterdi. Artan talebe daha iyi cevap verebilmek için, mağazacılık alt yapımızdan güç alan yeni çalışma modelleri geliştirdik. Örneğin; ‘Mağazadan Hemen Gelsin’ uygulamasında müşterilerimiz, lcwaikiki.com üzerinden kendilerine en yakın mağazayı seçiyor ve o mağazanın stokları üzerinden alışverişlerini gerçekleştiriyor. Böylelikle mağazalarımızın lokasyon avantajını kullanıyor, müşterilerimizin siparişlerini yüksek bir kargo ücreti talep etmeden 24 saatte teslim ediyoruz. Müşterilerimize çok daha hızlı bir hizmeti, standart kargo bedeliyle sunmakla kalmıyor, e-ticaret operasyonları üstündeki yükü mağazalarımıza yayarak sistemimizi rahatlatmış da oluyoruz.

davranışını destekleyen hizmetler gün geçtikçe gelişiyor. Tüm bu gelişmeler, e-ticaret tarafındaki vizyon ve stratejinin bir üst seviyeye çıkarılmasını ve genişleme yatırımlarının hızlandırılmasını zorunlu kılıyor.”

Pandemi döneminde AVM’lerde vakit geçirmek istemeyen, işini hızlıca tamamlayıp ayrılmak isteyen müşterilerin ihtiyacını dikkate alarak, ‘Hemen Gel Al’ uygulamasını da devreye aldık. Bu hizmette de müşteri seçtiği mağazanın stokları üstünden online alışverişini tamamlıyor ve mağazaya gelerek paketini hızlıca teslim alıyor. Hiçbir kargo bedeli ödemediği ve kargo bekleme süreçleriyle uğraşmadığı için müşterilerimiz bu hizmetten de oldukça memnunlar. Artan online ihtiyaçları daha iyi karşılamak için, mağazacılık altyapımızı avantaja çevirmek bizim için önümüzdeki dönemde de önemli bir konu başlığı olacak. Bu doğrultuda yeni çalışma modelleri geliştirmeye devam edeceğiz.”

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l 39


ADVERTORIAL

İŞLETMELER E-DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRACAK İŞLER SADELEŞECEK MALİYETLER DÜŞECEK

İ

şletmelerin tüm iş süreçleri dijitalleşme ile yeniden şekilleniyor. Siber güvenlik çözümleriyle tüm veriler koruma altına alınırken süreç yönetimleri de sadeleşiyor. Muhasebe evrakları kağıtsız ortama yahi dijital platforma taşınıyor. Böylece muhasebe süreçlerinin yönetimi ve denetimi daha verimli şekilde yapılabiliyor. Vodafone Business’ın Kolay Dönüşüm çözümü de kağıt, iş gücü ve zamandan tasarruf imkanı sunuyor. Geriye dönük faturalara erişim güvenli bir şekilde sağlanırken işletmelerin keseceği bir e-Fatura’nın maliyeti de kuruş seviyesine iniyor Sadece Türkiye’de değil dünyada değişen ve dijitalleşen iş yapış şekillerinde siber güvenliği sağlayan teknolojilere ve elektronik belgelere talep artarak devam edecek. Özellikle koronavirüs salgınında fiziksel hareket kısıtlandığı için ticarette elektronik belgeler daha etkin kullanılacak. Yani işletmeler e-dönüşümü de hızlandıracak. Günümüzde bir şirketin iş yapış süreçlerinde; üretim metotlarından dağıtım kanallarına kadar, hemen her şey dijital dönüşümle yeniden şekillenmeye başladı. Hem kamu hem özel sektör kurumları dijitalleşen dünyada tüm hizmetleri şeffaflaştırarak işlerini güvenilir bir şekilde yapabiliyor. Ve işletmeler de süreç yönetimlerini sadeleştiriyor, yani e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter gibi uygulamalar ile kağıtsız platforma taşıyor. Artık muhasebe, insan kaynakları gibi süreçlerin hem yönetimi hem de denetimi, yenilikçi fikir ve alışkanlıklar ile kağıtsız şekilde dijital ortamlarda yerini alıyor. Böylece sadece kağıt kullanımında değil iş gücü ve zamandan da tasarruf sağlanıyor.

İş yükü kalkıyor, maliyetler kuruş seviyesine iniyor Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 19 Ekim’de yayımlanan tebliğle de yıllık

cirosu 5 milyon TL üzerinde olan tüm şirketlerine-Fatura, e-Arşiv, e-Defter ve e-İrsaliye uygulamasına geçiş süreci başladı. Şirketler yalnızca kağıt faturanın oluşturduğu masrafları bertaraf etmekle kalmıyor ki burada kargolama maliyetlerini de hesaba katmak gerek, arşivleme ve gereksiz iş yükü de ortadan kalkmış oluyor. Ayrıca elektronik ortam üzerinde arşivleme sistemi sayesinde geriye dönük faturalara da hızlı erişim sağlamak mümkün oluyor. Şirketlerin keseceği bir e-Fatura’nın maliyeti kuruşlar seviyesine iniyor. Vodafone Business da gelişen teknolojilerle yeniden şekillenen dünyada, müşterilerinin iş süreçlerini akıllı çözümlerle desteklemeye, verimliliklerini artıracak ve tasarruf sağlayacak fırsatlar sunmaya devam ediyor. Vodafone Türkiye KOBİ Satış Direktörü Yusuf Aysal, “Mobil çözümlerimiz, güvenlik çözümlerimiz ve IoT çözümlerimizin yanı sıra Kolay Dönüşüm çözümümüz ile de şirketlerin dönüşüm e-dönüşüm sürecini hızlandırıyoruz” dedi.

Tek platformdan yönetilebiliyor Kolay Dönüşüm bünyesinde e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter, e-İrsaliye, e-Serbest Meslek Makbuzu ve e-Müstahsil Makbuzu gibi ürünlerin bulunduğunu kaydeden Yusuf Aysal, şöyle devam etti: “Dönüşüm hizmeti sayesinde işletmeler, muhasebe, e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-İrsaliye gibi ihtiyaçlarını tek bir platformdan yönetebiliyor. Böylece farklı süreçler için birden fazla şirketle çalışmaları, birden çok yazılım kurmalarına da gerek kalmıyor. Ayrıca firma büyüklüğüne göre sunduğumuz özelleşmiş çözümlerle de işletmelerimizin dijitalleşme yolunda yanlarında olmaya devam ediyoruz.”

Virüs ve saldırılara karşı koruma kalkanı Vodafone Business, işletmelere proaktif bir yaklaşımla siber güvenlik hizmetleri de sunarak dünyaya güvenle bağlanmalarını sağlıyor. İşletmelerin güvenlik durumunun sürekli izlenmesinden ve güvenlik olaylarının analizinden sorumlu bir bilgi güvenliği ekibinin bulunduğu Siber Güvenlik Operasyon Merkezi, teknolojik çözümleri kullanarak süreci yönetiyor ve siber saldırılara karşı aksiyon alınmasını sağlıyor. Merkez sayesinde işletmeler uzman analistlerden destek alabiliyor, siber güvenlik mimarisini uzman ekiple birlikte tasarlayabiliyor, 7/24 IT altyapısına yönelik siber tehdit istihbaratından yararlanarak olası saldırılara karşı anında müdahale edebiliyor. Vodafone Business Bulut Santral, iletişim altyapısı, yönetim ve bakım maliyetlerini ortadan kaldırıyor. Tüm telefon altyapısını tek bir merkezde topluyor ve yönetiyor. Bulut Santral sayesinde sabit ya da mobil telefonla bulut sistemine bağlanarak fiziksel santralin sağladığı tüm avantajlar ve bulut mimarinin getirdiği ek avantajlardan faydalanılabiliyor. Mobil uygulama ile işletme çalışanları lokasyon bağımsız şekilde şirket numaralarıyla arama yapıyor ve çağrı alıyor. Ses kayıt özelliği ile gelen çağrılar kayıt altına alınıyor ve geriye dönük dinlenebiliyor. Kayıp çağrılar son bulurken kolay erişilebilirlik sayesinde müşteri memnuniyeti artıyor. Bulut Santral Çözümü, siber güvenliği de en üst seviyede koruyor.

Zararlı veri içeren dosyaları engelliyor Vodafone Business SSL VPN, çalışanların ofis dışından veya hareket halindeyken internet üzerinden güvenli

bir şekilde kritik iş uygulamalarına erişebilmesini sağlıyor. Bu çözüm işletmenin ağına bağlanmak isteyen iş ortaklarının da güvenli erişimine imkan tanıyor. AntiVirüs çözümleri işletmelerin herhangi bir lokasyonda internete bağlı olan cihazını zararlı yazılımlara ve web sitelerine, veri hırsızlığına, virüslere ve kurumsal odaklı hedef saldırılara karşı koruyor. Yüksek duyarlıklı makine öğrenimi sayesinde, dosyaları analiz ediyor ve zararlı veri içerenleri engelliyor. Davranış izleme özelliği sayesinde, şüpheli davranışları algılayarak zararlı içeriklerin ulaşmasına engel oluyor.

Datacenter ile kesintisiz ve kayıpsız koruma Vodafone Business’ın Datacenter hizmet portföyü ise işletmelerin kritik iş uygulamalarını da içeren IT iş yükünü kesintisiz ve kayıpsız şekilde barındırmak ve altyapısını uçtan uca yönetmek için tasarlanmış ürün ve hizmetleri kapsıyor. Verilere istenilen lokasyondan istenilen zamanda ve hızlı erişim imkanı sunan Vodafone Datacenter, yapay zeka teknolojisi sayesinde işletmelerin değişken ihtiyaçlarına göre esnek kaynak kullanabilme avantajı sağlıyor. İstanbul Esenyurt’taki Vodafone Türkiye Bulut Teknolojileri Üssü’nde kurumlara, veri stoklama, altyapı destek hizmetleri, bulut temelli uygulama servisleri, yönetilebilir güvenlik hizmetleri, sanal sunucu/uygulama barındırma hizmetleri dahil bilgi işlem ve iletişim altyapısı ile ilgili tüm ihtiyaçları karşılayacak kapsamlı hizmetler sunuluyor. Merkez, bilgi işlem tabanlı servislerin takip ve operasyon ana merkezi olarak Tuzla ve İzmir’deki veri merkezleri ile yedekli çalışarak iş sürekliliği ve kesintisiz hizmet sunulmasını sağlıyor.


UZAKTAN ÇALIŞMA SİBER GÜVENLİĞE KARŞI PANDEMI NEDENIYLE EVDEN ÇALIŞMA DÜZENINE GEÇTIĞIMIZ ŞU GÜNLERDE AKILLARA TAKILAN SORULARDAN BIRI DE “BU IŞ YAPIŞ ŞEKLINE NE KADAR HAZIRLIKLIYDIK?” OLDU. ADAPTASYON SÜRECI GEÇIRIRKEN, BU HAZIRLIKTA SIBER GÜVENLIK YETERINCE YER BULUYOR MU?


HABER ANALIZ

Her 2 çalışandan 1’i evden çalışmak istiyor HAZIRAN AYINDA NORMALLEŞMEYLE BIRLIKTE ŞIRKETLER KADEMELI OLARAK OFISE DÖNMEYE BAŞLADI ANCAK ÖNÜMÜZDEKI DÖNEMDE EVDEN ÇALIŞMA MODELI YENI NORMALIN BIR PARÇASI OLACAK.

K

oronavirüsün ilk dalgasında pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de iş yaşamı ofislerden evlere taşındı. Uzaktan çalışma teknolojileri satışı yüzde 70 artarken, video konferans uygulamalarında artışlar yüzde 100 oldu. Bazı şirketler, uzaktan çalışma sistemine çok kısa bir süre içinde uyum sağlarken, bazıları normalleşme ile birlikte çalışma düzeninde yeni modeller arıyor. Koç Holding, Mynet gibi birçok şirket kalıcı olarak evden çalışma sistemine geçerken, Boyner gibi bazı şirketlerde esnek modeller üzerinde çalışıyor. Online

istihdam platformu Kariyer.net’in, ‘HR Pulse’ araştırma serisi kapsamında Curiocity işbirliğiyle gerçekleştirdiği araştırmanın 8. dönem sonuçlarına göre evden çalışma post-korona döneminin en net çıktısı olacak. Araştırmanın 8. dönem sonuçlarına beyaz yaka çalışanların evden çalışma sisteminin devam edeceği yönündeki öngörüleri, artış trendini korumaya devam ediyor. Evden çalışmanın kalıcı hale gelmesini isteyen beyaz yakalıların oranı ikinci dönem yüzde 35 iken 8. dönemde yüzde 50’ye yükselmesi dikkat çekti.

Şirketinizin evden/uzaktan çalışma sistemini kalıcı hale getirmesini ister misiniz? %49

%48

%37

%34 %29

%24

%33 %35 %23

%34

%27

%23

%18

%23

7.dönem

6.dönem

5.dönem

4.dönem

3.dönem

%21 2.dönem

1.dönem

%26

%50

%36

%35

%27

%41

%43

İsterim Ne isterim ne istemem İstemem

42  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

8.dönem

%40

%42

Salgın duygusal motivasyonun önemini hatırlattı! Türkiye’de vakanın görülmesinin ardından evden çalışmaya geçen ilk şirketlerden biri olan GittiGidiyor’un Çalışan Deneyimi Direktörü Murat Yüksel, şirketin evden çalışma macerasını anlattı. Biz 1 gün içinde karar alarak biz de GittiGidiyor’da 13 Mart itibarıyla evden çalışmaya geçtik. Altyapısal sürekliliğimizi üst düzeye taşıyacak yatırımı yıllar önce gerçekleştirmiştik. Bu süreçte uzaktan çalışmayla ilgili bir sorun yaşamadık. èSalgın hepimize önce sağlığımızın, ardından duygusal motivasyonun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlattı. İşe gidiş ve dönüş sürelerini ortadan kaldırdığımız için herkesin kendine, ailesine daha fazla vakit ayırabilmesini sağladık. Bu faktörler şirket içi motivasyonu olumlu yönde etkiledi. Ekibimizin büyük çoğunluğu evden çalışmaktan dolayı mutlu. èEvden çalışma zaman yönetimi ve odaklılık konularından belli bir avantaj sağladığı için pek çok iş sürecinin daha hızlı ilerlemeye başladığını gözlemliyoruz. *Bu süreçte küçük çocuğu olan ve evde bakımını üstlendiği aile bireyleri bulunan ekip arkadaşlarımız zorluklarla karşılaşabiliyor. Toplantı saatlerinin

planlanmasında ya da bazı aksaklıklarda daha toleranslı davranılmasını öneriyoruz. è Online toplantılar geniş katılımlı buluşmaları, zamanlamayı planlamayı çok kolaylaştırdı. Sonrasında hangi işleri online toplantıda, hangilerini yazılı olarak, hangilerini telefonda yapabileceğimize yönelik kaslarımız güçlendi. Bu 5’inci ayın sonunda ilk döneme göre çok daha az toplantı yapıyoruz. Şirketler için püf noktaları neler? èUzun süredir evden çalışmaya geçen şirket olarak, GittiGidiyor’daki deneyimlerimizden diğer şirketlere ilk önerimiz çalışanlarına güvenmeleri. Evde sorumlulukların aksatılacağı endişesi son derece yersiz. Şirketler çalışanlarıyla ortak bir amaç etrafında buluşabilmeli ve kontrol eden taraf değil, iş bilincine sahip olan taraf olmalı. èBir başka önemli unsur da iletişimin gücü. GittiGidiyor’da tüm şirketin katıldığı toplantıları, sohbetleri, etkinlikleri dijital kanala taşıdık. Genel Müdürümüz Öget Kantarcı sık sık çalışanlarımızla yine online platformlardan bir araya geldi, yol haritamızı şeffaf bir şekilde paylaştı. Bu sayede ekip olarak aramızdaki bağları ve güven duygusunu daha da güçlendirdik.


G ÖRÜŞ

İSTANBUL BILGI ÜNIVERSITESI İLETIŞIM FAKÜLTESI DEKANI PROF. DR. HALIL NALÇAOĞLU

Sahi, işe neden gidiyorduk? PANDEMIYLE BIRLIKTE SÜREKLI ANDIĞIMIZ ‘YENI NORMAL’ NASIL OLACAK? EVDEN/UZAKTAN ÇALIŞMANIN TOPLUM HAYATINA ETKILERINI İSTANBUL BILGI ÜNIVERSITESI İLETIŞIM FAKÜLTESI DEKANI PROF. DR. HALIL NALÇAOĞLU E-MERCEK IÇIN YAZDI.

P

andemi sonrası için sıkça duyduğumuz bir ifade, “hiçbir şey aynı kalmayacak” oldu. Gerçekten hepimiz “yeni normali” tanımlamaya, yeni şartlara uyum sağlamak için neler yapılması gerektiğine, daralan iş hacimlerini ve üretkenliği eskisine nasıl döndürebileceğimize kafa yormaya başladık. İş hayatının içine girdiği büyük belirsizliğin hem işveren hem de çalışanlara dayattığı tehditlerle başa çıkmak için sunulan çarelerden biri uzaktan çalışma oldu. Salt Sonuca Dönük Çalışma Ortamı (ROWE— Results Only Work Environment) fikri bunlardan biri. Özellikle beyaz yakalı işlerde ölçülebilir işveren beklentisi karşılandıktan sonra çalışan fizikî olarak ofiste olmuş, olmamış ne farkeder, öyle değil mi? Değil! Çalışan perspektifinden bakıldığında, izin dönemini saymazsak, “işe gitmek” işveren beklentisini karşılamak kadar çalışanın ev-dışı dünyasının oluştuğu kocaman bir alan. Modern kentli yaşamda zaten iki alanımız var: İş ve ev. ROWE, bu alanları bire indirip onu da iş-odaklı hâle getirdiğinde bu alanların ikisini de kaybetmiş oluyoruz. Yani çalışanlara tek bir başat alan kalmış oluyor: İş. Bu dönüşümü sosyolojik olarak analiz ettiğimizde karşımıza dört temel problem çıkıyor.

Bir: Rekabetin yalnızca firmalar değil bireyler arasında da geçerli olduğu aşırı yıpratıcı bir düzende yaşıyoruz. Bu düzeni katlanılabilir kılan hiç kuşkusuz çalışanların iş-dışı dünyalarındaki sosyo-psikolojik varoluşları. Ev alanı iş-odaklı olmaya başladığı andan itibaren dengeler bozuluyor ve birbirini destekleyen iki dünya da hata vermeye başlıyor. Pijama ile analiz raporu yazmak yalnızca

bir alternatif olduğunda cazip. Bu birleşme zorunluluk halini alırsa cazibesini kaybedecektir. İki: Futbol nasıl sadece gol değilse, iş hayatı da sadece iş değil! İş deyince çok katmanlı büyük bir gerçeği anlıyoruz. Çalışanlar işe gittiklerinde sosyalleştikleri, yarı-samimî ortamlarda görüş alış-verişinde bulundukları, hayatı ve insan ilişkilerini tanımladıkları, öğrendikleri ve öğrettikleri

MICHEL DECERTEAU’NUN* TERIMLERIYLE SÖYLERSEK, UZAKTAN ÇALIŞMA “MEKÂNLARI” INSANSIZ “YERLER” HALINE GETIREBILIR. YER, TOPLUMSAL IŞLEVI HER NE ISE ONA GÖRE ÖRGÜTLENMIŞ DURAĞAN BIR DÜZENI ANLATIYOR—KALDIRIMLAR, OFISLER, KORIDORLAR, CAMLI BÖLMELER, YEMEKHANE…

bir ortama giriyor. İşte öğrendiklerini evde, evde öğreneceklerini işte uyguluyorlar. Böyle bakınca işin odaklandığı üretim bu büyük sürecin yalnızca sonucu. Üç: Yukarıda tanımladığım büyük düzen, beyaz yakalı dünyası dışında işleyen bir başka büyük dünyanın motorunu ateşliyor. Giyim-kuşamdan, atıştırmalık sandviç ve kahveye kadar büyük bir tüketim alanı insanlar uzaktan çalışmaya başladıklarında e-ticaret kapsamına devredilmiş oluyor. Sosyal hayatın tuzu-biberi olan küçük ölçekli sektörlerin hayatımızdan çıkmasını göze alabilir miyiz? Dört: Michel DeCerteau’nun* terimleriyle söylersek, uzaktan çalışma “mekânları” insansız “yerler” haline getirebilir. Yer, toplumsal işlevi her ne ise ona göre örgütlenmiş durağan bir düzeni anlatıyor—kaldırımlar, ofisler, koridorlar, camlı bölmeler, yemekhane… Bütün bu yerleri mekâna çeviren ve iş kadar haz da üreten şey, buraları kendi varoluşlarını da katarak ilişkileri ile canlandıran insanlardır. Kısacası, ROWE düzeni bir tür toplumsal lobotomi ile haz üreten hayatı mekanik ve robotik işleve indirgenmiş, yeknesak bir ortama dönüştürebilir. Doğrusu bu toplumsal yaşamın yıkımı anlamına gelecektir. Sahi, pandemi öncesi işe neden gidiyorduk? Sadece para kazanmak ve kazandırmak için mi?

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  43


R APOR

Siber savaş pandemide kızıştı KOBİ’ler risk altında!

%34 BT güvenliği önlemleri hakkında bilgi alan KOBİ çalışanları

PANDEMIDE UYGULANAN EVDEN ÇALIŞMA MODELI VE YÜKSELEN E-TICARETLE BIRLIKTE SIBER SALDIRILARIN SAYISINDA YÜZDE 500’LERI AŞAN ARTIŞLAR YAŞANDI.

N

ormalleşme başlasa da çeşitli sektörlerden pek çok işletme, çalışanlarını korumak için evden çalışma uygulamasını sürdürmeye devam ediyor. İş akışlarını sürdürebilmek ve yüksek maliyetlerden kaçınabilmek için küçük işletmeler için çalışanların kendi kişisel cihazları üzerinden işler sürdürmesi, bir gereklilik haline geldi. Bu sayede iş verenler ekipman maliyetleri açısından tasarruf etmeyi başarırken çalışanlar da istedikleri yerden istedikleri zaman çalışabilme özgürlüğüne kavuştu. Bu da siber atakların artışına da sebep oldu. Pandemide tespit edilen zararlı domain sayısı yüzde 569 ve yüksek riskli domain sayısı yüzde 788 arttı. Diğer taraftan, özellikle talebin çok arttığı maske, ilaç, dezenfektan gibi ürünler için phishing saldırıları düzenlenmeye başladı. E-ticarette saldırılar ikiye katlandı Dijital dönüşüm çözümleri sunan KoçSistem, Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği’nin raporuna göre online kanallarda saldırılar pandemide ikiye katlandı. Rapor, COVID-19 döneminde ve yeni normale geçiş sürecinde büyük şirketler gibi KOBİ’lerin de e-ticaret kanalına ağırlık vermeye başladığını ortaya koyarken; e-ticaret sektöründe siber güvenliğin öneminin artığını belirtiyor. Salgın döneminde birçok firmanın ürün ve hizmetlerini internet üzerinden satışa çıkarmak için yeni uygulamalara ve teknolojilere yöneldiğini ifade eden KoçSistem Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Evren Dereci, COVID-19’un e-ticarete etkileri hakkında şunları söyledi: “Özellikle sınırlı kaynaklarla mücadele eden KOBİ’lerin yeni duruma hızla uyum sağlamaları yaşamsal bir önem taşıyor. KoçSistem olarak bizler de çok katman-

44  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

lı güvenlik yaklaşımımızı yeni normalin gereksinimlerine göre sıkılaştırıyoruz. Özellikle bu dönemde müşterilerimize finansman kolaylığı sağlamayı hedefledik. Şirketlerin güvenlik altyapılarını 7/24 izleyen KoçSistem SOC hizmeti ile uç nokta atakları tespit eden EDR (Uç Nokta Algılama ve Yanıt) hizmetinin ilk 3 ayını ücretsiz olarak sunuyoruz.”

% 45 Cihaz desteği almayan şirket çalışanları

%57

Salgında cihaz desteği almayan KOBİ çalışanları

Siz bu yazıyı okurken Türk KOBİ’leri 65 kötü amaçlı yazılım saldırısına uğradı Kaspersky’e göre kurumlar, kullanılan cihazları siber risklerden korumayı ihmal ediyor. Cihazlarda saklanan şirkete ve müşterilere ait hassas verileri korumak ve çalışanların işlerini fidye yazılımı veya zararlı yazılım tehdidi olmadan kesintisiz yürütmesini sağlamak için güvenlik önlemlerinin alınması gerekiyor. Türkiye’de KO-

Bİ’ler 3 dakikada 65’in üzerinde siber saldırıya uğruyor. KOBİ’lere güvenilir bir güvenlik çözümü öneren Kaspersky, Small Office Security çözümünü 3 aylığına ücretsiz olarak sunuyor. 31 Ekim tarihine kadar geçerli olan bu imkandan yararlanmak isteyen işletme sahipleri internet üzerinden uygulamayı indirebilir.

39 saniye

Dünya siber saldırı ortalaması

3.92 milyon $ İhlalin şirketlere maliyeti

173 milyar $

Küresel siber güvenlik harcamaları


R APOR

Güvenlik yatırımları siber saldırıların ardından yapılıyor

Son 1 yıl içinde yapmış olduğunuz her bir eylem sizce ne kadar etkili oldu?

Bilgisayarlarımızın ve mobil cihazlarımızın güvenliğini artırma

%96

Bilgi güvenliği yönetimi sisteminin kurulması

%93

Bilgi güvenliği yönetimi sisteminin iyileştirilmesi

TÜRKIYE’DE ŞIRKETLERIN YÜZDE 78’I SIBER SALDIRI YAŞAMADAN HAREKETE GEÇMIYOR. GÜVENLİK YATIRIMLARINI SİBER SALDIRILAR YA DA TEŞVİKLER TETİKLİYOR. PEKI TÜRKIYE’DE SIBER GÜVENLIK KONUSUNDA ŞIRKETLER NELER YAPIYOR?

%92

Sistemlerimize ve ağımıza dışardan gelen bağlantıyı daha güvenli hale getirme

%92

M

arsh ve TÜSİAD işbirliği ile gerçekleştirilen ‘2020 Türkiye Siber Risk Algı Araştırması’ siber riskler konusunda ülkemizde farkındalığın arttığına işaret etse de şirketlerin gün geçtikçe artan bu riski öncelikleri arasına yeterince almadığını ortaya koyuyor. Türkiye’de, bu alandaki risklerin yönetimi veya bilgi teknolojilerinden sorumlu çalışanların sadece yüzde 9’u şirketlerinin karşı karşıya olduğu en büyük riski siber tehdit olarak görüyor. Geçen yıl Marsh’ın global çapta gerçekleştirdiği araştırmada bu oran yüzde 22 idi. Siber güvenliğe yönelik farkındalık ve yatırım büyük ölçüde siber saldırı deneyimi ve hukuki düzenlemelerle tetikleniyor. Firmaların bu konudaki genel eğilimi ‘bekle-gör’ davranışı üzerinden şekilleniyor. Siber güvenlik yönetimine yatırım yapan firmaların yüzde 77’si hukuki düzenlemelerin teşvik edici etkisi olduğunu belirtiyor. Firmaların yatırım kararı için en önemli dayanak noktası, yine sektördeki firmaların yaşadığı olumsuz deneyimler oluyor. Firmaların yüzde 78’inin tehditle karşılaşmadan siber riski fark edip ve harekete geçmiyor.

%97

Teknik siber risk değerlendirmesi (Penetrasyon testi, zafiyet analizi gibi)

%92

Sistemlerimize erişim güvenliğini artırma

%90

Penetrasyon (sızma) testi bulgularına ilişkin yatırım yapma

%83

Siber olaylara müdahale planımızı test etme ve iyileştirme

%82

Veri sızıntısı olasılığını azaltma

%79

Riskli görülme oranı (%)

%26 Operasyonel teknoloji

%33

Kurumsal risk yönetimi kapsamında siber risk değerlendirmesi

%75

Siber güvenlik farkındalık eğitimlerinin gerçekleştirilmesi

%41

%74

Temel BT İşlemleri

Üçüncü taraflar için siber risk değerlendirmesi

Aşağıdaki listede yer alan her bir teknolojiyi şirketiniz için siber risk yaratması açısından nasıl değerlendirirsiniz?

Yeni potansiyel vadeden teknoloji

%33

%25

%15

%21

%15

%26

%20

%14

%11

%8

Bulut Bilişim

Mobil Uygulamalar

Kurumun Geliştirdiği Dijital Ürünler ve Uygulamalar

Endüstriyel Kontrol Sistemleri

Akıllı Bina Yönetim Sistemleri

Nesnelerin İnterneti (IoT)

Yapay Zeka (AI) / Makine Öğrenimi

Blok Zinciri (Blockchain)

Robotbilim/Süreç Otomasyonu

Artırılmış Gerçeklik

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  45


G ÖRÜŞ

DPC KIŞISEL VERI DANIŞMANLIĞI CEO’SU SEFA KARCIOĞLU

‘Veri sorumlusu’ KOBİ’ler KVKK kapsamında nasıl çalışmalar yapmalı? DPC KIŞISEL VERI DANIŞMANLIĞI CEO’SU SEFA KARCIOĞLU, KOBİ’LER IÇIN DE YÜKÜMLÜLÜK OLAN KIŞISEL VERILERI KORUMA KANUNU KONUSUNDA NELER YAPILMASI GEREKTIĞINI E-MERCEK IÇIN YAZDI

K

işisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile bireylerin özel hayatlarının gizliliği, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve bireylerin kişisel verilerini işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esaslar düzenlendi. Kanun kapsamında KOBİ’lerden, onlarca şirketi bünyesinde bulunduran holdinglere kadar tüm gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları KVKK hükümlerine uymak ve mevzuata uyum göstermek durumunda. Kanunun uygulanması bakımından kişisel veri işleme faaliyetlerini gerçekleştiren özel veya kamu kişisi ayrımı yapılmadığı gibi küçük veya büyük ölçekli şirket gibi herhangi bir ayrıma da gidilmedi. GERÇEK KİŞİYE AİT HER BİLGİ ‘KİŞİSEL VERİ’ Kanun kapsamında kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek

kişiye ait her türlü bilgi kişisel veri olarak kabul ediliyor. Kobiler de uygulamada ticari faaliyetlerini sürdürürken gerek çalışanlarına gerekse müşterilerine ve tedarikçilerine ilişkin pek çok kişisel veriyi işleme tabi tutuyor. Bu noktada şirketler çalışanlarının özlük dosyalarını tutarken ad, soyad, T.C kimlik numarası, telefon numarası, sağlık bilgileri, sabıka kaydı bilgileri; ticari faaliyetleri tahtında üçüncü kişilerle sözleşmeler akdederken ve fatura keserken ise banka hesap numarası, imza, çek ve senet bilgisi ve sipariş bilgisi şeklinde çok sayıda kişisel veriyi işliyor. Ancak uygulamanın aksine kişisel veriler, KOBİ’ler tarafından gelişigüzel bir şekilde işlenmemeli ve şirketlerin veri tabanları ile bulut hesaplarında herhangi bir süre sınırlamasına tabi tutulmaksızın sonsuza kadar saklanmamalı. Öyle ki kişisel verilerin korunması mevzuatı, işlenme amacı son bulan

KANUN KAPSAMINDA KIMLIĞI BELIRLI VEYA BELIRLENEBILIR GERÇEK KIŞIYE AIT HER TÜRLÜ BILGI KIŞISEL VERI OLARAK KABUL EDILIYOR. KOBILER DE UYGULAMADA TICARI FAALIYETLERINI SÜRDÜRÜRKEN GEREK ÇALIŞANLARINA GEREKSE MÜŞTERILERINE VE TEDARIKÇILERINE ILIŞKIN PEK ÇOK KIŞISEL VERIYI IŞLEME TABI TUTUYOR.

46  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

verilerin mümkün olan en kısa sürede imha edilmesini öngörüyor. YURT DIŞI İLE İŞ YAPAN FİRMALAR DA DÜZENLEMEYE DAHİL Küreselleşmenin etkisiyle yurtdışı bağlantılı şirketler de verilerini zaman zaman yabancı iş ortaklarıyla veya sunucuları yurtdışında olan bulut hizmeti sağlayıcısı şirketler ile paylaşıyor. Diğer

taraftan çok uluslu grup şirketlerinin de elektronik ortamlar üzerinden kendi aralarında veri aktarımında bulunduğu görülüyor. Bu durum her ne kadar ticari faaliyetlerinin bir gereği olsa da gerekli önlemler alınmadığı takdirde veri ihlalleri ve siber saldırılar gibi büyük veri sızıntıları ortaya çıkabilmekte ve bu sebeple kişilerin özel hayatları ve mahremiyeti zarar görebiliyor. Bu nedenle veri


işleme faaliyetlerinin hukuka uygun bir şekilde yapılması için şirketlerin veri güvenliğine ve gizliliğine ilişkin gerekli idari ve teknik tedbirleri temin etmeleri ve gerekli altyapılarını oluşturmaları gerekiyor. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin çalışmalar gerçekleştiren şirketlerin kurumsallaşma yolunda da sektördeki diğer şirketlere nazaran birkaç adım öne çıktığı görülüyor. Söz konusu uyum çalışmalarının eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilmesi adına veri sorumluları tarafından mevzuatta öngörülen çeşitli yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bu yükümlülüklerin başında şirket personellerinin her birinin, çalıştığı pozisyonlara ve kıdemlerine bakılmaksızın, kişisel verilerin işlenmesine ilişin mevzuat hükümleri ve temel ilkeler hakkında eğitimlere tabi tutulması yer alıyor. Buna bağlı olarak personellerin KVKK alanında kazanacağı farkındalık ile veri güvenliği önündeki ihlal risklerinin en aza indirilmesi ve mümkünse tamamıyla ortadan kaldırılması gündeme gelebilecektir. Bununla birlikte insan kaynakları ve muhasebe kayıtları dahil olmak üzere şirketin kişisel veri işlediği her türlü kayıt ve belge üzerinde mevzuat uyarınca öngörülen gerekli denetimleri gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu kapsamda ilgili kayıtlardan veri işlemenin temel ilkelerine aykırı olarak tutulmuş olanlarının derhal imha edilmesi önem taşıyor. ÇAĞIN TEHTİDİ: SİBER RİSK Diğer taraftan veri sorumlusu KOBİ’lerin elektronik ortamda işlediği verilere ilişkin de gerekli teknik tedbirleri alması gerekiyor. Bunların başında veri sorumlusunun güvenlik duvarları ve ağ geçitleri temin etmesi ve güncel anti virüs ve spam programlarını

kullanması geliyor. Bu sayede veri sorumlusu KOBİ büyük ölçüde dijital ortamda gerçekleşen siber tehditlerin ve veri kaçakçılıklarının önüne geçebilecek. Bununla birlikte veri sorumlusu şirketin kullandığı yazılım programları, mobil uygulamaları ve sosyal medya hesaplarına ilişkin de gerekli veri güvenliği önlemlerini alması gerekiyor. Bu programlar üzerinden işlenen kişisel verilerin işleme amacıyla bağlantılı ve ölçülü bir şekilde kullanılması öneriliyor. Özellikle Pandemi döneminde kullanımı artan

personel denetimini hedefleyen uygulamaların ve uzaktan bağlantı uygulamalarının kişisel verilerin işlenmesine ilişkin mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde kullanılması öneriliyor. VERBİS’TE SÜRE EYLÜL SONUNA UZATILDI Kişisel Verilerin Korunması Kurulu (Kurul) tarafından belirlenen kriterlere sahip olan veri sorumluları ise ayrıca Veri Sorumluları Sicili’ne (VERBİS) kaydolmak zorunda. Bu doğrultuda çalışan sayısı 50’den çok veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon

KANUN KAPSAMINDA KIMLIĞI BELIRLI VEYA BELIRLENEBILIR GERÇEK KIŞIYE AIT HER TÜRLÜ BILGI KIŞISEL VERI OLARAK KABUL EDILIYOR. KOBILER DE UYGULAMADA TICARI FAALIYETLERINI SÜRDÜRÜRKEN GEREK ÇALIŞANLARINA GEREKSE MÜŞTERILERINE VE TEDARIKÇILERINE ILIŞKIN PEK ÇOK KIŞISEL VERIYI IŞLEME TABI TUTUYOR.

TL’den çok olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları ile yurtdışında yerleşik gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının 30.09.2020 tarihine kadar; yıllık çalışan sayısı 50’nin; yıllık mali bilanço toplamı da 25 milyon liranın altında olan ancak ana faaliyeti özel nitelikli kişisel veri işlemeyi kapsayan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluların ise 30.03.2021 tarihine kadar VERBİS’e kayıt yaptırması gerekiyor. Tüm bu yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirilmemesi halinde veri sorumluları 9.013 TL’den 1.802,641 TL’ye kadar idari para cezası yaptırımı ile karşılaşabileceği gibi 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası yaptırımına da maruz kalabilir. Söz konusu yaptırım risklerinin ortadan kaldırılması adına veri sorumlularının etkin ve hızlı bir şekilde KVKK uyum projelerini başlatmaları ve tamamlamaları gerekiyor.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  47


QNB Finansbank l<OBi'leri 'Dijital Köprü'den geçirecek QNB Finansbank tarafından geçen yıl hayata geçirilen Dijital Köprü uygulaması, artık bankanın müşterisi olmayanlara da açıldı. QNB Finansbank Tüzel Dijital Dönüşüm Direktörü Okay Yıldırım, "Dijital Köprü KOBİ e-Dönüşüm Paketi ürünümüz 2022'ye kadar QNB Finansbank'ta hesabı olan müşterilerimize ücretsiz olarak sunacaktık. Ancak artık müşterimiz olmayanlar da KOBİ e-Dönüşüm Paketi ürünümüzü kullanabilecek" dedi. Covid-19 pandemisinin teknolojinin önemin, bir kez daha gözler önüne serdiğini söyleyen QNB Finansbank Tüzel Dijital Dönüşüm Direktörü Okay Yıldırım, bankacılık sisteminin de bu kapsamda geçmişten günümüze kadar finansal dünyada hızlı bir dijital evrim yaşadığını anlattı. Tam da bu süreçte banka olarak teknolojiye yaptıkları yatırımların meyvelerini almaya başladıklarına dikkat çeken Yıldırım, "Bugün müşterilerimize zaman ve mekan bağımsız bir bankacılık deneyimi sunuyoruz" dedi. Pandeminin ülkemizde tepe noktasını yaşadığı dönemde, şubelerinde işlem yapan müşteri sayılarında yüzde 80 oranında bir düşüş yaşadıklarını söyleyen Yıldırım, yine bu dönemde dijital işlemlerde ise artış

QNB Finansbank Tüzel Dijital Dönüşüm Direktörü

Okay Yıldırım

yaşadıklarını anlattı. Emekli müşteri artışı yüzde 20'ye dayandı Yıldırım, "Dijital kanallardan, hatta Cep Şubesinin "chat" özelliğiyle işlem yapmak, ATM'den temassız para çekmek gibi işlemler daha çok kullanılmaya başlandı. Şu anda dijital kanallarda aktif müşteri oranımız yüzde 65'in üzerinde ve artmaya da hızla devam ediyor" dedi. Dijitalleşmede en büyük gelişmeyi emekli müşterilerde yaşadıklarını dile getiren Yıldırım, söz konusu müşteri profillerinde artış oranının yüzde 20'ye ulaştığını ve bu kazanımın kalıcı olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Dijitale olan ihtiyacın arttığı bir dönemden geçildiğini anlatan Yıldırım, "Covid-19 pandemisi öncesinde de bir kez Cep Şubesi'ne dokunan müşterilerimizin kalıcılığı yüzde 90 civarındaydı, bu oranın daha da yükselerek devam edeceğini düşünüyoruz" diye konuştu. Dijital bankacılık her zamankinden daha önemli Pandemi döneminde dijitalleşme ihtiyacı en çok KOBİ'lerde hissedildi. Okay Yıldırım, banka olarak KOBİ'lere verdikleri hizmetler hakkında şu bilgileri verdi: "Müşterilerimizin KOBİ İnternet şubemiz üzerinden genel bankacılık işlemlerini gerçekleştirmelerine imkan sağlıyoruz. Takastaki çekleri, teminat mektuplarına ait detayları

gözlemlemenin yanında Doğrudan Borçlandırma Sistemi(DBS) işlemleri, Tedarikçi Finansmanı, maaş ödemeleri gibi birçok katma değerli hizmet de bulunuyor. İlave olarak uzun zamandır müşteri deneyimleri ile geliştirdiğimiz ve birçok dış ticaret işlemini KOBİ'lerimizin kendi kendine gerçekleştirebileceği bir dış ticaret menümüz var. Bu menüden ithalat, ihracat, gümrük beyannamesi, DAB ve görünmeyen kalem işlemlerini yapmak mümkün. Bu işlemleri dijital olarak gerçekleştirmek KOBİ'lerimiz için her zamankinden daha kıymetli." "Bankacılığın ötesinde hizmet veriyoruz" Bunların yanında, QNB Finansbank Dijital Köprü ile müşterilerine bankacılığın da ötesinde hizmet sunduklarına dikkat çeken Yıldırım, "KOBİ'ler İnternet şubesi için kullandıkları şifre ile Dijital Köprü Portale giriş yaparak bankacılık günlük ticari işlemlerini de kolaylıkla gerçekleştiriyorlar. QNBEYOND aracılığıyla da bankacılığın ötesine geçecek hizmetleri Dijital Köprü ile KOBİ'lere ulaştırmak için çalışmalarımız devam ediyor" şeklinde konuştu. "E-dönüşüm maliyetlerini düşürüyoruz" QNB Finansbank, Dijital Köprü'yü KOBİ'lerin dijital dönüşüm süreçlerini kolaylaştırabilme ve hızlandırma hedefiyle Eylül 2019'da hayata geçirmiş. Söz konusu ürünü geliştirirken şirketlerin dijitalleşme yolundaki engelleri kaldırmanın yolunu aradıklarını belirten Okay Yıldırım, Dijital

Şubatta kapsam genişletildi Dijital Köprü'nün kapsamını şubat ayında genişlettiklerini belirten Yıldırım, "e-Dönüşüm ürünlerinin yanına farklı çözümleri de ekledik ve bu çözümlere de KOBİ'lerden büyük ilgi aldık. insan Kaynakları Yönetimi, Saha Ekip Yönetimi, Ön Muhasebe Programı, e-Ticaret Pazaryeri Yönetimi, Mutabakat işlemleri hizmetleri ve QNB Finansbank'ın yeni ürünü NeoVade de Dijital Köprü ile ücretsiz olarak sunduğumuz ürünler arasında yerini buldu. Dijital Köprü çözüm ortağı olarak bu platformun içinde yer almak isteyen birçok firma var" diye konuştu. Köprü KOBİ e-Dönüşüm Paketi ürünlerini 2022'ye kadar QNB Finasbank'ta hesabı olan müşterilere ücretsiz olarak sunmayı planladıklarını ancak artık müşterileri olmayanlara da KOBİ e-Dönüşüm Paketi ürünlerini kullanma imkanı verdiklerini söyledi. Okay Yıldırım, e-Dönüşüm çözümlerinin şirketlerin operasyonel verimliliğini artırma, müşterilerine ulaşma verimlilik gibi birçok avantaj sunduğunu ancak diğer taraftan oldukça maliyetli olduğunu söyledi. Dijital Köprü ile ortalama bir KOBİ için yıllık 20 bin TL olan maliyeti karşıladıklarını vurgulayan Yıldırım, bu maliyetin şirket ölçeği küçüldüğünde 3-4 _J <( bin TL'lere gerilerken ölçek o:: büyüdüğünde ise ortalama 100 bin TL seviyelerine kadar çıkabildiği bilgisini verdi. <(


SELF-SERVİS DİJİTAL BANKACILIK UZUN ZAMANDIR DIJITALE YATIRIM YAPAN BANKALAR MEYVELERINI TOPLADI. BANKACILIKTA KORONAVIRÜS PANDEMISI DÖNEMINDE KULLANIMI ARTAN DIJITAL KANALLAR YASAL EKSIKLIKLERININ GIDERILMESIYLE DE BIR ÜST AŞAMAYA ÇIKTI.


HABER ANALİZ

ARTAN DIJITALLEŞME, TAMAMLANAN REGÜLASYONLAR BANKACILIĞA YENI ÇAĞ AÇTI

Self-servis bankacılık dönemi Kartlı Ödeme Tutarı (Milyar TL)

2019

BANKACILIKTA KORONAVIRÜS PANDEMISI DÖNEMINDE KULLANIMI ARTAN DIJITAL KANALLAR YASAL EKSIKLIKLERININ GIDERILMESIYLE DE BIR ÜST AŞAMAYA ÇIKTI. ARTIK BANKAYA GITMEDEN DIJITAL KANALLARDAN HESAP AÇILABILIYOR, KART SAHIBI OLUNABILIYOR. AYRICA SERMAYE PIYASALARINDA DA YATIRIMCILAR IŞLEMLERINI DIJITALDE BAŞLAYIP BITIREBILIYOR.

2020

59,7

56 milyon

Sermaye piyasalarında yatırımcı sayısı

K

oronavirüs salgını bankacılık ve sers maye piyasalarında dijitalleşmenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Teknolojinin de yardımıyla bankalar müşterilerine dijital kanallardan işlem yapmalarını sağladı ve limitler artırıldı. Online işlem hacimlerinde de büyük artış yaşandı. Salgınla ortaya çıkan iş modellerindeki değişim yasal düzenlemelere de yansıdı. Torba Yasa ile Bankacılık Kanunu'nda yapılan değişiklikle sözleşmeler yazılı veya uzaktan iletişim araçlarıyla mesafeli olarak ya da mesafeli olsun olmasın, kurulun yazılı şeklin yerine geçebileceğini belirlediği ve bir bilişim veya elektronik haberleşme cihazı üzerinden gerçekleştirilecek, müşteri kimliğinin doğrulanmasına imkan verecek diğer yöntemler yoluyla kurulabilmesi öngörülecek. Finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri ile müşterileri arasındaki sözleşmeler için de bu düzenleme geçerli olacak. Bir önceki döneme göre 3 milyon kişi arttı Türkiye Bankalar Birliği’nin son açıkladığı verilere göre aktif dijital bankacılık müşteri sayısı 56 milyon kişiye ulaştı.

50  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

499,5

78,8

Banka Kartı

Aktif dijital bankacılık kullanan sayısı

1.5 milyon

395,5 420,7

455,2

Kredi Kartı

Toplam

44 milyon Mobil bankacılık müşterisi

Öyle ki TBB verileri henüz koronavirüs pandemisinin etkilerini kapsamıyor. Bu etki ikinci çeyrek verilerinde daha net izlenebilecek. Ancak ilk çeyrek itibariyle bile artış dikkate değer. İstatistiklere göre Ocak-Mart 2020 dönemi içinde toplam (bireysel ve kurumsal) aktif dijital bankacılık müşteri sayısı 56 milyon 324 bin kişi olarak belirlendi. Bu sayının yaklaşık 4 milyon kişisi “sadece internet bankacılığı” işlemi yaparken, 44 milyonu “sadece mobil bankacılık” işlemi yaptı. Hem internet hem mobil bankacılık işlemi yapan kullanıcı sayısı ise 8 milyon 412 bin kişi oldu. Toplam (bireysel ve kurumsal) aktif dijital bankacılık müşteri sayısında bir önceki döneme göre 3 milyon kişi arttı. Verilere göre Ocak-Mart 2020 dönemi içinde az bir kez giriş (log-in) işlemi yapmış aktif bireysel dijital bankacılık müşteri sayısı 53 milyon 981 bin kişi. Bu sayının 3 milyon 154 bin kişisi “sadece internet bankacılığı” işlemi yaparken 43 milyon 61 bin kişisi “sadece mobil bankacılık” işlemi yaptı. Hem internet hem mobil bankacılık işlemi yapan kullanıcı sayısı ise 7 milyon 766 bin kişi olarak belirlendi.

Ocak-Mart 2020 dönemi içinde az bir kez giriş (log-in) işlemi yapmış aktif kurumsal dijital bankacılık müşteri sayısı 2 milyon 343 bin kişi olarak belirlendi. Bireysel müşterinin yüzde 16’sı internette İnternet bankacılığı yapmak üzere sistemde kayıtlı ve en az bir kez giriş işlemi yapmış bireysel müşteri sayısı Mart 2020 itibariyle, 69 milyon 339 bin kişi oldu. Son bir yıl içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmış bireysel müşteri sayısı ise 21 milyon 792 bin kişi gerçekleşti. Ocak-Mart 2020 dönemi içinde en az bir kez internet bankacılığı giriş işlemi yapmış aktif bireysel müşteri sayısı 10 milyon 920 bin kişi oldu. Bu miktar kayıtlı olan toplam bireysel müşteri sayısının yüzde 16’sını oluşturdu. Ocak-Mart 2020 dönemi itibariyle, internet bankacılığı hizmeti kullanılarak yapılan finansal işlemlerin toplam adedi 111 milyon, tutarı ise 1.5 trilyon TL oldu. Ocak-Mart 2020 döneminde internet bankacılığı kanalıyla kullandırılan anlık kredi adedi 127 bin, hacmi 3 milyar 15 milyon TL oldu.

62.6 milyon mobil müşterisi en az 1 kez giriş yaptı Mobil bankacılık yapmak üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam müşteri sayısı Mart 2020 itibariyle yaklaşık 83 milyon kişiye ulaştı. Bunların 52 milyon 481 bin kişisi (yüzde 63’ü) Ocak-Mart 2020 dönemi içerisinde en az bir kez giriş işlemi yaptı. Son bir yıl içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmış mobil bankacılık müşteri sayısı ise 62 milyon 617 bin kişi. Toplam (bireysel ve kurumsal) aktif müşteri sayısında bir önceki döneme göre 3 milyon 203 bin kişi artış oldu. Ocak-Mart 2020 dönemi itibariyle, mobil bankacılık hizmeti kullanılarak yapılan finansal işlemlerin toplam adedi 578 milyon, tutarı ise 1.8 trilyon TL’ya ulaştı. Ocak-Mart 2020 döneminde mobil bankacılık kanalıyla kullandırılan anlık kredi adedi 1 milyon 658 bin, hacmi 32 milyar 644 milyon TL olarak belirlendi.


HABER ANALİZ

BKM 2020 YILINA AIT ILK ALTI AYLIK VERILERI AÇIKLADI

Temassız ödemeler 3’e katlandı

563 milyon

İlk yarıdaki temassız ödeme adeti

PANDEMI SEBEBIYLE ÖDEME ALIŞKANLIKLARIMIZ DA DEĞIŞTI. VIRÜSLE TEMASI AZALTMAK ISTEYENLER, TEMASSIZ ÖDEMELERDE GEÇEN YILI ÜÇE KATLADI. AYRICA ARTAN TREND 2020 SONUNDA HER 4 LIRALIK KARTLI ÖDEMENIN 1 LIRASININ INTERNETTEN GERÇEKLEŞECEĞINI ORTAYA KOYUYOR.

B

ankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) verilerine göre yılın ilk yarısında 500 milyar TL’lik kartlı ödeme gerçekleşirken, elektronik eşya ve market sektörleri en fazla kartlı ödeme artışı görülen sektörler oldu. İnternetten ödemeler hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olurken, yılın ilk 6 ayında yapılan temassız ödeme adedi de geçen yılın aynı dönemine göre 3 katına çıktı. Veriler haziran sonu itibarıyla Türkiye’de 71.9 milyon adet kredi kartı, 172.9 milyon adet banka kartı bulunduğunu ortaya koyuyor. Buna göre, 2019 yılının haziran ayı ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında yüzde 6’lık artış, banka kartı sayısında ise yüzde 11’lik artış görüldü. Toplam kart sayısı ise 245 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 oranında artış gösterdi. Geçen yıla göre yüzde 32 artış Günümüzde vergiden bireysel emeklilik ödemesine, uzaktan alışveriş imkanı sunan e-ticaretten sigorta ödemelerine, hatta bağış ödemelerine kadar hayatın her alanında kartlarla ödeme yapılabiliyor. Bunun sonucunda, teması ve para üstü derdini ortadan kaldıran, zaman kazandıran ve üzerimizde nakit taşımamıza gerek kalmadan günlük hayatımızı kolaylaştıran kartlı ödemeler giderek yaygınlaşıyor. Pandemi döneminin de etkisiyle ödeme davranışları değişmeye devam ederken 2020 yılının ilk altı ayında kartlarla toplam 500 milyar TL tutarında ödeme yapıldı. Bu değer, önceki yılın aynı dönemine göre kartlı ödemelerde toplamda yüzde 10 büyüme olduğuna işaret ediyor. Bununla birlikte, 2020’nin ilk altı ayı 2019’un aynı dönemi ile kıyaslandığında, banka kartları ile yapılan ödemelerdeki yıllık büyümenin yüzde 32’yi bulduğu görülüyor. Kartlı ödemelerde, 2020 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre in-

celendiğinde, pandemi döneminde bireylerin hayat şartlarındaki değişimin kartlı ödemelerdeki etkisiyle beraber, “elektronik eşya”nın yüzde 43, “market-gıda”nın yüzde 33, “kamu/vergi ödemeleri”nin yüzde 20, “yapı malzemeleri”nin yüzde 16 ve “sigorta” sektörünün yüzde 14 büyüme ile ön plana çıktığı görülüyor. İnternetten kartlı ödeme tutarı yüzde 24 arttı Dijital dönüşüm hızla devam ederken pandemi döneminde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen internetten kartlı ödemeler hızlı yükselişini sürdürdü. BKM verilerine göre 2020 yılının ilk altı ayında toplam 107 milyar TL tutarında internetten kartlı ödeme yapıldı. Buna göre internetten kartlı ödemelerde, 2019’un ilk altı ayı ile kıyasla, yüzde 24 oranında artış gerçekleşti. Yine 2019’un ilk altı aylık döneminde toplam kartlı ödemelerin yüzde 18’ini oluşturan internetten kartlı ödemelerin bu yılın ilk altı ayında payını arttırarak yüzde 21’e ulaştığı görüldü. Bu trende göre, 2020 yılı sonunda her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL’sinin internetten yapılacağı öngörülüyor. Hızlı, kolay ve hijyenik olması ile son dönemde yükselişte olan temassız ödemelerde, 2020’nin ilk yarısında gerçekleşen işlem adedi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 3 katına çıktı ve 563 milyona ulaştı. 2019 yılında toplam 502 milyon adet temassız ödeme gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, yılın ilk 6 ayında geçen yılın toplamında yapılan temassız ödeme adedi de geçilmiş oldu. Mağaza içi ödemelerde temassız ödemelerin payı ise yüzde 22’ye yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 7 olan bu oranın bu seviyeye gelmesi temassız ödemelerin hayatımızın vazgeçilmez ödeme araçlarından biri haline geldiğini gösterirken, artık mağaza içi her 5 kartlı ödemeden 1’inde temassız ödemeler tercih ediliyor.

Mobil bankacılık kullanan müşteri sayısı Ekim-Aralık 2019

Ocak-Mart 2020

Bireysel müşteri sayısı (bin kişi) Aktif (A) (son 3 ayda 1 kez login olmuş)

47.799

50.827

Kayıtlı (B) (en az 1 kez login olmuş)

75.141

79.615

Kayıtlı (C) (son 1 yılda en az 1 kez login olmuş)

57.272

60.461

64

64

Aktif (A) (son 3 ayda 1 kez login olmuş)

1.479

1.654

Kayıtlı (B) (en az 1 kez login olmuş)

2.897

3.145

Kayıtlı (C) (son 1 yılda en az 1 kez login olmuş)

1.907

2.156

51

53

Aktif (A) (son 3 ayda 1 kez login olmuş)

49.279

52.481

Kayıtlı (B) (en az 1 kez login olmuş)

78.039

82.760

Kayıtlı (C) (son 1 yılda en az 1 kez login olmuş)

59.180

62.617

63

63

Aktif (A) / kayıtlı (B) müşteri oranı (yüzde) Kurumsal müşteri sayısı (bin kişi)

Aktif (A) / kayıtlı (B) müşteri oranı (yüzde) Toplam müşteri sayısı (bin kişi)

Aktif (A) / kayıtlı (B) müşteri oranı (yüzde)

Şube işlemlerinin payı tek haneye indi Bankaların yıllardır yatırım yaptığı dijital kanallar, salgında kurtarıcı olarak öne çıktı. Hem şube çalışanlarının hem de müşterilerinin sağlığını ön planda tutan bankalar, şubeye gitmeksizin birçok bankacılık işlemini alternatif dağıtım kanallarıyla (ADK) yapabildi. Dijital kanallardan yapılan işlemlerin payı yaklaşık 20 puan artarken, şubelerden yapılan bankacılık işlemlerinin payı ise tek haneli rakamlara geriledi. Akbank’ta görüntüleme

ve nakit işlemler hariç, toplam işlemlerin yüzde 95’i şube dışı kanallardan oldu. Denizbank’ta da MobilDeniz kullanıcı sayısı ve yapılan işlemler yüzde 15 arttı. Garanti BBVA’nın ise mobil uygulamadaki ‘Şubeye Gitmeden Yap’ adımına ziyaret günlük 1.500-1.700 bandından 200 bine ulaştı. İş Bankası da öncesine kadar yüzde 68’lerde olan İşCep’in payı yüzde 78’e kadar yükseldi. İnternet şube ve Maximum Mobil’le birlikte bu oran yüzde 88’i aştı.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l 51


ADVERTORIAL

PANDEMİDE KOBİ’LERİN YANINDA OLDUK

Vakıf Katılım, artan çağrıları ‘chatbot’la yanıtlayacak PANDEMIDE ARTAN ÇAĞRI MERKEZLERINDEKI YOĞUNLUKLA HAREKETE GEÇEN VAKIF KATILIM, MÜŞTERILERININ SORULARINA HIZLI CEVAP VEREBILMEK ADINA YAKIN ZAMANDA YAPAY ZEKA DESTEKLI ‘CHATBOT’UNU DEVREYE ALACAK.

V

akıf Katılım, müşterilerine hızlı cevap verebilmek adına yakın zamanda yapay zeka destekli ‘chatbot’unu devreye alacak. Geçen 3 ayda dijital kanallardan yapılan işlemlerin kullanım yoğunluğu oldukça arttığını söyleyen Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, pandemide KOBİ’lere sağladıklarını kolaylıklardan, artan dijital bankacılık işlemlerinden, dijital yatırımları planlarını anlattı.

Pandemi ile mücadelede Vakıf Katılım’ın faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz? Bu dönemde müşterilerinize ne gibi destekleriniz oldu? Bu süreçte sağladığımız destek paketlerinden biri olan ‘Bireysel İhtiyaç Desteği Finansmanı’ ile aylık hane halkı geliri 5 bin TL’nin altında olan dar gelirli vatandaşlarımız için ilk 6 ayı ödemesiz, 36 ay vadeli 10 bin TL’ye kadar finansman desteğimizi hayata geçirdik. Bunun yanı sıra salgınının ekonomik hayata, üretime ve istihdama ilişkin olası hasarlarını en aza indirme hedefiyle herhangi bir sektör ayrımı gözetmeksizin “İşe Devam Finansman Desteği”ni devreye alarak KOBİ’lerimizin bu zorlu günlerinde yanlarında olduk. Yine ‘’Çek Ödeme Finansman Desteği’’ de bu süreçte sağladığımız destek paketlerinden bir tanesi… Bu dönemde öncelikli olarak sunduğumuz destek paketlerini şu şekilde özetleyebiliriz; •

52  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

Bireysel ve kurumsal fon kullanan müşterilerimizin talepleri üzerine, 30 Haziran 2020 tarihine kadarki taksit ödemelerinde esneklik sağlanması, İşletmelerin kullanmış olduğu mevcut fonların, nakit akışlarına

uygun ve sektörel durumlarına göre ödemesiz dönemli olarak yeniden yapılandırılması, Koronavirüs salgınından en çok etkilenen sektörlere özgü fon kullandırımların 12 aya kadar ödemesiz dönemli olarak yapılandırılması, Kurumumuzdan personel maaş ödemesi hizmeti alan işletmelere, istihdam koruma amaçlı fon taleplerini karşılamak amacıyla, “3 aylık maaş gideri” kadar 1 yıl vadeli fon kullandırılması, Firmalara Vergi ve SGK gibi kamusal ödeme yükümlülüklerini kolaylaştırmak amacıyla; 3 ay ödemesiz, 12 aya kadar taksit imkanı verilmesi.

Haziran ayının başı itibarıyla da ikinci faz destek paketlerimizi devreye aldık. Bu doğrultuda normalleşme sürecine geçiş ve sosyal hayatın canlanması için vatandaşlarımızın finansman ihtiyaçlarının uygun şartlarda sağlanabilmesi amacıyla konut finansmanı, taşıt finansmanı, tatil destek finansmanı ve sosyal hayata destek finansmanı olarak dört yeni finansman paketini hayata geçirdik. Vakıf Katılım olarak, her zaman olduğu gibi bu süreçte de vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına destek olmak için onların yanlarında olduğumuzun bir kez daha altını çizmek istiyoruz. Bunun yanı sıra kalkınma ajansları ile protokoller yaparak KOBİ’lerin finansman teşviklerinden ve çeşitli hibe programlarından yararlanmalarını kolaylaştırdık. Organize sanayi bölgeleriyle iş birlikleri yaparak KOBİ’lerin makine ve teçhizat alımlarında ihtiyaç duydukları uzun vadeli ve düşük maliyetli finansmana ulaşımlarını sağladık.


Bu paketlerin yanı sıra tamamen sağlık sektörüne yönelik başta hastaneler olmak üzere, koronavirüs test kiti, koruyucu maske, dezenfektan ve temizlik ürünleri üretimi yapan KOBİ’lerimize düşük maliyetli 6 ay ödemesiz 36 aya varan finansman imkanları sunarak bu zor günlerin aşılması için sağlık sektörüne destek olduk. Son 3-4 ay içinde dijital bankacılık kullanımlarının yoğunlaştığı belirtiliyor. Sizde ne gibi etkileşimler oldu, kullanım oranlarınız değişti mi? Geçtiğimiz 3 aylık dönemde dijital kanallardan yapılan işlemlerin kullanım yoğunluğu oldukça arttı. Özellikle para transferi ve ödeme işlemlerinde kullanım oranlarının dijital kanallara kaydığını gözlemledik. Bu dönemde para transferi işlemlerinin %79’u, ödeme işlemlerinin %69’u dijital kanallarımızdan gerçekleştirildi. Tüm işlemleri değerlendirdiğimizde ise müşterilerimizin işlemlerinin %75’ini dijital kanallardan yaptığını görüyoruz. Birçok banka bu kanallardan para transferi işlem ücretlerini bu dönemde kaldırdı; biz zaten bu hizmetleri ücretsiz sunduğumuz için böyle bir değişikliğe gerek duymadık. Ödemeler kısmındaki işlem setlerini zenginleştirdik ve özellikle dijital kanallardan ödenebilen vergi türü sayımızı artırdık. Dijital bankacılık alanında önümüzdeki dönem planlarınız neler? Hangi ürün ve servisler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz? İçinde bulunduğumuz dönemin koşullarına bağlı olarak “dijitalleşme hedefimiz” kapsamında dijital kanallarımızda birçok ürün ve hizmet sunuyoruz. Bu ürün ve hizmet çeşitliliğini artırmaya yönelik çalışmalarımız da devam ediyor. Özellikle müşterilerimizin şubeye gitmeden hesap açılış süreçlerini tamamlaması amacıyla şubesiz bankacılık alanında çalışmalarımızı hızlandırdık. Bildiğiniz üzere bu dönemde çağrı merkezlerindeki yoğunluk da fazlasıyla arttı, müşterilerimizin sorularına hızlı cevap verebilmek adına yakın zamanda yapay zeka destekli ‘chatbot’umuzu da web sitemizde devreye alacağız. Bir yandan da mobil şubemizi geliştirme çalışmalarımıza devam etmekteyiz; push notification ile bildirim, biyometrik doğrulama ile giriş gibi birçok yeni özelliği de devreye alarak müşterilerimizin dijital kanallardaki deneyimini bir üst seviyeye çıkarmayı planlıyoruz. Yine müşterilerimizin döviz ve kıymetli maden alış/satış işlemlerini

KOBİ’lere elektronik imza hizmeti İnternet bankacılığında KOBİ’lere nasıl avantajlar sunuyorsunuz?

5 gün/24 saat yapabilecekleri bir mobil uygulama üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor. Böylelikle müşterilerimiz döviz ve kıymetli maden alış/satış, emir verme, kur takibi gibi işlemlerini kolaylıkla ve hızlı bir şekilde yapabilecekler. Pandemi sürecinde özellikle temassız hizmetlerin daha fazla konuşulduğunu gördük. Sizin bu anlamda öne çıkarabileceğiniz bir hizmet var mı? Pandemi döneminden bağımsız olarak

Ekonomimizin lokomotifi olan KOBİ’lere Vakıf Katılım olarak her alanda avantaj sağlayacak ürün ve hizmetleri sağlamaktayız. İnternet Bankacılığı alanında KOBİ’lere sağladığımız avantajların en başında tüm EFT ve havale işlemlerinin ücretsiz olması gelmektedir. Bunun yanı sıra KOBİ’lerimize işlemlerinin hızlı ve kolay olması adına “Bankacılık talimatlarında elektronik imza” hizmeti vermenin yanı sıra talimatlarına bulundukları yerden Mobil Şubemiz üzerinden onay vererek şubelere gelmeden

birçok dijital ürünümüz için çalışmalarımızı hızla devam ettiriyorduk, pandemi ile birlikte bu projelerimizi daha da hızlandırdık. Bildiğiniz üzere son dönemde temassız ödemelerin sayısı oldukça arttı ve artmaya da devam edecek. NFC özellikli Android cihazları POS cihazına dönüştüren MobildePOS ürünümüzü bu dönemde hızla devreye alarak işletmelerin işini kolaylaştıracak yeni bir ürünü hizmete sunduk. Müşterilerimiz, klasik POS cihazlarına ihtiyaç kalmadan,

tüm işlemlerini yapabilme imkanı sunuyoruz. Ayrıca KOBİ’lerimizin sigorta işlemleri için yine İnternet Şube ve Mobil Şube üzerinden kolay bir şekilde teklif almaları ve poliçelerini takip etmelerini sağlayacak “Sigorta Ajandam” uygulamasını kullanıma açarak bu alanda önemli bir hizmeti hayata geçirmiş olduk. KOBİ’lerimizin zaman yönetimlerini kolaylaştırmaları ve maliyetlerini minimuma indirmeleri için çözümler üretmeye ve sadece güzel günlerde değil zor günlerde de onlara destek olmaya devam edeceğiz.

üye iş yeri başvurularını tamamladıktan sonra NFC özellikli akıllı telefonlarına uygulamamızı yükleyip, temassız ödeme yapmaya başlayabiliyorlar. Pandemi döneminde temassız işlem adedini artırmak için temassız işlem limitlerini 250 TL’ye çıkarttık. Ayrıca ATM’lerimizden QR kod ile hizmet vererek müşterilerimize temassız para çekme imkanı sağladık ve Kurumumuz ATM’lerinden para çekecek müşterilerimiz için limitlerimizi 5.000 TL’ye yükselttik.


R APOR

MCKINSEY RAPORUNA GÖRE SEKTÖRDE HIZLI BIR DEĞIŞIM BEKLENIYOR

Dijital dönüşüm hızlandırılmalı

Gökhan Sarı

BANKACILIK SEKTÖRÜ BUNDAN SONRA ÖNCELIKLE TEKNOLOJIYI ÇOK ETKIN KULLANARAK MÜŞTERILERINE ÇOK KANALLI FARK YARATAN BIR DENEYIM YAŞATMAK ZORUNDA. AYRICA UZAKTAN HIZMETLERINI DE DIJITAL ALTYAPIYLA DESTEKLEYEREK VERIMLILIKLERINI ARTIRMALILAR.

G

lobal yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, “Avrupa’da Özel Bankacılığın Geleceği” raporunu yayımladı. 2019 yılını ve 2020 yılının birinci çeyreğini kapsayan araştırma, sektör temsilcileri ve kuruluşlarının katılımıyla gerçekleştirildi. Hazırlanan rapor, son yıllarda özel bankacılığa damga vuran eğilimleri ve COVID-19’un etkilerini değerlendiriyor. Rapora göre, özel bankacılık yapan kuruluşlar salgın sonrası dönemde hızla değişmek zorunda kalacaklar. Bu kuruluşların müşterilerine erişim kanallarını, onlarla kurdukları ilişkiyi ve iş modellerini hızla değişti-

rirken; sosyal ve çevresel öncelikleri de ürünlerine yansıtmaları gerekecek. Araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bir değerlendirme yapan McKinsey & Company Kıdemli Ortağı Gökhan Sarı şunları söyledi: “Bu araştırma özel bankacılık alanında önemli noktalara dikkat çekiyor ve bir yol haritası sunuyor. Yöneticiler pandemi sonrası iş ortamında sadece başarılı olmak için değil, ayakta kalabilmek için bile dönüşümü hızlandırmak gerektiğini kabul etmeli. Bankalar yeni normal olarak adlandırdığımız bu ortamda değişen iş koşulları ve kârlılığı zorlaştıran etkenler karşısında gelecekle ilgili net hedefler belirlemeli ve bunlara

ulaşacak yol haritalarını hızla uygulamaya koymalılar.” Bankaların aynı zamanda temel maliyetlerini yeniden düzenlemek zorunda olduklarını ifade eden Sarı sözlerine şöyle sürdürdü: “Böylece kendilerine yeni yetkinlikler kazandıracak yatırımlar yapmak, verimlilik alanındaki kazanımlarını artırmak ve gelir artışı sağlamak için kaynak yaratacaklar. Öte yandan, mevcut krizin nasıl gelişeceği henüz belirsiz olduğu için esnekliklerini korumalılar. Özel bankacılık, müşterileriyle güvene dayalı ilişkilerini kullanarak COVID-19 krizinden daha güçlenmiş olarak çıkabilir; ancak bunun için hızla harekete geçmek lazım.”

“Bu araştırma özel bankacılık alanında önemli noktalara dikkat çekiyor ve bir yol haritası sunuyor.“

COVID-19’un etkileri olacak

1

İlk eğilim faiz oranlarının yakın gelecekte düşük kalacağının anlaşılması.

54  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

McKinsey araştırmasına göre özel bankacılık segmenti 2020’ye güçlü bir başlangıç yaptı. COVID-19 krizi ile birlikte özkaynaklar nakite çevrilmeye başlayınca işlem hacmi yükseldi. Aracılık gelirleri 2019’un aynı dönemine oranla yüzde 4 arttı. COVID-19 ile birlikte üç önemli eğilim ortaya çıktı:

2

İkinci önemli eğilim, sağlıklarından endişe duyan müşterilerin dijital kanalları ve uzaktan erişim sistemlerini daha fazla tercih etmeleri.

3

Buna paralel üçüncü eğilim ise işlerini uzaktan yapmak isteyen çalışanların oranının bu dönemde yüzde 80’e çıkması.

Üç alanda hızlı değişim şart COVID-19 sonrası dönemde Avrupa’da özel bankacılık segmentindeki oyuncular farklı alanlarda önemli değişimler gerçekleştirmek zorundalar. Öncelikle teknolojiyi çok etkin kullanarak müşteriye çok kanallı, fark yaratan bir deneyim yaşatmaları gerekiyor. Müşterilerine hizmet sunma, tavsiye verme ve ilişki yönetme konularında teknolojiyi nasıl daha etkin kullanacaklarını düşünmeliler. Bunları hayata geçirmek için inovasyon süreçlerini hızlandırmalılar. Değişim gerektiren ikinci alan ise iş modeli. Müşterinin uzaktan hizmet alma ve çok kanallı etkileşimi tercih etmesine paralel olarak bankalar müşteri temsilcilerini merkezde daha düşük seviyede konumlandırıp, onları dijital altyapıyla destekleyerek verimliliklerini artırmalı. Ayrıca bankalar tüm iş süreçlerini ve merkezi fonksiyonlarını yeniden tasarlayarak hangi fonksiyonları kendi bünyelerinde tutacaklarına, hangileri için dışarıdan hizmet alacaklarına karar vermeli. Üçüncü boyut daha önce de vardı, ancak COVID-19 kriziyle birlikte pekişti. Müşteriler artık sosyal sorumluluk gösteren kuruluşlara daha fazla değer veriyorlar. Yatırımlarının sosyal anlamda olumlu etki yaratmasını da istiyorlar. Dolayısıyla bankalar vizyonlarını yeniden gözden geçirmek zorundalar.



HABER ANALIZ

Küçük işletmeler de nakit ihtiyacını dijitalden karşıladı BANKALARDAKI DIJITALLEŞMENIN NIMETLERINDEN SADECE BIREYSEL MÜŞTERILER DEĞIL TICARI MÜŞTERILER DE YARARLANDI. ÖZELLIKLE PANDEMININ OLUMSUZ ETKILEDIĞI KOBİ’LER DESTEK PAKETLERININ YANI SIRA ŞUBEYE GITMEDEN ALABILDIKLERI KREDILERLE IŞLERINI YÜRÜTTÜ.

T

ürkiye’de koronavirüs salgınının genele yayıldığı ve kısıtlamaların üst düzeye çıktığı ikinci çeyrekte KOBİ kredileri ilk çeyreğe göre 149.4 milyar lira artış gösterdi. Bankacılık sektörünün KOBİ kredileri, yılın ilk 6 ayında 193.3 milyar lira artışla 810 milyar liraya dayandı. KOBİ’ler bu kredi artışı internet ya da mobil bankacılık uygulamaları üzerinden şubelere gitmeden halletti, dijitalleşme KOBİ kredilerinde de yerini aldı.

İkinci çeyrekte 150 milyar lira arttı AA muhabirinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden derlediği bilgiye göre 2018 yıl sonunda 610,8 milyar lira olan KOBİ kredileri bakiyesi, geçen yıl sonunda 3.5 milyar lira artarak 614,3 milyar liraya yükseldi. Yılın ilk çeyreğinde Türkiye’de KOBİ kredileri 43.9 milyar liralık yükselişle 658.2 milyar liraya ulaştı. Türkiye’de salgının genele yayıldığı ve kısıtlamaların üst düzeye çıktığı ikinci çeyrekte ise KOBİ’lere kredi muslukları tamamen

açıldı. Bankacılık sektörünün KOBİ kredileri bakiyesi, ikinci çeyrek sonunda 807.6 milyar liraya dayandı. İkinci çeyrekte KOBİ kredileri bir önceki çeyreğe göre 150 milyar liraya yakın artış gösterdi. Böylece yılın ilk yarısında bankacılık sektörünün KOBİ kredileri bakiyesi 193.3 milyar lira arttı.

BANKALARIN İŞLETMELERE ÖZEL DİJİTAL AVANTAJLARI İş Bankası’ndan teknolojiyle işletmelere destek Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şahismail Şimşek, ticari müşterilerinin bankanın dijital kanalları kullanarak, birçok işlemi şubeye gelmeden tamamlayabildiklerini söyledi. İş Bankası’nda bir yeniliği daha hayata geçirdiklerini kaydeden Şimşek, “POS talebi olan gerçek kişi tacir niteliğindeki müşterilerimizin taleplerini şubeye gelmeden yapabilmelerini sağladık. Uçtan uca dijitalleşen sürecimizla müşterilerimiz dijital kanallarımızdan taleplerini birkaç saniyede oluşturuyor ve POS’ları iş adreslerine gönderiliyor” dedi.

56  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

Ziraat’ten mobilden prim ve vergi ödemeleri Ziraat Bankası SGK prim ödemelerinde yeni bir uygulamayı hayata geçirdi. Banka, SGK prim tahsilatları için halen var olan TCKN/VKN/Sicil numarası ile ödeme yöntemlerine ek olarak karekod okuma teknolojisi aracılığıyla da ödeme imkanı sunmaya başladı. Ziraat Bankası

Bankacılık Operasyonları ve İletişim Genel Müdür Yardımcısı Ali Kırbaş “SGK prim ödemelerinde sektörde bir ilki gerçekleştirdik. Ziraat Mobil için yeni geliştirdiğimiz SGK prim tahsilatlarında karekod

Online servislerle ödemeler kolaylaştı Vakıfbank, vergi ödemelerinde sunduğu özel hizmetleriyle mükelleflerinin işini kolaylaştırdı. Ticari ve bireysel segmentteki Vakıfbank müşterileri ile tüm vergi mükellefleri vergi, resim, harç ve ceza borçlarını ödemelerini sorgulayabiliyor. Şube ve dijital

kanallarda mükelleflere 18 farklı ödeme imkânı sunan Vakıfbank, sektörde vergi sorgu ve ödemelerine toplamda 32 farklı seçenekle de kolaylık sunuyor. Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı Hazım Akyol, “Dijital alandaki yenilikçi ürün ve hizmetlerimizle mükelleflerin hayatını kolaylaştırıyoruz” dedi.

okuma yoluyla tahsilat uygulaması ile müşterilerimiz SGK tahakkuk fişleri üzerinde yer alan karekodu telefon kamerasına okutarak SGK prim ödemelerini yapabiliyorlar” dedi.

Halkbank 1 milyon kişiye web’ten ulaştı Halkbank, pandemi döneminde dijital kanallardan ticari müşterilerine yardımcı oldu. Banka açıklamasına göre internet şubesi üzerinden başvuru yapan 668 bin kişiye Bireysel Temel İhtiyaç Destek Kredisi, 369 bin kişiye Esnaf Destek Paketi, 31 binden fazla kişiye de İşe Devam Desteği- Küçük İşletme Can Suyu Kredisi kullandırarak toplamda 1 milyon kişiye web kanalları ulaşıldı.


S ÖY L EŞİ

Figopara’dan KOBİ’lere pandemide 230 milyon TL’lik nakit PANDEMIDE KOBİ’LERIN NAKIT ISTEĞI ARTTI. VADESI GELMEMIŞ ÖDEMELERE FINANSMAN SAĞLANMASINA YARDIMCI OLAN FINTECH GIRIŞIMI FIGOPARA, SON ÜÇ AYDA ISE 230 MILYON TL’LIK IŞLEME ARACILIK YAPTI. KORAY BAHAR’LA FIGOPARA’NIN PANDEMI GÜNLERINI KONUŞTUK.

V

adesi gelmemiş ödemelere finansman sağlanmasına yardımcı olan fintech bir girişimi Figopara, KOBİ’lere olan desteğini pandemide de sürdürdü. Bugüne kadar KOBİ’lerin 800 milyon TL’lik işlem hacmine aracılık eden Figopara, son üç ayda ise 230 milyon TL’lik işleme aracılık yaptı. Figopara’nın sunduğu hizmetler ile nakit akışlarını bozmadan, finansman ihtiyacını karşılamak isteyen şirketlerin 11 Mart ile 23 Haziran arasında gerçekleştirdiği işlemlerle geçen yılın aynı döneminde yapılan fatura iskontolama üç kat artış gösterdi. Geçen yılı 420 milyon TL’lik işlemle bitirdiklerini ve normalde yaptıkları aylık işlem tutarının 70-80 milyon TL olduğunu ifade eden Bahar, pandemide nakit ihtiyacı daha çok olduğunu belirtti. Figopara Kurucu Ortağı Koray Bahar, sunduğu platform ile alıcı ve satıcı arasındaki ticaretin finansmanını kolay ve ulaşılabilir hale getirirken, tedarik zinciri döngüsünü de hızlandırdıklarını söyledi. Bahar, koronavirüs sürecinde hızla yükselen e- ticaretle birlikte alıcı ve satıcı firmalar ve İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) belirlediği İSO 100 şirketlerinin tedarikçi finansmanı konusunda Figopara’ya ilgi gösterdiğini belirtti. Bu yıl 11 Mart’tan bu yana aracılık ettikleri işlem tutarı geçen yılın aynı dönemine göre 3 kat arttırdıklarını söyleyen Bahar, “Hedefimiz 1 milyar TL’lik işleme aracılık ederek şu anda elde ettiğimiz büyümenin 3 katına ulaşmak. Var olan bin aktif kullanıcı sayımızı da 3 bin 500 kullanıcıya çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Bahar, Figopara olarak hem tedarikçi şirketlerin hem de KOBİ’lerin ticaret finansmanına daha rahat ulaşmaları için gerekli AR-GE çalışmalarını yapmaya devam ettiklerini belirtti.

Nasıl çalışıyor?

Koray Bahar

Sistem şuan HepsiBurada, Akçalı Boya gibi 6 büyük tedarikçilerle çalışan firma olduğunu ifade eden Bahar, yakında yeni holdinglerin de katılacağını belirtti. E-fatura entegresiyle firmaları skorlayacak Bankalarında 200 milyon TL’ye kadar KOBİ’lere kredi verdiğini söyleyen Bahar, “Orada da şöyle bir sistemimiz var alıcı onaylarsa banka güven duyarak krediyi veriyor. Bu özellikle KOBİ’lere 70-80 milyon liralık kredi sağladık. Batık kredi oranı sıfır. Çünkü alıcı ‘ben bu firmadan mal alıyorum’ diye onay veriyor. Banka da güveniyor” dedi.

Şimdi yeni bir özelliğin hayata geçireceklerini ifade eden Bahar, şöyle anlattı: “E-fatura sistemiyle alıcı onayı beklemeden kredi sağlayacağız. Firmaların e-fatura veriyle kredi skorlarını belirleyeceğiz. Bankalarla da bu bilgiyi paylaşacağız. KOBİ’lere anında kaynak sağlamış olacağız. 10 e-fatura sistemiyle entegre olduk. KOBİ’ler isterlerse faturalarını bizimle paylaşmaya onay verecek. Biz de kredi skoru vereceğiz” dedi. Bu modeli beta olrak denediklerini ve 50’ye yakın KOBİ’nin e-faturalarını paylaşmayı onayladıklarını kaydeden Bahar, böylece alıcı garantili modellerinden daha hızlı finansman sağlayacaklarını belirtti.

Figopara kısaca, alıcı ve satıcı arasında vadeyi kısalıyor. Faturadaki ödeme banka tarafından yapılırken, Figopara aracı bir rol üstlenerek işin dijitalleştirilmesini sağlıyor. Örneğin müşteri tarafından onaylanmış faturanızla birlikte, 60 günde alacağınız 50 bin TL, size banka tarafından ertesi gün 48 bin TL olarak ödeniyor. Onaylarsanız, bu tutar sizin hesabına yatırılırken, fatura da banka kontrolüne geçiyor. Kullanıcı tarafından onay verildiğinde işlemler kısa sürede gerçekleşiyor. Bu noktada bankalar ve kurumlar ile entegreli olarak çalıştığından, size gelecek olan ödemenin kesin olarak ödemeyi alacağınız kurum tarafından doğrulanmış olması gerekiyor. Yüklediğiniz her faturanın ödemesini alacağınız anlamına gelmiyor. Fatura güvenirliliği bu açıdan oldukça önemli bir durum.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  57


HABER ANALİZ

PANDEMI DÖNEMINDEKI EVDEN ÇALIŞMA BAŞARISI GENELE YAYILDI

Bankacılık sektöründe çalışma şekli değişti PANDEMI DÖNEMINDE EVDEN ÇALIŞMAYI DENEYIMLEYEN VE BAŞARIYA ULAŞAN BANKACILIK SEKTÖRÜ IŞ MODELINI DE DEĞIŞTIRMEYE BAŞLADI. BULUT ÇÖZÜMLERI, TEKNOLOJI ALTYAPI YATIRIMLARIYLA BANKALAR ÇALIŞANLARININ ESNEK ÇALIŞMASININ ÖNÜNÜ AÇTI.

%50

Finansal kurumlarda evden çalışmanın olumlu etkileyen çalışan oranı

K

Meltem Kalender Öztürk

58  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

oronavirüs pandemisiyle bankacılıkta işler değişti. Zaten oldukça iyi bir dijitalleşme serüveni yaşayan bankaların pandemi dönemine adapte olmaları zor olmadı. Hem çalışanlarının hem de müşterilerinin sağlığını korumak için teknoloji yardıma koştu. Evden çalışma çalışanlar için uygulanırken bankaya gitmeden işlemlerin gerçekleştirilmesi için de temassız kullanımı artırıldı, mobiller yenilendi, ATM’lerde limitler yükseltildi. EFT ve havale işlemleri mobil ve internet bankacılığından ücretsiz hale getirildi. Normalleşme süreci bankaların eski iş yapma şeklinin de artık geçerli olmadığını ortaya koyuyor. Çoğu banka esnek çalışma modeline geçiyor teknik altyapısını buna göre yeniliyor. Toplantılar hatta stajlar dijital ortamlarda yapılmaya devam ediyor. Koronavirüs salgını ile birlikte evden çalışmaya geçen bankalar, şubelerde dönüşümlü çalışma uyguladı, çağrı merkezinde ve uzaktan bankacılık hizmeti sunan ekiplerine de uzaktan çalışma modeline geçti. Evden çalışma deneyimi kazanan tüm bankalar artık yeni dönemde bu sistemlerini kalıcı hale getirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Ancak hemen işe girişen bankalar

da var. Bunların başında ING Türkiye geliyor. ING Türkiye’nin esnek çalışma modelleri pandemi öncesinde de devredeydi. Pandemi sonrasında daha da kapsam genişletildi. Dilediği şehirde çalışabilecek ING Türkiye, çalışanlarının motivasyonunu ve verimliliğini artıran yeni nesil çalışma yöntemine “Flexi Yaz”ı da ekledi. Buna göre, ING Türkiye Genel Müdürlük ve Kahramanmaraş Operasyon Merkezi çalışanları, seçtikleri paket kapsamında yaz döneminde diledikleri şehirden çalışabilecek. Uygulamanın finans sektöründe bir ilk olduğunu söyleyen ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Meltem Kalender Öztürk, “İşin ihtiyaçları karşılandığı sürece herkesin, her zaman ve her yerden esnek çalışabileceğine inanıyoruz. Salgın dolayısıyla uzun süredir evlerinden çalışan arkadaşlarımız bu yaz kendilerini çok daha rahat ve özgür hissedecek, üstelik uygulamamız her yaz devam edecek” dedi. Çalışanlara, seçtikleri pakete göre bir ya da iki ay kendi tercih ettikleri lokasyondan çalışma imkânı sunan Flexi Yaz, 15 Haziran - 15 Eylül 2020 tarihleri arasında geçerli olacak. Aynı zamanda Flexi Yaz seçenler, bu dönemde haftada

%38,9

Finansal kurumlarda evden çalışmanın olumsuz etkileyen çalışan oranı

beş gün değil, üç ya da dört gün çalışmayı tercih edebilecek. Öztürk, “ING Türkiye olarak yalnızca bankacılık sektöründen değil, genel olarak özel sektörden de ayrışarak son beş yıldır haftada iki gün uzaktan çalışıyor, çalışanlarımıza her gün esnek çalışma saatleri sunuyoruz. Dolayısıyla çalışanlarımız uzaktan çalışmaya oldukça alışkın ancak salgın nedeniyle uzun süredir zorunlu olarak evde kaldığımız için bu kez farklı bir durum söz konusu” dedi. Öztürk, buradan hareket ederek, çalışanların yazları kendilerini çok daha rahat ve özgür hissetmeleri için finans sektöründe yine bir ilk olan Flexi Yaz uygulamasını hayata geçirdiklerini dile getirdi. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü; “Böylece çalışanlarımız bu yazın önemli bir kısmını dilerlerse uzun süredir uzak kaldıkları ailelerinin yanında veya bir tatil bölgesinde geçirebilecek. Haftada üç veya dört gün çalışacaklarından işi ve tatili bir arada yapacak, böylece çalışmaktan da daha fazla keyif alacaklar. İşin ihtiyaçları karşılandığı sürece herkesin, her zaman ve her yerden esnek çalışabileceğine inanıyoruz. Flexi Yaz da bu bakış açımızın ilk yansıması oldu. Bunun yanı sıra farklı modelleri de hayata geçirmeye hazırlanıyoruz” dedi.


Vodafone bulut santralı ile geçiş hızlandı

%83,4

Evden çalışmanın salgından sonrasında uygulanmasını isteyen finansal kurum çalışanı oranı

Denizbank, Koronavirüs salgını döneminde çalışanlarının sağlığını korumak ve uzaktan çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla Vodafone Business Bulut Santral Çözümü’nü seçti. Ek yatırım maliyeti gerektirmeyen çözümle, 3 bin 500 çalışanı için iletişimi buluta taşıyan Denizbank, ilgili personelin iş süreçlerini cep telefonlarından sürdürmelerine olanak sağlıyor. Çalışanların dilediği yerden şirket numaraları ile arama yapabilmesini ve çağrı alabilmesini sağlayan Vodafone Business Bulut Santral Çözümü ile kayıp ve yanıtlanamayan çağrı sorunu da ortadan kalkıyor. Sistem sayesinde tekrarlanan çağrılar daha önce görüşme gerçekleştirilen personelin numarasına yönlendiriliyor. Bulut Santral mobil uygulaması ile çalışanlar dilediği yerden ve özel numaraları görünmeden şirket numaraları ile arama yapıp çağrı alabiliyor. Uygulama ile kayıp ve yanıtlanamayan çağrılar son bulurken, tekrarlanan çağrılar daha önce görüşülen personelin numarasına yönlendiriliyor, böylece müşteri memnuniyeti de artırılıyor. Ses kayıt özelliği ile gelen çağrılar kayıt altına alınabilirken, geriye dönük dinleme yapılabiliyor. Ses verisinin internet altyapısı üzerinden alınmasını ve gönderilmesini sağlayan uygulama sayesinde çağrı başlatma, gelen çağrıları alma, konferans araması yapma, karşılama anonsu dinletme ve görüşme kaydı alma gibi fonksiyonlar hızlı, güvenli ve kesintisiz biçimde gerçekleştirilebiliyor. Bulut Santral Çözümü ile Denizbank’ın sahada aktif

çalışan mobil satış gruplarının günlük arama ve görüşmelerinin raporlanması da sağlanıyor. Bulut Santral Çözümü, çalışanların siber güvenliğini de en üst seviyede sağlıyor. Bu çözüm, Bulut Santral dışında yapılan aramalarla ilgili bilgi ve kayıtlara, cihazdaki başka uygulama verilerine, fotoğraflara, medya dosyalarına ya da özel dokümanlara erişmiyor. Özel verileri kopyalamıyor. Sektör olarak bir nevi kamu görevi icra ettiklerini ve çalışmalarının kesintisiz olarak devam etmesinin büyük önem taşıdığını belirten Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş teknolojinin sunduğu sınırsız fırsatlardan yararlanarak öncelikle çalışanlarının sağlığını gözetmek suretiyle, hizmet vermeye devam ettiklerini belirtti. Ateş şöyle devam etti: “İlk anından itibaren tedbirlerimizi alarak uzaktan çalışma planlamamızı yaptık. Bu noktada gerçekleştirdiğimiz anlaşma ile uygulamaya aldığımız Vodafone Business Bulut Santral Çözümü, çalışanlarımızın işlerini tıpkı ofislerinde olduğu gibi sürdürebilmelerinde büyük avantaj sağladı. Şirket kültürümüzün merkezinde yer alan inovasyon kavramını, bir düşünce biçimi olarak faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlara taşıyor, yeni iş birlikleriyle bu süreci zenginleştirirken hem çalışanlarımızın hem müşterilerimizin hayatlarını kolaylaştırıyoruz. Dijital dönüşümün aktörü ve öncüsü olma vizyonumuz doğrultusunda, Vodafone ile çalışmaktan, müşterilerimiz için değer yaratan bir projeyi daha hizmete almaktan mutluluk duyuyoruz.”

Hakan Ateş

Dört seçenekli esnek çalışma Züleyha Büyükyıldırım

Türkiye Finans Katılım Bankası, çalışanları için başlattığı dört seçenekli esnek çalışma modeli JEST ile bankacılık sektöründe bir ilki hayata geçirdi. 1 Haziran itibarıyla uygulamaya alınan ve sektörde öncü olan bu uygulama sayesinde genel müdürlük bünyesinde hizmet veren banka çalışanları, kendi seçecekleri esnek çalışma saatleriyle ister ofiste ister uzaktan çalışma fırsatına sahip olacaklar. Esnek çalışma modeli “JEST” kapsamında; tüm Türkiye Finans Genel Müdürlük çalışanları, kendilerine sunulan dört farklı çalışma modelinden istediğini seçerek hizmet vermeye devam edecek. “Ofisten çalışma modeli” ile normal mesai saatleri olan 08:00-17:00

arasında ofisten çalışma mümkün iken; “Ofisten esnek saatler” modelini seçen çalışanlar, Banka’nın belirlediği altı farklı saat aralığından seçim yaparak ofiste çalışabilecek. Ofiste çalışmayı tercih etmeyenler ise “Uzaktan çalışma” modelini tercih ederek mesai saatleri kapsamında sistem üzerinden uzaktan çalışabilecek. “Uzaktan esnek saatler ile çalışma” modelinde ise çalışanlar yine bankanın belirlediği saat aralıklarından birini seçerek kendi çalışma modelini oluşturabilecek. Salgın sürecinde olduğu gibi normalleşme döneminde de üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam ettiklerini belirten Türkiye Finans İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Züleyha Büyükyıldırım, “Yaşadığımız bu zor süreçte çalışanlarımızın Bankamıza olan

bağlılığını ve motivasyonlarını artıracak yeni uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyoruz. Son olarak uygulamaya aldığımız esnek çalışma modelimiz “JEST” ile yeni normal düzene de en hızlı şekilde uyum sağlayarak çalışanlarımızın ofise geliş ve iş çıkış saatlerini esnetiyoruz. Genel Müdürlük çalışanlarımız 1 Haziran itibarıyla kendi seçtikleri saat dilimlerinde ister evlerinden ister ofise gelerek çalışmalarını yürütebilecekler. Ofise dönmek isteyen çalışanlarımızın da sağlığını göz önünde bulundurarak, sürecin ilk başından itibaren aldığımız önlemleri büyük bir titizlikle uygulamaya devam ediyoruz. İlerleyen süreçte de Türkiye Finans ailesinin hayatını kolaylaştıracak uygulamalar geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  59


G ÖRÜŞ

YILDIZ HOLDİNG YKÜ MURAT ÜLKER

Bir holdingin dijitalleşme serüveni DIJITALLEŞTIREMEZSEK GÜNLÜK IŞ YAPIŞ BIÇIMIMIZI VE DIJITALIZASYONUN SUNDUĞU NIMETLERDEN FAYDALANAMAZSAK O ZAMAN BILELIM KI REKABETÇI, ILERIDE ÜSTÜN OLAMAYIZ!

Digitization/Digitalization? Sayılaşma/Sayısallaşma? Analogdan Dijitale Geçince … Kısım 1 Dijital dönüşüm (digital transformation), dijital disruption (dijital ezber bozma/alt üst etme) ve dijital iş (digital business) sözcükleri son yıllarda dijital teknolojilerin hızla gelişmesiyle iş dünyamızın aklına, diline ve iş yerlerimize giren “çok trendi” kavramlar. Bu kavramların üçüyle de aslında bir şirketin “dijitalleşmesi” (sayısallaşması) anlatılmaya çalışılıyor 1. Ama bu dijitalleşmeden doğru şeyi anlıyor muyuz ben pek emin değilim. Mesela, Londra’da kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak faaliyet gösteren Tate Modern isimli sanat müzesi dijitalleşmeyi, kar amacı güden birçok işletmeden daha iyi anlamış olabilir mi? Bunun cevabını yazıyı okuyup, sonuna geldiğinizde öğreneceksiniz, sabrediniz. Dijitalleşme bugün dillere pelesenk olmuş bir kavram olsa da aslında ipuçlarını 1970’li yıllarda görmüştük. İlk defa bilgisayarlarla karşılaştığım 1970’lerin sonundan beri hayranlıkla izlediğim cazip bir dünya, büyük bir nimet bilgisayar. Çok şeyler başardık bilgisayarlarla; üstelik bu başarılar insanlığın sıfır, bir, iki kere iki gibi kabulleriyle gerçekleşti. Ya bu kabuller olmasaydı? Matematik galiba tüm insanların anlaştığı tek dil, çoğumuzun da benim gibi kafası matematiğe çok basmadığı için niye bu kabuller var fazla sorgulamıyoruz. Evet, ilk defa 1982’de Stanford Research Institute’de PC (personel computer) görmüştüm. Daha kullanmıyorlardı bile, bana gösterdikten sonra yine dolaba kaldırmışlardı. Yine o yıllarda staj yaptığım ABD’de 90 fabrikada taze ekmek ve kek üreten şirket; tüm günlük teslimatlarını mobil sayılabilecek el terminallerinde topluyor ve ertesi gün Newyork‘daki merkezinde konsolide ediyordu.

60  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

Niye böyleydi sizce? Çok basit çünkü CEO’nun prim hesabının bazı işte bu günlük teslimatlardı. Yine o yıllarda bizim okulda (Boğaziçi Üniversitesi İşletme) ana bilgisayar (main frame) zaten bina bilgisayardan ibaretti, bilgi girişi hala her satırı ayrı delikli kartlarla (punch card) yapılmaktaydı. Eğer kartlar karışırsa veya okuyucu kartı zedelerse herşeye baştan başlar, işi zamanında yetiştiremezdiniz. Rabbim affetsin, hani aslında öğrenme gayesiyle, dönem SPSS ödevi saha çalışmasını tersten yapmıştım. Böylece tek seferde istediğim sonuca ulaşmıştım. Yani önce sahada cevaplara göre soruları ve bilinebilecek çıktıya göre kuramı oluşturmuştum. Daha sonradan öğrendim ki bilimsel araştırmacılar buna “ex post facto”2 diyorlar. Yani aslında pek affedilecek bir şey yapmamışım. Bugüne geldiğimizde dijitalleşme (sayısallaşma) hayatımızın ayrılmaz bir parçası, hatta yakında hayat kalitemizi kullandığımız yapay zeka programının seviyesi belirleyecek. Dijital aygıtların gelişmesine bağlı olarak dijital ürünlerin, servislerin hayatımızdaki yeri 19902000 yılları arasında anlaşılmaya başlandı. Özellikle perakende endüstrisi ABD’de reklam kampanyalarında varolan dijital kanallardan yararlanıyordu3. Tabi ki tüketiciler o dönemde alışverişi sadece geleneksel kanallardan üstelik nakit ödeyerek yapabiliyordu. 2000-2015 yılları arasında ise bugün 25 yaşlarında olanların, bu sürecin yerlisi olarak

DIJITAL AYGITLARIN GELIŞMESINE BAĞLI OLARAK DIJITAL ÜRÜNLERIN, SERVISLERIN HAYATIMIZDAKI YERI 1990-2000 YILLARI ARASINDA ANLAŞILMAYA BAŞLANDI.

adlandırıldığı müthiş bir teknolojik dönüşüm sürecine geçildi. Bunun nedeni ise akıllı telefonlar ve sosyal medyanın gelişimi idi. Bu dönemde tüketiciler bizlerle yani markalarla, firmalarla iletişim biçimlerini radikal olarak değiştirdiler. Tüketiciler bir soru sorduklarında kendilerine dönüş süresinin neredeyse dakikalar içinde olmasını istemeye başladılar. Bugün trolleme olarak daha geniş anlamıyla kullanılan kavramın “tüketici terörü” olarak kullanılmaya başladığı dönemlerdi o zamanlar. Düşünün ki 2000’li yıllarda tüketiciler/ müşteriler markalarla bir sorunları olduğunda gazete köşelerine başvururlar, Tüketicinin Erkan Abisi’ne, Meral Ablası’na gönderdikleri mektuplarla şikayetlerini dile getirirlerdi4. Tüketicilerin ürün ve hizmetleri çoklu kanallarda arama, tarama ve satınalma beklentileri ise yine bu dönemde bu dönemde arttı. Bu beklentileri karşılamak üzere e-ticaret hızla artış gösterirken, temassız kartlar, elekronik para alternatifleri çeşitlenmeye başladı. 2015 sonrasında ise artık mobil araçlara odaklanıyoruz ve mobil teknolojilerin sağladığı kişisel verilerden nasıl daha fazla tüketici değeri yaratırız onu anlamaya zaman ayırıyoruz. Bu değişim ve dönüşüm çabaları sürerken hala dijitalleşmeden yani sayısallaşmadan ne anlayıp anlamadığımız konusunda şüphem var. Bir zamanlar iş yerinde masalar bilgisayarla dolunca o iş yerinin “kompüterize” olduğuna yorulurdu. Sonra bazı yazılımların kullanılarak işlerin daha kısa sürede yapılmasına “bilgisayarlaşma” denildi. Şimdi ise sanki daha fazla yazılımın kullanılarak şirket sorunlarının çözülmesine “dijitalleşme” deniyor gibi, bu benim içime çok sinmiyor. 2010’dan sonra birçok kıtada yaptığım; dışardan danışmanlık şirketlerinin de katıldığı toplantılarımızda çoğu zaman gördüm ki,


dijitalleşme olgusunda kafalar biraz karışık. Bu kafa karışıklığı nedeniyle 2014’ten bu yana dijitizasyon (sayılaştırma) ve dijitalizasyon (sayısallaştırma) arasında ayrım tartışılıyor5,6. Aslına bakarsanız sayılaştırma yani sinyalleri 0 ve 1’lere dönüştürme, sayısallaştırma ise sayılaşan bilgiyi (dijital enformasyon) toplayarak analiz ederek, iş geliştirmek, iş süreçlerini dönüştürmek ve hatta dijital iş için bir baz oluşturmak için dijital teknolojilerden yararlanmak7 anlamına geliyor. Ama şimdi şöyle bir soru sorabiliriz işlerimiz analog da biz onları dijitale mi dönüştürmeye çalışıyoruz? Bir zamanlar anımsarsanız analog kaydedilen plaklar vardı. Sonra dijital kayıt çıktı iş Spotify’lara, Shazamlara vardı. Ama gelin görün ki herkes hala diyor ki, “sesin analog kaydı kesinlikle aslına daha yakındır”. Bu nedenle de bir anda ortalık yeniden pikaplardan geçilmez oldu. Örneğin bir orkestranın, enstrümanların ayrı ayrı dijital olarak kaydedilmesi ve sonra dijital olarak birleştirilmesi ile performans göstermesi mümkün. Ama dijital kaydın kalitesinin hiçbir zaman orkestranın analog canlı kaydının yerini tutması mümkün değil. Bunu çıplak kulakla dinlediğimde ben de çok rahat anlıyorum (8). Benzetme (analoji) yapacak olursak iş yerlerimiz aslında birer orkestraya benziyor. Tüm bölümler; üretim, satış, finans, muhasebe, satın alma, CRM, sosyal platformlar sürekli çıktı elde ediyor, arkasında da veri bırakıyor. Sistem çalışırken eş zamanlı gelir, kar, sosyal fayda üretiyor. Sistemdeki unsurların uyumlu çalışması geliri, karı ve sosyal faydayı maksimize diyor. Burada sormamız gereken soru şu: Aynı enstrüman seslerinin ayrı ayrı sayılaştırılması gibi farklı bölümlerdeki çıktıları ya da ortaya çıkan verileri sayılaştırıp; bir “sayısallaştırılmış” (dijitalleşmiş) organizasyon elde ettiğimizde sonuç analog durumuzdan üstün mü olacak yoksa işletmenin nihai performansı daha düşük mü olacak? Dijitalleşme daha iyi sonuç üretmeyecekse büyümeyi ve verimliliği sağlamayacaksa niye o kadar zaman, para, enerji sarfediliyor. Bu yüzden dijitize (sayısal) olmakla, dijitalleşmeyi (sayısallaşma) birbirinden iyi ayırmak gerekir. Sonucun ne olacağı bilindiği standart süreçler boyunca ERP sistemini devreye almak ya da operasyonel iskelet yapılandırmak, varolan süreç yapılarını düzene sokarak analog taraftan dijital tarafa geçmek dijitizasyondur. Digitalleşme ise sonucun ne olacağı belli olmamakla birlikte pazara sunulan değerin daha iyleştirilmesi (dijital dönüşüm) ya da fark yaratan bir dijital değer sunmaktır (dijital iş).

Bu noktada önemli olan firmamızın digitizasyon kapasitesidir. Yani firmamız, işimizle ilgili şu sorular sorulmalıdır: 1. Veri üretebiliyor mu? 2. Veri iletebiliyor mu? 3. Veri depolayabiliyor mu? 4. Veriye bağlantı ağlanabiliyor mu? 5. Verinin yasal düzenlemelerle ilgisi var mı? Veriyi alıp işlemek için sözleşme gerekiyor mu? Verinin toplumu etkileyen bir boyutu var mı? 6. Veri analiz edilebiliyor mu? 7. Veri görselleştirilebiliyor mu? 8. Veri raporlanabiliyor mu?9 İşte bu sorulara verilecek yanıtlar öncelikle önemlidir. Benim gördüğüm bu yanıtlar firmanın digitizasyon kapasitesini belirler ve dijitalleşme kapasitesine de dijitizasyon kapasitesine göre değişir. Eğer işletmenin çalışma, para kazanma modelinde dijitizasyon yatırımı bir değer ifade ediyorsa yatırımın geri dönüşü varsa ondan sonra dijitalleşme bir şey ifade eder. Bu nedenle dijitalleşme kararından önce işimizdeki modelin dört açıdan gözden geçirilmesi gerekir: 1. Yeterlilikler 2. Müşteri/Tüketici 3. Değer Önermesi 4. Değer sunumu 10. Bu unsurları gözden geçirmek aşağıdaki soruları sormaktır: Yeterlilikler: Varolan iş modelimiz sayılaştırmaya örneğin satın alma, üretim, lojistik, satış pazarlamada optimizasyon elde etmeye elverişli mi? Çıktılar maliyet tasarrufu ya da müşteri tatmini artışı nedeniyle işi büyütür mü? Tüketici/Müşteri: İşimiz mutlaka müşteri ya da tüketicinin bir ya da bir grup fiziksel ya da psikolojik ihtiyacını karşılıyordur. Öncelikle bu ihtiyaçların anlaşılması gerekir. Dolayısıyla öncelikle tüketici ihtiyaçlarını anlamak, daha iyi karşılamak ve bazen de yeni ihtiyaç yaratmak için veriye ihtiyaç vardır ve bu sayede tüketici bilgisi artar. Aynı zamanda müşteri/tüketicinin kendi dijitalleşmesi (dijital teknolojilerden yaralanma düzeyi) de belirleyicidir. Daha önce işimizi orkestraya benzetmiştik, uyumlu orkestraya, işte burada müşteri/tüketici ihtiyaçlarına göre müziğin türünü, seviyesini süresini daha iyi belirlemek için tüketici verisine duyulan ihtiyaç ve sonuçta tüketiciye uygun performans göstermek için uğraş vermek önceliğimiz olmalıdır. Eğer hedef tüketici rap ve hip hop tercih eder hale gelmiş ise dijitizasyon sonucu sadece sunduğumuz pop müziği iyileştirebileceksek yatırım geri dönüşü sorunlu hale gelmiş demektir!

Değer önermesi: Tüketiciye sunulan fayda ile onun karşılığında tüketicinin ödemeye gönüllü olduğu fiyata değer önermesi diyoruz. Peki, sayısallaşma sonucu tüketiciye hala eski değer önerisi mi, yoksa onun dönüştürülmüş hali mi, yoksa tamamen yeni bir dijital ürün ya da ek hizmet mi sunulacaktır? Değer sunumu: Önerilen değeri dijital veya tüm medyada ticari iletişim olarak ikna amaçlı yayınlamak mümkün mü? Tüm bu dört unsurun arasında kuşkusuz etkileşim vardır. Bu etkileşimi de düşünerek yukardaki sorulara yanıt vermeden “hadi biz dijitalleşelim” diye başladığınızda bizim Türk tipi “kervan yolda düzelir” proje yaklaşımını seçmiş oluruz ki dijitalleşmeye yapılan yatırımın büyüklüğünü düşündüğümüzde bu yaklaşımı hiç tavsiye etmem. Özetlersek “dijitalleşme” kararı verilmeden önce işletmenin ya da iş modelinin sayılaşma kapasitesi ölçülmeli, sayılaşma ve sayısallaşma güdüleyicilerine bakmalı, tüketici ve diğer paydaş ilişkileri bunlardan nasıl etkileniyor ve ortaya çıkan büyük veri büyümeyi nasıl etkiliyor tahmin etmeli ve sonra dijital transformasyon, yeni dijital iş modeli (ürün) ya da dijital disruption (ezber bozma, alt üst etme) kararı verilmelidir. Yazımın başında belirttiğim Tate Modern 2000’lerin başında, Londra’nın merkezinde kurulan uluslararası modern ve çağdaş sanat müzesidir. Geçmişi 1897’de İngiltere’de sanatın halka daha iyi anlatılması için kurulan Tate Müzeler Kurumu’na dayanır. Bugün Tate Modern’i yılda 5 milyon kişi ziyaret ediyor. Tate Modern bir kar amacı gütmeyen kurum olsa da birçok benzer kurumla rekabet ediyor. Tate Modern yönetimi 2010’ların sonlarında dijital teknolojilerin tüketiciye sunulan tüketici değerini oluşturmada ve yeni değer yaratmada büyük rol oynadığını görmüş, müze organizasyonunun ve süreçlerinin dijitizasyon’una karar vermiş ve analizlerini yaparak dönüşmüş ve daha sonra interaktif hizmet, hizmet robotları, yapay zeka dijital teknolojilerinden yararlanarak projeler üretmiş, gerçekleştirmiş bu arada ezber bozmuş (disruption) böylelikle hem yeni üye kazanmış, hem de gelirlerini arttırmış (11). Tate Modern’in dijital teknolojilere dayanan iki ürünü var. İlki Tate Zaman Makinası. Tate Modern bu sayede hedef kitlesi ile sanat tarihi üzerinden iletişime geçiyor. Tarihin sanatı nasıl şekillendirdiğini anlatarak, izleyenlere geleceğin sanatı nasıl şekillendireceğini sorarak, onların e-postalarını alıyor ve e-posta yoluyla mesajlarını göndermelerini sağlıyor, bu mesajların yapay zeka yazılımı ile analizi

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  61


yapılarak daha sonra üyelerle etkileşim sağlanıyor. After Dark’ta ise müze mesai saatleri dışında robotlar aracılığıyla sanal olarak gezilebiliyor. Bu sayede Tate Modern dijital iş modeline geçiyor. Tate Modern hem dijital üye kazanıyor, hem gelir arttırıyor hem de sanatı daha fazla kişiye öğretiyor. Bugüne kadar müzeyi sanal olarak 40 bin kişi ziyaret etti. Biz de Yıldız Holding olarak Covid19 salgını nedeniyle Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın (TMKV) ile birlikte Ramazan ayında düzenlediğimiz “Hz. Peygamber’in Veda Haccı Hutbesi” sergisini zorunluluktan dijitizasyon seviyemizin şimdilik mümkün olduğu haliyle dijital ortama taşıdık ve etkileşimsiz sanal tur yoluyla daha fazla insanın yararlanmasını sağladık (12). Sonuç başarılı oldu, bundan sonra dijitizasyon seviyemizi yükselterek sergi işlerimizi daha fazla dijitalleştirme ve sektörü alt üst eden örnekler üretme kararı aldım. Gördüğünüz üzere Dijital Disruption anlamı şu: chatbots, imaj işleme, mesaj servisleri, konuşma tanıma, yüz tanıma, blockchain, büyük veri analitiği, yapay zeka, robot servisleri, arttırılmış gerçeklik, biometrik, nesnelerin interneti, cloud hesaplama teknolojilerini dijitize olmak suretiyle dijitalleşen (sayısallaşan) sisteme eklemleyerek ya da onlardan yararlanarak hızla inovasyon yapma, pazarı değiştirmek ve pazar payını arttırmak suretiyle monetize etmek yani paraya dönüştürmek! Yıldız Holding olarak bu yazıda anlattığım mantıkla dijital dönüşüm yolculuğuna başlayalı 10 yıldan fazla oldu. Hala dijitizasyonla dijitalizasyonun karıştırıldığı söylemler görüyorum bu yazıyı biraz da o yüzden yazdım. Covid19 salgını öncesinde de dijital dönüşüm yolculuğumuzu sürdürmek, mevcut iş modellerimizle ve kullandığımız teknolojilerle yarın da işimizde en iyisi olabilmek için gönüllü dijital disruption grupları oluşturduk. Yeni dijital fikirleri ve iş yapış şekillerimizi birlikte geliştireceğimiz bir Disruptive Digital Innovation yolculuğuna çıktık. 116 proje fikri topladık. 9’una hemen başladık. 34’ü çalışılıyor. Bu yolculuktaki hedefimiz, aynı bu yazımın da ana fikrinde belirttiğim gibi “tüm faaliyetlerimizi dijitize ederek güvenle saklamak, tekrarlayabilmek, bilgisayarda analiz etmek ve teknoloji yardımıyla çıkarsamalar yaparak algoritmalar oluşturarak karar vermek, karar destek hizmeti sunmak, hızlı inovasyonlarla pazarda ezber bozup pazar payımızı hızlıca artan hale getirmek. Bunu yaparken özellikle knowledge worker yani ana sermayesi bilgi olan çalışanların

62  l  DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ

performanslarını düşürmeden, hatta motive edip arttırarak (13), gelecekte de parlamak! KISIM 2 Gelecekte de parlamak için Yıldız Holding olarak dijital dönüşüm yolculuğuna başlayalı 10 yıldan fazla oldu. Covid-19 salgını öncesinde dijital dönüşüm yolculuğumuzu sürdürmek, mevcut iş modellerimizle ve kullandığımız teknolojilerle yarın da işimizde en iyisi olabilmek için gönüllü dijital disruption grupları oluşturduk. Cesur, kolay pes etmeyen, sorumlu, hata yapmaktan korkmayan ve hata yapmanın öğrenmenin bir parçası olduğuna inanan, değişimden keyif alan, yeni fikirler geliştirmeyi seven, etki yaratmak isteyen, dijital teknolojilerle iç içe çalışan gönüllü çalışma arkadaşlarımızdan fikir ve projelerini bizimle paylaşarak Digital Disruption Grubuna katılmalarını istedik. 5 günlük başvuru süresi sonunda 220 arkadaşımız gruba katılmak istediğini bildirdi. Gruba katılmak isteyenlerden gelen fikir / proje sayısı yukarıda da belirttiğim gibi 116 oldu. Gelen başvuru sayısı bu kadar yüksek olunca tüm projeleri detaylı bir inceleme sonucunda gruplandırdık. Aralarından aşağıdaki kriterlere uygun olanları birinci faz projeleri olarak seçtik: • Hızlıca uygulanabilir olmalı • Dijital teknolojilerden yararlanmalı • Fikir sahibi projenin uygulanacağı organizasyonda yer alıyor olmalı • İşletmenin bir problemini çözmeli ve net bir fayda sağlamalı (Satış arttırma, maliyet azaltma vb.) • Fikir sahibi kendi çalıştığı organizasyonu içinde gönüllü olarak projeyi canlandırmalı ve ilerletmeli 20 Şubat 2020 günü bu kriterlere uygun aşağıdaki 9 projenin fikir sahipleri ve yine Digital Disruption Grubuna gönüllü olarak katılmak isteyenlerden seçtiğimiz, farklı alanlarda uzmanlık ve tecrübe sahibi 11 proje danışmanı ile bir çalıştay gerçekleştirdik. • Elektronik Kamyon Mührü (Cihan Korkmaz – Şok Marketler) • Enerji Takip Sistemi (Yunus Emre Önen – Aytaç Gıda) • Instagram Buy Fonksiyonu (Ahmet Abamor – e-Star) • Kanal Çeşit Arttırımı (Batuhan Yusuf Dadın - pladis) • Doğru Noktaya Doğru Ürün (Batuhan Yusuf Dadın - pladis) • Oyunlaştırma ile İSG (Hamide Güven Şen – Bizim Toptan)

• •

Şirket içi e-imza (Bilge Özhan – pladis) Satışı yapılan tüm Ürün Fiyatlarının Dijital Sürece Taşınması (Yasin Henden – pladis) Vardiya Listelerinin İSG ye göre hazırlanması (Önder Sami Atay – pladis)

Proje Danışmanları: • Şerafettin Özsoy (Yıldız Holding) • Yasemin Budak (Penta) • Şükrü Köybaşıoğlu (Yıldız Holding) • Selen Erkök (g2mEksper) • Altuğ Akbay (pladis) • Serap Nazır Demircan (Şok Marketler) • Berrak Sepil (Yıldız Holding) • Özhan Nuri Özesenli (pladis) • Raşit Çebi (Bizim Toptan) • Gürhan Gündoğdu (Bizim Toptan) • Emine Derya Ürse (pladis) Çalıştayda proje sahipleri kısa sunumlarla amaçlarını, proje planlarını, proje ekiplerini ve dijital çözümlerini anlattılar. Proje danışmanları ile projeleri eşleştirdik ve başladık. İlk iş olarak tüm proje sahipleri organizasyonlarında proje sponsorlarını belirlediler ve projelerini anlattılar. Proje sponsorlarının desteğini alarak şirket yönetimlerinin de olurunu almış oldular. Gönüllü Proje sahipleri ve Danışmanlar, bir yandan her zamanki iş sorumluluklarını yürütmeye devam ederken öte yandan yoğun bir çalışmayla hızlıca sonuç almaya başladılar. 15 günde bir Proje sahipleri ve ilgili projelerin danışmanları ile 15’er dakikalık Teams online gözden geçirme toplantıları yapıyor ve projelerle ilgili ilerlemeleri, ortaya çıkan ihtiyaçları değerlendiriyoruz. Farklı şirketlerden biraraya gelen böyle bir grubun oluşumu ile Yıldız Holding şirketleri arasında var olan güçlü sinerjiye de katkı sağlamış olduk. Nisan sonu itibariyle 4. ve 5. Projeler tamamlandı ve hayata geçti. Mayıs sonu itibariyle 1. ve 3. Projeler dışındaki 5 proje de son aşamaya geldi, Haziran sonunda tamamlanıp hayata geçmeleri bekleniyor. Kalan iki projemizle ilgili dış kaynaklara bağlı olarak çalışmalar devam ediyor. Bunlar ilerleyen aylarda sonuçlanacak. Bu projelerimizin başarılı bir şekilde bu aşamaya gelmesi sonrasında Digital Disruption Grubuna gelen fikirlerden ikinci faz proje seçimlerini yapıyoruz. Bu projelerin daha kapsamlı ve farklı birimlerin koordinasyonu ile yürütülmesi gerektiğini gördük. Bu nedenle belirlediğimiz bir grup proje için fizibilite


çalışmaları tamamlanınca düğmeye basacağız. İkinci faz projeler ile birlikte Dijital Dönüşüm yolculuğumuzun sürdürülebilir olmasını sağlamak amacıyla gelen tüm fikirleri değerlendireceğiz ve yeni fikirler toplamaya devam edeceğiz. Yeni teknolojilerin ve yeni iş modellerinin bütün iş dünyasını alt üst ettiği günümüzde bizim de yaptıklarımızla yetinmeyip dijital dönüşüm yolculuğumuzu sürekli hale getirmemiz bir zorunluluk haline geldi. Tabi dijitalleşme sadece iş modellerini dijitalleştirmekten ibaret değil, teknoloji günlük iş hayatımızı da şekillendiriyor. Şöyle bir örnek vereyim: Steve Jobs Pazartesi sabahları dört saatlik ürün gözden geçirme toplantılarında organizasyondaki seviyelerine bakmaksızın dünyanın dört bir köşesinden davet ettiği kırk katılımcıyla her konuda görüşürdü. Bu karşılıklı fikir alışverişi için muazzam bir imkandı. Lider hemen orada, o anda karar alabiliyor, itirazları dinliyordu. Bu sayede iş sürat kazandığı gibi herkes kendini yetiştirme ve öğrenme imkânı buluyordu. Tabi liderin kabiliyeti de önemliydi. Görüldüğü gibi dijitalizasyon şirkette günlük iş yapış biçimlerimizi etkileyecek pek çok cazip unsur barındırıyor ve uygulandığında günlük iş hayatımızdan İş Gözden Geçirme toplantılarına kadar birçok konuda ezber bozuyor, organizasyondaki çekiciliği sunduğu aşağıdaki nimetlerden kaynaklanıyor; • Sınırsız kişiyle eş zamanlı diyalog imkânı, • Zaman ve mekan kısıtı olmaması, • Toplantıya katılımın her seviyeden olması ve geniş katılımlı fikir alışverişi olması, • Anında karar ve itirazların görüşülmesi, • Yüksek sürat kazanılması, • Üst seviye yöneticilerin her seviye ile direk görüşerek işi bizzat gerçekleştirenlerden öğrenmesi, • İnovatif fikirlerin üst seviye tarafından duyulması, • Katılanların geniş görüş açısı, esneklik ve sürat kazanması, • Verilere gerçek zamanlı ulaşılması, algoritmalar ve yapay zeka yardımıyla anında anormalliklerin fark edilerek karar alınması, Tabii bu dijital yetenekleri kullanan liderlerin yönetim becerileri de farklılaşacaktır. Ayrıca organizasyonun iş odaklı olması ve bireylerin davranış olgunlukları uygulamada bir

avantaj olacaktır. Nedir bu yetenekler derseniz en önemli birkaç tanesini şöyle sıralayabilirim: • Dijital toplantılarda kullanılan gerçek zamanlı erişim imkanı ve data analiz kabiliyetlerini kullanarak toplantının katılım ve idaresini canlı tutmak, • Gerektiğinde ek bilgi veya kişiye hemen erişmek için kısa aralar vermek, • Toplantının odağının dağılmasına müsaade etmemek, • Toplantı sonunda kararları ilan etmek, • Kimin ne zaman neyi yapacağını belirlemeden toplantıyı bitirmemek, • Toplantı süresini bir saatten az tutarak, kimin ne anladığını, ne faydalandığı hakkında geri bildirim almak. Tabi toplantılara önceden hazırlanmak gereğini, sunumların bir sayfa ve sadece birkaç madde ile sınırlandırılması gerektiğini söylemeye gerek yok. Dijitalizasyondan hakkıyla istifade için organizasyon yetkinliğinin herkesin her seviye ile direk iletişime geçecek olgunluğa ulaşması gerekmektedir. Aynı veya benzer platformlar kullanıldığından iş odağını zedeleyecek sosyal medya tipi davranışlardan kaçınmak gerekir. Ama aynı zamanda tersine mentorluk (reverse mentoring) kullanılarak bu konuda elyak (en liyakatli) gençlerden istifade pek yerinde olacaktır. Nihayetinde gerçek zamanlı veri ile beslenerek, süratle hareket eden, esnek bir organizasyonda anında karar verip uygularken sosyal hayatı, geyik muhabbetini de ihmal etmeyelim. Ama şayet dijitalleştiremezsek günlük iş yapış biçimimizi ve dijitalizasyonun sunduğu nimetlerden faydalanamazsak, o zaman bilelim ki rekabetçi, üstün olamayız ileride! Tüm bunları yaparak beş kıtaya yayılmış işlerimizi, beşte biri yurtdışında çalışan 65 bin kişiyi aşkın çok kültürlü bir organizasyonu tek bir yapı gibi yönetebiliyoruz. Bunda CEO’ler dahil herkesin zaman ve mekan kısıtı olmadan iletişime açık olmasının büyük faydası var. Yönetim kurulu üyemiz ve danışmanım Ram Charan’a benimle fikirlerini paylaştığı için çok teşekkür ediyorum.

KAYNAKÇA: • Urbach N. ve Röglinger (Eds.), Digitization Cases, How Organizastions Rethink Their Busness fort he Digital Age, Springer, 2019, e-book,s.5. • Salkind, N. Encyclopedia of Research Design, Sage research methods, 2010. • Schallmo R.A.D ve Williams C.A, Dijital Transformation Now!, Springer, 2018. S.5. • https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/meraltamer/tuketici-gunu-senlikle-kutlaniyor-5393897; https://www.hurriyet.com.tr/tuketicinin-erkanabisi-39266555 • Brennan S, Kreiss D, Digitalization and digitization. (2014, September 8) • Dorner K, Edelman D. What does digital really mean? (2015, July). McKinsey&Company. • Da Mauro, A, vd. What is big data? A concensual definition and a review of key research topics. AIP 1644 (1), 97-104. • https://www.ufukonen.com/tr/analog-ve-dijitaldelay-fark.html • Ritter T. Ve Pedersen L.C, Industrial Marketing Management, 18 November 2019. • Ritter T. Aligment Squared: Driving Competitiveness and Growth Through Business Model Excellence. Frederiksberg: CBS Competitivesness Platform, 2014. • https://www.theguardian.com/artanddesign/2020/ apr/06/andy-warhol-take-a-virtual-tour-aroundthe-tate-modern-exhibition ; Alshawaaf N ve Lee H.S., Business Model Innovation through digitization in social purpose organization: A compatitive analysis of Tate Modern and Pompidou Centre, Journal of Business Reserarch, 24 Şubat 2020. ; • https://www.dunya.com/sirketler/yildizholdingden-dijital-sergi-veda-hacci-hutbelerisanal-ortamda-haberi-470307. • Vuori V. Ve vd., Digitalization in knowledge work: the dream of enhanced performance. Digitalization, Technology&Work, Springer, 2019, 21, s. 237-252.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ  l  63



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.