FARK YARATAN
KADINLAR
M A RT 2020
AYSEL AYDIN AYTÜL ERÇİL BAŞAK TAŞPINAR DEĞİM BEGÜM MUTUŞ BURÇAK ÇELİK CANAN ÖZSOY CANDAN ÇİLİNGİROĞLU DERYA AKSOY DERYA MATRAŞ DİDEM DURU DİLARA ALTINKILIÇ KUTMANGİL EBRU ÖZDEMİR EDA ULUCA ÖZCAN ELA KULUNYAR EMEL USLU FATMA UZEL FEYZA NARLI FİLİZ TİRYAKİOĞLU GÖKÇE KULAK GÜLDEM BERKMAN HANDAN GÜRSOY HANDE ESKİNAZİ HANDE GENÇ HANDE ORHAN HİLAL EKSEL MERTER HUZUR DEVLETŞAH HÜLYA GEDİK HÜLYA TİRİTOĞLU IŞIL HASDEMİR K. ERMAN KARACA LEYLA ALATON MAKBULE YÖNEL MAYA NABAT GARAKHANOVA NECLA AKSOY NEVGÜL BİLSEL SAFKAN NİLAY REİS GÖKTÜRK NUR GER NURTEN ÖZTÜRK REYHAN AKTAR RUHSAR ERYÖNER SELDA ERTANCAN AKSOY SELDA OKNAS TANBAY SEMA GÜRAL SÜRMELİ ŞAFAK ÇİVİCİ ŞEBNEM GİRGİN ŞİRİN TEKİNAY TİJEN AKDOĞAN ÜNVER TÜLAY TOPCU DUMAN ÜLKÜ ÖZCAN TÜLİN TEZER YEŞİM AKSÜT ZÜMRÜT DOYRAN
İş dünyasında kadının varlığı, rakamların çok ötesinde anlamlar taşıyor. Sosyal adalete giden yol, en çok iş yaşamındaki kadının gerçeğe dönüştürdüğü hayalleriyle kısalıyor.
DÜNYA, hayallerinin peşinden giderek ‘fark yaratan’ 52 iş kadınının öyküsünü derledi … Her birinin hikayesi birbirinden farklı. Ortak yönleri ise başarıya yönelik tutkuları…
Mart 2020
İŞ YAŞAMINDA KADIN
‘RAKAMLAR’DAN ÇOK DAHA FAZLASI! Yaşamın tüm alanlarında hem sayısal hem de etkinlik olarak daha fazla yer alan kadınlar güçlü ekonomik ve sosyal yapı için kilit rol oynuyor. Güçlü ekonomik ve sosyal yapı ise sürdürülebilir kalkınmayı doğuruyor. Kısacası kadın güçlenirse, toplum güçleniyor. İş dünyasına getirdikleri niteliksel farklar ise kadınları iş yaşamında ‘rakamlardan’ çok daha fazlası yapıyor.
S
anayi devrimi ile doğan ihtiyaç sonrasında tarım dışı iş gücüne dahil olan ve 21. yüzyıla gelene kadar erkek egemen iş dünyasında yer edinmeye çalışan kadınlar, artık daha çok sahneye çıkıyor. Çok renkliliğin ve çok sesliliğin şirketlere yönetsel zenginlik katması çoğu zaman sürdürülebilirliğin de anahtarı oluyor. Hal böyle olunca kadın istihdamı şirketler için ayrı bir önem taşıyor. Kadınların iş dünyasında yer alması ve liderlik pozisyonlarına yükselmesi toplumsal gelişim, verimlilik ve ekonomik büyüme için son derece önemli bir potansiyel oluştururken şirketlerde kadın temsil oranının artması şirket performans ve kültürünü de geliştiriyor.
135
Kadın istihdamı artıyor
2019 yılında TBMM’ye giren kadın milletvekili oranı
Yaşadığımız çağdaki hızlı teknolojik gelişmeler ve endüstrileşme ile çalışma hayatına aktif olarak katılan kadınların sayısı artmakla birlikte kadın ve erkeklerin iş gücüne katılım oranları hala kadınlar aleyhine. Global ölçekte bakıldığında erkeklerde yüzde 80, kadınlarda yüzde 50 olan iş gücüne katılım oranları, TÜİK verilerine göre erkeklerde yüzde 72,7, kadınlarda yüzde 34,2’ye düşüyor. İstihdama katılım oranları ise dünya ortalamasında erkeklerde yüzde 75, kadınlarda yüzde 50 civarında. Türkiye ise yüzde 65,7 (erkek) ve yüzde 29,4 (kadın) ile dünya ortalamasının altında kalıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre Türkiye 2007-2015 yılları arasında kadınların işgücüne katılım oranının en fazla arttığı 7’nci ülke konumunda. Bununla beraber, söz konusu oran halen yüzde 57,6 olan Avrupa Birliği ortalamasının oldukça altında kalıyor.
4
Türkiye’nin işgücüne katılımda 153 ülke arasında sıralamadaki yeri
%70 Eşitliği sağlayabilen şirketlerin yeni pazarlara açılmadaki başarı oranı
%17,3 Yüzde 1’lik artışın ekonomik katkısı 80 milyar dolar Toplumların sosyoekonomik ve sosyokültürel yapılarının kadının iş dünyasındaki rolü ve kapasitesi konusunda etkisi yadsınamaz bir gerçek. Aile, toplum gibi aktörlerin algısı yanında şirketlerin ve kurumların kadının ilerlemesine yardımcı olmayan yönetim yapısı gibi faktörler iş hayatında kadınların yeterince yer bulamamasının temel nedenleri olarak sıralanıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde153 ülke arasında 130’uncu sırada kendine yer bulan Türkiye, kadınların ekonomiye katılımı ve fırsat eşitliği kategorisinde 136’ncı, işgücüne katılımda 135’inci, siyasi yaşamda temsilde ise 109’uncu sırada. Oysaki yeni bir
ekonomik yapılanmaya geçişin yaşandığı 21. yüzyılda kadınların iş gücüne katılımı ile şirketlerin ve ülkelerin ekonomik performansının arttığı gözleniyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda dile getirilen tahminlerine göre, kadınların işgücüne katılım oranındaki yüzde 1’lik artış, dünya GSYH’sini 80 milyar dolar artırıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise “Kadınlar için Küresel İstihdam Eğilimleri, 2017” raporunda, küresel düzeyde işgücüne katılım oranlarında mevcut farkın yüzde 25 düzeyinde azaltılmasının, küresel ekonomiye yansımasının 5,8 trilyon dolar olacağı tahmine yer veriyor.
Mart 2020
İstihdamla birlikte kalitesi de artmalı
Kadın istihdamı artıyor diyoruz ancak hangi işlerde arttığı, en az artışı kadar önemli. Kadın istihdamının düzenli ücretli işlerde artması istihdamın kalitesi anlamında önem arz ediyor. Özellikle cinsiyet tabanlı düşünme yapısı nedeniyle iş dünyasında yönetici pozisyonlarında gördüğümüz kadın sayısı hala oldukça az. Siyasette, ekonomide, eğitimde, girişimcilik ekosisteminde, şirketlerin üst düzey yöneticileri ve yönetim kurullarında bu eşitsizliğin izlerini görmek mümkün. Yönetim literatüründe ‘cam tavan’ olarak adlandırılan görünmeyen bariyerler kadınların yönetim kademelerine gelmelerinin önündeki en büyük engeller olarak sıralanıyor. Bu sorunun kökeninde yer alan nedenlerden biri yönetim pozisyonuna girişlerdeki adaletsizlik. Bu adaletsizlik; cinsiyet ayrımcılığı ve iş ayrımcılığı şeklinde karşımıza çıkıyor. Kimi zaman, kadın ve erkek çalışanlar iş yerinde aynı statü ve role sahipken farklı görev ve sorumlukları üzerine alıyor. Kimi zaman da kadınlar daha düşük statü ve daha az sorumlulukla görev yaptıklarından kariyer yolunda ilerlemeleri ve terfi etmeleri için daha az fırsat yakalıyorlar. Fırsat ve ücret eşitliği konusu da aşılması gereken bir diğer engel olarak karşımıza çıkıyor. TÜİK- Kazanç Yapısı Araştırması, 2018 sonuçlarına göre; cinsiyete dayalı ücret farkı toplamda ve tüm eğitim düzeylerinde erkek ücretinin lehine gerçekleşti. Cinsiyete dayalı ücret farkı toplamda yüzde 7,7 oldu.
İşverenlerin yüzde 8’i kadın
Kadın girişimciliğinde işverenlik de önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de işveren kadınların toplam işverenlere oranının yüzde 8 olduğu görülüyor. Söz konusu oran 2007 yılında yüzde 6,2 seviyesindeydi (ILOSTAT, 2017). Bununla beraber, yüzde 8’lik oranın Avrupa Birliği’nin yüzde 27’lik oranının oldukça altında olduğu da dikkat çekiyor. Türkiye genelinde kadın sigortalı sayısı en fazla artan iller ise genellikle büyük ve sanayinin yoğun olduğu bölgeler. Büyük şehirler yüksek eğitimli vasıflı kadınlara olduğu kadar, özellikle tekstil gibi emek yoğun alanlarda niteliksiz işgücüne de iş olanakları sağlıyor. Kentleşme, beraberinde tüketimi artırıyor, başta konut olmak üzere dayanıklı tüketim maddeleri, otomobil, eğitim gibi ihtiyaçlar büyük şehirlerde hanede erkek ile beraber kadının da işgücü piyasasına girmesine neden oluyor.
BIST’DEKİ 361 ŞİRKET EŞİĞİ AŞAMADI 2019 yılında yayımlanan ve Borsa İstanbul’da işlem gören 403 şirketin değerlendirildiği Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın Raporu’na göre BIST-100 içinde 34 şirketin tamamı hala erkeklerden oluşan kurullar tarafından yönetiliyor. 2012-2018 yılları arasında yönetim kurullarında en az bir kadın üyesi olan şirketlerin oranında yüzde 9,4’lük yavaş ama olumlu bir değişim görülüyor. SPK’nın önerdiği minimum kadın üye oranı olan yüzde 25’i yakalayan 105 şirket ise tüm şirketlerin yüzde 26’sını temsil ediyor. 361 şirket ise henüz toplumsal cinsiyet çeşitliliğinin etkin fayda sağlayacağı bu eşiği aşabilmiş değil. Kadınlar ‘androjen yönetimde’ oldukça başarılı
Lider kadın ya da kadın liderler konusu da günümüz iş yaşamında tartışılan önemli konulardan biri. Kadınların doğalarından gelen bazı karakter özellikleri ile günümüz şirketlerini yönetmeye daha uygun olduğunu söyleyenler bu görüşü iki argümana dayandırıyor. Birincisi kadınların ‘androjen yönetimde’ yani erkeğe ve kadına atfedilen özellikleri güçlü bir şekilde birleştirme konusunda daha başarılı olduğu. Özellikle büyük değişimler geçiren şirketler hem komuta ve kontrol hem de ilgi ve paylaşıma ihtiyaç duyduğundan bu özellik onlar için özellikle değerli. İkincisi ise kadınların liderlik tarzları bakımından erkeklerden çok farklı olmamalarına rağmen, işe kattıkları değerler bakımından fark yaratmaları.
İnisiyatif alıyor ve net iletişim kuruyorlar
Ayrıntılara odaklanabilmeleri, pes etmeyen özellikleri, önsezilerinin kuvvetli olması, öğretici ve geliştirici yanlarının ağır basması ile iş dünyasında farklarını hissettiren kadınlar, ekip çalışanlarına karşı daha teşvik edici yaklaşımları ile motivasyonu yüksek tutma yetenekleri ile de dikkat çekiyorlar. Belirsiz ortamları yok etmeye odaklı yaklaşımları sayesinde girişimcilik konusunda da başarılı işlere imza atan kadınlar inisiyatif alma ve net iletişim kurmada da oldukça etkililer. Yenilik getirme yeteneği, sistemli yöneticilik ve amaçları belirleyebilme konusunda sergiledikleri olumlu performans ile de öne çıkan kadınlar yeniliklere açık oluşları ile de işverenler için artı değer yaratıyor.
‘İş’te fark yaratan kadınlar
Sürdürülebilir bir kalkınma, güçlü ekonomik ve sosyal yapıyı gerektiriyor. Güçlü ekonomi ise kadının çok yönlü güçlendirilmesini zorunlu kılıyor. Kısacası kadın güçlenirse, toplum güçleniyor. İşin ekonomik boyutu bir yana kadınların iş hayatına getirdiği niteliksel kazanımlar da yadsına-
maz. Her ne kadar sübjektif görünse de kadınların iş gücüne katılımının yarattığı fark aslında rakamlardan çok daha fazlasına karşılık geliyor. İlk pratik bulaşık makinesini icat eden Josephin Cochrane, bilgisayar programlama dilleri için ilk derleyiciyi geliştiren Grace Hopperb ya da kurşungeçirmez yeleklerin yapımında kullanılan güçlü materyal kevlar’ı bulan Stephanie Kwolek... Her biri kendine biçilen rollerle yetinmeyip buluşları ile adlarını tarihe yazdıran kadınlar. Milyonlarca dolarlık ciroların başında, uluslararası şirketlerin en tepe noktalarında ve ülke yönetimlerinde söz sahibi olan pek çok başarılı kadın bulunuyor. Erkek egemen lastik, teknoloji ve otomotivden ilaç sektörüne, sigortadan sanayi şirketlerine, mobilya sektöründen uluslararası üniversitelerin anfilerine kadar… Azmiyle, cesaretiyle hayallerinin peşinde koşan Türk kadınlarının da 100’lercesi kendi sektörlerinde “fark yaratıyor”. İş’te size fark yaratan kadınlarımızdan bazıları…
İmtiyaz sahibi
Nasıl Bir Ekonomi Medya Haber Basın A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni
Ömer TÜRKDÖNMEZ Yayına Hazırlayanlar Yasemin SALİH Gülseren ÜST POLAT Reklam Koordinatörü
Nazlı DEMİREL
Reklam Sorumlusu Aslı ÜNGÖR Tasarım ve Uygulama Okay LAFÇIOĞLU Merkez: Rüzgarlıbahçe Mahallesi Cumhuriyet Cad. Gülsan Plaza No: 22 Kat 4 34805 Kavacık - İstanbul e-posta: dunya@dunya.com web: www.dunya.com Araştırma Servisi: (0216) 440 24 45
5
Mart 2020 NURTEN ÖZTÜRK OPET Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi
‘Omuz omuza çalışırsak her türlü güçlüğü aşarız’
E
vli, iki öğretmenin girişimleri ile kurulan OPET, bugün Türkiye’nin akaryakıt sektöründeki en güçlü kuruluşları arasında yer alıyor. Toplam bin 675 istasyona sahipler ve tek başına bu rakam dahi şirketi, alanında ilk sıralara yükseltmeye yetiyor. Nurten ve Fikret Öztürk, 1980’li yılların başında öğretmenlikten ayrılıp girdikleri madeni yağ işinde, bu kadar büyüyeceklerini ne kadar tahmin ettiler tam bilmek mümkün değil. Ancak bildiğimiz bir gerçek var ki Nurten ve Fikret Öztürk’ün omuzlarında büyüyen OPET, eşlerin girişimleri ile kurulup ülke ekonomisine hizmet veren pek çok benzer öykü içinde ayrıcalıklı bir yerde duruyor. Dilerseniz, şirkete yalnızca rakamsal olarak yüksek performans kazandırmayan, OPET’i itibar yönetiminde de önemli noktalara taşıyan isimlerin en başında gelen Nurten Öztürk’ün kaleminden, girişim öyküsüne ve çalışmamızın ana teması ‘kadın’a bakışına yer verelim. “1971 yılında Akşehir Öğretmen Okulu’nda biyoloji öğretmeni olarak kariyerime başladım. 1984’te öğretmenlikten ayrılarak aile şirketimiz olan Öztürkler Petrol’de çalışma-
6
SOSYAL SORUMLULUK KURUM KÜLTÜRÜMÜZ “OPET’te sosyal sorumluluğu kurum kültürü olarak benimsiyoruz. Temiz Tuvalet Kampanyası, Yeşil Yol Projesi, Örnek Köy Projesi, Tarihe Saygı Projesi, Trafik Dedektifleri Projesi ve Kadın Gücü Projesi gibi sürdürülebilir, sonuç odaklı ve toplumsal sorunların çözümüne yönelik olarak ekonomik kalkınmayı destekleyici nitelikte kurumsal sosyal sorumluluk projelerine imza atıyoruz. En yeni sosyal sorumluluk projemiz olan “Kadın Gücü” ile toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliğine vurgu yapıyoruz.” ya başladım. 1992 yılında eşim Fikret Öztürk ile birlikte Türkiye’nin ilk yerli akaryakıt şirketi olan OPET Petrolcülük A.Ş.’yi kurduk. Kuruluşundan itibaren şirketin her bölümünde aktif olarak görev yaptım. Şirketimizde ağırlıklı olarak sosyal sorumluluk projelerinin hayata geçirilmesinde ve yönetiminde sorumluyum. OPET’te sosyal sorumluluğu kurum kültürü olarak benimsiyoruz. Temiz Tuvalet Kampanyası, Yeşil Yol Projesi, Örnek Köy Projesi, Tarihe Saygı Projesi, Trafik Dedektifleri Projesi ve Ka-
dın Gücü Projesi gibi sürdürülebilir, sonuç odaklı ve toplumsal sorunların çözümüne yönelik olarak ekonomik kalkınmayı destekleyici nitelikte kurumsal sosyal sorumluluk projelerine imza atıyoruz. En yeni sosyal sorumluluk projemiz olan “Kadın Gücü” ile toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliğine vurgu yapıyoruz. Projede; mesleğin cinsiyeti olmadığı algısının toplumsal düzeyde benimsenmesi, kadınların çalışma hayatının her alanında fırsat eşitliği ilkesi çerçevesinde başarıyla var olabileceğinin gösterilmesi ve bu konuda farkındalık yaratılması fikrinden yola çıktık. Erkek egemen bir alanda kadınlara fırsat verildiğinde başarıya ulaştıklarını gösterme konusunda önemli bir farkındalık yarattık. Kadın istihdam eden istasyonlarımızda müşteri memnuniyetinin artışını görmek mutluluk verici. Kadınların önündeki en önemli engel; kadının yapabileceği ya da yapamayacağı işlere dair önyargı ve ayrımcılık. Kadının güçlenmesi için öncelikle toplumdaki önyargıları sorgulamalı, bu konuda farkındalık yaratmalı ve değiştirmek için adımlar atmalıyız. Ülkemizde kadın erkek omuz omuza çalışırsak her türlü sorunu çok daha kolay bir şekilde çözebileceğimize inanıyorum.”
Mart 2020 EBRU ÖZDEMİR Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı
Kadın liderler sürdürülebilir çağdaş gelecek için kaçınılmaz
1
976 yılında başlayan hikayemiz, bugün inşaattan turizme, çimentodan altyapı ve enerji yatırımlarına, enerji taahhüt ve havacılıktan gıdaya, birçoğu “erkek işi” olarak adlandırılan onlarca farklı alanda devam ediyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu farklı ve zorlu coğrafyalarda, dünyanın “en” stratejik projeleri arasında yer alan çalışmalara imza atıyoruz. Dünyanın en büyük havalimanı projesini hayata geçiriyor; altyapı projelerinde yer alıyor, enerji projelerine yön veriyoruz. Değişimi gerçekleştirebilen, imkansızı kararlılıkla zorlayan ve hedeflerine ulaşmak için her türlü zorluğa göğüs gerebilen kadın çalışanlarımızın emeği, katkısı, vizyonu ve alın teri olmadan, bu başarı hikayesini sürdürülebilir kılmamızın imkanı yok. Dünya Ekonomi Forumu’nun 2018 yılı “Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre, ekonomik faaliyetlere katılımda cinsiyetler arasında eşitliğin sağlanması için iki asırdan daha uzun bir zaman ihtiyaç var. Siyasette cam tavanları kırmak için ise bir
8
MÜHENDİS KIZLARIYLA GURUR DUYUYOR asır geçmesi gerekiyor. Ne dünyanın ne de ülkemizin bunu beklemeye zamanı yok. İşte tam bu nedenle, kadının çalışma hayatındaki rolünü artırmada, kamu politikalarının yanı sıra iş dünyasına da büyük sorumluluklar düştüğünü bilerek faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu rolün artırılması ve kadınların lider olarak konumlanmasının, sadece kadınlar için değil, ülke ekonomisinin ve gelişiminin sürdürülebilirliği için de kaçınılmaz olduğu düşüncesindeyiz. Eğer ülkemi dünya ekonomisi içinde daha üst seviyelere taşımayı hedefliyorsak, kadının işgücüne katılımını, cam tavanların yıkılmasını ve kadının karar verici olarak iş dünyasında yer almasını daha da artırmamız gerekiyor. Bu anlamda yapmamız gereken; daha aydınlık, daha sürdürülebilir, daha çağdaş bir geleceğin yolunun toplumsal cinsiyet eşitliğinden geçtiği fikrini tüm benliğimizle benimsemek; dünyada bunun öncülüğünü yapacak duyarlı ve sorumlu liderlerin önünü açmaktır. Toplumsal gelişme alanında, sürdürülebilir ve etkin adımlar atılmasında da ka-
Bizler için Türkiye’nin Mühendis Kızları, sadece donanımlı birer mühendis adayı kadın değil; aynı zamanda yarının sorumlu, duyarlı, çağdaş, girişimci kadınları. n Kadın çalışanlarımızın emeği, katkısı, vizyonu ve alın teri olmadan, başarı hikayemizi sürdürülebilir kılmamızın imkanı yok. n Kadının çalışma hayatındaki rolünü artırmada, kamu politikalarının yanı sıra iş dünyasına da büyük sorumluluklar düşüyor. n
dın liderler kilit role sahip. Bu bakış açısıyla 2015’ten bu yana başarılı şekilde yürüttüğümüz Türkiye’nin Mühendis Kızları ile amacımız, teknik bilgisi ve donanımı yüksek mühendisten öte iyi bir rol model, vatanına ve milletine faydalı her şeyden önce iyi bir insan olan lider kadınlar yaratmak. Bizler için Türkiye’nin Mühendis Kızları, sadece donanımlı birer mühendis adayı kadın değil; aynı zamanda yarının sorumlu, duyarlı, çağdaş, girişimci kadınları. Onların yetişmesine katkı sunmaya ve aralarındaki kız kardeşlik bağını güçlendirmeye devam edeceğiz.
Mart 2020 LEYLA ALATON Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi & Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı
Fikirlerin ve beynin cinsiyeti olmaz
Y
aşama anlam katmanın en önemli kriteri üretmek... Bundan zevk alabilenlere zannediyorum ayrı bir yaşam şevki veriyor. İşte fark yaratabilmenin sırrı hayat dolu, enerjik ve formda olmaktan geçiyor. Bunun başlıca koşulları benim için uykuyu iyi almış olmak, işe yoğunlaşmak ve öncelikleri belirlemekle başlıyor. İçimizde müthiş bir potansiyel olduğuna her zaman inanmalıyız. Bu potansiyelin yeşermesinden, ortaya çıkmasından gurur duyacak insanlarla görüşmeye özen göstermek hayatı çok daha yaşamaya değer hale getiriyor. Yani biz, içimizdeki potansiyeli alkışlayan ve onun daha da iyi olmasını isteyen kişilerden eş, arkadaş seçmeliyiz. Çünkü insanlar değerlerinin anlaşıldığı oranda daha da faydalı ve önemli şeyler başarırlar. Hepimizin içinde doğuştan gelen farklı farklı enerjiler mevcut. Zorlu hayat şartları içinde yaşadıklarımız o enerjileri farklı zamanlarda ve ortamlarda harekete geçiriyor olabilir. İş hayatı da bireylerin iç enerjilerinin farklı kabiliyetlere dönüşmesine, beceri kalitesinin açığa çıkmasına neden oluyor. Hayatta en gerekli şey maddi olarak ayakta durabilmek. Bunun için kadınlar kendilerini geliştirmeye yatırım yapsınlar. Sebatkâr, çalışkan, pes etmeyen, pozitif olan çalışanlar kariyer yolculuklarında işlerinin daha kolay üstesinden gelebilirler. Günümüzde kadın sadece annelik yapma, bu role hapsedilme durumunu kabul etmiyor; artık çalışma hayatında olmak ve kendi parasını kazanmak istiyor. Günümüz erkekleri ise babalığı ıskalamak istemiyor ve iş-özel yaşam dengesini sağlayacak modeli tercih etmeye başlıyor. Dolayısıyla çağdaş aile modeli daha dengeli hale gelerek roller birbirine yaklaşıyor. Diğer taraftan kadınların, kariyer basamaklarını güvenle çıkabilmeleri için iş hayatlarında sürdürülebilirlik garantisi görmeleri gerekiyor. Çünkü genelde “kadınlar ailevi nedenlerle iş hayatına kolayca ara verirler” önyargısında olan pek çok şirkette kariyerleri engellenmiş ya da kesintiye uğratılmış oluyor. Bu önyargıyı aşabilmek için kadınların, sürdürülebilir bir kariyer planı yapmaları, evlilik ve anneliği, bu planın içine
KADIN ORANI YÜZDE 50 OLANA KADAR POZİTİF AYRIMA DEVAM iş verimliliklerini kesintiye uğratmayacak şekilde yerleştirmeleri gerekiyor. Hiçbir zaman bu farklılığın ayrı fiyatlandırılmasını, değerlendirilmesini kabul edemedim. Uzun vadeli ve esnek düşünebilme kabiliyeti kadınların genlerinde var. Aslında kadının doğası çok güçlü, korumacı ve içten. Girişimcilik hikayeleri kadınların yapısına çok uygun. Ancak girişimcilikle para kazanmak sadece bir fikir bulmakla olsaydı iş kolaydı. O fikrin hayata geçmesi için ciddi bir finans gücü gerekiyor genelde. En azından sürdürülebilir bir finans gücü gerekiyor. Orada da tecrübesi olmayan bir kadının, yediği darbelerle ayakta kalması veya ileri gitmesi zor olabiliyor. Bunu aşabilen kadınların ise önünde kimse duramıyor.
“Birbirlerine karşılıklı fayda sağlayabilecek kadınların kız kardeşliği dayanışması içinde olmasına, eğiticiöğretici paylaşımlarda bulunmasına destek vermeyi de seviyorum. Ne kadar değişik çevreden insana dokunursak, hayatımız o kadar zenginleşir. Kadınların konulara yaklaşımının her zaman farklılık getirdiğini ve bakış açısını zenginleştirdiğini, başka bir perspektif sunduğunu düşünmüşümdür. Dolayısıyla, bugün bütün dünyada yönetim kademelerinde ve karar verme mekanizmalarında özellikle dikkat edilmeye çalışılan çeşitliliğe Türkiye’de de daha çok ve daha hızlı bir şekilde yer vermeliyiz. Her zaman pozitif ayrımcılık taraftarıyım. Yönetim kademelerinde kadınların yer alma oranı yüzde elliye ulaşana kadar pozitif ayrımcılık yapmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Dünyada artık kadın tarzı yönetimin yaygınlaşması gerekiyor.”
9
Mart 2020 HÜLYA GEDİK Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı
O doğuştan sanayici bir kadın!
G
edik Holding, son dönemde sanayide kadın istihdamıyla öne çıkan şirketlerden biri. Holdingin ana faaliyet konusu olan kaynak vana ve döküm iş kollarındaki şirketlerinde çalışan mavi yakalı kadınlar ise periyodik düzenlenen eğitim buluşmalarıyla toplumun ilham veren kadın liderleriyle bir araya geliyor, vizyoner sohbetler gerçekleştiriyor. Diğer yandan Gedik ailesinin kurucusu olduğu Gedik Üniversitesi ise cinsiyet eşitliği konusunda yürüttüğü çalışmalarla dikkat çekiyor. Üniversite bünyesinde bulunan Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırma Merkezi’nde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilimsel çalışmalar yapılıyor. İşte tüm bu kadın hassasiyetini öne çıkaran çalışmaların altında yine bir kadın sanayicinin, Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik’in imzası var. Hülya Gedik, doğuştan sanayici kadınlardan biri. Uşak’ın önde gelen sanayicilerinden ve Devrim Arabaları projesinin mühendisleri arasında yer alan Halil Kaya Gedik’in kızı olarak, işi duayeninden öğrenme şansını yakalamış bir isim. Kendi deyimiyle bütün çocukluk ve gençlik dönemi de şirketine liderlik etmek üzere bir tür hazırlık dönemi şeklinde geçmiş, döneminin rol modellerinden biri olarak gösterilen Gedik, bugün iş dünyasının “En Güçlü Kadınlar” listelerinde yer alıyor. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdikten sonra hızla şirkette sorumluluk üstlenen Gedik, bugün aile Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra IIW Uluslararası Kaynak Enstitüsü, EWA Avrupa Kaynak Derneği, TÜSİAD ve İSO’da aktif üye olarak görevler üstleniyor.
Afrika pazarına vana satıyor Bir yandan iki çocuğunu büyütürken bir yandan da yurtdışında yürüttüğü pazarlama faaliyetleriyle sektöründe öne çıkıyor Hülya Gedik. Son yıllarda özellikle Afrika pazarına yönelen başarılı iş insanı, Kuzey Afrika’da Cezayir, Libya, Nijerya, Mısır başta olmak üzere 83 ülkeye ihracat yapıyor. Üretiminin yüzde 65’ini ihraç eden şirket, cironun da yüzde 2’sini Ar-Ge’ye ayırıyor. Hülya Gedik’in ayrıca 2017’de kurduğu Healin adlı sağlıklı ve temiz yemek mottosuyla çalışan bir işletmesi var. 10
AİLEDEKİ KADINLARA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR Kadın çalışan oranını artırmanın yanı sıra mevcut kadın çalışanların sosyal ve kültürel gelişimleri için de çalışmalar yürüten Hülya Gedik için toplumsal cinsiyet eşitliğinin temelini aile oluşturuyor. Kadın-erkek eşitliği konusunda en önemli rolün yine kadınlara düştüğünü ifade eden Gedik, “Toplumumuzda kadının değerinin ortaya konulması için ailemizde biz kadınların duruşundan başlayarak erkek evlat yetiştirme süreçlerine kadar büyük bir görev üstleniyoruz. Bugün bize, Atatürk’ün dediği gibi ‘Yeryüzünde gördüğünüz her şey kadınların eseri.’ Atamız bu sözüyle bizlere aynı zamanda büyük bir sorumluluk da yüklüyor” diyor. Dünya Ekonomi Forumu’nun kadın ve erkeğin iş hayatında eşit temsili için 117 sene gerektiği yönündeki raporuna dikkat çeken Hülya Gedik, kadınların daha fazla işgücünde yer almalarını motive edecek, fırsat eşitliği sağlayan uygulamaların artırılması gerektiğini söylüyor. Diyor ki, “Çalışan kadının kendine güveni tamdır, kimseye el açmaz, kimseye de muhtaç değildir. Kıymetli ozan Neşet Ertaş ‘Kadınlar insandır biz insanoğluyuz’ deyişi ile kadınlara verilmesi gereken değerin altını yaldızlar ile çizmiştir.”
Mart 2020 PROF. DR. ŞİRİN TEKİNAY American University of Sharjah Mühendislik Fakültesi Dekanı
Prof. Tekinay, BAE’deki görevinin yanında Türkiye’de TÜBİTAK’ın ve YÖK’ün değişik kademelerinde verdiği hizmetleri de sürdürüyor.
BAE’nin ilk kadın dekanı oldu
T
ürkiye kamuoyunda, daha çok yurt dışına transfer olan iş insanları ve profesyonel yöneticiler ön planda oldu. Ta ki Prof. Dr. Aziz Sancar’ın 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazanana kadar. O tarihten sonra yurt dışındaki akademik gücümüzün daha çok farkına vardık ve dünyanın dört bir yanında eğitim veren öğretim üyelerimiz ile gururlandık. Ülkemizi dünyada temsil eden akademisyenlerimiz içinde yer alan Prof. Dr. Şirin Tekinay, ‘Fark Yaratan Kadınlar’ dergimizin konuklarından oldu. Dünya Mühendislik Dekanları Konseyi’ne geçen yıl başkan seçilen Prof. Dr. Şirin Tekinay, bir ilke imza atarak American University of Sharjah’ın Mühendislik Fakültesi Dekanı olarak göreve başladı. Bu bulunduğu ülke açısından aynı zamanda bir toplumsal devrim niteliğinde başarıyı ifade ediyor. Çünkü Tekinay, yeni görevi ile Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki ilk kadın mühendislik dekanı olarak görev yapacak. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektro-
GENÇLERİ MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNE ÇEKECEK! Dünya Mühendislik Dekanları Konseyi’nin de başkanı olan Prof. Tekinay, buradaki şapkasıyla da alfa Jenerasyonu denilen gençleri mühendislik fakültelerine çekmek üzere yeni bir eğitim felsefesini tüm dünyaya yaymaya odaklanmış durumda. Tekinay’a göre, Greta Thurnberg gibi daha hedefe odaklı ve büyüklerine kızgın olan gençlik, giderek üniversite eğitiminden uzaklaşıyor. “Bu gençleri mühendislik bilimine çekmeliyiz çünkü sürdürülebilirlik ve iklim problemlerinin çözümü mühendislikle olacaktır. Bunun için eğitim müfredatının yenilenmesi gerekiyor. Biz de üniversitelerle yaptığımız çalışmalarla bunu sağlamayı hedefliyoruz” diyor. nik Mühendisliği mezunu olduktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne giden, ülkede akademisyen olarak görev yapan Tekinay, Türkiye’ye özel üniversitelerin güçlen-
meye başladığı dönemde döndü. Özyeğin, Kadir Has, Işık, Sabancı üniversitelerinde mühendislik fakültelerinin dekanlığı, rektör yardımcılığı, rektörlük gibi görevleri yürütmenin yanı sıra Ar-Ge yapılanmasının oturmasını da sağladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nde aldığı görevle ses getiren Prof. Tekinay, bir yandan da Türkiye’de TÜBİTAK’ın ve YÖK’ün değişik kademelerinde verdiği hizmetleri devam ettirecek. Tekinay, üstlendiği işlerle ilgili şunları anlatıyor: “YÖK’ün ‘Geleceğin Mühendisliği, Mühendisliğin Geleceği’ isimli çalıştaylarının yöneticisi olarak çalışıyorum. Ülkemizde bu alanda ne yapılacağına dair raporlar yazıyoruz. Bu raporlar, sonunda YÖK’e danışmanlık vermiş olacak. TÜBİTAK’ta inovasyona dayalı yenilikçi girişimciliği destekleme programında yönetim kurulundaki çalışmalarıma devam ediyorum. TÜBİTAK süreçlerinde kadın araştırmacılarla ilgili çalışmalarım sürüyor. KAGİDER’in danışma kurulundayım. Ülkeme karşı bu sorumluluklarımı taşımaya devam edeceğim.”
11
Mart 2020 REYHAN AKTAR Diyarbakır İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Demokrasi yolu kadının güçlenmesinden geçiyor
B
ugün kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 34, oysa Türkiye’nin yüzde 50’sini kadınlar oluşturuyor. Kaba bir hesapla, 80 milyonu aşkın nüfusun 40 milyonu kadın demek. Ve bu kadınların istihdama katılım oranı yüzde 29. Yani 1565 yaş arası çalışma hayatına girmeye hazır olan 30 milyonu aşkın kadının, sadece 9 milyonu çalışma hayatında. Daha vahimi, bu kadınların yüzde 43’ü kayıt dışı istihdam edilmekte. Yani, 9 milyon kadının yaklaşık 4 milyonu kayıt dışı çalışmakta. Özlük haklarından, sağlıktan, belki emeklilik hakkından faydalanmayacak olan kadınlar. Dünyada da ücretsiz çalışanların yüzde 75’i biz kadınlarız. Maaş farkımız erkekler lehine yüzde 25. Aynı işi yapan aynı nitelikte kadın arkadaşlarımız erkeklere nazaran yüzde 25 daha az maaş almaktalar. Tüm bunların yanında kadınların iş dünyasına katılımında en yüksek oran üniversite mezunu olan kadınlarda. Bu oran yüzde 75. O halde kadının iş dünyasında güçlenmesinin önünde en önemli teşvik unsuru eğitim. Ve ardından geleneksel aile yapısı kodlarımızın değişmesi gerekiyor. Geleneksel kodlar, kadın işgücünde havuz problemi yaşamamıza sebep olmakta. İş hayatına katılan kadınların, ailevi gerekçeler, çocuk sahibi olmak, evde bakmakla yükümlü olduğu kişiler olması gerekçesi ile iş hayatından ayrılma oranları yüzde 40. Aile hayatı gerekçesi ile işgücünden uzaklaşmak zorunda kalan kadınların yüzde 60’ı ise tekrar iş yaşamına dönmek istiyor. O halde kadınların aile ile iş hayatı arasında tercih yapmak zorunda olmayacağı mekanizmalara ihtiyacımız var. İşveren maliyetlerinin kadınlar lehine düşürülmesi, kreş teşvikleri, yerel yönetimlerin kreş ve bakım hizmetlerinde düşük maliyetli aktif rol alması, erkeklerin de babalık izni konusunda teşvik edilmesi önemli çalışmalar. Fırsat eşitliğinde yine kadınlar olarak çok gerideyiz. Kadınlara, gençlere, engellilere yönelik özel politikalar geliştirilmesi gerektiğini biliyoruz. Peki ne oluyor? Biz bu özel politikaları geliştirince, kadınların iş dünyasındaki artışı bize neyi ifade edecek? Hepimizin refah seviyesi yüzde 30 arta-
12
RAKAMLAR NE DİYOR? Dünyada da ücretsiz çalışanların yüzde 75’i biz kadınlarız. Maaş farkımız erkekler lehine yüzde 25. n Kadınların iş dünyasına katılımında en yüksek oran üniversite mezunu olan kadınlarda. Bu oran yüzde 75. n Bir kadının ayağa kalkıp söylediği hiçbir söz sadece kendisi için sarf edilmiş değildir. Bütün kadınlar için söylenmiştir. n
cak. Ve bu ne demek biliyor musunuz dünya ekonomisine bir Amerika, bir Çin daha katılacak demek. Sadece bu da değil, daha adil, daha eşitlikçi, daha hak temelli, güçlünün güçsüz üzerinde tahakküm sürmediği bir dünyada yaşamak demek. Toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde kadının çok yönlü güçlendirilmesi; siyaset, iş ve toplumsal hayata kadınların aktif katılımını sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi, ülkemizin kalkınması için de olmazsa olmaz koşuldur. Gelişmiş bir ekonomi ve gelişmiş bir demokrasiye giden yol kadının güçlendirilmesinden geçmektedir. çünkü güçlü kadın, güçlü toplum ve güçlü ekonomi; güçlü demokrasi ve güçlü Türkiye demektir.
Bir kadının ayağa kalkıp söylediği hiçbir söz sadece kendisi için sarf edilmiş değildir. Bütün kadınlar için söylenmiştir. Erkekler de kadınlara çıktıkları yolda ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ deme cesaretinde olmalıdır. Bir insanı başka bir insanın merhametine bırakmayacak, herkesi onuruyla yaşayacak şekilde, adil, fırsatlara eşit ulaşabileceği, kamunun, özel sektörün, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelebildiği, ortak akılla politikaların belirlenebildiği nice günler dilerim.
Mart 2020 NUR GER Suteks Yönetim Kurulu Başkanı/Yanındayız Derneği Kurucusu
Şirket kârını 21 yıldır kadınlarla paylaşıyor
T
ürkiye’de iş dünyasının önde gelen kadın patronları arasında yer alıyor Nur Ger. Hikayesi başarılarla dolu. Ondan, ‘kadın hayal ederse her şeyi yapar’ın Türk iş dünyasındaki karşılığı diye bahsedenler de var. İstanbul’da doğan ve Gatasaray Lisesi’ne giren Ger, son sınıfı kazandığı AFS bursuyla ABD-Texas-Arlington’da okudu. Ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme bölümünü tamamladı. “İlk şirketimi 20 yaşında, ikincisi olan Suteks A.Ş.’yi de 30 yaşında kurdum. Yaklaşık 16 yaşımdan beri hedeflerimi koyup onların peşinden gidiyorum. Çocukluğumdan beri ülke yönetiminde söz sahibi olmak istiyordum. Ancak işletme bölümüne kaydolduktan sonra bu arzum şirket sahibi olmak ve onu yönetmeye evrildi” diyen Nur Ger, kendi deyimiyle kariyerini hayalleri çerçevesinde işleyip var eden kadınlardan. İki yıl önce CEO’luk görevini profesyonel bir yöneticiye devreden Ger, “Kurulduğu günden iki yıl öncesine kadar şirketin her kademesinde çalıştım. Emek yoğun bir sektörde çalışmayı seçtim. İnsanlarla birlikte çalışmak ve başarmayı seviyorum. 1999’dan itibaren kârımızın net yüzde 10’unu çalışanlarımızla paylaşıyoruz. Bence sektörde ve bu alanda ülkemizde ilk olabilirim” diyor.
Tam eşitliği içselleştirmeliyiz
Bir toplumun gelişimindeki en büyük engelin iki cinsten birinin eksik bırakılması olduğuna dikkat çeken Nur Ger, adalet için her türlü ayrımcılığın karşısında olmak, tam eşitlik kavranımı içselleştirmek gerektiğini söylüyor. Ger bu felsefenin şirket için de geçerli olduğunu vurgulayarak şöyle devam ediyor: “Şirketleri küçük ekonomik ve aynı zamanda sosyal birer birim olarak düşünmeliyiz. İnsanları da cinsiyetleriyle değil liyakatlarıyla değerlendirmeliyiz. ‘Bir ülkenin gelişmişliğini ölçmek için o ülkede kadının konumuna bakın’ denir. Dolayısıyla gelişmiş müreffeh bir ülke olabilmenin yolu kadınların önce hayatın içine sonra da ekonomiye ve politikaya yani her alana nüfuz etmesinden başlar.”
YANINDAYIZ DERNEĞİ BİR İLK! “Muhtar Kent ‘21. Yüzyıl kadın yüzyılı olacak’ demişti. Bunun arkasında yatan gerçek kadınların neredeyse 200 yıldır hakları için verdikleri mücadelelerdir. Gelişmiş ülkelerin tümünde (Japonya hariç) ataerkil düzen çözülmüş ve kadın hakları elde edilmiş durumda. Her alanda kadınlar çalışıyor, karar mekanizmalarında söz sahibi oluyor, çocukları aileler ve ülke el ele büyütüyorlar. Bu ülkelerin örnek olması ve çağdaş yaşam koşullarının her geçen gün hızla başka bir boyuta evrilmesiyle bu süreç hızlandı. Her ne kadar dünyanın bir yarısından çok daha geride olduğumuz görülse de (maalesef ülkemiz son sıralarda yer alıyor) hızla ilerleme kaydediyoruz. Bunu suyun kaynama noktasına gelme sürecine benzetebiliriz. Kadınların doğdukları andan itibaren talebi olan fırsat eşitliği ve hak mücadelesi tam eşitliğe varana kadar devam edecek. Yeni dünya bu sürecin hızlanmasına destek oluyor. Son on yılda dünyada artan bir hareket ise erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde kadınların yanında yer almasıdır. Bu amaçla ülkemizde YANINDAYIZ Derneği kuruldu. Bu bir ilktir. Erkekler de ellerini taşın altına koydular. Hemcinslerine model olmak üzere ve tam eşitlik sürecini kısaltmak amacıyla yola çıktılar. Tam da yapılması gereken en önemli dayanak noktası budur.”
13
Mart 2020 DİLARA ALTINKILIÇ KUTMANGİL Detay Gıda CEO’su
‘İş hayatında pozitif ayrımcılıktan ziyade eşitlik ilkesi daha önemli’
K
akao, çikolata ve kahve alanında global ölçekte köklü bir yere sahip, uzman teknolojiyle üretim yapan Altınmarka Grubu’nun ikinci kuşak temsilcisi Dilara Altınkılıç Kutmangil, lisans ve yüksek lisans eğitimini yurtdışında tamamladıktan sonra İstanbul’a dönüp aile şirketlerinden Detay Gıda’da iş yaşamına başladı. “O dönemde Detay Gıda faaliyetlerine yeni başlamıştı” diyen Altınkılıç Kutmangil, aslında çocukluğundan beri yaz tatillerinde kardeşiyle fabrikada çalıştığından kendi bildi bileli iş hayatının içinde olduğunu söylüyor. Daha 24 yaşındayken Detay Gıda’nın yönetimini üstlenen Dilara Altınkılıç Kutmangil’e göre kariyeri tam da hayal ettiği gibi ilerliyor. “İşimi çok seviyorum ve her geçen gün yeni projeler üretebiliyor olmak bana büyük bir haz veriyor” diyor. Ben şanslıyım! O ailesinin şirketinde yöneticilik yapıyor
14
ancak bulunduğu ortamda verilen fırsatlar açısından kendini şanslı bulan varislerden Altınkılıç Kutmangil diyor ki, “Genellikle aile şirketlerinde gençlere her zaman bu kadar yetki verilmiyor. Yurtdışında edindiğim bilgiyi aile şirketimizde uygulama ve olumlu sonuçlarını görüp daha da başarılı projeler geliştirecek tecrübeyi edinme şansını elde ettim. Bu aşamada elbette bir şeyleri denemeden, yanlış yapmadan kendi tecrübenizi oluşturamıyorsunuz. 2010’da Detay Gıda’nın CEO’su olarak görev yapmaya başladığım zaman şirketin cirosu 16 milyon TL’ydi. Şimdi ise 2020 hedefi olarak 1 milyar TL belirledik.” Hali hazırda; Türkiye pazarının en büyük oyuncuları olan 3 büyük zincir mağazaya ve çikolata sektörünün öncü markalarına private label üretim yaptıklarını söylüyor Altınkılıç Kutmangil. Suudi Arabistan’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne uzanan geniş bir coğrafyada 20’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
Çok yönlü projeler gerekiyor
Dilara Altınkılıç Kutmangil, kadının iş yaşamındaki pozisyonu ve rolüne ilişkin görülerini ise şu şekilde aktarıyor: “Üretimin her aşamasında aktif bir şekilde yer alan kadının sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamda güçlendirilmesi için iş hayatında pozitif ayrımcılıktan ziyade eşitlik ilkesi bence daha önemli. Eğitim, medeni durum, ekonomik koşullar, toplumsal cinsiyet algısı kadınların işgücüne katılımını belirleyen önemli faktörler arasında. Kadınların eğitim seviyesi arttıkça istihdam oranlarının da arttığını görüyoruz, ancak bu aşamada istihdama katılan kadınların evlenip çocuk sahibi olduktan sonra da iş yaşamına devam edebilmeleri için kadınlara gereken desteğin verilmesi gerekiyor. Kadın istihdamını artırmaya yönelik projeler sadece ekonomik katkı sağlama bakış açısıyla değil, kadının sosyal ve kültürel gelişimini de içerecek şekilde çok yönlü ele alınmalı.”
Mart 2020 SEMA GÜRAL SÜRMELİ Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı
‘Eğitimi ile mesleği aynı olan şanslılardanım’ HALİM ASLAN / KÜTAHYA
T
ürkiye’nin en eski porselen markalarından Kütahya Porselen’in Yönetim Kurulu Başkanı olan Sema Güral Sürmeli, aldığı eğitimle, yaptığı işi aynı olan şanslı kişiler arasında yer aldığını söylüyor. Anadolu Üniversitesi Seramik Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisansını yine aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “kahve fincanları” üzerine yapan yeni nesil yönetici, “Bu benim için porselenle bir bağ kurmak ve tasarımı daha iyi öğrenmek adına bir köprüydü” diyor. Kütahya Porselen’de Ür-Ge ve Tasarım Grup Başkanlığı, Toplumsal Projeler Koordinatörlüğü ve Yönetim Kurulu Üyeliği yaptıktan sonra “Aldığım eğitimler tasarım için yeterli olabilir ama yöneticiliğe yetmez” diyerek işletme doktorası yapmaya karar veren Sürmeli, 2014’ten bu yana Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor. Sürmeli’nin yöneticilik yolculuğunda rol modeli ise babası Nafi Güral olmuş. Diyor ki, “Babam ‘Bir konuda çok iyi olun. Bir işi çok iyi yapın ki, o konuda en iyisi siz olun’’ der. Bu sözü bana yol gösterdi. Porselen üretimine duyduğum merak çocukluğumda başladı. Ben daha küçük bir çocukken bahçedeki çamurları kendimce şekillendirip, kuzenim ile bahçenin kiremitlerinden yaptığımız fırında pişirirdik. Ne mutlu ki bana bu yaşıma kadar hayal ettiğim birçok şeyi gerçekleştirebildim ve kendi hikâyeme yön verebildim.” “Kütahya Porselen’in giderek güçlenmesinin en temel nedeni binlerce çalışma arkadaşımın göstermiş olduğu emektir” açıklamasını yapan Sema Güral, kadının gücüne ve üretimdeki rolüne ilişkin olarak da şu değerlendirmelerde bulunuyor: “İyi insan ilişkileri, kuvvetli iletişim, ekip çalışmasına yatkınlık, duygusal zekâ ve empati kabiliyeti gibi nitelikler kadınların en önemli özelliklerinin başında geliyor. Bir kadın iş dünyasında istediği her şeyi başarabilir. Ülkelerin ekonomik gelişmişliğinin desteklenmesi açısından, kadın istihdamının artırılması, itici bir güç oluşturur. Yapılan araştırmalar, kadınların işgücüne katılımının ekonomik büyüme ve kalkınma
16
ÖNYARGILAR AZALIYOR “Bir kadın iş dünyasında istediği her şeyi başarabilir. Geçmişe oranla kadınların üst kademe yönetim pozisyonlarına ulaşmasını engelleyici davranışların ve önyargıların azaldığını düşünüyorum. İş yaşamında eşitlik anlayışını tamamen benimsemek gerekiyor. Bir kadın evlendiğinde veya çocuk doğurduğunda kariyerini bırakması beklenmemeli ve eşit fırsat tanınmalı. Böylece cam tavan sendromunun önüne geçilebilir.”
sürecini hızlandırdığını gösteriyor. Ancak ekonomik büyümenin sürekliliğini koruyabilmek için işgücünün yalnız niceliksel artışı yeterli olmamakta, bireyin performansının maksimize edilmesini sağlayacak bilgiyle de donatılması gerekiyor. Eğitim; işgücünün nitelikli hale getirilmesinde rol oynayan en önemli faktör ve teknolojik değişimi sağlayacak en temel unsurdur. Bu sebeple eğitim üzerine odaklanılmalıdır. Eğitim, istihdamla doğrudan ilişkili olup hem istihdam edilebilirliği artırmakta hem de bilinçlenme yaratarak uzun vadede ekonomiyi olumlu yönde etkilemektedir”.
Mart 2020 CANAN ÖZSOY GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Dünya devinin diş hekimi patronu! İSTİHDAM YETMEZ, SOSYAL DESTEK MUTLAKA GEREKLİ “Dünyanın lider şirketleri bir yandan, %30 Kulübü gibi girişimlerle kadınların iş yaşamında şirketlerin yönetim kurulundaki varlığını güçlendiriyor. Bu tip girişimler Japonya kadar kapalı bir kültürden Brezilya kadar açık bir kültüre kadar tüm dünyada işe yarıyor ve elde edilen sonuçlar, ekonomik faydalarının yanında sosyal bir ihtiyacın karşılanmasında da önemli bir rol oynuyor. Tabii ki, kadınlara yalnızca istihdam sağlamak yetersiz bir adım oluyor. Hepimizin deneyimlediği ya da yakından fark ettiği üzere, kadınların çalışma hayatına daha fazla katılmasıyla, aile yapısı, aile kültürü, çocuk yetiştirme biçimleri değişiyor. Şirketler, kadın erkek eşitliğinin sağlanması adına cesur ve örnek politikalar geliştirmeli. Devlet kurumlarının da teşviki burada çok önemli.”
B
aşlangıcı ve devamı birbirinden farklı bir kariyer yolu Canan Özsoy’unki. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne giren Özsoy, bugün oldukça farklı bir alanda kariyerinin başındaki genç kadınlara ilham veriyor. “Diş hekimliği eğitimim üzerine endodontik cerrahi dalında 3 yıl doktora yaptım. Diş hekimliği ile
başladığım kariyerimi, ilaç sektöründe satış ve pazarlama alanında sürdürme kararı aldım. Önce Boğaziçi Üniversitesi Executive-MBA programını tamamladım. Son görevimdeki sorumluluğum GE için sağlık dışındaki alanların sorumluluğunu da kapsayınca, ana iş kolumuz olan enerji alanında kendimi daha donanımlı hale getirmek üzere 5 yıl önce Sabancı Üniversitesi’nde Enerji Teknolojileri
Master Programı’nı bitirdim. 8 yıldır General Electric Türkiye’nin CEO ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyorum” diye anlatıyor kariyer yolculuğunu. Enerji, yenilenebilir enerji, sağlık ve havacılık alanlarında faaliyet gösteren GE Türkiye’nin yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü olarak yeni büyüme alanları, üst düzey müşteri ilişkileri, hükümet ve STK’lar nezdinde ku-
rum temsili gibi görevleri bulunduğuna dikkat çeken Özsoy, yarattığı farkı ise “Geçen 8 yıl içinde, Türkiye’yi yetenek ve fırsatlara paralel olarak Avrupa ve Ortadoğu arasında bir üretim, servis ve inovasyon üssü olarak konumlandırmak üzere çalıştık. Yeni fabrikalar, mühendislik, Ar-Ge merkezleri ve inovasyon alanında pek çok girişimi GE Türkiye olarak, iş alanlarımızın ülke ve bölge liderleri ile birlikte başarıyla yürüttük. Öncülük ettiğim en önemli gündem maddelerinin başında inovasyon anlayışı geliyor. İnovasyona çok yatırım yapıyoruz. Değişimi etkin yöneten bir vizyon geliştirdiğimize ve yol gösterici bir strateji oluşturduğumuza inanıyorum. Ayrıca kadınların, iş dünyasında, özellikle bizimki gibi “erkek işi” olarak görülen alanlarda güçlendirilmesine ve diğer kadınlara ilham olmasına büyük özen gösteriyoruz” diye özetliyor.
SELDA OKNAS TANBAY Aon Türkiye Eş-CEO
Tesadüfen başladığı sektörde zirveye oturdu
S
igortacılık kadın çalışan ve yönetici oranının nispeten daha yüksek olduğu sektörlerden biri. Bir dönem özellikle öğrencilerin “geçici” olarak yaptıkları bu iş, artık son derece rekabetçi yapısıyla gerçek bir survivor olmayı gerektiriyor. İşte bu sektördeki 31 yıllık deneyimiyle zoru başaran survivor’lardan biri Selda Oknas Tanbay. Kendi deyimiyle “tesadüfen girdiği” sigortacılık sektöründe zirveye oturmuş bir isim Tanbay. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 1989 yılında mezun olduktan sonra kendini bu sektörde bulduğunu anlatan Tanbay, 2002’den bu yana da Aon’da çalışıyor. Şirketin 2015’te eş CEO uygulamasına geçmesiyle o tarihten bu yana Aon Türkiye Eş-CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. “Sigorta
KADINLARLA ADİL YÖNETİM YÜKSELİYOR “Aon Türkiye olarak kadın çalışan oranımız yüzde 60’ın üzerinde. Aon global bünyesinde faaliyet gösterdiğimiz EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) ülkeleri için de örnek teşkil ediyoruz. Kadınların dengeli temsili ile iş dünyasında adil yönetim, denge, yaratıcı düşünce, dayanıklılık ve cesaretin yükselteceğine inanıyorum. Kadınların etkin olduğu ekonomilerde doğal çevre ve insan sağlığına duyarlı çözümlerin artacağını düşünüyorum. Bence kadının işteki temsilinin artmasıyla dönüşüm ve tasarruf kültürü, kaynakların dengeli dağılımı konusundaki inisiyatifler de artacaktır. Evet, cam tavan gibi eşitsizlikler var iş dünyasında ama ümit verici uygulamaları da görüyoruz. Anketler yeni iş modelleri ile özel hayat/iş dengesi kurulduğunda kadın ve erkeklerin daha verimli çalıştıklarını ortaya koyuyor.” dünyanın en zor satılan ve en stresli işlerinden biri. Bir yandan da insanları zordan kurtaran yaşam ve işlerinin sürdürülebilirliğini sağlayan, varlığı ile güç ve cesaret veren bir meslek. Tesadüfen başladığım mesleğimden ve bugün geldiğim rolden mutluyum” diyen Tanbay’ın en büyük hayali kalabalıktan uzak, yeşillikler içinde konteyner ofisler-
de iş hayatını sürdürebilmek. Eş CEO olarak şirketin cirosunun yüzde 50’sini yönettiğini vurgulayan Tanbay’ın bir şapkası da şirketi Sigorta Brokerliği Derneği’nde temsil etmek. Aynı zamanda derneğin yönetim kurulunda da yer alan Tanbay, Dijital Komite Başkanı olarak da sivil toplum faaliyetlerine destek veriyor. Şir-
kette yarattığı farkı anlatırken ise “Aon’un globalde sunduğu hizmetlerin neredeyse tamamını Türkiye’ye getirdik. Müşterilerimizin siber risklerinin yönetimine hizmet vermek üzere insan kaynağı yatırımımızı tamamlayıp software risk analiz programımız CyQu’nun Türkiye’de yaygın kullanımını başlattık” diye anlatıyor.
17
Mart 2020 CANDAN ÇİLİNGİROĞLU TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı
Anadolu’da iş kadınlarına ışık tutuyor!
K
adınların iş dünyasındaki etkinliği denilince İstanbul’u merkez sayan bir yaklaşım var. Oysa Anadolu’da hem profesyonel hem de hissedar olarak kadınların iş dünyasındaki yükselişi dikkat çekici boyutta. Nisan 2019’da Türkiye Aile İşletmeleri Derneği’nin (TAİDER) başkanlığına seçilen Candan Çilingiroğlu, işte bu kadınların başarılı temsilcilerinden biri. Ege Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Çilingiroğlu, 34 yıldır iş hayatının içinde. Halen Shoe City mağazalarının Genel Koordinatörü olarak görev yapan Çilingiroğlu, bu görevi yürüten üçüncü kadın başkan. İki dönem İzmir Amerikan Koleji Yetişenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Candan Çilingiroğlu, ayrıca İzmir’in ilk iş kadını derneği olan İzmir İş
İYİ ÖRNEKLER DESTEKLENMELİ “İzmir İş Kadınları Derneği’ni kurarak, başkanlık döneminde kadınların çalışma hayatında aktif olarak yer alması konusuna önem verdim. Gelişmiş ülkelerde güzel örnekler var. En azından bunlar göz önüne alınıp yurdumuz şartlarında uygulanmaya başlanmalı. Bizim şirkette kadın çalışan oranı yüzde 60. Bununla gurur duyuyor ve diğer şirketlere de örnek olmasını diliyoruz.”
Kadınları Derneği İZİKAD’ı da kuran ekipte yer alıyor. Bunların yanında Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) ile TÜRKONFED ve Tarım 4.0 Teknoloji ve Etki Derneği’nin de
yönetim kurulu üyelikleri şapkaları arasında. Aile şirketi Shoe City’de Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak yürüttüğü görevde mağazalardan sorum olduğuna dikkat çeken Çilingiroğlu, CRM uygulamasını başlatarak önemli bir değişim yarattıklarını söylüyor. Ayrıca “Doğru ayakkabı-sağlıklı ayak” sloganıyla ayak ölçümü
ve özel “shoe fitting” sistemi uygulamalarını da o ve ekibi başlatmış. Tüm bunların yanında Candan Çilingiroğul, TAİDER şapkasıyla Anadolu’daki aile şirketlerinin sürdürülebilir iş modelleri geliştirmelerini destekleyecek çalışmalara imza atıyor. Bu alanda iyi örnekleri paylaşmak amacıyla da 2017’de Kuzey Yıldızı: Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Projesi kapsamında, Kuzey Yıldızı Ödülleri’ni düzenliyorlar. 19 aile şirketine sürdürülebilirlikle ilgili rehberlik ederken eğitimlerle 60’tan fazla değerlendirici yetiştirdiklerini belirtiyor Çilingiroğlu. Kadınların çalışma hayatına daha çok katılması ve şartların eşitliği amacıyla yapılan çalışmaların umut verici olduğunu söyleyen Çilingiroğlu, meseleye hem devletin hem de özel sektörün daha hassas yaklaşmasından yana.
EMEL USLU Metis Kalıp Yönetim Kurulu Başkanı
Edebiyat öğretmenliğinden sanayiciliğe NİHAT DELİBAŞI / İZMİR
Eşinin ani vefatına kadar CNC, tezgah, plastik, enjeksiyon, çek ve senet kelimelerinin karşılığı hakkında fikir yürütmeyen tek hayatı öğrencileri olan bir edebiyat öğretmeniydi Emel Uslu. Eşinin kaybının ardından ise onun şirketi Metis Kalıp’ın yönetici koltuğuna oturdu. Şirketi bu süreçte armatür sektöründe devlerle yarışır hale getiren başarılı iş insanının gözü şimdilerde tarım sektöründe. Yeni kurduğu Ceyus markasıyla elma, kiraz, vişne başta olmak üzere çeşitli meyvelerin çoğaltılmasında önemli olan dal açma aparatları üretiyor Uslu. Kendisini öğretmenlikten
18
PLASTİK KOKUSUNU SEVİYORUM “Eşimi kaybedene kadar edebiyat, şiir ve öğrencilerimden oluşan bir dünyam vardı. Şimdi iyi ki o zor kararı verip şirketin başına geçmişim diyorum. Çünkü artık hayatımda çekler, internet bankacılığı ve hepsinde öte plastik kokusu var. Akşam eve gidince çocuklarım karşılar beni. Sarılır, kucaklaşırız. Ardından günün nasıl. Bir gün yine böyle iş dönüşü sarıldık, kızım “Anne babam gibi kokuyorsun” dedi. Bu beni çok etkiledi. Bu kokuyu seviyorum. Bize babamızı çağrıştırıyor, onu bir şekilde yaşattığım için çok mutluyum. Bence kadın gerçekten ister ve kafasına koyarsa her şeyi başarabilir. Ben bunun en iyi kanıtlarından biriydim. Ne eğitimim ne de deneyimim sanayicilikle ilgiliyken bir fabrikada üretimin başına geçip, ihracatçı oldum. Kadınlar güçlerinin farkında olmalı diye düşünüyorum.” patronluğa sürükleyen dönemi ise şöyle anlatıyor: “Başlarda hayattaki her şeyi bırakmayı düşündüm. Ama sonra eşimin büyük emeklerle kurduğu Metis Kalıp yaşarsa, onun da yaşayacağını kavradım. Şirket ça-
lışanları bana çok destek oldu. Hep birlikte Metis Kalıp’ta yeni dönem başarı hikayesi yarattık. 2020’ye güzel başladık. İsviçre’ye ihracat yapıyoruz. Hedefimiz üretimin yüzde 30’unu ihraç etmek.”
Mart 2020 HUZUR DEVLETŞAH Lilly İlaç İtalya, Orta ve Doğu Avrupa, Rusya-Bağımsız Devletler Topluluğu (CIS), İsrail Bölge Başkanı ve Genel Müdürü
İlaç devinin İtalya’daki ilk kadın müdürü
K
ariyerinde dönüm noktaları olduğunu ve bunların kendisine şans getirdiğini söylüyor Huzur Devletşah. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olduktan sonra işletme eğitimi alan ve kariyerine GSK’nın pazar araştırma bölümünde başlayan Devletşah, 1998’den bu yana Lilly İlaç ekibinde. “Lilly’deki 20 yılı aşkın kariyerim boyunca önemli dönemeçlerle karşılaştım ve bu durumun getirdiği yeni fırsatlara ve sorumluluklara hep açık oldum. Pazarlama ve satış müdürlükleri görevlerini yaparken, bana kurumsal ilişkiler direktörlüğünün teklif edilmesi dönüm noktalarından biri. Bu pozisyonda 5 yıl ekibimle birlikte bir başarı hikayesi yarattık” diye anlatıyor ilk dönemlerini. Son 10 yıllık süreci daha çok yurtdışında geçiren Devletşah
GELECEK 10 YILDA FARKINDALIK ARTACAK “Ekonomide kadın-erkek eşitliği açısından geride kalan yüzyılı düşündüğümüzde bugün elbette daha iyi bir noktada olduğumuzu söyleyebiliyoruz ancak halen yeterli seviyede değiliz. Pek çok sektörde kadınların özellikle yönetici pozisyonlardaki ağırlığı erkeklerle kıyaslandığında eşit seviyelerin çok altında. Bu tabloya rağmen bu alanda yükselen bir farkındalığın olduğuna tanık olmak mutluluk verici. 2020 ile başlayan yeni 10 yıllık süreçte bu farkındalığın daha da artarak ekonomik güç ve iş dünyasında kadın-erkek eşitliğine yönelik toplumsal ve uluslararası politikaların benimsenmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum.”
sırasıyla Dubai, ABD’de şirketin stratejik bölümlerinde liderlik görevini yürüttü. Eylül 2018’den bu yana ise İtalya, Orta ve Doğu Avrupa, Rusya-Bağımsız Devletler Topluluğu (CIS), İsrail ülkelerinden sorumlu Bölge Başkanı olarak görev yapan Devletşah,
Lilly’nin İtalya’daki ilk Türk ve ilk kadın genel müdürü oldu. Aynı zamanda Lilly İtalya’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürütüyor. Merkezi Floransa’da bulunan, 26 ülke ve 2 bin çalışanı kapsayan bu yapılanma, şirketin ABD dışındaki en büyük üçüncü bölgesi durumunda. Aynı zamanda ülkenin tek biyoteknolojik ilaç fabrikası da onun sorumluluğunda. Devletşah, çalışma stratejisini şöyle anlatıyor: “Altın formülüm
her zaman 3 önceliğe odaklanmak ve sürekli geliştirilmelerini sağlamak. Bunların başında vizyonun belirlenmesi geliyor. Sonraki adım, yönettiğiniz coğrafyadaki birbirinden farklı kültürleri anlamak ve genel vizyona entegre etmek. Bu entegrasyona ise stratejik bir planla yaklaşmak gerekiyor. Türk yöneticilerin daha çevik, değişime uyum sağlayan ve risk analizini iyi değerlendiren liderler olduğuna inanıyorum.”
GÜLDEM BERKMAN Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü
İlaçta dev birleşmeye liderlik ediyor
G
üldem Berkman, Türkiye’nin en eski ilaç şirketlerinden Mustafa Nevzat’ın Amerika kökenli Amgen’a satıldıktan sonraki dönüşüm sürecini yönetiyor. Geçtiğimiz haftalarda Mustafa Nevzat’ın artık Gensenta İlaç olarak faaliyet göstereceğini açıklayan Amgen ekibi, biyoteknolojik ilaç üretiminde Türkiye’de büyük hedefler belirlemiş durumda. İlaç sektöründe yaklaşık 20 yıllık deneyimi olan Güldem Berkman’ın kariyeri Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Danone, Eczacıbaşı, P&G gibi şirketlerde çalışarak şekillenmiş. 2001’de Novartis’in Macaristan yapılanmasında sektöre adım atan arkasından da aynı şirketin Türkiye Ülke Başkanlığı, Basel’deki ana
merkezinde Novartis Değişim Programı Global Liderliği gibi görevlerde yer alarak farklı kültürlerdeki deneyimini derinleştirdiğini söylüyor Berkman. Şu anda Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü olarak görev yapan ilaç sektörünün güçlü ismi, aynı zamanda Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkanlığı, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkan Yardımcılığı, İsviçre Ticaret Odası Başkan Yardımcılığı gibi çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik görevlerini de üstlenmiş durumda. Hedeflerini ise şöyle anlatıyor: “Amgen Türkiye’de çok başarılı ve mutlu bir kurum kültürü yaratmak için çalışıyorum. Yenilikçi biyoteknoloji ilaçlarımızın, ihtiyacı olan hastaların kullanımına sunulması,
AYRIMCILIK OLMAZSA ÜRETKENLİK YÜZDE 40 ARTIYOR
Amgen’in dünyada biyoteknoloji alanındaki liderliği ve ülkemizdeki çok önemli yatırım hamleleri konusunda bilinirliğimizi artırmak temel hedeflerim arasında.” Halen dünyada kadınların çok büyük bir kısmının ekonomik hayatın dışında bulunduğuna dikkat çeken Berkman, “Dünya nü-
Dünyadaki KOBİ’lerin ancak üçte birinin kadınlar tarafından işletildiğine vurgu yapan Berkman, “Bazı gelişmekte olan ülkelerde ise kadınlara ait olan işyeri oranı yüzde 3-6’lara kadar düşüyor. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) 2017 yılı raporuna göre kadın çalışanlara ve yöneticilere karşı ayrımcılığın olmadığı koşullarda, çalışan başına üretkenlik yüzde 40 oranında artıyor” diyerek kadın istihdamının önemine vurgu yapıyor. fusunun yarısını teşkil eden kadınlar, gayri safi yurtiçi hasılaya sadece yüzde 37 oranında katkı sağlıyor” diyor.
19
Mart 2020 NEVGÜL BİLSEL SAFKAN Sabancı Vakfı Genel Müdürü
‘İşyerleri de şiddeti önlemekle sorumlu’
S
ivil toplum kuruluşlarının, kariyer sürecinin güçlü bir parçası haline gelmesi, manevi kazanç beklentisinin artmasıyla açıklanıyor. Sabancı Topluluğu’nun farklı şirketlerinde genel müdür ve CFO olarak görev yaparken çok daha farklı bir alana yönelerek Sabancı Vakfı’nın Genel Müdürü olan Nevgül Bilsel Safkan da üst düzey yöneticilerin gözünde vakıfların geçirdiği değişimi ortaya koyan bir hikayeye sahip. İngilizce işletme eğitiminin ardından Arthur Andersen’de denetçi olarak kariyerine başlayan Safkan, bugün tam da olmak istediği yerde bulunduğunu vurguluyor. Diyor ki, “İlkokulda bana ne olmak istiyorsun dediklerinde Kızılay’da çalışmak isterim derdim. Kendimi bildim bileli sivil toplum çalışmalarına duyarlı biriyim. Sivil toplum ile tanışmam ise Superonline’da CFO olarak çalıştığım
yıllarda oldu. Henüz oğlum Can hayatımıza girmemişti. Daha fazla zamanım vardı ve gönüllü faaliyetlere yoğun katılabiliyordum. Mesai sonrası ve hafta sonları yoğun emek veriyordum ama bunun kendimi keşfettiği dönem olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle Sabancı Vakfı Genel Müdürlüğü için arandığımda çok heyecanlandım.
Beklemediğim bir zamanda kapımı çalan bu fırsat için hiç tereddüt etmedim.” Kadınların iş hayatına katılım oranlarının artması kadar, bu istihdamın sürdürülebilirliğinin de önemli olduğunu vurguluyor Nevgül Bilsel Safkan. Bu noktada 2016’dan bu yana Sabancı Vakfı’nın desteklediği “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı” projesinin yaratacağı etkiye inandıklarını belirtiyor. Kadına yönelik aile içi şiddetin, eğitim düzeyi veya ekonomik gelişmişlikten bağımsız olarak tüm dünyada karşılaşılan en yaygın insan hakları ihlallerinden biri olduğuna dikkat çeken Safkan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kadına yönelik aile içi şiddet, kadının yaşamını tehdit eden, toplumsal hayata ve iş hayatına katılımına engel olan bir mesele. Şiddete uğrayan bir kadın, iş dünyasında var olmakta ciddi
ŞİDDET İSTİHDAMI ETKİLİYOR “Kadına yönelik aile içi şiddet, kadının yaşamını tehdit eden, toplumsal hayata ve iş hayatına katılımına engel olan bir mesele. Projemiz kapsamında, işyerlerini aile içi şiddetle mücadelede aktif rol alan ve çalışanlarını koruyan aktörler olarak konumluyoruz.” sorunlar yaşıyor, şirketiyle durumu paylaşamıyor, performansı etkilenebiliyor. Projemiz kapsamında, işyerlerini aile içi şiddetle mücadelede aktif rol alan ve çalışanlarını koruyan aktörler olarak konumluyoruz. Bugüne kadar 60’tan fazla şirketin temsilcilerine toplumsal cinsiyet eğitimleri verdik ve işyerlerinde aile içi şiddete karşı destek mekanizmaları oluşturulmasına katkı sunduk.”
BEGÜM MUTUŞ Sabri Ülker Vakfı Genel Müdürü
‘Topluma fayda sağlamak paha biçilemez’
O
, toplum yararına projeler geliştiren bir vakfın, kimya mühendisi yöneticisi. Bir yandan Yıldız Holding Global Sürdürülebilirlik İletişimi Genel Müdürü olarak görev yaparken, bir yandan da 2007’den bu yana Sabri Ülker Vakfı’nda genel müdürlük koltuğunda oturuyor. Bugün geldiği noktayı ise “Hayallerimdeki gibi bir kariyer yaşıyorum. Çünkü hayatım bo-
SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİNİN ANAHTARI “Hayatım boyunca bir kişiye bile fayda sağlayabilmek benim için çok önemli oldu… Kadının iş hayatında daha çok yer almasıyla sürdürülebilir ekonomi arasında direkt bağlantı olduğuna inanıyorum.”
20
yunca bir kişiye bile fayda sağlayabilmek benim için çok önemli oldu. Şimdi yürüttüğüm görevlerde bu faydayı Türkiye’nin en köklü ve büyük gıda şirketlerinden birinin üstlendiği sorumluluk bilinciyle yapabilmenin mutluluğunu taşıyorum. Ayrıca toplum sağlığının geleceği ve daha mutlu yarınlar için çalışmak, topluma bir fayda sağlayabilmek benim için paha biçilemez bir motivasyon kaynağı” diye özetliyor. Mutuş’un motivasyon nedenlerinden biri de Sabri Ülker Vakfı’nda geçirdiği 10 yılda sayıca sınırlı ama işine inanan ve çoğunluğu kadınlardan oluşan bir ekiple birçok sürdürülebilir projeye imza atmış olmak. Bu yıl 10’uncu yaşını kutlayan vakfın özellikle çocuk ve gençlerin doğru beslenmesi, sağlıklı büyümeleri için eğitim ve bilim pro-
jeleri yürütmesini önemli buluyor. Kadının iş hayatında daha çok yer almasıyla sürdürülebilir ekonomi arasında direkt bağlantı olduğuna inanıyor Begüm Mutuş. Bir yandan geçtiğimiz 15-20 yılık sürece bakıp “iyileşmeler var” derken diğer yandan bazı değerlere ulaşabilmek adına “Daha önümüzde kat edilmesi gereken uzun bir
yol var” yorumunu yapıyor. Mutuş, kadınların iş hayatındaki engelleri ve ayrımcılık penceresinden bakıldığında gelecek 10 yılı iyimser görenlerden. Diyor ki, “Maalesef o cam tavan kadınlar için hala bir engel! Kadın yöneticilere zirveye ulaşmaları için erkeklere oranla daha az fırsat sunuluyor. Ücretler arasında hala ciddi farklar var. Bunların aşılması için çok önemli adımlar atılmakla birlikte sanırım önümüzde daha gidilecek yolumuz var. Özel sektör girişimli işler bu anlamda çok fazla katma değer sağlıyor. Örneğin bu yıl benim de 4. dönem mentisi olduğum ve yönetim kurullarındaki kadın sayısını artırmak için çalışan Yönetim Kurulunda Kadın Derneği girişimi bu anlamda çok güzel bir çalışma… Desteklenmek ve motive edilmek hepimiz için çok önemli.”
Mart 2020 DR. NABAT GARAKHANOVA Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı
Ofislere önce dijitalleşmeyi ardından sporu getiriyor
S
on dönemde adından sıkça söz ettiren Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nabat Garakhanova, şirketlerin dijitalleşme operasyonlarını yönetiyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde lisans, Galatasaray Üniversitesi’nde, doktora derecesine sahip olan girişimci, 24 yıldır Türkiye’de. Şirketi Mezo Djital ise beş yaşında. Şu anda Mezo Dijital, Mezo Akademi ve Mezo Tekno olmak üzere üç ayak üzerinde bir yapılanmayı yöneten Garakhanova, uzun yıllar sahip olduğu sivil toplum yöneticiliği şapkasını da terk etmiş değil. Geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiği 8. Boğaziçi Zirvesi’nin yanı sıra Sağlık Bakanlığı’nın “Hareket Her Yerde’’ kampanyalarına verdiği destek
6 DAKİKA SPORLA YÜZDE 42 VERİMLİLİK Üç ayaklı bir yapılanmanın başındaki Dr. Nabat Garakhanova, Sağlık Bakanlığı’nın “Hareket Her Yerde” kampanyalarına verdiği destek ile aslında bir anlamda iş yerindeki çalışan verimliliğini de artırıyor. Garakhanova bu verimliliği “Her gün sadece 6 dakikalık egzersizin iş verimliliğini yüzde 42 artırdığını ölçtük. 3 aylık hareket programı uygulayan çalışanların yüzde 53’ünün fiziksel aktivite seviyesinde ve yüzde 42’sinin de iş verimliliğinde artış gözlemledik” rakamlarıyla açıklıyor.
de bunun örneklerinden. Mezo Akademi ile şirketlere ücretsiz olarak “kendi hesabını kendin yönet” eğitimleri veriyor. Garakhanova’nın ses getiren projelerinden biri de “Hareket Ofiste”.
Amacı ofis çalışanlarını daha fazla hareket ederek daha sağlıklı hale getirmek olan proje aslında bir aplikasyon. Hareketsizlik nedeniyle yılda yaklaşık 2 milyon kişinin dolaylı olarak hayatını kaybettiğini söyleyen girişimci, “Dijital, bir yandan da insanları hareketsizliğe sevk ediyor. Biz de “Hareket Ofiste” projesiyle dijital yaşam ile hareketli yaşamı ortak
bir potada erittik. Bütün meslek gruplarına uygun geliştirdiğimiz proje kapsamında önce çalışanların vücut analizlerini çıkarıyoruz, daha sonra uzman kadrolar eşliğinde kendilerine beslenme ve hareket programı çıkarıyoruz. Çalışan bilgisayar başındayken, egzersiz saati geldiğinde bilgisayarda çıkan video ile birlikte egzersiz programlarını yapıyor.”
ŞAFAK ÇİVİCİ Sefes Yönetim Kurulu Başkanı
Anadolu’da bir gurbetçi kızının sanayicilik öyküsü İKBAL FİDAN / KAYSERİ
A
nadolu’nun bozkırında sanayiciliğe el atan, erkeklere taş çıkaracak kadar başarılı bir hikayenin kahramanı Şafak Çivici. 1964’te Almanya’ya işçi olarak giden bir ailenin kızı o. 1983’te Almanya’da liseyi bitirdiğinde hayalinin tercümanlık yapmak olduğunu söylüyor. Ancak gerisi çok da hayal ettiği gibi gitmemiş: “Hayalimde tercümanlık okumak ve Brüksel’de AB kurumlarından birinde tercümanlık yapmak vardı. Babam, beni tercümanlık yüksekokulu olan Heidelberg’e -orada tek başına kız ne yapar diyegöndermek istemedi. Ben de bir nakliye firmasında işe başladım, sonrasında Türkiye ile or-
tak projeler yapan bir şehir-bölge planlama şirketinde tercüman ve proje asistanı olarak çalıştım.” Almanya’da başarılı bir çalışma hayatı varken evlenerek Kayseri’ye taşınması Şafak Çivici’nin hayatının dönüm noktası olmuş. Burada Hava İkmal Bakım Merkezi’nde (F-16 projesi) bir Ameri-
kan şirketinin ofis müdürü olarak çalışan Çivici, daha sonra başka şirkette dış ticaret müdürü olarak görev aldığını söylüyor. “Bu işleri yaparken hobi olarak topladığımız Türk el halı ve kilimlerini satabilmek için Sefes şirketini kurduk. Nihayet 2003’te mobilya üretmeye başladık. Bugün 23 yıllık bir firma, 17 yıllık da mobilya üreticisiyiz” diye anlatıyor profesyonellikten patronluğa geçişini. Uluslararası ihracatta da oldukça başarılı bir firma olarak dikkati çeken Sefes’teki sorumluluklarını dile getirirken, “Şirketin kurucu ortağı ve kurulduğundan beri de genel müdürüyüm. Ağırlıklı olarak sorumluluk alanım dış ticaret, fakat ben şirketin görünür yüzüyüm daha çok… Yani her işe bakıyor veya karışıyorum zaman
zaman” diyor. Çivici ve ekibi şu sıralarda KOSGEB destekli Ar-Ge Projesi ile yeni bir malzeme üzerinde çalışıyor.
EŞİT İŞE EŞİT ÖDEME Çeşitli kadın derneklerinde önemli görevler alan Şafak Çivici, ekonomide kadın etkisinin artmasıyla ilgili gelecek öngörülerini şöyle sıralıyor: “Eşit işe eşit ödeme taraftarıyım, aynı zamanda fırsat eşitliği olmalı. Ülke olarak pozitif ayrımcılığı desteklediğimiz kadar olayın fırsat eşitliğine evrilmesini sağlamalıyız. İş hayatında kadın, moda bir slogan olmaktan çıkıp olağan bir duruma getirilmeli. Öyle bir noktaya gelmeliyiz ki kadına pozitif ayrımcılık yapılma ihtiyacı duyulmamalı.”
21
Mart 2020 RUHSAR ERYÖNER
Hilton Doğu Avrupa, Türkiye ve İtalya Focus Service Otelleri’nden Sorumlu Bölge Genel Müdürü
Avrupa’da otel yöneticilerine kafa tuttu
B
üyük bir coğrafyada Hilton markasıyla işletilen 18 otelin sorumlusu Ruhsar Eryöner. “Aslında bu gerçekten benim hayalimdeki işti. İnsanlarla etkileşim kurmaktan ve onları mutlu etmekten her zaman keyif aldım. Ağırlama işini o kadar çok sevdim ki, lise yıllarımda yaz tatili sırasında bile otellerde çalışıyordum” diyor kariyerini anlatırken. Boğaziçi Üniversitesi’nde Turizm ve Otel İşletmeciliği eğitimi alan İzmirli yönetici, sektörün her aşamasında görev aldığını söylüyor. 12 yıllık Türkiye deneyiminin ardından “daha zorlu bir sürece meydan okumak” gerektiğine inanarak global yönetim merkezine uluslararası transfer talebinde bulunmuş Er-
SEKTÖRDE KADIN ÇALIŞAN HASSASİYETİ “Bizim sektörümüzde kadının çalışmasına yönelik bölgesel hassasiyetler var. Kültürel çekinceler sebebiyle, kadın ekip arkadaşlarımızı aramıza katmakta zorlanabiliyoruz. Bu nedenle özellikle Anadolu’daki kadın adayları çekebilmeye yönelik projeler geliştiriyor, sektörümüzün sunabilecekleriyle ilgili bilgi ve farkındalık sağlamak için okullarda programlar uyguluyoruz.” yöner. İlk adresi olan Hilton Bükreş Athena Palace’taki İş Geliştirme Direktörlüğü için kızıyla birlikte cesaretle taşındığını an-
latıyor. Bükreş’i Prag ve Dubrovnik izlemiş daha sonra. Yurtdışında geçen 11 yılın kendisine çok şey kattığını söylüyor. Bölge
müdürü olarak Türkiye’ye döndükten kısa bir süre sonra da sorumluluk alanlarının genişletildiğini ve bugünkü halini aldığını vurguluyor. Eryöner, şimdi geçirdiği zorlu dönemin diğer kadınlara da ilham olmasını hedefliyor ve otelcilik ile kadın kavramlarını bir araya getirmenin zor olduğu Ortadoğu’da kalıpları yıkmak için çalışıyor. Bunu da şöyle anlatıyor: “Kadınların, otelcilik sektöründe lider olma potansiyeline her zaman inandım. Bu yüzden de kadın adayların kendilerini geliştirmelerine daima destek oldum. İstanbul’da sorumluluğum altındaki dört tesisin de genel müdürü kadın. Amacımız bu sayıyı artırmak ve Anadolu’ya da yaymak...”
HANDE ESKİNAZİ Pfizer Global Ticari Operasyonlar, Avrupa Bölge Direktörü
‘Çocukken politik lider olmak istiyordum’
P
fizer’da 32 ülkenin ticari operasyonlarını yönetiyor Hande Eskinazi. Peki, bu hayallerinin işi mi? Soruyu çocukluğuna dönerek yanıtladığında “Hayalim uluslararası bir vakfın başkanı veya politikada büyük bir lider olmaktı” diyor ama bugünkü görevinde yakaladığı çeşitlilik düşünüldüğünde o hayalden çok da uzak olmadığını ekliyor hemen. Diyor ki, “Pfizer’in değerleri, insan sağlığına odağı ve insan hayatına kattığı değer ve fırsat eşitliği, çocukluğumdaki hayalleri farklı bir şekilde yerine getirmemi, her gün işe keyifle ve inanarak gelmemi sağladı.” Hande Eskinazi, ‘Başarıda istikrarı yakaladı’ denilen profesyonellerden. Robert Koleji’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdiği
22
“İYİ” VE “BAŞARILI” OLAN KAZANMALI “2015’te ABD’de yapılan bir araştırmaya göre büyük şirketlerde CEO rolünde olan kadın sayısı, ismi “John” olanlardan bile daha az! Türkiye’de ise ekonomide kadın gücüne inanan şirket oranı sadece yüzde 10 civarında! Bu her sene yavaş yavaş ilerlese de bilinçli tercihler ve belki bazı zorlayıcı kurallar olmadan dengelenmesi çok zor bir istatistik. Genel olarak kotalarla bu tarz sorunları gidermeye karşı olan, cidden “iyi”nin ve “başarılı”nın kazanması gerektiğine inanan biriyim. Fakat ilk başta önyargıyı kırmak için belli bir süre kotalara ihtiyaç olabilir.” düşünüldüğünde bugünkü kariyeri çok da sürpriz değil. Çalışmaya daha üniversite yıllarında başlayan Eskinazi, “25 yılı aşkın bir süredir iş hayatındayım. Son beş yıldır 32 ülkenin ticari operasyonlarına liderlik ediyorum. Kariyerimdeki bu çeşitlilik benim işe ve hayata farklı açılardan bakabilmemi, farklı fikirlere ve kültürlere saygı duymamı ve anlamamı kolaylaştırdı. Bu da sonuçta ru-
hen ve zihnen daha ‘zengin’ olmamı ve başarıyı getirdi” diyor. Hande Eskinazi, bulunduğu görevde 2 milyar dolarlık cironun yanı sıra ciddi bir dönüşüm sürecini de yönetiyor. Kadınların iş dünyasında fırsat verildiğinde çok büyük fark yarattığına dikkat çekiyor Eskinazi. Bunu vurgulayan birçok araştırma yapıldığını belirterek şunları söylüyor: “ABD’de yapılan bir araştırma kadın CFO’la-
rın yönettiği şirketlerin aynı dönemdeki erkek CFO’ların yönettiği şirketlere göre daha yüksek performans gösterdiğini ve bu performansın da ortalama 1.8 trilyon dolar artı kâr getirdiğini ortaya koymuş. Buna rağmen Fortune 100 şirketlerinin üst yönetiminin sadece yüzde 7’si, S&P bin 500 şirketlerinin üst yönetiminin sadece yüzde 10’u, dünyadaki bütün CEO’ların ise sadece yüzde 5’i kadın.”
Mart 2020 ZÜMRÜT DOYRAN Hotelya Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü
‘5 yıldızlı’ mobilya üreten mimar
H
ilton, Sheraton, Hyatt Regency, Holiday Inn, Fairmont, Rixos gibi ünlü zincirlerin dünyanın pek çok noktasındaki oteli için mobilya üretiyor Hotelya. Ayrıca rezidans, AVM, hastane, ofis, konut, restoranlar da referansları arasında. Şirketi konaklama ve hizmet sektöründe özel konuma getiren ince dokunuş ise bir kadın eline ait. Yüksek Mimar Zümrüt Doyran’ın uzun süre bir mobilya şirketinde çalıştıktan sonra “tasarımlarını daha özgür ifade edebilme” hayaliyle çıktığı yolun sonucu bu şirket. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi alan Doyran’ın hayallerinde doktor olmak varmış aslında. Ancak dereceyle bitirdiği fakültesinden diplomayı aldığında işine de aşık olduğunu
BAŞARIYI DENGEDE ARAMAK LAZIM “Başarıyı dengede aramak lazım. Erkek egemen bir sektörde kadın bir yönetici olarak diyebilirim ki; şirket bünyesinde kadın çalışanlara yer veren ve eşit fırsatlar sunan firmaların başarıları da doğru orantıda gelişmekte. Kadınların da erkekler kadar eşit ve hak ettikleri ücretleri almaları gerekiyor. Kadınların yaşadıkları ekonomik sıkıntılar aynı zamanda konumlarıyla da ilgili. Kadınların yönetim kademesinde daha fazla söz sahibi olmaları hemcinslerine karşı yapılan adaletsizliklere dur diyebilme şansı da tanıyor. Kadın dayanışması sayesinde kadınların da eşit hak ve fırsatlara sahip olacaklarına inanıyorum.”
fark etmiş. “Hotelya, istediklerimi yapmak adına benim için dönüm noktası oldu. Benim gibi düşünen çoğu mimar için Hotelya sektördeki büyük bir açığı yakalıyor. Tam olarak hayallerimdeki kariyeri yaşıyorum. Eğer tıp fakültesini kazanmış olsaydım bel-
ki de karakterimi bu kadar özgürce ifade edemeyecektim” diyor yolculuğunu anlatırken. Hotelya’yı 2010 yılında, uzun süre müşterisi olduğu Kolsan firmasının sahibi Erdoğan Döner ile ortak olarak kuran Doyran, kendini patrondan çok profesyonel olarak gördüğünü söylüyor. Kadınların özellikle yaptığı işte önemli farklar yarattığına inandığı için
şirkette beyaz yakalı ekibin yüzde 65’i kadın. Kadının hem iş hem de toplumsal hayattaki yerini anlatırken Atatürk’ün ünlü bir sözünü hatırlatıyor Doyran: “Bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?”. Doyran, şirketleri de küçük birer ülke gibi düşünmek gerektiğini vurguluyor.
Dr. AYTÜL ERÇİL Vispera Kurucu Ortağı ve CEO’su
Teknolojinin girişimci unicorn adayı
Y
apay zekanın iş dünyasındaki en girişimci uygulamalarından birinin altına imza atan Dr. Aytül Erçil’in kariyeri akademisyenlikle başlıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nin ardından Amerika’da eğitim gören Erçil, beş yıl burada çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüp gençlere ders vermiş. Eğitim verdiği dönemde içindeki girişimci ruhun sesine karşı koyamayıp ilk şirketi Vistek’i kuran Erçil, buradaki başarısı Almanların dikkatini çekince ilk gözağrını 2013’te ISRA Vision’a sattığını anlatıyor. “Girişimcilik bir kez bulaştı mı bir daha geçmez” sözünü kanıtlar şekilde hemen ikinci şirketini kuran Dr. Aytül Erçil’in şu anda ortağı Ceyhun Burak Akgül ile birlikte yönettiği yapay görme ve makine öğrenmesi üzerine faaliyet gösteren şirketi Vispera, perakende sektöründe adından söz ettiriyor.
GENÇ KIZLARA DESTEK VERİYOR
2014’te kurulan Vispera, resimden otomatik ürün tanıma hizmeti veren bir teknoloji şirketi. Üretici firmalar, perakende satış noktalarındaki ürünlerinin görünürlüklerini, raf paylarını, stok durumlarını ve yerleşimlerini Vispera resim tanıma teknolojisiyle hızlı ve detaylı şekilde takip ediyor. Dr. Aytül Erçil’in hayali, şirketin yurtdışındaki varlıklarını
Şirketteki hedeflerinin peşinde koşarken, genç kızların önünü açacak projelerden geri durmayan Erçil, “Elimden geldiğince genç kızlara destek vermeye çalışıyorum. KAGİDER, Turkish Women International Network (TurkishWIN) ve bir dönem başkanlığını da yaptığım International Women’s Forum (IWF) gibi dernekler aracılığıyla mümkün olduğunca genç kızlara yol göstermek, onlara destek olmak ve önlerini açmak için elimden geleni yapıyorum” diyor. artırarak yüksek teknolojili bir “unicorn” statüsüne ulaşmak. Sektöründe başarılı işlere imza atan Erçil, büyüyen şirketler yaratabilen kadınların ekonomide göz ardı edilmesinden şikayetçi.
Global Entrepreneurship Monitor’a göre serbest meslek erbabı kadınların, erkeklerin yarısı kadar olduğuna dikkat çeken Vispera’nın patronu, şunları anlatıyor: “Kadınların sahibi olduğu şirketler, aynı sektörde erkeklerin sahibi olduğu şirketlerde benzer cirolara sahip. Araştırmalara göre Github’da kadın yazılımcıların kodları daha çok beğeniliyor ve kabul görüyor. Tabii bu cinsiyet bilinmeden yapılan bir araştırmanın sonucu. Kodların kadınlar tarafından yazıldığı bilindiğinde daha az beğeni alıyor. Bu, önyargılarımızın hâlâ geçerli olduğunu gösteriyor. Ancak kimliklerin ve cinsiyetlerin önemsiz hale geldiği internet ortamında kadınların yaptığı çalışmalar gün geçtikçe daha ön plana çıkacaktır. Çünkü girişimci olmayı düşünen genç kadınlar için rol modeller adeta hayatın seyrini değiştirebiliyor.”
23
Mart 2020 K. ERMAN KARACA TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı ve TFI Tab Gıda Yatırımları A.Ş. CTO
‘Teknolojide kadının varlığı artmalı’ KADINLAR DAHA İYİ ROL MODEL Karaca’ya göre kadınların iş hayatında erkeklerle eşitliği yakalamasının sosyal ve ekonomik etkileri tahminlerin de üzerinde olabilir. Diyor ki, “Bu eşitliğin sağlanmasıyla toplumsal gelişimin, teknoloji yaygınlığının ve dijital okur yazarlığın daha iyi bir düzeye ulaşacağını düşünüyorum. Kadınların, çocuklarına ve diğer gençlere daha iyi rol model olduklarına inanıyorum. İş hayatında eşitliğin özellikle inovasyon ve iş geliştirme konularına katkılarının yüksek olacağını düşünüyorum.”
T
eknoloji sektörünün öne çıkan başarılı kadın yöneticilerinden olan Erman Karaca, Türkiye’de mühendislik alanında eğitim görmek isteyen genç kızlara ilham veren bir isim. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nü bitirdikten sonra aynı üniversitede Bilgisayar Mühendisliği yüksek lisansı ya-
pan Karaca, bu dönemde “analitik yaratıcılık” ilgisini çekince kariyerini teknoloji sektöründe yapmaya karar vermiş. Bir süre akademisyen olarak görev yaptıktan sona, özel sektörde çalışmaya başlayan Karaca, “Kariyer yolculuğumda 1995’te bankacılık sektöründe teknolojiden sorumlu ilk kadın genel müdür yardımcısı oldum. Ayrıca bir teknoloji şirketinde CEO olmak ve TÜBİSAD’ın ilk kadın yönetim kurulu başkanı olmak, üstelik ikinci kez bu göreve seçilmek
oldukça gurur verici” diyor. Karaca, bu görevlerinin yanı sıra Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Telekom Meclisi Başkan Yardımcısı, Teknolojide Kadın Derneği (WeTech) Kurucu Üyesi ve Danışma Kurulu üyesi olarak da görev yapıyor. Bilişim sektöründe kadınların halen çok gerilerde kaldığına vurgu yapan Karaca, TÜBİSAD’ın bilişim sektöründeki istihdam raporlarına dikkat çekiyor. Bu rakam-
lara göre sektörde kadın çalışan oranı yüzde 32. Karaca durumun dünyada da çok farklı olmadığını söyleyerek şöyle devam ediyor: “S&P 500 şirketleri ve büyük teknoloji şirketlerinin orta seviye yönetim pozisyonlarının kadın oranı yüzde 25. Deloitte ve TÜBİSAD iş birliği ile yapılmış “Teknoloji Sektöründe Kadın” araştırmasında ise katılımcıların yüzde 79’u iş dışında da teknolojiyle ilgili olduklarını belirten kadınlardan oluşuyor. Her ne kadar son yıllarda teknoloji sektöründe çalışan kadınların sayısı artsa da sektörün geleceği için dijital eşitsizliklerin giderilmesine ve dijital yetkinliklerin geliştirilmesine odaklanmak büyük önem taşıyor. Teknolojide çalışan kadın-erkek sayılarının eşitliği ancak okul yıllarında kız öğrencilerin daha fazla teknik alanlara yöneltilmesiyle başarılabilir.”
FATMA UZEL Kayserili girişimci
Sermayesi bir çuval undu, şimdi Malezya’ya gitmeyi hayal ediyor HİLAL SÖNMEZ / KAYSERİ
K
ayseri Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı girişimcilik kursu ile 50 yaşından sonra iş hayatına başlayan Fatma Uzel (58) altı yıldır çalışıyor ve bugün en büyük hayali Malezya’ya gitmek. Hiç sermayesi olmadan bir oklava, bir tahta ve bir çuval un ile başladığı iş yaşamında, bugün çevresindeki kadınlara da örnek olacak bir duruş sergiliyor. Kayseri Erkile’’teki bağ evini üretim merkezine dönüştüren ve toprağın kendisine verdiği her ürünü işleyerek ticaret yapmaya başlayan Fatma Uzel, kendi hikâyesinin diğer kadınlara da örnek olmasını diliyor ve kadınlara karanlığa küfretmek yeri-
24
ne bir mum yakmaları gerektiğini söylüyor. Fatma Uzel, “Beş ay kadar girişimcilik eğitimi aldım, çalışmaya da bağdan başlayayım dedim ve işe koyuldum. Bazı ar-
kadaşlar sen yapamazsın, sermayen yok, girişimcilik paraya dayalı dediler. Ancak böyle olmadığını azimle çalışarak onlara da göstermiş oldum. İlk işim yufka oldu. Altı-yedi kadın çalıştırarak bu işe girdim, yaklaşık üç yıl kadar devam ettirdim. Daha sonra ceviz sucuğu, salça ve pekmez ile çeşitleri artırdım” diye anlatıyor hikayesini. Her yıl bir plan yaptığını ve ona göre üretime başladığını vurgulayan Uzel, ilaçsız, temiz su ve toprakla ürettiği ürünleri işleyerek satışa sunduğunu anlatıyor. Bu yıl 200 kilo ceviz sucuğu, 200 kilo salça, 100 kilo biber salçası, 100 kilo da pekmez üreten girişimci, “Bölgenin coğrafi şartlarını ve yöresel ürünlerini girişimcilikle bir araya getirmiş oldum. Arıcılığa da
PARAYA DEĞİL ÜRETİME ODAKLANMALI Gano Excel markasıyla hayallerini sınır ötesine taşıyan Uzel, diyor ki, “Gano Excel’de kafe zinciri kurmak ve Malezya’ya gitmek istiyorum. Bizim toplumumuz çalışan kadınlara çok sıcak bakmıyor. Ben tüm bu baskılara rağmen başladım işe. Önemli olan ayaklarının üzerinde durabilmek. Çok para kazanmaktan önce üretime odaklanmak önemli. Ben de buna inanıyorum. Üretmeyi severseniz işinizi en iyi şekilde yaparsanız.” başladım. Çok iyi gidiyor” diyor. Gano Excel markasıyla anlaşarak iki kafe açmak için isim hakkı aldığını söyleyen Uzel’in yakında açılışı var.
Mart 2020 MAKBULE YÖNEL MAYA
TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü
Şirketini 7 yılda 2,2 kat büyüttü
M
akbule Yönel Maya’nın kariyeri, bir şirkette basamakları sabırla çıkıp zirveye ulaşma yolculuğunun örneklerinden. Aslında Yıldız Teknik Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü mezunu ama daha okulun son yılında bu mesleği yapmak istemediğine karar vermiş. “Yapabileceğim işleri araştırırken hayattaki beklentilerimi, karakteristik özeliklerimi ve üniversite öğretilerimi karşılayan gayrimenkul değerleme uzmanlığı bana güzel bir alternatif olarak göründü. TSKB Gayrimenkul Değerleme’de uzman olarak işe başladım. Farklı görevlerin ardından 2013’te genel müdürlük görevine atandım. Hayallerimdeki kariyeri yaşıyorum” diye anlatıyor yolculuğunu. Maya’nın genel müdür olduktan sonra şirkette yarattığı fark
KADIN İSTİHDAMI TOPLUMSAL İTİBARI ETKİLİYOR “Doğrudan ekonomik boyutunun yanı sıra kadın istihdam oranı yüksek şirketlerin toplumsal itibar ve algıları da olumlu etkileniyor. Araştırmalar kadınların ekonomide erkeklerle aynı katılım seviyesine ulaşması durumunda 2025 yılında 28 trilyon dolarlık ek yıllık küresel gelir yaratılabileceğini gösteriyor. Türkiye’de ise bu katkının yine 2025’te 200 ila 250 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla gelecek 10 yılda önemli değişimlerin yaşanacağını tahmin ediyorum.” oldukça çarpıcı. Şirketi büyütmeye odaklandığını anlatan Maya, aradan geçen yedi yılda şirkette ekibiyle başarılı işlere im-
za attıklarını ve yaklaşık 2,2 kat büyüme yakaladıklarını söylüyor. Yöntemlerini ise şöyle anlatıyor: “Teknik tarafta başlıca ürünümüz raporlama. Raporlarımızı bir itibar ve kalite aracı haline getirdik. Şirkette en çok üstün-
de durduğum konu, raporlardaki teknik kalitenin artırılması oldu. Bunun için yeni bir departman kurmaktan iç eğitimlere ve ödül sistemine kadar pek çok araç kullandık. İdari tarafta ise yeni bir organizasyon şeması kurmak, aynı amaç için koşacak bir ekip oluşturmak hiç kolay olmadı. Zaman aldı ama başardık.” Makbule Yönel Maya’ya göre cinsiyet eşitliğinde dönüşüm sağlanması için ise şirketler kilit role sahip. Ekonomiyi domine eden şirketlerin toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliği konusunda da adımlar atması gerektiğinin altını çiziyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Özellikle erkek yoğun sektör ve şirketlerde, yönetim ve stratejik kararlarda kadın aklı, bakış açısı çeşitlilik sağlıyor, bu da şirketlere esneklik ve iyi yönde bir dönüşüm getiriyor.”
FEYZA NARLI ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü
Kadınlar rekabet üstünlüğü sağlıyor
F
eyza Narlı’nın iş yaşamının büyük bölümü, bilişim ve danışmanlık sektörlerinde yöneticilik yaparak geçti. Bursa’da lise eğitimini tamamladıktan sonra endüstri mühendisliği eğitimi için İstanbul’a gelen Narlı, son beş yıldır dijital dönüşüm süreçleri üzerine farklı endüstrilerde inisiyatif aldığını ve farklı transformasyon projelerinin içerisinde bulunduğunu söylüyor. ManpowerGroup Türkiye’de Genel Müdürlüğü’ne iki yıl önce getirilen Narlı, “Günün sonunda hep insana dokunabileceğim, katma değer yaratabileceğim işler yapmak istedim. Geldiğim noktada hem içerisinde yer aldığım sektör hem de parçası olduğum sosyal sorumluluk projeleri için yaptığım çalışmalar ve ürettiğim projeler beni çok mutlu ediyor” di-
KADINLARIMIZA YETENEK GELİŞTİRİCİ EĞİTİMLER VERİLMELİ “Türkiye’de toplam iş gücüne oranla teknolojide çalışan kadınların oranı yüzde 0.80. Ayrıca kadın istihdamının çoğunlukla tarımdan hizmet sektörüne kayması, son yıllarda kadınların işgücüne katılım oranındaki artışın erkeklerinkine kıyasla daha istikrarlı olduğunu gözlemliyoruz. Dijital dönüşüm ile ihtiyaç duyulan yetenekler için kadınlarımıza yetenek geliştirici eğitimler vermeli, onların gelecekte tercih edilen kişiler olmaları sağlamalı.”
yor. ManpowerGroup’taki görevinde şirketin portföyüne yeni iş modelleri ve markalar ekleyerek katkıda bulunduğunu söylüyor Narlı. Markanın sadece işgücü sunan değil aynı zamanda kurumların dönüşüm süreçlerinde
insan kaynakları açısından rehberlik eden bir iş ortağı haline gelmesi için de öncülük ettiğini ekliyor arkasından. Narlı’nın iş dünyasında kadınların varlığını artırmakla ilgili dikkat çektiği konu, dijitalleşme. “Sosyal ve ekonomik hayatta kalkınmanın devamlılık sağlayabilmesi için kadınların istihdamı büyük önem taşıyor” diyen Narlı, kadın yöneticilerin ise şirketlere rekabet üstünlüğü getirdiğini
ifade ediyor. Bir işe yerleştirme şirketinin genel müdürü olarak kadınların her zaman çok daha planlı çalıştıklarını ve aynı anda pek çok işi yapabilme kabiliyetlerini gözlemlediğini anlatan Narlı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Empati yeteneğimiz, sezgilerimiz ve optimist bakış açımız sayesinde profesyonel yaşamda ekiplerimiz, iş ortaklarımız ile daha güçlü bir bağ ve dengeli iş ilişkileri kurabiliyoruz.”
25
Mart 2020 BURÇAK ÇELİK Roche Diagnostik Türkiye Genel Müdürü ve Türkiye&Orta Asya ve Kafkas Ülkeleri Yönetim Merkezi Başkanı
Büyükelçilik hayalinden expat’lığa
Y
eni insanlar ve kültürleri tanıma hayaliyle çevresindekilere “Ben büyüyünce büyükelçi olacağım” diyen bir çocukmuş Burçak Çelik. Yıllar sonra Roche’ta Güney Afrika ve Sahra Altı Bölgesi Başkanı olarak çalıştığı dönemde, büyükelçi hedefi gerçekleşmese de asıl amacına ulaştığı için mutlu olduğunu söylüyor. “Bambaşka kültürlerden insanlarla bir arada yaşamak ve çalışmak bana her anlamda çok şey kattı” diyor yaptığı işi anlatırken. Çukurova Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra Suffolk Üniversitesi’nde MBA yapan, ardından da ilaç sektöründe kariyerine başlayan Çelik, 2007’den bu yana Roche’ta. Uluslararası yöneticilik (expat) deneyiminin kendisine çok şey kattığını düşünüyor. “Farklı coğrafyalar insana, özellikle yenilik-
ÇOK YÖNLÜ KAZANIM “Cinsiyet eşitliğini daha iyi sağlamış toplumlar sadece kadınlar için daha iyi sosyoekonomik fırsatlar sunmakla kalmıyor. Kadın gücünün artması; yoksulluğun azaltılması, çevresel sürdürülebilirlik, inovasyon ve karar verme konularında daha geniş bir dizi kazanım anlamına geliyor. lere daha kolay uyum sağlamak, daha esnek ve hoşgörülü olmak, empati yeteneğini geliştirmek gibi katkılar sunuyor” diyen Çelik, “diagnostik” yani hastalıklara doğru tanının konulmasında inovasyon yapmak gibi bir alanda çalışmanın da ayrı bir toplumsal motivasyon kaynağı olduğuna vurgu yapıyor. Diyor ki, “Hedefimiz hastalara, doktorlara ve sağlık profesyonellerine değer üretmeye
odaklı, daha hızlı ve çevik bir çalışma modeline geçmek. Böylece hem sektörümüze hem de çevremize değer katmayı ve en önemlisi, yeni dönüşümlerin önünü açacak bir kültürü her seviyede yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz.” Ekonomik kalkınma ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin el ele giden
unsurlar olduğuna inanıyor Çelik. Cinsiyet eşitliğini daha iyi sağlamış toplumların sadece kadınlar için daha iyi sosyoekonomik fırsatlar sunmakla kalmadığını, daha hızlı ve eşitlikçi bir büyüme eğilimine de girdiklerini belirten Çelik, “Kadın gücünün artması; yoksulluğun azaltılması, çevresel sürdürülebilirlik, tüketici seçimi, inovasyon ve karar verme konularında daha geniş bir dizi kazanım anlamına geliyor. Şirketlerin cinsiyet eşitliğiyle birlikte çok çeşitli geçmiş ve kültürlere sahip insanları da istihdam etmesinin, bulundukları ekosisteme daha anlamlı çözümler getireceğine inanıyorum. Bu nedenle Roche’un bu yılki kampanya teması #EachforEqual çünkü eşit bir dünya, etkin bir dünyadır ve ancak kadın-erkek el ele vererek eşit bir dünya yaratabilir” diyor.
TÜLİN TEZER Seger Genel Müdürü
Erkek mühendis ısrarına inat başardı
B
ugün WEPs imzacısı ve Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu’nun etkin üyesi olan Seger’de Genel Müdürlük görevini yürüten Tülin Tezer, erkek egemen otomotiv sektörüne 1990 yılında adım attı. Bursa’nın tekstil sanayisine güvenerek iş aramaya başlayan Tezer’in karşılaştığı ortam hiç de hayal ettiği gibi değildi. Bir azim ve sabır öyküsü anlatırken, “Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği’ni bitirdim. 80’ler Bursa’da otomotiv sektörünün hızla geliştiği yıllardı. Mühendis olarak iş bulma sorunu yaşamayacağımı düşünüyordum ama öyle olmadı” diyor. Makine Mühendisliği mesleğini hiçbir zaman sadece erkeklerin yapabileceği bir iş kolu olarak görmediğini söyleyen Tezer, iş aramaya başladıktan sonra şirketlerin kendisiyle aynı fikirde
26
olmadığını anlamış. Tezer’in kariyer öyküsünün kendi deyimiyle “evrildiği” firma Seger olmuş. 2008’den bugüne genel müdürlük görevini yürüttüğü Seger’de, ilk 10 yıl kalite güvence bölümünün oluşturulması, kalite sistemlerinin yönetilmesi faaliyetlerinde görev alıp, ardından mühendislik departmanına geçerek Ar-Ge çalışmalarına ve OEM projelerinin
yönetilmesinde liderlik ettiğini anlatıyor Tezer. “Ben, iş yapma biçiminin ya da gelinen mevkilerin cinsiyeti olmadığını düşünüyorum” diyen Tülin Tezer, başarının anahtarının işi severek yapmak ve yapılan işte fark yaratmak olduğu görüşünde. Günümüzde birçok şirketin ‘fırsat eşitliği’ ilkesiyle kadınlara daha fazla fırsat sunma görüşünü, iş yapma biçimlerine ve şirket kültürlerine yerleştirmek için yeni stratejiler belirlediğini aktaran Tülin Tezer, Seger’de genel müdürlük, üretim müdürlüğü ve kalite müdürlüğü olmak üzere çok önemli bölümlerin hali hazırda kadınlar tarafından yönetildiğini ifade ediyor. Seger’in Bursa’da toplumsal cinsiyet eşitliği politikasına sahip ilk 5 firmadan biri olduğuna da dikkati çeken Tezer, kadın istihdamını her yıl artırmayı hedeflediklerini
ÇOK ÇALIŞMAK BANA GÜÇ KATTI “Kadın, iş yaşamında kendini ispatlamak için daha fazla çabalamak zorunda. Hep daha çok çalışarak kendimi ispat etmek ihtiyacı hissettim. Bundan şikayetçi değilim, bunun beni güçlendirdiğine inanıyorum.” vurguluyor. Tezer, şöyle devam ediyor: “Kadınların, tüm sektörlerde ve her düzeyde, ekonomik yaşamın içinde yer alabilmelerini hedefleyen projeler kadınların güçlenmesine katkıda bulunacak çalışmalar olacak. Çünkü ekonomiye aktif olarak katılan, üreten, sosyoekonomik olarak güçlenen kadın nüfusunun artışı, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak açısından önemli bir unsur.”
Mart 2020 NİLAY REİS GÖKTÜRK Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Reis Akademi’yi kurdu, çeşitliliği artırdı
T
ürk gıda sektöründe hem üretim gücü hem de beslenmeyle ilgili farkındalık çalışmalarıyla dikkat çeken şirketlerden biri Reis Gıda. Kurucusu Mehmet Reis’in şirketin sürdürülebilirliğiyle ilgili en büyük güvencesi ise kızları. İkinci jenerasyon yönetici olarak şirkete 2007’den bu yana değer katan Nilay Reis Göktürk, çocukluğundan bu yana üretimin içinde. Bir yandan Mimar Sinan Üniversitesi Matematik Bölümü, bir yandan da Boğaziçi Üniversitesi MCSE sistem mühendisliği eğitimi alırken Reis Gıda üretim tesisleri ve yönetim kademelerinde işi görerek, anlayarak, sindirerek öğrenen Göktürk, tüm departmanlarda çalıştığını söylüyor. Öğrencilik yıllarını anlatırken,
KADIN KOOPERATİFLERİNİ DESTEKLİYORUZ “Kadınların işveren olarak büyüdükleri bir dünyada hem ekonomi hem de istihdamın daha da gelişeceğine inanıyorum. Bunun çarpan etkisi tarımda daha da büyük. Bolu Çamyayla köyü kadın kooperatifinde başlattığımız ‘Bakliyat Köyü’ projemizle ülkemizdeki atalık tohumların sürdürülebilirliğini kadın çiftçilerle sağlamayı hedefliyoruz. Projeyi farklı illere de taşıyacağız.” “Ortaokul yıllarından üniversite sürecine kadar yarı zamanlı olarak şirkette çalıştım” diyor.
Finansla başladı
Nilay Reis Göktürk’ün aile şirketindeki profesyonel yönetici-
lik hayatı 2007’de mali işler ve finans yönetiminin başına getirildiğinde başlıyor. Şirketin önemli kararlarında yer alan Göktürk’ün yarattığı fark ise sosyal ve sürdürülebilir alanda ortaya çıkıyor. 2017’de Reis Akademi’yi kuran
Göktürk, burada görev alan çalışanlara farklı departmanlarda kendilerini aktif olarak gösterme fırsatını sağlayarak farklı bakış açılarını şirket sürecine kattıklarını vurguluyor. Hem şirketteki görevi hem de bir kadın olarak topluma duyduğu sorumlulukla gençlerin beslenme alışkanlıklarını iyileştirmek adına önemli çalışmalar yürüttüğünü anlatan Göktürk, bu süreçteki projeler ve kampanyalar nedeniyle sivil toplum kuruluşlarında da etkiler bıraktıklarının altını çiziyor. Göktürk’e bu çalışmaları Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği’nin (YAPDER) ‘Kadın Girişimciliğini Destekleme Zirvesi Başarı Ödülleri’nde “Kurumsal Sosyal Sorumluluk Başarı Ödülü’nü getirmiş.
Mart 2020 DİDEM DURU Cisco Türkiye Ülke Müdürü
Sahada olmayı tercih etti
K
imi kariyerler yolun başında şekillenir, kimileri de bir an gelir başka bir yolculuğa evrilir. Bir bankanın hazine bölümünde çalışırken “Ben ekranlara değil insan ilişkilerine odaklanmak istiyorum” diyerek satış alanında şansını denemeye karar veren Cisco Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru’nun hikayesi ikinci gruba giriyor. “İş dünyasındaki yaklaşık 25 yıllık deneyimimin son 22 yılında son derece sevdiğim bilgi teknolojileri sektöründe çalışıyorum” diyen Duru, 11 yıldır Cisco Türkiye operasyonunu yönetiyor. 17 yaşında bir kızı olan Duru’nun bir şapkası da Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda (TOG). Vakfın yönetim kurulu üyesi olun Duru, “Gençlerin enerjisine ve potansiyeline çok inanıyorum. Bu nedenle de
İLK 10 EKONOMİ HEDEFİ KADINSIZ OLMAZ “Türkiye’nin 2023’te dünyada ilk 10 ekonomi arasına girme vizyonu için en önemli koşullardan biri, kadın istihdamını artırmaktır” diyen Duru, “Üst düzey yönetici seviyesinde kadın çalışanların katılımını zorunlu kılan “kadın yönetici kotası” gibi uygulamalar, ücret, yan haklar, çalışma ortamının iyileştirilmesi ve esnek çalışma koşullarının sağlanması gibi yaklaşımlarla kadınların önündeki engellerin kaldırılması yoluna gidilmeli” diyor. onlarla birlikte olmaya ve onlara destek vermeye özen gösteriyorum” diyor. Cisco Türkiye’de de dijital çağın taleplerine cevap verebilecek
nesiller yetiştirilmesi amacıyla 21 yıldır Cisco Networking Academy’yle (NetAcad) projeler yürüttüklerini belirten Duru, çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Geçti-
ğimiz kasım ayında da MEB ile ortaklaşa, 1 milyon öğretmenimizin dijital yetkinlik dönüşümünü sağlayacak çok anlamlı bir proje başlattık. Dünyadaki yaşıtlarıyla rekabet edebilecek, teknoloji kullanımına hkim gençler yetiştirmeyi hedefliyoruz.” Kadınların organizasyon becerisi, empati özelliği, detaylardan çözüme ulaşan bakış açısı ve duygusal zekâlarını iş yaşamında efektif kullanabilmeleri gibi özelliklerinin, iş hayatı için çok değerli olduğuna inanan Duru, Türkiye’de halen çalışma yaşındaki 30 milyon kadından sadece 10.5 milyonunun işgücüne katıldığını hatırlatıyor. Duru’ya göre kızların özellikle fen, matematik, mühendislik ve bilim alanlarında kalmaları için özendirici adımlar atılması gerekiyor.
TİJEN AKDOĞAN ÜNVER VDF Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su
Kadının güçlenmesi için kültür değişimine ihtiyaç var POZİTİF AYRIMCILIKTAN DEĞİL EŞİTLİKTEN YANAYIM “Şirketlerin ve kurumların, hizmet veya ürün ürettikleri topluma sadece ekonomik değer katmak değil, toplumsal ve sosyal gelişimi de sağlamakla sorumlu olduğunu düşünüyorum. Kadınların iş dünyasına daha fazla katılması, daha aktif rol oynaması için gerekli olan kültür değişiminde de en başrolü onlar oynuyor. Ben her zaman iş dünyasında, pozitif ayırımcılıktan değil, eşitlik ortamı yaratılmasından yana oldum. Eşit bir iş ortamı sağladığınızda, kadınların gerçek potansiyelini ortaya çıkaracağına, iş dünyasında daha fazla ve aktif olarak yer alabileceğine inanıyorum. Şirketlerde yaratılacak bu eşitlikçi ortamın aile, sosyal yaşam, okul gibi daha büyük toplumsal organizasyonları da değiştireceğini, o ortamların da daha demokratik ve eşitlikçi olmasına yol açacağını düşünüyorum.”
T
ijen Akdoğan Ünver, finans sektörünün yakından tanıdığı bir isim. Onun da 2011’den bu yana lideri olduğu VDF Grup’ta ana gündem maddesi dijitalleşme. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun
28
olduktan sonra, o zamanlar Türkiye’de üniversite mezunları arasında popüler olmaya başlayan bankacılık ve finans dünyasında bir kariyer yapmaya karar verdiğini söylüyor Ünver. Pamukbank’ta MT olarak atıldığı iş hayatını Bank
Ekspres, Osmanlı Bankası ve Garanti’de yöneticilik yaparak sürdüren Ünver, “22 yıl bankacılık sektöründe çalıştıktan sonra, 2011’de VDF Grup Şirketleri CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevini devam ettiriyorum” diye anlatıyor
kariyerini. VDF Grup çatısı altında Volkswagen Doğuş Finansman, VDF Sigorta, VDF Faktoring ve VDF Filo Kiralama şirketleri var. Ayrıca 2013’ten bu yana da Finansal Kurumlar Birliği ve Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’nin yönetim kurulunda yer alıyor. Ünver’in katılımıyla VDF Grup’ta dijital dönüşüm için düğmeye basılmış. Şirkette yarattığı en büyük fark, ekibiyle birlikte bu dönüşümün gerektirdiği şekilde müşterilere çağın yeniliklerini ve teknolojiyi kullanarak hizmet götürmek olmuş. “Son 2-3 yıldır ana gündemimizi dijitalleşme olarak belirledik. 2020 itibarıyla 10’dan fazla iş sürecimizi Robotics yazılımıyla otomatize ederek, yarıya indirdik” diyor.
Mart 2020 ÜLKÜ ÖZCAN Çimsa CEO’su
Çimentonun basketbolcu yıldızı
B
ir Galatasaray Liseli olarak basketbolla iç içe bir öğrencilik dönemi yaşamış Ülkü Özcan. Bir yandan lisenin diğer yandan da Galatasaray Spor Kulübü’nün basketbol takımında oynadığından o yıllarda kariyer hedefi olarak “İyi bir basketbolcu olmak” dışında bir hayal kurmadığını söylüyor. Ancak bu fikri Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde okurken değişmiş. “Kadın çalışan sayısının oldukça az olduğu bir sektörde, 1998 yılında, iş dünyasına dahil oldum ve Lafarge Türkiye’de çalışmaya başladım. 2010 yılında Sabancı Topluluğu’na girdim ve Çimsa’dan bu yana Çimsa’nın CEO’suyum” diye anlatıyor yolculuğunu.
İŞİNİZİ TUTKUYLA SAHİPLENİN “Cesur olmak, zorluklarla karşılaşınca vazgeçmemek, insan odaklı olmak, değişime ayak uydurmak olmazsa olmazlarım. Bu doğrultuda işimizi tutkuyla sahiplendiğimizde başarı da beraberinde gelecektir. Çimsa’da bir lider olarak kendisini ekibin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü vurgulayan Özcan, takım oyununa ve ortak akla önem verdiğini söylüyor. Ülkü Özcan, olmazsa olmazlarını da “Cesur olmak, zorluklarla karşılaşınca vazgeçmemek, insan odaklı olmak, değişime ayak uydurmak olmazsa olmazlarım. Bu doğrul-
tuda işimizi tutkuyla sahiplendiğimizde başarı da beraberinde gelecektir” diyerek anlatıyor. Ülkü Özcan, kadın yöneticilerin perspektifinin geniş, empati
gücünün yüksek olduğu kanısında. Ona göre bu özellikler etkin ekip yönetiminde ve stratejik karar almada kadınların elini güçlendiriyor. “Aynı zamanda risk yönetiminde de titiz bir çalışma disipliniyle birlikte farklı bakış açılarına sahip olmak, karar verirken güç aldığımız noktalar. Kadın çalışanların daha hızlı aksiyon alma, çözüm odaklı ve yapıcı olmalarının da iş dünyasında verimli çalışma ortamlarının oluşmasına olumlu etkisinin büyük olduğu düşünüyorum” diyor. Özcan, eşitliği tam anlamıyla hayata geçirmek için toplumsal bakış açısının tamamen değiştirilmesi ve eğitimden başlayarak fırsat eşitliğinin her alanda sağlanması gerektiğini ifade ediyor.
YEŞİM AKSÜT Marsh Türkiye Eş CEO’su
Eşitlik rakamlara indirgenmemeli
Y
eşim Aksüt, sigortacılık sektöründe 27 yıllık deneyimini, “Hayalimdeki kariyeri kurgularken profesyonel ve entelektüel birikimimi doğru yönlendirebileceğim, mutlu olabileceğim, hem meslektaşlarıma hem de her zaman için güvenilir bir iş ortağı olabileceğim bir yol seçtim” diye anlatıyor. Kadıköy Kız Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde lisans, Dorset Üniversitesi’nde mastır eğitimimi tamamlayan Aksüt, hayallerindeki kariyeri yaşadığını söylüyor. Marsh Türkiye Eş CEO’su olarak yeni sorumluluk alanında özellikle süreç ve satış yönetimiyle müşteri merkezli yapılanmayı yeniden kurgulanmaya odaklandığını vurgulayan Aküst, dijitalleşmenin getirdiği dönüşümü es geçmemek için çalıştıklarını ifade ediyor. Yeşim Aksüt’e göre kadın-er-
HER ALANDA EŞİTLİK “Kadın-erkek eşitliğini hayatın her alanında sağlamak Türkiye’nin ekonomik kalkınması açısından vazgeçilmez bir öneme sahip. Cinsiyet çeşitliliği yönetime çok yönlü bakış açısı getirerek zenginlik katıyor. Ancak kadın-erkek eşitliği bazen sadece rakamlara indirgenebiliyor ve pratikte kadınlara yönelik olumsuz bakış açısı üst düzey kurullarda bile devam edebiliyor.” kek eşitliğini hayatın her alanında sağlamak Türkiye’nin ekonomik kalkınması açısından vazgeçilmez bir öneme sahip. Bu nedenle kadınların eğitime, çalışma hayatına ve siyasete katılımını teşvik edecek ve bu katılımı sürdürülebilir kılacak yaklaşımların gerekli olduğuna inanıyor. Diyor ki, “Cinsiyet çeşitliliği yönetime çok yönlü bakış açısı getirerek zenginlik
katıyor. Ancak kadın-erkek eşitliği bazen sadece rakamlara indirgenebiliyor ve pratikte kadınlara yönelik olumsuz bakış açısı üst düzey kurullarda bile devam edebiliyor. Bu durum kadınların tam performanslarını ortaya koymalarını da engelliyor. Biz de şirket olarak her kademede kadın katılımını üst düzeylere çekmek için aksiyonlar alıyoruz.”
Marsh’ın kardeş şirketi Mercer’ın ‘Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça’ adındaki araştırmasına dikkat çekiyor Aksüt. Araştırmaya göre Türkiye’de şirketler giderek artan bir ilgiyle kadın temsilini artırma çabası içinde. Türkiye bu konuda dünya ortalamasının 6 puan gerisinde. Kıdemli yönetici oranı yüzde 30 ve kadın üst düzey yönetici oranı ise yüzde 26. Yine Türkiye’de şirketlerin kadın üst düzey yönetici alımına ve terfilerine hız verdiklerini belirtiyorlar. Şu an için kadınlar, erkeklerden 1.5 kat daha fazla oranda üst yönetim pozisyonlarına alınıyor ve terfi ediyor. Aksüt’ün paylaştığı bilgilere göre bu oranın önümüzdeki dönemde aynı seviyede kalması halinde, 2025’e kadar üst kademelerde cinsiyet çeşitliliğinin önemli oranda artacağı, ancak kadın temsil oranının yine de yüzde 36’yı geçmeyeceği öngörülüyor.
29
Mart 2020 HÜLYA TİRİTOĞLU Çemen’s Gurme Kurucusu
Kadın isterse her şeyi yapar İKBAL FİDAN / KAYSERİ
K
ayseri’nin önde gelen ailelerinden birinin kızı Hülya Tiritoğlu. Kariyerini kendi elleriyle yazan bir kadın girişimci. Hayatlarında hiç çalışmamış ama harika yemekler yapan ev kadınlarının hünerlerini kazanca dönüştürüyor. Yarattığı üç marka Çemen’s Mutfak, Çemen’s Gurme ve Çemen’s Atölye kenti ziyaret eden yerli-yabancı bütün turistlerin dikkatini çekiyor. Hülya Tiritoğlu, çevresi tarafından da desteklenen bir isim. Ulusal marka olma yolunda emin adımlarla yürüyen Başyazıcı ailesinin kızı Hülya Tiritoğlu, öncelikle kadının çalışmasına pek alışık olmayan bir çevrede “Ben kendi işimi yapacağım. Başka kadınlara da iş imkânı sağlaya-
cak, hem para kazanacak hem de bir marka yaratacağım” diye önüne konan hiçbir engele aldırmadan yola çıkmış. “Bazen ailenizin ismi size engel bile olabiliyor. Hele geleneksel bir kentte, attığınız her adım farklı değerlendirilebiliyor. Azim ve gayret işte bu noktada çok çok önemli” diye anlatıyor yaşadıklarını. Hülya Tiritoğlu, ilk olarak açtığı Başyazıcı Et Ürünleri satış mağazasıyla işe koyuluyor Kayseri’de. Kente has pastırma, sucuk ve et ürünleri başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinden getirttiği doğal yöresel ürünleri ve Kayseri mantısını satmaya başlıyor. 2012’de kendi şirketi Çemen’s Gurme’yi kuran Tiritoğlu, ardından mantı ve Kayseri yöresel yiyecekleri üretim yeri olarak Çemen’s Atölye’yi hayata geçirmiş.
TÜRK KADINININ GÜCÜNÜ GÖSTERMEYİ HEDEFLEDİK Bir kadının çalıştıktan, emek verdikten sonra her şeyi yapabileceğine inanıyor Tiritoğlu ve hedeflerini şu sözlerle ifade ediyor: “Bu markayı kurduğumuz günden beri her pozisyonda görev aldım. Kurulduğumuz günden itibaren bu şehirde birçok farkındalığa imzamızı attık. Kayserili bir kadın olarak önce memleketimizde ve ardından Türkiye’de, daha sonra ise dünyada Türk kadınının gücünü göstermeyi hedefledik. Hedeflerimize ulaşmak için her geçen gün daha çok çalışacağız.” Üretim için her şeyi hazırladığını ancak imalâthanede çalışacak kadın bulamadığını söyleyen Tiri-
toğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çünkü kadınlar ‘evde çalışırız, işe gelmeyiz’ diye diretiyorlardı. Ama yılmadım. Zamanla bana inandılar, şimdi birçok kadına istihdam sağlıyorum. Bir yandan da online satış yapıyoruz. Bu yola çıkarken her zaman mükemmel olmayı hedefledim. Kadının yapabileceklerini gördükçe hayallerim daha da büyüyor.”
HİLAL EKSEL MERTER BSH Türkiye Pazarlama Direktörü
Gurbetçi ailenin başarı odaklı kızı
H
ilal Eksel Merter’in kariyerine başarı burslarıyla aldığı eğitim ve sonrasında hızlı tüketim sektöründe edindiği deneyimin damga vurduğunu görüyoruz. Bugün geldiği noktada Almanya’nın Mannheim kentinde doğan gurbetçi bir ailenin kızı olarak, çocukluğundan beri bildiği, bağlılık duyduğu bir marka için yöneticilik yapmaktan mutlu olduğunu söylüyor. Merter’in ailesi, o 6 yaşındayken gelmiş İstanbul’a. Kadıköy Anadolu Lisesi, sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme eğitimi, ardından İsviçre’de AISEC stajı, kazandığı bursla iki buçuk yıl Amerika’da Georgia Institute of Technology’de International Business ve İşletme mastırı onun yaşamdaki iddiası hakkında ipuçları veriyor. Merter, her aşamasında bulunduğu hızlı tüketim sektörünün bugünlere gelmesinde bü-
30
ENGELLERİ YOK SAYARAK, İNANDIRARAK YOLA DEVAM Merter, “cam tavanlarla” ilgili şu önerilerde bulunuyor: “Kuşkusuz, anne olmaktan gelen, biraz da kaosla barışık olmaktan kaynaklanan nedenle kadının birçok açıdan bakabilmeyi sağlayan güçlü bir tarafı var. Bu çok önemli bir avantaj. Kadınlara, bunun farkına varmalarını ve tutkuyla, severek çalışacakları bir alanda, bu özelliklerini, öngörü yeteneklerini teknik bilgileri ile birleştirmelerini, bu şekilde katma değer yaratacaklarına inanmalarını öneririm. Cam tavanlar ya da diğer tüm önyargı ve engelleri yok sayarak değil ama hep çok çalışarak, öngörerek, kapsayıcı olarak ve inandırarak yolumuza devam etmeliyiz.” yük katkı yarattığına inanıyor. Diyor ki, “Temmuz 2018’den beri BSH Türkiye Operasyonlarında Bosch, Siemens, Profilo ve Gaggenau markalarını içeren portföyün pazarlamasının başındayım. Almanya doğumlu olduğum için hem Bosch hem Siemens, çocukluğumdan beri hayatımda olan, bağlılık hissettiğim markalardı. Sektörde kazandığım deneyimler ve pazarlama tecrübelerim sayesinde BSH ailesine katıldım.”
Merter’e göre iş hayatında daha çok kadının yer almasıyla, birçok alanda farklılıklar gözlemlenecek. Finansal performans, çalışma değerleri, denetim, dışa dönüklük gibi değerlerin kadın yöneticisi olan şirketlerde daha yüksek olduğunu söylüyor. Ancak Merter’e göre Türkiye’de aynı işi yapan kadın ve erkekler arasında önemli ücret farklılıkları olması önemli bir sorun. “Bu fark emeklilik döneminde de de-
vam ediyor. TÜİK verilerine göre bu ücret farkı yüzde 20’ler civarında. 65 yaş üstü emeklilerde kadın-erkek maaş farkı verilerini değerlendiren AB İstatistik Ofisi’ne göre kadın ve erkekler arasındaki emekli maaş farkı ortalama yüzde 29.7 düzeyinde” diyen Merter, sorunların giderilmesinin işyeri/ kurumların, STK’ların, kamu otoritesinin ve elbette kadınların katkısı ile mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.
Mart 2020 TÜLAY TOPCU DUMAN NOVO NORDISK BANECA Bölgesi İK ve Organizasyonel Direktörü
73 ülkenin İK felsefesi ona bağlı
F
inansal denetçi olup bütün dünyayı dolaşma hayalleri kurarken, insan kaynakları alanında 73 ülkeyi yöneten bir yönetici olan Tülay Topcu Duman, “İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okurken yurtdışından gelen bir hocamızın verdiği insan kaynakları dersinden etkilendim. Kariyerimi bu alanda yapmaya karar verdim, iyi ki de bunu yapmışım. İK’daki kariyerim bana beklentilerimin çok üzerinde bir kültürel, zihinsel zenginlik getirdi” diyor. 2018’den bu yana Novo Nordisk’te görev yapan Duman, BANECA Bölgesi (Yakın Doğu, Bağımsız Devletler ve Afrika) İK Direktörlüğü görevini yürütüyor. Bölgede yer alan toplam bin 600
YATIRIMIN GERİ DÖRÜŞÜ YÜZDE 35 DAHA FAZLA Bir İK yöneticisi olarak Duman’ın kadınların şirketlerde yarattıkları farka ilişkin verdiği bilgiler istatistiklerle desteklenir nitelikte. Diyor ki “Kadınların karar alma mekanizmalarına getirdiği farklı bir sağduyu var. Durumları daha holistik değerlendirebiliyor ve çözüm getirebiliyorlar. Özellikle büyüyen şirketlere baktığımızda kadın yöneticiler ile yönetilen şirketlerde yatırımın geri dönüş oranının diğer şirketlere göre yüzde 35 daha fazla olduğunu görüyoruz. Diğer bir istatistik de cinsiyet çeşitliliği olan şirketlerin ortalamanın üzerinde kârlılık elde etme oranının diğer şirketlerden yüzde 21 daha fazla olduğunu gösteriyor.” çalışanının insan kaynaklarında aynı dili konuşmasını sağlamak ise onun şirkette yarattığı en büyük fark. Duman bu durumu şöyle anlatıyor: “Farklı ülkelerdeki insan kaynakları ekiplerinin aynı dili konuşmasını sağlayacak İK standartlarını oluşturduk. Daha çevik, yalın süreçlerin uygulan-
dığı çalışma prensiplerini ülkelere indirgedik. Bölge ofisini kontrol noktasından çıkarıp, ülkelerin işlerini yapabilecekleri kaynakları sağlayan bir konuma getirdik.” Duman’a göre kadın ve erkeklerin birlikte kolektif çalışması için bugün atılan adımların somut getirileri, önümüzdeki 10 yıl içeri-
sinde artacak. “Genç kızlarımızın okuma oranını artırarak ve bilinçli tercihlerle iş hayatına katarak bu alana somut katkıda bulunacağımızı düşünüyorum. Kadınların yarattıkları katma değeri görünür kıldıklarında cam tavan sorununu da ortadan kaldıracağımıza inanıyorum” diyor.
HANDE ORHAN
Avon Türkiye Kuzey Afrika ve Ortadoğu İletişim Direktörü
Kadınlara ilham veriyor
İ
ş hayatında 16 yıl geçirip de “Olmak istediğim yerdeyim” diyebilmek her profesyonele nasip olmuyor. Hande Orhan, az sayıdaki şanslılardan. Orhan, 2004’ten beri iş hayatında. AVON’da Kurumsal İletişim Müdürü olarak çalışmaya başladı. 2012’den beri Türkiye, Fas, Mısır ve Suudi Arabistan pazarlarına ana marka iletişimi, PR, sosyal sorumluluk projeleri, iç iletişim, saha iletişimi ve etkinlik yönetimi alanlarında destek veriyor. Orhan yaptığı işi anlatırken,
“Rakamların, ciroların, pazar paylarının arkasında evine ek kazanç götüren kadınların olduğunu bilmek inanılmaz gurur veriyor” diyor ve Stand4Her hareketinin Türkiye ayağını yönettiklerini de vurguluyor. Bu kapsamda şunları söylüyor: “Hem kadına karşı şiddetle mücadele hem de meme kanseri gibi önemli bir hastalığa karşı bilinçlendirme kampanyalarımızı uzun yıllardır devam ediyoruz. Şimdi de kadın gücünün sesini duyurabilmek için Speak Out’u hayata geçiriyoruz.”
KADINLARIN SESİ OLUYORUZ “Speak Out kampanyamız ile cinsiyet eşitsizliği hakkında konuşmak, farkındalık yaratmak istiyoruz. Kadınların korkmadan, çekinmeden, utanmadan gururla kendilerini ifade etmelerine destek olacağız.”
31
Mart 2020 ŞEBNEM GİRGİN Gilead Sciences Türkiye Genel Müdürü
HIV/AIDS ilaçlarının üretimini Türkiye’ye çekti
M
ühendisliğe daha küçük yaşlarda gönül verdiğini söylüyor Şebnem Girgin. Hani şöyle bir fabrikada aktif üretimin içinde olan bir mühendislikmiş aklındaki. “Ancak Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ni bitirdikten sonra kariyer yolculuğum doğrudan bir ilaç firmasının pazarlama bölümünde başladı” diyor. İlaç sektörünün birçok farklı bölümünde görev aldıktan sonra Mayıs 2016’da Gilead Sciences Türkiye’nin Genel Müdürlük koltuğuna oturuyor. Kariyerini anlatırken, “Aslında hayal ettiğimden de ileride bir kariyer yolculuğu yaşadım çünkü insan hayatına katkı sağlamak, tedavilerle değişen hayatları görmek, sadece hastalara değil, onların yakınlarına ve sevdiklerine de umut olmak benim açımdan yaptığım işi anlamlandıran unsurlar. Biraz tesa-
EŞİTLİK ŞİRKETLERDE KÂRLILIĞI ARTIRIYOR Şebnem Girgin’e göre kadınların iş güne katılması temelde bir bilinçlenme ve eğitim sürecini içeriyor. “Cinsiyet eşitliğini sağlayan şirketler yüzde 19 daha kârlı” diyen Girgin, şöyle devam ediyor: “Cinsiyet eşitliğinin, bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin en önemli göstergelerinden biri olduğuna inanıyorum. Bizim de son 3 yılda yurtdışına transfer ettiğimiz yeteneklerimizin dörtte üçü kadın. Women@Gilead adında Gilead içinde kadının daha da güçlendirilmesini hedefleyen bir oluşumumuz var. Bu oluşumda Türkiye’den iki temsilcimiz yer alıyor. Cinsiyet eşitliğine sahip bir dünya yaratmak ancak her birimizin bireysel olarak çaba göstermesi ve cinsiyet eşitliğini içselleştirmesi ile mümkün.”
düf sonucu da olsa, Ar-Ge temelli, ilaç keşfi yapan bir firmada iş hayatıma başlamış olmaktan dolayı kendimi müthiş şanslı sayıyorum. Ve ne şanslıyım ki, 28 yıllık ilaç sektörü yolculuğumda istisnasız hep inovasyona odaklanan firmalarda görev yaptım” diyor. Girgin’in en büyük motivasyon kaynağı ise bir zamanlar tedavi-
si imkansız görünen hastalıklara çare bulan, daha sağlıklı bir dünya hayaliyle çalışan bir organizasyonun parçası olmak. Gilead Sciences’ın yenilikçi üretimlerini Türkiye’de başarıyla gerçekleştirmek için çalışıyor Girgin. Şirkette yarattığı farkı ise şöyle anlatıyor: “Global Ar-Ge çalışmalarından ülkemizin daha fazla pay almasını sağlamaya yönelik önceliklerim var. Son 2 yıl içerisinde ülkemizde yatırım faaliyet-
lerimizi artırdık. Bu bağlamda patent süresi devam eden, yenilikçi ve çok önemli bir ilacımızı Türkiye’de üretmeye başladık. Bir diğerinin ise teknoloji transferleri bu yıl içinde tamamlanmış olacak. Ayrıca, Gilead’ın hayat kurtaran yenilikçi ilaçlarının Türkiye’de üretilmesi konusunda önemli adımlar attık. Hepatit ve HIV alanlarındaki hayat kurtaran ilaçlarımız, Kanada ve İrlanda’dan sonra artık Türkiye’de de üretilecek.”
EDA ULUCA ÖZCAN Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri İcra Kurulu Başkanı
Yüzde 100 dijital sistem kuruyor
K
adın yöneticilerin son dönemde bulundukları şirketlerde bir dönüşüme liderlik ettiklerini görüyoruz. Geçiş dönemleri, birleşmeler, dönüşümler genellikle kadın bakış açısıyla daha başarılı sonuçlar veriyor. Buna örnek süreçlerden birinin sorumluluğu da Eda Uluca Özcan’da. “Göreve başladığım ilk günden bu yana Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Sistemleri’nin dijital dönüşümüne ve değişim yönetimine liderlik ediyorum” diyor içinde bulunduğu süreci anlatırken. Amacı, üç yıl içerisinde tüm işlemleri bir dijital platform üzerine taşımak. Teknoloji ve dönüşüm Boğaziçi Üniversitesi İşletme mezunu olan Özcan için yabancı bir konu
32
İCRA KURULUNUN YÜZDE 33’Ü KADIN “Sodexo Türkiye’de kadın çalışanların oranı yüzde 50, icra kurulu üyelerimizin ise yüzde 33’ü kadın. Türkiye ortalamasına göre bu rakamlar oldukça yüksek. Hem globalde hem de Türkiye’de araştırmalar yaptık ve ideal cinsiyet dengesi oranı olan yüzde 40-60’ı sağlayan şirketlerde daha yüksek çalışan ve müşteri bağlılığı olduğunu, faaliyet kârlılığının daha fazla olduğunu tespit ettik.” değil. Çünkü kariyeri boyunca küresel teknoloji ve telekom sektörünün önemli firmalarında satış ve pazarlama ekiplerinin yönetiminden sorumlu olmak gibi bir
deneyimi var. Bu şirketlerde genellikle değişim ve dönüşüm projelerine liderlik etmiş. Sodexo’da bir yandan da ana faaliyet konusu olan yemek kartlarına ilişkin
süreçlerin dijitalleşmesine ivme kazandırarak müşteri, kullanıcı ve üye işyeri deneyimini mükemmelleştirmeye yönelik çalışmaları hayata geçiriyor. Toplumsal kalkınmada kadının rolü kesinlikle temel belirleyiciler arasında yer alıyor, dolayısıyla kadının işgücüne katılımının sağlanması iş dünyasının en öncelikli konularından biri. İş dünyasının, kadın çalışan ve yöneticilerle ilgili dönüşümün katkıları konusunda artık ikna olduğu görüşünde Eda Uluca Özcan. Sodexo olarak kendilerinin de bu konuda üstlerine düşen görevleri yerine getirmeye çalıştıklarını ve Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni (WEPs) imzaladıklarını söylüyor.
Mart 2020 NECLA AKSOY Mapfre Sigorta İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
İş-yaşam dengesi sunmak bir zorunluluk
İ
nsanın ne olursa olsun sevdiği işi yapmasının, başarı için önemli bir kriter olduğunu düşünenlerden Necla Aksoy. Hukuk Fakültesi’ni bitirip, üzerine beş yıl avukatlık da yaptıktan sonra sigortacılık sektörüne girmesi sevdiği işin peşinden koştuğunu gösteriyor zaten. İnsan kaynakları bölümünü; üç kişilik bir ekipken, 11 kişilik kadroyla şirkette birçok alanda süreçleri kolaylaştıran, güçlü yetenekleri kazandıran bir organa dönüştürmesi onun kariyerinde yarattığı en büyük fark. Şirket içinde yürütülen sosyal projeler sayesinde 2017 yılında tüm MAPFRE ülkeleri arasında Gönüllülük Programı’nı en iyi uygulayan ülke ödülünü aldıklarını anlatan Aksoy, “Yine 2017
10 YILDA TABLO DEĞİŞECEK Necla Aksoy, gelecek 10 yıldan kadınlar adına umutlu: “Günümüzde, büyük markaların kadın istihdamı konusunda çeşitli sosyal sorumluluk projeleri dikkat çekmeye başladı bile. Biz şunu çok iyi biliyoruz; toplumsal değişim, kişisel değişimle başlar. Her markanın kadın istihdamı konusunda farkındalık yaratacağına ve önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’de çok daha olumlu bir tablonun oluşacağına inanıyorum.” yılı içerisinde ‘Engelli gençler için ücretsiz sigortacılık eğitimi’ projemiz ‘Bölge En İyi Uygulama’ yarışmasında ödül aldı ve tüm Eura-
sia ülkelerinde hayata geçirilmek üzere paylaşıldı” diyor. Bu dönemde edindiği deneyimler Necla Aksoy’a iş hayatında kadının neleri değiştirebileceği kadar neler yapılırsa etkinliğinin artırılabileceğini de göstermiş. Bu yüzden diyor ki, “Kadınların şir-
ketlerde daha fazla yer almasını, çalışan iletişiminin etkinleştirilmesi, performans değerlendirme, takdir ve gelişim faaliyetlerinde yönetimin etkin katılımının sağlanmasını çok önemsiyorum. Çalışanlar için Well-being uygulamalarının geliştirilmesi, iş yaşam dengesi uygulamalarının etkinleştirilmesini bir zorunluluk olarak görüyorum.” Çalıştığı kurum da bu anlamda önemli işlere imza atıyor. 2019 sonu itibarıyla yönetim seviyesinde kadın çalışan oranı yüzde 46 gibi ciddi orana ulaşan bir şirket Maphre. Aynı zamanda Kadının Güçlenmesi Prensipleri’nin de imzacısı. Ayrıca KAGİDER tarafından verilen Fırsat Eşitliği Modeli (FEM) sertifikasına da sahip.
SELDA ERTANCAN AKSOY
Olmuksan IP Gebze Fabrika Genel Müdürü
‘Yöneticilik hayalimdi’
K
adınların sadece plazalarda değil fabrikalarda başarılarını kanıtlayarak yöneticiliğe yükselmeleri dünyada da “ilham veren hikaye” olarak görülüyor. Bu hikayelerden birinin kahramanı Selda Ertancan Aksoy. Aksoy, “Bir işletmeyi yönetmek çocukluk hayalimdi” diyor. Sabancı Holding’in “Yetenek Havuzu” çalışmasıyla 1994’te Olmuksa’da işe başlayan Aksoy, 25 yıl boyunca finans organizasyonu içinde farklı sorumluluklar alarak bugünlere gelmiş. Ocak 2020’de Gebze Fabrika Genel Müdürü olan Aksoy, üretimin göbeğinde dinamik bir ortamda çalışmaktan büyük keyif aldığını söylüyor. İş hayatında aktif olarak rol almak adına kadınların daha mücadeleci olmaları gerektiğinin altını çizen Aksoy’a göre kadınlar kendilerine her koşulda güvenmeli ve iyi bir ekip kurma becerisini ön plana çıkarmalı.
EĞİTİME ÖNCELİK VERİLMELİ “Ekonominin genelinde kadın gücünün artması sadece kadınlar için sosyoekonomik fırsatları değil ekonominin gelişmesine de katkı sağlar. Bunun için öncelik vermemiz gereken konu eğitim. Özellikle çocuk ve yaşlı bakım yükümlülüğünün azaltılabilmesi için kamu ve özel kurumların sayısının artırılması kadınların işgücüne katılımını artıracaktır.”
33
Mart 2020 FİLİZ TİRYAKİOĞLU Anadolu Sigorta 1. Genel Müdür Yardımcısı
Sigorta memurluğundan en tepeye
S
igortacılık sektörünün her alanında çalışarak yöneticilik seviyesine kadar yükselen Filiz Tiryakioğlu, kariyerde istikrarlı olmayı önemli buluyor. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra iş hayatına girdiği 1985 yılından bu yana aynı şirkette görev yapması da bu düşüncesini destekler nitelikte. “Anadolu Sigorta’da Yangın Sigortaları Müdürlüğü’nde memur olarak başladım. Başarı odaklı, çalışkan ve oldukça meraklı bir yeni mezundum. Yangın Sigortaları ve Hasar Müdürlükleri’nin idari kademelerinde görev aldıktan sonra eğitim müdürü, insan kaynakları ve eğitim müdürü gibi görevlerde yer aldım. 2008’de genel müdür yardımcısı oldum. 2013’ten bu yana ise 1. Genel Müdür Yardımcısı olarak görevimi yürütü-
yorum” diye anlatıyor yaşadığı süreci. Anadolu Sigorta’nın kendisi için bir şans olduğunu anlatan Tiryakioğlu, “Üst yönetimde bir kadın olarak yer almak, benim
için büyük bir gurur kaynağı. Bu durum aynı zamanda, kadın çalışanlarımız için önceden yürünmüş bir yolda olduklarını gösteren bir güven unsuru” diyor. Kurum olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini önemsediklerini vurgulayan Tiryakioğlu, 2010 yılında başlatılan ve kamuoyunun ilgisini kaybolmaya yüz tutan mesleklere çekmeyi amaçlayan “Bir Usta Bin Usta” projesinde de kadınlara pozitif ayrımcılık yaptıklarına dikkat çekiyor. Tiryakioğlu, yaş aralığı 15-55 arasında olan kursiyerlerin yüzde 68’inin kadın olduğunu ifade ederek, “Projemiz kaybolan değerlerin yaşatılmasını sağlarken, istihdama özellikle kadın gücüne verdiği destekle bizim için ayrı bir değer taşıyor. Ayrıca 2019 yılında üst ve orta kademe yöneticilerimizin yüzde 44’ünü kadın yöneticilerin
oluşturduğunu da belirtmek isterim” diye özetliyor bu durumu. Tiryakioğlu’na göre kadınların iş hayatında daha çok yer almaları ve fark yaratmalarının anahtarı eğitimde gizli. Özellikle dezavantajlı bölgelerdeki kız çocuklarının eğitimi konusunda gereken hassasiyetin gösterilmesi ve sosyal hayatlarının da desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
BÜYÜK GURUR KAYNAĞI Anadolu Sigorta’nın kendisi için bir şans olduğunu anlatan Tiryakioğlu, “Üst yönetimde bir kadın olarak yer almak, benim için büyük bir gurur kaynağı. Bu durum aynı zamanda, kadın çalışanlarımız için önceden yürünmüş bir yolda olduklarını gösteren bir güven unsuru.”
HANDAN GÜRSOY Continental Türkiye Pazarlama İletişim Müdürü
Lastik sektöründe kadın çalışan oranını artırmaya çalışıyor
O
tomotiv lastikleri gibi alıcısının da satıcısının da erkek egemen olduğu bir sektörde doğru pazarlama dilini oturtmak için 20 yılı aşkın süredir çalışıyor Handan Gürsoy. İstanbul Üniversitesi’nde İngilizce İktisat eğitimimi tamamladıktan sonra Sabancı Üniversitesi’nin Executive MBA programını bitiren ve hemen arkasından Otomotiv Lastikleri Tevzi’de kariyerine başlayan Gürsoy, bulunduğu sektörü başlarda hiç tahmin etmediği kadar sevmiş. 1999’da Continental Türkiye ile yolunun kesiştiğini söyleyen Gürsoy, sektörün ağırlıklı olarak iletişim ve pazarlama taraflarında görev aldığını belirtiyor. “Pazarlama Yöneticisi olarak başladığım Continental Türki-
34
ye’deki görevime 2010’dan itibaren Pazarlama İletişimi Müdürü olarak devam ediyorum. Lastik sektörünün her aşamasındaki zorluk ve kolaylıkları gözlemleme fırsatı buldum. Tabii uzun yıllardır bu sektörde olmak, sektörün ihtiyaçlarını gözlemlemek ve iletişim ve pazarlama stratejilerini oluşturmak epeyce heyecanlı bir deneyim oldu benim için” diyen Gürsoy, kadınların pek de sık görülmediği bu alanda bulunduğu için mutlu. Continental’de bulunduğu süre içinde tüketicilerle yaptıkları çalışmalarda “güvenlik” arayışının ön planda olduğunu fark ettiklerini ve bunun üzerine 2019’da “Yola Çıkana Arka Çıkar” mesajıyla yeni bir iletişim platformu yarattıklarını anlatıyor. Kadınların bütün sektörlerde
FARKINDALIK YARATILMALI “Her markanın kadın istihdamı konusunda farkındalık yaratması gerektiğine inanıyoruz. Yönetim kadrolarında daha fazla kadın çalışan yer almasını sağlamak, global taahhüdümüz olarak stratejik planımızda yer alıyor.” daha fazla sayıda ve etkinlikte bulunması gerektiği inancıyla kadın çalışan sayısının artırılması konusunda Continental’in bir söz verdiğini söylüyor Gürsoy. Diyor ki, “Yönetim kadrolarında daha fazla kadın çalışan yer almasını sağlamak, global taahhüdümüz olarak stratejik planımızda yer alıyor. Globalde hedefimiz 2020
yılında kadın çalışan oranımızı yüzde 16, 2025’te ise yüzde 25’lere taşımak. Continental Türkiye’de ise kadınlar tüm çalışanların yüzde 31’ini oluşturuyor. Her markanın kadın istihdamı konusunda farkındalık yaratması gerektiğine inanıyoruz.”
Mart 2020 AYSEL AYDIN Hayat Kimya Strateji ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı
‘Markaların başarısıyla bir anne gibi gurur duyuyorum’ KADIN YÖNETİCİ DOSTU ŞİRKET Aysel Aydın’ın şirketiyle ilgili gurur duyduğu konulardan biri beyaz yakalı çalışanların yarısının kadınlardan oluşması. Bu tabloyu da şöyle anlatıyor: “Türkiye’de Kadın Yönetici Dostu Şirketler’le ilgili araştırmalarda üst sıralarda yer alıyoruz; 38’inci sıradayız. Kurum içinde olduğu kadar kurum dışında da toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlıyız. Aktif olarak kurumumuzu temsilen, Reklam Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu’nda da bulunuyorum. Kurum ve markalarımızın iletişim sürecinde herkesin eşit olduğu bilinciyle hareket ediyor ve kadınları destekleyen mesajlar vermeye özen gösteriyoruz.”
İ
şini anlatırken heyecanını saklayamayan bir yönetici Aysel Aydın. 2005’ten bu yana içinde yer aldığı Hayat Kimya ailesinde işte bu heyecanla Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcılığı’na kadar yükselmiş. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra kariyerine ilaç sektöründe
başlayan Aydın, Toprak Kağıt’la edindiği tecrübeyi sonrasında 2005’te Hayat Kimya kağıt sektörüne girerken buraya taşıma fırsatı bulduğunu söylüyor. Yıllar içinde şirketin farklı bölümlerinde yöneticilik yaptıktan sonra şimdiki görevine atanmış ve 2016’dan bu yana bu görevi başarıyla yürütüyor. “Burada ihracat ve iştirak pazarlarındaki strateji ve pazarlama faaliyetlerini yürütüyorum. Aynı zamanda marka-
larımızın globalleşmesi yolunda hızla ilerlemesi için yeni potansiyel pazarların araştırılması, yatırım kararlarını şekillendirecek fizibilite süreçlerinin yönetilmesi de ana sorumluluklarım arasında” diyen Aydın, tüm bu süreci hayatının en özel deneyimleri arasına koyuyor. İşine karşı heyecanını vurgularken de “Markalarımızın başarısını izlerken, çocuklarının başarısını izleyen bir anne gururu
yaşıyorum. Farklı kategorilerde zirveye çıkma başarısı göstermiş bir şirkette farklı ülkeler ve kültürlerde milyonlarca insana yönelik pazarlama faaliyetleri yürütmek olağanüstü, heyecan verici bir deneyim. İnsanları doğru anlama, iletişim kurma, daima en iyi ve kaliteli ürünleri ulaştırma çabası, mükemmelin peşinde bir ekiple zorlukların ve rekabetin üstesinden gelmek kadar mesleki ve kişisel doyum sağlayan bir seçenek düşünemiyorum” diyor. Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı anlamında ise orta ve uzun vadede OECD ortalamalarının yakalanacağına inanıyor Aydın. Gelecekte kadınların belirleyici rolünün artacağını öngörüyor ve ekliyor: “Tüm kadınların daha cesur, daha girişimci, daha eşit, daha özgür ve daha mutlu oldukları bir dünya diliyorum.”
ELA KULUNYAR Doğuş Otomotiv İnsan Kaynakları ve Süreç Yönetimi Genel Müdürü
Hayatlara dokunmayı hep istedim
E
la Kulunyar, gelecekten ne istediğine daha lise yıllarında karar verenlerden. Saint-Benoit Fransız Lisesi’nde okurken fark yaratanın insan olduğunu fark edip insanlarla ilgili ve onların hayatını etkileyecek bir şeyler yapmaya karar verdiğini söylüyor. “Bunun ne olacağını tam olarak bilmiyordum ama ilgili ve başarılı olduğum alanların farkındaydım. Sonra bu hayali hedefe dönüştürüp, epey emek vererek çalıştım. Tabi şans ya da tesadüflerin de beni desteklediğini belirtmem lazım” diye özetliyor sonraki süreci. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Beymen’de Yönetici Yetiştirme Programı ile çalışmaya başlayan Kulunyar, ardından Koç Grubu’nda 15 yıl sürecek bir
AMACIMIZ; ÖZGÜVENİ PEKİŞTİRMEK
yolculuğa çıktığını belirtiyor. 2008’de Doğuş Otomotiv Grubu’nda İnsan Kaynakları ve Süreç Yönetimi Direktörü olarak çalışmaya başlayan Kulunyar, Kasım 2016’dan bu yana İnsan Kaynakları ve Süreç Yönetimi Genel Müdürü unvanıyla görev yapıyor. Kulunyar bunların yanı sıra Peryön ve YKKD’de Yönetim Kurulu
“İş’te Eşitlik” programı ile ilk olarak kadınların kendi özelliklerinin farkında olacakları ve özgüvenlerini pekiştirecekleri koçluk ve mentorluk programını hazırladık. 125 kadın yönetici eğitimlerini tamamladı. Sonrasında, TEV ile ortak gerçekleştirilen ve kız öğrencileri iş hayatına hazırlamak adına tasarlanan bir eğitim programı ile öğrendiklerini onlara aktardılar. Kurumların daha fazla kadın ile çalışmayı bir ana strateji olarak ele alması gelişimi sürdürülebilmek için önemli bir adım olacaktır.” Üyelikleri ile ODD İnsan Kaynakları Komitesi Başkanlığı’nı da yürütüyor.
Satış teşkilatıyla birlikte yaklaşık 10 bin kişilik bir aile olduklarının altını çizen Kulunyar, yarattığı farkı şu sözlerle anlatıyor: “Şirket içinde birçok süreci adım adım dijital altyapıya aktardık. İş kademelendirme, ortak ücret ve performans altyapısını, eşitlikçi kurumsal politikaları oluşturduk. Çalışan komiteleri kurduk ve hayata geçirmek istediğimiz yeni uygulamalar için önce onların görüşlerini aldık.” “İş dünyasında cinsiyet eşitliği, bir farkındalık ve eşit şartların sağlanması meselesi” diyor Kulunyar ve Doğuş Otomotiv olarak 2014’ten bu yana “İş’te Eşitlik” programı ile hem kadın çalışan sayısını artırmayı hem de onların karar mekanizmalarında daha etkin hale gelmesini amaçladıklarını belirtiyor.
35
Mart 2020 GÖKÇE KULAK BAT Türkiye, Kafkasya ve Kuzey Afrika Bölgesi İK Direktörü
TEKEL’in özelleştirme sürecini yönetti
G
ökçe Kulak, kariyerinin büyük bölümünü British American Tobacco’da (BAT) geçirmiş bir insan kaynakları yöneticisi. Şirketteki 17 yıllık süreçte Londra, İtalya, Güney Afrika gibi ofislerinde insan kaynakları süreçlerinin oturmasında önemli görevler üstlenmiş bir isim. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde okurken insan kaynakları alanında çalışmaya karar verdiğini söylüyor. Bugün ise BAT Türkiye, Kuzey Afrika ve Kafkaslar İnsan Kaynakları Direktörü olarak 11 ülkeden sorumlu. BAT’deki görevleri boyunca yurt içi ve dışında önemli değişimlerin parçası olduğuna dikkat çeken Kulak, bunlardan birinin TEKEL özelleştirmesi süreci olduğunu vurguluyor. “Özelleştirmenin ardından TEKEL birleş-
ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜ TEŞVİK EDİLMELİ “Aile bakımına ayrılan sürenin kadın lehine değişmesi için toplumsal zihniyet dönüşümünün teşvik edilmesi, kadın çalışanların iş ve özel yaşamını dengede tutabilecek uygulamaların şirketler tarafından önceliklendirilmesi gerekiyor. BAT olarak, çalışanlarımızı annelik ve babalık sürecinin ilk yıllarında desteklemek amacıyla “Parents@BAT” programını hayata geçirdik. Bu program ile annelik izninden esnek çalışmaya, online ebeveynlik koçluğuna kadar pek çok konuda düzenlemeler yaptık. En önemlisi de bütün bu haklar evlat edinen ebeveynler için de geçerli oluyor.”
mesi sürecinde Türkiye Operasyon İK entegrasyonuna liderlik ettim. Daha sonra BAT İtalya’da görev aldığım süreçte, BAT İtalya Dönüşüm Programı’nın Değişim Yönetimine öncülük ettim ve uygulamaya koyduğumuz Yetenek Yönetimi Ajandası ile BAT
İtalya’nın Büyüme Stratejisi’ne önemli katkılar sağladık. Londra Merkezdeki görevim süresince tüm dünyada yaklaşık 180 ülkeyi kapsayan, iş yapış şekillerimizi değiştirecek çok önemli bir projede yer aldım” diyor şirkette yarattığı etkiyi anlatırken. Bugün şirket içi ve dışında birçok platformda mentor olarak yeni kuşaklara destek veriyor Kulak. Kadınların işgücüne dahil ol-
malarıyla gelişme kaydedilmekle birlikte, şartların eşitlenmediğine dikkat çekiyor. TÜİK’in 2015 Zaman Kullanım Araştırması’nın bu durumu net bir şekilde gösterdiğini belirtiyor: “Araştırmaya göre 15 yaş üzeri çalışan fertlerin aile bakımına ayırdıkları süre incelendiğinde kadınlarda bu oran günde ortalama 3 saat 31 dakika, erkeklerde yalnızca 46 dakika olduğu görülüyor.”
HANDE GENÇ SAP Güney Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi İnovasyon ve Dijital Hizmetler İK Direktörü
Daha mutlu ve sosyal bir şirket ortamı için çalıştım
Ü
niversite sıralarındayken “Bu öğrendiklerimi nerede kullanacağım” diye sorgulayan bir öğrenci olduğunu anlatıyor Hande Genç. “Hedefim öğrendiklerimi kullanabileceğim bir meslek seçmekti. Doğru seçimi yapabilmek için farklı birçok bölümden ders aldım. Üçüncü sınıfta aldığım Örgütsel Davranış dersi çok ilgimi çekti ve biraz araştırma yaptıktan sonra kariyerimi insan kaynakları alanında devam ettirmeye karar verdim” diye anlatıyor hangi felsefeyle bugünlere geldiğini. 20 yılı aşkın süredir insan kaynakları alanında kariyerine devam eden Genç, hayalindeki gibi bir kariyer yaşadığı için mutlu olduğunun altını çiziyor ve diyor ki, “Evet, hayalimdeki gibi bir ka-
36
riyer yaşıyorum. SAP’nin vizyonu ‘Dünyayı daha iyi yaşanılır bir yer haline getirmek ve insan hayatını iyileştirmek’. Bu vizyonla sahip olduğumuz teknoloji ve süreç deneyimini önce kendi çalışanlarının hizmetine sunuyor. Bu global bakış açısının da avantajı ile sorumlu olduğum bölgelerde öncelikle yalın, mobil erişimli ve uçtan uca entegre insan kaynakları süreçlerini SAP SuccessFactors ürünümüzün de yardımıyla hayata geçirdik. İşe alım, ücretlendirme ve yan haklar, yedekleme, performans yönetimi, kariyer planlama, öğrenme gibi süreçleri hayata geçirirken aynı zamanda çalışan sağlığına önem verilen, iş hayatı ve özel hayat dengesinin sağlandığı, açık iletişimin kurulduğu ve geri bildirimin olduğu,
FEMİNEN TİP BECERİLER REVAÇTA “Y kuşağının 2000’li yıllarda çalışma hayatına katılmasıyla işgücü beklentilerin değiştiği bir döneme adım attık. Empati, etkin iletişim becerileri, adil olmak ve takım çalışmasına yatkınlık gibi kadınlarda doğal olarak bulunan ve iş hayatında “feminen tip” liderlik özellikleri diye bilinen beceriler işletmelerin olmazsa olmaz ihtiyacı haline geldi.” kısaca daha “mutlu ve sosyal” bir şirket kültürü yarattık.” Şirketlerin gelecekte varlıklarını devam ettirebilmek için değişime yani inovasyona daha fazla yatırım yapmak zorunda kaldıklarını, tam da bu noktada kadın
işgücünün öne çıktığını anlatan Genç’e göre gelecekte kadın yöneticilere ihtiyaç artacak. Bu görüşüne de şu sözlerle açıklık getiriyor: “İnovasyonun olabilmesi için yaş, cinsiyet, etnik köken gibi farklılıklarla çeşitliliğin sağlanması gerekiyor. Dolayısı ile kadınların iş hayatına katılımı sadece toplumsal bir sorumluluk olarak değil, değişen dünyamızda işletmelerin en büyük ihtiyacı olarak da karşımıza çıkıyor.”
Mart 2020 IŞIL HASDEMİR NCR Türkiye ve Büyüyen Pazarlar Bölgesi Başkan Yardımcısı
Bu coğrafyada kadın lider olmak başlı başına fark yaratmaktır
O
DTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü mezunu olan Işıl Hasdemir, “Hayal edebileceğimin de ötesinde bir kariyer yaşıyorum ama ben hayal kurmaya değil planlı çalışmaya inanırım” diyor. 20 yıldan uzun süredir bilişim sektörünün içinde yer alan Hasdemir, bugüne kadar Siemens, Alcatel, Cisco gibi üretici ve entegratör kimliği olan firmalarda farklı görevlerde bulunmuş. 2016’da NCR ailesine Türkiye ve Azerbaycan’dan sorumlu genel müdür olarak katılan Hasdemir, son 15 aydır da bölgesel sorumluluk alarak, sekiz Ortadoğu ve Afrika ülkesinden oluşan NCR Büyüyen Pazarlar Bölgesi’nin başkan yardımcılığını yürütüyor. Kariyer öyküsünü ise şöyle özetliyor: “Özellikle günümüzde erkek egemen bir sektörde -hele ki yöneti-
ci kademesinde- bir kadın olmak çok çalışmayı gerektiriyor. Benim hikayem satış temsilciliğinden başlayıp buralara geliyor. Bundan sonrasını planlamaya devam ediyorum. Benim hikayemin iş hayatına atılacak olan genç kızlarımıza örnek olabilmesi için de fırsat
bulduğum her türlü platformda görev almaya devam ediyorum. Bu coğrafyada kadın bir lider olmak aslında başlı başına bir fark yaratmak diyebilirim.” Hasdemir’e göre kadın istihdamının ve şirketlerin yönetim organlarındaki kadın varlığının artırılmasının çok farklı getirileri var. Dijitalleşmenin bunu daha da artırdığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Dijitalleşme trendi ile toplumlar, ağırlıklı olarak kadınların sahip oldukları empati kurma, duygusal zekâ, başkalarıyla iş birliği yapma, müzakereye ve hizmet anlayışına açık olma gibi özelliklere daha fazla ihtiyaç duymakta. Artık kas gücünden ziyade farklı donanımlara, yeteneklere ihtiyaç duyuyoruz. Bu arada sosyal açıdan da kadınların çalışma hayatında daha çok yer alması; atıl duran iş gü-
KIRIK BASAMAK DA ÖNEMLİ BİR ENGEL Işıl Hasdemir’in kadının iş dünyasında güçlenmesinin önündeki engelleri anlatırken özellikle dikkat çektiği konu “kırık basamak”. Diyor ki, “Sadece cam tavan değil, kırık basamak “broken rung” diye bir kavram da var; bir çok kadın daha iş hayatının ilk adımında takılıp kalıyor, yükselme imkanı bulamıyor. Erkeklere daha fazla fırsat tanınıyor, işe alımlarda veya terfi söz konusu olduğunda, kadınlara yönelik çok fazla önyargı olabiliyor. Bunların hepsinin aşılacağı hem devlet eliyle hem de özel şirketlerde programlar oluşturmamız şart.” cünün ekonomiye kazandırılması, kadınların statülerinin iyileştirilmesine olanak sağlayacaktır.”
DERYA AKSOY Fortinet Türkiye, PUB, CIS Bölge Başkanı
Türkiye başarısı dikkat çekti 5 ülke daha kendisine bağlandı
B
ilişim sektörünün başarılı yöneticilerinden Derya Aksoy, kendi alanında fark yaratan kadınlardan biri. İş hayatına 1994’te Vitel Veri İletişimi ve Telekomünikasyon’da başlayan ardından Nortel Networks/Netaş, Cisco, İnfonet ve Zebra Technologies şirketlerinde çalışan Aksoy, 12 yıl önce Fortinet’e Türkiye Ülke Müdürü olarak katılmış. Şu anda ise Türkiye’nin yanı sıra PUB Bölgesi’nin de sorumluluğunu üstlenmiş durumda. Şirkette yarattığı farkı şu sözlerle anlatıyor: “Security Fabric yaklaşımımızı ülkemizin hizmetine sunabilmek ve sektöre ka-
zandırmak için yola çıktık. Türkiye’nin en büyük servis sağlayıcılarının, en hassas kamu kurumlarının, vatandaşlarımıza sunulan en yüksek performans ve güvenlik gereksinimi duyan hizmet uygulamalarının güvenliği bize emanet. Bu bize gurur veriyor. Türkiye’de yakaladığımız başarı sayesinde bugün aynı zamanda Azerbaycan, Polonya, Gürcistan, Türkmenistan ve Ermenistan’ın yer aldığı 5 ülkenin de sorumluluğu bize verildi.” Aksoy, iş dünyasındaki kadının yeri ilgili de gelecekten umutlu. Aksoy’a göre 2020’yle başlayan yeni 10 yıllık süreçte kadın çalışan-
SİBER GÜVENLİKTE KADIN ÇALIŞAN SAYISI YÜZDE 11 ““Siber güvenlik sektöründe kadın çalışan oranı sadece yüzde 11. Öte yandan gerekli becerilere sahip çalışan eksikliği her geçen gün büyüyor. 2021’e kadar 3,5 milyon güvenlik pozisyonundaki açıkların yüzde 51’inin boş kalmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Aradaki bu uçurumu kadınların da yer aldığı ekipler kurarak veya bu pozisyonlara kadın personelleri de yetiştirerek kapatmak mümkün.”
lar ve özellikle de yöneticilerle ilgili farkındalık Türkiye ile birlikte tüm dünyada olumlu artacak.
37
Mart 2020 DERYA MATRAŞ Facebook Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkan Yardımcısı
Sosyal fayda yaratmak istiyorum
B
oğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Derya Matraş, öğrencilik yıllarından beri kendini global bir şirkette üst düzey yönetici rolüyle hayal ettiğini söylüyor. “Columbia Business School’da MBA eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatına başlarken de en büyük hayalim, gelişmekte olan ülkelerde yönetim alanında önemli sorumluluklar üstlenerek hem ülkeme, hem de ülkemin içinde bulunduğu coğrafyaya ekonomik ve sosyal anlamda katkıda bulunabilmekti” diyen Matraş, çalışmalarının meyvelerini aldığına inanıyor. 2015’te Facebook Türkiye Ülke Direktörü olarak şirkete katılan Matraş, 2019 sonunda şirketin Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkan Yardımcılığı görevine getirildiğinde kendine iki ideal belir-
BAŞARILI KADIN ÇEŞİTLİLİĞİ DESTEKLİYOR “Kadın bir yönetici olarak, özellikle Facebook’ta çalıştığım süre boyunca bir çok cesur, girişimci ruhlu kadının ilham verici hikayesine şahit oldum ve bu hikayelerin hepsi beni tek bir ortak sonuca götürdü: Kadınlar, kafalarına koydukları her şeyi yapabilecek, bir fikri gerçeğe dönüştürebilecek güce sahipler. Başarılı kadınlar daha fazla kadını işe alıyor, çevrelerindeki kadınlar için önemli bir rol modeli oluyor, çeşitliliğin artmasını destekliyor ve elde ettikleri kazancı başkalarına yardım etmek için kullanıyor.” lediğine dikkat çekiyor: “Facebook’un bölgedeki ekonomik ve sosyal etkisini daha da artırmak ve bunu yaparken alanlarında başarılı olmak isteyen kadınlara ilham vermek.” Facebook’taki görevinde dikkat çekici farklar yarattığını vurguluyor Matraş. “Facebook, Türkiye ekonomisine 15.3 milyar TL katma değer ve 209 bin ek istihdam kazandırıyor. Bu veriler bize, ülkemize sunabileceğimiz olanakların ne denli etkili olabileceğini göster-
di. Bunun verdiği ilhamla 2019’da ülkedeki ilk topluluk merkezimiz olan Facebook İstasyon’u açtık. Umuyorum ki, Türkiye Ülke Direktörlüğü yaptığım yıllarda edindiğim bu başarıların bana sunduğu ilham ve tecrübe, önümüzdeki süreçte bölge genelindeki çalışmalarımda da bana yol gösterecektir.” Kadın girişimcilerin artmasında da sosyal medyanın gücüne dikkat çeken Matraş, 2017’de TOBB işbirliğiyle hayata geçirilen She Means Business projesini de buna örnek
gösteriyor. Program kapsamında, Türkiye’nin dört bir yanındaki binlerce kadın işletmeciye Facebook ve Instagram üzerinden işletmelerini büyütmeleri ve hatta uluslararası pazarlara ulaşmaları için ihtiyaç duydukları bilgiyi, becerileri ve kaynakları sunduklarını anlatan Matraş, “Hedefimiz, She Means Business ile 10 bin kadın girişimciye eğitim vermek” diyor.
BAŞAK TAŞPINAR DEĞİM Armut.com Kurucu Ortağı
e-ticarette inşaat mühendisi bir girişimci
A
merika’da başlayan kariyerini Türkiye’de online girişimciliğe taşıyan bir cesur yürek Başak Taşpınar Değim. O aslında bir inşaat mühendisi. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Koç Üniversitesi’nde MBA ve Chicago Loyola Üniversitesi’nde MSIMC yüksek lisans programlarını bitiren Değim, Morgan Stanley ofisinde pazarlama uzmanlığının ardından ACNielsen Bases’da kıdemli araştırma analistliği gibi parlak bir başlangıç yapmış ve ardından New York’ta Revlon’un ürün müdürü olarak çalışmış. 2010 yılında Türkiye’ye döndüğünde ise Tat ve Sek markalarının marka müdürlüğünü yürütürken farklı bir alanda kendini göstermek istediğine karar verdiğini söylüyor. Girişimcilik yolculuğunu ise
38
ÖNYARGILAR, KADINLARIN YETENEKLERİNİ GÖLGELİYOR Değim’e göre kadın girişimcilerin özellikle teknolojide yer bulmalarını toplumsal önyargılar engelliyor. “Pek çok insan, teknolojiyle bağlantılı işleri yani benim yaptığım mesleği, ancak erkeklerin yapabileceğini ya da erkeklerin daha iyi yapabileceğini düşünüyor. Bu önyargılar nedeniyle, birçok kadın kendi yeteneklerini keşfedemiyor, kendini belirli alanlar ile limitliyor. Pes etmeden, gerçekten çok çalışarak, hak ettiğimiz öz değeri kendimize vererek ve cesaret ederek bu dünyada yapamayacağımız şey yok.”
şöyle anlatıyor: “Kurumsal kariyerimi 2011’de bırakarak şu anda 400 binden fazla profesyoneli barındıran, aylık trafiği 2 milyonun üzerinde olan Türkiye’nin en büyük online hizmet platformu armut.com’u hayata geçirdim. Kendi yaşadığım problemi çözmek için başladığım girişimcilik yolunda armut ile müşterilerin hayatlarını kolaylaştırmaya odaklandım. Belki de hayallerimin de
ötesinde bir kariyer yolculuğuna girmiş oldum.” Armut.com olarak Türkiye’de hizmet alma alışkanlığını offline’dan online’a taşıdıklarını söyleyen Değim, şu ana kadar 4 milyondan fazla kişiye hizmet verdiklerini belirtiyor. Yarattıkları farkı ise şöyle anlatıyor: “Armut hizmet verenlerimiz için de ciddi bir ekmek kapısı. KOBİ, esnaf ve freelance çalışanlar için online bir kariyer yaratma imkanı sağlıyoruz. Hiçbir ekstra reklam
harcaması yapmadan, alanlarındaki potansiyel müşterilere kolayca ulaşabiliyor, müşteri memnuniyeti ve aldıkları yorumlar sayesinde kendilerine kalıcı online bir portföy oluşturuyorlar.” Şirket kültürlerinin kadınların ihtiyaçlarını da kapsar şekilde evrildiği bir gelecek yaratılması gerektiğinden söz eden Değim, özellikle STEM alanlarında genç kızların cesaretlendirilmesi, onlara gerekli rehberliğin verilmesinin önemli olduğunu düşünüyor.
Untitled-1 1
16.03.2020 13:39