Hafta 17

Page 1

NBE

SANAT SAĞLIK SPOR İ Y I YA Ş A M TEKNOLOJI SAYI: 17

DIDEM ERYAR ÜNLÜ

BAŞAK DIZER TATLITUĞ

KARŞINIZDA YENI GRETA’LAR

TEKNE STILININ YENI KURALLARI

İPEK YEZDANI

MAYA PORTAKAL BITARGIL

BEYRUT KÜLLERINDEN NASIL DOĞACAK?

DENIZ KOKAN SANAT FARUK ŞÜYÜN

AHMET TELLI’NIN MASASINDA

YASEMIN SALIH

CAMGÖZ KÖPEKBALIKLARININ CIRIT ATTIĞI SULARDA 28 SAAT

AHMET CAN

DEV SCOOTER REHBERI CEYHUN KUBURLU

HARCAMA LIMITLERI HAKKINDA TÜM SORULAR

Lewis Hamilton

Altı kez dünya şampiyonu olan İngiliz pilot Lewis Hamilton, hem pistlerde rüzgar gibi eserken, dünya düzeni hakkında sesini yükseltmekten çekinmiyor: “Sınırları zorlamayı çok ama çok seviyorum.” 35 yaşındaki efsane sporcu ile pandemi günlerinde yarış, Formula 1’in yapısı ve adrenalin tutkusu üzerine… İLÜSTRASYON: TATSUYA TANAKA


Haftanın testi GEÇEN HAFTA DÜNYADA NELER OLDU, NELER BITTI? HAFIZANIZI TESTIMIZLE TAZELEYELIM… İP E K Y E Z D A Nİ

1

Beyrut’ta 5 Ağustos’ta meydana gelen, onlarca kişinin ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına ve 300 bin kişinin evsiz kalmasına yol açan korkunç patlamada infilak eden madde neydi? A. 2 bin 750 ton amonyum nitrat B. Bin ton biyolojik bomba C. Atom çekirdeği D. Gübre bombası

2

İngiltere’de corona virus vakalarının artış gösterdiği Manchester, Doğu Lancashire ve Batı Yorkshire gibi kuzey bölgelerinde COVID-19 önlemi olarak ne yasaklandı? A. Sigara içmek B. Maskesiz çıkmak C. Aynı evde yaşamadan seks yapmak D. Dezenfektansız dolaşmak

3

Almanya, Covid-19›dan dolayı birçok ülkeye yönelik uyguladığı seyahat uyarısını hangi şehirler için kaldırdı? A. New York, Washington, Boston B. Aydın, Antalya, İzmir, Muğla C. Napoli, Roma, Venedik D. Londra, Manchester, Birmingham

7

4

Corona virüsünün son altı aylık durumunu inceleyen Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19’un etkilerinin ne kadar sürebileceğini bildirdi? A. 1-2 yıl B. 3-4 yıl C. 5-6 yıl D. On yıllarca

5

Hindistan’da Andre Pradesh eyaletindeki bir köyde, karantina uygulaması nedeniyle içki satan dükkanların kapanmasının ardından neden 10 kişi hayatının kaybetti? A) Alkol bulamadıkları için alkollü dezenfektan içtiler B) COVID-19 virüsünü önceden kapmışlardı C) Alkol krizine girip intihar ettiler D) Doğal sebeplerden öldüler

6

İspanya’ın eski Kralı 82 yaşındaki Juan Carlos, hakkında ortaya çıkan 100 milyon dolarlık yolsuzluk skandalının ardından geçen Pazar ülkesini terk ederek kayıplara karıştı. Kendisine Juan Carlos’un nerede bulunduğu sorulan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ne cevap verdi? A. Dominik Cumhuriyeti B. İspanyolca konuşulan bir ülke C. İtalya D. Hiçbir fikrim yok

ABD Başkanı Donald Trump, HBO’dan Jonathan Swan’e verdiği özel röportajda, Swan’in “ABD’de COVID-19’dan ölüm oranının nüfusa oranla hesaplandığında diğer ülkelerden çok daha yüksek olduğunu” söylemesi üzerine ne dedi? A. Bunu yapamazsın. B. Bizim nüfusumuz fazla C. Rakamları indirmeye çalışıyoruz D. Corona’yla mücadeleye daha fazla ağırlık vereceğiz.

8

Queen’i anlatan “Bohemian Rhapsody” filmini yapan ekip, şimdi 48 yaşında hayatını kaybeden hangi ünlü şarkıcının hayat hikayesini film yapmaya hazırlanıyor? A. Michael Jackson B. Whitney Houston C. Elvis Presley D. Amy Winehouse CEVAPLAR 1-A, 2-C, 3-B, 4-D, 5-A, 6-D, 7-A,8-B


AJANDA 3 S E L E N AY YA Ğ C I

Dinle, izle, keşfet

KONSER

BU HAFTA BEYAZ PERDENIN GERI DÖNÜŞÜNÜ KENDIMIZE SINEMA ISMARLAYARAK KUTLAYALIM MI?

SİNEMA

SANAT SOKAKTA, PARKTA, PLAJDA! Türkiye çapındaki sinemalarının kapılarını kademeli olarak misafirlerine açıyor. Sosyal mesafeli beyazperde zamanı başlıyor. Artık sinemada oturduğunuz koltuğun önü, arkası, sağı ve solu boş olacak; teması en aza indirmek adına temassız ödeme ve temassız bilet kontrolü yapılacak. Cinemaximum’da açılışın ilk haftasında gösCINEMA XIMUM

terime girmesi planlanan filmlerin bazıları ise şöyle: Bayi Toplantısı, Nuh Tepesi, Gece Nöbeti, Araf 4: Meryem, Şeytanın El Kitabı. 7 Ağustos’ta Bloodshot IMAX ve 4DX salonlarında vizyona girecek. Christopher Nolan’nın ‘Inseption’ı ve merakla beklenen Tenet ise IMAX ve 4DX salonlarda 26 Ağustos’ta yerini alacak.

Açıkhava etkinliklerinin en güzellerinden biri olan Beykoz Kundura’nın yazlık sinemasına kavuşuyoruz. Kundura Sinema ’nın ilgiyle takip edilen açık hava film gösterimleri bu yıl ‘MUBI İle Bir Yaz Gecesi Sineması’ başlığı altında 7 Ağustos’ta ‘Beni Adınla Çağır’ filmiyle başlayacak.

Açıkhava konserleri sosyal mesafeyi koruyacak devam ediyor. Swissotel Sultan Park etkinlikleri Ağustos ayına damga vuracak gibi görünüyor. İlk etkinliklerden biri de 12 Ağustos akşamındaki Büyük Ev Ablukada konseri… Kendi deyimlerince: “Sabaha kadar dostlarla edilen muhabbetin, günün ilk ışıklarıyla halıflekse yangelmenin, göt cebindeki cüzdanın uyuşturduğu bacakla uyanmanın ve sonra yine dostlarla edilen şen şakrak kahvaltının müziğini yapıyor Büyük Ev Ablukada…”

SERGİ

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, “Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür” adlı yeni sergisini 11 Ağustos’tan itibaren sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Minyatür sanatının güncel yorumlarına odaklanan sergi, Türkiye, İran, Pakistan, Suudi Arabistan, Azerbaycan gibi farklı coğrafyalardan 14 sanatçının eserlerini bir araya getiriyor. Azra

Tüzünoğlu ve Gülce Özkara’nın küratörlüğünde hazırlanan sergide; Hamra Abbas, Rashad Alakbarov, Halil Altındere, Dana Awartani, Fereydoun Ave, CANAN, Noor Ali Chagani, Cansu Çakar, Hayv Kahraman, Imran Qureshi, Nilima Sheikh, Shahpour Pouyan, Shahzia Sikander ve Saira Wasim’in eserleri yer alıyor.

Gedik Sanat’ın siparişiyle Murat Cem Orhan tarafından bestelenen Ölmeme Günü “İkinci Yeni Şarkılar” adlı sahne eseri 13 Ağustos’ta Sultan Park’ta. Mert Fırat ve Evrim Özkaynak’ın solist olarak yer aldığı performansta, piyanoda Murat Cem Orhan, yaylı sazlarda Brothers Trio var. İkinci Yeni şiir akımının önemli temsilcileri Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever ve Tomris Uyar’ın eserlerinden oluşan kurguyu ise Sevengül Sönmez’in eseri…


4

MÜZİĞİN İÇİNDEN

Şimdi önemli olan uzlaşmak… BU HAFTA SPOTIFY’IN CEO’SU DANIEL EK’IN MUSICALLY’A VERDIĞI DEMEÇ ÇOK KONUŞULDU. EK’E GÖRE ASLINDA BIR ÇOK SANATÇI SPOTIFY’IN ÖDEMELERININ KARIYERLERINE YAPTIĞI KATKILARDAN GAYET MEMNUNMUŞ, FAKAT BUNU ULU ORTA SÖYLEMEYE ÇEKINIYORLARMIŞ… BU YÜZDEN SADECE ŞIKAYET DUYUYORMUŞUZ MÜZISYENLERDEN…. yayınlanan bir sohbet sırasında bir yandan Spotify’ın büyüme hızıyla övünen Daniel Ek’in, diğer yandan da Spotify’ın yaptığı ödemeleri beğenmeyen ve 3-4 senede bir albüm yayınlayıp “kenara çekilen” sanatçıları eleştirmesi, müzisyenlerin tepkisini çekti. Ek’e göre aslında bir çok sanatçı Spotify’ın ödemelerinin kariyerlerine yaptığı katkılardan gayet memnunmuş, fakat bunu ulu orta söylemeye çekiniyorlarmış… Bu yüzden sadece şikayet duyuyormuşuz müzisyenlerden…. Paraya para demeyen bir iş adamından bu tür yorumları duymak hangi sanatçının hoşuna gider ki? Sen git, varını yoğunu ortaya koyarak bir albüm yap, o albümün tanıtımı için seferber ol, kar edip etmeyeceğin belli bile olmayan turnelerde ter akıt… Sonra da rahatı yerinde bir endüstri lideri seni sırf istatistik verilerden ibaret görüp elinin tersiyle itsin! Eleştirilere hak vermemek elde değil… Fakat bu tür kritik tartışmalarda sürü psikolojisiyle galeyana gelmemek de önemli. Zira Daniel Ek, bazı inkar edilemeyecek noktalara da değinmiş. Örneğin dijital müzik platformlarının hüküm sürdüğü şu çağda üç beş megastarın listeleri GEÇTIĞIMIZ GÜNLERDE

SIRMA

işgal etmediğini, artık müzikten geçimini sağlayan on binlerce başarılı sanatçı olduğunu dile getirmiş. Bu noktaya parmak basmakta haklı, çünkü şimdi sanatçılar plak şirketleriyle çalışmayı şart bulmuyorsa, hatta kendi plak şirketlerini kurup yollarını kendi kurallarına göre çizmeye heves ediyorlarsa, bunda Spotify’ın rolü gerçekten de çok büyük. Bazen tek bir Spotify editörünün sizin şarkılarınızı tutması, çalma listelerinde size yer vermesi dahi kariyerinizi bambaşka bir noktaya taşıyabiliyor. Ben bir sanatçı olarak Spotify’ın resmi çalma listeleriyle iki sene önce, “Belki Bir Gün” adlı şarkımı piyasaya sürdüğümde tanışmıştım. Şarkının tanıtımı için elimden geleni yapsam da, “Belki Bir Gün” Spotify’da 6-7 çalma listesine birden girmiş olmasaydı, bugüne kadar yarım milyonun üstünde dinlenme sayısına da ulaşmış olmazdı. Fakat Spotify’ın editörlerinin hakikaten el üstünde tuttuğu sanatçılar da var dünyada. Bu sanatçılar arasında en önemli örneklerden biri olarak gösterilen VÉRITÉ’nin, Spotify’ın desteği sayesinde geldiği noktaya ben şahidim. VÉRITÉ, resmi adıyla Kelsey Regina Byrne, kariyerinin başındayken


MÜZİĞİN 5 İÇİNDEN

HAFTANIN ALBÜMÜ

MAX RICHTER Amerika’nın ünlü restoran zincirlerinden Applebee’s’in New York’un göbeğindeki bir şubesinde garsonluk yapıyordu. Benim Kelsey’den haberdar olmam ise tamamen tesadüf… O sırada demolarını keşfeden menajerlerden biri benim yakın bir dostum olduğundan ötürü, VÉRITÉ’nin yükselişine ve garsonluğa veda edişine bizzat tanık oldum. Ben böyle anlatırken belki içinizden, “Kim bu VÉRITÉ Allah aşkına? Hiç duymadım!” diyor olabilirsiniz… Adını daha önce duymadıysanız yalnız değilsiniz; çünkü VÉRITÉ başarılı bir müzisyen olmasına rağmen kelimenin tam anlamıyla “meşhur” değil. Ama müziği dinleniyor mu? Evet. Spotify’daki takipçi sayısı şu an 200 binin üstünde. VÉRITÉ şanslı bir proje, çünkü blogların ve Hype Machine sitesinin piyasadaki önemini koruduğu bir yılda, iyi bir PR stratejisiyle yayınlandı ilk EP’si “Echo”. Sene 2014, Spotify’ın editörlerinin muhtemelen hala blogları sıkı takip ettiği bir zaman dilimi… VÉRITÉ’nin ilk iki teklisi Hype Machine’de zirveye çıkınca, Spotify tarafından keşfedilip çalma listelerine alınıyor ve böylece VÉRITÉ Spotify’ın radarına girmiş oluyor… Üretken,

istikrarlı ve çalışkan bir sanatçı olduğu için de arkası geliyor tabii. Şimdi arkasındaki sağlam ekibe ve hatırı sayılır bütçesine rağmen hala sosyal medya hesaplarına baktığınızda VÉRITÉ dikkat çekici bir sanatçı gibi görünmeyebilir size. Örneğin Instagram’daki takipçi sayısı 47 bin civarında seyrediyor bir süredir. Ama öyle bir dönemden geçiyoruz ki, hem başarı, hem de şöhret kavramı sürekli evriliyor… Benim gözümde VÉRITÉ, sadık dinleyici kitlesini oluşturmayı başarmış bir sanatçı. Fakat VÉRITÉ’den daha fazla takipçiye sahip fenomen dolu ortalık… Bir de işin sahte takipçi ve beğeni satın alma boyutu var ki, o bambaşka bir konu. Uzun lafın kısası, Daniel Ek’in yorumlarını fevri buldum… Fakat benim ve pek çok sanatçının gözünde Spotify ne melek, ne de şeytan. Gözlemlediğim kadarıyla hepimiz sanatçı ve şarkı yazarı olarak Spotify’dan maddi anlamda hakkettiğimiz değeri görmediğimiz konusunda hemfikiriz… Ama bazılarımız Daniel Ek’in de dediği gibi Spotify sayesinde hayal ettiğimizden daha fazla sayıda dinleyiciye kısa bir sürede ulaştık. Ne bu gerçeği inkar etmek doğru olur, ne de Spotify’ın piyasadaki gücünü… Şimdi önemli olan uzlaşmak.

Çağımızın en sevdiğim modern ve minimalist kompozitörlerinden Max Richter’in yeni albümü “Voices” yayınlandı. Albümün süresi sizi yanıltmasın; 1 saat 47 dakika gibi görünse de aslında aynı albümü arka arkaya iki kez dinleyebileceğimiz şekilde düzenlemiş Richter “Voices”ı. Sebebi de şu: albümün orijinal versiyonu, farklı farklı dillerde okunan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden alıntılar içeriyor. Hatta “Hypocognition Pt.1”da Türkçe kelimelere de rastlayabilirsiniz. Fakat bütün dinleyicilerin bu alıntıları albümü her dinlediklerinde duymak istemeyeceklerini düşünerek Max Richter parçaların bir de “(Voiceless Mix)”, yani bildirgeden alıntılar içermeyen versiyonlarını eklemiş projeye. Muhteşem albümde dikkatimi en çok çeken unsurlardan biri, Max Richter’in dinamikleri kullanışındaki duygusal akıcılığı oldu. Müzik sade, fakat dalga dalga yükselerek ve alçalarak içinize işliyor.


6

KOLEKSİYON M AYA P O R TA K A L B İ TA R G İ L

Büyük bir macera: Deniz ve sanat

SANATÇILAR IÇIN SONSUZ BIR ILHAM KAYNAĞIDIR DENIZ, DENIZ YAŞAMI... SU, SUYUN HALLERI, SUYUN ÜZERINDEKI GÜNEŞ VE AYIN IŞILTILARI... WILLIAM TURNER’DAN IVAN KONSTANTINOVICH AIVAZOVSKY’YE BÜYÜLÜ DENIZ YAŞAMI SANATLA ÖLÜMSÜZLEŞIR...

Ivan Konstantinovich Aivazovsky Haliç’te Akşam Karanlığı İmzalı ve 1845 tarihli Tuval üzerine yağlı boya 56 x 81.3 cm Provenans Özel Koleksiyon Portakal Sanat ve Kültür Evi Christie’s Londra 18.6.1998


KOLEKSİYON 7

reprezantasyonu günümüzden sekiz bin yıl öncesine dayanıyor. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, su, suyun üzerindeki ve altındaki hayat, insanoğlunun her zaman ilgisini çekmiştir. Gizemli deniz altı, sırlarını muhafaza etmiş, onlar keşfedildikçe yerine yeni bilinmezlikler koymuştur... Kendi kuralları ve yaşam felsefesinden taviz vermeyen denizin insanoğlunun bu denli ilgisini çelmesi belki de hiçbir zaman hükmedemeyecek olduğunu bilmesindendir. Sanatçılar için ise sonsuz bir ilham kaynağıdır deniz, deniz yaşamı... Su, suyun halleri, suyun üzerindeki güneş ve ayın ışıltıları... Gemiler, tekneler, koylar, balıklar... Yüzyıllar boyunca gemiler sahiplerinin su üzerindeki güç ve kuvvetlerinin sembolleri olmuştur. Kraliyet ailelerinin yüzen şatoları, gövde gösterileri olmuştur. Sanatçılara özel siparişler verilerek bu gövde gösteBILINEN ILK TEKNE

rilerini ve isimlerini ölümsüzleştirirler. 1600’lerden günümüze resim sanatı bir nevi yaşanılan zaferlerin kayıt altına alınmış halidir. İçlerinden geçtikleri büyük suları yararak gelen gemiler, üzerinde taşıdıkları bayraklar... Kimi zaman dingin sular, kimi zaman büyük fırtınalar resim sanatıyla dünyaya meydan okurlar... On sekizinci yüzyıla kadar gemicilerin sandıklarından kesilen ahşapların üzerinde detaylı gemi resimlerine rastlanabilir... Deniz resminin sanatla en yüksek haline William Turner ve Ivan Konstantinovich Aivazovsky’nin eserleriyle buluşabiliriz... Bizi o ana götürür... Sadece estetik anlamda şaheser olmasının yanı sıra duygularımızı tetikler... Rus hükümdarı Charles Nicholas’nın ricası, emri üzerine oğlu Konstantin Nikolaievich’e ve Amiral Litke’ye eşlik eden Ivan Konstanstantinovich Aivazovsky ‘Constantinople’a gider...

1845 tarihli baş yapıt bu tarihsel önemi olan seyahat sonrası yarattığı, ustalığını en yüksek notada hissettirdiği şaheserlerinin başındadır. ‘Constantinople’ Aivazovsky’nin hayalindeki eserleri yaratabileceği olağanüstü bir tuval haline bürünür... Hayalindeki su ve ışıkla karşı karşıya kalır. On dört yaşında ‘Royal Academy of Arts’a kabul edilen ustalığı dünyaca kabul gören büyük ışık ve deniz ustası William Turner ise 1805 yılında suları hayata dönüştürmeye başlar... Doğanın ruh haline tercümanlık yapan Turner hayal dünyasını da tuvallerine yansıtır... Ustası Dr. Monro’nun da hayranlığını kazanan Turner’ın tekniklerini Fransız empresyonizm kralı Claude Monet kendi eserlerine taşır… Turner ‘Sanat Dehası’ unvanıyla bugün tüm önemli müze koleksiyonlarında yerini alır. Su ve insanoğlunun gizemli ilişkisi, sanatla yaşamaya devam edecek... Şimdi ve sonsuza kadar…


8

STİL

Yeni normalde tekne stili YAZ-DENIZ-SAHIL-TEKNE-PLAJ… BU KONU BAŞLIKLARININ HEPSINI BIR ARADA TOPLAYAN “MARIN” TARZINA BIR GÖZ ATALIM ISTEDIM BU HAFTA. MARIN TARZI DEYINCE AKLIMIZA BEYAZ MAVI KIRMIZI RENKLER, ENINE ÇIZGILER, BEYAZ KETENLER VE ÇAPA DESENLERI GELIR. FAKAT BU YAZ MARIN TEMASINDA DIĞER YILLARIN AKSINE ENINE ÇIZGILER, ÇUBUKLAR VE ÇAPA DESENLERI YOK. PEKI NELER VAR? B A Ş A K Dİ Z E R TAT L I T U Ğ


STİL 9

P

altın çağını yaşıyor. Deniz, marin ve tekne kombimlerin ana parçasıdır polo yaka tişörtler… Her okazyona uyabilir, modası geçmez, şekli şeması hiç değişmez. Her sezon adeta bir demirbaş olarak, yaz sezonunda rüzgar gibi gelir geçer. .Bu sene Pola yaka tişört ve trikolar dışında yine aynı tarz polo yaka kısa kollu bol kesim desenli küba gömlekleri başrolde. Brad Pitt ve Leonardo di Caprio’nun “Bir zamanlar Hollywood” filmini seyrettiyseniz tam 60’ların sonu 70’lerin başı yıllarda geçtiğini göreceksiniz. 60’lı yıllar modası ve etkisinde olan bir hava hakim. Bu dönemin moda stillerini seviyorsanız ve sıcak geliyorsa bu yaz bu geometrik desenli, triko örgü polo yaka tişörtleri denemelisiniz. Altına uygun renklerde chino pantolonlar ve espadril ayakkabılar tam da o yılların yaz modasını getirecek bize. Sahilde şortlarla da giyilebilen bu triko polo yaka tişörtler be tiril tiril kısa kollu küba gömlekleri bu yazın en yeni, en konforlu ve kolay kombinlenen ürünlerinden. Toprak renklerinde, hardal, sarı , yeşil, ekru ve kahve tonlarındaki renkler, polo yaka triko örgü tişörtlerde ve koton pantolonlarda da oldukça moda. Bir nevi çöl renkleri moda diyebiliriz. İsmini yakalarından yani eskiden beri süre gelen ingiliz polo oyuncularının kullandığı aristokrat forma tişörtlerden alan polo yaka tişörtler P O L O YA K A

DENIZDE ŞIKLIĞIN PÜF NOKTALARI

sadece yakasından değil kumaşından dolayı da her okazyona girebilecek cinsten bir alternatif sunar. Yani kısa kollu tiril tiril polo yala tişörtler ve gömlekler, hem casual , hem efendi durusuyla bu yaz bizim bir numaramız. Renklerle devam edelim… Bu senenin moda olan renkleri limon sarısı, kırmızı, pudra mavisi ve pudra pembesi için de yer ayırın. Özellikle beyaz jean, beyaz pantolon, beyaz bermuda ve beyaz keten ceketlerle birlikte giyin. Peki polo yaka gömlek altına ne giyiyoruz? Renkli şortlar ve cepli bermuda şortlar ve chino pantolonlara zaten aşinayız, aynen devam. Fakat keten kumaştan, bol kesim oacaları daha dar ve kısa gelen, beli ipli pantolonlar da yaz ayı gardırobuna yeni girenlerden. Mayosuz tekne modası olmaz. Bu yaz mayolarınız için sahilde, denizde, havuzda ve teknede ana fikir, pastel-pudra renkleri, geometrik dijital desen ve diz hizası boy. Bu sezon koyu lacivert, koyu gri,füme siyah, nefti yeşil, bordo mayo almanızı istemiyorum. Biraz bronzlaştıktan sonra en rahat şekilde giyeceğiniz, parlak canlı, yazlık renklerdeki mayoları seçin. Bu sezonun favori renkleri olan mavinin her tonu, pembe, sarı , oranj a bir şans verin. Pudra renkleri seviyorsanız bulut mavisi, pudra pembesi, lila yada uçuk turkuaz olsun tercihiniz…

1

BELI LASTIKLI OLANLAR DAHA DINAMIK VE SPORTIF DURUR. ÇITÇITLI, KEMERLILER ISE DAHA GENÇ GÖZÜKÜR.

2

DIZ ÜSTÜ, DIZ HIZASI VEYA TAM BALDIR HIZASINDA BITENLER SLIM FIT MODELER BACAĞIMIZI EN UZUN GÖSTEREN OLACAKTIR.

3

ARKASI CEPLI OLANLAR, SIZE MAYO KURUYKEN SAHILDE ÇOK ŞEY KAZANDIRIR.

4

KOLAY KURUYAN PARAŞÜT KUMAŞLARINDAN MAYOLAR VAR, MUTLAKA SORUN.

5

SARIŞINLAR, AÇIK TENLILER PUDRA RENKLERINI, KIRMIZI VE MAVININ HER TONUNU GIYEBILIRLER. PEMBE VE SARI TENLERIYLE BENZER RENK OLACAĞINDAN GÜZEL DURMAZ.

6

ESMER TENLILER VE BRONZLAŞANLAR IŞE PARLAK KIRMIZI, FUŞYA, MOR, PEMBE, ORANJ PARLAK YEŞIL VE NEON RENKLERI VE TABII KI BEYAZ RENGI GIYEBILIR.

7

DESENLI MAYOLARDA KILOLU BEYLER MIKRO YANI KÜÇÜK DESENLILERI, UZUN VE INCE BEYLER DAHA UZUNCA BIR MAYO BOYU VE BÜYÜK PALMIYE VE TROPIKAL ÇIÇEK DESENLERI GIYEBILIR.


10 MÜCEVHER

İHTİŞAMIN

RENKLİ HAYAL ÖRGÜSÜ BEGÜM SARUHAN

GEÇTIĞIMIZ YILLARDA MART AYLARINDAN ITIBAREN GÜNDEMIMIZE OTURAN, ÜNLÜ MODA VE MÜCEVHEREVLERININ YILLAR SÜREN ARAŞTIRMA VE ARTIZAN ÇALIŞMALARI SONUCU ORTAYA ÇIKAN YÜKSEK MÜCEVHER KOLEKSIYONLARI, BU YIL FARKLI FORMATLARDA AMA YINE AYNI MUHTEŞEM KELEBEK ETKISIYLE TANITILDI. 6 MARKA, KENDINE HAS STILINI KORUDU, ADLARINI YAŞATAN GÜÇLERINI HAYALLERLE BULUŞTURDU.


MÜCEVHER 11

CHA NEL

S A R I A L T I N , platin, pırlanta, inci ve siyah akiği bu koleksiyon için yepyeni tekniklerle örerek kat kat tüvit görüntüsüne dönüştüren tasarımcı ve artizanlar, Tweed de Chanel ile Coco Chanel’in el işçiliğine verdiği öneme adeta şapka çıkarttılar. Minyatür zincirler, farklı kesim taşlar ve ufak incilerle hacim kazandırılan koleksiyonun her parçasının net çizgileri, grafik gücü ve tüvit görüntüsünü ortaya çıkartan değerli taş renk seçimleri, 42 mücevher ve 3 mücevher saatte tüvidin yumuşaklığını, rahatlığını ve harikulade hissini yaşatıyor.


12 MÜCEVHER

HARRY WINSTON

H A R R Y W I N S T O N ’ I N bizzat kendisinin geliştirdiği Cluster tekniğine övgüyle tasarlanan bu yüksek mücevher saat, dünyanın nadir pırlantalarının ışıltılı ve büyüleyici dostluğu hakkında güven tazeliyor. Winston Cluster, 25 karat değerinde markiz, klasik ve armut kesim taşlardan oluşuyor ve 37 saatten oluşan Harry Winston 2020 saat koleksiyonuna ait. Bu yıl kadın saat tasarımlarını ön plana alan Harry Winston, kendine has imza tasarım kodlarını ve mücevher ustalarının olağanüstü işçiliğiyle ortaya çıkarttığı saat koleksiyonuyla dünyanın en iyi pırlanta tedarikçisi olduğunu da yeniden kanıtlıyor.


MÜCEVHER 13

DIOR

Artistik Direktörü Victoire de Castellane’nın tutkusu renkler ve renklerin biraraya getirdiği coşku, ’da doğanın sunduğu harikalar aracılığıyla uç boyutlarda, farklı motifler ve geometrik tasarımlarda buluşuyor. Değerli ve yarı değerli taşlardan oluşan koleksiyonun ana belirleyenleri opal, canlı renk paleti ve asimetri. Dekoratif tekniklerin kullanıldığı 39 parçadan oluşan koleksiyonun ilham kaynağı yine Toi et Moi, Sen ve Ben. Castellane, koleksiyona 2 mücevher saat ekleyerek, gizemli saatleri de bu hipnotik dünyaya dahil ediyor. DIOR JOALLERIE


14 MÜCEVHER

MESSIK A

6 A L T K O L E K S I Y O N A ayrılmış iki düzineden fazla tasarım. Bıçak kesim tekniğiyle tasarlanan ve bıçakları andıran ince uzun şeritler üzerinde yüzen, Messika’nın özelliği haline gelen iri değerli taşlar. Yarattığı ilüzyonla taşları ön plana çıkartan Voltige, akrobasi temasıyla taşlara mükemmel uyum getiriyor. Valerie Messika, içinden geçtiğimiz sürecin insanoğlunun köklerine dönmesi gerekliliğini yansıttığını söylerken, koleksiyondaki taşların, sadece taşlara özel ve akrobatlar gibi ahenkle hareket halinde olduğunu belirtiyor; denge ve dengesizlik, hafiflik ve enerji ön planda. Sirk sanatçılarının, jimnnastikçilerin ve akrobatların vücut hareketlerinin akışı, vücutlarını kullanış yöntemleri, koleksiyonda kendini hemen belli ediyor. ‘Sirk sanatçıları hem çok güçlü hem de aynı zamanda oldukça hafifler. Markamızın DNA’sında aynı vasıflar mevcut ve ilhamımı her zaman bu noktadan alıyorum.’


MÜCEVHER 15

T IF FA N Y & C O

Tiffany’nin her zaman en iyi yaptığını yapıyor; cesur renk ve boyuttaki taşları bir araya getiriyor, canlı, berrak ve hayat dolu taşları muhteşem pırlantalarla buluşturuyor. Bu koleksiyon, ünlü mücevherevinin DNA’sının ve geçmişinin dayandığı zengin tarihin günümüze en net uyarlanmış, Tiffany & Co klasik tasarımlarının yeniden hayal edilerek, ihtişamın cömertce modernize edilmiş hali. Koleksiyonda yer alan Tiffany Clara kolye, dramatik bir şekilde sıralanmış ve toplam 65 karatı aşan pırlanta sıraları ile ortasında yer alan Rusya kökenli 11 karat pırlantayla koleksiyonun en can alıcı parçalarından biri. E X T R A O R D I N A R Y T I F F A N Y,


16 KAPAK KONUSU

Sınırları zorluyorum çünkü bunu seviyorum 2016 YILINDA, LONDRA’DA TANIŞTIĞIMIZDA PEK IYI BIR SEZON GEÇIRMIYORDU. ŞAMPIYONLUĞU KAYBETMEK ÜZEREYDI, ANCAK KENDINDEN EMIN TAVRINDA BIR DAMLA AZALMA YOKTU: “BU YIL IŞLER PEK YOLUNDA GITMEDI AMA MERAK ETMEYIN, HER ŞEYI DÜZELTECEĞIM” DEMIŞTI…YOLUNA KOYMAK NE KELIME: GERIDE BIRAKTIĞIMIZ 3 YILDA ÜST ÜSTE ŞAMPIYON OLDU. BÖYLELIKLE 6 KEZ DÜNYA ŞAMPIYONLUĞU REKORUNU ELLINDE TUTARAK, DÜNYA ÇAPINDA GELMIŞ GEÇMIŞ EN BÜYÜK SPORCULARDAN BIRI OLARAK ADINI TARIHE KAZIDI. REKORTMEN HAMILTON ILE PANDEMI GÜNLERINDE YARIŞ, IDEALLER VE ADRENALIN ÜZERINE…

ASLI BARIŞ


KAPAK 17 KONUSU


18 KAPAK KONUSU

NE KADAR KALABALIK OLURSA, O KADAR BÜ yarışmanın zevki, hayranlarla çıkıyor. Anlamı, seyircilerin, destekçilerin orada olması ve desteği, sevgiyi hissetmek. Bu, dünyanın her yerinde böyledir. Nerede yarışırsak yarışalım, işin atmosferini izleyiciler, Bir sürücü için yarıştan ayrı kalmak büyük bir ıstırap…Dehayranlar yaratır. Ne kadar kalabalık olursa, o kadar diğiniz gibi sekiz yaşından beri yarışıyorum. Hayatımda ilk kez bir sezona başlayamadığım oldu. Bir şeyi bu kadar çok büyük bir coşku yaratır pilotun içinde… Şimdi izleyiciseverseniz, bir şeyi bu kadar hayatınızın merkezi haline siz yarışmak insanın içinde burukluk yaratıyor. Sanki getirirseniz, onun yokluğu sizin içinizde büyük bir boşluk test sürüşleri gibi diye kendimi avutmaya çalışıyorum. oluşturuyor. Bu pandemi dönemi bana bunu öğretti. KenAma onun gibi bile değil; orada bile iyi kötü bir kaladi içimde yolculuk yapmama sebep oldu. Bunu anladım. balık olurdu. Burada o bile yok. Bildiğiniz ıssız. Ama izleyen hayranlar için bunu yapmak zorundayız diye Seyircisiz yarışmak nasıl peki? düşünerek yola devam ediyoruz. Silverstone’da ilk test Yarışların izleyicisiz gerçekleşeceğini öğrendiğimtest sürüşüne çıktığımda bile o kadar mutlu oldum ki… de gerçekten ciddi anlamda boşluğa düştüm. Çünkü Bu bile bir teselli. Kariyerinize henüz 8 yaşında başladınız… O zamandan bu zamana, belki ilk defa, kısa da olsa yarışmaya ara verdiniz. Piste gidememek nasıl bir histi?


KAPAK 19 KONUSU

ÜYÜK BIR COŞKU YARATIR PILOTUN IÇINDE…


20 KAPAK KONUSU

Bu sene seyircisiz yarışlar dışında oldukça ilginç bir sene dirmiyor, neden tepki göstereyim” kafası içerisinde. Formula 1 harika bir spor ama ben gelene kadar belli geçiriyoruz. Genelde F1 toplumsal olaylara fazla bulaşbir şablon oluşmuş. Çünkü bu insanlar oldukça uzun mayan bir organizasyon ama siz “Black Lives Matter” süredir bu işi yapıyor. Kafada da “F1 pilotu nasıl olkonusunda takımınızla, diğer pilotlarla birlikte sesinimalı” konusunda bir şablon var. Ben bu çizgiye uygun zi yükseltiyorsunuz…

değilim. Ben gelene kadar F1’de hiçbir siyahi pilotun Açıkçası takımımla gurur duyuyorum. Irkçılık ve ayrımolmaması garip değil mi? Birkaç sene önce Formula cılığa karşı tavrımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Takım 1’de dövmeleri olan bir pilot düşünülemezdi bile. Asla olarak da, bireysel olarak da… Şimdi geçmişteki hataları göizin vermezlerdi. Ben değiştirdim bunu. Kısıtlanmakrüp, bunları düzeltme, el ele beraber çalışma, aksiyon alma zamanı… Daha eşitlikçi, daha birleştirici bir şekilde… Daha tan hoşlanmıyorum. Takımım da beni özgür bırakıyor. yapacak çok şey var ama birlikte başaracağımıza inanıyoBunun ayrıcalığını yaşıyorum. rum. Birlikte bu değişimi yapacağız ve endüstride diğerleri de takip edecek. Pistte fırtına gibi esiyorsunuz. Ama sadece bununla da Bir röportajınızda Formula 1’in bu konuda üstüne düşeni yerine getirmediğini söylemiştiniz…

Öyle düşünüyorum çünkü… Birçok insan “Beni ilgilen-

sınırlı kalmıyor, ekstrem sporlarla da ilgileniyorsunuz. Bu bitmez tükenmez adrenalin arayışının kaynağı ne?

Ben zorlukları severim. “Basit” benim için sıkıcı kelime. Kontrol dışı olan şeyleri yapmaya bayılıyorum.

BEN ZORLUKLARI SEVERIM. “BASIT” BENIM IÇIN SIKICI KELIME

Pilotun hafızasında İstanbul’un yeri ayrı: “ İstanbul’u çok severim, benim üzerimde çok güzel anıları var. Boğaz’a bakmayı da çok seviyordum. Oradaki pist de gerçekten harika bir pistti…”


KAPAK 21 KONUSU

Daha doğrusu kontrol etmesi zor olan şeyleri kontrol altına alma mücadelesini seviyorum... Hep böyleydim. Sınırları zorlamayı çok ama çok seviyorum. O yüzden hep sınırları zorluyorum, bunun farkındayım. Çünkü bunu seviyorum. Uzun süredir müzikle de ilgileniyorsunuz; neredeyse 10 yıldır albüm üzerinde çalıştığınız biliniyor. Bir kaç gün önce parçalarınızı paylaştınız. Neden bu kadar beklediniz?

Müzik yaratmak yarışmak gibi değil: çok daha uzun bir süreç: Formula 1’den çok farklı. Mükemmeliyetçi olduğum için şarkı hazır hale geldiği zaman da bir şeyini beğenmiyorum... Defalarca remix yaptım, üzerinde çalıştım. 400’ün üzerinde şarkı yaptım bu zamana kadar. En iyilerini elde edene kadar da uğraşmaya devam ettim.İçime sindiği zaman da yayınladım.


22 DOSYA

İki teker üzerinde dönen hayat! ÇAĞIMIZ MIKRO MOBILITE ÇAĞI. BISIKLETLERE ALTERNATIF OLAN ELEKTRIKLI SCOOTERLAR GÜNÜMÜZÜN EN ÖNEMLI TRENDI. ARTIK HER KÖŞE BAŞINDA ELEKTRIKLI SCOOTERLAR BULUNUYOR. BIZDE BURADAN YOLA ÇIKARAK ELEKTRIKLI SCOOTER MODELLERINI BIR ARAYA GETIRDIK. YERLI ÜRETILENI DE VAR, SPOR OTOMOBIL MARKALARININ GELIŞTIRDIĞI MODELLER DE...

AHME T CAN


DOSYA 23

SEGWAY NINEBOT KICKSCOOTER MAX G30

alanına dünyada ilk giren şirketlerden biri. İlk araçlarını 2001 yılında kullanıcılara sunmaya başladı. Şirketin geliştirdiği bu model ise son ürünlerinden biri. Geçen yılın son çeyreğinde satışa çıktı. 65 km yaklaşık azami menzil sunuyor. Şu anda pazarda en yüksek menzil bu modelde yer alıyor. Ekonomi modunda kullanıldığında Taksimden Kumburgaz’a kadar gidebilmek mümkün. Tabii ki bu veriler uygun kilo ağırlığı ve eğimsiz sürüşlerde geçerli. Uzunuluğu 1167 mm. Yükseliği ise 1212 mm. Katlandığında ise 534 mm’lik bir yükseliği oluyor. 18.7 kilogram. Yaklaşık bir su damacanası ağırlığı kadar. Saatte 25 km hıza ulaşabiliyor. Eşzamanlı çift frenleme sistemi var. Bu sayede hem daha stabil hem de daha kontrollü frenleme sağlıyor. Akıllı telefonlara bağlanıyor. Uygulama mağazalarından indirilen uygulama ile sürüş takibi yapılabiliyor. KIŞISEL ULAŞIM ARAÇLARI

8.990 TL


24 DOSYA

XIAOMI MI ELECTRIC SCOOTER PRO

olan teknoloji şirketlerinden biri. Akıllı telefondan sağlık ürünlerin kadar pek çok farklı alanda ürünler geliştiriyor. Bu ürünlerden biri elektrikli scooterlar. Xiaomi’nin geliştirdiği bu model son modellerinden biri. Geçen yılın sonunda tüketicilere sunuldu. 45 kilometrelik menzil sunuyor. Teknik verilere göre Beşiktaş’tan Tuzla’ya kadar tek şarjla sürüş gerçekleştirilebiliyor. Söz konusu veriler uygun kilo ağırlığı ve eğimsiz sürüşlerde geçerli. Uzunluğu 1130 mm. Yükseliği açıkken 1180 mm. Kapandığında ise yükseliği 490 mm’e düşüyor. 14.2 kilogram. Tam dolu bir kabin tipi bir bavul kadar. Saatte 25 km hıza ulaşabiliyor. Elektrikli ve fiziksel frenleme sistemi bulunuyor. Arka tekerlekteki fiziksel frenleme diskle yapılıyor. Uygulama mağazalarında özel bir uygulaması var. Bu sayede kullanıcılar sürüş verilerini takip edebiliyor.

ÇIN’IN YÜKSELIŞTE

4.549 TL


DOSYA 25

BASE MODEL

2.999 TL PRO MODEL

3.599 TL HERGELE

Türk mühendis ve tasarımcılarının imzası olan yerli bir marka. Amortisörlü ön maşa sayesinde konforlu bir yolculuk vadeden Hergele scooterları, katlanma özelliğine sahip. En büyük farkı yokuş performansı. 350 Watt gücünde motora sahip olan Hergele scooterlar, yüzde 20 eğime tırmanabiliyor. Yani İstanbul’un önemli yokuşlarına çıkabiliyor. İki farklı model seçeceği var. ‘Base’ model ve ‘Pro’ model olarak ayrılan modeller menzil konusunda farklılık gösteriyor. Base model 7.8 Ah batarya ve 25 km menzil ile gidebiliyor. Pro modeli ise 10.4 Ah batarya ile 35 km menzil sunuyor. ​​ Base modeli 13 kg, pro modeli 13.8 kg. Üç farklı sürüş modu sunuyor. Mobil uygulama üzerinden standart, eco ve spor modları arasında seçim yapılarak sürüş hızı ayarlanabiliyor. Ayrıca kullanıcılara özel renk seçenekleri de dikkat çeken detaylar arasında.


26 DOSYA

SEAT EXS KICKSCOOTER

ilk scooter modeli. Tam şarjda dış etkenlere bağlı olarak 25 kilometrelik bir menzil sunuyor. Maksimum şarj süresi ise üç buçuk saat. Spor, normal ve eko olmak üzere 3 farklı kullanım modu bulunuyor. Saatte 25 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor. Katlanarak elde taşınma imkanı sunan modelin ağırlığı ise 12.5 kilogram. Geceleri daha iyi görüş mesafesi sağlayan LED farlara sahip olan EXS KickScooter, elektrikli ve mekanik frenler bulunduruyor. Üzerinde küçük bir LED ekrana da sahip. Bu ekranda hızı batarya durumu ve sürüş modunun gösteriliyor. Model, App Store’da (iOS) veya Play Store’da (Android) bulunan Ninebot-Segway uygulamasıyla mobil cihazlardan da yönetilebiliyor.

O T OM OBIL ÜRE T IC IS I S E AT ’IN

5.500 TL


DOSYA 27

MASERATI S P OR O T OM OBIL ÜRE T IC IS I M A S E R AT T I

elektrikli scooter alanında yer alan otomotiv markalarından biri. ‘MC-ES852-G’ adındaki model, İtalyan tasarım çizgilerini taşıyor. Gövde üzerinde tam entegre bir pile sahip. Bu özel tasarım dengeli bir ağırlık dağılımı oluşturuyor. Shimano ve Fazua gibi en üst kalitedeki marka motorlar ve elektronik ekipmanlara sahip. 350 watt’lık motor gücüne sahip olan model, 13 derecelik eğimleri tırmanabiliyor. Saatte 25 km’lik hıza ulaşırken tam dolu batarya ile 25 km’lik menzil uzaklığa gidebiliyor.

11.990 TL


28 YAZAR MASALARI

FA R U K Ş Ü Y Ü N

Hatıraların masasında… Ahmet Telli, şiir yolculuğunun 57. yılında “hayat kadar yalın, aşk kadar sahici” dizeler üretmeye devam ediyor. Şiirlerini de düzyazılarını da ilk günden bugüne -artık sayılarını bilmediği- tutkuyla bağlı olduğu dolmakalemleri ile yazıyor. Şair, “Nidâ” şiirinde dolmakalemini de dile getiriyor: “Mürekkep dedim de başıma belalar açan mektuplar Yazardım yeşil mürekkepli pelikan dolmakalemimle Hasarlı bir hayat gibi duruyor hâlâ o Pelikan bende Babamdan yalvara yalvara almıştım orta ikide.” Bu hafta, hâlâ kullandığı o Pelikan’ın da bulunduğu yazı masasına konuk oluyoruz. FOTOĞRAF: FÜSUN DEMIRAY


YAZAR 29 MASALARI


30 YAZAR MASALARI

Farklı dönemlerde çekilmiş iki fotoğraf; yazı masanızın birkaç yıl arayla çekilmiş iki görüntüsü. Bu fotoğrafların hikâyesi ile başlayalım mı?

İlk fotoğraf, üç yıl önce yaşadığım evdeki çalışma odamdan. Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD) “Sanat ve Bilim İnsanlarımız” konulu bir fotoğraf yarışması açmıştı. Bu yarışmaya da fotoğrafçı arkadaşım Füsun Demiray, kendi fotoğraf makinesiyle, fotoğrafçı üslûbuyla çektiği yazı masamın başındaki bu fotoğrafımı göndermiş ve ödül almıştı. Çalışma masamın görüldüğü diğer fotoğrafı ise ben çektim. Üzerinde okuduğum kitaplar, yarıda kalmış bir yazı veya şiirler filan. Ve dolmakalemlerim; kalemsiz düşünmem mümkün değil… Bir de iki çekmeceli bir kutu görüyorum…

Geçen yıl gittiğim Almanya’da kalem merakım olduğunu bilen bir arkadaşım hediye etmişti. Karşıdaki kütüphaneden kitaplar camına yansımış, üst çekmecede de kalemler var. Hepsi dolmakalem. Aslında soldaki siyah çanta da kalem kutusu, içi yine dolmakalem dolu. Hemen yanında bir kalemlik duruyor…

Onu bir arkadaş hediye etti. Bürokrasiyi hatırlatan böyle kalemlerden hoşlanmam, ama ısrar etti kullanmam için, sedefli falan bir şey. Siyah kalem kutusunun arkasındaki kitaplar?

Üstteki, Nurdan Gürbilek’in “İkinci Hayat”ı. Onun altındaki Sedat Anar isminde bir santuri var, onun santur kitabı. Santurla ilgili yazdığım bir şiir vardı onu da almış, o kitabı da okuyorum bu sıralar. Sağ taraftaki kırmızı dosya bitti, yayınevine gönderilecek; bir önsöz yazmaya geldi sıra. Bir deneme kitabı olacak. Adı, “Dinlersen Anlatırım.” Onun üzerindeki dosyanın içinde de dergilerde yayınlanmış şiirlerimin hatasız çıktıları var. Onlar ilerde bir kitap olur mu olmaz mı bilemem… Santur kitabının altındaki de çalışma defterlerimden biri…

Defterlere yazarak mı çalışıyorsunuz? Sanıyorum önünüzdeki de bir çalışma defteri…

Büyük defterlere yazıyorum; onda da son yazmaya çalıştıklarım, işte becerdiğim ya da beceremediğim şeyler var. Ve dolmakalemlerle yazıyorsunuz…

Daima, başka bir kalemle yazmam mümkün değil. Kaç kaleminiz var? Sayısını biliyor musunuz?

Dolmakalemleri saymak, doğrusu bana çok absürt geliyor. Neden?

Şundan; çok güzel bir kız ile onun yanına eşdeğeri olmayan bir kızı koyarsanız göz, hep güzel kıza gider. Bende bit pazarından bir liraya, beş liraya, on liraya aldığım kalemler de var, ama ne bileyim gerçekten yazısıyla, kalitesiyle üstün nitelikli olanlar da… Eğer benim bulunduğum fotoğrafa bakarsanız, size göre sol tarafındaki çekmece-

ler var ya tamamı dolmakalem doludur. Onlar için yaptırdım ben o dolabı. Oradakiler, kutularıyla beraber olan dolmakalemlerdir. Benim bulunmadığım fotoğrafta arkada, sağ tarafta çekmeceli bir dolap görülüyor, onun çekmeceleri de dolmakalem doludur. Onlar da bitpazarlarından aldığım, kutuları falan olmayan kalemlerdir. Masamın üzerindeki o dolmakalem kutusunu süs diye koymadım; kullanacağım dolmakalemler oradadır. Defterimin üstünde iki dolmakalem görülüyor, biri 40’lı yılların Pelikan’ıdır ve yeşil mürekkeplidir. Diğeri ise mavi. Çeşitli renklerde mürekkeplerim var, benim bulunduğum fotoğrafta kurgu yapmadık, gördüğünüz mürekkep şişelerinde farklı renklerde mürekkepler var, hangi kaleme hangi mürekkep uygunsa onu koyuyorum.


YAZAR 31 MASALARI

Bazıları oturup bilgisayarda takır takır yazıyor. Ben, bir kelimenin hecelerini yazarken bile farklı renkler kullanabiliyorum vurgusunu hatırlatmak için; özellikle de şiirlerde. —A H M ET T E L L İ

tırdığınız zaman uzunca bir cümleyi rahat rahat yazabilirsiniz.. Öyleyse hokkalarınız da var…

Hokkalarım, antika hokkalarım da var. Eskiden arzuhalciler bellerinde taşırlarmış onları; çok para istiyor antikacılar, ama ben bir tane aldım. Onun dışında bizim okul yıllarında kullandığımız hokkalar da dahil olmak üzere birçok hokkam bulunuyor. Biraz da masanızın etrafında bulunanlardan, örneğin resimlerden söz edelim mi?

Benim bulunduğum fotoğrafta sağ taraftaki resim, Şefik Bursalı’nın 1936’da yaptığı bir karakalem. Üstündeki resim, kaybettiğimiz Fikri Cantürk’ten, “Gelen Kim?” adını verdiği bir tablosu. O da çok kıymetlidir benim için. Sol tarafta ilginç bir şapka görüyorum.

Bazıları oturup bilgisayarda takır takır yazıyor. Ben, bir kelimenin hecelerini yazarken bile farklı renkler kullanabiliyorum vurgusunu hatırlatmak için; özellikle de şiirlerde. Ya düzyazılar?

Onları da aynı şekilde yazıyorum, masamda bilgisayar yoktur. Daktilo alışkanlığıyla çat pat daha sonra bilgisayara geçiririm ya da bir arkadaşıma rica eder, “şunu bilgisayara geçiver” derim; benim bir buçuk günde yazacağımı yirmi dakikada yazar, biter. Ancak, şiirleri bilgisayara genellikle ben yazıyorum… Aynı anda kaç dolmakalem kullanıyorsunuz?

Elimdeki mürekkeplere göre yedisi daima hazırdır. Yazarken o yedi kalemi de kullanırım.

O kalemler, iş bittikten sonra temizlenir, yerlerine koyulur. Daha sonra yeni yedi kalem hazırlarım. Sırasıyla hepsini kullanmaya çalışırım. Hangisinin ince, hangisinin orta boy olduğunu, hangisinin kesik uçla yazılacağını bildiğim için kalemlere hakimimdir, ihtiyaç duyduğumu kutudan çeker, hazırlarım. Mürekkepler?

Sekiz, dokuz renk mürekkep kullanıyorum. Bir de koleksiyon mürekkepleri var, onlar artık herhalde kullanılamaz. Meselâ yurtdışında bir antikacıdan aldığım özel yapılmış kutusuyla, şişesiyle çok özel bir mürekkep, nereden baksan elli, altmış yıllık o kullanılmaz, kapağını da açmıyorum, öylece duruyor. İçindeki rengin de artık ne olduğunu bilemiyorum, ama koleksiyonluk mürekkep onlar. Bir de özellikle yurtdışında bulduğum cam divitler var. Bizdekiler metaliktir, hokkaya batırdıktan sonra ancak bir kelime yazabilirsiniz. Bendeki divit, yivli uçludur, bitiş noktası kristaldir. Hokkaya mürekkepe ba-

2014’te, yani Chavez’in ölümünden bir yıl sonra Venezuella’ya gitmiştim bir şiir festivali için. Orada bir kütüphanenin önünde, açıkhavada bir konferans vermiş, Don Kişot’u anlatmıştım. Onlar İspanyolca konuşuyorlar. Çevirmenim çok iyiydi; Venezuela Büyükelçiliği’nde çalışıyor. Türkiye’ye gelen İspanyolca konuşan konukların çevirmenliğini yapar, iyi çevirdi benim anlattıklarımı. Müthiş bir cuatroist, Türkiye’ye de gelmişti. Ben öyle konuşunca “Türkiye devrimcilerine selam olsun” diyerek başındaki şapkayı çıkardı, bana armağan etti. Şapka, gazete kâğıdından yapılmış, nasıl yapıldığını hâlâ merak ederim. Son kitabımdaki bir şiirde onun adını da andım. Son olarak masanızın bir hikâyesi var mı?

Şükran Deriş diye bir arkadaşımız vardı, kaybettik. Behice (Boran) Hanım’ın yazılarını daktilo ederdi. O, elektrikli daktiloya geçince bu masayı atmak istedi, ben alayım, kullanayım dedim. Bu masa, Şükran Deriş’in hatırasıdır. Küçük bir çalışma odam daha var, orada da babamdan kalan ceviz bir masa bulunuyor.


32 GÜNDEM

BIR KENT

REUTERS

KAÇ K


GÜNDEM 33

KERE

YIKILIR? BIR ZAMANLAR ORTADOĞU’NUN TOZ VE DUMANININ ARASINDA ELMAS BIR YÜZÜK GIBI PARLAYAN, NE YILLARCA SÜREN IÇ SAVAŞIN, NE DE İSRAIL’IN YIKABILDIĞI BEYRUT’U BU KEZ KORKUNÇ BIR PATLAMA YIKTI. PEKI BU BÜYÜLEYICI KENTIN GELECEĞI NE OLACAK?

İPEK YEZDANİ


34 GÜNDEM

Kaç kere yeniden ayağa kalkar? Kaç kere “Artık tamam” dedikten sonra yeniden felaket, enkaz ve ölümle karşı karşıya kalır? Bir zamanlar “Doğu’nun Paris’i” olarak bilinen Beyrut, geçen hafta bir kez daha patlamalarla sarsıldı, ancak bu kez sarsılmaktan da öte, bir daha ayağa kalkması çok zor bir şekilde yıkıma uğradı. 4 Ağustos Salı günü, Beyrut’un bir bölümünü tamamen yok eden korkunç patlamalarla, Beyrut’u bilenlerin, bu güzel şehre gidenlerin, orayı kendi evi gibi görüp sevenlerin, kelimenin tam anlamıyla yüreği dağlandı. Bu yazının yazıldığı saatlerde ölü sayısı 135, yaralı sayısı 5000, evsiz kalanların sayısıysa 300 bindi. Dünya üzerindeki hiç bir sivil halk gibi Lübnan halkı da bu acıları yaşamayı hiç hak etmedi. BIR ŞEHIR K AÇ KERE YIKILIR?

BEYRUT NASIL KURTULUR?

1990’da iç savaşın sona ermesiyle genişletilen Beyrut limanı, Lübnan ve bölge ülkeleri için ticaretin ve ulaşımın en işlek kapılarından birisi haline gelmişti. Doğu Akdeniz’deki en büyük ve en yoğun limanlar arasındaki Beyrut Limanı, patlama nedeniyle neredeyse tamamen tahrip oldu. İşin daha da kötü tarafı; Lübnan, gıda ihtiyaçlarının yüzde 80›ini ithal ediyordu. Ve bunun için de Beyrut limanı önemli bir ithalat noktasıydı. Şimdi ülkedeki stratejik buğday ve tahıl ambarlarının da zarar görmesiyle, gıda ve ekmek krizinin kapıda olduğu belirtiyor. Peki Beyrut nasıl kurtulur? Ekonomistlere göre Beyrut’un yeniden inşası milyarlarca dolar tutacak. Beyrut Valisi,

BEYRUT’UN MAKUS TALİHİ

Beyrut, 1975’teki iç savaşa kadar Ortadoğu’nun en modern, en renkli, en eğlenceli ve en güzel şehriydi. Ancak Lübnan’da 1975’te başlayan ve 15 yıl süren iç savaşla birlikte şehrin önemli bir bölümü harabeye döndü. Savaşta 150 bin Lübnanlı can verdi. Ancak savaş bittikten sonra da Beyrut eski güzel günlerine dönemedi, bölgedeki başka ülkelerin Lübnan üzerindeki çıkar oyunları devam etti. Lübnan, 14 Şubat 2005’te, eski Başbakanı Refik el-Hariri’ye düzenlenen suikastle sarsıldı. Hariri, Beyrut’taki St. George Oteli yakınlarındaki bir kavşağın bir tonluk TNT ile havaya uçurulması sonucu öldürüldü. Hariri suikastından sonra, tarihi boyunca Hıristiyanlara, Sünnilere, Şiilere ve Dürzilere ev sahipliği yapan şehir tekrar karıştı. Ancak Beyrut’a iç savaştan sonraki asıl hasarı, 2006’da İsrail’in Lübnan’a gerçekleştirdiği hava saldırıları verdi. Lübnan’daki Hizbullah güçleriyle İsrail arasındaki savaşta, İsrail’in yoğun füze atışları sonucunda Beyrut’un özellikle güney kısmı ağır hasar gördü. TEZATLARLA DOLU…

derece renkli bir gece hayatı vardı. Beyrut’a giden herkes eğlence hayatını anlata anlata bitiremezdi. Ne de olsa Beyrutluların kendileri de savaş sırasında bile renkli gece hayatlarından ödün vermemiş; canlı eğlencelerle zor günlerini yaşanabilir kılmaya çalışmıştı. GECE HAYATININ KALBİ ENKAZ OLDU

Beyrut’un gece hayatı son yıllarda şehrin doğusundaki Hıristiyan bölge-

sinde kalan ancak merkeze çok yakın olan “Gemmayzeh” bölgesinde yoğunlaşmış durumdaydı. O dönemde burayı bir nevi bizim eski Beyoğlu’na ve İstiklal Caddesi’ne benzetmek mümkündü. Bu cadde sağlı sollu sanat galerileri, barlar, restoranlar ve gece kulüpleriyle doluydu. Gittiğim yerler içinde en gösterişli olanı ise “Music Hall” adlı, bir gecede en az 10 farklı grup ve solistin çıktığı gece kulübüydü. Gecenin başında pistte başlayan dans, masalarda devam ediy-

ordu. Bir zamanlar İstanbul’da kültür ve sanat merkezi olan, gece hayatının kalbinin attığı İstiklal Caddesi’nin yerle bir olduğunu gözlerinizin önüne getirin. İşte Gemmayzeh bölgesi şimdi bu durumda… SÜNNİ MAHALLESİNDE ŞIK RESTORANLAR

Şehrin Sünnilerin ağırlıklı olarak yaşadığı mahalleleri de Hıristiyan mahallelerinden daha az renkli değildi. Merkezdeki tarihi ve turistik bölgelerde Lübnan

REUTERS

Ancak tüm bu kanlı savaşlar bile Lübnanlıların yaşama azmini durduramadı. İç savaş sırasında bile barların, eğlence mekanlarının açık olduğu Beyrut, her seferinde küllerinden yeniden doğup o renkli günlerine ve eğlence hayatına geri döndü. Beyrut’a ilk 2008 yılında gitmiş ve her köşesi tezatlarla dolu bu şehre hayran olmuştum. Bir tarafta yıkılmış ve kurşun delikleriyle dolu binalar, yoksulluk ve çatışma, diğer yanda kentin batısındaki Corniche el Manara Caddesi’nde yükselen milyon dolarlık gökdelenler, aşırı lüks markalar ve son


bu rakamı 10 ila 15 milyar dolar arasında olarak açıkladı. Ve Lübnan hükümetinin böyle bir bütçesi yok. Dolayısıyla Lübnan, yeniden ayağa kalkabilmesi için dışarıdan gelecek yardım ve fonlara muhtaç durumda. Dünya Bankası, geçen Kasım ayında Lübnan’daki yoksulluğun bu yıl, yani 2020’de yüzde 30’dan yüzde 50’ye çıkacağını tahmin etmişti. Dikkatinizi çekerim: Bu tahmin pandemiden de, Beyrut’taki patlamadan da önce yapılmıştı! Dünya Bankası geçen Haziran ayında yaptığı açıklamada ise Lübnan hükümetinin yetersiz kaldığı corona virüsüne karşı mücadelesine yardımcı olmak için

mutfağının lezzetine varabileceğiniz son derece şık restoranlar, gençlerin piyasa yaptığı rengarenk nargile café’ler göz alıcıydı. Beyrut’u Beyrut yapan kozmopolitlik ve kültürel çeşitlilik, şehrin hemen her yerinde hissediliyordu. Hepsi yerle bir oldu. BU KEZ HASAR ÇOK BÜYÜK

Patlamalar için kimisi İsrail’i sorumlu tutu, kimisi terör örgütü IŞİD’i (DEAŞ) işaret etti, kimisi de Lübnan

daha önceden tahsis ettiği 120 milyon dolara 40 milyon dolar daha ekleyeceğini bildirmişti. Şu anda gelinen noktaysa ekonomik, sosyal, psikolojik, sosyolojik, her türlü yıkım. Dünya Bankası birkaç gün önce yeniden bir açıklama yaptı ve Beyrut’un yeniden inşası için kamu ve özel finansmaları mobilize etmeye hazır olduğunu söyledi. Ancak Dünya Bankası’nın ve benzeri kuruluşların tek başına yeterli olmayacağı ortada. Bu nedenle ekonomisi görece iyi durumda olan bütün ülkelerin, her şeyden önce vicdani bir sorumluluk olarak, ikincisi de gelecek kuşaklara ödenmesi gereken bir borç olarak Beyrut’un yeniden inşası için Lübnan’a destek olması gerekiyor.

hükümetinin ‘batık devlet’ (failed state) olduğunu ve patlamanın ihmaller nedeniyle meydana gelmiş korkunç bir kaza olduğunu savundu. ABD Başkanı Trump, patlamayı “Korkunç bir saldırı” olarak nitelendirirken, kendi savunma bakanlığının yetkilileri “Henüz saldırı olduğuna dair bir belirti yok” diye açıklama yaptı. Beyrut’u yıkan bu facianın sorumlusu kimdir, nedir, henüz bunu kesin ve net olarak bilmiyoruz, an-

cak sonuçları itibariyle Beyrut’u bu kez çok büyük bir felaket vurdu. Lübnanlılar zaten uzun süredir derin bir ekonomik krizle ve devletin imkansızlıklar nedeniyle baş edemediği COVID-19 pandemisiyle karşı karşıyaydı. Üzerine 1.5 milyon Suriyeli mültecinin ekonomik yükü binmişti. Şimdi bu patlamalarla Lübnan tek başına asla toparlanamayacağı bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Kimbilir, belki de Beyrut’un makus talihini ve

çektiği acıları, en iyi Lübnan’ın diva şarkıcısı Feyruz, yıllar önce “Beyrut” isimli şarkısında şu sözlerle anlatmıştı: “Kapısını kapattı Beyrut; Kendisini sabah akşam el üstünde tutacak, Ve güzel günlere taşıyacak insanlara.. Sonra bir başına kaldı sabah akşam, Ve gecelerde…”


36 ÇEVRE

Küresel iklim mücadelesinde masaya gençler oturuyor 2018 YILINDA IKLIM GREVLERINI BAŞLATAN GRETA THUNBERG, BUGÜN TÜM DÜNYANIN TAKIP ETTIĞI BIR ISIM. O, GENÇ YAŞINA RAĞMEN, TÜM DÜNYANIN DIKKATINI ÇEKMEYI BAŞARDI. FAKAT, LIDERLER GRETA’NIN SÖYLEDIKLERINI GERÇEKTEN DINLEDILER MI? İŞTE ASIL MESELE BU… AMA BUGÜN, GENÇLERIN MASAYA OTURMA ZAMANI. ÖYLE KI, BIRLEŞMIŞ MILLETLER BUNDAN SONRA IKLIM HAREKETI ILE ALACAĞI KARARLARDA GENÇLERE DANIŞACAK…

Dİ D E M E R YA R ÜNLÜ

“Her şey yanlış. Benim burada olmamam gerekirdi. Benim, okyanusun öteki tarafında, okulda olmam gerekirdi. Boş laflarınızla benim hayallerimi, benim çocukluğumu çaldınız ve üstelik ben şanslı olanlardan biriyim. İnsanlar acı çekiyor. İnsanlar ölüyor. Tüm ekosistem çöküyor. Kitlesel yok oluşun eşiğindeyiz ve hâlâ tek konuştuğunuz şey para ve ekonomik büyüme masalları. Bu ne cüret! 30 yıldan uzun süredir bilim apaçık söylüyor. Bizi duyduğunuzu ve durumun aciliyetini anladığınızı söylüyorsunuz. Ne kadar üzgün ve kızgın olursam olayım, buna inanmak istemiyorum. Çünkü durumu gerçekten anladıysanız ve buna rağmen harekete geçmemeye devam ediyorsanız, o zaman kötüsünüz demektir.”

genç iklim aktivisti Greta Thunberg’in geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler Zirvesi’nde yaptığı konuşmadan alıntı. 2018 yılında iklim grevlerini başlatan Greta, bugün tüm dünyanın takip ettiği bir isim. O, genç yaşına rağmen, tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başardı. Fakat, liderler Greta’nın söylediklerini gerçekten dinlediler mi? İşte asıl mesele bu… Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres bu anlamda çok önemli bir karar aldı ve iklim mücadelesini belirlerken 18 ila 28 yaşları BU SÖZLER,

arasındaki genç iklim liderlerinden danışmanlık alacağını ifade etti. Guterres’in bu kararı, gençlerin masaya oturması ve karar mekanizmalarında söz sahibi olması anlamına geliyor. Ve belki de daha iyi bir dünya için çok önemli bir fırsat sunuyor. BM bünyesinde oluşturulacak “İklim Değişikliği Gençlik Danışma Grubu” resmi bir rol üstlenecek ve BM Genel Sekreteri Guterres’in iklim mücadelesi için belirleyeceği hareket planında söz sahibi olacak. Guterres, “İklim konusunda son derece büyük bir aciliyet içindeyiz.


ÇEVRE 37

7 GENÇ IKLIM AKTIVISTI “İKLIM DEĞIŞIKLIĞI GENÇLIK DANIŞMA GRUBU; BREZILYA, FIJI, FRANSA, HINDISTAN, MOLDOVA, SUDAN VE ABD’DEN 7 GENÇ IKLIM AKTIVISTINDEN OLUŞUYOR. DÜNYAYI KURTARACAK OLAN BU GENÇLER KIM, YAKINDAN BAKALIM:

ARCHANA SORENG

Mücadele sırası bizde geleneksel bilgiler ve yöntemlerle ormanları ve doğayı yüzyıllarca korudular. Şimdi iklim krizi ile mücadele sırası bizde” diyen Archana Soreng, Hintli bir iklim aktivisti ve araştırmacı. Soreng, yerli toplulukların geleneksel bilgilerini ve kültürel uygulamalarını belgelemek, korumak ve tanıtmak için çalışmalar yapıyor. Odisha’nın Rourkela bölgesinde yaşayan Sorang, Patna Kadın Koleji’nde Siyaset Bilimi okudu. Daha sonra ise Mumbai’deki Tata Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde (TISS) Düzenleyici Yönetim yüksek lisans eğitimi aldı. ATA L A RIMI Z

NISREEN ELSAIM

Artık hareket etmeme lüksümüz kalmadı. Genç insanların ikim mücadelesinde ön saflarda yer aldığını ve son derece güçlü bir liderlik üstlendiklerini gördük. Bu nedenle İklim Değişikliği Gençlik Danışma Grubu oluşturma kararı aldım. Gençler bize, yeni perspektifler sunacak; yeni fikirler önerecek ve yeni çözüm önerileri sunacaklar. Bu sayede iklim hareketinde çok önemli bir ivme kazanacağız” derken, almış olduğu bu kararla, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası dev bir organizasyonun bundan sonra gençlerin izinden gideceğinin işaretini de veriyor aslında.

Teknoloji, yenilikçi bakış açısı ve bilgiye ulaşma potansiyeli ile çözüm gençlikte hükümetlerarası iklim değişikliği platformlarında genç müzakereci olarak görev alıyor. Çevre konusunda çok önemli deneyimlere sahip olan Elsaim, “Hükümetlerimizin şikayet etmek yerine, harekete geçmesi gerekiyor. İklim değişiminin yarattığı belirsizlikler, Sudan’da yaşanan çatışmaların, hastalıkların, salgınların temel nedeni. İnsanların bunu anlaması gerekiyor. Aksi takdirde önümüzdeki dönemde çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan her şey çok daha kötü olacak. Çözüm gençlikte. Teknoloji bilgimiz, yenilikçi bakış açımız, yerel ve küresel bilgiye ulaşma potansiyelimiz ile birlikte çalışıp, çözümler yaratabiliriz” diyor. Elsaim, Sudan’da demokratik değişime neden olan sosyal hareketin de içinde yer almış genç bir isim. S U D A N ’ D A YA Ş AYA N N I S R E E N E L S A I M ,


38 ÇEVRE

ERNEST GIBSON

Bu hikayenin son bölümlerini yazmak için eşsiz bir fırsatımız var genç iklim liderleri tarafından yönetilen bölgesel iklim değişikliği ağı 350Fiji’nin koordinatörleri arasında. Ernest Gibson, “İklim krizi, dedelerimizin bize anlattığı hikayelerden farklı değil. Bu bir hikaye - devam eden bir hikaye, ama gençler olarak bu hikayenin son bölümlerini yazmak için eşsiz bir fırsatımız var” diyor. İklim krizi ile mücadelede uluslararası dayanışmanın çok önemli olduğuna inanan Gibson, “Bugün, ayağa kalkıp, her yerde herkes için iklim adaletini talep etme zamanı” yorumunu yapıyor. F I JI’DE N GRUB A K AT IL A N E RNE S T GIB S ON,

N AT H A N M E T E N I E R

V L A D I S L AV K A I M

Enerji, gençlerin kararlılığı sayesinde yeşil olacak Moldova’dan seçilen iklim aktivisti Vladislav Kaim, gençlere ‘yeşil ve insana yakışır’ istihdam fırsatları yaratmak için çalışan genç bir ekonomist. Kaim, uluslararası ticaret, göç, enerji ve sürdürülebilirlik konularında deneyim sahibi. “Enerji, gençlerin kararlılığı sayesinde yeşil olacak” diyen Kaim, önümüzdeki dönemde değişim yaratmak için iş birliğinin çok önemli olduğunu söylüyor.

İklim krizi ile mücadelede gençlerin yol göstermesine ihtiyaç var


ÇEVRE 39

SOPHIA KIANNI

Gökyüzünde yıldızları göremediğimde iklim aktivisti olmaya karar verdim ortaokuldayken iklim aktivizmi ile ilgilenmeye başlayan ABD’li Sophia Kianni, “Bir gece gece gökyüzüne baktım ve hava kirliliği nedeniyle yıldızları göremedim” diyor. Sonrasında Greta Thunberg’ün “Fridays For Future” grubuna katılan Kianni, bugün ülke çapında iklim grevlerinin düzenlenmesinde önemli bir rol üstleniyor. Çevresel savunuculuk grubu Zero Hour’ın ulusal ortaklıklar koordinatörlüğünü sürdüren Kianni, aynı zamanda iklim ile ilgili bilgi ve haberleri 100’den fazla dile çevirmek için çalışan uluslararası sivil toplum kuruluşu Cardinals’ın kurucusu. T A H R A N ’ D A YA Ş A D I Ğ I D Ö N E M D E ,

PA L O M A C O S TA Generation Climate Europe’un kurucusu ve koordinatörü. Gençler tarafından yönetilen bir düşünce kuruluşu olan Generation Climate Europe, iklim krizi ile mücadele edecek genç gönüllüleri bir araya getiriyor ve iklim değişikliğine inovatif fikirler ve araçlarla çözüm üretmeyi hedefliyor. GCE’nin bir diğer hedefi de AB’nin çevre ve iklimle ilgili karar alma süreçlerine gençleri dahil etmek. Metenier aynı zamanda Youth & Environment Europe (Avrupa Gençlik & Çevre)’nin de sözcülüğünü üstleniyor. YEE’nin amacı, Avrupa’daki genç çevre STK’larını bir araya getirerek iş birliklerini ve farkındalığı artırmak. Fransa’nın Grenoble şehrinde yaşayan Metenier, “İklim krizi nedeniyle, yaşadığım yerdeki dağların nasıl değiştiğini gördüm. Buna engel olmamız gerekiyor. İklim krizi ile mücadelede gençlerin yol göstermesine ihtiyaç var. İklim hareketi, sadece karbon emisyonlarını azaltmak anlamına gelmiyor; aynı zamanda yeşil istihdam yaratmak anlamına geliyor. Özellikle COVID-19 sonrasında, sağlığımızı, biyoçeşitliliği ve en kırılgan toplumları korumak gerektiğini daha da iyi anladık” diyor. F R A N S I Z N AT H A N ME T E NIE R ,

Artık hiçbir ülkenin “küresel ısınma var mı yok mu” diye sorgulama zamanı kalmadı genç bir avukat ve insan hakları savunucusu. Dünya genelinde gerçekleştirilen çok sayıda iklim konferansında genç delegasyonları koordine eden Costa, “Brezilya gibi hiçbir ülkenin artık ‘küresel ısınma var mı yok mu’ diye sorgulama zamanı kalmadı. Dünya liderleri Amazon’lardaki ormansızlaşmadan, karbon emisyonlarının azaltılamasına, iklim krizine yol açan tüm konularda harekete geçmek zorundalar” diyor. Kendi ülkesinde iklim grevlerinin düzenlenmesinde önemli bir rol üstlenen Costa, aynı zamanda Brezilya’nın 3 binin üzerinde gönüllüsü olan en büyük genç çevre hareketi ‘Engajamundo’nun da organizatörü.

G R U B A B R E Z I LYA ’ D A N K A T I L A N P A L O M A C O S T A


40 SAĞLIK SOHBETLERİ

CAMGÖZ KÖPEKBALIKLARININ CIRIT ATTIĞI SULARDA TAM 28 SAAT…

90 kilometrede kulaç kulaç Kıbrıs’a! İŞİNSANI AHMET NAKKAŞ, KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NIN 46’NCI YILDÖNÜMÜNDE FARKLI BIR REKORA IMZA ATTI. MERSIN’IN ANAMUR ILÇESINDEN BAŞLAYAN YÜZME MARATONU, KIBRIS’TAKI YAVUZ ÇIKARMA PLAJI’NDA SON BULDU. NAKKAŞ’LA 90 KILOMETRELIK YÜZME MACERASINI KONUŞTUK. Türk tekstilinin hızlı isimlerinden biri. Üstelik sadece karada değil, denizlerde de çok hızlı… Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin başkanlığını yaptığı dönemde önemli işlere imza attı. 2010’da tekstil sanayiciliğinden çıktı ama serde iş insanlığı olunca sektör onu bırakmadı. Geçtiğimiz haftalarda dünya çapında bir moda markasının Türkiye satın alma haklarını üstlenerek sektördeki iddiasını sürdürüyor. Ancak Nakkaş’ı bu sayfalara taşıyan merakımız, iş hayatındaki başarılarından kaynaklanmıyor. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ncı yıl dönümünde Akdeniz’i baştan başa kat eden yüzme performansının perde arkasını öğrenmek istedik. AHMET NAKK AŞ,

Nakkaş aslında “doğuştan yüzücü” bir iş insanı. 2010’da tekstili bıraktıktan sonra “özüne dönen” Nakkaş, bir yandan gençleri spora yönlendirmek için Spor Gönüllüleri Derneği’ne emek verirken bir yandan da kendini rekabetçi sularda rekor kırmaya adamış gibi görünüyor. Aynı zamanda milli yüzücü unvanı da olan Nakkaş’ın uluslararası birçok madalyasının yanı sıra Dünya Master Şampiyonluğu da var. Ahmet Nakkaş ile eski devlet bakanı ve milli yüzücü Kürşad Tüzmen, KKTC’li yüzücü Osman Akkuş, Doç. Dr. Kubilay Çimen, sporcu Faruk İlgüy ve sanatçı Tarkan Tüzmen ile kat ettiği 90 kilometrelik yolculuğu konuştuk…

YA S E M İ N S A L İ H


SAĞLIK 41 SOHBETLERİ

Zodyaklardan biri yol gösterici olarak önümüzde gidiyordu, onu hedefleyerek yüzüyorduk, diğeri de yanımızda olabilecek bir aksiliğe karşı yol alıyordu.

KKTC’ye kadar yüzme fikri nereden çıktı?

Bu organizasyon iki yıl önce İstanbul Yıldızlar Yüzme Kulübü Başkanı Mustafa Özer’in hayali olarak ortaya çıktı. Kendisi uzun yıllardır açık su organizasyonları yapıyor. İki yıl önce girişimde bulundu ama her iki ülkenin yetkili makamlarından izin alınması kolay olmadı. Kürşad Tüzmen devreye girince süreç ilerledi. Sayın Tüzmen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusunda hassas. KKTC’nin hala her alanda izolasyonlar uygulanan bir ülke olmasına böyle bir spor organizasyonuyla dikkat çekmek istedik. Peki neden bu yıl? Özel bir nedeni var mı?

Bu yıl olmasını özellikle istedik çünkü pandemi nedeniyle tüm dünyada spor etkinlikleri iptal edildi. Bunu avantaj olarak gördük. Sağlık tedbirlerini alarak bu yıl yaparsak sporun uluslararası ilişkilerdeki yapıcı gücüne dikkat çekeriz hem de diğer organizasyonların arasında kaynamaz dedik. Hemen kolları sıvadık, yüzücülerin belirlenmesi bir çalışma ekibi oluşturduk. Peki bütçe gibi detaylar konusunda destek aldınız mı?

Aslında herkes kendi olanaklarıyla karşıladı masrafları. Yine de önemli destekler aldık elbette. Örneğin konaklama giderlerimizi Anamur Belediyesi ve kaymakamlık karşıladı. Sahil Güvenlik Komutanlığı yol desteği verdi. Diğer yolculuk boyunca bize yardımcı olan doktor, masör gibi kişiler ise gönüllü geldi.

Akdeniz çok da masum bir deniz olarak bilinmez, ne gibi tehlikeler vardı ve nasıl tedbirler altınız?

Peki hazırlık ne kadar sürdü?

Mustafa Özer, etkinliğin yöneticiliğini yaptı. Biz de ona katkı ve destek sağladık. Altı yüzücü belirledik. Kürşat Bey olayın kamu izinleri tarafını çözdü. Projenin içeriğini anlattı. Kıbrıs tarafında da çalışması yapıldı. Mersin Valiliği Anamur’dan devreye girdi. Bütün bunlar altı ay kadar sürdü. Çünkü bunu yolculuğu anlamlı kılmak için 20 Temmuz’a, yani çıkarmanın yıl dönümüne odaklandık. Şimdiye kadar KKTC ile ilgili yüzme organizasyonlarında Yavuz Çıkarma Plajı’na yönelik bir etkinlik yapılamamıştı. Anamur’dan 70 kilometrelik mesafeyle yüzme etkinliği yapılıyordu. Ama biz 90 kilometrelik yolu kat ettik. Kondisyon olarak nasıl bir hazırlık yaptınız? Günde kaç saat çalıştınız?

Ben zaten düzenli olarak yüzme antrenmanları yapan biriyim. Günde 1.5

Anlamlı bir projeye imza attınız. Sizce 90 kilometrelik bu yüzme amacına ulaştı mı?

saat yüzüyorum. Ancak bu organizasyonun hazırlık evresi pandemiye denk geldiğinden havuzda yüzemedim. Genellikle Çeşme’ye gidip denizde yüzdüm. Nisandan itibaren Çeşme’de antrenman yaptım. Ekipten bazıları Boğaz’da bazıları da Marmara’da yüzerek hazırlandı. Ayrıca ekipteki herkes sağlık kontrollerini yaptırdı. Organizasyonun 48 saat öncesinde de COVID-19 testi yaptırdık. Hepimiz negatif çıktık. Güzergah ve kimin ne kadar yüzeceği gibi detayları nasıl belirlediniz?

19 Temmuz sabahı saat 07.00’de suya girdik. Açılışı Kürşat Bey yaptı. Altı sporcu dönüşümlü olarak birer saat yüzdük. Her sporcunun yüzme mesafesi aynı değil. Ben toplamda 23 kilometre yüzdüm. Teknedeki kadroda doktorumuz, masörümüz vardı. Sahil Güvenlik’e ait bot ekibi bizimle birlikte oldu, iki bot ve iki zodyak vardı.

Genel anlamda evet. Sporun evrenselliği, barış, kardeşlik, dostluk içeren bir felsefesi var. Orada insan, cinsiyet, ırk ayrımı yok. Bu özelliklerin tümünü taşıyarak, bunun üzerinden KKTC’ye uygulanan izolasyonun kaldırılması için atıldı kulaçlar. Barış Harekatı’na dikkat çekildi. Belki medyada daha fazla duyurulabilirdi ama olmadı.

Evet, bu sularda camgöz köpekbalıkları olabiliyor. Bu tehdide karşın ABD’den sinyal veren iki aparat alındı. Balıkları uzaklaştıran bu aparatları ayak bileğimize taktık. Bunun dışında gece yüzmek de biraz zorluydu, çünkü ay ışığı yoktu. Çok karanlık olduğundan planktonlar gibi zehirli su varlıklarıyla karşılaştık. Bunlar insan vücudunda yaralar çıkarıyor. İşte bu bizi etkiledi. Ben özel bir elbiseyle yüzdüğümden vücudumu korudum, yüzüm için de ellerimle suyu açarak yüzdüm. Diğer arkadaşlar ise dalış giysileriyle yüzmelerine rağmen kötü etkilendiler. Dolayısıyla gece yüzme bölümü sıkıntılı geçti hepimiz açısından. Vücudunda yaralar, kabarıklıklar olan arkadaşlar var. Doktor bu arkadaşlara sirke tedavisi uyguladı. Sirkeli bezlerle vücutları silindi. Dört beş saat içinde yaraları hafifledi. Peki bu süre boyunca nasıl beslendiniz? Neler tükettiniz?

Toplam 28 saatlik bir yolculuktu. Yüzdüğümüz süre boyunca daha çok sıvı tükettik. Ben genellikle su ve soda içtim. Suda eriyen vitaminlerle takviyede bulunduk. Yüzme gününden önce de proteine dayalı beslendik.


42 SPOR

21 TAKIM: 2.8 MILYAR TL

Harcama limitleri hakkında her şey… SÜPER LIG TAKIMLARININ HARCAMA LIMITLERI AÇIKLANDI. 21 TAKIMLI SÜPER LIG BU SENE 2.8 MILYAR LIRA PARA HARCAYACAK. ANCAK TARAFTARIN KAFASINDA BIRÇOK SORU IŞARETI VAR. TFF TAKIM HARCAMA LIMITLERI NASIL HESAPLANIYOR? FENERBAHÇE’NIN LIMITI NEDEN DÜŞÜK? GAZIANTEP FUTBOL KULÜBÜ’NÜN LIMITI NEDEN ŞAMPIYON MEDIPOL BAŞAKŞEHIR’DEN DAHA FAZLA? GELECEK SEZON DIĞER KULÜPLER NE YAPACAK?

(TFF) geçen sezondan itibaren Takım Harcama Limitleri belirleyip açıklamaya başladı. Kulüp Lisans Kurulu, kulüplerin mali tablolarını inceleyerek, yaz ve kış transfer dönemi öncesi kulüplerin harcayacağı bütçeyi belirliyor. Ama gerek geçen sezonun iki dönemi gerekse bu sezonun yaz dönemi için açıklanan limitler büyük tartışma yarattı. İlk defa 21 takımla oynanacak Süper lig’de bu sezon takımlar 2.8 milyar lira para harcayacak. T ÜRK I Y E F U T B OL F E DE R A S YONU

FENERBAHÇE VE KASIMPAŞA

CE YHUN KUBURLU

Fenerbahçe ve Kasımpaşa, limitlerin belirlenme yönetimi değişmezse, ligden çekilebileceklerinin sinyalini verdi. Fenerbahçe isyan bayrağını çekerken, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi kulüplerden ses çıkmaması dikkat çekti. Bunun birkaç farklı nedeni bulunuyor. TFF talimatlarda değişikliğe gitmez ise bu sezon Fenerbahçe’nin

Takım Harcama Limitleri ile ilgili yaşadığı tüm sorunları gelecek sezon Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor da yaşayacak. İkincisi TFF sadece harcama limitlerini açıklıyor, kulüplerin gelirlerini ve giderlerini açıklamıyor. Harcama limitlerinin nasıl ve neye göre belirlendiği konusunda da futbol kamuoyunda büyük bir bilgi kirliliği var. EN ÇOK GALATASARAY HARCAYACAK

Bu sezon transferde en çok parayı yine Galatasaray harcayacak. Harcama Limitleri ve %15 sapma payı ile birlikte Galatasaray bir sezonda 493 milyon lira harcama yapabilecek. İkinci sırada ise Beşiktaş yer alıyor. Siyah-beyazlılar bu sezon transfere 298 milyon lira harcayabilecek. Üçüncü sırada ise Fenerbahçe var. Başkan Ali Koç’un isyan ettiği rakam ise 177 milyon lira. 4’üncü sırada ligi şampiyon tamamlayan Başakşehir bulunuyor.

MERAK EDILEN SORULAR VE CEVAPLARI Peki oyuncu satışı gerçekleşirse bu rakam olduğu gibi Takım Harcama Limitleri’ni arttırıyor mu? Hayır. Bu gelirlerin 3’te biri kadar tutar harcama limitine dahil oluyor. Yani 100 milyon TL’ye satılan bir oyuncu varsa harcama limitine sadece 33 milyon lira ekleniyor.

Fenerbahçe’nin Takım Harcama Limiti neden düşük? Bunun tek bir nedeni var. Yukarıdaki tabloda ‘Kredi Anapara Ödemeleri’ bir tek Fenerbahçe’de görünüyor. Diğer kulüpler de bu alan boş bırakılıyor. Çünkü Türkiye Bankalar Birliği ile yapılan anlaşma gereği ilk iki yıl kredi anapara ödemişiz.

Fenerbahçe’nin Harcama Limiti nasıl artar? Fenerbahçe oyuncu satar ya da sermaye arttırımına giderse limitini arttırabilir. Gelecek sezon ne olacak? Bu sezon Fenerbahçe’nin yaşadıklarını gelecek sezon diğer kulüpler yaşayacak.

Gelecek sezon talimatlar değişir mi? Eğer gelecek sezon talimatlar değişir ve kulüplerin harcama limitleri yeni sistemle belirlenirse Fenerbahçe’ye büyük bir haksızlık yapılmış olur. Çünkü mevcut yapıda gelecek sezon en fazla harcama limiti olacak kulüp Fenerbahçe’dir.

Gaziantep Futbol Kulübü’nün Takım Harcama Limiti nasıl yüksek çıkıyor? Bu konu ile ilgili detaylar paylaşılmıyor ancak görünün o ki Gaziantep Futbol Kulübü 2019-20 sezonunda önemli bir sponsorluk geliri elde etmiş. Çünkü oyuncu satışı yok, yayın geliri 80 milyon lira bandında. Bilet gelirlerinde rekor yükseliş bulunmuyor. UEFA geliri de yok geriye sadece sponsorluk kalıyor.


SPOR 43

HARCAMA LIMITI NASIL HESAPLANIYOR? TFF, TAKIM HARCAMA LIMITLERI’NI ŞU KRITERLERE GÖRE HESAPLIYOR: TFF iki kalemi dikkate alıyor; • Futbol Ürün Satış Giderleri • Futbol Ürün Satış Gelirleri İşte burada oluşan fark ise Takım Harcama Limiti olarak belirleniyor. Futbol Ürün Satış Giderleri de kendi için de başlıklara ayrılıyor; • Futbolcu, teknik kadro, menajer ücretleri • Diğer personel giderleri • Ürün satış maliyeti • Diğer faaliyet giderleri • Finansman giderleri • Kredi anapara ödemeleri Futbol Ürün Satış Gelirleri de kendi içinde başlıklara ayrılıyor; • Yayın geliri • Sponsorluk geliri • Gişe geliri • Ticari faaliyet geliri • UEFA geliri • Diğer faaliyet geliri

AVRUPA’DA AÇIKLANIYOR TÜRKIYE’DE AÇIKLANMIYOR TFF, tüm bu gelir ve gider kalemlerine hâkim ancak bu kalemleri açıklamamakta ısrar ediyor. Yani taraftarların kafasında soru işareti kalmasına neden oluyor. Sadece Takım Harcama Limiti açıklanıyor. Bu kalemler açıklanmadıkça da bu sezon Fenerbahçe; gelecek sezon Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor taraftarı ayağa kalkacak. İspanya, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde de kullanılan bu sistemin en büyük farkı, bu ülkelerde tüm veriler taraftarlara tek tek açıklanıyor.

21 TAKIMIN 2020/21 HARCAMA LIMITLERI TAKIM GALATASARAY BEŞİKTAŞ FENERBAHÇE BAŞAKŞEHİR GAZİANTEP TRABZONSPOR RİZESPOR ALANYASPOR DENİZLİSPOR HATAYSPOR ERZURUMSPOR KARAGÜMRÜK SİVASSPOR MALATYASPOR GÖZTEPE KONYASPOR ANKARAGÜCÜ KASIMPAŞA ANTALYASPOR GENÇLERBİRLİĞİ KAYSERİSPOR

HARCAMA %15 SAPMA LIMITI PAYI ILE LIMIT 429.042.297 493.398.642 259.217.149 298.099.722 154.411.381 177.573.089 148.395.590 170.654.928 136.137.671 156.558.322 132.517.761 152.395.425 117.488.600 135.111.890 96.808.526 111.329.805 94.243.985 108.380.583 92.148.829 105.971.153 92.148.829 105.971.153 92.148.829 105.971.153 88.657.667 101.956.317 88.217.677 101.450.328 79.831.274 91.805.965 79.706.208 91.662.139 71.715.914 82.473.301 69.248.141 79.635.362 68.385.922 78.643.810 62.856.683 72.285.186 59.205.566 68.086.401


NASIL BİR EKONOMİ MEDYA HABER BASIN A.Ş

YÖNETIM KURULU BAŞKANI HAKAN GÜLDAĞ  GENEL KOORDINATÖR VAHAP MUNYAR  GENEL YAYIN KOORDINATÖRÜ TALIP AKTAŞ GENEL YAYIN YÖNETMENI ÖMER TÜRKDÖNMEZ  KOORDINATÖR DIDEM ERYAR ÜNLÜ  SORUMLU YAZIIŞLERI MÜDÜRÜ HANDAN SEMA CEYLAN HAFTA YAYIN YÖNETMENI ASLI BARIŞ  GÖRSEL YÖNETMEN MURAT KASPAR YAZI KURULU FARUK ŞÜYÜN, YASEMIN SALIH, DİDEM ERYAR ÜNLÜ, SELENAY YAĞCI KATKIDA BULUNANLAR BAŞAK DİZER TATLITUĞ, MAYA PORTAKAL BİTARGİL, İPEK YEZDANİ, CEYHUN KUBURLU, AHMET CAN, SELIN

BOZKURT, SIRMA, BEGÜM SARUHAN

ADRES: Rüzgarlıbahçe Mahallesi, Cumhuriyet Cad. Gülsan Plaza No:22 Kavacık 34805 Beykoz/İstanbul

Şangay’dan sevgilerle İlkbahar/Yaz 2021 Erkek koleksiyonunu 6 Ağustos’ta Türkiye saatiyle 13.00’te Şangay’da görücüye çıkardı. Dijital olarak canlı olarak izlenebilen defilede, ünlü hip hop yıldızı Lauryn Hill video performansıyla sahne aldı. Markanın erkek departmanının artistik direktörü Virgil Abloh “Bu sıradan bir defile değil. Bu siyahi yaratıcılığın gerçek hayata yansımasının manifestosu” diyerek defilenin ruhunu özetledi. Şovun sonunda Virgil Abloh ve Louis Vuitton, pandemiden etkilenen siyahi iş insanlarına yardım sağlayan MLH Derneği’ne bağış yapacaklarını da duyurdu. Defile dijital olsa da, yerel ünlülerin de etkinliğe katılımı sağlandı. Böyle büyük ölçekte bir şovun Paris yerinde Şangay’da düzenlenmesi, moda endüstrisinde büyük bir değişimin habercisi olarak yorumlandı. MODA DEVI LOUIS VUIT TON,


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.