HAFTA GAZETESİ 11. BASKI

Page 1

NBE

SANAT SAĞLIK SPOR İ Y I YA Ş A M TEKNOLOJI SAYI: 011

FARUK ŞÜYÜN

MUAZZEZ İLMIYE ÇIĞ’DAN HAYAT DERSLERI

ASLI BARIŞ

“KHALEESI” EMILIA CLARKE’IN SÜPER GÜCÜ NE?

SELIN BOZKURT

YENILENEN HALAS’IN GÜVERTESINDE YASEMIN SALIH

ALIŞVERIŞIN YENI KANUNLARI İPEK YEZDANI

BODRUM BELEDIYE BAŞKANI AHMET ARAS: “GEREKIRSE 10 BIN TL YAPACAKSIN ÇAYI!”

Zeljko Obradovic

7 yılda Fenerbahçe’ye 11 kupa kazandırdı. Takımını Avrupa’nın en büyük kulüplerinden biri yaptı. Ancak 60 yaşındaki yaşayan efsane, geçen hafta şoke edici bir kararla görevinden istifa etti. Peki bu ani kararın sebebi ne? Basketbolun babasının vedası: “Hayatımın en zor kararlarından birini verdim…”


Haftanın testi GEÇEN HAFTA DÜNYADA NELER OLDU, NELER BITTI? HAFIZANIZI TESTIMIZLE TAZELEYELIM… İP E K Y E Z D A Nİ

1

ABD Başkanı Trump’ın corona önlemlerine meydan okurcasına geçen hafta Oklahama’da yaptığı mitingin sonucunda ne oldu? A. Mitingden etkilenen binlerce seçmen Kasım’daki başkanlık seçimlerinde Trump’a oy vereceğini açıkladı B. Trump’ın seçim kampanyası bir zaferle başlamış oldu C. Mitingde yaptığı konuşmalar kitapçık haline getirildi D. Mitingde görev alan onlarca gizli servis görevlisi karantinaya alındı.

2

ABD Başkanı Donald Trump’ın corona virüs testleriyle ilgili yaptığı “Ne kadar çok test yaparsanız o kadar fazla vaka bulacaksınız, o yüzden adamlarıma testleri azaltmaları talimatı verdim” açıklamasına tepki gösteren pop müziğin divası Madonna, Trump’a ne dedi? A. Nazi ve sosyopat B. Bilimsellikten uzak C. Böyle tedbir olmaz olsun D Cahilce bir açıklama

3

Dünyada ekonomik sistemi tüketim ekonomisi üzerine kurulu olan ülkelerin başında gelen ABD’de, tüketim ve alışverişin giderek azaldığı pandemi döneminde en son ne mağazası açıldı? A. New York’ta sanatla terapi mağazası B. Miami’de corona virüs mağazası açıldı C. Washington’da siyaset kitapları mağazası D. Seattle’de müzikle terapi mağazası

4

Prens Harry ve eşi Meghan Markle, geçen hafta Los Angeles’ta “Homeboy Industries” adlı bir yardım kuruluşunun etkinliğine katıldıklarında, Prens Harry eşini sokak çetelerinin teröründe kaybetmiş bir kadına nasıl destek verdi? A. Kendisine iş bulacağına dair söz verdi B. Kadının ailesine maddi destekte bulundu C. Sosyal mesafeyi hiçe sayarak kadına sarıldı D. Yardım kuruluşuna bağışta bulundu

5

Bir zamanlar tüm dünyayı kasıp kavuran pop müzik grubu “Spice Girls”, 2021 yılında yeniden bir araya gelerek dünya turnesine çıkacaklarını açıkladı. Grubun hangi üyesi turnenin dışında kaldı? A. Geri Horner B. Mel B C. Victoria Beckham D. Emma Bunton

6

Londra’nın Brixton bölgesinde COVID-19 önlemlerine karşı çıkılarak yasadışı olarak düzenlenen sokak partisinde ne oldu? A. Partiye katılanların ertesi günkü corona testi pozitif çıktı B. Particiler “ölümüne dans” sloganı atarak sokakta zıpladı C. Partiyi dağıtmak isteyen 22 polis memuru yaralandı D. Partiye katılanlar sarhoş olup birbirine sarıldı

7

Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukashenko, Ağustos’taki başkanlık seçimleri öncesinde muhalefet liderini tutuklatmasının ardından ülkede çıkan protestolardan dolayı kimi suçladı? A. Yargıyı B. Orantısız polis gücünü C. Demokratik olmayan uygulamaları D. Dış mihrakları

8

İtalya’nın kuzeyindeki Trento bölgesinde dağcılık yapan baba-oğula dağda saldıran ayı hakkında Trento bölgesinin lideri nasıl bir karar verdi? A. Ayının davranışlarını düzeltmesi için rehabilite edilmesine B. Ayının bölgeden uzaklaştırılmasına C. Ayının hayvanat bahçesinde tutlmasına D. Ayının idam edilmesine CEVAPLAR 1-D, 2-A, 3-B, 4-C, 5-C, 6-C, 7-D,8-D


AJANDA 3 S E L E N AY YA Ğ C I

Dinle, izle, keşfet BU HAFTA HARUN TEKIN’IN DOĞUM GÜNÜ PARTISINE DAVETLISINIZ. MOR VE ÖTESI’NIN SOLISTI, YENI YAŞINI ‘DENEYSEL’ BIR KONSERLE KUTLAYACAK...

HARUN TEKİN’DEN ONLINE KONSER

SİNEMA

“bedava olması gereken sanat” gibi algılanmaya başladı. Müzik bedava olursa müzisyenler üretmeye ne kadar devam edebilir? Peki dinleyiciler olarak sevdiğimiz müzisyenlerin albümlerini almak, konserlerine gitmek ve onlara yeni şarkılar yapmak için ilham olmaya devam etmek istemez miyiz? Cevabınız “evet” ise, Mor ve Ötesi’nin solisti Harun Tekin, sizi doğum gününü kutladığı online konsere davet ediyor. Harun Tekin, biletleri Biletix’de satışa sunulan ve My Open Stage organizasyonuyla canlı yayınlanacak ‘Hediyeler’ konserini ‘aslında bir deney’ diye tanımlıyor. Sanatçı, hem tüm müzisyenlere bir alternatif yol önerebilmeyi, hem kendisini etkileyen şarkıları söyleyerek güzel bir doğum günü geçirmeyi, hem de etkinliğin gelirini müzik emekçilerine ulaştırılmak üzere İhtiyaç Haritası’yla paylaşarak bir dayanışma biçimi ortaya koymayı amaçlıyor. Yaklaşık 75 dakika sürmesi planlanan ve sadece bilet alan izleyicilerin izleyebileceği etkinlik myopenstage.com adresinden canlı olarak yayınlanacak. GÜNÜMÜZDE MÜZIK GIDEREK

Pera Müzesi Film Programları, Onur Haftası’nı “Çikolata Bebekler” filminin çevrimiçi gösterimiyle kutluyor. Stephen Winter’ın yönetmenliğini yaptığı film göz alıcı, capcanlı bir siyasi hiciv. Çikolata Bebekler, 26 Temmuz’a kadar Pera Müzesi’nin web sitesi üzerinden izlenebilir. 26 Haziran günü, Onur Haftası kapsamında sunulacak olan “Çikolata Bebekler” aynı anda hem fantezi, hem trajedi, hem de komedi türleri arasında yer almayı başaran, ödüllü bir film. Üstelik, AIDS öykülerini konu alan birçok filmin tersine, eşcinsel beyaz erkeklerin çevresinde dolanmayı ve karakterlerine “kurban” damgası vurmayı reddediyor. Anlattığı kaotik hikâyeye ve göz alıcı drag queen’lerine uygun bir şekilde capcanlı ve coşku dolu bir tarza sahip olan “Çikolata Bebekler” 1997 yılındaki ilk gösteriminden bu yana izleyicileri güldürmeyi ve düşündürmeyi başarıyor.

KONSER

FESTİVAL

Dünyada ilk kez kadınları ele alan küresel dijital festival olan WOW Global 24, Türkiye’ye ayrılan iki saatlik bir programla izleyicilerle buluşacak. Birçok ülkeden konusunda uzman kadının katılımıyla hayat bulacak WOW Global 24, 27-28 Haziran tarihlerinde dijital olarak gerçekleştirilecek. Festival’de, 27 Haziran Cumartesi günü Türkiye’ye ayrılan 18.0020.00 saat diliminde, performanstan söyleşiye filmden tiyatroya uzanan çok çeşitli içerikler yer alacak. Kadınlar ve kızlara odaklanan ilk küresel dijital festival olan WOW Global 24, canlı yayınla dünyayı gezecek ve içerisinde olduğumuz pandemi döneminde, dünya çapında kadınlar ve kızlara neler olduğunun gerçekçi bir resmini çizecek. Festival kapsamında Türkiye’ye ayrılan iki saatlik bölüm, şarkıcı Gaye Su Akyol’un açılış videosuyla başlayacak. Programa katkı sağlayan kurum ve kişiler; Barış İçin Müzik Orkestrası, #Susmabitsin platformu, BGST Tiyatro ve Kardeş Türküler, Havle Derneği, şef Takuhi Tovmasyan, gazeteci Pınar Öğünç, Sabancı Vakfı, Hrant Dink Vakfı, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, İKSV, SES Eşitlik Adalet Kadın Platformu, Engelli Kadın Derneği’ni temsilen klinik psikolog Beyza Ünal ve Erişilebilir Her Şey inisiyatifi olacak. Türkiye’ye ayrılan bölüm, şarkıcı Kalben’in Dünya Kadınları Festivali’ne özel mesajı ile son bulacak.


4

MÜZİĞİN İÇİNDEN

Her başarılı müzisyen bir influencer olmak zorunda mı?

SOSYAL MEDYAYI YERERKEN, BIRAZ DA SOSYAL MEDYA SANATÇILIĞINI DOĞRU YÖNETENLERI ÖVMEK GEREK. HEP ESKIYI YAD ETMEKTENSE, YÜZÜMÜZÜ GELECEĞE DÖNMELIYIZ… daha önce hiç duymuş muydunuz? Açılımı, “Artists and Repertoire” olarak geçer. Bu görevi üstlenen kişiler müzisyenler arasında “yetenek avcısı” olarak tanınır. Bir plak şirketinde A&R departmanında çalışan temsilcilerin amacı, umut vadeden sanatçıları, diğer A&R’lardan önce keşfetmektir. Aynı şirkette çalışan A&R uzmanları bile, keşfettikleri sanatçıları patronlarına bizzat sunduklarından, kendi ekiplerinin içinde de rekabet içerisindedirler. Dolayısıyla bir A&R’ın en büyük motivasyonlarından biri de budur… A&R TERIMINI

SIRMA

Keşfettiği sanatçı şirkete ne kadar kazandırırsa, o A&R’ın kıymeti de o kadar artar. Eskiden A&R’lar yeni sanatçıları keşfetmek için konserlere giderlermiş… Şimdi gitmiyorlar demiyorum, yine gidiyorlar elbette… Ama keşfetme yöntemlerinin sosyal medya ve dijital platformlar sayesinde günümüzde bambaşka bir noktaya geldiği kesin. Şimdi Spotify’ın en çok takip edilen çalma listelerine girmek, endüstrideki doğru insanların dikkatini çekmek anlamına gelebiliyor müzisyenler için. Plak şirketlerinin ise

en çok, YouTube, TikTok ve Instagram’da kendi kitlesini yaratmayı başarmış sanatçıların peşinden koştuğunu duyuyoruz… Bu yazılı bir kural değil ve istisnalar da zaman zaman kulağımıza geliyor… Bazen başarılı bir menajerin, sanatçısını doğru zamanlama ve stratejiyle plak şirketlerine tanıtması da sanatçının kariyerinde kırılma noktasını beraberinde getirebiliyor. Ama işin finansal boyutuna baktığımızda, plak şirketlerinin giderek kemer sıktığı son on yılda, daha az risk almaya meyil ettiklerini, bir nevi hazıra konmayı tercih ettiklerini görüyoruz.


MÜZİĞİN 5 İÇİNDEN

PHOEBE BRIDGERS’IN RADARIMIZA GİRME ZAMANI Phoebe Bridgers’ı daha önce duymamış olabilirsiniz, nitekim kendisi Türkiye’de henüz pek tanınmıyor. Fakat sanatçının yepyeni ikinci albümü “Punisher”a müzik eleştirmenlerinden övgüler yağmaya devam ediyor ve artık Bridgers’ın bizim de radarımıza girmesinin zamanı geldi. Bir çok sanatçının aksine albümünün çıkış tarihini ertelemek yerine öne alan Bridgers, kararını şu sözlerle duyurdu: “Albümü her şey normale dönene kadar ertelemeyeceğim, çünkü normale dönülmesi gerektiğini düşünmüyorum.” Amerika’daki ırkçılık karşıtı ayaklanmaları gönülden destekleyen sanatçının kararı olumlu karşılanmışa benziyor. Tutumunu açıkçası ben de doğru buldum. Zaten albümdeki şarkılar o kadar huzur verici ki… Bir nevi günlük dertlerinizden, dünyevi sıkıntılardan kısa bir süreliğine de olsa kaçıveriyorsunuz dinlerken… Şüphesiz albümün en dikkat çeken tarafı, Bridgers’ın kalemindeki kuvvet. Sözler sanki bir günlüğe yazılmış gibi… Vokallere kulak verdiğinizde sanatçı size içini döküyormuş gibi bir hisse kapılabilirsiniz. Albümün mix’inin tek bir mühendis tarafından yapılması çok yerinde bir karar olmuş. Her ne kadar düzenlemeler birbirinden kopuk olmasa da, eğer baştan sona kadar Phoebe Bridgers’ın dünyasına girip kendimizi kaptırabiliyorsak, bunu biraz da mix mühendisi Mike Mogis’e borçluyuz. Arkasında geniş bir ekip barındıran albümlerde bütünlük sağlamak genelde zordur… Ama bu albüm o albümlerden değil. Şarkıların alt yapıları, armonilerdeki derinlikler, enstrümantasyon ve tam tadında uygulanmış ses tasarım dokunuşları, albümü sinematik bir boyuta taşıyor. Uzun yolculuklarda dinlemenizi özellikle tavsiye ederim.

HAFTANIN ALBÜMÜ Öte yandan sosyal medyanın ve dijital platformların sanatçıları özgürleştirdiğini söylemek de mümkün. Hala büyük plak şirketlerinin gücü yadsınamaz; fakat bir sanatçının tek seçeneği artık plak şirketlerinin kapılarını aşındırmak değil. Radyonun, televizyonun, konserlerin tek müzik keşif kaynağı olduğu yıllarda, keşfedilmeyi bekleyen bir çok sanatçı baş koyduğu yolda pes ederken, şimdi isterse ve çalışırsa, kendi kariyerine kendi başına yön verebiliyor. Üstelik “şöhret” kavramı da sosyal medya ile birlikte çok değişti. Artık hayatımızda “influencer” ve “content creator” gibi kavramlar var. Görüyor ve artırıyorum: Bence yakında “sosyal medya sanatçısı” sıfatını da duymaya başlayacağız. Kalitesinden ödün vermeden, stüdyo görüntüleri, konserler, müzik eğitim video’ları ve genç müzisyenlere tavsiyeler barındıran paylaşımlar sayesinde kitlesini genişleten

müzisyenler, “influencer” olarak anılmayı kendilerine yakıştıramayacaklar çünkü. Bir çok müzik dinleyicisi sosyal medya kültürünün müzik endüstrisini yozlaştırdığını düşünse de, ben içinde bulunduğumuz durumun olumlu yönlerine odaklanmayı tercih ediyorum. Örneğin takip ettiğim sanatçıların markalarla yaptıkları iş birliklerindense, çalışma süreçlerini görmekten, onların birikimlerinden ilham almaktan hoşlanıyorum. Sosyal medyayı yererken, biraz da sosyal medya sanatçılığını doğru yönetenleri övmek gerek. Hep eskiyi yad etmektense, yüzümüzü geleceğe dönmeliyiz… Bu konu merakınızı cezbettiyse, araştırmalarınıza James Blake’in Instagram sayfasından başlayın derim. Kendisi pandemi sürecinin başından beri IGTV’de, özellikle de amatör müzisyenlere yönelik şahane paylaşımlar yapıyor.


6

GÜZELLİK

ASLI BARIŞ

Süper gücüm ejderha eğitmek değil, çay demlemek!

Emilia Clarke “GAME OF THRONES” DIZISIYLE ULUSLARARASI ŞÖHRETE KAVUŞAN “KHALEESI” EMILIA CLARKE, HAKKINDA BILINMEYENLERI, HAYATI VE HOLLYWOOD’DA KADIN OLMAYI ANLATTI.

Game of Thrones dizisi size genç yaşta olağanüstü bir şöhret getirdi. Bu durumla nasıl baş ettiniz?

Şöhret… Bu kelimeyi söylemek bile garip geliyor. Ünlü olduğumu pek anlamadım açıkçası. Zaten sürekli setteydik. Sosyal medyayla da çok aram yok. Yani internete girip hakkımda ne yazılmış, ne söylenmiş bakmadım. Çünkü bunun insanın özgüvenini zedelediğini düşünüyorum bir anlamda. Ben pek ‘sanal dünya’ insanı değilim, yüz yüze konuşmaktan, farklı insanlarla tanışmaktan yanayım, bunun insanın ufkunu genişlettiğini düşünüyorum. Oturup Instagram’da çeşitli filtrelerle “fit’im, güzelim, hayatı iyi yaşıyorum” mesajı vermeye çalışan insanların karelerine bakmak bana pek anlamlı gelmiyor açıkçası…Bence insanın kendisini başkasıyla kıyaslaması zaten mutluluğu baltalayan bir şey. Ne gerek var ki? Doğru, sosyal medya herkesin ayarlarıyla oynadı. Filtreli yaşamlar dışında, modern zaman-

lara dair en sevmediğiniz, size ters gelen kavram nedir?

Açık ilişki kavramı! O nedir ki? “Ama biz açık ilişkideyiz…” Bu benim anlayamadığım bir şey… Sizi hayatta en çok mutlu eden şey nedir peki?

Seyahat etmek!

Pandemide seyahat keyfimiz hayli sekteye uğradı, ama bolca gezdiğimiz eski güzel günlere geri döneceğimizi hayal edelim. Sizin favoriniz hangisiydi: Uçak mı, tren mi?

Trenler çok romantik. Çocukluğumda sürekli Londra’ya trenle seyahat ederdim ve çok severim. Pencereden dışarıyı izleyebilir, müzik dinleyebilir, insanları izleyebilir ya da kitabını okuyabilirsin. Çok güzel bir his. Peki, bu zamana kadar sizi en çok etkileyen yer neresiydi?

Peru! Normal şartlar altında yılın bu zamanları kalabalık oluyordu, malum oldukça turistik bir yer.

Şimdi durum nedir bilemem ama Peru kesinlikle Güney Amerika’daki favori destinasyonumdu şu zamana kadar.... Sizinle ilgili bilmediğimiz bir şey söyler misiniz?

İngiliz olduğum için belki de içgüdüsel ama ben gerçekten mükemmel çay yapıyorum. En önemlisi de insanların ne tarz bir çay istediklerini de sezebiliyorum. Bu da benim bir özel bir gücüm, eğlenceli bir güç! Kurmuş olduğunuz yardım kuruluşu “Same You” hakkında konuşalım. Neden böyle bir yolu seçtiniz? Dizi çekimleri sırasında anevrizma geçirdiğiniz için mi?

Bu soruyu sorduğunuz için öncelikle teşekkür ederim! Dediğiniz gibi bu derneği kurdum çünkü iki kez beyin kanaması geçirdim. İyileşme süreci genelde insanların göz ardı ettiği bir konu. Bu noktada insanların korkmamasını ve tek olmadıklarını hissettirmek istedim. İşte bu bizim ‘Same You’da yaptığımız işin özü.

Bir kozmetik devinin, Clinique markasının yüzü oldunuz. Sizin güzellik sırlarınız neler?

Annem cilt bakım uzmanı olduğu için bu konulara küçükten beri çok hakimim dürüst olmak gerekirse… 10 yaşından beri cildimi temizler, iyice nemlendiririm. Sabah ve akşam olmak üzere. Bu benim için güzellik rutininden çok bozulmaz bir kural. İster gece gezmesinden ister setten geleyim, yani saat kaç olursa olsun cildimi temizler öyle yatarım. Sabah da pırıl pırıl kalkarım. Madem güzellikten konuşuyoruz, biraz “özele” girelim. Yüzünüzde hiç estetik müdahale var mı?

Hayır ve yüzüme müdahale ettirmeye kesinlikle karşıyım. Tabii şu anda hava hoş, 32 yaşındayım ve cildimde kırışıklık yok. Yine de ileride de kesinlikle dolgu, botoks gibi şeyler yaptırmayacağım. Ben bir oyuncuyum, ifadem bozulsun, donuklaşsın istemem. Tabii bu tavrım Hollywood’da nasıl karşılanacak, zamanla yaşayıp göreceğiz.


GÜZELLİK 7

GÜNÜN SONUNDA OYUNCUYUZ Canlandırdığım Daenerys Targaryen’in sonu pek hoşuma gitmedi. Öncelikle haline çok üzüldüm. Finalin senaryosunu okuduğum zaman ‘Acaba hayranlar ne tepki verecek buna’ diye düşündüğümü, paniklediğimi hatırlıyorum. Ama günün sonunda oyuncuyuz. İçime dokunan başka bir nokta, Jon Snow’un hareketlerinin resmen yanına kar kalması…Bana adaletli gelmedi.

Emilia Clarke, ona dört Emmy ve iki Critics Choice adaylığı getiren “Game Of Thrones” dizisindeki “Daenerys Targaryen” performansıyla dünya çapında geniş hayran kitlesine sahip. İngiliz oyuncu son olarak kozmetik devi Clinique’in yüzü oldu.


TEKNO DÜELLO AHME T CAN Çağımız pratiklik çağı. Artık ağır ve büyük dizüstü bilgisayarlar taşımak yerine tabletler moda. Özellikle profesyonel tabletlerin bir dizüstü bilgisayardan aşağı kalır yanı yok. Biz de buradan yola çıkarak, yeni nesil 2 tablet modelini düelloya davet ettik. Bir yanda Huawei MatePad Pro. Diğer yanda Samsung Galaxy Tab S6. Kılıçlar çekilsin!

Huawei Samsung MatePad Galaxy Pro X Tab S6 S AT I Ş F I YAT I NE ?

4.999 5.848

Türk Lirasından başlıyor.

Türk Lirasından başlıyor.

NE Z A M A N S AT I Ş A Ç IK T I ?

2020 2019

İlk tablet modelini 2014 yılında kullanıcılara sundu. ‘MediaPad X1’ adındaki modelden daha çok akıllı telefonlarıyla öne çıktı. Son modeli MatePad Pro ise Huawei’nin tablet alanına güçlü bir şekilde dönmesini sağladı. Bu model Mayıs başında Türkiye’de satışa çıktı.

Markanın ilk tablet modeli 2010 yılında ‘Galaxy Tab’ adıyla satışa çıktı. Şu ana kadar 18 farklı modeli tüketicilere sundu. Samsung’un son modellerinden biri Galaxy Tab S6 oldu. Modeli 2019’un son çeyreğinde satışa çıktı.

E K R A N B OY U T U V E AĞIR L IĞI NE K A DA R ?

460 gr 420 gr

10.8 inçlik LCD bir ekrana sahip. Ağırlığı ise 460 gram.

10.5 inç OLED ekrana sahip ve 420 gram ağırlığında.

T E K NIK Ö Z E L L IK L E R I NE L E R ? 128 GB dahili depolama Kirin 990 çip 13 MP arka kamera 7250 mAh batarya

6 GB ram 256 GB dahili depolama Qualcomm Snapdragon 855 vip 13 MP ve 5 MP çift arka kamera 7040 mAh batarya

A K IL L I T E L E F ONL A R L A N A S IL B AĞL A N T I K UR U YOR ? Huawei Share adındaki özelliğe sahip. Akıllı telefonlarla NFC etiketiyle bağlantı kuruyor. Bu sayede Çoklu Ekran Paylaşımı evreye girerek akıllı telefonların ekranı tablet ekranına taşınıyor. Kullanıcılar tabletleri üzerinden akıllı telefonlarındaki içeriklere erişebiliyor. Dosya aktarımlarını sürükle-bırak yöntemiyle gerçekleştirebiliyor. Sadece Huawei markalı akıllı telefonlarla çalışıyor.

Akıllı telefonlarla iletişimi Samsung Flow uygulaması üzerinden gerçekleştiriyor. Tablet ile akıllı telefonlara yüklenen bu uygulama sayesinde kablosuz olarak dosya aktarımı yapılabiliyor. Samsung Flow uygulamasını kullanabilmek için Samsung markalı bir akıllı telefona sahip olmak gerekiyor.

K A L E M V E K L AV Y E S I VA R MI ? Smart Magnetic Keyboard ve M-Pencil adındaki kalem ve klavyesi de kullanıcılara Samsung’un kalemi S Pen ile birlikte geliyor. Yani ek olarak bu aksesuarı sunuluyor. M-Pencil, tabletin üzerinde mıknatıslı bir şekilde takılıyor ve şarj almanıza gerek kalmıyor. Bu kalem tabletin arkasındaki özel yuvasına bir oluyor. Klavyesi ise kablosuz olarak otomatik bir bağlantı deneyimi sunuyor. Bu mıktanıs ile yerleştiriliyor. Bu noktadan şarj olabiliyor. Klavyesi ise ayrıca aksesuarları ek olarak satın almanız gerektiğini de belirtelim. satın alınıyor. H A NGI Ö Z E L L IK L E R INI S E V DIK? Öne çıkan özelliği Huawei Share ile Çoklu Ekran Paylaşımı. Akıllı telefon deneyimini tablet ekranı üzerinden yaşamak modelin en önemli artıları arasında.

Ekran kalitesi ve Dolby Atmos ses teknolojisine sahip olan hoparlör sistemi modelin artılarının başında geliyor. Özellikle film ve dizi gibi video içerikleri izlerken keyfi arttırıyor.

E K S IL E R H A NE S INDE N NE L E R VA R ? Klavye ve kaleminin ayrıca satılmasını eksiler hanesine yazabiliriz.

S Pen yanında gelse de klavyesi ayrıca satılıyor. Bu da rakibi kullanıcılara eksi olarak yansıyor.


STİL 9

Korona günlerinde seyahat tüyoları HOME-OFFICE’INIZI YAZLIK ORTAMINA TAŞIYACAKSINIZ… YA DA BIR HAFTA SONU KAÇAMAĞINA IHTIYACINIZ VAR. PEKI YANINIZA NE ALMALISINIZ? İŞTE YENI NORMALE UYGUN BAVUL TOPLAMA TAKTIKLERI…

B A Ş A K Dİ Z E R TAT L I T U Ğ

1

Valiz seçimi önemli. Havalimanında ya da terminallerde hızlı hareket etmenizi sağlayacak, hafif modeller seçin. Kaliteli malzemeden, mutlaka tekerlekli, koyu renk, deri bir valiz olmalı. Uçağa almak istediğiniz valizlerinin kabin boyutunda olup olmadığını mutlaka aladan sorun.

2

Valizin yanı sıra içine yedek maske, eldiven, poşet, dezenfektan ve terlik koyabileceğiniz küçük bir sırt çantası da edinin. Sırt çantası taşımayı sevmiyorsanız, postacı ya da free-bag modellerine yönelebilirsiniz.

3

Uçağa binecekseniz rahatça altları kauçuk ya da lastik, yumuşak loafer ya da sneaker tercih edin. Parmak arasıyla havaalanına gitmeyin ya da uçağa binmeyin. Ayaklarınızın bilmediğiniz yüzeylerle teması minimum olsun.

4

Seyahat sırasında uzun kollu ince keten gömlek ya da bir blazer tercih edebilirsiniz. Hem şık görünür, hem terletmez, hem de kollarınızla teması azaltır. Gideceğiniz yere vardığınızda hemen yıkamayı ya da kuru temizlemeye vermeyi ihmal etmeyin…

5 6 7

Aynı ceketten birkaç tane valizinize de ekleyin. Zoom toplantılarında özensiz görünmenizi engeller. Klasikleri atlamayın: Yanınıza polo yaka tişört, bol pantolonlar, ince eşofman, şort, mayo almayı ihmal etmeyin.

Eğer şıklığınıza çok düşkünseniz, gözlüğünüzle takımlayabileceğiniz designer imzalı maskeler satışta. Birkaç farklı model edinin…

8

Gideceğiniz yer sıcak da olsa mutlaka V yaka bir triko alın. Koyu ve ana renklerde seçin. Valizinizde yer kaplamaması için uçağın serin olan ortamında da üstünüze giyin. V yaka trikolar her türlü ortamı kaldırır.

9

Hayatı kolaylaştıran kumaşlardan yararlanın. Kolay buruşmayan, ütü gerektirmeyen ürünler var. ‘Wrinkle –free’, ‘travel-suit’ yada ‘non-iron’ etiketi olan gömlek, ceket ve pantolonları seçin.

10

Yer kazanmak için ayakkabılarınızı ayrı ayrı bez ayakkabı poşetlerine koyun. Çantadaki boşlukları doldurun daha az yer kapladıklarını göreceksiniz. Hatta çorabınızı ve kravatınızı da rulo yapıp ayakkabınızın içine sokun. Bu şekilde buruşmasını ya da yer kaplamasını önleyebilirsiniz.

11

Banyo malzemelerinizi ve dezenfektanlarınızı da katlanabilen, esnek, fermuarlı kumaş çantalara koyup ayrıca saklayın. Böylelikle açılıp diğer eşyalara akma riskini de ortadan kaldırın.


10 MÜCEVHER

BEGÜM SARUHAN

ASİ İNCİLER

KLASIK? EVET. FEMINEN? EVET. TERS KÖŞE? KESINLIKLE! MODERN TEZATLARI EN IYI TANIMLAYAN, ÇABA GEREKTIRMEYEN STILIN EN MÜKEMMEL PARÇASI. KESINLIKLE SÜRDÜRÜLEBILIR VE DOĞAL. TASAKI’NIN DEYIMIYLE INCILER, ŞIIR VE TARIHE OLAN IHTIYACI DOLDURUYORLAR.

DELFINA DELETTREZ FENDI İnciye ilüzyon efekti vererek vücutta sihir oyunları oynamayı sevdiğini söyleyen Delettrez, küpe ve kolye tasarımlarında kültür incilerini incecik altın zincirlera asarak geometrik tasarımlar yarattı. Rihanna, Kate Hudson, Beyoncé, Alicia Vikander, Tilda Swinton, Naomi Watts ve Charlize Theron’un gözdesi tasarımcı, geleneksel mücevher tasarımlarından daha aykırı motifler üzerinde değerli taşlara odaklanıyor. Delettrez, başaşağı yerleştirdiği taşlarla oluşturduğu tasarımlarını daha punk ve parlayan yüzeyden daha enteresan bulurken, inci gibi klasik kodların kuralını çok iyi bildiğini ve artık onlarla daha eğlenceli ters köşe tasarımlar yaptığını belirtiyor.


MÜCEVHER 11

FABIO SALINI Renk ve değerli taşlara tutkun Fabio Salini’nin çizgi, form, bileşim ve yapısal bütünlüğe içgüdüsel yatkınlığı var. 1999’da kurduğu markası, sanat ve mimari alanlarında gerçekleştirdiği işbirlikleri, inovasyon azmi, farklı olma cesareti, marka hikayesinde önemli rol oynuyor. Titantum ve karbon fiberi incilerle birlikte tasarlayan Salini, mücevherde geleceği bugüne, yeninin keşfiyle getirmenin o parçayı çağdaş ve yeni kıldığını söylerken, uzay çağı materyeli olarak gördüğü titanyumu kullanmasındaki amacın aynı zamanda çağdaş ve geleceğe ait birşeyler tasarlama arzusundan kaynakladığını söylüyor.21inci yüzyılın modernist mücevher tasarımcısı olarak anılan Fabio Salini’nin tasarımlarındaki altın yüzeyler, bakanı sonsuz renk ve ışığa çekiyor.

BIBI VAN DER VELDEN Bibi van der Velden’in tasarımları altın ve bugünün değerli taşları pırlanta ve barok incilerinden oluşsa da, oldukça karmaşık tasarımlarının altında çok yüksek bir zanaat kalitesi yatıyor. Eğlenceli, kişisel ve yüksek artistik yaklaşım yüklü tasarımlarının taşıyan kişiye de aynı enerjiyi yansıtması gerektiğini düşünen Van Der Velden, bu yaklaşımı geleneksel mücevher işçiliğinin merkezinden alıyor. Sıradışı malzemelerle çalışan Bibi, tasarımlarını ‘minyatür heykeller’ olarak tanımlıyor. Doğa ve hayvanlar, Bibi’nin tasarımlarının bir diğer müdavimleriyken hareket ve transformasyon ise markasının ana teması.


12 MÜCEVHER

TASAKI 2009 yılında yeni yönetim ekibiyle tasarım sürecine daha Avrupai yaklaşmaya başlayarak 2010 yılında Balance Koleksiyonu ardından Refined Rebellion ve Danger ile Tasaki, incileri ve markayı incilerden beklenmeyen terk köşe bir konuma oturttu. 2012’de Melanie Georgacopoulos işbirliğiyle ortaya çıkan kesilmiş ve altın veya pırlantalarla kaplı tasarımlar, sanatçıya göre gençliğin saflığı ile yaşla gelen olgunluğun; sebat ve ve hatta hayat ve ölümün zıtlığını andırıyordu. Bugün bir çok çağdaş koleksiyona sahip marka, tüm bu inci ihtiyacını Nagasaki yakınlarındaki Kujukushima Adalarındaki Akoya inci çiftliklerinde üreterek sağlıyor. 3 ve 10 milimetre arasında kültür incileri yetiştiren Tasaki, Mikimoto’nun 1893 yılında Akoya istiridyeleriyle çalışmalarına başladığı ilk kültür incilerinin en mükemmel hali.

KATHERINE KIM Grafik mücevher tasarımcıları arasında sivrilen Katherine Kim, şeffaflığa adadığı tasarımlarının hepsinde geri dönüşümü mümkün sarı altın ve doğal taşlar kullanıyor. Los Angeles’daki atölyesinde tamamı el işi olarak üretilen tasa532rımları, net çizgiler ve beklenmedik silüetlerden oluşan Kim, Lady Gaga, Kendall Jenner, Jessica Chastain ve Tina Fey’in favori tasarımcıları arasında yer alıyor.


MÜCEVHER 13

SOPHIE BILLE BRAHE Büyükbabası ünlü gökbilimci Tycho Brahe olan Sophie Bille Brahe için her koleksiyon, yeni bir dünya tasarlamakla başlıyor. Gökyüzünün gece hareketlerinden referans alan tasarımcının ilk büyük başarısı, Croissant de Lune ile geldi. Klasik tek sıra küpeye getirdiği yeni yorum, Sophie’nin mücevherlere yeni yorum getirmedeki başarısıydı. 12inci yılında hala klasikler arasında yer alan küpe, tasarımcının imzası haline geldi.

MIZUKI GOLTZ Mizuki Goltz, New York Görsel Sanatlar Akademisi’ndeki eğitiminin ardından moda ve sanatı birleştirebileceği markasını kurdu. Japon genlerinin getirdiği sofistike ve mükemmel sadelik, tasarımlardaki işçiliğin mükemmeliyetini daha da net ortaya çıkartıyor. Nötr inciyi cesur sadelikle buluşturarak, incinin amacı olmayan dikkat çekiciliği üzerinde toplamasını sağlayan tasarımları, incinin takan kişiler üzerinde nefes alması, hareket etmesi ve akmasını amaçlıyor.


14 FİKİR

GÜÇ OYUNLARI:

Sanat ve futbol İLK BAKIŞTA ORTAK NOKTALARI YOK GIBI GELEBILIR. AMA SANAT VE SPOR, IŞ INSANLARININ KENDILERINI KONUMLANDIRMAK IÇIN KULLANDIKLARI EN KIYMETLI ARAÇLARDIR.

birlik olma hissi bugün insanoğlunun peşinde koşması gereken bir mesele... Spor ve sanat, kültürleri birleştiren, yan yana gelmesi güç kuvvetleri bir araya getirebilen, dünyadaki en önemli iki köprüdür. Sanat tarih boyunca kurallara, düzene baş kaldırarak var olmuş, özgün oluşuyla değer kazanmış bir kavramdır… Toplumsal meseleleri irdeleyen, hayal gücü ve estetiği temel alan kavram insanlığa umut olmuştur… Futbol, spor dünyasının en yaygın, en çok benimsenmiş takım oyunudur. Kuralları insanlar tarafından yazılmış... Kuralların içinde kuralsızlığa zaman zaman izin verilen, yapılabilecek hatalara sınırları çizilmiş cezalar belirlenmiş… Futbolcuların hakları oyun süresince objektifliklerine, bilgi, dürüstlük ve sağ duyularına güvenilen hakemlere teslim edilmiş… Taraftarlar bir nevi hayat koçu gibi, futbolcuları oyuna en çok motive eden güç olmuş... İki takım, iki kaptan... TA K IM OY UNU,

M AYA P O R TA K A L B İ TA R G İ L

ACIMASIZ REKABET

İçinde topun olduğu ilk takım oyununun üç bin yıl önce ortaya çıktığı biliniyor. O gün top, bir kaya parçasıymış, güneşi sembolize eden kaya parçası daha ziyade ellerle oynanırmış… Ve sıkı durun kaybeden takımın kaptanı -çok tanrılı dönemde olduğumuzu hatırlayalım- tanrılara kurban edilirmiş. Topun ayakla oynandığı ilk oyun ise ‘Cuju’ milattan önce iki ve üçüncü yüzyılda Çin’de oynanmaya başlanmış. Kare bir alanda oynanan oyun kısa bir zaman sonra Japonya’da seramoniyel bir formda oynanmaya başlamış.

Futbolun kuralları ilk olarak 1848’de İngiltere Cambridge’de yazıldı. Ancak futbol birliği 1863’de Londra’da kuruldu.


FİKİR 15

İtalya'nın Floransa kentinde Rönesansın hamileri Medici'ler döneminde geliştirilmiş bir futbol türü olan 'Calcio Storico'...

Bugün 21. yüzyıla kadar uzanmış bir kültürün Roma döneminde, Antik Yunan’da yer almasına şaşmamalı... Roma döneminde birçok farklı deriden, tür ve saçtan yapılmış top ile oynanan oyun eğlence için büyük arenalarda değil, askeri alanda büyük bir disiplinle bir nevi çalışma güçlenme egzersizi olarak kullanılmış. Temeli bugünkü futbola en çok benzeyen form ise on ikinci yüzyılda İngiltere’de gelişmiş. İngiltere’nin sokaklarında oynanan oyunda topa yumrukla vurmak serbestmiş. Bugünkü modern futbol ile en büyük farkı o gün daha savaşçı bir üslupta, vahşice oynanmasıymış. 1848’de İngiltere Cambridge’de ilk kurallar yazılmaya çalışılmış, ancak futbol birliği 1863’de Londra’da kurulmuş. DOĞRU INSANLARLA BIR ARAYA GELMEK

Sanata ve spora tutkusu olan insan şanslıdır… Hayatını zenginleşir, iç dünyası gelişir... Doğru insanlarla yan yana gelir... Hayata daha doğru bir perspektiften bakar... Takım oyuncusu olabilmek liderliğe giden yolda ayrıca kıymetlidir. Takım oyunu, birlik olma hissi bugün insanoğlunun peşinde koşması gereken bir mesele... Sanat ve spor iş insanlarının kendilerini konumlandırmak için kullandıkları en kıymetli araçlardır... Olimpiyatların hangi ülkede hangi şehirde gerçekleşeceği yarışı bunun çok iyi bir örneği değil mi? Bunu karşılığında bienaller de dünyada en çok ses getiren meselelerden biri... Futbol ve sanata olan tutkusunu en yüksekte yaşayabilen dünyanın 113. zengini, 12.1 milyar dolar servete sahip Roman Abramovich ise bir iddialı örnek... Dünyanın en önemli sanat koleksiyonerlerinden biri olan Abramovich, Chelsea spor kulübünün de sahibi…


16 SPOR

Basketbolun babasından veda…

Zeljko Obradov O AVRUPA BASKETBOLUNUN EN BÜYÜK KOÇU. 7 YIL ÖNCE GELDIĞINDE “BURASI BENIM EVIM OLACAK” DEDI. EVI, SARAYA ÇEVIRDI. O GÜNDEN BUGÜNE FENERBAHÇE BEKO’YE 11 KUPA KAZANDIRDI. TARAFTARIN GÖNLÜNDE TAHT KURDU. PEKI TÜM BUNLARA RAĞMEN ŽELJKO OBRADOVIĆ NEDEN SESSIZ SEDASIZ VEDA ETTI? YAŞAYAN EFSANENIN MESAJI: “AILEMLE BIRLIKTE HAYATIMIN EN ZOR KARARLARINDAN BIRINI VERDIM…”

2013 yılında tanışan ve elde ettiği başarılarla taraftarın gönlünde taht kuran 60 yaşındaki baş antrenörü ile yollarını ayırdı. 7 yıla 11 kupa sığdıran Obradovic’in ayrılık mesajı ise taraftarları üzdü: “Ailemle birlikte hayatımın en zor kararlarından birini verdim ve koçluğa bir yıl ara verme kararı aldım. Bu, Fenerbahçe için yeni bir başlangıç, bir son değil.” Takvim yaprakları 3 Temmuz 2013’ü gösterirken Fenerbahçe Ülker Sports Arena tarihi günlerinden birine hazırlanıyordu. Dönemin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım Avrupa basketboS A R I - L A C I V E R T L I C A M I AY L A

CE YHUN KUBURLU

luna damga vuracak bir takım yaratmanın peşindeydi. 3 Temmuz günü bu hayalinin ilk adımını gerçekleştirmişti Yıldırım. Basketbol dünyasının en önemli isimlerinden birini takımın başına getirmişti. İşte Zeljko Obradovic ile sarı lacivertli camianın ilk buluşmasıydı bu. Yönetim Kurulu ve çok sayıda taraftarın hazır bulunduğu törende imzayı atan Zeljko Obradovic, o gün şu açıklamayı yapmıştı: “Başkan Aziz Yıldırım’a, böyle bir transferi gerçekleştirdiği ve Fenerbahçe gibi bir takıma baş antrenör olmamı sağladığı için teşekkür ediyorum. Burası benim evim olacak.”


vic

SPOR 17


18 SPOR

Sarı-lacivertli camiayla 2013 yılında tanışan ve elde ettiği başarılarla taraftarın gönlünde taht kuran 60 yaşındaki baş antrenörün, sözleşmesini uzatmama kararı şok etkisi oluşturdu. Geçen hafta İstanbul’a gelerek yönetimle yeni sözleşme görüşmeleri yapan Obradovic, ailesinin de isteğiyle 1 yıl takım çalıştırmama kararı aldı. Fenerbahçe’nin başında 507 maça çıkan Sırp çalıştırıcı, sarı-lacivertli takımla 7 yılda 11 kupa kazandı. Basketbolda Avrupa’nın bir numaralı kupasını Türkiye’ye getirme başarısı gösteren ilk ve tek baş antrenör olan Obradovic, sarı-lacivertlilerle bu alanda önemli rekorlar kırmayı da başardı. AVRUPA’NIN ZİRVESİNE TAŞIDI

Zeljko Obradovic, Fenerbahçe’de görev yaptığı 7 sezonda sarı-lacivertlileri Avrupa’nın önemli takımları arasına soktu. Fenerbahçe’nin Avrupa basketbolundaki yükselişi 2013 yılında başantrenörlüğe Zeljko Obradovic’in gelmesiyle başladı. Avrupa Ligi’ni biri Fenerbahçe’yle olmak üzere 9 defayla en fazla kazanan başantrenör olan Obradovic, sarı-lacivertliler yönetiminde tamamladığı 6 sezonun 5’inde, Avrupa basketbolunun kulüpler bazındaki en önemli organizasyonunda son 4’e kalma başarısı gösterdi. Sarı-lacivertliler, Obradovic yönetiminde sadece ilk sezonunda Top 16 turunda elenmiş-

OBRA’NIN TÜRKİYE SERÜVENİ

ti. Daha sonra tecrübeli başantrenörün liderliğinde sarı-lacivertli ekip, Dörtlü Final’in vazgeçilmez takımı oldu. Obradovic, Fenerbahçe’yi 2017 yılında Avrupa’nın zirvesine çıkardı. Deneyimli çalıştırıcı, sarı-lacivertlilerle 2016-2017 sezonunda büyük bir başarıya imza attı. Avrupa Ligi’nin İstanbul’da düzenlenen Dörtlü Final’inde önce Real Madrid’i eleyen Obradovic’in öğrencileri, finalde de Olympiakos’u 80-64 yenerek kulüpler bazında Türk basketbol tarihinin en büyük başarısını elde etti. HAFTA İÇİNDE NELER YAŞANDI?

Fenerbahçe, bir süredir yeni sözleşme görüşmeleri yürütülen Zeljko Obradovic’in takımdan ayrıldığını duyurdu! Sarı-lacivertlilerden yapılan açıklamada ailesiyle görüştükten sonra kararını bildiren Obradovic’in bir yıl boyunca takım çalıştırmama kararı aldığı belirtildi. Fenerbahçe, “Zeljko Obradovic’in bizi üzen bu kararını saygıyla karşılamak durumundayız” ifadelerini kullandı. Bu açıklamanın ardından Obradovic, Fenerbahçe’ye şu sözlerle veda etti: “Ailemle birlikte hayatımın en zor kararlarından birini verdim ve koçluğa bir yıl ara verme kararı aldım. Harika geçen yedi yılın sonunda, bana verdikleri destek için eski Başkanımız Aziz Yıldırım’a ve yönetimine, mevcut Başkanımız Ali Koç’a, Başkan Vekilimiz Semih Özsoy’a ve yönetime kalbimin en derinliklerinden teşekkür ediyorum. Ayrıca Ülker Ailesi, Doğuş Grubu ve Beko ile diğer tüm iş ortaklarımızın da tüm bu yıllar boyunca bize verdikleri desteklerden bahsetmek istiyorum. Bu süre zarfında, hayatım boyunca unutamayacağım çok fazla anı bana yaşattılar. Fenerbahçe gibi büyük bir kulübün parçası olmak benim için büyük bir onur ve mutluluktu. Bu, Fenerbahçe için yeni bir başlangıç, bir son değil. Ve eminim ki taraftarlar, bu süreçte de kulübü desteklemeye devam edecek ve eskiden olduğu gibi büyük sportif başarıları kutlama fırsatı yakalayacaklar.”

TEMMUZ 2013

EKIM 2013

HAZIRAN 2014

MAYIS 2015

ŞUBAT 2016

MAYIS 2016

HAZIRAN 2016

EKIM 2016

İmza töreninde Obradovic ile beraber masada Fenerbahçe Spor Kulübü Üst Yöneticisi (CEO) Hasan Hakkı Yılmaz ile Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özokur bulundu.

Fenerbahçe, Galatasaray’ı 64 – 62 ile geçmeyi başardı ve basketbolda Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı müzesine götürdü. Obradovic’in sarı lacivertli kulüpte kaldırdığı ilk kupa oldu.

2013-2014 sezonunu Fenerbahçe basketbol takımı şampiyon tamamlamayı başardı.

Euroleague final four maçlarında Real Madrid, Olympiakos’u yenerek şampiyon oldu. Fenerbahçe tarihinde ilk kez katıldığı dörtlü finalde dördüncü olarak bitirdi.

Türkiye’de üçüncü sezonunu geçiren Obradovic, ilk kez Türkiye Kupası zaferi yaşadı.

Sarı Lacivertliler, Turkish Airlines Euroleague’in finalinde CSKA Moskova’ya dramatik bir maçta uzatmada 101-96 yenilerek Avrupa ikincisi oldu.

Basketbol Süper Ligi’nde 2015-2016 sezonunun şampiyonu Fenerbahçe oldu.

Anadolu Efes’i 77-69 skorla yenen Fenerbahçe, Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası’nın sahibi oldu.


SPOR 19

MÜZEDEKI 24 KUPANIN 11’INDE IMZASI VAR Zeljko Obradovic, sarı-lacivertli taraftarlara 11 kez kupa sevinci yaşattı. Deneyimli çalıştırıcı, Fenerbahçe’nin başında 1 THY Avrupa Ligi, 4 Türkiye Ligi, 3 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 de Türkiye Kupası zaferi yaşadı. Sırp başantrenörden önce tarihinde 13 kupası bulunan sarı-lacivertliler, 7 yılda Obradovic’le 11 kupayı müzesine götürdü. Zeljko Obradovic, sarılacivertlilerle çıktığı 507 resmi karşılaşmada 382 galibiyet elde etti. Obradovic, tarihi başarılar kazandırdığı takımıyla Basketbol Süper Ligi’nde 262, THY Avrupa Ligi’nde 217, Türkiye Kupası’nda 22, Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda ise 6 olmak üzere toplam 507 karşılaşmaya çıktı. Fenerbahçe, bu karşılaşmalarda 382 kez sahadan galibiyetle ayrılmayı başardı.

15 MILYON EURO’YA YAKIN PARA KAZANDIĞI TAHMIN EDILIYOR EFSANE koç Zeljko Obradovic’in Fenerbahçe’den toplam 15 milyon Euro para kazandığı tahmin ediliyor. Obradovic’in garanti ücretleri toplamının 13.3 milyon Euro olduğu buna primler ve bonuslar da eklendiğinde rakamın 15 milyon Euro’ya kadar çıktığı tahmin ediliyor. Bugüne kadar Obradovic ile yapılan anlaşmaları kulüp resmi olarak açıklamadı.

2013/14

1.3

2014/15

1.3

2015/16

2.0

2016/17

2.0

2017/18

2.0

2018/19

7 YILLIK GARANTI ÜCRETI (MILYON EURO)

2.2

2019/20

2.5

MAYIS 2017

HAZIRAN 2017

EKIM 2017

MAYIS 2018

HAZIRAN 2018

ŞUBAT 2019

MAYIS 2019

ŞUBAT 2020

HAZIRAN 2020

THY Euroleague Final Four’da tüm Türkiye’nin nefesini tutarak izlediği Olympiakos maçının sonunda Fenerbahçe erkek basketbol takımı Avrupa şampiyonu oldu.

Basketbol Ligi Final serisinin 4. maçında Beşiktaş ile Fenerbahçe karşılaştı. Akatlar’daki maça şampiyonluk için çıkan sarı-lacivertliler, rakibini uzatmada 9894’lük skorla mağlup ederek üst üste 2. kez şampiyon oldu.

Obradovic’in başında olduğu Fenerbahçe Cumhurbaşkanlığı kupasını bir kez daha müzesine götürdü.

Fenerbahçe, Euroleague Final Four finalinde karşı karşıya geldiği İspanyol ekibi Real Madrid’e 85-80’lik skorla mağlup olarak turnuvayı ikinci tamamladı.

Fenerbahçe, basketbol liginde, üst üste 3 olmak üzere toplamda 9. şampiyonluğunu elde etti.

Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) tarafından Ankara Spor Salonunda düzenlenen Erkekler Türkiye Kupasını Fenerbahçe kazandı.

Fenerbahçe, Turkish Airlines Euroleague Final Four’da mücadele etti.

Türkiye Kupası final müsabakasında Darüşşafaka Tekfen ile karşılaşan Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımımız, karşılaşmadan 74-71 galip ayrıldı ve 7. kez kupanın sahibi oldu.

Zeljko Obradovic’in 7 yıllık Fenerbahçe serüveni son buldu.


20 EKONOMİ

Gerçek teknoloji devrimi BUNDAN 5-6 YIL ÖNCESINE KADAR ‘HIZLI PARA KAZANMA’ YÖNTEMI OLARAK DEĞERLENDIRILEN KRIPTO PARALAR, BUGÜN ALTERNATIF ÖDEME YÖNTEMI OLARAK GÜNDEMDE. COVID-19 SALGINI ILE JET HIZINA ULAŞAN DIJITALLEŞME SÜRECINDE, BLOCKCHAIN ‘DÜNYA EKONOMISININ GELECEĞI’ OLARAK TANIMLANIYOR. TÜRKIYE DE BU GELECEĞE UZAK DEĞIL!


EKONOMİ 21

Dİ D E M E R YA R ÜNLÜ

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kalkınma planı olan ve 2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı’nda, mali piyasalara ilişkin hedefler arasında blockchain tabanlı dijital merkez bankası parasının devreye alınması yer aldı. 11. Kalkınma Planı’nın ardından, 2020 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Planı’nda da “Dijital Merkez Bankası Parası” tanımına ve uygulamasına yer verildi. “Dijital Merkez Bankası Parası” terimi, son birkaç yıldır

Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından da kullanılıyor. Blockchain teknolojisinin başta iş dünyası olmak üzere, kamu ve bireysel yaşam üzerinde köklü bir değişimi beraberinde getireceği kesin. Bu değişim, yenilikçi bir teknoloji kullanımının çok ötesine geçerek, gerek düşünce yapısını gerekse iş süreçlerini yeniden tanımlamayı gerektirecek. Hayatımızın her alanını olduğu gibi, küresel ekonomi sistemini ve ticareti de kökünden değiştirmeye ha-

zırlanan COVID-19’un, kripto para kullanımına geçişi hızlandıracağını söylemek yanlış olmaz. Hatırlarsak; Çin, Güney Kore ve ABD’deki merkez bankaları, COVID-19 sürecinde nakit parayı “karantinaya almaya” karar vermişler ve “kâğıt para hastalığı yayabilir mi?” sorusu gündeme getirmişlerdi. Bu dönemde, online alışveriş ve online ödeme yöntemlerinin tercih edilmesi de, dönüşümü tetikleyen unsurların başında geldi.


22 EKONOMİ

KÜRESEL, AÇIK BIR HESAP DEFTERI

Blockchain teknolojisi çok konuşuldu; fakat kısaca özetlemek gerekirse; bloklardan oluşan zincir yapısındaki blockchain, ‘şifrelenmiş işlem takibini sağlayan dağıtık yapıdaki bir veritabanı sistemi’ olarak tanımlanıyor. Para transferlerinde her adım bir bloğu oluşturuyor. Yani; gönderenin adı; gönderdiği tutar gibi her bir veri, bir blok oluşturuyor. Transfer işlemi sırasında oluşturulan bloklar şifreleniyor ve bu şifre asla değiştirilemiyor, kırılamıyor. Bloklar ağ genelindeki herkese dağıtılıyor ve herkeste aynı şifreli bilgiler bulunuyor. Blok üzerindeki bilgiler sadece üzerlerinde belirtilen alıcı ve satıcı tarafından işlenebiliyor. Bu sistem, blockchain teknolojisinin şeffaf olmasını sağlıyor. “Küresel açık bir hesap defteri” olan blockchain, dijital kimlik üzerinde çok güçlü bir kontrol imkanı sağlıyor ve bu nedenle güven ekonomisinin anahtarı olarak değerlendiriliyor. Bu nedenden dolayı kullanıldığı alanlar sadece finans sektörü ile sınırlı kalmıyor; fakat iş dünyasından, yardım kuruluşlarına kadar çok farklı alanlarda kullanılıyor. GERÇEK TEKNOLOJI DEVRIMI BLOCKCHAIN ILE GELIYOR

İş stratejileri ve organizasyonel değişimler konusunda uzman bir isim olan Kanadalı yazar ve fütürist Don Tapscott, önümüzdeki dönemde, teknolojinin yaratacağı devrimin sosyal medya, büyük veri, robotlar ya da ya-

BITCOIN, VIYANA KADAR KARBON EMISYONU YARATIYOR Blockchain teknolojisi karbon ayak izi ölçümünde çözüm olarak değerlendirilirken, bu teknoloji üzerinde kullanılan kripto paralar, yüksek düzeyde enerji kullanıyorlar ve karbon emisyonuna neden oluyorlar. Cambridge Institute for Sustainability Leadership tarafından 2019 Eylül ayında yayınlanan bir rapora göre, Bitcoin gibi kripto para birimlerinin madenciliği, daha önce varsayıldığından daha yüksek CO2 emisyonlarına neden oluyor.

Raporda şu yorumlar yer alıyor: “Sanal para transferleri, küresel ağlarındaki rastgele bilgisayarlar tarafından çözülen matematiksel ‘bulmacalara’ dayanır. Bu işlem büyük hesaplama kapasiteleri ve enerji kullanımı gerektirir. Araştırmalar, kripto para birimlerinin fosil yakıttan türetilen enerji ile güçlendirilmeye devam ettiğini doğruluyor. Bitcoin hesaplama gücünün yüzde 68’i Asya’da, yüzde 17’si Avrupa’da ve yüzde 15’i Kuzey Amerika’da bulunuyor ve bu da enerji tüketimini ve

pay zeka ile gerçekleşmeyeceğini; gerçek devrimin sanal-dijital paranın temelini oluşturan blockchain olduğunu ifade ediyor. Tapscott’a göre yeni nesiller doğduklarında, iletişim teknolojileriyle yıkanıyorlar ve bunun sonucunda dünya daha açık ve şeffaf bir hal alıyor. Tapscott, oğlu Alex Tapscott ile birlikte kaleme aldığı Blockchain Revolution (Blockchain Devrimi) isimli kitapta, şunları söylüyor: “İnternet, işbirliği ve iletişim için harikalar yaratıyor, ancak ticaret ve gizlilik söz konusu olduğunda oldukça sorunlu. Blockchain teknolojisi, banka gibi herhangi bir aracı olmadan taraflar arası işlemleri kolaylaştırıyor. Kullanıcının bilgilerini anonim tutarak, tüm işlemlerin kalıcı bir kaydını tutuyor. Bu, kişisel bilgilerinizin özel ve güvende olduğu, tüm faaliyetlerin ise şeffaf ve yasal olduğu anlamına geliyor. Tüm bu işlemler ve bilgiler dijital bir defterde

bir kod altında saklanıyor. Blockchain ile birlikte, geleneksel anlamda birbirimize güvenmemize gerek kalmayacak, çünkü sistemin kendisi güven üzerine kurulmuş olacak. Her ne kadar Blockchain dendiğinde akla ilk gelen ‘dijital bir para birimleri’ olsa da, dijital paralar bu yeni teknolojinin çok sayıda uygulamasından sadece biri. Blockchain, tapu ve evlilik ruhsatlarından, diplomalara ve doğum belgelerine kadar herhangi bir yasal belgeyi saklayabiliyor. Internete ‘World Wide Web- www’ yani ‘Geniş Dünya Ağı’ diyorsak, blockchain için de ‘Geniş Dünya Hesap Defteri’ tanımını kullanabiliriz. Bu hesap defteri akıllı sözleşmelerden, kamu hizmetlerine, tedarik zinciri yönetimine kadar çok sayıda işlemi mümkün kılacak bir yapıya sahip. Öyle ki, “her şeyin interneti’ bile bu hesap defterine ihtiyaç duyuyor.” Tapscott’un ifade ettiği gibi, blockchain devrimi finans, bilim, sanayi, sağlık gibi sektörde yeni fırsatlar sun-

ALTAN TAN / BITÇI.COM GENEL MÜDÜRÜ ONUR:

ÖNÜMÜZDEKI BEŞ SENE IÇINDE CÜZDANLARIMIZ DIJITAL OLACAK

B I T Ç I T E K N O L O J I A . Ş . dünya üzerinde

birçok forex, borsa ve özel yatırım fonuna alt yapı hizmeti veriyor. Şirket, geliştirdiği ve alım satım platformu üzerinden test ettiği teknolojik yenilikleri dünyaya ihraç eden bir Türk yazılım şirketi olmayı hedefliyor. Eylül 2018’de kurulan Bitci.com, anlık kar-zarar analizlerinin tek bir ortamda gerçekleştiği bir kripto para alım-satım platformu olarak hizmet veriyor ve blockchain teknolojisinin çok farklı kullanım alanlarında geliştirdiği hizmetlerle her defasında “nasıl bir fark yaratırım” diye sorguluyor. Bitci.com, bu bakış açısının bir sonucu olarak, Türk mühendisler ve yazılımcılar tarafından geliştirilen; şirketlere borsa ve ödeme platformu ile entegre blockchain çözümleri sunan Bitci Chain’i hayata geçirdi. Bitçi Chain Türkiye›nin ilk blockchain’i ve şirketlere farklı hizmetler sunuyor.

toplam karbon ayak izini etkiliyor.” Öte yandan Münih Teknik Üniversitesi (TUM) tarafından gerçekleştirilen farklı bir araştırma, en popüler kripto paralardan biri olan Bitcoin kullanımının yıllık 22 megaton CO2 emisyonuna yol açtığını ortaya koyuyor. Bu oran, Las Vegas ve Viyana gibi şehirlerin yıllık toplam CO2 emisyonuna denk geliyor. “Bitcoin madenciliği” adı verilen bilgi işlem kapasitesinin 2018 yılında dört kat arttığı da ifade ediliyor.

Bitci.com Genel Müdürü Onur Altan Tan, blockchain’in hayatımızı nasıl değiştireceğini şöyle anlatıyor: ŞIRKETLER BLOCKCHAIN ALTYAPISINA TAŞINIYOR

“Blockchain bir kayıt defteri. Farklı yöntemlerle yapılan işlemlerin geriye dönük değiştirilemeyeceği şekilde güvenlik altına alındığı ve bugünün teknolojisi ile geriye dönüşün imkânsız olduğu bir kayıt defteri. Bu kayıt defterini sadece ‘para aldım verdim’ amacıyla kullanmak çok doğru değil. Birçok alanda kullanılabilir. Dünyada da bunun örnekleri var. Özellikle şirketler blockchain altyapısına taşınmaya başladılar. Örneğin karmaşık tedarik zincirlerini tek sistemde birleştirmek ya da uluslararası ticarette tek sistem üzerinden ilerlemek hem maliyeti önemli ölçüde azaltıyor, hem


EKONOMİ 23

BLOCKCHAIN, KARBON AYAK IZI ÖLÇÜMLERINE ŞEFFAFLIK GETIREBILIR

maya hazır. Bu devrimi erken hayata geçirenler de tabi ki var. DEVRIMI BAŞLATAN ŞIRKETLERIN SAYISI ARTIYOR

Örneğin; teknoloji devi IBM Avrupa’nın en büyük bankaları arasında bulunan kuruluşlar ile blockchain teknolojisi üzerinden dijital ticaret

son derece şeffaf bir yapı sunuyor, hem de dağıtıcıdan üreticiye herkesin süreci izlemesini sağlıyor. Ve tüm bunları yaparken normalde bu sistemin çalışacağı alt yapının onda birine bile ihtiyaç duymuyor. Biz şirketlere tüm bu hizmeti Bitci Chain ile sunuyoruz. Bitci Chain, borsa ve ödeme platformuna entegre bir blockchain. Bu aynı zamanda bir ekosistem ve Bitci Coin adında bir coin’i var. Bu sistemin en önemli özelliği kullanıcıların ürün ve hizmet karşılığı ödedikleri kripto paraların anında Bitci Pay sistemi tarafından TL’ye dönüştürülmesi ve işletmeye TL olarak ödenmesi.”

token’lar veriliyor. Bir marka için geliştirilen token’lar anlaşmalı borsalar üzerinden farklı token’lara hatta TL’ye dönüştürülebiliyor. Marka “token”ı bir değerdir ve hisse senedi gibi alınıp satılabilir. Örneğin futbol takımlarına yönelik bir çalışmamız var, yakında hayata geçirmeyi umuyoruz. Dünyada örnekleri de var. Taraftar ‘token’ları borsada alınıp satılabildiği gibi, aynı zamanda Bitci Pay üzerinden TL’ye dönüştürerek alışveriş yapma fırsatı da sunuyor. Bir tür dijital halka arz olmuş oluyor. Turizm, gıda ve perakende alanlarında faaliyet gösteren şirketler de sisteme yoğun ilgi gösteriyor.”

TARAFTAR “TOKEN”I

ŞEFFAF BIR CÜZDAN

“Bitciloyalty adında bir sadakat programı gerçekleştirdik. Bu program kapsamında tüketicilere indirim, kampanya, hediye olarak o marka için geliştirilen

“Blockchain sistemine bütün bir devletin tapu sistemini bile sokabilirsiniz. Bu sayede tüm işlemler işlem daha hızlı, daha güvenli ve çok daha

Dünya Günü’nün 50. yıldönümünü kutlarken, bazı endüstriler günümüzün en büyük küresel tehditlerinden biri olan iklim krizi ile mücadelede blockchain’i bir çözüm olarak değerlendiriyor. 2016 yılında yürürlüğe giren Paris Anlaşması, küresel sıcaklığın yüzyılın sonundan önce iki derecenin altında kalmasını hedefliyor. BM Çevre Programı Raporu’na göre, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için 2030 yılına kadar yıllık emisyonların 29-32 gigaton eşdeğer karbondioksit azaltılması gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu Blockchain Teknolojisi Proje Lideri Nadia Hewett, Cointelegraph’a yaptığı açıklamada blockchain’in karbon emisyonu raporlamasında şeffaflık sağlayabileceğini ifade ediyor. Hewett, “Kurumların, karbon emisyonlarını bir blockchain ağı üzerinden bildirmelerini sağlayabilirsek, ortaklar arasındaki şeffaflığı artırmak için tek bir platform oluşturmuş oluruz” diyor. Hewett’e göre, karbon ayak izlerini doğru bir şekilde hesaplamak, tek bir küresel metodolojiden yoksun olan karmaşık ve maliyetli bir süreç. Çünkü bugün, çoğu

şirket, karbon ayak izlerini hesaplamak için farklı ölçütler kullanıyor ve bu nedenle karşılaştırma yapmak zorlaşıyor. İlginç bir şekilde, Uluslararası Ticaret Odası (ICC), 22 Nisan’da karbon piyasası için daha yüksek likidite yaratmak için blockchain kullanan yeni Karbon Konseyi girişimini başlattı. ICC, yeni Karbon Konseyi’nin temel amacının, küresel eylemi finanse etmek için daha iyi, daha şeffaf bir sistem oluşturmak olduğunu söylüyor. Hewett’in de belirttiği gibi, blockchain karbon piyasalarına likidite, erişilebilirlik ve standardizasyon getirme gücüne sahip. KPMG Blockchain lideri Arun Ghosh da, blockchain tabanlı sistemlerin iklim krizi ile mücadelede küresel çabaları geliştirmeye devam edeceğini ve raporlama için güven ortamı oluşturacağını ifade ediyor. Ghosh, “Blockchain’in, karbon ayak izlerinin ve iklim riskinin doğru ölçülmesini, hesaplanmasını ve yönetimini engelleyen büyük veri sorunlarını çözmek için özel ve kamu sektörlerinde yaygın olarak benimseneceğini tahmin ediyoruz” diyor.

zinciri konsorsiyumu kurma girişiminde bulundu. Dünyanın önde gelen deniz taşımacılığı operatörlerinden Maersk Line, operasyonlarında zaman ve maliyetten kazanmak, evrak prosedürlerini ortadan kaldırmak için IBM ile stratejik iş birliği yaparak, blockchain altyapısını kullanmaya başladı.

Gıda güvencesini ve tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak ve tüm süreci blockchain teknolojisi ile izlemek amacıyla, Unilever, Nestlé gibi şirketler, bu teknolojiyi kullanmaya başladılar. İsveç ise, blockchain teknolojisini tapu sicil kayıtlarının saklanması ve yönetilmesi için kullanıyor.

az maliyetli bir alt yapıyla blockchain üzerinde gerçekleşebiliyor. Bu sistem aynı zamanda, dünyanın her yerinde farklı fonlamalarda, örneğin yardım amaçlı da kullanılabiliyor. Silinmesi mümkün olmayan kayıtlar her türlü manipülasyonu imkansız kılıyor. Herkes cüzdanın içini şeffaf bir şekilde görüyor.”

çözülür. Çünkü bu evraklar değiştirilemez, ben sahte bir evrak ekleyemem. Hem bürokrasi hem de maliyet açısından büyük bir yük ortadan kalkmış olur. Dolayısıyla blockchain teknolojisi sayesinde günlük hayatımızdaki bir çok şey değişecek, hayatımız kolaylaşacak. Blockchain’i teşvik eden ülkeler var. Örneğin Malta bir merkez oldu. Blockchain projelerini teşvik etti. Bütün borsalar merkezlerini oraya taşıdı. Avrupa’da kripto paralara en çok ilgi gösteren ülke Türkiye. Dünyaca tanınmış Statista isimli araştırma grubu var. Bu grup her ülkede rastgele seçilmiş bin kişiye ‘Herhangi bir kripto parayı kullandın mı ya da sahip oldun mu?’ şeklinde bir soru yöneltti. En çok ‘evet’ cevabı yüzde 20 ile Türkiye’den geldi. Önümüzdeki beş sene içinde kimliklerimiz ve cüzdanlarımız dijital olacak.”

DIJITAL KIMLIK HAYATI KOLAYLAŞTIRACAK

Blockchain ile ilgili çok önemli bir diğer konu da dijital kimlik. Örneğin bugün vergi dairesindeki en küçk işlem için, çok sayıda evrak gerekiyor. Bu evraklar bir sistemde kayıtlı olsa, ben neden bunun ıslak imzalı olanıyla uğraşayım ki? Oysa blockchain’e sizin dijital kimliğiniz bunu onaylayan kurum tarafından yüklense ve gereken tüm evraklar buna bağlansa, sorun


24 SAYGI DURUŞU

Son Sümer Kraliçesi’nden hayat dersleri GEÇEN HAFTA 107’NCI YAŞ GÜNÜNÜ KUTLAYAN MUAZZEZ İLMIYE ÇIĞ ILE BIR ASRI AŞAN YAŞAMINI KONUŞTUK VE GENÇLERE YOL HARITASI ÇIZMESINI ISTEDIK. YAZAR VE ARAŞTIRMACI ÇIĞ, BIZLERE UMUT VERDI: “ÇOK IYI GENÇLER YETIŞIYOR. MEMLEKETIMIZIN ISTIKBALI IÇIN ÇOK ÜMITLIYIM.”

Y

Yazar, araştırmacı Muazzez İlmiye Çığ, dünyanın en önemli Sümerologlarından birisi. 1914 doğumlu Çığ, geçtiğimiz günlerde 107. yaşını kutladı. Dünya kültürel mirasına paha biçilemeyen Sümer, Hitit, Akad, Asurluların kullandığı çiviyazısı arşivini de kazandıran nâm-ı diğer “Son Sümer Kraliçesi,” son yıllarda Mersin’de kızı Esin Çığ ile birlikte yaşıyor, gündemi yakından takip ediyor Cep telefonundan arayıp doğum gününü tebrik ettiğimde “darısı sizin başınıza inşallah” deyince doğrusu mutlu oldum. Koca çınardan böyle bir temenni duymak çok güzeldi. Muazzez Hanım, söyleşi ricamı da beni kırmayıp kabul edince ilk olarak, bir asrı aşan bir süre yaşama tanıklığını sorarak başlamak istedim…

Sizce hayat?

Vakti zamanında ben gençken 80 yaşında bir hanıma “hayat hakkındaki düşünceniz nedir?” diye sormuşlardı. O hanım şöyle cevap vermişti: “Aç şu pencereyi dışarı bak.” Soruyu soran, hanımın dediğini yapmıştı. “Şimdi de pencereyi kapat, içeri gir. İşte hayat bu!” diye devam etmişti o hanım. Yani insan akıp geçen ömrümde ne yaşadığının pek farkında olmuyor. Evet, pek çok şey, pek çok hâtıralar var, ama yıllar geçtikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi bir hal oluyor, tabii sağlığınız varsa eğer. Topluma, geleceğe bir şeyler bırakmak, tıpkı sizin yaptığımız gibi durmaksızın çalışmak, çalışmak…

İnsan, imkânı olduğu, yapabildiği nispette yaşadığı müddetçe bir şeyler yapmalı. Herkesin okuyup çalış-

ması, okumasa bile iş yapması lâzım. Bu, böyle. Kimisi okuyarak, kimisi el işleri yaparak, kimisi sanatla yükseliyor. Eser bırakanları gördükçe seviniyor, mutlu oluyorum. Okumanın yeri ve önemine özellikle değinmenizi rica etsem….

Ben, günümün bir bölümünü okumakla geçirmeyi hiç bırakmadım, hâlâ da okumayı sürdürüyorum. Herkesin okuması şart. Okumakla yetinmeyip okuduklarını çevresine anlatması lâzım. Okuduğu şeyler içinde kalırsa bir işe yaramaz. Herkesin çalışması, okuması şart. Boş vakit geçirmemesi lâzım. İnsan, sizin çalışmalarınızı görünce boşa geçirdiği, işe yaramaz şeyler yaparak öldürdüğü zamanlara acıyor.

Ne diyor Sümerler? “Boş vakit geçirdin de neye yaradı?” Herkes ça-


SAYGI 25 DURUŞU

FA R U K Ş Ü Y Ü N

Büyüklere de şunu söylemek istiyorum; gençlerin önünü açın.

lışmalı ve en mühimi de Atatürk’ün yolundan gitmeli, hiçbir zaman bırakmamalı. Karanlığa değil, aydınlığa yönelmeli, aydınlıktan ayrılmamalı. Peki, neler okumalı?

Ben, iki kitap söylüyorum: Atatürk’ün Nutuk’unu ve Kuran’ın Türkçesini okusunlar. İkisi de çok mühim; mutlaka okuyup öğrenmek gerekiyor. Atatürk’ün Nutuk’unu okumakla bu vatan nasıl elde edildi onu görecekler. Diğer taraftan da Kuran’ı okuduklarında bazı din adamlarının söyleyebilecekleri uydurma şeylerin doğru olup olmadığını anlayacaklar. Siz neler okuyorsunuz?

Son zamanlarda roman okuyorum. Aslında önüme ne gelirse okurum, ayırt etmem. Bazen kendi kitapla-

rımı bile okuyorum, “Aa ben ne yazmışım!” diye şaşırıyorum. Gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?

Dediğim gibi biraz okuyorum, ondan sonra da uyku ile geçiriyorum. Bol bol uyuyorum. Okumayı bırakmadım, ama yazamıyorum. Siz söyleseniz birileri yazsa…

Ona alışmadığım için çok zor geliyor. Birkaç defa deneyeyim dedim, olmadı. Onun için vazgeçtik. O yüzden de yazmayı bıraktım. Yalnız okuyorum, o kadar. Gençlere, büyüklere 107 yılın birikimi ile neler söylemek isterseniz…

Biz okurken tek amacımız bir an önce mezun olup ülkemize yardım etmekti. O günden bugüne 80-90 yılda çok şey değişti. Ben, hep genç-

leri düşünüyorum… Gençlere çok okuyun, okuduğunuzu etrafa yayın ve Atatürk’ün yolunu bırakmayın, diyorum. Büyüklere de şunu söylemek istiyorum; gençlerin önünü açın. Gençlere ne kadar yardım edebiliyorsanız, edin. “Biz gençlerden şunu istiyoruz, bunu istiyoruz,” diyorlar ama, zavallı gençlerin doğru dürüst spor yapacak yerleri yok. Doğru dürüst kütüphaneler olmalı. Ondan sonra da gençlerden istiyoruz. Önce bunları yapmak lâzım. Büyükler, ne kadar imkânları varsa gençlere yardım etsinler. Çünkü, çok iyi gençler yetişiyor. Memleketimizin istikbali için çok ümitliyim.

Nice sağlıklı yıllara Muazzez İlmiye Çığ…


Halas 26 YAŞAM

Ah o gemide ben de olsaydım…

OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN SON DÖNEMI VE TÜRKIYE CUMHURIYET’ININ KURULUŞ YILLARINA UZANAN BIR HIKAYEYE SAHIP OLAN YAŞINDAKI HALAS 71 ROTASINI BOĞAZ’DAN BODRUM’A ÇEVIRMEYE HAZIRLANIYOR. 106 YAŞINDAKI LÜKS GEMIDEKI YENILIKLERI, GEMININ DAVETLERINDEN SORUMLU ÜNLÜ ŞEF CARLO BERNARDINI ILE KEŞFE VAR MISINIZ?


71

YAŞAM 27

SELİN BOZKURT


28 YAŞAM

Bugüne kadar uluslararası pek çok ünlü ismin konuk eden, 106 yaşındaki Halas 71 yeni yüzüyle karşımızda… Peki ne gibi değişiklikler oldu?

Halas’ta geminin tarihi dokusunu ve yapısını dikkate alarak yenileme çalışmaları yapıyoruz. Pandemi nedeniyle bazı planlarımızı ertelemek durumunda kaldık. Arka planda makinelerle ilgili sürekli bakım çalışmaları yapılıyor. En önemli çalışmayı müzik sistemimizi yenileyerek yaptık. Artık herhangi bir ses sistemine gerek kalmadan, canlı müzik, DJ performanslı davetlerin düzenlenmesi mümkün. Ayrıca botlarımızın ve güvertedeki oturma gruplarında da değişiklikler yaptık. Halas’ın güvertesinde oturmak, misafirlerimize keyif veriyor çünkü... Bir de yeni bir şampanya barı açtık. Krug şampanyaları ile özel bir anlaşma yaptık ve güverte keyfini şampanya barı ile yükseltmeyi hedefledik. Gün batımında, davetlere başlamadan önce bu barda sohbet keyfi bambaşka olacak.

Pandemi süreci ile düğün davet organizasyonlarının pek çoğu ya iptal oldu ya da gelecek seneye ötelendi. Halas 71’de süreç nasıl devam ediyor?

Elbette biz de pandemi sürecine uygun olarak yeni bir düzenleme yoluna gittik. Süreçlere biz de tabiyiz, ancak canlı müzik, ses düzeni konusunda serbestiz. Konaklama ve ağırlama tarafında yüzde 50 kapasite ile hizmet veriyoruz. Normalde ayakta yapılacak davetlerde 150 kişilik kapasitesi ile hizmet veriyorduk. Kapalı alandaki ana yemek salonunun oturma kapasitesi 65 kişi, yarı açık güvertenin ise 42 kişi... Yeni dönemde hijyen koşulları sebebiyle bugün için yarı kapasitemizde misafir ağırlayabiliyoruz. Bu süreçte sayıyı maksimum 70 kişi ile sınırlandırdık. Kaç kişilik bir ekip işbaşında peki?

Ekibimiz uzun zamandır Halas’lı… Simavi Ailesi’nden sonra Caroline Koç’un satın almasıyla yeni şirketin başından beri bizimle çalışan 15 kişilik bir ekibimiz var. Bu yaz için farklı ne tür menüler hazırladınız?

Misafirlerimize arzularına göre menüyü oluşturuyoruz. Bu konuda hiçbir limit ve sınırımız bulunmuyor. Amacım gördüklerine, duyduklarına, baktıklarına ve yediklerine aşık olmaları... Halas 71’de daveti özel kılan nedir?

Zarafet, güzellik ve geçmişi bugünle birleştiren derin bir deneyim yaşatmak istiyoruz misafirlerimize. İnce detaylar her zaman benim için büyük önem taşıdı. 20 senedir İstanbul’da yaşayan bir İtalyanım. Misafirlerimizin talebine göre Türk ve İtalyan mut-

Halas'ın İstanbul'da Boğaz'da 4 saatlik bir davet için kira ücreti 4.000 Euro. Misafirin istediği menü ve içki ayrıca fiyata ilave oluyor.


Pandemi nedeniyle davetlerde yolcu kabul kapasitesi yarıya indirildi. Normalde 150 kişilik kapasite 70 ile sınırlandırıldı.


30 YAŞAM

Chef Carlo Bernardini.

SU CADISI’NDAN HALAS’A…

19 1 4 Y I L I N D A G L A S G O W ’ D A Fairfield Shipping

Co. tarafından inşa edilen ve Reşit Paşa olarak adlandırılan geminin, 1.Dünya Savaşı sebebiyle İngiliz Hükümeti tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na teslim edilmesi ertelendi. Aynı senenin Kasım ayında gemiye el koyan İngiliz Hükümeti, ismini “Waterwich/ Su Cadısı” olarak değiştirerek Gelibolu’ya gönderildi. Ancak 1918 yılında yapılan Montreux Mütarekesi’nden sonra Türk sularına giren gemi, 4 yıl süresince İngiliz birliklerine bağlı olarak çalıştı. 6 Ekim 1923 yılında Şirket-i Hayriye’ye geçti. “Kurtuluş” anlamına gelen “Halas” adını aldı. Şirket-i Hayriye Vapuru olarak tam 61 yıl kullanıldı. Yazın 1053, kışın 961 yolcu İstanbul Boğazı’nın en fazla yolcu taşıma kapasitesine sahipti. 1984 yılında Haldun ve Çiğdem Simavi Halas’ı satın alarak 15 kabinli lüks charter gemisine dönüştürdü. 2008 yılında ise tekrar el değiştirdi; Mustafa ve Caroline Koç’a

devrolan gemi, 2 yıl süren bir renovasyondan geçerek bugünkü düzenine ulaştı. Halas halen boğazda davetler, güneyde ise 12 kabiniyle lüks charter olarak kiralanmakta... Prens Charles, Prenses Margaret, Prens ve Prenses Michael, Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterand, Amerika eski başkanlardan Bush, Bill Clinton, Hillary Clinton, Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Abdullah Gül, Halas’ın ağırladığı önemli misafirler arasında... Ünlü güverteye çıkmak isteyenlerdenseniz, iyi haber: Halas’ı kiralayarak, konaklamak, farklı destinasyonlara gitmek mümkün… İster Göcek, İster Bodrum ya da Ayvalık… Seçim sizin. Ayrıca konaklama da şart değil: Lüks gemi, düğün, davet gibi etkinlikler için de kiralanabiliyor. Özellikle pandemi döneminde Halas 71’e olan ilgi, güvertesinden dolayı artmış durumda…


YAŞAM 31

12 kamarada 24 kişi konaklayabiliyor

Chef Carlo Bernardini'nin davetlilere özel sofistike mönülerinden.

fağını kendi deneyimimle farklı bar bakış ve sunumla Halas gibi tarihi bir mekânda aktarmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu yaz Halas’ta ne gibi yenilikleri deneyimleme fırsatı bulacağız?

Halas’ı yüzen bir butik otel gibi düşünebilirsiniz. İstanbul çıkışlı Türkiye’nin önemli tarihi eserlerini görmek ve deneyimlemek isteyen dostlarımız için derlediğimiz programlarımız bulunuyor. Çanakkale Savaşları’nı tarihi yüzen bir butik otel ile yerinde deneyimlemek ayrıcalık… Öte yandan Ayvalık’da ilgi çekici rotalardan…. Kaç saat sürüyor?

Çanakkale ve Ayvalık için 10-16 saatlik yolculuklar, 3 gece 4 günlük özel paketler söz konusu… Özellikle düğün, davet orga-

nizasyonları için bu geziler hafızalar da iz bırakacaktır. Peki Halas 71’in en sık tercih edilen destinasyonu hangisi?

Bodrum Maça Kızı çıkışlı olanlar… Bodrum’a kaç saatte varıyor?

36 saatte varıyoruz. Ancak genelde tercihen buradan çıkışlı, Bodrum koylarından Göcek’e uzanan bir rota tercih ediliyor. Gemide kaç kişi ağırlayabiliyorsunuz?

Halas’ta bulunan 12 kamarada 24 kişi konaklayabiliyor. Lüks bir yolcu gemisi statüsünde olduğundan misafirlerimizle, İstanbul çevresinde adaları ve özellikle yaz aylarında Türkiye’nin muhteşem güney kıyılarını dolaşıyoruz…. Çok keyifli oluyor.


32 SÖYLEŞİ

BODRUM BELEDIYE BAŞKANI AHMET ARAS’TAN TURIZM IÇIN YENI ÖNLEM

COVID FREE Z BODRUM BELEDIYE BAŞKANI AHMET ARAS, BODRUM’DA DÜZENLI OLARAK DENETIMI YAPILAN VE AKREDITE OLMAYA HAK KAZANMIŞ IŞLETMELERE “COVID FREE ZONE” (COVID’SIZ BÖLGE) BELGESI VERECEKLERINI BELIRTEREK, “BU BELGEYI GÖRDÜĞÜNÜZDE GÜVENLE ORADAN YARARLANABILIRSINIZ” DIYOR.


ZONE BELGESI İPEK YEZDANİ


34 SÖYLEŞİ

17 Mart’ta tüm Türkiye’ye bir uyarınız olmuştu. “Bodrum’a gelmeyin” demiştiniz. Seyahat kısıtlamalarının kaldırılmasının ardından Bodrum’a özellikle İstanbul ve Ankara’dan binlerce kişi geldi. Ancak yine de her yer boş görünüyor. Bodrum’a beklediğiniz kadar bir akın oldu mu?

AA: Pandeminin ilk başlangıcında yani 11 Mart’tan sonra verilen karar gereği okullar tatil olunca biz Bodrum’da evi olanların buraya geleceğini düşünüyorduk, hatta o zaman 17 Mart tarihinde “Gelmeyin” diye bir açıklama yaptık. Çünkü salgının nereye gideceği belirsizdi. “Bodrum’da bir sıkıntı olursa ne yaparız” diye kendi hastane kapasitemize baktık, mevcut nüfusumuz zaten 220 bin civarındaydı o dönemde. Sonra okullar da tatil olunca 300 bine kadar yükseldi, Mart’ın sonuna kadar böyle gitti. Sonra da kısıtlamalar gelmeye başladı zaten, şehre giriş ve çıkışlar yasaklandı. Sonra Bodrum’daki nüfus artışı durdu. Bodrum’daki nüfus artışının kontrollü olması gerektiğinin bir sebebi var, o da hastane kapasitesi. Mevcut kış nüfusuna göre planlanmış bir hastane kapasitesiyle yaz nüfusuyla başa çıkamayacağımızı düşündüğümüzü “Gelmeyin” demiştik. Sonra salgının etkileri azaldı, 1 Haziran’dan itibaren kısıtlar kalktı. Nüfusun 400-450 bin civarında olduğunu ben tahmin ediyorum, çünkü yazlık evlerin birçoğu doldu. Normalde yaz sezonunda Bodrum’un nüfusu kaç oluyordu eskiden?

Biz turistlerle beraber 1 milyona çıkıyorduk. Şu anda zaten sokaklar bile boş, görüyorsunuz.

Yaz için turizm ve hizmet sektörünün durumu açısından öngörünüz nedir?

Sektörün durumunun düzelmesi açısından beklentiler sürekli revize ediliyor. Önce Haziran dendi, sonra Temmuz’a alındı, şimdi Almanya’nın yaptığı açıklamayla AB sınırları dışındaki seyahat kısıtlarının 31 Ağustos’a uzatıldığını duyduk. Birkaç gün önce Sırbistan Başkonsolosu’yla burada bir görüşme yapmıştık, en azından Sırbistan ve Balkan ülkelerinden Türkiye’ye turist gelebileceğini konuştuk ancak bu çok küçük bir oran. Ben bu sene turizmin çok zor toparlanacağını düşünüyorum açıkçası. Bu saatten sonra artık Haziran’ı bitirmişiz, oteller açılmamış, henüz yurtdışı uçuşlardan ya da tur operasyonlarından doğru dürüst gelen teyit edilmiş bir bilgi yok… Yani Bodrum’da turizmin iyi olacağını söylememiz çok büyük iyimserlik olur. Plajların boş olmasına gelince, insanlar hala sosyal

120 METRELİK TEKNESİYLE GELEN ARAP PRENSİNE “ÇAY İKİ LİRA” DİYEMEZSİN! Otellerde bir mekanın günlük şezlong kirası için 1000 lira istediği haberlere yansıdı. Bunlar gerçekçi rakamlar mı, herkes istediği gibi fahiş fiyat uygulayabiliyor mu? O noktada serbest piyasa ekonomisi geçerli. Biz gidip de fiyat denetimlerini yapıyoruz ama biz şunun denetimini yapıyoruz: o mekan mönüdeki yazan fiyatı uyguluyor mu uygulamıyor mu?. Gittiğiniz yerin mönüsünde bir şey için 1000 lira yazıyorsa 1000 lirayı kabullenmiş oluyorsunuz. Ama 1000 lira yazan şeyi 10 bin liraya satıyorsa bizim denetimlerimiz orada başlıyor. Bunun dışında pahalılık Bodrum’da göreceli bir kavram. Bodrum’u gelir grubu çok yüksek insanlar da tercih ediyorlar. Bir insan çok lüks bir yerde gidip yiyip içiyorsa ve o bedeli ödemeye hazırsa kimseye laf düşmez. Örneğin Arap prensi 120 metrelik yatıyla geliyor, Türkbükü’nde en marka otelin önüne yanaşıyor. Şimdi sen bu adama da ‘Çay 2 lira’ diyemezsin ki! Çünkü bu adam oraya para harcamaya gelmiş. Gerekirse 1000 lira, 10 bin lira yapacaksın çayı! (Gülüyor…) Zaten o Arap prens az para öderse bir daha da gelmez!

mesafeli yaşamaya çalışıyorlar, evden çıkmamaya çalışıyorlar, yurtdışından farklı haberler geliyor, ikinci dalgadan bahsediliyor…. Bir taraftan da 19 Haziran’da okullar kapanıyor, ayın 27’sinde de üniversite sınavının yapılacağı ifade edildi, biraz da o etkiliyor olabilir. Yani Bodrum’da yerli, ikinci konutla ilgili hareketlilik Temmuz başında biraz daha artabilir ancak bu turizm demek değil. Turizm demek, otellerin, charter teknelerinin, uçakların vızır vızır işlemesi anlamına geliyor. Ama bu sene bunun çok da mümkün olduğunu düşünmüyorum. Turizmcilerimizin ve eğlence sektörünün zor bir yılı olacağından dolayı onlara mutlak destek olunması gerektiğini düşünüyorum. Sizin esnaf ve işletmecilere destek amacıyla almış olduğunuz herhangi bir tedbir var mı?

Biz tabii ki elimizdeki bütün imkan-


SÖYLEŞİ 35

EĞLENCE YERLERI IÇIN EN UFAK BIR IŞIK YOK Bodrum gece hayatıyla da ünlü bir tatil beldesi. Peki barlar, kulüpler, kısaca eğlence yerleri ne zaman açılabilir? Onlarla ilgili durum muğlak şu anda. Eğlence yerlerinin ne zaman açılacağı hiç belli değil. En ufak bir ışık da görmüyoruz. Bir söz dahi yok. Çünkü sosyal mesafenin en zor uygulanacağı yerler, hele Bodrum’da, eğlence yerleri. Hele şimdi Bodrum’da da vaka görüldü, o yüzden onların açılışı hiç kolay değil, onların durumu çok zor. Vaka sayısı olarak Bodrum’da şu anda abartılı bir rakam yok, kayıp da yok ama tabi bu artmayacak demek değil.

tesislerde hijyen kuralları çok önemli. Artık orada ortak kullanım alanlarında dezenfeksiyon çok net yapılması gerekiyor, gidip onları inceliyoruz. Restoranlarda masalar, sandalyeler, lavabolar gibi ortak kullanım alanlarının çok iyi denetlenmesi lazım. Şezlonglar arasındaki, sandalyeler ve masalar arasındaki mesafenin çok iyi denetlenmesi lazım, bunların denetimini de yapıyoruz. ları kullanarak esnafımıza, ticaret dünyasına yardımcı olmaya çalışıyoruz, bu da belediyenin toplayacağı vergilerden bir kısmının ötelenmesi olabilir, kiraların ötelenmesi olabilir. Atık bedellerinin ötelenmesi ya da tahsil edilmemesi, ecrimisil bedellerinin tahsil edilmemesi gibi. En azından maddi açıdan bizim yapabileceklerimiz bunlar. Bunların dışında da esnafımıza destek açısından kamusal alanların denetimi ve kontrolü. En azından Türkiye kamuoyuna Bodrum’un güvenli bir alan olduğunu hissettirebilirsek, ve esnafımıza belki bir nefes alacak ticaret yaptırabiliriz. Ama bunun dışında bizim de zor duruma düşen işadamına ya da esnafa maddi açıdan destek olacak bir bütçemiz yok. Bu durumda yapılabilecek tek şey, devletimizin yeni kredi imkanlarıyla, borçların yapılandırılmasıyla turizm sektörünün bu zor dönemden çıkma-

sını sağlamaktır, bu da bizim boyumuzu aşıyor. ‘Yeni normal’ hayatımızda güvenli bir tatil anlayışı nasıl olabilir?

Bizim zaten denetim görevlerimiz var. Otellerdeki, restoranlardaki hijyen, sağlık meselelerini ilçe tarım müdürlüğüyle birlikte denetliyoruz. Onlar da denetliyor, biz de denetliyoruz. Ama pandemiden sonra salgınla ilgili denetimler daha sıklıkla ve daha detaylı yapılmaya başlandı. Biz bu işletmeler için bir akreditasyon programı hazırladık. Belli kriterler belirledik. O kriterlere uymasını istiyoruz işletmelerimizin. Zaten bütün arkadaşlarıma da tebliğ ettik. Berber ne yapacak, marangoz ne yapacak, denizci ne yapacak, restorancı ne yapacak, biz bunların hepsini planladık, personele eğitimler verdik, şimdi de gidip oraları denetleyip onları akredite etmeye çalışıyoruz. Özellikle

Otellerde bunların dışında, ayrıca denetlediğiniz bir alan var mı?

“Check-in/check-out” yani misafirin odaya girmesi ve odadan ayrılması faaliyetlerinin denetimi var. Odaların havalandırılmasının, dezenfeksiyonunun denetimleri yapılıyor. Plajlarda da sosyal mesafe denetimleri yapılıyor. Özellikle pazar yerleri gibi, toplu taşım araçları ve parklar gibi yerlerde de dezenfeksiyon ve sosyal mesafe denetimi yapıyoruz. Akreditasyon sisteminden bahsettiniz. Bir otelin ya da işletmenin bu sisteme akredite olmuş olması oraya güvenle gidebileceğimiz anlamına mı geliyor?

Evet çünkü bu mekanların denetimli olduğunu anlıyorsunuz. Biz bir “COVID Free Zone” (Covid’siz bölge) belgesi yaptırdık, bu belgeyi işletmelerin kapısına asacağız. Bir işletmenin bu belge-

ye sahip olması şu anlama geliyor: Bu mekan belediye tarafından denetlenmiştir, emniyetlidir ve periyodik olarak da denetlenmektedir. COVID Free Zone belgesini gördüğünüzde güvenle oradan yararlanabilirsiniz. Ama yine de bu salgın olayının bence en büyük kontrolü bizim kendimize ait. Biz sonuçta ayarlayacağız kişisel mesafemizi. Gelip birilerinin bizi uyarmasını beklememiz lazım. Markete giderken de, plajda yatarken de sosyal mesafeyi bizim ayarlamamız lazım, yoksa bir herkesin başına bir zabıta, polis, jandarma dikemeyiz. Otellerin bazıları açıldı bazıları açılmadı, açılış tarihine kim karar veriyor?

Kendisi karar veriyor. Otellerin birçoğu maalesef açılmadı. Çünkü o kadar kararsız ki arkadaşlar, şimdi temizlik yapıyorlar, personel çağırıyorlar, sonra yeniden bir kısıt geliyor ya da Avrupa’dan kötü bir haber geliyor. Birçok otel açmadı, açanlar da maalesef boş bir şekilde bekliyorlar. Burada en büyük doluluk ikinci konutlarda var. Burada yazlığı olanlar gelip burada yaşıyor. Bodrum’un havası da güzel, sabahları yürüyüşe çıkanlar… Plajlar boş ama yine de denize girenler var, görüyoruz. Bu sene pandemi nedeniyle tekneler çok fazla tercih edilmeye başlandı.


36 SAĞLIK

GİRİŞ

Alışverişin yeni kuralları 1 HAZIRAN’DA BAŞLAYAN NORMALLEŞME YENIDEN AVM VE MAĞAZALARI HAYATIMIZA SOKTU AMA BIR DOLU SORUYU DA BERABERINDE GETIRDI… MAĞAZAYA EN FAZLA KAÇ KIŞIYLE GIRECEĞIZ, KIYAFETLERI DENEYEBILECEK MIYIZ, KASA SIRASINDA BEKLERKEN NELERE DIKKAT EDECEĞIZ? İŞTE MARKALARIN ALDIKLARI ÖNLEMLER VE BILIM INSANLARININ ÖNERILERI… N O R M A L L E Ş M E Y E S E V I N I R K E N , yeniden artan vaka

YA S E M İ N S A L İ H

DİKKAT HİJYEN KURALLARINA UYALIM

sayıları keyfimizi kaçırdı… Bir yandan eski hayatımızı özlüyor ve karantinasız bir dünyaya alışmamız gerektiğini düşünüyor, bir yandan da içten içe paniğe kapılmaktan kendimizi alamıyoruz. Açılan AVM’lerin önündeki kuyrukları gösteren fotoğraf ve videolar birçok insanı dehşete düşürse de yavaş yavaş mağazalarda hareketler başlamış durumda. Moda alışverişinin eski keyfi olacak mı bilemeyiz zira keyif, güvenlik varsa anlamlı bir endişe konusu. İşte biz de yeni normalde güvenli alışverişi masaya yatırdık bu hafta. Hem Türkiye’nin en geniş satış ağına sahip mağazalarının yöneticilerine ne gibi tedbirler aldıklarını sorduk, hem de “Bilim ne söylüyor” diyerek işin uzmanına danıştık. İşte alışverişin yeni kanunları…

SAMİ KARİYO PENTI YÖNETIM KURULU BAŞKANI

ÜRÜN SAYISINI AZALTTIK KABINLER IPTAL önlemek üzere belirtilen tüm önlemleri eksiksiz olarak yerine getirmek üzere hazırlıklarımızı tamamladık. Mağazaların içinde yeni görsel ve sergileme düzenlemeleri yaptık. Sosyal mesafe kuralına uyulabilsin diye ürün sayısını azalttık. Belirli sayıda misafirimizi ağırlayabileceğimizin bilgisini verdiğimiz bilgilendirme pankartları koyduk. Ziyaretçilerimizin maske takarak ve giriş noktasındaki dezenfektanları kullanarak mağazaya girmesine dikkat ediyoruz. Maske ihtiyacı olan ziyaretçilerimiz için maske temin ediyoruz. Mağazaların tüm havalandırma filtreleri bakanlığın belirttiği kurallar ve ISG normlarına uygun hale getirildi. Denemeden giysi almak konusunda teknolojik bir ürün geliştirdik. Müşterilerimiz MySizeID ismiyle akıllı telefonlarına indirebilecekleri uygulama ile kendi beden ölçülerini rahatlıkla bulabiliyor ve en uygun sütyene deneme ihtiyacı duymadan kolayca ulaşıp satın alabiliyorlar. Ziyaretçilerimiz MySizeID Digital Mezura uygulaması ile kabinde deneme yapmadan sadece birkaç dakika içerisinde doğru beden ölçülerini keşfedebiliyorlar. Aynı zamanda önümüzdeki dönem için yeni bir MySize ID uygulaması üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

K O R O N A V I R Ü S Ü N YAY I L M A S I N I

S

O

S

Y

A

L

M


M

SAĞLIK 37

SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU

EREN ÇAMURDAN

PROF. DR. ÖNDER ERGÖNÜL

DAMAT&TWEEN YÖNETIM KURULU BAŞKANI

BOYNER BÜYÜK MAĞAZACILIK CEO’SU

MIKROBIYOLOJI VE ENFEKSIYON HASTALIKLARI UZMANI

DENEMEDEN GIYSI ALMANIN ALGORITMASINI KURUYORUZ

TEMASSIZ MAĞAZACILIK VE HIJYEN HAD SAFHADA

BİLİM DİYOR Kİ…

güvenli alışveriş, aslında lojistikle başlayan bir süreç. Biz daha ürün sevkiyatı gerçekleştirirken hangi ürün hangi mağazaya gidiyorsa ayrımları yapıyor ve dezenfekte ediyoruz. Sonrasında mağazalarda satış sürecinde birçok tedbir aldık: Mağazaya girişten itibaren ellerin temassız dezenfekte edileceği üniteler koyduk. Tüm ekip maskeyle çalışıyor. Mağazaya maskesiz gelen müşterilere de maske dağıtıyoruz. Ürün seçiminde müşteri denemeden kıyafet alabilsin diye bazı uygulamalar yaptık. Beden ölçü tablolarını görünür yerlere koyduk. Amacımız müşterilerin denemeden tercih yapabilmelerini kolaylaştırmak. Müşteri yine de giysiyi denemek isterse kabinlere dezenfektanlar koyduk. Ayrıca denenen ürünü 24 ila 48 saat arasında servise koymuyoruz.Kıyafet tercihlerinde bunların ötesine geçmek istiyoruz. Geleneksel mağazalarımızın yanı sıra “deneyim mağazaları” olacak. Burada kıyafeti giymeden deneyimleme şansı sunan bir algoritma üzerinde çalışıyoruz. Sene sonuna kadar tamamlanmış olur.

B O Y N E R O L A R A K , 37 ilde 110 mağaza ile hizmet veriyoruz. Mağazalarımızda müşterilerimizin güvenle alışveriş yapabilmesi için “temassız mağazacılık” konseptiyle pek çok hijyen önlemini uyguluyoruz. Sokak mağazalarında, mağaza girişinde müşterilerin ateşi ölçülüyor. AVM mağazalarında ateş ölçümü AVM tarafından yapılıyor. Ayrıca girişte, maske ve eldivenleri hazır bulunduruluyor. Maskeli olması koşuluyla kısıtlı sayıda misafir mağazada ağırlanıyor. Girişte yer alan el dezenfektanı uygulamasının yanı sıra mağazanın farklı alanlarında müşterilerin kullanabileceği dezenfektan losyonları yer alıyor. Giysilerin denendiği kabinler dezenfekte ediliyor. Müşteri kabine girmeden tek tuş ile dezenfekte edebilen bir teknolojiyi kullanıyoruz. Denenen ürünleri 70 derece buhar ile sterilize ediyor, sterilizasyon işlemi sonrasında özel bir kabinde 24 saat beklettikten sonra standa alıyoruz. Ayakkabı deneme alanında müşterilere tek kullanımlık çoraplar veriyoruz. Müşterilerimiz, ayakkabıları denedikten sonra çoraplar imha ediliyor. Mağazanın içindeki havanın sürekli temizlenmesi için UVC filtreli hava temizleme cihazı kullanıyoruz. Bu cihaz saatte 300 metreküp havayı mikrobiyal açıdan sterilize ederek havadaki hastalık yapan tüm virüs, bakteri ve zararlı mikroorganizmaları öldürüp yok ediyor. “Temassız mağazacılık” konseptiyle kasada müşterilerimizi temassız ödemeye yönlendiriyoruz. Ödeme sonrasında karşılıklı fiziki alışverişi önlemek için faturaları SMS ile müşterilere gönderiyoruz. Ayrıca müşterilerimiz isterse beğendikleri ürünün poşetli eşini, kargo ile ücretsiz olarak adreslerine teslim ediyoruz.

M A Ğ A Z A YA D A A L I Ş V E R I Ş merkezlerinde güvenli yaşamın birinci şartı sosyal mesafe. Sosyal mesafe kuralına uyulduğu sürece yemek de yenilebilir, alışveriş de yapılabilir. Japonlar koronavirüs risklerini şu üç ana başlıkta toparlıyor: Kapalı alan, kalabalık ve temas. Kapalı alanlarda çok kalmazsanız, kalabalıktan ve temastan kaçınırsanız büyük ölçüde bu virüsten korunmuş olursunuz. Şimdi bir mağazaya girdiniz, en kötü senaryoyu düşünelim. Sizden önce virüs taşıyan bir müşterinin denediği giysiyi elinize aldığınızı, denediğinizi var sayılım. Yapmanız gereken şey; elinizi yıkamadan, dezenfekte etmeden ağzınıza, yüzünüze sürmeyin. Kural bu. Biz hekimler olarak mümkünse dezenfektan yerine el yıkamayı öneriyoruz. Soyunma kabinlerine girip çıkarken bence koronavirüsle bağlantısız olarak her zaman dikkat edilmeli. Hijyen tedbirleri her zaman geçerli olmalı. Bu ortamlarda kaliteli, etkili dezenfektanlar konulmalı ve müşteriler giriş çıkarken bunları kullanmaları için uyarılmalı. Mağaza çalışanlarına da önemli görevler düşüyor. Çalışanlar hem kendilerini hem de diğer müşterileri korumak için giren kişileri iyi gözlemlemeli. Terliyorsa, iyi görünmüyorsa tedbir almalı. Örneğin dokunduğu her ürünü mutlaka diğerlerinden ayırmalı. Ayrıca kesinlikle mağaza içindeki sosyal mesafeyi de korumalı.

PENDEMI DÖNEMINDE

E

S

A

F

E

S

O

S

Y

A

L

M

E

S

A

F

E


38 AĞIZ TADI

Yeni Dünya’ya yolculuk yemeklerinden olan “yenidünya kebabı” hem lezzetten hem sağlıktan ödün vermeyenler için eşsiz. Halk arasında malta eriği olarak da bilinen, yenidünyanın kebapla beraber sunumu farklı tatların buluşması oluyor bir bakıma. Taze sarımsak ile yenidünya meyvesinin eşzamanlı çıkması ile tatlar, birbirlerini tamamlıyorlar. Yenidünyanın hafif mayhoş tadı, faydası dünyaca kabul edilen sarımsağın eşsiz tadı ve etin lezzeti bir araya geldiğinde hafif, ama lezzetli bir yemek çıkıyor ortaya… İşte evde denemeniz için Şef Tahir Tekin Öztan’dan bahar yenidünya kebabı tarifi. ZENGIN GA ZIANTEP MUTFAĞININ

FA RUK ŞÜYÜN

Şef Tahir Tekin Öztan


AĞIZ 39 TADI

YENIDÜNYA KEBABI (TENCEREDE) Malzemeler: • • • •

Yarım kg orta yağlı kıyma 1 kg. yenidünya (çok olgun olmasın) Tuz, karabiber Taze sarımsak

Hazırlanışı: Tuz ve karabiber kıymaya ilave edilir, hafif karıştırılır. Yenidünyanın sap ve baş kısmı temizlenir, ikiye bölünür, çekirdeği çıkarılır. Aynı büyüklükte yuvarladığımız kıyma eriğin çukuruna gelecek şekilde arasına koyulup sonra eriğin diğer yarısı kapak olacak şekilde birleştirilir. Taze sarımsakların da sap ve baş kısmı temizlenerek ikiye bölünüp arasına hazırlamış olduğumuz kıyma ilave edilip kapatılır. Tencerenin büyüklüğüne göre işlem tekrarlanıp bir bardak su ilave ettiğimiz tencerede 30 dakika kısık ateşte pişirilip servis edilir. Malta eriği ve et suyunu bırakacak, sarımsağın da lezzetiyle vücut direncini yükseltecek çok lezzetli bir yemek olacaktır. Şimdiden herkese afiyet olsun.


NASIL BİR EKONOMİ MEDYA HABER BASIN A.Ş

YÖNETIM KURULU BAŞKANI HAKAN GÜLDAĞ  GENEL KOORDINATÖR VAHAP MUNYAR  GENEL YAYIN KOORDINATÖRÜ TALIP AKTAŞ GENEL YAYIN YÖNETMENI ÖMER TÜRKDÖNMEZ  KOORDINATÖR DIDEM ERYAR ÜNLÜ  SORUMLU YAZIIŞLERI MÜDÜRÜ HANDAN SEMA CEYLAN HAFTA YAYIN YÖNETMENI ASLI BARIŞ  GÖRSEL YÖNETMEN MURAT KASPAR YAZI KURULU FARUK ŞÜYÜN, YASEMIN SALIH, DİDEM ERYAR ÜNLÜ, SELENAY YAĞCI KATKIDA BULUNANLAR BAŞAK DİZER TATLITUĞ, CEYHUN KUBURLU, AHMET CAN, SELIN BOZKURT, SIRMA ADRES: Rüzgarlıbahçe Mahallesi, Cumhuriyet Cad. Gülsan Plaza No:22 Kavacık 34805 Beykoz/İstanbul

H A F TA N I N ÜRÜNÜ

AKILLI SAATLERDE LV ŞIKLIĞI L O U I S V U I T T O N , dünyanın en pahalı akıllı saati Tambour Horizon’ı meraklılara sundu. 1.2 inç’lik 390x390 piksel AMOLED ekranı var. Gücünü Snapdragon Wear 2100’den alıyor. Google’ın Android Wear 2.0 işletim sistemi üzerine kurulan akıllı saat, 512MB RAM, 300 mAh batarya ve 4GB dahili depolama gibi diğer detaylarıyla dikkat çekiyor. 42mm boyutu ve 12.5mm kalınlığı bulunan ürün, kutusunda kendisine özel iki adet faydalı uygulama yüklü olarak çıkıyor. AHME T CAN

16.750 TL


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.