
4 minute read
TİM BAŞKANI GÜLLE: DÜNYA
by Eda
Buharlı Pistonlu Kompresör

Advertisement
Pnömatik Kırıcı
vasıtasıyla tahrik edilen ilk körük silindirlerini icat etmiştir.
1776 yılında John Wilkinson İngiltere de ilk verimli basit kompresörleri icat ederek kompresörlerin ve pnömatik çağının kapılarını aralamıştır.
1799 yılına İngiliz George Medhurst bir motor ile tahrik edilen kompresörü icat etmiş ve madencilik dünyasının hizmetine sunmuştur.
Böylelikle insan ve hayvan gücüne dayalı sınırlı ve kullanışsız ilkel cihazlar yerini önce buhar gücüyle çalışan mekanizmalara bırakmıştır. Buhar gücüyle tahrik edilen ilk kompresörlerin ilk kullanım alanları su altı dalış faaliyetleridir. Bu kullanım su altı keşiflerinin hızla ilerlemesinin ve hatta su altında inşaat çalışmalarının önünü açmıştır. Basınçlı hava suyun derinliklerinde çalışan dalgıçların uzun saatler boyunca çalışmasına olanak vermiştir. Aynı prensip derin maden ocaklarına veya uzun tünellere temiz hava taşınmasında da kullanılmıştır. 1857 yılında inşa edilen 13 mil uzunluğundaki İtalya-Fransa demiryolu tünelinin inşasında kompresörler yüksek miktarda temiz havayı tünellere taşımıştır.
Kompresörlerin ve basınçlı havanın asıl devrimsel ilerleyişi ise madencilikte kullanılan erken dönem pnömatik aletler ve delici aletlerin geliştirilmesidir. İlk kaya deliciler önceleri su değirmenleri ile sonra buhar gücüyle tahrik ediliyordu. Ancak hepimizin malumu sıcak su buharı basınçlı havadan çok daha tehlikelidir ve hatta kırılan veya zarar gören bir bağlantı elemanı veya hortum ölüme sebebiyet verebilir. Buharla tahrik edilen delici ve kırıcılar çok kısa sürede Kompresörler sayesinde basınçlı hava ile tahrik edilmeye başlanmıştır.
İcat edilen sayısız pnömatik aletler, tünel ve madencilikteki çok çeşitli uygulamalar, basınçlı havanın enerji nakli için kullanılması gibi ihtiyaçlar farklı basınç seviyelerinde ve farklı miktarlarda basınçlı hava ihtiyaçları doğurmuş ve içten yanmalı motorların ve elektrik motorlarının devreye girmesiyle sanayide inanılmaz bir atılıma neden olarak kompresörlerin hızla gelişmesini sağlamıştır.
Basınçlı hava ve kompresör dendiğinde Paris Basınçlı Hava Ağı’ ndan mutlaka bahsedilmesi gerekmektedir. Elektrik enerjisi ve kablo ağı yaygınlaşmadan önce 1881 yılında Paris de eşine pek rastlanmayan türden bir “basınçlı hava ağı” kurulmasına başlandı. Asıl amacı şehirdeki meydan saatlerini ayarlamak ve kurmak olan bu sistem, 5-6 bardaki basınçlı havayı 65 km uzunluğundaki borularla yaklaşık 8.000 meydan saatine ulaştırıyordu. Zamanla kıymeti gittikçe artan bu sistem 900 km uzunluğa ulaşmış ve boru hatları vasıtasıyla yaklaşık 10.000 orta ölçekli sanayicinin ve zanaatkarın vazgeçilmez güç kaynağı haline gelmiştir. Terziler, mobilyacılar, cilacılar, matbaalar, cam üreticileri, otomobil üreticileri ve en nihayetinde 1970 li yıllarda diş hekimlerinin de katılmasıyla sistem 100 yıldan

Pistonlu Kompresör


Vidalı Kompresör
fazla (1881-1994) hizmet vermiş ve ancak elektrik motorlarının devreye girmesi ve seyyar kompresör ünitelerinin yaygınlaşmasıyla servis dışı kalmıştır.
İlk içten yanmalı motorlar icat edildiğinde sanayinin seyrinin ne kadar hızlı değişeceği de görülmeye başlandı… İçten yanmalı motorlar özellikle de benzin motorları kompresörlerin ana güç kaynağı haline geliverdi ki bugün hala benzinli ve dizel motorlar yaygın olarak seyyar pistonlu kompresörlerde güç kaynağı olarak kullanılmaktalar…
Teknolojik yenilikler, değişen ihtiyaçlara ve taleplere cevap verme zorunluluğu ve özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasındaki teknolojik atılımlar kompresörlerin hızla gelişmesine, verimlerinin artmasına ve çeşitlenmesine yol açmıştır. Sanayi devriminin tetiklediği endüstriyel ve teknoljik patlama olağanüstü bir büyümeye ve gelişmeye yol açmış ve kompresörler gelişen ve büyüyen sanayinin başlıca aktörlerinden biri haline gelmiştir. Savunma sanayi, inşaat sektörü, gıda sektörü, sağlık sektörü, hızlı tüketim ürünleri, beyaz eşya ve akla gelmeyen sonsuz sayıdaki iş kolunda müthiş bir gelişme yaşanmış ve insanoğlu tüketim toplumu haline dönüştükçe makineleşen sanayinin kompresörlere olan ihtiyacı sürekli artmıştır. Pistonlu Kompresörler:
Pistonlu kompresörün çalışma prensiplerinin temeli 1650 yılında Alman bilim adamı Otto von Guericke tarafından atılmıştır. Tek bir piston ve silindirden oluşan bir hava pompası ile bilim adamı basınçlı hava ve vakum deneyleri yapmıştır. 1900 lü yılların başlarında tek kademeli, buhar gücüyle çalışan piston kompresörler hızla yayılmaya başlamış ve başta yüksek basınç uygulamaları olmak üzere günümüzde varlıklarını hala devam ettirmektedir. Uygun fiyatlı, düşük bakım masraflarına sahip, enerji verimliliği yüksek pistonlu kompresörler küçük ve orta ölçekli sanayici ve diğer meslek gruplarının halen en çok kullandığı basınçlı hava üreticileridir. Vidalı Kompresörler:
Vidalı kompresörün çalışma prensiplerine ilişkin ilk patent 24 Mart 1878 yılında Alman bilim adamı Heinrich Krigar tarafından alınmıştır. Ancak o dönemdeki üretim teknolojileri yetersiz olduğundan maalesef bu fikri hayata geçirmek mümkün olmamıştır.
Bundan tam 50 yıl sonra 1938 de İsveçli buhar türbini üreticisi Half Ljungstroms Angturbin AB firması, Alf Lysholm isimli yeni bir başmühendisi işe almasıyla basınçlı hava dünyası evrim geçirir. Alf Lysholm modern vidalı kompresörün üretiminde öncülük hatta bir nevi devrim yapmıştır. Bu yıllarda 1878 yılında alınmış orijinal patent haklarının süresi dolmuş olduğundan AR-GE çalışmaları daha da hız kazanmıştır. Lysholm büyük özveri ve çalışmayla kompresörün vida profillerini geliştirdi. Birçok konfigurasyonu ve rotor-lob kombinasyonunu test etti. Burada önemli olan sadece rotorların şekli değildi. Lysholm rotorların hassas bir şekilde üretilme yöntemini de keşfetti ve tüm patent haklarını aldı. 1935 yılında alınan patentte asimetrik olarak işlenmiş 5 dişi-4 erkek rotor tasarımı açıkça görülmektedir. Ljungstroms Angturbin AB firması 1951 yılında ismini Svenska Rotor Maskiner AB olarak değiştirdi. Bu şirket günümüzde tüm dünyada SRM olarak bilinmekte olup neredeyse tüm vidalı kompresör üreticilerine üretim lisans haklarını sağlamaktadır.
Vidalı kompresörlerin ortaya çıkmasının hemen ardından dayanıklılığı ve performansı sebebiyle bu makinelere olan güven arttı. Ancak asıl atılım 1960 yılında gerçekleşti. Vida dişlerinin kompresyon bölümlerine yağ enjekte edilmesiyle hem rotor