Natura 2014 05 06

Page 1

TAŞ MİMARLIK VE İÇ MEKAN TASARIMI STONE ARCHITECTURE AND INTERIORS

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

TAŞIN KALICILIĞI THE PRESENCE OF STONE

3. DOĞAL TAŞ TASARIM YARIŞMASI MSHEIREB DOWNTOWN DOHA-1C MİLAS BODRUM HAVALİMANI KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ



BAŞLARKEN / EDITOR’S NOTE Natura Yayın Kurulu Başkanı Chairman of Editorial Committee İstanbul Maden İhracatçıları Birliği adına Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu Istanbul Mineral Exporters’ Association, Chairman of the Board Ali Kahyaoğlu Yayın Kurulu Editorial Committee Ali Kahyaoğlu, Coşkun Kırlıoğlu, Fatih Özer, Nergis Büyükkınacı, Okan Ak Genel Koordinatör General Director Coşkun Kırlıoğlu Yayın Direktörü Editorial Director Gökhan Karakuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Editor in Chief Özlem Alkan K. ozlem@emedya.net Art Direktör / Art Director Özgür Çakır Konular Editörü / Features Editor Zehra Betül Atasoy Fotoğraf Editorü / Photo Editor Gözde Kavalcı Yönetim / Management Emedya İletişim Sanayi ve Ticaret Ltd. Kireçhane Gediği Sokak 8 Arnavutköy İstanbul 34345 /TURKEY Tel: (212) 359 82 88 info@emedya.net Renk Ayrımı / Color Separation Studio Tel : (0212) 283 90 12 Baskı, Cilt / Printing FRS Matbaacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Mas-Sit Matbaacılar Sitesi 5. Cadde 34 Bağcılar, İstanbul 34204 Tel: (212) 629 00 00 Faks: (212) 629 17 11 frs@frs.com.tr Yayın Türü / Publication Type Yerel - Süreli / Local - Periodical Haziran 2014 - June 2014

GÖKHAN KARAKUŞ Taşın varlığı dünyanın değişmeyen gerçeklerinden biri… Tarihin başlangıcından bu yana varlığını sürdüren taş kuşkusuz dünya var olduğu sürece de burada olacak. Bu uzun tarih boyunca çeşitli biçimleriyle doğal taşın varlığı insan çevresinin fiziksel gerçeğinin temel bir parçası oldu ve olmaya devam ediyor. Şanlıurfa, Göbeklitepe’deki kazılarda ortaya çıkarılan yeni bulgular insanın bir ifade biçimi ve barınma amaçlı olarak taşı 12.000 yıla yakın zamandır şekillendirmekte olduğunu kanıtlıyor. Bu mimari aynı zamanda insanları ortak bir alan ve dünya görüşü etrafında bir araya getiren bir toplum duygusunu da meydana getiriyor. Bugün doğal taş, doğal çevre ve geleneksel kültürlerde toplumları uyum içinde bir araya getirmekte benzer bir rol alıyor. Çağdaş yaşamda taşın varlığı geçmişimizi vurgularken sürekli yeni ifade imkanları yaratmaya devam ediyor. Bunu Emre Arolat Architects’in yeni bir İslami mimari düşüncesini yığma kayraktaşı duvarlarla hayata geçirdiği İstanbul’daki Sancaklar Camisi’nde görmek mümkün. Buna tezat teşkil edecek şekilde, Ulanbatur T.C. Büyükelçilik Konutu’nda Han Tümertekin tarihe paralel bir arkitektonik yaklaşımla yapıyı sert iklime karşı korumak üzere Andezit taşını kullanarak ‘Türk’ mimarisinin yeni bir versiyonunu ortaya koyuyor. Mutlu Çilingiroğlu ise bir başka hükümet yapısı olan LEED sertifikalı Küçükçekmece Belediyesi Yeni Hizmet Binası’nda demokratik idarenin önemini vurgulamak üzere doğal taşın sembolik gücünden yararlanıyor. Londra’dan Mossessian Partners’ın kesintisiz doğal taş duvar ve kaldırımlarla bütüncül bir kent deneyimi yarattıkları Mshreib Downtown Doha, 1C projesi ise Körfez ülkelerinin yeni gelişen kentlerinde kent dokusu yaratmak üzere taşın büyük ölçekte kullanılmasının bir örneği. Son olarak iki İstanbullu firmanın Bodrum’da gerçekleştirdikleri; Tabanlıoğlu Mimarlık’ın havaalanı ve Alişan Çırakoğlu’nun yazlık ev projeleri Akdeniz bölgesinin mimari sürekliliğinin altını çiziyor. Taş tasarımda süreklilik duygusu Aziz Sarıyer, Fabio Novembre ve Yoshioka Tokujin’in Milano Tasarım Haftası sırasında İMİB tarafından düzenlenen “Zaman Boyunca Mermer” sergisinde yer alan çalışmalarında ve Can Çinici’nin Ahmet Taner Kışlalı’nın mezarı için tasarladığı monolitik mezar taşında da varlığını gösteriyor. Natura’nın Emedya’nın hazırladığı bu son sayısında TİM, İMİB Yönetim Kurulu, üyeleri ve ekibine Natura’nın doğal taş mimari odağına verdikleri destekten dolayı teşekkür etmek isterim. Tüm Emedya Tasarım ekibi ve özellikle Genel Yayın Yönetmeni Özlem Alkan Karakuş’a da buradaki üstün nitelikli içeriği üretmekteki titiz gayretleri için teşekkür ederim.

The presence of stone is one of the enduring realities of the planet Earth. Stone existed at the dawn of creation and will undoubtedly be here as long as the Earth endures. Within this long history, the existence of natural stone in all its forms has been and continues to be a fundamental part of the material reality of man’s surroundings. Recent discoveries in Turkey at Göbeklitepe in Şanlıurfa show that man has been cutting and hewing stone for almost 12,000 years as a mode of expression and to use in habitation. It is from this basis of natural stone as structure and symbol that architecture had its beginnings. The monoliths with sculptures of wild animals arranged in circular forms at Göbeklitepe show us that man represented his universe in stone to create a sense of connection to his surroundings. At the same time this architecture generated a sense of community that brought people together in a common space and worldview. Today, stone has a similar role to play in bringing communities together in harmony with our natural surroundings and traditional cultures. Stone as a presence in contemporary life emphasizes our past while constantly providing new opportunities for expression. This can be seen in Emre Arolat Architects’ Sancaklar Mosque in Istanbul where a new idea of spiritual Islamic architecture is realized through walls and volumes of stacked slate stone. In contrast, taking an architectonic approach in line with history, Han Tümertekin creates a new version of “Turkish” architecture for the residence of the Turkish Ambassador in Ulan Bator functionally using Andesite stone to protect the building against the harsh climate. Multu Çilingiroğlu’s design for another government building, the LEED certified Küçükçekmece Belediyesi town hall uses the symbolic power of stone to convey the importance of democratic governance. The use of stone at a larger scale to create a civic and urban presence in the newly developing cities of the Arabic Gulf countries can be seen in the Mshreib Dowtown Doha, 1C project by Mossessian Partners of London who create whole urban ensembles with walls and paving in a continuous surface of stone. And lastly two projects by Istanbul practices in Bodrum, Turkey, an airport terminal by Tabanlıoğlu Architects and vacation homes by Alişan Çirakoğlu, underscore the Mediterranean region as a source of continuity in architecture. The same sense of permanence in design in stone can be seen in marble sculptures by Azız Sarıyer and others at the exhibition organized by IMIB, “Marble Across Time” that was shown in Milan during the Salone del Mobile this year and in Can Çinici’s monolithic grave stone for Ahmet Taner Kışlalı. As this will be the last issue of Natura that Emedya Design will publish, I want to take this opportunity to thank TIM, IMIB and its Board of Directors and staff who have supported Natura’s focus on architecture in stone these past years. I also want to especially thank the team at Emedya Design, and specifically Özlem Alkan Karakuş our Editor-in-Chief, who have all worked tirelessly to produce the high quality of editorial content you have found here. MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 3


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

İÇİNDEKİLER

68

8

40

8 Sergi: Marble Across Time 14 Tasarım: 3. Doğal Taş tasarım Yarışması PROJELER: 20 Ankara: Ahmet Taner Kışlalı Mezarı 28 Doha: Msheireb Downtown Doha-1C 40 Muğla: Milas Bodrum Havalimanı 56 Muğla: Gümüş Su Evleri 68 İstanbul: Sancaklar Camisi 82 İstanbul: Küçükçekmece Belediyesi Yeni Hizmet Binası 98 Ulan Batur: T.C. Büyükelçilik Konutu

4 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014



CONTENTS 28

82

56 98

8 Exhibition: Marble Across Time 14 Design: IMIB 3. Natural Stone Design Competition PROJECTS: 20 Ankara: Ahmet Taner Kışlalı Gravestone 28 Doha: Msheireb Downtown Doha-1C 40 Muğla: Milas Bodrum Airport 56 Muğla: Gümüş Su Houses 68 İstanbul: Sancaklar Mosque 82 İstanbul: Küçükçekmece Municipality New Service Building 98 Ulan Bator: T.R. Embassy Residence

6 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014



Sergi/Exhibition: Zaman Boyunca Mermer/Marble Across Time

Fabio Novembre Here I am

Mermerin zaman yolculuğunda ‘bugün’ü ele alan İtalyan tasarımcı Fabio Novembre, eserinde doğal taş kullanarak koyu tonlardan açık tonlara doğru giden bir renk skalasını sergiledi. Tasarımın ruhunu yakalamak adına 10 farklı renkte taş bir arada kullanıldı. Novembre’nin çalışmasında Elazığ’ın Siyah İnci ve Botticino, Antalya’nın Toros Siyah, Black Rose ve Light Pearl, Bursa’nın Olivemaron, Emprador Light ve Kemalpaşa Beyazı, Afyon’un Silver Shadow ve Balıkesir’in Marmara Beyaz mermerleri yer aldı. Italian designer Fabio Novembre focuses on the ‘present’ featuring an array of stones ranging from the very dark to the light tones. 10 different stone types were used to capture the spirit of the design: Black Pearl and Botticino from Elazığ, Toros Black, Black Rose and Light Pearl from Antalya, Olivemaron, Emprador Light and Kemalpaşa White from Bursa, Silver Shadow from Afyon and Marmara Beyaz from Balıkesir.

8 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Milano’da zamanı durduran mermer tasarımları İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), Milano Tasarım Haftası’nda düzenlediği “Marble Across TIme - Zaman Boyunca Mermer” sergisinde, dünyaca ünlü üç tasarımcının zaman perspektifinde şekillenen eserlerini uluslararası ziyaretçilerle buluşturdu.

T

asarım dünyasının devlerinin boy gösterdiği vel 8 – 13 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Milano Tasarım Haftası’nda İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), bu yıl da çok özel bir sergiye imza attı. Milano Tasarım Haftası’nda önceki yıllarda The Journey Alters You (Yol Seni Değiştirir) ve Bathing in Light (Işıkla Yıkanmak) adlarını taşıyan iki önemli sergiyi hayata geçiren İMİB, bu yıl da Via Tortona’daki Magna Pars Event Space’de dünyaca ünlü tasarımcıların katılımıyla “Marble Across Time - Zaman Boyunca Mermer” adlı sergiyi gerçekleştirdi. Türkiye’nin uluslararası alanda da tanınan en önemli tasarımcılarından biri olan Aziz Sarıyer, tasarıma getirdiği farklı yorumla dikkat çeken İtalyan tasarımcı Fabio Novembre ve tasarım dünyasında son yıllarda adından çok fazla söz ettiren Japon tasarımcı Yoshioka Tokujin Türk mermerini özgün tasarımlarında değerlendirdi. Çalışmalarını Milano’da sürdüren Türk mimar-tasarımcı Erdem Şeker’in küratörlüğünü üstlendiği “Zaman Boyunca Mermer” sergisine tasarımcılar geçmiş, bugün ve gelecek kavramlarını birer metafora dönüştürerek zamanın sonsuzluğu ve gizemine atıfta bulundukları eserlerle katıldılar. Sergide Aziz Sarıyer, Fabio Novembre ve Yoshioka Tokujin’in çalışmaları yer aldı.

In MILAN: MARBLE ACROSS TIME İstanbul Mineral Exporters’ Association (IMIB) organized the exhibition “Marble Across Time” during the Milan Design Week, featuring the designs of three renowned designers created around the notion of time.

I

MIB (İstanbul Mineral Exporters’ Association) organized the exhibition “Marble Across Time” during the Milan Design Week between April 8 13. The exhibition which took place in Magna Pars Event Space at Via Tortona was the third edition of the previous exhibitions “The Journey Alters You” and “Bathing in Light”. The works of three acknowledged designers created around the concept of ‘time’ were shown in the exhibition. Aziz Sarıyer, Fabio Novembre and Yoshioka Tokujin created unique works using Turkish marbles. The emotional journey, conceived by the design studio of Erdem Seker, RDM’S design&architettura, begins from the past with a consideration by Aziz Sariyer followed by a reflection on the present made by Fabio Novembre and ends with the revelation of the future by Yoshioka Tokujin. The three designers turn themselves into a metaphor of the three compulsory time stages: the journey starts from Turkey, the cradle of the Mesopotamian civilization, passes through Italy, the symbol of contemporary society and ends up in Japan, emblem of the progress that paves the way to the future. From the dark shades of Mother Earth to the bright colours of contemporary time, all the way to the genuine and pristine shades of what is still intangible. MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 9


Sergi/Exhibition: Zaman Boyunca Mermer/Marble Across Time

10 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Aziz Sarıyer - Passage

Geçmişe dair hafızamızı harekete geçiren Aziz Sarıyer’in bu tasarımında, Elazığ yöresinden seçilen ‘Black Pearl’ isimli mermer kullanıldı. Geçmişi karanlık bir kuyu olarak ele alan Aziz Sarıyer, bu hissi en iyi verecek taşın siyah renkte olması gerektiğini düşünerek tasarımını koyu renkli Black Pearl mermerle gerçekleştirdi.

Aziz Sarıyer’s design, setting our memory of the past in motion, features ‘Black Pearl’ marble from the Turkish town of Elazığ. In his design, Sarıyer envisions the past as a dark well and thus uses this dark stone to represent the tunnels of the past.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 11


Sergi/Exhibition: Zaman Boyunca Mermer/Marble Across Time

Tokujin Yoshioka - Agravic

“Tasarımlarımda varlığı ile etrafındakileri değiştirebilen gizemli bir atmosfer yaratmayı istiyorum. Tıpkı ışık, rüzgâr, ses gibi duygularımızı harekete geçiren ve insanların kalbini derinden sarsan ve kendi benlikleri ile bütünleştirebilecekleri tasarımlar… Tasarımda vermek istediğimiz bu duyguları en iyi yansıtacak taş ise beyaz ve şeffaf olmalıydı.” Tasarım çizgisini bu sözlerle dile getiren Tokujin’in, ‘Agravic’ isimli tasarımı için Eskişehir’den Silver White isimli mermer seçildi. “A table of the universe. A massive stone free from gravity and existing in its own presence as floating in the air. To the future, this is also my dream to the universe.” Tokujin Yoshioka describes his design, a massive stone freed from gravity, in the air as if it were floating in the universe, with these words. Eskişehir’s Silver White stone was used for ‘Agravic’.

12 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 13


Tasarım/Design: 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması/3. Natural Stone Design Competition

Tırnak Profesyonel Kategori Birincisi Salih Saygın Deren’in ‘Tırnak’ projesi, merdiven basamaklarıyla doğal taşları bir araya getirirken farklı bir yaklaşım sunmayı amaçlıyor. Projede her merdiven basamağı iki eşit parçaya ayrılarak birbirini bütünleyecek şekilde konumlandırılıyor. Basamağı oluşturan bloklar arasından sızan ışık ise üçgen prizma formundaki blokların bağımsız olarak algılanmasını sağlıyor. Professional Category, First Prize Salih Saygın Deren’s design uses natural stone on the steps of stairs in an original approach. In his design each step is comprised of two separate, equal pieces complementing each other. The light coming out of these separate blocks accentuates the gap between these blocks.

14 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


3. Doğal Taş Tasarım Yarışması İstanbul Maden İhracatçıları Birliği de Türkiye’nin doğal taş zenginliğini tasarımın gücüyle buluşturmayı hedefleyerek bu yıl üçüncü kez ‘Doğal Taş Tasarım Yarışması’nı düzenledi. Birbirinden çarpıcı 570 projenin başvurduğu yarışmanın kazananları Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen törenle açıklandı.

İ

stanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB)’nin, Türk doğal taşları markasını yaratmak amacıyla düzenlediği 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması’nın kazananları açıklandı. Lobi, otel odası, banyo ve mutfak gibi iç mekanlar ile konut, villa, ofis, otel binası için dış cephe kaplamalarında günlük yaşamda kullanılabilecek tasarımların istendiği yarışmaya katılan tasarımlar, üretilebilirlik, özgünlük ve doğal taş kullanımı kriterleri doğrultusunda akademisyenler, mimarlar, tasarımcılar, sektör temsilcileri ve İMİB üyelerinden oluşan seçici kurul tarafından değerlendirildi. Bu yıl sınırları genişletilen yarışma, Türkiye ve KKTC ile birlikte Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’daki tasarımcılara da açıldı. Profesyoneller ve öğrenciler için iki ayrı kategoriden oluşan yarışmaya katılan 570 proje arasından 10 proje ödüle layık görüldü. Profesyonel kategorisinde, doğal taşı merdiven basamaklarında kullanan Salih Saygın Deren’in ‘Tırnak’ projesi birinci olurken, öğrenci kategorisinde İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Hilal Kurt ‘Dividewall’ projesi ile birincilik ödülünü kazandı. Ödül kazanan tasarımcılara İMİB tarafından bu yıl 80 bin TL ödül dağıtıldı. Yarışmanın profesyonel kategorisinde, birinci gelen tasarımın sahibi 20 bin TL, ikinci 15 bin TL, üçüncü 10 bin TL, mansiyon kazanan projenin sahibi 5 bin TL ödül kazandı. Öğrenci kategorisinde ise birinci tasarım 10 bin TL, ikinci 7 bin 500 TL, üçüncü 5 bin TL ve mansiyon kazanan üç proje sahibi de 2,500 TL’lik ödülün sahibi oldu.

3. NATURAL STONE DESIGN COMPETITION İstanbul Mineral Exporters Association (IMIB) has organized the 3. Natural Stone Design Competition with the aim of combining Turkey’s rich natural stone resources with the power of contemporary design. The winners among the 570 designs submitted to the competition were announced at a reception in İstanbul.

T

he winners of the 3. Natural Stone Design Competition, organized by İstanbul Mineral Exporters Association (IMIB) to strengthen the brand value of Turkish natural stones, were announced at a reception at The Marmara Esma Sultan in İstanbul. The competition was open to designs for interior spaces like hotel lobbies and rooms, bathrooms and kitchens as well as facade designs for residential or commercial buildings. The submitted projects were evaluated by a jury comprised of academicians, architects, designers, members of IMIB and the stone industry according to their originality, production feasibility and use of stone. This year the competition was extended to receive submissions from Azerbaijan, Kyrgyzstan, Kazakhstan, Uzbekistan and Turkmenistan as well as Turkey and Northern Cyprus. In the competition, comprised of ‘Professional’ and ‘Student’ categories, 10 projects out of 570 have received various awards. In the ‘Professional’ category the winner was Salih Saygın Deren’s design utilizing natural stone on the steps of stairs and in the ‘Student’ category Hilal Kurt from Istanbul Technical University’s Architecture Department won with her ‘Dividewall’ project. In the ‘Professional’ category the first prize was 20,000 TL, the second prize 15,000 TL, the third prize 10,000 TL and the honorable mention received 5,000 TL. In the ‘Student’ category the first prize was 10,000 TL, the second prize 7,500 TL, the third prize 5,000 TL and the honorable mention received 2,500 TL. MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 15


Tasarım/Design: 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması/3. Natural Stone Design Competition

Op Profesyonel Kategori İkincisi Nazmiye Öztürk, ‘Op’ projesiyle bir ürün değil doğal taş materyali için tasarım potansiyelleri kendi içinde saklı olan bir yöntem önerisi geliştiriyor. Op projesi; doğal taş parçalarının epoksi esaslı kimyasal karışım ile birleştirilmesi ve bu yolla elde edilen mermer kütlenin CNC tezgahta şekillendirilmesi olarak özetlenebilir. Bu yöntem, atıl durumdaki doğal taşların geri dönüşümünü de sağlıyor.

Professional Category, Second Prize Nazmiye Öztürk’s design is not just product, but a new method bearing various design potentials for natural stone as a material. In ‘Op’ natural stone pieces are combined with an epoxy based chemical mix and the obtained marble block is shaped using the CNC technique. This method also proposes a way to recycle unused stone pieces.

Adam&Eve Profesyonel Kategori Üçüncüsü Tanzer Kantık’ın ‘Adam&Eve’ adlı tasarımı modüler iki ana parçadan oluşuyor. Modüler yapısı sayesinde birbiri ile yeterli sayıda birleştirilerek iç ve dış mekanda mimari temelli unsurlar oluşturmaya imkan veren tasarıma, sadece düz yüzeyle kısıtlı kalmamak adına iki adet ara parça da eşlik ediyor. Adam&Eve hayata geçirilirken tasarımcının oluşturmak istediği form için esnek bir tasarım elemanı olması amaçlanıyor. Professional Category, Third Prize ‘Adam&Eve’ designed by Tanzer Kantık is comprised of two modular, main pieces and two complementary pieces, enabling users to form architectural features indoors and outdoors thanks to its modular structure. Adam&Eve is thus a flexible design tool for designers to obtain their desired forms.

16 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Parametrik Girişim Yüzeyleri Profesyonel Kategori Mansiyon Eren Çıracı ve Mevce Çıracı’nın ‘Parametrik Girişim Yüzeyleri’ projesine ilham veren fizik olayı ‘girişim’ bir ortamdaki farklı dalgaların kesişmesiyle ortaya çıkan desenleri tariflemek için kullanılıyor. ‘Girişim’in bir yüzeyin topolojik altyapısını tanımlamak için kullanıldığı projenin hedefi akışkan ortamlarda gözlenen bu fizik olayının katılık, ağırlık ve durağanlıkla özdeşleştirilebileceği doğal taş yüzeylerde oluşturularak taşın algısını değiştirmek, taşı hafiflik ve akışkanlıkla bağdaştırmak... Professional Category, Honorable Mention The project designed by Eren Çıracı and Mevce Çıracı is inspired by the ‘interference’ phenomenon in physics where two waves coherent with each other superpose to form a resultant wave of greater or lower amplitude. The design uses ‘interference’ to define the topological formal structure of a surface, aims to bring this phenomenon observed in fluid forms to natural stone surfaces, thus change the perception of natural stone, bringing fluidity and lightness to a material generally identified with firmness, heaviness and solidity.

Dividewall Öğrenci Kategorisi Birincisi İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümünden Hilal Kurt’un ‘Dividewall’ projesi, mermerin mimari algısına genel bir eleştiri... ‘Dividewall’ ile mermere mekan ayrıcı (separatör) işlevi eklenerek bu malzemenin katıağır algısı değiştiriliyor. Hilal Kurt bu tasarımı ile sadece yapı iç-dış duvar veya döşeme alanlarında değil aynı zamanda mekan içine de mermerin yerleşimini tartışmaya açmayı hedefliyor. Student Category First Prize Hilal Kurt, a student of the Architecture Department of Istanbul Technical University has designed ‘Dividewall’ as a critique of the architectural perception of marble. The design features marble as a separator, changing its perception as a solid-heavy material. The designer aims to bring marble indoors from its general use as a facade and surface cladding material.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 17


Tasarım/Design: 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması/3. Natural Stone Design Competition

Kaynak Öğrenci Kategorisi İkincisi İbadethanelerin AVM ve otellerde üzerine en son kafa yorulan birimler olduğu gerçeğinden hareketle ‘Kaynak’ isimli projesini geliştiren Ufuk Pehlivan, doğal taş kullanılarak hazırlanmış ‘abdesthane’ biriminde suyun ve taşın birlikteliğinin yeni kurguları üzerine çalışıyor. Fikir, tarihi bir yapının taş duvarları arasından sızan suya gönderme olarak okunabileceği gibi, musluk yerine yeni alternatifler üretebileceğine işaret etmek amacı da güdüyor. Student Category Second Prize Prayer Rooms are among the least thought of units in shopping mall and hotel designs. Ufuk Pehlivan designed his ablution unit with this fact in mind, working on new combinations of water and stone. The idea that can be interpreted as a reference to water oozing out of the stone walls of an ancient building, also points out new alternatives to conventional faucets.

Cubo Öğrenci Kategorisi Üçüncüsü Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık bölümünden Kardelen Alptekin Cubo projesinde taşınabilme özelliği olan blokları grup halinde farklı işlevler yükleyerek kullanıma hazır hale getiriyor. Cubo Özel minderi ile oturma elemanıyken, istenildiğinde depolama, sergileme ve aydınlatma elemanı olarak da kullanılabiliyor.

18 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

Student Category Third Prize Kardelen Alptekin, a student of the Interior Design Department of Mimar Sinan University, uses portable blocks to create different functions. Cubo becomes a seating unit when used with its specially designed cushion; it can also be used as a storage, exhibition or a lighting unit.


Eclipse Öğrenci Kategorisi Mansiyon Anadolu Üniversitesi Endüstriyel Tasarım bölümünden İbrahim Özen’in ‘Eclipse’ adlı aydınlatma elemanı, ışığı taş yardımıyla istenilen yöne iletebiliyor. Doğal taşların üzerindeki eşsiz desenler, gezegenlerin görüntüsüne referans verirken, ışığın farklı açılarına göre oluşan ışık tutulmaları doğal taşın gündüz-gece kısımlarını oluşturuyor. ‘Eclipse’ bir yandan doğal taşın desenlerini farklı bir şekilde ortaya çıkarırken, diğer yandan da aydınlatma elemanına işlevsellik kazandırıyor. Student Category Honorable Mention ‘Eclipse’ designed by İbrahim Özen, a student of Anadolu University Department of Industrial Design, changes the direction of the light using natural stone. The unique patterns on the natural stone are inspired by the planets and eclipses are created according to the different angles of light, creating areas of night and day on the natural stone surface. Eclipse brings out the patterns on the stone surface while adding functionality to the lighting element.

Pisces Öğrenci Kategorisi Mansiyon Anadolu Üniversitesi Endüstriyel Tasarım bölümünden Aslı Erkun, Rezzan Uçar, Ceren Kiraz ve Betül Ertan’ın A sınıfı restoranlarda balık servisinde kullanılmak üzere tasarladıkları ‘Pisces’ adlı projeleri balık tabağı, sosluklar ve bunların üzerinde bulunduğu meze tabağı olmak üzere üç birimden oluşuyor. Ana birim olan balık tabağında mermer kullanılarak, doğal taşın hizmet sektöründe kaliteyi artırması amaçlanıyor. Mermer üzerinde oluşturulan delikler ve mermerin iç bükey tasarımı balık yağının süzülmesine olanak sağlıyor. Servis öncesinde ısıtılan mermerin ısıyı uzun süre muhafaza özelliği sayesinde, sunulan balık, sıcaklığını uzun süre koruyor. Student Category Honorable Mention Designed by Aslı Erkun, Rezzan Uçar, Ceren Kiraz and Betül Ertan, students of Anadolu University Department of Industrial Design, ‘Pisces’ is a fish serving set designed for A Class restaurants. The design features a fish plate, accompanying sauce bowls and a serving plate. The fish plate which is the main unit of the design is made of marble. The concave design as well as the holes in the marble allow the oil to dribble out while the heated marble plate keeps the dish warm for a long time.

ATM Stone Öğrenci Kategorisi Mansiyon Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık bölümünden Sefer Kurtoğlu ‘ATM Stone’ projesinde her geçen gün çoğalan yapay görüntüler karşısında doğallığı özleyenler için ATM’leri doğal taşlarla buluşturuyor. Taşınabilirliği açısından granittin kullanıldığı ‘ATM Stone’ uzun yıllar geçse dahi ilk günkü parlaklığını, sağlıklı görüntüsünü koruyup, ısıya, çizilmelere, doğal ve çevresel faktörlere karşı dayanıklılığıyla ön plana çıkıyor.

Student Category Honorable Mention Sefer Kurtoğlu from the Interior Design Department of Okan University has designed an ATM machine with natural stone. Granite is chosen for its portability in ‘ATM Stone’ which keeps its lustre and look for a long time, with a high resistance against heat, scratches and other natural and environmental conditions.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 19


Projeler/Projects: Ankara

Modern monolith The design of the Ahmet Taner Kışlalı Tombstone by Can Çinici and Zeynep Mennan reveals the tectonic and symbolic power of a long forgotten design typology Yazı-Text: ZEHRA BETÜL ATASOY

20 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Kutsallığın mimarisi Can Çinici ve Zeynep Mennan’ın birlikte hayata geçirdikleri Ahmet Taner Kışlalı mezarı günümüzde unutulmuş bir tipolojinin mimari gücünü gözler önüne seriyor.

D

ini mimari ve bu mimari kategori bünyesinde yer alan ‘mezarlık’ mimarisi diğer dini yapılar gibi Türkiye coğrafyasında üzerinde mimari dinamikler olarak fazla çalışılmadan, bir nevi kutsal olarak kabul edilip, prototipe uygun inşa edilen yapılar... Bu coğrafyadaki mezarlık mimarisinin en dikkat çekici ürünleri anıt mezarlar yani türbeler üzerinden şekilleniyor. Selçuklu döneminde çoğunluğu kesme taştan, konik çatılı, çift cidarlı kümbetler göze çarparken, Osmanlı döneminde gelişkin kubbe mimarisinin de etkisiyle, sekizgen ya da kare planlı, kubbe ile örtülü, önü zaman zaman revaklı anıt mezarlar karşımıza çıkıyor. Batılılaşma dönemi sonrası mimari kurgu değişmemekle beraber, bezemede farklılıklar ortaya çıkıyor. Anıt mezarlar dışındaki mezar taşları ise kişinin kimliğini ifade etmek açısından, mezar taşlarının üstüne türban gibi başlıklar konularak yapılıyordu. Kadınların mezar taşları genellikle çiçek motifleriyle süslenerek ifade ediliyordu. Modern Türkiye döneminde mezarlık mimarisi göz ardı ediliyordu, mermer kütleler ve mezar taşları sadeleşmekle birlikte, form olarak herhangi bir değişikliğe uğramamış, adeta tasarım dışı kalmıştır. 1999 senesinde bombalı bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Türkiye’nin önemli düşünür, yazar ve siyasetçilerinden Ahmet Taner Kışlalı’nın mezar tasarımını 2001 senesinde gerçekleştiren Can Çinici ve Zeynep Mennan’ın ifadeleri de mezar yapımındaki tasarım ve düşünsel yapı yoksunluğuna dikkat çekiyor: “Bugün çokça uygulanan şekliyle mezar yapımı, kendi projesini mimarlık içinde üretmeyen ve mermer ustalarının yeniden üretimlerinin aynılığı içinde kendiliğinden biçimlenen bir iş. Mezar projesi ise, varlıksal bir sorgulamayı içermediğinde, estetik boyutunda kısılıp kalan, dahası -ikonik temsile izin vermeyen bir dinsel sistemin fakir bıraktığı simgesel repertuar içinde - kendisini yeniden üretmekte zorlanan bir proje.” Bugün de günümüz Türkiye’sinde en büyük mimari tartışmalar cami ve türevleri olan ‘kutsal’ yapıların çevresinde yer alıyor. Bunun ana sebeplerinden biri cami gibi tipolojiler üzerine toplumsal olarak yeni fikirlere kapalılık. Bunu yıkan ve cami tipolojisine yeni bir perspektif kazandıran projelerin başında hiç kuşkusuz Behruz Çinici ve Can Çinici’nin birlikte tasarladıkları, 1990 senesinde inşası tamamlanan,

I

n the history of modern architecture in Turkey important examples of religious buildings and funerary architecture as a category of religious or “sacred” architecture were few in number as they were not favored as a building typology in the Turkish Republican period. When needed religious buildings were based on Ottoman architectural prototypes. These historical models were especially prevalent in the design of funerary architecture for gravestones, mausoleums and tombs. Intriguingly these historical models in funerary architecture up to the 20th century can also be counted as some of the most important examples in Turkey’s long history of architecture. During the Seljuk period there were many examples of tombs with double conical roofs and hewn stone cupolas. Advances in dome architecture continued in the Ottoman period with octagonal or square planned tombs covered with a single dome and usually with a portico emerging as a part of classical Ottoman architecture in the 16th century. Although the architectural plan and planning schemes for funerary gravestones and buildings did not change after the Ottoman Westernization starting in the 18th century a new ornamental language was accepted. Tombs and gravestones usually expressed the deceased identity by sculpting a marble turban on top of the gravestone to indicate their position or profession. Additionally, the tombstones of women were often decorated with floral motifs. After the establishment of the Republic, building professionals largely ignored funerary architecture such as tombstones, headstones and sepulchers. The marble monoliths and tombstones were freed of ornamentation but did not undergo any other change in form. It was almost a design-free typology for many years up until the end of the 20th century.

Modern funerary design in Turkey Ahmet Taner Kışlalı was a prominent Turkish intellectual, writer and politician who was assassinated in 1999. The design for the gravestone of this noted humanist visionary was commissioned to Can Çinici and Zeynep Mennan by his wife Nilufer Kışlalı with construction finalized in 2001 in Ankara. Çinici and Mennan aware of the sensitivity to funerary design in Turkey commented on the limited background and current approaches of tombstone and headstone design in architecture in Turkey, “Sepulcher design is generally known to be a practice external to architecture. The architectural project, on the other hand, remains restrained to its aesthetic dimension MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 21


Projeler/Projects: Ankara

1995 senesinde ise Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülen Ankara TBMM Camisi geliyor. Modernist ve keskin çizgileri, mihrap ve örtü gibi öğeleri tekrar yorumlama gücü, çevresindeki yapılarla uyumlu mimari dili yapının öncül tasarımlar arasında yer almasını sağlıyor. Can Çinici, caminin tasarım sürecinde ‘din’in ne kadar ön plana alınıp alınmadığı tartışmalarını ise “Dini değil, mimari kaygılarımız vardı. Mekanı iyi okutmak, dediğimizi aktarmak için soyutlamayı seçtik. Cami yapma stresi de yaşamadık sadece çok mimari bir çalışma ortamı vardı” diyerek cevaplıyor. Can Çinici halen 1963 senesinde Altuğ ve Behruz Çinici tarafından kurulan Çinici Mimarlık’ın yürütücülüğünü sürdürüyor. ODTÜ Mimarlık mezunu olan Çinici, eğitimine Londra Architectural Association’da devam etti. Halen birçok üniversitede stüdyo yürütücüğülü yapıyor ve çeşitli sergilere katılıyor. Birçok ödüle layık görülen Çinici Mimarlık, hızlı büyümekte olan kentlerde mimarlık etiği ve sürdürebilir tasarım anlayışında ürünleriyle oldukça geniş bir portfolyaya sahip. ODTÜ Mimarlık Bölümü öğretim görevlisi Zeynep Mennan ile birlikte hayata geçirdikleri mezar projeleri de tasarımlarının düşünsel boyutunun ne kadar zengin olduğunu bizlere gösteriyor.

PROJEDEKİ MALZEME VE TİPOGRAFİ ÖĞELERİ TÜRK MODERN VE ÇAĞDAŞ MİMARİSİ KAPSAMINDA MEZAR PROJELERİNE ÖNCÜLÜK EDİYOR. THE MATERIAL AND TYPOGRAPIC FEATURES OF THE PROJECT SERVE AS A MODEL FOR OTHER CONTEMPORARY GRAVESTONE DESIGNS.

22 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

when not concerned with its own ontological signification and is further inhibited in the reproduction of its symbolic repertoire by Islamic iconoclasm.” Today in Turkey contemporary architectural debates on religious buildings are focused on mosques especially towards the society’s conservative view towards the use of non-traditional architectural forms in mosque design. Within these debates, The Grand National Assembly of Turkey (TBMM) Mosque, by Behruz Çinici and Can Çinici constructed in 1990 and awarded the Aga Khan Award for Architecture in 1995 brought new insight to the forms of mosque architecture. The TBMM Mosque is one of the most prominent modern buildings in Turkey with its modernist approach and distinctive abstract yet symbolic forms that included the re-interpretation of traditional architectural features such as ‘mihrab’ and ceiling decoration. Can Çinici describes their design strategy for the TBMM as a straightforward effort in spatial planning, “We had architectural concerns, not religious ones. We chose to reinterpret the traditional architectural features to experience the space better. Additionally, we were not under pressure in designing for a mosque. We just had architectural concerns.” Can Çinici is currently the lead architect of Çinici Architects, Istanbul, that was established in 1963 by Altuğ and Behruz Çinici. After graduating from Middle East Technical University (METU), Can Çinici continued his education at the Architectural Association in London. As a practice, Çinici


Ahmet Taner Kışlalı mezar yapısı dışında ikilinin başka bir mezarlık projesi daha bulunuyor: Türkiye coğrafyasının mimarlık tarihine ismini yazdırmış, I. Milli Mimari akımının öncülerinden Mimar Kemaleddin Bey Mezarı… Tasarımın aslında bir restorasyon projesi olduğunu dile getiren Çinici mezarın ilginç serüvenini şu sözlerle ifade ediyor: “Mimar Kemaleddin’in ofisinde calışan bir mimar varmış Mezarlıklar Müdürlüğü’nde görev yapıyormuş aynı zamanda… Üstad vefat edince Tarihi Yarımada’da bir yere defnetmişler. Ancak Adnan Menderes’in yol çalışmaları sırasında üstadın mezarının üstünden yol geçeceğini anlayınca bu mimar/yönetici bir gece kimse görmeden kemikleri torbaya doldurmuş ve Beyazıt Camisi’nin hazinesindeki mezarlığa taşımış. Gayet anonim bir mezar taşıyla, isim falan da koymadan... Yıllar sonra üniversiteden bir hocam bunu farketti ve restorasyon işini bize getirdi.” Bu projede Osmanlı mezar mimarisinin soyutlaştırıldığı, modernize edilerek tekrar yorumlandığı görülüyor. Anonim mezar taşı yerine Mimar Kemaleddin Bey’in isminin modern bir tipografi ile ele alındığı ve doğum ve ölüm tarihlerinin bu tipografik kompozisyonun içerisinde eritildiği bir tasarım yapılıyor. Mezarda Kemaleddin

Architects has approached the modernization and urbanization of Turkey with a critical view regarding environmental problems and urban context as inseparable dimensions of architecture. They have approached architecture and design intellectually as a social practice tied to the modernization of society. It is in this context that Çinici’s tombstone design for Ahmet Kışlalı done together with the METU Professor Zeynep Mennan, shows us the rich intellectual background of their approach. Before the Kışlalı tombstone the architects had designed another important example of funerary design in The Tombstone of Kemaledin Bey, 2001, Beyazit, Istanbul, a noted turn of the 20th century architect associated with the First National Architecture style in Turkey. For this project Çinici’s design amounted to a restoration project and tells the interesting story of the design process as typical of the rapid transformation that occurs in the urban sphere in Turkey, “There was an architect who worked at Kemaleddin’s studio and also worked at the Directorate of Cemeteries. When Kemaleddin passed away, he had been buried somewhere in the Historical Peninsula (of Istanbul). However, during the roadwork of the Adnan Menderes era in the 1950s, this architect/supervisor realized that the road’s route would pass over Kemaleddin’s grave. Consequently, one night he filled the deceased’s bones in a bag and moved the corpse to a different anonymous grave in the Beyazıt Mosque’s burial area. Years later, one of my professors discovered the grave and commissioned us for the design.” Çinici’s resulting design for this tombstone may be seen as an abstracted and modernized interpretation of Ottoman tombstone design. Instead of the anonymous gravestone, a typographic composition with dates were embedded into the mass to

MEZAR TAŞI YAZISI SU JETİ İLE KESİLEN TRAVERTENİN İKİNCİ BİR PLAKA ÜZERİNE YAPIŞTIRILMASIYLA OLUŞTURULDU. THE TEXT IS ENGRAVED USING WATER JET ON THE TRAVERTINE SLAB THAT IS THEN EMBEDDED IN THE GRAVESTONE.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 23


Projeler/Projects: Ankara

Bey’in kendi tasarım yaklaşımına uygun olarak Osmanlı formlarının tüm bezemelerden arındırılıp soyutlaştırılarak ele alındığını görmek mümkün. Aslında çoğu mimarın ilgi alanı dışında olan mezar tipolojisi için Çinici ve Mennan “Mezar projesinin çözmesi gereken en önemli ikilem, gövdenin yerine simgesel varlığın geçmesi aşamasında ortaya çıkan yüce-ürkünç ikilemi olarak ortaya çıkar. Anı-anıt yerini tasarlarken, hemen hemen aynı anda oluşan yüce-ürkünç ikilisini çözüştürmeyi başarmak için mezarı, tam da o yeri tanımlayan gövdeye ilişkin referanslardan özgürleştirmek gerekir.” diyerek mezar tasarımının düşünsel boyutunu ifade ediyorlar. Kışlalı Mezarı tasarımında da mezar projesinin ayrılmaz antropomorfik referanslarının eritilmesi üzerinde çalışılmış. Dikeyde hareket kazandırılmış anıtsal mezarda, anıt özelliğinden dolayı kişinin isminin yazımından kaçınılmamış. Ancak ismin taşın tam ortasına getirilmesi ile başucunda yükselen taşın yatayda da hareket kazanması sağlanarak algıda bir belirsizlik oluşturulmuş. Taşın kaldırıldığı düzlemde yer alan taş satırların da yatay ve dikey düzlemler arasındaki akis ilişkisini hem hatırlatması hem 24 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

Vaziyet Planı/Site Plan


TRAVERTENİN DOKUSU, MEZARLIĞIN BULUNDUĞU ÇEVRE VE TOPRAK İLE BÜTÜNLÜK SAĞLIYOR. THE TEXTURE OF TRAVERTINE PROVIDES HARMONY BETWEEN THE GRAVE AND THE ADJACENT PHYSICAL ENVIRONMENT AND LANDSCAPING.

Kesit/Section

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 25


Projeler/Projects: Ankara

TİPOGRAFİ KONUSUNA YOĞUNLAŞILAN MİMAR KEMALEDDİN MEZARI OSMANLI MEZAR TASARIMINA ÇAĞDAŞ BİR YORUM GETİRİYOR. OTTOMAN ARCHITECT KEMALEDDIN’S GRAVE WITH ITS EMPHASIS ON TYPOGRAPHY IS AN INTER PRETATION OF OTTOMAN GRAVE DESIGNS.

Kesit/Section

26 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Vaziyet Planı/Site Plan

de belirsizleştirmesi amaçlanmış. Projede, kendiliğinden oluşan mezarlık tipolojisine karşı direnmeyen, tipolojik tekrarın aynılığı içinde farklılaşarak, çevresini dönüştüren bir nesne tasarımına öncelik verildiğini belirtiyor tasarımcılar. Bunun yanı sıra malzeme açısından çevreyle uyumun sağlanması için, mezar yapımında en çok kullanılan malzeme olan ve yakın çevredeki mezarların tümünün kullandığı traverten seçilmiş. Farklılığın, tekrar eden bu malzemenin değişik kullanımında arandığını belirten mimarlar, traverten taşının hep kullanılageldiği gibi damarın yönüne dik olarak değil, damarın yönünde kesilmiş olarak kullandıklarını ifade ediyorlar. Yazı yine traverten taşından su jeti ile kesilerek ve ikinci bir plaka üzerine yapıştırılarak oluşturulmuş. Mimarların projelerindeki malzeme ve tipoloji öğeleri Türk modern ve çağdaş mimarisi kapsamında pek de eşine rastlanmayan mezar projelerine öncülük ediyor. Kemaleddin Bey’in mezarındaki mermer kullanımı, mermerin büyük ebatta blok birimler elde edilebilme ve kesilme özelliği ön plana çıkarılarak, aslında küçük ölçekli bu projeye anıtsal bir boyut vermeyi başarıyor. Kışlalı Mezarı’nda ise traverten kullanımı monolitik mezar taşında tipografinin derinleşmesini ve üzerinde yer aldığı blok ile bütünleşmesini sağlıyor. Çinici ve Mennan’ın birlikte tasarımını gerçekleştirdikleri Mimar Kemaleddin Bey ve Ahmet Taner Kışlalı mezarları, Türkiye coğrafyasında unutulmuş bir mimari tipolojiyi gün yüzüne çıkarıp, bu tipolojiye dahil ‘kutsal’ yapılarda yorumlama gücünün ne kadar ilginç tasarımlara gebe olduğunu bizlere göstermeyi başarıyor.

give it symbolic weight. More so Kemaleddin’s grave was designed in accordance with his design approach with little ornamentation yet with abstracted Ottoman architectural forms. For the Kışlalı tombstone according to the architects the most important challenge faced by such a project resides in the taming of the feeling of the sublime, an aesthetic condition inevitably and almost simultaneously accompanied with horror. The design behind the Ahmet Taner Kışlalı tombstone project is the effort at the generation of the sublime in a form dissociated from the otherworldly and horror. To this end, the design of the Kışlalı Tombstone is handled as a vertical monolithic form removed from a sense of anthropomorphism, freeing the tombstone from the references related to the body that usually define and signify the place of burial. Here the vertical element retains the name though the text centered on the stone. But the figural association with the standing or rising body has been made ambiguous suppressing the notion of the sublime at the very moment of its emergence. The stone lines that mark the horizontal ground plane add further to this vagueness, recalling and contradicting the reflective quality of the horizontal and the vertical planes. In this way the design remains within the typological pattern of tombstones in cemeteries however aiming at typological transformation through subtle differentiation in the geometric elements commonly associated with this type. Travertine from Turkey, a material extensively used in neighboring tombstones in the cemetery, is also used here. The primary difference being the simple working and cutting of the stone with little ornament, the architects preferring instead an aesthetic of text in relief against the textures of travertine. These two tombstone designs by Can Çinici stand as pioneering examples of this design type especially in their material choice and typographic features. The use of Marmara marble from the Marmara Islands near Istanbul gives a monumental effect to the Tomb of Kemaleddin Bey in line with the architect’s work negotiating between the Ottoman past and modern world. The use of travertine in the Ahmet Taner Kışlalı Tomb, gave the designers the opportunity to continue their focus on monument, materials and symbolism to embed text into the monolithic gravestone and integrate with the very form of the block itself. The Kemaleddin Bey and Ahmet Taner Kışlalı tombstone designs reinvigorates the design behind this long forgotten typology and shows us the potential of these monuments adapted to the symbols and forms of the modern age.

Mimar/ArchItect: Can Çinici, Zeynep Mennan Yer/LocatIon: Ankara, Türkiye/Ankara, Turkey Yıl/Year: 2001 Program/Programme: Mezarlık/Gravestone Malzeme/MaterIal: Traverten/Travertine Alan/Area: 50 m² Tasarım Ekibi/DesIgn Team: Can Çinici, Zeynep Mennan MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 27


Projeler/Projects: Doha

Körfez ekolojisi MossessIan&Partners tarafından tasarlanan MSHEIREB Dowtown Doha yenileme projesinin 1C aşamasını oluşturan ofis blokları, yapıları gizleyen taş dış duvarlarıyla kendi içinde bir kamusal alan yaratmayı vaat ediyor.

28 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 29


Projeler/Projects: Doha

B

asra Körfezi kıyısındaki Doha, Katar’ın batısında yer alan ve büyük çoğunluğunu inşaat sektöründe çalışan yabancı uyruklu işçilerin oluşturduğu 500.000 nüfusa sahip bir kent. Monarşiyle yönetilen ülkede 2000 yılından bu yana yoğun bir inşaat çalışması devam ediyor. Şehrin büyük bir ticaret ve alışveriş merkezine dönüştürülüp Ortadoğu’da Dubai ile yarışır bir merkez olması planlanıyor. Yapımı halen devam eden yeni Doha Uluslararası Havaalanı Projesi (NDIA) de buna en iyi örnek. Projenin, tamamlandığında bölgenin en büyük havaalanı olarak Ortadoğu’nun yeni aktarma ve bakım merkezi olması bekleniyor. Katar’ın ulusal 2030 hedefleri doğrultusunda Msheireb Properties tarafından hayata geçirilmeye başlanan Msheireb Downtown Doha projesi, Körfez

TASARIM, TAŞ CEPHESİ İLE DIŞ ÇEVRESİNE HEYKELSİ BİR SINIR ÇEKEREK, KAMUSAL MEYDANI VE BİTİŞİĞİNDEKİ KONUTLARI, ANA ARTER OLAN AL DIWAN’DAN AYIRIYOR. THE BUILDING’S DESIGN CREATES A SCULPTURAL BOUNDARY, PROTECTING THE PEDESTRIAN SQUARE TO THE EAST AND ADJACENT RESIDENTIAL BUILDINGS FROM THE MAIN HIGHWAY, AL DIWAN ROAD.

30 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

L

ocated on the shores of the Persian Gulf, Doha, Qatar is a city with 500.000 inhabitants that importantly includes a wide range of foreign workers in the countries booming construction industry. Since 2000, there has been extensive construction activity in the country ruled by a monarchy intended to transform it into a modern state. Doha, competing with Dubai, is envisioned as a center of the Middle East as a commercial and a retail focal point for the region. New construction projects including the World Cup planned for 2022 and recent efforts such as the Doha International Airport currently under construction that is projected to be the largest airport of the region and a transfer center of the Middle East are indicative of this vision. Along with major infrastructural projects Doha is also intended to be a commercial and cultural center. As a part of this planning the developers Msheireb Downtown Properties within the context of Qatar’s 2030 national objectives are developing the Msheireb Downtown Doha Project as one of the examples of the recent eco-cities trend in the Gulf countries. Foster + Partners’s Masdar City master plan for Abu Dhabi is especially a benchmark for an ecological urban center in the region funded by the state and is today drawing worldwide attention as it promises a city of zero carbon emission. Creating a new planned city instead of creating singular iconic buildings as landmarks as seen in Dubai is one of the newly developing urban approaches of today. Experiments such as Masdar and Msheireb Downtown as newly planned cities at different scales and functional properties are a key to solving the problem of ecologically sustainable urban growth. Msheireb Downtown aims to revive the city’s commercial district through


Gulf ecology

Msheireb Downtown Doha 1C in Qatar designed by Mossessian & Partners of London creates public space through the geometry of limestone masonry

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 31


Projeler/Projects: Doha

ülkelerinde son zamanlarda geliştirilmeye çalışılan ekokent örneklerinden biri. Master planları Foster+Partners tarafından geliştirilen Masdar City ya da Perkins&Will’in Dockside Green Development gibi projelerini de bu kategori dahilinde ele almak mümkün. Sermayenin devlet tarafından sağlandığı bu projelerden özellikle Birleşik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilen ve inşaatı hala devam devam eden Norman Foster tasarımı Masdar City sıfır karbon salınımı ile yankı uyandırdı. Dubai’de örneklerini çokça gördüğümüz tekil ikonik bina trendi yerine sıfırdan marka kent yaratma günümüzün yeni eğilimlerden biri… Sıfırdan inşa edilen ya da yenileme projesi olarak hayata geçirilen bu kentler, ölçek, nitelik ve içerdiği fonksiyonlar açısından farklı olsa da, bu kentlerin gelecek öngörüleri doğrultusunda nüfus artışına ve kullanıcı gereksinimlerine cevap verip veremeyecekleri ya da dönüşebilme yeteneğine sahip olup olamayacakları henüz bilinmiyor. Msheireb Downtown Doha projesi, şehrin ticari bölgesini tekrar canlandırmayı hedefliyor. Ticari ve konaklama faaliyetlerini bir arada barındıracak proje, LEED sertifikalı 100 adet yeni yapıdan oluşuyor. Dört aşamalı olarak planlanan projenin 1A, ‘Diwan Amiri Bölgesi’ yenilemesi, inşaatı başlayan ilk aşama. 1A tarihi yapıları, bir camiyi ve bölgenin soğutma, trafo merkezleri ve servis birimleri 32 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

İKİ OFİS BİNASINI DA SARAN GÖRSEL BİR ATRİUM İLE DİKEY BİR KAMUSAL ALAN YARATMA, PROJENİN ANA FİKRİNİ OLUŞTURUYOR. THE CONCEPTUAL IDEA OF THE DESIGN IS TO WRAP THE TWO OFFICE BUILDINGS AROUND A COMMON VERTICAL ATRIUM.

architectural projects undertaken by a number of leading global architects in a planned complex in downtown Doha, Qatar which, when completed, will be the world’s largest collection of LEED certified buildings consisting of 100 LEED certified commercial and residential projects. Diwan Amiri region’s construction began as the first stage of the projects four stages in 2009. This 1A phase consists of the renovation of historical buildings, a mosque and infrastructure such as cooling systems, substations and service units. The subsequent 1B and 1C stages envisioned for completion in 2015 and 2016 involve the construction of offices, residences, a hotel, a civic architecture building, a cultural center and a mosque; the second stage will see the construction of office buildings, apartments, cinemas, a shopping mall and hotels. The third phase consists of retail, office buildings, apartments, a day care center and hotels. As the last stage of the planning, the fourth stage includes the construction of sales, office, hotel and residential buildings. Designed by globally prominent architecture, planning and consulting offices such as Adjaye Associates, Gensler and Eric Parry Architects, the project is predicted to cost approximately 5.5 billion USD when completed. Located at the periphery of the Msheireb Downtown Doha regeneration site, the 1C stage comprises two office buildings with two main tenants that are


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 33


Projeler/Projects: Doha

İKİ AYRI OFİS BİNASI KÖPRÜLERLE BİRBİRİNE BAĞLANARAK DIŞ DUVARLA BİRLİKTE BÜTÜNCÜL BİR TASARIM ELDE EDİLMİŞ. AN INTEGRATED DESIGN IS OBTAINED BY CONNECTING THE TWO SEPARATE OFFICE BUILDINGS USING BRIDGES.

34 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


being done under the supervision of Michel Mossessian, founder of the London-based practice of Mossessian & Partners. The practice has completed many projects at different scales from building design to master planning with an interdisciplinary design approach. The Frenchborn Mossessian is a Harvard University graduate and worked as an architect at Skidmore, Owings & Merrill, one of the prominent firms of modernist design in the last 50 years. Since founding Mossessian & Partners in 2005, Mossessian has developed series of projects around the world that have continued an approach to modernism that he had initiated at SOM. Misheireb Downtown Doha 1C project by Mossessian is planned for completion in 2016. The design calls for a large horizontal box that creates a sculptural boundary, protecting the pedestrian square to the east and adjoining residential buildings from Al Diwan Road, the main highway that demarcates the boundary of the site. The master plan originally defined both of these plots as small buildings facing the highway. Mossessian & Partners took the constraints of the site and proposed a landmark building to organize the urban area around a focal point. The architect’s conceptual idea was to wrap the two buildings around a common visual atrium - a vertical majlis - creating a prominent visual feature and dealing

gibi altyapı çalışmalarını içeriyor. 1B ve 1C aşamaları ofis, konut, bir otel, sivil mimari, kültür merkezi ve bir cami yapımını içerirken, ikinci aşamada satış, ofis yapıları, apartmanlar, sinemalar, alışveriş merkezi ve bir otel inşaası gerçekleştirilecek. Üçüncü aşama ise satış, ofisler, apartmanlar, kreş ve otel inşaatlarını içeriyor. Son aşama olan dördüncü aşamada yine satış, ofis, daire ve otel yapımı söz konusu. Batıdan Adjaye Associates, Gensler ve Eric Pary Architects gibi önemli mimarlık, planlama ve danışmanlık ofislerinin planlama ve tasarımını gerçekleştirdiği projenin bütçesi yaklaşık 5.5 milyar USD’yi buluyor. Konu edilen 1C aşaması, yenileme bölgesinin çeperinde Mossessian&Partners tarafından tasarlanan ve iki ana kiralayıcıya sahip iki ofis yapısını içeriyor. Firma Michel Mossessian yürütücülüğünde, disiplinlerarası bir tasarım anlayışını benimseyen, planlamadan mimariye çok çeşitli bir portfolyoya sahip, İngiliz tabanlı bir firma. Fransız asıllı Mossessian, Harvard Üniversitesi mezunu ve modernist anlayışın önde gelen temsilcilerinden Skidmore, Owings&Merill mimarlık ofisinde çalışmış bir mimar. 2005’te kurduğu kendi ofisinde dünyanın çeşitli kentlerinde farklı projelere imza atmaya devam ediyor.

DIş duvar ıSı yalıtımını sağlarken, üzerinde açılan boşluklar kullanıcıları içeriye davet ediyor. THE EXTERIOR STONE WALLs PROVIDE THERMAL INSULATION whıle the voıds IMPART a VISUAL CHARACTER INVITING PEDESTRIANS INSIDE.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 35


Projeler/Projects: Doha

DIŞ DUVARLARIN YANI SIRA LOBİ VE ISLAK HACİMLERDE DE KULLANILAN KİREÇTAŞI OLDUKÇA DAYANIKLI OLMASIYLA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE KATKI SAĞLIYOR. HIGHLY DURABLE AND SUSTAINABLE LIMESTONE IS USED IN THE LOBBY AREAS AS A CONTINUATION OF THE EXTERIOR WALLS AND FAÇADE.

36 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


2016’da tamamlanması öngörülen, iki ofis yapısını içeren Misheireb Downtown Doha 1C, dış çevresine heykelsi bir sınır çekerek, kamusal meydanı ve bitişiğindeki konutları, ana arter olan Al Diwan’dan ayırıyor. Mimarlar master planda iki ayrı blok olarak öngörülen projeyi arazinin kısıtlamaları çerçevesinde tasarlayarak bir kent imgesi yaratmayı hedefliyor. İki binayı da saran görsel bir atrium ile dikey bir kamusal alan yaratma, projenin ana fikrini oluşturuyor. Bu görsel atrium aydınlatmanın da vurgusuyla birlikte yayaları çekmeyi hedefliyor. İki ayrı ofis binası köprülerle birbirine bağlanarak dış duvarla birlikte bütüncül bir tasarım elde edilmiş. Dış duvar projenin en önemli kısmını oluşturuyor. Tasarım sürecinin erken dönemlerinde gün ışığı kontrolünün nasıl ele alınacağı, doğu ve batı cephelerindeki yansıma özellikleri tartışılarak en uygun yöntem öngörülmüş. Projede kalın doğal taş duvarlar tasarlanarak ısı yalıtımının sağlanması hedeflenirken, özellikle bitişiğinde yer alan konut bloğunun mahremiyeti de göz önünde bulundurularak bütünleştirici bir duvar tasarımı gerçekleştirilmiş. Çeşitli boyutlardaki açıklıklarıyla taş cephe aynı zamanda güneş kırıcı olarak da görev yapıyor. Tasarımda yerel mimariden referans alınarak,

Vaziyet Planı Site Plan

Zemin Kat Planı/Ground Floor Plan

with one of the sites main constraints – no direct vehicular access as access is gained through a pedestrian square to the east. The ‘visual atrium’ acts as a magnet, drawing in passers by through its spatiality and refraction of sunlight during the day and the accent of lights at night. The central feature of the building is its massive and modulated limestone façade. This exterior wall forms a fundamental part of this building position in the urban fabric. Studies were undertaken very early on in the design process to envisage how best to control the light levels within the building and the glare on the east and west facades. The architect’s design uses deep walls that provide thermal massing, and a lively, varied geometric pattern of openings in the facade to provide sun protection and privacy from the adjacent residential buildings where it is needed, while maintaining an overall unity of appearance. A key element of cooling is thermal mass. The adopted strategy here that refers to local tradition was to use the building envelope as a heat sink to even out temperature fluctuations and optimize thermal comfort. This works by choosing a material profile that slowly absorbs and stores the heat during the day, and then uses diurnal patterns to release it to the cool night air. This evens out temperature fluctuations, which itself helps improve perceived thermal comfort. Honed natural limestone was MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 37


Projeler/Projects: Doha

Kesitler/Sections

dış çeperin bir ısı süzgeci olarak kullanılmasıyla ısı konforunun sağlanması öngörülmüş. Bu da kullanılacak malzemenin gün içerisinde ısıyı abzorbe edip, gece ısı yayma özelliği ile gerçekleştirilmiş. Öngörülen bu ısı kontrolünü sağlamak için doğal bir kireçtaşı seçilmiş. Dış duvarlar dışında lobi ve tuvalet alanlarında da kullanılan kireçtaşı oldukça dayanıklı olmasıyla da sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. LEED sertifika koşulları çerçevesinde ısı, aydınlatma ve havalandırma oranları belirlenerek tasarlanan yapıda gün ışığından yararlanmak için, her ofis plan şemasına göre açıklıklar farklı tasarlanmış, aynı zamanda direkt gelen güneş ışınlarının bina içerine girmesi engellenmiş. Msheireb Downtown Doha projesi 1C aşaması çevreye duyarlı, sürdürülebilir nitelikleri yüksek, yerel mimariye saygılı bir proje, ancak yayalar için tasarlanmış olmasına rağmen insan ölçeğinden uzak. Projeye ısı yalıtımı ve görsel zenginlik getiren dış duvarda açılan boşluklarla kullanıcı içeriye davet edilse de, ölçeğinin büyüklüğü bu etkiyi zayıflatıyor. Körfez ülkelerinde son dönemlerde gerçekleştirilmeye başlanan eko-kentler, çevreye duyarlı özellikleriyle olumlu bir gelecek vaat ediyor fakat ölçek ve kentlerin dönüşüm gücü konularında hala bir takım eksikliklere sahip olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. 38 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

specified for its durability and to contribute to the overall thermal mass of the building. The stone was also specified in lobby and toilet areas. The initial criteria set out for controlling and filtering natural light according to LEED requirements were incorporated into the design to address all of the conditions by utilizing deep inset windows that will provide ample ambient and reflected light while reducing the amount of direct light to a minimum. When completed Msheireb Downtown Doha 1C will be an environmentally friendly, highly sustainable and respectful of local architecture. As an experiment there are still some issues in these types of projects as viable urban zones as this design and the rest of Msheireb downtown have yet to completely resolve the large scale of the undertaking and human scale designed for pedestrians. Yet these planned eco-cities in the Gulf countries promise a positive future with environmentally friendly features that will eventually resolve the scale and usage issues as new symbols of the power of urban transformation. Mimar/ArchItect: mossessian&partners Yer/LocatIon: Doha Katar/Doha, Qatar Yıl/Year: Tasarım/Design 2013 Program/Programme: Ofis binaları/Office building complex Malzeme/MaterIal: Kireçtaşı/Limestone Alan/Area: 13.000 m²


Sistem Kesiti Structural Section

Kısmi Duvar Görünüşü/Partial Wall Elevation

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 39


Projeler/Projects: Muğla

Kitle ve hafiflik

Tabanlıoğlu Mimarlık, yarışmayla yapılan Milas Bodrum Havalimanı tasarımında, yerel malzeme kullanımıyla, bulunduğu bölgenin kentsel imgelerinden biri olmayı başarıyor.

Fotoğraf-Photo: CEMAL EMDEN

40 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 41


Projeler/Projects: Muğla

42 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


H

avalimanları ve özellikle terminal binaları 1960’lı yıllarda dünyada yepyeni bir yapı türü olarak ortaya çıktı. Jet uçaklarının devreye girmesiyle bütün dünyada gelişen hava ulaşımı trafiğine paralel olarak, Türkiye’de de İstanbul Yeşilköy Havalimanı’nın Genel Yerleşme ve Yeni Terminal Binası’nın projelendirilmesi için 1969 yılında Hayati Tabanlıoğlu görevlendirildi. 1984 yılında tamamlanan dış hatlar binası bugün yeni düzenleme ile iç hatlar binası olarak kullanılıyor. Türkiye’de İstanbul’dan sonra Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerde de uluslararası havaalanları inşa edildi. Bu tür devlet işletmeleri için yap-işlet-devret sisteminin tercih edildiği uygulamalarda, inşaat kararlarının alınmasındaki zorluklar, sürecin uzun yıllara yayılmasına neden oldu. 1998 yılında, Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından açılan Milas Bodrum Havalimanı Yarışması’nın birincisi Tabanlıoğlu Mimarlık olmuştu. Geçen on yıldan fazla sürede değişen ve gelişen teknolojiler, imkan ve ihtiyaçlar doğrultusunda yarışma projesi geliştirildi; 2011 yılı başında yenilenen projenin inşaatına başlandı ve Haziran 2012’de hizmete girdi. Türkiye’nin en büyük ölçekli mimarlık ofislerinden biri olan Tabanlıoğlu Mimarlık, özellikle Türkiye modernizminin önemli ürünlerinden biri olan Atatürk Kültür Merkezi’nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu tarafından 1956 senesinde kuruldu. 1990 senesinde Murat Tabanlıoğlu’nun katılımı ile firmanın ikinci dönemi başladı. 1995’te Melkan Gürsel Tabanlıoğlu’nun da ortaklığıyla firma faaliyet alanını geliştirdi, daha büyük ölçekli ve uluslararası projelere imza atmaya başladı. Birçok ödüle layık görülen firma, hem Türkiye’de hem de dünyada çok çeşitli tipolojilerde yapılara imza atmaya devam ediyor. Türkiye’nin önemli tatil beldelerinden Muğla’nın Bodrum ilçesinin merkezine 40 km, Milas’a 15 km ve en yakın deniz sahili olan Güllük’e 8 km uzaklıkta, uluslararası ve bölgesel etkiler arasında bir geçiş olarak tasarlanan bina, mevcut iç hatlar ve dış hatlar terminalleri arasında, aprona paralel konumda yer alıyor. World Architecture Festival 2012’de ulaşım kategorisinde ödüle layık görülen projeyi mimar Murat Tabanlıoğlu basitçe şöyle tanımlıyor: “Ana fikrimiz çok sade bir havaalanı tasarlamak üzerineydi. Bina çok büyük bir kutu ve uçakların geldiği kuzeye bakan şeffaf bir kütleden oluşuyor. Yüksekliğin ve kesintisiz alanların sağladığı geniş hacmin tek bir alan olarak algılandığı yapıda, çatıdan ve cephelerden içeri kontrollü olarak alınan gün ışığından optimum şekilde yararlanılıyor. İşlevsel olduğu kadar görsel akışkanlığın yolculuk konforunu da arttırması hedefleniyor. Binanın dış cephesinden itibaren

Mass and Lightness Istanbul practice Tabanlıoğlu Architects’ Milas Bodrum Airport generates local Aegean character in a modernist steel and glass box.

A

irports and terminal buildings emerged as an important typology in architecture worldwide starting in a period of globalization dating from the 1960s. At this time, world air traffic increased with the introduction of jet aircrafts that also required larger and more technically advanced terminals to service. It was in this period in 1969 that the Turkish architect Hayati Tabanlıoğlu was commissioned to design Istanbul’s Yeşilköy Airport and New Terminal Building that was the countries first important foray into architecture for airports. Today, Tabanlıoğlu’s building at Atatürk International Airport is still in use as the domestic terminal after a renovation in 1984. Later in the 2000s, an expansion of the Istanbul airport included a completely new international terminal that was part of the rapid growth of air travel in Turkey. After Istanbul’s example, in the 2000s and 2010s a number of international airports were constructed in Turkey in major cities such as, Ankara, Izmir and Antalya. As part of this build out of air travel in Turkey, The General Directorate of State Airports Authority held a design competition for Milas Bodrum Airport in 1998 on Turkey’s Aegean coast in a region with a rapidly developing tourism industry. The Istanbul practice set up by Hayati Tabanlıoğlu’s son Murat, Tabanlıoğlu Architects participated in this competition and won first prize with a design that consisted of large shed like spaces contained within an envelope of glass and stone. The building was not immediately built however yet the design was continuously developed by the architects considering changes in technology with construction ultimately starting in the beginning of 2011 and the terminal comıng into service in June 2012 . One of the largest architecture firms in Turkey, Tabanlıoğlu Architects based in Istanbul traces it’s beginnings to the practice started in 1956 by Hayati Tabanlıoğlu who was best known for his modernist opera house in Istanbul, The Ataturk Cultural Center. In 1990, the firm’s second period began with the participation of Murat Tabanlıoğlu as partner. After 1995, the firm’s practice developed to include large-scale projects in Turkey and international projects carried out with the partnership of Melkan Gürsel Tabanlıoğlu. Today the internationally recognized firm continues to provide design services for projects in architecture, urban planning and interior design both in Turkey and globally.

PROJE, UÇAKLARIN BAĞLANDIĞI, SAYDAM CAM VE ÇELİK DOĞRUSAL BİR İSKELEDEN OLUŞAN YAPI VE TERMİNAL BİNASI OLMAK ÜZERE İKİ ANA HACİMDEN OLUŞUYOR. THE BUILDING CONSISTS OF TWO MAIN ELEMENTS: A TRANSPARENT GLASS AND STEEL LINEAR SCAFFOLD CONNECTED TO THE PLANES AND THE MAIN TERMINAL BUILDING.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 43


Projeler/Projects: Muğla

BİNANIN GÜNEY CEPHESİNDE KISMEN FRİTLİ SAYDAM CAM, KUZEYDE ŞEFFAF YA DA KISMEN OPAK CAM, DOĞU VE BATI YÖNLERİNDE İSE YEREL DOĞAL TAŞ KULLANILIYOR. PARTIALLY SCREEN PRINTED SHEER GLASS IS USED ON THE SOUTH SIDE OF THE BUILDING, OPAQUE GLASS IS USED ON THE NORTH SIDE WHILE A WALL MADE OF LOCAL NATURAL STONE LINES THE EAST AND WEST OF THE BUILDING.

bütünlük ve süreklilik sağlayan malzemeler tercih edilmiş; cephedeki cam ve taş uygulamalar, asma tavan ve mermer yer döşemesi, her biri ayrı birimlerden oluşmasına rağmen monolitik izlenimi veriyor. İç mekanlarda brüt beton bırakılan kolonlar ve dokulu beyaz duvarlar bu bütünlüğü sadelik ve güven etkisiyle destekliyor. Uçakların bağlandığı, saydam cam ve çelik doğrusal bir iskeleden oluşan ‘hava tarafı’ ve ‘kara tarafı’nda olmak üzere, bina iki ana yapıdan oluşuyor. Yolcuların Dış Hatlar’a geçtiği sınır noktasında, iki konstrüksiyonun birleştiği form, sistemin işlevlerini karşılıyor ve geçişi vurguluyor. Binanın terminal giriş/çıkış cephesinde, güneyde kısmen fritli saydam cam, kuzeyde şeffaf ya da kısmen opak cam, doğu ve batı yönlerinde ise yerel doğal taş uygulanıyor. Apron cephesinde, kuzey yönünde, özel üretim ‘extra clear’ cam kullanımı sayesinde, yolculuk öncesinde uçakların iniş kalkışlarının ve ovadan dağlara uzanan manzaranın camın ardından kesintisiz izlenebileceği, iç-dış bütünlüğünün sağlandığı ferah bir mekan elde ediliyor. Hava tarafında güney, doğu ve batı cephelerinde ise ışığı içeri kontrollü olarak alan serigrafik cam

44 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Interntional Terminal, Milas - Bodrum Airport The Milas Bodrum Airport located on Turkey’s Aegean coastline is set in a flat marshy area 40 km from Bodrum center, 15 km to the regional capital of Milas and 8 km to Güllük on the sea coast. The new international terminal building is placed between the no longer used domestic terminal and previously international now domestic terminal, parallel to the apron. Murat Tabanlıoğlu describes the design behind project that won an award in the transport category at the World Architecture Festival 2012, as a simple union of form and programmatic requirements: “The main idea was to make a very simple airport. It is just a massive box and then a big glass bridge looking to the north where the airplanes are coming in.” The building consists of two main structures. On the ‘air side’, a transparent glass and steel linear scaffold to which the airplanes connect and the terminal building at the ‘land side’. These two structures intersect where the passengers exit the international terminal emphasizing the idea of passage. On the south, in the terminal entrance/exit side, partially screen printed sheer glass and opaque glass is applied to the large steel and glass walls while grey natural stone from the Turkish Aegean clads the walls on the east and west sides of the building. The clear glass on the north apron side of the terminal overlooking the runways provides views of the landing and takeoff of aircraft and beyond opens up to the scenery of the meadows and marshlands leading up to the distant mountains. This visual access of the surrounding natural landscape creates a holistic internal-external synthesis placing the anonymous zone of travel firmly within its context. On the south, east and west directions of MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 45


Projeler/Projects: Muğla

46 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


kullanımı ısı kontrolünü destekliyor. Giden yolcu salonuna viyadükten bağlanılıyor; açık otoparktan araçla ve viyadük üzerinde yer alan iki kuleden erişim sağlanıyor. Viyadükün geniş kolon aksları iç mekanlara gün ışığı alımını engellemiyor; kolonlardan arındırılmış geniş bir açıklık görüntünün kesintisiz olmasını sağlıyor. Çatı makaslarını ve çatıyı taşıyan çelik kolonlar binanın ana strüktürünü oluşturuyor, dolayısıyla iç mekanda minimum kolon kullanımı ile kesintisiz ve ferah alanlar elde ediliyor. Cepheyi taşıyan sistemin çatıyı taşıdığı uygulama ve teknolojinin sağladığı olanaklarla kolon sayısı minimize ediliyor. Estetik kaygı ile brüt beton olarak bırakılan taşıyıcı kolonların sık olmaması ile sağlanan genişlik duygusu, yüksek ve içeri gün ışığı alan tavan uygulamasıyla yolcuların en sıkıntılı olduğu arama ve pasaport kontrol noktalarında dahi yolculuk gerginliğini hafifletmeyi hedefliyor. Tasarımı Tabanlıoğlu tarafından yapılan, saz şeklinde alüminyum çubukların biraraya gelmesinden oluşan asma tavan uygulaması dokuma tezgahı görüntüsüyle yerel çağrışımlara gönderme yaparken, dört farklı modülün

HAVALİMANININ BÜTÜNCÜL ETKİSİNİ VE YER İLE İLİŞKİSİNİ, ŞEFFAF CEPHELER VE YİNE CEPHEDE YER ALAN AFYON’DAN ÇIKARILAN DOĞAL MERMER SAĞLIYOR. THE OVERALL EFFECT OF THE BUILDING IS ENHANCED BY THE TRANSPARENT FACADES AND EXTERIOR WALLS MADE OF LOCAL GREY STRIPED MARBLE FROM AFYON, TURKEY.

the air side, the use of serigraphic glass allows daylight in a more controlled manner supporting the general climactic control of the building. The architecture of the terminal is based on construction in steel and glass that generates space and light. This experience is initially felt by passengers in the entrance scheme for the building as they reach the departure hall using a pedestrian bridge with direct access from the open car park via two towers. Once inside the wide column shafts allow daylight to diffuse into interiors where a wide-open space free of columns enables unobstructed view. Steel columns that carry the roof trusses and the roof form the main structure of the building minimizing the use of columns in the interiors providing uninterrupted and spacious concourse zones. Load bearing columns left as exposed concrete for aesthetic purposes are visually prominent generating a feeling of solidity within the steel structure. The sense of visual variety created by the minimal use of columns supported by the high ceilings and optimized daylight reduces the tension of journeys in stress inducing areas such as the security search and passport check points.

Local elements, material morphologies The architects made an effort to connect their modernist architecture to local features. The unique pattern of the suspended ceiling designed by Tabanlioglu Architects consists of aluminum rods in the shape of reeds that refers to the local weaving craft of the region. This lightweight aluminum texture of the ceiling hides mechanical systems such as ventilation, electricity, fire sprinklers and lighting while allowing for easy maintenance. A reference to the sea around Bodrum is achieved through the deep blue colors MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 47


‘HAVA TARAFI’NIN GÜNEY, DOĞU VE BATI CEPHELERİNDE KULLANILAN SERİGRAFİK CAM IŞIĞI İÇERİ KONTROLLÜ OLARAK ALARAK ISI AYARINI DESTEKLİYOR. THE SERIGRAPHIC GLASS USED ON THE SOUTH, EAST AND WEST FACADES OF THE ‘AIRPLANE SIDE’ OF THE BUILDING PROVIDES A CONTROLLED FLOW OF DAYLIGHT, HELPING TO MANAGE INTERIOR TEMPERATURES.

birleşmesi ve tekrarından elde ediliyor; mekanik havalandırma, elektrik, yangın söndürücüler, aydınlatma gibi tesisatı altında gizleyen bu doku, ilk yerleştirmede olduğu kadar, bakım sürecinde de kolaylık sağlıyor. Üç boyutlu bir görsellik elde edilen uygulamanın altından Bodrum’un deniz vurgusuna atfen derin mavi yansıma algılanabiliyor. Havalimanının yer ile ilişkisini kuvvetli hale getiren yerel malzeme kullanımı, projenin en dikkat çeken unsurlarından biri. Binanın dış cephesinde Afyon’dan çıkan ‘Kaplan postu’ adı verilen bir mermer çeşidi tercih edilerek, binada yerele öykünen bir doku elde edilmiş. İç mekanlarda kullanılan, Bodrum yakınındaki Yatağan’da çıkartılan ve işlenen siyah mermerin ise kesintisiz kullanımı terminaldeki derinliği arttırmasının yanı sıra bulunduğu yere de güçlü referansları beraberinde getiriyor. Binaya girişte, ilk kontrolden itibaren sağlanan iki yöndeki sirkülasyon sayesinde yoğunluk dengeleniyor; bu uygulama daha sakin olan kış sezonunda binanın bir kanadının atıl tutularak daha düşük giderle işletilebilmesine imkan tanıyor. Sekiz

48 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

reflecting behind these slits enriching the spatial effect. Strong references to the area are most prominently achieved through with the use of local material in Turkish marble. The use of local grey black marble mined and processed in Yatağan, 40 kilometers from the site, as pavement on the floors increases the effect of continuity with its surroundings and natural textures. The impression is heightened by the use of another marble on the exterior walls, the light grey ‘kaplan postu’ or ‘tiger stripe” marble, which is quarried from Afyon on the Turkish Mediterranean. Here one common material in marble is mapped onto the wall to emphasize its shape enhancing the material morphology of the architecture. A sense of solidity and engagement with the colors and textures of the region is achieved through this material morphology.

Building operation The building’s architecture adjusts to critical aspects of its operations. At the building entrance, thanks to the double directional circulation provided from the first control point the flow of the circulation is regulated. This set-up enables the administration to keep one wing in a reserve capacity during low season in order to lower maintenance and operational cost. In the terminal building that hosts eight airplane bridges, one of the bridges has double blowers that enable connection to larger airplanes. Accessing the terminal and aircrafts via the glass bridges, passengers pass over a green landscape of banana and olive trees, daphnia and paper flower favorable to the hot Bodrum climate. These connections to the local setting are also accounted for in the nighttime. To achieve a sense of clarity and simplicity in the design of


CAM CEPHE SAYESİNDE UÇAKLARIN İNİŞ KALKIŞLARININ VE OVADAN DAĞLARA UZANAN MANZARANIN CAMIN ARDINDAN KESİNTİSİZ İZLENEBİLECEĞİ, İÇ-DIŞ BÜTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANDIĞI FERAH BİR MEKAN ELDE EDİLİYOR. LANDING AND DEPARTING AIRPLANES AND THE SURROUNDING AEGEAN LANDSCAPE CAN BE VIEWED FROM THE CONTINUOUS GLASS FACADE, CREATING A SPACE WITH A HOLISTIC DESIGN APPROACH TO INTERIOR AND EXTERIOR.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 49


Projeler/Projects: Muğla

50 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


SAZ ŞEKLİNDE ALÜMİNYUM ÇUBUKLARIN BİR ARAYA GELMESİNDEN OLUŞAN ASMA TAVAN UYGULAMASI DOKUMA TEZGAHI GÖRÜNTÜSÜYLE YEREL GÖNDERMELERE SAHİP. THE SUSPENDED CEILING, CONSISTS OF ALUMINUM RODS IN THE SHAPE OF REEDS THAT REFER TO THE WEAVING LOOMS OF THE REGION.

köprünün yer aldığı terminalde köprülerden biri büyük uçakların bağlanabilmesine imkan verecek şekilde çift körükle hizmet veriyor. Yolcular cam köprüler vasıtası ile terminale ve uçağa erişim esnasında, Bodrum iklimine uygun muz ve zeytin ağaçları, defne ve begonvil gibi yerel ağaç ve bitkilerle düzenlenmiş yeşil peyzaj düzenlemesi arasından geçiyorlar. Bu yeşil bölge, uçak ile bina arasında yumuşatıcı ve sakinleştirici bir faktör olarak tasarlanmış. Bodrum yönünden gelen yoldan akan trafikten ve havadan izlenebilen çatı düzenini net ve sade olarak korumak amacı ile tesisatın bodrum kata yerleştirilmesi sayesinde çatı ışıklarının gece etkisini arttırılıyor. Yeni binanın tamamlanmasını takiben eski dış hatlar terminali, iç hatlar binası olarak ve eski iç hatlar binası ise yıkılarak özel jet parkı olarak hizmete giriyor. Yıllık yolcu sayısı 1,5 milyon olan havaalanının yeni terminalle kapasitesi 8 milyona yükseliyor ve ilk aşamada 5 milyon yolcu hedefleniyor. Genellikle charter seferleri düzenlenen alanda büyük bir bölümü yolcuları karşılayan tur otobüslerine ayrılan, 114 otobüs ve 426 otomobil kapasiteli bir açık park alanı yer alıyor. Teknik altyapısı ile mekanik bir bina olarak en verimli şekilde planlanan Bodrum Havalimanı’nda yerel malzeme kullanımı binanın çevresi ile uyumunu desteklediği gibi üretim hızına ve maliyetine de yansımış. Terminal binası, Marc Augé’nin teorisine göre ‘mekan olmayan yer’ (non-place/yok-mekan) olarak tanımlanan, dünyanın her yerinde rastlanabilecek standart mekanlara en tipik örneklerden biri olsa da, Bodrum Havalimanı zorunlu standartların yarattığı baskı ve tekdüzelikten kurtulmayı, küreselleşmenin ve süper-modernitenin somutlaştığı bir mekan olmaktan sıyrılıp, sadece seyahatin değil, bulunduğu bölgenin özel bir noktası olmayı hedefliyor.

the roof that can be seen from the highway coming from Bodrum and also from the air, the mechanical systems were placed in the basement to allow for lighting to enhance the night view of the building. Following completion of the new building, the existing international terminal will start service for domestic flights, and the old domestic terminal will be pulled down and the site will serve as private jet park. The capacity of the airport that in previous years was 1.5 million passengers per year increased to 8 million with 5 million passengers expected at the first stage in the new building’s operation. There is also an open parking area with a capacity of 114 buses and 426 cars, of which a large part is reserved for tour buses meeting passengers as the international terminal generally receives charter flights. The design of the Bodrum-Milas International Airport accounts for the technical needs of air travel while the use of local materials in stone supports the environmental rationale of the architecture connecting it to the area visually and materially. Airport terminals defined as anonymous “non-places” lacking local character according to French sociologist Marc Augé are typical examples of the standardized spaces that are now prevalent all over the world. Although these buildings are accepted as the embodiment of globalization and supermodernity, the design of Bodrum Milas Airport aims to reduce the monotony created by technical standards to emerge as a individual location not only for travel but also as a place connected to its surroundings and region. MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 51


Projeler/Projects: Muğla

Mermer zemin Ege güneşini ve binanın çelik strüktürünün açık geometrilerini yansıtıyor. The marble floor reflects the Aegean sunlight and the exposed geometries of the building’s steel structure.

52 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 53


Projeler/Projects: Muğla

Vaziyet Planı/Site Plan

54 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Zemin Kat Planı/Ground Floor Plan

Kesit/Section

Mimar/Archıtect: Tabanlıoğlu Mimarlık/ Architects Yer/Locatıon: Muğla-Bodrum, Türkiye/Turkey Yıl/Year: 2012 Program/Programme: Havalimanı ve terminal binası/Airport and terminal building Alan/Area: 100.700 m² (Kullanım alanı/Usable area), 455.000 m² (Arazi alanı/Site area) MALZEME/MATERIAL: Mermer, çelik, brüt beton, alüminyum/Marble, steel, exposed concrete, aluminium Tasarım Ekibi/DesIgn Team: Melkan Gürsel tabanlıoğlu, Murat Tabanlıoğlu, Şeyda Arguner, Ümit Kalpaklı, Erkan Nazlı, Çağman Tepetaş, Sunay Yusuf, Chris Owen (Danışman/Consultant) (Yarışma projesi tasarım ekibi/Competition design team), Melkan Gürsel, Murat Tabanlıoğlu, Murat Cengiz, Umut Köklü, Başak Uysal Ökçün, Cenk Özden, Ayşe Sevig, Seray Öztürk, Selçuk Başkaya, Sibel Akyüz, Sinem Saka, Derin Özken, Korhan Sargıner, Melis Selis, Melih Vahidimarian , Aslin Ersan, Tülin Köri, Selcen Tuncer, Ayşe Yalçın İçyer, Alper Kaynakçı, Taner Berber, Durul Üçer, (Uygulama projesi ekibi/Final project design team) MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 55


Projeler/Projects: Muğla

Aegean Textures Gümüş Su Villas in Bodrum Turkey by Cirakoglu Architects continues contemporary Turkish architecture’s fascination and engagement with Mediterranean climate and culture.

56 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Ege dokuları Çırakoğlu Mimarlık tarafından hayata geçirilen Bodrum Gümüş-Su Villaları doğayla iç içe geçen, çarpıcı bir Akdeniz mimarisi yorumlaması...

Fotoğraf-Photo: cemal emden

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 57


Projeler/Projects: Muğla

G

ümüş-Su Villaları Bodrum’un beldesi Gümüşlük’teki, 8000 metrekarelik arazi üzerinde bulunan beş villadan oluşuyor. Yaklaşık 4000 yıllık kültürel ve tarihsel geçmişe sahip Gümüşlük, ismini Myndos’un arkasındaki tepelik uzun burnun ucundaki gümüş ocaklarından alıyor. Gümüşlük beldesinde, Myndos antik kentini çepeçevre kuşatan surlar yıkılmış olsa da bazı kalıntılara rastlamak hala mümkün. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan bölge, doğal güzellikleri ve Akdeniz mimarisindeki yapılarıyla Türkiye’nin önemli tatil beldelerinden biri. Gümüş-Su Villaları Gümüşlük sırtlarında güneye bakan bir yamaç üzerinde yer alıyor. Kaynağını arazinin kuzey sınırını belirleyen doğal sit alanındaki dağlardan alan ve kayaların aralarında küçük bahçeler oluşturan bir dere arazinin önemli bir özelliğini oluşturuyor. 2012’de inşaatına başlanıp 2014 senesinde tamamlanan tasarımın proje yöneticiliğini Mehtap ve Demir Obuz yürütücüğündeki Demirden Design üstlenirken, mimari projesini ise Alişan Çırakoğlu ve Ilgın Avcı yönetimindeki Çırakoğlu Mimarlık yaptı. Çırakoğlu Mimarlık’ın kurucusu Alişan Çırakoğlu, ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde mimarlık eğitimini

58 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

T

he recently completed Gümüş Su Villas, 2014, by Çırakoğlu Architects of Istanbul represent the continuing advancement of contemporary architecture in the Bodrum Peninsula on Turkey’s Aegean coast. This project located on a 8.000 square meters plot over the hills of Gümüslük Village, Bodrum consists of five residences or vacation homes in an area known for cultural tourism and eco-tourism. Gümüşlük itself consists of a tranquil harbor and bay with over the 4000 years of cultural history. It is a seaside village and fishing port that is situated on the remains of the ancient Carian city of Myndos. Its name originates from the ancient silver (gümüş) mines in the area. The village is a national and international tourist destination and one of the prominent holiday villages of Turkey known for its natural beauty and Mediterranean architecture. Gümüş Su Villas are located on the south-facing slope on the Gümüşlük hillsides. One of the striking features of the site is the stream passing through the grounds with its rocky banks that creates a natural zen garden on the sloping landscape. Construction on the project was started in 2012 and finalized in 2014. The project’s owners undertook project management, Demirden Design of Istanbul under the supervision of the partners Mehtap and Demir Obuz. Çirakoğlu Architects of Istanbul conducted the architectural design. After completing his bachelor and masters studies at Middle East Technical University, Alişan Çırakoğlu founded his Istanbul based firm Çırakoğlu Architects in 2002. In 2008, he became partners with architect Ilgın Avcı and has since carried out many award-winning projects. Their approach seeks to understand the unique factors surrounding each project and is


BEŞ AYRI KONUTTAN OLUŞAN GÜMÜŞ SU VİLLALARI, ARAZİ İLE TAMAMEN BÜTÜNLEŞEN BİR TASARIM ANLAYIŞINA SAHİP. THE FIVE SEPARATE HOUSES OF GÜMÜŞ SU VILLAS ARE SEAMLESSLY INTEGRATED INTO THE AEGEAN LANDSCAPE.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 59


Projeler/Projects: Muğla

ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra, 2002 senesinde kendi mimarlık ofisini oluşturana kadar birçok firmada çalıştı. 2008 senesinde mimar Ilgın Avcı ile ortak olarak İstanbul’da çalışmalarını sürdürdüğü ofisinde, mimari proje yarışmalarında birçok dereceye layık görüldü. Ekip, tasarım sürecinde her projeyi etkileyen unsurları anlamaya odaklandıklarını dile getirerek, yapı ve kent ölçeğinde tasarlarken yenilikçi baktıklarını, ileri teknolojiyi sadece ürüne değil tasarım sürecinin kendisine de dahil ettiklerini ve çevreye duyarlı projeler geliştirmeye çalıştıklarını belirtiyor. Gümüş-Su Villaları’nda mimari yaklaşımın temelini doğa ile sakin bir birliktelik oluşturma fikri meydana getiriyor. Villaların mimari planları ve araziye yerleşimleri, bahçe içerisindeki her evi özelleştirerek birbirinden bağımsızlaştırıyor. Ortak alan-peyzaj düzenlemesi 3000 metrekare olan arazide villalar 1000 metrekare bahçe içerisinde konumlanıyor. Güneye bakan yer yer eğimli yamaç üzerinde bulunan arazi, her villa için kesintisiz doğal bir manzara sağlıyor. Ortaya çıkan kompozisyon yerel mimariye ait unsurların yeni bir tasarım dili ile harmanlandığı güncel bir yoruma işaret ediyor. Akdeniz kıyılarındaki sivil mimari örneklerinde sıkça

60 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


TAŞ DUVARLAR VE ARALARINDA UZANAN GENİŞ CAM YÜZEYLER EN YALIN BİÇİMDE MEKANLARI TANIMLIYOR. THE STONE WALLS AND WIDE GLAZED SURFACES DEFINE THE DIFFERENT AREAS OF THE HOUSE IN A DIRECT AND SIMPLE WAY. mindful of the responsibility of changing the existing environment. The firm incorporates the latest innovations in construction and urban design technologies to produce projects that are economically and environmentally responsible yet sustainable. In this project Çırakoğlu stressed that during the design phase of Gümüş Su Villas the urge to create a calm union with the impressive natural condition formed the basis of the architectural approach. Yet use was also important as each villa’s architectural plan and orientation within the site ensures privacy and seclusion. Each building is located within a 1.000 square meter garden and the landscape design for the common area occupies 3000 square meters. The villas are situated on a south-facing site and each residence has an unimpeded view of the natural surroundings of Turkey’s Aegean coast. The architectural composition that came out of the process is a modern interpretation of traditional stone masonry of the area that blends these elements of the local architecture with a contemporary language of design. This approach of updating traditional Mediterranean masonry with modern forms has a distinctive history in modern Turkish architecture. Similar to the Gümüş Su Villas contemporary designs include the features of the MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 61


Projeler/Projects: Muğla

62 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


YAPIDAKİ YARI-AÇIK MEKANLAR AHŞAP ZEMİN KAPLAMASI VE HASIR ÖRTÜ İLE İFADE EDİLİRKEN, YAŞAMA BİRİMİ VE MUTFAK ZEMİNİNDE MERMER GÖZE ÇARPIYOR. WHILE THE SEMI-OPEN CIRCULATION AREAS ARE CHARACTERIZED BY WOODEN FLOORS AND BAMBOO COVERINGS, MARBLE IS USED IN THE FLOORING OF THE LIVING SPACE AND THE KITCHEN. görülen taş duvarlar, iklimsel koşullar üzerinden oluşturulan plan şemaları günümüz çağdaş mimarları tarafından da dikkate alınan öğeler. Geleneksel Akdeniz mimarisinin modern çizgilerle çağdaş yorumlama uygulamalarının öncülüğünü yapan Cengiz Bektaş, ‘geleneksele eklemlenmek’ felsefesiyle, referans aldığı yerel mimariyi çağdaş çizgilerle hayata geçiren bir mimar. 2006 senesinde Muğla’da Erginoğlu-Çalışlar tarafından gerçekleştirilen, betonarme iskelet üzerine doğal taş kaplama ‘Ö Evi’ ve Nevzat Sayın’ın Dikili’de 1998 senesinde gerçekleştirdiği bir dizi yapıyı da Akdeniz mimarisinin çağdaş yorumlarına örnek olarak

prominent elements of vernacular Mediterranean residential architecture such as stone walls and plans based on climatic conditions. Turkish architect Cengiz Bektaş, whose work in this area starting in the 1970s is the pioneering example of the modern interpretation of Mediterranean architecture in Turkey, taking the techniques and materials of local architecture as a reference point. He calls his design philosophy ‘traditional articulation’. There have been many reworking’s of this approach recently such as the ‘O House’ by Erginoğlu & Çalışlar in 2006 in Muğla with natural stone cladding on a reinforced concrete frame. An earlier and perhaps more important example in its integration with the local village fabric are several buildings designed by Nevzat Sayın in 1998 in Dikili, Izmir that can be shown as examples of contemporary Mediterranean architecture in stone masonry and reinforced concrete. One of the best-known examples of this approach is the “B2 House” of Han Tümertekin in Assos, Turkey that has been awarded the Aga Khan Award for Architecture. The award jury commented on the project as follows: “A totally new and unique design. It is also impossible to separate it from its environment at the same time. It is fair to state that the changing lifestyle is effective in transferring the MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 63


Projeler/Projects: Muğla

göstermek mümkün. Bu türün en bilinen örneklerden biri de Han Tümertekin’in 2001 senesinde inşaatı tamamlanan ve Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülmüş Asos’taki B2 Evi... Ağa Han Jürisi’nin proje hakkındaki yorumu Akdeniz mimarisinin çağdaş yorumlarının bağlamları dahilinde ele alındığını kanıtlar nitelikte: “Yepyeni, benzeri görülmemiş bir yaratım ancak bir yandan da, yer aldığı ortamdan koparılması olanaksız bir parça.” Geleneksel mimarinin çağdaşa aktarılmasında değişen hayat tarzının etkili olduğunu söylemek mümkün. Dışarıyla daha bütüncül bir yaşam tarzı, ortak alanların seneler içerisinde dönüşüme uğraması ve en basit olarak güneşlenme gibi aktiviteler bu çağdaş yapıların daha çok açık alana sahip ve dışarıyla bütünleşen bir kurguya sahip olmasını beraberinde getiriyor. Gümüş-Su Villaları’nda taş duvarlar ve aralarında uzanan geniş cam yüzeyler en yalın biçimde mekanları tanımlıyor. Her bir evi oluşturan salon, yatak odası ve ıslak hacim birimleri birbirinden 64 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

HER BİR VİLLAYI OLUŞTURAN SALON, YATAK ODASI VE ISLAK HACİMLER BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ KÜTLELER OLARAK KURGULANMIŞ. THE LOUNGE, BEDROOMS, AND BATHROOMS THAT COMPRISE EACH HOUSE ARE DESIGNED AS INDEPENDENT VOLUMES.

traditional architectural features to the contemporary. A more integrated life style with the outside environment, the transformation of public spaces and most simply, activities like sunbathing bring new designs that have more open areas an integration with the outside environment.” Considering the design background of these types of buildings and the changing lifestyle that created them, the basic design idea of Gümüş Su Villas is to define the single house unit strictly within a square, repeat it five times within the site and then leave the rest of the site to nature. The stonewalls and the wide glass surfaces define the different areas of the house in the most simple fashion. The lounge, bedrooms, and bathrooms units that comprise each house are presented as blocks that are independent of each other. The rooms that make up a single unit are detached as individual blocks so as to create semi-open spaces in between. The open spaces between these units are evocative of shady narrow alleys that allow cooling breezes to pass through. Entry to the villa’s main section consisting of three elements –


AKDENİZ YEREL MİMARİSİNİN MODERN BİR YORUMU OLARAK GÖZE ÇARPAN PROJE TAMAMEN DOĞAYLA İÇ İÇE BİR TASARIMA SAHİP. THE PROJECT, A CONTEMPORARY INTERPRETATION OF THE TURKISH AEGEAN VERNACULAR ARCHITECTURE, IS IN TUNE WITH NATURE.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 65


Projeler/Projects: Muğla

bağımsız kütleler olarak kendilerini gösteriyor. Bu birimler arasında oluşan ve ahşap zemin kaplamasıyla tanımlanan açık alanlar, rüzgar geçişine izin veren gölgeli dar ara sokakları andırıyor. Villaların girişi üç yapıdan oluşan ana mimariye bir köprü ile bağlanıyor. Girişte kullanıcıyı karşılayan avlu, mekanları birbirine bağlayan, aynı zamanda gün içinde vakit geçirme imkanı sunan bir alan. Evin açık avlusu, yüzme havuzu ve güneşlenme terası da bu kurgunun bir parçası olarak düşünülmüş. Salon, geniş cam cephelerinden teras ve iç bahçenin büyüklük ve ferahlık duygusunu içeriye taşırken, manzarayı geniş bir açıdan izleme imkanı sağlıyor. Plandaki bütün bu parçalı yapı bir araya geldiğinde net bir kareye tamamlanıyor ve üzeri kargı hasırdan bir örtü ile gölgeleniyor. Zeminde mermer kullanımı ile salon ve mutfağın yer aldığı birim diğer açık ve yarı açık birimlerden farklılaştırılıyor. Konutların oturduğu alanlar dışındaki tüm arazi, mevcut bitki örtüsünün ve ağaçların yarattığı doğal zenginliği sürdürecek biçimde en az müdahale ile düzenlenmiş. Çırakoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Gümüş-Su Villaları geleneksel Akdeniz mimarisine referans veren doğal taş duvarları, açık ve yarı-açık mekanlarının malzemeyle ayrıştırılıp vurgulanması ve ahşap, hasır, doğal taş ve mermer malzemenin bir arada uyumlu bir şekilde kullanımıyla Akdeniz mimarisinin çağdaş yorumlarına başarılı bir örnek veriyor.

Vaziyet Planı/Site Plan

bedrooms and bathrooms, living and dining space, and the pool and terrace- is gained via a bridge. The houses’ open courtyard, swimming pool and sun terrace were conceived as intrinsic parts of the construction. When all the parts are brought together, they form a distinct quadrangle and are shaded by a bamboo cane-work canopy. The lounge carries the airiness and spaciousness of the terrace and inner garden and gives the users the opportunity to enjoy the view. The lounge and kitchen areas differ from the open and semi-open areas by the use of Turkish white marble as flooring. Overall, Gümüş Su Villas by Çırakoğlu Architects is an example of the contemporary interpretation of Mediterranean architecture that has been a part of Turkish architecture since Cengiz Bektaş’s first experiments in stone masonry and reinforced concrete in the area in the 1970s. With its stonewalls that give reference to the local vernacular architecture the buildings are the newest example of an architecture with an emphasis on material in open and semi-open spaces that use wood, marble and natural stone harmoniously. 66 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

VİLLALARIN MİMARİ PLANLARI VE ARAZİYE YERLEŞİMLERİ, BAHÇE İÇİNDEKİ HER KONUT BİRİMİNİ ÖZELLEŞTİREREK BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZLAŞTIRIYOR. EACH VILLA’S ARCHITECTURAL PLAN AND ORIENTATION WITHIN THE SITE ENSURES PRIVACY AND SECLUSION.


Zemin Kat Planı/Ground Floor Plan

Mimar/ArchItect: Çırakoğlu Mimarlık/Çırakoğlu Architects Yer/Locatıon: Bodrum-Muğla, Türkiye/Turkey Yıl/Year: 2014 Program/Programme: Konut/Residence Malzeme/Materıal: Ahşap mermer, çelik, doğal taş/Wood, marble, steel, natural stone. Alan/Area: 1.250 m² Tasarım Ekibi/Desıgn Team: Alişan Çırakoğlu, Ilgın Avcı, Deniz Yazıcı, Aslı İngenç, Diğdem Angın

Kesit/Section

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 67


Projeler/Projects: İstanbul

68 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Peyzaj morfolojileri Emre Arolat ArchItects’in Sancaklar Camisi çağdaş İslam mimarisi üzerine cesur bir beyan...

Landscape Morphologies Emre Arolat Architect’s Sancaklar Mosque in Istanbul makes a bold statement on contemporary Islamic architecture

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 69


Projeler/Projects: İstanbul

70 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


E

mre Arolat Architects (EAA) tarafından 2013’de tamamlanan Sancaklar Camisi çağdaş cami mimarisi üzerine Türkiye’de son yıllarda yapılan önemli deneylerden biri. Bu dönemde Sancaklar Camisi ile Hüseyin Bütüner ve Hilmi Güner’in 2006’da Ankara’da yaptıkları Mogan Gölü Camisi ve Erkut Şahinbaş’ın 2008’de yine Ankara’da gerçekleştirdiği Doğramacızade Ali Sami Paşa Camisi gibi ileri tasarımlar ortaya koyan örneklerde tipik olarak görülen unsur, yapının mimari dilini oluşturmak üzere büyük oranda yararlanılan doğal taş işçiliği. Türk tarihine bakıldığında, Selçuk ve Osmanlı dönemlerinde camilerin ana yapı malzemesi olarak doğal taş kullanımı ön plana çıkıyor. Ancak modern dönemde 1987’de Ankara’da yapılan Kocatepe Camisi ve 2012’de İstanbul’da yapılan Mimar Sinan Camisi gibi çoğunlukla Osmanlı cami mimarisinin kopyaları olan camilerde taşın yerini betonarme aldı. Sancaklar Camisi de çağdaş Türk mimarisinde taşın yeniden ortaya çıkışıyla birlikte cami mimarisinde de taşa ve taş işçiliğine dönüşün bir devamı niteliğinde. Emre Arolat Architects’in Sancaklar Camisi tasarımı taş mimarideki bu canlanmanın bir parçası olarak, ‘malzeme morfolojisi’ adını verebileceğimiz bir stratejiyle yapının çeşitli hacimlerini farklılaştırmak

Caminin mimarisi kayraktaşı duvarlar ve bazalt zeminlerle binanın temel elemanlarınının morfolojisini ifade ediyor. The architecture consists of walls in stacked slate stone and paving in basalt that clearly articulates the morphology of the building’s basic elements.

T

he Sancaklar Mosque by Emre Arolat Architects completed in 2013 is one of a number of experiments in contemporary mosque architecture in Turkey in recent years. Typical of the Sancaklar Mosque and other advanced designs seen in new mosques in Turkey in this period such as the Mogan Lake Mosque, 2006 in Ankara by Hüseyin Bütüner and Hilmi Güner or Erkut Şahinbaş’s Doğramacızade Ali Sami Paşa Camii, 2008, Ankara, is the widespread use of stone masonry to generate the architectural language of the building. Undeniably looking back into Turkish history stone has been the primary building material for mosques dating back to the Seljuk and Ottoman periods. But within the modern era in Turkey stone was replaced by reinforced concrete as the main building material largely in copies of Ottoman mosque architecture such as the Kocatepe Mosque, 1987, Ankara and more recently the Mimar Sinan Mosque, 2012, Istanbul. With the Sancaklar Mosque, we see continuation of this return to stone and stone masonry in mosque architecture in Turkey as part of a general resurgence of stone in contemporary architecture in Turkey. Emre Arolat Architect’s design for the Sancaklar Mosque as part of this revival in stone architecture features MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 71


Projeler/Projects: İstanbul

üzere taş uygulamalarını öngörüyor. Bu mimari, farklı malzemelerle yapının morfolojisindeki ana elemanları ayrıştırması ve yapıya karakter kazandırmasıyla öne çıkıyor. İstanbul’un Büyükçekmece banliyösünde yer alan cami seyrek yapılı kent ortamında, bir dizi sitenin bitişiğinde yer alıyor. Cami, standart cami mimarisinden farklı olacak ve bölgenin tepelik topografyasına uyum sağlayacak şekilde tasarlanmış. İstanbul’un bu bölgesi, pek çok yeni inşaat alanı gibi oldukça özelliksiz bir yer. Bu açıdan caminin mimarisi hem bölge ve İstanbul kentselliği üzerine, hem de dini mimari üzerine getirdiği yorumla daha da anlam kazanıyor. Daha da önemlisi, geleneksel cami mimarisinin temellerini ve süsleme unsurlarını modern dönemde örneklerini göremediğimiz şekilde yeniden yorumluyor. Modern dönem Türkiye’sinde dini mimarinin örneklerine baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra bu tipolojilerin mimarlar tarafından çokça gözardı edilmesiyle, pek de geliştirilmediğini görüyoruz. Yeni camilere ihtiyaç duyulduğunda bu yapılar çoğunlukla Osmanlı ve Selçuk mimari prototiplerinin dönüşümleri olarak inşa edildiler. Sancaklar Camisi’nin tasarım sürecinde mimarlar kendilerini form üzerine 72 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

Su, alan ve ışıkla caminin ruhani doğasını vurgulayan etkileyici bir ortam yaratılıyor. Water, space and lighting provide ambient atmospheric effects highlighting the spiritual nature of the Mosque.

the application of stone to distinguish various volumes of the building in what we can label as a strategy of “material morphology”. This architecture is characterized by the use of individual materials to give character and distinguish key elements in a building’s morphology. Located in Büyükçekmece, one of the new suburban neighborhoods in the outskirts of Istanbul, the Sancaklar Mosque is adjacent to a series of gated residential communities in a low-density urban environment. The Mosque is hidden from view as it departs from the standard mosque architecture to blend in with the topography of the rolling hills of the area. This part of Istanbul like so many of the new construction in the outskirts of the city is fairly undistinguished. In this way the Mosque’s architecture takes on extra meaning not only as a comment on the area and Istanbul urbanism today but also as religious architecture. More so it creatively reinterprets the fundamentals and ornamental aspects of traditional mosque architecture that has lacked for any advanced examples in the modern period. Looking back to historical examples for religious architecture in the modern era in Turkey it was not possible for the architects to extend these typologies such that they were largely ignored by Turkish architects after the establishment of the Turkish Republic. When new mosques were needed they were mostly constructed based on transformations of Ottoman and Seljuk architectural prototypes. In addressing this history, the design process leading to the Sancaklar Mosque the architects noted that their designs aim to address the fundamental issues of mosque architecture by distancing themselves from the architectural discussions based on form to instead concentrate only on the essence of religious space.


Duvarlar ve tavanın taş ve beton dokuları caminin mimari morfolojisinin farklı unsurlarını vurguluyor. The stone and concrete textures of the walls and ceiling highlight individual elements of the Mosque’s architectural morphology.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 73


Projeler/Projects: İstanbul

Yalın ve temel bir geometriye sahip yapıda, doku ve ışık kullanımıyla dramatik bir etki yaratılıyor. While the building’s geometry is spare and basic in contrast the use of textures and lighting is dramatic.

74 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


mimari tartışmalardan uzaklaştırarak, sadece bu dini mekanın özüne odaklandıklarını ve böylelikle tasarımlarının cami mimarisinin temel meselelerine hitap etmesini hedeflediklerini belirtiyorlar. Bu da yapıya değil, peyzajda malzeme ve saf hacimlere dayalı bir dönüşüme odaklanmaları anlamına geliyor. Bu şekilde yapının ana strüktürü tamamen topografyaya ile bütünleştirilerek saklanıyor. Caminin üst avlusunda yer alan parkı çevreleyen yüksek duvarlar, dış dünyanın kaosuyla cami için hedeflenen sakin atmosfer arasında net bir sınır teşkil ediyor. Camiye ulaşan yoldan fark edilebilen yegane elemanlar yüzeyinde Arapça kaligrafi yer alan minarenin monolitik hacmi ile uzun duvarlar ve parktan uzanan gölgelik... 500 kişi kapasiteli cami, peyzaj, işlenmiş taş ve doğal kayanın bir karışımı olarak içinde bulunduğu arazinin 6 metre içine gömülüyor. Binanın en dikkat çekici özelliği ilk olarak giriş bölümündeki kayrak taşı merdivenlerle arazinin eğimini takip eden teraslarda görülen taşın mevcudiyeti. Kayrak taşı, tamamen yığma taşın dokusuyla kaplı bağımsız ve gömme duvarlarla yapının dışında da devam ediyor. Koyu gri kayrak taşı tercihi parkı andıran eğimli, çimenlik topografyayla bir arada bütüncül, doğal bir tasarım meydana getiriyor. Kayrak taşı, hem iç, hem de dış yatay yüzeylerde kullanılan dayanıklı bazalt taşı ile tamamlanıyor. Yürüme yollarında daha büyük levhaların keskin geometrisiyle uygulanan bazalt daha küçük kayrak taşlarının doğal desen ve dokularıyla tezat oluşturarak hacim ve yüzeyleri malzemeyi kullanarak ayrıştırma stratejisini genişletiyor. Bu strateji daha da öteye götürülerek, peyzaja gömülen elemanları

In this case this meant a focus on not a building but a transformation of the landscape based on materials and pure volumes. In this way the building’s primary structure is hidden as it is completely integrated into its topography. We can see this in the high walls surrounding the public park located on the upper courtyard of the Mosque that express a clear boundary between the chaotic outer world and the serene atmosphere that was desired for the Mosque and its quasi natural park setting. The only elements that are distinguished and visible from the access road is the plain, rectangular monolithic volume of the minaret that has Arabic calligraphy on its surface and the long walls and canopy that extends out from the park. The 500 person capacity mosque is embedded six meters into its site as a mix of landscape, processed stone and natural rock. The most visible aspect of the building is the presences of stone for example that is initially seen in the entrance area of natural slate stairs and terraces that follows the slope of the site. This slate continues into the exterior of the building in a number of free standing and embedded walls that are completely covered with a texture of stacked slate stone. The choice of the dark, grey slate generates a holistic, natural design as it is integrated with the sloping grassy topography that resembles a park. This slate is complemented by highly durable Turkish basalt that is used on the horizontal surfaces for both indoor and outdoor flooring. This basalt applied in a more strict geometry of larger slabs applied in the walkways in comparison to the natural patterns and textures of the smaller slate stones of the walls spreads the architectural strategy of using material to distinguish volumes and surfaces. Increasing this strategy further, basalt and slate are used to define the MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 75


Projeler/Projects: İstanbul

76 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


tanımlamak üzere bazalt ve kayrak taşı kullanılırken uzama yükselen elemanlarda betonarme kullanılıyor. Topografyanın doğal eğimini takip eden kayrak taşı duvar, teras ve merdivenlerin aksine, çatıdan yükselen 6 metrelik uzantılar yapının aşağı hareketine tezat teşkil ediyor. Binanın geri kalanını çevreleyen brüt beton gölgelik ise fizikselden çok uzamsal özelliğe sahip özerk bir geometri ortaya koyuyor. Betonarme uzamı tanımlamakta, doğal taş ise hacimleri ve peyzajın formunu tanımlamakta kullanılıyor. Yapının belli bölümlerinde yer alan su elemanları camiyi bulunduğu fiziksel çevreden, -malzeme etkilerine odaklanma kararına paralel biçimde- daha etkili, doğal bir duruma taşımaya yardımcı oluyor. Dini törenler anlamında cami İslami pratiklerin sadece en temel unsurlarına yer veriyor. Geleneksel bir mihrap formu ya da merkezi bir niş yok, ancak mihrabın işlevi merdivenlerle tanımlanan bir üst alan ile vurgulanıyor. Kıblenin yönünü göstermek için tasarım ekibi duvar ve tavanın birleşim yerlerindeki boşluklardan içeri, namaz alanına süzülen güneş ışığından yararlanıyor. Geleneksel camilerin aksine çok sınırlı süsleme unsuruna yer veriliyor. İç mekandaki tek süsleme cam üzerine yapılan kaligrafi çalışması. Mimarlar ifadeyi süsleme ile değil, malzeme ve doğa ile sağlıyorlar. Caminin topografyayla uyumu ve doğal taş yalın, mağaramsı bir kutsal mekan yaratırken, önemli bir modern cami örneği ortaya koyan tasarım İslam mimarisinde yeni bir ufuk açıyor.

Tavan ve duvar arasındaki açıklıktan namaz kıble duvarından süzülen güneş ışığının yarattığı yansımalar İslami ibadetin soyut ve mimari ögeleri arasında bağ kuruyor. A cut between the ceiling and a wall allows sunlight to accentuate the wall faced during prayer creating a connection between the abstract and architectural aspects of Islamic liturgy.

elements embedded into the landscape while reinforced concrete is used for those that extend out into space. Unlike the walls, terraces and stairs in slate that follow the natural slope of the topography, the 6 meter high canopy extensions of the roof that project up and out into space contrasts with the building’s downward movement. Moreover, the exposed concrete canopy that moves around the rest of the building generates an autonomous geometry that is more spatial then material. While the reinforced concrete is used to define space, stone is used to define volumes and the form of the landscape. For example, the dark gray basalt slabs melds in with the shallow pools in the semi-open spaces and with green area in the outdoor space. These water elements that appears in sections of the building act to move the mosque from the physical environment to a more ambient, natural condition in line with the overall focus on material effects. In terms of religious rites the Mosque uses only the basic aspects of Islamic practice. There is no traditional mihrab shape, or central alcove yet the function of the mihrab is emphasized with an upper area defined by stairs. To determine the direction of the Qiblah or prayer the design team resorted to light to create voids for the penetration of sunlight at the point of junctions between the wall and the ceiling to allow daylight to filter onto the wall of the prayer hall . Unlike traditional mosques, the use of ornamental elements is limited. The only ornament in the interior space is the calligraphy made by glass etching technique. Instead of decoration the architects have resorted to materials and nature for expression. The mosque’s harmony with the topography and the use of stone creates a simple cave like space of sanctity as the design represents an example of a modern Mosque in a spiritual space of worship that stakes a new territory for Islamic architecture. MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 77


Projeler/Projects: İstanbul

Ana ibadet alanı taş ve ışığın dramatik bir sentezini ortaya koyuyor. The main prayer space is a dramatic synthesis of stone and light.

78 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 79


Projeler/Projects: İstanbul

MİMAR/ARCHITECT: Emre Arolat Architects YER/LOCATION: Büyükçekmece, İstanbul, Türkiye / Büyükçekmece, Istanbul, Turkey YIL/YEAR: 2013 PROGRAM/PROGRAMME: Cami / Mosque OTURMA ALANI/FLOOR AREA: 1050 m2 TASARIM EKİBİ/DESIGN TEAM : Emre Arolat, Leyla Kori, Nil Aynalı, Taha Alkan, Ünal Ali Özger, Oya Eskin Güvendi, Uygar Yüksel

Vaziyet planı / Site plan 1- Giriş / Entrance 2- Otopark / Parking area 3- Cenaze alanı / Funeral court 4- Üst avlu / Upper courtyard 5- Minare / Minaret 6- Alt avlu / Lower courtyard

Kat planı / Floor plan 1- Giriş / Entrance 2- Ana dua alanı / Main prayer’s hall 3- Giriş kadın / Women’s entrances 4- Dua alanı kadın / Women prayer’s hall 5- Mihrap / Mihrab 6- Minber / Minbar (pulpit) 7- Minare / Minaret 8- Ayakkabı rafları / Shoe shelves 9- Açık dua alanı / Open praying area 10- Alt avlu / Lower courtyard 11- Teras / Common deck 12- Çay evi ve kütüphane / Tea house and library 13- Abdesthane erkek / Ablution area for men 14- Abdesthane kadın / Ablution area for women 15- İmam evi / Imam’s house 16- Gusülhane / Morturaty & Ghusl

80 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Eğimli topografyaya gömülen caminin ana hacimlerine tavandaki açıklıklardan ışık girmesi sağlanıyor. The main volumes of the Mosque are embedded into the sloping topography with cuts in the ceiling to allow for light.

Kesitler / Sections 1- Teras / Common deck 2- çay evi ve kütüphane / Tea house and library 3- üst avlu / Upper courtyard 4- Minare / Minaret 5- Minare koridoru / Corridor to minaret 6- Minber / Minbar (pulpit) 7- Dua alanı / Prayer hall 8- Açık dua alanı / Open praying area 9- Alt avlu / Lower courtyard 10- Dua alanı kadın / Women’s prayer hall 11- Abdesthane erkek / Ablution area for men 12- İmam evi / Imam’s house 13- Cenaze alanı / Funeral court 14- Dolaplar / Locker

Sistem detayı/System detail

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 81


Projeler/Projects: İstanbul

82 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Kamu ekolojileri İstanbullu mimar Mutlu Çilingiroğlu’nun Küçükçekmece Belediyesi için gerçekleştirdiği yeni hizmet binası çevreye duyarlı mimarisinde yalın hacimler ve doğal taş yüzeyleri değerlendiriyor. Yazı-Text: Gözde Kavalcı Fotoğraf-Photo: CEMAL EMDEN

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 83


Projeler/Projects: İstanbul

84 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


M

imar Mutlu Çilingiroğlu tarafından gerçekleştirilen Küçükçekmece Belediyesi yeni hizmet binası Türkiye’nin ilk ‘yeşil’ kamu binası olma özelliğini taşıyor. Breeam sertifikasına sahip bina, bir kamu yatırımı olarak insan sağlığı, çevre ve ekonomi kavramlarına özen gösterilerek tasarlanmış. Bina, 2000’li yıllardan itibaren İstanbul’da inşa edilen alışveriş merkezi, ofis binası ve konut projeleri gibi ticari amaçlı inşaatlara tezat olarak halkın hizmetine tahsis edilen kamu binaları için örnek gösterilebilecek bir yatırımın sonucunda gerçekleştirilmiş. Çevre, ışık, alan ve saydamlığı vurgulamak üzere tasarlanan binanın mimarisi geniş traverten kullanımı ile desteklenen zamanötesi bir görünüm ve kurumsal duruş ortaya koyuyor. Cam ve çelikten çift cidarlı cephe yapıyı içinde bulunduğu ortama açarken traverten kaplamalar iç hacim ve yüzeyleri vurguluyor. Bu durum en etkileyici haliyle yuvarlak formlu belediye meclis salonunu kaplayarak alanın yalın, temel morfolojisini vurgulayan traverten uygulamasında görülüyor. Türkiye’deki kamu binalarının mimarisini bir adım ileri taşımak üzere planlanan yapının programı ve mimarisi kamu kurumları mimarisinde önemli bir adım teşkil ediyor. İstanbul’un Avrupa yakasında şehir içinde konumlanan, bulunduğu çevrenin gelişimine öncü olabilecek nitelikteki yapı tamamen şeffaf bir cepheye sahip. Cam malzemenin yoğun olarak kullanıldığı çift cidarlı cephe, galeriler oluşturarak gün ışığının yapı içerisindeki ofislere verimli bir şekilde ulaşmasını sağlıyor. Gün ışığı ile aydınlatmanın yanında

Çelik ve cam cephenin yapısı ve dairesel formları iç mekanın duvar ve kolonlarına yansıyor. The structure and circular forms of the steel and glass façade are reflected in the walls and columns of the interior.

Public ecologies Istanbul architect Mutlu Çilingiroğlu’s new city hall for the Küçükçekmece Municipality of Istanbul proposes pure volumes and timeless stone surfaces in an ecologically minded architecture.

A

rchitect Mutlu Çilingiroğlu’s new municipal administrative building for the Küçükçekmece Municipality in Istanbul is Turkey’s first “green” government building. The Breeam certified construction was conceived as a civic investment into the public health, environment and economy of the city during Istanbul’s building boom of the last decade. As a counterpoint to the commercial nature of the large numbers of shopping centers, office buildings and residential projects built in Istanbul from the 2000s on, the Küçükçekmece Municipality represents an investment into a model for civic public building at the service of its citizens. The building’s architecture proposes a design emphasizing ecology, light, space and transparency bolstered by the widespread use of Turkish travertine to create a sense of enduring timelessness and institutional presence. While the double façade of steel and glass of the exterior skin opens the building to the surrounding environment the stone travertine cladding accentuates internal volumes and surfaces. This is most dramatically seen in the travertine surrounding the round main assembly hall serving to highlight its pure, elemental morphology. The building’s program and MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 85


Projeler/Projects: İstanbul

doğal havalandırma stratejisi ile de kurgulanan ofisler, çalışanlara sağlıklı ve konforlu alanlarda hizmet verme imkanı tanıyor. Şeffaflık, fonksiyonel olarak yapıya sağladığı katma değerin yanında, kamusal işlevdeki bu alanda kurumun bireylerle kurduğu açık ilişkiyi de temsil ediyor. Yapıda bulunan dokuz katın hemen hemen tamamına ziyaretçiler doğrudan erişebiliyor. Bina dışarısında bulunan alanlar ise, bir duvar ile çevrili olmamakla birlikte; yeşil alan ve çocuk parkı olarak kişilerin kullanımına açık. Türkiye’de Breeam sertifikası bulunan toplam 150 binadan biri olan yapıda enerji, sağlık ve konfor faktörlerinin yanında malzeme kullanımı da ‘yeşil’ bina kriterlerine uyacak şekilde dikkatle kararlaştırılmış. Dayanıklık ve bakım gerektirmeme gibi niteliklere göre seçilen, çevreye minimum zarar verecek şekilde üretilmiş yerel malzemelerin aynı zamanda kontrollü taşınması sağlanmış. Enerji kullanımı, karbondioksit salınımı, su tüketimi ve atık kontrolü de tasarımı belirleyen faktörler arasında yer almış. Binada yoğun olarak kullanılan cam malzemeye traverten eşlik ediyor. Üç silindirin bir araya gelmesiyle oluşan bir kompozisyona sahip olan

Meclis toplantı salonunun silindir formu, mekanın simgesel önemini vurgulamak üzere tamamen traverten ile kaplanmış. The drum shape of the main assembly hall is clad completely in travertine to stress its symbolic importance.

86 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


architecture are all designed to move the architecture of public buildings in Turkey forward as a sign of progress for architecture for governmental institutions. The building featuring a distinctive transparent façade is located in the European district of Istanbul and was envisioned as a benchmark for future urban development in the area. This iconic double façade of glass is part of a system of transitional spaces and galleries that efficiently distribute sunlight into the interior city offices. In parallel to this lighting design, the office spaces contain natural ventilation strategies to secure a healthy and comfortable office environment for municipal workers. The transparent and functional features of the building provide value to the building while also representing the open relationship of the Municipality to individuals. The extensive use of glazing is complemented by the broad use of travertine cladding primarily in the interior. Travertine is used to clad the broad interior surfaces produced in the building’s architectural morphology of three connected cylindrical volumes. While the building’s exterior emits a feeling of transparency, in the interior the combination of white surfaces, travertine textures and glass produces an expansive spatial effect through the geometry of walls and stone surfaces. The sense of spatiality and openness can also found in the accessible green outdoor areas and children’s park and in the interior where visitors can access all nine floors of the building. This building, one of the 150 Breeam certified buildings in Turkey, in addition to factoring in issues of energy, health and comfort applied “green” building principals in the choice and application of materials. Construction materials that were durable and low maintenance while having a minimal impact on

Yapının yönetim alanlarında traverten cam ve beyaz yüzeylerin keskin geometrisi içinde kullanılıyor. The administrative areas of the building continue the use of travertine but within a strict geometry of glass and white surfaces.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 87


Projeler/Projects: İstanbul

88 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


yapıda, traverten özellikle geniş kütleleri kavrayan yüzeylerde varlığını gösteriyor. Bina, dışarıdan şeffaf bir algıya sahipken; içeride beyaz yüzeyler, traverten dokular ve cephedeki cam sayesinde ferah bir ortam hissi mevcut. Eğim sebebiyle farklı kotlardan üç ayrı erişime sahip binada, dokuz katın ikisi yer altında bulunuyor. Girişlerin işlevlerine göre özelleştirilmesi, sirkülasyonun da kontrollü olarak dağılmasını mümkün kılıyor. Doğal ışıkla aydınlanan yedi katta bulunan ofislerin yanında, belediye meclis salonunun bulunduğu alan da gün ışığı alan bir galeri niteliğinde. Başkanlık katı ve destek birimleri ise, sirkülasyon yoğunluğunun azaldığı en üst katta bulunuyor. Manzaraya yönelen kat, aynı zamanda bir iç bahçeye sahip. Yeşil çatı, binanın genel özellikleriyle uyum içerisinde, detaylı bir şekilde tasarlanmış. Estetik olarak artı değer katması ile birlikte; bakım gerektirmeyen bitkilerle donatılması, akustik ve ısı yalıtımı sağlaması, binadan atmosfere ısı yansımasını engellemesi ve yağmur suyunu toplaması gibi özellikleri barındırıyor. Binanın tasarımı; pasif iklimlendirme, doğal aydınlatma, ekolojik su kullanımı, geri

the environment in their production and transportation were selected. Total energy cost, carbon dioxide emission levels, water and waste control were key factors in material selection. Due to the sloping topography of the site, the building has three separate entrance areas and two levels below grade. The different functions of these entrances allow for the controlled distribution of the building’s circulation. In addition to the seven floors of office space lit by natural sunlight the gallery surrounding the Municipal Assembly Hall provides a light, airy lobby for visitors. The President’s floor and support offices are found in the low circulation areas of the upper floor that also has an interior garden and views towards the nearby Küçükçekmece Lake. This green roof has been

Belediye meclisi toplantı salonunun monolitik masif formu yapının iç mekanının en önemli unsurunu oluşturuyor. The monolithic massive form of the assembly hall dominates the interior of the building.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 89


Projeler/Projects: İstanbul

Kamuya açık alanlar Türk traverteni ile beyaz duvarların yarattığı yalın formların estetiği ile belirleniyor. Public access spaces are also guided by the aesthetics of pure forms in white and Turkish travertine.

dönüştürülebilir malzemeler ve yeşil çatı gibi bir çok detayın verimli bir şekilde entegre edilmesi sayesinde bütüncül bir anlayışa sahip. Hem çalışan hem de ziyaretçilere işlevsel bir ortam sağlayan mekanın her noktasına engelli bireyler de hiç yardım almadan erişebiliyor. Mimarın stratejisi cephenin hafifliği ve saydamlığı ile travertenle kaplı iç mekanların kütleselliği arasındaki tezattan yararlanarak yapının yalın geometrisinin altını çizmek olmuş. Dışarıdan bir dizi yuvarlak form olarak algılanan bina iç mekanda açılarak üçgen bir plana yerleştirilen bu üç ana hacmi ortaya çıkarıyor. Ana hacim olan belediye meclis salonu traverten yüzeyi ve ve yuvarlak planıyla iç mekanın temel unsurunu oluşturuyor ve iki ikincil hacim bu ana hacmin çevresinde düzenleniyor. Meclis salonunun merkezine bakan bir dizi kolon ve yüksek koridor bu salonun önemini daha da vurguluyor. Plan boyunca kullanılan traverten belediye meclis salonuna kimlik kazandırırken mimarinin sembolik unsurları olarak kamusal toplantı ve idarenin önemini vurguluyor. İç mekanın meclis salonuna yönelen yalın geometrisinde traverten yüzeyler ziyaretçilerin deneyiminde anlamlı bir etki yaratıyor. Müşteri ve mimarın bu ortak stratejisi

90 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


designed with the building’s detailed features in mind providing aesthetic value with features such as plants requiring low maintenance, acoustic and sound insulation, reduction of heat emissions to the surrounding area and the provision for the collection of waste rain water. The building’s ecological design unifies features such as passive climate control, natural lighting, efficient water use, recyclable material and a green roof integrated into a holistic view of architecture. The building provides a functional and open space for workers and visitors alike using natural, organic materials in a geometrically pure design aesthetic. The architect’s strategy was to emphasize the pure geometry of the building using the contrast provided between the lightness of the façade and the massive internal volumes clad in travertine. The building seen as a series of rounded forms in its exterior opens up in its interior to reveal these three primary volumes in a triangular plan. The main volume of the assembly hall

Belediye Başkanı ve ekibinin toplantı odaları doğal ahşap ve aynalı da içeren daha geniş bir malzeme ve doku çeşitliliğine sahip. Meeting rooms for the Mayor and his leadership team are appointed in a wider variety of materials and textures including natural wood and mirrors.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 91


Projeler/Projects: İstanbul

Üst katlardaki koridorlardan meclis toplantı salonu izlenebiliyor. Corridors on the upper floors provide views towards the municipal assembly hall.

92 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


belediyenin pek çok yönetim ve hizmet fonksiyonuna paralel olarak kamu yönetiminin yapıdaki rolünü tanımlıyor. Ziyaretçiler binada traverten kullanımıyla belirginleşen meclis toplantı salonunun yuvarlak hacminin sürekli farkında olarak ilerliyorlar. Çevreye duyarlı kamu binası mimarisinde öncü niteliğindeki Küçükçekmece Belediyesi yeni hizmet binası toplum ve yönetim arasında uyumlu bir birlikteliğe yönelik çalışmanın bir parçası olarak Belediye Başkanı Aziz Yeniay ve mimar Mutlu Çilingiroğlu’nun ileri vizyonunu ortaya koyuyor.

Akşamları binanın iç hacimleri yapının zarif geometrisinin pek çok katmanından biri olarak dışarıdan görülebiliyor. At night the building’s internal volumes are exposed as one of the many layers of the building’s elegant geometry.

with its travertine skin and round plan is the primary feature of the interior around which the two secondary volumes are organized. A forest of columns and elevated walkways with views towards the central drum of the assembly act to further stress the importance of the assembly hall. The use of travertine throughout the plan gives character to the main assembly hall showing the importance of public gathering and governance as important symbolic features of the architecture. The surfaces of travertine in the interior’s clean geometry oriented towards the main assembly hall are a meaningful presence in the experience of the building to all visitors. This strategy by the architect and client identifies the role of civic government within the building as an important feature in parallel to the many administrative and service functions provided by the municipality. While walking through the building visitors are constantly aware of the presence of the round assembly hall as the center of government achieved through the use of travertine. This building a pioneer in ecological architecture for public buildings in Turkey shows the advanced vision of the Mayor Aziz Yeniay and the architect Mutlu Çilingiroğlu in working progressively towards a harmonious union of society and government in Turkey. MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 93


Projeler/Projects: İstanbul

Yapının güneş ışığını ve dıştan içe hava akımını filtreleyen çift cidarlı bir cepheye sahip. The skin of the building consists of a double glazed façade that acts to filter sunlight and the flow of air from the exterior into the interior.

94 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Taş formlar ve yapısal geometrilerden alan ve ışığın ön planda olduğu yalın bir mimari oluşturuluyor. A pure architecture of space and light is carved out of stone shapes and structural geometries.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 95


Projeler/Projects: İstanbul

Vaziyet planı/Site plan

Bodrum kat planı/Basement floor plan 1- Belediye girişi/Public entrance 2- Ofis/Office 3- Sergi/Gallery 4- Otopark/Parking lot

MİMAR/ARCHITECT: Mutlu Çilingiroğlu MİAR Mimarlık YER/LOCATION: Küçükçekmece, İstanbul YIL/YEAR: 2013 PROGRAM/PROGRAMME: Belediye Binası City Hall OTURMA ALANI/FLOOR AREA: 15.000 m2 EKİP/TEAM: Mutlu Çilingiroğlu, Göksel Kılınç, Tülin Ulaş, Meltem Ergüler, Dağhan Çam, Merve İpek, Hüseyin Penbeoğlu, Betül Alioğlu İÇ MİMARİ/INTERIOR DESIGN: Arif Özden, Tanju Özelgin 96 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Zemin kat planı/Ground floor plan 1-Başkanlık girişi/Protocol entrance 2-Meclis salonu/Council hall 3-Otopark girişi/Parking entrance 4-Ofis/Office 5-Fuaye kafe/Foyer cafe

Kesiti/Section 1- Teknik/Technic 2- 5. Bodrum kat/5. Basement floor 3- 4. Bodrum kat/4. Basement floor 4- 3. Bodrum kat/3. Basement floor 5- 2. Bodrum kat/2. Basement floor 6- 1. Bodrum kat/1. Basement floor 7- Zemin kat/Ground floor 8- 1. Kat/1. Floor 9- 2. Kat/2. Floor 10- 3. Kat/3. Floor 11- Belediye meclisi/Council hall 12- Kafe/Cafe 13- Çok amaçlı salon/Multi purpose room 14- Akos ve sergi salonu/Info and gallery 15- Arşiv/Archive 16- Sığınak/Refuge 17- Otopark girişi/Parking entrance 18- Otopark/Parking lot 19- Tiren alanı

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 97


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

Malzeme tarihi Han Tümertekin’in Moğolistan’daki Türk Konsolosluğu konutu tarih ve işlevselliği Ankara’nın Andezit taşının kullanıldığı bir mimari stratejide birleştiriyor. Yazı-Text: Gökhan Karakuş Fotoğraf-Photo: CEMAL EMDEN

98 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Material histories The architecture of Han Tümertekin’s Embassy for the Republic of Turkey in Mongolia fuses history and function in an architectonic strategy based on Andesite stone from Ankara

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 99


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

100 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


T

ürkiye’de modern mimarinin gelişimi çeşitli safhalardan geçti. Kısmen ideoloji ile belirlenen mimari dildeki ilginç değişimler, 20. yüzyılın ilk dönemlerinden itibaren ‘milli mimari’ye yönelik çeşitli girişimlere sahne oldu. Devlet ve hükümeti temsil eden mimari günümüze kadar uzanan evrelerde modern Türk kimliğini belirleyen milli ideolojinin hizmetinde oldu. Stil ve kimlikteki bu bocalamalar kısmen tepeden inme hükümet politikalarının bir sonucu... Mimari, özellikle hükümet kurumları için ihale edilen yapılarda görülen hükümet diktesinden de etkilendi. Mimariyi yönlendirmek üzere bir hükümet ‘politikası’ndan söz edilemese de, bu evreler boyunca politik liderlerin tercih ettikleri tarzlar konusunda bir anlayış oluştu. Örneğin 1950’lerin başında, 1960’ların sonunda ve 1980’lerdeki ekonomik genişleme dönemlerinde, küresel vizyona sahip kurumlar çerçevesinde uluslararası modernizm tarzları benimsendi. Buna karşın, 20. yüzyılın başında hükümetin daha içe dönük milli politikaları sonucunda pek çok kamu yapısında tarihselci Neo-Osmanlı tarzı görüldü.

T

he advancement of modern architecture in Turkey has gone through a number of phases. The intriguing transformations of architectural language dictated in part by ideology has seen numerous attempts at a “national architecture” starting from the early parts of the 20th century. Architecture as representative of the state and government has repeatedly been at the service of national ideology to determine modern Turkish identity in successive phases that run to the current period. These vacillations in style and identity are in part top down governmental policy. They are in the realm of architecture loosely guided by governmental dictate especially in the realm of buildings commissioned by governmental institutions. While there has never been any governmental “policy” to guide architecture there has over these many phases been an understanding by architects of the stylistic priorities of political leaders. For example, in the early 1950s, late 1960s and 1980s at moments of expansion for the Turkish economy and institutions with a more global vision there was a use of international styles of modernism. In contrast since the beginning of the 20th century the more inward looking nationalistic policies of

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 101


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

Milli mimari meselesi diplomatik binaların tasarımında daha da kritik hale gelen bir konu...Son 10 yılda Dışişleri Bakanlığı özellikle Avrasya bölgesinde yeni büyükelçilik ve konsolosluk binaları ile faaliyetini arttırıyor. New York gibi önemli merkezlerin yanı sıra Ukrayna, Kenya ve Katar gibi ülkelerde binalar yapmak üzere önemli mimarlar görevlendirdi. Bu yapılardan büyük bölümü milli bir mimari kimlik ihtiyacını ortaya koyacak şekilde Osmanlı örneklerinin yeniden ele alınmasıyla gerçekleştirildi. Burada bir Neo-Osmanlı trendinden

government have seen an increase in the use of a historicist neo-Ottoman style for many public buildings. The issue of national architecture becomes even more critical in the design of diplomatic buildings. In the last decade the Foreign Ministry of Turkey has been active in building out its presence for new embassies and consular buildings especially in the Eurasian area. Leading architects have been commissioned to design diplomatic buildings in countries such as Ukraine, Kenya and Qatar as well as important centers such as New York. Some of these buildings have reflected the need for a national architectural identity based in most cases on a reworking of Ottoman examples. We can speak here of a trend in neo-Ottoman architecture. But importantly there have been some architects that have used the functional and material aspects of Turkish architecture for more practical purposes. This is the strategy that Han Tümertekin has used in his new Turkish Embassy building in the capital of Mongolia. The architecture of this building based on a combination of 102 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 103


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

104 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


bahsedebiliriz. Ama daha da önemlisi bazı mimarlar Türk mimarisinin işlevsel ve malzemesel yönlerini daha pratik amaçlar için değerlendirdiler. Han Tümertekin de Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’daki büyükelçilik binasında bu stratejiyi benimsiyor. Türk ev mimarisi ile Osmanlı mimari stratejilerini birleştiren binanın mimarisi geniş saçaklar, iklim kısıtlamalarına göre yönlendirilen pencereler ve Türk hükümetini temsil ederken, ayakları rasyonel mimari stratejilere sağlamca basan bir mimari oluşturacak görsel koordinasyona sahip iç ve dış mekanlarla belirleniyor. Türk mimari özelliklerinin işlevsel elemanlara dönüştürüldüğü bu süreç, özellikle binanın cephe kaplamasında kullanılan Ankara’nın Andezit taşında ortaya çıkan malzeme kullanımında da sürüyor. Türkiye’deki hükümet binalarında sıkça kullanılan bu kimlik Moğolistan’da Ankara ile Ulan Batur arasında bir ilişki kurmakla kalmıyor, daha da önemlisi Orta Moğolistan’ın Orta Anadolu ile benzerlik gösteren sert ve rüzgarlı iklimine karşı etkili bir izolasyon oluşturuyor. Bütünde mimarın stratejileri mimarinin temsili ve işlevsel özelliklerini, siyasi liderlerin beklentilerinin yanı sıra, bu diplomatik yapının program ihtiyaçlarını da karşılayan dengeli bir tasarımda bir araya getiriyor.

Ankara bölgesinin kırmızı Andezit taşından panellerin prekast beton kirişlere yerleştirilmesiyle oluşturulan modüler arkitektonik sistem hem ikonik, hem de teknik bir rasyonele sahip. A modular architectonic system comprised of panels of red Andesite stone from the Ankara region inserted within precast concrete beams has both an iconic and technical rationale.

Turkish domestic and Ottoman architecture strategies employs forms such as wide eaves, windows oriented toward climactic constraints and the visual coordination of interior and exterior spaces to generate an architecture representative of the government of Turkey but firmly grounded in rational architectural strategies. This process of transformation of features that can be seen as Turkish into functional elements is extended into the use of materials specifically the building’s cladding in Andesite stone from the Ankara region. Commonly used for governmental buildings in Turkey this identity has been used in Mongolia to create a relation between Ankara and Ulan Bator but perhaps more importantly because of the similarity in climate the Andesite is an effective material for insulation in the windy and harsh climate of central Mongolia. Overall the architect’s strategies combine these representation and functional aspects of the architecture in a balanced design that meets the needs of political leaders but importantly serves the programmatic requirements of this building for diplomacy. The Residence of the Embassy of the Republic of Turkey in Mongolia by Han Tümertekin and Mimarlar is located in the Elçilikler district of Ulan Bator. This government building’s programmatic requirements called for spaces for official diplomatic ceremonies and state events and MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 105


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

Fildişi ve bej maraş mermerinin doğal ahşabın dokusuyla birlikte kullanıldığı iç mekanlarda malzeme ve geometri vurgusu öne çıkıyor. There is an emphasis on materials and geometry in interiors of ivory and beige Maraş marble coordinated with the textures of natural wood.

Han Tümertekin ve Mimarlar tarafından yapılan Türkiye Büyükelçiliği konut binası Ulan Batur’un Elçilikler bölgesinde yer alıyor. Yapının program ihtiyaçları resmi diplomatik törenler ve devlet etkinlikleri ile birlikte, büyükelçi ve ailesi için konut alanlarını da kapsıyor. Yapının resmi fonksiyonları ile konut özelliği planda birbirinden mümkün olduğu kadar ayrı tutulmuş. Binanın tasarımı zemin katı resmi faaliyetlere ayırırken, üst katta aile için konuta, bodrum katında da her iki işlev için tesisat altyapısına yer veriyor. Mimari, Türk konut mimarisinin işlevsel ve temsili özelliklerini temel alıyor. Üst katlardaki alanlar bir iç avluya bakacak şekilde düzenlenirken, yapının çatısı boyunca yer alan geniş saçaklar binayı sert kara iklimine karşı koruyor. Binanın genel hacmi ve bu özellikleri geleneksel Türk konut tipolojisinin işlevsel bir modernizasyonu olarak öncü modernist mimar Sedad Hakkı Eldem’in ‘Türk Evi’ üzerine çalışmasını hatırlatıyor. 106 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

a residence for the Ambassador and his family. Despite the fact the building combines state functions with residential these two distinct activities were separated from each other as much as possible in the plan. The design of the building called for official governmental activities for the ground floor and residential space for the family on the upper floor with utilities and infrastructure for both in the basement. The architecture was based on the functional and representational features of Turkish domestic architecture. Spaces on each of the upper floors were organized facing an inner courtyard while wide eaves were placed on the roofline of the building to protect against the harsh desert climate. These features and the building’s overall volume echo the work on the “Turkish House” of the important pioneering Turkish modernist architect Sedad Hakki Eldem as a functional modernization of the traditional Turkish residential typology. Formally the side of the building facing the city with its formal “representational” façade was designed to complete the movement of the internal volume and structural axis. On the external façade the gaps between the lines of precast concrete elements that give the building its vertical movement are filled with


MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 107


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

Diplomatik etkinlikler için kullanılan toplantı ve davet odaları Türk malzeme ve el sanatlarının zengin renk ve dokularını sergiliyor. Meeting and reception rooms for diplomatic events feature a rich combination of colors and textures highlighting Turkish materials and crafts.

108 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Binanın şehre bakan yan tarafı, formel ‘temsili’ cephesiyle iç hacim ve yapısal aksın hareketini tamamlamak üzere tasarlanmış. Dış cephede binaya düşey hareketini veren prekast beton elemanların hatları arasındaki boşluklar Andezit taşı ile doldurularak bu geometri vurgulanırken, Ankara’daki hükümet binalarının mimarisi ile de ilişki kuruluyor. Andezit taşının prekast beton ile tezat oluşturan rengi kütlenin modülasyonunu vurguluyor. Hizmet ve konut hacimlerinin zeminlerinde Maraş beji mermer kullanılırken, hizmet alanının zemininde ve her iki hacmin duvarlarında fildişi gri mermer kullanılıyor. Ankara Andezit taşı servis binasının iç cephesinde yine fildişi gri mermer ile birlikte yer alıyor. Doğal taş kullanımındaki bu çeşitlilik ve farklı dokular mimarinin temiz hatlarını ve yalın geometrisini vurguluyor. Yapısal çerçevelerin ve geometrik taş duvarların dokusu ve görsel etkisi, saçak ve cumba gibi geleneksel unsurlarla birleşerek çağdaş Türk tasarımını ortaya koyuyor. Binanın genel geometrisi Türk ve Osmanlı öncüllerine jestte bulunuyor, ancak mimarın bu mimari stile malzeme ve işlevde getirdiği

Andesite stone from Ankara to accentuate this geometry and relate to the architecture of the government buildings of the Turkish capital. The contrasting color of the Andesite stone with the precast concrete surrounds assist in emphasizing the modulation of the mass. Maraş beige marble is used as floor paving in the residential and service volumes while grey ivory grey marble was applied also as paving in the service building as wall cladding in both service and residential areas. Andesite “Ankara stone” is also applied in the internal façade of the service building again complemented by ivory grey marble. The variety and textures in this extensive use of stone accentuate the architecture’s clean lines and spare geometry. The texture and visual impact of the structural frames and geometric stonewalls combine with the traditional elements such as the eaves and bay windows to generate a contemporary Turkish design.

Ana avludaki arkad yapının strüktürel sistemini ortaya koyuyor. An arcade in the central courtyard reveals the structural system of the building.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 109


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

110 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


dönüşümler mimariyi tarihselciliğin ötesine taşıyor. Osmanlı ve Türk konut mimarisi ahşaba dayalıyken, ‘Türk evi’nin Sedad Hakkı Eldem gibi mimarlar tarafından yapılan 20. yüzyıldaki örnekleri betonarmeydi. Mimarlar burada Andezit taşını prekast beton ile birlikte kullanarak yeni bir mimari yaklaşım elde ediyorlar. Strüktür ve malzemeler (beton ve taş) anlatım değeri ile birlikte 21. yüzyıl için bir hükümet binasında Türk milli kimliğini ortaya koymayı başarıyor. Mimari, yapısı, malzeme temeli ve görsel karakteri bir arada hükümetin ve kullanıcıların ihtiyaçları ile modern mimarinin hedeflerini etkin bir şekilde buluşturuyor.

Kolon, kiriş, saçak ve taş kaplama gibi temel mimari elemanlar Türk evinin mimari karakterini yapıya taşıyor. Basic architectural elements such as columns, beams, eaves and stone cladding generate an architectural character associated with the Turkish house.

The overall geometry of the building represents a gesture towards Turkish and Ottoman precedents. But the architects transformations of this architectural style in material and function move the architecture past historicism. Ottoman and Turkish domestic architecture was based on timber while 20th century examples of the “Turkish House” by the likes of Sedad Hakkı Eldem were in reinforced concrete. Here the architects have used the Andesite stone cladding along with precast concrete to achieve a new architectonic approach. Structure and materials, concrete and stone are expressive, yet they also serve to represent Turkish national identity in a governmental building for the 21st century. The architecture, its structure, material basis and visual character, work to effectively to balance the needs of government, its users and the goals of modern architecture.

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 111


Projeler/Projects: Ulan Batur/Ulan Bator

MİMAR/ARCHITECT: Mimarlar ve Han Tümertekin YER/LOCATION: Ulan Batur, Moğolistan/ Ulan Bator, Mongolia YIL/YEAR: 2013 PROGRAM/PROGRAMME: Büyükelçilik konutu/Residence building for the embassy OTURMA ALANI/FLOOR AREA: 3000 m2 TASARIM EKİBİ/DESIGN TEAM: Han Tümertekin, Gürden Gür, Aslı Sağkan, Pınar Çakmak

Zemin kat planı/Ground floor plan 1- Ana giriş/Entrance hall 2- Vestiyer/Cloakroom 3- Ana hol/Maın hallway 4- Kabul salonu/Banquet hall 5- Kabul salonu/Banquet hall 6- Servis mutfağı/Pantry-kitchen 7- Yemek salonu/Dining area 8- Teras/Terrace 9- Avlu/Courtyard 10- Çalışma odası/Office 11- Wc 12- Hol/Hallway 13- Misaf›r oturma odası/Sitting 14- Konuk suiti/Guest suite 15- Misaf›r odası/Guest room 16- Giyinme odası/Dress 17- Banyo/Bathroom 18- Güvenlik/Security 19- Garaj/Garage

Birinci kat planı/First floor plan 1- Yatak odası/Master bedroom 2- Giyinme odası/Dressing room 3- Banyo/Bathroom 4- Oturma odası/Sitting room 5- Balkon/Balcony 6- Spor salonu/Fitness 7- Çalışma odası/Office 8- Wc 9- Koridor/Corridor 10- Salon/Living room 11- Mutfak/Kitchen 12- Asansör hol/Lift lobby 13- Depo/Storage 14- Hol/Hall 15- Yatak odası/Bedroom 16- Giyinme odası/Dressing room 17- Banyo/Bathroom

112 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014


Kuzey cephesi/North elevation

Batı cephesi/West elevation

Kesit/Cross section

MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014 • NATURA 113


2014 Etkinlik Takvimi / 2014 Event Calendar

STONE EXPO AFYON 12 - 15 HAZİRAN, JUNE 12 -15, AFYONKARAHİSAR, TÜRKİYE / TURKEY

COVERINGS, 29 NİSAN - 2 MAYIS / APRIL 29 - MAY 2, LAS VEGAS, ABD / USA

A.B.D.’nin en önemli ve en büyük doğal taş ve seramik fuarı olan Coverings, 50 ülkeden katılımcı ile doğal taş ve seramik alanında yenilikçi ürünleri bünyesinde barındırıyor; aynı zamanda sektörün her alanı için sürekli eğitim imkanı sunuyor. Coverings is the largest and most important ceramic tile and natural stone trade fair and expo in the United States. It features exhibitors from more than 50 countries and is the stage for introducing some of the most innovative tile and stone products in the world. The exposition also serves as a valuable resource for continuing education for all segments of the industry.

QATAR STONETECH, 12 - 15 MAYIS / MAY 12 - 15, DOHA, KATAR / QATAR

Qatar Stone Tech 2014, Katar’ın yükselen inşaat sektörünün kalbinde uluslararası ve yerel doğal taş üretici, dağıtıcı ve tedarikçilerini bir araya getiriyor. 2000 katılımcısıyla Katar’ın en büyük inşaat fuarı olan Qatar Stonetech, Project Qatar ile birlikte gerçekleştirilecek. Qatar Stone Tech 2014, The 3rd International Stone and Stone Technology Show brings together top regional and international distributors, suppliers, manufacturers, agents and engineers, at the heart of Qatar’s booming construction industry.

CARRARA MARMOTEC 21 - 24 MAYIS / MAY 21 - 24, CARRARA, İTALYA / ITALY

Carrara Marmotec malzeme, teknoloji ve hizmetlerin sergilendiği geniş bir fuar olmanın yanı sıra iş geliştirme, araştırma ve tasarım alanında da olanaklar sunuyor. 130 faal beyaz mermer ocağı ve 1,000 işleme ve teknoloji üretim şirketi ile bu Toskana bölgesinin doğal taş kültürünü temsil eden fuar, doğal taş için uluslararası bir referans noktası teşkil ediyor. Carrara Marmotec will not only be an extensive showcase of materials, technologies and services, but also an excellent opportunity for business, research and design. Representing the culture of natural stone linked to the Tuscan district with its 130 active white marble quarries and 1,000 companies for processing and production of technologies, is the international reference point for natural stone.

NATURAL STONE, 4 - 7 HAZİRAN / JUNE 4 - 7, İSTANBUL, TÜRKİYE / TURKEY

Türkiye’de doğal taş endüstrisinin ihracat fuarı kimliği ile öne çıkan Natural Stone, yenilenen konsepti ile sektörün global oyuncularını 11. kez İstanbul’da buluşturuyor. Doğal taş sektörünün tedariğinin ve satışlarının en yoğun olduğu Haziran ayında gerçekleşecek dev organizasyon, ülkemizin taş ocaklarından getirilen yüzlerce çeşit doğal taşın görülmesine olanak tanıyor. Istanbul, the city crowned as ‚‘the new capital of natural stone‘‘ by European authorities, will host the grand encounter of the global natural stone industry at CNR Expo. National and international representatives of the stone industry will gather at the Natural Stone Fair in Turkey, the provider of 33% of the world’s natural stone reserves. 114 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2014 / MAY - JUNE 2014

MBA Grup Uluslararası Fuarcılık tarafından ikinci kez düzenlenecek olan Stonexpo Afyon Mermer ve Mermer Teknolojileri Fuarı, dünya genelindeki sektörel bilgi birikiminin ve iş fırsatlarının bölgeye aktarılmasına aracılık ederek, seçilerek davet edilmiş satın alma yetkilileri ve heyetleri ile buluşma fırsatı yaratacak. Stonexpo Afyon - Trade Fair Natural Stone and Stone processing Technology will offer an excellent platform for exhibitors to display their products, meet with new and existing customers and expand their network in the region. Stonexpo Afyon will focus on natural stone, machinery, equipment and tools for extracting and processing stone, stonework chemicals, stone intermediates and stone products, and grave stone accessories.

TIANJIN STONE EXPO, 21 - 23 HAZİRAN, JUNE 21- 23, TIANJIN, ÇİN / CHINA China (Tianjin) International Stone Blocks, Products & Equipment Exposition etkinliği Meijiang Convention & Exhibition Center, Tianjin’de üçüncü defa gerçekleştirilecek. Fuarda İtalya, Türkiye, Brezilya, Hindistan, İran, Mısır ve İspanya’dan katılımcılar ürünlerini sergileyecekler. The 3rd China (Tianjin) International Stone Blocks, Products & Equipment Exposition will be held at Meijiang Convention & Exhibition Center, Tianjin. Stone enterprises from Italy, Turkey, Iran, Brazil, India, Egypt and Spain are all organizing national pavilions to participate in the exposition this year.

EXPOSTONE, 24 - 27 HAZİRAN, JUNE 24 -27, MOSKOVA, RUSYA / MOSCOW, RUSSIA

Rusya’nın en büyük doğal taş fuarı, 12 yıllık tecrübesi ile ulusal ve uluslararası katılımcıları aynı platformda topluyor. Expostone is the main international specialized exhibition for mining, processing, treatment and use of natural stone in Russia. For more than 12 years, Expostone gathers in one single place representatives of domestic and foreign companies dealing with mining, processing and application of natural stone.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.