Natura 011

Page 1

TAŞ MİMARLIK VE İÇ MEKAN TASARIMI STONE ARCHITECTURE AND INTERIORS

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

ÇELİK VE TAŞ

STEEL AND STONE Ünalan Kültür Merkezi Gazipaşa Belediye Hizmet Binası Perraudin Architecture AddIs Ababa Chamber of Commerce

2013 Aga Khan Award for Architecture



BAŞLARKEN / EDITOR’S NOTE Natura Yayın Kurulu Başkanı Chairman of Editorial Committe İstanbul Maden İhracatçıları Birliği adına Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer Istanbul Mineral Exporters’ Association, Chairman of the Board Mehmet Özer Yayın Kurulu Editorial Commitee Mehmet Özer, Ahmet Keleş, Hasan Can Çoker, Erdoğan Akbulak, Erol Efendioğlu, Coşkun Kırlıoğlu, Fatih Özer, Nergis Büyükkınacı, Okan Ak, Nisa Özdemir Genel Koordinatör General Director Coşkun Kırlıoğlu Yayın Direktörü Editorial Director Gökhan Karakuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Editor in Chief Özlem Alkan K. ozlem@emedya.net Art Direktör / Art Director Özgür Çakır Konular Editörü / Features Editor Gözde Kavalcı Editör Yardımcısı / Assistant Editor Fırat Şeker Yönetim / Management Emedya İletişim Sanayi ve Ticaret Ltd. Kireçhane Gediği Sokak 8 Arnavutköy İstanbul 34345 /TURKEY Tel: (212) 359 82 88 info@emedya.net Renk Ayrımı / Color Separation Studio Tel : (0212) 283 90 12 Baskı, Cilt / Printing Stil Matbaacılık İbrahimkaraoğlanoğlu Cad. Yayıncılar Sok. No:5 Seyrantepe / İstanbul Tel: (0212) 281 92 11 www.stil.com.tr Yayın Türü / Publication Type Yerel - Süreli / Local - Periodical Eylül 2013 - September 2013

GÖKHAN KARAKUŞ

Taş, son yıllarda inşaat malzemesi olarak hızlı bir dönüşüm geçirdi. İnşaatta bilgisayar destekli araçların kullanımı, her bir yapı elemanının özelliklerinin karmaşık yapısal sistemlerle net olarak ölçülebilmesiyle, mimarlar için eskiye göre daha geniş tasarım fırsatları yarattı. Bu, taş mimaride form ve diğer malzemelerle entegrasyon anlamında daha fazla seçenek anlamına geliyor. Bu sayıda, taşın diğer malzemelerle bu entegrasyonunu, modern mimariyle en çok bağdaştırılan malzeme olan çelik üzerine odaklanarak inceliyoruz. 19. yüzyılın başından beri inşaatta kullanılan çeliğin güçlü ama ince formu, mimaride daha az malzemeyle daha fazla alan ve ışık kullanımı anlamına geliyor. Bu sayıda çeliğin doğal taşla yenilikçi sentezlerine yer veriyoruz. Portfolyo bölümümüzde Lyon merkezli Gilles Peraudin’ın çığır açan çalışmalarından örnekler var. Perraudin, masif taş blokları çelik ve kereste ile bir arada kullanarak zarif, etkin ve çevreye duyarlı bir mimari geliştirdi. Perraudin’ın taş gibi geleneksel bir inşaat malzemesiyle teknik üstünlüğe sahip mimari yaratmaktaki becerisini gösteren Korsika’daki ‘Şarap Müzesi’, ‘yerel avangard’ olarak tanımlanıyor. Benzer bir dinamiği, Anting Spor ve Kültür Merkezi projelerinde büyük ölçekli granit kaplamayı ekspoze çelik yapı elemanlarına uygulayan Şangay merkezli Atelier+’da görmek mümkün. İstanbul’dan Beyaz Atölye ise, Akdeniz kasabası Gazipaşa’daki Belediye Hizmet Binası’nda taş ve çeliğin estetiğini camla birleştiriyor. Beyaz Atölye’nin modern Akdeniz mimarisi yeni, sokağa temelli kentleşmeye uyum sağlıyor. Beyaz Atölye’nin tasarımı, yeni inşaat metodlarında taş kaplamanın, bölgesel mimari geleneklerle tarihsel süreklilik yaratmaktaki rolünü ortaya koyuyor. Çağdaş figüratif heykelde mermer kullanımını araştırmaya Çinli sanatçı Ai Weiwei’nin radikal işleri ile devam ediyoruz. Weiwei’nin kavramsal sanat stratejileri sıradan görünen nesneleri kamusal ortamlar için dramatik mermer eserlere dönüştürüyor. Bunun yanı sıra, İslam dünyasındaki önemli mimari projelere dikkat çeken 30 yıllık Ağa Han Mimarlık Ödülü’nün bu yılki kısa listesinden projelere yer veriyoruz.

Stone as a structural building material has undergone rapid transformation in recent years. The advent of computerized tools in construction has meant that each individual building element’s properties can be precisely calculated within complex structural systems, creating more design opportunities for architects than before. For architecture in stone, this has meant increasingly more options in terms of form and integration with other materials. In this issue we focus on the nature of this structural integration of stone with the material most identified with modern architecture: steel. Steel has been with us in construction since the early 19th century. Its strong yet lean form has meant that less material and more space and light can be generated in architecture. In this issue we feature projects that show the innovative synthesis of steel with stone. Our Portfolio section has examples of the groundbreaking work of Lyon based architect Gilles Perraudin, who has developed an elegant, efficient and ecologically minded architecture using massive stone blocks integrated with steel and timber. We highlight projects such as the Wine Museum in Corsica, that have been labeled “vernacular avant-garde” showing Perraudin’s interest in creating technically advanced architecture with a traditional building material like stone. A similar dynamic can be seen in the work of Shanghai based Atelier+ whose Anting Sports and Cultural Center applies a large scale system of granite cladding with exposed steel structural elements. The Istanbul based Beyaz Atölye bring a similar aesthetic of stone and steel to an urban setting this time with the addition of glass to the Turkish Mediterranean city of Gazipaşa with their competition entry for a City Hall and Commercial Center. Beyaz Atölye’s modern Mediterranean architecture is adjusted towards a new street based urbanism. Their design shows the role of stone cladding in new construction to create historical continuities with regional architectural traditions in contemporary life. Continuing our exploration of a series of contemporary figurative sculptures in marble, we show the radical marble artworks of Chinese artist Ai Weiwei. Weiwei’s conceptual art strategies transforms bland everyday objects into dramatic marble artworks for public settings. And lastly we show the short listed projects for the Aga Khan Award for Architecture in 2013 continuing a 30-year tradition bringing attention to important architectural projects in the Islamic world. EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 3


MEHMET ÖZER / İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Istanbul Mineral Exporters’ Association, Chairman of the Board

Değerli Okurlarımız, Türk doğal taş sektörü büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Bizler de dergimizin bu sayısında, önemli projelere ışık tutarak sektörümüzdeki bu dinamizmi sizlerle paylaşmak istiyoruz. İMİB olarak Türk doğal taş sektörünün adını tüm dünyaya duyurmak ve itibarını yukarılara taşımak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Dünya doğal taş sektörü için Eylül ayı son derece önemli bir ay. Dünya doğal taş sektörünün kalbinin attığı ve bu yıl 48’inci kez düzenlenen Marmomacc International Trade Fair for Stone Design and Technology, 25 – 28 Eylül 2013 tarihleri arasında İtalya’nın Verona şehrinde gerçekleşecek. İMİB olarak fuara 2010 yılından itibaren milli katılım organizasyonu düzenliyoruz. Bu yıl 44’ü İMİB’in milli katılım organizasyonuyla olmak üzere toplam 96 Türk firması fuara katılıyor. Firmalarımız bin 500 metrekarelik alanda, ülkemizi temsil edecek. Marmomacc Fuarı, dünya doğal taş sektörünün en köklü ve en etkili fuarlarından biri olarak gösteriliyor. Geçmişten bu yana Marmamacc Fuarı’nda yer almak firmalar için önemli bir prestij unsuru olarak görüldüğü için dünyanın en başarılı firmaları her yıl fuara mutlaka katılıyor. Fuarın yıllar içerisinde kazandığı bu prestij, ziyaretçi profilini de etkiledi. Önemli iş bağlantılarının yapıldığı fuarı, her yıl dünyanın önemli mimar ve tasarımcıları ziyaret ediyor. Biz de İMİB olarak buradan yola çıkarak Türk doğal taş sektörünün tasarımdaki iddiasını ortaya koymak için iki yıldır Milano Tasarım Haftası için özel olarak hazırlanan Thus Spoke the Marble sergilerinin eserlerini Marmomacc Fuarı’na taşıyoruz. Thus Spoke the Marble sergiler dizisinin ilki The Journey Alters You (Yol Seni Değiştirir) ve ikincisi Bathing in Light (Işıkla Yıkanmak)’ta yer alan çok değerli Türk ve uluslararası sanatçılardan dördünün eserleri Marmomacc Fuarı’nda sergilenecek. Bu eserler: Bathing in Light sergisinden Massimiliano Fuksas’ın “Asia”, Mathieu Lehanneur’un “Liquid Marble” ve Dice Kayek’in “Nebula” ve The Journey Alters You sergisinden Demirden Design’ın “Şölen Masası”. Türk doğal taş sektörünün, önümüzdeki yıllarda sadece renk ve desen çeşitliliği ile değil estetik açıdan da dünyanın sayılı ülkeleri arasında gösterilmesi için tasarıma yatırım yapmak gerekiyor. İMİB olarak dünyada “Türk doğal taşları” markasını yaratabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Thus Spoke the Marble sergilerinin eserlerini Marmomacc Fuarı’na taşımamızın da en önemli hedefi bu. Dünya doğal taş sektörünün kalbinin attığı bir yerde, Türk doğal taşlarını tüm görkemiyle sergilemek, sektörümüz için son derece önemli. Bu çalışmalarımızı her yıl daha da derinleştireceğiz. Önümüzdeki sayıda Marmomacc Fuarı’ndaki izlenimlerimizi sizlerle paylaşacağız. Şimdi sizi dergimizi keyifle okumaya davet ediyorum. 4 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Dear Readers, The Turkish natural stone sector continues to grow and develop. In this issue of Natura as always, by focusing on important projects we aim to share the dynamism of the sector with you. As IMIB we continue to work to spread the Turkish natural stone sector as a global brand. For the natural stone sector September is an important month. This September from the 25th to the 28th the heart of the natural stone sector beats for the 48th consecutive time at the Marmomacc International Trade Fair for Stone Design and Technology taking place in the Italian city of Verona. Since 2010 we as IMIB have been organizing the Turkish national participation at the fair. This year 96 Turkish firms are participating in this fair 44 of which are organized by IMIB in 1,500 m2 exhibition area. The Marmomacc Fair is seen as one of the most established and impressive events for the international stone sector. Because participation in the Marmomacc has historically been prestigious, the most successful firms in the industry have always attended. The esteem the fair has gained over the years has had an impact on its visitors. The fair presents an important occasion to make business connections and is visited by important architects and designers. Understanding this, we will be exhibiting works from the Thus Spoke the Marble exhibit that we have organized for the past two years at the Milan Design Week to show our objectives in design as the Turkish stone sector. Four important works by Turkish and international designers from the two exhibitions, the first, The Journey Alters You and the second, Bathing in Light, of the Thus Spoke the Marble series that explain the storytelling role of marble, will be exhibited at Marmomacc. The works to be exhibited include Massimiliano Fuksas’ “Asia” and Mathieu Lehanneur’s “Liquid Marble” from Bathing in Light and Dice Kayek’s “Nebula” and Demirden Design’s “Festival Table” from The Journey Alters You exhibit. As the Turkish natural stone sector we need to make investments not only in stone color and patterns but into design in order to be counted as one of the sector’s important countries. As IMIB we are working constantly with great effort and will continue to work to create the “Turkish Stones’ brand globally. That is one of our objectives in exhibiting The Thus Spoke the Marble exhibit at the Marmomacc Fair. It is extremely important that we display the full grandeur of Turkish natural stones at the center of the global stone sector. We will continue to refine and develop these activities in the future. In our next issue we will share our observations of the Marmomacc Fair.



EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

İÇİNDEKİLER 10

54 28

8 Haber: ‘Ve Mermer Dedi Ki’ MARMOMACC Fuarı’nda 10 Mimari: Ağa Han Mimarlık Ödülü 2013 20 Sanat : Ai Weiwei PROJELER: 28 Antalya: Gazipaşa Belediye Hizmet Binası 38 İstanbul: Ünalan Kültür Merkezi 54 Anting: Kültür ve Spor Merkezi 68 Novelda: Servef Merkezi 80 Addis Ababa: Ticaret Odası ve Sektör Birlikleri Merkez Binası 94 Portfolyo: Perraudin Mimarlık

6 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


CONTENTS

20 80

94 8 News: 'Thus Spoke the Marble' at Marmomacc 10 Architecture: Aga Khan Award for Architecture 2013 20 Art: Ai Weiwei PROJECTS: 28 68

38 80

54

Antalya: Gazipaşa City Hall İstanbul: Ünalan Cultural Center Anting: Culture and Sports Center Novelda: Servef Center Addis Ababa: Chamber of Commerce and Sectoral Associations Headquarters Portfolio: Perraudin Architecture

94

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 7


Haber/News

‘VE MERMER DEDİ Kİ’ MARMOMACC FUARI’NDA İMİB’in dünyaca ünlü sanatçı ve tasarımcıların eserleriyle bu yıl ikincisini düzenlediği ‘Ve Mermer Dedi Ki’ sergisinden seçme eserler dünyanın en büyük doğal taş fuarı Marmomacc’ta sergileniyor. Tasarımın kalbinin attığı İtalya, doğal taş sektörünün en önemli buluşmasına ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en büyük doğal taş üreticilerini bir araya getiren 48. Marmomacc International Trade Fair for Stone Design and Technology Fuarı, 25 – 28 Eylül tarihleri arasında İtalya’nın Verona şehrinde düzenleniyor. 96 Türk firmasının katılacağı fuarda İMİB, Türk doğal taş sektörünün tasarımdaki iddiasını ortaya koymak için Thus Spoke the Marble sergisinin eserlerini de taşıyor. Dünya doğal taş sektöründe, tasarımla adını duyurmayı hedefleyen Türk doğal taş sektörü, tasarım dendiğinde akla ilk gelen ülke olan İtalya’ya çıkarma yapıyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği’nin (İMİB), bu yıl dördüncü kez milli katılım organizasyonunu gerçekleştireceği Marmomacc Fuarı’nda Türk firmaları bin 500 metrekarelik alanda, ülkemizi temsil edecek. İMİB bu yıl fuara Milano Tasarım Haftası için özel olarak tasarlanan Thus Spoke the Marble (Ve Mermer Dedi ki) sergisinin eserlerini de taşıyor. Küresel rekabette, farklılaşmak için tasarıma yatırım yapan İMİB, Marmomacc Fuarı’nda Türk doğal taşlarının zenginliğini tasarım eserlerle anlatacak. Mermerin “hikâye anlatıcı” rolünü üstlendiği Thus Spoke the Marble sergiler dizisinin ilki olan The Journey Alters You (Yol Seni Değiştirir) ve ikincisi Bathing in Light (Işıkla Yıkanmak)’ta yer alan çok değerli Türk ve uluslararası sanatçıların eserlerinin bir kısmı Marmomacc Fuarı’nda sergilenecek. Sergilenecek eserler arasında; Massimiliano Fuksas’ın “Asia”, Mathieu Lehanneur’un “Liquid Marble” ve Dice Kayek’in “Nebula” ve Demirden Design’ın “Şölen Masası” yer alıyor. 8 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

‘THUS SPOKE THE MARBLE’ AT MARMOMACC

Selected works from the ‘Thus Spoke the Marble’ exhibition are shown at the world’s largest stone fair. Marmomacc International Trade Fair for Stone Design and Technology, one of the oldest and largest natural stone fairs, will be organized between 25-28 September in Verona. Turkish Mineral Exporters' Association (IMIB) will organize Turkey’s fourth national attendance, also exhibiting works from the ‘Thus Spoke the Marble’ exhibition. 96 Turkish companies will represent the country in a vast area of 1,500 m2. The selected works from the two editions of ‘Thus Spoke the Marble’ are: ‘Asia’ by Massimiliano Fuksas, ‘Liquid Marble’ by Mathieu Lehanneur, ‘Nebula’ by Dice Kayek and ‘Şölen Masası’ by Demirden Design. Mehmet Özer, the CEO of IMIB stated that they believe the future of the natural stone industry lies in investing in design and they aim to use the power of design to create valueadded products and to show the unique properties of the Anatolian marble.



Mimarlık / Architecture: Ağa Han Ödülü / Aga Khan Award

10 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Ağa Han Mimarlık Ödülü 2013 Ağa Han Mimarlık Ödülü’nin bu yılki kısa listesinde yer alan 20 proje arasında doğal taşı ekolojik ve geleneksel yönden değerlendiren projeler ön plana çıkıyor.

Ü

ç yılda bir, mimarlık, planlama, tarihi eserlerin korunması ve peyzaj mimarlığında yeni strandartlar oluşturan projelere verilen Ağa Han Mimarlık Ödülü’nün finalistleri Eylül ayında Lizbon’da yapılacak törenle açıklanıyor. Özellikle Müslümanların varlık gösterdikleri toplumlarda, bu toplumların ihtiyaçlarına cevap veren yapı konseptlerini saptama ve teşvik atme amacını güden ödülün bu yılki kısa listesine 20 proje seçildi. Bu seçim yapılırken, yerel kaynak ve uygun teknolojileri yenilikçi yöntemlerle kullanan ve dünyanın diğer yerlerinde bu tip girişimlere ilham teşkil edecek inşaat programları özellikle dikkate alındı. 1977’den bu yana 11 kere düzenlenen ödül programında, dünyanın önde gelen mimar, tasarımcı, sanatçı ve akademisyenlerinden oluşan ana jüriler şimdiye kadar 105 projeyi ödüle layık gördü. Dünyanın pek çok köşesinden 8,000’e yakın proje belgelenerek benzersiz bir arşiv oluşturuldu. Bu yıl toplam 1 milyon USD’lik ödül, kısa listedeki 20 proje arasından bağımsız ana jüri tarafından seçilecek 5 ya da 6 projeye dağıtılacak. Bu 20 aday arasında, modern bir apartman binasından, geleneksel inşaat yöntemlerini canlandırma çalışmasına çok farklı programları içeren ve Afganistan’dan Filistin’e, Ruanda’dan Sri Lanka’ya uzanan çok geniş bir coğrafyadan projeler yer alıyor. Ağa Han Mimarlık Ödülleri Direktörü Farrokh Derakhshani, aralarında bugünün en önemli mimarları bulunan ana jürinin bu yıl ilginç seçimler yaptığını belirtiyor. ‘’Bu seçimler arasında Afganistan ve Suriye’den okullar, Sudan’dan bir hastane, Bangkok’dan bir gökdelen ve Lübnan’daki bir göçmen kampının yeniden inşa edilmesi var. Bu seçimler pek çok açıdan ödülün ana odağını yansıtıyor: Yapıların ve kamusal alanların yaşam kalitesine etkisi... Bu şimdi çok moda olan bir kavram ama Ağa Han Ödülü’nün ‘insan ölçeği’ ve ‘sürdürülebilirlik’ gibi kavramlardan 1977’den beri bahsettiğini unutmamak gerekir.’’

The Aga Khan Award for Architecture 2013 This year’s shortlist reveals projects that use stone in both ecological and traditional ways.

T

he five to six finalists of the The Aga Khan Award for Architecture, given every three years to projects that set new standards of excellence in architecture, planning practices, historic preservation and landscape architecture, will be announced this month at a ceremony in Lisbon. 20 projects were shortlisted for this year’s award which seeks to identify and encourage building concepts that successfully address the needs and aspirations of societies across the world, in which Muslims have a significant presence. During the selection process, particular attention is given to building schemes that use local resources and appropriate technology in innovative ways, and to projects likely to inspire similar efforts elsewhere. The Award has completed eleven cycles of activity since 1977, and the master juries have selected 105 projects to receive the award. Documentation has been compiled on over 8,000 building projects throughout the world. The current prize fund totals US$ 1,000,000 and is presented to projects selected by an independent master jury. The shortlist of 20 nominees for the 2013 cycle of the Aga Khan Award for Architecture range from a modern high rise apartment block to the revival of traditional building techniques. Shortlisted projects, which are selected by an independent Master Jury, are located in Afghanistan, Austria, China, India, Indonesia, Iran, Lebanon, Morocco, Palestine, Rwanda, South Africa, Sri Lanka, Sudan, Syria, Thailand and Yemen. Farrokh Derakhshani, the Director of the Award, remarks: “The Master Jury, which includes some of the most prominent architects of our time, made interesting choices this year. For example, they chose schools in Afghanistan and Syria, but they also chose a hospital in Sudan, a high rise in Bangkok and the reconstruction of a refugee camp in Lebanon. In many ways, the choices reflect a central preoccupation of the Award: the impact of buildings and public spaces on the quality of life. Now this seems fairly mainstream, but we must remember that the Aga Khan Award has been talking about ‘human scale’ and ‘sustainability’ since 1977”. EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 11


Mimarlık / Architecture: Ağa Han Ödülü / Aga Khan Award

Yer / LocatIon: Mahallat, Iran Mimar / ArchItect: AbCT - Architecture by Collective Terrain, Tehran, Iran Tasarım / DesIgn: 2007 Proje teslİm / Completed: 2010 Alan / SIte sIze: Taban oturum alanı / Ground floor area: 260 m2, Toplam alan Total site area: 420 m2

Apartman No 1 Taş kesimi ve işlenmesi Mahallat ekonomisinin büyük bölümünü oluşturuyor. Ancak taşların yarıdan fazlası taş kesme teknolojisindeki verimsizlikler sebebiyle heba oluyor. Geri kazanılan taşı ekolojik ve estetik kullanımıyla Natura’da da daha önce yer alan bu proje, artık taşları dış ve bazı iç duvarlarda kullanarak bu verimsizliği ekonomik ve ekolojik avantaja dönüştürdüğü gibi, bölgedeki diğer inşaatçıların da bu artık taşları kullanmasına vesile oldu. Beş katlı yapı zemin katta iki mağaza ve üst katlarda sekiz adet üç odalı apartman dairesinden oluşuyor. Binanın sert prizmatik formu, doğal malzemelerin sıcaklığıyla dengeleniyor. Küçük pencereler üçgen taş çıkıntılarla gölgelenirken, büyük pencereler binada yaşayanların ışık ve ısı derecelerini ayarlayabilmelerine izin veren ahşap panjurlara sahip. Apartment No 1 The majority of Mahallat’s economy is engaged in the business of cutting and treating stone, over half of which is discarded due to inefficiencies in stone-cutting technology. This project which was also featured in Natura for its ecological and aesthetic use of recycled stone, turns the inefficiency to economic and environmental advantage by reusing leftover stones for both exterior and some interior walls, and has led to the increasing adoption of stone recycling by local builders. The five-storey structure comprises two ground-level retail spaces and eight three-bedroom apartments above. Its austere prismatic form is balanced by the warmth of the natural materials. Small windows are shielded by triangular stone protrusions, and larger ones have wooden shutters that allow residents to regulate light and temperature levels. 12 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Lycée Français Charles de Gaulle Mimarların çöl ikliminde okul tasarlarken doğal havalandırmayı tercih etmeleri, diğer çözümlerin morfolojisini de önemli ölçüde etkileyen bir karar olmuş. Okul binaları her biri küçük ve korunaklı bir bahçeye sahip, iki katlı, avlulu yapılardan oluşuyor. Mikroklimayı yaratansa bahçeler: Serin hava bahçeden PVC borularla havalandırma sistemine gönderiliyor ve güneş enerjili bacalarla yukarı üflenerek havalandırma sağlanıyor. Çift-bloklu duvarlar da termal özellikleri için tercih edilmiş: Brüt betondan iç bölüm, dış tarafta beton bloklardan örülen duvarlardan arada bırakılan hava cebi ile ayrılıyor. Okulun sınıfları, ana aksların her iki tarafında sırayla, bir yapı, bir bahçe düzeninde diziliyor. In designing school facilities in this desert climate, the architects opted for natural ventilation, a decision with crucial implications for the morphology of their solutions. The buildings are typically two-storey patio structures each giving onto a small, lush, and sheltered garden. The garden is the building block, creating the microclimate, feeding cool air into the ventilation system through PVC pipes, made to circulate by means of the updraft created by solar chimneys. The walls are double-block for its thermal properties: solid concrete on the inside and concrete breeze-blocks on the outside, separated by an air pocket. The classrooms are arranged in rows on both sides of major axes, in a pattern of alternating buildings and gardens.

Yer / Location: Şam / Damascus, Suriye / Syria Mimar / Architect: Ateliers Lion Associés, Dagher Hanna & Partners, Paris, Fransa / France Tasarım / Design: 2006 Proje teslim / Completed: 2008 Alan / Site size: Taban oturum alanı / Ground floor area: 4,995 m2, Toplam alan / Total site area: 10,000 m2

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 13


Mimarlık / Architecture: Ağa Han Ödülü / Aga Khan Award

Mapungubwe Bilgi Merkezi Merkezin planı, Mapungubwe Tepesi’ndeki alanda bulunan taşların üzerindeki motiflerden ilham alıyor. Limpopo ve Shashe Nehirlerinin buluştuğu yerdeki bu alan, UNESCO Dünya Mirasları arasında yer alıyor. Sergi ve eğitim alanları en büyüğü 14.5 metre olan, 10 serbest formlu tonoz ve üçgen bir plan üzerinde birbirlerine rampalı yürüyüş yollarıyla bağlanan beşiktonoz ve kubbe formunda düzenlenmiş. Örtüde kullanılan tonoz tekniği çabuk kuruyan alçı harç ve kiremiti esas alıyor. Çevreye olan etki yerel işgücü ve malzeme kullanımıyla en aza indirgeniyor. Mapungubwe Interpretation Centre The plan for the Centre takes inspiration from a motif etched on stones uncovered on the site at Mapungubwe Hill, a World Heritage site located at the confluence of the Limpopo and Shashe Rivers. Exhibition and learning spaces take the form of ten free-form vaults, the largest of which spans 14.5 metres, and a number of regular barrel vaults and domes which are arranged in a triangular layout linked together by ramped walkways. The vaulting method used relies on fast-setting gypsum mortar and earth tiles laid on edge. Low environmental impact is achieved through employing local labour and materials.

Yer / LocatIon: Limpopo, Güney Afrika / South Africa Mimar / ArchItect: Peter Rich Architects, Johannesburg, Güney Afrika / South Africa Tasarım / DesIgn: 2006-2007 Proje teslim / Completed: 2009 Alan / SIte sIze: Toplam taban oturumu / Total combined floor area: 1,130 m2, Toplam alan / Total sIte area: 2,750 m2

14 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Yer / Location: Guelmim, Fas / Morocco Mimar / Architect: Salima Naji, Kénitra, Fas / Morocco Tasarım / Design: 2003-2008 Proje teslimi / Completed: 2011-sürüyor / ongoing Alan / Site size: 3 ha

Kutsal ve Toplu Vaha Alanlarının Korunması Mimari ve antropoloji eğitimi alan Salima Naji son on yıldır Fas’ın anti-Atlas dağlarındaki çeşitli ‘vaha kasaba’ların korunması için çalışıyor. Bu iddialı girişim, ölçekleri müşterek tahıl ambarlarından kısmen terkedilmiş hisar kasabalarına uzanan dört alan üzerinde çalışmayı içeriyor. Naji bu işi, geleneksel inşaat teknikleri konusunda eğittiği usta duvarcıların yanı sıra, vasıfsız işçilerle birlikte gerçekleştiriyor. Ekip edindikleri becerileri ardından diğer projelere aktarıyorlar. Mimari ve kamusal alanlar sadece tarihi değerleri için değil, çağdaş yapılar için yerel kaynaklı, sürdürülebilir modeller oluşturdukları için de koruma altında... Bu süreç boyunca gerek geleneksel, gerekse yeni toplumsal grup ve aktörlerin katılımını teşvik eden Naji’nin çalışması Fas’taki koruma çalışmaları için yerel toplumlar ve yaşadıkları tarihi çevre arasındaki bağı muhafaza etmekteki ısrarıyla alternatif bir model oluşturuyor.

Preservation of Sacred and Collective Oasis Sites For the last decade Salima Naji, trained as an architect and anthropologist, has worked to save the heritage of several oasis towns in the anti-Atlas mountains of Morocco. This ambitious undertaking involves four sites that range in scale from communal granaries to partially abandoned fortified towns. Naji has carried out the work with skilled masons and unskilled workmen, whom she has trained in traditional building techniques and who go on to apply their skills at other sites. Architecture and public spaces have been conserved not only for their historic value, but as locally rooted, sustainable models for contemporary building. Throughout, Naji has encouraged a participatory process with new and traditional community groups and actors. Her work provides an alternative model for conservation in Morocco: one that insists on maintaining the link between local communities and their historic environments.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 15


Mimarlık / Architecture: Ağa Han Ödülü / Aga Khan Award

Nagaur Kalesi Rehabilitasyonu Kuzey Hindistan’ın ilk Müslüman yerleşimlerinden tarihi Nagaur şehrinin kalbinde 12. yüzyılda inşa edilmiş ve o zamandan beri defalarca değiştirilmiş Ahhichatragarh kalesi bulunuyor. Kalenin, pek çok zanaatkarın eğitimini içeren rehabilitasyon projesi, asgari müdahale prensibine bağlı kalmış. Eski dönemlerin malzeme ve inşaat metodları yeniden keşfedilmiş, resimler ve mimari özellikler korunmuş ve tarihte olduğu gibi yedi kapıdan giriş-çıkış düzeni yeniden oluşturulmuş. Önemli bir unsur da karmaşık su sisteminin bulunup restore edilmesi: Proje başladığında hiçbiri çalışmayan 90 çeşme şimdi çalışır halde. Kalenin bina ve iç ve dış alanları şu anda Sufi Müzik Festivali’ne ev sahipliği yapıyor.

Yer / Location: Nagaur, Rajasthan, Hindistan / India Mimar / Architect: Minakshi Jain, Ahmedabad, Hindistan / India Tasarım / Design: 1993-2005 Proje Teslimi / Completed: 2007-2009 Alan / Site size: 145,686 m2 16 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Rehabilitation of Nagaur Fort At the heart of the ancient city of Nagaur, one of the first Muslim strongholds in northern India is the fort of Ahhichatragarh, built in the early 12th century and repeatedly altered over subsequent centuries. The project for its rehabilitation, involving the training of many artisanal craftsmen, adhered to principles of minimum intervention. Materials and construction methods of an earlier era were rediscovered, paintings and architectural features conserved, and the historic pattern of access through seven successive gates re-created. The finding and restoration of the intricate water system was a highlight: 90 fountains are now running in the gardens and buildings, where none were functional at the project’s outset. The fort’s buildings and spaces, both external and internal, serve as venue, stage and home to the Sufi Music Festival.


Birzeit Tarihi Merkezinin Canlandırılması Riwaq tarafından başlatılan bir rehabilitasyon master planı kapsamında yürütülen bu 5 yıllık proje, yıkılmakta olan Birzeit’i değiştirmekle kalmadı, bu süreçte istihdam yaratarak yok olmaya yüz tutmuş geleneksel zanaatleri de hayata döndürdü. Baştan itibaren toplumsal katılım teşvik edilerek, STKlar, özel sektör, mal sahipleri, kiracılar ve kullanıcıların belediyeyle birlikte çalışması sağlandı. Tarihi binalar ve kamusal alanlar toplumsal faaliyet merkezleri olarak düzenlendi. Duvarların yenilenen kısımları eskilerinden ayırt edilebilse de, mimari bütünlük bozulmuyor. Projede, Filistin motifli yer karoları gibi tamamen kaybolmuş kısımlar, eski görünümlerine dair kesin bir belge olduğunda yenilenmiş. Tarihi modeller bulunamadığındaysa, cesur ve çağdaş bir yaklaşımla yenileri yapılmış.

Yer / Location: Birzeit, Filistin / Palestine Mimar / Architect: Riwaq - Centre for Architectural Conservation, Ramallah, Filistin / Palestine Tasarım / Design: 2007-2011 Proje teslimi / Completed: 2009-sürüyor / ongoing Alan / Site size: 40,640 m²

Revitalisation of Birzeit Historic Centre This five-year project, part of a rehabilitation master plan initiated by Riwaq, has transformed the decaying town of Birzeit, created employment through conservation and revived vanishing traditional crafts in the process. Community involvement was encouraged from the start, including local NGOs, the private sector, owners, tenants and users, all working with the municipality. Both historic buildings and public spaces have been rehabilitated into community activity hubs. Replaced sections of wall remain distinguishable from the original structures, without harming architectural coherence. Lost features were replaced where there was clear evidence for their former appearance, such as floor tiles with Palestinian motifs. Affordable traditional techniques and local materials were used throughout. Where no historical models were available, new elements were made in a bold contemporary spirit.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 17


Mimarlık / Architecture: Ağa Han Ödülü / Aga Khan Award

Thula Kalesi Restorasyonu Yaşadıkları kasabanın tarihi yapıları bir yol inşaatı tarafından tehdit edilen Thula sakinleri bir sosyal fonun da (The Social Fund for Development) desteğiyle tarihi varlıklarını korumak için bir dizi proje oluşturdu. Bu projeler arasında mezar ve bostan duvarlarının yeniden inşası, Bab el Mayah kapısı, gözetim kulesi, yürüyüş ve su yollarının restorasyonu ve hala kullanılan sarnıçın tamiri var. Thula özellikle Sabai dönemden kalan eserleri ve prototipik, masif taş mimarisi ile tanınıyor. Arkeolojik koruma sürecinde Sabai medeniyetine dair pek çok bilgiye ışık tutan arkeolojik bir alan da ortaya çıkarıldı. Thula Fort Restoration Threatened by the disruption that might ensue from the construction of a road, the Thula community, with the help of The Social Fund for Development, has undertaken a series of historic preservation projects to protect cultural assets, including rebuilding the walls of burial grounds and walls of agricultural terraces, restoring the Bab al Mayah gate, watch towers, paths and waterways, and repairing the cistern that remains in use to this day. Thula is well-known for artefacts from the Sabaean period and its prototypical massive stone architecture. During the preservation process an archaeological site was discovered with gates and walls that should provide further insights into the Sabaeans and their civilisation.

Yer / Location: Thula, Yemen (Arabian Peninsula) Mİmar / Architect: Abdullah Al-Hadrami, Sana’a, Yemen MÜŞTERİ / Client: The Social Fund for Development, Thula Local Council Proje teslİmİ / Completed: 2011 TASARIM / Design: 2004 Alan / Site size: 8’754 m²

18 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


NEW

SPIDER GALAXY

EXCELLENCE IN MARBLE

Headquarters: Vizyon Park Ofisleri Yenibosna Merkez Mahallesi Ofis 2 Plaza No: 1 Kat:4 Daire: 30 - 31 Bahçelievler/İSTANBUL T: +90 212 603 12 25 F : +90 212 603 23 47

Quarry: Beyşehir Derebucak Çamlık Kasabası Mevkii KONYA bts@btsmarble.com info@btsmarble.com www.btsmarble.com


Sanat/Art: Ai Weiwei

Ai Weiwei:

Mermerle baskaldırı Sanat dünyasında çığır açan işleri kadar politik duruşuyla da ilgi toplayan Çin’in en ünlü çağdaş sanatçısı Ai Weiwei’nin mermer heykelleri Çin’deki kültürel ve politik değişimi simgeliyor.

2

011’de Time dergisi Ai Weiwei’yi ‘Yılın Adamı’ adayları arasında gösterdi, ArtReview dergisi ‘dünyanın en etkili sanatçısı’ olarak tanımladı. Çin’deki otoriter rejimin en cesur muhaliflerinden biri olan Ai Weiwei’nin aynı yıl havaalanında tutuklanarak, kendisinden uzun süre haber alınamaması dünya sanat çevrelerinin büyük tepkisine sebep olmuştu. Serbest bırakıldıktan sonra bir yıl Çin’i terk etmesine izin verilmeyen sanatçı hala resmi izin olmadan ülkeyi terk edemiyor. Ai’nin sanatından bağımsız düşünülemeyecek kişiliği, modern kültürde sanatçıların üstlendikleri çelişkili rollerin belirgin bir örneğini teşkil ediyor. Kimileri tarafından ‘vizyoner bir şovmen’ olarak da nitelenen Ai’nin ‘Sunflower Seeds’ (Ayçekirdekleri) adlı, 2010’da Londra Tate Modern’da sergilendiğinde büyük ses getiren çalışması, 1600 Çinli zanaatkar tarafından her biri elle boyanan 100 milyon porselen ayçekirdeğinden oluşuyordu. Ai modern çağdan önce Çin kültürünün ‘felsefe, estetik, ahlak anlayışı ve zanaatle tam bir bütünlük halinde’ olduğunu söylüyor. Ai’ye göre eski Çin’de sanat çok etkili olabiliyordu. ‘’Sadece süs ya da bir fikirden ibaret değil, sanatın yürütebileceği tam bir üstün model oluşturacak şekilde...’’ Oysa Ai Weiwei’nin içine doğduğu Çin’de totaliter bir kültür hakimdi. Sanatçının babası, ünlü şair Ai Qing 1950’lerin sonunda rejime ters düşünce ailesiyle birlikte çalışma kampına gönderilerek, 5 yılını tuvalet temizlemekle geçirmişti. Ai çocukluğunun Çin’ini konsolosluk otomobillerinin dışında sokaklarda neredeyse hiç arabanın olmadığı, çok yavaş, sessiz ve gri bir yer olarak hatırlıyor. ‘’İnsanların yüzünde fazla ifade yoktu.’’ diyor, ‘’Kültür Devrimi’nden sonra yüz kasları hala kahkaha atacak ya da duyguları ortaya koyacak güce sahip değildi. Biraz renkle karşılaşsanız -mesela yağmur altında sarı bir şemsiye- şok geçirirdiniz.’’

20 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Resistance in marble The marble works of Ai Weiwei, the most renowned contemporary artist of China, represent the cultural and political changes in his country.

A

i Weiwei, nominated as “Man of the Year” by Time magazine, described as the ‘world’s most powerful artist” by ArtReview in 2011 is also a fierce opponent of China’s authoritarian regime. In the same year as these accolades, he was detained by authorities at Beijing Airport, his arrest sparking world-wide combination. He was not allowed to leave China for a year after his release and still needs official permission to travel abroad. Ai’s persona, inseparable from his art, draws power from the contradictory roles that artists perform in modern culture. Sometimes, described as a a visionary showman, he arouses comment and creates spectacles. His signature work, Sunflower Seeds, which was a sensation at the Tate Modern 2010, consists of 100 million pieces of sunflower seeds made from porcelain, each painted by one of 1,600 Chinese craftsmen. Acording to Ai, before the modern era China’s culture had a “total condition, with philosophy, aesthetics, moral understanding and craftsmanship.” In ancient China, art could become very powerful. “It’s not just a decoration or one idea, but rather a total high model which art can carry out.” Yet, the China he was born into was a totalitarian society. Ai’s father, the famous poet Ai Qing, ran afoul of the regime in the late ’50s and he and his family were sent to a labor camp. He spent five years cleaning toilets. “There were almost no cars on the street,” he says. “No private cars, only embassy cars. You could walk in the middle of the street. It was very slow, very quiet and very gray. There were not so many expressions on human faces. After the Cultural Revolution, muscles were still not built up to laugh or show emotion. When you saw a little bit of color—like a yellow umbrella in the rain—it was quite shocking. The society was all gray, and a little bit blue.” In 1981, when it became possible for Chinese citizens to travel abroad, Ai went to New York. “It looked like a bowl of diamonds,” he says. It was not the city’s material wealth that attracted him, but the freedom of action


1957 doğumlu Ai Weiwei, Pekin Film Akademisi’nden mezun olduktan sonra eğitimine New York, Parsons School of Design’da devam etti. İşleri 28. Venedik Bienali (1999) ve 29. Sao Paolo Bienali (2010) gibi pek çok uluslararası etkinlikte sergilenen ve ‘Wall Street Journal Innovators Award’ ve ‘Foreign Policy Top Global Thinkers of 2011’ gibi ödüllere layık görülen sanatçı İngiltere’nin Kraliyet Sanat Akademisi’nde de Onursal Akademisyen ünvanı aldı. 2008 Pekin Yaz Olimpiyatları için inşa edilen ‘Kuş Yuvası’ stadyum projesinin de sanat danışmanı olan Ai Weiwei sanat çalışmalarınn yanı sıra, küratör, mimari tasarımcı, yayıncı ve son olarak şarkıcı olarak her alanda yaratıcılığını gösteriyor.

Born in 1957, Ai Weiwei is one of China’s leading contemporary art figures and an accomplished artist, curator, architectural designer, and publisher. After graduating from Beijing Film Academy, Ai studied at Parsons School of Design in New York. An internationally-recognized artist, his works were shown at biennials like the 28th Venice Biennale (1999) and the 29th Sao Paulo Biennial in Brazil (2010) and his artworks have won many awards such as the WallStreet Journal Innovators Award and Honorary Academician at the Royal Academy of Arts in UK. Ai was the artistic consultant for the “Bird’s Nest” stadium project, which was built for the 2008 Beijing summer Olympics.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 21


Sanat/Art: Ai Weiwei

1981’de Çinli vatandaşların yurtdışına seyahati serbest olunca Ai de New York’un yolunu tutmuş. Akşam uçaktan baktığında şehir ona ‘pırlantalarla dolu bir kase gibi’ görünmüş. Orada yaşarken ise Ai’yi en çok etkileyen şehirdeki zenginlikten çok hareket ve ifade özgürlüğü olmuş. Sanatçının tasarım ve mimariye olan ilgisi 2006 yılında HHF Architects ile birlikte New York’un kuzeyinde -projesi kendilerine ödül kazandıran- bir kır evini tasarlamasına vesile olmuş. Ai'nin mimariye ilgisi de geleneksel anlamda mimarlık yapmaktan çok kendi ülkesini yeniden tasarlama arzusundan ileri geliyor. Ai 1993’de Çin’e döndüğünde bu defa bambaşka bir ortamla karşılaşmış. ‘’Çok lüks araba vardı ama toplumda adalet ve insaf yoktu:’’ diyor. ‘’Kasetçalar gibi yeni tüketim eşyaları sayesinde bu can çekişen topluma müzik ve yeni sesler gelmişti. Ama bağımsız kimlikler yaratmaya çalışmak yerine gençler kendilerini yeni, kolay, modaya bağımlı bir konformizmin kucağına bırakmışlardı.’’ Ai Weiwei’nin sanatını belirleyen Çin’deki bütün bu toplumsal ve kültürel değişimler... Ai için sanat ve politika arasında bir ayrım yok. ‘’Sanat insanlara içinde bulunduğumuz sosyal-politik durumlara karşılık

Marble Doors (2006) Çin’deki inşaat furyasına gönderme yapan bu çalışmada Ai Weiwei, Çin’de yerine yenisi inşa edilmek üzere yıkılan evlerin önüne yığılan kapıları mermerden üreterek geçici olanı ebedileştiriyor. In China, piles of doors are left around houses that are being demolished. Ai Weiwei takes these doors and turns them into marble, the main medium of commemoration.

22 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

and speech. For a time Ai had an apartment in the East Village in New York City where young Chinese artists and intellectuals often met. But he had no particular success as an artist. He worked odd jobs and spent his time going to exhibitions. Ai’s interest in design and architecture led him to collaborate with HHF Architects on a country house in upstate New York for two young art collectors, in 2006. The house is four equal-sized boxes covered on the outside in corrugated metal; the small spaces between the boxes permit light to flow to the interior, where the geometry is also softened by wood and surprising angles. The award-winning design is both remarkably simple and complex in its use of light and the grouping of interior spaces. Returning to China in 1993, he was discouraged by new forms of oppression. “I could see many luxury cars, but there was no justice or fairness in the society.” New consumer goods such as tape recorders brought new voices and music into a declining culture. But rather than work to create independent identities, young people settled into a new, easy and fashion-driven conformity. For Ai Weiwei there is no difference between art


Marble Helmet (2010) Heykel, 2008’de 70,000 kişinin hayatını kaybettiği Sichuan depreminde kurtarma çalışmalarında görev alan işçilerin baretlerinin mermer bir kopyası. A marble replica of a worker’s helmet, used by the workers who tried to save the lives of victims of the devastating 2008 earthquake in Sichuan which caused the death of 70,000 people.

verme gücü kazandırır.’’ diyor. Ai’nin işleri fotoğraftan enstalasyona, videodan tasarıma yaratıcılığın neredeyse tüm alanlarını kapsayan genişlikte. Çelik, porselen ve mermer gibi çok farklı malzemelerle çalışıyor. İşleri ile ülkesinin ortak bir özelliği ise dev ebatları... Daima en uzun duvarları, en büyük barajları inşa etmesiyle ün kazanan Çin’in yetiştirdiği bu isyankar sanatçının işleri de aynı heybette. Ai Weiwei’nin ‘Mermer Sandalyeler’ serisi, sanatçı çocukken ailesinin sahip olduğu geleneksel mermer sandalyelerden ilham alıyor. Ai 1997 yılından beri Çin’de Ming ve Qing imparatorluklarından kalan mermer sandalyeleri toplamaya başlamış. Ardından sandalyeleri söküp, parçaları hibrid formlar ve minimalist heykeller ortaya çıkacak şekilde yeniden bir araya getirmiş. Ai’nin sandalyeleri hem sürekliliğin, hem de parçalanmanın simgesi olarak, günümüz Çin’inde de geçerli olan kültürel geleneklerin sistematik olarak yok edilişini temsil ediyor. En önemli enstalasyonlarından biri olan ve Almanya’da Documenta XII’de sergilenen ‘Fairytale’ (Peri Masalı), 1001 tane Ding ve Qing dönemi sandalyeden meydana geliyordu. Bu dev enstalasyondaki sandalyeler Çin’in modernleşme hevesine kurban edilen geleneklerini simgeleyen anıtlar olarak izleyicileri büyülüyordu. Sanatçının gözetleme kameralarını mermerden

and politics. His art is defined by these social and cultural transformations. He says that art gives people the strength to respond to our social-political conditions. His works span a plethora of media, from installations to photography, from film to design. He uses diverse materials ranging from steel to porcelain and marble. Most of them are gigantic, depicting China’s preoccupation with size. His works reflect a country famous for building the longest wall and the largest dam. Ai Weiwie’s ‘Marble Chairs’ series was inspired by the traditional marble chairs owned by his family during his childhood, at the time of the Cultural Revolution. When Ai returned to China, he began to collect marble chairs dating from the Ming and Qing dynasties, and breaking them down to reconstruct them into hybrid forms and minimalist sculptures. Ai’s chairs represent the systemic destruction of cultural tradition that still permeates modern China. His famous installation ‘Fairytale’, exhibited at Documenta XII in Germany, involved 1,001 Ming and Qing Dynasty-era chairs.This huge installation fascinated viewers, representing China’s lost tradition in its pace towards modernisation, the chairs being a remarkable memento of the past. ‘Surveillance Camera’ is a replica of the cameras attached to utility poles outside the front gate of his workshop EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 23


Sanat/Art: Ai Weiwei

Marble Toy Car (2010) Ai Weiwei’nin mermerden ürettiği oyuncak araba, 2010’da Art Basel fuarında 200,000 Euro’ya alıcı buldu. Ai Weiwei’s Marble Toy Car was sold for 200,000 Euros at the 2010 ArtBasel.

ürettiği ‘Surveillance Camera’ işi ise Çin’deki baskı yönetimine gönderme yapıyor. Ai Weiwei’nin Pekin’in kuzeydoğusunda bulunan stüdyosunun kapısının önünde bulunan iki gözetleme kamerası, 2009 yılında Çinli yetkililer tarafından giriş çıkışları denetlemek amacıyla takılmış. Sokağa ayrıca sivil polisler de yerleştirilmiş. Bu kameraların birer kopyası olan mermer heykeller sanatçının 2011’de vergi suçları sebep gösterilerek tutuklandıktan sonra -tam da bu heykeller Londra’daki Lisson Gallery’deki retrospektif sergide yer alırken- uzun süre kendisinden haber alınamamasıyla daha da anlamlı hale geldi. Ai Weiwei’nin tutuklanmasıyla aynı döneme gelen bu retrospektif sergisinin en önemli parçasını oluşturan 20 mermer kapı ise Çin’deki inşaat furyasına gönderme yapıyor. Tamamı bir inşaat alanına dönüşen Çin’de yenilenmek üzere yıkılmakta olan evlere yığılan kapılar çok sık rastlanan bir manzara... Ai Weiwei kentsel değişimin kalıntılarını anıtlarda kullanılan bir malzeme olan mermerden üreterek geçici olanı ebedileştiriyor. Geçen yıl bu zamanlardaysa Zürih’in finans merkezinin ortasında bulunan iki beyaz koltuk, bu yoğun kent merkezine yanlışlıkla gelmiş gibi kalabalığın ortasında 24 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

in Beijing, to observe the traffic going in and out. The camera, carved out of a single block of white marble, is a commentary on the authoritarian state in which he lives. On the other hand, ‘Twenty Marble Doors’ make reference to the enormous development of China. In China, a country that can almost be described as a building site itself, piles of doors are left around houses that are being demolished. Ai Weiwei takes the residue of urban development and turns them into marble, the main medium of commemoration. Last September there were two couches on the street, right in the center of Zürich. But when curious passersby attempted to sit on them, they were surprised by their hardness and coldness. For Art and the City, the largest outdoor exhibition of Switzerland, Ai Weiwei placed ‘The Sofa in White’ two artworks made out of marble in the middle of the financial district. The artworks looked like a certain model of 1970s furniture, sold in millions to the Chinese middle class and turned into an icon of a generation, representing achievable wealth and comfort. Weiwei’s couches are handmade by Chinese craftsman using expensive marble, each piece weighing 1.020 kg. Their location, Paradeplatz is one of the world’s most expensive locations, well known as


tuhaf bir görünüme yol açıyordu. Koltukları merak edip üzerlerine oturanların şaşkınlığı bir kat daha artıyordu. Bu kabarık koltuklar hiç de göründükleri kadar yumuşak ve rahat değildi. Aksine sert, soğuk ve oldukça rahatsızdılar. Ai Weiwei’nin İsviçre’nin en büyük açıkhava sergisi ‘Art and the City’ için şehre yerleştirdiği bu koltuklar, 1970’lerde neredeyse tüm Çin orta sınıfı evlerinde rastlanabilen ve bir nesil için ulaşılabilir refah ve konforun simgesi haline gelen koltukların mermerden üretilmiş benzerleriydi. ‘The Sofa in White’ (Beyaz Koltuk) adlı çalışmayı meydana getiren koltuklar Çinli ustalar tarafından pahalı mermerden elle üretilmiş, her biri 1,020 kg. ağırlığında eserlerdi. Koltukların yerleştirildiği Paradeplatz ise dünya televizyonlarında İsviçre bankaları ile ilgili verilen her haberde görünen dünyanın en pahalı merkezlerinden biriydi. Kuşkusuz ‘İsviçre Bankası’ klişesini simgelemek için, para, altın, bankaların gizliliği, para aklama ve finansal kriz gibi kavramlara bizzat ev sahipliği yapan bu meydandan daha iyi bir yer seçilemezdi. Koltuklar ise İsviçre bankalarının en önemli kar kaynağı olan küreselleşmenin birer ağır kanıtı olarak meydanda yerlerini almışlardı. Onu anlatan belgesel ‘Ai Weiwei: Never Sorry’ (Ai Weiwei: Asla Pişman Olma) Sundance Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü alan, kendisi hakkındaki tiyatro oyunu ‘#aiww: The Arrest of Ai Weiwei’ (#aiww: Ai Weiwei’nin Tutuklanması) bu yılın nisan ayından itibaren Londra’da sergilenen Ai Weiwei’nin işleri şu anda Toronto’da bulunan Ontario Sanat Galerisi’nde ‘Ai Weiwei: According to What?’ (Ai Weiwei: Neye Göre?) adlı sergide yeniden dünyayla buluştu, ama kendisi ülkeyi terk etme yasağı yüzünden sürekli gözlendiği Pekin’den ayrılamıyor. Ai Weiwei dünyayla iletişimini sosyal medya üzerinden sürdürürken, Çin’i özgürlük ve demokrasiye götürecek yolu inşa etmek üzere sanat üretmeyi sürdürüyor.

almost every report about Swiss banks on international TV shows the Paradeplatz. The place symbolizes money and gold, bank secrecy, money laundering and financial crisis, while the sofas are a symbol for globalization, a source of major profits for the Swiss banks. ‘Ai Weiwei: Never Sorry’, a documentary film about the artist, has received the Special Jury Prize in Sundance Fİlm Festival in 2012 and the play ‘#aiww: The Arrest of Ai Weiwei’ is currently being shown in London, while his works are exhibited in the Ontario Art Gallery in Toronto in the exhibition ‘Ai Weiwei: According to What?’. Yet, Ai Weiwei cannot leave Beijing where he is under continuous scrutiny of the government, working on his art to pave the way towards a more democratic China.

Surveillance Camera (2010) Çin’deki baskı yönetimine gönderme yapan mermer kamera, heykel 2011’de Londra’daki retrospektif sergide yer alırken sanatçının uzun süre ülkesinde gözaltında tutulmasıyla daha da anlamlı hale geldi. The marble replica of the cameras outside Ai Weiwei’s workshop in Beijing is a commentary on the authoritarian state in which he lives.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 25


Sanat/Art: Ai Weiwei

The Sofa in White (2012) Zürih’in finans merkezinin ortasına yerleştirilen iki beyaz koltuk, 1970’lerde neredeyse tüm Çin orta sınıfı evlerinde rastlanabilen koltukların mermerden üretilmiş benzerleri, aynı zamanda İsviçre bankalarının en önemli kar kaynağı olan küreselleşmenin birer ağır kanıtı... Two artworks made out of marble in the middle of the Swiss financial district as a symbol for globalization, a source of major profits for the Swiss banks.

26 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Marble Chair (2008) Ai Weiwei ‘nin Ming ve Qing imparatorluklarından kalan mermer sandalyeleri söküp, parçaları yeniden bir araya getirerek meydana getirdiği sandalyeler, günümüz Çin’inde de kültürel geleneklerin sistematik olarak yok edilişini temsil ediyor. Ai Wei Wei disassembled and reconstructed marble chairs from the Ming and Qing periods, a representation of the continuities and disruptions of Chinese culture that began during the Cultural Revolution and still occurs in China today.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 27


Projeler/Projects: Antalya

Kimlik veren taş yüzeyler Beyaz Atölye’nin tasarladığı Antalya Gazipaşa Belediye Hizmet Binası, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında inşa edilen karma işlevli kamu binaları üzerinden yerel değerlere dikkat çekiyor.

28 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


A

ntalya Gazipaşa Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, çağdaş bir kentte olması gereken bir belediye kompleksi elde etmek düşüncesiyle Şubat 2013’te ‘Antalya Gazipaşa Belediye Hizmet Binası, Ticaret Merkezi ve Yakın Çevresi Ulusal Mimari Proje Yarışması’nı duyurdu. Mayıs 2013’te sonuçlar açıklandığı zaman, derece alan tüm projeler açık alan tasarımı üzerine hassasiyetle eğilip, zengin kurgular geliştirmeleriyle dikkatleri çekti. Türk mimarları için bir geleneğe dönüşen –insan ölçeğinin çok çok üzerindeki- monolitik kamu binası profilinden oldukça uzaklaşıp; kent ve insan ölçeğini aşmayan, birbiri üzerinde yükselip alçalan parçalı kütle dizilimiyle Beyaz Atölye’nin önerisi ise yarışmada III. Mansiyon’a layık görüldü. Proje, traverteni cephede ana malzeme olarak tercih ederken aslında –tıpkı yöredeki Antik kentlerde olduğu gibi- yerel Akdeniz mimarisi kodlarına dikkatleri çekiyor. 2005 yılında Mehmet Can Günay, İsmail Cem Özen ve Selim Tabak tarafından kurulan Beyaz Atölye; Seçil Yavuz ve Çiğdem Tabak’ın da ekibe dahil olmasıyla bugünkü halini aldı. Ekibin proje üretme yelpazesi kent ölçeğinden ürün tasarımına kadar uzanırken; pratik proje yönetimi ve uygulama alanlarında da hizmet veriyor. Beyaz Atölye doğal taşa daha önce Feriloft Evleri Sosyal Tesis İç Mimari Projesi, Feriköy, İstanbul (2011) ve Ören Dağ Evi, Ören, Muğla (2010) projelerinde de yer verdi. Mersin sınırında bulunan 47 bin nüfuslu Gazipaşa, bir tarım merkezi gibi görünse de; 1989 yılında turizm bölgesi ilan edilmesiyle birlikte bu yöndeki yatırımlarına ağırlık verdi. Kente inşa edilen Gazipaşa Havalimanı ve yat limanı yapılan çağdaş binalar arasında arasında öne çıkanlardan... Popüler turizm merkezlerinden Alanya ve Anamur arasındaki konumuyla Gazipaşa, yaklaşık 50 km. uzunluğundaki kıyı bantına sahip. Denizden 3 km. içeride, Gazipaşa Ovası üzerine kurulu ilçe merkezi, verimli tarım toprakları ile çevrilmiş durumda. Gazipaşa’nın sahip olduğu morfoloji aslında Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarında

Public in the Mediterranean Gazipaşa City Hall designed by Beyaz Atölye focuses on local values by re-evaluating the program for a mixed use public building on the Mediterranean coast of Turkey

G

azipaşa is a small city located to the east of Antalya, Turkey’s most important Mediterranean city for tourism. The growth of Turkey’s tourism industry in the last thirty years has meant that large towns like Gazipaşa have now become urban centers in need of civic infrastructure for growing populations. To this end, the Gazipaşa Municipality Department of Urbanism announced ‘The Architectural Design Competition for Antalya Gazipaşa City Hall, Commercial Center and Its Immediate Surroundings’ in February 2013 with the aim to create a city hall complex with other public functions and services for the center of this developing city. When the results were announced in May 2013, it was obvious that all the winning proposals were focused on design ideas intended to generate new civic areas and open public spaces. One of these important proposals that received honorable mention was a project by young Istanbul practice Beyaz Atölye. In contrast to the previous general trend in architecture for public buildings in Turkey over

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 29


Projeler/Projects: Antalya

görülen yüzey şekilleriyle eş: Nisan-Mayıs aylarında bir saatlik yolculuk ile aynı gün hem denize girme, hem de kayak yapma imkanı veren, tarıma elverişli düz alanlar ardında yükselen platolar... Türkiye’de son on yılda yaşanan inşaat patlaması, birçok haklı eleştiriye maruz kalırken diğer taraftan da, özellikle genç nesil mimarların mimari tasarım ve kentleşmeye olan bakış açılarını somut projeler üzerinde deneyimlemelerine imkan verdi. Son yıllarda ardı arkası kesilmeyen, kamu ve özel kuruluşlar tarafından duyurulan yarışma projeleri ile de, kamusal alan ve yapıların tasarlanmasında gelişmiş ülkelerde izlenen yöntem benimseniyor. Ülke genelinde uygulanan projelerde geçmişe yapılan bilinçsiz referanslar ve yerel değerlere malzeme tercihleri bağlamında yapılan göndermeler sıklıkla görülebiliyor. Beyaz Atölye’nin tasarladığı, idari ve kamusal işlevleri bir araya getiren Gazipaşa Belediyesi Hizmet Binası projesi ise, bir yandan çağdaş mekan gereksinimlerini tatmin edici düzeyde karşılarken diğer yandan da Akdeniz kentlerinde ezelden beri kullanılan traverteni değerlendiriyor. Travertenin yalınlığını ve doğru uygulandığı takdirde bakım maliyetinin düşük olmasını tercih sebepleri arasında gösteren tasarım ekibi, tek bir dokunuşla proje

PROJE İDARİ İŞLEVLERİ İÇEREN BİRİMLERİN YANI SIRA SİNEMA, KÜTÜPHANE VE MAĞAZALAR GİBİ KÜLTÜR VE TİCARET ALANLARINA DA SAHİP. THE DESIGN INCLUDES CULTURAL AND COMMERCE SPACES SUCH AS THEATRE, LIBRARY AND SHOPS IN ADDITION TO THE ADMINISTRATIVE UNITS.

Giriş kat planı / Ground floor plan 1- Giriş / Entrance 2- Güvenlik bölümü / Security desk 3- Bekleme Waiting hall 4- Danışma bankosu / Information desk 5- Vezneler Cashier's desk 6- Basın yayın-halkla ilişkiler / Public relations 7- Fen İşleri Müdürlüğü / Directorate of Technical Works 8- Santral / Control room 9- Zabıta Müdürlüğü / Directorate of Constabulary 10- Kanalizasyon Müdürlüğü / Directorate of Water and Sewage Systems 11- Mağaza / Shop 12- Satış birimleri / Shopping units 13- Su öğesi / Water element 14- Platform 15- Cam döşeme / Glass pavement 16- Restaurant 17- Café 18- Kent Bilgilendirme Merkezi / Tourist Centre 19- Teknik depo / Technical storage

30 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Birinci kat planı (+4.50m kotu) / First floor plan (+4.50m level) 1- Kreş giriş / Kindergarten entrance 2- Ortak kullanım alanı / Common area 3- Oyun odası / Playroom 4- Ofis / Office 5- Uyku odası / Sleeping room 6- Kreş teras / Kindergarten terrace 7- Fen İşleri Müdürlüğü / Directorate of Technical Works 8- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü / Directorate of Urbanism 9- Zabıta Müdürlüğü / Directorate of Constabulary 10- Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü /Directorate of Water and Sewage Systems 11- Mağaza / Shop 12- Kütüphane / Library 13- Medyatek Mediatheque

İkinci kat planı (+8.50m kotu) / Second floor plan (+8.50m level) 1- Ofis / Office 2- Muhasebe Müdürlüğü / Directorate of Accounting 3- Temizlik İşleri Müdürlüğü Directorate of Sanitation 4- Yazı İşleri Müdürlüğü / Administration Office 5- Hukuk İşleri Müdürlüğü Directorate of Law 6- Vestiyer / Cloakroom 7- Meclis fuaye / City council foyer 8- Meclis teras / City council terrace 9- Kent meclisi / City council


the last decades to design large monolithic volumes, Beyaz Atölye instead concentrated on the human scale of the building and its organization of volumes and materials. Beyaz Atölye’s design proposed not an individual building but rather a building complex between human and urban scale that won the 3rd Honorable Mention in this competition. Furthermore in advancing their ideas on humane scale and public space, the architects proposed a large scale application of Travertine cladding creating a link to the architecture of the antique cities in the region to partly focus the design on a modern adaptation of the vernacular Mediterranean architecture. Beyaz Atölye is a young practice established by Mehmet Can Günay, İsmail Cem Özen and Selim Tabak in 2005 later joined by Seçil Yavuz and Çiğdem Tabak as partners. They have like many of their young peers in Istanbul been engaged in a range of competitions and design services from product to urban scales while also performing activities in project management and construction. Beyaz Atölye is also known for their attention to material including the application of natural stone surfaces in projects such as Feriloft Residences Social Center Interior Design Project, Feriköy, İstanbul, 2011, and Ören Mountain House, Ören, Muğla, 2010. For Beyaz Atölye’s project proposal for Gazipaşa, their effort was to balance material and spatial features with the need for usable public space in this hot Mediterranean location. Gazipaşa in Antalya province with a population of 47,000 is located on the border with the adjacent province of Mersin and has traditionally had an agricultural economy focusing on fruits such as oranges. In 1989 the city was declared as a tourism development area that led to an increase in urban development and other real estate investments.

Üçüncü kat planı (+12.50m kotu) / Third floor plan (+12.50m level) 1- Sekreterya / Secretary 2- Bekleme salonu / Waiting hall 3- Başkan makam odası / Mayor’s room 4- Başkan özel dinlenme / Mayor’s private room 5- Teras / Terrace 6- Başkan yardımcıları / Deputy mayors 7- Müfettiş odası / Superviser’s room 8- Başkanlık özel kalem / Private secreteriat 9- Toplantı odası / Meeting room 10- Ofis / Office 11- Dördüncü kat planı (+16.50m kotu) / Fourth floor plan (+16.50m level) 12- Restoran giriş / Restaurant entrance 13- Mutfak / Kitchen

ŞARTNAME KAPSAMINDA BELİRTİLEN ARSA KIYIYA VE MARİNAYA GİDEN ÖNEMLİ BİR AKS ÜZERİNDE YER ALIYOR. THE SELECTED BUILDING SITE IS LOCATED ON A MAIN BOULEVARD OPENING TO THE COAST AND THE MARINA.

Birinci bodrum kat planı (-2.80m kotu) / First basement floor plan (-2.80m level) 1- Belediye otopark girişi / City hall parking entrance 2- Giriş / Entrance 3- Danışma / Information desk 4- Arşiv / Archive 5- Genel depo / Common storage 6- Çay ocağı / Tea room 7- Ticari birim depo / Shops’ storage 8- Depo / Storage 9- Teknik / Technical room 10- Ofis / Office

İkinci bodrum kat planı (-5.60m kotu) / Second basement floor plan (-5.60m level) 1- Sinema otopark girişi / Parking entrance of the cinema 2- Bilet satış / Ticket office 3- Büfe / Snack bar 4- Depo / Storage 5- Sinema fuaye / Cinema foyer 6- Sinema salonu / Theatre 7- Teknik / Technical room 8- Personel odası / Staff room 9- WC 10- Ticari birim depo / Shops’ storage 11- Sığınak / Safe room

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 31


Projeler/Projects: Antalya

genelinde yerel değerlere yönelik güçlü bir vurgu yapmayı başarıyor. Tıpkı daha önceki sayılarda yer verdiğimiz Bergama Kültür Merkezi, İzmir, 2010 (Natura Ocak-Şubat 2012) ve Yalıkavak Palmarina, Bodrum, 2012 (Natura Mayıs-Haziran 2013) projelerinde olduğu gibi Beyaz Atölye’nin önerisinde de yerel Akdeniz mimarisine dikkat çekercesine traverten tercih ediliyor. Proje kıyıya ve yat limanına erişimi sağlayan Uğur Mumcu Caddesi’ni karşılayan aks üzerindeki atıl kalmış bir alanda gerçekleşecek. Katılımcı ekiplerden bu alanı idari ve ticari işlev alanlarıyla dönüştürürken, yakın çevresinin de iyileştirilmesi beklenmiş. Beyaz Atölye’nin birbiri üzerinde yükselen, parçalı kütlelerle, zengin açık alan kurgusuna sahip önerisinin ilk bakışta boş bir arsa için gelişigüzel yönlendirildiği düşünülebilir. Oysa projede yönü belirleyen faktör, hakim rüzgar olmuş. Tasarım ekibi bu kurguyu kuzeybatı ve güneydoğudan esen hakim rüzgarın bina içlerine kadar sızmasını sağlayarak mekanlara nefes aldırmak için önerdiklerini belirtiyor. Yapının genel kitlesinde iki farklı durumu oluşturmaya çalışan tasarım ekibi; yapıların birbirlerine bakan yüzleri ile dışa bakan yüzleri arasında bir zıtlık oluşturmayı hedeflemiş. Ekip bu zıt durumları şeffaflık ve opaklık olarak tanımlıyor. Projede taş malzeme ile opaklık sağlanmış olurken, şeffaflık cam ile veriliyor. Şeffaflığı kontrol etmek için bazı yerlerde metal yüzeyler kullanılarak, bu üç malzemenin birleşimiyle yapıya doğal ve yalın bir görünüm kazandırılıyor. Tasarımda insan ölçeğinin üzerine çıkmayan kütleler silsilesi, ısıtma-soğutma problemini en aza indirgiyor. Her yönden kente açılan, açık bir avlu etrafında şekillenen yerleşim planıyla proje, sinema, kütüphane, yeme-içme 32 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

PROJEDE ORTA AÇIKLIĞA DÖNÜK CEPHELER ŞEFFAF OLACAK ŞEKİLDE TASARLANMIŞ. THE PROPOSAL OFFERS TRANSPARENT FAÇADES ORIENTED TOWARDS THE COURTYARD .

The Gazipaşa Airport and a Marina were built during this period as a part of these investments. Geographically Gazipaşa is located along the popular tourism zone stretching from Antalya and Anamur through Mersin along the Mediterranean coastline. The city center of Gazipaşa was established 3 km inland from the sea in geography typical of the Aegean and Mediterranean coast of Turkey where hills and plateaus rise quickly to cooler high groud overlooking the sea. During the recent latter part of the construction boom in Turkey of the last thirty years the issue of public space has become increasingly important for young architects’ working in the area of urban development and architectural design especially in the context of rapid commercial developments seen in sectors such as tourism. The Gazipaşa architectural design competition announced by a consortium of local authorities and commercial entities thus became an opportunity to gauge the social element of public space and architecture in the tourism geography of a developing country such as Turkey. Added to this public element is also the strong presence of the historical past. In contemporary architecture in the Mediterranean the cradle of civilization there is the important issue of working with the historical past and the traditions


KALABALIK MİMARİ PROGRAMINA RAĞMEN TÜM MEKANLAR DOĞAL IŞIKLA AYDINLANACAK ŞEKİLDE TASARLANMIŞ. IN ADDITION TO THE COMPLEX ARCHITECTURAL PROGRAM, DAYLIGHT FLOWS THROUGH ALL THE INTERIORS.

1-1 Kesiti / Section 1-1

2-2 Kesiti / Section 2-2

3-3 Kesiti / Section 3-3

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 33


Projeler/Projects: Antalya

ŞEHRE DÖNÜK YÜZEYLERDE KAPLAMA MALZEMESİ OLARAK DOĞAL TAŞ TERCİH EDİLMİŞ. THE EXTERIORS FACING THE URBAN SCENE ARE CLAD IN NATURAL STONE.

Görünüş / Elevation

34 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


SOKAK KOTUNDA ÖNERDİĞİ KÜLTÜR VE TİCARET ALANLARIYLA PROJE ŞEHRE ZENGİN BİR KAMUSAL YAŞAM VAAT EDİYOR. THE CULTURAL AND COMMERCIAL SPACES ON THE STREET LEVEL PRESENT AN ATTRACTIVE URBAN EXPERIENCE.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 35


Projeler/Projects: Antalya

mekanları ve dükkanlar gibi işlev alanlarıyla gündelik hayatın önemli bir parçası olmayı hedefliyor. Çok çeşitli ticari işlevlerin yanında Belediye Binası, doğu-batı aksı boyunca bağımsız bir birim olarak yükseliyor. Öneride, arsanın önünden geçen Mehmet Oğuz Bulvarı’nın karşı yakası ile +4.50 kotundaki ticaret mekanlarını birbirine bağlayan bir de yaya üst geçiti de yer alıyor. Sıcak iklime rağmen ticari, idari ve kamusal mekanlarda doğacak günışığı ile aydınlanma gereksiniminden dolayı geniş cam yüzeylerle geçilen kısımlarda, alüminyum güneş kırıcılar ile enerji kaybının azaltılması sağlanıyor. Tahsis edilen arsanın yerleşik alan sınırında kaldığından, projenin ilerleyen yıllarda yakın çevresine inşa edilecek olan yapıların da mimari açıdan niteliğini artırması beklenebilir. Öyle ki, Beyaz Atölye’nin Antalya Gazipaşa Belediye Hizmet Binası önerisi yerel Akdeniz mimarisi ve kamusal alan tasarımı üzerinden; ticari, idari mekanlar ile yerel yöneticilerin ortak bir paydada buluştuğu süreçte, ölçek ve mekan zenginliği ile akılcı bir mimari tasarı.

MİMAR / ARCHITECT: Beyaz Atölye YER / LOCATION: Gazipaşa, Antalya, Türkiye / Turkey YIL / YEAR: Tasarım / Design, 2013 PROGRAM / PROGRAMME: Kapalı otopark, belediye binası, yeme-içme-alışveriş mekanları, kütüphane / Underground parking, city hall, restaurants, shops, library MALZEMELER / MATERIALS: Taş, cam ve beton / Stone, glass and concrete ALAN / AREA: 5530 m2 TASARIM EKİBİ / DESIGN TEAM: Seçil Yavuz, Mehmet Can Günay, Selim Tabak, Çiğdem Tabak, Ahmet Özakcan, Ahmet Kurtoğlu, Murat Durmaz 36 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

of local architectural cultures making choices for forms and material an important parameter in design development. Beyaz Atölye’s Gazipaşa City Hall proposal brings together elements of history, material, public space and the required administrative and public functions. Their design while proposing wide modern spaces also importantly re-evaluates the locally sourced Travertine stone used in Mediterranean architecture in this area for ages. The design team explicitly states that the reason they used the Travertine stone is for its simplicity and low maintenance costs. With this selection the architects thus realize a strong local touch based on vernacular values by the simple selection of Travertine that has also close associations to contemporary use and modern architecture. In their previous work Beyaz Atölye has focused on the development of a vernacular yet modern Mediterranean architecture in Travertine stone similar in approach to other recently completed projects in Turkey. Especially notable example of modern architecture in Travertine in Turkey is the work of Emre Arolat Architects such as the design for the Bergama Culture Center, İzmir, 2010 (Natura January-February 2010 issue) and Yalıkavak Palmarina, Bodrum, Muğla, 2012 (Natura May-June 2012 issue). Beyaz Atölye’s Gazipaşa City Hall project site is an empty lot located on Uğur Mumcu Avenue that opens to the coast and the marina. The design teams were asked to transform this inactive land into administrative and commercial zones as well as to regenerate its immediate surroundings. Beyaz Atölye’s proposal calls for a distribution of multiple units and open spaces at low human scale oriented in part to the adjacent green spaces and a major orientation factor that is always important in the Mediterranean towards the prevailing winds and sun. The Beyaz Atölye design team states that the units’ orientation allows the prevailing wind from the northwest and southeast directions to flow through the open spaces and courtyard improving the quality of the public areas. The Beyaz Atölye design team attempted to create two different characters on the exterior facades with those oriented to the neighboring urban zone’s clad in Travertine stone while the facades in the internal courtyard-like spaces is clad in glass. In this way they generated a contrast between the ‘transparency’ symbolic of the local government’s desired image and an ‘opacity’ dictated by climate. Stone related to the local geography provides the opaque surfaces while the transparency of modern architecture is given by glass. To be able to mediate this transparency metal surfaces were used in some parts of the façade. The coordination of these three materials (stone, glass and metal) creates a simple and natural architecture that is at its base modern yet tied to the local geography and Mediterranean traditions of space. Also importantly the organization of volumes and spaces towards the wind, sunlight and shade requires a minimum amount of powered cooling and heating features. Aluminum panels will be implemented on the glass clad façades to reduce energy consumption in commercial, administrative and public spaces. Lastly, Beyaz Atölye’s design proposes this complex as a major urban spot connecting the private and the public. The City Hall’s commercial center includes a cinema, library, food court, shops and a courtyard that opens to all four directions. Apart from these diverse functions, the City Hall itself is a major element existing as a single large unit on the east-west axis. A footbridge contained in the proposal is also intended to connect the commercial zone on the +4.50 m level and the open spaces on the Mehmet Oğuz Boulevard in front of the project site. The lot given for the competition is today located on the periphery of the city. With this competition and the anticipated construction it is expected that future construction projected for the district will be motivated by the advanced techniques and architecture of the new City Hall. In this way the Gazipaşa City Hall proposal is a logical step by local authorities to motivate new local Mediterranean architecture and the equally important need for new public spaces for these quickly developing cities.


Sistem kesiti / System section

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 37


Projeler/Projects: Istanbul

TeCe Mimarlık tarafından tasarlanan Ünalan Kültür Merkezi İstanbul’un merkezinde yerel ve modern değerleri tartışıyor. 38 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Morphological abstraction The Ünalan Cultural Center designed by TeCe Architects brings together Ottoman architecture and modernism.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 39


Projeler/Projects: Istanbul

Vaziyet Planı / Site Plan 1- Kültür Merkezi ve Balo salonu / Culture Center and Ballroom 2- Eğitim ve Spor Merkezi / Education and Sports Center

PROJE, EĞİTİM VE SPOR MERKEZİ, KÜLTÜR MERKEZİ VE BALO SALONU BİRİMLERİNDEN OLUŞUYOR. THE DESIGN CONSISTS OF EDUCATION AND SPORTS CENTRES, A CULTURAL CENTRE AND BALLROOM UNITS.

1

963 yılında hazırlanan ilk Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hedefi kentlerde fiziksel ve sosyal çevre kalitesini yükseltmekti. Ancak, takip eden her bir kalkınma planı vaat etttiği hedefleri gerçekleştiremeyip geriye kalan bakiyeler, yapılacak yeni planların hedef cümlesini oluşturdu. Hızla artan nüfus ve kontrol edilemeyen göç, Türkiye genelinde son 10 yılda kentsel alanlarda geri dönüşü olmayan tahribatlar meydana getirdi. Bir taraftan ülke ekonomik olarak büyür, üretim artarken, diğer taraftan kontrol edilemeyen nüfus artışı ve göç olgusu ile baş etmek maksadıyla yapılan plan tadilatları sonucu şehrin her tarafına bir takım tesisler inşa edildi. Ülke nüfusunun %18.2’sini barındıran İstanbul’da, ‘kamu’nun talep edip, üzerine kafa yorması gereken kamusal alanların varlığı ve fiziksel kaliteleri ezelden beri hep yerel ve merkezi yönetimde görevli aktörlerin karar mekanizmaları ve estetik değerleri çevresinde şekillendi. Gelişen bu plansız yayılma sonucunda, gerek yer seçimi kararları gerekse mimari tasarım açısından oldukça ilkel kamu binalarını inşa edildi. Türkiye’deki yaratıcı ve kültürel üretim merkezlerinin neredeyse tamamını barındıran İstanbul’da

40 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

U

ncontrolled population growth and urban migration have created irreparable damage in and around Turkey’s major cities since the 1950s. Turkey’s economic growth, including significant increases in the manufacturing industries, has spurred movement to these urban centers. As a result, to meet the demands of this new urban class, there has been an increase in the construction of infrastructure and to a lesser extent public buildings, including new urban planning projects that tried to respond to the needs of the existing population and new urban migrants. According to the latest statistics of urban population in Turkey in 2012, 18.2% of the country’s population lives in Istanbul. Despite this growth, there has been no comparable growth in the infrastructure for civic life in the city. Public spaces and buildings that have been planned by local authorities for the city have been government driven, one-sided affairs that have not addressed the needs of the public from a functional or aesthetic perspective. Indeed public buildings and buildings for culture in terms of location and design have been built, not based on strategic goals, but unfortunately along the lines of the non-planned urban development characteristic of most of the city’s new urban areas.


Konum ve sirkülasyon şemaları Location and circulation schemes

Konum / Location 1- View / 2- Ünalan Park / 3- Şeyh Şamil High School

Yaya akışı / Pedestrian circulation

kültürel tüketim oldukça düşük bir düzeyde... Müze ziyaretleri ya da diğer kültürel etkinliklere katılmak birçok İstanbullu için henüz bir alışkanlık haline gelmedi. Kamu yatırımları ise kültürel mirasın restorasyonuna odaklanmış durumda... Bu durum, İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasıyla hız kazanan restorasyon çalışmalarıyla belirginleşti. Öte yandan, şehrin kültürel hayatına özel sektörün katılımı gün geçtikçe artıyor. Son yıllarda büyük şirket ve bankalar sanata yatırım yapmaya başladı. TeCe Mimarlık’ın 2010 yılında tasarladığı Ünalan Kültür Merkezi projesi, hayırsever bir Üsküdarlının finanse edeceği bir proje olarak başlatıldı. Ancak, tasarım aşaması bittiğinde kent meclisine sunulan proje tasarım ekibinin ifadesiyle ‘fazla çağdaş’ olduğu gerekçesiyle iptal edilmiş. Proje, mimarların doğal taşa bu denli yoğun olarak yer verdikleri ilk tasarım değil. Yakın zamanda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen Eğitim Kampüsleri Mimari Proje Yarışmasında birincilik alan Urfa Sırrın Eğitim Kampüsü, Şanlıurfa (2013) projesinde de yöreye özgü bir çeşit kireçtaşı olan Urfa taşına yer verilmiş. 1992 yılında İstanbul’da kurulan ofis, mimarlık faaliyetlerini Tülin Hadi ve Cem İlhan yönetiminde sürdürüyor. Mimarlar, her bir tasarım konusunu kendine has

D-100 KARAYOLU SIRTLARINDA TASARLANAN PROJE, BÖLGEDEKİ TEK AÇIK ALAN OLAN ÜNALAN PARKI’NIN BİTİŞİĞİNDE YER ALIYOR. THE PROJECT IS LOCATED ON THE HILLS OF A HIGHWAY, NEXT TO A PARK.

Taşıt akışı / Vehicle circulation

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 41


Projeler/Projects: Istanbul

TASARIM EKİBİ KLASİK DÖNEM OSMANLI YAPILARINDA GÖRÜLEN İKİ KAT BOYUNCA YÜKSELEN TAÇKAPI, GÖZETLEME KULESİ VE KUBBELİ KÜP GİBİ BİÇİMLERİ YENİDEN YORUMLUYOR. THE DESIGN TEAM RE-INTERPRETS THE PORTAL, WATCH TOWER AND DOMED CUBE STRUCTURES WIDELY SEEN IN THE CLASSICAL OTTOMAN BUILDINGS.

42 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Of course cultural consumption for “high culture” in Istanbul, compared to statistics for industrialized countries, is much lower. Visiting museums or attending other contemporary cultural activities has not become a habit for many residents of the city. Because of this, public leaders have ignored investments on buildings for contemporary culture and instead focused on restoration works of existing cultural heritage sites as investments in “culture”. This dynamic became clear after a number of restoration works with little impact on contemporary life started when Istanbul was selected as the 2010 European Capital of Culture. Investments in spaces for culture such as museums, theaters, concert halls and libraries as part of public infrastructure were left to the private sector and to the families in control of the country’s large conglomerates. A similar dynamic can be seen in a cultural building being developed in the Asian district of Üsküdar by a philanthropic citizen living in the area who would finance the development of the Ünalan Culture Center that was initially designed by the Istanbul practice of Cem Ilhan and Tulin Hadi, TeCe Architects in 2010. This project was eventually not realized because it was rejected as being ‘too modern’, by the local conservative city council. This

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 43


Projeler/Projects: Istanbul

yeni bir durum ve yeni bir başlangıç olarak görüp, klişe çözümlerin önerilemeyeceği bir problem olarak yaklaşıyor. Ötesinde, her yeni tasarımı, o yere özgü teknolojik olanaklar, malzeme, renk ve iklim ile temellendirip mimari yaratım sürecinde geçici veya modacı yaklaşımları en baştan reddediyor. Bunun yerine kullanıcı gereksinimlerinin daima ön planda tutulduğu ve ekonomik çözümler sunan yolların izi sürülüyor. Mimarlar bu tercihin başlıca nedenini malzeme ve kaynakların sürekli azaldığı bir dünyada teknoloji ve biçim gösterisini baştacı eden anlayışların artık kabul edilemez olduğu şeklinde açıklıyor. Ünalan Kültür ve Spor Merkezi, Üsküdar ilçesi çeperindeki D-100 Karayolu üzerinde bulunuyor. Karayolunun kenarındaki dik yamaca yerleşen merkezin bitişiğinde bulunan Ünalan Parkı, bölgedeki nadir kentsel boşluklardan birisi. Proje arsasında bulunan kültür merkezinin, sahip olduğu niteliksiz mimari ve fiziksel ömrünü tamamlamış olmasından ötürü Üsküdar Belediyesi tarafından yıkılmasına karar verilmiş. Buna karşın, yerleşim oranı oldukça yüksek Ünalan Mahallesi’ndeki mevcut ve gelecek kültürel donatı gereksinimlerini karşılamak için oldukça yüklü bir mimari program talep edilmiş: Sergi, çok amaçlı salon, toplantı mekanları, balo salonları, kapalı spor salonları, atölyeler, semt kütüphanesi, medyatek ve kapalı otopark. İnsan ölçeğine yaklaşan binanın cephelerinde Andezit taşının yoğun bir biçimde kullanıldığı projede yer yer sıva ile kaplanmış cepheler de tasarlanmış. Tekil binaların hacimsel ayrımını vurgulamak için aynı taş malzeme farklı yüzey dokuları oluşturacak şekilde kullanılmış. Ağırlıklı olarak 40xserbest boylu Kesit diyagramları / Section diagrams

44 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

YOĞUN YERLEŞİMLİ ÜNALAN MAHALLESİ’NDEKİ MEVCUT VE GELECEK KÜLTÜREL DONATI GEREKSİNİMLERİNİ KARŞILAMAK İÇİN OLDUKÇA YÜKLÜ BİR MİMARİ PROGRAM TALEP EDİLIYOR. AN EXTENSIVE ARCHITECTURAL PROGRAM IS REQUIRED TO MEET THE CURRENT AND FUTURE NEEDS OF THE DENSELY POPULATED ÜNALAN DISTRICT.

Multi-purpose room | Café-restaurant | Exhibition hall | Foyer | Ballroom | Underground parking


Maket / Model

1- Eğitim ve Spor Merkezi / Education and Sports Center

1 2

concept design by TeCe, an architecture firm established in 1992 and known for their work in public buildings, is also important as it shows the firm’s continuing interest in the use of natural stone. The design team recently won the first prize in a competition titled ‘Education Campuses Architectural Design Competition’ announced by the Ministry of Education. Their entry titled Urfa Sırrın Education Campus, Şanlıurfa, 2013 uses a local limestone, Urfa stone, as the major architectural material. TeCe, throughout its work in Turkey in the past 20 years, has focused on local construction techniqes, materials, color and climatic features with attention to user needs and economic solutions. One of the more advanced practices in Turkey designing in a modernist idiom, they have also shown a consistent sensitivity to environmental matters. The Ünalan Cultural Center is located on the D-100 highway in Üsküdar’s periphery. The center, located on a steep side of the highway adjacent to the Ünalan Park is the only open space in this confused district. The Üsküdar Municipality decided to demolish the previous cultural center on the same lot due to its retrograde architecture and structural issues. A very extended architectural program for the new cultural center was required by the municipality to be able to meet existing and future

PROJE AYNI NOKTADA BULUNAN FİZİKSEL ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ KÜLTÜR MERKEZİNIN YERİNİ ALMAK ÜZERE TASARLANDI. THE PROJECT IS DESIGNED TO REPLACE THE OLD CULTURAL CENTER AT THE SAME SPOT. 2- Kültür Merkezi ve Balo Salonu Culture Center and Ballroom

Kesit diyagramları / Section diagrams

Workshop rooms | Primary health care center | Library | Fitness center | Swimming pool

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 45


Projeler/Projects: Istanbul

PROJE YALIN FORMLARI ZENGİN AÇIK ALAN KURGUSUYLA BULUŞTURAN BİR TASARIMA DÖNÜŞÜYOR. SIMPLE FORMS ARE COMBINED WITH ATTRACTIVE OPEN SPACE DESIGNS.

46 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


ANDEZİT TAŞI PROJEDE ANA MALZEME OLARAK TERCİH EDİLMİŞ. ANDESIT STONE WAS SELECTED AS THE MAIN ARCHITECTURAL MATERIAL.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 47


Projeler/Projects: Istanbul

ÜNALAN PARKI’NA BAKAN TARAFTA BULUNAN AÇIK ALAN SEMT HALKI İÇİN CANLI BİR ODAK NİTELİĞİNDE. THE OPEN SPACE TOWARDS THE ÜNALAN PARK AIMS TO CREATE A PUBLIC ATTRACTION IN THE NEIGHBORHOOD. Andezit plakalar kullanılırken yer yer patinato dokulu 10xserbest boylu elemanlara yer verilmiş. Dış cephede elde edilen bu ayrımla, güneş ışığının farklı saatlerde taş yüzeyler üzerinde ışık-gölge oyunlarının deneyimlenmesi hedeflenmiş. Cephede oluşan yoğun Andezit hissini kırmak için ise bazı yüzeyler dokulu sıva ile kaplanması öngörülmüş. Ünalan Kültür ve Spor Merkezi projesinde tercih edilen formları, klasik dönem Osmanlı yapılarında kullanılan mimari biçimlerin 21. yüzyılda tercih edilen asimetrik varyasyonları olarak tanımlamak mümkün. Proje, cami ve medrese yapıları başta olmak üzere klasik dönem yapılarda görülen ‘kubbeli küp’ uygulamasının güncel bir yorumuna yer veriyor. Kültür Merkezi ve Balo Salonu’nu barındıran birim için tıpkı Osmanlı anıtsal yapılarında olduğu gibi ana kütleyi aşan ‘taçkapıvari’ bir ana giriş önerilirken, Eğitim ve Spor Merkezi biriminde ‘kubbeli küp’ mantığının izlerini sürmek mümkün. Tasarım ekibi bu birimde klasik dönem yapılarında görülen baca, ışıklık gibi formları

Zemin kat planı (+99.00m kotu) / Ground floor plan (+99.00m level) 1- Kapalı otopark girişi / Underground parking entrance 2- Café ve restaurant girişi / Entrance for café and restaurant 3- Eğitim ve Spor Merkezi girişi / Entrance for Education and Sports center 4- Kütüphane ve Bilgi Evi girişi / Entrance for Library and Information House 5- Altta Bilgi Evi girişi / Lower entrance for Library and Knowledge House 6- Kültür Merkezi ve Balo Salonu girişi / Entrance for Culture Center and Ballroom

48 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

cultural needs of the Ünalan neighborhood. The program included exhibition rooms, multi-purpose rooms, meeting halls, ballroom, gymnasium, workshop rooms, library, mediateque and underground parking space. In TeCe’s design, to achieve a public scale, the use of stone cladding was a significant design element. Andesite, a local gray basalt stone, was applied to the façades to achieve texture at a human scale while some surfaces were left as bare plaster. This stone cladding was used in different textures and geometries to be able to stress the volumetric differences between the units. Larger sized matte surface Andesite blocks were used for the design and in some instances, smaller blocks with a brushed “patinato’’ texture were implemented as a contrast. These variations in surface textures were done to create different effects with sunlight. To emphasize the Andesite stone on the façade, some surfaces were left in textured plaster as a contrast. It is possible to state that the morphological forms used in Ünalan Culture Center are the 21th century asymmetric abstract interpretations of the forms used in the classical Ottoman age. The proposal presents a contemporary interpretation of the ‘domed cube’ widely seen in the mosques and madrasahs in Islamic architecture. A very monumental entrance designed for the cultural center and ballroom unit seems like a ‘portal’ similar to

Birinci kat planı (+104.00m kotu) 1- First floor plan (+104.00m level) 2- Çok amaçli salon / Multi purpose room 3- Teknik odalar / Technical spaces 4- Sahne / Stage 5- Kulis / Backstage 6- Café 7- Yan fuaye / Side foyer 8- Arka fuaye / Back foyer 9- Atölye / Workshop rooms


Birinci bodrum kat planı (+94.00m kotu) / First basement floor plan (+94.00m level) 1- Balo salonu / Ballroom 2- Depo / Storage 3- Vestiyer / Checkroom 4- Fuaye / Foyer 5- WC Women 6- WC Men 7- Kütüphane / Library 8- Fotokopi odası / Photocopy room 9- Sergi alanı / Exhbition hall 10- Sınıf / Classroom 11- Atölye / Workshop room 12- Café

İkinci bodrum kat planı (+89.00m kotu) / Second basement floor plan (+89.00m level) 1- Otopark / Parking 2- Sığınak / Safe room 3- Depo / Storage 4- Teknik alan / Technical space 5- Kapalı yüzme havuzu, bay / Indoor swimming pool, men 6- Kapalı yüzme havuzu, bayan / Indoor swimming pool, women 7- Soyunma odası, bay / Dressing room, men 8- Giriş holü / Entrance hall 9- Soyunma odası, bayan / Dressing room, women 10- Jimnastik / Gymnasium 11- Bayan fitness / Fitness, women 12- Eğitmen odası / Trainer room 13- Büfe / Refreshments 14- Vitamin bar 15- Bay fitness / Fitness, men 16- Uzakdoğu sporları / Martial Arts

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 49


Projeler/Projects: Istanbul

1-1 Kesiti / Section 1-1 1- Atölyeler / Workshops 2- Sağlık ocağı / Primary health care center 3- Atölye / Workshop room 4- Koridor / Corridor 5- Kütüphane / Library 6- Depo / Storage 7- Bayan fitness / Fitness, women 8- Eğitim odası / Education room 9- Koridor / Corridor 10- Bayan soyunma / Dressing room, women 11- Kapalı havuz / Indoor swimming pool 12- Sığınak / Safe room

2-2 Kesiti / Section 2-2 1- Fuaye-Giriş holü / Foyer-Entrance hall 2- Sergi alanı / Exhibition hall 3- Fuaye / Foyer 4- Yan fuaye / Side foyer 5- Arka fuaye / Back foyer 6- Vestiyer / Cloakroom 7- Café 8- Sanatçı soyunma / Dressing room for artists 9- WC 10- Otopark / Underground parking 11- Sığınak / Safe room 12- Teknik hacim / Technical space 13- Şeyh Şamil Lisesi / High-school 14- Otopark rampası / Parking ramp 15- Ünalan Sokak / Ünalan Street

50 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


anımsatan aydınlatma elemanlarını tasarlarken cephedeki pencerelerin dizilimlerini iç mekanla da ilişkilendirilen, asimetrik bir tutumda önermiş. Bu birime ait cephe ve üst örtüsünde tasarlanan pencere, aydınlatma elemanı gibi asimetrik dizilimli elemanlar, yekpare bina cephesinin tek defada inşa edilmemiş gibi algılanmasını sağlıyor. Arsadaki mevcut eğimden dolayı proje Ünalan Parkı-Ünalan Sokak tarafından iki tekil birim olarak, D-100 Karayolu tarafından ise bir kaide üzerinde yükselen iki kulecik şeklinde algılanıyor. Var olan bu eğimden dolayı kütüphane, toplantı salonu ve spor salonları gibi birtakım fonksiyonlar zemin altında ve doğal ışıkla aydınlanacak şekilde kurgulanmış. Bu fonksiyonların zemin altında çözülmesi, Ünalan Parkı’na bakan tarafta bina ölçeği ile yarışmayan bir açık alanın var olmasını sağlamış. İki tekil blok arasında tasarlanan iç sokak önerisi, Ünalan Parkı’na bakan kentsel boşluk ile karayoluna bakan terası, semtin gündelik hayatını zenginleştiren bir buluşma mekanı yaratmak amacıyla birbirine bağlıyor. Kentsel dönüşümün gündelik yaşamın bir parçası olduğu şimdilerde parsel ölçeğinde gerçekleştirdiği dönüşüm sonucu var olan Ünalan Kültür Merkezi, tam da bu kargaşa içinde modern yaşamın gereksinimlerine eğilirken kullandığı doğal malzeme Andezit taşı ile yerel değerlere odaklanıyor. Bunu yaparken de gösteriden uzak, insan ve kent ölçeğiyle yarışmayan etkili hacimlerin var olmasına imkan sağlıyor. Ünalan Kültür ve Spor Merkezi tıpkı Turgut Cansever’in Ertur Yener ile birlikte tasarladığı Türk Tarih Kurumu Binası, Ankara (1951-1967)’nda olduğu gibi geleneklerimizden neler öğrenebileceğimize dair kabul edilebilir, tutarlı bir örnek oluşturuyor.

ARSADAKİ EĞİMDEN DOLAYI KÜTÜPHANE, TOPLANTI SALONU VE SPOR SALONLARI GİBİ ZEMİN ALTINDAKİ FONKSİYONLAR DOĞAL IŞIKLA AYDINLANACAK ŞEKİLDE KURGULANABİLİYOR. UTILIZING THE SLOPE, THE ROOMS BELOW GROUND LEVEL ARE DESIGNED TO BENEFIT FROM DAYLIGHT.

those designed for the Ottoman monuments that rise dramatically from the main volume. In a similar fashion, the education and sports unit mirrors the ‘domed cubes’ of the Ottoman system in the method of morphological abstraction. The architect’s designs for the lighting elements are similar to ‘chimney’ or ‘light hole’ found in Ottoman architecture systems. The main difference in TeCe’s design beyond the morphological abstraction of the building blocks of Ottoman architecture is the application of asymmetric window arrangements on the facades that reflects interior functions. These asymmetric elements such as windows and lighting designed on this unit’s roof structure clearly indicates that the unit’s exterior with diverse textures is an attempt to vary the architectural language. Because of the slope on the area, the design is perceived as two singular units from the Ünalan Park-Ünalan Street side; from the D-100 express way side, it is perceived as two short towers rising on a podium. Library, meeting hall and gymnasium were placed slightly underground

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 51


Projeler/Projects: Istanbul

PROJEDE ANDEZİT TAŞI FARKLI YÜZEYLER OLUŞTURACAK ŞEKİLDE KULLANILIRKEN BAZI YÜZEYLER SIVAYLA KAPLANMIŞ. ANDESIT STONE USED TO CREATE DIFFERENT TEXTURES, WHILE SOME SURFACES ARE COVERED WITH PLASTER.

MİMAR / ARCHITECT: TeCe Mimarlık YER / LOCATION: Üsküdar, İstanbul, Türkiye / Turkey YIL / YEAR: 2010 PROGRAM / PROGRAMME: Kültür ve spor merkezi / Culture and sports center MALZEMELER / MATERIALS: Andezit taşı, beton, cam / Andesite stone, concrete, glass ALAN / AREA: 13.000 m2 TASARIM EKİBİ / DESIGN TEAM: Cem İlhan, Tülin Hadi 52 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

due to the topographic level differences. An open public space appropriate with the complex’s scale was generated on the Ünalan Park side. The street proposal designed between two singular units aims to connect the open public space oriented through the Ünalan Park and the terrace on the highway side. This street’s goal is to become an attractive meeting space that has an important role for the neighborhood’s everyday street life. In this way TeCe’s Ünalan Cultural Center is an attempt at urban transformation where urban renewal and public space is an important aspect of a public architecture. In Istanbul’s current public disorder, the design focuses on local public space as a value for modern life and urban needs. While executing these public programs, the architecture is subtle and simple, letting the impressive urban and human scaled volumes to do the work. In its morphological abstraction of Ottoman systems, the Ünalan Culture Center is a logical continuation on what we can learn from traditions in modern architecture in Turkey, found in designs such as Turgut Cansever and Ertur Yener’s Turkish Historical Society Building, Ankara, Turkey (1951-67). That is the continuation of modernism within the abstract geometric traditions of the Ottoman past in harmony with the needs of the present without resorting to stylistic gimmicks such as the Neo-Ottomanism decorative style popular in some circles in Turkey today.


EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 53


Projeler/Projects: Anting

54 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Alan bütünlüğü Atelier+’nın Çin’in Şangay kentinde tasarladığı Anting Kültür ve Spor Merkezi, tutarlı bir taş kaplama tekniği cam ve çelik ile bir arada kullanıldığında meydana gelen olanakları ortaya koyuyor. YAZI-TEXT: Gökhan Karakuş

Uniform space The design for the Anting Cultural and Sports Center in Shanghai by young Chinese practice Atelier+ shows the possibilities of a consistent use of stone masonry cladding with glass and steel.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 55


Projeler/Projects: Anting

C

in’in çağdaş mimarisi ülkede son 10 yıldaki inşaat patlamasından büyük ölçüde etkilendi. Yıllarla ölçülen bir sürede, binalar, kasabalar, hatta kentler baştan aşağı inşa edilerek kırsal alanlar kent görünümüne büründü; bu süreç mimari ve inşaat çalışmalarının yürütülme biçimini derinden değiştirdi. Çin’in bugünkü mimari kültürü, ülkedeki mimarlık pratiğini pek çok katmanda değiştiren bu ekonomi ve inşaat patlamasının bir ürünü. Çinli mimarlar konseptten inşaata kadar tüm yöntemlerini, bu hızlı gelişimin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, temelden değiştirmek zorunda kaldılar. Modernizmin geleneksel Çin mimarisine entegre edilmesi ya da kamusal alanların yaratılması gibi daha büyük ve temel meseleler, ülkedeki inşaat patlamasının getirdiği taleplere karşılık verecek tasarım süreçleri ve tekniklerine yol açmak üzere ikinci planda kaldı. Bu durum, mimarların bu hızlı inşaat ve kentleşmeyle başa çıkabilmek için kısa vadeli stratejiler üretmelerini de gerektiriyor. Bu stratejilerin büyük ölçekli taklitçilikten kafası karışık bir eklektisizme uzanan sonuçları Batılı mimari çevrelerde Çin dendiğinde ilk akla gelen Yerleşim planı / Settlement plan

PROJE, ANTING BÖLGESİ’NDE FABRİKA BİNALARI VE DEPOLARIN ÇOKÇA OLDUĞU BİR BÖLGEDE İNŞA EDİLDİ. THE PROJECT SITE IS SURROUNDED BY FACTORY BUILDINGS AND WAREHOUSES.

56 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

C

ontemporary architecture in China has been influenced by the rapid pace of construction in the country over the last 10 years. Buildings, towns and complete cities have been built in a matter of years, transforming the rural landscape into a new urban sphere and in the process deeply changing the way architecture and construction is carried out. The architecture culture in China today is largely a product of this economic and construction boom that has transformed the practice at many levels. From concept to construction, Chinese architects have had to fundamentally adapt their methods to meet the needs of this brisk pace of development. Larger, more basic issues such as the integration of modernism into traditional Chinese architecture or the creation of public space have had to take a back seat to the design processes and techniques needed to meet the demands of construction in China. The resulting situation for architects has meant that architectural practices have had to create short-term strategies to deal with the nature of rapid construction and urbanism. These have ranged from large-scale plagiarism to confused eclecticism, features of “bad architecture” in China that have drawn the most attention from Western architectural circles. Beyond


GRANİT TAŞI CEPHEDE ANA MALZEME OLARAK TERCİH EDİLDİ. THE EXTERIOR FAÇADES ARE CLAD IN GRANITE STONE.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 57


Projeler/Projects: Anting

PROJE ÇELİK, CAM VE DOĞAL TAŞIN GÜÇLÜ BİRLİKTELİĞİNİ ORTAYA KOYUYOR. THE DESIGN HAS A POWERFUL FOCUS ON STEEL, GLASS AND NATURAL STONE.

‘kötü mimari’nin örneklerini oluşturuyor. Müşterilerin işlevsellik ve sürdürülebilirlikten çok, çabukluk ve görünüşe önem verdiği bu atmosferde, daha sağlam bir yaklaşımı benimseyen mimarlarsa, başka, daha incelikli yöntemlere başvuruyorlar. Bunlardan biri mimari formun, bağlam ve programdan pragmatik olarak ayrılması... Proje geliştirmenin form ve inşaat üzerinden ilerlediği Çin’de, hangi binaların nereye inşa edileceği ikinci planda kalarak, mimari formda esnek ve karışık bir yaklaşıma sebep oluyor. Bir otobüs terminaline hastane formu uygulanabilirken, otel olarak tasarlanan bir bina okula dönüştürülebiliyor. Mimarlar, mimari formları bir projeden diğerine tekrar tekrar yeniden kullanmak suretiyle, formel mimari modülleri çabucak yeniden bir araya getirebilme olanağına sahip oluyorlar. Bu şekilde mimarın dili kısıtlı ama net bir şekilde ifade bulmuş oluyor. Her proje bir öncekini hatırlatsa da, mimarın imzasını ortaya koyuyor. Bu form tekrarı, mimar tarafından malzemesel ve arkitektonik stratejilere bağlandığında daha anlamlı hale geliyor. Malzeme ve ifade gücü yüksek yapısal uygulamalar projelere anlamlı mimarinin gerektirdiği netliği sağlarken, hızlı tasarım ve inşaat süreçlerinin gerektirdiği tekrarlara da izin veriyor. Bu yaklaşımda genel mimari strateji hala program ve bağlamdan oldukça kopuk olsa da, malzemesellik ve yapısallıkla birleşen tekrarlar hem mimar, hem de inşaatçılara belli bir verimlilik sağlıyor. Mimar, uzun vadeli deneyler yapma lüksünü daha geniş bir mimari strateji çeşitliliğine feda ettiği, daha dar bir paletle çalışıyor. Sınırlı ve kolay anlaşılır inşaat teknikleri ile inşaatçılar da zorlanmadan, çok daha hızlı çalışabiliyor. 58 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Vaziyet planı / Site plan 1- Spor salonu / Gymnasium 2- Kapalı yüzme havuzu / Natatorium 3- Kültür Merkezi / Cultural center 4- Sinema / Cinema 5- Trafo & Çöp depolama / Electric substation & Garbage station 6- Çocuk aktivite alanı / Children’s activity fields 7- Açık otopark / Parking 8- Meydan / Plaza 9- Oyun alanı / Playfield 10- Araç giriş / Vehicle entrance


Patlamış perspektif / Exploded perspective 1- Kapalı yüzme havuzu / Natatorium 2- Spor salonu / Gymnasium 3- Kültür Merkezi / Cultural center 4- Sinema / Cinema

these strategies, in an atmosphere where clients are more interested in appearance and speed then functionality and sustainability, architects in China with a more substantive approach have resorted to other more subtle strategies. One of these is the pragmatic separation of architectural form from context and program. In China where form and construction are driving project development the issue of what and where buildings are built, has become secondary resulting in a flexible mix and match approach to architectural form. The forms of a hospital can be applied to a bus terminal; a design for a hotel can be transformed into a school. The use and reuse of architectural forms in a repetitive way from one project to another allows for architects to rapidly recombine a set of formal architectural modules. In this way the architect’s language, while perhaps limited, is articulated in a clear way. Each project while resembling the one before, still retains the architect’s signature. This repetition of form becomes more meaningful when the architect ties these forms to a set of material and architectonic strategies. The application of materiality and expressive structure gives the architecture the clarity required of substantive architecture while still allowing for the repetition required for rapid design and construction cycles. In this approach, while the overall architectural strategy is still largely divorced from program and context, this repetition combined with materiality and structure has the advantage of providing both the architect and builders certain efficiencies. The architect works with a reduced palette sacrificing long-term experimentation with a larger variety of architectural strategies. The builder

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 59


Projeler/Projects: Anting

Giriş kat planı / Ground floor plan 1- Giriş / Entrance 2- Lobi / Lobby 3- Gym / Spor salonu 4- Antrenman salonu / Training 5- Masa tenisi / Table Tennis 6- Ofis / Office 7- Bilardo / Snooker 8- Duş / Shower 9- Restaurant 10- Mutfak / Kitchen 11- Kahve / Coffee 12- Depo / Store 13- Bilet satış / Ticket Sales 14- Yangın control / Fire Control 15- Sahne / Stage 16- Depo / Storage 17- WC 18- Elektrik / Electric 19- Pompa / Pump 20- Su arıtımı / Water Treatment 21- Şofben / Water heater 22- Sabit sıcaklık ve nem / Constant temperature and humidity 23- Makina servisi / Device Service 24- Gaz / Gas 25- Spor aletleri denetimi / Sports equipment management 26- Avlu / Courtyard 27- Bekçi / Guard 28- Meydan / Plaza 29- Teras / Terrace

60 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Birinci kat planı / First floor plan 1- Giriş / Entrance 2- Top sahası / Ball games 3- Kapalı yüzme havuzu / Indoor swimming pool 4- Sergi alanı / Exhibition 5- Sahne / Stage 6- Oditoryum / Auditorium 7- Snooker 8- Masa tenisi / Table Tennis 9- Soyunma odaları / Changing rooms 10- Duş / Shower 11- Ofis / Office 12- Projeksiyon odası / Projection rooms 13- Fuaye / Foyer 14- Brifing odası / Briefing room 15- İlk yardım odası / First aid 16- Koridor / Corridor 17- Giyinme odası / Dressing 18- WC 19- Boşluk / Void 20- Teras / Terrace

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 61


Projeler/Projects: Anting

Çin’de hızlı inşaat süreçlerinin gereklerini yerine getirecek şekilde, belli bir formlar seti ve malzeme/ yapı kombinasyonlarının bir projeden diğerine tekrarını daha olumlu biçimde kullanan genç mimarlık firması Zhang Bin ve Zhou Wei’nin yönetimindeki Atelier+, 2000’lerin başlarından beri çelik ve cam inşaatı aluminyum, taş ve çelik gibi farklı yüzey malzemeleri ile bir arada kullanarak bu yaklaşımı daha ileri bir noktaya taşıyor. Mimarlar ‘C Binası – Tongii Üniversitesi Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü, Şangay (2004) ve Sino-Fransız Merkezi, Tongji Üniversitesi, Şangay (2006) gibi projelerinden sonra, son olarak Anting Spor ve Kültür Merkezi, Jiading, Şangay projelerinde de çeliğin yüksek yapısal ifadesini farklı yüzey malzemeleriyle birleştirerek ortaya çıkardıkları ölçek ve verimlilikle, mimari karakter ortaya koymayı başarıyorlar Son projeleri Anting Spor ve Kültür Merkezi’nde projenin tamamında çelik ve cam kullanılırken, büyük ölçekli taş uygulamasıyla bu teknik bir adım ileriye taşınıyor. Anting, Şangay’ın kuzeybatısında bulunan ve Çin otomotiv endüstrisinin merkezi olarak bilinen kent dokulu bir yerleşim. Merkezin bulunduğu alan bölgedeki sanayi yapıları ve alçak konut projelerinin oluşturduğu dümdüz peyzajı kesen pek çok nehir ve otoyoldan birinin yanında yer alıyor. Mimarlar, üçgen arazinin sağladığı sınırlı alanı yapı kompleksini dört bağımsız hacme bölerek değerlendirmişler. Yüzme havuzu, spor salonu, kültür merkezi ve sinemadan

MİMAR / ARCHITECT: Atelier Z+ (Zhang Bin, Zhou Wei) YER / LOCATION: Anting, Jiading, Şanghay, Çin / Anting, Jiading, Shanghai, China YIL / YEAR: 2010 PROGRAM / PROGAMME: Spor ve kültür merkezi / Culture and sports center MALZEMLER / MATERIALS: Granit levha, çelik profil, aluminyum levha, genişletilmiş aluminyum örgü panel, cam, ahşap / Granite panel, steel profile, precoated aluminum sheeting, aluminum expanded mesh panel, stainless steel cable mesh, glass, timber ALAN / AREA: 8,048 m2 TASARIM EKİBİ / DESIGN TEAM: Zhang Bin, Zhou Wei, Wang Jiaqi, Lu Jun, Li Ying, Li Qin, Zhuang Sheng, Guo Yue

KALABALIK İHTİYAÇ PROGRAMINA RAĞMEN, PROJEDEKİ BİRİMLER SAHİP OLDUKLARI FARKLI SEVİYELER SAYESİNDE İNSAN ÖLÇEĞİNE YAKLAŞIYOR. DESPITE ITS EXTENSIVE ARCHITECTURAL PROGRAM, THE UNITS OF THE DESIGN HAVE DIFFERENT HEIGHTS BRINGING THEM CLOSER TO HUMAN SCALE.

62 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


using a limited and straightforward set of construction techniques is able to construct more rapidly. One of the young architects in China that have used repetition positively to meet these cycles of construction repeatedly, using a set of forms and material/structural combinations from one project to another is the Shanghai based practice of Atelier+ led by Zhang Bin and Zhou Wei. Atelier+ has, since the early 2000’s, utilized steel and glass construction combined with a number of different surface material treatments such as aluminum, stone and steel in their architecture, advancing this approach through their work. Starting from earlier projects such as the Building C – College of Architecture and Urban Planning Tongji University, Shanghai (2004) and the SinoFrench Centre, Tongji University, Shanghai (2006) to most recently the Anting Sports and Cultural Center in Anting, Jiading, Shanghai, the firm has relied on the scale and efficiency provided by a the structurally expressive use of steel combined with the use of different surface materials to create architecture with character. In their most recent project for the Anting Sports and Cultural Center, steel and glass is used throughout the project, but advancements have been made in this technique through the large-scale application of stone. The Center is located in Anting, an urban town in the northwest of Shanghai in an area known as a center of the Chinese automotive industry. The site of the Center is adjacent to one of the many rivers and highways

SOKAK KOTUNDA KONUMLU, ÖNÜNDEKİ MEYDANA BAKAN KAFESİYLE SİNEMA BİRİMİ PROJENİN EN YÜKSEK BİRİMİNİ OLUŞTURUYOR. THE CINEMA WITH ITS CAFÉ VIEWING THE SQUARE ON THE GROUND FLOOR, IS THE HIGHEST UNIT IN THE COMPLEX.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 63


Projeler/Projects: Anting

oluşan ve farklı ebat, yükseklik ve ölçeklere sahip bu dört hacim, araziyi kuzeydoğudan güneybatıya çevreleyen ana cadde boyunca, ana yaya girişi batıdaki ana caddeye bakacak şekilde yerleştirilmiş. Araziye dağılan bu dört kütle, batı ve kuzeydeki geniş rampalardan ulaşılan yükseltilmiş platformla birleştiriliyor ve böylece kendi iç kentselliklerini yaratıyorlar. Kültür merkezinin tüm fonksiyonlarını birbirine bağlayan bu yüksek platformun altında bistro, kafe, mağazalar, fitness odaları ve otopark gibi yan fonksiyonlar yer alıyor. Taş, çelik ve aluminyumla kaplı kutu biçimli bu birbirine benzer kütlelerin en önemli farkları ebatları... Spor salonu farklı ölçülerde iki hacimden oluşuyor: Kuzeyde bulunan ve daha büyük ölçekte olanı üç kat yükseklikte, tavanı camla kaplı bir kapalı basketbol kortu. Güneydeki daha küçük spor salonu ise yarı-saydam bir çelik örgü yapıyla ve dikey bitkilendirme ile çevrelenen spesifik faaliyet odaları ve yönetim ofislerini barındırıyor. İlk katında plazaya bakan bir bistro, iki ile beşinci kat arasında ise her biri iki kat yüksekliğinde sergi salonu ve dans klübü bulunan kültür merkezinin altıncı ve yedinci katlarında bulunan kültürel faaliyet alanları yükseltilmiş bir açık avluya bakıyor. Bu yüksek avlu yedinci katta, binanın doğusundan akan nehrin manzarasına açılıyor. Dört binanın güneybatı yönündeki en küçüğü sinemaya ev sahipliği yapıyor. Sinemanın izleyici bölümüne hem ilk katta

ANTING KÜLTÜR VE SPOR MERKEZİ SPOR SALONU, YÜZME HAVUZU, KÜLTÜR MERKEZİ VE SİNEMA BİRİMLERİNDEN OLUŞUYOR. ANTING CULTURAL AND SPORTS CENTER CONSISTS OF A FITNESS CENTER, SWIMMING POOL, CULTURAL CENTER AND CINEMA.

Kesit / Section 1- Spor salonu / Gymnasium 2- Kapalı yüzme havuzu / Natatorium 3- Kültür Merkezi / Cultural center 4- Sinema / Cinema

64 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


that crisscross the flat landscape of industrial buildings and low-density housing projects. Taking advantage of the limited space of the triangular site required the architect to separate the complex into four independent volumes. These four volumes comprising a swimming facility, gym, cultural center and cinema, are of different sizes, height and scales, and arranged along the major avenue lining the site from northeast to southwest in a stepped organization with the primary pedestrian entrance plaza facing the main road on the west. These four volumes dispersed over the site create their own interior urbanism through the connectivity provided by an elevated public platform that is accessed via wide ramps on the west and north. Underneath this elevated platform that connects all the cultural center’s functions are supporting facilities such as bistros, café, shops, fitness rooms and parking lots. With their boxy shapes clad in a uniform surface of stone, steel and aluminum, the volumes of the center all resemble each other with the major difference being their dimensions. The gym consists of two volumes in different sizes. The larger one on the north is a triplestory high indoor ball game court with skylights. The smaller gym on the south has specific activity rooms and administration offices that are enclosed by a semitransparent steel lattice structure and vertical green planting. The cultural center is a seven-storied cubic volume with the first floor being a bistro facing the plaza and the second to fifth floors being the superimposed exhibition hall and dance club each with a doublestoried height. The cultural activity rooms on the sixth and seventh floors of the cultural center are arranged around an elevated open-air central courtyard that opens to the landscape of the adjacent river to the east on the seventh floor. The cinema is the smallest of the four boxy volumes at the southwest corner with the audience hall accessible via either a two-story high side

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 65


Projeler/Projects: Anting

PROJEDE FARKLI BİRİMLER, BİRİNCİ KAT SEVİYESİNDE YÜKSELEN PLATFORM İLE BİRBİRİNE BAĞLANMIŞ. THE DIFFERENT UNITS HAVE BEEN CONNECTED WITH AN ELEVATED PLATFORM ON THE FIRST FLOOR LEVEL.

66 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


İŞLEVSEL İÇ VE DIŞ MEKAN TASARIMI YALIN FORMLARA SAHİP. THE COMPLEX WITH ITS FUNCTIONAL INDOOR AND OUTDOOR SOLUTIONS HAS SIMPLE FORMS.

plazaya bakan ve tavanı iki kat yüksekliğindeki giriş lobisinden, hem de ikinci kattaki nehre bakan çıkıntıda yer alan ve sergi salonuna bağlanan fuayeden ulaşılabiliyor. Plan ve düzenleme oldukça karmaşık da olsa, tutarlı biçimde taşla kaplanan sınırlı sayıda form mimariye basit ve gizli bir bütünlük veriyor. Granitin benzer bir kaldırım taşı ile birlikte, bütünlük içinde kullanımı mimari tasarımı sadeleştirirken, inşaat senaryosunu da basitleştiriyor. Kare ve dikdörtgen taşların tutarlı bir döşeme tekniği ile yatay olarak düzenlenerek, yine yatay yerleştirilen cam pencerelere entegre edilmesiyle farklı hacimler arasında bütünlük sağlanıyor. Bu tek tip taş estetiği, Atelier+’nın önceki projelerinde de görülen, yapısal çelik ve aluminyum yüzeylerin ifadesel kullanımıyla yeknesaklıktan kurtarılıyor. Mimarlar Anting Kültür ve Spor Merkezi’nda daha önceki projelerinde kullandıkları bu teknikleri bölgenin endüstriyel estetiği ile birleştirirken, granitin doğal özellikleriyle kültürel değerleri sergiliyorlar. Farklı hacimler birbirini andırır ve programlarının karakterlerini tam olarak ortaya koymuyor, ancak doğal taş ve çeliğin mimari açıdan ileri ve detaylı kullanımı insancıl bir kamusal alan yaratmakta başarı sağlıyor. Bugün Çin’de mimari başarı belli sınırların içinde kalsa da, ileri tekniklere ve malzemelere doğru bu küçük adımlar gerek mimarlar, gerek inşaat sektörü, gerekse tüm toplum için uzun vadeli yatırımlar olarak değerlendirilebilir.

entrance lobby on the first floor facing the plaza, or a cantilevered foyer on the second floor facing the river that is connected to the cultural center exhibition hall. Although the plan and organization is complex, the limited number of forms consistently clad in stone gives the architecture a simple and discreet unity. The use of granite cladding combined with the uniform use of similar pavement stone simplifies the design of the architecture while providing a simplified construction scenario. The volumes resemble each other in the application of a consistent masonry technique of horizontally layered square and rectangular stones integrated into horizontal strips of glass windows. Breaks in this uniform stone aesthetic are provided by the expressive use of structural steel and aluminum surfaces seen repeatedly in Atelier+’s earlier projects. Atelier+ in their design for the Anting Center combines these techniques seen in their earlier work with the industrial aesthetic of the area while using the natural qualities of stone to exhibit the qualities of culture. While the individual volumes resemble each other and do not fully express the character of their programs, the advanced architectonic and detailed use of stone and steel successfully generate a humane public space. In China today, success in architecture is a limited affair where these small steps in advancing techniques and materials can be seen as investments in the long term for the architects, the construction industry and society as a whole. EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 67


Projeler/Projects: Novelda

68 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Geleneksel ve endüstriyel Calatayud-Navarro ArquItectos’un Valensiya’da tasarladığı Novelda Servef Merkezi çelik, beton ve yöresel Bateig taşını bir arada düşlüyor.

Fotoğraf-Photo: DIEGO OPAZO

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 69


Projeler/Projects: Novelda

CEPHEDE TERCİH EDİLEN BATEİG TAŞI 320x80x6 cm EBATLARDA KESİLEREK UYGULANDI. BATEIG STONE CUT IN 320X80X6 cm USED FOR THE EXTERIOR FAÇADE.

S

ervef Merkezleri (Valensiya İstihdam ve Eğitim Servisi-Servicio Valenciano de Empleo y Formación) İspanya’da, İspanyol Ekonomi, Finans ve İşsizlik Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Türkiye’deki İş Kurumu’na eşdeğer hizmetler sunan, 2000 yılından bu yana hizmet veren birliğin Valensiya özerk bölgesinde toplam 56 şubesi mevcut. Bölge genelindeki Servef şubeleri bireyin eğitim durumu ve geçmiş deneyimlerine göre iş önermenin ötesinde; kariyer rehberliği, iş eğitimi ve promosyon programları gibi hizmetler de sunuyor. Carlos Calatayud Revert ve Jesús Navarro Morcillo’nun kurduğu Valensiya tabanlı Calatayud-Navarro Arquitectos, Novelda Servef Merkezi dışında üç Servef merkezi daha tasarladı: Luis Oliag Servef Merkezi (2008), Ontinyent Servef Merkezi (2009) ve Juan Llorens Servef Merkezi (2011). Yapım sisteminden iç mekan düzenine kadar modern bir anlayışla tasarlanan Novelda Servef Merkezi, Alicante bölgesinin taş ocaklarıyla ünlü, 27 bin nüfuslu Novelda kentinde inşa edildi. Ulusal ve uluslararası pazarda mermer endüstrisinin odak noktaları arasında yer alan Novelda’da mermerin yanı sıra oldukça zengin doğal taş, kireçtaşı, silis, kil ve alçı yatakları bulunuyor. Küçük bir kent olmasına karşın Novelda, saf Art-Nouveau’nun temsili Casa Modernista ve Gaudi’nin Santa Maria Magdalena Manastırı ile bölge turizminde önemli bir paya sahip. Novelda Servef Merkezi, kent çeperinde bulunan sıradan bir konut alanında inşa edildi. Tasarım ekibi, yakın zamanda yapılaşan grid sistem içinde derin bir parselde yer alan binanın içinde bulunduğu fiziksel çevreyi çekici bulmadıklarını ifade ediyor. Mimarlar, sokak 70 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Giriş kat planı / Ground floor plan


Industrialized tradition Servef Center in Novelda, Spain, designed by Calatayud-Navarro Arquitectos uses steel, concrete and locally sourced Bateig stone in a meaningful synthesis.

S

ervef Center (Valencian Employment and Training Service-Servicio Valenciano de Empleo y Formación) in Spain, working in collaboration with the Ministry of Economy, Finance and Unemployment, has 56 branches in the state of Valencia. Apart from finding jobs in line with the degree and experience of the applicants, the Servef Centers also provide services like career consulting and job training. Valencia based Calatayud-Navarro Arquitectos established by Carlos Calatayud Revert and Jesús Navarro Morcillo had already designed three other Servef Centers in Valencia: Servef Center in Luis Oliag (2008), Servef Center in Ontinyent (2009) and Servef Center in Juan Llorens (2011). This is one in this group of Servef buildings for Novelda to the west of the provincial capital of Alicante. Novelda, a town with 27,000 inhabitants, is famous for its stone quarries of light colored marble having a crucial place in the national and international natural stone market. Apart from the marble quarries, there is also limestone, silica, clay and gypsum in

Asma kat planı / Entresol floor plan

Birinci kat planı / First floor plan

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 71


Projeler/Projects: Novelda

ve sokaktaki yaşantıdan ilham alamadıkları bir ortamda, son derece zengin, zevkli mekanlar tasarlamış. Bina strüktürel olarak alt ve üst yapı gibi iki seferde çözülmüş bir düzen içermemesine karşın; alt ve üst yapı olarak tanımlanabilecek, birbirinden yatay ve düşeyde ilerleyen şeffaf yüzeylerle ayrılan iki kütleden oluşuyor. Alt ve üst yapı tanımlaması, binadaki işlev alanlarını işaretlemeyi de kolaylaştırıyor: Yüksek tavanıyla müşteri hizmetleri giriş katta kamusal bir mekan yaratırken, üst katlar arşive ayrılmış. Alt ve üst yapının ara kesitini tanımlayan birinci katta ise eğitim-seminer odaları yer alıyor. Taşıyıcı sistemi çelik konstrüksiyon olan binada duvar ve döşemeler betondan inşa edilmiş. Projede alt yapının ön cephesinde bir çeşit kireçtaşı olan, yerel Bateig taşına yer verilirken; iç mekan döşemelerinde de aynı cins taş 30x60cm ebatlarda kesilerek uygulanmış. Novelda kent merkezi yakınlarında bulunan bir ocaktan çıkartılan Bateig taşı mavi ve gri arasında gidip gelen, oldukça karakteristik bir renge sahip. Homojen yüzeyli, renk olarak esnek karakterde olan yerel Bateig taşına tasarım ekibi diğer malzemeler ile uyum içinde kullanılabildiği için yer vermiş. Proje, tercih ettiği yapım sistemi, yerel-çağdaş malzeme tercihleriyle geleneksel ve endüstriyel arasında sağlam bir noktada duruyor. İspanyol mimarların gözdesi olan yalın formlara sahip, malzeme ve strüktürü öne çıkaran tasarımlar arasına giren projede çağdaş ve yerel malzemelerin ağır-hafif, çizgi-plaka bağlamlarında bir arada kullanılmasıyla şeffaf veya opak mekanlar ortaya çıkarılıyor. Çelik, cam ve doğal taş gibi farklı davranışlara sahip malzemeler bir arada kullanılılarak, binadaki mekanların ve cephe düzeninin kimliği güçlendiriliyor.

the area. Novelda is also the home of architectural monuments such as the pure Art-Nouveau Casa Modernista by Pedro Cerdán Martínez and the Monastery of Santa Maria Magdalena with a church designed by a disciple of Antoni Gaudí. Servef Center in Novelda is constructed in a middle class housing district on the periphery of the city that has been recently developed using the grid system. The design team realizing that the physical environment surrounding the site is not particularly attractive aimed to create rich and surprising interiors inspired by urban and street life. The design of the building consists of two parts: the lower and upper structures, separated by transparent surfaces vertically and horizontally. The project is structured on three levels: customer services on the first, training on the second, and archiving on the upper level. This drives the design of the building structure representing a clearly arranged plan. The entrance floor, where the customer services are located, creates a pleasant public space with its high ceiling, whereas the upper floors are used as archives. The first floor, between the lower and upper structures, accommodates the education and seminar rooms. A steel construction system is used in the building whereas the walls and floors are made of reinforced 72 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

KULLANILAN FARKLI MALZEMELERLE ZENGİN İÇ MEKANLAR YARATILIYOR. THE DIVERSITY OF MATERIALS CREATE ATTRACTIVE INTERIOR SPACES.


NOVELDA SERVEF MERKEZİ DOĞAL TAŞ, ÇELİK VE CAMIN BİRLİKTE KULLANILDIĞI MODERN BİR UYGULAMA. SERVEF CENTER IN NOVELDA IS A MODERN APPLICATION OF NATURAL STONE, STEEL AND GLASS.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 73


Projeler/Projects: Novelda

GİRİŞ KATI, ÖNERDİĞİ DERİN HACMİYLE ZENGİN BİR KAMUSAL ALANA DÖNÜŞÜYOR. THE ENTRANCE FLOOR OF THE CENTeR BECOMES AN ATTRACTIVE PUBLIC SPACE WITH ITS HIGH CEILING.

74 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Dikkatlice işlendiği takdirde yüzey tasarlamaya uygun olan Bateig taşı, yapının giriş kat cephesinde düzgün kesilmiş dev paneller halinde uygulanmış. Malzemenin ocaktan çıkartılan maksimum boyutları ile malzeme karakteri birlikte düşünülerek panellerin boyutuna karar verilmiş. 320x80x6 cm ebatlarında kesilen Bateig taşı paneller cephede düşeyde yükselecek şekilde iki sıra halinde kurgulanmış. Sokağa karşı filtre ve güneşten koruma görevi gören panellerin etrafı çelik levhalar ile geçilip; malzeme üzerindeki gözenekleri kapamak amacıyla da üzeri bir çeşit poliüretan boya ile boyanmış. Dış mekanda aralarında boşluk bulunan, ışık ve gölge oyunlarına olanak sağlayan bu düzen; iç mekanda güneşten korunma görevinin yanı sıra açık hava ve sigara içme mekanlarını tanımlamış durumda. Nispeten küçük taban alanına rağmen giriş katın yüksek tavanlı oluşu ve ara katta açık terasın bulunması son derece zengin örüntülerin oluşmasına sebep olmuş. Giriş kat cephesini tanımlayan Bateig taşı panellerin bina içine doğru akarak bina girişini tanımladığı projede; iç mekanda gri, beyaz ve siyah renkler hakim. Tıpkı bir diğer örnek olan, Orts-Trullenque’nin tasarladığı Onda Servef Merkezi (Employment Centre Servef in Onda), Castellón de la Plana, Castellón, İspanya (2008)’nde olduğu gibi mimarlar bu kez Novelda Servef Merkezi ile oldukça küçük bir alanda hiç geçmişi olmayan çizgileri kullanarak sade ama modern bir mimari yaratırken; sundukları iç mekan çözümleri ile de dikkat çekiyorlar.

concrete. The façade of the lower structure is clad in a kind of marble, the biocalcerinite Bateig stone. Another local stone cut in 30x60 cm size is used in the interior floors. The Bateig stone, quarried close to the city center of Novelda, has a characteristic blue-gray color and a uniform texture. The design team remarked that with this texture and its neutral color Bateig is a very versatile material to combine with other materials and has the noble yet everyday character they wanted for the design. The design is a combination of traditional and industrial methods with its construction system showing both local and modern material choices. Servef Center in Novelda is similar to other examples of contemporary architecture in Spain with its simple forms, exposed materials and structural systems. The architects for this project designed transparent and opaque interiors by using a complementing set of materials that are heavy and light, clear and opaque. The architectural identity of the building is realized with a complex but elegant combination of steel, glass and natural stone in these complementing material relationships. The building has a regular scheme, characterized by a deep site depth in the context of an area of bland residential buildings. The site is located between walls, like its neighbors, and is roughly square, about one hundred and sixty square feet. The street does not offer any features that would influence the design. In this way the architects’ proposed an exemplary building in a not particularly favorable location, having its own scale,

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 75


Projeler/Projects: Novelda

TAŞIYICI SİSTEM TAMAMEN ÇELİK KONSTRÜKSİYON OLACAK ŞEKİLDE TASARLANDI. THE CONSTRUCTION SYSTEM WAS ENTIRELY MADE OF STEEL.

Çelik konstrüksiyon taşıyıcı sistem, aksonometrik Steel contruction system, axonometric

76 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Kesit / Section

Kesit / Section

ZEMİN DÖŞEMELERİNDE BATEİG TAŞI 30X60 cm BOYUTLARINDA KESİLEREK UYGULANDI. BATEIG STONE CUT IN 30X60 cm SIZES ARE USED ON THE FLOORS. asserting its representative and institutional quality to become a benchmark for the neighborhood. Servef Center in Novelda was designed with a modern sense from its building production system to its interior with the integration of the local Bateig stone a crucial element to give the building local character in this modernist context. If carefully cut, the Bateig stone is truly appropriate to design façades with. In this project, the Bateig is used as precisely cut large louver like plates for the lower structure’s façade. The size of the stone pieces was the maximum size produced in the quarry, 320x80x6cm. Two levels of stone are arranged vertically on the façade as a skin that acts as a filter towards the EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 77


Projeler/Projects: Novelda

street and as a sunscreen. To keep both sides of exposed stone, there is a steel plate surrounding each piece. The binding of metal parts with the stone was made with metal pins, arranged with an elastic material. The flooring was treated with a matt polyurethane paint to close the pores and improve wear resistance. The special arrangement on the front façade with the gaps in between allows for games of light and shade. This side of the design protects the interiors from the strong sunlight as well as creating exterior spots for smokers. The building exists on a slightly small lot yet surprisingly the design offers a very rich interior such as the entrance floor with a deep ceiling and an open air courtyard. The Bateig stone implemented onto the lower façade makes a soft turn and floods through the entrance to dominate it. Gray, white and black colors are prevalent in the interiors. Overall the combination of stone, steel and glass create a sense of quality and character in a modern setting for the growing city.

MİMAR / ARCHITECT: Calatayud-Navarro Arquitectos YER / LOCATION: Novelda, Alicante, İspanya / Spain YIL / YEAR: 2007 PROGRAM / PROGRAMME: Office / Office MALZEMELER / MATERIALS: Bateig taşı, çelik, beton ve cam / Bateig stone, steel, concrete and glass ALAN / AREA: 1004 m2 TASARIM EKİBİ / DESIGN TEAM: Carlos Calatayud, Jesús Navarro, José Ramón Manuel

BİNANIN İÇİNDE BULUNDUĞU ÇEVREYİ ÇEKİCİ BULMAYAN TASARIM EKİBİ, İÇE DÖNÜK BİR YAPI TASARLAMIŞ. THE DESIGN TEAM, FINDING THE SURROUNDINGS UNATTRACTIVE, DESIGNED AN ENCLOSED BOX.

Aksonometrik perspektif Axonometric perspective

78 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Sistem kesiti / System section

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 79


Projeler/Projects: Addis Ababa

Tül etkisi Etiyopya’nın başkentindeki Addis Ababa Ticaret Odası ve Sektör Birlikleri Merkez Binası, Trachyte taşı kaplı yüzeyleri ile yerelden gelen değerleri yorumluyor.

E

tiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da, kentin ana ulaşım odaklarından Mexico Meydanı’na açılan bulvarlar arasında, belediyeye ait atıl durumdaki arazi parçası Addis Ababa Ticaret Odası ve Sektör Birlikleri Merkez Binası için seçilerek bu yılın mart ayında tek aşamalı bir mimari proje yarışmasına açıldı. Kazanan proje yarışma başvurularından bir hafta sonra açıklanarak, Brüksel ve Addis Ababa tabanlı BC Architects ile yine Addis Ababa merkezli ABBA Architects’ten Adey Tadesse’nin birlikte tasarladığı proje 80.000 ETB (yaklaşık 3225km2) ile ödüllendirildi. Addis Ababa Ticaret Odası ve Sektör Birlikleri Merkez Binası kaide ve kule birimlerinden oluşuyor: Kaide kısmı kapalı otopark, toplantı salonları, yeme-içme mekanları gibi kamusal mekanlar önerirken; kule birimi ofis katlarını barındırıyor. Projede hem kaide hem de kule birimleri yöreden çıkartılan Trachyte taşı ile kaplanmış. Mimarlar bu tercihi Trachyte taşının kolay temin edilebilir bir malzeme oluşunun yanı sıra el ile işlenmeye müsait oluşu, yerel kimliğe aitliği ve iklim koşulları ile olan uyumu sebebiyle tercih ettiklerini söylüyor. 2006 yılında kurulan BC Architects, genç Brükselli mimar ve tasarımcıların enstalasyon ve araştırma projelerinin uluslararası etkinliklerde yer almasıyla adını duyurdu. Ofisin yakın zamanda uygulanmış olan Muyinga Kütüphanesi, Burundi (2012), inşaatı devam eden eko-turizm projesi Lalibela, Etiyopya ve birçok render projesinin ortak özellikleri tamamen işleve yönelik, minimum müdahaleler önerirken, içinde bulundukları coğrafyanın yerelden gelen değerlerini ve malzeme kullanımını yansıtan nitelikte olmaları... 80 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Veil effect

Addis Ababa Chamber of Commerce and Sectoral Associations Headquarters in the capital of Ethiopia reinterprets Le Corbusier’s ‘podium and tower’ concept in a building with Trachyte stone.

A

ddis Ababa, the second highest capital of the world (2700m altitude) after La Paz, Bolivia, has a population of 2.7 million. The city was built in the late 19th century. Later, the completion of the Djibouti Railway in 1917, ignited an irregular, uncontrolled urban development. Addis Ababa’s population doubled in the 60s, and the city has been struggling with problems of housing and transportation ever since. The lack of public space and the high crime rates in the existing ones worsen the situation. The project for the city’s new Chamber of Commerce and Sectoral Associations Headquarters was selected through an architectural design competition. The winner was a joint proposal of Brussels and Addis Ababa based BC


EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 81


Projeler/Projects: Addis Ababa

Addis Ababa Ticaret Odası ve Sektör Birlikleri Merkez Binası’nın kaide ve kulesi Addis Ababa yakınlarından çıkartılan yerel Trachyte taşı kaplı yüzeyleri ile örüntülü, basit bir görünüme sahip. Sade ve işlevsel mekanlardan müteşekkil projede; madenden büyük bloklar halinde çıkartılan Trachyte taşı, az maliyetle inşaat alanına taşınarak küçük rötuşların ardından hemen uygulanabiliyor. Projenin kaide kısmında taş malzeme beden duvarları üzerinde sürekli bir yüzey oluşturacak şekilde uygulanırken; cam paneller ile geçilen kulenin çevresinde aralarında büyük boşluklar bırakacak şekilde örülerek uygulanmış. Bu haliyle bina yüksek düzeyde doğal havalandırmaya sahip olan bina, gün ışığı ile aydınlanıyor ve kent ile güçlü bir görsel ilişki kuruyor. Kule cephesinde uygulanan taş blokların aralarında kırıklı açılar oluşturacak şekilde uygulanması örüntüye estetik değer kazandırırken; aynı zamanda içeriden dışarıyı da farklı açılardan izleme olanağı sunuyor. Kule cephesinin şeffaf bir görünümde olması ve ışık-gölge oyunlarına olanak sağlaması sebebiyle yapı, bir çeşit geleneksel Etiyopya kumaşı olan ‘Netela’yı andırıyor. 2.7 milyon nüfuslu başkent Addis Ababa; 2500 metre rakımıyla Bolivya’daki La Paz’dan sonra Vaziyet planı/Site plan PROJE, KENT MERKEZİ’NDEKİ MEXICO MEYDANI’NDA ATIL DURUMDA BULUNAN BİR KAMU ARAZİSİ ÜZERİNE TASARLANDI. THE BUILDING SITE USED TO BE AN EMPTY LOT AT THE MEXICO SQUARE IN THE CITY CENTER.

82 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


dünyanın en yüksek ikinci başkenti... 19. yüzyılın sonlarında kurulan şehrin ismi ‘Yeni çiçek’ anlamına geliyor. Kuruluşundan bu yana planlı büyüyemeyen Addis Ababa’daki plansız yayılma 1917’de tamamlanan Cibuti demiryoluyla devam etti. 1960’larda nüfusu ikiye katlanan şehir, küresel boyutta birçok dünya kentinde karşılaşılan plansız gelişimin doğurduğu başlıca problemlerden konut ve ulaşım sorunlarının yanında, kentteki kamusal alanların azlığı, olanların ise yüksek suç oranıyla güvensiz ortamlar oluşturması ile de boğuşuyor. Kent ve insan ölçeğini dikkate alan, bir yandan modernist bir tasarım sunarken diğer yandan bu tasarımı yerelden gelen değerlerle desteklemeye çalışan tasarım ekibi bu bağlamda, bina yakın çevresini de yeniden tasarlayıp kente kazandırmayı hedefliyor. Doğu-batı aksı boyunca mevcutta gelişen yeşil aksı uzatarak proje arsası içine kadar genişleten tasarım ekibi; ikincil olarak, bina kaidesinin içeri doğru yaptığı hareket neticesinde oluşan alanı yeniden tasarlayıp kent sakinlerinin kullanabileceği bir açık alana çeviriyor. Ekibin önerdiği üçüncü kamusal açık alan ise bina girişindeki merdivenler... Sonuç olarak bina kaidesinde bulunan buluşma mekanları, aynı kotta, dış mekanda bulunan açık alanlarla daha da anlam kazanıyor. Önerdiği rampası ile de yaşlı, çocuklu ve bedensel engelli kullanımına olanak sağlıyor. Kent ve mimarlık ortamını beyaz badanalı, çatıları oluklu teneke ile kaplı binaların temsil ettiği başkent Addis Ababa’daki genel konut alanı profili çamurla örülen, saz damlı binlerce kulübeden ibaret. 1963’te kurulan Afrika Birliği’nin başkenti olan ve komşusu Cibuti’ye açılan

TASARIMDA KAİDE VE KULE ‘TRACHYTE’ TAŞI İLE KAPLANDI. BOTH THE PODIUM AND THE TOWER ARE CLAD IN TRACHYTE STONE.

Architects and Adey Tadesse of Addis Ababa based ABBA Architects. The proposal consists of a podium and a tower: The podium includes public spaces such as an underground parking space, meeting halls and a food court, while the office floors are located within the tower. Both the podium and the tower are clad in locally sourced Trachyte stone. The architects state that they chose Trachyte since it’s locally available, easy to shape by hand, durable and connects to the local identity. The architects say that being inspired by and in cooperation with a new generation of Ethiopian architects,their design aims to create potential, as urbanists do, through architecture, while trying to establish a glocal architecture. ‘’We aim to create potential outside and inside the building, acting both as an urbanist and an architect, through the relationship of the building to the urban surrounding, and through the internal organization of the functions. At the same time, we aim to generate an architectural language serving the needs of an international entrepreneurial community, while being in line with local materials and identity: besides using local materials, the design also refers to the ‘Netela’, a woven Ethiopian textile, which so nicely EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 83


Projeler/Projects: Addis Ababa

Ground floor plan Giriş kat planı

PROJE YAKIN ÇEVRESİNE PARK, MEYDAN VE ÇEVRENİN İZLENEBİLECEĞİ MERDİVENLER GİBİ KAMUSAL MEKANLAR KAZANDIRDI. THE PROJECT CREATED PUBLIC SPACES LIKE A PARK, A PLAZA AND PUBLIC STAIRS WITH A VIEW TO THE URBAN SCENE.

önemli aksların üzerinde kurulu Addis Ababa konut sorununu bir türlü çözemese Ticaret Odası ve Sektör Birlikleri Merkez Binası projesi ile modern mimarlık ortamında adından söz ettireceğe benziyor. Plansız gelişme sürecinde inşa edilen her yeni bir bina ile açık kamusal alan kültürünün hiçe sayılarak yok edildiği kentte, bu proje sayesinde bir farkındalık oluşması mümkün görünüyor. İnsan ölçeğinde gezinen kütlesi ile Merkez Binası’nın kullandığı dil son derece akılcı: Yerelden gelen değerleri ve malzemeleri kullanıp, işin rasyonel ve maddi boyutunu da göz önünde bulundurarak ilerlemek... 84 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


+11.00 kotu planı / +11.00 level plan

+13.00 kotu planı / +13.00 level plan

+19.00 kotu planı / +19.00 level plan

PROJENİN KAİDE KISMI KAMUSAL MEKANLARI BARINDIRIRKEN, KULEDEKİ KATLAR OFİS BİRİMLERİNE AYRILMIŞ. WHILE THE PODIUM HOSTS THE PUBLIC SPACES, THE TOWER WILL BE USED AS OFFICES.

Kesit / Section

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 85


Projeler/Projects: Addis Ababa

86 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


TASARIM EKİBİ ‘TRACHYTE’ TAŞINI KOLAY TEMİN ETME, İŞLEME KOLAYLIĞI, YEREL KİMLİK İLE OLAN UYUMU VE İKLİMSEL FAKTÖRLER DOLAYISIYLA TERCİH ETMİŞ. THE DESIGN TEAM CHOSE LOCAL VOLCANIC TRACHYTE STONE DUE TO AVAILABILITY, EASINESS ON HAND LABOR, CONNECTEDNESS WITH THE LOCAL IDENTITY AND ITS WEATHERING PROPERTIES.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 87


Projeler/Projects: Addis Ababa

PROJEDE SADE, ABARTISIZ İÇ MEKANLAR TASARLANMIŞ. SIMPLE, NONEXAGGERATED INTERIORS ARE DESIGNED FOR THE PROJECT.

88 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


GİRİŞTE ZİYARETÇİLERİ KARŞILAYAN FARKLI KOTTAKİ KATLAR, ZENGİN İÇ GÖRÜNÜMLER YARATIYOR. THE FLOORS PLACED ON DIFFERENT LEVELS CREATES DIVERSE VIEWS AT THE GROUND FLOOR.

shows the threads of cotton and has a character of both shadow and transparency.’’ Design principle 1: The podium and the tower The architects’ podium and tower concept is based on Le Corbusier’s Radiant City. Originally, Le Corbusier thought of the podium as an elevated pedestrian public space and worldwide, urban planners and policy makers followed this vision in renovating whole new city parts (Algiers, Marseille, Brussels), or even starting new cities (Brasilia, Ankara). Yet, nowhere has the podium fulfilled its original function as a space for pedestrians. Rather, the modernist podium has installed a hierarchical distance between tower and street, creating a feeling of inaccessibility for street dwellers. In the context of Addis Ababa, the architects had to rethink this podium critically to serve the specific social spaces of Ethiopian streets and commerce. They say that they brought the podium down to the public space where informal meetings, networking and vibrancy take place, extending its meaning to urban scene, making it much more accessible. Design principle 2: The public street as potential In Addis Abeba, the street is the main public space that answers to the needs of interaction within communities. In this context, the architects saw a potential in the building site, which is defined by 3 streets on the outside. The building provides public space that facilitates trade, social encounter and exchange, in the form of 3 urban typologies: the urban park, the urban square and the urban stairs. On the inside, the building is defined by a grand ramp, flowing from the urban square into the building and circulating around the prominent space. Thus the characteristics of the street –informal meetings, trade and commerce, networking, vibrancy– become a main feature of the inner circulation activities of the Headquarter Building of the Chamber of Commerce. Design principle 3: Ethiopian glocal architecture The architects were also concerned with the appearance of the building within the surrounding global-modernist style, which brought them to the choice of materials and the façade. The Trachyte stone that will be used for façade cladding on the podium and for structural façade on the tower is a locally quarried stone and refers to the massiveness of Ethiopian stone architecture. The façade of the tower also refers to the ‘Netela’ (woven Ethiopian textile) which nicely shows the threads of cotton and has a character of both shadow and transparency. By linking this local material and façade to an architectural expressive form that is connected to a global entrepreneurial EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 89


Projeler/Projects: Addis Ababa

YARATTIĞI KAMUSAL MEKANLAR İLE PROJE YENİ BİR ÇEKİM MERKEZİ HALİNİ ALACAK. THE BUILDING WILL BE A NEW CENTER OF GRAVITY WITH ITS NEW PUBLIC SPACES.

90 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

community, the Headquarters Building of the Chamber of Commerce is positioning itself as a true ‘glocal’ architecture, a result of a cooperation between a new generation of Ethiopian and European architects. The result The proposal offers simple and functional solutions. The Trachyte stone can be quickly and cheaply transported from the quarry, then clad on the façade of the podium continually. On the other hand, the stone surrounding the glass-clad tower, is implemented with big gaps in between, creating natural ventilation and lighting as well as connecting visually to its urban setting. The angular design of the stone plates provides aesthetic value, as well as different perspectives to the outside view. The design furthers an existing green strip from neighboring plots and turns the space created by the inward direction of the podium to a public square, offering a third public space with the addition of urban stairs. As a result, the open meeting spaces on the podium meet other public spaces like the park, the urban square and the urban stairs on the same level. In Addis Ababa, whose architectural setting consists of buildings with tin roofs painted in white, and where residential neighborhoods are mainly thousands of clay houses with thatched roofs, the Chamber of Commerce and Sectoral Associations Headquarters constitutes an architectural model, re-evaluating local values by using local materials in a rational and economic context


KULE BİRİMİ TAMAMEN YEREL ‘TRACHYTE’ TAŞI KULLANILARAK KAPLANDI. THE TOWER’S FAÇADE IS FULLY CLAD WITH THE LOCALLY SOURCED TRACHYTE STONE.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 91


Projeler/Projects: Addis Ababa

Taş işleme süreci / Stone process

KULE CEPHESİNDEKİ TAŞ BLOKLAR ARALARINDA BÜYÜK AÇIKLIKLAR BIRAKACAK ŞEKİLDE UYGULANDI. THE LOCAL TRACHYTE STONE WAS CLAD ON THE TOWER’S FAÇADE, LEAVING BIG GAPS BETWEEN THE STONE BLOCKS.

MİMAR / ARCHITECT: BC Architects ve Adey Tadesse (ABBA Architects) iş birliği / BC Architects in collaboration with Adey Tadesse of ABBA Architects YER / LOCATION: Addis Ababa, Etiyopya / Ethiopia YIL / YEAR: 2013 PROGRAM / PROGRAMME: Açık ve kapalı kamusal alanlar ile ofis katları / Open and close public spaces and office floors MALZEMELER / MATERIALS: Trachyte taşı, beton, cam / Trachyte stone, concrete, glass ALAN / AREA: 10.000 m² 92 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

Cephe kesiti Façade section


Batı görünüş / West elevation

Güney görünüş / South elevation

GÖZENEKLERİ SAYESİNDE TÜL ETKİSİNİN İZLENDİĞİ KULE BİRİMİ, İÇERİDEKİ OFİS YAŞANTISINI DIŞARIYA TAŞIYOR. THE BIG GAPS ON THE FAÇADE CREATES THE VEIL EFFECT OPENING THE OFFICE LIFE TO PUBLIC VIEW.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 93


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

94 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Radikal, ekolojik, monolitik Gilles Perraudin doğal taşla, modern geleneksel bir mimari yaratıyor.

M

imar Gilles Perraudin ve Lyon, Fransa tabanlı mimarlık ofisi Perraudin Architects, geride bıraktığımız 30 yıl içinde çoğu Fransa’da olmak üzere konut tasarımı, kentsel tasarım, planlama, kamusal ve ticari yapılar gibi oldukça geniş bir yelpazade, çok sayıda proje tasarlayıp uyguladı. Mimarın, doğal taşın radikal biçimde strüktürel kullanımını da içeren çevresel meselelere odaklı yaklaşımı ‘yerel avangard’ olarak tanımlanıyor. Bu sayıda, mimarın doğal taşı strüktürel bir malzeme olarak kullanıp, üzerinde çalıştığı kentsel ve kırsal çevreye estetik ve ekolojik değerler katmak için çelik ve ahşap gibi malzemelerle birlikte kurguladığı projelerine yer veriyoruz. Ocaktan çıkartılıp doğrudan şantiyeye taşınan yekpare, devasa kireçtaşı blokların temel tekniklerle uygulanması, doğal malzemeler ve basit yöntemlerin modern mimaride yarattığı potansiyelleri ortaya koyuyor. Doğal kaynakları ve enerjiyi daha az tüketip ekolojik etkisi düşük binalar tasarlayan bu tip bir 21. yüzyıl modernizmi aslında Perraudin’in de ifade ettiği gibi “... dünya üzerindeki yaşam standartlarını iyileştirmek ve korumak” yolunda atılan bir adım.

Radical, ecological, monolithic Gilles Perraudin creates a modern traditional architecture in stone.

T

he architect Gilles Perraudin and his practice Perraudin Architectes from his base in Lyon has for the last three decades produced an extensive collection of architecture and design for residential, urban design, planning, public and commercial projects largely in France. His singular focus on environmental issues including the radical structural use of solid stone has been intriguingly labeled “vernacular avantgarde”. We feature here a number of his projects in France that use stone structurally with materials such as steel and timber to provide aesthetic and ecological value to urban and rural settings. Massive, limestone blocks brought directly from quarry to building site and applied with basic techniques show the potential for modern architecture using natural materials and simple methods. This type of new 21st century modernism using less resources and energy to produce buildings with little ecological impact is a direction that Perraudin himself has declared critically necessary “…for the enhancement and conservation of living conditions on earth.” EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 95


PatrImonIo Şarap Müzesi, Korsika, İtalya, 2012 Patrimonio Wine Museum, Corsica, Italy, 2012

Korsika’nın kuzey ucunda, Patrimonio köyü ile çevresindeki bağlar arasında yer alan Şarap Müzesi, 2012 yılında, bölgedeki kaliteli şarap üretimini ön plana çıkarak turizm açısından çekici hale getirmek isteyen belediye için gerçekleştirilmiş. Perraudin projede kendi monolitik blok sistemini kullanmak üzere, Korsika’nın güneyindeki Bonifacio ocağından çıkarılan alacalı kireçtaşını ve çatı strüktüründe kullandığı Korsika karaçamı gibi diğer yerel malzemeleri değerlendirmiş. Müzenin yerleşim planı, alanın topografisi, sergi mekanının program ihtiyaçları, bitişikteki köy ve Akdeniz iklimi gibi faktörler çerçevesinde şekillenmiş. Perraudin’in daha önce gerçekleştirdiği büyük, monolitik taş binalardan oluşan projelerin aksine Şarap Müzesi grid sisteme oturtulmuş, küçük, birbirine entegre sergi pavyonlarından oluşan, zeminlerin doğal taş malzeme ile kaplandığı, ahşap ve çeliğin serbest ayak şeklinde tasarlanan taş sütunlarda kullanıldığı bir tasarıma sahip. Eğimli topografi üzerine oturtulmuş, sütunlarla çerçevelenen 96 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


“Benim inançlarım ve düşüncelerim iletişim ve eğitim gerektiriyor. Bir müteahhitle konuşurken -ahşap, taş ya da toprakla ilgili- yaklaşımımı açıklamak zorundayım çünkü ilk bakışta anlaşılır bir yaklaşımım yok. “ “My beliefs and my thoughts require communication and education. Talking with a developer I have to explain my approach: wood, stone, earth, because it is not obvious.” Gilles Perraudin

This Wine Museum completed in 2012 in the center of northern tip of Corsica is set between the village of Patrimonio and the surrounding fields of grapes vines. The client was the local municipality that was eager to highlight the regions high quality wine production in an attraction that would draw tourism to the area. Perraudin came to the project with the objective of using his system of monolithic blocks using the variegated limestone of the Bonifacio quarry in the south of Corsica and additional local materials such as the Corsican black pine wood for the structural timber system of the roofs. The plan of the Museum was adapted towards the topography of the site, the programmatic requirements for exhibition space, the presence of the village and the Mediterranean climate. In contrast to Perraudin’s previous monolithic stone projects composed of large, single buildings, the design for the Wine Museum consists of a grouping of small exhibition pavilion buildings connected by a grid of open spaces paved in natural stone, covered by wood and steel trellises supported on free standing limestone columns. The sloped terraces framed by these columns orient visitors towards the view of the natural landscape and vineyards down towards the valley while also guiding visitors through the complex. While spatial planning is important it is the impact of the architectonic system of limestone, natural stone, wood and steel EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 97


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

KİREÇTAŞI, ÇELİK VE AHŞABIN BİRLİKTE KULLANILDIĞI ŞARAP MÜZESİ, PERRAUDIN’IN GELENEKSEL AKDENİZ MİMARİ DEĞERLERİNİ MODERN BİR PLATFORMA TAŞIDIĞI ÖRNEKLER ARASINDA. PATRIMONIO WINE MUSEUM COMBINES THE UNIQUE QUALITIES OF TRADITIONAL MEDITERRANEAN ARCHITECTURE WITH MODERN VALUES, USING LIMESTONE, STEEL AND GLASS.

teraslar, ziyaretçilere vadiye bakan doğal peyzaj ve üzüm bağlarını izleme fırsatı sunarken; aynı zamanda bina kompleksi içinde yön bulmaya da yardımcı oluyor. Mekansal organizasyon önemli bir husus olsa da, projede asıl etki kireçtaşı, doğal taş, ahşap ve çeliğin dahil olduğu arkitektonik sistemden geliyor. Bu inşaat sistemi basit ve geleneksel olmasına rağmen oldukça kararlı bir karakteri açığa çıkartıyor. Perraudin’in yekpare kireçtaşı bloklardan oluşan ve ‘yerel avangard’ olarak anılan mimarisi, bir dizi temel bileşenin birlikte çalışarak eğimli topografiyi tanımladığı projede en açık ifadelerinden birini buluyor. Farklı yüzey dokularına sahip kireçtaşı bloklar, doğal taş temellerden karmaşık ahşap tavanlara kadar yükselen strüktürel taş kullanımıyla belirlenen, yapısal ifade gücü yüksek formlardan oluşan sistemin bir parçası... Bu, geleneksel, hatta biraz arkaik görünse de, şaşırtıcı ama işlevsel kullanımıyla çağdaş bir yaklaşım getiren çelik kirişler gibi açık detayları ile aslında oldukça modern. Bu açıdan Patrimonio Şarap Müzesi, Akdeniz mimari geleneklerinin benzersiz özelliklerini modern zevk ve kullanıma hitap eden bir tasarımda değerlendiren sayılı binalardan biri. 98 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


that sets the tone for the architecture of the Wine Museum. This system of building is both simple and traditional but resolutely stark in its character. Perraudin’s architecture in massive limestone blocks labeled “vernacular avantgarde” has one of its most clear articulations here as a series of basic components that work to describe the sloping terraced topography. The limestone blocks, while distinct in their surface textures, are part of a whole system of structurally expressive forms highlighted by the structural use of stone from the natural stone foundations up to the complex timber ceilings. While traditional and somewhat archaic in appearance, this system is quite modern in its clear details including the surprising, yet efficient use of steel crossbeams that bring in a contemporary element. In this way the design of the Wine Museum at Patrimonio is one of the few buildings of late that combines the unique qualities of the traditions of Mediterranean architecture in a building that is also meant to appeal to modern taste and use. EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 99


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

ChaI VItIcole, Solan, Fransa, 2008 Chai Viticole, Solan, France, 2008 Perraudin’in 1998’de, kendi şarap markası Domaine Perraudin için Vauvert’de gerçekleştirdiği üretim ve mahzen tesisi ile başlayan, Fransız şarap endüstrisine yönelik çalışmalarının en yenisi ‘Chai Viticole’, Güney Fransa’nın Uzès kasabasında bulunan Rum Ortodoks Solan Manastırı için 2008 yılında tamamlanan bir şarap üretim tesisi. Perraudin’ın şarap tesisleri mimarisi konusundaki uzmanlığı şu an Romanya ve Orta Doğu’da sürdürmekte olduğu uluslararası projelerle devam ediyor. Mimarın modernyerel mimari uygulamaları, çağdaş şarap üretim yöntemlerinin işlevsel ihtiyaçlarına karşılık verirken, kaliteli şarap üretimi için gereken doğal koşullara da saygı gösteriyor. Solan Manastırı için gerçeklşetirilen bu şarap depolama ve dağıtım binası, La Bastide-d’Engras köyünün dışında konumlanan mevcut Ortaçağ manastırına bir eklenti olarak düzenlenmiş. Eklenti LanguedocRoussillon bölgesinin verimli bağlarından toplanan üzümlerden kendi şaraplarını üreten rahibe ve papazların, manastırın tarihi mimarisine, doğal çevresine ve bölgenin ekolojik sistemlerine uyumlu bir ek alan ihtiyacına karşılık vermek üzere tasarlanmış. Tesisin, doğaya saygısı, sadeliği ve yaydığı kutsallık duygusuyla burada yaşayan rahibe ve papazların ruhani yaşamlarını da yansıtması beklenmiş. Perraudin’ın önerisi ilk olarak 1998’de Vauvert’deki projede de uyguladığı, yekpare taş bloklardan basit bir taş yığma sistemi. 100 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

This “Chai Viticole” or wine cellar is a production facility completed in 2008 for the Greek Orthodox Solan Monastery in the town of Uzès in the Languedoc-Roussillon in southern France. It is the most recent of Perraudin’s completed designs for the wine industry in France that began in 1998 with the production and cellar storage facility for his own wine label Domaine Perraudin in Vauvert. In addition to the Chai Viticole in Solan, Perraudin’s expertise in the area of architecture for wine facilities continues today in his design for the wine industry internationally with new projects in development in Rumania and the Middle East. His application of a modern vernacular architecture is ideally suited to the functional needs of modern wine production methods, yet respectful of the natural conditions required to produce quality wine. This wine distribution and storage building for Solan Monastery is an extension of an existing medieval monastery building located outside the village of La Bastide-d’Engras. The resident religious community of Orthodox nuns and monks living in the medieval building producing their own natural wines from the grape vines in the fertile farmland of the Languedoc-Roussillon region required additional space that was in harmony with the historic architecture, natural setting and ecological systems of the area. Importantly also the architecture of the facility had to reflect the spiritual life of the resident nuns and monks in its respect for nature, austerity and sense of sanctity.


EK BİNADA, YAPI ÇEVRESİNİ ÇEPEÇEVRE SARAN, YATAYDA VE DÜŞEYDE YÜKSELEN TAŞ BLOKLARIN TANIMLADIĞI BİR CEPHE TASARLANMIŞ. IN THIS EXTENSION PROJECT, THE FAÇADE CONSISTING OF MASSIVE STONE BLOCKS SET VERTICALLY AND HORIZONTALLY, SURROUNDS THE WHOLE VOLUME.

Perraudin’s solution was the design of a massive stone block stacking system inaugurated in the project at Vauvert in 1998 but in a more simple and spare geometry reflective of the higher symbolism of the religious setting. The geometry of the design is characterized by the use of a colonnade of vertical monolithic columns that completely lines the periphery of the building. Perraudin brings the verticality of the individual columns together in a horizontal composition as the columns are repeated around the building in a colonnade that seemingly echoes ancient Greek temples. The

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 101


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

Ancak mimar bu kez dini ortamın yüksek sembolizmini yansıtan daha yalın bir geometri ortaya çıkarmış. Tasarımın geometrisi binayı çepeçevre saran, düşeyde yükselen kolonadların oluşturduğu kabukla tanımlanıyor. Bina çevresini dolaşan kolonad sistemiyle Antik dönem Yunan tapınaklarını anımsatan tasarımda Perraudin, düşeyde yükselen taş blokları bina çevresi boyunca yatay bir kompozisyonda yan yana diziyor. Perraudin bu tekniklerinde sık sık kireçtaşı blokları bu yatay-düşey kombinasyon kapsamında uyguluyor. Ayrıca iş kalemlerini en basite indirgemek için taş bloklar, yakındaki bir ocaktan çıkan standart boyutlar olan, 210x105x52 cm ebatlarda kullanılmış. Bu düşey sütunların bir başka etkisi de ışığı içeri taşıyan pencere aralıkları sayesinde içeride her mevsim değişen ışık-gölge oyunları yaratması. Günler ve mevsimler değişirken, manastırdaki rahibe ve papazların hayatının sükuneti ve zamanötesi niteliği Perraudin’in güneş döngülerini mimariye dahil eden varoluşsal ifadesinde yankılanıyor. Solan’daki ‘Chai Viticole’de ışık güneş ışığı ve gölge oyunlarında sabit bir eleman olarak kendini gösteririken, ışığın geçici, ortamsal nitelikleri, ağır, masif taşla dengelenerek insan ömrünün geçiciliğine atıfta bulunuyor. Taş mimari şarap üretimi için gerekli iç iklim koşulları ve diğer teknik standartları karşılarken, binayı içinde bulunduğu ruhani ve ekolojik bağlamla da ilişkilendirmiş oluyor. 102 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Aksonometrik / Axonometric

stone blocks using the limestone that Perraudin commonly employs in these techniques are subsumed within this combination of verticality and horizontality. Furthermore, to keep things simple the standard blocks used here are 210 cm x 105 cm x 52 cm -simply because this is the standard size produced in the nearby quarry. The added affect of the verticality of these columns is to create window gaps that channel light into the interior, creating different patterns of light throughout the day based on the season. In the changing cycles of days and seasons, the timelessness and serenity of the life of the nuns and monks of the monastery is echoed in an existential statement by Perraudin in this integration of the cycles of the sun as a part of the architecture. Light is always a constant, present in the play of sunlight and shade but intriguingly in the “Chai Viticole” at Solan, the ephemeral ambient qualities of this light are balanced deftly with the heavy and massive stone as a statement on man’s momentary passage through life. The architecture in stone functionally provides the interior climate and other technical standards needed for wine production while importantly relating the building to the spiritual and ecological context of the site. EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 103


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

Müzik Konservatuarı yarışması önerisi, AIx-en-Provence, Fransa, 2010

Aix-en-Provence bölgesindeki Müzik Konservatuarı tasarım yarışması için hazırlanan öneri; Güney Fransa’da bulunan bölgenin başkentinde farklı tür taşların izolasyon ve görsel özelliklerinden yararlanarak, projenin yer aldığı meydana hayat katmayı hedefliyor. Konservatuar, müziğin çağdaş kültürdeki yerini beyan eden bir tapınak olarak düşünülürken, çevredeki kentsel dokuya da özgün değerler katmak üzere tasarlanmış. Kengo Kuma’nın kazandığı yarışma için Perraudin’ın geliştirdiği öneri, mimarın eğitim ve kültür yapıları arasında önemli bir yere sahip. Société d’Économie Mixte d’Équipement du Pays d’Aix tarafından düzenlenen yarışmada konservatuar için öngörülen alan, Aix-enProvence’ın tarihi merkezine yakın bir bölgede yeni bir şehir merkezi yaratmak üzere tasarlanan büyük ölçekli kentsel dönüşüm projesi ‘La zone d’aménagement concerté (ZAC) Sextius-Mirabeau’nun içinde yer alıyor. ZAC için müzik konservatuarının yanı sıra, tiyatro, kütüphane ve arşiv gibi başka kültürel fonksiyonları içeren binalar da öngörülmüş. Konservatuarın mimari programı ise kütüphane, eğitim salonları, prova stüdyoları, dans salonları, atölyeler, tiyatro, oditoryum ve ofisler gibi çok çeşitli fonksiyonları kapsıyor. Perraudin’in konservatuar için tasarım stratejisi, binayı dört bir yandan 104 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

This competition entry for a Music Conservatory in Aix-enProvence uses the insulating and visual properties of different types of stone to energize a public plaza in this regional capital in Southern France. The Conservatory is designed as a temple to music affirming its position in modern culture, while adding unique qualities to the surrounding urban fabric. This competition entry by Perraudin from 2010 that was eventually won by Kengo Kuma is one of the practice’s numerous buildings for education and civic culture. The competition organized by the Société d’Économie Mixte d’Équipement du Pays d’Aix is situated on a plot in the “la zone d’aménagement concerté (ZAC) Sextius-Mirabeau”, a large scale urban redevelopment project designed to create a new city center in an area next to the historic center of Aixen-Provence. The Music Conservatory building is envisioned as one of a number of cultural buildings for ZAC including a theater, library and archive. The program for the Conservatory calls for a number of functions for music and dance including a library, teaching rooms, practice studios, dance halls, workshops, theater, auditorium and offices.


Music Conservatory competition design, Aix-en-Provence, France, 2010

çepeçevre saran doğal taştan bir kapalı zarf üzerine odaklanıyor. Cephede kesintisiz sütunların geometrisinden yararlanılırken, binanın sert ama sakin tasarımı, tüm dikkati kendisine çekmektense, yakın çevresinin özelliklerini vurguluyor. Perraudin’ın tasarımı projenin kente tutarlılık kazandırma sorumluluğu taşıyan bir kamu binası olarak kentsel kişiliğini ortaya koyuyor. Bu stratejinin merkezinde estetik ve ekolojik amaçlı doğal taş kullanımı yer alıyor. Binanın cephesi, mermer ve kireçtaşının bir arada yenilikçi bir biçimde kullanımıyla ön plana çıkıyor. Cephenin ortasındaki pencere boşluklarını kaplayan açık renk mermer günışığını iç mekanlara yansıtıyor. Dışarıda da hafif farklılıklar gösteren ince mermerden pervazlar ışığı tekrar dışarı, kamusal alana doğru yansıtarak, dış mekanda da zarif ama fark edilir bir etki yaratıyor. Doğal taş kullanımı, projenin yer aldığı Akdeniz ortamında önem taşıyan izolasyonun yanı sıra, konservatuar binasına Perraudin’in tasarımlarına hakim olan hiç yaşlanmayacak, zamanötesi bir karakter kazandırıyor.

Perraudin’s design strategy for the Conservatory is centered on a restrained envelope of stone that covers all sides of the building. This façade consists of an unbroken geometry of rows of embedded columns. Instead of drawing attention completely onto itself this stark yet serene design highlights features of the surrounding city. The design affirms the urban character of the project as a public building responsible for bringing cohesion to the city. Central to this strategy is the use of stone for aesthetic and ecological purposes. The façade of the building is designed using a combination of limestone and white marble in an innovative way. The window surrounds in the center of the façade are fitted with light colored marble that reflects light into the interior of the building in a diffuse way. These thin marble surrounds also provide subtle variations on the exterior that reflects light back into the public space creating a subtle yet distinct effect. Along with the insulating properties of stone that is important in this Mediterranean setting the application of natural stone gives the design of the Music Conservatory a timeless, ageless quality often seen in Perraudin’s work. EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 105


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

Sanat Galerisi ve Konut, Lyon, Fransa, 2006-2010 Art Gallery and House, Lyon, France, 2006-2010

Bu sanat galerisi ve ev Fransa’nın Lyon kentinin kuzeyinde yer alan yoğun yerleşimli, tarihi mahalle La Croix Russe’un kalbinde yer alıyor. 19. yüzyılda ipek dokuma merkezi haline gelen ve dokumacıların atölye ve evleriyle dolan La Croix Russe, kentin tarihinde önemli bir yere sahip. ‘Canut’ adı verilen bu ipek dokuma tezgahları, endüstriyel üretimin ilk örneklerinden biri olarak Fransa ve Avrupa pazarları için ipek üretiyordu. Eskiden ipek tezgahlarını barındıran bu geniş, havadar binalar şimdiyse Lyon’un en önemli stüdyo ve sanat galerilerine ev sahipliği yapıyor. La Croix Rousse’daki bu yeni galeri şimdilerde, konut olarak kullanılan binanın bahçesine konumlanan galeri sahibine ait yaşama alanını içeriyor. Bölgenin tarihi özelliği dolayısıyla, evin sınırları karmaşık bina yönetmeliklerine uygun şekilde belirlenmiş; tasarım, izin verilen azami hacmi sonuna kadar kullanacak şekilde planlanmış. Bu kısıtlı hacimde yaşam alanları 106 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

PROJE, MEVCUT BİR GALERİYE EKLENEN YAŞAMA ALANLARINDAN İBARET. THE DESIGN CONSISTS OF LIVING SPACES ADDED TO AN EXISTING GALLERY.

This house and art gallery is in the heart of historic La Croix Rousse, a dense neighborhood in the northern districts of the French city of Lyon. In the 19th century this area grew rapidly with the construction of houses and workshops for the “canut” silk weavers. An important part of Lyon’s history, the canut were one of the first examples of industrial manufacturing producing silk for the French and European markets. Today the large airy spaces of the buildings in La Croix Rousse that used to house the looms of the silk industry is now home to Lyon’s leading art galleries and studios. This is one of the new galleries found in La Croix Rousse that now includes this new living addition for the gallery owners located in a courtyard of a residential building. The historic urban context for this construction is constrained by complex building regulations that determined the envelope of the house, whose design follows exactly the maximum volume allowed. Inside this restricted envelope the living spaces are linked in a free way within the courtyard. Contrasts in mass and void, light and shadow, pinching and expansion determined the fluid organization of the space within regulatory constraints ultimately dictating the final design. Perraudin, utilizing the massive stone block building system perfected in projects primarily in southern France, uses limestone as a new natural addition to this historic urban setting in Lyon. The addition in stone is in this way more physical geography than architecture, built using these blocks to create functions that are arranged in a route linking the living spaces to each other. Buried into the courtyard, these stone blocks cut in different shapes are both structural and aesthetic. Angled cuts creating holes and crevices in the stone open up to the small garden they surround as an architectural geography culminating in the outdoor area and pool. In Perraudin’s design each stone block is a massive element that can be a door, floor, stair or wall. Cut piece by piece according to a specific pattern layout, the stones are fit together to form blocks of a complex organic geometry. Mounted dry with great speed, the stone shows its extraordinary modernity here in this historical industrial area, giving the urban fabric a new natural element that adds to the quality of life of the inhabitants.


Kat planları / Floor plans

TASARIMDA YAŞAMA ALANLARI HEM BİRBİRLERİNE, HEM DE AVLUYA BAĞLANIYOR. THE LIVING SPACES ARE CONNECTED TO EACH OTHER AND THE COURTYARD.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 107


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

avlunun içinde birbirlerine bağlanıyor. Kanuni kısıtlamalarla belirlenen sınırlar içindeki akıcı düzende tasarım, kütle ve boşluk, ışık ve gölge, kısma ve genişletme gibi karşıtlıklarla tanımlanıyor. Perraudin, özellikle Güney Fransa’daki projelerinde kusursuzlaştırdığı masif taş blok yapı tekniğini kullanarak, bu tarihi dokuya kireçtaşını ekliyor. Taş, yaşam alanlarını birbirine bağlayan rotaları düzenleyen bloklar şeklinde, mimariden çok fiziksel coğrafya bağlamında kullanılıyor. Farklı şekillerde kesilerek avluya gömülen bu taş bloklar hem yapısal, hem de estetik fonksiyona sahip. Açılı kesiklerle üzerinde delik ve yarıkların oluşmasına imkan veren taş elemanlar projede avluya bakacak şekilde konumlandırılırken; dış mekandaki açık alanları ve yüzme havuzunu saracak kurguya sahipler. Perraudin’in tasarımlarında her bir taş blok bir kapıya, zemine ya da bir merdiven elemanına dönüşebiliyor. Özel bir desen şemasına göre her parçası ayrı ayrı kesilen taşlar, karmaşık organik geometriye sahip bloklar oluşturmak üzere birleştiriliyor. Kuru olarak, çok çabuk monte edilen taşlar bu tarihi bölgede sıradışı bir modernite oluşturarak, kentsel dokuya yeni bir doğal değer kazandırıyor. PERRAUDIN’IN MİMARİSİNDE TAŞ BİR BLOK, MERDİVEN, DÖŞEME YA DA KAPI HALİNİ ALABİLİYOR. A MASSIVE STONE BLOCK CAN BECOME STAIRS, FLOORING OR A DOOR IN PERRAUDIN’S ARCHITECTURE.

1

3

1, 2, 3, 4, 5 Blokların bir araya geliş aşamaları Assembly stages of stone blocks 2

108 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


4

5

PROJEDE İÇ VE DIŞ MEKANDA TASARLANAN AÇIK VE KAPALI YÜZEYLER, GÜN İÇİNDE FARKLI IŞIK VE GÖLGE OYUNLARININ DENEYİMLENMESİNE OLANAK SAĞLIYOR. THE SOLID AND OPEN SURFACES DESIGNED FOR INDOOR AND OUTDOOR SPACES ENABLE A PLAY OF LIGHT AND SHADE.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 109


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

Centre de FormatIon des ApprentIs, Nîmes MarguerIttes, 1997-1999

110 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Centre de Formation des APPRENTIS, Nîmes Marguerittes, 1997-1999

Güney Fransa’nın Nîmes şehrindeki ‘Centre de Formation des Apprentis’ meslek okulu için gerçekleştirilen proje, Perraudin Architecture’u kuruluşundan itibaren meşgul eden tasarım stratejilerini içeriyor: Farklı elemanları ekolojik yapı malzemeleri kullanarak tek bir birimde bir araya getirmek. Bu kampüs tasarımında da, araştırma süreci kuzeybatıdan esen karayelin baskın olduğu Akdeniz iklimine uyumlu mikroklimatik iç mekanların tasarlanması şeklinde gelişti. Tasarlanan bu ünitelerin beden duvarları yekpare taş bloklarla örülürken, bu duvarlara aynı zamanda çelik konstrüksiyon bina örtüsü taşıtılıyor. Taş bloklar, iç mekanı şiddetli rüzgardan izole ederken aynı zamanda sıcaklık değişimleri ve yakındaki otoyoldan gelen gürültüye karşı da koruyor. Tasarımda kullanılan taş bloklar yapıya kurumsal, ağır bir kimlik kazandırırken, buna karşın, narin çelik taşıyıcılar iç mekana hava ve ışık geçişini kolaylaştırıyor. Proje Nîmes’te bulunan tipik bir fundalık alanda yer alıyor. Arazide bulunan zeytin ağacı koruluğu, plan ve kesit düzleminde kampüs planının arazi üzerine kurgulanmasında belirleyici rol oynamış. Bağımsız binalar bu zeytin ağaçlarının çevresine yerleştirilirken, tek katlı okulun yüksekliğinin zeytin ağaçlarını aşmamasına dikkat edilerek doğal unsurlara uyumlu bir mimari oluşturulmuş. Yerleşim planı bir dizi bağımsız ünitenin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Sonuç ise bir manastır görünümü içinde, bir yaşama mekanı, ders çalışma ve iletişim alanı. Proje temelde iki temel aks etrafında şekilleniyor: Doğu-batı aksında yer alan mekanlar lobi, yönetim ofisleri ve toplanma mekanlarını içerirken; kuzey-güney aksında bulunan mekanlar gündelik okul yaşamını, eğitim ve staj gereksinimlerini karşılamaya yönelik tasarlandı. Geçişler, avlular ve bahçeler birimlerin dağılımlarını zengin kılarken, aynı zamanda içe kapalı yapısıyla okulu dış mekan kaynaklı gürültüye karşı da koruyor. İnşaatın tamamında tıpkı Nîmes’deki Roma su kemeri Pont du Gard’da olduğu gibi 50cm kalınlığındaki kireçtaşı blokların oluşturduğu oldukça kalın duvarlar kullanılıyor. Güzellik-kuvvet, yüksek yoğunluk-esneklik gibi değerleri bir araya getiren kireçtaşı

TASARIM GRiD SiSTEME OTURAN FARKLI İŞLEVLERE SAHİP TEKİL BİRİMLERDEN OLUŞUYOR. THE PROJECT CONSISTS OF INDIVUDIAL UNITS SET ON A GRID SYSTEM.

This project for a Centre de Formation des Apprentis (secondary trade school) in Nîmes in the south of France consists of design strategies that have occupied Perraudin Architecture since its foundation: that is to bring together diverse elements in a single unit and using ecological building materials. In this design for a secondary school campus, research was conducted on creating microclimatic interior zones in the context of a Mediterranean climate dominated by the mistral winds from the northwest. In this design, a number of independent spaces are distributed over the site each enveloped by a layer of massive stone blocks that carry the exposed structural steel beams of the roof. The stone serves to buffer the interior from the high winds, variations in temperature and noise from nearby highways. Its weight gives the building an institutional identity that is in contrast to the light and thin character of the steel construction that provides for air and sunlight. The project site is typical of the landscape of scrubland found in Nîmes. On the site there was an existing grove of olive trees that in section and plan helped to establish the overall organization of the campus. The arrangement of the independent buildings is built around these olive trees while the height of the single level school does not exceed that of the canopy of olive trees. Architecture is built with the natural elements in mind. The general plan calls for a set of independent buildings grouped to form a unit. The result is an image of a monastery, a place to live, study and communicate. As such the project is organized in two large main axes. On the east-west axis there is a lobby, administration offices and assembly area, while the north-south axis is the location for the daily school life of education and training courses. Passages, courtyards and gardens enrich the distribution while protecting the school from the noise of the main roads. The entire construction uses limestone as massive bearing walls 50 cm thick similar to the type used in the ancient Roman aquaduct at Pont du Gard, also found in Nîmes. Combining beauty and strength, high density and flexibility, this limestone is also one of the most environmentally friendly materials found in this part of southern EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 111


Portfolyo/Portfolio: Perraudin Architecture

aynı zamanda Güney Fransa’da bulunan en çevre dostu doğal malzemelerden biri. Yüzey kaplama ya da boyama gibi müdahalelere gerek kalmadan görünümünü uzun süre koruyabilen kireçtaşının bakım maliyeti neredeyse sıfır. Özellikli ve dikkat çekici bir malzeme olarak eğitim işlevli bu yapının olumlu imajına da katkıda bulunuyor. Kireçtaşı blokları bir araya getirmede kullanılan tasarım prensibi oldukça kolay. Arzu edilen boyutlarda ocaktan çıkartılan taş bloklar, uygulamanın yapılacağı sahaya taşınıyor. Bu aşamadan sonra, uygulama için gerekli olan sadece bir vinç ve diğer basit inşaat aletleri. Bölgede oldukça bol miktarlarda çıkartılan kireçtaşı malzeme, temiz ve ekolojiye uyumlu bir sistem olanağı sunuyor.

50CM KALINLIĞINDAKİ TAŞ BLOKLARIN KULLANILDIĞI PROJE İÇ MEKANLARI RÜZGAR, SICAKLIK DEĞİŞİMİ VE GÜRÜLTÜYE KARŞI KORUYOR. THE MASSIVE WALLS SET IN 50CM THICK STONE BLOCKS PROTECT THE INTERIORS FROM WIND, TEMPERATURE CHANGES AND NOISE.

112 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013


Exploded view of the classroom Patlamış perspektif, sınıf

France. Its energy cost is one of the lowest while maintenance is virtually zero, maintaining its appearance with no surface coating or regular painting required. It is also a material of great distinction that contributes to a positive image of the school as a center for education. The design principle in constructing with these large limestone blocks is very simple. Extracted directly from the quarry in the intended block size, the stone is delivered to the construction site where only a crane and simple tools are needed for construction. It is a clean and fast ecologically minded system using a material widely available in the region.

İKİ KAT YÜKSELEN OKUL BİRİMİNDE ÇELİK, CAM VE KİREÇTAŞI BİR ARADA ETKİLİ İÇ MEKANLAR OLUŞTURACAK ŞEKİLDE KULLANILMIŞ. THE TWO STOREY SCHOOL UNIT INCLUDES STEEL, GLASS AND LIMESTONE TO CREATE REMARKABLE INTERIORS.

EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013 • NATURA 113


2013 Etkinlik Takvimi / 2013 Event Calendar

CERTIBA, 10 – 12 EYLÜL / 10 – 12 SEP, VARŞOVA, POLONYA / WARSAW, POLAND

İlki 2013 yılında gerçekleşecek CERTIBA, doğal taş, mermer, seramik, mutfak ve banyo sektörlerine odaklanıyor. CERTIBA, organized for the first time in 2013, focuses on the following sectors: Building Glass, Building Ceramics, Kitchen and Bath, Natural Stones and Marble.

Stone Quarrying & Processing, 16 – 18 EKİM / 16 – 18 OCT, KIEV, UKRAYNA / UKRAINE

İlki 2004 yılında gerçekleşen fuar, madencilik ve doğal taş sektörlerine odaklanıyor. The fair, organized annually since 2004 focuses on mining and natural stone industries.

FOR ARCH, 17 – 21 EYLÜL / 17 – 21 SEP, PRAG, ÇEK CUMHURİYETİ / PRAGUE, CZECH REPUBLIC

İlki 1990 yılında düzenlenen FOR ARCH Prague yılda bir kez halka açık olarak PVA EXPO PRAHA, Letnany’de gerçekleşiyor. The fair, organized annually since 1990, is held at PVA EXPO PRAHA – Letnany, open to public entry.

MARMOMACC, 25 – 28 EYLÜL / 25 – 28 SEP, VERONA, İTALYA / ITALY

NOW!, 6-10 EYLÜL / 6-9 SEP, PARIS, FRANSA / FRANCE

Maison&Objet kapsamında yılda iki kere düzenlenen ‘now! design à vivre’ ilk olarak 2000 yılında gerçekleşmiştir. Tasarım, endüstriyel tasarım ve iç dekorasyon sektörlerine odaklanan sergiyi 2013 Ocak ayında 76.149 kişi ziyaret etti. The show is organized twice a year within Maison&Objet since 2000. ‘now! design à vivre’ focusing on Design, Industrial Design and Interior Decoration sectors, hosted 76,149 visitors in January 2013.

MADE, 2-5 EKİM / 2-5 OCT, MİLANO / MILAN, İTALYA / ITALY

1965’den beri her yıl düzenlenen dünyanın en önemli doğal taş fuarlarından MARMOMACC, 2012 yılında 69.504 m2 alanda toplam 1.383 katılımcı ve 56.625 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. The world’s leading natural stone fair, organized annually since 1965, hosted 1,383 exhibitors and 56,625 visitors last year.

İlki 2008 yılında düzenlenen ve yapı ve inşaat sektörlerine odaklanan fuar 2012 yılında 231,729 ziyaretçi ve 1532 katılımcıya ev sahipliği yaptı. The fair, organized since 2008, focuses on building and construction sectors. Last year 231,729 visitors and 1,532 exhibitors attended the show.

The Big 5 Construct, 2 – 4 EYLÜL / 2 – 4 SEP, MUMBAI, HİNDİSTAN / INDIA

İlki bu yıl düzenlenecek fuar; ısıtma, sanitasyon, soğutma, klima, mutfak, banyo, yapı ve inşaat sektörlerine odaklanıyor. The fair, which will be organized for the first time this year, focuses on the following business sectors: Building, Construction, Heating, Sanitation, Refrigeration, AirConditioning, Kitchen and Bath.

114 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013

YAPI-TURKEYBUILD 3 – 6 EKİM / 3 – 6 OCT, IZMIR, TÜRKİYE / TURKEY

İlki 1995 yılında düzenlenen fuar, yılda bir kez, 7.552 m2’lik bir alanda profesyonel ziyaretçilere ve halka açık olarak gerçekleşiyor. The show organized annually since 1995, takes place in an area of 7,552 m2. It is open to both trade visitors and the public.


ITALY- Verona

25-28 SEPTEMBER Turkish Pavilion, Hall

9



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.