Setenay Alpsoy - Saydam Şehrin İçinden / Sergi Kataloğu

Page 1

SETENAY ALPSOY SAYDAM ŞEHRİN İÇİNDEN T h r o u g h T h e t r a n s pa r e n t C i t y


İsimsiz / Untitled Kağıt üzerine karakalem / Pencil on paper 43 x 68 cm 2020

/evinart

/evinsanatgalerisi

/evinsanatgalerisi


S E T E N AY A L P S OY SAYDAM ŞEHRİN İÇİNDEN T h r o u g h T h e t r a n s pa r e n t C i t y

27 EKİM - 28 KASIM 2020 27

O C T O B ER

-

28

NO V E M B ER

2020

Büyük Bebek Deresi Sokak, No:13, Bebek, 34342, İstanbul T +90 212 265 81 58 F +90 212 257 76 75 www.evin-art.com


Görünürün Ardındaki Bellek

The Memory Behind the Seen

Ece Balcıoğlu

Şehir, hayal kırıklıklarının yaşandığı, eskinin ardından yeninin inşa edildiği, eylemlerin yapıldığı, umutların yeşerdiği bir yer olmuş ve insanların uzun yıllar çalışıp karşılığında sahip olmak istedikleri evlerine, sayısız yaşama şahitlik ederek uygarlığımızın belleğini taşır. İnsanlık tarihiyle birlikte değişim gösteren şehirler toplumsal gelişmelerin de merkezi olmuştur.

The city has become a place where one lives through disappointments, where the new is built right after the old, actions take place, hopes flourish; it carries the memory of our civilization by witnessing the countless lives within the homes that people have worked for, over the years. Cities have changed with the history of humanity becoming the center of social developments.

Sanayi Devrimi’nin ardından kentlerde artan nüfus ile metropoller oluşmaya başladı ve modern çağın gelişiyle birlikte ev sahibi olmak da gittikçe artan bir arzuya dönüştü. Sanayi Devrimi ile başlayan üretim ve tüketim bolluğu insanlara kolaylık sağlamayı vadetse de toplumsal sorunları beraberinde getirdi. Nur Altınyıldız Artun ve Roysi Ojalvo’nun derlediği Arzu Mimarlığı: Mimarlığı Düşünmek ve Düşlemek kitabındai “Evin modernleşme hareketi içinde nesneleşmesi, onu yüzyılı aşkın bir süre, sadece modern mimarlık değil, toplum bilimi, felsefe, sanat ve edebiyat gibi pek çok alanda ilgi odağı yapar”1 diye bahseder. –bir çocuk için bile, resmini oluşturan temel, çizdiği dünyanın merkezi ev’den oluşur. Zamanının neredeyse tümünü çalışarak geçiren insan, sahip olmak için çalıştığı ev’e yalnızca bir sonraki iş gününe hazırlanmak için gider. Şehirde yaşamın kriz hâline geldiği günümüzde her ne kadar evden çıkmayı istemesek de kurduğumuz düzen, yaşam koşullarımız buna tamamen izin vermiyor. İş ve şehir yaşamının getirdiği ihtiyaçların beraberinde akışta savrulabiliyoruz.

After the Industrial Revolution, metropolises began to emerge with the increasing population in cities, and with the advent of the modern age, having a house turned into an increasing desire. Although the abundance of production and consumption that started with the Industrial Revolution promised to provide convenience to people, it brought social problems with it. Compiled by Nur Altınyıldız Artun and Roysi Ojalvo, Architecture of Desire: Thinking and Dreaming of Architecture claims that “The objectification of the house within the modernization movement has made it the center of attention for more than a century, not only in modern architecture but also in many fields such as social science, philosophy, art and literature.”1 - even for a child, the foundation that forms her painting consists of the house, as the center of the world she draws. The person, who spends almost all of his time working, goes to the house he has worked to own, just to get ready for the next working day. Although we do not want to leave the house these days as life in the city has become a crisis, the order we have established and our living conditions do not allow this completely. We sway along with the needs of business and city life.

Setenay Alpsoy kent peyzajı olarak adlandırdığı yapıtlarının açısını karşıdan bakan bir çift gözle oluşturduğu kompozisyonlarla öne çıkıyor. Resimlerindeki binaların her biri farklı olsa da, sanatçının gözlem yaptığı nokta resmettiği yapının tam karşısında var oluyor. Bu bakışla birlikte Alpsoy’un üzerine katarak genişlettiği detayları, renkleri ve gördüğü figürlerin gerçekliğini sunuşundaki becerisi her yeni resminde farklı bir deneyim sunuyor. Şehirlerin, özellikle yaşadığı yer olan İstanbul’un belleğini tutan yapıtlar üreten Setenay Alpsoy, Saydam Şehrin İçinden isimli sergisinde çoğu zaman şehrin mimarisinden kaçırdığımız detayları önümüze seriyor. Sanatçı şehrin sokaklarını gezerken onun toplayıcı belleği apartmanlardan ve işyeri binalarından görüntüleri kaydediyor. Italio Calvino’nun Görünmez Kentler kitabında Marco Polo gezdiği şehirlerden izlenimlerini Han’a anlatırken, “Kentlerle ilişkimiz rüyalarla olduğu gibidir: hayal edebilen her şey aynı zamanda düşünebilir, oysa en beklenmedik rüyalar bile bir arzuya, ya da arzunun tersi, bir korkuyu gizleyen resimli bilmecelerdir.”2 benzetmesini yapar. Setenay Alpsoy ise İstanbul’da gezdiği sokaklardaki izlenimlerini tuvale aktarırken zaman zaman da 2

Setenay Alpsoy stands out with the compositions she creates which she calls urban landscapes, established by looking with a pair of eyes looking from the opposite angle to her objects. Although each of the buildings in her paintings is different, the artist’s point of view is situated directly opposite from the buildings she depicts. This angle of looking and Alpsoy’s skill in presenting the details, colors, and the reality of the figures she sees, allow for a novel experience in each painting. Setenay Alpsoy, who produces works that keep the memory of cities, especially of Istanbul, where she currently resides, reveals details that we often miss from the architecture of the city in her exhibition titled Through the Transparent City. As the artist travels the streets of the city, her memory of a flâneur records images from apartments and office buildings. In Italio Calvino’s book Invisible Cities, Marco Polo tells the Han about his impressions of the cities he traveled with the allusion, “Our relationship


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 130 x 102 cm 2019

3


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 60 x 45 cm 2020 4


aklında kalanın ötesine geçip kendi renklerini ve formlarını katar. Yapıtlarında binaların dış cephelerini ince ayrıntılarıyla resminin kompozisyonuna işleyen Alpsoy, karantinayla daha çok ev’in içine odaklanmaya başladı. Başını evinin penceresinden çıkardığında karşı evlerde gördüğü ve ulaşabildiği manzaranın öznelliğini küçük boyutlu tuvallerine yansıttı. Karantina sebebiyle atölyesi yerine evde çalıştığı zamanlarda tuvallerinin boyutlarındaki küçülme, onun teknik açıdan titiz detaycılığını da yeniden izleyeceğimiz yapıtlara dönüştü. Binaların dış cephelerinde görmeye maruz kaldığımız anten ve klima kutularının dikkat çekici yoğunluğunu bu sefer dairelerin içlerine odaklanarak gördüğü farklı figürleri resimlerine ekledi. Hava karardığında oturma odasının ışığını yakan karşı apartman sakininin penceresinin önündeki bitkisi, avizesi, kütüphanesinin göründüğü kadarı, Alpsoy’un resimli karantina günlüklerinin parçası oldu. Bunlarla birlikte Setenay Alpsoy’un resmin dışındaki farklı disiplinleri araştırma ve öğrenme konusundaki merakı onun yapıtlarında çeşitliliği sağlıyor. Uzun bir süredir cyanotype (mavi baskı ) üzerinde çalışarak ürettiği kâğıt çalışmaları giderek artmıştır. Çektiği fotoğrafları ve topladığı bitkileri cyanotype ile kağıda aktarıp yağlıboya veya akrilik boyayla müdahale ettiği yapıtlarına yeni sergisinde de yer veriyor. Sanatçının üretimlerinde kağıdın kullanım alanı karakalem çalışmalarının yanı sıra cyanotype birlikte çeşitlenmiş oluyor. Alpsoy, Saydam Kentin İçinden sergisi için çalışmalarını sürdürdüğü zaman diliminde yapıtlarına farklı malzemeler de kattı. Sanatçı gözlem yapmak, fotoğraf çekmek ve yapıtlarında boyanın haricinde farklı malzemeler kullanmaya yoğunlaşabilmek için şehirdeki gezintilerini sıklaştırdı. Şehrin sokaklarını, caddelerini arşınlamasının sonucunda sergide yer alan ve tuvale üçüncü boyutunu kazandıran beton ve mozaik parçalarını eklediği geçmişin nesnelerini gözlemleyerek çeşitli parçaların kayıtlarını tuttuğu yapıtları ortaya çıktı. Kimi resminde şehirden kopardığı mozaikleri olduğu gibi kimisinde de soyutlaştırarak resmine dahil ettiğini izleyebilirsiniz. 1960’ların İstanbul’unda mimari yapılarda kullanılmaya başlanan mozaik kaplama ve süslemeli cepheler dönemin yeniliklerinden kabul edilir. Günümüzde artık çok seyrek de olsa Levent, Şişli, Kadıköy gibi semtlerde varlığını sürdüren örnekleri vardır. Setenay Alpsoy’un bir dönemin mimari açıdan kült hâline gelen mozaik yapılarından parçaları resmine katması tam bu noktada daha öncede vurgulanan toplayıcı belleğine bir örnek daha teşkil eder. Mozaiklerden sonra resmine yine gerçek anlamda dahil ettiği artık işlevini yitirmiş bir ahşap pencerenin Setanay Alpsoy’un binasında yeni bir işleve kavuşmasını izleyeceksiniz. Alpsoy’un yeni sergisinde farklı bir tarz ile dikkatleri çeken, beyaz alanların ve boşlukların hakim olduğu çalışmaları da yer alıyor. Sanatçı resmettiği binaları büyük bir boşluğa yerleştirerek sanki ufak

with cities is like dreams: everything that can dream can also think, whereas even the most unexpected dreams are pictorial riddles that conceal a desire, or the opposite of desire, a fear.”2 Setenay Alpsoy, on the other hand, conveys her impressions of the streets she travels in Istanbul to the canvas, and from time to time she goes beyond what is remembered and adds her own colors and forms. Alpsoy, who embroiders the exterior of the buildings in fine details into the composition of his painting in her works, started to focus more on the interior of the house with the quarantine. When she took her head out the window of her house, she reflected the subjectivity of the scenery she saw and reached out to the houses on the opposite side of the street on her small sized canvases. Due to the quarantine, when she was working at home instead of his workshop, the reduction in the size of her canvases turned into works that we will watch time and time again with her meticulous attention to technical details. By focusing on the striking density of the antenna and air conditioning boxes that we are exposed to on the exterior of the buildings, this time she added the different figures she saw to her paintings. When it gets dark, the plant, the chandelier and the library of the opposite apartment resident, who turns on the light of the living room, have become part of Alpsoy’s pictorial quarantine diaries. Furthermore, it is Setenay Alpsoy’s curiosity about researching and learning different disciplines other than painting that provides variety in her works. For instance, the works on paper she produced by utilizing the cyanotype (blue print) has gradually increased. In her new exhibition, the photographs she has taken and the plants she collected are transferred to paper with cyanotype and intervened with oil or acrylic paint. In the artist’s productions, the usage area of the paper is diversified with the utilization of charcoal drawing, as well as the cyanotype. While working for the exhibition Through the Transparent City Alpsoy has added other, new materials to her work as well. The artist made frequent trips around the city in order to observe, take photographs and concentrate on using different materials other than paint in her works. As a result of these walks through the streets and avenues of the city, her works in which she kept records of various pieces by observing the objects of the past were given a third dimension by the introduction of pieces of concrete and mosaic. In some of her paintings, one can observe that she includes the mosaics she has physically removed from the city, while in others through various forms of abstraction Mosaic covering and ornamented facades, which were used in architectural structures in Istanbul in the 1960s, are considered among the innovations of the period. Today, although very rarely, there are examples that still exist in districts such as Levent, Şişli and Kadıköy. Setenay Alpsoy’s inclusion of pieces of mosaic structures that became 5


bir pencereden bakmışçasına tuvale aktarıyor. Küçük boyuttaki tuvallerinde bunu izlerken, daha büyük boyutlu tuvallerinde ise yine boşlukların öne çıktığı fakat sanatçının renklerine rol verdiği yapıtlarını görüyoruz. Bir nefes niteliğinde boşlukların yer aldığı resimleri yeni bir serinin başlangıcının sinyallerini veriyor gibi. Geçmiş yıllardaki sergilerinde tuvalin sınırlarını zorlayan tanımında olduğu gibi bu sefer yeni yarattığı boşluklarla bir sınır oluşturduğunu görebiliriz. Sanatçının yapıtları, şehrin gerçek manzaralarını sunarken zaman zaman düşlere dalıp betonların hemen üzerindeki bulutlara yolculuğa çıkarıyor. Geniş renk skalasıyla, özgür bulutların detaylarını kendi oluşturduğu binaların pencerelerinde gezdiriyor. Setenay Alpsoy’un şehirlerle kurduğu bağ: resimlerinde malzeme ve konuyla olan ilişkisi gibi her geçen zamanda geçmişin dokusunu hissettirirken yenilenerek karşımıza çıkmayı sürdürecek. NOTLAR 1) Nur Altınyıldız Artun, Roysi Ojalvo, Arzu Mimarlığı: Mimarlığı Düşünmek ve Düşlemek, İstanbul: İletişim Yayınları Sanat-Hayat dizisi, 2018 2) Italo Calvino, Görünmez Kentler. çev. Işıl Saatçıoğlu, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Yıl, 2017

architecturally cult objects in her painting constitutes another example of the flâneur memory emphasized before. Together with the mosaics, one can also observe an actual yet obsolete wooden window in a painting of hers, attaining a new function in Setanay Alpsoy’s building. In Alpsoy’s new exhibition, there are also works that draw attention with a different style, dominated by white spaces and spaces. The artist transfers the buildings she painted to the canvas by placing them in a large void, as if looking through a small window. We observe this distinctly in her small-sized canvases, and while in her larger-sized canvases, we still see her works in which spaces stand out, but the artist’s colors play a greater role. Her paintings that sustain these blank spaces as if they are breathing, seem to signal the beginning of a new series. As in the definition of her canvas that pushes its boundaries in the exhibitions of the past years, we can see that this time she creates borders with these new blank spaces. While the artist’s works offer actual views of the city, they sometimes daydream and take us on a journey to the clouds just above the concrete. With its wide range of colors, these paintings move the details of these free clouds through the windows of the buildings she has formed. Setenay Alpsoy’s connection with cities continues to renew itself with her relationship with the material and subject of her paintings while making us distincly feel the texture of the past. NOTES 1) Nur Altınyıldız Artun, RoysiOjalvo, Arzu Mimarlığı: Mimarlığı Düşünmek ve Düşlemek, İstanbul: İletişim Yayınları Sanat-Hayat dizisi, 2018 2) Italo Calvino, GörünmezKentler. trans. IşılSaatçıoğlu, İstanbul: YapıKrediYayınları, 2017

6


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya, hazır nesne Oil on canvas, ready-made 151 x 133 x 19 cm (çerçeveli / framed) 141 x 123 cm (çerçevesiz / unframed) 2018

7


Gayrettepe Son Durak / Gayrettepe Last Stop Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 97 x 170 cm 2020 8


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 35 x 35 cm 2020

İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 13 x 18 cm 2020

İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 25 x 25 cm 2020

9


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 80 x 63 cm 2020 10


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 65 x 100 cm 2018

11


12


İsimsiz / Untitled, Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas, 92 x 180 cm, 2019

13


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 80 x 100 cm 2020 14


İsimsiz / Untitled Kağıt üzerine yağlıboya Oil on paper 27 x 35 cm 2020

İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya, beton ve mozaik Oil on canvas, concrete and mosaic 27 x 35 cm 2020

İsimsiz / Untitled Kağıt üzerine yağlıboya Oil on paper 27 x 35 cm 2020

15


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 24,5 x 34,5 cm 2020 16


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 100 x 120 cm 2019

17


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 15 x 15 cm 2020 18

İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 30 x 24 cm 2020

İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 19 x 19 cm 2020


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 110 x 125 cm 2020

19


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 34,5 x 25 cm 2020 20


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 15 x 15 cm 2020

İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 18 x 24 cm 2020

İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 25 x 19 cm 2020

21


İsimsiz / Untitled Mavi baskı ve metal baskı Cyanotype and etching 42 x 29 cm 2020 22

İsimsiz / Untitled Mavi baskı / Cyanotype 38 x 56 cm 2020

İsimsiz / Untitled Mavi baskı / Cyanotype 75 x 56 cm 2020


İsimsiz / Untitled Tuval üzerine yağlıboya / Oil on canvas 100 x 120 cm 2020

23


24

Setenay Alpsoy (1983)

Setenay Alpsoy (1983)

2005 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü Neş’eErdok Atölyesi’nden mezun olan Setenay Alpsoy, 2009’da aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. 2019 yılında İETT Blokları I ve İETT Blokları II eserleri One Thousand Museum’un kalıcı koleksiyonunda yer almak üzere seçilen Alpsoy, ayrıca The Trinity Buoy Wharf Drawing Ödülü 2020 sergisinde yer almaya hak kazandı. Londra’da açılan ve altı ay boyunca İngiltere’nin çeşitli şehirlerini gezecek sergide, Alpsoy Gayrettepe Son Durak isimli yapıtıyla yer alıyor. Sanatçı, Setenay Alpsoy Resim Sergisi (2008), Denizin Ayırdığı Şehir (2010), Görünmeyen Kent (2012), Kusurlu Güzellik (2014), Doku (2016) ve Ziyaret ( 2018) isimli altı kişisel sergi açmış ve bir çok karma sergide yer almıştır. Sanatçı İstanbul’da yaşamakta ve 2008 yılından beri Evin Sanat Galerisi ile çalışmaktadır.

Setenay Alpsoy graduated from Mimar Sinan Fine Arts University Painting Department Neş’e Erdok Workshop in 2005, and completed her Master’s Degree at the Institute of Social Sciences Painting Department of the same university in 2009. Alpsoy, whose works of IETT Blocks I and IETT Blocks II were selected to be included in the permanent collection of One Thousand Museum in 2019, was also entitled to participate in The Trinity Buoy Wharf Drawing Award 2020 exhibition. Alpsoy takes part in the exhibition with her painting titled Gayrettepe Last Stop, which opened in London and will tour various cities of England for six months. The artist has held six solo exhibitions; Setenay Alpsoy’s Paintings (2008) City Riven By The Sea (2010), Invisible City (2012), Imperfect Beauty (2014), Texture (2016) and Visit (2018) and participated in many group exhibitions. The artist lives in Istanbul and has been working with Evin Art Gallery since 2008.


Grafik tasarım / Graphic design Cengiz Çavuşoğlu Fotoğraflar / Photos by Cengiz Çavuşoğlu Metin Düzenleme / Proofreading Emir Benli, Hatice Gülseroğlu Çeviri / Translation Emir Benli Baskı / Print Saraçoğlu Matbaa Evin Sanat Galerisi / Evin Art Gallery Ümit İyem, Osman Nuri İyem, Ece Balcıoğlu, Gizem Kahya İyem, Cem Ergül

Ve en yürekten teşekkürüm Cihangir’e, en fedakar baba, en dost eş, en acımasız eleştirmene... And my most genuine thanks to Cihangir; the most devoted dad, the friendliest spouse, and the most brutal critic...

Evin İyem Anısına... In memory of Evin İyem...

Bu katalog 27 Ekim – 28 Kasım 2020 tarihleri arasında düzenlenen Saydam Şehrin İçinden sergisi için Evin Sanat Galerisi tarafından hazırlanmıştır. This catalogue is published by Evin Art Gallery for Through the Transparent City exhibition during October 27 – November 28, 2020.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.