Birlik Dükkanı 02/17 Sayı 13

Page 1

Bi r l i k D端 k k an ? Ay l ?k M ev l ev i K 端 l t 端 r 端 Der gi si Say ?13 / ? u bat 2017

1YA?INDAYIZ HER DEM B?RL?KTE, KARDE?L?KTE VESEVG?DEBULU?MAK D?LE??YLE...


?çin dek il er 3

Mer haba

6

Tevhid'den Maksat Murada Er m ekt ir

10

Tevhid Nedir ?

14

Bir lik Ne?esi

20

Candan Cana

24

Her ?ey Bir 'den Bir 'e

28

Divan-?Kebir 'den Seçm eler

30

Vasiyet nam e

32

Kad?n Mevleviler - 2

34

Vahdet -i Vücud - Var l???n Bir li?i

36

Sult an Veled Divan?

38

Dünyada ve Tür kiye'de Mevlevihaneler - 6 (2. Bölüm )

42

Mevlevilik 't e Adap ve Er kan - 7

44

Röpor t aj

50

Biz Kim iz?

52

Huuu

54

Her ?ey Bir 'den ?bar et

56

A?k Meclisi

Foto?raf ve ?llüstrasyonlar: Çetin Güne?, Teoman Atalay, Didem Andaç, Turner Baydar, Teoman Y?lmaz, Murat ?anc? ve Anonim


M

erhaba Sevgili Birlik Dükkan? Okurlar?, ?ubat ay?on üçüncü say?m?za ?Tevhid? diyerek ba?l?yoruz. Yani bir bilmek, bir saymak? Allah??n birli?ine inanmak, Onun birli?ini dile getirmek? Lailaheillallah demek!

Hazreti Mevlanam?z?n Mesnevi ?erif ?inde tevhidi dile getiri?i ne kadar güzeldir: ?Ey nerde o gönül ki sabah rüzgar?gibi, tecelli sabahlar?n?n zevkini tatt?...tatt???ndan mest oldu. Bazen hayranl?k denizinde, bazen tecelli da??n?n ete?inde beline saadet kemerini ba?lad?...o da?daki hakikat cevherinin çeki?ini gördü. O zaman, gözün ve gönlün ötesinde yüzlerce pencere aç?l?p, gökten ve yerden d??ar?ç?kt?, gezdi. Mana cihan?nda yüzlerce süha y?ld?z?n?seyretti... Tevhidde isteyenle istenilenin s?fatlar?n?ayr?gören kimse, ne isteyen olmu?tur, ne de istenilen. Allah'?kim tan?r? ?nkardan kurtulan kimse! ?nkardan kim kurtulmu?tur? diye sorana de ki: Elest derne?inde Hakk'a kar??ruh zerrelerinin 'Evet, Rabbimizsin' cevab?n?n özünü gören a??k." ??te o a??kt?r ki, Bayezid-i Bistami'nin; "Cübbemin içinde Allah'tan ba?ka bir ?ey yoktur " sözünün remizlerini anlad?da o cübbeyi binlerce defa mabed-i Huda gördü... O a??k?n gözünde iki cihan, sanki horozun önünde bir bu?day tanesi de?erinde kald?. ??te, Kibriya'y?gören gözün temiz bak???böyle olur! (Mesnevi-Seçmeler s.114, Mithat Bahari Beytur) Sözün özü, göze görünen her ?ey o mutlak varl???n, o tek kudret sahibinin delilidir. O halde her fiilde O?nu görebilmek gerek. Ancak gerçe?i görmek her gözün harc?de?ildir. Yüce Yarat?c?, yaratt?klar?na O?nun nuru ile bakmay?ba?aranlara, bakt???n?görme ve tan?ma özelli?ini ba???lam??t?r. Bu özelli?e sahip olanlar her zaman, her yerde, her ?eyde O'nu aç?kça görürler. Ne varsa hep "O"dur. Güzelliklere aç?lan her yeni say?da tekrar B?Rlikte olmak üzere...Hu!

Evrensel Mevlana A??klar?Vakf?


Hazreti Mevlana?ya, ?A?k?bize söyler misin, a?k nas?ld?r?? diye sormu?lar. ?Nas?l söyleyeyim, benim gibi ol da anla? demi?. Mesnevi?yi elinize al?p okumaya ba?lad???n?zda Mevlana ile konu?maya ba?lars?n?z. Fakat okurken kulaklar?n?z?n i?itece?i kadar sesinizi yükseltin ki, o zaman sizin dilinizden sanki O konu?mu? gibi olsun ve siz de dinleyin?

Hz. M evla na 'n?n ma nevi temsilcisi ve günümüzdeki sesi M evlevi Ha sa n Dede'nin ta savvuf sohbetler inden olu?a n kita b?"M esnevi Güne?i" tüm kita pç?la r da sat??a ç?kt?...

Hazreti Mevlana?n?n eseri Mesnevi-i ?erif hakk?nda bugüne kadar farkl?yorumlar yap?lm??t?r. Baz?lar?na göre Mesnevi, Kur ?an-?Kerim?in tevili niteli?indedir; fakat baz?lar?na göre de Mesnevi?yi Kur ?an-? Kerim?in tevili olarak görmek tamamen ayk?r?bir davran??t?r. Evet, her?eyde oldu?u gibi bu konuda da fikir ayr?l?klar?n?n olmas? kaç?n?lmazd?r ve çok do?ald?r. Fakat bize göre Mesnevi, Kur ?an ayetlerinin a?kla yap?lm?? yorumlar?d?r, tevilidir ve insan?insana anlat?r, kesinlikle insan d???nda de?ildir? "Her dükkan?n ayr?bir sanat?, ayr?bir kâr?vard?r. Mesnevi de yokluk dükkan?d?r o?ul. Mesnevi'miz vahdet dükkan?d?r. Orada ?Bir?den ba?ka ne görürsen puttur.? HAZRET?MEVLANA Bu kitapta, Hasan Dede?nin tasavvuf sohbetlerinin kayna?? Mesnevi?den beyitlerle harmanlanm?? sat?rlar?okurken Mevlana?y? yeniden ke?fedeceksiniz? 1965 y?l?nda Hazreti Mevlana?n?n manevi temsilcili?ine ula?m?? olan ve Evrensel Mevlana A??klar?Vakf??n?n Onursal Ba?kan?Hasan Dede, 1935 y?l?nda Makedonya?n?n Üsküp ?ehrinde dünyaya gelmi? ve halen Silivrikap? Mevlana Kültür Merkezi?nde her Per?embe günü halka aç?k düzenlenen toplant?larda, yurtiçinden ve yurtd???ndan gelen Mevlana hayranlar?n?n sorular?n?yan?tlamakta ve Hazreti Mevlana'n?n ilahi birlik mesaj?n? aktarmaya devam etmektedir.



Tevhid'den M aksat M urada Ermektir... Hasan Dede


K

ainat?n nuru Hazreti Muhammed Efendimiz, selam olsun üzerine, ?Her kim Kelimetullah, yani Tevhid?in muhafazas?ve devam? için sava??rsa, i?te gerçek er ve gazi odur ? diye buyurur. Her türlü muhabbet, menfaatsiz olmal?d?r. En tatl?s?Tevhid?dir. Biz muhabbetin esiriyiz. Bizi kim Allah için severse, biz onun esiriyiz. O varl?k, ayr?m bilmez. O?nun zevki Tevhid?dedir. Bizim maneviyat?m?z, tevhidimiz, sevgidir. Sevginin icab?da ?efkattir. Herhangi birimizden bu ba???lay?c??efkat tecelli edince, ondan manevi g?dam?z?almaya, onun gönlünden ?Deryay? Ahadiyet?e at?lmaya çal???r?z. Onun ak?l ucu o ?Derya?dad?r; göz ucu da bizde. Biz onu ne kadar seversek, birgün aniden onun gönlüne gireriz. O alemi, kalem tarif edemez. Bu sevgi, menfaat sevgisi de?il, Allah sevgisidir. Hüdavendigar Mevlana der ki: ?A??klar kuvvetli bir selin önüne dü?mü?lerdir. Onlar, a?k?n takdirine raz?olmu?lard?r. De?irmen ta??gibi durup dinlenmeden gece gündüz inleyip s?zlanarak döner dururlar. De?irmen ta??n?n dönüp durmas?, kimse bu ?rmak duruyor demesin diye ?rmak arayanlara bir ?ahit olmu?tur. Arktaki suyu, görmüyorsan gel de de?irmen ta??n?n dönü?ünü gör, der. Fele?in, o dönüp durmadan usand???, bir karara ba?land???yok. Sen de ey gönül, y?ld?z gibi ol, durup dinlenmeyi dileme.? Bize en büyük ayna ?ems ile Mevlana?daki bulu?mad?r. ?ems, Mevlana?ya ?öyle seslenmi?tir: ?Bihamdülillah, ald?fikrimi Zikrullah. Küll isen safi, e?er isen

sufi, aç?l?r sana bir kap?, ayan olur Cemalullah. Bu tevhidden maksat, murada ermektir. Görünen kendi Zat??d?r, sanma gayrullah. ?ems-i Tebriz bunu bilir, Ehad kalmaz fena bulur, bütün bu alem külli mahvolur, yine baki Allah kal?r...? Cenab-?Mevlana ile ?ems-i Tebriz Hazretleri üç ay halvet ettiler. Bu üç ay halvetin içinde bir ay boyunca bir simidi payla?t?lar, yani üç ay?üç simitle geçirdiler ve onlar?n bedenleri deri ile kemik halini ald?. Her ikisi de gönül sahibi olduklar?için birbirlerine say?s?z inciler döktüler, gönül s?rlar?n? payla?t?lar. Tabii onlar?n bu hallerini ak?l almaz. Cenab-?Mevlana, üç günde bir lokma yerdi. Bir gün boy abdesti al?rken bedenine bakt?, bedeninde zay?fl?ktan bütün kaburga kemikleri bir bir görünüyordu; hemen içinden bir ses geldi, ?Ah benim Efendim, hem beni çok seviyorsun, hem de sana verdi?im emaneti bak ne hale getirmi?sin.? ??te Mevlana ?u cevab?verdi: ?E?er ben bu emaneti bu hale getirmemi? olsayd?m, seni apaç?k göremeyecektim.? Yine Yüce Mevlana?n?n güzel sözlerine kulak verelim... Bak?n bizlere nas?l sesleniyor ve diyor ki: ?Do?ruluk, can vermektir. Kendinize gelin de bu hususta ileri geçin. Kur ?an?dan ?Erler vard?r ki Allah'la ettikleri ahdi bozmad?lar, ah?tlar?na do?rulukla sar?ld?lar ? ayetini okuyun! Mademki bu beden, ruha bir alettir, ?u halde bu hakiki ölüm de?ildir. Nice ham ki?iler vard?r ki görünü?te kanlar?n? döktüler. Fakat nefisleri diri olarak o tarafa kaçt?. Aleti k?r?ld?ama yol kesen diri kald?. Bindi?i at kanlar saçt?ama nefis diri. At öldü, yolu a??lmad?. Ancak ham, kötü, peri?an bir halde kala kald?. Her kan döken

?ehit olsayd?öldürülen kâfir de kutlu bir ?ehit say?l?rd?. Nice ?ehit olmu? güvenilir ki?iler de vard?r ki dünyada ölürler, ?ehit olmu?lard?r, fakat diri gibi yürür gezerler. Yol kesen ruh olmu?tur, onun k?l?c? olan beden bakidir ve o sava? arayan erin elindedir. K?l?c?, o k?l?çt?r, fakat, o adam de?il. Fakat bu görünü?, seni ?a??rt?r. Nefis, de?i?ti mi bu beden k?l?c?, ihsan ve lütuflar sahibi Tanr??n?n elindedir.?

"Alla h'? tevhid etmeyi ö?r enmek nedir ? Kendini tek Alla h önünde ya k?p yok etmek..." Hz. Mevlana

Hak a????, ehli tevhiddir. O, akl?n? b?rakm??t?r. O, iman etti?i yeri kendine ba? etmi?tir, vücuduna Onu ruh edinmi?tir. Hep Onu zikretmektedir ve Onun d???na biran dahi ç?kmamaktad?r. Bir ?ey yapmas?gerekti?inde ise, ondan gören O, onun elinden tutan O ve ondan söyleyen de yine O?dur. ??te ehli tevhid bu demektir. Ehli tevhid, Hak??n sahibidir, Hak?? sahiplenmi?tir. Hak da onu sahiplenmi?tir. Onlar sözde iki görünürler fakat manada birdirler. Tevhid ehlinin her zerresinden varl???n?gösteren Hak?t?r. Hak a????demek, Resulallah??n


a????demektir. Cenab-?Hak, ?Alt?yönden görünen hep benim, nereye baksan, hangi yöne dönsen hep benim? der. Bir insan Rabbine a??k olursa, nereye baksa O?nun gözü ile bakar. Çünkü O?nu gönlüne koymu?tur. Birisi de, ?Da? ete?indeyim, önümde da? var, deniz var, Hak??göremiyorum? derse, o a??k de?ildir. A??k olmayan bir insan alt?yönde nereye baksa, o yöndeki nesneleri görür, Hak??göremez. Allah için birbirlerini sevenler, ebedi ve ezeli olarak tevhiddedirler; hiç ayr?lmazlar. Onlar?n birisini ma?ribe, birisini de ma?r?ka at?p oraya s?k?s?k? ba?lasalar, onlar birbirleri için ?Ah!?ettiler mi arada ne zaman kal?r, ne de mekan. Hüdavendigar Mevlana, ?Ten, ruhun elbisesine benzer, bu el de ruhun elinin yenidir, bu ayak da ruhun aya??na giydi?i mesttir. Bil ki bu ten, elbiseye benzer. Yürü, bu elbiseyi giyeni ara, elbiseye sürünüp durma. Ruha Allah??tevhid etmek ho? gelir. Görünmeyen bir ba?ka el, ayak var. Sen, bedensiz bir bedene sahipsin, gayri can?n?n cisminden ç?kaca??ndan korkma? der ve ?öyle devam eder: ?Allah??ululamak, yüceltmek, nas?l olur? Kendini, varl???n?horlamak, toprak mesabesinde tutmakla. Allah??tevhid etmeyi ö?renmek nedir? Kendini tek Allah önünde yak?p yok etmek. Gündüz gibi ?ulelenip parlamay?diliyorsan geceye benzeyen varl???n?yak! Varl???n?o varl???meydana getirenin varl???nda bak?r? kimya içinde eritir, yok eder gibi eritir, yok eder gibi erit, yok et! Sen, s?k?s?k?ya ben?e, yap??m??s?n. Bütün bozuk düzen i?ler, bütün bu peri?anl?klar, i?te bu ikilikten meydana ç?k?yor...? As?l yokluk, Allah?a teslim olup, her ?eyi ho? görmektir. Her gün asl?nda bugündür. Dün, yar?n diye bir ?ey yoktur. Dünü bugünü tayin eden güne?tir. ?nsan, mana güne?ini buldu?u zaman görür ki, o güne? hiç batmaz, her anda daimdir ve ebedidir. Her insan büyüktür, fakat yoklu?unu bilirse. O büyüklük de bizim de?il Allah??n büyüklü?üdür. Mademki bar?? sava? olur, sava? da bar?? olur. O halde her istedi?ini yapan o Yüce Yarat?c?n?n elindeki sanat kudretini bilmek gerek... Bak?n yine ne güzel buyurur Yüce Mevlana ve der ki: ?Manada var ama sözde yok olan?kim görmü?tür? Gönülden beliren, dilde yok olan?kim gördü? Dünyan?n varl???olup da dünyada yok olan?kim gördü? Varl?kta da yoklukta da böyle bir ?Yok?u kim gördü?..?

Ayn?ruhtan yücelen bir nice unsur gibiyiz. ?ki can içre biriz, sonsuza yans?r gibiyiz. Bir güzel anlam?elbet olacak sevgimizin, Bil ki sen bende ve ben sende birer s?r gibiyiz. Can ku?um bir güzel i? etti de yemden geçti, Erce bir i? yaparak sürdü?ü demden geçti, Geçti bir andan bir gönülden uzat?p dost eli Yar, Yare ba? e?di hemen bunca elemden geçti. O erin ben kuluyum, ho? ve güzel bunca sefa. O erin derdi benimdir, doludur gönlü vefa. Ayr?tat ayr??t?r, ba?ka da yok bir haberim. Sade derdiyle ho?um, can gibidir onda sefa...



Tevhid Nedir? Cezmi I??k


T

evhid konusu bu güne kadar i?ledi?imiz konular?n en zorlar?ndan biridir. Çünkü tevhid idrakle var?lan bir mesafedir. Her ?eyde ve her yerde Allah??görebilmek derecesine erebilmektir. ?nsan öyle bir idrake ula??yor ki, e?yada dahi Allah??görüyor. T?pk? Hz.Ali?nin çan sesi duydu?unda durmas?ve dinlemesi gibi? ?Ne yap?yorsunuz efendim? Bu kilise çan?..? demi?ler. ?Bak?n ne güzel ?Allah?, ?Allah?, ?Allah?diyor ? demi?. ??te tevhid, her yerde ve her ?eyde; celalde, cemalde, nebatta, bitkide, hayvanda o yüce tecelliyi görüp idrak etmek, her ?eyde ondan bir eser oldu?unu hissederek sevebilme kabiliyetidir. Yunus Emre?nin ?yarad?lm??? severim yaradandan ötürü? deyi?inde oldu?u gibi? ??te ?her yerde O?nu görüyorum O?nu seviyorum? diyebilmektir. Tevhid, gördü?ünüz gibi her i?in ba??ve sonudur. Yani birden geliyoruz, birden zuhur ediyoruz. T?pk?Lavoissie?nin dedi?i gibi ?Hiçbir ?ey yoktan var olmaz, varken de yok olmaz.? Yani, birden gelir bire gider. Paulo Coelho?nun sade anlat?m?yla Leonardo da Vinci hikayesinde; Leonardo?dan kardinaller ?sa?n?n Son Gecesi tablosunu yapmas?n?isterler. O da kabul eder. Büyük bir zevkle tablonun yap?m?na ba?lar ve tabloda, Yahuda?yla ?sa?y?temsil edecek insanlar?arar. Havariyunlar?çizer fakat Yahuda ile ?sa?y?çizmek zordur. Hz. ?sa için çok güzel bir insan?, Yahuda için de çok çirkin bir insan?arar. Bir süre sonra bir kilise korosunda ruhânî, güzel bir yüz bulur ve Hz. ?sa olarak resmeder. Fakat güzelin çirkini bulmas?zor ya, Yahuda?y?arar ama bu çok zordur. Bulamaz ve aradan 5 sene geçer. Nihayet kardinallerden tepki al?r. Art?k eserin bitirilmesini istemektedirler. O gece sarho?, yüzü çirkinle?mi? bir adam bulur. ?Tamam? der. ???te ?eytan?, kötüyü en yak?n ifade eden yüz bu?. Ay?lmadan Yahuda?y?çizer. Fakat resim bitmek üzereyken adam ay?l?r ve ?Ben bu resmi tan?yorum? der. Leonardo Da Vinci çok ?a?k?n: ?Nas?l tan?yorsun? ?imdiye kadar bu resmi kimse görmedi ki? der. ?Herhalde konuyu biliyorsun onun için de tan?d???n? zannediyorsun?der. ?Yok yok tan?yorum?der adam. ?Biliyor musun 5 sene önce beni kilise korosunda bulup ?sa diye çizmi?tin?. O zaman bak?yoruz ki, asl?nda güzel ve çirkin ayn?d?r.

Celal ve cemal Allah??n çe?itli aynalardan görünümüdür. Belki de iyi ve kötü yok, güzel ve çirkin yok. Bunlar derece veya doz fark?d?r. Hani lunaparkta aynalar?n önüne gider dururuz. Kimisi bizi ?i?man, kimisi ters yüz, kimisi incecik gösterir. Asl?nda ortadaki ki?i hep ayn?ki?idir ama akisler aynan?n yap?s?na göre farkl?l?k gösterir. ??te dünya tamamen bunun gibidir. Hakk??n çe?itli aynalardan tecellisi gibi? Tabii yarad?l?? sebebimiz de o muazzam güzelli?in o aynalardaki aksini görme ihtiyac?ndand?r. Galiba bunun en güzel hikayesi Mesnevi?dedir. Devrin sultan?, Mo?ollar ve Türkler aras?nda iki grup olu?turmu? ve bir resim yar??mas?yapm?? ve her iki gruba da kar??l?kl?birer duvar vermi?, araya da bir perde germi?. ?ki grup birbirlerinin neler yapt???n? görmeden resimlerine ba?lam??lar. Mo?ollar inan?lmaz güzel bir resim çizmi?ler. Ye?iller morlar k?rm?z?lar? Renkler o kadar güzel kullan?lm?? ki, anlat?lamaz. Öbür tarafta Türkler devaml?duvar? yontmu?lar, yontmu?lar, yontmu?lar. Sonunda iki taraf aras?ndaki perde aç?lm?? ama bir de ne görsünler? Mo?ollar?n yapt???o muazzam güzel resim, o yontulmu? duvara o kadar güzel aksetmi? ki? Renkler hafif solmu?, ortaya bir ?aheser ç?km??. ??te Allah??n sonsuzluktaki manas?n?en temiz, en yontulmu? aynada (Hz. Muhammed) ?aheser bir halde seyretme iste?inden yarat?l?? do?mu?tur. O halde tevhid ehli de, bunu görebilendir. Çe?itli duvarlarda bu aksi hissedebilendir. O zaman ?ahadet etmek yani görmek için tevhid ehli olmak gerekiyor. Biz de ?slam olabilmek, teslim olabilmek için ??ahadet ederim ki Allah birdir ? diyoruz. ?La ilahe illallah? diyoruz. Bütün insanlar sadece bu cümlenin manas?n? anlayabilmek için bu dünyaya gelirler. Neden mi? Dünya halk ve Hak olmak üzere iki gruptan olu?ur. Halk, henüz kendi hakk?olan manas?n?bulmak için mücadele halindedir. Yani kendi ezelde nasibi olan levh-i mahfuzuna ula?mak için bilerek veya bilmeyerek mücadele halindedir. Sonra bu mücadele esnas?nda halk ?l? sini ?la? eder yani yok olur. Yani ?la? makam?nda olan nefsini terbiye eder, a??r?istek ve arzular?n?yok eder. O zaman Hak olur yani özüne var?r, hakl?l?k zuhur eder, Hak haline geçer. ??te ?la ilahe illallah? iki grubu anlat?r. ?La? yok et, neyini? ?lah olan k?sm?n?, nefsinin kendine tapan k?sm?n?yok et, la et. O zaman senden Hak zuhur eder. ?La ilahe? dersen, ben ilah de?ilmi?im dersen ?illa Allah? olursun. ?Senden Allah zuhur eder ?diyor, yaln?z Allah! E?er her görünende bu hali tema?a edersen ?ahadet


ederim ki, nefsini yok edende Allah tecelli eder, biliyorum ki, görüyorum ki, kendi varl???n?nefsini temizleyenden Allah tecelli eder demi? olursun. ??te ?ahadetin esas manas?budur. Görüyoruz ki, ?ahadet tevhide gitmek için tek yoldur. Tapt???m?z ?ey bat?ld?r, puttur. Önemli olan putu yok etmektir. Kendimizi, nefsimizi, a??r?isteklerimizi, kendimize tapmam?z?yok etmektir. Neden mi? Muhiddin-i Arabi diyor ki; ??nsan kendi ki?ili?inde Rab?l?k ve kulluk, ikisini de ta??r ?. Bu ne demektir? ?nsana bakal?m. ?nsan?n özünde ne var? Nefis var, ruh var, ak?l var, kalp var. ?nsan bu 4 manadan olu?mu?tur. Ruh, Allah?tan emirdir. Mahluk de?ildir. Halikten zuhurdur. Nefs mahluktur, kuldur. Yani ?ben? diyen k?s?md?r. Topra??n zuhurudur. Gene o da Allah?tan, nefs-i külden gelmi?tir ama halkedilmi?tir. Topra??n hakimiyetine girmi?tir. ?ehvetler, kinler, arzular, istekler nefiste toplanm??t?r. ?imdi nefis vücutta canl?iken, akl?nefis yönetiyorken, yani kinler, nefretler yönetiyorken, vücudun içinde hayvani can var, deriz. Hayvani can?m?z hakim, deriz. Ne zaman ki, kalp denen et parças?üzerine Allah??n nuru akseder ve gönül ad?n? al?r. Bu nur, ???k gibi akl?n üstüne dü?er. Akl?n üstüne dü?ünce ak?l nefse derki; ?bunca y?ld?r beni, idare ettin ama sen yok olmaya mahkumsun. Sen fanisin halbuki vücut içinde bir de baki k?lacak olan ruh var. O daha hakl?, sen biraz kendinle mücadele et?der. O zaman akl?n yard?m?yla a??r?çirkinliklerinin ba??n?kesmeye ba?lar. Burada en büyük yard?mc?s?a?kt?r. Ne zaman ki nefis hiçli?ini, yoklu?unu, kullu?unu anlar. O zaman ruh, vücut içinde hakimiyet kurar. ??te Yunus Emre?nin; ?Bir can var candan içeru? sözü hayvani candan içeride bir ruhani can var, onu hakim k?l demektir.

Kaynak: Cemalinur Sargut ile Söyle?iler



Birlik Ne?esi Erdem Ergin


Y

arat?c?m?z?n ?Ona ruhumdan üfledim?(Hicr/29) buyurarak varl???n? kutsad???insan Hz. Mevlânâ?ya göre; ölümlü ile ölümsüzü, iyi ile kötüyü, ilahî ile be?erîyi benli?inde birle?tiren bir toplay?c?ortamd?r. ?Burada bir âlem, orada bir âlem, ben ortada e?i?in üstünde durmaktay?m.? ?nsan, Kur ?ân??n tarifiyle ?ilâhî nefha? denilen ölümsüz ben?in, ölümlü beden bine?i içinde bir olgunla?ma seyrini ya?amak için bu âlemdeki görünümüdür. Hz.Mevlânâ?ya göre; varl?k a?ac?n?n meyvesi insand?r. A?aç meyvenin de?il, meyve a?ac?n sebebidir. Yani, a?aç meyve içindir. ?öyle diyor: ?Sûret sûretsizlikten vücuda geldi.Varl?k pete?ini ören ar?d?r; ar?y?vücuda getiren, mum ve petek de?ildir. Ar?biziz, ?ekil ve çokluk sadece bizim imal etti?imiz mumdur.? Demek ki gerçek, temelde madde de?il, ruhtur. ?nsan? cevher, insan?n d???ndaki her ?eyi, kâinat?âraz kabul eden Hz.Pîr, varl???n özü Tanr??yla insan?n özünü birle?tirerek, insan?n yüceli?i ve yükümlülü?ü ile, zevki ve çilesinin bu birliktelikten kaynakland???na i?aret eder. Çünkü varl?k anlam?n?insanla kazan?r. Tanr?, eserini insanla seyreder. ?nsan, Hakk??n gözü ve aynas?d?r.(1) ?Sen cihân?n hazinesisin, cihân ise yar?m arpaya de?mez. Sen cihân?n temelisin, cihân senin yüzünden taptazedir.Diyelim ki; âlemi me?âle ve ???k kaplam??, çakmaks?z ve ta?s?z olduktan sonra o, i?reti bir rüzgârdan ba?ka nedir??(2) ?Tanr?adlar?ndan biri de El-Mümin?dir. ?man eden kula da mü?min denir. Mü?min, mü?minin aynas?d?r demek, Tanr?onda, o aynada tecelli etti demektir.?(3) ?Gözümüze bak da Hakk??n cemâlini gör. Çünkü bu; gerçe?in kendisi ve kat?ks?z bilginin ?????d?r. Hakk da kendi güzelli?ini bizde seyreder. Sak?n bu s?rr? aç?klama, kan?n yerlere dökerler.?(4) ?Her?ey sensin! Âlemde ne varsa, senden d??ar?da de?il. Sen her ne ararsan kendinde ara, çünkü her varl?k sende.? (5) ?Evet, insan Tanr?de?ildir ama Tanr?ululuk s?rlar?n? insanda belirtmi?tir. ?nsan?n önünde canla, gönülle, bedenle gerçekten bir secde ettin mi ne yana dönersen oras?gönlüne Kâbe olur.? (6) Ancak Yarat?c?m?z?n Kur ?ân?da buyurdu?u gibi; ?Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?? (Zümer/9), ?Körle

gören bir olmaz. Karanl?klarla ???k da bir olmaz! Gölge ile s?cakl?k da ayn?de?ildir. Diriler de e?it olmaz ölüler de.?(Fât?r/19,20,21,22) Hz.Mevlânâ da her insan?n potansiyel olarak özünde bu cevheri ta??mas?na ra?men, cevherini i?lemedikçe geçici ve gölge varl?k olmaktan öteye gitmeyen dünyaya ve e?yaya boyun e?mekten kurtulamayaca??n?ve ta??d???Tanr?sal güzellikleri gerçekle?tiremeyece?ini söyler. ?nsan, kendisini Tanr??ya ba?layan, ilâhî ben?inin ?uuruna varmad?kça, be?eriyet kal?plar?n?n içinde bo?lukta kalacakt?r.(7) ?Miraca a??n, hepiniz peygamber soyusunuz.? (8) ?Her susam?? gönlü denize götürüyorlar.?(9) ?Yüce e?ikten ba?ka bizi nereye ça??rsalar, sonuçta aldat?rlar.?(10) ?Tanr??ya kaç, âb?hayat O?ndadir, her nefeste O?ndan kurtulu? dile, O?ndan!?(11) Hz. Mevlana, insan?n Tanr?sal Birlik ?uuruna ermesi için onu harekete geçirmek maksad?yla ?öyle seslenir: ?Niceye dek perdenin ard?nda, kap?n?n d???nda duracaks?n? Kap?daki ?u perdeyi y?rtsana!? (12) ??nsan bu dünyaya bir i? için gelmi?tir, gaye odur. E?er onu yapmazsa, bir ?ey yapmam?? olur. ?nsan?ba?ka i?ler için yaratmad?lar. Bu t?pk??una benzer; Sen padi?ahlar?n hazinelerinde bulunan k?ymetli bir Hint k?l?c?n?, Ben bu k?l?c?i?e yaramaz halde b?rakm?yorum ve onu birkaç i?te kullan?yorum diye getirip kokmu? bir eti do?ramak için sat?r olarak kullan?yorsun. Vücut senin at?nd?r ve bu dünya o at?n ah?r?d?r. At?n yemi binicinin yiyece?i olamaz.(13) ?nsan ,Tanr??ya do?ru olan yolculu?unu mutlaka tamamlayacak ve koptu?u bütüne dönecektir.Ancak ak?ll?ki?i yolu tersine yürüyerek i?i biraz daha büyütmez. ?nsan?Tanr??dan perdeleyen benlik-bencillik taraf?n?ar?nd?r?p, ayd?nlatacak olan yine insân-?kâmil olacakt?r. ??nsan, Tanr??n?n usturlab?d?r, ama bu usturlabdan anlayan bir müneccim lâz?m.?(14) Belki bu ar?n?? ba?ta ac?ve ?st?rap doludur, ancak sonu saadettir. ?Yedi gö?e s??mayan ???k, ezik yaral?gönüle s??madad?r.?(15) ?Mum a?lamad?kça alev gülmez. Beden eriyip zay?flamad?kça can semirip kuvvetlenmez.?(16)


??u âleme doyduysan bana gel; hiç kimse benim âlemime doymaz!?(17) Bu mânevî yolculukta duyu?unu bili?e, bili?ini görü?e, görü?ünü de olu?a dönü?türebilenler, en büyük sava?? egolar?na kar??kazananlard?r. Onlar, ikinci kez do?umlar?n?bu âlemde mânevî olarak gerçekle?tirenlerdir. ??nsano?lu ikinci kez do?unca sebepleri ayaklar alt?na al?r. Do?ruluk geliniyle ufukta güne? gibi uçar. D?? görünü? bir duvak gibidir. Hatta ufkun ve göklerin d???nda, ruhlar ve ak?llar gibi mekâns?zd?r.?(18) Sözlerimizi Hz.Pîr ?in bir niyaz?yla bitirelim; ?Biz Hakk yoluna dü?mü? sûfileriz. Biz padi?ahlar padi?ah?n?n nimetlerini yiyenlerdeniz. Ya Rabbi! Bu kâseyi, bu sofray?ebedî k?l, k?yamete kadar ya?at!? (19 ). A?k olsun! NAZÎF DEDE'N?N NUTKU Dilâ hâlât-?vasl?hemdem-i cânân olandan sor Tehassür âte?in pervâne-ve? sûzân olandan sor Seher zevkin ne bilsin huftegân-?pister-i gaflet Fuyûzât-?sabâh?hasta-i hicrân olandan sor Edâ-y?nâz-?dildâr?dilâ nâlân olandan sor Cefâ-y?derd-i a?yâr?çekip giryân olandan sor Niçin sahrâlara dü?mü? aceb Leylâ ile Mecnûn Dü?üp Hayder gibi a?ka yan?p pür-nûr olandan sor Vücûd-i "allemel esmâ"y?bilmekse maksûdun Bulup bir hâl ehli kâmil mür?id-i irfân olandan sor ?eyh Nazîf Dede Kuddise S?rruh

Kaynaklar; 1)Öztürk Ya?ar Nuri/Mevlana C.Rumi ve ?nsan/?st.2011/s.68 2)Gençosman Nuri/Rubailer/Rubai:226/?st.1986 3)Eflaki/Ariflerin Menk?beleri/1/461 4)Gençosman Nuri/Rubailer/Rubai,1192/?st.1986 5)a.g.e./Rubai 1382 6)Divan-Kebir/C.2-284/Gölp?narl?A./?st.1957 7)Öztürk Ya?ar Nuri/Mevlana C.Rumi ve ?nsan/?st.2011/s.69 8)Divan-Kebir/C.3-42/Gölp?narl?A./?st.1957 9)Divan-Kebir/C.2-326/Gölp?narl?A./?st.1957 10) Divan-Kebir/C.4-21/Gölp?narl?A./?st.1957 11)a.g.e.C.3/187 12)a.g.e C.5/96 13)Fihi Ma Fih/23-27/Meliha Ülker/?st.1985 14)a.g.e.17 15)Divan?Kebir/C.7-311/Gölp?narl?A./?st.1957 16)Divan?Kebir/C.2-176/Gölp?narl?A./?st.1957 17)Divan?Kebir/C.6-263/Gölp?narl?A./?st.1957 18)Mesnevi/C.3/6576-79 19)Divan?Kebir/Can.?/Gazel 54



Biz insanlar?z Gönülde gezeriz Bir Allah ile alemi seçeriz Biz insanlar?z Hakk??n erleriyiz Bir Allah diyerek Semaya gireriz Biz insanlar?z Çirkini bilmeyiz Hep güzel görürüz Allah olur zikrimiz Biz insanlar?z ?nsan?severiz Zikr-i Allah söyleyip Hakk ile döneriz Biz insanlar?z Muhammed deyip Zikr-i Hakk?a var?p Kendimizi izleriz...

HASAN DEDE


Sermed Berktav


Candan Cana Sema ?nal


M

erhaba, Sevgili Dostlar? Bir ?ubat ay?nda yine ?B?RL?K?teyiz. Ayn?zamanda bu ay sizlerle birlikte olman?n birinci y?l?n?tamamlam?? olman?n da mutlulu?unu ya??yoruz.

Bizlere sonsuz hakikat ilmiyle, insan olmak yolunda ???k tutan, kainat?n nuru Hazreti Muhammed Efendimizi ve onun s?rr?n?n s?rr??mamlar ?ah??Hazreti Ali?yi, Ehl-i Beyt Efendilerimizi, iki cihan?n Kutbu Pirimiz Hazreti Mevlana?y?ve onun ilahi a?k??ems-i Tebrizi Hazretlerini ve di?er bütün Piran Efendilerimizi tan?y?p, bilip, ö?renmemizi sa?layan Mür?id-i Kamil?im, Kutb?ül-Cihan Hasan Dede?mizin yüce himmet ve güzel keremleriyle yola koyuldu?umuz ?B?RL?K?teli?imizin, yine onun sonsuz sevgi, a?k ve birlik ?????yla devam?n?diliyorum. ?nsan olmak? Kainat?n varolu?unda bir s?ralama vard?r. Cans?z varl?klardan bitkiye, bitkiden hayvana, hayvandan insana? ??te, insan, bu s?ralaman?n zirvesinde bulunan en mukaddes varl?kt?r ve ak?l sahibidir. ?öyle bir ismi de vard?r insan?n ?E?ref-i Mahluk?, yani yarat?lm??lar?n en ?ereflisi? Bundan dolay?Yüce Allah, insana say?s?z lütuf ve ihsanda bulunmu?, onu kerem sahibi yapm??t?r. ?nsan?n bu dünyadaki varl???n?n önemi, Yüce Allah??n s?fatlar?n?n tecelli etti?i bir ayna olmas?ndan dolay?d?r. (Sultan Veled Hazretleri, Rebabname, 7. Makale) Yüce Allah, insan?n varolu? gayesini gerçekle?tirebilmesi için, onu, en güzel ve en mükemmel biçimde yaratm??, kainat? insan?n ayaklar?alt?na sermi?tir. Ona kendi ruhundan üflemi?tir.(Sultan Veled Hazretleri, Rebabname, 21. Makale ? 1185) Onu zeka, ak?l, anlay??, kavray?? ve irade ile donatm??t?r.(Sultan Veled Hazretleri, ?btidaname, II.Bölüm) ?nsan bütün bu maddi ve manevi özelliklerin birle?ti?i muhte?em bir varl?kt?r. Ancak ayr?ayr?bunlar?n hiçbiri de?ildir. Bunlar?n birle?mesinden ortaya ç?kan, varl?k aleminin cevheridir. Bu sebepledir ki, kainat?n ?öz?ünü temsil etmektedir. Yüce Allah, insan?esas alarak varl?k alemini düzenlemi?, her ?eyi insan için vas?ta k?lm??, yaratt???di?er varl?klar?onun emrine ve hizmetine vermi?tir. Hazreti Mevlana bir rubaisinde (Rubailer, 1382) buyurur, der ki: ?Ey Tanr?kitab?n?n örne?i insan!.. Ey ?anl?k güzelli?inin aynas?mutlu varl?k. Her ?ey sensin! Alemde ne varsa senden d??ar?de?il. Sen her ne ararsan, kendinde ara; Çünkü sen her ?eysin? ?

Sahip oldu?u bütün bu de?erleri iyi ve do?ru ?ekilde kullanabilen insan, kemalâta ula?arak, e?yan?n hakikatini çözebilecek hale gelecektir. Sonuç olarak, kendi nefsini dizginleyerek, Hakk?a ula?mak için O?nda yok olma ?erefine nail olabilen varl?kt?r, insan? Kendini bil? Sen Hakk?s?n ey insan!.. ?Güzeller Güzeli?miz, Hasan Dede?mizin ?Kendini Bil ?nsan? ?iirini tam da bu s?rada payla?mak, bu yaz?m?n farz?d?r asl?nda? Ayn?zamanda, Evrensel Mevlana A??klar?Gurubu canlar?ndan Mete Edman taraf?ndan segah makam?nda ilahi olarak da bestelenmi? ve seslendirilmi?tir. * KEND?N?B?L ?NSAN* Bin s?r ile Tanr?m seni yüklemi? ey insan. Sen ayna, o güzelli?in sultan?ey insan. Alemde ne varsa sendedir, her an için ey insan. Sen sende ara kendini, kendin tan?ey insan. Tüm sendeki s?rlar ayd?nlansa ey insan. Gül bahçesi olurdu tüm gök ile yer ey insan. ?nsandan silinsin benlik, gör o zaman ey insan. Her Firavun sanki Musa Peygamberdir ey insan. Dünyada ilk ? son varl?ks?n, kendini sen bil ey insan. Allah kat?nda tek varl?k Halife-i Hakk?s?n ey insan. Yerin gö?ün tek varl???, alem nuru ey insan. Alemler senden oldu, sen Hakk?s?n ey insan?

Evet, Sevgili Dostlar? Önceki yaz?lar?mda, yüzy?llar önce bestelenmi? Mevlevi ayinlerinin o ruhani sözlerinin, Sema?Töreni e?li?inde Ayin-i ?erifleri dinlerken anla??l?r hale gelmesini sa?lamak ad?na, Evrensel Mevlana A??klar? Mutrip Grubumuzun sözü edilen Ayin-i ?erifleri, Fars dilinden Türkçeye çevrilmi? ?ekliyle dillendirdi?inden, böylece ruhlar?titreten o ilahi na?melere can katan e?siz dizelerin anlam kazand???ndan bahsetmi?tim. Bu ba?lamda, Hazreti Mevlana?m?z?n sözleriyle Sultan III.Selim taraf?ndan XIX.yüzy?lda bestelenmi?, Abdülbaki Gölp?narl??n?n Fars dilinden Türkçeye çevirdi?i, müzi?e uyarlamas?n?yine Mete Edman??n yapt???Suzidilara Ayin-i ?erifi?nin sözleriyle yaz?m? noktalarken, diliyorum ki yine ?B?RL?K?te olal?m. Daim a?kla, a?kta kal?n. Muhabbetle?


SUZ?D?LARA AY?N-??ER?F?

Mademki kul de?ilsin, ?ahtan dem vur.

I.SELAM

Bak?? okunu istedi?in gibi at.

Gönül almak, gönülsüz kalmak s?rr?m?z.

Mademki kendinden kurtuldun,

?? bizimdir, çünkü O sevgilimiz.

Otur da ilahi kösü çal.

Eski ?eyler satanlar?n s?ras?geçti.

II.SELAM

Biz yeni ?eyler sat?yoruz. Bu bizim pazar?m?z.

Sultan?ms?n? Sultan?ms?n?

Sema?a??klar?n canlar?n?dinlendirir.

Gönlümde, can?mda cans?n; iman?ms?n.

Onun can?n?n can?oldu?unu kim bilir

Bana bir üflersen dirilirim.

Hele hele sema?da o halka yok mu;

Bir can da ne olur ki, yüzlerce can?ms?n; iman?ms?n.

Döner dururlar ve o Kabe ortadad?r.

III.SELAM

Bu olgunluk a?k?d?r, Bu hayal akl?ah?

Ey mutr?b? Sen bizim s?rlar?m?z?aç?kla.

Sevgili?nin yüzünü görmektir.

Can ba???layan hikayeleri anlat.

Nurdur, kavu?mad?r.

?nna fetahna mahzenini aç.


Mustafa?n?n can?n?n s?rr?n?aç?kla.

Ahh? Güzelin a?k?na hallerine.

Ey ki hezar aferin, bu nice sultan olur.

Yand?yürek a?k hararat?na.

Kulu olan ki?iler, hüsrev ü hakan olur.

And içeyim gayr?güzel sevmeyim.

Her ki bugün Veled?e inanuben yüz süre.

Tanr??n?n ayetlerinin a?k?na.

Yoksul ise bay olur, bay ise sultan olur.

Ey ka?if-i esrar-?Hüda Mevlana

Bundan ba?ka i?im yok, çal??t???m yer odur.

Sultan-?fena, ?ah-?beka Mevlana

Çok söz söylerim, çünkü al?c?m O?dur.

A?k etmededir hazretine böyle hitab.

Gönlüm sakin, çünkü gönlüm O?dur.

Mevla-y?güruhi evliya Mevlana.

Kervan?m emniyette, kervan ba??m O?

IV.SELAM

Kalk bugün dünya bizimdir.

Sultan?ms?n? Sultan?ms?n?

Can ü cihan saki konu?umuzdur.

Gönlümde, can?mda cans?n; iman?ms?n.

Zühre ve ay sevincimizdir.

Bana bir üflersen dirilirim.

Can bülbülü, gül bahçemizin sarho?u.

Bir can da ne olur ki, yüzlerce can?ms?n; iman?ms?n?


Her ?ey Bir'den Bir'e... Nur Y?ld?z


?

slam?a giri?in anahtar? olarak kabul edilen Tevhid, Allah'?n varl???na, birli?ine, tüm yetkin niteliklerin kendisinde topland???na, e?i ve benzeri bulunmad???na inanmakt?r. Bu inanc?aç?klayan Lâ ?lâhe ?llallah cümlesine kelime-i tevhid denir ve s?k s?k tekrarlan?r. Tevhide inanan ki?i mümin ve muvahhit ad?n?al?r. K?saca Tevhid; birlik, birlemek demektir. Allah??n Efendili?ine mazhar olan Yüce Mevlâna?m?z; ??Ben bir dükkân açt?m bu âlemde. Dükkân?m?n tabelas?n?n ismini B?RL?K DÜKKÂNI koydum. Dükkân?ma girdi?in zaman B?Rden ba?ka bir ?ey sat?n alamazs?n. B?Rden fazla bir ?ey varsa o ikilik say?l?r. Ama orada da B?R?i sat?yorum; orada ve her yerde ALLAH??söylüyorum??diye insanl??a seslenir. Ve ???ki dünyada da dostum ve sevgilim ancak sensin; nerede bir güzel varsa o da senin ?????nd?r zati?? ?eklinde niyaz eder Tanr?s?na. Her ?eyde, herkeste gördü?ü Yaradan?d?r çünkü. Tevhidin çe?itli k?s?mlar?vard?r: 1-Tevhid-i Zâti: Tevhid, Allah??n zât?nda, s?fatlar?nda, mâbud olu?unda bir ve tek oldu?unu zihin ve kalp yoluyla kabul etme anlam?nda terimdir. Hak sâlike zât? ile tecelli edince sâlik e?yan?n zat?n?de?il, mevcud olarak sadece Allah??görür ve ??Lâ mevcûde illâllah? der. Vahdet-i vücud ehlinin tevhidi budur. 2-Tevhid-i s?fati: Hak sâlike s?fatlarla tecelli edince sâlik e?yay? ve onun s?fatlar?n?de?il, sadece Allah??ve onun s?fatlar?n?görür ve s?fatta mevsufu temâ?a eder. 3-Tevhid-i efali: Hak fiilleriyle sâlike tecelli edince sâlik bütün fiilleri Allah?tan görür ve ??Lâ ilahe illallah? der.

4-Tevhid-i hali: Sûfilerin Allah??n birli?ini ya?ayarak ve tadarak (vecd-zevk) bilmelerine denir. Allah??n birli?ini ke?fen ve zevken bilmeye tahkik ve tahakkuk, bunu bu yoldan bilene de muhakkik denir. Bunlar manevi, ulvi ve ilahi hakikati ya?ayarak bilirler. Onun için ehl-i hakikattirler. Ayr?ca tevhid-i itlaki, tevhid-i a?yani gibi tevhid türleri mevcuttur.

"A?k hem a r iftir hem ma r uftur , a ?k hem va s?ft?r hem mevsuftur ..." Sultan Veled Hazretleri

Bütün zerrelerin suretinde Hakk??n tecelli etti?ini, her ?eyin ezel ve ebediyetinin Hakk?a ait oldu?unu ve kendini aradan ç?kar?p her ?eyin Hak oldu?unu mü?ahade ederek vecde gelen ve kendinden geçen sâlikin sadece Hakk??görmesi ve masivay?görmemesi tevhidi en iyi aç?klayan insanl?k halidir. Bu hâl Hz. Mevlâna?n?n dilinden ?öyle ?ekil al?r:??Ey insan! A?k umman?na dal da gör ki Hakk??n vücudunun haricindeki bütün yarat?lm??lar, o umman?n dalgalar?d?r.?? ?lk sûfilerin tevhidi ise, isti?rak halinde iken mâsivay?(Yaradan d???ndaki varl?klar) ve çoklu?u görmeyip ama kendilerine geldikleri zaman mâsivan?n

varl???n?kabul etmeleriyle kendini göstermi?tir. Allah??n zât?n?, s?fat?n?ve fiilerini mü?âhade ettirdi?i kimselere arif denir. Mârifet bir haldir ki, Zât??n nuru ile ayd?nlanm??, ehâdiyyet âleminden yans?yan ???nlar ile parlam?? olan itibari suretlerin geride kal?p Hakk??n Hak ile ?uhûdundan meydana gelir. Âriflerin tevhidi a?kt?r. Yani âriflerin basiret gözü ile görebildikleri Hakkani ilimler ve Rabbani s?rlar?n kayna??a?kt?r. Â??klar?n niyaz makam?nda mâ?ukun naz oklar?ile yaral?pak canlar?n?n yolda??a?kt?r. Â??klar her ne kadar a?k derdi ile inleseler de çareyi yine a?ktan niyaz ederler. Hz. Pir Yüce Mevlana?m?z bir rubâîsinde: ?? A??klar?n töresince alt-üst olmu?uz biz; sevgilimizin yüzünden iki dünya da alt-üst olmu?? Fakat padi?ah?m?z, alttan da münezzeh, üstten de; onun izini, belirtisini arayand?r alt-üst olan?? diye buyururlarken, â??klar?n a?ktan ba?ka yâri ve dert orta?? olamayaca??ve seyr ü sülûkte olan nefs ve hevân?n bozguna u?rat?lmas?nda a?ktan ba?ka Zülfikar bulunamayaca?? gerçe?iyle yüz yüze getirir bizleri. Mevlevîyye?nin örtüsü kabul edilen Sultan Veled Hazretleri de: ?? A?k hem ariftir hem maruftur, a?k hem vas?ft?r hem mevsuftur?? ifadelerinde; a?k?n, kendi cemalini mütalaa etmek istedi?ini, Mâ?ukluk cihetinden a????n aynas? oldu?unu, kendi esmâ ve s?fat?n? mü?ahâde etmek isteyip, â??kl?k yüzünden ma?ukun aynas? oldu?unu belirterek, gören ve görünen, bilen ve bilinen, vasfeden ve vasfedilenin a?k oldu?unu dillendirmi? ve B?R?i vurgulam??t?r. Bu büyük s?rra


insan mazhar olmu?tur. ?nsan öyle bir camiiyyeti haizdir ki Hakk??n zat?bütün esmâ ve s?fat?yla insanda a?k yüzünden tezahür etmi?tir. Özetle insan?n kemal lisan?; ??Bu varl???n kendisinde var olan sen misin yoksa ben miyim? ?kilik ispat?ndan seni de kendimi de tenzih ederim??sözleriyle zikreder. Bu manalar ise marifet mertebelerinin nihayetine vas?l olan tevhid erbab?na malumdur. A?k a????cem?ül-cem makam?na eri?tirince, a????n gözünden Allah?tan gayri bütün itibari görüntüler kalkar, arif ve maruf, vas?f ve mevsuf birle?ir. A?k âriflerin tevhidi ve â??klar?n can?n?n can dostu olur. A?k Peygamberi Mevlâna da ??Can?m, o cana, o cihana yüz döndürmü?tür; hem o yan?k?ble edinmi?tir, hem o yan?öper-durur. Ar? padi?ah?, böyle bir huy vermi? bize; huyu da veren o, i?-güç de onun??buyururlar. Öyle ki; kendisini görmeye gelen iki bilginden biri ??Ey Mevlâna! Fenâ nedir bu âlemde? diye sorunca mübarek ba??yla secdeye kapanm?? ve cevaps?z kald???n? dü?ünen bilginler d??ar?ç?kt?klar?nda biri di?erine neden sorumuzu yan?ts?z b?rakt?deyince öbür bilgin de, yan?t verdi ama sen anlamad?n. Bu âlem tümden Yaradan??n. Dese ki ?u fena bu fena, Sevgilisine söylemi? olacak. Bundan imtina etti?i için secdeye kapand???diye cevap vermi?. Kâinatta görünen-görünmeyen, bilinen-bilinmeyen her bir ?eyin yarat?c?s?olarak TEK ve B?R Allah??gözlemleyen ve her bir ?eye O?nun zuhurat?, ?nsan-?Kamil?e de O?nun tecelliyât?gözüyle bakan Mevlâna?m?z: ??Ben da??m; sesim-sözüm, sevgilinin sesidir, sözüdür. Ben bir resimim, ressam?m o güzeldir. San?yor musun ki söz, benim sözüm; hay?r; anahtar kilide sokulur da aç?l?rken ses verir ya, t?pk? öyledir benim sözüm??derken yine YOKLUK?u hat?rlat?r sevenlerine. Ve bunun sadece ve sadece a?k ile mümkün olabilece?ini hiç y?lmadan anlatmak ister t?pk??u rubaisinde oldu?u gibi bizlere: ?? A?kla dü?-kalk; çünkü can?n?n özü, mayas?a?kt?r; sonuna son olmayan ça?a dek senin olan?ara. Can?na dert olana can deme; ekme?in-az???n bile olsa haram say onu kendine.??

Kaynak: Rubâîler-Çev: A. Gölp?narl?, ?nk?lâp Yay./ A?knâme-Sultan Veled Hazretleri



Divan-?Kebir'den Seรงmeler Fatma Albayrak


S?rlara gebe olan, gizli ?eylerin analar?bulunan gökyüzü çavu?lar?bizi tutmu?lar, çeke çeke göklere götürmedeler. Seyredin de görün, melekler Ar??tan geldiler, kutluluk güne?inin ayd?nl???yla hepsi de ne parlak. Biz gölge gibi artlar?ndan ko?al?m da gölgeler de güne? kayna??ndan nasiplerini als?n. Çünkü gölgeler, güne?e taparlar; o nas?l bir konuk olarak geldiyse bunlar?n da hepsi konuktur. Ak?llardaki dü?ünceler, Akl-?Evvel?den meydana gelir; bunlar?n tedbirleri, tasarruflar?, hep onun tedbirlerinden, onun tasarrufundan meydana gelir. Önce tohumu ekmi?tir de sonunda a?aç bitmi?, boy atm??t?r dersin; fakat öyle de?il; gözünü aç da gör, bunlar?n ne önleri vard?r, ne sonlar?. ?emseddin?in güne?i, ne do?udad?r, ne bat?da; bu bak?mdan o güne?e ula?anlar?n gölgeleri de bamba?ka göklerin çevresinde döner dola??r. Erler, gönül gibi her yan?dola??r dururlar; fakat ne konak yerine ba?l?d?r onlar, ne deve, eyer kayd?na dü?erler. Güne?in tesiriyle suyumuz, topra??m?z gönül kesilmi?tir; cüzlerimiz gönül gibi gökyüzünün de üstünde uçup gezmededir. Zaten gökyüzü de nedir ki gönlümüz o yana gitsin; ?u bedenimiz, ?u can?m?z, gönlümüz, tamam?yla o güzele vurulmu?tur, onun yan?ndad?r hep. Ayr?l?k derdiyle duda??m?z kupkuruydu, gözlerimiz ya? içinde; ?imdiyse onunla bulu?tuk, o bulu?man?n ?????yla ne o kuru, ne bu ya?. Gittiler, geldiler, maksatlar?na ula?t?lar; ba?kalar?ysa bulan?k su gibi kendi sular?nda, kendi topraklar?nda busbulan?k kald?lar. A??k?n, a?k?n tabiat?, dört tabiattan d??ar?d?r, a??klar dört unsurdan da yüzlerce y?l üstündür, be? duygudan da, yedi gökten de. Be?inci tabiat, can?n yular?n?tutar da çekerse sus, ?u cihandan bahsetme, terci söylemeye bak. Gerçekler gö?üne yönel, o diyara yürü; oraya giden ne yayad?r, ne atl?. A?k?n çevresinde dönüp dola??rken nerden toza topra?a, batacak? Iss?, ayd?n, güzel bir halde, güne? gibi apayd?n at süredur. Bu yolculukta bir büyü?e uymak, bir uluyu taklit etmek, adeta ele al?nan bir sopad?r; yolun ayd?nl???yla, büyüklü?üyle o sopan elinde bir Zülfikar kesilir. Musa, sopas?n? ta?a vurdu, güzelim bir su kaynay?p co?tu ta?tan, o sopa Zülfikar ?d?da onun için su verilmi?ti ona, onun için par?l par?l parl?yordu. Gönül, bugün gökyüzü gibi elsiz-ayaks?z ç?kageldi, la?l renkli ?araplarla mahmurluk sökmü?tü, sersemli?i hiç kalmam??t?. Dedim ki: A gönül, ne oldu da küstahça gidiyorsun? Dedi ki: Sevgili, gündüzün ?arap sundu bana. Bugün arslan avc?s?y?m art?k, erkek arslana bile sald?r?r?m; çünkü çay?rl?ktan sarho? bir halde ç?kageldim. Gökyüzü çay?rl???nda Öküz, Arslan?la beraber yay?lmada; bir ate? salay?m o çay?rl??a da Öküz de yans?n, Arslan da. Gerçekten de kaf ?la nun, ta?la demir, bir çakmak sanki; varl?kla yokluk birbirine çak?lmada, y?ld?zlar parlay?p ç?kmada. Kutlu y?ld?zlar a??klara do?ru s?çrar; onlar?n k?v?lc?mlar?ndan yüzlerce güzel meydana gelir sanki. Yomsuz kutsuz y?ld?zlarsa vuslat vaadinde bulundular m?, güle cefa etmeye giri?tiler mi dikene benzeyen kutlu yüzlü kutsuz ki?ilere s?çrar. Bir bölük halk da vard?r, kutlulu?undan da geçmi?tir, kutsuzlu?undan da; onlar y?ld?zlar gibi sevgilinin güzellik güne?inde mahvolup gitmi?lerdir. Ne korkular? vard?r, ne ümitleri, ne ayr?l?k bilirler, ne bulu?ma; ne dertleri vard?r, ne sevinçleri; ne gizlidir onlar, ne apaç?k ortada. Üçüncü terciim müselles gibi ne?eye ne?e katar, ba??nda a??rl?k varsa müsellesle y?ka ba??n?, de?er bu do?rusu. Ak?l, a?k, can; bu üçü dosdo?ru bir müselles; her yaraya sanki melhem, her derde adeta derman. Benim ?u müselles ?arab?m?biri içer de ba??a??rla?maz, sarho? olup kendinden geçmezse zaten o, bu ba???a lay?k de?ildir, beyninde bir illet vard?r onun. Gerçekler güne?inin kadehiyle her an granit kayalar lal?l haline gelir, akik kesilir; toprak nasibine kavu?ur, ne?elenir. Fakat kendisinden haberi bile olmayan la?l de?il; ?u bildi?imiz akik de?il, o akik kehribar gibi gerçekleri çeker. O la?l, ak?l gibi i? eridir, ne?elidir; bu padi?ah, gelinle ne e?tir, ne de ondan ayr?. Tanr??n?n has kuludur, fakat kul öldü, yok oldu mu art?k kalan, ancak Tanr??d?r. Ak?l, bu yokluktan bir koku almay?çok istedi, çok çal??t?, çabalad?amma bir koku bile alamad?, bütün çal??mas?bo?a gitti. O var olan bu yokluktan koku ald?ki tamam?yla yok oldu; o ki?i varl??a ula?t?ki tamam?yla yoklu?a dald?gitti. Ululuk ?ss?n?n güzelli?inde varl???ndan soyundu, tamam?yla yok oldu mu mutlak varl?k gelir, art?k onda ne kibir kal?r, ne gösteri?. Tanr?s?fat?gelince be?er kalmaz; çünkü o parlak güne?tir, buysa Süha y?ld?z?n?n ?????. Art?k onun can?, Tanr?güzelli?inin aynas?d?r; a?k meclisinde gözü, dünyalar?gösteren bir kadehtir. Bu kadehten kim s?rlar ?arab?n?içerse sevgilinin vuslat?nda mahvolur, yüzüne dalar, kendinden geçer. Her bak?r, ululuk ?ss?Tanr??n?n nuruyla kimyaya döner, bu bir görülmemi?, bir acayip sanatt?r, bir tuhaf kimyad?r. Onun varl???nda a?k iksirini ara da onun lütfuyla, onun cömertli?iyle tamam?yla o ol. TERC?-?BEND, D?VAN-I KEB?R, c.II, s.348-351


Vasiyetname Hz.Ali Efendimizin, S?ff?n'dan dĂśndĂźkten sonra, o?lu Hz.Hasan'a yazm?? oldu?u vasiyetname

Serkan Fincan


Sevgili o?lum, Dünyân?n benden yüz çevirdi?ini anlad?m; zamânenin bana kar?? serke?lik etti?ini bildim; âhiretin, bana benden ba?kas?n? dü?ündürmeyecek, ard?mda kalanlar?hat?rlatmayacak, kendi derdimin bütün insanlar?n derdini bana unutturacak bir halde yöneldi?ine kanâat getirdim; bu hâl, bana oyuna gelmez bir i?i, yalan?olmayan bir gerçe?i aç?klad?; ona gayret etmeme sebep oldu. Seni vücûdumdan bir parça olarak gördüm; hattâ can?m, bedenim olarak tan?d?m; öylesine ki sana bir musîbet gelse bana gelmi? olur; ölüm sana gelip çatsa beni alm?? olur. Seni dü?ünmem, bana kendimi unutturdu da ölsem de, kalsam da tutman?dileyerek sana bu vasiyetnâmeyi yazd?m. O?ulca??z?m, Allah'tan çekinmeni, emirlerine itâat etmeni, onu anarak kalbini daha da ayd?nlatman?, onun ipine yap??man?tavsiye ederim sana; ona yap???rsan, seninle Allah aras?nda ondan daha sa?lam hangi sebep, hangi vesile vard?r ki? Kalbini ö?ütle dirilt, zâhitlikle öldür; tam inançla kuvvetlendir; hikmetle ayd?nlat; ölümü anmakla alçalt; yok olaca??na inand?r; dünya elemleriyle görü? sâhibi et; zaman?n sald?r?s?ndan, gecelerle gündüzün kötü geçi?inden çekindir onu. Göçüp gidenlerin hallerini anlat, göster ona; senden öncekilerin ba?lar?na gelenleri söyle ona; o gelip geçenlerin ülkelerinde gez, onlardan kalanlar?gör; neler yapm??lar, nereden göçmü?ler, nereden ayr?lm??lar, nereye konmu?lar, seyret. Göreceksin ki onlar, dostlardan ayr?ld?lar; gurbet diyâr?na göçtüler; az zaman sonra sen de onlardan biri gibi olacaks?n; ?u halde konaca??n yeri düzelt, âhiretini dünyâya satma. Bilmedi?in ?ey hakk?nda söz söyleme; gerekmedi?i zaman söze giri?me. Sap?kl?k oldu?undan korktu?un yola gitme; çünkü sap?kl?k ?a?k?nl???zaman?nda o yoldan dönmek, korkulara çatmaktan ye?dir. ?yili?i buyur da sen de iyilerden ol; kötülü?ü elinle, dilinle men et de bu çabanla kötülü?ü edene kar??dur. Allah yolunda seni, hiçbir k?nayan k?nayamaz. Nerede olursa olsun, gerçek için çetinliklerin en çetinlerine dayan; din hükümlerini ö?ren. Bütün i?lerde Allah'a s???n; böyle yaparsan tam koruyan bir koruyucuya, tam üstün bir men edene dayanm??, s???nm?? olursun. Diledi?in ?eyde Rabbine özü do?ru ol; çünkü vermek de onun elindedir; vermemek de. Hayr?çok dile; vasiyetimi anla; ba?ka yollara yönelme; çünkü sözün hay?rl?s?, fayda verenidir. Bil ki fayda vermeyen bilgide hay?r yoktur; anla??lmas?do?ru olmayan bilgiden de faydalanmak mümkün de?ildir. O?ulca??z?m, ben gördüm ki ya?lan?yorum; sana vasiyet etmeye koyuldum; gönlümdekileri sana söylemeden ecelim gelir, yahut bedenimin zay?flamas?gibi reyimde de bir zay?fl?k olur, yâhut da dileklerin kavramas?, dünya fitnelerinin gelip çatmas?engel olur; sen de buyruk tutmaz serke? deveye dönersin dedim; bu vasiyetleri yazmaya giri?tim. Çünkü genç adam?n gönlü, bir ?ey ekilmemi? alana benzer; oraya ne ekilirse tutar, boy atar. Ben de gönlüm dileklere dü?üp kat?la?madan, akl?m, dünya dertlerine dü?meden tecrübe edenlerin u?ra??p s?nanmalar?na dü?erek elde ettikleri edepleri sana söylemeye ba?lad?m; böylece aray?p dilemek zahmetine dü?mezsin; tecrübe ilâçlar?yla sa? esen kalmaya muhtaç olmazs?n. Bunlar?n, aramak zahmetiyle, tecrübelerle elde edilenleri sana sunulmakta; evvelce bizce karanl?kta kalanlar?apayd?n sana gösterilmekte. O?ulca??z?m, ben, benden öncekiler kadar ya?amad?m, fakat onlar?n yapt?klar?na bakt?m, haberlerini ö?rendim, dü?ündüm; eserlerini seyrettim; böylece de onlardan biri gibi oldum; hattâ onlar?n ilkinden sonuncusuna kadar onlarla ömür sürmü?e döndüm; hâllerinin durusunu bulan???ndan ay?rd?m; faydal?s?n?zararl?s?ndan ay?rd?m; her i?in büyü?ünü, en güzelini sunuyorum sana, bilinmezini at?yorum, söylemiyorum sana. Esirgeyen bir baba olarak seni dü?ündü?ümdendir ki söyleyece?im edeplerle vas?flanm?? olman? istiyorum; daha gençsin, ömrün uzun; zaman?n seni kul etmesini, iyi ve esen bir niyete, tertemiz bir rûha sâhip olman?diliyorum. Önce

üstün ve ulu Allah'?n kitab?n?ö?renmeni, te'vilini bilmeni, ?slâm ?eriat?n?ve hükümlerini, helâl?n?, harâm?n?iyice anlaman?vasiyet ediyorum. Vasiyetime bununla ba?l?yorum; bunlardan ba?ka bir ?eyle ba?lam?yorum. Sonra insanlar?n dileklerine dü?üp, kendi reylerine uyup ?üphelere dü?tükleri, ayr?l??a u?rad?klar??eylere dü?menden korkuyorum; nitekim ?üphelere dü?mü?lerdir, ayr?l??a u?ram??lard?r da. Onlar için seni uyarmak, görmedi?im hâlde sana söylemek daha do?ru geldi bana. Dilerim ki Allah do?ru yolu bulmanda, diledi?in gerçe?e ermende sana ba?ar?verir; bu vasiyeti yorumlamay?sana b?rak?yorum. Bil ki o?ulca??z?m, vasiyetimden tutaca??n ?eylerin bence en sevimlisi, Allah'tan çekinmen, Allah'?n farzlar?n?yerine getirmen, senden önce gelip geçen atalar?n?n, Ehlibeytinden temiz ki?ilerin yolunu tutmand?r. Onlar, yapt?klar?na dikkat ettiler, senin dikkat etti?in gibi; onlar, i?lediklerini dü?ündüler; senin dü?ündü?ün gibi. Sonra onlar, içinden ç?kamayacaklar??eyleri b?rakt?lar, ?üpheli gördüklerinden vazgeçtiler. Ama onlar?n yolunu tutmaz da nefsin, seni buna zorlarsa, iyice anlamak, iyice bilmek ?art?yla bu yolu tut. ?üphelere uymak, dü?manl?klara ba?vurmak yoluyla de?il. Böyle bir i?e giri?meden önce Allah'tan yard?m iste, r?zas?na mazhar olman, seni ?üpheye dü?ürecek her çe?it fenâl?kta bulunmaman, seni sap?kl??a götürecek ?eylerden kurtulman için ba?ar?dile. Gönlünün ar?l??a ula?t???na iyice inand?n, akl?n yatt?, reyin o i?te topland?, bütün dü?üncelerin, bir tek dü?ünce haline geldi mi de sana anlatt?klar?ma bak, onlar?hat?rla. O i?, gönlüne ho? gelmez, görü?üne, dü?üncene uygun olmazsa bil ki geceleyin gözü görmeyen deve gibi bilmeden ad?m at?yorsun, karanl?klara dal?yorsun. Dini dileyen ki?inin bilmeden ad?m atmas?, Hakla bat?l?birbirine kar??t?rmas?câiz olamaz; bu çe?it ?eyden el çekmek daha do?rudur; o?ulcu?um, vasiyetimi iyi anla. Bir de bil ki ölümün sâhibi, ya?ay???n da sâhibidir; yaratan, öldürendir; yok eden, tekrar diriltendir, dert veren, derdi giderendir. Dünyâ, Allah'?n nimetler verdi?i, fakat s?namalara da u?ratt???, yapt?klar?m?za âhirette kar??l?k olarak mükâfat ve mücâzat takdir etti?i bir yurttur, bir hâlde kalmaz, daha da senin bilmedi?in, onun diledi?i ?eyler vard?r ki anlat?lamaz. Bu i?lerden biri, seni i?kile dü?ürünce bunu, onu bilmedi?ine ver; çünkü sen önce bilgisiz yarat?ld?n; sonra bilgi sâhibi oldun. Nice ?eyler vard?r ki bilmezsin; o i?lerde ne yapaca??n? ?a??r?rs?n; gözün görmez olur da sonra görür, anlars?n. Seni yaratana, sana r?z?k verene, senin yarat?l???n?düzgün bir hale getirene yap??, kullu?un ona olsun; ra?betin ona yönelsin; korkun ondan olsun. Bil ki o?ulca??z?m, hiçbir kimse, noksan s?fatlardan münezzeh Allah'tan haber getirdi?i gibi haber getirmemi?tir. Ondan raz?ol da seni bollu?a iletsin; kurtulu?a yöneltsin. Ben sana ö?üt vermede kusûr etmiyorum; fakat sen, kendine ne kadar dikkat edersen et, hayr?n?benim kadar göremezsin. ?unu bil ki o?ulca??z?m, Allah'?n orta??olsayd?onun Peygamberleri de gelirdi sana; onun tasarruf ve kudret eserlerini de görürdün; onun i?lerini de, s?fatlar?n?da tan?rd?n. Fakat, kendisini övdü?ü gibi bir Allah't?r o; kudretinde ona z?t bir varl?k yoktur; zevâli olamaz; ebedîdir o. Evveldir e?yâdan, evveline bir evvel olmaks?z?n; âh?rd?r e?yâdan, sonuna bir son bulunmaks?z?n. Zât?büyüktür, Rab olu?unu gönülle, gözle kavramaya hâcet kalmaks?z?n. Bunu böyle bildin mi, senin gibi kadri küçük, kudreti az, aczi çok, Rabbine ihtiyâc?fazla ki?iye nas?l hareket etmek gerekse öyle hareket et; ona itâat etmekte, azâb?ndan korkmakta, cezâs?ndan çekinmekte o çe?it davran. Çünkü o, sana ancak güzel ?eyleri buyurmu?tur; seni ancak çirkin ?eylerden men etmi?tir... (Devam edecek)

(Nehcül Belaga..Abdülbaki Gölp?narl?)


Kad?n M evleviler - 2 Ă–zlem Bilge


"Y

üzünü, yüzündeki beni, ka?lar?n?, akik gibi dudaklar?n?seyredince, sanki Cenab-?Hak ince bir tül perdesinden tecellî etmi? gibi idi...?(Hazreti Mevlana, Mesnevî, c.V, 963)

Mevlânâ'n?n k?z?, Hoca ?ihabeddin-i Rugânî Karamid'in e?i Melike Hatun, Kerrâ Hatun'un "Kerrâ-y?Buzurg" diye tan?nan annesi, Sultan Veled'in dad?s?Kiramana Hatun, ?ems-i Tebrizî'nin e?i Kimya Hatun ya?an?lan devirde Hazreti Pir?in en yak?nlar?ndan idiler. ?eyh Salâhaddin Zerkub'un annesi, Mevlânâ'n?n "Bizim Lâtife Hatun'un zat?, Allah??n suret ba?lam?? lâtifesidir" diye övdü?ü Selâhaddin Zerkub'un e?i de bu ortamdan nasiplerini alanlardand?r. Hazreti Mevlana?n?n türbesinin bulundu?u yerde, Konya? da yatan müritlerinden ve dostlar?ndan ikisi de Fahrunnisa Hatun ve Tavus Hatun? dur. Fahrunnisa Hatun Konya? da ya?ad???dönemde filozoflar, mür?itler, mistikler ve cemaat liderleri taraf?ndan sevilmi? ve say?lm?? bir ki?idir. ?man sahibidir, içtendir, kimi kerametler göstermi?tir. Mür?idi Mevlana ile geçirdi?i zamanlar onun ya?am?n?n en k?ymetli anlar?d?r. Mevlânâ Hazretleri, onunla birlikte iken mânâlar ve s?rlar saçmakla, nasihat etmekle me?gul olmu?tur. Tavus Hatun ise Mevlana?y?görebilmek arzusu ile Orta Asya? dan Konya?ya kervanla gelir; Meram ba?lar?n?n tepesinde bir ev in?a ettirir. Bu küçük tepe ate? rengi gülleri ve sümbülleri ile cenneti and?rmaktad?r. Mevlana a??klar?sabah?n erken saatlerinde Meram ba?lar?ndaki bir sema töreninden dönerken ho? bir rebab sesi duyarlar. Bu ses tüm ruhlar?uyan??a ça??rmaktad?r. O sabahtan sonra Mevlana?n?n a??klar?hep o küçük tepenin önünden geçerler. Her sabah güne? do?ar ve onlar?n ruhlar?o güzel insan?n çald???rebab?n sesi ile uyan?r, semaya ba?larlar. Mevlana ve arkada?lar?ruhlar?n?, Konya?n?n gülleri ve sümbülleri boyunca akan tatl?na?melerle y?karlar. Ancak bu durum toplumda k?skançl??a yol açmaya ba?lad?ktan bir süre sonra, tepeden bekledikleri rebab sesini duymaz olurlar. Bir süre beklerler. Sessizlik devam eder. Hazreti Mevlana ö?rencilerini eve bakmaya yollad???nda, evin ortas?nda birkaç tavus ku?u tüyünden ba?ka hiçbir ?ey görmezler?

sonra gelen Sultan Mehmet Çelebi?nin annesi de zaman?n önemli sufi ö?retmenlerinden ve ö?rencilerindendir. Divan-i Mehmet Çelebi?nin torununun torunu Destina Hatun, Kara Hisar Mevlevi Tekkesi?nin ?eykas?(?eyh) olarak atan?r. Geleneksel h?rka ve sikke giyer, Mevlevi erler ile birlikte sema yapar. Vefat?sonras?nda mür?idli?i Küçük Mehmet Çelebi?ye devredilir. Mehmet Çelebi?nin vefat?ndan sonra ?eyhlik maneviyat?güçlü olan k?z?Güne? Hatun?a geçer. Güne? Hatun din , cinsiyet, ?rk ay?r?m?gözetmeksizin herkese kar??duydu?u yo?un sevgi ile tan?nm??t?r. Bu dönemlerde sadece Afyonkarahisar? da de?il, çe?itli yerlerde ve zamanlarda da kad?nlar?n ?eyhlik yapt??? bilinmektedir. Kütahya Mevlevîhane?sinde mesnevihanl?k ve ?eyhlik yapan Kâmile Han?m ve onun k?z?Hacce Fat?ma Han?m, benzer ?ekilde Tokat?ta erkek ve kad?nlar?n ?eykal??? görevini sürdüren Arife Ha?nika Han?m gibi, tüm bu kad?nlar Mevlevi yolunun yolcusu erkek veya kad?nlar? e?itmek sorumlulu?unu yerine getirmi?lerdir. Mevlevi yolu, ya?ama sanat?na oldu?u kadar, sanata da büyük önem verir. Tarihimizde bir çok etkileyici müzisyenler, besteciler, hat ve tezhip sanatç?lar?Mevlevi kökenlidir ve bunlar?n önemli bir bölümü de kad?nd?r. Mevlevi Yolu?nun seremonisi olan sema, kad?nlar taraf?ndan her zaman yap?lm??t?r. Mevlevili?in ilk dönemlerinde de kad?nlar ve erkekler birlikte sohbet ve sema yapm??lard?r. Özetle Mevlevilikte kad?n cemiyetin d???na b?rak?lmam??, köyde olsun, kentte olsun kad?n erkek birbirinden ayr?görülmeyerek er ki?i olarak isimlendirilmi?tir. ?Can, kendisine di?i denmesinden ürkmez ki. Can?n erkekle di?iyle ne ilgisi var? O, di?ilikten de üstündür, erkeklikten de. Bu can, kurudan ya?tan meydana gelen can de?ildir!? (Mesnevî, c.I, b.1984) Ya?ad???m?z dönemde de 1993 y?l?ndan itibaren Hasan Dede kad?n-erkek bir arada sema meydan?açm??, o günden günümüze Silivrikap?Mevlana Kültür Merkezimizde Sema Ayinleri icra edilmektedir.

Yüzy?llar boyunca birçok kad?n, Hazreti Mevlana?n?n açt??? yolu izlemi?tir. Sultan Veled?in k?zlar?olan Mutahhara ve ?eref Hatun derin maneviyat sahibi olan ki?ilerdir, ya?ad?klar?dönemde bir çok müritleri olmu?tur. Mevlana onlar?Abide ve Arife adlar?yla ça??r?r. Divan-i Mehmet Çelebi?nin k?z?, Sultan Beyaz?t I?in han?m?ve ondan

Kaynakça: Sufi Kad?nlar - Sakl?Bir Hazine - Camille Helm?nski, s.172, 174-177 Mevlana?dan Sonra Mevlevilik, Abdülbaki Gölp?narl? Ariflerin Menk?beleri, Ahmed Eflaki, c.II


Vahdet-i VĂźcud Varl???n Birli?i... Salih Ă–kten


?

u bak?mdan bilinmelidir ki; Do?ubilimciler (oriyantalist) "vahdet-i vücud" ilmini "panteizm" dedikleri "vücudilik" felsefesi anlad?klar?ndan, Mesnevi-i ?erif 'de "vahdet-i vücûd"a dair olan beyanat?da bu kabilden addederler ve Hz. Mevlana'y?da bu meslek erbab?ndan büyük bir filozof olarak bilirler. Halbuki "vahdet-i vücûd" ilmi, hakikati ara?t?ranlar?n delile de?il, görmeye dayal?inand???konulard?r. Mesnevi-i ?erif 'in metninde buna dair birçok yerde izahat vard?r. Bu nedenle burada "vahdet-i vücûd" ilmi ile "vücudilik" aras?ndaki baz?esas farklar gösterilmektedir: 1. "Vahdet-i vücûd" ilmi, enbiya ve onlar?n varisleri olan evliya vas?talar?yla, hakiki kaynak olan Cenab-? Hak'dan inen ilimdir. "Vücudiler "in (panteistlerin) ilmi ise, cismani hisleri (duyular?) vas?tas?yla dünya aleminden ald?klar?bilgiyi delil sayarak, varl???n birli?ini sezmelerinden ibarettir. 2. "Vahdet-i vücûd" gözlemcileri (ba? ve ak?l gözünden farkl?bir görü?e sahip olanlar) olanlar aras?nda birbirlerine muhalefet yoktur. "Vücudiler " aras?nda ihtilaflar vard?r; çünkü ilimleri hislerinin ve kuramsal ak?llar?n?n icat ettikleri delillere dayan?r. Hislerde ve ak?llarda ise farkl?l?k vard?r; zira bunlarda vehim (kuruntu) kuvveti hakimdir. 3. "Vahdet-i vücûd" gözlemcileri, Hakk'?n Zat'?na "meçhul-i mutlak" (mutlak olarak bilinemeyen) derler ve O'nu s?fat ve na'tlerden (vas?flar?n?anlatma) ay?r?rlar. Fakat uluhiyet (ilahl?k) mertebesinde (Semi, Basir, Mürid ve Kadir.....böyle sürüp gider) bilirler. "Vücudiler " ise Hakk'a ?ilk sebep, "cevher " derler. Mesnevi: "?sim, Hakk'?n kadim (ba?lang?c?ve öncesi olmayan) s?fatlar?ndan türemi?tir; bu türeyi? ilk sebep gibi yanl??, sakat bir inanç de?ildir." 4. "Vahdet-i vücûd" gözlemcileri yarat?lanlar?n ve e?yan?n hakikatine Hak derler; fakat yarat?lana ve e?yaya Hak demezler. "Hak, Hak'd?r ve e?ya da kendi zatlar?nda e?yad?r " derler. "Vücudiler " ise, yarat?lana ve e?yaya Hak derler.

getirmeye mecbur olurlar. 7. "Vahdet-i vücûd" gözlemcileri, mutlak vücûdun her mertebesinin bir hükmü vard?r ve ona riayet etmek laz?md?r derler. Bu yüzden bu suret aleminde Peygamber 'in getirdi?i ?eriat ile sabit olan amellere son derece riayet ederler. "Vücûdiler " ise kendilerini böyle bir kay?t ile ba?l?ve sorumlu bilmezler. 8. "Vahdet'i vücûd"un gayet güç anla??l?r olan inceliklerini zevken ve vicdanen anlamak için, önce bunun Kuran ve hadis-i ?eriflerin ve enbiya ve evliyan?n ledün ilimlerinin özü olduklar?na ?üphe etmeksizin inanmak ve sonra da bu ilmin hakikatine varmak için, bir "insan-?kamil"in terbiyesi ve gözetimi alt?nda derece derece yol al?p, "hal-i fena" y?tahsil etmek laz?md?r. Halbuki "vücudiler "in ilimlerini ve aralar?ndaki ihtilaflar? anlamak için beyne ait tabii ak?l ve zeka yeterlidir. 9. "Vahdet-i vücûd" ilmi ilahi hikmete aittir ve gözlemcilerine "hakim-i ilahi" derler. "Vücudilik" ilmi ise tabii hikmete ait olup, antik Yunan ve Hint dü?ünürlerinin ve di?er kavimlerin filozoflar?indinde yay?lm??t?r ve bu ilmin alimlerine "hükema-y?tabiiyye" derler. 10. "Vahdet-i vücûd" gözlemcilerinin ilmi, birbirlerinden al?nm?? bir ilim de?ildir; "fena fillah" dedikleri halin vukuundan sonra, kendilerine has?l olan bir nevi görme ilmidir. "Vücudilik" ilmi ise, filozoflar?n birbirlerinden al?p, kendi ak?llar?na göre düzeltti?i bir teorik ilimdir. Bu yüzden "vahdet-i vücûd" ilmi, "ilm-i kal" de?il, "ilm-i hal"dir. Hz. Mevlana'n?n rubaisi: "Kul kendinden fani-i mutlak olmad?kça, tevhid onun nezdinde tahakkuk etmi? olmaz. Tevhid, Hakk'?n, kulun vücuduna hululü de?ildir; belki senin vücûd-i mevhumundan yok olmand?r. Yoksa beyhude birtak?m sözler ile bir bat?l Hak olmaz."

5. "Vahdet-i vücûd" gözlemcileri aras?nda çe?itli kuramlara tabi gruplar yoktur. "Vücudiler " ise bu hususta farkl?görü?leri takip ederler. Mesela Spinoza'ya göre s?fat, cevher addetti?i Allah??n zat ve hakikatini te?kil eden ?eylerdir. 6. "Vücudiler " varl???n birli?i hakk?ndaki fikirlerinde "Vahdet-i vücûd" gözlemcilerine benzerler. Bu benzeyi?, ?slam alimlerini "vahdet-i vücud" inan???ndan ürkütür ve Hakk'?n e?yadan ayr?tutulmas?için onlar akli deliller

Kaynak: Ahmed Avni Konuk' un Mesnevi-i ?erif ?erhinin giri?inden al?nm??t?r.


Sultan Veled Divan? Çi?dem Zehra


Ey sevgili, seni sevmekten hünerimiz yok Kuru ve ya? ne varsa senin a?k?ndan yand? Hay?r, ?er ve senden gayr?her ?eyden geçtik Kadeh gibi a?z?na kadar gözüm yüzünle doldu Bu bedenim senin kölendir, bu can ve gönlüm senin kadehindir O cevhere benzer saf ?arapla bazen bo? bazen dolusun Gönülde sen olunca can incilerle dolar Deniz gibi co?unca can gemisini sefer ç?kar?r?m Cisimsiz hurilerin yüzünde ve cennetlerde parlar?m ?emsimin önünde ay, güne? ve di?er yüceliklere zerre olur Vücudumdan ayr?lan gönül Allah'?n yan?na vard? Asla ayr?l?k yok, biri sak?n iki sayma Ten ve can da nedir? Bütün dünya Hakk'?n aynas?d?r, bil Her ?ey O'nun nuruyla ayaktad?r ama bilmezler Bu felek ve yerlerin güzelli?i ?üphesiz Hakk'?n cilvesidir Basiret gözünü aç daima O'nun yüzüne bak O çocuk uyan?k ?ah benim sultan?md?r O bahar gibidir, ondan dolay?can ve ten a?aç gibi tazedir Varl???m?z bak?ra, Allah'?n a?k?iksire benzer A?k, nefsini alt?n gibi temizler ve güzelle?tirir A?k, yarin olmazsa, ma?arada dostun olmazsa ?badetlerinde zevk ve sefadan eser bulunmaz Veled, tensiz ve cans?z olarak Allah'?görmeye gitti Her iki cihanda da büyüklere küçüklere ba? oldu S.52/53


Dünyada ve Türkiye'de M evlevihaneler - 6 (2.Bölüm) Gürcan Kaftan


emahane için oldu?u gibi, II. döneme ili?kin haritalardan, harem binas?n?n I. dönemdeki konumu ve boyutlar?n?(22.50 x 22.50 m.) tespit edebiliyoruz. Yap?n?n 1. dönemdeki cephe özellikleri (güney/Haliç ve bat?cepheleri), yine o dönemki foto?raflarda görülmektedir. Ah?ap yap?üç katl?ve k?rma çat?l?d?r. Bu dönemde selâml?k olarak kullan?lan son (ikinci) kat II. dönemde iptal edilerek arsan?n bat?kesimine tek katl?ba??ms?z selâml?k binas?in?a edilmi?tir. I. dönemde, enli kat aras?silmeleriyle yatayda bölünmü? olan cephelerde gelene?e uygun boyutlarda (yakla??k 0.85 x 1.70 m.) çok say?da pencere s?ralanmaktad?r. II. dönemde bunlar iptal edilerek yerlerine çok daha s?n?rl?say?da, boyutlar?ve ayr?nt?lar?farkl?pencereler kondu?u tespit edilmi?tir.

S

Arka (kuzey) cephesinin bat?kesiminde var oldu?unu dü?ündü?ümüz merdivenin I. dönemde özellikle 2. kata (selâml?k kat?na) hizmet etti?i tahmin edilebilir. Bunun yan?s?ra, bat?(semahane) ve do?u (harem bahçesi) yönlerinde, II. dönemde oldu?u gibi, birer giri?in bulundu?u varsay?labilir. Haliç (güney) cephesinde iki girintili / üç ç?kmal?bir düzen vard?r. Foto?raflardan, ç?kmalarda her katta üçer pencere oldu?u görülmektedir. Yap?n?n plan ?emas?n? ayd?nlatacak herhangi bir belge bulunmad???ndan, cephe konturlar?ndan ve dönemin di?er ah?ap konutlar?nda gözlenen tasar?m özelliklerinden hareketle, Haliç (kuzey) cephesindeki girintilerin gerisinde birer sofan?n cepheye dik olarak (kuzey-güney do?rultusunda) uzand???, do?u ve bat? cephesindeki giri?lerin, bunlar?izleyen sofalara ve çe?itli boyutlardaki odalar?n bu sofalara ba?land??? dü?ünülebilir. Yukar?da da belirtildi?i gibi, Haliç k?y?s?ndaki semahane ve harem binalar?n?n gerisinde, arsan?n kuzey kesiminde uzanan girintili ç?k?nt?l?kitlenin içinde yer almas?gereken di?er bölümler (dedegân hücreleri, Mevlevîhanenin as?l mutfa??/ matbah-? ?erif, harem hamam?, dervi?lere ve hareme ait hamam birimleri, odunluk-kömürlük vs.) ve bunun ayr?nt?lar?, foto?raflarda görüldü?ü kadar?yla tespit edilebilmektedir. Bunlar?n yan?s?ra, gerek I. döneme ili?kin foto?raflardan gerekse ayn?döneme ili?kin belgelerden, Mevlevîhanenin mimari program?içinde bulunmas?muhtemel mescit biriminin varl???ve mimarisi belirlenememektedir. II. dönem olarak adland?rd???m?z dönemde (1910-1925) Mevlevîhaneyi olu?turan yap?lar?n

da??l?m?n?n, ?stanbul Büyük?ehir Belediyesi ? Atatürk Kitapl????nda bulunan 20. yüzy?l?n ilk çeyre?ine ait haritalar, Eyüp Kadastro Müdürlü?ü?nden al?nan 1951 tarihli ölçü krokisi; öte yandan, ?stanbul Arkeoloji Müzeleri ? Eski Eserler Encümeni Foto?raf Ar?ivi?nde (Encümen Ar?ivi), ?stanbul Büyük?ehir Belediyesi ? Atatürk Kitapl???Foto?raf Ar?ivi?nde bulunan 11.07.1961tarihli hava foto?raf?, ayr?ca Prof. Dr. M. Baha Tanman??n ??stanbul Tekkelerinin Mimari Özellikleri? ba?l?kl?doktora tezi kapsam?nda görü?tü?ü, Mevlevîhanenin kurucusu ve ilk postni?ini ?eyh Hüseyin Fahreddin Efendi?nin k?z?Destine Sinem ile ye?eni olan son postni?in ?eyh Selman Tüzün?ün aktard???bilgilerin yard?m?yla büyük ölçüde yorumlanabilmektedir. Arsan?n kuzeybat?kö?esinde, bugün mevcut olmayan Mevlevihane Ç?kmaz??n?n sonunda (güney ucunda) cümle kap?s?yer almaktad?r. Cümle kap?s?n?n soluna (do?u yönüne) mescit biti?mekte, mescitten sonra, ayn?çat?alt?na al?nm?? olarak 18 adet dedegân hücresi do?u-bat?do?rultusunda s?ralanmaktad?r. Söz konusu kanad?n içinde, bat?dan do?uya do?ru, mescitten sonra bir geçit, üç adet dedegân hücresi, ikinci bir geçit ve on be? adet dedegân hücresinin bulundu?u yukar?da ad?geçer sözlü aktar?mlarla tespit edilmi?tir. Yine bu aktar?mlara göre, hücreler kitlesinin bahçe (güney) cephesi boyunca, ah?ap dikmeli bir sundurma uzanmakta, hücrelerin arkas?nda, kuzey yönündeki bahçe duvar?yla hücrelerin aras?ndaki alanda tuvaletler bulunmaktayd?. Arsan?n Haliç k?y?s?boyunca, bat?da, cümle kap?s?n?n kar??s?nda tek katl?selâml?k, bunun do?usunda iki katl?semahane, en do?uda da iki katl?harem binalar? ba??ms?z olarak yer almaktad?r. Söz konusu üç yap?n?n önünde moloz ta? örgülü dar bir r?ht?m, bunun gerisinde, yap?lar?n Haliç (güney) cepheleri hizas?nda, alçak bir parapete ve kâgir babalara oturan demir parmakl?kl?bahçe duvar?uzanmaktad?r. Bu duvar üzerinde, üç tane giri? bulunmaktad?r. Harem binas?n?n do?u yönünde, arsan?n s?n?r?na kadar uzanan alçak moloz bir ta? duvar mevcuttur. Bu duvar üzerinde bir de kap?vard?r. Mevlevîhane kompleksi içinde, nispeten hakk?nda en az bilgi ve görsel belgeleye sahip olunan k?s?m, arsan?n kuzeydo?u kesimini i?gal eden (haremin arkas?nda kalan) ve matbah-??erifi (Mevlevîhanenin esas mutfa??), dedegân hamam?n?, harem mutfa??n? ve harem hamam?n?içeren kanatt?r. Yamaç taraf?ndan


çekilen bir foto?rafta söz konusu mekân grubuna ait bat? cephesinin bir k?sm?ve bu kanad?hareme ba?layan geçit görülmektedir. Öte yandan, mevcut haritalarda leke olarak belirtilmi? bulunan bu kanad?n yakla??k boyutlar?ve yukar?da sözü edilen harem ba?lant?s?tespit edilmektedir. Bu kanad?n ortas?nda, bat?-do?u do?rultusunda bir avlu uzanmakta, bu avlunun, harem binas?na yak?n olan Haliç (güney) yönünde, bir geçitle bu binaya ba?lanan harem mutfa??ve bununla ba?lant?l?harem hamam?; avlunun kuzey yönünde de, kendi içinde, yemek pi?irme mekân?n yan?s?ra, somathan (yemekhane), sema talim alan?ve ?çileke? canlar ?( Mevlevî terminolojisinde ?çile? tabir edilen 1001 günlük hizmet süresini tamamlam?? dervi?lere verilen ad) ko?u?unu bar?nd?ran matbah-??erif ile dedegân hamam?yer almaktad?r. Sözlü kaynaklardan, Haliç k?y?s?ndaki ?selâml?k-semahane-harem? grubuyla kuzeydeki yap? dizisi aras?nda kalan alan?n, f?skiyeli havuzu, semahane binas?n?n do?usunda, sarma??k güllerinin gölgelendirdi?i kameriyesi, çe?itli meyve a?açlar?yla bir iç bahçe ?eklinde düzenlendi?i ö?renilmi?tir. Ayr?ca harem binas?n?n arkas?nda (kuzey yönünde) nispeten ufak boyutlu bir harem bahçesinin bulundu?u, haremin do?u (Ka??thane) yönündeki arka bahçesinde de inek ah?rlar?n?n yer ald??? anla??lmaktad?r.

Kaynaklar: Erim Sever, Atatürk Kitapl???ve Süleymaniye Kütüphanesi, A. Süheyl Ünver Ar?ivi, ?stanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü Ar?ivi, ?stanbul Arkeoloji Müzeleri Encümen Ar?ivi, ?stanbul Büyük?ehir Belediyesi ? Atatürk Kitapl???Foto?raf Ar?ivi, F.W.Colmar von der Goltz Pa?a Haritalar?, ?stanbul Ke?fiyat ve ?n?aat A.?.



M evlevilik'te Adap ve Erkan - 7 Gßlsen Suçsuzer


D

er vi?.

Farsça, yok-yoksul ki?i anlam?ndad?r; terim olarak bir tarikate intisab eden ki?iye denir. Tasavvufun esas?, ferdiyetten soyunmak, varl?k iddias?ndan vazgeçmek, gerçek varl?k sahibi olan ve daimi var bulunan Allah?a kar??benlikten ar?nmak, onu her mazhar?nda takdis edip ferdiyetini topluma feda etmektir. Dervi? her an mücahedededir (Allah yolunda nefs ile sava?mak); bu mücahede de sab?r i?idir. Bu da ?Sabreden dervi?, murad?na ermi?? atasözü ile ifadesini bulmu?tur. Dervi? lüzumsuz söz söylemez; onun sözü hep gayesine aittir; onun için de ?Dervi?in fikri ne ise zikri odur.? Dervi? kelimesi, kap?e?i?i mânâs?na da gelir. Dervi?in, kap?e?i?i gibi ba?kalar?ndan gelen ezalara tahammülü olmas?gerekir. Bundan dolay?d?r ki dervi?ler, herkesin ayak bas?p ezdi?i kap? e?i?ine basmazlar; hatta tekkeye veya türbeye girerken e?i?e sayg?göstermek üzere, onu öper, sonradan üzerine basmadan atlay?p içeri girerler. Der vi? H?r k as?. Arapça bez parças?anlam?na gelir. Mevlevilerin giydi?i üstlü?e, dervi? h?rkas?denir. Dervi? h?rkas?önü aç?k, yakas?z, geni?çe ve uzun kollu, bol ve topuklara kadar uzundur. Dest âr . Payeli, Örfi , Cüneydi, Hüseynî, Hüseynî ?eker-âviz, Hüseynî kafesi, Dolama. Farsça. Ba?a giyilen takke, fes ve benzeri ?eyler üzerine sar?lan sar??a destâr denir. Mevlevilerde destâr sarmak, ?eyhlerin ve halîfelerin hakk?d?r. ?eyh, Seyyidse; yani Hz. Muhammed soyundansa ye?il, de?ilse beyaz destâr sarar. Halîfeler ve Çelebiler, dühâni, yani bak?l?nca siyah görünecek derecede koyu mor destâr sararlar. Çelebiler, destar, alttan sikke görünmeyecek tarzda sararlar; Çelebi olmayanlar?n, destârlar?n?n alt taraf?ndan sikkeleri görünür. ?Örfi Destâr ?, içine -pamuk doldurulmu?, en az üç parmak kal?nl???nda ve yuvarlak tülbentle a?a??dan yukar?ya ve yar?s? yukar?dan a?a??ya do?ru sar?l?r. Aralar?nda pek az bir aç?kl?k da kalm?? olur. Bu çe?it destâr, kavun tarz?ndad?r; a?a??s?ve yukar?s?, ortas?na nazaran daha dar, ortas?kabar?k ve geni? bir tarzdad?r. Sultan?ul - Ulemâ?n?n, Hazreti Mevlânâ?n?n ve Sultan Veled?in sandukalar?ndaki destârlar?örfidir. Osmanl?devrinde, Tanzimattan önce ?eyhülislâmlar ve Nâkibüle?raflar, örfî destâr sararlard?. Mezar ta?lar?nda, bunlar?n çok güzel örneklerine rastlamaktay?z. ?Cüneydi Destâr ?, örfînin yar?s?kadard?r ve ayni tarzdad?r.

ar??n uzunlu?unda tu?lbentle sar?l?r. Alt taraf?kal?n olur, üste do?ru incelir ve taç sikkenin kal?nl???na e?it bir halde bulunur, sa?dan sola, soldan sa?a sar?l?rken, her sar?lan öbürünü tersine kar??lar. Dest âr Su yu . Mevlânâ'n?n sandukas?üzerinde, sar?k ucunun bat?r?ld???suya denir. Bu su, ?ifâ niyetiyle içilirdi. Mevlânâ'n?n türbesine girince, sol tarafta set üzerinde, gayet sanatl?bir kazan bulunur. Bu kazana, Mevleviler "Nisan Tas?" derler. Mevlânâ'n?n sandukas? üzerinde bulunan ye?il kubbe (Kubbe-i Hadrâ) üzerine ya?an nisan ya?murundan biriken su ile doldurulan bu kazana, Destâr-??eriflerin uçlar?bat?r?l?r, ?ifa bulmak inanc?nda olanlardan isteyenlere verilmek üzere haz?rlan?r ve bu suya destâr suyu denirdi. Dest ar -??er if . Farsça-Arapça. ?erefli sar?k demektir. Mevlevîlerin ba?lar?na giydikleri, sikke üzerine sar?lan sar?k hakk?nda kullan?l?r bir tabirdir. Sar?k, sikke giyenlerin arif olanlar?na bir ayr?cal?k olarak verilirdi. Destâr, Çelebî Efendi'nin icazetnamesi ile sar?labilirdi. Destârlar önceden dolama olarak sar?l?rken, Sultan Birinci Ahmed devrinde kafesli destârlar?n sar?lmas?yayg?nla?m??, Mevlevîler de, bu yeni usûlü uygulamaya ba?lam??t?. Mevlânâ, ayna kar??s?nda sar?k saran o?lu Sultan Veled'i görünce, onu men edip, dolama sarmas?n?tavsiye etti?i, menâk?bda yaz?l?d?r. Dest e-gü l. Mevlevi giyimlerindendir. Tennurenin üstüne giyilen yakas?z, gö?sü aç?k, kollar?düz, dar ve bileklere kadar , bele ancak gelebilen ve bir gömlektir. Sa? ete?inde, uçta, bir parmak uzunlu?unda bir ?erit bulunur ki bu, elifî nemedin ba??na geçirilir ve böylece, Semâ?ederken aç?l?p, dalgalanmamas? sa?lanm?? olur. Dest û r . Farsça bir sözdür. Tasavvuf ehlinde ?Destur ? izin ve ruhsat anlam?nda kullan?l?r ve herhangi bir i?e ba?larken söylenir. ?Destûr almak? bir i?e ba?larken izin almak, ?Destur vermek? bir i? için birisine izin vermek demektir. Mevlevilerde kap?s?örtük, hatta aç?k bir eve, bir odaya girilirken de, kap?aç?ksa içeriye bakmamak üzere kap?dibinde, ikinci heceyi kal?nca çekip uzatarak ?Destur ? diyen ki?iye içeriden ?Hû? denirse e?i?e niyaz edip, sa? ayakla içeri girilmesi laz?md?r. ?Destur ? diyen ki?iye içeriden ?Hû? sesi gelmezse iki kere daha tekrarlar ve dinler; üçüncüsünde de ses gelmezse dönu?lu?p gidilir.?çeriye ancak bir hastal?k, ölüm gibi ?üpheye dü?ülürse girilebilir. (Devam edecek)

Mevlevi büyükleri, edebe riâyet ederek Mevlânâ?n?n sard??? destar?sarmam??lar. Cüneydi destâr sarm??lard?r. Huzurda, Ulu Arif Çelebinin ve eski Mevlevi erlerinin ço?unun sandukalar?nda, Cüneydi destâr vard?r. Tarikat ?eyhleri daha çok Hüseynî sar?k sararlar ki bu, a?a??dan yukar?ya do?rudur ve yar?s?nda yukar?dan a?a??do?ru iner. Ortas?kal?nca, alt ve üst taraflar?fâhirle ayn?hizadad?r. "Kafesî Hüseynî Destâr " ile "Kafesî ?eker-âvîz Destâr ", tülbent dört kat edilip dikilerek iki parmak enlili?inde ve ço?u kez dokuz

Tasavvuf Kaynak: Abdu?lbâki Gölp?narl? (Mevlevî Âdâb ve Erkân?) ve Ethem Cebecio?lu'nun Tasavvuf Terimleri Sözlü?ünden derlenmi?tir.


Rรถportaj Hasan Dede ile olan sohbetimize kald???m?z yerden devam ediyoruz...

Yusuf Kรถro?lu


M

erhaba Sevgili Birlik Dükkan? Okuyucular?!

Dergimizin 1.y?l?n?tamamlad???bu say?da huzurlar?n?zda olman?n mutlulu?unu ya??yor, bir y?l boyunca bizlere her türlü deste?i veren Hasan Dedemize sonsuz ?ükranlar?m? sunuyorum. Yeni say?larda görü?mek üzere, sa?l?cakla kal?n. Y.K: Hazreti Mevlana'n?n ismindeki Celaleddin?in tasavvuftaki manas?nedir? Ho?görü ve tevazu piri olan Efendimize bu isim neden verilmi?tir? Hasan Dede: Babas?Sultan Ulema Hazretleri bu ismi herhangi bir dü?ünce üzerine vermemi?tir. Ancak celallik, Hazreti Mevlana'n?n dilinden sonra ortaya ç?kt?. Kimi hocalar Allah'?n celalinden bahsederler. ?Allah yak?c?d?r. Ona göre kendinizi nefsi arzularda tutmay?n. Cehenneme girersiniz" anlam?nda uyar?larda bulunurlar. Hazreti Mevlana ise der ki; ?Allah yak?c?d?r do?ru ama Allah ate?i ile yak?c?de?ildir. Allah güzelli?i ile yak?c?d?r. Ba?tan a?a??nurdur Allah.? Hazreti Mevlana bizlerden güzel insan olmam?z?, kötü huylardan ar?nmam?z?, temiz bir ahlaka sahip olmam?z?ister. ??te Celaleddin, güzelli?i ile yak?c?d?r. Kendisine ?Sen kimsin?? diye sordular. Nas?l bir cevap verdi biliyor musun? Dedi ki; ?Dünya üzerinde ne kadar güzel söz varsa, bendeniz tüm güzel sözlerin kayna??y?m. ?ster Hindistan, ister Yemen, ister Bat? olsun, oralarda ne güzel söz i?itirseniz i?te tüm güzel sözlerde bana aittir.? dedi. Bunun nas?l olabilece?ini sordular. Dedi ki; ?Ben güzelliklerin kayna??oldu?um için, buradan kaynam??t?r, orada f??k?rm??t?r. Orada iki tane duyars?n ama benden say?s?z duyars?n.? Ve devam etti; ?Dünyada ne kadar güzellik var ise o güzelliklerin hem varisiyim, hem de do?as?y?m.? Hep güzellikler üzerine duadad?r. Onun ba?ka bir ismi a?k peygamberidir. Onun kadar a?ktan ve güzellikten bahseden bir veli ne gelmi?tir, ne de gelecektir. Sonra en büyük devrimi o yapt?. Mustafa Kemal Atatürk; Hazreti Muhammed'den askeri dehay?, Hazreti Ali?den sadakati, Hazreti Mevlana'dan ise devrimleri ald?. Devrimleri nas?l Hazreti Mevlana?dan ald? biliyor musun? Hazreti Mevlana ?öyle buyurdu; ?Bugün Ahmed benim, dünkü Ahmed de?il.? Hazreti Mevlana?n?n tezgahtarl???n??ems-i Tebrizi yapt?. Caddeye ç?kt?ve ?Ey ahali! Hazreti Muhammed'den daha güzel söz söyleyen bu aleme ne gelmi?tir, ne de gelecektir. Onun sözlerini duymak isterseniz medreseye gelin ve Mevlana'y?dinleyin, onu seyredin. Mevlana'y? dinlemek ve seyretmek, Hazreti Muhammed'i dinlemek

ve seyretmektir ? dedi. Bak bunlar?da ?ems söylüyor! Atatürk Konya?ya yakla??rken ?öyle sesleniyor; ?Ben bu ?ehre yakla?t???m an Hüdavendigar Hazreti Mevlana'n?n ruhaniyeti bütün benli?imi sar?yor. Beni benden al?p ba?ka alemlere götürüyor. Onun gibi reform yapan ne gelmi?tir, ne de gelecektir ? diyor. Yani Cenab?Mevlana, üzerine selam olsun, güzelliklerin kayna??oldu?u için Sultanu'l Ulema Hazretleri bu ismi herhangi bir amaçla vermiyor. Zamanla bizler Hazreti Mevlana'n?n kendisinden celalli?in ne oldu?unu ö?reniyoruz. Hazreti Mevlana'ya göre Allah güzelli?i ile yak?c?d?r demi?tik. ?imdi dü?ünelim. Her zaman derim. Dünyada 7 milyar dolay?nda insan var. Bunun 1,5 milyar?cemali olarak çok güzel olsun. ??te bu 1,5 milyar insandaki güzelli?in nurunu toplay?p bir ki?inin yüzünde var edersek, biz o yüze bu ak?lla bakabilir miyiz? Bakamay?z. Neden? Çünkü akl?m?z uçar ve gider. Diyelim ki bir al??veri? merkezinde dola??yoruz. Allah'?n nurunu artt?rd???bir cemali görüyoruz. Hemen ona dal?p bakar?z. Neden bir çok insan oldu?u halde biz sadece ona bak?yoruz? Çünkü o cemal bakt?r?r kendisine. Böylesi bir durumda bizlere Salavat getirmemiz söylenir. Çünkü o ki?ideki nur, Hazreti Muhammed'in nurunun yans?mas?d?r. Y.K: Hazreti Mevlana?m?z?n babas?Sultan Ulema Hazretleri Anadolu?ya göç ederken baz?ki?iler ?Nereye gidiyorsunuz?? diye soruyorlar. Sultanu'l Ulema ise; ?Allah'tan geldik, Allah'a gidiyoruz. Ademden geldik, Ademe gidiyoruz? ?eklinde yan?t veriyor. Burada ?Ademden geldik, Ademe gidiyoruz? sözünden ne anlamam?z gerekiyor? Hasan Dede: Sultan Ulema Hazretleri'nin ilk sözü zahiridir. Tasavvufta görmedi?imiz Allah'a ne inan?r?z ne iman ederiz. Cenab?Mevlana ?eb-i Arus?da babas?na yola ç?kmad?. (Babas?na Ulemalar?n Sultanl???ünvan? verildi. Çünkü bu ünvan?rüyada Hazreti Peygamberimiz verdi. Rüyada Sultanu?l Ulema'n?n Camiine geldi ve onun imamiyetinde namaz k?ld?. Bu rüyay?ayn?anda 40 bilgin gördü. Hazreti Mevlana buna ra?men babas?na gitmedi.) Annesine gitmedi. Hocas?Seyyid Burhaneddin Efendi'ye de gitmedi. Direk ?ems-i Tebrizi?ye gitti. ?imdi o buldu Ademi. Her ademe gidilmez. Ademden geldik, Ademe gidiyoruz sözünü ariflere söyledi. Bak?n Sultanu?l Ulema Hazretleri'ne, selam üzerine olsun, Selçuklu hükümdar?ona mürit oldu. Büyük sayg?gösteriyordu. Üçler mezarl???var Konya?da, oras?gül bahçesiydi. Hükümdar oray?Sultanu?l Ulema'ya hediye etti. Sultanu?l Ulema'n?n dervi?leri, birisi Hakk'a ula??nca soruyorlar; ?Nereye defnedelim?? diye. Ulema Hazretleri ?Gül bahçesine? diye yan?t veriyor. Bir, iki, üç... en sonunda Selçuklu Hükümdar?na durumu söylüyorlar. ?Sen ?eyhine gül bahçesini hediye ettin. Sultan Ulema oray?


mezarl??a çevirdi? diyorlar. Bir gün otururken hükümdar Sultanu?l Ulema'ya soruyor. Sultanu?l Ulema ; ?Benim evlatlar?m?n hepsi birer manevi güldür. Kalplerinde Hazreti Muhammed var. Gül kokusunu Hazreti Muhammed'den alm??lard?r. Onlar?n kalplerinde Hazreti Muhammed olduktan sonra ben gülü gülden ay?ramam? diyor. Onlar?n gönlünde para, pul yok ki. Selçuklu hükümdar?susuyor. Nuri Conker, Atatürk?ün sevdi?i bir arkada??... Kendisinin torunu dünyaya gelince ad?n?Muhammed koyduruyor. Bu durum Atatürk?e intikal ediyor. ??te Atatürk hemen Nuri Conker ?i yan?na ça??rtt?r?yor. ?Hemen git ve torununun ad?n?de?i?tir. Ona Muhammed diye hitap etme. Mehmet diye hitap et. Çünkü Hazreti Muhammed'e hiç kimse lay?k olamaz. Siz ona nas?l sesleneceksiniz öyle.? Bak?n Atatürk?ün edep ve inceli?ine. ??te Sultanu?l Ulema Hazretleri? Askerin ismini Mehmetçik koyuyor. Hepsi birer küçük Muhammed. Yine ordular?m?z hücuma geçti?i an askerimizin dillerinde lafza-?celal ?Allah, Allah, Allah, Allah...? var. Allah göstermesin hücuma geçildi?inde bu zikirle yer gök inler. Hiçbir millete benzemez. Atatürk Kastamonu?da bir k??laya ziyarette bulunuyor. Levha?da yaz?yor ?Bir Türk askeri on dü?man askerine bedeldir.? Atatürk hemen çavu?u ça??r?yor. ?Evlad?m o levhay?oradan indir ve bir Türk dünyaya bedeldir diye yaz.? ??te bu söz çok do?rudur. Tarihleri biraz inceleyelim, Hazreti ?brahim'in babas?Azeri Türk?tür. Hazreti Mevlana'ya kainat?sormu?lar. Demi? ki ?Kainatta tüm yarat?lanlar Allah'?n ailesidir. Birini incitmeye kalkt?n m?Allah'?incitmi? olursun.? ?imdi Atatürk?ümüz öyle s?radan bir adam de?il. 3997 kitap okumu?. Dört semavi dinin kitab?n?okumu?. ?man?, inanc? tam, Hazreti Muhammed'e s?dk-?bütün a??k. Bedir sava??n?n haritas?n?bizzat elleri ile çizmi?. Sakarya sava??nda emir erini yollay?p Mare?al Fevzi Çakmak?? ça??rmas?n?istiyor. Emir eri hemen gidiyor Fevzi Çakmak??n huzuruna. Ne görsün. Mare?al Fevzi Çakmak çad?r?ndan ç?km?? ve yüzünü k?bleye dönmü?, ellerini açarak kendinden geçmi? vaziyette sesli bir ?ekilde Kur ?an-?Kerim okuyor. Emir eri Atatürk?ün huzuruna geri gelmi?. Atatürk emir erine sorar sormaz hemen yan?t vermi?; ?Pa?am, Fevzi Çakmak Pa?a yüzünü k?bleye dönmü?, sesli ve kendinden geçmi? bir halde Kur ?an-?Kerim okuyordu. Bir ?ey diyemeden geldim.? Atatürk duygulanm?? ve demi? ki; ?Çok ?ükür, zafer bizimdir.? Yani dedi?imiz gibi, Sultanu?l Ulema; ?Ademden geldik Ademe gidiyoruz? sözünü arif olanlar için söylemi?tir...

(devam edecek)




HA SA N DEDE

&

EVRENSEL M EVLEV? B?LGEL?? ? Mevlevi Hasan Dede'nin t asavvuf sohbet lerini Yout ube kanal?m?zda izleyebilirsiniz...


Biz Kimiz?.. Cemre Genรง


Ç

ocuktuk, annemizin sevgilisi idik, sonra en deli arzular?n pe?inden ko?an genç bir insan olduk; her ?eyden emindik, yeti?kindik art?k, çünkü büyümü?tük. Görebilece?imiz her ?eyi görmü?tük ya, daha ne olabilirdi ki? S?navdan s?nava ko?tuk, en iyi olmak için gecemizi gündüzümüze katt?k, en güzel okullardan diploma almaya çal??t?k. O da yetmedi, eskilerden kalma mevzuatlar?anlamak için k?l?k?rk yard?k, tam bu i?in ehliyim diyecekken sistemin koydu?u yeni elemelere maruz olduk. Yetmedi, yeni i?lere kalk??t?k; yetmedi gene yar??t?k; o da yetmedi görüntümüzü, konu?mam?z?, halimizi, dü?üncelerimizi, kimli?imizi de?i?tirdik. De?i?tik zannettik? ?nsanlar yorgun, insanlar bezgin, insanlar kendinden habersiz. Yürüse olmaz; ko?sa yeti?emez; nefes almak, sessiz kalabilmek zaten bir lüks; ruhunun g?das?ise asl?ndan çok uzak. Nerde kendini bilmek, nerde?... Ça??m?z?n bize getirdikleri bunlar diyoruz ama gerçekte tercihlerimizin kurban?y?z. Kaderlerimizi kendimiz yarat?yoruz. Peygamberimiz ?öyle buyurmu?tur: ?Emirler (beyler, yetki sahipleri), i?leri ehli olmayan adamlara verirlerse, i?te o zaman k?yametin kopmas?na haz?r ol.? Her ça??n, zamana ba?l?, toplumun ihtiyaçlar?na, insanlar?n bilgelik seviyesine göre kendine özgü olumlu, olumsuz özellikleri, sorunlar?var. Ancak burada söz konusu olan, biri di?erine benzemeyen, farkl?hayatlara sahip olan insanlar ve bu farkl?insan hayatlar?aras?ndaki ortakl?klar. Bu hayatlar? birbirinden farkl?k?lan unsur kader mi, yoksa biz miyiz? Hayat?m?za yön verirken neyin etkisi alt?nday?z? ?steklerimizi, mecburiyetlerimizi, korkular?m?z?, duygular?m?z?olu?turan, onlar?içselle?tiren kim? Hayata her aç?dan bakmak yerine, at gözlükleriyle bakan ve yarg?lamaktan hiç usanmayan; do?umu, ya?am?ve ya?atmay?kendine amaç edinmektense yok etmeyi tercih eden kim? Mücadele etmek varken usanc?n kurban?olan, gerçekleri ortaya ç?kartmaktansa onlar?n sahteleriyle yetinen kim? ?nsan?aramaktansa, öyle zannettikleri ki?ileri ba??na kral yapan kim? Bu ve bunun gibi sorular insanlar?n ortak yönleri, cevaplar?ise farkl?l?klar?d?r. Firdevsi ?ahnâme?sinde ?öyle diyor: ?E?er kalbin yanl?? yollara sap?yorsa, yer yüzünde bil ki sana kalbinden ba?kas?dü?man de?ildir.?

Birçok bilgi ile kendini donatm?? olan insan?n kendini bilme hususundaki eksikli?ini, gayretsizli?ini Sultan Veled ?btida-name?sinde ?öyle bir hikaye ile dile getiriyor; ?Sen, o ?ehzadeye benziyorsun; onun ahvâlini hikâyeyi dinle de anla. Babas?, onun bilgilerde ileri olmas?n?istedi de üstatlar?toplad?, ona bilgi ö?retmeleri için onlar?memur etti. Genç, y?llarca o bilgilerle u?ra?t?; bütün bilgileri elde etti. Hünerlere sahip oldu; bilgin kesildi, yüceldi, ?öhreti âlemi tuttu. Babas?, imtihan için onu yaln?z olarak saray?na ça??rd?; alt?n bir yüzü?ü avucuna ald?; ona, avucumdaki nedir, söyle dedi. ?ehzade; içi bo?, yuvarlak dedi; henüz üstat olmam??t?, ne oldu?u kendisinde gizli kald?. Ama gene de; bir üstât oldum, benden gizli bir ?ey yok, tam üstüne bast?m dedi. Ye?il renkli, ölçülü bir halka avucunun içinde olan Padi?ah; do?ru söylüyorsun, bu bilgide iyice mahâretin var. Ne dediysen do?ru söyledin; gizli inciyi apaç?k deldin, söyledi?in belirtiler do?ru; hünerinde ustas?n. Ama aç?k söyle; çekinmeden de bakal?m, elimdeki ne dedi. ?ehzade; olsa - olsa dedi; kalbur olmal?. Padi?ah; a bilgiden haberdâr olan dedi, belirtileri bilgiyle bildin; bir - bir hepsini de anlad?n; ama akl?n ?una, ?u kadarc???na ermedi mi ki kalbur avuca s??maz. Bu âlemin ehli de, küçük olsun, büyük olsun, kötü - iyi, zengin, yoksul, hepsi gizli bilgilerle üstât oldular. Hattâ her biri, kendinden bir bilgi de îcât etti. Ama faydalarla dopdolu olan, elde edilmesi en kolay bulunan bilgiden hepsi de habersiz; e?ek gibi adetâ. Farz olan bilgiyi hiçbiri bilmiyor, yolsuz - belsiz yerde at sürüp duruyor. Onsuz bedenin kötü bahta dü?ece?i, tümden kahra, mihnete, zorlu?a dü?ece?ini bilmiyor; boyuna dermandan apayr?, dertle dopdolu bilginin çevresinde dolan?yorlar. Hâs?l?hepsinin de i?i ters; s?rra dönmesi gereken ba?lar?, kah?rla geriye dönmü?.? Bu dünyada insan?tek ba??na b?rakmayarak, peygamberlerini, evliyalar?n?, velilerini gönderen Allah, insan?n kurtulu?unu da insan?n eline vermi? olmuyor mu? O zaman buna kader diyebilir miyiz? Hz. Mevlana?ya soruyorlar: ?Bunca kitap okudun, ne ö?rendin?? Hz. Mevlana cevapl?yor: ?Ad?m? ö?rendim.? Çevresindekiler ?a??r?yor: ?Peki ad?n nedir?? O güzel sultan: ??nsan!? diyor. Belki de birli?e ula?man?n yolu ??nsan olmak nedir?? sorusunun cevab?nda yat?yordur?


Huuu... Esin Kaya


S

evgili okuyucular; Bugün sizlere Hz. Mevlana?n?n yol gösteren ve Kur ?an??Kerim?i hikayelerle aç?klayan 6 ciltlik Mesnevi-i ?erif ?inin ilk 18 beyitini yazmak istiyorum. Derin manalarla dolu bu beyitler Mesnevi umman?n?n ba?lang?c?d?r. Küçük ya?tan beri Hz. Mevlana?n?n manevi evlad?, halifesi ve kâtibi olan Hüsameddin Çelebi Hz.leri taraf?ndan kaleme al?nm??t?r. ?lk 18 beyitini yazmadan önce, Mesnevi-i ?erif ?in nas?l yaz?ld???n?n hikayesini Eflâki Dede?nin ?Ariflerin Menk?beleri? adl?eserinden dile getirelim; ?Kuran??n s?rlar?n?aç?klayan Mesnevi-i Manevi?nin yaz?lmas?na sebep ?u oldu: Bir gün bütün mahlûkat aras?nda Tanr??n?n halifesi ve hakikat yolunun yolcusu, Hak ve dinin k?l?c?Hüsameddin (Tanr?onun s?rr?n?kutlas?n), bir k?s?m dostlar?n tam bir istek ve büyük bir a?k ile Hâkim Senai?nin ?lahiname?si ile Feridüddin Attar ??n Mant?k-ul Tayr (Ku?dili) ve Musibetname?si ile me?gul olduklar?n?ve bunlar?n s?rlar?ndan çok lezzet ald?klar?n?ve bunlar?n garip manalar?n?pek acayip bulduklar?n? gördü ve hemen f?rsat kollad?; çünkü f?rsatlar bulut gibi gelip geçerler. Bir gece Mevlana?ya gelerek onunla ba? ba?a kald???s?rada ba? koyup dedi ki: ?Gazel divanlar?ço?ald?. Bunlar?n s?rlar?n?n nurlar?deniz ve karalar?n, do?u ve bat?n?n her taraf?n?kaplad?. Tanr??ya hamd ve minnet olsun, bütün söz söyleyenler, bu sözlerin yüceli?i kar??s?nda ?a?akald?lar. E?er Hâkim?in ?lahiname?si tarz?nda ve Mant?k-ul Tayr ??n da vezninde bir kitap yaz?lsa, bu, bütün insanlar aras?nda hat?ra olarak kal?r, â??klar?n ve dertlilerin can arkada??olur. Bu son derecede büyük bir merhamet ve inayet olacakt?r. Bu kulunuz da ister ki, de?erli dostlar?n yüzlerini sizin kutlu yüzünüze çevirip ba?ka bir ?ey ile me?gul olmas?nlar. Art?k bundan sonras?, Hüdavendigar ??n lütuf ve inayetine kalm??t?r.? Bunun üzerine Mevlana, hemen mübarek sar???n?n içinden külli (bütün) ve cüzi (parça) bütün s?rlar?aç?klayan bir cüz ç?kar?p Çelebi Hüsameddin?in eline verdi. Burada Mesnevi?nin ba??nda bulunan on sekiz beyit yaz?l?idi. Bundan sonra Mevlana, Hüsameddin Çelebi?ye: ? Bu fikir sizin mübarek kalbinize gelmeden, böyle manzum bir kitab?n yaz?lmas?n?ve parlak mana incilerinin delinmesini rahman ve rahim olan Tanr?gayb âleminden kalbime ilham etmi?ti. ?imdi gel, kendi himmetinin semas?n?n yüceliklerinde uçabildi?in kadar uç ve tamam?yla Muhammed?e uyarak hakikatler mirac?taraf?na bir yürüyüver. Bizim iç âlemimiz senin ahengine uysun, harekete gelsin, bu manalar?n kelimelerini naz?ma ba?las?n? buyurdular. Nitekim Mevlana Hazretleri Mesnevi?nin dördüncü cildinde bu olay? aç?k bir ?ekilde anlatm??lard?r: ???R: ? Ey Hakk?n ?????Hüsameddin! Senin nurunla, bu Mesnevi gökteki Ay??n derecesini a?m??t?r. Ey emellerin emeli; yüce himmetin bunu çekip götürüyor, nerelere götürece?ini art?k Tanr?bilir. Sen bu Mesnevi?nin boynuna bir ip takm??s?n, bildi?in yere kadar çekip götürüyorsun. Mesnevi yürüyor, fakat bunu çekip götüren ortada görünmüyor. Bu yaln?z görmek hassas?ndan mahrum olan cahiller yan?nda gözükmüyor. Mademki Mesnevi?nin ba?lang?c?sen oldun. O halde bu artarsa onu sen art?rm?? olursun. E?er sen böyle istiyorsan, elbette Tanr?da böyle istiyor demektir. Tanr? daima senin gibi kendisinden korkanlar?n arzular?n?yerine getirir.?

MESNEV?-??ER?F ?LK 18 BEY?T? 1. Dinle, bu ney nas?l ?ikâyet ediyor, ayr?l?klar?nas?l anlat?yor: Beni kam??l?ktan kestiklerinden beri feryad?mdan erkek, kad?n? herkes a?lay?p inledi. Ayr?l?ktan parça parça olmu?, kalb isterim ki, i?tiyak derdini açay?m. Asl?nda uzak dü?en ki?i, yine vuslat zaman?n?arar. 5. Ben her cemiyette a?lad?m, inledim. Fena hallilerle de e? oldum, iyi hallilerle de. Herkes kendi zann?nca benim dostum oldu ama kimse içimdeki s?rlar? ara?t?rmad?. Benim esrar?m feryad?mdan uzak de?ildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok. Ten candan, can da tenden gizli kapakl?de?ildir, lâkin can?görmek için kimseye izin yok. Bu neyin sesi ate?tir, hava de?il; kimde bu ate? yoksa yok olsun! 10. A?k ate?idir ki neyin içine dü?mü?tür, a?k co?kunlu?udur ki ?arab?n içine dü?mü?tür. Ney, dosttan ayr?lan ki?inin arkada??, halda??d?r. Onun perdeleri, perdelerimizi y?rtt?. Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemdem, hem bir mü?tak kim gördü? Ney, kanla dolu olan yoldan bahsetmekte, Mecnun a?k?n?n k?ssalar?n? söylemektedir. Bu akl?n mahremi ak?ls?zdan ba?kas?de?ildir, dile de kulaktan ba?ka mü?teri yoktur. 15. Bizim gam?m?zdan günler, vakitsiz bir hale geldi; günler yan??larla yolda? oldu. Günler geçtiyse, geçip gitsin; korkumuz yok. Ey temizlikte naziri olmayan, hemen sen kal! Bal?ktan ba?ka her ?ey suya kand?, r?zk?olmayana da günler uzad?. Ham, pi?kinin halinden anlamaz, öyle ise söz k?sa kesilmelidir vesselâm. ?brahim Gül?eni Hz.leri Gül?en-i Tevhid adl?eserinde ?u beyite ?öyle bir mana verir; 9. BEY?T;?Neyin bu sesi hava de?il, ate?tir. Kimde bu ate? yoksa varl???ndan geçsin de (Bir Mür?idin huzurunda) yok olsun.? AÇIKLAMASI; Neyzen?in nefesinden Hu nefesi neyin içine girince, Hu?nun nurlar?ndan onda bir ate? belirdi. Bu ate?ten a??klar?n nazarlar?na gerilmi? olan perde y?rt?ld?. Onun ?ûlesinden gönüllerinin ???klar? yand?. Sen gönül ?????n?n ayd?nlanmas?n?istiyorsan bu toprak ve su birle?i?i balç?k karanl???ndan yüksel, ayd?nl??a ç?k. Cihan?n iç bozan kar???kl?klar?ndan bo?al ki Hu?nun nur üstüne nur olan parlakl??? görünsün. Haydi, alt?n ve gümü? sevgisinden gönlünü bo?alt ki Hu?nun yani Hakk?n nurlar?ndan gönlün ayd?nlans?n.? Hu?nun nurlar?ile hepimizin gönlümüzün ayd?nlanmas?dile?i ile?


Her ?ey Bir'den ?baret Cansu Z. Kaplanta?


M

erhaba.

?ubat ay?nda Birlik Dükkân?Dergimizin konusu tevhid. ?Cihan?dolduran Allah?t?r, içinde ondan ba?ka ?ey yoktur ? anlam?na gelen tevhid (La ilahe illallah) hususunda Hüdavendigar Mevlana?m?z?n ayd?nlat?c?sözlerinden bir k?sm?n?bu sayfada bulacaks?n?z. ?La k?l?c?, Allah?tan ba?ka ne varsa hepsini keser silip süpürür. Bir bak hele, La?dan sonra ne kal?r? ?llallah kal?r, hepsi gider. Ne?elen, sevin ey ikili?i yak?p yand?ran ?iddetli a?k! Zaten evvelkiler de oydu, sonrakiler de. ?kilik ancak ?a??gözün bir görü?üdür, bunu böyle gör. Ne ?a??lacak ?ey! Hiç onun aksinden ba?ka bir güzel olur mu? Beden, ancak canla hareket edebilir. Can?olmayan bedeni istersen ya?la, balla beslemeye kalk, yine beyhudedir. Bunu, bir günce?iz olsun dirilip bu canlar can?n?n elindeki kadehi alan, o ?arab?içen bilir.? (Mesnevi, c.5, b. 589) Biri çok gören ?a?k?nlar için ne güzeldir a?a??daki örnek. Hikâyenin sonuna özellikle dikkat edilmelidir; içinde bulunduklar?karga?adan insanlar?yine bir Allah dostu kurtaracakt?r çünkü. Adam?n biri dört ki?iye bir dirhem verdi. Adamlardan birisi; ben bu paray?engûr ?a verece?im, dedi. Öbürü Arap idi; ben ?nep isterim, engûr istemem dedi. Üçüncü Türk?tü, bu para benim, dedi. Ben inep istemem, üzüm isterim. Dördüncü de Rum idi. Dedi ki: B?rak?n bu lâflar?, biz istafil isteriz. Derken sava?a ba?lad?lar. Çünkü adlar?n s?rr?ndan gafildiler. Ahmakl?ktan birbirlerini yumruklamaya koyuldular. Bilgisizlikle dolu, bilgiden bo? adamlard?bunlar. S?r sahibi, yüzlerce dil bilir, kadri yüce birisi orada olsayd?onlar?uzla?t?r?rd?. Onlara: ?Ben bu bir dirhemle hepinizin iste?ini yerine getiririm. Gönlünüzü sorgusuz bana teslim edin. Bu bir dirheminiz, sizin istedi?iniz ?eylerin hepsini yapar. Bir dirheminiz dört murad?da yerine getirir, dört dü?man da uzla??r, birli?e ula??r, bir olur. Sizin sözleriniz sava?a, nifaka sebep olur. Fakat benim sözüm, sizleri birle?tirir. Siz susun, dinleyin de konu?ma hususunda diliniz ben olay?m. Sizin sözünüz yüz türlüdür, eseriyse ancak sava? ve k?zg?nl?ktan ibaret. ??reti hararetin tesiri yoktur. Fakat insan?n kendisinden olan hararet müessirdir. Sirkeyi ate?te ?s?tsan da yiyince yine bürudeti artt?r?r. Çünkü o hararet, i?retidir. Asl?tabiat?nda bürudet ve keskinlik vard?r. O?ul, pekmez buz tutsa da yine yiyince ci?erdeki harareti fazlala?t?r?r. ?u halde ?eyhin riyas?bizim ihlâs?m?zdan daha ye?. Çünkü o riya basiretten meydana gelmedir, bu ihlâs körlükten! ?eyhin sözü, insana cemiyet-i hât?r verir, hasetçilerin nefesi ise tefrika. Süleyman, Tanr?tecellisine u?ray?nca bütün ku?lar?n dillerini ö?renmi? oldu. Onun adalet devrinde ceylân, kaplanla uzla?m??, sava??b?rakm??t?. Güvercin do?an?n pençesinden emindi, koyun kurttan çekinmiyordu. Süleyman, dü?manlar aras?nda meyanc?l?k etti, bütün ku?lar?n aras?nda birlik husule geldi. Sen bir kar?ncaya benzersin, tane toplamak için ko?up durmaktas?n. Fakat behey azg?n. Süleyman burac?kta, sen ne ar?yorsun? Tane arayana tane tuzakt?r. Fakat Süleyman arayan hem Süleyman??bulur, hem taneyi elde eder. Bu ahir zamanda ku?lara bir an bile birbirlerinden aman yoktur. Devrimizde de Süleyman var, bizi sulha kavu?turur, zulmümüzü giderir. ?Hiçbir ümmet yoktur ki aralar?nda bir korkutucu olmas?n? âyetini oku. Tanr??Hiçbir ümmet bulunamaz ki içlerinde bir Tanr?halifesi, bir himmet sahibi bulunmas?n? dedi. O halife, onlar?n gönüllerini o kadar birle?tirir gibi sâfl?ktan hiçbir ?üpheleri kalmaz. Hepsini ana gibi birbirini esirger bir hale getirir. Onun için Müslümanlara ?Tek bir nefis? demi?tir. Onlar Tanr?Resulü yüzünden tek bir nefis oldular, yoksa her biri öbürüne tam bir dü?mand?. (Mesnevi, c. 2, b.3681) La ilahe illallah cümlesini tam olarak anlamak ve ya?ant?m?za geçirebilmek için Hz. Mevlana, bir pirin elini tutman?n faydal?olaca??n? Fihi Mafih?in ?kinci Bölümündeki ?Bir Görmek Biri Görmek? ba?l?kl? yaz?s?nda aç?kl?yor: Söz, gerçe?in gölgesidir, parça-buçu?udur. Gölge çekerse gerçek haydi-haydiye çeker. Söz bahanedir; insan?insana çeken can ba?da?mas?d?r, söz de?il. Birisi yüz binlerce mucize görse, söz duysa,

kerametler seyretse kendisinde o peygamberle, yahut o erenle bir can ba?da?mas?yoksa fayda etmez. ?nsan?co?turan, karars?z bir hale getiren can ba?da?mas?d?r. Saman çöpünde kehribarla birazc?k can ba?da?mas?olmasa hiç mi hiç kehribara gitmez. Her ?eydeki cinsin cinsiyle ba?da?mas?gizlidir, gözle görünmez. Her ?eyin hayali, insan?o ?eye çeker. Ba?-bahçe hayali, insan?ba?a-bahçeye çeker, dükkân hayali dükkâna. Fakat bu hayallerde düzenler de gizlidir. Görmüyor musun ki filân yere gidersin, pi?man olursun, hay?r sanm??t?m amma dersin, de?ilmi?. Bu hayaller, örtüdür, âdeta; örtü ard?nda birisi gizli. Hayaller ortadan kalkt?da gerçekler hayal örtüsü olmadan yüz gösterdi mi k?yamet kopar orda. Hal böyle olunca da pi?manl?k kalmaz. Seni çeken her gerçek odur, ba?ka ?ey de ondan ba?ka de?ildir, seni çeken gerçe?in ta kendisidir. "O gün, gizli ?eyler meydana vurulur." Bu sözün de yeri mi ki söylüyoruz. Gerçekte çeken birdir, fakat say?l?görünür. Görmez misin ki bir adam yüz ?ey ister, çe?it-çe?it dileklerde bulunur. Tutmaç isterim, börek isterim, helva isterim, kalya isterim, meyva isterim, hurma isterim der. Bu istek, say? gösterir, say?y?dile getirir amma temeli birdir, temeli açl?kt?r, o da birdir. Görmez misin? Bir ?ey yer de doyarsa bunlar?n hiçbiri gerekmez der. ?u halde belli oldu ki on de?ilmi?, yüz de?ilmi?, birmi? "Say?lar?n?, ancak s?namak için yapt?k". Halk?n bu birdir, onlar yüz diye saymas?, bir s?namad?r. Yâni erene bir derler, ?u çokluk halkaysa yüz derler, bin derler. Bu, pek büyük bir s?nanmad?r. Bu görü?, bu dü?tü?ünüz dü?ünce, yâni halk?çok, onu bir görü?ünüz, pek büyük bir s?namad?r. ?Say?lar?n?, ancak s?namak için yapt?k" Hangi yüz, hangi elli, hangi altm??? Elsiz-ayaks?z, ak?ls?z cans?z bir bölük halk, t?ls?m gibi, civa gibi oynay?p durmada. ?imdi onlara altm??, yahut yüz, yahut da bin dersin, buna ise bir. Halbuki onlar hiçtir, bu ise bindir, yüz bindir, milyondur. "Say?l?nca azd?r onlar, sald?rd?lar m?çok." Padi?ah?n biri, birisine yüz ki?inin geçinece?i kadar dünyal?k vermi?ti. Ordudakiler bu i?in aleyhinde idiler. Padi?ah kendî kendine, bir gün dedi, size gösteririm, neden bu i?i yapt?m, anlars?n?z. Sava? oldu, sava?ta herkes kaçt?, yaln?z oydu k?l?ç vuran. Padi?ah, i?te dedi, o i?i bunun için yapt?m ben. ?nsan?n, ay?rdetme kabiliyetini garezlerden ar?tmas?, bir din dostu aramas?gerek. Din dostunu tan?r amma siz ömrünüzü ay?rdetme kabiliyetinden mahrum bir halde geçirdiniz de onun da ay?rdetme kabiliyeti ar?kla?t?, din dostunu tan?yam?yor. Sen ay?rdetme kabiliyetinden mahrum olan ?u bedeni besledin. Ay?rdetme, bir huydan ibarettir. Görmüyor musun? Delinin de bedeni var, eli-aya?? var, fakat ay?rdetmesi yok. Her pis ?eye el at?yor, tutuyor, yiyor. Ay?rdetme, ?u görünen bedende olsayd?pisi tutmazd?. Hâs?l?bildik ki ay?rdetme, lâtif bir anlamd?r, o da sendedir. Sense gece gündüz ?u ay?rdetme kabiliyetinden mahrum olan bedeni beslemeye koyulmu?sun; bu, ancak bununla olur diyorsun; halbuki bu da onunla olur. Nas?l oluyor da sen, hep ?u bedeni geli?tirmedesin, onuysa tamamiyle bir yana atm??s?n. Bu beden, ay?rdetme kabiliyetiyle durur, o kabiliyet bedenle durmaz. O ???k, ?u söz, kulak ve bunlardan ba?ka pencerelerden d??ar?ya vurur; bu pencereler olmasa ba?ka pencerelerden ba? ç?kar?r. T?pk??unun gibi hani: Bir ???k getirmi?sin, güne?in önüne koymu?sun; güne?i bu ???kla, bu mumla görüyorum diyorsun. Hâ?â; mum getirmesen de güne? kendini gösterir. Muma ne ihtiyaç var? Sevgiyle kal?n.


A?k M eclisi Sibel Safiye Avc?


A

h benim akl?m, ah benim fikrim nerelerdesiniz? Ak?l da fikir de o padi?ah?n kulu olmu?, beni çekip nerelere götürüyorsunuz?.. Yoksa Padi?ah sizin kula??n?za da afsunlar okudu da, siz de mi onun Mecnun?u oldunuz?.. Mecnun da Leyla?s?na nice mektuplar yazd?da, sonunda hepsini y?rt?p atmad?m?? Leyla?n?n huzuruna var?nca nice ka??tlar yand?kavruldu, kalemler k?r?ld?, mürekkep de kurudu gitti... Sonras?m??.. ??te o bilinmeyen sonsuz bir muamma, sonsuz bir sükut alemi, sonsuz bir söyleyi?tir ama, gönülden gönüle... O bir tek siyah noktan?n bak???ndan do?an sonsuz nur deryas?hiç dile gelir mi, harfe s??ar m??.. Bütün görünen e?ya, bütün varl?klar Hak'?n tecellisine mazhar olmu?lard?r. Her ?eyi O yaratm??t?r, her ?eyde O'nun kudreti, kuvveti, sanat?, yaratma gücü görünmektedir. Y?lana bile süslü bir gömlek giydirmi?tir. ?nsan, O?nun yaratt?klar?n?n aras?nda en ?erefli bir varl?k oldu?u için, en fazla ilahi tecelliye o mazhar olmu?tur. ?nsan, "Ruhumdan ona üfürdüm!" s?rr?na mazhar olmu?tur. Her yerde görünen O?nun nurudur. Ama duvar?n üstüne güne?in nuru dü?mü?se, duvar hiç "Ben güne?im" diyebilir mi?.. ?eyhim Mevlana, huzuruna vard???mda ?öyle terennüm etmekteydi: "Ne ben benim, ne sen sensin, ne de sen bensin! Hem ben benim, hem sen bensin, hem ben benim ey tutili güzel! Seninle öyle bir haldeyim ki anlayam?yorum, Ben mi sensin? Sen mi bensin?" Ah benim can?m?n can??eyhim... Sen nas?l bir güne?sin, nas?l bir ays?n, nas?l bir alemler içre bir yüce alemsin? Sen nas?l bir umman-?deryas?n ki, her ?ey senin varl???nda kendini yok etmi?tir ve yine seninle varolmu?tur. Dedim ya, gönülden gönüle nice söyleyi?ler nice yollar vard?r... Sultan?m Veled de tercüman?m olmu?tu adeta, buyurdu ve dedi ki: ?Bütün buyruklar?n?yerine getirin, sevgisini can?n?z?n ta içine ekin. Alem der elimizi tutacak odur, Ona uyun da aleme ayak bas?n, gözlerinizi Onunla ayd?nlat?n. Böylesine bir ?rmak k?y?s?nda, böylesine bir gül bahçesinde gözleriniz ayd?n olsun Onunla... Kimin i?i tamamlanmad?ysa, kimin hali güzelle?mediyse, düzene girmediyse, Onun sayesinde alt?na döner, çünku? i?in ba??Odur. ?arab? O sunar, meyhaneci Odur. Kim s?rra ermediyse O, s?r

ba???lar ona; kimin kanad?yoksa, O kanatland?r?r onu. Herkese yol gösteren a?k ihsan eder, herkese gerçeklik, a?k ve din ba???lar, Rahmet madenidir, Allah nurudur. Zati Allah, Ondan hiç ayr?lmaz ki... Kim Allah mazhar?olursa, onun i?i gücü, Allah'dan ayr? olur mu hiç? Onun i?i de Allah'dand?r, sözü de: kendisinden de?il; O, bir alettir Allah elinde, ?O sizinledir ?ayetini Kur 'an'dan duy... O, iki dünyay? yaratan, herkesledir...? A?k?n sarho?lu?u, yata??na s??may?p ta?an ulu nehirler gibi damarlar?mda dolan?rken, bir ilahi kadeh daha tutu?turdu ?eyhim Mevlana elime, ?Al!..? dedi, ?Daha ilk kadehi içer içmez, nereleri gezersin? Neler görürsün? Neler... ?kinci kadehten Allah'a s???n?r?z. Üçüncü kadehi içince ne olaca??n?söyleyemem...? ?Geldim ki kula??ndan tutup seni çeke çeke kendime getireyim. Seni a??k edeyim. Seni kendinden geçireyim, seni can?m?n içine, gönlüme alay?m. Ey gül fidan?! Ho? bir bahar rüzgar?gibi yan?na geldim. Seni ok?ayaca??m, kucaklayaca??m, guülerini etrafa saçaca??m. Geldim ki seni, üzüntülerle, gamlarla dolu bu dünyada ne?elendireyim, cilvelendireyim. A??klar?n dualar?gibi seni al?p ötelere, gökyüzün ta üstüne ç?karay?m. Duydum ki, güzellerin birisinden bir öpücük alm??s?n. O öpücü?ü?güzellikle bana geri ver, yoksa öpücük yerine ben de seni al?r?m. Gül de ne oluyor? Sen gül de?il ?küll?sün. ?Söyle!? emrini veren de sensin. Bas?kalar?seni bilmesin, ben seni bilirim. Sen bensin, benden ibaretsin. Sen benim can?ms?n, ruhumsun, bana Fatiha okuyorsun ama, sen ba?tan Fatiha ol da seni gönlüme ça??ray?m, içime alay?m. Ey benim evim! Her ne kadar tuzaktan kaçm??san da yine benim evimsin. Tuza?a geri dön, e?er dönmezsen ben seni al?r tuza?a korum. Arslan bana dedi ki: ?Sen acayip bir ceylans?n! Ben arslan oldu?um halde sen arkamda neden ko?up duruyorsun? Defol, git! Yoksa seni parçalar?m.? Seni ceylan k?l???na girmi? yani ceylan ?ekline bürünüp gizlenmi? arslan yavrusu de?il misin? Ben de ceylan suretine bak?yorum da onun için seni b?rak?yorum. Sen benim bir topumsun. Çevgenimin önünde ko?up durmadas?n. Seni yuvarlay?p ko?turan benim ama, sen de benim arkamdan ko?up duruyorsun...?



Etkinlikler imiz...

Evrensel Mevlana A??klar?Vakf?'n?n dernek binas? olan Silivrikap?Mevlana Kültür Merkezi'nde her Per?embe ak?am?saat 19:15'de Mevlevi Hasan Dede'nin tasavvuf sohbetini dinleyebilir ve ard?ndan icra edilen sema ayin-i ?erifini izleyebilirsiniz. Kap?lar?m?z herkese aç?kt?r. Sizleri de aram?zda görmekten mutluluk duyar?z.

Silivrikap?Mevlana Kültür Merkezi info@emav.org (0212) 588 57 80 Veled-i Karaba? Mah. Yeni Tavanl?Çe?me Sok. No:6 Silivrikap?- Fatih ?STANBUL


Bi r l i k DĂź k k an ? in fo@ em av.or g (0212) 588 57 80

www.em av.or g www.m evl an ar u m i.or g www.bir l ik du k k an ider gisi.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.