Bi r l i k Dü k k an ? Ay l ?k M ev l ev i K ü l t ü r ü Der gi si Say ?9 | Ek i m 2016
10 M uha r r em - Ker bela Özel Say?s?
?çin dek il er 3
Mer haba
6
10 Muhar r em ve Ker bela
10
Muhar r em Ay?ve Önem i
14
Hüseyni Olm ak
18
Divan-?Kebir 'den Seçm eler
20
Ay?n Röpor t aj?
24
Gülzar -?Haseneyn
28
?nsanl???n ?lk Büyük Trajedisi: Ker bela
32
?m an Nur u
34
Candan Cana
38
Can Dost
40
Sult an Veled Divan?
42
Evliyan?n Kudr et i
44
Dünyada ve Tür kiye'de Mevlevihaneler - 4
48
Mevlevilik 't e Adap ve Er kan
54
Ney'in Mevlevilikt eki Önem i
56
" Ne Yapay?m " ?Dü?ünm eyi Unut m a
58
Hikm et Sahibinin Ö?üdüyle Der dine Deva Bul
60
A?k Meclisi
Foto?raf ve ?llüstrasyonlar: Çetin Güne?, Teoman Atalay, Didem Andaç, Turner Baydar, Teoman Y?lmaz ve Anonim
M
erhaba Sevgili Birlik Dükkan?Okurlar?,
?çinde bulundu?umuz Muharrem ay?, ?slam Alemi için, ya?an?lm?? olan çok üzücü hadiseler sebebi ile örtülü ay olarak bilinir. Bu sebeple 9. Say?m?za Hazreti Muhammed Efendimizin, ?mam Ali Efendimizin ve Ehlibeyt Efendilerimizin hakikatlerine de?inen yaz?lar ile ba?lad?k. A?k?n Sultan?Hazreti Mevlana pay?m?za dü?eni ne de güzel buyurur: ?Ey a?k Kerbelâ?s?çölünün derdini candan arayanlar, ey Allah yolunda ?ehit olan aziz varl?klar; neredesiniz? Ey benlik zindan?n?n kap?s?n? k?ranlar, ey nefsin esaretine dü?mü?lere rahmanî duygular? uyand?ranlar, hapisten kurtaranlar; neredesiniz?? Hazreti Pir konuyla ilgili olarak bizlere hitap ederken, ayn?anlamda bu günkü ya?am?m?z?da sorgulamam?z?tavsiye eder ve der ki: ?E?er gönlün iyi insanlar?n öteki âlemde kavu?acaklar?devlet ve saadeti görüyorsa, neden o tarafa yi?itçe yürümüyor? Niçin Hakk?a itimat ve tevekkül k?lm?yor? Niçin kendini ona vermiyor? Neden kalbini manen zenginle?tirerek h?rs ve tamahtan kaç?nm?yor? Nerede iman?n yüzüne dü?ürdü?ü nur? Nerede dinin sana lütfetti?i mutluluk ve huzur? Allah??n lütuf ve ihsan denizine dald???n halde neden elin, avucun bo?? Nerede cömertlik?? Bu say?m?z için haz?rlam?? oldu?umuz yaz?lar?m?z ile sizleri ba? ba?a b?rak?yor, sözü Dedemizin temennileri ile s?rl?yoruz: ?ki Cihan?n Serveri Hazreti Muhammed Efendimizin, ?mamlar ?ah? Hazreti Ali Efendimizin ve Ehlibeyt Efendilerimizin ?efkatleri ve merhametleri, onlar?sevenlerin ve ya?atanlar?n üzerlerine gani olsun. Bütün tasavvuf ehlinin ve Hakk a??klar?n?n a?klar?bu yolda daim olsun!? Her yeni say?da tekrar B?RL?Kte olmak üzere. Huuu!
Evrensel Mevlana A??klar?Vakf?
Hazreti Mevlana?ya, ?A?k?bize söyler misin, a?k nas?ld?r?? diye sormu?lar. ?Nas?l söyleyeyim, benim gibi ol da anla? demi?. Mesnevi?yi elinize al?p okumaya ba?lad???n?zda Mevlana ile konu?maya ba?lars?n?z. Fakat okurken kulaklar?n?z?n i?itece?i kadar sesinizi yükseltin ki, o zaman sizin dilinizden sanki O konu?mu? gibi olsun ve siz de dinleyin?
Hz. M evla na 'n?n ma nevi temsilcisi ve günümüzdeki sesi M evlevi Ha sa n Dede'nin ta savvuf sohbetler inden olu?a n kita b?"M esnevi Güne?i" tüm kita pç?la r da sat??a ç?kt?...
Hazreti Mevlana?n?n eseri Mesnevi-i ?erif hakk?nda bugüne kadar farkl?yorumlar yap?lm??t?r. Baz?lar?na göre Mesnevi, Kur ?an-?Kerim?in tevili niteli?indedir; fakat baz?lar?na göre de Mesnevi?yi Kur ?an-? Kerim?in tevili olarak görmek tamamen ayk?r?bir davran??t?r. Evet, her?eyde oldu?u gibi bu konuda da fikir ayr?l?klar?n?n olmas? kaç?n?lmazd?r ve çok do?ald?r. Fakat bize göre Mesnevi, Kur ?an ayetlerinin a?kla yap?lm?? yorumlar?d?r, tevilidir ve insan?insana anlat?r, kesinlikle insan d???nda de?ildir? "Her dükkan?n ayr?bir sanat?, ayr?bir kâr?vard?r. Mesnevi de yokluk dükkan?d?r o?ul. Mesnevi'miz vahdet dükkan?d?r. Orada ?Bir?den ba?ka ne görürsen puttur.? HAZRET?MEVLANA Bu kitapta, Hasan Dede?nin tasavvuf sohbetlerinin kayna?? Mesnevi?den beyitlerle harmanlanm?? sat?rlar?okurken Mevlana?y? yeniden ke?fedeceksiniz? 1965 y?l?nda Hazreti Mevlana?n?n manevi temsilcili?ine ula?m?? olan ve Evrensel Mevlana A??klar?Vakf??n?n Onursal Ba?kan?Hasan Dede, 1935 y?l?nda Makedonya?n?n Üsküp ?ehrinde dünyaya gelmi? ve halen Silivrikap? Mevlana Kültür Merkezi?nde her Per?embe günü halka aç?k düzenlenen toplant?larda, yurtiçinden ve yurtd???ndan gelen Mevlana hayranlar?n?n sorular?n?yan?tlamakta ve Hazreti Mevlana'n?n ilahi birlik mesaj?n? aktarmaya devam etmektedir.
10 M uharrem ve Kerbela Hasan Dede
K
erbela olay?ndan bu yana geçen 1336 senedir Resulallah ve Ehlibeyt a??klar?n?n gözya?lar?hiç dinmemi?tir ve dinmeyecektir. Muharrem ay?, örtülü ay olarak bilinir. Muharrem ay?nda, iki cihan Serveri Hazreti Muhammed Efendimize, ?mam Ali Efendimize ve Ehlibeyt Efendilerimize ak?l almayacak ve insanl??a s??mayacak derecede kötülükler yap?lm??t?r. Bu nedenle, Muharrem ay?, tasavvuf ehli için en üzücü ay olmu?tur. Bilindi?i üzere, ?mam Ali Efendimizin Hakk?a yürüyü?ünden sonra ?mam Hasan Efendimiz hilafeti giymi?ti. ?mam Hasan Efendimiz, zaman?nda, halk?n en zahidiydi, en üstünüydü. Hacca gitti?i zaman, yaya giderdi. Ahiret ahvali an?l?nca a?lard?, namaza durdu?u zaman, Cenab-?Allah?a duydu?u sevgi ve hürmetinden tir tir titrerdi. Peygamber Efendimiz, bir gün, ?mam Hasan Efendimiz hakk?nda, ?Yarabbi, ben bunu seviyorum, sen de sev ve onu seveni de sev? diye buyurmu?tu. Bir gün de, ?mam Ali Efendimiz, Hazreti Fat?ma Annemiz, ?mam Hasan ve ?mam Hüseyin Efendilerimiz hakk?nda, ??üphe yok ki? demi?ti, ?Ben bunlarla bar??an ki?iyle bar?????m, sava?anlarla sava?maday?m.? Peygamber Efendimizin bu sözlerine ra?men, ?am Valisi, ?mam Hasan Efendimizin halifeli?ini tan?mayarak, türlü oyunlarla kendisini halife ilan etti. ?am Valisi, ?mam Hasan??n ya?amas?n?kendisine bir tehdit olarak gördü?ünden, hicretin k?rk yedinci y?l?seferinin yirmi dokuzuncu günü, ?mam Hasan Efendimizin han?m?Cudde?yi, o?lu
Yezid?le evlendirme vaadiyle kand?rd?ve ?mam Hasan Efendimizi zehirleterek öldürttü. Vefat?nda henüz k?rküç ya??ndayd?. ?mam Hüseyin Efendimiz ise, zaman?nda, insanlar?n en cömerdiydi. Hüseyin, yirmibe? kere ve her defas?nda yaya olarak hac etmi?ti. Bir gün kendisine, ?Rabbinden ne kadar da korkuyorsun,? dediklerinde onlara, ?Dünyada Tanr??dan korkmayan, ahiret günü emin olamaz,? diye buyurmu?tu. Abdest al?nca Hüseyin?in yüzü sarar?r, eli aya?? titremeye ba?lard?. Bu hususta kendisine, ?Neden böyle oluyorsun?? dediklerinde ise onlara ?u cevab?verdi: ?S?n?klar? onaran, kudret sahibi Tanr??n?n tap?s?nda duran?n benzi sarar?r, eli aya??titrer.? ?mam Hüseyin Efendimiz, Hazreti Resulün kollar? aras?nda do?mu?tu. O, onun kuca??ndan büyümü?, ninnilerini dinlemi?ti. Kumlarda beraber oynam??lar, el ele Medine hurmal?klar?nda gezmi?ler, Mescid-i Nebinin gölgeliklerinde uyumu?lard?. Bütün Peygamber hikayelerini dedesinden dinlemi?ti. Kervanlarla yapt?klar? yolculuklar?ne güzel anlat?rd?. Bir dizinde Hasan, ötekinde Hüseyin oturur, ona sonsuz sualler sorarlard?. Gülü?ü de ne güzeldi. Ne de güzel kokard?. ?mam Hüseyin Efendimizin ?ehid edildi?i o gün hicretin altm?? birinci y?l?yd?. Cuma idi ve vakit ikindi idi. Derler ki, ?mam Hüseyin ?ehid edildi?i zaman dünya tam yedi gün durdu. Güne?in ???klar?safran gibi sarar?p soldu... Medine p?narlar?nda sular kan k?rm?z?bir renge büründü ve Mekke?de o derece müthi? bir s?cakl?k oldu ki, insanlar ve hayvanlar dayanamay?p feryada ba?lad?lar. Sanki cehennemden bir kap?aç?lm?? gibiydi. Ve yine derler ki, o gün mukaddes Kudüs
?ehrinde, hangi ta? kald?r?ld?ysa alt?nda taze kan lekeleri görüldü... Yap?lm?? olan bütün sava?lar, bat?l ile bat?n?n sava??olmu?tur. Kerbela ?ah??mam Hüseyin Efendimizin ?ehadeti, Peygamberimiz Hazreti Muhammed?in ve ?ah Ali?nin yolunun ne kadar bat?ni bir yol oldu?unun kan?t?olmu?tur. ?mam Hüseyin Efendimiz, ceddinin yoluna ba??n?vermi? ve can? pahas?na Yezid?e biad etmeyerek maddeye, yani bat?la, ba? e?memi?tir.
"S?n?kla r ? ona r a n, kudr et sa hibi Ta nr ?'n?n ta p?s?nda dur a n?n benzi sa r a r ?r , eli aya ?? titr er ." ?mam Hüseyin
Gerek Peygamber Efendimiz, gerek ?mam Ali Efendimiz ve gerekse Ehlibeyt Efendilerimiz bütün bu ac?lara ra?men isyan etmemi?ler, sab?rla tüm zorluklara gö?üs germi?ler ve maddeye yenilmeyerek, daima maneviyatta durmu?lard?r. Hazreti Muhammed, sevgili torunlar?, Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin?i pek çok sever ve onlar hakk?nda ?Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin Efendileridir, Ulular?d?r ?, ?Onlar, dünyada benim
öpüp koklad???m iki demet çiçe?imdir ? der ve onlara, ?O?ullar?m? diye hitab ederdi ve yine ?öyle buyururdu: ?Allah??m, ben bu ikisini severim, sen de bunlar?ve bunlar?sevenleri sev.? Ehlibeyt, insanl??a, bir iman u?runa neler yap?labilece?inin, Resulallah Efendimizin yolundan sapmamak için nas?l can verilece?inin misalini vermi?lerdir. Onlar, böylece demi?lerdir ki: ?Biz, Muhammed?in dininin esaslar?n?muhafaza ve müdafaa için i?te böylece kendimizi ortaya koyduk. Kan, ate?, ölüm bizi yolumuzdan döndüremedi. Dünya hep ayn?dünyad?r, bugün bizim kar??m?za ç?kan Yezidiler dün Resulallah??n kar??s?nda da vard?. Yar?n sizlerin de kar??n?za ç?kacakt?r. ?simler de?i?ir, manalar de?i?mez! Bizim tutumumuz neyse bizi sevenlerin tutumu da o olmal?d?r. Biz, ?ehitlik ?erbetini bunun için içiyoruz. Bunca ezaya bunun için katland?k. Biz hakk?tuttuk, onlar bat?l?. Biz, do?ruyu tuttuk, onlar e?riyi. Biz Rabbi tuttuk, onlar dünyay?. Biz, Resulallah??tuttuk, onlar Yezidi...? ?ki cihan?n Serveri Hazreti Muhammed Efendimizin, ?mamlar ?ah?Hazreti Ali Efendimizin ve Ehlibeyt Efendilerimizin ?efkatleri ve merhametleri, onlar? sevenlerin ve ya?atanlar?n üzerlerine gani olsun. Bütün tasavvuf ehlinin ve Hakk a??klar?n?n a?klar?bu yolda daim olsun. Allah sabr?m?z?art?rs?n. HU...
MERS?YE Bu gece ?ah-?Peygamber a?lar, Bu gece Fat?ma, Haydar a?lar, Bu gece Ali Ekber a?lar, Bu gece Hur-i melekler a?lar, Ki sabah Kerb-i Bela kan a?lar... Bu gece soldu bahar-?cennet, Bu gece giydi libas?zulmet, Bu gece indi semadan mihnet, Bu gece yand?nihali hasret, Ki sabah Ali, Resul?e sar?l?r... Bu gece Ar?-?Hüda giydi siyah, Bu gece ?evkini mahveyledi mah, Bu gece n?oldu Hüseyin?e eyvah, Bu gece ruhu Ali eyledi ah, Ki sabah o?lu peri?an oluyor... Bu gece nalev-i efgan demidir, Bu gece matem-i canan demidir, Bu gece a??klara iman demidir, Bu gece ah-?yetiman demidir, Ki sabah Ekber-i Tufan oluyor...
M uharrem Ay?ve Ă–nemi Cezmi I??k
H
Ramazan, kurban, hac mevsimi derken bir y?l?daha geride b?rak?p yeni bir hicri y?la giriyoruz. 02 Ekim 2016 pazar günü 1 Muharrem, yani hicri y?lba??. Hz. Ömer ?in halifeli?i devrinde, görülen lüzum üzerine çe?itli tekliflerden sonra Hz. Peygamberin Mekke?den Medine?ye hicretini esas alan bu tarih ittifakla takvim ba?lang?c?kabul edilmi?tir. Sözlükte ?haram k?l?nan, yasaklanan, kutsal olan, sayg? duyulan? anlamlar?ndaki ?Muharrem?, sava?man?n haram kabul edildi?i dört aydan birinin ad?d?r. Kur ?an-?Kerim?de ?Muharrem? kelimesi ay ismi olarak geçmemekle beraber sald?r?ya u?rama durumu hariç sava??n haram oldu?u aylardan söz edilerek bu aylara sayg?gösterilmesi emredilmi?tir. Peygamberimiz haram aylar??Zilka?de, Zilhicce, Muharrem ve Receb? olarak aç?klam??t?r. Muharrem ay?n?n ve özellikle 10. günü olan â?ûre gününün di?er semavi dinlerde de önemli bir yere sahip oldu?u bilinen bir gerçektir. Bu dinlere mensup ki?iler, bu aya denk dü?en önemli hadiseleri vesile k?larak bu ay?çe?itli etkinliklerle kutlamaya devam etmi?lerdir. Hz. Peygamber Efendimiz, Medine?ye hicret ettikten sonra burada ya?ayan Yahudilerin Hz. Musa?ya izafeten â?ure günü oruç tuttuklar?n?görmü? ve oruç tutmu?lad?r. Ancak onlarla benze?memek ad?na bir gün öncesi ve sonras?yla tutulmas?n?tavsiye etmi?lerdir.
Hz. Hüseyin ile aile mensuplar?n?n 10 Muharremde Kerbela?da ?ehit edilmesi üzerine Muharrem ay?ba?ka bir anlam kazanm??t?r. Bu ayda Peygamber torunlar?na ac?mas?zca katliam yap?lmas?ümmet-i Muhammed nezdinde çok büyük yaralar açm??; o tarihten itibaren bu ay, matem ay?olarak an?lagelmi?tir. Özellikle ?ran?da 10 Muharrem?de ?taziye? ad?verilen törenlerin düzenlenmesi, yas merasimlerinde a??tlar?n söylenmesi ve ?Maktel-i Hüseyin? türü eserlerin okunmas?geleneksel hale getirilmi?tir. ?iîlerin bu günlerde toplu olarak a?lay?p yas tutma, zincirlerle kendilerini dövme ?eklindeki matem törenleri günümüze kadar devam etmi?tir. Ehl-i Beyt muhabbetini esas alan ve ?slam??n berrak güzelli?ini bizzat Evlad-?Resul?den alan Müslüman Türkler de bu aya ayr?bir de?er vermi?lerdir. Bu ayda oruçlar tutulmu?, dualar edilmi?, her dönem de Ehl-i Beyt mensuplar?zikredilmi?, ruhlar?ithâf edilmi?tir. Kerbela mezaliminin yüreklerindeki ac?s?yla kavrulan Alevi-Sünni ?airler, ozanlar, edipler en içli ve duygulu eserlerini bu meyanda vermi?lerdir. Kerbela olaylar?n?n anlat?ld???mersiyeler ve muharremiyeler, bu gecelerde co?kuyla okunup aziz ?ehitlerin ruhlar? ?âd edilirken çektikleri ac?lara bir nebze de olsa i?tirak edebilme yoluna gidilmi?tir. Bunlardan birinde Â??k Yunus ?öyle dile getirir sevgisini ve tasas?n?:??ehitlerin ser-çe?mesi, Enbiyan?n ba?r?ba??, Evliyan?n gözü ya??, Hasan ile Hüseyin? dir./ Hazreti Ali babalar?, Muhammed? dir dedeleri, Ar??n iki küpeleri, Hasan ile
Hüseyin? dir./ Kerbela? d?r yaz?lar?, ?ehid olmu? gazileri, Fatma Ana kuzular?, Hasan ile Hüseyin? dir? ? Anadolu?daki Alevi-Bekta?i gelene?inde de Muharrem ay?n?n özel bir yeri vard?r. Osmanl?Devleti zaman?nda Alevi-Bekta?i ocaklar?nda ve silsilesi on iki ?mamlar yoluyla Hz. Ali?ye ula?an Sünni tarikatlar?n dergâhlar?ndaki faaliyetler bir erkânla düzenlenmi?tir. Bu ay?n özellikle ilk on gününde Kerbela mersiyeleri, Fuzuli?nin ?Hadikatü?s-Süeda?s?ve benzer eserler okunmu?tur. Yine tarihi kay?tlara göre; onundan otuzuna kadarki süre içinde tekkelerin âyin gün ve gecelerinde sofralar kurulup a?ure da??t?l?r, yap?lan ayinler s?ras?nda mersiyehanlar ve zakirba??lar Kerbela mersiyeleri, Ehl-i Beyt ve on iki imam sevgisini terennüm eden manzume ve kasideler okurlard?. Günümüzde Kerbela ?ehitlerinin çektikleri ac?ve kederi daha yak?ndan hissetmeye çal??an Alevi-Bekta?i muhitlerde bir tak?m yapt?r?mlar söz konusudur. Gücü yetenler bu ay?n ilk on veya on iki gününde oruç tutmaya çal???rlar. Bu günlerde zorunlu olmad?kça t?ra? olunmaz, e?lence ve keyfi i?lere girilmez, lükse kaçan hayvani g?dalardan uzak durulur, su yerine sulu g?dalar tercih edilir, çatal-b?ça??n görülmedi?i mütevaz?sofralar kurulur. Yine bu gecelerde a??tlar, mersiyeler ve nefesler okunur. Yani k?saca, Hz. Peygamberin öpüp koklad???ba?a ve taraftarlar?na yap?lan eziyetler bir anlamda onlarla özde?le?erek daha bir derinden hissedilir. Ehl-i Beyt?e reva görülen bu hain katliam unutulmamaya ve unutturulmamaya çal???l?r. Bu münasebetle Hz. Hüseyin?in haks?zl?k ve insafs?zl?k kar??s?ndaki dik duru?u nesillere hat?rlat?l?r. ?ehitler serdar??mam Hüseyin?e ve ashab?na ak?t?lan gözya??n?n bo?a gitmeyece?ine ve ahirette ?efaat olunmaya vesile k?l?naca??na inan?l?r. Yo?un bir hissiyatla empati yap?larak onlara yap?lan eza ve cefa daha yak?ndan gözlemlenir. Bu duygu ve ritüellerle bir daha Kerbela?lar ya?anmamas?için gözya?lar?içersinde Allah?a dua ve niyazlarda bulunulur. Oruçlar?n bitiminde a?ureler kaynat?l?r, kurbanlar kesilir. Â?ûrâ günü, ayn?zamanda tek kurtulan ?mam Zeynelabidin?den dolay?sevinç ve kurtulu? günüdür. Bu nedenle ne?e ve sürur içersinde pi?irilen a?ureler konu-kom?u herkese da??t?l?r. Kesilen kurbanlar?n etleri özellikle fakir-fukaraya da??t?larak haneler ?enlendirilmeye çal???l?r. Dualar verilerek kaynat?lan a?ureler afiyetle yendikten sonra yine dua okunarak bitirilir. A?ure yendikten sonra ?u dua okunur:
?Bismi ?ah, Allah Allah. Elhamdülillah, Elhamdülillah? Nimet-i Celilullah, Bereket-i Halilullah, ?efaat k?l ya Resulallah. Erenler sofras? olsun, pir lokmas?olsun; yiyene helal, yedirene delil olsun. Bu gitti ganisi gele, Hak, Muhammed, Ali bereketini vere. Gitti?i yere gam keder getirmeye. Kazan?p getirenlerin, pi?irip hizmet edenlerin elleri ayaklar?dert görmesin, gönülleri keder görmesin. Kerbela?da susuz ?ehit dü?en ?ühedan?n ruhlar??âd olsun. Onlar?n ruhlar?n?n aziz hürmetine emeklerimiz bo?a gitmesin. Pi?irdi?imiz a?ure çorbam?z?, verdi?imiz lokmalar?m?z?dergâh?nda kabul etsin. Ey Yüce Allah??m, Hz. Muhammed?in soyuna ilk zulüm eden zalimden son zulüm eden zalime kadar hepsine lanet olsun. Ehl-i Beyt?e ve onun soyuna rahmet olsun. Bizleri de Hz. Muhammed?in ?efaatinden mahrum etme. Ya Rabbim, lokma hakk?na, sofra hürmetine, erenlerin keremine, cömertlerin demine Hû diyelim.?
Kaynak: www.eilahiyat.com/index.php/arsiv1/kategoriler/.../1432-m u h ar r em -ay-ve-onemi ?hsan Ünlü
"?ehitler in ser -çe?mesi, Enbiya n?n ba ?r ?ba ??, Evliya n?n gözü ya ??, Ha sa n ile Hüseyin'dir ..." A??k Yunus
Hüseyni Olmak Erdem Ergin
1
336 y?l önce; 10 Ekim 680 tarihinde ac?s? hala taze olan bir facia ya?and?. Hicri takvimler 10 Muharrem 61?i gösteriyordu. Sevgi ve ?efkat ça?layan?Hz. Muhammed Efendimizin sevgili torunu, ilim ?ehrinin kap?s?Hz. Ali?nin ve Hz. Fat?ma?n?n ci?erparesi Hz. Hüseyin feci bir ?ekilde ?ehit edildi.
?Sanma ol sürh-i seher mihr-i felektir görünen
Çöl s?ca??nda susuzluk ve çaresizlik içinde kad?nlar ve çocuklar dâhil 70 ki?ilik bir toplulu?a bir orduyla sald?rmak ve onlar?katletmek fecaat de?ildir de ya nedir? ?ktidar h?rs?için i?lenen bu cinayet ?slam âlemini can evinden yaralam??t?r.
Â??klar?n gözü ya??
?ktidar tutkusuyla kararan gözler ve ac?mas?z eller; sadece adalet için yola ç?kan Ehl-i Beyt mensuplar?n?canice katletmi?lerdir. Öyle ki erkeklerin tamam??ehit edildi?inden Ehl-i Beyt?in soyu be?ikteki ?mam Zeynel Abidin ile devam etmi?tir.
Kerbela?n?n yaz?lar?
Ehl-i Beyt?in yüce vas?flar?Kur ?an?la ve Hz. Muhammed Efendimiz?in uyar?lar?yla aç?kça ortaya konmas?na ra?men bu elim hadise ya?anm?? oldu. ?Hüseyin bendendir, ben Hüseyin?denim. Hüseyin?i seven Allah??sevmi? olur ? (1)?eklindeki Muhammedi uyar?lar, maalesef ta?la?m?? kalplere ve ak?llar?n? dünya heveslerine satm?? ba?nazlara fayda etmemi?tir. As?rlard?r yüreklerimizi kanatan o günü ?air ?öyle tasvir eder; ?Dü?tü Hüseyin at?ndan sahra-y? Kerbela?ya Cibril var haber ver Sultan-? Enbiya?ya? Ba?ka bir Hüseyin sevdal?s? ?afaktaki k?z?ll????öyle gördü;
Her ?afak hun-i Hüseyn ile güne? a?lar ? (Tan yerindeki k?rm?z?l???bir tabiat hadisesi zannetme; Hz. Hüseyin?in u?rad???kanl?ak?bet dolay?s?yla her sabah adeta güne? kan a?lar.) ??ehidlerin ser çe?mesi Hasan ile Hüseyin?dir
?u aras?nda bu elim hadisenin kederiyle Ehl-i Beyt sevenleri mateme bürünür. ?üphesiz bu feci olay?n ac?s?hiçbir zaman küllenmeyecektir. Ancak, tam da burada Hz. Hüseyin?in duru?una bakmak gerek. Hz. Hüseyin kutlu ?ehadetiyle bizden yas?n? tutmam?z?m?istemektedir? Yoksa u?runa bütün aile fertleriyle birlikte can?n?verdi?i kutlu ?ehadetinin gayesine dikkat mi çekmektedir?
Hasan ile Hüseyin?dir Hz. Ali babalar? Muhammed?dir dedeleri Ar???n iki küpeleri Hasan ile Hüseyin?dir.
"Gül da l? ner ede biter se bitsin güldür ."
?ehid oldu gazileri Fatma Anan?n kuzular? Hasan ile Hüseyin?dir ? diye seslenir A??k Yunus? .(2) Veliler ve â??klar sultan?Hz. Mevlana ise Ehl-i Beyte olan sevgisini ölümsüz eseri Mesnevi? de ?öyle dile getirir; ?Onun can?na, evlad?n?n geli?ine ve zaman?na yüzbinlerce aferin!.. Onun devlet ve ikbal sahibi halifesinin o?ullar?, onun can ve gönül unsurundan do?mu?lard?r. ?ster Ba?dat?tan olsunlar, ister Herat?tan, ister Rey?den. Su ve toprak kar???kl???olmaks?z?n onun soyudur onlar. Gül dal?nerede biterse bitsin güldür. ?arap küpü nerede kaynay?p köpürürse köpürsün ?arapt?r. Güne? isterse bat?dan ba? göstersin, yine güne?tir, ba?ka bir ?ey de?il.? (3) Her y?l Muharrem ay?n?n 1?i ile 10
Hazreti Mevlana
O, zulmün yerine adaleti, cehaletin yerine ilmi, bat?l?n yerine hakk?, köleli?in yerine özgürlü?ü arzulayanlara bir umuttu. Kuru bir dindarl???n, d??ta, kabukta kalm?? ?ekilci bir inanç ya?am?n?n insanl???kurtaramayaca??n? bildi?inden, insan hakk?n?üstün tutmu?tu. Zulmün kar??s?nda dimdik durmu?, ezilenlerin yan?nda olmu?tu. Öyleyse, Hüseyni me?rep olmak, her Muharrem?de yas tutup matemlere bürünmekten öte bir ?ey olmal?! Ehl-i Beyt?in ve Hz. Hüseyin?in ahlak?n?ya?am?nda ihya eden her
fert, O?nun ?ehadetine gerçek anlamda sayg?gösteren ve seven ki?i olacakt?r. ?Ehl-i Beyt sevgisinde bulu?mal?y?z. Gönül insanlar??öyle dü?ünür; her birimizin içinde Hz. Hüseyin?ler ve Yezidi?ler bulunur. Örne?in içimizdeki hizmet a?k?Hz. Hüseyin?dir. Her türlü güzellik ve do?ruluk duygular?m?z Hz. Hüseyin?dir. Kendimize ait ihtiras ve isteklerimizle her türlü kötü dü?üncemiz Yezid?i sembolize eder. ?çimizdeki kinler, garazlar, öfkeler, gururlar, kibirler birer Yezid?dir. Sevgiler, ?efkatler, cömertlikler, yard?m duygular?ise birer Hüseyin?dir.?(4) Yezid?e lanet ile de?il, belki ?u soruya verece?imiz olumlu cevapla Hz.Hüseyin?e yak?n olabilece?iz. Acaba bizim içimizde galip olan hangisidir? Hz. Hüseyin ise binlerce kutluluk bize, binlerce müjdeler bize! Ehli Beyt?in kap?s?ndan ayr?lmamak ve o kutlu soyun yolunda daima bulunmak niyaz?yla, sözlerimizi ?airin duas?yla bitirelim; ?Ab-?ruy-?Habib-i Ekrem için Kerbela?da revan olan dem için Bakma ya Rab bizim günah?m?za Nazar et, canu dilden ah?m?za.?
Kaynakça; Tirmizi, Menak?b,30 Demirci Mehmet,Prof.Dr.,Ehli Beytin Yas?n?Tutmak,30/10/2008 Mesnevi,c.VI. Beyit No:175-179,?zbudak,Veled Çelebi Demirci Mehmet,Prof.Dr.,Ehli Beytin Yas?n?Tutmak,30/10/2008
"Hüseyni me?r ep olma k, her M uha r r em'de ya s tutup matemler e bür ünmekten öte bir ?ey olma l?."
Divan-?Kebir'den Seรงmeler Fatma Albayrak
Ey a?k kerbelas?çölünün belas?n?candan arayanlar, ey Allah yolunda ?ehit olan aziz varl?klar; neredesiniz? Ey tez canl?a??klar, ey havadaki ku?lardan daha h?zl?uçanlar; neredesiniz? Ey gökyüzünun padi?ahlar?, ey gök kap?lar?n?açmas?n?bilenler; neredesiniz? Geliniz; bize, gökyüzünün kap?lar?n?aç?n?z, bizi ötelere gönderiniz! Ey benlik zindan?n?n kap?s?n?k?ranlar, ey nefsin esaretine dü?mü? rahmanî duygular? uyand?ranlar, hapisten kurtaranlar; neredesiniz? Ey gizli hazinenin, gönül hazinesinin kap?s?n?açanlar, ey mana yoksullar?n?n var?yo?u olanlar; neredesiniz? Ey "Nerdesiniz, nerdesiniz?.." diye sorduklar?m, arad?klar?m! Siz, öyle bir denizdesiniz ki, ?u alem, o denizin köpükleridir! Zaten, sizin, çok önceden o denizle a?inal???n?z vard?; siz, o denizde yüzmeyi çok önceden bilirdiniz! ?u içinde ya?ad???m?z dünyada görülen ?ekiller, suretler o vahdet denizinin köpükleridir! E?er senin a?k?n ve akl?n varsa, e?er sen temiz ki?ilerdensen, ?u köpüklerle u?ra?ma, onlarla me?gul olma, onlar?geç! E?er sen bizden isen, e?er sen de Hakk'?ar?yorsan, ?ekli sureti b?rak da gönüle do?ru yürü, gönüle gel! Ey Tebrizli ?ems! Do?udan do?; ç?k, görün! Çünkü, her ?????n asl?n?n asl?n?n asl?sensin!
Hazreti Mevlana Divan-?Kebir ?den Seçmeler, c. VI,2707, Mithat Bahari Beytur
Yusuf Köro?lu
Ay?n Röportaj?-3 Hazreti Mevlana'n?n manevi temsilcisi ve Evrensel Mevlana A??klar?Vakf?'n?n Onursal Ba?kan?Mevlevi Hasan Dede ile gerçekle?tirdi?imiz röportaj?n üçüncü bölümünü sizlere sunmaktan gurur duyuyoruz.
erhaba! Evrensel Mevlânâ A??klar? Vakf?ve Ça?da? Mevlânâ A??klar? Toplulu?unun Onursal Ba?kan? Hasan Ç?kar Dede ile yapt???m?z röportaj?n üçüncü bölümünü sizlerle payla??yoruz.
M
Y.K: Baz?sohbetlerinizde Mevlevi Tekkelerinde yap?lan Türk Müzi?i fas?llar?ndan bahsediyordunuz. Bunu aç?klar m?s?n?z? Mevlevi Tekkelerinde Tasavvuf Müzi?i haricinde de müzik yap?l?yor muydu? Hasan Dede: Mevlevi Tekkelerinde her onbe? günde bir fas?l okurmu? Dedeler. En çok ayinlerle me?gul oluyorlar ama dedi?im gibi onbe? günde bir ?ark? fas?llar?olurmu?. ?ark?lar mecaz a?ka yöneliktir. O yüzden ?ark?ismini alm??lar. Diyelim bir erkek ve bir k?z birbirlerini çok seviyorlar. Deliler gibi seviyorlar. Ancak araya aileler giriyor ve onlar?ay?r?yor. O zaman ayr?l?k ac?s?ile ilgili yaz?lan ?iirleri bizim Mevlevi Dedeleri ele al?r, bestelerlermi?. A?k?ya?ayan birisi ister erkek olsun ister k?z olsun, bir ayr?l?k ?ark?s? okundu?unda a?k ac?s?çektikleri için duygulan?rlar. Bütün dedelerin ve babalar?n üzerlerine selam olsun, mürit al?rken sorarlar; -"Evlat, bir ?ey sevdin mi bu alemde? A?k?ya?ad?n m??" - "Hay?r." -"O zaman git, bir ?ey sev. Öyle gel." Neden? Çünkü dede a?ktan ve
sevgiden bahsedecek. Ya?amayan nereden bilsin ki? O yüzden mecaz a?k?ya?ayacak ve öyle gelecek. Peki ?öyle sormak laz?m. Dede, sen evlatlar?n?nereye a??k ediyorsun? Ben evlatlar?m?Hazreti Peygamber ?e a??k ediyorum. Çünkü onun yüzü göründü Piran Efendilerimize ve öyle Evliya oldular. Evliyan?n manas?nedir? Allah ile, Peygamber ile manen evli olmakt?r. Öbür yüzünü gösterdi ya Evliyalara, hepsini a??k etti. E sen ?imdi mecaz a?k?dahi ya?amam??s?n, hakiki a?ka nas?l yola ç?kacaks?n? ??te Mevlâna; Sevgisiz ve a?ks?z geçen bir ömrü ömür sayma. Bir yere sevgin ve a?k?n yoksa, sen ya?arken ölmü?sün. Y.K: Sevgi nedir Dedeci?im? Hasan Dede: Sevgi güne?li bir dünyad?r. Dünyan?n güne?i yoksa hiç bir bitki suret haline gelemez. Oras? hayat vermez. E?er güne? varsa dünyada hayat vard?r. ?nsanda da sevgi varsa o sevgi insana hayat verir. Neden, çünkü sen kendinden ç?km??s?n ve sevgini sundu?un yerde kendini var ediyorsun. O sevgi a?ka dönü?tü diyelim. ??te o sevgi a?ka dönü?tü?ünde sen kimli?ini kaybedersin. Senin kimli?in art?k sevgilindir. ??te Mevlana; A??k yoktur bu alemde; ma?uk vard?r! Hem a??k hem ma?uk olmaz. Bu insan?ikili?e götürür. Yine Mevlana der ki; Bir ki?i sevgilisine önce Allah'?, sonra ailemi, sonra seni
severim derse bu ki?iden uzak dur. Ama kalk?p derse ki her ?eyin üzerinde seni severim, i?te ona yüz tut. Çünkü sevgilisine her ?eyin üstünde bak?yor. Mevlana a?k hakk?nda diyor ki; Anam a?k, babam a?k, Peygamberim a?k, Allah?m a?k. Ben bir a?k çocu?uyum. Bu aleme a?k?ve sevgiyi söylemeye geldim. ?imdi gelin, hepimiz birer a?k çocu?u olal?m. Annelerimiz ve babalar?m?z birbirlerini sevmemi? olsalard?, biz bu aleme suret olarak gelmezdik. Ama günümüzde aileler de sevgiden mahrum kalm??lar. Hep ekmek, peynir paras?derdine birbirlerine ba??r?r, incitirler. Çocuklar bu ba??r??lar?duyar, o seslerle okullar?na giderler. Üzgün ve yüzleri as?k olurlar. Neden? Çünkü ho?a giden sözler söylenmemi?. ??te bu yüzden as?k yüzler sevgisiz insanlardad?r. Güler yüzlü insanlarda ise sevgi varl???n?gösterir. Y.K: "Din, mezhebi terk etmedikçe a??klar mertebesine eri?emezsiniz" sözünden ne anlamam?z gerekiyor? Hasan Dede: Bu söz ?imdi neden söylenmi?tir? Hazreti Mevlana'n?n katibi, yazar?Hüsameddin Çelebi, selam üzerine olsun, Hazreti Mevlana ile aralar?nda olan mezhep farkl?l???ndan rahats?z oluyor. Pirinin yan?na geliyor; -"Bir ?ey sorabilir miyim Efendi Hazretleri?" diyor. Hazreti Pir Muhammed Mevlanam?z Hüsameddin Çelebi'ye "Ruhumun Mertebesi" diye seslenirmi?. Yine ayn??ekilde; -"Buyur, sor ey Ruhumun Mertebesi" diyor. Hüsammeddin Çelebi aradaki mezhep farkl?l???ndan söz ediyor ve diyor ki; -"Müsaade edin, ya ben sizin mezhebinize gireyim, ya da siz benim mezhebime girin." Mevlanam?z bu duruma tebessüm ederek gülmü?. Hüsameddin Çelebi Hazreti Mevlana'n?n gülmesine anlam vermeye çal??m??, içini merak sarm??. -"Efendi Hazretleri, size mezhep fark?m?z?n kalmamas?için soru sordum. Sizi rahats?z ettim mi?" diye sormu?. Kald?rm?? ba??n?Yüce Mevlana ve demi?
"Din, mezhebi ter ketmedikçe a ??kla r mer tebesine er emezsin."
Hazreti Mevlana
ki; -"Ey Ruhumun Mertebesi! Din, mezhebi terk etmedikçe a??klar mertebesine eremezsin." ?imdi söze bak! 800 sene önce bu sözler söyleniyor. Bitmiyor, devam ediyor Yüce Mevlana ve diyor ki; -"Hem dinin var, hem mezhebin var. Arif olanlarla nas?l yol al?p gezersin sen?" Yüce Mevlana bunu söylüyor Hüsameddin Çelebi'ye. A?kta din de yoktur, mezhep de yoktur. Sevilendir her ?eyin üzerinde olan. Hazreti Mevlana bu sözle yeniden ir?ad etmi?tir Hüsameddin Çelebi Hazretlerini. Y.K: Hazreti Mevlana ?u anda röportaj yapt???m?z salondan içeri girse hangi s?fatla girer? Siz bu durumda onu nas?l kar??lars?n?z? Hasan Dede: Cenab-?Mevlana'ya, selam üzerine olsun, hayatta iken soruyorlar; -"300 sene sonra bu aleme gelmi? olsan?z mevkiiniz ne olur? Koca Mevlana bu soruya ?u ?ekilde yan?t veriyor; -"300 sene sonra bu aleme gelmi? olsam, beni bu devirde kim temsil ederse onun talebesi olurum." Bu cevap üzerine soruyu soranlar duraklam??lar. -"Nas?l olur Ya Mevlana?" diye sormu?lar. Mevlanam?z hemen yan?t vermi?; "O zaman devir de?i?mi? olacak. Benim önce o devri tahsil etmem laz?m. Beni temsil eden Efendinin huzurunda durmam laz?m. Ondan sonra o Efendi ile hasbihale girerim. O Efendi bakar ki benim karde?lerim uykuda kalm??, benimse gözlerim aç?k, uyan???m ve hakikatleri kapm???m, i?te o zaman Efendi yine bana manevi olarak soyunur. Ben yine 'O'
olarak ç?kar?m" demi?. ?imdi Hazreti Mevlana buyurup gelse, üstünüm demez; zaman geçer ve biz yine birbirimize soyunuruz. Bu hakikatler mant??a uygundur. Akla uygundur. Ruha uygundur. Gönle uygundur. Ne diyor Hazreti Mevlana? -"Ademo?lu halen sand???n kapa??n?k?ramad?. Sand?k d???na ç?kmad?. Hep sand?kta duruyor. Oysa bir ç?ksa sand?k d???na, dünya küçülür, adem varl???n?gösterir bu alemde." Bu ak?l var ya, kolay kolay ki?iyi kimli?ine vard?rmaz. ??te Yunus Emre; "Bu ak?l ile, bu fikirle arad???n yari bulamazs?n," diyor. Yari bulmak için teslimiyet laz?m. Yoklu?a bürüneceksin. Hiçbir zerren sana ait olmayacak. ?krar verdi?in yere tüm varl???n? teslim edeceksin. Akl?n?Allah'a kurban edeceksin. Oran?n akl?n?ba??na alacaks?n. Oran?n varl?klar?n? kendi bedeninde var edeceksin. Bak o zaman sende de?i?iklik nas?l ba?lar. Oraya teslim olmaz, oran?n akl?n?ba??na almazsan bazen ne?eli olursun ama daha çok gam ve keder duyars?n. Bak?n ?eyh Galip Hazretleri ne diyor; "A??kta keder neyler? Gam, cihan halk?n?nd?r." Sen ?imdi kimli?inden ç?km??s?n, Hazreti Muhammed'i kendinde var etmi?sin. Onun güzelliklerini kendinde var etmi?sin. Onun güzellikleri ile ba??n?ho? etmi?sin. O zaman kimsenin sesini duymay?istemezsin. Yaln?zca Hz. Muhammed'in sesini duymak istersin. ??te bu yüzden Mevlevi sikkelerini evlatlar?m?z?n ba??na tekbirlerken kulaklar?sikkenin içine koyar?z. Neden biliyor musun? O kula??n Allah sesine verilmesini isteriz. Dünya sesine verilmesini
GĂźlzar-?Haseneyn Serkan Fincan
E
y Allah Sevgilisi?nin gözünün nuru Hasan.. Ey tertemiz kalbiyle, gül bahçesinde mutlulu?un ismi olan Hasan..
Allah'?n Nuru ve Sultan?, ahdine sad?k kalanlar?n yol göstericisi.. Ey Gönüllerin Sultan?, Allah yolunun ?????Hasan.. ?smi ahlâk?n s???n?lacak bir liman, keremin pak okyanus.. Ey Hazreti Fat?ma-tül Zehra'n?n en k?ymetlisi Hasan.. Feyzinle buldu Adem ü âlem selameti, kurtulu?u.. Nuh'a el uzatan, yol gösteren Hasan.. Ey görünen yüzü tunç renkli ay, özü zümrüt misali olan.. Ah bela denizine batm??, dert yüklü Hasan.. Aciz bir gönül, gönül kap?n?çal?p durmadad?r.. Senden diler selamet-i iki dünyan?n saadetini yâ Hasan.. ?mâm Hasan, zaman?nda halk?n en zahidiydi, en üstünüydü. Hacca gitti?i zaman yaya giderdi. Ahret ahvali an?l?nca a?lard?, namaza kalkt???zaman tir tir titrerdi..
Ümeyye o?lu Cenâde der ki: Ölümüyle sonuçlanan hastal???nda ?mam Hasan'?n yan?na gittim. Ey Tanr? Elçisi?nin o?lu dedim, bana ö?üt ver. Peki dedi ve yolculu?a haz?rlan buyurdu, ecelin gelmeden az???n? haz?rla; bil ki sen dünyay?istiyorsun, ölümse seni istemekte. Sana gelip çatmayan günün gam?n?yeme. Bil ki kudretinin üstünde olarak herhangi bir mal?elde edemezsin, gücün neye yeterse onu kazanabilirsin, kazand???n?da ba?kalar?için saklayan bir haznedars?n ancak. Bil ki dünyadaki mal?n helâline hesap var, haram?na azap, ?üphelerine azar. Dünyay?bir ölü say da sana ne kadar yeterse o kadar al ondan. Bu helâlse zahitlikte bulunmu? olursun; haramsa, kendine yeter miktarda ald???n için belki kurtulursun. Yaln?z ?unu bil ki, dünya için dünyada daima ya?ayacakm??s?n gibi çal??; âhiret için de yar?n ölecekmi?sin gibi. Soysuz sopsuz yücelik, güçsüz kuvvetsiz heybet sahibi olmak istemiyorsan, Yüce ve Ulu Tanr?'ya isyan etmek a?a??l???ndan ç?k da Tanr?'ya itaat yüceli?ine gir. Konu?tu?un zaman sana ö?üt veren, hizmet etti?in vakit seni koruyan, yard?m dileyince yard?m?na ko?an, söz söyleyince gerçekleyen, elini uzat?nca uzatan, bir ?ey diledin mi veren, has?l?her hususta sana sad?k olan ki?iyle görü?, konu?!
F?rat a?laya a?laya ak?yor, rüzgar, inleye inleye esiyor. Hurma dallar?, iç çeke çeke ses veriyor? Burada en tabii ?ey matem, en göze görünür renk siyah, en cana yak?n duygu gönül ac?s?...?ki heceli tek bir feryat, dalga dalga yay?l?yor: Huseyn.. Hüseyin, zaman?nda insanlar?n en cömerdiydi. Bir bedevî Medine'ye gelmi?, insanlar?n en cömerdi kimdir, diye sormu?tu. Hüseyin, dediler. Mescide girdi, Hüseyin namaz k?l?yordu. Yan?na durdu ve "Bu an senden bir ?ey uman, kap?na gelip halkay?çalan elbette mahrum olmaz. Sen cömertsin, güvenilir ki?isin, baban da suçlular?öldüren bir erdi; sizin asl?n?z, ceddiniz olmasayd? cehennem bizim üstümüze kapan?rd?" mealinde üç beyit okudu. Hüseyin selam verdi, d??ar?ç?kt?ve; Ey Kanber, buyurdu. Hicaz mal?ndan bir ?ey kald?m?? Kanber evet dedi; dört bin dinar kald?. Getir buyurdu, bizden daha lay?k olan geldi. Kanber paralar?getirdi. Hüseyin abas?n?ç?kard?, paralar? abaya döktü, abay?dü?ürüp kap?ya geldi. Bedevî görüp utanmas?n diye elini kap?dan uzatt?ve "Al, özrümüzü kabul et, bil ki seni esirgeyen biriyim ben" diye ba?layan üç beyit okudu. Bedevî abay?ald?ve a?lad?. Hüseyin; yoksa verdi?imi az?msad?n m?diye sordu. Bedevî hay?r dedi, yaln?z senin bu cömertli?ini toprak nas?l örtecek, ona a?l?yorum.. Bir gün Muhammed-ibn-il-Hanefiyye, Hüseyin'i ziyarete gelerek karde?im dedi, sen, bana halk?n en sevgilisisin, en azizisin. Ben sana ö?üt verecek bir durumda de?ilim. Sen bana ö?üt verebilirsin, çünkü benim can?m, ruhum, gözüm
"Ey ka r de?im, sa na va siyetimdir , ba ?a r ?m a nca k Ta nr ?'ya daya na nda d?r ; Ona güvendim ve Ona teslim oldum." Hazreti Hüseyin
mevkiindesin; Ehl-i Beyt?imin büyü?üsün. Sana itaat etmek benim boynuma farzd?r; çünkü Tanr?seni yüceltmi?tir, cennet ehlinin ulular?ndan olarak halketmi?tir. Yezid'e biât etmedi?in takdirde halka elçiler gönder. Sana uyarlarsa, biât ederlerse Tanr?'ya hamdet, fakat insanlar senden ba?kas?n?n ba??na toplan?rsa, Tanr?bu yüzden ne senin dinine bir noksan verir, ne akl?na, ne de bu yüzden adaml?ktan, üstünlükten dü?ersin. Yaln?z ben ?undan korkuyorum; ?u ?ehirlerden birine girersin, halk ihtilâfa dü?er, m?zraklara ilk muhatap sen olursun. Hüseyin bir hokka kalemle bir kâ??t istedi ve bu ki?iye ?u vasiyeti yazd?: Rahman ve Rahîm Allah ad?yla; Bu, Ebû-Tâlib o?lu Alî nin o?lu Hüseyin'in, karde?i ?bn-il-Haniffiye diye tan?nm?? Muhammed'e vasiyetidir: Hüseyin bilir, bildirir ki Allah birdir, e?i orta??yoktur, gerçektende Muhammed, onun kuludur, elçisidir. Do?ru olarak Tanr?indinden
gelmi?tir ve ?üphe yok ki cennet ve cehennem gerçektir, k?yamet kopacakt?r. Bunda ?üphe yoktur ve ?üphe yok ki Tanr?, kabirlerde yatanlar?diriltecektir. Ben kötülük için, fenal?k için, bozgunculuk için, zulmetmek için de?il, atam Tanr?Elçisi?nin ümmetini düzgün bir hale getirmek için huruc ediyorum. ?yiyi, do?ruyu buyurmak, kötüyü, kötülü?ü nehyetmek istiyorum. Tanr?ona ve soyuna rahmet etsin, atam, Tanr?Elçisi Muhammed'in ve esenlik ona, babam Alî'nin yolunca yürümek ve yürütmek istiyorum. Gerçe?i kabul eden, do?ru yola girmi? olur. Bu hususta sözümü kabul etmeyene gelince: Tanr? onlarla benim aramda kaza ve kaderini icra edinceye dek sabrederim ve O, hükmedenlerin en hay?rl?s?d?r. Bu, ey karde?im, sana vasiyetimdir, ba?ar?m ancak Tanr?'ya dayanandad?r; Ona güvendim ve Ona teslim oldum.
Kaynak: Gülzar-? Haseneyn, Abdülbaki Gölp?narl?
?nsanl???n ?lk BĂźyĂźk Trajedisi: Kerbela Nur Y?ld?z
slam aleminin yüzy?llard?r yas?n? tuttu?u katliam, Kerbela? Fat?ma?n?n gözya??olan Kerbela? Peygamberin sevgili torunu Hz. Hüseyin?in, ?slam??n kurucu ilkeleri u?runa can?n?verdi?i Kerbelâ?
?
Onun için günümüze de?in çok yaz?lm??, çok çizilmi? ve hatta a??tlar yak?larak, büyük halk kitleleri taraf?ndan yüreklere yang?nlar dü?üren bu ac?canl? tutulmu?tur. ?Ben Kerbelâ?y?m? Ben Kerbelâ?y?m, Ben Ali?nin göz ya??y?m, etiyim, kan?y?m, can?y?m. Peygamberin kat?nda kim Ali?den daha de?erli olabilir ki! Ben Ali?nin hüznüyüm, Ben Hüseyin?im.
sald?r?ya u?ramas?ile meydana geldi; birkaç güne yay?lan bu sava?ta Hz. Hüseyin ?ehit edildi. Hz. Hüseyin?in yan?nda bulunan 70 kadar ki?iye kar??l?k, Yezidin ordusunda 4500 ki?i oldu?undan bu mücadele, Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin ölümüyle sonuçland?. Hz. Hüseyin?in ailesi esir al?nd?ve kanl?bir ?ekilde biten bu olay, tarihe Kerbela Olay? (Katliam?) olarak geçti. Hz. Hüseyin ?ahadetinden önce, Yezidin ordusuna sesleni?te bulundu. Ancak bu çok veciz konu?ma gözleri dönmü? azg?nlardan olu?an bu orduyu pek etkilemedi. ?mam Hüseyin?in bu sözlerinin edebi bak?mdan da ayr? bir de?eri vard?r. Allah?a hamd ve sena, Hz. Muhammed?e, meleklere ve nebilere salattan sonra ?öyle diyordu:
?ehitlerin efendisi Hamza?y?m ben. Sava? alan?na gönderilen Ali?nin k?l?c?y?m, zülfikâr?m ben. Hangi söz benden daha keskin olabilir ki! Ben Zeyneb?in gönül s?rr?y?m. Sakine?nin ruhuyum. Ben Cebrail?in kanad?y?m, Muhammed?in yetimiyim. Beni O yeti?tirmi?ti, kendisi de yetimdi, yetimlerin s???na??yd?.
"Ben Ker bela 'y?m... Ben, Ali'nin gözya ??y?m, etiyim, ka n?y?m, ca n?y?m..."
Ben onun eviyim, onun soyu, onun kan?y?m, Kerbelâ?y?m ben.?? (Sad?k Yals?zuçanlar/Kerbela Fat?ma?n?n Gözya??) ?slam tarihinde birinci ve en önemli k?r?lma an?olan ve zulmün zirve halini insano?luna gösteren bu hadise, 680 tarihinde (Hicri 61, 10 Muharrem) Hz. Muhammed?in torunu Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin, Emevi Devleti halifesi Yezidin ordusu taraf?ndan
?Peygamberimizin k?z?n?n o?lu, vasisinin o?lu, amcas?n?n o?lu ben de?il miyim? ?ehitlerin efendisi Hamza babam?n amcas?de?il midir; ?ehit Cafer Tayyar amcam de?il midir? Tanr?Elçisi?nin benim için ve karde?im için, cennet halk?
çocuklar?n?n Seyyidleridir ve sünnet ehlinin gözbebekleridir, sürurlar?d?r, dedi?ini duymad?n?z m??? ??mdi benim soyumu ara?t?r?n?z ve benim kim oldu?umu görünüz. Sonra kendi vicdanlar?n?za e?iliniz, onlar?ay?play?n?z ve beni öldürmenin haram ve yasaklanm?? olan kan?m? dökmenin sizin için helal olup olmad???n?dü?ününüz.!? ? Bu konu?ma bir ba?ka kaynakta ise ?öyle nakledilir: ? Hz. Hüseyin at?n?sürerek iki ordu aras?nda bir yerde durdu ve Yezidin ordusuna hitaben: ?Ey Kûfe halk?, benim kim oldu?umu ve sonra da vicdan?n?z?n sesini dinleyiniz. Ben Peygamberin torunu de?il miyim? Benim katlim size helal olur mu? Peygamberin hadisini ne çabuk unuttunuz. O, bizler için ?Siz Ehlibeytin Seyyidlerisiniz- diye buyurmu?tu. Bunu bilmiyor musunuz? Ben o büyük Peygamberin k?z?n?n o?lu, vasisi ve amcazadesi olan zat?n o?lu de?il miyim? ?ayet bu hadisi unuttu iseniz, içinizde bunu size hat?rlatacak kimseler vard?r. Benden ne istiyorsunuz? Medine?de Resulullah??n ravza i mübarekesinin yan?nda kendi halimde ya?arken beni orada b?rakmad?n?z. Mekke?de itikafa çekilmeme müsaade etmediniz. Davetnameler göndererek, ricalar ederek, yalvararak beni buraya kadar ça??rd?n?z. Ben sizin bu davetiniz üzerine buralara kadar geldim. ?imdi beni öldürmek istiyorsunuz. Bu ak?bete müstahak olmak için ben sizlere ne yapt?m? ?çinizden birisini mi öldürdüm? Yoksa birinizin mal?n? m?gasp ettim? E?er beni istemiyorsan?z b?rak?n?z gideyim. Bu ne gaddarl?k ve bu ne hilekarl?kt?r? .?
Günümüzde bizlere (Varl??a) Muhammedi nuru, ö?retiyi ta??yan Üsküplü Ulu Hasan Dedem, Muharrem Ay?konu?mas?nda ?öyle anlat?r: Peygamber Efendimiz (selam olsun üzerine) Veda Hacc?nda Su Havuzu anlam?na gelen Gâdir -î Hu m ?a geldi. ?mam Ali Efendimizi deve üzerine ç?kart?p, 200 bine yak?n bir cemaat önünde herkese seslenerek; ?Benim Ehlibeytime, benim eserim Kur ?an??Kerim?e kim sahip ç?karsa dünya ahret benim kom?ular?m olacaklard?r. Benden sonra bu aleme peygamber gelmeyecek, veliler gelecektir; velayetin ba??da Ali?dir ? dedi?ini dile getirirler. Efendimizin bu kutsal miras?n?n varisleri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için, Peygamberimizin: ?Cennet ba??n?n gülleridir, onlar benim dünyadaki iki nadide çiçe?imdir. Yarabbi, ben bunlar?çok seviyorum, Sen de çok sev!? buyurdu?unu dile getirirler.
Bu Yüce ve temiz soy için mübarek kalplerine vahiy de nazil olmu?tur: ?Allah, siz Ehli Beyt?ten bütün kötülükleri kald?rmay?irade etti ve sizleri tertemiz k?ld?.? (Ahzab:33) Kerbela ?ehidi ?mam Hüseyin Efendimizin: ?Allah??m! Sen biliyorsun ki bizim taraf?m?zdan gerçekle?en k?yam, saltanat için yar??mak ve de?ersiz dünya mallar?ndan bir ?eye ula?mak için de?ildir. Senin dinini (ö?retilerini) ö?retmek, ?slahat yapmak, mazlum kullar?na emniyet ve güvence kazand?rmak, ?slam??n farzlar?ve Resulullah??n sünnetleri ve hükümleriyle amel olunmas?n?sa?lamak içindir ??diye seslenen yakar???da, adaleti ve Hakk??n dinini korumay?nas?l can?n?n üzerinde tuttu?una aç?k delildir. ?slam, Hz. Hüseyin?e göre evrensel bir hidayet ça?r?s?d?r; Yezide göre iktidar arac?d?r. Kerbela hadisesi ibretler, hakikatler hadisesidir. Hz.
Hüseyin?in mübarek ba??n?vermesiyle sonuçlanan bu tarihi olay bize hak ve adalet için her devirde sava?mam?z gerekti?ini; bazen k?l?çla, bazen kalemle, bazen gönülle, bazen sevgiyle, bazen edeple kavray?p ö?renerek cihad?gerçekle?tirmemiz gerekti?ini bize hat?rlat?r. Efendimizin kutlu soyundan gelen ve cennet kad?nlar?n?n Seyyidesi olan Hz. Fat?ma, onun kutlu e?i, Peygamber ?in amcas?n?n o?lu, Allah??n Aslan?, velilerin sultan?, bilgeli?in büyük k?lavuzu Hz. Ali ile yine cennet gençlerinin efendisi olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, ?slam gelene?inin bir bak?ma kurucu ailesini olu?turur. Peygamberin sevgili torunu Hz. Hüseyin?in, ?slam??n kurucu ilkeleri u?runa can?n?verdi?i Kerbela, ?slam tarihinde birinci ve önemli k?r?lma an?d?r. Hüseyin fedakard?r; ilkelerin koruyucusudur, mutlak
adalet için can?n?vermi?, kurban olmu?tur. Cömerttir, merhamet ve ?efkat burcundand?r, gözetici ve ba???lay?c?d?r. Yezid ise, kötülü?ü emreden nefsin simgesi olarak okunmal?d?r ve hep almak, çalmak, öldürmek, yok etmek ister. Bu aç?dan bak?ld???nda insanl?k tarihinin her döneminde Hüseyinler ve Yezidler olagelmi?tir. Ehlibeyt ?slam??n Özüdür. Hüseyin ruhtur, Yezid ise nefs! ?slam dini O?nun ?ahadeti ile ilerlemi? ve geçici bir zaman için Yezidin zaferi gibi görünen bu elim hadise, ?slam dinin ya?amas?ve geli?mesi için en önemli itici güç olmu?tur. Yüce Allah??n rahmeti Kerbela ?ehitleri?nin üzerlerine daim olsun.
?man Nuru Cansu Z. Kaplanta?
10
Muharrem 680 de Hz. Hüseyin ve beraberinde yolculuk edenler Kerbela?da ?ehit edilerek ?slam Alemi yasa bürünmü?tür. Sevgili Peygamberimiz torununun ba??na gelecek olan?önceden bildi?i halde Cenab-?Hakk??n ilahi takdirine teslimiyet göstermi?tir. Yüce Pirimiz buyurur: ?Cüz-i akl?n ileriyi görü?ü mezara kadard?r. Fakat gönül sahibi arifin akl?ise sur üfürülünceye kadar ne olup bitecekse hepsini görür, bilir. Cenab-?Hakk??n öyle kullar?vard?r ki, Allah??n kaza ve kaderinden raz?d?rlar da, Ya Rabbi bu hükmü de?i?tir, diye yalvarmazlar. ?lahi takdiri de?i?tirmek için hiçbir gayret ve çaba göstermezler, onlar Cenâb-?Hakk??n her türlü takdirine raz?d?rlar.? Mesnevi, c.4, 3311 Bir Divân-?Kebîr beyitinde de Mevlanam?z ?öyle der:
yüz seneden daha de?erli oldu?unu sen bilmiyor musun?
?Ben yüzlerce can ba???lad?m, onun belâs?n?sat?n ald?m,
Sa??rlar?n kulaklar?bile Kerbela?da olup bitenleri i?itti.
A?k derdinde olan can derdinde olmaz.? Divân-?Kebîr c.2, 823
Siz ?imdiye kadar uyuyor mu idiniz?
Mesnevide geçen bir hikayede, ?slam âlemine ya?at?lan bu çok ac?olaydan yüzy?llar sonras?nda, Pirimizin dü?ünceleri halk?n tepkisine cevap olarak bir ?airden ?öyle dile gelir:
Bu faciay?yeni mi duydunuz ki ?imdi yas tutuyor, elbiselerinizi y?rt?yorsunuz?
GAR?P B?R ?A?R ve A?ÛRE GÜNÜ A?ûre günü bütün Halepliler Antakya kap?s?na gelirler, ak?am oluncaya kadar orada kal?rlard?. Erkek kad?n büyük bir kalabal?k orada toplan?rlar, Peygamber Efendimizin ?ehit edilen torununun ve onun ailesinin yas?n? tutarlard?. A?ûre günü ?iiler Kerbela vakas?için a?lar, feryat ederlerdi. Peygamber soyunun Yezid?ten, ?imr ?den gördü?ü zulümleri, geçirdi?i imtihan?, çektikleri mihnetleri sayar dökerlerdi. Naralar?bütün ovay?, çölü kaplar, seslere ses katarlard?. Garip bir ?air, a?ûre günü yoldan gelmi?ti. O feryat figan? duydu. ?ehri b?rakt?, kalabal???n bulundu?u yere gitti. O feryad?n o figan?n sebebini anlamak istedi. Bu gam nedir? Kime yas tutuyorsunuz, diye soru?turmaya ba?lad?. Bu arkas?ndan a?lay?p feryat etti?iniz ölen ki?i herhalde büyük bir reis olacak; Çünkü böyle bir kalabal?k rastgele biri için toplanmaz.
Mümin nazar?nda bu gussa, bu dert hiç de?ersiz bir ?ey olur mu? Bir mümin Hz. Muhammed?i ne kadar çok severse, onun ci?er paresi olan ?ehid-i Kerbela Hüseyin (r.a.)??da o kadar çok sevmesi gerekmez mi? Müminin nazar?nda o tertemiz ruha matem tutmak, yüzlerce Nuh tufan?ndan daha me?hurdur. ?air bu sözleri dinledi ve çok do?ru dedi. Fakat, Yezidin devri nerede? Bu facia ne zaman olmu?? Bu haber buraya ne kadar geç gelmi?? Körlerin gözleri bile o kötülükleri, o faciay?gördü.
Ey uyuyakalanlar, ey gaflet uykusuna dalanlar! Hz. Hüseyin?e de?il, as?l siz kendi halinize yas tutun. Kendi halinize a?lay?n! Hz. Hüseyin?in ruhu, Hakk?a mensup olan o yüce ruh beden zindan?ndan kurtuldu. Ne diye elbiselerinizi y?rt?yor, ellerinizi ?s?r?yorsunuz? Hz. Hüseyin ve etraf?nda bulunanlar din-i mübinin en ileri gelenleri, hükümdarlar?idiler. Onlar bu dünyada esirlik ba?lar?n?kopard?lar. Zincirlerini k?rd?lar. Onlar için matem de?il, mutluluk, ne?e, sevinç vakti geldi. Onlar tomru?u, zinciri kopar?p att?lar, devlet saray?na uçup gittiler. Onlar?n hâlinden zerre kadar haberin olsayd?, bilirdin ki bugün onlar?n saltanat günü, güzellik günü, padi?ahlar padi?ah?olu?u günü. Zaten bir zerrecik anlasan, bilsen bunun böyle oldu?unu sen de tasdik ederdin. Haberin yoksa yürü git! Sen kendi haline a?la, inle, feryat et! Çünkü sen ahirete göçmeyi, dirilmeyi inkâr ediyorsun.
Bu ölen ki?inin ad?n?, lâkaplar?n?bana söyleyiniz, ben bunlar? bilmeyen garip bir ?airim. Siz bural?s?n?z. Siz bilirsiniz.
Sen b?rak Hüseyin?i de kendi y?k?k gönlüne, y?k?k dinine a?la, feryat et!
Arkas?ndan böyle feryat etti?iniz ki?inin ismi ne idi?
Çünkü senin gönlün ?u y?k?k köhne dünyadan ba?ka bir ?ey görmüyor.
Hangi i?le u?ra??rd?? Bu ki?i nas?l bir adam idi? Vas?flar?n?bana da söyleyin de onun iyiliklerine ait bir mersiyede ben söyleyeyim. Ben ?airim, bir mersiye yazay?m da, buradan bir az?k, bir yiyecek elde edeyim dedi. Bu sözleri duyanlardan birisi ?aire: ?Sen deli misin? Yoksa sen ?ii de?il misin de Ehl-i Beyt dü?man?m?s?n?? dedi. A?ûre günü ?ehit olan o büyük varl?k için üç gün yas tutman?n
E?er gönlün iyi insanlar?n öteki âlemde kavu?acaklar?devlet ve saadeti görüyorsa, neden o tarafa yi?itçe yürüyüp gitmiyor? Neden Hakk?a itimat ve tevekkül k?lm?yorsun? Nerede iman?n yüzüne dü?ürdü?ü nur? Denizi gördüysen hani cömert elin, avucun?? Mesnevi, c.I, 780
Candan Cana Sema ?nal
M
erhaba, Sevgili Dostlar?
Geçmi?ten günümüze Mevlevi Ayinleri ve bestekarlar?n? konu alan yaz?dizisinin birinci bölümünde, Mevlevi ayinlerinin Tasavvuf müzi?i içindeki yerinden bahsederek, di?er bütün Tasavvuf müzi?i formlar?için de geçerli olan tek ba??na dinlenilmeme özelli?ini ta??yan Mevlevi ayinlerinin icras? s?ras?nda gerçekle?tirilen Sema? Töreni?nin ritüellerini incelemi?tik. ?kinci bölümde de Mevlevi ayinlerinin içeri?ine genel bir bak??la, bestekarlar?bilinmeyen ve ?Beste-i Kadim? olarak isimlendirilen ilk üç Ayin-i ?erif ?ten, ilk bestelenen ayin olan Pençgah Ayin-i ?erifi?nin güftesini sizlerle payla?m??t?m. ?lerleyen ?B?RL?K? teliklerimizde, geçmi?ten günümüze Mevlevi ayinleri ve bestekarlar?ile zamanda yolculu?umuza devam edece?iz. Mevlevi ayinlerine repertuar olarak, yani bestelenmi? ayin say?s??eklinde bakt???m?zda, XV. yüzy?lda yap?ld???san?lan Beste-i Kadim?lerden sonra, XVII.yüzy?ldan, XIX.yüzy?l?n ilk çeyre?ine kadar bestelenmi? ayinlerin 41 adet oldu?u görülür. Bahsedilen ayinler meydan görmü? yani bir mevlevihanenin semahanesinde icra edilmi? ve bu müzik e?li?inde sema?yap?lm?? ayinlerdir. Ayr?ca yar?m kalm?? dört ayinin var oldu?u bilinmektedir. Asl?nda, Türk musikisinde geleneksel e?itim usta-ç?rak ili?kisi içinde ezbere dayal?bir ?ekilde yap?ld???ndan repertuar?n?n büyük bir bölümü yüz, yüz yirmi be? y?l öncesinde yaz?lm??t?r. Ayinleri, XIX. Yüzy?l?n ba??na ta??yan isimlerse Abdülbaki Nas?r Dede, Hammamizade ?smail Dede, Zekai
Dede, Hüseyin Fahrettin Dede gibi Türk müzi?inin çok önemli isimleri olup, onlardan devral?nan Mevlevi ayinleri zaten mevlevihanelerde sürekli icra edildiklerinden dolay?, di?er Türk müzi?i repertuar?na göre daha do?ru ve kay?ps?z olarak günümüze gelebilmi?tir. Buna ra?men, bugün ayin dergilerinde güfteleri olan ama melodisi bilinmeyen on dört ayin mevcuttur.
Ayr?ca, güfteleri Mür?idim Hasan Dede?mize ait, Evrensel Mevlana A??klar?Mutr?b Grubu canlar? taraf?ndan muhtelif makamlarda bestelenmi? on be?ten fazla Ayin-i ?erif ?i ilerleyen ?B?RL?K? teliklerimizde sizlerle bulu?turmaya devam etmeyi diliyorum.
Bu arada k?saca ?u konuya da de?inmek gerekir; Hammamizade ?smail Dede Efendi, Zekai Dede, Abdülbaki Nas?r Dede, III.Selim gibi Klasik Türk müzi?i bestecileri, Hazreti Mevlana?n?n sözlerinden sadece Mevlevi ayinleri bestelemi?lerdir. Ancak edep olarak aç?klayabilece?imiz bu yaz?l? olmayan kurala dini formlar d???nda eserler veren besteciler de uymu?, Hazreti Mevlana?n?n sözlerinden tek bir ?ark?bile bestelememi?lerdir.
"Biz me?r ebi M uha mmed'iz, da ima latifiz. R?za 'd?r soya d?m?z..."
Yine bu repertuara baz?ayinler özel istek ile kat?lm??lard?r ki, Hammamizade ?smail Dede Efendi?nin, II.Mahmud?un ricas?ile besteledi?i Ferahfeza Ayin-i ?erifi ve Hüseyin Fahrettin Dede?nin, k???n semazenler ü?ümesin diye rica üzerine k?sa olarak yapt??? Acema?iran Ayin-i ?erifi bu örneklerden ikisidir. Evrensel Mevlana A??klar?Mutr?b Grubumuz, yüzy?llar önce çok de?erli musiki üstadlar?taraf?ndan bestelenmi? Mevlevi ayinlerinin o ruhani sözlerinin, Sema?Töreni e?li?inde Ayin-i ?erifleri dinlerken anla??l?r hale gelmesini sa?lamak ad?na, sözü edilen Ayin-i ?erifleri Fars dilinden Türkçeye çevrilmi? ?ekliyle dillendirmi?, böylece ruhlar?titreten o ilahi na?melere can katan e?siz dizeler anlam kazanm??t?r.
Hasan Dede
Güftesi Yüce Pir ?imiz Hazreti Mevlana?n?n manevi temsilcisi, nurunun varisi, Hasan R?za Dede?mize, bestesi Evrensel Mevlana A??klar?canlar?ndan Mete Edman?a ait olan Rast Ayin-i ?erifi?nin sözleriyle yaz?m? noktalarken, diliyorum ki yine ?B?RL?K? te olal?m. Bu ba?lamda, ?unu da ifade etmeyi bir borç biliyorum. Yukar?da bahsetti?im Rast Ayin-i ?erifi?ni, ???klar içinde olsun, Sevgili Carole??m?z ?ngilizceye çevirmi? ve 2000 li y?llar?n ba??nda söz konusu Ayin-i ?erif ?ngilizce olarak, Evrensel Mevlana A??klar?Mutr?b Grubu taraf?ndan Galata Mevlevihanesi?nde icra edilmi?tir. Daim a?kla, a?kta kal?n Sevgili Dostlar?
RAST AY?N-??ER?F?
Yoksul ise bay olur, bay ise sultan olur.
I.SELAM
Biz bir muhabbetiz? Biz bir ne??e-yi Hakk??z.
Bugün mirac-?mübindir gönül demimin. Bugün yeniden anolu?un yarat?ld???demdir.
Bizi sevene, iman ile bakana; daima nurdan nazar k?l?p,
Bugün s?rr-?Muhammed Ali?nin, Mevlana?n?n ?ems?te, nurun nurda mirac?d?r.
Derdin al?p, derman oluruz. Hastal?klar?na ?ifa oluruz.
Bugün her zerrenin nura dönü?tü?ü and?r. Ali?nin alem deminin, dem oldu?u and?r. Bütün s?rr-?hakikatin noktaland???and?r. Cem olu? halinin Muhammed?e dönü?tü?ü and?r. Ey nurum!.. Nurun her yeri öylesine kaplam??,
Biz me?reb-i Muhammed?iz, daima latifiz. R?zad?r; soyad?m?z. Bize muhabbet verenlere, daima r?zam?z?gösteririz. Üstad?m?z Mevlana, gönlümüzün özüdür. Bu alemde vuslat?m?z?n mirac?d?r.
Her zerrem seninle vuslat etme ?evkine dü?mü? de,
O?dur bizim lavza-i celalimiz? O?dur bizim iki cihan nurumuz.
Kendimi göremez bir halde, bütün perdeler yok olmu?.
Mevlana?da fani k?l?nd?k? Pir-i Mevlana?da biz zuhura geldik? Elhamdülillah?
Neydeki feryad?m, bulu?up görü?me haline gelmi?.
IV SELAM
Bugün gönlümün bayram??
Sen benim a?k?m?n gonca gülüsün, mana alemimin tek dilberisin.
Her zerremin s?rr?mla bulu?tu?u, iki alemin bir oldu?u and?r. II.SELAM Muhammed ile bir ruhsun sen, bir nursun sen Ya Ali. Onsekizbin alemin cisminde cans?n Ya Ali. Yüceli?inle, güne?in ay?n nurusun sen Ya Ali.
A?k-?Mevlana?da buldum seni, iman ile sevdim nur Muhammed?i. ?ki alem sensiz bo?tur bana illahu? Mevlana?ma, Mevla?ma ikrar verdim. ?ki alem tam a?kla sevece?im? Mevlana?ma, Mevla?ma ikrar verdim?
Gizli sakl?s?rlar?n dehas?s?n sen Ya Ali. Mertlerin ?ah?, Allah??n aslan?s?n Ya Ali.
Kaynak: Mevlevi Ayin-i ?erifi, Mevlevi Müzi?i ? Haz?rlayan: R.Hakan Talu
Dillerde Hu, Muhammed?in aslan?s?n Ya Ali. Kur ?an??n bürhan?sensin, cana cans?n Ya Ali. Nebilerin, velilerin keremisin Ya Ali. III.SELAM Mevlana?m; Sen ba?tan a?a??manay?alas?n. Ey güzel Mevlana?m; Gönlümde nurdan alas?n. Senin nurunda gark olup gittim. Her zerremle sende k?l?nd?m. Sende fani k?l?nd?m, biz de benlik kalmad?. Benden görünen hep sen oldun? Mana ?erhine sultan oldun. Ey ki hezar aferin, bu nice sultan olur. Kulu olan ki?iler, husrev ü hakan olur. Her ki bugün, Veled?e inanuben yüz süre,
"Bugün mir a c-? mübindir gönül demimin. Bugün yeniden a n olu?un ya r at?ld??? demdir ." Hasan Dede
Can Dost Özlem Bilge
"C
an?m, beka tu?ras?n?elinde tutar. Tenimse bu gün ve yar?nl?kt?r. Sen onu ölmü? farz et.? (Selahaddin Zerkubi, Ariflerin Menk?beleri, s.544) Hazreti Mevlana?n?n can dostu, hal ehli, mana ve marifet yücesi Selahaddin Zerkubi ayn? zamanda Sultan Veled?in kay?npederidir. Alt?n?n de?erini iyi bilen bir kuyumcu, alt?n kalpli insanlar?n dostlu?unu kazanm?? bir gönül adam?d?r. Onun eli alt?n, gümü? tokmaklamakla me?gulken, akl?ve gönlü de manevi alemlerin kap?lar?n?n tokma??n?vurur. Gençlik y?llar?nda Sultanü?l Ulema Hazretlerinin halifesi Seyyid Burhaneddin Muhakk?k??n sevgisini kazanm??t?r. Onun Kayseri?ye gidi?iyle yaln?zl?k hisseden Selahaddin, bir cuma günü namazdan sonra Mevlana?n?n vaaz?n?dinler, hayran kal?r. Hazreti Mevlana ile tan??mas?ndan sonra ?eyhine duydu?u sevgiyi onunla sürdürür. Mevlana?n?n da ?emsi Tebrizi?yle ayr?l???ndan sonra tekrar yüzü gülmü?tür. Hazreti Mevlana bir gün Selahaddin?in kuyumcu dükkan? önünden geçerken, alt?na vurulan çekiç darbelerinin ahengi ile cezbeye kap?larak semaya ba?lar. Bu öylesine co?kulu bir semad?r ki, sanki kainat onunla birlikte dönmektedir. Can dostu Selahaddin bu seyrine doyulmaz sema kar??s?nda yan?nda çal??anlara, alt?n yapraklar?n?durmaks?z?n tokmaklamalar?n?tembihler. Bu sanat öyledir ki, alt?n yapraklar üzerine vurulan çekiç say?s?bellidir. Fazlas? vurulursa yaprak parça parça olur, kullan?lmaz hale gelir. Ö?len ba?layan sema, ikindiye kadar devam eder? ??u alt?n varakç?dükkan?ndan bir alt?n hazinesi ç?kt?. O ne de?erli suret, o ne derin mana. O ne güzellik, o ne güzelliktir. ne sevimli bir alt?n varakç?lar çarBuras???s?, ne güzel Yakuplar?n s?rlar?? Yusuf ?un can?, o alt?n varakç?n?n a?k?ndan Yakub?un peri?anl???n?gösteriyor. Yüzlerce Leyla onun a?k?ndan Mecnun gibi ba?r?n?y?rtar. Çünkü bu a?k ate?inden Eyyüb?ün sabr?bile yenilir. Alt?n varak döven gitmi?, Hak kalm??. Teni alt?n varak gibi kalm??. Tabak üstündeki mücevherler gibi kalm??. Alt?n varak döven de kim? O Allah?a yak?nla?m?? bir melektir!? (Divan-? Kebir?den Seçme ?iirler, c.III s.265) Sema sona erdi?inde Zerkubi tek bir alt?n yapra??n?n bile parçalan?p yok olmad???n?, üstelik bütün dükkan?n alt?n yapraklarla doldu?unu görünce, üzerindeki elbiseleri y?rt?p halka dükkan?ya?ma etmelerini söyler ve Mevlana?ya kat?l?r? Hazreti Mevlana gönül ate?ini Selahaddin ile dindirmeye çal???r; teselliyi onunla yapt???sohbetlerde arar. Art?k birlikte insan ve kainat?n üzerine söyle?meye, deruni ilimlerin s?rlar?n? aralamaya, derin ve engin maneviyat okyanusuna dalmaya devam etmektedirler. Mevlana gibi alim ve ulu bir ?ahsiyetin böyle ümmi birisi ile candan dostluk ve beraberlik kurmas?, bir k?s?m halk üzerinde memnuniyetsizlik yaratt?ysa da, bir müddet sonra bundan pi?manl?k duyar ve ikisinden de özür dilerler. Selahaddin Zerkubi, Seyyid Burhaneddin?den ders ve feyz alm?? bir insan olup, onun rahlesinde yeti?mi?tir. Görü? ve dü?ünceleri onun ulvi aleme vak?f oldu?unu gösterir. Ya?ay???
da buna örnek olacak ?ekildedir. Çoklar?n?n yeterince tan?yamad???kuyumcu Selahaddin?in mana alemiyle bulu?unca, Mevlana?da büyük bir sükunet has?l olur. Çünkü kuyumcunun bak???, yorumu farkl?d?r; dilden de?il, özden konu?ur; kalden de?il, halden bahseder. Ula??lan huzur ortam?nda Hazreti Mevlana, o?lu Sultan Veled?i Zerkubi?nin k?z?Fat?ma Hatun ile evlendirerek bu dostlu?u perçinler. ?Ey Mutrib! Bizim s?rlar?m?z?tekrar et; cana can katan hikayeleri tekrar söyle. Biz bu gün a?z?m?z?ona kapam???z; gönül açan sözü sen söyle. Mademki Selahaddin bizim can?m?z?n selametidir; O halde o canlar?n selametini tekrar et.? (Divan-?Kebir, c. III, 1162) ??te Hazreti Mevlana ile Selahaddin Zerkubi aras?ndaki muhabbet, hürmet, ba?l?l?k ve dayan??man?n s?rr?bu ?cana can katan hikayelerde?, ?gönül açan sözde? gizlidir. Ne mutlu bu s?rr?çözenlere, bu s?rra erenlere! On y?l kadar süren dostluklar?sonunda bu ya?amdan erken ayr?lan Selahaddin Zerkubi olur. 29 Aral?k 1258 tarihinde Mevlana can dostunu ebedi aleme yolcu eder. Cenazesi sema merasimi e?li?inde defnedilir. Ba? ucundaki mezar ta??nda ?u kitabe okunmaktad?r: ?Allah bakidir. ?eyhimiz, arifler güne?i, hidayet ve yak?yn kayna??, abdal?n padi?ah?, halde ve sözde kemal sahibi, arayan ve dileyen kalplere emniyet ve huzur veren, Allah??n büyük nuru, en kuvvetli burhan?, basiret ?ss?, içi-d???-huyu temiz, ilahi s?rlar?n denizi, gabya ait sembollerin çözücüsü, takva imam?, e?siz, örneksiz s?rlar mahremi, asr?n Bayezid?i, zaman?n Cüneyd?i, Hak ve dinin Salah??, Konyal?Ya??basano?lu kuyumcu Feridun?un türbesidir. Allah s?rlar?n?kutlas?n; 657 Muharrem?in ilk günü göçtü.? Sekiz asr?bulan zaman içerisinde bu ?ekilde an?lmak, ancak Hakk??n has kullar?n?n ?an?ndand?r. Bu sözler onun amel defteridir; ayn?zamanda cennetteki adresidir in?allah. Kaynakça: Ariflerin Menk?beleri; Ahmed Eflaki, Sipehsalar Risalesi; Feridun Bin Ahmed, Mevlana Celaleddin; Abdülbaki Gölp?narl?
"?u a lt?n va r a kç? dükka n?nda n bir a lt?n ha zinesi ç?kt?. O ne de?er li sur et, o ne der in ma na ..." Hazreti Mevlana
Sultan Veled Divan? Çi?dem Zehra
Naz etme naz etme, sefaya yönelme E?er gönül ku?uysan bensiz uçma Cefa ve kah?r kap?s?n?kapat, gazap kilidini açma Benim için lütuf kap?s?ndan ba?kas?n?açma Gö?sünü gö?süme yaslay?nca kalbim gö?sümden ç?kar Sulh sava?tan iyidir, ba??r?p ça??rma Çabucak duda??ndan öpeyim atmaca gibi ?ki cihanda da benden ba?kas?na s?rda? ve yar olma K?ble oldun göster kendini, yüzünü yüzüme koy Kendi gam?nda beni kimseye ortak etme Yolsuzlardan kurtul, çünkü bana emir ve ?ahs?n Kereminle alçak kimseleri sak?n yüceltme Her an bu can ?sa's?ndan gizli s?rlar?i?it Allah için o e?e?in yapt?klar?n?yapma ?ki cihanda tek olan benim, kad?n ve erke?in ruhu benim Gözünü benim taraf?mdan ba?ka bir yere çevirme O s?rr?n ka?ifi benim, Hak denizinin kaz?benim Böyle bir kaza kastetme ki Hak senin ba??n?kesmesin Hava gibi saf, sabah rüzgar?gibi Allah'?n rahmeti oldum Ey taze gül, benden gayr?s?yla dost ve s?rda? olma Kalbi rüsva etme ki bizi inkar etmesin Çabuk onun ücretini ver, kendi a?z?nla onu tahrik etme Git, güne?ten kadehsiz ?arap içmeyi ö?ren Allah'?n sanat?n?gör, harabeye el uzatma Veled'in nasihatini dinle, ondan uzakla?ma O sana hazine ba???lar, ba?kalar?ndan dilenme Ey ay yüzlü, ba?kas?na dost olma, ba??r?p ça??rma Cefaya yönelme, naz etme naz etme Sayfa:80/81
Evliyan?n Kudreti Salih Ökten
E
vliyan?n Allah taraf?ndan kudreti vard?r; f?rlat?lm?? oku yolundan geri çevirir. (Mesnevi, c.I 1697)
Bu alemde bütün olacak ?eyler Hakk'a itaat ve boyun e?di?i ve do?acak ?eylerin kap?s?da sebepler oldu?u halde, acaba bu suretler aleminde o olacaklar?n zuhuru önlenebilir mi ? Örne?in Zeyd'in Amr taraf?na att???ok, Amr '?n yaralanmas?na sebeptir ve bu sebeple Amr '?n vücudunda ac?ve ?st?rap meydana getirir. "Acaba alemde bu sebebi önleyecek bir kuvvet var m?d?r ?" diye bir soru akla gelebilir. Bu beyt-i ?erif olas?böyle bir soruya cevapt?r. Cenab-?Pir buyururlar ki: Evet, Yüce Allah evliyaya, bu olacaklar?n kap?s?olan sebepleri men edecek kudret vermi?tir; onlar o kudret ile yaydan f?rlam?? olan oku geriye çevirirler. ?imdi bu meseleden, kaza-?ilahinin def 'i mümkün müdür, de?il midir sorusu ç?kar. Bilindi?i gibi kaza-?ilahi Allah'?n külli hükmünün özetidir. Kaza-?ilahi iki çe?ittir: Birisinin zuhuru ko?ula ba?l?d?r; buna "kaza-?muallak (as?l?)" derler; di?erinin zuhuru hiç bir ?arta ba?l?olmay?p, zuhuru (meydana geli?i) mutlakt?r. Buna da "kaza-?mübrem (kaç?n?lmaz, önlenemez)" derler. Evliya her ikisinde de tasarruf edebilir; fakat bunlar?n her birisinde tasarrufu ba?ka ba?kad?r. Kaza-?muallakta evliya Hakk'?n kudreti ile bir kimse hakk?nda zuhur edecek bir belan?n kap?s? olan sebebi kapay?p, men eder. Kaza-?mübremde ki?iye yönelmi? olan belan?n ne sebebini ve ne de zuhurunu önlemek kabil olmad???ndan, o belan?n zaman?n?, mekan?n?ve de yerini, Hakk'?n kudreti ile de?i?tirir. Çünkü zaman, mekan ve yer hep itibari (gerçek olmayan, var say?lan) ?eylerdir. Mesela kulun yolculu?a ç?kt???nda bir cani taraf?ndan yaralanmas?ve bu sebeple bir ay hastalanmas??arta muallakan (ba?l?olarak) kaza olunmu? ise; kamil bir veli onu yola ç?kmaktan men eder ve o bela da ba??na gelmez. Ve e?er kulun belli bir zamanda yolculu?a ç?kmas?ve belan?n ba??na gelmesi kaza-?mübrem ise; kamil veli, o yolculu?un o zamanda yap?lmas?n?kula men eder ve o belay?rüya ve hayal alemine nakleder; ve kul rüyada o yolculu?u yapar iken cani taraf?ndan yaralan?r ve alem-i hayalde ac?ve a?r?ile bir ay hastalan?r; uyand???vakit kendisini tam sa?l?kl?bulur. Çünkü zaman ve yer itibaridir ve hakikatte hem rüya, hem de uyan?kl?k hallerinin her ikisi de hayaldir. Velinin kaza-?mübrem ile ilgili bu tasarrufu, olay?bir hayal mevkiinden (yer), di?er hayal mevkiine ta??mak suretiyle meydana gelir. Bu tasarrufun hakikatte Allah'?n tasarrufu oldu?unu söylemek bile gerekmez; çünkü mür?id-i kamil Hakk'?n halifesidir ve varl?kta Hak'tan gayr?bir ?ey yoktur.* Yukar?daki ?erhte hayal ve rüya alemi ile ilgili de?erlendirmelere modern bilim aç?s?ndan bakt???m?zda maddi alanda bile bütün bu tasarruflar pekala mümkün görünmektedir. Manevi alan, maddi alana göre son derece latif ve fizik ötesi kanunlara tabi oldu?undan velilerin do?aüstü bu tür tasarruflar?haydi haydi imkan dahilindedir. Nitekim bilim adam?Prof. Michio Kaku, "Uzay yolu dizilerinde seyretti?imiz ???nlama dahil birçok teknoloji bir gün uygulanabilecek" diyor. Teleportasyon (???nlama), Maryland Üniversitesi laboratuarlar?nda bir atomu bir yerden ba?ka bir yere ???nlayarak gerçekle?tirilmi?tir (Physical Review Letters, 23
Mart 1993). Hollandal?bilim insanlar?n?n bilgi ???nlamada att?klar?devrimsel ad?m 2014 y?l?nda Science Dergisi'nde yay?mlanm??t?r. Bilindi?i gibi modern fizikte Einstein'?n izafiyet (görelilik) teorisine göre zaman ve mekan izafidir (ba?l? bulundu?u ?ey ile de?i?en), mutlak de?ildir. Yani var olan e?ya da izafidir, göreli olarak vard?r. Gölgenin varl???n?n sahibine ba?l?olarak var oldu?u gibi. Kuantum fizi?inden gelen bilgilere göre maddi evrenin öyle kat?, de?i?mez, statik, belirgin ve ölçülebilir olmad???anla??ld?. Kuantum fizi?inin getirdi?i "Deney gözlemciden ba??ms?z de?ildir " gerçe?i klasik fizi?in paradigmas?n?yerle bir etmi?tir. Buna göre gözlemci deneyi sadece gözlemlemekle (nazar etmekle) de?i?tirmektedir, dönü?türmektedir. Bununla ilgili çifte yar?k (double split experiment) deneyini YouTube'da izleyebilirsiniz. Modern fizikte zihinleri allak bullak eden bu gerçek, bizim irfan gelene?imizde yüzy?llar öncesinden "Nazar manzaray?yarat?r " ?eklinde ifade edilmi?tir. Herhalde nazar de?mesi olay?n?da bu çerçevede de?erlendirebiliriz. Tasavvufa göre alemde bir ?ey yarat?lmadan önce külli bilinçte var olur, sonra hayal aleminden ?ahadet (maddi) alemine gelir. Bu hakikat Fihi Mafih'de 36. Bölüm'de Hz. Pir taraf?ndan dile getirilmektedir: "Ulu Tanr?, bu gö?ü, bu yeri, Ar?'?, Kürsi'yi, ba?ka ?a??lacak ?eyleri yaratmak dileyince, bunlar?n iste?ini, önce gelip-geçenlerin (erenlerin) gönüllerine verdi; kainat, bu yüzden meydana geldi. Halk?n kimisi dünyan?n önüne ön yoktur (kadim) der; bunlar?n sözleri nas?l dinlenebilir ? Kimisi de sonradan yarat?lm??t?r der; bunlar erenlerdir, peygamberlerdir; bunlar, kainattan da önce vard?r. Ulu Tanr?kainat?n yarat?lmas?iste?ini onlar?n canlar?na vermi?tir de sonra bu alem meydana gelmi?tir. Demek gerçek olarak biliyorlar ki, alem sonradan meydana gelmi?tir; çünkü kendi duraklar?ndan haber veriyor onlar ". Hak a?k ile nazar etti, alemler var oldu. En do?rusunu arifler bilir! Kaynak: Ahmed Avni Konuk'un Mesnevi-i ?erif ?erhi'nden dili sadele?tirerek al?nm??t?r.
"Evliya la r , yayda n ç?km?? oku ger i çevir ir ler ."
Hazreti Mevlana
Dünyada ve Türkiye'de M evlevihaneler - 3 Gürcan Kaftan
K
onya?da Hz. Mevlana?n?n vefat?ndan sonra O?nun ad?na, tasavvuf anlay??? çerçevesinde o?lu Sultan Veled taraf?ndan tesis edilen Mevlevilik, k?sa sürede Anadolu?da yay?lm??, Osmanl?Devletiyle birlikte de Osmanl??n?n gitti?i her yere, tesis etti?i Mevlevihanelerle Mevlevilik kültürünü götürmü? ve toplumu en yak?ndan etkileyen ak?mlardan biri olmu?tur. Halep Mevlevihanesi kurulu?undan itibaren 1925 y?l?nda tekkelerin kapat?lmas?yla tarikat?n son merkezi olarak kald???zamana kadar, bu bölgede en önemli Mevlevi temsilciliklerinden biridir. Pir Adil Çelebi zaman?nda (1421-1460) k?rk Mevlevi dervi?iyle Horasan?a, oradan Ba?dat?a, oradan da Halep?e geçen Divane Mehmed Çelebi (ö. 951/1544?ten sonra), Halep?te Tacu?l-arifin Ebü?l-Vefa (ö. 501/1107) soyundan ve Vefaiyye tarikatinden Ebu Bekrel-Vefai?nin (ö.991/1583) dergah?na inmi? ve onu Mevlevili?i Halep?te temsile memur etmi? ve sema?dan ba?ka bütün tarikat törenlerini yapmaya izin vermi?tir. Kaynaklar?n nakletti?ine göre; Osmanl?Padi?ah?Yavuz Sultan Selim?le sava??p yenilgiye u?rayan Safevi hükümdar??ah ?smail?in ileri gelen iki adam?, Mirza Fulad ve Mirza Ulvan isimli iki Farisi, sava? esnas?nda ?ah ?smail?in yan?ndan kaç?p Halep?e yerle?irler. ?ia mezhebine mensup olan bu iki ki?i, ?ia inanc?ndan vazgeçtiklerini göstermek için bir ehl-i sünnet tarikat?olan Mevlevili?e intisap ederler ve Mevlevi tarikat? ?eyhlerinden Sultan Divane Mehmet Çelebi?ye dervi? olurlar. Kendi mallar?yla ortakla?a, mevcut tekkeyi yapt?r?rlar. Tekke in?a
edilmeden önce tekkenin yeri ve etraf?bo? ve küçük bir tepedir. Buray?tamamen sahibinden sat?n al?p tekkeye vakfederler. Tekkeyi in?a ettirdikten sonra Konya?da bulunan Molla Hünkar Çelebi Efendi taraf?ndan Fakr?Ahmed Dede (ö. 950/1543)?nin buraya ?eyh olarak tayin edilmesine muvaffak olurlar.
"Ha lep M evleviha nesi 1925 y?l?nda kur ulmu?tur ."
Fakr?Ahmed Dede?den sonra Halep Mevlevihanesi?nde postni?in olan dedelere ait listeler bulunmaktad?r. Fakr?Ahmed Dede?den sonra Türkiye?de tekkelerin kapat?ld???1925 y?l?nda kadar Halep Mevlevihanesi?nde ?u isimler ?eyh olarak görev yapm??lard?r: Hasan Dede (ö. 1065/1654), Hüseyin Dede (ö. 1120/1708), ?at?r Mehmed Dede (Ö. 1705?ten önce), ?ekib Ömer Dede (ö. 1135/1722), Safi Musa Dede (ö. 1157/1744), Muhammed Dede (ö. 1144/1731), Hasan Dede (ö. 1172/1758), Mustafa Dede (ö.1187/1773), Muhammed Ali Dede (ö. 1219/1804), Abdülgani Dede (ö. 1294/1877), Vacid Dede (ö.1309 /1891-1892), Âmil Çelebi (ö.1920) ve Muhammed Sa?deddin Dede. Halepli müellif Kamil el-Bali el-Gazzi (ö.1933)?nin, Nehrü?z-zeheb eserinde, XIX.
yüzy?l sonu ve XX. yüzy?l ba?lar?ndaki durumunu tasvir etti?i Halep Mevlevihanesi, Kuvayk nehri k?y?s?nda ye?illikler içinde, semahanesi, dervi? hücreleri, ?eyh dairesi, matbah?ve di?er k?s?mlar?yla ve zengin vak?flar?yla tam bir mevlevihane görünümündedir. Müellif, Tekkenin etraf?n?saran çiçek ve meyve a?açlar?n?n bulundu?u bahçesi ve bu bahçeyi sulamak için Kuvayk nehri üzerine tekke ?eyhlerinden biri taraf?ndan su de?irmenine benzetilerek yapt?r?lan bir su dolab?da tekkenin güzelli?ini bütünleyen ba?ka bir ayr?nt?y?zikreder. Cumhuriyetin ilan?ndan sonra Atatürk?ün iste?i ve oluruyla Abdulhalim Çelebi, o?lu Muhammed Bak?r Çelebi?yi, zaman?n en büyük asitanesi olan bu mevlevihaneye tayin etmi?tir. Türkiye Cumhuriyeti s?n?rlan içerisinde tarikatlerin kald?r?l???ndan sonra 1925?te son postni?in Abdülhalim Çelebi?nin vefat?üzerine Halep Dergah??nda ?eyh bulunan Muhammed Bak?r Çelebi, çelebilik makam?n?Halep?te tesis etmi? ve Suriye?deki Frans?z Mandater hükümeti taraf?ndan da bu kurum onaylanm??t?. Bu suretle Halep Asitanesi, Türkiye d???ndaki Mevlevihanelere merkez olmu?, ?eyhlerin azl ve tayini bu makama ait bulunmu?tur. Nitekim ?am ?eyhi Said Dede?nin ölümü üzerine yerine o?lu ?emseddin Dede ve Trablus?am Mevlevihanesi ?eyhi ?efik Dede?nin vefat?üzerine de yerine Mehmed Enver Dede tayin edilmi?tir. Bu durum, 1925?den 1944 y?l?na kadar devam etmi?tir. Bu y?llar aras?nda Mevlevihane bütün olumsuzluklara ra?men Bak?r Çelebi?nin önderli?inde Türkiye?den gelen dedelerle i?levini sürdürmeye devam etmi?tir.
Tekkede tarikata intisap edenler çile ç?karm??, mukabele törenleri icra edilmi?, di?er yol mensubu birçok dervi? Mevlevilik yoluna intisap etmi?tir. Bu dönem içinde dergahta ya?ayan Mevlevi dedelerinin hallerini aktaran ve o dönemde çocuk ya?ta bulunan Celalettin Çelebi (ö. 13 Nisan 1996)?nin özetle ?u cümleleri dikkat çekicidir: ?Anavatan??n güneyinde, kom?u bir devlette bulunan, vatan?m?z?n bir parças? olarak telakki etti?im bir Türk kültür yuvas?olan bu mevlevihane, kap?s?ndan girer girmez her Türk yolcusunun sanki vatan?na kavu?tu?u hissine kap?ld??? bir mekand?r. Orada yaln?z Türkçe konu?ulurdu. Mükemmel bir lisan mektebiydi oras?. Oraya gelip de birkaç gün içinde Türkçe?yi anlay?p konu?an nice yabanc?lar yan?nda, senelerce orada ya?ay?p, hücreni?in olup, ölünceye kadar inat edercesine Türkçe?den ba?ka dil konu?mak istemeyen nice dedeler hat?rlar?m. Böylece vatan hasretini, gurbet duygusunu yenmeye çal??an nice dedeler? ? Hat?ralar?mda canl?ya?ayan ki?ilerden biri de, Bahçevan Dede?dir. O, vatan hasretini gidermek için çiçek öbeklerine Anavatan?dan baz??ehir ve mahalle adlar?n?vermi?ti. Çiçekleri de öyle anard?, a?açlar?da. Bu Meram gülüydü, öbürü Karaman çam?. Bu Üsküdar menek?esi, öbürü Mara? kava??veya Antepf?st???. Onun kurdu?u hayal dünyas?ndaki sevgili vatan?na kimse el süremezdi. Ancak arada s?rada ve dedemizin ho?görülü oldu?u zamanlarda çiçekleri nazikçe, incitmeden koklayabilirdik. Tekkede A?ç?Dede?nin ayr?bir mevkii vard?. Matbah-? ?erifte Türk yemekleri pi?erdi. ?ehrin baz?ileri gelenlerinin Türk yemeklerinin nas?l yap?ld???n? ö?renmek için ?ahsen geldiklerini veya a?ç?lar?n? dedeye gönderdiklerini hat?rlar?m. A?ç?l?ktaki ustal??? hala o ?ehirde ya?amaktad?r. Günümüzde orada bilinen ve pi?irilen Türk yemekleri a?ç?dedenin ö?rettikleri yemeklerdir. Dedeler için kuzeyden gelen (Anadolu?dan) rüzgar?n da ya?mur bulutunun da ayr?bir özelli?i vard?. Onlar için o rüzgarda vatan kokusu gizliydi, o ya?murda vatan suyu vard?. Bir dedenin ba??ndaki Mevlevi sikkesini ç?kar?p, gö?süne bas?p, saç?ndan sakal?ndan akan ya?mur sular?yla, oh çekerek hasret giderdi?ini hat?rlat?r?m. Bu yuva, ayn?zamanda kudüm ve ney sesleriyle Mevlevi kültürünü en geni? manas?yla bar?nd?r?rd?. Her hücresinde bir dedenin idaresinde Kur ?an-?Kerim ve Hadis dersleri verilir, Hz. Mevlana?n?n eserleri ?erh edilir, baz?sanat kollar?, dil ve din dersleri ö?retilirdi. Ancak ö?retim istisnas?z
Türkçe idi? 1943 y?l?nda Bak?r Çelebi?nin ?stanbul?da vefat?ve 1944?te de Fransa?n?n Suriye?ye ba??ms?zl???n?vermesi üzerine, Çelebilik makam?n?ve bu makam?n imtiyaz? kald?r?lm?? ve di?er mevlevihanelerin ve Halep Mevlevihanesi?nin vak?flar?na ve bütün varidat?na el konulmu? ve tamam?Suriye Vak?flar Umum Müdürlü?ü?ne ba?lanm??t?r. Bak?r Çelebi?nin vefat?üzerine o?lu Celaleddin Çelebi?nin, çelebili?i kabul edilmedi?i için, Bak?r Çelebi?ye Halep?te de?ilken vekalet eden, vefat?ndan sonrada bir y?l kadar da Çelebilik makam?nda bulunun karde?i ?emsülvahid Çelebi, bu suretle bu tarihi makam?n son temsilcisi olmu?tur. Vahid Çelebi?nin verdi?i bilgiye göre; Halep Mevlevihanesi Bak?r Çelebi?nin vefat?ndan az bir müddet sonra Evkaf Müdürlü?ü taraf?ndan zapt edilmi? ve muhiplerden bir Arap, dergaha ?eyh vekili tayin edilmi?tir. Tekkede be? tane ihvan dede vard?r ve bunlar?n geçimleri, pek fakir ve basit bir ?ekilde evkaf idaresince temin edilmektedir ve her birine ayda be? Suriye Liras?verilmektedir. Fakat yeniden dervi? kabul edilmedi?i için dergah?n kapanmas?, bu dedelerin ölümüne ba?l?d?r. Semahanedeki kütüphane karga?ada ya?ma edilmi?, etraf?ndaki demir parmakl?k kald?r?lm?? ve semahane cami haline getirilmi?tir. Halep?te otuz kadar Mevlevi muhibi vard?r. Bunlar biraz sema yapmas?n?bilirler, y?lda dört be? defa mukabele yaparlar ve Arapça ilahiler okuyarak usulsüz bir ?ekilde dönerler. Cuma ve Pazartesi geceleri dergaha gelip evkaf dairesinin temin etti?i yeme?i yerler ve hizmetlerine kar??l?k ayda üçer lira al?rlar. 1950?li y?llardan itibaren Suriye?deki mevcut bütün tekke ?eyhlerine, vefatlar?yla birlikte kesilmek ?art?yla maa? ba?lanm??, ?eyh ölünce yerine ba?ka biri tayin edilmemi?, böylelikle tekkeler, birer birer ve zamanla tasfiye edilerek evkafa mal edilmi?tir. O günlerden sonra kaderine terk edilen, eski ve yeni semahaneleri mescide dönü?türülen tekke, bu gün Halep halk?taraf?ndan ?Mollahane Cami?i olarak bilinmektedir. Eski ve yeni semahane d???ndaki mü?temilat?ndan hamu?an ve matbah zamana yenik dü?mü? ve tamamen harabe halini alm??t?r. Hamu?an içinde bulunan Mevlevi mezarlar?n?n mezar ta?lar? yerlere yat?r?l?p üzerlerine bas?larak tekkenin arka taraf?nda bulunan dükkanlara geçi? yolu yap?lm??, sikkeli mezar ta?lar?n?n sikkeleri k?r?lm??, ço?u
kaybolmu?tur. Özellikle daha önce depo olarak kullan?lan ve duvar?nda ?Ya Hazret-i Ate?baz Veli? ibaresi hala okunan matbah, ?imdi dört duvardan ibaret bir harabe halindedir. Tekkenin ana giri?inin sol taraf?na in?a edilen paral?tuvalet de, tekkeye ve hamu?ana s?rlanm?? Mevlevi dedelerine bir sayg?s?zl?k örne?i te?kil etmektedir. Tekkenin kuzey ana giri?inin hemen sa??nda bulunan küçük minare ve bu minarenin tepesinde Mevlevili?in simgesi olan sikke ?eklinde alem bulunmaktad?r. Görülen o ki, Suriye?deki bütün Osmanl?eserlerine -bir an önce Osmanl?izlerinin silinmesi için- reva görülen ilgisizlik, Halep Mevlevihanesi?nin de kaderi olmu?tur. Halen Halep ba?ta olmak üzere özellikle ?am?da olu?an ve kendilerini ?Mevlevi F?rkas?? olarak isimlendiren baz?gruplar, ço?u zaman baz?özel törenlerde, figürleri tamamen bozulmu? sema gösterileri yapmaktad?r. Bizim de Halep?te tan?ma f?rsat?buldu?umuz ?Halep Mevlevi F?rkas??n?n yapt??? sema gösterileri tamamen maddi olanaklar kar??l???nda icra edilmektedir. Zaman zaman sema gösterilerinde bulunmak üzere Suriye d???na da ç?kt?klar?n?ifade eden f?rka mensuplar?n?n Mevlevilikle ve Mevlevi kültürüyle çok fazla ilgilerinin olmad???na tan?k olduk. Bugün, Celalettin Çelebi?nin y?llar önce ziyareti esnas?nda ald???notlarda ifade etti?i; ?sinesinde Osmanl?kültürünü en geni? manas?yla bar?nd?ran bu Türk kültür evi?, her geçen gün birçok de?erimiz gibi yava? yava? tarihin sayfalar?na gömülmektedir. Y?llar önce ziyaret etti?imde, her hücresinde bir Dede?nin idaresinde muhtelif derslerin verildi?i, Kur ?an-?Kerim surelerinin ezberletildi?i, Hadis?lerin ?erh edildi?i, Mesnevi?nin okundu?u bu ilim yuvas?harabe haline terk edilmi? , bir k?sm?n?otlar bürümü?, kiraya verilen yandaki bahçe kahve olmu?, adeta izlerimizi yok etmek istercesine semahane kapat?lm??, yeni semahane camiye çevrilmi?, nice dervi? canlar?n pi?ip yeti?ti?i Matbah-??erif depo olmu?. Ancak kendilerini vatanlar?nda hissetmek dü?üncesiyle yapt?klar? vasiyetlere uyularak oradaki dervi?lerin gömüldü?ü mezarl??a (hamu?ana) defnedilen Türklerin ayakta duran mezar ta?lar?adeta nöbetteymi? gibi s?ralanm??. Önlerinde Manast?rl?R?fat Bey?in, bizleri inkar edenlere meydan okurcas?na, Türklü?ünü hayk?ran bir bayraktar gibi (demir kafes içinde) heybetli mermer mezar?n?n sinesinde, kabartma olarak Osmanl?-Türk bayraklar?n?n hala durdu?unu görmem benim yegane tesellim ve gurur vesilem
olmu?tur. Tespitlerinden pek fazla bir ?ey de?i?memi?, y?llarca süren ilgisizlik sebebiyle bir zamanlar depo olan Matbah??n tavan?çökmü?, depo olarak bile kullan?lmaz hale gelmi?, hamu?anda bulunan kabirlerin ço?unun mezar ta?lar?yok olmu?, yerlere at?lm??, k?r?lm??, bahçe içerisine bir de ücretli tuvalet in?a edilmi?tir. Her yönüyle ortaya konacak ilgi ve alaka ile en az?ndan mü?temilat?yla eski haline döndürülmeyi bekleyen Halep Mevlevihanesi, bu ilgisizlik böyle devam ederse, çok k?sa bir süre sonra, küçük minaresinde ve semahane kubbesinde bulunan Mevlevili?in simgesi sikke ?eklindeki alemlerin de dü?mesiyle tarihe kar???p gidecektir. Kaynak: Sezai Küçük (?slam Ara?t?rma Dergisi, Cilt III Say?2 Temmuz-Aral?k 1998)
"Dedeler için kuzeyden gelen r üzga r ?n da ayr ? bir özelli?i va r d?. Onla r için o r üzga r da vata n kokusu gizliydi."
M evlevilik'te Adap ve Erkan - 3 Gßlsen Suçsuzer
M
evlevilikte benlikli-senlikli sözler yoktur. ?r?ad edici sözler, sevgi dolu sözler, insan?insana
söyleyen sözler vard?r. Çünkü insan yeryüzündeki en mukaddes varl?kt?r. Mevlevilik yolu çok ince bir yoldur ve güzel ahlakl?insanlar yeti?tirmeyi amaçlar. Ya?ad???toplum içinde günlük hal ve davran??lar?ndan, nas?l dü?ünmesi gerekti?ine kadar; dünyaya bak?? aç?s?ndan, nas?l konu?aca??na, kullan?lmas?gereken kelimelere kadar yolun bütün incelikleri bu yola gönül veren ki?iye ö?retilir. Burada Mevlevi terimlerini alfabetik olarak payla?aca??z. Bu terimlerin bir ço?u, Mevlevîlikten ba?ka tasavvuf yollar?nda, bilhassa Bektâ?îler de de vard?r; bir k?sm? ise yaln?z Mevlevilere mahsustur. Agâh ol Akl?n?ba??na al, kendine gel, dü?ün ve anla anlamlar?na gelir. Uyuyan kimseyi de uyand?r?rken bu söz kullan?l?r; ürkütmemek için yava?ça yata??n?n yan?na gidilir, yast???na hafifçe el ucuyla vurulur, gene yava?ça, ?agâh ol erenler ? denir. Allah derdini artt?rs?n Mevlevîlerde dert, a?k derdidir; gerçe?e ula?ma derdidir. Bu bak?mdan, herhangi bir nev-niyâz, a?ka, cezbeye dair bir tezahürde bulunur, a?lar, yanar, yak?l?rsa, dedesi, yahut ?eyhi, yahut ta ululardan, bu hali gören biri, salike bu cümleyle dua eder. Allah feyzini artt?rs?n Bu da ayn?anlama gelen bir dua cümlesidir. Allah Eyvallah Bektâ?îlerle mü?terek olan bu söz, muhatab?temin için kullan?l?r. ?Allah Eyvallah bu, böyledir ? gibi. Ana Bac? Bütün tasavvuf yollar?nda mu??terek olan bu terim, ?eyhin han?m?na verilen lâkapt?r; ?Bac?Anne?, yahut sadece ?Ana? ve ?Anne? de denir. Asitan Büyük dergâh. Araik?yye ?Terlik, ter emen? anlam?na gelen bu söz, ba?a giyilen ve dövme yün keçeden yap?lan beyaz, yahut kahverengi, çok defa yukar?k?sm?a?a??ya nisbetle yass? olan ve üstü, iki taraf?n birle?mesinden meydana gelen bir çizgi arz eden, boyu k?sa serpu?a denir. Dilde,
?arâk?yye? tarz?na gelmi?tir. ?lk zamanlarda, Mevlânâ?n?n ve yolundan gelenlerin kad?n halîfeleri oldu?u halde, son zamanlarda, kad?nlara dervi?lik, ?eyhlik ve halifelik verilmezdi. Kad?nlara sikke de tekbir edilmez, arâk?yye tekbirlenirdi. Çile ç?karmaya ikrar veren, fakat henüz sema?ç?karmam?? bulunan matbah canlar?da arâk?yye giyerlerdi. Arâk?yye, bilhassa üste do?ru yass?l?r, üstte tam bir çizgi hâlinde iki taraf birle?irse bu çe?idine, ?Elifî arâk?yye? ad?verilir. Di?er tasavvuf yollar?nda da arâtayye vard?r ve ?eyhlerin, tören olmad???vakitlerde arâk?yye giyip üstüne destar sarmalar?âdettir. A?k olsun (A?k vermek, a?k almak) Mevlevîlikte, her ?eye cezbe ve a?kla ula??ld???kanaati vard?r. ?A?k olmay?nca me?k olmaz? atasözü, Mevlevînin her i?inde k?lavuzudur. Bu bak?mdan a?k olsun sözü, birçok yerlerde kullan?l?r: a) Dergâha, yahut birinin evine giden bir Mevlevi oturunca, ev sahibi Mevlevi?ye ?a?k olsun? der. Mevlevi buna kar??l?k niyaz secdesi eder; yani oturdu?u yerde, yere ellerini koyup yeri öper. b) Su, çay, ?erbet gibi bir ?ey içen ki?iye, ?a?k olsun? denir. O da, ?eyvallah? sözüyle ba? keserek kar??l?k verir. c ) Yemek yiyene de, ayn?söz kullan?l?r. ?A?k olsun? sözüne kar??l?k ?a?k?n cemal olsun? denmesi, bu söze muhatap olan?n, ?cemâlin nûr olsun? demesi, buna kar??l?k da, ?nûrûn alâ nûr olsun? kar??l???n?almas?Bekta?îlikte vard?r ve bâz?Bekta?î me?repli Mevlevîlere de geçmi?tir. A?k u niyaz Selâm yerine kullan?l?r. Birisine selâm yollan?r, yahut mektupta selâm yaz?l?rken, ?A?k u niyaz ederiz? denir. Hâl - hat?r sorulunca da, ?Nas?ls?n?z?? diyene, ?A?k u niyaz ederiz? diye mukabele edilir. Di?er tasavvuf yollar?nda da vard?r; fakat Mevlevilerde oldu?u kadar umumi de?ildir. ?unu da hat?rlatal?m ki bir Mevlevi söz aras?nda ?ederim, yapar?m, gelirim, gelmem? gibi birinci ?ahs?kullanmaz; çünkü bu, bir benlik ifadesidir. Bunun yerine, ?ederiz, yapar?z, geliriz, gelemeyiz? gibi cemi?s??as?kullan?r. A?kolsun diye ?A?k vermek?, bu söze muhatap olmaya, ?A?k almak? denir. Mesela bir yere gidip hat?r sorulmas?, ona cevap verili? anlat?l?rken ?filân zâta gittik; a?k verdiler, a?k ald?k? tarz?nda bir cümle kullan?l?r.
Âte? - baz Ate?le oynayan anlam?na gelen bu söz, Mevlevilikte a?ç? ve matbah hakk?nda kullan?lan bir terimdir. Konya?da, Meram??n eski yolunda, sa? yanda türbesi bulunan ve zîr-i zemindeki ta? sandukas?yla, türbenin niyaz penceresinin üstündeki kitâbeden, 684 Recebinin on be?inde (1285) vefât etti?i anla??lan ?zzeddino?lu ?emseddin Yûsuf, gene penceredeki kitabeden anla??ld???gibi «Âte? - baz» diye an?lmaktad?r. Bu zat Mevlevîlerce, Mevlânâ Medresesinin a?ç?l?k hizmetini gören erdir. Bu münasebetle, matbaha ve a?ç?ya bu ad verilir. Bu sözün, yemek pi?iren anlam?na «a?-pez» sözüyle de bir ilgisi dü?ünülebilir. Avam Bu söz, halk taraf?ndan kullan?lan ve okuma - yazma bilmeyen, soylu - boylu olmayan, bir mevki ve mans?ba sahip bulunmayan anlam?na gelmez. Sûfîlere göre halk, üç k?sma ayr?l?r. Gerçe?e ermeyenler ve ço?unlu?u meydana getirenler, dü?ünceleri yaln?z yemek, içmek ve nefsini körletmekten ibaret bulunanlar ?Avam? d?r. Gerçe?e ula?anlar, gerçe?i bilenler ve bulanlar, ?Havâss? ad?yla an?l?r; gerçekle tahakkuk edenlereyse, ?Havâss-ül havâss? yahut ?Ahass-ül hâss, Hâss-ül havâss? denir. Yûnus Emre (720 H. 1320): Henüz iki cihan benüm zindan görünür gözüme Senün ??kunla bili?en gerek hâss-ül hastan ola (Dîvan, s. 46, beyit. 14) Oruç namaz gusül hac hicabdur â??klara Â??k andan münezzeh hâss-ül havâs içinde (s. 78, beyit: 281) diye seslenir. Mevlevîler ?avam? sözünü, kendilerinden olmayanlar ve daha umumî olarak vahdetten anlamayanlar hakk?nda kullan?rlar. Ayak mühürlemek Sa? aya??n ba?parma??n?, sol aya??n ba? parma?? üzerine koyup durmak. Bu duruma, ?raühr-pây durmak? da denir. Aya??n?mühürleyen, sa? elini parmaklar?aç?k olarak gö?süne, kalbinin üstüne, öbür elini sol bö?rüne do?ru ayni vaziyette koyar; yahut sa? üstte, olmak üzere parmaklar aç?k, eller ve parmaklar düz olarak sa? elini sol, sol elini de sa? omuzunun üstüne koyar; parmaklar, omuzlar?kavrar. Bu duruma, ?niyaz vaziyeti? denir. Mevlevîlerde a??zdan a??za gelen rivayete göre, Âte?-bâz-?Velî bir gün Mevlânâ?ya; odun kalmad?demi?.
Mevlânâ; ayaklar?n?kazan?n alt?na koy buyurmu?. O da ?eyvallah?deyip gitmi?, oturup ayaklar?n?kazan?n alt?na uzatm??. Ba? parmaklar?ndan ç?kan alev, kazan? kaynatmaya ba?lam??. Fakat, acaba yanar m?diye ?üpheye dü?tü?ünden sol ba? parma??yanm??. Bu s?rada halini Mevlânâ?ya haber vermi?ler. Mevlânâ gelerek; hay ate?-baz hay demi?. O da yanan parma??n?göstermemek için sa? aya??n?n ba? parma??n?, sol aya??n?n ba? parma??üstüne koymu?.
"Lor em sit ipsum dolor sit a met at ver o eos et."
Ayak mühürlemek, ba?ka tasavvuf yollar?nda da vard?r ve bu terim umûmîdir.
-Quote Author
Âyîn, Ayin - han
Sema?edilirken okunmak üzere, güfteleri bilhassa Mevlânâ?n?n gazel ve rubailerinden seçilen ve bestelenen Mevlevi ?lâhilerine Mevlevîlerce ?Âyin?, bunlar?me?k edip okuyanlara ?âyin - han? denir. Ayn-?Cem (Ayn-ül Cem?) Sûfilerde, ayr?l?k, ayk?r?l?k anlam?na gelen ?Tefrika? ve ?Birle?mek? anlam?na gelen ?Cem?? sözleri, birer terimdir, ?Tefrika?, halk?Hak?tan ayr?bilmek, ayr? görmektir. Buna ?Park? da denir. ?Cem??, bütün varl???, Tanr??n?n zuhuru bilip görmek, Tanr??dan ba?ka bir
varl?k olmad???n?gerçekten anlamakt?r. ?Tefrika? ve ?Fark? da kulluk vard?r; Cem?deyse kulluk kalmaz. Bu bak?mdan Sûfiler, ?Fark?olmayan?n kullu?u yoktur, Cem?i bulunmayan?n da marifeti olamaz? ve ?Cem?siz fark z?nd?kl?kt?r; farks?z cem, dinsizliktir; tevhid, farkla cem?in beraber bulunu?udur ? demi?lerdir. Cem? makam?na varabilen Sûfi, oradan yine Fark makam?na dönüp, halk?ancak Hakk??n zuhuru olmak bak?m?ndan var bilir. Hakk??da bir ve her varl?ktan, o varl???n mazhariyetine ve istidad?na göre zâhir olan Mutlak Varl?k olarak bilir ve her ?eyi mazhariyetine göre do?ru bulur, sorumlulu?u yerinde görürse kemâle ermi? olur. Bu ikinci Fark?a, ?Fark-?Muhammedi? derler (Disâle-i Ku?ayriyyâ s. 46 - 47). Mevlevilerde ?Ayn-ül Cem??, vahdet ne??esiyle ve cezbeyle, a?kla ihvan?n tam bir birlik halinde toplan?p sema?ve sefâ ile dem sürmesi anlam?na kullan?l?r. Bu terim, halk dilinde ?Ayn-i cem? ?eklinde söylenir. (Devam edecek)
Kaynak: Hasan Ç?kar Dede , Abdulbâki Gölp?narl? (Mevlevî Âdâb ve Erkân?)
HA SA N DEDE
&
EVRENSEL M EVLEV? B?LGEL?? ? Mevlevi Hasan Dede'nin t asavvuf sohbet lerini Yout ube kanal?m?zda izleyebilirsiniz... ht t ps:/ / w w w.yout ube.com/ channel/ UCi4m8Tgt E7Q9jFUv3hNPN9A
Ney'in M evlevilikteki Ă–nemi Veli Vural - Emre I??k
S
ufîli?in kurumsal olarak temellerinin at?ld??? VIII. yy ve Türklerin ?slamla?maya ba?lad??? X. yy?dan itibaren, toplumda daha önceden var olan mistik dü?üncenin ?slam ile birle?mesi sonucu, tasavvuf ad?verilen ak?m?n XIII. yy?da büyük bir ayd?nlanmaya neden oldu?u bilinmektedir. Tasavvuf inanc?nda, ?ney?in insan ile benzerli?i çok s?k kullan?lm??t?r. Tasavvuf inanc?na göre insan, varl???n?n bekâ âleminden al?n?p bedene konuldu?u andan iti-baren o âlemin hasreti ile yan?p tutu?ur. Neyden ç?kan yan?k sesin, neyin kopar?ld???sazl??a duydu?u özlem ve hasreti temsil etti?i savunulur. Ney, insan sesine en yak?n enstrümand?r ve üflendi?i zaman "Hu" sesini and?ran bir ses ç?kart?r. ?Hu? Allah demektir. Bu sayede ney, insan?n Allah?a yakar???nda arac?olur. Ney dokuz bo?umdan meydana gelmi?tir. ?nsan da dokuz ayda meydana gelmi?tir ve g?rtla??nda dokuz bo?um vard?r. Neyin yedi deli?i gibi insan?n da yedi manevi deli?i vard?r. Bu yedi delik kapand???vakit, zaman durmu? olur. Ney kam??l?ktan kopar?ld???günlere ve insandan da önceye kar??tl?klar?n olmad???bir dünyaya, iyi ve kötünün ötesine dönmü?tür. XIII. yy?da Anadolu'ya yerle?en ve Mevlevilik yolunun öncüsü olan Mevlânâ'n?n mûsikî ya?ant?s?nda, semâ kavram?n?n öne ç?kt???n?görmekteyiz. Semâ, sözlükte ?i?itmek, duymak, dinlemek; i?itilen söz, güzel ses, iyi ?öhret? anlamlar?nda olsa da genellikle ??ark?, na?me, mûsiki, raks? mânalar?n?ça?r??t?racak biçimde kullan?lmaktad?r. ?lk sûfî müelliflerin eserlerinde semâ, ?sûfînin kendisine gelen vâridi i?itmesi ve i?itti?ini kalbe aktarmas?? anlam?na gelmektedir. Hücvîrî, ?eriat?ve dini vâcip k?lan ?eyin sem?(i?itme, vahiy, nakil) oldu?unu, ?er?î hükümlerin kabulünün i?itmeye dayand???n?, dinî mükellefiyetler sahas?nda kula??n gözden, i?itmenin görmekten üstün oldu?unu, ?eriat, tarîkat, hakikat ve mârifetin elde edilmesinde i?itme eyleminin zorunlu ?art say?ld???n? belirterek, sema fiilinin di?er bütün tasavvufî fiil ve hallerden önce geldi?ini söyler. Mevlâna?ya göre sema insana mutluluk verir. Cana safâd?r. ?nsan ruhunu ar?nd?r?r. ?Sema, sada, cana ?ifa, ruha g?dad?r ?dersek burada i?itmek ve söylemek kastedilmektedir ki, Dede Efendi?nin el yazma eserlerde ?sema safa? de?il ?sema sadâ? kelimesini kullanmas?i?in asl?n?ortaya koymaktad?r. Kelime anlam?olarak ?dinlemek? manas?na geldi?ini ifade etti?imiz ?Semâ? kavram?, Mevlânâ?n?n inanç ve felsefesinin özünü olu?turmaktad?r. Bu inanç ve felsefenin sonucu olarak Mevlânâ taraf?ndan yaz?lm?? olan Mesnevi isimli eserin
ilk on sekiz beyitinde de yukar?da aç?klam?? oldu?umuz efsanelere dayanarak ?ney?in insanlara aç?klad???s?rdan bahsedilmekte ve ilk beyit ?Bi?nev? yani ?Dinle? diye ba?lamaktad?r. Bi?nev ez ney çûn ?ikâyet mî-koned Ez cudâyîhâ hikâyet mî-koned beyitleri ile ba?layan Mesnevi-i ?erif ?in ilk on sekiz beyiti neyden bahsetmektedir. ?Dinle neyden, bak neler söyler durur; dertlerinden, ayr?l?ktan dem vurur ? ?eklinde ?erh edilen ilk beyit, bütün Mesnevi yorumcular?taraf?ndan, ayr?l?klardan ?ikâyet eden ve kam??l?ktan kopar?ld???günden beri a?k ve hasret ate?iyle yan?p tutu?an ney?in, elest bezmindeki bir olu?u ve benzersiz bir mûsikî gibi hat?rlanan ?elestü birabbikûm? (Ben sizin Rabbiniz de?il miyim?) hitab?n? özetleyen ?nsan-?Kamîl?i temsil etti?i görü?ündelerdir. Kam??l?k ise öz yurttur, birlik ve bekâ âlemidir. Bir hadîs-i ?erifte; ?Hubbu?l-vatan mine?l-îmân? (Vatan sevgisi îmândand?r) buyruluyor. Bu hadîs-i ?erifin ilk bak??taki yüzeysel anlam?; insan?n do?up büyüdü?ü, yeti?ti?i yerler olan dünyevî vatan?na duydu?u özlemdir. Aslî vatan olan Hakk indindeki vatana olan hasret ve sevgi ise hakîkî îmând?r. Böylece Mesnevi?nin ilk beyitleri ile kastedilen ayr?l?klardan ?ikâyet eden Ney ile insan özde?le?tirilmi?, Peygamber Efendimizin bir Hadis-i ?erif ?i ile de Allah?a olan hasretli?imiz ve sevgimiz vurgulanm??t?r. ?u halde ney, mânevî yolculu?a ç?km?? ve insan-?kâmil olma yolunda ilerleyen ki?iyi, dolay?s?yla Mevlânâ?n?n bizzat kendisini de sembolize eder. Ney, Mevlâna?n?n mûsikî ve semâ dü?üncesinin merkezinde yer alan bir enstrüman?d?r. O, sesi, insan üzerindeki etkisi, kendisine yüklenilen sembolik manalar ve Mevlânâ?n?n anlatmak istedi?i birçok ?eyin onun a?z?ndan dile getirdi?i bir vas?ta konumundad?r. "Beden kam???n?sen delik-de?ik ettin, senin elin açt??u delikleri, bu yüzden gece-gündüz ?u feryada dü?mü?, ?u kavgaya girmi? a Tanr?m. Çaresiz, zavall?ney, perdenin yolu nerde; ne bilsin; gören de neyzenin solu?udur, bilen de Tanr?m. "
Kaynakça: Derya, Sencer. A?k?n Sesi Ney Ö?retim Kitab?. ?stanbul:Pan, 2008. Ceyhan, Semih. ?Semâ? , TDV ?slam Ansiklopedisi, C.36, ?stanbul, 457(2009). Arslan, Fazl?. ?Mevlevi Mûsikîsi?, Sufi Ara?t?rmalar?, Cilt 1 Say?2 Manisa, (2010). Ayvazo?lu, Be?ir. Ney?in S?rr?. ?stanbul: Kap? Yay?nlar?, 2008. Düzgüner, Sevde . ?Mevlevi Ayin Mûsikîsi ve Sema Ayinin Psikolojik Etkileri?, Uluslararas?Mevlana ve Mevlevilik Sempozyumu Bildirileri II, Harran Üniversitesi Yay?nlar?, ?anl?urfa, (2007).
"Ne Yapay?m"?Dü?ünmeyi Unutma Cemre Genç
Z
aman zaman günlük hayatta içimiz darald???nda kendimize ya da yak?nlar?m?za telkin niteli?inde sözler sarf ederiz. Bu telkinler bir süre etkisini gösterir, duygular?m?z?rahatlat?r, s?k?nt? veren ?eyleri unutturur ve gene eski ya?ant?m?za döneriz. Bu böyle devam eder gider. Telkinlerde, güzel sözlerde olumsuz bir ?ey yok asl?nda, olumsuzluk s?k?nt?daki cevab?görmek istemeyi?imizde. Oyalanmalarla, geçici rahatlamalarla egoya dokunmadan, hastal?kl?bölgenin çevresinden dola?may?tercih etmemizde. Güzel Sultan Hz. Mevlana?m?z ?O tövbene ne zaman bir tövbe edeceksin? diyor. Belki de birli?e ula?man?n yolu unutkanl???m?za tövbe etmektir. Ariflerin Menk?beleri?nden güzel bir hikaye; Padi?ah ?eyhe bir gün: "Benden bir ?ey dile" dedi. ?eyh cevap verdi: "Ey padi?ah, bana bunu söylemekten utanm?yor musun? Hele biraz daha yüksel de öyle konu?. Benim iki kölem var, onlar çok basit kimseler olduklar?halde her gün sana hükmederler, emrederler!" dedi. Padi?ah bundan dolay?k?zd?. "Ey ?eyh, bu sözün hatal?bir söz, kim bana emredebilir, o dedi?in ki?iler kimlerdir, söyle!" ?eyh gülerek cevap verdi: "Sana emreden kölelerimden biri k?zg?nl?k, di?eri ?ehvettir " dedi. Peygamberimizin damad?, korkusuz aslan?Yüce Ali Tanr??n?n nazar k?ld???kalp hakk?nda ?öyle buyuruyor; ??nsan?n içine aç?lm?? tuhaf bir et parças?vard?r; pek ?a??lacak bir ?eydir o; kalp derler ad?na. ?çinde hikmetler de vard?r, onlara ayk?r?z?t ?eyler de. Onda ümit belirdi mi, tamah a?a??lat?r onu. Tamah onu heyecana getirdi mi, h?rs öldürür onu. Ümitsizlik hakim oldu mu ona, eseflenmek keser onu. Öfkeye dü?tü mü, kin çetin bir hale sokar onu. Raz?l?k kutlulu?a ula?t?rd?m?onu, korunmay?unutur. Korkuya nail oldu mu, çekinmeye dü?er o. Emniyet geni?lik verdimi ona gaflet, hataya dü?ürür onu. Mala mülke sahip oldu mu, zenginlik azd?r?r onu. Bir musibete u?rad?m?, a?lay?p s?zlanmak rezil eder onu. Yoksulluk ?s?rd?m?, bela me?gul eder onu. Açl??a dü?tü mü ar?kla??r, oturur o. Çok doydu mu kar?n ?i?li?i, s?k?nt?lara dü?ürür onu. Her geride kal??, ona zarar verir; her a??r?gidi?, onu bozar.?
Birdenbire medresenin kap?s?ndan bir araba geçti. Bir grup kimse bu sese kulak verdi. Mevlânâ, buyurdu ki: ?Bu bir araba sesi midir, yoksa dünya i?i midir?? Bunun üzerine bütün cemaat ba? koydu. Bundan sonra Kutbeddin Mevlânâ?ya: ?Yolunuz nedir?? diye sordu. Mevlânâ: ?Yolumuz, ölmek ve nakdimizi göklere götürmektir; Ölmeden eremezsin. Nitekim Peygamber: 'Ölmeden götüremezsin' buyurmu?tur " dedi. Kutbeddin: ?Ah, ne yapay?m?? dedi. Mevlânâ da: ?benim yapt???m?yap? dedi. Bundan sonra semâ esnas?nda ?u rubaiyi buyurdular:
Ne güzel anlat?yor halimizi, hikmetler var ama z?t ?eylerde var. Kin var, tamah var, korku var, öfke var, kin var. Ama panzehir de var. Kalbimize yerle?tirece?imiz bir tutam sevgi duygular?m?z? birleyecek, özüne ula?t?racakt?r. Bir gün Kutbeddin-i ?irâzî (Tanr?rahmet etsin), Mevlânâ?y?ziyarete geldi. Mevlânâ kerim olan babas?n?n Maârif 'iyle me?guldü...
Ama sen söyleyemeyeceksin kimseye;
?Ne yapay?m, dedim. O da, i?te bu ne yapay?m?dü?ün dedi. Ona, bu ne yapay?mdan daha iyi bir çare dü?ün dedim. Bunun üzerine o yüzünü bana çevirip, ey din talibi; sen, daima i?te bu ne yapay?m?dü?ün, dedi?. Kutbeddin bunun üzerine ona mürit oldu...(Ahmed Eflaki, Ariflerin Menk?beleri, c.II) ?çimizdeki birli?e ula?man?n yolu, yöntemi ki?iye göre de?i?se de hepimizde ortak olan, de?i?meyen tek çare a?kt?r. A?k, her ?eyi özüne kavu?turur, hakikat bilgisine ula?t?r?r; Tanr?l?k vadeder. ??te o a?k?dile getirme zevki de insana verilmi?tir.
Ne sesler yükselir içinden bilir misin sen kendini? Biraz derinden dü?ün tan?maya bak kendini. Sureti düzeltmeye iki metre kuma? yeter. Aynan yoksa bakmaya de?er, seni kim düzeltsin? Çok bilmi?li?inin havas?yla, San?rs?n ki, uzatsan elini ula?acaks?n semaya. Göreceksin ki a?t???n yol henüz bir ad?m ötesi. B?rak sen bu i?leri, i?itme art?k karga?a dolu bu sesleri. Biraz derinden dü?ün tan?maya bak kendini? Aradan kald?r?nca istekleri, A?k lisan?nda dile gelmez neler söylenecek sana,
Yanacak, yanacak ve küllerinden yeniden do?acaks?n.
Hikmet Sahibinin Ö?üdüyle Derdine Deva Bul Esin Kaya
H
z. Mevlana bize bizi söyleyen ve gösteren tertemiz bir aynad?r. Onun ?u sözlerine kalbimizin kula??n?verelim, dü?ünelim... Dü?üncesiz, bo? bir hayat?m?z olmas?n;
"E?er sen can kona??n?ar?yorsan, bil ki sen cans?n. E?er bir lokma ekmek pe?inde ko?uyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manas?na ak?l erdirirsen, anlars?n ki arad???n ancak sensin, sen." Arayal?m ve bulunmaya de?er olan?, Tanr?'y?bulal?m, bize ?ah damar?m?zdan yak?n olan?çok uzaklarda aramayal?m; akl?m?z? çal??t?ran?, dilimizden söyleyeni, gözümüzden göreni, kula??m?zdan i?iteni bizden ayr?sanmayal?m. Acaba bu dünyada iste?imiz nedir? Para m?, mal m?, mülk mü, gelip geçici mecaz a?klar m?? Bizler, içinde kainat?n gizli oldu?u zerreleriz; zerre ummana kavu?mad?kça hep zerre kalacak, zerre olarak ya?am?noktalanacak. O zerre, vakti geldi?inde uçup gidecek, ama nereye uçtu?undan da habersiz olacak. Zerre olmay?seçersek, bir ömür boyu uçsuz bucaks?z ummanlardan uzak, darac?k bir ya?am sürece?iz. Güne?in s?cakl???n?, mana a?k?n?n yüceli?ini bilmeyece?iz; denizin kendi içinde dalgalarla co?up köpürmesinden haberimiz bile olmayacak. A?ktan anlad???m?z sadece k?v?lc?m gibi par?lday?p sönen bir ???ktan ibaret olacak. Sonra tekrar alacakaranl?k? Yaz?k de?il mi bize verilen ömre? Hz. Mevlana gerçekte gönüllerimize nur saçan bir güne?e benzer; O, ?öyle buyurur: ?Güne? olmak ve alt?n ???klar halinde ummanlara ve çöllere saç?lmak isterim. Gece esen ve suçsuzlar?n ah?na kar??an yüz rüzgar?olmak isterim.? O insana daima sevgi sunar: ??u topra?a sevgiden ba?ka bir tohum ekmeyiz, ?u tertemiz tarlaya ba?ka bir tohum ekmeyiz biz.? Hz. Mevlana bizleri Tanr??ya yak?n k?lmak ister; o kadar yak?n k?lar ki, Hakk'?kendimizde buluruz, kulluktan geçip Tanr??l??a ula??lan bir an gelir. Bunun yolu da Hak ile Hak olmu? bir mür?idi kamile ba? kesmek, bütün manevi büyükleri onda görmek ve teslimiyettir. Hz. Mevlana dünyan?n yalanc?l???na aldanmamam?z için de bizleri uyar?r ve ?u ö?ütte bulunur: ?Sak?n ?u geçici dünyan?n karal???, ?u bu?day gösterip arpa satan, ?u kara yüzüne ak boya sürmü? olan, kendisini genç gösteren yalanc?dünyan?n sevgisi, onun kara rengi sana huy olmas?n; sak?n ha, sonra Tanr?aynas?na dü?man kesilirsin, güne?e dü?man olursun.? Hz. Mevlana'n?n Hz. ?ems ile bulu?madan önceki vaazlar?ndan olu?an eseri Mecalis-i Saba?da hikaye edilir ki: ?srailo?ullar?ndan Azim isimli biri evinden ç?kt?; ovaya do?ru yürümeye koyuldu. Bir yere vard?; gördü ki bir topluluk ekin ekmi?, zahmet çekmi?ti; sonunda da o ekin boy atm??, harmana götürülecek bir hale gelmi?ti. Derken o topluluk ate? getirdi, bütün o ekinleri yakt?. Adam kendi kendisine, böyle bir geliri yakmaya nas?l ac?m?yorlar? dedi. Oradan ?a?k?n bir halde geçip gitti, ba?ka bir yere vard?. Orada bir adam?gördü; bir ta?? kald?rmaya u?ra??yordu. Fakat bir türlü kald?ram?yor, yerinden bile k?m?ldatam?yordu. Derken bir ba?ka ta? ald?, getirip o ta??n alt?na koydu. Bu sefer ikisini birden kald?rmaya u?ra?t?. Adam yine gitti, üçüncü bir ta? getirdi, ikisinin yan?na koydu. Ta? üç olunca üçünü de kald?r?verdi. Azim bu ?a??lacak ?eyi
gördü; yine ovada yürümeye koyuldu. Bu sefer bir koyun gördü, be? ki?i, koyunu koruyorlard?. Birisi koyunun s?rt?na binmi?ti, biri koyunu s?rt?na alm??t?. Birisi koyunu sa??p duruyordu. Birisi boynuzunu tutmu?tu, di?eri de iki eliyle kuyru?unu yakalam??t?. Azim?e soru sormaya izin yoktu; oradan da yürüyüp gitmeye koyuldu. Bir di?i köpek gördü ki karn?nda köpek yavrular?havlamaktayd?. Azim, ne de ?a??lacak ?eyler gördüm dedi. Gide gide bir ?ehrin kap?s?na ula?t?. Orada bir ihtiyar gördü. Dedi ki: ?u geldi?im yolda ?a??lacak ?eyler gördüm. ?htiyar, ne gördün diye sorunca, bir topluluk gördüm dedi, ekin ekmi?ler; ekinleri de yeti?mi?; hepsini ate?e verdiler. ?htiyar, o dedi, Yüce Tanr??n?n sana göstermek istedi?i bir örnek. Onlar öylesine bir toplum ki kullukta bulunmu?lar, ibadetler etmi?lerdi. Sonunda ise bozgunculukla, kötülükle, suçlarla u?ra?m??lard?. Yüce Tanr?da onlar?n kulluklar?n?, ibadetlerini yok etti. Ba?ka ne gördün dedi. Azim, ta??kald?rmaya çal??an adam? anlatt?. ?htiyar, bu ?u adama benzer dedi; Bir suç i?ler, o suç kendine göre pek büyüktür. Ona tahammül edemeyece?inden korkar; bu dü?üncedeyken bir suç daha i?ler. Art?k bu suç, ona daha kolay görünür; çünkü ta? iki olmu?tur. Görür ki yerinden k?m?ldatabiliyor. Birinci ta? tekti, onu yerinden oynatam?yordu. Bundan sonra üçüncü bir suç daha i?ler, ba?ka bir günah daha yapar; art?k bütün günahlar ona kolay görünür, hafif gelir. Azim ey ihtiyar, dedi; bir de bir koyun gördüm. Gördü?ünü oldu?u gibi anlatt?. ?htiyar o koyun dedi, dünyaya benzer. Üstüne binenler padi?ahlard?r, koyunu s?rt?na alanlar ise yoksullard?r. Kuyru?una yap??an, i?i sona varm??, eceli yakla?m?? adama benzer. Koyunun iki boynuzunu tutmu? olan, dünyada ancak pek büyük s?k?nt?yla, pek çok zahmetle ya?ayabilendir; ama sütünü sa?anlar, zenginler, kâr elde edenlerdir. Azim, bir de köpek gördüm. Yavrular?analar?n?n karn?nda havl?yordu dedi. ?htiyar, bu da vakitsiz söz söyleyenlere benzer dedi. Azim, ey ihtiyar dedi. Söylediklerini anlad?m; ?imdi bir de bana filân kad?n?n evi nerede onu göster; pek güzelmi? diyorlar, ben onun için geldim. ?htiyar Azim?e dedi ki: A bahts?z ki?i, sana ö?ütler verdiler, kula??na bile girmedi. Örnekler gösterdiler, ald?r?? bile etmedin. Ben ihtiyar de?ilim, ölüm mele?iyim. Sana bu ?ekilde göründüm. ?imdi de Tanr??n?n buyru?uyla senin can?n?alaca??m. Azim hemen sararmaya, erimeye ba?lad?. Ölüm mele?i de o anda, âlemlerin Rabbinin buyru?u ile can?n?al?verdi? Mesnevi-i ?erif buyurur ki: ?Tanr?l?k alemine gir, ölümsüz olan Hak?t?r. Ömrünü ziyan etme, çal??, gaflet uykusundan uyan. Ruha g?da Tanr?nurudur. Can?n ve gönlün g?das?hikmet ve irfand?r.? Hz. Mevlana'n?n o?lu Sultan Veled Hz.leri de derdimize deva bulmak için hikmet sahibinden ö?üt almam?z?buyurur; ?Hak güzeldir, güzelli?i ister; sözden geç, O hâl ister. Hikmet sahibinin ö?üdüyle derdine deva bul; yoksa o dert sana yap???r kal?r. Ondan sonra derman da fayda etmez.?
A?k M eclisi Sibel Safiye Avc?
B
ütün günümü, dün gece ?eyhim Mevlana?n?n mübarek dudaklar?ndan dökülen, ?Hakikat nuruna sahip olan, d??a bakar, içi görür. Zerrede ebedi varl?k güne?ini görür, katrede bütün denizi? sözündeki manan?n ne oldu?u üzerinde tefekkür etmekle geçirmi?tim, çok ?ükür yine beni kendisiyle me?gul etmi?ti. ?eyhim Mevlana, bir seferinde de ?öyle buyurmu?tu, ?Bir katre halinde kalma, sen Umman ol Umman...? Merak etti?im husus, ?eyhimim bahsetti?i Umman??kendi katremde mi yoksa bütün zerrelerde mi görmem gerekti?iydi. Zerre neydi, katre ne? Acaba neden sadece katre veya sadece zerre diye nitelendirmemi?ti de her ikisini birden anm??t?? Umman olmak hangi vasfa ba?l?yd?? ?nsan?n, Umman olmas?için, kendi katreli?ine mi yoksa zerrelerine mi bakmas?gerekti? Görmesi gereken neydi?.. Biliyorum, ?imdi diyeceksiniz ki, bu yol ak?l yolu de?il, a?k yoludur... ama a?ka varmak için de ak?l gerekmiyor mu? Mirac'ta, Hazreti Muhammed'in akl?n?n, yani Cebrail'in bile, bir noktadan sonra a?k bura??geldi?inde, hani, ?Aman ya dostum, benim yolum buraya kadar, buradan ileriye geçersem yanar?m? dedi?i o menzile vard???nda oldu?u gibi... ?nsan külli ak?l olsa da, a?k?için her?eyi yakar tek kalemde... Ki, Hazreti Muhammed de, "Benim Tanr?ile öyle bir vaktim olur ki, aram?za ne bir kitap sahibi Peygamber, ne de Tanr?yak?nlar?ndan bir melek girebilir " dememi? miydi? ?eyhim Mevlana?n?n, "?lla a?k! ?lla a?k!.." diye buyuran güzel sesi geldi yine kulaklar?ma, ?öyle diyordu: ??lla a?k! ?lla a?k!..? ??te nazar?n?z da, sizler gibi ç?kt???m bu yolda bir yere kadar ak?lla ilerlemek zorundayd?m, akl?m?yakacak o a?k?aramaktayd?m. Ak?am namaz?n?eda eder etmez ?eyhim Mevlana?n?n huzuruna varmak için ko?ar ad?mlarla kap?s?na geldim. ?çim içime s??m?yordu, ama emindim ki, her zaman oldu?u gibi, ?eyhim benim gönlümü okuyacakt?ve sorgu suallerle me?gul olan akl?m?, varmak istedi?i o noktaya bir nebze daha yak?nla?t?rmak için Kevser ?rma??ndan sunaca??ilahi s?rlarla ferahlatacakt?. ?çeri girer girmez, ?eyhim Mevlana?n?n latif ve bir o kadar lahuti sesi kulaklar?mda ç?nlad?. ?öyle buyurmaktayd?nur yüzlü ?eyhim, yüzü Efendisi ?ems?e dönük bir halde...
?Benim varl???m?bir kadeh gibi elinde tutan, bazen dolduran, bazen bo?altan, o tek olan, e?i olmayan sevgilim, çok kudretlidir. Her an Adem gibi, Havva gibi yüz binlerce insan?yarat?r. Dünyaya getirir. Yine yüz binlerce insan?öldürür. Ötelere gönderir. Dünyay?yapt???resimlerle, nak??larla süsler, doldurur. Fakat o büyük Yarat?c?, o es?iz sanatkar kendini gizler, göstermez. Akla, fikre s??maz. Nas?l oldu?u tasvir edilemez, anla??lamaz. Zerrenin de, ovan?n da, katrenin de, deryan?n da ne ile nas?l en iyi bir hale gelip düzene girece?ini bilir. Bütün kainat?, koydu?u ?a?maz de?i?mez kanunlarla saat gibi i?letir durur. Her ?eye her yaratt???na gereken duyguyu, gereken vasf?, yas?ama zevkini, ya?ama gücünü verir. Bütün yaratt?klar?na yard?mda bulunur. Bütün canl?varl?klar onun açt???dünya sofras?na ça??r?lm??lard?r. ?yi, kötü herkese r?zk?n? verir, yedirir. Süslü elbiseler, kürkler giydirir. Çe?it çe?it renklerle onlar?süsler. Onun bilgisine de hudut, s?n?r yoktur.? Evet... daha ilk ad?m?mda yanm??t?m bile, hatta yanmaktan da beter olmu?tum. Ama suyun içinde yüzen bal???n suya kand???nerde görülmü?tür?.. Su, harareti o an için dindirir, lakin güne? her daim ziyas?n?sunmaktad?r. Efendi ?ems, ba??n?önüne e?mi? derin bir hu?u içinde ?eyhim Mevlana?y?dinlemekteyken; ?eyhim Mevlana, gül dal?nda a?k?n?söyleyen bir bülbül, Efendi ?ems de bir k?rm?z?gül gibiydi desem, yalan söylemi? olmazd?m. Sultan?m Bahaeddin Veled?in de ?öyle buyurdu?u hat?r?mdad?r... demi?tir ki o Sultan, perdelerin kalkt??? bir seher vakti, ?A?kla diril, bedenle, canla de?il; böyle yap da a?k gibi ebedi ol. Bedenin, bir engeldir; ruh atl?s?ysa ko?ar, ula??r. Bedeni terkeden, gerçek aray?c?d?r; o, halk içinde bilgin, ergin ki?idir. Beden ba??n?koparmak ye?dir; ruh bülbülü onun yüzünden dertlere dü?mü?, ruh ku?u ayr?l??a dü?tükten sonra feryad ediyor, onun havas?nda, onun a?k?yla uçuyor. Kimin ruhu, bulu?ma bahçelerinde uçarsa, bulu?unca art?k ayr?l??a dü?mesi imkans?z...? Usulca geçip yerime oturdum ve ka??t ve kalemi haz?r ettim. O s?rada ?eyhim Mevlana bana dönerek, ?Ey ruhumun mertebesi Hüsameddin, bugün neler geçer gönlünden? At bir soru ortaya bakal?m, dilimiz döndü?ünce cevap vermeye çal??al?m.? ?Mevlana ?eyhim, katre nedir, zerre ne?? dedim hemen, büyük bir merak ve heyecanla gözlerinin içine bakarak.
Benim bu sorum üzerine yüzünde hafif bir tebessüm belirdi ?eyhim Mevlana?n?n ve sonra, ?Ahh... ?man?m Ali!? diyerek bir iç geçirdi. Tekrar yüzüme bakt???nda gözlerinin içinde ?im?ek gibi bir ???k yan?p söndü?ünü gördüm ve ard?ndan o Kevser p?nar?dudaklar?ndan ?u nurlar döküldü... ?Zerreler say?s?nca diri canlar?n her biri, Allah'?n yaratt????u sonsuz olan gökyüzünde güne?ler gibi parlamada, dönüp durmada... Bugün, gökyüzü bizim ay yüzlü sevgilimizin güzelli?ine hayran olmu?tur. Güne? bile onun yüzünün parlakl???n?görmü? de k?skanm??, rengi solmu?tur. Varl?k sabah?nda bu mana güne?inden ba?ka güne? yoktur. Zerre zerre her var olan?, her?eyi onun vahdet güne?i ayd?nlat?yor. O güne? her yere dü?üyor, kral saray?n? da, dilencinin k?blesini de o ayd?nlat?yor...
A?k, ?imdi merhamete geldi. Bize ac?yor, bu gün bize, canlar can?can olmadad?r. Marifet güne?inin ???klar? içinde titreyip duran her zerre Gayb Alemi'ni biliyor. A?k, kimya yapan, bak?r?alt?n eden bir kimyad?r. Hatta ?u topra??bile manalar hazine haline getiriyor. A?k, bazen gükyüzünde kap?lar aç?yor, bazen akl? merdiven ediyor. Bazen ?arap gibi ne?e meclisi kuruyor. Bazen deniz gibi inciler saç?yor. A??k, ?Lenterani - Beni göremezsin!?sesini duysa bile yine ümitsiz olmaz, dostun a?k?na güvenir. A?k görülmemi? arma?anlar getirmi?tir. O arma?anlar? kabiliyetli ki?ilere da??t?r, durur. A?k, bu a??za ne tatt?rm??t?r ki, lezzetinden dilsizli?e özenir de susar?.. Sus ey deli a??k, ?iir söyleme! Kanlar yut! Zaten dünyan?n her zerresinde senin a?k?n?n derdi, gam? var...?
Etkinlikler imiz...
Evrensel Mevlana A??klar?Vakf?'n?n dernek binas? olan Silivrikap?Mevlana Kültür Merkezi'nde her Per?embe ak?am?saat 19:30'da Mevlevi Hasan Dede'nin tasavvuf sohbetini dinleyebilir ve ard?ndan icra edilen sema ayin-i ?erifini izleyebilirsiniz. Kap?lar?m?z herkese aç?kt?r. Sizleri de aram?zda görmekten mutluluk duyar?z.
Silivrikap?Mevlana Kültür Merkezi info@emav.org (0212) 588 57 80 Veled-i Karaba? Mah. Yeni Tavanl?Çe?me Sok. No:6 Silivrikap?- Fatih ?STANBUL
Bi r l i k DĂź k k an ?
in fo@ em av.or g (0212) 588 57 80
www.em av.or g www.m evl an ar u m i.or g www.bir l ik du k k an ider gisi.com