Bi r l i k Dü k k an ? Ay l ?k M ev l ev i K ü l t ü r ü Der gi si Say ?11 | K as?m 2016
10 Ka s?m Özel Say?s?
?çin dek il er 3
Mer haba
6
An?lar la Must af a Kem al At at ür k
12
Manevi ve Lider lik Yönüyle At at ür k
16
Hz. Muham m ed, Kur 'an ve Gazi Must af a Kem al At at ür k
22
Candan Cana
26
Din, Ça?da? Dünyada Konu?t u??unda
30
Divan-?Kebir 'den Seçm eler
32
?lm in Kap?s?
36
Ef endiler in Ef endisi
38
Özgür lük
40
Sult an Veled Divan?
42
Dünyada ve Tür kiye'de Mevlevihaneler - 4
46
Mevlevilik 't e Adap ve Er kan - 4
52
Benden ?çer i
54
S?k?nt ?n?n Anaht ar ?d?r Sab?r
56
Adalet Aslan?
58
A?k Meclisi
Foto?raf ve ?llüstrasyonlar: Çetin Güne?, Teoman Atalay, Didem Andaç, Turner Baydar, Teoman Y?lmaz, Murat ?anc? ve Anonim
M
erhaba Sevgili Birlik Dükkan?Okurlar?, Ba?ö?retmen, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Hakk'a vuslat?n?n 78.y?l?nda, onuncu say?m?za onun söylev ve demeçlerinde geçen baz?duygu ve dü?üncelerini aktararak ba?lamak istedik:
"Allah birdir, ?an?büyüktür. Allah'?n selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Allah taraf?ndan insanlara dini gerçekleri duyurmaya elçi seçilmi?tir. Bunun temel esas?, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kur 'an'daki anlam?aç?k olan ayetlerdir. ?nsanlara feyiz ruhu vermi? olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mant??a, gerçe?e tamamen uyuyor ve uygun dü?üyor." * Bir di?er hitab?nda da ?öyle seslenmektedir: "Arkada?lar, Bizim halk?m?z çok temiz yürekli, çok soylu ruhlu, ilerlemeye çok yetenekli bir halkt?r. Bu halk bir kez kar??s?ndakilerin içtenlikle kendilerine hizmet ettiklerine inan?rsa her türlü de?i?ikli?i benimsemeye haz?rd?r. Bunun için gençlerin her ?eyden önce ulusa güven vermeleri gerektir. Ülkümüzü aç?kl?kla söylemeliyiz. Ona inanç duymal?ve onu çok sözünde durarak izlemeliyiz. Ki?isel ç?karlar?m?zdan ve isteklerimizden soyutlanmada ancak böyle canl? ve alevli ülkü yard?m?yla ba?ar?sa?layaca??z. Gençlerin karde?leriyle, babalar?yla, deneyimli ya?l?larla, ?slaml???n ruhunu bilen sayg?n bilginleriyle birlikte çal??mas?nda ba?ar?ya ula?aca??kesindir." * * Hazreti Mevlana?m?z kendi zaman?n?anlat?rken, ?Zamanlar gelip geçti, bu yepyeni bir zaman. Ay, o ay amma su o su de?il? diyor. Bir rubaisinde de; ?Her gün bir yere konup göçmek ne güzel, Akarsu gibi bulanmadan, donmadan akmak ne ho?. Dün de geçti, düne ait sözler de dün gibi gitti canca??z?m. Bugün yeni ?eyler söylemek laz?m? diye sesleniyor. Ona gönül vermi? Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: "Ne zaman Konya'ya gelecek olsam içimde tarifsiz bir heyecan duyar?m. Hazreti Mevlânâ, dü?ünceleriyle benli?imi sarar. O çok büyük bir dahi, ça?lar?a?an bir yenilikçidir." Her yeni say?da tekrar B?RL?Kte olmak üzere. Huuu!
Evrensel Mevlana A??klar?Vakf?
* (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.II 1952 s. 93) * * (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.II 1952 s.142)
Hazreti Mevlana?ya, ?A?k?bize söyler misin, a?k nas?ld?r?? diye sormu?lar. ?Nas?l söyleyeyim, benim gibi ol da anla? demi?. Mesnevi?yi elinize al?p okumaya ba?lad???n?zda Mevlana ile konu?maya ba?lars?n?z. Fakat okurken kulaklar?n?z?n i?itece?i kadar sesinizi yükseltin ki, o zaman sizin dilinizden sanki O konu?mu? gibi olsun ve siz de dinleyin?
Hz. M evla na 'n?n ma nevi temsilcisi ve günümüzdeki sesi M evlevi Ha sa n Dede'nin ta savvuf sohbetler inden olu?a n kita b?"M esnevi Güne?i" tüm kita pç?la r da sat??a ç?kt?...
Hazreti Mevlana?n?n eseri Mesnevi-i ?erif hakk?nda bugüne kadar farkl?yorumlar yap?lm??t?r. Baz?lar?na göre Mesnevi, Kur ?an-?Kerim?in tevili niteli?indedir; fakat baz?lar?na göre de Mesnevi?yi Kur ?an-? Kerim?in tevili olarak görmek tamamen ayk?r?bir davran??t?r. Evet, her?eyde oldu?u gibi bu konuda da fikir ayr?l?klar?n?n olmas? kaç?n?lmazd?r ve çok do?ald?r. Fakat bize göre Mesnevi, Kur ?an ayetlerinin a?kla yap?lm?? yorumlar?d?r, tevilidir ve insan?insana anlat?r, kesinlikle insan d???nda de?ildir? "Her dükkan?n ayr?bir sanat?, ayr?bir kâr?vard?r. Mesnevi de yokluk dükkan?d?r o?ul. Mesnevi'miz vahdet dükkan?d?r. Orada ?Bir?den ba?ka ne görürsen puttur.? HAZRET?MEVLANA Bu kitapta, Hasan Dede?nin tasavvuf sohbetlerinin kayna?? Mesnevi?den beyitlerle harmanlanm?? sat?rlar?okurken Mevlana?y? yeniden ke?fedeceksiniz? 1965 y?l?nda Hazreti Mevlana?n?n manevi temsilcili?ine ula?m?? olan ve Evrensel Mevlana A??klar?Vakf??n?n Onursal Ba?kan?Hasan Dede, 1935 y?l?nda Makedonya?n?n Üsküp ?ehrinde dünyaya gelmi? ve halen Silivrikap? Mevlana Kültür Merkezi?nde her Per?embe günü halka aç?k düzenlenen toplant?larda, yurtiçinden ve yurtd???ndan gelen Mevlana hayranlar?n?n sorular?n?yan?tlamakta ve Hazreti Mevlana'n?n ilahi birlik mesaj?n? aktarmaya devam etmektedir.
An?larla M ustafa Kemal AtatĂźrk Hasan Dede
B
üyük Önder ve Ba? Ö?retmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk?ün sureten aram?zdan ayr?ld???10 Kas?m 1938 tarihinden bu yana tam 78 sene geçmi? olmas?na ra?men, O?nun yüce ruhu daima sevenlerinde varl???n? göstermektedir. Atatürk, bir Yörük Türkmenidir. Baba taraf?ndan dedesi, K?z?l Haf?z Ahmet Efendi; anne taraf?ndan dedesi ise Sofizade Feyzullah Efendidir. Ali R?za Efendi, ?Gülzar-?cennetim Zübeydem?diye hitap etti?i han?m?n?çok severdi. Zübeyde Han?m?n dört çocu?u küçük ya?ta vefat etmi?lerdi. Mustafa ile k?z karde?i Makbule hayatta kalan iki evlatlar?yd?. Zübeyde Han?m?n atalar?Konya Yörüklerindendi. Baba soyundan Evlad-?Fatihand?r. Zübeyde Han?m ve annesi Ay?e Han?m o devirde okuma yazma bilen nadir han?mlardand?ve çok dindarlard?. O yüzden Molla diye an?l?rlard?. Mustafa Kemal Atatürk okula ba?layacak ça?a geldi?inde Ali R?za Bey o?lunun laik e?itim veren ?emsi Efendi ?lkokuluna gitmesini istiyordu. Annesi Zübeyde Han?m ise mahalle mektebine gitmesini arzu ediyordu. Ali R?za Bey han?m?n?n hat?r?n?k?rmamak için bir süre mahalle mektebine gönderdi?i Mustafa?y?daha sonra ordan alarak ?emsi Efendi ?lkokuluna yazd?rd?. Çok küçükken bir ay boyunca s?byan mektebindeki din hocas?eve gelip ona annesinin arzu etti?i Kur ?an e?itimini verdi. Mustafa?n?n o günlerde zaman zaman evde hocalara mevlüt okudu?u olmu?tur. Bu arada Kur ?an okumay?ö?renmi? ve namaz
k?lmaya ba?lam??t?. K?z karde?i Makbule Han?m Atatürk?ün çocuklu?unu k?saca ?öyle anlatm??t?r: ?A?abeyim küçükken de çok temiz giyinmeyi severdi. Her çocukla konu?maz, çocuklar?n ha?in davran??lar?na, sapan ta??atma, çelme takma gibi oyunlar?na hiç iltifat etmezdi. Böyle oyunlara ça??r?ld???nda onlar?gayet kibar bir ?ekilde geri çevirirdi. Sokakta iki eli cebinde ve ba??dik yürürdü. Herkesin dikkatini çekmekle beraber, s?k?lgan bir çocuktu.? Atatürk, ?emsi Efendi ?lkokulu 4.s?n?fa giderken, beden e?itimi dersinde ö?retmeni s?n?fa ko?u yar??mas?yapt?rm??t?. Birinci olan ö?renci okul çap?nda yap?lacak ko?uda s?n?f?n?temsil edecekti. ?lk turu önde tamamlayan Mustafa, ikinci turun biti? çizgisine do?ru ko?arken biraz ilerde uçamayan bir yavru ku?un pe?inden ko?an siyah bir kediyi fark etmi?ti. Yön de?i?tirip yavru ku?u kedinin pençesinden kurtard?. Yavru ku?u severek ve yürüyerek yar???en sonra tamamlamas?na kar??n olay? ö?renen ö?retmeninden yavru ku?u kurtard???için aferin alan Mustafa yar???birinci bitiren arkada??n?n, ?Hay?r, ben birinci de?ilim. Yar???n birincisi Mustafa?d?r ?demesi üzerine ö?retmeni taraf?ndan birinci gelmi? say?ld?. Ve daha sonraki yar??ta Selanik ?ampiyonu olarak bir kupa ald?. Bir gün okula bir müfetti? gelmi?ti. Ö?rencilere sorular soruyordu. Müfetti? s?n?fa ?öyle bir soru sordu: ?Bir devlet ç?ksa, diyelim ki, bu Osmanl?Devleti olsun, dünyaya hakim olsa, bu durum ebediyete kadar devam eder mi?? Mustafa, parmak kald?r?p ?öyle cevap verdi: ?Hay?r, etmez. B?rak?n
ebediyeti, elli y?l bile devam etmez. Her ne için olursa olsun, ba?ka milletleri boyunduruk alt?na almak, onlar?köle durumuna dü?ürmenin ad?emperyalizmdir. Her millet kendi s?n?rlar?içinde özgür ve ba??ms?z ya?amal?d?r. Ya?as?n özgürlük, ya?as?n ba??ms?zl?k!...? Mustafa?n?n büyük bir co?ku içinde söyledi?i bu sözler üzerine müfetti? bir süre ö?retmenle konu?tuktan sonra Mustafa?n?n yan?na gelerek onu aln?ndan öptü
"Her millet kendi s?n?r la r ? içinde özgür ve ba ??ms?z ya ?a ma l?d?r . Ya ?a s?n özgür lük, ya ?a s?n ba ??ms?zl?k..." Mustafa Kemal Atatürk
ve ona ?öyle seslendi: ?Ya?a Mustafa! Türk milleti senin gibi son derece bilgili, kültürlü ve dü?üncesini korkmadan söyleyebilen, ça?da? yeni nesil gençlere emanet edilecektir. Sen Türk Milli E?itiminin gururusun.? Atatürk, ?emsi Efendi mektebine gitti?i s?rada babas?vefat etmi?, geçim s?k?nt?s?na dü?en Zübeyde han?m Langaza köyündeki a?abeyinin çiftli?ine ta??nm??t?. Day?s?, küçük Mustafa?ya k?z karde?i Makbule ile birlikte
tarladaki kargalar?kovma görevini vermi?ti. Makbule Han?m bu zamanlarla ilgili an?lar?n?anlat?rken ?unlar? dile getirmi?tir: ?Mustafa çok az konu?urdu. Arkada?? yoktu. Annem, Mustafa?ya bir me?gale arad?. Köyde okulu olan bir kilise vard?. Mustafa?y?o okula götürdü. Ak?am eve dönen Mustafa, ?Ben Hristiyan olamam, orda okuyamam!?diye diretti. Annem, Mustafa?n?n devaml?harpler oldu?u için subay olmas?n? istemiyordu. Bir gece rüyas?nda, çok yüksek bir minarenin tepesinde, Mustafa?y?alt?n bir tepsinin içine oturmu?, a?a??da duran sakall?bir ihtiyar?n da kendisine, ?Han?m, imzan?verirsen Mustafa?n?n yeri i?te buras?d?r; vermezsen tepsiyi a?a??atar?m!?demesi üzerine annem, ?Aman atma!?diye feryad?basm?? ve kan ter içinde uyanm??t?. Bunun üzerine annem Mustafa?n?n askeri okula gitmesine raz?oldu.? Zübeyde han?m?n son nefesini verinceye kadar her f?rsatta Kur ?an okudu?u bilinmektedir. Atatürk?ün anne soyundan akrabalar?aras?nda tekke ?eyhleri de vard?r. Atatürk?ün dedesi Feyzullah Efendi?nin a?abeyi Hazreti Mevlana dergah?n?n dervi?lerindendir. Zübeyde Han?m Hakk?a yürümeden önce vasiyetinde, y?kan?p kefenlenme ve kabir yapt?r?lma i?iyle Dedegan, yani Mevlevi dervi?lerinin ilgilenmesini ve tabutunun tehlilhan, yani cenazelerde yüksek sesle "La ilahe illallah" diyen, efendilerin e?li?inde kabrine götürülmesini istemi?ti. Atatürk?ün Hazreti Mevlana?ya duydu?u sayg?s?ve sevgisi, Kurtulu? Sava??y?llar?nda Mevlevilerle yak?n ili?ki kurmas?, bu dönemde Mevlevi ?eyhi Abdülhalim Çelebi?yi hiç yan?ndan ay?rmamas?, en çok ziyaret
etti?i kentlerden birinin Konya ve Hazreti Mevlana?n?n türbesi olmas?, onun Mevlevi oldu?unu akla getirmektedir. Mustafa Kemal, Konya Mevlevi dergah? ?eyhi Abdülhalim Çelebi ile Hac?Bekta? dergah??eyhi Cemalettin Çelebi?yi hizmete alm?? ve meclise reis vekili yapm??t?. Cemal Granda, Atatürk?ün ne kadar inançl?ve Allah sevgisiyle dolu olmas?yla ilgili olarak ?unlar?dile getirmi?tir; ?Yaln?z oldu?u zamanlarda öyle içten ?Allah?derdi ki, onun gibi kimse diyemez. Herkes çekilip yapayaln?z kal?nca gökyüzüne bakar, kendi kendine ?Allah?derdi.? Atatürk tam bir Mevleviydi, her hali incelikle, hizmetle, faydal?olmakla ve edeple doluydu. Atatürk, bir gün Bo?aziçi?nde bir gazinoda dinlenirken çevresindeki gençlerle sohbete ba?lam??t?. Herkes, kulak kesilmi? dinlerken, kö?edeki masalar?n birinde oturan bir beyin elindeki bardak o sessizlik içinde kulaklar?irkilten bir ?ang?rt?ile yere dü?tü. Herkesin yerici bak??lar?, bu yak???ks?zl???yapan?n üzerinde topland?. Adamca??z neredeyse sakarl???n verdi?i utançtan ölecekti. Tam bu s?rada ikinci bir ?ang?rt? daha duyuldu, bu kez tüm bak??lar, kendi barda??n? da yere b?rakt?ktan sonra eli henüz havada duran Atatürk?ün gülen yüzüne ve ho?görülük ta??yan gözlerine çevrildi. Orada bulunanlar onun bu davran??taki inceli?i görüp oldukça duygulanm??lard? ve hissiyatlar?n?dile getirmek için kendisini uzun uzun alk??lam??lard?. Her f?rsatta, gerek sözleriyle gerek davran??lar?yla etraf?ndaki insanlar?ir?ad ederek yeni ?eyler ö?retmeye çal??an Ba? Ö?retmen Atatürk, bir
söylevinde ö?retmenler hakk?nda ?unlar?dile getirmi?tir: ?Milletleri kurtaranlar yaln?z ve ancak ö?retmenlerdir. Ö?retmenden, e?iticiden mahrum bir millet, henüz bir millet ad?n?alma yetene?i kazanmam??t?r. Ö?retmen bir kandile benzer, kendini tüketerek ba?kalar?na ???k verir.? Tanr?ve insan sevgisi ile yan?p kavrulan Hazreti Mevlana da son nefesine kadar insan?n etraf?na faydal?olmas?n?ve hizmet etmesini istemi?tir ve bu konuda ?öyle seslenmektedir: ?Bir mum dahi eriyip gidece?ini bildi?i halde etraf?na ???k saçmaktan geri durmaz. Ey insan, sen ki yaratan?n kudretiyle dopdolu iken neden geri duras?n?? Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk?ün 19 May?s 1881?de Selanik?de parlayan ?????, 19 May?s 1919 tarihinde Samsun üzerinden dü?man esareti alt?ndaki
Türk Milletinin mahzun kalplerini ayd?nlatm?? ve cesaretini onun iman?ndan alan Türk Ordusuyla kazand???zaferlerle de tüm dünyaya yay?lm??t?r. Mustafa Kemal Atatürk?e ait iki hat?ray?, Yusuf Koç ve Ali Koç karde?lerin son çal??malar??Ba?bu? Atatürk? adl?eserlerinde ?öyle dile getiriyorlar: ?Memleketin her taraf?nda çetin bir mücadele ve mukavemet ba?lam??t?. Ankara bir kurtulu? burcu ve Mustafa Kemal?in ad?bir bayrak olmu?tu. Antep, mücadele günlerinin ac?bir devresindeydi. Memlekette ?stiklal ?uurla?m??, topyekün bir vuzuh kazanm??t?. O zaman ilkokulun ihtiyari s?n?f?ndayd?m. Bir sabah okula geldi?im zaman çocuklar?n bahçede toplanm?? oldu?unu gördüm. Din dersleri muallimi Haf?z Halil Efendi?nin konu?aca??n?söylediler. Halk da okulun bahçesinde toplanm??t?. Az sonra Haf?z Halil Efendi
kürsüye ç?kt?. Titrek fakat heyecanl?bir sesle: ?Din karde?lerim, sizi ?eyh ?ünusi Hazretlerinin müjdeli bir haberi için buraya toplad?m? dedi ve ?u vakay?anlatt?: ??eyh ?ünusi Hazretleri bir gece Peygamberimizi rüyas?nda görmü? ve ko?up elini öpmek istemi?. Peygamber kendisine sol elini uzatm??, buna ?a??ran ve mahzun olan ?eyh, Peygambere hitaben: ?Ya Resulallah niçin sa? elinizi vermediniz?? diye sual edince ?u cevab? alm??: ?Sa? elimi Ankara?da Mustafa Kemal?e uzatt?m.? Bu rüyay?anlatan Haf?z Halil Efendi?nin elleri, çenesi ve dili titriyordu. Gözleri dolu doluydu; hitabesi kalabal??? etkilemi?ti. Birden gür ve imanl?bir sesle: ?Ey ahali, Mustafa Kemal muzaffer olacak, Peygamber Efendimizin sa? eli onun elindedir ve sol eli de onun omuzundad?r. Buna iman edin!.. diye hayk?rd?ve kürsüden indi. Sonradan ö?rendi?ime göre, Merhum Haf?z Halil Efendi bu rüyay?camide va?zetmi? ve onu imanl?tefsirlerle tamamlam??t?r.? (Avni Alt?ner, Her Yönüyle Atatürk, s. 153-155) Bir ba?ka eserde kaleme al?nm?? bir hat?ra ise ?öyle anlat?lmaktad?r: ??stiklal Harbi günlerinde, Sakarya Meydan Muharebelerinin en kritik dönemlerinde, top seslerinin Ankara?dan duyulmaya ba?land???ve Büyük Millet Meclisi?nin Kayseri?ye nakledilmesinin bile dü?ünüldü?ü günlerde Atatürk, günlük çal??malar?n?n büyük bir k?sm?n?yürüttü?ü ve bugün müze olarak de?erlendirilen Ankara Tren ?stasyonundaki evinde, bir sabah erken kalkt???bir s?rada Çavu? Ali Metin?e, ?Acele olarak Fevzi Pa?a?y?telefonla ara, bul ve hemen buraya gelmesini söyle? diyor. Ali Metin, Fevzi Pa?a?y?telefonla aray?p buldu?unda, Fevzi Pa?a da Atatürk?ün yan?na gelmek üzere, hemen evden ç?kmakta oldu?unu söylüyor. Fevzi Pa?a Atatürk?ün yan?na girince, Atatürk ona bir ka??t kalem uzat?p, ?Bugün gördü?ün rüyay?yaz ve bana ver ? diyor. Kendisi de bir ka??t kalem al?p ayn? ?ekilde o gün gördü?ü rüyay?, Fevzi Pa?a?ya vermek üzere yazmaya ba?l?yor. Yazma i?i bittikten sonra, her iki Pa?a da kar??l?kl?olarak yazd?klar?n?al?p okuyorlar ve okuma i?i bittikten sonra birbirlerine bak?p sevinçle gülümsüyorlar. Her ikisinin de yazd?klar?n?kendi ka??tlar?ndan okuyan Ali Metin, her iki ka??tta da ?u rüyan?n yaz?lm?? oldu?unu görüyor: ?Hazreti Peygamber Efendimiz, Hac?Bayram-?Veli?ye diyor ki: ?Mustafa?ya söyle, korkmas?n, sonunda zafer onlar?n olacak.? Bilindi?i gibi, ayn?gecede rüyalar?nda Hazreti Peygamber Efendimizi, Hac?Bayram-?Veli?ye bu sözleri söylerken gören o iki muzaffer kumandan?n o günkü isimleri, ?Mustafa Kemal?ve ?Mustafa Fevzi?dir.? (Ahmet Gürta?, Atatürk ve Din E?itimi, s.160-161)
Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletine sadece özgürlü?ünü kazand?rmakla kalmam??, sadakatle ba?l?oldu?u ve çok sevdi?i Hazreti Muhammed Efendimizin dini ?slamiyetin de bu topraklar üzerindeki daimiyetini sa?lam??t?r.
Devletinle ?an?n?n izinin kuvveti durdukça dur.
Ba? ö?retmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk?ün mür?idi, Mevlevi ?eyhi Veled Çelebi ?zbudak??n dilinden kendisine hitaben yazm?? oldu?u ?iir ?öyledir:
?stenilen delilinin a?ikarl???ayan durdukça dur.
Vatan?n baht?n?n Güne??isin, asuman durdukça dur.
Ey Veled! Bir perverin gölgesinde duac?s?n an?a,
Sulhun manas?sensin, cihan durdukça dur.
O?nun sayesinde Gazi?yi sahib k?lan durdukça dur.
Ey Güne?!
VELED ÇELEB??ZBUDAK
Sen en uzaktan da olsa, nur saçars?n aleme. Zerre zerre ben gibi, bin bendegah?n durdukça dur. Ay ve Güne? gibi parlak, Etraf?n?dönmek ne devlettir senin. Tende can?ms?n benim sen, tende can durdukça dur. ?anl?k?l?c?n?n izinde bakidir devletin,
S?rr?n dilimde nurlu bir sefer oldu, Ey memleketin ça?layan ?ah?, s?rr?m durdukça dur. Güçsüz dü?me beyan?na muhtaç olmaz kimse,
Ahir zaman fitnesi kald?rm?yor ba? korkudan, Ey ümmetin Taha?s?ahir zaman durdukça dur.
M anevi ve Liderlik Yönüyle Atatürk Cezmi I??k
A
tatürk, ?slam ahlak?n?ve dinimizin vecibelerini daha aile oca??ndayken ö?renmi?, tahsil ya?am?boyunca da bu bilgilerini peki?tirerek geli?tirmi?tir. Il?ml?-modern-dindar toplumsal yap?n?n en güzel örne?i ve en ba?ar?l?uygulay?c?s?, laik Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür. Ulu Önder, her zaman gericilikle mücadele ederken ?slam'?yüceltmi?; dolay?s?yla ikisi aras?ndaki ayr?m?en do?ru biçimde yapm??t?r. Tekke ve zaviyeler onun döneminde kapanm??, ama ilk Türkçe Kuran meali de yine onun döneminde yay?nlanm??t?r. ?üphesiz ki din, Büyük Önder 'in de dikkat çekti?i gibi demokrasinin ve milli bütünlü?ümüzün vazgeçilmez bir ihtiyac?d?r. Bir milletin fertlerini bir arada tutan en güçlü ba? olan din, aile, ahlak ve devlet müesseselerinin de devam?n? sa?layan en önemli unsurdur. Dinin var olmad???veya dini de?erlerin ortadan kalkt???bir toplumda, bunun kaç?n?lmaz bir sonucu olarak aile, ahlak ve devlet kavramlar?da geçerlili?ini yitirecek ve k?sa süre içinde ortadan kalkacakt?r. Böyle bir geli?me ayr?ca, tarihi ve kültürü ne kadar eskiye dayan?rsa dayans?n bir milleti birbirine ba?layan milli ve manevi tüm ba?lar?n parçalanmas?n?, anar?inin hortlamas?n?ve toplumun bölünmesini kaç?n?lmaz hale getirecektir. ??te bütün bu nedenlerden ötürü, toplum dokusunun vazgeçilmez parças?niteli?i ta??yan din müessesesinin
devam?n?sa?layamayan bir ulusun sosyolojik ve bilimsel aç?dan ayakta durmas?mümkün de?ildir. Gerek ki?i, gerekse toplum aç?s?ndan dinin lüzumlu bir müessese oldu?unu belirten, siyasi alanda yapt??? say?s?z reformla bu sa?l?kl?bak?? aç?s?n?geni? kitlelere yaymay?hedefleyen Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti'nin dindar olmas?n?ve dini de?erlerini muhafaza etmesini "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devam?na imkan yoktur "; "Din vard?r ve laz?md?r ? sözleriyle te?vik etmi?tir. Milletini bat?l inan??lardan ar?nd?r?p, gerçek dine yöneltmeyi amaçlam??t?r. Bunun için de Kuran'?n kolay bir ?ekilde okunup anla??lmas?n?sa?lamak amac?yla Türkçeye çevrilmesi emrini vermi?tir: "Sonra Kuran'?n tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed'in hayat?na ait bir kitab?n tercüme edilmesi için de emir verdim." "Camilerin mukaddes minberleri, halk?n ruhi, ahlaki g?dalar?na en yüksek, en verimli kaynaklard?r. Minberlerden halk?n anlayabilece?i dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanlar?n vücudu canlan?r, beyni temizlenir, iman?kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur." Büyük Önder, gerçek dinin temelini ve Müslümanlar?n konuyu hangi k?staslara göre de?erlendirmeleri gerekti?ini 7 ?ubat 1923 tarihinde, Bal?kesir 'deki Pa?a Camii'nde verdi?i hutbede kendisini dinleyenlere ?öyle ifade etmi?tir: "Allah birdir, ?an?büyüktür. Allah'?n selameti, sevgisi
üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah taraf?ndan insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmi?tir. Bunun temel esas?, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlam?aç?k olan ayetlerdir. ?nsanlara feyz ruhu vermi? olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mant??a, gerçe?e tamamen uyuyor ve uygun dü?üyor." Atatürk, ?slam dininin tamamen ilme ve mant??a uygun bir din oldu?unu bir ba?ka sözünde de ?öyle ifade etmi?tir: "Bizim dinimiz en makul ve en do?al bir dindir. Ve ancak bundan dolay?d?r ki son din olmu?tur. Bir dinin do?al olmas?için akla, tekni?e, ilme ve mant??a uygun olmas? gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. ... ?slam'?n sosyal hayat?içinde hiç kimsenin, bir özel s?n?f halinde varl???n?sürdürme hakk?yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmu? olmazlar. Bizde ruhbanl?k yoktur, hepimiz e?itiz ve dinimizin kurallar?n?e?it olarak ö?renmeye mecburuz." Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti'nin dindar olmas?n?ve dini de?erlerini muhafaza etmesini de, s?kl?kla vurgulam??t?r. Ayr?ca, Atatürk'ün Osmanl? Devleti'nin çökü?ünü dine ba?layan Türk dü?manlar?na yan?t?ise kesin bir ?ekilde olmu?tur: "Dü?manlar?m?z, bizi dinin etkisi alt?nda kalm?? olmakla itham ediyor, duraklamam?z?ve çökü?ümüzü buna ba?l?yorlar; bu bir hatad?r. Bizim dinimiz hiç bir vakit kad?nlar?n, erkeklerden geri kalmas?n?talep etmemi?tir. Allah'?n emretti?i ?ey, Müslüman erkekle, Müslüman kad?n?n beraberce din ö?renerek e?itilmesidir. Kad?n ve erkek bu ilim ve e?itimi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak zorundad?r. ?slam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kuralla ba?lanm?? zannetti?imiz ?ey yoktur. Türk sosyal ya?ant?s?nda kad?nlar bilimsel yönden e?itim ve ö?retim görmekte ve di?er konularda erkeklerden katiyen geri kalmam??lard?r. Belki daha ileri gitmi?lerdir." Dini meseleler hakk?ndaki görü?lerini ö?renmek isteyen Frans?z gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk yine kesin bir ?ekilde ?u cevaplar?vermi?tir: M. Perno: ?u halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine ayk?r?hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek? Atatürk: "Siyasetimiz dine ayk?r?olmak ?öyle dursun, din bak?m?ndan eksik bile hissediyoruz." M. Perno: Zat-?asilaneleri, dü?ündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar m?? Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmal?d?r, yani bütün sadeli?i ile dindar olmal?d?r, demek istiyorum. Dinime,
bizzat hakikate nas?l inan?yorsam, buna da öyle inan?yorum. ?uura muhalif, terakkiye engel hiçbir ?ey ihtiva etmiyor. Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha kar???k, sun'i, bat?l inan??lardan ibaret bir din daha vard?r. Fakat bu cahiller, bu acizler s?ras?gelince ayd?nlanacaklard?r. E?er ????a yakla?amazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmi?ler demektir. Onlar?kurtaraca??z." Atatürk her yönüyle oldu?u gibi dindarl???yla da milletine en güzel örnek olmu?tur. Ulu Önder, dindar ki?ili?inin bir göstergesi olarak din adamlar?na kar??her zaman samimi bir ?ekilde hürmetkar olmu? ve sayg?duymu?tur.
sevmezdi." Atatürk Kuran okutulmas?na da son derece önem vermi?tir. Haf?z Zeki Ça?larman Atatürk'ün bu yönünü ?öyle anlatm??t?r: "Atatürk'ün k?z karde?i Makbule Han?m'la uzun y?llar kom?uluk yapt?k. Her y?l Ramazan ay?yakla??nca Atatürk k?z karde?ine; "Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmay?ihmal etme" der ve hatim okuyacak haf?za hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi." Ruhu ?ad, mekan?cennet olsun.
Cumhuriyet'in ilk Diyanet ??leri Ba?kan?R?fat Börekçi, Atatürk'ün kendisine duydu?u sayg?ve hürmeti ?öyle anlatm??t?r: "Ata'n?n huzuruna girdi?imde beni ayakta kar??lard?. Utan?r, ezilir, büzülür, "Pa?am beni mahcup ediyorsunuz" dedi?im zaman; "Din adamlar?na sayg? göstermek Müslümanl???n icaplar?ndand?r " buyururlard?. Atatürk, ?ahsi ç?karlar?için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlar?n?
KAYNAKÇA: (Yak?nlar?ndan Hat?ralar, Asaf ?lbay, s. 102) (Atatürk'ün Temel Görü?leri, Fethi Naci, s.55) (Atatürk ve Din E?itimi - Ahmet Gürta? - Diyanet ??leri Bakanlar?Yay?nlar?s.12) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s.86) (Din Toplum ve Kemal Atatürk, Ercüment Demirer, s.10)
Hz. M uhammed, Kur'an ve Gazi M ustafa Kemal AtatĂźrk Erdem Ergin
T
ürkiye Cumhuriyeti?nin kurucusu, Kurtulu? Sava???m?z?n Önderi, Türk ça?da?la?ma ve ayd?nlanma hareketinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk?ün ebediyete intikalinin ard?ndan 78 y?l geçmi? bulunuyor. Özlem ve ?ükranla and???m?z büyük önder, askerli?inin, devlet adaml???n?n ve devrimcili?inin yan?nda seçkin bir dü?ünce adam?yd?. Bu yaz?m?zda Atatürk?ün sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (s.o.ü) ve Kur ?an-?Kerim hakk?ndaki dü?üncelerini payla?maya çal??aca??z. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Hz. Muhammed Efendimiz hakk?nda dü?üncelerini ?öyle aç?klamaktad?r; ?(Allah) Peygamberimiz arac?l???ile en son dini hakikatleri ve uygarl??? verdikten sonra, art?k insanl?kla birtak?m arac?lar koyarak ili?ki kurmay?gerekli görmemi?tir. ?nsanlar?n kavrama düzeyi, ayd?nlanmas?ve geli?imi her kulun do?rudan do?ruya ilahi esinlerle ili?ki kurma yetene?ine ula?t???n? kabul buyurmu?tur. Ve bu nedenledir ki, Cenab-?Peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmu?tur. Kitab?da en mükemmel ve kusursuzdur. Son peygamber olan Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 1394 sene evvel Rumi Nisan içinde Rebiü?l-evvel ay?n?n on ikinci Pazartesi gecesi sabaha do?ru tan yeri a?ar?rken do?du, gün do?madan... Bugün o gündür. ?n?allah büyük tesadüftür. (?n?allah sesleri) Gerçekten Hicri takvimiyle bu ak?am do?um gününün y?ldönümüne rastl?yor. Hz. Muhammed, çocukluk ve gençlik günlerini geçirdi. Fakat henüz
peygamber olmadan nur yüzü, olgunluk ve öngörüdeki e?sizli?i, sözlerindeki do?ruluk ve cesaretiyle ba?kalar?ndan üstün olan Muhammed Mustafa evvela bu vas?flar?ve ki?ili?i ile kabilesi içinde ?Muhammed?ül-emin? (güvenilir Muhammed) oldu. Muhammed Mustafa peygamber olmadan evvel kavminin sevgisini, sayg?s?n?, güvenini kazand?. Ondan sonra ancak k?rk ya??nda ?nebi?, k?rk üçünde de ?resul? oldu. Âlemlerin k?vanç duydu?u Efendimiz, sonsuz tehlikeler içinde ölçüsüz s?k?nt?lar ve zahmetler kar??s?nda yirmi y?l çal??t?ve ?slam dinini kurmaya ait peygamberlik görevini yerine getirmeyi ba?ard?ktan sonra, Cennetin en yüce kat?na ula?t?.? ?O, (Hz. Muhammed) Allah??n birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca ki?i yürüyor. Benim, senin ad?n silinir fakat o, sonsuza kadar ölümsüzdür.? ?Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Tanr?taraf?ndan insanlara gerçekleri bildirmekle görevlendirilmi? ve elçi olmu?tur. ?nsan ya?ay???n?düzenleyen temel kurallar hepinizce bilindi?i üzere yüce Kur ?an?daki yaz?l? buyruklard?r.? ?(Hz.) Muhammed?i bana, cezbeye tutulmu? bir dervi? gibi tan?tt?rmak gayesine kap?lan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek ki?ili?ini ve ba?ar?lar?n?asla kavrayamam??lard?r. Anlamaktan da çok uzak görünüyorlar. Cezbeye tutulmu? bir dervi?, Uhud Muharebesinde en büyük bir komutan?n yapabilece?i bir plan? nas?l dü?ünür ve uygulayabilir? Tarih, hakikatleri de?i?tiren bir sanat de?il, belirten bir bilim olmal?d?r.
Bu küçük harpte bile askerî dehas? kadar siyasi görü?üyle de yükselen bir insan?, cezbeli bir dervi? gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çal??mam?za kat?lamazlar.? ?Musa Aleyhisselam cehalet devrinde on emriyle insanl??a erdem emri vermi?tir. Musa Aleyhisselam ile Hz. Muhammed?in aras?n?yüzy?llar doldurmu?tur. ?nsanl?k son bedevilik devrinde, ne de olsa ilerlemi?tir. Hz.Muhammed, Musa Aleyhisselam devrinin din anlay???ndaki hurafeleri k?smen atmay?ba?arm??t?r.? Atatürk, yüce kitab?m?z Kur ?an-? Kerim hakk?ndaki dü?üncelerini ise ?öyle dile getirmektedir; ?Kur ?an ayetlerine ve Peygamberimizin sözlerine göre hükümetin yaln?z esaslar?ifade edilmi?tir. O esaslar ?unlard?r: Dan???p-konu?ma (me?veret), adalet ve devlet ba?kan?na itaat.? ?Hz. Muhammed?in kanun-u esasisi (anayasas?) cümlemizce malumdur ki, Kur ?an-? azimü?andaki yaz?l?buyruklard?r.? ?Kur ?an??n tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed?in hayat?na ait bir kitab?n tercüme edilmesi için de emir verdim...? ?Ezan ve Kur ?an?? Türklerden ba?ka hiçbir Müslüman milleti bu kadar güzel okuyamaz. Bunlara muhte?em müzik ahengi veren Türk sanatkârlar?d?r.? ?Türkler dinlerinin ne oldu?unu bilmiyorlar. Bunun için Kur ?an Türkçe olmal?d?r.? ?Türk, Kur ?an??n arkas?ndan ko?uyor; fakat onun ne dedi?ini anlam?yor, içinde ne var, bilmiyor ve bilmeden tap?n?yor. Benim maksad?m, arkas?ndan ko?tu?u kitapta neler oldu?unu Türk anlas?n.?
?Ey Arkada?lar! Tanr?birdir, büyüktür. Tanr?sal inançlar?n belirtilerine bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki s?n?fta, iki devirde ele al?nabilir. ?lk devir insanl???n çocukluk ve gençlik devridir. ?kinci devir insanl???n erginlik ve olgunluk devridir. ?nsanl?k, birinci devrede t?pk?bir çocuk gibi, t?pk?bir genç gibi yak?ndan ve maddi vas?talarla kendisiyle ilgilenilmesini gerektirir. Allah, kullar?gereken olgunluk noktas?na eri?inceye kadar kendilerinden vas?talarla dahi kullar?yla ilgilenmeyi Tanr? olman?n gere?i saym??t?r. Onlara Hz. Âdem Aleyhisselam?dan itibaren bilinen veya bilinmeyen say?s?z denecek kadar çok nebiler, peygamberler ve elçiler göndermi?tir. Fakat Peygamberimiz arac?l???ile en son dini hakikatleri ve uygarl???verdikten sonra, art?k insanl?kla birtak?m arac?lar koyarak ili?ki kurmay?gerekli görmemi?tir. ?nsanl???n kavrama düzeyi, ayd?nlanmas? ve olgunla?mas?; her kulun do?rudan do?ruya tanr?sal ilhamlarla ili?ki kurma yetene?ine ula?t???n?kabul buyurmu?tur. Ve bu sebepledir ki, Cenab-?Peygamber, son peygamber olmu?tur. Ve kitab?, en eksiksiz kitapt?r.? Frans?z gazeteci Maurice Pemot?un, 29 Ekim 1923?te Atatürk ile çe?itli konular üzerine yapt???bir röportajda Gazi, dinimiz hakk?ndaki görü?lerini ?öyle dile getirmektedir; ?Türk milleti daha dindar olmal?d?r. Yani bütün sadeli?i ile dindar olmal?d?r demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nas?l inan?yorsam buna da öyle inan?yorum. Bilince ayk?r?, ilerlemeye engel hiçbir ?ey içermiyor. Oysa Türkiye?ye ba??ms?zl???n?veren bu Asya milletinin içinde daha kar???k, yapmaca, bat?l inançlardan ibaret bir din daha vard?r. Ancak bu cahiller, bu acizler, s?ras? gelince ayd?nlanacaklard?r. Onlar ????a yakla?mazlarsa kendilerini mahv ve mahkûm etmi?ler demektir. Onlar? kurtaraca??z.? Ça?da? uygarl?k seviyesinin üstüne ç?kmay?hedef gösteren büyük önder, toplumun ayd?nlanma çal??malar?nda mukaddes dinimizin hurafelerden ar?nd?r?lmas?na önem vermi?, dinde öze dönü? projesi çerçevesinde Kur ?an??n ve Hz.Muhammed Efendimizin hadis-i ?eriflerinin Türkçeye çevirisinin yap?l?p yay?nlanmas?ve da??t?lmas?n?sa?lam??t?r. Türk ayd?nlanma hareketinin öncüsü Atatürk?ün dü?ünce ve fikirleri, gelece?imize daima ???k tutacakt?r. Aziz ruhu ?ad olsun!
KAYNAKÇA; 1- Atatürk?ün Söylev ve Demeçleri, (1989), C. I,II, III, Ankara: Atatürk, Ara?t?rma Merkezi Yay?nlar?. 2-Sar?koyuncu Ali, Prof.Dr. Atatürk, Din Ve Din Adamlar?,2002,AYK
?nsa no?lu yükseldikçe yücelir , Fikir ler ko?uyor ya r ???r ca s?na . Ka nunla r za ma na gör e düzelir , Bir düzen kur ma l?ba r ??ca s?na . Eller çekilmeli insa n ha kk?nda n, Hep ha kla r ?gözetmeli ya k?nda n, O za ma n sila hla r oyna r m?k?n?nda n, Bu sayfa dür ülsün ka r de?cesine. Akl?ola n ki?i yur dunu a r a r , M illet sa r s?l?nca yur t neye ya r a r , Bur a da ga flet en büyük za r a r , Dede ha lk?uya r yava ?ca s?na ... Ha sa n Dede
Sermed Berktav
Candan Cana Sema ?nal
M
erhaba Sevgili Dostlar? Yine ?B?RL?K?teyiz,
aylardan Kas?m? Yaz?n art?k sona erdi?ini, k???n hemen kap?n?n ard?nda oldu?unu haber veren; do?an?n ye?ilinin sarar?p soldu?u, yapraklar?n sar?-k?z?la dönü?tü?ü, biraz da hüzün yüklü can?m Kas?m!.. Belki de Kas?m??n verdi?i bu hüznün sebeplerinden biri Sevgili Ata?m?z?n Hakk?a yürüdü?ü 10 Kas?m??da içinde bar?nd?r?yor olmas?ndand?r? Ne dersiniz?.. Ben de bu ?B?RL?K?teli?imizde Yüce Pir ?imiz Hazreti Mevlana?m?z?n manevi temsilcisi, nurunun varisi Mür?idim Hasan Dede?mizin; ?nsan yarat?lm??lar?n en ?ereflisidir düsturuyla her dilden, her dinden, her renkten insan?kucaklayan Gönüller Sultan?Mevlana?m?z sevginin, bar???n, karde?li?in ve ho?görünün sembolüdür, sözlerinden hareketle Ulu Önderimiz, Ba?ö?retmen Mustafa Kemal Atatürk?ümüzün insanl?k vas?flar?ndan söz etmeyi amaçlad?m. Ard?ndan da, geçmi?ten günümüze Mevlevi Ayinleri ve bestekarlar?yaz? dizisinin bir bölümü olarak, sözleri Mür?idim Hasan Dedemize, bestesi gurubumuz canlar?ndan Mete Edman?a ait olan U??ak Ayin-i ?erifi?ni sizlerle payla?mak istedim. Atatürk, insana, özellikle genç nesle çok önem vermi?tir. Bunu en güzel ve aç?k ?ekilde 1927 y?l?nda yapt???uzun konu?ma (Nutuk) n?n sonunda Türk Gençli?ine Hitabe?sinde gözlemleriz. Her türlü durum ve ?artta, gençlerin Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet koruyup kollayaca??na inanmaktad?r Sevgili Ata?m?z? Bir
örnek de arkada??Ru?en E?ref Ünayd?n?a 24 May?s 1918 de verdi?i bir hat?ra foto?raf?n?n alt?na yazd????u sözlerdir: Diyor ki Ata?m?z; ?Her ?eye ra?men, kesin olarak bir nura do?ru yürümekteyiz. Bende bu iman? ya?atan kuvvet, yaln?z aziz memleket ve milletime olan s?n?rs?z sevgim de?il, bütün karanl?klar ve ahlaks?zl?klar içinde, s?rf vatan ve hakikat a?k?yla ???k serpmeye ve aramaya çal??an bir gençlik gördü?ümdendir.? Atatürk?ün uzak görü?lü, kendi kudretinin s?n?rlar?n?bilen, memleketinin imar?hususunda, sulhu devaml?olarak tercih eden, geçici askeri ve siyasi zaferlere, ba?ar?lara itibar etmeyen, cesur bir karaktere sahip olu?unu, ?Beni tan?mak demek benim yüzümü görmek de?ildir, benim fikirlerimi anlay?n?z? sözleri ne güzel ifade eder? Atatürk denince akla ilk gelen kavramlar?n en önemlilerinden biri sevgidir; çünkü O?nun kalbi sevgi ile bütünle?mi?tir. Bu bütünle?mede insan sevgisinin özel bir yeri vard?r. Atatürk engin ve derin bir insan sevgisine sahiptir ki, bu sevgi evrensel bir nitelik ta??r. O?ndaki insan sevgisi, kendi ulusu yan?nda di?er uluslar?n varl?k ve mutlulu?unu dü?ünecek kadar yücedir. Çanakkale?de hayat?n?kaybeden Avustralya ve Yeni Zelandal? Anzak?lar?n yak?nlar?na seslenirken söyledi?i ?u sözler ne kadar dikkat çekicidir. ?Uzak diyarlardan evlatlar?n?sava?a gönderen analar!.. Gözya?lar?n?z?dindiriniz. Evlatlar?n?z bizim ba?r?m?zdad?rlar ve huzur içinde uyuyacaklard?r. Onlar bu topraklarda canlar?n? verdikten sonra art?k bizim evlatlar?m?z olmu?lard?r.? Bu sözleri söyleyecek kadar insan
sevgisine ve yüce duygulara sahip bir ba?ka devlet adam? dü?ünülebilir mi? Mür?idim Hasan Dede?m, can karde?im Sibel Safiye Avc??n?n kaleme ald????Hasan Dede?nin Dilinden Peygamber Efendimiz? adl?kitab?n?n 90.sayfas?nda der ki: ?Mustafa Kemal, dini bütün, iman dolu bir zat-??erifti. O?nda o güçlü iman olmasayd?, o icraatlar? yapamazd?. Mustafa Kemal?in temeli maneviyatla at?lm??t?r. O, yüce bir ruha sahipti. O ruh nas?l yücele?ti? Yüceleri seçti, büyük zatlara gönül verdi. Onlar?n eserlerini okuyup, onlar?n ki?iliklerini ö?rendi, onlar?kendine ruh etti. O güzel icraatlar?böyle meydana getirdi. Mustafa Kemal?e ö?retmen unvan?da verildi. O, ö?retmenli?i benimsedi. Peygamberlerin hepsi ö?retmendirler. Evliyaullah da ö?retmendir, O?da ö?retmen. Muhammed ?kbal bo?una demedi: ??slam aleminde taçs?z, tahts?z bir politik peygambere gerek olsayd?, o ancak Mustafa Kemal olurdu.? Evet, Sevgili Dostlar! Her zerresi ?ehit kan?yla sulanarak geri kazan?lm??, bu aziz vatan topraklar?nda nefes al???m?z? borçlu oldu?umuz Sevgili Ata?m?z?n manevi huzurunda sayg?ile e?ilerek yaz?m?noktalarken, yine ?B?RL?K?te olmay?diliyorum. Kaynak: Çukurova Üniversitesi, Sos.Bil.Dergisi,Cilt.26,No.1 Prof.Dr.Nejat Göyünç
U??AK AY?N-? ?ER?F? Söz: Hasan Dede ? Müzik: Mete Edman I.SELAM Sevgilim; Ya Hazreti Muhammed? Yüzyirmidörtbin nebide, say?s?z velide
Nur olan sensin, Ya Hazreti Muhammed Ey ebediyetin padi?ah?Muhammed. Ey gökyüzünün kameri, sen dirilik kayna??, Lâmekân?n gül bahçesi Muhammed. Sevgilim; Nur Muhammed? Senin berrak suyunu görünce, can hikayesini duydum.
Gönlümüzün ferah?s?n? Sarho?unum? Sen gecemize sehersin. Ey Mevlana?ya yüz tutan ki?i; O, öyle bir sultand?r. ?man ile bakarsan, bir gün sen de ?O? olursun. ?O? an?ld?kça, sen an?l?rs?n. Ya Muhammed Sevgilim? Sen k?rm?z?gülsün, sen beyaz yaseminsin.
Can gibi hayat?n gizli derinli?inde, görünmez oldum.
Gülün gönlünde oturur, etrafa gülersin.
Sen! O güzel kokulu Muhammed?
Kimdir ki; senin buyru?una kul, köle olmaz.
Sevgilim; mest edip a????n?ko?turunca, o a??k her tarafa mestane gider.
Kim; senin yüzünü görüp de sarho? olmaz.
Ahular avlar. Muhammed Sevgilim!.. Sevdi seni bu gönül, yand? sana bu gönül. Ey gül beden sevgilim Muhammed Mustafa? Alemin göz bebe?i; Sen bana cans?n, hem de canans?n. Cihan seninle diridir, aziz olmak, murat sürmek sendendir. Can?m Muhammed Mustafa? II.SELAM Sevgilim; Ya nur Muhammed? Senin sevginle dolu olan ruhum diyor ki:
Bir muhabbet göster ki, i?te odur Muhammed Mustafa. Bir ne??e göster, i?te odur Muhammed Mustafa. Nerde bir lâl dudak, senin madeninden de?il. Nerde bir güzel ki, senin nurundan de?il. Nerde bir ulu ki?i, senin yoksulun de?il. Nerde bir pürüzsüz a?k, senin a?k?ndan de?il. Ya Muhammed Mustafa? ?ki cihan serveri Ya Muhammed? Bilsen; o zincir zülüflerin hevesiyle, ak?l ne kadar divane oldu. Hele gönlüm, sana ko?tukça bilsen; ne haller al?yor. Sende yan?yorum Ya Muhammed?
Böyle bir Hakk sakisi varken, kendimde kalmak küfürdür.
IV.SELAM
Kendinde kalma; Yüce Sultan Muhammed?e ko?.
Sevgilim; Bu kadeh, seni bulmak ve gönülde, canda ???ldamak için sana ko?uyor.
O dilber, bir nurdur; iman edersin. ?nsana can verendir; Rabbim dersin.
Ak?l yoluyla de?il!.. Canla, ba?la, tam bir a?kla sana ko?uyor.
Gönlünü verirsen, yüceli?e erersin.
Sevgilim; Senden ba?ka bir yol yoktur ko?ulacak.
Cihan?n Sultan?Muhammed?e erersin?
Cihanda senden ba?ka ?ah da yoktur.
III.SELAM
Senin gibi parlayan bir ay yoktur? Ya Hazreti Muhammed.
Kainat nuru, Sultan?m, Can?m Muhammed? Sen hem gören göz, hem habersin. Ayd?n aylar içinde, en parlak ays?n. Hem ?ekerlerde tats?n. Kainat nuru, Sultan?m, Can?m Muhammed? Sen hem devletsin, hem ebediyetin nur Sultan?.
Her ?ey fanidir. Cihan durdukça baki olan sensin? Ya Hazreti Muhammed!
Din, Ça?da? Dßnyada Konu?tu?unda... Nur Y?ld?z
etmi? sekiz y?l olmu? Seni ebediyete u?urlayal?, TÜRK?ÜN ATASI ? Türk?ün, e?i benzeri dünya üzerinde görülmemi? Kurtulu? Sava???n?n Ba?komutan?! Cumhuriyetinin Aziz Kurucusu! Yokluk ve açl?ktan milletini zaferle ç?kard?ktan sonra tarihin k?sac?k zaman dilimi içerisine; Harf ?nk?lâb?, Soyad?Kanunu, Halifeli?in ve Saltanat?n Kald?r?lmas?, K?l?k-k?yafette De?i?iklik, Kad?nlara Seçme ve Seçilme Hakk?n?n Verilmesi, Takvim, Saat ve Ölçülerde De?i?iklik, Hukuk ?nk?lâb?ve Medeni Kanunun Kabulü gibi yenilikleri de kazand?ran Büyük Devlet Adam?!
Y
Bu yaz?m?zda Senin en çok Yüce Dinimiz ?slam?a bak?? aç?n ve bu yöndeki sözlerine de?inmek istedik. Biliyoruz ki, kelimelere s??mayacak kadar ulusun; yüce aff?na s???narak dil dökmeye çal??aca??z. Bizler, Mevlevi Üsküplü Ulu Hasan Dede?nin evlatlar?y?z. Seni o kadar çok sever ki Dedemiz, yere gö?e s??d?ramaz ve Senden ?Veli? diye bahseder, biliyor musun Atam? Ve yine buyurur der ki, Türk Milleti sana Ata payeli?i vermi?, Seni Ata diye ça??rm??t?r. Tasavvuf tarihinin A?k Peygamberi olan Hakikat Eri Hüdâvendigâr Mevlânam?z?n manevi temsilcisi Hasan Dedem; ?Bütün dinlere sayg?m?z sonsuzdur. Dinlerin üstünü, mant??a, ruha ve gönle en güzel ?ekilde hitap eden Peygamberimiz Hz. Muhammed Efendimiz ile gelmi?tir ? diyerek, dinin insana korku vermeyece?ini ve kimli?ine ula?t?raca??n? belirtmi?tir. Dinsiz bir milletin i?e yaramayaca??n?, yaln?z zahiri ibadetlerle kul olman?n
yetmeyece?ini ve Efendimizin huyuyla huylan?p, O?nun güzellikleri ile kendisini donatarak insan?n ya?ad???topluma ve kendisine faydas? dokunabilece?ini dile getirir. Senin Bal?kesir Hutbesi?nde halka hitaben yapt???n konu?mayla ne denli örtü?ür durumda Hasan Dedemin söyledikleri Atam: " Ey M illet , Allah bir dir . ?an ? bü yü k t ü r . Allah'?n esen li?i, sevgisi ve iyili?i ü zer in ize olsu n . Peygam ber im iz Ef en dim iz Hazr et ler i, Cen ab?Hak t ar af ?n dan in san lar a din i ger çek ler i du yu r m aya m em u r ve elçi seçilm i?t ir . Tem el k an u n u , h epim izce bilin m ek t edir k i, yü ce Ku r 'an'dak i m ân as?aç?k olan ayet ler dir . ?n san lar a f eyz r u h u
"Dua edelim ka r de?ler , o bayr a k o bur çla r da n k?ya mete ka da r dü?mesin..." Muhammed ?kbal
ver m i? olan din im iz, son din dir . En m ü k em m el din dir . Çü n k ü din im iz ak la, m an t ??a, ger çe?e t am am en u yu yor ve u ygu n dü ?ü yor . E?er ak la, m an t ??a ve ger çe?e u ym am ?? olsayd?, bu n u n la di?er ilâh î t abiat k an u n lar ?ar as?n da çeli?k i olm as?ger ek ir di. Çü n k ü t ü m
evr en k an u n lar ?n ?yapan Cen ab? Hak 't ?r . Ar k ada?lar ; Cen ab?Peygam ber çal??m as?n da ik i yer e, ik i eve sah ip bu lu n u yor du . Bir i k en di evi, di?er i Allah'?n evi idi. M illet i?ler in i Allah'?n evin de yapar d?. Hazr et i Peygam ber 'in m ü bar ek yolu n da bu lu n du ?u m u z bu dak ik ada m illet im ize; m illet im izin bu gü n ü n e ve gelece?in e ait h u su slar ? gör ü ?m ek m ak sad?yla bu k u t sal yer de Allah'?n h u zu r u n da bu lu n u yor u z. Ben i bu n a er i?t ir en Bal?k esir 'in din dar ve k ah r am an in san lar ?d?r . Bu n dan dolay?çok m em n u n u m . Bu f ?r sat ile bü yü k bir sevap k azan aca??m ?ü m it ediyor u m . Ef en diler , cam iler bir bir im izin yü zü n e bak m ak s?z?n bu lu n m ak için yap?lm am ??t ?r . Cam iler it aat ve ibadet ile ber aber din ve dü n ya için n eler yap?lm as?n ?n ger ek li oldu ?u n u dü ?ü n m ek yan i k on u ?u p t ar t ??m ak , dan ??m ak için yap?lm ??t ?r . M illet i?ler in de h er k i?in in zih n in in ayr ?ayr ?f aaliyet t e bu lu n m as? zor u n lu du r . ??t e biz de bu r ada din ve dü n ya için , gelece?im iz ve ba??m s?zl???m ?z için , özellik le egem en li?im iz için n eler dü ?ü n dü ?ü m ü zü m eydan a k oyal?m . Ben yaln ?z k en di dü ?ü n cem i söylem ek ist em iyor u m . Hepin izin dü ?ü n dü k ler in izi an lam ak ist iyor u m . M illi am açlar , m illi ir ade yaln ?z bir k i?in in dü ?ü n m esin den de?il, m illet in bü t ü n k i?iler in in ar zu lar ?n ?n , em eller in in son u çlar ?n dan ibar et t ir . Bu n dan dolay?ben den n e ö?r en m ek , n e sor m ak ist iyor san ?z ser best çe sor m an ?z? ar zu eder im .?? Mevlevilik Yolu?nun Piri Hazreti Mevlânam?z: ??Dü n dü n le git t i
can ca??z?m , bu gü n yen i ?eyler söylem ek laz?m ??ve ??Ben , ü ç yü z sen e son r a dü n yaya yin e gelsem , h alif em in ön ü n de sayg?yla e?ilir ve sözler in e it aat eder im , çü n k ü ben im t ah sil edem edi?im bir zam an da o ya?am ??t ?r ??sözleri referans al?nd???nda, Senin söz konusu hutbedeki söylemlerinle ne kadar da birebir e?le?mektedir: ??Hu t beler h ak k ?n da sor u lan sor u dan an l?yor u m k i, bu gü n k ü h u t beler in ?ek li, m illet im izin du ygu sal f ik ir ler i ve lisan ?ile m eden i ih t iyaçlar ?yla u ygu n gör ü lm ek t edir . Ef en diler , h u t be dem ek t oplu m a h it ap et m ek , yan i söz söylem ek dem ek t ir . Hu t ben in m an as?.....bu du r . Hu t be den ildi?i zam an bu n dan bir t ak ?m k avr am ve m an alar ç?k ar ?lm am al?d?r . Hu t beyi söyleyen h at ipt ir . Yan i söz söyleyen dem ek t ir . Biliyor u z k i, Hazr et i Peygam ber 'in h ayat t a oldu ?u m u t lu dön em ler de h u t beyi k en disi söyler di. Ger ek Peygam ber Ef en dim iz ve ger ek dör t h alif en in h u t beler in i ok u yacak olu r san ?z gör ü r sü n ü z k i, ger ek Peygam ber in , ger ek dör t h alif en in söyledi?i ?eyler o gü n ü n sor u n lar ?d?r , o gü n ü n ask er i, idâr i, m âli ve siyasi, sosyal k on u lar ?d?r . ?slam t oplu m u n u n ço?alm as?ve ?slam ü lk eler i ger ilem eye ba?lay?n ca, Cen ab?Peygam ber 'in ve dör t h alif en in h u t beyi h er yer de bizzat k en diler in in söylem eler in e im k ân k alm ad???n dan h alk a söylem ek ist edik ler i ?eyler i bildir m eye bir t ak ?m k i?iler i m em u r et m i?ler dir . Bu n lar h er h alde en bü yü k ve iler i gelen k i?iler idi. On lar cam iler de ve m eydan lar da or t aya ç?k ar d?; h alk ? ayd?n lat m ak ve do?r u yolu göst er m ek için bir ?ar t lâz?m d?. O da m illet in lider i olan k i?in in h alk a do?r u yu söylem esi, h alk ?din lem esi ve h alk ? aldat m am as?. Halk ?gen el du r u m dan h aber dar et m ek son der ece ön em lidir . Çü n k ü , h er ?ey aç?k söylen di?i zam an h alk ?n beyn i f aaliyet h alin de bu lu n acak , iyi ?eyler i yapacak ve m illet in zar ar ?n a olan ?eyler i r eddeder ek ?u n u n veya bu n u n ar k as?n dan git m eyecek t ir . Hu t beden am aç h alk ?n ayd?n lat ?lm as?ve on a yol göst er ilm esidir , ba?k a ?ey de?ildir . Geçen y?l M illet M eclisi'n de söyledi?im bir n u t u k t a dem i?t im k i " M in ber ler h alk ?n ak ?llar ?, vicdan lar ?için bir ilim ir f an k ayn a??, ???k k ayn a??olm u ?t u r ." Böyle olabilm ek için m in ber ler de söylen ecek sözler in bilin m esi ve an la??lm as?, ilim ve f en ger çek ler in e u ygu n olm as? laz?m d?r . Hu t beyi ver en ler in siyasi olaylar ?, sosyal ve m eden i olaylar ?h er gü n izlem eler i zor u n lu du r . Bu n lar bilin m edi?i t ak dir de h alk a yan l??
a??lam alar yap?lm ?? olu r . Bu n eden le, h u t beler t am am en Tü r k çe ve gü n ü n ger ek ler in e u ygu n olm al?d?r . Ve olacak t ?r .??Bal?kesir - Zagnos Pa?a Camii ? 1923 Ayr?ca, Kur ?an-?Kerim?e bakt???m?zda; tarih boyunca zedelenen kad?n onurunu tamir etti?ini, kad?nla erke?in do?u?tan e?it oldu?unu görmekteyiz: ?Ey insanlar, biz sizi bir erkekle bir di?iden yaratt?k. ?üphesiz ki Allah kat?nda sizin en ?erefliniz, takvaca en ilerde olan?n?zd?r.? Hucurat 49/3. ?Kad?n-erkek, fakir-zengin, siyah-beyaz her fert, istisnas?olmadan, k?yamet gününde Allah??n huzuruna tek ba??na ve mutlak bir kul olarak gelecektir. Hiç bir ay?rma olmayacakt?r.? Meryem 19/93?95. Sen, vizyonu büyük bir Devlet adaml???ve insaniyeti Allah??n yüce ufuklar?ndan beslenmi?, seçilmi? bir ki?i olarak kad?na da bu ülkede seçme ve seçilme özgürlü?ü sa?layarak ça?da? Türkiye?nin temellerini att?n. Senin sayende yazmaktay?m bu yaz?m??imdi. Hasan Dedemden senin sadece bir devlet adam?olmad???n?, ayn?zamanda dinine ba?l?ve onu hakk?yla hazmetmi? ve sosyal dünya ya?ant?s?nda da hayata geçirebilmi? bir ?ahsiyet oldu?unu ö?rendim. Hatta dinin ça?da? sosyal ya?ant?n?n en büyük yol göstericisi oldu?unu da. Senden tüm dünya etkilenmi?tir ve büyük dü?ünür, ?air ve Mevlana bendesi Muhammed ?kbal, Seni ?slam'?n son askeri olarak nitelendirmi? ve bayram namaz?için Lahor 'daki Bad?ahi Camii'inde toplanan 250 bin ki?iye ?u konu?may?yapm??t?r: " Du a edelim k ar de?ler , o bayr ak o bu r çlar dan k ?yam et e k adar dü ?m esin . ?slam '?n gü n e?i k ar ar m as?n . Allah bü yü k lider M u st af a Kem al'e yar d?m et sin , ?slam '?n son ask er in i m u zaf f er k ?ls?n .?? Ne emeklerle ve zorluklarla Türk Milleti ile el ele kurdu?un güzel vatan?m?zda geçen her gün, kalplerimizde kurdu?un taht?daha da taçland?rmaktad?r. Umut hiç bitmez insanda ve Hazreti Pir ?imin yolunda. Sen yine ç?k?p geleceksin yetmi? sekiz y?l önce yayd???n ulvi ?????nla, bu vatan?n üzerinde ezel ebed bir güne? gibi yine parlayacaks?n ve biz bir kere daha anlayaca??z ki SEN bu ulusun gönlünde hiç ÖLMEM??S?N! Aziz ruhunun hat?ras?na sayg?yla e?ilirim ATAM? Hû?
Divan-?Kebir'den Seรงmeler Fatma Albayrak
Ey benim can?m! Ey benim çimenim! Sana olan kullu?umu, hizmetimi ne çabuk unuttun! Vefas?z de?ilsin ama neye böyle yap?yorsun? Ne olur yapma. Bir gün demedin ki, o benim yarimdi. Ey dost! Ne çabuk beni ve ad?m?anmaktan vazgeçtin? Bir zamanlar sütle ?ekerin birbiriyle kayna?mas?gibi konu?ur, ?arap içer, süt içer, ard?nca ne dostluklar yapard?k. Ben senin sarho?un olup ?ayet bir kadeh k?rd?msa, sen güzel huyda, cömertlikte bal denizi de?il misin? Ben Yusuf gibi kuyuya dü?tümse, sana güçlük mü var? O kuyunun dibine bir ip uzat?ver de beni kurtar. Benim dü?tü?üm tuza?a e?er senin saç ipin dü?erse, ben de?il, nice gönül, nice can o saç?n her k?r?m?na as?l?r, kurtulur. Senin cömertlik nesimin olmad?kça can gözünü açmaz. Yakub'un gözü vuslat gömle?ini bekliyor. Sen güne?tin; kulun gündüz y?ld?z?gibi de?il miydi? Sen mum gibiydin; kulun sana bir ?amdan gibi de?il miydi? Ey benim ab-?hayat?m! Ey sabah rüzgar?m! Gül fidan?n?n duda??, yaseminin yana??sensiz güler mi? Nitekim Allah'?n ruhu, Allah'?n nefeslerinden üfürmedikçe, ?ekerler ülkesinin Meryemleri gebe kalmazlar. Sen o de?il misin ki, bir kabrin ba?ucundan geçsen, aya??n?n alt?nda kabirdeki ölü ?evkindan hemen kefeni y?rtar. Sen ulusun, söze s??mazsan da vasf?nda geriye kalan özet birkaç beyti de sen söyle. Aman, ben a?k mutr?b?y?m, ba?kalar?alt?n mutr?b?d?r. Benim tefim a?k tefidir, onlar?n tefi ise ?slakt?r, ses vermez. Gönlünde acaba ne var ki ?eker gibi gülüyorsun? Dün gece acaba kiminle idin ki seher gibi gülüyorsun. Ey Bahari! Cihan senin gam?n?çekmekten gülüyor. Sen yasemenlikte çiçek açan a?aç gibi gülüyorsun. Kendi yüzünden puta, puthaneye bir ate? verdin sonra ate?in içinde oturup alt?n gibi gülüyorsun. Mest olarak, gülerek Tanr?harabat?ndan geliyorsun. Cihan?n ?errine de, hayr?na da k?v?lc?mlar gibi gülüyorsun. Allah, senin göbe?ini gül gibi gülmek üzerine kesti. Fakat, bugün sen ey Ay; ba?ka türlü gülüyorsun. Ba? bütün a?açlar?yla beraber hazandan kurudu; sen nas?l bir ba?s?n? Sen ki taze bir gül gibi gülüyorsun. Sen nas?l bir Ay's?n ki, dü?man sana k?l?ç çekse, sen ay gibi nur k?l?c?ndan o k?l?ca, onun siperine de gülüyorsun. Sen bir misk kokususun; havan?n beyaz at?üzerinde ?lgar ediyorsun. Sen bir güne?sin; parlakl???nla ay?n küresine gülüyorsun. Sen yakinsin; besbellisin; zanna, taklide gül, sen bütün gözsün; nakle ve habere gülüyorsun. Ebedi huzurda gören de, görünen de sensin. Yola, yolcuya, göçe ve sefere gülüyorsun. Yoklu?un, yok olman?n ortas?ndan ba??n?ç?kard?n; ba?a, ba?a giyilene, taca ve kemere gülüyorsun. Ahulara ci?erlerinin kan?nefesinle misk oldu. Senin ci?er kan?na o gülü?ün yok mu, rahmettir. Hazreti Mevlana, Divan-?Kebir, c.I s.212-215 Mithat Bahari Beytur
?lmin Kap?s? Serkan Fincan
E
y insanlar, me?akkatli günlerde sabahl?yoruz, nankör mü nankör ve çetin günlerde ya??yoruz. Bu zamanda iyi ki?i kötü say?lmada; zâlim, zulmünü, asili?ini artt?rd?kça artt?rmada. Bildi?imiz bilgilerden faydalanmaktay?z; bilmediklerimizi sormamaktay?z; musibet gelip çatmad?kça da korkmamaktay?z. Hamdolsun Allah'a ki rahmetinden ümit kesilmez, nimetinden ümitsizli?e dü?ülmez. Rahmetinden yeise kap?lan olmaz; kullu?undan ba? çeken bulunmaz. Öyle bir Mâbuddur ki, rahmeti eksilmez, nimeti yok olup bitmez. Dünyadan çekinmenizi tavsiye ederim; çünkü oras? devaml?l???olmayan bir yerdir; Allah a??klar?, dünyada gülseler bile gönülleri a?lar, ferahlasalar bile hüzünleri artar, lütuflara u?rasalar, halk bu yüzden onlara g?pta etse bile onlar, kendilerini yeterli görmedikleri için özele?tiri yaparlar. Sizinse ölümü hat?rlaman?z yitip gitmi?, yalan istekler sizi kavray?p kaplam??; dünya, âhiretten fazla sizi avucuna alm??; tez elde edilen dünya nimeti, zamanla elde edilecek âhiret nimetini gönüllerinizden ç?karm??. Siz Allah dininde karde?lersiniz; fakat sizi birbirinizden
ancak dü?üncelerinizdeki karanl?k, gönüllerinizdeki bulan?kl?k ay?rd?. Birbirinize güzellikler sunmuyor, birbirinizi sevmiyorsunuz. Ne oluyor size de, dünyada elde etti?iniz az bir ?ey sizi ferahland?r?yor, âhiretten yitirdi?iniz güzellikler sizi hüzne salm?yor? Dünyadan yitirdi?iniz ehemmiyetsiz ?eyler sizi ?st?raba at?yor; belirtisi yüzlerinizde görünüyor. Sanki dünya durup kalaca??n?z dura??n?zm??, sanki hep elinizde kalacakm??, yitip gitmeyecekmi?. Bir müddet sonra gelip çatacak âhireti terk etmeyi, elinize hemen geçecek dünya sevgisine kat?p onu buland?rd?n?z; din sözü yaln?z a?z?n?zda, sanki onu bir kerecik tatt?n?z. Sanki her biriniz i?ini görmü?, bitirmi?, efendisinin raz?l???n?elde etmi?. And olsun Allah'a ki tebli? edilen emirleri, tamamlanan vaatleri, söylenen tüm sözleri bildim ben. Biz Ehlibeyt'in kat?ndad?r hikmetin kap?lar?; i?lerin ayd?nlat?c????klar?. Allah'?n selam?O'na ve soyuna olsun, Hz.Muhammed'in ashab?ndan olup onun dinini koruyanlar, gerçekten de bilirler ki ben, bir an bile Allah'?n emrini reddetmedi?im gibi, Rasûlünün emrini de reddetmemi?imdir. Erlerin, yi?itlerin dayanamay?p geriledikleri tehlikeli yerlerde Allah'?n bana ihsan etti?i
erlikle, yi?itlikle can?m?onun u?runa feda etmi?imdir. Rasûlullâh vefat etti?i zaman, ba?? benim gö?sümdeydi; a?z?ndan dökülen bir damla kan elimde idi. Ben de onu yüzüme sürmü?tüm. Onu y?kamaya kalkt?m, melekler yard?mc?md?. Evimizin içinde ve çevresinde feryatlar yücelmi?ti. Meleklerin bir bölü?ü inmedeydi, bir bölü?ü ç?kmada. Onu yataca?? yere koyuncaya dek onlar?n sesleri, onlar?n salavat getiri?leri, namaz k?l??lar?kula??mdan gitmemi?ti. Ona hayat?nda da, ölümünde de benden daha yak?n kim vard??! Ey insanlar, sorun benden beni yitirmeden. Çünkü ben gök yollar?n?, yeryüzünün yollar?ndan daha iyi tan?r?m. Yiter-gider ayr?lan benden, bana gösterildi?i andan beri gerçekte ?üphe etmedim ben. Musa, kendisi için korkmam??t?; korkmu?tu bilgisizlerin üst olmas?ndan; sapk?nl???n hükmetmesinden. Bugün ben ve siz, durmu?uz hak yolla bat?l yolun üstünde; suya kavu?aca??ndan emin olan susamaz bir an. Karanl?klarda do?ru yolu bizimle buldunuz; yüceliklere, üstünlüklere bizimle a?d?n?z; ay?n sonlar?ndaki karanl?klarda bizimle ayd?nl??a ç?kt?n?z. Sa??r olsun o kulak ki yüksek sesi duymaz; ba??r??? duymayan, hafif sesi nas?l duyar? Yat??s?n o yürekler ki boyuna titrer, boyuna çarpar. Nereye gidiyorsunuz? Ne vakit döneceksiniz? Hidâyet alâmetleri dikilmi?tir. Deliller apaç?kt?r; ni?âneler dikili durmaktad?r. Ne diye ba??dönmü? bir halde çöllere dalars?n?z; neden bo?una ko?turursunuz? Sonunda hileye sapaca??n?z?
"Ey insa nla r , sor un benden beni yitir meden. Çünkü ben gök yolla r ?n?, yer yüzünün yolla r ?nda n da ha iyi ta n?r ?m." Hazreti Ali
biliyordum, bekleyip duruyordum; sizde aldanm??lar?n ni?ânelerini görüyordum. Fakat îman perdesi bürümü?tü beni; yüzünüze vurmuyordum; özümün ve niyetimin do?rulu?u, sizin hâlinizi göstermi?ti bana; aç?klam?yordum. Her yana sapan yollar aras?nda, durdum sizin için do?ru yolun ba??nda. Her tarafa bak?yordunuz; yoktu k?lavuzunuz. Her yeri kaz?yordunuz; yoktu suyunuz. Bugün sessiz-dilsiz söylüyorum. Onlar?n güçleri kuvvetleri yokken ben kalkt?m, yard?ma ko?tum; onlar ba?lar?n?h?rkalar?n?n yakalar?na sokmu?larken ben kendimi meydana att?m; onlar sözden kalm??larken ben konu?tum; onlar durup dururlarken ben Allah ?????yla karanl?klar?a?t?m. Gene de en hafif konu?anlar?bendim; kendini en fazla göstermemeye çal??anlar?bendim. Gemi sal?verip at?m?ko?turdum, ödülü al?p ko?tum.
Bir da? gibiydim ki yeller onu yerinden k?p?rdatamaz; kas?rgalar onu söküp atamaz. Hiç kimsenin gücü yoktu ki yüzüme kar??bir ay?b?m?söyleyebilsin; kimsenin haddi de?ildi ki ard?mdan beni k?nas?n. A?a??bir hale dü?en, benim kat?mda yüceydi, üstündü; ona zulmedenden hakk?n?al?rd?m ben. Kuvvetli olan, benim kat?mda zay?ft?; mazlûmun hakk?n?al?rd?m ondan. Allah'?n kazâs?na raz?olduk; emrine teslim olup itâatte bulunduk. Hiç gördün mü Allah'?n sevgilisine, Allah'?n salât?O'na ve soyuna olsun, yalan isnâd edeyim, O'na iftirâda bulunay?m? And olsun Allah'a, O'nu ilk gerçekleyen ki?iyim ben!
Kaynakça: Nehcü'l Belaga -Hazreti Ali-(Abdülbaki Gölp?narl?) dan derlenmi?tir.
Efendilerin Efendisi Ă–zlem Bilge
Nusret Çolpan
"E
y Sultan Hüsameddin Hasan! Sen Sevgiliye de ki; ben can?m?senin k?l?c?n için marifet k?n?yapmaday?m!" Hazreti Mevlana
Hazreti Mevlana'n?n ar? hazinelerinin anahtar?, yer hazinelerinin emini diye nitelendirdi?i Tanr?Velisi Hüsameddin Çelebi, 1225'de Konya'da do?du. Gençlik ça?lar?ndan itibaren zaman?n?n ulu ki?ileri ve fütüvvet ehlinin gözetiminde yeti?ti. Derin nazar?ve dü?üncesinin idrakiyle onlar?n sohbetindeki içtenli?i ayr?ayr?anlad?. Hazreti Mevlana'ya hizmeti seçtikten sonra bütün varl???ndan feragat etti; Onun makbul talihlisi oldu. Hazreti Mevlana'n?n kendisine vermi? oldu?u görevleri eksiksiz yerine getirdi. Gösterdi?i mertlik, insanl?k ve olgunlu?un bereketi sayesinde zahirde ve bat?nda Peygamber 'in yoluna uymakta, Mesnevi'nin yoluna girmekte, Peygamber 'in hakikatini anlamakta, Mevlana'n?n a?k?n?gözetmekte olgun bir insan oldu. Mevlana ?ems-i Tebrizi ve ?eyh Selahaddin'den o kadar feyiz ald?ki defterlere s??maz... Mesnevihan Siraceddin, Kuran'?n s?rlar?n?aç?klayan Mesnevi-yi Manevi'nin yaz?l???n??öyle hikaye eder: Hüsameddin Çelebi, dostlardan bir bölümünün büyük bir a?kla ?lahiname'yi, Mant?ku't-Tayr '?okuyarak s?rlar?ndan tat ald?klar?n?gördü ve Mevlana'ya bahsetmek için f?rsat kollad?, çünkü f?rsatlar bulut gibi gelip geçer... Nihayet bir ak?am, yaz?l?haz?rlanacak bir eserin merhamet, iyilik ve yard?m sunaca??n?dile getirdi?inde Mevlana, sar???n?n içinden bir cüz ç?kar?p Çelebi Hüsameddin'e verdi; burada Mesnevi'nin ba??nda bulunan on sekiz beyit yaz?l?yd?... Birlikte ba?lad?klar?, gayb?n yüceliklerine al?p götüren hakikatler mirac?Mesnevi'nin hikayesini Mevlana Hazretleri, dördüncü cildin giri?inde ?öyle anlat?r: ?Ey Hak Ziyas?Hüsameddin, sen öyle bir ersin ki Mesnevi, senin nurunla ay?bile geçti, aydan bile parlak bir hale geldi. Ey lütfu, keremi ile umulan, yüce himmetin bu Mesnevi?yi nereye çekmekte? Tanr?bilir! Bu Mesnevi?nin boynunu ba?lam??, bildi?in yere do?ru çekmektesin. Mesnevi, ko?up gitmekte... çeken gizli. Fakat görecek gözü olmayan gafilden gizli. Mesnevi?nin yaz?lmas?na önce sen sebep olmu?tun... artar, uzarsa artt?ran, uzatan yine sensin. Madem ki sen böyle istiyorsun, Tanr?'da böyle istiyor... Tanr?, takva sahiplerinin dile?ini ihsan eder. Evvelce sen, varl???n?Tanr??ya verdin... kar??l?k olarak Tanr?'da varl???n?sana verdi. Mesnevi, sana binlerce
?ükretmede... ellerini kald?r?p dualar eylemede... Tanr?, Mesnevi?nin diliyle, eliyle sana ?ükretti?ini gördü de ihsanlarda bulundu, lütuflar etti, keremini ço?altt?. Çünkü Tanr?, ?ükredenin nimetini ço?altmay? vadetmi?tir. Nitekim secdenin kar??l???, Tanr??ya yak?n olmakt?r. Tanr?m?z ?Secde et de yakla?? dedi... bedenlerimizin secde etmesi, canlar?m?z?n Tanr??ya yakla?mas?na sebeptir. Mesnevi ziyadele?iyorsa, uzuyorsa bu yüzden ziyadele?iyor, bu yüzden uzuyor... fazla ve büyük görünmek için de?il! Üzüm çubu?u, yazdan nas?l ho?lan?rsa, onunla nas?l ba?da?m??sa biz de seninle öyle ba?da?m???z, senden öyle ho?lanmaktay?z... istiyorsan emret, çek de çekip götürelim! Ey "sab?r, varl???n anahtar?d?r " s?rr?n?n emiri; bu kervan? güzel güzel ta Hacca kadar çek, götür!? Böylece Hazreti Pir heyecan içerisinde semada, hamamda, ayakta dururken ya da yürürken Mesnevi'yi söylemeye devam etti. Çelebi Hüsameddin'de sabahtan ak?ama, bazen tekrar gün a?arana kadar yazd?, yazd?... Birinci cilt ile ikinci cilt aras?nda, Çelebi Hazretlerinin e?ini kaybetmesi sebebi ile bir zaman aral???vard?r. Ancak bir süre sonra Hazreti Mevlana'ya tekrar niyazda bulunmu?, di?er ciltlerin yaz?lmas?na ara vermeksizin devam edilmi?tir. Nakledilmi?tir ki: Mevlana Hazretleri bu alemden göçmeye haz?rland???günlerde, zaman?n büyükleri hilafetin kime verilece?ini kendisine sormu?lar, O; "Çelebi Hüsameddin bizim halifemiz olur " demi?tir. Sultan Veled'de bu takdire uyar ve Çelebi Hüsameddin için; "Ben de onu kendime uyulan ki?i yapt?m ve Hakk'?n halifesi olarak biliyorum. Onun mübarek vücudu hayatta oldukça babam?n buyru?unu gözetir, ona hizmet eder, onu aziz tutar?m" der. Hazreti Pir ne?e ve sevinç alemine göçtükten sonra Hüsameddin Çelebi on y?l kadar halifelik yapar, 3 Kas?m 1284 de vefat?na kadar hizmetlerini sürdürür... O, sa? oldu?u sürece içtenlik kemerini can beline ba?lam??t?r. Hanedan?için o kadar çal???r ki, anlat?lamaz. Mevlana'n?n kendisine olan inayeti dolay?s?yla hizmet eder ve dünyan?n efendilerinin efendisi olur! "Tanr?'n?n öyle kullar?vard?r ki, peygamberler ve ?ehitler onlar?n Tanr?'ya olan yak?nl?klar?na ve bulunduklar?mevkie g?pta ederler " diye buyurmu?tur Peygamber (selam onun üzerine olsun)! Kaynakça: Ariflerin Menk?beleri, Ahmed Eflaki Mevlana Celaleddin, Abdülbaki Gölp?narl?
Özgürlük Salih Ökten
A
ziz Nesefi Hazretleri özgürlük bahsinde ?öyle diyor: "Alemde mevcud olan her ?eyin nihayeti vard?r; her ?eyin bulu?u (ergenlik) vard?r ve her ?eyin gayesi özgürlüktür. Bu söz bir örnekle daha iyi anla??labilir. Meyva a?açta tamam oldu?u ve kendi nihayetine eri?ti?i zaman, Arablar: "Meyva hür oldu" derler. Nihayetin i?areti ise bir ?eyin kendi ba?lang?ç noktas?na varmas?d?r. Kendi asl?na varan her ?ey nihayete eri?ir. Bize göre ?üphesiz hep Hak'tan gelirler ve yine Hakk'a geri dönerler. Bundan dolay?kamil insan, kendinin ba?lang?c?olan Hakk'a varmakla kainat a?ac?n?n pi?mi? ve olmu? bir meyvas? olur; onun d???ndaki insanlar da, henüz ham bir meyva halinde bulunur. Ham meyva olmu? meyvan?n haline yabanc? oldu?undan, kamil insan?n halini söz ile kendini tamamlamam?? insana anlatmak mümkün de?ildir." Hz. Mevlana da "meyva" mecaz?n?Mesnevisinde kullanarak bize sesleniyor: "Ey ulular! Bu cihan bir a?aca benzer; biz de bu alemdeki yar?ham, yar?olmu? meyvalar gibiyiz. Ham meyvalar dala iyice sar?lm??t?r, çünkü ham meyva kö?ke, saraya lay?k de?ildir. Fakat olup lezzetlendi?i zaman dal?tutmay?b?rak?r, hemen dü?üverirler. Bunun gibi baht ve ikbal yüzünden a?z?tatl?la?ana da bütün cihan mülkü lezzetini kaybeder ". Sultan Veled Hazretleri manas?nda kendisinin semavatta yolculuk yapt???n?ve babas?Hz. Mevlana'n?n onu takip etti?ini görür. Bu manay?Hüsameddin Çelebi Hazretlerinden tabir etmesini ister. Çelebi Hazretleri manay?çok güzel bulduklar?n?ifade ederler. Sultan Veled, Hüsameddin Çelebi Hazretlerinin manaya olumlu bakmas?n?be?enmezler. Çünkü babas?n?n kendisinin arkas?ndan takip etmesi, henüz tam büyümedi?ine delalet etmektedir ve henüz tam özgürlü?ünü elde edemedi?i için bu durumdan memnun de?ildir. ?rfan ustalar?m?z özgürlü?e Allah'a kulluk etmekle ula?aca??m?z?söylerler. Buradaki mant??a ters gelen paradoks rasyonel akl?m?z?derhal rahats?z eder. Özgürlü?ü onun tam z?dd?olan kulluk ile nas?l elde edebiliriz? Böyle sa?duyumuza ayk?r?bir ?eyin mümkün olabilece?i, 20. yüzy?l?n en büyük mant?kç?ve matematikçilerinden Kurt Gödel taraf?ndan, Matematiksel Mant?kta Eksiklik Teoremi ile ispatlanm??t?r. Bu teoremin bir versiyonu bizim irfani gelene?imizde, "Bir ?ey haddini a??nca z?dd?na münkalib (dönü?ür) olur " ?eklinde ifade edilmi?tir. Buna bir örnek
olmak üzere Hz. Mevlana'n?n Fihi-Mafih'de, 51inci bölümdeki sözleri ???k tutar san?r?m: "Hani Mansur, Tanr?'ya a?k?son haddine var?nca kendine dü?man kesildi, kendini yok etti-gitti. Ben Tanr?y?m dedi; yani ben yok oldum, Tanr?kald?ancak. Bu söz gönül alçakl???n?n son derecesidir, kullu?un sonudur." Hz.Mevlana'n?n bu sözünden, Tanr?'ya a?k son hadde var?nca kullu?un (ubudiyetin) sonu geldi?ini, Rab olu?un (rububiyet) ba?lad???n?anl?yoruz. Di?er bir deyi?le kulluktan azad olu? ve özgürlük ba?l?yor. ?nsan zihnini kabaca üç kategoride dü?ünebiliriz: Duygular, ak?l ve hayal. Bunlardan sadece hayal yetisinde özgür olabiliriz. Mesela duygular söz konusu oldu?unda, birisi bize kötü bir söz söyledi?inde ona k?zar?z veya en az?ndan olumsuz etkileniriz (Veliler müstesna, onlar hürdür), özgür de?ilizdir. Ak?la gelince, orada da özgür de?iliz. Örne?in iki kere iki be? eder diyemeyiz. Hayal gücümüz bize özgürlük imkan?sunan yegane yetimizdir. Bundan dolay?Hasan Dede'miz bize Allah'?n güzelli?ini idrak etmek için, muhayyilemizi kullanarak bir buçuk milyar güzel, nurlu insan?n güzelli?inin tek bir ki?ide topland???n?hayal etmemizi tavsiye etmektedir. Hz. Mevlana Mesnevi'nin 1inci cilt-3495 numaral?beyitinde hayal ile ilgili olarak "S?fattan ve isimden ne do?ar? Hayal; fakat o hayal kavu?man?n delili olur, hakikate yol gösterir " buyurmaktad?rlar. Bu alemde insano?lu zaman ve mekanla s?n?rlanm??t?r. Bu tabiat?n insana getirdi?i bir s?n?rlamad?r. Bir de tarihin ve toplumun üzerimizdeki bask?s?vard?r ki, biz fark?na varmasak da çok büyüktür. Nefsimizin özgürlü?ümüzü s?n?rlamas?ise, yukar?da bahsetti?imiz bütün etmenlerden en bask?n olan?d?r. Genel olarak insano?lu nefsinin esareti alt?ndad?r. Ancak peygamberler ve veliler nefislerinin esaretinden kurtulmu?lard?r. Bu yüzden Peygamberimiz Hz. Muhammed için "O hür o?lu hürdür " derler. O tamamiyle özgür oldu?u için onun ?ahadeti (?ahitli?i) gerçek, hakiki ?ahadettir. Eskiden ?slamda ?eriat mahkemelerinde iki kad?n?n ?ahitli?i bir erke?in ?ahitli?ine e?itmi?. Çünkü o zamanlarda kad?nlar?n ekonomik ba??ms?zl?klar?olmad???için kocalar?n?n etkisi alt?nda ?ahitlik yapma ihtimali dikkate al?n?rm??. En yüksek makamdaki velilere ahrar derler. Ahrar en hür olanlar demektir. Onlar bu yüzden nefislerinin etkisi alt?nda kalarak söz söylemezler. Olmak (kemale ermek) demek ölmek, "Ölmeden önce ölünüz" sözünün s?rr?na ermektir; özgürle?mektir. Ne mutlu ölmeden önce ölenlere!
Sultan Veled Divan? Çi?dem Zehra
Ey vefas?z i?veli sevgili, daha ne kadar cefa edeceksin, söyle? Gönül hanesi ate? doludur, çabuk gel ve su saç O gül bahçesi iki yana??ne zamana kadar benden gizleyeceksin? Allah için bir lahza yüzündeki örtüyü kald?r Senin yüzünden lale ve gül bahçesi utan?r Senin yan?nda y?ld?zlar ve kamer ba?lar?n?yere koyar Bu tenimde can?ms?n, iki gözümün ayd?nl???s?n Sensizlik benim için ölümdür, sensiz iki gözüm kördür Gönlüm sen ve dostlu?un için bütün her ?eyden uzakla?t? Do?ru söyle benden ayr?lman bana reva m?d?r? Senin vuslat?n?n arzusuyla kulun hayalinin pe?inde Yüzünü yere koydu ve ellerini semaya kald?rd? Ey sevgili, bu k?v?lc?mlar içen gönlü alçaltma Veled gönül denizinde k?ymetli bir incidir Ay yüzlü gül çehreli sevgiliyi kucakla öp Latif servi boyluyu, k?ymetli gümü? tenliyi Misk kokulu saç?olan dilberi, zarafet ve güzellik kayna??n? H?z?r '?n hayat suyunu , dedikodusuz ve kinsiz kimseyi Onun akik duda??ve parlak incisinin arzusuyla Onun vuslat?için gümü?, alt?n ve hazineyi feda et Ey cümle güzellerin ?ah?olan sevgili, bu zamanda e?in yoktur Cömertli?inden bu de?ersiz kulunun elini tut Ey ay yüzlü, dün gece vuslat için söz vermedin mi? Allah a?k?na geçmi?te verdi?in sözlere vefa göster Yüzümden akan iki gözümün ya?lar?ndan ?st?rab?m?gör Hicran gam?ndan sinem a?k ate?iyle doludur Ey saki, onun meclisine gel, çabucak ?arap getir Bana kadeh yetmez, o testiyi bana ver Haram ve helalden geç, testi ve kaseyi b?rakma Dostlu?u art?rmak için küpten ?arap doldur Tenim a?k denizinin dalgas?n?n üzerinde bir gemidir Ruh bal?klar gibi olunca bu gemiyi bat?r Ten içinde can definesinin gizli oldu?unu söyledi Veled Ten harap olmad?kça defineyi nas?l götürebilirsin? Sayfa: 420/421
Dünyada ve Türkiye'de M evlevihaneler - 4 Gürcan Kaftan
G
alata Mevlevihanesi Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid dönemi devlet adamlar?ndan beylerbeyi ?skender Pa?a taraf?ndan 1491?de kurulmu?tur. Kulekap?s?Mevlevihanesi ad?yla da an?l?r. Zaman içinde çe?itli eklerle geni?letilerek tam bir külliye niteli?ine bürünen mevlevihane, ?skender Pa?a?ya ait av çiftli?inin bir kesiminde, muhtemelen H. Theodoros Manast?r??n?n kal?nt?lar? üzerine in?a edilmi?tir. ?skender Pa?a?n?n Vak?flar Genel Müdürlü?ü Ar?ivi?nde bulunan 12 Muharrem 897 (15 Kas?m 1491) tarihli vakfiyesinde, Vize?de bulunan gayrimenkullerini mevlevihaneye vakfetti?i, vakf?n mütevellili?ini de mevlevihanenin ?eyhlerine ?art ko?tu?u belirtilmektedir. Osmanl? kaynaklar?nda ?k?ymet-i su?r ?olarak an?lan 1509 depreminde Galata Mevlevihanesi?nin de hasar gördü?ü tahmin edilebilir. Mevlevihane, dördüncü postni?in Mesnevihan Mahmud Dede?nin (Ö.1548) vefat?ndan sonra sahipsiz kalarak harap olmu?, bir süre Halveti zaviyesi, daha sonra da medrese olarak kullan?lm??t?r. XVII. yüzy?l?n ba?lar?nda Konya?daki Çelebilik makam?nca görevlendirilen ?eyh S?rr?Abdi Dede, ?eyhli?ini üstlendi?i mevlevihanede 1608 y?l?nda büyük bir onar?m gerçekle?tirmi?tir. XVll. yüzy?l?n ilk yar?s?nda Tersane ve Matbah Emini ?smil A?a da mevlevihanede imar faaliyetinde bulunmu?, Matbah Emini Hasan A?a avlusunda bir çe?me yapt?rm??t?r. Galata Mevlevihanesi 1765 y?l?nda ç?kan büyük Tophane yang?n?nda harap olmu?, dönemin padi?ah?III. Mustafa, Yeni?ehirli Osman Efendi?yi bina emini tayin ederek
buray?yeniden in?a ettirmi?tir. Mevlevihanenin yerle?im düzeninde önemli de?i?ikliklerin yap?ld???di?er yenileme ise Mevlevi muhibbi III. Selim?in eseridir. III. Selim?in tahta ç?k??? s?ras?nda mevlevihanenin postni?ini olan ünlü divan ?airi ?eyh Galib?in, tekkenin tamire muhtaç oldu?unu ?Kaside-i Tannane? adl?manzumesine ili?tirdi?i bir arzuhal ile padi?aha bildirmesi üzerine 1791 -92?de mevlevihane binalar?n? yenilemi?tir. Bu arada semahane bir hünkâr mahfiliyle donat?lm??, Reisülküttab Mehmed Ra?id Efendi?nin uzak bir kaynaktan getirtti?i suyu padi?ah mevlevihaneye ba???lam??t?r. Mevlevihanede XIX. yüzy?lda da birçok yenileme, onar?m ve tadilat yap?lm??t?r. Bunlar?n ilki, II. Mahmud devrinin ünlü simalar?ndan Halet Efendi?nin 1819?da gerçekle?tirdi?i imar faaliyetidir. Halet Efendi, günümüzde mevcut cümle kap?s? ile yan?nda sebil, çe?me, muvakkithane ve kütüphane-mektepten olu?an sebilküttab?, yine cümle kap?s?na biti?ik olan kendi türbesini in?a ettirmi?, avluyu mermerle kaplatm??, dedegan hücrelerini onartm??, ayr?ca mevlevihanenin mesnevi ?arihi Ankaravî ?eyh ?smail Rûsühi Dede ile ?eyh Galib Dede?nin gömülü olduklar?türbeyi yeniden yapt?rm??t?r. Mevlevihane 1824?de bir yang?n daha geçirmi?, mescid, matbah-??erif ve dokuz adet hücre ortadan kalkm??t?r. ?eyh Seyyid Kudretullah Dede taraf?ndan 1828?de sadaret makam?na hitaben kaleme al?nan arzuhalde, yang?n?n üzerinden dört y?l geçmesine ra?men dervi?lerin hala çad?rlarda bar?nd?klar?ve çad?rlar?n y?pranm??
oldu?u belirtilerek gere?inin yap?lmas?istenmektedir. Bunun üzerine çad?rlar?yenileyen II. Mahmud 1835?de mevlevihaneyi yeniden in?a ettirmi?tir. II. Mahmud?un k?z?Adile Sultan 1847?de mevlevihaneye sarn?ç, ?ad?rvan ve çama??rhane birimlerini ekletmi?, Abdülmecid ise 1851-52?de avludaki Hasan A?a Çe?mesi?ni tamir ettirmi?, ertesi y?l matbah-??erifi, 1859-60?da semahaneyi, selaml???ve dedegân hücrelerini içine alan ana binay? bugünkü ?ekliyle yeniden yapt?rm??t?r. XIX. yüzy?l?n ikinci yar?s?nda, muhtemelen Kudretullah Dede?nin vefat?n?(1871) ve Halet Efendi?nin yapt?rd???aç?k türbeye defnini takiben bu türbenin yerine kapal? bir türbe in?a edilmi?tir. Mevlevihane, II. Abdülhamid ve V. Mehmed Re?ad devirlerinde de küçük kapsaml?onar?mlar geçirmi?tir. Tekkelerin kapat?lmas?ndan (1925) sonra mevlevihanenin ana binas?halkevi, sebilküttab ise karakol olarak kullan?lm??t?r. Bir ara avluya bir ilkokul in?a edilmesi dü?ünülmü?se de bu gerçekle?memi?tir. 1945-1947 y?llar?aras?nda belediye taraf?ndan hazirenin ?ahkulu Bostan?Soka?? üzerindeki do?u kesimi kald?r?larak yerine Beyo?lu Evlendirme Dairesi yapt?r?lm??, bu arada semahanenin giri?indeki ah?ap türbeler, harem bölümü, matbah-??erif ve di?er baz?mü?temilat ortadan kald?r?lm??t?r. Galata Mevlevihanesi resmi kurumlar?n ilgisizli?ine ra?men Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu ile bu kuruma ba?l? ?stanbul?u Sevenler Grubu?nun, özellikle Re?it Saffet Atabinen ile Hamdullah Suphi Tanr?över ?in
çabalar?sayesinde k?smen de olsa günümüze gelebilmi?tir. Birçok giri?imin sonucunda mevlevihanenin 1946?da bütün birimleriyle bir Mevlevi kültürü müzesine dönü?türülmesine karar verilmi? ve mülkiyeti vak?flardan Milli E?itim Bakanl????na intikal etmi?tir. Mevlevihanenin müzeye dönü?türülmesi yirmi y?ll?k bir gecikmeyle gerçekle?ebilmi?, dört y?l süren geni? kapsaml?onar?m çal??malar?sonunda Divan Edebiyat?Müzesi ad?yla 27 Aral?k 1975?te ziyarete aç?lm??t?r. MEVLEV?HANEN?N POSTN???NLER?: Ahmed Celaleddin Efendi, Sultan-i Divani Sema?î Mehmet Dede, Safa-i Dede, Mahmud Dede, S?rr?Abdi Dede, ?arih-i Mesnevi ?smail Rusuhi Dede, Adem Dede, Arzi Mehmed Dede, Mevlevizade Dervi? Çelebi, Pendari Naci Ahmed Dede, Gavsi Ahmed Dede, Safi Musa Dede, ?sa Dede, Mehmed Sad?k Dede, Çelebi Abdülkadir Dede, Hüseyin Dede, Bakkalzade Ali Dede, Halil Numan Bey, ?emsi Dede (atanm?? fakat posta oturamadan vefat etmi?tir), ?eyh Galib Mehmed Ruhi Dede, Mahmud Dede, Kudretullah Dede, Mehmet Ataullah Dede, Ahmed Celaleddin Dede? YAPININ BÖLÜMLER? Mevlevihanenin kuzey s?n?r?n?olu?turan Galip Dede Caddesi üzerinde cümle kap?s?, bunun sa??nda Halet Efendi?nin yapt?rd???sebilküttab (sebil-çe?me-muvakkithane-kütüphane-mektep grubu), solunda ise, Halet Efendi?nin kendisi için in?a ettirdi?i türbenin yerini i?gal eden Kudretullah Efendi Türbesi ve bir dizi dükkan s?ralanmaktad?r. Cümle kap?s?n?izleyen üst geçit, ortas?nda Sultan Divani?nin dikti?i rivayet olunan servinin yükseldi?i, zemini ta? dö?eli avluya ula?t?r?r. Avlunun güneyinde semahaneyi, ?eyh dairesini (selaml???) ve dedegan hücrelerini bar?nd?ran ana bina, bat?s?nda sarn?ç ile ?ad?rvan, kuzeybat?kö?esinde mutfak (matbah-??erif) binas?n?n kal?nt?lar?ile çama??rhane, kuzeyinde, s?rt?n?sebilküttaba dayayan Hasan A?a Çe?mesi, do?usunda ?eyh ?smail Rusûhî Dede ve ?eyh Galib Dede efendilerin gömülü oldu?u türbe, bunun kuzeybat?kö?esine biti?ik çilehane ile hazire yer almaktad?r. Arsan?n, avluya göre çukurda kalan güneybat?kesiminde de, günümüze intikal etmemi? olan ah?ap harem dairesinin bulundu?u bilinmektedir. Harem ile ana binan?n aras?nda, muhtemelen meydan- ?erif mekan?ile bir grup dedegân hücresini bar?nd?ran ufak bir kanad?n varl???tespit edilmektedir. Mevlevihane alan?, solda kuzeyden giri?i olan Bac?lar Dairesi ve sa?da ?dare olarak kullan?lan güneybat?dan giri?i olan Selaml?k giri?i ve holü; Üstte Hünkâr Mahfili, Konya postni?in odas?ve yabanc?lar locas?bulunmaktad?r? (devam edecek)
M evlevilik'te Adap ve Erkan - 4 Gßlsen Suçsuzer
B
a? kesmek
Ayak mühürlenerek ve eller, ?ayak mühürlemek? maddesinde bildirdi?imiz gibi sa??üste gelmek üzere gö?se, yahut sa? el, kalp üstüne, sol el, sa? bö?üre do?ru konarak vücûdun biraz öne, ba??n, vücûda do?ru daha a?a??ya ve düz olarak e?ilmesi. Bu duruma ?niyaz etmek, niyaz durumu? da denir. Berk-i sebz Ye?il yaprak anlam?na gelen bu söz, Mevlevinin dedesine, dergâha verdi?i arma?ana denir. Götürülen arma?an, bir ihtiyac?kar??lamak için olmad???gibi tasadduk da de?ildir. Bu, bir gönül almakt?r, bir cemiledir ve mutlaka gizli olarak sunulur. ?Berk-i sebz?e, ?niyaz? ve ?nezr ? de denir. Binbir gün çile. Bin bir gün müddetle usul ve adaba uygun olarak on sekiz de?i?ik hizmet görüldü?ü ve çile müddetinin bin bir gün olmas?ile ilgili olarakta Hazreti Mevlana'n?n hayat?boyunca ç?karm?? oldu?u halvetlerin toplam?n?n bin bir gün etmesi veya Cenab-?Hakk'?n bin bir ismine kar??l?k olarak bin bir gün zikir ve hizmet etmekle ilgilendiriliyor. Ayakç?l?ktan ba?layarak bin bir gün boyunca; ayakç?, çera?c?, süpürgeci, d??ar?kandilcisi, yatakç?, tahmisçi, içeri kandilcisi, içeri meydanc?s?, somatç?, pazarc?, dolapç?, bula??kç?, ?erbetçi, abrizci, çama??rc?, d??ar? meydanc?s?, halife dede, kazanc?dede olmak üzere on sekiz de?i?ik hizmeti görür; kendisine Mevlevili?in tarihçesi hakk?nda bilgi verildikten ba?ka Farsça ö?retilir, Hazreti Mevlana'n?n Mesnevi'si yan?nda, Eflaki'nin Menak?bü'l Arifin'i ve ba?ka lüzumlu eserler okutulur; kabiliyetine göre hat, mus?ki, tezhib, ?iir vb. talim ettirilir; sema ç?kartt?r?l?r. Sema ç?karan dervi?e bir sikke verilerek mukabeleye kat?lmas?na izin verilir.
Mevlevî ana tekkesinde, üç gün Saka Postu'nda oturur, orada kal?p kalamayaca??n?kendi kendine dü?ünür, dü?ünür, muhasebesini yapar; e?er olumlu sonuca ula??rsa, hemen kalkar hizmete ba?lard?. Can; Saka Postu'nda, iki dizi üzere oturur, murakabe vaziyeti al?rd?. Orada di?er dervi?lerin (can) yapt???hizmetleri seyrederdi. Saka Postu'na oturan ki?i, tefekkürle me?gul oldu?u için, ancak gerekti?i zaman, gerekti?i kadar konu?urdu. Bu durumda, can, herhangi bir vird okumazd?. Can, hizmete kalkt???nda yapaca??ilk i? ayakç?l?kt?. Di?er hizmetlere geçmesi, kabiliyetine göre de?erlendirilirdi. "Can cümleden azîz" atasözüyle, dervi? karde?in her ?eyden önemli oldu?u dile getirilirdi, ihvan anlat?l?rken isimlerinin sonuna can kelimesi eklenirdi: Ali Can, Ahmed Can, Mehmed Can gibi. Tarikat karde?lerinden bahsedilirken, canlar tabiri kullan?l?rd?. Yunus Emre'nin ?u ?iiri, buna güzel bir örnek te?kil eder: Gelün soral?m canlara suretinden n'old?gider Dün-gün senünem der iken sebeb neyi buld?gider. Can?m erenler yol?inceden inceyimi? Süleyman'a yol kesen sol bir kar?ncay?m??. Can Odas? Konya'daki Mevlevi tarikat?n?n ana dergâh?nda (âsitâne) yer alan özel odan?n ad?. Mutfa??n sa??nda bulunan bu oda, büyükçe olup, can ad?verilen dervi?lerin toplan?p oturdu?u bir yerdi. Di?er bölgelerde yer alan Mevlevî zaviyelerinde, Konya'daki ana dergâhta oldu?u gibi can odalar?bulunur ve buralarda dervi?ler otururdu. Celâl Ululuk anlam?na gelen bu söz, terim olarak Allah??n kah?r s?fatlar?n?n tu?mu?ne denir. Cemaat - Hâne
Bula??kç?Dede Mevlevî tabiri. Matbah-??erifte önemli bir görevdir. Bula??kç?Dede'nin beraberinde, yard?mc?lar? bulunurdu. Yemek kaplar?mutlaka mutfakta y?kan?rd?. Ka??klar da büyük bir özenle y?kan?p kurulan?rd?. Somat denen sofra bezinin temizli?ine çok dikkat edilirdi. Küçük dergahlarda Bula??kç?Dede'nin yard?mc?s? olmazd?. Can Farsça gönül, ruh gibi manalara gelir. Dervi?ler için kullan?lan bir Mevlevî terimidir. Kabul olunmak üzere gelen yeni dervi?lere, Mevleviler can derler. Can;
Topluluk yeri. ?Manâk?b-ul Arifin? de geçen bu söz, her halde mühtesiplerin toplan?p ?Mesnevi? okuduklar?, dinledikleri yer anlam?na gelse gerektir. Cemâl. Güzellik, güzel olmak anlam?na gelen bu söz, terim olarak çe?itli manalarda kullan?l?r: 1) Allah?n lütuf s?fatlar?. 2) Yüz. Birisi tavsif edilirken, cemali güzel denir. 3) Lütuf, iyilik, güzellik. 4) Dar-?cemâl: Cemal yeri. Ahiret. 5) Cemâl seyri; Güzel yüzlere bakmak.
Cenaze Gülbang? Arapça- Farsça. Gülbank, topluca okunmak üzere düzenlenmi? duaya denir. Bu tabiri daha çok Mevlevîler kullan?r. Kal?b?dinlendiren can, yani ölen, ebedî istirahata çekilen dervi? için okunan gülbank. Bu gülbank ?u ?ekilde idi: "Vakt-i ?erif hayrola, hay?rlar fethola, ?erler defola, dervi? ...... karde?imizin ruh-? revan??âd-ü handan, mazhar-?afv ü gufran, dâhil-i ravza-i r?dvân ola, mekân?nda istirâhati müzdâd, menzili mübarek ola, bakîler selâmette kala, demi Hazret-i Mevlânâ'ya Hû diyelim, Hû". Cünbü?lenmek. Bir ?ey yemek, içmek. Çay cünbü?lenelim gibi. Bu terim, umûmîdir. Kaynak: Abdülbâki Gölp?narl? (Mevlevî Âdâb ve Erkân?) ve Ethem Cebecio?lu'nun Tasavvuf Terimleri Sözlü?ünden derlenmi?tir.
HA SA N DEDE
&
EVRENSEL M EVLEV? B?LGEL?? ? Mevlevi Hasan Dede'nin t asavvuf sohbet lerini Yout ube kanal?m?zda izleyebilirsiniz...
Benden ?çeri Gülçin Granit
Sermed Berktav
"M
ü?külünü çözen, seni hakikate ula?t?ran bilgiyi ölüm gelip çatmadan önce iste, ö?renmeye çal??. Akl?n?ba??na al da ?u dünyay?, yani var gibi görünen yo?u b?rak, yok gibi sand???n var?iste? ? Hz. Mevlana?n?n Rubaîleri 117 Gün, mateme dönü?meden evvel siyahlara bürünen gece; gündüzün ba?r?n?deldi de geçti. Gökta?lar? savrulurken yeryüzüne, kenarlar?yald?z oyal?tülbendi çoktan dü?mü?tü geceye. Gökyüzünün gürlek naralar??ehrin bo?luklar?nda inledi? Karak?? sarmalarken geceyi, poyraz dönüyordu karayele. ?ncecik mantosunun içinde savrulup duran ihtiyar, gitti?i kap?lardan geri çevrildi. Bir deri bir kemikten ibaret ihtiyar?n karanl?kta beliren silueti, bo?lukta as?l?duran siyah h?rkaya benziyordu. Bastonunun yard?m?yla kuytu bir kald?r?ma ili?ti usulca. Kaplumba?a gibi ba??n?içeri çekti. Ta??n so?u?u içine öyle bir i?ledi ki... Akl?ndan, üstünde duman?tüten bir tas çorba geçti. Kar??evin penceresi ???k h?z?yla aç?l?verdi birden. Omuzunu battaniye ile sarmalam?? genç kad?n?n gözleri, karanl?k gecenin içinden çok gerilere gitti? F?rt?nal?geçen hayat?n?bu geceyle özde?le?tirdi. Film ?eridi gibi izledi bir müddet geçmi?ini. Sokak lambas?n?n ?????nda ?ira Y?ld?z?gibi parlayan ihtiyar?n gözlerine ili?iverdi bak??lar?. ?Yanl?? görmü? olamam? diye geçirdi içinden. ?htiyar bir adam büzü?mü? oturuyordu kald?r?mda. Vakit geçirmeden seslendi: ?Dedem, hemen gel içeri! Hava poyraz oralarda durulmaz. Çorba yapt?m için ?s?ns?n biraz.? ?htiyar i?itince sözleri hiç ?a??rmad?nedense. Hafiften tebessüm etti. Sol eliyle h?rkas?n?aralad?ve kalbine ?öyle f?s?ldad?: ??lahi! ??in ucu dokununca sana, nas?l da bulursun kendine çorba.? Kad?n, dedeyi oturdu?u yerden kald?r?p içeri ald?. Soban?n yan?na oturttu. Sini içine koydu?u somun ekmekle bir tas mercimek çorbas?sundu. Dedenin safran sar?l???ndaki yüzünde, geçmi?ine ait nice hat?ralar sakl?yd?. ?nce, uzun bedenini ise hayat kar??s?ndaki zay?f duru?una benzetti. Tüm bunlar? an?msatan o ihtiyarda bir ?eyler vard?. ?Bende, benden içeri bir ?eyler var...?diye geçirdi içinden. ?htiyar?n gözlerine Gâlû beladan beri tan?yormu?ças?na hayranl?kla bakt??
Dede, h?rkas?n?n içindeki neyini ç?kar?p üflemeye ba?lad?. Ney na?meleri genç kad?n?n gönlünü ?s?t?p yer yer yakarken, usulca gözleri kapand?. Ruhsal bir yolculuk ba?lam??t?. Sözcük ve zamana ihtiyaç duyulmayan bir âleme vard?lar. Dedeyle birlikte gökyüzünde semaya ba?lad?lar. Art?k tek duydu?u ses ?Allah! Allah!?zikriydi. Birden ayet okumaya ba?lay?p birbirlerine niyaz ettiler. Kâinat?n her zerresi semaya i?tirak ediyordu. Her ?ey tek vücut olmu?ken arz?n merkezinden yükselen öfkeli silkeleni? saniyeler içinde ortal???toza, dumana kat?p birçok varl???özüne do?ru çekti? Genç kad?n so?uk ve karanl?k bir mekânda külçe gibi yat?yordu. Tam kendinden geçece?i anda dedenin sa? eliyle kalbine üç kez bast?rd???n?hissetti. Mevlana Hazretleri?nin bahçesinden getirdi?ini söyledi?i k?rm?z?gülü kad?na uzatt?. Üzerinde su damlac?klar? vard?? Dedenin efsunlu bir t?n?yla söyledi?i sözlerine kulak kabartt?: ?Bak! Evlad?m, dinle beni? ?imdi beni iyi dinle! Bu gülü her koklad???nda derince nefes al. Bir gülden nefes al, bir Allah??zikret. Bir gülden nefes al, bir Allah ad?n? zikret. Unutma!? Genç kad?n kalbinin h?zla çarpt???n?, ruhen hafifledi?ini hissetti. Derinlerden ama çok derinlerden bir ses çal?nd?kula??na? ?Kimse yok mu orada?? Aya?a kalkmak istedi. Üzerinde ne oldu?unu anlayamad???bir a??rl?k vard?. Kemiklerinin her bir parças?k?r?lm??ças?na a?r?yordu. A?z?n?n ve gözlerinin içi tozla dolmu?tu. Kula??na gürültülü sesler gelmeye ba?lad?. ?çeri süzülen güne? huzmesi çevresini ayd?nlanmaya ba?lam??t?. Gözlerini zorla aralad?. Kama?an gözleriyle dedeyi bo?una arad?? H?r?lt?l? seslerle Allah??n ad?n?zikretmekten hiç vazgeçmedi. Ümitleri kesildi?i anda f?s?lt?yla ç?kan bu sese yönelen Akut ekipleri genç kad?na canl?olarak ula?t?lar? Dede görünürde yoktu... Burnunda h?l? kokusu tüten gülü hat?rlad?, eline bakt?. Gül yapra??ndaki su damlac?klar?n?dudaklar?na götürüp susuzlu?unu giderdi. Gülün kokusunu içine çekip nefesini Allah??n ad?n?zikrederek yava?ça koyverdi?
S?k?nt?n?n Anahtar?d?r Sab?r Esin Kaya
H
erkese güzel bir ay dilerim, bütün zorluklar?m?z?n kolayl??a dönü?mesini, s?k?nt?lar?n içinden çareler belirmesini, karanl???n içinden ayd?nl?klar do?mas?n?isterim. Ümitsizlikten sonra nice ümitler var, karanl?klardan sonra nice güne?ler var buyuruyor Hz. Pirimiz. D?? dünyam?z hadiselerle, olaylarla dolu, iç dünyam?z ise hakikatte çok geni? bir alem, uçsuz bucaks?z. D?? dünyan?n dertleri ve s?k?nt?lar?ile iç dünyam?z?n da daralmas?, kimli?ine sahip olan bir insana yak??maz. Ama insan kimli?ini bulamad?ysa hiçbir zaman s?k?nt?lardan, hüzünlerden de kurtulamaz. Yine Hz. Mevlana?ya kulak verelim, s?k?nt?dan kurtulma yolunun sab?r oldu?unu Divan-?Kebir ?de ne güzel anlat?yor; ?Dal gam?na ey can, çünkü sab?r, s?k?nt?n?n anahtar?d?r; dal gam?na da sonucu merhemi yüz göstersin; s?k?nt?n?n anahtar?d?r sab?r. Dertlere, kederlere öylesine dal ki sonucu, ans?z?n Tanr?kürsüsü de tap?na gelsin, ulu ar??da; çünkü s?k?nt?n?n anahtar?d?r sab?r. Dünyan?n nuruyla gül de dünyan?n dü?ünü derne?i ol, yas?ndan kurtul, emniyete ula?, çünkü sab?r, anahtar?d?r s?k?nt?n?n. A gönlüm, erkekten de vazgeç, kad?ndan da; sök, ç?kar onlar?n sevgisini içinden de a?kla day?n da olsun, amcan da; çünkü s?k?nt?n?n anahtar?d?r sab?r. Gökyüzü gibi iki büklüm olur, buyru?a uyarsan felekten de, e?ri düzen i?lerinden de kurtulursun, sab?r anahtar?d?r s?k?nt?n?n. Hem benlikten halâs olursun, hem perçemini eline dolar da boynunu vurursun ?eytan?n; s?k?nt?n?n anahtar?d?r sab?r. ?kbalin aya??na gelir, devletin huzuruna. Kademiyle kutlan?rs?n, sab?r, s?k?nt?n?n anahtar?d?r. ?çinde bir dert var ki i?in, onun yüzünden tersine dü?üyor; hemencecik onu ba?la s?ms?k?; çünkü s?k?nt?n?n anahtar?d?r sab?r. Tanr?n?n bir ho? alemi vard?r, bir an bile ?u âleme bakma; Tanr?'dan ba?ka mahrem yoktur o aleme, sab?r s?k?nt?n?n anahtar?d?r. Sus, s?rlar?söyleme, sus ki min ledün s?rr?na a?yar nas?l erebilir? S?k?nt?n?n anahtar?d?r sab?r.? Ah ba??ma bu neden geldi deriz, isyanlara
dü?tü?ümüz olur, ama Hz. Mevlana?n?n yukar?daki kasidesini okudu?umuzda birdenbire bak???m?z de?i?ir, bize diken gibi batan dertlerimiz ans?z?n bizi güzelliklere kavu?turacak bir vas?ta bir hediyeymi? gibi geliverir. Zaten böyle geldi?i an o dertler, o gamlar yerini ba?ka bir bak??a ba?ka bir anlay??a b?rak?r. Hayat?m?z?darac?k bir bak??la bo?may?, ömrümüzü hep ayn?dü?ünceler etraf?nda dönüp dola?arak geçirmeyi istemeyiz herhalde? Biz O denizin cüzleriyiz, damlalar?y?z, neden denize ko?muyoruz? E?er biz Tanr??y?hakiki bir mür?id-i kamil vas?tas?ile kendimizde bulmay?dilersek o zaman bütün kainat bize ba???lan?r, kullu?u b?rak?p padi?ah olur, el tutar bir hale gelip dü?enlere yard?m ederiz. ??te o zaman biz ?insan? olmu? oluruz. Sevgili okuyucular, sizlere Hz. Mevlana?n?n o?lu Sultan Veled Hz.lerinin bir duas?n?sunmak istiyorum. Bu duadaki güzel sözlerin hepimize bir ???k halinde ya?mas?n?, karanl?klar?n ans?z?n ayd?nl?klara dönü?mesini, hepimizi yücelikler alemine eri?tirmesini Hz. Mevlana?ya adad???m kalbimle ve en içten duygular?mla diliyorum. SULTAN VELED HAZRETLER?N?N DUASI Gönülden feryat et de Yarabbi de, gece-gündüz benimlesin, bana onlardan yüz göstermedesin; hem de soluktan solu?a, gizli-aç?k. Yine de lütfet de büyük velilere gösterdi?in yüzü göster, bizi de onlara kat; bizi de dervi?ler bölü?üne ver de onlar gibi has olal?m; o büyük kavu?ma saray?nda otural?m; sohbet arkada?? olal?m. Bize kendini a?k ehline, tertemiz kullar?na gösterdi?in gibi göster. Göster de o kavu?maya ?ükredelim; o zan, o ?üphe perdesinden ç?kal?m, tam inanç dünyas?nda yürüyelim. Köksüz-yersiz alemde ko?al?m; hepimiz de can olal?m, can ba???layal?m; yoksula paha biçilmez defineler ihsan edelim. Kullu?u b?rakal?m da padi?ah olal?m; el tutar bir hale gelip dü?enlere yard?m edelim; cihan?n s???nd???ki?iler olal?m. Felek hükmümüzde dönsün; erlerin padi?ahl???bunun da yüzlerce mislidir!
Adalet Aslan? Cansu Z. Kaplanta?
H
azreti Mevlânâ Mesnevisinde: ??nsan, de?er bak?m?ndan ar?tan da üstündür; insan dü?ünceye s??mayacak kadar yücedir ? der. (c.VI s.164)
Gene Mesnevide dile getirdi?i üzere: ??nsan cevherdir, gökyüzü ise ona arazd?r; her ?ey, parça-buçuktur, basamakt?r; maksatsa insand?r.? (c.V s.539) Bu kadar büyük meziyetlerle donat?lan insano?lunun sorumlulu?u da a??rd?r elbette. Nitekim göklerin, yerin ve da?lar?n ta??maktan korkup kaç?nd??? ?emanet?i insan yüklenmi?tir. Bu emanetin gere?i; yüksek ahlak üzere olmakt?r, âdil ve do?ru olmakt?r, zulümden kaç?nmakt?r, iyiyi kötüden ay?rabilmektir, vicdan sahibi olmakt?r, sorumluluk duygusu ta??makt?r. Adâlet; do?rudan ayr?lmama, hakka riâyet etme; zulüm ise; haks?zl?k, eziyet, i?in gere?ini yapmama demektir. Bu konuda Hz. Mevlânâ ?öyle der: ?Adâlet nedir? A?açlar?sulamak. Zulüm nedir? Dikene su vermek. Adâlet, bir nimeti yerine koymakt?r; su emen her kökü sulamak de?il. Zulüm nedir? Bir ?eyi konmamas?gereken yere koymak; buysa, derde kaynak olur ancak.? (c.V s.193) Toplum hayat?nda huzur ve emniyetin sa?lanabilmesi için, öncelikle vicdanlara adâlet duygusunun kaz?nmas?gerekir. Hz. Mevlânâ Mesnevisinde bunu ?öyle dile getirir: ?Padi?ah, geceleyin sedirde uyuyordu; bekçiler damda bekliyorlard?. Ama padi?ah, bekçilerin h?rs?zlar?, kötü ki?ileri uzakla?t?rmaya mukayyet olmalar?n?da istemiyordu. Çünkü o, kendisinin adâlet sahibi oldu?unu biliyordu; o yüzden gönlü rahatt?; bir ?ey olmayaca??ndan, kendisine bir kötülük gelmeyece?inden emindi. ?stekleri, dilekleri koruyan adâlettir; geceleri damlarda sopalar?n?vuran bekçiler de?il.? (c.IV s.115) Hz. Peygamber ?in: ?Bir an adâlette bulunmak altm?? y?l ibâdetten hay?rl?d?r ? hadisi ile ilgili olarak Hz . Mevlânâ bak?n?z neler söylüyor: ?Ey peygamberlik miras?na konanlar, ?u müjdeyle dopdolu buyru?u taç, taht sahiplerine ula?t?r?n; bu lütuf ad?n?san?n?padi?ahlar?n yedinci kat gökte bulunan sayvanlar?na kaz?y?n; bu inciyi pâdi?âhlar?n kap?lar?na götürün; ?u latif sözü adâlet sahiplerine okuyun; bu ?a??lacak s?rr?onlara duyurun; bu e?siz nükteyi onlara anlat?n. Deyin ki: A taca, tahta, a devlet,
baht memleketlerine sahip olanlar; merhamet a?ac?n? gönüllerinize dikin, adâlet suyuyla sulay?n, ye?ertin o a?ac?; zulüm sarma????n?kopar?p at?n ondan. Böyle yap?n da hükmünüz dosdo?ru yürüsün. Çünkü adâlet, pek yüce bir ?eydir, pek de?erli bir incidir. Adâlet nedir? Hüküm yürütmenin gözcüsü; memleketin düzgünlü?ü; devletin koruyucusu; ülkenin bekçisi; baht gelininin bezeyicisi; taht?n zîyneti; kutluluk kimyas?; ululuk sermayesi; eminli?in fetih buyru?u. ??te adâlet denen zat burac?kta yan?ba??ndad?r. ?bâdet ku?unu herkes tutar ama adâlet do?an?n? buyruk sahiplerinden ba?kalar?tutamaz. ?bâdet ceylan?n?her zahit tutar ama adâlet aslan?n?buyruk sahibi olanlardan ba?kalar?avlayamaz. Adâlet aslan?, öyle her padi?aha, her buyruk sahibine de râm olmaz. Adâlet aslan?n?bilgiden ba?ka bir lokmayla avlamaya, yumu?akl?k kemendinden ba?ka bir kementle ba?lamaya, ihsan tuza??ndan ba?ka bir tuzakla elde etmeye imkân yoktur.? (Abdülbâkî Gölp?narl?: Fîhi Mâ-fîh ve Mecâlis-i Seba?dan Seçmeler) Hz. Mevlânâ, zâlimlerin yapt?klar?haks?zl?klardan dolay?kar??la?acaklar?ak?beti ?öyle anlat?r: ?Bir mazluma kar??elinden bir zulüm ç?kt?m?o zulüm bir a?aç olur, o a?açtan zakkum biter. K?zg?nl?kla gönüllere ate? sald?n m?cehennem ate?inin asl?oldun gitti. Ate?in burada nas?l adamlar?yakarsa ondan meydana gelen eser de orada seni yakar. O y?lana, akrebe benzeyen sözlerin y?lan ve akrep olur da seni kuyru?undan yakalar.? (Mesnevi c.III s.283) Pirimiz dile getirdi?i beyitlerde sadece ya?ad???ça?a de?il, yüzy?llar sonras?na da seslenmektedir: "* Kalem yazd?, mürekkebi bile kurudu* sözü de insan?, en önemli i?e te?vik etmek içindir. ?u halde kalem, herkesin i?ine lay?k olan mükafat ve cezay?yazm??t?r. E?ri gidersen kalem de sana e?ri yazar. Do?ru gelirsen kalem de kutlulu?unu art?r?r. Zulmedersen, kötülük yaparsan gerisin geriye gittin. Kalem bunu yazd?ve mürekkebi kurudu. Adalette bulunursan saadete erersin, kalem bunu yazd?, mürekkebi bile kurudu." (Mesnevi, c.V 3130)
A?k M eclisi Sibel Safiye Avc?
?ermin Ciddi
B
ugün güzel bir gündü. K???n so?u?una ra?men gökyüzünde parlayan güne? tenimizi ?s?tmasa da ruhumuza s?cakl?k veriyordu. Asl?nda insanlar da mevsimler gibiydi. Onlar?n tabiatlar?da zaman zaman k?? mevsimi gibi, bazen sonbahar gibi ve baz? zamanlar da bahar ve yaz mevsimleri gibi de?il miydi?.. Ama a??klar?n mevsimi hep bahar ve yaza benziyordu. Öyle dememi? miydi ?eyhim Mevlana... ?Cenneti görmek isterseniz, bahar ile yaza bak?n. Bahar, yaz?müjdeler. A??klar?n dilinden sevgi, birlik, co?ku dile geldi?i için onlar?n muhabbetlerinin sureti bahar ile yaz mevsimi gibidir, cenneti and?r?r. Çünkü a??klar hep sevgililerinden konu?urlar. Küfürbazlar? da sohbeti sonbahar ile k??a benzer, cehennemi and?r?r.? Ben, fakir de burada, ?eyhim Mevlana?n?n dergah?nda cennetteydim. Beni cehennemden kurtarm?? kendi cennetine çekmi?ti. Henüz on ya da onbir ya?lar?ndayd?m. Gözümde bir arpac?k peyda olmu?tu. Hangi hekime gittiysek çaresini bulamam??lard?. ?laçlar?n hiçbiri fayda vermemi?ti. Sonunda kom?ular?m?zdan biri, ?Bir de Mevlana?ya götürün, bir nefes etsin? demi?ti. Allah ondan raz?olsun. Ertesi gün babamla beraber ?eyhim Mevlana?n?n dergah?n?n yolunu tutmu?tuk. Dergaha vard???m?zda gül bahçesinde gezintideydi. Bize de gül bahçesine gitmemizi söyledi Gevher Hatun, o yumu?ac?k, ?efkatli ve dingin sesiyle... Gül bahçesine girdi?imizde, ?eyhim Mevlana bir gül dal?n?n alt?nda oturmu? tefekkür etmekteydi. Bizim sesimizi duyunca hemen döndü ve gül gibi yüzüyle gülümsedi. Onu görür görmez içimde tarif edilemeyecek bir heyecan ve co?ku duymu?tum. Ko?up boynuna sar?lmak istemi?tim. O zamanlar bunun nedenini anlayamam??t?m, ama ?imdi o halimin sebebini çok iyi bilmekteydim. Ruhum onun ruhunu hissetmi?ti o an; vatan?ndan ayr?dü?mü? bir garib gibi hasret çekmekteydi. ?eyhim Mevlana, ne güzel dile getirmi?ti bir defas?nda vatan hasreti ile yanan a????n halini... ?öyle demi?ti o güzel sesiyle... ?Cüz?lerin, as?llar?olan Küll?e do?ru gitmeleri ve onda yok olmalar?gerekmektedir! Bu, bir oyun de?ildir! Nice peygamber, vatan sevgisi u?runda gözya?? dökmü?tür; peygamber oldu?u halde, geldi?i yeri, as?l vatan?n?özlemi?tir! Herkesin, her?eyin bir yurdu, bir vatan?vard?r. Ey insano?lu! Senin vatan?n neresidir? ?lahi nur denizinde gizlenmi? olan ariflerin nefesleri nurdand?r. Onlar, hep nuru teneffüs ederler, bilgisiz karanl???yok ederler! Buraya gelince
kalem k?r?ld?, ka??t da y?rt?ld?! Lütuf sahibi Rabb?in büyüklü?ünü, kudretini anlay?nca da? bile paramparça olur!? Sonras?nda beni yan?na ça??rd?ve ?Gel Hüsameddin, otur bakal?m yan?ma? dedi. Hemen gidip yan?na oturmu?tum. Güzel yüzüyle e?ilip yüzüme do?ru bakm??t?. O an farketmi?tim ki, onun da gözünde bir arpac?k ç?km??t?. Me?er o da benim gibi onbe? gündür ayn?derdi çekmekteydi. Mübarek dudaklar?yla aln?ma bir öpücük kondurdu. Öyle bir t?ls?md?ki sanki bir anda bütün ?zd?rab?m dinmi?ti. ?öyle demi?ti ?eyhim Mevlana... ??lahi Hak! Hiç balta kendi sap?n?keser mi? Bir nefes edeyim de ikimizden de bu arpac?klar gitsin...? Güzel Rabbimin keremleriyle ertesi güne kalmadan gözümdeki arpac?k ?ifaya kavu?mu?tu. ??te o gün bugündür ?eyhim Mevlana?n?n hizmetindeyim. O benim s???na??m, O benim mabedim, O benim ibadethanem... O benim Rabbim. ?Herkes evden bahseder durur. Fakat; ?O evde bulunan güzel nerede? O nas?l bulunabilir?' diyen yok. Bir yaz günü s?cakta bir a?ac?n gölgesine s???nan herkes gölgeden, gölgeyi dü?üren a?açtan bahseder ama, o gölgeyi dü?ürten güne?ten, güne?in nurundan kimse bahsetmez. Bütün bu zorluklar?bilmekle beraber, dilin ona dair, onun hakk?nda söyledi?i birkaç sözle bütün kulaklar da mest oldu, ak?llar da... Zavall?dil bir iki k?r?nt?buldu da ona dald?. As?l kayna??, madeni b?rakt?. Halbuki a????n can?o k?r?nt?lardan utand?da, pazar?da b?rakt?, dükkan?da b?rakt?gitti... A?k kula??ma e?ildi de: ?Yeter art?k, susay?m?dedi. Çünkü o bana böyle söyledi, böyle ilham etti.? ??te ?imdi yine Onun huzurunda oturmaktayd?m. O yine tefekküre dal?p gitmi?ti, bense Onun o güzel yüzünü seyre dalm??t?m. Bir zaman sonra Efendi ?ems geldi, ard?ndan Sultan?m Veled göründü kap?da... Efendi ?ems gelir gelmez, ?eyhim Mevlana açt?gözlerini ve dilinden ?u m?sralar döküldü... ?Ey can güne?i, ey gönül güne?i, ey güzelli?i ile güne?i bile utand?ran güzel, gel, gel de bizim zavall?halimizi gör. Yüzünün sevdas?ile dikenlikler, nice defalar gül bahçesi haline geldi de güzel yaratma gücüne olan iman?m?z?art?rd?. Ey ebedii a?k! ?u gönlümüzde kendini gösterip, can?m?z?balç?k zindan?ndan kurtararak, tek olan, e?i olmayan Allah'a yönelttin. Ey nurlar saçan sabah?m?z! Gaml?ve kederli oldu?umuz zamanlarda gönlümüzdeki gam dumanlar?n?da??t, bize ?evk ver, ne?e lütfet. Talihimizin karanl?k gecesinde; bir gündüz, görülmemi?, i?itilmemi?, ?a??lacak bir gündüz
meydana getir. Nerede o gözler ki onu izlesin; nerede hakiikatleri duyacak kulak, burhanlar dü?ünecek ak?l? Cüz'ler Küll?e gidiyor. Reyhan reyhana, gül güle kavu?uyor, her ?ey bizim dikenli?imizin hapishanesinden kurtuluyor, diye can diyar?ndan davul sesleri gelme?e ba?lad?...? Efendi ?ems de hemen ?eyhim Mevlana?ya kar??l?k verircesine ?öyle seslendi... ?Gerçek bir a??k?n eski pabuçlar?n?n tozunu, bu zamane ?eyhlerinin, a??klar?n?n ba??na de?i?mem. Mevlana'y?bulan ne mutludur! Ben kimim? Ben bir kere buldum, ben de mutluyum.? Cennetten ta??p gelmi? bu lütuf dolu incilerin verdi?i sarho?lukta mahvolmu?tum. Ellerim, sanki iste?imin d???nda bir gayret göstererek kalem ve ka??da uzanm??t?. Yazmaya koyuldum... Sultan?m Veled de benden farkl?de?ildi. O da ald? rebab?n?eline ve rebab öyle dile geldi ki... Cennetin kap?lar?ard?na kadar aç?ld?. Sultan?m Veled rebab?n tellerine dokundukça sanki bu dünyaya ait de?ildik
art?k. Duvarlar kalkt?, suretler silindi... bamba?ka bir alem göründü. ?Ey a?k sufileri, h?rkalar?n?z?y?rt?n?z! Güller bile seher vakti esen saba rüzgar?n?n tatl?l???na dayanamazlar da yüzlerce elbiseler y?rtarlar. Çünkü gül, sevgiliden ayr?ld???için dikene ba?lan?p kalmak talihsizli?ine u?rad?. Hem sevgiliden ayr?dü?mek, hem dikenin ac?lar?na katlanmak, bu iki dert yüzünden gülün sabr?, karar?kalmad?. Gayb aleminden biri göründü yüz gösterdi. Bizi davet etti, sonra çekilip gitti. O görünüz görünmez yolumuz k?sald?. ?Aya??n bile yoksa, ayaks?z olarak yürü git!?dedi. Ben de sustum, sonra kendim gülün arkas?na dü?tüm. ?Benden reyhana, laleye selam söyleyin, onlara sayg?lar?m?arz edin!?dedi. Gönül sözlerle dopdolu, fakat söylemeye imkan yok. Ey sufilerin canlar?, siz dudaklar?n?z?aç?n da, ba??m?zdan geçenleri siz söyleyin! Onun henüz belirip meydana ç?kmad???n?, kendini göstermedi?ini siz söyleyin. Çünkü, geçmi? zamandan bahsetmek sufilerin huyu de?ildir.?
Etkinlikler imiz...
Evrensel Mevlana A??klar?Vakf?'n?n dernek binas? olan Silivrikap?Mevlana Kültür Merkezi'nde her Per?embe ak?am?saat 19:30'da Mevlevi Hasan Dede'nin tasavvuf sohbetini dinleyebilir ve ard?ndan icra edilen sema ayin-i ?erifini izleyebilirsiniz. Kap?lar?m?z herkese aç?kt?r. Sizleri de aram?zda görmekten mutluluk duyar?z.
Silivrikap?Mevlana Kültür Merkezi info@emav.org (0212) 588 57 80 Veled-i Karaba? Mah. Yeni Tavanl?Çe?me Sok. No:6 Silivrikap?- Fatih ?STANBUL
Bi r l i k DĂź k k an ?
in fo@ em av.or g (0212) 588 57 80
www.em av.or g www.m evl an ar u m i.or g www.bir l ik du k k an ider gisi.com