!NOVASYON DERG!S!

Page 1

!NOVASYONDERG!S! -ARAŞTIRMA / TEKNOLOJI / MÜHENDISLIK / TASARIM / KÜLTÜR-SANAT-

3

!NOVASYON DERG!S!

KÜRESEL ISINMAYI NEDEN YANLIŞ ANLADIK? MİNİKA BİLGİSAYARLAR

WHITE GOD GÜLÜMSETEN SAĞLIK BİYOMİMETİK VE ROBOTİK SİSTEMLER


!NOVASYON TAKIMI

Gökhan GÜNEŞ KURUCU / GRAFİK TASARIM / YAZAR

Soner ÇAKI KURUCU / DERGİ DANIŞMANI / YAZAR

Gökhan AYTİMUR KURUCU / YAZAR

Fatih ÖZDAŞ KURUCU / YAZAR

KURUCU


Ahmet Yasin ÖZDEMİR KURUCU / PAZARLAMA / TANITIM

Volkan Can ÇİFTÇİ YAZAR

Mehlike SERÇEK YAZAR

Enes TANYERİ YAZILIMSAL ÇÖZÜMLER

Muhammed DİNÇER YAZILIMSAL ÇÖZÜMLER

Büşra ERDOĞAN YAZAR

Mehmet KURGA HABER EDİTORÜ


IÇINDEKILER

.

.

. 1-2

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİ

.3

KÜRESEL ISINMAYI NEDEN YANLIŞ ANLADIK?

.

.4

.

ENERJİ VE İNSAN

.6

.

WHITE GOD

.5

.

BİYOMİMETRİK VE ROBOTİK SİSTEMLER

.

.7

MİNİKA BİLGİSAYARLAR

. 9-10 NuD36

.8

GÜLÜMSETEN SAĞLIK

.

. 13-15

DÜNYANIN EN ETKİLEYİCİ KÖPRÜLERİ

.

.

. 17

UZAY

.

. 11

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

.

. 18

KÜLTÜR-SANAT


EDİTÖRDEN

Merhaba değerli okuyucular Kendimizi geliştirmek için çıktığımız bu dergi fikrinde yapıtaşlarını ekleyerek 3. sayımızla sizinle tekrardan birlikteyiz. Kendimizi geliştirmek anlamında söylemek istediğim araştır , yaz , öğren , öğret sloganından da görülebileceği gibi hem kendimize hemde okuyucularımıza aynı zamanda geleceğe faydalı olmaya çalışıyoruz. Bu ayki dergi içeriğinde ağırlıklı olarak sürdürülebilir kalkınma için küresel hedeflerin alt başlıklarına değinmeye çalıştık. Dergimize bu aydan itibaren röportaj serimizi ekleyeceğiz.Her bir yazarı yazılarından ötürü teşekkür ediyorum ve okuyucularımıza da bilgilerine yeni bilgiler katmasını temenni eder Dünyaya farklı pencerelerden bakmamızı sağlayan değerli yazarlarımıza teşekkür ederim. Yazılarımızın okuyucularımıza yeni bilgiler katmasını temenni ederim. Keyifli Okumalar...

İLETİŞİM inovasyon_dergisi_@hotmail.com inovasyondergisii@gmail.com

!NOVASYONDERG!S!

medya


1 | !NOVASYONDERG!S!


Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, 2012 yılında Rio de Janeiro’da toplanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda doğmuştur. Amaç, dünyamızın karşı karşıya olduğu acil çevresel, siyasi ve ekonomik sorunları ele alan evrensel hedefler kümesi oluşturmaktır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, onur kırıcı yoksulluğu ortadan kaldırmak üzere 2000 yılında küresel seferberlik başlatan Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin yerini almıştır. BKH’ler, diğer kalkınma önceliklerinin yanı sıra, aşırı yoksulluk ve açlığı ortadan kaldırma, ölümcül hastalıkları önleme ve tüm çocukların ilköğretim görmesini sağlamaya dönük, üzerinde evrensel uzlaşma olan, ölçülebilir hedefler koymuştur. Binyıl Kalkınma Hedefleri 15 yıl boyunca, yoksulluğun azaltılması, suya ve sıhhi koşullara erişim, çocuk ölümlerinin azaltılması ve anne sağlığında büyük ilerleme sağlanması gibi önemli alanlarda ilerlemenin itici gücü olmuştur. BKH’ler ayrıca, ücretsiz ilköğretim için küresel bir hareketin başlamasını sağlamış, ülkelerin gelecek nesillerine yatırım yapması için esin kaynağı olmuştur. Her şeyden önemlisi, Binyıl Kalkınma Hedefleri, HIV/AIDS’in yanı sıra sıtma ve verem gibi diğer tedavi edilebilir hastalıklarla mücadelede büyük ilerleme kaydetmiştir. Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin Başlıca Başarıları More1990 yılından bu yana, 1 milyardan fazla insan aşırı yoksulluktan kurtulmuştur. 1990 yılından bu yana, çocuk ölüm oranları yarıdan fazla azalmıştır. 1990 yılından bu yana, okulu bırakan çocuk sayısı yarıdan fazla azalmıştır. 2000 yılından bu yana, HIV/AIDS bulaşma oranı yaklaşık %40 azalmıştır. Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin mirası ve başarıları, yeni hedefler üzerinde çalışmaya başlamamız için bize çok değerli dersler ve deneyimler sağlıyor. Ancak, dünya üzerinde milyonlarca insan için, iş henüz tamamlanmış değildir. Açlığın sona erdirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam olarak sağlanması, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve tüm çocukların ilköğretim ötesinde okula gitmesi alanında son noktaya kadar çalışmamız gerekiyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri aynı zamanda, dünyayı daha sürdürülebilir bir yörüngeye oturtmak için acil çağrıdır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, başlamış olduğumuz şeyi bitirme ve dünyamızın bugün karşı karşıya olduğu ağır sorunların bazılarını çözme yönünde oldukça cesur bir taahhüttür. On yedi hedefin tümü birbiriyle bağlantılıdır; diğer bir deyişle, birindeki başarı diğerlerini etkileyecektir. Örneğin; iklim değişikliği tehdidine karşı önlem alınması, kısıtlı doğal kaynaklarımızı nasıl yöneteceğimizi etkiler; toplumsal cinsiye eşitliğinin sağlanması veya genel sağlığın iyileştirilmesi yoksulluğun ortadan kaldırılmasına yardım eder; barışın ve kapsayıcı toplum yapılarının desteklenmesi ise eşitsizlikleri azaltır ve ekonomik refahın artmasını sağlar. Özetle, gelecek nesillerin yaşamını daha iyi hale getirmek için en büyük fırsatımızdır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, 2015 yılında Paris İklim Değişikliği Konferansı COP21’de varılan tarihi anlaşma ile aynı döneme rastlamıştır. Mart 2015’te Japonya’da imzalanan Afet Riskinin Azaltılması için Sendai Çerçevesi ile birlikte bu anlaşmalar, karbon emisyonlarını azaltmak, iklim değişikliği ve doğal afet risklerini yönetmek ve olası bir krizden sonra yeniden ayağa kalkmak için ortak standartlar ve ulaşılabilir hedefler kümesi sağlıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, hepimizi etkileyen sorunları kapsamaları bakımından eşsizdir. Yoksulluğu kalıcı biçimde ve her yerde yok etmeye dönük uluslararası taahhüdümüzü bir kez daha vurguluyor. Geride hiç kimseyi bırakmama azmini ve arzusunu yansıtıyor. Daha da önemlisi, tüm insanlık için daha sürdürülebilir, güvenli ve müreffeh bir gezegenin oluşturulmasına hepimizin katılmasını sağlıyor.

!NOVASYONDERG!S! | 2


ARAŞTIRMA

KÜRESEL ISINMAYI NEDEN YANLIŞ ANLADIK? Gökhan GÜNEŞ

K

üresel ısınma diğer bir ifadeyle; çevresel, toplumsal ve ekonomik boyutları ile tüm insanlığın karşı karşıya kaldığı 100 yılın sorunu iklim değişikliği.Birleşmiş Milletlerin raporuna göre felaket boyutlarına ulaşmamız için 10 yıldan kısa bir süre kaldı. Çanlar çalmaya başladı. Geçen yıl ülkemizde süper hücre yağışları görüldü. Başka ülkelerde ise aşırı sıcaklıklar veya yağışlar görülmekte. Şimdi hep beraber, neden yanlış algıladığımızla ilgili küçük bir deney ile yapalım. Herhangi bir arama motoruna küresel ısınma yazdığınızda genellikle bir kutup ayısını görmekteyiz. Sanki bu problem sadece kutup ayısının problemi ama bu probleme bizler neden olmaktayız. Bunun için sizde karbon ayak izinizin günlük yaptığınız faaliyetlerde kullandığınız ürünlerin yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan ürünler olmasına dikkat ederek başlayabilirsiniz. Dünyamız tıpkı bir tencere gibi ısınan su buharı, zehirli gazlar yükselip atmosfer tabakasına yerleşerek uzay ve atmosferimizin arasında gerçekleşen alışverişi etkilemekte. Bu nedenle bu gazlar içeride birikerek sıcaklığının artmasına neden olmaktadır. Küresel ekolojik dengemizi korumamız gerekmektedir. Dünyanın farklı yerlerinde ülkeler su stresi, afetler yaşamaktadırlar. Çözüm ise ülkelerin fosil yakıtların kullanılırlığının azaltılması, toprağın işleme politikalarının geliştirirlmesi gerekmektedir. Isınan hava ekvator bölgesinin ısıtmamakta aksine kutup bölgelerini ısıttığından dolayı buzullarda çözülmeler olmakta. Eğer dünyamız böyle devam ederse 2020 de ortalama 2 derecelik bir artış olacaktır. Bunun için Paris ve Kyoto Antlaşmaları gereği BM sürdürülebilir kalkınma hedeflerin açıkladı. Bu 2 derecelik artışı 1,5 derecede tutmak için ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Yarım derecelik bir azalma bize 30 yıl kazandıracaktır. 30 yıl içerisinde ise gerekli önlemleri almak için yeterli olmasada şimdilik ideal bir zaman. Antlaşmalar gereği gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere ekonomik ve bilimsel olarak enerji konularında yardım etmesi gerekmektedir. ABD nin ve bazı ülkelerin bu anlaşmalardan çekilmesi gelecek için kaygı verici bir durum. İklim değişikliği beraberinde büyük mülteci krizine neden olmaktadır. Kendi topraklarında artık ürün alamayan insanlar sanayi kentlerine göç etmektedirler. Asıl problem gelen bu iklim değişikliğinden kaçmamız. Bu kaçış aslında toprak politikalarının olmaması. Bir ürünü yetiştirdiğiniz bölgede artık ürün alamıyorsanız başka bir ürün ile devam etmek gerekmekte. Daha güzel yarınlarımız için hep birlikte ACİLEN çözümler geliştirmemiz gerekmektedir…

3 | !NOVASYONDERG!S!


ARAŞTIRMA

GEÇMIŞTEN GÜNÜMÜZE ENERJI VE İNSAN Fatih ÖZDAŞ Enerji insan hayatının motive edilmesi ve gelişmesi için hoşgörülü bir durum sağlayan doğal bir kaynaktır. Her canlı belli bir takım işleri yapabilme yeteneği olan bir makinedir aslında. İş yapabilmek içinde enerji gereklidir. Doğa bize zaten iş yapabilmenin tek gereğinin enerji olduğunu anlatır. Mesela sabah kalktığınızda nasıl hissettiğinizi düşünün. Eğer bitkin yorgun uyanırsanız , canınız hiçbir şey yapmak istemeyecektir. Ancak dopdolu bir enerji ile zinde uyanırsanız, günlük görevlerinizi kolayca yerine getirebilirsiniz. İnsanlık tarihinde enerjinin var oluşu ateşin keşfedilmesini veya kullanılmaya başlandığı zamana konumlandırırsak bize enerji çok şey anlatmış olacaktır Ateş ilk önceleri korku salan veya can yakan bir şey olarak bilinirdi. Daha sonrasında bizleri hayvanlardan ayırt eden akıl yetisi ile kullanmaya başladık. Önceleri ısınma olarak kullanılan ateş zamanla yiyecekleri pişirmede ve düşmanlardan savunma alanlarında kullanıldı Zamanın ilerlemesiyle ve insanoğlunun doğayı anlamlandırma sonuçlarında , bilim ile daha farklı olgular meydana geldi. Madde bilimi ve fizik bilimi 16. yy’dan itibaren insanoğlunun ve enerji kullanılabilirliliğinin önünde ışık oldu. Ateş yerini diğer bir doğa kaynaklarına bırakmış gibi görünse de , enerjinin temelinde çoğunlukla hep yanmadan meydana gelen kimyevi ve fiziki olaylar zincirlemesi oldu. İnsanoğlu hiç durmadan çalıştı. Yakın tarihe yaklaştığımızda ve gelecekte incelediğimizde ise sonuç ; Yer altı kaynaklarının hızlıca tükenmesi ve buna bağlı olarak yeni arayışlarında güneşten , rüzgardan , çekirdekten enerji üretme çabaları devam ederken yer altı kaynaklarının bırakmış olduğu CO , CO2 , NO , NO2 sera gazları da bir taraftan dünyamızı

gelecekte yaşanmaz bir miras olarak geleceğe bırakacakmışız gibi duruyor. Bunu fark eden çevreciler 22 nisan 2016 da New York’ta 175 ülke ile birlikte Paris İklim Anlaşmasını imazaladılar. Bunun neticesinde anlaşma imzadan öteye gitmiş gibi görünmüyor. Bazı ülkeler bu anlaşmadan çekilmek üzereyken , bazı ülkeler anlaşmaya hiç uymuyor. Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında Erişilebilir Temiz Enerji raporuna kısaca göz gezdirirsek 2030 yılına kadar güneş , rüzgar ve termal gibi temiz enerji kaynaklarına yatırım yapmak gerekiyor. Dünya genelinde enerjiyi fosil yakıttan değilde temiz enerji kaynaklarından elde edersek bu etkiyi %14 oranında azaltabileceğiz. Peki ya yapmazsak ? Atmosfere saldığımız gazlardan dolayı giderek artan sera etkisi her yıl dünya sıcaklığını etkilemekte bu şu demek oluyor ; Küresel ısınma her yıl gittikçe artarsa 2030 da küresel ısınma her coğrafyayı farklı etki edecek. Kimi yerde ani sıcaklık değişimleri olurken kimi yerlerde su baskını heyelan gibi olaylar ortaya çıkacak. Biz küresel ısınma diye düşününce aklımızda şekillenen “ Bir buzul parçasında ki evsiz kalan kutup ayısı “ olduğu gibi ileride biz evsiz yani doğamızı yitirdiğimizi düşündüğümüzde hiçte hoş bir geleceğe benzemiyor. İnsanoğlu ateşle çıktığı enerji yolunda aldığı faydaların yerini zamanla zararlarını toplamaya başladı. İnsanoğlunu var eden enerji artık bizi yok mu ediyor ? Kaynaklar İnsan ve enerji 1983 Ömer Kuleli BİLGESAM Web sitesi Birleşmiş Milletler 17 sürdürülebilirlik raporları Khan Academy Türkiye

!NOVASYONDERG!S! | 4


ARAŞTIRMA

BİYOMİMETİK VE ROBOTİK SİSTEMLER Gökhan AYTİMUR Tarih boyunca teknolojik buluşlar dahilerin hayal gücü, çalışma azimleri ve onlara ilham veren doğanın mükemmelliğiyle ortaya çıkmıştır. Günümüzde teknolojide gelişim çok hızlı bir şekilde ilerlemekte ve her geçen gün yeni teknolojiler geliştirilmekte veya var olan teknolojiler geliştirilip daha rahat ve kullanışlı hale getirilmektedir.Bu yazımızda teknolojinin şuan odak noktası olan robotik sistemleri ve biyomimetik alanına giren, robotik sistemlerin öğrenme biçimlerine değineceğiz. İnsan için öğrenme anne karnından başlayıp hayatının sonuna kadar devam eden çok uzun bir serüvendir. Biyomimetik doğayı taklit ederek yeni buluşlar ortaya koymamızı sağlayan bir bilim dalıdır. Bu durumda doğanın bir parçası olan insanın ve ona benzer bir sistemin yapılmasında, insanın taklit edilmesi mantıklı bir düşüncenin sonucu olur. Robotik sistemler sadece donanım ile ruhsuz bir beden gibi olur ama kendi başına öğrenebilen bir sistemin kendi fikirleri ve kendisine ait düşünceleri olur.

Nasıl öğreneceğini öğrenmede ise insanın öğrenme biçimini taklit etmesi yeterli olacaktır. Daha konuşamayan küçük bir çocuğu düşünün , etrafındaki insanları gözlemleyerek bazende onları bizzat taklit ederek öğrenmeyi aktif bir şekilde gerçekleştirirler. Aynı şekilde MIT’nin üzerinde çalıştığı bir projede robotların bir dili öğrenmesinde çocukların dili öğrenme biçimlerini taklit ederek yeni bir dili çok hızlıca ve sadece o dilin kurallarına bağlı kalmaksızın öğrenebileceği ileri sürülmektedir.Günlük hayatımızda dili sürekli resmi bir şekilde konuşmadığımız aşikar bu nedenle robotların o dili anlayabilmesi için böyle bir öğrenmenin şart olması doğal bir sonuç olur. Bu sadece dil için sınırlı olmayacaktır. Öğrenmeyi öğrettikten sonra robotun herhangi bir konuda herhangi bir bilgiyi öğrenmsesi zor olmayacaktır. Robotların bu seviyeye gelmesi akla bir çok soru işareti getirecek. Belkide ilerde kendi bilinçleri olan makinelerle içiçe bir yaşamımız olacaktır. Karar verme mekanizmaları çok hızlı olduğundan bir çok işi onlar en iyi biçimde yapacaklardır. Belkide hayatlarımızın kontrölünü onların kararlarına bırakacağız. Geleceğin insanoğluna ne göstereceği o kadar belirsiz görünmüyor.Bilim ve sağlık ile kalın.

5 | !NOVASYONDERG!S!


FİLM

WHITE GOD Soner ÇAKI “White God” Filmi ve Sevginin Yokluğu

M

acar Yönetmen Kornel MundAcımasız bir köpek dövüşçüsüne satılan ruczo’nun filmi “White God” Hagen: nefret ve öfkeyi öğrenerek bir suç (2014) distopik bir atmosferle makinesine dönüşür. Sevgi dolu Hagen, başlar: Terkedilmiş sokaklarda bisikletiyle köpek dövüşlerinde rakiplerini yok eden ilerleyen bir kız çocuğu ve onun ardın- bir canavara dönüşür ve tıpkı nefret yüklü dan koşan onlarca köpek. Film, annesi ve bir insanmış gibi Max ismini alır. babası ayrı olan on üç yaşındaki Lili ile Farklı olanın toplumsal alandan dışHagen adındaki köpeğinin dostluğunu lanmasıyla bir canavara dönüşen Max, anlatır. Bir süre babasının yanında kalmak modern toplama kamplarına benzeyen zorunda olan Lili, Hagen’in saf kan bir köpek bakım evlerinden kaçmaya ve ona köpek olmaması ve yasalara göre kırma acı çektiren herkesten intikam almaya olan köpekler için ücret alınması nedehazırdır. Bu andan sonra Max’i durduraniyle babası tarafından istenmemektedir. cak hiçbir güç yoktur.İnsanların yarattığı Komşusunun ihbarı nedeniyle Hagen sokağa atılmak zorunda kalır. Yabancı olduğu sokaklarda nasıl yaşana[ QR kodu okutarak filmi cağını bilmeyen Hagen, korkak ve ürkek izleyebilirsiniz. ]

bir şekilde dolaşmaya başlar. Sokaklarda yaşamasına imkân yoktur çünkü o cins bir köpek değildir ve sürekli olarak köpek toplama ekibinden kaçması gerekmektedir. Kırma bir köpek olan Hagen sokaklarda her türlü ayrımcılığa ve işkenceye maruz kalır. Ona yardım eden yine diğer kırma köpekler ve dilenciler olur.

korku ve nefret yine onları bulur. Film boyunca farklı olanın sevgi dolu bir yaşamdan dışlanması ve ötekileştirilmesiyle neler olabileceği üzerinde durulur. Film; köpek Hagen üzerinden ırkçılık, ötekileştirme, farklılık, sevgisizlik kavramlarını ele alır. Toplumsal yaşamlarımızda sevgisizliğin körüklenmesi ve dışlanmayla nasıl canavarlar yaratılabileceğini bize gösterir. Film günümüzde farklılığı ve çokluğu temsil eden ağların ve küresel hedeflerin önemine vurgu yapar.

Max yeniden Hagen’e dönüşebilir mi? Unutmayalım ki nefret gibi sevgi de bulaşıcıdır.

!NOVASYONDERG!S! | 6


MİNİKA BİLGİSAYARLAR Herkese tekrardan merhaba. Okula yetişmeye çalışanlar , otobüsü kaçıranlar , işi geç kalanlar , uyanamayanlar… Sizler haftanın her günü geç kalıyorsunuz. Biliyorum çünkü sizler gecenin geç vakitlerine kadar ellerinde telefonu bırakmıyorsunuz. Çok güzel vakit geçiriyorsunuz akıllı telefonlar ile değil mi? DİKKAT Önceden akıllı telefonlar mı vardı sanki. Ancak bir güzel uyurduk ki sormayın. Sizlere MİNİKA bilgisayarların tarihini anlatacağım . ilk telefonlar klasik cep telefonu idi. Tek yönü iletişim sağlıyordu. İlk akıllı telefon olarak bilinen IBM in Simon telefonudur. Bu cihaz, telefon, faks makinesi ,hesap makinesi, takvim özelliklerin taşıyordu. Gelişmeler devam etti. Her yıl yeni özlellikler eklendi. Ve yıl 2007 olduğunda akıllı telefon tarihinde milat yaşandı. Apple steve jobs öncülüğünde ilk iphone modelini tanıttı dünyaya Geniş dokunmatik ekranlı iphone internetide bir araya getiriyordu samsung android işletim sistemini kullanmaya başladıktan sonra farklı modelleri ile ses getirdi. Samsung bu sektörde oldukça söz sahibidir. Bugün 600 milyon akıllı telefon kullanıcısı bulunuyor. Satılan her 10 telefonun 8 inde android işletim sistemi kullanılıyor. Onlarca yıl çalışıldı. Bugün elimizdeki telefonlar üretildi. Arama yapıyor. Mesaj atıyor. Fotoğraf çekiyor. Video yüklüyor. Hesap makinesi , oyunlar oynuyoruz, tv izliyoruz , sosyal ağları kullanıyoruz , uygulamalar yer alıyor. Eee daha ne olsun bu küçük akıllı telefonları biz kullana kullana çökerttik. Biraz bu telefonlardan uzaklaşın! Bu haftasonu ne yapın size söylüyeyim. Ailenizle birlikte dağ yürüyüşüne çıkın, bisiklet turu yapın ya da sinemaya gidiniz. Ancak haftasonu boyunca telefonları kapatıyoruz. Bunları yapamıyorsanız balkona çıkın gökyüzüne bakın, sararmış yapraklara bakın soğuk havayı hissedin. Ancak telefonlar kapalı olsun. Bi hayata dönün. Kendinize zaman ayırın. Bu tatlı minika bilgisayardan biraz uzak durma vakti çoktannn geldiii… Hepinize mutlu, sağlıklı ve başarılı günler diliyorum. Tabi ki telefonsuz günler de diliyorum.(iyi uyumanız ve sağlıklı olmanız için ama )

7 | !NOVASYONDERG!S!


GÜLÜMSETEN SAĞLIK Mehlike SERÇEK

S

ağlığımız varlığımızın temeli. Hayata ilişkin her şey onunla başlayıp onunla bitiyor. O yoksa, azsa, sorunluysa hiçbir şeyin tadı tuzu kalmıyor. Sağlık insanın her yönden iyi olma halidir. İnsanın en temel haklarından biri sağlıklı ve mutlu olmaktır. Dolayısıyla bizim bu yoldaki hedefimiz sağlıklı bireylerin sağlığını korumak ve güvence altına almak olacaktır. Peki sağlıklı bireylerin sağlığının korunması ve güvence altına alınması ne gibi bir önem taşıyor? Çünkü sağlıklı insan demek iyi insan ilişkileri demek, saygı ve güven demek, refah bir toplum demek, aydınlık bir gelecek demek… Sağlıksız çocuklar büyüyüp gelişemiyor. Sık hastalanıp geç iyileşiyor. Okul başarıları düşük, bedenleri güçsüz, ruhları güvensiz oluyor. Sağlıksız bireyler de kötü yaşayıp kötü yaşlanıyor. İşte bu nedenle herkesin ama herkesin sağlık konusunda bilgilenmesi, yaşamına özen göstermesi lazım. Sağlıklı, zinde, dinç bireyler gelecek yönetiminin temellerini atar ve geleceği iyi yönetir. Daha üretken olur, yinelemez, sürdürür.Pekala; sağlıklı bireylerin sağlıklarını güvence altına aldık diyelim, ya sağlıklı olmayan bireyler? Toplumumuzdaki her birey en üst standartlarda sağlık hizmetlerine ulaşabilmelidir ve bu süreç maddiyat gibi kriterlere

bağlı olmaksızın gelişmelidir. Tabi bunların en başında anne ve çocuk sağlığı gelmelidir. Sağlıklı gebelikler mutlu aileleri artıracak, zinde yetişmiş çocuklar da gelecek hayallerimizi gerçekleştirme olasılıklarımızı artıracak, umut olacaktır.Tabi bunun için önce toplum ve sağlık ilişkisi incelenmeli. Hemen hemen hepimiz senede bir kez grip oluruz, öyle değil mi ? Ve bunu etrafımızdakilere rahatça anlatabiliriz. Biraz üşüttüm deriz ve biter, bu kadar basittir aslında. Hatta grip için doktora gidilirse yedi günde geçeceği, gidilmezse bir haftada geçeceği söylenir. Velhasıl bazı hastalıklar toplumda yeterince kabul görmüştür ve altında bir şey aramaya gerek yoktur. Ama özellikle HIV/AIDS gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanan bireylerin toplum algısı ve baskısı sebebiyle rahatsızlığını rahatça dile getirmesi kolay olmayabilir. Toplum algısı bu yönde olduğu sürece insanlar susmak zorunda hissettiklerinden bu hastalıklara sahip bireylerin sayısı günden güne artıyor.Dolayısıyla hastalıkların tedavisinden önce zihinlerin tedavisi gereklidir. Gülümsemek zindelik belirtisidir… Hep birlikte gülümsemeli, eğlenmeli, coşmalıyız… Çünkü yaşam uzun ve güzeldir… Hiçbir şey olmasa bahçenizdeki bir çiçeği koklarsınız, işte yaşam budur ! !NOVASYONDERG!S! | 8


BİYOGRAFİ

NuD36 Volkan Can ÇİFTÇİ Merhaba değerli İnovasyon Dergisi okurları. Ben Volkan Can Çiftci. Fırat Üniversitesi Makine Mühendisliği 4.sınıf öğrencisiyim. İnovasyon Dergisinde sizlerle girişimcilik, savunma sanayii ve mühendislik hakkında yazılarımla beraber olacağız şimdiden iyi okumalar. Türkiye tarihinin ilk yerli uçağını üretip, ülkemizi demir ağlarla ören en büyük girişimcilerinden biri; Nuri Demirağ 1886 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde doğar 3 yaşında babasını kaybeden Nuri Demirağ, geçim sıkıntıları dolayısıyla iş hayatına erken yaşta atılmak zorunda kalır. 17 yaşında Ziraat Bankası’nın açtığı sınava girer ve sınavı kazanır. Ziraat Bankası Kangal Şubesi’nde ilk memuriyetine başlar. Daha sonra, Maliye Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanır ve İstanbul’a gelir. İstanbul’un işgali sırasında azınlıkların ve yabancıların davranışları onu rahatsız eder ve “bu noktadan sonra artık memurluk yapamam” deyip ticari hayata adımı atar. Türkiye’nin ilk sigara kağıdı “Türk Zaferi” adını verdiği sigara kağıtlarının imalatına başlayan Demirağ aynı zamanda Türkiye’nin ilk sigara kağıdınının üreticisi olur. Bu ismi vermesinin tek nedeni ise kendi malımızı üretmemiz gerektiğine inanmasıdır. Fransız şirketinin bıraktığı demiryolu işini üstlenir urtuluş Savaşı’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti ulaşım sorununa demiryolları ile el atar ve demir yollarını en kısa zamanda genişletmek ister. 1926’da Samsun-Sivasdemiryolunu üstlenen Fransız şirketi işi bırakınca, Nuri Demirağ tapu dairesinde mühendis olan kardeşi Abdurrahman Naci Bey’i istifa ettirip demiryolu işine ortak eder. Böylelikle, Nuri Demirağ Türkiye’nin ilk demiryolu müteahhidi olur. Abdurrahman Naci Bey ile çalışarak Samsun- Erzurum, Sivas-Erzurum ve Afyon-Dinardemiryolu hatlarını inşa ederler. Mustafa Kemal Atatürk, onlara bu başarılarından dolayı Soyadı Kanunu’nun da gelmesiyle ile birlikte “Demirağ” soyadını verir. Nuri Demirağ’ın diğer projeleri Nuri Demirağ demiryolu yapımları ile birlikte büyük inşaat projelerine de el atar. Karabük Demir Çelik,

9 | !NOVASYONDERG!S!

İzmit Selüloz, Bursa Merinos Tesisleri, Eceabat Havalimanı ve Haliç kıyısındaki İstanbul Hal Binası’nı inşa eder. Ayrıca 1933’te Keban Barajı Projesini dile getirir ama onu dinleyen olmaz. Keban Barajı Projesi’nin hayata geçmesi Demirağ bunu dile getirdikten tam 33 yıl sonra gerçekleşir. Ayrıca Demirağ, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayacak bir boğaz köprüsü yapmak ister. Yurtdışından uzmanlar getirerek incelemeler yaptırır. San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü ile aynı sistemde bir köprü yapmayı tasarlar ve Golden Gate Köprüsünü yapan firma ile anlaşır. 1934’te bu projesini hükümete götürür, Atatürk projeyi çok beğense de proje hükümet tarafından onay alamaz. Projenin hayata geçmemesi Demirağ’da büyük hayal kırıklığı yaratır. Proje, Nuri Demirağ’ın dile getirişinden 41 yıl sonra hayata geçirilir.Türkiye’nin ilk uçak fabrikası O yıllarda, ordunun uçak ihtiyacı halktan ve zengin iş adamlarından gelen bağışlar ve yardımlarla karşılanıyordu. Devrin zengin iş adamı Nuri Demirağ’a bu bağış kampanyasına katılması istenildiğinde o şu sözleri ile karşılık verir: Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim. Fabrikayı memleketi Divriği’de kurmayı planlar ama öncesinde İstanbul’da bir deneme atölyesi kurmaya karar verir. Beşiktaş’ta Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’ndeki Deniz Müzesi’nin soluna atölyeyi inşa eder. Deneme uçuşlarını yapabilmek adına Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliği’ni satın alır ve içine hangarlar, uçuş sahası ve uçak tamir atölyesi kurar. Günümüzde bu alanda Türkiye’nin dünyaya açılan en büyük kapılarından biri Uluslararası Atatürk Havalimanı bulunur.


Pilot yetiştirmek için “Gök Okulu” açılır.Uçakların yapımı ve testi için gerekli tüm hazırlıklar yapılmıştı ancak uçakları kullanabilecek pilotların da yetişmesi gerekiyordu. Bunun için pistin olduğu yere “Nu.D. Gök Okulu” adını verdiği eğitim kurumunu kurar, ilk hedef, 8 yıl içinde 290 pilot yetiştirmektir. Türkiye’nin ilk uçakları “NuD 36” ve “NuD 38” üretilmeye başlanır. Beşiktaş’taki deneme atölyesi artık bir fabrikaya dönüştürülür. 1936 yılında ilk tek motorlu uçak “NuD 36” üretilir. Uçağın planını ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan çizer. Çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı “NuD38” ise 1938yılında üretilir. “NuD 38” 1944 yılında Dünya Havacılık Örgütü tarafından A sınıfı yolcu uçağı kabul edilir. İlk uçak siparişini 1938 yılında Türk Hava Kurumu’ndan (THK) alır. Nuri Demirağ’ın çalışmaları hız kesmeden devam eder. Havacılık çalışmalarını 1938 yılında Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştirerek devam ettirir. 1941’de Türk yapımı ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçar. Uçağın pilotu, Gök Okulu’nun ilk mezunlarından olan Nuri Demirağ’ın oğlu Galip Demirağ’dır. Nuri Demirağ için zor günlerin başlangıcı Türk Hava Kurumu, verdikleri siparişleri teslim almadan önce

uçağın İstanbul’dan Eskişehir’e uçmasını ve bir kez daha test uçuşu yapmasını talep eder. İstanbul’dan Eskişehir’e gidecek olan uçağın pilotluğunu mühendis Selahattin Reşit Alan yapmak ister. Nuri Demirağ her ne kadar karşı çıksa da en sonunda Selahattin Reşit Alan’ın ısrarları üzerine ikna olur. Selahattin Reşit Alan, 1938’de Nu.D. 38 uçağı ile iniş yaparken pisteki hendeği görmez ve hendeğe düşer. Selahattin Reşit Alan, bu uçak kazasında hayatını kaybeder. Bunun üzerine Türk Hava Kurumu (THK) verdiği siparişleri iptal eder. Bu karar üzerine Demirağ, Türk Hava Kurumu ile yıllar süren bir mahkeme sürecine girer. İki bilir kişinin olumlu rapor verme-

sine rağmen Türk Hava Kurumu (THK) uçakları almak istemez ve Ankara Ticaret MahkemesiNuri Demirağ’ın aleyhine karar verir. Ayrıca, uçakların yurtdışına satılmaması için de bir kanun çıkartılır. Böylelikle Demirağ’ın; İspanya, Irak ve İran’dan aldığı siparişler de iptal olur. Elde kalan uçaklar hurdacıya satılır. Bunun üzerine Nuri Demirağ, o zamanın cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’ye sayısız mektup yazar ama hiçbirine cevap alamaz. Beşiktaş’taki uçak fabrikası ve Yeşilköy’deki Gök Okulu kapatılır. İlk muhalefet parti: Milli Kalkınma Partisi. Bu partinin kurucusu artık yakından tanıdığınız Nuri Demirağ’dan başkası değildir. Basın ve siyaset ilişkilerini çok

iyi bilen Nuri Demirağ bir gazete çıkarmak için matbaa kurma girişimlerine başlar. Milli Kalkınma Partisi propagandası için radyo istasyonu da kurmak ister ancak izin verilmez.Parti, 1946’da seçimlere katılır ancak başarısız olur. 1954’te Demokrat Parti’den Sivas milletvekili seçilir. Makam ve memuriyet rütbelerini kötüye kullanan, kamu düzenini çiğneyen ve genel ahlakı bozanlar hakkında ceza yaptırımı uygulanmasını isteyen bir yasa önerisini meclise sunar. Meclis kürsüsünden milletin temsilcilerine aktarmaya çalıştığı diğer konular ise; çölleşme, tarım ve hayvancılıkta gerileme, enerji, barajlar, köprüler, limanlar, körfezler, uluslararası iş birliği ve dayanışmalardır. Demirağ’ın sanat ve sanatçı ile olan bağı Demirağ, sadece ülkenin ekonomik kalkınmasına değil sosyal yaşamına da büyük katkılar sağladı. Tarih ve kültür bilinci ile sanata ve sanatçıya sahip çıktı. Hiç düşünmeden Nazım Hikmet’e evini açan ve yaşaması için Neyzen Tevfik’e ev alan Demirağ, 43 adet farklı tarihi çeşmeyi de restore eder. Öğrenci yurtları kurar ve okullar yaptırır. Engellere karşı başarmayı, söylenmemiyenleri söylemeyi ve kimsenin tehayyül edemeyeceği işlere girişmeyi olağan bir şekilde yapan Demirağ, 13 Kasım 1957’de hayatını kaybeder ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilir.

Anısına saygıyla...

!NOVASYONDERG!S! | 10


ARAŞTIRMA

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR Büşra ERDOĞAN

H

ayat sürekli değişen ve gelişen bir sistemin bütünüdür. Değişim ve gelişim bir birey, bir grup,bir topluluk ve bir toplum içinde olabileceği gibi insanların tamamını kapsayan bir şekilde de gerçekleşebilir. Gelişim ve değişimi gerçekleştirebilmek için elimizde varolan imkanları ve fırsatları bireysel olarak kullanarak birçok başarı elde edebileceğimiz gibi mümkün olduğu kadar diğer insanlarla işbirliği yaparak iyi değerlendirebilirsek çok daha büyük başarılar elde edebiliriz çünkü her insan farklı yeteneklere özelliklere , imkanlara sahiptir bu da her insanın farklı düşünmesini sağlar bu sayede birlik olunursa çok daha yaratıcı,kapsamlı projeler ve mantıklı, avantajlı çözümler ortaya çıkabilir. İki farklı birey için böyle avantajlar sağlayan ortaklık iki grup , iki topluluk, ve iki millet arasında düşünüldüğünde tüm toplumlar için büyük faydalar sağlanabilir. Hedefler konusunda ortaklık neden önemlidir peki? Önemlidir çünkü hepimiz bir dünya üstünde yaşıyoruz,yaşamaya devam edeceğiz ve çoğu insan kendi yaşam şartlarını daha iyi hale getirmek, gelecekteki nesillere daha güzel şartlar sunmak ister. Bu da ancak güçlerimizi birleştirmekle mümkün olabilir. Çünkü tek başımıza yaptığımız yatırım ve gelişmeler sadece bir yere kadar gelebilir ve sadece bir insanın ömrüyle sınırlı kalır, birlik içinde çalışır ve çabalarsak ortak başarı sağlayabilirz. Bu sayede

11 | !NOVASYONDERG!S!

hepimiz kazanabilir ve dolayısıyla geleceğe daha güzel bir dünya bırakabiliriz. Gelelim el ele verirsek neleri başarabileceğimize; örneğin bir teknolojik alet üretiminde ya da geliştirilmesinde, daha önceden keşfedilmiş kullanılmış ve başarılı olmuş bir yol izlenirse elde ettiğimiz başarı çok daha fazla olur çünkü bir başarıyı elde etmekte, sıfırdan başlamak ile belli seviyeden alıp daha yükseğe taşımak arasındaki gelişim tabi ki çok farklı olacaktır. Tecrübelerden faydalanırsak elde ettiğimiz başarı çok daha büyük olabilir projelerimizi çok daha ileriye taşıyabilmemizi saglayabilir. Doğaya bakarsak aslında ortaklıklardan çok güzel ve başarılı sonuçlar elde edildiğini görürüz. Örneğin arılar; bal yapabilmek için her arinin her gün binlerce çiçekten öz aldığını düşünürsek tek bir arının tek başına bal yapabilmesinin pek mumkün olmadığını anlayabiliriz. Her kovanda belli bir düzen ve birlik vardır bu sayede bal üretimi düzenli bir şekilde devam eder ancak bunu tek arı değil onlarca hatta bazen yüzlerce ari gerçekleştirir. Bir diğer doğa örneği ise sincapların ormanlara katkısıdır. Sincaplar kış hazırlığı için topladıkları ve toprağa gömdükleri ceviz, meşe palamudu, fistik ve benzeri yiyeceklerin fidana dönüşmesini sağlayarak bitki çeşitliliğinin artmasına büyük fayda sağlar. Aslında doğada varolan ve devamlılığı sağlayan etkileşim olan ortaklık bizi de çok iyi yerlere taşıyacaktır.

Yapmamız gereken tek şey doğayı izlemek ve biraz taklit etmeye çalışmak olacaktır. Bu bizi başarıya götürecektir. Peki o zaman biz insanlar neden bunu yaparak başarıya ulaşmiyoruz? Madem ki doğa böyle işbirlikleriyle sağlıyor bu muhteşem düzeni biz neden yapmayalım? Üzerinde yaşadığımız dünya hepimizin, çocuklarımızın, geleceğimizindir.Bu bilinçle hareket etmeli aslında ufak gibi görünen şeylerin biraraya gelerek uzun vadede büyük felaketlere yol alabileceğini bilmek gerekir tipkı tek kişinin çok birşey başaramıyor gibi görünürken birlik olunca çok güzel başarılar elde edebileceğimiz gibi. Güzel bir gelecek istiyorsak bunu insanlarla bilgimizi, tecrübelerimizi paylaşarak onlara ortak olacak zemin hazırlayarak yada ortak olarak gerçekleştirilebiliriz.


!NOVASYONDERG!S!

TEKNOLOJİ

SIBER SUÇLULARI BLACK FRIDAY’E NIÇIN ODAKLANIYOR? İlk olarak ABD’de ortaya çıkan ve tam bir alışveriş çılgınlığının yaşandığı Black Friday gününde özellikle giyim, kozmetik, elektronik gibi kategorilerde olağanüstü indirimler yapılıyor. Bu güzel fırsatlarden ne yazık ki siber suçlular da yararlanmaya çalışıyor. Siber suçluların temel hedefi, online alışveriş yapanların kimlik veya kredi kartı bilgilerine ulaşarak, gelir elde etmek. Bunun için; bankacılık zararlı yazılımları, tarayıcı veya tarayıcı eklentilerinde kod yürütme açıkları, ortadaki adam saldırısı (man in the middle attack), sahte Android bankacılık uygulamaları, arama motoru ve DNS Zehirlenmeleri gibi çeşitli saldırı yöntemlerini kullanıyorlar. Bu yollarla ulaştıkları bilgileri ya kendileri doğrudan kullanıyor ya da kullanmaya hevesli başka suçlulara satıyorlar. Korunmak için ne yapmalı? ESET Türkiye İstanbul Teknik Müdürü Gürcan Şen, online alışveriş yaparken, bu tür siber saldırıların hedefi olmamak ve güvenli alışveriş yapabilmek için şu ipuçlarını paylaştı: 1) Alışverişi kendi cihazlarınızla yapın. İster bilgisayarınız ister tabletiniz veya akıllı telefonunuz olsun, alışverişte kendi cihazınızı kullanın. Cihazın davranışındaki tuhaflıkları ayırt etmek sizin için çok daha kolay olacaktır. Toplu kullanımın olduğu internet cafeler gibi yerlerdeki cihazlardan finansal işlem yapmaktan münkün olduğunca uzak durun. 2) Halka açık Wi-Fi noktalarından alışveriş yapmamaya çalışın. Her internet bağlantısı, online ödemeler için yeteri kadar güvenli değildir. Online alışveriş için çarşı ve alışveriş merkezlerindeki halka açık Wi-Fi noktalarını kullanmayın. Favori e-mağazanıza kişisel bağlantınız yoluyla erişmeniz daha güvenli bir seçenektir. 3) Kredi kartı veya sanal kredi kartı kullanın. Kredi kartı kullanarak yapılan satın alma işlemleri, vadesiz veya tasarruf hesaplarınızda tuttuğunuz paranızı kapsamadığından, daha güvenlidir. Hatta limiti sınırlanmış sanal kredi

kartı kullanırsanız, riski minimize etmiş olursunuz. 4) Güvenlik yazılımınız güncel olsun. Halen yapmadıysanız, birden fazla koruyucu katmana sahip güvenilir ve güncel bir internet güvenliği çözümü yükleyin. Tercihen bu çözüm, e-bankacılık ve online ödemeleriniz için de koruma hizmeti sunan bir çözüm olsun. ESET yazılımları, ‘Bankacılık ve Ödeme Sistemleri Koruması‘ modülüyle, kullanıcılarına ekstra güvenlik sağlıyor. 5) Online adres çubuğunu her zaman kontrol edin. Black Friday ‘de size güvenilir bir alışveriş ortamı sunan ve muhtemel sorunları çözmenize yardımcı olabilecek, saygın ve güvenilir e-ticaret sitelerini tercih edin. Ancak tanınmış bir siteyi gördüğünüzde bile tedbiri elden bırakmayın. Dolandırıcılar orijinal emsalleriyle neredeyse tamamen özdeş olan sahte web siteleri oluşturabilirler. Bundan sakınmak için gözünüz URL’nin yani adres çubuğunun üzerinde olsun. Sahte siteler, taklit etmeye çalıştıkları resmi sitelerden farklı internet adresleri kullandıkları için kolayca tespit edilebilirler. 6) Sahte indirim fırsatlarına karşı temkinli olun. Gerçek olamayacak kadar iyi bir Kara Cuma teklifi alırsanız, büyük ihtimalle gerçek değildir. Gelen kutunuza sahte indirim fırsatlarının gönderilmesi alışılmış bir durumdur. Bu sahte indirim fırsatları, kullanıcıları kredi kartı numaraları gibi kritik bilgileri toplayan sahte web sitelerine yönlendirirler. 7) Alışverişten sonra ekstrelerinizi kontrol edin. Banka ve kredi kartı hesap bakiyelerini kontrol etmek, özellikle normale göre yoğun alışveriş yapılan dönemlerin ardından her zaman iyidir. Bunu yaparken, online bankacılığa güvenli bir şekilde eriştiğinizden emin olun ve hesabınızın güçlü bir şifreyle, düzgün bir şekilde korunduğunu kontrol edin. KAYNAK: cnn.com.tr

!NOVASYONDERG!S! | 12


!NOVASYONDERG!S!

MÜHENDİSLİK

DÜNYADAKI EN ETKILEYICI 20 KÖPRÜ Köprüler mühendisliğin en önemli başyapıtlarından biridir. İnsanoğlu tarafından inşa edilmiş en muazzam karmaşık yapılar olan köprüler büyüklüklerinin yanı sıra tasarımlarıyla da dikkat çekiyor. İşte dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan en etkileyici köprüler;

NEW RIVER GORGE KÖPRÜSÜ ABD

GATESHEAD MILLENNIUM KÖPRÜSÜ İNGILTERE

VERRAZANO NARROWS KÖPRÜSÜ ABD

INFINITY KÖPRÜSÜ İNGILTERE

WUSHAN YANGTZE NEHRI KÖPRÜSÜ ÇIN

SIDU NEHRI KÖPRÜSÜ ÇIN

13 | !NOVASYONDERG!S!


LANDWASSER VIADUCT İSVIÇRE

SERRERIA KÖPRÜSÜ İSPANYA

YOKOHAMA BAY KÖPRÜSÜ JAPONYA

BIXBY GÖLÜ KÖPRÜSÜ ABD

MILLAU VIADUCT FRANSA

GOLDEN GATE KÖPRÜSÜ ABD

OCTÁVIO FRIAS DE OLIVEIRA KÖPRÜSÜ BREZILYA

CIZE—BOLOZON VIADUCT FRANSA

!NOVASYONDERG!S! | 14


FORTH KÖPRÜSÜ İSKOÇYA

MARGARET HUNT HILL KÖPRÜSÜ ABD

ØRESUND KÖPRÜSÜ DANIMARKA VE İSVEÇ

RUSSKY KÖPRÜSÜ RUSYA

PONT DE NORMANDIE FRANSA

15 | !NOVASYONDERG!S!

BEIPAN NEHRI GUANXING OTOYOLU KÖPRÜSÜ ÇIN


!NOVASYONDERG!S!

TASARIM

MERCEDES FRANSA’DA TASARLAYACAK Mercedes-Benz, Amerika ve Asya kıtalarındaki İleri Tasarım Merkezleri ile kurduğu küresel tasarım ağını, 2018 yılında Fransa’nın “Silikon Vadisi”nde açacağı yeni merkezi ile genişletiyor. Marka, ‘Teknoloji ve Bilim Parkı Sophia Antipolis’te açacağı merkez ile dünyadaki trendlerin yanı sıra farklı kıtalardan ve kültürlerden gelen yeni fikirleri analiz ederek otomotiv tasarımına aktaran yaratıcı ve yenilikçi potansiyelini güçlendirecek. İleri Tasarım Merkezi’nde görev alacak, farklı alanlarda uzman yaklaşık 50 tasarımcı, Mercedes-Benz markası ve ürünlerine benzersiz ve ölümsüz bir görünüm kazandırılmasına katkı sağlayacak. Güvenlik, konfor ve tasarım alanlarında lider marka olan Mercedes-Benz, Fransa’nın Côte d’Azur bölgesinde bulunan Avrupa’nın “Silikon Vadisi” Teknoloji ve Bilim Parkı Sophia Antipolis’te yeni İleri Tasarım Merkezi’ni (Advanced Design Centre) açıyor. 2018 baharında açılacak merkez, Mercedes-Benz’in Sindelfingen (Almanya), Carlsbad ve Sunnyvale (Amerika), Beijing (Çin) ve Como’da (İtalya) bulunan diğer İleri Tasarım Merkezleri ile birlikte oluşturduğu küresel tasarım ağının bir parçası olacak. Mercedes-Benz, Fransa’da açılacak İleri Tasarım Merkezi ile birlikte Amerika ve Asya’daki mevcut ağına Avrupa’yı da dâhil ederek küresel tasarım ağını

üç kıtayı kapsayacak şekilde genişletiyor. Markanın küresel çaptaki yaratıcı ağında otomotiv, moda ve endüstriyel tasarımcıların yanı sıra grafik tasarımcılar, modelleyiciler, terziler ve 3D uzmanları çalışıyor. İleri Tasarım Merkezleri; dünyanın üç kıtasında sanat, kültür ve mimari gibi alanlarında birer dedektör gibi işliyor. Marka, tasarım merkezleri sayesinde en yeni trendleri yakalıyor, analiz ediyor ve “Duyusal Saflık” felsefesiyle yarattığı tasarımlara karakter vermeye devam edecek eğilimleri oluşturmak için gerekli veriyi elde ediyor. Tasarımcılar için ideal çalışma alanı yaratıldı.Mercedes-Benz’in, Sophia Antipolis Teknoloji ve Bilim Parkı’nda kurduğu yeni İleri Tasarım Merkezi ise Fransa’daki tasarımcıların yeni evi olacak. Yeni merkez, 2.400 hektarlık bir alanda kurulu olan, 2.230 şirket için yaklaşık 36.300 kişinin çalıştığı Fransız “Silikon Vadisi”nin tam ortasında yer alıyor. Mercedes-Benz, tüm cepheleri camla kaplı, 50 metre uzunluk ve 20 metre genişliğindeki silindir şeklindeki yapıyla tasarımcılar için ideal bir çalışma ortamı

yarattı. Toplam 3.000 metrekare üzerine kurulu İleri Tasarım Merkezi, 50 tasarımcıya çalışma alanı sunuyor. Geleneksel dış ve iç tasarımdan otonom sürüşe, insan-makine iletişiminin her geçen gün daha da önem kazandığı dijital ve Kullanıcı Arayüzü (UI) ile Kullanıcı Deneyimi (UX) tasarıma kadar, tasarım ile ilgili tüm disiplinler merkezde yer alıyor. Mercedes-Benz, Côte d’Azur’daki İleri Tasarım Merkezi’nde yeni çalışma ve yaratıcılık metotlarını da devreye alıyor. Yatay hiyerarşi ve karar verme yapıları, zaman ve mekânda esnek çalışma, ileri seviyede bölümler arası iletişim ve uluslararası ağ oluşturma gibi kavramlar dijital çağın tasarım gereksinimlerini yerine getiri-

yor. Yeni çalışma biçimleriyle karmaşık konuların kısa sürede ele alınması ve sonuç odaklı çözümler elde edilmesi öngörülüyor. İleri Tasarım Merkezi, Mercedes-Benz’in yalın tasarım felsefesini sürekli geliştirme ve yeni tasarım fikirleri ile trendleri belirleme vizyonunda da önemli bir rol üstleniyor. Kaynak:cnn.com.tr

!NOVASYONDERG!S! | 16


!NOVASYONDERG!S!

UZAY RUSYA FEDERAL UZAY AJANSI ROSCOSMOS, AY’I YENIDEN KEŞFETMEYE HAZIRLANIYOR Rusya Federal Uzay Ajansı (Roscosmos) Bilim ve Teknik Konseyi Başkanı Yuriy Koptev, Rusya’da Ay’ın keşfine ilişkin yeni devlet uzay programı hazırlanacağını söyledi. Koptev, “Başlangıçta, yeni programın süper ağır füzeyle ilgili olacağı planlanıyordu. Ancak herkes, programı tek bir füzeyle sınırlamanın doğru olmayacağını düşünüyor. Bunun hususi bir devlet uzay programı olması gerekiyor” dedi. Koptev, programda Rusya’nın 2020 yılında Ay’a göndermeyi planladığı otomatik istasyonların görevlerinin yanı sıra yeni gemi inşa edilmesi ve radyasyon güvenliğiyle ilgili sorunların çözümüne yer verileceğini kaydetti. Roscosmos Başkanı Dmitriy Rogozin, Rusya’nın Ay’da kalıcı üs kurma planlarının güncelliğini koruduğunu söylemişti. Kasım başında Sputnik’e demeç veren Rogozin, Roscosmos Bilim ve Teknoloji Konseyi ile Rusya Bilimler Akademisi’nin Ay keşif programını iki hafta içinde sunacağını belirtmişti.

17 | !NOVASYONDERG!S!


!NOVASYONDERG!S!

KÜLTÜR / SANAT

KÂĞIT DEYIP GEÇMEYIN, DOĞRU ELLERDE BIRER SANAT ESERINE DÖNÜŞEBILIYOR Malena Valcarcel bir kağıt sanatçısı. Valcarcel, kağıtlardan minik şaheserlerler yaratıyor. Eserlerinde kimi zaman eskimiş kitapları kullanan sanatçı kağıttan yaptığı heykelleri internetten satışa çıkarıyor. Malena Valcarcel’in instagram sayfasından hayranlarıyla paylaştığı eserlerden bazıları;

!NOVASYONDERG!S! | 18


Masa Tenisinin Yeni Ĺžampiyonu

[QR kodu okutarak videoyu izleyebilirsiniz.]


Bir Robot Olabilir mi?

medya


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.