ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ
Hastane güvenliği
EKİM 2014 SAYI: 16
Fokus: Okul öğrenci ve kampüs güvenliği İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı Yangın değil tedbirsizlik öldürür
EKİM 2014 SAYI: 16 ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ
Hastane güvenliği
EKİM 2014 SAYI: 16
Fokus: Okul öğrenci ve kampüs güvenliği İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı Yangın değil tedbirsizlik öldürür
EKİM 2014 SAYI: 16 ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR
içindekiler 26
76
54 12 BAŞKANDAN
KAPAK KONUSU
FOKUS
26
Hastanelerde şiddet artıyor
46
Özel güvenlik eğitiminde uygulamalı
eğitim standartları nasıl olmalıdır?
50
Güvenlik nefes almak kadar
önemlidir
54
Okul, kampüs güvenliği ve olası riskler
58
Güvenli kampüs var mı?
14 EDİTÖR 28
Sağlık çalışanlarını bekleyen riskler!
16 GÜNCEL
34
Sağlık çalışanlarının sağlığı
40
Sağlık kurumlarında risk analizi
42
Hastanelerde güvenlik neden
24 KÖŞE / Hayata Bakış
önemlidir?
62
80 Bin güvenlik elemanına ihtiyaç var
44
Güvenlikte tecrübe hayat kurtarır
64
Üniversiteler 24 saat gözetim altında
Sektör ile ilgili kısa haberler
“Sınırlar ve disiplin”
Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ
EKİM 2014
86
AYDA BİR YAYINLANIR
Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibi O. Oryal ÜNVER Yürütme Kurulu O. Oryal ÜNVER İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Yusuf Vehbi DALDA Genel Yayın Yönetmeni Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com Yazı İşleri Müdürü Yeşim ÖZDEMİR yesim@guvenlik-yonetimi.com Danışma Kurulu Alp SAUL Doç. Dr. Gazi UÇKUN Füsun KOCAMAN Gültekin FİŞEK Hakan ÖZALP İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Okyay ŞENTÜRK O. Oryal ÜNVER Osman Levent CELASUN Prof. Abdurrahman KILIÇ Taner ALBAYRAK Yusuf Vehbi DALDA
82
SEKTÖRDEN
66
“Özel güvenlik iş yasası hayata
geçirilmeli”
70
“Güvenlik, yaşamsal bir ihtiyaçtır”
ELEKTRONİK GÜVENLİK
74 76 78 80
Kamerayı tek PC’ye bağlayan yazılım İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı CCTV kameralarla doğa koruma altında Bebek hırsızlığının önüne geçiliyor
YANGIN GÜVENLİĞİ
Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlık Derya BARUTÇU derya@guvenlik-yonetimi.com
86
Yangın değil tedbirsizlik öldürür
Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Ayda bir yayınlanır.
90
Sumıtomo Dunlop lastik TYCO
92 ABONE FORMU 93 Yıllık Kapak ve
GÜVENLİK HİZMETİ
82
Çelik yelek kullanımının önemi
tarafından korunuyor
Fokus konuları
94 Reklam İndeksi
Yönetim Adresi Arkhe Tanıtım Hizmetleri Perpa Ticaret Merkezi B Blok Kat: 11 No:1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Tel: (533) 413 78 08 Baskı SEÇİL OFSET Tel: 0212 629 06 15 Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.
tanıtım hizmetleri
Perpa Ticaret Merk. B Blok Kat: 11 No: 1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Faks: (212) 210 54 45 Gsm: (533) 413 78 08
BAŞKAN
g
Okul, öğrenci ve yerleşke güvenliği Değerli okurlarımız;
Genç ve dinamik nüfusa sahip ülkemizde milyonlarca çocuk ve gencimizin; güvenli okullarda, eğitim merkezlerinde ve yerleşkelerde eğitim ve öğretimlerini sürdürebilmeleri aileler ile birlikte özel güvenlik sektöründe hizmet veren özel güvenlik şirketlerinin de en çok önem verdikleri konuların başında gelmektedir. Son dönemlerde çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimlerinin yanı sıra uyuşturucu veya uyarıcı maddelere yönelişlerde bu konudaki hassasiyeti ön plana çıkarmış durumdadır. Okullarda ve çevrelerinde oluşan güvenlik riskleri ve tehlikelerinin önlenmesinde en önemli görev; bu alanda görev yapan özel güvenlik görevlilerine düşmekle birlikte okul, eğitim merkezi ve yerleşke idarecilerinin, öğrencilerin ve ailelerin birlikte hareket etmeleri toplumsal işbirliğinin gereği olarak değerlendirilmelidir. Keza aynı zamanda kolluk güçlerinin bu entegrasyon da etkin olarak yer alması konunun tartışılmazıdır. Bu bağlamda okul ve yerleşke güvenliği çok aktörlü ve çok fonksiyonlu işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Okullarda, eğitim merkezlerinde ve yerleşkelerde güvenliğin etkin olarak tesis edilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması, fiziki konumlara, yerleşkelerin bulundukları bölgelerin coğrafi ve demografik yapılarına göre değişkenlik gösterebilmektedir. Şehir dışında ve yerleşim bölgelerinden uzak eğitim kurumlarında, okullarda ve yerleşkelerde standart güvenlik tedbirleri uygulanabilmekte ancak yapılacak etkinliklerde sürecin yeniden gözden geçirilmesi gereklidir. Keza şehir merkezinde yer alan okul, eğitim merkezleri ile yerleşkelerde ise dinamik ve sürekli değişen güvenlik tedbirlerin uygulanması ise zorunluluk arz etmektedir. Okullarda, eğitim merkezlerinde ve yerleşkelerde özellikle fiziki güvenliğin esas unsurlarından olan özel güvenlik görevlilerinin; başta elektronik güvenlikle entegrasyonun yanı sıra eğitim ortamının sosyolojik ve psikolojik yapısı ile uyumlu olarak alan eğitimlerinden geçirilmelerini Özel Güvenlik Federasyonu olarak önemsiyoruz.
Daha güvenli yarınlar için…
12 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı
Okullarda ve
çevrelerinde oluşan güvenlik riskleri ve tehlikelerinin önlenmesinde en önemli görev özel güvenlik görevlilerine düşmekle birlikte; okul, eğitim merkezi ve yerleşke idarecilerinin, öğrencilerin ve ailelerin birlikte hareket etmeleri toplumsal işbirliğinin gereği olarak değerlendirilmelidir.
g EDİTÖR
Çok genç nüfus, çok okul az güvenlik! Genç nüfusun yoğun olduğu ülkemizde, eğitim-öğretim hizmeti veren kurumlarında büyüklüğü ve sayısı buna paralel artmaktadır. Ülkemizde sayısı milyonlarla ifade edilen öğrenci ve bu öğrencilerin okuduğu, ilköğretimden üniversiteye eğitim veren binlerce okul bulunmaktadır. Yüksek Öğretim Kurulu’nun 2014 Mart ayı verilerine göre sadece yükseköğretim çağındaki öğrencilerin sayısı 5.5 milyona yaklaşmıştır. Buna ilave olarak ilk ve ortaöğretim derecesindeki okul sayısı ve öğrenci sayısı dikkate alındığında okul, öğrenci ve üniversite yerleşkeleri (kampüs) güvenliği devlet ve aileler için daha da önemli bir hale gelmektedir. Buna karşın yapılan araştırmalar; velilerin okul güvenliği ile ilgili ciddi derece endişeli olduklarını göstermektedir. Yine okulların %70’e yakınında güvenlik görevlisinin bulanmadığı da yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Dolayısıyla okullarda güvenli bir eğitim öğretim ortamının sağlanması, hem devlet görevlilerinin hem de toplumun ilgili tüm kesimlerinin öncelikle üzerine eğilmesi gereken hassas bir konudur. Özellikle devlet okullarında güvenlik tedbirlerinin son derece yetersiz olduğu açıkça görülmektedir. Buralarda okul ve öğrenci güvenliği genellikle okulun temizlik işleri ile görevli memurları, nöbetçi öğretmenler ya da okul idarecilerinin bizzat kendileri vasıtasıyla “sağlanmakta”dır. Bu sayımızda ciddi önem taşıyan “Okul, öğrenci ve kampüs güvenliği”ni “Fokus” başlığımızla ele aldık. Genel olarak yaşanılan sorunların tespiti ve çözüme dair önemli tespitlerin yer aldığı çalışmaları, ilgili başlığımız altında sizlerle paylaştık
Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com
Bu sayıda “Kapak” konumuz ise “Hastane güvenliği”... Hastaneler verdiği hizmet itibarı ile herkesin serbestçe ve kolaylıkla ulaşabileceği kurumlardır. Ancak bu durum hastaneleri suçlu veya suç işlemeye eğilimli kişilerinde rahatlıkla girip çıkabileceği yerler haline getirmektedir. Yine hastane hizmetleri, doğası gereği kişisellik ve mahremiyet gerektirmektedir. Bina güvenliğinin yanı sıra hem hastaların hem de çalışanların bilgilerinin, kişisel eşyalarının ve mahremiyetinin korunması, hastanede yapılan teşhis ve tedavi hizmetleri kadar önem arz etmektedir. Kapak konumuza ilişkin de ilgi ile okuyacağınız çalışmalar mevcut. Sektörden sayfalarımızın yine iki konuğu var; GÜSOD (Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği) Genel Sekreteri Bülent Aksaray ve Okisan Güvenlik Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Özkara. Sektörde yaşanılan sorunlar ve çözüm önerilerinin yanı sıra birçok önemli konuya ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı röportajları da aynı şekilde keyifle okuyacağınızı tahmin ediyorum. Elektronik güvenlik, güvenlik hizmeti, bilgi güvenliği ve yangın güvenliği disiplin başlıklarımız da yine ilginizi çekecek teknik yazılar ve makalelerle dolu…
Güvenli günler dileğiyle... Devrim Bozkurt
14 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Okullarda
güvenli bir eğitim öğretim ortamının sağlanması, hem devlet görevlilerinin hem de toplumun ilgili tüm kesimlerinin öncelikle üzerine eğilmesi gereken hassas bir konudur.
GÜNCEL
GÜSOD 20. kuruluş yıl dönümünü kutladı
Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) 20. Kuruluş yıl dönümünü BİLKENT Otel ve Konferans Merkezi’nde gerçekleştirdiği etkinlikle kutladı. 21
Ekimde 2014 tarihinde gerçekleştirilen etkinlikte GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı Murat KÖSEREİSOĞLU ile GÜSOD Yönetim Kurulu Üyesi Oryal ÜNVER birer konuşma yaptılar.
GÜSOD 25 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da Güvenlik Sistemleri ve Gözetim Organizasyon Derneği adı altında kurulmuş ve 24 Nisan 2005 tarihinde bugünkü adını almıştır. Dernek 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un yasalaşması sürecinde aktif çalışmalar yapmış ve sektörün bu günlere gelmesinde önemli katkılar sağlamıştır. GÜSOD 2000 yılında, Confederation of European Security Services–CoESS-Avrupa Güvenlik Servisleri Konfederasyonu’nun asli üyesi olmuş ve ülkemizi halen Avrupa’da başarı ile temsil etmektedir.
Ekin Technology GITEX’te ürünlerini tanıttı Akıllı kent ve akıllı trafik alanında geliştirdiği güvenlik teknolojisi ile Türkiye’de ve dünyada adını duyuran ekin Technology 12-16 Ekim tarihleri arasında Dubai’de gerçekleşen Gulf Bilgi ve Telekomünikasyon Teknolojileri Fuarı olan GITEX’te ilgi odağı oldu. 61 ülkeden 3.700 üzerinde katılımcı firma ve 150 ülkeden 100.000’e yakın ziyaretçiyi ağırlayan ve Ortadoğu, Afrika ve Güney Asya bölgesinin bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki en büyük fuarı olan GITEX uluslararası teknoloji profesyonellerinin buluşma merkezi olan GITEX Dubai Ticaret Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. GITEX’te Dubai İç İşleri Bakanlığı’nın standında yer alan ‘ekin Middle East’, sergilediği ‘ekin Safe Traffic’ ve ‘ekin Patrol’ ürünleri ile dikkatleri üzerine çekti. Şehrin coğrafi koşulları ve kültürüne göre tasarlanabilen ekin safe Traffic ürünleri; kırmızı ışık ihlal tespiti, hız ihlali tespiti ve plaka tanıma sis-
16 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
temleri ile çalışıyor ve daha güvenli bir trafik akışı sağlanmasında yüzde 40 oranında iyileşme sağlayabiliyor. Tamamen ekin Technology tarafından geliştirilen ve bu yıl Dünya Teknoloji Ödülleri’nin finalistleri arasında yer alan ekin Patrol ise akıllı devriye sınıfında dünyanın ilk ve tek ürünü olma özelliği taşıyor. Araç dururken de hareket halindeyken de
plakaları ve hızı okuyabilen, durağan veya hareketli iki nokta arasında da takip yapabilen ekin Patrol, merkeze anlık bilgi iletebiliyor. GITEX’te ürünlerini sergileyen ekin Technology’nin Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin yaptığı açıklamada gelişmiş teknoloji ile dünya çapında örnek gösterilen projelere imza attıklarını vurguladı. Türkiye’de üst düzey teknolojilerle geliştirdikleri akıllı trafik ve kent sistemleri ile hem Türkiye’de hem de dünya liginde önemli bir oyuncu haline geldiklerini belirten Ekin “Abu Dabi ile bölgede gerçekleştirdiğimiz projeler, akıllı şehirlerin olmazsa olmazı akıllı trafik sistemleri ile dünyadaki birçok bölgenin dikkatini çekiyor. Bu nedenle dünya devlerinin buluştuğu GITEX’te yer almak bizler için gurur verici. Abu Dabi ile başladığımız güvenli trafik sistemlerini farklı coğrafyalara da taşıyarak büyümeye ve Türkiye’nin markası olan ekin teknolojiyi gelişmiş teknolojinin adresi olarak dünya liginde güçlendirmeye devam edeceğiz” dedi.
GÜNCEL
Web kamera kullanımında casusluk endişesi Kaspersky Lab ve B2B International tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada; kullanıcıların %21’inin, siber casusların bilgisayarlarından kendilerini gözetleyebileceği korkusuyla web kameralarını kapattıkları ortaya çıktı. Bazı ülkelerde ise bu rakam daha da yüksek; örneğin Çin’li katılımcıların %40’ı kendini bu şekilde güvende hissediyor. Web kameraları siber suçlular için etkili bir araç olabiliyor. Çalışmada kullanıcıların neredeyse çeyreğinin (%24) web kamerasından izlenebilecek olduklarından tamamen habersiz oldukları görüldü. Katılımcıların %44’ü bu tehdidin tamamen farkında olduğunu belirtirken bu olasılığın rahatsız hissetmelerine neden olduğunu itiraf etti. Bilgisayar korsanlarını sadece ünlüleri değil, potansiyel olarak ilgi
alanlarına giren herkesi hedef aldığını unutmamakta fayda var. Web kamerası korsanlığının farklı nedenleri var: Öncelikle siber suçlular bu cihazları şirket bilgileri çalmak veya finansal hizmetlere erişim sağlamak için kullanabiliyor. Bazen dikkatsiz kullanıcılar bu işi siber suçlular için kolaylaştırıyor: örneğin, on katılımcıdan biri kimlik bilgilerini bilgisayarının yanında duran bir kağıda yazdıklarını belirtiyor. Modern bir web kamerası bu bilgileri kolaylıkla ele geçirebilir İkinci olarak suçlular, her şeyden habersiz kurbanın uygunsuz fotoğraflarını çekebiliyor. Bu fotoğraflar şantaj için veya sadece kurbanı utandırarak eğlenmek amacıyla kullanılabiliyor. Örneğin, 2014’ün Mayıs ayında Europol, web kamerası casusluğu için tasarlanmış zararlı yazılımların
geliştiricileri, dağıtımcıları ve kullanıcılarından oluşan bir ağı ortaya çıkartmıştı. Soruşturma, mahrem fotoğraflarını çekmek amacıyla 2.000 kadının bilgisayarına virüs bulaştıran Hollandalı bilgisayar korsanının tutuklanmasıyla başladı. Bu sorun sadece bilgisayarlarla sınırlı değil. Çalışmaya göre dikkate değer oranda (%6) mobil cihaz kullanıcısı da cihazlarının kameralarını kapatmakta. Birçok güvenlik çözümü web kamerası aracılığıyla “casusluk” yapan zararlı yazılımlara karşı koruma sağlıyor. Bununla birlikte eğer program varsayılan olarak zararlı değilse (örneğin, sadece fotoğraf iletiyorsa) veya suçlular amaçları doğrultusunda yasal yazılımlar kullanıyorsa bu önlem de işe yaramıyor.
Bankalara ait 3 milyon lira kayıp Batman’da 3 gün süren olaylarda Turgut Özal Bulvarı’ndaki banka şubelerinin ATM cihazları yangın sonrası metal yığınına döndü. Özel bir bankaya bir ATM’de 350 bin TL yanarken, bir başka özel bankaya ait çek senet kasasının kaybolduğu belirtildi. Bütün bankaların ATM ve bankalardaki toplam 3 milyon TL’nin yandığı ya da kaybolduğu ortaya çıktı. Turgut Özal Bulvarı Dörtyol Kavşağı’ndaki özel banka şubesi, kayıp kasanın peşine düştü. Ateşe verilen bankada göstericilerin yola savurduğu kasanın boş olduğunu görünce, şubedeki ikinci kasayı çalıp kayıplara karıştığı belirtildi. Çek
18 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
ve senetlerin içinde olduğu kasayı özel bir otomobille götüren bir grup göstericinin, binadaki büyük kasayı açabilmek için kezzap suyu kullandıkları ortaya çıktı. Banka binasındaki hasar konusunda şube yetkilileri
bilgi vermekten kaçınırken, banka şubesinin ön bölümü ise demir saçlarla kapatıldı. Çalınan para kasasının bulunması için Emniyet Müdürlüğü, Hırsızlık Masası ekipleri kapsamlı araştırma başlattı.
GÜNCEL
Ödenekte aslan payı Maliye Hazine ve Milli Eğitim’in Bütçe ödenek teklif tavanı en yüksek kamu idaresi 110,2 milyar lira ile Maliye Bakanlığı olurken, Hazine Müsteşarlığı 68,4 milyar lira ile ikinci, Milli Eğitim Bakanlığı 62 milyar lira ile üçüncü sırada yer aldı. Orta Vadeli Mali Plan’da (2015-2017) genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin 2015 yılı bütçe ödenek teklif tavanları da yer aldı. Bütçe ödeneklerinde en fazla pay ayrılan ilk 3 idare, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da değişmedi. Buna göre, çeşitli kamu kuruluşlarının bütçe açıklarının finansmanına dönük transfer ödeneği de buradan karşılandığı için Maliye Bakanlığına 110 milyar 243 milyon 593 bin lira ödenek ayrıldı. Faiz öde-
meleri nedeniyle Hazine Müsteşarlığının da bütçesi yüksek tutularak 68 milyar 399 milyon 57 bin lira olarak belirlendi. Milli eğitim Bakanlığı, 62 milyar 248 bin lira ödenek tavanı ile üçüncü sırada yer aldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına 30 milyar 666 milyon 260 bin lira, Milli Savunma Bakanlığına 22 milyar 764 milyon 255 bin lira, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına 18 milyar 249 milyon 634 bin lira, Emniyet Genel Müdürlüğüne 17 milyar 623 milyon 719 bin lira ödenek ayrıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ödeneği 14 milyar 679 milyon 18 bin lira, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun
9 milyar 873 milyon 269 bin lira olarak belirlendi. Özel bütçeli idareler Orta Vadeli Mali Plan’da, özel bütçeli idarelerin 2015 yılı bütçesi ödenek teklif tavanları da yer aldı. Buna göre, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne 9 milyar 796 milyon 72 bin lira, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne 7 milyar 246 milyon 304 bin lira, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na 7 milyar 52 milyon 675 bin lira, Orman Genel Müdürlüğü’ne 2 milyar 567 milyon 630 bin lira, TÜBİTAK’a 2 milyar 87 milyon 344 bin lira, spor Genel Müdürlüğü’ne 1 milyar 20 milyon lira, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu’na 905 milyon 250 bin lira bütçe ödeneği ayrıldı.
Apple’ın yeni gizlilik politikaları Son günlerde özellikle iCloud hack olayları sonrası güvenlik ve gizlilik konularında eleştirilerle gündeme gelen Apple sonunda beklenen adımı attı. 9 Eylül lansmanına kısa bir süre kala tüm Dünya gündemine bomba gibi düşen iCloud üzerinden ünlülerin özel fotoğraflarının internette yayılması olayı Apple ‘ın güvenlik ve gizlilik konularında gerek teknoloji dünyasından gerekse kullanıcılarından büyük eleştiriler almasına yol açtı. Bununla da kalmayıp lansman öncesi olay hakkında detaylı açıklama yapmaktan kaçınan Tim Cook ‘dan birçok insan bir adım ve açıklama bekliyordu. Olay hakkında daha önce yapılan iCloud hacklerinin sistemle ilgili olmadığı kullanıcıların kolay şifre seçimi ve iki adımlı güvenlik önlemini kullanmadıkları gerekçesiyle böyle bir olayın yaşandığı açıklanmış olsa da bu açıklama
20 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
kimseyi tatmin etmemişti. Tim Cook, Apple kullanıcıları için uzun bir bildiri yayınladı ve şirketin yeni gizlilik politikalarını anlatan detaylı bir yazı paylaştı. Yazı da son zamanlarda gündeme gelen Google kullanıcıların emaillerini okuyor iddialarına da sert eleştiriler getiren Tim Cook, böylece beklenen adımı atmış oldu diyebiliriz. Eposta ve mesaj içeriklerinin kesinlikle okunmadığını, iPhone ve iCloud ‘da depolanan veriler üzerinden para kazanılmadığını ve kullanıcı tercihleri dolayısıyla bir pazarlama stratejisi çizmediklerinin altını çizen Tim Cook, Apple ‘ın sadece kullanıcı deneyimini arttırmayı hedeflediğini belirtti. Yapılan bildiride Tim Cook Apple’ın hükümetlerle bile kullanıcılarının kişisel bilgilerini paylaşmadığını ve hükümetlerden gelen taleplere yanıt verilmediğini belirtti. Tim Cook ayrıca İOS 8 ile kişisel bilgilerin paylaşım ihtimalinin bile imkansız hale geldiğini
söyledi. İOS 8 ile güvenlik ve gizlilik konusunda getirilen yeni sistem ile artık kullanıcıların verileri Apple tarafından bile kayıt altına tutulmayacak diyebiliriz. Apple ‘ın gizlilik politikalarının yeterince açık olmadığı düşüncesi de bu yeni adımla yok olacak gibi gözüküyor. Apple internet sitesinde beklenen açıklığı sağlamak amacıyla yeni Gizlilik sayfasını yayına aldı. Kullanıcıları ve dünyayı mutlu edecek bir açıklama ya da adım geldi mi bilemeyiz ama Apple ‘ın çehresinin değişmeye başladığı aşikar.
GÜNCEL
İş güvenliğinde yeni planlar var Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, iş güvenliği konusunda Türkiye’de altına imza atılan ve yeni dönemde uygulanacak olan kriterleri, bakanlığın yaptığı özel çalışmada 10 adımda şu ifadelerle vurguladı. “İş sağlığı ve güvenliği konusu ilk kez müstakil bir kanunda ele alındı. Kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamında. Kuralcı bir yaklaşım yerine önleyici yaklaşım esas alındı. İşyerleri, yapılan işin niteliğine göre tehlike sınıflarına ayrılıyor. Bütün işyerlerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi gibi uzman personel görev yapacak. İşverenler ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alabilecek. Devlet, 10’dan az çalışanı olan işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri giderlerini destekleyecek. İş kazalarını ve meslek hastalıklarını önleme adına önceden risk değerlendirmesi yapılacak. Çalışanlar belli aralıklarla sağlık gözetiminden
geçirilecek. İş kazaları ve meslek hastalıklarının kayıtları daha etkin ve güncel hale getirilecek.” İş güvenliği konusundaki 6331 sayılı kanunla getirilen şart ve koşullar ise şu maddelerle özetleniyor. Kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alındı. Kişinin bulunduğu işyerindeki çalışan sayısı ve işyeri türü kanundan yararlanmasına engel olmayacak. Her çalışan, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanacak. Ev hizmetleri ile çalışan istihdam etmeden kendi nam ve hesabına çalışanlar da kanunun kapsamı dışında bırakıldı. Tüm sorumluluk işverene ait olmakla birlikte; iş sağlığı ve güvenliğinin işyerinin bütününde benimsenmesi ve uygulanması sağlanacak. İşyerleri, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin daha etkin sunumu amacıyla tehlike sınıflarına ayrılacak.
Bu sınıflandırmada; yapılan işin özelliği, işin her safhasında kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları gibi hususlar dikkate alınacak. Kamu hariç 10’dan az çalışanı olan çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesinde, Bakanlık maddi destekte bulunacak. 10’dan az çalışanı bulunan, az tehlikeli sınıftaki işyerlerinin bu destekten yararlanmasına ise Bakanlar Kurulu karar verebilecek. Sigortasız personel çalıştırdığı tespit edilen işyerlerinden, yapılan destek yasal faizi ile birlikte geri alınacak. Bu işyerleri destekten üç yıl süreyle men edilecek. İşverenler, işyerinde gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi ve bertaraf edilmesi için risk değerlendirmesi yaptıracak.
Hackerlar artık evleri izliyor Evlerde bulunan kameralar artık özel hayat gizliliğini ortadan kaldırıyor. Güvenlik kameraları, web cam ve bebek için alınan kameralar hackerların ilk ele geçirdiği sistemler. İngiltere’de yapılan bir araştırma binlerce insanın evlerindeki en özel anlarda bile gözetlendiğini ortaya çıkardı. “Nasıl?” derseniz burada da tabii ki hackerlar devreye giriyor. Hackerlar artık büyük bir kolaylıkla güvenlik ve bilgisayar sistemlerini hackleyerek insanların evlerinde uyurken, giyinirken, yemek yerken görüntülerini internet sitelerinde
22 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
yayınlıyor. Üstelik tüm bunlar olurken sizin ruhunuz bile duymuyor. Hackerların bu görüntüleri aldığı bir mekanizmaya ihtiyaçları oluyor. O listenin başında webcam gelirken ayrıca bebek monitörü, güvenlik sistemi sahibiyseniz hacklenmeye oldukça müsaitsiniz. Araştırmanın sonucunda binlerce insanın tehlikede olduğu vurgulandı. Görüntülerinize herhangi bir internet sitesinde rastlamamanızın tek yolu ise kullandığınız ürünün fabrika ayarlarını ve şifrelerinizi değiştirmek.
ç
HAYATA BAKIŞ
“Sınırlar ve disiplin” Çocuk yetiştirme, sınırların büyük önem taşıdığı tüm konular arasında başta gelir. Sınırlara ve çocuk yetiştirmeye nasıl yaklaştığımızın, çocuklarımızın karakteri üzerinde büyük etkisi vardır. Değerleri nasıl geliştirdikleri üzerinde, okuldaki başarıları üzerinde, seçtikleri arkadaşlar üzerinde kiminle evlendikleri üzerinde iş yaşamında ne kadar başarılı oldukları üzerinde. Doğa en derin düzeyde bir sevgidir. İlişkilere bağlı olarak konumlanmış ve yönetilmektedir. Bizimle beşikten mezara bir ilişki içindedir. Sevginin doğası pasif değildir. Etkindir, sevgi kendisini çoğaltır. Aile doğanın dünyayı kendi sevecen karakterinin temsilcileriyle doldurma isteği ile yarattığı sosyal bir birimdir. Burası bebeklerin beslenip geliştirildiği bir yerdir ki yetişkinler olarak aileden ayrılacak kadar olgunlaşsınlar ve aynı doğayı başka çevrelerde çoğaltsınlar. Bağlanma ve güçlü bağlantılar kurmadan hemen sonra ana babaların çocuklarına verebilecekleri en önemli şey sorumluluk duygusudur. Nelerden sorumlu olduklarını ve nelerden sorumlu olmadıklarını bilmeleri, nasıl hayır diyebileceklerini ve hayırı nasıl kabul edeceklerini bilmeleri, sorumluluk büyük değer taşıyan bir davranıştır. Hepimiz, 18 aylık bir çocuğun sınırlarına sahip orta yaşlı kişilerle bir arada olmuşuzdur. Başkaları onlara sınırlamalar getirdiğinde aksileşir veya somurtur veya sadece sükûneti koruma amacıyla büzülür diğerleriyle uyumlu davranırlar. Bu yetişkinlerin de bir zamanlar çocuk olduğunu düşünün. Çok çok uzun zaman önce ya sınırlardan korkmayı ya da onlardan nefret etmeyi öğrenmişlerdir. Yetişkinler için Öğrenme zahmetli ve zor bir iştir. Küçük çocuklarda sınır geliştirmek, atasözlerine konu olmuş ufak bir önlem almaktan başka bir şey değildir. Eğer sorumluluğu, sınırlamalar belirlemeyi, daha sonra mutluluğu erteleyebilmeyi öğretirsek, çocuklarımızın yaşamlarının sonraki yılları daha az çalkantılı geçer. Ne kadar geç başlarsak hem bizlerin hem de onların o kadar fazla çalışması gerekir. Eğer daha büyük çocuklara sahipseniz cesaretinizi kaybetmeyin bu sadece sınır gelişiminin daha fazla direnmeyle karşılanacağı anlamına gelir. Onların fikrine göre sınırları öğrenmekle kazanacakları fazla bir şey yoktur. Çocuklarda sınır geliştirme işi sorumluluk öğrenme işidir. Onlara sorumluluğun değer ve kısıtlamalarını anlattıkça onları yetişkinliğin görevlerini üstlenmeye hazırlarız. Disiplinin olumlu tarafları öncelik, önleme ve yönlendirmedir. Olumlu disiplin; birini oturtup bir görev için eğitmek ve ona beceri kazandırmaktır. Disiplinin olumsuz yönleri; düzeltme, cezalandırma ve sonuçlardır. Olumsuz disiplin çocukların hareketlerinin sonuçlarına katlanmasını ve böylelikle sorumluluk konusunda ders almalarını sağlamaktadır. İyi çocuk yetiştirme hem koruyucu eğitim ve beceri kazandırmayı hem de düzeltici sonuçları kapsar. Uygulamanız dileğimle…
24 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Oğuz GÜLAY
Doğa en derin düzeyde bir sevgidir. İlişkilere bağlı olarak konumlanmış ve yönetilmektedir. Bizimle beşikten mezara bir ilişki içindedir. Sevginin doğası pasif değildir. Etkindir, sevgi kendisini çoğaltır.
KAPAK KONUSU
Hastanelerde şiddet artıyor Hastaneler verdiği hizmet itibarı ile herkesin serbestçe ve kolaylıkla ulaşabileceği kurumlardır. Ancak bu durum hastaneleri suçlu veya suç işlemeye eğilimli kişilerinde rahatlıkla girip çıkabileceği yerler haline getirmektedir. Turgut ILICA Loomis Güvenlik Hizmetleri A.Ş.
H
astanelerde adli bir vaka ile karşılaştığımızda artık aklımıza hemen Adana Adliyesi gelmeye başladı, bilirsiniz Adana Adliye’sinde olay çıkmadığı gün hemen hemen yok gibidir. Huzurun sembolü olması gereken hastanelerimiz artık adli olaylar ile gündemimizi meşgul etmeye başladı. Hastane Güvenliği, özel güvenlik hizmetlerinin uygulaması açısından en zor alanlardan biri olup yönetilmesi de bir o kadar zorluklar içerir. Hastaneler verdiği hizmet itibarı ile herkesin serbestçe ve kolaylıkla ulaşabileceği kurumlardır. Ancak bu durum hastaneleri suçlu veya suç işlemeye eğilimli kişilerinde rahatlıkla girip çıkabileceği yerler haline getirmektedir. Ayrıca hastane hizmetleri doğası
26 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
gereği kişisellik ve mahremiyet gerektirmektedir. Hem hastaların hem de çalışanların bilgilerinin, kişisel eşyalarının ve mahremiyetinin korunması, hastanede yapılan teşhis ve tedavi hizmetleri kadar önem arz etmektedir. Hastanelerde özel güvenlik hizmeti verilen dört çeşit insan grubu vardır. Hasta kişiler Hastasını hastaneye getiren hasta yakınları Hasta ziyareti için gelen ziyaretçiler Hastane personeli (Doktor, hemşire, hastabakıcı, teknik ve temizlik personeli ve diğer) Tüm bu insanların psikolojik özellikleri ve sosyo- ekonomik durumları farklılıklar içerir. Bütün bu farklılıklar göz önünde bulundurularak her bir
kişi için ayrı bir davranış tarzı belirlenip uygulanması gerekliliği bu hizmetin ne kadar zor ve hassas olduğunu ortaya koymaktadır. Hastanelerin karmaşık yapısı, farklı hizmet/çalışan yapısı, her noktasında verilen hizmetlerin kayıt ve kontrol altına alma zorlukları çerçevesinde burada hizmet veren ve hizmet alan kişilerin can ve mal güvenliğinin en üst düzeyde sağlanmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda hastane güvenliğini üç başlık altında inceleyebiliriz. Hasta ve hasta yakını güvenliği Hasta ve hasta yakını güvenliğini; can güvenliği, mal güvenliği, bilgi güvenliği ve mahremiyet açısından değerlendirebiliriz. Can güvenliği: Sağlıklı olmayan, ruh ve beden olarak zor durumda bulunan hastaların ve telaşlı
Turgut ILICA
durumda olan hasta yakınlarının kendini koruması zordur. Hastane güvenliği burada fiziki olarak koruma görevini üstlenmelidir. Mal güvenliği: Hastalık halinde bulunan insanların tek düşünceleri sağlıklarına kavuşmak olduğundan mallarını korumak gibi şeyleri düşünmezler veya ikinci plana atarlar. Bundan dolayı hastane güvenliği bu konuya çok dikkat etmelidir. Bilgi güvenliği: Hastaların sağlık durumları ile bilgilerin hasta dışında kimselerin öğrenmemesi için azami dikkat edilmelidir. Özellikle siyasi veya sosyal kişilikleri ön plana çıkmış insanların sağlık bilgilerinin korunması çok önemlidir. Mahremiyet: Genelde kadın hastaların şikâyetçi olduğu bir konu olup özellikle kadın doğum servislerinde ve röntgen servislerinde mahremiyete dikkat edilmelidir. Sağlık personellerinin güvenliği Çalışan güvenliği can ve mal güvenliği açısından değerlendirilebilir. Can güvenliği: Hastaneler aralıksız 24 saat hizmet verilen kurumlardır. Hastane personeli bazen çok uzun süre uykusuz ve yorgun kalarak hasta teşhis ve tedavi işlerine yoğunlaşmakta ve kendilerini farklı tehlikelere karşı korumakta yetersiz kalabilmektedir. Ayrıca hastane
ortamının genelde gergin bir ortam olması, hasta yakınları ile hastane çalışanları arasında küçük anlaşmazlıkların büyük olaylara dönüştüğü ve çalışanların yaralanması ile sonuçlandığı görülmektedir. Özellikle acil servis bölümleri bu sevimsiz olaylara sık sık sahne olmaktadır. Doktor uykusuzdur, yorgundur ve daha onlarca hastasına bakmak zorundadır. Öte yandan hasta yakını üzgündür, telaşlıdır ve hastasına acilen bakılmasını ister. Hastane güvenliğinin en hassas olması gereken yer işte burasıdır. Hastane personeli bir hastaya değil birçok hastaya hizmet vermekte, dolayısıyla hizmetin devamlılığın sağlanması için önce çalışanların güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Çalışan güvenliğini sağlamak hastane güvenliğinin birinci derecede görevidir. Mal güvenliği: Hastane personeli işe geldiklerinde dış kıyafetlerini çıkarmakta ve forma/önlük giymektedir. Personel cüzdanlarını ve diğer kıymetli eşyalarını dolaplarına bırakıp çalışmaktadır. Bu nedenle mal personelin mal güvenliği içinde dikkatli olunmalıdır.
Bina güvenliği Fiziki güvenlik: Hastane tesisinin bütün giriş çıkış noktaları ve otopark kontrol altına alınmalıdır. Ziyaretçi kişilere yaka kartı verilerek kontrol altında tutulmalıdır. Hastane düzenini bozan hasta ve hasta yakınlarına müdahale etmek için insan psikolojisinden anlayan aynı zamanda caydırıcılık hissi veren güvenlik elemanları seçilmelidir. Binanın iş sağlığı ve güvenliği kanunu kapsamında her türlü güvenlik tedbirleri alınmalıdır. Elektronik güvenlik: Tüm kapalı(özel alanlar hariç) ve açık alanlar CCTV sistemi ile donatılmalı ve 24 saat kameralar anlık olanlar izlenmelidir. Binaya girişler duyarlı
kapıdan geçirilerek yapılmalı ve şüphe uyandıran durumlar kolluk kuvveti ile paylaşılmalıdır. Binada Accsess Kontrol Sistemi (Giriş Kontrol Sistemi) ile tüm kapılar ve önemli bölgeler donatılmalı, yetkilendirme yapılarak yetkisiz kişilerin riskli bölümlere girmeleri engellenmelidir.
Hastanelerde en sık karşılaşılan suçlar 1. Hastaların, hasta yakınlarının, ziyaretçilerin ve çalışanların para ve değerli eşyaların çalınması, 2. Hastalara ait mahrem bilgilerin çalınması, 3. Doğumhane veya klinikte bebek çalınması, 4. Özellikle kadınlar için taciz ve gözetleme anlamında cinsel suçlar, 5. Husumet nedeni ile hasta ya da hasta yakınlarının yaralanması veya öldürülmesi, 6. Adli suçlu/hükümlü olarak gelen şahısların hastaneden firar etmesi, 7. Ölülerin veya bitkisel hayata giren hastaların eşyalarının çalınması veya bedenlerinin kullanılması, 8. Hasta yakınları ile çalışanlar arasında meydana gelen kavgalar 9. Miras nedeniyle mirasçılar ile hastane çalışanlarının anlaşarak hastanın çalışanlar tarafından öldürülmesi, 10. Organ ve doku nakli konusunda çalışanlar tarafından hasta vücudunun değişik parçalarının alınıp satılması. Görüldüğü üzere hastane ortamı çok farklı insanların bir araya geldiği ve aynı zamanda birçok farklı suçun işlendiği ortamlardır. Dolayısıyla sadece özel güvenlik temel eğitimi alarak hastane güvenliği yapılması mümkün değildir. Hastanede çalışacak özel güvenlik görevlileri psikolojik testlerden geçirildikten sonra teknik eğitimler verilmeli ve özellikle hastane suçları konusunda eğitimler aldıktan sonra çalışma izni verilmelidir.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 27
KAPAK KONUSU
Sağlık çalışanlarını bekleyen riskler! SSK iş kazaları ve meslek hastalıkları verilerine göre son 12 yılda yaklaşık 15 bin çalışanımız iş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybetmiş,25 bine yakın çalışanımız ise iş göremez duruma düşmüştür. Levent KAVLAK / İSAG Yönetim Kurulu Başkanı Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği
Ü
lkemizde yıllardır yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları sayılarındaki artışlar toplumsal duyarlılığında artışına neden olmuştur. SSK iş kazaları ve meslek hastalıkları verilerine göre son 12 yılda yaklaşık 15 bin çalışanımız iş kazaları
28 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
ve meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybetmiş,25 bine yakın çalışanımız ise iş göremez duruma düşmüştür. İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği bilimsel çalışmalarını yapacak olan iş güvenliği uzmanları,işyeri hekimleri ve sağlık personelleri istihdam zorunlulukları 1 Ocak 2013 tarihinde 50 ve
üzeri çalışanı olan tüm işletmelerde,1 Ocak 2014 tarihinde itibaren 50 den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta olan tüm işletmelerde başlamıştır.1 temmuz 2016 ise ülkemizdeki yaklaşık 1 milyon 700 bin işyerinde isg profesyonelleri görevlerine başlamış olacaktır. Hastanalerde verilen
Hizmet Kategorileri
İş Kategorileri
Doğrudan hasta ile ilgilenenler
Hastalık teşhisi yapanlar Sağlık değerlendirmesi ve bakımı Danışmanlık ve destek
Teknik Destek
Sağlık Teknisyenleri
Hizmetler
Sağlık Hizmetleri Yemek Hizmetleri Kişisel Hizmetler Çamaşır Hizmetleri Yapı Hizmetleri Güvenlik Hizmetleri Taşıma Hizmetleri
Levent KAVLAK
hizmetleri aşağıdaki tabloda olduğu gibi sınıflandırabiliriz.
“Hastaneler “Çok Tehlikeli İşler”sınıfında değerlendirilir” Hastaneler, İş Sağlığı ve Güvenliği’ne İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ne göre “Çok tehlikeli işler” sınıfında değerlendirilmektedir. Ayrıca 30 Haziran 2012 tarihli İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre 50’den fazla çalışanı olan çok tehlikeli işyerlerinde 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli görevlendirilmesi veya bu hizmetlerin ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirilmesi zorunlu olmuştur. Hastanelerde iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları çok yönlü olarak ele alınmalıdır. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli koordineli şekilde çalışmalı, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu oluşturulmalı ve yasalarla kendilerine verilen görevleri mesleğin gerektirdiği etik ilkeler çerçevesinde yerine getirmelidirler. 6331 iş sağlığı ve güvenliği kanuna göre işveren konumundaki yöneticilerin ve çalışanların görev ve sorumlulukları aşağıda-
Yönetim İşleri
Araştırma
İdari Hizmetler Bilimsel Kadrolar Laboratuar İşçileri
ki başlıklar altında inceleyebiliriz. MADDE 4 – (1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organi-
Spesifik Meslekler Doktorlar Diş Hekimleri Hemşireler Eczacılar Asistan Doktorlar Terapistler Optometristler Beslenme ve Diyet Uzmanları Sosyal Hizmetler Klinik Laboratuar Teknisyenleri Diş Hijyencileri Sağlık Kayıt Teknisyenleri Radyoloji Teknisyenleri Hemşireler Acil Servis Teknisyeleri Dişçilik Asistanları Hemşireler dışındaki yardımcılar Aşçılar Mutfak Çalışanları Berberler Çamaşırhane Çalışanları Tesisatçılar, elektrikçiler, Boyacılar, kapıcılar, temizlikçiler, Bahçıvanlar Güvenlik Görevlileri Ambulans Şoförleri Muhasebe Kayıt İşleri Bilgisayar İşlemcileri Doktor Sekreterleri Telefon Operatörleri Bilim Adamları ve Doktorlar Laboratuar Teknisyenleri Hayvan Bakıcıları
zasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyul-
Hastaneler sürekli insan deviniminin olduğu yaşayan bir organizma gibidir. Bu yoğun ve yorucu çalışmalar sırasında sağlık çalışanları kaza riskleri ,şiddet gibi etmenlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 29
KAPAK KONUSU
madığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır. ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır. d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır. e) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
Sağlık çalışanlarını bekleyen riskler
Çalışanların yükümlülükleri Madde 19 – 1) Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. 2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır: a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen nok-
30 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Hastanelerde Risklerden korunma ve risklerin önlenmesi için tablodaki gibi tedbirlerin alınması şarttır.
sanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. Hastaneler gerek çalışanlar gerekse hastane bulunan hasta ve yakınlarının etkileşiminin ve
sürekli insan deviniminin olduğu yaşayan bir organizma gibidir. Bu yoğun ve yorucu çalışmalar sırasında elbette sağlık çalışanları pek çok hastalık, kaza riskleri, şiddet ve mobbing gibi etmenlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Hastanelerde Risklerden korunma ve risklerin önlenmesi için tablodaki gibi tedbirlerin alınması şarttır.
KAPAK KONUSU
Biyolojik risklerden korunma sağlanması için iğne batması ve kesici-delici aletlerden korunma önlemlerinin bilinmesi,kan ve örnek alımınında kişisel koruyucu donanımların eksiksiz kullanılması,çalışanların bilinç düzeylerinin artırılması gereklidir. Çalışanların enfeksiyondan korunması için enfeksiyoların kontrolü ve önlenmesi programları,el hijyeni program ve uygulamaları,izole hastlara müdahele yöntemlerinin uygulanması,temizlik dezenfeksiyon ve strelizasyon uygulamaları yapılmalıdır. Kimyasal risklerin önlenmesi içinse kimyasalların kullanıldığı tüm alanların tespiti ve uygun depolama koşullarının sağlanması,patoloji labaratuvarı,ameliyathane, sterilizasyon ünitelerinin uygun havalandırılması (etilen oksit, gluteraldehit, formaldehit vb.), kimyasallalrın dökülmesi, saçılması ve maruziyeti ile ilgili önlemlerin planlanması, çalışanların kimyasallarla ilgili bilinç düzeyinin artırılması gerekir.
Psikolojik riskler nasıl önlenir? Radyasyona bağlı risklerin önlenmesi için diagnostik,nükleer tıp,radyoterapi gibi alanların TAEK lisansı ve uygun havalandırma koşulları sağlanmalıdır. Ayrıca radyasyon ile ilgili kısıtlı çalışma saatlerine riayet,görüntüleme sistemlerinin günlük ,haftalık,aylık,yıllık kalite kontrol,bakımlarını yapılması şarttır. Ergonomiye bağlı risk etmenlerinin önlenmesi için çalışma ortamının yapılan işe ve sağlığa uygun tasarlanması ısı,nem aydınlatma,havalandırma ile gürültü kontrol sistemlerinin yeterli olması,bilgisayar, tıbbi
32 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
cihaz vb kullanımında gerekli koşulların sağlanması,meslek grupları ve çalışma saatlerine göre uygun dinlenme alanlarının oluşturulması gereklidir. Psikolojik risklerin önlenmesi adına ise birim çalışanlarında tükenmişlik sendromu tespiti yapılmalıdır. Çalışanlara,hastalara ve hasta yakınlarına psikososyal destek sağlanmalı,kreş ve emzirme odaları çalışan sayısına göre düzenlenmelidir. Kişisel gelişim eğitimlerinin planlanması, çalışanlara,hastalara ve hasta yakınlarının dilek önerilerinin etkin olarak değerlendirilmesi ve moral motivasyon artırıcı faaliyetlerin düzenlenmesi gerekir.Personelin dinlenebileceği alanlar düzenli ve yeterli olmalıdır. Özellikle hastanelerde yapılan risk analizlerinde karoshi ve tükenmişlik sendromunun yaygın olduğu görülmüştür.
Hastanelerde güven ortamı sağlanmalı Güvenli, kaliteli ve verimli sağlık hizmetinin sunulması, sağlık çalışanlarının kapasiteleri ve performanslarını destekleyen çalışma ortamına bağlıdır. Özellikle hastanelerde çalışma ortamının sağlık çalışanları ve hastalar açısından sağlıklı ve güvenli olması önem taşımaktadır. Sağlık çalışanlarının karşılaştığı en önemli sorunlar arasında
yetersiz tesisler, kötü çalışma şartları,dışarıdan gelen fiziksel şiddet ve yetersiz ücretler yer almaktadır. Sağlık sektöründe yetişmiş insan kaynağı bulmak hiç kolay değildir. Hızlı teknolojik gelişim ve değişimin olduğu sağlık hizmeti sunumunda hastaların bilgi ve beklentileri de her geçen gün artmakta, bu durum sağlık çalışanlarının memnuniyetinin sağlanmasını zorunlu hale getirmektedir. Sağlık sektöründe çalışanlara çalışma koşulları boyutunda, nöbet sonrası dinlenme imkanı verilmesi, çalışma ortamının ısı, nem, çalışma ortamında sağlık ve güvenlik önlemlerinin yeterli olmasını istemektedirler. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlığı şu şekilde tanımlamaktadır: Sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyilik halidir. Bu kapsamda Sağlık sektöründe iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının temel amacı, sağlık çalışanlarının sağlığının ve güvenliğinin geliştirilmesi, başka bir ifadeyle çalışma ortamında sağlığa zarar veren fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikolojik, ergonomik tehlike ve risklerin, meslek hastalıkları ve iş kazalarının olmadığı güvenli hastane ortamının sağlanması olmalıdır.
Hastanelerde iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları çok yönlü olarak ele alınmalıdır. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli koordineli şekilde çalışmalı, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu oluşturulmalıdır.
KAPAK KONUSU
Sağlık çalışanlarının sağlığı 2011 yılında 10’u ölümle sonuçlanan 697 meslek hastalığına karşın, 2012 istatistiklerine göre, meslek hastalıkları azalmaya devam ediyor. Yasal meslek hastalığı tanısı almış, 1’i ölümle sonuçlanmış, 395 olgu var. Dr. Arif MÜEZZİNOĞLU / İşyeri Hekimi
T
ürkiye’de İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Meclisi verilerine göre iş kazalarından 2013 yılında en az 1235, 2014’ün ilk 9 ayında 1413 işçinin ölümü, işçi sağlığına ilişkin gerçek fotoğrafı
34 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
ortaya koymaktadır. Sorunun diğer yüzü olan meslek hastalıkları ve işe bağlı sağlık sorunlarıyla ilgili olarak son yayımlanan SGK istatistiklerindeki verilere bakıldığında ayrıntılı bir analiz yapabilmek mümkün görünmemektedir.
İş kazalarıyla ilgili verilerden bazı sonuçlara ulaşılabilirken meslek hastalıkları istikrarlı bir biçimde giderek daha da görünmez olmayı sürdürmektedir. 2011 yılında 10’u ölümle sonuçlanan 697 meslek hastalığına karşın, 2012
Dr. Arif MÜEZZİNOĞLU
istatistiklerine göre, meslek hastalıkları azalmaya devam ediyor. Yasal meslek hastalığı tanısı almış, 1’i ölümle sonuçlanmış, 395 olgu var. Çeşitli hesaplamalara göre meslek hastalığına bağlı ölümlerde gerçek sayının en az 10 bin, meslek hastalığı tanı sayının ise yaklaşık 200 bin olması gerekiyor. Çalışma hayatında sağlığın korunması ve sorunların tespitine ilişkin bu durum sağlık çalışanlarının sağlığı alanında da sürmektedir.
Diş hekimleri silikozisden kurtulamıyor Sağlık hizmetlerine ulaşım konusundaki artışın rakamlarına baktığımızda, hekime yıllık başvuru sayısı 10 yılda 3,2’den 8,2’ye çıkmış durumda. Bu hekime yoğun başvuru, sağlık çalışanlarının çalışma temposunun inanılmaz boyutlara ulaşmasını getiriyor. Yine ortak görüş, 2010 anketi verilerine göre, asistan hekimler haftada ortalama 85 saat çalışıyorlar. Hatta burada daha dramatik bir veri var. Haftada 40 saat çalışmayı talep eden asistan hekimlerin sadece binde dördü
haftada 40 saat çalışabiliyor, %31’i haftada 95 saatten fazla çalışıyor. Yine Ekim 2014 Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Sempozyumu verilerine göre sağlık çalışanlarının yaklaşık yarısı haftada 45 saatten fazla, %13’ü 61 saatten fazla ve %7’si 71 saatten fazla çalışıyor.%62’si fazla mesai yapıyor. %80’ninden fazlası çalışma süresi içinde düzenli dinlenme aralıkları veremiyor. % 80’inden fazlası ergonomik olmayan çalışma alanlarında çalışıyor. Yeterli gün ışığı alamamak, gürültülü ortamlarda çalışmak, radyasyona maruz kalmak gibi çalışma ortamına ilişkin tehlikelere maruz kalıyorlar. Diş protezi yapan diş teknisyenleri, akciğer kanseri ve silikozise yakalanmaktan kurtulamıyorlar. Diş hekimlerinin verdiği ölçülerle protez yapan diş teknisyenleri ağır metal tozu bulunan ortamlarda uzun saatler çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu ortam ise, işitme ve görme bozuklukları, çeşitli cilt problemleri, akciğer kanseri ve silikozise yol açıyor.
Sağlık personelleri şiddete maruz kalıyor Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Grubunun 2014 Ekim Sempozyum verilerine göre son bir yılda en az bir kez iş kazası ve işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların oranı
%40’ın üzerindedir. Bu risklere karşı yeterince korunmadıklarını düşünenlerin oranı %70’in üzerindedir. Aynı kaynağa göre çalışma sırasında fiziksel ya da sözel şiddet gördüğünü söyleyenlerin oranı %58’dir. Var olan mevzuatımıza göre sağlık çalışanlarının sadece işyerlerinde değil, yaptığı işten kaynaklı olarak işyeri dışında da maruz kaldığı her şiddet olgusu bir iş kazasıdır. Dolayısıyla kamuda ya da özelde olması farketmez, tüm işyerleri için 2013 başından beri 6331 sayılı yasa kapsamında böyledir. Bu iş kazalarının, Çalışma Bakanlığı’na bağlı ilgili SGK Müdürlükleri’ne 3 iş günü içerisinde bildirilmesi gereklidir, mevzuat gereği zorunludur. Bu bildirimi işveren yapacaktır. 6331 sayılı yasanın madde 14 ve 26. Maddeleri bu tanımlamayı yapmaktadır dolayısıyla bu bildirimin yapılmamasının cezası vardır. Bu bildirimin yapılması bu sorunun hem bakanlık hem de kamuoyunda görünür kılınmasını sağlayacaktır. İş kazalarının nedenlerinin araştırılması, tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin belirlenmesi zorunluluğu, herhangi bir yaralanmaya neden olmasa da çalışana zarar verme potansiyeli olan olayları da kapsamaktadır. Çalışanlar ya da örgütleri bu konu
Diş protezi yapan diş teknisyenleri, akciğer kanseri ve silikozise yakalanmaktan kurtulamıyorlar. Diş hekimlerinin verdiği ölçülerle protez yapan diş teknisyenleri ağır metal tozu bulunan ortamlarda uzun saatler çalışmak zorunda kalıyorlar. Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 35
KAPAK KONUSU
ile ilgili olarak şiddetin yaşandığı işyeri yönetimine nasıl bir iş kazası incelemesi yapıldığını ve kaza araştırma sonuçlarına göre nasıl bir aksiyon alındığını, konuyla ilgili risk değerlendirmesi yapılmasını talep etmelidir. Bu konuda şiddetin en sık yaşandığı çalışma alanlarının başında gelen acil servis çalışanları için Kontrol Listesi yöntemiyle hazırlanmış bir risk değerlendirmesi örnek olarak verilebilir. 1- Görev yaptığınız birimde (Acil servis biriminde) güvenliğin sağlanması amacıyla, sürekli biçimde özel güvenlik elemanları bulunuyor mu? 2- Eğer özel güvenlik elemanları bulunuyor ise, bunların sayısı yeterli mi? 3- Eğer özel güvenlik elemanları bulunuyor ise, bunların eğitimi ve hizmet nitelikleri yeterli mi? 4- Görev yaptığınız birimde (Acil servis biriminde) güvenliğin sağlanması amacıyla, sürekli biçimde emniyet (Polis) mensupları bulunuyor mu? 5- Eğer emniyet mensupları bulunuyor ise, bunların sayısı yeterli mi?
36 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
6 - Acil servis birimi, olası olaylara müdahalede bulunacak bir emniyet birimine (Karakol vb.) makul bir uzaklıkta mıdır? Bu birime yönelik yardım çağrılarınız yeterli zaman diliminde karşılık buluyor mu? 7- Acil servis biriminde, şiddet olaylarında caydırıcılığı sağlamak ve gereğinde yaşanan olaylara yönelik faillerin ve kanıtların tespiti açısından bir güvenlik kamera sistemi bulunuyor mu? 8- Görev yaptığınız birimde (Acil servis biriminde) güvenlik kamera sistemi bulunuyor ise, bu sistemin işleyişi ve niteliği (Kamera sayısı, kameraların biriminizi en fazla açıdan görme olanağı, görüntü ve kayıt kalitesi, sistemin sürekli açık olması ve kayıt yap-
ması vb.) yeterli düzeyde mi? 9- Görev yaptığınız birimin (acil servis biriminin) girişinde elle kullanılan ya da sabit makine şeklinde x-ray cihazı, metal detektörü vb. bulunmakta ve bunlarla, uzman personel tarafından sürekli biçimde birime girenlerde silah vb. alet kontrolü yapılmakta mıdır? 10- Görev yaptığınız birimin (acil servis biriminin) fiziki alt yapı standartları, ilgili mevzuatın aradığı niteliklere uygun mu? Şiddet olaylarında caydırıcılığı ve gereğinde güvenliği sağlamaya yönelik olarak, hasta yakınlarından ve üçüncü kişilerden yalıtılmış çalışma ortamlarına sahip misiniz ? 11- Görev yaptığınız birim (acil servis birimi), olası bir şiddet
Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Grubunun 2014 Ekim Sempozyum verilerine göre son bir yılda en az bir kez iş kazası ve işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların oranı %40’ın üzerindedir. Bu risklere karşı yeterince korunmadıklarını düşünenlerin oranı ise %70’in üzerindedir.
KAPAK KONUSU
İş kazalarının nedenlerinin araştırılması, tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin belirlenmesi zorunluluğu, herhangi bir yaralanmaya neden olmasa da çalışana zarar verme potansiyeli olan olayları da kapsamaktadır. olayında, saldırganlar tarafından bir silah olarak kullanılabilecek eşyalardan arındırılmış veya birimde bulunan eşyalar bu yönden nitelikli ve güvenli kılınmış mıdır? (Örnek; hasta yakınlarının bekleme odasındaki ya da muayene odalarındaki sandalyeler yere sabitlenmiş midir? Yaralama kabiliyetine sahip tıbbi araçlar kapalı ve kilitli dolap gibi yerlerde mi muhafaza edilmektedir? Acil servis bahçesinde kolaylıkla bir saldırı aracı olarak kullanılabilecek taş, sopa vb. maddeler yer almakta mıdır?) 12-Görev yaptığınız birimde (acil servis biriminde), otoparktaki aracınıza veya her hangi bir toplu taşıma aracının durağına ulaşım yolunuz ve mesafesiniz, olası bir saldırıyı baştan caydıracak (yeterli aydınlatma, güvenlik kamera sistemi ile izleme vb.) ve/veya engelleyecek (kısa mesafe, kolay ulaşım vb.) niteliklere sahip mi?
Sağlık çalışanlarına yönelik web sitesi oluşturulmalı TTB ve emek örgütleri tarafından, 4’üncüsü 16-17 Kasım 2013 tarihinde Ankara’da yapılan Ulusal kongreler ve sonuncusu 18- 19 Ekim 2014 tarihinde İstanbul’da yapılan birçok sempozyumun birikimleri ışığında, başta sağlık çalışanları için olmak üzere tüm çalışanların ulaşabileceği bir sayfa hazırlamak gereklidir.
38 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Bilgisayar ortamındaki bu web sayfası başlayan ve sürekli genişleyen, yenilenen bir içeriğe sahip olmalıdır. Memleketin herhangi bir köşesinden herhangi bir işyerinin çalışanı bu sayfaya bakarak, kendisi ile ilgili sağlığının korunması ve gözetilmesi için, sektörüne özel ne tür tehlikelerin olduğunu, nelerin gözlenip ölçülmesi gerektiğini, nelere göre hangi tetkiklerin yapılabileceğini, sonuçları ne çıkarsa nasıl yorumlanacağına, eğer yapılmıyorsa hangi gerekçelerle yapılmayabileceğine ilişkin bilgilere ulaşabileceği bir “güvenilir, işçi dostu kaynak sayfası” oluşturulmalıdır. Bu çalışma ile çalışanlar/sağlık çalışanları kendi alanlarında sağlıklarının korunup-korunmadığını, bunun için yapılması gerekenleri öğrenerek sürece aktif olarak da-
hil olacaktır. Benim sağlığım bu işyerinde korunuyor mu, bunun için yapılması gerekenler neler, bunlar yapılıyor ve doğru yorumlanıyor mu? gibi soruların cevabının görüleceği bir sayfa hazırlanmalıdır. Çalışmanın hedefi: Sağlık çalışanları kendi çalışma alanlarındaki mesleki maruziyetler ve sağlık gözetim programları hakkında bilgiye ulaşacaklardır. Çalışma ortamının güvenli olup olmadığını ve sağlığının bundan etkilenmesinin kontrol altında olup olmadığının çalışan tarafından değerlendirilmesi sağlanacaktır. Buna bağlı olarak, sürece müdahale edebilmesi için destek olunmasını, Hangi durumlarda bu çalışma ortamı güvensizdir? Çalışılmaması gereklidir? Nelere dayanarak “burası sağlıklı değil!” diyerek çalışmama hakkımızı kullanacağız? Sorularının cevapları verilmeye çalışılacaktır. Böyle bir çalışmanın yapılması kendisini işçi sağlığından sorumlu gören herkesin yükümlülüğündedir.
KAPAK KONUSU
Sağlık kurumlarında risk analizi Hastanelerde uzun süreli, ağır ve stresli çalışma koşullarından kaynaklı fiziksel, psikolojik ve ruhsal çok ciddi sağlık sorunları, yaralanmalar ve hatta ölümlerle sonuçlanan mesleki riskler giderek artmaktadır Hüseyin DEMİRDİZEN / TTB Merkez Konsey Üyesi
H
astanelerde yaygın olarak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinden bahsetmek mümkün değil. Bazı çalışmalar kalite yönetmeliği çerçevesinde yürütülmekle birlikte performans ve maliyet baskısı harcamaların da kısılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle daha çok göstermelik ve düzenli olmayan, kâğıt üzerindeki işler düzeyinde kalmaktadır. Dışarıdan hizmet alım yoluyla risk analizleri yapılmasına rağmen hemen hemen hiç bir hastanede iş (işçi) sağlığı ve (işyeri) güvenliği birimleri oluşturulmuş, bu kurullarda eğitimli “iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları” istihdam edilmiş değildir. Oysa bu kurulların varlığı ortam risklerinin belirlenmesi yanında veri toplanması,
40 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
araştırma yapılması, danışmanlık yapılması gibi işlevleri yerine getirilebilecektir. Bunların yanı sıra; bu kuralların oluşumu işçi sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi oluşturulmasının örgütsel zeminini oluşturacak ve sistematik bir yaklaşım sağlayacaktır. Kuralların oluşturulmaması ve iş yeri hekiminin görevlendirilmemiş olması nedeniyle ilk işe giriş muayeneleri, periyodik muayeneleri ve iş ve iş yeri ortamından kaynaklı riskler ve işe uygunluk değerlendirmeleri yapılabilmiş değildir.
Hastanelerde risk analizi yapılmıyor Hastaneler ağır ve tehlikeli işler arasında sayılmaktır. Buna rağmen hastanelerde risk analizi
yapılmamakta; çalışma ortamından, koşullarından ve hizmet sürecinden kaynaklı risklerin düzenli aralıklarla ölçümlenmesi yapılmamaktadır. Biyolojik, kimyasal ve ionize ışınlara bağlı maruziyetler başta olmak üzere uzun süreli, ağır ve stresli çalışma koşullarından kaynaklı fiziksel, psikolojik ve ruhsal çok ciddi sağlık sorunları, yaralanmalar ve hatta ölümlerle sonuçlanan mesleki riskler giderek artmaktadır.
Sağlık personellerini bekleyen riskler Yeni çalışma biçiminden/rejiminden kaynaklı sorunlar: Aşırı iş yükü nedeniyle çok ve hızlı, sisteminden kaynaklı sorunlar ile performans baskısı ve tüketim pompalanmasıyla artan iş yükü
Hüseyin DEMİRDİZEN
nedeniyle hızlandırılmış/ birim işleme düşen zamanını kısalması ile sürdürülmeye çalışılan sağlık hizmetleri. Çalışma koşullarından ve hizmet sunum ortamlarından kaynaklı sorunlar: Piyasa aktörü olarak yeniden yapılandırılan sağlık kurum ve kuruluşlarında dil ve hizmet ilişkileri de dönüşmektedir. İşletme, rekabet, verimlilik vb. piyasa argümanları ile kar maksimizasyonu sonucu maliyetlerin düşürülmesine yönelik tedbirlerin genel çalışma ortamlarında olduğu gibi sağlık kurumlarında da koruyucu ve önleyici tedbirlerin, sağlık ortamını iyileştirici yatırımların yapılmamasından kaynaklı risklerin (iş kazaları, meslek hastalıkları,) artmasına neden olmaktadır. Çalışanların niteliklerinden kaynaklanan sorunlar: Nitelikli ve yeterli mesleki bilgi beceri ve deneyime sahip olamayan/olmayan sağlık çalışanlarından kaynaklı sorunlar
Radyasyon yaşam süresini kısaltıyor Hastanelerde mesleki risklerin en yüksek olduğu bölüm radyolojidir.
Radyoloji, radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp alanında çalışanlar olmak üzere giderek artan oranda tanı ve tedavi amaçlı iyonize ve elektro manyetik ışınlara maruziyet nedeniyle akut ve kronik etkilenmelere bağlı olarak bedensel ve kalıtımsal etkiler olarak sınıflandırılır. Bedensel etkiler daha çok kaza sonucu ve cilt, gastrointestinal, hemopoitik, nörolojik ve hormonal sistem üzerinde gözlenirken kronik maruziyetin doza ve süreye bağlı olarak katarakt, lösemi, yaşam süresinin kısalması ve kalıtımsal hasarlar başta olmak üzere değişik kanser ve sağlık risklerini artırdığı bilinmektedir. Sağlık çalışanları açısından tehdit oluşturan enfeksiyon etkenleri iki ana grupta toplanabilir. Birinci grup kan ve kanlı vücut sıvıları ile temas sonucu (açık yaradan, mukozalardan veya iğne batması ile ciltten) bulaşan etkenlerdir. Otuz civarında mikroorganizma bu yolla bulaşabilirse de en önemlileri Hepatit B, Hepatit C ve HIV virüsleridir. İkinci grupta yer alan etkenler damlacık ve damlacık çekirdeği olarak hastalar tarafından salınan solunum salgılarıyla bulaşırlar: Nezle, grip, tüberküloz, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği bu gruptadır. Kan ve kanlı vücut sıvılarıyla bulaşan etkenlerden korunmada eldiven, önlük, maske ve siperlik kullanımı önerilmektedir.
Çalışma koşulları yeniden düzenlenmeli Sağlık personelleri bulaşıcı hastalıklara karşı risk altındadır. Damlacık aracılığıyla solunum yolu ile bulaşan mikroorganizmalardan korunmada maske, önlük, siperlik; damlacık çekirdeği aracılığıyla bulaşanlarda (Tüberküloz, kızamık, suçiçeği, Sars) ise özel maskeler yanı sıra hastanın negatif basınçlı odada tutulması gereklidir. Sağlık personellerinin uzun süreli, esnek ve kuralsız çalıştırılması, gerekli niteliklere uygun olmayan kişilerin sağlık hizmetlerinde istihdam edilmeleri sorunları ve riskleri artırdığından çalışma süreleri ile koşulları güvenceli ve güvenli istihdamın esas alındığı Uluslararası standartlara göre yeniden düzenlenmelidir. Türkiye iş kazalarında dünyada 3. Avrupa’da 1. sırada yer almaktadır. Sadece bu sonuçlar bile durumumuzu tartışmaya yer bırakmayacak kadar net göstermektedir. Son yıllarda İş kazalarının artması ve iş cinayetlerine dönüşmesi nedeniyle bu alandaki farkındalık artmakla birlikte özellikle meslek hastalıkları ve önlenebilirlik konularında bilgi, tutum ve davranışlar düzeyinde kişilerde ve hatta sendikalarda önemli eksiklikler ve sorunla olduğu görülmektedir.
Dışarıdan hizmet alım yoluyla risk analizleri yapılmasına rağmen hemen hemen hiç bir hastanede iş sağlığı ve güvenliği birimleri oluşturulmuş, bu kurullarda eğitimli “iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları” istihdam edilmiş değildir.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 41
KAPAK KONUSU
Hastanelerde güvenlik neden önemlidir? Barış ÖNDER / Özel Güvenlik Operasyon Müdürü ITGS GROUP
H
astane ve sağlık kuruluşlarının halka açık yerler olması ve adli vakalara sıklıkla rastlanması sebebiyle bu alanların güvenliğinde çok dikkatli ve hassas davranılmalıdır. Güvenlik amacıyla hizmet verilen kişiler; hasta kişi,hastasını hastaneye getiren hasta yakını,yatılı hastasını ziyarete gelen ziyaretçi,doktorlar ve tüm hastane personeli şeklinde sıralanabilir. Hastanelerde son zamanalarda şiddet olayları artmaktadır. Adli olayların önüne geçilebilmesi için hastanlerde güvenlik tedbirleri eksiksiz alınmalıdır. Hasta ve yakınlarının huzurunu sağlamak için hastanelerde alınması gereken öncelikli tedbirleri şu şekilde sıralayabiliriz: Giriş çıkış noktalarının kontrolü, hastane iç bölümlerinde düzenini bozacak şüpheli şahısları tespit etmek,sabotajlara karşı önlemler sağlamak,toplu eylemler karşısında tedbir almak.
Güvenlik görevlilieri saldırıya uğruyor Hastaneye gelen hastanın rahatsızlığından dolayı geldiğini yani psikolojik durumunun normal olmadığını, normal vatandaşlara nazaran bu kişiye daha dikkatli ve özenli davranması gerektiğini bilinmesi gerekir ve ona göre yaklaşımda bulunulmalıdır. Kamu ve özel hastanelerde, maliyetlerini düşürmek adına olması gereken özel güvenlik personeli sayısından düşük sayıda personel çalıştırılıyor. Bu durumdan dolayı güvenlik görevlisinin üzerine olması gerektiğinden çok daha fazla sorumluluk yüklendiğinden görevin doğru ve sağlıklı yapılması zorlaşmakta hatta imkânsız hale gelmektedir. Acil servisler genellikle çok yoğun oldukları için bir kargaşa durumu söz konusudur. Bu durumda özel güvenlik personellerinin hasta ve hasta yakınlarını koordine etmek, yardımcı olmak başlıca görevleri arasındadır. Acil servis ünitelerinde yaşanan gerginlikler bazen istenmeyen 42 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
deprem ,yangın tatbikatları yapılmalıdır.
5188 Sayılı Özel Güvenlik Yasası’nda yapılacak düzenlemeler
Barış ÖNDER
sonuçlara yol açmakta, özel güvenlik görevlilerine ve polis memurlarına ciddi fiili saldırılar yapılmaktadır. Genel kolluk ve özel kolluk görevlileri delici, kesici ve patlayıcı aletlerle yaralamakta çoğu zaman ölümle sonuçlanan vakalar meydana gelmektedir. Özel hastanelerde görevli özel güvenlik görevlileri , kamu hastanelerinde çalışan özel güvenlik görevlileri kadar şanslı değiller. Kamu hastaneleri polis memurlarından gerekli desteği almaktadır fakat özel hastanelerde çalışan güvenlik görevlileri olayın başlangıcından sonuçlanana kadar olay üzerinde çalışırlar. Dolayısıyla özel güvenlik görevlisinin yetkilerinin genişletilmesi mutlak bir zaruret olmuştur. Torba Yasa Revize ; sağlık çalışanlarına karşı şiddet olayları ile bu yerlerin şehir merkezinden uzakta konuşlandığı göz önüne alınarak bu yerlerde silahlı özel güvenlik görevlisi görevlendirilmesine imkan sağlandı. Özel güvenlik hizmetinin yapıldığı yerlerde “ koruma ve güvenlik planı” olarak nitelendirdiğimiz plan doğrultusunda hareket edilmeli , 6 ayda bir kez geri besleme , teorik ve uygulamalı eğitimler yapılmalı , mutlaka tahliye,
19 Kasım 2013 günü TBMM’ye verilen kanun teklifi ile; Özel güvenliğin görev yaptığı havalimanı ve spor müsabakalarında metal dedektörle tespit edilemeyen tahta veya plastik cisimler ile sıvıların tespit edilebilmesi amacıyla, genel kollukla birlikte görev yapılması halinde yetkili merciin emrine istinaden özel güvenlik görevlileri kişilerin üst ve eşyasında elle arama yapabilecek. Başta spor müsabakaları, konserler olmak üzere birçok etkinlikte içeriye giriş şartı olarak belge ibrazı gerektiğinden özel güvenlik görevlilerine gerekmesi halinde giriş belgesi sorma yetkisi tanındı. Özel güvenlik görevlileri, özellikle geniş bir alan üzerine kurulu bulunan otogar ve alışveriş merkezleri gibi yaya ve araç giriş-çıkışının yoğun olduğu yerlerde trafik akışını da yönlendirebilecek. Ayrıca kişiler silahlı personel dışında silahsız özel güvenlik görevlisiyle korunma talebinde bulunabilecek. Güvenlik şirketleri ile özel güvenlik görevlilerinin çalışma usulleri yeniden belirleniyor. İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan kanun tasarısı taslağına göre büyükşehir statüsündeki illerde, silahlı olarak çalışacak özel güvenlik görevlilerine verilecek net ücret, net asgari ücretin yüzde 70 fazlasından, silahsız olarak çalışacak olanlara verilecek net ücret, net asgari ücretin yüzde 40 fazlasından az olamayacak. Diğer illerde silahlıya net ücret asgari ücretin yüzde 30 fazlasından az olamayacak. Özel güvenlik görevlilerinin ücretlerinden, üniforma, teçhizat, fişek bedeli gibi her ne ad altında olursa olsun herhangi bir kesinti yapılamayacak. Şirket yöneticilerine psikiyatri muayenesi dahil sağlık raporu alma şartı getirildi.
KAPAK KONUSU
Güvenlikte tecrübe hayat kurtarır İnsanlar için kendini güven ve emniyet içerisinde hissetmek en az biyolojik ihtiyaçlar kadar önemlidir. Dolayısıyla ancak güvenli bir ortamda eğitim etkin ve verimli olacaktır. Cengizhan DAĞLI / Genel Müdür CD Güvenlik
S
on dönemlerde hastanelerde yaşanan şiddet olayları sağlık hizmeti veren bu kuruluşlardaki güvenlik zafiyetini açığa çıkardı. Devlet hastanelerinde ve özel hastanelerde güvenlik görevlisi sayısı ihtiyacı karşılamıyor. Güvenlik birimlerinde çalışanların sayısına ve iş yüküne bağlı olarak oluşturulan çalışma planlarının uygulanmasında çoğu zaman hatalar ve yanlışlıklar yapılıyor. Hastanelerimizde ne yazık ki hırsızlık, darp, kavga, yan kesicilik, dolandırıcılık v.b. gibi gazete ve haberlerden de takip ettiğimiz birçok olay yaşanmaktadır. Bu bağlamda bu tür olayların yaşanmaması için çok iyi analiz yapılmalı, hatalar ayrıştırılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Güvenlik görevlilerinin nasıl bir uyum içinde çalışmaları gerektiğinin kavranabilmesi ve gerekli taktiklerin oluşturulabilmesi için yaşanan her olayın kaydedilmesi; bütün detayları ile incelenerek hataların tespit edilmesi gerekmek-
44 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Personel istihdamında doğru tercih yapılmalı
Cengizhan DAĞLI
tedir. Ancak o zaman bir strateji çizilerek bu tür olaylarda önceden nasıl hareket edilmesi gerektiği anlaşılabilir. Öncelikle güvenlik görevlisinin iş tanımı olarak “engelleme” olduğu unutulmamalıdır. Yani bir olayın olma olasılığı düşünülerek bunun gerçekleşmesinin engellenmesidir. Güvenlik personelinin hata tanımına genelde yetersiz görev oryantasyonu ve en önemlisi doğru kişinin seçilmemesi diyebiliriz.
Söz konusu hata ve yanlışların temelinde önemsenmeyen veya unutulan tecrübeler vardır. Buda hedefe ulaşmada zorluk oluşturmaktadır. Hataların ve yaşanan kötü tecrübelerin bütün detayları ile arşivlenip saklanması, akabinde personel eğitimi ve istihdamında doğru tercihler yapılabilmesi hedeflenmelidir. Personelin bilgi ve tecrübelerini yaşadığı olayların bütün detayları ile kayıt edilerek geriye dönük bilgi edinilmesi sağlamıştır. En önemlisi personelin çalışma sistemini takip ederek elde edilen bilgilerle daha verimli bir çalışma planı için istatistik oluşturulmasını sağlayan, hizmetin sıfır hata yönetimi için gerekli olan bilgileri veri tabanında tutması, istatistik oluşturulmasına fırsat vererek uygulamalarda sıfır hataya daha kararlı halde gelinebilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda, bilindiği gibi tecrübe hayat kurtarır.
FOKUS
Özel güvenlik eğitiminde uygulamalı eğitim standartları nasıl olmalıdır? Eğitim kurumlarında bulundurulması zorunlu kılınan X-Ray cihazı, CCTV gibi cihaz ve sistemler çok maliyetli eğitim yardımcıları olup özellikle X Ray cihazının bedeli eğitim kurumları ruhsat bedelinden fazladır. Cem ORÇUN / Yönetim Kurulu Başkanı TÜMGED
E
ğitim kalitesinin arttırmak ve özel güvenlik personelinin daha donanımlı ve verimli eğitim alabilmelerini sağlamak maksadıyla; uygulamalı eğitimlerin ne kadar önemli olduğu ortadadır.
46 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
5188 sayılı yasa yayımlandığında, eğitimlerin müfredatında uygulama yapılması konusunda düzenlemeler bulunmasına karşılık bu güne kadar, uygulama yapılmasına ilişkin bu düzenlemeler neredeyse hemen hemen hiç hayata geçirilememiştir.
Uygulamalı eğitimlerin, nerelerde ve hangi materyaller kullanılarak uygulanacağına ilişkin standartların oluşturulması konusunda EGM’lüğü tarafından 17 Eylül 2014 tarihinde yayınlanan genelge ile yeniden düzenlemeler yapılmış olup, bu gelişme biz
Cem ORÇUN
eğitimciler tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Eğitim süreçlerinin çok önemli bir unsuru olan uygulamanın bu şekilde, tüm detayları ile ele alınmış olması eminim eğitimin verimini hissedilir şekilde arttıracaktır.
Eğitim kurumu yetkilileri kaygılı Güvenlik Eğitimcileri Derneği (TUMGED) olarak, düzenlemenin yayımlanmasını takiben üyelerimizin bu yeni yapılanmaya uyumlarını kolaylaştırabilmek üzere çalışmalar başlattık. Yapılan toplantılar ve yerinde yapılan incelemeler sırasında, EGM’lüğü tarafından yayınlanan genelgede yer alan denetleme kontrol listelerinin hayata geçirilebilmesi konusunda bir kısım güçlüklerin olduğu ortaya çıktı. Hatta yurdun pek çok yerinden arayan eğitim kurumu yetkilileri, farklı açılardan kaygılarını dile getirdiler. Bütün bu belirlenen hususları burada özetlemeye çalışacağım. Yeni düzenlemede yer alan, en az 50 m2 büyüklüğünde kapalı/açık uygulamalı eğitim alanı,
halen faaliyet gösteren eğitim kurumlarının büyük çoğunluğunda mevcut değildir. Eğitim Kurumlarında bulundurulması zorunlu kılınan kapı tipi metal dedektörü, X-Ray cihazı, CCTV gibi cihaz ve sistemler çok maliyetli eğitim yardımcıları olup özellikle X Ray cihazının bedeli eğitim kurumları ruhsat bedelinden fazladır. Maliyeti yaklaşık 40 000 USD civarında olan X Ray cihazının tedariki hususunda da bazı prosedürler bulunmaktadır. Cihaz satın alabilmek için, öncelikle TAEK(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) den lisans alınması gereklidir. Söz konusu lisanslar 5 yıl geçerli olup, lisansın yenilenmesi bu süre sonunda mevzuatla düzenlenen bir bedel karşılığında yapılmaktadır. X Ray cihazının yıllık periyodik bakım maliyeti ise 2500-3500 TL arasında değişmektedir. Düzenlemeler, bu imkânlara sahip olmayan eğitim kurumlarının, uygulamalı eğitim alanının kurumun dışından temin edildiğine ilişkin sözleşme, protokol veya muvafakat name yoluyla ihtiyacı karşılama yolunu açık tutmaktadır. Ancak bu konudaki değerlendirmelerimiz sonunda; a) Mevkii/mesafeler nedeniyle
böyle bir uygulamanın pratik olmayacağı ve uygulamada adeta ölü doğmuş bir çocuk olarak kalacağı kaygısını taşımaktayız. b) Kamu kurum ve kuruluşlarının böyle bir protokol yapmaları mümkün olmakla beraber, uygulamada mesai saatleri içerisinde, ya da sonrasında bu mahalleri, sistemleri ve cihazları eğitim kurumlarına kullandırmaları mümkün görülmemektedir. c) İstanbul ve Bursa illerinde, bünyesinde X-RAY cihazı bulunan birçok kamu ve özel sektör kurum ya da kuruluşu ile görüşülmüş olup, bir sözleşme yapılarak kendilerini bağlaması ve kendi güvenlik ihtiyaçları nedeniyle yaptıkları bu kritik yatırımın amacı dışında kullanılması nedeniyle olumlu hiç bir cevap alınamamıştır. Daha da önemlisi birçok ilimizde bu cihazları kullanan muhataplar da bulunmamaktadır. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve birkaç büyük ilimiz dışında bu sistemleri ve cihazları sözleşme yoluyla bile kullanacak kamu kurum/kuruluşu da bulunmadığı göz önüne alındığında eğitim kurumlarının altından kolayca kalkamayacağı bir külfet ortaya çıkmaktadır. d) Bir diğer açıdan konuya bakıl-
Cihaz satın alabilmek için, öncelikle TAEK (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) den lisans alınması gereklidir. Söz konusu lisanslar 5 yıl geçerli olup, lisansın yenilenmesi bu süre sonunda mevzuatla düzenlenen bir bedel karşılığında yapılmaktadır.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 47
FOKUS
dığında; temel eğitim müfredatında toplam 5 saat, yenileme eğitim müfredatında toplam 3 saat güvenlik sistem ve cihazları dersi yer almaktadır. Bu dersin müfredatındaki konular incelendiğinde X-Ray cihazı ve kapı dedektörü konusuna eğitim süresince en çok 1 ders saati(40 dakika) ayrılması mümkündür. Bu süre içerisinde söz konusu cihaz/sistemlerin teorisi ancak aktarılabilmekte, 40 kişilik sınıflara uygulama yapma şansı bulunmamaktadır. Eğer eğitim kurumu uygulama eğitimini, yapılan protokol çerçevesinde bir başka kurumda gerçekleştirmeyi tercih eder ise sadece gidiş ve dönüş için gereken zaman, dersin toplam süresini geçecek ve ortaya ilginç bir görüntü çıkacaktır.
X-Ray cihazı özel eğitim gerektirir X-Ray cihazı ve kapı dedektörü kullanımı gerek teknik gerekse taktik anlamda özel eğitim gerektirmektedir. Bu sistemlerin bulunduğu yerleşimlerde görevlendirilen personele en çok 14 kişilik sınıflarda 1 gün süreli teknik eğitim ve en az 1 gün süreli operatör eğitimi verilmekte, bu eğitimler sırasında her personel bire bir cihaz başında uygulama yapmakta olup, eğitimlerin en geç 2 yıl içerisinde tekrarlanması gerekmektedir. Bundan da görüleceği üzere söz
konusu cihazların kullanımında görevlendirilecek personele, Alan Eğitimi adı altında, bu profesyonel becerilerin kazandırılması en doğru uygulamadır. Temel eğitim ve yenileme eğitimlerinde bu cihaz ve sistemlerin kısa teorik bilgilerinden fazlasına gerek olmadığı gibi, eğitimlerin müfredatı da uygulama için yeterli zamanı bize bırakmamaktadır. Eğitimde yapılacak Uygulamaların gerektirdiği süre göz önünde bulundurulduğunda; eğitim müfredatının, derslere ayrılan sürelerin
Yeni düzenlemede yer alan, en az 50 m2 büyüklüğünde kapalı/açık uygulamalı eğitim alanı, halen faaliyet gösteren eğitim kurumlarının büyük çoğunluğunda mevcut değildir.
48 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
ve hatta sınıflarda bulunmasına müsaade edilen kursiyer sayılarının yeniden değerlendirilmesi ve düzenlemelerin buna göre yapılması gerekmektedir. Bir kursiyer için ayrılması gereken uygulama eğitimi süresini(5-10 dakika), sınıfta bulunmasına müsaade edilen kursiyer sayısı olan 40 ile çarptığımızda uygulama eğitimi yapılması öngörülen her konuda 3,5 - 4 saat ayrılması gerekmektedir. Bunun anlamı müfredatımızda önemli miktarda zaman artırımına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu durumda konu edilen uygulama eğitimlerini yapabilmek için ya müfredatta uygulamalı derslere ayrılan süreler bu hesaba göre arttırılacak, ya sınıflarda bulunmasına müsaade edilen 40 kursiyer sayısı azaltılarak 25 veya en çok 30 olarak değiştirilecek ya da her ikisi bir arada düşünülerek bir ara çözüm
üretilecektir. Bütün bu değişikliklerden sonra, 50 m2 olarak belirlenen uygulama dersliği düzenlemesinin de yeniden değerlendirilmesi uygun olacaktır. Bu dersliğin gerektiğine karar verilmesi halinde, uygun derslik büyüklüğünün de kullanılacak tüm eğitim yardımcı malzemelerine göre bir kez daha belirlenmesi gerekecektir. Özel Güvenlik Temel Eğitimi eşdeğeri sertifikasyon hakkına sahip olan Özel Güvenlik Meslek Yüksek Okullarının (40 civarında) durumu ise bir başka boyutu oluşturmaktadır. Uygulama eğitiminin bu kurumlarda nasıl yapılacağı konusu ise yapılan söz konusu düzenlemelerde yer almamaktadır. Bu da açıklığa kavuşturulmalıdır.
Eğitim kurumlarının özel güvenlik sektörünün ihtiyacı olduğu için oluşturulduğu unutulmamalı, eğitim biliminin gerektirdiği tüm doğru uygulamaların yapılması kaydıyla, bu müesseselerin yaşatılabilmeleri adına gereken her türlü düzenleme yapılmalıdır.
Konuyu toparlamak gerekir ise; Yukarıda açıklanan gerekçeler ile eğitim kurumlarında verilmekte olan eğitimlerin iyileştirilmesi maksadıyla uygulamaya konulan denetleme kontrol listelerinin yeniden gözden geçirilmesi, X-Ray cihazı, kapı dedektörü gibi maliyeti, ruhsat harcından daha fazla, ancak Temel Eğitim ve yenileme eğitimi içerisinde kullanım yeri bulunmayan cihaz/sistemlerin bu listeden çıkarılması, Diğer eğitim yardımcı malzemeleri için de benzer değerlendirmeler yapıldıktan sonra uygulama eğitiminde kullanılacak cihaz ve sistemlerin sayılarının yeniden belirlenmesi, Müfredatta Uygulama eğitimleri için gerçekçi sürelerin ayırılması ve müfredatın buna göre yeniden düzenlenmesi, Profesyonel beceri gerektiren eğitimlerin alan eğitimi olarak yeniden düzenlenmesi ve biran
önce uygulamaya sokulması, Alan eğitimi vermek üzere eğitim kurumlarına yeniden bir ruhsatlandırma çalışması yapılması, yeni düzenlemelerde yer alan uygulama dersliği ve ilgili alan eğitiminin gerektirdiği sistem cihazlar gibi alt yapıların alan eğitim ruhsatı verilecek eğitim kurumlarında aranması, Alan eğitimi vermek adına kurumlar ruhsatlandırılırken, sınıflarda müsaade edilen kursiyer sayılarının uygulama eğitiminin gerektirdiği zaman hesaba katılarak en çok 20 olarak sınırlandırılması uygun mütalaa edilmektedir. Sonuç olarak; Eğitim Kurumlarının Özel Güvenlik Sektörünü ihtiyacı olduğu için oluşturulduğu,
unutulmamalıdır. Eğitim biliminin gerektirdiği tüm doğru uygulamaların yapılması kaydıyla, bu müesseselerin yaşatılabilmeleri adına gereken her türlü düzenlemelerin yapılması çok önemlidir. Bu gün için acilen yapılması gereken; bir yandan sektörün gerçek eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, diğer yandan bu eğitimlerin yasal altyapısının oluşturulmasıdır. Eğitim Kurumlarının hangi eğitimler için yetkin olduğu ise başlı başına farklı bir konudur. Yetkinlikler belirlendikten sonra Uygulama eğitimi için yapılacak düzenlemeler de yeniden kurgulanır ise ideal çözüm ortaya çıkacaktır.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 49
FOKUS
Güvenlik nefes almak kadar önemlidir İnsanlar için kendini güven ve emniyet içerisinde hissetmek en az biyolojik ihtiyaçlar kadar önemlidir. Dolayısıyla ancak güvenli bir ortamda eğitim etkin ve verimli olacaktır. H. Şükrü TAŞTAN / Öğretim Görevlisi Niğde Üniversitesi Niğde Sosyal Bilimler MYO Şükrü TÜRKÖZ / Öğretim Görevlisi Niğde Üniversitesi Niğde Sosyal Bilimler MYO
M
aslow’un ihtiyaçlar teorisine göre güvenlik ihtiyacı nefes alma, yeme-içme ve uyuma gibi en temel ihtiyaçlardan sonra gelmektedir. Bu anlamda insanlar için kendini güven ve emniyet içerisinde hissetmenin en az biyolojik ihtiyaçlar kadar önemli olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla ancak güvenli bir ortamda eğitimin etkin ve verimli olacağı, öğrencilerin kendini güvende hissetiği bir ortamda
50 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
yeşerip gelişeceği muhakkaktır. Güvenlik açısından genç nüfusun yoğun olduğu ülkemizde, eğitimöğretim sektörünün büyüklüğü de bununla doğru orantılı olarak artmaktadır. Ülkemizde sayısı milyonlarla ifade edilen öğrenci ve bu öğrencilerin okuduğu, ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite(lisans) düzeyi olarak eğitim veren binlerce okul bulunmaktadır. Yüksek Öğretim Kurulu’nun 2014 Mart ayı verilerine göre sadece yükseköğretim çağındaki
öğrencilerin sayısı 5.5 milyona (örgün+açıköğretim) yaklaşmıştır.Buna ilave olarak ilk ve ortaöğretim derecesindeki okul sayısı ve öğrenci sayısı dikkate alındığında,okul, öğrenci ve üniversite yerleşkeleri (kampüs) güvenliği devlet ve aileler için daha da önemli hale gelmektedir. Güvenlik sektörünün branşlaştığı(uzmanlaştığı) ve farklı hizmet alanlarına yönelik alternatif güvenlik elemanı ve sistemlerinin oluşturulduğu günümüzde,
H. Şükrü TAŞTAN
Şükrü TÜRKÖZ
okullarımızda ve üniversite kampüslerimizde güvenlik anlayışının eskisine nazaran değişmeye başladığı ve üzerinde hassasiyetle durulduğu gözlenmektedir. Okullarımıza birer eğitim yuvaları, geleceğimizi emanet edeceğimiz genç nesillerimizin eğitildiği güzide mekânlar olarak baktığımızda, bu mekânlarda hiç şüphesiz sağlıklı bir çalışma ortamının bulunması ve güven ortamının sağlanması gerekmektedir. Okullarda şiddet artmaya başladı Son yıllarda okulda şiddet, yaralama, öldürme, okul personeline saldırma gibi birçok olaylarla karşılaşılmakta, bazı bölgelerde okullar yakılmakta, okul personeli tehdit edilmektedir. Ülkemizde artık insanların toplu konutlar şeklinde inşa ederek yaşadığı sitelerde bile güvenlik üst seviyelere çıkarılmasına rağmen okullarımızın büyük çoğunluğunda halen herhangi bir özel güvenlik tedbiri alınmadığı açıkça görülmektedir. Bu durum özellikle okul çağında çocuğu olan veliler başta olmak üzere toplumun her kesiminde derin bir kaygıya neden olmaktadır. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile CSG (City Security Group) Güvenlik Şirketi’nin, İKSARA Araştırma Şirketi aracılığıyla 13-15 Ağustos
2013 tarihleri arasında İstanbul ilinde yaşayan 18 yaş üstü 1000 kişi ile yüz yüze görüşülerek yaptırdığı araştırma ile velilerin ‘okul güvenliği’ konusunda son derece endişeli olduğu ortaya çıkarılmıştır.“Türkiye’de Okul Güvenliği” başlığıyla kamuoyuyla paylaşılan alan araştırmasından elde edilen sonuçlara göre; Her 4 veliden 3’ü çocuğu okulda olduğu saatlerde güvenliğinden endişelenmektedir. İstanbul’da yaşayan her 2 kişiden 1’i, okul yöneticileri ve öğretmenlerin güvenlik konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadığını düşünmektedir. Her 10 veliden 6’sı, okullarda öğrencilerin birbirlerine şiddet uyguladıklarını ve birbirlerini sözlü olarak tehdit ettiklerini düşünmektedir. Katılımcıların %81’i okullarda özel güvenlik görevlilerinin gerekli
olduğuna inanmaktadır. Bu oran okul çağında çocuğu olan bireylerde %85’e ulaşmaktadır. Katılımcıların %76’sı özel güvenlik görevlilerinin okullarda suçu önlemede faydalı olacağını düşünüyor. Velilerde bu oradan %80’dir. Katılımcıların %41’i okullardaki özel güvenlik ve polis arası işbirliğini yeterli görmekte, %37 yetersiz görmekte, %22 ise bu konuda fikir sahibi olmadığını belirtmektedir. Gelir düzeyi arttıkça güvenlik endişesi de artmaktadır. Eğitim düzeyi arttıkça, okullardaki özel güvenlik-polis işbirliğini yetersiz bulanlar da artmaktadır. Okulların yüzde 61’inde güvenlik görevlisi yok Anılan araştırma İstanbul iline yönelik olmakla birlikte Türkiye’nin diğer illerinde ve özellikle büyükşehirlerde okul güvenliği ile ilgili benzer verilere ulaşılması muhtemel görünmektedir. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2009 yılında yaptırılan benzer bir araştırmada ülke genelindeki tüm okulların yüzde 61’inde hiçbir güvenlik görevlisinin bulunmadığı kayıtlara geçmiştir. Bu açıdan okullarımızda güvenli bir eğitim öğretim ortamının sağlanması, hem devlet görevlilerinin hem de toplumun ilgili tüm kesimlerinin öncelikle üzerine eğilmesi gereken konu olması bakımından başlıca sorunlu alanlardandır. Ülkemizde okul ve yerleşke
İnsanların toplu konutlar şeklinde inşa ederek yaşadığı sitelerde bile güvenlik üst seviyelere çıkarılmasına rağmen okullarımızın büyük çoğunluğunda halen herhangi bir özel güvenlik tedbiri alınmadığı açıkça görülmektedir. Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 51
FOKUS
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2009 yılında yaptırılan bir araştırmada ülke genelindeki tüm okulların yüzde 61’inde hiçbir güvenlik görevlisinin bulunmadığı kayıtlara geçti. güvenliğimizin durumu nedir? Ne gibi olumsuz olaylarla karşılaşıyoruz? Ne gibi önemler alıyoruz? Ve daha neler yapmalıyız? Ülkemizde eğitim-öğretim kurumlarımızın tamamının dış güvenliği ilk ve orta dereceli eğitim-öğretim aşamasında genellikle bölgede görev yapan kolluk kuvvetleri (polis ve jandarma) tarafından sağlanmaktadır. Buna ilave olarak özel eğitim-öğretim kurumlarının genelinde kurumların içerisinde okul ve öğrenci güvenliğinin sağlanması amacıyla özel güvenlik görevlisi istihdamı giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum sevindirici bir gelişme olmakla birlikte devlet okullarındabu anlayış henüz tam anlamıyla yerleşmemiştir. Millî Eğitim Bakanlığının, “Eğitim Ortamlarında Şiddetin Önlenmesi ve Azaltılması Stratejisi ve Eylem Plânı (2006-2011) çerçevesinde, okulda güvenlik sorununa yol açan etkenleri öğrenci, öğretmen, yönetici ve veli bakışı ile belirleyerek, güvenli eğitim ortamı sağlayacak yönetim süreç ve uygulamalarının işletilmesine yardımcı olmak” (MEB, 2009: ii) amacıyla ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileriyle 954, velilere 498 ve ilköğretimortaöğretim yönetici/öğretmenlerine 498 olmak üzere Türkiye genelinde toplam 1.950 kişi ile görüşerek yaptığı alan araştırması verileri ülkemizde okul ve öğrenci güvenliği ile ilgili önemli bilgiler vermektedir. Araştırmaya verilerine göre okulların %61’inde hiçbir
52 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
güvenlik görevlisinin bulunmadığı, yönetici ve öğretmenlerden yaklaşık 1/3’inin okullarda güvenli ortamın oluşturulması için hiçbir seminer, konferans veya hizmetiçi eğitim almadıkları belirlenmiştir
Can güvenliği riske atılıyor Bu verilerden hareketle özellikle devlet okullarında güvenlik tedbirlerinin son derece yetersiz olduğu açıkça görülmektedir. Daha da üzücü olan devlet okullarında okul ve öğrenci güvenliği genellikle okulun temizlik işleri ile görevli memurlar veya nöbetçi öğretmenler ya da okul idarecilerinin bizzat kendileri vasıtasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Bahse konu görevliler okula giriş çıkışları kontrol etmekte ve okul dışı şahısların okula girişlerini engellemektedirler. Ancak profesyonel bir meslek olan ve mesleki eğitimini alan kişilerce yapılması zaruri olan güvenlik mesleğinin, ek bir görev olarak okulda görevli memur ve öğretmenler aracılığıyla yürütülmeye çalışılması, hem bu görevlilerin can güvenliğini riske atmakta, hem de onlardan beklenen okul-öğrenci güvenliğini sağlama misyonunun yerine getirilmesi noktasında beklenen verimliliği sağlayamamaktadır. Bu kapsamda son yıllarda okullarda öğrenci-öğretmen-veli aktörleri arasında yaşanan adli olaylar sıkça basına yansımakta, dahası bu olaylarda bıçak-ateşli silah kullanılması neticesinde acı kayıplar
da yaşanabilmektedir. Hal böyleyken bu gibi durumların çocuklarını okula gönderen milyonlarca veliyi ve okullarda görev yapan binlerce öğretmen-memurun aile fertlerini endişelendirmesi doğal bir netice olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı okulları tehdit eden asayiş olaylarına karşı 2009 yılında yeni bir projeyi hayata geçirmeyi kararlaştırmıştır. Bu kapsamda bakanlık tarafından okullarda güvenlik görevlisi istihdam edilmesi planlanmış ve 81 ilde bulunan okullardan ihtiyaç analizi yapmaları istenmiştir. İller, okul ve kurumlarda yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçilebilmesi için biri gündüz, biri gece olmak üzere iki güvenlik görevlisi bulundurma talebi belirtmişlerdir (MEB, 2009: 60). Ancak aradan geçen beş yıl içinde bu alanda somut bir adımın atılamadığını söylemek yanlış olmaz. Mali gerekçelerin devlet okullarında özel güvenlik istihdamının önüne geçen en önemli etken olduğu söylenebilir.
Üniversitelerde kampüs güvenliği Üniversiteler öğrencilerinin huzurlu ve güvenli bir ortamda eğitim almalarını sağlamak için mümkün olduğunca kaynaklarını seferber ederken bir taraftan da modern güvenlik sistemlerinden faydalanarak güvenliklerini sağlamaya çalışmaktadır. Genel olarak bakıldığında ülkemizde üniversite kampüslerinde güvenlik hizmetleri ihtiyacı ihale usulü ile özel güvenlik şirketlerine verilmek suretiyle karşılanmaktadır. Başka bir ifade ile ihaleyi kazanan özel güvenlik firmaları belirli sürelerle ve sınırlı sayıda özel güvenlik görevlisi istihdamı yaparak üniversite kampüslerinin
güvenliğini sağlamaktadırlar. Üniversite yerleşkelerine giriş yapmak isteyen öğrenci ve diğer kişilerin kimlik kontrolleri kampüs girişlerinde kurulan turnikeler ve kartlı geçiş sistemleri aracılığıyla sağlanmaktadır. Toplu taşıma araçlarının kampüs içerisine giriş yapmasına izin verilen yerlerde kimlik kontrolü işi bizzat kapılarda görevli özel güvenlik görevlileri tarafından toplu taşıma araçlarının içerisine girilmesi suretiyle yapılmaktadır. Bu gibi hallerde kontroller bazen daha seri ve teferruatsız(bazen üstünkörü) yapılabildiğinden kampüs içerisine şüpheli kişilerin ve bu kişiler üzerinde bulunabilecek yasaklı maddelerin kontrolünde zaman zaman zafiyet yaşanabilmektedir. Çok yaygın olmamakla birlikte bazı üniversite kampüslerinde ve fakülte/kütüphane binalarında şahısların ve eşyaların daha detaylı kontrolünü yapma imkânını sağlayan x-ray cihazlarına rastlamak mümkündür.
Kampüste güvenlik riskleri Üniversite kampüslerinde zaman zaman genel kolluktan yararlanmayı zaruri kılacak güvenlik risklerinin oluşması da mümkün olabilmektedir. Özellikle bahar şenlikleri, spor müsabakaları gibi olağan hallerde veya öğrenci protestolarında ve farklı öğrenci grupları arasında yaşanabilecek büyük
çaplı gerginlikler gibi olağanüstü durumlarda üniversite yönetimine bağlı olarak çalışan özel güvenlik görevlilerinin güvenliği sağlamada yetersiz kaldıkları yaygın olarak görülmektedir. Bu gibi hallerde yasalarımız üniversite kampüslerine genel kolluğun girmesini bazı şartlara bağlamaktadır. 4/7/1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 20. Maddesi Polis ve Jandarmanın hangi hallerde üniversite kampüslerine girebileceğini düzenlemiştir. Buna göre; “Zabıta aşağıda yazılı hallerde üniversite, bağımsız fakülte veya üniversiteye bağlı kurumların binalarına veya bunların eklerine girebilir. A) Üniversite binaları veya ekleri içinde, kurumun imkânlarıyla önlenmesi mümkün görülmeyen olayların çıkması ihtimali karşısında rektör, acele hallerde de dekan
Devlet okullarında okul ve öğrenci güvenliği genellikle okulun temizlik işleri ile görevli memurlar veya nöbetçi öğretmenler ya da okul idarecilerinin bizzat kendileri vasıtasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır.
veya bağlı kuruluş yetkililerinin zabıtadan yardım talep etmeleri halinde, B) Herhangi bir davet veya izne bağlı olmaksızın suç ve suçluların kovuşturulması için her zaman, Fıkranın (A) bendinde gösterilen hallerde talep derhal yerine getirilir, İlgili kurumlar kovuşturma dolayısıyla zabıta kuvvetlerine gereken her türlü yardım ve kolaylığı göstermekle yükümlüdürler.” Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere üniversite kampüslerine genel kolluk kuvvetlerinin girerek olaylara müdahalede bulunabilmesi, kurumun kendi imkânlarıyla olayları önleyememesi halinde rektör ve acele hallerde fakülte dekanlarının genel kolluktan yardım talebi üzerine mümkün olabilmekte, ancak suç ve suçlu kovuşturması amacıyla her hangi bir izne tabi olmaksızın her zaman mümkün olabilmektedir. Yararlanılan Kaynaklar 1-) Bahçeşehir Üniversitesi/City Security Group “OKUL GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI”, Eylül, 2013. 2-)(Meb, 2009),“Okulda Güvenlik Sorununa Yol Açan Etkenlerin Belirlenmesi”, Haz. Ferhat EROL.Milli Eğitim Bakanlığı. 3-) 4/7/1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu(PVSK). 4-) Yükseköğretim Kurulu (YÖK), www. yok.gov.tr.” istatistikler”, 2014.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 53
FOKUS
Okul, kampüs güvenliği ve olası riskler Eğitimli bir gençliğin oluşması ancak özgür ve barışçıl bir okul ve kampüs ikliminin olduğu eğitim ortamlarında mümkün olabiliyor. Bilimin aydınlığında bezenmiş güvenli bir kampüs ortamı öğrenciler için okula bağlılık, derslere odaklanma ve akademik başarı demek. Osman ÖZTÜRK / Yönetim Kurulu Başkanı - CEO CSG CİTY SECURİTY GROUP
E
ğitim ekonomisine yapılan yatırımlar her yıl daha çok artıyor. Geleceğin dünyasında eğitim bireyin ve ülkele-
54 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
rin çağdaş dünya ile entegrasyonunda ve zenginleşmesinde en önemli araçlardan birisi olarak öne çıkıyor. Bir ülkenin ekonomik açıdan bü-
yümesi ve zenginleşmesi eğitime verdiği öneme ve yaptığı yatırıma bağlıdır. Çağdaş dünyanın evrensel değerleri ve bilimsel eğitim sistemi ile yetişmeyen nüfusa
Osman ÖZTÜRK
sahip ülkelerin zenginlik yarışında geride kalmaları kaçınılmaz olmaktadır. Eğitimli bir gençliğin oluşması ancak özgür ve barışçıl bir okul ve kampüs ikliminin olduğu eğitim ortamlarında mümkün olabiliyor. Bilimin aydınlığında evrensel değerlerle bezenmiş güvenli bir kampüs ortamı öğrenciler için okula bağlılık, derslere odaklanma ve akademik başarı demek. Ülkemizin çevresinde etnik savaşlar ve çatışmalar her geçen gün artarak devam etmekte ve meydana gelen şiddet eylemlerinde çocuklar, gençler yaşamlarını kaybetmektedir. Bölgemizde yaşanan çatışmaların oluşturduğu göçler ve terör örgütlerinin eylemleri güvenliğimiz için çeşitli riskler oluşturmaktadır. Okullarımıza yönelik molotoflarla yapılan ve okullarda yangınlara neden olan terör eylemleri ise, okulları kullanılamaz hale dönüştürmekte, eğitim ve öğretimi engellemektedir. İşte bu noktada okul ve kampüs güvenliği ön plana çıkmaktadır.
Eylül ayında okul zili çaldı ve yarınlarımızın güvencesi çocuklarımız umut ve sevinç çığlıklarıyla okul sıralarını doldurdular. Öğrencilerin güvenli bir okul ortamında eğitimlerini yapmaları ailelerin ve tüm okul paydaşlarının en büyük beklentisi ve ihtiyacıdır. Okul güvenliğinin sağlanmasında güvenli okul konsepti önemli bir yer tutuyor. Bu kavram kapsamında şu soruları sorarak konuyu daha iyi anlayabiliriz: Okulların, fiziki yapıları, mimari tasarım ve olanakları güvenli okul standartlarına uygun mudur? Güvenli okul kavramını oluşturan faktörler biliniyor mu? Okul yöneticileri, öğretmenler ve okul personeli bu konuda bilinçlendirildiler mi? Türkiye’de güvenli okul denilince ne anlaşılıyor? Bu konuda belirlenen standartlar var mıdır ve sistematik olarak okullar denetleniyor mu? Bu soruları daha da çoğaltabiliriz. Güvenli okul olgusuna ihtiyaç var Okullarda başına lavabo düşerek hayatını kaybeden öğrencilerden tutun da, öğrencilerin yakınları tarafından dövülen, bıçaklanan öğretmenler ya da yattığı öğrenci yurdunun penceresinden dengesini kaybedip yere çakılan ve sakat kalan öğrencilere kadar birçok önemli olayın yaşandığı güvensiz
okul ortamları yetkililerin dikkatini nedense çekmiyor. Türkiye’de yeni bir güvenli okul olgusuna ihtiyaç duyuluyor. Bu okullar güvenlik algısı ve yönetiminin güçlü olduğu, fiziki güvenlik, toplum güvenliği, servis, aile ve öğrenci güvenliğinin sağlandığı güvenli bir okul iklimine ve kültürüne sahip okullardır. Güvenli okulun bir tarifini yaparsak; Güvenli okul, öğrenci, öğretmen ve diğer çalışanların kendilerini fiziksel, psikolojik ve duygusal bakımdan özgür hissettikleri, öğrenme ve öğretme için en uygun ortamın olduğu, tedirginlik, korku ve gözdağının olmadığı, yüksek ölçekli güvenlik algısına ve uygulamalarına sahip okuldur. Ayrıca özgür ve güvenli bir ruhu, huzurlu ve mutlu bir atmosferi, birbirini seven ve değer veren, okuluna bağlılık hissiyle dolu, öğrenmeye ve öğretmeye odaklanmış öğrenci ve öğretmenleri, uyum ve uzlaşıyla oluşturulmuş kuralları, olası suç olgularına karşı önceden saptanmış plan ve projeleri bulunan, proaktif bir güvenlik algısının etkin ve yetkin olduğu, ailelerin çocuklarının dönüşünü gönül rahatlığıyla beklediği, sınıfları tebessüm eden, sosyal, sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklerle renklendirilmiş bahçesi öğrencilerin sevinç
Okullarda başına lavabo düşerek hayatını kaybeden öğrencilerden tutun da, öğrencilerin yakınları tarafından dövülen, öğretmenlere kadar birçok önemli olayın yaşandığı güvensiz okul ortamları yetkililerin dikkatini çekmiyor.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 55
FOKUS
Türkiye’de yeni bir güvenli okul olgusuna ihtiyaç duyuluyor. Bu okullar güvenlik algısı ve yönetiminin güçlü olduğu aile ve öğrenci güvenliğinin sağlandığı güvenli bir okul iklimine ve kültürüne sahip okullardır. çığlıklarıyla çınlayan, umut ve bilginin güneş gibi ısıttığı, gözlerinin içi gülümseyen okuldur. Üniversitelerin özgür ve barışçıl bir ortamda evrensel değerler ışığında eğitim etkinliklerini yerine getirebilmeleri için öncelikle güvenli bir kampüs ortamına sahip olmalıdır.
Kampüsler toplumsal gerilimlerden etkileniyor Güvenli kampüs; öğrenci, akademisyen ve üniversite çalışanlarının kendilerini fiziksel, psikolojik ve sosyal bakımdan özgür hissettikleri yerdir. Güvenli kampüs yüksek ölçekli güvenlik algısına ve uygulamalarına sahip, özgür ve güvenli bir iklimi, birbirine değer veren, üniversiteye bağlılık hissiyle dolu, akademik ve evrensel eğitime odaklanmış öğrenci ve öğretim görevlileri, uyum ve uzlaşıyla oluşturulmuş kuralları, olası suç olgularına karşı önceden saptanmış plan ve projeleri bulunan, proaktif bir güvenlik algısının etkin ve yetkin olduğu, sosyal, sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklerle renklendirilmiş bahçesi gençlerin çığlıklarıyla çınlayan, umut ve bilginin güneş gibi ısıttığı kampüstür. Kampüsler öğrencilerin kendilerini serbestçe ve özgürce ifade edebilecekleri alanlardır. Akade-
56 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
mik özgürlükler ve entelektüel çeşitliliğin olduğu yerlerdir. Kampüs disiplin kurallarının akademik özgürlüğü kısıtlayıcı tarzda olmaması gerekir. Üniversiteler toplumsal ve politik olay ve gerilimlerden etkilenme riski yüksek yerler olduğundan acil durum yönetimi ve risk değerlendirilmesi yöntemleri açısından proaktif bir yapıya ve hazırlığa ihtiyaç duyarlar.
Okul güvenliği aktörleri Çocukları ve gençleri suça, madde kullanımına, şiddete ve özellikle akran zorbalığına yönelten faktörlerin okul, aile, toplum, medya ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması ve çeşitlenmesiyle farklılaştığı görülüyor. Bu faktörleri ve riskleri azaltmak için, çok sektörlü güvenlik stratejileri oluşturulması ve alternatif modeller geliştirilmesi gerekiyor. Güvensiz ortamın oluşmasında birey toplum ilişkisi ve bu ilişkide toplumun ve çevrenin öne çıkması sosyal düzensizlik teorisiyle açıklanıyor. Belirli çevresel koşullar ve olumsuzluklar bireyin suça sürüklenmesinde etkili oluyor. Ekonomik sorunlar, göçler, madde kullanımı bu anlamda önemli. Özellikle
ekonomik düzeyi düşük, işsizliğin yoğun olduğu, suç eğiliminin yaygınlaştığı ve bir kültür haline geldiği bölgelerde yetişen çocuklar ve bireyler suça karışma konusunda risk gruplarını oluşturuyor. Okul ve çevresinin güvenliğin de sosyal kontrol eksikliği yani toplumda var olan sosyal bağların ve iletişim mekanizmalarının suçu önlemede önemli bir yer tutmaktadır. Bireyin suça karışmasını engelleyici bir otokontrol sistemi geliştirilmesinde aile ve okul gibi sosyal kontrol mekanizmalarının etkin işleyişi önemlidir. Okul ortamını ve öğrencilerin okul içerisindeki sosyal bağlarının tanımlanması ve okulun özelliklerinin ortaya konulması okul iklimini oluşturur. Okul kültürü, yazılı olmayan kurallar, değerler, tavır ve davranışlar, öğrenci, yönetici ve personel ilişkileri önem kazanır. Ülkemizde eğitim kurumlarında verilen eğitimin başarılı olmasındaki temel etken eğitimöğretimin sağlandığı mekânlar olan okulların güvenli ve huzurlu ortamlar olmasıdır. Okulun fiziki ve mekânsal güvenliğinin yanında okulun psikososyal ortamı ve okul çevresinde karşılaşılan güvenlik risk ve tehditleri okul güvenliği konusunu daha karmaşık bir yapıya dönüştürmektedir. Okul ve okul çevresinin güvenliğinin sağlanması çok aktörlü ve çok fonksiyonlu bir işbirliğini gerekli kılıyor. Kolluk gücü öncelikli aktör olarak görünse de, okul yöneticisi ve öğretmenleri ile aileler ile işbirliği içinde hareket etmelidir.
FOKUS
Güvenli kampüs var mı? Üniversite yönetimleri her kampüs için ayrı ayrı ve gerçek durumu gösteren risk analizleri yaptırmalı ve potansiyel tehlikeler ortaya konmalıdır. Alınacak önlemlerde maliyet hesabı yapılmamalı, ‘İnsan hayatının maliyeti yoktur’ anlayışı egemen olmalıdır. Doç. Dr. C. Gazi UÇKUN / Öğretim Üyesi KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ
T
ürkiye 123’ ü devlet 73’ ü vakıf olmak üzere toplam 196 üniversiteye sahip ve bu üniversitelerde de yaklaşık 5 milyon öğrencisi 130 bini akademik olmak üzere toplam 600 bin akademik personeli olan bir ülkedir. Bu rakamlara bakıldığında birçok Avrupa Ülkesinin nüfusundan çok veya eşit bir sayı olduğu görülür. 196 üniversitenin büyük çoğunluğu İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Eskişehir, Bursa gibi birkaç ilde kümelenmiştir. Bu iller aynı zamanda sanayileşmenin ve nüfus yoğunluğunun da görüldüğü illerdir. Yani sanayileşme nüfusu (göç olgusunu) nüfus da üniversiteleşmeyi tetiklemiştir. Üniversite sayısı her yıl artmaktadır. Çünkü T.B.M.M’
58 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
de kuruluş kanununun çıkmasını bekleyen yeni üniversitelerin olduğu bilinmekte ve büyük üniversitelerin de ikiye veya üçe bölünerek her biri yeni bir üniversite (Teknik, sosyal bilimler, sağlık bilimleri vs. gibi ) olarak yaşamlarına devam etmeleri planlanmaktadır. Dolayısıyla yukarıda verdiğimiz rakamlar her geçen yıl artarak mevcut yapının biraz daha büyümesine, karmaşıklaşmasına, sorunlarının çeşitlenmesine yol açacaktır. Kampüslerin genel durumu Ülkemizde Üniversite Kampüsü (Yerleşkesi) dendiğinde standart ve her yerde aynı yapının olduğu bir yerleşim akla gelmemelidir. Hatta şunu söylemek daha doğru olur, her kampüsün kendine özgü bir yerleşimi, konumu var denebilir. Bunları şöyle sıralamak mümkün olabilir:
Geniş bir arazi üzerine kurulmuş ve içinde öğrenci yurtları, marketler, eğlence mekânları, ibadethane, halka açık hastane (Tıp Fakültesi), Fakülte- Yüksekokul ve Meslek Yüksekokulları, lojmanlar, otoparklar, ısı merkezleri, uygulama oteli, kütüphane, park ve ağaçlık alanlar. Bunları da şehrin dışında veya şehirle birleşmiş olanlar şeklinde ikiye ayırabiliriz. 1) Merkez bir kampüsü olan ancak bağlı olan fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarının şehrin başka bölgelerinde bulunduğu üniversiteler, örneğin; Kocaeli Üniversitesi’nin her ilçede bir kampüsü mevcut. Farklı yerlerdeki kampüslerin bazıları tek bir binadan oluşurken bazılarının yine büyük alanları ve yerleşke içinde farklı amaçlı kullanılan
Doç. Dr. C. Gazi UÇKUN
binalarının olması (Otel, düğün salonu v.s) 2) Sadece bir veya birkaç binası olan ve en işlek kaldırımdan bir adımda eğitim binasına girilebilen üniversiteler. İstanbul’ da bunun örnekleri çok sayıdadır. Kampüs çeşitliliğini çokta yaygınlaştırmayalım çünkü bu durumuyla bile güvenlik açısından epey riskler barındırmaktadır. Birbirinden farklı yapıya sahip üniversite yerleşkelerinde özellikle devlet üniversitelerinde ikili bir özel güvenlik yapısı mevcuttur. Birincisi 2495 sayılı yasaya göre özel güvenlik görevi yapan personel, ikincisi 5188 sayılı yasaya göre hizmet satın alınan özel güvenlik firmalarının özel güvenlik personeli. Bu ikili yapı zaten kendi içinde sorunları doğurmaktadır. Aynı işi yapan iki kişinin birinin özlük haklarının (Maaş, izin, mesai, saygınlık v.s) diğerine göre farklılık oluşturmaktadır. 2495 sayılı yasaya göre istihdam edilmiş olan özel güvenlik personelinin yeni mevzuata hâkim olmamaları ve böyle bir gayretlerinin de olmaması, nasıl olsa devlet memuruyum (İş garantisi) anlayışına sahip olmaları personel arasında
çatışmaya, işleri savsaklamaya neden olmaktadır. Özel güvenlik mevzuatıyla ilgili en genel konular bile devlet memuru statüsündeki özel güvenlik personeli tarafından bilinmemekte veya bilinse bile uygulanmamaktadır. Birim üst yöneticilerinin de güvenlik mevzuatına uzak olmaları nedeniyle yasaya ve yönetmeliğe aykırı uygulamalar çok sık görülmektedir. Kimlik kartı takmadan görev yapan personel, valilik izini olmadan sivil kıyafetle görev yapan personel sık karşılaşılan durumlardır.
Üniversitelerde risk analizi yapılmıyor Kampüslerle ilgili olarak Risk Analizi yapılmamakta, bir yer için yapılmış risk analizi sadece isimler, başlıklar değiştirilerek ve yasak savma amaçlı olarak diğer kampüslere uygulanmaktadır. Kampüslerin gerçek durumuna uygun risk analizi görmek mucizedir. Ayrıca ilk zaman gerçek duruma göre yapılmış bir risk analizi olsa bile zaman içinde ortaya çıkmış yeni durumları dikkate alarak analiz yenilenmemektedir. Bu durum güvenlik planları içinde geçerlidir. Üniversite yönetimleri istihdam edecekleri güvenlik personeli sayısını, teçhizatını, giriş-çıkış, yer ve sayısını, çalışma yöntemini, ihbar-ikaz sistemini v.s risk ana-
lizine göre planlamalıdır. Hâlbuki gerçekte durum öyle değildir. Üniversitenin idari sisteminin başında genel sekreter vardır. Rektöre karşı idari mekanizmanın işlemesinden sorumludur ve tek yetkilidir. Bir devlet üniversitesinin genel sekreterine özel güvenlik personel sayısını neye göre belirlediğini sorduğumda aldığım yanıt “ elimdeki paraya göre, bu yıl bütçeden ne kadar para ayırabiliyorsam ve o paraya kaç tane güvenlik personeli istihdam edeceksem ona göre ” demişti. İşte bu yanıt gerçek durumu göstermektedir. Devlet Üniversiteleri genel bütçeden pay almaktadır. Türkiye’nin Kamu Eğitim Harcamalarına Ulusal Gelirden ayırdığı pay % 3,8’dir. Bu oran OECD ülkeleri ile Avrupa Birliği Üyesi ülkelerin ortalamasının çok altındadır. Örneğin; İrlanda 6.2, Slovenya 5.7, Estonya 5.2, Macaristan 4.7, İtalya 4.3 yüzdeye sahiptir. Eğitime ayırdığınız pay düşükse bu payın içinden güvenlik için ayıracağınız kısım da küçük olacaktır. Yani ucuz etin yahnisi misali!
Kampüsteki tehlikeler Genel durumu yukarıda inceledikten sonra olası tehlikeleri şöyle sıralayabiliriz: Üniversitelerdeki özel güvenlik
Kampüslerle ilgili olarak risk analizi yapılmamakta, bir yer için yapılmış risk analizi sadece isimler, başlıklar değiştirilerek ve yasak savma amaçlı olarak diğer kampüslere uygulanmaktadır. Kampüslerin gerçek durumuna uygun risk analizi görmek mucizedir.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 59
FOKUS
bile uygulamaması ve uygulamada tereddüt yaşanması, Kampüslerdeki özel güvenlik birimlerinin emniyet genel müdürlüğü ve jandarma genel komutanlığı özel güvenlik birimlerince denetlenmemesi ve eksiklik-alsaklıkların ortaya çıkarılması, şirketlerinin sık değişmesi, Öğrenciler arasında meydana gelebilecek siyasi, etnik, dinsel çatışmalar. Günümüzdeki çatışma ortamının buna zemin oluşturması ve baskılı olan potansiyel çatışma dürtüsünü ortaya çıkarması üniversite kampüslerini bekleyen en önemli tehlikelerdendir. Uyuşturucu kullanımının gençler arasında hızla yayılması ve özellikle üniversite gençliğinin uyuşturucu satıcılarının hedefinde olması, tehlikeye açık (Ailelerinden uzakta kendilerini daha özgür ve her şeyi yapabilecekleri düşüncesinde olmaları ve kampüslerdeki yetersiz kontroller nedeniyle rahatça içeriye sokulabilmesi. Adli olayların yaşanması. Özelllikle kız-erkek ilişkileri, memleket gruplaşmaları, spor gruplaşmaları. Bunların sonucunda çıkan kavga, kargaşa ortamı. Üniversite yönetimlerinin aldığı kararlara, yönetim anlayışına, yasaklamalara karşı oluşan öğrenci tepkisinin şiddete dönüşmesi sonucu ortaya çıkan çatışmalar, Özellikle küçük yerleşim yerlerinde ( ilçe, kasaba, mahalle) ki öğrencilerle yerel halk arasında çeşitli nedenlerden ortaya çıkan sürtüşmelerin çatışmaya dönüşmesi ve bunun kampüse yansıması, Yangına, hırsızlığa, sabotaja açık alanlar olması, Yöneticilerin, özel güvenlik personelinin yetki ve sorumluluklarını tam olarak bilmemesi, bilinse
60 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Güvenliğe gereken önemi veriyor muyuz? Öncelikle şu soruları sormak gerekiyor. Güvenli kampüs istiyor muyuz? İstiyorsak gerekeni yapıyor muyuz? Güvenliğe gereken önemi veriyor muyuz? Güvenlik bizim kaçıncı öncelik sıramızda? Bu soruları üniversiteyi yöneten akademik ve idari sorumluların kendine sorması gerekiyor. Güvenlik otuz iki dişimiz gibidir. Dişimiz ağrımadığında varlığından haberdar değiliz. Ne zaman canımız yanar o zaman aklımıza gelir. Yöneticiler için güvenlik böyle bir şeydir. Bunun önüne geçmek için öncelikle ve özellikle şunların yapılması gerekir. Üniversite yönetimleri her kampüs için ayrı ayrı ve gerçek durumu gösteren risk analizleri yaptırmalı ve potansiyel tehlikeler ortaya konmalı ve bunlara göre önlem alınmalıdır, maliyet hesabı yapılmamalıdır. İnsan hayatının maliyeti yoktur anlayışı egemen olmalıdır. Hizmet satın alınan özel güvenlik firmalarının sık sık değişmesinin önüne geçilmeli, ihale mevzuatında yapılacak değişiklikle en ucuza değil en iyi yapacak olana iş verilmelidir. 2495 sayılı yasaya tabi özel güvenlik personeli güvenlik işinden uzaklaştırılmalı, idari işlerde (Üniversitenin ihtiyacı olduğu başka birimler) kullanılmalıdır. Üniversite yönetimlerine gü-
venlik konusu anlatılmalı, farkındalık yaratılmalı, önemi vurgulanmalıdır. İş güvenliği konusu sürekli gündemde tutulmalı, bu konuda eğitimler verilmelidir. Üniversitelerde görev yapan özel güvenlik personeline periyodik olarak hizmet içi eğitimler verilmeli, yetersiz kalan personel kampüs projelerinde görevlendirilmemelidir. Kampüs güvenlik personelinin insan ilişkilerinde güçlü, iletişim kurallarını bilen, etik davranan, hiçbir ayrımcı davranışa izin vermeyen bir kişilikte olmasına özen gösterilmelidir. Özel güvenlik yöneticileri özel güvenlik personelinin yasal mevzuatın dışında işler yapmasına, yapmaya zorlanmasına müsaade etmemeli, bunu yapmaya çalışan üniversite yönetim ve yöneticilerini uyarmalıdır. Gençler bu ülkenin geleceği ve geleceğin sahibidir. Her çocuk ailesi için önemlidir ama her çocuk bu ülke içinde önemlidir. Mademki; önemlidir o zaman gençlerimizin eğitim alanlarını, süreçlerini güvenli hale getirmek, bütün kaygıları ortadan kaldırmaksa yetişkinlere düşmektedir. Sonuç olarak üniversite (Devlet veya vakıf) kampüslerinin bu durumlarıyla güvenli kampüsler olmadığı, sadece yasal zorunlulukları yerine getirmek amacıyla hareket edildiği görülmektedir. Üniversitelerin güvenliği konusunda mutlaka bir acil eylem planı yapılmalı bu eylem planına göre gerekli tedbirler alınmalıdır.
Kaynakça www.yök.gov.tr 2495 Sayılı Yasa 5188 Sayılı Yasa OECD Veri Tabanı
FOKUS
80 Bin güvenlik elemanına ihtiyaç var SECURITAS
T
ürkiye’de yalnızca ilk ve ortaokul düzeyinde eğitim veren 70 binin üzerinde okul var. Yapılan araştırmalara göre okullardaki güvenlik elemanı sayısı yeterli değil. 80 binin üzerinde güvenlik elemanına ihtiyaç olduğu açıklandı. Okullarda ortaya çıkabilecek riskleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1. İzinsiz ve kontrolsüz öğrenci çıkışları: Öğrencilerin izinsiz okulu terk etmeleri, anaokulundaki öğrencilerin kontrolsüz bahçe dışına çıkmaları 2. Yasaca öğrencilerle görüşülmesine izin verilmeyen kişilerin okul alanına giriş çıkışları: Ailevi sorunları olan öğrencilerin görüşmeye yetkili akrabaları ve belirlenen yasaca belirlenmiş kişilerce görüşmesine izin verilmesi
62 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
3. Okul dışında seyyar satıcıların bulunması ya da yasaklı madde satıcılarının bu vasıtayla öğrencilere yaklaşmaları 4. Servis araçlarının okula giriş çıkışında yaşanacak karmaşalar
Çocuklar için güvenli eğitim Securitas Türkiye Kalite ve Risk Koordinatörü Zihni Çelik okullara sundukları çözümleri şöyle özetliyor: “Her okulu bir proje gibi ele alıp, okula özel çözümler üretiyoruz. Öncelikle doğru güvenlik elemanlarının seçimi ile başlıyoruz. Okul servislerinin giriş-çıkış saatlerini, ebeveynlerle çocukların görüşme prosedürünü, okula giriş çıkan özel araçların prosedürlerini belirliyoruz. Kamera izleme sistemleri, alarm sistemleri ve PDA cihazı uygulamaları ile güvenlik görevlilerini destekliyoruz. Risk ortaya çıktığın-
da emniyet yetkilileriyle görüşüp destek almalarını sağlıyoruz. Okul dışı seyyar satıcıların okul çevresinde bulunmasını önlüyor, servis araçların giriş çıkışlarını, trafik güvenliğine göre hareket etmelerini sağlıyoruz.” dedi. Son yıllarda hem özel hem de devlet okullarında uzman güvenlik görevlisi ve kamera izleme sistemlerinin yaygınlaşmaya başladı. Bu duruma dikkat çeken Çelik “Etkili ve yeterli kamera ve alarm sistemleri, PDA cihaz uygulamaları ve bilinçli güvenlik görevlileri ile oluşturulan güvenlik çözümleri, çocukları rahatsız etmeden onlar için güvenli bir eğitim ortamı sunuyor. Pek çok okuldan talep alıyoruz, özel okullar kendileri karşılarken, devlet okulları okul aile birliği desteğiyle bu maliyetlere çözüm buluyorlar” dedi.
FOKUS
Üniversiteler 24 saat gözetim altında Can ve mal kayıplarının yaşanmaması için güvenlik tedbirlerine kampüs içerisinde azami derecede uyulması şarttır. Eyüp Şimşek KÖK / Güvenlik Şefi ZONGULDAK MESLEK YÜKSEKOKULU
Ü
niversitelerin kampüs güvenliği 5188 sayılı Özel Güvenlik Yasasına tabi özel güvenlik firmaları tarafından yürütülmekte olup 7 gün 24 saat esasına göre kesintisiz hizmet vererek çalışmaktadırlar. Üniversite kampüsünde özel güvenlik hizmetlerinin kapsamını, öğrencilerin, çalışanların, binaların ve kampüs alanının emniyetini sağlamak, kampüsteki yaşam düzeninin bozulmasını önleyici tedbirler almak oluşturmaktadır. Özel Güvenlik elemanları aynı zamanda kurumun ilk görünüşteki yüzüdürler. Kurumdaki genel yapı hakkında bilgi oluşmasını sağlamaktadırlar. Kampüsler, belirli noktalara yerleştirilen kameralarla 24 saat güvenlik sistemleri ile izlenmekte ve kayıt edilmektedir. Kampüs alanının sürekli kontrolü sağlanmakta, güvenlik ihlali olan tüm olaylara müdahale edilmekte ,olaylar hakkında tutanak düzenlenerek gerekli yasal işlemler yürütülmektedir. Özel güvenlik, üniversitenin bina girişlerinde kontrol yapma; öğrencilerin, çalışanların, binaların ve kampüs alanının emniyetini sağlamak, kampüsteki yaşam
64 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
düzeninin bozulmasını önleyici tedbirler almak, hırsızlık ve sabotajı önlemek, bulunan kayıp eşyaları sahiplerine ulaştırılmasını sağlamak gibi günlük ve önleyici güvenlik hizmetleri yapmaktadır.
Kampüs girişlerinde sıkı denetim Kampüs girişlerinde öğrencilerin kimlik göstermesi zorunludur. Kimliksiz kampüse girişlere izin verilmemektedir. Mesai saatleri içinde binalara girişler güvenlik kontrolünde yapılmaktadır. Mesai saati sonunda üniversitede görevli akademik ve idare personel ile öğrencilerden izinli olanlar binalara giriş ve çıkış yapabilmektedir. Üniversitelere araçla giriş yapan kişiler, nizamiyelerde ve kampüsün çeşitli kontrol noktalarında kimlik kontrolüne tabi tutulmaktadır. Öğrenciler, üniversitenin araç pulunu taşıyor ve araçlarında sadece kendileri bulunuyorlarsa geçişleri sağlanır, araçla kendilerinden başka yolcu var ise bu kişiler kimlik kontrolüne tabi tutulur. Ziyaret, iş görüşmesi veya bakım onarım maksadıyla giriş yapacak araçlar girişte durdurularak kontrol edilmekte, ziyaretçi araç giriş defterine kaydedilmekte ve kendilerinden kimlik alınarak “mi-
safir kartı” verilip kampüs içerisine alınmaktadır. Okula gelen akademik, idari ve öğrenci ziyaretçilerinin kimlik kaydı yapıldıktan sonra kampüse girişlerine izin verilmektedir. Ayrıca Sivil Savunma ve itfaiye birimleri ile koordineli bir şekilde çalışılmaktadır. Kampüs binalarının çeşitli yerlerinde yangın dolabı ve yangın söndürme cihazları bulunmaktadır. Bu zaten yasal bir zorunluluktan öte emniyet için çok önemli bir husustur. Can ve mal kayıplarının yaşanmaması için belirtilen güvenlik tedbirlerine kampüs içerisinde azami derede uyulması şarttır.
SEKTÖRDEN
Özel gü güvenlik “Özel güvenlik iş yasası hayata geçirilmeli”
Sektörde düşük ücretle özel güvenlik görevlisi istihdamı nedeni ile personel temininde sorunlar yaşandığını ve güvenlik sektöründe sirkülâsyonun önüne geçilemediğini belirten GÜSOD Genel Sekreteri Bülent Aksaray; “Özel güvenlik iş yasasının hayata geçirilmesi asıl hedef olarak değerlendirilmelidir” dedi.
Özel güvenlik sektöründen kısaca bahseder misiniz? Kamu güvenliğinin sağlanması; kanunlarla devlete verilmiş bir görevdir. Bu alanda faaliyetlerini sürdüren özel sektör şirketleri; güvenliğin tesisi için 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve ilgili Yönetmeliği kapsamında önleyici güvenlik konusunda görevler üstlenmişlerdir. Bu bağlamda özel güvenlik şirketlerince icra edilen özel güvenlik uygulamaları aslında ticari bir faaliyettir. Girişimciler bu alana yatırım yapar ve risk üstlenirler. Girişimci sermayesi ve riski kapsamında; karlılığı devam ettiği sürece bu faaliyette bulunmaya devam edecektir. Ama bu faaliyetleri devlet yönlendirmeli ve denetlemelidir. Sonrasında ulaşılması hedeflenen asıl amaç; güvenliğin sağlanmasında kamu
66 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
ve özel güvenlik işbirliğinin etkin olarak tesis edilmesidir. Özel güvenlik emek yoğun bir iş sahasıdır. Bu alanda halen yüz binlerce özel güvenlik görevlisi statüsünde çalışan vardır ve çalışanların ailelerini de işin içine kattığımızda özel güvenlik sektöründen milyonlarca insanımız geçimlerini temin etmektedirler.
Özel güvenlik sektörünün iki güzide sivil toplum kuruluşu olan Özel Güvenlik Federasyonu (ÖGF)ve Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği(GÜSOD)’ nin genel sekreterisiniz; GÜSOD ve ÖGF hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) güvenlik sektörünün doğru çalışma ilkelerini ve asgari standartlarını oluş-
turmayı amaç edinen güvenlik şirketlerinin sekiz üst düzey yöneticisi tarafından 25 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da Güvenlik Sistemleri ve Gözetim Organizasyon Derneği adı altında kurulmuş ve 24 Nisan 2005 tarihinde yapılan olağan genel kurulda bugünkü adını almıştır. Kuruluşu takip eden günlerde amaçları doğrultusunda çalışmalara başlayan derneğimiz; özel güvenlik sektöründe yaşanan zorluklardan, gördükleri eksikliklerden yola çıkarak ve yurt dışındaki örnekleri de inceleyerek uzman hukukçularla birlikte İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün liderliğinde Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un yasalaşması konusunda aktif çalışmalar yaparak sürece destek vermiştir. GÜSOD bu dönemde, henüz ülkemiz Avrupa Birliğine tam üye
Bülent Aksaray GÜSOD Genel sekreteri
k
olmadan; 2000 yılında, Confederation of European Security Services–CoESS-Avrupa Güvenlik Servisleri Konfederasyonu’nun asli üyesi olmuştur. Konfederasyonun gemi ve liman güvenliği çalışma komitesinin kuruluşunda öncü rol üstlenen GÜSOD ayrıca bu komitede ilk başkanlık görevini de icra etmiştir. Türkiye’ deki özel güvenlik sektörünün; dinamik piyasa yapısı, çalışan sayılarının hızla artması nedeni ile istihdam politikalarının yeniden değerlendirilmesi ihtiyaçları, teknolojik gelişmeler ve ülkemizde de dünyada olduğu gibi güvenlik yaklaşımında meydana gelen değişim ve gelişmeler nedeniyle özel güvenlik sektörünün yeniden yapılandırılması hiç şüphesiz en önemli ihtiyaç olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda GÜSOD; 2011 yılında
faaliyetlerine başlayan sektörümüzün diğer önemli sivil toplum kuruluşlarından olan Özel Güvenlik Federasyonu’nun kurulmasında da öncü rol üstlenmiştir. Diğer taraftan GÜSOD olarak T.O.B.B Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi’nde etkin olarak yer almaktayız ve sektör meclis çalışmalarına geniş katılım sağlayarak destek veriyoruz.
Özel Güvenlik Federasyonu’nun kuruluş amacı nedir? Özel Güvenlik Federasyonu’nun kuruluş amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz: Sektör standartlarının oluşturulması, Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalara paralel hareket edilmesi çalışmalarının yapılması, Kamu ile ilişkilerde yeni yaklaşımların ortaya konulması, Eğitim konularında yeniden yapılandırma ihtiyaçları ve bu kapsamda özel güvenliğin alt alanlarında ihtisaslaşmaya yönelik eğitim modellerini geliştirilmesi, Mevcut yasa ve yönetmeliğin günümüz şartlarına uygun olarak revize edilmesi çalışmaları, Çalışanların hakları ile memnuniyetlerinin sağlanması konusunda çalışma yapılması ihtiyacı, Emniyet Genel Müdürlüğü,
diğer kamu ve kuruluşları, üniversiteler ve bu alandaki diğer sivil toplum kuruluşları ile ahenkli ve koordineli çalışma ihtiyacı, Sektörde faaliyet gösteren tarafların mümkün olduğunca birlik beraberlik halinde hareket etmelerinin sağlanması, olarak belirlenmiştir.
Federasyon bünyesinde hangi dernekler yer alıyor? Federasyon bünyesinde yer alan sektör derneklerimiz; Güvenlik Endüstrisi Sanayicileri ve İş Adamları DerneğiGESİDER/İstanbul Akdeniz Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği-AGEHİD/ Antalya Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği-ÖGİD/İzmir Özel Dedektifler DerneğiÖDD/İstanbul Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği-GÜSOD/ İstanbul’dur.
GÜSOD; Avrupa özel güvenlik sektörünün önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Avrupa Güvenlik Servisleri Konfederasyonu’nun asli üyesi (The European Confederation of Security
Özel güvenlik şirketlerince icra edilen özel güvenlik uygulamaları aslında ticari bir faaliyettir. Girişimciler bu alana yatırım yapar ve risk üstlenirler. Girişimci sermayesi ve riski kapsamında; karlılığı devam ettiği sürece bu faaliyette bulunmaya devam edecektir.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 67
SEKTÖRDEN
Services-CoESS), bize biraz CoESS’den bahsedebilir misiniz? Avrupa Birliği üyesi ülkelerde faaliyet gösteren özel güvenlik şirketleri 1989 yılında Avrupa Birliği şemsiyesi altında bir araya gelerek Confederation of European Security Services (CoESS) oluşturmuşlardır. GÜSOD Ekim 1999’da CoESS’e üye olmak üzere başvuruda bulunmuştur. Müteakiben Ocak 2000’de Paris’te icra edilen CoESS olağanüstü genel kurulunda GÜSOD’ un asıl üye statüsündeki üyeliği onaylanmıştır. CoESS’ e aralarında Türkiye’den GÜSOD’ un bulunduğu 24 ülkenin federasyonu/sivil toplum kuruluşu üyedir. CoESS üyesi ülkelerdeki federasyonlarda 60.000’in üzerinde güvenlik şirketi faaliyet göstermekte ve bu şirketlerde halen 2,2 milyon özel güvenlik görevlisi istihdam edilmektedir. Avrupa özel güvenlik sektörünün yıllık toplam cirosu ise 34,2 milyar Euro civarındadır.
Türkiye özel güvenlik sektörünün regülâsyonunda görev alan kuruluşlardan biri olan ve T.O.B.B. bünyesinde görev yapan “Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi”nden de biraz bahseder misiniz? Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi, özel güvenlik sektörünün gelişmesini teşvik etmek, sorunlarını incelemek ve önlemleri tespit etmek amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde yasal olarak teşkil edilmiş sektör meclislerinden birisidir. Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi’ne, özel güvenlik hizmet sektöründe faaliyet gösteren derneklerin temsilcileri, firmaların
68 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
GÜSOD; 2011 yılında faaliyetlerine başlayan sektörün diğer önemli sivil toplum kuruluşlarından olan Özel Güvenlik Federasyonu’nun kurulmasında öncü rol üstlenmiştir. genel müdürleri veya muadilleri, Emniyet Genel Müdürlüğü temsilcisi ve Jandarma Genel Komutanlığı temsilcisi üyedir. Sektör meclisi yılda en az dört kez toplanmaktadır. Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisinin başlıca görevleri; Özel güvenlik hizmetleri sektörüne ilişkin sorunları ve çözüm önerilerini tespit etmek, Özel güvenlik hizmetleri sektör raporları hazırlamak, geleceğe yönelik projeksiyonlar yapmak ve sektörün politika ve stratejileri oluşturmak, Özel güvenlik hizmetleri sektörünün gelişmesini teşvik etmek üzere sempozyum, panel, kongre ve benzeri etkinliklerin yapılmasını sağlamak, Özel güvenlik hizmetleri sektörünün uluslararası rekabet şartlarına uyum sağlayabilmesi için gerekli teknik ve bilgi alt yapısı ile ilgili çalışmaları hazırlamak, Özel güvenlik hizmetleri sektörünün rekabet gücünün ölçülmesi ve gelecekte rekabet edebilirliliğini artırmak için önerilerde bulunmak, Uluslararası özel güvenlik hizmetleri sektöründeki sivil toplum kuruluşları ile irtibat ve işbirliği sağlamak, Pazar veya piyasa araştırmalarına ışık tutacak “Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Sektörü Raporları”nı hazırlamak,
Uluslararası fuar, kongre ve seminerleri takip ederek bu etkinliklere katılmak, Gerektiğinde hükümet yetkilileri ve ilgili bürokratlar ile görüşmeler yapmak, Özel güvenlik hizmetleri sektörü ile ilgili görüş istendiğinde görüş oluşturmak, Özel güvenlik hizmetleri sektörüne ait kanun, tüzük, yönetmelik gibi mevzuat değişiklikleri hakkında görüş oluşturulmak veya ilgili mevzuatın değiştirilmesi hususunda çalışmalar yapmaktır.
Türkiye’de özel güvenlik sektörünün büyüklüğünden bahsetmek gerekirse neler söyleyebilirsiniz? Sektör istatistikî bilgilerine nasıl ulaşabiliriz? Hali hazırda özel güvenlik sektörüne ilişkin istatistikî bilgilere ulaşılabilecek yegâne kaynak Özel Güvenlik Daire Başkanlığı web sayfasıdır. Bu kaynakta özel güvenlik görevlilerine ait yıllara göre tahsis edilen kadrolar ile istihdam edilen özel güvenlik görevlileri sayılarını bulmak mümkündür. Web sayfasında; özel güvenlik izni verilen yerlerin sayısı, sınav istatistikleri, sorumluluk bölgelerine göre dağılımlarını da görebilirsiniz. Ayrıca özel güvenlik hizmeti sunan şirketler ve eğitim kurumlarının illere göre dağılımlarını içeren bilgiler için de web sayfasından sorgulamada
yapılabilmektedir. Sektörün mali yapısı, büyüklüğü ve yıllık ciroları konusunda yapılmış bir araştırma ve analiz bulunmamaktadır. Zaman zaman sektörün yayın organlarında, dergilerde ve basında bu konu hakkında takribi ve tahmini rakamların da telaffuz edildiğini görmekteyiz. Keza sektör alt alanlarına ilişkin zaman zaman değişik platformlarda ifade edilen bazı rakamsal bilgiler de yine takribi bilgilerdir.
Sizce özel güvenlik sektörünün sorunları nelerdir? Sorunların çözümüne yönelik çözüm önerileriniz nelerdir? Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de özel güvenlik sektöründe hızlı bir değişim ve gelişimle birlikte hizmet kalitesi artmakta, kamu/özel güvenlik işbirliğinde de etkin ve gelişen uygulamaları görmekteyiz. Ülkemiz milli politikası çerçevesinde Avrupa Birliği üyelik sürecinde Avrupa özel güvenlik sektöründe oluşan değişim ve gelişimleri yakinen takip etmek ve Avrupa ülkelerindeki kamu /özel güvenlik işbirliği uyumunu referans alma zorunluluğumuz vardır. Her ne kadar Avrupa ülkeleri hali hazırda birlik şemsiyesi altında her ülke kendi değerlerine ve
ulusal kimliklerine uygun hareket etme politikası güdüyorlarsa da nihai hedeflerinin bu alanda “Tek Avrupa Özel Güvenlik Sektörü” olduğu bilinmektedir. Ülkemizin Avrupa Birliği üyeliği hedefini dikkate aldığımızda bizim de özel güvenlik alanında mesleki eğitim, mesleğe erişim ve standartlar konusunda yasalarımızı Avrupa ülkeleri ile uyumlu hale getirme ihtiyacı ön plana çıkmaktadır. Sektörde kayıt dışı çalışan firmaların olumsuz etkileri zaman zaman gözlenmektedir. Yani KDV’sini, gelir vergisini, SSK primini, çalışan ücretini ödemekten kaçınan veya geciktiren firmaların olumsuz yansımaları sektörde hissedilmektedir. Sektörde düşük ücretle özel güvenlik görevlisi istihdamı nedeni ile personel temininde sorunlar yaşamakta ve sürekli iş değiştirme ve hızlı sirkülasyon, nitelikli insan gücünün oluşmasına mani
bir husus olarak görülmektedir. Kamu ihalelerinin de ihaleyi alan şirketlerin takibi ve ödedikleri KDV ve kurumlar vergilerinin denetlenmesi önemlidir. Bu alanda önemli diğer bir konuda; maliyet hesaplamasında dikkate alınmayan kıdem tazminatı paylarıdır. Bu husus mağduriyetlere sebep olmaktadır. Ülkemizde okullarda ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ruhsatlı dershanelerde ve kurslarda KDV oranı % 8 olarak uygulanmaktadır. Özel güvenlik temel eğitimi ve yenileme eğitimi dâhil, özel güvenlik eğitimi veren kurumların eğitim ve öğretim faaliyetleri ise % 18 KDV’ye tabidir. Bu oran ile özel güvenlik görevlisi olmak isteyen gençlere % 10 ilave maliyet yüklendiği ortadadır. % 10’luk KDV farkının kaldırılarak özel güvenlik eğitimi veren kurumların da % 8 KDV’ye tabi olması uygun olacaktır. Aslında çalışanların özlük haklarının iyileştirilmesi ile çalışma sürelerinin etkin olarak denetlenmesi sonrası sektör; çalışanlar için cazip hale gelecektir. Çıtayı biraz daha yükselmemiz gerekirse; özel güvenlik sektöründe çalışma hayatını düzenleyecek tıpkı basın iş yasası, tıpkı deniz iş yasası benzeri bir özel güvenlik iş yasasının hayata geçirilmesi asıl hedef olarak değerlendirilmelidir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hedefini dikkate aldığımızda bizim de özel güvenlik alanında mesleki eğitim, mesleğe erişim ve standartlar konusunda yasalarımızı Avrupa ülkeleri ile uyumlu hale getirme ihtiyacımız ön plana çıkmaktadır.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 69
SEKTÖRDEN
Güvenlik yaşams “Güvenlik, yaşamsal bir ihtiyaçtır”
Elektronik Güvenlik sektöründeki ürünlerdeki ''denetim yetersizliğinin'' sektörün kanayan yarası olduğunu söyleyen OKİSAN Güvenlik Teknolojileri firması Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Özkara “Uluslararası geçerliliğe sahip sertifikası olmayan ''niteliksiz'' ürünlerle piyasada yer almaya çalışan firmalar, haksız rekabet ortamı yaratıyor. Bu niteliksiz ve doğal olarak düşük fiyatlı ürünler, mağduriyete neden olarak, güvenlik sektörüne karşı güveni azaltıyor” Şeklinde konuştu.
Türkiye’deki güvenlik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Yakın zamanlara kadar toplumda, elektronik güvenlik ürünlerinin, zengin kesimin ihtiyacı olduğu algısı vardı.. Ancak, özellikle CCTV sistemlerinin önlediği ve yakaladığı olayların medyada sıklıkla yer alması, bu ürünlerin ‘’yaşamsal bir ihtiyacı’’ karşıladığını gösterdi.. MOBESE/ Kent güvenlik sistemleri, resmi kurumlar, AVM’ler, kalabalık fabrikalar, bankalar, kuyumcular,.. gibi CCTV sistemlerini ilk kullanmaya başlayan yerlerden medyaya yansıyan görüntüler bu işin öneminin kavranmasını sağladı.. Bugün risklerin farkına varan insanlar, küçük ölçekli işletmelerinden, konutlarına kadar bu önemli ihtiyaçlarını karşılamak istiyorlar.. Büyük ölçekli bir potansiyel pazar var ve bu pazarın profesyonelce değerlen-
70 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
dirilmesi gerekiyor.. Bu önemli ve değerli pazarı sadece ticari bir alan saymak doğru değil.. İnsanların can ve mal güvenliğinin sözkonusu olduğu profesyonellik gerektiren bir hizmet alanıdır.. Bu pazardan sadece ticari olarak faydalanmak isteyip, olayı sadece ‘’mal alım satımı basitliğinde’’ gören birikimsiz ve ilkesiz fırsatçılar, hem son kullanıcıya, hem de sektörümüze büyük zararlar verdiler.. Eşyanın tabiatı gereği, kalıcı olamayacaklardır tabii ki.. Ucuz fiyat ve (sözde) yüksek teknik değer reklamlarıyla yanıltılan son kullanıcı; doğru ürün ve doğru fiyatlarla yapılmış sistemlerle kendi sistemini kıyasladığında farkı anlamakta gecikmemektedir.. Pazardan geçici bir süre için faydalanan fırsatçılar aslında, gerçek profesyonellere kapı açmakta, ancak bu arada olan, ikinci defa sistem
kurdurmak zorunda kalan, yanıltılmış son kullanıcılara olmaktadır.. Profesyonel ve ilkeli tedarikçi ve proje firmaları için, Gerek Türkiye için yeni kurulacak, gerekse yenilenecek sistemler açısından büyük potansiyelini hala korumaktadır.. Bir piyasa kuralı olarak; iyi, kötüyü kovacaktır..
Güvenlik sektöründe yeterli bilincin oluştuğunu düşünüyor musunuz? Burada belirleyici unsur tüketici bilinci.. Bilinçli talep, zaten doğru arzı zorlayacaktır.. Ucuzcu firmaların, niteliksiz ürünlerle kurduğu çok sayıda sistem, tüketici bilincinin hızla yükselmesini sağladı.. Son birkaç yıldır bunu hissediyoruz.. Bu artarak devam edecektir.. Çünkü sözkonusu olan tüketicinin estetik beğenileri/tercihleri değil; mal ve can güvenliğidir..
Ekrem Özkara OKİSAN Güvenlik Teknolojileri firması Yönetim Kurulu Başkanı
k, sal Güvenlik ürünlerini insanlar neden kullanmalı?
Kısa cevap: Güvenlik de, yeme, içme, barınma,..gibi temel ihtiyaçlardan bir tanesi... Çağımızda yaşam çok hızlı akıyor.. Herkes kendi telaşında, derdinde.. Komşuluk, mahallelik gibi sosyal kontrol mekanizmaları artık işleyemiyor.. Kamuya açık alanlar, kalabalık iş yerleri klasik usullerle denetlenemez/güvenliği sağlanamaz boyutlarda.. Eskinin geleneğe, saygıya dayalı iş yaşamı artık bilimsel planlamalara, prensiplere dayalı ve profesyonel denetime muhtaç.. Hırsızlıktan yangına, trafikten toplumsal olaylara, üretimden, çalışanların denetlenmesine,..kadar; sokakta, evde ve iş yerinde güvenlik ve denetim ihtiyacı günün 24 Saati aktif ve insani hatalar yapmayan cihazlarla desteklenmek zorunda..
Okisan olarak sizin sunmuş olduğunuz çözüm önerileriniz nelerdir? Okisan olarak, yaşadığınız konuttan, ülke sınırlarının güvenliğine kadar hitap edebilen bir ürün/ sistem/çözüm yelpazesine sahibiz.. Kapınızın önünü, bebeğinizin odasını göreceğiniz kameradan, kilometrelerce menzile sahip sınır güvenlik kameralarına kadar CCTV sistemleri.. Yanıltılamaz parmak izi geçiş sistemlerinden, cep telefonunuzdan yöneteceğiniz akıllı ev/bina sistemlerine kadar denetim sistemleri ürün yelpazemizde mevcut.. Daha da ötesi, çok özel projelerde, mevcut ürünlerin proje ihtiyaçlarıyla çakışmadığı durumlarda, seçkin üreticilerimizle ar-ge işbirliği yaparak, çok özel ürünler ürettirme imkanlarına sahibiz..
Güvenlik sertifikaları konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye’de yapılan denetimler yeterli mi? Uygar dünyada geçersiz sözde sertifikalar/garantiler veya sertifikasız olarak pazara sunulan ürünler ve yetersiz denetim en büyük şikayetlerimiz.. Sektörümüzde yer alacak firmaların ‘’bilgi, birikim ve
sorumluluk anlayışının’’ yüksek seviyede olması şart.. Oysa, internet üzerinden, sertifikasız/ garantisiz, ucuz ürünlerin satıcılarına/üreticilerine ulaşmak mümkün ve ithalat kolay.. Devlet denetimi yetersiz.. Gümrükçüden, teknik denetlemeye kadar üzücü ölçüde bilgi beceri eksiklikleri ve aksaklıklara şahit oluyoruz.. Fırsatçı firmalar bu açıkları kullanarak, hızlı karlar uğruna tüm sektörü altüst etmekte sakınca görmüyorlar.. ‘’Sektörün geçmişinde emeği, alınteri olmayanların; geleceğinden de kaygı duyması beklenemez tabii ki..’’ Trendi takip eden bu fırsatçılar; bu gün CCTV, yarın tekstil, öbür gün gıda işine girebilirler.. Bugün, ‘’en ucuz fiyat, 5 yıl garantili kampanya’’ diye satış yapanların 1 yıl sonra sektörden çekilip, Gıda Sektörüne geçip geçmeyeceği meçhul.. Bu fırsatçıların ceremesini ne yazık ki gerçek son kullanıcı çekmekte.. Geçmiş yıllarda bu vurgunlar yaşandı, şimdi de deneyenler var.. Devlet denetimi yetkinleştirilemezse, denenmeye devam edilecek.. Ancak tüketici bilincinin artması ile,
Teknolojinin hayatımızın her alanında yer alması, güvenlik sektöründeki bilinci de arttırdı. İnsanlar artık ''elektronik güvenliğe ihtiyacı olduğunu'' biliyor ve sistemler hakkında araştırma yapıyor.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 71
SEKTÖRDEN
tercihlerinin de ‘’kalıcı, profesyonel, geçmişi ve geleceği olan’’ firmalar lehinde arttığını gözlemliyoruz.. Çünkü ucuz/güvensiz ürün satın alan, riskleri de satın almış oluyor.. Oysa güvenliğin, risk alınmaması gereken bir alan olduğu çok açık.. Neticede, devletin etkin denetim ve gözetim mekanizmaları güçleninceye kadar, tüketici bilincine muhtaç olmaya devam edeceğiz..
Elektronik güvenlik sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Malum asimetrik rekabet, kar oranlarını düşürüyor. Fakat en azından bilinçlenme arttığı için o bize biraz umut ışığı oluyor.. Teknolojik yenilikler pazarda kaşılık buluyor.. Mesela bu sene OkisanCCTV’de HDCVI teknolojilerini getirdi. Beklediğimiz başarıyı yakaladık. Belli ki insanlar artık yeni teknolojiyi istiyor. Sistemler hakkında araştırma yapıyorlar ve maliyeti ikinci planda tutabiliyorlar,,. Önemli olan güvenlik zafiyetini ortadan kaldıracak sistemlerin kurulması. Teknoloji insanların hayatına girdikçe bilinç artıyor. Türkiye’nin güvenlik sektöründeki geleceği, Avrupa’nın şu anki hali gibi... Amerika’daki seviye ye gelir mi onu bilemiyorum. Amerika’da insanlar güvenlik ürünlerini süper marketlerden satın alıp evlerine kuruyorlar... Son 6 yıldır ilk defa bu sene geleceğe umutla bakıyoruz. İş potansiyeli yükseldi. Hiç beklemediğimiz yerlerden teklif alıyoruz.
Türkiye ile Avrupa’yı kıyasladığınıza nasıl bir fark görüyorsunuz? Türkiye’nin güvenlik piyasasında çok ilginç bir yeri vardır. Türkiye piyasası Asya fiyatını arar, Avrupa
72 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Elektronik Güvenlik ürünlerindeki ''denetim yetersizliği'' sektörün kanayan yarasıdır.. “Uluslararası geçerliliğe sahip sertifikası olmayan ''niteliksiz'' ürünler hem insanları mağdur ediyor hem de sektörümüze karşı güveni azaltıyor” teknolojisini ister. İthalatçılar için bu durum çok zordur. Mesela Asya’da bir firmayla çalıştığınızda firma sahibi size Avrupalı gözüyle bakar. Avrupa pazarı içerisinde yer aldığınızı, nüfus yoğunluğunuz nedeniyle satışlarınızın fazla olacağını düşünür, yanılır. Türkiye’de her alanda ilk etmen fiyattır. Ürünün fiyatı cazip gelirse müşteri ürün özellikleriyle ilgilenir. Oysa güvenlik sektöründe paraya göre ürün yoktur. En azından bakış açısının bu olmaması gerekir. Güvenlik ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçların da bir bedeli... Amerika’da insanlar güvenlik sistemlerini süpermarketlerden alıyor. 4+1 paketlerde satılıyor. Müşteri müzik sistemi kurar gibi güvenlik sistemini kendi kuruyor. Avrupa öncelik fiyat değil, ilk önce cihazın dizaynına, hoşuna gittiyse özelliklerine bakıyorlar. Türkiye’de durum tam tersi özellikten çok fiyat önemseniyor... Hindistan gibi de değiliz tabi. Hindistan’da müşterinin ikamesi 50 dolarsa 51 dolara satış yapamazsın.
Bugüne kadar karşılaştığınız en kritik güvenlik önlemi nedir? Sunduğunuz çözüm önerisi ne oldu? Türkmenistan’da gerçekleştir-
diğimiz bir proje vardı. Devlet başkanın korunma sorumluluğunu alıyorsunuz. Evinden havaalanına kadar korunması gerekiyor. Sistemi şu şekilde oluşturmanız gerekiyor: Kameralar video analizi yapacak, koridordan geçen herkesin kimliğini otomatik saptayacak, her geçen aracın plakasını, aracın hızını hesaplayacak. Yaklaşık 1000 kamera kullanılan bir proje, analiz yelpazesi geniş. Sistem şu şekilde çalışıyor: Kamera sizi gördüğü zaman görüntüyü server’a yolluyor. Server polisin sistemini kullanarak kaydı inceliyor, sabıkanız var mı yok mu ortaya çıkarıyor.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Sektörün en büyük sıkıntısı denetim aksaklıkları/eksiklikleri... İllegal veya sözde legal çalışan firma müşteriyi mağdur ediyor. Bir süre sonra ortadan kayboluyorlar. Mağdur olan müşterinin güvenlik sektörüne olan güveni azalıyor. Sizin müşteri portföyünüzü de zedeliyor. Güvenlik sektöründe geçmişi olan, gelecek planları yapan firmalar birbirini destekliyor. Sektörün kanayan yarası bu işle alakası olmayan bilinçsiz satıcılar...
ELEKTRONİK GÜVENLİK
75 kamerayı tek PC’ye bağlayan yazılım
ONVIF, PSIA gibi standartların yaygınlaşması ile birlikte donanım tabanlı ağ kayıt cihazları da standartlara uyumlu hale gelmiş ve bu standartlara sahip tüm kameraları kayıt edebilmeye başlamışlardır. UTC BUILDING & INDUSTRIAL SYSTEMS FIRE & SECURITY PRODUSTS
A
nalog kameralara kıyasla daha yüksek görüntü kalitesi, video analiz yetenekleri ve kurulum avantajları dolayısı ile her geçen gün daha fazla tercih edilen IP kameralara paralel olarak, IP kameralar için geliştirilen kayıt platformları da günden güne gelişmektedir. Hızla gelişen sektörde, IP CCTV alanında faaliyet gösteren yazılım ve donanım odaklı firmaların stratejileri doğrultusunda farklı kayıt platformları ortaya çıkmakta ve bu kayıt platformları farklı avantajlar sağlamaktadır. Bu konuda bir genelleme yapmak
74 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
gerekirse, kayıt platformlarını iki ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar; 1. Donanım tabanlı ağ kayıt cihazları (Network Video Recorder veya NVR) 2. Yazılım tabanlı ağ kayıt cihazları (Prism)
Donanım tabanlı kayıt cihazları genellikle, IP kamera üreticilerinin kendi kameraları veya kodlayıcıları (encoder) için özel olarak tasarladığı, Linux işletim sistemi tabanlı özel çözümleridir. İlgili donanım çözümleri, işletim sistemi, kamera kayıt, yönetim yazılımı ve disk ünitelerini
içeren compact ürünlerdir. Donanım tabanlı kayıt cihazlarında kapasite, her bir kamera için belirlenen toplam kanal kapasitesi (32 kanal, 64 kanal vb.) ya da cihazın kayıt edebileceği toplam bant genişliğine (80 Mbps, 128 Mbps vb.) bağlı olarak değişkenlikler gösterebilmektedir. Birkaç sene öncesine kadar ilgili kayıt cihazları sadece bir ya da birkaç farklı üreticiye ait kameraları kayıt edebilmekteyken günümüzde ONVIF, PSIA gibi standartların yaygınlaşması ile birlikte donanım tabanlı ağkayıt cihazları da standartlara uyumlu hale gelmiş vebu
standartlara sahip tüm kameraları kayıt edebilmeye başlamışlardır.
TruVision’dan projelere anahtar çözümler Yazılım tabanlı kayıt platformları ise, server-client mimarisi mantığı ile çalışan, farklı üreticilere ait birçok marka/model kamera ile birlikte, ONVIF, PSIA gibi standartlara da uyum sağlayarak çözüm üretebilen çözümler olarak öne çıkmaktadır. Yazılım tabanlı kayıt platformları Windows işletim sistemi üzerinde çalışmakta ve donanım özellikleri yeterli herhangi bir sunucuya yüklenebilmektedir. İlgili yazılım çözümleri kamera başına ya da sistemin toplamı için lisanslama mantığı ile planlanmakta, kayıt edebileceği toplam kamera sayısı ise, üzerinde çalıştığı donanımın kapasitesine bağlı olarak değişmektedir. UTC Building&Industrial Systems’in Interlogix iş kolu, hem donanım hem de yazılım tabanlı ağ kayıt platformları alanında çözüm sağlamakta ve farklı proje ihtiyaçları için esnek çözümler üretebilmektedir. TruVision ürün ailesinde bulunan 8, 16 ve 32 kamera kapasiteli NVR’lerin yanı sıra, yazılım tabanlı kayıt platformu tercih eden kullanıcıların da taleplerine cevap verebilen Prism çözümü ile de, alternatifli ve esnek bir çözüm platformu sunulmaktadır. TruVision ürün ailesinde bulunan ve 32 Kanal IP/MP kamera kayıt seçeneği sunan TVN21P NVR, toplamda 160 Mbps kayıt kapasitesi, 16TB’a kadar arttırılabilen dâhili disk kapasitesi ve E-SATA üzerinden harici disk ilavesi desteği gibi özellikleri ile projeler için anahtar çözüm sağlamaktadır. ONVIF desteği ile de, ilgili standarta uyumlu ve en fazla 5MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmektedir.TVN21P, üzerinde bulunan çift ekran desteği sayesinde de, lokal izleme istenen küçük ve orta ölçekli
projelerde, ilave PC ve izleme yazılımına ihtiyaç uymadan kullanıcılara çözüm sağlamaktadır.
Aynı anda üç ekran desteği 8 ve 16 Kanal IP/MP kamera kayıt imkânı sunan TVN21 ise, kamera başına 5 Mbpsbant genişliği, 16TB’a kadar arttırılabilen dâhili disk kapasitesi ile küçük ölçekli projelerde kullanıcılara uygun maliyetli çözümler sunmaktadır. ONVIF desteği ile de, ilgili standarta uyumlu ve en fazla 5MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmektedir. TVN21 NVR’de aynı TVN21P’de olduğu gibi üzerinde bulunan çift ekran desteği sayesinde de lokal izleme istenen projelerde, ilave PC ve izleme yazılımına ihtiyaç duymadan kullanıcılara çözüm sağlamaktadır. Birden fazla NVR’nin bulunduğu orta/büyük ölçekli projelerde izleme ve yönetim için kullanılacak yazılımlar da en az NVR’ler kadar önem arz etmektedir. Kullanıcı bazlı yetkilendirme, çoklu ekran desteği, video analiz yetenekleri gibi önemli özellikleri gerçekleştirebilen yazılımlar kullanıcılar tarafından talep edilmektedir. TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı; video analiz yetenekleri, aynı anda üç ekran desteği ile toplamda 75 adet kamerayı bir PC üzerinde görüntüleyebilmesi ve gelişmiş kullanıcı yetkilendirme seçenekleri ile öne çıkmaktadır.
TruVision yazılımı maliyet avantajı sağlıyor Diğer yandan hd ve full hd çözünür-
lüğe sahip kameraların projelerde her geçen gün daha fazla tercih edilmesi sebebiyle, yüksek çözünürlüğe sahip bu kameraların yazılımda sorunsuz ve minimum gecikme ile gösterilmesi öne çıkan ve üzerinde titizlikle durulan bir konu olmaktadır. Birden fazla yüksek çözünürlüklü kamera görüntüsünün bir PC üzerinde sorunsuz şekilde gösterilebilmesi için üst seviye PC işlemcilerine ve güçlü ekran kartlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak aynı anda bir PC üzerinde izlenmesi istenen MP kamera görüntüsü on altı (4x4) ve üzeri gibi rakamlara ulaştığında ise bu üst seviye işlemciler ve güçlü ekran kartları dahi gelen trafiği işlemede yetersiz kalabilmektedir. Bu da daha fazla PC kullanımı ve yükselen maliyetler anlamına gelmektedir. TruVision Navigator işte bu noktada önemli bir avantaja sahip bir yazılım olarak öne çıkmaktadır. Operatör, TruVision yazılımı üzerinden 4x4 ve 5x5 ekran modlarını aktif ettiğinde, yazılım otomatik olarak kameraların yüksek çözünürlüklü birincil video akışları yerine, daha düşük çözünürlüklü ikincil video akışını ekrana getirmektedir. Örneğin kameranın birincil video akışı 1280x720 (HD) 25fps ve ikincil video akışı 320x288 (CIF),25 fps olsun. Yazılım 1x1 ve 2x2 ekran modunda ekranda hd,25fps görüntüyü gösterirken, 4x4 ve 5x5 ekran modunda ise ekranında CIF,25 çözünürlüğe sahip görüntüleri otomatik olarak gösterecektir. Bu sayede minimum PC donanımı ile maksimum verim elde etmek ve maliyet avantajı sağlamak mümkün olmaktadır.
TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı; video analiz yetenekleri, aynı anda üç ekran desteği ile toplamda 75 adet kamerayı bir PC üzerinde görüntüleyebilmesi ve gelişmiş kullanıcı yetkilendirme seçenekleri ile öne çıkmaktadır. Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 75
ELEKTRONİK GÜVENLİK
İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı Fiber ile optik kelimesi bir araya gelerek fiber optik kavramını yaratmıştır. Fiber optik sayesinde ışık hızını kendi verilerimizin aktarılmasında kullanarak, çok hızlı bir iletişim aracına sahip olduk. Ve iletişim dünyasının ses duvarı kırıldı. Behnam ARFAEI Fİ-BER ELEKTRONİK
G
ünümüzde hızla yükselen teknoloji maceraları, birkaç senedir yeni bir isime ev sahipliği yapmaktadır. Bu yeni maceranın ismi, ışık hızında bilgi aktarma ve dillere destan olan o meşhur kelime fiber optiktir. Fiber optik kelimesini her gün kullanırız ama aslında ne anlama geldiğini hiç bir zaman sorgulamayız. Fiber kelimesi hücresel ve genelde altıgen taşıyıcılara verilen isimdir. Bu hücrelerden bitkilerde su ve canlılarda kan ve diğer sıvılar akışmaktadır. Optik kelimesi görme ve göz
76 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
anlamına gelen ve Yunancadan dilimize geçen bir sözcüktür.
Fiber optik teknoloji macerası Fiber optik teknoloji macerası nasıl ortaya çıkmıştır? Optik ışın ve ya kırmızı lazerin çok ince bir cam kılının içinden geçme sebebi ile fiber ile optik kelimesi bir araya gelerek fiber optik kavramını yaratmıştır. Yeni dünyamızda bir sınır daha aşarak, hızlı bir aracı ele geçirmiş bulunuyoruz. Ama bu defa bu hız diğer araçların hızı ile kıyaslanamaz. Fiber optik sayesinde ışık hızını kendi verilerimizin aktarılmasında kullanarak, çok hızlı bir iletişim aracına sahip
olduk. Ve iletişim dünyasının ses duvarı kırıldı.
Işık hızında bilgi aktarımı yapılıyor Dönüştürücüler dijital verileri sıfır ve bir şeklinden ışık frekansına çevirerek, iletişim yükünü ışın
jinin peşine düştüler. Bu teknolojiyi aslında yıllar önce bilim adamları ışığı çoğaltmak için kullanmışlardı.
sırtına bindirerek, dünyamıza inanılmaz bir hız kazandırmışlar. Ama fiber optik sadece hızla sınırlı kalmıyor.
OM3 iletişim sektörünün gözdesi oldu zaman sarı renk ile anımsanırlar; biz onlara kısaca SM diyoruz. Multi modlar ise her zaman turuncular ve onlara da kısaca MM demekteyiz. Araştırmalar sayesinde fiberin ince kılının içinden tek bir frekans yerine bir kaç frekans geçirerek, daha fazla bilgi aktarması aynı hız ile mümkün oldu. Bu şekilde artık birçok bilgi tek bir fiber kılı ile bir kaç saniyede dünyanın bir ucundan diğer ucuna gönderilebilir. Fiber kılının içinden geçen ışın frekanslarının farklı şekli altta sunulmaktadır.
Bu farklı frekanslar sayesinde internet, telefon, kablolu TV, kapı zili ve daha birçok cihazın verilerini, ışık hızında ve yalnız bir kıl içinden aktarmak mümkündür. Düşünün sadece basit bir binanın içinde, farklı cihazlar ve araçları bir birine bağlamak için kaç yüz metre kablo kullanılır. Bu yeni teknoloji sayesinde sadece bir fiber optik teli bu görevlerin hepsini yapmaktadır.
Fiber optiğin çeşitleri Fiber optik dünyası iki bölüme ayrılır. Bu dünyada her şey ya single mode(mono mode) ya da multi modedir. Dünyaya iki farklı renk hâkimdir. Single modlar her
Her iki çeşit kablonun dış çapı 125 mikrondur. Yalnız single mode kablonun iç çapı 9 mikron ve multi mode kablonun iç çapı 50 mikron dur. Bir araştırmada multi mode kabloların bir kaç mikron daha geniş olması (62,5 mikron) sebebi ile daha fazla veri taşıdıkları ortaya çıktı. Yeni multi mode kablolar bu nedenle 2çeşit olarak üretilmektedir. Ama sonradan yapılan araştırmalar gösterdi ki iç çapın genişliği, verinin daha doğrusu daha fazla frekansın taşınmasında yardımcı olamaz. Bu sebep ile araştırmacılar yeni bir teknolo-
Aynalama teknik sayesinde ve fiber optik kılının içini bir yansıtıcı madde ile kaplama sureti ile daha çok frekansı multi mode kablonun içinden geçirmek mümkün olmuştur ve halen multi mode fiberin iç çapı 50 mikrondur. Yeni kabloda 1GB veri taşıma yerine 10 GB veri taşıma kapasitesi vardır ve bu iki farklı multi mode kabloyu bir birinden ayırt etmek için yeni kablonun rengi turuncu renkten turkuaz renge çevrilmiştir.
OM3 adı verilen bu yeni kablo tüm iletişim sektörünün gözdesi olarak, piyasalarda satış rekorlarını kırmış vaziyette ve teknik birimler kendilerini bu yeni gelişime adapte etmeye çalışıyorlar.
Araştırmalar sayesinde fiberin ince kılının içinden tek bir frekans yerine bir kaç frekans geçirilerek, daha fazla bilgi aktarılması mümkün oldu. Artık birçok bilgi tek bir fiber kılı ile bir kaç saniyede dünyanın bir ucundan diğer ucuna gönderiliyor. Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 77
ELEKTRONİK GÜVENLİK
CCTV kameralarla doğa koruma altında CCTV sistemlerini farklı amaçlarda da kullanabiliyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin TARBİL (Tarımsal İzleme Ve Bilgi Sistemi) projesinde geliştirdiğimiz yüksek çözünürlük IP PTZ kameralar ile bitkilerin yaşamını inceliyoruz. NEUTRON
G
üvenlik sistemleri; kapalı devre görüntü ve kayıt sistemleri, çeşitli sayıda kameralar kullanılarak belirli bir bölgenin gözetlenebilmesi, elde edilen görüntülerin
78 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
kayıt altına alınması ve video ekranlarında görüntülenmesine olanak sağlayan sistemlerdir. Günümüzde artık sistemler gelişti ve akıllı kameralar ön alanda. Teknolojideki hızlı ilerlemelerle birlikte teknik ekipmanların ucuz-
laması ve herkes tarafından satın alınabilir hale gelmesi, terör, kundaklama ve hırsızlık olaylarının artmasıyla güvenlik daha fazla önem kazandı. Bu duruma bağlı olarak CCTV sistemlerinin kurulum ve kullanılmalarında son
yıllarda önemli artışlar meydana gelmiştir. Artık CCTV sistemleri sadece büyük firmalar, konsolosluklar, askeri birlikler ve devlet kurumları gibi bu tür sistemleri satın almaya gücü yeten kuruluşlar tarafından değil, çok küçük çaplı esnaf dükkânları tarafından bile kullanılabilir hale gelmiştir. Artık görüntüleri kayıt etmenin ötesinde sistemler kuruluyor. Bunlardan bazıları şu şekilde; İnsan takip etme Obje bırakma ikazı Obje alma ve başka alana taşıma ikazı Renk ve şerit seçme – ayırt etme Kalabalık uyarısı ikaz
Kameralar bitkilerin yaşamını inceliyor CCTV sistemlerini farklı amaçlarda da kullanabiliyoruz. Örneğin İstanbul Teknik Üniversitesi’nin TARBİL (Tarımsal İzleme Ve Bilgi Sistemi) projesinde geliştirdiğimiz yüksek çözünürlük IP PTZ kameralar ile bitkilerin yaşamını inceliyoruz. Tarımsal faaliyetler ülkemiz ekonomisinin gelişiminde tekstilden gıda endüstrisine kadar geniş bir alanda yüksek katma değerli üretime hammadde sağlamaktadır. Nüfusun artışı mevcut tarımsal alanların verim yönetimini önemli bir unsur haline getirmiştir. TARBİL projesi, uydu görüntüleri ve yersel ölçüm ağlarından alınan verilerin yüksek hızlı bilgisayarlarda değerlendirilmesi ile ürün ve yer bazında güncel zirai bilgiye dönüştürülmesini hedeflemektedir. Bu bilgiler ülkemizde tarımsal faaliyet yönetimi konusundaki paydaşlara anlık olarak iletilecektir. TARBİL, pro-
jesinin başlangıcı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in 2006 yılında İTÜ’yü ziyaretine dayanmaktadır.
Acil durumlarda anında müdahale Uygulamalar arasında ormanların yangınlara karşı gözetlenmesi, otoyol ve tünellerdeki trafik akışının gözetlenmesi, insan kullanımının zor ve sağlık açısından tehlikeli olduğu endüstriyel uygulamalarda kameraların kullanılması sayılabilir. Sistem sayesinde orman yangınları, trafik kazaları gibi acil durumlar anında fark edilerek kısa zamanda müdahale olanağı doğmaktadır. Ayrıca, ülkemizde son yıllarda hızla genişleyen ve polis teşkilatı tarafından kullanılan Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) gözetleme ve güvenlik ağı sayesinde çalıntı ve trafik kuralı ihlali yapan araçlar plakalarıyla birlikte anında fark edilebilmektedir. Ayrıca, insan kullanılarak gözetleme yapmanın zor hatta imkânsız olduğu ve insan sağlığı için tehlike arz eden endüstriyel otomasyon uygulamalarında, nükleer santrallerde ve kanalizasyon ve diğer boru hatlarının gözetlenmesi ve görüntülenmesi uygulamalarında kameraların kullanıldığı görülmektedir.
CCTV’de Eco-Savvy teknolojisi Neutron sistemlerin kontrolünü kolaylaştırmak için mobil izleme alanında Türkiye’de 500.000 den fazla kullanıcıya sahip olan NMSS uygulamasını geliştirdi. Dünya da bir ilk gerçekleştirdik ve Eco-savvy teknolojisini cctv sistemlerinde kullanmaya başladık. Yeryüzünde insanla birlikte yaşayan, en yabanıl ortamlardan bah¬çelerimize ve evlerimize kadar bütün gezege¬ni bizimle bölüşen milyonlarca bitki ve hay¬van türünü koruma görevi insana düşer. Ama doğayı korumak yalnızca canlı varlıkları koru-yup gözetmek demek değildir. Su, toprak ve mineraller gibi bütün doğal kaynakları sakı¬narak kullanmak da bu görevin ayrılmaz bir parçasıdır; çünkü doğal kaynakların tükenip yok olması ancak böyle önlenebilir. Bu ne¬denle, üzerinde yaşadığımız bu gezegenin olanaklarından bütün canlıların daha uzun süre yararlanabilmesi için insanda derin bir sorumluluk duygusunun gelişmiş olması çok önemlidir. Küresel ısınma ve dünya nüfusundaki artışa paralel olarak, enerji tasarrufu ihtiyacının da giderek arttığının bilincinde olan Neutron, her geçen gün sizlere doğayı koruyan ürünler sunmaya devam edecektir.
Terör, kundaklama ve hırsızlık olaylarının artması ve buna bağlı olarak güvenliğin daha fazla önem kazanması ile birlikte, CCTV sistemlerinin kurulum ve kullanılmalarında son yıllarda önemli artışlar meydana geldi. Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 79
ELEKTRONİK GÜVENLİK
Bebek hırsızlığının önüne geçiliyor ELEKTROMAKS ELEKTRONİK GÜVENLİK SİSTEMLERİ
R
FID okuyucular sayesinde kontrolü istenilen alan ve çıkış kapıları kesintisiz korunuyor. Data / enerji taşıyan tek bir Cat6 kablo sayesinde sistem kurulumunda önemli oranda kablo tasarrufu sağlanıyor. RFID teknolojisi hemşire çağrı sistemine de yeni bir anlayış getiriyor. Standart hemşire çağrı sistemlerine karşı geliştirilmiş RFID teknoloji sayesinde el üniteleri, duvar butonları ve çağrı ipleri olmadan hastaya odanın neresinde olursa olsun çağrı yapabilme olanağı sağlanıyor. Elektronik yaka kartlarının üzerinde bulunan butonlar sayesinde hemşire ve doktorlar hastanenin neresinde olursa olsun acil çağrı ve mavi kod çağrısı yapabilmektedir. Ayrıca hasta bilekliğinde bulunan aktif RFID teknoloji sayesinde; hasta odası, ameliyathane, yoğun bakım ve poliklinik gibi konum takip ve süreç ölçümü parametrelerine kolayca ulaşılabilmektedir.
RFID iş akışını ve işletim maliyetlerini azaltır. Aktif RFID teknolojine sahip elektronik etiketler sayesinde hastanede bulunan taşınabilir cihazlar bilgisayar tarafından takip edilebilmektedir. Cihazların yetkisiz kişiler tarafından dışarı çıkarılması durumunda alarm verilebilmektedir. Elektronik yaka kartları sayesinde istenilen giriş çıkışlarda personelin konum bilgisi ana bilgisayara iletilebilmektedir.
RFID Bebek takip sistemi Annenin bileğine bebek sayısı kadar elektronik bileklik tanımlanıyor. Anne bilekliği üzerinde bulunan butona basılması durumunda oda
80 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
içinde bulunan özel lamba bebeğin kendisine ait olma durumunda yeşil, ait olmama durumunda kırmızı yanıyor. Bebeğin belirli kattan dışarı çıkarılmasına izin verilmiyor. Bebeğin kat dışına çıkarılmasına yönelik denemelerde istenilen yetkililere alarm vermekte, çıkış kapıları kesinlikle açılmamaktadır. Bebek Yalnız yetkili personel veya kendi annesi eşliğinde kat dışına çıkarılabilmektedir. Tüm giriş ve çıkışlar sistem bilgisayarı tarafından raporlanmaktadır.
Bebeğin anlık konumu izleniyor Bebek doğar doğmaz ayak bileğine elektronik etiketler tek kullanımlık bileklikler sayesinde takılmaktadır. Kopartılması durumunda sisteme alarm vermektedir ve tüm çıkışlar kapanmaktadır. Bileklik ve elektronik etiketler son derece hafif ayrıca su geçirmeyecek şekilde tasarlanmıştır. Rahatlıkla sıvı sterilizasyonu yapılabilmektedir. Sistem internet tabanlı da çalışabildiğinden dolayı bebeğin anlık konumunu istenilen bilgisayarda izlenebilmektedir. Böylece olası güvenlik tehditleri anlık olarak hastane personeline iletilmektedir.
Elektronik etiketler alarm bilgisi veriyor Tarihi eserlerin ve tabloların
üzerine yerleştirilen elektronik etiketler sayesinde en düşük harekette sisteme alarm bilgisi ulaşıyor. İlgili tüm güvenlik noktalarına alarm bilgisi gitmektedir. Mevcut kameralar ile alarm bölgesi izlenebilmektedir. Ortam sıcaklığında önceden belirlenen aralık dışına çıkılması durumunda RFID elektronik etiketler sayesinde alarm bilgisi alınıyor. RFID Pasif IR Perde Tip Dedektörler vandlizme karşı, kablolamaya ihtiyaç duyulmadan mevcut RFID sisteme entegre olabilen RFID PIR Perde Tip Dedektörler sayesinde alarm bilgisi alınabilmektedir. Tüm sistem alarm bilgisi istenilen lokasyonda görsel veya sesli biçimde alınabilmekte ve diğer uyarı sistemleri ile entegre olabilmektedir.
GÜVENLİK HİZMETİ
Çelik yelek kullanımının önemi Can güvenliğini sağlayamayan bir personelin, koruma ve güvenliğini sağlamakla görevlendirildiği zırhlı aracın güvenliğini sağlayabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple zırhlı araçlarda çalışan personelin öncelikli olarak kendi can güvenliğini sağlaması için çelik yelek giyinmesi zorunlu hale gelmiştir. Yılmaz DEMİRPOLAT DESMER GÜV. HİZ. TİC. A.Ş.
İ
nsanların toplum içinde yaşama ihtiyacı, özgürlük ihtiyacından daha eski ve öndedir. Toplumlar binlerce yıl özgürlüksüz yaşayabilmişler, fakat düzensiz ve güvensiz yaşayamamışlardır. Devlet olarak
82 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
örgütlenmiş toplumlarda, toplumun düzeninin ve güvenliğinin sağlanması devletin görevidir. Bu görev devlet kadar eskidir. Kısaca güvenlik tarihçesine değmekteki amaç, güvenliğin önemine dikkat çekmektir. Tür-
kiye Cumhuriyeti Devleti güvenlik işlevini belediye hudutları içerisinde polis, kırsalda jandarma (genel kolluk) marifetiyle yerine getirmektedir. Devletin genel kolluk ile her yere ulaşabilmesi maddi olarak imkan-
sızdır. Bu sebeple 2004 yılında 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun yürürlüğe girmiş olup, kanunun amacı; kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemektir. Bu tarihten sonrada İçişleri Bakanlığı’ndan faaliyet izni alan şirketler, sözleşme imzaladıkları kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlara özel güvenlik hizmeti sunma imkanını elde etmişlerdir. Desmer Güvenlik Hizmetleri Tic. A.Ş. 2008 yılında İçişleri Bakanlığı’ndan faaliyet izni almış olup, fiziki güvenlik hizmetlerinin yanında ağırlıklı olarak para ve değerli eşya hizmetleri yürütmektedir. Bu sebeple sürekli olarak para ve değerli mal taşıma ve saklama hizmeti veren nakit merkezlerimiz ile zırhlı araçlarımızın her an terör örgütleri ve sabıkalı soyguncuların hedefi durumunda olacağı malumlarınızdır. Bu nedenle, zırhlı araçlarda görev yapan personelin can güvenliği ön plana çıkmaktadır. Can güvenliğini sağlayamayan bir personelin, koruma ve güvenliğini sağlamakla görevlendirildiği zırhlı aracın güvenliğini sağlayabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple zırhlı araçlarda çalışan personelin öncelikli olarak kendi can güvenliğini sağlaması için çelik yelek giyinmesi zorunlu hale gelmiştir. Çelik yelek giyilmeden ATM ikmal işlemi yapan başka bir şirkete ait güvenlik görevlisi 25.06.2014 tarihinde İstanbul da soyguncuların saldırısı sonucu hayatını kaybetmiştir. Bizler için acı bir örnektir.
Çelik yelek kurşun geçirmez yelek ya da balistik yelek Ateşli silahlardan çıkan kurşunla-
Günümüzde de çelik yelek adı altında birçok koruyucular kullanılmaktadır. Hiçbir çelik yelek bütün mermilere karşı dayanıklı değildir. Çelik yelek alırken hangi tür mermilerden korunmak istiyorsak ona göre seçim yapmalıyız rın etkisini azaltmak ve patlama sonucunda oluşabilecek şarapnellerden korunmak amacıyla giyilen kişisel zırhtır. Güvenliğini düşünen ve bu amaçla da kendisine yöneltilen tehlikelerden korunmak isteyen kişinin birinci tercihi olan çelik yelek kullanımı ön plana çıkmaktadır. Çelik yelek sayesinde önemli kişiler, güvenlik güçleri vb. kişiler vücutlarının belirli bir kısmını tamamıyla koruyabilmekte ve yaralanmaktan kurtulabilmektedirler. Özellikle güvenlik güçleri açısından hayati öneme sahip olan çelik yelek vesilesi ile silahlı yaralanmalardan çoğu kez kolayca kurtulan olmuştur Günümüzde de çelik yelek adı altında birçok koruyucular kullanılmaktadır. Hiçbir çelik yelek bütün mermilere karşı dayanıklı değildir. Çelik yelek alırken hangi tür mermilerden korunmak istiyorsak ona göre seçim yapmalıyız. Korunmak istediğimiz mermi cinsine göre de yapılacak test sonunda elyaf veya seramik levha ilavesi söz konusu olacaktır. İnsan vücuduna küt bir cisimle şiddetli darbe indirildiği takdirde doku yırtılması ve parçalanması şeklinde bir yaralanma söz konusu olması bile bazı durumlarda özellikle Kalp, Karaciğer ve böbrekler gibi hassas organlarda
bu tür bir vuruş ölümle sonuçlanabilmektedir. Amerikan hükümetinin yaptırmış olduğu bir araştırmaya göre Vietnam savaşında ölümlerin %47’sinin göğüs ve karın boşluklarından alınan yaralar sebebiyle meydana geldiği anlaşılmıştır. Bu sonuç çelik yelek olarak kullanılan koruyucuların önemini göstermektedir. Şimdilerde bütün dünyada yüksek performanslı suni elyafla hazırlanan çelik yelekler hüküm sürmektedir. Suni elyaf konusu o kadar gelişmiş vaziyettedir ki, şarapnel parçalarını bile durdurmaktadır. Koruyucu özelliklere sahip bu tür elyaf malzemeler alınırken; Aşırı derecede yüksek sağlamlık, yüksek ısı ve darbe direnci, düşük ağırlık, yüksek kimyasal direnç, gibi şartlar aranmalıdır. Koruyucu malzemelerin en önemli görevleri, balistik enerjiyi mümkün olan en kısa zamanda emmeleridir. Balistik koruyucuları üreten firmaların hiç biri depolama, kullanma hatası, ısı, nem gibi etkenlerden dolayı meydana gelen zararları üstlenmemektedirler. Son yıllarda imal edilen bazı malzemeler hariç (ki bunların da kullanım süresi 8 ila 10 yıldır) hemen hemen bütün koruyucu yeleklerin kullanım süresi 5 yıldır. Yani bir koruyucu yelek malzemesi fabrikada ilk imal edildiği
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 83
GÜVENLİK HİZMETİ
tarihten itibaren görevini 5 yıl süreyle yapabilir. Bu süre sonunda koruyucu malzeme kullanılmamalıdır. Saklanma ve depolanma şartları uygun değilse bu süre daha da kısalır Yumuşak yelekler, örülmüş ya da katmanlar halinde hazırlanmış liflerden oluşur ve giyen kişiyi küçük kalibreli tabanca ve çifte mermileri ile el bombası gibi patlayıcıların şarapnel parçalarından korur. Metal ya da seramik levhalar da yeleklerde tüfek fişeklerine karşı ekstra koruma sağlamak amacıyla kullanılabilir. Metal parçalar ya da sıkı örülmüş katmanlar da bıçak gibi yakın mesafeden zarar verebilecek silahlara karşı koruma sağlayabilir. Balistik ürünler insanın belki de hayatında bir kere işine yarayacak olan hayat kurtarma önemine sahip ürünlerdir. Kullanmış olduğunuz balistik üründen beklenen performansın alınamaması veya kısmi performans sağlaması çok
84 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
acı sonuçlara yol açabilir.
Çelik yelek kullanımı ve bakımı Balistik koruyucu yelek silahlı saldırılara karşı koruma sağlayan teçhizattır. Balistik koruyucu yeleğin en önemli özelliği insan hayatını korumasıdır. Güvenlik görevlisi göreve çıkarken balistik koruyucu yeleğini giyecek ve görev bitene kadar kesinlikle çıkartmamalıdır. Güvenlik görevlisi balistik koruyucu yeleğini görev bitiminde nem, ısı gibi etkenlerden dolayı meydana gelebilecek zararlardan
korumak için yetkililerce belirlenen yere koyması gerekmektedir. Dışarıda kullanılan, hava şartlarından dolayı ıslanan ve nemlenen balistik çelik yeleğin temizlenmesi, plakalarının çıkartılıp kurutulması, nemden arındırılması gerekmektedir. Balistik koruyucu yelek görev haricinde giyilmemelidir. Yeleğin kesilmemesi ve yırtılmaması için dikkatli kullanılması gerekir. Kendi kusuru ile yeleği kaybeden özelliğini bozan görevlilerin hem cezai hem de tazminat sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır. Taşıyıcı balistik levhalar yerleştirilmeden balistik koruma sağlanamaz. Yelek cırt bantları yardımı ile görevlinin üzerine göre ayarlanmalıdır. Yeleğin kılıfını temizlemeden önce ön ve arka tarafından balistik levhalar çıkarılmalıdır. Yelek komple yıkanmamalıdır. Dış kılıfı yıkanırken ağartıcı veya çamaşır suyu kullanılmamalıdır. Yelek kılıfı kurumadan balistik paneller yerleştirilmemelidir. Giyilmediği zamanlarda katlanmamalı, kuru bir yerde saklanmalı güneş ve nemden uzak tutulmalıdır.
Güvenlik görevlisi balistik koruyucu yeleğini görev bitiminde nem, ısı gibi etkenlerden dolayı meydana gelebilecek zararlardan korumak için yetkililerce belirlenen yere koyması gerekmektedir.
YANGIN GÜVENLİĞİ
Yangın değil tedbirsizlik öldürür Hastaneler altyapı özellikleri nedeni ile her an yangın tehlikesi altındadır. Sağlık personellerinin bilinçlendirilmesi doğabilecek bir afeti engelleyecektir. ARES YANGIN GÜVENLİK
Y
angın konu olunca afetlerin bir parçası olarak daima korkulu ve akla gelen ilk istek yangının hiç çıkmaması veya çıktığı zaman çabuk söndürülmesidir. Bunun içinde çok az
86 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
bir maliyetle söndürmeden önce önleme tedbirlerini uygulamak gerekir. Yangın güvenliğinde faktör olarak insan ön plana çıkıyor, çünkü yaşamın bütün evrelerinde güvenlik ön plana çıkmıştır ki yangın riski
tüm hastanelerimizin önemli bir sorunu olmuştur. Hastaneler altyapı özellikleri nedeni ile her an yangın tehlikesi altındadır. Mutfaklar, çatı katları, trafolar, elektrik tesisatları, parlayıcı-patlayıcı maddeler, oksijen
sistemleri, nitrojen sistemleri, sigara gibi çok sayıda potansiyel tehlike hastanelerde mevcuttur. Tüm bu tehlikelere karşı gerekli önlemlerin alınması, erken uyarı ve müdahale sistemlerinin faaliyete geçirilmesi, tüm personelin bilinçlendirilerek olası durumlarda ne yapması gerektiğini bilmesi, doğabilecek bir afeti engelleyecektir. İşte yangın önleme konusunda olmazsa olmaz üç unsur aşağıdaki gibi olmalıdır. 1. Yangın alarm sistemleri 2. Yangın söndürme cihazları 3. Acil kaçış ve aydınlatma sistemleri Biliyoruz ki yangında kişileri öldüren dumandır; duman dedektörlerinin ve uyarı sistemlerinin hastanelerde kurulması ve çalıştırılması olmazsa olmaz kurallarından birisidir. Sistemin daima çalışır ve bakımlı olması gerekmektedir. Bakımlarının yetkili işinin ehli kişilerce veya bünyesinde bu işi yapabilecek teknisyenlerle sorunun çözümüne odaklanmalıdır. Hastanelerde yangın panelleri genellikle elektrik odalarına konmuş ve gelen ihbarları duyamayacak ve göremeyecek kadar uzaktadırlar; çözüm için mutlaka bu cihazlar güvenlik personeline yakın bir alana yerleştirilmeli ve güvenlik personeli her alarma müdahale edecek kapasitede olmalıdır. Sağlık personelleri yangına müdahale edebilmeli Her türlü bina ve işletmede çıkabilecek yangınları erken aşamada tespit ederek, binada bulunanlara ve müdahale etmekle görevli birimlere duyurmak amacıyla kurulan, hem can hem de mal korumaya yönelik sistemlerdir. Binaların değişik fonksiyon ve yapıları dikkate alındığında yangın alarm sistemi ihtiyaçları da özelliklerin-
de birbirinden farklılaşmaktadır. 1. Yangın alarm kontrol panelleri 2. Duman ve sıcaklık dedektörleri 3. Hava çekmeli duman dedektörleri 4. Kablo tipi sıcaklık dedektörleri 5. Işın tipi duman dedektörleri 6. İhbar butonları 7. Sesli ve ışıklı alarm cihazları 8. Giriş/çıkış modülleri 9. Tekrarlama panelleri 10. Güç kaynakları 11. İzleme ve yönetim yazılımları Hastaneler Sağlık üreten ve sağlığı bozulanlara yardımcı olan kuruluşlardır. Yangın Güvenliğinde amaç yangının çıkışını önlemek ve İlk müdahaleyi zamanında yapmaktır. Hastanelerde yangın söndürme cihazı seçimi yapılırken ekipmanlarının özelliklerine göre hastalara, cihazlara ve çevreye zarar vermeyenlerden seçilmelidir; uygun alanlara yerleştirilmesi, düzenli kontrollerinin yapılması ve müdahale ekiplerindeki kişilerin bu cihazları doğru olarak nasıl kullanılabilecekleri konusunda eğitim alması gerekmektedir.
Su bazlı cihazlar tercih edilmeli Günümüzde artık, kuru kimyevi tozlu söndürme cihazları, hastaların, ziyaretçilerin ve muayene oda civarında bulundurulmamalı. Unutmayalım ki kuru kimyevi toz yoğun bir şekilde dışarı çıktık-
tan sonra hava yolu ile insan vücuduna girer sağlık üreten bir kurumda insan sağlığı bozulabilir. Aynı zamanda hasta odaları ve hasta müdahale teçhizatları hemen kullanılamaz duruma düşeceği gibi temizliği ve dezenfekte edilmesi zaman alacaktır. Aynı zamanda kuru kimyevi tozlar dışarı çıktıktan sonra acil kaçış yollarının görüş alanlarını kapatacaklardır. Kaçış yollarını bulmamıza engel olacağı gibi heyecan ve panik içerisinde kendimize ve çevremize zarar verebiliriz. Devamında temizlik ve hastaların tahliyesi güvenlik unsurlarından yoksun duruma düşecektir. Su bazlı Yangın Söndürme Cihazlarını Kullandığımızda bu durum olmayacak günlük yaşantımıza ve işimize devam edebileceğiz. Yine Ekipmanın özelliğine göre CO2 (Karbondioksit)’li ve su bazlı yangın söndürme cihazları bulundurmamız tavsiye olunacaktır. Konu yangın söndürme cihazları olunca tedarik sürecinde su bazlı yangın söndürme cihazları veya cihazların özellik durumuna göre karbondioksitli aynı zamanda kuru kimyevi tozlu yangın söndürme cihazları tercih edilmelidir. Konumuzun başında da belirttiğim gibi tedarik süresinde sistemin en ucuzunu alma telaşı içinde ve işin ehli olmayan firmalar ile çalışma gay-
Yangın söndürme cihazı seçimi yapılırken ekipmanların özellikleri hastalar göz önünde tutularak belirlenmeli. Sağlık personellerine cihazların kullanımı konusunda eğitim verilmelidir.
Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 87
YANGIN GÜVENLİĞİ
Kaçış yolları işaretlenmeli
reti göstermemek gerekir. Kuru kimyevi türü alınan Bu tip yangın söndürme cihazları başlangıçta ilk müdahaleyi yaparken dışarıya bol miktarda toz çıkaracaklar ve bu durum hastaları olumsuz etkileyeceği gibi sağlığa uygun olan ortam bir anda sağlıksız dururuma düşecektir. Binalarda yangın söndürme cihazları dizaynı mutlaka yönetmeliğe uygun şekilde binanın uygun yerlerine ilk müdahaleyi yapabilmek için asılmalı ve görünürlüğüne dikkat çekmek için fotolimen veya ışıklı görsel ile desteklenmelidir. Acil durum aydınlatma sistemleri, binalarda normal aydınlatma kesintiye uğradığında, derhal otomatik olarak devreye girerek belirlenmiş asgari bir süre boyunca yeterli düzeyde aydınlatma sağlar. Binada bulunanların can
88 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
güvenliğinin tehlikeye girdiği bu tür acil durumlarda, hızlı ve emniyetli bir şekilde tahliye sağlanması için, standartlara uygun olarak tasarlanmış bir acil aydınlatma sisteminin bulunması gereklidir. 1. Kaçış yolu aydınlatma armatürleri 2. Acil durum yönlendirme armatürleri 3. Acil durum aydınlatma izleme ve yönetim sistemleri 4. Kendinden bataryalı dönüştürme kitleri
Hastanelerde acil durum anlarında hareket kabiliyeti sınırlı kullanıcıların tahliyesi, diğer kullanım sınıfındaki binalara göre zor olduğundan, bu kullanım sınıfındaki binalarda acil kaçış olanakları ve tahliye süreleri ayrı bir öneme sahiptir. Bunun için mutlaka kaçış yollarının sisteme ve yönetmeliklere uygun olmaları gerekmektedir. Binalar içindeki tüm kaçış yolları belirlenmeli ve bu yollar uygun şekilde işaretlemelidir. Ne yazık ki hastanelerimizde çok sayıdaki yangın çıkışı, koridor alan yaratmak veya depo olarak kullanılmak amacı ile kapatılmıştır. Tüm çalışanlar çalıştıkları bölümü ve binayı tanımalıdır; acil kaçış yollarını öğrenmeli, söz konusu bir durumda hasta ve yakınlarının güvenli bir şekilde tahliyesini sağlamalıdır. Kaçışın mümkün olamayacağı katlar veya bölümlerde mutlaka yangına dayanıklı duman sızdırmaz odalar yapılmalı bu odalardan kaçış yollarına basınçlandırma ile insanların dışarıya tahliyesi sağlanmalıdır. Hareket kabiliyeti olmayan hastalar için mutlaka tahliyeler düşünülmeli sedye ve hasta arabalarının hareket kabiliyetine engel olmayacak şekilde planlanmalıdır. Yangın bir kader değil, alınacak tedbirlerin gerektiği gibi alınmadığı, ihmalkârlık, tedbirsizlik sonucu meydana gelen bir afettir.
Hastanelerde kaçış yollarının sisteme ve yönetmeliklere uygun olmaları gerekmektedir. Binalar içindeki tüm kaçış yolları belirlenmeli ve bu yollar uygun şekilde işaretlenmelidir.
YANGIN GÜVENLİĞİ
Sumitomo Dunlop lastik TYCO tarafından korunuyor Erhan Çaldağ / Makina Mühendisi TYCO YANGIN KORUNUM A.Ş.
D
ünyada 11 otomobil lastiği toplamda ise 20 lastik fabrikasına sahip olan Sumitomo Rubber Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Türkiye’de kurulumu yapılmakta olan fabrikasında yangın söndürme sistemleri seçimini TYCO Yangın Korunum Sistemleri A.Ş. ile yaptı. Sulu söndürme, gazlı söndürme, köpüklü söndürme, davlumbaz söndürme, su sisi söndürme sistemleriyle yurtiçi ve yurtdışı projelerimize bir yenisi olan Sumitomo Rubber AKO Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi eklemiş bulunmaktayız. 300.000 m2 kapalı alana sahip ve günde 30.000 adet lastik üretim kapasitesiyle Türkiye’de ki en büyük otomobil lastiği fabrikası olacak bu tesisin, tüm yangından korunum sistemi, Tyco Yangın Korunum Sistemleri A.Ş. tarafından yapıldı.
90 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014
Ayrıca ilgili standartlara uygun olarak, onaylı yazılım programı ile projelendirilmesi yapılmış olup, hidrolik hesap çıktıları tamamlanmıştır. Tesisin yangın söndürme sisteminin hidrolik hesapları Tyco’nun kendi yazılımı olan “SprinkCAD Hydraulic Calculation Software” hesap programı ile yapılmış olup, pompa kapasitesi ve en doğru sprinklerin seçilmesi noktasında bizleri en doğru sonuca götürmüştür. Depolarda, patenti Tyco’ya ait olan ESFR-25 kullanılarak yüksek tehlike sınıfına ait mahallerde üst düzey koruma sağlanmıştır.
Stok kontrolleri anlık izleniyor Projelendirme esnasında göstermiş olduğumuz titiz çalışma ve proje saha koordinasyon çalışmalarımız Sumitomo Rubber AKO Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. firmasının da dikkatini çekmiş, bu doğrultu da projede bulunan ekip-
manların tedariki de firmamız Tyco Yangın Korunum Sistemleri A.Ş. den yapılmıştır. Malzemelerin tamamı Ankara’da bulunan depomuzda stok olup malzemelerin şantiyeye teslimatı en kısa sürede gerçekleştirilmiştir. Çalıştığımız projelerde malzemelerin stok durumunun önemini bildiğimizden Avrupa merkez depo olan Hollanda depomuzdan her hafta Ankara depomuza sevkiyat gerçekleştirmekteyiz. Bu bilinç doğrultusunda gazlı söndürme sistemleri projelerinde kullanılan FM200 ve Novec1230 dolum tesislerine sahip Ankara depomuzda ciddi miktarda malzeme bulundurmaktayız. SAP sistemi ile beraber sadece Ankara depomuzdaki stok durumumuzu değil tüm Tyco depolarında bulunan stok kontrolünü ve malzeme sevkiyatlarını da anlık olarak izleyebilmekteyiz.
ABONE FORMU ABONELİK BİLGİLERİ GÜVENLİK YÖNETİMİ DERGİSİNE 1 YILLIK ABONE OLMAK İSTİYORUM. ADI, SOYADI : FİRMA ADI : DOĞUM TARİHİ/YERİ: DERGİ TESLİM ADRESİ ADRES
:
POSTA KODU / SEMT / ŞEHİR DİĞER BİLGİLER: MESLEK
:
:
TEL
:
FAX
:
GSM
:
FATURA ADRESİ: ADRES:
POSTA KODU / SEMT /ŞEHİR VERGİ NO / DAİRESİ Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin 1 yıllık abonelik (12 sayı) bedeli 60 TL. + KDV’dir. Abonelik bedelini İş Bankası - Beşiktaş Şubesi - Hesap No: 1008 280 52 64 IBAN: TR 5700 0640 0000 1100 8280 5264 yatırdıktan sonra dekontun fotokopisi ile birlikte bu formu doldurarak (0212) 210 54 45’ye fakslayıp yada devrim@guvenlik-yonetimi.com adresine mail atarak hemen abone olabilirsiniz.
R
E
K
L
A
2-3
17
63
M
I
96
N
D
E
23
37
19
91
1
Ö.K.İ
25
8-9
73
21
81
39
15
45
89
33
85
85
31
43-65
95
61
13
A.K.İ
4-5
A.K.
K
6-7
57
ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR
S