Sayı 26

Page 1

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

Fokus:

Güvenlikte Risk Analizi ve Yönetimi

AĞUSTOS 2015 SAYI: 26

HASTANE GÜVENLİĞİ BİLGİ GÜVENLİĞİ OLGUNLUK MODELİ YANGIN ALGILAMA SİSTEMLERİNDE EN SON TRENDLER

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

AĞUSTOS 2015 SAYI: 26


ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

Fokus:

Güvenlikte Risk Analizi ve Yönetimi

AĞUSTOS 2015 SAYI: 26

HASTANE GÜVENLİĞİ BİLGİ GÜVENLİĞİ OLGUNLUK MODELİ YANGIN ALGILAMA SİSTEMLERİNDE EN SON TRENDLER

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

AĞUSTOS 2015 SAYI: 26











içindekiler 30

62

40 10 BAŞKANDAN

12 EDİTÖR

KAPAK KONUSU

26

Pamukkale Üniversitesi Araştırma Ve

Uygulama Hastanesi yangın algılama

ve alarm sistemi uygulaması

14 GÜNCEL

30

Hastanelerde güvenlik nasıl sağlanır?

32

Tekirdağ- Çorlu Devlet Hastanesi

Projesi

Sektör ile ilgili kısa haberler

24 KÖŞE / Hayata Bakış

Doğru ve güzel konuşmak

“Diksiyon”

34

Hastane güvenliğinde atılması

gereken adımlar

FOKUS

36

Doğru risk analizi, kayıpsız bir iş hayatı

40

Başka açıdan güvenlikte risk analizi ve yönetimi / yönetişimi

44

Kurumsal risk yönetimi

48

İngiltere channel tunnele 10 milyon Euro ayırdı

50

Risk yönetim stratejisi hassas dengeler üzerine kurulu

SEKTÖRDEN

52

“ Yangınla mücadele disiplinler arası entegrasyon gerektirir”

58

“Güvenlik sektöründe verilen eğitimler yetersiz”


Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

AĞUSTOS 2015

86

AYDA BİR YAYINLANIR

Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibi O. Oryal ÜNVER Yürütme Kurulu O. Oryal ÜNVER İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Yusuf Vehbi DALDA Genel Yayın Yönetmeni Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com Yazı İşleri Müdürü Yeşim ÖZDEMİR yesim@guvenlik-yonetimi.com Danışma Kurulu Alp SAUL Arzu YÜKSEL Doç. Dr. Gazi UÇKUN Füsun KOCAMAN Gültekin FİŞEK Hakan ÖZALP İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Okyay ŞENTÜRK O. Oryal ÜNVER Osman Levent CELASUN Prof. Abdurrahman KILIÇ Taner ALBAYRAK Yusuf Vehbi DALDA

76

ELEKTRONİK GÜVENLİK

YANGIN GÜVENLİĞİ

62

Dakar Uluslararası Kongre Merkezi Projesi

82

XTRALIS VESDA veri merkezi çözümleri

84

Yangın pompa sistemleri 24 saat koruma sağlıyor

66

IP kamera kayıt platformları

70

Görüntülü diyafonlarla eviniz kontrol altında

BİLGİ GÜVENLİĞİ

72

Bilgi güvenliği olgunluk modeli

86

Toplu taşımacılık ve yangın riski

88

Yangın algılama sisteminde en son trendler

93 Yıllık Kapak ve Fokus konuları

GÜVENLİK HİZMETİ

94 ABONE FORMU

76

AB icraatının temel direklerinin güçlendirilmesi

95 Reklam İndeksi

Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlık Derya BOZKURT derya@guvenlik-yonetimi.com Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Ayda bir yayınlanır. Yönetim Adresi Arkhe Tanıtım Hizmetleri Perpa Ticaret Merkezi B Blok Kat: 11 No:1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Tel: (533) 413 78 08 Baskı VERİTAS BASIM MERKEZİ Tel: 444 1 303 Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.

tanıtım hizmetleri

Perpa Ticaret Merk. B Blok Kat: 11 No: 1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Faks: (212) 210 54 45 Gsm: (533) 413 78 08


g BAŞKAN

Raylı sistem güvenliği Değerli okurlarımız;

Günümüzde ulaşım ağlarının içinde giderek artan öneme sahip yüksek hızlı trenler ile büyük şehirlerimizin en kompleks alt yapılarından olan metro sistemlerinde; güvenliği etkin olarak tesisi ihtiyacı özel güvenlik sektöründe “raylı sistem güvenliği” konusunu ön plana çıkarmaktadır. Sistem işletimi konusunda teknolojik gelişmeler sisteme sürekli entegre edilirken günümüzde raylı sistemleri kullanan yolcuların; terör ve sabotaj tehditlerinden korunması konusu da güvenliğin diğer çok önemli bir boyutu olarak görülmekte; büyük şehirlerimizde sürekli olarak yeni metro sistemlerinin devreye girmesi raylı sistemler içinde yer alan metro hatlarındaki güvenlik kaygılarını biraz daha ön plana çıkartmaktadır. Güvenlik uygulamalarımızdaki birincil amaç; gerçek ve algısal güvenlik düzeyini iyileştirerek, yolcuların ve sistemi işleten personelin huzur ve güven içinde bulunmalarını temin etmektir.

O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı

Sistemde görev alan ÖGG’ lerin eğitimleri; İstasyonlarda, turnike alanlarında görev yapan özel güvenlik görevlilerinin ayrıca bir eğitim programı dâhilinde eğitime tabi tutulmaları önem arz etmektedir; bir başka ifade ile raylı sistemler güvenliği için bu mahallerde görev alacak özel güvenlik görevlilerinin eğitim süreçlerinin geliştirilerek bir sertifika programı kapsamında alan eğitiminden geçirilmesi uygun mütalaa edilmektedir. Acil durumlarda, güvenlik görevlilerinin yanı sıra istasyonlarda bulunan diğer personelin yapacaklarının belirlenmesi ile bu hususun eğitimler ile pekiştirilmesi diğer önemli bir konudur. Elektronik tedbirler; Kamera, alarm sistemleri ve diğer güvenlik sistemleri ile istasyonlardaki halka açık/kapalı tüm alanlar kontrol edilmeli ayrıca fiber optik kablo döşenerek raylı hatlar izlenmelidir. Fiziki güvenlik tedbirleri; Halka kapalı alanlarda izinsiz girişlere mani olunmalı metro ve tramvay hatları duvarlar, tel örgüler, bariyerler, turnikeler ile aydınlatma sistemleri ve ikaz levhaları ile koruma altına alınmalıdır. Raylı sistem güvenliğinde güvenlik hedeflerini; 1. Güvenlik seviyesini ve hissini arttırmak, 2. Önleyici tedbirlere ağırlık vermek, 3. Teknolojiden daha fazla yararlanmak, 4. Yolcu ve sistemi işleten personelin; güvenlik tedbirlerimize katılımlarını sağlamak olarak ifade edebiliriz. Güven içinde huzurlu seyahat dileklerimle…

10 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Kamera, alarm

sistemleri ve diğer güvenlik sistemleri ile istasyonlardaki halka açık/kapalı tüm alanlar kontrol edilmeli ayrıca fiber optik kablo döşenerek raylı hatlar izlenmelidir.



i

EDİTÖR

“Risk analizi hasas dengeler üzerine kuruludur”

İnsan beyni sürekli risk analizleri yapar ve bu analizin sonucuna göre kararlar alır. Burada risk kaybedilmesi muhtemel her şey iken, bunun olmaması için harcanacak para, emek ve zaman da analizin karşı tarafını oluşturur. Risk yönetimi stratejisi; hiç can kaybı yaşamamak ve soyguna maruz kalma riski arasındaki hassas denge üzerine kuruludur. Risk bir tehlikenin gerçekleşme ihtimalidir. Oluşan maliyet ise bu tehlikenin oluşması ve bertaraf edilmesi sürecinde kaybedilen her şeydir. Risk analizini doğru yapılsaydı bu kadar yüksek oranda hırsızlık, iş kazaları, dolandırıcılık, finansal kayıplar, personel kaynaklı anlaşmazlıklar vb. doğan zararlarla karşılaşır mıydık? Günümüzde iş hayatına objektif olarak baktığınızda ortada bir hata olduğunu fark edeceksiniz. Bu sayıda fokus konumuzu “Güvenlikte risk analizi ve yönetimi” olarak belirledik. Kısaca sahip olunan tüm kıymetlerin maruz kalacağı zarar veya kayıp ihtimali olarak açıklanabilecek olan risk analizi; güvenlik tehdidinin yol açtığı sonuçlar ile bu sonuçların olabilirliği arasındaki fonksiyonel ilişki olarak da tanımlanabilir. Bir yönetim aracı olan risk analizinde amaç; tespit edilen risklerin minimize edilerek, kabul edilebilir bir seviyeye indirilmesidir. Güvenlikte risk analizi; farklı iş kollarında farklı şekilde uygulansa da, temelde olaylara dayanan risk analizi ve tesisin bulunduğu yere bağlı risk analizinin toplamı olarak değerlendirilebilir. Tehdit değerlendirmesi ve güvenlik risk analizi sonucunda belirlenen risklerin tamamına aynı şekilde karşı tedbir geliştirmek hem güvenlik konseptleri açısından hem de ekonomik açıdan mümkün değildir. Doğru bir risk yönetimi, her risk unsurunun gerçekleşme olasılığını, gerçekleştiğinde ortaya çıkacak muhtemel sonuçları ve riski engellemenin maliyetini dikkate alarak her riske karşı uygun ve etkili tedbirlerin alınmasıdır. Fokus konumuza ilişkin önemli saptamaların yer aldığı yazılarımızı keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. Bu sayıda “Kapak” konumuz ise “Hastane güvenliği”... Hastaneler verdiği hizmet itibarı ile herkesin serbestçe ve kolaylıkla ulaşabileceği kurumlardır. Ancak bu durum hastaneleri suçlu veya suç işlemeye eğilimli kişilerinde rahatlıkla girip çıkabileceği yerler haline getirmektedir. Yine hastane hizmetleri, doğası gereği kişisellik ve mahremiyet gerektirmektedir. Bina güvenliğinin yanı sıra hem hastaların hem de çalışanların bilgilerinin, kişisel eşyalarının ve mahremiyetinin korunması, hastanede yapılan teşhis ve tedavi hizmetleri kadar önem arz etmektedir. Hastane güvenliğinde en hassas noktalardan biri de yangın güvenliğidir. Hastane yangınları ülkemizde ve diğer ülkelerde çok sayıda can ve mal kaybına sebep olmaktadır. Hastanede bulunan insanlar herhangi bir yangın anında kendilerini koruyamayacak durumdadır. Bu nedenle hastanelerde yangın güvenliğine ilişkin yasal olarak belirtilen standartlar harfiyen uygulanmalıdır. Kapak konumuza ilişkin de ilgi ile okuyacağınız çalışmalar mevcut. Sektörden sayfalarımızın yine iki konuğu var; Norm Teknik Malzeme Tic.İnş. San.Ltd.Şti. Yönetim Kurulu Üyesi İsmail TURANLI ve Çırağan Palace Kempinski İstanbul İnsan Kaynakları ve Risk Yönetim Direktörü Haluk ERTAN. Sektörde yaşanılan sorunlar ve çözüm önerilerinin yanı sıra birçok önemli konuya ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı röportajları da aynı şekilde keyifle okuyacağınızı tahmin ediyorum. Elektronik güvenlik, güvenlik hizmeti, bilgi güvenliği ve yangın güvenliği disiplin başlıklarımız da yine ilginizi çekecek teknik yazılar ve makalelerle dolu… Güvenli günler dileğiyle… Devrim BOZKURT

12 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com

İnsan beyni

sürekli risk analizleri yapar ve bu analizin sonucuna göre kararlar alır. Burada risk kaybedilmesi muhtemel her şey iken, bunun olmaması için harcanacak para, emek ve zaman da analizin karşı tarafını oluşturur.



GÜNCEL

DuetronVMS yeni versiyonunu duyurdu Teknomaks; kendi bünyesinde geliştirdiği DuetronVMS Video Kayıt ve Yönetim yazılımının yeni versiyonunu geçtiğimiz haftalarda duyurdu. Bu son versiyon kapsamında kullanıma sunulan güncellemeler iki temel başlık altında toplanıyor. İlki yazılımdaki programların kullanımına ilişkin ilave özellikleri kullanıcılara sunarken; ikinci kısım ise DuetronFMS Yangın Alarm Yönetim yazılımı ile entegrasyon içeriyor. Güvenlik kameralarının yönetim, izleme, kayıt gibi işlemleri için kullanılan DuetronVMS yazılımı; sektörde yerini almaya başladığı günden bu yana, zaman zaman duyurduğu yeni versiyonlarla; hem donanımlardaki ve işletim sistemlerindeki gelişmeye paralel olarak kendini yeniliyor, hem de yönetimsel ve işlevsel özelliklerini sürekli olarak genişletiyor. Hızla sayısı artan ve çeşitlenen kullanıcı profili ise; DuetronVMS’in sahip olduğu bu dinamik geliştirme modelinin bir başarısı olarak göze

çarpıyor. Yazılım hem çok sayıda kamera ve sistem bileşeni içeren büyük ölçekli projelerde kullanılıyor; hem de daha küçük ölçekli yapıların ihtiyacını karşılamayı hedefliyor. Bu amaç kapsamında hali hazırda iki versiyon olarak kullanıcılara sunuluyor. İstemci/ sunucu (client/server) yapısına uygun olarak tasarlanan DuetronVMS; ağa bağlı limitsiz sayıda iş istasyonundan canlı, arşiv izleme, alarm yönetimi, hareketli kamera kontrolü ve benzeri birçok işleme imkan tanıyor. Video Duvar uygulamasını da yazılım olarak kendi içinde barındıran sistem, bu video duvar cihazlarının yetki bazlı uzaktan yönetimini gerçekleyecek alt yapıyı da sağlıyor. Bu sayede sistemde ağ üzerinden çok sayıda iş istasyonundan aynı anda hem izleme hem de diğer işlemleri yapmak mümkün oluyor. Sınırsız sayıda kullanıcı desteği de içeren sistemde; bu kullanıcıların yetkilendirilmesi için de detaylı özellikler bulunuyor. Yazılımın enterprise

versiyonu olarak lanse edilen DuetronEVMS ise DuetronVMS yazılımının tüm özelliklerini içeriyor ve ilaveten çok sayıda NVR (kayıt) cihazı desteği ile büyük ölçekli sistemlerde kullanılıyor. Ayrıca tüm sistem bileşenlerinin anlık olarak izlenmesi, yönetilmesi, sistemdeki tüm işlemlerin detaylı olarak raporlanması gibi extra özellikler de bu pakette yer alıyor.

Bu e-postayı görürseniz silin! Windows 10’u bedava yükleme başlığıyla gelen ve Microsoft’tan gelmiş izlenimi veren bir e-posta

14 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

tehlike saçıyor. Windows 10 için ücretsiz yükseltme konulu bir e-posta alırsanız, tuzağa düşmemek için dikkatli davranmanızda fayda var. Zira yeni bir dolandırıcılık yöntemi, kurbanlarını Windows 10 yükseltmesi vaadiyle kandırmaya çalışıyor. Cisco Systems’in şirket blog sayfasında yayınlanan bir yazı, kötü niyetli kişilerin Windows 10 rüzgârından yararlanarak kullanıcıları nasıl “ransomware” (fidye yazılımları) tuzağına düşürdüğünü gözler önüne seriyor. Cisco, dolandırıcıların gönderdiği e-postaların ilk bakışta oldukça makul göründüğünü ve gönderen

kısmında Microsoft’un e-posta adresinin yer aldığını belirtiyor. Ayrıca mesajda kullanılan mavi-beyaz renk düzeninin, Microsoft’un Windows 10 pazarlama materyalleri için kullandığı renklerle eşleştiği ifade ediliyor. PTT, Turkcell, TTNET isimleri kullanılarak da benzer şekilde kullanıcılar fidye tuzağına düşürülüyor. Gelen maili açtığınız takdirde tüm çalışma dosyalarınız kitleniyor ve bir mesaj geliyor. Dosyalarınızı aktif olarak kullanabilmeniz için ücret talep ediliyor. Son dönemde kurum ve kuruluşları tehdit eden virüslere dikkat edin!



GÜNCEL

Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Çalıştayı’nın ikinci bölümü Bolu’da gerçekleşti

Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Çalıştayı’nın ikinci bölümü 29-30 Temmuz 2015 tarihlerinde Bolu Gazelle Resort Otel’de gerçekleştirildi. Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği (GÜSOD) ’un girişimi ile

başlayan ve takiben T.O.B.B Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı’nca düzenlenen ve GÜSOD’ un da destekleri ile gerçek-

leştirilen çalıştayın birinci bölümünde görüşülen 4 konuya ilaveten 7 konuda Bolu’da ele alındı. Çalıştayın son günü çalışma grupları kendi konularını içeren raporlarını kısa süreli takdimler şeklinde arz ettiler. Çalıştay kapanış konuşmalarını T.O.B.B Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi Başkanı Hasan Gazi ÖZER ve Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanı Musa TİYEK yaptı. Kamu ve özel güvenlik işbirliğinin en güzel örneklerinden olan bu çalıştayların sektörün geleceğinin oluşturulması adına sektöre yeni bir vizyon kazandırdığını söyleyebiliriz.

Şirketleri merkezden uca COMODO koruyor Siber güvenlik çözümlerinde küresel bir öncü ve geliştirici olan COMODO; firmanın geliştirdiği en önemli teknolojilerden biri olan kurumsal tehdit önleme teknolojisini (containment) içeren Comodo Uç Nokta Güvenlik Yöneticisi (Endpoint Security Management-ESM)’nin geliştirilmiş versiyonunu dünya pazarına sunduğunu açıkladı. Uç Nokta Güvenlik Yöneticisi 3.4 (ESM) yazılımı, şirket networklerini hem bilinen hem de bilinmeyen tehditlere karşı korumak amacıyla, yedi katlı savunma sistemi, anti virüs, güvenlik duvarı, sunucu saldırı önleme, otomatik tehdit önleme ve dosya itibarı gibi çözümleri tek paket altında sunuyor. ESM yazılımının temelini; Türk girişimci ve mühendis Melih ABDULHAYOĞLU tarafından kurulduktan sonra kısa sürede dünyanın önde gelen siber güven-

16 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

lik firmalarından biri haline gelen COMODO’nun kendi geliştirdiği ve önleme (containment) teknolojisi oluşturuyor. Comodo’nun patent bekleyen ve tehditleri aynı yerde ve gerçek zamanlı olarak otomatik önleyen bu teknolojisi ile güvenilmeyen/bilinmeyen işlemler otomatik olarak, önce güvenli bir ortamda çalıştırıyor. Böylece zararlı yazılımlar, önce uç noktaya ardından tüm şirket ağına sızmadan ve kullanıcının çalışması kesintiye uğramadan engellenmiş oluyor. Comodo Uç Nokta Güvenliği (ESM) Ürün Müdürü İlker ŞİMŞİR, Comodo ESM 3.4 ile ilgili olarak, “Siber saldırılara karşı korunmak isteyen şirketler ve kuruluşlar için, Comodo ESM 3.4, kullanıcıları tehdit oluşturan bilinen ve bilinmeyen zararlı yazılımlardan koruyabilecek tek gerçek çözümdür. Comodo ESM, müşterilerin uç

noktalarının günümüzde piyasada mevcut olan en gelişmiş tehdit önleme teknolojisi ile korunmasını sağlamaktadır.” dedi.



GÜNCEL

İnternette oyuna gelmek istemeyenlere öneriler Siber güvenlik uzmanları, artan sanal soygunlar için çok ciddi bir uyarı yaptı. 2015’in ilk üç ayında oyunlarla bağlantılı sekiz farklı siber saldırı gerçekleşti. Oyun sektörünün büyük bir ekonomik değere ulaşmasıyla birlikte bu büyük pastaya göz diken siber saldırganlar kendilerine maddi kazanç sağlamak için saldırmaya devam ediyorlar. Trend Micro keyifli bir oyun tecrübesi için alınması gereken önlemleri açıkladı. Alınması gereken önlemler: Oyun hesapları için farklı bir mail adresi kullanın. Bu sayede iş ya da özel e-postalarınız için kullandığınız hesabınızdaki kontaklarınızın bu gibi saldırılar nedeniyle başkalarının eline geçmesine engel olabilirsiniz. Bir online oyun için hesap açarken doldurulması gerekli alanlar

Windows 10 güncellendi Microsoft’un uzun zamandır beklenen yazılımı Windows 10 kısa süre içerisinde 100 milyonun üzerinde bilgisayara yüklendi. Ancak Windows 10, yeniliklerinin yanında bir takım sorunları da beraberinde getirdi. Kullanıcıların büyük bir bölümü sorunlardan Windows 10 temiz kurulum ile kurtulmasına karşılık, format atamayacak durumda olanlar Microsoft’tan çaresizce güncelleme bekliyordu. Microsoft, kullanıcılarının sesine kulak verdi ve ilk büyük çaplı toplu güncellemesini yayınladı. Cumulative

18 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Update for Windows 10 for X64/ x86 – based Systems (KB3081424) isimli güncelleme tam 325 MB boyutunda. KB3081424 güncellemesi ile Windows 10’da yaşanan sorunların büyük bir bölümü gideriliyor. Windows 10 KB3081424 güncellemesini yüklemek için Başlat>Ayalar>Güncelleştirme ve Güvenlik>Windows Update bölümünden “Güncelleştirmeleri denetle” seçeneğine tıklamanız gerekiyor. Shiftdelete’in haberine göre güncelleme otomatik olarak inmeye başlayacak ve kurulumu gerçekleşecek.

dışındaki bilgilerinizi vermemeye gayret edin. Bu gibi bilgilerin paylaşılmaması oyun deneyiminizi etkilemediği gibi gerçek adınız, adresiniz ve doğum tarihiniz gibi kişisel bilgilerin açığa çıkmasını engelleyebilirsiniz. Eğer online içerik satın almayacaksanız kredi kartınızı ya da banka hesabınızı oyun hesabınızla ilişkilendirmeyin. Her bir satın almanızı hesap ve kart bilgilerinizi elle girerek ayrı ayrı yapın. Sistemin bu bilgileri kaydedip hızlı satın alma için kullanmasına izin vermek bilgilerinizin çalınma riskini doğurabilir. İki adımlı güvenlik doğrulaması kullanan oyun hesaplarında bu özelliğin aktif olduğuna emin olun.



GÜNCEL

Facebook’ta etiket dönemi Kullanıcıların kendileri hakkında etiketler oluşturmasına izin vermeye hazırlanan Facebook, bu sayede benzer ilgi alanına sahip veya aynı sektörde çalışan kişilerin birbirleriyle bağlantı kurmasını hedefliyor. Son dönemde platforma bir dizi yenilik getiren Facebook, online iş bulma platformu LinkedIn benzeri bir özellik üzerinde çalışıyor. 1.4 milyar aktif kullanıcısı bulunan sosyal medya devi, henüz test aşamasında olan özelliği sayesinde kişilerin kendi profillerine ilgi alanları ve mesleki yeteneklerini eklemelerine izin verecek. Theverge.com’un şirkete yakın kaynaklara dayandırdığı iddiasına göre, bu etiketler sayesinde kullanıcılar emojiler dahil istedikleri karakterleri kullanılarak kendilerini

tanımladığını düşündükleri etiketleri profil bilgilerine ekleyebilecek ve bu sayede birbirini tanımayan milyonlarca kullanıcı etkileşime geçebilecek. Buna ilaveten diğer kullanıcıların başkası adına oluşturdukları etiketler de onay verilmesi durumunda kullanıcıların profilinde yer alacak. Henüz deneme aşamasında olan uygulamanın ne zaman kullanıma gireceği konusunda ise henüz resmi bir açıklama bulunmuyor.

NTT Com Security ve Fortinet güçlerini birleştirdi

Global güvenlik iş ortaklığı sözleşmesine imza atan NTT Com Security ve Fortinet, işbirliği sayesinde bulut güvenliği, ağ risk yönetimi, SIEM, SDN ve sanallaştırma çözümlerini dünya çapındaki kurumsal müşterilerine sunacak. Siber güvenlik ve tehdit istihbaratı alanında yüksek performanslı çözümler sunan Fortinet; dünya standartlarında güvenlik çözümleri ve ekspertiz hizmetlerini güçlendirmek amacıyla bilgi güvenliği ve risk yönetimi şirketi NTT Com Security ile iş ortaklığına imza attığını duyurdu. İşbirliği sözleşmesi dâhilinde Fortinet’in geniş ürün yelpazesi NTT Com Security’nin WideAngle çözüm-

20 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

leriyle birleştirilecek ve ölçek veya sektör fark etmeksizin her iki şirketin dünya çapındaki müşterilerine altyapı, kurulum, teknik destek ve danışmanlık hizmetleri kapsamında sunulacak. Bu hizmetler arasında bulut güvenliği, güvenlik duvarı ve ağ risk yönetimi, güvenlik bilgisi ve olay yönetimi (SIEM) sistem entegrasyonu, yazılım tanımlı ağ (SDN) ve sanallaştırma yer alacak. Fortinet’in güvenlik platformu ise, NTT Communications bulut gözetimli güvenlik hizmetlerinin bir parçası olacak. NTT Com Security, aynı zamanda olay yönetimi, operasyonel risk azaltma, karmaşık mimari tasarımı ve uygulamaları konularında Fortinet’in deneyimli teknik danışmanlarından faydalanma imkânı bulacak.

Android telefonlardaki parmak izlerini çaldılar

Son dönemde akıllı telefonlarla yaygınlaşan, güvenlik amaçlı parmak izi anahtarı kullanımı beraberinde başka bir güvenlik sorusu doğurmuştu: Ya parmak izi kayıtları çalınırsa? Las Vegas’ta düzenlenen Black Hat Konferansı’nda, FireEye şirketinde kıdemli güvenlik uzmanı olarak çalışan Tao Wei ve Yulong Zhang, Android tabanlı telefonlarda kullanılan parmak izi sensörlerinden kullanıcıların parmak izi kopyalarına erişebildiklerini ispatlayarak endişeleri daha da artırdı. Tao Wei ve Yulong Zhang yaptıkları açıklamada Android tabanlı akıllı telefonların iOS tabanlı sistemlerden parmak izi güvenliği konusunda daha büyük riskler taşıdığını iddia ettiler. İkili, deneme için parmak izi okuyucusu olan Samsung, Huawei ve HTC modellerini seçmişler. Telefonlardaki birçok sisteme erişilebileceğini belirten FireEye ekibi, bir kez çalınan bir parmak izinin ardından büyük tehlikeler doğurabileceğini söylüyor. Araştırmalarını yalnızca akıllı telefonla sınırlamadıklarını belirten şirket bu teknolojiyi kullanan dizüstü bilgisayarın da risk taşıdığını söylüyor. Hangi Android tabanlı telefon üreticisinin en yüksek riske sahip olduğunu açıklamayan şirket, temasa geçtikleri üreticilerin bununla ilgili güncelleme yayınladıklarını ve bazılarının da güncelleme hazırlığında olduğunu belirtmiş.



GÜNCEL

Hacklenebilir listesine otomobiller de eklendi Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar otomobillerin rahatlıkla hacklenebildiğini ortaya çıkardı. Otomobillerin tüm bilgilerinin okunabildiği OBD portu üzerine takılan bir verici otomobillere akıllı telefonla uzaktan müdahale imkanı tanıyor. Günümüzdeki otomobillerin neredeyse hepsinde bulunan OBD portu üzerinden bu müdahaleyi gerçekleştirebilirsiniz. Daha önce iki hacker, Charlie Miller, Chris Valasek bir arabanın uzaktan radyo sinyalleriyle hacklenip kontrol edile-

Twitter doğrudan mesajlarda 140 karakter sınırını kaldırdı

Twitter daha önce planlandığı şekilde doğrudan mesajlaşmada 140 karakter sınırını kaldırdı. Şirket bu yolla her gün milyonlarca kişinin kullandığı doğrudan mesaj hizmetini daha iyi bir noktaya getirmeyi hedefliyor. Kademeli olarak dağıtılan yeniliğin tüm kullanıcıları kapsamı birkaç haftayı bulacaktır. 140 karakter sınırının kaldırılması sadece doğrudan mesajlar için geçerli. Tweet’lerdeki 140 karakter sınırlaması ise hala devam ediyor. Doğrudan mesajlarda karakter sınırının kaldırılması hizmeti birkaç hafta içerisinde Twitter’ın Android, iOS, TweetDeck, Mac ve Web sürümlerinde dünya çapında kullanıcılarla buluşacak.

22 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

bileceğini göstermişlerdi. Hackerlar hareket halindeki Cherokee marka jipin radyosuna sızarak radyoyu son ses çalıştırmış; ardından klimayı son kademe soğuğa ayarlamışlardı. Hackerlar bununla da yetinmemiş motoru elle çalıştırılamayacak şekilde durdurmuşlardı.Yine Jeep markasının üreticisi Fiat Chrysler Automobiles, aracının otoyolda 100 km hızla giderken deneysel olarak hacklenmesi sonrasında, yaklaşık bir buçuk milyon aracını geri çağırmıştı.

Bosch güvenlik sistemlerine Üç Red Dot Ödülü Bosch güvenlik sistemleri, dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden olan Red Dot Tasarım Ödülleri’nde çıtayı daha da yükselterek 3 ürünüyle ödül aldı. Dünya çapında kalitenin göstergesi olarak kabul edilen, uluslararası ürün ve iletişim tasarımı yarışması Red Dot Tasarım ödülleri İlk kez 1954 yılında verilmeye başlandı. Bu yıl 38 uzmandan oluşan jüri, yaklaşık 5 bin ürünü inceleyerek bu ürünleri; yenilikçilik derecesi, işlevselliği, kalitesi ve ekolojik uyumluluğu, kriterlerine göre değerlendirdi. Bosch güvenlik sistemleri; yeni DICENTIS Kablosuz Konferans Sistemi ürün ailesinden Kablosuz Konferans Cihazı, genişletilmiş kablosuz konferans cihazı ve Flexıdome IP panoramik 7000 MP kamerası ödülleri topladı. Red Dot ödüllerine layık görülmenin büyük bir gurur yaşattığını belirten Bosch Genel Seslendirme ve Konferans Sistemleri Başkan Yardımcısı Thomas Quante: “Red Dot ödülünü kazanmamız, hem bu stratejimizin doğruluğunu kanıtladı hem de bize büyük bir onur yaşattı” dedi. Her yeni ürün geliştirilirken, özelliklerin, performansın ve değerin doğru şekilde birleşmesine önem verdiklerini dile getiren Quante, “Yaptığımız her ürün kullanıcının bireysel deneyimini iyileştirme amacını taşıyor” ifadelerini kullandı.



HAYATA BAKIŞ

Doğru ve güzel konuşmak “diksiyon”

d

Diksiyon; sesin güzel çıkmasını ve sözlerin doğru seslendirilmesini amaçlayan bir sanattır. Seslerin gerektiği gibi çıkarılabilmesi için, ses aletlerinin; gırtlaktan başlayarak dil, dudaklar, çene ve buruna kadar eğitilmesi gerekir. İyi boğumlanma yani heceleri netleştirerek seslendirebilmek için; dudak tembelliğini ortadan kaldırmamız gerekir. İnsanları ikna eden en önemli etken, fikirler değil duygulardır. İletişimde aklı olan insanlara konuştuğunuz gibi, kalbi olan insanlara da konuşmaktayız. Konuşmanın başarısı, içeriğin iyi hazırlanmış olmasının yanı sıra aktarışın da etkili olmasından kaynaklanır. Bu konuda odak noktası içerik ve aktarışın birbiri ile çok iyi örtüşmesidir. Konuşma, insanı insan yapan en önemli hasletlerdendir. İnsanlar arasındaki iletişimin büyük bölümü konuşma ile sağlanır. Kalpten kalbe akan bir yoldur. Kalbinizden geçirdikleriniz; zihninizden süzdüklerinize konuşarak can verirsiniz. Konuşma kişiliğin dışa vurumudur. Siz nasılsanız konuşmanız da öyledir. Aynı zamanda zekânın da göstergesidir. “Ekilmeyen topraktan mahsûl almak mümkün değil”. Eğitim sisteminde, edinmekte olduğumuz kültürde, çalıştığımız iş hayatında, paylaştığımız aile ortamında, bir kural vardır. Hedefe ulaşmak veya verdiklerimizin sonucunu görmek lazımdır. Bunun için sistem şu; “Anlat” ,“Göster”, “Yaptır”. Çocuktaki konuşma yeteneğinin vaktinde geliştirilmesi gerekir. Ailede verilemeyen eğitim okullarda da yetersizdir. Bu da ilişkilerimizde, iş hayatımızda sorunlar yaratır. Bu sorunun giderilmesi için bireyin hem kendi çabası olmalı; hem de bu çabalarının desteklenmesine ihtiyaç vardır. Türkçe ana dilimiz. Başka lisanlar öğrenebiliriz, hatta birkaç tane öğrenebiliriz. Ama asıl olan Türkçeyi anlaşılır bir şekilde her hecenin, her kelimenin hakkını vererek, anlamlı, vurgulama ve duyguyu katarak bir müzik parçası ahenginde konuşabilmektir. “Allahaısmarladık – Hoşçakalın” yerine “By-by”, “Tekrar görüşürüz” “ Görüşmek umuduyla” “Görüşmek üzere” gibi kelimelerin yerini “Çav” gibi kelimeler almaktadır. Bu hem üzücü, hem de inciticidir. Kendi öz dilimize bu derece ihanet etmek, onu yok etmek için elimizden geleni ardımıza koymamak acaba Türkçemizin, dilimizin hak ettiği bir davranış mıdır? Bunun takdirini ve değerlendirilmesini siz değerli okuyucularıma bırakıyorum. Konuşmayı ses çıkarma noktasından ayırarak, doğru ve güzel konuşma sanatı olarak uygulamalıyız. Konuşma en önemli, en değerli yetenektir. Konuşma; dünyanın her yerinde insan topluluklarını örgütleyen, haberleşme ağının kişiler ve toplumlar arası ilişkilerinin gelişmesidir. Doğru konuşma; akıcı ses, doğru tonlama, doğru üslûp ve zengin dil haznesi ile mümkündür. İnsan iletişiminde diksiyonun önemi çok büyük olduğu gibi, “Dil kimliktir” deyimi içinde hem kendinizde yaratacağınız gelişme ve değişiklik, hem de sunumunuzda “Doğru ve güzel konuşma” ile çekeceğiniz ilgi ve dikkat size bir ayrıcalık sağlayacaktır. Problemleri çözebilmeniz dileğimle…

24 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Oğuz GÜLAY

Konuşma, insanı insan yapan en önemli hasletlerdendir. İnsanlar arasındaki iletişimin büyük bölümü konuşma ile sağlanır. Kalpten kalbe akan bir yoldur. Kalbinizden geçirdikleriniz; zihninizden süzdüklerinize konuşarak can verirsiniz.



KAPAK KONUSU

Pamukkale Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yangın algılama ve alarm sistemi uygulaması Yangın ve etkileri en kısa sürede kontrol altına alınabilir ve yangının oluşma aşamasında hastalar aynı kat içerisindeki yeterli yangın direncine sahip güvenli bölümlere tahliye edilebilirlerse can kaybı yaşanmadan tehlike atlatılabilir. Özcan UĞURLU / Elektrik Mühendisi MAVİLİ ELEKTRONİK TİC.VE SAN.A.Ş

H

astanelerde yataklı hastaların hareket kabiliyetlerinin düşük olması, beraberinde durumları itibariyle tahliyelerinin yavaş ve özenli yapılma-

26 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

sı gerektiğinden, olası yangınların en erken şekilde algılanması, gerekli uyarıların yapılması, mekanik ve elektrik sistemlerin önceden belirlenmiş senaryoya uygun yönetilmesi yaşam koşullarının

sürekliliği açısından çok önemlidir. Yangın ve etkileri en kısa sürede kontrol altına alınabilir ve yangının oluşma aşamasında hastalar aynı kat içerisindeki yeterli yangın direncine sahip güvenli


bölümlere tahliye edilebilirlerse can kaybı yaşanmadan tehlike atlatılabilir. Hastane binalarında yangın anındaki süreç yönetimi kısaca yukarıda tanımlandığı gibi sağlanamaz ise can kayıplı son derece üzücü felaketler yaşanabilir. Hatırlanacağı üzere 2009 yılında ülkemizde Bursa Şevket Yılmaz Hastane binasında yaşanan yangında 8 hasta yaşamını yitirmişti. Dünyada yakın tarihlerde; Çin’in Liaoyang Merkez Hastanesi’nde 2005 yılında meydana gelen yangında 33 hasta, Belarus’ta Kozlovichi kentinde akıl hastanesinde 2003 yılında meydana gelen yangında 30 hasta kurtarılamamıştır. Costa Rica Calderon Guardia Hastanesi’nde 2005 yılında meydana gelen yangında 17 hasta ölmüş, çok sayıda kişi yaralanmıştır. Moskova’da bir rehabilitasyon merkezinde 2006 yılında oluşan yangında 45 hasta yaşamını yitirmiştir. Pamukkale Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yangın algılama ve alarm sistemi, erken algılamayı sağlayacak ve algılama sonrasında konfor ve acil durum senaryolarına göre mekanik ve elektrik sistemleri yönetecek özellikte gerekli donanımları ve yönetim yazılımını kapsayacak şekilde projelendirilmiş; tesis edilmiş ve işler hale getirilmiştir. Bu makalede Pamukkale Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yangın algılama ve alarm sistemi örneği üzerinden, hastane binalarında yangın algılama ve alarm sistemlerinin projelendirme ve uygulama aşamalarında gerekli olan bilgiler derlenmiştir.

Pamukkale Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yangın algılama ve alarm sisteminin iyileştirilmesi için proje tadilatı çalışması başlatıldı. Bina, kat içerisindeki yeterli yangın direncine sahip güvenli 132 adet bölüme ayrıldı. algılama ve alarm sistemi ilk projesinde yaklaşık 2.000 adet yangın algılayıcı, 120 adet ihbar butonu, 120 adet sesli ve ışıklı uyarıcı ile 18 çevrim kontrol ve gösterge tertibatından ibaretti. Binada tesis edilecek yangın algılama ve uyarma sisteminin olması gereken özellikleri ve kabiliyetlerine ilişkin öncelikle yasal dayanak oluşturan ilgili yönetmelik ve standart maddeleri raporlandı ve idareye sunuldu. Yangın algılama ve alarm sisteminin mekanik ve elektrik sistemler ile uyumlu bir şekilde çalışmasına dayanak olarak, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin 82. Maddesinde yer alan acil durum kontrol fonksiyonları kapsamı, TS CEN/TS 54-14 Standardının 13. ve 14.2 Maddelerinde yer alan diğer yangından korunma sistemlerinin çalıştırılması kapsamı ve asansörlerin

yangın anındaki davranışları ile ilgili TS EN 81-72 standardı 5.3. ve 5.4. Maddelerinde yer alan koşulların yerine getirilmesi esas alınmıştır. Asansörlerin yangın ve deprem anında davranışları TS EN 81-73 standardı ve Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin 62. Maddesinde tarif edilmiştir. Buna göre; yangın anında, asansörler acil çıkış katına gidecek (genelde zemin kat olmakta), yangın acil çıkış katında ise bu durumda asansörler alternatif çıkış katına gidecektir. Deprem anında ise asansörler en yakın durakta duracaktır. Bu işlevleri yerine getirmek üzere asansör kumanda panolarında üç ayrı giriş bulunmaktadır (1. Giriş: acil çıkış katına git, 2. Giriş: alternatif çıkış katına git, 3. Giriş: en yakın durakta dur). Dolayısıyla yangın alarm sisteminin her asansör için üç adet kuru

Dayanak oluşturan yönetmelik ve standart maddeleri Pamukkale Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yangın

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 27


KAPAK KONUSU

kontak çıkışı üretmesi ve sebep sonuç ilişkilerinin yazılımdan bu durumlara uygun olarak programlanması gerekmektedir. Bütün bu bilgiler ışığında Pamukkale Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yangın algılama ve alarm sisteminin iyileştirilmesi için proje tadilatı çalışması başlatıldı. Öncelikle binanın yangın danışmanı Seydi Rıza Güney tarafından yapılan yangın bazlı risk analizi raporu incelendi. Bu rapora göre bina, kat içerisindeki yeterli yangın direncine sahip güvenli 132 adet bölüme ayrıldı. Her bir bölüm (kompartıman) için yangın anında mekanik ve elektrik sistemlerin kontrolüne ilişkin esaslar ve bunların devreye girme koşulları belirlendi.

Her bir bölümde sırasıyla gerçekleşecek işlemler Tümleşik üç bloktan (A, B ve C Blok) oluşan binada, oluşturulmuş olan 132 adet bölümde

Klima santrallerinin taze hava girişlerinde bulunan kanal tipi duman dedektörlerinden alarm gelmesi durumunda ilgili klima santraline kapan komutu verilecek. Deprem sensöründen uyarı geldiğinde tüm asansörler en yakın durakta duracak ve kapıları açık hale gelecek. 28 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

yangın algılama ve alarm sistemi tarafından yangın anında her bir bölümde gerçekleştirilecek kontrol ve izlemeler belirlendi. Buna göre; İlgili bölümdeki taze hava damperlerine kapatma komutu verilecek. O bölgeye taze havayı sağlayan klima santrali sabit debili ise klima santraline kapan komutu verilecek. İlgili bölümdeki insanların kaçışına olanak veren merdiven basınçlandırma kanalı üzeri damperine aç komutu verilecek. Damperin açıldı uyarısı geldiği an, basınçlandırma fanına çalış komutu verilecek. İlgili bölümün dâhil olduğu bloğa ait asansör kuyusu basınçlandırma kanalı üzeri damperine aç komutu verilecek. Damperin açıldı uyarısı geldiği an, basınçlandırma fanına çalış komutu verilecek. İlgili bölümün dâhil olduğu bloğa ait asansörlere zemine git uyarısı verilecek, yangın zemin katta ise bodrum kata git uyarısı verilecek. İlgili bölümün duman egzoz damperine aç komutu verilecek, damperin açıldı bilgisi geldiği an, duman egzoz fanına çalış komutu verilecek. İlgili bölümün dışında ortak kullanımda olan kirli hava kanalının geçtiği komşu bölgelerin damperlerine kapat komutu verilecek. İlgili bölümdeki kaçış yolları üzerindeki yana kayar kapılara açılma komutu verilecek. İlgili bölüme en yakın yangın bölme kapılarının kapanması için, manyetik tutucularına bırakma komutu verilecek. İlgili bölüme tahliye ve acil durum anonsu yapılacak. Komşu bölgelere bilgi ve acil durum anonsları yapılacak. Sirenler için belirlenen gecikme süresi bitiminde o bölgenin flaşörlü sirenleri çalışacak. Klima santrallerinin taze hava girişlerinde bulunan kanal tipi duman dedektörlerinden alarm gelmesi durumunda ilgili klima santraline

kapan komutu verilecek. Deprem sensöründen uyarı geldiğinde tüm asansörler en yakın durakta duracak ve kapıları açık hale gelecek. Deprem anonsu tüm bölgelere yapılacak. Yangın alarm sistemi tarafından yangın uyarısı ile ilgili her kat için en az bir adet kuru kontak çıkışı bina otomasyon sistemine iletilecek. Bina otomasyon sistemi bu uyarıları kendi içerisinde başkaca sistemleri konumlandırmak için kullanabilir olacak olarak belirlendi. Belirlenen bu işlemlerin (senaryonun) devreye girme koşulları; Yangın algılama sistemine ait tek bir dedektörden uyarı gelmesi durumunda gecikme süresi başlayacak. Gecikme süresi bitimine kadar “alarm iptal” işlemi yapılmazsa senaryo devreye girecek. Aynı bölgede komşu iki dedektörden ardışık olarak uyarı alınırsa senaryo hemen devreye girecek. Butona basıldığında senaryo hemen devreye girecek (Uygulamada gereksiz kullanımlar tespit edilirse, bu durumda buton uyarısına ilave olarak aynı bölgede bir dedektörün uyarı vermesi koşulu eklenecek). Su akış anahtarı kontak izleme bilgisi alındığında senaryo hemen devreye girecek.


Mutfakların bulunduğu katlarda davlumbaz söndürme sistemlerini izleyen modüllerden uyarı geldiğinde senaryo hemen devreye girecek şekilde belirlendi.

İlgili yönetmelik doğrultusunda projede yapılan tadilatlar Öncelikle mevcut yangın algılama ve alarm sistemi projesi incelendi ve eksik algılayıcılara ve algılayıcı tiplerine ilişkin seçim yanlışlıkları ile ilgili gerekli tamamlamalar ve düzeltmeler belirlendi. Beraberinde; mimari proje, yangın söndürme sistemi projesi, konfor havalandırma sistemi projesi, duman egzoz sistemi projesi, asansör projesi, mutfak davlumbaz söndürme projesi, acil durum anons sistemi projesi, bina otomasyon projesi ve kartlı geçiş sistemi projesi incelenerek gerekli kontrol ve izleme noktaları toplam 132 bölümde her bir bölüm için ayrı ayrı belirlendi. Belirlenen kontrol ve izleme noktaları ile senaryo doğrultusunda yangın algılama ve alarm sistemleri uygulama projesi yapıldı. Yapılan uygulama projesi neticesinde, maxlogic marka ürünlerimizden oluşan sisteme karar verildi ve tesisatı gerçekleştirildi.

Devreye alma, test, kabul, dokümantasyon ve işletme süreci Yukarıdaki listede yer alan malzemelerden oluşan yangın algılama ve alarm sistemi firmamız teknik

servis personelince devreye alınmış ve yangın senaryosunda yer alan bütün fonksiyonlar her bölge için işler halde teslim edilmiştir. Hastane tarafından atanan teknik personellere sistemin kullanımı ve acil durumlarda gerekli müdahalede bulunabilmeleri için gerekli eğitimler verilmiştir. Sistemin kabul işlemi, Yangın Danışmanı Seydi Rıza GÜNEY, PAÜ Yapı İşleri Teknik Daire Başkanlığı Elektrik Mühendisi Ümit GÜLSEVEN, Makine Mühendisi Mete YİTİK ve Elektrik Teknikeri Sezai KARAHAN, Hastane Sivil Savunma Uzmanı Osman DİRMİNLİ gözetiminde tüm bölümlerde test ve kontroller yapılarak gerçekleştirilmiştir. Son durum projeleri, santrallerin sebep-sonuç programlarına ait bilgiler, santrallerin kullanım kitapçıkları ve saha uygulama notları kitap halinde üç nüsha olarak yetkililere teslim edilmiştir. Sistemin işletilmesi hastane yönetimince görevlendirilmiş teknik personeller tarafından yürütülmekte olup, günlük, haftalık ve aylık kontrolleri çizelge halinde takip edilmektedir. Ayrıca firmamız ve hastane yönetimi arasında yapılan anlaşma gereği, üç ayda bir kapsamlı bakım ve test işlemi gerçekleştirilmekte ve kayıt altına alınmaktadır.

proje aşamasında ilgili yönetmelik ve standartların istekleri öncelikle karşılanmalıdır. Ayrıca binanın yangın bazlı acil durum senaryosu belirlenerek, bu senaryo işlemlerini gerçekleştirecek gerekli donanımlar ve yazılım bütünsel olarak projelendirilmelidir. Kablo tesisatları yönetmelik ve standartların belirttiği özellikte gerçekleştirilerek gerekli gerilim düşümü hesapları yapılmalıdır. Gerekli donanımlar ve yazılımlar ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak seçilmeli, montajlar ve devreye alma süreci eğil teknik personellerce yapılıp, tesisat denetimleri gerçekleştirilmelidir. Yangın algılama ve alarm sistemi çalışır hale getirildikten sonra, kullanıcı tarafından mutlaka teknik sorumlular atanmalı, sorumlularca sistemin günlük, haftalık ve aylık kontrolleri eksiksiz olarak yapılmalı ve kayıt altına alınmalıdır. Ayrıca kurucu firma ile bakım anlaşması yapılarak, üç aylık periyotlarda sistemin tüm kontrolleri ve bakımı yapılmalıdır.

Sonuç Başta sağlık yapıları olmak üzere tüm yapılarda yangın algılama ve alarm sistemlerinin amacına uygun olarak tesis edilmesi için;

Başta sağlık yapıları olmak üzere tüm yapılarda yangın algılama ve alarm sistemlerinin amacına uygun olarak tesis edilmesi için; proje aşamasında ilgili yönetmelik ve standartların istekleri öncelikle karşılanmalıdır. Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 29


KAPAK KONUSU

Hastanelerde güvenlik nasıl sağlanır? Sağlık kurumlarımda güvenlikte önceliklendirilmesi gereken nokta, personel ve hasta güvenliği sağlanırken; hastaların rahatsız edilmemesi, izleniyorum hissine kapılmamasıdır. Nurşen YILDIRIM / Pazarlama Direktörü KAREL ELEKTRONIK SAN. VE TIC. A.Ş.

T

üm diğer sektörlerde olduğu gibi sağlık sektöründe de bilişim teknolojilerinin (BT) yarattığı katma değer sadece bilgi akışı ve iletişimi hızlandırmak değildir. Hizmet kalitesinin ve verimliliğin artırılması, tasarrufun sağlanması, rekabet gücünün artırılması gibi hedefler de söz konusudur. BT artık sağlık

30 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

sektörü kurumlarının iş süreçlerine entegre olarak yeni iş yapış biçimleri geliştirmesini sağlıyor; benzerleri arasında öncü, farklı olarak konumlanmalarını destekliyor.

Amaç tedirgin etmeden güvenliği sağlamak Sağlık sektöründe bir diğer önemli unsur ise güvenliktir.

Karel kapalı devre CCTV çözümlerimiz, açık veya kapalı alanları gece, gündüz farklı çevre koşullarında, kaliteli görüntü ve kayıt imkânıyla, uzaktan, canlı veya geçmişe dönük izleme imkânı sağlıyor. CCTV’de kameraların görüntü alması kadar izleme yapıyor olması da büyük önem taşıyor. CCTV izleme merkezlerinde yapılan testlerde, iki veya daha


Nurşen YILDIRIM

fazla monitörün, 12 dakika sürekli döngü halinde izlenmesi durumunda güvenlik personelinin ekranda olan aktivitenin %45’ini kaçırdığı, 22 dakika sonra ise bu oranın %95’e çıktığı tespit edilmiş. Video analiz sistemiyle alarm durumu olmadığı sürece aktif olarak görüntülerin izlenmesine gerek kalmıyor. Kayıt altına alınmış alarm durumları, hareket algılama, kişi ve araç sayma, kayıp ve yabancı nesne gibi çeşitli arama kriterlerine göre filtrelenebiliyor. Akıllı arama adı verilen bu sistemden elde edilen rapor, tablo ve grafikler halinde alınabiliyor. Böylelikle operatörler, video analiz raporlarıyla ölçülebilir bilgiye kolaylıkla ulaşabiliyor. Görüntüler veya analiz sonuçları internet üzerinden veya her an akıllı telefonlardan ve video telefonlardan izlenebiliyor. Sağlık kurumlarımda güvenlikte önceliklendirilmesi gereken nokta, personel ve hasta güvenliği sağlanırken, hastaların rahatsız edilmemesi, izleniyorum hissine kapılmamasıdır. Karel olarak güvenlik çözümlerimizi, bu hassasiyetlere uygun olarak tasarlıyor ve yapılandırıyoruz. ONVIF özelliği

ile diğer sistemlerle entegre çalışabilmeleri, sahip oldukları kolay kurulum, denetim ve yönetim özelliği, ağ kapasitesiyle orantılı olarak sunulan iletişim kalitesi, farklı işlevlere aynı sistem üzerinden ulaşabilmesi özellikle IP CCTV çözümlerimizin pazarda tercih edilmesini sağlıyor. Hastane güvenliğinin sağlanması için kurulacak CCTV sistemlerinin seçiminde 3 önemli faktör karşımıza çıkıyor; Kamera seçiminde, kullanılacak yer (iç ortam veya dış ortam) ve ortam koşulları, çözünürlük yeterlilikleri, sistem altyapısına bağlı olarak desteklediği teknolojiler, Kayıt sistemi seçiminde, kameraların hangi çözünürlükte, kaç fps (saniyedeki kare sayısı) değerinde ve hangi süreyle, nelerin kayıt altına alınacağının belirlenmesi, İzleme sistemi seçiminde; kamera sayısına bağlı olarak monitör büyüklükleri, çözünürlükleri ve sayısı ile birlikte kameralar arasında geçiş ve zoom gibi işlemleri kolaylıkla gerçekleştirebilecek özel aksesuarların belirlenmesi.

Güvenlik sistemleri artık sadece güvenlik için değil Sağlık sektörünün hizmetine sunduğumuz, birbirleriyle entegre çalışan katma değerli çözümlerimizle sektörde yerleşmeye başlayan “entegre sağlık” hizmeti kavramına dikkat çekmek istiyoruz. Karel olarak sağlık sektörünün ihtiyaçlarına uygun güvenlik çözümlerimize entegre ürünler ve çözümler geliştiriyoruz. Çözümlerimiz ile hasta ve hasta yakınlarının memnuniyetinin artırılmasına, hızlı ve etkin hasta müdahalesi-

nin desteklenmesine, maliyetlerin düşürülerek operasyonel ve sağlık personeli verimliliğinin artırılmasına önemli katkılar sağlıyoruz. Çözümlerimiz sağlık çalışanlarının iş yapma yöntemlerini bir yandan değiştiriyor ve kolaylaştırıyor, diğer yandan hızlandırıyor. Sağlık sektöründe de çok başarılı sonuçlar elde edilen Karel Tümleşik İletişim Çözümleri sayesinde, hastane personeli nerede olursa olsun tek numara kullanarak birbirlerine hızla erişebiliyor. Karel olarak akıllı cihazlar için geliştirdiğimiz mobil iletişim ve güvenlik uygulamaları, sağlık sektöründeki hareketli kullanıcıların her yerden kolay iletişim kurmalarına, yönetim ve kontrol yapabilmelerine olanak tanıyor. İletişim çözümlerimize entegre çalışan hemşire çağrı sistemleri ile haberleşme ve kontrol hizmetlerini etkinleştiren, verimliliğini arttıran ürünler sunuyoruz. Personel ve sağlık kurumuna bağlı araçların lokasyon ve anlık durum bilgilerinin uzaktan takip edilerek operasyonel verimliliğin sağlanması ise bir diğer önemli nokta. Karel Makineden makineye (M2M) tabir edilen iletişim çözümü sayesinde ise hem verilen sağlık hizmetinin kalitesi artıyor, hem de maliyetler aşağı çekiliyor.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 31


KAPAK KONUSU

Tekirdağ- Çorlu Devlet Hastanesi Projesi Hastane içinde bulunan birimlerde ve dış çevrede tam bir görsel hâkimiyet sağlanabilmesi, görüş alanı dışında herhangi bir nokta kalmaması için projede toplam 150 adet IP Kamera kurulumu yapılmıştır. BİGES GÜVENLİ HAYAT TEKNOLOJİLERİ A.Ş

T

ekirdağ-Çorlu Devlet Hastanesi’nin güvenlik kamera sistemleri, Biges çözüm ortağı Mert Telekom İmzasını Taşıyor. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından 2012 yılında hizmete alınan, 350 yataklı Tekirdağ-Çorlu Devlet Hastanesi’nin güvenlik sisteminin yenilenmesine dair açılan ihalenin galibi Mert Telekom oldu. 2014 yılında Biges tarafından düzenlenen zirvede Altın İstikrar Ödülü alan Mert Telekom; Tekirdağ-Çorlu Devlet Hastanesi IP kamera sistemleri kurulumunu da 25 gün gibi kısa bir süre içerisinde tamamladı. Yapılan çalışmaların, hastaneden hizmet almakta olan hastaları ve yakınlarını rahatsız etmemesi için yalnızca resmi mesai saatleri dışında yapılan kurulum faaliyetlerinin, planlanan zaman içerisinde bitirilerek proje gerekliliklerini sağlayabilmesi için özveri ile çalışıldı. Hastanenin hizmete ilk başladığı zamanlarda kurulmuş olan analog sistemin yenilenmesi için açılmış olan ihale sonucunda Mert Telekom, Biges markaları olan Pinetron, Bullwark, Luxriot ve özel partneri olan Zyxel ürünleri kullanarak başarılı bir proje gerçekleştirmiştir. Çok sayıda kameranın kolay bir şekilde yönetilmesi istenilen bu projede, son derece güçlü donanıma sahip 3 adet sunucu sisteminde çalışan üstün teknolojik özelliklere sahip Luxriot Video Yönetim Yazılımı kullanıl-

32 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

mıştır. Operatörlerin sisteme tam anlamıyla hâkim olabilmesi için güvenlik izleme noktasına üç adet büyük ekran konumlandırılmıştır.

Hastanede tüm noktalar izleniyor Hastane içinde bulunan birimlerde ve dış çevrede tam bir görsel hâkimiyet sağlanabilmesi, görüş alanı dışında herhangi bir nokta kalmaması için projede toplam 150 adet IP Kamera kurulumu yapılmıştır. Proje kapsamında kurulum yapılan kameraların büyük çoğunluğu, Biges’in de amiral gemisi olan Bullwark Momentum Serisinden seçilmiştir. 2 MP yüksek çözünürlük, kolay kurulum ve kararlı performansa sahip Momentum Serisi, gündüz ve gece görüntü kalitesi ile projede istenilen şartları fazlasıyla yerine getirmektedir. Hastane dış çevresinde; aydınlatmanın yeterli olmadığı, hatta zaman zaman ışık seviyesinin sıfıra indiği noktalarda konumlandırılan pinetron speed dome kameralar tercih edilmiştir. Bu kameraların sahip olduğu mükemmel 30x optik zoom lensi ile eş zamanlı şekilde çalışan 250m gece görüş mesafesine sahip motorize power IR ledler, beklenen dahi üstünde performans göstermekte, gece vardiyasında görevli güvenlik operatörlerinin en büyük yardımcısı olmaktadır. Tüm bu sistemin sağlıklı ve yüksek performans ile çalışabilmesinin

en büyük sebebi kurulan güçlü altyapıdır. Mert Telekom’un, uzun yıllar boyunca elde ettiği tecrübeleri ile toplamda, sistemin tamamı için 3000m fiber optik, 9000m Cat6 kablolama çalışması titizlikle ve kısa bir zamanda tamamlanmıştır. Sunucu sistemlerinin ve tüm IP kameralarının veri trafiğini yöneten omurga switch, Biges’in güçlü partneri Zyxel markasından seçilmiştir. Hastanenin iç ve dış ortamının farklı noktalarına yerleştirilmiş olan tüm kameraların gruplandırılarak, omurga switch ile bağlantısını sağlayacak olan kenar switchler de yine Zyxel ürünleri arasından tercih edilmiştir.



KAPAK KONUSU

Hastane güvenliğinde atılması gereken adımlar Sağlık kurum ve kuruluşlarının halka açık yerler olması, adli olaylara sık rastlanılması hastane güvenlik hizmetlerinin önemini artırır. Cengizhan DAĞLI / Genel Müdür CD ÖZEL GÜVENLİK VE EĞİTİM HİZ. LTD. ŞTİ.

S

ağlık kuruluşlarında güvenlik ve hastane güvenliği genel olarak; hastane özel güvenlik hizmetleri uygulama açısından en güç alanlardan biri olup; oldukça hassas bir konudur. Güvenlik amacıyla hizmet verilen kişiler; a) Hasta kişi b) Hastasını hastaneye getiren hasta yakını c) Yatılı hastasını ziyarete gelen ziyaretçi d) Doktorlar ve tüm hastane personeli şeklinde sıralanabilir. Tüm bu insanların psikolojik özellikleri, sağlık hizmetlerinin 24 saat süresince tam zamanlı bir şekilde devam etmesi, sağlık kurum ve kuruluşlarının halka açık yerler olması, adli olaylara sık rastlanılması özel olarak hastane güvenlik hizmetlerinin önemini artırır. CD Özel Güvenlik ve Eğitim Hizmetleri olarak; sağlık sektörü çalışanları ile hasta ihtiyaç

34 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

ve beklentileri gözönüne alınıp, hasta yakınlarının psikolojisi düşünülüp, gerekli tedbirleri alarak hizmet vermekteyiz. Hastane güvenliğini sağlamak için atılacak adımları şu şekilde sıralayabiliriz: Giriş çıkış noktalarını kontrolü yapılmalıdır. Çalışanların, hasta ve yakınlarının huzurunu korumak için hastane iç bölümlerinde düzeni bozacak hasta ve yakınlarına müdahale edilmeli, şüpheli kişilere dikkat edilmelidir. Sabotaja karşı alınacak önlemler, bomba ve sair tehditlere karşı alınacak tedbirler, toplu eylemler karşısında uygulanacak hareket tarzı ile ilgili eğitimli ve tecrübeli kadro oluşturmak, bu konuda personele hastane güvenlik oryantasyonu verilerek konusunda tecrübeli özel güvenlik görevlileri yetiştirmek alınması gereken en önemli tedbirlerdir. Özel güvenlik ekibine ek olarak hastane girişleri ve çıkışları, acil servis, poliklinikler idari

katlar ve koridorların 24 saat kameralar ile izlenip, kayıt altına alınması gerekir. Bu teknolojik güvenlik sistemleri sayesinde hastanelerin çeşitli bölümlerinde oluşabilecek hırsızlık ve dolandırıcılık gibi suçların önlenmesi ve faillerinin yakalanması daha kolay bir şekilde sağlanmaktadır. Sağlık kuruluşunda firmamızca görevlendirilen özel güvenlik görevlisi gerekli psikolojik değerlendirme, meslek içi eğitim ve bir dizi testten geçerek göreve başlamaktadır. Firmamıza özel hastane güvenliği oryantasyon uygulamaları ile bu şekilde risk ve tehlike karşısında hazır özel güvenlik görevlileri yetiştirilmektedir. Tüm bu ilkeler dâhilinde hastane yönetimince alınan karar ve kuralların uygulanabilmesi için, öngörülen bölge ve belirlenen saatler arasında gözetim, denetim ve kontrol görevi firmamızca büyük bir hassasiyetle yerine getirilmektedir.



FOKUS

Risk henüz oluşmamış muhtemel bir kayıptır. Bir maliyete katlanmaksızın yaşamak çok tatlı olsa da, zamanında alınmayan önlemlerin maliyetleri son derece acı olabilir. H. Emre ÖZSEVİMLİ / CEO GÜVENLİK FABRİKASI

36 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015


İ

nsan beyni sürekli risk analizleri yapar ve bu analizin sonucuna göre kararlar alır. Burada risk kaybedilmesi muhtemel her şey iken, bunun olmaması için harcanacak para, emek ve zaman da analizin karşı tarafını oluşturur. Ticari hayatta da çok benzer bir yaklaşımla, kayıp ve önlem maliyetleri karşılaştırılmakta buna göre aksiyon planları oluşturulmaktadır. Risk henüz oluşmamış muhtemel bir kayıptır. Bu nedenle en büyük tehlike kayıp oluşmadan önceki (başına bir şey gelmeden önce) hareketsizliğin dayanılmaz hafifliğidir. Bir maliyete katlanmaksızın yaşamak çok tatlı olsa da, zamanında alınmayan önlemlerin maliyetleri son derece acı olabilir. Peki; nedir risk ve nasıl ortadan kaldırılır? Risk bir tehlikenin gerçekleşme ihtimalidir. Oluşan maliyet ise bu tehlikenin oluşması ve bertaraf edilmesi sürecinde kaybedilen her şeydir. Ticari hayatta zaten bir tehlike denizinde yüzdüğünü düşünen işveren tehlikeleri de önem sırasına göre değerlendirecek, büyük çoğunluğunu göz ardı edecektir. Önem sırasına koyarken de oluşabilecek kayıp ve bu tehlikenin gerçekleşme ihtimali hakkında bir tahmin yapılacak; en yüksek maliyet ve olma ihtimali en yüksek tehlikeler en hızlı aksiyon alınması gereken konular olarak seçilecektir. Başlangıçta oldukça akılcı görünen bu stratejinin gerçekte başarılı olduğunu söylemek oldukça zordur. Zira mahkeme ve savcılıklardaki dosya sayıları da burada bir hata yapıldığını doğrulamaktadır. Risk analizini doğru yapsaydık, bu kadar yüksek oranda hırsızlık, iş kazaları, dolandırıcılık, finansal kayıplar, personel kaynaklı an-

laşmazlıklar vb. doğan zararlarla karşılaşır mıydık? Bir hata olduğu ortada, ancak hatanın kaynağını açıklamadıkça sanıyorum günümüz işverenine kabul ettirmek kolay olmayacak.

Her an her yerde olamayız Hatanın en önemli kaynağı doğanın dayattığı fiziksel sınırlardır. Yani basit bir ifadeyle her an her yerde olamayız. İfade basit ancak anlamı derin. Her an her yerde olmama; oradaki riski değerlendirebilmek için gerekli tecrübeyi edinememe sonucunu oluşturmaktadır. İşverenlerimizin yeteneklerinden ve aklından şüphemiz yok; ama kimse bir süpermen değil. Örneğin, kaynak yapmamış ve bu konuda uzmanlığı olmayan bir kişinin, kaynak yapan işçinin iş kazalarını önlemek konusunda tüm önlemleri tahmin etmesini bekleyemeyiz. Savcılık bürolarında çalışıp bin bir çeşit suça tanıklık eden kriminal uzmanları bile bazı suç olaylarında kullanılan yöntemleri gördüğünde hayretler içinde kalmaktadır. Demek ki her an her yerde olamadığımız gibi, her şeyi bilmemiz de mümkün değil. Bu gerçeği kabullenip ticari kararlarımızı kendi lokasyon ve tecrübelerimiz-

le sınırlamamalıyız. Artık yavaş yavaş analizin nasıl yapılması gerektiğine gelebiliriz. Analiz için veri gerekir. Bol miktarda, alabileceğiniz konuyla ilgili her türlü veri analiz yapma imkânınızı genişletecektir. İşle ilgili kendi tecrübelerinizin yanı sıra; çalışanlarınızın uyarıları, benzer konuda diğer kişilerin yaşadığı olaylar ve bu konuda uzman danışmanların önerileri alınmalı, öncelikle risk tanımı doğru yapılmalıdır. Unutmayın, ancak tehlike ve buna bağlı riskler doğru tanımlandıktan sonra alacağınız önlemler gerçekçi ve akılcı olacaktır. Örneğin; bir altın işleme atölyesinde, altın ve altın tozlarının korunması gerektiğini her işveren bilir. Tehlike bu madenlerin dışarıdan gelebilecek hırsızlar tarafından çalınması olarak tanımlandığında, birçok kişi alınacak temel önlemi bir hırsız alarmı, dışarıdan gelen kişilerin seçilebileceği bir kamera sistemi ve yapılacak işyeri sigortası olarak düşünecektir. Oysaki gerçekte bu malzeme için temel tehlike çoğu zaman dışarıdaki bir hırsızdan çok, içerideki çalışan olmaktadır. Çünkü mevcut sistemin açıklarını gayet iyi bilen çalışanlar, malzemenin tamamını değil, bir kısmını azar

Hatanın en önemli kaynağı doğanın dayattığı fiziksel sınırlardır. Yani basit bir ifadeyle her an her yerde olamayız. İfade basit ancak anlamı derin. Her an her yerde olmama; oradaki riski değerlendirebilmek için gerekli tecrübeyi edinememe sonucunu oluşturmaktadır.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 37


FOKUS

azar çalmayı düşünebilirler. Böyle bir işyerinde çıkış bölümündeki basit bir elbise askılığındaki ceket bu azar azar alınan altının saklanması için gayet güzel bir ortam sağlayacak; ceketini alıp çıkan bir çalışandan kimse şüphelenmeyecektir. Soyunma odası niteliğindeki yerlerde kamera bulunmayacağı için bu durumu tahmin etmeden kurulacak bir kamera sistemi de aciz kalabilecektir. Yine başka bir müşterimiz olan, dünya çapında ün yapmış büyük bir fabrikada gündüz ve gece vardiyalarındaki çalışanların ortaklaşa hareket ederek ufak ancak son derece pahalı malzemeleri düzenli olarak çaldığı olaylarla karşılaştık. Daha önce risk analizi doğru yapılmadan kurulan teknik sistemler Güvenlik Fabrikası uzmanlarınca düzeltildiğinde ortaya yıllarca sürmüş büyük bir hırsızlık ve milyonlarca liralık kayıp çıkmıştı. Sebebi anlaşılamayan, miktarı tam olarak bilinemeyen bu kayıplarda sigorta da işe yaramamakta; yılsonunda milyonlarca liralık kayıp işletme zararı olarak işlenmekteydi. Sistem düzeltilmeden önce ayak sürüyen ve son derece isteksiz görünen işveren veya yöneticilere bu örnekleri tekrar etmekte yarar görüyoruz. Rekabet şartlarının kuruşları hesap etmeyi gerektirdiği bu günlerde, henüz farkında olmadığınız veya önemsemedi-

ğiniz alanlarda ne kadar büyük kayıplar olduğunu gerçekten biliyor musunuz?

Doğru analiz, doğru risk ve tehlike tanımları Toparlamak gerekirse, doğru analiz doğru risk ve tehlike tanımları ile yapılabilir. Tehlikeyi tanımlamak için işveren/yöneticinin sınırlarını aşan ölçüde veri ve tecrübe değerlendirmeye alınmalıdır. Günümüzde veri elde etmek için teknolojinin sunduğu birçok imkân bulunmaktadır. Ancak teknolojinin uygulanması için de yine tehlike tanımını yapabilecek vasıflara sahip, birçok alanda tecrübeli kişiler projeye dâhil

Rekabet şartlarının kuruşları hesap etmeyi gerektirdiği bu günlerde, henüz farkında olmadığınız veya önemsemediğiniz alanlarda ne kadar büyük kayıplar olduğunu gerçekten biliyor musunuz?

38 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

olmalıdır. Yalnızca ürün fiyatı baz alınarak yapılacak teknoloji yatırımlarınız riskinizi bertaraf etmeye yetmeyecektir. “Kamera sistemi ne kadar, bize bir teklif gönderin.” şeklinde bir yaklaşım ancak herkesin düşünebileceği temel ve basit bir koruma sağlar. Düşünün bir kere, bu temel koruma zaten üç aşağı beş yukarı herkeste var; ama mahkemeler hırsızlık olaylarıyla dolup taşıyor. Siz suç işleyecek olsanız en akla gelir, en basit yöntemle mi eyleme geçerdiniz? Suçu, tehlikeyi ve riski yok etmek için düşünülmeyecek olanı düşünüp, zarar oluşmadan önce bunun önlemini alacak dirayete sahip olmak gerekir. O kadar sistem yaptık, ne hırsızlık oldu ne bir şey; yaptırmasak da belki olurdu. Bu hiç işe yaramadı diyenler var ya, işte onlar fark etmeden bu tehlikeleri önlemiş olanlardır. Kaybedenler, mahkeme kapılarında sürünenler ile bu tehlikeleri unutup sadece işine odaklananlar arasındaki fark da budur.



FOKUS

Başka açıdan güvenlikte risk analizi ve yönetimi / yönetişimi Kurallara gereksinim duyan, hazırlayan, uyulması için kanun koyan, uygulayan, uyulmadığında cezalandıran, uygulayıcıları yetiştiren ve sonunda yine güvenli olmak isteyen insanın kendisidir. Bütün bu sürecin hem tarafı hem de karşı tarafıdır. Özer ÖZBEN / Genel Müdür Yrd. CSG CITY SECURITY GROUP

40 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015


B

ilinenin aksine güvenlik / security kavramı aslında kurallar bütünüdür. Aynı zamanda kurallar güvenliğin öngörüsüdür. Kuralların varlıkları – yoklukları / uygulamaları – uygulanmaları güvenliğin sağlanmasındaki en büyük etkendir. Kurallara uymanın kendisinden getirdiği bir sistem bulunmaktadır. Bu sistem aslında bir yönetişimdir ( Güvenlik yönetişimi ). Kurallar güvenliğin taraflarına / paydaşlarına bir görev ve sorumluluk yüklemektedir. Kurallar güvenlikte fiziki ve elektronik yapının şekillenmesini de sağlar; sürdürülebilir bir emniyet / safety için kurallar taşıyıcıdır. Kurallara gereksinim duyan, hazırlayan, uyulması için kanun koyan, uygulayan, uyulmadığında cezalandıran, uygulayıcıları yetiştiren ve sonunda yine güvenli olmak isteyen insanın kendisidir. Bütün bu sürecin hem tarafı hem de karşı tarafıdır. Kuralların çalıştırdığı sistem bozulduğunda güvenlik riskleri oluşur, risklerin varlığı sisteme karşı tehditleri tetikler ve sonuç olarak; önlenemez ise emniyette olma ortadan kalkar. Güvenlikte riskler statik olarak mutlaka vardır, kuralların bozulması riskleri harekete geçirir, kurallar riskleri fiziki ve elektronik engellerle enterne eder. Örneğin; kimlik taşımak ve kullanmak bir kuraldır, girişlerde veya yapılan işlemlerde kimlik göstermek bir kuraldır, kimliğinizi bir kapıdan geçerken turnikeye elektronik ortamda göstermek bir kuraldır, bu eylemleri yapmadınız,yapmak istemediniz, isteyenlere engel

oldunuz o an riskler harekete geçmiştir; basit anlamda önlenebilir / önlenemez tehditler oluşmaya başlamıştır. Güvenlik; pratikte sürekli genişleyen veya daralan bir eylemdir. Yani dinamiktir. Kavradığı alanda durmaz; bir devinim içerisindedir. Dışarıdan ve içeriden sürekli etkilenir, etkileşimi arttıkça olağan veya olağanüstü tepkimeler verir. Aslında güvenlik, emniyetin mekaniğidir. Emniyet ise statiktir; olmak zorundadır, güvende olma, kalma halidir. Güvenlik yönetişiminin uygulanabilir eylemleri; koruma ve kollamanın yanı sıra, önlemenin temelini oluşturan ve önceden bilmeyi gerektiren riskler ve tehditlerin ortaya çıkarılması ve analizidir. Risklerin öngörülebilir alanları, başta insan unsuru olmak üzere fiziki yapı, elektronik yapıdır, bütün bu alanlar birbirinin etkisindedir. İnsan unsuru risklerin oluşmasında etken ve aynı zamanda edilgen yapı ve tehdit içerisindedir. Kurallar ve dışındaki eylemler ile çevresel döngüyü oluşturur, fiziki ve elektronik yapı bunun şekillenmiş halidir. Risklerin oluşmasında ve bunun tehdide yönelmesinde baş rolü oynayan insan; kendi güvenlik algısını geliştirememiştir. Üret düşman

olsun, yap bozulsun çelişkisinde bocalamış, emniyeti sağlamanın yolunu güvenliği ihlal ve ihmal etmek suretiyle ekonomi politiğini icat etmiştir. İnsanın sosyal, ekonomik, siyasi tercihleri ve eylemleri, kendi özgürlüklerinin sınırlarıdır, bu sınırlar içerisinde kalarak, iletişim ve ilişkilerini sağlarlar, bu olması gerekendir. Eğer sınırları geçerseniz, güvenliğiniz riske girer. İnsan unsurunun toplu olarak bulunduğu çalışma, ulaşım, eğlence, dinlenme ve ikamet alanlarında; Personel görevlendirme Kara,deniz ve hava ulaşım faaliyetleri Kurum, kuruluş, bina ve tesisleri Geçici ve sürekli ikamet yerleri Üniversite, okul vb. gibi eğitim yerlerinde mevcut fiziki ve elektronik güvenlik yapısının tesbiti, öneriler ve önlemlerin sunulması klasik anlamda risk analizidir. İşe alımlarda adaylar hakkında yapılan mülakat ve bilgi toplama, değerlendirmeler, Ulaşım sorunlarını çözecek projelerin hazırlanması, Binaların giriş-çıkışları, otoparklar, çevresel faktörlerin tespit edilmesi,

Güvenlikte riskler statik olarak mutlaka vardır; kuralların bozulması riskleri harekete geçirir, kurallar riskleri fiziki ve elektronik engellerle enterne eder.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 41


FOKUS

İçinde bulunduğumuz yüz yılda mevcut gelişim ve değişimler kişisel, toplumsal ve çevresel anlamda riskleri daha da artırmış ancak öngörebilir hafıza ve pratiği silmiştir. Eğitimin sürdürülebilirliği için güvenli okul ikliminin oluşturulması, risk analizlerinde örnekleme çalışmalarıdır.

Analiz planlamayı gerektirir İnsanın kabul ettiği tehlike oluşturan ve tehdit eden risklerin önlenmesi veya ortadan kaldırılması için yapılan bütün karşı faaliyetler; güvenliği sağlamak için kısıtlama demektir. Kısıtlamalar da bazen risk oluşturur, aslında risk analizleri güvenlik çelişkilerini yok etmek, algıyı oluşturmak ve önlemlerin sürdürülebilirliğini sağlamak için yapılır. Risklerle orantılı, güvenlik alanlarının iklimine uygun, dengelenmiş bir güç emniyetin sağlanmasında etkin olmaktadır. Güvenlik algısının formata uygun gelişmesi; risk+tehlike+tehdit üçgenini bozar ve enterne eder, yapılacak değerlendirmeler mutlaka karşılığını bulmalıdır. Yani analiz planlamayı gerektirir. Güvenliğin soyut ve somut alanlarında riskler farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır; toplum ve bireyler risklerin önlenemez aşamalarında kendi güvenlik kültürünü oluşturmuştur. Bunlar yeni kısıtlamalar, formal olmayan kurallar ve çatışmalar demektir. Güvenlik yönetişiminin dinamiklerini oluşturan algı genelinde; bilgi, bilinç, sorumluluk ve yerine getir-

42 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

me eylemleri yönetim olgusunun arkasında kalmıştır. Güvenliği oluşturan her aşamanın analiz edilip, değerlendirilmesi emniyeti sağlayacaktır. İçinde bulunduğumuz yüz yılda mevcut gelişim ve değişimler kişisel, toplumsal ve çevresel anlamda riskleri daha da artırmış ancak öngörebilir hafıza ve pratiği silmiştir. Çok basit bir örneklemede; bina ve tesisleri, yangın güvenliği ile ilgili elektronik anlamda akıllı bina olarak inşa ediyorsunuz ama alarm sistemini sürekli kapalı tutuyorsunuz, sebep başka bir risk ve tehlikeyi önlemek için… işte bu çelişkiler güvenliğin en büyük açıklarıdır. Analizini senteze çevirip, kurgulamadığınız faaliyetler mutlaka riskleri beraberinde taşır, bekleyen riskler, tehlikeleri, tehlikeler, tehditleri oluşturur. Risklerin analizi, denetlenmesi ve yönetimi / yönetişimi mevcut standartlar çerçevesinde statik araçlar ile yapılmaktadır, risklerin değişkenliği , risklerin ortaya çıkarılması ile orantılı değildir. Ülkemizde; güvenlikte analiz faaliyetlerinin emrettiği öngörme, önceden bilme ve önleme yeteneği yoktur. Sonrası için bu yetenek kısmen gelişmiştir. Sonuç genel ve özel olarak da hep aynıdır. Suç işlendikten sonra suçluyu bulmak, önlemleri almak veya daha da artırmak

başarı olarak değerlendirilip, çok önemsenmiştir. Aslında kuralların uygulanması ile güvenliğin sağlanması çelişki içerisindedir. Aynı zamanda kuralların uygulanabilir olmayışı, uygulanmayışı veya yanlış uygulanması risklerle berber yaşamayı doğal ve kabul edilebilir yapmıştır. Toplum içerisinde birbirinden farklı güvenlik iklimleri oluşmuş; tehlike ve tehditler bu iklimler içerisinde şiddetini kamufle etmiş, birey ve toplumların birbirinden etkilenme ve bilinçlenme iletişimini kesmiştir. Algıları yanlış yönlendirmiştir. Örnekleme; şehir içi ulaşımda vale olarak isimlendirilen şahıslar en yoğun trafikte bir el işareti ile bütün araçların durmasını sağlayabiliyor ve herhangi bir tepki almıyor ancak görevi olduğu için trafik kontrolü yapan polise ise yoğun tepki verilebiliyor. İşte güvenlik iklimine dayalı algı riskleri…Toplumun her kesiminde; hayatın gereklerini yerine getirirken yapılan bütün teorik ve pratiklerin oluşmasında, aslında bir öngörü mekanizması olan risk analizi sadece güvenlikte değil bütün alanlarda mutlak olarak görülmelidir. Risklerin ortaya çıkarılması ve kurgulanması aslında güvenlik yönetimi / yönetişiminin en temel yapısıdır, geri kalan organik bu temelden yükselir; yönetişim olması gereken faaliyetlerin paydaşları vardır. Emniyeti sağlanan, emniyeti sağlayan bu ikilinin entegrasyonu olumlu anlamda güvenliğin pozitif sürecidir. Bu süreci yönetmek yine kurallara uymanın ve hukukun bir gereğidir.



FOKUS

Kurumsal risk yönetimi Risk yönetimi; bir yönetim aracı olup kurum ve kuruluşların amaçlarına ve hedeflerine ulaşmasında etkisi olabilecek mekanizmaların tamamını ifade etmektedir. Zihni ÇELİK / Kalite ve Risk Koordinatörü SECURİTAS GÜVENLİK HİZMETLERİ A.Ş

R

isk; zarar, kayıp, tehlike veya hasar olmasına yönelik belirsizlik içeren unsur, etken veya gidişattır. Başka bir deyişle, gelecekte ortaya çıkabilecek iç ve dış etkenlerin, kurum ve kuruluşların amaç ve hedeflerinin gerçekleşmesi üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri şeklinde de ifade edilebilir. Risk terminolojisinde; fırsat riskin olumlu yanları ve sağlayabileceği olası kazançları, tehdit ise riskin olumsuz yanları ve neden olabileceği olası kayıplar olarak ifade edilmektedir. Risk yönetimi ;bir yönetim aracı olup kurum ve kuruluşların amaçlarına ve hedeflerine ulaşmasında etkisi olabilecek mekanizmaların tamamını ifade etmektedir. Bir başka

44 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

değişle kurum kültürünün, süreçlerinin ve yapılarının, potansiyel fırsatları gerçekleştirmeye çalışırken, negatif etkileri yönetmesi şeklinde de tarif edilebilir. Risk yönetimi kontrol fonksiyonudur, icranın parçasıdır, stratejik karar almanın ilk adımıdır, kültür değişimidir. Aynı zamanda bir fırsat yönetimidir. Ancak yeni veya bir ölçüye kadar yapılmayan sadece olumsuzlukları öne çıkaran, pratik olmayan öneriler geliştiren, imaj maksatlı yapılan danışmanlık ile kısa sürede uygulanabilecek yeni bir proje, her derde deva ve kendi başına problemleri çözebilecek bir fonksiyon asla değildir. Kurumsal risk yönetimi; kurum ve kuruluşu etkileyebilecek potansiyel olayları tanımlamak, riskleri kurumsal risk alma profiline

uygun olarak yönetmek ve kurum/ kuruluşun hedeflerine ulaşması ile ilgili olarak makul bir derecede güvence sağlamak amacı ile oluşturulmuş; kurum/kuruluşun yönetim kurulu, üst yönetimi ve tüm diğer çalışanları tarafından etkilenen ve stratejilerin belirlenmesinde kullanılan, kurumun tümünde uygulanan sistematik bir süreç olarak tariflenir. KRY bütün kurumlarda süregelen ve devam eden bir süreçtir.


Sistematik, sürekli, kurumsal yaklaşım Ortak risk tanımı Riske göre ayarlanmış getiri Riske dayalı performans yönetimi Risk portföyü yaklaşımı Risk yönetim maliyetinin optimizasyonu Stratejik ve operasyonel kararların isabeti gibi hususları beraberinde getirmektedir.

Kurumsal risk yönetim süreci Zihni ÇELİK

Sadece fonksiyon bazında değil; kurumun tamamında uygulanır. Tüm aksiyonların hissedarın risk alma isteği ile uyumlu olmasının sağlandığı Sadece tehlikelerden korunma değil, değer yaratma odaklı Kurumun her seviyesindeki çalışanlar tarafından etkilenir. Strateji belirlemede kullanılır. Tüm risklerin yönetildiğine makul bir oranda güvence sağlar. Sonuç değil; sonuca ulaşmak için kullanılan bir araçtır. Risk yönetimi gerekli fakat düşük katma değerli bir yaklaşım olup aşağıdaki hususları kapsamaktadır; Risklerin bağımsız analizi Sistematik olmayan risk değerlendirme süreçleri Gelire odaklılık Risklerin ayrı ayrı takibi Stratejik ve operasyonel kararlarda göz ardı edilen riskler. Kurum değerinin korunması ve geliştirilmesi bakımından kurumsal risk yönetimine geçiş ise;

Kurumsal risk yönetimi ortamının oluşturulması “ ERM” : Kurum içerisinde etkin bir risk yönetiminin kurulabilmesi için öncelikle risk yönetim stratejisinin belirlenmiş ve çalışma ortamının bu stratejiye uygun olarak düzenlenmiş olması gerekir. Risk yönetim stratejisi; kurumun risk yönetim anlayışını, temel prensiplerini, genel risk alma isteğini ve profilini, temel görev ve sorumlulukları gibi konulara açıklık getirmelidir. Dört farklı adım atılarak yapılandırılır. a. Dış unsurların belirlenmesi: Ticari, sosyal ve yasal çevre, finansal ve politik çevre, rekabet çevresi, kurumun güçlü ve zayıf yanları, fırsat ve tehditler, dış paydaşlar, kritik iş unsurları,

b. İç unsurların belirlenmesi: Kurum kültürü, menfaat sahipleri, organizasyon yapısı, kaynakların yetkinliği, iş stratejileri, c. ERM çevresinin oluşturulması: İş süreçleri, projeler ve diğer aktivitelerin amaçları, ERM aktivitelerinin detay seviyesi ve kapsamı, ERM sürecinde ilgili roller ve sorumluluklar, ERM çalışmalarının diğer aktivitelerle nasıl entegre edileceği, d. Risk alma isteğinin belirtilmesi: Risklerin şirket için öneminin ve kabul edilebilir seviyelerini belirlenebilmesi için kriterlerin belirlenmesidir.

Risklerin değerlendirilmesi Etkin bir ERM sistemi için iyi yapılandırılmış, kapsamlı ve sistematik bir risk belirleme süreci oldukça önemlidir. Bu bağlamda; a. Risklerin belirlenmesi; hedeflerin gerçekleştirilmesi üzerinde olumsuz yönde etkili olabilecek, sonuçları azaltabilecek riskler için şu soruların cevapları bulunmalıdır: Ne, nerede ve ne zaman olabilir?-Neden ve nasıl olabilir?‐Bunların belirlenmesi için hangi teknikler kullanılabilir? Kontrol listeleri kayıtlara ve deneyimlere bağlı çıkarımlar akış diyagramları, tartışmalar

Kurum içerisinde etkin bir risk yönetiminin kurulabilmesi için öncelikle risk yönetim stratejisinin belirlenmiş ve çalışma ortamının bu stratejiye uygun olarak düzenlenmiş olması gerekir.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 45


FOKUS

Kurumsal risk yönetiminin başarısı çalışanların bu görevi sahiplenmesine bağlıdır. Dolayısıyla her bir çalışan görev alanı çerçevesinde risklerin yönetilmesinden sorumludur. sistem ve senaryo analizleri… b. Risklerin analiz edilmesi ve ölçülmesi; risk analizi risklerin sebeplerinin, olumlu/olumsuz etkilerinin ve bu etkilerin ortaya çıkma ihtimallerinin belirlenmesinden oluşur. Belirlenen riskler hakkında aksiyon alınıp alınmayacağına ve alınacak ise en uygun ve fayda/maliyet dengesi kabul edilebilir. Olanların seçilmesine yönelik girdi sağlar. Risk analizi kalitatif (niteleyici), yarı kantitatif(yarı‐niceleyici) ve kantitatif (niceleyici) tekniklerle gerçekleştirilir. Ancak önemli olan risk analizi tipinin belirlenen risk değerleme kriterleri ile tutarlı olmasıdır. c. Risklerin önceliklendirilmesi; Amaç: Risk analizleri sonucunda belirlenen risklerden hangilerinin öncelikli olarak iyileştirilmesi gerektiğine karar vermektir. Yöntem: Belirlenen risk önem derecesinin; risk kriterleri ve risk alma iştahları ile karşılaştırılması ve önem sırasına koyulmasıdır. Kriter: Organizasyonun hedefleri ve alternatif fırsatların potansiyel sonuçları, ve şirketin risk alma isteğidir.

Risk yönetim stratejileri Bu adım; risk yönetim aksiyonları için alternatiflerin belirlen-

46 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

mesi, alternatiflerden en uygun olanına karar verilmesi, uygulama planlarının hazırlanması ve uygulanmasını, özetle risk yönetim stratejilerinin belirlenmesini içermektedir. a. Riskten kaçınma; riski ortaya çıkaran veya artmasına sebep olan faaliyetlere başlanılmaması veya son verilerek kaçınılmasıdır. Diğer risklerin önemini arttırabilir veya fırsatların kaybedilmesine neden olabilir. b. Riskin ihtimalinin azaltılması; uygun kontroller yardımı ile olayların olumsuz etkilerinin ortaya çıkma ihtimalinin azaltılmasıdır. c. Riskin etkilerinin azaltılması; olayların olası olumsuz etkilerinin büyüklüğünün azaltılarak potansiyel kayıpların azaltılması için gerekli kontrollerin

belirlenmesi ve uygulanmasını gerektirir. Örneğin yangından zarar görmemesi için stokların azaltılması, yangından sonra ise acil durum planının uygulanması vb. d. Riskin transfer edilmesi veya paylaşılması; riskin bir parçasının veya tümünün diğer bir taraf veya taraflarca üstlenilmesidir. Anlaşmaların kullanılması, sigorta uygulamaları ve ortaklık gibi organizasyonel yapılandırmalar sayılabilir. Ancak bu durumda risk transfer kararlarında mutlaka fayda‐maliyet analizi kullanılmalıdır. e. Riskin kabul edilmesi; risklerin azaltılmasından veya paylaşılmasından sonra geriye kalan bir miktar riskin üstlenilmesidir. Ancak geriye kalan riskin belirlenmemesi, gerekli aksiyonların alınarak uygun yönetilememesi durumu şirkete zarar olarak yansıyabilmektedir. Sonuç olarak kurumsal risk yönetiminin başarısı çalışanların bu görevi sahiplenmesine bağlıdır. Dolayısıyla her bir çalışan görev alanı çerçevesinde risklerin yönetilmesinden sorumludur.



FOKUS

İngiltere channel tunnele 10 milyon Euro ayırdı İngiltere channel tunnel çevresinde göçmenlerin yarattığı olumsuz şartların güvenliğine 10 milyon Euro ayırdı. O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı

İ

ngiltere; pazartesi günü Eurotunnel üzerinden giriş yapmak isteyen yaklaşık 2000 göçmen için Fransa’nın Calais şehrine yeni çit ile çevrili bir alan oluşturulması adına Fransa Hükümeti’ne 10 milyon Euro teklif etti. Fransız

48 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

polis kuruluşu AFP’nin ifadesine göre 27 Temmuz Pazartesi günü yaklaşık 2.000 girişim olduğu belirtilmiştir. Kaynak, belirtilen rakamın göçmenlerin sayısını değil ancak girişimlerin sayısını temsil ettiğini ifade edilmiştir. Le Monde gazetesinde Fransız poli-

si; 28 Temmuz Salı gecesi ayrıca 1500 girişimin daha olduğunu ve Sudan’lı bir mültecinin kamyon çarpması sonucu hayatını kaybettiğini belirtmiştir. Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Theresa May, kendi tarafı adına Salı günü verdiği demeçte Fransız meslek-


taşı Bernard Cazeneuve’a ekstra fon tedarikinde bulunacağını belirtmiştir. İngiltere hükümeti Eurotunnel Bölgesi’nde rayların son bulduğu alana güvenliğin sağlanması adına 7 Milyon Sterlin daha fon ayıracağını; bu paranın Eurotunnel Coquelles bölgesinde 2 Km’lik çit yapılmasına yardımcı olmak adına kullanılacağının bilgisini vermiştir. İngiltere şu ana kadar bölgeye bariyer koymak için yaklaşık 5 Milyon Euro harcamış bulunmaktadır. İngiltere ve Fransa arasındaki tüneli yöneten Eurotunnel şirketi, aksamalar sebebi ile iki hükümetten daha yüklü tazminat istediğini söylemiştir. En son yolculuğun 30 dakika gecikmeli olduğunu; Fransız tarafından gelen yolcuların tüneli geçmek adına Birleşik Krallığa geçişte bir saat rötara maruz kaldıkları aynı tarz gecikmelerin Fransa’nın MyFerryLink adlı deniz taşımacılığı firması personeli tarafından da yaşandığını Eurotunnel firması ifade etmiştir. Geçen hafta, Fransız gemi çalışanları tünelin girişinde lastikleri ateşe vererek bölgeyi bloke etmişlerdir.

3 Bin göçmen liman civarında kamp kurdu Yaklaşık 3,000 göçmen liman civarında kamp kurmuş ve bu kalabalığa orman adı verilmiştir. Göçmenlerin çoğunluğunu zulüm ve çatışmadan kaçan Etiyopya, Eritre, Sudan ve Afganlılar oluşturmaktadır. Eritrelilerin diğerlerinden daha fazla şansa sahip oldukları üye devletlerarasında bilinmektedir. Ancak, Avrupa Birliği İstatistik Bürosu’nun verdiği bilgiye göre; Fransa geçen yıl sadece Erit-

relilerin %15’ine Avrupa Birliği uygulamaları gereği müsaade etmiştir. Afganlar için bu rakam %80’e ulaşmıştır ve bu Fransa için müsaade rakamının çok üstündedir. Yardım kuruluşları, kaçakçıların ödeme yapmadan ellerine ne geçerse alıp kamyonların üzerlerine doluştuklarını ve bu süreçte hayatlarını da çoğu kez riske attıklarını belirtmiştir. Calais yakınlarında bu ayın başlarında yük treninin üzerinde İngiltere’ye gitmeden önce trenin çatısında bir ceset bulunmuştur. Ancak; Fransız polisi ölüm ya da yaralanma olaylarını kayıta almamaktadır. Guardian yaptığı incelemede Calais’ten İngiltere’ye geçmek isteyen en az 15 göçmenin girişimler sırasında öldüğünü; diğer 9 mültecinin de tünele girmeye çalışırken telef olduğu belirtilmiştir. Yardım kuruluşları durumu “felaket olarak” nitelendirirken, liman çevresinde kamp kuran göçmenlerin sefil yaşam koşulları ve çaresizliklerini açıkça ortaya koymuşlardır. Mart ayı sonunda, Fransız makamları; 1000 göçmeni Calais şehir merkezine 7 km uzaklıktaki çöp dökümü yapılan bölgedeki derme çatma kamplara taşımaya zorlamıştır. Fransız yardım kuruluşları yapılan taşıma işlemini kınamış ve bölgede hiçbir su, elektrik ve tuvalet imkânı olmadığını ifade ederek; bunun dünyada ki en kötü mülteci kamplarında biri olduğunu, hatta Afrika kamplarında bile su ve tuvaletin bulunduğunu mültecilere verilenin “arazi” olduğunu Guardian sözcüsüne ifade etmişlerdir.

Avrupa Birliği İstatistik Bürosu’nun verdiği bilgiye göre; Fransa geçen yıl sadece Eritrelilerin %15’ine Avrupa Birliği uygulamaları gereği müsaade etmiştir. Afganlar için bu rakam %80’e ulaşmıştır ve bu Fransa için müsaade rakamının çok üstündedir.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 49


FOKUS

Risk yönetim stratejisi hassas dengeler üzerine kurulu Müşterilerinin yüksek taşıma risklerini en aza indirerek işlerinin sürekliliğini sağlayan Loomis’in risk yönetimi stratejisi; hiç can kaybı yaşamamak ve soyguna maruz kalma riski arasındaki hassas denge üzerine kuruludur. LOOMİS GÜVENLİK HİZMETLERİ

P

ara ve değerli eşya taşıma hizmetinde yenilikçi çözümler sunan Loomis, toplumda en iyi, en hızlı ve en verimli nakit akışını yaratmayı amaçlamaktadır. Loomis Türkiye, sürdürülebilir ve kazançlı bir büyüme amacına ulaşmak için 3 temele dayalı bir strateji uygulamaktadır: Hizmette mükemmellik, mevcudiyetini piyasada artırmak ve yüksek kalitede kapsamlı çözümler sunmak. Bir yandan piyasaya verimlilik arayışı yön verirken, diğer yandan nakit hala dünyanın en yaygın ortak ödeme metodu olma özelliğini koruyor.Toplumun elindeki nakit para miktarı sürekli arttığı için de Loomis’in en önemli görevi, aynı zamanda nakit akışındaki başlıca rolü, en doğru miktarda nakiti doğru zamanda doğru yerde bulundurmak. Loomis, bunu gerçekleştirirken güvenlik konusundaki prensiplerinden de taviz vermemektir. Loomis için risk yönetimi başarının en önemli unsurlarından birini oluştururken,güvenlik ise dünyanın dört bir yanında müşterilerine sunduğu en önemli katma değerlerin başında gelmektedir. Müşterilerinin yüksek taşıma risklerini en

50 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

aza indirerek işlerinin sürekliliğini sağlayan Loomis’in risk yönetimi stratejisi;hiç can kaybı yaşamamak ve soyguna maruz kalma riski ile şirketin karlılığı arasındaki hassas denge üzerine kurulu. Loomis, riskleri saptama ve yönetme konularında son derece iyi işleyen bir yapıyı ve sistematik süreçleri oluşturmuş durumda. Bu süreçleri faydalı kılan en önemli ayrıntı ise; etik değerlerin vurgulandığı bir iş kültürü doğrultusunda eğitilmiş çalışanlar tarafından, tüm süreçlerin hayata geçirilip geçirilmediğinin sürekli denetlenmesi. Buna paralel olarak, yeni ve iyileştirilmiş teknolojiler test edilip daha fazla uygulanarak,operasyonel riskler azaltılmaktadır. Loomis Türkiye, her gün büyük miktarlarda nakit ve değerli eşyanın perakendeciler, kuyumcular, bankalar ve ATM’ler arasında taşınmasını gerçekleştirmekte. Loomis, araç güzergahını en iyi şekilde kullanmak ve güzergah başına durak sayısını en güvenli şekilde en fazla sayıya yükseltmek için lojistik sistemini sürekli gözden geçirip yeniden değerlendirmektedir. Müşterilerinin gönül rahatlığı içinde kendi faaliyetlerine odaklanmalarına

imkan sağlamayı amaçlayan Loomis, enerji, zaman ve maliyet konusunda her geçen gün daha fazla avantaj sunması beklenen performansını artırıcı çalışmalar yapmaktadır. Son teknoloji ürünü araç takip sistemleri, monitör, kamera, panik buton sistemleri, personellere yönelik kişisel kimlikleme cihazları, kasalara yönelik elektronik kilit vb. modern güvenlik donanımlarıyla hizmetini desteklemektedir. Sahadaki faaliyetlerinin yanı sıra etkin çalışma metotları ile analiz, planlama ve raporlama hizmetleri vererek ölçek ekonomisi de sağlamaktadır. Loomis’in gelirinin önemli bir kısmı bankacılık alanından gelmektedir. Müşteriler arasında merkez bankalarından büyük ticari ve yerel küçük bankalara kadar çok sayıda banka yer almaktadır.Loomis Türkiye, deneyimli ve eğitimli personeli, yüksek teknolojisi ve geliştirdiği alternatif taşıma çözümleri ile banka ve finans kurumlarına yönelik nakit taşıma hizmetleri sunmaktadır. Loomis’in geniş kapsamlı hizmetleri bankaların nakit yönetimindeki verimliliğine katkıda bulunmakta ve bankaların maliyetlerini azaltmaktadır.



SEKTÖRDEN

Yangınla mücade “Yangınla mücadele disiplinler arası entegrasyon gerektirir”

Yangınla mücadelenin disiplinler arası entegrasyonu gerektirdiği üzerinde duran Norm Teknik Malzeme Tic. İnş. San. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Üyesi İsmail TURANLI; Türkiye’deki yangın sektörünü değerlendirdi. Türkiye’de bina içi yangınla mücadele sektörünün büyüklüğünün yaklaşık 400 milyon dolara ulaştığının altını çizen TURANLI; sektörle ilgili merak edilen sorulara cevap verdi.

Bize kısaca kurucu ortağı olduğunuz Norm Teknik’ten bahseder misiniz?

1997 yılından buyana kurucu ortağı olduğum Norm Teknik Malzeme Tic. İnş. San. Ltd. Şti. ’inde yangından korunma sistemleri konusunda uzman mühendis ve yönetici olarak çalışmaktayım. Norm Teknik 1997 yılından günümüze kadar yangından korunum sistemleri başlığı altında faaliyetlerini sürdürmektedir. Şirketimiz bugün 100’e yaklaşan kadrosuyla Yangın Söndürme sektöründe müşteri memnuniyetini esas alan bir çerçevede faaliyette bulunmaya devam etmektedir. Başlıca çalışma konularımızı; yangın söndürme sistemleri satışı ve montajı, projelendirme, danışmanlık ve kontratlı bakım hizmetleri oluşturmaktadır. Norm Teknik’ in sektöre sunduğu ürün gamında, özellikle Ac Fıre Pump_Xylem (ITT)/ ABD markalı yangın pompaları; Globe Sprinkler

52 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

/ABD markalı sprinkler sistemleri; Normeks/Türkiye markalı yangın dolapları; LPG/TYCO markalı gazlı söndürme sistemleri ve Water Mist sistemleri; Kıdde-Fenwal/abd markalı davlumbaz ve gazlı yangın söndürme sistemleri, FAS köpüklü söndürme sistemleri ve Safe Aır Dowco/ABD- Wozaır/İngiltere markalı teknolojik havalandırma tesisat malzemeleri dikkat çekmektedir. Normeks® markası altında TS EN 671-1 ve TS EN 671-2’ye uygun CE onaylı yangın dolabı imalatı yapan şirketimiz LPG/TYCO firması ile yapmış olduğu işbirliği sonucu FM-200, Novec ve Argon söndürme sistemleri imalat ve montaj hattını Türkiye’de kurmuştur. Bu sayede gazlı söndürme sistemleri için mühendislik hesaplamaları dâhil ürün teslimleri hızlı ve güvenli bir şekilde şirket tesislerimizden teslim edebilmektedir. Ayrıca valf ve silindir test olanaklarımız sayesinde de mevcut sistemlere 24 saat içerisinde servis hizmeti

de verebilmekteyiz. Norm Teknik Yangın Söndürme Sistemleri konusunda endüstriyel alanlardan toplu taşımacılığa, sağlık sektöründen bilişim ve finans sektörüne, enerji sektöründen askeri uygulamalara, sivil havacılık sektörüne, toplu konut alanlarından modern alışveriş merkezlerine, müze ve arşiv binalarına kadar çok geniş sektörlere mühendislik, malzeme temini ve anahtar teslimi uygulamalar ile hizmet vermeye devam etmektedir. 18 yıllık süreç içerisinde yurtiçinde ve yurtdışında sembol olmuş pek çok projede gerek mühendislik hizmetlerimiz gerekse ürünlerimiz tercih edilmiş olup; bu durum daha şevkle çalışmalarımıza yönelmemize, kendimizi geliştirmek ve hizmet kalitemizi sürekli artış ivmesi içinde tutmamıza vesile olmuştur. Bulunduğumuz lider konum, Türkiye’nin her alanda büyüyüp gelişmesine paralel olarak bize sektörümüzün daha da gelişerek batı standartlarının da üzerine


İsmail TURANLI / Yönetim Kurulu Üyesi

a ele

çıkabilme çalışmaları için heyecan ve görev vermektedir. Norm Teknik yenilikçi, aydınlatıcı çalışmaları ile faaliyetlerine devam ederek, sektörde değerli müşterilerine doğru hizmeti kararlılıkla sunmaya devam edecektir.Biz öncelikle müşterimizin riskini ve talebini anlamaya çalışırız. Bunu belirledikten sonra maliyet-fayda yaklaşımı içinde çözüm üretiriz. Üretilen çözümlemelerimiz muhakkak bilimsel bir tabanda gerekçelendirilir, bize göre böyle yaklaşım bizim tutumumuz değildir. Çözümümüz içerisinde sürdürülebilirlik arayışı önemli yer tutar. Sürdürülebilir olmayan yaklaşımlar bizim çözüm yaklaşımımızda olmayan kavramlardır. Müşterimiz çözümle beraber muhtemel işletme giderlerini öğrenir, yıllık bakım ve değişimi, muhtemel parça maliyetini de. Müşterimiz Norm Teknik’le çalıştığında yapılan çalışmanın uluslararası ve ulusal mevzuata uygunluğundan şüpheye düşmez; yapılan işin arkasında gizli

Son dört yıldır TTK’ da yapılan değişikliklerin Türkiye piyasasına uymadığını çok açık olarak biz görüyoruz ama maalesef kanun yapıcı görmüyor. TTK’ da yapılan değişikliklerle karşılıksız çek oranı %1 den %5’lere taşındı. maliyetler olduğuna inanmaz ve Norm Teknik’ in her koşul altında yaptığı işin arkasında durduğunu bilir. İşte bu nedenledir ki yapım ve endüstriyel sektör 18 yıldır teveccüh gösterip binlerce projede bizi ve bizim ürünlerimizi tercih etti. Şunu açıkça belirtmeliyim ki bu 18 yıllık süreç içerisinde sistem performansına dönük bir tek olumsuz durumla karşılaşmadık. Müşterilerimizin bu güveni ve tercihi bizi her an daha fazla sorumlu davranmaya yöneltti ve yöneltmeye de devam ediyor. Sanırım sebebi bu olsa gerek.

2014 ve 2015 yılını gerek firmanız gerekse sektör açısından değerlendirebilir misiniz? 2014 ve 2015 yılının ilk altı ayında Norm Teknik ve yapım sektörü açısından her şeye rağmen bir sorundan bahsetmek mümkün değil. Cari yıl hedeflerimizi gerek karlılık gerekse ciro açısından yakaladığımızı söyleyebiliriz. Ancak seçim sonrası yaşanan belirsizlik tüm Türkiye ekonomisini olduğu gibi bizi de tedirgin etmektedir. Bu konuda oluşacak muhtemel sıkıntıları aşabilmek için daha fazla çalışmak ve farklı pazarlara yönelmek için çaba göstermemiz gerekecek. Bu bilinç içerisinde Norm Teknik olarak hedeflerimizde gerekli revizyonları

yaptık ve alınması gereken önlemleri iş akışlarımız içerisine monte ettik.

Sektörün sizce en önemli sıkıntısı nedir? Son dört yıldır TTK’ da yapılan değişikliklerin Türkiye piyasasına uymadığını çok açık olarak biz görüyoruz ama maalesef kanun yapıcı görmüyor. TTK’ da yapılan değişikliklerle karşılıksız çek oranı %1 den %5’lere taşındı. Tek haneli rakamlarla çalışan hizmet sektörü için bu durum büyük bir risk içermektedir. Alacak sigortası yaklaşımı maalesef bu riski elimine edebilecek düzeyde gelişmiş değildir. Kanımca kanun yapıcı bu konuyu yeniden ele almalıdır; ya çek güvenilir bir ödeme biçimine dönüştürülebilmeli ya da yapılan değişikliklerin iptali gündeme gelmelidir. Aksi takdirde ticaret alanında da kaotik bir durumun oluşması kaçınılmaz gözükmektedir. Bunun yanında özellikle Çin ve Hindistan kaynaklı kabul edilebilir düzeyde kalitesi olmayan, (sertifikadan bahsetmiyorum bile) ürün istilasından piyasanın korunması gerekmektedir. Bu kapalı ekonomi isteği olarak algılanmamalıdır. Burada bahis konusu olan ürünler beklenen performansı göstermesi mümkün olmayan ürünlerdir. Bu

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 53


SEKTÖRDEN

noktada Norm Teknik olarak her zaman performansa dayalı, güvenirliliği kanıtlanmış ürün ve hizmet kullanımını destekliyoruz.

Yangının birçok konusu var ama yangın tesisatı planlarken nelere dikkat edilmeli? Burada temel mesele şu; bir yapıya başlamadan önce o yapıyla ilgili tüm detayların öncelikle kâğıt üstünde çözülmesi gerekir. Kâğıdı yırtmak, çöpe atmak duvarı yıkmaktan daha ekonomiktir. İkincisi; yangınla mücadele disiplinler arası entegrasyonu gerektirir. Bir yapının içerisinde mimar, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi, makina mühendisi var. Mimar yapıyı tasarlarken öncelikle can güvenliğini dikkate alacak. Kaçış yollarını, merdivenleri birbirinden farklı riskler ihtiva eden alanları birinde başlayacak riski diğerine taşımayacak düzeyde tasarlamak durumundadır. İnşaat mühendisi arkadaşımız taşıyıcıların ısı karşısındaki performansını kabul edilebilir düzeyde ele almak zorundadır. Mekanikçilerimiz, elektrik mühendislerimiz kompartmantasyonu yapılmış yani riskli alanlar birbirinden izole edilmiş, kaçış yolları, merdivenleri tasarlanmış bir yapı içerisinde olası bir yangın durumuna karşı erken haber alma ve uyarma için yangın ihbar ve alarm sistemi tesis edecekler, acil aydınlatma sistemi tesis edecekler. Çünkü bir yapıda muhtemel bir yangın esnasında enerjinin kesilme ihtimali söz

konusu olabilir. Bu bilinçli bir tercih olabileceği gibi yangın sonucu ortaya çıkan bir durum da olabilir. Yönlendirme levhaları, yapının türüne göre acil haberleşme sistemleri, söndürme sistemleri, tüm bunlar birbiriyle entegre olmalıdır. Bunların birbiriyle entegre olabilmesi için de bu işin önce kâğıt üzerinde çözülmesi lazım. Bizim ülkemizdeki proje yapısı maalesef şöyledir; mimar arkadaşlarımız işi alırlar; sadece mimar ofisleri vardır, bunu tamamı için söylemiyorum tabi, sonra başka bir tüzel kişiliğe giderler, statik işleriyle ilgilenilir. Başka bir tüzel kişilik elektrikle alakalı olan işleri hazırlar, başka bir tüzel kişilik de mekaniği hazırlar. Bunların koordinasyon toplantıları dedikleri çok sık olmayan bir araya gelişlerden ibarettir. Hâlbuki biz entegrasyondan bahsediyorsak, çalışırken atılan her adımda diğeriyle ilintili olduğumuz noktaları aktarmalıyız. Bu entegrasyonunun yapı içerisinde bazı alanlarda yapıldığı bazı alanlarda yapılmadığı durumlar söz konusu olabiliyor. Nitekim geçmiş yıllarda gerçekleşen Polat Tower yangınında problemin kaynağı dış cephe kaplamasının arkasında kullanılan izolasyon malzemesi değil dış cephe kaplamasının sertliğini artırabilmek için kullanılan bir plastik esaslı dolgu malzemesi yani alüminyum dış cephe kaplamasının sağlam durmasını sağlayabilmek için kullanılan dolgu malzemesinin yanmasıdır. Bu bir hatadır. Demek ki; mimari grupta yapıdaki yangınla

Bir yapıya başlamadan önce o yapıyla ilgili tüm detayların öncelikle kâğıt üstünde çözülmesi gerekir. Kâğıdı yırtmak, çöpe atmak duvarı yıkmaktan daha ekonomiktir. 54 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

ilgili önlemleri masaya koydukları dönemde kullanılacak malzemenin teknik özellikleri bir noktada gözden kaçmıştır. İşveren, yapıda çalışan bütün tasarım grubunu bir araya toplamalı, bu işin patronu doğal olarak mimari gruptur çünkü yapı onun eseridir. Mimari grup diğer unsurları muhakkak bu entegrasyon içerisinde tutmanın formülünü geliştirmeli, becerebilmelidir. İşveren de bunu sorgulayabilecek bir yapıya kavuşmalıdır. Güven hoş bir şeydir ama güven denetimi ortadan kaldırmaz veya bir noktada denetim olması karşı tarafa güvensizlik ifadesi değildir. Bir işi dürüst bir anlayış içerisinde yapmaya gayret eden insan karşıtını kendisine yardımcı olarak görür. Denetim, benim bakış açımda bana yardımcı olmak için vardır, benim gözümden kaçanı tekrar benim önüme getirecek olan kişidir yani benim işimi selametle tamamlamamı sağlayacak kişidir ama tabi biliyorsunuz ki biz yapılarda her şeyden kısmaya başladık.


Her şeyden kısmaya başlayınca da bir sürü yanlış; eksik uygulama yapıyoruz. Bizim öncelikli gayretimiz şudur; yapıda yangın çıkmasın, biz buna pasif önlemler diyoruz. Eğer yangın çıkarsa aktif önlemlere geçeriz. Erken haber alalım ve söndürelim. Yangın çıkmasının temelinde proje safhasında alınmayan önlemler yatar. Tabi proje safhasında yangını söndürmek için gerekli olan önlemleri de tasarlıyoruz ama önce pasif önlemleri değerlendirmeli, sonra aktif önlemleri dikkate almalıyız. Bunları da bir bütünlük içerisinde, birbirlerine olan etkilerini dikkate alarak değerlendirmeyi becerebilmeliyiz.

Ülkemizde bu önlemler alınıyor mu? Önlemlerin artırılması için neler yapılması gerekir? Ülkemizde her geçen gün bu önlemlerin uygulanması ve yaklaşımı olumlu yönde artış göstermektedir. Ancak ideal noktada olduğumuzu da söylemek mümkün değildir. Daha çok insanımızın proje yaklaşım algısını değiştirmeli ve onları eğitmeliyiz. Umuyorum ki bir sonraki günümüz bugünden daha iyi olacaktır. Olumsuz örneklerden ders alıp umudumuzu yitirmeden çalışmaya devam etmeliyiz. Kamu kurum personelinin bu tür konularda yeteri kadar etkin davranabildiğini söylemek mümkün değil. Bu sebeple eğitim süreçlerinin planlanması daha az sorunla karşılaşmamıza sebebiyet verecektir.

Türkiye’de yangın ve yangın güvenliği sektörünün geldiği noktayı değerlendirir misiniz? Sektörün ekonomik büyüklüğü nedir? Türkiye’de bina içi yangınla mücadele sektörünün büyüklüğü yaklaşık 400 milyon dolardır. Türkiye’de yangınla mücadele sektörü açısından artık mevzuat eksiğinden bah-

Türkiye’de yangınla mücadele sektörü açısından artık mevzuat eksiğinden bahsedemeyiz. Ancak kurumlar arası çekişmeler nedeniyle mevzuatlar arası uyumsuzluklar sıkıntı yaratmaktadır. sedemeyiz. Ancak kurumlar arası çekişmeler nedeniyle mevzuatlar arası uyumsuzluklar sıkıntı yaratmaktadır. Örnek olsun diye ifade etmek istiyorum; bu gün binaların korunması hakkında yangın yönetmeliği ile pek çok il imar yönetmeliği arasında uyumsuzluk vardır. Bunun yanında TSE Standartları ile de yangın yönetmeliği arasında uyumsuzluklar vardır. Bunlar uygulamada yanlışlıklara sebebiyet vermektedir. Bunların biran önce uyumlu hale getirilmesine ülkemizin ihtiyacı vardır. Bunu da buradan ilgililerine hatırlatmış olalım. Özellikle TSE’nin bu uyumsuzlukları gidermek için çalışmalara öncelik vermesi zaruret arz etmektedir.

Denetimler konusunda devlet tarafında neler var? İlk önce “Denetim erki nedir?” bunu anlamak lazım. “Denetimin yapılabilirlik yüzdesi nedir? İçeriği nedir?” Burada belediyeler işin içerisine giriyor; belediyelerde de itfaiye birimleri işin içerisine giriyor. İtfaiye daireleri aynı meslek odaları gibi projelerin onayını esas açısından değil usul açısından değerlendirirler. Esas şudur; “İçeriğin, hesabın, tasarımın doğruluğunu sorgulayabilir mi? Böyle bir organizasyon kurmak için nasıl bir yapı ortaya koymak gerekir?” Böyle bir yapı ortaya koyamazsınız. İtfaiye daireleri usul açısından denetlerler. Yönetmelikte amir hükümler var; amir hükümlerdeki sistemlerin var

olup olmadıklarını denetlerler ama bunlarla ilgili sistem tasarımını denetlemek gibi bir görevleri yoktur. Sadece maliyeti göz önünde bulundurulduğunda bile böyle bir denetim erkinin olması imkânsız. Bütün dünyada esas açısından sorumluluk yetkin mühendistedir. Dolayısıyla denetim erkine, itfaiye dairesine yüklenmek bir manada doğru değildir. O denetimi yapmadığı için bu kaza oldu demek doğru bir yaklaşım değildir.

Peki, itfaiye dairelerinin baktığı usullerde, standartlar anlamında bir eksiklik var mı? Standartlarımızda bir eksiklik yok, insan kaynağımızda bir eksiklik var. Bu eksiklik her geçen gün kapanıyor. Yönetmeliğimiz var; yönetmelikte amir olarak yapılması gerekenler tanımlanmış. Yönetmeliğin atıfta bulunduğu ulusal stan-

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 55


SEKTÖRDEN

dartlarımız var; bununla ilgili bir eksiklikten bahsedemeyiz. Ancak iyi niyetsiz yaklaşımlardan bahsedebiliriz; yangın ihbar sistemini yapıp dedektörün arkasına kablo takmıyorsa, bu sistem kablosuz bir sistem de değilse, asma tavan da kapalıysa gelip tavanı açıp kablo var mı yok mu şeklinde bir denetim söz konusu olamaz ki. Bu bilinçle ilgili bir konu, ahlakla ilgili bir konu ama sonuç itibariyle yönetmeliğimizde sorumluluklara dahil detayına kadar tanımlanmış ilgili standartlarımız da mevcut. Mekanik tesisat açısından başka bir örnek vereyim; gazlı söndürme sistemleri yapılıyor. Gazlı söndürme sistemlerinde standart diyor ki; çelik çekme boru kullanacaksın, basınç sınıfı ancak buna yetiyor. Yani sen kalkıp sıhhi tesisat borusunu, dikişli boruyu buraya koyarsan, bir kaza olduğunda, bir sıkıntı ortaya çıktığında denetim erki bunu neden tespit edemedi demek abesle iştigaldir. Bu maliyenin her şirkete, tüzel kişiliğe bir tane adam atamasına benzer, teknik olarak bu mümkün mü? Mümkün değil; elde ettiğin faydadan daha çok personel

masrafı üretirsin. Denetim erkinin birebir yapılamamasının sebebi budur. Bir fayda elde ediyorsun ama o faydayı elde etmek için harcadığın çabanın, insan kaynağının bir bedeli var, bu mantıklı değil.

kompartmantasyon, mimari tasarım, kaçış yollarının hesaplanması, yangın ihbar sistemleri, acil aydınlatma, söndürme sistemlerinin nerelerde ve nasıl uygulanacağıyla ilgili derslerin olması lazım.

Türkiye’de yangın sektöründe verilen eğitimlerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

İSİB’in makina mühendisliğini tesisat mühendisliğine ayırmak gibi bir düşünceleri var; bu konuda ne düşünüyorsunuz? Söylemek istediğim şey şu; sizin az önce ders olarak okutulmalı dediğiniz kısımları iklimlendirme mühendisliği bölümüne adapte edebilmek mümkün olur mu?

Eğitimde ciddi sorunlarımız var, maalesef hiçbir üniversitemizde bu konuyla ilgili bir dersten veya yaygın şekilde bir eğitimden bahsedebilmemiz söz konusu değil. Temel sorunumuz bu yani bizim mimarlık fakültelerimizde yangınla ilgili bazı detayların ders notu haline getirilip veya bir ders açılıp okutulabilmesi lazım ve bunun hilafsız, tamamında ve lisans düzeyinde olması lazım. Aynı şey ilgili alanları itibariyle elektrik mühendislerimiz ve makina mühendislerimiz için de geçerlidir. Makina, elektrik fakültelerinin tesisat anabilim dalına, yapımla ilgili bölümlerine muhakkak bunlarla ilgili ders konulmalıdır ama maalesef bu konuda çok iyi olduğumuzu söylemek mümkün değil. Bu söylemle ilgili birileri mutlaka çıkıp şunu söyleyecek; Kocaeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu var; meslek yüksekokulunda itfaiyeci yetiştiriyorsun. Dinamiği, statiği, basınç kaybını bilmeyen, akışkanlar mekaniğini bilmeyen birine bunları anlatamazsın. Yapım sektörü için konuşuyoruz; mühendislik ve mimarlık fakültelerinin yapımla ilgili bölümlerinde muhakkak yangından korunma, aktif ve pasif önlemler,

Üniversitelerimizle gerçek hayat arasında büyük bir kopukluk var yani teorik bilgiyle pratik bilgiyi buluşturacak platform eksik.

56 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Bu konuda şansları var. Makina açısından tesisat mühendisliğine bakarsak; tesisat mühendisliğinin ayrı bir alan olması Türkiye’deki yapım işlerinin büyüklüğü, tesisat mühendisliği sektöründe çalışan mühendis sayısı dikkate alındığında böyle bir ayırım mümkün gözüküyor. Tabi ki adapte edilebilir. Makina mühendisliği bakımından yapım denildiğinde tesisat mühendisliği ortaya çıkıyor. Böyle bir birim olursa bu pek çok konuda daha olumlu sonuçlar doğmasını sağlayacak ama burada ilginç bir nokta var; üniversitelerimiz buna hazır değil; eminim ki bunu her meslektaşımız söyleyecektir. Tabi ki her geçen gün daha iyi oluyor ama hala bizim üniversitelerimizle gerçek hayat arasında büyük bir kopukluk var yani teorik bilgiyle pratik bilgiyi buluşturacak platform eksik. Bu bizim mezun olan arkadaşlarımızın yapabilirlikleriyle ilgili de sınırlandırmalar getiriyor ve herhangi bir alanda meslek sahibi olabilmeleri için uzun bir dönem çalışmaları, deneyim kazanmaları gerekiyor. Bir konuda uzmanlaşmaya yönelik ne kadar çaba sarf edilirse o kadar daha fazla doğru işler yapma yönünde adımlar atılır.



SEKTÖRDEN

Güvenli töründe “Güvenlik sektöründe verilen eğitimler yetersiz”

“Güvenlik Sektörünü şu an itibariyle hala kendi yerini bulmaya çalışan bir sektör olarak görebiliriz.”diyen Çırağan Palace Kempinski İstanbul İnsan Kaynakları ve Risk Yönetim Direktörü Haluk ERTAN sorularımızı şu şekilde yanıtladı:

Güvenlik sektörünü artılarıyla ve eksileriyle değerlendirebilir misiniz?

Öncelikle böyle bir fırsatı tanıdığınız için teşekkür ederim. 1971’den beri güvenlik ve 1984’den beri de özel güvenlik ile iç içe birisi olarak bu soruları cevaplandırmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Özel güvenlik ile ilk tanışmam 1984 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Argenbride Security Corporation bünyesindeki Argenbride Forensic Akademi’de aldığım bir eğitim ile başlar. 1997 yılından beride gerek yurt dışında; gerekse yurt içinde fiilen güvenlik sektörünün içinde otelcilik alanında bulunmaktayım. Yukarıdaki soru kapsamı itibariyle cevaplandırılması son derece zor ve zaman alıcı bir soru. Fakat genel olarak değerlendirdiğimiz zaman güvenlik sektörünü şu an itibariyle hala kendi yerini bulmaya çalışan bir sektör olarak görebiliriz. Malumunuz 5188 sayılı yasa yaklaşık 11 yıldır yürürlükte. Yasa çıkmadan önce taslak yasa ile ilgili yapılan

58 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

toplantılarda gündeme getirilen ve ilk taslak yasanın içine konan bazı maddelerde yer alan hükümlerle bağlantılı beklentilerin (ki bunların büyük kısmı özlük hakları ile ilgilidir) önemli bir kısmı gerçekleştirilememiştir. Bu beklentiler halen yapılan çalıştaylarda, seminerlerde gündeme gelmekte olup değindiğim gibi çoğu özlük hakları ile ilgilidir. Güvenlik görevlilerine yıpranma verilmesi, daha yüksek bir asgari ücret uygulaması, silah alma hakkı ve bunun gibi konular sürekli gündemdedir. Sektör içinde yer alan ve sektör ihtiyacının büyük kısmına cevap veren özel güvenlik kuruluşlarının bazı projelerinde çok küçük sayılarda eleman görevlendirilmesine rağmen farklı mevzuatların bu firmalara getirdiği ciddi yasal ve mali sorumluluklar firmaların hareket sahasını kısıtlamaktadır. Güvenlik sektörünü besleyen kaynakları çok iyi etüt etmek gerekir. Bugün bazı üniversitelerin bünyesinde 2 yıllık “Özel Güvenlik Yüksek Okul Programları” bulunmaktadır. Bu okulların eğitim programları, sektörle olan iş

birliği, öğrencilerin stajları ve bu okullardan mezun olan öğrencilerin sektöre olan katkısı çok iyi etüt edilmelidir. Diğer bir kaynak ise, ki sektörün çok büyük bir kısmını oluşturur, hiçbir güvenlik geçmişi olmadan bu sektöre katılan çalışanlarımızdır. Güvenlik sektörü kesinlikle “Hiçbir iş bulamadım bari güvenlik görevlisi olayım” sektörü olmamalıdır. Gerek Özel Güvenlik Yüksek Okulları, gerekse özel güvenlik eğitimi veren özel kurumlar bu işi meslek edinecek güvenlik görevlisi adaylarını sektör ihtiyaçlarına göre yetiştirmelidir. Sektör yapılan iş itibariyle gerek fiziki olarak, gerek mental olarak çalıştığınız süre içerisinde sürekli dinamik, sağlıklı, uyanık olmanızı gerektiren, sıcak, soğuk, rüzgar, kar, gece, gündüz demeden, beklentilerin çok yoğun olduğu fakat hak ve yetkilerin sınırlı olduğu ortamda yapılan bir görevdir. Sorun çıktığı zaman ilk ve genelde tek sorumluluk altına sokulan sektör güvenliktir. Sonuç olarak güvenlik


Haluk ERTAN / İnsan Kaynakları ve Risk Yönetim Direktörü

e

görevlisidir. Ayrıca ölüm, yaralanma, sakat kalma gibi fiziki zarar görenlerin başında da güvenlik görevlileri gelmektedir. Ancak bilindiği üzere güvenlik görevlilerinin yasal hak ve sorumlulukları ile yetkileri çok sınırlıdır; örneğin korumakla sorumlu bulunduğunuz tesisin bir metre dışında bile devriye görevi yapma hakkınız yoktur. Güvenlik sektörü sonuç olarak insanların özgürlüğünü geçicide olsa azaltan veya durduran veya farklı yönlere yönlendiren bir sektördür. Bu nedenle yapılan hizmet karşınızdakini mutlu eden bir hizmet değildir. Örneğin, bir iş merkezine toplantıya gelen insanı durduruyorsunuz, kimliğini soruyorsunuz, elindeki malzemeleri X-Ray cihazından geçirtiyorsunuz, şahsı belli kurallar dahilinde aramaya tabi tutuyorsunuz ve bunun sonucunda gideceği yere yönlendiriyorsunuz. İşte burada gelen kişinin hareket özgürlüğünü geçicide olsa yavaşlatıp veya durdurup engelliyorsunuz. Bu işleri yaparken hem kişiyi

Güvenlik görevlilerinin yasal hak ve sorumlulukları ile yetkileri sınırlıdır; korumakla sorumlu bulunduğunuz tesisin bir metre dışında bile devriye görevi yapma hakkınız yoktur. rahatsız etmeyeceksiniz, hem kibar ve nazik olacaksınız, hem doğru yönlendireceksiniz, kayıtlarını doğru tutacaksınız ve neticetende bir güvenlik zaafiyetine sebep olmayacaksınız. Hatta bunlarında ötesinde gerekirse gözetim altında tutup, kolluk kuvvetlerine teslim edeceksiniz. Bunlar kağıt üzerinde kolay gibi görünen, ancak kesinlikle belli yetkinlikteki kişiler tarafındanyapılabilecek işlerdir. Bu kişinin fiziken, mental olarak tam uygun olması ve günlük sorunlardan azami derecede soyutlanmış olarak işe gelmesi ve çalışması gerekir. Kavga olacak siz koşturacaksınız, hırsızlık olacak siz koşturacaksınız,su basacak siz koşturacaksınız, yangın çıkacak siz koşturacaksınız, hasta olacak siz koşturacaksınız, iş kazası olacak siz koşturacaksınız, durmayanı siz durduracaksınız, bu kadar büyük beklentilerin karşılığında sektörün dimdik ayakta durabilecek bir yapıda olması gerekir. Bu ise personel kalitesiyle, güvenlik şirketlerinin kalitesiyle, mevzuatın yeterliliğiyle ve esas işverenin olaya bakış açısıyla mümkündür. Güvenlik sektörü işverenlerin faaliyet gösterdiği iş kolları içerisinde esas işten sayılmayan ilk akla gelen sektördür. Bu nedenle güvenlik sektöründe büyük oranda taşeron firma kullanılır. Ancak otelcilik sektöründen örnek vermek gerekirse bana göre otelcilik sektörünün ana damarlarından birisi güvenlik departmanıdır. Otelcilik sektörünün temelini oluşturan misafirle bağlantılı her türlü konu güvenlik ile bağlantılıdır.

Dolayısıyla otel güvenlik personelinin önce çok iyi bir otelci, sonrada çok iyi bir güvenlik görevlisi olması gerekir. Ancak incelediğiniz zaman, otel güvenliğinin büyük kısmının bu durumda olmadığını ve malesef personel değişim oranlarının çok yüksek olduğunu görebilirsiniz. Sektörün geleceğine dönük ihtiyaçların analizi yapıldığında, bugün karşılaşılan en ciddi sorunun nitelikli çalışan bulabilmek olduğunu görüyoruz. Ülkemizde uygulanan düşük fiyat politikaları personel ücretleri ve hizmetin kalitesini düşürmektedir.

Türkiye’de güvenlik ihtiyaç olarak görülüyor mu? Güvenliğin ihtiyaç olarak görülmediği hiçbir ülke ve sektör yoktur. Bizim ülkemizde bu durum daha da ileri seviyededir. Güvenlik deyince biz bunu sadece terörizm olarak algılamamalıyız. Yukarıda da değindiğimiz gibi, günlük kriminal olaylar (cinayet, yaralama, hırsızlık, dolandırıcılık, yan kesicilik vb.), yangın, hasta ve yaralılara müdahale, su baskını, yönlendirme gibi akla gelebilecek her türlü uygulamanın içinde güvenlik vardır. Ancak burada esas konu güvenliği devamlı olarak bir ihtiyaç olarak görüyor muyuz? Yoksa güvenlik sadece olaylar olduktan sonra mı aklımıza geliyor? Güvenlik üretime yönelik gelir getiren bir iş kolu olmadığından ve bilançolarda hep gider kalemi olarak yer aldığından, yatırımcı ve işletmeciler tarafından ihtiyaç olarak görülse bile bu çok içten

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 59


SEKTÖRDEN

gündeme getirilen bir konu değildir. Ancak şunuda kabul etmek gerekir ki, bazı güvenlik tedbirlerini bir çok sektörde arzu ettiğiniz seviyede ve sürekli uygulayamazsınız. Örneğin, 2003 yılı 15 ve 20 Kasım patlamalarından sonra İstanbul’da bütün oteller çevrelerini beton yığınlarıyla güvenlik altına aldı. Bu tedbirleri ne kadar sürdürebilirsiniz? Ne kadar gerçekçi olur? Bütün bunlar güvenliğin bir ihtiyaç olarak görülmesini engellemez, ancak her sektörde her zaman arzu ettiğiniz tedbirleri aynı şekilde alamazsınız. Bir elçilik veya konsolosluk girişinde ki tedbirleri bir AVM’nin veya metronun girişinde almaya kalkarsanız pratikte bu ne kadar uygulanabilir; ne kadar süreyle uygulanabilir, getirileri – götürüleri nelerdir, bunların çok iyi etüt edilmesi gerekir. Malumunuz Maslow’un ‘İhtiyaçlar Listesi’nde de güvenlik ihtiyacı fiziki ihtiyaçlardan hemen sonra ikinci sırayı alır.

Güvenlikte risk analizi neden önemlidir? Neden yapılmalıdır? Güvenliğin temel görevi potansiyel riskleri en aza indirmektir. Dolayısıyla hangi riskler vardır,bu risklerin gerçekleşme olasılıkları nedir, nasıl sonuçlar doğurabilir? Bu değerlendirmenin çok iyi etüt edilmesi gerekir. Sektör içinde buna risk analizi diyoruz. Risk analizi yapmadan görevinizi yapılması gereken şekliyle yapamazsınız. Ancak risk analizini yaparken elinizdeki imkan ve kabiliyetleri, ihtiyacınızı, günlük operasyonu, beklentileri çok iyi değerlendirmeniz gerekir. Risk analizinin temel hedefi elde mevcut karşı tedbirlerin (Personel, teknik cihazlar, açık kaynaklardan elde edilen haberler, haberleşme vb.) söz konusu riski en aza indirecek şekilde fakat müessesenin temel operasyonunu sekteye uğratmadan en etkin kullanımının planlanmasıdır.

60 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Sektörün geleceğine dönük ihtiyaçların analizi yapıldığında, bugün karşılaşılan en ciddi sorunun nitelikli çalışan bulabilmek olduğunu görüyoruz. Ülkemizde uygulanan düşük fiyat politikaları personel ücretleri ve hizmetin kalitesini düşürmektedir. Güvenlik sektöründe yasal boşluklar olduğunu düşünüyor musunuz? Bu soru 10 yıldır tartışılan bir konu olup, halen yasal boşluklar olduğu her türlü etkinlik ve akademik platformda görüşülmektedir. Eski personelin güvenlik kimlik kartlarının yenilenmemesi bile sektör içinde bir soru işareti yaratmaktadır. 2014 yılının içinde Ankara Bilkent Otel’de yapılan çalıştay, Afyon’da yapılan çalıştay ve benzeri diğer platformlarda bu konular sürekli gündeme gelmekte, ancak katedilen mesafe maalesef çok az ve yavaş olmaktadır. 250.000 civarı çalışanı olan güvenlik sektöründe sendikal yapılaşma söz konusu değildir. Güvenlik sektörü belki de çalışanların haklarının bu çalıştaylarda işverenler tarafından savunulmaya çalışıldığı tek sektördür. Sektörün maddi ve manevi hakları ne kadar iyi olursa, çalışan kalitesi ve verim o oranda artacaktır.

Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sektörün geleceği ile ilgili benim cevabım çok kısadır. Önce mevzuat yeterli olacak ve güncel tutulacak, buna bağlı ve paralel olarak sektörde yetkin insanlar olacak. Birde bunlara yatırımcının sözde değil özde güvenlik ihtiyacına optimum seviyede bakmasını ilave etmek gerekir. Bunlar olursa sektör ileriye gider. Yoksa varlığı ile yokluğu belli

olmayan “Hiçbir iş bulamadım, bari güvenlik görevlisi olayım.” sektöründen öteye gidemez. Bizler güvenlik tedbirlerini caydırıcı, geciktirici ve risk azaltıcı olarak gördüğümüz sürece sektör kendisini sürekli olarak dinamik tutacaktır.

Güvenlik sektöründe verilen eğitimleri yeterli görüyor musunuz? Bu sorunuza “Evet” demeyi çok isterdim. Bu sorunun cevabı da yukarıda açıklanan bir çok konu ile paralel ve eşdeğerdir. Maalesef sektör eğitim konusunda iyi organize olamamıştır. Biz kurum olarak bu yıl ilk defa güvenliğin bir kısmında taşeron kullanmaya karar verdik ve gelen arkadaşları fiilen işe başlatıp (yani maaşlarını ödemeye başlayıp), ancak görev yerlerinde kullanmadan önce kurum içinde 15 gün süreli eğitime aldık. Bu eğitime gerek kurum içinden gerekse kurum dışından eğitmen/konuşmacı davet ettik. Taşeron firma yetkilileri bu kadar süre ile böyle bir uygulamayla ilk defa karşılaştıklarını belirttiler. Bana göre bu 15 günlük süre bile yeterli değildi. Sektörü tanımayan, ürünü tanımayan, uygulamaları bilmeyen, tesisi tanımayan kişiyi işe başladığı gün nasıl görev yerine gönderebilirsiniz? Mevcut düzenlemelere göre “temel eğitim” alanlar özel güvenlik sektöründe çalışabilmek için aranan asgari şartı yerine getirmiş olmaktadırlar. Bu asgari şart yeterli midir,


kurum içi eğitime ne kadar önem veriyoruz, beş yılda bir tekrarlanan tazeleme eğitimi ve sınavları eğitim kurumlarına destek maksadıyla mı yapılıyor gibi konuları kendi içimizde objektif sorgulamalıyız.

Avrupa ile kıyaslarsak sektörle ilgili gözlemleriniz nelerdir? Bu sorunuzun cevabı çok genel. Ülkelerin milli gelirlerini, teknoloji, sağlık, eğitim, spor, ulaşım vb. gibi sektörlerini kıyaslayın. Çıkacak sonuç güvenlik sektörü içinde aynıdır. Sektör içindeki bazı istisnalar genel değerlendirmeyi değiştirmez. Galatasaray’ın 2000 yılında UEFA Kupası’nı kazanması genel anlamda Türk futbolunun Avrupa’nın zirvesinde olduğunu kanıtlayamayacağı gibi; sektörümüzün içinde yer alan çok kıymetli kişilerin sektörün olması gerektiği yeri belgeleyememeside bir gerçektir. Başarının yaygın ve devamlı olması esastır. Biz çok başarılı bir çok yerli güvenlik şirketimizi yabancılara devretmedik mi? Bu mukayeseyi hangi kriterlere göre yapmaya çalıştığımızda önemli. Sektörde çalışan sayısı mı? Sektörün cirosu mu? Sektörün ülke içindeki güvenilirliği ve yeri mi? Güvenlik görevlilerinin yetkinliği mi? Bunların hepsi farklı özellikleri olan, farklı inceleme ve rekabet konusu olan aynı sektörün ele alınması gereken farklı parametreleridir. İngiltere şuanda güvenlik sektöründe istihdam açısından Avrupa’nın en önde gelen ülkesidir. İngiltere’yi yakın bir güvenlik görevlisi sayısı ile Türkiye takip etmektedir. Ciro açısından bakıldığında ise ucuz istihdam Türkiye’de sektörün pazar payının güvenlik görevlisi sayısı ile orantılandığında çok yüksek olmadığını göstermektedir. 2011 yılında 48, 2012 yılında 76 ve 2013 yılında 87 olmak üzere bu 3 yıl içerisinde toplam 211 güvenlik şirketi kapanmıştır. Bu yıllarda kapanan firmaların artmasının temel nedenleri arasında firma sayısındaki

Mevcut düzenlemelere göre temel eğitim alanlar özel güvenlik sektöründe çalışabilmek için aranan asgari şartı yerine getirmiş olmaktadır. Bu asgari şart yeterli midir, kurum içi eğitime ne kadar önem veriyoruz gibi konuları kendi içimizde objektif olarak sorgulamalıyız. artış ve buna bağlı olarak artan rekabet, hızla gerileyen kar marjları ve giderek daralan pazar payları önemli etkenler arasında ilk sırada yer almaktadır. Sonuç olarak, biz kalifiye insan gücümüzü çok ucuza istihdam ederek canımızı ve malımızı emanet ettiğimiz özel güvenlik sektörüne yeterli saygı ve desteği göstermemiş oluyoruz. Avrupa özel güvenlik sektöründe yıllık 15 milyar euro civarında bir ciro oluşturmaktadır. Türkiye’de istihdam edilen özel güvenlik elemanı sayısının büyüklüğüne rağmen Avrupa’daki emsalleri ile karşılaştırıldığında oluşan ciro miktarının hayli düşük olması ülkemizde uygulanan düşük ücret politikası sonucudur.

Sektörün önündeki engeller nelerdir? Sektörün çözüm bekleyen konularına (Mali Mesuliyet Sigortası, işveren maliyetinin azaltılması, güvenlik firmalarına bazı teşvikler uygulanması, ihalelerde en az fiyata bakıldı-

ğı kadar mal ve hizmet kalitesine bakılması, kıdem tazminatı kesinti oranlarının düşürülmesi vb.) birinci elden en kısa zamanda el atılması, büyük beklentilerden birtanesidir. Ben güvenlik sektörünün ülkemizde karşılaştığımız bütün olumsuzluklara rağmen çok iyi yerlerde olduğuna inanıyorum. Ancak bu kadar deneyim ve bilgi birikimimize rağmen hala bazı konularda dışarıya bağımlılığımızı kabul etmiyorum. Ben hangi dalda olursa olsun, güvenlik sektörünü bizim ülkemizde en iyi bilen ve uygulayan yöneticilerin, orta kademe müdürlerin ve güvenlik görevlilerinin olduğuna inanıyorum. Sektörün eksiklerini ve eleştirilecek yönlerini, doğal olarak yapıcı bir yaklaşımla masaya yatırıp eleştireceğiz. Bunları tartışmamak gerçekte sektöre ihanettir. Sektörün bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyor ve daha ileriye gitmek için birlik içinde hepimizin daha çok gayret etmesi gerektiğine inanıyorum.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 61


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Dakar Uluslararası Kongre Merkezi Projesi Senegal, Dakar’da başlayan proje, Organisation Internationale de la Francophonie (OIF)’nin 15. Zirvesi’ne ev sahipliği yapması amacıyla tasarlandı. Ateksis, projeye özel sunduğu çözümleriyle uluslararası arenada bir başarıya daha imza attı. ATEKSİS

C

entre International de Conférence de Diamniadio (CICD) ismiyle Senegal, Dakar’da başlayan proje, Organisation Internationale de la Francophonie (OIF)’nin 15. Zirvesi’ne ev sahipliği yapması amacıyla tasarlandı. 15. Frankofon Zirvesi, 3 dönemdir (20022014) Francophonie’nin genel sekreterliğini üstlenen Abdou Diouf’un bu görevi devredeceği zirve olarak planlanmıştı. Aynı

62 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

zamanda 1981-2000 yılları arasında Senegal başkanı olan genel sekreterin yöneteceği bu son toplantının kendi ülkesinde organize edilmesi; hem dönemin Senegal Başkanı Macky Sall hem de Francophonie tarafından emektar başkana yapılan cesur bir jest niteliği taşımaktaydı. Şehir merkezinden uzakta, altyapı olarak henüz hazır olmayan Diamniadio bölgesinde modern bir uluslararası kongre merkezi inşaa edebileceğini tüm dünyaya

göstermek Senegal hükümetine büyük bir prestij sağlayacaktı. Buna ek olarak, dünyanın en büyük 3 televizyon ağından biri olan TV5Monde’nin, 65 ülkenin başkanları ve diplomatlarının katılacağı etkinlik ayı boyunca yapacağı yayınlar, ülkenin tanıtımı için çok önemli bir fırsattı. Tüm dünyanın gözü önünde yapılan en ufak bir hatanın bile hüsran ile sonuçlanacağı, Senegal ve Francophonie açısından diplomatik seviyede önem arz eden bu projenin 9 ay


gibi kısa bir zamanda tamamlanması gerekiyordu. Senegal hükümeti bu kritik görev için Summa’yı, Summa da profesyonel sistemler yüklenicisi olarak Ateksis’i tercih etti. Daha önce yine benzer bir coğrafyada, üstelik daha da kısıtlı zamanda Sipopo Congress Center projesini başarıyla tamamlamış Türk firmaları bu projede de gösterdikleri yüksek performansla kendilerine duyulan güvenin isabetli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. 42 metre genişliğindeki çok amaçlı Ana Salon’da D.A.S. Audio Event Serisi hoparlörler ve Aero Serisi subwooferlar ile oluşturulmuş sol/orta/sağ array konfigürasyonu tercih edildi. Her bir array; 8’er adet Event210A (2x10” + 1.5” HF) üç yollu hoparlör ve 3’er adet LX218CRA (2 x 18”) aktif subwooferdan oluşturuldu. Ön sıralar, sahne altına gömülü olarak monte edilmiş 8 adet DAS Artec 526A (2x6” + 1” HF) front-fill hoparlör ile desteklendi. Tüm hoparlörler mimariyle koordineli çalışılarak akustik geçirgen panellerle gizlendi. Çok amaçlı sahnenin monitör hoparlör ihtiyaçlarını karşılamak için de DAS Action M12A aktif sahne monitörleri tercih edildi. Akustik ergonomi kriterleri göz önünde bulundurularak; tasarım aşamasında tüm hoparlörlerin pozisyonları, açıları ve gecikme zamanları AFMG EASE modülleri yardımıyla oluşturulan akustik modeller kullanılarak belirlendi. Devreye alma aşamasında ise NTI Audio XL2 Akustik Analizör ile saha ölçümleri gerçekleştirildi; homojen ses dağılımı ve maksimum anlaşılabilirlik hedeflerine ulaşabilmek için elde edilen bu verilerden BSS

Çok amaçlı salonun dinamikleri göz önünde bulundurularak, çeşitli senaryolarda konferans, ses, video ve kontrol bağlantı ihtiyaçları; sahnede belirlenen kritik noktalara gömülen mimariyle uyumlu özel tasarım bağlantı panelleri aracılığıyla sağlandı. BLU-160 DSP konfigürasyonunda faydalanıldı. Tüm ses kaynaklarının miksajı, işlenmesi ve iletimi için BSS Soundweb London ürünlerinin ve salona özel dizayn edilmiş London Architect arayüzünün yanı sıra, Soundcraft Si Performer 3 ses masası BLU-Link opsiyon kartı aracılığıyla sisteme entegre edilerek, operatörün tüm giriş ve çıkışları tek dijital mikserden kontrol edebilmesine olanak verildi. Buna ek olarak masanın DMX arabirimi LitePutter Dimmer’lar ile haberleştirilerek, aynı mikserden De Sisti

Leonardo Serisi sahne ışıklarını kontol etme kolaylığı da sağlandı. Yaklaşık 2,000 m2’lik alana sahip 1200 kişilik salonda video gösterimi için, Christie Roadster HD20K-J 18K ANSI Lümen (20K Merkezi Lümen) video projektör ve Da-Lite 416” motorlu perde tercih edildi. Ağırlıklı olarak HDMI ve HD/SDI video sinyallerinden oluşan sistemde; görüntünün iletimi, işlenmesi, anahtarlanması ve dağıtılması görevi, kalitesi ve güvenilirliği ile tanınan Extron’un video extender, matrix switcher ve distribu-

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 63


ELEKTRONİK GÜVENLİK

tion amplifier ürünlerine verildi. Çoklu görüntü işlemcisi olarak Avitech Titan 9000 Multiviewer kullanıldı. Operatörün tüm video sistemini tek noktadan kontrol edebilmesi adına Extron IP Link kontrol işlemcisi ve dokunmatik kontrol panelinden oluşan bir otomasyon sistemi tesis edildi ve işletme ihtiyaçlarına yönelik otomasyon arayüzü tasarlandı. Çok amaçlı salonun dinamikleri göz önünde bulundurularak, çeşitli senaryolarda ihtiyaç duyulabilecek konferans, ses, video ve kontrol bağlantı ihtiyaçları; sahnede belirlenen kritik noktalara gömülen mimariyle uyumlu özel tasarım bağlantı panelleri aracılığıyla sağlandı.

Integrus Kablosuz Dijital Dil Dağıtım Sistemi Sahneye yerleştirilen 4 katlı mobil platform üzerindeki 75 adet başkan koltuğunun kolçaklarına Bosch DCN Flush Mount gömülü delege üniteleri monte edildi. Platform içerisine monte edilen

64 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

delege arabirimleri ile kolçaklara gömülü modüller arasındaki bağlantılar, platformun ve koltukların mobilizasyonu sırasında kolaylık sağlayacak şekilde düzenlendi. Tercüman odalarında ve sahneye kurulan ses yalıtımlı Audipack Silent serisi mobil tercüman kabinlerinde, yüksek kalite ve düşük gecikmeleri nedeniyle tercih edilen BON BEM-182 HD/ SDI broadcast monitörleri, Bosch DCN-IDESK tercüman masaları ve Bosch LBB 9095 tercüman kulaklıkları ile 16 tercümana simültane çeviri sırasında ihtiyaç duyabileceği tüm olanaklar sağlandı.

Tercüme kanallarının katılımcılara ulaştırılmasında 32 bağımsız kanala kadar ses dağıtımına olanak sağlayan Bosch Integrus Kablosuz Dijital Dil Dağıtım Sistemi tercih edildi. 16 kanallı INT-TX16 merkezi üniteden beslenen kızılötesi Integrus radyatörler kullanılarak tüm salon kapsama alanı içerisine alındı ve katılımcılara dağıtılan Integrus cep alıcıları vasıtasıyla tercüme kanalları katılımcılara ulaştırıldı. Konferans uygulamalarının özel taleplerini karşılamak üzere tasarlanmış olan Bosch HD Conference Dome kameralar, DCN-HD Automatic Camera Control yazılımı aracılığıyla DCN sistemine entegre edildi. Sistem, söz alan konuşmacının görüntüsü herhangi bir operatör müdahalesine ihtiyaç duyulmadan hem sahne perdesinden hem de tercüman ve operatör monitörlerinden izlenilebilecek şekilde tasarlandı. HD/SDI video çıkışından 10ms gecikme ile Full HD çıkış veren Conference Dome kameralar sayesinde, özellikle simültane tercümanlar için kritik olan görüntü gecikmesi ve ses/ video senkronizasyonu sorununun önüne geçildi.

Doğru frekansı ayıklama imkânı Diplomatik düzeyde toplantılara ev sahipliği yapması amacıyla ta-

Tasarlanan arayüzle, gerçek zamanlı frekans analizörü üzerine entegre edilen parametrik ekolayzır kullanılarak hem salon içindeki hem de kontrol odasındaki operatörlere, salonda feedback başlamadan doğru frekansı ayıklama imkanı sağlandı.


sarlanan başkanlık salonunda, 20 metre çapında bir çember oluşturan 5 adet yay şeklinde masada toplam 75 adet Bosch DCN-DISCS delege ünitesi kullanıldı. DCN sisteminin tüm kablo bağlantıları masanın görünmeyen bölgelerine gizlendi. Her masanın altında yer alan, mimariye uygun şekilde tasarlanan bağlantı panelleri ve Extron transmitterlar aracılığıyla delegelerin dijital ya da analog ses ve video gönderebilmesine olanak sağlandı. Salon yapısının dairesel olmasından ötürü seslendirme, video projeksiyon, kamera ve dil dağıtım sistemleri 90’ar derecelik aralıklarla 4’lü konfigürasyonlar olarak tasarlandı. Seslendirme sistemi kapsamında D.A.S. Audio’nun 20 yıldır dünya çapında saygı duyulan Reference Serisi hoparlör ve subwooferları, D-Serisi Profesyonel Power Amplifikatörler ile sürüldü. RF-12.85 yönlendirilebilir horn’lu hoparlörler ve RF-118 horn-bass subwooferlar ile özellikle konuşma frekanslarında mükemmel bir frekans tepkisi ve kapsama alanı elde edildi. Akustik açıdan feedback’lere oldukça müsait bir mimariye sahip olan salonda, 75 farklı delegenin birbirinden farklı mikrofon kullanım alışkanlıkları ve konuşma karakteristikleri de göz önünde bulundurularak, BSS BLU-100 DSP yardımıyla frekans yelpazesinden minimum oranda taviz verecek şekilde çözüm üretildi. Tasarlanan arayüzle, gerçek zamanlı frekans analizörü üzerine entegre edilen parametrik ekolayzır kullanılarak hem salon içindeki hem de kontrol odasındaki operatörlere, salonda feedback başlamadan

Senegal İletişim Bakanı, hükümetin Frankofoni Zirvesi ile dikkatleri üzerine çeken Diamniadio’ya 120 milyon dolar bütçeyle 25 hektarlık bir teknoloji kenti kurmayı hedeflediğini ilan etti. Ateksis, uluslararası seviyede kritik bir sınavı otoritelerden tam puan alarak tamamladı. doğru frekansı ayıklama imkanı sağlandı. Video sistemi kapsamında Barco’nun Norveç’te üretilen ve 7/24 çalışma süresi öngörülerek optimize edilmiş Projection Design F32 Serisi video projektörleri tercih edildi. Tavan mimarisine uyumlu motorlu liftlere monte edilen 4 adet projektör, 4 adet motorlu 240” Da-Lite perdeye yansıtıldı. Bu sayede video sistemi, kullanılmadığı zamanlarda tamamen görünmez olacak şekilde tasarlandı. Video sinyallerinin iletimi, işlenmesi, anahtarlanması ve dağıtımı noktasında kalite ve güvenilirlikten taviz verilmeyerek yine Extron ürünleri tercih edildi. Sistem otomasyonu Extron IP Link serisi ile gerçekleştirildi.

Bosch DCN Konferans Yazılımı Francophonie toplantılarının yüksek talep ve beklentileri karşılanmak üzere Bosch DCN Conference Software kabiliyetlerinden yararlanıldı. 4 farklı operatör bilgisayarında ihtiyaca yönelik 4 farklı kullanıcı arayüzü tasarlandı. Projeksiyon perdelerine otomatik olarak yansıtılan konuşmacı video görüntüsü, söz hakkı bekleyen delegeler listesi-

nin içerisine gömülerek salonda görüntülendi. Francophonie’nin talebi üzerine genel sekretere özel bir bildirim arayüzü tasarlanarak, önüne yerleştirilen 50 monitöre yansıtıldı. Tüm sistemi kontrol eden kontrol odasının yanı sıra, teknik sorumlu Duoson Multimedia operatörlerinin salon içerisinde kurulan operasyon merkezinden de ses, video ve DCN sistemini kolayca kontrol edebilecekleri şekilde sistem genişletildi. 65 ülkenin başkan ve diplomatlarının yanı sıra, TV5Monde yayınları aracılığıyla tüm dünyanın gözleri önünde Senegal Fransızca konuşulan ülkeler için önemli bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Beklentileri fazlasıyla karşılayan ve tüm katılımcıların beğenisini kazanan kongre merkezine Abdou Diouf’un adı verildi. Senegal İletişim Bakanı, hükümetin Frankofoni Zirvesi ile dikkatleri üzerine çeken Diamniadio’ya 120 milyon dolar bütçeyle 25 hektarlık bir teknoloji kenti kurmayı hedeflediğini ilan etti. Ateksis, profesyonel ürünleri ve akıllı çözümleriyle uluslararası seviyede kritik bir sınavı daha otoritelerden tam puan alarak tamamladı.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 65


ELEKTRONİK GÜVENLİK

IP kamera kayıt platformları

TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı; video analiz yetenekleri, aynı anda üç ekran desteği ile toplamda 75 adet kamerayı bir PC üzerinde görüntüleyebilmesi ve gelişmiş kullanıcı yetkilendirme seçenekleri ile öne çıkmaktadır. M.Seyda TARTAR / Sistem Satış Mühendisi UTC BUİLDİNG & INDUSTRİAL SYSTEMS

A

nalog kameralara kıyasla daha yüksek görüntü kalitesi, video analiz yetenekleri ve kurulum avantajları dolayısı ile her geçen gün daha fazla tercih edilen IP kameralara paralel olarak; IP kameralar

66 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

için geliştirilen kayıt platformları da günden güne gelişmektedir. Hızla gelişen sektörde, IP CCTV alanında faaliyet gösteren yazılım ve donanım odaklı firmaların stratejileri doğrultusunda farklı kayıt platformları ortaya çıkmakta ve bu kayıt platformları farklı avan-

tajlar sağlamaktadır. Bu konuda bir genelleme yapmak gerekirse, kayıt platformlarını iki ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar;

1. Donanım tabanlı ağ kayıt cihazları ( Network Video Recorder veya NVR)


2. Yazılım tabanlı ağ kayıt cihazları (Lenel NVR ve Prism) Donanım tabanlı kayıt cihazları genellikle, IP kamera üreticilerinin kendi kameraları veya kodlayıcıları (encoder) için özel olarak tasarladığı, Linux işletim sistemi tabanlı özel çözümleridir. İlgili donanım çözümleri, işletim sistemi, kamera kayıt, yönetim yazılımı ve disk ünitelerini içeren kompakt ürünlerdir. Donanım tabanlı kayıt cihazlarında kapasite, her bir kamera için belirlenen toplam kanal kapasitesi (16 Kanal, 32 Kanal, 128 Kanal vs.) ya da cihazın kayıt edebileceği toplam bant genişliğine (80 Mbps, 128 Mbps, 400 Mpbs, vs.) bağlı olarak değişkenlikler gösterebilmektedir. Birkaç sene öncesine kadar ilgili kayıt cihazları sadece bir ya da birkaç farklı üreticiye ait kameraları kayıt edebilmekteyken günümüzde ONVIF, PSIA gibi standartların yaygınlaşması ile birlikte donanım tabanlı ağ kayıt cihazları da standartlara uyumlu hale gelmiş ve bu standartlara sahip tüm kameraları kayıt edebilmeye başlamıştır. Yazılım tabanlı kayıt platformları ise, server-client mimarisi mantığı ile çalışan; farklı üreticilere ait bir çok marka/model kamera ile birlikte, ONVIF, PSIA gibi standartlara da uyum sağlayarak çözüm üretebilen çözümler olarak öne çıkmaktadır. Yazılım tabanlı kayıt platformları Windows işletim sistemi üzerinde çalışmakta ve donanım özellikleri yeterli herhangi bir sunucuya yüklenebilmektedir. İlgili yazılım çözümleri kamera

Analog kameralara kıyasla daha yüksek görüntü kalitesi, video analiz yetenekleri ve kurulum avantajları dolayısı ile her geçen gün daha fazla tercih edilen IP kameralara paralel olarak; IP kameralar için geliştirilen kayıt platformları da günden güne gelişmektedir. başına ya da sistemin toplamı için lisanslama mantığı ile planlanmakta, kayıt edebileceği toplam kamera sayısı ise, üzerinde çalıştığı donanımın kapasitesine bağlı olarak değişmektedir. UTC Building & Industrial Systems’in Interlogix iş kolu, hem donanım hem de yazılım tabanlı ağ kayıt platformları alanında çözüm sağlamakta ve farklı proje ihtiyaçları için esnek çözümler üretebilmektedir. TruVision ürün ailesinde bulunan 4, 8, 16, 32 ve 128 kamera kapasiteli NVR’ların yanı sıra, yazılım tabanlı kayıt platformunu tercih eden kullanıcıların da taleplerine cevap verebilen Prism çözümü ile de alternatifli ve esnek bir çözüm platformu sunulmaktadır. TruVision ürün ailesinde bulunan 8,16 ve 32 kanal IP kamera kayıt seçeneği sunan TVN21P NVR, toplamda 160 Mbps kayıt kapasitesi, 32TB’a kadar arttırılabilen dâhili disk kapasitesi ve E-SATA üzerinden harici disk ilavesi desteği gibi özellikleri ile projeler için anahtar çözüm sağlamaktadır. ONVIF desteği ile de ilgili standartta uyumlu ve en fazla

5MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmektedir. TVN21P, üzerinde bulunan çift ekran desteği sayesinde de lokal izleme istenen küçük ve orta ölçekli projelerde, ilave PC ve izleme yazılımına ihtiyaç duymadan kullanıcılara çözüm sağlamaktadır.

TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı 128 kanal IP kamera kayıt imkanı sunan TVN70 ise kamera başına 8 Mbps bant genişliği, 96TB’a kadar arttırılabilen dahili disk kapasitesi ile kurumsal projelerde optimum çözümler sunmaktadır. RAID 0/1/5/10 desteği, yedekli(redundant) güç kaynağı ve ağ bağlantısı imkanı bulunan TVN70 ONVIF uyumluluğu ile de, ilgili standartta uyumlu ve en fazla 6MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmektedir. Birden fazla NVR’ın bulunduğu orta/ büyük ölçekli projelerde izleme ve yönetim için kullanılacak yazılımlar da en az NVR’lar kadar önem arz etmektedir. Kullanıcı bazlı yetkilendirme, çoklu ekran

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 67


ELEKTRONİK GÜVENLİK

desteği, video analiz yetenekleri gibi önemli özellikleri gerçekleştirebilen yazılımlar kullanıcılar tarafından talep edilmektedir. TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı, video analiz yetenekleri, aynı anda üç ekran desteği ile toplamda 75 adet kamerayı bir PC üzerinde görüntüleyebilmesi ve gelişmiş kullanıcı yetkilendirme seçenekleri ile öne çıkmaktadır. Diğer yandan HD ve FULLHD çözünürlüğe sahip kameraların projelerde her geçen gün daha fazla tercih edilmesi sebebiyle, yüksek çözünürlüğe sahip bu kameraların yazılımda sorunsuz ve minimum gecikme ile gösterilmesi öne çıkan ve üzerinde titizlikle durulan bir konu olmaktadır. Birden fazla yüksek çözünürlüklü kamera görüntüsünün bir PC üzerinde sorunsuz şekilde gösterilebilmesi için üst seviye PC işlemcilerine ve güçlü ekran kartlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak aynı anda bir PC üzerinde izlenmesi istenen MP kamera görüntüsü on altı (4x4) ve üzeri gibi rakamlara ulaştığında ise bu üst seviye işlemciler ve güçlü ekran kartları dahi gelen trafiği işlemede yetersiz kalabilmektedir. Bu da daha fazla PC kullanımı ve yükselen maliyetler anlamına gelmektedir. TruVision Navigator işte bu noktada önemli bir avantaja sahip bir yazılım olarak öne çıkmaktadır. Operatör, TruVision yazılımı üzerinden 4x4 ve 5x5 ekran modlarını aktif ettiğinde, yazılım otomatik olarak kameraların yüksek çözünürlüklü birincil video akışları yerine, daha düşük çözünürlüklü ikincil video akışını ekrana getirmektedir. Örneğin kameranın birincil video akışı

68 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Birden fazla yüksek çözünürlüklü kamera görüntüsünün bir PC üzerinde sorunsuz şekilde gösterilebilmesi için üst seviye PC işlemcilerine ve güçlü ekran kartlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

1280x720 (HD) 25fps ve ikincil video akışı 320x288 (CIF),25 fps olsun. Yazılım 1x1 ve 2x2 ekran modunda ekranda HD, 25fps görüntüyü gösterirken, 4x4 ve 5x5 ekran modunda ise ekranında CIF, 25fps çözünürlüğe sahip görüntüleri otomatik olarak gösterecektir. Bu sayede minimum PC donanımı ile maksimum verim elde etmek ve maliyet avantajı sağlamak mümkün olmaktadır.

Lenel prism video yönetim sistemi Gelişmiş, kolay ve kullanıcı dostu arayüzü ile Lenel Prism açık bir video yönetim sistemidir. Üç farklı şekilde sunulan (standart, profesyonel ve kurumsal) Prism, bağımsız bir video yönetim sistemi olarak veya Lenel’in seçkin kartlı geçiş ürünü olan OnGuard® ile entegre çalışarak; ölçeklenebilirliği, esnekliği ve güvenilirliği ile tüm organizasyonların gelişen video yönetim sistemi ihtiyaçlarını karşılamaktadır. En ileri bilgi teknolojileri ve video gözetimi endüstri standartlarını kullanarak üretilen Prism, OnGuard ile sorunsuz entegre olarak olay güdümlü izleme, olay/alarm izleme ve sistem yönetimi sağlamaktadır.

Prism; endüstri standartları RTP / RTSP taşıma protokollerini benimseyerek yüksek performanslı video depolayan ve geri çağırabilen modernize edilmiş Lenel NVR ile sıkı bir şekilde entegredir. Lenel NVR sayesinde Prism; yüzlerce third-party veya Interlogix kamerayı izleyebilir ve kontrol edebilir. Prism; satılmaya hazır standart donanım veya optimize edilmiş komple sistem donanımı çözümleri üzerinde kurulmak için birincil olarak Lenel® NVR kayıt motorunu kullanmaktadır. Prism; OnGuard ve Lenel NVR kombinasyonu sektörün lider video/kartlı geçiş entegre çözümünü sunmaktadır. Prism; basit ve küçük ölçekli kurumlarda, sistem boyutu büyüdükçe, düşük mülkiyet maliyetli video çözümleri sunmakla birlikte aşamalı fiyatlandırma ile uygun maliyetli bir giriş noktası sağlamaktadır. Diğer bir aşamalı fiyatlandırma da OnGuard ile entegre olarak tam özellikli bir entegrasyon deneyimine izin vermektedir. Baz lisans sınırsız Client ve Lenel NVR kayıt yazılımı kullanımını kapsamaktadır. Kamera kanal lisansı tek ve belirlenmiş bir kamera yerine genel bir sistemi kapsamaktadır.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Görüntülü diyafonlarla eviniz kontrol altında Somfy görüntülü diyafonlar; zilinizi çalan kişinin görüntüsünü otomatik olarak ev ya da iş yerinizde bulunan monitöre iletiyor, görüntü iletimiyle birlikte kapınızdaki kişi ile sesli olarak iletişim kurmanıza ve kapı otomatiğini açmanıza da olanak sağlıyor. SOMFY

G

ünümüz şartlarında hem iş yerleri hem de evler için güvenlik en önemli öncelik. Doğal olarak gelişmekte olan teknoloji; kendilerini her an güvende hissetmek isteyenlere farklı çözümler sunmaya devam ediyor. Ev otomasyon sistemlerinde hizmet veren Somfy’nin görüntülü diyafon modelle-

ri de bunlar arasında ilk sırada geliyor. Somfy görüntülü diyafonlar; zilinizi çalan kişinin görüntüsünü otomatik olarak ev ya da iş yerinizde bulunan monitöre iletiyor, görüntü iletimiyle birlikte kapınızdaki kişi ile sesli olarak iletişim kurmanıza ve kapı otomatiğini açmanıza da olanak sağlıyor. Somfy görüntülü diyafon sistemlerinin V200, V400 ve V600 olmak üzere birbirinden teknolojik ve fonksiyonel 3 farklı modeli bulunuyor. V400 ve V600 modelleri, siz evde yokken kapınızı çalan kişilerin fotoğraflarını çekip, 400 fotoğrafa kadar hafızasına kaydetme özellikleriyle de öne çıkıyor.

Somfy diyafon sistemlerinin özellikleri Somfy görüntülü diyafon sistemleri; iç mekân monitörü ve dış mekân sokak paneli olmak üzere iki parçadan oluşuyor. İç mekân monitörü; zili kimi çaldığını görmenizi, yanıtla-

70 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

manızı ve kapıyı açmanızı sağlayan renkli bir ekrandan oluşuyor. Bunun yanı sıra standart işlevlerine ek olarak Somfy görüntülü diyafonlarla; bahçe kapısı, garaj kapısı, ev kapısı, panjurlar ve aydınlatma gibi diğer Somfy RTS ekipmanlarını aynı monitör üzerinden kontrol etmeniz de mümkün hale geliyor. Ayrıca tüm prizlerin enerjisi de yine aynı noktadan kesilebiliyor. Böylece evden çıkmadan önce tek hareketle lambalarınızı, panjurlarınızı ve bahçe kapınızı kontrol edebilir; evden içiniz rahat bir şekilde ayrılabilirsiniz. Somfy görüntülü diyafonların tahribata karşı dayanıklı bir şekilde tasarlanmış olan dış mekân sokak paneli ise yağmur koruması, gece görüşü ve arka aydınlatmalı tuşları ile farkını ortaya koyuyor. Üstelik modele bağlı olarak parmak izi tanıma özelliği eklenebiliyor ve böylece zil çalma ihtiyacını tamamen ortadan kaldırabiliyor.



BİLGİ GÜVENLİĞİ

Bilgi güvenliği olgunluk modeli Bilgi güvenliği konusundaki önemli sorunlardan birisi de, bu konunun sanki kurumun diğer faaliyetlerinden bağımsız bir konuymuş gibi ele alınmasıdır. Oysa tüm güvenlik problemleri iş hedeflerine, iş hedefleri de güvenlik konusuna sıkı sıkıya bağlıdır. Füsun KOCAMAN

B

ilgi güvenliğinin temel hedeflerinin gizlilik, bütünlük ve kullanılabilirlik olduğunu, ama bu üçlü hedefe ulaşmanın, güvenliğin tümüyle sağlandığı anlamına gelmediğini biliyoruz. Ancak sahip olunan bilgilere karşı yapılabilecek saldırıların önlenmesi ve kurumun saldırı girişimleri ve/ veya arızalara rağmen misyonunu

72 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

sürdürebilir olmasının sağlanması halinde bilgi güvenliğinin varlığından söz edilebilir. Bilgi güvenliği konusundaki önemli sorunlardan birisi de, bu konunun sanki kurumun diğer faaliyetlerinden bağımsız bir konuymuş gibi ele alınmasıdır. Oysa tüm güvenlik problemleri iş hedeflerine, iş hedefleri de güvenlik konusuna sıkı sıkıya bağlıdır. Bazen bilgi güvenliği için yapılan

yatırımlar finansal hedeflere ters düşse, ya da alınan güvenlik tedbirleri bazı hizmetleri zorlaştırsa da, diğer tüm konular gibi bilgi güvenliği konusu da en üst düzey yönetim tarafından gündeme alınır ve değerlendirilirse, kurumda güvenlik zafiyeti yaratmadan akılcı çözümler üretilebilir. Bilgi güvenliği, hem ilk yatırım anında hem de sürdürülebilirlik açısından önemli bir maliyet


unsurudur. Diğer yandan, güvenlik yetersizliğinin yarattığı maliyet her zaman rakamsal olarak ifade edilemese de, güvenlik yazılım ve/ veya personeline ödenen maliyetten çok daha yüksektir. Çünkü her şeyden önce müşterilerinizin ve iş yaptığınız diğer kurumların güvenini sarsar ki bunun size geri dönüşü çok daha ağır bedeller içerir. Fakat görüntüyü kurtarmak için, müşteriyi cezbetmek ya da yasal bir sorun olduğunda paçayı kurtarmak için yapılan çalışmalar veya güvenlik standartlarını belirleyen sertifikaları aldıktan sonra güncelleme çalışmalarını ihmal etme kolaycılığı, kısa vadede kurumun makyajına katkıda bulunsa da, uzun vadede yaşanabilecek kayıpları engelleyebilecek yaklaşımlar değildir. Kurumlar için ideal olan yalnızca saldırıyı tespit etmek değil önlemektir; çünkü bir saldırıdan sonra sistemi toparlamak için geçen sürenin bir maliyeti vardır ve bu süre ne kadar uzarsa maliyet de o kadar artar. Bu nedenle bilgi güvenliği tedbirleri, kurumun faaliyet alanındaki hedeflerine uygun şekilde ele alınmalı ve saldırı önlenememişse bile kurumun minimum sürede günlük işlerine geri dönebilmesini sağlayacak şekilde tasarlanmalıdır. Bilgi güvenliğini garanti altına almak için, hem planlama hem de tasarım aşamalarında güvenlik unsurlarını hesaba katmak ve kurumların gündelik işlerini aksatmadan, iç ve dış tehditlere geçit vermeyecek bir bilgi güvenliği mimarisi inşa etmek gerekir. Bir kurumun güvenliğini etkileyen dört alan tanımlayabiliriz: Kurum yönetimi, kurum kültürü, sistemlerin mimarisi ve hizmet yönetimi. Tüm bu alanların kurumun toplam güvenliğini oluşturduğu gerçeğinden yola çıkarak, mevcut bilgi güvenliği sisteminin kurumun ihtiyaçlarını karşılamaya hazır olup

olmadığını değerlendirmek çok önemlidir. Bilgi Güvenliği Olgunluk Modeli (Information Security Maturity Model – ISMM ), bu tip bir değerlendirmeyi yapmaya yarayan bir araçtır; olgunluk modelinin amacı, karmaşık kurumsal sistemleri küçük ve yönetilebilir parçalara bölerek derinlemesine incelemeye olanak sağlamaktır.

Mutlu cehalet Birden fazla bilgi güvenliği olgunluk modeli mevcuttur ve bunlar arasında tercih yapmak mümkündür. Bazıları hayli karmaşık hesaplamalar ve uzun araştırmalar içerirken, kimileri de oldukça basittir. Tercihinizi kendi personelinizin becerileri ve birikimleri ölçüsünde yapmanız yerinde olur. Genel olarak bu modeller, olgunluğu fazlara ayırır: Mutlu cehalet, farkındalık, düzeltmeler, dönüşüm ve operasyonel mükemmeliyet. Mutlu cehalet: Giriş seviyesinde ve hatta duruma göre geçici güvenlik tedbirleri alma durumuna işaret eder; yeterince deneyimli olmayan personel, rol ve sorumlulukların dağılımının eksikliği, süreçlerin tanımlanmamış olması ve ihtiyaca göre geçici ve yetersiz araçlarla çözüm üretilmesi ya da hiç araç kullanılmaması gibi özellikler taşır. Eğer kurumunuzun bilgi güvenliği seviyesi bu ise, hiç güvenliğiniz yok demektir. Farkındalık: Farkındalık sevi-

yesi, kurumdaki uzman kişilere yüksek oranda bağımlılığın yanı sıra rol ve sorumlulukların dağılımında belirsizlikler içerir. Süreçler ve politikaların net bir şekilde tanımlanmamış olmasına rağmen tutarlı bir biçimde uygulanması, araç kullanımının yaygın olması ancak bir standardın yakalanmamış olması göze çarpar. Düzeltmeler: Düzeltmeler seviyesinde, sağlıklı bir şekilde tanımlanmış rol ve sorumlulukların mevcudiyetine karşın zorunlu eğitim olmaması önemli bir eksikliktir. Bu seviyedeki kurumlarda, süreçler ve politikaların tanımlanmış ve tutarlı bir biçimde uygulanıyor olduğu, araçların tanımlı ve kullanımının yaygın olduğu görülür. Dönüşüm: Dönüşüm seviyesinde, eğitimin zorunlu hale geldiğini ve yönetimce onaylı olduğunu, süreçler ve politikaların tanımlanmış ve yönetim onaylı olduğunu, araçların düzenli kullanıldığını ve belirli bir ölçüde otomasyonun sağlandığını görürüz. Operasyonel mükemmeliyet: Operasyonel mükemmeliyet seviyesine gelinmişse, becerilerin etkinliğinin ölçüldüğünü, böylece geliştirme ve düzeltmelerin kovalandığını, süreçlerin yeniden tasarımları için güvenlik uygulamalarının düzenli olarak gözden geçiriliyor ve test ediliyor olduğunu, yenilikçi ve etkili araçların yüksek otomasyon seviyesinde kullanılıyor olduğunu gözlemleriz.

Kurumlar için ideal olan yalnızca saldırıyı tespit etmek değil önlemektir; çünkü bir saldırıdan sonra sistemi toparlamak için geçen sürenin bir maliyeti vardır ve bu süre ne kadar uzarsa maliyet de o kadar artar. Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 73


BİLGİ GÜVENLİĞİ

Gartner’ın yaptığı araştırmalar gösteriyor ki, şirketlerin yaklaşık yarısı farkındalık seviyesinde ve operasyonel mükemmeliyet seviyesine erişebilenler ise yalnızca %5. Yani, pek çok şirket güvenlik açıklarının bilincinde ama henüz durumlarını iyileştirmek için harekete geçmiş değiller.

Bilgi güvenliği hatalarını yok etmenin yolları Öz değerlendirme yapmak: Öz değerlendirme yapmak, hem hızlı hem de ucuz bir yöntemdir. Bir kontrol listesi hazırlanıp; bilgi güvenliği uygulamalarının risk yönetim kapsamına alındığından ve yazılım geliştirme sürecinin her aşamasında güvenlik konusunun da göz önüne alındığından emin olmak iyi bir başlangıç sayılır. Bu kontrol listesini hazırlarken bilgi güvenliği olgunluk modelinden yararlanmak mümkündür. Öz değerlendirme aşamasında, hem iş seviyesinde hem de uygulama seviyesinde tehdit modellemesi yapmak da yararlıdır; risk analizi ve yönetimi de zaten kurumunuzun karşı karşıya olduğu tehditleri belirlemeyi gerektirir. Bunu yaparken, bir dizi saldırı olasılığı ve olumsuz senaryolar belirlenir; bunların her birinin olasılığı, olası hasarı, önceliği ve işleyişe vereceği zarar hesaplanır. Uygulama güvenliği: Uygulama güvenliği konusunda koparılan gürültüye kulak vermek yerinde bir yaklaşım olur. Çünkü bu konuda üreticilerin saldığı ve medyanın yaydığı korku boşuna değildir. Örneğin; T-Mobile ya da Lexus-Nexus’da yaşanan trajediler, kullandıkları uygulamaların güvenlik deliklerinin sonucu gerçekleşmiştir. Unutmamak gerekir ki, ağ ve sistem katmanlarının güvenlik zafiyetine katkısı %30 iken,

74 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Bilgi güvenliği; hem ilk yatırım anında hem de sürdürülebilirlik açısından önemli bir maliyet unsurudur. Diğer yandan, güvenlik yetersizliğinin yarattığı maliyet her zaman rakamsal olarak ifade edilemese de, güvenlik yazılım ve/veya personeline ödenen maliyetten çok daha yüksektir. uygulama katmanın ki % 70’dir. Ağ güvenliğini ihmal etmemeli elbette, ama anti-virüs, IPS, firewall gibi ağ güvenliğini sağlamak için harcadığınız emek ve parayı, bilgi ve uygulama güvenliği yatırımlarıyla karşılaştırdığınızda göreceksiniz ki bu katmanda gereksinimler en az 2-3 kat daha fazla olmaktadır. Yazılım geliştirme alanında bir hatanın düzeltilmesinin bedeli, hem zaman hem de maliyet açısından geometrik olarak artmaktadır. Zor sorular sormak: Zor sorular sormak hem yazılım geliştiricinizi ve ürününüzü tanımanızı, hem de sizin düşünmenizi sağlar. Ama tabi önce zor soruların hangileri olduğunu belirlemek gerekir. Security Innovation CEO’su ve ISSECO üyesi Ed Adams’ın önerdiği zor sorulardan bazılarını burada paylaşırsak: • Zafiyet tepki süreciniz nedir? • Piyasaya yama sürme stratejiniz nedir? • Müşterilerinizi zayıflıklarınız konusunda nasıl bilgilendiriyorsunuz? • Yazılım geliştirme ekibinizin güvenlik eğitim seviyesi nedir? • Bağımsız 3. parti firmalara ürünleriniz üzerinde güvenlik değerlendirmesi yaptırıyor musunuz? Etik hackerlardan bir ekip oluşturun: Etik hackerlardan bir ekip oluşturarak uygulama sistemlerinize ve ağınıza saldırı

düzenlemelerini isteyebilirsiniz, ancak saldırıların yalnızca dışarıdan gelmediğini, içeriden de zorlamak gerektiğini unutmamak gerekir. Böyle bir ekibi kurum içinde kuramıyorsanız, bu işi yapan 3. parti şirketlerden de yararlanabilirsiniz. Ekibinizi eğitmek ya da eğitim almalarını sağlamak: Ekibinizi eğitmek ya da eğitim almalarını sağlamak kendiniz için yapabileceğiniz en büyük iyiliktir. Farkındalık konusunda en önemli adım eğitimdir; ISMM’ de belirtilen seviyelerde ilerlemenin tek yolu da eğitim ve dolayısıyla farkındalık düzeyini artırmaktır. Operasyonel mükemmeliyet düzeyinde bilgi güvenliği seviyesine erişmiş olgun %5’ in, bilgi teknolojileri için ayırdıkları bütçelerinin yalnızca %3’ ünü bilgi güvenliğine ayırdıklarını biliyor muydunuz? Yani iyi ile en iyi arasındaki farkı yaratan şey büyük paralar değil, yalnızca yüksek bilinç ve eğitim düzeyi. Tüm elemanlarının, yöneticilerinin, müşterilerinin, iş ortaklarının Bilgi Güvenliği konusundaki farkındalığını artıran ve bilgi güvenliği personeline düzenli ve üst düzey eğitim veren kurumlar ipi göğüslüyorlar. Kaynak: Güvenlik Üçlemesi: Gizlilik, Bütünlük ve Kullanılabilirlik (Security triad C.I.A: confidentiality, integrity and availability



GÜVENLİK HİZMETİ

AB icraatının temel direklerinin güçlendirilmesi Schengen Bilgi Sistemi (SIS); bugün en yaygın kullanılan bilgi paylaşım aracıdır. Yetkili ulusal makamlar, hem Avrupa Birliği içinde hem de dış sınırlarda kayıp kişiler ve nesneler konusunda uyarılarda bulunmak için bu sistemden yararlanabilmektedirler. Çeviri: Arzu YÜKSEL

O

perasyonel anlamda, daha iyi ve birlikte daha yakın çalışılması, her şeyden önce, ilgili bütün aktörlerin (İster AB kurumları ve ajansları ve üye devletler olsun ister ulusal emniyet makamları) mevcut

76 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

araçları tamamen uygulamaya koymaları anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda bilgi alışverişi, operasyonel işbirliği ve başka destekler konusuyla ilgili AB önlemlerinin katma değerini en üst düzeye çıkarmaya yönelik yeni ve daha gelişmiş araçlar da gerek-

tirmektedir. Avrupa Birliği, ulusal güvenlik makamları arasında bilgi alışverişini kolaylaştırmaya yönelik birçok araç sağlamaktadır. Bunlar, üye devletler tarafından tam anlamıyla kullanılmalıdır. Hala kritik boşlukların olması durumunda, ek AB araçlarının


gerekli olup olmadığını değerlendirmemiz gerekiyor. Schengen Bilgi Sistemi: Schengen Bilgi Sistemi (SIS); bugün en yaygın kullanılan bilgi paylaşım aracıdır. Yetkili ulusal makamlar, hem Avrupa Birliği içinde hem de dış sınırlarda aranan veya kayıp kişiler ve nesneler konusunda uyarılarda bulunmak için bu sistemden yararlanabilmektedirler. SIS; terör şüphelilerine ilişkin bilgi alışverişini artırmak ve üye devletlerin AB dışındaki terörist gruplara katılmak istediklerinden kuşkulandıkları kişilerin seyahat belgelerini geçersiz kılmaya yönelik girişimlerini desteklemek amacıyla 2015 yılının başlarında daha da geliştirildi. Komisyon, üye devletlere ulusal düzeyde konulmuş olan seyahat yasaklarını uygulamalarına yardımcı olma olanaklarını değerlendirecektir. Komisyon, yeni operasyonel ihtiyaçların uyarıları tetiklemeye yönelik ek kategorilerin getirilmesi gibi mevzuat değişikliklerine ihtiyaç duyup duymadıklarını tayin etmek için 2015-2016’da SIS’yi değerlendirecektir. Dış sınırlarda güvenliği daha da güçlendirmek için, İnterpol’ün Çalıntı ve Kayıp Seyahat Belgeleri (SLTD) veritabanıyla birlikte SIS’nin tam şekilde kullanılması gerekmektedir. Komisyon; SIS ve SLTD’nin kontrol edilmesi suretiyle otomatik sınır kontrollerinden yararlanmaları için üye devletlere yardımcı olacak ve üye devletlerin SLTD’ye veri sağlama yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini izlemeyi sürdürecektir. Komisyon ayrıca, sınır muhafızlarının sınır kontrollerini daha iyi gerçekleştirmeleri ve SIS ve SLTD’den tam olarak yararlanmalarını teşvik etmek amacına

yönelik elkitabını da güncellemektedir. Üye devletler, dış sınırların kendilerine düşen kısmını kontrol ederken bütün Avrupa Birliği nezdinde sorumluluk taşırlar. İşte bu nedenle, ortak risk göstergeleri, insanlar üzerinde aramalar gerçekleştirirlerken ulusal sınır yetkililerinin çalışmasını desteklemelidirler. Avrupa Komisyon’u, üye devletlerden gelen katkılara dayalı olarak, yabancı teröristlerle ilgili birinci ortak risk göstergeleri dizisini 2015 yılının birinci yarısında tamamlayacaktır. Europol ve Frontex, bu risk göstergelerinin gelecekte muhafaza edilmesinde başrole sahip olacaklardır. Komisyon, Schengen Sınır Kodunun etkililiğini izlemeyi sürdürecek ve iyileştirmelere ihtiyaç olup olmadığını inceleyecektir.

Sınır yönetimi standartları Hukukun üstünlüğü ilkesi ve temel haklar bakımından sınır yönetimi konusunda ortak yüksek standartlar sınır ötesi suçların ve terörün engellenmesi bakımından temeldir. Avrupa Göçmenlik Gündemi sınır yönetimi konusuna daha da fazla eğilecektir. Komisyonun 2016 yılının başı itibarıyla sunmayı planladığı Akıllı Sınırlara ilişkin gözden geçirilmiş teklif; verimliliği ve etkililiği artırmaya yardımcı olacaktır.

Malların serbest dolaşımıyla ilgili güvenliği artırmaya yönelik tamamlayıcı önlemler de sınırda silah kaçakçılığı, yasadışı ilaç ve sigara kaçakçılığı veya yasadışı para transferleri gibi yasadışı faaliyetlerle uğraşılmasına katkıda bulunur. Gümrük Ön Kargo Bilgi Sistemi, gümrük makamlarına AB’ye ulaşan ve AB’den ayrılan kargonun güvenlik riski değerlendirmesine ilişkin olarak ön ihbar sağlamaktadır. Gümrükler ile diğer emniyet güçleri arasında etkili bilgi paylaşımı sağlanarak tam olarak bu sistemden yararlanılmalıdır. Dolandırıcılıkla Mücadele Bilgi Sistemi (AFIS), gümrük güvenlik güçlerinin sınır ötesi suçlarla mücadele etmelerini destekleyen gümrük dolandırıcılıkla mücadele bilgilerinin alışverişine yönelik önemli bir platform sağlamaktadır. Prüm; henüz tam potansiyelle kullanılmayan, AB düzeyinde bir bilgi alışveriş aracına bir başka örnektir. Bu araç, DNA profillerinin, parmak izi verilerinin ve araç plaka verilerinin otomatik olarak karşılaştırılmasını sağlamaktadır ki bu veriler suçun tespit edilmesi ve etkili bir kanıt toplanması açısından çok önemlidir. Sistemin potansiyelinden tam olarak yararlanılamamaktadır; çünkü şu aşamada sadece

Üye devletler, dış sınırların kendilerine düşen kısmını kontrol ederken bütün Avrupa Birliği nezdinde sorumluluk taşırlar. İşte bu nedenle, ortak risk göstergeleri, insanlar üzerinde aramalar gerçekleştirirlerken ulusal sınır yetkililerinin çalışmasını desteklemelidirler. Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 77


GÜVENLİK HİZMETİ

Avrupa Komisyon’u, üye devletlerden gelen katkılara dayalı olarak yabancı teröristlerle ilgili birinci ortak risk göstergeleri dizisini 2015 yılının birinci yarısında tamamlayacaktır. Europol ve Frontex, bu risk göstergelerinin gelecekte muhafaza edilmesinde başrole sahip olacaklardır. sınırlı sayıda üye devlet yasal yükümlülüklerini uygulamaya koymuş ve kendi sistemlerini ağ ile bütünleştirmiştir. Bu durum, Prüm çerçevesinin suçluların yakalanması ve haklarında kovuşturma açılmasındaki genel etkililiğini engellemektedir. Avrupa Komisyonu’na üye devletler, uygulamaya koymaya yönelik olarak önemli mali ve teknik destek almaktadırlar. Komisyon; AB hukukunun doğru uygulanmasını sağlamaya yönelik yetkilerini kullanırken bu konuya öncelik gösterecektir. Hiç kuşkusuz, AB araçlarının ulusal düzeyde yasal olarak uygulanması yeterli değildir. AB güvenlik çerçevesinin araçları, ancak ulusal güvenlik güçleri mevcut araçlara güven duyduklarında ve bilgi paylaşımına bağlı kalmaları ölçüsünde tam etkili olacaklardır. Şu anda ortak yasa koyucuların önünde bulunan Europol’e ilişkin bir yeni yasal esasla ilgili öneri, Europol’ün analitik becerilerini artırmayı, üye devletler nezdinde operasyonel eylemi tetiklemeyi ve kurumun veri koruma rejimini desteklemeyi amaçlamaktadır. Üye devletler; Europol’u AB’nin bütününde güvenlik bilgilerinin

78 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

paylaşılması yönünde birinci tercih ettikleri kanal olarak kullanmalıdırlar. Europol’ün Güvenli Bilgi Alışverişi Ağ Uygulaması (SIENA), üye devletlerin birbirleriyle, Europol’le veya Europel’le bir işbirliği anlaşması yapmış olan üçüncü kişilerle çabuk, güvenli ve kullanıcı dostu şekilde bilgi alışverişinde bulunmalarına olanak vermektedir. Bilgi alışveriş araçlarının aktif kullanımı, aynı zamanda, AB’nin araçları ile tek irtibat noktaları gibi ulusal güvenlik sistemleri arasında doğru ara bağlantı gerektirmektedir. Üye devletler, ilgili makamların çalışmalarını bütünleştirmeye ve koordine etmeye yönelik olarak ulusal düzeyde doğru yapıları devreye sokmak zorundadırlar. Faillerin hareketlerinin izlenmesi, terör ve suç şebekelerinin sekteye uğratılması bakımından önemlidir. Şimdi, ortak yasa koyucuların, uçak yolcularına yönelik olan ve AB düzeyinde güçlü ve etkili bir araç sağlarken, aynı zamanda Temel Haklar Bildirgesi’yle de tamamen uyumlu bir AB Yolcu İsim Kayıt (PNR) sisteminin tesis edilmesine ilişkin çalışmalarını acilen tamamlamaları gerekmektedir.

PNR bilgilerinin analizi Rezervasyon ve check-in sırasında hazırlanan PNR bilgilerinin analizi, güvenlik güçlerinin daha önce tanımadığı yüksek riskli yolcuları tespit etmeye yardımcı olmaktadır. PNR verilerinin terörle mücadele, uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, çocuk cinsel sömürüsü ve diğer ciddi suçlar bağlamında yüksek riskli yolcuların tespit edilmesi bakımından faydalı ve gerekli olduğu kanıtlanmıştır. PNR yönergesi kabul edildiğinde, ulusal sistemler arasında daha iyi işbirliğini sağlayacak ve üye devletlerarasındaki güvenlik boşluklarını azaltacaktır. PNR verilerinin işlenmesine ilişkin ortak risk göstergeleri, suçluların başka bir üye devletten geçerek seyahat ederek tespit edilmeden kaçmalarını engellemeye yardımcı olacaktır. Europol ve Frontex; Avrupa Komisyonu’na üye devletlerden alınan bilgilere dayanılarak söz konusu risk göstergelerinin geliştirilmesinde ve dağıtımında da önemli rol oynayabilir. AB; Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya ile PNR anlaşmaları yapmıştır. Söz konusu işbirliği, yabancı teröristlerin, uyuşturucu kaçakçılarının veya seyahat eden seks suçlularının tespit edilmesinde ve tutuklanmasında gerçek anlamda katma değere sahiptir. AB’nin AB-dışı ülkelerle PNR verisi alışverişine ilişkin gelecekteki yaklaşımı; tutarlı standartların ve çok özel temel haklarla ilgili koruma yollarını uygulamaya olan ihtiyacı dikkate alacaktır. Avrupa Adalet Mahkemesi’nin Kanada ile taslak PNR Antlaşması’na ilişkin görüşünü yayınlamasından sonra


ve mahkemenin vardığı sonuçları temel almak suretiyle; Avrupa Komisyonu üçüncü ülkelerle PNR veri alışverişi gerçekleştirmeye yönelik hukuksal olarak sağlam ve sürdürülebilir çözümler üzerindeki çalışmasını sonuçlandıracaktır. Veri korumaya ilişkin ortak kurallar, güvenlik güçlerinin ve adli makamların birbirleriyle daha etkili şekilde işbirliği yapmalarını ve ayrıca güvenin tesis edilmesini ve hukuksal kesinliği sağlayacaktır. 2015 yılı sonunda yapılan Veri Koruma reformu Antlaşması bir bütün olarak ve bilhassa polis ve yargı makamları bakımından bir Veri Koruma Yönergesine ilişkin öneri açısından önemlidir. Bunun yanı sıra, Avrupa Birliği, terörizm dâhil olmak üzere ceza gerektiren suçların engellenmesi, tespit edilmesi, soruşturulması ve kovuşturulması amacıyla AB ile ABD arasında iletilen kişisel verilerin üst düzeyde korunmalarını sağlamak amacıyla ABD hükümetiyle bir uluslararası çerçeve anlaşması (“Veri Koruma Şemsiye Anlaşması”) konusunda görüşmeler yapmaktadır.

Avrupa Adalet Mahkemesi İletişim verileri terörün ve organize suçun engellenmesine ve kovuşturulmasına da etkili şekilde katkıda bulunabilirler. Avrupa Adalet Mahkemesi’nin Veri Saklama Yönergesine ilişkin olarak vereceği yargıdan sonra, Komisyon ulusal düzeyde mevzuat gelişmelerini izlemeyi sürdürecektir. Birkaç AB ülkesinde faal durumda olan suç örgütleriyle mücadele edilmesi, adli makamlar arasında bilgi alışverişini ve işbirliğini de gerektirmektedir. Avrupa Komisyonu’na üye 26 devlet, AB vatandaşlarının sabıka kayıtlarına ilişkin bilgi alışverişi

sağlayan Avrupa Sabıka Kayıtları Bilgi Sistemini (ECRIS) kullanmaktadır. Ne var ki, AB’de suç işleyen AB vatandaşı olmayan kişiler için etkili şekilde çalışmamaktadır. Komisyon, ECRIS’i AB vatandaşı olmayanlar için geliştirmeye yönelik olarak hali hazırda başlatılmış olan çalışmayı hızlandıracaktır ve bu sistemin etkili şekilde uygulanmasına katkıda bulunmaya hazırdır. Mevcut verilerin üye devletlerarasında gerçek zamanlı olarak mevcudiyeti, bilgi alışverişine ilişkin olarak gelecekte yapılacak çalışmalardan birini oluşturmaktadır. Komisyon; Avrupa Konseyi’nden

Avrupa Göçmenlik Gündemi sınır yönetimi konusuna daha fazla eğilecektir. Komisyonun 2016 yılının başı itibarıyla sunmayı planladığı akıllı sınırlara ilişkin gözden geçirilmiş teklif, verimliliği ve etkililiği artırmaya yardımcı olacaktır. Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 79


GÜVENLİK HİZMETİ

Rezervasyon ve check-in sırasında hazırlanan PNR bilgilerinin analizi, güvenlik güçlerinin daha önce tanımadığı yüksek riskli yolcuları tespit etmeye yardımcı olmaktadır. PNR verilerinin ciddi suçlar bağlamında yüksek riskli yolcuların tespit edilmesi bakımından gerekli olduğu kanıtlanmıştır.

şekilde düzenlenmiş bir dizi aracın devreye sokulmasıyla (ve bu araçların potansiyellerinin tam olarak kullanılmaları kaydıyla) hali hazırda ileriye atılmış önemli bir adım oluşturacaktır. Schengen Bilgi Sistemi, Schengen Sınır Kodu ve ECRIS gibi ana araçların da gözden geçirilmeleri ve kapsamlarındaki boşlukların doldurulması da gerekmektedir

Operasyonel işbirliğinin artırılması

gelen bir talebe yanıt olarak, ulusal polis kayıtlarında tutulan bilgilere sınır ötesi erişimi kolaylaştırmaya yönelik bir Avrupa Polis Kaydı İndeks Sistemi’nin (EPRIS) gerekliliğini ve katma değerini değerlendirecek. Bu arada, Komisyon (‘vur’/’vurma’) esasına dayalı olarak ulusal indekslerde otomatik sınır ötesi aramalara yönelik mekanizmalar tesis etmek amacıyla bir grup üye devlet tarafından planlanan bir pilot projenin başlatılmasını destekliyor. Son olarak, Denizcilik Ortak Bilgi Paylaşım Ortamı (CISE), yetkili makamlar arasında mevcut yetki alanları dâhilinde korsanlık,

80 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

terörizm, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, çevre kirliliği, sivil koruma ve doğal afetler alanlarında ilgili güvenlik verilerinin karşılıklı kullanılabilirliğini sağlayacaktır. AB icraatı her şeyden önce hali hazırda konulmuş olan kuralların (Prüm çerçevesi gibi) tamamen uygulanması ve AB PNR Yönergesi, Europol Yönetmeliği ve Veri Koruma reformu gibi hali hazırda masadaki önerilerin kabul edilmesi üzerinde yoğunlaşmalıdır. Bu durum, ihtiyaç duyulan bilgileri yetkililere vermeye yönelik açık, güvenli ve yasal olarak doğru

Lizbon sözleşmesi, farklı üye devletlerin makamları arasında operasyonel işbirliğini etkili kılmaya yönelik hukuksal ve uygulamaya dönük düzenlemeler sağlamaktadır. Avrupa Komisyonu’na üye devlet makamları, ciddi ve organize suça ilişkin AB Politika Döngüsü yoluyla, ortak öncelikli ve operasyonel eylemleri koordine etmektedirler. İç Güvenliğe İlişkin Operasyonel İşbirliği Daimi Komitesi (COSI) merkezi bir rol oynamaktadır. Politika Döngüsü, Europol dâhilinde koordine edilen müşterek tehdit değerlendirmelerine dayalı olarak iç güvenliğe yönelik istihbarata dayalı bir yaklaşım için yöntem sağlamaktadır. Üye devletler, üçüncü ülkeler dâhil olmak üzere organize suçla uğraşmak için somut güvenlik operasyonları başlatmak için Politika Döngüsünü daha fazla kullanmalıdırlar. Üye devletlerde ve üçüncü ülkelerde çeşitli ciddi suçlara yönelik olarak Eylül 2014’de Europol tarafından koordine edilmiş olan Arşimet Operasyonu, bunun nasıl yapılabileceğine ilişkin olarak uygulamaya dönük bir örnek sağladı. Söz konusu operasyonlar, gelecekteki eylemlere ilişkin en iyi uygulamaları tespit etmek amacıyla düzenli olarak değerlendirilmelidir.



YANGIN GÜVENLİĞİ

XTRALIS VESDA veri merkezi çözümleri Bir veri merkezinde yangın çıkması sonucunda donanım hatası ve/veya kaybı oluşmasının yanı sıra çıkacak yangın dumanının içinde yer alan klorür ve sülfür parçacıkları tesiste bulunan diğer elektronik cihazlara yayılabilir ve bu parçacıklar havadaki nem ile reaksiyona geçerek korozyon sürecini başlatabilir. Hasan ASLANKURT / Satış Destek Müdürü EEC ENTEGRE BİNA KONTROL SİSTEMLERİ SAN.VE TİC.A.Ş

V

eri merkezleri için noktasal tip yangın algılama sistemlerine göre çok daha erken algılama yapabilen çok hassas hava çekmeli duman algılama sistemleri EEC garantisiyle bilgi işlem merkezlerinin vazgeçilmez bir parçası oldu. Veri merkezinizde yangın riskinizi minimuma indirir Standart noktasal tip detektörlere göre çok daha erken uyarı alma imkânı Erken algılama yaparak yangın dumanının elektronik malzemeler üzerinde yaptığı korozyon oluşumunu engelleyebilirsiniz İklimlendirme sistemleri sebebiyle hava hareketinin yoğun olduğu ortamlar için özel uygulamalar Tek bir ünite ile 2000m2’ye kadar koruma alanı Soğuk koridor / Sıcak koridor uygulamaları için özel çözümler UL, FM, EN54, LPCB, VdS ve

82 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

GOST sertifikasyonları Modüler yapısı sayesinde gaz algılama, otomatik boru temizleme, susturucu ve harici güç kaynağı üniteleri ile genişletme imkânı Yalnızca yangın dumanını değil, havadaki toz seviyesini ve kablo yanığı dumanını da algılama ve belirlenen eşik seviyelerinde alarm verme Renkli LCD ekranı, Ethernet, Wi-Fi ve USB bağlantı Bütün büyük veri merkezlerinde en önemli performans kriterlerinden biri up-time yüzdesidir ve bu yüzdeyi korumak özellikle yangın gibi önceden öngörülmesi zor riskler söz konusu olduğunda oldukça zordur. Amerikan Federal İletişim Komisyonu’nun (FCC) yaptığı değerlendirmeye göre büyük bir veri merkezi tesisinin yangın veya herhangi bir başka sebeple devre dışı kaldığı her saat için oluşan maliyetinin 2 Milyon USD’a ulaşabileceği tahmin

ediliyor. Bir veri merkezinde yangın çıkması sonucunda donanım hatası ve/veya kaybı oluşmasının yanı sıra çıkacak yangın dumanının içinde yer alan klorür ve sülfür parçacıkları tesiste bulunan diğer elektronik cihazlara yayılabilir ve bu parçacıklar havadaki nem ile reaksiyona geçerek korozyon sürecini başlatabilir. Korozyon sebebiyle bir süre sonra veri merkezinizde direkt olarak yangından


etkilenmemiş cihazlar da zamanla kullanılmaz duruma geçebilir. İşte bu sebeplerle veri merkezlerinde henüz yoğun duman oluşumuna geçmeden bir yangını tespit etmek ve engellemek büyük önem taşıyor. İklimlendirme sistemlerinin yoğun olarak kullanıldığı veri merkezlerinde oluşan hızlı hava akışı sebebiyle yangın dumanı hem seyrelir hem de yönü değişebilir. Ve bu sebepten dolayı da dumanın konvansiyonel detektörlere ulaşması çok zaman alabilir. Bu sebeple bu tür özel alanlar için özel bir erken algılama sistemi kurulması gereklidir.

Amerikan Federal İletişim Komisyonu’nun (FCC) yaptığı değerlendirmeye göre büyük bir veri merkezi tesisinin yangın veya herhangi bir başka sebeple devre dışı kaldığı her saat için oluşan maliyetinin 2 Milyon USD’a ulaşabileceği tahmin ediliyor.

Xtralis VESDA özel çözüm sunuyor EEC Entegre Bina Kontrol Sistemleri’nin yangın algılama ve güvenlik konusunda müşterilerine sunduğu en etkili çözümlerden biri de VESDA ürünleri. Hava çekmeli duman algılama sistemlerinde konvansiyonel tip detektörlerden farklı olarak veri merkezi tesisinizde genel mahal, asma tavan ve yükseltilmiş döşeme içinde ve hatta kabinet içleri ve klima santrallerinize özel örnekleme boruları döşenir. Bu borularda yer alan örnekleme deliklerinden ortamdaki hava sürekli olarak merkezi ünite içerisinde yer alan aspiratör vasıtası ile çekilir ve bu hava konvansiyonel detektörlere göre çok daha hassas bir dedektör ile analiz edilir. Bu sayede yangın dumanı daha gözle görülebilir seviyeye ulaşmadan çok erken safhada algılanır ve gerekli önlemler alınabilir. EEC; sektördeki uzun yıllara dayanan deneyimi ve profesyonel ekibinin uzman görüşlerini dikkate alarak VESDA ürünlerini kullanarak müşterilerini memnun ediyor.

VESDA teknolojide öncü VESDA çok hassas hava çekmeli duman algılama amacıyla ilk geliştirilen ve tartışmasız en ileri teknolojiye sahip olan üründür. Çok erken duman algılama cihazı (Very Early Smoke Detection Apparatus) tanımlamasının baş harflerinden türetilen VESDA markası tüm dünyada bu tip sistemleri tarif eden sözcük haline gelmiştir. VESDA ileri teknoloji ve benzersiz performansıyla dünya üzerinde kurulu sistem-

ler arasında en çok referansa ve %50’nin üzerinde bir pazar payına sahiptir. VESDA dedektörler dünyanın her köşesinde kabul gören UL, FM, LPCB, VdS gibi uluslararası ve GOST gibi lokal sertifikalara da sahiptir. TIA (Telecommunications Industry Association) TI-942 no.lu veri merkezi standardında da TIER 2, TIER 3 ve TIER 4 sınıfındaki tüm veri merkezleri için erken hava örneklemeli duman algılama sistemi kullanılmasını önermektedir.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 83


YANGIN GÜVENLİĞİ

Yangın pompa sistemleri 24 saat koruma sağlıyor Uluslararası standartlara göre hastanede bulunan insanlar herhangi bir yangın anında kendilerini koruyamayacak olarak düşünülmektedir.Bu nedenle insanların güvenliği; uygun ve etkili sistemlerin tasarlanması ve eğitimli hastane personelinin hazır bulundurulmasına bağlıdır. Barış TOPAL / Teknik Müdür TYCO YANGIN KORUNUM SİSTEMLERİ A.Ş.

H

astane yangınları maalesef ülkemizde ve diğer ülkelerde çok sayıda can ve mal kaybına sebep olmaktadır. Diğer yangınlar gibi hastane yangınları bu alandaki standart ve yerel yönetmeliklerin oluşmasına ve gelişmesine etken olmuştur. Uluslararası standartlara göre hastanede bulunan insanlar herhangi bir yangın anında kendilerini koruyamayacak olarak düşünülmektedir.Bu nedenle insanların güvenliği; uygun ve etkili sistemlerin tasarlanması ve eğitimli hastane personelinin hazır bulundurulmasına bağlıdır. Hastane ve sağlık kampüsleri gibi insanların yoğun ve bakıma muhtaç olduğu yerlerde söndürme algılama sistemlerinin kurulması ve çalışır halde tutulması çok büyük bir önem arz etmektedir. Ülkemizde son zamanlarda hastanelerin sayısında ve özel sağlık hizmetlerinde artış görülmektedir. Türkiye Yangın Korunma Yönetmeliği Madde 11 uyarınca hastaneler

84 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

kurumsal binalara girmektedir. Hastanelerde yönetmelik gereği acil durum aydınlatması, yangın algılama ve uyarı sistemleri, duman kontrol sistemleri, yangın söndürme sistemleri yapılması gerekmektedir. Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliğin 96. maddesi uyarınca yapı yüksekliği 21.50 m’den fazla olan bütün yataklı tesislerde yağmurlama sistemi yapılması mecburidir. Yönetmeliğin 96. maddesi uyarınca toplam kapalı alanı 1000 m2 üzeri sağlık binalarında yangın dolabı yapılması mecburidir.Hastaneler Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği uyarınca orta tehlike -1 sınıfına girmekle beraber şehir hastaneleri ve sağlık kampüsleri gibi büyük tesislerin tüm alanları düşünüldüğünde tehlike sınıfı orta tehlikeden daha da fazla olabilmektedir. Örneğin 500.000 m2 kapalı alanı olan bir sağlık kampüsünde; hasta bezi, plastik malzeme, ilaç, serum, enjektör gibi tıbbi malzemelerin depolandığı bir depo olması büyük bir ihtimaldir.

Dolayısıyla projelendirme esnasında tehlike sınıfları belirlenmeli, algılama ve söndürme sistemleri buna göre tasarlanmalıdır.

Otomatik yağmurlama sistemleri Otomatik yağmurlama sistemleri ve yangın pompa sistemleri 24 saat koruma sağladıklarından özellikle hastane ve sağlık yapıları gibi yerlerde çok iyi bir güvenlik sağlamaktadır. İstatistiklere göre yağmurlama sistemleri hastane ve sağlık yapılarındaki can kayıplarını %85 oranında azaltmaktadır. Özellikle yeni yapılan hastanelerin tamamında bu sistem kullanılmaktadır. Genelde otopark ve sığınak alanları gibi donma riskinin olduğu mahallerde kuru borulu yağmurlama sistemi kullanılırken ısıtılan alanlarda ıslak borulu yağmurlama sistemi kullanılır. Ameliyathane veya yoğun bakım ünitelerinde ise yağmurlama başlığının çarpma dolayısıyla veya başka bir nedenle istemsiz olarak açılmasının istenmediği mahaller-


Ön-tepkili ( Pre-action ) yağmurlama sistemi Resim 2. Yangın pompası

de, suyun yağmurlama başlığından akabilmesi için algılama sisteminde de bir teyidin alınması gerektiği ön-tepkili (pre-action) yağmurlama sistemi kullanılabilir. Sistemin doğru olarak çalışabilmesi için ön-tepkili vananın algılama sistemi ile bağdaştırılması gerekmektedir. Herhangi bir yangın durumunda yangın algılama sistemleri; hastane personelini, ziyaretçileri ve hastaları uyaracak olan ilk sistemdir. Bu nedenle algılama ve uyarı sistemlerinin testlerinin ve bakımlarının yapılması son derece önem taşımaktadır. Yönetmeliğin 75. maddesi uyarınca yapı yüksekliği 6.50 metreden büyük veya toplam kapalı alanı 1000 m2’den büyük yataklı sağlık te-

Yangın algılama paneli

sislerinde, yapı yüksekliği 21.50 metreden büyük toplam kapalı alanı 2000 m2’den büyük ayakta tedavi ve diğer sağlık tesislerinde yangın algılama ve uyarı sistemleri yapılması mecburidir. Oteller, restoranlar ve diğer yapılarda olduğu gibi, hastanelerde de mutfaklar bulunmakta ve her an yangın tehdidi oluşturmaktadır. Mutfaklar, yemek yağı, hayvansal yağ, gaz ve alkol gibi sayısız yanıcı madde içerebilmektedir. Bu yanıcı maddeler ocak ızgara gibi cihazlardan yayılan ısı ve alev ile tetiklenerek yangın çıkmasına neden olmaktadır. Mutfaklardaki bu tip yağ yangınlarına karşı mutfak davlumbazları için otomatik söndürme sistemleri geliştirilmiştir. Yönetmeliğin

Mutfak davlumbaz söndürme sistemi

57. Maddesi uyarınca 100’den fazla kişiye hizmet veren mutfakların davlumbazlarına otomatik söndürme sistemi ve ocaklarda kullanılan gazın özelliklerine göre gaz algılama, gaz kesme tesisatı kurulmalıdır. Otomatik sistemlerin yanı sıra manuel yani el ile çalışan söndürme ekipmanlarıda yangın ile mücadelede rol oynamaktadır. Yangın dolabı, itfaiye su alma ağızları, bağlantı ağzı ve portatif söndürücüler uygun yerlere her bina ve her katta yeterli sayıda tedarik edilmelidir. Hastane personeli arasında belirli kişilere kullanım ile eğitim verilmeli ve ilgili personel ilk müdahaleyi yapabilecek durumda olmalıdır.

İtfaiye bağlantı ağzı

Hastane ve sağlık yapılarında yangından korunmanın ve can kaybının önüne geçmenin önemi ülkemizde ve dünyada gün geçtikçe artmaktadır. Kullanılan her sistem şüphesiz kendi işlevini görmesi ve amacına uygun olarak çalışması gerekmektedir. Bunun için de gerekli tedbirler alınmalı, ekipman seçimi ve tasarımı, sistemlerin periyodik bakımları standart ve yönetmeliklerde belirtildiği gibi yeterli firmalara ilgili kurumlar veya mal sahipleri tarafından yaptırılması gerekmektedir.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 85


YANGIN GÜVENLİĞİ

Toplu taşımacılık ve yangın riski 2012 tarihinde çıkan kanun gereği 2005 yılından sonra üretilen 8 kişi ve üzeri taşıma kapasitesine sahip, motoru ilk yolcu hizasından itibaren arkada olan tüm araçlarda Yangın Algılama Sistemi, üzerinde tadil montaj ile herhangi bir değişiklik yapılan araçlarda ise Yangın Algılama ve Söndürme Sistemi bulunması gerekmektedir. Zafer ERDEM /Endüstriyel ve Otomativ Sektör Sorumlusu FİRETÜRK

N

üfus artışına bağlı olarak araç sayısının artmasının yanı sıra özellikle büyük şehirlerde sefer sayılarının artması sonucu; araçlarda meydana gelen arızalar, bakım ihtiyaçları, kazalar ve yangın riskleri yükselirken, araç ömürleri kısalmaktadır. Araçların bu yoğun çalışma şartları ve maliyetler göz önünde bulundurulduğunda; toplu taşımacılık yapan araçlarda uygunsuz yakıt kullanımı, bakımların tam teşekküllü yapılmaması, kapasite üzeri yolcu taşınması ve benzer sebepler sonucu şehir içi ve şehirler arası taşımacılıkta yılda ortalama 70-80 otobüs yangını yaşanmaktadır. Hatta toplumsal olaylar sonucunda geç-

86 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

tiğimiz yıllarda yakılan otobüsler ve İstanbul’da otobüs durağında yakılan otobüste yaşanan can kaybı mevcuttur. Bu kapsamda 2012 tarihinde çıkan kanun gereği 2005 yılından sonra üretilen 8 kişi ve üzeri taşıma kapasitesine sahip, motoru ilk yolcu hizasından itibaren arkada olan tüm araçlarda Yangın Algılama Sistemi, üzerinde tadil montaj ile herhangi bir değişiklik yapılan araçlarda ise Yangın Algılama ve Söndürme Sistemi bulunması gerekmektedir. Kanunen var olması gereken bu sistemlerin kontrolü herhangi bir yetkili merci tarafından yapılmadığından ne yazık ki üzerinde Yangın Algılama ve Söndürme Sistemi bulunmayan araçlar taşımacılık yapmaya

devam edebilmektedir. Ancak, otobüs üreticilerimiz mevcut regülasyon gereği bu sistemleri 2012 yılından sonra ürettikleri araçlarda fabrika montajlı olarak piyasaya sunmakta ve yeni teknoloji araçları daha güvenli bir şekilde trafiğe çıkarmaktadır. Bu kapsamda çalışmakta olduğumuz ve fabrikaları ülkemizde bulunan 4 yerli ve 1 İranlı olmak üzere 5 otobüs üreticisi ile yoğun bir ARGE süreci yaşamakla beraber, zamanın bize kazandırmış olduğu tecrübeleri yenilik olarak bu sistemlere uygulamaktayız. Geçen 4 yıllık süreçte ülkemizde 5000’in üzerinde belediye araçlarına, 1500’ün üzerinde havaalanlarında taşımacılık yapan araçlara ve 10000’in üzerinde yeni üretilen


araçlara yerli üretim ve yurt dışı menşeili sistemlerimizin uygulaması yapılmıştır. Teknik olarak bakıldığında kullanılacak Yangın Algılama ve Söndürme Sistemlerinin işlevsel, basit, kararlı ve kontrol edilebilir olmasının yanı sıra; montaj, kurulum, servis ağı, yedek parça, araç üzerinde kapladığı alan/ağırlık ve maliyetlerinin ekonomik olması bu sistemlerin tercih edilebilirliğini arttırmaktadır. Bu özelliklerle beraber kullanılan söndürücünün çevre ve insan sağlığına zararının olmaması; elektronik ve mekanik aksamlara ani ısı değişimi sebebiyle zarar vermemesi ve uzun garanti ve kullanım ömürlü olması gerekmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde ülkemizde geliştirdiğimiz ve yurt dışından temin ettiğimiz ürünlerin tamamında bu özellikleri yakalayarak 15000’in üzerinde araca sistemlerimizi uygulamayı başardık. TSE standartları uygulanmalı Bilindiği üzere toplu taşımada kullanılan şehirlerarası yolcu otobüsleri dizel yakıt ile, şehir içi taşımacılık yapan belediye ve özel halk otobüsleri dizel yakıt , CNG (Doğalgaz), elektrik ve dizel/elektrik (Hybrid) seçenekleri ile çalışmaktadır. Kullanılacak Yangın Algılama ve Söndürme Sistemlerinin bu seçeneklerin tamamına uygun olması ve çalışma şartlarına bağlı olarak aktivasyon sıcaklıklarının her araç tipine göre uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Örnek olarak Adana’da çalışan bir toplu taşıma aracının motor sıcaklığı, hava sıcaklığının özellikle yaz döneminde yüksek olması sebebiyle 100 C dereceye 1 dakika içerisinde ulaşırken, aynı marka model aracın motor sıcaklığı Erzurum’da 5 dakikada ulaşabilmektedir. Bu noktada

Portatif yangın söndürücülerin araç muayenesinden sonra araç içerisinde en ücra köşelere konuşlandırıldığı, kalitesiz ürünlerin tercih edildiği ve kontrollerinin düzenli olarak yapılmadığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. çok hassas çalışmalar, inceleme ve testler sonucunda kullanılacak ürünlerin özellikleri belirlenmeli ve bu belirlemeler TSE standartları doğrultusunda yapılmalıdır. Başka bir örnekle garantisi devam ettiği halde yakıt tüketiminde ekonomi yapmak isteyen bir sürücünün enjektörler üzerinde yapmış olduğu yanlış ayar sonucu sahibi olduğu otobüs tamamen yanmış ve sigorta desteğini kullanamamıştır. Yine başka bir örnekte turbo hortumunun seyir halinde yırtılması sonucu ortaya çıkan 750 C derecelik ısı sonucu otobüsün motor aksamında yangın meydana gelmiş, motor kapağı açılır açılmaz yangın arka camı patlatarak araç içerisinde sirayet etmiş ve otobüs tamamen kül olmuştur. Bu ve benzeri vakalar ne yazık ki yılda 70-80 defa meydana gelmektedir. Maalesef bu konuda eğitimsiz sürücüler tarafından en çok yapılan hata yangın esnasında motor kapağının açılmasıdır. Bunun yerine Yangın Algılama ve Söndürme Sistemi montajı yapılması, yapılmamış ise motor kapağı açılmadan uygun açıklıklardan portatif yangın söndürücüler ile müdahale edilmesi gerekmektedir. Ancak portatif yangın söndürücülerin araç muayenesinden sonra araç içerisinde en ücra köşelere konuşlandırıldığı, kalitesiz ürünlerin tercih edildiği ve kontrollerinin düzenli olarak yapılmadığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Şirket yetkilileri olan bizler 10 yılı aşkın Türk

Hava Kuvvetleri ve Sivil İtfaiyecilik kariyerlerimizde aynı şartlarda oluşmuş yangınların bile birbirlerinden çok farklı karakteristiğe sahip olduğunu ve bu konuda alınacak önlemlerin en yüksek risk oranları hesaplanarak alınması gerektiğini tecrübe ettik. Söz konusu sitemlerin artan toplumsal olaylar göz önünde bulundurulduğunda sabotaj ve çatışmalar sonucu meydana gelebilecek yangınlar kapsamında personel ve araç güvenliğini sağlamak adına askeri ve emniyet araçlarına uygulanması gerekmektedir. Bu konuda toplu taşıma araçlarında kullanılan sistemler ile temelde aynı prensipte çalışan ancak kapasite ve hassasiyeti daha yüksek sistemler üzerine çalışmalarımızı tamamlamış bulunmaktayız. Bu konunun tamamen çözülmesi ve önlemlerin tam anlamıyla alınması için öncelikle yönetimin alacağı kararlar doğrultusunda araç sahipleri ve sürücülerin eğitime tabi tutulması, bakım, muayene ve kontrollerin tam anlamıyla yapılması ve önleyici tedbirlerin uygulanmasının zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda sektörün ihtiyaçlarını doğru ve efektif bir şekilde karşılamayı, can ve mal güvenliğini ön planda tutan ve bu sayede ülke ekonomisine katkı sağlamayı başarmış bir firma olarak, çalışmalarımızı her geçen gün profesyonel ekibimizle artan bir ivme ile yürütmekte ve müşterilerimize çözümler sunmaktayız.

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 87


YANGIN GÜVENLİĞİ

Yangın algılama sistemlerinde en son trendler Yangının geç algılanması ve bunun sonucunda yangına geç müdahale edilmesi, yüksek hasar ve daha çok söndürme çabasına sebep olabilir. Bu nedenle, yangından korunmanın önemli yollarından bir tanesi erken algılamadır. BOSCH GÜVENLİK SİSTEMLERİ

88 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

Y

angın algılama sistemleri, gelişen teknolojiye paralel olarak, kullanılan yerlerin ihtiyaçlarına göre günden güne değişmektedir. Eskiden yaygın olarak kullanılan konvansiyonel yangın algılama sistemleri, günümüzde yerlerini adresli sistemlere bırakmaktadır. Bu değişim süreci içerisinde, adresli sistemler ile kullanılan saha elemanları teknolojik gelişmelerle birlikte değişmektedir. Peki, günümüzde

yangın dedektörleri hangi özelliklere sahip olmalıdır? Sahalarda kullanılan adresli elemanların hepsinde kısa devre izolatörü olmalı mıdır? Üretici firmalar, hangi tip ve hangi özellikte bir yangın paneli sipariş etmeleri gerektiği konusunda geçmişte epeyce zorlanan işletmeciler için, modüler yangın panelleri tasarlamaya başladılar. Peki, bu modüler yapının işletmecilere sunduğu kolaylık ve avantajlar nelerdir? Büyük işletmelerde bulunan yük-


sek miktardaki adresli noktaların izlenmesi ve kontrol edilmesinde yaşanan zorluklara çözüm getiren ve yangın algılama sistemlerinin işlevselliğini kolaylaştıran izleme ve kontrol yazılımlarının operatörlere sunduğu avantajlar ve fonksiyonellik nelerdir? Bu yazıda, yangın algılama sistemlerindeki en son trendleri inceleyerek bu sorulara cevap aramaya çalışacağız. Bir yangının hasarı üstel bir eğri şekilde gözlenir. Yangının geç algılanması ve bunun sonucunda yangına geç müdahale edilmesi, yüksek hasar ve daha çok söndürme çabasına sebep olabilir. Bu nedenle, yangından korunmanın önemli yollarından bir tanesi erken algılamadır. Korunacak olan alanın çevresel koşulları uygun olduğu takdirde, otomatik yangın dedektörü ile korunma sağlanmalıdır. Dedektörlerin yerleşimleri, kullanılacak olan dedektör çeşidine, odanın geometrisine, kullanım şekline ve çevresel faktörlere göre değişmektedir. Yangın algılama sistemlerinde en yaygın olarak kullanılan dedektör tipi, dağınık ışık prensibiyle çalışan optik duman dedektörüdür. Duman partikülleri ışık ışınlarını kestiği zaman, fotosel üzerinden bir gerilim üretilerek alarm tetiklenir. Bu çalışma prensibi nedeniyle, normal şartlarda duman bulunan odalarda (kaynak, dizel motorlar) optik duman dedektörü yerleşimi yapılmamalıdır. Aksi takdirde buralarda kullanılan optik duman dedektörleri yanlış alarma sebebiyet verecektir.

Yanlış alarmlar Bir yangın dedektörünün, yangın ihbar merkezine yangın alarmı olarak yaptığı her bildirim, beraberinde bir maliyet getirir. Bu

Duman partikülleri ışık ışınlarını kestiği zaman, fotosel üzerinden bir gerilim üretilerek alarm tetiklenir. Bu çalışma prensibi nedeniyle, normal şartlarda duman bulunan odalarda optik duman dedektörü yerleşimi yapılmamalıdır. açıdan bakıldığında, maliyetleri azaltmak için, yangın algılama sisteminde karşılaşılan yanlış alarmlar minimize edilmelidir. Yangın dedektörleri, binaların farklı bölümlerindeki farklı koşullar altında çalışmaktadır. Tüm bu koşullarda yanlış alarmları en aza indirgemek için; farklı yangın algılama yöntemlerine göre çalışan, güvenilir cihazlara ihtiyaç duyulmaktadır. (Duman, dumanısı, duman-ısı-gaz). Dedektörlerde optimum sinyal işleme (analiz) özelliği olsa bile, çok kritik uygulamalarda fiziksel ölçümlerin tek bir sensör ile yapılmaması gerekir. Bu durumlarda çoklu sensör içeren dedektörler tercih edilmelidir. Bosch yangın algılama sistemleri dedektör ürün ailesi, mikroişlemci tabanlı 5000’den fazla algoritma desteği sayesinde hassas ve yanlış alarm bağışıklığı yüksek dedektörlerden oluşmaktadır. Sistemde kullanılacak olan yangın dedektörlerinden maksimum performans alabilmek için dikkat edilebilmesi gereken kriterleri; Spesifik yangın algoritmaları içerisinde bulunma ve entegre alarm örnek karşılaştırma özelliğine sahip olma, Mikroişlemci yapıya sahip olma, Sapma dengelemesi yapabilme, Aktif kirlilik algılama özelliği, Ön alarm özelliğine sahip

olma şeklinde sıralayabiliriz.

Sistem güvenilirliği Yangın algılama sistemlerinde önemli olan bir diğer unsur sistemin güvenilirliğidir. Güvenirliliği etkileyen kritik faktörlerden bir tanesi, yangın algılama sistemlerinin kısa devre veya açık devre arızalarından etkilenmesi/ etkilenmemesidir. Sistemde hat kopukluğu (açık devre) oluştuğunda, sistem üzerinde bulunan elemanların devre dışı kalmaması için yangın hattının yapısı çevrim (loop) şeklinde olmalıdır. Loop hattı üzerinde oluşabilecek kısa devre arızalarını engellemek için, kısa devre izolatörleri kullanılmalıdır. Kullanılan kısa devre izolatörleri çevrim (loop) üzerinde oluşabilecek kısa devreler nedeniyle sistemin aksamamasını sağlayacaktır. Eğer kullanılan kısa devre izolatörleri modül şeklinde olup; loop üzerinde kullanılan her 10 veya 15 adresli eleman arasında kullanılırsa, sistemde aksaklıklar meydana gelmesi olasıdır. Loop üzerinde oluşan kısa devre ile izolatör bulundurmayan adresli elemanlar devre dışı kalacak ve sistemin güvenilirliği zedelenecektir. Bu nedenle loop üzerinde bulunan her adresli eleman üzerinde kısa devre izolatörü standart olarak bulunmalıdır. Bu sayede, sistemde oluşabilecek kısa devre arızası yangın ihbar

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 89


YANGIN GÜVENLİĞİ

Bir yangın dedektörünün, yangın ihbar merkezine yangın alarmı olarak yaptığı her bildirim, beraberinde bir maliyet getirir. Bu açıdan bakıldığında, maliyetleri azaltmak için, yangın algılama sisteminde karşılaşılan yanlış alarmlar minimize edilmelidir. merkezine bir hata mesajı olarak bildirilecek ve loop üzerinde bulunan elemanlar çalışmaya devam edeceklerdir. Bu sebeple, Bosch yangın algılama sistemlerindeki tüm adresli cihazlar dâhili izolatör anahtarlarına sahiptir. Bu kıstasları göze alacak olursak; yangın algılama sistemimizdeki yanlış alarmların minimize edilmesi ve sistemin güvenilirliğinin bozulmaması için, sistemimizde seçeceğimiz adresli yangın algılama elemanlarının kısa devre izolatörlü olmasına dikkat etmeliyiz.

Yangın paneli Sistem merkezinde seçilecek olan yangın algılama paneli, mevcut ihtiyaçlarımızı eksiksiz olarak karşılayabilmeli ve gelecekte oluşabilecek büyümelere kolaylıkla cevap verebilmelidir. Bu ihtiyaçların yanı sıra yangın algılama sistemi için zorunlu olan güve-

90 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

nilirlik unsurunun bozulmaması gerekir. Bu ihtiyaçlar nedeniyle üretici firmalar modüler sistemlere yönelmişlerdir. Böylelikle güvenilir ve aynı zamanda esnek bir yapıya sahip olma şansını tanımışlardır. Modüler yapılar ile tüketiciye, tek looplu yalıtılmış bir kontrol panelinden gelişmiş bir panel ağına kadar seçim olanağı sunulup, sadece gereksinim duyulan bileşenleri kullanabilme olanağı sağlanmaktadır. Modüler yapıdaki sistem merkezleri, sistem güvenilirliği açısından oldukça avantajlıdır ve yangın algılama panelinde bulunan her ekipman için (loop modülü, kontrol ünitesi, siren modülü, güç ünitesi vs.) sistemin yedekli çalışmasına olanak tanır. Sistem merkezinde, esnek bir yapıya sahip olan modüler sistemler tercih edilmeli ve yüksek sayıda adresli eleman bulunan mahaller bir grafiksel navigasyon yazılımı ile desteklenmelidir.

Modüler panellerin başlıca avantajları; Sadece ihtiyaç duyulan ekipmanların temin edilebilmesi, dolayısıyla maliyetlerin düşmesi, Gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlara göre kolaylıkla büyüyebilme, Esnek yapı, Sistem yedekliliği (Full Redundancy). Diğer bir yönden, yangın durumunda her saniye önemlidir. Dolayısıyla, kullanıcının yangın alarm sistemini çok doğru ve hızlı bir şekilde kullanabilmesi büyük önem arz eder. Ancak, bu gibi durumlarda kullanıcıların yüksek stres altında olması yangın panelinin yanlış kullanılması tehlikesini arttırır. Hâlihazırda, bu sorunlar basit bir LED göstergesiyle ve göstergenin yasal düzenlemeler dâhilinde akıllıca yerleştirilmesi yoluyla çözülmektedir. Bu çözüm; söz konusu durumlarda gerekli


olan kullanılabilirlik seviyesini ve operasyon güvenliğini henüz sağlayamamıştır. Kullanıcı, hala en önemli mesajları seçmek için görüntülenen bilgileri okumak ve yorumlamak zorundadır. Bu süreç önemli bir zaman kaybına yol açar. Bosch Güvenlik Sistemleri’nin güvenlik seviyesini artırmak için geliştirdiği yeni çözümün altında yatan neden işte budur. Bosch; geliştirilmiş yeni nesil Modüler Yangın Algılama Paneli 5000 Serisiyle yeni bir kalite seviyesi ortaya koymuştur. Yeni sürümün en önemli özellikleri; IP teknolojisiyle, gelecekteki değişikliklerden etkilenmeyen ağ yapısı Ethernet ve fiber optik teknoloji ile sorunsuz ve genişletilmiş iletişim Sezgisel işlemler için yeni renkli dokunmatik ekran Renk konsepti, insanların kritik durumlarda özellikle görsel uyaranlara göre davrandığı prensibini temel alarak geliştirildi. Bu özellik, daha az fark edilebilir unsurların gözden kaçmasını önlemeye yardımcı olmaktadır. Yeni renkli ekran, canlı renkleri ve net görüntüsüyle bilgilerin uzak mesafeden dahi son derece okunabilir olmasını garanti altına almaktadır. Ekranın açıklama gerektirmeyecek kadar açık olan fonksiyonları, kullanımı kolaylaştırarak kullanıcıların alarm koşullarına gerçek zamanlı tepki vermesine olanak sağlamaktadır. Yeni konsept sayesinde, kullanıcılar operasyonel güvenliğin önemli ölçüde artmasının avantajından faydalanabilecekler. Artan kullanılabilirlik sayesinde yanlış kullanıma karşı en yüksek koruma sağlanıp, tepki süresi ve niteliği de geliştirilerek güvenlik daha üst

Kullanıcıların yüksek stres altında olması yangın panelinin yanlış kullanılması tehlikesini arttırır. Hâlihazırda, bu sorunlar basit bir LED göstergesiyle ve göstergenin yasal düzenlemeler dâhilinde akıllıca yerleştirilmesi yoluyla çözülmektedir. seviyeye taşınabilecek. En önemli mesajların farklı renklerde gösterildiği konsept, yapılan kapsamlı kullanılabilirlik çalışmalarına ve Robert Bosch GmbH’nin uzman kullanılabilirlik ekibiyle birlikte yapılan renk konsepti analizlerine dayanıyor. Hangi mesajların önemli olduğunu ve derhal müdahale gerektirdiğini tanımlama konusunda ne derece hızlı olunabileceğini ilk elden tecrübe eden uzmanlar, kişiler üzerindeki tipik çağrışımlar ve altta yatan psikolojik etkiler dikkate alınarak sadece yüksek seviyede uyarıcı renkleri seçtiler: Kırmızı, pembe ve sarı. Kırmızı renk tehlikeyle ilişkilendirildiği ve dikkat çektiği için yangın alarmı mesajlarını belirtmek için kullanıldı. Bilindiği gibi, her saniyenin kritik öneme sahip olduğu yangın alarmı durumunda gözün en çabuk algıladığı renk kırmızıdır. Genellikle uyarıyı ifade eden sarı renk ise insanların dikkatli olmasını ve önlem almasını işaret ederek hata durumunu belirtiyor. Kontrol mesajları ise dikkat çekici pembe renkle belirtiliyor. Bu renk yaklaşımı tüm operasyon konseptini; olay mesaj ekranını, LED göstergesini ve olay geçmişi günlüğünü kapsıyor. Örneğin bir yangın alarm durumunun tüm bildirimler yoluyla görüntülendiği ve bilgi satırının kırmızı olduğu

anlamına geliyor. Mevcut yangın algılama paneli çözümleri, özellikle kritik durumların yönetiminde yüksek bir operasyonel güvenlik seviyesini sağlayacak “kullanılabilirlik” kalitesini sağlamaz. Modüler Yangın Algılama Paneli 5000 Serisi ise “Entegre Renkli Bildirim Konsepti” ve renkli ekranıyla, kullanıcılar için operasyonel kaliteyi önemli ölçüde geliştiren ve güvenliğin seviyesini yükselten bir çözüm sunuyor.

Daha uzağa erişim Fiber optik kablolar aracılığıyla

Ağustos 2015 Güvenlik Yönetimi n 91


YANGIN GÜVENLİĞİ

Yangın algılama sistemlerinin bir yazılım ile entegre çalışması, sistemin kullanılabilirliğini ve performansını arttıracaktır. Yangın panelleri ve yazılım arasında bir şifreleme olmalı ve operatörlerin sistemi kolayca işletebilmesi için yaygın olarak kullanılan standartları desteklemelidir. IP ağı ve iletişimini kullanan yeni işlemci, geniş bir alana yayılan projelerde, bina sınırlarının ötesinde yangın panellerinin kurulmasına ve bağlanmasına olanak tanıyor. Ethernet ve CAN ağının birleşimi, her türlü uygulama için üst düzey bir esneklik sunarken, aynı zamanda bir ağa daha fazla panelin bağlanmasını sağlıyor. Ayrıca, fiber optik kullanımı gürültü müdahalesi olmadan daha geniş mesafelerin kapsanmasına yardımcı oluyor. Bu, özellikle birkaç farklı tesisten oluşan büyük şirket kurulumları veya havalimanları, demiryolu istasyonları gibi karmaşık tesisler için önemli bir avantaj sunuyor. Ethernet ve fiber seçenekleri mevcuttaki ve gelecekteki binalarda iletim teknolojileri için daha da önemli bir rol oynuyor. Yeni nesil Modüler Yangın Paneli 5000 Serisi, kullanıcıların bu teknolojiyi verimli bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor.

Üst düzey kullanıcı dostluğu Ethernet ağına dayanan IP teknolojisi sayesinde, konfigürasyon dosyaları ile cihaz yazılımı güncellemeleri hızlı ve kolay bir şekilde indirilebiliyor. Yangın panelinin modülleri ile bağlanan

92 n Güvenlik Yönetimi Ağustos 2015

cihazlar, daha hızlı, etkili bir kurulum ve test olanağı sağlıyor. Ürün, sezgisel kontrol ve sistemdeki tüm paneller ile iletişimi sağlayan renkli yangın panelinin dokunmatik ekranından kolayca çalıştırılabiliyor. Tekli paneller veya CAN-BUS veya yeni Ethernet bağlantısı ile bağlandığı bütün ağ üzerinden kapsamlı kontrol fonksiyonları sunan uzaktan kontrol klavyesinin yüzeye monteli veya gömülü versiyonları bulunduğu gibi klavye aynı zamanda operatörün masasına da entegre edilebiliyor. Kurulacak olan yangın panelinin aynı zamanda günümüzün ileri teknolojilerine ayak uydurabildiğinden emin olunması gerekmektedir. Yangın algılama sistemlerinin, güvenlik sistemlerinin sadece bir parçası olduğunu düşünecek olursak, diğer sistemler ile rahatlıkla haberleşebilecek ve entegre edilebilecek bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse, yangın panelinin, günden güne yaygınlaşan IP teknolojisi için bir Ethernet arayüzüne sahip olması gerekmektedir. Bu sayede uzaktan erişime olanak sağlayabilmelidir veya uzak noktadaki ikinci bir yangın algılama paneli ile haberleşebilmesi için, RS485

veya Fiber Optik gibi arayüzlere sahip olmalıdır.

Grafiksel yazılım Yüksek algılama noktası içeren büyük işletmelerde (alışveriş merkezleri, oteller, havaalanları vs.) bulunan yangın algılama sistemlerinin izlenmesi ve kontrolü standart yangın algılama sistemlerinden daha zor olduğu için, bir grafiksel yazılım ile desteklenmelidir. Bu yazılım içerisine yükleyebileceğimiz kat planları ile simgeler, alarm durumunda en kısa sürede müdahaleye olanak sağlamalı ve doğrudan ekran üzerinden olay yönetimine imkân vermelidir. Bu sayede kullanıcı/operatör binanın mimari projeleri üzerinden alarm veya hata mesajlarının tam olarak nereden geldiğini kolaylıkla görebilir. Şüphesiz yangın algılama sistemlerinin bir yazılım ile entegre çalışması, sistemin kullanılabilirliğini ve performansını arttıracaktır. Sistemin güvenilirliği açısından, yangın panelleri ve yazılım arasında bir şifreleme olmalı ve operatörlerin sistemi kolayca işletebilmesi için yaygın olarak kullanılan standartları desteklemelidir. (Windows İşletim Sistemi, AutoCAD, Explorer vs.)

Sonuç Sonuç olarak, yangın algılama sistemlerinde kullanılan algılama noktaları sistemin güvenilirliği açısından, erken algılama ve kısa devre izolatörü ile minimum hatalı alarm verme özelliklerine sahip olmalıdır. Sistem merkezinde esnek bir yapıya sahip olan modüler sistemler tercih edilmeli ve yüksek sayıda adresli eleman bulunan mahaller bir grafiksel navigasyon yazılımı ile desteklenmelidir.



ABONE FORMU

ABONELİK BİLGİLERİ GÜVENLİK YÖNETİMİ DERGİSİNE 1 YILLIK ABONE OLMAK İSTİYORUM. ADI, SOYADI : FİRMA ADI : DOĞUM TARİHİ/YERİ: DERGİ TESLİM ADRESİ ADRES

:

POSTA KODU / SEMT / ŞEHİR DİĞER BİLGİLER: MESLEK

:

E-MAİL

:

TEL

:

FAX

:

GSM

:

FATURA ADRESİ: ADRES:

POSTA KODU / SEMT /ŞEHİR VERGİ NO / DAİRESİ Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin 1 yıllık abonelik bedeli 75 TL. + KDV’dir. Abonelik bedelini İş Bankası - Perpa Şubesi - Hesap No: 1188 0542685 IBAN: TR76 0006 4000 0011 1880542685 yatırdıktan sonra dekontun fotokopisi ile birlikte bu formu doldurarak 0212 210 54 45’’ye fakslayıp yada yesim@guvenlik_yonetimi.com adresine mail atarak hemen abone olabilirsiniz.


R

E

K

L

A

M

I

N

D

E

tanıtım hizmetleri

2-3

57

96

17

1

Ö.K.İ

47

6-7

39

51

21

19

81

23

15

75

33

13

A.K.

69

35

A.K.İ

4-5

25

43

11

71

K

S



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.