Sayı 37

Page 1

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

FOKUS: GÜVENLİKTE KABLO CEO’LAR SİBER SALDIRILARA KARŞI UYARILMIYOR CCTV GÖZLÜYOR ALARM SİSTEMLERİ SORUNU ÇÖZÜYOR

TEMMUZ 2016 SAYI: 37 ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

TEMMUZ 2016 SAYI: 37

HAVALİMANI GÜVENLİĞİ



ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

FOKUS: GÜVENLİKTE KABLO CEO’LAR SİBER SALDIRILARA KARŞI UYARILMIYOR CCTV GÖZLÜYOR ALARM SİSTEMLERİ SORUNU ÇÖZÜYOR

TEMMUZ 2016 SAYI: 37 ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

TEMMUZ 2016 SAYI: 37

HAVALİMANI GÜVENLİĞİ


TEMMUZ 2016 SAYI: 37


TEMMUZ 2016 SAYI: 37








içindekiler 24

66

46 8

BAŞKANDAN

10 EDİTÖR

12 GÜNCEL

KAPAK KONUSU

“Aile hayatı”

SEKTÖRDEN

56

“Biyometri ile güvenlik çıtası yükseliyor”

24

Alternatif havalimanı güvenlik modeli

32

Adnan Menderes Havalimanı Projesi

36

Havalimanı güvenliği üzerine bazı değerlendirmeler

ELEKTRONİK GÜVENLİK

40

Havalimanlarında güvenlik nasıl sağlanır?

60

CCTV gözlüyor alarm sistemleri sorunu çözüyor

44

Havalimanı güvenliğinde caydırıcı ölçme programı

66

Güvenlik teknolojilerinden beklentilerimiz

68

Rönesans Sayfiye Konutları’na entegre çözümler

70

Farklı senaryolara hazır olunmalı

72

Kameralar şahinden kahine dönüşüyor

74

Zipstreamle daha fazla depolama ve bant genişliği

Sektör ile ilgili kısa haberler

22 KÖŞE / Hayata Bakış

FOKUS

46

Darbe ve suya dayanıklı yangın alarm kablosu

50

Yangın güvenliği kablolarla başlar

54

Güvenlik sistemlerinde fiber altyapı


Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ

TEMMUZ 2016

80

AYDA BİR YAYINLANIR

Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibi O. Oryal ÜNVER Yürütme Kurulu O. Oryal ÜNVER İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Yusuf Vehbi DALDA Genel Yayın Yönetmeni Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com Yazı İşleri Müdürü Yeşim ÖZDEMİR yesim@guvenlik-yonetimi.com Reklam ve Satış Sorumlusu Bahar GÜLERYÜZ bahar@guvenlik-yonetimi.com Danışma Kurulu Alp SAUL Arzu YÜKSEL Doç. Dr. Gazi UÇKUN Füsun KOCAMAN Gültekin FİŞEK Hakan ÖZALP İsmail UZELLİ Murat KÖSEREİSOĞLU Okyay ŞENTÜRK O. Oryal ÜNVER Osman Levent CELASUN Prof. Abdurrahman KILIÇ Taner ALBAYRAK

76

BİLGİ GÜVENLİĞİ

YANGIN GÜVENLİĞİ

76

İngiliz Başbakan’ının bir sizi dinleyeceğiz demediği kalmıştı...

86

Norm Teknik’ten Yol Tüneli

Korumasında Düşük Basınçlı

Su Sisi Sistemleri

90

Limanlarda yangın güvenliği

92

Yüksek katlı binalarda yangın

güvenliği

78

CEO’lar siber saldırılardan haberdar edilmiyor

GÜVENLİK HİZMETİ

80

Bir güvenlik görevlisi için riski düşük veya yüksek kılan nedir?

82

Manchester Unıted’ın stadyumuna bırakılan eğitim cihazı maç öncesi, stadın tahliyesine neden oldu

84

Safepoint’e yatırılan nakitler güvence altında

94 Reklam İndeksi

Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlık Derya BOZKURT derya@guvenlik-yonetimi.com Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Ayda bir yayınlanır. Yönetim Adresi Arkhe Tanıtım Hizmetleri Perpa Ticaret Merkezi B Blok Kat: 11 No:1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Tel: (533) 413 78 08 Baskı VERİTAS BASIM MERKEZİ Tel: 444 1 303 Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.

tanıtım hizmetleri

Perpa Ticaret Merk. B Blok Kat: 11 No: 1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbul Tel: (212) 210 54 45 Faks: (212) 210 54 45 Gsm: (533) 413 78 08


BAŞKAN

g

Yüce Türk Ulus’una geçmiş olsun Değerli okurlarımız;

Geçtiğimiz günlerde ulusça yaşadığımız travma; hepimizi derinden etkiledi. Allah bir daha ülkemize böyle kötü günleri yaşatmasın. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal ve hukuk düzenine karşı yapılan hain darbe girişimini nefretle kınıyor bu alçak saldırıya kalkışanları lanetliyoruz. Türk Milleti; demokrasi ve milli irade dışında hiçbir iradeyi tanımayacaktır. Demokrasi tarihimizin kara günü olan 15 Temmuz kalkışması, aynı zamanda sivil hayatında zaferi olarak anılacaktır. Darbe ve cunta kalkışmasında; milletle birlikte, devletin yanında yer alan, tüm siyasi partilerimizin, medyamızın, sivil toplum kuruluşlarımızın kararlı duruşları geleceğe olan inancımızı daha da güçlendirdi.

O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı

Hiçbir baskı, hiçbir güç Türkiye’mizi çağdaş uygarlık yolunda layık olduğu hedeflere ulaşmada yolundan alıkoyamayacaktır. Artık demokrasiye daha çok sahip çıkma ve birlik olma zorunluluğumuz vardır. Canı pahasına darbeci hainlerle mücadele eden ulusumuzun göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetlerimize; demokrasiye olan bağlılıklarından dolayı şükranlarımızı sunuyoruz. Bizi karanlığa sürükleyecek bu hain saldırıya direnen ve bu uğurda yaşamını yitiren demokrasi şehitlerimizi; rahmet, saygı ve minnetle anıyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Bizler özel güvenlik sektörünün temsilcileri olarak demokrasiye olan inancımızı bir kez daha vurgularken her zaman olduğu gibi bu günde tüm benliğimizle Türk Milleti’nin ve devletimizin yanında olacağız.

Demokrasimiz üzerinde darbe tehdidi olmaksızın; güvenli ve huzurlu günler dileklerimle…

8 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Türkiye

Cumhuriyeti’nin anayasal ve hukuk düzenine karşı yapılan hain darbe girişimini nefretle kınıyor bu alçak saldırıya kalkışanları lanetliyoruz.



g EDİTÖR

Havalimanı güvenliği

Geçtiğimiz ay İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde meydana gelen terör saldırısında; teröristler, çevreye ateş açtı ve ardından da üzerlerindeki bombaları patlattı. Saldırıda 42 kişi hayatını kaybederken, 238 kişi yaralandı. Elim saldırı “Havaalanlarında güvenlik” konusunu bir kez daha gündeme getirdi. Havalimanları ülke hâkimiyet ve egemenliğinin, ticari yapısının ve prestijinin hep birlikte sergilendiği önemli yerlerdendir. Havalimanı güvenliğinde birbiriyle bağlantılı güvenlik önlemleri alınmakta, teknolojik güvenlik sistemleri insan kabiliyetleriyle birleşmektedir. Bu anlamda havaalanı güvenlik kontrol noktalarındaki güvenlik sistem/ cihazları ve güvenlik personelleri güvenlik hizmetinin en önemli unsurlarını oluşturmaktadır. Ancak güvenlik kontrol noktaları, havalimanına yönelik silahlı ve bombalı saldırı tehdidinin sadece terminal dışından geleceği öngörüsüne dayanarak kurgulandığı için terminal içerisinden gelecek tehditlere karşı yetersiz kalmaktadır. Terminal girişinde ilave güvenlik kontrol noktası oluşturmanın amacı terminal binası içerisine silah ve patlayıcı düzenek sokulmasını tarama cihazları kullanarak engellemek ve teröristleri havalimanına saldırı yapmaktan caydırmaktır. Ancak Atatürk Havalimanı saldırısı mevcut modelin her iki işlevini de yerine getirmek için yetersiz olduğunu göstermiştir. Kapak konumuzda havalimanlarında güvenlik zafiyetinin önüne nasıl geçilebileceğine ilişkin merak ettiğiniz soruların yanıtını bulabilirsiniz. Bu sayıda fokus konumuz ise “Güvenlikte Kablo” . Güvenlik sistemleri kadar kullanılan kablolorda hayati önem taşımaktadır. Düsseldorf havaalanı, Londra'daki Charing Cross İstasyonu, Moskova Üniversitesi, Mont Blanc Tüneli ve Avusturya'daki Kaprun Fünikülerinde (dağ treni) çıkan trajik yangınlar; yangın ve duman yayılımının yıkıcı etkilerini dramatik bir şekilde gözler önüne sermiştir. Ne yazık ki kablolar kimi zaman, alevi, dumanı ve zehirli gazları hızla yangın alanının çok uzağına taşıyarak; yangından dolayı olan zararların artmasına sebep olabilmektedir. Yine CCTV, data, vb. kabloların da güvenlikte önemli bir yeri var. Fokus konumuzla ilgili birbirinden değerli yazılarımızı da ilgi ile okuyacağınızı düşünüyorum. Sektörden sayfalarımızın bu sayıdaki konuğu Ölçsan Mobil Çözümler Sorumlu Direktörü Murat Karabatur. Biyometrik sistemlerin mobil teknolojiye uygulanmasına yönelik değerlendirmelerin yer aldığı röportajımızı da aynı şekilde keyifle okuyacağınızı tahmin ediyorum. Elektronik güvenlik, bilgi güvenliği, güvenlik hizmeti, yangın güvenliği disiplin başlıklarımız da yine ilginizi çekecek teknik yazılar ve değerlendirmelerle dolu…

Güvenli günler dileğiyle

10 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Devrim BOZKURT devrim@guvenlik-yonetimi.com

Havalimanları ülke

hâkimiyet ve egemenliğinin, ticari yapısının ve prestijinin hep birlikte sergilendiği önemli yerlerdendir. Havaalanı güvenlik kontrol noktalarındaki güvenlik sistem/cihazları ve güvenlik personelleri güvenlik hizmetinin en önemli unsurlarını oluşturmaktadır.



GÜNCEL

Her çarpışma testinden güvenle çıkan dayanıklılık Güvenlik ve bariyer sistemlerinde 10 yıllık deneyime sahip Arma Kontrol; Roma’da yapılan çarpışma testinde Road Blocker ürününün dayanıklılığını ölçtürdü. 12 tonluk bir kamyonun saatte 80 km hızla çarptığı testi yüksek başarıyla tamamlayarak P1 derecesi almaya hak kazanan ilk Türk firması Arma Kontrol oldu. Güvenlik zafiyetini minimuma indirmek için geliştirilen çarpışma testleri, sektördeki aktörlerin güven endeksini de ölçüyor. Çarpışma testleri, güvenlik sektörünün uluslararası standartlarını belirliyor. Güvenlik ürünlerinin uluslararası standartlara uygunluğunu ölçen bu testler, ürünleri dayanıklılık derecelerine göre sınıflandırıyor. Arma Kontrol’un güvenlik önlemlerinde ve çarpışma testlerinde öne çıkan ürünleri Road Blocker (Blok Bariyer) ve Mantar Bariyer, izinsiz araç geçişlerini engellemek için kullanıldığı gibi terör

durumlarında bomba yüklü araçların saldırılarını engellemek için de kullanılıyor. Road Blocker (Blok Bariyer) ve Mantar Bariyer havalimanı, askeri tesis, petrol rafinerisi gibi stratejik öneme sahip yerleşimleri de terör saldırılarına karşı koruyor. Arma Kontrol Bariyer ve Güvenlik Sistemleri Kurucusu ve CEO’su Koray Kartal; “Kurulduğumuz günden

beri her zaman global düşünmeyi ve dünya standartlarında iş yapmayı ilke edindik. Bu doğrultuda, Mantar Bariyer ve Road Blocker ürünlerimizin dünya standartlarında geçerli olan Pas68 + IWA14-1 testlerini başarıyla geçmeleri bizler açısından mutluluk verici. Bu başarımızı korumayı ve ürünlerimizi geliştirmeyi sürdüreceğiz” dedi.

Darbe dolandırıcılarına dikkat! Türkiye Bilişim Derneği (TBD), darbe girişimini kullanarak, halkı dolandırmaya ve kazanç sağlamaya çalışan sahtekârların, özellikle sosyal medya kullanıcılarını hedef aldığını vurgulayarak, uyarılarda bulundu. Sosyal medya hesaplarında son günlerde sıkça yapılan ‘Durum çok ciddi’, ‘Paylaşımlarınızla İlgili ceza gelebilir’ ya da ‘Sizin profilinize benzer ikinci profil oluşturuldu’ gibi paylaşımların gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken TBD Başkanı İlker Tabak; dolandırıcıların, kullanıcıların bilgilerini ele geçirmek ve kul-

12 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

lanıcıdan maddi kazanç sağlamak için böyle bir yola başvurduğunu söyledi. Dolandırıcılara karşı internet kullanıcılarını uyaran TBD Başkanı İlker Tabak; toplumsal panik dönemlerinde milli duygular da kullanılarak bu tür sahtekârlıklara daha sık başvurulduğunu kaydetti. “Son günlerde gelişen olaylar nedeniyle Facebook’u da göreve çağırdık” diyen Tabak, “Türkiye Bilişim Derneği bünyesinde faaliyet gösteren ‘Bilişim Elçileri’ grubumuz yıllardır bu şekilde

gelen mesajların zararlarına vurgu yaparak, neler yapılması gerektiğiyle ilgili yazı ve görsel paylaşımlarda bulunuyor. TBD olarak halkımızı uyarıyoruz. Sosyal medyada bu tür sahtekârlıklara karşı dikkatli olun ve bu şekildeki paylaşımlardan kaçının. Toplumda infiale sebep olmamak ve kanunlar önünde suçlu duruma düşmemek için haber kaynaklarını doğru tespit edin. Bir kurumun ya da güvenilir bir kişinin adı kullanılıyorsa resmi internet sitesini kontrol edin” diye konuştu.



GÜNCEL

Ayvaz bölge ve ürün müdürleri çalıştay toplantısında bir araya geldi Ayvaz’ın bölge ve ürün müdürleri, yılın ilk çeyreğini değerlendirmek için Antalya Manavgat’taki çalıştayda bir araya geldi. Ayvaz, yılın ilk çeyreğini değerlendirmek ve ürün gruplarıyla ilgili satış eğitimi vermek için Antalya Manavgat’ta bölge ve ürün müdürlerinin aileleriyle katıldığı bir çalıştay düzenledi. Emo Ayvaz Yangın Sistemleri firmasından da yetkililerin katılımcı olduğu organizasyon beş gün sürdü. Çalıştayın ilk gününde Ayvaz İç Satış Müdürü Süleyman Alço’nun 2016 yılı Ocak-Nisan aylarını değerlendirdiği ve katılımcılara hedef sektörlerdeki projeler hakkında detaylı bilgi verdiği sunum öne çıktı. Alço’nun ardından sözü alan Ayvaz Enerji Geri Kazanım Sistemleri Genel Müdürü Tarık Güner ve Ayvaz Endüstriyel Ürünler Müdürü Serdar Ocaktan; yüzey blöften enerji kazanımı, flaş buhardan enerji kazanımı, buhar

sayacı çalışma prensipleri, kondens pompaları, kazan seviye kontrol sistemleri ve paket eşanjör sistemleri ile ilgili önemli bilgileri ekip arkadaşlarına aktardı. Çalıştayın ardından açıklama yapan Ayvaz İcra Kurulu Başkanı Serhan Alpagut şu şekilde konuştu: “Biz gerçek bir aile gibiyiz. Bunu ancak Ayvaz’da çalışan kişiler

bilir. Ailemiz üyelerinin özverili katılımlarıyla hepimizi onurlandıran bu buluşmada kritik değerlendirmeler yapma ve pozitif yaklaşımlar geliştirme fırsatı bulduk. Hepsinden önemlisi, bu çalışmaların sonucunda Ayvaz için çok önemli bir 5 yıllık hareket planına start verdik” diyerek sözlerini noktaladı.

Sosyal medyada sakın bunları yapmayın! Yaz tatilinin başlamasıyla birlikte deniz kıyıları ve turistik şehirler insan akınına uğramaya başladı.

14 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Tatilciler sosyal medyada gerek tatil fotoğrafları paylaşarak, gerekse de konum bilgisi vererek tatili sosyal medyada da doyasıya yaşıyor. Peki, zararsız gibi görülerek yapılan bu paylaşımların ne gibi tehlikeler doğuracağını hiç düşündünüz mü? Uzmanlar sosyal medya paylaşımlarının hırsızlara davetiye çıkardığını söylüyor. İngiltere’de hırsızlık nedeniyle mahkûm edilen kişilere yapılan anket çok ilgi çekici sonuçlar ortaya koyuyor; ankette mahkûmlar soyacakları evin boş olduğunu sosyal medyadan kontrol

ettiklerini beyan ediyorlar. Güvenlik sistemleri üreticisi Friedland’in yayımladığı bu raporda konum paylaşmanın doğuracağı sorunlar tek tek sıralanıyor. Dolayısıyla masumane görünen paylaşım önüne geçilmeyecek sorunlar doğuruyor. Türkiye sosyal medya kullanımında ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Bu durum tatil fotoğraflarının paylaşılması esnasında da geçerli. Türkiye ülke sıralamasında Çin’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Güvenliğiniz için paylaşımlarınıza dikkat edin!



GÜNCEL

Norm Teknik Şirketler Grubu ihtiyacı keşfediyor

Yangın korunum sistemleri üzerine başladığı sektör yolculuğuna kurulduğu 1997 yılından bu yana birçok projeyi sığdıran Norm Teknik Şirketler Grubu; can ve mal güvenliğine yönelik bilincin arttırılmasında etkin bir rol oynamaya devam ediyor. Çalışmaları hakkında açıklamada bulunan Norm Teknik Şirketler

Grubu Yönetici Ortağı Erdinç Sayın; sunulan hizmet ne olursa olsun, önemli olanın doğru hedef kitleyle buluşabilmek ve o hedef kitlenin ihtiyacına yönelik çözümler sunabilmek olduğunu söylüyor. Sivil havacılıktan toplu taşımaya, havalimanlarından iş ve alışveriş merkezlerine, turizmden enerji sektörüne dek çeşitli sektörlerde hizmet verdiklerini ifade eden Sayın sözlerine şu şekilde devam etti: “Her sektörün kendi içinde ihtiyaç ve gelişimleri farklı seyrediyor. Sektörel analizler yaparak, projelerimize uygun çözüm senaryolarını üretirken; sistemin tasarımından devreye alınmasına kadar ki tüm süreçlerde titizlikle çalışıyoruz”. Sürekli öğrenmenin kendilerini daha iyi hizmet sunma hedefine

yaklaştıran en önemli etkenlerden biri olduğuna da dikkat çeken Sayın, “Değişimin hızla yaşandığı günümüzde; dinamik olmak, araştırmak ve teknolojiyi takip etmek zorundasınız; aksi halde talebe uygun çözümler sunamazsınız” diyor. Yirmi yıllık sektör yolculuklarına aynı ekip ile devam ettiklerini de belirten Sayın, “Başarımızın sırrı ortak amaç doğrultusunda bir araya gelmiş bir ekibe sahip olmaktan geçiyor; bu çok az rastlanan bir başarı” açıklamasını yapıyor. Görünen o ki sürdürülebilir hizmet kalitesi ile çalışmalarına hız kesmeden devam eden Norm Teknik Şirketler Grubu, ihtiyacı keşfetmeye devam ederken endüstrinin taleplerine en iyi cevap verebilen firma olmaya da devam edecek.

Türkiye en fazla DDos saldırısı gerçekleştirilen üçüncü ülke İçerik dağıtım ağı ve bulut bilişim sağlayıcısı Akamai, 2016 yılı ilk çeyreğine ilişkin ‘State of Internet’ başlıklı küresel internet güvenliği raporunu kamuoyuyla paylaştı. Rapordaki Türkiye odağında yer alan çeşitli göstergeler dikkat çekti. Raporda belirtilen dönemi kapsayacak şekilde 30 Mpps üzerinde 6 saldırı gerçekleştirildiği, siber saldırıların 67 Mpps’ye kadar yükseldiği kaydedildi. Ayrıca gerçekleştirilen siber saldırıların 3’te 2’sinin yazılım ve teknoloji endüstrisini vurduğu belirtildi. Raporda Türkiye’nin DDos saldırılarının önemli çıkış ülkelerinden

16 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

biri olduğu görülüyor. Çin yüzde 27’lik payla en fazla DDos saldırı gerçekleştirilen ülke olurken onu yüzde 17,2’yle ABD izliyor. Türkiye ise yüzde 10,2’lik oranla üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’nin 2015 yılı sonu itibarıyla DDos saldırılarının en önemli çıkış noktalarından biri olmaya başladığı görülüyor. Gerçekleştirilen DDos ataklarının yüzde 54,8’i oyun endüstrisini, yüzde 25,1’i oyun dışındaki yazılımlar ve teknoloji endüstrisini etkiliyor. Web saldırılarının yüzde 70’inin de HTTPS protokolüne yönelik olduğu ortaya konuluyor. Web saldırılarında ise en fazla etki

altında kalan sektör perakende. Siber saldırılar, özellikle son dönemde bir hayli artmış durumda, çok sayıda web sitesinin hacklendiği haziran ayının da dâhil olduğu döneme ilişkin rapor da merakla bekleniyor.



GÜNCEL

Mobil tuzaklar artıyor Intel Security; yayınladığı McAfee Labs Tehdit Raporu’nda veri sızdırma, dosya inceleme, sahte SMS mesajı ve başka kötü niyetli işlemleri gerçekleştirme özelliğine sahip kodlar içeren 21 mobil uygulamanın 5 binden fazla farklı sürümünü tespit etti. Yıllardır yaygın bir şekilde teorik tehdit olarak düşünülen tuzaklı mobil uygulamalar, mobil işletim sistemlerine özgü uygulamalar arası iletişim özelliklerini kullanarak zararlı işlemler gerçekleştiriyorlar. Bu tür işletim sistemleri kum havuzlarında uygulamaları izole etmek, becerilerini kısıtlamak ve granüler seviyede sahip oldukları izinleri kumanda etmek için pek çok farklı teknik kullanıyor. Mobil platformlarda uygulamaların kum havuzu sınırları üzerinden birbirleriyle iletişime geçebilmesi için çeşitli yöntemler

mevcut. Tuzaklı uygulamalar birlikte çalışarak uygulamalar arası becerileri kötü niyetli amaçlara hizmet verecek şekilde kullanabiliyor. 2016 yılının ilk üç aylık raporu ayrıca W32/Pinkslipbot Trojan (Qakbot, Akbot, QBot olarak da biliniyor) virüsünün geri döndüğünü açıklıyor. Solucan benzeri özellikleriyle ilk defa 2007 yılında ortaya çıkan, sisteme izinsiz erişim sağlayan ve hasar verici etkiye sahip olan bu Trojan virüsü, banka bilgileri, eposta şifreleri, dijital sertifika hırsızlığında kullanılan kötücül amaçlı yazılım ailesi olarak hızla ün kazanmıştı. Pinkslipbot, kötücül yazılım araştırmacılarının bu virüsü parçalayarak geri mühendislik çabalarını engellemek amacıyla anti-analiz ve çok katmanlı şifreleme gibi özelliklerle donanmış olarak 2015 yılı sonlarında yeniden

33 milyon Twitter hesabı çalındı! Günümüz dijital dünyasında bireysel olarak kullanıcıların başına gelebilecek en büyük sorunlardan biri olan sosyal medya hesaplarının internet korsanlarınca ele geçirilmesine ilişkin çok büyük bir iddia ortaya atıldı. ZDNet isimli internet sitesinde yer alan iddialara göre bir Rus hacker tarafından 33 milyona yakın Twitter kullanıcısının hesapları ele geçirildi. Tessa88 kod adını kullanan Rus hacker bir şekilde ele geçirdiği bu hesaplardaki bilgileri internet kanalıyla satışa çıkardı. Her internet kullanıcısının erişemeyeceği ve fazlasıyla suç unsurlarının bulunduğu Deep web üzerinden satış ilanı veren hacker tam olarak 32 milyon 888 bin 300 kullanıcının hesap bilgileri karşılığında 5 bin 810 dolar talep ediyor. Geçtiğimiz günlerde Facebook CEO’su Mark Zuckerberg ve ünlü şarkıcı Katy Perry’nin hesapları da çalınmıştı. Twitter hesapları çalınan kullanıcıların çok büyük çoğunluğunu Mozilla ve Chrome gibi uygulamalarda şifresini kaydeden kullanıcıların oluşturduğu iddia edildi. Twitter’dan konuyla ilgili resmi bir açıklama henüz gelmedi.

18 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

ortaya çıktı. Raporda, Trojan’ın otogüncelleme ve veri sızdırma mekanizması hakkında ayrıntılı bilgilerin yanı sıra McAfee Labs sayesinde Pinkslipbot virüsü bulaşmalarını ve bilgi hırsızlığını nasıl gerçek zamanlı olarak izleyebileceğiniz anlatılıyor. Son olarak, McAfee Labs ana akım hesaba dayalı adresleme (hashing) işlevlerinin durumunu inceliyor ve işletmelere en son çıkan, en güçlü hashing standartlarını uygulayarak sistemlerini bir an önce güncellemelerini öneriyor.

Google’dan internet hız testi uygulaması Google, kendi internet hız testi uygulamasını kuruyor. Geçtiğimiz ay medya sağlayıcısı Netflix de “fast.com” adlı kullanımı kolay hız testini çıkararak rekabete katıldı. Şimdi ise bu rekabete Google’da kendi hız testi ile girmeye hazırlanıyor. Teknoloji devi, arama çubuğuna “Internet speed test” veya “Internet hız testi” yazdığınızda Ookla’ya ihtiyaç kalmadan hızınızı tespit edebileceğiniz bir sistem geliştirmek için çalışmalara başladı. Google, önümüzdeki günlerde kullanıma açılacak sisteminin, rakipleri arasında kullanım açısından en kolay olacağını da iddia etti.



GÜNCEL

EDS Dahili ve Harici Yangın Sireni EN 54 onayını aldı EDS ürünleri uluslararası kuruluş BSI tarafından onaylanarak belgelendi. BSI yangın algılama ürünleri için Avrupa Birliği tarafından seçilmiş onaylı kuruluştur. Elektronik güvenlik sektöründe uzun yıllardır hizmet veren EDS; güvenlik sektöründe önemli çalışmalara imza atıyor. Türkiye piyasasında söz sahibi olan, dünya pazarında da hızla ilerleyen EDS kendi üretimi olan optik detektörü, ısı dedektörü ve butondan sonra şimdi de yangın sirenleri için EN 54-3 onayını aldı. Yangın algılama ve alarm sistemleri için uygulanan bu standartlar binalardaki yangın algılama ve yangın alarm sistemlerinde kullanılan ürünlerin özelliklerini, deney metotlarını, kuralları ve performans kriterlerini kapsar.

Dahili siren genel özellikleri; • 85-110dB • Tüm yangın panelleriyle uyumlu • 24VDC • Kırmızı • Yüzey montaj • IP21C • EN 54-3 onaylı Harici siren genel özellikleri; • 100-120dB • Tüm yangın panelleriyle uyumlu • 24VDC • 4 farklı ses tipi • Programlanabilen siren • Buzzer • Bekleme anında yürüyen LED • Kırmızı • EN 54-3 onaylı

Sınır güvenliğinde “Kuzgun” devri Türkiye’nin havacılık alanında uzman mühendisleri tarafından 2007 yılında kurulan Kuzgun İleri Teknoloji Şirketi tarafından tamamı yerli imkanlarla tasarlanan Kuzgun-1 ve Kuzgun-A1 adlı hava gemilerine Genelkurmay Başkanlığı ve ASELSAN aradan geçen 10 yılın ardından ilgi göstermeye başladı. Türkiye’nin ilk insansız hava gemisi (zeplin) Kuzgun 1’i hayata geçiren Makine Yüksek Mühendisi Yücel Demir, Türkiye’nin başta sınır güvenliğini sağlamak için ihtiyacı olan zeplinlerin üretilmesi için hazırladığı prototipin detaylarını her iki kurum ile de paylaştı. 2005 yılından bu yana insansız havagemisi projeleri üzerinde çalışan Demir, ASELSAN ve TAİ’de uzun yıllar görev yaptık-

20 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

tan sonra 2005’te TAİ’deki görevinden ayrılarak Türk mühendislerle birlikte Kuzgun İleri Teknoloji Şirketi’ni kurdu. Türkiye’nin bugün sınırda gözetleme yapmak için ihtiyaç duyduğu zeplinlere yönelik ilk çalışmalarını 2006 yılında başlatan Türk mühendisler Türkiye’nin ilk insansız havagemisi Kuzgun-1’i ve ilk yere bağlı havagemisi Kuzgun A1’i de bu tarihlerde tasarlayıp üretti. Kuzgun serisi havagemilerinin tasarımları “modüler insansız hava aracı-TR 2011 03453 B” patenti ile koruma altına aldı. Kuzgun havagemilerini yine o dönemde KOSGEB ve TÜBİTAK da destekledi. Tasarımlar yurtdışında da çeşitli ödüller aldı. Son dönemde özellikle Suriye sınırında yaşanan olaylar ve

başta PKK terör örgütüne yönelik bölgedeki operasyonlarda gözetleme ve keşif uçuşları için zeplinlere ihtiyacın bulunmasının anlaşılması üzerine, Demir yeniden harekete geçerek geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’na birer dosya göndererek yaşanan gelişmeleri anlattı. Demir’e Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden konunun SSM’ye yönlendirildiği ve Müsteşarlığın dosya ile ilgileneceği bilgisi verildi. Projenin hayata geçirilmesi gündemde.



b HAYATA BAKIŞ

“Aile hayatı” Bir fikir bizi sinirlendiriyorsa o fikre ihtiyacımız var demektir. Belki bilinçaltımızdaki bir çocukluk yaramıza dokunmuştur. Evlenmeden önce tarafların her ikisinin de yeterli duygusal olgunlukta olduğunu söylemek doğru olmaz. Sağlam ve nitelikli ilişki geliştirirken hatalar yapılır. Tarafların beklentileri fiziksel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçları konuşulduğunda her iki taraf da birer adım atarak orta noktada buluşup uzlaşmaya çalışmalıdır. Bir insanın her zaman neşeli ve mutlu olması hoş olurdu ama bu mümkün değil. Eşinizin sinirli olmasının nedeni sizinle ilgili olmayabilir. Ona saldırı hakkı tanımak gibi güzel bir armağan verirseniz fırtınaya fırsat vermezsiniz. Sabırlı olmak diğer bütün erdemleri geliştiren temel erdemdir. Sabır ve zaman duygusu birbiriyle ilişkilidir; hayatın kalıcı zevkleri beklemeyi bilenlere verilir. Sabır sadece katlanmak anlamına gelmez; insan kendisini bir zevkten mahrum bırakıyorsa bunun mantıklı bir nedeni olmalıdır. Aktif sabır dediğimizde de kişi hareket halinde bekler. Ümidini kaybetmez sürekli fikir üretir. Sabır kesinlikle haklı ve mantıklı olmalıdır. Kişiliği ezdirmek, hakkını aramamak sabır değil pasifliktir. Bu girişimciliği yok eder. Aktif sabır ise sessiz ama soylu bir davranıştır. “Senin yaptığını onaylamıyorum ama evliliğimiz için bu yaptıklarına katlanıyorum” diyebilen insan karşı tarafın kendisi üzerinde düşünmesine neden olur ve sonuca yaklaşır. Çok şeye sahip olduğu halde mutlu olamayan insanlar çoktur. Oysa sahip olduğu şeyin değerini bilen ama çoğu hedefleyen insan tehlikeden kurtulur. Bununla beraber yetinme duygusu yani kanaatkâr olmak kişiyi tembelliğe itmemelidir ve nankörlük gibi çirkin bir özellik de evliliğe çok zarar verir. Daha iyiyi isterken sahip olduğu şeylerin farkına varmayan insana nankör denir. Bu tür doyumsuz eşler ciddi evlilik sorunlarına neden olurlar. Her anlaşmazlık genelde tarafların güç mücadelesine dönüşür; kişi bunu kendi kimliğini, özgürlüğünü ispat etmek için fırsat olarak görür. Bu düşünce tarzı duygusal enerjileri karşılıklı olarak savunmaya harcamaya iter. Sürekli gerilim hali devam eder; böyle durumlar çok az sevgi sağlar ve ilişkileri sağlamlaştırmaz. Kendine güvenen insan kendisini ispata ihtiyaç hissetmez, başarıları kendini kanıtlamaya yeter. Şefkat sevgiden farklı bir duygudur; batı dillerinde tam karşılığı olmayan şefkat karşılıksız sevgi olarak da söylenebilir. Annenin çocuğuna verdiği en önemli hediyedir; ruhsal bir enerjidir ve verdiği kimseyi de vereni de iyi hissettirir. Şefkat şefkati doğurur, vicdana giden bir duygudur. İç sesi, içteki uyarı sistemini harekete geçirir. Bu duyguya sahip kişi bilerek kötülük yapmaz. Şefkatli kişilerin iyi eş olmaları daha kolaydır; yumuşak ve sıcak kalpli insanları kim sevmez? Şefkatli insan aynı zaman da bağışlayıcı da olur; affetmeyi başarır. Sevgide ise bağışlayıcılık şefkate göre daha azdır.

Uygulanabilmesi dileğimle…

22 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Oğuz GÜLAY

Sabır sadece katlanmak anlamına gelmez; insan kendisini bir zevkten mahrum bırakıyorsa bunun mantıklı bir nedeni olmalıdır. Aktif sabır dediğimizde de kişi hareket halinde bekler. Ümidini kaybetmez sürekli fikir üretir. Sabır kesinlikle haklı ve mantıklı olmalıdır.



KAPAK KONUSU

Alternatif havalimanı güvenlik modeli Terminal girişinde ilave güvenlik kontrol noktası oluşturmanın iki temel amacı vardır. Birincisi terminal binası içerisine silah ve patlayıcı düzenek sokulmasını tarama cihazları kullanarak engellemek, ikincisi ise teröristleri havalimanına saldırı yapmaktan caydırmaktır. Onur ZEYBEK / Müdür Yardımcısı GÖZEN GÜVENLİK HİZMETLERİ TİC. A.Ş.

1

982 yılında ASALA terör örgütü tarafından Esenboğa Havalimanı’na gerçekleştirilen silahlı saldırı Türkiye’de havalimanı güvenliği açısından bir dönüm noktası oldu. 9 kişinin hayatını kaybettiği ve 72 kişinin yaralandığı saldırının tekrarlanmaması amacıyla ülke genelinde havalimanı terminal binası girişlerine ilave güvenlik kontrol noktaları kondu. Aradan geçen

24 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

34 yılda bu önlemin işe yaradığı ve teröristleri havalimanlarından uzak tuttuğu düşünüldü. Şubat ayında Brüksel Havalimanı’na yapılan saldırıdan sonra aralarında İngiltere, Fransa ve Belçika’nın da bulunduğu birçok Avrupa ülkesi Türkiye’deki ilave güvenlik taramasının Avrupa’da da uygulanıp uygulanamayacağını tartışmaya başladı. Ancak hiçbir Avrupa ülkesi Türkiye’nin havalimanı güvenlik modelini benimsemedi. Bildiğiniz

üzere Avrupa’da havalimanları girişinde bir güvenlik kontrol noktası yok. Örneğin İngiltere’de yolcular pasaport kontrolünden hemen sonra tek bir noktadan güvenlik taramasından geçerken Hollanda’da ise sadece kapı bölgelerinde kurulmuş olan güvenlik kontrol noktalarından geçiyor. Yıllardır Türkiye’de uygulanmasına karşın sadece Avrupa ülkeleri değil Amerika, Kanada ve İsrail de ilave güvenlik kontrol nokta-


Onur ZEYBEK

sı uygulamasını tercih etmedi. Brüksel ve Moskova Havalimanı saldırıları dahi devletleri bu fikrinden vazgeçirmiş gibi gözükmüyor. Bu yazının amacı; güncellenen tehditler ışığında Türkiye’deki havalimanı güvenliğine farklı bir bakış açısı getirmek ve dünyanın çeşitli havalimanlarında uygulanmakta olan güvenlik önlemleri dikkate alınarak alternatif bir model önermektir.

Mevcut uygulamaya bir bakış Terminal girişinde ilave güvenlik kontrol noktası oluşturmanın iki temel amacı vardır. Birincisi terminal binası içerisine silah ve patlayıcı düzenek sokulmasını tarama cihazları kullanarak engellemek, ikincisi ise teröristleri havalimanına saldırı yapmaktan caydırmaktır. Ancak 28/6 Atatürk Havalimanı saldırısı mevcut modelin her iki işlevini de yerine getirmek için yetersiz olduğunu göstermiştir. İlave güvenlik kontrol noktaları teröristleri caydırmadığı gibi terminal binası içerisine silah ve patlayıcılarla girişlerini de engelleyememiştir. Terminal girişlerindeki güvenlik kontrol noktaları ana işlevlerini yerine getiremediği gibi çeşitli güvenlik zafiyetleri de oluşturmaktadır.

Bunların başında güvenlik kontrol noktalarının yolcu ve ziyaretçi trafiğinde darboğazlar oluşturması gelmektedir. Yüksek sezonda –ki Atatürk Havalimanı’nda bu süre yılın 9 ayı olmuş durumdafarklı milletlerden yüzlerce yolcu dış hatlar gidiş terminalindeki kapılarda sıra beklemektedir. Çok uluslu yolcu profilini dar ve kapalı alanda kalabalık bir halde bulundurmak önemli bir güvenlik zafiyetidir. Bununla birlikte bahsi geçen güvenlik kontrol noktaları, havalimanına yönelik silahlı ve bombalı saldırı tehdidinin sadece terminal dışından geleceği öngörüsüne dayanarak kurgulandığı için terminal içerisinden gelecek tehditlere karşı yetersiz kalmaktadır. Gelen yolcuların arasına karışmış teröristlerin gerçekleştirebileceği silahlı ve bombalı saldırıları önlemede tamamen işlevsiz durumdadırlar. Bu yöntem; Japon Kızıl Ordusu tarafından 1972 yılında İsrail’de Lod Havalimanı’na yapılan saldırıda kullanıldı. Gelen uçaktan inen Japon teröristler uçağa verdikleri bagajlarını aldıktan sonra silahlarını çıkartarak rastgele ateş açmaya başladılar. Bu saldırıda 26 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırı yöntemi dünyadaki tüm havalimanlarında uygulanabilir olmakla birlikte Atatürk Havalimanı özelinde hala önemli bir güvenlik açığıdır. İstanbul’dan direkt uçuş yapılan noktaların son 10 yılda artması ve özellikle

güvenlik riskinin yüksek olduğu ülkelere uçuşların başlaması bu riski daha da arttırmıştır. Afganistan, Irak, Somali ve Sudan gibi dünyanın güvenlik açısından yüksek riskli sayılan ülkelerinden İstanbul’a direkt uçuşların olması ve bu ülkelerden gelen yolcuların ilave bir taramadan geçmeden terminal binası içinde bagajlarıyla buluşması terminal girişindeki güvenlik kontrol noktalarının devre dışı kaldığı anlamına gelmektedir. Bu senaryoda, ülkemize direkt uçuş yapan tüm havalimanları Türkiye’deki havalimanı güvenlik zincirinin bir parçası olmaktadır. Bir diğer deyişle Atatürk Havalimanı’nın güvenliği Kabil, Cuba veya Mogadişu havalimanlarının güvenliğiyle direkt olarak ilişkili hale gelmektedir. İşlevsizliğine ve doğurduğu güvenlik zafiyetine ek olarak ilave güvenlik kontrol noktaları ciddi maliyet doğurmakta ve uzun kuyruklardan kaynaklanan yolcu memnuniyetsizliğine sebep olmaktadır. Atatürk Havalimanı’nda metro girişlerini de dahil ettiğinizde yolcuların terminal binalarına giriş yapabileceği toplam 9 kapı vardır ve bu kapıların çoğunda birden fazla x-ray cihazı bulunmaktadır. Her x-ray cihazında bulundurulması zorunlu asgari güvenlik memuru sayısı 4’tür. İlave olarak her çıkış kapısında çıkış yapılan noktadan giriş yapılmasını engellemek için bir güvenlik memuru bulundurması

Havalimanı terminal binalarının içinde ve önlerinde 2’li timler halinde çelik yelekli ve silahlı özel eğitimli polisler görev almalıdır. Bu timler sürekli hareket halinde olacak ve profiling yöntemini kullanarak etrafı gözlemleyecektir. Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 25


KAPAK KONUSU

Güvenlik kontrol noktaları, havalimanına yönelik silahlı ve bombalı saldırı tehdidinin sadece terminal dışından geleceği öngörüsüne dayanarak kurgulandığı için terminal içerisinden gelecek tehditlere karşı yetersiz kalmaktadır. zorunludur. Aynı zamanda her güvenlik kontrol noktasında özel güvenliğe ek olarak en az bir polis memuru bulundurmak zorunludur. Havalimanlarının yılın 365 günü açık olduğu, büyük şehirlerdeki havalimanlarındaki güvenlik kontrol noktalarının çoğunluğunun günün 18 saati aktif olduğu ve yolcu sayılarının her geçen gün arttığı göz önüne alındığında ciddi bir kaynak ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İlave güvenlik kontrol noktalarıyla ilgili bahsedebileceğimiz bir diğer dezavantaj ise bu sistemin tamamen operatör performansına bağımlı olmasıdır. Terminal girişlerindeki mevcut tarama sistemlerinin başarısı ile operatörün tespit becerisi direkt olarak birbirine bağlıdır. Uçağa yüklenen bagajların taramasından farklı olarak tehdit unsuru bilgisayar tarafından değil direkt olarak operatör tarafından tespit edilir. Bu da güvenlik kontrol noktasının tüm başarısının bir operatörün tecrübesine, almış olduğu mesleki eğitimin kalitesine ve görev aldığı günkü dikkat seviyesine bağlı olması anlamına ge-

26 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modelinin 5 Temel Unsuru

lir. Benzer bir durum üst arama gerçekleştiren güvenlik personeli için de geçerlidir. Genelleme yapmak mümkün olmasa da tarayıcı personelin tespit başarısıyla ilgili Amerika’dan bir örnek verebiliriz. 2015 yılında ABD Ulaştırma Güvenlik Dairesi (TSA) tarafından Amerika’nın farklı eyaletlerindeki havalimanlarında yapılan testlerde güvenlik kontrol noktası güvenlik memurlarının tespit oranı sadece %4 olmuştur (70 testten 67’sinde TSA yetkilileri yasaklı maddeyi tespit edilmeden güvenlik kontrol noktasından geçirdiler).

Alternatif havalimanı güvenlik modeli Güvenlik, özünde maddi kaynakların verimli şekilde kullanılarak riskin optimum şekilde yönetilmesi olduğuna göre terminal girişindeki taramaların kaldırılması durumunda önemli bir kaynak tasarrufu elde edilecek ve uzun kuyruklardan kaynaklanan güvenlik zafiyeti ortadan kaldırılmış olacaktır. Güvenlik personelinin kontrol noktasında konuşlan-

dığı ve istisnasız tüm yolcuları taramasının zorunlu olduğu pasif güvenlik anlayışını terk etmenin ve tehdit odaklı, sürekli hareket halinde daha aktif bir güvenlik stratejisini benimsemenin zamanı gelmiş gibi görünüyor. Yazarın teklif ettiği alternatif havalimanı güvenliği modeli pasif güvenlik anlayışı yerine aktif ve daha agresif güvenlik anlayışı üzerine inşa edilmiştir ve toplamda 5 temel unsurdan oluşmaktadır. Bunlar; profiling, mobil müdahale timleri, seçici arama uygulaması, özel eğitimli köpeklerin kullanımı ve doğru teknoloji tercihidir. Şimdi bu unsurlara daha yakından bakalım.

Profiling Yabancı kökenli bir kelime olan profiling; davranışları, nesneleri ve durumları teröristlerin geçmişte kullandığı operasyonel metodlar ışığında değerlendirmek ve bunun sonucunda tehdidin tespit edilmesi olarak tanımlanabilir. Başta mobil timler, CCTV operatörleri ve seçici arama noktasında görevli personel olmak üzere



KAPAK KONUSU

tüm havalimanı çalışanlarının profiling eğitimi alması sağlanmalıdır. İlginçtir ki profiling yöntemi 28/6 saldırısında etkinliğini kanıtlamış ve ilk patlamayı gerçekleştiren teröristin tespit edilmesini sağlamıştır. Görevli polislerin cep telefonlarındaki yazışmalarından anladığımız kadarıyla CCTV operatörü olarak görev yapan polisler teröristin Haziran ayında montla gezmesinden ve havalimanına gelen yolcu profilinden farklı davranışlar sergilemesinden şüphelenmişler ve bunu sahadaki polis memuruna bildirmişlerdir. Bu açıdan baktığımızda profiling yöntemi, personelin bu konuda özel eğitim almamış olmasına karşın teröristin tespitinde başarılı olmuş bir yöntemdir. Ancak şüpheliye müdahale kısmında başarısız olunduğunu not düşmemiz gerekiyor. Profiling, sadece güvenlik sektöründe kullanılan bir yöntem olmayıp farklı sektörlerde bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanılmaktadır. Havalimanlarında gerçekleşen gümrük aramalarını profiling yönteminin kullanım alanlarına örnek olarak verebiliriz. Gümrük memurları gerçekleştirdiği aramalarda çok sayıda kaçak mal tespit etmektedir. Ancak havalimanlarından ülkeye giriş yapan yolcu sayısına kıyasla çok az sayıda yolcu ve bagaj gümrük memurları tarafından aranmaktadır. Herkesi aramak mümkün olmadığından gümrük memurları tecrübelerine güvenerek yolcuları seçmekte ve birçok kez de başarılı tespitler yapmaktadırlar. Profiling yönteminin farklı bir versiyonu da Free Shop’larda hırsızların tespiti amacıyla kullanılmakta ve CCTV operatörleri tespit ettikleri şüpheli davranışları sahadaki sivil personele raporlamaktadır. Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli’nin omurgasını oluşturacak profiling yöntemi havalimanı güvenliğine

28 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

2015 yılında ABD Ulaştırma Güvenlik Dairesi (TSA) tarafından Amerika’nın farklı eyaletlerindeki havalimanlarında yapılan testlerde güvenlik kontrol noktası güvenlik memurlarının tespit oranı sadece %4 olmuştur. özel olarak tasarlanmış bir eğitim programı kapsamında tüm görevli personele verilmeli; minimum yılda bir kez tazeleme eğitimleriyle bilgiler güncellenmeli ve bağımsız denetimlerle operasyonel etkinliği sürekli olarak gözlemlenmelidir.

Mobil müdahale timleri Havalimanı terminal binalarının içinde ve önlerinde 2’li timler halinde çelik yelekli ve silahlı özel eğitimli polisler görev almalıdır. Bu timler sürekli hareket halinde olacak ve profiling yöntemini kullanarak etrafı gözlemleyecektir. Mobil timler CCTV operatörleri tarafından sürekli olarak beslenecektir. Silahlı müdahale konusunda özel eğitim almış olan bu ekipler şüpheli durumlarda kimlik sorma, sorgulama ve gereken durumlarda kişileri arama noktalarına yönlendirme görevlerini yerine getireceklerdir. 28/6 saldırısında CCTV operatörü tarafından tespit edilen teröriste bahsi geçen timler müdahale etseydi terörist etkisiz hale getirilebilir veya zaiyatın daha az olması sağlanabilirdi. Hatırlayacağınız üzere otopark bölgesinde asansör önünde sivil polis teröristi durdurmuş ve terörist tabancasıyla polis memurunu yaralamış ve sonrasında servis bekleme noktasına giderek kendisini havaya uçurmuştu.

Seçici ve tesadüfi aramalar Mobil timlerle aynı şekilde eğitim almış olan silahlı ve özel eğitimli polisler profiling yöntemini

kullanarak terminal binasına giriş yapan yolculardan, ziyaretçilerden ve personelden şüphelendiklerini seçici arama kapsamında arama noktalarına yönlendirmelidirler. Tesadüfi aramalarda ise herhangi bir kritere bağlı kalmadan aramalar gerçekleştirilmelidir. Seçici ve tesadüfi aramalardan oluşacak melez bir arama sistematiği terörist açısından öngörülemez olduğundan caydırıcılığı yüksek olan bir güvenlik yöntemidir. Tehdit seviyesine göre aramaların sayısı ve detay seviyesi arttıralabilir veya düşürülebilir. Bu uygulama birazdan daha detaylı bahsedeceğimiz özel eğitimli köpeklerle de desteklenmelidir. Terminal girişlerinde yer alacak timler Ben Gurion Havalimanı’nda olduğu gibi içeri giriş yapan herkesin göreceği şekilde konumlanmalı ve yolcu akışını gözlemlemelidirler. Benzer bir yaklaşım havalimanı metro girişlerinde zaman zaman polisler tarafından uygulanmakta ve şüphelenilen kişilere kimlik kontrolü yapılmaktadır. Trafik polisleri de çevirmelerde seçici ve tesadüfi arama yöntemini birarada kullanmaktadırlar.

Özel eğitimli köpekler Özel eğitimli köpekler mobil timler tarafından terminal binası içinde ve seçici/tesadüfi arama noktalarında destek birimi olarak kullanılmalıdırlar. Köpekler sadece patlayıcı tespit etmek üzere eğitilebileceği gibi çift amaçlı(hem dedektör hem de devriye) olarak da eğitilebilirler. Alternatif Havalimanı Güvenliği Modeli’nde



KAPAK KONUSU

iki amaçlı (dedektör ve devriye) eğitim almış köpeklerin kullanımı mobil müdahale ekiplerine önemli avantajlar sağlayacaktır. Dedektör ve devriye eğitimi almış köpeklerin işlevlerine kısaca göz atalım.

Devriye köpekleri: Devriye köpeği olarak adlandırılan köpekler silahlı saldırıya maruz kalındığında müdahale ekipleri için paha biçilmez faydalar sağlamaktadırlar. Bu köpekler, tehdidi algıladıklarında ve idarecileri tarafından serbest bırakıldıklarında hiç bir engel tanımadan direkt olarak saldırganın üzerine atılırlar. Bu köpeklerin kullanımında esas amaç köpeğin saldırganı etkisiz hale getirmesi değil müdahale ekiplerine zaman kazandırmasıdır. Özellikle kapalı alanlarda ve siper almadan sağa sola koşturarak ateş eden teröristlerin etkisiz hale getirilmesinde bu köpekler kullanılarak çok etkili sonuçlar alınabilir. 28/6 saldırısında dış hatlar gidiş terminalinde sağa sola bilinçsizce koşturan ve daha sonra silahı tutukluk yapınca yere fırlatan teröristi düşündüğünüzde bu köpeklerin mobil müdahale timleriyle birlikte kullanılması halinde ne kadar fayda sağlayacağını öngörebilirsiniz. Patlayıcı dedektör köpekleri: Bu köpekler seçici/tesadüfi arama noktalarında, devriyelerde ve şüpheli nesnelerin taranmasında aktif olarak kullanılabilirler. Mobil müdahale timlerine eşlik edecek dedektör köpekler devriyeler esnasında belirli aralıklarla yolcu bagajlarını koklayabilirler. Dedektör köpekler barut kokusunu da tespit edeceğinden sadece patlayıcıların tespitinde değil ateşli silahların tespitinde de mobil timlere fayda sağlayacaklardır.

Doğru teknoloji tercihi Alternatif Havalimanı Güvenliği Modeli’nin son ve tamamlayıcı

30 n Güvenlik Yönetimi Haziran 2016

unsuru amacına hizmet eden verimli teknoloji kullanımıdır. Modelin omurgasını oluşturan profiling yöntemi mutlaka etkili teknolojilerle desteklenmelidir. Bu noktada en çok öne çıkan teknoloji CCTV’dir. Yeterli sayıda ve yüksek çözünürlüklü kameraların kullanımı tek başına yeterli olmayıp mutlaka amaca uygun yazılımla desteklenmeli ve operatöre bağımlılık en aza indirgenmelidir. Çok hızlı yenilenen CCTV teknolojileri, günümüzde şüpheli davranış analizi yapabilen, sahipsiz bagajları tespit edebilen ve insan yüzünü tanıyabilen yazılımlarla birlikte sunuluyor. CCTV’lere ilave olarak seçici/tesadüfi arama noktalarında patlayıcı iz tespit cihazları kullanılmalı ve profiling sistemiyle şüphelenilen kişi veya nesnenin hiç bir patlayıcıyla temas etmediğinden emin olunmalıdır.

Sonuç Uçak güvenliği için yapılan teknoloji yatırımları, havalimanı güvenliği için yapılan teknoloji yatırımıyla karşılaştırıldığında uçak güvenliği lehine çok büyük farklar olduğu görülecektir. Terminal girişindeki ilave kontrol

noktalarında hala konvansiyonel x-ray cihazları kullanılırken uçak güvenliği için tomografi teknolojisinden faydalanan yüksek maliyetli patlayıcı tespit sistemleri kullanılmaktadır. Kaynak paylaşımı tartışmasız uçak güvenliğini önceliğe alacak şekilde yapılandırılmıştır. Bunun sonucunda 2000’li yılların başından itibaren 2000 öncesine kıyasla uçaklara yönelik sabotaj ve uçak kaçırma eylemlerinde önemli düşüşler görülmüştür. Bu durum teröristlerin 1980’lerdeki bir seri havalimanı saldırısından sonra neden 2010’larda yeniden havalimanlarını kendilerine hedef seçmeye başladıklarını açıklayabilir. Basının gösterdiği ilgi ve toplum üzerinde yarattığı korkuya bakıldığında havalimanına yapılan bir saldırının da bir uçağa yapılan saldırı kadar etki yarattığı görülmüştür. Kısacası teröristler, uçak gibi çok sıkı korunan hedefler yerine daha kolay sonuç alabileceği havalimanı gibi yumuşak hedefleri tercih etmeye başlamıştır. Bu sebeple 28/6 saldırısını münferit bir olay gibi görmemek ve ileride benzer saldırıların yeniden gerçekleşebileceği düşünülerek planlama yapılmalıdır.



KAPAK KONUSU

Adnan Menderes Havalimanı Projesi Signature serisi; yüksek teknolojiye sahip mikroişlemci kontrollü, kendi başlarına algoritma tabanlı karar verme yetisine sahip dedektör ve saha cihazlarını içermektedir. Uzun test süreçleri sonunda elde edilmiş yangın algoritmalarını kullanarak hatalı alarmları elimine etmekte ama bununla birlikte çok yüksek duyarlıkta algılama yapabilmektedir. Erol ERBİÇER / Teknik Danışman EEC ENTEGRE BİNA KONTROL SİSTEMLERİ

Y

üksek teknolojiye sahip modern binalarda yangın güvenliği, duman tahliye sistemleri ve bunların diğer sistemler ile entegrasyonu giderek önem kazanmaktadır. Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar ve İç Hatlar Terminal Binaları hem teknolojik düzeyleri, hem de yüksek insan

32 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

yoğunluğu nedeniyle can ve mal güvenliği gereksinimleri en üst konumda olan yapılardan biridir. Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar ve İç Hatlar Terminalleri ile Katlı Otoparklarında Yangın Alarm ve Duman Kontrol Sisteminde kullanılan EEC’nin kalite ve tecrübesi ile sunduğu UTC Edwards Signature Serisi ürünlerdir. Signature

serisi, yüksek teknolojiye sahip mikroişlemci kontrollü, kendi başlarına algoritma tabanlı karar verme yetisine sahip dedektör ve saha cihazlarını içermektedir. Uzun test süreçleri sonunda elde


bir sistem olarak tek bir noktadan yönetilmektedir. Böylece toplamda 10.000 civarında algılama noktası ve 11.000 civarında da izleme/kontrol noktası kapasitesine ulaşılmıştır.

Kesintisiz grafik izleme ve raporlama

Erol ERBİÇER

edilmiş yangın algoritmalarını kullanarak hatalı alarmları elimine etmekte ama bununla birlikte çok yüksek duyarlıkta algılama yapabilmektedir. Dış Hatlar kısmında 9 adet EST3 Serisi Network Yangın Alarm Paneli (44 çevrim hattı, 11.000 adres kapasitesi) network olarak çalışmaktadır. Benzer şekilde İç Hatlar kısmındaki ise 12 adet EST3 Serisi Network Yangın Alarm Paneli (91 çevrim hattı, 22.750 adres kapasitesi) network olarak çalışmaktadır. Bu kapsamda Dış Hatlar Terminal Binası’nda yaklaşık 4000 algılama noktası ve 4000 izleme/ kontrol noktası, İç Hatlar Terminal Binası’nda da yaklaşık 6000 algılama noktası ve 7000 izleme/ kontrol noktası bulunmaktadır. Terminal binalarındaki bazı özel alanlarda, toplamda 100’den fazla OSID Açık Alan Duman Dedektörleri ve 20’den fazla VESDA Hava Çekmeli Hassas Duman Algılama Dedektörleri ile koruma sağlanmaktadır. Bu iki binadaki sistemler tek ve bütün

Tüm sistem Havalimanı Ortak Operasyon Merkezi’nde bulunan EST3 Yangın Alarm Kontrol Paneli ve FireWorks Grafik İzleme Yazılımı’ndan 7/24 izlemekte ve kontrol edilmektedir. Tüm yangın alarm kontrol panelleri kendi aralarında fiber optik kablo altyapısı üzerinden ve EST3 fiber optik dönüştürücüler kullanılarak aynı network üzerinde “peer-to-peer” yani birbirinin eşleniği olarak çalışmaktadır. Grafik izleme yazılımı iki noktada yedeklenmekte ve herhangi bir arıza durumunda sistemin kesintisiz grafik izleme ve raporlama yapması sağlanmaktadır. Havalandırma sisteminin acil durum yönetimi yangın alarm sistemi panel networkünde tam entegre çalışan duman kontrol panellerinden yapılmaktadır. Havalimanı Ortak Operasyon Merkezi’nde tesis edilmiş olan duman kontrol panelleri ile manuel kontrol de yapılabilen duman kontrol sisteminden; toplamda 130’un üzerinde klima santralleri, tüm duman tahliye fanları, 700’ün üzerinde yangın damperinin kontrolü ve durum

Dış Hatlar Terminal Binası’nda yaklaşık 4000 algılama noktası ve 4000 izleme/kontrol noktası, İç Hatlar Terminal Binası’nda da yaklaşık 6000 algılama noktası ve 7000 izleme/ kontrol noktası bulunmaktadır. izlemesi yangın senaryosuna uygun şekilde otomatik olarak gerçekleştirilmektedir. Bu büyüklükte ve tek bir omurga üzerinde çalışan bir yangın alarm ve duman kontrol sistemi, Türkiye’de kurulu bulunan sistemler içinde ilk sıralarda yer almaktadır. Yangın algılama ve alarm sistemi, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik ve EN5414 uyarınca oluşturulan acil durum senaryosuna bağlı olarak tüm mekanik ve elektromekanik sistemlere ilişkin acil durum kontrol işlemlerini de yürütmektedir. Bu entegrasyon kapsamında duman kontrol sisteminin acil durumda yönetimi, havalandırma sisteminin parçası olan klima santralleri, yangın damperleri, duman tahliye fanları ve merdiven basınçlandırma fanlarının kontrolü ile gerçekleştirilmekte ve yangın durumu olan mahaldeki dumanın diğer güvenli bölgelere yayılmadan binadan tahliyesi sağlanmaktadır. Aynı zamanda insanların güvenli tahliyesi için kaçış yolları ve merdivenlerinin

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 33


KAPAK KONUSU

dumandan arındırılmış kalması amacıyla tesis edilmiş merdiven basınçlandırma fanlarının kontrolü de sağlanmaktadır.

Signature Serisi kontak izleme modülleri Sulu söndürme sistemindeki akış anahtarlarının, hat kesme vanalarının ve pompaların durumları Signature Serisi kontak izleme modülleri ile sürekli izlenerek sistemin sağlıklı ve çalışmaya hazır olup olmadığı denetlenirken, yangın durumda da sulu söndürme sisteminin çalışması izlenmektedir. Asansörlerin yangın durumunda zemin kata çağırılması, eğer bu esnada zemin katta yangın varsa alternatif bir başka kata yönlendirilmesi, yürüyen merdiven ve yürüyen bantların durdurulması gibi kontroller de ilgili sistemler ile entegrasyon kapsamında; yine Signature Serisi kontrol modülleri tarafından otomatik olarak yapılmaktadır. Kartlı geçiş kontrol sisteminde bulunan, kaçış yollarındaki kapıların kilitlerinin açılması ve turnikelerin kollarının serbest bırakılması gibi kontroller yangın senaryosuna bağlı olarak yangın alarm sistemi üzerinden sağlanmaktadır. Seslendirme sistemi üzerinden yapılan sesli tahliye anonsunun, insanların doğru ve hızlı bir şekilde tahliyesi için kontrolü yangın alarm sistemi ile sağlanmaktadır. Çeşitli kritik mahallerde tesis edilmiş olan gazlı söndürme sistemlerinin alarm ve

34 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

arıza durumları yine sürekli olarak yangın alarm sistemi tarafından denetlenmektedir. Doğalgaz tesisatındaki gaz kesme vanalarının kontrolü de yine yangın alarm sistemi ile yapılmaktadır.

FireWorks Grafik İzleme Yazılımı Yangın alarm sisteminin izleme ve kontrolü için Terminal Operasyon Merkezi’nde tesis edilmiş bir grafik izleme bilgisayarı ve FireWorks Grafik İzleme Yazılımı bulunmaktadır. FireWorks Grafik İzleme Yazılımı, EST3 Paneli ile kullanıcı arasındaki veri iletişimini sağlayan bir kullanıcı arayüzü programıdır. Bu yazılım sayesinde yangın alarm sistemi tarafından izlenip kontrol edilen tüm cihazlar mimari planlar üzerinde grafik olarak görülebilmekte, olası alarm durumlarında ilgili kısımların mimari planlarına hızlı ulaşım ve planlar üzerinde detaylı inceleme yapma imkânı bulunmaktadır. Arıza ve yangın durumlarında operatörün yapması gereken işlemler otomatik olarak ekrana gelmekte ve yaptığı işlemler de anında işlenerek kayıt altına alınabilmektedir. Projeye özgü tasarım süreci sonunda, mevcut mekanik sistemlere ait ekipmanların ne şekilde yönetileceği, yangın senaryolarına göre belirlenmektedir. Özel olarak imal edilen duman kontrol panosu, üzerinde

işlenmiş mekanik kesit planında, kontrol noktası oluşturan mikro şalterlerin ve durum izlemesinin sağlanması için LED lambaların monte edilmesi ile modüler yapıda oluşturulmuştur. Kontrol ve kumanda işlevleri, yangın alarm sistemindeki network panel gibi çalışan ve sac panelin arkasına monte edilen mikroişlemci birimleri ile sağlanmaktadır. Bu proje de olduğu gibi, Edwards EST3 Signature Serisi cihazlardan oluşan sistemler; cihaz sayısının çokluğu yanında çok sayıda panelin network çalışmasına gereksinim duyulan, büyük yapıdaki duman kontrol sisteminin yönetildiği aynı zamanda da diğer sistemler ile entegrasyonun yoğun ve önemli olduğu projelerde eşsiz çözüm olanakları sunmaktadır. EEC, büyük ölçekli yangın ve güvenlik sistemlerinin entegrasyonundaki geniş deneyimini yansıtma olanağı bulduğu Adnan Menderes Havalimanı Dış ve İç Hatlar Terminalleri ve Katlı Otoparkları Projesi’nde uluslararası düzeyde bir uygulama geliştirmenin haklı gururunu taşımaktadır.

Terminal binalarındaki bazı özel alanlarda, toplamda 100’den fazla OSID Açık Alan Duman Dedektörleri ve 20’den fazla VESDA Hava Çekmeli Hassas Duman Algılama Dedektörleri ile koruma sağlanmaktadır. Bu iki binadaki sistemler tek ve bütün bir sistem olarak tek bir noktadan yönetilmektedir.



KAPAK KONUSU

Havalimanlarında tehdit beklentileri ve tedbirleri Siyasal içerikli terör olayları ile ortaya çıkan riskler daha karmaşık olaylara da sebebiyet verecektir. Aynı zamanda havalimanlarında çalışan personelin de sebebiyet verebileceği olumsuz tablolar diğer önemli riskler olarak değerlendirilmeli ve havalimanlarında personel yapılanması çok detaylı risk analizinden geçirilmelidir. Bülent AKSARAY /GÜSOD Genel Sekreteri.

H

avalimanları son yıllarda belli bir tehdit merkezi olarak şekillenmiş ve bu bağlamda ülkelerin kritik tesisleri kapsamında ilk sıralardaki yerini almıştır. Uçak kaçıranlarla başlayan tehdit havalimanlarında meydana gelen patlamalarla yeni bir boyuta ulaşmıştır. Havaliman-

36 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

ları giriş ve çıkışlarının titizlikle korunması ve kontrol edilmesi ile bu riskler kısmen azaltılabilmektedir. Siyasal içerikli terör olayları ile ortaya çıkan riskler daha karmaşık olaylara da sebebiyet verecektir. Aynı zamanda havalimanlarında çalışan personelin de sebebiyet verebileceği olumsuz tablolar diğer önemli riskler olarak değer-

lendirilmeli ve havalimanlarında personel yapılanması çok detaylı risk analizinden geçirilmelidir. Mutlaka havalimanı güvenlik unsurları istihbarat çalışmalarıyla ilişkilendirilmelidir. Bu itibarla devletin güvenlik unsurları çok itinalı şekilde derinlemesine konulara hakimiyet kurmaları gerekir.


Bülent AKSARAY

Uçak hassasiyetine bakış: Uçaklar patlayıcı tehdidine çok hassastır. Bugüne kadar uçak kaçırma olayları bu hassasiyete dayanarak havalimanları çeşitli rehin alma hadiselerine sahne olmuştur. Havalimanlarının korunmasına yönelik olarak geniş güvenlik şemsiyesi olmaz ise olmaz genel yaklaşımı altında vazgeçilmez bir gerçekliktir. Hava yolu şirketlerinin personel görevlendirmesindeki hassasiyet derecesi genel güvenliğin en hassas tarafını oluşturmaktadır. Personel yapılanması gerçeğinde siyasal terör ilişkilerini korunmalı kılmak oldukça zordur. Özel sektörün kendi işlevselliğinde genel tedbirleri uygun nizama sokması riskli bir beklenti durumundadır. Uçak yolcusu kadar havalimanı çalışanlarının yarattığı riski beraber kullanıldığında çok daha hassas bir duruma gelmektedir. Uçağı riske atan hususlar: Uçak kaçırma hadiselerinin çoğunlukla siyasi nedenleri olmaktadır. Yolcular arasındaki önemli biri veya uçağın milliyeti bu bakımdan ön plana çıkacaktır. Uçak mürette-

batı ile yardımlaşma kapsamında alınacak tedbirlere uçak mürettebatından başlanmalıdır. Yolcuların uçağa silah sokma olasılıkları oldukça düşüktür. Bu nedenle uçağa daha önceden silahın sokulması olasılığı üzerinde durmak doğru olur. Uçağı temizleyenler veya son bakımını yapanlar da bu kapsamda gözetime tabi tutulmalıdırlar. Ayrıca uçak şirketinin yolcularla ilgi personelinin uçağa binme olasılığını da göz önünde bulundurmalıdır. Havalimanının mevcut tedbirlerle anlamlı bir güvenlik sağladığı bilinen bir gerçek olsa bile iş siyasi yön taşıdığında büyük paralarla küçük risklerin satın alınabileceği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Uçak personelinin uçağa binişlerinde de gerekli aramalara tabi tutulmaları önemli görülmelidir. Personelin yaratabileceği riskler: Havalimanı tüm teşkilleriyle uçuş güvenliğine etkili olan bir yapıya sahiptir. Mesela bagajlarla ilgili olarak çalışılan yapı başlı başına bir işlevselliktir. Uçağa bagaj bölümünde bir patlayıcı yüklemeyi planlamak belki de başarılacak çok kolay bir yaklaşımdır. Maalesef son birkaç yıl içinde düşen uçaklarla ilgili somut bulgular üretilemedi. Havalimanında transit bölmelerinde olsun, temizlik görevlileri olsun, güvenlik görevlileri olsun hepsi ayrı ayrı alana yaratılabilecek riske aidiyet katabilirler. Burada görev alanların muhtemel risk olarak herkesi hesaplayacak sürekli tarama yapmaları gerekir. Havalimanı uygulamaları: Havalimanları müstakil yapılarıyla sanki girişlerinin kontrol edilmesiyle başarılı güvenlik tedbirleri uygulanıyor izlenimi verirler. Nitekim

Yolcuların uçağa silah sokma olasılıkları oldukça düşüktür. Bu nedenle uçağa daha önceden silahın sokulması olasılığı üzerinde durmak doğru olur. Uçağı temizleyenler veya son bakımını yapanlar da bu kapsamda gözetime tabi tutulmalıdırlar. girişte her kesin ve her eşyanın taranması büyük caydırıcılık sağlar. Ancak havalimanının büyüklüğü göz önüne alındığında burada başta çalışanlar olmak üzere her ihtimalin her an mutlak suretle dikkate alınması gerçeği hep göz önünde bulundurulmalıdır. Kozmopolit bir personel yapısı varsa bunların hangisinin risk olabileceğini tahmin edebilmek aşağı yukarı imkansızdır. Havaalanını sürekli gözetleseniz dahi gözden kaçabilecek yerler mutlaka vardır. Ancak bu zorluğuna rağmen burada çalışan güvenlik sisteminin her anı kaydedip kontrol edecek tarzda olması ve birbirine bindirmeli personel ilişkisi kurularak uygulanması bu riskleri belki de en aza indirecektir. Giriş – çıkış düzeni ve kontrolü: Havalimanı girişleri yolcular için bazı zorluklara sebebiyet verir. Bavullar/çantalar en ince

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 37


KAPAK KONUSU

Hava yolu şirketlerinin personel görevlendirmesindeki hassasiyet derecesi genel güvenliğin en hassas tarafını oluşturmaktadır. Personel yapılanması gerçeğinde siyasal terör ilişkilerini korunmalı kılmak oldukça zordur. şekilde gözlemlenir; metal bir aletin tespit edilmeden içeri girmesi nerede ise imkansızdır. Bu şekilde yapılması hava yollarının güvenirliliğini önemli ölçüde arttırmıştır. Teknik yeterliliklerin bu kapsamda maksada uygun şartları yarattığını söylemek mümkündür. Yine de hava alanlarında değişik şirketler değişik hizmetler sunduğundan bu çalışanların risk yarattığı aşikârdır. Çok ince hesaplar yapılarak zaaf noktaları bulunabilir. Özellikle düşük kültür seviyesinde olan hizmet çalışanlarının kısıtlanması mümkün olabilir. Mesela Brüksel’deki patlamalarda büyük bir olasılıkla bu tip bir angajman sağlanmış olmalıdır. Hava limanında bir terör olayı planlamak uçaktan daha etkili olmaktadır. Nitekim havalimanı bir süre tüm uçuşlara kapatılmak zorunda kalınmıştı. Çıkışların kontrolünde biraz daha gevşeklik vardır. Havalimanına kontrol harici girmek isteyen birinin çıkışları kullanmak isteyeceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda bu konuya daha disiplinli yaklaşılması uygun olur. Bekleme yerleri sorunları: Havalimanı içinde çok sayıda yolcu çok sayıda uçak çıkış noktasına yönelerek kendi uçuşlarını bekleyecekleri bölgeyi bulurlar. Transit

38 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

uçuş alanları transfer yapan yolcular bakımından kısıtlı bölge gibidir. Kendi uçuş kapısına ve uçuş saatine kadar bu bölümde zaman geçirilmektedir. Yolcu ile havalimanı personeli uyumunda risk yaratan yerlerden birinin burası olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çok organize bir planlama bu risk oluşumunu kuvvetlendirebilir. Büyük havalimanlarının yolcu sayısı dikkate alındığında hizmet veren sayısının da ne kadar çok olacağı ortadadır. Bu limanları malzeme ve personel disipliniyle risk yokluğuna ötelemek oldukça zor bir durumdur. Bu nedenle personel bindirmeli şekilde birbirini murakabe eder bir yapı altında organize edilmesi bu risk oluşumunu durdurucu katkı verebilecektir. Acil durumlarda yapılacaklar: Havalimanlarında gösterişli yapılanma önemli olsa da yangına karşı dirençli bir oluşum kullanılmalıdır. Eğer büyük havalimanlarında beklenmeyen bir zamanda bir patlama olursa büyük bir panik havası yaşanacağı muhakkaktır. Kalabalık grubun panik halinde çok daha zayiat vereceğini düşünürsek insanların daha kolay dış alana geçebilecekleri planlamalara uygun inşaatların

yapılmasına özen gösterilmelidir. Havalimanları yapılış şekline göre çok geniş alanları kullanacak şekilde tasarlanmaktadır. Hâlbuki acil durumlarda bu kadar büyük sayıdaki insan grubunu kolayca rahatlatacak oluşumlar tasarlanabilmelidir. Her şey bir yana özellikle sıvı-gaz yanıcı maddelerle işletilen yerlerin bulundurulmaması ve kolay yanıcı malzeme kullanılmaması bu kapsamda önemli tercihler olacaktır. Hizmetin sürekliliği: Özellikle gece saat 02.00’den sonraki uçuşlar için hava limanları tam faal gibi gözükse de aslında genel olarak yolcu hareketleri bakımından bir azalma mevcuttur. Ancak bazı özel günlerde de artan yolcu trafiği kapsamında bu saatlerde yoğunluğun devam ettiğini de söyleyebiliriz. Kısaca genel olarak sabah 06.00’ a kadar olan dört saatlik süreçte havalimanlarının çok büyük bir kısmı hareketsiz ve atıl bir yapıya dönüşebilmektedir. Havalimanına gece periyodunda gizlenerek girebilen biri havalimanının uygun yerinde saklanarak gündüz saatinde hava limanı içinde istediği tehdidi yaratabilir. Bu nedenle özellikle gece yarısından sonra gözetleme kameralarının risk bölgelerini çok daha dikkatli şekilde takip etmesi gerekir. Personelin müteakip vardiyasında beklenen riskleri aynı duyarlılıkla takip etmek nasıl mümkün olacaktır? Bu hususa güvenliği planlayanların dikkat etmesi gerekmektedir. Özetle havalimanları 24 saat çok titiz bir gözlem altında bulundurulmalı ve dikkat her zaman önemsenmelidir.



KAPAK KONUSU

Havalimanlarında güvenlik nasıl sağlanır? Havalimanları ülke hâkimiyet ve egemenliğinin, ticari yapısının ve prestijinin hep birlikte sergilendiği ender yerlerdendir. Bu nedenle havaalanlarının güvenliği çok daha farklı ele alınmalıdır. Oluşabilecek tehlikeler göze alınabilecek tehlikelerden değildir. Yusuf ACIBİBER / İstanbul Yeni Havalimanı İnşaatı İGA Havalimanı İnşaatı Güvenlik Direktörü

G

üvenlik tedbirlerinin tamamı meydana gelebilecek; oluştuğunda istenmeyen sonuçlar doğurabilecek tehlikelerin önlenmesi için alınır. Tedbirler tehlikenin meydana getirebileceği

40 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

sonuçlarla doğru orantılıdır. Bazı tehlikeler kabul edebileceğimiz tehlikeler olmakla birlikte bazıları için göze alabileceklerimiz çok fazladır. Kısacası; tehlike ve tedbir yani güvenlik uygulaması birbirinin apozitidir. Havalimanları ülkelerin

en stratejik tesislerindendir. Havalimanları ülke hâkimiyet ve egemenliğinin, ticari yapısının ve prestijinin hep birlikte sergilendiği ender yerlerdendir. Bu nedenle havaalanlarının güvenliği çok daha farklı ele alınmalıdır.


Yusuf ACIBİBER

Oluşabilecek tehlikeler göze alınabilecek tehlikelerden değildir. Havaalanlarını kendi içinde incelediğinizde farklı hassasiyet alanları ortaya çıkmaktadır. Özünde havaalanları uçuş faaliyetleri için yapılır. Uçuş faaliyeti olmazsa havaalanı da olmaz. Uçuş, uçak demektir. O halde havaalanında en hassas unsur uçak, en hassas alan ise uçağın bulunduğu alan, çevresi ve uçağa ulaşan yollardır. Dünyada havacılık güvenliği; uçuş güvenliği ve uçak güvenliği temelinde oluşturulmuş ve detaylandırılmıştır. Tüm uluslararası anlaşmalar, ICAO-ECAC gibi kuruluşların gereklilikleri bu temeli işaret etmektedir. Dolayısıyla sivil havacılık güvenliğinde yapacaklarınız, taraf olduğumuz Uluslararası anlaşmalarda tarif edilmiş zorunluluklardır. Havaalanlarında bu uygulamaları nasıl yaptığınız, ne kadar doğru yaptığınız denetlenmekte ve izlenmektedir. Havacılık güvenliği ile ilgili uygulamalar çok ince bir şekilde ICAO-ECAC gibi kuruluşlarca

detaylandırılmaktadır. Örneğin; kapı tipi metal detektör kullanılan kontrol noktalarında kapı detektöründe sinyal vermese dahi rastgele yöntem ile %10’luk yolcu diliminin aranması istenmektedir. Ülke olarak “Bunu benim yapmama gerek yok.” deme şansımız yoktur. Sivil havacılık güvenliği konusunda Milli otoritemiz olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bu uygulamaları takip etmekten ve havaalanlarında uygulatmaktan sorumludur. Uygulamaların hepsi uçağın ve uçuş güvenliğinin sağlanmasına yöneliktir. Uçağa bindirilmesi yasaklanmış veya uçakta taşınabilmesi belli prosedürlere bağlanmış malzemelerin kontrol noktasında tespitine yöneliktir.

Terminal girişindeki güvenlik uygulamalarının amacı nedir? Havalimanlarında güvenlik sistemi daralan çember usulü ile tanımlanabilir. Uçağa ulaşan yolların hassasiyeti farklı, check-in alanı yani uçuş öncesi hazırlıkların ve ticari faaliyetlerin yapıldığı alanların güvenliği ayrı değerlendirilmektedir. Ülkemizde terminal güvenliğinde dünyada uygulanan sistemin dışında bir güvenlik tedbiri sistemi uygulanmaktadır. Bu tedbir havacılık güvenliğinin hedef ve aklına uygun değildir. Havacılık güvenliğinde istenen uçağa gidecek olan malzemelerin ve uçağa binecek olan yolcuların kontrolüdür. Bu kontrol uçağın etrafında oluşturulan steril alan (criticalrestrictedarea) giriş çizgisinde yapılır. Kontrollerde HoldBaggageScreening yani yolcudan alınmış bagajın kontrol edilmesi esastır. Bagajlar kontrol edildikten sonra yolcuya verilmediği gibi yolcuların bagajla-

ra ulaşmasına engel olunur. Bu bir temel gerekliliktir ve mantıklı, akla uygun gerekçeleri vardır. Biz Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan zorunluluklardan dolayı bu uygulamaları tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yapıyoruz. “Terminal girişindeki güvenlik uygulamalarının amacı ve mantığı nedir, hangi tehlikeyi önlemeye çalışıyoruz, bu kontroller bize ne veriyor, kontroller yapılırken hangi risklerin doğmasına neden oluyor?” Bu konu tartışılmalıdır. Ülkemizin bulunduğu coğrafyada risk sürekli değişmektedir. Konjonktürel durumumuz, ülkemizin çevresinde yaşanılanlar, bunun ülkemize etkileri ve jeostratejik durumumuz ülkemize yönelik tehditleri ve tehlikeyi farklılaştırmaktadır. Güvenlik tedbirlerinin etkinliği inovatif olmasına, gelişime bağlı değişimi kesintisiz takip etmesine bağlıdır. Tedbirlerimiz hedefli olmalı ve aklı referans almalıdır. Bir taraftan teknolojiyi kullanırken her şeyi de teknolojiye bağlamamak gerekir. Teknoloji sürekli geliştiği için çoğu zaman yatırımlarda boşa gitmektedir. En etkili güvenlik kontrolleri bilgili bir şekilde yapılan kontrollerdir. Bilgi, tecrübe ve eğitimle ortaya çıkmaktadır. Tecrübe kazanmış personellerimizi maaş ve sosyal haklarıyla mutlu edip görevlerine devam ettirmeli, eğitimlerle de desteklemeliyiz. Unutulmamalıdır ki, beş duyu organımızla algıladıklarımız, tecrübe ve bilgi ile donatılmış bir beyin süzgecinden geçirilmezse tehlike oluşturduğu anlaşılamayabilir. Başka bir deyişle bakarız, tehlikeyi göremeyiz.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 41


KAPAK KONUSU

Antalya Havaalanı’na entegre çözümler VIP, CIP, 2 adet teknik bina ve İç Hatlar Terminali’nde 2500 noktalı BIS Grafik Ekran Yazılımı kullanılırken; 1000 adet kadar da yangın dedektörü kullanılmıştır. Sistemin mimarisi ihtiyaçlar doğrultusunda genişlemeye müsait esnek yapıdadır. ATEKSİS

A

ntalya Havaalanı İç Hatlar terminaline tek bir merkezden yönetilebilen yangın algılama sistemi ile buna entegre acil anons sistemi kuruldu. Tek bir merkezden izlenip kontrol edilebilen bir sistem olması ile öne çıkan projede sistemler BIS Grafik Ekran Yazılımı ile kullanılmaktadır. İtfaiye dahi buradan binayı kontrol edebilmektedir. VIP, CIP, 2 adet teknik

42 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

bina ve İç Hatlar Terminali’nde 2500 noktalı BIS Grafik Ekran Yazılımı kullanılırken; 1000 adet kadar da yangın dedektörü kullanılmıştır. Sistemin mimarisi ihtiyaçlar doğrultusunda genişlemeye müsait esnek yapıdadır. Bina otomasyon sistemi ile yazılım bazlı entegrasyon (BAKNET protokolü) entegre çalışabilmektedir. Böylelikle farklı otomasyon sistemleri ile sorunsuz bir enteg-

rasyon sağlanmıştır. Acil Anons Sistemi olarak Bosch Praesideo anons sistemi kullanılmıştır. Bu sistem ile istenilen noktalara anonslar ulaştırılırken; olası yangın durumlarında otomatik devreye giren anonslar kullanılmaktadır. Ateksis teknik ekibinin kurulumdan eğitime kadar birebir içinde yer aldığı projede, terminal yetkilileri sistemden duyulan memnuniyeti dile getirdiler.



KAPAK KONUSU

Havalimanı güvenliğinde caydırıcı ölçme programı Sistemin gözlem ve ifade kabiliyetli yüksek saha yöneticileri tarafından doğru ve etkili kullanılması halinde, tamamen sıfırdan yapılandırılan bir havalimanı güvenlik projesinin bile yaklaşık 1 ile 1,5 yıl arası bir zaman diliminde ECAC Standartları’nın üzerinde bir güvenlik caydırıcılık performansına ulaşabilmektedir. Seçkin ÖZDEMİR / Akdeniz Bölge Müdürü ve Havacılık Segment Lideri SECURİTAS GÜVENLİK HİZMETLERİ A.Ş.

H

avalimanlarında güvenlik; terminal güvenliği ve havayolları güvenliği diye ikiye ayrılıyor. Terminal güvenliği alanında hizmet veren Securitas; havalimanına girişten, yolcuların uçuş kapılarına kadar olan tüm güvenlik süreçlerinden sorumludur. Bu sorumluluk uçaklarla taşınan kargo, bağajların güvenliğini de kapsıyor. İkinci güvenlik unsuru olan havayolları güvenliği ise, uçak içi kontrolleri, yolcu profil analizi ve uçak altında kargo kontrolleri gibi konuları ise farklı otoriteler tarafından yürütülüyor. Securitas bilgi liderliğini havalimanı güvenliğine de taşıyor. Bu konuda yürüttüğü en önemli çalışmalardan biri de “Güvenlik Caydırıcı Ölçme Programı”

Güvenlik Caydırıcılık Ölçme Programı Havalimanlarındaki hizmet ve operasyonel kaliteyi artırarak tehditlere karşı caydırıcılık yüzdesini yükseltmek amacıyla hayata geçirilen “Güvenlik Caydırıcılık Ölçme” programının havalimanı işletmelerinin de güvenlik hizmetindeki beklentisini fazlasıyla karşılamakta. Securitas Güvenlik Hizmetleri’nin hayata geçirdiği bu program Türkiye’de yaklaşık 1200 güvenlik görevlisiyle hizmet verdiği havalimanında uygulanmaktadır. Securitas Güvenlik Hizmetleri A.Ş. olarak güvenlik hizmeti verdiği havalimanında görev yapan saha yöneticileri ile gerçek zamanlı bir denetleme 44 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

manı tarafından koordine edilmekte olan bu kapsamlı program, bir kalite-kontrol uzmanı tarafından denetlenmektedir. Süreç bilgi işlem personeli tarafından kayıt altına alınarak saha yöneticisi tarafından işbaşı güvenlik personeline uygulanmaktadır.

Seçkin ÖZDEMİR

sistemi kullanılmaktadır. Havalimanında güvenlik hizmeti verilen alanda saha yöneticileri tarafından gözlemlenen bulgular, somut ve anlaşılabilir ifadelerle mini raporlama formatlarında toparlanmaktadır. Hazırlanan bu raporlar kalite ekibi tarafından elektronik ortamda çeşitli uygulama kodlarıyla adreslenerek pozitif/ negatif karşılaştırmaların yapıldığı “Güvenlik Caydırıcılık Ölçme” programının içeriğini oluşturmaktadır. burada toplanan tüm veriler “genel, bölgesel, noktasal, kişisel veya karakteriksel” başlıkları altında ölçümleme kriterlerini oluşturmaktadır. Burada değerlendirilen ve izlenen sonuçlara göre ihtiyaçlara yönelik eğitim ve planlama tedbirleri alınabilmektedir. Güvenlik Kalite Kontrol Depart-

Aylık yaklaşık 750-800 güvenlik görevlisine uygulanabilen “gerçek zamanlı” performans ölçme ve değerlendirme programının, havacılık güvenliğinde bir ilk olduğundan da bahsetmek mümkündür. Sistemin, gözlem ve ifade kabiliyetli yüksek saha yöneticileri tarafından doğru ve etkili kullanılması halinde, tamamen sıfırdan yapılandırılan bir havalimanı güvenlik projesinin bile yaklaşık 1 ile 1,5 yıl arası bir zaman diliminde ECAC Standartları’nın üzerinde bir güvenlik caydırıcılık performansına ulaşabilmektedir. Sürekli gelişen, değişen havacılık sektöründe Securitas’ın üzerinden durduğu en önemli konulardan birisi de eğitim ve insan kaynakları yönetimidir. Değişim ile birlikte gelen yeni ihtiyaçlar doğrultusunda Securitas da sunduğu güvenlik hizmetlerine yeni çözümler getiriyor. Yeni teknolojilerin kullanımı için eğitimlerin, çalışanların gelişiminde ve işlerini daha iyi yürütmelerinde tartışmasız büyük rol oynadığına inanan Securitas, hizmet kalitesini daha da yükseltmek için etkili iletişim tekniklerinden imaj eğitimine, x-ray simülasyon eğitimlerinden x-ray görev başı ve görüntü yorumlama eğitimleri veriyor.



FOKUS

Darbe ve suya dayanıklı yangın alarm kablosu Günümüzde yangın ortamında işlevini sürdüren, alevin yayılmasını önleyen, zehirli gaz çıkarmayan, düşük duman yoğunluklu, korozif ortam oluşturmayan, halojenden arındırılmış kablolar konutlarda, iş yerlerinde, altyapıda ve endüstride yoğunlukla kullanılmaktadır. PRYSMİAN GROUP TÜRKİYE

G

ünümüzde yangın ortamında işlevini sürdüren, alevin yayılmasını önleyen, zehirli gaz çıkarmayan, düşük duman yoğunluklu, korozif ortam oluşturmayan, halojenden arındırılmış kablolar konutlarda, iş yerlerinde, altyapıda ve endüstride yoğunlukla kullanılmaktadır. Kullanım alanı günden güne daha da artan yangına dayanıklı bu kablolar sayesinde daha güvenli ve sağlıklı yaşam alanları oluşturulmaktadır. Yangın durumunda can ve mal kayıplarının önüne geçmek için bu kabloların kullanımı büyük önem taşımaktadır. Yangına dayanıklı kabloların kullanımının artması, kablo üreticilerini kabloyu daha da güvenli hale getirmek için çalışmalara yöneltmiştir. Yangın koşulları düşünüldüğünde yangın alarm kablolarının, alevlerin yanı sıra suya ve darbeye dayanımı tartışmasız büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada geliştirilmiş yangın alarm kablosunun yapısı ve uygulanan testler anlatılmaktadır. Geliştirilen kablo yangına karşı dayanımın yüksek seviyede istendiği alanlarda kullanıma uygun olup; sektörün en zorlayıcı

46 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

yangın test standartlarına karşı başarılı sonuçlar vermektedir. Çeşitli nedenlerle meydana çıkan yangınlar hem can hem mal kayıplarına yol açmaktadır. Yangınlar çoğu zaman bir kıvılcım ile başlayıp; hızlıca yayılarak büyümektedir. Günlük hayatta kullanılan birçok ürünün ana malzemelerinin alevi iletici özellikte olmasının; yangının yayılmasını kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olduğu da bilinmektedir.

Yangının tespiti ve ihbar süresi Yangınla mücadele farklı şekillerde olmaktadır. Yangının tespiti ve ihbar süresi yangını söndürmek için önemli parametrelerdir. İhbar süresinin kritik olduğu öncelerden beri bilinmekte olup geleneksel yangın alarm butonları ve yangın söndürme aparatları okul, hastane vb. kalabalık ortamlarda yıllarca çözüm olarak düşünülmüştür. Geleneksel yangın alarm butonlarının yerini ısı, duman ve çeşitli sensörler aracılığı ile erken uyarıcı görevi gören yenilikçi elektronik yangın alarm sistemleri almaktadır. Elektronik yangın alarm sistemleri ile ihbar süresinin minimuma indirilmesi

hedeflenmektedir. Bu sistemlerde kullanılan yangın alarm kablolarının yangın altında devre bütünlüğünü sürdürmesi önem taşımaktadır. Yangının yayılmasını önlemek de yangının tespiti ve ihbar süresi kadar önemli bir parametredir. Gelişen teknolojiyle birlikte bina içlerinde kullanılan kablo çeşitliliği ve miktarları artmaktadır. Kabloların yangının yayılmasında aracılık yaptığı düşünüldüğünden, son yıllarda bina içi kabloların alev iletmeme özellikte olması aranan bir standart halini almıştır. Alınan tüm önlemlere rağmen yangının çıkması durumunda, yangının hızlıca söndürülmesi istenmektedir. Bunun için geliştirilen elektronik kontrollü, sensörlü yangın söndürme sistemleri insan gücünden bağımsız, risk taşımayan sistemler olarak güvenli çözüm sunmaktadırlar. Bu sistemlerde çok sayıda elektronik cihaz birbiriyle kablolar aracılığı ile bağlantılıdır. Bu noktada yangın alarm kablosu olarak kullanılan kabloların kalitesi kurulu sistemler kadar hayati öneme sahiptir. Yangın alarm sistemlerinin yanında, yangın söndürme sistemlerinin de yaygınlaşması alarm sistemlerinde kullanılan kablolarda da farklılaşma ihtiyacı oluşturmuştur. Yangın ortamı si-


Şekil 1: Yangın sonrası söndürme çalışmaları

müle edildiğinde alevlerin dışında ortamda devrilen, düşen cisimlerin varlığı, yangın söndürme sistemleri tarafından püskürtülen suyun olduğu bilinmektedir. Bu koşullarda ortam kablolarının sinyal iletimini alev altında, hatta darbeli ve sulu ortamda da gerçekleştirmesi gerekmektedir. Geliştirilmiş yangın alarm kabloları olarak adlandırılan yeni nesil yangın alarm kabloları, daha güvenli yaşam alanlarının oluşturulmasında önemli yere sahiptirler. Darbeye ve suya dayanıklı olmayan kabloların yangın ve yangın söndürme esnasında iletimi sağlayamadığı; kısa devre arızalarının oluşmasına neden olabildiği yaşanan üzücü olaylar ile tespit edilmiştir. Yeni nesil yangın söndürme sistemleri yangın anında görüldüğü gibi yangını söndürmeye yönelik aktif olmaktadır. Yangın alarm kablolarında aranan diğer özellikler de alev altında duman ve zehirli gaz çıkarmayan, halojensiz yapıda olmalarıdır. Yangın anındaki ölümlerin birçoğunun boğulma ve zehirlenmelerden kaynaklı olduğu bilinmektedir. Yangın anında olu-

şan duman ve alevler Şekil 1’de görülmektedir.

Kablo dizaynı Yangın alarm kabloları yangın alarm sistemlerinde kullanılmaktadırlar. Bu kablolar alev altında çalışmasını sürdürecek özelliklere sahip, duman çıkarmayan, zehirli gaz ihtiva etmeyen, sinyal iletiminde kullanılan iç ortam kablolarıdır. Geliştirilmiş yangın alarm kabloları ile daha zorlu yangın ortamında çalışabilecek; daha güvenli kablo üretimi hedeflenmiştir.

JE-H(St)H FE180 kablo rumuzu ile bilinen yangın alarm kablolarının yanında bina içi sinyal ve kontrol kabloları olarak kullanılan LiHCH FE180, LiHH FE180 gibi kablolarda da yangına dayanım performansı önem kazanmıştır. JE-H(St)H FE180 yangın alarm kablosunun yapısında, iç ortamda kullanıma uygun olarak izolasyon ve kılıf malzemeleri için duman ve zehirli gaz çıkarmayan LS0H malzeme kullanımı tercih edilmiştir. Bakır telden oluşan iletken üzerine alev bariyeri görevi üstlenen özel bant helisel olarak sarılır. Alev bariyeri üzerine folye sarıldıktan sonra elektriksel özellikleri karşılayacak kalınlıkta LSOH izolasyon malzemesi püskürtülerek damarlar elde edilir. 2 çift kablo için damarların birlikte yıldız dörtlü şeklinde bükülmesiyle; 4 çift ve üzeri kablo için üniteler oluşturulması ve demetler halinde bükülmesi ile kablo çekirdeği oluşturulur. Bu çekirdek üzerine tutucu ve koruyucu özellikte polyester bant (opsiyonel) sarıldıktan sonra üzerine; ekranın devamlılığını sağlamak üzere boylamasına kalay kaplı bakır toprak teli ve 1 kat metal kısmı içe dönük, alüminyum kaplı polyester bant ekran sarılır. Ekran üzerine turuncu renkli LSOH kılıf kaplanır. Kablo katmanları Şekil 2’de gösterilmektedir.

Gelişen teknolojiyle birlikte bina içlerinde kullanılan kablo çeşitliliği ve miktarları artmaktadır. Kabloların yangının yayılmasında aracılık yaptığı düşünüldüğünden; son yıllarda bina içi kabloların alev iletmeme özellikte olması aranan bir standart halini almıştır. Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 47


FOKUS

Şekil 2: JE-H(St)H FE180 PH120 Annex e kablo katmanları Kablonun fiziki görünümü Şekil 3’te verilmiştir. Burada iletkenler, damarlar, topraklama teli, alüminyum folye ve kılıf katmanları detaylı görülebilmektedir.

Şekil 3: JE-H(St)H FE180 PH120 Annex E yangın alarm kablosu görünümü

3. Yanma testleri Standart yangın alarm kablolarına uygulanan; IEC 60754-1/2 halojen asit gaz testi, IEC 610341/2 düşük duman yoğunluğu testi, IEC 60332-1-2 alev yayılma testi, IEC 60331-21 yangına dayanıklılık testi, EN 50200 darbeli yangına dayanıklılık testinin yanında ilaveten EN 50200 test standardının ek E’si uygulanmıştır. Uygulanan testler aşağıda anlatılmaktadır: IEC 60754-1/2: Yanma esnasında açığa çıkan gazların korozifliği, pH ve iletkenlik değerlerini ölçmek için yapılır. Olması gereken değerler: HCl < 0.5 % , pH ≥ 4.3 , c ≤ 10µS/mm IEC 61034-1/2: IEC 610341/2 test standarttı 1 metre boyundaki kablonun 3x3x3m

48 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

(27m3) kübik kapalı test odasında %90 etanol, %4 methanol ve % 6 su karışımı yakıt ile yanması ile açığa çıkan dumanın ışık geçirgenliğinin ölçümüne dayanır. Işık geçirgenliği minimum %60 olmalıdır. IEC 60332-1-2: Yangın ortamında alev yayılmasını simüle eden bu testte, 25 mm’den dü-

şük kablo çapı için alev, kabloya 45 derece açı ile 60 sn. boyunca uygulanır. Yanan kısmın üst destek noktasının alt kısmından en az 50 mm mesafeyi koruması gerekmektedir. Aynı şekilde, alev ilerlemesi 540 mm’den fazla olmamalıdır. IEC 60331-21: Yangın koşullarında devre bütünlüğünün test edildiği standart testtir. Bu testte en az 750 derecelik bir ortamda 90 dakika boyunca iletimin devamlılığı istenmektedir. Bu test Prysmian standardı olarak 180 dakika boyunca gerçekleştirilmiştir. EN 50200: Bu standart; alarm, aydınlatma ve haberleşme amaçları için acil durum devreleri olarak kullanılması amaçlanan ve yangına karşı dayanıklılığa sahip olarak tasarlanmış kablolar için deney metodunu kapsar. Bu deney metodu, iletken boyutları en fazla 2,5 mm²’ye kadar olan metalik iletkenli, dış çapı 20 mm’ yi ve beyan gerilimi 600/1000 V’u geçmeyen kablolara uygulanabilmektedir. Deney sırasında ortam sıcaklığı 25 ± 15 °C olmalıdır. Deney düzeneği beş temel kısımdan oluşmaktadır Çelik desteklere bağlanmış ısıya dayanıklı tutuşmayan malzemeden imal edilmiş, kablonun üzerine monte edildiği düşey bir duvar. Deney sırasında sürekliliği

Elektronik yangın alarm sistemleri ile ihbar süresinin minimuma indirilmesi hedeflenmektedir. Bu sistemlerde kullanılan yangın alarm kablolarının yangın altında devre bütünlüğünü sürdürmesi önem taşımaktadır.


kontrol etmek için uygulanan akımın kaynağı olan transformatör. Deney sırasında numune kabloya uygulanacak; yatay monte edilmiş alev kaynağı düzeneği. Ani darbe üreten bir cihaz Su püskürtme düzeneği Şekil 4’te deney düzeneği gösterilmektedir

Şekil 5: EN 50200 Annex E Test Simülasyonu

Şekil 4: EN 50200 Test Düzeneği Test edilecek numune en az 1200 mm uzunlukta olup; elektriksel bağlantı için her iki ucundan 100’er mm kadar açılmış olması gerekmektedir. Sembolik olarak “U” şekline getirilen kabloda büküm noktalarında, kablo için deklare edilmiş en düşük bükme yarıçapı esas alınır. Kablonun dikey kısımları arasındaki mesafe yaklaşık olarak 475 mm olacak şekilde kablo deney düzeneğine monte edilir. 842°C’lik sabit sıcaklıkta alev veren propan alev kaynağı düzeneği aktif edildikten sonra elektrik besleme kaynağı devreye alınmalı; ani darbe üreten cihaz çalıştırılmalı ve deney süresi zamanlayıcısı başlatılmalıdır. 25 ± 0,2 kg’lık ani darbe üreten cihaz çalıştırma işleminden 5 dakika ± 10 saniye sonra ve ardından 5 dakika ± 10 saniye aralıklarla deney duvarına darbe vurmalıdır. Kabloların yangına karşı dayanıklılık sınıflandırması Ek D’de anlatılmaktadır. Performans kriteri güç beslemesinin veya işaretin sürekliliğidir. Kablonun fonksiyonunu sürdürdüğü süre (örnek olarak; 15, 30, 60, 90 veya 120 dakika gibi)

kablo sınıfının belirlenmesini sağlamaktadır. Bu test sonucunda kablolar PH30, PH60, PH90 veya PH120 olarak sınıflandırılmaktadır. Darbe altında yangın testine ilave olarak EK E’de anlatılan kabloya su püskürtülmesi testi, kablonun sağlamlığını ve güvenilirliğini ileri seviyeye taşıyan bir testtir. Standarda göre alev ile ani darbe 15 dakika boyunca uygulandıktan sonra; 0,8 ± 0,05 l/dk. debi ile su püskürtme başlatılmalıdır. Suyun uygulanması deneyin son noktasına kadar devam etmelidir. Bu şekilde toplam 30 dakika olduğunda, kablo fonksiyonunu sürdürüyorsa testi geçiyor; anlamına gelmektedir. Testin grafiksel açıklaması Şekil 5’te gösterilmektedir.

Sonuç Can ve mal güvenliğinin sağlanması adına yangına karşı alınan önlemler günümüzde boyut değiştirmiştir. Yangın alarm ve yangın söndürme sistemlerindeki gelişmeler, yangına dayanıklı kablo ihtiyacını artırmıştır. Özellikle alarm sistemleri gibi kritik öneme sahip alanlarda kullanılacak kabloların; yangın ortamındaki etkiler göz önüne alındığında tam bir uyumluluk içinde güvenle çalışması beklenmektedir. Mevcut

yangın alarm kabloları EN 50200 standardına uygun yapılan darbeli, yangına dayanım testlerinde 120 dakika boyunca devre bütünlüğünü korumaktadır. Geliştirilen yeni ürün, standart yangın alarm kablolarının yanma performanslarının üzerinde, EN 50200 Ek E koşullarına da dayanım sağlamaktadır. Yangın ve darbe etkilerine ilave olarak yanma sırasında kablo üzerine su efekti uygulanmış; böylece 15 dakika boyunca darbe ve 15 dakika boyunca da darbe ve sulu ortamda toplamda 30 dakika devre bütünlüğü korunmuştur. Yangın ortamında itfaiyeci hortumlarından ve yangın söndürme sistemlerinden püskürtülen sular, kablonun alev ve darbenin yanında su ile temasına neden olmaktadır. Su efektlerine karşı çözüm olarak geliştirilen bu kablo; standart yangın alarm kablolarına kıyasla daha güvenli çözüm sunmaktadır. Referanslar IEC 60754-1/2 Halojen Asit Gazı Miktarı Testi, IEC 61034-1/2 Duman Yoğunluğu Testi, IEC 60332-1-2 Tek Kablo Yanma Testi, IEC 60331-21 Gerilim Altında Yanma Testi, EN 50200 Kablolar / Acil Durum Devrelerinde Kullanılan Korumasız Küçük Boyutlu Kabloların Yangına Karşı Dayanıklılığı İçin Deney Metodu, TSEK 173 Kablolar - Haberleşme ve Bilgi İletimi İçin

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 49


FOKUS

Yangın güvenliği kablolar ile başlar Düsseldorf havaalanı, Londra'daki Charing Cross İstasyonu, Moskova Üniversitesi, Mont Blanc Tüneli ve Avusturya'daki Kaprun Fünikülerinde (dağ treni) çıkan trajik yangınlar; yangın ve duman yayılımının yıkıcı etkilerini dramatik bir şekilde gözler önüne sermiştir. NEXANS TÜRKİYE

K

ablolar, bir binanın toplam maliyetinde yüzde 0,5’den daha az bir miktarı oluşturmaktadır. Ancak, kamu güvenliğinin sağlanmasında, hayati öneme sahip altyapının ko-

50 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

runmasında, kısa sürede insanların tahliye edilmesi ve yangınla mücadelede önemli rol oynamaktadır. Düsseldorf havaalanı, Londra’daki Charing Cross İstasyonu, Moskova Üniversitesi, Mont Blanc Tüneli ve Avusturya’daki

Kaprun Fünikülerinde (dağ treni) çıkan trajik yangınlar; yangın ve duman yayılımının yıkıcı etkilerini dramatik bir şekilde gözler önüne sermiştir. Ne yazık ki kablolar kimi zaman, alevi, dumanı ve zehirli gazları hızla yangın alanının


çok uzağına taşıyarak; yangından dolayı olan zararların artmasına sebep olabilmektedir. Avrupa ve dünyada meydana gelen çok sayıda yangında görüldüğü gibi, yangının yayılmasına katkılarından dolayı, kablolar genelde potansiyel bir tehlike kaynağıdır. Diğer taraftan, gözetleme ve uyarı sistemlerini desteklemeleri, takviyesi, acil durum aydınlatmaları, asansörler, havalandırma gibi yangınla mücadele ekipmanlarının yangın anındaki fonksiyonlarını yürütebilmeleri için gerekli olan enerjiyi kesintisiz sağlamalarıyla, kablolar yangına karşı korunmanın anahtarıdır. Günümüzde daha güvenli enerji ve kontrol kablolarının, insanları ve binaları koruyabileceği bilindiğinden, Avrupa Birliği yangın yönetmeliği düzenleyicileri, yakın zamanda yayınlanmış olan Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (CPR) yoluyla yeni güvenlik standardlarını belirlemeye çalışmaktadırlar.

Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (CPR) Bugün, dünya üzerindeki 6 milyar insanın yarısı şehirlerde yaşamak-

Avrupa Birliği, CPR, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’nde yer alan ve kablolar için oluşturulan yeni sınıflandırma sistemine göre, yangına dayanıklılık zaman geçtikçe sergilenmesi gereken performans şeklinde ifade edilir. tadır. Kamu güvenliğinin korunmasında uluslararası standartlara uyulması, inşaat sektörü için birincil öncelik haline gelmektedir. İnşaat sektörü, Avrupa’daki en büyük tek ekonomik faaliyet olup 35 milyona yakın iş imkanıyla lider konumdaki işverendir. Kamunun daha fazla güvenlik talebini karşılamak ve ticaretin önündeki teknik engelleri kaldırmak için; Avrupa Komisyonu, CPR, Yapı Malzemeleri Yönetmeliğini hazırlamış ve 10 Haziran 2016 tarihinde yayınlamıştır. Yapı malzemelerinin diğer % 80’i ile birlikte kablolar 1 Temmuz 2017 itibarı ile Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne dâhil edilecek ve yangına karşı tepki + dayanıklılık bakımından gereken yeni performans seviyelerini sağlaması gerekecektir.

Yangına dayanıklı ve halojensiz kabloların kullanımı 80’li yıllarda başlamış olup son hukuki düzenlemelerle birlikte Avrupa ve Amerika’da insan yoğunluğu fazla olan, riski yüksek kapalı alanlarda (okul, sinema, hastane, alışveriş merkezleri) kullanılmaları zorunlu hale getirilmiştir. Ülkemizde de bu konuda düzenlemeler mevcuttur.

Hayatları ve binaları koruyan yangın güvenlik kablolarıdır PVC (Polivinil Klorid) kablolar; inşaat sektöründe halen sıkça kullanılmaktadır. Yangın halinde, klorid içerikleri, betonarmeleri ve metalleri ciddi bir şekilde aşındırabilen klorin gazı olarak serbest kalır. Aynı zamanda, insanlarda da özellikle akciğerlere büyük zarar verebilen, baş dönmesi ve paniğe neden olabilen, kurtarma çalışmalarını ciddi anlamda engelleyen yoğun bir duman oluşturur. Nexans ALSECURE® Halojensiz; yangına tepki kabloları çok az miktarda korosif gaz üretir. Büyük miktarlarda karbonmonoksit ve yoğun duman çıkarmaz. Öte yandan Alsecure®Plus yangına dayanıklı kablolar, aşırı yangın koşulları altında işlevini sürdürmeye devam eder. Yangına karşı tepki ve dayanıklılık bakımından tüm gereksinimleri yerine getirir. Evlerimiz ve iş yerlerimizdeki potansiyel tehlike; 100 m²’lik bir mekânda

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 51


FOKUS

Yangına dayanıklı ve halojensiz kabloların kullanımı 80’li yıllarda başlamış olup son hukuki düzenlemelerle birlikte Avrupa ve Amerika’da insan yoğunluğu fazla olan, riski yüksek kapalı alanlarda kullanılmaları zorunlu hale getirilmiştir. Ülkemizde de bu konuda düzenlemeler mevcuttur. Ortalama 800 m (1x1,5 1x2,5) kablo 15 kg plastik malzeme 9 kg Klasik kablo malzemesi 9 kg Klasik malzemenin (PVC’nin) yanması ile yaklaşık, 1000 gram CO 800 gram CO2 1600 gram HCl oluşur. (50 ml x 32 şişe klorik asit)

Yangına karşı tepki Yangına karşı tepki, bir kablonun tutuşma ve ateş alma kabiliyeti; yani yangının büyümesine olan katkısı ile ilişkilidir. Halojensiz olduklarından Nexans ALSECURE® kablolarının PVC kablolarına nazaran iki büyük avantajı vardır: Yangının yayılmasını büyük ölçüde geciktirir, böylece insanların tahliyesi ve yangınla mücadele

52 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

için zaman kazandırır. Yangın ile ilişkili ölümlerin başlıca nedeni olan yoğun duman ve gazların ekipmanlara, yapı elemanlara vereceği hasarı minimuma indirir.

Yangına dayanıklılık Avrupa Birliği, CPR, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’nde yer alan ve kablolar için oluşturulan yeni sınıflandırma sistemine göre, yangına dayanıklılık zaman geçtikçe sergilenmesi gereken performans şeklinde ifade edilir. Kablolar, bir yangın süresince çalışmaya devam etme süreleri olan 15, 30, 60, 90 veya 120 dakika ile beş kategori altında sınıflandırılırlar. Nexans ALSECURE® PLUS kabloları, geleneksel kablolardan çok daha uzun süreler işlevlerini devam ettirerek, kritik önem taşıyan tahliye ve yangınla mücadele sistemlerinin kesinti-

siz çalışmaları boyunca gerekli enerjiyi iletmeye devam eder. Bu ekipmanlar, video kameralar, acil durum aydınlatmaları, kamu anons sistemleri, alarmlar, asansörler, su püskürtücüleri, duman havalandırma, yangınla mücadele ekipmanlarıdır. ALSECURE®: Bugünün ve yarının ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı yangın güvenlik kablolarıdır. Nexans daha üstün yangın güvenliği için yıllardır halojensiz, alevi ve yangını geciktirici (HFFR) enerji ve kontrol kabloları geliştirmekte ve tedarik etmektedir. Yangın esnasında duman, zehirli gaz ve alev yayılımını önemli ölçüde azaltacak teknoloji ile kablo performansını sürekli olarak geliştirme çalışmaları sonucunda ALSECURE® ve ALSECURE® PLUS kablo çeşitleri, yangına karşı tepki ve dayanıklılık bakımından en yeni teknolojileri içerir. Bu kablolar yalnızca kamuyu ve altyapıyı korumakla kalmayıp, ayrıca gelecekte Avrupa Birliği bünyesindeki CPR, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne önceden uyum sağlamanıza imkân tanır. Mühendislik ve inşaat firmaları için kamu güvenliğini arttırırken bir yandan da yangın esnasında ekipmanların karşı karşıya kaldığı korosif tehlikeyi azaltır. Projelerinize değer katar ve firmaların dünya çapında yatırımlara imza atmasına katkıda bulunur. ALSECURE® kabloları, okullardan tiyatrolara, bankalardan çok katlı binalara ve toplu ulaşım alanlarına (metrolar vb.) her bina türüne ve her türlü yangın güvenlik şartlarına adapte edilen belirgin uluslararası standardlara sahiptir. Ayrıca, bilgisayarları ve diğer hassas ekipmanları da güvenle korur.


ALSECURE® kablolarının sağladığı imkanlar Konutlar, endüstriyel binalar ve kamu binaları için alçak gerilim enerji, kontrol ve haberleşme kablosu seçenekleri Yangına karşı dayanıklı yapısıyla metro, tünel ve çok katlı binalar gibi hassas kamu alanlarında yangının yayılmasını sınırlandırması. Yoğun duman olmaksızın insanların tahliye edilmesi, video gözetim, güvenlik alarmları gibi güvenlik sistemlerinin yangın esnasında çalışması. Halojensiz malzemeler nedeniyle düşük duman emisyonu, böylece tahliye ve yangınla mücadele işlemlerinde daha iyi bir görüş mesafesi yaratma kabiliyeti Ekipman ve çelik/beton yapılarda minimal korosif hasar böylelikle pahalı yenileme, temizleme ve ikincil kirliliğin azaltılması

N2XH (VDE) / ALSECURE 0.6/1 kV halojensiz, yangına tepki kabloları

ALSECURE® KABLOLAR

ALSECURE® PLUS KABLOLAR

Kullanıldığı yerler: Oteller, okullar, yüksek binalar, hastaneler, bilgi işlem merkezleri ve insanların yoğun olarak bulunduğu iş merkezleri ile yangına hassas bölgeler. H07Z-U / H07Z-R / ALSECURE 450/750 V halojensiz, yangına tepki kabloları H07Z-K / ALSECURE 300/300 V ve 300/500 V halojensiz, esnek iletkenli kablolar

NHXMH / ALSECURE 300/500 V halojensiz, yangına tepki kabloları (Maksimum çalışma sıcaklığı 90 °C)

N2XH (VDE) / ALSECURE 0.6/1 kV halojensiz, yangına tepki kabloları, kontrol kabloları

LIHCH / ALSECURE Halojensiz, yangına tepki sinyal / alarm kabloları

CAT 5e, CAT 6 / ALSECURE Halojensiz, yangına tepki LAN kabloları

Kullanıldığı yerler: Rafineriler, maden ocakları, oteller, okullar, tüneller, yüksek binalar, hastaneler, enerji santralleri, bilgi işlem merkezleri, yangın alarm / yangın müdahale sistemleri, duman havalandırma sistemleri ve insanların yoğun olarak bulunduğu iş merkezleri ile yangına hassas bölgeler. N2XH FE 180 / ALSECURE PLUS 0.6/1kV halojensiz, yangına dayanıklı, kontrol kabloları

NHXHX FE 180 (VDE) / ALSECURE PLUS 0.6/1kV halojensiz, yangına dayanıklı kablolar

NHMH / ALSECURE 300/500 V halojensiz, yangına tepki kabloları (Maksimum çalışma sıcaklığı 70 °C )

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 53


FOKUS

Güvenlik sistemlerinde fiber altyapı Optik fiberler diğer iletişim malzemelerine oranla uzun mesafelerdeki veri iletişiminin daha hızlı ve yüksek değerlerde yapılabilmesine olanak verdikleri için fiber optik haberleşme sistemlerinde sıklıkla kullanılmaktadırlar. RİMA ELEKTRONİK

F

iber optik ya da Optik fiber, kendi boyunca içinden ışığın yönlendirebildiği plastik veya cam fiberlerden oluşmuş bir optik fiberdir. Optik fiberler diğer iletişim malzemelerine oranla uzun mesafelerdeki veri iletişiminin daha hızlı ve yüksek değerlerde yapılabilmesine olanak verdikleri için fiber optik haberleşme sistemlerinde sıklıkla kullanılmaktadırlar. Metal kablolar yerine fiber kabloların kullanılmasının nedeni, daha az kayba neden olmaları ve elektromanyetik etkileşimden etkilenmemeleridir. Optik fiberler aynı zamanda birçok sensör (alıcı) ve benzeri uygulamaların yapımında oldukça sık olarak kullanılmaktadırlar.

Fiber optik kablolar, iletimi ışık hızıyla yani saniyede 300 bin

54 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

km’lik hızla gerçekleştirirler. 400 metre uzunluğa kadar MULTI MOD kablo kullanılır. 400500’ den sonra SINGLE MOD kablo kullanılır. Işık, iç yansımalar aracılığıyla optik fiberin merkezinde tutulmaktadır. Bu sayede fiber bir dalga kılavuzu gibi hareket etmektedir. Çoklu yayınma hatlarını ya da çapraz modları destekleyen fiberlere çok modlu fiberler (İngilize, multimodefibers- MMF) denilir. Sadece tek bir modu destekleyen fiberlere ise tek modlu fiberler (İngilizce, singlemodefibers’ SMF) denilmektedir. Çok modlu fiberler genellikle geniş çaplı bir merkeze sahiptir ve daha çok gücün iletilmesinin gerekli olduğu kısa mesafeli iletişim hatlarında kullanılırlar. Tek modlu fiberler ise 200 metrenin üzerindeki iletişim hatlarında kullanılmaktadırlar. Fiber optik kabloları birbirine eklemek elektrik tellerini ya da kablolarını eklemekten çok daha karmaşık bir işlemdir. Fiberlerin

birleştirilecek uçları dikkatlice yarılmalı ve mekanik olarak ya da elektrik arkı ile eritilerek birleştirilmelidir. Ayrıca daha sonra ayrılabilecek şekilde tasarlanmış özel konnektörlerde mevcuttur.

Fiber optik kablolar ışığı nasıl iletirler? Lazerden gönderilen ışın demeti ilk başta doğrusal bir yol izler. İlk başta ışık sinyali 1 ve 2 olarak çıkan alt – üst sınır ışınları şekilde görüldüğü gibi kablonun kıvrıldığı noktalarda; ışık cam örtüye çarpıp geri yansır. Bu şekilde yansıya yansıya merkezdeki yoluna yavaşlayarak ve bir miktar kayba uğrayarak da olsa devam ederler. Bu nedenledir ki fiber kabloların fazla kıvrım yapmadan genellikle düz bir yol izlemesi; veri iletim hızı ve kalitesi açısından önemlidir. Cam örtü tabakası ışığı kesinlikle absorbe etmez ve neredeyse tam olarak yansıtır; bu da bilginin kayıpsız şekilde ulaşması için çok önemli bir noktadır.



SEKTÖRDEN

iyometr üvenlik “Biyometri ile güvenlik çıtası yükseliyor”

Mobil bankacılık işlemlerinde ‘gözle doğrulama’ teknolojisi, göz damar izini kullanarak Eyeprint ID oluşturuyor. Bu ID, 50 karakterlik karmaşık bir şifre ile eşdeğer güvenlik sağlıyor. Biyometrik sistemlerin bankacılık sektöründe kullanılmasının yaşamımıza katacağı kolaylıklar üzerinde duran ÖLÇSAN Mobil Çözümler Sorumlu Direktörü Murat KARABATUR biyometrik sistemlerle güvenlik çıtasının yükseltileceğini söylüyor.

Ölçsan hakkında bilgi alabilir miyiz? Ölçsan Makine Sanayi A.Ş. 1982 yılında kuruldu. Ölçsan Makine Sanayi A.Ş. bünyesinde 1992 yılına kadar teknolojik çözümler de üretiliyor. 1992’de Ölçsan Kent Teknolojileri kuruldu. Firma zamanla bilişim çözümlerine yöneliyor. Bilişim çözümlerinin merkezinde ise güvenlik yer alıyor. Biyometrik sistemler 2000’li yıllarda hayatımıza girmeye başladı. Bununla birlikte Ölçsan da biyometrik sistemlere yöneldi. Biyometrinin dışında da sunmuş olduğumuz çözümler var. Sınır ve kritik altyapı güvenliği, veri merkezi çözümleri, R-FID, mobil çözümler, fiziki güvenlik,özel yazılımlar verdiğimiz hizmetler arasında. Sektörde 24 yıldır bizde varız.

56 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Biyometrik sistemlerde sunmuş olduğunuz çözümler nelerdir? Biyometride en yaygın olarak kullanılan sistem parmak izidir. Parmak izinin çeşitli sensörleri vardır; kaliteli sistemlerin kandırılması daha zordur. Biyometriyi ikiye ayırabilirsiniz; fizyolojik biyometri ve davranışsal biyometri. Attığınız imza, yürüyüşünüz, bilgisayarı kullanış şekliniz davranışsal biyometridir. Parmak iziniz, yüzünüz, gözleriniz ise fizyolojik biyometridir. Biyometrik sistemlerde canlılık testinin olması çok önemlidir. Birinin parmak izini kopyaladınız, giriş yapıyorsunuz. Silikonla kopyalamış olabilirsiniz; bunun canlı parmak mı yoksa silikon mu olduğunu ayırt edebilen sensörler kalitelidir. Ölçsan Fransız

şirketi Morpho’nun Türkiye’deki tek temsilcisidir. Morpho’nun ‘Selfie tabanlı çözüm’ adı verilen yüz tanımlama teknolojisi, akıllı telefonların ve tabletlerin kameraları sayesinde kullanıcının yüz tanımlamasını ve doğrulamasını yapıyor. Yüz tanımlama teknolojisi sayesinde şifre veya PIN girmek gerekmiyor. Ayrıca, video özelliği sayesinde canlılık testi de yapıldığı için yüz tanımlamasında yüksek güvenlik sağlanmış oluyor. Teknolojisi fotoğraf ve gerçek yüzü ayırt edebiliyor. Son zamanlarda yüz izi de çok kullanılıyor. Mobil telefonlarda gözün damar izi kullanıyor. Kalp atışıda biyometrik bir veridir. Bileklikle kalp atışınızı takip edebiliyorsunuz. Sesinizde biyometridir; çağrı merkezlerinde daha çok


Murat KARABATUR

ri kullanılır. “Benim sesim benim şifrem diyorsunuz” aradığınızda çağrı merkezi sesinizi tanıyor. Biyometrik sistemlerdeki tüm çözümleri sunabiliyoruz.

Mobil bankacılık uygulamalarınızdan bahseder misiniz? Mobil platformların dünyanın en geniş platformu haline gelmesiyle birlikte, mobil cihazların güvenliği ve yönetimi de büyük önem kazanmaya başlamıştır. ÖLÇSAN olarak mobil cihaz ve yazılımlarla, sivil ve askeri güvenlik kurumlarının saha işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve mobil bankacılık uygulamalarında akıllı telefonlarla kimlik doğrulama yapılması gibi işlemleri yerine getiren mobil çözümler sunuyoruz. Saha uygulamaları, mobil kimlik doğrulama, mobil

Eyeprint ile gözünüzün izini çekiyorsunuz. Sonra bu göz izi birçok güvenlik algoritmalarından geçtikten sonra saklanıyor; kriptolanıyor. Kriptolanmasından önce de göz damarınızdan 40 farklı nokta alınıyor. Sahte noktalar ekleniyor. Telefondaki göz izinizin ele geçirilmesi neredeyse imkânsız.

biyometri,mobil ödeme sunduğumuz çözümler arasında. Örneğin Eyeprint uygulamamız ile gözünüzün izini çekiyorsunuz. Sonra bu göz izi birçok güvenlik algoritmalarından geçtikten sonra saklanıyor; kriptolanıyor. Kriptolanmasından önce de göz damarınızdan 40 farklı nokta alınıyor; sahte noktalar ekleniyor. Telefondaki göz izinizin ele geçirilmesi neredeyse imkânsız. Veriler bir bankanın sunucusunda saklansaydı hackerler servera girip şifreleri çalabilirdi. Bu sistemde bir hackerın binlerce şifreyi çalmak için harcayacağı çabayı tek bir telefon için harcaması gerekir. Mobil biyometri uygulamalarında biyometrinin nasıl saklandığı; haberleşmenin nasıl sağlandığı önemlidir. Biyometri kullandığımız sistemlere göre çok daha güvenlidir. Biyomet-

rik sistemler güvenlik çıtasını yükseltiyor.

Mobil biyometri uygulamanızdan bahseder misiniz? Tüm işlemlerimizi telefonlarımızdan gerçekleştirdiğimiz için akıllı telefonlarda da güvenliğe ihtiyaç var. Akıllı telefonlarda uyguladığımız mobil biyometri hayatımızı kolaylaştırıyor. Örneğin anlaşmalı olduğumuz GSM operatörünün uyguladığı Cep Cüzdan uygulaması şifre kullanma derdini ortadan kaldırarak Gözle Doğrulama (Eye Verify) özelliği sayesinde göz temasıyla uygulamaya giriş yapmayı mümkün kılıyor. Mobil güvenlik önlemlerini bir üst seviyeye taşıyan Gözle Doğrulama teknolojisi, gözün damar izini kullanarak oluşturduğu Eyeprint ID’yi yüksek güvenlikli ve şifreli

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 57


SEKTÖRDEN

bir şekilde saklayarak tamamen kişiye özel bir güvenlik sağlıyor. Kullanıcıların akıllı telefonlarında ek bir donanım gerektirmeden, pratik ve güvenli bir şekilde işlem yapmasını mümkün kılıyor. Eyeprint ID, cep telefonunuz ile çekilen sıradan bir selfie’yi dijital yaşamınızı koruyan bir anahtara dönüştürüyor. Bu patentli ve yalnızca yazılımdan oluşan biyometri teknolojisi Eyeprint ID, yüksek

ölçeklenebilirlik ve %99.999 doğruluk oranı ile çalışır. Ayrıca kullanıcıların cep telefonlarında ek bir donanım gerektirmeden ve 1 saniyeden hızlı bir sürede şifre gerektirmeden pratik, güvenli, kendilerine özel bir kimlik doğrulama deneyimi sağlar. Bankacılık işlemlerimizde şifremizi unuttuğumuzda basit bir işlem tüm günümüzü alabiliyor. Mobil biyometri bu sorunu ortadan kaldırıyor. Hedefimiz

Eyeprint ID, yüksek ölçeklenebilirlik ve %99.999 doğruluk oranı ile çalışır. Ayrıca kullanıcıların cep telefonlarında ek bir donanım gerektirmeden ve 1 saniyeden hızlı bir sürede şifre gerektirmeden pratik, güvenli, kendilerine özel bir kimlik doğrulama deneyimi sağlar.

58 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

2017 yılının sonuna kadar bankacılıkta biyometri sistemlerinin yaygınlaşmasıdır. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu ile işbirliği yapılması gerekiyor. Biyotmetrik sistemlerde risk minumuma inmiş oluyor. Avrupa bankacılık işlemlerinde biyometrik sistemlere yöneliyor. Biyometrik sistemler yaşam kalitemizi artırıyor.

Biyometrik sistemlerin güvenlik pazarındaki yeri nedir? Biyometrik sistemleri birçok kişi tanımadan kullanıyor. Biyometri 2025’lere kadar gelişmeye devam edecek. Emekleme döneminde diyebiliriz. Biyometrik sistemler günümüzde pazarda çok büyük bir oran almıyor. Önümüzdeki 10 sene içerisinde çok daha fazla hayatımıza girmiş olacak. Teknoloji sürekli gelişiyor ve değişiyor. Daha iyi sensörler çıkmaya devam edecek. Güvenlik ihtiyacı arttıkça da biyometrik sistemler hayatımızda daha fazla yer alacak.


Güvenlik zafiyetinin en az olduğu sistem sizce hangisidir? Biyometrik sistemler denildiğinde “En iyi sistem hangisidir?”sorusu yöneltiliyor. “Bir sistem kullanmak istiyorum; hangisini seçmeliyim” diye soruyorlar. Her sistemin kullanım alanı farklıdır. Biyometride alternatiflere bakmak gerekiyor. Yüzlerce insanın çalıştığı bir fabrikada geçiş kontrolde iris sistemini kullanırsanız; insanların bunu kabullenmesi pek mümkün olmaz. Fabrikalarda girişlerde tercih edeceğiniz sistem; parmak izi olmalıdır. İris sistemini kullanacağınız yer sınırlı sayıda insanın giriş yapacağı server odaları olabilir. Sistemin güvenlik çıtasını yükseltmesi kadar kullanım kolaylığı da önemlidir. Çok güvenli bir sistem yaparsınız ama kullanım kolaylığı olmayacağı için insanları o uygulamaya adapte etmek zor olur. Morpho’nun uygulaması Finger on the fly; kimliği doğrulanacak kişinin elini yalnızca bir kez sallamasıyla dört parmağın izini aynı anda alabiliyor. Bir saniyeden de kısa sürede çok parmaklı eşleştirme becerisine sahip Finger On the Fly, yüksek güvenlik seviyesiyle de dikkat çekiyor. Ürün havalimanlarında sınır kontrolü, duyarlı ve yoğun trafik sahalarındaki giriş kontrolü ve akış yönetimi gibi yüksek hızda kayıt, eşleştirme, rahatlık ve güvenliğin hâkim olduğu durumlarda kullanılabilinir. Finger On the Fly, Morpho’nun mevcut parmak izi ürün ve sensörlerinin tamamıyla uyumlu. Morpho tarafından geliştirilen Iris at the Distance (IAD) teknolojisi ise kişileri 1 saniyeden daha kısa bir

sürede iris tabakalarından tanıyabiliyor. Çözümün kişiyi tanıması için kişiye temas etmesine gerek duyulmuyor. Bu sayede yalnızca 80 cm uzaklıktaki bir mesafeden, iris taraması ile kimlik tespiti mümkün oluyor. Güvenlik ve kullanım kolaylığı derecesine bakıp ona göre çözüm üretmeniz gerekiyor. Biyometride iki veriye daha çok bakılıyor; doğru bir kişiyi yanlış olarak ret etmek ya da yanlış kişiyi doğru olarak kabul etmek. Sistemlerde bu ihtimallerin çok düşük olması gerekiyor. İriste bu zafiyet çok düşük; iris okuma daha maliyetli donanımlar gerektiriyor. Şu anda yüzde yüz güvenlikten söz etmek mümkün değil. Güvenlik çıtasını yükseltmeniz gerekiyor.

Avrupa ile Türkiye’yi kıyaslarsanız gözlemleriniz nelerdir? Biz teknolojiye daha aç bir toplumuz. Teknolojiyi daha hızlı tüketiyoruz. Avrupalılar daha temkinli yaklaşıyorlar. Avrupa’daki bankalar inovasyonlarda bizim ilerimizdeler. En uç noktada değiliz. Genel olarak üretmekte de hevesliyiz. Türkiye’de biyometrik sistemler için biraz daha zamana ihtiyaç var.

Sistemin güvenlik çıtasını yükseltmesi kadar kullanım kolaylığı da önemlidir. Çok güvenli bir sistem yaparsınız ama kullanım kolaylığı olmayacağı için insanları o uygulamaya adapte etmek zor olur. Morpho’nun uygulaması Finger on the fly; kimliği doğrulanacak kişinin elini yalnızca bir kez sallamasıyla dört parmağın izini aynı anda alabiliyor.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 59


ELEKTRONİK GÜVENLİK

CCTV gözlüyor alarm sistemleri sorunu çözüyor Bir alarm sisteminin tüm işlevleriyle kullanılabilmesi için sistemin koruma şekillerini ve etkinleştirme modlarını bilmek ve böylece duruma uygun olan çözüm karar verebilmek gerekir. Birilerinin olmadığı bir ortamı ‘tatilde’ modu yerine ‘gece’ modu ile korumak iç bölgeleri korumasız bırakmak anlamına gelir. KAREL

A

larm sistemleri hırsızlık, gasp, yangın gibi tehlikeli durumlarda gereken kişileri çağrılarla durumdan haberdar eden elektronik güvenlik sistemleridir. Bu sistemler bulunduğu ortamlarda detektörler, sirenler ve ışıklı göstergeler yardımıyla caydırıcı bir etki yaratırken, aynı zamanda haber alma merkezlerine veya kullanıcıya mesaj göndererek duruma hızla müdahale edilmesini sağlar. Öte yandan, CCTV ve alarm sistemleri genellikle aynı amaca hizmet etseler de görev tanımları farklıdır. Alarm sistemleri hırsızlık, yangın gibi sorunları anında tespit edip çözme amaçlı kullanılırken; CCTV çözümleri ise delil niteliğinde ve uzun vadeli önlemler için kullanılır. Bir diğer deyişle, alarm sistemleri doğrudan ‘güvenlik sistemi’ olarak bilinir; CCTV ise güvenliğin ‘gözetleme’ bölümünü ifade eder.

60 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

İlk adım ihtiyacın doğru tespit edilmesidir Alarm sistemlerinden gereken performansı alabilmek ve sistemin etkin kullanımını sağlamak için korumak istenilen alanlara ve koruma şekillerine doğru karar vermek gerekir. İlk adımda ‘iç ortam’ veya ‘dış ortam’ koruması seçimi ile bu seçime uygun etkinleştirmeler yapılmalıdır. Örneğin bir ofiste mesai saatlerinde dış ortam koruması yapılırken içeri giriş- çıkışlar kontrol edilmeli ama iç ortam koruması devre dışı bırakılmalıdır. Aynı ofiste gece saatlerinde ise, iç ve dış ortam koruması birlikte etkinleştirilmelidir.

Doğru etkinleştirme modunu seçmek önemli Bir alarm sisteminin tüm işlevleriyle kullanılabilmesi için sistemin koruma şekillerini ve etkinleştirme modlarını bilmek ve böylece duruma uygun olan çözüm karar

verebilmek gerekir. Örneğin, içinde birilerinin olmadığı bir ortamı ‘tatilde’ modu yerine ‘gece’ modu ile korumak iç bölgeleri korumasız bırakmak anlamına gelir.

Gece (Night) modu Gece modunda denetlenen yalnızca içeriye giriş-çıkışlardır. Korunan alanda bölgede insanlar varken kullanılır; bu nedenle insanların bulunduğu iç alanlar panel üzerinden seçilir ve pasifleştirilir. Kapı açıldığı anda giriş süresi geri sayımı devreye girmez, doğrudan alarm çalar. Bu etkinleştirme modu kapı ve pencereler açılma sensörleriyle veya cam kırılma sensörleriyle korunurken etkilidir. Buna en uygun örnek ev gibi gece konaklanan mekanlardaki gece korumasıdır. Bunun yanı sıra eve herhangi birinin gelmesi beklenmediğinde veya evdeki çocuk/yaşlı gibi dışarı çıkması istenmeyen kişiler olduğunda kullanılabilir.


Şekil 1

Şekil 2

Şekil 3

Bir ev krokisi üzerinden bütün etkinleştirme modlarını örneklersek konu daha somut ve anlaşılır olacaktır. Bu örnek evimizin Şekil 1’de görünen gece modu korumasında; yatak odası, banyo ve koridorun iç ortam koruması pasifken, gece kullanılmadıkları için mutfak, yemek odası, salon denetimi ve bütün giriş-çıkış sensörü etkindir.

alarm verilir. Tatile giderken, yazlık gibi sezonluk olarak kullanılan mekanların pasif dönemlerinde, uzun süre kullanılmayan depolarda vs. uygulanabilir. Şekil 2’de örnek evin tatilde modunda korunmasını görüyoruz. Belirttiğimiz gibi tam bir koruma söz konusudur; bütün odalar ve giriş-çıkışlar etkin şekilde korunmaktadır.

Tam etkin modu

İçeride modu

Bu mod, korunan alan uzun süreliğine terk edileceği zaman kullanılır ve tam bir denetleme durumunu ifade eder. Bütün bölgeler korunur ve içeriye girilmeye çalışıldığı taktirde giriş süresi devreye girmeden, doğrudan

‘İçeride’ modu korunan alanda içerde insanlar varken giriş-çıkışları denetler. Mekanda aktif şekilde yaşandığı için iç alanların koruması pasif haldedir. İçeriye girmek isteyen olduğu taktirde giriş süresi geri sayımı başlar. Bu

Şekil 4

süre içinde doğru şifre girilirse sistem kişinin içeri girişine izin verir ve sistem yeniden aktif hale gelir; aksi halde sistem alarm verir. Bu mod işyerlerinde, ev ve depolarda, giriş-çıkışların ve içeride hayatın olduğu gündüz saatlerinde kullanılır. Şekil 3’te örnek evin içeride modunda korunmasını görüyoruz. Görüldüğü gibi yalnızca giriş-çıkış denetimi söz konusudur, içerideki insanların hareketlerine özgürlük sunmak için iç mekanlar pasiftir.

Dışarıda modu Dışarıda modunun tek farkı içeriye girmek isteyen olduğunda giriş süresinin geri sayıma başlaması

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 61


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Şekil 5

ve eğer doğru şifre girilirse alarm verilmemesidir. ‘Tatil’ (Tam) modundaki tam koruma bu modda da görünür. Bütün alanlar etkindir. Tatil modunda korunan alanı uzun süre terk etme durumu söz konusuyken dışarıda etkinleştirme modunda yine benzer olarak içeride kimse kalmaz fakat kısa süre içinde içeriye şifreyi bilen, içeriye girme yetkisi olan birinin girmesi ihtimal dahilindedir. Şekil 4’te örnek evin dışarıda modunda korunmasını görüyoruz. Görüldüğü gibi bütün alanlar ve giriş-çıkışlar etkindir.

Sık kullanılan terimler Alarm sisteminin kendine has terimlerin anlamlarını bilmek sistem yönetiminde kolaylık sağlar. Alarm sistemlerinde en sık kullanılan, buna rağmen kafalarda en fazla karışıklığa neden olan iki terim bölge ve bölümdür. Kelime anlamı ve işlev olarak birbirlerine çok yakın olmaları anlam karmaşasına yol açmaktadır. Bölüm (Partition): Birden fazla katlı dairelerin her bir katının, bir iş hanının her bir ofisinin, birkaç odasını kiraya veren bir ailenin odalarının koruma şekli farklı olsa da aynı alarm panelini kullanabilirler. Alarm sistemlerine bu

62 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

avantajı sağlayan özellik bölümlendirmedir. Aynı panelle birden fazla şekilde alarm etkinleştirmesi yapılabilir; bir bölümü dışarıda modunda etkinleştirilirken, diğer bölüm ise tatilde modunda şeklinde ayarlanabilir. Bir alarm durumunda yetkili kişilere iletilen raporlarda, alarmın ait olduğu bölgenin bilgisi verildiğinden, yapılan bu bölümlendirme sayesinde kullanıcıya daha kesin bir alarm bilgilendirmesi gider, daha net bir güvenlik önlemi alabilme şansı sunulur. Bölümlendirme sayesinde tek bir alarm paneli ile birden fazla koruma alanı oluşturulduğu için sistem maliyeti de düşürülmüş olacaktır. Birkaç panelin görevini tek panelin üstlenmesi ekstra panel, batarya, enerji tüketimi gibi giderleri ortadan kaldırır. Bölümlendirmenin basit bir örneği Şekil 5’te gösterilmektedir. Bu sistemde aynı alarm paneli ile iki farklı iş yeri koruma altına alınmakta, farklı kontrol kumandalarıyla kontrol edilebilmekte, birbirinden bağımsız çalışabilmektedir. Bölge (Zone): Denetlenen bölümdeki sensörleri ve kontakları isleyişlerine ve/veya konumlarına göre görevlendirmek alarm sistemi denetimini kolaylaştırır.

Şekil 6

Bu görevlendirilmiş her birime bölge adı verilir. Örneğin giriş/çıkış bölgesindeki manyetik kontak veya sensörden gelen bir uyarının yerinin dış kapı olduğunu bilirseniz tehlikenin nedenini net olarak anlayabilirsiniz. PIN kodları: Alarm sistemleri tehlikeli durumlar ve kişilerden korunmak için oluşturulmuş teknolojilerdir. Yalnızca belli kişilerin bilgisi dâhilinde olan PIN kodları sayesinde sistemin işleyişi kontrol altına alınır ve alanların denetimi yapılır. Kullanıcı, yönetici ve servis PIN olmak üzere 3 çeşit olan bu kodlar genellikle 4 adet rakamdan oluşur.

Sistem kurulumu Etkinleştirme (Arming): Alarm sisteminin seçili bölümlerinin koruma durumuna geçirilmesi anlamına gelir. Daha önce bahsettiğimiz gibi dışarıda, içeride, tatilde gibi çeşitleri vardır. Pasifleştirme (Disarming): Alarm sisteminin devre dışı bırakılması; herhangi bir alarm durumu yaratamaması anlamına gelir. Devre dışı (Bypass): Alarmı aktifleştirirken bir veya birkaç bölgenin korumasını devre dışı bırakmak için kullanılan alarm sistemi terimidir. Örneğin sistemi



ELEKTRONİK GÜVENLİK etkinleştirirken pencereleri açık bırakmak için pencereleri koruyan bölgeyi bypass etmeniz gerekir.

ağın kapatılması veya kesilmesi gibi sorunları olmadığı için daha güvenli bir yöntemdir.

Sistem denetimi

Ağ (LAN) İletimi: Neredeyse her mekanda internet bağlantısı olduğu için alarm sistemlerinde LAN bağlantısı ile iletimin kullanıcıya sağladığı en önemli avantaj maliyet düşüklüğüdür. Var olan internet bağlantısını kullanıldığı için ilave ücretlendirme yapmaz; sistem işleyişi sırasında birçok konuda bilgilendirme yapabilir, mesaj sayısını ve içeriğini kısıtlamaz. Dezavantajı internetteki herhangi bir kopukluk veya kapanma durumunda sistemin alarm bilgilendirmesi yapamayacak olmasıdır.

Alarm sistemlerinin denetimi alarm haber alma merkezi ve daha önceden atanmış yetkili kişilere giden alarm raporları ile yapılır. Alarm raporları birçok data iletim şekli ile gönderilebilirler. Alarm haber alma merkezi (Central Monitoring Station): Alarm sisteminde meydana gelen herhangi bir olayın iletildiği merkezlerdir. Bunlar alarm sistemi satıcısının sunduğu bir hizmet veya polis merkezi olabilir. PSTN ile veri iletimi: PSTN (Public Switched Telephone Network - Genel Anahtarlamalı Telefon Şebekesi) kullanılan en eski veri iletim yöntemlerindendir. Evlerde, işyerlerinde çevirmeli hatlar PSTN iletim yöntemi ile çalışır. Yaygın ve eski bir teknoloji olduğu için yeni hat alma gereği yoktur ve düşük maliyetlidir. En önemli dezavantajı ise hat-kablo kesintisi durumunda AHM’ye anlık bilgi gönderememesidir. PSTN bağlantısında hat çıkışına alarm panelinin, daha sonra telefonun bağlanması gerekir. Böylece alarm paneline hat önceliği (line seizure) verilmiş olur ve telefon hattı meşgul olsa da alarm mesajı iletilir. Ülkemizde PSTN hatlarının büyük bir bölümü sayısaldır. Bu özellik de PSTN iletiminin hem sesli hem yazılı iletimi desteklediğini gösterir. Kimi kırsal bölgelerdeki analog bağlantılarda ise yalnızca sesli iletim yapılabilir.

Sistem işlevselleştirme Alarm sistemini yalnızca kablolama veya küçük bir ayar değişikliği ile daha işlevsel hale getirmek mümkündür. Bunlardan en sık rastlanılan ikisi çapraz bölgelendirme ve çift bölge kablolamadır.

Sensör terimleri Standart PIR: Kullanımı en yaygın olan PIR sensör çeşididir ve genel kullanıma uygundur. Duvara veya köşeye, yaklaşık 2.5 m yükseklikte monte edilir ve 90 derece açıyla 10-15 m mesafedeki tehlikeyi algılayabilir. Algılama alanını içinde sıcak ve soğuk bölgelerin olduğu binlerce parçaya ayırarak iki bölge çeşidi

GSM İletimi: Sistemin olayları, alarm sinyallerini ve test raporlarını yetkili kişilere GSM hattını kullanarak yazılı veya sesli mesaj olarak iletmesidir. Yapı itibariyle

Şekil 7 64 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

arasındaki herhangi bir harekette sinyal verir. İki veya dörtlü element (Quad): Standart PIR’dan farkı her bir parçada kare şeklinde 4 sıcak-soğuk bölge tanımlamasıdır. Böylece yanlış alarm riski azaltılmış olur. Pet (Evcl Hayvan Algılamama): Zemine yakın tehlikelere karşı alarm hassaslığını düşürerek belli bir boydan kısa evcil hayvanların yanlış alarma sebep olmasına engel olur. Genellikle 35 kg (80lbs) yani yaklaşık bir büyük köpek veya bir aradaki birkaç kedi boyutundaki tehlikeler alarm sinyali vermez. İkili Teknoloji (Dual): İkili teknoloji detektörler PIR ve mikrodalga teknolojisinin bir araya geldiği cihazlardır. İki yöntemle de alarm sinyali alınmadığı sürece alarm uyarısı verilmez. PIR teknolojisi standart detektörlerdeki ile aynı şekilde çalışırken mikrodalga teknolojisi mikrodalga gönderimi ve geri alımı sayesinde denetlenen alandaki hareketliliği algılar ve hassaslık ayarına göre yeterli şiddette bir değişim varsa alarm sinyali verir. Perde Tipi PIR: Perde tipi sensörün standart sensörden farkı algılama alanıdır. Bu tipte algılama alanı bir çizgi şeklindedir; kapı, pencere veya uzun koridorlarda kullanıma uygundur.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Değişen güvenlik algımız ve güvenlik teknolojilerinden beklentilerimiz Piyasanın kalıplaşmış “güvenlik” algısı ve tedarikçilerin de bu algıdan beslenme politikaları, Türkiye’de güvenlik sektörünün 1MP dolaylarında kalmasına neden olmuş durumda. Sektöre bakan tarafsız gözlerin bile dikkatinden kaçmayacak bir standart boşluğu söz konusu. Tamer DİNÇ / Pazarlama ve Satış Müdürü TEKRON GÜVENLİK SİSTEMLERİ

A

kıllı telefonlar ile birlikte teknoloji ve cihazlar kadar beklenti ve algılarımız da değişti. Örneğin; bugün hemen hemen her yeni cihaz kendi güvenliğini sağlayabilme kabiliyeti ile piyasaya sunuluyor. Kaybolduğunda kilitlenen cihazlardan, yer bildirimi yapabilenlere; hatta kendiliğinden polise haber verebilenlere kadar birçok örnek mevcut. Güvenlik sektöründen beklenen ise bu değişimin çok daha bariz bir şekilde hissedilmesidir. Zira, teknoloji ya da bilişim terimlerinin en çok çağrıştırdığı, bu terimlerle en çok

66 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

anılan kavram “güvenlik”. Bilginin güvenliği, çevrenin güvenliği, can ve mal güvenliği… Yeni icat çağı sona erdi; mevcutun yeniden tanımlanması çağındayız: Invention Era to Redefiniton Era. Bu yeniçağın periyodik tablodaki sembolü de IoT: Internet of Things. Nesnelerin birbirleriyle iletişim kurmaları fikri elbette bugüne ait değil; arabayı görünce açılan kapılar gibi yıllardır hayatımızda olan birçok teknoloji var. Ancak artık IoT; kendini ve çevresindeki eşyayı kendiliğinden programlayabilen ve refleksel değil tamamen düşünsel davranabilen aygıtları kastetmek

için kullanılıyor. Peki, güvenlik sistemleri bu çağa adapte olabildi diyebilir miyiz? Son zamanlarda fuarlarda göze çarpan birkaç dokunuş dışında maalesef. Gelişme sadece kameraların çözünürlüğüyle ya da kayıt cihazlarının kanal sayılarıyla sınırlı desek yeridir. Türkiye’de ise dünyadakinden çok daha geride bir güvenlik sistemleri ithalatı, tedariği, uygulaması söz konusu maalesef. Bunun temel nedeni şüphesiz ülkemizdeki güvenlik sistemleri firmalarının güvenlikçi değil ithalatçı olması diyebiliriz. Bir defaya mahsus ürün tedariği yapan, yeterli teknik destek


Tamer DİNÇ

personeli ya da altyapısı olmayan, kurulum ve kullanım süreçlerinden bihaber küçük işletmelerin sektörde çoğunluğu oluşturduğunu görüyoruz. Müşteri geri dönüşlerini önceden kestirebilme kabiliyeti olmadan, geri dönüşleri doğru analiz edip sonraki hamleleri doğru planlamadan yapılan bu girişimler; güvenlik sektörünün olduğu yerde saymasının başlıca nedeni olmakla birlikte, Tekron gibi geleceğe yatırım yapma düşüncesindeki gerçek güvenlik firmalarının da önünü tıkayan en büyük engel konumunda. Yanlış bilgilendirme / yanlış ürün neticesinde teknolojinin bir hayli gerisinde kalmış bir sektörün şövalyesi olma yolunda elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz; çünkü eninde sonunda teknolojinin galip geleceğini biliyoruz. Bildiğimiz bir şey daha var; malum, yakın zamanda Y ve Z kuşağı güvenlik sektöründe kendi kararlarını verebilecek güce geldiklerinde, IoT’nin nimetlerini son raddede tüketmek isteyecekler. Tekron olarak altyapımızı ve bütün planlarımızı bu minvalde tesis ediyoruz. Güvenliğin güvenliği = Sektör güvenliği + müşteri güvenliği Pazarı iyi biliyor, iyi okuyor, dersimize iyi çalışıyoruz. Ancak sektörün neredeyse tamamına hakim olan

bir paradoksla karşı karşıyayız: Pazarın teknoloji ile güncelleştirilmesi yerine, teknolojinin pazara indirgenmesi. Evet, maalesef Tekron olarak bizi en çok yoran ama bir anlamda da motivasyon kaynağımız olan durum bu. Aslında orta vadeli planlarımızı bu paradoksla mücadeleye adadık diyebiliriz. Piyasanın kalıplaşmış “güvenlik” algısı ve tedarikçilerin de bu algıdan beslenme politikaları, Türkiye’de güvenlik sektörünün 1MP dolaylarında kalmasına neden olmuş durumda. Sektöre bakan tarafsız gözlerin bile dikkatinden kaçmayacak bir standart boşluğu söz konusu. Bu da gereken donanıma ve yetkinliğe sahip olsun olmasın, herkesin fırsat olarak gördüğü ve suiistimale son derece açık bir pazar gerçeğini doğuruyor. Bu anlamda da Tekron olarak standart belirleyici ve öncü olma yolunda sağlam adımlar atıyor; geleceğin altyapısını kurma çalışmaları yürütüyoruz. Gerek ilgili kamu kuruluşları ile görüşmelerimizin gerekse sivil dernekleşme çabalarımızın son sürat devam etmekte olduğu müjdesini de vermekten gurur duyarız. Güvenlik teknolojileri anayasası / güvenlik teknolojileri akademisi Bir güvenlik teknolojileri tedarikçisi olarak, ülkemize ithalatı yapılan her bir güvenlik teçhizatının CE gibi çok genel bir sertifika ile sınırlı kalmaksızın; çok daha spesifik, sektörün içinden gelen ve bağımsız kişilerce oluşturulacak bir standartlar şablonuna uygun biçimde ithal edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Güvenlik gibi ehemmiyeti tartışılamaz bir sektörün bu denli başıboş, standartsız ve rastgele bırakılması, “güvenliğin güvenliği” fikrimizin doğma sebebidir aslında. Ülkemizde güvenlik sektörünün en dikkat çekici özelliklerinden biri de tedarikçisinden son kullanıcısına gerçek anlamda bilgi donanımına sahip çok az insan bulunması.

Akıllı telefonlar ile birlikte teknoloji ve cihazlar kadar beklenti ve algılarımız da değişti. Örneğin; bugün hemen hemen her yeni cihaz kendi güvenliğini sağlayabilme kabiliyeti ile piyasaya sunuluyor. Kaybolduğunda kilitlenen cihazlardan, yer bildirimi yapabilenlere; hatta kendiliğinden polise haber verebilenlere kadar birçok örnek mevcut. Örneğin; çoğu zaman bir kameranın iyi ya da nitelikli olduğu, ebadının büyüklüğü ile ilişkilendirilebiliyor. Bu nedenle; sadece kanuni değişikliklerle yapılacak düzenlemelerin yetersiz kalabileceğini biliyor; son kullanıcıyı ve bayiyi de bilinçlendirmeyi kendine hedef edinmiş bir Güvenlik Teknolojileri Akademisi altyapısı da hazırlıyoruz. Çünkü tedarikçinin dayatmalarını kabul etmek dışında başka bir alternatifi olmadığını düşünen büyük bir bilinçsiz tüketici kitlesi mevcut. Bu kitle bilinçlendirildiğinde; tedarikçiler üzerine olumlu baskı yaparak güvenlik anayasasının ve onun getireceği standartların dolayısıyla da son teknolojik gelişmelerin doğrudan piyasada yaygınlaştırılması daha kısa sürede ve daha kalıcı bir şekilde tesis edilebilecektir. Tekron olarak diyoruz ki; kendini koruyamayan ve çağın gerisinde kalan bir güvenlik teknolojileri sektörünün, hitap ettiği kitleyi koruma vaadinde bulunması anlamsız olacaktır.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 67


ELEKTRONİK GÜVENLİK

Rönesans Sayfiye Konutları’na entegre çözümler CCTV sistemi analog kameralar ve kayıt cihazları kullanılarak oluşturulmuştur. 16 kanallı kayıt cihazları sayesinde birçok farklı bölgenin görüntülenmesi ve güvenliği sağlanmaktadır. 62 adet analog kamera ile geniş bir izleme ağı oluşturulmuştur. ATEKSİS

R

önesans Konut’un İstanbul’daki ilk konut projesi olan Sayfiye, Anadolu yakasının hızla gelişmekte olan bölgesi Kartal’da hayata geçirilmiştir. Konum itibariyle Aydos Ormanı’nın yanında ve Adalar manzarasına sahip olup E-5 ve Kartal Metro İstasyonu’na 3 km, TEM’e ise 4 km uzaklığındadır. Özel araçla ulaşımın yanı sıra toplu taşıma ile de ulaşım kolaylıkla sağlanabilmektedir. Yaklaşık 14 bin metrekare arsa üzerine inşa edilen Sayfiye 3 blok, 303 konut ve sosyal tesisten oluşmaktadır. Rönesans Konut’un geliştirdiği Sayfiye Projesi’nde Tesla ve Ateksis ortaklığında

68 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

yangın, seslendirme, CCTV ve karbonmonoksit sistemleri hayata geçirilmiştir. Sayfiye Projesi’nde her bir bloğun ve sosyal tesisin kendisine ait yangın panelleri bulunmaktadır. Bu paneller kendi aralarında sürekli haberleşmekte olup, güvenlik kulübesindeki tekrarlama paneli ve Duetron Yangın Yönetim İzleme (Duetron FMS) yazılımı üzerinden takip edilebilmektedir. Duetron FMS Yazılımı ile yangın ekipmanlarından gelen alarmın nereden, hangi bloktan, kaçıncı kattan, hangi daireden ve hangi odadan olduğunu projeler üzerinde görebilirsiniz. Bu yazılımın bir diğer avantajı da tüm ekipmanların genel durumlarını ve arıza bilgilerini ekran üzerinde

görebilirsiniz. Yangın anında kontrol edilebilecek olan cihazları manuel olarak bu yazılım üzerinden kontrol edebilirsiniz. Örneğin, herhangi bir asansörü yangın esnasında yangın senaryosunda belirtilen kata inmesini sağlayabilirsiniz. Acil anons seslendirmesi sistemi Bosch Plena serisiyle çözülmüştür. Her bir bloğun ayrı seslendirme üniteleri vardır. Alarm durumunda kendi bloğunun acil anons ünitesi devreye girer ve o bloğa ait tüm katlarda değil, alarm gelen katın bir alt ve bir üst katına tahliye anonsu yapılır. İstenilmeyen güç kesintilerine karşı akü şarj üniteleri sayesinde 30 dk. kesintisiz acil anons yayını yapılabilmektedir. CCTV sistemi analog kameralar ve kayıt cihazları kullanılarak oluşturulmuştur. 16 kanallı kayıt cihazları sayesinde birçok farklı bölgenin görüntülenmesi ve güvenliği sağlanmaktadır. 62 adet analog kamera ile geniş bir izleme ağı oluşturulmuştur.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Minimum risk maksimum güvenlik sağlanmalı Alarm izleme merkezine gelen her türlü sinyal için, genel ve abonelere özel farklı senaryolar önceden hazırlanmalı, her türlü olumsuz durum için minimum risk maksimum güvenlik göz önünde bulundurularak gerekli aksiyonlar alınmalıdır. Mustafa EMEK / AİM Yöneticisi Kale Güvenlik Sistemleri A.Ş.

A

larm İzleme Merkezi (AİM) 5188 sayılı Özel güvenlik hizmetlerine kanun ve kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliklere göre bağlı bulundukları il valiliklerince alınabilen Alarm İzleme Merkezi Kurma Ve İşletme Yeterlilik Belgesi alarak hizmet vermeye başlayabilirler. Bu belge ile gerekli hallerde tüm Türkiye’de emniyet güçlerini ( Polis, jandarma) olay yerine yönlendirebilmektedirler. Alarm izleme merkezinde görev alacak çalışanların 5188 sayılı kanuna uygun özel güvenlik kimliğine sahibi olmaları yasa kapsamında gereklilik arz etmektedir. Hizmet noktasında tercih sebebi olunabilmesi için alınacak aksiyonlar ve prosedürlerin hızlı etkin şekilde düzenlenmesi aşağıdaki 3 ana başlıkta sıraladığımız hususlardan taviz vermeden sürekli revizelerle faaliyetin sürdürülmesi gerekmektedir. Kısaca anlatmak gerekirse; Fiziki şartlar: Merkezi lokasyonda, teknik altyapı gereksinimleri tümüyle

70 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Mustafa EMEK

karşılanmış, yasal olarak ta yönetmeliklerle belirlenmiş olan çevre güvenliği hem elektronik (kartlı geçiş, kamera sistemleri vb.) hem de fiziki (çelik kapı, kurşungeçirmez cam vb.) korumalarla sağlanan bir mekânda olmalıdır. Teknolojik alt yapı: Alarm sistemleri; sabit telefon hattı (PSTN), GSM, GPRS hatları ve İnternet (ADSL) üzerinden gelen bilgileri alarm izleme merkezine iletmektedir. Bu iletimde Türkiye’nin lider iletişim firmaları ile çözüm ortaklıkları kurularak bir iletişim ağı oluşturulmalıdır. Bu iletişim ağına entegre ve ağı yönetebilecek genişletilebilir modülleri olan bir santral yapısı kurulmalıdır. Tüm alarm sistemlerine destek verebilmek için bir çok farklı türde sinyal alıcıları (Receiver) sisteme entegre edilmeli; yedekli sunucu sistemi ile anlık bile kesinti yaşanmadan hizmetin devamı sağlanmalıdır. Tüm

bu donanım ve alt yapı dünya standartlarına uygun bir sunucu odasında muhafaza edilmelidir. Yazılım noktasında denenmiş, işlevliği ve kapasitesi test edilmiş bir alarm izleme yazılımı tercih edilerek uygun bir CRM programı da buna entegre edilmeli; abonelere ait tüm bilgiler çalışan personelin hızlı ve etkin kullanımına sunulmalıdır. Personel seçimi ve çalışma ortamı: Öncelikle sektörde tecrübeli ve eğitimli çalışanlar tercih edilerek çekirdek bir kadro oluşturulmalı; ilerleyen dönemlerde tecrübesiz ancak gelişime açık kişilerde son derece titiz bir incelemenin ardından seçilerek ekibe dahil edilmelidir. Personeller; tecrübeli ya da tecrübesiz olsun minimum 30 gün süren iletişim, çağrı yönetimi, ikna, diksiyon, ses kontrolü ve teknik konularda tam donanımlı olarak bir eğitim sürecinin ardından çağrı almaya başlamalıdırlar. Teknik yenilikler, kampanyalar ve özellikle şirket hafızası (deneyimlerin tüm ekiple paylaşılması) noktasında tüm personele çeşitli periyotlarla yenileme eğitimleri verilmelidir. Esnek vardiyalı çalışma saatleri, özel dinlenme alanları, açık teras alanı, sosyal aktiviteler personelin her zaman bir ekip ruhuyla, enerjik ve aktif olarak çalışmasına imkân vermektedir. Anti statik zemin ve duvar yapıları ile çalışanların tüm bu elektronik cihazlardan etkilenmeden rahat çalışma ortamı oluşturulmalıdır. Alarm izleme merkezine gelen her türlü sinyal için, genel ve abonelere özel farklı senaryolar önceden hazırlanmalı, her türlü olumsuz durum için minimum risk maksimum güvenlik göz önünde bulundurularak gerekli aksiyonlar alınmalıdır.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Kameralar şahinden kahine dönüşüyor Eskiden hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak için şahin gözü özellikleri aranılan kameralar, artık bir olayı öngörmek, kahin bakışına sahip olmak için kullanılıyor. Akıllı teknolojiler, güvenlik kavramını bir adım öteye taşıyor. SENSORMATİC GÜV. HİZ.TİC.A.Ş.

Y

akın zamana kadar sadece bir yerdeki olayı görüntüleyip arşivlemek için kullanılan güvenlik kameraları, artık analiz sistemlerinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Eskiden hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak için şahin gözü özellikleri aranılan kameralar, artık bir olayı öngörmek, kahin bakışına sahip olmak için kullanılıyor. Akıllı teknolojiler, güvenlik kavramını bir adım öteye taşıyarak; olay gerçekleşmeden önce fark edilebilir hale gelmesini sağlıyor. Türkiye’nin önde gelen elektronik güvenlik sistemleri entegratörü Sensormatic’in CEO’su İsmail Uzelli, teknolojinin neler yapabildiğini dergimizle paylaştı: “Video analiz algoritmaları sayesinde, bir bölgede şüpheli dolaşan şahısları hemen fark edebilir ya da bir yasak bölgeye girişi daha ilk anından algılayabilir hale geldik. Tekrarlayan olayları fark edebiliyoruz. “Neden her gün aynı plakalı araç kapımızın önünde 10dk hareketsiz duruyor?” gibi… Bu sayede henüz olay gerçekleşmeden önlem alma imkanı kazandık. Teknolojik gelişmelerle beraber bugün “proaktif” güvenlik çözümleri sunabiliyoruz. Bir sonraki düzeye geçtiğimizde artık öngörülebilir güvenliği konuşacağız. Açık kaynaklardan, kamu kurumlarından alınan raporlar derlenerek riskleri ve olma zamanını tahmin edebileceğiz. Örneğin her

72 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

İsmail UZELLİ

salı aynı sokakta benzer olaylar yaşanıyorsa, artık hem teknolojiyi hem de insan kaynağını bunu engellemek için kullanacağız.”

Sadece güvenlik için değil Günümüzde kameralar, termometre gibi basit bir sensörden farkı olmayan ekipmanlar haline geldi. Önümüzdeki günlerde, kullanıcılar kameraların teknik özelliklerini değil, ne gibi hizmetler ve faydalar sunduğunu soruyor olacak. “Bu kamera benim için ne yapabiliyor?” diyecekler. Kameralar sadece güvenlik alanında da kullanılmıyor. Bilgisayarın analiz gücünü kullanarak gelecekten haber veren kameralar, aynı zamanda şirketlerin karlılık ve verimliliklerini de artırıyorlar. Şirketlerin kararlar vermelerini sağlayacak verileri üretiyorlar. Örneğin; perakende sektörünü

ele alalım: Akıllı kamera sistemlerinin, farklı teknoloji ve yazılımlar ile entegre olması ile perakendeciler, mağazalarındaki müşteri davranışlarını inceleyerek, mağaza performanslarını veriye dayalı yönetebiliyorlar. Mağazaya gelenlerin kaçı bayan? Yaşları nedir? En çok hangi reyonun önünde vakit geçirdiler? En çok trafiği hangi reyon aldı? Kampanyam ya da yeni vitrin tasarımımın müşteri sayısına ve satışa dönüşe etkisi ne oldu? Cumartesi günleri ortalama kaç müşteri geliyor, ilave personele ihtiyacım olacak mı? Bu soruların cevapları sistem tarafından yapılan analizlerin sonucunda verilebiliyor. Sensormatic CEO’su İsmail Uzelli sistemin sunduğu faydaları; “Mağazalarını veriye dayalı yöneten perakendeciler, mağazalarından maksimum verimi alıp, karlılıklarını artırıyor. Aradıkları ürüne kolayca ulaşan, yoğun zamanlarda kendisi ile ilgilenebilecek mağaza personeline ulaşabilen müşteriler mağazadan daha mutlu ayrılıyor.” şeklinde yorumladı.



ELEKTRONİK GÜVENLİK

Zipstreamle daha fazla depolama ve bant genişliği Yüz, dövme ya da araba plakası gibi adli açıdan önem taşıyan detaylar Zipstream tarafından ayrıştırılıp saklanırken; beyaz duvar, çim ve bitki örtüsü gibi önemsiz bölgelerden ödün verilir ve bunlar arzu edilen bant genişliğini ve depolama tasarrufunu sağlamak amacıyla düzleştirilir. AXIS COMMUNİCATİONS

A

ğ video ürünlerinde pazar lideri olan Axis Communications, ödüllü Zipstream video sıkıştırma teknolojisi için yeni bir özellik geliştirdi. Bu sıkıştırma teknolojisi artık çerçeve hızını dinamik bir biçimde ayarlayarak görüntüde meydana gelen her değişikliğe anında uyum sağlıyor. Yeni dinamik çerçeve hızı özelliği video güvenlik kamerası uygulamalarında kayıt için önemli miktarda ilave bant genişliği kazandırıyor ve depolama alanından tasarruf sağlıyor. Axis Communications’un Teknolojiden Sorumlu Başkanı Johan Paulsson konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Bizim müşterilerimiz için mühim olan, görüntüde bütün önemli ayrıntıların her zaman yakalanmasının sağlanması. Aktivite olmadığı zamanlarda bit hızını neredeyse sıfıra indirebilmek demek kayıtta olması gereken her şey olacak, gerekmeyenler ise azalacak demek. Zipstream teknolojimizde yapacağımız iyileştirmeler için ortaklarımız ve müşterilerimizle çok yakın çalışıp, fikir ve önerilerini alıyoruz. Bant genişliği ve depolama alanı tüketiminin daha da azaltılmasının özellikle yoğun biçimde talep edildiği bir alan ise farklı aktivite seviyelerinin bulunduğu görüntülerin sürekli kayıtlarıdır. Zipstream’in yeni özelliği ile bizim

74 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

başardığımız da bu.” Zipstream daha az depolama alanı gerektirdiği ve var olan depolama alanının daha verimli kullanılmasını sağlayacağı için önemli ölçüde maliyet tasarrufu sunmakta. Zipstream sayesinde müşteriler bir kameranın Geniş Dinamik Alan (Wide Dynamic Range - WDR) ya da Axis’in Lightfinder teknolojisi gibi tam çözünürlük ve gelişmiş görüntü işleme olanaklarından yararlanırken aynı zamanda bant genişliği ve depolama gereklerini önemli ölçüde azaltabilirler. Video güvenlik kayıtlarının kamera içindeki SD bellek kartlarında saklandığı “edge” depolama uygulamaları için video işleme süresinin daha uzun olması oldukça açık bir üstünlüktür. Bulut depolama uygulamaları içinse bant genişliği tüketimindeki azalma yüklemelerin daha güvenilir biçimde yapılabilmesini sağlıyor ve geniş bantlı bağlantı masraflarını azaltıyor. Yüz, dövme ya da araba plakası gibi adli açıdan önem taşıyan detaylar Zipstream tarafından ayrıştırılıp saklanırken; beyaz duvar, çim ve bitki örtüsü gibi önemsiz bölgelerden ödün verilir ve bunlar arzu edilen bant genişliğini ve depolama tasarrufunu sağlamak amacıyla düzleştirilir. Zipstream teknolojisinde yaptığımız son geliştirme, video akışının bit hızını optimize etmek üzere bu teknolojide halihazırda kullanılan dinamik ROI (ilgi bölgesi) ve dinamik GOP (Re-

simler Grubu) özelliklerine ek olarak dinamik FPS (saniye başına çerçeve sayısı) konseptini getirmiştir. Kullanıcılar ayarları istedikleri gibi kontrol edebilirler ve Zipstream’i kendi video güvenlik kamera gereksinimlerini karşılayacak şekilde özelleştirebilirler.

Axis’in geliştirilmiş Zipstream teknolojisi görüntüde meydana gelen her değişikliğe anında adapte olur ve çerçeve hızını dinamik bir biçimde ayarlar. Bu da adli açıdan önemli görüntü ayrıntılarından ödün vermeden depolama alanı ve bant genişliği gereklerini önemli ölçüde azaltır. A. Görüntüdeki insan ya da nesnelerin hareketi. B. Görüntüde daha az hareket ve daha az değişen aktivite düzeyleri. C. Tamamen durağan bir görüntüde hiçbir aktivitenin olmadığı süre boyunca saniye başına çerçeve sayısı neredeyse sıfırlanıyor. D. İnsan ya da nesnelerin hareketini algıladığında kamera hemen saniye başı 30 çerçeveye geri dönüyor.



BİLGİ GÜVENLİĞİ

İngiliz Başbakan’ının bir sizi dinleyeceğiz demediği kalmıştı... 2014 yılı Kasım ayında Kuzey Kore ile ilişkilendirilen bir güvenlik ihlali ile Sony Pictures Firması’nın ağına sızıldığı bilgisi basında yer aldı. Haberlere göre Sony Pictures’ın gelecekte yayınlanacak film kopyaları ve hassas bilgileri çalınarak firma bu bilgilerin yayınlanması ile tehdit edildi. Fatih EMİRAL /Şirket Ortağı BİLGİ GÜVENLİĞİ VE BT YÖNETİŞİM HİZMETLERİ

2

014 yılı Kasım ayında Kuzey Kore ile ilişkilendirilen bir güvenlik ihlali ile Sony Pictures firmasının ağına sızıldığı bilgisi basında yer aldı. Haberlere göre Sony Pictures firmasının gelecekte yayınlanacak film kopyaları ve hassas bilgileri çalınarak firma bu bilgilerin yayınlanması ile tehdit edildi. İhlal sonrasında Sony Pictures firması Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile dalga geçilen “The Interview” filminin dağıtımını iptal etme kararı aldı. Buraya kadar hikâye çoğu kişi için sıradan bir hackleme ve tehdit hikâyesi gibi görünebilir. Asıl ilginç olan ise ABD Başkanı Barack Obama’nın bu duruma verdiği

76 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

tepki. ABD Başkanı yapılan ihlali ABD topraklarına yapılmış bir işgal girişimine yakın seviyede değerlendirdi; hatta savaş sebebi olup olmayacağı tartışıldı. Olay sanal dünyada gerçekleşmiş olsa da sonuçları oldukça gerçekti ve başka bir devlet ABD topraklarında kurulu bir firmaya karşı baskı kurabilmişti. 2009 yılında İngiliz Başbakanı tarafından kendi parlamentosuna sunulan Birleşik Krallık Siber Güvenlik Strateji dokümanında bilgi güvenliği stratejisi şu üç başlık altında ele alınıyordu; Hükümet; Birleşik Krallığın siber uzayı kullanım risklerini azaltmalı, Siber uzaydan elde edilebi-

lecek imkânları (tehdit faktörleri hakkında bilgi toplama, Birleşik Krallık politikalarının propagandası, düşmanların faaliyetlerini sekteye uğratma) kullanmalı, Siber güvenlik bilgi ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi için insan kaynağı ve diğer konularda harekete geçmelidir”. Yine birçok kişi için anormal bir durum yok gibi görünüyor. İngiliz Başbakanının sunduğu raporun içerdiği değerlendirmenin sonunda 8 faaliyet başlığı belirtiliyor ve bu başlıklardan imkânları değerlendirme (Exploitation) başlıklı olan altıncısında şu ifadeler yer alıyor; “Bu faaliyet başlığı Birleşik Krallığın suçlulardan, teröristlerden ve


Fatih EMİRAL

mücadele edilen ülke faktörlerinden kaynaklanan tehditlere karşı kullanabileceği imkânların daha da iyi anlaşılmasını (kavranmasını) sağlayacak ve bu alanda hükümet politikalarını destekleyecektir. Bu başlık altında eksikliklerimiz tespit edilerek bu eksikliklerin giderilmesi için stratejiler uygulanacaktır. Sonuç olarak (özetle) bu faaliyet başlığı ile siber uzayın sağladığı imkânlar kullanılarak ulusal güvenlik hedefleri desteklenecektir.”

Alman basını Türkiye’nin dinlendiğini iddia etti Alman basını Eylül 2014’te İngiltere İstihbarat Teşkilatı GCHQ’nun NSA’in 2009’dan bu yana Türkiye’yi dinlediğini iddia etti. Bu dönemde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in iki telefon hattı ile kişisel e-posta adresinin takip edildiği de ayrıca iddia edildi. İddialar bunlarla da sınırlı değil; İngiliz istihbaratının 2008 tarihli gizli bir belgesinde Enerji Bakanlığı ve Türk enerji şirketlerine sızılmasının hedeflendiği Der Spiegel tarafından yazıldı. 2010 yılında bir siyasi parti yöneticisine üyesi bulunduğum bir bilgi güvenliği derneğinin faaliyetlerinin bir parçası olarak sunum yapan bir grubun

içinde yer aldım. İlgili yönetici büyük ihtimalle Türkiye’deki siyasiler içinde teknolojiye en yakın olanıydı. İngiliz Başbakanı’nın raporundaki bu bölümü kendi yorumumla birlikte aktarmaya çalıştım. Hemen sonra grubumuzda bulunan avukat arkadaşımız ABD’de seçim kayıtları ile oynanması konusunu gündeme getirdiğinde benim heyecanla ortaya koymaya çalıştığım resmin izi bile kalmamıştı. Gündem birden oy konusunun; yani siyasetin en değer verdiği hedefin üzerine kaymıştı. Bu olay nedeniyle siyasi partilerin güvenlik endişelerinin çok geride olduğu, daha kısa vadeli konulara hedeflenmeye eğilimli oldukları sonucuna vardığımı üzülerek söylemeliyim. Bu durumda ülkeyi ve bizi koruma konusunda iş kamu bürokrasisine düşüyor. Eğer bu alanda da yeterli algı ve kaynak yok ise ülkemizin bu alanda kurban olmama ihtimali çok düşük. Bu algı ülkemizde çok küçük bir kesimde mevcut; kamunun bu konunun farkında olması ve ötesine geçip İngiltere gibi aktif olabilmesi için farkındalığın çok daha yüksek oranda olması gerekiyor. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte teknolojiyi ve teknoloji kaynaklı tehditleri anlayacak bir nesil yetişecektir elbette; ama her zamanki gibi biz yine çok geç kalmış olacağız. Intel’in genel müdürlüğünü yapmış olan Andrew S.Grove “Sadece paranoyaklar hayatta kalır” demiştir. Ülkelerin veya politik, dini hedeflere sahip

olan grupların diğer toplumların başına gelen felaketleri dahi kendi amaçları için araç olarak kullanabildiklerini biliyoruz. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra bölge misyoner organizasyonların istilasına uğradı. Ülkeler ve gruplar insani kılıfların içinde art niyetlerle kendi değerlerini ve amaçlarını diğerlerine empoze etmekten çekinmiyorlar. Türkiye’de internet erişiminde kimine göre haklı, kimine göre haksız sebeplerle uygulanan engellemeler döneminde pek çok kişi kolayca kurulabilen VPN istemcilerini bilgisayarlarına, mobil cihazlarına indirerek kullanmaya ve bu engelleri aşmaya başladılar. Bu yazılımlar ve yazılımlar üzerinden kullanılan erişim hizmetleri ücretsizdi. Eğer paranoyak bir bakış açısıyla konuyu değerlendirirsek böyle bir servisin bedava biçimde sağlanması hiç de akla yakın değil. Oysa pek çok Türk vatandaşının yaptığı iletişimin bir kısmı bilinmeyen kişilerin sahibi olduğu sunucular üzerinden aktı; istemcilerin kurulduğu bilgisayar ve cihazlarda istemci uygulamanın ne yaptığı, nelere eriştiği, daha sonra aktif hale gelmek üzere kalıcı bir takım düzenlemeler yapıp yapmadığı ile ilgili herhangi bir araştırma yok. Ülkemizde bununla ilgili yapılan uyarılar birkaç güvenlik uzmanının cılız sesinin ötesine geçemedi. Aynı durum gelişmiş bir ülkede olsaydı ne olurdu; yukarıdaki değerlendirmeler ışığında siz karar verin.

Alman basını Eylül 2014’te İngiltere İstihbarat Teşkilatı GCHQ’nun ve NSA’in 2009’dan bu yana Türkiye’yi dinlediğini iddia etti. Bu dönemde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in iki telefon hattı ile kişisel e-posta adresinin takip edildiği de ayrıca iddia edildi. Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 77


BİLGİ GÜVENLİĞİ

CEO’lar siber saldırılardan haberdar edilmiyor Güvenlik sadece teknolojiyi ilgilendiren bir şey değildir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, insanların kararları ve davranışları kurumun bütünlüğünde önemli bir etkendir. VMWARE TÜRKİYE

V

Mware, Inc. (NYSE: VMW) tarafından pazar araştırmalarında uzman ajans Vanson Bourne’a yaptırılan araştırmada BT karar vericilerinin neredeyse üçte birinin (yüzde 30) Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’daki (EMEA) ofis çalışanlarının ise neredeyse dörtte birinin (yüzde 23) ciddi veri ihlallerinde CEO’nun sorumlu tutulması gerektiğine inandığını ortaya koyuyor. Buna

78 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

karşın; BT karar vericilerin dörtte biri (yüzde 25), ciddi veri ihlallerini kıdemli yönetim sorumlularına iletmediklerini kabul ediyor. Bilgilerin açıkça iletilmesinde yaşanan bu eksiklik; şirketin sorumluluğunu üstlenenlerin ihlallerin yol açtığı riskler söz konusu olduğunda, tablonun tamamından haberdar olmadıklarına işaret ediyor. Bu durum ayrıca, bu yılın başlarında VMware’in sponsor olduğu ve Economist Intelligence’ın

yürüttüğü diğer bir araştırmada da gözlemlenmiş; EMEA’daki kurumsal liderlerin sadece yüzde sekizinin siber saldırıları şirketleri için bir öncelik olarak değerlendirdiği bulgusu ortaya çıkmıştı. Siber saldırılar arttıkça ve kurumlar için daha büyük zararlara yol açtıkça (fikri mülkiyet hakları, rekabetçi konumlanma ve müşteri verileri) performans ve markaya dair bu kopukluğun potansiyel etkisi de büyük önem kazanıyor.


Zayıf noktalar güvenlik konusunda yeni bir yaklaşım gerektiriyor Şirketler ciddi siber saldırılardan kaynaklanan tehlikelerle gitgide daha sık yüz yüze geliyor; öyle ki üçte birinden fazlası (yüzde 37) 90 gün içinde bir siber saldırıya maruz kalabileceğini düşünüyor. Giderek daha da dijitalleşen iş dünyasının karmaşıklıkları arttıkça; mevcut güvenlik yöntemlerinin yetersiz kalabileceği düşünülüyor. Hatta EMEA bölgesinde her üç BT Karar Vericisinin 1’den fazlası, kurumlarının bir siber saldırı karşısındaki en önemli zayıflığının, tehditlerin savunmalarından daha hızlı olmasından kaynaklandığına inanıyor. VMware EMEA Baş Teknoloji Yöneticisi Joe Baguley konu hakkında şöyle görüş bildiriyor: “Kurum liderleri ile BT karar vericileri arasındaki kopukluk; kurumlar sınırları zorladıkça, dönüştükçe ve farklılaştıkça ve bunların yanı sıra sürekli evrilen tehditlere karşı şirketlerini korumaya çalıştıkça karşılaştıkları güçlüklerin bir semptomu olarak ortaya çıkıyor. Bugünün en başarılı kurumları son derece hızlı hareket edip karşılık verebilir ve markalarını ve müşterilerinin kendilerine duyduğu güveni koruyabilirler. Uygulamaların ve kullanıcı verilerinin şimdiye kadar hiç görülmemiş bir oranda her noktada ve çok sayıda cihazda yer aldığı bir ortamda bu şirketler; günümüzün dijital şirketlerini koruyamayacak geleneksel BT güvenliği yaklaşımlarının ötesine geçmeyi başarıyor.”

İnsanlar ve süreçler de en az teknolojinin kendisi kadar soruna yol açabiliyor Kurumların güvenliğindeki en

büyük zaaflardan bir kısmı kurumun içinden kaynaklanıyor. Özensiz veya siber güvenlik konusunda eğitimsiz çalışanlar kurumlarını en büyük güçlüklerle yüz yüze bırakabiliyorlar (EMEA’daki BT Karar Vericilerinin yüzde 45’inin değerlendirmesi). Bugünkü araştırmada ayrıca üretkenliği artırmak için çalışanların atmak istediği adımlar da ortaya çıkıyor. Bunların neredeyse dörtte biri (yüzde 21) kurumsal verilere girmek için kişisel cihazlarını kullanıyor ve yaklaşık beşte biri (yüzde 17), işlerini etkin bir şekilde yürütmek adına kurumun güvenliğini ihlal edebiliyor. “Güvenlik sadece teknolojiyi ilgilendiren bir şey değildir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, insanların kararları ve davranışları kurumun bütünlüğünde önemli bir etkendir” diyen Baguley şöyle devam ediyor: “Ne var ki; bu kilit altında tutmak veya korku kültürü yaymak anlamına da gelmez. Akıllı kurumlar kısıtlayıcı değil işleri kolaylaştırıcı olanlardır; gelişmeyi teşvik eder, başarılı olmak adına süreçlere uyum sağlar ve operasyonlarını dönüştürür. İleriyi gören kurumlar, bugünün reaktif güvenliğinin, uygulamaları ve verileri koruma

işini başaramadığını görüyorlar. BT konusunda yazılım tanımlı bir yaklaşım benimseyerek güvenliği garanti altına almak; tüm mimariyi değiştirebilir. Bunu yapan kurumlar hem güvenlik hem de dijital alanda başarı için gereken esnekliği kazanmaktadırlar.” VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler ise araştırmanın en ilgi çeken noktasının, kurumların üçte birinden fazlasının üç aydan kısa bir süre içinde ciddi bir siber saldırıyla karşılaşmayı beklerken, şirket yöneticilerinin yalnızca yüzde 8’inin siber güvenliği bir öncelik olarak benimsemesi olduğunu söylüyor. Mediçeler sözlerine şu şekilde devam ediyor: “En iyi ihtimalle, şirketlerin yalnızca yüzde 25’i bekledikleri saldırılarla ilgili ciddi önlem almayı planlıyor. Türkiye’de de bu oranların çok farklı olmadığını söyleyebiliriz. Zira her ne kadar siber güvenlik ülkemizde ciddi bir konu olarak değerlendirilse de, siber saldırılara karşı yeterince hazırlıklı olduğumuzu söylemek zor. Bu anlayışın değişmesi için güçlü bir planlama ve güvenlik stratejisini oluşturmak kadar insan kaynağı ve süreçleri dönüştürmek de önem taşıyor. Aksi takdirde en iyi teknoloji bile kurumları tamamen güvenli hale getirme yönünde yetersiz kalacaktır.”

BT konusunda yazılım tanımlı bir yaklaşım benimseyerek güvenliği garanti altına almak; tüm mimariyi değiştirebilir. Bunu yapan kurumlar hem güvenlik hem de dijital alanda başarı için gereken esnekliği kazanmaktadırlar.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 79


GÜVENLİK HİZMETİ

Bir güvenlik görevlisi için riski düşük veya yüksek kılan nedir? Marihuananın yasalaştırılması ve tıbbi alanda ve eğlence amaçlı kullanımının birçok kez analiz edildiği medyada yer almıştır. Fakat yasalaştırma süreci iyice tartışılmamıştır; bu güvenlik görevlileri için artış gösteren bir ihtiyaçtır. Çeviri: Arzu YÜKSEL

M

arihuananın yasalaştırılması ve tıbbi alanda ve eğlence amaçlı kullanımının birçok kez analiz edildiği medyada yer almıştır. Fakat yasalaştırma süreci iyice tartışılmamıştır; bu güvenlik görevlileri için artış gösteren bir ihtiyaçtır. Marihuana içerikli ilaçlar hırsızlar için hedef seçilmektedir. Bu sebeple, ilaç dağıtıcıları güvenlik görevlisi aramaktadır ve hatta bazılarının silahlı olması istenmektedir. Depo ve stoklarının silahlı korunmasını istemektedirler. Fakat silahlı koruma ile yüksek riske sahip bu bölgelerde tehlike daha da büyüyebilir. Yeni

80 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

güvenlik firmalarının müşterileri değerlendirmek istendiğinde, sıklıkla sigorta oranları ve uygunluk sorunlarının önlenmesine ilişkin rehberlik istenmektedir. Bu sebeplerden dolayı, firmalar risklerine göre ikiye ayrılır, bazıları düşük risk taşımaktadır(ofis binaları gibi) diğerleri ise depolar gibi yüksek risk taşımaktadır (marihuana depoları) gibi. Her organizasyonun risk seviye toleransı tektir. Fakat yeni bir endüstri dalına servis vermeyi seçerken, perakende marihuana endüstrisi gibi güvenlik firmaları riski tartmalılar, potansiyel masrafları, sigorta etkilerini bir bütün olarak yeni pazarda tüm bu

uygulamalara karşı kendi menfaatlerini iyice araştırmalılar.

Bir koruma firmasında riski yüksek yapan nedir? Yüksek riskli koruma firmalarının çalışma alanları geniştir, halka açık spor müsabakaları, alışveriş merkezleri, müzik festivalleri hatta düğün gibi. Bu tarz olaylar ve mekânlar birçok insanın bir araya gelmesini sağlar; ayrıca alkol alımı ile de koruyucu firmaya risk zemini hazırlarlar. Bu tip olayların lojistiği ve hazırlığı ile korumalar kişilere savunulamaz durum yaratmaktadırlar. Eğer kalabalık bir spor karşılaşmasında kavga çıkarsa korumalar 30 ayrı koridor


yaratırlar; kişilerin oluşacak durumlardan hasar almadan kurtulmasını sağlarlar. Bununla birlikte korumalar kesinlikle ileride sigorta taleplerinin içine çekilmeye çalışılacaktır. Yüksek riskli koruma firmaları suç faaliyetlerinin içinde olan iş çevrelerinde de servis verirler, örneğin marihuana depoları gibi. Marihuana depoya girdiğinde orada birçok nakit para ve hatta binlerce dolar bulunacağı bir gerçektir. Riskler çok yeni ve sigorta şirketlerinin fiyatlandırma konusunda ve bunların kapsamları hakkında fazla deneyimi yok ancak yeterli miktarda soygunlar ve saldırılar konusunda rapora sahipler hatta bu mekânlarda risk konusunda kırmızı bayrak bile asılabilir. Yüksek suç riski uyuşturucu faaliyeti, saldırılar ve çetecilik bazı düşük gelirli konut bölgelerinde devreye giriyor. Korumanın görevi gözlemlemek ve merkezi bir konumdan raporlamak olmasına rağmen, genellikle karmaşanın başka bir yerde meydana geldiği iddiaları da gündeme gelebilir. Örneğin; 2006’da California apartman kompleksinde meydana gelen olayda özel güvenlik firmasından 55 Milyon Dolar ödeme talep edildi çünkü güvenlik görevlisi zanlıyı vuramamış kurbanı koruyamamıştı. Bazı gece servis veren ayaküstü restoranlarda da risk mevcuttur. Çünkü insanlar tüm gece içer sonrasında da bir tabak patates kızartması ve milk shake için olay çıkarabilirler; kalabalık ve alkol karışımı risk taşır dolayısıyla bu tip yerlerde de ters bir duruma müdahale için koruma gerekir.

Yüksek risk içinde bulunmak neden yanlıştır? Yüksek riskli sektörlerde veya alanlarda müşterilerine hizmet veren güvenlik firmalarını pahalı bulabilirsiniz ve zor bir sigorta

kapsamları vardır. Yüksek profilli risklerin deneyimi, spor etkinlikleri, konser arenaları ve alışveriş merkezleri gibi noktaları göstermektedir. Bu mekanların korunmasında güvenlik firmalarının artış oranları göze çarpar ve mevcut kapsamlarına gelen sigorta kısıtlamaları vardır. Güvenlik sektöründeki talepler uzun kuyruklar oluşturur ve bunun sonucu olarak, firma kayıplarının zamanla büyüdüğünü görürüz. Bu nedenle; yüksek riskli koruma firmalarının sigorta seçenekleri sınırlı olup “kabul görmeyen” pazardır. Kabul görmeyen sigorta firmalarına devlet tarafından düzenleme getirilmemiş olduğundan devlet garanti fonuna da ödeme de yapamazsınız, bu yüzden zor risklere hizmet verilir. Sigorta iflas durumunda sigortalı için herhangi bir koruma yok demektir. Güvenlik firmaları ve müşterileri arasındaki bazı sözleşmelerde ancak kabul görmüş bir taşıyıcı tarafından da onaylanmak üzere firmanın sigortalanması gerektiği açıkça belirlenecektir. Kabul görmeyen taşıyıcılar güvenlik firmaları için kendi politikalarının dışlanması olasılığını getirir (özel etkinliklerde koruma kullanmak gibi). İşin gereği olarak güvenlik firmaları yılda bir kez kendi sigorta poliçelerini gözden geçirmelidir. Müşterinin var olan bir olayında güvenlik firması çalışmayı düşünmemiş olabilir bu bir istisna da olabilir, firma böyle bir durumda sigorta taleplerini de karşılamayabilir.

Silahlı koruma nasıl bir risk taşır? Ateşli silahların varlığı mutlaka yüksek profilli bir riski yaratacak anlamına gelmez. Korumaların ters bir olayda yüksek risk olasılığı olabilen belli ortamlarda silah taşımaları kabul edilebilir örneğin bankalar ve devlete ait kurumların

korunması gibi. Ancak bir markette silahlı koruma sanki bir demonstrasyon olarak algılanabilir veya varlıkların silahlı saldırıya karşı tedbiri olarak ta düşünülebilir. Okullarda, geniş olay mahallerinde ve ayaküstü restoranlarda silahlı koruma bulundurmak sigorta taleplerini beraberinde getirir.

Risk oluştuğunda profili nasıl düşük tutarsınız? Düşük riskli güvenlik firmalarında çalışan korumalar geniş çaplı organizasyonlarda yer almazlar; genellikle ofislerde, kamuya ait bölümlerde, yüksek binalarda veya hükümet tarafından sözleşmeli olarak görevlendirilirler. Fakat; bazı firmalar müşterilerinin güvenliği için riski azaltırlar. İstihdam öncesi dikkatli tarama, denetim, sağlıklı ücret skalası ve sürekli eğitim yardımı ile güvenlik hizmeti vererek riskleri azaltırlar. Çoğu eyalette güvenlik firmaları eğitim ve tarama standartlarına sahiptir. Bazı firmalar bu minimum gereksinimleri karşılarken bazıları bu standartların ya altında ya da üstündedir. Hükümet sözleşmeleri yukarıda ifade edilen nedenlerden dolayı düşük risk olma eğilimindedir. Özel güvenlik şirketleri ve eğitim ihtiyaçları için devletin uyguladığı minimumda bir standart vardır. Kapsamlı eğitim ve tarama için ücret skalasının üstüne çıkabilirler ve bu sözleşmeler için kullandıkları devletten emekli kolluk görevlileri saat başına 50 Dolar kazanç sağlarlar. Profesyonellik güvenlik hizmetlerinde riski azaltma taahhüdüdür. Yasal marihuana sanayi ve özel güvenlik arasında filizlenen ilişkinin dışarıya yansımalarını görmek için beklemek zorundayız. Ancak yüksek standartlar ve eğitim güvenlik görevlisinin riskini herhangi bir ortamda sigorta talebi olmadan azaltacaktır.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 81


GÜVENLİK HİZMETİ

Manchester United’ın stadyumuna bırakılan eğitim cihazı maç öncesi, stadın tahliyesine neden oldu 16 May 2016, Megan Gates

McNulty’nin açıklamasına göre “Bournemouth oyuncuları antrenmana başlamışken polisin havadan helikopter ile sahaya inmesi ile sessizce sahayı terk ettiler. Anons sonrası stadyumunun tahliyesi gerekti. ÇEVİRİ: Arzu YÜKSEL

82 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016


H

afta sonunda Manchester United maçı öncesi futbol stadyumunda bırakılan eğitim aleti maçın ertelenmesine sebep oldu. İngiltere’nin Manchester kentinde bir pazar günü, öğleden sonra saat 15.00’de maç öncesi Old Trafford Futbol Stadyumu’nun tuvaletinde şüpheli bir şeyin olduğu bilgisini yer hizmetlerinde görevli personel polise bildirildi. Polis hızlıca olaya el koyarak bomba uzmanlarını sahaya yolladı; imha ekibinin buldukları öğe karşısında tam olarak ifade ettikleri “inanılmaz gerçekçi görünümlü patlayıcı” oldu. Stadyumun kısmi tahliye başlangıcında konan bu öğe sebebi ile polis ve Manchester United kulübü yetkilileri tam kontrollü tahliyenin yapılabilmesi için maçın ertelenmesine karar verdiler. BBC Spor Şefi ve Yazarı Phil McNulty Old Trafford’daydı; olayı ve tam tahliyeyi BBC’de açıkladı. Binlerce taraftar stadyumun içindeydi. McNulty; düzgün organize edilmiş bir şekilde insanların Kırmızı Kod operasyonu ile saha dışına çıkarıldıklarını yazdı. Sör Bobby Charlton Stand bu esnada Bournemouth taraftarlarının olduğu direktörlerin bulunduğu Doğu Tribünündeydi, sakince yerlerinde oturmaları anons edildi. Bu esnada, McNulty’nin açıklamasına göre “Bournemouth oyuncuları antrenmana başlamışken polisin havadan helikopter ile sahaya inmesi ile sessizce sahayı terk ettiler. Anons sonrası stadyumunun tahliyesi gerekti. Bu esnada McNulty

insanların düzenli olarak çıkış yaptığını; ancak polisin şüpheli paketi inceleme için alışına kadarda beklediklerini belirtti. Yapılan incelemeler sonunda yetkililer yaptıkları açıklamada aletin bir patlayıcı olmadığını ancak özel şirket tarafından eğitim amaçlı kullanılan bu aletin yanlışlıkla bırakıldığını ifade ettiler. “Ertesi gün yapılan inceleme sonrasında Manchester Polis Şefi John O’Hare açıklamasında; stadyumun o anda güvenli bir şekilde tahliyesinin gerektiğini, insanların riske atılmaması için en doğru kararın bu olduğunu, ne kadar patlayıcı olmadığını anlasalar da aletin bir patlayıcı da olabileceği ihtimali üzerinde durduklarını ifade etti. Bu aygıtı sahada bırakan firma ile çalışma durdurulmadı; ancak Manchelster United’ Başkanı Ed Woodward kulübün bunu incelemeye devam edeceğini ve ileride meydana gelebilecek olaylarla bağlantılı karar ve tutum belirleyeceklerini ifade etti. Ayrıca; kulübün güvenliği çok ciddiye aldığını, oluşabilecek

kazalar ile başa çıkabilmek adına personellerini polis ve acil servis bölümlerine düzenli eğitime gönderildiklerini belirtmiştir. Bomba korkusu ve tahliye Manchester United ve Bournemouth arasında oynanacak maçı abandone etse de - Premier Lig açıklamasında karara destek olduklarını belirtmiştir. “Konu güvenliğe geldiği zaman, Lig’in oyuncu ve taraftarlar açısından emniyetli bir şekilde gerçekleşmesinin şart olduğu, hiç kimsenin maçı boş yere dağıtmak istemeyeceğini, olan bu hadise ile ilgili taraftarlardan özür dilendiğini- koşullar ne olursa olsun – yapılan işlemin taraftarlar tarafından da takdir edileceği ifade edilmiştir. Manchester United ve Bournemouth maçının salı günü akşam saat 20.00’de Old Trafford stadyumunda oynanmasına karar verildi. . Manchester United maç için bilet ücreti almayacaklarını; bunun kulübe maliyetinin yaklaşık 3 Milyon İngiliz Sterlini olacağını belirttiler.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 83


GÜVENLİK HİZMETİ

Safepoint’e yatırılan nakitler güvence altında Safepoint hızlı ve güvenilir nakit yönetimi sağlarken; özellikle perakende işletmelerinin ön muhasebe nakit işleme ve CIT süreçlerini hızlandırmaya yönelik tasarlanmış olan kapalı nakit yönetimi sistemi ile her türlü riski ortadan kaldırıyor. LOOMİS GÜVENLİK HİZMETLERİ A.Ş

G

lobal zincirin halkalarından bir tanesi olan Loomis Türkiye, merkezi İsviçre’de bulunan ve 20 ülkede 21.000 profesyonel çalışanıyla, günde 10 milyar € değerinde nakitti işleyip taşıyarak operasyonunu yöneten büyük Loomis ailesinin en önemli üyelerinden biridir. Loomis; perakende sektörüne daha hızlı hizmet verebilmek için kolay ulaşılabilir şube özelliklerinde Loomis Safepoint hizmetini sunuyor. Safepoint, hızlı ve güvenilir nakit yönetimi sağlarken, özellikle perakende işletmelerinin ön muhasebe nakit işleme ve CIT süreçlerini hızlandırmaya yönelik tasarlanmış olan kapalı nakit yönetimi sistemi ile her türlü riski ortadan kaldırıyor. Para ile ilgili insan hatası nedeniyle karşılaşılan sorunları ortadan kaldırmak ve işlemlerde çıkan yanlışları incelemek için kaybedilen zamanı azaltmak için geliştirilen bu çözüm sayesinde; Safepoint’e yatırılan nakitlerin mutabakatı, banka, müşteriler ve Loomis arasında anlık olarak online bir şekilde yapılabiliyor. Safepoint sayesinde nakit işleme zamanınız azalıyor; yönetim kapsamınız genişleyerek riskli banka seferleri ortadan kalkıyor. Nakit mutabakatı iyileşerek, nakit yatırma işlemlerinde güvenlik sağlanmış oluyor. Safepoint,

84 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

zaman ve maliyetten tasarruf etmenizi sağlayan basit ve etkili para işlemi çözümüdür. Safepoint, elle yapılan işlemlerde çalışanlarınızı ve müşterilerinizi korurken, yaşayabileceğiniz kayıpları ortadan kaldırıyor. Loomis Safepoint, günümüz itibarı ile çeşitli Avrupa ülkelerinde 2.000 ve Amerika’da 13.000 noktada uygulanmaktadır. Loomis, müşterinin satış noktalarındaki kasiyerler tarafından Safepoint’e yatırılan nakitti anında banka hesabında görebilmesine imkân sağlıyor. Böylelikle fazla zaman alan, fazla işçi gerektiren, hata yapmaya açık arka ofis nakit işleme sürecindeki olumsuzluklar ortadan kaldırılmış, nakittin kasaya yatırıldığı an itibarı ile güvenlik riski Loomis’e devredilmiş oluyor. Müşteri, Loomis tarafından kendisine verilen özel kullanıcı adı ve şifresi ile girebildiği internet hesabında eş zamanlı olarak denetlemede bulunabiliyor. İşlemlerin anında doğrulanması sahteciliklerin tespit edilmesine yardımcı oluyor. Kapalı sistem soygun tehlikesini azaltıyor, müşteriler çalışanlarına ve kendi müşterilerine daha fazla odaklanabiliyor. Loomis Safepoint nakittinizi sayar, geçerliliği denetler, güvence altına alır, sahte paraları geri çevirir, nakit yönetimi için zaman israfını önler. Kasaya yatırdığınız anda nakittiniz kaybolmaya ve hırsızlığa karşı birlikte kararlaştırılmış

limit çerçevesinde Loomis tarafından korunma altına alır. Loomis Türkiye, sürdürülebilir ve kazançlı bir büyüme amacına ulaşmak için 3 temele dayalı bir strateji uygulamaktadır: Hizmette mükemmellik, mevcudiyetini piyasada artırmak ve yüksek kalitede kapsamlı çözümler sunmak.



YANGIN GÜVENLİĞİ

Norm Teknik’ten Yol Tüneli Korumasında Düşük Basınçlı Su Sisi Sistemleri Günümüzde yol tünellerinde yaşanan kazaların artışa geçmesiyle beraber farklı parametreler dikkate alınarak tasarlanan düşük basınçlı su sisi sistemleri test ve sonuçları olası bir kazaya mahal vermemek için gelişim içerisindedir. Ersin SAYIN / Satış ve Mühendislik Departmanı Ekip Lideri NORM TEKNİK MALZEME TİC. İNŞ. SAN. A.Ş.

Y

ol tünellerinde meydana gelen kazalar açık yollarda meydana gelenden az gibi görünse de son yıllarda yaşanan birçok büyük kaza işletmeleri, mal sahiplerini ve kullanıcıları tünellerdeki yangın söndürme sistemlerinin iyileştirilmesi konusunda araştırmalara yöneltmiştir. Bu araştırmaların asıl amacı ölüm ve yaralanma oranı, mal kaybı, hizmet kaybı risklerini kabul edilebilir bir çerçeve içinde tutmaktır. Yol tünellerinin korunmasına yönelik yerleşik tasarım kriterleri eksik olduğu için performans tabanlı tasarımlar geliştirilip test edilmektedir. Bu bağlamda su sisi sistemleri uygun bir çözüm olarak ön plana çıkmıştır. Bu çalışmada Norveç’teki Runehamar tünelinde yapılan düşük basınçlı su sisi sistem testleri ve sonuçları yer almaktadır. Bu testler aşağıdaki kuruluşların desteği ile gerçekleştirilmiştir: UPTUN (UPgrading methods for fire safety in existing TUNnels) SOLIT (Safety Of LIfe in Tunnels) FIT (Fire In Tunnels) Bu araştırma kuruluşları 2000’ li yılların başından beri mal sahip-

86 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Ersin SAYIN

leri, yangın söndürme sistemi firmaları, onay kuruluşları ve bölgesel itfaiye ekipleriyle iş birliği içinde çeşitli araştırmalar ve testler yaparak bu test sonuçlarını periyodik olarak yayınlamaktadırlar. Üretici firmalar bu yayınlar doğrultusunda halen ürünlerini ve sistem çözümlerini geliştirmekte olup onay kuruluşlarına başvurarak onay alma çalışmalarına devam etmektedirler.

Yangının kontrol altına alınamamasının nedenleri ve alınan dersler Yüksek yangın yükü

Havalandırma sisteminin yetersizliği nedeniyle CO miktarının 1000 ppm seviyelerine çıkması ve insanların CO dumanından zehirlenerek kaçamaması Yangının çok hızlı bir şekilde yayılması ve insanların kaçacak zaman bulamaması Tünelde bulunan yangın söndürme ekipmanlarının ulaşılamaz durumda kalması ve kullanılamaması Alınan önlemlerin planlı ve bir bütün şeklinde değerlendirilmemiş olması Farklı senaryo ve parametrelerin(havalandırma, tünel kesit boyutu,tünel uzunluğu, yanıcılar, yangın yükü…) etkilerinin göz önüne alınmamış olması

Yol tünellerinde düşük basınçlı su sisi sistemleri Aşağıda farklı parametreler dikkate alınarak yapılmış olan düşük basınçlı su sisi sistemleri testleri ve sonuçlarıyla ilgili bilgiler ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır. Modüler sistemlerin montaj kolaylığı nedeniyle otomatik algılama ve söndürme sistemi 10.5 m genişliğinde 5-7 m yüksekliğindeki tünel için kurulmuş ve 1m aralıklarla modüler nozul yerleşimi yapılmıştır( Genişliği 10.5 m’i açan tünellerde ilave nozul yerleşimi gereklidir).


Şekil 3. Test tüneli kesiti Şekil 1. Düşük basınçlı su sisi sistemi

Tünel korumasında düşük basınçlı su sisi sistemlerinin yüksek basınçlı su sisi sistemlerine göre avantajları Daha az elektrik güç tüketimi: Yol tünelleri çok uzak noktalarda bulunduklarından hem havalandırma sisteminin hem de yüksek basınçlı su sisi sisteminin elektrik gücünü aynı anda sağlamak çok zordur. Özel pompa sistemine ihtiyaç duyulmaması: Düşük basınçlı su sisi sistemi mevcut pompa sistemine bağlanabilir.

Turuncu bölge: Düşük basınçlı su sisi sisteminin bulunduğu yerdir (0 noktası)

-40 m: Üst kesitlerde sıcaklık ve hava hızı ölçüm cihazları +5 m: Alt kesitte sıcaklık ölçüm cihazları +840 m: Alt kesitte sıcaklık, hava hızı, O2 ve CO konsantrasyonu ve nem ölçümü; düşük basınçlı su sisi sitemi 5.2 m yükseklikte ve 50 m uzunluğunda bir bölgeye yerleştirilmiş ve 50 m uzunluğundaki sistemin tamamı tetiklenerek devreye sokulmuştur.

Düşük basınçlı su sisi sistemlerinin geleneksel sprinkler sistemlerine göre avantajları Yol tünellerinde yangın yükü parametrelerinin değişken olması nedeniyle Japonlar tarafından yapılmış olan geleneksel sprinkler sistemi testlerinin yeterli olmaması durumu söz konusudur. Japonlar bu testleri 25MW yangına kadar yapmışlardır. Nihonzaka Tüneli yangınında (11 Temmuz 1979) sprinkler sistemi su tükeninceye kadar 1 saat boyunca yangını kontrol altına almayı başarmıştır fakat daha sonra yangın kontrolden çıkmış ve 7 gün boyunca devam etmiştir. Modüler düşük basınçlı su sisi sistemi çözümleri; hizmet vermekte olan tünellerde kurulduğunda kurulum maliyetini ve tünel hizmetinin bölünme süresini azaltarak sistem kurulumunu kolaylaştırır.

Şekil 4. -40 m kesit

Şekil 5. +5 m kesit

Şekil 6. +840 m kesit

Şekil 7. Su sisi sistemi

Farklı yangın senaryolarının test edilmesi için test tünelinin hazırlanması

Yangın senaryoları test sonuçları 30 MW Havuz yangını testi Test edilen ilk senaryoya göre 6 adet dizel havuz yangını yapılandırıldı. Havuzların her biri 4 ve 5 MW ısı çıkışlı 1.2 X 1.6 m boyutundaydı. Su sisi sisteminin yangının yayılmasını önleme kapasitesini ve tanklı araçların tehlikeli sıcaklık artışını önleyen radyasyon zayıflatmasını değerlendirmek için dizel havuzlarının 6m aşağısına hedef tahta paletler ve 2,5 m aşağısına su kovası yerleştirildi. Yangın başlatıldı ve sistem boşaltılmadan 3 dakika boyunca yanmasına izin verildi. Grafiklerden su sisi boşaltımın-

Şekil 1. Düşük basınçlı su sisi sistemi

Mavi bölge : Fanların bulunduğu havalandırma kesiti.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 87


YANGIN GÜVENLİĞİ

dan hemen sonra yangın çevresinde ve tünel içinde tüm kesitlerde çok hızlı bir sıcaklık azalışı olduğunu görebiliriz (Şekil 8).

30 MW Havuz yangını test sonuçları Hedef tahta palet tutuşması yangının yayılmasını önleyecek derecede çok düşüktü; su kovası içindeki sıcaklık artışı yangının yayılışını önleyecek derecede çok düşüktü. Yangın sistem boşaldıktan sonra yaklaşık 20 saniye içinde tamamen söndürüldü ve görüş net bir şekilde iyileşti.Hava hızındaki düşüş nedeniyle yangın dumanları katman şeklinde asılı kaldığından yayılarak tehlike oluşturmamıştır.

50MW Tahta kafes yangın testi

Şekil 8: Dizel havuz yangın yapılandırması (üstten ve yandan görünüm)

Toplam uzunluk: 4,2 m yükseklik 2,6 m olacak şekilde paletler yerleştirilmiştir. Hedef tahta paleti ve su kovası bir önceki testle aynı konuma yerleştirilmişti. Yangın başlatıldı ve sistem boşaltılmadan önce 5 dakika boyunca yanmasına izin verildi (tavan sıcaklığı hızlı bir şekilde 1000ºC’ye ulaştı) (Şekil 11). Isı çıkışı, su sisi sistemi boşaltılmadan önce 45 MW civarına ulaştı; bu yüzden yangın tamamen genişledi. Grafiklerden su sisi boşaltımından hemen sonra yangın çevresinde ve tünel içinde tüm kesitlerde çok hızlı bir sıcaklık azalışı olduğunu görebiliriz.

Yangın başlatıldı ve sistem boşaltılmadan 3 dakika boyunca yanmasına izin verildi. Grafiklerden su sisi boşaltımından hemen sonra yangın çevresinde ve tünel içinde tüm kesitlerde çok hızlı bir sıcaklık azalışı olduğunu görebiliriz (Şekil 9).

Şekil 11: +5 m Kesitte 50 MW tahta kafes yangın sıcaklığı profili

Şekil 9. +5 de zamana bağlı sıcaklık değişimi

50 MW Tahta palet yangını test sonuçları Hedef tahta paleti tutuşmadı.Su kovası içindeki sıcaklık artışı yangının yayılışını önleyecek derecede çok düşüktü.Yangın başarılı bir şekilde bastırıldı ve görüş net bir şekilde iyileşti.

100 MW Tahta kafes yangın testi

Şekil 10. -40m kesitte dizel havuz yangın sıcaklık hava hızı 88 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Toplam uzunluk: 8,4 m yükseklik 2,6 m olacak şekilde paletler yerleştirilmiştir. Çıkan ısı miktarı 50 MW’a ulaşacak şekilde yanmaya izin verilmiş


ve akabinde sistem boşaltılmıştır. Daha önceki testlerdeki gibi hedef tahta paleti ve su kovası yerleştirilmiştir (şekil 12). Yangın başlatıldı ve sistem boşaltılmadan önce 5 dakika boyunca yanmasına izin verildi (tavan sıcaklığı hızlı bir şekilde 1000ºC’ye ulaştı). Grafiklerden sistemin boşalmasından hemen sonra yangın çevresinde ve tünel içinde tüm kesitlerde çok hızlı bir sıcaklık azalışı olduğunu görebiliriz (Şekil 13). Isı çıkışı, su sisi tahliyesinden önce güçlü bir artış oranı gösterir (Şekil 14). Su sisi sistemi, yangının büyümesini durdurma ve yangını kontrol altına alma konusunda mükemmel bir performans gösterdi.

100 MW Tahta palet yangını test sonuçları

Şekil 12: 100 MW Tahta kafes yangın yapılandırması (yandan görünüm)

Düşük basınçlı su sisi çözümü başarılı bir şekilde test edilmiş ve yol tünellerinin korunması için uygun olduğu kanıtlanmıştır. Bu çözüm yüksek basınçlı su sisi çözümleriyle ve geleneksel sprinkler sistemleriyle karşılaştırıldığında büyük avantajları olduğu görülmüştür.

Şekil 13: +5 m kesitte 100 MW Tahta kafes yangın sıcaklığı profili

Hedef tahta paleti tutuşmadı.Su kovası içindeki sıcaklık artışı yangının yayılışını önleyecek derecede çok düşüktü.Yangın başarılı bir şekilde bastırıldı ve görüş net bir şekilde iyileşti.

Sonuçlar Düşük basınçlı su sisi çözümü başarılı bir şekilde test edilmiş ve yol tünellerinin korunması için uygun olduğu kanıtlanmıştır. Bu çözüm yüksek basınçlı su sisi çözümleriyle ve geleneksel sprinkler sistemleriyle karşılaştırıldığında büyük avantajları olduğu görülmüştür. Yapılan testler tünellerde karşılaşılabilecek en büyük olası yangın senaryoları dikkate alınarak yapıldığından sistemin uygunluğu başarılı bir şekilde kanıtlanmıştır.

Şekil 14: 100 MW Tahta kafes yangın ısı çıkışı

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 89


YANGIN GÜVENLİĞİ

Limanlarda yangın güvenliği Limanlarda bekleyen tankerler, özellikle içerdikleri yanıcı veya parlayıcı yakıt sebebiyle liman güvenliği ve çevre güvenliği açısından büyük risk oluşturmaktadır. Dolayısıyla olası bir yangın durumunda anında müdahale edilerek yangının büyümesi ve diğer gemilere ve limana yayılması engellenmelidir. Barış TOPAL /Yangın Güvenliği Uzmanı DETAY YANGIN DANIŞMANLIK,TASARIM VE EĞITIM HIZM. A.Ş.

G

ve limana yayılması engellenmelidir. emicilik sektörü halen Liman yangınlarının söndürülmesi kuru ve sıvı yük taşıiçin limanlara kurulacak olan yangın macılığı için en uygun söndürme sistemleri büyük rol yöntem olarak kullanıloynamaktadır. Limanlarda kullanılan maktadır. Özellikle ham söndürme sistemi ekipmanlarının petrol, rafine ürünler ve petrokimya korozif bir ortama maruz kalması ürünleri için, tankerler kıtalar arası sebebiyle özel malzemelerden imal uzun mesafeleri kat ederek kaynakedilmesi gerekmektedir. Bunun tan son kulanıcıya taşımada kullasebebi sadece denizlerdeki yüksek nılmaktadır. Köpük bu tip tankerleri tuz oranı değil, meydana gelebilekorumakta kullanılan en önemli cek olan sıcaklık ve nemdeki ani araç olmakla beraber kömür, toz ve değişimlerdir. Bazı organizasyonlar araç taşıyan gemiler ve bu gemiledeniz taşımacılığında yangından korin makina daireleri için yangından runmak için gerekli tasarım kriterleri korumasında da önemli bir rol Barış TOPAL ve malzeme gereklilikleri yayınlamışoynamaktadır. Limanlarda bekleyen lardır. tankerler, özellikle içerdikleri yanıcı veya parlayıcı yakıt sebebiyle liman güvenliği ve çev American Bureau of Shipping (ABS) re güvenliği açısından büyük risk oluşturmaktadır. Swedish Administration of Shipping and Navigation Dolayısıyla olası bir yangın durumunda anında mü Det Norske Veritas (DNV) dahale edilerek yangının büyümesi, diğer gemilere Lloysd’s Register of Shipping (LRS) International Mritime Organisation (IMO)

Resim 1. Liman Genel Görünüm 90 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

Resim 2. Köpük Monitörü Tipik Prensip Şeması


Resim 4. Portatif Söndürücüler Resim 3. Uzaktan Kumandalı Monitör

Yukarıda belirtilen bu organizasyonların tasarım kriterleri birbirinden farklılık göstermekle beraber tasarımcının sorumluluğu en uygun seçimi yapmaktır. Genelde birçok ülke tarafından IMO standardı kullanılmaktadır. Gemilerde yangın korunumu gerektiren yerler: 1- Kargo yükleme alanları 2- Makina alanları (Kazan Dairesi, Makina Dairesi) Kargo yükleme alanları tipik söndürme sistemi sabit köpük/su monitör sistemi ve portatif manuel köpük yapıcılardır. Hidrokarbon ve kimyasal sıvı yükleme-boşaltma işlemleri, limanlardaki en tehlikeli işlerin başında gelmektedir. Limanlarda risk oluşturan mahaller olarak gemi ve geminin çevresi olarak kabul edilmektedir. Bu alanlar aşağıda belirtilmiştir. Ürün transfer alanı: Yükleme kollarını, pompaları ve kontrol merkezlerini içerir. En etkin koruma kuleler üzerinde yerleştirilen monitörlerle yapılabilmektedir. Uzaktan kumandalı monitör tipi bu uygulama için en uygun monitör tipidir. Yükleme (Dock) altı alan: Yükleme altı alan ve çevresi yakıt sızıntılarının kolayca meydana gelebildiği alandır. Yükleme altı alanın korumasında konstrüksiyona monte edilen köpük yapıcılar kullanılmakta ve hızı bir koruma sağlamaktadırlar. Yükleme alanının çevresi ile monitörlerle korunabilmektedir. Tanker: Yüksek kuleler üzerine yerleştirilen uzaktan kumandalı monitörlerle koruma sağlanmaktadır. Bu tip liman yangın söndürme sistemi tasarımında dikkate alınması gereken önemli faktörler bulunmaktadır. Yüksek bir dalga olması durumunda boş tanker kargo alanı yüksekliği göz önüne alınarak monitör kule yükseklikleri belirlenmelidir. Uzaktan kumandalı monitörlerin kontrol edildiği kontrol merkezlerinden güvenli kaçış olanakları sağlanmalı ve risk alanlarını görebilen bir yere konumlanmalıdır.

Resim 5. Sıcak işlem sırasında yangın Kontrolü

Monitör sayısı ve koruduğu alan doğru olarak hesaplanmalıdır. Rüzgar yönü ve şiddeti dikkate alınmalıdır. Korozyona dayanıklı malzeme seçimi yapılmalıdır. Limanlarda ek olarak güvenlik önlemleri alınmalıdır. Bunlar özellikle limanlarda çalışan personelin dikkat etmesi gereken önlemlerdir. Uygun yerlere portatif söndürücüler konumlandırmalı ve ilgili personele gerekli eğitimler verilmelidir. Sıcak işlem, kaynak gibi işlerin yapılması için özel alanlar belirlenmeli ve bu alanlarda yangın riski oluşturabilecek malzemeler bulundurulmamalıdır. Personel koruyucu elbise ve ekipmanaları olmadan çalışmamalıdır. Ayrıca meydana gelebilecek bir yangının erken farkedilebilmesi için ilgili personelin sürekli olarak limanda izleme görevi yapmasında büyük fayda vardır. Limanlarda yangın güvenliği çok önemli bir konu olup gerekli önlemlerin alınmaması halinde büyük can can ve mal kayıpları yaşanabilmektedir. Bu nedenle yetkili ve sorumlu kurum, kuruluş ve kişilerin yönetmelik ve standardlarca ve ayrıca uluslararası uygulamalar doğrultusunda gereken önlemleri alması zaruridir.

Limanlarda kullanılan söndürme sistemi ekipmanlarının korozif bir ortama maruz kalması sebebiyle özel malzemelerden imal edilmesi gerekmektedir. Bunun sebebi sadece denizlerdeki yüksek tuz oranı değil, meydana gelebilecek olan sıcaklık ve nemdeki ani değişimlerdir. Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 91


YANGIN GÜVENLİĞİ

Yüksek katlı binalarda yangın güvenliği 11 Eylül saldırılarında İkiz Kulelere yapılan saldırıların sonuçları değerlendirildiğinde; çarpmanın etkisi bir yana, duman, ısı ve buharın etkisi sonucu pek çok can kaybı meydana gelmiş ve çeliğin erimesi sonucu devasa yapılar tamamen yerle bir olmuştur. Zafer ERDEM / Endüstriyel ve Otomativ Sektör Sorumlusu FİRETÜRK

Y

angın riski günlük hayatta karşı karşıya olduğumuz önlenebilir pek çok riskten sadece bir tanesi olmasına karşın; gerekli tedbirler alınmadığında çok büyük kayıplara sebep alabilir. Özellikle kalabalıklaşan yaşam alanları, toplu taşıma araçları, iş yerleri gibi sürekli insan yoğunluğunun bulunduğu mahallerde meydana gelecek yangınlarda sonuçlar çok daha üzücü olabilir. Bu kapsamda alınacak tedbirler kati suretle uzman kişilerce değerlendirilmeli ve sürekliliği sağlamak maksadıyla periyodik olarak kontrol edilmelidir. Hatırladığınız üzere 11 Eylül saldırılarında İkiz Kulelere yapılan saldırıların sonuçları değerlendirildiğinde, çarpmanın etkisi bir yana, duman, ısı ve buharın etkisi sonucu pek çok can kaybı meydana gelmiş ve çeliğin erimesi sonucu devasa yapılar tamamen yerle bir olmuştur. Bu tarz saldırılar çok uç noktada örnekler olduğu için herhangi bir yangın durumu ile aynı kefede değerlendirilemez ancak; günümüz şartlarında gökdelen, rezidans, iş merkezi ve alış veriş merkezi gibi yüksek katlı ve yoğun insan barındıran yapılarda en

92 n Güvenlik Yönetimi Temmuz 2016

küçük yangın durumlarında dahi insanların panik yapması sonucu istenmeyen sonuçlar yaşanabilir. Bu tarz yapılarda özellikle alt katlarda meydana gelecek bir yangın durumunda dumanın ve ısının aniden üst katlara doğru hareket edeceği düşünülürse, üst katlarda bulunan insanların söz konusu yangını o an için göremediğinden yaşayacakları korkuyu hayal ettiğimizde; Aktif ve kolay ulaşılabilir tahliye yolları tesis edilmelidir. İnsanları bu yollara yönlendirecek sesli ve görsel ikazlar oluşturulmalıdır. Bina girişlerinde çalışanlara ve ziyaretçilere küçük bilgi broşürleri verilmelidir.

Kolay ulaşılabilir ve yeterli sayıda yangın söndürme cihazları bulundurulmalıdır. Yangın öncesi planlama çerçevesinde daha önceden eğitimli müdahale ekipleri oluşturulmalıdır. Yönetmeliklere uygun otomatik yangın algılama ihbar ve söndürme sistemleri tesis edilmelidir. Bu önlemleri çoğaltmak mümkün olmakla beraber; oluşturulacak kamu spotları çerçevesinde insanları bilinçlendirmenin çok daha ekonomik ve etkin bir çözüm olduğu kesindir. Ancak; kamu spotları ve benzeri uygulamalar yapılması tedbir alma gerekliliğini ortadan kaldır-


mayacaktır. Yüksek binalarda, geleneksel alçak binalarda bulunmayan ciddi sorunlar vardır. Daha uzun tahliye süresi, boşaltma stratejileri, itfaiyenin geçişi, duman ve ısı hareketi, yangın kontrolü bunlardan bazılarıdır. İtfaiyecilik alanında çağımızın en ileri ekipleri bilindiği üzere A.B.D itfaiyelerinde bulunmaktadır. New York Fire Department’ın yaptığı araştırmaya göre A.B.D.’de 2007-2011 yılları arasında rapor edilen 15400 adet yüksek katlı bina yangınında 46 sivil hayatını kaybetmiş, 530

kişi yaralanmış ve 219 Milyon $ maddi hasar meydana gelmiştir. Ancak bu rakam 2007-2011 seneleri arasında meydana gelen bina yangınlarının sadece %3’ünü temsil etmektedir. Aynı yıllar içerisinde meydana gelen diğer bina yangınlarında sadece 27 kişi hayatını kaybetmiş; 370 kişi yaralanmış ve 92 Milyon $ maddi hasar meydana gelmiştir. Görüldüğü üzere yüksek yapılarda oluşan yangınlar oransal olarak diğer yapılarda yaşanan yangınlara göre daha az olmasına rağmen; yaşanan kayıplar çok daha fazladır. İstanbul’da geçtiğimiz yıl meydana gelen gökdelen yangınında tüm önlemler alınmış olmasına rağmen bir vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bunun yanı sıra ciddi bir maddi hasar da meydana gelmiştir. Alınacak tedbirler kapsamında tesis edilecek sistemlere karar verilirken mutlak suretle etkinlik kıyaslaması yapılmalı ve özellikle ilk müdahale için kullanılacak cihaz ve sonrasında devreye girecek sistemlerin güvenilir olması için bütün önlemler alınmalıdır. Bu önlemler alındıktan sonra yapılacak periyodik kontroller hayati önem taşımaktadır. Alınacak tedbirler sadece yangın güvenliği açısından değil; yaşanabilecek her türlü saldırı, deprem, doğal afet vb. durumlarda da pek çok fayda sağlayacaktır. Yönetmeliklerde geçerli olan tüm hususlar toplum faydasına ve can güvenliğine yönelik olarak belirlenmiştir. Bu hususlarda feragat edilmesi işletmeler ve kurumlar nezdinde kabul edilemez olmalıdır.

Temmuz 2016 Güvenlik Yönetimi n 93


R

E

K

L

A

M

I

N

D

E

95

2-3

73

96

39

27

1

ö.K.İ

21

55

19

65

69

29

43

13

Ö.K.

85

17

15

31

35

63

11

A.K.

71

23

A.K.İ.

4-5

45

K

S

9




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.