r ö t i d E
Ramazan gelmiş hoş gelmiş Türkiye’nin beş yıldızlı mutfaklarında başlayan hummalı Ramazan telaşı nihayet sona erdi. 6 Haziran Pazartesi günü ilk iftar sofrasını misafirlerine açan profesyonel mutfaklar için şimdi aylar süren yorucu menü hazırlıklarının meyvelerini toplama zamanı! Geleneksel Türk mutfağının ana başlangıcı olan çorbalardan iştah açıcı ara sıcaklara, çeşit çeşit iftariyeliklerden zeytinyağlı seçeneklerine, vazgeçilmez nostaljik lezzetlerden damakları tatlandıracak enfes Türk tatlılarına kadar iddia ediyorum, bu Ramazan da sofralarda bayram havası esecek! Herkese hayırlı Ramazanlar diliyor, Türkiye’nin en özel sofralarından seçtiğimiz iftar menülerini ve Ramazan programlarını beğeninize sunuyoruz… Pazarlama onun için özünden gelen bir yetenekti aslında. Öyle ki çocukluktan ilk gençliğe hayallerini öylesine doğru ve güzel sundu ki, gerçek yaşamda değer görüp kabul edilmemesi için hiçbir neden bırakmadı. Şifreleri erken çözülmeye başlanan bir pazarlama serüveniydi onunkisi. Çorum’un küçük bir yerleşkesinde İstanbul’un cezbedici iş ve sosyal fırsatlarını hayal ederken bile sırtını “doğru yöntemlere” yaslamayı bildi. Türkiye’nin lider gıda firmalarından Unilever Food Solutions’un çiçeği burnunda Pazarlama Direktörü Nihan Kayı’yı samimi bir söyleşiyle ağırladık. Bir zamanlar Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmak yetişkin bir şef için bile yıldızlar kadar uzakken şimdilerde gelişen gastronomi, mutfak sanatları ve yeme içme endüstrisi sayesinde genç nesil daha 20’sini bulmadan o şık ve görkemli restoranların kapılarını aralıyor. Şüphesiz o başarılı çıkışın öncü adreslerinden biri de, Özyeğin Üniversitesi. Dört yıldır Le Cordon Blue işbirliğiyle Türkiye’deki öğrencilerini uluslararası mutfak ve yemek kültürleriyle buluşturan üniversite bu yıl oldukça iddialı! Neden mi böyle düşünüyorum? Haberimizin ayrıntıları dopdolu röportajları ve naçizane yorumlarımla gastro etkinlik sayfalarımızda sizlerle… Ordu’dan İstanbul’a göçünde iki seçenek kesti yolunu; biri 40 yıllık mutfak öyküsünün başlangıç yolu turizm-restorancılık, diğeriyse tekstildi. Belki İstanbul’a yolculuğunda nerede bile yediğini bilmediği o muhteşem ‘musakka’nın tadını almamış olsaydı, ikinci bir seçenek olarak tekstilci olacaktı da, iletişim insanıydı işte, giyim kuşam modayla ne işi olurdu? Kalyon Hotel İstanbul’da 11 yıl, meslekte ise 40 yılı deviren usta şef Erdal Biçer’in bu ilgi çekici aşçılık yolculuğuna içten sohbeti ve tadına doyulmaz Ramazan lezzetleri eşliğinde tanıklık ettik. Ramazan’ın coşkusu ve bereketini konaklama ve yeme içme sektörümüzde de gönlümüzde süreceğimiz umutlu günlerle keyifli okumalar diliyorum.
Hatice Ünal Bilen İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr
REKLAM KOORDİNATÖRÜ EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr CONSEPT TASARIM FATMA DEMİRBAĞ fatma.demirbag@img.com.tr FOTOĞRAF EDİTÖRÜ HAKKI GÜNERKAN hakki.gunerkan@img.com.tr
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ HATİCE ÜNAL BİLEN hatice.unal@img.com.tr YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ Prof. Dr. MUHAMMET ARICI Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. MEHMET ALİ ÖZBUDUN T. YÜCEL DEREYAYLA FİKRET ÖZDEMİR
MUHASEBE ve MUSTAFA AKTAŞ FİNANS MÜDÜRÜ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna Bahçelievler/İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00 İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71
Website
www.hotelrestaurantmagazine.com
info@img.com.tr
ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar/İstanbul Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212 604 51 35
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler
40
58
47 antre
yeni yatırımlar
yatırım
10 Sektörden kısa haberler
40 Modern bir Osmanlı rüyası;
56 Dünyanın 10 harika butik oteli
gündem
42 Choise Hotels Türkiye’de
iş’te kadın
44 Park Dedeman Trabzon açıldı
58 Özünden pazarlamacı; Nihan Kayı
46 Türkiye’deki Hilton Otelleri 75’i
etkinlik
18 Turizmciler İstanbul’da buluştu 20 Osman Ayık: 1300 otelin satışı gerçekçi değil
Hagia Sophia Mansions
yatırımlara devam edecek
aşacak
22 İstanbul’da doluluk kaybı %30’u aştı 47 Villa Kore Yalısı artık butik otel
62 Kapadokya’dan Cappadox geçti
48 Il Riccio Bodrum’a konaklama yatırımı
şef’in gözünden
24 Antalya 600 bin yatağa ulaşacak 26 İstanbul’un en iyi instagram
fotoğraflarına ödül
28 5 yıldızlı otel sayısı 563’e çıktı 30 Anadolu’da otel yatırımlarına
devam
32 İstanbul’dan çifte başarı! 34 Çinli turistler 600 milyonu aşacak 36 Turizmin kaybı 9 milyar dolara çıktı 38 Kuşadası kruvaziyerde hız
kesmiyor
www.hotelrestaurantmagazine.com
50 Yüzde 100 engelsiz proje;
Fortuna Resort
51 Radisson Blu Ottomare Hotel
Ataköy açıldı
52 Kuzey Kıbrıs’ın en yeni oteli,
Lord’s Palace açıldı
54 Yalova Thermal PalaceResort’un
ilk etabı teslim edildi
64 40 yıllık lezzetçi: Şef Erdal Biçer
dosya 68 Ramazan özel
gastro etkinlik 78 İhraç başladı! ÖzÜ uluslararası
mutfaklara genç umutlar taşıyor
82 Öztiryakiler’den Gastronomi
etkinliklerine tam destek
dosya
64 84 Somonun öz vatanından İstanbul’a
tattırmak için geldiler
86 Tropicana’dan ‘yeni pastane serisi’ 88 Electrolux Profesyonel Metro
Horeca Günleri’ne renk kattı
89 Burger tutkunlarından
Hellmann’s’lı kutlama
gastro güncel 90 UnileverFood Solutions, ‘Güvenilir
Eller’ projesini başlattı
69 marka güncel
78 110 Boğaz’ın yeni sürprizi; Bijou 112 Çaykur’dan çay evi zinciri geliyor
99 Sektör firmalarından kısa haberler
dekorasyon 100 Lenzing Elyafları’nın 2016
hedefinde oteller var
hijyen 102 Tekstil temizliğinde oyunun
kuralları değişecek
114 The Dish Room Grill konseptiyle
yenilendi
115 Yalıkavak’ın yeni gözdesine
‘müptela’ olacaksınız
116 Palivor Çiftliği Bursa’da 118 Safranhan Brasserie açıldı
otel-tech 120 Mete Akbülbül: Konsept fikirlerimizle bu yıl da
92 Barilla Grubu, karbon ayak izini
103 Eczacıbaşı Profesyonel pazarı
gastro aktüel
yeni mekan
94 Gastronomi sektöründen kısa
104 İstanbul’un şimdiden en popülisti;
125 POS güvenliği için 5 altın nokta...
106 Gaziantep’in vazgeçilmez ikilisi
fuar
126 Sirha İstanbul 2016 geri sayımda
%23 azalttı
haberler
marka 98 Barilla, glutensiz makarna
üretimine başladı
büyütecek
iddialıyız
124 Otellerde direkt satışları artırarak kârlılığı
yükseltmek mümkün
The Populist
baklava ve kebabın zirve yaptığı mekan: Kübban
108 Hint mutfağının en yeni adresi;
Dubb Indian Bosphorus
ürünler 128 Yeni ürünler
www.hotelrestaurantmagazine.com
restaurant 10 hotel & hi-tech
antre
Global Liman İşletmeleri’nin kaptan köşküne Emre Sayın çıktı Her yıl 5 milyonun üzerinde gemi yolcusuna hizmet veren dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi Global Liman İşletmeleri’nin yeni CEO’su Emre Sayın oldu. Global Liman’ın uluslararası ekibine katılmaktan duyduğu heyecanı anlatan Emre Sayın, “Dünyada lider olmasına rağmen Global Liman İşletmeleri’nin hikayesinde daha çok başlarda olduğumuza inanıyorum. Kruvaziyer ve taşımacılık sektörüne daha iyi hizmet etmek ve değer katmanın yanında yolcuların limanlardaki deneyimlerini iyileştirmek adına da yapılacak çok şey var. Pazarlama, servis geliştirme ve deneyim yönetimi gibi konulardaki tecrübem ve dünyanın dört bir yanındaki ekiplerimizin bu amaç uğruna kilitlenmesi ile ciddi bir fark yaratabileceğimizi düşünüyorum. Onlarca limanın birbirinden öğrendiğini ve en iyi uygulamalarını birbirleri ile paylaştıklarını düşünün. Üstelik bu sinerji ve bilgi paylaşımı ile işletme ve hizmet kalitesinin daha da yükselmesi, faaliyet gösterdiğimiz ülkelerin daha çok turist tarafından ziyaret edilmesine, ayrıca konukların bu ülkelerden daha memnun ayrılmalarına da yol açacaktır” dedi.
Mistik bahar yolculuğu Baharda mistik bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, rotanızı hem coğrafi hem de tarihi yapısıyla masallar diyarından farksız olan Kapadokya’ya çevirin. Kapadokya’nın, binlerce yıllık tarihini her köşesinde hissedebileceğiniz adreslerden biri de The House Hotel’in İstanbul dışındaki ilk oteli olan The House Otel Cappadocia… Otelin içinde var olan spa ise mistik bahar yolculuğunun bir başlangıcı… The House Hotel Cappadocia’nın seçkin spa’sında gerçek anlamda bir rahatlama için birbirinden özel seçenekler arasında karar vermekte zorlanacaksınız. 350 metrekarelik alana sahip mistik yeraltı spa’sında, yapaylıktan, kalabalıktan, büyük şehirlerin koşuşturmasından yorulan bedenleri ve ruhları dinlendirmek için hamam, sauna, buhar odaları ve masaj hizmeti bulunuyor.
Pegasus’a ‘En İyi Gelişim Gösteren Hava Yolu’ ödülü Pegasus Hava Yolları, Türk Hava Kurumu Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Topluluğu Havacılık Komitesi’nin koordinatörlüğünde bu yıl 3. kez düzenlenen Vecihi Hürkuş Havacılık Ödülleri’nde “En iyi Gelişim Gösteren Hava Yolu” ödülünü kazandı. 6 Mayıs Cuma günü düzenlenen ödül törenine katılan Pegasus Hava Yolları Ankara İstasyon Müdürü Cenk Mertbay bu ödülü almaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirterek, “Pegasus Hava Yolları olarak, yenilikçi uygulamalarımızla misafirlerimizin seyahat deneyimini kolaylaştırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Pegasus Hava Yolları olarak, yenilikçi uygulamalarımızla misafirlerimizin seyahat deneyimini kolaylaştırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Havacılığı biz başlatmadık ama biz değiştirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Eğlence Ödülleri’ne başvurular 1 Haziran’da başladı
Türkiye eğlence ve rekreasyon sektörünün ilk ve tek yarışması “Shining Star Awards 2016 - Eğlence Ödülleri”nin oteller ve turizm tesisleri için aday belirleme süreci 1 Haziran 2016 itibariyle başladı. ATRAX Fuarı kapsamında düzenlenen yarışmada adaylar 4 ana başlık altında 25 Ekim’e kadar www.eglenceodulleri.com adresinden başvurularını online ve ücretsiz gerçekleştirebilecekler. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen ve 2 Aralık Cuma günü sahiplerini bulacak Shining Star Awards 2016- Eğlence Ödülleri; Türkiye’de eğlence, aktivite, rekreasyon ve park sektörüne hizmet eden kişi ve kurumların hayata geçirdiği önemli projeleri değerlendiriyor.
restaurant 12 hotel & hi-tech
antre
D-Marin, 3 marinasıyla Mavi Bayrak’ın sahibi Uluslararası Mavi Bayrak Jürisi, 2016 yılı Mavi Bayrak ödüllerini açıkladı. Marinalar kategorisinde D-Marin’in Didim, Göcek ve Turgutreis’te bulunan 3 marinası Mavi Bayrak’ı dalgalandırmaya tekrar hak kazandı. Çalışmalarında çevre duyarlılığını ön planda tutan D-Marin, doğal hayatı destekleyen alt yapı sistemleri ve ekolojik dengeyi gözeterek verdiği hizmetleri ile misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Mavi ve yeşilin buluştuğu D-Marin’in D-Marin Turgutreis, Didim ve Göcek marinaları 2016 yılında da Mavi Bayrak’ı dalgalandırmaya devam edecek.
Park Dedeman Levent’e Gold Greening Hotel sertifikası Park Dedeman Levent, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) tarafından hayata geçirilen ve Bureau Veritas iş birliği ile devam eden Greening Hotel (Yeşillenen oteller) Sertifikasyon programı kapsamında gerçekleştirilen denetim neticesinde, genel puanlamada yüzde 94‘lük bir performans göstererek “Gold Greening Hotel” belgesini aldı.
Park Inn İstanbul’a ‘Yeşil Anahtar’ Raffles Istanbul Zorlu Center kadrosuna, uluslararası alanda başarılarıyla adından söz ettiren Christian Hirt, Genel Müdür olarak katıldı. Kariyerine Almanya’da başlayan Hirt, Hotel Adlon Kempinski de dahil olmak üzere, Le Meridien ve Kempinski gruplarında sektörün önde gelen otellerinde görev yaptı. Amerika, Avrupa ve Avustralya kıtalarındaki birçok ülkede farklı üst düzey yönetim pozisyonlarının ardından, 2016 yılında Raffles İstanbul’a atanmadan önce, Swissotel Sidney’de üç yıl Genel Müdürlük görevini yürüttü. Fransa’daki Reims İşletme Okulu’ndan MBA’i bulunan Christian Hirt, lisans eğitimini de otel ve restoran yönetimi alanında, Almanya’daki Otel İdareciliği Akademisi’nde aldı.
Turizm Medya Grubu’nda görev değişimi 2007 yılında kongre, toplantı ve etkinlik sektörünün buluşma ve referans noktası olmak hedefiyle faaliyetlerine başlayan Turizm Medya Grubu’nun Genel Müdür pozisyonuna Şubat 2016 itibarıyla Ayşe Erişen atandı. Daha önce birçok farklı şirketin üst düzey yöneticiliğini gerçekleştirmiş olan Erişen, yeni pozisyonuyla ilgili çok mutlu ve enerjik bir döneme girdiklerini, Turizm Medya Grubu’nun global MICE sektöründeki bilinirliğini arttırmayı ve şirket olarak gelişmeyi ve büyümeyi hedeflediklerini belirtti. Turizm Medya Grubu’nun kurucu ve önceki genel müdürü Volkan Ataman ise; şirketteki görevine Turizm Medya Grubu Başkanı olarak devam ediyor.
restaurant 14 hotel & hi-tech
antre
Afyon Akrones Hotel’e 27 yıllık tecrübe Farklı mimarisi, konforlu yapısı ile bir otelde aradığınızdan çok daha fazlasını, güler yüzlü hizmet anlayışı ve lüks yapısıyla sunmaya hazırlanan Akrones Thermal&Spa Convention Sport Hotel’in genel müdürlük görevine Hamit Topaloğlu getirildi. Aldığı eğitimler ve edindiği 27 yıllık profesyonel tecrübeleriyle, adını binlerce yıllık bir tarihten alan Akrones Hotel’de fark oluşturmak için hazırlanan Topaloğlu, Mucize topraklar olarak adlandırılan Afyonkarahisar’a yeni bir soluk getirecek.
Tarihi İpek Yolu cazibe merkezi olacak İpek Yolu Belediyeleri Turizm Kalkınma Birliği’nin (İPEKBİR) Başkanlığına Göynük Belediye Başkanı Kemal Kazan yeniden seçildi. Kaynaşlı Belediye Başkanı Erol Bayraktar, Taraklı Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman, Yeniçağa Belediye Başkanı Recai Çağlar ve Karacasu Belediye Başkanı Celal Beydili ise Birlik Encümeni’nde yer alan isimler oldu. Konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Tarihi İpek Yolu’nu bir ‘cazibe merkezi’ haline getirmek istiyoruz” diyen Kazan, “Bu bölge, turizmde marka olmak için her şeye sahip. Kültürel, tarihi ve doğal zenginliklerimizi tüm dünya ile paylaşmak, tanıtmak istiyoruz. İpek Yolu destinasyonunda yer alan kentlerimizin tarihi dokusuna, özgün kimliklerine sahip çıkacağız. Geçmişten gelen ticaret birikimiyle üretim ve istihdama da katkı sağlayacağız” şeklinde konuştu.
Çocuk dostu tatil gemi seyahatleri MSC Cruises gemilerinde ebeveynlerle birlikte çocukların da konforu en ince detaylarına kadar düşünülmüş. İsterseniz Mini Club’a çocuğunuzu emanet edip, şehri eşinizle birlikte baştanbaşa keşfedebilirsiniz veya geminin bir barında müziğinizi dinleyip, baş başa zaman da geçirebilirsiniz. Dilerseniz, çocuk havuzları ve eğlencelerine, çocuğunuzla birlikte ailecek de katılabilirsiniz. Restoranlarda sağlıklı çocuk menülerinden, çorba çeşitleri, patates kızartması ve hamburger gibi çocukların sevdikleri yemeklere, çocuk büfelerinde kolaylıkla ulaşabileceksiniz. Aileler ve çocuklar için güvenlik şartları da son derece titizlikle hazırlanmış. Bununla birlikte, 24 saat hizmet veren tam donanımlı bir sağlık odası, acil müdahale hizmetlerine bile yer verilmiş.
İzmir dünyanın en çevreci havalimanları arasında TAV Havalimanları tarafından işletilen İzmir Adnan Menderes Havalimanı, iklim değişikliğinin başlıca nedenlerinden olan karbon salımlarını nötralize ederek Avrupa’daki en çevreci 20 havalimanı arasına girdi. Yine TAV tarafından işletilen Ankara Esenboğa Havalimanı da geçen yıl bu seviyeye ulaşmıştı. Her iki havalimanı da Uluslararası Havalimanları Konseyi ACI Europe tarafından yürütülen Havalimanı Karbon Akreditasyonu programında en üst seviye olan Level 3+ sertifikasyonu aldı.
restaurant 16 hotel & hi-tech
antre
Çırağan Sarayı’ndan kışkırtıcı fırsatlar Çırağan Sarayı 2016 yazına özel misafirlerine avantajlı konaklama paketleri hazırladı. Boğaz’ın kıyısında adeta bir vaha hissi veren sarayın geniş bahçelerinde 17. yüzyıldan günümüze gelen tarihle birlikte unutulmaz bir konaklama yaşanırken, İstanbul’un en görkemli havuzunda yüzme keyfinin yanı sıra Türk ve dünya mutfağından Çırağan kalitesinin sunulduğu lezzetlerle yaz tatiliniz unutulmaz bir anıya dönüşecek. Çırağan Sarayı, 31 Mayıs - 15 Eylül 2016 tarihleri arasındaki minimum iki gece konaklamalar için “Sarayda Yaz Fırsatı” paketiyle geliyor. Şehrin içinde adeta bir tatil cenneti sunan Saray’da ailesiyle birlikte tatil yapmak isteyenleri “Aile Paketi” bekliyor. Saray’ın eşsiz güzelliğini lüks süit odalarında keşfetmek isteyenleri cazip konaklama teklifleri beklerken, seyahatini önceden planlayıp Kempinski lüksünü, önceden rezervasyon yaptırarak avantajlı yaşamak isteyenler için de “Erken Rezervasyon” başka bir fırsat.
Hilton Worldwide “Türkiye’nin en iyi işvereni” Her yıl olağanüstü kurum kültürüne sahip şirketleri belirleyen global araştırma ve danışmanlık şirketi Great Place to Work Enstitüsü, Hilton Worldwide’ı “2 bininin üzerinde çalışana sahip şirketler” kategorisinde, 2016 Türkiye’nin en iyi işvereni seçti. Ödül duyurusu, Hilton Worldwide’ın otelcilikte gençleri bekleyen fırsatları göstermek için düzenlenen ve bir ay devam eden Hilton Careers@Hilton Live: Otelcilik Ayında Gençler (Hilton Careers@Hilton Live: Youth in Hospitality Month) etkinliği sırasında yapıldı. Hilton Worldwide ayrıca, otelcilik sektörüne yeni adım atan gençleri desteklediği ve bu alanda uzun zamandır görev yapan çalışanlar için çeşitli fırsatlar sunduğu için “Farklı Kuşakların İşbirliği Özel Ödülü”ne layık görüldü.
Skal İstanbul yemeği Bursa üyeleriyle gerçekleşti Skal International İstanbul Kulübü tarafından her ay geleneksel olarak yapılan yemek organizasyonu 23 Mayıs Pazartesi akşamı Skal Bursa Kulübü Başkanı Hüseyin Özdilek’in ev sahipliğinde ve Bursa Skal Kulübü üyelerinin katılımıyla Wyndham Grand İstanbul Levent Hotel’de gerçekleşti. Hüseyin Özdilek ve Bahar Birinci’nin bütün üyelerle yaptığı Skal Toast ile başlayan akşam yemeği, her iki başkanın hoş geldiniz konuşması ile devam etti. Keyifli geçen akşam yemeğinde Bursa Skal Kulübüne yeni alınan üyelerin yemin töreninin yanı sıra Vildan Demir sahne aldı. Skal International İstanbul Yönetim Kurulu Kulübü Başkanı Bahar Birinci gece sonunda ev sahipliğinden dolayı Skal Bursa Kulübü Başkanı Hüseyin Özdilek’e hediyesini takdim etti.
Kongre sektöründe tanıtım atağı ICVB girişimleri sonucunda THY ile yapılan iş birliği kapsamında belirlenen dergilere, ICVB’nin ses getiren reklam kampanyası “İki Şehrin Hikayesi” ilanları verilerek kongre ve toplantı sektörüne yönelik başarılı bir tanıtım çalışması başlatıldı. THY’nin uluslararası etkinliklere özel çözümler sunan ürünü “Turkish Conventions” logosunun da yer aldığı ilan çalışmaları, dünya basınında yerini almaya başladı. Çalışmaya başlanan ve kongre ve toplantı sektörünün önde gelen dergileri arasında; PCMA Convene (Amerika), AMI Magazine (İngiltere), M&IT Magazine (İngiltere), Headquarters Magazine (Belçika), CIM Magazine (Almanya), Successful Meetings (Amerika), CMW Magazine (İngiltere), Events Magazine (Almanya), EXM Magazine (Hindistan), Meetings International (İngiltere) ve Kongres Magazine (Slovenya) gibi etkili yayınlar yer alıyor.
restaurant 18 hotel & hi-tech
gündem
Turizmciler İstanbul’da buluştu Özel sektörün turizme yaptığı yatırımların 3’te 2’sine denk gelen 24 milyar dolarlık yatırım portföyünü temsil eden TYD ev sahipliğinde bir araya gelen sektör temsilcileri, “Uluslararası Otel İşletmeciliği” başlığı altında tedbirler, krediler ve markalaşma gibi birçok konuyu tartıştı.
T
ürkiye turizm sektörünün, yatırımcılarını temsil eden Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD) ve Marriott International işbirliğiyle organize edilen ‘Turizm Sektör Buluşması’ Marriott International bünyesinde yer alan The Ritz- Carlton İstanbul oteli ev sahipliğinde gerçekleşti. Turizm sektörünün farklı disiplinlerinden önde gelen üst düzey yönetici ve yatırımcıların katılımıyla düzenlenen toplantıda, sektördeki güncel gelişmeler ve sorunlar masaya yatırıldı. Buluşmada ayrıca hükümetin alması gereken tedbirlerin de yer alacağı “Uluslararası Otel İşletmeciliği ve Markalaşma” konulu bir de panel düzenlendi. ERSOY: “RAMAZAN’DAN SONRA ARTIŞ BEKLİYORUZ” Panelde özel sektörün turizme yaptığı toplam yatırımın 2/3’ünün karşılığı olan yaklaşık 24 milyar dolarlık yatırım portföyünü temsil eden TYD’nin Başkanı Murat Ersoy, Türkiye’ye gelen turist sayısında Ocak’ta yüzde 6,5, Şubat’ta yüzde 10, Mart’ta yüzde 13, Nisan’da yüzde 28 azalma olduğuna dikkat çekerek, “Gerileme oranı yükselerek gidiyor ancak Ramazan sonrası turist sayısında artış görmeye başlayacağız. Erken revervasyonlarda yüzde 25 artış söz konusu. Ayrıca özellikle Müslüman ülkeler tatile son anda karar veriyor. Bu taraftan rezervasyonlarda yaşanacak artış, sektör rakamlarını da toparlayacak” dedi. Türkiye ve Mısır’da turizm sektöründe yaşaman olumsuzlukların uluslararası tur operatörlerini de zor günler geçirmeye
ittiğini kaydeden Murat Ersoy, “Artık hiçbir büyük oyuncu cirosunun yüzde 60’ını aynı sepete koymayacak. Bu, pazarda yeni kalıcı oyuncular anlamına geliyor. Ama Türkiye’de yerinde durmayacak. Bizlerde mevcut pazarlarda alternatif pazarlama araçları geliştireceğiz.” dedi. Ersoy, Türkiye’nin artık kendi söküğümüzü dikmek zorunda olduğunu ifade ederek “Türkiye öncelikle kendi ulaşılabilirliğini charter uçuşların dışına çıkarmalı. Tatil yörelerini hedef pazarlarla tarifeli uçuşlarla bağlamak gerekiyor. Hükümet bu konuda gerekli adımı attı.” açıklamasında bulundu. ATEŞ: “SEKTÖRE KREDİ VEREN BANKALAR SIRALAMASINDA İLK SIRADAYIZ” DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, TYD’nin 108 üyesine kredi vermeyi sürdürdüklerini belirterek, Türkiye turizm sektörüne Mart 2016 itibariyle verilmiş kredi miktarının 18,3 milyar dolar olduğunu kaydetti. “Bunun 2,9 milyar dolarını yani yüzde 16’sını DenizBank sağlıyor. Bu oranla sektöre kredi veren bankalar sıralamasında ilk sıradayız. Nitekim son çeyrekte bankaların turizm sektörüne verdiği kredi miktarında yüzde 11 azalma yaşanırken, DenizBank’ın turizm sektörüne verdiği kredi miktarı yüzde 4 artış kaydetti. Bence turizm sektörü Türkiye’deki en kritik sektör. Cari açığı azaltabilecek en kritik sektör. Bu sebeple biz turizmcilerle el ele yürümeye devam edeceğiz.” dedi. Ateş, batık oranı az olan bir sektörün halka açılma oranındaki azlığa da
yatırımcılarına sunduğu imkanları ve Türkiye’deki stratejileri hakkında açıklamalar yaptı. Ayrıca Marriott Grubu’nun, Türkiye’de hali hazırda The Ritz Carlton, Edition, JW Marriott, Marriott Hotels and Resorts, Renaissance Hotels and Resorts, Courtyard by Marriott ve AC by Marriott markaları hakkında bilgiler veren Demircan, “Marriott markası olarak otelleri doldurmak için gelir üreten sistemlere yatırım yapıyoruz. İnovasyona değer veriyoruz. 400’ün üzerinde global satış ağı ekibi ile 85 farklı ülkede faaliyetimizi sürdürüyoruz.” açıklamasında bulundu. KİLİT: “MARKALAR YENİ MODELLER GELİŞTİRMELİ” Paloma Hotel Yönetim Kurulu Üyesi Ece Tonbul Kilit, uluslararası resort oteli yönetmek ve pazarlamak arasındaki farklılıkları değerlendirerek, “Türkiye’de yaptığımız yorumlar bugüne kadar iyi zamanlarda yapıldı. Ancak içinde bulunduğumuz zorluklar sebebiyle fiyat endeksli bir politika öne çıkıyor. Bu sebeple markalar büyüme stratejilerini bu gerçeği çok önemseyerek yeni modeller geliştirmesi gerekiyor. Markalaşmayı da bu anlamda yeniden ele almamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
dikkat çekerek, “Bankalar sizlere borç verir ancak sermaye piyasaları öz varlık sağlar.” tavsiyesinde bulundu. GÜR:” DOĞRU ZAMANDA DOĞRU MARKALARLA İLERLEMEK KALICILIK İÇİN ÖNEMLİ” NG Hotels&Resorts İcra Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür, sağlık turizmi ve markalaşma konusu hakkında değerlendirme yaparak, “Doğru zamanda doğru markalarla ilerlemek sektörde kalıcılık için önemli. Bizde böyle ilerliyoruz. Yurt içindeki konsept ile hafta içi münferit misafirlere, hafta sonu da kurumsal müşterilere hitap ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. ÖNKAL: “MARKA İŞBİRLİĞİ PROJEYE GÜVENİRLİK KAZANDIRIYOR” BDO Denet Turizm Danışmanlığın Yönetici ortağı Mehmet Önkal turizm yatırımının başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için yatırımcının uluslararası bir otel yönetimi şirketinden bayrak almasının öneminden bahsetti: “Bir marka ile işbirliği projeye güvenirlilik kazandırıyor ve kolaylıkla kredi kullanma avantajı oluşuyor.” DEMİRCAN: “OTELLERİ DOLDURMAK İÇİN GELİR ÜRETEN SİSTEMLERE YATIRIM YAPIYORUZ” Marriott International Otel Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Poğda Demircan ise Marriott’un Türk
restaurant 20 hotel & hi-tech
gündem
Osman Ayık “1300 otelin satışı gerçekçi değil” 1.300 otelin satılığa çıkarıldığına ilişkin çıkan haberlerle ilgili yazılı bir açıklama yapan TÜROFED Yönetim Kurulu Başkanı Osman Ayık, şunları söyledi:
“S
on yıllarda giderek artan terör olayları dünya düzenini bozmaya ve bizle birlikte tüm ülkeleri mağdur etmeye devam etmektedir. 2008 yılında yaşanan krizle birlikte olumsuzluklar yaşamaya başlayan turizm sektörü, Arap Baharı, Suriye’de yaşanan savaş, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan kriz neticesinde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşle birlikte büyük bir kriz dönemine girmiştir. Bu olayların yanı sıra yaşanan terör olaylarından en çok etkilenen sektörü kuşkusuz turizm sektörü olmuştur. Ülkemizde, Paris ve Brüksel’de art arda yaşanan saldırılar, Mısır ve Tunus’ta ve İstanbul’da doğrudan turistlere yönelik yapılan saldırılar artık tüm dünyanın büyük bir terör tehdidiyle karşı karşıya olduğunu göstermekte ve insanların huzur içinde ve özgürce yaşamasını, seyahat etmesini engellediği gibi, birçok sektörü doğrudan ya da dolaylı olarak olumsuz etkilemekte ve büyük resme bakıldığında bu, tüm ülke ekonomilerinde bozulmalara neden olduğu görülmektedir.İnsanların kendilerini güvende hissederek seyahat edemedikleri ve birçok insanın tatil planlarını iptal ettiği bugünlerde, bu durumdan en çok etkilenen sektörlerin başında gelen turizm sektörü de oldukça kötü günler geçirmektedir. Ülkemiz açısından bakıldığında, yaşanan terör olaylarının ülkemizi tercih eden turistlerde büyük ölçüde azalmaya neden olduğu ortadadır. “RUSYA PAZARINDAKİ GELİŞMELERDEN ETKİLENDİK” Ülkemiz turizm sektörü açısından bir diğer önemli husus ise Rusya pazarındaki gelişmelerdir. Rusya’nın yaşadığı ekonomik kriz ve Ruble’nin değer kaybı Rus turistlerin seyahat etmelerini zorlaştırmış ve bu durumdan en çok etkilenen ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Akabinde yaşanan uçak krizi ise ilişkileri iyice zora sokmuştur. Rusya’nın Türkiye ile ilgili ticari yaptırımları resmi olarak 1 Ocak 2016 tarihinden sonra başlatılmış, Rus hükümeti İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13. Maddesinde yer alan “Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.” ifadesine aykırı yaptırımlar uygulamaya koymuştur. Bu yaptırımlar sonucu birçok sektörde olduğu gibi turizm sektöründe de büyük kayıplar yaşanmıştır.Yaşanan bu olayların turizm sektöründe birçok yönüyle etkileri görülmüştür. Fakat basında da yer aldığı gibi 1.300 otelin satılığa çıkarıldığına ilişkin çıkan haberlerin gerçekle ilişkisi bulunmamaktadır. Ticaret hayatı içinde olan alım satım hareketinin turizm sektörü içinde de olması olağandır. Fakat bu el değişikliklerini
sadece yaşanan olayla ile ilişkilendirmek doğru değildir. Ülkemizde hali hazırda yaklaşık 4.300 adet Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli ve yaklaşık 10.000 adet belediye belgeli otel olduğu düşünülürse, bahsedilen rakamların gerçeği yansıtmadığı açıkça görülmektedir. “İÇ TURİZMİN CANLANMASI BU YIL TURİZM İÇİN ÖNEMLİDİR” Diğer yandan; sektörde bugün gelinen noktaya bakıldığında görüyoruz ki, iç turizmin canlanması bu yıl turizm sektörü açısından en önemli husustur. Zira, istatistiki veriler de fiyatlarda yaşanan düşüş sonucunda iç turizmdeki hareketliliğin arttığını göstermektedir. Bu hareketliliğin daha da artması için fırsatlar yaratılması sektörümüzün bu krizden en az hasarla çıkması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu hususta; TÜROFED olarak Bakanlığımız ile yakın işbirliği içerisinde çalışarak, sektörümüzün bu krizi en az hasarla atlatması için büyük çaba sarf etmekteyiz. Bu konuda da başarılı sonuçlar alacağımıza yönelik inancımız tamdır. Sektörle Bakanlığın iş birliği içinde açıklamış olduğu 2016 Turizm Eylem Planı çerçevesinde; seyahat acentalarına uçuş başına destek verilmesi, kredi geri ödemelerinde bankalarca kolaylık gösterilmesi, ecrimisil bedelleri ile tahsisli arazileri kira bedeli ile ciro üzerinden alınan pay ödenmesinde düzenlemeler yapılması, yapancı personel çalıştırılmasına kolaylık getirilmesi, istihdama destek olmak amacıyla getirilen düzenlemeler memnunlukla karşılanmıştır. “PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİNİN SAĞLANMASI VE PAZAR HAREKETLİLİĞİ UMUT VERİCİ” Diğer yandan sektör ve Bakanlık işbirliği ile pazar çeşitliliği sağlanması ve pazar hareketliliğinin artırılması için yapılan ortak girişimler de sektörü umutlandırmıştır. Bakanlığımızın bundan sonra açıklayacağı yeni paketlerin de sektörün kan kaybetmesini engellemek yönünde başarılı olacağına inancımız tamdır. Diğer yandan, açılmayan tesislerden kaynaklanan istihdam açığının giderilmesi amacıyla sektör de elinden gelen gayreti göstererek bu krizi minimum seviyede atlatmak için çaba sarf edecektir. Elbette bu sene kaybımız önemli olacaktır. Mağduriyetler olacaktır. Ancak bunlar bize daha çok çalışmak, işimizi geliştirmek için güç verecektir. Daha önceki krizlerden daha güçlü olduğunu gördüğümüz bu krizi atlatmak için iş birliği içinde çalışmamızı sürdürmemiz gerekmektedir. Eğer barışa ve turizme hizmet etmek istiyorsak hep birlikte çalışmalıyız eksikliklerimizi birlikte gidermeliyiz.”
restaurant 22 hotel & hi-tech
gündem
Son 10 yılın en sert düşüşü! İstanbul’da doluluk kaybı %30’u aştı İstanbul’da Nisan 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32 düşerek ortalama doluluk yüzde 50.3 olarak gerçekleşti. Bu düşüş, son 10 yılın en sert düşüşü oldu.
döneminde ise doluluk oranı 2015’in aynı dönemindeki yüzde 64.2’den yüzde 49.8’e geriledi. 4 aylık dönemde ortalama günlük satılan oda bedeli 2015’teki 113.5 Euro’dan 97.8 Euro’ya, oda başı elde edilen gelir ise 72.9 Euro’dan 48.7 Euro’ya düştü. BAYINDIR: “MAYIS AYINDA DA DÜŞÜŞ DURMADI” Nisan ayı rakamlarıyla ilgili bir değerlendirme yapan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır, “Nisan ayına yönelik sonuçların önemli olduğunu belirtmiştik. Görüyoruz ki maalesef Nisan ayında düşüş büyüdü. Mayıs ayında çok daha büyüyecek. Bu oranlar daha da açılacak” dedi. Türkiye’ye yönelik güvenlik endişeleri giderilemediği müddetçe artış beklemediklerini ifade eden Bayındır, “Türkiye’de asayiş temin edilmediği, insanlar kendilerini emniyette hissetmedikleri ve Türkiye’yi tehlikeli gördüğü müddetçe, kendi Dışişleri Bakanlıkları halkını devamlı uyardıkça Türkiye’ye geliş olmaz. Bu durumun fiyatla pek ilgisi yok. Tamamen güvenlikle alakalı bir konu. Bu yıl turizmde çift haneli düşüş kesin. Ancak çift hanenin ulaşacağı seviyeyi öngöremiyoruz” diye konuştu.
O
tellerde Nisan ayına ilişkin doluluk oranları, bu yıl turizmde yaşanan sıkıntının özellikle İstanbul’u çok olumsuz etkilediğini bir kez daha teyid etti. Dünyanın önde gelen veri ve analiz şirketlerinden STR Global’in, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) için hazırladığı ‘Nisan 2016 Ülke Performans Raporu’ açıklandı. TÜROB tarafından analiz edilen rapor, yaz dönemine ilişkin ilk işaretleri net biçimde ortaya koyarken, Türkiye genelinde doluluk oranları yüzde 22 düşüşle Nisan 2016’da, Nisan 2015’teki yüzde 66.9’dan yüzde 52.2’e geriledi. İstanbul’da aylık bazda kan kaybının yüzde 30’u aştığı gözlendi. İstanbul’da Nisan 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 32 düşerek ortalama yüzde 50.3 olarak gerçekleşti. Bu oran Nisan 2016’da yüzde 74 olmuştu. Bu düşüş son 10 yılın en sert düşüşü oldu. FİYATLARDA DA DÜŞÜŞ SÜRDÜ İstanbul’da Nisan 2016’da Average Daily Rate (ADR) olarak adlandırılan ortalama günlük satılan oda bedeli 114.8 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 11.8 düşüş gösterdi. Nisan 2015’te bu rakam 130.1 Euro’ydu. Nisan ayında İstanbul’da RevPAR olarak adlandırılan toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 40.1 gibi ciddi oranda bir düşüş yaşandı ve 57.7 Euro olarak ölçüldü. Bu rakam Nisan 2015’te 96.3 Euro olmuştu. Ocak-Nisan 2016
ANTALYA AZ SAYIDA OTELLE SAVUNMADA Antalya’da Nisan 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 0.4 artarak yüzde 51 olarak gerçekleşti. Nisan 2015’te bu oran yüzde 50.9 olmuştu. Bu artışta geçtiğimiz aylarda olduğu gibi az sayıda otelin açık kalması etken oldu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 57.8 Euro olurken, Nisan 2015’e göre yüzde 14.3’lük düşüş gösterdi. Nisan 2015’te bu rakam 67.5 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 14’lük düşüş yaşandı ve 29.5 Euro olarak ölçüldü. Nisan 2015’te bu rakam 34.3 Euro olmuştu. 2016 yılbaşından Nisan sonuna kadar geçen sürede ise doluluk oranı yüzde 47.4 oldu. Geçen yılın ilk 4 ayında bu oran yüzde 47.2 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli de geçen yılın ilk 4 ayındaki 61.8 Euro’dan 58.5 Euro’ya, oda başı elde edilen gelir ise 29.2 Euro’dan 27.7 Euro’ya geriledi. ANKARA FİYAT ARTIRDI Ankara Nisan 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11.2 düşerek, yüzde 61.9 oldu. Nisan 2015’te bu oran yüzde 69.8 olmuştu. Ankara’da ortalama günlük satılan oda bedeli 88.7 Euro olarak, Nisan 2015’e göre yüzde 9.8’lik artış gösterdi. Nisan 2015’te bu rakam 80.7 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 2.5’lik düşüş yaşandı ve 54.9 Euro olarak ölçüldü. Bu rakam Nisan 2015’te 56.3 Euro olmuştu. 2016 yılbaşından Nisan sonuna kadar geçen sürede ise doluluk oranı geçen yılın aynı dönemindeki yüzde 65.1’den yüzde 56.5’e geriledi. Aynı dönemde ortalama günlük satılan oda bedeli 80.9 olarak gerçekleşti. OcakNisan 2015’te bu rakam 82.0 Euro olmuştu. Oda başı elde edilen gelir ise geçen yılın aynı dönemindeki 53.7 Euro’dan 45.7 Euro’ya geriledi.
restaurant 24 hotel & hi-tech
gündem
Antalya 600 bin yatağa ulaşacak Turizmdatabank’ın hazırladığı Otel Yatırımları Analizi’ne göre, var olan yatırım proje ve inşaatları tamamlandığında, 2018 yılı sonunda Antalya 600 bin yatak stokuna ulaşacak.
T
ürkiye konaklama sektöründe Antalya ve İstanbul’un başını çektiği yeni yatırımlarda, yaşanan kriz nedeniyle ciddi bir yavaşlama yaşanıyor. Ancak kriz öncesinde ve 2015-2016 süresinde açıklanan yeni otel projelerindeki artış devam ediyor. Kriz kısa vadede aşılırsa Antalya ve İstanbul’da yatak arzı iki yıl içinde 100 binden fazla artacak. Turizmdatabank’ın hazırladığı Otel Yatırımları Analizi’ne göre, var olan yatırım proje ve inşaatları tamamlandığında, 2018 yılı sonunda Antalya 600 bin yatak stokuna ulaşacak. YATAK ARZINDA İSTANBUL, MUĞLA’YI YAKALIYOR Benzer büyüme İstanbul için de geçerli. Gelecek 2 yıl içinde İstanbul 220 bin yatağa ulaşarak yıllardır ikinci sırada bulunan Muğla’yı yakalayacak. Öte yandan turistik merkezlerden İzmir’deki yatak kapasitesinin 75 bine, Aydın’daki kapasitenin de 57 bine ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin 5 turistik merkezindeki toplam yatak kapasitesi de 2018 sonuna kadar 1 milyon 20 binlerden 1 milyon 150 bine çıkması bekleniyor.
2018’de hangi ilde kaç yatak olacak-bin ANTALYA MUĞLA İSTANBUL İZMİR AYDIN DİĞER
589 218 216 73 57 492
TOPLAM
1644
*Toplam yatak kapasitesi (Bakanlık+Belediye belgeli)
restaurant 26 hotel & hi-tech
gündem
İstanbul’un en iyi instagram fotoğraflarına ödül İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak amacıyla düzenlenen #oneistanbul Instagram yarışması ödül töreni addresistanbul’da gerçekleşti.
İ
stanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) işbirliğiyle tarihi, kültürel, doğal güzelliklerle dünyanın gözbebeği olan İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak amacıyla geçen yıl sosyal medyada başlatılan oneistanbul yarışmasının kazananları addresistanbul’da düzenlenen törenle ödüllerine kavuştu. Geçen yıl nisan ayından itibaren instagramda @ oneistanbul hesabı aracılığıyla yürütülen kampanyayla İstanbul’u, sosyal medyada fotoğrafları en çok paylaşılan şehirler arasında üst sıralara çıkarmak hedefleniyor. #oneistanbul ve #istanbul hashtag’leriyle bugüne kadar 270 binden fazla fotoğraf paylaşılırken, @oneistanbul hesabının takipçi sayısı ise 55 bine yaklaştı. TOPBAŞ: İSTANBUL’DA YAŞAMAK BİR AYRICALIKTIR” Etkinliğe katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ‘İstanbul’un güzelliklerini dünyanın başka bir yeriyle mukayese etmek mümkün değildir. 8500 yıllık tarihi olan mükemmel bir şehirdir. Biz bu şehre ne kadar dokunursak, o kadar kendini gösterecektir. Herkesin yaşamak istediği, dünya üzerinde odak noktası olan bir şehirdir İstanbul. 4 mevsimin birden yaşandığı, ilham veren bu şehrin her köşesini tanıtmak bizim için bir sorumluluktur. İnternete sığamayacak kadar güzel olan bu şehirde yaşamak bir ayrıcalıktır.’ dedi. ÇAĞLAR: “İSTANBUL BİRİNCİLİĞİ HAK EDİYOR” İstanbul Ticaret Odası ve ICVB Başkanı İbrahim Çağlar ise, konuşmasında İstanbul’un güzelliklerinden ve oneistanbul’un gördüğü ilgiden bahsederek, “Sosyal paylaşım ağı instagram üzerinden fotoğrafı en çok paylaşılan şehirler arasında İstanbul; Londra, Paris, Dubai ve New York’tan sonra 5. sırada yer alıyor. Elbette İstanbul’un bir numara olmayı hak ettiği açıktır. Biz hep birlikte bunu amaçlıyoruz. “Oneistanbul Instagram Yarışması” da bunun parçasıdır. Ödüle hak kazananları tebrik ediyorum” dedi.
SERGİDEKİ KARTPOSTALLARA BÜYÜK İLGİ İstanbul sokaklarının tüm renklerinin canlandırıldığı etkinlikte, Ajda Pekkan, Dino Merlin, GiselleTavilson, Ercan Saatçi, Demet Sabancı Çetindoğan, Feryal Gülman, Mustafa Seven ve Suat Suna gibi iş, kültür ve sanat dünyasının önde gelen ve sevilen isimlerinin #oneistanbul hashtag’iyle paylaştıkları İstanbul fotoğrafları da kartpostal olarak sergilendi. Fotoğraf sanatçısı Ara Güler ise İstanbul fotoğraflarından bir tanesini hediye ederek kampanyaya destek verdi.
restaurant 28 hotel & hi-tech
gündem
5 yıldızlı otel sayısı 563’e çıktı Turizmdatabank’ın hazırladığı Yatak Arzı Analizi, Nisan 2016 raporuna göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli tesislerdeki yatak arzı son bir yılda %7 artarak 950 bin dolayına yükseldi.
T
ürkiye’de Bakanlık’tan belgeli 5 yıldızlı tesis sayısı son bir yılda 530’dan 563’e yükseldi. Bu stok içinde 519 adedi otel, 33 adedi termal, 8 adedi golf tesisini de içeren otel şeklinde ayrılıyor. Son bir yılda 5 yıldızlı otel arzını artıran kentler içinde Antalya yine önde bulurken, İstanbul, Muğla, Ankara ve Aydın’da da tesis sayısı artmaya devam etti. YATAK ARZI SON BİR YILDA YÜZDE 7 YÜKSELDİ Turizmdatabank’ın hazırladığı Yatak Arzı Analizi, Nisan 2016 raporuna göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli tesislerdeki yatak arzı son bir yılda %7 artarak 950 bin dolayına yükseldi. Türkiye’deki konaklama tesislerinde oluşan arz artışının %75’i 5, 4 ve 3 yıldızlı otellerden sağlandı. Nisan 2015-Nisan 2016 döneminde oluşan yatak arzı artışının %32,7’sini 4 yıldızlı oteller oluşturdu. Arz artışında %29,8’lik pay 5 yıldızlı otellere, %11’lik pay da 3 yıldızlı otellere ayrıldı.
Sınıflarına göre 5 yıldızlı tesislerin sayısı 2015
2016
Otel
492
519
Termal otel
28
33
Otel+golf tesisi
8
8
Diğer
2
3
530
563
Toplam
restaurant 30 hotel & hi-tech
gündem
Anadolu’da otel yatırımlarına devam
Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB), Ekonomi Bakanlığı verilerinden hareketle hazırladığı rapora göre, ilk dört ayda ülke genelinde 29 şehirde 14.581 yataklı 66 yeni otel projesi ‘teşvik belgesi’ aldı. Bu projeler için 1 milyar TL yatırım hayata geçirilecek.
T
urizm sektöründeki genel sıkıntıyla birlikte konaklama sektörüne yönelik yatırımlarda gerileme sürerken, yavaşlama eğilimine rağmen Anadolu illerindeki yatırımlar devam ediyor. Ekonomi Bakanlığı tarafından verilen Nisan 2016 dönemine ilişkin ‘Yatırım Teşvik Belgeleri’, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) tarafından derlendi. Buna göre, bu yılın ilk dört aylık döneminde ülke genelinde 29 şehirde 66 yeni otel projesi ‘teşvik belgesi’ aldı. Toplamda 1 milyar 17 milyon TL harcanarak tamamlanacak olan yatırımlar sonrasında sektörde 3 bin 532 yeni ek istihdam sağlanacak. Yapılacak yatırımların tamamlanmasıyla yatak kapasitesi 14 bin 581 adet artacak. Bu rakam geçen yılın ilk dört ayında 27 ilde 95 otel, 22 bin 824 yatak ve 1 milyar 303 milyon TL yatırım tutarı olarak gerçekleşmişti. Buna göre otel proje sayısında yüzde 30, yatırım tutarında ise yüzde 22 gerileme meydana geldi. İSTANBUL VE ANTALYA YİNE ÖNDE İlk dört ayda yatırımlar yine İstanbul, Antalya ve Aydın’da yoğunlaşırken, diğer illerde de yatırımların devam ettiği gözlendi. Yatak sayısı açısından; 2 bin 747 yatak ile ilk sırada yer alan Antalya’yı 1.988 yatak ile İstanbul ve 1.818 yatak ile Aydın takip etti. Otel sayısı açısından ise Muğla 9 otel ile ilk sırada yer alırken takiben 7’şer otel ile İstanbul ve Antalya listede yer aldı. 4 aylık dönemde Trabzon, Bolu, Bursa, Hatay, Nevşehir, Ordu illerindeki yatırım planlamaları da dikkat çekti. Aylık bazda ise Nisan 2016’da ülke genelinde toplamda 9 ayrı şehirde 13 yeni otel projesi teşvik belgesi, 3 otel ise renovasyon belgesi aldı. Toplamda 374 milyon TL harcanarak tamamlanacak olan yatırımlar sonrasında sektörde 1.186 yeni ek istihdam sağlanacak ve yatak kapasitesi 3 bin 889 adet artacak. Bu rakam geçen yılın aynı ayında 25 otelde 4 bin 157 yatak ve 242 milyon TL yatırım olarak gerçekleşmişti.
ÜÇ YILDA %70 DÜŞÜŞ Otel yatırımları konusunda bir değerlendirme yapan Timur Bayındır, turizm yatırımlarındaki gerilemenin artarak sürdüğünü, bu durumun özellikle turizmin direkt etkilediği 54 sektöre ve istihdama da olumsuz yansıdığını söyledi. Yatırımlarda yatak sayısının son üç yılda yüzde 70’in üzerinde düştüğünü vurgulayan Başkan Bayındır “Otel yatırımlarında arz fazlası bulunan Antalya ve İstanbul gibi şehirlerimiz yerine alternatif bölgelerde yatırımları çeşitlendirmemiz gerektiği görüşümüzü koruyoruz. Yavaş da olsa uyarılarımızı yatırımcıların dikkate aldığını gözlemliyoruz. Yılın ilk dört ayında uyarılarımız paralelinde Anadolu’ya yayılan bir turizm yatırım grafiği görüyoruz. 2016 ve 2017 yıllarının turizm açısından taşıdığı riskler dikkate alındığında yeni hükümetimizden sektörümüzün verimliliğinin artırılması ve sürdürülebilirliğine yönelik acil teşvikleri bir an önce hayata geçirmesini beklediğimizi bir kez daha belirtiriz” diye konuştu.
restaurant 32 hotel & hi-tech
gündem
İstanbul’dan çifte başarı! Dünyanın ilgi odağı İstanbul, bir başarıya daha imza attı. Dünyanın en çok tercih edilen kongre şehirleri sıralamasında bir basamak yükselerek bir önceki yıl olduğu gibi 2015 yılında da ilk 10’da yer almayı başardı.
U
luslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği (ICCA), 2015 yılına ait istatistiklerini açıkladı. İstanbul, en çok tercih edilen kongre şehirleri sıralamasında, 2014 yılına göre konumunu bir basamak yükselterek dünya 8’incisi oldu. Uluslararası kongre sektörüne yön veren ICCA, her yıl Mayıs ayında yayınlanan ve tüm dünyada merakla beklenen; bir önceki yıla ait kongre ve toplantı rakamlarına dayanarak hazırlanan istatistik verilerinin sonuçlarını açıkladı. Buna göre İstanbul 2015 yılında ev sahipliği yaptığı toplam 148 uluslararası kongre ile Lizbon, Kopenhag, Prag, Amsterdam, Brüksel gibi şehirleri geride bırakarak dünya sıralamasında 8’inci sırada yer aldı. İstanbul 2014 yılı istatistiklerinde ise 130 kongre ile 9’uncu olmuştu. ÇAĞLAR: “2010’DAN BU YANA İLK 10’DAKİ YERİMİZİ KORUYORUZ” İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) Başkanı İbrahim Çağlar, İstanbul’un resmi ve özel çok sayıda kuruluşun, turizmden ticarete 10’larca sektörün katkılarıyla kongre potansiyelini çok daha verimli kullanmaya başladığını söyledi. Çağlar, “Her yıl kamu ve özel sektörün yeni yatırımlarıyla güçlenen İstanbul, kongre sektörünün güçlü destinasyonlarından biri olarak 2010’dan bu yana dünya sıralamasında ilk 10’daki yerini korumayı başardı. 2000’li yılların başında söz konusu sıralamada 20 kongre ile ancak
40’ıncı sırada yer alan İstanbul, ICVB’nin çok yönlü tanıtım ve pazarlama çalışmaları ile istikrarlı bir şekilde kongre sayısını 148’e yükseltmeyi başardı” diye konuştu. İstanbul’u hak ettiği yere ulaştırma konusunda planlı çalışmaların hız kesmeden devam edeceğini vurgulayan Çağlar, şunları söyledi: “İstanbul bu başarısıyla dünyanın sayılı kongre ve toplantı merkezlerinden biri olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Gerek konumu itibariyle ulaşılabilirliği ve gerekse de toplantı ve kongre merkezleri ile konaklama olanaklarının kalite ve sayısıyla İstanbul, bu başarıdan fazlasını hak ediyor. Sektörümüzün 2016 yılında yaşamakta olduğu bir takım olumsuzluklar söz konusu. Ancak tüm sektör kurum ve kuruluşlarının işbirliği ve gayreti ile bu durumun da üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz.” DÜNYA KONGRE ÜLKELERİ SIRALAMASINDA 18. SIRADA ICCA İstatistik Raporu’na göre; Türkiye 2015 yılı sonu itibariyle toplam 211 kongre ile bir basamak yükselerek, dünya 18’incisi ve Avrupa 11’incisi oldu. Dünya kongre ülkeleri sıralamasında birinci sırada 925 kongre ile ABD yer aldı. ABD’yi 667 kongre ile Almanya, 582 kongre ile İngiltere ve 572 kongre ile İspanya takip etti. 2015 yılı dünya kongre şehirleri sıralamasında Türkiye’nin diğer destinasyonlarından Antalya 27 kongre ile 54’üncü sırada yer alırken, İzmir ise 13 kongre ile 104’üncü oldu.
restaurant 34 hotel & hi-tech
gündem
Çinli turistler 600 milyonu aşacak Çin Ulusal Turizm İdaresi Başkanı Li Jingzao’nun yaptığı açıklamaya göre, Çinli turist sayısı önümüzdeki 5 yılda 600 milyonu aşacak.
Ç
in’in başkenti Pekin’de 18-21 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen “Küresel Turizmi Geliştirme Konferansı”nda konuşan Çin Ulusal Turizm İdaresi Başkanı Li Jingzao, “Önümüzdeki 5 yılda, Çin’den yurt dışına seyahat yapanların sayısı 600 milyonu aşacak. Çeşitli ülkeler ve bölgelerle işbirliğini güçlendirerek, küresel turizm piyasasının boyutunu genişleteceğiz” dedi. TUYED yönetiminin Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) sayfasından derlediği bilgilere göre, Çin’in ev sahipliğinde Pekin’de gerçekleştirilen Küresel Turizmi Geliştirme Konferansı’nda bir araya gelen 107 ülkeden turizmci, turizmin kalkınma ve barışa katkısına ilişkin planlamaları ele aldı.
Bu turistlerin, adı geçen ülkelerde 200 milyar ABD Doları tutarında tüketim yapması öngörülüyor. Bunun dışında, Çin, çeşitli ülkeler ve bölgelerle işbirliğini güçlendirerek, küresel turizm piyasasının boyutunu sürekli bir şekilde genişletecek. Li, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki 5 yılda, Çin’den yurt dışına seyahat yapanların sayısı 600 milyonu aşacak. Çeşitli ülkeler ve bölgelerle işbirliğini güçlendirerek, küresel turizm piyasasının boyutunu genişleteceğiz. Turistlerin güvenliği ve rahatlığı hedefi doğrultusunda, vize politikalarını gevşeterek, sınır bölgelerine seyahat politikalarını iyileştirerek, giriş prosedürlerini basitleşerek, seyahat maliyetini düşürmeye çaba göstereceğiz.”
ÇİN’DE TURİZMİN GELİŞTİRİLMESİYLE İSTİHDAM ARTIRILACAK Çin önümüzdeki beş yılda turizmin geliştirilmesi yoluyla, 12-14 milyon yoksul nüfusun yoksulluktan kurtaracağını vurgu yapan Li Jingzao, “Bu rakam, yoksulluktan kurtarılan nüfus sayısı tutarının yüzde 17-20’sini oluşturacak. Böylece, turizmin yoksulluğun azaltılmasında rolü daha iyi bir şekilde oynanacak” dedi. Küresel turizm yatırımının da arttırılmasına değinen Li Jingzao, Çin’in bu konuyla ilgili planlamasını açıkladı. Li Jingzao, Çin’in, Çinli ve yabancı turizmcilerin katıldığı toplantı ve turizm yatırımı forumu gibi kanallarla Çinli işletmelerin uluslararası yatırımına koşul yaratacağını belirtti. “Bir Kuşak-Bir Yol” kapsamındaki turizm işbirliğine bakıldığında önümüzdeki 5 yılda, Çin, “Bir Kuşak-Bir Yol” güzergâhındaki ülkelere 150 milyon Çinli turist gönderecek.
BEİJİNG (PEKİN) DEKLARASYONU YAYINLANDI Konferansta “Turizmin Kalkınmaya ve Barışa KatkısıBeijing Deklarasyonu” yayınlandı. Deklarasyon uyarınca, BM “Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi” ve çeşitli sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesinde turizmin oynadığı rol aktif bir şekilde hayata geçirilecek. Ayrıca, deklarasyonda, turizmin sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun azaltılmasına katkısı uyarınca, sürdürülebilir turizmle ilgili politika, önlem, araştırmaların projeye dâhil edilmesi taahhüdü yapıldı. Dünya Turizm Örgütü Genel Sekreteri Taleb Rifai, şöyle konuştu: “Deklarasyon, turizmin gelişmesine dayanarak dünya ve geleceğimizi daha güzelleştirmemizi sağlayacak. Deklarasyona göre, ortak çaba göstermemiz halinde, turizm Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi’nin önemli bir desteği haline gelecek.”
restaurant 36 hotel & hi-tech
gündem
Turizmin kaybı 9 milyar dolara çıktı Turizmdatabank tarafından yapılan tahminlere göre, Türkiye turizmi 2016 yılında 7,6 milyon turist kaybedecek. Türkiye’nin olası gelir kaybı da 9 milyar dolar.
R
usya ve Avrupa pazarlarında önemli oranda turist kaybetmeye devam eden Türkiye turizminin olası gelir kaybı da büyüyor.Turizmdatabank’ın Krizden Sonra Türkiye Turizmi Araştırması çerçevesinde, ilk çeyrek kesinleşmiş turizm verileri ile revize ettiği 4 farklı kayıp senaryosuna göre, en kötü ihtimalle 7,6 milyon turist kaybetmesi mümkün olan Türkiye, 9 milyar dolar gelir düşüşü yaşayabilir. Diğer yandan en iyimser senaryoya göre ise Türkiye’nin 2016 yılı kaybı; 4-5 milyon düzeyinde turist ve 5-6 milyar dolayında turizm geliri olacak. 3 AYDA TURİST %10, GELİR %16 DÜŞTÜ Öte yandan Türkiye’ye yılın ilk çeyreğinde gelen yabancı ziyaretçi sayısı %10,3 azalarak 4 milyon 530 binden 4 milyon 63 bine geriledi. Türkiye’nin turizm geliri 2016’nın ilk çeyreğinde %16,5 azalarak 4 milyar 66 milyon 384 bin dolara düştü. Üç aylık dönemde Rusya’dan gelen turist sayısı %56 azalarak 150 binden 66 bine düştü. Bu dönemde Almanya’dan gelen turist sayısı da %11,7 azalarak 548 binden 483 bine indi.
Turizmde 2016 kaybı senaryoları Turist kaybı, En iyi senaryo İyimser senaryo Kötümser senaryo En kötü senaryo
milyon kişi -4.2 -5.3 -6.5 -7.6
Kaynak: Turizmdatabank
Gelir kaybı, milyar dolar -4,9 -6,2 -7,6 -8,9
restaurant 38 hotel & hi-tech
gündem
Kuşadası kruvaziyerde hız kesmiyor Carnival Cruise Lines’ın en yeni en lüks gemileri arasında yer alan Carnival Vista Kuşadası’na ilk seferini gerçekleştirdi. Carnival Vista, 2016’da gerçekleştireceği 10 sefer ile yaklaşık 55 bin kruvaziyer turisti Kuşadası’na getirecek.
K
ruvaziyer turizmin en önemli küresel markalarından Carnival Cruise Lines’a ait en yeni gemilerden Carnival Vista, sabah saatlerinde Kuşadası Ege Ports yolcu limanına yanaştı. Carnival Vista kruvaziyer gemisinin, yaklaşık 4000 bin yolcu ve 1500 mürettebat ile Kuşadası’na gerçekleştirdiği ilk sefer, esnafın da yüzünü güldürdü. Sezon sonuna kadar 9 kez daha Kuşadası’na yanaşarak toplam 10 sefer yapacak olan Carnival Vista, donanımıyla da denizlerdeki en lüks kruvaziyer gemileri arasında yer alıyor. Carnival Vista’nın yapacağı seferlerle yaklaşık 55 bin turisti Kuşadası’na getirmesi bekleniyor. Son dönem de yaşanan sıcak gelişmelerle birlikte İstanbul ve İzmir limanlarındaki sefer iptallerine karşın, Türkiye’de kruvaziyer turizmin başkenti Kuşadası Ege Ports yolcu limanı ise yeni seferlerle hizmetlerine devam ediyor. AKDOĞAN: “KUŞADASI TURİZMİNİN CAN DAMARI YOLCU LİMANIDIR” Ege Ports Yolcu Limanı’nın dünyanın sayılı limanlarından biri olarak kendini bir kez daha ispatladığını belirten KuşadasıTicaret Odası Başkanı Serdar Akdoğan, “Ülke genelinde yaşanan üzücü gelişmelerle birlikte turizm sektörü de, rezervasyon iptalleri ile sıkıntılı bir sürece girmiştir. Kuşadası turizminin can damarı yolcu limanıdır. Olaylar sonrası genel tabloda yaşanan sefer iptalleri sonrasın Ege Ports, farklılığını bir kez daha ortaya koymuştur. Carnival
grubunun en yeni gemilerinden biri olan Carnival Vista’nın Kuşadası’nı tercih etmesi, gerek limanımızın güvenlik konusundaki yeterliliğini, gerekse hizmet kalitesini ortaya koymuştur. Gelen misafir gemimiz en iyi şekilde ağırlanmıştır. Gelen turistlerimiz güven içinde turistik turlarını tamamlamış, şehir merkezinde keyifli ve renkli bir gün geçirmişleridir” açıklamasında bulundu. “DÜNYANIN EN BÜYÜK KRUVAZİYER LİMAN İŞLETMECİSİ” Üç kıta, 7 ülke ve 10 liman ile “Dünyanın En Büyük Kruvaziyer Liman Operatörü” unvanını elinde bulunduran Global Liman İşletmeleri – Global Ports Holding, hedeflediği yeni yatırımlarla operasyonel ağını daha da genişleterek, bu konumunu daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Global Liman İşletmeleri bünyesinde, Türkiye’de Ege Ports’un yanı sıra Port Akdeniz – Antalya ve Bodrum Cruise Port limanları da bulunuyor. Global Ports Holding ayrıca Adria Limanı – Bar (Karadağ), Barselona Kruvaziyer Limanı, Malaga Kruvaziyer Limanı, Lizbon Kruvaziyer Limanı, Singapore Kruvaziyer Limanı, Valletta Kruvaziyer Limanı ve Dubrovnik Kruvaziyer Limanı gibi kruvaziyer turizminin önemli limanlarından oluşan bir zinciri elinde bulunduruyor. Global Ports Holding, 2015 yılında toplam 5.5 milyonun üzerinde yolcuya hizmet vererek, Akdeniz kruvaziyer liman işletmeciliğindeki pazar payını %20 ’ye ulaştırmıştır.
restaurant 40 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Modern bir Osmanlı rüyası Hagia Sophia Mansions Tarihi Yarımada’da, Ayasofya’nın yanı başında, Topkapı Sarayı’yla iç içe modern detaylarla süslü bir Osmanlı rüyası hayata geçiyor; Hagia Sophia Mansions... Recep Ercan Keskin’in sahip olduğu Keskin Holding’in yatırımı Hagia Sophia Mansions projesinin işletmesi, Curio, A Collection by Hilton’a ait.
K
eskin Holding’in yatırımıyla binlerce yıllık tarihi günümüze taşıyan proje, eşsiz konumuyla tek adımda medeniyetler arasında büyülü bir yolculuk vadediyor. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı elçilerinin evleri olarak kullanılan Ayasofya’daki konakların restore edildiği Hagia Sophia Mansions, ziyaretçilerine unutamayacakları ve tekrar tekrar deneyimlemek isteyecekleri büyülü bir serüven yaşatmaya hazırlanıyor. MARTYN LAWRENCE BULLARD İMZALI 21 KONAK Lüksün ve sanatsal çizgilerin göz alıcı birlikteliğinden ilham alarak restore edilen 21 konak, dünyanın en etkili mimarlarından biri olarak kabul edilen Martyn Lawrence Bullard imzasını taşıyor. Türk markalarının projenin her etabında kullanıldığı ve yine yerli sanatçıların projeye özel ürettiği özgün sanat eserlerinin yer aldığı konaklar; Türk, Osmanlı, Roma ve Fas etkileriyle tasarımın güçlü algısını yansıtıyor.
Tüm süit, standart ve villa tipi odaların tasarımlarının birbirinden farklı olduğu Hagia Sophia Konakları’nda, altısı özel kullanım için tasarlanmış müşterek oturma odaları ve özel yemek odasıyla, toplamda 39 oda, 36 suit ve bir özel villa yer alıyor. Mavi, gri ve Türk kırmızısı odalarda, el emeğiyle, kalem işi süslemelerle zenginleştirilmiş yataklar ön plana çıkıyor. OSMANLI RİTÜELLERİ TARİHİ SPA İLE YENİDEN CANLANIYOR Hagia Sophia Mansions’ın 2000 yılı aşan geçmişe sahip Roma sarnıçları arasında yer alan ve sadece Hagia Sophia Mansion’ın konuklarına hizmet verecek özel SPA ise bugüne kadar deneyimlemediğiniz bir Osmanlı ritüeli sunuyor. Lüks SPA bünyesinde birden çok hamam, bir sauna ve de bir özel SPA süiti yer alıyor. Hagia Sophia Mansions’da oda fiyatları 400 Euro’dan başlıyor.
YEME-İÇME DANIŞMANLIĞI EMRE ERGANİ’YE EMANET Hagia Sophia Mansions, sadece tarihsel değil, aynı zamanda ‘damak hafızasında’ unutulmayacak tatlar bırakacak bir gastronomi yolculuğu vadediyor. Projede her biri farklı konsepte sahip restoranların yeme-içme danışmanlığını 30 yıldır sektörde birçok başarılı mekana damgasını vurmuş ünlü işletmeci Emre Ergani yapıyor. YEŞİL EV 1800’lerin sonunda Osmanlı Tekel Başmüdürü Şükrü Bey için inşa edilen İstanbul’un ilk 4 katlı ahşap konaklarından Yeşil Ev, modern Türkiye’nin ilk “brasserie”si ve butik oteli olma özelliğine sahip. Otel kısmı ağustosta ayından itibaren yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya başlayacak olan Yeşil Ev’in, tarihin izlerini taşıyan gizli bahçesi ise İstanbul’un ruhunu en güzel şekilde yaşamak isteyenleri ağırlamaya başladı. Yeşil Ev, geleneksel lezzetleri bugünün tatlarıyla harmanlayan menüsü, ev yapımı şerbetleri, kahve çeşitleri, tatlıları ve nargile menüsüyle sofistike bir “Eski İstanbul” deneyimi vadediyor. Yeşil Ev, restorasyonuyla kazandığı ‘Europa Nostra’ Ödülü’yle ayrı bir önem taşıyor. SARNIÇ RESTAURANT Bizans döneminde inşa edilen bir su sarnıcı içinde yer alan ve adını bu sarnıçtan alan Sarnıç Restaurant, konuklarını İstanbul’un ihtişamlı tarihine uzanan bir lezzet yolculuğuna çıkarmaya hazırlanıyor. Dünyanın en etkili mimarlarından biri olarak kabul edilen Martyn Lawrence Bullard imzasını taşıyan Sarnıç’ın mutfağı ise; Nobu Miami Beach’ten gelen, Uzakdoğu ve dünya gastronomi dünyasının usta ismi Ronnie Jariyawiriya’ya emanet. Odağına Türk mutfağını alan Sarnıç’ın menüsü, dünya mutfağından Fransız gastronomisinin etkisiyle hazırlanan seçkin lezzetlerden oluşuyor. Sarnıç’ı dünyanın en önemli restoranları arasında görmeye hazır olun. Emre Ergani, Sarnıç’la Türkiye’ye ilk Michelin yıldızını kazandırma konusunda oldukça kararlı. BRASSERIE TURC Bir yanında Ayasofya diğer yanında Eski İstanbul’un yer aldığı benzersiz konumu ve şiirsel panoramasıyla Brasserie Turc; Yaratıcı Şef David Shipman yönetiminde, bir brasserie’nin olmazsa olmazları ile geleneksel Türk yemeklerini bir arada yorumluyor. Tasarımını Martyn Lawrence Bullard’ın yaptığı mekanın yeme içme konsepti de yine Emre Ergani’ye ait.
THE SOPHIA Soğuk Çeşme Sokak’ta İstanbul’un vazgeçilmez kahve kültürünü canlandırarak, ziyaretçilerini çağdaş bir yolculuğa çıkarmaya aday The Sophia, Ayasofya ve Topkapı Sarayı ile yan yana tarihi bir atmosferde günün koşuşturmacasını yavaşlatan, huzurlu saatler vadediyor. Atıştırmalıklar, dondurma çeşitleri ve tatlılar, kahve keyfini tamamlıyor. LOBBY TEA ROOM Dekorasyonunda 18. Yüzyıl ortası İstanbul’unu betimleyen ve elle çizilmiş manzara fresklerinin yer aldığı Lobby Tea Room, Hagia Sophia Mansions misafirleri için şık ve keyifli bir buluşma yeri olarak ön plana çıkıyor.
restaurant 42 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Choise Hotels Türkiye’de yatırımlara devam edecek Türkiye’deki büyüme hedeflerini acentalarla paylaşan Choice Hotels’in dünyadaki büyüme planlarında ağırlıklı Türkiye de var. 2014 yılında girdiği ülke pazarında Clarion markasıyla İstanbul’da üç, Kahramanmaraş’ta bir otelle hizmet veren otel zinciri gelecek dönemde yeni oteller açmaya devam edecek.
F
aaliyet gösterdiği 35’den fazla ülkede 11 marka ve 6 bin 400 otel ve 500 binden fazla odayla hizmet veren Choice Hotels, Türkiye ve Ortadoğu’daki büyüme planlarını Türkiye’nin en önemli turizm acentelerinin katıldığı bir toplantıda anlattı. Türkiye’den yaklaşık 100 acente temsilcisinin katıldığı İstanbul Sütlüce’deki Clarion Hotel Golden Horn’da 10 Mayıs Salı günü gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan yaptı. FILLY: “YENİ OTELLER AÇMAYA DEVAM EDECEĞİZ” Choice Hotels Avrupa Satış ve Dağıtım Kıdemli Yöneticisi Guillaume Filly, Choice Hotels olarak dünyadaki büyüme planlarında Türkiye’nin en fazla önem verdikleri pazarlardan biri olduğunu söyledi. Türkiye’de yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve turizm sektöründeki sıkıntının farkında olduklarını ifade eden Filly, “Choice Hotels olarak planlarımızı uzun vadeli yapıyoruz ve Türkiye’nin yüksek büyüme potansiyeline inanıyoruz. Şu anda yaşanan sıkıntıların da geçici olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’deki büyüme hedefimize paralel olarak yeni oteller açmaya devam edeceğiz” dedi. Guillaume Filly, şu anda üçü İstanbul, biri Kahramanmaraş’ta olmak üzere dört otelle hizmet
verdiklerini hatırlattı. Choice Hotels International’in hizmet kalitesi ve anlayışını Türkiye’ye taşımaktan gurur duyduklarını ifade eden Guillaume Filly, Ortadoğu pazarında da orta segmentteki açığı gördüklerini söyledi. Filly, “Dubai merkezli otel geliştirme ve yatırım danışmanlığı şirketi Equinox Group Ltd. ve Ortadoğu’nun en önemli turizm şirketlerinden Al Tayyar Travel Group’un ortak girişimiyle kurulan Equinox Ventures Ltd. ile bir anlaşma imzaladık. Bu önemli anlaşma ile Choice, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da 2021 yılında 25 otel ve 8 bin odayla hizmet verecek” diye konuştu. DÜNYADA COMFORT VE QUALITY MARKALARIYLA BÜYÜYOR Son altı ayda Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’daki büyüme hedeflerine paralel olarak hızlı adımlar atan Choice Hotels, Almanya, Avusturya ve Macaristan’da Comfort ve Quality markalarıyla 19 otel, Belçika’da ise, çok sayıda yeni otel için anlaşmalar imzaladı. Frankfurt ve Düsseldorf’ta açtığı Comfort markalı iki oteliyle Almanya’daki etkinliğini artıran Choice Hotels, İngiltere ve Fransa’da ise üst segment markası Ascend Hotel Collection ile iki yeni otel açtı. Choice Hotels stratejik öneme sahip gördüğü ve 2014 yılında ilk kez girdiği Türkiye pazarında ise Clarion markasıyla İstanbul’da üç, Kahramanmaraş’ta bir otelle hizmet veriyor.
restaurant 44 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Park Dedeman Trabzon açıldı Park Dedeman Elazığ ve Park Dedeman Bostancı’nın ardından Dedeman Grubu, 2016’da Park Dedeman Trabzon ile birlikte üçüncü otelinin açılışını gerçekleştirdi.
D
edeman Grubu’nun yeni oteli Park Dedeman Trabzon faaliyet göstermeye başladı. Toplamda 149 odada hizmet verecek olan otel, modern çizgisi ve kolay ulaşılabilir lokasyonu ile iş ve tatil amaçlı konaklamalar için bölgeye yeni bir soluk getiriyor. Tümü geniş ve gün ışığı alan 149 odaya sahip Park Dedeman Trabzon’un oda kategorileri 117 superior, 24 junior suit ve 6 executive suit odanın yanı sıra 2 engelli odasından oluşuyor. AKÇAKAYA: “2016’NIN ÜÇÜNCÜ OTELİNİ AÇMANIN HEYECANI İÇİNDEYİZ” Otel açılışıyla ilgili konuşan Dedeman Turizm Yönetimi A.Ş. Genel Müdürü Emrullah Akçakaya, “Türkiye’nin ilk otel zinciri Dedeman Grubu olarak yeni otel projelerimize hız kesmeden devam ediyoruz. Grup olarak 2016 yılına, Park Dedeman Elazığ otelimizin açılışı ile başladık. Ardından Park Dedeman Bostancı otelimizin açılışını gerçekleştirdik. Şimdi de Park Dedeman Trabzon ile birlikte 2016’daki üçüncü otelimizi açmanın heyecanını yaşıyoruz. Yeni otelimizin hem şehre hem de ülke turizmine hayırlı olmasını diliyoruz” dedi. ŞEHİR MERKEZİNE 10 DAKİKA UZAKLIKTA Park Dedeman Trabzon, Trabzon Havalimanı’na sadece 7 dakika mesafede, şehir merkezine ise 10 dakika uzaklıkta yer alıyor. Aynı zamanda otel, alışveriş merkezleri ve iş
merkezlerine yakın konumda bulunuyor. Konaklamada Dedeman markasının farkının hissedileceği Park Dedeman Trabzon’un tüm odalarında, ücretsiz Wi-Fi ve Broadband internet bağlantısı, çalışma alanı, çay-kahve makinesi, ütü masası ve emanet kasa gibi hizmetler sunuluyor. SON TEKNOLOJİYLE DONATILMIŞ TOPLANTI ODALARI Toplamda 393 metrekarelik kullanım alanı ve son teknolojilerle donatılmış farklı kapasitelerdeki 5 toplantı salonuyla Park Dedeman Trabzon, iş toplantıları ve özel davetler için misafirlerine etkinliklerinden verim ve keyif alabilecekleri kusursuz bir ortam sunuyor. Park Dedeman Trabzon’un profesyonel ve güler yüzlü satış ekibi, organizasyonun başından sonuna dek, en küçük ayrıntısına kadar istenilen taleplere eksiksiz şekilde karşılık verebilmek ve etkinliği benzersiz kılabilmek için gereken özen ve hassasiyeti gösteriyor. GELENEKSEL VE ULUSLARARASI LEZZETLER DURAĞI Park Dedeman Trabzon bünyesinde hizmet veren Shana Restoran, hem uluslararası hem de Karadeniz Yöresinin eşsiz tatlarını misafirlerine sunuyor. Sabah açık büfe kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinde ise zengin A La Carte seçenekleri sunuluyor. Lobby Bar’da ise gün boyunca keyfini çıkarabileceğiniz pratik lezzetler ve ferahlatıcı içecekler servis ediliyor. Ayrıca lobide yer alan ve bir mini market olma özelliği taşıyan Park Kantin’de günün her saati sandviç, çerez ve çikolata gibi atıştırmalıklar ile alkollü/alkolsüz içecekler ve kişisel bakım ürünleri almak da mümkün.
‘YEŞİL YILDIZ’ BELGESİNE ADAY Park Dedeman Trabzon, güneş enerji sistemleri ve enerji tasarrufu sağlayan aydınlatma sistemlerinin yanı sıra yüksek seviyede enerji tasarrufu sağlayan su ısı pompa sistemleri ile çevre koruma ve sürdürülebilirlik konusunda rekabetçi bir duruş sergiliyor. Dedeman Grubu’nun enerji verimliliği ve sürdürülebilir yaşam konusundaki yaklaşımını benimseyen Park Dedeman Trabzon, tüm Park Dedeman otellerinin sahip olduğu ve Turizm ve Kültür Bakanlığı tarafından verilen Çevreye Duyarlı Konaklama Tesisi alanında ‘Yeşil Yıldız’ belgesini almaya aday.
restaurant 46 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Türkiye’deki Hilton Otelleri 75’i aşacak Elazığ ve İzmir Havalimanı’nda açılacak yeni DoubleTree by Hilton otelleri ile Bolu’da açılacak Hampton by Hilton oteli için franchise anlaşmaları imzalayan Hilton Worldwide Türkiye’de 75’ten fazla otelle hizmet verecek.
H
ilton Worldwide Elazığ ve İzmir Havalimanı’nda açılacak yeni DoubleTree by Hilton otelleri ile Bolu’da açılacak Hampton by Hilton oteli için franchise anlaşmaları imzaladı. Bu yıl açılması planlanan oteller, Türkiye çapında halihazırda hizmet veren veya açılması planlanan 74 Hilton oteli arasına katılacak. Hilton Worldwide Avrupa ve Afrika Geliştirmeden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Patrick Fitzgibbon konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Hilton Worldwide olarak, ABD dışında faaliyet gösterdiğimiz en eski pazar olan Türkiye’de köklü bir geçmişe sahibiz. 60 yıl boyunca yeni pazar segmentlerinin gelişimine ve bölge şehirlerinde artan talebe şahitlik ettik. Bugün, bunun bir yansıması olarak İzmir, Elazığ ve Bolu’da açmayı planladığımız muhteşem otellerin anlaşmalarına imza attık. Hilton’un 74 tesisten oluşan portföyü, Avrupa’nın önemli destinasyonlarından biri olan Türkiye’ye bağlılığının kanıtı.” Hilton Worldwide Küresel Markalardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Jim Holthouser ise şöyle dedi: “Beş yıl önce Türkiye pazarına sunduğumuz üst sınıf markamız DoubleTree by Hilton çok ilgi gördü. Bu gün, Türkiye genelinde 17’den fazla bölgede DoubleTree by Hilton hizmet veriyor veya planlama aşamasında. Yakında ilk Hampton by Hilton’la buluşacak Bolu’nun yanı sıra İzmir ve Elazığ da Hilton’un alametifarikası misafirperverliğini deneyimleyecek.” DOUBLETREE BY HILTON ELAZIĞ Tahabey Otelcilik Otomotiv İnşaat Emlakçılık Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ile imzalanan franchise anlaşması gereği DoubleTree by Hilton Elazığ’ın 2016’nın ilk çeyreğinde
açılması planlanıyor. 110 odalı otel, 16 milyon dolarlık bir renovasyona tabi tutulacak ve bünyesinde şehrin tek çatı katı barı da dahil olmak üzere, üç seçkin yeme içme mekanı barındıracak. Otel, gelişen maden ve metal endüstrisiyle Türkiye ekonomisine büyük katı sağlayan Elazığ’daki ilk Hilton Worldwide tesisi olacak. Şehir merkezinde açılacak DoubleTree by Hilton Elazığ’dan tarihi öneme sahip Harput’a da ulaşım çok kolay. DoubleTree by Hilton Elazığ, iş seyahati nedeniyle şehre gelenlerin yanı sıra turistik amaçlarla seyahat edenlere hitap edecek. DOUBLETREE BY HILTON İZMİR AIRPORT Hem turistler hem de iş amacıyla seyahat edenler için önemli bir destinasyon olan İzmir’de açılacak olan 90 odalı DoubleTree by Hilton İzmir Airport, Kepi Group ile imzalanan franchise anlaşması uyarınca 2016 yılının ortasında hizmet vermeye başlayacak. Üç kata yayılan ve içinde bahçesi ve havuzu bulunan otel, İzmir Adnan Menderes Havalimanı transit yolcularına konaklama imkanı sunuyor. 2015 yılında 11 milyon yolcu ile yolcu trafiği bakımından Türkiye’nin dördüncüsü olan havalimanı, bölgenin ulaşım merkezi ve yeni iç hatlar terminali ile de kapasitesini artıracak. HAMPTON BY HILTON BOLU 149 odası ve sunduğu çeşitli imkanlarla Hampton by Hilton Bolu, hızla gelişen Bolu’daki ilk uluslararası otel olacak. Sahibi Çarıkçı Trans olan ve 2016 yılı içerisinde açılması planlanan otel, Türkiye’de halihazırda hizmet veren ve açılması planlana diğer 15 Hampton by Hilton oteli arasına katılacak.
Villa Kore Yalısı artık butik otel!
Elazığ ve İzmir Havalimanı’nda açılacak yeni DoubleTree by Hilton otelleri ile Bolu’da açılacak Hampton by Hilton oteli için franchise anlaşmaları imzalayan Hilton Worldwide Türkiye’de 75’ten fazla otelle hizmet verecek.
Ç
eşme’nin en güzel mevkii Ilıca Yıldızburnu’nda denize sıfır konumu, kendine ait özel plajı ile Villa Kore 1975 10 odasıyla hizmet verirken, Villa Kore 2015 ise Haziran 2016 yılı itibariyle 18 odasıyla misafirlerini ağırlayacak. HUZURLU BİR TATİL Geçmişe sadık kalınarak kısmen yenilenen ve her odası farklı konseptlerle dekore edilen butik otelin odalarının tamamı dünyaca ünlü Çeşme kum plajına bakıyor. Kendi özel plajının yanı sıra arka bölümünde ise özel havuzu bulunuyor. Özel şöminesi ve terası ile yalının çatı katında 2 ayrı odadan oluşan 80 metrekarelik Villa Kore 1975 Penthouse Suit ise hem aileler için balayı çiftleri ve kalabalık arkadaş grupları için ideal. Villa Kore Çeşme misafirlerine Germiyan Köyü’nde bulunan çiftliklerinde organik tarım ile yetiştirilen taze meyve ve sebzelerle bambaşka bir yeme içme deneyimi de sunuyor. SPOR VE TATİL BİR ARADA Villa Kore 2015 bünyesindeki Green Spa’da Türk Hamamı, Fin Hamamı, jakuzi, sauna imkanıyla da tatilinizi huzurlu bir atmosferde geçirebilirsiniz. Ayrıca profesyonel Uzak
Doğu masörleri tarafından yapılan masajlarla kendinizi şımartabilir, kişiye özel yoga ve pilates dersleriyle hem fiziksel hem de ruhsal yönden rahatlayabilirsiniz. Son dönemin en popüler sporu Cadillac Pilates Reformer’ı bir de Villa Kore’nin spor eğitmenleriyle deneyimlebilir, tatil boyunca formunuzu koruyabilirsiniz.Çeşme Limanı’na ve Alaçatı’ya 10’ar dakika uzaklıkta bulunan butik otel, Çeşme’nin tüm hareketliliğine yakın olmakla birlikte, denizi, yeşilliği, sakinliği ve misafirperverliğiyle gizli bir cennet. VAZGEÇİLMEZ GILDA GERİ DÖNDÜ 2015 yılında hizmete açılan Villa Kore yeni sezona sürprizlerle giriyor. 2000’li yılların başında otel sahiplerinden Ayşen Ertenü tarafından İzmir 1. Kordon’da açılan efsane Gilda Restaurant yine o dönemdeki şeflerinden Barış Torcu ve eşi Bahar Torcu tarafından Villa Kore bünyesinde tekrar hayata geçiriliyor. KoreRestaurant by Gilda hem Villa Kore’nin konuklarına hem de lezzetli bir akşam yemeği yemek isteyen otel dışından misafirlere 19.3023.30 saatlerinde hizmet verecek. KoreRestaurant by Gilda Çeşme-Ilıca’da özel tatlar arayanlar için yepyeni bir seçenek.
restaurant 48 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Il Riccio Bodrum’a konaklama yatırımı Cennet Koyu’ndaki muhteşem konumu ile özellikle tekne misafirlerinin lezzet limanı olan İl Riccio Bodrum, bu yaza damgasını hem restoran hem de Beach House’u ile vuracak.
V
azgeçilmez tatil rotalarından biri olan Capri Adası’nın en seçkin oteli Capri Palace Hotel’in Michelin Yıldızlı restoranı Il Riccio Restaurant’ın Bodrum’daki kardeşi Il Riccio Bodrum; seçkin menüsü ve atmosferiyle dümeni Türkiye kıyılarına çevirmeye devam ediyor. 2015 yılında yalnızca restoran ve beach club’ı ile misafirlerini ağırlayan Il Riccio, 2016 yılında eklenen konaklama üniteleri, spa ve fitness merkezi ile bu yaz daha da iddialı... BODRUM’DA GERÇEK BİR İTALYAN Çok özel mimarisi, her biri birer sanat eseri olan dekoratif dokunuşları, her adımda mavi ve beyazın dansı... Il Riccio Beach House İtalyan esintisini iliklerinizde hissettiriyor. 2015 yılında yalnızca restoran ve beach club’ı ile misafirlerini ağırlayan Il Riccio, 2016 yılında eklenen konaklama üniteleri, spa ve fitness merkezi ile bu yaz daha da iddialı...
Bünyesindeki 10 oda ve suit, Capri Palace Hotel ve Spa’nın modern çizgisinde özel olarak tasarlanmış. Cennet Koyu’nda misafirlerine rüya gibi bir deneyim yaşatacak spa merkezi ve tatilde dahi spordan vazgeçemeyenler için fitness merkezi Il Riccio Bodrum’daki yenilikler arasında... 10 odası ve butik hizmet anlayışı ile tüm misafirlerine tamamıyla kişiye özel hizmet verecek. Yani size düşen sadece rezervasyonunuzu yapmak; Il Riccio Bodrum’un profesyonel ekibi tatilinizi tercihleriniz doğrultusunda tasarlayacak. TATİLİN DAMAKLARDA KALAN LEZZETİ Il Riccio Bodrum, misafirlerini içeri girer girmez, beyaz ve kendisine has mavi tonuyla etkisi altına alıyor. Yumuşak bir Akdeniz esintisiyle karşılanan konuklar, sonrasında İtalyan mimarisine ait kemerlerin, kubbelerin ve arkların ihtişamıyla karşılaşıyor. Taze deniz ürünleri ve balıkların, doğal Akdeniz baharatları ve organik sebzelerle harmanlandığı, Il Riccio’nun adını aldığı deniz kestaneli spesiyal tariflerin yer aldığı menüler, tatilde farklı lezzetler deneyimlemek isteyenler için çok özel menüler sunuyor.
restaurant 50 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
%100 engelsiz proje Fortuna Resort Türkiye’nin ilk engelli projesi Fortuna Resort, Alanya’da 30 bin 941 m2 alan üzerinde Alman standartlarında inşa edilmekte olup 6 bloktan oluşan ilk etabı hayata geçti. Özellikle Avrupa ülkelerinde tekerlekli sandalye kullanan tatilcilerin tercihi olan projenin en önemli özelliği % 100 engelsiz olması!
İ
nşaat sektöründe ileri teknoloji ve konfora sahip, çağdaş mimari projeleriyle ömür boyu üst kalite hizmet sunan Taya İnşaat, Alanya’nın şehir merkezine 17 km uzaklıkta konumlandırılan Türkiye’nin ilk yüzde 100 engelsiz Fortuna Resort projesini hayata geçirdi. 30 bin 941 m2 alan üzerinde inşa edilen 12 bloktan oluşan projenin Türkiye’de tüm gayrimenkul satış işlemlerini ise hizmet vermeye başladığı günden bu yana başarılı işlere imza atan Keller Williams Cadde Bölge Müdürlüğü gerçekleştirecek. 5 YILDIZLI OTEL KONFORUNDA Alman mimar, mühendis ve kontrolörleri işbirliği ile son derece sağlam ve güvenilir metotlarla inşa edilen Fortuna Resort projesinin 5 yıldızlı otel konforunda aranılan her türlü olanağa sahip olduğunun altını çizen Keller Williams Cadde Bölge Müdürlüğü Danışmanı Filiz Dede; “İsmini Antik çağlarda insanların kentlerini koruduklarına inandıkları tanrıça Fortuna’dan alan proje yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisini üzerine çekiyor. Projenin en önemli özelliği engelli ve engelsiz vatandaşlarımızın yaşamını kolaylaştıracak olanaklar sunması. Yüzde 100 engelsiz Fortuna Resort projesinin tüm sosyal tesislerinin yanı sıra 56 engelsiz dairesi var ve bu büyüklükte bu özelliklere sahip Türkiye’de başka bir tesis yok. Projenin ikinci etabında ise yine yaklaşık 80 engelli daire yapılacak. Özellikle Avrupa ülkelerinde tekerlekli sandalye kullanan tatilcilerin Fortuna Resort projesine ilgisi çok yüksek. Dünyanın en büyük turizm şirketlerinin kiralama talebi ile ön plana çıkan Fortuna Resort’un ilk etabının yüzde 60 satışı gerçekleşti. Bugüne
kadar Almanya, Danimarka, Belçika ve Hollanda başta olmak üzere Kuzey Avrupa ülkelerindeki yatırımcılara satış yapıldı. ” DENİZE 1 KM MESAFEDE Dünyada Türk Rivierası’nın incisi olarak tanınan Alanya, kilometrelerce uzunlukta ince kumlu temiz sahillerine yalnızca 1 km uzaklıkta konumlandırılan projeyle ilgili bilgiler veren Filiz Dede, “Gerek yerli gerekse de yabancı tatilcilerin Alanya’ya ilgisi oldukça yüksek. Hizmet vermeye başladığı günden bu yana tekerlekli sandalye kullanan tatilcilerin ilgi odağı olan site haftalık kiralama talepleriyle kendisini yaklaşık 6 yıl içinde amorti edebiliyor. Özel kumsalı, plaj kafesi, su kaydıraklı açık ve kapalı yüzme havuzları, oyun alanları ve spa gibi sosyal alanlara sahip. Bu alanların yanı sıra tatilciler projenin dört bir yanına ekilen meyve bahçelerinden meyvelerini dalından koparmanın keyfini sürebiliyor. Sitenin içinde hizmet veren restoran ve kafelerde organik bahçelerde yetiştirilen sebzelerle eşsiz yemekler hazırlanıyor.” dedi.
Farkınızı Gosterin!
. . . . . KURUMUNUZA ÖZEL TV KANALINA SAHIP OLMAK ISTER MISINIZ www.sistem9.com /Sistem9Medya
/SistemDokuzMedya
/Sistem9
/sistem-9-medya
/Sistem9Medya
/Sistem9medya
restaurant 52 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Kuzey Kıbrıs’ın en yeni oteli Lord’s Palace açıldı Kuzey Kıbrıs’ın liman kenti Girne’nin en yeni 5 yıldızlı oteli Lord’s Palace, görkemli bir davetle açıldı.
A
ydoğan Group’un turizm alanında ilk yatırımı Lord’s Palace, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde açıldı. Kıbrıs’ın çekim noktası Girne’de, geleneksel İngiliz mimarisine sahip otelin açılış gecesine sanat, siyaset, cemiyet ve iş dünyasından 1000’e yakın davetli katıldı. Gecede konuşma yapan Aydoğan Group Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Aydoğan; turizm sektörüne Lord’s Palace ile girdiklerini ayrıca 2017 yılında yeni bir otel yatırımlarının da olacağını söyledi. TURİSTLERİN YENİ GÖZDESİ 25 bin metrekare alana kurulu otel, deniz manzaralı 1 kral dairesi ve 17 suit odası olmak üzere toplamda 250 oda ile hizmet veriyor. Şehrin merkezine yürüme mesafesinde olan otel, Girne manzaralı teras katındaki havuzun yanı sıra; 470 metrekarelik sahiliyle ön plana çıkıyor. Otel, gurme restoranları, bar ve SPA’sıyla da yerli halkın ve yabancı turistlerin ilk tercihi olmaya aday. Yeşilin ve mavinin tarihle buluştuğu dünyanın en güzel lokasyonlarından Kuzey Kıbrıs’a yeni bir soluk getirmeye hazırlanan otel, Türk ve dünya mutfaklarından lezzetlerin sunulduğu farklı konsepteki restoranlarıyla ‘damak hafızalarında’ unutulmaz tatlar bırakacak. Girne’nin nefes kesen panoramasına hakim Sky Bar’da ise haftada 3 gün DJ performansları yaz gecelerini hareketlendirecek.
HEM RUHA HEM BEDENE ‘TATİL’ 1000 metrekarelik alan üzerine kurulu Lord’s Spa, misafirlerin hem ruhları hem bedenleri dinlenecek. SPA merkezi ise kelimenin tam anlamıyla dinlenmek ve tatillerini en iyi şekilde geçirmek isteyenlerin adresi. Üstün hizmet kalitesini tatil için gelen misafirleriyle birlikte toplantı salonlarında kongre turizmine de taşıyacak olan otel, güçlü teknolojik alt yapıya sahip otel bilim, sağlık, iletişim gibi farklı alanlarda kongre ve konferanslara ev sahipliği yapmaya hazır. Ayrıca balo salonuyla geleceğine ilk adımlarını atacak çiftler için özel bir düğün ve balayı adresi de oluyor.
restaurant 54 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Yalova Thermal Palace Resort’un ilk etabı teslim edildi Otelcilik ve devre mülk gibi alanlardaki 20 yıllık tecrübesiyle yola çıkan Karaderili Şirketler Grup’un vizyon projesi olarak adlandırdığı en büyük yatırımı Yalova Thermal Palace Resort’un ilk etabı teslim edildi.
Y
alova ili Termal İlçesi Akköy’de 3 etap şeklinde inşa edilen Yalova Thermal Palace projesinin ilk etabı olan apart otel devre mülk etabı tamamlandı. Karaderili Grup Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Karaderili, “Yalova İçin 2.200 yatak kapasiteli 5 yıldızlı termal turizm kompleksini 2017 yılının ilk çeyreğin de tamamını hizmete açmış olacağız. 2017 yılı için otelin pazarlaması için özellikle Avrupa, Türkiye Cumhuriyetleri ve Ortadoğu’da 15 ayrı satış ofisleri kurduk. Bir yıl sonrasının startını verdik. Bu satış ofislerimiz ile Yalova’yı tüm Dünya’ya tanıtıp yılda 700 bin yabancı turist ağırlamayı hedefliyoruz. Türkiye’nin doğal hazinesi, şifalı sularını, tüm dünya’ya tanıtmayı amaçlıyoruz’’dedi. İSTANBUL’UN ÖN BAHÇESİ Yalova’nın en büyük ihtiyacı olan toplantı ve kongre salon açığını da bu yatırımla kapattıklarını söyleyen Karaderili, Yalova Thermal Palace’ta 4 ayrı toplantı ve kongre salonu var. En büyük salon bin 600 kişilik. Bu salonlarla kurumsal firmaları termal su ile buluşturup profesyonel hizmet vereceğiz. Böylelikle Yalova turizminde en büyük sorun olan hafta içi boş kapasite durumu bitecek” dedi. 20 yıllık tecrübeleri ile yola çıktıklarını dile getiren Karaderili, ikinci ve üçüncü etapları olan Resort kısmının tamamlanması ile Yalova’dan en az 500 kişiye daha istihdam sağlayacaklarını, şu anda çalışan sayısının 300 kişi olduğunu ve tüm satın almaları da Yalova’dan yaparak, bölge ekonomisine katkı sağladıklarını vurguladı.
200 YATAK KAPASİTELİ Yalova Termal Palace 40.000 m² arazi üzerine, 5.000 metrekare sağlık, spa ve kür merkezi 2 bin 200 yatak kapasiteli 716 oda ile Marmara Bölgesinin en büyük termal turizm kompleksinin inşaatı tamamlanmak üzere. Sadece inşaat için ilk etapta 55 milyon Euro yatırım yapıldı. Stüdyo 1, 2 ve 3 yatak odalı daireler olarak planlanan projede yer alacak fizik-tedavi ve rehabilitasyon merkezi, açık-kapalı yüzme havuzları ve spor merkezlerinin yanı sıra ailelere özel havuzlar ve sosyal alanlar geniş tutuldu. Başka bir önemli ayrıntı ise projenin Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden esinlenerek sarayları andıran görkemli mimari oldu. 12 AY HİZMET Termal otelcilik günümüzde, sağlık, Spa ve Wellness turizmiyle iç içe geçti. Son yıllarda sağlık turizmi ülkemizin de zengin kaynakları açısından çok gelişti ve bir trend oluşturdu. Sağlık turizmi yatırımları sadece kaplıca ve içmece hizmetleri ile değil geniş kür seçenekleri ile misafirlerine hizmet verecek duruma gelmiştir. Bu geniş yelpaze, 7’den 70’e her yaştan misafire hizmet ettiği için termal turizm algısının büyük bir ivme ile gelişmesine sebep olup yaz kış 12 ay faydalanıldığı içinde ciddi bir trend haline geldi.
Destekleyenler
Eş zamanlı
Destekleyenler
Bizi takip edin
Eş zamanlı
Bizi takip edin facebook.com/ipackturkey ipackturkey.com/Linkedin twitter.com/ipackturkey
restaurant 56 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Dünyanın 10 harika butik otelini Hotels.com açıkladı Hotels.com, misafirlerin favorisi olan bu yılın en harika butik otelini açıkladı.
B
utik oteller bazen öyle cazip nitelikler sunar ki, boyutları küçük olmasına rağmen kendinizi onları tercih etmekten alıkoyamazsınız. Bu durum, dünya genelinde en çok da “Hotels.com Misafirlerinin Favorileri Ödülleri 2016” adlı prestijli yarışmaya dünyanın farklı noktalarından katılarak “Butik Kategorisinin En İyisi” ödülü alan oteller için geçerli. Hotels.com’un düzenlediği bu yıllık yarışmanın jürisi tümüyle misafirlerden oluşuyor. Check-in yapıp ilgili otellerde konaklayan 20 milyon gerçek ve güvenilir misafirin görüşleri doğrultusunda, her yıl en iyi ortalama değerlendirme derecesini yakalayan oteller ödüle layık görülüyor. Tüm dünyadan 50 otelin ödül kazandığı yarışmanın sonuçlarına göre yapılan ve gelecek seyahatlerinize ilham verecek 10 otellik seçki ise şöyle:
HOTEL GENDARM NOUVEAU, BERLİN Berlin’in çatılarına tepeden bakan konumuyla bu 4 yıldızlı otel, Gendarmenmarkt Meydanı yakınlarında yer alıyor. Otelin nefes kesici, etkileyici ve şık tarzları birleştiren 47 odasının her biri Berlin’de aksiyonun merkezinde mükemmel bir inziva imkânı sunuyor.
1828 SMART HOTEL, BUENOS AIRES Buenos Aires’teki 5 yıldızlı 1828 Smart Hotel, dünyanın en akıllı otellerinden biri. Teknolojiyi lüksle birleştiren otel, 14 özel oda ve süitte misafirlerine son derece kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyor. Check-in sırasında size odanızdaki aydınlatmadan televizyona, hatta klimaya kadar her şeyi kontrol edebileceğiniz bir telefon ya da tablet veriliyor.
HOTEL L’OROLOGIO, FLORANSA Floransa merkezindeki bu 4 yıldızlı otel, konuklarını saatlerin sihirli dünyasıyla buluşturuyor. Çünkü otelin tüm odalarında saat ve zaman temalı sanat eserleri yer alıyor. Otel, iç tasarımda, görüntü ve kokuyu deri, parşömen kağıdı, koyu pirinç ve ahşap gibi materyallerle birleştirerek tütün rengini ve kokusunu çağrıştıran büyüleyici bir duyusal deneyim sunuyor.
MILL HOUSES ELEGANT SUITE, SANTORON Gökyüzü ile deniz arasında köprü misali uzanan bir kayalığın üzerinde yer alan 4 yıldızlı otel, manzarasıyla konuklarını hipnotize ediyor. Benzersiz bir yanardağ manzarası sunan bu görkemli otelin 13 süiti var ve bunların hepsi, özel bir otelden bekleyebileceğiniz her türlü şık ilavelere, imkân ve kolaylıklara sahip.
THE PAND HOTEL, BRUGES Bruges’ün ünlü kanallarına sadece yürüyüş mesafesindeki butik otel, 18. yüzyıldan kalma bir binada hizmet veriyor. Otelin 26 odası, orijinal antikalar, sanat eserleri ve gösterişli döşemelik kumaşlarla dekore edilmiş. Özel olarak tasarlanmış yatak odası süitlerinden ortama sıcaklık katan şöminelere kadar her detay, otelin cazibesine ve karakterine katkı sağlıyor. STALLMÄSTAREGÅRDEN HOTEL, STOCKHOLM Stockholm’ün ilk oteli olduğu düşünülen bu 4 yıldızlı otel, şehir merkezine sadece 10 dakikalık mesafede. Misafirlerin en çok ilgisini çekense, 49 odalı otelin 1700’lü yılları yansıtan şık dekoru ve Michelin yıldızlı restoranında sunulan klasik İsveç yemeklerini tatmaya geliyor. 1600’lü yılların ortalarında İsveç Kraliçesi Kristina’yı ağırlayan, gerçek anlamda kraliçelere layık bir otel. HOTEL BAGUES, BARSELONA Ünlü Las Ramblas’taki bu çarpıcı müze otel, 1850 yılında inşa edilen ve yüz yıllık bir mücevher atölyesine ev sahipliği yapan tarihi El Regulador Sarayı’nda yer alıyor. 5 yıldızlı otelin 31 oda ve süitinde ise Masriera Art Nouveau mücevher koleksiyonundan nefis parçalar sergileniyor. Burada geçirecekleri zamana daha fazla ışıltı katmak isteyen misafirler, harika çatı terasından ve açık havuzdan şehrin panoramik manzarasının keyfini çıkarma şansına yakalıyor. THE CULVER HOTEL, KALİFORNİYA 1924 yılında inşa edilen bu benzersiz biçimli yassı bina, bir zamanlar film yıldızı John Wayne’e aitti. Ancak Wayne daha çok Western filmleriyle tanınsa da bu ustalıkla tasarlanmış otel; eskinin ihtişamını, Avrupai bir dokunuşu ve romantik bir sinema tarihini yansıtıyor. Culver City’nin merkezindeki bu mimari hazinede birçok film yıldızı ve eski başkan kalmış, dolayısıyla her odanın bir hikayesi var. 46 odalı malikâne otelin bugünkü dekorasyonu ise klasik ve modern tarzları dengeli bir biçimde yansıtıyor. Kristal avizeler ve antika gardıroplar, şık ve çağdaş parçalarla birlikte yer alıyor. PRAYA PALAZZO, BANGKOK İtalyan tarzı eski bir konakta hizmet veren 4 yıldızlı Praya Palazzo, zarif bir şekilde dekore edilmiş 17 odaya sahip. Chao Phraya Nehri’nin kıyısındaki otelden Büyük Saray ve Zümrüt Buda Tapınağı gibi tarihi yerlere kolaylıkla ulaşılabiliyor.
Hatta sizi nehirden geçirip bu yerlere ulaştırmak için otelin kendi mavnasınından da faydalanabiliyorsunuz. THE Z HOTEL, ZANZİBAR Bu şık ve zarif 4 yıldızlı otel, Zanzibar’ın kuzey ucundaki sakin Nungwi Plajı yakınlarında, gözlerden uzak bir araziye kurulmuş. Çağdaş tasarımı geleneksel Zanzibar esintileriyle harmanlayan otelin 38 odasında da yer alan cam kapılar sayesinde, konuklar kristal kadar berrak suları izleyebiliyor. Odalardaki mobilyalar ise ünlü tasarımcı Philippe Starck’ın imzasını taşıyor.
restaurant 58 hotel & hi-tech
iş’te kadın
Özünden pazarlamacı Nihan Kayı “Ben dışa dönük bir insanım. Çevremdeki insanlarla iletişim kurarak ve karşılıklı paylaşımlar yaparak besleniyorum. Bu yüzden odağımda hep iletişim ve sosyal çevre oldu.” Fotoğraflar: Hakkı Günerkan
P
azarlama onun için özünden gelen bir yetenekti aslında. Öyle ki çocukluktan ilk gençliğe hayallerini öylesine doğru ve güzel sundu ki, gerçek yaşamda değer görüp kabul edilmemesi için hiçbir neden bırakmadı… Şifreleri erken çözülmeye başlanan bir pazarlama serüveniydi onunkisi. Çorum’un küçük bir yerleşkesinde İstanbul’un cezbedici iş ve sosyal fırsatlarını hayal ederken bile sırtını “doğru yöntemlere” yaslamayı bildi. Ne şanslıydı ki, iki kuşak boyunca eğitimcilik yapan bir ailenin çocuğuydu ve daha o yaşlarında planlama, disiplin, iletişim, kararlılık ve çok çalışmanın gücüne yürekten inandırılmıştı… Türkiye’nin lider gıda firmalarından Unilever Food Solutions’un çiçeği burnunda Pazarlama Direktörü Nihan Kayı’yı samimi bir söyleşiyle ağırladık. Bu genç, dinamik ve kararlı başarı öyküsünü keyifle okuyacağınızı umarım. Nihan Hanım, Unilever Food Solutions Pazarlama Direktörlüğü’ne giden yola ilk nasıl, hangi mesleki hayaller ve hedeflerle çıktınız? Kendinizden, ailenizden ve eğitim sürecinizden bahsederek anlatır mısınız? Benim ailem öğretmen ve Milli Eğitim müfettişlerinden oluşuyor. Eğitimci bir ailenin çocuğu olarak dedem, babaannem, annem ve babamdan gördüklerimle yetiştirildiğim için haliyle ilk olarak öğretmen olmak istedim. Evet, liseye kadar ki hayalim bir İngilizce öğretmeni olmaktı. Üniversite sınavlarına hazırlandığım dönemde ise işletme,
iktisat okumak istedim, en çok da İstanbul’da yaşayan bir iş kadını olmanın hayalini kurdum. O hayali neler kamçıladı peki, neden iş kadını olmak istediniz? Öncelikle İstanbul’da yaşamayı çok istiyordum. Neticede iş dünyasının merkezi olan bir şehirden söz ediyoruz. Çorum ise buraya göre çok küçük bir şehir. O dönem sosyal, kültürel ve sanatsal etkinlikler bakımından da yetersizdi. Hatta sinemanın şehre gelişi benim lise dönemime denk gelmiştir ki, insan böyle bir durumda İstanbul’u hayal etmeden yapamıyor. O dönem İstanbul’da iş kadını olmak da bana çok heyecan verici gelmişti. Filmlerden, kitaplardan ve çevremden duyduklarım, öğrendiklerim kadarıyla iş dünyası burada pek bir keyifli ve güzeldi. İş yaşamında etkin rol alabileceğim, yönetip şekillendirebileceğim bir hayat öteden beri ilgi çekici geldiği için de İstanbul’u hedefime koydum. Filmler, kitaplar derken biraz daha açabilir misiniz? Kariyerinize yön veren o değerli kalemler, senaryolar hangileriydi? O dönem özellikle kişisel gelişim içerikli kitaplar okumayı çok seviyordum. Ne bileyim o ara insanların ruh hallerini anlamak incelemek bana çok ilginç geliyordu. Bir ruh halinden başka bir ruh haline geçişler kadar insanları motive etme metotları, başarı ve kişisel gelişim konulu içeriklere de yoğun ilgi duyuyordum. Hatırımda kalan kitaplar arasında “Simyacı” vardır mesela… Sürekli bir amaç uğruna yılmadan çalışmak, uzun bir yolculukta verilen tüm fedakarlıklar
yaşanmaya değerdi… Simyacı, tüm o zorlu süreçler içinde hedeften kopmadan, devamlı üzerine bir şeyler katarak ileri gitme azmini ve motivasyonunu kişinin kendi iç dünyasına taşıması anlamında önemli bir rehber niteliğindeydi bence. Tam da üniversite sınavlarına hazırlanıyorken onu okumak bana gerçekten iyi gelmişti. Çünkü siz de çok iyi bilirsiniz, sınav zamanlarında her kafadan bir ses çıkar ve ne yöne gideceğinizi şaşırırsınız. Aslına bakarsanız benim yapmak istediğim belliydi; İstanbul’da çalışmayı hayal ediyordum. Ama maalesef ailem benimle aynı düşüncede değildi. Sonuçta büyük bir şehir ve Çorum’a da uzak… Ürktüler belki de. Bir de şu var tabii, ben o dönemki puanımla Bilkent Üniversitesi’ni de burslu da kazanabiliyordum. Öyle olunca birlikte karar vererek üniversiteyi Ankara’da okudum. İstanbul hayalimi ise ancak üniversiteden sonra gerçekleştirebildim. UNILEVER SÜRPRİZİ Okulu bitirdikten hemen sonra 2005 yazında ilk iş başvurularımı yaptım. İlk etapta denetim danışmanlık firmalarına başvurdum. O dönem Unilever’e de başvuru yapmıştım ama personel alımlarını kaçırdığım bir zamanlama oldu. Nişantaşı’nda bir yönetim danışmanlığı firması olan Prime Consulting’e başvurdum ve orda yaklaşık altı ay kadar çalıştım. Ardından havuzdaki başvurum üzerine Unilever’den aradılar. Hatta alakasız bir şekilde Aralık ayıydı, işe alım dönemi de değildi. Bu bana da aslında büyük bir sürpriz oldu. Kısmet böyleydi sanırım ve 2006’nın Ocak ayında Algida’nın finans bölümünde işe başladım. İki yıl kadar çalıştım, çok da keyifli, iyi bir ekipti. O dönem Unilever’in Bostancı’daki binasında Algida tek bir katta toplanmıştı. Ben işin finans kısmındaydım ama pazarlama ekibine finansal konularda destek verdiğim için, o birimle çok yakın çalışıyorduk. Dondurma işi çok keyiflidir, çok severek çalıştım o dönem. DÖNÜM NOKTASI… Keyif veren bir ürün pazarlaması, iş verimliliği ve performansına ne şekilde yansır sizce? Dondurma mesela? Şöyle anlatayım, bizde finansın çeşitli alanları var. Benim o dönem çalıştığım alanı pazarlama ekibinin finans partnerliği olarak düşünebilirsiniz. Öyle olunca daha bir keyifli ürünlerle çalışma olanağı buldum. Ağır bir finansçı gibi çalışmadım. Biz de raporlama yapıyorduk ama aktivite değerlendirmelerini yaparken pazarlamayla birlikte çalışma ve gözlemleme fırsatım da çok oluyordu. Fakat iki yılın sonunda tam da finansta terfi edeceğim dönem finans bölümündeki müdürlük seviyesindeki bir terfinin bana çok da heyecan vermeyeceğini fark ettim. O benim kariyerimde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu dönüm noktasına nasıl gelmiş olabilirsiniz? Çünkü ben işin biraz da mutfağında olmak istedim. Destek vermek, parçası olmak da çok güzeldi, o anlamda bir sıkıntım yoktu, yaptığım işten mutluydum. Ama işin biraz daha ötesine baktığımda olmak istediğim yer; işi
şekillendiren, yoğuran biri olarak işin mutfağıydı. Bir bakıma da kendimi ve iş dünyasından beklentilerimi keşfediş döneminden geçiyordum. Çünkü iki yıl boyunca hem yaptığınız işi hem de mevcut finans koltuğunuzdan gidebileceğiniz alternatif rolleri gözlemliyorsunuz. Bir yandan da yakın çalıştığınız için yan tarafta pazarlamayı gözlemleme fırsatı elde ediyorsunuz. Bunlar biraz daha şekillendikten sonra o dönemki pazarlama direktörümüzle konuştum. Şu anda da Unilever’de gıda ve dondurma işlerimizin başında olan Şükrü Dinçer’e “Ben pazarlamaya geçmek istiyorum. Giriş seviyesinde Asistan Marka Müdürü olarak beni ekibine alır mısın” dedim. Tabii konuyu önce kendi patronlarımla da konuştum. Şükrü Dinçer konuya olumlu yaklaşık, ilgili pozisyonun açılması halinde olabileceğini söyledi. Söz vermemekle birlikte gayet pozitifti. PAZARLAMA YOLUNDA İLK BÜYÜK SINAV Akabinde ilerleyen birkaç hafta içinde bana finansla ilgili bir terfi teklifi geldi. Bir tarafta açılacağı henüz belli olmayan Asistan Marka Müdürlüğü isteğim vardı, diğer taraftaysa
restaurant 60 hotel & hi-tech
iş’te kadın iki yıldır yaptığım işin bir üst seviyesi teklif ediliyordu. Gelen o teklifi yarım gün kadar düşündüğümü hatırlıyorum. Ama sonunda pazarlamada istediğim pozisyon açılana kadar beklemek istediğimi söyleyerek kabul etmedim. Yeri geldiğinde hesaplanmış riskleri alabilirim. Zaman zaman bunun yapılması gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki bulunduğunuz konum, riskin büyüklüğü ve de söz konusu riskin kimleri ne boyutta etkileyeceği noktaları çok önemli. Ancak o anki durum yalnızca beni etkileyecekti. Açıkçası kaybedecek pek bir şeyim de yoktu. Neticede iş hayatına daha yeni girmişim, gerekirse sıfırdan da başlayabilirdim.Bendeki durum böyle iken, pazarlama direktörümüz de konuyu bildiğinden devreye girdi. Benim verdiğim bu kararla pazarlamaya ne kadar istekli ve motive olduğumu anladığını söyledi. Bu olay üzerine hakikaten de bir ay içinde istediğim pozisyon açıldı ve direkt olarak ilgimi bölüme geçiş yaptım. Böylece 2008’in Şubat ayında Unilever’deki pazarlama hikayem de başlamış oldu. İlk olarak Algida’nın ev tip markalarından sorumluydum. İki yıl sonra terfi alarak aynı birimde Marka Müdürü oldum. Onu 2.5 yıl sonra Lipton takip etti. Lipton marka müdürü olarak 2 yıl çalıştıktan sonra doğum iznine ayrıldım. Akabinde Omo markasının Türkiye Arabistan Fas Tunus Cezayir ülkelerinden sorumlu marka geliştirme müdürlüğüne getirildim. Nisan ayından bu yana da Unilever Food Solutions’ta Pazarlama Direktörü olarak görev yapıyorum. Pazarlamaya artan bu ilginizin nedenini öğrenebilir miyim? O dönemki bakış açımla söylüyorum, bir işin mutfağında yeni şeyler üretip, işi yönlendiriyor olma hissi bana sıcak gelmişti. İş hayatında beni çok daha fazla tatmin ve motive edecek bir iş alanı olduğunu düşünmüştüm. Bir de şu çok hoşuma gitmişti, pazarlamada hakikaten yaptığınız işlerin etkisini ve insanlara dokunuşlarını çok rahat görebiliyorsunuz. En basitinden bir ürün geliştiriyorsunuz, belli bir süre sonra sokağa çıktığınızda o ürünü rafta veyahut kampanyayı billboardlarda görmek heyecan verici oluyor. Bana da insanlara dokunabildiğiniz bir alan gibi geldi. İnsanlara dokunabilmek, birşeyleri şekillendirebilen yerin merkezinde olmaktı belki de yapmak istediğim. O sebepten herhalde en çok da pazarlamayı istedim. İnsanlara dokunmanın zor bir yolunu seçmiş olmalısınız. Doğru gerçekten. Hatta giderek daha da zorlaştığını söyleyebiliriz. Belki bu işe yeni başladığımda çok daha kolaydı çünkü belli mecralar vardı. Ama günümüzde pazarlama işini yapmak çok daha zor… Bunun da sebebi, insanların artık reklamın da ötesinde kendilerine dokunacak kişisel içerikler görmek arzusu bence. Hitap ettiğiniz kitle genç kuşaksa markadan beklentisi gençlikle ilgili bir içerik oluyor mesela. Bu sebeple hedefli yürümek, daha detaylı düşünmek ve de iletişimin muhatabı kitleyi daha iyi anlamak gerekiyor. Eğer bu işte başarılı olmak istiyorsanız, hedef kitlenizin ilgisini çekecek, ihtiyaca karşılık içerikler üreterek bir pazarlama iletişimi geliştirmek durumundasınız. Ancak o zaman sektörde verimli ve faydalı olursunuz.
Unilever Food Solutions’taki yeni göreviniz nasıl gidiyor? Nihai tüketimden sonra ev dışı pazarlaması sizin için çok yeni ve farklı bir kanal olsa gerek. Çok güzel, keyifli ve farklı… Sizin de dediğiniz gibi Unilever Food Solutions, Unilever’in diğer markalarından farklı olarak ev dışı tüketim kanalına yönelik pazarlama iletişimi yapıyor. Dolayısıyla burada tamamen yeni bir bakış açısı geliştirmek gerek. Bütün bildiklerinizi unutmanız şart. Bununla birlikte işin kimi zorlukları da yok değil. Her şeyden önce yaptığınız işin gerçek anlamda şeflere ulaşması gerekiyor. Ev içinde sayı olarak milyonlarla ifade edebileceginiz Türk halkını segmente ederken şefler kategorisinde yaklaşık 500 bin sayı ile miktarca az bir kitleden bahsediyoruz. İşin asıl zorluğu da bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü 500 bin kişilik hedefe en doğru şekilde ulaşmak zor.
Bugüne dek hep kararlı ve planlı hareket eden biri olmuşsunuz. Benim izlenimlerim bunlar. Peki siz kendinizi bize nasıl anlatırsınız? Sizi biraz daha yakından tanımak istesek? Ben dışa dönük bir insanım. Çevremdeki insanlarla iletişim kurarak ve onlarla yaptıgım karşılıklı paylaşımlarla besleniyorum. Bu sebepten odağımda iletişim ve sosyal çevre oldu hep. Kendimi ifade edebileceğim bir dünyanın içinde var olmayı tercih ettim. Bu bir şehir de olabilir, çalıştığım bir iş sahası da, hiç fark etmez. Dışa dönük yapım gereği, “işimi yapayım daha küçük bir dünyam olsun” niyetinden uzak çevremden de beslenebileceğim bir ortamda olmayı istedim hep.Elbette bu isteğimde ailemin etkisi de fazladır. Geniş bir ailede büyüdüm ben. Annem, babam ve kız kardeşimle örülü bir çekirdek aileye ilave olarak dedem ve babaannem de bizimle aynı evde yaşardı. Etrafımda hep birileri vardı, bir bakıcım olmadı mesela. Ailemde sürekli bir iletişim, devamlı yeni şeyler öğrenme hali vardı. Bahsettiğim o sosyal çevreye aslında hem evimde hem de okulumda sahiptim zaten. Bir şans olarak o sosyal çevrem üniversitede de devam etti. Okul bünyesindeki kulüpler bu bakımdan çok önemliydi. Çünkü bunlar size kendinizi ifade edebileceğiniz ve geliştirebileceğiniz platformları sunuyor. Benim de üniversite dönemimde yönetim kurulunda yer aldığım Bilkent Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü vardı ki, bana kişisel gelişimim açısından büyük katkı sağlamıştır. Son olarak bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz? Unilever, yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda iş fırsatları sunan bir şirket. Bu görevim sonrasında Unilever Food Solutions yani ev dışı kanalında veya perakende tarafında farklı pozisyonlar olabilir. Demek istediğim, kendimi geliştirebileceğime inandığım noktada farklı marka ve coğrafyaların hepsine açığım. Bu yüzden Unilever’de çalışmayı çok seviyorum. 10 yıldır buradayım ve daha uzun yıllar da çalışmak istiyorum. Çünkü şirketim tüm bu olanakları bana fazlasıyla sağlıyor.
restaurant 62 hotel & hi-tech
etkinlik
x o d a Capp Kapadokya’dan
geçti…
zik, çağdaş sanat, ü m i k a d ın lt a sı a mizi ekelim” tem bir Kapadokya lı rk fa yı cı lım tı a Bu yıl “Gelin bahçe k rce programıyla binle a av h k çı a i, m o n ox sona erdi. d a gastro p p a C n a ır ğ ça deneyimine
P
ozitif tarafından 19 -22 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Cappadox, 59 ücretli etkinliğin yanı sıra her gün 16 ücretsiz etkinliğin de gerçekleştirildiği 75 farklı deneyimle, Türkiye’den ve yurt dışından 6 binden fazla katılımcıyı ve 52 sanatçı, müzisyen, şef ve araştırmacıyı, 18 farklı mekanda ağırladı. SESSİZ YÜRÜYÜŞLE BAŞLADI Her sabah 6.00’da sessiz yürüyüşle başlayan bir Cappadox günü pop up konserler eşliğinde çeşitli yoga, meditasyon, vadi yürüyüşleri, bisiklet turları, koşu gibi açık hava deneyimleriyle tarihi ve doğal dokularıyla Kapadokya vadilerini keşfederek gün boyu devam etti. Gün içinde gerçekleştirilen ücretsiz etkinlikler Kapadokya’ya gelen yerli yabancı tüm turistlerin ve halkın ilgisini çekti. Kapadokya’da yaşayanlarla birlikte sepet, seramik, ebru, ahşap oyma atölyeleri gerçekleştirildi. Cappadox Pazar Alanı yerel üreticilerin stantlarıyla, sanattan müziğe, yemekten film etkinliklerine gün boyu süren atölye çalışmaları ve ücretsiz etkinlikleriyle Cappadox katılımcıların gününü yeni keşifler ve sürprizler sunarak renklendirdi. Akşamüstü saatlerinden başlayarak gece yarısına kadar Cappadox’a özel hazırlanan mekânlarda, atmosfere ve saate uygun konserler izlendi. DOĞA, MÜZİK VE GASTRONOMİ Cappadox’un gastronomi programında üç gün boyunca yer alan Şeflerin Masası, Maksut Aşkar’ın, Şemsa Denizsel’in ve Avustralyalı Şef Sebbie Kenyon’ın çağdaş yorumlarıyla Maara Konak’ta sunuldu. Toprağın mevsimde sunduğu mahsullerle hazırlanan tadım yemekler, artık tüketilmeyen tatları çağdaş yorumlarla Cappadox ziyaretçileri için hazırlanan bir menüde,
şeflerin doğaçlama ve yaratıcı yaklaşımlarıyla performansa dönüştü. Levon Bağış ve Nilhan Aras’ın gözetiminde gerçekleştirilen Gurme Tadım etkinliklerinde, Kapadokya üzümleri ile Türkiye peynirlerinin uyumu yakalandı. Cappadox Piknik’te ise Cappadox’un gastronomi programı doğaya açıldı ve müzikle birleşti. Cappadox için Uçhisar meydanda kurulan Luzia, Yasu Baba, Günaydın, Kadıneli, Hilal Abla, Pina ve Kronotrop stantlarının bulunduğu yemek alanı katılımcılar için farklı bir alternatif oluşturdu. CAPPADOX ÇAĞDAŞ SANAT PROGRAMI Küratörlüğünü Fulya Erdemci’nin, yardımcı küratörlüğünü ise Kevser Güler’in üstlendiği Cappadox Çağdaş Sanat Programı ise Uçhisar meydanı ve Kızılçukur vadisinde sergileniyor. Peri bacalarıyla çevrilmiş, bağcılık ve arıcılık yapılan küçük aile çiftliklerinin ve tarihi bir kilisenin bulunduğu Kızılçukur’da Ayşe Erkmen’in Ödül, Prize, Marilá Dardot’nun Sanat Eserinin Kökeni, The Origin of the Work of Art, Hera Büyüktaşçıyan’ın Karşılıksız Aldınız Karşılıksız Verin, Freeliy you have received, freely give, Murat Şahinler ve Fuat Şahinler’in Teneffüs II, Breathing/Break, Maider Lopez’in Yakınlaştırma, Zoom In, işleri yer aldı. Uçhisar Meydan’a yayılan Asunción Molinos Gordo’nun Amaç, Kapsam ve Yaptırımlar, Purpose, Scope and Penalites, Christopher Schafer ve DJ Booty Careell’in Stüdyo yanlış Tercüme, Stüdyo Mistranslaşion, Murat Germen’in Yaşayan Kültür Algı Haritası, Living Culture Perrception Map ve Tomàs Saraceno’nun Aeroscene 5,2m isimli işlerinin yanı sıra Özge Önderoğlu Akkuyı, Emin Naci Akkuyu ve Murat Taşçıoğlu’nun Floral Sohbetler’i Cappadox çağdaş sanat programında yer alıyor. Sergi bu yıl 12 Haziran’a kadar devam ediyor ve tüm gün boyunca gezilebiliyor.
restaurant 64 hotel & hi-tech
şefin gözünden
40 yıllık lezzetçi
Şef Erdal Biçer Ordu’dan İstanbul’a göçünde iki seçenek kesti yolunu; biri 40 yıllık mutfak öyküsünün başlangıç yolu turizmrestorancılık, diğeriyse tekstildi. Belki İstanbul’a yolculuğunda nerede bile yediğini bilmediği o muhteşem ‘musakka’nın tadını almamış olsaydı, ikinci bir seçenek olarak tekstilci olacaktı da, iletişim insanıydı işte, giyim kuşam modayla ne işi olurdu? Kalyon Hotel İstanbul’da 11 yıl, meslekte ise 40 yılı deviren usta şef Erdal Biçer’in bu ilgi çekici aşçılık yolculuğuna içten sohbeti ve tadına doyulmaz Ramazan lezzetleri eşliğinde tanıklık ettik.
Fotoğraflar: Hakkı Günerkan
A
slen Karadenizli bir şef olan Erdal Biçer, doğma, bir miktar da büyüme Ordulu… Bir miktar diyorum çünkü Erdal Şef, anlattığına göre doğduğu topraklara vedasını ilkokulu bitirir bitirmez, henüz bir çocukken iş bulmak gayesiyle yapıyor. Taşı toprağı altın İstanbul’da ailesi tarafından bir akraba ocağına yerleştirildiğinde, Biçer’in önüne sunulan iki seçenekten biri, turizm- restorancılık oluyor. Belki İstanbul’a otobüsle yolculuğunda nerede bile yediğini bilmediği o muhteşem ‘musakka’nın tadını almamış olsaydı, ikinci bir seçenek olarak tekstilci olacaktı da, usta şef, “Kendime yakın bulamadım işte. Ben iletişim insanıyım da o yüzden en çok turizme girmek istedim” diye anlatıyor ilk mesleki kıpırdanışlarını. ORDU’NUN DERELERİNE VEDASI Karadeniz insanının uçsuz bucaksız hayal gücünün ve tarifsiz sevgisinin bir izdüşümü olarak en görkemli hislenişleriyle türkülere döktüğü “Ordu’nun derelerine” tam da o vakitler veda
ederek,İstanbul’un güzelim kıyı ilçelerinden Anadoluhisarı’na ilk demirini atıyor. Geleceğin ustasının ilk sığındığı limanı ise dönemin önemli restoranlarından biri olan Kale Restaurant oluyor. Biçer, bardakçılık yapıyor önce. Bardakla süren altı aylık teşrik-i mesaisini zaman zaman ekmek kızartıcılığı ile de taçlandırarak, 40 yıllık aşçılık merdiveninin ilk basamaklarını böylelikle sabır ve azim ile tek tek döşemeye koyuluyor. İLK UYANIŞLAR Erdal Biçer’in komi sıfatıyla ilk servise çıkışının mimarı, Kale Restaurant’ta Ali Rıza Usta oluyor. İlk garsonluğu ise Yaka Restaurant’ta tecrübe ediyor. Ama Biçer için Yaka’nın değeri söylediğine göre çok daha başka tabii. “Benim aşçılığa ilk merakım Yaka Restaurant’ta başladı. Oradaki aşçıların hazırladıkları tabaklar, sunumlar ve yemekler öylesine güzeldi ki etkilenmemek mümkün değildi” diye anlatan Biçer, o dönemin aşçılık mesleğine bakış açısını bugünün bir mutfak üstadı olarak şöyle yorumluyor: “Aşçılık o vakitler dar bir
alandaydı. Mutfakta çalışanların kendilerini yetiştirmesi çok zordu. Sadece gördüğümüz kadarı vardı. Mutfakta en çok alaturka çalışıyorduk. Örneğin bir kırlangıç çorbası yapardık, insanlar yemesini içmesini çok daha iyi bildikleri için yaptığımızın değeri de bilinirdi. Biz de bundan büyük bir keyif alırdık. O günün insanları kesinlikle tadına vararak ve bilerek yiyorlardı. Şimdilerde bunu çok fazla göremiyorum.” VALİZE YÜKLENEN YENİ MUTFAK SANATLARI Değerli şefin aşçılık yolculuğuna keyifli sohbetimizle devam ediyoruz. Ordulu Şef, bir süre daha Yaka Restaurant’ta garson olarak çalıştıktan sonra bu defa mutfağın içine girerek lezzet dünyasına ilk adımı da atmış oluyor. Doğal olarak, yemekler piştikçe o da mesleğinde pişiyor, yol aldıkça hep daha fazlasını hayal ediyor. Ta ki birgün bir ahbabının yardımıyla dönemin sayılı otellerinden biri olan Hilton İstanbul’un beş yıldızlı mutfağından girene kadar… 1977 yılında aşçı olarak adım attığı Hilton İstanbul’un meslek hayatında önemli bir dönüm noktası olduğunu anlatan Erdal Biçer, o dönem İsviçre’ye, uluslararası mutfak eğitimi için gönderildiğini söylüyor. İki yıllık eğitimin altı ayını Basel’de geçiren Biçer’in Türkiye’ye dönüşü elbette içi giysiyle dolu bir valizle olmuyor. Usta aşçı o valize yeni mutfak deneyimleri, iletişimfarkındalığı ve bir miktar da lisanı yükleyerek yurduna dönüyor çünkü. “ASKERLİKTE YEMEK PİŞİRMEK İSTEMEDİM” Devam eden süreçte Biçer, Hilton İstanbul’da iki yıl daha çalışıyor ama önünde malum onu kararlılıkla bekleyen vatani görevi… İzmir Bornova’ya askeri görevi için giden Erdal Şef, bu defa önlüğünü takıp mutfağa girmek istemiyor, anlattığına göre bunu en çok da tabldot düzeniyle işleyen bir sistemin ağırlığı altında ezilmemek düşüncesiyle yapıyor. Askerliğini Ordu Komutanının postası olarak mutlu mesut tamamladığını dile getiren Biçer, “Neticede sekiz yılın bir aşçılık birikimiyle gitmişim. Açıkçası kendimi orada çok da fazla yormak istemedim” diye de mutfağa girmeme nedenini açıklıyor. PİYASA RESTORANLARINDA PİŞMEYE DEVAM Bir vatani görevde başarıyla tamamlandıktan sonra dönüyorum şefin aşçılıktaki yeni umutlarına, yollarına, mutfak duraklarına… Erdal Şef için askerlik sonrası ilk adres, yine
yeniden İstanbul oluyor. Ama bu defa otel mutfaklarında değil, piyasa restoranlarında pişmeyi kendine daha uygun bulan Biçer, o zamanın en popüler mekanlarından Garden 74’e aşçı olarak giriyor. Akabinde mutfak yolculuğunu Plaza Restaurant ve Marmaris’teki bir başka restoranda devam ettiriyor. Maaile Ege yöresiyle bir gönül bağı kuramayınca Erdal Şef’in dönüşü yine kürkçü dükkanına, Hilton İstanbul’a oluyor. 1990’ların başında otel grevi gündeme gelince radikal bir kararla açılışı henüz gerçekleşen Çırağan Palace Kempinski’ye chef de partie olarak geçen Biçer, bir buçuk yıl boyunca Boğaz’ın simge otellerinden Çırağan mutfağında sanatını konuşturuyor. Ta ki yolu bir şekilde yine tekstille buluşuncaya kadar… BU TEKSTİLDEN KAÇIŞ YOK! Hani bu hikayenin en başında değerli şef için bir yol ayrımı vardı ya… Bir zamanlar kendini daha yakın hissettiği turizm için tekstile sırtını dönen Erdal Şef, bu defa biraz ailenin baskısından biraz da sektörün cazibesinden olsa gerek, yıllar sonra kendini tekstil sektörünün içinde buluyor. O dönemler tekstil son derece parlak, geleceğe umut saçıyor ama Erdal Şef cephesinden ibreler hiç de o şekilde dönmüyor. Yaklaşık üç yıl boyunca bir aile şirketinde tekstil işleriyle meşgul olan Biçer, bir süreliğine ara verdiği aşçılık mesleğine o muhteşem dönüşünü Hyatt Regency mutfağıyla yapıyor. Cross trainning için Hyatt Regency Dubai’de bulunan ve devam eden süreçte Türk Mutfağı’nı tanıtım çalışmalarına Fas, Muscat, Ürdün, Singapur ve Hindistan’daki Hyatt Regency otelleriyle devam eden Biçer’in ayrıca aşçılık hikayesinin bir köşesinde Divan ve MNG Grubun otel ve restoran mutfakları var, bir köşesinde de son 11 yılını adadığı Kalyon Hotel İstanbul mutfağı… 11 YILDIR KALYON HOTEL İSTANBUL MUTFAĞINDA Gelecek yıl turizm sektöründe yarım asırlık tecrübesini 50. yıl başarısıyla taçlandıracak olan Kalyon Hotel İstanbul için aslında bu süre daha bir başlangıç gibi görünüyor. Meslekte 20-25 yılı deviren personel sayısına bakılırsa sadakat sistemi otelde çok iyi işletiliyor. Bunun bir güzel örneği de, otelin 11 yıllık Executive Şefi Erdal Biçer ki yapmak istediklerine bakılırsa daha çok uzun yıllar sadakat sisteminin oteldeki en iyi taşıyıcılarından biri olacak gibi. Aşçılıkta edindiği tüm bilgi ve birikimini İstanbul’un denize sıfır konumdaki muhteşem
restaurant 66 hotel & hi-tech
şefin gözünden TATLIDAN SONRA ZEYTİNYAĞLI YENİR Mİ DEMEYİN! Ya Ramazan diyorum? 11 yılın usta aşçısı 11 ayın sultanını hangi özel tatlarla taçlandıracak merak ediyorum. “Konum itibari ile burada iftarlar bir başka güzellikte geçiyor, öncelikle onu söyleyeyim” diyen profesyonel şef, “Ramazan’da yine çok iddialı lezzetlerimizle konuklarımızı ağırlayacağız. İç pilav üzerinde kuzu dolması, safranlı kuzu incik, güllaç ve sütlaç bunlar arasında öne çıkanları… Güllaç diyorsam, öyle tipik, alışıldık güllaç değil bizimkisi. Birgün kivili, fıstıklı bademli veriyorsak, diğer günlerde çilekli, fındıklı güllaç servis ediyoruz. Bu sayede misafirlerimizi de sıkmamış da oluyoruz” diyor. Biçer’den aldığım bilgilere göre beş yıldızlı mutfağın Ramazan’a özgü bir diğer farklılığı da tatlı menüsü sonrasında servis edilen zeytinyağlı çeşitleri. Ramazan ayında Kalyon Hotel’e yolunuz düşer ise şiddetle tatmanızı tavsiye ederim, nefis bir deneyim oluyor. “MUTFAK BENİM ÇOCUĞUM GİBİ” Bunca emek, çalışma, özveri, hizmet… Mutfak nasıl bir dünya ki bir insan için ömürlük adres olsun? Elbette 40 yılını mutfağa adamış bir usta için o lezzetli dünyanın anlamı pek tabii paha biçilmezdir. Ama ben yine de Erdal Şef’e mutfağın kendisi için anlamını sormak istiyorum. Sanki hazırlıklıymışçasına bir çırpıda, “Mutfak o kadar güzel ve renkli bir dünya ki insana büyük bir haz veriyor. Farklı bir şeyler ürettikçe mutlu oluyorsunuz. Adeta çocuğunuz gibi oluyor. Çünkü hem misafirin damağına hem midesine hem de gözüne hitap ediyorsunuz” sözleriyle mutfağın anlamını kelimelere döken Erdal Şef, bir başka sorumda mutfağın ilk olarak keyfine vardığı anı soruyorum. Mutfağın keyfine ilk kez Hilton İstanbul mutfağında vardığını söyleyen Biçer, “Hilton uluslararası bir kurum olduğu için iki yılda bir şef değişiyordu. Her gelen yabancı şefle biz de yeni bir şeyler öğreniyorduk. Bu yüzden o dönem benim için çok keyifli geçmiştir. Bir de Hilton İstanbul’da çalışmanın ayrıcalığı vardı elbette. Mutfakta yaptığınız yemeklerle değer görüyorsunuz, o da çok önemli tabii”sözleriyle karşılık veriyor.
manzaralı Kalyon Otel’in mutfağına taşıdığını söyleyen Erdal Şef ile biraz restoran menülerinden en çok da Ramazan’a özel lezzetlerini konuşarak sohbetime devam etmek istiyorum. Akdeniz ağırlıklı ülke mutfaklarının yanı sıra Türk usulü lezzetleri de misafirlerinin beğenisine sunduklarını anlatan Biçer, bir parantez açarak otel bünyesinde açılışı sekiz yıl önce gerçekleşen Reji Etkinlik Mekanı’ndan da kısaca söz ederek şunları söylüyor: “Kalyon bünyesinde hizmete giren Reji, özellikle son dönemde banket menüleriyle popülaritesini hızla artırdı. Sultanahmet sahil yolundaki mekanımız, Marmara Denizi ve eski İstanbul evleri arasındaki otantik atmosferiyle rüya gibi düğünler ve organizasyonlar için de farklı bir alternatif oldu.”
sakin bir mizaç sergilerken mutfağın kimi boyutları aşan büyük operasyonlarında kontrolü kaybettiğini söylüyor. Mutfakta temiz ve düzenli bir işleyişle yemek hazırladığını belirten Biçer, profesyonel mutfaklara hakim çalışma kriterleri ve standartlarını ise şöyle anlatıyor: “Düzen ve temizliği çok severim. Misafirin önüne konulan ürünün hep aynı kalite, standart ve prezantasyonda olmasına özellikle dikkat ederim. Damak tadı da aynı olmalıdır. Bu olmadığı zaman agresif oluyorum.” BİR DÖNEN RESTORAN HAYALİ Son olarak Erdal Şef’e ileriye dönük yapmak istediklerini soruyorum. Neredeyse çocukluğundan beri 360 derece dönen butik bir restoranın hayalini kurduğunu anlatan Erdal Şef, “Ya mutfak dönecek ya da salon dönecek. Yemekte sohbet ederken bir bakmışsınız denize yönünüzü almışsınız, bir bakmışsınız karşı manzaraya selam veriyorsunuz. Bu bence çok heyecan verici” sözleriyle o büyük hayalini de paylaşarak keyifli aşçılık yolculuğuna son noktayı koyuyor.
“HEM BİLEĞİNİZ HEM YÜREĞİNİZ GÜÇLÜ OLACAK” Mesleğinde fark oluşturmayı, değişik konseptlere imza atmayı misyon edinen Erdal Şef’in mutfaktaki lezzet silahlarına gelirsek, “Hiç tereddütsüz kaliteli ürün, göz ve el becerisi” cevabını alıyorum. Kaliteyi salt ürüne bağlamamanın da önemli bir ayrıntı olduğunu anlatan Biçer iyi bir şefin el ve göz becerisi ve alt yapısıyla da o ürüne artı bir değer katabileceğini söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu meslekte bileğinize, yüreğinize güvenmiyorsanız başarı yakalamanız da mümkün değil. Bunlara sahip değilseniz güçlü olamazsınız. Çünkü kimse sizi tutmaz. Hem bileğiniz hem yüreğiniz güçlü olacak. Üretici, çalışkan olacak ve zaman aramayacaksınız” diyen usta şef yeni nesil gençliğe de bir gönderme yaparak, “Ama şimdiki gençlik çalışırken hep saate bakıyor. Mutfağın saati olmaz. Bu işe gönül vermişseniz önce bu kurala sadık olmanız gerekiyor” diye de ekliyor. “SABIR DA BİR YERE KADAR” DİYOR Biraz da şefi kendi ağzından tanımak istiyorum. Özetle aşçılık öyküsü böyle de, kendi iç dünyasında nasıl bir profil çiziyor, ne tür bir çalışma stiline sahip? “Mutfakta kim ben çok sakin, sabırlı çalışırım diyorsa o yalandır, ben ona inanmıyorum” diyerek sözlerine başlayan Biçer, özel yaşamında genelde
restaurant 68 hotel & hi-tech
Beş yıldızlı sofralarda Ramazan şöleni başladı Türkiye’nin beş yıldızlı mutfaklarında başlayan hummalı Ramazan telaşı nihayet sona erdi. 6 Haziran Pazartesi günü ilk iftar sofrasını misafirlerine açan profesyonel mutfaklar için şimdi aylar süren yorucu menü hazırlıklarının meyvelerini toplama zamanı! Geleneksel Türk mutfağının ana başlangıcı olan çorbalardan iştah açıcı ara sıcaklara, çeşit çeşit iftariyeliklerden zeytinyağlı seçeneklerine, vazgeçilmez nostaljik lezzetlerden damakları tatlandıracak enfes Türk tatlılarına kadar iddia ediyorum, bu Ramazan da sofralarda bayram havası esecek! Herkese hayırlı Ramazanlar diliyor, Türkiye’nin en özel sofralarından seçtiğimiz iftar menülerini ve Ramazan programlarını beğeninize sunuyoruz…
Fotoğraf: Hakkı Günerkan
The Plaza Hotel İstanbul’da The Plaza Hotel İstanbul’un 21. katında bulunan The Roof Restaurant, panoramik Boğaz ve İstanbul manzarasıyla 11 ayın sultanı Ramazan ayında leziz tatları ile değerli misafirlerini ağırlıyor. Ramazan’ın vazgeçilmezi olan, iftariyelikleri Anadolu’nun çeşitli bölgelerinin lezzetleri ile sunulurken, Türk mutfağının eşsiz lezzetleri ile zenginleştirilen menü, Ramazan’In vazgeçilmezi Güllaç ve alternatif tatları, Boğaz manzarası ile unutulmaz kılıyor. Ramazan’ın klasikleşen lezzetlerinden serpme iftariyelikleri özgün dokunuşlarla sunan Otel’in deneyimli şefleri, ara sıcaklarda da börek çeşitleri ve Türk tatlıları geçmiş zaman lezzetlerini günümüze yorumlayarak Ramazan yemeklerine farklı bir tat katıyor.
restaurant ramazan özel 70 hotel & hi-tech
Armada Otel’den üç seçenek Armada Otel, Ramazan ayında konuklarına üç özel seçenek sunuyor: Armada Otel, İstanbul’un tarihi merkezinde, Sultanahmet Camii, Ayasofya, Marmara Denizi’ne hakim manzarası ile lezzetli ve sağlıklı iftar menüsünü açık havada, canlı ud müziği eşliğinde sunmaya bu yıl da devam edecek. Armada Gezi Teknesi, Teras’ta iftar menüsünü, İstanbul’un en önemli ve tarihi camilerinin sıralandığı Haliç ve sonra Boğaziçi’nde seyir halindeyken ikram edecek. Ramazanı, eski İstanbul’un tarihi merkezinde doyasıya yaşamak isteyenler, gece Armada’da kalarak Teras’ta iftar ve Havuzlu Kahve’de sahur yemeği alabilecek.
Boğaz’a karşı Ramazan akşamları Conrad İstanbul Bosphorus, 11 ayın sultanı Ramazan’da misafirlerini Tarihi Yarımada manzaralı Manzara Restaurant’ta ağırlıyor. Türk ve Osmanlı mutfağından lezzetlerin yer aldığı menüde zeytinyağlılardan yöresel lezzetlere, geleneksel iftariyeliklere kadar her şey düşünülmüş. İftar yemeği gül reçeli, pastırma, tahin pekmez ve Ramazan pidesinden oluşan serpme iftariyelikler ile başlıyor. Ezogelin, tarhana ve lebeniye çorbası seçeneklerinin ardından yemeğe zeytinyağlılar ile devam edebilirsiniz. Ispanak ve yumurtalı pide, su böreği ve içli köfte ise sunulan diğer ikramlar. İç pilav eşliğinde kuzu tandır, bulgur pilavı ve kremalı ıspanak eşliğinde servis edilen marine edilmiş tavuk şiş ve ağır ateşte fırınlanmış dana antrikot tadına doyamayacağınız ana yemek çeşitleri.
Boğaz’a karşı iftar keyfi Geleneksel Türk mutfağına ait lezzetlere getirdiği kendine has yaklaşımlarla yıllardır lezzet ve kaliteden ödün vermeyenlerin ilk tercihleri arasında yer alan Gümüşsuyu Restaurant’ın Ramazan ayı için hazırladığı iftar menüsünde; yine geleneksel mutfağın en gözde lezzetleriyle, dünya mutfağının en çok tercih edilen farklı seçenekleri buluşuyor. Gümüşsuyu’nun her hafta yenilenerek farklı lezzetler eklenecek 5 adımlı İftar Menüsü; geleneksel iftariyelikler, çorba, ara sıcak, ana yemek, tatlı ve sınırsız içecek olarak sunuluyor. Ayrıca bozadan hurmaya, güllaçtan pideye, pestilden zerdeye iftar sofralarının vazgeçilmezi olan lezzetler de Gümüşsuyu Restaurant’ta Ramazan boyunca iftar sofralarınızı renklendirecek.
Eşsiz Boğaz manzarasına karşı Ramazan sofraları Boğaz manzarasının ayaklarınızın altında akıp gittiği panoramik manzaralı Cloud 7 Restaurant, terasında kurulacak iftar sofraları ile Ramazan ayı boyunca sizleri bekliyor. Hilton ParkSA İstanbul’un menüsü zeytinyağlı yaprak sarma, enginar, közde patlıcan salatası, Çerkez tavuğu ve çoban salatasından oluşan serpme mezelerle başlıyor. Çorbanın ardından, etli patlıcan dolma, ıspanaklı su böreği ve içli köfteden oluşan sıcak iştah açıcılar misafirlere ikram edildikten sonra marine edilmiş ızgara piliç, dana madalyon ve köfte ile fırınlanmış taze patates, fırınlanmış brokoli ve tereyağlı domates sosu ile sunulan levrek tava ana yemek alternatiflerini oluşturuyor. Ramazan ayının vazgeçilmez tatlısı güllaç yine sofradaki yerini alırken, kaymaklı ekmek kadayıfı, cevizli baklava size sunulan diğer Türk tatlıları.
Ramazan’ın en nezih ve konforlu adresi Bahar döneminde Akdeniz konseptiyle tamamen yenilenen Rocca, bu yıl Ramazan ayında iftar için nezih ve konforlu bir adres arayanlara, fasıl müziği eşliğinde zengin ve lezzetli bir iftar menüsü sunuyor. Akdeniz çanağına kıyısı olan birçok ülkenin lezzetlerini içinde barındıran Rocca Brasserie, Ramazan’a özel olarak hazırlanan geniş açık büfe menüsü ve restoranın şık atmosferinde keyifle dinlenecek geleneksel fasıl müziği eşliğinde, konuklarını aile ve dostları ile keyifli bir iftar sofrasına davet ediyor.
Panoramik İstanbul’a nazır Ramazan lezzetleri Renaissance Istanbul Polat Bosphorus Hotel’in roof katında yer alan 212 Restaurant, ferahlatıcı atmosferi ve iftar sofraları için hazırladığı birbirinden seçkin iftar menüleriyle ile Ramazan’a ev sahipliği yapıyor. Eşsiz Boğaz ve tarihi yarımada manzarası eşliğinde servis edilen lezzetler misafirlere hem damak hem de göz ziyafeti yaşatıyor. Ramazan’ın klasikleşen lezzetlerinden serpme iftariyelikleri özgün dokunuşlarla sunan beş yıldızlı otelin deneyimli şefleri, ara sıcaklarda da baklava yufkasında paçanga böreği ve demirhindi şerbeti gibi geçmiş zaman lezzetlerini günümüze yorumlayarak Ramazan yemeklerine farklı bir tat katıyor.
restaurant ramazan özel 72 hotel & hi-tech
İftarda 104 yıllık iftihar Türkiye’nin lezzet ünlüsü Develi, bu yıl da Ramazan ayında geleneksel ikramlarını misafirleriyle buluşturuyor. Geniş bir yelpazede hazırlanan özel iftar menüsüyle her damak zevkine hitap eden, 11 ayın sultanına yakışır sofralar tüm Develi restoranlarında misafirlerini bekliyor. Kendine has tadıyla gurme damaklara hitap eden kebaplarının yanı sıra özel iftar tabağı, kağıtta pastırma, semsek pidesi, içli köfte, Antep Usulü Kuru Patlıcan Dolması, tandırda firik pilavı, kaymaklı ekmek kadayıfı gibi lezzetler menüde sunulanlardan sadece bazıları…
The Grand Tarabya’da Ramazan başkadır The Grand Tarabya, Ramazan ayında Boğaz’a hakim manzarası ve tadına doyulmaz lezzetleriyle misafirlerine unutulmaz bir iftar sofrası sunacak. Her gün değişen birbirinden farklı mönüleri ile iftar akşamlarınızı renklendiren The Brasserie Restaurant, Ramazan ayında sizleri keyifli bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. İster ailenizle, ister misafirlerinizle İstanbul Boğazı’nın tüm güzelliklerini yaşayarak yapacağınız iftarlarınızı çok özel hale getiren The Brasserie’de Ramazan boyunca her akşam fasıl grubu müzik yapacak.
Ramazan sofralarının tüm güzelliği Hilton İstanbul Bosphorus’ta Hilton İstanbul Bosphorus’un muhteşem Boğaz manzaralı restoranı Bosphorus Terrace ile açık hava mekanı Veranda Terrace, Osmanlı ve Türk mutfağının seçkin örnekleriyle Ramazan boyunca iftar sofralarında sizlerle buluşuyor. Bosphorus Terrace Restaurant’taki açık büfe iftar yemeği, kuru meyveler, kuruyemiş çeşitleri ve iftariyeliklerle başlıyor. Zeytinyağlılar ve çorba servisinin ardından muhteşem ana yemekler ve zengin tatlı seçenekleri damaklarda lezzet şöleni yaratıyor. Veranda’da ise sizleri özel iftar menüsü karşılıyor. Günlük değişen Türk spesiyalleri ile karışık ızgara tabağı ve ızgara levrek fileto ana yemek alternatifleri olarak sunuluyor. Özel menü dilimlenmiş mevsim meyveleri, dondurma ile baklava, irmik helva, güllaç ve sütlaçtan oluşan Türk tatlı tabağı ile son buluyor.
Boğaz’a karşı Ramazan sefası Çırağan Sarayı bu yıl Ramazan’ı, Osmanlı ve Türk mutfağının otantik imza restoranı Tuğra ve enfes Boğaz manzaralı mekanı Laledan’da leziz iftar yemekleriyle karşılıyor. Görkemli sarayın büyüleyici atmosferi içinde, göz dolduran romantik ambiyansıyla Osmanlı mutfağı klasiklerini günümüz uyarlamalarıyla sunan Tuğra Restaurant, Ramazan’a özel leziz menüsü ile iftar yemeklerini şölene çeviriyor. Ramazan dönemi boyunca servis edilen özel hazırlanmış enfes menüde çeşit çeşit lezzetler, Demirhindi ve Hürrem Sultan gibi Osmanlı şerbetleri Tuğra’nın otantik ambiyansında tadılacak. Gecenin sonunda ise açık büfede sunulan geleneksel tatlılar damakları tatlandıracak.
Ramazan’da saray sofraları Hilton İstanbul Kozyatağı, Ramazan ayı boyunca Brasserie Restaurant’ta misafirlerine zengin menüsü, geleneksel tatları ve canlı fasıl ile nostaljik bir ramazan yaşatacak. Dünyanın dört bir yanındaki şık masalara mutfak sanatını taşımış olan Executive Şef Ahmet Arslan ve ekibi tarafından açık büfe olarak hazırlanan Ramazan menüsünde, Türk mutfağının vazgeçilmez iftariyelikleri, zeytinyağlılar, yöresel yemekler ve çok geniş bir tatlı büfesi yer alacak. Büfede Güneydoğu Birecik Usulü Tereyağlı Yeşil Mercimek Çorbası, Karadeniz Usulü Vişneli Pazı Sarması, Konya usulü Kıymalı Gül Böreği, Osmanlı Saray Usulü Erikli İncik Kebabı, Mengen Usulü Keşli Haluşka Mantısı, Mevlevi Usulü Zerdeçallı Soğan Dolması gibi farklı yörelere ait yemekler sunulacak.
Ramazan lezzetleri eşliğinde keyifli iftarlar Damaklardan silinmeyen Türk ve dünya mutfağı lezzetlerini geniş bir yelpazede sunan Shangri-La Bosphorus, Istanbul, Boğaz’ın muhteşem manzarasına sahip IST TOO Restoran’da, enfes ve zengin iftar büfesiyle 11 ayın sultanı Ramazan ayında misafirlerini keyifli akşamlara davet ediyor. Açıldığı günden beri lezzet tutkunlarının vazgeçilmez adresi olan IST TOO, Türk ve Akdeniz mutfağından Güneydoğu Asya mutfağına kadar seçkin örneklerin yer aldığı menüsü ile misafirlerine tadına doyum olmayan geleneksel lezzetler sunarken onları, farklı tatlarla da tanıştıracak. Osmanlı saray mutfağının lezzet mirasları ise iftar saatini lezzet şölenine dönüştürerek unutulmaz sofralara imza atacak.
restaurant ramazan özel 74 hotel & hi-tech
Ramazan’da Türk ve Osmanlı Mutfağı’ndan seçme lezzetler
Misafirlerini, ayrıcalıklı hizmet anlayışı ile ağırlayan Burgu Arjaan by Rotana ve Tango Arjaan by Rotana, Ramazan Ayı boyunca iftar sofralarını Executive Chef Rafet İnce tarafından hazırlanan Türk ve Osmanlı mutfağından seçme lezzetler ile donatıyor. Ramazan Ayı boyunca Burgu Arjaan by Rotana ve Tango Arjaan by Rotana’da iftarını açmak isteyenler canlı Ramazan müzikleri eşliğinde ve Rafet İnce tarafından özenle seçilen yemeklerin tadına bakacaklar.
Ramazan’a çok özel lezzetler Sheraton İstanbul Ataköy, Ramazan Ayı’nda birbirinden lezzetli menüleri sunmaya devam edecek. Dileyenler Cook Book ve Mey Türk restoranlarında keyifli bir iftar yemeğinde buluşurken dileyenlere de açık büfe ve set menü alternatiflerini sunan beş yıldızlı otel, iftarın en lezzetli sofralarını kuracak. Sadece Türk mutfağından değil, dünya mutfağından da sayısız özel yemeği kendine has özel yorumu ile sunan Cook Book, Ramazan Ayı’nda üç farklı gurme menüsüyle lezzet şöleni yaşatırken canlı fasıl dinletileriyle gönüllere seslenecek. Zengin iftar menüleri; iftariyelik, çorba, salata, mezeler ve zeytinyağlılar, sıcak yemekler, garnitürler, ev yemekleri ve tatlılardan oluşuyor.
Geleneksel iftar sofraları The Marmara Otelleri’nde The Marmara Otelleri, ödüllü şeflerin Ramazan’a özel hazırladığı menüleri ile misafirlerini zengin iftar sofralarında ağırlıyor. The Marmara Taksim içinde yer alan Tuti Restaurant’ta kurulan Sultan Sofrası’nda zengin geleneksel tatlar öne çıkıyor. Türk ve Osmanlı yemek kültürünü yansıtan menüde, serpme iftariyeliklerden oluşan başlangıç tabağı, zeytinyağlı çeşitleri, soğuk başlangıç yemekleri, Osmanlı şerbetleri ve pek çok tatlı seçeneği bulunuyor. The Marmara Şişli ile tarih, sanat ve iş dünyasının merkezinde konumlanan The Marmara Pera, Ramazan ayı boyunca her gün farklı iftar menüleri sunarken, The Marmara Esma Sultan, Boğaz manzaralı yemyeşil bahçesi, denizden ulaşıma imkân tanıyan iskelesi, açık mekânda 900 kişilik oturma düzeni ile konuklarına Ramazan boyunca eşsiz bir iftar keyfi yaşatmaya hazırlanıyor.
Renaissance Polat İstanbul’da iftara davetlisiniz On bir ayın sultanını Renaissance Polat İstanbul Hotel’de karşılayın. İftariyelikler, eski İstanbul’un özgün lezzetleri, Renaissance Polat spesiyalleri, geleneksel tatlıları ve şerbetleriyle, huzur veren fasıl eşliğinde eşsiz Ramazan sofraları sizleri bekliyor. Sevdiklerinizle birlikte paylaşacağız Daphne Restaurant & Grill’deki iftar yemeklerinde, zengin açık büfeden veya Marmara Balık Restaurant’ta iftar menülerinden tercih yapabilirsiniz. Toplu iftar davetleriniz içinde misafirleriniz için en uygun mönü ve fiyat alternatiflerini seçebilirsiniz. Ayrıca Ramazan ayı boyunca Renaissance Polat Patisseri’de, spesyalitesi güllacı, geleneksel Türk tatlılarını, lokum, şekerleme ve çikolataları beğeninize sunmaya devam ediyor.
Erciyes Dağı manzarasına karşı lezzetli iftar sofrası
Kayseri’nin en merkezi konumunda bulunan Radisson Blu Hotel Kayseri, Ramazan ayı boyunca, geleneksel anlayışta bir iftar programı hazırladı. Erciyes Dağı’nın muhteşem manzarasına karşı, üç ayrı menüde sunulan eşsiz lezzetler ile aileniz ve dostlarınızla bir arada olacağınız iftar programı sizleri bekliyor. Radisson Blu Hotel Kayseri’nin iftar menülerinden seçtiklerimiz arasında Yoğurtlu Den Çorbası; Dağ kekikli domates sos ile Peynirli su böreği; Fıstıklı iç Pilav ve Taze Kekik Sosu eşliğinde Geleneksel Kuzu Tandır, Yasemin Pilavı, havuç ve kabak ile Avcı Usulü Mantarlı GratineAntrikot; Tahin, Vanilyalı dondurma ve frambuaz sos ile Kayseri Nevzine tatlısı en özel tatları lezzetleri arasında geliyor.
Ramazan’ın özlenen lezzetleri İstanbul Marriott Hotel Şişli’nin yenilenen restoranı ‘The Dish Room Grill’de Ramazan ayı boyunca, misafirler The Dish Room Grill’de geleneksel Ramazan sofralarının nefis iftariyelikleri ile ızgara ağırlıklı yeni konseptiyle öne çıkan The Dish Room Grill’in kendi mutfağına has lezzetlerini bir arada tatma imkanına sahip oluyor. The Dish Room Grill’in ödüllü şefleri tarafından hazırlanan iftar lezzetleri set menü ve açık büfe olarak servis edilebiliyor. Zeytinden hurmaya, pastırmadan yöresel çorbalara kadar zengin bir iftariyelik tabağıyla başlayan set menüde humus, haydari, acılı ezme, patlıcan salatası ve zeytinyağlı fasülye gibi hem mevsime hem de geleneğe uygun mezeler ve etli pazı sarma, içli köfte, fındık lahmacun ve muska böreği gibi leziz ara sıcaklar sunuluyor.
restaurant ramazan özel 76 hotel & hi-tech
Elite World Otelleri’nde iftar sofraları Elite World Otelleri on bir ayın sultanı Ramazan ayı süresince Türk ve Osmanlı mutfağının en seçkin lezzetlerini, tasavvuf müziği eşliğinde açık büfe ve set menü olarak misafirlerinin beğenisine sunuyor. Elite World Otelleri şefleri tarafından Ramazan ayına özel hazırlanan; çavdar ekmeğinde bal kabağı çorbası, sıcak yaz akşamına soğuk bir lezzet katacak limon&limon tatlısı gibi Ramazan ayına özel lezzetleri mutlaka denemenizi öneririz. Şehrin merkezi Taksim’de yer alan Elite World İstanbul ve Elite World Prestige Otel, Florya’da yer alan Elite World Business Otel ve Elite World Van Otel’in iftar menüleri, ödüllü Executive Chef Mithat Yalçınkaya, Executive Chef Kemal Şenel, Executive Chef Mahir Karataş ve ekipleri tarafından hazırlandı.
Erguvan Restoran’da keyifli iftarlar Haliç Kongre Merkezi içerisinde büyüleyici bir manzaraya sahip Erguvan Restoran, Haliç kıyılarının tarihi dokusunu zengin iftar sofralarınız ile buluşturuyor. Haliç Kongre Merkezi, usta şeflerinin hünerli ellerinden çıkan geleneksel Ramazan mutfağına özgü tatları, zengin iftariyelik tabakları, Türk mutfağının leziz ana yemekleri ve tatlı çeşitleri ile konuklarının hem damaklarına, hem de gönüllerine hitap ediyor. Zengin iftariyelik tabağı ardından sofranıza mercimek köftesinden, ıspanaklı su böreğine kadar birçok lezzet eşlik ediyor. İçecek olarak dilerseniz Osmanlı ayranı veya ev yapımı limonata tercih edebilirsiniz. Yine birbirinden lezzetli Türk tatlıları bu zengin iftar menüsüne benzersiz bir tat katıyor. İftar yemeğiniz çay ve kahve ikramlarıyla tamamlanıyor.
11 Ayın Sultanı’na layık bir ziyafet Mövenpick Hotel Istanbul, Ramazan’a özgü geleneksel lezzetlerle bezenmiş, canlı fasıl müziğinin eşlik ettiği saraylara layık bir iftar büfesi sunuyor. Başaşçı Giovanni Terracciano ve ekibi tarafından hazırlanan iftar büfesinde Ramazan şerbeti, zengin iftariyelikler, Ramazan pideleri, börekler, zeytinyağlılar, yöresel çorbalar, ızgara ve kebap çeşitleri, mantı, döner ve Türk ve Osmanlı yemek kültürünü yansıtan seçkin örneklerin yanı sıra güllaç, ayva tatlısı, kaymaklı ekmek kadayıfı ve fırın sütlaç gibi tatlılar yer alıyor. AzzuR Restaurant’taki bu benzersiz ziyafetin ardından serinletici bir lezzetle ferahlamak için iftar büfesinde sunulan gurme Mövenpick dondurmalarını deneyebilirsiniz.
restaurant 78 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
İhraç başladı! ÖzÜ uluslararası mutfaklara genç umutlar taşıyor! Bir zamanlar Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmak yetişkin bir şef için bile yıldızlar kadar uzakken şimdilerde gelişen gastronomi, mutfak sanatları ve yeme içme endüstrisi sayesinde genç nesil daha 20’sini bulmadan o şık ve görkemli restoranların yolunu tutuyor… Şüphesiz o başarının önde gelen eğitim kurumlarından biri de, Özyeğin Üniversitesi. Dört yıldır Le Cordon Blue işbirliğiyle Türkiye’deki öğrencilerini uluslararası mutfak ve yemek kültürleriyle buluşturan üniversite bu yıl çok daha iddialı! İlk mezunlarını yılsonu itibariyle vermeye hazırlanan gastronomi okulu dünyanın dört bir yanına genç şef ve aşçı adaylarını ihraç etmeye başladı bile…
2
0 ülkede dünyaca ünlü aşçılar yetiştiren ve 120 yıldır en prestijli mutfak sanatları okulları arasında gösterilen Le Cordon Bleu, 2012 yılından beri İstanbul’da Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu bünyesinde eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Restoran Yönetimi ile bütünleşen ve dört yıllık bir programı kapsayan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Programı ile üniversite bünyesindeki öğrenciler bir taraftan dünya mutfaklarının tüm sırlarını öğrenirken diğer yandan edinmiş oldukları teorik bilgilerini Le Cordon Bleu International’in deneyimli Fransız eğitmen şefleri gözetiminde çeşitli uygulama dersleriyle pratiğe dönüştürüyor. Türkiye’de bir ilk olarak tam donanımlı mutfağı, gastroditoryum, ana mutfak, çok amaçlı mutfak ve pastaneden oluşan beş farklı alanda gerçekleştirdiği uygulamalı mutfak dersleri kapsamında Özyeğin Üniversitesi öğrencileri hem farklı ülke mutfaklarından yemekler hazırlıyor hem de hazırladıkları yemekleri Bistro, Fine Dining ve PDR seçeneklerinden oluşan 110 kişilik uygulamalı restoranında ve 80 kişilik banket odasında misafirlerinin damak tatlarına sunuyor. Bu yılın sonunda program kapsamında ilk mezunlarını vermeye hazırlanan Özyeğin Üniversitesi’nin davetlisi olarak uygulama restoranı L’Atelier Bleu’daydım. Bu sayede hem genç aşçıların yemeklerini tatma hem de onları mutfak ve servis esnasında gözlemleme şansı buldum. YÜZDE 100 UYGULAMALI EĞİTİM! İlk olarak şunu söyleyeyim, gastronomiye eğitimle gönül verenler adına üniversitenin uygulamalı restoranı L’Atelier Bleu eşsiz bir fırsat. Çünkü orada öğrenciler okulda edindikleri teorik bilgileri yine kendi okullarında, eğitmen şefler ve akademisyenlerin kanatları altında pratiğe dönüştürme şansı elde ediyor. Profesyonel iş dünyasında henüz bir stajyerken bile ne denli zorluklar yaşandığını söylemeye bile gerek yok sanırım. Bu açıdan bakacak olursak, bu genç arkadaşlarımız için bir üniversite bünyesinde, kendi okullarında ve bildik eğitmenleriyle profesyonel bir hayata atılmak son derece ayrıcalıklı bir eğitim olanağı olsa gerek… Ayrıcalıklı dediysem, özellikle altını çizmek isterim ki, L’Atelier Bleu’nun uygulamalı derslerinde tamamen profesyonellik hüküm sürüyor. Dışarıda yemek yediğiniz bir fine dining restoranda disiplin, yönetim, standartlar ve servis hizmetleri adına hangi katı
kurallar işletiliyorsa uygulama restoranında da benzer kurallar söz konusu... Öyle ki L’Atelier Blue’da kapıda başlayan profesyonel karşılama yemek bitimine kadar İngilizce olarak sürdürülüyor. Uygulama restoranında sipariş alımları, tabak servisleri ve diğer tüm detaylar büyük bir titizlik ve profesyonellikle son buluyor. Sanırsınız bir Michelin yıldızlı restoranda yemek yiyorsunuz. Oysaki bu hizmetin mimarları daha 20’li yaşlarda mutfağa ve gastronomiye gönül vermiş genç öğrenciler… MÜKEMMEL EĞİTİMCİ KADROSU Peki Le Cordon Bleu İstanbullu olmak ne tür bir farklılık? Bu öğrenciler çekirdekten nasıl bir eğitim sistemi ve müfredatla profesyonel mutfaklara hazırlanıyor? Öncelikle Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu mükemmel bir eğitimci kadrosuna sahip, onu belirteyim. Eğitimin mimarlarından biri Tekin Ertan ki kendisi de diğer öğretmenler gibi yurt dışı üniversitelerinden transfer edilmiş. 2008 yılından beri okuldaki hizmetlerini sürdüren Ertan, şu an gastronomi bölümü birinci sınıf öğrencilerine Yiyecek ve İçecek Yöneticiliği dersleri veriyor. LE CORDON BLEU TÜRKİYE DİREKTÖRÜ GASTRONOMİYE GÖNÜL VEREN BİR İDEALİST EĞİTİMCİ Defne Ertan Tüysüzoğlu, Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü. Kendisiyle yemek esnasında konuşma fırsatı bulduğum Tüysüzoğlu, 2012 yılında başlayan Özyeğin Üniversitesi- Le Cordon Bleu işbirliği sürecinin önemli noktalarını
restaurant 80 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
şöyle paylaştı: “2012 Temmuz ayında yaptığımız anlaşma çerçevesinde Le Cordon Blue tarafından atanan şeflerimizle hem üniversite programındaki gastronomi öğrencilerine mutfak dersleri vermekte hem de üniversite dışından bu işe meraklı olanlar ya da hali hazırda sektörde çalışıp bunu bir sertifikayla taçlandırmak isteyen öğrencilere sertifika programları vermekteyiz. Kabaca bu son dört sene içinde 650 mertebesinde sertifika öğrencisi mezun etmiş olduk. Üniversite öğrencilerimizin de ilk mezunlarını bu dönem veriyoruz. Sekiz tane öğrencimiz mezun olacak, çok da heyecanlıyız. Bu çerçevede şu anda ekibimizde dört tane Fransız mutfak şefimiz, iki tane de Fransız pasta şefimiz var. Bu şefler öğrencilerimize uluslararası teknikleri öğretiyorlar. Bu sayede öğrencilerimiz hem şeflerin tecrübelerinden faydalanmış oluyor hem de müfredatları çerçevesinde bir restoran deneyimi de yaşamış oluyorlar.” “ÜÇ MICHELIN YILDIZLI RESTORANLARA ÖĞRENCİ GÖNDERDİK” Defne Ertan Tüysüzoğlu ile sohbetim esnasında dünyada ünlü şeflerin yetiştiği en önemli adreslerden Michelin yıldızlı restoranlara ne kadar öğrenci gönderdiklerini sordum. “Bizim için önemli olan öğrencilerimizi gönderdiğimiz restoranın Michelin yıldızlı olması değil. İyi bir formasyona sahip şeflerin yanında çalışmaları, staj yapmaları bizim için çok daha önemli” diyen Ertan sözlerine şöyle devam etti: “Ama tabii bildiğiniz gibi farklı farklı değerlendirmeler var ve bu da nasıl bir yerde staj yapacakları konusunda fikir edinmemizi sağlıyor. Evet çok mutluyuz, üç Michelin yıldızlı restoranlara bile giden öğrencilerimiz var. Geçtiğimiz dönem birçok öğrencimiz oldu, yine bu dönem gidecek öğrencilerimiz var. Ne mutlu ki buradan çok farklı coğrafyalara giden öğrencilerimiz de mevcut. Örneğin iki öğrencimiz staj için Çin’e, bir öğrencimiz Almanya’ya, bir tanesi Fransa’ya, bir tanesi Danimarka’ya, üç tanesi de Belçika’ya gidiyor.” ÖLCE: “14 HAFTADA RESTORAN VE SERVİS SİSTEMİNİN ÖN EĞİTİMİNİ VERİYORUZ” Özyeğin Üniversitesi öğretim görevlilerinden biri de, Özgür Ölce. L’Atelier Bleu’da haftada bir, 5 ders kredili ders veren Ölce, programın detaylarını şu sözleriyle anlattı: “Ders programımız ilk haftasında restoran, servis ve mutfak standartlarıyla geçiyor. Devam eden haftalar boyunca rezervasyon sistemiyle kabul ettiğimiz misafirlerimizi uygulamalı restoranımızda ağırlıyoruz. Bu gerek okul bünyesindeki akademisyenler oluyor gerekse dışarıdan rezerve yapmış insanlar oluyor. Kişi başı 25 TL olarak fiks
ücretlendirme yaptığımız restoranımızda misafirlerimize bir başlangıç ardından iki tane ana yemek (seçmeli) ve çay veya kahve eşliğinde tatlı servisi yapıyoruz.” Ölce konuşmasının devamında uygulamalı restoranın öğrencilere sağladığı avantajları ise şöyle özetledi: “Bu uygulamalı dersi almak öğrencilerimize bir restorandaki servis, mutfak bölümüyle ilgili ön bilgi veriyor. Tabii ki 14 haftalık süreç bir restoran ya da otel pratiğine tam anlamıyla denk olmuyor. Ama en azından öğrencilerimiz 150 gün, 1200 saatlik stajları öncesinde haftada iki gün, dörder saatten de olsa bir restoranın nasıl işlediği ve servisiyle ilgili yerinde bilgi sahibi olma imkanını yakalıyor.” PAŞAMEHMETOĞLU: “ÖĞRENCİLERİMİ İYİ BİR İŞLETMECİ OLARAK YETİŞTİRMEKLE SORUMLUYUM” İşin insan kaynakları, örgütsel davranış, liderlik ve mülakat yönetimi kısmında Yard. Doç. Dr. Ayşın Paşamehmetoğlu var. Öyle ya gastronomi salt mutfaktan, yemek yapmaktan ve servis etmekten ibaret değil. Otel Yöneticiliği ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümü öğrencilerini bir işletmeci olarak yetiştirmekle sorumlu olan Paşamehmetoğlu, bir yandan öğrencileri her yönüyle iyi birer işletmeci olarak hayata hazırlarken bir yandan da mülakat yönetimi, liderlik tipleri, bitirme tezi ve literatür tarama konusunda eğitimler veriyor. PROFESYONEL ŞEF FİKRET ÖZDEMİR’DEN EĞİTİME TAM DESTEK Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Radisson Blu Hotel Şişli ve Pera Executive Şefi Fikret Özdemir de Özyeğin Üniversitesi’ni ziyaretim sırasında oradaydı. Belli ki o da profesyonel bir şef gözüyle genç öğrencileri desteklemek ve eğitim süreçlerine ucundan da olsa bir katkıda bulunmak için L’Atelier Blue’yu ziyaret etmişti. Profesyonel bir şef olarak eğitimin her türlüsünü desteklediğini içtenlikle dile getiren Özdemir, “Çünkü her işin başı eğitim. Ne kadar iyi eğitim alırsanız geleceğe o kadar sağlam temellerle bağlanırsınız” dedi. Profesyonel mutfaklarda usta çırak ilişkisinin önemine vurgu yaparak sözlerine devam eden usta şef, bununla birlikte mutfak eğitiminin de kariyer gelişimini destekleyici önemli bir sac ayağı olduğunu belirterek, “Benim daima gücüne ve etkisine inandığım bir
sistem var ki, o da usta çıraklığın arkasından gelen iyi bir eğitimin ustanın geleceğinin şekillenmesinde önemli bir zemin olacağı. Bu bakımdan ne sadece usta çıraklık ne de eğitim diyebiliyorum. İşin akademik boyutunda sadece yemek pişirmeyi öğrenmek de değil kastettiğim; bir mutfağı tasarımı, yönetimi, liderliği, muhasebesi, finansı, hukuku ve insan kaynaklarıyla tam teşekküllü öğrenmek anlatmak istediğim. Bu bakımdan Özyeğin Üniversitesi’nin gastronomi bölümünde öğrencilere sunulan eğitim olanaklarını son derece başarılı buluyor ve bir şef olarak da kendilerini sonuna kadar desteklediğimi belirtmek istiyorum. Bugün de zaten bu sebeple buradayım” dedi. “KÖTÜ YEMEK YOKTUR, İYİLEŞTİRİLEBİLİR YEMEK VARDIR” Bu arada yemek tadımına da şahit olduğum Fikret Usta’dan öğrencilerin yaptıkları yemeklerle ilgili bir değerlendirme yapmasını da istedim. “Her yemek iyidir, kötü yemek yoktur” diyen profesyonel şef, “Bende kesinlikle kötü yemek yoktur, bu yemeği nasıl iyileştiririz diye bir kavram vardır. Onlar daha öğrenciler ve yemek yapmayı yeni yeni öğreniyorlar. Tabii ki herkesi memnun etmek çok zor. Ben de zaman zaman misafirlerimi memnun etmeye çalışıyorum. Bu arada başaramadıklarım da oluyor. Bugün burada Risotto ve Caprese Salad yedim, onun arkasından Tiramisu geldi. Açık konuşmak gerekirse, içlerinde en çok Tiramisu’yu beğendim. Tabii daha çok yolun başındalar. Eğitim ve pratikle ileride çok daha iyi işler çıkaracaklarından eminim.” SUALP: “UYGULAMALI DERSLERDEN ÇOK MEMNUNUM” Eğitmenler dedim, profesyonel şefler dedim ama işin en önemli kısmında hatta merkezinde öğrenciler yok mu? Onları da unutmamak gerek düşüncesiyle bir kısa sohbetimi de uygulamalı dersin servis öğrencilerinden Sibel Sualp
ile yaptım. Otel yöneticiliği dördüncü sınıf öğrencisi olduğunu söyleyen Sualp uygulamalı restoran ve mutfak eğitimine dair düşüncelerini şöyle paylaştı: “Bu dersten gerçekten çok memnunum. Kimi konularda tabii ki bizim için zorlayıcı olabiliyor. Fakat eğitim ve öğrenme anlamında bizlere çok şey kattığı tartışılmaz. Özellikle bu alanda ilerlemek isteyen öğrenciler için oldukça faydalı bir ders ve uygulama alanı olduğunu düşünüyorum. Aynı şeyi mutfak dersleri için de söyleyebilirim. Orada da yemek yapmayı öğreniyoruz ve Fransız kültürüne daha kapsamlı adapte oluyoruz.” Günün sonunda benim için de çok keyifli bir yemekti… Servis kalitesi kadar yemeklerini de başarılı bulduğum L’Atelier Bleu öğrencilerine gelecekte başarılar diliyor, emeği geçen tüm eğitmenleri tebrik ediyorum…
restaurant 82 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Öztiryakiler’den gastronomi etkinliklerine tam destek Öztiryakiler yurdun dört köşesinde yapılan gastronomi etkinliklerinde şeflerin yanında olmayı sürdürüyor.
E
ndüstriyel mutfak sektörünün Türkiye’deki ilk üretici firmalarından biri olan Öztiryakiler, sektör lideri olmanın getirdiği öncü misyonuyla topluma karşı duyarlı ve sorumluluğunun bilincinde, ulusal ve uluslararası birçok etkinlik için ana mutfak sponsorluğu üstleniyor. ÖZTİRYAKİ: “ULUSAL AŞÇILIK KAMPI BİR SOSYAL SORUMLULUK PROJESİDİR” 20- 30 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 2. Ulusal Aşçılık Kampı’nın sponsorluğunu üstlenen Öztiryakiler, “Daha güçlü bir aşçılık için!” sloganı ile yola çıkan Aşçılık Okulu Mezunları Derneği (AŞOMDER) ile birlikte Türkiye’de eğitim veren 42 üniversitenin “Aşçılık”, “Gastronomi”, “Gastronomi ve Mutfak Sanatları”, “Mutfak Sanatları ve Yönetimi” programlarında bulunan eğitici ve öğrencileri bir araya getiren bu büyük etkinlikte Mengen Kaymakamlığı, Mengen Belediyesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mengen Aşçılar Mesleki Teknik Anadolu Lisesi ile birlikte destekleyenler arasında yer aldı. Öztiryakiler Yön. Kurulu Başkan Yardımcısı Tahsin Öztiryaki konuya ilişkin olarak “Bizim yıllardır yurt içinde ve yurt dışında destek olduğumuz etkinliklerde amacımız mutfağımızı doğru anlatmak, ona hak ettiği değerin verilmesini sağlamak. Bu noktada sizin de destek olmanız Türk mutfağını dünyaya anlatmanız lazım.” dedi. Tahsin Öztiryaki Dünya standartlarında üretim yapan tüm
yerli üreticilerin bu anlamda destek beklediklerini belirtti. Tahsin Öztiryaki şeflerin ortak bir noktada buluşarak, gerek kendilerini gerek sektörü geliştirecek faydalı etkinliklerde rol almalarından dolayı mutlu olduğunu, bu doğrultuda karşılık beklemeksizin yapılan bu tarz etkinlikleri sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirdiklerini söyledi. YEMEK YARIŞMALARININ EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ Mutfak sanatlarına ve gastronomiye ilginin artması ile bu alanlarda yapılan faaliyetler de çeşitlendi. Yemek yarışmaları, festivaller, paneller gibi sektörün gelişimini ve paylaşım alanı oluşturmayı hedefleyen etkinliklerde sponsor olarak yer alan Öztiryakiler 15-16 Nisan’da Alanya bakliyat yarışmasında yöresel tatların sergilendiği festivalde profesyonel ekipmanlardan oluşan 10 ayrı mutfak kurdu. YEREL TATLAR SPONSORU Dünyanın tüm zeytin coğrafyalarını toplantı, panel ve sunumlarla yakınlaştırmayı, ortak sorunlara çözüm için uluslararası köprüler kurmayı hedefleyen ilk Slow Olive etkinliğinin de ana mutfak sponsoru olan Öztiryakiler, Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde 14-17 Nisan tarihlerinde kurduğu mutfaklarda yerel tatların ön plana çıkarılmasına yönelik yapılan bu özel faaliyete destek oldu.
2. ULUSAL GASTRONOMİ FESTİVALİ’NİN DE TERCİHİ Bu yıl ikincisi Bursa’da düzenlenen ve Öztiryakiler’in ana mutfak sponsorluğunu üstlendiği 2.Ulusal Gastronomi Festivali 25-27 Nisan’da çok yoğun katılımla gerçekleştirildi. Lise düzeyi aşçı yemek yarışmacıları, üniversite düzeyi aşçı yemek yarışmacıları, yılın en iyi lisesi, yılın en iyi üniversitesi, engelliler ve ev hanımları kategorilerinde yapıldı. Pizza kategorisinin de olduğu, şeflerin ve öğrencilerin motivasyonunu arttırmayı, yaratıcı bir rekabet ortamında eğlenmeyi ve takım ruhunu yükseltmeyi hedefleyen etkinlikler yoğun ilgi ile izlendi. GAZİANTEP GASTRONOMİSİNE DESTEK Gaziantep gastronomi turizminin geliştirilmesi amacıyla 29 Nisan-1 Mayıs tarihlerinde yapılan Gaziantep Yemek Yarışması ve 4 Mayıs’ta da yapılan 2. Geleneksel Beynelmilel Gaziantep Yemekleri Yarışması’nda yine uluslararası bir platformda ana mutfak sponsoru olarak yer alan Öztiryakiler Asya, Afrika ve Avrupa’dan ülkemize öğrenim görmek amacıyla gelmiş öğrencilerin Gaziantep yemeklerini uygulamalı olarak yaptıkları mutfakları kurdu. Gastronomi dalında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilmeye hak kazanan Gaziantep’te endüstriyel mutfak sektörünün öncü markası olan Öztiryakiler’in kurduğu mutfaklar, hem ulusal hem de uluslararası katılımcıların taktiri ile karşılandı. Basının yoğun ilgi gösterdiği, alanında uzman şefler, üniversitelerin turizm, otelcilik ve aşçılık okullarından öğrencilerin yanı sıra vatandaşların da katılımı ile yapılan yemek yarışması renkli görüntülere sahne oldu. Çeşitli ödüllerin verildiği yemek yarışmalarında; üniversiteler, şefler ve down sendromlu öğrenciler, nineler ve torunlar birbirleri ile yarıştı. TRAKYA LEZZETLERİ DE PİŞTİ 200’den fazla şef, şef adayı öğrencinin katıldığı 7-8 Mayıs’ta Edirne’de düzenlenen Trakya Yemek Festivali için 8 yarışmacının aynı anda yarışabileceği profesyonel mutfaklar Öztiryakiler tarafından Deveci Han Kongre ve Kültür Merkezi’ne kuruldu. Çok renkli ve yoğun geçen yarışmalar bölgenin gastronomideki yerine ve yerel lezzetlerine dikkat çekti.
restaurant 84 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Somonun öz vatanından İstanbul’a tattırmak için geldiler Türkiye pazarına yönelik hedef yükselten Norveç, Deniz Ürünleri Konseyi’nin düzenlediği somon tadımıyla d.ream Akademi’de tabiri caizse somon şov yaptı. Etkinliğe damgasını vuran ise hiç kuşkusuz Bocuse D’or’un ödüllü şefi Gunnar Hvarnes’in hazırladığı Somon Kebap oldu…
N
orveç Deniz Ürünleri Konseyi’nin bu yıl İstanbul’da düzenlediği Norveç Deniz Ürünleri Akademisi, 23 Mayıs tarihinde d.ream Akademi’de düzenlendi. Etkinliğe, Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Direktörü Maria Kivijarvi Heggen, Bocuse D’or Avrupa 2016’da gümüş madalya sahibi olan Norveçli şef Gunnar Hvarnes ve deniz ürünlerinin, sağlıklı diyet, sağlıklı yaşam ve aktif hayat üzerindeki etkilerini araştıran, Norveç Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırma Enstitüsü Araştırma Direktörü Akademisyen Livar Froyland katıldı. Etkinlikte ayrıca Norveç’te üretim yapan Marine Harvest yöneticisi Mert Keçeci de sponsor olarak yerini aldı.
HEGGEN: “TÜRKİYE’YE SON 3 YILDA SOMON İHRACATI %50 YÜKSELDİ” Etkinlik öncesinde kısa bir söyleşiyle bir araya geldiğimiz Maria Kivijarvi Heggen, Norveç Deniz Ürünleri Akademisi’ni Norveç deniz ürünlerinin nasıl pişirilmesi gerektiği, sağlık için yararları ve deniz ürünleri kaynaklarının nasıl sürdürülebilir yönetilebildiğini paylaşabilmek adına bu etkinliği düzenlediklerini belirtti. Türkiye’de Norveç deniz ürünlerine olan ilginin her geçen gün arttığını kaydeden Heggen, “Burası çok enteresan bir pazar. Türkiye’de son üç senedir daha fazla balık tüketimi ile ilgili bir gelişme söz konusu. Balık tüketiminde genel bir artış var ama somonda her sene yüzde 50 oranında bir artış oldu. Bunun çift taraflı bir çabanın eseri olduğunu düşünüyorum. Konseyimiz yeni pazarlar araştırma konusunda Norveç’teki firmalara destek verdiği gibi Marine Harvest da yine bu bilinçle Türkiye’deki yatırımlarına devam ediyor” dedi. “TÜRKİYE’YE İHRACATIMIZ UZUN VADEDE ARTACAK” Türkiye pazarına dönük 2016 yılı hedeflerini de paylaşan Heggen, “Uzun vadede bakıldığı zaman Norveç balıklarının ve somonun Türkiye’de büyüyeceği aşikar. Bu sene fiyat algısı nedeniyle ufak bir azalma var. Zaten somon dünyada her sene daha fazla talep edilen bir ürün olmasına rağmen Norveç Hükümeti bu konuda çok tedbirli ve talebi karşılayacak üretimi maalesef gerçekleştiremiyor. Bunun için de acele etmiyor. Çünkü doğal kaynaklarını, bilinçli balık üretimini doğaya zarar vermeyecek şekilde azar azar çoğaltıyor. Dolayısıyla talep tam olarak karşılanamadığından bu genel anlamda fiyata yansıyor.”
dedi. Türkiye’deki tüketici eğilimlerinin ete daha yönelimli olduğunu ancak son yıllarda bilinçli tüketicilerin sağlık faktörleri sebebiyle etten balığa kaymaya başladığını aktaran Heggen, “Et de sağlıklı ama görüyoruz ki Türkiye’de Diyabet 2 alanında büyüyen bir sağlık sorunu da var. Bu da bilinçli tüketici tarafından etten daha çok balık yemeye giden bir alışkanlıkla hem kendi sağlıklarına yatırım yapıyorlar hem de daha çok balık tüketiyorlar” diye konuştu. “HAFTADA EN AZ 1 KERE SOMON” Norveç deniz ürünlerinin tüm dünyada yerel mutfaklara adapte edildiğini belirten Heggen, balık seçerken nelere dikkat ettiğini de anlattı. Türkiye’de en çok kalkan balığını yemeyi sevdiğini dile getiren Heggen, balık seçerken biraz Türklere benzediğini söyleyerek, “Tıpkı Türkler gibi balık tezgahını ziyaret ederim ve taze ne var ona bakarım. Somon en çok satın aldığım balık diyebilirim. Birçok kullanım ve pişirilme şekli olduğundan somonla birçok farklı lezzet yapabiliyorum. Sushi, ızgara ve fırında somon en çok tercih ettiklerim oluyor.” dedi. “BOCUSE D’OR ÖDÜLLÜ ÜNLÜ ŞEFTEN SOMON KEBAP” Norveç Deniz Ürünleri Akademisi’ne dünyanın en prestijli aşçılık yarışması olan Bocuse D’or Avrupa 2016’da gümüş madalya sahibi olan Norveçli şef Gunnar Hvarnes de katıldı. D.ream grup bünyesindeki şefler için bir atölye çalışması gerçekleştiren Hvarnas; somon, morina, uskumru balıklarını pişirme, kesme ve sunum teknikleri konusunda tecrübelerini paylaştı. Ünlü şef, Türk ve Norveç lezzetlerini buluşturan ‘Somon Kebap’ tarifini basın mensuplarıyla birlikte pişirdi. Bugüne kadar aldığı dört altın, iki gümüş ve iki bronz madalyayla Bocuse d’Or’un yıldızı parlayan ülkelerinden Norveç’in gümüş madalyalı şefi Gunnar Hvarnes, Yaz Somonu adlı workshopta somon kebap dışında yaz aylarına damga vuracak 3 özel lezzeti daha basın mensuplarına tattırdı. Somon Carpaccio ve Nohut Yatağında Fırınlanmış Somon basın mensuplarından tam not aldı. Sağlıklı beslenme trendleriyle birlikte Türk mutfağına giren somon balığını Türklerin en sevdiği yerel lezzetlerle birleştiren Norveçli şef Gunnar Hvarnes, “Somonu yerel mutfaklara uygun bir lezzet olarak sunma fikri ile çıktığımız bu yolda yaptığımız yeni tarifler beni çok heyecanlandırdı. Somon Kebap, Somon Carpaccio ve Nohut Yatağında Fırınlanmış Somon tarifleri yaz aylarının en çok tercih edilen balık yemekleri olacak diye düşünüyorum.’’ FROYLAND: “BALIK, KALP KRİZİ RİSKİNİ AZALTIYOR” Deniz ürünlerinin, sağlıklı diyet, sağlıklı yaşam ve aktif hayat üzerindeki etkilerini araştıran, Norveç Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırma Enstitüsü Araştırma Direktörü Akademisyen Livar Froyland da Norveç Deniz Ürünleri Akademisi için İstanbul’a geldi. Froyland, deniz ürünleri ve sağlıklı yaşamla ilgili çok önemli bilgiler paylaştı.
restaurant 86 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Tropicana’dan ‘yeni pastane serisi’ Türkiye’nin en iyi bilinen yörelerinden topladığı meyveleri ve dünyaca ünlü meyve suyu uzmanlığı ile kısa sürede meyve suyu pazarında güçlü bir yer edinen Tropicana, nostaljik pastane tatlarından esinlenerek yarattığı Tropicana Pastane Lezzetleri serisini tanıttı.
D
ünyanın en çok satan 1 numaralı meyve suyu markası Tropicana’nın yeni lezzetleri; pastanelerin unutulmaz tatları, ferahlatıcı Limonata, İnce Parçacıklı Portakal ve Vişneli içecekleri raflarda yerini aldı. Tropicana’nın üç yeni lezzeti ünlü sanatçı Derya Baykal’ın nostaljik pastane tarifleri ve Saffet Emre Tonguç’un tarihsel pastane kültürü
sohbetleri ile renklenen etkinlikte tanıtıldı. Ev davetlerinin vazgeçilmez tatları pastane ürünleri, kek, börek ve hamur işleri ile çok uyumlu olan Tropicana Pastane serisi içeceklerinin lezzetli ikramlarla birlikte tadıldığı etkinlikte lezzetlerin uyumu ve içeceklerin ferahlatıcı etkisi dikkat çekti.
konuşması konuklara nostaljik anlar yaşattı. Saffet Emre Tonguç 1800’lerde Beyoğlu Pera bölgesinde başlayan pastane kavramının Türk gastronomi tarihindeki önemini anlattığı sohbetinde İstanbul pastanelerinin tarihten bu yana sahip oldukları ‘ilk’ lere yer verdi. Saffet Emre Tonguç konuşmasında neden en çok Karadenizlilerin pastaneci olduğu sorusuna da tarihsel çerçevede yanıt verdi. NOSTALJİK LEZZETLER Tropicana Pastane Lezzetleri serisi üç yıllık bir araştırma geliştirme çalışmalarının ardından ortaya çıkmış bir ürün serisi. Limonata, parçacıklı Portakal ve Vişne içeceklerinden oluşan seri için Türkiye’nin en ünlü pastaneleri taranarak geniş bir araştırma dönemi kaydedildi. Türk pastane meşrubatları kültürünün devamı niteliği taşıyan Tropicana Pastane Lezzetleri serisi özellikle içecek dışı diğer pastane lezzetlerinin yanında ki uyumu ile dikkat çekiyor.
ÇİLİNGİR: “TÜRKİYE PAZARINA ÜÇ YIL ÖNCE GİRDİK” PepsiCo Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü Alpagut Çilingir, “Tropicana Türkiye pazarına 3 yıl önce girdi. Türk tüketicisinin en çok tükettiği aromaları ambalajlı meyve suyu olarak sunduk. Türkiye’nin tercih edilen yerel meyvelerini, isimleriyle özdeşleşmiş, en bilinen yörelerinden topladık ve tüketiciyle buluşturduk. Tropicana Pastane serisi ile yerel meyvelerin ardından yerel değerlerimizi de koruduğumuzu ispat ediyoruz. Türkiye’nin yıllar öncesine dayanan pastane kültürünü o lezzetlerin Tropicana uzmanlığı ile harmanlanmış yeni versiyonları ile kutluyoruz. Pastane lezzetlerimizin yanına en çok yakışan ve yaz günlerinde ferahlamak için ilk akla gelen unutulmaz pastane içeceklerimizi tüketicilere sunuyoruz.” diye konuştu. BAYKAL VE TONGUÇ İLE NOSTALJİK PASTANE SOHBETİ Lansmanda konuklara ikram edilen lezzetlerin tariflerini hazırlayan Derya Baykal, “Pastane kültürü yedikleriniz ve içtikleriniz ile bir bütünü oluşturur. Pastaneden yediğiniz bir kekin ya da poğaçanın tadı kokusu yıllar sonra bile unutulamaz anılarda yer eder, bu sebeple Tropicana’nın yeni serisi ile pastane kültürünü devam ettirmesi ve o lezzetlerle bizi tekrar bir araya getirmesi çok kıymetli” şeklinde konuştu. Ünlü seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç, İstanbul’un eski pastanelerini ve pastane kültürünü anlattığı
restaurant 88 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Electrolux Profesyonel Metro Horeca Günleri’ne renk kattı
Electrolux Profesyonel, profesyonel mutfak ekipmanlarıyla Metro Horeca Günleri’ne renk kattı…
M
etro Toptancı Market’in, Türkiye’nin 14 ilinde 22 mağazada düzenlediği Horeca Günleri 2016 17 Mayıs’ta İstanbul’da sona erdi. 11 Nisan’da Samsun’da başlayan etkinlik; Kayseri, Malatya, Gaziantep, Adana, Konya, Alanya, Antalya, Denizli, Bodrum, İzmir, Bursa, Eskişehir ve İstanbul’daki Metro Mağazalarında düzenlenen etkinliklerle devam etti. Ünlü şef Danilo Zanna etkinlikler kapsamında Electrolux Profesyonel tarafından kurulan show mutfaklarında ziyaretçilere Electrolux Profesyonel’in air-o-steam Touchline kombi fırınlarında pişirilen ikramlıkları sunarken aynı zamanda tarifler paylaştı. Metro Horeca Mutfak Günleri’ne birbirinden ilginç yarışmalar da ayrı bir renk kattı.
DANİLO ZANNA KİMDİR? Danilo Zanna, 15 Nisan 1982 tarihinde İtalya’nın Prato kentinde doğdu. Ünlü İtalyan şeflerle çalışarak İtalyan mutfağı hakkında uzmanlaştı. Daha sonra İtalyan Aşçı şef, bir Türk’le evlenerek İstanbul’a yerleşti. Zanna, aşçılık, TV şefliği, danışmanlık ve restoran işletmeciliği görevlerini bir arada yürütmektedir. Planet Mutfak Kanalı’nda kendi programı olan İtalyan İşi adlı programı hazırlayıp sunan Zanna, The Pizza Co Restoran’ın da sahibidir. Aynı zamanda Kadir Has Üniversitesi İstanbul Culinary Enstitute’de her ay İtalyan yemekleri workshop’u hazırlamakta ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
Burger tutkunlarından Hellmann’s’lı kutlama 28 Mayıs’ta İstanbul’un en sevilen burger mekanlarında kutlanan Hellmann’s Burger Day ‘de tüm burger severler keyifli ve bol lezzetli bir gün geçirdi.
D
ünyanın 1 numaralı mayonezi ve lezzeti zirveye çıkaran soslarıyla Hellmann’s, 28 Mayıs Dünya Burger Günü’nü tüm burger tutkunları ile birlikte İstanbul’un sevilen burger mekanlarında kutladı. Tüm burger severlerin keyifli ve bol lezzetli bir gün geçirdiği Hellmann’s Burger Day’de tüm gün lezzetli etkinlikler gerçekleşti. Burgerleri ile öne çıkan Any Arnavutköy’de Dünya Burger Günü’ne özel olarak mini burgerler bol patates kızartması eşliğinde burger severlere ikram edildi. ÜNLÜ ŞEF GABRIELE SPONZA’DAN KEYİFLİ WORKSHOP Any’de düzenlenen “Sauce LAB” bölümünde ise, ünlü şef Gabriele Sponza çok sayıda davetli, sektör profesyoneli ve basının katılımı ile renkli bir workshop gerçekleştirdi. Hellmann’s‘ın sevilen soslarına farklı malzemelerle yorum
katarak 12 farklı sos çeşidi hazırlayan ünlü şef, sos tariflerini ve sırlarını davetliler ile paylaştı. Hellmann’s’ın nefis soslarıyla kutlanan Hellmann’s Burger Day’de, burger tutkunları için; Burger House, Burger Lab, Bosjnak Karaköy, Heisenberg, Ragione, Black Angus, Gran ve Daily Dana Caddebostan’da güne özel indirimlerin yanı sıra sürpriz etkinliklerde düzenlendi. “YILIN SOSYAL BURGERİ” Karaköy Burger Lab’de gerçekleşen Burger Savaşları’nın ön elemesi bu sürpriz etkinliklerin en heyecanlılarındandı. Ön elemede sosyal medyada en çok like alan burgerin sahibi Özcan Ergin Sevsay, hazırladığı özel burgerile “Yılın Sosyal Burgeri” seçilerek finale katılmaya hak kazandı.
restaurant 90 hotel & hi-tech
gastro güncel
Şeflerin sesine kulak veren Unilever Food Solutions, “Güvenilir Eller Projesi’ni başlattı Ev dışı gıda sektöründe her iki işletmeden birine ulaşan Unilever Food Solutions, Gıda Güvenliği Derneği işbirliğiyle ‘Güvenilir Eller’ Gıda Güvenliği Eğitim Programı’nı başlattı.
U
nilever Food Solutions, geçen yıl bağımsız bir araştırma şirketiyle gerçekleştirdiği Türkiye Şef Araştırmasına katılan şeflerin %80’inin ‘Gıda Güvenliği’ alanında eğitim almayı en önemli ihtiyacı olarak tanımlamasının ardından harekete geçti. Şeflerden alınan bu değerlendirmeyle yola çıkan Unilever Food Solutions, Gıda Güvenliği Eğitim Programı başlatıyor. ‘Güvenilir Eller’ gıda güvenliği eğitimleri, Türkiye genelinde tüm mutfak ekiplerine ulaşabilmek için online platformda hazırlandı. Uzun yıllar Unilever Food Solutions ajandasında en üst sırayı koruyacak projede, ilk yıl 5.000 şefin eğitimleri tamamlaması hedefleniyor. Üç yılda da 30.000 şefin eğitimlere katılarak, gıda güvenliği sertifikası sahibi olması planlanıyor. Güvenilir Eller Gıda Güvenliği Eğitimi, çapraz bulaşma, fiziksel ve kimyasal tehlikeler, temizlik, üretim güvenliği ve HACCP uygulamaları olmak üzere toplam beş ayrı bölümden oluşuyor. Şeflerin gıda güvenliği alanındaki bilgi eksiği ve gelişim ihtiyacını karşılamak amacıyla Gıda Güvenliği Derneği işbirliğiyle ‘Güvenilir Eller’ Gıda Güvenliği Eğitim Programı için sektör temsilcilerinin de katılımıyla bir tanıtım toplantısı düzenledi. Tanıtım toplantısına, Unilever Food Solutions Türkiye, Orta Asya ve İran Genel Müdürü Önder Arsan, Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, Yemek Sanayicileri Derneği Başkanı Sedat Zincirkıran, Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği Başkan Yardımcısı Aslı Pasinli ve Aşçılar Derneği Başkanı Fikret Özdemir katıldı. Gıda Güvenliği Derneği tarafından içeriği oluşturulan ve her konu için farklı modüllerden oluşan online eğitim programıyla, gıda güvenliği konusunda temel bilgiler şeflere verilecek.
ARSAN: “3 YILIN SONUNDA 30 BİN ŞEFE ULAŞMAYI HEDEFLİYORUZ” Unilever Food Solutions Türkiye, Orta Asya ve İran Genel Müdürü Önder Arsan yaptığı açılış konuşmasında, Türkiye’nin ilk ve tek en kapsamlı gıda güvenliği eğitim programını başlattıklarını vurguladı. Arsan, “Unilever Food Solutions olarak, sektörümüzde yine bir ilke imza attık. Güvenilir Eller projesinde, Türkiye’nin ilk ve tek kapsamlı online eğitim programını oluşturduk. Bu projemizle uluslararası bir açılım da yapmak istiyoruz. Hazırladığımız online eğitim modüllerini Unilever Food Solutions Türkiye olarak diğer faaliyette olduğumuz ülkelere de taşımayı hedefliyoruz. İlk yıl 5.000 şefimizin ve 3 yılın sonunda da 30.000 şefimizin gıda güvenliği eğitimini tamamlayarak sertifikalarını almalarını sağlayacağız” dedi. SANER: “İSME ÖZEL SERTİFİKA VERECEĞİZ” Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, dünyada her yıl gıda zehirlenmelerinden 325.000 kişinin hastanelik olduğunu ve 5.000 kişinin de öldüğünü belirtti. Saner, “Ev dışı tüketim sektöründe çalışan herkesin, müşterilerinin tüketimine sunulan gıdaların güvenliğini sağlamakla yükümlülüğü bulunuyor. Gıdalardaki risk faktörlerinin göz önünde bulundurularak müşteriye ulaştırılmadan önce gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. ‘Güvenilir Eller’ Eğitimleri, şeflerde gıda güvenliği konusunda farkındalık yaratmayı ve bilgi açığını kapatmayı hedefleyen bir proje. Eğitimi tamamlayan şeflerimize isimlerine özel Türkiye Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifikalarını göndereceğiz” dedi.
ZİNCİRKIRAN: “ANADOLU’DAKİ ŞEFLERİMİZ DE TEMEL BİLGİLERLE DONANACAK” Yemek Sanayicileri Derneği Başkanı Sedat Zincirkıran yaptığı değerlendirmede, “Toplu Yemek Sanayicileri Derneği olarak çok geniş bir alanda sorumluluğumuz bulunuyor. Toplu yemek şirketleri olarak, fabrikalardan hastanelere, kamu ve özel kuruluşlardan üniversitelere kadar pek çok kuruma yerinde ve taşımalı yemek hizmeti sunuyoruz. Toplu yemek sektöründe yaklaşık 350.000 kişi çalışıyor. Personelin hepsinin gıda güvenliği eğitimlerini kendi imkanlarıyla alabilmeleri çok zor. Bizler için bile bu işin lojistiğini sağlamak çok çetrefilli. Şirketlerimizde gıda mühendisleri tarafından üretim süreçlerimizin her aşamasını değerlendirilmesini sağlıyoruz. Bu proje sayesinde inanıyorum ki Anadolu’dan birçok şefimiz gıda güvenliği konusunda temel bilgilerle donanacak. Mutfaklarında öğrendiklerini uygulayacak” görüşünü belirtti. PASİNLİ: “GIDA GÜVENLİĞİ ALANINDA ATILACAK HER ADIMIN PARÇASIYIZ” Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği Başkan Yardımcısı Aslı Pasinli, “Türkiye’de 77.000 restoranda, her gün milyonlarca öğün yemek yeniliyor. Restoranların yaklaşık 30.000’den fazlası da İstanbul’da bulunuyor. TURYİD olarak da 165 marka olarak 480 noktada hizmet veriyoruz. Yıllık 2 Milyar ciroluk bir sektör yaratıyoruz. Genel yeme-içme sektörünün de %10’una karşılık geliyor. TURYİD üyeleri olarak yılda 25 milyonun üzerinde ağırlama gerçekleştiriyoruz. TURYİD’de her zaman amaçlar doğrultusunda güç birliğini artırmaya inanıyoruz. Sektörel bilgi, iletişim ve eğitim konularını odağımıza alıyoruz. Sektörü temsil eden ve ileriye taşımaya çalışan yeme-içme markaları olarak gıda güvenliği alanında da atılacak her adımın bir parçası olmak istiyoruz. Bu anlamda TURYİD olarak yolumuz ‘Güvenilir Eller’ projesiyle de kesişti. Online eğitimlerden üyelerimizin faydalanması için teşvik edeceğiz.”
ÖZDEMİR: “ONLINE PROGRAMLA KENDİMİZ İÇİN EN UYGUN ZAMANDA EĞİTİM ALABİLECEĞİZ” Aşçılar Derneği Başkanı Fikret Özdemir ise “Biz şefler olarak her mutfaktayız. 5 yıldızlı bir otelin mutfağında varız. Köşedeki ev yemekleri yapan lokantada da. Öğlen yemek yediğiniz restoranda varız. İş yerinizin yemekhanesinde de. Gelen misafirlerimizin sağlıkları bizlere emanet. Hata kaldırmaz bir sektörde en iyi hizmeti vermek zorundayız. Ama işin gerçeğinde de çok uzun saat dilimlerinde mutfaktayız. Güvenilir Eller Gıda Güvenliği Eğitimlerinin online olması sayesinde Türkiye genelinde tüm şeflerimizin kendileri için uygun olacak zamanda eğitimleri alabileceğini inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu. Gıdaların hazırlanmasından, depolanmasına, hammaddelerin tüketim aşamasına kadar olan süreçte karşılaşılabilecek tehlikelerden eğitimlerde bahsedilecek. Eğitim programında, hijyenik uygulamalar ve sıcaklık kontrolü de dahil olmak üzere, tehlikeleri azaltmak ya da yok etmek için gerekli önlemler de incelenecek. Beş modülden oluşan ilk ve tek online kapsamlı gıda güvenliği eğitimlerini tamamlayan şeflere, Gıda Güvenliği Derneği onaylı isme özel sertifika ulaştırılacak.
restaurant 92 hotel & hi-tech
gastro güncel
Barilla Grubu karbon ayak izini %23 azalttı Sürdürülebilir tarım projelerinin gelişmesine tüm dünyada destek veren Barilla Grubu, sürdürülebilir durum buğdayı alımını yüzde 50 artırırken, su tüketimini yüzde 19, karbon salımını ise yüzde 23 oranında azalttı.
İ
talyan gıda devi Barilla, global ortamdaki büyümesini sürdürürken, karbon ayak izini de küçültüyor. “Sizin için iyi, Gezegen için iyi” stratejisi ile her gün 100’ü aşkın ülkede 50 milyon insana ulaşan Barilla Grubu, mali ve sürdürülebilirlik raporlarını açıkladı. Global hacim olarak 2014’e kıyasla geçen yıl yüzde 2 büyüme yakalayarak 3,383 milyar Euro ciroya imza atan şirket, cironun yaklaşık yüzde 4’ü oranında 147 milyon Euro tutarında da yatırım gerçekleştirdi. Sürdürülebilir tarım projelerini destekleyen Barilla, tüm dünyada sürdürülebilir buğday alımını yüzde 50 artırırken, su tüketimini yüzde 19, karbon salımını ise yüzde 23 oranında azalttı. BARILLA: “KAR ODAKLI BİR ŞİRKET DEĞİLİZ” Barilla’nın 2012 yılında çevresel, finansal ve endüstriyel yönetim alanında hayata geçirdiği “Sizin için iyi, Gezegen için iyi” stratejisinin başarısını kanıtlayarak ekonomik verilere ve sürdürülebilirlik sonuçlarına yansıdığını belirten Barilla Yönetim Kurulu Başkanı Guido Barilla, “Barilla olarak kar odaklı bir şirket değiliz. Halka açık bir şirket olmamamıza rağmen, halka açık bir şirket gibi tüm üretim süreçlerimizi ve finansal sonuçlarımızı şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz. Zor bir ortama rağmen, 2015 yılında şirketimiz küresel olarak büyümesini sürdürdü. İtalya’da ise pazar ortalamasından daha yüksek bir performans sergiledik. Barilla Grubu olarak makarna tüketiminin yüksek olduğu gelişen pazarlarda büyümeye ve ürünlerimizle fırsatlardan yararlanmaya kararlıyız. Bu kararlılığımızın temel hedefi, Akdeniz yaşam tarzından esinlenerek lezzetli, sağlıklı, keyifli bir beslenme tarzını teşvik etmek ve herkesin gıdaya eşit erişim hakkına sahip olmasını sağlamak” açıklamasını yaptı.
147 MİLYON EURO’LUK YATIRIM GERÇEKLEŞTİ Performans açısından başarılı bir yılı geride bırakan Barilla’nın 2015 yılı cirosu, faiz etkisinden arındırılmış olarak yüzde 2 artış göstererek 3,383 milyar Euro’ya yükseldi. Faiz, vergi ve amostisman öncesi kâr (FAVÖK) cironun ortalama yüzde 13’ünü oluşturdu. 2014 yılında 427 milyon Euro olan bu rakam, 440 milyon Euro’ya yükseldi. Kalite ve çalışmalarında teknolojiye önemli yatırım gerçekleştiren Barilla Grubu’nun 2015 yılındaki yatırım harcamaları cironun yaklaşık yüzde 4’ü oranında 147 milyon Euro olarak gerçekleşti. Grubun 2014 yılında 250 milyon Euro olan borçlanması 170 milyon Euro’ya gerilerken, satış hacimleri ise 2014 seviyesini korudu. COLZANI: “AVRUPA VE ABD’DE YÜZDE 4 BÜYÜME YAKALADIK” Bir önceki yılın sonuçlarını değerlendiren CEO Claudio Colzani, “Operasyonel ve finansal performansımızdan çok memnunuz. Ancak, insanların, gezegenin ve toplumun esenliğine katma değer sunabilmek de en az bunlar kadar önemli. Yaptıklarımızın karşılık bulması, itibar endeksindeki konumumuz, PETA gibi sivil kuruluşlar tarafından takdir edilmemiz, sağlıklı ve yenilikçi ürünlerle tüketicilerimize vaatlerimizi yerine getirebiliyor olmamız, gurur verici olmanın ötesinde yolumuzun doğruluğunu da teyit ediyor. Bunlar karlılıktan çok daha önemli bizim için” dedi. Barilla Grubu’nun yeni ürün lansmanlarıyla İtalya haricinde Avrupa pazarında bir önceki yıla göre yüzde 4 büyüme yakaladığını kaydeden Colzani, aynı büyümeyi ABD pazarında da yakalayan grubun mevcut ürünlerinin yanı sıra “Pronto” makarna, Premium ve glutensiz segmentinde de önemli bir performans yakaladığını söyledi.
Şeflerin Kulübü ClubRational’de
‘En İyi Tarif Kampanyası’
A
yrıcalıklı sektörel hizmetler ve benzersiz faydalar sağlayan şeflerin kulübü ClubRational, eşsiz bir bilgi ve iletişim platformudur. Peki bu platformda ClubRational üyelerini neler bekliyor? Cihazların kullanımı ve farklı pişirme teknikleri için video arşivi, SelfCookingCenter 5 Senses için son sürüm güncellemeler, Rational Servis Partnerlerinden birine en hızlı ve kolay erişim, tüm cihaz serileri için işletim, kullanım ve uygulama kılavuzları, mutfaklar için ilham kaynağı uluslararası tarif veritabanı ve daha pek çok şey. Profesyonellerden profesyonellere yönelik uluslararası tarif veritabanını Türk yemekleriyle daha da zenginleştirmek için Rational Türkiye, Rational kullanıcısı Türk şeflerini tariflerini paylaşmaya davet ediyor.
Bu yıl ilk defa düzenlenen “Rational ile En İyi Tarif” kampanyası kapsamında her ayın birincisi ve yıl sonunda belirlenecek yılın en iyileri hediyelerini sahiplenecek. RATIONAL KULLANICILARI ÜCRETSİZ KATILIYOR Rational kullanıcısı herkes, “Rational ile En İyi Tarif” kampanyasına ücretsiz olarak katılabilir. Tek yapmanız gereken ClubRational’e ücretsiz üye olduktan sonra Rational ile hazırladığınız tariflerinizi paylaşmaktır. Kazananlar ise Rational Almanya genel merkezine gönderilen tariflerden, Rational Avrupa Bölgesi Sorumlu Şefi Alexander Jelitto’nun önderliğindeki jüri tarafından belirlenecektir. Mart ayı itibariyle devam etmekte olan kampanyada her ayın en iyi tarifinin sahibi, özel kutusunda 6’lı et bıçağı seti kazanacak. Yılsonunda ise, yılın en iyi üçüncü tarifinin sahibi özel damascus çeliği bıçak, en iyi ikinci tarifin sahibi Dick bıçak seti ve yılın en iyi tarifi sahibi ise çift kişilik haftasonu tatili kazanacak.
restaurant 94 hotel & hi-tech
gastro aktüel
Aroma’dan yüzme sporuna destek Aquamasters ve Türkiye Yüzme Federasyonu işbirliği Marmaris Belediyesi’nin destekleriyle 18-22 Mayıs tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenecek olan ‘Uluslararası Arena Aquamasters Yüzme Şampiyonası’ geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yüzme sporunun efsane ismini ağırlayacak. Türkiye’nin meyve suyu markası Aroma, ana sponsoru olduğu Aquamasters Yüzme Şampiyonası’na içecek sponsoru da oldu. Sponsorluk kapsamında, bu yılın Mayıs ve Ekim aylarında gerçekleştirilecek olan iki şampiyonada sporcuların, hakemlerin ve görevlilerin içecek ihtiyaçları Aroma Su ve Aroma meyve suları ile karşılanacak. Aroma olarak daha önce offroad, voleybol ve koşu sporlarına destekleyen çalışmaları ile spora sporcuları desteklemeye önem verdiklerine dikkat çeken Aroma Yönetim Kurulu Başkan Ali Metin Duruk, “Aroma olarak glisemik indeksi düşük meyve sularımız ve 8,15’lik doğal PH değere sahip Aroma Su ile sektörümüzde öne çıkıyoruz. Spora verdiğimiz desteğin bir kanıtı olarak ana sponsoru olduğumuz Aquamasters Yüzme Şampiyonası’na içecek sponsoru da olduk” dedi.
Dorak Holding’ten anlamlı yardım
Ramazan sofraları Fora zeytin ile bereketlenecek Sofralık zeytin ürünlerinin lider markası Fora Zeytin, zeytinden zeytinyağına ve zeytin ezmesine kadar uzanan geniş ürün yelpazesiyle bu ramazan ayında da sofraların vazgeçilmez lezzeti olmaya aday. Türkiye’de geleneksel olarak oruç, bereketi temsil eden zeytin ile açılıyor. Hafif, besleyici ve hazmı kolay bir besin olan zeytin, son senelerde Ramazan’ın yaz mevsimine denk gelmeye başlamasıyla birlikte hem sahur hem de iftar sofralarına renk katan bir lezzet olarak çokça tercih ediliyor. Fora Zeytin, gıdaları hijyenik kapalı ambalajda almayı tercih edenlerin yanı sıra, yine hijyenik koşullarda tadına bakarak almak isteyen tüketicileri de düşünerek satış noktalarında hem paketli hem de dökme zeytinlerini birlikte satışa sunuyor.
Dorak Holding bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Sur Balık restoranları ve SurPlus Restaurant, Anneler Günü’nde gelirlerinin bir kısmını “Çocuğa Şiddete Dur De” kampanyasına aktardı. Arnavutköy, Sarayburnu, Haliç ve Cihangir’deki şubelerinin yanı sıra Ankara Çankaya ve Nevşehir Avanos’ta balık tutkunlarını ağırlayan Sur Balık ile et ve kebabı eşsiz İstanbul manzarası eşliğinde sunan Surplus Restaurant, Anneler Günü’nde önemli bir kampanyaya destek vererek, elde edilen hasılatın bir bölümü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayten Zara ve psikoloji bölümü son sınıf öğrencileri tarafından yürütülen kampanyaya aktarıldı.
1. Bakliyat Şenliği ve Sempozyumu düzenlendi Türkiye’nin önerisiyle, Birleşmiş Milletler (BM) 2016 yılını Uluslararası Bakliyat Yılı ilan etmişti. Bakliyat ile sağlıklı beslenme sağlıklı hayat projesi kapsamında “1.Bakliyat Şenliği ve Sempozyumu” 17 Mayıs 2016 tarihinde İTO Cemile Sultan Korusu’nda düzenlendi. Sempozyumdaki konuşmasında, bakliyatın anavatanının Türkiye olduğunu kaydeden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün raporuna göre, mercimek ve nohut üretimi yapılacak dünyadaki 4 ülkeden birisi, Türkiye’dir. Bakliyat üretimine uygun; toprak yapısına, yerli tohumlara ve ekim bilgisine sahibiz. Nitekim bakliyat üretimi için verilen 0.20tl/kg pirim desteğinin 0.40 tl/ kg’a çıkarılması, mazot ve gübre desteğinin arttırılması, verimi yüksek sertifikalı yerli tohumlarla üretimin yapılması, genç nüfusun tarımda çalışmaya teşvik edilmesi, üretimin planlanması gibi çalışmaları yapmaya devam edersek, 2023 yılına kadar bakliyat ürünlerinde, 1 milyar Dolar ihracat rakamına ulaşabiliriz.”
Bulgurda inovasyon Duru Bulgur’dan geldi 15 çeşit bulgurla en fazla bulgur çeşidine sahip olan Duru Bulgur, yemek yapmaya vakti olmayan tüketicileri için ürettiği Dual Bulgur serisiyle taş değirmenin eşsiz lezzetini ve doğallığını sofralara taşıyor. Duru Bulgur Dual Serisi, kullanım kolaylığı ve zamandan tasarruf sağlayan tamamen doğal hiçbir katkı maddesi içermeyen bulgur karışımlarından oluşuyor. Duru Dual ürünlerinin içeriğindeki tüm bileşenlerin (bulgur-mantar, bulgur - nohut, bulgur - mercimek, bulgur -şehriye) pişme süreleri de aynı olan ürünler, 15 dakikada sofralardaki yerini alıyor.
Kitchenette ürünler ile de farklı! Kitchenette, tarladan sofraya felsefesi ile mevsimsel ve en taze ürünleri kullanarak menüsünü düzenli olarak yeniliyor. Her zaman taze ve lezzetli yemekler sunan Kitchenette, menüsünü hazırlarken konuklarının iyi yaşamasına önem veren, en kaliteli ürün ve gıdaları kullanmaya dikkat ediyor. Tedarikçilerini özenle seçen Kitchenette, sağlıklı ve dengeli beslenmeye önem veren misafirleri için menülerinde “Himalaya Tuzu” kullanmaya başladı. Gerçek tuz olan kristal tuzların en kalitelilerinden biri olan Himalaya tuzu ile hazırlanan yemekler tüm Kitchenette’lerde misafirlerle buluşuyor. İtalya’nın özel çiftliklerinden gelen özel ve taze peynirleri, güvenilir et, balık ve tavuk ürünleri de Kitchenette…
Pinkberry Türkiye’de
5 yaşında En taze ve kaliteli malzemeler kullanılarak hazırlanan ve tüm dünyada tutkuyla tüketilen “dondurulmuş yoğurt”markası Pinkberry Türkiye’de ki 5. yaşınını kutluyor. 2005 yılının Ocak ayında ilk mağazasını Batı Hollywood’da açan Pinkberry, benzersiz tadıyla o kadar çok sevildi ki tüm dünyaya hızla yayıldı. 2011 yılında Türkiye’ye gelen Pinkberry, ülkemizde de yoğun ilgiyle karşılandı. Mükemmel kokusu ve tadıyla günün her saatinde tercih edilebilen Pinkberry İstanbul’da yedi mağazasıyla hizmet veriyor. Yüksek fruktozlu mısır şurubu,renklendirici ve yapay tatlandırıcı içermeyen birbirinden leziz aromalı Pinkberry dondurulmuş yoğurdu dönemsel taze meyvelerle ve 30 ek lezzetiyle mutlu etmeye devam ediyor.
restaurant 96 hotel & hi-tech
gastro aktüel
İftar sofranızda bol malzemeli güllaca yer açın Hafif ve midede ağırlık hissi oluşturmaması sebebiyle özellikle Ramazan Ayı’nda tercih edilen güllaç, Osmanlı saray mutfağının gözde tatlılarından biri. Bolulu Hasan Usta, 35 yıldır günlük olarak kendi çiftliklerinden topladığı süt ve Gaziantep’ten gelen boz Antep fıstığıyla hazırladığı güllaçla iftar sofralarının vazgeçilmezi olacak. Malzemenin en doğalıyla hazırlanarak lezzetinden ödün vermeyen Bolulu Hasan Usta’nın güllacı içeriğindeki protein, B ve E vitaminleriyle de hem bağışıklığı kuvvetlendiriyor hem ruhu sakinleştiriyor.
Dört saatte pişirilen balkan yemeği Fliya Kosova kültürünün en önemli unsurlarından fliya, tam dört saatte hazırlanarak servis ediliyor. Pişirilişi gözlemeyi andıran fliyanın en önemli farkı ise sacın üstünde değil, altında pişmesi… Kosova Prizrenliler Derneği Başkanı Gülen Aksu Türker, fliyanın Kosova ve Arnavut kültüründe farklı bir yerinin olmasını şöyle açıklıyor: “Fliya, bizim kültürümüzün en önemli yapıtaşlarından biri. Fliya oldukça zahmetli bir hazırlanış sürecine sahip olduğu için her zaman pişirilemiyor. Sadece özel günlerde hazırlanıyor. Dernek olarak her yıl düzenlediğimiz Fliya Fest’te bu özel yiyeceğimiz elbirliğiyle hazırlanıyor. Fliya bir bakıma biz Kosovalıların Balkan göçleri sırasında çektiği zahmeti de temsil ettiği için bizim için önemli. Bu nedenle, hem kültürel zenginliğimizi tanıtmak, hem de göç ve getirdiklerine dikkat çekmek amacıyla, Fliya Fest’in yanı sıra her yıl Sirkeci Garı’nda ‘Bir Kofer Bir Sandık’ adlı bir başka etkinlik de düzenliyoruz. Bu etkinliğimiz de Kosovalıların Balkan göçleri sırasında, sadece, adına ‘kofer’ dediğimiz bir tür bavul ve bir sandık ile yani adeta apar topar gerçekleştirdiği göçü de temsil eden bir etkinlik olarak öne çıkıyor.”
Electrolux Profesyonel T.A.G.G.’in mutfak sponsoru oldu Electrolux Profesyonel, T.A.G.G. markasının 2016-2017 Sonbahar\Kış Koleksiyonu’nda “Profesyonel Mutfak Sponsoru” olarak yer aldı. Markanın tasarımcısı Gökay Gündoğdu’nun ev sahipliğinde 17 Mayıs Salı akşamı NEF Bebeköy’de gerçekleşen lansmanda air-osteam Touchline fırınlarda hazırlanan beef Wellington, gökkuşağı pazısı, enginar ve cheesecake’ten oluşan mönü en az koleksiyon kadar davete damgasını vurdu. Electrolux Profesyonel’in air-o-steam Touchline kombi fırın, kuzineli elektrikli ocak, ecostore buzdolabı ile kurguladığı profesyonel mutfakta, TOI Restoran’ın şefi İsmet Saz tarafından hazırlanan konsept yemekler davetliler tarafından büyük beğeni toplandı.
Unilever Food Solutions geleceğin şefleriyle mutfağa girdi Ev dışı gıda sektöründe şeflerin gelişimine büyük önem veren ve bu doğrultuda öncü çalışmalar gerçekleştiren Unilever Food Solutions, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Antalya’da aşçılık okullarından 17 öğrenciyi şef yarışması için ağırladı. Aşçılık okullarından geleceğin şef adaylarının katıldığı etkinlikte, otel kanalında en çok tercih edilen tatlı ve yemekler için Unilever Food Solutions Mutfak Yöneticisi Yasemin Ataman’ın yönetiminde bir mutfak eğitimi verildi. Gün boyunca aşçılık öğrencileri Unilever Food Solutions şeflerinin gözlemleriyle bir değerlendirmeden geçirildi. Unilever Food Solutions’ta kariyer imkanları hakkında bilgi verilen öğrencilerden üçü, ‘Stajyer Şef’ olarak yaz döneminde ekibe katılma hakkı kazandı. ‘Yaz Proje Stajı’na katılacak aşçılık öğrencileri, yaz süresince Akdeniz Bölgesi’ndeki otellerde Unilever Food Solutions ekibi ile birlikte ‘Temalı Geceler’ konseptinin uygulanmasına destek olarak önemli bir deneyim kazanacaklar.
Sealed Air’a ‘Şeffaf Mutfak’ ile Altın Pusula ödülü Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından bu yıl ‘Birlikte Daha Güzel’ temasıyla; 15.’si gerçekleştirilen Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri sahiplerini buldu. Ödül kazanan projelerden biri de Çekmeköy ilçesindeki; gıda ve içecek üretim tesisleri, restoranlar, kafeler, cateringler, okullar, şarküteriler ve kasaplar gibi tüm yeme içme mekanlarının uygun hijyen standartlarına ulaşmasını hedefleyen Şeffaf Mutfak Projesi oldu. Sealed Air Genel Müdürü Gökhan Özdöl projeyle ilgili şöyle konuştu: “Yaklaşık bir yıldır Çekmeköy ilçesindeki tüm gıda işletmelerinin uygun hijyen standartlarına ulaşması için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Periyodik olarak denetlenen işletmeler içerisinde standartlara uygun olanları Şeffaf Mutfak Sertifikası ile ödüllendiriliyor ve takibine devam ediyoruz.”
‘Norveç’in Tadına Bakın’ Norveç Ulusal Günü’nde Norveç Büyükelçisi Janis Bjorn Kanavin ve Türk şefler Burhan Altuğ Tezer ve Hasan Tatar mutfağa girdi. Büyükelçi ve şefler, Norveç ve Türk lezzetlerini birleştirerek “Somon İmambayıldı” pişirdi. Şefler Hasan ve Altuğ Norveç somonunu alıp Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden olan sağlıklı ve heyecan verici imambayıldıya dönüştürmeyi öneriyor. “Norveç’e olan gezimizde Norveç’teki somon yetiştiriciliği sisteminden çok etkilendik. Şef olarak bizler de sadece lezzetli yemekler pişirmekten değil, aynı zamanda onların buz gibi ve temiz suların olduğu güzel bir yerden geldiğini bilmekten mutluyuz” dediler. Büyükelçi Janis Bjørn Kanavin “Türk mutfağı çok lezzetli ve yerel geleneklerden ilham alıyor. Bana Norveç somonunu yeni ve değişik şekillerde hazırlayabileceğimizi öğretiyor” diyerek bu genç ve yetenekli şeflerin Norveç’in en ünlü deniz ürünlerini alıp Türk mutfağına uyarlamalarından memnun kaldığını belirtti.
W Secret Garden’dan Havaianas’lı yaza merhaba
Beşiktaş’ın otantik ve yerel dokusunu Nişantaşı’nın üst sınıf alışveriş olanaklarıyla birleştiren W Hotel, modern tasarımın lüksle birleştiği W Secret Garden’ı yaz sezonu için açtı. W Hotel ve Havaianas işbirliğiyle düzenlenen yaz sezonu açılış partisinde davetlilere detox atıştırmalıklar ikram edildi. Davette peeling’ler ve Reflexology Ayak Masajı uygulanırken katılımcılar hediye edilen Havaianas terlikleri kendi isteklerine göre kişiselleştirdi. Açılışta ayrıca çekiliş kazananlar W Istanbul’da konaklama ve W Secret Garden’da yemek voucher’ları kazanma şansı elde etti.
Yarının kadın aşçılarına global destek Hizmet sektörünün güçlü global markası Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi, geleceğin Türk kadın aşçıları için anlamlı bir projeye imza attı. Sancaktepe Fehmi Yılmaz Kız Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ndeki öğrencilerin eğitimini desteleyen Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi, proje kapsamında gerekli tüm ekipmanlarla donatılmış yemek atölyesini öğrencilerin kullanımına açtı. Atölyede kullanılacak tüm ham madde tedariğini de sağlayacak olan Sodexo staj kapılarını öğrencilere aralarken, başarılı öğrencilerin yüzde 20’si ise Sodexo çalışanı olma imkânı bulacak. Açılışta Türkiye’deki kadın aşçı sayısının azlığına dikkat çeken Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Genel Müdürü Ahmet Zeytinoğlu, “Dünya genelindeki kadın aşçı oranlarıyla karşılaştırdığımızda, ülkemizdeki rakamlar maalesef oldukça az. Biz Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi olarak, kadın istihdamına yönelik gösterdiğimiz titizliği, kadın aşçılarımız noktasında da gösteriyor ve bu projemizle profesyonel mutfaklarda daha fazla kadın aşçımızın yer almasını hedefliyoruz” dedi.
restaurant 98 hotel & hi-tech
marka
Barilla glutensiz makarna üretimine başladı Barilla’nın gluten hassasiyeti olanlar ve glutensiz beslenmeyi tercih edenler için özel reçeteyle ürettiği yeni glutensiz makarna, İtalya ve ABD’den sonra 4 çeşidi ile Türkiye’de raflarda yerini aldı.
D
ünyanın lider makarna üreticisi Barilla, 10 yıllık Ar-Ge çalışmasının ardından ürettiği gerçek makarna lezzetindeki glutensiz ürününü Raffles Hotel’de düzenlediği basına yönelik bir lansmanla tanıttı. Barilla Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Güneş Karababa, Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Oya Özden ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Kalaycı katıldı’nın katılımı ile gerçekleşen toplantıda glutensiz beslenme ve diyetin gündelik hayatta uygulanmasının kolay olmadığını belirten Barilla Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Güneş Karababa, hem lezzet hem çeşit olarak kısıtlı bulunabilen glutensiz ürünlerin Çölyaklıların hayatlarını sürdürebilmeleri için olmazsa olmaz olduğunu kaydetti. KARABABA: “ÇÖLYAKLILARIN YANINDA OLACAĞIZ” Barilla’nın lezzetleri ve vereceği destekle Çölyaklıların yanında olacağını söyleyen Karababa sözlerini şöyle sürdürdü; “Barilla olarak 139 yıldır üretimimizi kurucumuz Pietro Barilla’nın ‘Çocuklarınıza yedirmeyeceğiniz hiçbir şeyi üretmeyeceksiniz’ prensibi ile yapıyoruz. Barilla glutensizin geliştirilmesi ve üretim aşamasında İtalyan Çölyak Derneği ile yakın bir çalışma gerçekleştirdik. Makarnanın üretimi için ürünün içerdiği maddeler, hammadde kontrolü, üretim süreçleri, fırınların yeterlilikleri, personel eğitimi, sağlık ve hijyen prosedürleri gibi tüm kriterler İtalyan Çölyak Derneği tarafından denetlendi. Türkiye’de de Çölyakla Yaşam Derneği bizim bu alandaki en önemli yol göstericimiz oldu. Her iki dernekle de gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan gurur duyuyoruz. İtalya’da Molino Andriani tesislerinde Barilla tarafından özel bir reçete ile geliştirilen glu-
tensiz ürünümüzün Ar-Ge çalışmaları, ürünün gerçek makarna lezzetinde ve diriliğinde olabilmesini sağlamak için neredeyse 10 yıl sürdü. Ve geçtiğimiz yıl itibari ile önce İtalya ve hemen ardından ABD’de satışa sunduğumuz Barilla Glutensiz, bugünden itibaren Türkiye’de dört çeşidi ile raflarda olacak.” GERÇEK MAKARNA LEZZETİ VEREN İÇERİK VE ÜRETİM TEKNOLOJİSİ Barilla Glutensiz’in bu kategorideki ürünlerden en büyük farkının, ona gerçek makarna lezzetini sağlayan içeriği ve üretim teknolojisi olduğuna dikkat çeken Karababa, “Çölyaklılar hâlihazırda, mısır tadında ve makarnanın diri kıvamından uzak ürünler yiyor. Barilla ise, sarı mısır, beyaz mısır ve pirincin belli oranlarda yer aldığı özel içeriği ile bildiğimiz makarna lezzetinde ve kıvamında bir ürüne imza attı” diye konuştu.
marka güncel
Aksa Jeneratör hibrit teknoloji ile pazara girdi Aksa Jeneratör, enerji üretirken tasarruf sağlayan sürdürülebilir çözümler sunmaya devam ediyor. AR-GE alanındaki çalışmalarının tabanını yenilenebilir enerji kaynakları olarak belirleyen Aksa Jeneratör, tamamen kendi çalışmaları ile ürettiği, enerjisini rüzgar ve güneşten alan hibrit jeneratör teknolojisini tamamladı. Daha az yakıt tüketen, düşük ses seviyeli ve düşük egzoz emisyonlu hibrit jeneratör teknolojisini tanıtan Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker; “AR-GE ekibimiz ile yenilenebilir enerji kaynakları üzerine yürüttüğümüz başarılı çalışmalar neticesinde hibrit Jeneratör projemizi ürün gamımıza ekledik. Sürdürülebilirlik artık dünya endüstrisinin yüzünü çevirdiği öncelikli konu olarak gündemimizde yer alıyor. Biz de dünyanın 7 kıtasına hizmet veren, dünyaya ve çevreye uyumlu üretim yapan bir firma olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonuyla ortaya çıkardığımız hibrit projemizi sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Domotex Türkiye halının merkezinde uluslararası buluşma noktası oldu
Dünyanın makine halısı üretim merkezi Gaziantep’te düzenlenen Domotex Turkey, 23-26 Mayıs tarihleri arasında üçüncü kez sektör liderlerini bir araya getirdi. Fuar, dünya çapındaki halıların %40’ını üretme kapasitesine ulaşan Gaziantep’ten dünya halı sektörüne hitap etti. Hannover Fairs Türkiye Genel Müdürü Alexander Kühnel bu konuda şunları kaydetti; “Sektörün öncü şirketlerinin katılımıyla düzenlenen fuar, Türkiye’nin makine halısı üretimindeki gücünü bir kez daha gösterdi. Ayrıca, sağladığı çok sayıda iş bağlantısıyla Avrasya bölgesi için sektörün en önemli ticari fuarı olarak başarısını kanıtladı.” Fuar esnasında, halı ve zemin kaplama sektörünün önde gelen şirketleri, Domotex markası altında geniş ürün gamlarını sergiledi. Bu ürünler arasında ziyaretçilerin dikkatini çeken ürünlerden biri nano teknoloji kullanılarak tasarlanan, kendi kendine temizlenen halıydı.
Kale Anahtarcılar Kulübü 1 yaşında Türkiye’de mekanların tam kapsam güvenlik sağlayıcısı Kale Kilit’in, iş ortaklarını bir çatı altında toplamak hedefi çerçevesinde kurduğu “Kale Anahtarcılar Kulübü” birinci yaşını kutladı. Sektörün gelişimine katkı sağlamak amacıyla yıllardır ürün, hizmet ve çözümler geliştiren Kale Kilit’in, Türkiye geneli anahtarcıların katılımıyla kurduğu Anahtarcılar Kulübü, sektörü daha kurumsal bir yapıya doğru yönlendirmeyi başardı. Henüz bir yıllık bir kulüp olmasına rağmen Türkiye genelinde 300’den fazla anahtarcıyı tek çatı altında topladı.
Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali Konya’da açıldı Yingli Solar panellerinin kullanıldığı, Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali (GES) 4 Mayıs 2016 tarihinde Konya Kızören’de açıldı. Toplamda 430 bin metrekarelik alana kurulan ve toplam 22 buçuk milyon dolar yatırım maliyeti olan Konya Kızören Güneş Enerji Santrali’nin, yıllık olarak toplamda 30 milyon 730 bin kWh elektrik üretimi gerçekleştirmesi planlanıyor. Yingli Solar Türkiye Genel Müdürü Uğur Kılıç, “Konya Kızören GES ülkemizde güneş enerjisinden elektrik üretimi adına atılmış büyük bir adım. Türkiye’nin en büyük GES’inde yüksek performansı ve güvenilirliği uluslararası testlerle onaylanmış Yingli Solar güneş panellerinin tercih edilmesi bizi çok mutlu etti. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük çaplı projelerde Yingli Solar panelleri güvenle tercih ediliyor. Uluslararası tecrübemizle ve hızlı tedarik olanaklarımızla güneşten elektrik üretimi yapmak isteyen yatırımcıların yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
restaurant 100 hotel & hi-tech
dekorasyon
Lenzing Elyafları’nın 2016 hedefinde oteller var! Lenzing, Evteks Istanbul’da Tencel and Lenzing Modal özel elyafları için yeni pazarlama stratejisini tanıttı. Bu yıl Lenzing Elyafları ile otel sanayine odaklanan marka, otel işletmeciliğine sunduğu bir dizi fırsatlarıyla da dikkat çekiyor.
L
enzing, Tencel elyafının evde uygulama alanlarını artırmak amacıyla halı ve döşemelik kumaşlarda kullanılabilen özel elyaf türleri geliştirdi. Bu tarz zorlu uygulamalarda rahatlıkla kullanılabilen güçlü elyaf profili Tencel’in elini güçlendiriyor. Her şeyden önemlisi, Tencel elyafları ile lüks bir parlaklık, yoğun renkler ve ipeksi şıklıkta yüzeyler elde edilebiliyor. Tencel elyafının nem düzenleyici özellikleri, iç mekân iklimini iyileştirerek sağlığa da katkıda bulunuyor. OTEL İŞLETMELERİNDE SAĞLIK VE DOĞALLIK TRENDİ Tencel, çeşitli ev uygulamalarında yeni ve iyileştirilmiş özellikleriyle yaşam alanlarını olumlu etkiliyor. Doğallık ve sağlık sadece özel hayatımızda bir trend oluşturmakla kalmıyor. Bu trendi benimseyen otelcilik sektöründe artan sayıda butik otel, odalarını daha doğal, sürdürülebilir ve sağlıklı hale getirmek için Tencel içeren ürünleri kullanmaya başladı.“ diyor Lenzing Ev&İç Mekan Direktörü Susanne Jary. Otel sanayinin sadece gecelemek yerine yaşamayı öngören bu yeni trend elyafların da aynı amaca hizmet ettiğini söyleyen Jary sözlerine şöyle devam ediyor: “Özellikle botanik yatak konseptimiz son derece ikna edici. Doğallık ve uyku konforu gibi özellikleri otel misafirlerine en yüksek seviyede sağlık sunuyor. İdeal uyku konforu iş seyahatinde olan kişiler için de son derece önemli. Bu hedef kitlesi için bir numaralı öncelik, sağlıktan ziyade kullanılan malzemelerin kalitesi ve işlevselliğiyle rahatlatıcı bir uykuyu garanti etmesidir. İç mekân dekorasyonunda kullanılan Tencel ürünleri arasında el havluları, Tencel kumaşı ile kaplanmış koltuklar ve lüks
halılar yer alıyor. Böylece botanik yaşam konsepti Lenzing elyaflarıyla hayat buluyor. Ve otel sanayinin trendi ile tam olarak bağdaşan doğal bir iç mekan iklimi oluşturuluyor.” 2016 YILI HEDEF KİTLESİ: BUTİK OTELLER Lenzing elyaflarının otel segmentini genişletmek için pazarlama faaliyetlerine hız verdiğini kaydeden Jary, sürdürülebilirlik ilkesi kapsamında doğal, kaliteli döşemelikleri tercih eden butik otelleri hedeflediklerini aktararak, “Satın alma kararlarında daha bağımsız olan butik oteller, oda konseptlerini büyük otel zincirlerinden daha hızlı bir şekilde hayata geçirebiliyor. Planlanan pazarlama faaliyetleri için hedef bölgelerden biri de otelcilik sektöründe sürdürülebilirlik ve sağlık trendinin oldukça güçlü olduğu Avrupa ve özellikle İskandinavya. Doğal ve biyolojik olarak çözülebilir alternatif malzeme arayışı, Amerika’da ünlü otel zincirlerini başarıyla kazanan Tencel elyaflarının gelecek beklentilerini oldukça iyimser kılıyor. Asya pazarı için geliştirilen ilk ürünler ise halen test aşamasında. Aynı zamanda bağlantıda olduğumuz ünlü otel zincirleri ile çamaşırhane ve konvertörlerde özel nevresim takımları ve havlu eşyaların kullanımını test ediyoruz. Bu testler Tencel içeren nevresim takımlarının beklentileri karşıladığını gösteriyor. 100’e varan sayıda endüstriyel yıkamada 75°C yıkama sıcaklığına ulaşılabiliyor. Mükemmel uyku özelliği ve sürdürülebilirliği sayesinde yakında Tencel yatak takımlarının uluslararası otellerde bir standart haline geleceğine inanıyoruz” şeklinde sözlerini tamamlıyor.
100% HOSPITALITY
FOR THE HOTEL, RESTAURANT, CAFÉ AND FOODSERVICE INDUSTRY
Mega events in the MENA region are driving massive growth in travel and tourism, with over 25 million visitors forecast for Dubai in 2020. Increased demand for hotel rooms, restaurants, cafes and entertainment means major developments in the MENA hospitality market with over 238,908 hotel rooms currently under construction. The Hotel Show Dubai offers you the best platform to meet leading buyers from across the region.
17-19 SEPTEMBER 2016 DUBAI WORLD TRADE CENTRE
BOOK YOUR STAND NOW TO MEET KEY BUYERS AT THE REGION’S NUMBER ONE HOSPITALITY EVENT
US$35.9bn VALUE OF GCC HOSPITALITY MARKET
US$43.2m VALUE OF HOTEL MARKET IN THE GCC
BUSINESS DEALS GENERATED AS A RESULT OF THE SHOW
TOTAL ATTENDEES
TO ENQUIRE ABOUT EXHIBITING CONTACT US ON:
64%
+971 4 445 3627 hotelsales@dmgeventsme.com
KEY DECISION MAKERS AND BUYERS
thehotelshow.com/exhibitnow
Strategic partner:
US$89.9m
24,729
Organised by:
Co-located with:
the Leisure Show
Exclusive official publications:
Knowledge partners:
restaurant 102 hotel & hi-tech
hijyen
Tekstil temizliğinde oyunun kuralları değişecek! Tekstil temizliğinde artık oyunun kuralları değişiyor! Electrolux Profesyonel’in tekstil bakımında yeni çığır açan sistemi yeni lagoon Advanced Care ile tekstillerinizi mükemmel ve kolayca temizleyebilir, aynı zamanda doğayı da koruyabilirsiniz…
E
lectrolux Profesyonel, kumaşlara karşı hassas, doğaya saygılı ve şirketler için oyunun kurallarını değiştiren lagoon Advanced Care tekstil sistemini piyasaya sunuyor. Lagoon, su bazlı-temizliğin, kuru temizleme ile aynı sürede ve aynı verimlilikle yapılabilmesine imkan veriyor. Electrolux Profesyonel kumaşlara zarar vermeyen ve doğaya dost bir tekstil temizleme işlemini mümkün hale getiriyor. Electrolux Profesyonel tarafından piyasaya sunulan lagoon Advanced Care Sistemi, solvent bazlı temizlemenin hız ve kolaylığında etkili sonuçlar sunuyor. Süreçte solvent olarak su kullanıldığından, prosedürde herhangi bir toksik madde yer almıyor; böylece bir yandan çevre dostu özellikler sunarken, diğer yandan daha kısa işlem süresi sayesinde daha hızlı ve daha verimli bir hizmeti garanti ediyor.
esneklik sağlayan ve sektörün farklı ihtiyaçlarını karşılayacak yenilikçi özellikler sunuyor. Yeni nesil deterjanlar ve özel programlar etkili bir temizlik sağlıyor ve giysilerin kurutucuda liflerin rahatlaması için herhangi bir ‘asarak kurutma’ süresi gerektirmeden ve minimal düzeyde son işleme ihtiyaç duyarak tamamen kurumasına olanak tanıyor. Electrolux Profesyonel, lagoon Advanced Care ile giysilerin temizleme sürecini hem daha güvenilir ve daha sürdürebilir hale getiriyor hem de personelin, sistemi daha kolay ve daha güvenli çalıştırmasını sağlayarak her defasında en üst kalitede sonucun alınmasını garanti ediyor.
ESNEK ÇÖZÜM Electrolux Profesyonel Çamaşırhane İş Birimi Küresel Segment Direktörü Paolo Schira yeni sistemle ilgili şöyle ÇEVRE DOSTU konuştu: “Yeni lagoon Advanced Care, temizlik şirketlerinin Artık büyük ve küçük ölçekli işletmeler lagoon Advanced Care ve konut ve otel sakinlerine yönelik bakım süreçlerinin Sistemi ile müşterilerine kalite ve verimliği çevre dostu bir gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlandı. Bu sadece su bazlı-temizliğe yönelik yenilikçi bir yaklaşıma öncülük edecek şekilde sağlayabilen su bazlı bir çözüme kavuşabilecekler. The Woolmark Company tarafından da tescilli bir ürün olan benzersiz bir sistem değil, aynı zamanda farklı projelere lagoon Advanced Care, kuru temizleme etiketine sahip hassas özel, iki kapasite paketini daha ileri bir tarihte genişletebilme yünlü giysilerin temizliği için onaylamış ilk profesyonel su bazlı- seçeneği sunan, şaşırtıcı derecede esnek bir çözüm: Temel temizleme sistemi olarak dikkat çekiyor. Lagoon Advanced set, mevcut herhangi bir kuru temizleme işlemini kolayca Care Sistemi özel olarak tasarlanmış su bazlı-temizleme tamamlayabiliyorken; Full set, 15 kg’lık bir kuru temizleme operasyonunun yerine geçmek için ideal bir çözüm sunuyor”. makinelerinin mükemmel bir kombinasyonunu sunuyor. Farklı kapasitelere sahip bu sistem maksimum düzeyde
Eczacıbaşı Profesyonel yenilenen markalarıyla pazarı büyütecek Ev dışı tüketim pazarında faaliyet gösteren Eczacıbaşı Profesyonel, hijyen destek kategorisinde yaratıcı çözümler sunan markası Dispo’nun logosunu yenileyerek marka kimliğine yeni bir ivme kazandırdı.
E
czacıbaşı Tüketim Ürünleri Grubu’nun ev dışı tüketim pazarında faaliyet gösteren şirketi Eczacıbaşı Profesyonel’in her geçen gün büyüyen ev dışı tüketim sektöründeki yeni yatırımları ve yenilikleri devam ediyor. Selpak Professional, Marathon, Maratem, Tana Professional gibi önemli markalarla sektörde öncü konumda olan Eczacıbaşı Profesyonel, hijyen destek kategorisi markası Dispo’yu da yenileyerek markaya yeni bir soluk kazandırdı.
KALİTESİ İLE FARK OLUŞTURAN; MARATHON TOUCH SERİSİ Eczacıbaşı Profesyonel, temizlik kâğıdı markası Marathon ailesine eklediği yeni Touch Dispenser serisi ile hem işletmelere şıklık katmayı hem de tüketim kontrolü sağlamayı hedefliyor. Kullanım alanına göre ekonomik ve hijyenik çözümler sunan Marathon Touch serisinin restoran, AVM, eğitim kurumları ve hastaneler gibi yoğun alanlarda tercih edilen Marathon Z Katlama Havlu Dispenseri, mutfak ve atölye gibi orta ölçekli alanlara şıklığı ve tasarrufu getiren Marathon İçten Çekmeli Havlu Dispenseri ve küçük ve dar alanlara uyumuyla Marathon Jumbo Tuvalet Kagıdı Dispenseri olmak üzere üç farklı ürün seçeneği bulunuyor.
ROTH: “ÜRETKEN VE İNOVATİF YANIMIZI GÖSTERMEYİ HEDEFLEDİK” Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Yeşim Roth, Dispo’nun yeni logosu ve kurumsal kimliğiyle sektörde adından söz ettireceğine inandıklarını ifade ederek “Yenilenen marka kimliğimiz ve turuncu rengimizle temizlik ve hijyen alanında profesyonellerin en güvendiği yardımcısı olmaya devam edeceğiz. 2016 yılında Eczacıbaşı güvencesinin yanı sıra farklı ürün gruplarına da sahip olduğumuzu ve işletmelerin en kaliteli ürünlere en uygun fiyatlarla ulaşabileceklerini anlatmak istiyoruz” dedi. TEK TABLET İLE 18 ETKİLİ YIKAMA; MARATEM M317 Maratem M317 tablet bulaşık deterjanı ile endüstriyel bulaşık makinelerinde bulaşıkları parlatırken kuru çıkartan ilk ve tek ürün olma özelliğini taşıyor. Bir tablet ile 18 etkili yıkama sunan M317, mutfaklarda tasarruf sağlayarak maliyetleri de kontrol altına alıyor. Maratem endüstriyel mutfaklara özel hazırladığı M317 tablet bulaşık deterjanını, güçlü temizlik performansı ve ekstra parlaklık formülüyle geliştirdi. Saatlerce bekleyen zorlu bulaşıkların kurtarıcısı olan M317 Tablet Deterjanın bir tableti 18 farklı yıkamada kullanılabiliyor.
restaurant 104 hotel & hi-tech
yeni mekan
İstanbul’un şimdiden en popülisti The Populist açıldı Şehrin en favori mekânlarından biri olmaya aday The Populist, craft tatları ve kendine özgü bira kültürü ile Tarihi Bomonti Bira Fabrikası’nda kapılarını açtı.
İ
sviçreli Bomonti kardeşler tarafından 1890 senesinde kurulan ve semte adını veren Tarihi Bomonti Bira Fabrikası, yeni çehresiyle şehrin yeni eğlence ve kültür merkezi olmaya aday. İstanbul’un bu yeni merkezinin kendine has mekânı The Populist, alışılmışın dışında bir deneyim vadediyor. Kelime anlamı “ustalıkla işlenmiş” olan “craft” tatlar sunan The Populist, alışılmış lezzetlerden sıkılanlar için şehrin kalbinde yeni bir alternatif olarak dikkat çekiyor. KONSEPT TASARIMINDA LAGRANJA İMZASI Kendine özgü tarzı ve tarihi bira fabrikasının mirasını yeni bir döneme taşıyan anlayışı ile şehrin beklentilerine cevap veren The Populist’in konsept tasarımı, İspanya’nın ödüllü tasarım ofisi LAGRANJA imzası taşıyor. Toplam 1000
metrekare alana kurulu The Populist, her iki katında da özgün konsepti ve dekorasyonu ile misafirlerine farklı tarzları deneyimleyebilme imkânı sunuyor. Mekânın girişinde konuklarını karşılayan ‘Beer Garden’ın yanı sıra; lezzetleri, müzikleri ve atmosferiyle birbirinden farklı 3 konsept barı olan mekanın ayrıca üst katta geniş bir terası da mevcut. Özel içeceklerinden yemeğe, müzikten sohbete şehrin tüm craft tatlarını barındıran The Populist samimi ortamıyla konuklarını ağırlamayı bekliyor. CRAFT TATLAR Farklı damak tadına sahip misafirleri için craft tatlar ile kapılarını açan The Populist, craft bira üstadı “Brewmaster” Tobias Palmer’ın bilgi, deneyim ve üreticiliği ile de farkını ortaya koyuyor. The Populist için özel olarak ürettirilecek olan 24 craft bira çeşidinin düzenli olarak yenilendiği mekânda misafirler her ziyaretlerinde farklı bir tadı deneyimleyebilecekler. DİNAMİK MENÜ Zaman içerisinde konuklarının istekleri doğrultusunda değiştirebileceği dinamik menüsü ile de misafirlerinin beklentilerini en iyi şekilde karşılamayı hedefleyen The Populist’te hamburger, pizzetta, tütsülenmiş et gibi Amerikan mutfağının sevilen tatları sunuluyor. Restoran aynı zamanda özgün ve dünya trendlerini takip eden craft içecek çeşitleri ve zengin yemek menüsü ile de iddialı.
restaurant 106 hotel & hi-tech
yeni mekan
Gaziantep’in vazgeçilmez ikilisi ‘baklava’ ve ‘kebap’ın zirve yaptığı mekan;
KÜBBAN Konsept danışmanlığını Faruk Güllü’ nün bizzat kendisinin yaptığı Kübban Gaziantep Mutfağı’nda, özenle hazırlanan yöresel Gaziantep yemekleri ve baklava çeşitlerini mutlaka deneyimlemelisiniz..!
2
007 yılı yılında faaliyete giren ve halen Faruk Güllüoğlu Şirketler Grubu bünyesinde hizmet vermeye devam eden Kübban Gaziantep Mutfağı; kültürümüzde yemeğin ardından tatlı yenmesinden yola çıkarak, kebabın en iyisiyle, tatlının en iyisini bir araya getirme düşüncesiyle kurulmuş. Konukların memnuniyeti ve “müşterinin ayağına hizmet” felsefesi de yollarına ışık olmuş. Gaziantep’in zengin yemek kültürü ile tanışın Konsept danışmanlığını Faruk Güllü’ nün bizzat kendisinin yaptığı mekanda, özenle hazırlanan yöresel yemekler misafirlerin beğenisine sunuluyor. Kübban Gaziantep Mutfağı; zengin menüsü, leziz yemekleri ve tatlıları, ferah ortamı, titizlik, ustalık, zarafet, hizmet kalitelerine verdikleri önem ile lezzet
geçirecekler. Kebap cenneti... Mevsimine göre; Keme Kebabı, Yenidünya Kebabı, Soğan Kebabı, Sarımsak Kebabı gibi çeşitleri ve Şiveydiz , Ekşili Ufak Köfte, Yuvalama , Beyran gibi yöresel yemekleri de misafirlerinin beğenisine sunan mekan hakkında detaylı bilgi edinmek için; www.kubban. com.tr’ yi ziyaret edebilir, çeşitli uygulama ve yeniklerden haberdar olmak için ise; Facebook,Twitter ve Instagram’ da
@kubbangaziantep kullanıcı adıyla Kübban Gaziantep Mutfağı’nı takip edebilirsiniz. Ayrıntılı Bilgi ve Rezervasyon İçin: 0212 651 81 61
Bu bir ADV çalışmadır.
ve huzuru bir arada sunarak misafirlerinin memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı amaç edinmiş. Güneşli’ de bulunan Kübban Gaziantep Mutfağı, haftanın yedi günü, özel toplantılar, organizasyonlar ve toplu yemekler için Gaziantep yöresinin eşsiz yemekleri, Pazar günleri 144 çeşit ile hazırlanan özel açık büfe yöresel kahvaltı ve haftanın 6 günü Gaziantep usulü, bol çeşitli serpme kahvaltı hizmetleriyle konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Her türlü konforun düşünüldüğü mekanda; nezih bir ortamda leziz yemeklerin tadı çıkarken, çocuklar ise oyun odasında, onlarla eşlik etmekle görevli personel ile keyifli vakit
restaurant 108 hotel & hi-tech
yeni mekan
Hint mutfağının en yeni adresi Dubb Indian Bosphorus Hint mutfağı severlere müjde! Dubb Indian Bosphorus özgün tatları, muhteşem manzarası ve bollywood danslarıyla Hilton Istanbul Bosphorus’da kapılarını açtı.
B
ütün dünyada en çok sevilen mutfaklardan biri olan Hint lezzetlerinden eşsiz tatlar sunan Dubb Indian Bosphorus, Hilton İstanbul Bosphorus‘un 9. katındaki görkemli Boğaz manzarasıyla Hint mutfağının en iyi örneklerini yansıtmak hedefiyle 25 Mayıs Çarşamba akşamı açıldı. Seçkin bir davetli listesinin katıldığı açılışta, konuklar Hint mutfağının en özel tatlarıyla tanışırken, Hintli dans grubu Takadhimi’nin Bollywood dansları büyük ilgi gördü. ŞEF VINOD KUMAR CHOUHAN’DAN ÖZEL Mİ ÖZEL Dubb Indian Bosphorus’un deneyimli Şefi Vinod Kumar Chouhan’ın özel olarak hazırladığı menüler sizleri Hindistan’da mistik bir yolculuğa çıkaracak. Restoranda Hindistan’ın çeşitli yörelerinin en lezzetli örnekleri Hint yemek sunum kurallarına uygun olarak sunulacak. Yemekler Tandoori adı verilen kilden tandırlarda pişirilirken, Hint baharatlarıyla hazırlanan çorbalar, Hint böreği Samosa ve Hint mutfağının olmazsa olmaz ara sıcağı Pakora farklı çeşit ve sunumlarıyla menüde öne çıkıyor. Özel teknikle pişirilen Tandoori kebapları Hint baharatlarının mükemmel uyumuyla sunulurken, çeşit çeşit pilavlar sizlere ziyafet yaşatıyor. Şefin spesiyalleri arasında bulunan peynir ve Hint baharatları ile marine edilmiş tavuk kıyma kebap Shish Pao mutlaka denenmesi
gereken lezzetler arasında. Vejetaryen, etli ve mercimek alternatifleriyle menüdeki yerini alan körilerden, domates sosu ile pişirilmiş incirli peynir köftesi olan Anjeer Kofta Curry, şefin seçkin tatları arasında bulunuyor. BAHARAT ŞOV! Hint mutfağının bol baharatlardan oluştuğuna dikkat çeken Şef Vinod Kumar, menüyü oluşturma şekli hakkında şu bilgileri verdi: “Türk kültüründe de baharat olduğu için Hint kültürüne yakın buluyorum ve bu yüzden yemeklerimizin Türk damak tadına uygun olduğunu düşünüyorum. Hindistan’ın çeşitli yörelerinden örnekleri Hint yemek sunum kurallarına uygun servis ediyoruz. Uzun yıllar Hindistan’ın önde gelen otellerinde edindiğim deneyimi Dubb Indian Bosphorus’ın başarısını artırmak için sürdüreceğim.”
restaurant 110 hotel & hi-tech
yeni mekan
Boğaz’ın yeni sürprizi
Bijou
İstanbul’a birçok mekân kazandıran işletmeci Kaya Demirer imzalı Bijou, Emre Ergani ile birlikte Boğaz’ın en bol ödüllü butik oteli Les Ottomans’da hizmete girdi.
Y
azı yaşamaya başladığımız bu günlerde Bijou popup, İstanbul’da yepyeni bir brasserie konseptini hayata geçiriyor. Zengin öğle ve akşam menüsüyle misafirlerini tüm gün boyunca ağırlayacak olan Bijou’da Doğu Akdeniz ülkelerinin ve Ege’nin her iki yakasının eşsiz lezzetleri Boğaz’ın serinletici esintisiyle birlikte misafirlere sunulacak. KIŞKIRTICI TATLAR Proje için Atina’dan özel olarak İstanbul’a tekrar dönen Symeon Traintafyllou (Simos) “Her açıdan ulaşılabilir olma” mottosuyla yola çıkan Bijou’da, 5 duyuya da hitap eden kışkırtıcı lezzetler hazırlıyor. Bijou’ya özel kokteyller özenle seçilmiş makul fiyatlı şaraplar ve şampanyalar yaz aylarını İstanbul’da geçirenlere hoş bir sürpriz olarak ortaya çıkıyor. Akşamüstü saatleri için özellikle keyifli bir mekân yaratma hedefiyle yola çıkan Bijou, şehrin içinde yeni kaçış noktası olmaya hazırlanıyor. Kaya Demirer ve ekibinin hazırlayacağı lezzetleri deneyimlemek için Bijou konuklarını Les Ottomans Oteli’nin rıhtımına davet ediyor.
Anadolu yemek kültürünün modern temsilcisi Seraf Restaurant Anadolu’nun kadim kültüründen gelen özünü yaşatmak için yola çıkan Seraf Restaurant, birbirinden lezzetli yemeklere yeniden hayat vermek için yola çıktı…
Ö
zlem duyduğumuz lezzetler, bir türlü aynı tadı bulamadığımız yöresel yemekler... Seraf Restaurant, Anadolu’nun eşsiz yemeklerini özgün yorumuyla birleştirip büyüleyici bir konseptte sunuyor. Anadolu yemek kültürünün modern temsilcisi Seraf, mevsime uygun olarak menüsünü değiştirirken, ağırladığı misafirlerine doğal ve sağlıklı lezzetler sunuyor. TOPRAKTAN, MEVSİMİNDE ÜRÜNLER Anadolu’nun dört bir köşesinde yetişen ürünler, mevsimine uygun olarak getirilerek Seraf’ın modern mutfağında usta şefler tarafından hazırlanıyor. Kendi toprağında yetişen ve mevsiminde toplanan sebzeler,
otlayarak beslenen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan helal usule uygun olarak kesilen etler, organik lezzetler, tatlılar misafirlere servis ediliyor. ŞEHRİN ORTASINDA BİR VAHA İstanbul’un iş dünyasının merkezinde nar, zeytin, mandalina ağaçlarının gölgesinde yemek keyfi sunan ve modern mimarisi ile ilgi çeken Seraf Restaurant, şehrin ortasında bir vaha niteliği taşıyor. Mekan aynı zamanda 2.366 m2 üzerine kurulu teras ve kapalı alanı ile iş yemeklerinden özel davetlere kadar çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
restaurant 112 hotel & hi-tech
yeni mekan
Çaykur’dan
çay evi zinciri geliyor Yeme-içme sektörünün güçlü oyuncusu Çaykur, Çayla markası ile çay evi zinciri kuruyor.
T
ürkiye’deki çay pazarının %55’ini elinde bulunduran Çaykur, ‘Çayla’ markası altında yeme-içme sektörünün de güçlü oyuncuları arasına girmeye hazırlanıyor. Çayla’nın ilk iki şubesi Caddesbostan ve Göztepe’de kısa bir süre önce açıldı. Çaykur, Çayla mağazaları ile kültürümüzün önemli bir parçası olan çayın etrafında, yurtiçi ve yurtdışında bir sosyal mekan oluşturmayı amaçlıyor. 60’A YAKIN ÇAY VE EN İYİ EŞLİKÇİLERİ Çayla adı, çayla ikram edilen ve çayla iyi giden her şeye atıfta bulunmak üzere seçildi. Çayla’da başta geleneksel çay olmak üzere, bitki çayları ve özgün formüllü 60’a yakın farklı çay karışımları ile çaya eşlik eden yiyecekler servis ediliyor. Kahvaltı konusunda iddialı Çayla’da, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yanı sıra, Türkiye’nin dört bir yanından yöresel lezzetler de kahvaltıya eşlik ediyor.
Yeni nesil çay zinciri olan Çayla’nın hedefi bir-iki yıl içinde yurt içi ve yurt dışında hızla yaygınlaşmak. Mayıs ayı içerisinde 3. şube ile Tuzla Marina, yaz aylarında da ilk yurt dışı mağaza olan Mekke hizmete girecek. Mekke mağazasının Hac ziyaretine yetiştirilmesi hedefleniyor. ÖZGÜN MİMARİ KONSEPTTE TASARLANDI 250 metrekare ve üzeri farklı büyüklükte olan Çayla Çayevleri için geleneksel ve modern çizgilerin bir arada kullanıldığı özgün bir mimari konsept geliştirildi. Çaykur Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı İmdat Sütlüoğlu, Çayla markası adı altında, Türk çay kültürünü önce Türkiye’de, sonra da tüm dünyada yaygınlaştırmayı misyon edindiklerini, Çayla’nın Türk çay kültürünü anlatmak için en uygun platform olacağını dile getirdi. Çayla için sektör profesyonellerinden oluşan bir ekip oluşturduklarının altını çizen Sütlüoğlu, Çayla’nın yeme içme sektöründe bir boşluğu dolduracağını, hem halk, hem de yatırımcılar tarafından büyük ilgi göreceğine inandığını belirtti. Sütlüoğlu, Çayla’nın operasyonel olarak Anadolu’da ve yurt dışında franchise sistemiyle büyüyeceğini ve kültür pazarlaması konusunda örnek bir projeye imza atmış olacaklarını söyledi.
restaurant 114 hotel & hi-tech
yeni mekan
The Dish Room Grill konseptiyle yenilendi İstanbul Marriott Hotel Şişli’nin keyifli restoranı The Dish Room yenilenen Grill konseptiyle 10 Mayıs Salı akşamı misafirlerini ağırladı. Keyifli caz dinletisi ve şeflerin a la minute şovları eşliğinde gerçekleşen konsept açılış partisinde yeni menüden en seçkin lezzetler sunuldu.
Y
enilenen konsepti basın ve davetliler eşliğinde 10 Mayıs Salı gecesi tanıtılan İstanbul Marriott Hotel Şişli’nin keyifli restoranı The Dish Room, lezzeti ve ambiyansıyla dikkat çekti. Flapper Swing orkestrasının keyifli caz dinletisi ve şeflerin a la minute şovları eşliğinde gerçekleşen konsept açılış partisinde yeni menüden lezzetler misafirlerin beğenisine sunulurken, otelin dünyaca ünlü Diageo World Class Bartender yarışmasında dereceler alan ödüllü barmenleri efsane kokteyllerle konuklara keyifli anlar yaşattılar. Bundan böyle The Dish Room Grill adıyla hizmet verecek olan restoranın menüsü hakiki lezzetlerin izini sürenler için tamamen yenilendi. Izgara ağırlıklı et ve deniz ürünlerinin birbirinden enfes gastronomik
yorumlar ve şeflerin eğlenceli ve öğretici şovları eşliğinde servis edildiği yeni menüde, otelin deneyimli someliyesi tarafından önerilen şarap ve et eşleşmeleri de damak tadını zenginleştirmek isteyenler için lezzet keşfinde yeni ufuklar açıyor. ZENGİN GASTRO COĞRAFYASININ EN ÖZEL TATLARI Executive Sous Şefi Özgür Üstün tarafından oluşturulan ızgara ağırlıklı menüde ülkemizin zengin gastro coğrafyasının en özel örnekleri, farklı kültürlerin öne çıkan lezzetleriyle bir arada sunuluyor. Ana yemeklerde yer alan ızgara kırmızı et seçenekleri pişirme öncesi 28 gün tereyağında ıslak ya da kuru olarak dinlendirildikten sonra misafirin yanında a la minute pişirme tekniği ile servis ediliyor. Başlangıç seçeneklerinde enginarlı risotto ile birlikte sunulan çıtır ördek tapas ve ızgara ahtapot, çorbalarda mısır ekmeği ile sunulan Kansas et çorbası, salatalarda ise parmesan tekerleği içinde yine misafirin yanında orijinal bir şovla hazırlanan sezar salatası dikkat çekerken, The Dish Room Grill’in deneyimli someliyesi tercih edilen yemeğe ve damak tadınıza uygun olarak şarap eşlemenizi yapmanıza yardımcı oluyor. Ev yapımı tiramisu, manda kaymağı ile birlikte sunulan kırmızı şarapta poşe edilmiş ayva tatlısı ve taze orman meyveleri ile servis edilen ve nefes kesen gösterişli sunumuyla adeta bir sanat eserine dönüşen çikolata topu ise yemeği sonlandırırken şeflerden size özel bir mutluluk reçetesi gibi. Öğle ve akşam için menünün iki farklı versiyonunun sunulduğu The Dish Room Grill’de, ayrıca pizza, makarna, burger ya da sandviç severler için bu tanıdık lezzetlerle eşleşen farklı gurme soslar ve garnitür seçenekleri de yer alıyor.
Yalıkavak’ın yeni gözdesine
‘müptela’ olacaksınız! Yalıkavak’ta yer alan Dona Entertainment Group içerisinde bu sene hizmet verecek olan Müptela Yalıkavak, lezzet avcılarının yeni gözdesi olmaya aday.
3
00 kişilik kapasitesiyle hizmet verecek olan Müptela Yalıkavak’ın menüsü; deniz kabuklularından özel Ege otlarına, Türk ve Yunan mezelerinden damağınızda özel yer edinecek ana yemek çeşitlerine kadar geniş bir yelpazede sunuluyor. DENİZİN ÜZERİNDE YEMEK YEME FIRSATI İstanbul’un en özel markalarından biri olan Gamsız Meyhane’nin kurucuları Fikret Bakıcı ve Emel Yalçın’ın yeni işletmesi olan Müptela Yalıkavak, size denizin üzerinde yemek yeme keyfini yaşatacak. Deniz ile içe içe olan mekan, Yalıkavak’ın dillere destan yakamozuyla misafirlerini kucaklıyor. Müptela Yalıkavak, farklı meze çeşitleri, özel soslu ıstakoz servisi, Ege otlarıyla yapılan ve başka hiçbir yerde yiyemeyeceğiniz meze sunumlarıyla damağınızda özel bir yer edinecek. Her akşam sahne alacak canlı fasıl ve özel gala geceleriyle Yalıkavak’ta hem yerli hem de yabancı turiste birçok ilki beraberinde yaşatacak.
restaurant 116 hotel & hi-tech
yeni mekan
Palivor Çiftliği Bursa’da Palivor Çiftliği Cafe & Şarküteri’nin ilk franchise şubesinin açılışını Bursa’da gerçekleştirildi.
T
aze, lezzetli ve doğal gıda ürünleriyle Trakya’nın ödüllü çiftliği Palivor Çiftliği Cafe & Şarküteri, Bursa’da ilk franchise şubesinin açılışını Balat Turkuaz Plus Çarşı’da 7 Mayıs Cumartesi akşamı düzenlenen özel bir davet ile gerçekleştirdi. Palivor Çiftliği Bursa Cafe & Şarküteri’nin franchise sahibi Burcu Çilingir Ürkmez’in ev sahipliğinde ve Palivor Çiftliği’nin Kurucularından Emre Oral’ın katılımı ile gerçekleştirilen açılış davetine Bursa iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimleri katıldı. Konuklar geceye özel hazırlanan enfes şarküteri ürünleri ve müzikle lezzet dolu anlar geçirdiler. EN ÖZEL ET, SÜT, ŞARKÜTERİ ÜRÜNLERİ Şık ve sıcak atmosferi, güleryüzlü servisiyle lezzet tutkunlarıyla buluşan Palivor Çiftliği Bursa Cafe & Şarküteri’de bu güne kadar seçkin marketlerde satılan Palivor Çiftliği’nin en özel et, süt ve şarküteri ürünlerininin yanı sıra; pizzalar, tostlar, hot doglar, sucuk burgerler, günlük sandviç ve salata çeşitleri, nefis tatlılar, özel karışım kahveler ve organik çay çeşitleri yer alıyor. Açık ve kapalı bölümleriyle 80 kişi kapasiteli ferah alanı ve sıcak dekorasyonu ile keyifli bir ortamda vakit geçirebilir, her gün sabah 8’den gece saat 12’ye konuklarını ağırlayan mağazanın, düzenli paket servisi var.
restaurant 118 hotel & hi-tech
yeni mekan
Safranhan Brasserie açıldı Ankara’nın en eski hanlarından biri olma özelliğiyle dikkat çeken Safranhan’ın büyüleyici tarihi atmosferi, günümüz modern dekorasyonuyla yenilenerek konuklarının hizmetine açıldı.
D
ivan Çukurhan içinde hizmet veren şık dekorasyonu ve menüsüyle Safranhan Brasserie, Divan mutfağının geleneksel lezzetlerini ve farklı tatları misafirlerine sunmaya başladı. Geleneksel Divan mutfağının lezzetlerinin yanı sıra İtalyan tatlarını da menüsüne ekleyen Safranhan Brasserie, misafirlerini lezzet yolculuğuna davet ediyor. İKİ RESTORAN, BİR TERAS Safranhan Brasserie, içerisinde bulundurduğu iki restoranı ve bir terasıyla konuklarını karşılıyor. Kahvaltı ve öğle yemekleri için hizmet veren teras, samimi ortamı ile tercih edilirken, yaz sezonunda akşamları da hizmet vererek konuklarına keyifli yaz geceleri vaad ediyor. Özel toplantılar için tercih edilen, Safranhan Brasserie’nin alt katında yer alan restoran ise sakinliği ve dekorasyonu şık ve ideal bir ortam sağlıyor. Safranhan Brasserie terasının keyifli atmosferiyle de özel günlerin ayrıcalıklı adresi olmaya aday. Kına, nişan, nikah sonrası ve düğün organizasyonlarına ev sahipliği yapmaya hazırlanan Safranhan Brasserie bu yaz sevenlerin en güzel ve mutlu anlarına şahitlik edecek.
restaurant 120 hotel & hi-tech
otel-tech röportaj
Mete Akbülbül “Konsept fikirlerimizle bu yıl da iddialıyız”
2016 yılını distribütörlüğünü yaptığı İtalyan markası Panatta Sport’un yeni seri ekipmanları satışıyla hayli yoğun geçiren Miya Dış Ticaret, konsept fikirleriyle otel temalarına yeni ve farklı bir soluk katmaya devam ediyor.
İ
ki yılı aşkın bir süredir Panatta Sport markası ile turizm kategorisinde otel ve turistik işletmelere profesyonel spor ekipmanları tedariki sağlayan Miya Dış Ticaret, 2016 yılına ünlü İtalyan markanın lansmanını yaptığı yeni seri ekipmanlarıyla girdi. Bu yılın etkinlikler ve fuarlar anlamında hayli yoğun geçtiğini anlatan Miya Dış Ticaret Ortağı Mete Akbülbül ile distribütör firmanın turizm işletmelerine yönelik hizmetlerini ve Panatta Sport ile işbirliğini konuştuk. Miya Dış Ticaret’i tanıtarak, Panatta Sport Türkiye distribütörlüğünden bahseder misiniz? İtalyan markasının ne kadar süredir Türkiye’deki temsilciliğini yapıyorsunuz? Panatta Avrupa’da çok iyi bilinen, Türkiye’de de yavaş yavaş tanınmaya başlanan, ekipmanlarını deneyenlerin aşık olduğu, çok uzun süredir bu sektörde var olan bir İtalyan markasıdır. Miya Dış Ticaret olarak geniş tecrübeli satış destek servis ekibi bulunan diğerlerinden farklı olarak bünyesinde işletme yapmış milli sporcu ve Türkiye şampiyonluğu olan danışmanıyla her anlamda destek sağlayan çalışma arkadaşı da bulunmaktadır.
Yaklaşık 2 yılı aşkın bir süredir Panatta’nın Miya Dış Ticaret olarak temsilciliğini yapmaktayız. Firmanızın Otel &Spa pazarına yönelik ürün gamında neler yer alıyor? Bu ürünlerle Türkiye’de ağırlıklı hangi bölge ve projelere satış yapıyorsunuz? Turizm sektörüne yönelik özel projeler geliştiriyoruz. Otel temasında fonksiyonel az yer kaplayan çok işlevli profesyonel ekipmanlarımızla gerçek İtalyan tasarımı ve kalitesiyle hizmet vermekteyiz. Özellikle Antalya başta olmak üzere gerek ticari gerekse hizmet olarak işletilen şehir otellerinde de yer almaktayız. Özellikle uzun süre servis arıza gibi sorunlar çıkarmadığından aranılan bir markayız. Müşteri memnuniyeti odaklı çalışıyoruz. Kaliteyi uygun fiyata sahip olmak otel ve SPA Welness salonlarına tabii ki daha cazip geliyor. Uzun süre servise ihtiyaç duyulmadan kullanılması hızlı ve yerinde bakım ile genel bir problem olan teknik servis hizmetine kar amacı gütmeden yapmamızda bizim avantajlı özelliklerimiz arasında geliyor.
Miya Dış Ticaret, 2016 yılına hangi yeni ürünlerle girdi? Bu ürünleri öne çıkaran başlıca özellikler nelerdir? Panatta yeni tasarım ve yüksek kalitesiyle yeni seri ekipmanların lansmanını yaptı. Bu kapsamda sosyal ağ tv özellikli çok bakım gerektirmeyen kendi kendini yağlayabilen ve yağ bittiğinde aracınızda olduğu gibi sinyal ışığı yanan kardiyo ekipmanları, eklemlere zarar vermeyecek nokta aralıklar ile hesaplanmış yüksek ergonomik izotonik makinalar ve çok kapsamlı çeşitli açıları gerçek anlamda hissedilen freeweight grubunda da yenilikler ile çalışmalarına devam etmektedir. İstenilen renk marka logosu ekleme gibi özellikler ile de firmanıza özel olarak kişiselleştirebildiğiniz ürünler ile kurumsal olarak da renkleri ile bütünleşmesini isteyenlere cevap verebilmekteyiz. Çocuklara yönelik fitness ekipmanlarımız da mevcut. Dolayısıyla “çocuğum var spor yapamam” bahanesini de ortadan kaldırmış bulunuyoruz. Yeni bir trend olmaya aday çocuklar için fitness clublar ve GYM bünyesinde çocuklar için deneyimli eğitmenleri ile çocuk fitness bölümleri oluşturulmaya başlandı ve Türkiye’de Panatta Miya Dış Ticaret tarafından bir ilk olarak ithal edilmeye başlandı. Hem çocukları fiziksel sosyal gelişimi için hem de spor bilinci oluşması açısından çok önemli bir proje olduğunu düşünüyoruz. 2016 yılı sektör açısından nasıl geçiyor? Gelecek yıla yönelik yeni yatırım planları, yeni marka, distribütörlük anlaşmaları var mı? 2016 yılı Panatta’nın resmi sponsoru olduğu Arnold
restaurant 122 hotel & hi-tech
otel-tech röportaj
Classic, Fibo Fuarı ve İtalya’da yapılan Fitness Weekend etkinlikleri gibi değişik organizasyonlarda çok yoğun bir şeklide devam ediyor. Miya Dış Ticaret’in de katıldığı TÜYAP Fuar Merkezi’nde yoğun ilgi gören Panatta ekipmanları sonrası gayet aktif bir şekilde çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bu bağlamda tabii ki başka bir girişim yapmak için zamana ayıramıyoruz. Panatta ile uzun yıllar bu sektörde etkin bir şeklide rol alacağız.
rağbet gören PT stüdyo kişiye özel eğitim veren kurumlara pratik kaliteli çözümler sunuyoruz. Artık insanlar her alanda olduğu gibi belirli bir tarzı olan ürünler istiyor. Biz de bu konuda sınırsız çeşitlilikle hizmet vermekteyiz. Uzun süreli garanti kapsamı kalitemizin ne kadar üstün olduğuna güvendiğimizin bir göstergesi. Yapmayı düşündüğünüz projeyi farklı bakış açılar ve fikir paylaşımıyla değerlendirip en uygun pozisyonda seçim ve yerleşim konusunda hizmet vermeyi sürdürüyoruz.
Bağlı bulunduğunuz otel & spa ürünleri pazarında trendler nereye gidiyor? Genel olarak mevcut piyasada satışa sunduğunuz ürünleri tasarım, fonksiyon, teknoloji anlamında nasıl görüyorsunuz? Tabii ki spor sektörü yeniliklere açık ve sürekli kendini geliştiren bir alan. Bu bağlamda deneyimli kadromuzla takip ettiğimiz yeni trendleri değerlendiriyor ve Türkiye pazarı ile ilgili stratejilerini İtalya ile istişarede bulunuyoruz. Son dönemde
Son olarak Miya Dış Ticaret için 2016 yılı sektör açısından nasıl geçiyor? Gelecek dönem için yeni yatırım ve projeleriniz neler? 2016 yılı değişik etkinlikler ve fuarlarında olmasıyla bir hayli yoğun geçiyor. Ürünleri deneyip kalitesinin farkında olanların tavsiyesi ile de hızlı bir şekilde ilerliyoruz. Bu yıl beklentileri karşılamak için çok daha geniş stoklar ile daha hızlı yanıt verme üzerine yoğunlaşmaktayız. İlerleyen zamanlarda da konsept fikirler ile İtalyan tasarım ve kalitesiyle sektörün karşınızda olacağız.
restaurant 124 hotel & hi-tech
otel-tech
Otellerde direkt satışları artırarak kârlılığı yükseltmek mümkün “Protel Online Sistemler İş Geliştirme Yöneticisi Elif Durak, direkt satış ve rezervasyonlarını artırmak ve bu sayede kârlılıklarını yükseltmek isteyen otellerin dikkat etmeleri gerekenler hakkında bilgi verdi.”
O
tellerin online kanalları nasıl daha verimli kullanabilecekleri ve gelir yönetimini nasıl yapabileceklerine ilişkin bilgi veren Protel Online Sistemler İş Geliştirme Yöneticisi Elif Durak, işletmelere en az maliyeti getiren direkt satışları artırabilmek için gerekli çalışmaları yapmanın önemine dikkat çekti. Durak, satış kanallarının maliyetlerinin kârlılık üzerinde doğrudan etkisi olduğunu ifade ederek, “Acente komisyonları ve reklam katkı payı gibi nedenlerle otellerin maliyetlerini kontrol altına almaları zorlaşabilir. Direkt rezervasyonlarda ise maliyetler düşük kalacak ve kârlılık yükselecektir” diye konuştu. Günümüzde misafirlerin gittikleri otellerde temiz bir oda ve banyodan daha fazlasını beklediklerini vurgulayan Durak, “Misafirler artık gittikleri yere özel bir deneyim yaşamak istiyorlar. Bu nedenle otelin sunduğu paket ve promosyonlarda fiyat indiriminden çok, bölgeye özel ve konaklama deneyimini zenginleştirecek yenilikler sunmak önem taşıyor. Her ne kadar mevcut durumda rezervasyon için en belirleyici etken fiyat olsa da, ürünü pazarlarken sadece indirim vermek yerine değer katacak, deneyim yaşatacak hizmetlerle ürün zenginleştirilebilir ve fiyat-değer dengesi korunabilir. Verilen indirimler uzun vadede misafirin otele ödeyeceği fiyata bir referans noktası oluşturacağı için, fiyat konumlandırması çok büyük bir öneme sahiptir” diye konuştu. SİTEYE MİSAFİR GÖZÜ İLE BAKILMALI Otellerin direkt satış ve rezervasyonu artırmak için misafirlerini
kendi internet sitelerine yönlendirmelerinin büyük önem taşıdığını söyleyen Elif Durak, “Otelin internet sitesinin ve rezervasyon motorunun akıllı telefon ve tablet gibi mobil cihazlarla uyumlu olması, tesise ilişkin güncel bilgilere ve yüksek çözünürlüklü görsellere sahip olması ön koşul diyebiliriz. Bunlara ek olarak, siteye özel promosyonlar sunmak, sitede misafir yorumlarına yer vermek, sosyal medyada misafirlerle etkileşimli iletişim kurmak, online pazarlama araçlarını efektif kullanmak, promosyon ve reklamlar için analitik raporlarından yararlanmak da direkt satışı etkileyen faktörler olarak öne çıkıyor. İşletmeciler internet sitelerine her zaman misafir gözü ile bakmalı ve gerekli geliştirmeleri buna uygun olarak yapmalı. Analitik raporlarını inceleyerek, sitenin hangi ülkeden ne kadar ziyaretçi aldığını, hangi anahtar kelimelerle siteye yönlendiklerini ve kaçının rezervasyonla sonuçlandığını görerek hedef kitleye uygun promosyon ve fiyat çalışmaları yapmak da direkt rezervasyonu artırmaya yardımcı olacaktır. Arama motorlarının sunduğu ücretli ve ücretsiz olanakları kullanmak, arama yapan misafirlere ulaşmayı kolaylaştıracaktır” dedi. Elif Durak’ın verdiği bilgilere göre, online kanallarda yer alan misafir yorumları ile ilgili olarak proaktif bir yaklaşım sergilemek gerekiyor. Bu sayede online dünyada yer almadan önce olumsuz bir yorumu olumlu bir deneyime çevirmenin mümkün olduğunu söyleyen Durak, “Bunu yapabilmek için, misafir ile sürekli iletişimde olmak ve oluşabilecek memnuniyetsizliğin önüne geçmek gerekli. Misafir ilişkilerine ait bir cep telefonu numarası ve bu numaraya özel bir anında mesajlaşma uygulaması, konaklama süresince misafirlerle doğrudan iletişimde kalmayı sağlayacaktır” dedi.
POS güvenliği için 5 altın nokta... İşletmelerin ihtiyaçlarına yönelik satış noktası (POS) ve arka ofis sistemleri çözümleri sunan Omni A.Ş., restaurant, fastfood, pastane, kahve zincirleri gibi yiyecek içecek işletmelerinde kullanılan POS cihazları ve otomasyonlarının sistem güvenliğiyle ilgili dikkat edilmesi gereken altın noktaları açıkladı.
İ
şletmelerin, sahip oldukları verilerin gizliliğini sağlayarak, iş sürekliliklerini ve varlıklarını sürdürebildiğini ve sürekli güncellenen bir veri güvenliği çözümü kullanılmasının günümüzün tehdit atmosferinde işletmeler için önemli bir unsur olduğunu belirten Omni A.Ş. Genel Müdürü Fırat Ertan, sistem güvenliği açısından göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktaları şu şekilde sıraladı:
sürekliliklerini ve varlıklarını emin adımlarla sürdürebilirler. Bu süreklilik için güncellenen bir veri güvenliği çözümü kullanın. ÖZEL DONANIM VE YAZILIM Güvenlik riskleri ve kaçaklar, işletmelerin veri güvenliğini tehdit eden noktaların başında gelmektedir. Bütünleşik sistem kullanan cihazları tercih ederek, virüs bulaşma, sistem çökmesi gibi güvenlik risklerini ve kaçakları ortadan kaldırın.
İŞLETİM SİSTEMİ GÜNCELLEME Bütünleşik sistemlerde, bilgisayar sistemlerinde uygulanan işletim sistemi güncelleme işlemlerine gerek kalınmaz. İşletme hem zaman kaybı yaşanmaz hem de kısa sürelerde ekstra maliyetlerden kurtulmuş olur. Bütünleşik sistemler (embedded system) edinerek, zamansız güncellemelerle uğraşmayın ve vakit kaybı yaşamayın.
AKILLI KULLANICI ANAHTARLARI Akıllı kullanıcı anahtarıyla sisteme giriş ve her türlü fonksiyonun yetki seviyelerine göre kullanımı gerçekleşebilmektedir. İşletmenizde akıllı kullanıcı anahtarları kullanarak her türlü para kaçağını önleyin.
GÜNCELLENEN VERİ GÜVENLİĞİ ÇÖZÜMÜ İşletmeler, sahip oldukları verilerin gizliliğini sağlayarak, iş
DENENMİŞ YAZILIM POS sistemi yazılımları evrenseldir. İşletmelerinizde tüm dünyada denenmiş ürünleri tercih edin, yazılım hatalarının, yavaşlamaların, kaçakların önüne geçin.
restaurant 126 hotel & hi-tech
fuar
Sirha İstanbul 2016 geri sayımda! Yenilikçi içerikleri ile otelcilik ve yiyecek içecek dünyasına bir kez daha yön vermeye hazırlanan sektörün en büyük etkinliği Sirha İstanbul, 24-26 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde dördüncü kez gerçekleşecek.
S
irha Lyon 1983 yılında Fransa’nın Lyon şehrinde düzenlenmeye başladı. 13 senedir düzenlenen bu etkinlik, 2013 yılından bu yana ülkemizde de katılımcılarıyla buluşuyor. Bu sene dördüncüsü gerçekleşecek olan Sirha İstanbul, bu sene de profesyonel ziyaretçi ve katılımcı kitlesine çok uygun bir network alanı sağlıyor. 24-26 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul’un merkezinde meydana gelecek olan bu platform, prestijli aktiviteleriyle Türkiye’deki profesyoneller için bir referans noktası olarak konumlanmış durumda. BAŞARILI BİR 2015 BULUŞMASI Sirha İstanbul, senelerdir sektörün tüm aktörlerinin beklentilerini karşılayan dinamiğiyle üç gün boyunca ziyaretçilerini ağırlamıştır. Sirha İstanbul 2015‘te ise 300’den fazla marka ile ilk yıla oranla katılımcı sayısında ciddi bir artış göstererek 11.902 profesyonel ziyaretçiye ulaşmıştır. SEKTÖRÜN EN GENİŞ NETWORK AĞI Sirha İstanbul 2016; gıda ve içecek ürünlerinden, mutfak ekipmanlarına, pasta ve fırıncılık ürün ve ekipmanlarından, mobilya, sofra üstü takımları, tekstil, hijyen ve teknoloji alanındaki yenilikleri kapsayan geniş yelpazesiyle 450 katılımcı ve marka hedeflenmektedir. Otel, restoran sahiplerinden yöneticilerine, pasta şefleri, F&B müdürleri, satınalma müdürleri, barmen ve baristalara kadar 13.000’den fazla sektör profesyonelini bu yıl 24-26 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde buluşturmayı amaçlamaktadır. BU SENE SİRHA İSTANBUL’DA NELER VAR? Dünya trendleri arasında yerini alan Peru mutfağı bu sene İstanbul’a konuk oluyor. Peru’dan gelen yeni tatlar, yeni teknikler prestijli Peru şefleri tarafından bu sene Sirha
İstanbul’da tanıtılacak. 6. Duyu Restoranı bu sene tekrar sahnede. 2015’te ilk kez Fransız mutfağı, Peru mutfağı ve paylaşım mutfağı temalarındaki 3 konsept restoranda, rezervasyon yapıp öğle yemeği yenilebilen bu aktivite yeni konseptlerle bu sene de sizlerin önüne çıkmaya hazırlanıyor. Ayrıca otelcilik ve restoran profesyonellerine yönelik en güncel konularla hazırlanmış konferanslar da bu sene Sirha İstanbul 2016’da ziyaretçileriyle buluşmaya hazırlanıyor. TÜRK ŞEFLERİNİN DÜNYAYA AÇILAN KAPISI; BOCUSE D’OR ÖN SEÇMELERİ 1987 yılında ünlü şef Paul Bocuse tarafından başlatılan Bocuse d’Or yarışması şu anda dünyaca bilinen en prestijli gastronomi yarışmasıdır. Finalinde 24 ülkenin kendi ekipleriyle katıldıkları bu kıyasına mücadele yemek olimpiyatları olarak ismini en zirveye taşımıştır. Uluslararası bir jürinin kazananları belirleyeceği yarışmada, Bocuse d’Or Türkiye Ön Seçmelerini kazanan şef, 2017 yılında yine Sirha İstanbul kapsamında gerçekleşecek Bocuse D’or Türkiye Finaline direk geçiş hakkı kazanarak Bocuse D’or Europe’a katılmaya bir adım daha yaklaşacaklar. Ünlü şef Rudolf Van Nunen Bocuse d’Or Türkiye’ye başkanlık edecek. OMNIVORE İSTANBUL, 4. KEZ İSTANBUL’DA ‘Mutfakta Yaratıcılık Festivali’ olan dünyaca ünlü Omnivore, yeni sürprizleri, uluslararası şefler ve sektörde fark oluşturan Türk meslektaşlarının katılımıyla dördüncü kez Sirha İstanbul’da olacak. Sirha İstanbul; Lyon haricinde Cenevre, Budapeşte, Rio de Janeiro ve Meksika’da da düzenlenmekte ve bu sayede uluslararası sektörel bir ağ oluşturmaktadır. Sirha İstanbul, kendi alanında bir Dünya devi olan GL events Exhibitions ve Türkiye’deki ofisi GL events Fuarcılık işbirliğiyle düzenlenmektedir.
restaurant 128 hotel & hi-tech
ürünler
ISM Minibar Amerika pazarı için UL sertifikası aldı Yoğun Ar&Ge çalışmaları doğrultusunda sektöre öncü ürünler sunan ISM Minibar, üretim kalitesini, Amerika pazarında yüksek güvenilirlik göstergesi olan UL sertifikasıyla tescillemeye devam ediyor. Absorbsiyon teknolojisi ile soğutma sağlayan Eco seri minibarları için Dünya’da ilk defa UL sertifikası almayı başaran ISM Minibar, bu performansını Peltier modeli ürünlerinde de sürdürdü. Böylece, ISM Minibar, absorbsiyon ve peltier teknolojisine sahip ürünlerinde UL sertifikası alan sektördeki ilk tek üretici oldu. ISM Minibar Genel Müdürü Niyazi Şencan ‘Bu sertifikayı alabilmek için uzun zamandır çalışıyoruz. Özellikle zorlayıcı koşullar altında yapılan güvenlik testlerden geçmek oldukça zor ve zahmetli bir süreç. Ancak ABD pazarı sektörümüz için son derece önemli bir pazar ve bu potansiyeli değerlendirir iken uzak doğulu rakiplerden ayrışmak bizim için çok önemli idi” diye belirtti. Şencan ek olarak “Belgelendirme öncesi yaptığımız çalışmalar ile tüm ABD coğrafyasını kapsayacak satış & satış sonrası servis organizasyonunu tamamlamış bulunmaktayız. Pazarda yeni bir oyuncu olacak olsak da UL belgesinin ürünümüze getirdiği prestij ile kısa sürede istediğimiz satış rakamlarına ulaşacağımıza inanıyorum.’ dedi.
Bahçelerde nostalji ve modernizm rüzgarı Fonksiyonelliği ve kaliteyi estetikle buluşturan bahçe mobilyaları markası L’unica, yalınlığın gösterişli bir dışavurumu olan Flow Oturma Grubu ile bahçelere nostaljik bir hava katabildiği gibi modernizm rüzgarları da estirebiliyor. Yalın ama gösterişli olan Flow Oturma Grubu’nda kusursuz birleşimler sayesinde modüler bir oturma grubundan, çok geniş bir “L“ köşe takımına geçiş olanağı da mümkün. Ayrıca “U“ oturma formu ile bir üçlü koltuk, iki tekli koltuk şeklinde ihtiyaca ve isteğe göre oturum pozisyonu da sağlanabiliyor. Dış mekanlarda modülerliğiyle fark yaratmaya ve bahçe keyfine konfor sunmaya hazır olan Flow Oturma Grubu, L’unica’nın Türkiye genelinde yer alan 30 farklı bayisinden ve İstanbul Levent’te bulunan showroom‘undan temin edilebiliyor.
Türklere özgü uyku deneyimi Ünlü İtalyan markası Tonino Lamborghini, kalite ve tasarımı birleştiren tesislerinde vakum teknolojisiyle el değmeden ürettiği yatak modellerini, Türkiye’de Yatcop güvencesiyle satışa sunuyor. Türkiye’de Yatcop distribütörlüğünde satışa sunulan Tonino Lamborghini yatakları, sahip olduğu anatomik yapısı sayesinde vücudu tam olarak sararken, kullanılan kumaş ve dolgu malzemeleri stresten uzak, ağrısız bir uyku vaat ediyor. 3D bant sistemi ile dizayn edilen ve bi-elastic kumaş kullanılarak üretilen, anti stres özellikli, anti-bakteriyel, bedene tam uyumlu, çevre dostu ve sağlıklı yataklar, uyku esnasında vücutta basınç alanı oluşturmadığı için, kullanıcılarında boşlukta yatıyormuş hissi uyandırıyor.