Hotel Restaurant & Hi-Tech Subat 2017

Page 1








r ö t i d E

Her şey çok güzel olsun!.. Dünyanın dört bir yanından gelen turizmcileri ağırlayan EMMIT Turizm Fuarı, 26 – 29 Ocak tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 21. kez kapılarını açtı. 80 ülkeden toplamda 5.000 kurum, kuruluş ve beldenin katıldığı fuar, ulusal ve uluslararası alanda ortaya koyduğu iş fırsatları, tüketicilere sunduğu cazip fiyatlar ve erken rezervasyon kampanyaları ile bu yıl da sektörün ilgi odağı oldu. Haberin detaylarını gündem sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Küçük bir çocukken hayali politikacı olmaktı. Çünkü ancak o zaman insan ve hayvan sevgisiyle yoğurulmuş yüreği daha güçlü uzanabilirdi… Siyaset değil ama cesur, girişimci ve üretken mizacı en kuvvetli destekçisi oldu; ta ki bir Almanya seyahatinde hiç bilmediği bir yemek deneyimi üzerinden can sıkıcı Türk algısını yerle bir edene kadar! Sonrası çorap söküğü gibi! Türkiye’ye muhteşem dönüş… Akabinde Yeditepe ve Bilgi Üniversitelerine ilk gastronomi bölümünü açma başarısı… Öğrencilerin büyük sevgisi… Gastronomi literatürüne kazandırılmış değerli yazın eserleri… Bu sayımızda iş’te kadın konuğumuz Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Dilistan Çilingiroğlu Shipman… Mutfağa dört kuşak köklerinden bağlı bir şef, Savaş Aydemir. Aşçılığın anavatanı Bolu Mengen’den üstelik! Dedeler, dayılar, ağabeyler gibi mutfağa uzun yıllar ömür veren aşçı büyükleri gibi bir gün o da mutfağın büyülü dünyasına kaptırmış kendini. Anlattığına göre, en çok da kendisi de bir aşçı olan Mustafa ağabeyinin sayesinde!.. Mutfak deneyimlerini 8.5 yıl boyunca Four Seasons Hotel Sultanahmet misafirleriyle paylaştıktan sonra 15 Eylül 2016 itibari ile Four Seasons Hotel Bosphorus mutfağına geçen Savaş Aydemir, ilgi çekici aşçılık öyküsü ve kabına sığmayan lezzetleriyle “şef’in gözünden” konuğumuz… Ve acı kaybımız! Mesleğine bir ömrü büyük bir aşkla adayan Tourism Life In Turkey haber portalının imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmeni Seher Müşfide Aybek, 1 Şubat Çarşamba günü hayata veda ederek aramızdan ayrıldı. Benim de çok değerli dostum, çalışma arkadaşım, meslektaşım olan kıymetli turizm yazarı Seher Müşfide Aybek’e onun sımsıcak kalbinden dökülen sözcükleriyle veda etmek istiyorum:“Değerli Dostlarım, İyi ki Varsınız… Sizi Seviyorum… Ve de Güveniyorum…Siz de bana Güvenebilirsiniz… Sevginiz ise Başımın Üstüne… En içten Sevgi ve Saygılarımla…” Biz de seni çok sevdik, çok seviyoruz, iyi ki vardın, iyi ki kalplerimize dokundun, turizm camiamıza kocaman yüreğinle sonsuz değerler kattın. Seni hiç unutmayacağız… Nurlar içinde yat can dost; Seher Müşfide Aybek!.. Keyifli okumalar dilerim…

Hatice Ünal Bilen İmtiyaz Sahibi

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ HATİCE ÜNAL BİLEN hatice.unal@img.com.tr Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. Murat Doğdubay GÜRKAN BOZTEPE Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı TURGUT AY Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu Başkan Yrd.

REKLAM KOORDİNATÖRÜ EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr CONSEPT TASARIM FATMA DEMİRBAĞ fatma.demirbag@img.com.tr BİLGİ İŞLEM Emre YENER emre.yener@img.com.tr SOSYAL MEDYA Emir YENER emir.yener@img.com.tr FOTOĞRAF EDİTÖRÜ HAKKI GÜNERKAN hakki.gunerkan@img.com.tr KAPAK FOTOĞRAFI Ümit Başer ALKAÇ KAPAK MEKANI Tüyap Palas Hotel / Lagün Restaurant

website

MUHASEBE ve MUSTAFA AKTAŞ FİNANS MÜDÜRÜ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr CTP - BASKI Vizyon Basımevi Deposite İş Merkezi A6 Blok Kat:3 No:309 Başakşehir Tel: 0212 671 61 51 info@vizyonbasimevi.com.tr İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71 ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar/İstanbul Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212 604 51 35

www.hotelrestaurantmagazine.com

e-mail

info@img.com.tr

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


• Tel: +9 0212 422 04 77 • www.amboss.com.tr


içindekiler

38

40

42

antre

yeni yatırımlar

şef’in gözünden

6 Sektörden kısa haberler

38 Ajwa Hotel Sultanahmet açıldı

56 Natürel şef: Savaş Aydemir

gündem

40 Hilton Garden Inn Yalova açılıyor

gastro etkinlik

18 İş, sanat ve spor dünyası “Hayata

iş’te kadın

20 Uluslararası MICE Derneği

42 Doğasında sevgi var! Dilistan Çilingiroğlu Shipman ile söyleştik

64 Gastronomi sektörü

marka

66 2017 Gastronomi Trendleri ÖZÜ

Sahip Çıkmak” üzere birleşti kuruldu

22 EMITT 2017 21. kez kapılarını açtı 26 Doluluklarda sürpriz yükseliş 28 Dedeman Erbil’in yeni yatırımcısı

Mihtap Group Company

30 Her Şeye Rağmen ACE of M.I.C.E. 32 Harika Güral: Avrupalı turist

Türkiye’den vazgeçemez

34 ‘İstanbul Alışveriş Caddeleri’ raporu yayınladı 36 Suçluluk hissi uyandırmayan 10 destinasyon

46 Galeri Kristalli sofralarda özgün

görsel efekt etkisi

48 Profesyonellerin tercihi Jumbo 50 Fonksiyonellikte ‘Uğur Soğutma’

ayrıcalığı

52 Türk Barter faizsiz finans ve

ticareti destekliyor

marka güncel 54 Sektör firmalarından kısa haberler

www.hotelrestaurantmagazine.com

60 Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri 15. kez gerçekleşti

Ekol Food&Öztiryakiler iş birliğiyle “Biz Bize”ydi etkinliğinde konuşuldu

68 Sirha 2017: Rekor kıran bir fuar! 70 6 adımda gerçek Türk Kahvesi

lezzeti nasıl olur?

gastro güncel 72 Metro Toptancı Market Türkiye

yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor

74 Türkiye Turizm Politikasında Yeni

Açılım “Gastronomi Turizmi”


60 76 Babylon Restaurant Mutfak Şefi

Reşat Aydın ile “Miami’den Türk mutfağına bakış”

78 fuar 92 ANFAŞ Fuarı 28. sini başarıyla

gastro aktüel 78 Gastronomi sektöründen kısa

haberler

dosya 82 Sevgililer Günü Özel

dekorasyon 86 Bodrum’un en dekoratif çözüm

üreticisi: Potrum Taş Limanı

88 Müze gibi peynir fabrikası

38° 30° Çiftliği

90 90 Ev dışı tüketimde hijyen

“ellerde” başlıyor

91 Selpak Professional logo ve

ambalajını yeniledi

odasında konuklarına “bir deniz masalı” yaşattı

yeni mekan 96 Sunum Cambazı

Erdem Dırbalı’dan ‘Zirvedeki Lezzetler’

98 Yöresel düşün en lezzetlisi;

Seraf Restaurant

102 Şehrin yeni buluşma adresi;

Fahham Kuruçeşme

104 Madeo ruhuna ‘yerli İtalyan’

dopingi

108 DRONE Karaköy açıldı 110 BTA’dan sağlık dolu bir

konsept; POM

111 Take A Seat Akmerkez’de

ezber bozuyor

112 3. Nesil kahvecilerin durağı;

www.hotelrestaurantmagazine.com

113 Maslak Oto Sanayi’nin yeni

komşusu; Pomelo

otel-tech

94 Mimarlar 10 farklı otel

hijyen

gerçekleştirdi

111

David People

114 Ingenico YazarkasaPOS’lar 116 Uzak Doğu’ya Türkiye’deki otellerin

kapısını UnionPay açıyor

117 LG’nin Nano Cell teknolojili TV’leri CES

2017’yi ses getirdi

118 Klimada Akıllı Kontrol Devri 120 Arçelik 62 yıllık perakende

tecrübesini kurumsala taşıdı

ulaşım 122 Mercedes-Benz Türk 2016’yı yeni yatırım

kararlarıyla kapattı

124 2016’yı lider bitiren TEMSA, 2017’den

umutlu

ürünler 126-128 Yeni ürünler


restaurant 10 hotel & hi-tech

antre

HotelsPro’nun yeni Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan Dünyanın önde gelen seyahat ve konaklama ürünü tedarikçilerinden MetGlobal şirketler grubunun, seyahat sektörü profesyonellerine teknoloji ve rezervasyon çözümleri sunan markası HotelsPro’da Genel Müdürlük görevine Nevgül Bilsel Safkan getirildi. 25 yıla yakın iş deneyiminin büyük bölümünde sektörlerinin lider şirketlerinde üst düzey yönetici olarak görev alan Safkan, HotelsPro’nun Londra, Shanghai, Orlando, Dubai ve İstanbul ofislerinin işleyişinden sorumlu olacak. Nevgül Bilsel Safkan’ın e-ticaret, işletme stratejisi, perakende, finansal analiz ve raporlama, finansal yönetim, denetim ve iş geliştirme gibi alanlarda uzmanlığı bulunuyor.

Türkiye’nin en iyi otelleri arasında yine

Kayakapı Kapadokya’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli “İlk ve Tek Butik Oteli” olan Kayakapı Premium Caves – Cappadocia, 2017 yılına Dünyanın en büyük otel ve seyahat değerlendirme sitesi TripAdvisor’un milyonlarca kullanıcısının oyları sonucu belirlenen “Travellers Choice 2017” ödüllerinden toplam 2 kategoride ödüle layık görüldü. Kapadokya’nın en özel otellerinden biri olan Kayakapı Premium Caves – Cappadocia, 2017 yılına TripAdvisor’dan aldığı ve 4 yıl üst üste aldığı ödüllerle giriş yapıyor. Travellers Choice 2017” ödülleri kapsamında, Türkiye’nin En iyi 25 Oteli Kategorisinde: Kapadokya Bölgesi’nin En İyi Oteli, Türkiye’nin En İyi 5’inci Oteli seçildi.

Türkiye’nin en büyük kent müzesi Antalya’da yapılacak Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi işbirliğinde yapılacak Kent Müzesi Projesi çalışmaları kapsamında Antalya Kültür Merkezi’nde (AKM) bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel proje ile ilgili şu bilgileri aktardı: “Kent müzesinin artık ihalesini yapmak suretiyle inşaatına başlayacağız. Diğer yandan sergilere ait kataloglar, ayrıca Antalya kültürüne dair hatıra eşyaları hazırlanması, geçici sergi hazırlıkları yapılacak. Müzemizin yönetim yapısını ve her bölümünü hızla şekillendireceğiz. 2018 yılı sonbaharında ise inşallah bu artık 15 yıla uzanan hazırlık ve çalışma döneminin nihai aşamasına gelmiş olacağız. Bu proje ne bir Büyükşehir projesi ne bir Menderes Türel ne bir Kent Konseyi projesidir. Proje Antalya projesidir.”

2017: Gelişme İçin Sürdürülebilir Turizm Yılı 2017, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UN WTO / BM DTÖ) tarafından “Gelişme İçin Sürdürülebilir Turizm Yılı” ilan edildi. DTÖ üyesi ve “DTÖ Turizm İçin Küresel Etik Kuralları”nı Türkiye’den ilk imzalayan turizm kuruluşu FEST Travel Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Pekin “Bu vesileyle turizm anlayışımızı yeniden gözden geçirebiliriz,” dedi. Sürdürülebilir turizm ve seyahat anlayışı, doğal, biyolojik, ekolojik, kültürel, toplumsal, kısacası yenilenebilen tüm kaynaklara süreklilik sağlayacak, turistik ürünlerin uzun yıllar arza konu olabilme koşullarını yaratacak, başta çevre olmak üzere kaynakları geliştirerek korumak üzere optimal ve rasyonel şekilde kullanacak bir planlama ve uygulama anlayışıdır.



restaurant 12 hotel & hi-tech

antre

Four Points by Sheraton İzmir’in Otel Müdürü Bülent Süzer oldu Markalı şehir içi iş oteli yatırımcısı ve işletmecisi Er Yatırım’ın, 2017 yılında açmaya hazırlandığı ilk oteli Four Points by Sheraton İzmir’in Otel Müdürü Bülent Süzer oldu. Bülent Süzer, Four Points by Sheraton İzmir’le ilgili olarak şunlar söyledi: “İzmir’in ticaret merkezi Bayraklı’da yer alan otelimiz, bir iş seyahatinde ihtiyaç olan her şey düşünülerek tasarlandı. Otelimiz, dört dörtlük bir iş oteli olma hedefi doğrultusunda dört konuya odaklı olarak misafirlerine hizmet verecektir. Hızlı check-in-check-out imkânı sunarak giriş ve çıkış işlemlerini hızlandıracak. İkinci olarak otelin her noktasında en iyi, kesintisiz ve en hızlı internet erişimi sağlayacak. Üçüncü olarak en iyi ve en lezzetli kahvaltı hizmeti verecek. Son olarak çok iyi ve konforlu yatak imkânı sunacak. 8 bin metrekare alana sahip, 110 balkonlu oda ve 360 derece şehir ve körfez manzaralı 5 toplantı salonu, 1 restoran, 1 bar olarak planlanan otelimizde; süit ve standart odaların yanı sıra engelliler için özel odalar hazırlanmıştır.”

Celestyal Cruises’dan yepyeni bir rota Ver elini Küba! Sıra dışı Yunan Adaları turlarıyla cruise seyahatini sevdiren Celestyal Cruises; 2017 yılında yepyeni bir destinasyonla huzurlarınızda...Ver elini Küba! Dünyanın belki de en çok görülmek istenen ve en merak edilen bu ülkesini henüz keşfetmediyseniz buradan buyurun. Celestyal Cruises Karayipler’in bu en kalabalık adasında Küba kültürünü doya doya içinize çekeceğiniz; gerçek Küba deneyimini yaşayacağınız bir cruise seyahatini garanti ediyor. Celestyal Crystal tam 2 gün boyunca Havana’da demirleyerek; zamanın 1959 yılında durduğu bu şehri yaşamanız için size harika bir fırsat sunuyor. Celestyal Cruises her şey dahil 7 günlük Küba Turu’nda; Küba’nın sadece Havana olmadığını misafirlerine anlatmayı hedefliyor. Celestyal Crystal’in Havana’dan sonra demirleyeceği limanlar sırasıyla Punta Frances, Cienfuegos, Montego Bay, Santiago de Cuba olacak.

Corendon Airlines, “Yolcu Taşımacılığı ve Genel Hizmetleri” kategorisinde 7. oldu Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı 2015” araştırması sonuçlarına göre, Corendon Airlines, İlk 500 Hizmet İhracatçısı sıralamasında 16’ıncı; “Yolcu Taşımacılığı ve Genel Hizmetleri” kategorisinde ise 7’inci oldu. Krizlere rağmen büyüme ve başarı grafiğini sürekli yükselten Corendon Airlines, 2016 yılında, 600 çalışanı ve 688 milyon liralık cirosuyla, Fortune 500 “Türkiye’nin En Büyük Şirketleri” sıralamasında 231’inci; Capital 500 Listesinde ise 302’inci sırada yer aldı.

FIS Snowboard World Cup 4 Mart’ta Erciyes’te Uluslararası Kayak Federasyonu (FIS) ve Türkiye Kayak Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Snowboard Dünya Kupası’nın final etabı, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Erciyes A.Ş.’nin destekleriyle, 4 Mart 2017 Cumartesi günü Kayseri Erciyes’te gerçekleşecek. 2014 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen FIS Snowboard Big Air Dünya Kupası ve geçen sene Kayseri’de gerçekleştirilen ‘FIS Snowboard Dünya Kupası oldukça başarılı geçti. Ulusal ve uluslararası tanıtıma büyük katkı sağlayan böylesi bir etkinliğin final etabının 2017 yılında tekrar Erciyes’te gerçekleşecek olması ülkemizin sahip olduğu kış sporları potansiyelinin büyüklüğünü göstermesi açısından da ayrıca önem taşıyor. FIS’in teknik heyeti tarafından onaylanan ve uzunluğu 102 km’ye ulaşan pist üzerinde gerçekleşecek organizasyonla Erciyes’in kış turizminin vazgeçilmez markalarından biri yapılması hedefleniyor.



restaurant 14 hotel & hi-tech

antre

CVK Hotels&Resorts’de yeni atamalar gerçekleşti CVK Hotels&Resorts çatısı altında uzun süredir çalışmakta olan üç başarılı isim, Aralık 2016 itibariyle yeni görevlerine atandı. CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul’un Kurumsal Şirketler Satış Müdürü görevini yürütmekte olan Didem Akkoç, CVK Park Prestige Suites Rezidans Müdürü pozisyonuna getirilirken, Odalar Bölümü Müdürü olan Melissa Çilli, CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul Odalar Bölümü Direktörlüğü’ nü üstlendi. Aytül Arslan ise otelin Gelirler Müdürlüğü görevinden, CVK Hotels&Resorts Gelirler Direktörlüğüne terfi etti.

Four Seasons Hotels İstanbul’un Genel Müdürü Tarek Mourad Four Seasons Hotels İstanbul tarafından yapılan açıklamada Four Seasons Hotels İstanbul’un yeni Genel Müdürü’nün Tarek Mourad olduğu duyuruldu. Uluslararası lüks otelcilik sektöründe 20 yılı aşkın yöneticilik deneyimine sahip olan Mourad, daha önce Raffles Istanbul, Le Royal Meridien Bahreyn; Sheraton Doha’da farklı pozisyonlarda çalıştı. Four Seasons Hotels & Resorts’un Kahire, Bakü, Riyad, Damascus, Las Vegas otellerinde çeşitli görevlerde bulundu. Four Seasons Hotels İstanbul’a katılmadan önce, son olarak Fairmont Hotels ve Resorts Amman’da görev alan Mourad, 2007- 2011 yılları arasında Four Seasons Hotels Sultanahmet’de Genel Müdür olarak görev yapmıştı. Ain Shams Üniversitesi Yüksek Ticaret Fakültesi’nden mezun olan Mourad, American Hotel & Lodging Educational Institute’den Otel Yönetim Diploması aldı.

Rixos Hotels dünyanın en iyileri arasında Dünyanın hızla büyüyen otel zincirlerinden biri olan Rixos Hotels, 2016 yılı boyunca dünya genelinde 1 milyonun üzerinde turistin oylamalarıyla yeni ödüllerin sahibi oldu. Rixos Sharm El Sheikh, Tripadvisor Traveller’s Choice 2016’da “Dünya’nın En İyi 25 Her Şey Dahil Resort Oteli” kategorisinde yer alan ve bu kategoriye Mısır’dan seçilen tek otel oldu. Rixos Sharm El Sheikh, aynı zamanda “Ortadoğu’nun En İyi 10 Her Şey Dahil Resort Oteli” kategorisinde de birinci sırada yer aldı.Rixos Hotels’in Türkiye’deki otellerinden Rixos Premium Bodrum ve Birleşik Arap Emirlikleri otelleri Rixos The Palm Dubai ve Rixos Bab Al Bahr, 2016 yılı boyunca dünya genelinde 1 milyonun üzerinde turistin oylamaları neticesinde belirlenen HolidayCheck’in “2017’nin En İyi Otelleri Listesi”nde yer aldı.

Skal International İstanbul ‘Hamsili Pilav’ gecesinde buluştu Skal International İstanbul Kulübü tarafından her yeni yılın ilk günlerinde düzenlenen geleneksel ‘Hamsili Pilav’ gecesi 17 Ocak Salı akşamı Konak Hotel’de üyelerin katılımıyla gerçekleşti. Skal International İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Bahar Birinci gecede yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Ülkemiz ve sektörümüz yeni seneye maalesef iyi başlamadı. 2017 yılının barış, huzur, dostluk içinde geçmesini ve turizm sektörü çalışanları olarak başarılı işlere imza atmamızı temenni ederim. Ayrıca Skal kardeşlerimin dostlukları için şükranlarımı sunarım.”



restaurant 16 hotel & hi-tech

antre

Ela Quality Resort’da gelenek değişmedi Ela Quality Resort Belek 2017’ye ödülle başladı. Dünyanın en büyük turizm şirketi TUI Travel, misafirlerden tatil yaptıkları oteli değerlendirmelerini istedi ve anket sonuçlarına göre Ela Quality Resort Belek, “TUI Top Quality 2017” ödülüne layık görüldü. Geçtiğimiz yıl da bu ödülün sahibi olan tesis, misafirlerine yaşattığı deneyimin kalitesini bir kez daha tescillemiş oldu. Erken rezervasyonda çok özel fiyatlar sunan tesis, TUI Holly’nin 6 bin 600 otel arasında yaptığı “Dünyanın En İyi Otelleri” listesinde üst sıralarda bulunuyor ve 7 ala carte restoranında dünya lezzetleri, SPA hizmetleri ve çocukları hem eğlendiren, hem eğiten Everland Q çocuk kulübünü konuklarına sunuyor.

Turizmciler, ‘tarifeli sefer’ için Eximbank protokolünü bekliyor 3 milyon kişiye iş kapısı olan turizm sektöründe 2017’de gerekli adımlar atıldığı takdirde Türkiye’ye gelen turist sayısında artış olacağı düşünülüyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in aralık ortasında yaptığı açıklama ile Kredi Garanti Fonu teminatı ile turizm sektörünün ve taşımacılarının ihracatçı kapsamına alındığını ve düşük maliyetli Eximbank finansmanı kullanma imkanının sağlandığının altını çizen Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Murat Ersoy: “Bu güzel ve atılması gereken çok önemli bir adımdı ama halen Kredi Garanti Fonu ile Eximbank arasında beklenen protokol imzalanmadığı için hayata geçirilemedi, bu projenin ocak bitmeden hayata geçirilmesi sektör adına çok önemli. Taşımacılar, Türkiye’nin tatil cennetlerine hedef pazarlardan tarifeli sefer yapma finansal yükünü üstlenmek için bu protokolü önemsiyor. Ardından tarifeli seferler ilan edilebilecek ve yolcular sağlanabilecek” dedi.

“KKTC turizmi için üst turizm örgütü önerisi Uluslararası Final Üniversitesi ve Anatolia Turizm Akademisi’nin işbirliğinde gerçekleştirilen 12. Akademik Turizm Eğitimi Arama konferansı Girne’de, Acapulco Otel’de tamamlandı. “KKTC Turizminin Geçmişi, Mevcut Durumu ve Gelecekle İlgili Vizyonunun Belirlenmesi” ana başlığı altında düzenlenen çalıştaya Türkiye’den ve KKTC’nden akademisyen, sivil toplum örgütü, turizm alanından kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı. Toplantının sonucunda KKTC’de ambargoları etkisizleştirmek için siyasi erkten arındırılmış bir üst turizm örgütünün kurulması önerildi. Konferansın ilerleyen dönemlerde farklı konularda düzenlenmeye devam edileceği açıklandı.



restaurant 18 hotel & hi-tech

gündem

İş, sanat ve spor dünyası, saldırılara karşı “Hayata Sahip Çıkmak” üzere birleşti Son dönemde Türk halkının yaşam standartlarını, değerlerini, kültürünü ve alışkanlıklarını hedef alan elim olaylara karşı BMD, KMD, TURYİD ve TÜRES öncülüğünde sivil toplum hareketi başlatıldı.

T

oplumsal, refah ve güven duygusunu pekiştirmeyi, insanlık dışı saldırıları gerçekleştirenlerin oyunlarına gelinmeyeceğini göstermeyi hedefleyen “Hayatına Sahip Çık” sivil toplum hareketinin detayları, Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel, Kategori Mağazacılığı Derneği (KMD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ve Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Genel Başkanı Ramazan Bingöl’ün katılımıyla Feriye Palace’de, 12 Ocak Perşembe günü düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Toplantıya, kampanyayı düzenleyen derneklerin üyelerinin yanı sıra iş, sanat, spor ve magazin dünyasından ünlü isimler katıldı.

Öncel: “Geleceğimiz için hayata daha sıkı sarılmamız gerekiyor”

Toplantıda konuşan Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel; “Gelin; ülkemize, ekonomimize, hayatımıza ve geleceğimize sahip çıkalım. Makinalarımız daha hızlı çalışsın, restoranlar ve mağazalarımız

hep açık olsun. Caddeler, sinemalar ve tiyatrolar, eğlence mekânları, hayatın ritmiyle yaşamaya devam etsin” dedi.

Özpamukçu: “Yaşamımıza devam etmeli ve sonuna kadar sahip çıkmalıyız”

Kategori Mağazacılığı Derneği (KMD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, “Halkımızın nabzını en yakından takip eden perakende sektörünün değerli oyuncuları olarak, yarınlarımız için yılmadığımızı göstermek, günlük hayatımıza devam ederek hayatımıza, yaşamımıza sahip çıkmak, göstereceğimiz en büyük tepki olacaktır.” dedi.

Demirer: “Günlük yaşantımızı sürdürmemize engel olmak isteyenlere ‘boyun eğme’ diyoruz”

Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ise yılbaşı gecesi yaşanan saldırıdan sonra sessizleşen İstanbul sokaklarını tekrar hareketlendirmek için yurt çapında ulusal bir sivil toplum hareketi başlattıklarının altını çizerek; şöyle devam etti: “Yaşadığımız ülkenin, güzel ve pırıltılı

İstanbulumuzun, saldırıları planlayan ve gerçekleştirenlerin arzuladığı duruma düşmemesi için sessizliğe bürünmeyelim, hayatımıza sahip çıkalım. Bu harekete ivme kazandırmak için elimizdeki tüm imkânları kullanmamız gerekiyor. Bunun için ‘sokağa çıkın, alışverişe çıkın, yemeğe çıkın, gezmeye çıkın, seyahate çıkın. Yeter ki çıkın’ diyoruz. Kendi ülkemizde sokağımıza sahip çıkacağız ki, ülkemizi her yıl ziyaret eden 30 milyon turiste ‘gelin, Türkiye’nin bu ulusal seferberliğine destek verin, terörle savaşmak istiyorsanız Türkiye’yi ziyaret edin ve bizi yalnız bırakmayın’ diyebilelim.”

Bingöl: “Hayatı bereketlendirelim, yaşamı ve dostluğu çoğaltalım”

Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Genel Başkanı Ramazan Bingöl ise, “Saldırılara karşı birlikte duralım. Dünyanın en iyi mutfaklarından biri olan Türk Mutfağının muhteşem lezzetlerini deneyimlemeleri için farklı ülkelerden insanları ülkemize davet ediyoruz. Dünya gastronomi turizmindeki payımızı yükseltmek için, sektör olarak el ele veriyoruz. İşte bunun için halkımıza ‘hayatına sahip çık’ diyoruz.” şeklinde konuştu.



restaurant 20 hotel & hi-tech

gündem

Uluslararası MICE Derneği kuruldu Turizmin yüzde 35’lik diliminde söz sahibi olan mice sektörü dernek kurarak güçlerini birleştirdi. Uluslararası MICE Derneği kuruluşunu 19 Ocak Perşembe gecesi görkemli davetiyle resmen duyurdu.

Y

ılın on iki ayında yapılabilen kurumsal turizm yani “MICE” Türkiye’de son 10 yıldır ciddi ivme kazanarak, artık turizmin bir kolu olmaktan çıkıp başlı başına bir sektör haline geldi. MICE, turizm sektörünün yanı sıra bölge ekonomilerinin kalkınması ve yan sektörlerin ayakta kalabilmesi adına da olmazsa olmaz bir dilimde yer alıyor. Turizm gelirlerinin yüzde 35’e varan diliminde söz sahibi olan MICE sektörü, Türkiye’de bir ilki gercekleştirerek sektörü bir araya getiren güç birliğine imza attı. Sektör profesyonellerinin bir araya gelerek kurduğu Uluslararası MICE Derneği, MICE çalışan, acenta yönetici, sektörün paydaşlarını oluşturan dernek yöneticileri ve kanaat önderlerini 19 Ocak 2017 tarihinde Mövenpick Hotel İstanbul Golden Horn’da gerçekleşen ilk lansman gecesinde buluşturdu. Dernek Mart ayında tüm sektör paydaşlarının bir arada olacağı özel bir etkinlik de yapacak.

Söyler: “Sektörde seferberlik ilan ediyoruz”

Sektörün geleceği için yapılabileceklerin tartışıldığı gecede konuşma yapan Uluslararası MICE Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Söyler, “Çıkacağımız bu yolda sektörün gelişimine yönelik projeler üreterek, üyelerimizin de bu projeler içinde yer almasını sağlayacağız. Ayrıca, derneğimizin öncelikleri arasında üye ve sektör paydaşlarının sorunlarına çözüm üretilmesi ön planda yer alacak” dedi. Türkiye’nin mevcut durumunu kongre turizmi açısından değerlendiren Söyler,” Türkiye’nin geçirdiği zor süreç en çok

uluslararası organizasyonları etkiledi. 2016’da Türkiye’nin bu konuda kan kaybı yaşadığını belirtmeliyiz. Biz de derneği sektörün kanayan yaralarını durdurmanın yanı sıra çok daha güçlü hale gelebilmesi için kurduk. Ancak bu noktada şunu belirtmeliyiz ki MICE sektöründe diğer turizm alanlarından farklı olarak uzun vadede planlama ve karar süreci gerekiyor. Sektörün yararına olabilecek tüm çalışmalarda ve projelerde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte çalışabileceğimiz mesajını da vermek istiyoruz” diye konuştu.

Kurt: “Global kimliğimizle yurt dışında etkin rol alacağız”

Gecede konuşma yapan Uluslarası MICE Derneği Başkan Yardımcısı Hüseyin Kurt ise şunları söyledi: “Derneği Türkiye’de MICE sektörüne hizmet veren üye ve paydaşların tek çatı altında toplanmak, sektörü doğru yönlendirmek, geleceğe hazırlamak, daha etkin ve donanımlı bir örgütsel yapılanma sağlayabilmek amacıyla kurduk. Türkiye’nin içinde bulunduğu krizi daha hızlı atlatabilmesi için yurt dışında yapılacak çalışmaların ve tanıtımların hızlandırılması gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu konuda yaptığı çalışmaları takdirle izliyoruz ve bu çalışmaların artırarak devam edeceğini düşünüyoruz. Aksi taktirde MICE dahil turizmin pek çok alanında yaşanan olumsuzlukların 2017, 2018 ve 2019’da süreceğini öngörüyoruz. Türkiye’nin çok özel bir dönemden geçtiği göz önüne alınarak, çalışmaların dozunun daha da artırılması gerekiyor.”



restaurant 22 hotel & hi-tech

gündem

EMITT 2017 21. kez kapılarını açtı

Dünyanın dört bir yanından gelen turizmcileri ağırlayan EmITt Turizm Fuarı, 26 Ocak Perşembe günü Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 70’i aşkın ülkeden katılan kurum ve kuruluşlara 21. kez kapılarını açtı.

D

oğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı – EMITT, 21. kez kapılarını açtı. Fuarın açılışını ITE Turkey Turizm & Seyahat & Moda Grup Direktörü Hacer Aydın, ITE Turkey Yönetim Kurulu Üyesi ve YEM Fuarcılık Genel Müdürü Burcu Başer, ITE Group Bölge Direktörü Vincent Brain, Alman Seyahat Birliği (DRV) Başkanı Norbert Feibig, Avrupa Oteli Restoran ve Kafeler Birliği (HOTREC) Başkanı Susanne Kraus - Winkler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü Genel Sekreteri Taleb D. Rifai ve Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Nabi Avcı gerçekleştirdi.

Aydın: “EMITT hem ticari bir platformdur hem de tatilciler için önemli bir adrestir”

Fuarın ilk günkü açılış toplantısında konuşan ITE Turkey Turizm & Seyahat & Moda Grup Direktörü Hacer Aydın:

“EMITT turizm sektörü profesyonellerinin bir araya geldikleri ticari bir platform olmasının yanı sıra tatil tutkunları için de önemli bir adres niteliğini taşıyor. Japonya, Kırgızistan, Nepal, Kosova ve Mauritius’un ilk kez katıldığı fuar katılımcılarıyla, ziyaretçi sayısıyla ve turizm sektörüne kazandırdığı ticari hacim ile etkili bir platform. Turizm sektörüne her yıl katkı sağlayan Yurtdışı Alım Heyetleri Programı kapsamında bu yıl 450’yi aşkın satın almacıyı


ağırlıyoruz. Bu program kapsamında yapılan görüşmeler, turizm sektörünün bir nevi 2017 yılındaki rotasını çizecek. Fuar kapsamında düzenleyeceğimiz panellerde ise; dünya turizm sektörünün lider isimlerini, ülkemiz turizm sektörü temsilcileriyle bir araya getireceğiz ve sektöre bilgi akışı sağlayacağız. EMITT’te bu sene sektörün gelişmesine paralel olarak organize ettiğimiz, Kış Turizmi Özel Bölümü, Outdoor Turizmi Özel Bölümü ve Otel Destek Ekipmanları Özel Bölümü ile katılımcılarımıza ve ziyaretçilerimize farklı seçenekler sunacağız. Ziyaretçilerimiz de erken rezervasyon ve fuara özel kampanyalar sayesinde cazip fiyatlarda tatillerini satın alabilecekler” dedi.

Avcı: “Turizmde rekabet yıkıcı olmamalı”

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı törene ilişkin yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “1950’lerde 25 milyon olan uluslararası turist sayısı bugün 1 milyar 200 binin üzerine çıktı. Turizm ülkeleri olarak birbirimizle rekabet etmeye ihtiyacımız yok. Bu sayı yakın zamanda 2 milyarın üstüne çıkacak. Dolayısıyla her ülke istediğinden de fazla turist ağırlayacak. Bugün Türkiye’ye gelen, yarın Tunus’a, Mısır’a ya da başka bir yere gidecek. Dolayısıyla turizmdeki rekabet yıkıcı olmamalı, dünya barışına katkı sağlamalıdır. Bu kapsamda bu fuar, tüm dünyaya ve dünyayı yaşanmaz bir hale getiren karanlık güçlere karşı bir meydan okuma alanı. Bu meydan okumaya ve mücadeleye katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Bu fuarın sadece Türkiye turizmine değil, dünya turizmine ve barışa katkı sağlayacağı inancındayım.”

Şahin: “Hedefimiz 30 milyon turist”

İstanbul Valisi Vasip Şahin şöyle konuştu: İstanbul en son 13 milyona yaklaşan bir turist aldı. Ama bu hedef değildi, bizim asıl hedefimiz en az 30 milyon turisttir. Bunun için İstanbul’un alt yapısını tamamlamaya çalışıyoruz. İstanbul’daki bu turizm hareketliliği teröre bir mesajdır. Bu fuara emek veren herkese teşekkür ediyorum.”

Topbaş: “Bu fuar aynı zamanda teröre karşı bir başkaldırıdır”

Her geçen yıl artan katılımcı ve ziyaretçi sayısıyla sektörünün büyümesine doğrudan katkı sağlayan fuarda ziyaretçiler, 4 gün boyunca “tatil” konseptinin her türü için yurt içi ve yurt dışından çok sayıda alternatif buldu. Bu kapsamda, TYD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy ve TYD üyelerinin de yer aldığı programda, Murat Ersoy katılımcılara ve ziyaretçilere turizmde kolay ve hızlı ulaşımın önünü açacak olan online satış platformundan bahsetti.

EMITT Turizm Fuarı’nda bir konuşma yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş şunları söyledi: “Göreve geldiğim ilk günden beri yeter ki turizm yatırımları yapılsın diyorum. Bugün İstanbul kendi değerlerini dünyaya tam olarak anlatabilmiş değil. Bölgemizde çok farklı değerler var. Bunları da ön plana çıkarmamız gerek. Fuara katılanlara İstanbul’a gelme cesaretini gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Herkes dışarı çıksın, alışveriş yapsın, gezsin, yesin, içsin diyorum. Bu aynı zamanda teröre karşı bir başkaldırıdır da.”

80 ülke katıldı

Dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanından tatil rotalarını aynı platformda bir araya getiren EMITT, bu yıl 70 bin metrekarelik 12 salonda 80 ülkeden 5.000 kurum ve kuruluşu ağırladı. EMITT; fuar boyunca devam eden “Turizmde Yeni Hedefler ve Stratejiler”, “Özgünlükleriyle Markalaşan Şehirler” ve “Kent, Kültür ve Yaşam: Mardin” başlıklı panellerle sektöre bilgi akışı sağladı.


restaurant 24 hotel & hi-tech

gündem

EMITT süresince katılımcılar tarafından hazırlanan çeşitli sahne gösterileri ve stant etkinlikleri de gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türk Hava Yolları’nın kurumsal sponsorluğunda, KOSGEB’in desteğiyle ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin

ilk panel “Turizmde Yeni Hedefler ve Stratejiler” başlığıyla 26 Ocak Perşembe günü saat 14.30’da gerçekleşti. TÜRSAB Yurtdışı Temsilcisi Hüseyin Baraner’in moderatörlüğünde düzenlenen panelde; DRV Başkanı Norbert Fiebig ve HOTREC Başkanı Susanne Kraus Winkler konuşmacı olarak yer aldı. “Kent, Kültür ve Yaşam: Mardin”

(TYD) iş ortaklığında düzenlenen fuarı yaklaşık 60 bin kişi ziyaret etti. EMITT, uluslararası alanda yeni satın alma, iş geliştirme, yeni iş ve işbirliği fırsatları sunuyor. Katılımcıların iş hacimlerini arttırma olanağı bulduğu fuarda; ülke pavilyonları, tatil destinasyonları, yaz turizmi kış turizmi ve outdoor turizmi destinasyonları, oteller ve turizm merkezleri, tur operatörleri ile acenteler yer aldı. EMITT ziyaretçileri ise fuarda hem seçtikleri tatil destinasyonlarını inceleme hem de bütçelerine uygun olan tatil seçeneklerine karar verme olanağını buldu. Fuarda seyahat severlerin bütçelerine uygun tatil rotaları cazip fiyatlar ve “Erken rezervasyon” kampanyaları ile sunuldu.

konulu panel ise yine fuarın birinci günü gerçekleşti. Dicle Kalkınma Ajansı ev sahipliğinde düzenlenen panelde konuşmacı olarak Mardin Valisi Mustafa Yaman, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Ahmet Ağırakça, MARSEV Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Nehrozoğlu ve DİKA Genel Sekreteri Yılmaz Altındağ bulundu. Fuarın ikinci gününde ise “Özgünlükleriyle Markalaşan Şehirler” paneli Atılım Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Birkan’nın moderatörlüğünde gerçekleşti. Panelin konuşmacıları arasında Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, Beypazarı Belediye Başkanı Tuncer Kaplan, Mengen Belediye Başkanı Turhan Bulut ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer yer aldı.

Turizm sektörünün lider isimlerini ağırladı

Dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanından turizm profesyonellerini, turizm belde ve kuruluşlarını, ziyaretçilerle buluşturan EMITT, bu yıl da turizm sektöründe bilgi akışı sağlayan panellere ev sahipliği yaptı. Fuar kapsamında düzenlenecek

Yurtdışı Alım Heyeti Programı 55 ülkeden, 450 tur operatörünü ağırladı EMITT Turizm Fuarı’nda her yıl olduğu gibi bu yıl da Yurtdışı Alım Heyeti Programı düzenlendi. TravelShop Turkey

işbirliğiyle gerçekleştirilen program kapsamında 55 ülkeden 450 tur operatörü ağırlandı. Tur operatörlerinin geleceği ülkeler arasında; Almanya, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Filipinler, Güney Afrika, Hindistan, İspanya, İtalya, Kuveyt, Makedonya, Portekiz, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Tayland, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan yer aldı.



restaurant 26 hotel & hi-tech

gündem

Doluluklarda sürpriz

yükseliş Konaklama sektörü yılın son ayında doluluklarda sürpriz yükselişle yıla veda etti. Ancak aylık bazdaki bu yükseliş yılsonu itibariyle gerilemenin önüne geçemedi!..


genelinde ise doluluk oranı yüzde 49.6 olarak gerçekleşti. 2015 yılında bu rakam 64.8 Euro olmuştu. 2016 yılında ortalama günlük satılan oda bedeli 2015 yılındaki 120.8 Euro’dan 90.5 Euro’ya; oda başı elde edilen gelir 78.2 Euro’dan 44.9 Euro’ya geriledi. 2016 yılı genelinde doluluk oranlarındaki yüzde 23.4 düşüş ve oda gelirlerindeki yüzde 42.6 düşüş ile İstanbul, Avrupa destinasyonları arasında en yüksek, doluluk kaybı ve gelir kaybı yaşayan destinasyon oldu. 2016 yılında Avrupa’da oda gelirleri ortalaması 81 Euro olarak ölçüldü.

Ankara az hasarlı

Ç

ok sıkıntılı bir yılı geride bırakan Türkiye otellerinde 2016 yılının doluluk bilançosu belli oldu. Konaklama sektörü yılın son ayındaki sürpriz yükselişle yıla veda ederken, aylık bazdaki bu yükseliş yıl sonu itibariyle gerilemenin önüne geçemedi. Dünyanın önde gelen veri ve analiz şirketlerinden STR Global’in Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) için hazırladığı ‘Aralık 2016 Ülke Performans Raporu’ açıklandı. TÜROB tarafından derlenen verilere göre, Türkiye’nin Aralık 2016 otel dolulukları, 2015 yılının aynı dönemine oranla yüzde 1.9 artış ile yüzde 49.2 olarak kaydedildi. Aralık 2015’te bu oran 48.2 olmuştu. Yılın son ayındaki bu yükselişe karşın, 2016 yılı genelinde Türkiye, doluluk oranındaki yüzde 17.8 düşüş ile tüm Avrupa’da en büyük düşüş oranı gösteren ve yüzde 50.8 doluluk ile en düşük doluluk oranına sahip ülke oldu. 2015 yılında doluluk oranı yüzde 61.7 olmuştu. Türkiye ayrıca fiyatlarda kayıp yaşamaya devam etti ve 2016 yılında, yüzde 39.5 düşüşle 39.5 Euro’ya gerileyen oda gelirlerinde en büyük kaybı yaşayan ülke oldu. 2015 yılında bu rakam 65.3 Euro’ydu. 2016’da Avrupa ülkeleri oda gelirleri ortalaması ise 68.4 Euro olarak ölçüldü.

Antalya yükseldi

Aralık ayındaki yükseliş büyük ölçüde Antalya’daki artıştan kaynaklandı. Yılbaşı döneminin ve yerli tatilcinin de etkisiyle Antalya’da Aralık 2016 otel dolulukları

bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 15.7 artarak, yüzde 46.6 olarak gerçekleşti. Aralık 2015’te bu oran yüzde 40.3 olmuştu. Average Daily Rate (ADR) olarak adlandırılan ortalama günlük satılan oda bedeli 49.9 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 17.1 düşüş gösterdi. Aralık 2015’te bu rakam 60.2 Euro olmuştu. RevPAR denilen toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 4.1 düşüş yaşandı ve 23.2 Euro olarak ölçüldü. Aralık 2015’te bu rakam 24.2 Euro olmuştu. Ocak-Aralık 2016 döneminde ise doluluk oranı 2015 yılındaki 59.3 Euro’dan yüzde 53.2’ye; ortalama günlük satılan oda bedeli 114.4 Euro’dan 76.8 Euro’ya; oda başı elde edilen gelir 67.8 Euro’dan 40.8 Euro’ya geriledi.

İstanbul’da düşüş hızı yavaşladı Turizmdeki gerilemeden büyük darbe alan İstanbul otellerinde ise düşüş hızındaki yavaşlama dikkat çekti. Aralık 2015’te yüzde 50.2 olan doluluk oranı, Aralık 2016’da yüzde 1.9 düşerek, yüzde 49.2 ölçüldü. Ortalama günlük satılan oda bedeli 76.9 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 20.1 düşüş gösterdi. Bu rakam Aralık 2015’te 96.4 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 21.6 düşüş yaşandı ve 37.9 Euro olarak ölçüldü. Aralık 2015’te bu rakam 48.3 Euro olmuştu. 2016 yılı

Ankara’da Aralık 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 4.1 düşerek, yüzde 56.3 oldu. Aralık 2015’te bu oran yüzde 58.7 olmuştu. Ortalama Günlük satılan oda bedeli 64.3 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 14.9 düşüş gösterdi. Aralık 2015’te bu rakam 75.5 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 18.3 düşüş yaşandı ve 36.2 Euro olarak ölçüldü. Aralık 2015’te bu rakam 44.3 Euro olmuştu. Ankara’da 2016 yılında doluluk oranı 2015 yılındaki yüzde 60.2’den yüzde 54.2’ye; ortalama günlük satılan oda bedeli 80.8 Euro’dan 73.3 Euro’ya; oda başı elde edilen gelir 48.6 Euro’dan 39.7 Euro’ya geriledi.

Bayındır: “Reina saldırısı umutlarımızı kırdı”

TÜROB Başkanı Timur Bayındır, terör saldırısı gibi sektörü etkileyecek herhangi bir olumsuzluk olmaması durumunda turizmde 5-6 ay içinde toparlanma başlayabileceği görüşünü yineledi. Bayındır, Aralık ayındaki umut veren sonuçlara rağmen menfur Reina saldırısının umutları yeniden kırdığını kaydetti. Bayındır, “Fiyatlardaki düşüş devam etmesine rağmen son iki aylık doluluk verileri geleceğe ilişkin olarak bize umut vermişti. Uluslararası alanda tanıtım, imaj geliştirme, halkla ilişkiler çalışmaları çok önemli ancak şu anda Türkiye için alınması gereken en önemli tedbir bir kriz yönetimi planının hayata geçirilmesi olacaktır. Bu plan kapsamında sektörün tüm bacakları bir araya gelmeli, özel sektörün önerileri dikkate alınmalı. Topyekün bir şeylerin yapılması gerekiyor” diye konuştu.


restaurant 28 hotel & hi-tech

gündem

Dedeman Erbil’in yeni yatırımcısı Mihtap Group Company! Dedeman Grup bünyesinde yer alan ve 2013 yılında CA-BA İnşaat tarafından hizmete açılan Dedeman Erbil Oteli’nin, 1 Ocak 2017 itibari ile yeni yatırımcısı Mihtap Group Company oldu.

1

966 yılından beri turizm otelcilik alanında hizmet veren Dedeman Otelleri, 2013 yılından bu yana CA-BA İnşaat bünyesinde faaliyetlerine devam eden Dedeman Erbil Otelini, Mihtap Group Company’e devretti. Dedeman Erbil ile birlikte, 2016 yılının Aralık ayında Erbil’de hizmete açılan bin kişilik kapasiteye sahip olan TAJ Restaurant’ın yatırımını ve işletmenisini de üstlendiklerini belirten Mihtap Group Company Yönetim Kurulu Başkanı

Zimnako Yasin Kadir, “Yeni dönemde Dedeman Grubu ile çalışmak üzere sözleşmelerimizi yeniledik. 2017 itibari ile alanımızı genişleterek otelcilik sektöründe de hizmet vermeye başladık. Dedeman Erbil Otel yatırımımızın dışında Dubai’de de otelcilik sektörüne dair yatırımlar gerçekleştirdik” dedi.

Dedeman Erbil yenileniyor

2016 yılında 600’den fazla organizasyona ev sahipliği yaparak 130 bin kişiyi

bünyesinde ağırlayan Dedeman Erbil, yeni yatırımcısı ile birlikte yenilenme sürecine girdi. Teknik altyapı, SPA ve otopark hizmetlerini ile yeniliklerine başlayan Dedeman Erbil, 2017 yılının ilk çeğreğinde yeniliklerini tamamlayarak misafirlerine daha yüksek standartlarda hizmet vermeyi hedefliyor. Dedeman Erbil, 8 ile bin kişiyi farklı kapasitelerdeki 10 toplantı salonunda ağırlıyor; 32 metrekareden başlayan, 8 ayrı kategorideki 151 odası ile misafirlerine hizmet veriyor.



restaurant 30 hotel & hi-tech

gündem

Her Şeye RağmenACE of M.I.C.E. “Tüm renklerimizle bir araya geliyoruz” mottosuyla bu yıl 2224 Şubat 2017 tarihleri arasında 4. sü düzenlenecek fuar öncesinde bir araya gelen sektör temsilcileri ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines jüri toplantısında 2017 etkinlik yılını değerlendirdi.

K

ongre, toplantı ve etkinlik sektörünün buluşma noktası olan ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines jüri toplantısı; 83 kişilik jüri heyetinin yanı sıra İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı/Turizm Atölyesi Başkanı Tülin Ersöz’ün de katılımlarıyla gerçekleşti.

Bu yıl ki mottosu “Tüm renklerimizle bir araya geliyoruz”

Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman tarafından yapılan açılış konuşması tüm şehitlerimize başsağlığı ve terörün son bulması dilekleriyle başladı. “Tüm renklerimizle bir araya geliyoruz” mottosuyla bu yıl 22-24 Şubat 2017 tarihleri arasında 4. sü düzenlenecek fuar hakkında detaylı bilgi veren Volkan Ataman şunları söyledi: “2016 yılı hem dünya hem de ülkemiz için karanlık bir yıl oldu, 2017 yılına ümitle girmek isterken maalesef ki kötü başlangıçlar yaptık. Tüm MICE profesyonelleri dayanışma ve birlik içerisinde Türkiye’nin en büyük B2B etkinliği olan organizasyonumuzla sektörün geleceğini inşa etmek üzere bir araya geleceğiz. 39 ülkeden 200 hosted buyer, 300 katılımcı firmanın olacağı ve 15.000 profesyonel ziyaretçinin beklendiği ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines kapsamında Türkiye’nin yurtdışı perspektifte yara alan yüzü sektör profesyonelleriyle konuşularak çözüm

yolları paylaşılacak. Fuar kapsamında ulusal ve uluslararası basına vereceği pozitif mesajlarla sektöre yön veren isimlerden; ICCA (International Congress and Convention Association) CEO’su ve Avrupa Bölge Direktörü, SITE (Society for Incentive Travel Excellence) Başkanı, MPI (Meeting Professionals International) Başkanı ve Uluslararası MICE profesyoneli Harry Fine aramızda olacak. Büyük emek ve özveriyle gerçekleştirdiğimiz ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines ile Türkiye MICE sektörünü destekliyoruz ve yanınızdayız mesajını vermek istiyoruz.” Tüm yarışmacı ekiplere başarılar dileyen Ofton İnşaat Turizm Grubu Ceo’su Yusuf Çavdar, “Turizm sektörünü taçlandıran bu önemli etkinliğe destek olmaktan ve sizleri misafir etmekten büyük mutluluk duyuyoruz.” şeklinde konuştu.

Sektör temsilcileri destek mesajları verdi

İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin “Dayanışmaya birlikte hareket etmeye en çok ihtiyacımız olan bu günlerde ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines bizler için oldukça önemli. Sektörün hedef alındığı bir saldırıyla karşı karşıya kaldık, bu noktada sektör olarak birlik beraberlik içerisinde olmalıyız.” dedi. Her şeye rağmen Ace Of Mice diyerek konuşmasına başlayan Okan Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Semih Başkan; ülke olarak geçirdiğimiz karanlık günlerde böylesi bir organizasyonun ülke

turizminin %40’ını sağlayan MICE sektörü profesyonellerini bir araya getirmesi açısından oldukça önemli olduğunu belirtti. Turizm dünyasında elde edilen gelirlerin sadece Türkiye’de değil tüm dünyada azaldığını, 2016 yılında turizmi %26 daha az bir seviyede kapatıldığını belirten İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın daha çok çalışarak bugünlerin atlatılacağını, İstanbul’un ve İstanbul’daki firmaların kongre turizmi açısından yüksek katılımlı uluslararası düzeyde işler yapabilecek bir potansiyele sahip olduklarını söyledi. Bu noktada sektörün heyecanını canlı tutan böylesi bir organizasyona destek vermekten mutluluk duyduklarını ve ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines’ın yaratıcısı Volkan Ataman’ı MICE sektörünün başkanı olarak gördüklerini iletti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak yıllardır mükemmel bir şekilde organize edilen ACE of M.I.C.E. by Turkish Airlines’ın her zaman yanlarında olduğunu ve tüm katılımcılara her türlü sorunları için kapılarının açık olacağını özellikle belirten Başkan Danışmanı ve Turizm Atölyesi Başkanı Tülin Ersöz; biz zorlukların ülkesiyiz bu zor günleri birbirimize daha da fazla kenetlenerek atlatacağız şeklinde pozitif mesajlarıyla tüm ekibe ayrıca motivasyon verdi. Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilecek görkemli ödül töreninde kazananların belli olacağı Ace Of M.I.C.E by Turkish Airlines heyecanı devam ediyor.



restaurant 32 hotel & hi-tech

gündem

Harika Güral “Avrupalı turist Türk otellerinin kalitesinden ve hizmetinden vazgeçemez” Türkiye’de yaşanan terör olaylarının ve 15 Temmuz darbe girişiminin etkisiyle 2016 yılında ağır bir yara alan turizm sektörü 2017 yılına umutlu bakıyor. 2016 yılında farklı ülkeleri deneyen turistlerin 2017 yılında tercihlerini yine Türkiye’den yana kullanacakları belirten Harika Güral, şimdiden otellerinde birçok Avrupa ülkesinden rezervasyon aldıklarını belirtti.

T

ürkiye’de otellerin sunduğu kaliteyi ve hizmeti dünyanın hiçbir ülkesinde bulamayan Avrupalı turistin 2017 yılında yine Türkiye’yi tercih edeceğini belirten Güral Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Güral, şimdiden Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeden erken rezervasyon talebi aldıklarını belirterek, 2017 yılından umutlu olduklarını dile getirdi. Charter seferlerinin tekrar başlamasıyla beraber 2017 yılında 2-2.5 milyon

bandında Rus turisti ağırlayacağız diye tahmin ettiklerini söyleyen Güral, “Güven sorununun aşılmasıyla yüzde 40 civarında düşüş yaşanan Avrupa pazarının da yeniden yükselişe geçeceğine inanıyoruz. Nerede turist potansiyeli varsa Türkiye’nin orada olması gerektiğini belirten Güral, “Çin, Hindistan ve Afrika gibi turist potansiyeli yüksek yerler var. En çok turisti nasıl getirebiliriz onun planını yapmalıyız. Bunu da ancak daha fazla tanıtım ile yapabiliriz. Tüm pazarlarda güçlü bir şekilde var olmalıyız. Yeni pazarlar ararken de yıllardır turist gönderen ülkeleri unutmayarak onlar

için de yoğun çalışmalar da bulunmalıyız” şeklinde konuştu.

“Onlar şehir, biz otel pazarlıyoruz”

Türkiye’deki otellerin müşterilerine dünyada çok eşi benzeri olmayan bir konsept sunduğunu söyleyen Güral, “Dünyada ülkeler şehri pazarlarken biz oteli pazarlıyoruz. Türkiye’ye tatil için gelen Avrupalı turistler genellikle orta gelirli turistlerdir. Kendi ülkesinde asla bu fiyatlara alamayacağı hizmeti alır ve ülkelerine rahat bir tatil yaparak döner, ekstradan para harcamaz. Dolayısıyla Türkiye Avrupalı turistler için vazgeçilmez bir tatil cennetidir. Turizm alanında Güral Premier Belek ve Güral Premier Tekirova otellerimizde toplamda 2.800 yatak kapasitemiz var. 2016 yılı her ne kadar turizm sektörü için kötü gittiyse de biz yüksek bir doluluk oranıyla sezonu kapattık. Amiral gemimiz turizm olduğu için sektördeki sıkıntılar bizi de etkiledi. Kaliteden ödün vermemek adına otel fiyatlarımızda indirime gitmedik” dedi.



restaurant 34 hotel & hi-tech

gündem

Bağdat Caddesi toparlanıyor! Nişantaşı halen cazibeli İstiklal’de Ortadoğu etkileri Cushman & Wakefield’ın yayınladığı ve Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesi ve Nişantaşı bölgesini ele alan ‘İstanbul Alışveriş Caddeleri’ raporunun üçüncüsüne göre, üç alışveriş merkezindeki toplam marka sayısı önceki yıla göre %3 düşüşle 656 olurken, 67 yeni marka girişi, 95 marka çıkışı gerçekleşti.

D

ünyanın önde gelen gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden Cushman & Wakefield’ın yayınladığı ve Avrupa Yakası’nda İstiklal Caddesi ve Rumeli, Teşvikiye, Vali Konağı ve Abdi İpekçi’yi kapsayan Nişantaşı Bölgesi ile Anadolu Yakası’nda Bağdat Caddesi olmak üzere İstanbul’un 3 ana caddesini inceleyen üçüncü ‘İstanbul Alışveriş Caddeleri Raporu’ yayınlandı. Rapora göre, 2016 Eylül ayı itibariyle toplam perakende stoğu 965 mağazada yaklaşık 195.000 metrekare civarında olan 3 önemli alışveriş caddesinde toplam marka sayısı önceki yıla göre %3 düşüşle 656 olurken, 67 yeni marka girişi, 95 marka çıkışı gerçekleşti.

Erişilebilir lüks markalar Cadde’den vazgeçmiyor

Toplam stoğun, bina yenileme faaliyetleri kapsamında yıkılmasıyla geçen yılın altında kalarak 332 mağazada 75.000 metrekare civarına gerilediği Bağdat Caddesi’nde son oniki ayda 42 mağaza kiralanırken yüksek gelir grubuna hitap eden alışveriş merkezlerinin açılmasıyla lüks markaların bulunduğu konumların çeşitliliğinin artmasına bağlı olarak 43 marka caddeden çıktı, sadece 9 marka mevcut binalarının yenilenmesi nedeniyle caddede başka bir yere taşınmayı tercih etti. Bununla birlikte Bağdat Caddesi’nde üç ana caddedeki toplam kiralama işlemlerinin % 40’ının gerçekleşmesi ve sayıca en fazla kiralama işleminin kaydedilmesi, önemli bir toparlanma sinyali verdi. Bir başka deyişle Bağdat Caddesi özellikle de erişilebilir lüks

markaların Anadolu Yakası’ndaki birincil konumu olmaya devam ediyor.

Nişantaşı cazibesini koruyor

Toplam stoğu 380 mağazada yaklaşık 58.500 metrekare olan Nişantaşı, rapora göre hala cazibesini koruyor. Boşluk oranının %5’ten %12’ye çıktığı Nişantaşı’nda son on iki ayda toplam 39 kiralama işlemi kaydedilirken, bu rakamın 34’ünü yeni girişler oluşturdu. Toplam 49 marka Nişantaşı’ndan çıkarken, bu çıkışların çoğunluğu bina yenileme faaliyetlerinin yoğunlaştığı Abdi İpekçi Caddesi’ndeki mağazalarda oldu. Bina yenilemeleri ile gelecek yıllarda yeni perakende alanlarının artmasının beklendiği bölgedeki başka bir eğilim ise, bazı perakendecilerin ana caddeler yerine bu caddelere paralel ikincil sokaklarda konumlanmayı tercih etmesi oldu. Özellikle yeni nesil kahve dükkanları Nişantaşı bölgesindeki ikincil alanlarda büyümeye gitti.

Ortadoğu etkileri İstiklal Caddesi’nde görülüyor

İstiklal Caddesi ana caddeler içerisinde halen en kalabalık cadde olmasına rağmen artan güvenlik endişeleri hem ziyaretçiler hem de perakendeciler üzerinde bir baskı oluşturdu ve 2016’da yaya trafiğinde düşme görüldü. Toplam perakende stoğu 253 mağazada yaklaşık 62.500 metrekare olan İstiklal Caddesi’nin çehresi 5 uluslararası ve 12 yeme-içme markasının çıkışıyla değişmeye başladı. Yeni girişler ise çoğunlukla yerel markalardan oluşurken

sunulan perakende ortamı, günümüzde turizme en yüksek katkıyı sağlayan Ortadoğu ülkelerinin tercihlerini yansıtmaya başladı. İstiklal’de % 8 olan boşluk oranı ise son on iki ayda %10’a çıktı.

“Yenileme projeleri yeni perakende alanları getirecek”

Rapor verilerini değerlendiren Cushman& Wakefield Yönetici Ortağı Toğrul Gönden, Nişantaşı’nın konumunu koruyacağını, Bağdat Caddesi’ndeki durumun beklenenden daha hızlı düzeleceğini, İstiklal Caddesi’nin ise üst segment yeme- içme ve kültürel aktivitelerden kayarak, yerel hazır giyim pazarı ve daha düşük profilli yeme-içme mekanlarına doğru dönüşümünü devam ettireceğini öngördüklerini kaydetti. Bina yenilemelerinin yeni çekici perakende alanlarını stoğa dahil ederek mevcut durumu iyileştireceğini vurgulayan Gönden, şöyle devam etti: “Bunun örneği, yeni kiralamaların %38’inin halihazırda boş olan mağazalarda gerçekleştiği Bağdat Caddesi’nde en belirgin şekilde görüldü. Boş mağazalar yavaş yavaş doluyor. Bu nedenle marka sayılarındaki düşüşü kısa vadeli bir eğilim olarak nitelendirebiliriz. İlerleyen dönemlerde yenileme projelerinin tamamlanmasıyla yeni ve rekabetçi perakende alanları piyasaya girecektir. Talebin devam edeceği ve lüks markalardaki düşüşün erişebilir lüks markalardaki artış ile dengelenmesi durumunun gelecekte daha sürdürülebilir olmasını öngörüyoruz.”



restaurant 36 hotel & hi-tech

gündem makale

Suçluluk hissi uyandırmayan 10 destinasyon Yazan: Kerem Köfteoğlu

İ

klim değişikliğiyle ilgili endişeler artınca, turizmin çevresel yıkıma katkısını azaltacak yollar aranmaya başlandı. Bu durum turizm cephesinde ‘Etik Gezgin’ olarak bilinen kavramı çıkardı. Seyahat sırasında küresel ısınmaya neden olacak girişimlerden uzak duran, ziyaretleri sırasında çevrenin korunması ve toplumsal kalkınmaya destek olmayı amaç edinen kişiler ‘Etik Gezgin’ olarak biliniyor. Etik Gezginler, toprak erozyonuna neden olmadan, yaban hayatını tehlikeye atmadan, suyun kalitesini bozmadan, kısaca çevreye zarar vermeden gezilecek yerleri belirliyor. Belirlenen bu yerler de ‘suçluluk duygusuna kapılmadan, gönül rahatlığıyla gezilecek destinasyonlar’ şeklinde açıklanıyor. Etik Gezginler, her yıl Uluslararası Af Örgütü ve BM gibi grupların verilerinden yararlanarak, ziyaret etmekten pişman olunmayacak, tam tersine bu ziyaretle ekonomisine katkı yapılacak 10 ülkeyi belirliyor. Bu belirlemeleri de sürdürülebilirlik, doğal güzellikler, yaban hayatın korunması, konukseverlik ve turizm altyapısı için ileriye dönük politikalara bakarak yapıyorlar. Buna göre 2017 yılının listesinde şu destinasyonlara yer veriliyor: Belize: Orta Amerika’daki Karayip kumsalları, Mayaların kalıntıları bulunan ormanlar ve dünyada ikinci sırada bulunan Belize Barrier Reef’e sahip. Dünyanın en iyi dalış noktalarından biri olarak biliniyor. Belize, 2017 için Lonely Planet’ın en değerli destinasyonlar arasında yer alıyor. Ülke, 2017 yılı için etik hedef olarak tanındı. Birçok turistik sürdürülebilir turizm örneğine sahip. Cape Verde: Afrika’nın kuzeybatı kıyılarında 10 adadan oluşuyor. Afrika, Portekiz ve Brezilya etkilerinin harmanlanan bu yer, plajlar, sörf ve renkli şehirler benzersiz bir kültür barındırıyor. Ay manzarasıyla ünlü Sal Adaları’nda “güzel manzara” anlamına gelen Atlantik Okyanusu manzaralı Boa Vista’sı en gözde

turistik yerlerinden birini oluşturuyor. Cape Verde’nin etik kimlik bilgileri, güçlü çevre politikaları ve cinsiyet eşitliğine olan bağlılığı içeriyor. Şili: Santiago’dan And Dağları’ndan Torres del Paine Ulusal Parkı’na kadar ilginç manzaralarla doludur. Şili “Patagonya’nın son sınırını” olarak biliniyor. 2017 için Lonely Planet’in en iyi 10 bölgesi arasında seçildi. Cinsiyet farkı yapılmayan Şili, sivillere tanınan haklar, sosyal refah ve insan haklarına gösterilen saygıdan dolayı etik puanı hak etti. Kosta Rika: Burası “Amerika’nın Bali’si” olarak da biliniyor. Muhteşem kumsalları, yemyeşil ormanı, volkanları ve şaleleriyle tatilcilere beklentilerinin ötesinde imkânlar sunuyor. TripAdvisor’a göre, Manuel Antonio Ulusal Parkı’ndaki Playa Manuel Antonio dünyanın en iyi plajlarından biri. Ülke yönetimi, Etik bir bakış açısıyla, Ethical Traveler ekibine çevreye saygı göstermek kaydıyla en düşük yoksulluk oranına ulaştığını belirtti. Dominik Cumhuriyeti: Tropik yağmur ormanları, volkanik siyah kum plajları ve dünyadaki en büyük ikinci kaplıca olan Kaynama Gölü ile Karayipler’de görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Bozulmamış doğal turistik mekânları, Lonely Planet’in ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. Etik Gezginler, Dominik hükümetinin avlanma endüstrisine karşı ülkenin duruşuyla birlikte 2015’te yıkıcı tropik fırtına Erika’ya karşı verdiği mücadeleden dolayı övgülerde bulundu. Moğolistan: Modern anlamda bazı kolaylıklar bulunmamasına karşın, çadırları (yurt), dağları, çölü ve göçebe kültürü ile ünlüdür. IMAX sinema ve Hard Rock Cafe dahil olmak üzere yeni bir havaalanı ve Shangri-La otel kompleksinin bu yıl açılması planlanıyor. Lonely Planet, ülkeyi 2017 için en heyecan veren destinasyon olarak tanımlıyor. Ülke yönetiminin, eğitim ve çevre politikalarına

yaptığı büyük yatırımlar, Moğolistan’ın dünyanın en etik yerlerinden biri olarak gösterilmesine yardımcı oldu. Palau: 500’den fazla adadan oluşan bu Pasifik adası, karadaki ve denizdeki çarpıcı sahnelerle kutsanmış gibi. Dünya Mirası Listesine giren Kaya Adaları, dalışta bir gözde merkezidir. Diğer bir cazibe merkezini de ünlü Rock Adaları oluşturuyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı Thomas Remengesau Jr, çevre konusunda hava kalitesini yükseltme ve canlıların refahına bağlılıkta son derece iddialı biri olarak biliniyor. Tonga: Güney Pasifik’te 170’den fazla adadan oluşuyor. Otantik ada kültürü, tarihi ve doğal güzellikleri bir araya getiriyor. Balina izlemek, dalmak ve şnorkelle yüzmek için “Yeni Kaledonya” olarak biliniyor. Uluslararası tanınırlık kazanan politikaları arasında aile içi şiddetle mücadele için başlatılan yeni kampanyaları var. Uruguay: Brezilya ve Arjantin arasında saklanan Güney Amerika’nın en küçük ülkesidir. Kozmopolit ve canlı başkentleri Montevideo ile övünüyorlar. Punta del Este’nin tatil noktasındaki Atletik Sahili ve gelişen gece hayatı önem kazanıyor. Punta del Este’nin tatil beldesi yakınlarındaki sanatçı Carlos Paez Vilaro’nun inşa ettiği Casapueblo Oteli, Uruguay’da dikkat çeken en çarpıcı bölgelerden biridir. Ülkenin çevresel kimlik belgelerine ve insan haklarına olan bağlılığından övgüyle söz ediliyor. Vanuatu: Halkın konukseverliği ve doğal güzelliklerin birleşimi olan burası “Gülümseme yurdu” olarak biliniyor. Pasifik adası, bozulmamış plajları, etkileyici dalış noktalarını ve Tanna adasındaki dünyanın en erişilebilir volkanlarından birine sahip. Ücretsiz eğitimi 10 yaşına kadar uzatarak, eğitimle ilgili ciddi ilerleme kaydederek, aile içi şiddet konusunda dünyanın en etik yerler arasında bulunuyor.



restaurant 38 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

İstanbul’un ilk artizan oteli

Ajwa Hotel Sultanahmet açıldı

Adını hurmanın en lezzetli ve değerli türünden, şıklığını incelikli tasarımlarından alan; zarif mimarisi, tarihi atmosferi ve üstün kalitedeki hizmet anlayışıyla bölge turizmine eski ruhunu hızla geri kazandıracak olan Ajwa Hotel Sultanahmet kapılarını açtı.

A

zerbaycan uyruklu Türk iş adamı Abu Bakr’ın Sultanahmet’te Aziyade Otel’i satın alarak 60 milyon Türk Lirası yatırımla farklı bir konsepte dönüştürdüğü Ajwa Hotel Sultanahmet’in yapımında, Topkapı Sarayı’nın restoratörleri de çalıştı. Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerine ev sahipliği yapan ve her yıl milyonlarca turist çeken Sultanahmet, beş yıldızlı bir artizan/zanaat (sanatkar tarafından yapılan ya da özel bir ustalık gerektiren) otele kavuştu. Lüks segment otellerinin en iyileri arasında yer almayı hedefleyen Ajwa Hotel Sultanahmet, bölgede bu konudaki açığı kapatan bir adres olmayı planlıyor.

Gülab Mimarlık tasarladı

Türk turizminin yaşadığı zor günlerin ardından yeniden cazibe merkezi olacağına inanan Azerbaycan uyruklu Türk iş adamı Abu Bakr’ın Sultanahmet’te Aziyade Otel’i satın alarak 60 milyon Türk Lirası yatırımla hizmete açtığı otel, Gülab Mimarlık Ofisi tarafından farklı bir kimlikle artizan/zanaat oteline dönüştü. 6798 metrekare üzerinde 61 oda olarak dizayn edilen Ajwa Hotel Sultanahmet’in tasarımı, sadece Osmanlı ya da Selçuklu’yu değil, bölgenin geçmişindeki pek çok farklı dönemi yansıtıyor. Her detayında artizan unsurların saklı olduğu bu farklı otelcilik anlayışı, Topkapı restoratörleri tarafından yapılmış kalem işlerinde, ahşap ve sedef süslemelerde,

her biri ayrı bir dönemi yansıtan Azeri sanatçıların değerli tablolarında ve el işçiliği İznik çinilerinde göze çarpıyor.

Azeri mutfağının en iyi adresi olacak

Hem tarihten hem de geleneklerden beslenen tasarımla; aynı zamanda modern yaşamın son teknolojisini ve lüks anlayışını da harmanlayan bir felsefeyle kurulan Ajwa Hotel Sultanahmet, detayların sembolik ifadelerin ötesinde ciddi bir fark yaratabildiğini gösterme hedefini taşıyor. Azeri kültürünü geleneksel mutfağı ile özenle yansıtan ve Azeri mutfağının en iyi adresi olmayı hedefleyen Ajwa Hotel Sultanahmet, üst katında bulunan ve muhteşem bir tarihi


Ajwa Hotels Genel Direktörü Selim Geçit

yarımada manzarasına sahip Zeferan Restoran ile Azeri mutfak kültürünü en doğru şekilde tanıtmayı amaçlıyor.

Geçit: “Daha önce yapılmamış şeyleri hayata geçirmeyi hedefledik”

Beş yıldızlı otelin kadrosunu oluştururken aile olgusuna uyum sağlayabilecek kişilerin tercih edildiğini belirten Ajwa Hotels Genel Direktörü Selim Geçit, şunları söyledi: “Dünyanın baş döndürücü bir hızla değişmesi birçok yeni zorluğun yanı sıra daha önce var olmayan yeni ihtiyaçları da doğuruyor. Biz Ajwa Hotels olarak bu hızlı değişimi bir avantaj olarak değerlendirmek istiyoruz. Tüm enerjimizi,

tüm kaynaklarımızı daha önce bilinen endüstrilerde fakat daha önce bilinmeyen şeyler yapmaya odaklıyoruz. İnsana değer verme ilkesinin öne çıktığı otelimizde, kuralları ve sınırları olan hoşgörü odaklı yöneticilerle hizmet veriliyor. Türk kültüründeki misafirperverliğin öne çıktığı serviste müşteriye karşı dürüst olmak, konfor sunmak kadar önem taşıyor. Oteli, üst kalite parfüm ve ipek şalların satılacağı bir hediyelik eşya dükkanı, sanat galerisi ve antika dükkanı ile tamamlamayı planlıyoruz.”

İş dünyası için de seçenekler var

İki toplantı odasıyla iş dünyasına alternatif sunan Ajwa Hotel Sultanahmet, misafirlerini müzik yerine su sesi, kuş

sesi gibi doğa efektleriyle huzurlu bir ortamda ağırlarken; Osmanlı tarzını teknolojiyle birleştiren hamam, buhar odası ve masaj odalarında SPA hizmeti ve yüzme havuzuyla dinlendirici bir tatil yeri olarak dikkat çekiyor.

Yakında Ajwa Hotel Kapadokya açılacak

Ajwa Hotel, Sultanahmet’ten sonra yakında Türkiye’de ikinci olarak Kapadokya’da hizmete girecek. Yine Gülab Mimarlık ekibinin projesiyle 1400’lü yıllarda inşa edilmiş geleneksel bir kervansarayın restore edilerek tasarlandığı Ajwa Hotel Kapadokya, Ürgüp’te 52 oda ile hizmet verecek.

Her detayında artizan unsurların saklı olduğu bu farklı otelcilik anlayışı, Topkapı restoratörleri tarafından yapılmış kalem işlerinde, ahşap ve sedef süslemelerde, her biri ayrı bir dönemi yansıtan Azeri sanatçıların değerli tablolarında ve el işçiliği İznik çinilerinde göze çarpıyor.


restaurant 40 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Hılton Garden Inn Yalova açılıyor Hilton, Yalova’da bir Hilton Garden Inn oteli açmak üzere Çavuşoğlu Grup ile franchise anlaşması imzaladı. 2018 yılında açılması planlanan 121 odalı otel Marmara Denizi’nin kıyısında yer alacak.

2

018 yılında misafirlerini ağırlamaya başlaması planlanan Hilton Garden Inn Yalova’nın açılışı ile ilgili bir açıklamada bulunan Hilton Worldwide Avrupa ve Afrika Geliştirmeden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Patrick Fitzgibbon şöyle konuştu: “Plajları ve kaplıcaları ile meşhur bu şehirde açılacak Hilton Garden Inn Yalova’de misafirlerimizi ağırlayacağız. Türkiye’deki başarısı hızla artan Hilton Garden Inn markası, imzaladığı bu son anlaşma ile birlikte 2017’de kapılarını açacak Hilton

Garden Inn İstanbul Ümraniye ve Hilton Garden Inn Adıyaman dahil, 20’yi aşkın otelle hizmet verecek.”

Yalova, Kocaeli ve Bursa’ya kolay ulaşımı

Sabiha Gökçen Havalimanı’na 50 km uzaklıkta

Sabiha Gökçen Havalimanı’na 50 km

Hilton Garden Inn Yalova spa merkezi, spor salonu, toplantı salonu ve restoranın yanı sıra sunduğu diğer hizmet ve imkanlarla da konuklarının tük ihtiyaçlarına yanıt veriyor. Plajları, marina ve kaplıcaları ile hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgilisini çeken

nedeniyle iş amacıyla seyahat edenler tarafından da tercih ediliyor. uzaklıkta, Bayraktepe Mahallesi, Yalova Bursa Yolu Cad. No 94 Merkez, Yalova adresinde bulunan Hilton Garden Inn Yalova’ya ulaşmak isteyen misafirler, İstanbul ile İzmir arasını 140 kilometreye düşüren yeni Osman Gazi Köprüsü’nden de faydalanabilir.



restaurant 42 hotel & hi-tech

iş’te kadın

Doğasında sevgi var!

Dilistan Çilingiroğlu Shipman “Ben öğrencilerimi çok seviyorum. Ama galiba asıl insanları seviyorum. O yüzden de bu işi yapmak kolay oluyor.”

K

üçük bir çocukken hayali politikacı olmaktı. Çünkü ancak o zaman insan ve hayvan sevgisiyle dopdolu yüreği daha güçlü uzanabilirdi… Siyaset değil ama cesur, girişimci ve üretken mizacı en kuvvetli destekçisi oldu; ta ki bir Almanya seyahatinde hiç bilmediği bir yemek deneyimi üzerinden can sıkıcı Türk algısını yerle bir edene kadar! Sonrası çorap söküğü gibi! Türkiye’ye muhteşem dönüş… Akabinde Yeditepe ve Bilgi üniversitelerine ilk gastronomi bölümünü açma başarısı… Öğrencilerin büyük sevgisi… Gastronomi literatürüne kazandırılmış değerli yazın eserleri… Bu sayımızda iş’te kadın konuğumuz Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Dilistan Çilingiroğlu Shipman…

Dilistan Hanım, sizi daha yakında tanımak isterim. Nasıl bir ailede, hangi idealler ve hayallerle büyüdünüz? Mutfak ve gastronomiye uzanan yolculuk ilk nasıl başladı? Uzun senelerini mutfağa ve gastronomiye adamış biri olarak baştan söyleyeyim, ne çocukluğumda ne de ilk gençlik dönemlerimde hiçbir zaman mutfak hayallerimde olmadı. Benim o günlerden

beri en büyük hayalim politikaya atılmaktı. Nedense severdim ve sebebi de herhalde siyasetin etkili gücüydü. Güç ise hayat gayem ve hedeflerime ulaşmak için bir araçtı. Eskiden beri varsa yoksa hayvan haklarının, birilerine yardım etmenin, ülkeme faydalı işler yapmanın derdinde oldum hep. Bu yüzden birgün politikacı olursam gücüm de olur diye düşündüm. Ben bir de ülkesini çok seven bir aileden geliyorum. Öyle ki babam ve amcam mesleki başarıları sebebi ile yurt dışından ciddi teklifler almış iki adam. Ne var ki ikisi de burada kalarak ülkelerine faydalı olmayı tercih etmişler. Biri iyi bir ziraat mühendisi biri de iyi bir doktor iken hem de.

Hedefe giden yolda mesleki tercihiniz konusundaki başarınız takdire değer. Ama benim merak ettiğim kendinize idol seçtiğiniz bir politikacı var mıydı, o günlerden hatırınızda kalan? O zamanlar çok iyi politikacılarımız vardı tabii. Herhalde onları örnek almışım ama şimdi bir isim veremeyeceğim. Hatırladığım sadece bir kadın başbakanımız yoktu. Hatta Türkiye’nin ilk kadın başbakanı olacağım diye tutturmuştum. Neyse sonra Tansu Çiller

oldu da vazgeçtim. Ben de eğitim hayatıma devam ettim. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Finans ve İstatistik bölümü mezunuyum. Tıp puanıyla iktisada girmiş bir kızım ben. Okuldayken şimdi rahmetli oldu, bir hocam vardı. “Senin işin insanlara yardım etmek” derdi hep. Demek ki çok inanmışım ona. Üniversiteyi bitirdikten sonra Almanya’ya gittim. Baktım ki benim gibi birçok Türk var orada ama bizi tam tanımıyorlar. Ne kültürümüzü ne de yemeklerimizi. Bizimle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Bu durum beni tabii çok üzdü. Bir çıkış yolu aradım kendime… Belki ülkemin yemekleriyle sesimizi duyurabilirim dedim neticesinde.

Türk yemek ve mutfak kültürü konusunda kendinize güveniyordunuz öyleyse. Tam tersine, o kadar iyi yemek pişirme deneyimim yoktu. Hiç unutmuyorum, annem bana Türkiye’den yeşil bir yemek kitabı gönderdi. İçinde şimdiki gibi resimler yok, standart reçeteler hak getire… Onun üzerine Almanya’da Türk yemekleri kursu açtım, katılım çok yüksek oldu. Hatta o kadar iyiydi ki onu ARD diye bir televizyon kanalında yemek programına taşıdık. Ortada


madem bir başarı vardı, öyleyse onu eğitimle de desteklemeliydim. Hemen ardından Mutfak Yönetimi okudum. Bir ev kiralamıştım o zaman, ekmek fırınının üzerindeydi... “Ben ekmek yapayım” oldum. Yapması kolay olmadı tabii. Çünkü ekmek üzerine yazılmış bir kitap bile yoktu. Aradan seneler geçti ve ben ekmek kitabımı yazdım. Onun hikayesi de şöyledir; rahmetli Tuğrul Şavkay ve eşim David Shipman ile Yeditepe Üniversitesi’nde ilk gastronomi bölümünü kurduk. Sağ olsun, o dönemin belediye başkanı Bedrettin Dalan da bizi çok destekledi. Bu çok cesur bir hareketti çünkü. İnsanların aşçılığı adam yerine pek koymadığı bir zamanda Allah rahmet eylesin, Tuğrul Şavkay ile güzel işler yaptık. Kendisi süper bir insandır, o da sosyologtur aslında. Uzatmayayım, ardından Yeditepe Üniversitesi’nde master’ımı yaptım. Doktoram da şarap üzerinedir. Ondan sonra da bu işe gönül verdim. Şimdi de Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümündeyim.

Bunca iyi kötü deneyimden sonra öğrencilerinize bu meslek adına en çok neyi salık veriyorsunuz, paylaşır mısınız?

Öğrencilerime hep “iyi bir aşçı olabilirsiniz, annem de çok güzel yemek yapıyor ama önemli olan mutfağın bilimini öğrenmek” diyorum. Bir de ben Türk Mutfağı yerine Türk Yöre Mutfağı denmesini daha doğru buluyorum. Dersin ismini de öyle koydum zaten. Çünkü siz de Türksünüz ben de Türküm. Aynı ülkede yaşıyoruz. Ama ben baba tarafından Karadenizliyim, Trabzon Sürmeneli babam. Annem ise Giritli. Büyüdüğüm yemekleri mesela Adanalı arkadaşım bilmiyor. Bunun da sebebi yörenin coğrafyası ve kültürel farklılıkları. O yüzden ta en başından en büyük hayalim yöreleri anlatmak oldu.

Biraz önce Yeditepe Üniversitesi’ndeki kariyerinizden bahsederken eşinizden söz ettiniz. David Shipman ile nasıl tanıştınız? Bir aşçıyla evlenmek size ve mesleki kariyerinize neler kattı? David ile tanışmamız çok ilginçtir. Onunla 1998 senesinde Uludağ’da tanıştık. Kayak yapmak için gittim ama kar yağmıyor. David de o sene Türkiye’ye ilk defa Uludağ’da bir tesis kurulumu için mutfak danışmanlığı yapacak… Tesadüfen bir ortamda tanıştık ve kendisi üç gün sonra bana evlenme teklifi etti. Ben de kabul ettim, üç günde ne cesaret ama mutlu mutlu oturuyoruz işte. Bizimkisi ilk görüşte aşktı… Ben ona, o bana ilginç geldik herhalde. Bir sohbet bir sohbet… İyi ki de kar yağmamış ki birbirimizi bulmuşuz diyoruz hala. David

de okulumuzda hoca olarak görev yapıyor. Bizden çok Türk zaten. Bu ülkeyi de çok seviyor.

Belli ki bu bir aşk evliliği olduğu kadar mesleki de bir evlilikti, öyle değil mi?

Aynen öyle. David ile evlendikten sonra birlikte pek çok proje yaptık. Bunlardan biri biraz önce bahsettiğim, Yeditepe Üniversitesi Gastronomi bölümünün kurulmasıydı. David ile evlenmem mesleki gelişimimi çok etkilemiştir. Mesela ekmek kitabımı eşim olmasaydı yazamayabilirdim. Üstelik biz o kitapta sadece reçete de vermedik. Unun hikayesini anlattık. Ekmekle yenilebilecek tatları eşleştirdik. Enteresan bir kitap oldu. O kadar ki arkasından yazdığım başka bir kitabım İspanya’da ödül almasına rağmen herkes hala ekmek kitabımı konuşur.

Gündeminizde yeni kitaplar var mı peki?

Şu an yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum. İnşallah üniversitem basacak onu. Adı

“Lezzetlerin Sır Dolu Yolculuğu”. Sirke ve bal gibi ilginç tatları geçmişten bugüne yolculuklarında farklı hikayeleriyle anlatmaya çalışıyorum. Çikolatanın klasik hikayesi şeklinde değil ama… İçinde tarihte yemekten dolayı cereyan eden olaylar, isyanlar da var, farklı ülkelerde aynı zamana hakim değişen yemek alışkanlıkları ve kültürleri de var. Değişik bir bakış açısıyla yazıyorum ve de bir ay içinde tamamlamam gerekiyor. Ocak ayının sonunda bitireceğim, iddialıyım!.. Bu kitabı bastıktan hemen sonra bir projem daha var. Onu da ayrıca paylaşmak isterim. Bölüm derslerine bir yenisini daha ekledim. Şöyle ki; Bildiğiniz gibi biz Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü olarak Kendhall University ile ortağız. Yani çift diploma değil ama öğrencilerimizin oradan da bir sertifika alma olanağı var. Konu şu ki; okulumuzda Şarap Bilimi dersimiz var. Aynı şekilde Yeditepe Üniversitesi’nde de vardı. Mecburi tuttuğumuz bir ders bu. Fakat ben inançları ya da alerji gibi özel durumları sebebi ile alkol tüketimi yapmak istemeyen öğrencilerimizi de düşünerek aynı geçerlilikte Çay ve Kahve Bilimi diye bir ders açtım. Çünkü inanın inanmayın, insanlar birbirlerinin inançlarına saygı göstermeli. Hatta bir öğrencim bu dersi kitaplaştırmamı önerdi. Ben kitap yazarken işin içine öğrencilerimi de katıyorum. İki öğrencim var. Onlarla beraber inşallah çay kahve kitabımı yaz sonuna kadar tamamlamış olacağım. Çünkü biz insanlar bu dünyada gelip geçiciyiz. Arkamızdan bir eser bırakırsak ancak okuyanlar rahmetle anarlar. Bu şekilde ülkemize ve dünyamıza da faydalı bir iş yapmış oluruz. Yoksa takdir edersiniz ki, kitaplardan zengin olunmuyor.

Bu güçlü vizyon Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümüne sizce neler katmış olabilir?

Ben buraya geldiğimde bir senelik kurumdu. Daha mutfağı yoktu. Eşim David bölümün mutfağını dizayn etti. Yeditepe Üniversitesi’nde gastronomi bölümünü açtığımızda da böyle düşünmüştüm. Asla ezberle öğretmek değil! Bugüne kadar ki vizyonum ve misyonum öğrenmeyi öğretmek oldu. Ben bir eğitimci olarak öğrencimin önüne öyle kapılar açmalıyım ki kişi daha çok öğrenmek ve araştırmak isteğini kendinde bulmalı… Bizim sınavlarımızda belki bir iki tane mecburiyetler dışında ezber soruları olmaz. Bizler okulumuzda öğrencilerimizi tek bir günle, sınav sistemleriyle değerlendirmek yerine bütün bir sene boyunca ilerleyişini görerek notlar veririz. Bu noktada öğretmenin öğrenci üzerindeki pozitif izlenimleri de çok değerlidir bizim


restaurant 44 hotel & hi-tech

iş’te kadın

için. Çünkü Bilgi’de mutlu öğretmenlerin mutlu öğrenciler yaratacağına inanılır. Bizler eğitim kadromuz olarak burada ülkemize mutlu ve anlayışlı bireyler yetiştirmek için çabalıyoruz. En çok da birbirini kritik etmeyen bireyler… Neden çünkü yemek bütün dinlerin, renklerin ortak paydasıdır da ondan. İster Çinli olun ister Türk isterseniz Amerikalı… Değişmeyen tek bir gerçek var ki, herkes yemek yiyor. Dolayısıyla o mutlu bir şey olmalı…

“Almanlar yemekle Türkleri tanıdılar”

Ben bütün bunları yaparken aynı zamanda ülkemin tanıtımına katkıda bulunmayı da çok önemsedim. Belki birilerine güzel birilerine çirkin gelmişimdir ama ben Almanya’da inanın sadece yemekle,

daha önce hiç tatmadıkları bir dolmayla onlara ulaşmayı başardım. Bir tanesi buydu. Bir de lisanım var tabii. Kendimi ve yemek kültürümü doğru bir şekilde aktarabiliyorum. İşte o zaman Türkiye’yi daha evvelinde hiç görmemiş insanlar ülkemi merak etmeye başladılar. Bunun bir yerde turizme de katkısı oluyor elbette. Gastronomi kavramı bu sebeple de çok önemli. Hatta benim şu anki çalışmalarımın ağırlığı gastronomi turizmi üzerine. Tamam, ülkemizi ziyaret eden yabancı turistler binaları, yapıları görüyorlar, tarihimiz şahane… Ama bu ülkeyi 10 sene gezsen bitiremezsin. Onun için çocuklara da bu vizyonu aşılamaya çalışıyorum. Ve “yazın” diyorum. Her şey dokümanter hale getirilmeli ki okunsun… Hatta yabancı dilde de yazılmasını öneriyorum ki Anadolu ve Türk Yöre mutfaklarımız tüm dünyada bilinsin, herkes okuyabilsin… Bence iyi bir iş yapıyorum, az da olsa hem ülke tanıtımına hem turizme bir katkımız oluyor.

Siz kendinizi nasıl anlatırsınız? Dilistan Çilingiroğlu Shipman kendi gözünden nasıl biri? Ben babamdan çok dayak yedim. O yüzden

yalan söylemeyi hiç sevmem. Beyaz yalanlar olabilir, duruma göre… Ama yalan bir de sadakat çok önemli benim için. Tabii parasız yaşanmaz ama para benim hayatımda beşinci sırada geliyor. Sıhhatli olursanız para kazanabilirsiniz. Çalış kardeşim, az kazan çok kazan… Sadakat inanılmaz önemli! Yalan söyleme, kimseye kazık atma, iyi insan ol, kimseye bile bile kötülük yapma, senden büyük olanları muhakkak ziyaret et… Vefa duygum da çok gelişmiştir benim. Bana bir kere iyilik edin, onu ömür boyu unutmam zor. Mutlaka kötülüğün nedenini sorgularım.

Anladığım kadarıyla karakterinizin oluşumunda babanızın tesiri çok büyük olmuş. Babamı çok beğenirdim. Allah rahmet

eylesin, kendisi devlette çalışıyordu. Etrafındaki herkesin yolsuzlukları çıktı, bir onunki çıkmadı. Babama çalışanları bile “baba” derdi öyle söyleyeyim. Çok dürüst bir adamdı. “Yalan söyleme, çalışkan ol” derdi hep. Biz onun için az uyur çok çalışırız. Ben mesela dört saat uyurum. Annem çok şikayet etmiştir ama bebekken de çok uyumazmışım. Az uyurum; babam gibi düsturum “erken kalkacaksın, çok çalışacaksın”. İşim bitmeden yatağa girmem mesela…

Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Ben daha çok yazı yazmayı seviyorum. Mesela bir öğrencim vardı, baktım genel kültürü çok zayıf. Dedim ki “evladım çok yakışıklısın, inşallah mezun da olacaksın. Ama genel kültürün çok zayıf.” O da bana şunu söyledi: “Ama öğretmenim bana hiçbir öğretmenim oku demedi ki” Durum bu… Ben de öğrencim madem kitap okuma alışkanlığına sahip değil, bundan sonra da edinmesi güç diyerek ona google’dan genel kültürle ilgili siteler buldum, “bunları oku ve bana rapor et” dedim, çok mutlu oldu. Benim için öğretmen olmanın değeri ve sorumluluğu

bu işte. Bu yıl eğitim hayatımda 18. senem… İlk öğrencilerimle hala görüşüyorum. Babamın vefatında kalktılar geldiler, inanamadım yani. Bir kere gençleri seviyorum, insan onlarla genç kalıyor zaten. Onlara bir şeyler verebilmek bana büyük mutluluk veriyor. Ben de o anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü benim eğitmenlerim de aynı şekilde çok iyilerdi. Ben Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden mezun oldum. Öğretmeni severseniz o dersi de seviyorsunuz zaten. Onun için ben de okulumda onu vermeyi seviyorum.Onun dışında sokak hayvanlarına deliler gibi bakıyorum. Bu konuda Beykoz Belediyesi’nden çok memnunum. Onlara yemekler taşıyorum, elimden geldiği kadarıyla bakmaya çalışıyorum. Bir de tabii yemek yapıyorum.

Bir kadın olarak “iş’te kadın” olmanın değeri, anlamı ve çalışma hayatına katkıları üzerine neler söyleyebilirsiniz?

Ben bu mesleğe gelmeden evvel Mudo Anonim şirketinde çalışıyordum. Markanın büyümesine çok büyük katkılarım olmuştur. Bir kadın olduğum için hiçbir problem yaşamadım orada. Süper bir de patronum vardı. İş dünyasında kadın ya da erkek olmaktan dolayı problem yaşayan insanlar muhakkak vardır ama benim başıma hiç gelmedi. Çünkü ben hiçbir yerde bir kadın olarak algılandığımı sanmıyorum. Ülkemde hiçbir tacize uğramadım. “Sen kadınsın yükselemezsin” diyen olmadı… Ha, şöyle de bir durum da var ki, bir erkek ve kadın eşit derecede çalışıyor olsa ben tercihimi erkekten yana kullanırım. Çünkü kadın duygusal, çocuğu hasta oldu mu evine gitmek istiyor, erkek öyle değil. Veya atıyorum kadın bir hayal kırıklığı yaşarsa kolay kolay kendine gelemiyor. Ama erkek cinsi öyle mi? Erkek belki o akşam kafayı vurur ertesi gün hayata yeni bir dünya arayarak bakar. Anlatmak istediğim erkekler daha kareler, biz kadınlar ise daha yuvarlak kafaya sahibiz. Erkek


duygusal durumlarda atıyorum işi, arabası gibi tek bir konuya odaklanıyor. O esnada ise evini, işini, çocuğunu düşünmüyor. Bu yüzden de tercihen erkek çalışanları seçiyorum. Benim bugüne kadar kadın olmakla ilgili değil de tarzım itibari ile kaybettiklerim olmuştur. Mesela doğruyu söylemek gibi hatalarım olmuştur. Yaa sus, sana mı sordular söyleme ama değil mi? İşte onu hiç yapamam ben. Doğrunun peşinden koşmaya bayılırım misal… Politik olamam, idare edemem, hemen söylemem lazım. 90’lı yılların başından beri Türkiye’de çalışmaktayım ve dediğim gibi çok ciddi problemlerim de olmadı. Hatta kadınlarla daha zor çalışırken erkeklerle çalışmaktan son derece memnunum. Ben mutluyum. Aslında ülkemde de mutluyum. Hayat güzel... Okuluma aşığım… Eğitime bayılıyorum... Öğrencilerimi seviyorum....Kısacası mutluyum. Bir sıkıntım yok.

Hazır bu kadar yemekten bahsederken, yemek pişirmekle aranız nasıl? En sevdiğiniz mutfaklar, yemekler hangileri?

Yemek yapmayı da seviyorum ama size şöyle söyleyeyim. Ben mutfakta en çok ekmek yapmayı, hamurla oynamayı seviyorum. Bu arada okulumuzda pastane dersi veriyorum. Tercihimse çok süslü pastalardan yana değil, sevmiyorum. Belki bunu söylemem çok yanlış gelebilir çünkü bu işi bir meslek olarak yapan arkadaşlarımız var. Ama bana öyle geliyor

Yemek, mutfak, gastronomi sizin için neyi ifade ediyor?

Hepsi birden bana mutluluğu ifade ediyor. Bakın orada ne çekişme olabilir ki? İki aşçısınız diyelim. Yemekler yapıyorsunuz. Birinin yemeği daha lezzetli olabilir veyahut diğerininkinin sunumu… Biraz da kıskanırsınız birbirinizi. Ama sonuçta bir yarış yok orada. Tam aksine çok büyük bir haz var, mutluluk var... Ben geçen gün çocuklara da anlatıyorum, hangi olayımızda yemek yoktur ki? Seviniriz, “beraber bir yemek yiyelim” deriz. Çok üzülürüz, “yaa bir çay içelim de şunun üzerinden bir konuşalım” deriz. Bir vefat olur, hemen helvalar kavrulur, komşular tencere tencere yemek taşırlar. Doğum olur, düğün olur; yine yemekler, tatlılar… Demem o ki; üzüntü, sevinç, mutluluk ve her şeyde yemek vardır. Yemek o kadar güzel bir keyiftir ki orada yarışmalara, hırslara, kıskançlıklara gerek yoktur. Adeta her şeyin kaybolduğu bir dünyadır orası çünkü.

pişirdiğiniz bir yemeğe tuzu az geldiğinde biraz daha ekleyebilirsiniz ama bir ekmeğe sonradan tuz eklemeniz imkansız. O yüzden ekmeğe, hamurun cinsinden yapılan her türlü ürüne aşığım. Ben gece vakti kalkar, ekmek yapmaya koyulurum. Kaldı ki bir ekmeği doğru düzgün yapınca üretimi 6 saati bulur; uyanırım, yatarım, kalkarım, mayalarım… Bir ekmeğin yapımından aldığım keyif ve hazzı da başka hiçbir şeyden almam. Onun dışında pilavın her türünü yapmayı seviyorum Etrafımdaki herkes de en iyi benim yaptığımı söyler. Hatta neredeyse hiçbir şeyi beğenmeyen eşim benim pilavıma aşıktır. Öğrencilerime hatta bir ders sadece pilav öğretiyorum. Türk pilavı da değil sadece! Pilavın her türlüsü bahsettiğim. Etli yemekleri pişirmeyi çok fazla sevmiyorum. Otlardan yapılmış yemekler bilmiyorum nedense daha fazla ilgimi çekiyor.

Son olarak bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz?

ki, çok süslediğiniz yemek çok makyaj yapan kadına benziyor. Ben sade, saf, güzel olanları daha çok seviyorum. Pasta da olsa bu kural değişmiyor benim için. Yine de zevk meselesi tabii. İlla da benimki doğru diye bir iddiam asla yok. Ekmek, pasta ve diğer pastacılık ürünleri hata kabul etmiyorlar. Bu da yemek yapımıyla kıyasladığımızda önemli bir ayrıntı olarak karşımıza çıkıyor. Misal, etle

Yeditepe Üniversitesi’nden ilk mezun ettiğim öğrencilerden üçünü buraya hoca olarak aldım. En büyük hedefim; onları yetiştirmek, benim yerimi onların almasını sağlamak. Birilerini yetiştireyim, yerimizi alsınlar, geleceğin iyi eğitilmiş, pozitif eğitimcileri olsunlar istiyorum. Başka da bir amacım yok. Hatta beni bile ileride yarı zamanlı öğretmen olarak aralarına alabilirler. Onun dışında kitaplar yazayım istiyorum. Ömür nedir ki yani? Birgün bakmışsın, ölüp gitmişiz. O arada hani güzel bir şeyler yapayım istiyorum. Tabii bu arada bir evlat yetiştirdim, 28 yaşında bir oğlum var. O da Bilgi Üniversitesi mezunu. Dört lisan konuşuyor. Üniversitemizde oyun üzerine master yapıyor ama bir tane yetmez tabii. Ben mümkün olduğunca ülkeme fayda sağlayacak daha çok çocuk yetiştirmek istiyorum.


restaurant 46 hotel & hi-tech

marka

Galeri Kristalli sofralarda Özgün görsel efekt etkisi “Pişirme tutkusunu ve tasarımın tadını bir arada sunan şefler için ekipmanların modernliği, zarafeti ve yaratıcılığa açıklığı oldukça önemlidir.”


Tavizsiz kalite özenini trend olan ile harmanlama yetisi, Galeri Kristal ve profesyonelleri buluşturuyor.

L

ezzet kelimesinin binlerce yıldır süregelen serüveninde bugün sadece yeme anına odaklanmak yerine uzun bir hazırlık sürecini kapsayan zamanlar da devreye giriyor. Daimi değişimlerin yaşandığı, farklı olanın göz önünde olduğu ve göz doldurduğu gerçeği, yiyecek ve içecek sektörünün güçlü bir dinamikle gelişmesini sağlıyor. Şefler birbiriyle yarışıyor; yaratıcı olan, lezzetini damaklarda da bırakabiliyorsa bir marka olarak doğuyor.

Lezzet ve sunum sanatında gurmelik başrolde

Trend olmak, aynı lezzetleri bambaşka tatlarla harmanlayıp yeniden yaratmak ve sunmak ciddi bir gurmelik istiyor. Galeri Kristal de elbette bu konuda başrolde yer alıyor. Her zaman olduğu gibi sektör yeniliklerinin takipçisi olarak... Öte yandan taşıdığı misyonu vizyonuyla yansıtabilmesi, görsel ve kalite algısını yukarılara taşıyan çıtasıyla da her an yeni ve trend oluyor.

Porseleni klasik ve modern yorumlayan; Rosenthal

Galeri Kristal’in, dünya ile eşzamanlı olarak showroom raflarına taşıdığı ithal ürünleri arasında yer alan Rosentha,l bu sezonun favorileri arasında... Kendine özgü ayrıntılar ve detaylarla

dolu yenilikçi Rosenthal markası, her modelinde gerçek bir gurme koleksiyonu sunuyor. Masaüstü ve açık büfe sunumlarına farklılık katan markanın Mesh modeliyse; geometrik formları ve zarifliği ile dikkat çekiyor. Tek tek kullanılabileceği gibi farklı ürünlerle de kombinlenebilecek model, yaratıcılığı destekleyerek profesyonellere etkileyici bir sunum olanağı sağlıyor. Rosenthal

Mesh, farklı boyutlarda, formlarda ve fiyat aralıklarında sunuluyor.

Geniş ürün yelpazesi

Lezzeti ve sunumu bir yaratıcılık olarak gören mutfak profesyonelleri için mükemmel ve vazgeçilmez olmayı amaçlayan Galeri Kristal, sunduğu pişirme ekipmanlarının yanı sıra sunumları tamamlayıcı aksesuarlarıyla geniş bir ürün yelpazesi sunuyor. Bu anlamda daima yenilikten, şıklıktan, kaliteden ve özel konseptlerden yana duran şefler ve turizm sektör yatırımcıları da Galeri Kristal ile buluşuyor.

Sunum sanatını destekleyen tasarım formlarını raflarına taşıyor

Otel Ekipmanları segmentinde turizm sektörünün yiyecek-içecek, mutfak-açık büfe servis alanları ve dış mekanların gerekli tüm ekipman ve aksesuar ihtiyacını temin eden, gerektiğinde tasarlayıp üretebilen Galeri Kristal, rafına koyduğu ürünleri seçerken, sunum sanatını destekleyebilmesi için oldukça seçici davranıyor. Özellikle ithal markaların geniş ürün segmenti, turizmin açık büfe ve masaüstü sunumlarında olağanüstü bir fark oluşturuyor. Sektörün gerektirdiği değişim duyarlılığı, bir yandan stil form çizgileriyle diğer yandan Galeri Kristal’in sezon yenilikleriyle karşılanıyor.


restaurant 48 hotel & hi-tech

marka

Profesyonellerin tercihi Jumbo! Fine Dining restoranlarının ilk tercihi olmayı amaçlayan Jumbo Horeca, kalite ve özgün tasarım iddiasını devam ettirdiği yeni porselen ürün grubu ile 2017 yılında da iddiasını sürdürecek.

1

974’ten beri sofraları donatan Jumbo, ev dışı tüketim sektörüne kazandırdığı farklı ve şık ürün gamı ile profesyonellerin tercihi olmaya devam ediyor. Fine Dining restoranlarının ilk tercihi olmayı amaçlayan Jumbo Horeca, kalite ve özgün tasarım iddiasını devam ettirdiği yeni porselen ürün grubu ile sektördeki iddiasını sürdürmeyi amaçlıyor.

Yeni porselen serisi ile göz doldurdu

18-21 Ocak tarihlerinde gerçekleşen 28. Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı - Anfaş Hotel Equipment’ta lansmanını yaptığı yeni porselen serilerinden Joy ile Jumbo, 2017’ye renkli bir başlangıç da yapmış oldu.

Sofralar renkleniyor Mavi, kırmızı, beyaz ve

yeşilden oluşan 4 farklı renk kombinasyonunu bünyesinde bulunduran Joy serisi, benzersiz formu ve doğadaki hakim renklere uyumlu yapısıyla gastronomiye farklı bir yorum getirecek. Joy serisinin tüm renklerinin birbiri ile uyumlu kullanılabilir olması, yeniliklere açık olan şeflere de sunumlarında kolaylık sağlayacak.



restaurant 50 hotel & hi-tech

marka

Fonksiyonellikte ‘Uğur Soğutma’ ayrıcalığı! Fonksiyonel derin dondurucu teknolojisinde restoranlara ve gıda fabrikalarına profesyonel çözümler sunan Uğur Soğutma, işletmeler için verimli, tasarruflu ve estetik!

F

onksiyonel derin dondurucular ile klasik derin dondurucular, birbirinden farklı ürünlerdir. Derin dondurucu, bilindiği üzere gıdaları depolamak ve uzun süre boyunca bozulmadan saklamak için geliştirilmiş ürünlerin ismidir. Gerek evlerde gerek restoranlarda ve gerekse gıda fabrikalarında kullanılmaları mümkündür. Fonksiyonel derin dondurucular ise, ek olarak şu özellikleri sunar: Farklı soğutma modları ile değişik lezzetlerin depolanması mümkündür. A+ düşük enerji sınıfı modeller A sınıfı ürünlere göre %20 daha fazla tasarruf sağlar. Böylelikle hem daha az elektrik tüketilir ve hem de yüksek verimlilik sayesinde soğutma kalitesi artar. Fonksiyonel derin dondurucularda yiyecekleri üst üste istiflemeniz mümkündür. Bu sayede daha fazla ürün depolanabilir. Fonksiyonel derin

dondurucular soğuk havayı tabanda muhafaza ederek daha az enerji harcar. Tek düğme ile hızlı şoklama, ayarlanabilir termostat, dolap içi aydınlatma gibi özellikleri sayesinde daha pratik bir kullanım kolaylığı sağlarlar. Tasarım ve işlevsellik ön plandadır. Soğuk hava tabanda muhafaza edildiği için daha az enerji harcanır. Gövde yapısı son derece sağlamdır. Yazın derin dondurucu, kışın ise soğutucu özelliği ile yıl boyunca farklı ürünleri korumaya yardım eder.

Üç farklı çalışma moduna sahip Uğur Soğutma'nın UED 360 D/S A+ isimli modeli, fonksiyonel derin dondurucular için güzel bir örnektir. UED 360 D/S A+, dondurucu, soğutucu ve sıfır derece özelliği ile üç farklı çalışma moduna sahiptir. Kolay ve esnek konumlandırma için opsiyonel 4 adet tekerlek içermektedir. 270 litre net hacme sahip

olup, sadece 46,5 kilo (net) ağırlığındadır. Elektrik kesintilerinde dahi 30 saat boyunca gıdalarınızı korur. Günlük 18 kg dondurma kapasitesine sahiptir. Fonksiyonel derin dondurucuların kullanımı, yukarıda açıkladığımız ek özellikler dışında klasik derin dondurucular ile hemen hemen aynıdır. Bu modellerde, en iyi performanslarını tam dolu iken gösterir. Zira dondurulmuş ürünler kendi yalıtımlarını oluşturur ve bunların sayısı arttıkça, kompresör soğutma için daha az çalışır. Gıdalar fonksiyonel derin dondurucu içine konulmadan önce paketlenmeli ve etiketlenmelidir. Bu sayede, son kullanma tarihi bakımından endişe edilmesine gerek kalmayacaktır. “İlk giren ilk çıkar” kuralı, fonksiyonel derin dondurucular için de geçerlidir. Dondurucuda en uzun süre bekleyen ürün, ilk olarak kullanılmalıdır.



restaurant 52 hotel & hi-tech

marka

Türk Barter Faizsiz finans ve ticareti destekliyor Türk Barter Genel Merkezi’nde gerçekleşen; "2016 Yılı Değerlendirme Toplantısı" Türk Barter Genel merkez ve şube yöneticilerinin iştiraki ile gerçekleşti. 2016 yılı hedef ve faaliyetlerinin değerlendirildiği toplantıda 2017 yılı genel hedefleri de belirlendi. Toplantıda, 2016'da yapılan çalışmaların yanı sıra 2017'de gerçekleştirilecek çeşitli proje ve çalışmalar değerlendirildi.

2

016 yılını, hem ülkemiz hem de ekonomimiz açısından zor bir yıl olarak geride bıraktık. Uzun yıllardır ekonomimizde sağlanan istikrar ortamı varlığını korumasına rağmen yatırımlar olarak çalkantılı bir yıl oldu. Mali sıkıntılar firmaların en büyük problemi haline geldi. 2016 yılı, olağanüstü olaylara da sahne oldu. Terör odaklarının ve devlet içinde yuvalanmış paralel çetelerin darbe girişimi halkımız tarafından bertaraf edildikten sonra döviz silahı ile ekonomimizi manipüle etme çabasına girildi. Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile milyonlarca vatandaş dövizini bozdurup ekonomisine sahip çıkarak bu oyunu da savuşturmuş oldu. Ancak yine de dövizdeki dalgalanmalar firmalara çok büyük sıkıntılar yaşatıyor. Barter sisteminin, tüm sektörlerden firmaları yakından ilgilendirdiğini ve firmalar için alternatif ticaret modeli olması sebebiyle son derece önemli olduğunu vurgulayan Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sırrı Şimşek konuşmasında şunları kaydetti: “2016 yılı her şirket için çok zor geçti. Biz Türk Barter olarak firmalara

sağladığımız ekonomik destek paketleri ve mal kredileri ile can simidi olduk. Ayrıca borç yapılandırma hizmetimiz ile ekonomik sıkıntıya düşmüş olan firmalar, borçlarından kurtulup ticaretlerini genişletme fırsatı buldular.

Tüm sistemlere karşı alternatif ticaret ve finans teklifleri Bugün, güvenli ve kaliteli hizmet anlayışımız ile hizmet verdiğimiz Türk Barter’a üye kuruluşlar, sistemin sağladığı avantajlar sayesinde mevcut ekonomik koşullara rağmen atıl kapasitelerini değerlendiriyor ve yeni pazarlara açılma imkânı elde ediyorlar. Üyelerimiz; turizm, tekstil, gayrimenkul, elektronik, mobilya, turizm, medya, sağlık, otomotiv, eğitim, gıda, lojistik, telekomünikasyon sektörleri ve daha birçok alanda on binlerce ürünün yer aldığı Barter Ortak Pazarı’nda ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Kısacası sistem mevcut tüm sistemlere karşı alternatif ticaret ve finans tekliflerinde bulunuyor. Türk Barter faizsiz ekonomiyi destekliyor ve üyelerine faizsiz ticaretin

kapılarını açıyor. Türk Barter Ortak Pazarı'nda sunduğunuz ürün ya da hizmetler ile ihtiyacınız olan ürün ya da hizmeti elde ediyorsunuz. Arz ettiği ürünün satışından daha fazla ihtiyacı olan firmalar, incelemeye alınıp kredi imkânı sağlanıyor. Böylece firmalar yaşadıkları ekonomik sıkıntıları; ticaretlerini büyüterek atlatıyorlar. Sistematik ve etkin çalışma stratejimiz ile yeni üyeler kazanarak Barter Ortak Pazarını büyütmeye devam ediyoruz. 2016 yılını bütün olumsuz etkilere rağmen verimli bir şekilde geçirmiş bulunmaktayız. Türk Barter ailesi olarak bu yılki tüm hedeflerimizi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2017 için belirlediğimiz hedeflerimize ulaşma gayesiyle çalışmalarımızı sürdürecek; İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Bursa, İzmir, Kayseri ve Konya’da bulunan 8 şubemiz ile Türkiye’nin lider barter şirketi olarak gücümüze güç katmaya devam edeceğiz. Yürürlüğe gireceğine inandığımız barter kanunu ile ekonomimizin daha iyi olacağına inanıyoruz.



restaurant 54 hotel & hi-tech

marka güncel

Cam endüstrisinde ‘Akıllı Cam’ devri Üretim süreçlerini hızlandırarak verimliliği artıran Endüstri 4.0 devrimi, Türkiye’de cam endüstrisinde de büyük bir hızla ilerliyor. Gelişen teknolojiyle estetik açıdan olduğu kadar teknik açıdan da tüm ihtiyaçları karşılayan ‘Akıllı Cam Teknolojisi’ artık yaşam alanlarında kullanılmaya başlıyor. Firmalar tarafından büyük bir fırsat olarak görülen bu teknoloji, ısı ve ses yalıtımı sağlayarak, güneşin parlaklığıyla radyasyon ısısını denetleyebilen bu modern yapı malzemesi tüm binayı güvence altına alıyor. Yeni Akıllı Cam Teknolojisi’yle tasarımcılar binanın içine ne kadar ışık gireceğini, ne kadar ısıyı, soğuğu ve gürültüyü keseceğini önceden kontrol edebiliyor. Cam üretiminde yeni teknolojilerin sergileneceği, yerli ve yabancı lider firmaların yenilikçi ürünleriyle yer aldığı, bölgenin en büyük ve en prestijli organizasyonu Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017, 8 – 11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Türkiye’nin dev yatırımları jeneratör sektörüne ivme katacak Günümüzde yaşanan sosyal ve ekonomik olaylar, artan sanayi üretimi, toplu konutlar bölgesel elektrik ihtiyaçlarını doğrudan etkiliyor. Bu gelişmeler, jeneratörleri dünyada üretim kapasitesi en hızlı artan enerji kaynağı konumuna getiriyor. Türkiye’nin ve dünyanın jeneratör sektöründeki en güçlü oyuncularından olan Aksa Jeneratör’ün CEO’su Alper Peker, bugün Türkiye’de yaşanan inşaat sektörlerindeki gelişimin jeneratör sektörüne de ivme kazandıracağını vurgulayarak, “Enerji sürekliliği tüm sektörlerin en önemli gündem maddesi. Sektörlerin ihtiyacına yönelik jeneratör üretimi yapmak için ise Ar-Ge çalışmalarına önem vermek gerekiyor. Bu bağlamda ülkemiz için yapılacak dev yatırımlara uygun jeneratör sağlayabilmek sektördeki rekabet ortamını güçlendireceği gibi sektörümüzün gelişmesini de destekleyecektir” dedi.

İZODER “Enerjinin israf edilmemesi için ısı yalıtımı şart”daha İZODER (Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen, ‘Enerji Verimliliği Haftası’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Gelişmiş ülkeler uzun yıllar önce başlayan yalıtım seferberliği ile epey yol aldı. Şimdi hamle sırası bizde, bu farkı kapatmalıyız. Türkiye’nin cari açığının en önemli nedeni enerji ithalatıdır. İthalatın yüzde 20-25’i oranındaki bir pay enerji ithalatından kaynaklanıyor. Milyarlarca dolar ödeyerek, kullandığı enerjinin yüzde 72’sini ithal eden Türkiye’de; enerji, ithalat kalemlerinin en başında geliyor. Bu denli dışa bağımlı olduğumuz halde, enerjimizi maalesef verimli kullanamıyoruz. Enerjinin en fazla tüketildiği alanların başında da binalar geliyor. Toplam tükettiğimiz enerjinin yüzde 40’a yakın bir oranı binalarda, yüzde 30 civarında sanayide, kalanı da ulaşım ve tarım olmak üzere ana tüketim alanlarında kullanılıyor. Enerjinin yüzde 40’a yakınının kullanıldığı binalarda tüketilen enerjinin yüzde 80’i ise ısıtma-soğutma için harcanıyor” diye konuştu.


. . . . EV, OTEL, RESTAURANT, CAFE VE PROJELERINIZ IÇIN

. .

EN IYI ÇÖZÜMLER !


restaurant 56 hotel & hi-tech

şefin gözünden

Natürel şef

Savaş Aydemir

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

Mutfak deneyimlerini 8.5 yıl boyunca Four Seasons Hotel Sultanahmet misafirleriyle paylaştıktan sonra 15 Eylül 2016 itibari ile Four Seasons Hotel Bosphorus mutfağına geçen Savaş Aydemir, ilgi çekici aşçılık öyküsü ve kabına sığmayan lezzetleriyle “şef’in gözünden” konuğumuz…

M

utfağa dört kuşak köklerinden bağlı bir şef, Savaş Aydemir… Aşçılığın anavatanı Bolu Mengen’den üstelik! Dedeler, dayılar, ağabeyler gibi mutfağa uzun yıllar ömür veren aşçı büyükleri gibi bir gün o da mutfağın büyülü dünyasına kaptırmış kendini. Anlattığına göre, en çok da kendisi gibi bir aşçı olan Mustafa ağabeyinin sayesinde!.. Mutfak deneyimlerini 8.5 yıl boyunca Four Seasons Hotel Sultanahmet misafirleriyle paylaştıktan sonra 15 Eylül 2016 itibari ile Four Seasons Hotel Bosphorus mutfağına geçen Savaş Aydemir, ilgi çekici aşçılık öyküsü ve kabına sığmayan lezzetleriyle “şef’in gözünden” konuğumuz… 80’li yılların Türkiye’sinde jean pantolonlu, Seiko saatli aşçı Mustafa ağabeyinin muhteşem Amerika dönüşlerindeki alımı çalımı, henüz ortaokul çağında olan Savaş Aydemir için tıpkı etrafına saçtığı mis kokulu parfümleri gibi onu kendinden alır, aşçılık mesleğine bir adım daha yaklaştırır; hikayenin başı bu! Öyle ya, ne muhteşem bir iştir ki, aşçı olmasına asıl sebep Mustafa ağabeyi hem güzel giyinir hem de keyifle dünyayı

dolaşır… Bir ata mesleği olması bile aşçılığa duyduğu ilgiyi bu kadar kamçılamazken bu ne keramettir ki şimdi? Ve Savaş Aydemir mutfağa ilk adımı bir kuvvet 13 yaşındayken dayısının Başkent’teki esnaf lokantasında atar. “Mutfak nasıl bir yermiş dedim. O zamanlar küçük lokantalar revaçtaydı. Ankara’da küçük bir lokantada dayımın yanına bulaşıkçı olarak girdim. Baktım hiç kolay bir iş değil ama ben de üretmeyi çok seviyorum. Bir şeyleri birbirine karıştırmak hoşuma gidiyor. Belki bahçıvan da olabilirdim bir marangoz da. Zor da olsa bu işi başaracağım çünkü çok keyifli dedim. Deyiş o deyiş! 1988 yılından beri hiç ara vermeden mutfaktayım” sözleriyle aşçılıktaki ilk cesur ve kararlı adımlarını anlatan Savaş Şef, “Bir yıl sonra baktım olmuyor, 1989 yılında

Bodrum’da bir Fransız tatil köyünün mutfağına komi olarak başladım” diye de ekliyor.

Bir musakka hikayesi…

Savaş Şef’in aşçılığa tırmanan zorlu merdivenlerde manevi destekçileri çok, bunu hikayesini paylaştıkça daha iyi anlıyorum. Bodrum’daki kahramanı ise Ahmet Usta oluyor… Aralarındaki sohbet konusu ise bir meslek aşkını perçinleyip güçlendirecek kadar etkili, benim de kanaatimce. Four Seasons Hotel Bosphorus’un deneyimli şefi Savaş Aydemir o anı tıpkı yeniden yaşarmışçasına şöyle anlatıyor: “Ahmet Usta’mın büfe yemekleri yapmak


için dolaba girdiğini hatırlıyorum. Çıkarken elinde patlıcanla geldi. Dedi ‘Oğlum görüyor musun bu patlıcanı? Bundan ne güzel yemek olur değil mi?’ deyip büyük bir keyifle patlıcanı sevmeye başladı. O zaman çocuğum tabii, ne yapmaya çalıştığına bir anlam veremedim. Alt tarafı musakka yapacak. Patlıcanları aldı, yıkadı, bir güzel sildi. Ardından özenle doğradı, tuzlu suya attı, çıkarıp kuruladı. Biraz yağa vurdu, buzlu suya aldı, sosunu kavurdu, attı içerisine. Tencere yavaş yavaş kaynamaya başladı, etrafını sildi, altın biraz kıstı. Başında bekledi. Sonra biraz daha ağır ateşe aldı, sonra dinlendirdi… Dedim ‘usta ne kadar uğraştın böyle’ Bana aynen şunu söyledi: ‘Oğlum yemek çocuk gibidir. Sen ona ne kadar ilgi gösterirsen o da sana o kadar güzel lezzetini verir.” O günden sonra ustasının sözlerini kulağına küpe ettiğini söyleyen Savaş Şef, bir musakka yaparken ki aynı özen ve titizliği basit bir tost ve omlet yaparken de esirgemez. Yaz ve kış tatillerini Kuşadası, Bodrum ve Uludağ gibi sezonluk mutfaklarda geçirdiğini dile getiren Aydemir, yine bakar bu böyle olmuyor, bu defa liseyi ikiden terk ederek, eğitim hayatını noktalar. “Çünkü mutfağa ara verdiğimde uzaklaşıyordum. Elime bıçak almak bile zorlaşıyordu. Elimin pratikliğini kaybediyordum. Oysa ben bu işte yeni şeyler öğrenmek istiyordum. O yüzden 1992 yılında okulu bıraktım.” diye de eğitime veda kararını özetliyor.

mesailerini pek de istemeye istemeye başlatır, Savaş Aydemir. Nihayetinde bu da olmaz böyle! “Benim yine çok değer verdiğim Grand Azur Otel’de çalışan bir ustam vardı, onu aradım. 2500 lira veriyoruz, gelmek ister misin dedi. Hemen geliyorum dedim. Ama nihayetinde yine ustamın sözünü dinleyerek üç katı maaşı arkamda bırakarak Swiss Otel’de kaldım” diyen Savaş Şef ardından oda servisine verilir. Onu Cafe Swiss, Miyako ve otelin diğer İsviçre ve Fransız mutfakları takip eder.

“Swiss Otel’e personel mutfağında başladım”

Savaş Şef aşçılık yolculuğunda merdivenleri tek tek tırmanırken kararlılık ve azmi gibi doğru yerde doğru insanlarla bir araya gelmesi ve büyüklerinin sözünü dinlemesi de bu hızlı yükselişinde en güzel yol haritası olur. Bu yolda ilk profesyonel otel tecrübesini 1993 yılında girdiği Swiss Hotel Istanbul Bosphorus mutfağında yaşar. Önünde 900 lira maaş vaat edilen bir personel mutfağı vardır ve Aydemir’in anlattığına göre hayal edilen asla bu değildir. Genç aşçı adayının imdadına yine Mustafa ağabeyi yetişir. Madem bir otel mutfağında çalışılmak isteniyor, denemekten ne çıkar ki düşüncesinin tarafından da yeterince benimsenmesi ile dört aylık personel

Four Seasons Otelleri ile tanışma…

14 yıllık mesaisini Chef De Partie pozisyonunda tamamlayarak Swiss Hotel Istanbul Bosphorus’a veda eden Savaş Aydemir’in bu defaki durağı Four Seasons Hotel Sultanahmet olur. Sekiz buçuk yılı aşkın bir süre Four Seasons Hotel Sultanahmet’te Sous Chef olarak çalıştıktan sonra Eylül 2016 yılı itibari ile beş yıldızlı otelin Bosphorus mutfağına Executive Chef olarak atandığını dile getiren Savaş Aydemir, boğaz misafirlerine sunduklarını hizmet ve konsepti ise şöyle anlatıyor: “Four Seasons Hotel Bosphorus’un zaten bir konsepti vardı, o şekilde de devam ediyor. Yalı Lounge’da hem uluslararası menülerimizi, hem de Türk yemeklerini servis ediyoruz.

“Yükselmenin derdinde hiç olmadım”

Yükselmenin bilumum karşılıkları vardır, her bir şefin cephesinden. Kimine göre mal mülk kimine göre şöhret kimine göre ise para, unvandır. Ya 29 yılını beş yıldızlı mutfaklara adayan Savaş Şef için? Swiss Hotel Istanbul Bosphorus’ta yükselirken derdinin asla yükselmek olmadığının altını çizen Savaş Şef, “Hep daha iyi nasıl yaparım, daha iyi nasıl öğrenirim derdinde oldum. Çünkü bu işi hakikaten çok seviyorum. Maaş da çok umurumda değil, gerçek söylüyorum. Mutfaktaki ilkem de bu, siz işinizi


58

Türk mutfağının yurt dışında çok fazla tanınmadığını belirten Aydemir’e göre en büyük sorun tanıtım yetersizliği gibi, şeflerin yemek kültürü ve sanatları konusundaki yetersizliği ve çabasızlığı…

layıkıyla yaparsanız, yemeği gerektiği gibi pişirirseniz isteseniz de istemeseniz de o pozisyon sizi bulur” diye de ekliyor.

Kaliteli ürün, kaliteli şef, iyi servis prensibi

İyi bir şefin lezzet kıstasları üç aşağı beş yukarı aynıdır da, yine de merakı celbeden en can alıcı yanıtlardandır. Mutfağına ve lezzetlerine konuk olduğum isim İstanbul’un en prestijli otel markalarından Four Seasons Hotel Bosphorus Executive Şefi Savaş Aydemir olunca insan ister istemez sıra dışı püf noktaları, lezzet sırları bekliyor. Ne de olsa dünya mutfağının en seçkin ülke mutfaklarını neredeyse hatasız ve maksimum lezzette sunma sorumluluğuyla görevini icra etmek gibi bir sorumluluk mevzu bahis öyle değil mi? Ben bu kadar laf kalabalığı yaparken deneyimli mutfak şefinin cevabı bir tuz kadar kısa ama bir o kadar da sonsuz ve incelikli! “Servise çıkaracağınız her yemeğin tuzuna bakın, yarım dakikanızı almaz. Tadına bakın yoksa o çok uğraştığınız yemek ya 30 saniyede sizi zirveye taşır ya da bir anda bitirebilir! İşte bu kadar net! Ya diğer lezzet noktaları? Yemekte tazelik ve mevsimsel ürün kullanımının esas tutulması gerektiğine dikkat çeken Aydemir, toparlayarak noktayı “kaliteli ürün, kaliteli


ustalık ve iyi servis” kıstaslarıyla koyuyor. Lezzette işine duyduğun bağlılık, sadakat ve sevginin de belirleyici bir rol oynadığını belirten Savaş Şef, “Yaptığınız işini sevmeli, kendinizi sürekli yenilemeli ve geliştirmelisiniz” diye de ekliyor. Gelelim iyi servis kriterlerine… Bir tabak nasıl kurgulanır ve tasarlanırsa hak ettiği değeri bulur diye soruyorum usta şefe.

ürün miktarından yakınan Savaş Şef, bunda şeflerin de kabahatli olduklarını belirterek iğneyi kendine batırmaktan da bir an olsun çekinmiyor. Fransa’daki şeflerin üreticileri yönlendirme konusunda son derece etkili olduklarını anlatan Aydemir, bu bilincin Türkiye’deki şefler arasında yeni yeni artmaya başladığının da altını çiziyor.

“İyi ürünlerle yemekte lezzet çıtasını yükseltmiş olabilirsiniz ama bir başka önemli husus da, yemeğin sunumu. Onu tabağa gelişigüzel koyamazsınız. Rengini, suyunu, tabağın çukurluğunu, sosunu, garnitürünü doğru hesaplamalısınız. Sonuç ise tek kelimeyle zarif olmalı” diyen Savaş Şef, sözlerinin devamında bir piyasadaki bir yanlışa da dikkat çekerek şunları söylüyor: “Piyasada birçok yanlış yapıyor. Mantık şu olmalı, dünyada da geçerli olan budur. Ana yemek tabağın yüzde 60’ını oluşturmalı. Yüzde 40’lık kısmı ise garnitüre aittir. Ama sen yarı yarıya yaparsan olmaz.”

“Evde 10 yıldır kahvaltıyı ben hazırlarım”

“Türk ve Fransız mutfaklarına aşığım”

Gönlü cömert, mütevazı bir lokanta hayal ediyor

Four Seasons Hotel Bosphorus’un şefi Savaş Aydemir Türk mutfağı dışında kendini en çok Fransız mutfağına yakın bulduğunu söylüyor. Bunun bir sebebi pişirme tekniklerindeki zenginlik ise bir diğer nedeni de leb-i derya ürün çeşitliliği. “Bana göre dünyaya mutfağı öğreten, mutfağın babasıdır, Fransız mutfağı. Hala da öyle. Biz hala ülkemizde donmuş ördek bulamazken orada çeşit çeşit önünüzde. Bizdeki iki çeşit un, oradaysa 32 çeşidi… Bizde iki çeşit patates, orada 18 çeşit… Fransız mutfağında ne ararsan var, üstelik kaliteli ve taze” sözleriyle Türkiye’deki

Savaş Şef işi işte bırakanlardan asla değil. Mesleğine o kadar aşkla bağlı ki hız kesmeyen mutfak enerjisini evine kadar bile taşıyormuş. Öyle ki evli ve çocuk sahibi olan Aydemir, 10 yılın her sabahı kahvaltı sofrasını hazırlamaktan büyük keyif aldığını anlatıyor. Hiç abartmıyor, samimi anlatışından ben de emin oluyorum ki hani yetişse akşam yemeklerini de kendi yapacak denli yüksek bir enerjisi ve hevesi var ustanın.

30 yıllık aşçılık serüveninin büyük hayaller köşesinde küçük bir lokanta var, Aydemir’in. Uzun senelerini beş yıldızlı otel ve restoran mutfaklarına adayan Savaş Şef’in kendiyle ilgili gelecek düşleri çok basit ve hümanist anlattığı kadarıyla. Mevsimsel, taze pazar ürünlerinin kah bedava kah parasıyla sofralara geldiği küçük, sempatik ve mütevazı bir lokanta şefin bahsettiği… Cebinde 50 TL’si olanın da ağırlandığı, yeri geldiğinde cüzdanında 10 TL’si olan bir öğrencinin de memnuniyetle içeri alındığı bir düş lokantası anlayacağınız… “Ben çok fazla resmiyet sevmiyorum. Benim mekanımda

insan rahat otursunlar, keyif alsınlar. Çok para kazanmak gibi bir derdim de yok. Yeter ki çark dönsün, insanlar mutlu olsunlar” diyen Savaş Aydemir’e enfes sunumları ve keyifli ağırlaması için tekrar teşekkür ediyor ve Four Seasons Hotel Bosphorus’a veda ediyoruz…

Tıraş olmadan evinden bile çıkmayan Savaş Şef için mutfakta olmazsa olmazı, önlük! Kirli üniformalı bir aşçıya asla tahammül edemeyeceğini belirten profesyonel şef, önünde tahtası, altında temizleme bezi, bıçakları ve çöp kutusu olmadan da yemek yapamayacağını söylüyor.


restaurant 60 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri 15. kez gerçekleşti

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan / Ümit Başer Alkaç

İstanbul, 2-5 Şubat tarihleri arasında Uluslararası Mutfak Günleri kapsamında 20 ülkeden 1.500 yarışmacıyı ağırladı. Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (TAŞFED) tarafından her yıl düzenlenen festivalin bu yılki konukları arasında Dünya Şefler Birliği (WACS) Başkanı Thomas Gugler de vardı!..

U

luslararası İstanbul Mutfak günleri, 2-5 Şubat tarihleri arasında TÜYAP Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu’nun (TAŞFED) organizasyonuyla düzenlenen festivalin açılış gününde TAŞFED Başkanı Yalçın Manav’ın yanı sıra Dünya Şefler Birliği (WACS) Başkanı Thomas Gugler, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, Öztiryakiler Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Öztiryaki, Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ve Sirha İstanbul Proje Yöneticisi Abel Villemin de yer aldılar. Festivalin açılışında kısa bir konuşma yapan Yalçın Manav, Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri’ni Türk mutfağını dünyanın diğer mutfak kültürleriyle buluşturmak, ülkemizin aşçıları ile dünyanın önde gelen aşçıları arasında yakınlaşmayı

ve karşılıklı bilgi alışverişini sağlamak amacıyla düzenlediklerini belirterek, “TAŞFED’in 2008 yılında WACS’a üyeliğinin kabul edilmesinin ardından 15. sini gerçekleştirdiğimiz festival, uluslararası anlamda daha da önem kazanıyor. Dünya Şefler Birliği’nin belirlediği standartlar çerçevesinde yapılacak yarışmalarda başarı gösteren şefler madalyaların yanı sıra dünya genelinde geçerliliği olan sertifikaların sahipleri olacaklar” dedi.

Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu Başkanı Yalçın Manav:

“Çok zorlandık, daha fazla destek bekliyoruz” Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri kapsamında bir araya geldiğimiz TAŞFED Başkanı Yalçın Manav, bu yıl 15. si gerçekleştirilen festivalin bu sene çok zor şartlar altında düzenlendiğinin

altını çizerek Bakanlık ve sivil toplum örgütlerinden daha fazla destek beklediklerini açıkladı. Türkiye’deki profesyonel şefleri ve aşçıları 82 yaşında İngilizce öğrenen İsmet İnönü benzetmesiyle en az bir yabancı dil bilmeye çağırdı...Dünya Şefler Birliği’ne bağlı 110 ülkeden festivalle ilgili övgüler alırken Türkiye’deki bazı isimlerin “Yalçın Bey burayı mektebe çevirdiniz” sözlerine karşılık “Aşçılık sektörünün gelişmesine gençlerimiz umut olacaktır” dedi, genç aşçı adaylarını daha fazla desteklemeye ve önlerini açmaya davet etti!..

“Dünyada 30 mutfakta yarışma yok, en fazla 10 tane var”

“Bu sene 15. yılımızı tamamladık. 2003’te başlamıştık. Dün başladı, bugün ikinci günümüz. 1.500’ün üzerinde öğrenci genç şefler, yerli yabancı şefler, aşçılarımız yarışmalarımıza katılıyorlar. Bugün dünyanın neresine bakarsanız 30 mutfakta yarışma yok, en fazla 10 mutfak var. TAŞFED olarak biz bu sayıyı arttırdığımız için öğrencilerimize daha fazla yer vermiş olduk. Çünkü geçen yıl 23 mutfak vardı. Artı yedi mutfak ve bir de banket ve pizza mutfakları ilave ederek 32 mutfak sayısına ulaştık.”

“Bazı federasyonlarda birlik hareketi göremiyoruz”

Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri’ne aslında daha fazla ülkenin katılmasını istediklerini belirten Yalçın Manav, “2016 yılında yaptığımız 14. yarışmada Türkiye ile beraber 32 ülke katılmıştı. Bu sayı önce sıfıra indi. Sonra milli davamız olduğu için çabaladık ve neticede 20 ülke getirebildik. Bu yıl 15. yıl pastamızı kestik. Aralıksız 15 yıldır bu festivali düzenlemeye devam ediyoruz. Bundan sonra da yolumuza


yarışma yok diye... Bunu biraz daha fazlalaştırın diyorlar... Ama gelin görün ki bu işten anlamayan bazı Türkler “Yalçın Bey burayı mektebe çevirdi” diyorlar. Okula çevirmişim de fena mı yapmışım? Gençlere, öğrencilere eğitim veriyoruz. Onlara sorarım, “bizim önümüzü açacak olan kimlerdir, biz kimlere örnek olacağız?” Bizden ne alırlarsa onu muhafaza edecekler. Biz onlara dürüstlüğü, birleşmeyi, eğitimi tam anlamıyla verebilirsek önemli bir misyonu da tamamlamış olacağız. Bu sayede Türk aşçılık sektörü de gelişecek. Ondan sonra da yurt dışına gidecekler, uluslararası yarışmalara katılacaklar. Nitekim gidiyoruz. Londra’ya da, Lüksemburg’a da, Erfurt’a da gittik. Ama zorlanıyoruz. Hem sivil toplum örgütlerinin hem de bakanlıkların bize maddi manevi destek olmaları gerekiyor.”

devam edeceğiz” dedi. TAŞFED olarak birlik beraberlik içinde yollarına devam etmek istediklerini ifade eden Manav sözlerini şöyle konuştu: “Hepimiz Türkiye için çalışıyoruz. Federasyonumuzla aşçılarımız için varız. Onların daha da gelişmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Birlik ve beraberlik içinde yolumuza devam etmek istiyoruz. Ülkemizde bu manada birkaç federasyon daha var. Onlarla da beraber hareket etmek gerekiyor. Ancak bazılarında bu beraberlik hareketini göremiyoruz ama bunu gönülden istiyoruz.”

“WACS Başkanı da bizimle, kendisine teşekkür ederim”

“Keza Dünya Şefler Birliği Başkanımız Thomas Gugler’in de bir gün olsa bile festivalimize katılımını arzu ediyorduk. Geldi ve dört gün burada kalacak. Kendisi Selanik’te yeni seçildi, 110 ülkenin başkanı. Başkan da çok iyi çalışıyor ve de değer veriyor. Bizim gibi yarışma düzenleyen ülkeleri hiç kırmamaya çalışıyor. Size şöyle de bir detay vereyim: Akşam birlikte çalışırken bana programını gösterdi. 220 gün dolu, düşünebiliyor musunuz? Çok yoğun bir gayret ve çalışma gösteriyor. Bu da iftihar edilecek bir durum. İstanbul’daki etkinliğimize geldiği için de kendisine teşekkür ettim. Ayrıca daha önce de yarışmalarımızda jüri başkanlığı yapan Gary Filbey de yıllar sonra burada. Başkan dahil 15 jüri üyesini de yurt dışından getirttik. Buradaki yabancı jüri üyeleriyle beraber Türk jüri üyeleri sayısı 108’i buldu ve siz de katıldınız biliyorsunuz, ben tüm yarışmacılara başarılar diliyorum.”

“Olumsuzluklara rağmen yılmadık”

15 Temmuz’dan sonra festival görüşmelerinin olumsuz etkilendiğini anlatan Manav, buna rağmen yılmadıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle 15 Temmuz olayından sonra çok zorlandık. O kadar ki sponsorluklar sıfıra düştü. Ama

TAŞFED Başkan Yardımcısı Turgut Ay: “Anadolu yarışmaları gibi değiliz, uluslararası geçerlikli madalyalar dağıttık”

Hotel restaurant & hi –tech dergisi olarak biz de yarışmalara jüri olarak katıldık. toparlamaya çalıştık. Çünkü görüşmelere eylül ayında başladığımız için artık bir erteleme durumumuz olamazdı. Çünkü bazı ülkeler cevap vermişti. Hatta kayıtlarını yaptırmışlardı. Biz de festival için bir tarih belirlemiştik. Onun için yolumuza devam ettik. Ama sponsorlarımızın maalesef bazıları terk ettiler, katılamayacaklarını söylediler. Buradaki stant alımlarında da fazla bir katılım olmadı. Ben bu noktada öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na desteklerinden ötürü teşekkür ediyorum. Yurt dışından 20 tane gazeteci getirdi. Maddi desteklerini esirgemedi. Ama zorlandık, zorlanıyoruz.”

“Dünyanın 110 ülkesinden gördüğümüz takdiri burada göremiyoruz”

WACS’a bağlı 110 ülkenin başarılı ve yoğun faaliyetlerinden dolayı TAŞFED’i takdir ettiklerini buna karşın Türkiye’de yapmaya çalıştıklarının tam olarak anlaşılamamasından dem vuran Manav şöyle devam etti: “Biz baktığınızda Dünya Şefler Birliği’ne bağlı 110 ülkenin içinde gerek mutfak sayımızla gerek katımla fazlaca faaliyet gösteren bir federasyonuz. Hatta takdir ediyorlar, dünyada bu kadar öğrencinin gencin katıldığı bir

“Bu yıl 15. sini düzenlediğimiz Uluslararası Gastronomi Festivali’ni büyük bir başarıyla bitirdik. 20 ülkeden 1.500 yarışmacıyı ağırladığımız büyük organizasyonumuzda aynı zamanda 27 ülkeden 80 jüri üyesi de ülkemize geldi. Günlük ortalama 5 bin kişinin katıldığı gastronomi festivalimize katılım son derece yoğun oldu. Bu yıl jüri seçimlerimizde de çok dikkatli davrandık. Başkanlığını İngiltere’den gelen Mr. Gary Filbey’in yaptığı jüri gruplarımızı bu yıl altışarlık ekipler halinde oluşturduk. Bunlardan üçü yabancı üçü Türk oldu. Onlar da dahil oldukları yarışmalarda yemekleri tadarken son derece titizlikle davrandılar. Karbonhidrat- protein- sos uyumu, mutfaklara uyumluluk gibi birçok dengeyi gözeterek puanlama yaptılar. Daha sonra Gerry Filberdi jüri puanlarını ayrıca değerlendirerek nihai puanları verdi. Dolayısıyla puanlamalar üçer dörder defa elenerek neticeye ulaştı. Bu sebeple de bu yılın not ortalamaları biraz daha düşük oldu diyebiliriz. İstanbul Gastronomi Festivali’nde kazanılan madalyalar dünyanın neresine giderlerse gitsinler geçerliliği olan madalyalardı. Zaten bunun bilgisini de vermiştik. Nitekim de öyle...


restaurant 62 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Çünkü Uluslararası Gastronomi Festivali dünyanın en büyük beş yarışmasından biri. Türkiye’nin de en büyük yemek yarışması. Bu yönüyle bir Anadolu yarışmasına asla benzemiyoruz. Bu yıl Dünya Şefler Birliği (WACS) da bizi yalnız bırakmadı, yarışmamıza başkanlık yaptı. Biliyorsunuz WACS Başkanı da aramızdaydı. Gary Filbey’in İngiltere, Almanya ve Sırbistan’dan oluşan kendisinin ayrıca büyük bir ekibi vardı. Bizim zaten TAŞFED olarak 20 tane büyük derneğimiz yanımızdaydı. Onların dernek başkanları burada ayrıca bir organizasyon içerisinde bulundular. Böyle yoğun, yorucu ama bir o kadar da neşeli, keyifli, bizi mutlu eden, gerdi dönüşümünü çok iyi aldığımız bir yarışma gerçekleştirdik. Bu yüzden de çok mutluyuz.”

Taksim Eresin ve Sultanahmet Eresin Otelleri Executive Şefi Ünal Cenan: “Yabancı öğrenciler yarışmalarda daha baskındı” “Festival çok keyifli ve verimli geçti. Ülkelerarası lise ve üniversitelerden yoğun katılımın olduğu etkinliklerde dış alanda display yarışmalarıyla da

ilgilendik. Ama tabii canlı yarışmalarda daha çok öğrencilerin istekli ve arzulu olduklarını gördük. Bununla beraber tabak değerlendirmelerinde 100’ünden 70’i başarılı çıktı. Daha da geliştirilebilir tabii. Bunlar arasında yurt dışından gelen öğrencilerin daha baskın olduklarını gözlemledim. Bunun da en önemli sebebi bence ülkelerindeki imkanları sonuna kadar değerlendirmeleri. Bizim ülkemizde sektöre belli dönemlerde yapılan yatırımlar oluyor ama biz şefler, aşçılar olarak gereken desteği göremiyoruz. Biz göremiyoruz ki genç arkadaşlarımız görsün... Onun dışında tabii yine de öğrenci olmalarına rağmen, okullarda çok da fazla bir şey görmemelerine rağmen başarılıydılar. Bu tip yarışmaları bir fırsat bilip katılmaları sevindirici. Bu sayede hem kendilerini test etmiş oluyorlar hem de profesyonel şeflerin yol göstericiliğiyle yeni vizyonlar kazanıyorlar. Bu etkinliklerin yarışmacılara olduğu kadar ülkeye de katkısı büyük Bildiğiniz gibi ülke olarak zorlu bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde birlik ve beraberlik içinde varlık gösterdiğimiz organizasyonlarla hem Türk mutfağının tanıtımına hem Türk

gastronomisinin gelişimine olumlu etkiler sağlayacağımıza inanıyorum. Bizler de profesyonel şefler olarak elimizden gelen desteği vermeye hazırız.”

Zeytin Restaurant Executive Şefi Tacim Yetiş / Londra “Festival çok heyecanlı geçti, gençler umut veriyor”

“Festival çok güzel, heyecanlı ve yoğun geçiyor. Bütün Avrupa ülkelerinden katılım var. Eminim ki bu katılımlar genç şef adaylarına ileride çok şey katacak. Ne de olsa bizim yerimizi onlar alacaklar. Yarışmalarda ben de jüri olarak yer alıyorum. Tabakların bazıları pozitif bazılarıysa başarısız. Ama daha çok yolun başındalar, öğrenecekler tabii. Hatalar olması çok normal. Zaman içinde çalışarak telafi edeceklerine inanıyorum. Önemli olan bu mesleğe gönül vermek, çok çalışmak, yılmamak diyorum. Ben genç nesillerden çok umutluyum. Festivale yoğun katılım da bunun bir göstergesi.”


15. Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri’nde Öztiryakiler’in sesi yankılandı Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (TAŞFED) tarafından bu yıl 15. kez organize edilen Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri, 2-5 Şubat 2017 tarihleri arasında Beylikdüzü TÜYAP Kongre ve Fuar Merkezinde yapıldı 25 ülkeden 400’ü yabancı olmak üzere 2 bin yarışmacı aşçının 70 kategoride yarıştığı ve 25’i yabancı 100 jüri üyesinin katıldığı Mutfak Günleri 25 bin ziyaretçiyi ağırladı.

1

5. yıldır Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri Ana Mutfak Sponsoru olan Öztiryakiler, kurduğu banket mutfağı, pizza mutfağı ve yarışma mutfakları ile şeflerin yanındaydı. Öztiryakiler in kurulumunu yapığı mutfaklar ülkemiz aşçıları ile dünya aşçılarını bir araya getirerek Türk mutfağının standart ve kalitesinin yükselmesine katkıda bulundu. Öztiryakiler tarafından kurulan yarışma mutfaklarında 70 kategoride yerli ve yabancı şefler, madalya alabilmek adına birbirleri ile kıyasıya mücadele etti. Geniş ürün yelpazesini her organizasyonda paylaşan Öztiryakiler standı fuar süresinde yoğun ilgi gördü.

15 yıldır şeflerin yanında

Öztiryakiler Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tahsin Öztiryaki’nin de belirttiği gibi; Güzel bir projede sponsoruz. Genç aşçıların, usta aşçıların, herkesin bir araya geldiği birbirleriyle tecrübelerini paylaştığı, bilgilerini paylaştığı bir ortam. Yalçın Bey’in büyük emek ve çabalarla yapmaya çalıştığı, 15 yıldır ayakta tutmaya çalıştığı bir organizasyon. Biz 15 yıldır bu işin yanındayız. Daha doğrusu aşçıların yaptığı birçok işin yanındayız. Biz bu işin doğru olduğuna inanıyoruz.

Türkiye’nin dünyadaki tanıtımı içerisinde gıda sektörünün, gastronominin önemli olduğuna inanan bir firmayız. Hem ürünlerimizle, hem kendi yaptıklarımızla, hem de aşçılarımızın yaptıklarını dünyaya tanıtacak bir platform yaratmaya çalışıyoruz her yerde. Öztiryakiler, otel, restaurant, cafe (HoReCa) başta olmak üzere, pastane grupları, askeri mutfaklar, mobil arazi mutfakları ve ekipmanları, hastane ekipmanları, okul ve fabrika mutfakları gibi endüstriyel mutfak sektörü alanında; saklama, hazırlık, pişirme, taşıma ve servis ekipmanları ürün gruplarında, 4500’ü aşkın ürün çeşidi ile mutfakların projelendirilmesi, kurulması, eğitimlerinin verilerek işletmeye açılmasına kadar tüm süreçlerin tasarımını, üretimini ve servis desteğini sağlıyor. Türkiye’nin en büyük sektör temsilcilerinden biri olan Öztiryakiler aynı zamanda 2006 yılından beri TURQUALITY sertifikasına sahip. Dünya standartlarında ürünleri ile dünya şeflerini ağırlayan Öztiryakiler yıllardır kar kış demeden, kişi kurum ayırt etmeden varlığına ihtiyaç duyulan her yerde üzerine düşen sorumluluğu yerini getiriyor.


restaurant 64 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Gastronomi sektörü Ekol Food&Öztiryakiler iş birliğiyle “Biz Bize”ydi Gastronomi sektörünün en önemli buluşmalarından biri olan “Biz Bize Gastronomi”, Öztiryakiler ve Ekol Food ortaklığında Kıbrıs Kaya Artemis Resort & Casino’da gerçekleşti.

Ö

ztiryakiler ve Ekol Food ortaklığında bu yıl ilki yapılan “Biz Bize Gastronomi” buluşması, 15 ile 17 Ocak 2017 tarihleri arasında Kıbrıs Kaya Artemis Resort & Casino’da gerçekleşti. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden ve Kıbrıs’tan ilham verici hikayelere ev sahipliği yapan bu önemli buluşmada gastronomi profesyonelleri sektörü bekleyen yenilikleri masaya yatırdı. 3 gün süren etkinlikte, dünya mutfağından örneklerin hazırlanıp tadıldığı workshoplar gerçekleştirildi. Öztiryakiler tarafından kurulan 7 istasyon mutfağında, Ekol Food tarafından ithal edilen 7 farklı dünya mutfağının lezzetleri yine Ekol Food’ un yiyecek operasyon yöneticisi Barış Sönmez Işık kontrolünde, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin yetenekli 15 öğrencisinin çalışmasıyla hazırlanıp sunuldu. Türk, İtalyan, Hint, Meksika, Uzak Doğu, Thai, Coffee & Patisserie olmak üzere 20’den fazla çeşit ürün

tadımı yapıldı. Moderatörlüğünü Food in Life Gastronomi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Gökmen Sözen’in yaptığı “Biz Bize Gastronomi” buluşması, Ekol Food Pazarlama Müdürü Bahar Gülbeyaz’ın hoş geldiniz karşılamasıyla başladı. Açılış konuşmasını yapan Öztiryakiler Murahhas Üyesi Tahsin Öztiryaki, “Kötü zamanlar yaşadığımız bu günlerde davetimize icabet ettiğiniz, bizi yalnız bırakmadığınız, biz bize olmanın verdiği güçle toparlanabilmek adına buraya geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum. Sektörün dertlerini tartışacağımız, fırsat bulursak kendimizi birbirimize anlatacağımız, biz bize toplanalım fikriyle yola çıktık ve bugün bir araya geldik. Birçok arkadaş yıllarca görmediği arkadaşlarını bu buluşma sayesinde görmüş oldu, hasret giderdiler. Dolayısıyla bu bir sinerji yarattı ve bu bizi bir kez daha mutlu etti” diyerek sözlerine başladı.

Öztiryaki: “Aşçılıktaki başarımızı, dünyanın her yerinde ürünlerimizle göstermeye çalışıyoruz” 1975’li yıllardan bu yana gastronomi sektörünün içinde yetiştiğini belirten Tahsin Öztiryaki, Öztiryakiler’in hikayesini konuklarla paylaştı: “Öztiryakiler, yaklaşık 1940’lı yıllarda Gerede’de rahmetli dedem ve babamın başlattığı bir hareket. Öztiryakiler, bakır tencereleri yaparak ve yaptırarak, her gün başka bir ilçenin pazarına gidip satış yaparak yola çıktı. Rahmetli dedeme, babama ve ağabeyime şükranlarımı sunuyorum. 1940’lı yıllarda yola çıkan 1958’te kurulan şirketimiz, bugün sektörün kurumsal firmalarından biri. 1958’den 1980’e kadar Öztiryakiler olarak ev tipi mutfaklar yapıyorduk. 80’li yıllarla birlikte sayısı çok olan taahhütlü işlere girdik. Tüm bunları adım adım yaşadık. Hakikaten biz mutfak sektörü içerisinde olunabilecek tüm noktalarda olarak buralara kadar geldik. 1980’li yıllarda turizm teşvikleriyle birlikte yüzde 80-90’ı yabancı ve geri kalanı Türk olan sektör, bugün aşçısıyla, çalışanlarıyla, inşaatıyla tüm her şeyiyle yerli hale geldi. Bu hepimiz için gurur verici. Bu, hem sektörümüz için hem de sizin için çok önemli. 1991 yılında Mengen Belediye Başkanı Erhan Gürsoy bizi Mengen Festivali ile tanıştırdı. Bu bir dönüm oldu bizim için. Hep birlikte aşçılık sanatının önemli bir iş olduğunu ve dünyadaki insanların görmesi gerektiğini savunan bir organizasyon yaptık. Mengen Festivali, kanaatimce sektör ve aşçılar için dışarı çıkış, kapının aralandığı nokta olmuştur. Bugün yola çıktığımız tüm aktörler burada. Biz Öztiryakiler olarak sizin aşçılıkta gösterdiğiniz başarıyı, dünyanın


Tüm bunları Türkiye ve Türk markalarının bir yere gelmeleri için yapıyoruz. Türkiye’nin ve sizlerin başarılı olduğu, birbirinizle ilişki içerisinde olduğunuz bir zaman dilimi diliyorum bundan sonra. Sizlerden beklentimiz, Türkiye’yi dünyada anlatabilmeniz, dünyada aşçılığınızı öne çıkarabilmeniz ve tabii ki bizlerle beraber çalışmanız.”

Bilen: “Hemen her mutfakta iz bırakmanın gurunu yaşıyoruz”

her yerinde ürünlerimizle göstermeye çalışıyoruz. Şu anda dünyanın 118 ülkesine ve bu ülkelerde birçok projeye imza atıyoruz. 150 bin metrekarede 1300 tane çalışanla sizlere hizmet etmeye çalışıyoruz. Şu anda Avrupa’daki ilk 10 firma arasındayız. Hedefimiz, dünyadaki ilk 10 firma arasında yer almak. Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde bayimiz ve servisimiz var. 4 bin 750 çeşit ürün yapıyoruz. Aynı çatı altında bu kadar çok çeşit yapan başka bir dünya markası yok. Bizim birçok da ilkimiz var. Helvane tencereler Türkiye’de ilk kez Öztiryakiler tarafından yapıldı. Türkiye’de ilk gastronom küveti üreten de bizdik. Şimdi senede yaklaşık 2,5 milyon adet üretiyoruz. Dolayısıyla biz bu topraklarda bu aşçıların kullandıkları ve bizim yaptıklarımızla bir yere geldik. Türkiye’de Arçelik’ten sonra mutfak sektöründe en çok patentli tasarımı olan firmayız. Türkiye Patent Enstitüsü tarafından ödüllendirildik. Türkiye’deki 62 bin ihracatçı arasında ilk 500 firma arasındayız. Türkiye’de ilk Ar-Ge merkezini kuran ve sektöründe tek Ar-Ge merkezi olan firma biziz. 50 mühendisimiz her gün yeni ürün yapmak ve ürünleri geliştirmek için çalışıyorlar.

Tahsin Öztiryaki’nin ardından konuşmasını gerçekleştirmek üzere Ekol Food Yönetim Kurulu Başkanı Önder Bilen sahneye çıktı. Tüm katılımcılara teşekkürlerini sunan Önder Bilen, porçini mantarından günümüze uzanan Ekol Food’un yola çıkış hikayesini şöyle anlattı: “Mengen Anadolu Aşçılık Lisesi’nin bitirdikten sonra otellerde 8 yıllık aşçılık deneyimim oldu. Aşçılık yaptığım sürede porçini mantarının İstanbul’da tedarik edilemediğini fark ettim. Sonrasında Bolu’daki ailemle birlikte bu mantarları toplayarak piyasadaki arkadaşlarım taleplerini karşılamak üzere Ekol Gıda’yı kurdum. Sıfır sermaye ile kendi işini kurmuş olmanın zorluklarını yaşadım ve 25 metrekarelik bir dükkanda sınırlı imkanlar içerisinde ciddi mücadeleler verdim. Birçok zorluğu aştım ve kararlılıkla yoluma devam ettim. Porçini mantarının yanı sıra Mengen yöresel ürünlerini de ekledim. Şeflerden gelen talepler doğrultusunda ürün çeşitliliğimi arttırdım. Oldukça kısa bir zamanda spesifik gıda alanında tartışmasız en büyük firmalardan biri haline geldik. Bugün 64 ülkeden ithal ettiğimiz 3000’e yakın yüksek kalitede niş ürünü Türk ve yabancı şeflerin beğenisine sunuyoruz. Hemen her mutfakta iz bırakmanın ve dünya üzerindeki yenilikleri müşterilerimize sunmanın gururunu yaşıyoruz. Ayrıca Türkiye’nin yerel ürünlerini ihraç etme yolunda çalışmalara imza atmaya başladık.” Bilen, Mengen Anadolu Aşçılık Okulu’ndan birlikte mezun olduğu sınıf arkadaşlarının onun için hazırladığı videoyu ilk kez izleyen Önder Bilen 1995 yılı mezunu sınıf arkadaşlarını sahneye davet ederek keyifli ve duygusal anlar yaşattı.

Yenilikler anlatıldı

“Biz Bize Gastronomi” buluşması daha sonra Ekol Food Kurumsal Şefi Barış Sönmez Işık, firma bünyesindeki markalardan bahsederken, sektörü bekleyen yenilikleri anlattı. Dünyanın değişik yerlerinden getirdikleri ünlü markaların nasıl üretildiğini göstermek, üretim prosesleri ile ilgili fikir edindirmek için ürünlerin yapılış videolarını izleten Işık, misafirlerin ilgisini çeken keyifli anlar yaşattı. Etkinlik, Ekol Food’un Türkiye distribütörlüğünü yaptığı Kraft Heinz’ın

Türkiye Ülke Müdürü Ali Bozer’in “Global Marka Olmak” isimli sunumuyla devam etti. Ali Bozer, “Heinz, sıradan bir şeyi sıra dışı yapmak başarı sağlar felsefesiyle yürüyen bir marka. Kendi kimliğimizi ve karakterimizi yansıtabilmek için farklılaşmaya çalışıyoruz. Vitrin tüketiciyi çeker, Heinz, vitrindir. Müşterilerine sizden bekledikleri güven duygusunu aşılamakta yardımcı olur. Heinz kullanıyorsanız tüketiciye de kaliteli ürün kullandığınıza dair fikir verir” dedi.

Çapraz: “Ben halen bir çıraktan da çok şey öğreneceğime inanıyorum” “Biz Bize Gastronomi” buluşması, Dünya Mutfağı’ndan lezzetlerin sunulduğu öğle yemeğinin ardından “Mutfakta İz Bırakanlar’ ile devam etti. Konuklar ilk olarak Türkiye’de pastacılık alanında sağladığı katkılarla “pastacılığın duayeni” olarak bilinen Niyazi Çapraz’ı dinledi. Çapraz, 60 yıldır paylaştığı bilgiler ve tarifleriyle genç pastacılara örnek olan bir isim… Çapraz konuşmasında, “Pastacılıkta o dönem en büyük sıkıntı, reçete ve bilgilerin paylaşılmamasıydı. Benim kendime verdiğim en büyük söz, Türkiye’ye döndüğümde edindiğim hiçbir bilgiyi saklamamak, hep paylaşmak oldu. Öğrenmek çok önemli. Ben halen bir çıraktan da çok şey öğreneceğime inanıyorum” dedi. Duayen pasta şefi Niyazi Çapraz’a Öztiryakiler Murahhas Üyesi Tahsin Öztiryaki ile Ekol Food Yönetim Kurulu Başkanı Önder Bilen tarafından plaket takdim edildi.“Mutfakta İz Bırakanlar’ın diğer konukları; Edirne’nin meşhur yaprak ciğerini 30 yılı aşkın süredir layıkıyla yapan meşhur Edirneli Ciğerci Niyazi Usta ile kavurmasıyla ünlü Rize’nin meşhur Liman Lokantası Yöneticisi İsmail Reyhanoğlu oldu. Ciğerci Niyazi Usta konuşmasında, ciğeri doğru tekniklerle pişirmek gerektiğine vurgu yaptı. İsmail Reyhanoğlu ise, “İşin başında duran ve işini severek yapan kişi başarıya ulaşır” dedi.

Müftüoğlu: “Hayat, bizim ondan yaptığımız şeydir”

“Biz Bize Gastronomi” buluşmasının bir diğer önemli ismi, İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu idi. Müftüoğlu “Uzun Yaşamın Sırları” isimli sunumunda pek çok püf noktasına değinirken, sunumunu bir Tibet atasözü olan “Hayat, bizim ondan yaptığımız şeydir” ile bitirdi. Tahsin Öztiryaki ve Önder Bilen, Osman Müftüoğlu’na plaketini takdim etti. Son olarak Djital Medya Uzmanı Utku Çankaya, sosyal medya kullanımı hakkında şeflere bir sunum gerçekleştirdi. “Biz Bize Gastronomi” buluşması, ünlü şarkıcı Mustafa Keser’in sahne adlığı gala yemeği ile sona erdi.


restaurant 66 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

H

er sene değişen zevkler ve tatlar ile beraber en yaşayan sektörlerden biri olan yeme-içme sektörü de yeni bir sene ile kendini güncelliyor ve dinamiklerini değiştiriyor. Buluşmanın açılışını yapan Defne Ertan Tüysüzoğlu konuşmasında Le Cordon Bleu İstanbul’un bakış açısını şu şekilde paylaştı: ‘’ Tüm sanat formları gibi gastronomi sanatlarının da insanları birbirine yaklaştıran; paylaştıkça çoğalan bir form olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle özellikle geçtiğimiz günlerde yaşadığımız olaylar çerçevesinde global paylaşımın önemli olduğunu düşündüğümüz için bu sene ‘’Global Düşün, Global Pişir’’ sloganı ile bir seri etkinlikler yapıyor olacağız. Bunların ilkinde de farklı kültürlerden gelen, farklı mutfaklarla deneyimler kazanmış katılımcılarımız bize 2017’de mutfak yönelimlerinin nereye doğru gittiğini paylaşacaklar.’’

2017 Gastronomi Trendleri Bu etkinlikte konuşuldu! Dünyanın en ünlü mutfak sanatları okulu Le Cordon Bleu ile Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde Gastronomi Trendleri buluşmasının ilki olan “Mutfak Trendleri” Le Cordon Bleu mezunu ünlü şeflerin önderliğinde 18 Ocak Çarşamba günü gerçekleşti.

Le Cordon Bleu mezunu ünlü şeflerden trend yorumları

Le Cordon Bleu mezun şeflerinden Nicole’un sahibi ve Executive Şefi Aylin Yazıcıoğlu, The Marmara Collection Otel’in Executive Şefi Tolga Özkaya ve Kruvasan’ın sahibi başarılı genç şef Ufuk Ügümü’nün katılımıyla yapılan buluşmada Le Cordon Bleu şefleri ve öğrencileri bu trendleri ve sektörün yönünü paylaşıp değerlendirdi. Özyeğin Üniversitesi’nde ilki gerçekleşen «Gastronomi Trendleri Buluşması» öncelikle Gastroditoryumunda mutfaktaki yenilikleri mercek altına aldı. Le Cordon Bleu Eğitmen Şeflerinin hazırladığı lezzetlerin tadımından, Aylin Şef, Tolga Şef ve Ufuk Şef’in bu seneye ışık tutacak öngörüleri görüşüldü, ayrıca Le Cordon Bleu Avustralya ve Londra şubelerinden de sürpriz katılımlar oldu. Aylin şef konuşmasında yerel lezzetlere olan eğilimi şu şekilde paylaştı: ‘’ Türk mutfağının eşsiz lezzetlerinin daha özenli işlendiği ve tüm dünyada takipçilerin arttığı bir döneme giriyoruz’’. Tolga Şef ise daha çok trendleri oluşturan sebepler üzerine durarak; ‘’ tüketicilerin sağlık, yeni tatları keşfetme, görsellik ve yerellik

olguları önemsediğini ‘belirtti ve şeflerin bu trendleri nasıl uyguladığını açıkladı. Ufuk Şef ise konuşmasında ‘’ Gastronomi dünyası samimi, esnaf ruhlu, lezzetli mekanları arıyor’’ dedi ve İnsanların şova değil lezzete önem verdiğini, kendini rahat hissetmek istediğini belirtti.

Etkinliğin sürpriz ismi, Şef Emil Minev

Gastronomi Trendleri Buluşması’na dünya çapındaki Le Cordon Bleu mezunlarından sürpriz bir isim de etkinliğe katıldı. Kendisi de Le Cordon Bleu mezunu olan ve şu anda Le Cordon Bleu Londra Mutfak Sanatları Akademi’si direktörlüğünü yapan ünlü Şef Emil Minev katılımcılara uluslararası gastronomi yaklaşımlarını ve kendi başarı öyküsünü paylaştı. Le Cordon Bleu Avustralya da video ile bu buluşmaya katılarak trendler konusunda fikirlerini belirtti. Bu ilham verici buluşma, ünlü şeflerin ve eğitmenlerin hep birlikte Le Cordon Bleu mutfağına girip şeflerin 2017 menülerinden lezzetler hazırlamasına kadar uzanıp, hazırlanan lezzetlerin paylaşılarak yenildiği, keyifli bir uzun masa ziyafetinde son buldu. Etkinliğin ikinci bölümü olan Patisserie Trendleri ise Şubat’ta gerçekleşecek.

Le Cordon Bleu ile mutfağın büyülü dünyasına yolculuk…

Dünyanın dört bir yanında 20 ülkede, 40’ı aşkın uluslararası okulda yılda 20 bin öğrenciye eğitim veren Le Cordon Bleu ile Özyeğin Üniversitesi işbirliği kapsamında lezzet tutkunları, mutfağın büyülü dünyasına doğru keyifli yolculuklara çıkıyor. Üniversite öğrencileri yanı sıra mutfak sanatları alanında yetkinliğini geliştirmek ve bunu uluslararası bir sertifika ile taçlandırmak isteyen ya da kariyerini değiştirmeyi hedefleyen herkes düzenlenen sertifika programlarına katılabiliyor. Le Cordon Bleu ile Özyeğin Üniversitesi işbirliği kapsamında, açtığı sertifika programları sayesinde, kendini geliştirmek ve yenilemek isteyenlere lezzetli bir geleceğin kapıları aralanıyor.



restaurant 68 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Sirha 2017: Rekor kıran bir fuar! Sirha 2017, aralarında 25 bin şefin yer aldığı 208 bin profesyonel ziyaretçinin rekor düzeydeki katılımına ev sahipliği yaptı. Bu rakam 2015’e oranla %10’luk bir ziyaretçi artışına ve uluslararası ziyaretçi sayısında %17’lik artışa karşılık geliyor.

F

ransa’dan ve diğer ülkelerden 3,000 katılımcı ve marka, en yeni buluşları ve ilham kaynaklarını keşfetmek isteyen 208.000 profesyonel ziyaretçiye (2015’e oranla +%10) merhaba dedi. Yüzde 17 daha fazla uluslararası ziyaretçiyi ağırlayan etkinliğe 25,469 şef katıldı. Dünya Yiyecek İçecek sektörünün kesişim noktası ve sektördeki her profesyonel için bir referans etkinlik olan Sirha, 2017 fuarında rekor bir katılıma ve fuar süresince gerçekleşen prestijli etkinliklere sahne olarak tüm beklentilerin ötesine geçti. Hayat dolu ve gücünü tüm oyuncularının heyecanından ve bağlılığından alan Sirha, 2017 fuarında misafirlerine umduklarının ötesine geçen muazzam bir deneyim yaşattı.

Kaynayan bir fikir tenceresi ve istisnai bir kaynak Her zamankinden daha ileriye dönük ve etkili olan Sirha 2017’nin yüksek kaliteli standlarında 750’den fazla yeni ürün ve hizmet tanıtıldı. Her bir detay, tüm

katılımcıların iş ilişkilerine sağlamlık zemini sunan sıra dışı bir atmosferdeki maharet ziyaretine ve heyecan verici deneyimine katkıda bulundu. Bu yıl 132.000 m²’lik sergi alanına yayılan Sirha, 26-30 Ocak 2019 tarihlerinde gerçekleşecek bir sonraki fuarda yeni salon inşaatı sayesinde 9.000 m2 alana daha sahip olacak.

Sirha Yarışmaları: Bir müsabaka ve meslekler arası aktarım ruhu

Programı daha da zenginleştiren 3 yeni yarışma Sirha 2017’ye ilave edildi. Maître d’Hôtel Trophy, Best Young International Bakers Contest ve Global Young Chefs Challenge Sirha’daki yerlerini aldı. Bu yeni yarışmalar ticari ve kolektif Yiyecek İçecek sektöründeki tüm mesleklerin temsilcilerinin bulunduğu zengin programa katıldı.

15. Dünya Pastacılık kupasının galibi, Fransa! Fransa, Kurucu Başkanı Gabriel

Paillasson tarafından 1989’da başlatılan Dünya Pastacılık Kupasının 2017 birincisi oldu. Dört kıtadan katılan ve her biri 3 uzmandan oluşan 22 takımın şeker, çikolata ve dondurmayla hünerlerini sergilediği 10 saat süren yarışmayı Fransa kusursuzca tamamladı. Fransa’yı Japonya ve İsviçre izledi.

ABD 30. Bocuse d’Or galibi

ABD, Lyon’da sergilediği 5 saat 35 dakikalık çalışmanın ardından Bocuse d’Or büyük finali için seçilen 24 katılımcı ülke arasından sıyrılarak üstünlüğünü kanıtladı. Paul Bocuse’ün 1987 yılında başlattığı dünyanın en prestijli şef yarışması bu yıl 30. yaşını kutluyor. Şef Mathew Peters iki denemeyi de ustalıkla sunmayı başardı: İki eşlikçi ile birlikte tepside sunulan “kabuklu deniz mahsullü Bresse tavuğu” ve sebzeyi ön plana çıkaran, tabakta servis edilen “sebze yemeği”.



restaurant 70 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

6 adımda

gerçek Türk Kahvesi lezzeti nasıl olur? Türkiye’de üçüncü nesil kahve akımının en önemli temsilcisi Coffee Gutta, bugüne kadar Türk kahvesini pişirme konusunda yanlış bildiklerimize noktayı koymak için kahve severlere 6 adımda gerçek Türk kahvesi pişirmenin yollarını atölye çalışmalarıyla gösteriyor.

T

ürk kahvesi benzersiz bir ritüeldir. Yanında soğuk su ve lokumla ikram edildiğini çoğumuz biliriz, fakat lezzetli ve bol köpüklü bir kahve pişirmek konusunda bazen sıkıntılar yaşarız. Coffee Gutta, gerçek Türk kahvesi lezzetini evde, iş yerinde, bulunduğumuz her yerde yakalayabilmemiz için doğru bilinen yanlışlara son veriyor, gerçekleri açıklıyor.

6 adımda gerçek Türk kahvesi en iyi nasıl pişirilir?

Türkiye cezve ve ibrik şampiyonlarından gerçek kahvenin sırrı

1.Kahve çekirdeği kalitesi: Her çekirdekten Türk kahvesi yapılabilir ama her çekirdek Türk kahvesine yakışmayabilir. İstenilen lezzeti almak için Arabica türü kaliteli bir çekirdek seçmemiz gerekir.

Geleneksel Türk kahvesini yeni yöntemlerle daha üst standartlara çıkarmayı amaçlayan Coffee Gutta’nın bu kapsamda düzenlediği atölye çalışmalarının ilki, 21 Ocak’ta Galata şubesinde gerçekleştirildi. Atölye çalışmasında gerçek kahve lezzetini hazırlama eğitimini, Cezve ve İbrik Kategorisi 2015 Türkiye Şampiyonu, 2016 Dünya ikincisi Hazal Ateşoğlu ile 2017 yılında yapılacak Dünya Şampiyonasında ülkemizi temsil edecek olan, Cezve ve İbrik Kategorisi 2016 Türkiye Şampiyonu Koray Erdoğdu verdi.

2. Kavrulma biçimi: Her çekirdek için farklı kavurma uygulanır. Türk kahvesi için açık kavurmak gerekir. Belirgin asidite, düşük acılık ve kendi aromalarını ortaya çıkarmak önemlidir. Bu tarz kavrulmuş çekirdek tercih edilmelidir. 3. Kullanılan cezve: Her noktada olduğu gibi ısının dağılımında da homojenlik önemlidir. Kalın bakır cezveler ısının bu dağılımı için oldukça başarılıdır. 4. Su ve su sıcaklığı: Temiz, berrak ve orta iletkenlikte bir su kullanılmalıdır. Demlenme süresinin kısalması ve aşırı acılığın önlenmesi için soğuk su yerine ılık su kullanılmalıdır. 5. Isı kaynağı: Demlenme esnasında verilen ısıya müdahale etmek gerekir. Bu sebeple gaz ocak kullanılmadır. 6. Demlenme aşaması: Doğru kahve oranı için tartı kullanılmalıdır. 8 gr (3 dolu çay kaşığı) kahve ve 60 gr suyu ocağa koymadan önce karıştırmalıyız. Demlenme esnasında kesinlikle karıştırmamalıyız. Orta derece ateş ile başlayıp son 10 saniyede ateşi kısarak kaynamadan ocaktan almalıyız.



restaurant 72 hotel & hi-tech

gastro güncel

Metro Toptancı Market Türkiye yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, 2016 yılında tüm olumsuzluklara karşın büyümeye devam ettiklerini belirterek, bu yıl da yeni mağaza yatırımları olacağını açıkladı.

M

etro Toptancı Market, 17 Ocak Perşembe günü ‘Gastronomi keşif merkezi’ olarak faaliyet gösteren Gastronometro’da düzenlediği basın toplantısında 2016 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, 2017 hedeflerini ve yeni projelerini aktardı. ‘Kolay Vazgeçmeyenler’ adlı yeni reklam kampanyasının da hikâyesinin aktarıldığı toplantıda, reklam filmi katılımcıların büyük beğenisini kazandı.

hayata geçirdiklerini vurgulayan Genel Müdür Kubilay Özerkan, iş birliği içinde bulundukları bankalarla müşterilerini finansal anlamda rahatlatacak özel ödeme çözümleri sunduklarını söyledi.

En vazgeçilmez yemeklerin arkasında ‘Kolay Vazgeçmeyenler’ var

Özerkan: “2016’yı hedeflerimize ulaşarak kapattık”

Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan, 2016 yılının kontrol edilemeyen faktörlerin sosyal ve iş hayatını etkilediği bir yıl olduğunu belirterek, “Yaşanan olaylardan hem HORECA hem de perakende sektörü olumsuz etkilendi. Bizim bu zorlukları aşmamızda, stratejik yaklaşımımız ve öngörülerimiz yardımcı oldu. Her zaman Türkiye’ye inancımızın tam olduğunun, ülkemize yatırım yapmaya devam edeceğimizin altını çizdik. Mağaza sayımızı ve operasyon sahalarımızı genişleterek büyüme isteğine sahip olduğumuzu her defasında vurguladık. Nitekim yıl içinde toplam 15 milyon Euro yatırımla Antalya Konyaaltı, Fethiye ve Ayvalık’ta açtığımız 3 yeni mağaza ve Antalya Konyaaltı mağazamızın altında devreye aldığımız HORECA dağıtım noktası yatırımıyla da bunu teyit ettik. 2016 yılını hedeflerimize ulaşarak kapattık.” şeklinde konuştu.

“2017’de yeni yatırımlar ve mağazalarla büyümemizi sürdüreceğiz” “27 yıldır Türkiye’ye yaptığımız

yatırımlara, daha nice 27 yıllar devam edeceğimizin bilinciyle planlamalarımızı yapıyoruz” diyen Özerkan, 2017 yılında da yatırımlara devam edileceğini açıkladı. Metro Toptancı Market, bu yıl İstanbul Kartal’da yeni bir mağazayı hizmete sokacak. Hayata geçecek mağazanın yanı sıra yeni HORECA dağıtım noktalarımız da devreye alınacak. Ayağa sevkiyat hizmeti verilecek bu depolar ve mağazalarla farklı bölgelerdeki profesyonellerin bulundukları yerlere sevkiyat yapılacak. Sürdürülebilir tarım ve balıkçılık projelerine devam edilirken, diğer taraftan farklı hayvan ırklarının Türkiye’ye getirilmesini öngören yeni hayvancılık projesi başlatılacak. Zor dönemde müşterilerinin hayatını kolaylaştırmak için özel projeler de

Metro Toptancı Market’in sunduğu ürünlerin ve hizmetlerin ardındaki mücadele, emek ve fedakârlığı konu alan yeni reklam kampanyası ‘Kolay Vazgeçmeyenler’, şirketin Türkiye’ye duyduğu güven ve inancın bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Fatih Kızılgök’ün yönettiği ve Tayanç Ayaydın’ın seslendirdiği filmler; tarladan ve balıkçı ağlarından sofraya uzanan süreçte üreticilerin ve gastronomi profesyonellerinin, Metro ile birlikte ürünü son tüketiciye en iyi ve lezzetli şekilde ulaştırmalarının arkasında yatan azmin ve özverili çalışmanın hikâyesini anlatıyor. Medina Turgul DDB tarafından hayata geçirilen ‘Kolay Vazgeçmeyenler’ kampanyasının reklam filmlerinde “Vazgeçilmez lezzetlerin arkasında kolay vazgeçmeyenler var” mesajı veriliyor. Kubilay Özerkan, “Yeni reklam kampanyamız, Türkiye’ye olan ve devam eden inancımızın en somut göstergelerinden biridir. Biz Metro olarak, yerel değerlerimize, üreticimize, sektörümüze, emeğe, özveriye sahip çıkmaya devam ediyoruz. Değerlerimizden, emek vermekten, yerellikten, üreticimizden, damak tadımızdan kolay vazgeçmiyoruz! Sektörümüzde çıta yükselten kalite standartlarımızı daha da artırmaya, en vazgeçilmez yemeklerin arkasında olup kolay vazgeçmemeye devam edeceğiz” dedi.


ORTAK DESTEKÇİLER

OLIVTECH DESTEKÇİLER


restaurant 74 hotel & hi-tech

gastro güncel

Türkiye Turizm Politikasında Yeni Açılım “Gastronomi Turizmi” Gastronomi Turizmi Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın’ı Cağloğlu’ndaki yeni makamında ziyaret etti. 20 Ocak Cuma günü gerçekleşen buluşmada Türkiye Turizm Politikasında yeni bir açılım modeli olarak ‘gastronomi turizmi” ele alındı, karşılıklı destek mesajları verildi.

G

astronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, Başkan Yardımcısı Ömer Kartın, Yönetim Kurulu Üyelerinden Emre Afanyalı, Yiğit Hekimoğlu, Nalan Oğlakçıoğlu, Ferah Güneri Bircan, Sanem Yücesoy ve Seraf Restaurant Genel Müdürü Sinem Özler’in katılımıyla gerçekleşen resmi ziyarette İstanbul’un ve Türkiye’nin gastronomi ve turizm yol haritası çizilmesi gerekliliğine vurgu yapılarak, Türkiye Turizm Politikasında yeni bir açılım modeli olarak gastronominin gelişimine ilişkin tespit ve önerilerde bulunuldu.

Apaydın: “Gastronomi turizmini el ele yükselteceğiz”

GTD ziyaretinde İstanbul turizmi ve gastronomi sektörünün değerine ilişkin görüşlerini paylaşan Apaydın şunları söyledi: “Turizmcinin sadece Turizm Bakanlığı ile işi yok. Her şey birbirine bağlıdır. Bir şekilde toparlanacağız. Güzel İstanbulumuzu, Türkiye’yi el ele sizler gibi sivil toplum kuruluşlarının da desteği

ile daha güzel noktalara taşıyacağız. Bugün geçtiğimiz 15 yıllık sürece kimse bakmıyor. İnanılmaz bir ivme kat etmişiz ve çok hızlı yükselmişiz. Eskiden kapıda 100 euroya satış yapan kişi, bugün 30 euroya aynı hizmeti satamıyor. Gelen insan kalitesi de belli. Bugün ülkeye bir turist geldi mi, kesin bir müze ziyaret ediyor. Kruvaziyer turizminde yüzde %80 düşüş yaşadık. Peki neden? Biz mutfağı satamıyoruz. İşte size bu noktada GTD’ye ihtiyacımız var. Şöyle bir gerçek de var ki; siz bizsiz iş yapabilirsiniz ama biz sizsiz iş yapamayız. Müsteşarımız, valimiz ve bakanımızın iletişimleri çok güzel. Sizin fikirleriniz ve yol göstericiliğinizle, en kısa zamanda yol haritamızı belirleyelim.”

Boztepe: “Gastronominin gelişmesi için güç birliğine hazırız”

“Türkiye’nin bir gastronomi alanında yol haritası var mı?” başlığı altında gerçekleşen toplantıda, ileriye dönük etkinlikler ve tüm faaliyetlerde bir

üst kurul oluşturulması gerekliliği ele alındı. Başkan Boztepe ziyaretin sonunda “Dernek üyelerimiz olarak bu amaca yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünü temsilen bize inanmanız, desteklerinizi esirgememeniz çok önemli. Bu doğrultuda eğitim ve etkinlik komitelerimiz birlikte çalışmaya ve güç birliği yapmaya hazırız” mesajını verdi.

Apaydın’a plaket takdim edildi

Buluşmada Dernek Başkanı Gürkan Boztepe, Apaydın’ın “Gastronomi Turizmine” verdiği değerden ve Gastronomi Turizmi Derneği’ni “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na” tanıtan kişi olmasından dolayı çok mutlu olduğunu belirterek kendisine teşekkür etti. Ardından Apaydın’a gastronomi turizmine katkılarından dolayı plaket takdim edildi. Ömer Kartın turizm sektörünün pozitif icraatlara ihtiyacı olduğunun ve dernek olarak bu doğrultuda çalıştıklarının altını çizdi.



restaurant 76 hotel & hi-tech

gastro makale

Miami’den Türk mutfağına bakış Yazan: Reşat Aydın Babylon Restaurant Executive Chef

Amerika ne yazık ki hala Türk mutfağını tanımıyor. Tek bildikleri, güzide Türk yemeklerimizi Yunan mutfağı sanmaları. Bu durum tabii Miami’de ikame eden bir şef olarak beni derinden yaralıyor. Asıl içler acısı ise, Amerika’da yaşayan Türklerin birçoğunun Yunan restoranı işletmesi… Açık konuşmak isterim, şu an Miami’de sadece iki Türk restoranı bulunuyor. Neredeyse her yanımız İtalyan, Yunan, Japon ve Meksika mutfaklarıyla çevrilmiş. Bu durumda insan ister istemez “biz neden burada yokuz” diye sorgulamaya başlıyor. Üzüntü de tavan yapıyor haliyle… Hani çocukluğumuzda “dünya Türk’ü tanır, Türk kültürünü bilir” diye anlatırlardı ya... İnsan tüm o söylenenleri birebir yaşayıp gördüğünde hepsinin bir yalandan ibaret olduğuna tanıklık edince kahroluyor. Çok net söylüyorum, bugüne kadar Amerika’da birçok restoranda çekimler yapılıp, Türkiye’de yayınlanmış yalan haberlerle mutfak sevdalılarını kandırmışlar. Buradaki tüm restoranların menüleri neredeyse aynı yemeklerden ibaret. Baktığımızda New York, Washington ve diğer tüm eyaletlerdeki Türk restoranların menüleri aşağı yukarı birbirinin kopyası. Türk restoran işletme zihniyeti Türkiye’nin aynısı. Buradaki yemek kaliteleri aynı. Üzerine bir de mutfağın modernize edilmesi, araştırılıp geliştirilmesi önemli değil. Hatta bir adım öteye gidersem, burada Türk mutfak kültürünün de bir önemi yok. Önemli olan sadece para yapmak, kısadan köşeyi dönmek. Ne yazık ki biz her zaman kendi kendimizin kuyusunu kazmakla, kıskançlıklarımızla ön plandayız. Bana kalırsa bu yaklaşım,

gönül verdiğimiz Türk mutfak kültürüne büyük bir ihanet!.. Şöyle söyleyeyim; Miami’de gerçek modern Türk mutfağı yaptığımızda herkesin tek sorusu, “bu yemekler hangi mutfağa ait” oluyor. Biz “Türk mutfağı” dediğimizde ise büyük bir şaşkınlıkla karşılıyorlar. Neden mi? Çünkü dediğim gibi buralarda Türk mutfağını çoğu kişi bilmiyor. Bunun da sebebi zaman içinde Türk mutfağını layık olduğu yere taşıyamamamız, doğru bir şekilde tanıtımını yapamamamız, yemeklerimizi düzgün reçetelerle modernize edemememiz büyük olasılıkla. Bizim öz mutfağımızda eriştelerimiz, mantı hingellerimiz, tatlılarımız, çevirmelerimiz, bastılarımız, boranilerimiz gibi yöresel lezzetlerimiz yok mu?

“Neden benim mutfağım Miami’de yok, kahroluyorum!..”

Ve ne kadar üzüntü verici ki, bunca zengin mutfağa sahip iken, dünyanın neresine gitsek her yerde İtalyan mutfağının hakimiyetini iliklerimize kadar hissediyoruz. Miami’de ise Yunan ve İtalyan mutfaklarının ön planda olduğunu açık ve net bir şekilde görüyoruz. Doğal olarak benim de kafamda üzülerek ve kahrolarak şu soru beliriyor: “Asırlardır dünyaya hükmeden koca Osmanlı ve Türk mutfağı neden yok, neden bilinmiyor?” Ve de araştırmalarım neticesinde şu sonuca varıyorum. Yunanlılar bizim tüm yemeklerimize sahip çıkarak kendi mutfak kültürleriymiş gibi pazarlamışlar. En acısı ise, öz be öz yoğurdumuz

Yunan yoğurdu olarak, yemeklerimiz dahi Yunan yemekleri olarak Amerika pazarında yerini almış. Bunun neticesinde utanç duyulacak bir durumla karşı karşıya geliyoruz. Biz Türk şefleri olarak yabancı mutfaklara duyduğumuz hayranlıkla ve içten içe birbirimizi yerken, regaleleri boyunlarımıza takıp gezerken, halen televizyon ekranlarında İtalyan, Fransız ve Uzakdoğu mutfak kültürünü milletimize aşılarken bile kendimizle gurur duyuyoruz. Elbette bazı değerli şeflerimizi de burada tenzih etmek isterim. Peki sonra ne oluyor? Bizim mutfağımız neden tanınmıyor diye yakınıp duruyoruz. Çünkü Dünya Aşçılar Olimpiyatları’nda güzel sanatlar dallarında hep altınlar alıp övünüyoruz, başardık diyoruz. Yağ heykellerden, şeker hamurlarından yaptığımız eserleri tatlı tatlı tüm milletimize başardık, 15 - 20 altın madalya aldık diye ballandıra ballandıra anlatıyoruz. O zaman ben de sormak istiyorum: Neden canlı yemek teknikleriyle kendi öz mutfağımızın nadide başlı başına füzyon olan yemekleriyle bir numara olamıyoruz? Neden pek değerli, tecrübeli şeflerimizle konu istişare edilmiyor ve neden onların bilgi ve birikimlerinden faydalanılmıyor?

“Türkiye’de egolar tavan yapmış, federasyonlar tek elde”

Ben söyleyeyim çünkü Türkiye’de egolar tavan yapmış, federasyonlar tek elde... Kim doğruyu söylese, karşı çıksa camiadan dışlanıyor. Bakıyorsunuz sonra televizyonlarda, dergilerde, gazetelerde


çarşaf çarşaf haberler yapılarak “başardık, altın madalyalar aldık” mesajları veriliyor. Bir kesim de bunları alkışlıyor. Çok yazık! Bu hem Türk aşçılık camiasına ihanettir hem de Türk mutfak kültürüne ihanettir. Zamanında ben “Osmanlı mutfağı başlı başına füzyon mutfaktır” dediğimde önüne gelen alay etmişti. Hala da alay ediyorlar çünkü dünyada kendi kültürüne sahip çıkmayan tek milletiz. Bakıyorsunuz, herkes halinden memnun, milli aşçılarımız başarılı, başardı diyoruz. Gelgelelim madalyonun gerçek yüzüne. Hep söylediğim gibi, Türk mutfağını kimse tanımıyor. Türk mutfağı denildiğinde kebap biliniyor ve de dayatılıyor. Bizim koca büyük regaleli şeflerimiz de ekranlarda, yarışmalarda sadece boy gösterip “aman üniformama leke değmesin” diye uğraşıyor, jürilik yapıyor, boy gösteriyor. Dünyadan haberimiz yok, araştırma geliştirme sıfır. Yunan, İtalyan, Fransız ve Hintli şeflere bir bakın, kendi mutfak kültürlerini dünyaya tanıtmaya halen devam ediyorlar. Biz ise Türk şefleri olarak onlara hayranlık duyup, yaptıklarını kopyalayıp çalmaya devam ediyoruz. Kendi kendimizle baş başa kalıp kahve muhabbeti yapıyoruz. Bir de üstüne yurt dışında bir yıl kalmışsa, bir restoran veya bir otelde çalışmışsa Türkiye’ye dönüşü muhteşem oluyor. Hemen bir televizyon kanalında program yapmalar; İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan yiyecek içecek kültürünü ballandıra ballandıra anlatmalar... İyi de sen yurt dışında kendi mutfak kültürünün neyini tanıttın, o bir yılda neler yaptın?

“Babylon Restaurant’ta modern Türk mutfağı yorumluyorum”

Peki sen Miami’de neler yapıyorsun diye soranları da duyar gibi oluyorum. Ben şu

an kendi tarzımla modern Türk mutfağı yapıyorum. Naçizane güzide mutfak kültürümüzü en güzel şekilde ekibimle yurt dışında tanıtmaya çalışıyorum. Oysa bu ne yazık ki çok ama çok geç kalınmış bir gayret. Şöyle söyleyeyim, bizde Osmanlı mutfağı sağlıksız diye bir kanı oluşmuş. Etraflı bir araştırma yapmadan, öz ecdad mutfağına ön yargılarla yaklaşmak bence hiç hoş bir yaklaşım değil. Bilmeden etmeden anında sağlıksız mutfak diye dayatıyorlar insanlara. Aslında tam aksine Osmanlı mutfağı tamamen sağlıklı ve modern bir mutfak kültürüdür. Etleri meyvelerle birleştirmeleri tamamen sağlıklı yiyecek kültürünün kanıtlarıdır. Özellikle kuzularda ve kümes hayvanlarının bazılarında… Ecdadımız Amerika kıtası keşfedildiğinde patates, domates, fasulyeyi Anadolu topraklarına buradan getirdiler. Ben de burada elimden geldiğinde araştırma geliştirme çalışmalarımla kendime özgü tarzım ve tekniklerimle geleneksellikten modernliğe döndürerek unutulmuş tatları Miami Babylon Restaurant’ta herkesin beğenisine sunuyorum. Örneğin tulumba tatlısını, peynirli kadayıfı, çikolatalı boranileri, meyveli kayganaları, ballı kuru yemişli erişteleri farklı lezzetlerle tatlandırarak modern sunumlarla ülke mutfağımıza katkıda bulunmaya gayret ediyorum. Bizlerde sanki Türk mutfağı sadece kuzu ve danadan oluşan bir mutfak kültürüymüş gibi bir kanı oluşmuş. Asla öyle değil! Kümes hayvanlarından tutun av hayvanlarına, sakatata kadar çok yönlü, başlı başına yenilikçi ve füzyon bir mutfaktır oysaki. Bunun bilinciyle burada unutulmuş, damak çatlatan lezzetleri modern Türk mutfağı akımıyla Miami’de herkesin beğenisine sunacağım. Elbette buradaki yemek kültürünü daha detaylı bir şekilde araştırarak… Bu menüyü hazırladım. Şimdi diyebilirsiniz ki, neden hemen menüyü hatırlamadım?

Zaten bizim Türk şeflerimizdeki en büyük eksiklik de, bir bölgeye veya başka bir kültürü yaşayan yerleşimlere gittiğimizde hemen bildiğimizi okur ve yanlış menüler hazırlarız. Oysaki yapılması gereken, bölgenin yiyecek kültürünü, iklim şartlarını araştırarak geliştirerek menüyü hazırlamak olmalıdır. Ya bizdeki işletmelerdeki durum nedir? Önce her şey yapılır, en son şef alınır. Gereken imkanları tanımadan üstelik! İşletme sahibinin istek ve beklentileri doğrultusunda menü hazırlanır.

“Yurt içinde ahkam kesmek kolay, kendimizi kandırmayalım”

İşte mutfağa gönül vermiş herkesin bu hatalardan kaçınması gerekiyor. Kaldı ki böylesi bir tutum hem ülke kültürüne hem de turizmine ciddi bir darbe vuruyor. Bu bakımdan camia olarak bilinçlenmemiz, kendi vizyonumuzu geliştirerek yenilikleri devamlı şekilde takip etmemiz ve işin en iyisini yapmaya gayret göstermemiz önemli. Şu an Modern Osmanlı Mutfağı kitabı yazmaktayım. Kitabın İngilizce çevirisini yaparak Amerika’da dağıtıma çıkarmak arzusundayım. Benim temennim şu ki, ümit edelim yeni yetişen genç aşçılarımız inşallah aynı yolu izlemezler. Araştırarak, geliştirerek öz mutfağımızı layık olduğu noktaya taşırlar. Yurt içinde ahkam kesmek, dünya mutfağı şefiyim demek çok kolay. İki hazır sos ve iki tropical sebze ve meyveyle koca dünya mutfağı şefi oluyoruz. Dünya mutfağının ne olduğundan, dünyada kaç ülke olduğunu biliyorlar mı, farkındalar mı acaba merak ediyorum. Sonuç olarak, biraz kendi farkımıza varalım, kendi kendimizi asla kandırmayalım lütfen diyorum. Sevgi ve saygılarımla.


restaurant 78 hotel & hi-tech

gastro aktüel

Kitchenette menüsü yenilendi!

Daima taze ve mevsimine göre yemekler sunan Kitchenette’in menüsü, Türkiye’nin yaratıcı şeflerinden Hazer Amani’nin hazırladığı inovatif ve taze lezzetler ile yenilendi. Kitchenette’in özgün bistro tarzını rahat yemek keyfi ile birleştiren menü oldukça iddialı. “Ev stili” yemeği “üstün kalite” ile birleştiren Kitchenette, bistro tarzı ile keyifli bir atmosferde özgün lezzetleri misafirleri ile buluşturuyor. Düzenli olarak menüsünü yenileyen Kitchenette önümüzdeki dönemlerde de sürpriz lezzetlerle konuklarını şaşırtmaya devam edecek. “Birlikte Daha Lezzetli” sloganı ile menüsünü yenileyen Kitchenette’in mevsimsel lezzetler ile hazırladığı menüsü, Kitchenette’in tüm şubelerinde deneyimlenebilecek.

MSA Şubat ayı workshoplarına meraklılarını bekliyor! Türkiye’nin lider profesyonel mutfak okulu Mutfak Sanatları Akademisi (MSA), Şubat ayında birbirinden özel Workshop’lar ile dopdolu bir eğitim programı sunuyor. El Açması Börek, Kruvasan ve Katmanlı Hamurlar eğitimleri sayesinde hamur işinin tüm inceliklerini öğrenebilir ve tüm merak ettiklerinizin cevaplarını bulabilirsiniz. Yemeklerin lezzetlerini, renklerin ve formların uyumunu fotoğraf karelerine taşımanın inceliklerini anlatan iki günlük Food Styling’e Giriş eğitiminde yemek stilisti olmanın püf noktalarını, Food Blogging eğitiminde ise kendi yemek blogunuzu hazırlayıp yemek üzerine etkili yazılar yazmanın tüm inceliklerini öğrenebilirsiniz. Şubat ayında ayrıca Pasta Yapımı ve Çiçek Modelleme Teknikleri Workshop’u ile temel pasta yapımı ve süslemesinin teknik detaylarının ilk aşamalarını öğrenerek kendinizi geliştirme imkânı bulacaksınız.

Simit Sarayı Suudi Arabistan’da büyüyor Geleneksel Türk lezzetlerini dünya ile buluşturan, Türkiye’nin global arenadaki vitrin markası Simit Sarayı, gördüğü yoğun ilgi üzerine Suudi Arabistan’daki Hail şehrinde bulunan Salma Mall’da mağaza açtı. 16 metrekare dış, 70 metrekare iç alanı, sıcak atmosferi ve şık dekorasyonuyla ağzının tadını bilen Suudi Arabistanlılara hizmet verecek Salma Mall mağazasında; vazgeçilmez Simit Sarayı lezzetleri kahvaltı, simit, börek, kurabiye, sandviç, kruvasan, çörek, kek, pasta ve ekmeklerin yanı sıra taptaze malzemelerle hazırlanan Simit Burger, mantı, makarna, ızgara köfte gibi hem göze hem damağa hitap eden enfes seçenekler yer alıyor.


Gaziantep beyran ve yuvalaması coğrafi işaret tescili aldı Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in girişimleriyle Coğrafi Tescil Belgesi alınmak üzere başvurusu yapılan Gaziantep mutfağının vazgeçilmez yemeklerinden Antep Beyranı ve Antep Yuvalaması’nın coğrafi işaret tescili Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından onaylandı. Şahin, törende yaptığı konuşmada, coğrafi işaret tescili konusunun dünya meselesi olduğunu yarım asırdan fazla bir süredir Avrupa’nın önem verdiği bu konuyla ilgili Türkiye’de de farkındalığın artması gerektiğine dikkat çekti. Anadolu’nun her noktasının bir hazine olduğunu vurgulayan Şahin, “Bu hazinenin hak ettiği yere gelebilmesi için ilgili yasanın düzenlenmesi gerekiyordu. Bu yüzden yapılan yasal düzenlemeleri ülkemizin geleneksel değerlerinin korunması yönünde oldukça değerli bir adım olarak görüyorum.” dedi.

İstanbul Ballı Günler için geri sayıma başladı

Geçtiğimiz yıl yoğun ilgi gören “Ballı Günler” Şubat ayında 4. kez sektörü bir araya getirecek. 80 ilde İl Arı Yetiştiricileri Birliği ve 58 bine yakın üyesi ile Türkiye’de arı ve arıcıların temsil edildiği tek sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği İstanbul’a çıkartma yapıyor. 24 - 26 Şubat tarihleri arasında 4. kez Harbiye Askeri Müzesi’nde gerçekleşecek Ballı Günler, tüketici ve üreticiyi buluşturuyor. Bal ve arı ürünleri hakkında bilgilendirmelerin de yapılacağı Ballı Günler, geçtiğimiz yıl 12.000 ziyaretçi ile yoğun ilgi görmüştü. Bu yıl daha geniş kitlelere ulaşmayı ve ziyaretçi sayısının artacağını hedefleyen katılımcılar “Aklınızda soru işareti kalmasın. Gelin hem ağzınız tatlansın, hem şifa olsun, hem de sorularınızın yanıtlarını verelim” diyor ve tüketicinin sorularını yanıtlamaya hazırlanıyor.

Radisson Blu Otelleri’nde sıra dışı kahvaltı yaklaşımı Super Breakfast Radisson Blu, lezzetli ekolojik kahvaltı hizmeti Super Breakfast hizmetini yenileyerek tüm dünyada ve Türkiye’de misafirleri ile buluşturdu. Etkileyici bir görsellik ve sunumla birleştirilen bu sağlıklı ve lezzetli kahvaltı hizmetinin temel unsurları arasında mevsime göre şekillenen menü, yerel lezzetlerle oluşturulan içerik, özel beslenme tercihlerine uygun seçenekler ve her Radisson Blu’da bulunan üst düzey standart lezzetler yer alıyor. Radisson Blu kalitesinde etkileyici bir görsellikle sunulan; mevsime uygun, yerel ve sağlık konusunda duyarlı lezzetlerle zenginleştirilen Super Breakfast, su ve karbon ayak izini yüzde 20 oranında azaltıyor.


restaurant 80 hotel & hi-tech

gastro aktüel

Dünya medyası, gıda sürdürülebilirliği için deklanşöre basacak Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN) ile Thomson Reuters Vakfı, geleceğimizi tehdit eden gıda ve beslenme konusuna ışık tutmak için “Gıda Sürdürülebilirliği Medya Ödülleri”ni başlattı. Basın, video ve fotoğrafçılık olmak üzere üç ana kategoride başlatılan yarışmaya başvurular 31 Mayıs 2017 tarihine kadar alınacak. Kazananının 10 bin Euro ile ödüllendirileceği yarışmanın sonuçları BCFN’in 8’inci Uluslararası Formu’nda açıklanacak. Ana akım ve yeni medyanın gücünden yararlanarak kamuoyunun dikkatini gıda sürdürülebilirliğine çekmeyi, geniş ve küresel bir kitlede etkileşim yaratmayı hedefleyen yarışmayla ilgi olarak BCFN Yönetim Kurulu Başkanı Guido Barilla, “BCFN kurulduğundan bu yana gıda ve sürdürülebilirlik konularında farkındalığı artırmak için çalışmalarına devam ediyor. Bu ödüllerle bu temalardaki küresel tartışmayı büyütmeyi ve genişletmeyi hedefliyoruz. Ana akım ile yeni iletişim kanallarında medyanın önemli çalışmalarını destekleyerek insanları karşı karşıya kaldığımız büyük problemler hakkında bilgilendirmeyi ve gıda ile ilgili bu çelişkileri ortadan kaldırabilecek olası çözümleri bulmayı istiyoruz” dedi.

Turizm sektörü adına umut veren gelişme 20’den fazla ülkede ülkemize başarı kazandırmış milli Şef Serkan Bozkurt tarafından kurulan Chef’s Table Mutfak Akademisi, tüm dünyada geçerli Uluslararası Yeterlilik Sertifikası’nı (Professional Cook-Commis Chef Sertifikası) Türkiye’de vermeye başlayarak bir ilke imza attı. Dünyada ‘Şeflik’ adına en yetkin otorite WACS(Dünya Şefler Birliği)’ın sertifikası artık bir Türk mutfak akademisi tarafından da veriliyor. Chef’s Table Mutfak Akademisi öğrencileri, WACS sertifikası ile artık aşçılıkta/pastacılıkta global standartlarda en geçerli kariyere sahip olacak. Sertifika sahibi olmak tüm dünyadaki uluslararası oteller ve işletmelerde çalışma imkanını elde etmek ve ‘Master Chef’lik kariyerine devam edebilmek anlamına geliyor.

Etna Steak kışa ayak uydurdu

Etiler’in lezzet ve eğlence hayatına alaturka konsepti ile damga vuran Etna Steak Alaturqua, bu kış sezonunda şirketlere özel fırsatlar sunarak, isteğe uygun program ve menü alternatifleri ile profesyonel hayatın iş yükünden bir parça olsun sıyrılmak isteyenlerin de gözdesi haline geldi. Kış mevsimine özel, alaturka konsepte büründüklerini belirten mekanın işletmeci si Enver Polat Polat, “Alaturka konsepte bürünen mekanımızın dekorasyonunda; oryantalist çizgiler ve kırmızılar hâkim. Ayrıca alaturka müzik ziyafetini sunan fasıl ve oryantal şovlar ile mekanımız bütünlük kazanmış durumda. Steakhouse mutfağının seçkin örneklerinin sergilendiği menümüzde de kışa özel süprizlerimiz var” açıklamasında bulundu


Çocuk İnovasyon Ödülleri bütçesi %400 artırıldı Bu yıl 65. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Elvan Grubu, kurucusu Mustafa Kadiroğlu adına düzenlenen Dünya Çocuk İnovasyon Ödülleri bütçesini yaklaşık yüzde 400 oranında artırdı. İlk olarak 5 Haziran 2016 yılında verilen Mustafa Kadiroğlu Dünya Çocuk İnovasyon Ödülleri’nin bütçesi 2017’de yaklaşık olarak 40 bin TL’yi bulacak. Çocuk inovasyonunu ödüllendirmenin Türkiye ve dünya için yeni ve gerekli bir şey olduğunu vurgulayan Hidayet Kadiroğlu, “Geçen yıl başlattığımız ödüllerle gelişen zekanın çıktılarını da ödüllendiriyoruz. Biz bu süreçle inovasyonun çocukluğuna iniyoruz. Çocukken inovasyon kavramıyla tanışan bireylerle daha inovatif bir toplum ve ekonomi inşa edebileceğimize inanıyoruz. İhracatta katmadeğeri yenilikçi nesillerle artırabiliriz” dedi.

Oba Makarna Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri arasında Yedi kıtada değişmeyen lezzetiyle sektörünün lider kuruluşlarından biri olan Oba Makarna, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde Türkiye Ekonomi Araştırmaları Vakfı’nın(TEPAV) oluşturduğu “Türkiye 100” listesine girdi. Oba Makarna’ya elde ettiği başarıdan dolayı Gaziantep Ticaret Odası’nın Ocak ayı olağan meclis toplantısında başarı plaketi verildi. Oba Makarnacılık Yönetim Kurulu Başkanı Musa Özgüçlü, plaketi Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in elinden aldı. Musa Özgüçlü, konuya ilişkin yaptığı açıklamada Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında yer almanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Özgüçlü, “Oba Makarna kurulduğu günden beri yatırımları ve istihdamıyla ülkemizin önemli markalarından biri olmayı başarmıştır. 2017’de iç piyasada büyümeye ve sektörel yatırımları sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Edirne’de doğdu, dünya markası oldu Osmanlı kültürüyle inovatif çalışmaların harmanlandığı Tarihi Uzunköprü Köftecisi yeni lezzethaneleri ile hizmet vermeye devam ediyor. Ekim ayı itibari ile franchise vermeye başlayan Uzunköprü Köftecisi ünlü komedyen Okan Karacan’ın yeni yatırımları ile de fark ortaya koyuyor. Çanakkale Gazisi Abdulkadir Alsat’ın 1936’da kurduğu Uzunköprü Köftecisi geleneksel lezzetleri ile 81 yıldır hizmet veriyor. Uzunköprü köftesi, Uzunköprü Sucuğu başta olmak üzere Peynir helvası ve Hayrobolu tatlısı da gelenksel lezzetini kaybetmeden sunuluyor. Biz Cevahir Haliç AVM ve Darıca Park AVM de ilk şubeleri açılan Uzunköprü Köftecisi, gıda sektöründe hızlı ve emin adımlarla ilerliyor.


restaurant 82 hotel & hi-tech

sevgililer günü özel

Doruklarda romantizm

Şehrin tam kalbinde yer alan ve lüks algısını en iyi şekilde yansıtan Conrad İstanbul Bosphorus, Sevgililer Günü’nün en romantik halini sevdiklerinize yaşatmanız için sizleri bekliyor. Büyülü ve unutulmaz anlar yaşamak isteyen çiftler için boğazın ışıltısını en iyi yansıtan mekanı Summit Bar& Terrace’de romantik caz melodileri ve mum ışığında samimi bir yemekle mükemmel bir Sevgililer Günü programı hazırlandı. Beş yıldızlı otelin deneyimli şefi Alexis Atlamazoğlu’nun hazırladığı lezzetler romantik gecenizi taçlandırmak için sizleri bekliyor.

Aşk dolu Sevgililer Günü romantizmi Nice aşklara ve anılara ev sahipliği yapmış tarihi dokusu, estetik mimarisi, gösterişli ambiyansı ve Boğaz’a nazır harikulade konumu ile Çırağan Sarayı, Sevgililer Günü’nde benzersiz bir kutlama yapmak isteyen sevgililere özel birbirinden ihtişamlı seçenekler sunuyor. Romantik bir Saray atmosferi, mumlarla aydınlatılmış bir masa, özenerek hazırlanmış leziz yemekler ve birbirine aşık bir çift... Çırağan Sarayı’nın destansı güzelliğini yansıtan muhteşem Boğaz manzaralı Tuğra ve Laledan restoran bu romantizmi yaşamak isteyen aşıklar için en romantik durak olacak. Ayrıca Sevgililer Günü’nü Saray atmosferinde doyasıya solumak isteyen çiftlere Çırağan Palace Kempinski muhteşem konaklama paketleri sunuyor.

Grand Hyatt İstanbul’dan En Sevgili’ye özel Grand Hyatt İstanbul, hazırladığı çok özel sevgililer gününde çiftlere Gaia Spa’da çift kişilik dinlendirici bir masaj ve özel Sevigliler Günü menüsü ile benzersiz bir akşam yemeği sunuyor. Grand Hyatt’ın içinde bulunan 34 Restoran, sevgililer günü özel menüsünde romantik bir buluşma için ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Hoş geldiniz kokteyli ile başlayan gece de Zanzibar’dan özel olarak getirtilen organik bal ve portakal çektirmesi eşliğinde servis edilen ahtapot carpaccio ile başlayan yemek, kremalı ıstakoz çorbası, kremalı yabani mantar ve Chardonay, yahni üstünde tavada çevrilmiş deniz levreği ile devam edecek.

Sıra dışı Sevgililer Günü’ne hazır mısınız? 10 yıldır Marriott zincirinin farklı otellerinde görev yapan, İspanyol mutfağının deneyimli şefi, tapas ustası Carlos Novo Zarra, İstanbul Marriott Hotel Şişli’de 9-22 Şubat tarihleri arasında en sevilen İspanyol tatlarını lezzet tutkunları için hazırlayacak. Menüde, İspanyol yemek kültürü denince ilk akla gelen farklı tapas çeşitlerinden, paellalara, geleneksel İspanyol çorbalarından peynirlerine, et, tavuk ve deniz ürünlerinin çok özel İspanyol mutfağı yorumlarına uzanan, leziz tatlıların da yer aldığı bir çok seçenek sunuluyor.


Büyülü bir Sevgililer Günü

Kapadokya’nın kalbindeki eski Uçhisar Köyü’nde yamaca kademeler halinde yayılan 7 konaktan oluşan argos in Cappadocia, Sevgililer Günü’ne özel iki günlük bir program hazırladı. Deluxe odadan süit odaya ücretsiz geçiş imkanı sunulan pakette Seki Restaurant’ta 14 Şubat akşamı müzik dinletisi eşliğinde şefin seçtiği 3 yemekten oluşan mini tadım menüsü ve otelin kendi bağlarının üzümlerinden yapılmış bir şişe özel şarap yer alıyor. Köpüklü şarap ve Sevgililer Günü atıştırmalıkları ile konuklarını karşılayan argos in Cappadocia, odanızda şöminenin karşısında keyif yapma imkanı da sunuyor.

Aşkınızı İstanbul şarkıları anlatsın!

Hilton İstanbul Bomonti’nin Slow Time işbirliği ile düzenlediği Sevgililer Günü etkinliğinde İstanbul’un aşk şarkıları eşliğinde unutulmaz bir gece yaşayacaksınız. İstanbul’u ayaklarınızın altında ışıl ışıl seyredebileceğiniz roof-top barı Cloud 34’te mum ışığında enfes sushi servisi ve romantik İstanbul şarkıları sizleri bekliyor. Avrupa’nın en büyüğü spası eforea Spa’nın Sevgililer Günü’ne özel hazırladığı paketle ise sevgilinizle beraber keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Çiftlere özel VIP odada uygulanan paketin içinde sauna, buhar banyosu, aromaterapi masajı ve canlandırıcı yüz bakımı bulunuyor.

Sihirli bir aşk masalı...

Mövenpick Hotel Istanbul, 14 Şubat 2017 Sevgililer Günü’nde aşkınızı tatlı sürprizlerle şımartmanız için canlı müziğin eşlik ettiği, mum ışığının parıltısı altında bir akşam yemeği ve beş yıldızlı romantizm keyfini yaşatacak konaklama paketiyle birbirinden renkli programlar hazırladı. İstanbul’un ışıltılı silüetini tüm güzelliğiyle gözler önüne seren Skyline Club Lounge’da düzenlenecek Sevgililer Günü yemeğinde, Mövenpick Hotel Istanbul’un İtalyan Başaşçısı Giovanni Terracciano tarafından hazırlanan, aşk aromalı lezzetlerle bezenmiş sürpriz menü sunulacak. Aşkın büyüsünü tüm ruhunuzda hissedeceğiniz yılın en romantik gecesine, canlı müzik ve aşk şarkılarının karşı konulmaz tınısı eşlik edecek.

Aşkın en romantik hali

Doğanın büyülü atmosferinden konumlanan NG Sapanca Wellness & Convention, Sevgililer Gününü romantizm dolu ve eşsiz bir şekilde geçirmek isteyen çiftleri, sunduğu Sevgililer Günü paketiyle cezbediyor. 14 Şubat akşamı Sevgililer Günü Gala yemeği, romantik canlı müzik ile renkleniyor ve bu güne özel olarak hazırlanan aşk menüsü ile çiftlere lezzet şöleni yaşatılıyor. Romantik geçen akşamın ardından kendini ödüllendirmek isteyen çiftler; 2016 yılında “Türkiye’nin En İyi Yönetilen Spa Oteli” seçilen NG Sapanca’nın, huzur dolu Aliva Spa Merkezinde rahatlatıcı, eşsiz masajlarını deneyimliyor. Konaklama paketine 1 adet bali masajı veya 1 adet kesenin dahil olmasının yanı sıra tüm masaj ve bakımlarda da %20 İndirim fırsatı çiftlerin yüzünü güldürüyor.


restaurant 84 hotel & hi-tech

sevgililer günü özel

Aşkın en romantik adresi

Hilton İstanbul Bosphorus’un eşsiz Boğaz manzarasına sahip mekânı Bosphorus Terrace Restaurant Sevgililer Günü’nde aşkınızı en iyi anlatabileceğiniz mükemmel bir gece için sizleri bekliyor. Bosphorus Terrace Restaurat’ın mükemmel manzarası, mum ışığı, caz müziği ve birbirinden lezzetli yemeklerle büyülü bir gece için aradığınız her şey bu gece sizinle olacak. Otelin şeflerinin o güne özel olarak hazırladığı “Sevgililer Günü” menüsünde aradığınız her şey var. Somon carpaccio, ahtapot, karides ve kalamardan oluşan deniz mahsulleri, ıstakoz ve porçini mantarlı rissotto, safranlı patates sufleyle servis edilen ızgara dana fileto ve fırınlanmış ananas içinde bitter çikolatalı creme brulee bu özel menüde yer alıyor.

En sevgili gün sanatın ve tabiatın buluşma noktasında Şehir hayatının stresinden uzakta huzuru verici atmosferi ile dikkat çeken Hotel Caeli, Sevgililer Günü haftasına özel bir program hazırladı. Sade ve sanatsal lüks anlayışıyla tasarlanan Hotel Caeli, 10-19 Şubat Sevgililer Haftası boyunca “Love&Dine” ve “Love&Dine&More Paketleri ile sevgilileri özel ayrıcalıkları ile şaşırtacak. Her köşesinde sanatsal detayların bulunduğu ve dünyaca ünlü birçok sanatçının eserinin yer aldığı Hotel Caeli’nin girişinden itibaren sevgilileri özel kokteyl ve ikramları ile romantik bir ortam bekliyor.

Rüya gibi bir arınma için Elysium SPA The Elysium İstanbul MGallery by Sofitel, 14 Şubat’ta romantik anların yanında tazelenmek isteyen çiftlere özel paketler sunuyor. Sevgililer günü için özel olarak hazırlanan paketler Elysium SPA’nın huzur veren büyüleyici atmosferinde çiftlerin aklını başından alacak. Sunduğu ‘Hamam Paketi’ ve ‘Aşk Paketi’ seçenekleri ile Elysium SPA, misafirlerini çıkaracağı rahatlama yolculuğunda harika anlar yaşatacak. Çiftlere özel ‘Aşk Paketi’ teklifinde ise misafirler, seçecekleri 60 dakikalık masaj ardından 30 dakikalık jakuzi ile en rahat ve en romantik 90 dakikalarını geçirecekler. 500 TL olan paketlerde şampanya ve meyve tabağı çiftlere sevgililer gününe özel hazırlanarak ikram edilecek.

Hayal gibi

Sevgililer Günü

Sheraton İstanbul Ataköy Hotel, tüm dünyada sevginin günü olarak kutlanan 14 Şubat’ta sevgililere özel romantik bir akşam yemeği ve sürprizlerle dolu bir konaklama imkanı sunuyor. Özel günlerin kutlama adresi otel bu yıl da, Sheraton kalitesi ve ayrıcalığıyla otelin ödüllü şefleri tarafından hazırlanan özel menü eşliğinde çiftlere masal gibi bir Sevgililer Günü armağan ediyor. Beş yıldızlı otelin menüsünde pancar ezmesi, kinoalı deniz yosunu salatası, limonlu vanilya köpüğüyle deniz mahsulleri keki, ballı elma rendesi ve tahin sos ile ördek etli topik, ahududu sorbesi, mantarlı buğday risotto, bebek ıspanak borani ile teriyaki soslu dana kaburga, kaymaklı dondurma, ılık karamelin enfes tadı ile tarçın aromalı balkabağı tatin ve petit four çiftlerin damaklarına hitap edecek.


Eser Hotel’de Sevgililer Günü çok özel Turizm sektörünün İstanbul’daki önemli oyuncularından biri olan Eser Premium Hotel&Spa, Sevgililer Gününde tüm sevenlerin keyfini yerine getirecek özel iki programla karşımıza çıkıyor. 14 Şubat’ta sevgililere özel konseptte hazırlanan şık bir akşam yemeği eşliğinde gecenizi unutulmaz kılabilirsiniz. Diğer taraftan 11 Şubat’ta pop müziğin sevilen ismi Berkay, Sevgililer Gününe özel bir programla gecede sahne alacak. Taburcu, Gel Gel, İzmirli, Lolita ve Dejavu gibi şarkılarla yıla damgasına vuran Berkay’ın sahnesi, sabahın ilk ışıklarına kadar sürecek.

Aşk dolu bir hafta sonu tatili

Sevgililer Gününde şık sürprizler eşliğinde sevgililerini mutlu etmenin yolunu arayanların adresi NG Afyon, unutulmaz Sevgililer Günü programıyla karşınızda… 10-12 Şubat tarihlerinde 2 gecelik konaklama paketi hazırlayan otel, çiftlere aşk dolu bir hafta sonu yaşatmaya hazırlanıyor. Otelin benzersiz spa merkezi Aliva Spa’nın masaj ve bakımlarıyla yenilenen çiftler, 11 Şubat Cumartesi gecesi sevgililer gününe özel olarak hazırlanan aşk menüsüyle de lezzet şöleni yaşıyor. “Aşk Menüsü” sayesinde hafızalardan silinmeyecek bir akşam geçirecek olan çiftler, baş başa anların keyfini doyasıya çıkarıyor.

Hem kalbe hem damaklara

14 Şubat’ta kalpler kadar damaklara da hitap eden The Ritz-Carlton, İstanbul, Atelier Real Food Restaurant’ta “doğadan masaya” konsepti ile Sevgililer Günü yemeği gitar dinletisi eşliğinde “ev yapımı somon, avokado soslu somon havyarı, kömür ateşinde pişmiş kırımız şarap soslu biftek ve altın tozuyla kaplanmış ahududu ve çikolatalı macaron” tatlısı ile 4 aşamalı Sevgililer Günü özel akşam yemeğine davet ediyor. The Ritz-Carlton, İstanbul, bu güzel gecenin sonunda konaklamak isteyen misafirlerine birbirinden özel, Love, Romance, Passion ve Diamond isimli dört farklı paketi de unutmamış!

Aşk dolu bir haftaya ne dersiniz?

İhtişamlı Boğaz manzarası, sıcak atmosferi ve eşsiz konukseverlik anlayışı ile misafirlerine bambaşka deneyimler sunan Shangri-La Bosphorus, Istanbul aşkın en güzel halini yaşatmak için Sevgililer Günü’ne özel birbirinden romantik programlar sunuyor. Sevgi ile hazırlanmış lezzetler, benzersiz bir konaklama ve Uzak Doğu’nun rahatlatıcı bakım ritüelleri ile Sevgililer Günü, bu yıl adeta rüya gibi yaşanacak. Keyifli atmosferi ve 7 aşamalı özel Sevgililer Günü menüsü ile Shang Palace, sadece romantizmi değil lezzeti de doruklarda yaşamak isteyen çiftleri ağırlıyor. Bu özel günü küçük bir kaçamağa dönüştürmek isteyen çiftlere beş yıldızlı otel, 10-19 Şubat tarihleri arasında özel bir konaklama paketi sunuyor. Uzak Doğu’nun en eşsiz bakımlarını İstanbul’a getiren CHI, The Spa Sevgililer Günü’nde birbirlerini şımartmak isteyen çiftler için özel bir teklif sunuyor.


restaurant 86 hotel & hi-tech

dekorasyon

Bodrum’un en dekoratif çözüm üreticisi

Potrum Taş Limanı

1986 yılından bu yana otel ve restoranlara dekoratif iç mimari çözümleri sunan Potrum Taş Limanı yenilenen yüzü ve ismi ile çok daha iddialı!..

B

odrum mimarisine uygun dekoratif taşlar, doğal taşlardan ilham alınarak elde edilen zengin renk ve doku içeren malzemelerin satış ve uygulamasını üstlenen Potrum Taş Limanı, 1986 yılından bu yana Bodrum’da dekoratif yapılar için emsali olmayan bir mekan… Bodrum ve civarında mermer ustalığı yapan Kenan Eyigün ve Zuhal Koçer tarafından açılan mekan; mermer, çıkma tuğla, doğal tuğla, kırık tuğla,

geçmeli taşlar, kültür taşı, kayrak taşı, satış ve uygulamasının en güzel örneklerini tüketicilerin beğenisine sunuyor.

Bodrum’da bir ilk

İçlerinde aynı zamanda ONYX taş çeşitlerinin de bulunduğu Potrum Taş Limanı, yenilenen yüzü ve ismiyle de artık oteller ve restoranların iç dekorasyonlarında profesyonel bir çözüm ortağı olarak kullanıcılarını mekanına davet ediyor.



restaurant 88 hotel & hi-tech

dekorasyon

Müze gibi

peynir fabrikası 38° 30° Çiftliği

Slash Architects ve Arkizon Architects işbirliği ile Afyon’da tasarlanan 38° 30° Çiftliği, peynir üretim sürecinin tıpkı bir müze gibi sergilendiği planlaması ve ikonik ama işlevsel formu ile endüstri yapılarına yeni bir yorum getiriyor.

S

lash Architects ve Arkizon Architects işbirliğiyle Afyon’un Tazlar köyünde tasarlanan ve ismini bulunduğu arsanın koordinatlarından alan 38° 30° Çiftliği, butik bir peynir fabrikası olarak çağdaş mimarisi ve sıradışı formuyla alışılmış endüstri yapılarından ayrışırken, süt ürünlerinin işlenişini ve peynir üretim sürecini ziyaretçilerine görsel ve tadımsal deneyimlerle yaşatan bir peynir tadım merkezi olarak kültürel bir değer taşıyor. Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık’ın, baba toprağına olan minnet hisleriyle hayata geçirdiği proje, bölgede kaybolmaya yüz tutmuş manda üretimini canlandırırken, ikonik bir peynir tadım merkezi olarak üretim, tasarım ve sanat üçlemesini bir araya getirmeyi başarıyor. Klasik fabrika yapısının gerektirdiği tüm işlevleri dairesel bir bantta maksimum verimle sağlayan 38° 30° Çiftliği, anıtsal formu, davetkar saçağı ve sunduğu avlulu tipoloji ile kendini bir çeşit peynir müzesine dönüştürmüş. Eliptik formu sayesinde

hem iç hem dış olarak algılanabilecek bir iç avlu oluşturan, bu avluyu da ziyaretçilerinin ve personelin tüm üretimi 360° gözlemleyebileceği deneysel bir alana dönüştüren 38° 30° Çiftliği’nin iç cephesi ekran niteliğinde kurgulanarak üretim bandının dışarıdan izlenebilmesi sağlanmış.

Formun fonksiyonla bütünleşmesi...

Slash Architects ve Arkizon Architects mimarları, dışa kapalı bir forma sahip olan fabrikanın satış biriminin de bulunduğu giriş bölümünde ziyaretçileri kucaklayıcı ve davetkar bir tavır sergilerken kullanıcıları satış birimine yönlendirmeyi amaçlamış. Sanatsal etkinliklere ve tadım davetlerine ev sahipliği yapması planlanan yeşille entegre iç avlu, yapının yaşayan çekirdeğini oluşturmuş. Böylece ziyaretçilerin peynir üretimini izleyebileceği, personelin ise konfor

koşulları yüksek, keyifli bir ortamda çalışabileceği bir atmosfer elde edilmiş.

Doğanın ve yerel kültürün iz düşümleri

38° 30° Çiftliği’nin doğa ile iç içe konumlandırılması; toprak tonlarındaki renk kullanımları, doğal malzeme seçimleri ve arsaya yerleşim biçimi ile güçlendirilmiş. Yeşil dokuyu ve peyzajı avlunun içine alan yapı, çalışanlarına ve ziyaretçilerine konforlu bekleme, dinlenme ve etkinlik alanları sunmayı hedeflemiş. Malzeme tercihleri ve kullanım biçimleri yapının geçirgenlik, yarı geçirgenlik ve opak yüzeylerinin ortaya çıkmasına araç olmuş. Malzeme seçimlerinde genel olarak yerellik ve geleneksellikten referans alan 38° 30° Çiftliği’nde, detaylar ve birleşimlerde tercih edilen korten, yapının çağdaş ve endüstriyel kimliğini vurgulamış.



restaurant 90 hotel & hi-tech

hijyen

Ev dışı tüketimde hijyen “ellerde” başlıyor Hijyen konusunda farkındalık ortaya koymayı amaçlayan 16 Ocak Dünya Hijyen Günü’nde Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu, horeca sektöründe hijyenik bir ortamın ilk olarak el hijyeni ile başladığının altını çizdi.

S

ağlığın korunması için en önemli etkenlerin başında hijyen geliyor. Kişisel temizlikte bireyler kendi önlemlerini alsa da, sirkülasyonun yüksek olduğu ev dışı tüketim noktalarındaki hijyenin de işletmeler tarafından sağlanması gerekiyor. 16 Ocak Dünya Hijyen Günü vesilesiyle sağlık açısından güvenli işletmeler için hijyenin önemini vurgulayan Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu; “Eczacıbaşı Profesyonel olarak işletmelerin ihtiyaç duyduğu temizlik ve hijyen ürünleri geliştirerek çözüm ortağı oluyoruz. Ancak herkesin de bildiği gibi toplumda hijyen öncelikle el hijyeni ile başlıyor. Ellerdeki mikropların kolaylıkla kişiden kişiye geçebildiği gibi yiyeceklere bulaşma riski de bulunuyor. Yüksek sirkülasyona sahip işletmelerde hem çalışan güvenliği hem de müşteri memnuniyeti için el yıkama ve dezenfeksiyonuna dikkat edilmeli” dedi.

“Otel odalarında en çok dokunulan yüzeyler yüksek risk taşıyor”

Yüzeylere bulaşan mikroorganizmalar uygun koşullarda çoğalıyor ve yüzeylere dokunan kişilere ve yiyeceklere taşınıyor. Bu durum hastalıkları da

beraberinde getiriyor. Otel işletmelerinin oda temizliğinde antibakteriyel etkili ürünler ile dezenfekte edilmesi gerektiğinin altını çizen Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu; “Otel odasında konaklayan kişiler, en çok elektrik düğmeleri, kapı kolları, TV kumandaları, telefon temas ediyorlar. Bu yüzeylerden bulaşacak mikrop ve enfeksiyon bulaşma riskini de artırıyor. Yine odalarda kirlilik oranı daha yüksek olan saniter alanların yüzeylerine bulaşan mikropların bu alanların dışına yayılması önlenmesi gerekiyor. Enfeksiyon bulaştırma riski olan yüzeylerin, sık sık alkol esaslı sprey dezenfektan uygulanmasıyla güvenli duruma gelmesi sağlanabiliyor” diyor.

“Mutfaklarda el hijyeni ile gıda güvenliği sağlanabilir”

İşletmelerde hazırlanan yiyeceklerin güvenli olması, gıda kaynaklı hastalanmaların önlenmesi; sürekli yapılan temizlik ve hijyen uygulamaları, pişirme ve soğukta-sıcakta saklama sıcaklıklarının sürekli kontrolüyle mümkün oluyor. Ancak mutfakta çalışan kişilerin hijyeni de öncelikli olarak dikkat çekiyor. Kişisel hijyen, yüzey temizlik ve dezenfeksiyonu

kurallarına uyularak, gıda kaynaklı enfeksiyonlar önlenebileceğini belirten Koçoğlu; “Gıda zehirlenmesine neden olan mikroorganizmaların yiyeceklere gıda hazırlamada kullanılan ekipmanlardan bulaştığını gözlemliyoruz ancak el hijyeninin etkisi de azımsanmayacak kadar büyük öneme sahip. Bulaşık yıkama makinelerinde 85-90 C’de yapılan durulamayla yıkanan bulaşıklar, hijyenik duruma gelse de makineden toplanıp kullanılana kadar olan zamanda tekrar kirlenmemesi için özellikle el hijyenine dikkat edilmesi ve temiz alanlarda muhafaza edilmesi gerekiyor” dedi.

“Çamaşırların ayrıştırılması gerekiyor”

İşletmelerde çamaşır hijyeni; enfekte olan çamaşırlardan, enfekte olmayan çamaşırlara mikrop bulaşma riski nedeniyle önemli. Bu çamaşırların diğer çamaşırlardan ayrı yıkanması, kirli çamaşırlar yıkanıp temizlenip tekrar kullanıma sunulduğunda, tamamen temizlenmiş olması gerekiyor. Temiz çamaşırlarla temas eden personelin ellerinin temiz olması ve özellikle ticari çamaşırhanelerde paketlenerek depolanması ve sevkiyatı hijyenin korunması için önem taşıyor.


Selpak Professional Logo ve ambalajını yeniledi Global pazarda gerçekleştirdiği lansman ile tüm ürün portföyünü uluslararası pazara da sunan Selpak Professional, aynı anda Türkiye’de de daha modern ve şık tasarıma sahip Premium ambalaja geçiş yaptı.

E

czacıbaşı Profesyonel bünyesinde bulunan profesyonel temizlik kağıdının lider markası Selpak Professional; kaliteli kağıt ürünleri ve tasarruf sağlayan çözümlerini tek bir söylem altında dünya ve Türkiye pazarına sunuyor. Yenilenen logo ve ambalaj tasarımıyla tüm ürün portföyünü global pazara da taşıyan Selpak Professional, Türkiye’de yoluna “Selpak Professional Premium” olarak devam ediyor.

müşteri beklentilerine uygun çözümler geliştirmeye devam ediyoruz. Dünya pazarına da 3 farklı segmentte hitap eden Selpak Professional ürünlerimizi, Eczacıbaşı Profesyonel olarak Premium çatısı altında Türkiye’de müşterilerimize sunuyoruz. Kalitesi ile fark yaratan Selpak Professional’ın, yeni benzersiz ve şık tasarımıyla hali hazırda var olan bilinirliğimizi global platformda da üst seviyeye çıkaracağımıza inanıyoruz” dedi.

Yeni ambalajı ile Premium algı öne çıkarıyor

Çevreye duyarlı ürünler dünyanın gündeminde

Daha şık ve modern bir tasarım ile yenilenen logosu, Premium segmente vurgu yapan koyu lacivert renkli yeni ambalajı ile Selpak Professional, prestij ve kalite olarak ön plana çıkıyor. Global lansmanın bir ayağı olan bu değişim, “Üstün Kalite, Akıllı Seçim” sloganı ile ürün özelliklerine vurgu yapıyor. Yenilenen ambalaj tasarımının uluslararası pazarda da markanın konumunu güçlendireceğini belirten Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu; “Sahip olduğumuz deneyim, itibar ve kaliteyle farklı

Dünya çapında çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirlik gibi değerleri destekleyen, çevreye bıraktığı izi en aza indirgeyen ürün ve hizmetlere yapılan yatırımlar ön plana çıkıyor. Selpak Professional markasının özünde de çevreye duyarlılık olduğunu belirten Koçoğlu; “Dünyanın gündemini oluşturan konu sürdürülebilirlik. Biz de Eczacıbaşı Profesyonel olarak, hem ülkemizin koşullarına uygun hem de yeni ürün geliştirirken tüm süreçlerimizde çevreyi koruma bilinci ile hareket ederek dünya standartlarında ürün ve hizmetler

sunuyoruz. Ürünlerimizin hammaddesi olan selülozun tamamını, Dünyaca kabul görmüş uluslararası bir kuruluş olan FSC (Forest Stewardship Council) standartlarına uygun sürdürülebilir ormanlardan sağlıyoruz. Selpak Professional ürünleri bundan sonra FSC logolu yeni ambalajları ile çevreye duyarlı işletmelerin öncelikli tercihi olacak” dedi. Selpak Professional ürün ve dispenserlerinde kullanılan teknoloji de, tüketicilere hijyenik ve pratik şekilde kağıt kullanımı sağlarken, müşterilere tasarruflu bir şekilde kağıt tüketimi imkanı vererek tüketimi azaltmayı ve sürdürülebilirliğe katkı sağlamayı hedefliyor. Tasarruf yaptıran dispenserlerin yanı sıra Selpak Professional portföyündeki kağıt ürünlerinin tamamında, hammadde tedarikinden, üretimine ve kullanım sonrası ambalaj atığına kadar doğa ile dost özellikteki maddeler kullanılıyor. Selpak Professional markası altında ev dışı tüketim kanallarının ihtiyaçlarına uygun kağıt havlu, tuvalet kağıdı, peçete ve kutu mendil yer alıyor.


restaurant 92 hotel & hi-tech

fuar

ANFAŞ Fuarı 28. sini başarıyla gerçekleştirdi Antalya Expo Center’da 18-21 Ocak 2017 tarihleri arasında düzenlenen 28. HotelEquipment - Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı, bu yıl da başarı ile gerçekleştirildi.

A

ntalya bölgesi iklimi, coğrafi özellikleri, sahip olduğu tarihi geçmişi ve doğal güzellikleri itibariyle gerek Türkiye’de gerekse dünya çapındaki gelişimini sürdürmeye devam etmektedir. Günümüz itibariyle mevcut otel tesislerinin artan ihtiyaç ve malzeme taleplerini karşılayabilme adına kurumsal kimliği ile doğan otel ekipman ve malzemeleri artık hiç kuşkusuz bir sektör halini almıştır. Otel ekipmanları sektöründe süregelen yenilikler de turizm sektörüne olumlu gelişmeler olarak yansımaktadır. Buna bağlı olarak son yıllarda büyüyen iş hacmi ve turizm sektörünün artarak devam eden ihtiyaç talepleri, ülkemizde önemli bir alan olan otel ekipmanları fuarının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Tüm turizm sektörü profesyonelleri tarafından heyecanla beklenen otel ekipmanları ve yan sanayi fuarı, bu yıl da HotelEquipment – Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı markası ve kurumsalı ile 18-21 Ocak 2017 tarihleri arasında Antalya Expo Center’da ziyaretçilerine kapılarını 28’inci kez açtı.

18 ülkeden 721 yabancı ziyaretçi katıldı

Konusunda bulunduğu coğrafyanın tek ihtisas fuarı olan HotelEquipment Fuarı, 24.543 yerli ve 18 ülkeden 721 yabancı ziyaretçinin katılımcı firmalarla buluştuğu

uluslararası bir arena oldu. Son derece verimli geçen HotelEquipment Fuarımız, açılışta tüm kamu ve özel sektör temsilcilerini ilk defa yenilenen fuar alanında ağırlama fırsatı elde etti. Turizm dünyasından pek çok katılımcı ve ziyaretçiyi aynı çatı altında toplayan HotelEquipment Fuarı bu sene ev sahipliği yaptığı Kosova ve İran alım heyetlerinin yanı sıra Suudi Arabistan ve Umman’dan ilk defa gelen alım heyetlerini TÜROFED, POYD ve AKTOB gibi ilgili sektör dernekleriyle buluşturarak sıcak görüşmeler yapmalarına olanak sağladı. Yapılan görüşmelerle ülkeler karşılıklı olarak birbirlerine kültürlerini tanıtma, fikir alışverişinde bulunma ve verimli iş bağlantıları yapma imkanları elde ettiler.

Verimli görüşmeler, etkin toplantılara ev sahipliği yaptı

HotelEquipment Fuarı-2017 hazırlıklarının aşamasında süregelen verimli görüşmeler neticesinde ilk defa TÜROFED ve AKTOB’la yapılan protokolle sektörde etkin tanıtım ve duyurular gerçekleştirildi. 2017 senesinde ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle katılımcısının yüzünü güldüren sektörün öncü fuarı, eş zamanlı gerçekleştirdiği HOTED Alanya V. Uluslararası Housekeeping Olimpiyatları, TAFED IX. Uluslararası Altınkep Aşçılar Yarışması ve bu sene “bir deniz masalı”

temasıyla muhteşem bir görselliğe ev sahipliği yapan Hotel Design Show gibi etkinliklerle de ziyaretçi ve katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Bununla beraber bu sene ilk defa yapılan yoğun tanıtım atakları neticesinde Ekonomi Bakanlığı gelen alım heyetleri ile ikili görüşmeler gerçekleştirilmiştir. HotelEquipment Fuarı, sürekli artan otel ekipman talepleri ile paralel olarak birebir gelişim gösteren teknolojilerin ve yeniliklerin tanıtıldığı TÜYAD’ın “Akıllı Oteller” seminerlerini yenilenen toplantı salonlarında düzenleyerek pek çok profesyonelin fikir alışverişinde bulunmasını sağlamıştır. Antalya Expo Center, fuar boyunca ayrıca 1400 araçlık otopark alanı ve yenilenen toplantı ve kongre salonlarında eş zamanlı düzenlenen Türk-İran Ticaret Seminerleri, kapalı oturum seminerleri ve Ekonomi Gazeteciler Derneği’nin seminer ve etkinliklerine de ev sahipliği yapmıştır. Fuarımız bu sene organize ettiği B2B – İkili Görüşmeler’de Kosova’dan ve İran’dan gelen alım heyetleriyle katılımcı firmaları nezih bir ortamda bir araya getirerek ileriye dönük tanıtım ve iş bağlantıları yapmalarını sağlamıştır. Son derece verimli geçen HotelEquipment Fuarımız henüz kapılarını kapatmadan katılımcı firmalarından re-book / tekrar stand alanı kiralanması için gelen talepler doğrultusunda 2018 yılının satışlarına da başlayarak önümüzdeki seneye şimdiden hızlı bir giriş yaptı.


1994 yılında kamu ve özel sektör işbirliği ile kurulan ANFAŞ, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya Ticaret Borsası, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, ANSİAD (Antalya Sanayici İş Adamları Derneği) ve ATAV (Antalya Tanıtım Vakfı) gibi çok önemli kamu ortaklarının da değerli destek ve katkılarıyla ülke ve bölge ekonomisinin gelişimine yardımcı olmaktadır.

Fuarın en çok konuşulan markası: Öztiryakiler Yerli ve yabancı katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği, konaklama, ağırlama ve ikram sektörüne dair çeşitli ürünlerin sergilendiği Anfaş Fuarı’nda geleceğin şefleri için buluşma ve yarışma ortamı sağlayan Öztiryakiler sektöre olan katkıları dolayısıyla büyük beğeni kazandı. Fuarda yer alan Öztiryakiler, standında endüstriyel mutfaklar için sunduğu geniş ürün portföyünde örnekler sergileyen firmanın en çok ilgi gören ürünü konveksiyonlu fırınlar, patates soyma makinası, mikserler ve diğer yeni ürünleri ile profesyonel mutfakların vazgeçilmezi olan ve ürünlerini sektör profesyonellerine sunma imkanı bulan firmanın standı fuar süresinde yoğun ilgi gördü.

Şeflerin yanında

Yurt içi ve yurt dışından binlerce şefin buluşma noktası olan ve bu yıl da

mutfakları Öztiryakiler tarafından kurulan “9. Uluslararası Altınkep Aşçı Yarışması” renkli görüntülere sahne oldu. Firma, Lise ve Üniversitelerin katıldığı yerli – yabancı yüzlerce yarışmacının hünerlerini sergiledikleri yarışma alanına 24 mutfak istasyonu kurdu. Öztiryakiler, yarışma alanına kurduğu workshop mutfağı ile şef adaylarının gözdesi oldu. Workshop alanında aktarılan bilgiler şef adayları tarafından hayranlıkla izlendi. Tezgahları başında birbirinden lezzetli yemeklerini hazırlayan ve seçkin bir jüri tarafından değerlendirilen şeflere, tezgahın diğer tarafındaki destekçileri ise tezahüratlarla moral verdi. Finalde Öztiryakiler tarafından dereceye girenlere ödülleri verildi.


restaurant 94 hotel & hi-tech

fuar

Mimarlar 10 farklı otel odasında konuklarına “bir deniz masalı” yaşattı Bu yıl ikincisi yapılan Hotel Design Show, ünlü tasarımcılar ile turizm yatırımcılarını tekrar bir araya getirdi.

A

nfaş Hotel Equipmend Fuar alanı içerisine uygulanan 10 odalı butik hotel bu organizasyon için özel çağrılan sektör profesyonellerinin buluşma noktası olduğu kadar fuar ziyaretçisi ve katılımcıları tarafından yoğun ilgi gördü.18-21 Ocak 2017 tarihlerinde turizm Profesyonellerini 28. kez bir araya getiren olan Anfaş Hotel Equipment Fuar Alanı içerisinde yer alan Hotel Design Show; 10 otel odası, karşılama bankosu (resepsiyon) ve lobiden oluşan 750 m2’lik bir alanda bir butik hotel havası yarattı. Tasarım teması “Deniz” olarak belirlenen otel odalarının her biri ünlü tasarım ofislerinin deneyimli iç mimarları tarafından projelendirildi. Odaların bazılarında deniz altı Ana amacı fuarda ziyaretçilerin; katılımcılara ait ürün ve ekipmanları uygulamalar içinde görerek tanımaları için otel ortamı yaratmak olan Hotel Design Show organizasyonu Anfaş, Projem Dergisi ve İç Mimarlar Odası Antalya şubesi tarafından yürütülmektedir. Tasarım ve teması tamamen özgün olan bu otel odası projeleri İç Mimarlar Odası Antalya şubesi tarafından onaylanarak koruma altına alınmıştır.

İşte Hotel Design Show 2017 ye katılan mimarlık ofisleri ve tasarımcıları Artmim – İç Mimar Peri Külahçı Arkitek İç Mimarlık – İçmimar Serkan Eşmeli – İçmimar Nazan Eşmeli Gülden Şener İnterior – İçmimar Gülden Şener Go İnteriors – İçmimar Güner Onaran – İçmimar Galina Onaran İdealist Proje – İçmimar Soner Bayrakçı – Mimar Ayşin Özkara Nowart Mimarlık – Mimar Mustafa Küçükoğlu – İçmimar Tuğba Küçükoğlu Okan Tanrıverdi Mimarlık – Mimar Okan Tanrıverdi Celil Group – İçmimar Zehra Acar Zen Zen Mimarlık – Mimar Çiğdem Zenciroğlu – İçmimar Fahri Zenciroğlu İç Mimarlar Odası – İçmimar Burak Akay



restaurant 96 hotel & hi-tech

yeni mekan

Sunum Cambazı Erdem Dırbalı’dan

‘Zİrvedekİ Lezzetler’

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

Yerden 220 metre yükseklikteki bu ‘en havalı’ tatların mimarı, mutfak dünyasının genç ve deneyimli şefi Erdem Dırbalı!

İ

stanbul’a çok defalar tepeden bakma fırsatınız olmuştur da, bunu sunumda kabına sığmayan sıra dışı bir şefin 220 metre yükseklikteki zirvede lezzetleriyle yapmış olabilir misiniz? Cevabınız “hayır”sa Tüyap Palas Oteli sizi 29. katta açılan Lagün Restaurant’ta sunum cambazı Erdem Dırbalı’nın ‘en havalı’ lezzetlerini deneyimlemeye davet ediyor!..

“Mesleğime aşığım”

“Yemek yapmayı seviyorum. Bir de bitince böylesine güzel bir görüntü lezzetle bütünleşince mutlu oluyorum. Tadına bakan insanların yüzlerindeki o hazzı seyretmek ayrı bir gururlandırıyor beni. Aşçılık hakikaten güzel bir meslek.


Hele ki aşkla yapıldığında hazzı çok daha başka oluyor” sözleriyle mesleğine ve lezzete tutkusunu anlatan TÜYAP Palas Yiyecek İçecek Direktörü Erdem Dırbalı’nın bizim için özel olarak hazırladığı menünün içinde neler mi var? Kuzu kaburga etinden haşhaşlı mitite köfte eşliğinde Güveçte Beğendili Bonfile, fondan patates eşliğinde kuru dinlendirilmiş dana prizola, Karides muslu barbun tava, Pipoda tütsülenmiş içinizi ısıtacak kış çorbaları üçlemesi, Çikolata ve kestaneli kar küresi pastası, Tutku meyvesi ve panatone kek dolgulu kartopu, Kardan adam pastası, Frenk üzümü ve krokanlı beyaz çikolata muslu…


Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

restaurant 98 hotel & hi-tech

yeni mekan

Yöresel düşün en lezzetlisi

Seraf Restaurant Şehrin ortasına adeta bir vaha gibi; nar, zeytin ve mandalina ağaçlarının gölgesinde modern bir mimari ve dekorasyonla yerleşen Seraf Restaurant, çoktandır özlenen Türk ve Anadolu mutfağının eşsiz tatlarıyla öylesine samimi ve sıcak harmanlanmış ki insana kendini ‘lezzeti yöresinde tadıyor’ hissi yaşatıyor.


A

nadolu yemek kültürüne İstanbul Mahmutbey’de temsilcilik eden Seraf Restaurant’ı aramızda bilmeyenimiz yok gibi! Üstelik de bu kadar yeni bir restoran olmasına rağmen! Haziran 2016’da şehrin ortasına adeta bir vaha gibi; nar, zeytin ve mandalina ağaçlarının gölgesinde modern bir mimari ve dekorasyonla yerleşen Seraf, çoktandır özlenen Türk ve Anadolu mutfağının eşsiz tatlarıyla öylesine samimi ve sıcak harmanlanmış ki insana kendini ‘lezzeti yöresinde tadıyor’ hissi yaşatıyor. 2.366 metrekare üzerine kurulu teras ve kapalı alanı ile iş yemeklerinden özel davetlere kadar çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yaptığını mekanın genç ve tecrübeli genel müdürü Sinem Özler ile yaptığım keyifli sohbet ile gerçekleştirdiğim Seraf Restaurant, Anadolu’nun kadim kültüründen gelen özünü yaşatmak için yola çıkan İstanbul’un kıymetli lezzet duraklarından biri.

sayıca fazla ve biz bunun önümüzdeki üç yıl içinde bir iki katına çıkacağıyla ilgi verilere ulaştık. Dolayısıyla lokasyon seçimimizle geleceğe yatırım yaptığımızı düşünüyoruz” diyor. Gündemlerinde hızlı büyümek ve etkin şubeleşmek gibi hedeflerinin olmadığını belirten Özler,

“Seraf bir düşün eseri”

İsmini Osmanlıca’da “serf etmek”ten alan mekan, yine Özler’in anlatımına göre bir düşün eseri olarak hizmete açılmış. “Yatırımcımız Doğan Yıldırım bir hayal kurdu, biz de onu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Buraya gelen misafirlerimize özgün, doğal ve yerel ürünler sunarak yöreseli İstanbul’a getiriyoruz. Çünkü herkes yöresine gidip o lezzetleri tadamıyor” şeklinde mekanın kuruluş felsefesine kısaca değiniyor. Seraf Restaurant’ın eşsiz tatlarına ve mutfağına gelmeden önce Özler’den lokasyon seçimi ve yatırım kararıyla ilgili kısa bilgiler almaya da devam ediyorum.

“Mahmutbey’e yatırım geleceğe yatırım demekti”

İstanbul’un son dönemde artan iş merkezleri ve otel yatırımlarıyla bir cazibe merkezi haline dönüşen Mahmutbey’i lokasyon olarak seçmelerinde bölgenin üçüncü köprü ve yeni havaalanı projelerine yakınlığının da etkili olduğunu anlatan Özler, “Bölgeye yakın zamanda gelecek 18 yeni otel var. Burası özellikle gün içinde yaşayan bir bölge. Beyaz yakalı dediğimiz insan kitlesi

Avrupa Yakası’nda bir restoran açarak İstanbul’un kalbine kayabileceklerinin müjdesini bizler aracılığıyla paylaşıyor, Seraf’ı mesken edinenlere tarafımdan duyurulur!..

Yabancı müdavimleri de çok!

Bu arada Seraf’ın müdavimleri arasında sadece yerli misafirler yok. Lokasyon itibari ile mekanın çok sayıda yabancı misafiri de ağırladığını dile getiren Özler şunları söylüyor: “Yabancı misafirlerde Türk mutfağının kebapla sınırlı olduğu gibi bir yanlış bir algı söz konusu. Biz Seraf’ta o algıyı çeşitli lezzet hikayelerimizle değiştirmeye çalışıyoruz. Yabancılar bir kaburga dolmasının altı saat buharda piştiğini, içindeki pilavın ayrı dışındaki bulgurun ayrı olduğunu duyduklarında çok etkileniyorlar.”

Mutfağında yöresel lezzet ustası Fuat Gören var! Gelelim Seraf’ı Seraf yapan benzersiz mutfağına ve her bir lezzetine usta


restaurant 100 hotel & hi-tech

yeni mekan

Seraf Restaurant’ta gerçekleştirdiğimiz yemek tadımında Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe de bizlere eşlik etti.

elleriyle imzasını koyan profesyonel şefine! Türk ve Anadolu mutfağının özlenen tatlarını Seraf’ta özgün bir yorumla birleştirip büyüleyici bir konseptte sunan ustanın adı, Fuat Gören öncelikle. İstanbul kökenli şef açılışından bu yana mekanın mutfağında yöresel mutfak konusundaki deneyimlerini lezzet severlerle paylaşıyor. Seraf Restaurant’ın mevsime uygun olarak menüsünü yılda 2-3 defa değiştirdiğini anlatan Gören, restoranın en iddialı lezzetleri arasında sav tava, içli köfte, kaburga dolma, mumbar ve irmik helvasını sayıyor.

İrmik helvasının en iddialısı Seraf’ta!

Yöresel mutfak çalışan pek çok restorandan da aşina olduğumuz bu tatlar nasıl oluyor da, damak tutkunlarından beş yıldız alıyor, restoranın deneyimli şefi Gören anlatıyor: “Seraf’ın lezzete erişmedeki önceliği topraktan ve mevsiminde ürünleri mutfağına taşıması. Anadolu’nun dört bir köşesinde yetişen ürünler, mevsimine uygun olarak getirilerek mutfağımızda hazırlanıyor. Kendi toprağında yetişen ve mevsiminde toplanan sebzeler, otlayarak beslenen büyükbaş ve küçükbaş

hayvanlardan helal usule uygun olarak kesilen etler, organik lezzetler, tatlılar şeklinde misafirlerimize servis ediyoruz. Örneğin biz burada Sac Tava’yı sinirsiz etlerden tamamen etin but kısmından yapıyoruz, marine işleminin ardından altı yedi dakika içinde müşterilerimize sunuyoruz. Tatlı olarak irmiğimizde çok iddialıyız, piyasanın en iyisiyiz diyebilirim. Özellikle de pişirme tekniği dolayısıyla!.. Biz çünkü burada irmiği yaklaşık iki saat boyunca kavuruyoruz. Neticesi hafif kızarmış, yanmadan pişmiş bir lezzet bombası!



restaurant 102 hotel & hi-tech

yeni mekan

Şehrin yeni buluşma adresi

Fahham Kuruçeşme


K

uruçeşme’de yeni hizmet vermeye başlayan, modern tasarımları ile öne çıkan ve Osmanlıca’da kömürcü anlamına gelen Fahham Kuruçeşme, bildiğiniz nargilecilerden çok farklı... Köklü görünümü ile geleneksel, hizmet anlayışı ve geometrik çizgileri ile modern bir kimlik sergileyen Fahham Kuruçeşme, misafirperver bir anlayışla ziyaretçilerine farklı lezzetler sunmayı hedefliyor. 3 katlı mekanın, 103 kişi kapasiteli iç mekanı ve 182 kişi kapasiteli keyifli terasıyla şehrin karmaşasından uzakta bambaşka bir alternatif sunuyor.

Minimalist, keyifli

Mekanın dekorasyonunda kullanılan geleneksel turkuaz ile bakırın birleşmesi, geometrik formların ve minimalist çizgilerin hakim olduğu yalın çizgiler ortama sıcaklık veren bir karaktere sahip. Misafirlerinin kendini özel ve rahat hissedebileceği locaların bulunduğu mekanda Kuruçeşme’de, keyifli vakit geçirmeye olanak sağlayacak konforu ortaya koymayı hedefliyor.

Fit menü tercih edenler için

Farklı iç mekan tasarımı ve eşsiz dekorasyonu ile dikkat çeken mekanın menüsünde öne çıkan lezzetler arasında; gravyer peyniri ve kuzu bonfilenin eşsiz birleşiminden oluşan kuzu küşlemesi, şaşlık, dijon hardallı patates ve çıtır soğanlar ile servis edilen tavada kızartılmış somon balığı, steak etleri, kebap çeşitleri, pizzalar, makarnalar ve ev yapımı hamburgerler gibi lezzetlerin ayrıcalıklı sunumlarıyla dikkat çekiyor. Fahham Kuruçeşme’nin mutfağında var olan yerli tatlar dışında dünya lezzetleri ile yarışacak olan çok özel reçeteleri de mevcut. Ayrıca menüde yer alan “Fit Menü” başlığı altında salatalar, wrapler, çeşitli yemek ve tatlılar göze çarpıyor ve her seçeneğin yanında kalorisi yer alıyor. Fahham Kuruçeşme’nin pastane kısmında yer alan pasta ve tatlılar sunumlarıyla adeta birer görsel şölen, tatlarıyla tam bir lezzet şenliği… Samimi ve enerjik atmosferi ile misafirlerini ağırlamaya başlayan mekan, bu keyifli ortamın tadını çıkarmaya davet ediyor.

Kurucusu Zeynep Akşehirlioğlu’nun Amerika’dan İstanbul’a uzanan sağlıklı yemek tutkusunu işi haline getirmek arzusu ile Maslak Oto Sanayi’de açtığı Pomelo; modern dokunuşlarla güncellenmiş sağlıklı ev yemekleri ile lezzetin, erişilebilir fiyat ile kaliteli hizmetin, stil ile mekanın buluştuğu bir kaçış noktası…

Kahvaltıyı bir sanat olarak değerlendiren Fahham’ın, zengin serpme kahvaltısında yer alan peynir çeşitleri, yumurtaları, organik ev reçelleri, kıymalı ve peynirli börekleri ile unutulmaz bir kahvaltı şölenine davet ediyor. Ev yapımı lezzetleri ile Fahham tüm gün sizlere keyif ortamı sunmaya hazır…


yeni mekan / özel çekim

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

restaurant 104 hotel & hi-tech

Madeo ruhuna ‘yerli İtalyan’ dopingi “Kendini Şımart” mottosuyla yola çıkanKoçaslan’ın mutfağına Şef Rıdvan David People Coffee & davetliyiz! Food, dünyanın farklı

yörelerinde yetiştirilmiş Madeo aynı zamanda özel müşterileri için kiralanabilir humidor/viski dolapları kahve çekirdeklerini kendi da sunuyor. Burada müşterinin dolabında kendi özel viskilerini ve purolarını harmanlayıp, kahve saklaması hedefleniyor. severler ile şubelerinde buluşturuyor.


M

adeo Beach & Restaurant ve ‘Dusk’gece kulubü projeleri ile son iki yaz sezonunda tabiri caizse Alaçatı’ya damgasını vuran Madeo, bir süredir Karaköy’deki niş mekanında İstanbullular ile buluşuyor, hatırlayacaksınız… Keyifli kış bahçesi, duvarlarındaki ilginç sanat eserleri, renkli bar alanı ile Karaköy’ün ruhu ile küresel metropollerin restaurant –clublounge şıklığını birleştiren mekan, yazın Alaçatı’da olduğu gibi kışın da İstanbul’da rüzgar gibi esiyor, müdavimleri iyi bilir! Mekanı özel kılan özelliklerinden biri de şüphesiz, lezzet ve sunumda sınır tanımayan şefi, Rıdvan Koçaslan!.. Uzun bir süredir methini duyduğum şefin nihayetinde mutfağına konuk olduk, en seçkin İtalyan tatlarını sizler için görüntüledik... Öyleyse buyurun Rıdvan Şef’in mutfağına!..

bir İtalyan mutfağı aşığı… Mesleğe ilk adımı Laleli Ramada Oteli’nde attıktan sonra İstanbul ve Antalya otellerinde tecrübelerini pekiştirdiğini söyleyen deneyimli şef için İstanbul’daki restoran piyasası kariyeri için asıl büyük hamle olmuş, sohbetimiz esnasında onu öğreniyorum. Öyle ki son 10 yılını İtalyan mutfaklarına adayan Rıdvan Şef’in kariyer listesinde İstanbul’da İtalyan mutfağının en iyi temsilcilerinden Da Mario Ristorante & Pizzeria ve Kanyon’daki Gina da var, şehrin en şık ve en eğlenceli mekanı Cihangir’deki Hazine de… Benim ‘yerli İtalyan’ diye niteleyebileceğim Rıdvan Şef, 2015 yılından bu yana Madeo’da ki bu İstanbullular için paha biçilmez bir şans… Elinin hüneri ve alt yapısı kadar görüntü itibari ile de İtalyanları andıran şefin mutfağında inovatif lezzetler adına ne ararsanız var.

Mutfağı ‘yerli İtalyan’ Rıdvan Koçaslan’a emanet

Dana yanağında zirve!

30 yıldır birçok ulusal ve uluslararası mutfaklara lezzet üreten Koçaslan, tam

Misal, bir öğle vaktinde midenizden klasik İtalyan mutfağı çağrışımları almaya mı başladınız! Bunun içinde ev yapımı


restaurant 106 hotel & hi-tech

yeni mekan

makarna, antipas ürünler veyahut günlük ızgara etler mi çağırıyor sizi? O vakit, Rıdvan Şef’in mutfağı tam da size göre! Madeo’nun Karaköy’deki kışlık mekanında klasik İtalyan’ın pirini menü olarak müşterilerine sunan restoran menüsü özellikle dana yanağında çok iddialı ki, iddiası tamamen alt saatte pişmesinden ve şefin de elinin muhteşem ayarından. Onun dışında kuzu eti severler için risotto ile beraber servis edilen kuzu pirzola ve kremalı makarna da Madeo’da tadılmaya değer bulduklarımdan.

Eğlence ve club ünlü DJ Kerem Onger’in yönetiminde Karaköy’ün lezzet anlayışına farklı bir soluk getiren Madeo, nefis İtalyan tatları kadar eğlence hayatına kattığı

değerleriyle de tecrübe edilesi bir mekan. Madeo’da Cuma ve Cumartesi geceleri restoran alanında MEST grubunun akustik performansı ile akşam yemeklerine eşlik ediyor. Gecenin devamında ise, yerli ve yabancı ünlü DJ’ler ile saat 23.00’ten itibaren Deep House, Nu Disco sound’unun ağırlıkta olduğu keyifli geceler yaşanıyor. Madeo’nun eğlenceli gecelerinde hafta içinde canlı performanslar var. Çarşamba ve Perşembe geceleri canlı performanslar yemek sonrası saat 22.30 itibari ile müzikseverler ile buluşuyor. Kendinizi evinizde hissetmek, rahat, huzur, lezzet ve eğlenceyi bir arada bulmak istiyorsanız Karaköy Madeo tam da size göre bir seçim, benden söylemesi!

İtalyan mutfağı ağırlıklı menüsü Rıdvan Koçaslan’a emanet. Farklı lezzetleri, özel kokteylleri ve kulüp kısmında gece yarısından sonra servis edilen zengin bar menüsüyle hizmet veriyor.



restaurant 108 hotel & hi-tech

yeni mekan

DRONE Karaköy açıldı İsmini “Çalışkan erkek arı”lardan alan DRONE Karaköy, İstanbul gece hayatına kazandırdığı mekanlar ve getirdiği yeniliklerle trendlerin belirleyicisi olan Nedim Binler tarafından İstanbul gece hayatına kapılarını açtı.

B

ugüne kadar İstanbul gece hayatına kazandırdığı mekanlar ve getirdiği yeniliklerle trendlerin belirleyicisi olan Nedim Binler, başarılı ve güçlü ekibi ile yepyeni bir mekana imza attı. İsmini “Çalışkan erkek arı”lardan alan DRONE Karaköy, DJ Can Parlak müzik direktörlüğünde, 80’ler 90’lar ve 2000’lerin en sevilen yabancı şarkılardan oluşan repertuarıyla çarşambadan cumartesiye haftanın 4 günü saat 22.00 ile 04.00 saatleri arasında konuklarını ağırlıyor.

Tasarımı mimar Abdullah Burnaz’a ait

DRONE Karaköy, pazar, pazartesi, salı günleri de özel davetlere ev sahipliği yapıyor.

DRONE, son yıllarda İstanbul gece hayatının en gözde semti olan Karaköy’de, konsepti, mimarisi, konumu, hizmeti ve başarılı ekibi ile fark oluşturacak. Mekanın mimarisi, huzurlu ve estetik mekanlar ortaya koymasıyla tanınan ünlü mimar Abdullah Burnaz tarafından tasarlandı.



restaurant 110 hotel & hi-tech

yeni mekan

BTA’dan sağlık dolu bir konsept

POM Yaşam kalitesini arttırma bilinciyle hareket eden ve dengeli bir yaşam stilini benimseyenlerin yepyeni tatlar keşfedebileceği bir “juice bar” konsepti olan POM, 7 Aralık’ta Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde hizmete açıldı.

T

AV Havalimanları iştiraki BTA, misafirlerini sağlıklı ve enerjik hissettirmeye odaklı yeni konsepti POM ile tanıştırıyor. Yaşam kalitesini arttırma bilinciyle hareket eden ve dengeli bir yaşam stilini benimseyenlerin yepyeni tatlar keşfedebileceği bir “juice bar” konsepti olan POM, 7 Aralık’ta Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde hizmete açıldı. “Yaptığın her seçimle, POM’da iyi hisset!” sloganıyla yola çıkan mekan, misafirlerin havalimanında yolculuk öncesinde ihtiyaç duyabileceği bağışıklık sistemini güçlendiren, sindirimi rahatlatan, stresi azaltan yiyecek ve içecekler sunuyor.

Uçuş öncesi en hızlı ve sağlıklı seçimler

BTA Projeler Koordinatörü Banu Çatal, “BTA olarak her zaman misafirlerimize en iyi hizmeti sunmaya çalışıyoruz. Bu yüzden ürünlerimizin ve yaptığımız her işin kalitesini sürekli artırıyoruz. Misafirlerimizin farklı beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verecek yeni konseptler ortaya çıkarıyoruz. Sağlıklı, kaliteli ve zinde bir yaşam için ilham verme misyonuyla doğan POM da bunun bir yansıması. Yolcular uçuş öncesinde hızlı ve sağlıklı seçenekleri POM’da bulacak. Önümüzdeki günlerde bu özel konsepti başka havalimanlarına da taşımayı planlıyoruz” dedi.

Sunumda çevre dostu malzemeler

Taze ve doğal ürünlerle hazırlanan POM’un menüsü oldukça zengin. POM, bağışıklığı güçlendiren içeceklerden smoothie çeşitlerine, salatalardan sağlıklı atıştırmalıklara, hurma özüyle tatlandırılmış, işlenmiş şeker içermeyen dondurmalara ve sorbelere uzanan sağlıklı ve her damak tadına uygun seçenekleri yolcuların beğenisine sunuyor. Ürünlerin sunumunda doğada çözünebilen çevre dostu bardak ve kaplar kullanan POM, aynı zamanda doğanın korunmasına da önem veriyor. POM’da meyve ve sebze suları çiğ (raw) olarak Cold-press yani soğuk sıkım teknolojisiyle hazırlandığı ve herhangi bir pastörizasyona uğramadığı için besin değerini de koruyor.


Take A Seat Akmerkez’de ezber bozuyor! Take a Seat, Akmerkez’in food court katında 1800 m2’de, kapalı alan-teras alternatifi ve 7 farklı restoran seçeneğiyle alışılagelmiş AVM yemek katı ezberini bozan konseptiyle hizmet vermeye başladı.

T

asarımı kadar yarattığı konforlu alanlarıyla fark oluşturan Take a Seat, bünyesinde hizmet veren birbirinden özel 7 farklı yiyecek & içecek noktasında hayatın hızına uyum sağlayan en yeni mekan olarak kapılarını açtı. Renkli yapısı kadar dinamik çizgisiyle de dikkat çeken Take a Seat; yenilikçi konsepti, özel lezzetleri ve geniş menüsü ile keyifli vakit geçirmek isteyenlerin tercihi olarak misafirlerine özel bir deneyim sunuyor. Yemek yemenin yanı sıra ruhunuzu da besleyebileceğiniz Take a Seat, yaşamınıza yeni bir pencere açıyor

Farklı konseptler

Take a Seat bünyesinde farklı konseptleriyle Chet, Filozofi, Meal Tray, Village, Papa Forni, Fine Kids ve Take me Home ile hayatın akışında yeni ve vezgeçilmez bir uğrak noktası olacak. Merak uyandıran tasarımıyla CHET, Take a Seat’teki diğer alanlardan farklı olarak

masaya servis restoran olarak hizmet veriyor. Alkollü alkolsüz içeceklere ve değişiklik iklimlere ait lezzetli yemeklere ev sahipliği yapan Chet, kaliteli bir akşam geçirmek isteyenleri içeri davet ediyor. Altı yaşından itibaren çocukların iyi beslenme ve sağlıklı yaşam dünyasına adım atmalarına sağlayan FINE KIDS, onlar için özel dizayn edilmiş lezzetli menüleri, eğitici workshopları, organize edebileceğiniz doğum günü partileriyle eğlenceli ve sağlıklı bir seçenek sunuyor. Lezzetli kahve çeşitleriyle FİLOZOFİ, ‘’Proper Coffee’’ (nitelikli kahve) sloganı ile yemek öncesi ve sonrası yeni nesil kahve deneyimi yaşatırken, misafirlerine aradıkları konfor alanlarının keyfini çıkarma fırsatı sunuyor. Hızlı ve sağlıklı yemek isteyenler için de MEAL TRAY,”Good Food in 90 seconds’’ sloganı eşliğinde buharda atmsofer basıncında pişirme teknolojisi ile sağlıklı menüleri ekolojik tabaklarda

90 saniye içinde hazırlayarak fark yaratıyor. Salata çeşitlerine farklı sos ve taze filizlerle canlılık katıp, lifli smoothieler, detoks meyve&sebze suları sunan VILLAGE, wellness dünyasının kapılarını misafirlerine aralıyor. PAPA FORNI, pizza, katkısız ekşi maya ve baget ekmeği çeşitleri,quiche ve diğer hamur işi seçenekleri beraberinde kendi sandwichini yapabildiğin lezzetli bir alternatif olarak yer alıyor.

Vakti kısıtlı misafirler de düşünülmüş

Take a Seat, vakti kısıtlı misafirlerini de düşünüyor. TAKE ME HOME’da Papa , Village ve Meal Tray bünyesinde günlük tazelikte sunulan ürünlerin paketlenmiş hallerini raflarda bulabilecek, aradığınız gurme butik lezzetlere ve tasarım ürünlere yine Take me Home raflarında ulaşabileceksiniz.


restaurant 112 hotel & hi-tech

yeni mekan

3. Nesil kahvecilerin durağı

David People K “Kendini Şımart” mottosuyla yola çıkan David People Coffee & Food, dünyanın farklı yörelerinde yetiştirilmiş kahve çekirdeklerini kendi harmanlayıp, kahve severler ile şubelerinde buluşturuyor.

olombiya, Brezilya, Kosta Rika, Etiyopya, Kenya ve benzeri yörelerden özenle seçilen kahve çekirdeklerini kendi öğüten David People Coffee &Food, kahve severlerin kendilerini iyi hissedeceği ve keyifle kahve tüketeceği atmosfer sunuyor. Şubelerinde 3. Nesil Kahve çeşitlerine yer veren David People Coffee & Food her yudumunda kahvenin tadını almak isteyenler için Chemex, Syphon, Cold Brew özel demleme yöntemleriyle lezzeti ve kaliteyi bir araya getiriyor.

Üç ayrı konsept

David People Coffee & Food, Coffee konseptinin yanı sıra Coffee & Food ve Bigboss olmak üzere 3 farklı konseptle hizmet veriyor. Konseptine göre menülerinde değişiklik gösteren mekan, Coffee & Food konseptinde kahvenin yanında olabilecek aperatif yemekler de sunuyor. Bigboss konsepti menüsünde ise bunlara ek olarak dünya mutfağından seçilmiş eşsiz lezzetler yer alıyor.

İlk şubesini Ankara’da açmıştı

2011 yılında ilk şubesini Ankara Tunalı Hilmi de açan David People Coffee & Food, İstanbul’da Küçükçekmece, Fenerbahçe, Suadiye, Maltepe, Başakşehir olmak üzere 5 şubesinde hizmet veriyor. Ayrıca, Türkiye’de 40’dan fazla ilde 2017 yılı itibariyle 58’e yakın şubesi bulunuyor.


Maslak Oto Sanayi’nin yeni komşusu

Pomelo

Kurucusu Zeynep Akşehirlioğlu’nun Amerika’dan İstanbul’a uzanan sağlıklı yemek tutkusunu işi haline getirmek arzusu ile Maslak Oto Sanayi’de açtığı Pomelo; modern dokunuşlarla güncellenmiş sağlıklı ev yemekleri ile lezzetin, erişilebilir fiyat ile kaliteli hizmetin, stil ile mekanın buluştuğu bir kaçış noktası…

T

ED Ankara Koleji ve Koç Üniversitesi’nin hemen ardından gittiği New York’ta yüksek lisans yaparken sağlıklı beslenme ile tanışan Zeynep Akşehirlioğlu, Türkiye’de plazalar arasında geçirdiği iş hayatını noktalayıp hayallerinin peşinden gidebilen şanslı isimlerden biri. “Pomelo’yu açmamızdaki amaç, insanların gün içinde yaşadıkları strese küçük bir mola vererek, kaliteli-taze-lezzetli yemekleri, nefes alabilecekleri, keyifli bir ortamda yemelerini sağlamaktı” diyen Zeynep Akşehirlioğlu, mekanın tasarımının da, bölgedeki dokuyu bozmamak için orjinali korunarak gerçekleştirildiğinin altını çiziyor.

AKS Mimarlık tasarladı

Ateş tuğlası duvarları, eski tip mozaik zeminleri, yüksek tavanları ve sanayi tipi demir kapıları korunarak AKS Mimarlık Murat Öztürk, Nur Kanatlı ve Merve Aksoy tarafından iç mimari düzeni gerçekleştirilen Pomelo, bir yanda dünyanın en iyi graffiti sanatçılarından Leo Lunatic’in uygulamaları, diğer yanda ise Mossquote tarafından özel tasarlanan dikey bahçesi ile Maslak Bölgesi’nde yemek yemek isteyenler için keyifli bir ortam sunuyor.

Sağlıklı, taptaze, sürpriz lezzetler

70 kişiye varan ağırlama kapasitesine

sahip olan Pomelo’da gün, sabahın erken saatlerinde sıcacık croissantlar, leziz tostlar, ev yapımı yulaf ezmeleri ve çeşit çeşit omletlerle başlıyor. Öğlenleri ise et, tavuk, balık ve vejeteryan bazlı spesiyaliteler, her gün değişen salatalar, zeytinyağlı yemekler ve tahıllı yanlar eşliğinde sunuluyor. Öğleden sonra çay ve kahve molaları için de samimi ve rahat bir ortam arayanlara alternatif sunan Pomelo’da, sağlıklı ve taptaze malzemelerle hazırlanan kekler, tatlı & tuzlu atıştırmalıklar ve şekersiz hurma topları gibi günün diğer sürprizleri de dikkat çekiyor.


restaurant 114 hotel & hi-tech

otel-tech

Ingenico YazarkasaPOS’lar Tax Free Fonksiyonu ile turistlere KDV iadesini kolaylaştırıyor Yazarkasalarının donanım zenginliği ve dayanıklılığı ile ön plana çıkan Ingenico, son olarak Tax Free Zone ile işbirliği yaparak yazarkasaPOS cihazlarına Tax Free fonksiyonunu ekledi. Böylece ülkemizden alışveriş yapan turistler satın aldıkları ürünlerin KDV’sini çok daha hızlı ve kolay bir şekilde geri alabilecek.

U

çtan uca ödeme konusunda dünyanın ve Türkiye’nin lider şirketi Ingenico Group, müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek için AR-Ge çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Türk Hava Yolları’nın iştiraki olan Tax Free Zone ile işbirliği yapan Ingenico, yeni nesil yazarkasaPOS cihazlarına Tax Free fonksiyonu ekleyerek turistlerin KDV iadesi için gereken formları daha hızlı ve kolay temin edilir hale getiriyor. Kasım ayı itibari ile pilot çalışmalarına başlanan uygulamanın ilk aşamada, 2017 ilk yarısında turistik bölgelerde yaygınlaştırılması planlanıyor.

Yılmaz: “İşlem adımlarımızı daha da hızlandırdık”

Ingenico Türkiye ve Ortadoğu İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Gökşin Yılmaz, Tax Free uygulaması ile

ilgili olarak şunları söyledi: “Ingenico olarak hem müşterilerimizin hem de ülkemizin menfaatlerine yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalarımıza Tax Free Zone ile yaptığımız işbirliği ile bir yenisini daha eklemekten son derece mutluyuz. İşbirliğimiz sonucunda yeni nesil yazarkasaPOS cihazlarımıza Tax Free fonksiyonunu ekleyerek işlem adımlarını daha hızlı hale getirdik. Tax Free işlemi için gerekli tüm tax free belgeleri cihazımızın dokunmatik ekranı kullanılarak hazırlanıp hızlıca yazarkasa üzerinden alınıyor. Yapılan alışverişlerin detayları hali hazırda yazarkasaPOS üzerinde kayıtlı olduğundan Tax Free işlemi için gerekli belgeleri tekrar doldurmaya gerek kalmıyor. Ingenico yazarkasalarda üretilen belge aynı zamanda Tax Free

işlemleri için fatura niteliği taşıyor. Böylece işlem çok daha hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleşiyor.”


115


restaurant 116 hotel & hi-tech

otel-tech

Uzak Doğu’ya Türkiye’deki otellerin kapısını

UnionPay açıyor!

Dünyanın en büyük ödeme sistemlerinden UnionPay, İş Bankası ve HotelRunner işbirliği sayesinde Türkiye’ye Çin’den daha fazla online rezervasyon alma dönemini başlatıyor.

U

nionPay kart kullanıcıları, dünyanın her yerinden HotelRunner sistemindeki otellerde İş Bankası sanal POS’u üzerinden online rezervasyon yapabilecek ve ödemelerini doğrudan gerçekleştirebilecek. 5,8 milyar kart ile dünyanın en büyük ödeme sistemi olan UnionPay International ve Türkiye’nin elektronik ticaret alanında lider ve öncü bankası olan İş Bankası, dünyanın farklı ülkelerinde binlerce otel tarafından tercih edilen online satış ve kanal yönetimi platformu HotelRunner ile önemli bir işbirliğine imza attı. Bu işbirliği kapsamında başta dünya nüfusunun yaklaşık %20 ‘sini oluşturan Çin’den olmak üzere, HotelRunner üyesi oteller, İş Bankası’nın sanal POS hizmeti üzerinden dünyanın her yerinden, kendi web sitelerinden UnionPay aracılığı ile online rezervasyon ve ödeme kabul edebilecek. HotelRunner üzerinden UnionPay hesabı açan ilk 50 otel, 127 ülkede 719 şehirde kullanılan HotelRunner’ın rezervasyon modülü, mobil uyumlu web sitesi, kampanya ve promosyon modülü ile daha birçok hizmetini kapsayan özel paketinden ücretsiz olarak yararlanabilecek. Türkiye İş Bankası, UnionPay ve HotelRunner‘ın bu işbirliği sayesinde Türk turizm sektörüne özellikle Çinli turistleri ülkemize çekmek açısından büyük fırsat sağlanıyor.

̇ ̇ ̇ var Hedefte 120 milyon Çinli

Bu önemli işbirliğini değerlendiren UnionPay International Orta Doğu Genel Müdürü Han Wang; “UnionPay, artık sadece Çinlilere hizmet sunan bir kart kuruluşu değil; uluslararası alanda hizmet veren büyük bir kart markası. Kurmuş olduğumuz bu güçlü işbirliğinin, Türkiye’nin turizm alanlarındaki gelirlerine olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Bu işbirliği Çinli turistlerin Türkiye’yi tercih etmesini sağlayacağı gibi, yerli turist için de çok sayıda avantajı beraberinde getirecek” dedi. Çinlilerin dünya turizminde harcadıkları paranın gün geçtikçe arttığına dikkat çeken Wang, “Her yıl 120 milyon Çinli turist yurtdışına seyahat ediyor. 2016 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Çinli turist sayısı 200 bin oldu. Bu sayının yaptığımız güçlü işbirliği ile artmasını hedefliyoruz. Öte yandan UnionPay kartları bugün İstanbul, Ankara, Nevşehir, Denizli, Konya’nın yanı sıra, Kapadokya gibi turistik bölgelerdeki iş yerlerinin yüzde 70’inden fazlasında kabul ediliyor” diye ekledi. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen bu işbirliğine ilişkin görüşlerini şöyle ifade etti: “Son yıllarda başta Çin olmak üzere bütün Uzak Doğu ekonomilerinin dünya ile entegrasyon alanları büyüdü. Bankamızın sağladığı altyapı sayesinde UnionPay kart sahipleri online olarak vize, ulaşım ve konaklama ihtiyaçlarını kendi ülkelerindeyken karşılayabiliyorlar.

Ülkemize geldikten sonra da 6.500’ün üzerinde Bankamatik’ten nakit temin edebildikleri gibi yaklaşık 450 bin İş Bankası üye işyerinden alışveriş de yapabiliyorlar. Bankamızca kurulan UnionPay ekosistemini Hotelrunner ile yaptığımız işbirliğiyle genişletip güçlendirmiş olduk. Ülkemize daha fazla turistin gelmesini de sağlayacak şekilde, ekosistem bakış açısı ile kurgulayıp hayata geçirdiğimiz bu işbirliğinin turizm sektörümüze, dolayısıyla milli gelirimize olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. . İş Bankası olarak ülke ekonomisine katkı sağlama misyonumuz ile uyumlu uluslararası işbirlikleri ile faaliyet alanımızı genişleterek, temas ettiğimiz müşteri sayısını artırmayı hedefliyoruz.” HotelRunner Kurucu Ortağı ve CEO’su Arden Agopyan ise, “Sektöre daima yenilikçi çözümler sunan ve otellerin online direkt rezervasyon oranlarını artırmalarına destek olan bir platform olarak, konaklama tesislerinin web siteleri ve rezervasyon modüllerinden online ödeme kabul edebilecekleri yöntemler arasına UnionPay’i de eklemiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” diyor. Bu önemli işbirliği ile Türkiye’ye özellikle Uzak Doğu’dan turist talebinin artmasını hedeflediklerini paylaşan Agopyan, “Ülkemizdeki otellerin, önemli bir nüfusa sahip Çin’den daha fazla online rezervasyon almasını sağlamayı amaçlıyoruz” dedi.


LG’nin Nano Cell teknolojili TV’leri CES 2017’yi ses getirdi LG’nin Nano Cell teknolojili 2017 SUPER UHD TV serisi göz alıcı renkleri, Dolby Vision destekli Aktif HDR özelliği ve minimalist tasarımlarıyla üst seviye UHD TV’lerin standartlarını belirliyor.

B

ugüne kadarki en gelişmiş renk artırıcı LCD panel teknolojisini kullanan LG Electronics, LCD TV’lerin görüntü kalitesini yeni bir seviyeye taşıyan Nano Cell teknolojili SUPER UHD TV’lerini (SJ9500, SJ8500 ve SJ8000 modelleri), Las Vegas’ta düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı CES 2017’de tanıttı. LG’nin Nano Cell teknolojili üçüncü nesil LG SUPER UHD TV serisi, en gerçekçi görüntüleri daha geniş bir izleme açısıyla sunarken oldukça ayrıntılı ve isabetli renkler üretebiliyor. LG’nin tüm SUPER UHD TV modelleri, Dolby Vision özellikli Aktif HDR teknolojisi sayesinde çoklu HDR formatlarını da görüntüleyebiliyor. Böylece tüm kullanıcılar yüksek kalitede HDR içeriklere istedikleri gibi erişebiliyorlar. LG SUPER UHD TV’lerde bulunan en yeni sürüm kullanıcı dostu

webOS Smart TV platformu, güçlü ses özellikleri ve her modelin kendine has estetik tasarımı sayesinde, kullanıcılar ihtiyaç ve beklentilerine uyacak mükemmel TV’yi bulmakta hiçbir zorluk çekmeyecekler.

Herkese tutarlı renkler ve aynı kalitede görüntü

Nano Cell LCD ekranların yaklaşık bir nanometre çapındaki eşit boyutlu parçacıkları kullanarak oluşturduğu ayrıntılı ve isabetli renkler, Quantum Dot ekranlar da dâhil olmak üzere diğer tüm TV’lere göre daha geniş bir izleme açısından görülebiliyor. Nano Cell’li LG SUPER UHD TV’ler, doğrudan ekranın karşısından veya 60 derecelik bir açıdan izleyenler fark etmeksizin herkese tutarlı renkler ve aynı kalitede

görüntüyü sunuyor. Nano Cell, aşırı ışık dalga boylarını emerek, ekranda görüntülenen renklerin saflığını arttırıyor ve etkileyici sonuçlar elde ediyor. Bu ışık emme özellikleri, LG’nin yeni LCD ekranlarının farklı renkleri çok daha hassas bir şekilde filtrelemesine ve her rengin orijinal içerik üreticisi tarafından tasarlandığı gibi görüntülenmesine olanak tanıyor. Örneğin, geleneksel TV’lerdeki yeşil renkler, sarı veya mavi gibi diğer renk dalga boylarıyla karışarak soluklaşıyor, sonrasında ise sarımsı veya açık mavi tonlara dönüşüyor. LG Nano Cell teknolojisi renk solması, görüntü ve renk bozulması gibi sorunları önemli ölçüde azaltıyor. Nano Cell teknolojisi, yoğun ışıklı ortamlarda dahi yüksek görüntü kalitesini korumak için ekran parlaklığını azaltabiliyor.


restaurant 118 hotel & hi-tech

otel-tech

Klimada Akıllı Kontrol Devri İleri teknolojiye sahip enerji tasarruflu klimalarıyla dikkat çeken Mitsubishi Electric’in gelişmiş kumanda teknolojisi ile klimalar üzerindeki hakimiyet artıyor.

M

itsubishi Electric, akıllı kontrol çözümleriyle kullanıcıların klimalar üzerindeki hakimiyetini artırıyor. Bulut tabanlı çözümü MELCloud ile kablosuz internet bağlantısı olan her yerde klimaların mobil olarak izlenmesine ve kontrol edilmesine imkan tanıyan Mitsubishi Electric, gelişmiş iklimlendirme kumandası sayesinde ise evler ya da ofislerdeki tüm ısıtma, soğutma ve havalandırma çözümlerini tek bir merkezden senkronize olarak çalıştırıyor. İklimlendirme sektörünün öncü inovatif markası Mitsubishi Electric, klima tasarım ve üretim teknolojileri alanındaki tecrübesinin yanı sıra kullanıcı konforuna yönelik geliştirdiği kontrol özellikleriyle de dikkat çekiyor. Enerji tasarrufunu destekleyen akıllı kontrol ve otomasyon teknolojileri ile öne çıkan

Mitsubishi Electric, klimalarla birlikte kullanılan ilave arayüzlerle kullanıcıların klimalar üzerindeki hakimiyetini artırarak yüksek konfor sunuyor. Ayrıca, tüm bu teknolojilerin internet üzerinden izlenmesine ve kontrol edilmesine de olanak tanıyor.

Klimanız siz gelmeden mekanı ısıtabilir

Mitsubishi Electric’in klima kontrolünü mobilleştiren bulut tabanlı çözümü MELCloud ile kullanıcıların kış aylarında evlerine ya da ofislerine gitmeden önce mekanı ısıtmaları mümkün. Bu teknoloji sayesinde yaz aylarında da önceden soğutma yapılarak mekanların konforu artırılabiliyor. Hem ısıtmada hem de soğutmada A+++ enerji sınıfına kadar ulaşan yeni nesil klimalar sunan

Mitsubishi Electric, uzaktan bir bilgisayar, tablet veya akıllı telefon kullanarak klimanın internet üzerinden kontrolünü sağlayan MELCloud teknolojisiyle hayatı kolaylaştırıyor. Klimanın çalışma durumunu mobil olarak kontrol etmek mümkün olduğu için evden çıktıktan sonra akıllara takılan “Klimayı kapattım mı?” endişesine son veren MELCloud, kumanda kullanımında zorluk yaşayabilecek çocuklar, yaşlılar ya da hastalar evde tek başına olduklarında da klimaların kolaylıkla yönetilmesine imkan tanıyor. MELCloud ile klimayı açmak ve kapatmak, sıcaklık ayarını, çalışma modunu ve fan açısını değiştirmek, kanatçıkları ayarlamak ve odanın sıcaklığını görmek gibi işlemler hızlı ve pratik bir şekilde yapılabiliyor.


Tek merkezden senkronize iklimlendirme

Kullanıcılarına klima kontrol özgürlüğü sunan Mitsubishi Electric’in gelişmiş iklimlendirme kumandası AHC (Advance HVAC Controller) ile ısıtma, soğutma ve havalandırma çözümleri tek bir merkezden birbirleriyle senkronize çalışabiliyor. Bu teknoloji sayesinde, örneğin bir nem alma cihazı kumanda edilebiliyor, ısıtma amaçlı farklı senaryolar oluşturulabiliyor, oda sıcaklığına veya dış ortam sıcaklığına bağlı olarak klima ya da diğer ısıtma sistemlerinin devreye girmesi sağlanabiliyor. Isıtma soğutma, havalandırma ve aydınlatma gibi tüm sistemler verimli ve enerji tasarruflu olarak kullanılabiliyor. Üstelik bu kontrol, Mitsubishi Electric markalı ekipmanların haricindeki sistemler için de mümkün.

Tüm sistemler kontrol altında

Mikroorganizmaların oluşmasına ve yayılmasına imkân vermeyecek bir nem oranı sağlanabilmesi için yaşam alanlarının nem kontrolü insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Değerli evraklar, kıymetli tablolar gibi eşyaların ömürleri için de nemin belirli bir aralıkta tutulması gerekiyor. Isıtma ve soğutma ile ortamdaki nem oranı belli bir ölçüde düzenlense bile bazı ortamlarda ilave elemanlar olmadan tam anlamıyla nem kontrolü yapmak mümkün olmuyor. Nemlendirme işleminin gerekli olduğu bu ortamlar için ısıtma, soğutma, nem alma ve nemlendirme sistemlerinin beraber kontrol edilebiliyor olması önem kazanıyor. Mitsubishi Electric’in tüm sistemleri tek bir merkezden kontrol etmeyi sağlayan gelişmiş iklimlendirme kumandası, aynı zamanda bu sistemlerin birlikte çalışmaları için çeşitli senaryolar oluşturmayı da mümkün kılıyor.

Mitsubishi Electric’in ileri teknoloji kumanda çözümleri sayesinde ısıtma, soğutma, nemlendirme, havalandırma, ısı geri kazanım sistemleri, enerji ölçümleme ve aydınlatma sistemleri; karbonmonoksit, karbondioksit, dış hava sıcaklık bilgisi veya herhangi bir sensör bilgisine göre kurgulanacak senaryolarla yönetilebiliyor. İlaveten tüm bu sistemlerin internet üzerinden izlenmesi ve kontrol edilmesi de mümkün oluyor.

Doğru sıcaklık ölçümü ile yüksek konfor

Geniş mekânlara hitap eden bir klima sistemi için oda içindeki farklı sıcaklık seviyeleri, odanın sıcaklığının algılanacağı yerin tercih edilmesi sırasında sorun oluşturabiliyor. Bu konuya da çözüm sunan Mitsubishi Electric’in gelişmiş iklimlendirme kumandası sayesinde klima, odanın farklı noktalarından alınacak sıcaklık bilgilerinin ortalamasına göre çalıştırılabiliyor ve böylelikle tüm alanda konfor sağlanıyor.

Isı Geri Kazanımlı Havalandırma Sistemlerinde, Enerji tasarrufuna katkıda bulunan kumanda

Mitsubishi Electric’in gelişmiş iklimlendirme kumandası ile dış hava sıcaklık bilgisine göre klimanın çalıştırılması, içerideki ortam hava kalitesini ölçen karbondioksit sensör seviyesine göre ısı geri kazanımlı havalandırma sistemlerinin çalıştırılıp durdurulması ve fan hızının değiştirilmesi de sağlanabiliyor. Bu kumanda sistemi, enerji tasarrufu açısından önemli olduğu için özellikle otellerde sıklıkla kullanılan, pencere ya da balkon kapısı açıldığında klima sisteminin otomatik olarak

durdurulmasına da imkan tanıyor.

Klima ve ısı pompası sistemleri arasında otomatik geçiş

Verimli ısıtma avantajlarıyla öne çıkan klima ve ısı pompası sistemleri, Mitsubishi Electric’in inovatif kumanda çözümleri sayesinde dış hava sıcaklığına ya da iç ortam sıcaklığına bağlı olarak birbirleri arasında otomatik olarak geçiş yapabiliyor. Geçiş sezonlarında dış hava sıcaklıklarının çok düşük olmadığı hava şartlarında klima üniteleri ile ısıtma gerçekleştirebiliyor. Dış hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte klimaların ısı pompası özelliğine sahip, sıcak su üretebilen üniteleriyle sıcak su elde edilebiliyor. Elde edilen sıcak suyun yerden ısıtma tesisatlarında kullanılmasıyla ısıtma konforunu arttırmaya yönelik uygulamaların programlanması da mümkün oluyor.

Çift ayar sıcaklığı ile yüksek enerji tasarrufu

Konvansiyonel sistemlerde klima otomatik moda alındığında, oda sıcaklığına ve set edilen sıcaklığa bağlı olarak ısıtma gerekliyse ısıtma modunda, soğutma gerekliyse soğutma modunda çalışıyor. Fakat sisteme tek bir set (ayar) sıcaklığı girilebildiği için oda sıcaklığındaki hızlı değişiklikler, sistemin düzensiz bir şekilde ısıtma modundayken birden soğutma moduna geçmesine ya da tam tersine neden olabiliyor. Mitsubishi Electric’in gelişmiş kumanda sistemi, klima otomatik moda alındığında sisteme ısıtma ve soğutma için iki ayrı ayar sıcaklığı girebilme avantajı sunuyor. Böylelikle, bu iki sıcaklık arasında kalan odada çalışma modunda ani değişiklikler olması önlenerek, kullanıcı konforu ve enerji tasarrufunda artış sağlanıyor.


restaurant 120 hotel & hi-tech

otel-tech

Arçelik 62 yıllık perakende tecrübesini kurumsala taşıdı! EMITT Fuarı’ndaki standında konaklama çözümleri, kampanya ekranları, videowall, mirror ve touch ekranları gibi görüntüleme çözümleri, ödeme kaydedici cihazlar ve Telve Pro’yu sergileyerek tüketicilerin beğenisini bir kez daha kazanan Arçelik, yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyor!..

D

ünyanın dört bir yanındaki milyonlarca tüketiciye üstün teknolojili ürünler sunan Arçelik A.Ş., bu tecrübesini şimdi de kurumsal alana taşıyor. Arçelik A.Ş., İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen EMITT Fuarı’ndaki standında konaklama çözümleri, kampanya ekranları, videowall, mirror ve touch ekranları gibi görüntüleme çözümleri, ödeme kaydedici cihazlar ve Telve Pro’yu

sergileyerek tüketicilerden tam not aldı. Arçelik A.Ş.’nin kurumsal çözümlerinin uzaktan ve yerinde yönetilebilen işletim sistemi, ürünleri ve satış sonrası hizmetleriyle farklılaştığını vurgulayan Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer; 62 yıldır tüketicilerin hayatına birçok yenilik katmış ve onlara yepyeni deneyimler yaşatmış bir şirket olarak, yeni iş alanları ve yeni ürünlere yatırım yapmaya hız kesmeden devam ediyoruz.

Sektöre ve işletmelere özel çözümler üretiyoruz. Kurumsal Çözümler ile hizmet verdiğimiz alanlarda, değişen trendler doğrultusunda ortaya çıkan ihtiyaçları takip edip bu çerçevede yatırımlar yapıyoruz ve bu alanda büyüme hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uzun yıllara dayanan bireysel tüketici tecrübemizi kurumsal alana da taşıyoruz. Bunun en güzel örneklerini, turizm sektörünün en önemli fuarlarından biri


net bir görüntü sunuyor. 10x10 dizilimle toplam 100 ekrana kadar kurulum yapılabiliyor ve ekranlar arası geçişler fark edilmeyecek düzeyde gerçekleşiyor.

Bilgilendirme Ekranları

Full HD veya Ultra HD çözünürlüğe sahip 32’’, 55” ve 65’’ Bilgilendirme Ekranları, yatay ve dikey olarak kullanılabiliyor. 750 nit parlaklık derecesiyle spot ışığı altında yansıma yapmıyor, istendiğinde dokunmatik ekran özelliği eklenebiliyor. İnce görünümüyle güzel bir tasarıma sahip olan ürün, 10 farklı noktadan dokunmatik ekran özelliği sayesinde müşterilerin ihtiyaçlarına göre içerik sergilenmesi ve müşteri bilgilerinin ekrandan girişini mümkün kılıyor.

Transparan Ekran

olan EMITT Fuarı’nda sergiliyoruz ve bu sektöre yönelik akıllı teknolojilerimizi ve kurumsal çözümlerimizi tüketicilerimizle buluşturuyoruz” dedi.

Arçelik A.Ş.’nin EMİTT Fuarı’nda turizm sektörünün beğenisine sunduğu yenilikçi ürünleri; Videowall

46”/55” ekran seçeneği ile Videowall ürünü birden fazla ekranın üst üste ve yan yana dizilmesiyle oluşturuluyor ve standartların üzerinde görüntü ve çözünürlük sunuyor. Dikey, yatay ve çapraz kullanılabilen ürünler, yüksek çözünürlükte 4K yayınları gösteriyor. Genellikle tavanı yüksek, alan derinliği büyük yerlerde tercih edilen videowall, 7/24 çalışıyor, spot ve güneş ışığı altında

Ürün teşhir ve tanıtımına yeni bir boyut kazandıran 55” Transparan Ekran Full HD çözünürlüğe sahip. 178 derece bakış açısında bile içerik görüntülenmesini sağlayan ürün, %10 geçirgenlikle ekrandaki görüntüyü saydamlaştırarak arka planda yer alan ürünün tanıtımını mümkün kılıyor.

OTEL TV

Arçelik’in yazılımını yaptığı Konuk Sistemi; otel, hastane gibi konaklama sektörü alanlarının ihtiyaçları doğrultusunda otel yönetim yazılımıyla entegre olarak, müşteriye özel karşılama mesajı, müşteriye göre dil kullanımı, otomatik kanal listesi oluşturma ve duyuru ve reklamların gösterimini mümkün kılıyor. Ürün, otele ait üç adet HD kanal sayesinde otel tanıtımı, etkinlikleri, kampanyaları duyurma fırsatı ve istenilirse film gösterimi imkânı sağlıyor. Üstelik tüm bu

özelliklere internet altyapısı ve bağlantısı gerekmeden, tek bir cihazla uydu anteni bağlantısıyla ulaşılabiliyor. Böylece maliyetler açısından da oldukça büyük bir avantaj sağlanmış oluyor. Sisteme gerekli iyileştirme gibi müdahaleler Arçelik tarafından uzaktan bağlantıyla yapılabiliyor.

Mirror Ekran

4 farklı işi aynı anda yapabilmeyi sağlayan 4 çekirdekli işlemciye ve full HD çözünürlüğe sahip olan ürün Android işletim sistemiyle çalışıyor. Dokunmatik ekranı sayesinde otel müşterilerinin hızlı bir şekilde otel etkinliği, hava durumu ve kampanya gibi bilgilere ulaşmasını sağlıyor.

Panoramik Ekranlar

37” panoramik kurumsal ekran 7/24 çalışıyor, yatay ve dikey olarak kullanılabiliyor. Panoramik video veya fotoğraf çekimlerini tam ekranda gösteren üründe, tek ekran istenildiği kadar bölümlere ayrıştırılabiliyor ve çoklu bilgi aktarımı mümkün kılınıyor. Standart ekranlara göre iki katına varan 700 nit parlaklık derecesiyle spot ve güneş ışığı altında net bir görüntü sunuyor.

Telve Pro

Saray mutfağından günümüze ulaşan bir gelenek olan Türk kahve keyfini Telve ile en pratik ve hızlı şekilde tüketicilere sunan Arçelik, şimdi de tasarladığı Telve Pro ile aynı anda 9 fincan kahve pişirme imkanı sunuyor. Özellikle otel, restoran, kafe ve kahve zincirleri (HORECA) gibi yoğun kahve pişirilen işletmeler için tasarlanan Telve Pro, indüksiyon teknolojili ilk Türk Kahvesi makinesi olup hızlı ve art arda kahve pişirme özelliğine sahip.


restaurant 122 hotel & hi-tech

ulaşım

Mercedes-Benz Türk 2016’yı yeni yatırım kararlarıyla kapattı 2017 yılında 50. yıldönümünü kutlayan Mercedes-Benz Türk, 2016’yı yeni yatırım kararlarıyla kapattı.

S

ektörde 50. yılını kutlayan Mercedes-Benz Türk A.Ş., 2016 yılında 616 adet otobüs, 8.581 adet kamyon, 8.069 adet hafif ticari araç ve 32.666 adet otomobil satışı gerçekleştirdi. Şirketin ikinci el satışları ise toplamda 4.907 adede ulaştı. Mercedes-Benz Türk, 2016 yılında yüksek performansıyla ulaştığı toplam 49.932 adet araç satışı ile zorlu şartlarda seneyi yine başarıyla kapattı. Üretime başladığı 1968 yılından bu yana toplam 80.481 otobüs ve 232.448 kamyon üreten Mercedes-Benz Türk, 2016 yılında 3.576 adet otobüs ve 4.690 adet kamyon ihraç ederek üretim tesislerinde tarihinin en yüksek ihracat rakamına ulaştı. Şirket, Hafif Ticari Araç Grubunda ise en yüksek satış rakamına ulaşan ilk 3 marka arasında yerini aldı. Sülün: “2016’da gelenekselleşen liderliğimizi sürdürdük” Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Süer Sülün, Mercedes-Benz Türk’ün 50. kuruluş yıldönümünü kutladıkları 2017 yılının şirket için çok önemli bir kilometre taşı olacağını belirterek şunları söyledi: “MercedesBenz Türk olarak Türkiye’nin geleceğine

güveniyoruz ve bu doğrultuda 50 yıldır yaptığımız gibi yatırımlarımıza devam ediyoruz. Bu güvenin bir göstergesi olarak 2016’nın Şubat ayında Aksaray Kamyon Fabrikamız için 113 milyon Avro’luk yatırım planımızı açıkladık. Böylece 2016 yılı sonu itibarıyla toplam yatırımımız 1 milyar Avro’yu aştı. Bu yeni yatırımla Aksaray Kamyon Fabrikamızda oluşturacağımız yeni tesisler ve üretime dâhil edeceğimiz yeni makina ve ekipmanlar sayesinde üretim kapasitemizi ikiye katlayacağız ve ihracatımız ciddi bir ivme kazanacak. Yeni yatırımlarımızla üretimde kendi rekorlarımızı kırmayı hedefliyoruz.” Akdeniz: “Başarımızı 2017’de artırmak istiyoruz” Mercedes-Benz Türk Hafif Ticari Araç Pazarlama & Satış Direktörü Tufan Akdeniz ise “Hafif Ticari Araçlar Grubu olarak 2016 yılında 8.069 adetlik hafif ticari araç satışı gerçekleştirdik. Karşılaştırmalı hafif ticari araç pazarında yerimizi bir basamak yukarı çıkararak en yüksek satış adedine ulaşan ilk 3 marka arasında yerimizi aldık. Öğrenci ve personel taşımacılığının yanı sıra

turizm ve şehir içi yolcu taşımacılığında da önemli bir role sahip olan Sprinter aracımızın Türkiye’de 60.000’inci satışını gerçekleştirdik. Bu başarı çizgimizi 2017 yılında artırarak sürdürmeyi hedefliyoruz.” dedi.

Sprinter’in 20. yılı dolayısıyla servis şoförleri için özel olarak geliştirilen ‘Mercedes-Benz Sprinter Yollara Destan’ dijital ve sosyal medya uygulaması, ‘ODD Satış ve İletişim Ödülleri, 2016 Gladyatörleri’ töreninde ‘İletişim Ödülleri’ kategorisinde ‘Yılın Dijital ve Sosyal Medya Uygulaması’ seçildi.



restaurant 124 hotel & hi-tech

ulaşım

2016’yı lider bitiren TEMSA, bu yıldan umutlu Otobüs pazarında, 1765 otobüs satıp 885 milyon TL ciro ve 128 milyon dolar ihracat geliri ile 2016’yı da lider kapatan TEMSA, 2017 hedeflerine tam gaz ilerliyor. Yurt içi satışların yanı sıra aralarında ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın da bulunduğu 66 ülkeye ihracat gerçekleştiren TEMSA, iki ülkeyi daha portföyüne ekleyecek.

T

EMSA, 2016 yılının değerlendirmesini ve 2017 hedeflerini düzenlediği toplantı ile basın mensuplarıyla paylaştı. 19 Ocak Perşembe günü düzenlenen toplantıya TEMSA Genel Müdürü Dinçer Çelik, Yurtiçi Satış Direktörü Murat Anıl, Yurtdışı Satış ve Pazarlama Direktörü Kadri Özgüneş, Otobüs Satış Müdürü Baybars Dağ, Kamu Satış Müdürü Ayşegül Gökçe, Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Ersan ve Pazarlama Yöneticisi Feridun Tanır katıldı. TEMSA, 2015 yılına göre yüzde 28 daralan ve toplam 5 bin 654 adet otobüsün satıldığı pazarda, 2016 yılında 1765 adet otobüs satıp elde ettiği yüzde 31 pazar payı ile yılın lider markası oldu. TEMSA’nın 2015 yılında 750 milyon TL olan cirosu, 2016 yılında yüzde 18 artışla 885 milyon TL’ye ulaştı. 102 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracat cirosu yüzde 25 artışla 128 milyon doları geçti. TEMSA Genel Müdürü Dinçer Çelik, basın toplantısında, 2017 yılında da lider marka olmaya devam edeceklerini belirterek, “Hep daha iyiye olan koşumuzu sürdüreceğiz ve lider marka konumumuzu koruyacağız” dedi.

Toplam otobüs pazarında TEMSA payı yüzde 31

Genel Müdür Dinçer Çelik, 2015 yılında olduğu gibi 2016’da da otobüs pazarının lider markasının TEMSA olduğunu belirtti. 2016 yılında satılan toplam otobüs sayısının 5 bin 654 olduğunu açıklayan Dinçer Çelik, “TEMSA olarak zorlu geçen 2016 yılında 1765 adetlik araç satışıyla yüzde 31 pazar payı elde ederek liderliğimizi koruduk. 2015 yılında toplam otobüs pazarı 7 bin 893 adet iken 2016’da yüzde 28 daralma ile 5 bin654 seviyesine geriledi. Ancak yaşanan bu daralmaya rağmen TEMSA’nın pazar payı da yüzde 26’dan yüzde 31’e çıktı. Yüzde 28 gibi büyük bir daralmanın yaşandığı pazarda siz payınızı artırarak yolunuza devam ediyorsanız, doğru ürünleri müşterilerle buluşturmuş ve müşterinin yanında olmayı başarmışsınız demektir” diye konuştu.

Gücüne güç katan unsur

TEMSA’nın gücüne güç katan unsurlardan birinin de satış sonrası hizmet kalitesi olduğunu ifade eden

Dinçer Çelik, şu noktalara dikkati çekti: “Ülkemizde en geniş servis ağına sahip markalardan biriyiz. Sadece geniş bir ağda hizmet vermeniz yeterli olmuyor. Müşteri memnuniyeti düzeyiniz çok önemli. İşte burada elde ettiğimiz memnuniyet seviyesi bizi pazar liderliğine taşıyan en önemli etkenlerden birisi. Yurtiçinde 14 lokasyonda bayi satış ağına sahibiz. Bu önümüzdeki süreçte artmaya devam edecek.”

885 milyon TL ciro, 128 milyon dolar ihracat

2016 yılında ciro da önemli bir yükseliş seviyesine ulaştıklarının bilgisini de veren Dinçer Çelik şunları söyledi: “2015’te 750 milyon TL olan ciromuz, 2016 yılında yüzde 18 artışla 885 milyon TL’ye ulaştı. Burada hedef 1 milyar TL ciroya ulaşmak. İhracat cirosundaki artışımız da çok önemli bir noktaya geldi. 2015 yılında 102 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracat cirosu 2016 yılında yüzde 25 artışla 128 milyon doları geçti. Buradaki hedefimiz de 150 milyon doları aşmak.”


Gazete baskılarında Türkiye’nin en geniş web ofset makine parkur ağına sahip olan“İhlas Gazetecilik A.Ş.” bünyesinde, Türkiye gazetesi başta olmak üzere, günlük olarak çok sayıda ulusal ve yerel gazeteyi, 6 bölgede bulunan tesislerimizde basmaktayız. Heatsetlerde (63 kesim günlük 800 bin forma), (58 kesim günlük 800 bin forma) yüksek üretim kapasitemiz baskı makinelerimizdeki üretim özellikleri sayesinde siparişlerinizi terminlerine uygun ve kaliteli bir şekilde hazırlayıp teslim ediyoruz. Modern renk kontrol ve izleme-denetim sistemleri ile maksimum renk kalitesine ulaşılmakta kokulu sayfalar, özel renkler ve silikon uygulamaları ile siz müşterilerimize farklılık kazandırmaktadır.

WEB OFSET

İhlas Matbaacılık Baskı Tesisleri, tabaka ofset baskı alanında sektörün önde gelen isimleri arasındadır. Tabaka ofset baskı makine parkurumuzun zenginliği ve profesyonel ekibimiz sayesinde tek renkli işlerden, çok renkli işlere kadar her türlü baskılarınızı uluslararası standartlara göre yapmaktayız. Mürekkep kontrolü ve renk yönetim sistemleri ile çalışan tabaka ofset baskı makinelerimiz; laminasyon çeşitleri ile de hizmet vermektedir.

DÜZ OFSET

İhlas Matbaacılık Baskı sonrası tesislerde. Modern makine, ekipmanları ve kalifiye personelimiz ile hizmet vermekteyiz. Amerikan cilt, iplik dikiş, mukavva taslama cilt, iplik dikiş flexi kapaklı cilt, tel dikişli cilt (tel-omega) spiral cilt, işlere çeşitli fonksiyonlarla birlikte yapılmaktadır.

İhlas Matbaacılık, ambalaj alanında da faaliyetlerine başlamıştır. Baskılı ve baskısız dopel koli, krome karton ve sıvamalı kutu üretimini bünyesinde toplayarak, ürün yelpazesini daha da genişletmiştir.

MÜCELLİT

AMBALAJ

“İşi profesyonellerine bırakın”

Merkez Mah. 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A / 41 Yenibosna / İSTANBUL - TÜRKİYE Tel.: + 90 212 454 30 00 www.ihlasmatbaacilik.com

Detaylar İçin:


restaurant 126 hotel & hi-tech

ürünler

Dayanıklı ve güçlü; Kone’den Transys Yük Asansörü Ağır yükler taşımak için güçlü bir servis asansörü gerekiyor. Finlandiya merkezli Asansör markası KONE, TranSys yük asansör çözümü ile tüm beklentilerin ötesine geçiyor. Enerji etkin KONE EcoDisc asansör makinesine sahip olan, güçlü ve yüksek performanslı KONE TranSys yük asansörü çözümleri; süpermarketler, alışveriş merkezleri, havalimanları, depolar, hastaneler, oteller, endüstriyel tesisler ve ofisler gibi birçok alanda zorlu dikey taşımacılık görevleri için en doğru seçim olmayı başarıyor. KONE TranSys yük asansörleri, 5 tona kadar kaldırma gücü, kapsamlı yük kapasitesi aralığı ve her ihtiyaca uyacak kabin boyutları ile dikkat çekiyor.

VİKO termostat çözümleri ile tüm iklimlendirme sistemleri kontrolünüzde VİKO, Thea IQ otomasyon ürünleri ile hayatı kolaylaştıran yenilikler sunmaya devam ediyor. İklimlendirme çözümlerine tüm yaşam alanlarında büyük ihtiyaç duyuluyor. Bulunduğunuz ortamın daima istediğiniz ısıda kalması için de termostat çözümleri etkili oluyor. Fancoil, yerden ısıtma, split klima, VRV/VRF sistemleri, trench heater gibi en karmaşık iklimlendirme sistemlerine bile uyum sağlayabilen Thea IQ KNX Termostat, esnek yazılım algoritması ve modüler yapısı sayesinde hem enerji verimliliği hem de konfor sağlıyor. Ayrıca estetik, ekonomik ve sürdürülebilir çözümler de sunuyor. Thea IQ Termostat, iklimlendirme sistemlerini kontrol eden ürünler ile direkt haberleşebiliyor ve sahip olduğu dijital LCD ekran ile kullanıcılara kullanım kolaylığı sağlayarak fark yaratıyor.

TP-Link’ten işletmeler için dış mekan ağ çözümü Kablosuz ağ pazarında dünya lideri olan TP-Link, kolay kullanımlı EAP serisi erişim noktası (access point) ailesinin dış mekanlar için geliştirilen yeni modelini çok yakında satışa sunacağını duyurdu. EAP110-Outdoor modeli, tıpkı iç mekan EAP modelleri gibi son derece kolay yönetilebiliyor. Açık havada kullanılmak üzere özel olarak tasarlanıp üretilen EAP11-Outdoor, her tür hava koşuluna dayanabiliyor. EAP110-Outdoor, yüksek iletim gücü ve çok yönlü antenleri sayesinde dış ortamda 200 metreye kadar sabit kablosuz kapsama sağlıyor. 300Mbps kablosuz hıza sahip olan cihaz, 2x2 MIMO teknolojisi sayesinde güçlü ve kararlı bir WiFi bağlantısı sunuyor. Diğer EAP modelleri gibi dış mekan çözümü olan bu model de kolay yönetilebilmesi nedeniyle küçük ve orta ölçekli işletmeler için ideal bir çözüm.



restaurant 128 hotel & hi-tech

ürünler

Temizlikte tek ürünle tam çözüm

Narsprin Banyodan mutfağa, ahşaptan cama, çamaşırda bulaşıkta, halı ve koltukta ve hatta otomobillerde de kullanılabilen Narsprin, çok amaçlı bir temizleyici olarak her türlü alandaki leke ve kirlerde üstün temizlik sağlıyor. Hem cebinizden, hem enerjinizden hem de zamanınızdan tasarruf edeceğiniz Narsprin, “Akıllı Temizlik”in en büyük yardımcısı. Farklı yüzeylere farklı amaçlarla uygulansa da her alanda yüksek performans ve mükemmel sonuç sağlayan Narsprin, kullanım kolaylığı sunan pratik ambalajı ile de dikkat çekiyor.

İnce görünümlü, dayanıklı, zarif Duraceram Seramik, evlerde ve kamu alanlarında üstün özellikleriyle kullanımı tercih edilen bir materyaldir. Pürüzsüz ve hiyenik yüzeyi son derece sağlam, çizilmeye ve aşınmaya dayanıklıdır. Alerjiye yol açmaz, ışık geçirmezdir. Geleneksel seramiğin yapım aşamasında, fırınlandıktan sonra gerekli mukavete sahip olabilmesi için 12 ila 14 mm kalınlığında olması gerekir. Duravit bu aşamalara ek olarak, hassas ve ayrıntılı bir çalışma sonrası ince görünüme sahip, çok dayanıklı ve aynı zamanda zarif görünüm elde ettiği Duraceram adını verdiği yeni bir malzeme geliştirdi. Bu şekilde zarafetten ödün vermeden kaliteli, sağlam ve kolayca temizlenebilen tasarım çeşitliliğine yeni bir boyut kattı. DuraCeram’ın bir diğer avantajı ise hem çok hafif hem de üretimi sırasında daha az enerji tüketerek ve karbon dioksit emisyonu azaltılarak üretimi gerçekleşir.

Doğal taş efektinin pozitif enerjisi yaşam alanlarında Yenilikçi tarzı ve göz alıcı tasarımlarıyla adından söz ettiren Seramiksan, dinginlik ve doğallık isteyenler için tasarladığı Truva Serisi ile doğadan aldığı ilhamı yaşam alanlarınıza yansıtıyor. Doğal taş görünümünün seramiğe nakış gibi işlendiği porselen karolar doğal çizgileri, natürel renkleriyle doğanın özgün havasını yaşam alanlarına taşımak isteyenler için ön plana çıkıyor. 30*60 ebatında, bej, gri ve kahverengi renk seçeneği ile yer ve duvar karosu olarak birbirine geçmeli üretilen sırlı porselen karolar iç ve dış mekanlarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Yüzeyindeki rölyef doku ile dijital teknolojinin bir ürünü olan Truva, doğal görünümü ile sakin ve dingin mekanlar yaratıyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.