r ö t i d E
Yatırımlar durmadı Sektör de durmasın! Geçtiğimiz ay turizm yatırımları açısından son derece bereketli geçti. Cevahir Yapı’nın Sheraton Grand İstanbul’u, Ataşehir’de kapılarını açtı. Dedeman Grubu’nun İstanbul’daki 4’üncü oteli Park Dedeman Bostancı sektöre hızlı bir giriş yaptı. House Otelleri’nin İrlandalı ortağı Türkiye’de yatırım yapmaya doymadı; bir yenisini de Cloud.7 konseptiyle Bakırköy’de hizmete açtı. Kempinski Otelleri, Permak Group’un yatırımcısı olduğu Venedik Lagünü’ndeki San Clemente Palace Otel’in devrini 24 Mart 2016 tarihinde yaptığı açılışla resmen duyurdu. Bunlar krize rağmen ayakta kalma mücadelesi veren turizm sektörümüz için pek tabii olumlu gelişmelerdi. O sebeple yazıma yeni yatırım haberleriyle başlamak istedim. Umut edelim ki, bundan sonraki yeni oteller kapılarını keyifle, yüksek doluluk beklentileri ve sağlam istihdam olanaklarıyla açabilsin… Bu yıl 40.’sı düzenlenen Turizm Haftası etkinliklerine eş tarihlerde 8. Yeşilüzümlü ve Yöresi Kuzugöbeği Mantar Festivali gerçekleşti. Başından söyleyeyim, etkinlik yöresel bir festivalden çok Fethiye sınırlarını çoktan aşan ulusal bir festival havasında hafızalarımıza kazındı. Fethiye Belediyesi, Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu ve Şef Mavi Fethiye Profesyonel Aşçılar Derneği işbirliğiyle gerçekleşen etkinlikte biz de hotel restaurant & hi-tech dergisi olarak jüri masasındaki yerimizi aldık. Her şey sürdürülebilir yaşama katkı sağlamak, bölgedeki şef ve aşçılara destek olmak ve yöresel ürün ve yemekleri kitlelerle buluşturmak içindi... Bu konuda özellikle bünyesindeki her derneği sonuna kadar destekleyen TAŞFED Başkanı Yalçın Manav’ı tebrik etmek isterim ki, sektör için özverisi ve emeği takdire şayan! Haberimizin tüm ayrıntılarını en renkli görselleri ve özel demeçleriyle bu sayımızda bulabilirsiniz. Turizm-otelcilik sektörüne uzun yıllarını adayan Sevda Yılgaz, her zaman olduğu gibi bu defa da sözünü esirgemedi, en çarpıcı söylemleriyle Türkiye’de son yaşananları turizm perspektifinde değerlendirdi. Yılgaz, Türkiye’nin turizm politikalarını eleştirdi, yönetim kaynaklı sorunların sektörel çırpınışlarına dokundurdu. Yeni bir dünya düzeninden bahsetti, “turizm için değişmek gerekiyor” dedi, dönüşüm için destinasyonları hedef gösterdi. “Endişelere rağmen 2016’yı görüyorduk ama 2017 hiç görünmüyor” dedi, boşa umut dağıtmadı… Hepsi ve daha fazlası Sevda Yılgaz ile yaptığımız bu samimi röportajımızda… Hem genç olacaksın hem sahip olduğun o dinamizm, heves ve donanımla tüm güzel enerjini çok sevdiğin bir yola adayacaksın… Hep daha fazlasını isteyecek; kararlı, sabırlı, planlı ve adil olacaksın… Tıpkı 10 Karaköy a Morgans Original’ın çiçeği burnunda Genel Müdürü Eylem Atalay’ın serüveni gibi. Atalay da bu sayımızda sizlerle… Bir tabak yapıyor, sanırsınız, tuale imzasını koyan bir ressam... Bir başka tabağında sürprizlere hazırlıklı olmanız icap eden bir sihirbaz... Her an bir yemeği atomlarına parçalayacakmış edasında bir kimyager... Mutfağın “binbir suratı”, en çok da cambazı! İşte o yüzden ben ona “sunum cambazı” demeyi seviyorum. TÜYAP Palas Yiyecek İçecek Direktörü, aynı zamanda Aşçılar Milli Takımı’nın da direktörlüğünü üstlenen Erdem Dırbalı ile yaptığımız özel çekim ve söyleşi eminim hem gözlere hem de kulaklara hitap edecek! Keyifli okumalar dilerim.
İmtiyaz Sahibi
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr
Hatice Ünal Bilen
REKLAM KOORDİNATÖRÜ EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr CONSEPT TASARIM FATMA DEMİRBAĞ fatma.demirbag@img.com.tr FOTOĞRAF EDİTÖRÜ HAKKI GÜNERKAN hakki.gunerkan@img.com.tr
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ HATİCE ÜNAL BİLEN hatice.unal@img.com.tr YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ Prof. Dr. MUHAMMET ARICI Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. MEHMET ALİ ÖZBUDUN T. YÜCEL DEREYAYLA FİKRET ÖZDEMİR
MUHASEBE ve MUSTAFA AKTAŞ FİNANS MÜDÜRÜ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna Bahçelievler/İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00 İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71
Website
www.hotelrestaurantmagazine.com
info@img.com.tr
ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar/İstanbul Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212 604 51 35
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler
38
54
46 antre 10 Sektörden kısa haberler
gündem 22 Sevda Yılgaz: “Turizmde yeni bir
şey söylemek lazım”
24 İlk çeyrekte otel yatırımları %42
geriledi
28 İstanbul turizmi Ortadoğu
pazarında atakta
30 Otelciler yeni pazarlar için
seferber oldu
32 Celestyal Cruises, Türk pazarının
%50’sini taşıyacak
34 Kıyılardan çok İstanbul alarm
veriyor!
40 Choice Hotels International
Ortadoğu’ya giriyor
42 Park Dedeman Bostancı Otel
açıldı
44 Fraser Place Antasya Istanbul
açıldı
46 Cloud.7 Hotels resmen açıldı 48 Watergarden İstanbul 29
Temmuz’da açılıyor
50 San Clemente Palace Venedik,
Kempinski Grubu’na katıldı
52 Gıda 360’dan Antalya’ya büyük
yatırım
iş’te kadın 54 Başarısında satış var: Eylem Atalay
36 Turizm Haftası’nın 40’sı Beykoz’da
kutlandı
yeni yatırımlar 38 Sheraton Grand İstanbul Ataşehir
açıldı
Lezzet Çıkaran Şefler Buluşması’nın mutfağını kurdu
68 Lezzetin eşsizi, müziğin iyisi buluştu 69 Selva, makarna atölyesinde lezzet
deneyimi
70 Gastronominin ünlüleri İstanbul
yemeklerini keşfettiler
71 Liverpool’da Türk mutfağı şovu 72 Cappadox Festivali’nin lezzetlerine
davet var!
şef’in gözünden 74 Sunum cambazı: Erdem Dırbalı
dekorasyon 78 Tilia’dan 2016’ya özel tasarımlar
gastro etkinlik
80 Confetti Halı ihracatta büyüyor,
58 Kuzugöbeği Mantar Festivali
82 Bahçe keyfinde ‘Silver Hareketli
Fethiye’yi aştı
64 Barilla, Mengen’de geleceğin
www.hotelrestaurantmagazine.com
66 Electrolux Profesyonel ‘Şapkadan
aşçılarını eğitti
2016 hedefine %50’yi koydu Pergola’
83 ham:m plus’tan kişiye özel
zamansız mekanlar
74
108
gastro aktüel
fuar
84 Gastronomi sektöründen kısa
98 SleepWell Expo dünya yatak
haberler
gastro güncel 88 Avrupalı, dönere savaş açtı,
işletmeler bir bir kapatılıyor!
gastro eğitim 90 USLA ile ‘Tarladan Mutfağa
dönemi
hijyen 92 Diversey Care Mengen Aşçılık
Kampı’na destek oldu
sektörünü 3. kez ağırlayacak
100 IBATECH 2016 sona erdi 102 IBATECH’de S 2000’e yoğun ilgi 104 Rational, kazancın yolunu gösterdi
yeni mekan 106 Bu Şat başka Şat! 108 Lezzet dünyasının kurbağa prensi;
Kiss The Frog
110 Divan, Ankara’daki pastanelerini
dörtledi
marka
111 Plus Kitchen artık Anadolu
94 Öztiryakiler ve Weatherhaven’den
stratejik işbirliği
95 Avrupa dana etine talep artıyor!
113 Yeni bir marka daha doğuyor;
marka güncel
96 Sektör firmalarından kısa haberler
114 Ankara gastronomisinin en yenisi;
Somunarası
Molto
116 Baklava ve kebabın zirve yaptığı
www.hotelrestaurantmagazine.com
118 Anadolu lezzetlerinin yeni adresi:
Harvey Nichols MAG Lounge
119 Bir külah dolusu mutluluk; Pioppo
Gelato
otel-tech 120 Aslı Arslan: Teknoloji, turizmde
oyunun kurallarını değiştirecek
121 Sensormatic memnuniyet
ölçümünde tek tuş dönemini başlattı
122 Profilo Ödeme Sistemleri aktif ülke sayısını
12’ye çıkardı
ulaşım 124 Trafiksiz bir İstanbul için; Concept Taxsea 125 Yeni Mercedes-Benz Travego sektörle buluştu
Yakası’nda
112 Fly-Inn Beach 19 Mayıs’ta açılıyor
78
mekan: Kübban
ürün 126 Bar, pub ve kafelere ek servis olanağı 127 Profesyonel bulaşık yıkamalar için;
Suma DIME
ürünler 128 Yeni ürünler
restaurant 12 hotel & hi-tech
antre
Eğlence ödülleri için başvurular 1 haziranda başlıyor Türkiye eğlence ve rekreasyon sektörünün ilk ve tek yarışması “Shining Star Awards 2016 - Eğlence Ödülleri”nin aday belirleme süreci 1 Haziran 2016 itibariyle başlıyor. ATRAX Fuarı kapsamında düzenlenen yarışmada adaylar 4 ana başlık altında 25 Ekim’e kadar www.eglenceodulleri.com adresinden başvurularını online ve ücretsiz gerçekleştirebilecekler. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen ve 2 Aralık Cuma günü sahiplerini bulacak “Shining Star Awards 2016- Eğlence Ödülleri”; Türkiye’de eğlence, aktivite, rekreasyon ve park sektörüne hizmet eden kişi ve kurumların hayata geçirdiği önemli projeleri değerlendiriyor.
Bursa artık İstanbul’un yanı başında Conrad İstanbul Bosphorus 1/3/5 programı ile medeniyetler şehri Bursa ve İstanbul arasında yeni bir köprü kuruyor. Program, içeriğindeki kültür-sanat aktiviteleri, alışveriş mekan seçenekleri ve yemek önerileriyle oluşturulmuş A’dan Z’ye etkileyici bir akışla, İstanbul’un eşsiz güzelliklerini kısa sürede daha yakından tanıma fırsatı sunuyor. Beşiktaş’ın kalbinde yer alan Conrad Istanbul Bosphorus, İstanbul’un önemli tarihi noktalarına yürüme mesafesindeki yakınlığıyla dikkat çekiyor. Tarihi Dolmabahçe Sarayı’na, İstanbul’u ziyaret edenlerin gözde mekanlarından Ortaköy’e ve Prens Adaları’na kalkan vapurlara yürüme mesafesinde yer alan otel, aynı zamanda lüks alış veriş merkezlerine taksiyle 15 dakika uzaklıkta.
Ramada Plaza Tekstilkent’e Yeşil Yıldız Ödülü
Ramada Plaza Tekstilkent, Turizm Bakanlığı’nın sürdürülebilir turizm kapsamında çevrenin korunması, çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı yapılaşmanın ve işletmecilik özelliklerinin teşvik edilmesi amacıyla, değerlendirmeleri sonucu verdiği ‘Yeşil Yıldız ‘ ödülünü almaya hak kazandı. ‘Yeşil Yıldız’ belgesi sayesinde ‘Çevreye Duyarlı Tesis’ olduğunu kanıtlayan otelde, tesiste su ve enerji tasarrufu sağlanırken, çevreye zarar veren maddelerin tüketiminden uzak duruluyor, geri dönüşümlü maddelerin kullanımı ise teşvik ediliyor.
Turizm Karikatür Yarışması’nı Ukrayna kazandı
Er Yatırım’ın sponsorluğunda düzenlenen 7’nci Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle Anatolia: Turizm Araştırmacıları Dergisi ile Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) tarafından düzenlenen yarışma Türkiye’nin dünya turizmindeki bilinirliğinin artırılması ve turizm olgusunun çizerlerin penceresinden aktarılmasını amaçlıyor. Her yıl farklı bir tema altında düzenlenen, bu yıl ise “Turizm ve Barış” teması ile yapılan yarışmada yetişkinler kategorisinde Ukraynalı Olena Tsuranova birinci olurken, gençler kategorisinde 13 yaşındaki Mehmet Ali Mesut birinci oldu.
restaurant 14 hotel & hi-tech
antre
Jumeirah Bodrum Palace’a yeni atama Torba, Zeytinlikahve Mevkii’nin sıra dışı doğal güzelliği içerisinde yer alan Jumeirah Bodrum Palace’ın Genel Müdür pozisyonuna 4 Nisan 2016 tarihi itibariyle Zeynep İncekara geçti. Kariyerine Avustralya, Sidney Hilton’da başlayan İncekara 19871989 yılları arasında yine Avustralya’da Hayman Island ve 1990-1995 yılları arasında İstanbul’da The Çırağan Palace Hotel Kempinski’de yönetici olarak çalıştı. 19952006 yılları arasında İstanbul ve Singapur’da Four Seasons Hotels & Resorts, New York’da The Pierre - A Four Seasons Hotel ve Londra’da Hyde Park’da Odalar Müdürü olarak görev aldı. İncekara, Tokyo Mandarin Oriental’da Müdür Yardımcısı olarak görev aldıktan sonra, 2007 yılından itibaren Otel Müdürü olarak Hong Kong merkezli Qineticare, The Landmark Mandarin Oriental’da çalıştı.
Otel fiyatlarını düşürecek yerli sistem Sunduğu 360° online kanal yönetim ve teknoloji çözümleriyle otellerin internet üzerinden yaptıkları satışları arttıran İstanbul Şehir Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nin (incuba.city) girişimi Hotel Linkage, booking gibi yabancı rezervasyon sitelerine kişi başı yüzde 20 komisyon ödeyen otellere, kendi internet siteleri üzerinden oda satacak. Bu sayede otel fiyatları düşerken, devletin vergi kaybı da azalacak. Hotel Linkage’ın İş Geliştirme Müdürü Erhan Kaya, Hotel Linkage’ın ürünü olan Web Leverage ile otellerin kendi web sitelerinden aldıkları rezervasyon sayısını online segmentte %33’lere kadar çıkardıklarını söyledi. Otellerin acentelere ödediği komisyonları %60 oranında azaltabildiklerin belirten Erhan Kaya, bu sistem sayesinde, daha önce kendi web sitesinden hiç rezervasyon alamayan oteller 2015 senesinde totalde 2,5 milyon TL’lik rezervasyon aldılar. Bu rakamlarla Türkiye’deki bağımsız oteller ilk defa uluslararası profesyonel zincirler seviyesinde kendi web sitelerinden rezervasyon almış oldular” dedi.
Raffles İstanbul Zorlu Center’a yeni genel müdür Raffles Istanbul Zorlu Center kadrosuna, uluslararası alanda başarılarıyla adından söz ettiren Christian Hirt, Genel Müdür olarak katıldı. Kariyerine Almanya’da başlayan Hirt, Hotel Adlon Kempinski de dahil olmak üzere, Le Meridien ve Kempinski gruplarında sektörün önde gelen otellerinde görev yaptı. Amerika, Avrupa ve Avustralya kıtalarındaki birçok ülkede farklı üst düzey yönetim pozisyonlarının ardından, 2016 yılında Raffles İstanbul’a atanmadan önce, Swissotel Sidney’de üç yıl Genel Müdürlük görevini yürüttü. Fransa’daki Reims İşletme Okulu’ndan MBA’i bulunan Christian Hirt, lisans eğitimini de otel ve restoran yönetimi alanında, Almanya’daki Otel İdareciliği Akademisi’nde aldı.
TYD Barlas Küntay Hatıra Ormanı açıldı İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü ile Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği, Dernek Kurucusu ve Onursal Başkanı merhum Barlas Küntay’ın anısını yaşatmak ve bu vesileyle doğa ve çevrenin korunmasına katkıda bulunmak amacıyla bir süredir çalışmaları yürütülen“Barlas Küntay Hatıra Ormanı” 9 Nisan 2016 Cumartesi günü İstanbul Kemerburgaz Ağaçlı köyünde açıldı. Başta TYD Yönetim Kurulu Üyeleri ve TYD Üyeleri olmak üzere, merhum Barlas Küntay’ın ailesi ve sevenlerinin katıldığı törende açılış konuşmasını TYD Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Reha Arar yaptı.
restaurant 16 hotel & hi-tech
antre
Corendon Airlines 12 yaşında Türkiye’nin en büyük turizm gruplarından Corendon bünyesinde 2005 yılında kurulan Corendon Airlines, 12. yılını çalışanları ile birlikte kutladı. Sabiha Gökçen-Amsterdam hattında gerçekleştirilen ilk uçuşlarının üzerinden 12 yıl geçtiğini belirten Corendon Airlines Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Yıldıray Karaer, kutlamada yaptığı konuşmada, “İlk uçuşumuzu 12 Nisan 2005 tarihinde Sabiha Gökçen’den Amsterdam’a 136 yolcu ve 6 mürettebat eşliğinde saat 11:10’da CAI 855 uçuş koduyla gerçekleştirmiştik. TC-TJA kuyruk koduyla havalanan Boeing 737-300 ile yaptığımız o ilk uçuştan bugünlere geldiğimizde, yılda yüzde 90’ın üzerinde bir doluluk oranıyla 2,5 milyon yolcu taşıyan 41 ülkede 170 havalimanına uçuş yapan uluslararası bir havayolu konumuna yükseldik” dedi.
Türk turizminde bir ilk Kapadokya’yı Kurtarma Projesi İç turizmin canlandırılmasına yönelik faaliyetler kapsamında harekete geçen Dorak Holding, turizmde bir ilki gerçekleştiriyor. İştirakleri arasında bulunan 211 odalı Ramada Cappadocia’da gecelik konaklama fiyatını 29 liraya çeken yetkililer, bölge esnafına destek olmak için de yemek servisi yapmayacak. Bölgenin en büyük turizm yatırım grubu olarak iç turizmin canlandırılması adına böyle bir kampanyayı hayata geçirdiklerini belirten Dorak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Serdar Körükçü, “Kapadokya’yı yaşamayan kalmasın” sloganıyla büyük bir kurtarma projesine başlattıklarının altını çizdi. Turizm yeniden hareketlenene kadar bu tür kampanyaların farklı alanlarda da devam edeceğini belirten Körükçü, herkesi dünyada eşi benzeri bulunmayan Kapadokya’yı görmeye beklediklerini belirtti.
Elite World Otelleri WorldHotels üyesi oldu İstanbul Florya’da yer alan Elite World Business Otel ve kapılarını 2016 yılının Eylül ayında açacak olan Elite World Europe Otel, dünya çapında 45 yıldır faaliyetlerini sürdüren WorldHotels zincirinin üyesi oldu. Üye otellerinin hikayesini dünyaya yayan, dünya çapında 700 kurumsal müşterisi, 30 farklı noktada da satış ofisi bulunan WorldHotels’in şu ana kadar 950 bin müşterisi ve 94 bin oda rezervasyonu yer alıyor.
restaurant 18 hotel & hi-tech
antre
Gelecek için bir fidan daha İstanbul Marriott Hotel Şişli, “Dünya Çevre ve Farkındalık Ayı” olarak kabul edilen Nisan ayında Marriott International tarafından düzenlenen “One For The Future” sosyal sorumluluk kampanyasının Türkiye’deki elçisi. Kampanya kapsamında düzenlenen eğlenceli “Bike & Blend” etkinliği ile misafirler, Nisan ayı boyunca lobide kalacak olan bisiklete binerek pedal çevirecek ve bisiklete yerleştirilen özel bir aparatlama sistemiyle tekerlek üzerindeki karıştırıcıyı kullanarak diledikleri meyvelerden kendi smoothie’lerini ücretsiz olarak kendileri hazırlayacabilecekler. Bu şekilde kendi içeceğini hazırlayıp, fotoğrafını veya videosunu çekerek İstanbul Marriott Hotel Şişli’nin Facebook sayfasında #oneforthefuture etiketiyle paylaşan her bir kişi adına Marriott International Hindistan’daki ormanların geri kazandırılması için bir fidan bağışlayacak.
Sık seyahat edenler daha toleranslı ve açık görüşlü
Seyahat sitesi momondo’nun yaptığı “Seyahatin Değeri” araştırması, seyahat ile açık görüşlülük ve güven duygusu arasındaki ilişkinin gücünü ortaya koydu. Türkiye dahil 18 ülkeden yaklaşık 7 bin 300 kişinin katıldığı araştırmanın ilk sonuçlarına göre, seyahat etmek ciddi ölçüde daha toleranslı ve açık görüşlü olmamızı, başkalarına daha fazla güvenmemizi sağlıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan momondo Halkla İlişkiler Müdürü Lasse Skole Hansen, “İnsanlara duyduğumuz güveni ve ne kadar açık fikirli olduğumuzu belirleyen birçok farklı faktör bulunuyor. Ancak örneğin ‘Çok seyahat eden mi, iyi eğitimli olan mı karşısındakilere daha fazla güven duyar?’ sorusuna sorduğumuzda, çok seyahat etmenin güven duygusunu çok daha fazla pekiştirdiğini görüyoruz” diyor ve ekliyor: “Bu da çok seyahat etmek ile insanlara güvenmek arasında yakın bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor.”
Çocuklu aileler için ideal tatil Sueno Deluxe Belek Türkiye’de 24 saat çocuk kulübü ile hizmeti veren tek otel, Sueno Deluxe Belek’te aklınız çocuğunuzda kalmayacak. Tesis bünyesinde çocuklar ve gençler için özel olarak dizayn edilen dev eğlence merkezleri ve çocuklarının dilinden anlayan eğitimli personel ile ebeveynler tatilin keyfini çıkarırken çocukları da eğlenceye doyacak. Sueno Deluxe Belek Çocuk Kulübü yöneticisi Sabriye Cerit turizmde artık boya kalemi dönemi bittiğini belirterek, “Tesisimiz bebekli ve çocuklu ailelere göre dizayn edildi. Her yaş grubuna yönelik farklı aktiviteler sunuyoruz. Çocuklar tatilde bile olsa, eğlenirken aynı zamanda öğreniyorlar da” dedi.
restaurant 20 hotel & hi-tech
antre
Gloria Sports Arena’ya LEED Gold Sertifikası
Özaltın Holding tarafından Antalya Belek’te hayata geçirilen Gloria Sports Arena, Türkiye’de ‘LEED Gold Sertifikası’ alan ilk spor tesisi oldu. 21.000 m2 kapalı inşaat alanına sahip, doğa ile sporun birleştiği bu eşsiz tesiste, profesyonel sporcular için sayısız antrenman imkanı ile birlikte yine sporcular için tıbbi uygulamalara yönelik olarak Cyrotherapy ve Hydroworks gibi performans analizi, spor yaralanmalarının tanısı, tedavisi ve rehabilitasyonunda yapılabileceği programlar ve ekipmanlar da mevcut. Tesis, LEED sertifikasına ek olarak Almanya’da bulunan EDEN REHA Zentrum für Physiotherapy und Rehabilitation’dan da sertifikası bulunuyor.
FitFast, Türkiye’de ilk defa Mövenpick Hotel Istanbul’da Haftada bir veya iki gün, sadece 15 dakikada yağlarınızdan kurtulup kaslarınızı kuvvetlendirmenizi sağlayacak FitFast artık Türkiye’de, Mövenpick Hotel Istanbul’da uygulanmaya başladı. Üstün Alman teknolojisi ile üretilen EMS (Electro Muscle Stimulation) sistemine dayalı yeni nesil bir spor deneyimi olan FitFast programı, yorucu ve uzun egzersizlere mecbur kalmadan, kuvvet ve kardiyo antrenmanını özel eğitmenler eşliğinde yapma imkanı sunuyor.
İstanbul 2015’te de ‘En İyi Toplantı Kenti’
İstanbul’un en romantik lüks oteli The Grand Tarabya 2013 yılında kapılarını yeniden açtığından bu yana birçok ödül kazanan The Grand Tarabya, dünyanın zirvedeki lüks otellerini farklı kategorilerde değerlendiren The Luxury Travel Guide Awards 2015’te Doğu Avrupa başlığı altında İstanbul’un “En Romantik Lüks Otel” ödülüne layık görüldü. Seyahat ve turizm alanında saygın bir ödül olarak öne çıkan The Luxury Travel Guide Awards, dünyadaki en iyi otelleri, havayollarını ve tur operatörlerini kapsamlı bir araştırmadan sonra listeliyor. Alanında uzman kişilerin yaptığı bu listeleme sonucunda profesyonel bir heyet, bu listeden dünyanın en iyi otellerini, havayollarını ve tur operatörlerini seçiyor.
restaurant 24 hotel & hi-tech
gündem röportaj
Sevda Yılgaz “Turizmde yeni bir şey söylemek lazım” dedi
“2016 yılını görüyorduk ama 2017 hiç görünmüyor. Yeni bir dünya düzeniyle turizmde değişimi sağlayabilirsek, 2018’de yeni doğan bir bebek olacağız.”
T
urizm-otelcilik sektörüne uzun yıllarını adayan Sevda Yılgaz, her zaman olduğu gibi bu defa da sözünü esirgemedi, en çarpıcı söylemleriyle Türkiye’de son yaşananları turizm perspektifinde değerlendirdi… Ekim 2015’ten bu yana Şişli’de hizmet veren Lampa Design Hotel’de CEO olarak görev yapan Sevda Yılgaz, Türkiye’nin turizm politikalarını eleştirdi, yönetim kaynaklı sorunların sektörel çırpınışlarına dokundurdu… Yeni bir dünya düzeninden bahsetti, “turizm için değişmek gerekiyor” dedi, dönüşüm için destinasyonları hedef gösterdi… “Endişelere rağmen 2016’yı görüyorduk ama 2017 hiç görünmüyor” dedi, boşa umut dağıtmadı… Hepsi ve daha fazlası Sevda Yılgaz ile yaptığımız bu samimi röportajımızda… Sevda Hanım, son dönemde turizmde yaşananları siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektör 2016 yılına nasıl girdi? Yeni sezonda turizmcileri neler bekliyor? 2016, Türkiye turizmi adına bütün birikimlerin rafa kalktığı bir dönem oldu. Bu ülke için en alttan en üste, emek veren tüm çalışanlar, sektör temsilcileri olarak bugünlere pek çok şeyi biriktirerek geldik. Kendimizi, özgünlüğümüzü ifade etmek için çok çalıştık. Tanıtıma katkı anlamında önemli faaliyetler yürüttük. Hem Bakanlıkların hem tanıtma gruplarının son derece faydalı çalışmaları oldu. Paralelinde Türkiye algısı tüm dünyada pozitif bir imajla değerlendirildi. Özellikle İstanbul dünyanın önemli metropolleri içinde bir
moda şehir oldu, kendisini doğru bir şekilde anlatabildi. Bunları başarırken, tam da üst düzey ziyaretçi tanıtımına odaklanmışken dünyada global olan bir krizin en çok yaşandığı ülke konumuna düştük. Üzülerek söylüyorum, biz şu anda Ortadoğu ülkesi algısındayız. Patlamalar, ülkemize yönelik göç dalgası, Türkiye’de pazarlıklar, Suriyelilerin ülkemiz üzerinden geri dönüşüne hazırlanması gibi birçok faktör bu algıyı doğurdu. En son Türkiye dünya turizminde altıncı sıradaydı. Her şey normal gidiyor olsaydı beşinci sıraya yerleşmemiz an meselesiydi. Tabii şu da bir gerçek, sadece Türkiye değil, dünyanın diğer bütün ülkeleri kendi içlerinde farklılıklar yaşıyor. Mesela Avrupa, kendi Avrupa Birliği içinde kalma mücadelesi veriyor. Onlar birbirlerini destekliyor, kendi içlerinde hareket edecekler. Dünya turizminde de ekonomik daralmadan kaynaklanan bir geri çekilme durumu söz konusu. Bu kriz sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın gerçeği. Avrupa zaten ekonomik kriz yaşıyor ama onların paralarıyla bu ülkede tatil yapmak cenneti yaşayıp gitmekti. Şu anda güvenlik tehdidi nedeniyle güvenemediği, rahat düşünemediği, kendini emniyette hissedemediği için ailesini getiremeyecek. Ya kendi ülkesinde kalacak ya da komşuya gidecek... Terör bir global dünya sorunu evet ama en ağır faturanın Türk turizmine kesilmesine ne diyorsunuz? Neticede bu bombalar sadece İstanbul’da Ankara’da patlamadı. Bunun bir Paris’i bir Brüksel’i var... Bunun en
önemli sebebi bir turizm politikamızın olmayışı. Ülkeler arasında kurulan başarılı ekonomik, kültürel ve eğitimsel ilişkiler çok önemli ve bütün bunlar bir pazarlama modeli. Siz bütün bu ilişkilerinizi yönetimsel olarak diğer paydaşlarla, komşularınızla iyi bir seviyeye getiremiyorsunuz o ülkedeki sektörler ancak çırpınırlar, yapacak bir şeyleri olmaz. Türkiye’de şu an çırpınan sadece turizm değil, buna bütün sektörleri de dahil etmek gerek. Neden? Çünkü turizm 60 tane sektörü etkiliyor, hepsi birbirine bağlı. “Yurtta barış dünyada barış” sözü aslında bir turizm politikasıdır. Vakti zamanında bugünler için söylenmiştir, nereye dokunsanız orayı dolduracak güçtedir. Bakıyoruz, artık iletişimsel olarak dünyada hiçbir engel kalmadı. Birçok bilgiye sınırsız kaynaklardan ulaşabiliyoruz. İnsanlar seyahat etmek, dostluk, barış istiyor. Ama dünyada insan yaşamına aykırı bu sistem, kaos ortamı dünyadaki değişimin başladığını gösteriyor. Yeni bir dünya düzenine gidiş noktasında bu sürecin 2-3 sene daha devam edeceğini düşünüyorum. Ondan sonra çok zor bir dönem geçecek belki de. Ben 2018 itibari ile dünya turizminin çok başka bir düzenin içine gireceğini düşünüyorum. “Turizmde yeni düzen” dediniz. Değişimle kastettiğiniz tam olarak ne, bunu biraz daha açabilir misiniz? Ben diyorum ki, turizm için değişmek gerekiyor; özgünlüğü elden bırakmamak, samimiyet yani gerçek misafirperverlik ve doğru destekler yatırımlar gerekiyor. Gerçekten ne olduğumuzu doğru anlatmamız, taklit yapmamamız, yapmış isek de bizden de bir şeyler eklememiz gerekiyor. Isparta’da bir şehir lavanta ekiyor ve şu anda bütün şehir onunla ekonomisini sağlıyor. Şimdilerde orada bisiklet yolları, festivaller düşünülüyor, proje bir turizm ürününe dönüşüyor. Çok başarılı bir proje, doğal olarak da heyecanlandırıyor, merak uyandırıyor. Hiç aklımda yok ama oraya ben de gitmek istiyorum. Demem o ki, insanlar artık üretkenlik, farklılık ve samimiyet bekliyor. Bu şekilde nokta algımızın değişmesi için özgün olan şehirlerin destinasyon niteliğinin ortaya konması lazım. Herkesin özelliklerini zenginleştirerek anlatması ve farkındalık oluşturması gerek. Unutmayalım ki, değişim destinasyonlarla, farklılıkla başlar. Her birimizi
dürten şey, farklılıktır, dikkat çeker ve oraya gitmenizi sağlar. Tatil turizminde, yeni bir şey söylemek lazım mesela (inclusive out exclusive in) “her şey dahil” yerine “her şey hariç” olmalı ki şehir yaşamalı, yani misafir otele hapsolmuş modelinden çıkmamız gerekiyor. Kültür, zenginlik, ilişkiler paylaşılmalı. Bu şekilde otellerin maliyetleri de istihdam yükü de düşecek; şehir yaratıcılığını kullanıp, istihdam ve hizmetler şehir içinde birçok alana yayılacak. Türkiye ve dünya turizmi olarak bu değişimin neresindeyiz peki? Sözünü ettiğiniz dönüşüm başladı mı sizce? Başlaması gerektiği algılandı diyelim. Turizmde bu algı niye oturmuyor dersek, turizm içindeki sektör birliklerinin de birbirleriyle ilişkileri tam bir daireyi doldurmuyor. Turizmin en büyük ayağı konaklama ne yazık ki hala bir yasası yok. Derneklerle kendini ifade etmeye çalışıyor. Bir defa bunun ortadan kaldırılması lazım. Rehberler Birliği’nin ve Seyahat Acentaları’nın var ama konaklamanın bir yasası yok. Böyle olunca bir kırılganlık da mevzu bahis oluyor tabii. Sorunun çözümüne yönelik bir öneriniz olabilir mi? Biz diyoruz ki, zaten yıllardır turizm için o kadar çok şey yapılmış ki, turizmin başarısı öyle güzel noktalara gelmiş ki, dünyada altıncı sıraya yerleşmişiz. Bir defa ülkemiz çok güzel. Dört mevsimi birlikte yaşıyor. Bulunduğu coğrafya eşsiz. Bunlar bizim en büyük doğal şanslarımız. Standartlar da yükseldi. Dünyaya en iyi ifade edebilen, yakınlaştıran, insanlarla bütünleşen bir sektörden söz ediyoruz. İnsan sevgisi ve misafirperverliğin en güzel şekliyle yaşandığı bir toplumun nesliyiz. Biz bu işi çok iyi yapıyoruz, insanımız çok fedakar ve en iyisiyle yapmaya çalışıyor. Moraller iyi olduğu sürece iyi gidiyor ama toplumlardaki bu ayrıştırmalar başlayınca, siyasi olarak bölünmeler olup, başka zehirler atılınca gayri ihtiyari savaşmak zorunda kalıyorsunuz. Bu ülkenin gençleri var. İyi bir eğitimle yarınlarına turizm yolunda devam etmek isteyenler var. Bu enerjiyle pek çok insan turizmi sevdi. Otelcilik sevildi, turizm her kademesiyle sevildi. Kaldı ki algısı da geçmişte bu kadar pozitif değildi. Bugünden baktığımızda Türkiye, en fazla turizm kaynakları olan ve sektörden istihdam sağlayabilecek, dünyaya da bu
restaurant 26 hotel & hi-tech
gündem röportaj
güzellikleri en iyi şekilde verebilecek bir ülke. Başka da bir şansı yok zaten. Turizm her dönem krizler yaşayan bir sektör oldu ama etkilerine bakılırsa bu kış ağır geçecek gibi görünüyor. Ya siz ne dersiniz? Her ülkede olduğu gibi dönem dönem krizler yaşanır. Şu an ki niye çok büyük? Çünkü sektör çok büyüdü. Ondan dolayı bu kadar büyük bir kriz yaşanıyor. Bakıyorsunuz, birçok sektörü bırakıp turizm sektörüne giren işadamları var. İşini bırakıp otel yaptı, işini bırakıp residence yaptı, ama İstanbul’da ama şehir dışında... Evet, adam benzin istasyonunu sattı, otel yaptı. Tekstil firmasını kapatıp otel yaptı. Moda dünyasından çıktı, “benim çocuklar bu işi iyi yapar” dedi, otel yaptı. İleriye dönük yatırımlar çoğunlukla konaklama sektörüne yöneldiği için bu kadar büyük bir kriz yaşanıyor. Bir de şu var, turizm büyüdüyse istihdam da ona paralel büyüdü. Bu krizle beraber birçok insan açığa çıkmak zorunda kaldı. Bu büyümeye mal üretenler durma noktasına geldi. Satın almalar yüzde 50’nin altına düştü. Anlayacağınız hepsi bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı olduğu için krizin etkisi bu kadar yüksek ve şiddetli hissediliyor. 2016 yılı zorlu geçiyor, 2017 yılı için öngörüleriniz neler olur? 2015 yılında bu yılın kötü geçeceği öngörüldü ve 2016 başından beri kötü gidiyor zaten. 2017 hiç görünmüyor. 2016 yılını görüyorduk, endişeler vardı, zaten bekleniyordu. Fakat son yaşananlar sebebiyle 2017 hiç görünmediği için ürünümüzü nasıl hangi fiyatla hangi pazarlara nasıl pazarlayacağımız belli değil. Biz 2017’yi görüp, bu düşüncelerimizi geride bırakırsak ve biraz önce söylediğim gibi algıda değişim yapabilirsek, 2018 yılı itibariyle yeniden doğan akıllı bebek (smart modası da var biliyorsunuz) olacağız. Ben böyle düşünüyorum. Yarını görmüyoruz ki 2017’yi görelim. Dediğim gibi bu sadece Türkiye için de geçerli değil, ekonomik kaygılar dünya ölçeğinde devam ediyor. Genel manzara bu fakat turizm ülkesi Türkiye en ağır darbeyi aldığı için dibe vuruyor. Son olarak biraz da Lampa Design Hotel’deki görevinizden bahsedelim isterim. Bir süredir otelin CEO’su olarak
otelcilik çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Daha çok yeni bir otelsiniz, burada neler oluyor? Biz bu olumsuz gelişmelerin içinde bugüne kadar yapılanlardan arta kalanlarla moral bulup, iyi şeyler olacak düşüncesiyle yolumuza devam ediyoruz, öncelikle onu söyleyeyim. Lampa Design Hotel’i Ekim 2015’te 20 odalı küçük otel olarak hizmete açtık. Otelimiz Şişli’de ticaretin, alışverişin, modanın yoğun olduğu bir bölge ve bağlantı noktası konumunda. Burada önemli hastanelere ve kliniklere yakın bir konumda bulunuyoruz. İstanbul’a sağlık, eğitim, sanat ve iş amaçlı gelen misafirlere konaklama olanağı sağlarken aynı zamanda turistik amaçlı misafirleri de ağırlıyoruz. Bölgemizde çok fazla konaklama tesisi var ve cazip olamaya davet ediyor. Hepsi birbirinden farklı, global markalı veya kendi markasını oluşturmuş başarılı işletmeler. Otelimizin çizgisi gereği dizayn otel olması diğerlerinden önemli bir ayırt edici özellik. Lampa Design Otelimizde yoğun bir mimari akıl, özgünlük var ve de içinde ciddi bir koleksiyon da -barındırıyor. “Lampa” birçok dilde gaz lambası anlamına geliyor. Otelin yatırımcısı olan Orhan Utan’ın 200’ün üzerinde gaz lambası koleksiyonu var hepsi birbirinden değerli, otelin bazı köşelerinde sergileniyor. Misafirlerimizin de küçük fakat farklı mimari yapıda içinde özgünlükler geliştiren, kendini iyi ve yenilenmiş hissedecekleri bir evde konakladıkları hissiyatını yaşayacakları “lampa” ismiyle özdeşleşeceğini düşündük. Ev sahibi yaşam tarzını ve zevklerini misafirleriyle paylaşırken, doğaya saygı felsefesiyle de sürdürülebilirliğe atıfta bulunuyor. Kahvaltı soframızda Kars’tan gelen gravyer peyniri ve bal çeşitleri, ev yapımı reçeller, börekler, ekmekler, marmelatlar, sızma zeytinyağı ve zeytin çeşitleri gibi çok farklı yörelerimizin yiyecek değerlerini tatma fırsatı buluyorlar. “DAR ALANDA DOĞAYA GÖNDERMELER YAPIYORUZ” Konaklayan veya ziyaretçi misafirimiz rahatlatıcı bir etkiyle otelimizden ayrılırken, detayların kendilerini zenginleştirdiğini, bu etkiyle farklı bir deneyim kazandıklarını söylüyorlar. Misafirlerimize her bir noktamızda başka bir pencere açıyoruz mesela kurucumuz Özge Utan’ın Terarium bitki merakı, kafemizin bir bölümünde bahçe dokusunda yaşatılırken, dar alanda doğa göndermesi yapıyor. Bu anlamda bölgenin kendisini dizayn etkisiyle istediği noktaya getiren, yenilikçi bir tesis olarak tercih ediliyoruz.
Duvardan Duvara Proje Halılarında
en doğru çözümler...
HOTELLER & EĞLENCE MEKANLARI & RESTAURANTLAR & EĞİTİM - ÖĞRETİM KURUMLARI Sonsuz tasarımlı Confetti Halıları çok çeşitli kullanım alanları için uygun çözümler sunuyor. Eğlenirken, dinlenirken, okurken, çalışırken ya da yemek yerken; yaşamın olduğu her alanda Confetti Carpets Halıları güvenle tercih ediliyor.
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Eski Turgut Özal Cad. No:34 Başakşehir - İstanbul / TURKEY
+90 212 549 20 02 / pbx • +90 212 549 21 62
export@confetti.com.tr / projesatis@confetti.com.tr
restaurant 28 hotel & hi-tech
gündem
İlk çeyrekte otel yatırımları %42 geriledi Yatırım tutarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42 gerilediğini belirten TÜROB Başkanı Timur Bayındır, yatırımlardaki genel düşüşe ve sektördeki sıkıntıya rağmen İstanbul ve Antalya’nın yatırımlardan önemli bir pay almaya devam ettiğine de dikkat çekti.
T
urizm yatırımlarındaki gerileme trendi yılın ilk çeyreğinde de devam etti. Ekonomi Bakanlığı tarafından 2016 yılı Mart ayına ait verilen ‘Yatırım Teşvik Belgeleri’ Resmi Gazete’de yayımlandı. Söz konusu ‘Yatırım Teşvik Belgeleri’ konaklama sektörü açısından Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) tarafından derlendi. TÜROB’dan yapılan açıklamada, Mart 2016’da Türkiye genelinde toplamda 17 ayrı şehirde 25 yeni otel projesinin teşvik belgesi, 3 otelin ise renovasyon belgesi aldığı belirtildi. Toplamda 321.7 milyon TL harcanarak tamamlanacak olan yatırımlar sonrasında sektörde 1.133 yeni ek istihdam sağlanacak. Yatırımların tamamlanması ile yatak kapasitesi 4 bin 271 adet artacak. Geçen yılın aynı ayında 14 ilde toplam yatırım tutarı 595.1 milyon TL’lik 28 otel projesi teşvik belgesi almıştı. Buna göre yatırım tutarı geçen yılın Mart ayına göre yüzde 46 geriledi. TRABZON’DA 4 OTEL Ocak-Mart 2016 dönemini kapsayan yılın ilk çeyreğinde ise Türkiye genelinde toplamda 27 şehirde 53 yeni otel projesi teşvik belgesi aldı. Toplamda 645.3 milyon TL harcanarak tamamlanacak olan yatırımlar sonrasında sektörde 2 bin 346 yeni ek istihdam sağlanacak ve yatak kapasitesi 10 bin 692 adet artacak. Yatak sayısı açısından 1.988 yatak ile ilk sırada yer alan İstanbul’u 1.748 yatak ile Antalya takip ederken, Muğla 1.334 yatak ile üçüncü sırada yer aldı. Otel sayısı açısından ise İstanbul ve Muğla 7’şer otel ile ilk sırada yer aldı. Daha sonra 6 otel ile İzmir ve 4’er otel ile Antalya ve Trabzon geldi. İlk çeyrekler itibariyle baktığımızda son üç yılda yatırımlardaki düşüş trendi net bir şekilde ortaya çıkıyor. 2014’ün ilk üç ayında 32 ilde toplam 1 milyar 494 milyon TL yatırım tutarında, 27 bin 716 yataklı 92 otel projesi için teşvik alınmıştı. 2015 yılının ilk üç ayında ise 26 ilde 18 bin 667 yataklı 70 otel projesi, 1 milyar 107 milyon TL yatırım
tutarıyla teşvike bağlanmıştı. Yani sadece geçen yılın ilk çeyreği ile bu yılın ilk çeyreği karşılaştırıldığında yatırım tutarında yüzde 42’lik düşüş meydana geldi. OLAĞAN BİR SÜREÇ Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Bayındır, yılın ilk çeyreğinde turizm yatırımlarında ülke genelinde görülen gerilemenin önemli oranda arttığına işaret etti. Bayındır, yatırımlardaki genel düşüşe ve sektördeki sıkıntıya rağmen İstanbul ve Antalya’nın mevcut yatırımlardan önemli bir pay almaya devam ettiğine de dikkat çekti. Bayındır, şu görüşleri dile getirdi: “Sektör olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz. Açıkçası uzun dönemli planlamalarımız ve yatırım projelerimiz buzdolabına kaldırılmış durumda. Yatırıma başlayan birçok tesisin ise yatırım sürecini yavaşlattığını veya durdurarak ertelediğini görüyoruz. Bu süreçte turizm sektöründeki yatırımlarındaki önemli orandaki yavaşlamayı son derece olağan karşılıyoruz. Otel yatırımlarında arz fazlası bulunan Antalya ve İstanbul gibi şehirlerimiz yerine alternatif bölgelerde yatırımları çeşitlendirmemiz gerektiği görüşümüzü koruyoruz. Üzülerek görüyoruz ki, ülkemizde son dönem yaşanan terör saldırıları ve olumsuz gelişmelerden sektör olarak derin endişe duyduğumuzu ve önemli oranda etkilendiğimizi belirtmek istiyoruz. Bu durum gerek istihdamı gerekse sektörümüzle bağlantılı 54 sektörü olumsuz yönde etkiliyor. Tedarikçi sektörler de bu durumdan olumsuz etkileniyor. Mevcut işletmeler ve çalışanların sürdürülebilirliğini sağlamak üzere, sektörümüze yönelik vergi ve SGK primlerinin 1 yıl süre ile ertelenmesi için hükümetimizden acil destek beklediğimizi bir kez daha dile getirmek istiyoruz.”
restaurant 30 hotel & hi-tech
gündem
İstanbul turizmi Ortadoğu pazarında atakta! ATM Dubai 2016 Uluslararası Turizm Fuarı’nda İstanbul rüzgârı esti. Bu yıl 1-31 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek olan İstanbul Shopping Fest, ATM 2016’da yer alan İstanbul standının en çok ilgi çeken projesi olarak öne çıktı.
O
rtadoğu’nun en büyük turizm fuarı olan ATM 2016, 2528 Nisan tarihleri arasında Dubai’de gerçekleştirildi. Türkiye’nin en büyük turizm, alışveriş ve kentsel markalaştırma projesi İstanbul Shopping Fest, ATM Dubai 2016 Uluslararası Turizm Fuarı’nda (Arabian Travel Market 2016) tanıtıldı. Stand içerisinde tanıtılan İstanbul Shopping Fest ise, kente olan ilgiyi büyüten en önemli etkenlerden biriydi. Bu yıl 1-31 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek olan İstanbul Shopping Fest, ATM 2016’da yer alan İstanbul standının en çok ilgi çeken projesi olarak öne çıktı. TURİZMDE PROAKTİF YAKLAŞIM Fuar için Dubai’de bulunan Türk heyeti içerisinde, İstanbul Shopping Fest projesini yürüten İstanbul Ticaret Odası da yer aldı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı ve İSF İcra Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, ATM 2016’da yaptığı açıklamada şunları söyledi: “ Turizmde benimsediğimiz proaktif yaklaşım ile festivalimizi İstanbul’un ve Türkiye’nin tanıtımı için değerli bir fırsata dönüştürüyoruz. Ortadoğu’nun son dönemde turizm sektöründe yakaladığı başarı grafiği giderek yükseliyor. Üstelik, ülkemize gelen yabancı turistlerin ortalama harcaması kişi başı 756 dolarken Körfez ülkelerinden gelen turistlerde bu rakam 3 bin dolara kadar çıkıyor. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da, başta kendi bölgemiz olmak üzere tüm dünyadan turistleri İSF vesilesiyle şehrimizde ağırlamak amacıyla tanıtım faaliyetlerimizi yoğun olarak sürdürüyoruz.”
ÖZBÜK: “ALIŞVERİŞ HACMİNİ BÜYÜTMEK İSTİYORUZ” İstanbul Shopping Fest Genel Müdürü Hicran Özbük ise, festivale dair açıklamasında şunları söyledi: “ Hedefimiz tarihi, kültürü ve gastronomisiyle bir alışveriş ve eğlence merkezi olan İstanbul’u tüm dünyaya tanıtarak turist sayısını artırmak, alışveriş hacmini büyüterek dünyanın ilk beş destinasyonundan biri haline getirmek. Modern ile gelenekseli buluşturan, alışverişten öte keyifli bir İstanbul deneyimi müjdeleyen İstanbul Shopping Fest süresince İstanbul’un çarşı, cadde ve alışveriş merkezlerinde farklı bir rüzgâr esecek. İmparatorlukların başkenti olmuş İstanbul, bu yıl 1-31 Temmuz tarihlerinde alışverişin de başkenti olacak.”
restaurant 32 hotel & hi-tech
gündem
Otelciler yeni pazarlar için seferber oldu TÜROB, büyük küçük demeden tüm turizm pazarlarında tanıtım faaliyetlerini sürdürüyor. Bir yandan mevcut büyük pazarlardaki düşüşü önlemek için çalışmalar yürüten TÜROB, bir yandan da daha küçük çaplı pazarların büyütülmesi için seferber oldu.
B
u yıl turizmde lokomotif pazarlarda kan kaybı yaşanacağı beklentisi otelcilerin yeni pazar arayışlarına yönelik yoğun bir çalışma planını hayata geçirmesine neden oluyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), bir yandan mevcut büyük pazarlardaki düşüşü önlemek için çalışmalar yürütürken, bir yandan da daha küçük çaplı pazarların büyütülmesi için adeta seferber oldu. TÜROB yönetimi bu amaçla dünyanın dört bir yanındaki fuar ve turizm etkinliklerinde yoğun temaslar yürütüyor. Son olarak Güney Amerika, Güney Afrika ve Azerbaycan fuarlarına katılan TÜROB yönetimi, yeni pazarların geliştirilmesi konusunda somut mesajlar verdi. AFRİKA’DAN HELAL TURİZM TALEBİ Güney Afrika’nın Cape Town kentinde düzenlenen WTM Afrika Fuarı’na iştirak eden TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü Kasım Zoto, Avrupa ve dünyada mevcut olan resesyon ve terörün burada da etkisini gösterdiğine dikkat çekti. Zoto, Nijerya başta olmak üzere çevre ülkelerden helal turizm ile ilgili dikkat çekici talep ve sorular geldiğine işaret etti. Zoto, şu bilgileri verdi: “Güney Afrika’dan 2016 yılı için taleplerde düşüş olmasına rağmen başarılı bir organizasyon oldu. Türk Hava Yolları, Cape Town, Durban ve Johanesburg şehirlerinden İstanbul’a tam bir dolulukla uçuyor. Ancak bu yolcuların ağırlıklı transit olması düşündürücü” diye konuştu. Zoto, Güney Afrika’dan geçen yıl Türkiye’ye 47 bin, tüm Afrika kıtasından ise 885 bin turist geldiğini kaydetti. AZERBAYCAN’DA BİRİNCİ ÜLKEYİZ TÜROB’un önem verdiği pazarlardan biri de Azerbaycan
oldu. Bakü’de gerçekleştirilen AITF fuarıyla ilgili izlenimlerini paylaşan TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Uygar Koçaş, şunları söyledi: “Azerbaycan bizimle aynı dili konuşan ve kültürel olarak da bize çok yakın bir pazar. Azerbaycan’da en çok ziyaret edilen destinasyon Türkiye. Bununla birlikte geçen yıl iki kere yaşanan devalüasyonun etkisi ile Azerbaycan halkı tüketimlerinde kısıtlamaya gitmiş bu da tatil harcamalarının azalması ile sonuçlanmıştır. Ayrıca Türkiye’de yaşanan terör olaylarının da tüketici tercihlerine olumsuz yansıdığını söylememiz gerek. Sonuç olarak, tatil için hala Antalya Azeri pazarı için özellikle kaliteli her şey dahil konsepti ile rakipsiz, İstanbul ise bir numaralı gidilecek şehir durumundadır. Yine de tanıtım faaliyetlerimizin özellikle İstanbul, Kapadokya ve Azerbaycan pazarını hedefleyen diğer şehirlerimiz için ara verilmeden devam ettirilmesi çok önemlidir.” Azerbaycan’a günde 9 uçak seferi olduğunu ifade eden Koçaş, uçakların da dolu gidip geldiğine dikkat çekti. Koçaş, Türkiye’nin geçen yıl 602 bin Azeri turisti ağırladığını hatırlattı. BREZİLYA DURGUN, ARJANTİN PARLIYOR İştirak edilen bir diğer fuar olan WTM Latin Amerika Turizm Fuarı’nı da değerlendiren TÜROB yetkilileri, Brezilya realinin, ABD doları karşısında kaybetmesinin bu yılki seyahat hareketlerini olumsuz etkileyeceğini öngörüldüğünü belirtti. Türkiye’nin yılda 200 bin civarında turist ağırladığı Güney Amerika pazarlarında Türk dizilerinin de etkisiyle olumlu talepler alınıyor. Geçen yıl Brezilya’dan gelen turist sayısı yüzde 6 düşüşle 85 bin kişi olurken, Arjantin pazarı yüzde 86 artışla 83 bin olarak gerçekleşti. Arjantin pazarındaki artış yılın ilk iki ayında da devam etti. İki ayda yüzde 35 artışla 7 bin 425 Arjantinli geldi. Brezilya’daki düşüş ise sürdü.
restaurant 34 hotel & hi-tech
gündem
Celestyal Cruises Türk pazarının %50’sini taşıyacak Son üç yılda cruise endüstrisine 20 yeni nokta ekleyen Celestyal Cruises, 2016 programına Türkiye’yi ekleyerek hedef büyüttü. 2015 yılında 25 bin Türk yolcuyu Yunan Adaları’nda gezdiren cruise şirketi; İstanbul, Kuşadası, Çeşme ve İzmir limanlarına 2018’de ana liman olarak katacağı Antalya ile pazardaki gücünü daha da artıracak.
T
erör saldırıları Celestyal Cruises’un 2016 planlarını etkilemedi. Bazı cruise gemileri Türkiye limanlarından çekilirken; uluslararası cruise firması Celestyal Cruises en son gemisi Celestyal Nefeli için ana limanını Türkiye olarak dünyaya ilan etti. Bu girişimiyle Türkiye turizmine de umut olan Celestyal Cruises’un üst yönetimi İstanbul Çırağan Sarayı’nda basın mensuplarıyla buluştu. ANASTASSIADIS: “2016 PROGRAMIMIZA TÜRKİYE’Yİ EKLEDİK” Celestyal Cruises CEO’su Kyriakos Anastassiadis Türkiye pazarına güçlü bağlarla inandıklarını belirterek filonun yeni gözdesi Celestyal Nefeli’yi Türkiye’ye bağlayacaklarını; geminin biniş ve inişlerini İzmir, Kuşadası,
Çeşme limanlarından yapacağı seferleri Mayıs ayında başlatacaklarını açıkladı. Anastassiadis, şöyle konuştu: ‘’Ne zaman İstanbul’a gelsek kendimizi evimizde gibi hissediyoruz. Biz turizmin doğru bir alanında doğru bir yerinde olduğumuzu düşünüyoruz, umutluyuz. Global ölçekte en fazla gemi seyahatlerinin yapıldığ Karayipler’in en güçlü rakibi, Doğu Akdeniz. Bu bölge de çok fazla yer görme fırsatı veriyor. Çünkü maliyetler çok daha düşük. Bu doğrultuda şirketimiz son iki yılda dünyanın bu bölgesini turizme açma kararı aldı. Biz de son üç yılda cruise endüstrisine 20 yeni nokta ekledik” dedi. Celestyal Cruises’un 2016 programına Türkiye’yi de dahil ettiklerini aktaran Anastassiadis, “Çünkü Türkiye hedef bölgenin bir parçası. Hem gemiyle seyahat etme fırsatı sağlayan hem de karadan gezmelerine imkan
adalarına 300 bine varan Türk turist trafiğinin yüzde 50 ile 60 oranında artacağına dikkat çekti. TÜRSAB Kruvaziyer Komitesi Başkanlığını da yürüten Baltazzi, bu gelişmenin turizme önemli bir ivme kazandıracağını; Celestyal Cruises Türkiye olarak bu değişime hazır olduklarını dile getirdi. Baltazzi; ‘’Yunan Adaları turlarımızı zenginleştirmeye ve çeşitlendirmeye devam edeceğiz. Homeport olarak Türkiye’ye konumlandırılacak gemi sayısı da artırılacak. Gezmeyi ve denizi sevenlere özgün ve farklı bir gemi alternatifi sunan Celestyal Cruises olarak Batı Yunanistan, Hırvatistan ve İtalya destinasyonlarını da eklemeyi planlıyoruz. Vize muafiyetiyle birlikte zaman sıkıntısının da ortadan kalkmasıyla son dakika yolcu pazarında büyük artış bekliyoruz’. Toplam Türk pazarının yüzde 50’sine taşımak istiyoruz’ dedi.
tanıyan bir şirketiz. Bu amaçla da son dönemde gemilerimizi Türkiye’de konumlandırıyoruz” diye konuştu. “CELESTYAL NEFELI, TÜRKİYE PAZARINA İNANCIMIZIN SONUCU” 2015 yılında 25 bin Türk yolcuya Yunan Adaları’nı gezdirdiklerini; filonun yeni gözdesi Celestyal Nefeli ile Türkiye pazarında artan Yunan Adaları talebine hizmet edeceklerini söyleyen Anastassiadis, şöyle konuştu: ‘’7 milyon euro’ya yeniden renove edilen Celetsyal Nefeli, 1074 kruvaziyer yolcusunu ağırlayacak. 400 kabinli gemimizde 12 executive suit, 31 junior suit var. Yeni gemimizi, Türkiye pazarına olan inancımızın, bu pazara hizmet etme çabalarımızın bir ürünü olarak düşünün. 2014 yılıyla karşılaştırıldığında Türk yolcularımızın sayısında yüzde 135 artış gördük. Bu büyüme ile Türk pazarında yüzde 35’lik bir pay elde ettik. 2016’da da olumlu büyüme bekliyoruz. BALTAZZI: “VİZE MUAFİYETİ YÜZDE 60 ORANINDA TRAFİĞİ ARTIRACAK” Basın buluşmasında konuşan Celestyal Cruises Türkiye Temsilcisi Karavan Turizm’in Yönetim Kurulu Üyesi Gianluigi Baltazzi ise, AB ve Türkiye arasında öngörülen vize muafiyetinin gerçekleşmesiyle Yunanistan’ın daha önemli bir destinasyon haline geleceğine; şu an komşu Yunan
İLK SEFERİ 8 MAYIS’TA İZMİR’DEN
Celestyal Cruises filosunun son gözdesi Nefeli, ilk seferine 8 Mayıs’ta Türkiye’den çıkacak. Mayıs ve Haziran boyunca İzmir’den kalkan 7 ve 4 günlük seferlerin yanı sıra Çeşme’den kalkan 3 günlük seferler de olacak. 7 günlük seyahat programı Chios, Milos ve Syros gibi bakir adaları; Girit’teki Chania ve Peloponese‘deki Nafplion gibi heyecan verici destinasyonları; tüm dünyada popüler olan Çeşme, Rodos, Santorini ve Mikonos ile birlikte ikonik Atina’yı (Lavrion) da kapsıyor . Temmuz, Ağustos ve Eylül başı gibi yüksek sezonda Çeşme, İzmir ve Kuşadası’ndan 3 ve 4 günlük seferler düzenlenecek. Eylül-Ekim aylarında ise 3 ve 4 günlük ikonik Ege seferlerinin homeport’u Kuşadası olacak.
restaurant 36 hotel & hi-tech
gündem
Kıyılardan çok
İstanbul alarm veriyor! STR Global Raporu’na göre TÜROB, Türkiye’nin Mart 2016 otel doluluklarının 2015’in aynı dönemine oranla yüzde 16.5 düşüş ile yüzde 52.5 olarak kaydedildiğini açıkladı.
D
ünyanın önde gelen veri ve analiz şirketlerinden STR Global’in, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) için hazırladığı ‘Mart 2016 Ülke Performans Raporu’ açıklandı. TÜROB tarafından derlenen rapor, Türkiye genelinde ve turizm başkentlerinde konaklama sektöründeki sıkıntıyı teyit ederken, söz konusu sıkıntının şehir otellerinde kıyı bölgelerinden çok yüksek bir seviyeye ulaştığı gözlendi. Özellikle de son yıllarda dünyada en trend şehirlerden biri haline gelen İstanbul’un, düşük talep ve dolayısıyla gerileyen doluluklarla birlikte fiyat avantajını kaybetmeye başladığı ortaya çıktı. 1.5 yıl öncesine kadar ortalama konaklama fiyatı 140 Euro’yu bulan İstanbul’da fiyatlar mart ayında ortalama 91.9 Euro’ya, ilk üç aylık dönemde ise 92.2 Euro’ya geriledi. Avrupa destinasyonları genelinde, 2016 yılının ilk üç aylık ortalama oda bedeli 108.1 Euro olarak ölçülürken, İstanbul 92.2 Euro ortalama günlük satılan oda bedeli ile ortalamanın altında kalan destinasyonlar arasında yer aldı. DESTEKLER ŞEHİRLERİ DE KAPSAMALI Raporu değerlendiren TÜROB Başkanı Timur Bayındır, açıklanan turizme destek paketlerinin genel olarak kıyı bölgelerini kapsadığına dikkat çekerek, şehir otellerinin de destekler kapsamına alınmasını talep etti. Sektöre yönelik paketlerin ve teşviklerin pratikte pek bir fayda sağlamayacağının sinyallerinin alındığını belirten Bayındır, “Turist kaynağı olmadığı sürece işletmelerin beslenemeyeceği aşikar. Mevcut şartlardaki desteklerin kurtarıcı paketler şeklinde olması gerekiyor” diye konuştu. Şehir otellerinin kıyılara göre daha yüksek fiyatlı olduğuna işaret eden Bayındır, “Tüm dünyada böyledir bu. Şehir otellerinde maliyetler daha fazladır. Kimse ‘üç ay oteli kapatayım sezonda açarım’ diyemez. Çalışanlar da daha kalifiye ve kıyılara göre daha yüksek maaşlıdır. Ancak son dönemde şehir otelleri ile kıyı otelleri arasında fiyat makasının daraldığını da gözlemliyoruz” dedi.
TÜRKİYE ORTALAMASI %52.5 Türkiye’nin Mart 2016 otel dolulukları, 2015 yılının aynı dönemine oranla yüzde 16.5 düşüş ile yüzde 52.5 olarak kaydedildi. Mart 2015’te bu oran yüzde 62.8 olmuştu. Türkiye aynı zamanda, Avrupa ülkeleri arasında, Mart ayı içerisinde bir önceki ay olduğu gibi en yüksek düşüş oranını yaşayan ülke oldu. İlk üç aylık dönemi baz aldığımızda da Türkiye, doluluk oranlarındaki yüzde 12.5 düşüş ile tüm Avrupa’da en büyük düşüş oranı gösteren ülke oldu. İlk çeyrekte ise Türkiye genelinde doluluk oranı yüzde 49.9 olarak ölçüldü. İSTANBUL’DA SERT DÜŞÜŞ İstanbul’da Mart 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 23.3 düşerek, yüzde 51.9 oldu. Mart 2015’te bu oran yüzde 67.7 olmuştu. İstanbul, tüm Avrupa destinasyonlarında, bir önceki yılın aynı dönemine göre en büyük düşüşü yaşayan destinasyon oldu. ADR (Average Daily Rate) olarak adlandırılan ortalama günlük satılan oda bedeli 91.9 Euro olarak gerçekleşti ve 2015’e göre yüzde 20.8 düşüş gösterdi. Mart 2015’te bu rakam 116 Euro’ydu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise (RevPAR) geçen yıla oranla yüzde 39.2’lik bir düşüş yaşandı ve 47.7 Euro olarak ölçüldü. Mart 2015’te bu rakam 78.5 Euro olmuştu. Ocak-Mart 2016 dönemini kapsayan ilk üç aylık dönemde ise doluluk oranı yüzde 49.6 oldu. 2015’in ilk üç aylık döneminde bu oran yüzde 60.9 olmuştu. ADR (ortalama günlük satılan oda bedeli), geçen yılki 106.7 Euro’dan 92.2 Euro’ya geriledi. Avrupa destinasyonları genelinde, 2016 yılının ilk üç aylık ortalama oda bedeli 108.1 Euro olarak ölçülürken, İstanbul 92.2 Euro ADR ile ortalamanın altında kalan destinasyonlar arasında yer aldı. RevPAR ise (oda başı elde edilen gelir) 65.0 Euro’dan 45.7 Euro’ya düştü. ANTALYA’DA AÇIK OLAN OTEL AZ Antalya Mart 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 6.5 düşerek yüzde 47.7 olarak
gerçekleşti. Mart 2015’te bu oran yüzde 51.1 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 60.3 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 1.5 bir düşüş gösterdi. Geçen yıl mart ayında bu rakam 61.3 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 7.9’luk bir düşüş yaşandı ve 28.8 Euro olarak ölçüldü. Geçen yılın ilk üç ayında bu rakam 31.3 Euro olmuştu. İlk üç aylık dönemde ise Antalya’da doluluk oranı yüzde 45.5 oldu. Geçen yılın ilk üç ayında bu oran yüzde 46 olmuştu. Ortalama günlük satılan oda bedeli ilk çeyrekte geçen yılın ilk çeyreğine göre 59.7 Euro’dan 59.9 Euro’ya yükseldi. Oda başı elde edilen gelir de 27.4 Euro’dan 27.3 Euro’ya geriledi. Antalya’da birkaç oteli bulunan gruplar, müşterileri tek bir otelinde konaklamaya yönlendirirken, diğer otellerinin faaliyetlerine ara verilmesi yönündeki uygulamalar devam etti. Bu da doluluklardaki düşüşün suni olarak daha az görünmesine neden oldu. ANKARA’DA %17.2’LİK DÜŞÜŞ Ankara Mart 2016 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 17.2 düşerek, yüzde 58.3 oldu. Geçen yılın mart ayında bu oran yüzde 70.3 olmuştu. Ankara’da ortalama günlük satılan oda bedeli 77.1 Euro olarak, 2015’e göre yüzde 9.6 düşüş gösterdi. Geçen yıl mart ayında bu oran yüzde 85.3 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 25.1 düşüş meydana geldi ve ve 44.9 Euro olarak ölçüldü. Bu rakam geçen yılın aynı ayında 60.0 Euro olmuştu. Ankara’da ilk üç aylık doluluk ise yüzde 55’e geriledi. Geçen yılın ilk üç ayında bu oran Ankara’da yüzde 63.5 olmuştu. Ortalama ünlük satılan oda bedeli geçen yılın ilk üç ayındaki 82.5 Euro’dan 78.8 Euro’ya; oda başı elde edilen gelir 52.3 Euro’dan 43.3 Euro’ya geriledi.
restaurant 38 hotel & hi-tech
gündem
İstanbul Turizm Haftası’nın
40.’sını Beykoz’da kutladı
Huzuru, yeşili ve doğasıyla şehrin nefesi Beykoz, bu yıl 15-22 Nisan 2016 tarihleri arasında kutlanan 40. Turizm Haftası’na ev sahipliği yaptı. Doğa gezileri, fotoğraf turları, cam şovları, yarışmalar ve uçurtma festivaliyle renklenen hafta kapsamında bir de Çalıştay yer aldı.
Beykoz: Fotoğraf Sergisi ile devam etti. Ardından Kanlıca İskelesi’nden kalkan tekne turuyla tüm ziyaretçilere unutulmaz bir Boğaz turu deneyimi yaşatılırken program Yuşa Tepesi- Cam Ocağı Vakfı- Polonezköy Tabiat Parkı ve Kelebek Çiftliği gezileriyle tüm hızıyla devam etti. 40. Turizm Haftası’nın 16 Nisan Cumartesi günü devam eden ikinci gününde Polonezköy Tabiat Parkı ve Kelebek Çiftliği’ne yönelik Amatör/Profesyonel fotoğrafçılık turu düzenlendi. Beykoz turizm potansiyelini artırmak amaçlı süren faaliyetler Turizm Haftası’nın üçüncü gününde Cumhuriyetköy’de düzenlenen Paintball karşılaşması ile devam etti. Ardından Beykoz sahilinde Balık Tutma Yarışması düzenlendi. Program bir sonraki gün Kanlıca Meydanı’na yapılan İSEM Esenler/ Gezi Yoğurt Yeme Yarışması ve Poyrazköy sahilinde düzenlenen Plaj Hentbolu müsabakası ile renkli ve coşkulu anlara sahne oldu.
T
urizm Haftası bu yıl zümrüt yeşili ormanları, asırlık medeniyetlerin izlerini taşıyan tarih mirası, görülmeye değer doğa köşeleri ve kültür mozaiğiyle, şehrin turizm gözdesi olmaya aday Beykoz’da kutlandı. Boğaziçi’nde Anadoluhisarı’ndan Anadolu Kavağı’na uzanan yalılarla süsü sahil şeridi, tarihi sokakları, 40’ı aşkın mesiresi, antik kaleleri, kasırları, Yuşa Tepesi, hoşgörü ve kardeşliğin simgesi tarihi Polonezköy’ü ve İstanbul’un gözde tatil köşesi Riva’sıyla Beykoz bugün geniş bir turizm destinasyonu sunuyor. NEDRET APAYDIN’DAN BEYKOZ’A TAM DESTEK Beykoz Belediyesi’nin katkılarıyla İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından düzenlenen hafta kapsamında çeşitli etkinliklerle Beykoz’un kültür ve doğa mirası ile gelişen turizm vizyonuna vurgu yapıldı. Ülke genelinde her yıl kutlanan Turizm Haftası’yla turizm bilincinin gelişmesi, iç turizmin canlanması ve turizm hareketlerine katılımın artması amaçlanıyor. Beykoz’un turizm potansiyelini artırması beklenen hafta kapsamında başta Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Muharrem Kaşıtoğlu ve İstanbul İl Kültür Turizm Müdürü Nedret Apaydın olmak üzere çok sayıda rehber, acenta ve basın mensuplarının katılımıyla ilçe turları, fotoğraf gezileri, cam şovları, yöresel yemek, balık tutma ve yoğurt yeme yarışmaları, uçurtma festivali, paintball ve plaj futbolu karşılaşmaları düzenlendi. Bu etkinlikler çerçevesinde yer alan Çalıştay’da ise “Beykoz’da Sürdürülebilir Turizm ve Çözümleri” masaya yatırılarak, ilçenin turizm dinamiğini artıracak öneriler gündem konusu olarak ele alındı. GEZİLERİ, TURLARI, YARIŞMALARIYLA UNUTULMAZ ANLAR YAŞATTI 40. Turizm Haftası Programı 15 Nisan Cuma günü Kanlıca Meydanı’nda gerçekleşen protokol konuşmaları ile başladı. Beykoz’u anlatan bir tanıtım filmi gösterimi ile devam eden akış, halk oyunları gösterisi ve Dünden Bugüne
ÇALIŞTAY’A EV SAHİPLİĞİ YAPTI Program çerçevesinde 21 Nisan Perşembe günü Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi- Konferans Salonu’nda Beykoz’da Sürdürülebilir Turizm ve Çözümleri konulu bir Çalıştay düzenlendi. Çalıştay’ı Anadolu Hisarı’nda yer alan Sabancı Öğretmenevi’ndeki yemek yarışması takip etti. İstanbul 40. Turizm Haftası’nın 22 Nisan Cuma günü gerçekleşen son gününde ise Beykoz Çayırı üzerinde Uçurtma Festivali düzenlendi.
restaurant 40 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Sheraton Grand İstanbul Ataşehir açıldı Cevahir Yapı’nın 80 milyon dolarlık yatırımı Sheraton Grand İstanbul Ataşehir 27 Nisan Çarşamba günü resmi açılışını gerçekleştirdi.
C
evahir Yapı tarafından, pek çok prestijli oteli bünyesinde bulunduran Starwood Grubu ile yapılan anlaşma doğrultusunda, İstanbul’un finans merkezi olarak yükselişini sürdüren Ataşehir’de gerçekleştirilen otel yatırımı Sheraton Grand İstanbul Ataşehir, 27 Nisan Çarşamba günü resmi olarak hizmete açıldı. 80 MİLYON DOLARA MALOLDU 80 milyon dolarlık bir yatırımla, iş ve toplantı oteli olarak konumlandırılan Sheraton Grand İstanbul Ataşehir, Sheraton markasının en üst segmenti olan, dünyadaki 25 “Sheraton Grand” arasında yerini aldı. Özellikle iş için seyahat eden ya da iş toplantısı düzenleyen konuklarını ağırlamayı planlayan Sheraton Grand İstanbul Ataşehir; 3000 m² alan üzerine kurulu ve bağımsız girişe sahip Sia Club Wellness & Spa’da da misafirlerine hizmet verecek. METİN: “ATAŞEHİR’DE DOĞRU BİR YATIRIM NOKTASINDAYIZ” Sheraton Grand İstanbul Ataşehir Genel Müdürü Soner Metin, otelin resmi açılışı nedeniyle düzenlenen basın toplantısında, Sheraton Grand İstanbul Ataşehir yönetimi olarak bölgedeki en iyi yemeği, en konforlu konaklama deneyimini
Soner Metin; otelin fark yaratan diğer olanaklarını da şöyle özetledi: “Konusunda uzman yerli ve yabancı terapistlerin danışmanlığında, ‘kişiye özel bakım’ konseptiyle hizmet veren Sia Club Wellness & Spa’nın yanı sıra fitness alanı içerisinde yer alan ve üstü açılıp kapanabilen havuzumuz, vereceği ayrıcalıklı hizmet ile öne çıkıyor.” ve kusursuz bir toplantı-etkinlik hizmeti sunmayı hedeflediklerini belirtti. Metin; Reşat Cevahir’in sahibi olduğu Cevahir Yapı’nın yatırım için Ataşehir’i tercih etmesinin ardındaki nedenleri de şöyle özetledi: “Ataşehir, yatırım için çok doğru bir yer. Devlet desteğiyle sıfırdan planlanarak oluşturulan Türkiye’nin ilk ve tek Finans merkezi projesi 2018 yılında tamamlanacak; bu sebeple kamu bankaları, ticari işletmeler, büyük şirketler, ofis ve konut projeleri Ataşehir’e odaklanmış durumda. Burası tamamen iş odaklı bir bölge. Bütün bunları topladığımızda Ataşehir’de büyük bir potansiyel gördük ve bunu güzel bir yatırıma çevirdik.”
MAKSİMUM ENERJİ VERİMLİLİĞİ UYGULAMALARI Önemle üzerinde durdukları diğer bir konunun enerji verimliliği sistemleri olduğunu ifade eden Metin; akıllı makineler ve akıllı teknolojilerle günümüzün modern, hızlı ve çevreye duyarlı yaşam biçimi ihtiyaçlarına yanıt verdiklerini belirtti.Otelin Ocak 2016’da açıldığını, ancak hedefledikleri hizmet kalitesine ve operasyonel mükemmelliğe ulaşana kadar resmi açılış için beklediklerini ifade eden Metin; “Yönetim personelimiz, olası sorunları tespit edip gidermek amacıyla bu süreçte otelde konakladı. Eksiksiz olabilmek adına yaptığımız bu denemeler neticesinde misafirlerimize daha iyi hizmet vereceğimize inanıyoruz” dedi.
165 ODALI Toplam 30.000 m² kapalı alana kurulu 27 katlı otel yatırımıyla, Anadolu Yakası’nın standartlarını yükselttiklerini belirten Metin; otele ilişkin detayları da şöyle aktardı: “Adalar ve Marmara Denizi manzarasına sahip, geniş hacimli ve yüksek tavanlı 165 modern misafir odamız bulunuyor. İleri teknolojiyle donatılmış, gün ışığı alan, ikiye bölünebilen 1084 m²’lik kolonsuz, ihtişamlı balo salonumuzla rakipsiz bir seçenek sunuyoruz. Bunun yanı sıra 13 toplantı odası, sigara içme alanları, 1000 m²’lik açık teras alanı, öğle ve akşam iş yemeklerinin vazgeçilmez adresi olmayı hedefleyen City Brasserie Restoran ve Teras Barımız ile konuklarımıza maksimum konfor vaat ediyoruz.”
AĞLAGÜL: “2020’YE KADAR 150 YENİ OTEL AÇMAYI HEDEFLİYORUZ” Toplantıda konuşma yapan Starwood Hotels and Resorts Türkiye Bölge Müdürü Sabine Dorn Ağlagül Starwood otelleri olarak Türkiye’nin gelişimine olan inancını bu ülkedeki yatırımlarına devam ederek gösterdiklerini belirtirken, Sheraton Grand Marka Direktörü Albert Bahar Sheraton Grand İstanbul Ataşehir ‘in ‘Sheraton Grand ‘ unvanıyla açılan ilk otel olduğunu ve 6 kıtada 500’e yakın oteli olan Sheraton zincirinin 2020 yılına kadar 150 yeni otel açmayı hedeflediğini söyledi.
İŞ OTELİNE YAKIŞIR TEKNOLOJİK ALT YAPI Bir iş oteli olarak internet bağlantısının kusursuz olmasına özen gösterdiklerini ve iki ayrı servis sağlayıcısından internet ağı oluşturduklarını belirten Soner Metin; toplantı salonlarında bulunan dokunmatik paneller sayesinde ısı, aydınlatma, projeksiyon ve perdelerin kontrol edilebildiğini ifade ederek otel konuklarının bu işlemleri tablet üzerinden de rahatlıkla yapabildiğinin altını çizdi. STARWOOD SADAKAT PROGRAMI İLE FARKLILAŞACAK Farklılaşacakları en önemli alanlardan birinin de dünyada en çok üyesi bulunan, en fazla fayda ve imkân sağlayan Starwood Sadakat Programı (SPG) olacağına dikkat çeken
restaurant 42 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Choice Hotels International Ortadoğu’ya giriyor Dünyanın en büyük otel zincirlerinden Choice Hotels International, Equinox Ventures Ltd. ile imzaladığı anlaşma ile 2021’e kadar Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da Clarion, Comfort ve Quality markalarıyla 25 otel açacak.
D
ubai merkezli otel geliştirme ve yatırım danışmanlığı şirketi Equinox Group Ltd. ve Ortadoğu’nun en önemli turizm şirketlerinden Al Tayyar Travel Group’un ortak girişimiyle kurulan Equinox Ventures Ltd. ile Choice Hotels arasında imzalanan anlaşmaya göre, Choice Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da 2021’de 25 otel ve 8 bin odayla hizmet verecek. PEARCE: “ORTA SEGMENTLİ OTELLERİMİZLE BÖLGENİN İHTİYACINI GİDERECEĞİZ” Choice’un uluslararası operasyonlarından sorumlu başkan yardımcısı Mark Pearce, Equinox Group ve Al Tayyar Travel Group yaptıkları anlaşmadan duydukları memnuniyeti dile getirdi. İmzalanan anlaşma ile Choice’un Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da var olması ve hızlı büyümesi için önemli bir platform oluşturduklarını ifade eden Mark Pearce, “Dünyanın önde gelen turizm araştırma şirketi Phocuswright, Ortadoğu seyahat endüstrisinin 2014’te 71,8 milyar dolar olan büyüklüğü, 2017’de 98 milyar dolara yükseleceğini söylüyor. Aynı araştırmada Ortadoğu’nun turizm ve seyahat alanındaki pazar açığının orta bütçeli konaklamada olduğu ifade ediliyor. Choice’un marka itibarı ve global hizmet anlayışını, iş ortaklarımızın bölgesel deneyimleri ve altyapıları ile birleştirerek orta segmente hitap eden Clarion, Comfort ve Quality markalı otellerimizle bölgedeki ihtiyacı gidereceğiz” diye konuştu. Equinox Group Ltd. Yönetim Kurulu Başkanı Shuja Zaidi,
Ortadoğu’da turizm ve otelcilik alanında yeni büyüme ve genişleme dalgasının orta segmentte olmasını öngördüklerini söyledi. Shuja Zaidi, orta segmentteki büyüme beklentisine paralel olarak bu alandaki uzmanlığıyla öne çıkan ve dünyanın en büyük otel zincirlerinden Choice Hotels International ile ortaklık yaptıklarını ifade etti. Al Tayyar Travel Group İcra Kurulu Başkanı Abdullah Aldawood ise, “Küresel bir oyuncuyla yaptığımız bu işbirliği Ortadoğu’daki orta segmentte bulunan önemli bir açığı kapatacaktır. Choice ve dünyaca tanınmış markaları ve Equinox Group Ltd.’nin bölge bilgisi ve uzmanlığıyla seyahat sektöründeki gücümüzü daha da artıracağız” dedi. İSTANBUL’DA ÜÇ, KAHRAMANMARAŞ’TA 1 OTELLE HİZMET VERİYOR Choice Hotels son altı ay içinde Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’daki büyüme hedeflerine paralel olarak Almanya, Avusturya ve Macaristan’da Comfort ve Quality markaları altında 19 otel, Belçika’da ise çok sayıda yeni otelin yapılması için anlaşma imzalandı.Şu anda Frankfurt ve Düsseldorf’ta açtığı Comfort markalı iki oteliyle Almanya’daki varlığını büyüten Choice Hotels, İngiltere ve Fransa’da ise üst segment markası Ascend Hotel Collection ile iki yeni otel açtı. Choice Hotels stratejik öneme sahip gördüğü ve 2014 yılında ilk kez girdiği Türkiye pazarında ise Clarion markasıyla İstanbul’da üç, Kahramanmaraş’ta 1 otelle hizmet veriyor.
restaurant 44 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Park Dedeman Bostancı Otel açıldı Dedeman Grubu’nun İstanbul’daki 4’üncü oteli Park Dedeman Bostancı, Mayıs 2016 itibariyle misafirlerini ağırlamaya başladı.
D
edeman Grubu’nun yeni oteli Park Dedeman Bostancı’nın açılışı 4 Mayıs’ta gerçekleştirildi. Otelin açılışıyla birlikte Dedeman ve Park Dedeman markaları ilk kez Bostancı’da yan yana hizmet vermeye başladı. Dedeman Grubu, 2016 yılında açılışını yaptığı ilk oteli Park Dedeman Elazığ’ın ardından Park Dedeman Bostancı’nın açılışıyla birlikte iş dünyasına özel hizmet anlayışını ulaşım kolaylığı ile birleştirerek keyif ve konforu bir arada sunuyor. Profesyonel ekibiyle hizmet veren Park Dedeman Bostancı, tümü gün ışığı alan 110 Superior odada hizmet verecek. Odalarda çay ve kahve ikramının yanı sıra ütü ile ütü masası, duşakabin, Led TV, ergonomik kasa ve çalışma masasının bulunduğu odalarda misafirlerin tercihine göre sigara içilmeyen oda seçenekleri de bulunuyor. ÇEVRE DOSTU Ulaşım ağının merkezinde bulunan Park Dedeman Bostancı, sahip olduğu Yeşil Yıldız sertifikası ile çevre dostu yapısı ve modern mimarisiyle şehir otelciliğinin örnek yapılarından biri olarak öne çıkıyor.
YENİ LEZZET MEKANI: PARK RESTAURANT Klasik Türk mutfağı öğelerinin başarıyla kullanıldığı Park Restaurant’ta, ızgara ürünlerinin göz doldurduğu menüsünde klasikleşmiş yerel tatların yanı sıra dünya mutfağından da lezzetler sunuluyor. Eşsiz meze tabaklarıyla iştahları kabartan Park Restaurant, 86 kişilik kapasitesiyle hizmet veriyor. YEPYENİ BİR DENEYİM: LOBBY BAR Anadolu Yakası’nın tercih edilen lokasyonları arasında yer alacak olan Lobby Bar’ın, enerjik tasarımı ve zengin içecek menüsü ile güne sıcak bir içecekle başlayabilir ya da günün yorgunluğunu güzel bir kokteyl ile atabilirsiniz. KUSURSUZ DAVET VE TOPLANTILAR İÇİN İDEAL Tamamı gün ışığı alan 127 m2 ve 64 metrekarelik kullanım alanına sahip Pisagor 1 ve Pisagor 2 isimli iki toplantı salonu ile Park Dedeman Bostancı, iş toplantıları ve özel davetler için misafirlerine kusursuz bir ortam sunuyor. Farklı etkinlik çeşitlerine göre düzenlenebilen toplantı salonları ve son teknoloji ses ve ışık ürünleriyle her türlü organizasyonda profesyonel ve güler yüzlü ekibi ile kusursuz bir hizmet sağlıyor. Otelde sunulan hizmetler arasında; 24 saat karşılama ve danışma, havaalanı transferi, çamaşır yıkama ve kuru temizleme, oda temizleme, otopark, fitness merkezi, iş merkezi, araba kiralama servisi ile döviz işlemleri ve emanet kasa yer alıyor. Ayrıca otelde elektrikli araçlar için şarj cihazı da bulunuyor. Bunların dışında ücretsiz internet hizmetinin sunulduğu Park Dedeman Bostancı’da sunulan iş hizmetleri arasında ise ücretsiz internet erişiminin yanı sıra bilgisayar, ofis malzemesi, fotokopi ve faks hizmetleri bulunuyor. Park konseptinin vazgeçilmez bir parçası olan
ve lobide günün her saati mini market olarak hizmet veren Park Kantin’de, sandviç, çerez, çikolata gibi atıştırmalıklar ile alkollü/alkolsüz içecekler ve kişisel bakım ürünleri gibi otel misafirlerinin gereksinim duyabilecekleri ürünler bulunuyor.
restaurant 46 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Fraser Place Antasya Istanbul açıldı Ant Yapı, Anadolu Yakası’nın yeni ticari ve merkezi bölgesi Ümraniye’de inşa ettiği Fraser Place Antasya Istanbul’da konuklarını ağırlamaya başladı.
A
nt Yapı’nın turizm yatırımları arasına Fraser Place Antasya Istanbul da katıldı. Antmare Otel AlaçatıÇeşme, Radisson Blu Hotel Istanbul Asia-Ataşehir ve Fraser Place Anthill Istanbul-Bomonti –Şişli’den sonra İstanbul’daki ikinci lüks servisli daireler konsepti ile hayata geçirilen Fraser Place Antasya Istanbul’un tamamlanması ile birlikte Ant Yapı’nın yurt içindeki turizm yatırım projelerinin toplam değeri 250 milyon dolara ulaştı. Ant Yapı’nın Fraser Place kapasitesi ise 80 birimlik Fraser Place Antasya ve önceki yatırımı 120 birimlik Fraser Place Anthill ile beraber 1+1 ve 2+1’lik toplam 200 birime ulaşmış oldu. Fraser Place Antasya Istanbul’un açılışı için 20 Nisan 2016’da düzenlenen törene, Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, Frasers Hospitality EMEA Bölgesi CEO’su Guus Bakker ve Fraser Place Istanbul Genel Müdürü Cyril Warsono katıldı. OKAY: “7 YILDIZ KALİTESİNİ ANADOLU YAKASI’NA TAŞIYORUZ” Fraser Place Antasya Istanbul’un; Anadolu Yakası’nın yeni ticari ve merkezi bölgesi Ümraniye’de, bu yıl açılacak metro hatları ile beraber birinci, ikinci ve çok yakında hizmete girecek olan üçüncü köprü bağlantı yollarına çok yakın bir mesafede konumlandığının altını çizen Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, “Ant Yapı olarak bundan beş yıl önce dünyanın dev konaklama grubu Frasers Hospitality
ile birlikte Bomonti’de ilk lüks servisli residence daireler konseptini Fraser Place Anthill ile hayata geçirmiştik. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz Fraser Place Antasya Istanbul ile 7 yıldızlı otel konforunu Anadolu Yakası’na da getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. “TURİZM YATIRIMLARINA DEVAM” Ant Yapı olarak turizm yatırımlarına devam ettiklerini hatırlatarak, “Alaçatı’da yer alan Antmare ve İstanbul Ataşehir’de bulunan Radisson Blu otelleri ve Fraser Place Anthill ve Antasya konseptlerine ek olarak yeni turizm yatırımları da yapmayı planlıyoruz ” dedi.
restaurant 48 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Cloud.7 Hotels resmen açıldı
Cloud.7 Hotels, ‘Akıllı ev’ konseptindeki ilk otelini 21 Nisan 2016 tarihinde Bakırköy’de hizmete açtı.
Y
enilikçi ve bağımsız otel zinciri Cloud.7 Hotels, ‘akıllı ev’ konseptindeki ilk otelini kozmopolit ve hareketli metropol İstanbul’da açtı. Cloud.7 Hotels CEO’su Marloes Knippenberg’in de katılımıyla 21 Nisan Perşembe günü gerçekleşen ve tüm gün boyunca devam eden kutlama organizasyonunda davetliler otelin 7 farklı odasında ve terasında gerçekleşen özel etkinliklerle keyifli anlar yaşadı. İstanbul Boğazı’na yürüme mesafesinde olan Cloud.7 Ataköy Marina, uygun bir bütçeyle, modern bir tasarım ve tarzı bir arada arayan, aynı zamanda da şehri gerçek bir yaşayanı gibi deneyimlemek isteyen günümüzün dinamik ve dünyaya meraklı gezginleri için tasarlandı. TÜZÜNGÜVEN: “YEDİNCİ DUYUYA HİTAP EDİYORUZ” Cloud.7 Hotels’in resmi açılışında bir araya geldiğimiz
Otel Genel Müdürü Sumru Tüzüngüven, Cloud. 7 Hotels’in dünyadaki ve Türkiye’deki ilk otelini İstanbul Bakırköy’de açmaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek, oteli şu sözleriyle anlatıyor: “Otelimize ismini veren ‘Cloud Seven’, cennetin bir katı, bulutun yedinci hanesi anlamına geliyor. Bizim içinse anlamı, hizmetlerimize kattığımız ‘yedinci duyu’ misyonu… Bu sayede teknolojik ve akıllı otel özelliğimize de bir vurgu yapıyoruz.” BİR RESEPSİYON DESKLERİ BİLE YOK! 18-35 yaş aralığında, genç ve kendini genç hisseden herkesi hedef kitle olarak belirlediklerini belirten Tüzüngüven, bu özelliklerini otelin tüm uygulama ve hizmet alanlarına yansıttıklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Burada bir resepsiyn deskimiz bile yok. Check-in, check
out yapmak için kuyrukta beklemiyorsunuz. Tıpkı evinize girermişcesine sadece bir telefon aplikasyonuyla kapınızı okutup odanıza girebiliyorsunuz. Bunu da 7/24 size refakat eden Mr. & Mrs. Cloud ile yapıyorsunuz.” JEAN PANTOLON VE T-SHIRT’LU MR.&MRS. CLOUDLAR Bu kadar da değil! Yolu Cloud. 7 Hotels’den geçenler bir kez de, otelde çalışan personelin kıyafetlerinden ötürü şaşırıyor. Çünkü bu otelde görev yapan Mr. 6 Mrs. Cloud’lar konuklarını klasik personel üniformalariyla değil, bildiğiniz jean pantolon ve t-shirt ile karşılıyor. CLOUD.7’LER İKİ YILDA 16’YA TAMAMLANACAK Otelin İrlandalı yatırımcısı, aynı zamanda House Otelleri’nin de ortağı olduğunu belirten Tüzüngüven, “Kendisi Türkiye’yi çok sevdiği için burada Cloud. 7 Hotels ile ikinci bir yatırımı hayata geçirme kararı aldı ve yarım milyon doları aşan bir bedelle bu işletmeyi yeni bir konsept olarak İstanbul turizmine dahil etti. Türkiye’deki yatırımlar çok iddialı devam edecek. Şirketimiz iki sene içinde 16 otele tamamlamayı düşünüyor. Bunlardan belki iki tanesi daha İstanbul’da açılacak. Şu anda bir tanesinin imzası atılmak üzere” diyor. HEM İÇE HEM DE DIŞA DÖNÜK YAŞAM İÇİN BİR TASARIM Cloud.7 Hotels hem içe dönük hem de dışa dönük karşıt iki insan doğasının isteklerini aynı anda karşılamak üzere tasarlandı. Rahat ve akıllı “cloud”lar (yani odalar) renkli tasarlanmış sosyal alanları ve yerellik hissini akıllı teknolojiler yardımıyla bir araya getiriyor. RAHAT VE AKILLI “CLOUD” ODALARI Akıllı Cloud odaları konuklarına İstanbul’un hareketli bir gününün tatlı yorgunluğunu atmak için sıcak bir ev ortamı sunuyor. Odalarda son teknolojiyle ağa bağlanma,
deneyimleri paylaşma ya da dünyadan kendini soyutlama olanağı bir arada sunuluyor: Konforlu yatak ve yastıkları, Bluetooth hoparlörlü yağmur duşları, odalarda hızlı ve ücretsiz (tüm otel genelinde de) Wifi bağlantısı, “telsiz” akıllı telefonlar, Cloud.7 personeline 7/24 WhatsApp ile erişim, odaya anahtarsız giriş ve misafirlerin cihazlarıyla uyumlu akıllı teknolojiler bunlardan bazıları. Cloud.7 gezginleri, akıllı online check-in ve check-out, resepsiyonsuz lobi alanı, 7 gün 24 saat açık olan spor salonu ile konukların kendi programlarını kendilerinin belirlemesine olanak sağlıyor. YEREL, SOSYAL VE SÜRDÜRÜLEBİLİR Cloud.7, özel seçilmiş sağlıklı ve doğal yöresel lezzetleriyle, yeni kuşak kent sanatçılarıyla yaptığı işbirlikleriyle ve bu sanatçıların eserlerini uygun fiyatlarla online sipariş etme yoluyla ya da İstanbul’da Suriyeli göçmenlerin yaşam koşullarını geliştirmek için Zeytin Ağacı Kadınları’nın Elişi Kolektifi gibi yerel girişimleri destekleyerek kentin bir sakini olma hissini yaşatmayı hedefliyor.
restaurant 50 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Watergarden İstanbul 29 Temmuz’da açılıyor Ziylan Gayrimenkul tarafından hayata geçirilen; dünyanın en büyük gastronomi, eğlence ve kültür merkezi Watergarden İstanbul, 29 Temmuz 2016’da kapılarını açmaya hazırlanıyor.
W
atergarden İstanbul’un bünyesinde yer alan, yemeiçme ve eğlence dünyasının önde gelen markalarının temsilcileri, Ziylan Gayrimenkul’un ev sahipliğinde düzenlenen kahvaltıda buluştu. Buluşmaya Mehmet Ziylan, Fuat Akça, Aykut Büyükekşi, Cihan Kamer, Muzaffer Yıldırım, Mert Fırat, Abdullah Kavukçu, Engin Mepa, Abdullah Burnaz, İlhan Günay, Cüneyt Asan, İzzet Çapa, Ercüment Alptekin gibi iş ve sanat dünyasından isimler katıldı. MUTLU: “PROJEMİZE VE ÜLKEMİZE GÜVENİYORUZ” Türkiye’de sosyal yaşama yön verecek, dünya çapında bir ilke imza atan Watergarden İstanbul hakkında marka temsilcilerine bilgi veren Ziylan Gayrimenkul Genel Müdürü Mehmet Mutlu, “Yaklaşık 11 ay önce, 1 Haziran 2015 tarihinde burada temel atmıştık. Bugün artık dekorasyon için yer teslimi yapabilecek aşamaya geldik. İstanbul’un ve Türkiye’nin şehre ve ülkeye değer katan böyle projelere ihtiyacı var. Watergarden İstanbul da bu projelerden biri olacak. Projemize ve ülkemize güveniyoruz” şeklinde konuştu. Watergarden İstanbul Genel Müdürü Tolga Alişoğlu ise, marka temsilcilerine seslenerek, “Watergarden’la Türkiye’de hatta dünyada bir ilki gerçekleştirmek hepimiz ve ülkemiz adına büyük bir gurur. 2016 yazında sürprizlerimizle karşınızda olacağız” dedi. GASTRONOMİ, EĞLENCE VE KÜLTÜRÜN ODAĞI OLACAK Türkiye’nin ilk gösteri havuzu, 4 bin kişilik etkinlik alanı, Türkiye’nin eşsiz lezzet durakları, tadı hep damağımızdaki
yöresel tatlarını barındıran Nostalji Sokağı, Taze Pazar’ı, 15 bin metrekare içinde farklı türlerdeki bitkilerin ve ağaçların bulunacağı Şehir Parkı, önemli kültürel aktivitelere ev sahipliği yapmaya hazırlanan tiyatrosu, 11 salonluk sineması, müzik ve spor kulüpleri, çocuk alanları ve etkinlikleriyle Watergarden İstanbul, Avrupa’nın en büyük gastronomi, eğlence ve kültür merkezlerinden biri olacak.
restaurant 52 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
San Clemente Palace Venedik, Kempinski Grubu’na katıldı Kempinski Otelleri, Permak Group’un yatırımcısı olduğu Venedik Lagünü’ndeki San Clemente Palace Otel’in devrini 24 Mart 2016 tarihinde yaptığı açılışla resmen duyurdu.
E
konomik şehir otelciliği alanında Türkiye’nin ilk ve tek gayrimenkul yatırım ortaklığı olan Akfen Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) yatırımlarını hizmete açmaya devam ediyor. Akfen GYO, İstanbul’un en eski ticaret merkezlerinden biri olan Karaköy’ün merkezinde beş yıldızlı olarak yatırımını gerçekleştirdiği 200 odalı Novotel İstanbul Bosphorus’u (Karaköy) 16 Şubat tarihi itibariyle hizmete açtı. ACCOR TARAFINDAN İŞLETİLECEK Tarihi Yarımada manzarasının yanı sıra kültürel ve sanatsal etkinlikler ile gün boyu canlılığını koruyan bir bölgede hizmete açılan Novotel İstanbul Bosphorus, şirketin stratejik ortağı ve Avrupa’nın lider otel işletmecisi Accor Grubu tarafından işletilecek. Novotel İstanbul Bosphorus’un hizmete açılmasının ardından açıklamalarda bulunan Akfen GYO Yönetim Kurulu Başkanı Süha Güçsav, Novotel İstanbul Bosphorus gibi son derece önemli bir yatırımı sektöre kazandırdıkları için çok mutlu olduklarını ifade ederek, “Otelimiz, Türk ve dünya mutfağının en lezzetli örneklerini sunan restaurantı ve misafirlerinin konforu için sunulan tüm özellikleri ile turizm sektörü açısından bölgenin cazibe merkezi olan Rıhtım Caddesi üzerinde bulunuyor. Tarihi Yarımada’ya, Galata Kulesi’ne ve Boğaz’a yürüme mesafesinde olan bu son derece modern tesis için, yaklaşık 120 milyon TL tutarında yatırım yaptık” dedi. YIL İÇİNDE OTEL SAYISI 20, ODA SAYISI 3.628 OLACAK Güçsav, sözlerine şöyle devam etti: “Sahip olduğumuz iş modeli ve
Accor Grubu ile yaptığımız stratejik iş birliği kapsamında 10 yıl gibi bir sürede Türkiye, Rusya ve KKTC’de 19’u operasyonel, 1’i inşaat aşamasında olan toplam 20 otelden oluşan bir portföye ulaştık. Büyüme hedeflerimiz kapsamında İstanbul’da hayata geçirdiğimiz bir diğer önemli projemiz 200 odalı İbis Otel Tuzla’nın da inşaatı devam ediyor. Bu yatırımımızı da yılın ikinci çeyreğinde hizmete açmayı planlıyoruz. Böylece, yıl içinde portföyümüzdeki otellerin tümü operasyona geçmiş olacak ve faal otel sayımız 20’ye, oda sayımız ise 3.628’e ulaşacak ”dedi.
restaurant 54 hotel & hi-tech
yeni yatırımlar
Gıda 360’dan Antalya’ya büyük yatırım Ev dışı tüketim sektörünün öncü ismi Gıda 360, kurduğu 3 bin metrekare kapalı alana sahip deposu ile artık Antalya’daki markalara da hizmet veriyor.
B
TA bünyesinde yer alan ev dışı tüketim sektörünün yenilikçi şirketi Gıda 360, hizmet ağını genişletmeye devam ediyor. Hedefi sürdürülebilir büyümeyle Türkiye’nin pek çok noktasına 360 derece hizmet sunmak olan ve yeni yatırımını turizmin kalbinin attığı Antalya’ya yapan Gıda 360, turizm şehrinde 3 bin metrekare kapalı alana sahip deposu ile bölgedeki oteller, cafe ve restoranlar, catering firmaları gibi ev dışı tüketim sektöründe hizmet veren markalara tedarikten lojistiğe, hammaddeden tüketiciye sunulan servise tüm süreçlerde tek bir noktadan ulaşma kolaylığı sunuyor. CEBECİ: “TÜRKİYE’DEKİ KAPSAMA ALANIMIZI %73’E ÇIKARDIK” Antalya, sayısız otel zinciri ve müşteri profiliyle ev dışı tüketim sektörünün öncü illerinden biri söyleyen Gıda 360 Genel Müdürü Deniz Cebeci, “Ev dışı tüketim pazarından en çok payı alan iller sıralamasında İstanbul’dan sonra
ikinci sırada yüzde 17 ile Antalya yer alıyor. Yaşanan olumsuzluklara rağmen, sürdürülebilir ve geleceğe odaklanmış bir yapıyla yatırım yapma kararı aldık. 2014 Ocak ayında İstanbul’da başlayan faaliyetimizi, 2016 Mart başında Antalya ve İzmir’e de taşıyarak ülke genelinde kapsama alanımızı yüzde 73’e çıkardık” dedi. DEPO YÖNETİMİ SİSTEMLİ “Her şey tek seferde, tek fatura ve tek tedarikçiyle” anlayışıyla şirketlere planlama, tedarik, ithalat ve ihracat, dağıtım, danışmanlık alanlarında hizmet veren Gıda 360’ın Antalya bölgesinde faaliyet gösteren deposu 3.000 metrekare kapalı alana sahip. Kuru, +4 ve -18 üç farklı rejimden oluşan Gıda 360 deposu turizm noktalarının merkezinde bulunuyor. Gıda 360’ın tedarik zincirinin en önemli özellikleri arasında markaların stoklarını gerçek zamanlı takip etme ve doğru zamanda, ihtiyaç duyulan kadar tedarik etmeyi sağlayan “depo yönetimi sistemi”nin bulunması yer alıyor.
restaurant 56 hotel & hi-tech
iş’te kadın
Başarısında satış var
Eylem Atalay Hem genç olacaksın hem sahip olduğun o dinamizm, heves ve donanımla tüm güzel enerjini çok sevdiğin bir yola adayacaksın… Hep daha fazlasını isteyecek; kararlı, sabırlı, planlı ve adil olacaksın… Tıpkı 10 Karaköy a Morgans Original’ın çiçeği burnunda Genel Müdürü Eylem Atalay’ın serüveni gibi…
Ö
nce satış pazarlamaya gönül verdi, uzun kariyer yıllarını bir oteli satmak ve pazarlamak üzerine kurguladı. Sonra ansızın gelen bir teklifle kendini operasyonun başında buldu. Şimdilerde 10 Karaköy a Morgans Original’ın genel müdürlüğünü üstlenen Eylem Atalay, sektöre giriş serüvenini, satış pazarlamaya nasıl gönül verdiğini ve ilk genel müdürlük deneyimini samimi bir söyleşi ile paylaştı… Eylem Hanım, otel sektörüne girmeye nasıl karar verdiniz? Otelcilik benim için ilk, okul dönemiyle başladı. Ben Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü mezunuyum. Hatta bölümün ilk mezunlarındanım. O dönem iki yıllık olan bölüm ilk kez dört yıllık bir programa dönüştürülüyordu. Bu herkesin olduğu gibi benim de çok ilgimi çekti, hemen tercih listeme yazdım ve de kazandım. Aslına bakarsanız turizm – otelcilik o güne kadar aklımda olan bir şey değildi. Belki bir miktar amcalarımın turizmci olmalarının bunda etkisi olmuş olabilir. Neticede insan bilmediği bir sektöre belli bir mesafede durabilir. Ama aileden birileri o işi yaptığında haliyle etkilenirsiniz. Benim de çocukluğumun önemli bir kısmı amcalarımın çalıştığı otellerde yaz tatilleriyle geçtiği için otelciliğe bir aşinalığım vardı tabii. Her ne kadar bu mesleğe okulum sayesinde adım atmış olsam da sanırım o yaz tatillerimin bende bıraktığı izler de vardır.
O çocuk yaşınızda en çok neyin cazibesine kapılmış olabilirsiniz? Herhalde hareketliliği, yüksek temposu, son derece canlı, dinamik ve iletişime açık bir iş olması beni etkiledi. Dediğim gibi ne çocuk yaşlarımda ne de ilk gençlik dönemlerimde kafamda otelcilikle ilgili çok büyük hayallerim belki yoktu. Asıl hayallerimin yeşermeye başladığı dönemler, ilk staj yıllarım oldu. Onu da şöyle anlatayım, Turizm İşletmeciliği bölümümüzün en güzel tarafı, iki yıl üst üste zorunlu staj fırsatı sunmasıydı. Bu bir öğrenci için sektörün uygunluğunu gözlemleme olanağı demekti. Benim için de çok iyi bir fırsattı. İlk stajımı Intercontinental Otel’in İnsan Kaynakları bölümünde, ikinci stajımı ise Hyatt Regency Otel’in Satış Pazarlama departmanında yaptım. Kendime iki farklı marka, iki farklı departman hedefi koymuştum. İkisi de çok cazip alanlardı. Otelciliği sevmem için bana yeşil ışık olmuşlardı. Evet bu işe devam edecektim, orası kesindi. Ama hangisi olur net bir şekilde karar veremiyordum. Özellikle Satış Pazarlama stajımdan sonra düşüncelerim daha bir netleşmeye başladı. Çünkü bu bölüm İnsan Kaynakları’na göre çok daha dinamik ve rutinlikten uzaktı. Ve o stajdan sonra “ben bu alanda çalışmalıyım” diye kesin kararımı vermiştim. Kesin kararla yürüdüğünüz o yol size satış pazarlamanın dönemsel aktifleri, stratejik planlamaları, yapısal ve
yönetimsel kaideleriyle mesleki kariyerinize neler kattı, geleceğe yönelik neler vaad etti? O dönem benim en büyük şansım, iyi bir ekiple çalışıyor olmam oldu. 2000 yılında başladığım Hyatt Regency Otel’in muazzam bir satış kadrosu vardı. Hatta birçoğu halen bu sektörde devam ediyor. Onlardan etkilendim herhalde en çok da. O dönemki yöneticilerim; Haluk Özdoğan ve Ömür Yeker ile iş hayatına başlamış olmak kadar otelin marka değeri, satışın dinamikleri, hızla değişen stratejiler, fiyatlandırma ve pazar istatistikleri, kısaca hareketliliği de beni çok heyecanlandırdı. O yüzden de yoluma kesin bir kararla bu alanla devam etmek istedim.Akabinde stajyer olarak başladığım otele bu defa Pazarlama Koordinatörü olarak girdim. Bir yıl kadar o görevi yaptım ama aklım hep satıştaydı... “Satışçı olmalıyım satışçı olmalıyım” dediğimi hatırlıyorum hep.Ama maalesef satış ekibinde açık bir pozisyon yoktu. Ben de karşı komşumuz Intercontinental Otel’in satış bölümüne geçiş yaptım.Ben kurumsal satış kökenliyim. O dönemde InterConti’ye başladığımda, otelin satış ofisinde üç ayrı bölümde pozisyon açığı vardı. Ben kurumsal satışı seçtim. Çünkü onlar hep sahadadır, müşteriyle sıcak temasta bulunur. Diğerleriyse daha çok ofiste çalışırlar. Ben seçimimi direkt müşteriyle yüz yüze olmaktan yana kullandım. Intercontinental’de beş yıllık bir deneyimim var. İlk satış temsilcisi olarak başlayıp, daha sonra departman müdürlüğüne kadar yükseldim. Belliki kurumsal satışla güçlü bir gönül bağınız oluşmuş. Peki satış pazarlama kariyerinizde ilk çığırı ne zaman açtınız? Beş yıl kurumsal satış için yeterli bir süre diye düşünmeye başladım. Kendimi satışın diğer alanlarında da geliştirmem gerektiğini biliyordum. O dönemde Marriott Türkiye’deki ilk otelini, Anadolu Yakası’nda Marriott Asia’yı açıyordu ve ilk otel açılış deneyimimi de Marriott Asia’ya geçerek yaptım. Orada kıdemli satış müdürüydüm, sadece kurumsal satış değil; diğer segmentlerle de ilgilendim. Satış pazarlamada ilerlemek anlamında ilk çığır benim için aslında orada açıldı. Çünkü sadece kurumsal değil bütün diğer segmentlerinde çalışmaya başlamış oldum artık. Üstelik ilk açılış oteli deneyimimdi, çok heyecan vericiydi. Bütün otelciler “bebeğim gibiydi” derler yan hani, onun çok doğru bir söylem olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bebeğiniz gibi oluyor. VE HER ŞEY BİR TANIŞMA KAHVESİYLE BAŞLADI Marriott Hotel Asia’yı tam açtık, çok da mutluyum, Four Seasons Bosphorus’tan bir telefon geldi. Oradaki hikayem bir tanışma kahvesiyle başladı. Benim için çok zor bir karar oldu. Neticede Marriott Asia, çok mutlu olduğum bir otel, elimde doğmuş bir bebek, yeni açıyoruz. Bir taraftan da Four Seasons markası, üniversitede okurken bütün ödevlerimizin, projelerimizin bazını oluşturan, başarı hikayelerinin sahibi bir marka, bütün o güzel örneklerin verildiği rüya şirket… Düşünsenize, İstanbul’da yıllar sonra ikinci otelini açıyor. Teklif, Kurumsal Satış Müdürlüğü üzerine geldi. Aslında kariyerime bakıldığında belki bir adım geri gitmek gibi
değerlendirilebilirdi. Çünkü tekrar kurumsal satışa dönmüş oldum. Ama söz konusu Four Seasons olunca reddedemiyorsunuz. Üstelik 10 yıl gibi bir süre şehirde beklenen bir proejydi Boğazdaki oteli.Burada çok enteresan bir hikaye de anlatmak isterim size. Ben Boğaziçi Üniversitesi’nin son sınıfındayken Yatırım dersimizin final sınavında, Atik Paşa Yalısı’nın (şimdiki Four Seasons Bosphorus) fizibiletisini yapmıştık. Daha o zamanlar Four Seasons’ın f’si yok.. O zaman o çalışmayı yaparken 10 yıl sonra o otelin açılış ekibinde yer alacağım ve Four Seasons markası ile açılış yapacağım hiç aklıma gelmemişti. Benim için çok hoş bir anıdır. Four Seasons’la birlikte ilk kez lüks segment ile tanıştım. Daha önce hep şehir otellerinde deneyimlerim olmuştu. Çok farklı tabii… Misafir profili çok farklı, tüm misafirleriniz VIP, hepsi kendini çok özel hissetmek istiyor, hayatlarının en özel event’lerini orada gerçekleştiriyor. Çok büyük şirketlerin 50. Yıl kutlamalarına, yeni şirketlerin açılışlarına, çok büyük devlet zirvelerine tanıklık ediyorsunuz. Tabi bu durum zaman zaman yıpratıcı da oluyor. Beklentisi yüksek misafir bazen sizi yorabiliyor ama bu da benim için çok keyifli ve önemli bir deneyimdi. Yedi yılım orada geçti. Satış Direktör Yardımcılığına kadar yükseldim. SEKTÖRDE YENİ VE FARKLI ARAYIŞLAR… Ama bir vakit sonra farklı arayışlar içinde buldum kendimi. Nihayetinde uzun soluklu bir satış maratonuydu benimkisi. O dönem Bodrum’daki JW Marriott Oteli’nin açılış fırsatı önüme çıktı. Yine bir açılıştı ama benim için kolaylaşmaya başlayan bir operasyon alanıydı. Yine de teklifi kabul ettim. Nihayetinde ilk kez resort deneyimi elde edecektim. Bunu özellikle yapmak istedim çünkü o güne dek hep şehir otelciliği yapmıştım. Ama bir talihsizlik oldu, yatırımcı firma ve marka işbirliğini açılıştan hemen sonra bitirdi. Her şeye rağmen o yedi aylık süreç resort otelcilikte deneyim elde etmem anlamında benim için kazançlı olmuştur. Çünkü o sayede pek çok yeni şey öğrendim. 10 Karaköy a Morgans Original hikayesi nasıl başladı? İstanbul’a döndüğümde 10 Karaköy Morgans Original’in Turizm Danışmanlığı’nı yapan Kerem Tümay aracılığıyla görüşmeye davet edildim. İlk otel müdürlüğü unvanını da burada almış oldum.Çok keyifli gidiyor tabii. Bunca yıl satış pazarlama yaptıktan sonra operasyonun içinde olmak çok keyifli geliyor bana. Bu sayede otel içindeki farklı dinamikleri de görüyorsunuz. Ayrıca ilk kez butik bir otelde çalışıyorum. Daha öncekilerin hepsi çok daha büyük operasyonlardı. Karaköy’de olmak da benim için önemli. Burası çok özel bir yer. Biz burada bütün enerjimizi Karaköy’ü anlatmaya veriyoruz. Çünkü bölge yurtdışında hala çok az biliniyor. “Anlatıyoruz” derken, satış pazarlamadan kopamadınız anladığım kadarıyla. Aynen, otel müdürü oldum ama hala satış pazarlamadan kopabilmiş değilim. Satış pazarlamayı çok seviyorum ve gerçekten otelin kalbi diye düşünüyorum. Çünkü
restaurant 58 hotel & hi-tech
iş’te kadın
dolduramadığınız bir otelde operasyon söz konusu olamıyor. Oteli doldurduktan sonra operasyonel zenginliğinizi geliştirmeye çalışıyorsunuz. Son yıllarda şöyle bir trend var, birçok otel satış pazarlama kökenli genel müdürleri tercih etmeye başladı. Bunun da sebebi, oteller çoğaldıkça pastadaki pay azalmaya ve satış çok önemli bir noktaya gelmeye başladı. Önceleri şehirde birkaç marka vardı, otel zaten doluyordu, operasyon çok önemliydi. Ama şu anda o kadar çok marka ve otel var ki önce otelinizi doldurmanız gerekiyor. O yüzden satış pazarlamacıların bu anlamda bir adım önde olduklarını düşünüyorum. Dolayısıyla şahsım adına bu alandaki tecrübemin yükselişimde büyük bir pay sahibi olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki hedefiniz ne oldu? Tamamen bir operasyonun başına geçmeyi hayal etmiş miydiniz? Hep bir sonraki adımı tabii ki istedim. Satış müdürüyken satış direktör yardımcısı olmayı istedim… Satış direktör yardımcısıyken satış pazarlama direktörü olmayı istedim… Kariyerimde hep bir üst noktayı hayal ettim ama satış pazarlama direktörlüğünden sonra gelecek bir genel müdürlük pozisyonunu bu kadar çabuk beklemiyordum. “Çok ileride belki” diyordum. Alternatif olarak belki satış pazarlamada yatay büyüme, birkaç otelden sorumlu satış pazarlama direktörlüğü olabilir diye düşünüyordum.Yine de İstanbul’da butik bir otel operasyonunun başına geçmek konusunda kendime inandım, güvendim. Çok da mutluyum, iyi ki tercihimi bu yönde kullanmışım diyorum. 10 Karaköy a Morgans Original’daki ilk genel müdürlük göreviniz nasıl gidiyor? Oteli biraz daha detaylı anlatarak yılsonuna ilişkin hedeflerinden ve varsa yeni projelerinden bahseder misiniz? Otelimiz Kasım 2014’te hizmete girdi. Aslında çok yeni bir otel. Türkiye’nin son durumlarına baktığınızda sektördeki negatif etkenler yüzünden zorlu bir yedi ay geçirdik. Otelin daha tam olarak randımanını aldığını düşünmüyorum, daha fazla potansiyeli var. Tabii en büyük sıkıntımız yurtdışı pazarında Karaköy’ü anlatmak. Karaköy hala bilinmiyor çünkü. Boğaz hattı, Taksim bölgesi, Sultanahmet ve Nişantaşı biliniyor. Hatta iş için seyehat eden yabancı misafirler Levent bölgesini tanıyor ama Karakoy hala çok yeni. Bunca yıl nasıl fark edilip keşfedilmediğini ben merak ediyorum doğrusu. Çünkü Karakoy Istanbul’da özelikle
turistik amaçlı şehre gelen misafirler için en doğru lokasyon. Sultanahmet’le ilgili insanlar oranın çok fazla turistik bir bölge olmasından rahatsız. Kendinizi orada şehirden uzak hissediyoruz. Şehirdeyken de Tarihi Yarımada’ya uzak kalıyorsunuz. Ama Karaköy öyle mi? Burada insan kendini hem şehirde hissediyor hem de sadece Galata Köprüsünü geçerek Tarihi Yarımada’da buluyor kendini. Her ne kadar bu bölge için çok büyük bir avantaj olsa da bu şekliyle anlatılmadığı için layıkıyla da bilinmiyor yurtdışında. Demek istediğim, lokasyon itibari ile mükemmel bir konumdayız. Bir artımız da çevremizdeki kültür varlıklarına yakınlığımız. Otelimiz İstanbul Modern’e ve civardaki diğer sanat galeri ve müzelerine, farklı mutfaklardan restoranlara, gece kuluplerine yürüme mesafesinde bulunuyor. Bütün bunları bir araya koyduğumuzda misafirlerimize hem gastronomik bir deneyim sunabiliyoruz hem de tarihi - kültürel faaliyetleri çok yakından takip etme imkanı veriyoruz. Biraz da sizi tanıtmak isterim. İş ve özel yaşamında Eylem Atalay nasıl biridir? Çalışma stiliniz ve kişilik özelliklerinizle bize kendinizi nasıl anlatırsınız? Sanırım bunun en iyi değerlendirmesini bugüne kadar çalıştığım ekip arkadaşlarım yapabilir. Ben de ancak onlardan aldığım geri dönüşümleri paylaşabilirim. İnsanın kendini anlatması çok da kolay olmuyor tabii. Her şeyden önce birlikte çalıştığım takım arkadaşlarımın insiyatif alması beni çok mutlu eder. İnsiyatif almasını bilen ve bir fikirle gelen insanlarla çok rahat çalışıyorum. Bugüne kadar da hep böyle oldu. Bu bakımdan kendimi çok şanslı hissediyorum. Bilmem belki de onları bu yönde ben teşvik ediyorum. Çünkü kendim de öyle bir ekolden geliyorum. Onun dışında ekip arkadaşlarımla dışarıda vakit geçirmeyi seviyorum. Karşılıklı güven ve iletişim sanırım bu sayede çok daha rahat oluşuyor. Bu konuda da kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü bunu suiistimal eden çalışma arkadaşlarım hiç olmadı. Tabii bu noktada dengeyi kurmak da çok önemli. Sıcakkanlı bir görünüşe sahip olsam da gerektiğinde mesafe koymayı iyi bilirim. İnsanlar saygı da duyar. Bunun için özel bir şey yapmıyorum. Bir süre sonra insanlar sizin gibi güven veren ve yaptığı işi iyi yapan birine saygı duymaya başlıyor. Sabırlıyım ayrıca ve kolay kolay pes etmem. Bu da satışçı özelliğimden geliyor herhalde. Düzenli ve planlı çalışmayı severim. Önümde hep kısa ve uzun vadeli planlarım vardır.
Şu anki pozisyonunuz için genç bir kuşaksınız. Ya siz kendinizi gelişen trendler, yenilikler ve otelcilik yaklaşımları bakımından hangi kategoriye koyuyorsunuz? Eski ve yeni nesil olarak kıyasladığınızda otelcilik çok değişti. Dediğim gibi eskiden çok az otel vardı. Şimdi her misafir profili için ayrı oteller var; iş için gelen misafirlerin tercih ettiği oteller farklı, şehri gezmeye geleninki farklı. Son beş yılda lüks marka sayısı da arttı ve Istanbul lüks segmentinde de iddiali bir hale geldi. Bütün bunlarla birlikte tabii siz de bütün bu yeniliklere, değişen misafir profillerine ve beklentilere cevap vermek için kendinizi sürekli yenilemek zorundasınız. Sosyal medya ve dijital pazarlama kavramları hayatımıza girmeye başladı. Bütün bunları eski nesille yeni nesil aynı karşılamıyor tabii ki. Kimileri hala geleneksel metotlarla görevlerine devam ederken yeniler farklı fikirlerle geliyor. Ben bile artık eski nesil kategorisine giriyorum. Otel sektöründeki jenerasyon farklılıkları operasyonel işleyişe nasıl yansıyor peki? Misafir tarafından bakınca, profil gençleştikçe belki misafir ağırlama stiliniz de değişiyor. Çünkü 50 yaş üstü Amerikalı bir çifti ağırlarkenki iletişiminizle genç bir çifti karşılamanız aynı olmuyor. Özellikle burası butik bir otel ve Morgans “lifestyle” dediğimiz bir markayı dünyaya sunuyor. Gelen misafirlerimiz çok genç ve onlar kapıdan girdiklerinde çok ağır karşılamalar değil, daha samimi ve rahat bir karşılama, karşılıklı sohbet istiyorlar. Ben de mümkün olduğu kadar onlara eşlik etmeye, ayak uydurmaya çalışıyorum. Eski bir satış pazarlamacı olarak, kendi biriminizle nasıl çalışıyorsunuz, merak ediyorum. Tabii satış pazarlama kökenli olunca iş biraz daha farklı yöne kayıyor. Elinizde olmadan çok içine giriyoruz. Ben elimden geldiğince ekibime bırakmaya çalışıyorum. Kararları onlar alsın istiyorum. Bazen de onların avantajına oluyor. Pek çok konuda fikir sahibi olduğum, bazen müşteriyi de çok iyi tanıdığım için olayı kavramam çok hızlı oluyor ve beni ikna etmeleri kolay oluyor. Hiç satış bilmeyen bir genel müdüre hikayenin tümünü anlatıp ikna etmeniz gerekirken benimle çok daha hızlı çözüme ve sonuca kavuşuyor. Bazen çok mu müdahil oluyorum diye kendimi sorgulayıp mümkün mertebe kararları satış ekibine bırakıp ihtiyaçları olduğu noktada dahil olmaya çalışıyorum. Otel sektöründe kadın olmak sizin için artıları ve eksileriyle neyi ifade ediyor diye sorsam? Ben bugüne dek hiçbir zorluğunu yaşamadım. Zaten otelcilik maskülen bir sektör değil. Yöneticileri çoğunlukla erkek ama işin doğası kadına çok uygun, feminen bir sektör. Bir evi bir kadın mı en iyi çekip çevirir yoksa bir erkek mi diye düşünelim. Çünkü oteller bizim evlerimiz gibi. Kadın gözüyle bakmanın bence artıları bile çok… Otomotiv sektöründen bahsediyor olsaydık, çok maskülen olduğu için şartları çok daha zor olabilirdi ama otelcilik zaten iletişim odaklı bir hizmet sektörü. Günümüzde kadın genel müdürlerin sayısı da gün geçtikçe artıyor.
İstanbul’da otelci olmak, bu şehrin turizmine hizmet etmek nasıl bir deneyim? İstanbul turizminin sizdeki karşılığı ve anlamı nedir? Ben İstanbul’da otelci olmanın çok keyifli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu şehrin çok yüksek bir turizm potansiyeli var. Dünyada ulaşacak daha çok insan, anlatacak daha çok yerimiz var. Bu son yaşanan olaylar elimizi kolumuzu bağlamış olabilir ama şehrimiz özellikle son beş yılda gerek zincir markalar anlamında gerekse yeni yatırımlarıyla o denli gözbebeği şehir haline gelmişti ki, İstanbul o dinamiğini yeniden yakalasın istiyorum. Çünkü çok keyifli bir döneminde bütün bunlar başımıza geldi. Gerçekten İstanbul artık bir New York, Paris, Londra potasında yer alıyordu, o şehirlerle yarışır hale gelmiştik. Kaldı ki bizim sadece Boğaz’ımız yok. Turizm için her türlü zenginliğe sahip bir şehiriz. Bu bakımdan İstanbul’un tekrar eski haline dönmesini çok istiyorum. Turizm çünkü benim için şehrin, ülkenin bir marka olması demek… “SEKTÖRÜ BIRAKMAYIN, VAZGEÇMEYİN” Buna sadece İstanbul tarafından da bakmamak gerek. Çünkü Türkiye’de burası dışında Güneydoğu, Ege ve Karadeniz bölgelerinde çok zengin cevherler var. Trabzon mesela, son zamanlarda inanılmaz bir popülarite kazandı. Ben bütün Türkiye’yi bir turizm cenneti olarak görüyorum. Gerçekten elimizde turizmi yaşatmak anlamında çok fazla malzeme var. Sadece bunu kullanmıyoruz, kullanamıyoruz. Bu işe gerçekten gönül vermiş, eğitimini almış insanlara ihtiyacımız var. Ben hep bunu söylüyorum. Boğaziçi Üniversitesi’yle hala devam eden bir iletişimim var. Zaman zaman orada derslere giriyorum ve genç arkadaşlarımıza hep “Sektörü bırakmayın, vazgeçmeyin” diyorum. Çok zor bir sektör ama bir o kadar da keyifli bir sektör. O yüzden hep beraber sahip çıkmalıyız. Bunca konaklama, tatil, turizm konuştuk. Ya sizin tatil, konaklama tercihleriniz neler oluyor? Ben Ege’yi çok seviyorum. En yakın arkadaşlarım İzmirli olduğu için belki de Çeşme’nin bendeki yeri ayrıdır. Bir otelden ise beklentilerim çok basit olur. Benim için lokasyon önemli. Denize girmek istiyorsam denize yakın bir otel tercihim olabiliyor. Butik seviyorum. Büyük oteller, büyük operasyonlar artık beni boğuyor. En son Çeşme’de büyük bir otelde kaldım, daraldım, çıkmak istedim. Küçük, butik servisler daha çok hoşuma gidiyor. Özel zamanlarınızda neler yaparsınız, ileriye dönük planlarınız var mı? Ben edebiyatı, kitap okumayı çok seviyorum. Bu aralar özellikle 60-80 arası Türkiye’sine biraz takılmış durumdayım. O dönemle ilgili kitaplar okumaya çalışıyorum. Tarih de özel ilgi alanım arasında bulunuyor. Çok tatlı bir kedim var, onunla vakit geçiriyorum. Arkadaşlarımla zaman geçirmeyi seviyorum. Uzun zamandır hobilerime çok vakit ayıramıyorum. Eskiden at binerdim, onu özledim, belki tekrar yapabilirim. Bir de yoga yapıyorum. Eskiden çok telaşlı biriydim, yoga beni çok rahatlattı. Bir nevi terapi etkisi yapıyor.
restaurant 60 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Yöresel festivale ulusal katılım! Kuzugöbeği Mantar Festivali Fethiye’yi aştı… Türkiye’nin önemli turizm destinasyonlarından Fethiye, bu yıl 40.’sı düzenlenen Turizm Haftası etkinliklerine eş tarihlerde sekizinci kez Yeşilüzümlü ve Yöresi Kuzugöbeği Mantar Festivali’ne ev sahipliği yaptı.
F
ethiye Belediyesi’nin 15-17 Nisan tarihleri arasında düzenlediği festival; paneller, dastar sokağı, yöresel ürünler pazarı, yöre sanatçılarının konserleri, çocuk oyunları, fotoğraf sergisi, halk oyunları, ebru-resim-çini sergileri, mantar avı, halk oyunları, yerel şarap yarışması ve yöresel lezzet yarışmalarıyla bölge halkı kadar yabancı ziyaretçilerinden de tam not aldı. Yaklaşık 40 bin kişinin katılımı ile gerçekleşen festivalde Üzümlü Mahallesi ormanlık alanlarında yetişen Kuzugöbeği Mantarı ile yöredeki şarapçılık ve dastar dokuma ürünlerinin tanıtılması amaçlandı. Yeşil Üzümlü köy meydanında kurulan pazarda vatandaşlar hem etkinlikleri izledi hem dastar sokağını gezdi hem de yöresel ürünler pazarında yerel lezzetleri tattı.
PROFESYONEL ŞEFLER MANTAR AVINA ÇIKTI Festivalin Mantar Avı Etkinliği kapsamında rehberler eşliğinde yerli ve yabancı turistler tarafından ormanlık arazide Kuzugöbeği Mantar araması yapıldı. Gerçekleştirilen mantar avı sonunda, avcıların topladığı mantarlar sergilenirken, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mantar Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu, Prof. Dr. Aziz Türkoğlu ve Yrd. Doç. Dr. Hakan Allı tarafından düzenlenen panel ile bilgilendirme yapıldı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mustafa Temimhan ise Yöresel Üzümcülük ve Bağcılık hakkında panel düzenlerken, Turizm Haftası olması dolayısıyla da Sürdürülebilir Turizm Danışmanı Emre Karabacak
tarafından Sürdürülebilir Turizm ve Ekolojik Değerlerimiz konulu panel gerçekleşti.
HALİME OK: “FESTİVAL SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAMA İVME KATSIN İSTEDİK” Festivale canla başla emek verenlerden biri de Fethiye Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İlksen Halime Ok idi ki, organizasyonu başından sonuna takip ederek Üzümlü ve Yöresini yalnız bırakmadı. Festivalin sürdürülebilir yaşam yolunda yerel değerlere sahip çıkmak, korumak ve sürdürülmesini sağlamak amacıyla önemli bir misyona sahip olduğunu anlatan Ok, “Yerel tohumların korunarak doğal tarımın yaygınlaştırılması, yöresel yemeklerin ve tatların öne çıkarılması ile sağlıklı beslenme bilincinin yaygınlaştırılması, mantarlarımızın doğru toplanması, yerel, yöresel ve bölgesel müziğin öne çıkarılarak yerel sanatçıların desteklenmesi, yöresel el sanatlarının, örneğin dastar dokumacılığının korunarak sürdürülmesi, bölgede kültürel ve sosyal kaynaşmayı artırmak hedefleriyle bu yıl Fethiye Belediyesi olarak organizasyona sahip çıktık, daha da yoğunlaştık. Festivale yoğun katılım bizi çok mutlu etti. Umut ediyoruz ki, sonraki yıllarda da bu coşku ve heyecan bitmesin.”
YÖRESEL EV YEMEKLERİ PROFESYONELLERE PARMAK ISIRTTI Festivalin en coşkulu saatlerinden biri de Fethiye Belediyesi ve Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu işbirliğiyle düzenlenen Yeşilüzümlü ve Yöresi Ödüllü Yemek Yarışması oldu. 17 Nisan Pazar günü gerçekleşen, Şef Mavi Fethiye Profesyonel Aşçılar Derneği’nin de tam destek verdiği organizasyona yörenin ev kadınlarının yaptıkları yöresel yemekler damgasını vurdu.
JÜRİ DE BİZ DE VARDIK Türkiye’nin önde gelen birçok değerli şefiyle beraber hotel restaurant & hi –tech dergisi olarak biz de jüri koltuğuna oturarak etkinliğe destek verdik. Yöresel ev yemeklerinin profesyonellere adeta parmak ısırttığı yarışmada birinciliği karışık dolma ve emekli tatlısı ile 21 yaşındaki Canan Eser alırken, karışık dolma ve ev eriştesi ile Nermin Çelikman ikinci, pazı sarması ile de Gülnur Işıklıgül üçüncü oldu.
GENÇ AŞÇILARIN DÜELLOSU 18 Nisan Pazartesi günü Fethiye Kültür Merkezi’nde, Fethiye Kaymakamlığı ve Fethiye Esnaf Sanatkarlar Odası’nın düzenlediği Şef Mavi Fethiye Yöresel Yemek Yarışması da coşkulu anlara sahne oldu. Yörenin en özel tatlarından biri olan keşkeğin profesyonel şefler tarafından sıcak ikramıyla başlayan etkinlik, genç aşçıların birbirinden leziz yemeklerini değerli jürinin beğenisine sunacağı yöresel yemek yarışması ile devam etti. TAŞFED Başkanı Yalçın Manav, Başkan Yardımcısı Şef Turgut Ay, Danışman/Eğitmen Şef Korhan Büyüksuda, Şef Mavi Fethiye Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Onur Arslan, Rafet Tuna, Can Restaurant’ın Şefi Cumali Kızılaslan, Fatih Taşkın, Vehbi Kubat, Ahmet Kocabaş, Mehmet Acar ve Garip Semerci’nin jüri olarak hazır bulunduğu yarışmada birinciliği Şenol Tuba alırken, Azera Taşkın ikinci Münevver Türen ise üçüncü oldu.
restaurant 62 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
MANAV: UNUTULAN LEZZETLER YÖRESEL YARIŞMALAR İLE AÇIĞA ÇIKIYOR” 8. Geleneksel YeşilÜZümlü ve Yöresi Kuzugöbeği Mantar Festivali’ni üç günlük keyifli ve hummalı maratonu boyunca birlikte takip ettiğimiz TAŞFED Başkanı Yalçın Manav ile yöresel yarışmanın içeriğini ve bölgeye katkılarını konuştuk. Üzümlü Yöresi’nde her yıl kadınlar arasında düzenlenen yemek yarışmasını bu yıl Fethiye Belediyesi ve Şef Mavi Fethiye Profesyonel Aşçılar Derneği ile birlikte gerçekleştirdiklerini belirten Manav, bu vesileyle unutulan lezzetlerin yeniden gün yüzüne çıktığını ifade ederek, “Kadınlar arası yarışmalarda unutulmuş lezzetler açığa çıkıyor. Bir bakıyorsunuz, adı sanı yok, unutulmuş, ama o kadar lezzetli ki yeniden hatırlansın istiyorsunuz” dedi. Manav, bunların aynı zamanda derneğin bulunduğu şehirde kitapçık haline getirilerek mutfağa ilgi duyan herkesin beğenisine sunulduğunu da sözlerine ekledi. “BU YIL DAHA HEYECANLI VE BİRLEŞMİŞ DURUMDALAR” Bu yılki festivalin daha fazla destekli ve keyifli geçtiğini belirten Manav, “Şefler, aşçılar bu yıl daha heyecanlı ve birleşmiş durumdalar” dedi. Bunda Fethiye Belediyesi’nin desteğinin büyük önem taşıdığını anlatan Manav sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben hasta da olsa etkinliklere birebir katılıyorum. Diğer derneklerimizin yarışmalarına da destek veriyorum. Tüm Aşçılar Derneği’nin Bursa’da bir yarışması olacak, oraya da gideceğiz. Onu Liverpool’daki etkinlikler takip edecek. 19 derneğin en az üçte ikisi her yıl bu ulusal yarışmaları yapmaya devam ediyor. İstiyorum ki, onları maddi ve manevi anlamda daha fazla destekleyelim ve onlar da en azından yılda bir defa farklı etkinlikler yapabilsinler.” TAŞFED ÜYE SAYISINI 20’YE ÇIKARIYOR Festival dışında TAŞFED’in 2016 yılı planlarını da konuştuğumuz Manav, dernek bünyesinde 19 üye derneğin olduğunu, yönetim kurulu kararıyla bu sayıyı kısa bir süre içerisinde 20’ye tamamlayacaklarını belirtti. Manav, Anadolu’daki dernek sayısını artırmak niyetinde olduklarını da ifade ederek, çok yakında Ordu ilini de bünyelerine katmayı hedeflediklerini söyledi.
“HER DERNEĞİ İÇİMİZE ALMIYORUZ” Konuşmasında aşçılık dünyasında derneksel oluşumların birtakım sorunları da beraberinde getirdiğini ifade eden Manav, TAŞFED’in her derneği bünyesine katmadığının altını çizerek, “Biz her derneği içimize almıyoruz, kimse kusura bakmasın” dedi. Kimi zaman bünyelerindeki derneklerin bile kaidelere uymadığını, o takdirde müstakil hareket edenleri içlerinden çıkardıklarını aktaran Manav, “Şimdiden aramızdan 4-5 dernek çıkardık. Bünyemize dernek alırken birleştirici, çalışkan federasyonda herkesle bağ kuracak, birbirilerine saygı gösterecek, birbirleriyle koordineli ve haberli hareket edecek, sevgi ve saygı çerçevesinde kaynaştırıcı olanları tercih ediyoruz. Mesleğin değerini bilen, sektörün ilerlemesine katkı sağlamayı isteyen dernekleri bünyemize katıyoruz” dedi. SEVGİ, SAYGI VE BİRLİĞE DAVET! Mutfağa ömürlük emek veren TAŞFED Başkanı Yalçın Manav, işini öylesine titizlik ve özveriyle yapıyor ki, tüm şefler, aşçılar ve derneklerden bir tek isteği var! “Benim arkadaşlarımdan tek isteğim, tesanüt içinde, birbirlerine saygı ve sevgi çerçevesinde kaynaşarak destek olmaları, kendilerini geliştirmeleri, yetiştirmeleri ve mutfaklarına gereken önemi vermeleri” diyen Manav, “Birlik beraberlik içinde bu sektörü ileriye taşıyacak adımlar içerisinde, birbirimize saygılı ve sevgili olursak ancak vazifemizi yapmış oluruz. Biz ne kadar düzgün davranırsak, ne kadar birbirimizle kaynaşırsak yetişmekte olan genç şef ve aşçılarımıza da o derece iyi örnek olabiliriz. Eğer Türk Mutfağı’nı layıkıyla tanıtmak ve sektörü ilerletmek istiyorsak bunu yapmak zorundayız” diye de ekledi. Yalçın Manav, son olarak TAŞFED Aşçılık Okulu’nun açılmasına üç ay gibi kısa bir süre kaldığının müjdesini de bizimle paylaşarak, ucuz ve kaliteli eğitimin önemli adreslerinden biri olacaklarını söyledi. AY: “BİZ KÜLTÜR ELÇİSİYİZ, GÖREVİMİZ TANITMAK” Kuzugöbeği mantarını dünyada en çok doğal olarak üretebilen fakat nimetlerinden en az yararlanan bir ülke olduğumuzu belirten Okan Üniversitesi Gastronomi Bölümü Eğitim Görevlisi Danışman Şef ve TAŞFED Başkan Yardımcısı
Turgut Ay, kuzugöbeği mantarının dünya mutfaklarındaki kullanımı ve Türkiye’deki bilinirliğine ilişkin şu bilgileri aktardı: “Dünyanın en iyi kuzugöbeği mantarları Fransa’da toplanıyor. Ülkemizde bir iki çeşit yöresel yemeği olan kuzugöbeği, başta Fransız Mutfağı’nda olmakla birlikte dünyada binlerce yemeğin ya sosu ya da garnitürü olarak değerlendiriliyor. Özelinde Fransa’da beyaz şaraplı ve kremalı sosları çok meşhur ve birçok yemeğe kolaylıkla uyum sağlayabilen bir ürün. Aslına bakarsanız kuzugöbeği mantarı ülkemizde çıkan trüf. Porcini mantarı ve birçok değerli mantar gibi o da bilinmiyor. Karadeniz’de bilinen ve tüketilen mantar Ege bölgesinde bilinmiyor. Maalesef yörelerimiz arasındaki kültür alışverişinin azlığı burada da karşımıza çıkıyor.”Profesyonel şefler olarak bu tarz etkinlikler içinde yer almanın bilinmeyen, açığa çıkmayan ürünlerin tanıtımına katkı sağlamak olduğunu ifade eden Turgut Ay, “Görevimiz söz konusu bu yiyecek ürünleri arasında bir kültür elçiliği yapmak. Yörelerde tattığımız ve yeni tanıdığımız ürünleri farklı dokunuşlarla metropollere taşıyarak daha çok insanın tatmasına olanak sunuyoruz.” dedi. Dernek ve Federasyon olarak öncelikli misyonlarının Türkiye’nin ürünlerini, lezzetlerini dünyaya tanıtmak olduğunu ifade eden Ay, “Şeflerimizin ve sektör temsilcilerinin daha bilinçli olmalarına en fazla ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz. Bu bakımdan yerel ürünlerin daha fazla insanın tanıması ve kullanmasına öncülük etmeliyiz.” diyerek sözlerini tamamladı. BÜYÜKSUDA: “YÖRESEL ÜRÜNLERİ MUTFAĞIMIZA TAŞIMAK İÇİN İYİ BİR FIRSAT”
Zincir restoranlara 17 yıldır danışmanlık ve eğitim hizmeti veren Danışman / Eğitmen Şef Korhan Büyüksuda da festivale desteğini esirgemeyen değerli şeflerden biriydi. 8. Geleneksel Yeşil Üzümlü ve Yöresi Kuzugöbeği Mantar Festivali kapsamında düzenlenen yemek yarışmasına jüri olarak katkısını sürdüren Büyüksuda, profesyonel şefler olarak davet edildikleri her yere gitmeye çalıştıklarını ifade ederek, bu etkinliklerin hem şeflerin kültürel gelişimini sağlamak hem de bölgesel tanıtıma katkıda bulunmak
anlamında ciddi bir ivme sağladığını belirtti. Büyüksuda şöyle konuştu: “Bu tip organizasyonları elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Çünkü bu sayede yöresel ürünleri yerinde keşfederek kendi mutfağıma taşıma imkanı buluyorum. Şefiz ama malum, dünyadaki her ürünü de bilme kabiliyetine sahip değiliz. Örneğin Kuzugöbeği Mantarı’nı biz Moral Mantarı olarak biliyorduk, doğrusunu burada öğrendik. Bütün şefler dağlarda mantar avına çıktık, işin mutfağını gördük. Bir nevi gastronomi turu yapıyoruz. Aynı zamanda kültürel bir alışverişin de içindeyiz.” ARSLAN: “FETHİYEMİZE DESTEĞİMİZ ARTARAK DEVAM EDECEK” Şef Mavi Fethiye Profesyonel Aşçılar Derneği olarak, Yeşil Üzümlü Kuzu Göbeği Mantar Festivali’ne son dört yıldır jüri üyesi olarak katıldıklarını belirten Dernek Başkanı Onur Arslan, Fethiye Belediyesi ile alınan ortak kararlar çerçevesinde bu yıl itibari ile organizasyona tam destek verdiklerini açıkladı. Bunda belediye ile karşılıklı işbirlikteliklerinin büyük bir rol oynadığını ifade eden Arslan, “Ayrıca festival, Turizm Haftası’nın 40. yılına da denk gelince bu organizasyonun birebir içinde olmak ve başından sonuna destek olmak istedik” dedi.Festivalin bu yıl çok daha renkli ve yoğun katılımla gerçekleştiğini anlatan Arslan, Fethiye Belediyesi’nin organizasyona bu yıl daha fazla yoğunlaşmasının bunda etkisinin büyük olduğunu söyledi. Arslan, etkinliğin önümüzdeki yıl daha da büyüyerek ivme kazanacağını dile getirerek, “Bir sonraki yılda bölgenin tüm yemeklerini ikram olarak hazırlayıp ziyaretçilere ikram edeceğiz” dedi. “BÖLGE TURİZMİ VE YEMEKLER İÇİN CİDDİ BİR TANITIM FIRSATI” Festivalin gerek Fethiye bölgesi turizmine gerekse yöresel yemeklerin profesyonel şeflere ve ziyaretçilere tanıtılması anlamında önemli bir fayda sağladığına vurgu yapan Arslan, “Burada şefler bölgede yapılan yöresel yemekleri gördüler, tariflerini aldılar ve bunları yurt içi ve yurt dışından gelen işletmelere sunmak için hazırlayacaklar. Bu bölgemiz ve yemeklerimiz için ciddi bir tanıtım fırsatı” dedi.
restaurant 64 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
GÖCEK’TE BİR MEZE BALIK ÜSTADI: ŞEF CUMALİ KIZILASLAN Göcek Marina’ya yolu düşenler Can Restaurant’ın deneyimli şefi Cumali Kızılaslan’ın hünerli ellerinden meze-balık yemeden ne evine dönüyor ne de teknesine… Marinanın en eski restoranlarından biri olan Can’ın geniş meze kültürüne sahip balık ve deniz mahsulleri literatürü o kadar geniş ki uçsuz bucaksız maviliklerden her çeşit ürün restoran menüsünde en leziz haliyle damaklara sunuluyor. Üstelik kendi üretimleri olan altın madalyalı ödüllü ekmekleri ile… Her yanınız deniz her yanınız lezzet olsun istiyorsanız, Can Restaurant’ın denize sıfır masalarından birinden çok geçmeden yerinizi ayırtın derim.
“KONAKLAMALI PROFESYONEL EĞİTİM MUTFAĞI KURACAĞIZ” Şef Mavi Fethiye Profesyonel Aşçılar Derneği’nin kuruluşu, sektöre dönük amaçları ve projelerine de kısaca değinen Arslan, 2010 yılında kurulan derneğin Fethiye’de birlik olmayı başaramayan aşçıları bir araya getirme gayesiyle ilk oluşumlarını gerçekleştirdiğini belirterek, “Bu işte gönlü olan bütün aşçıları bir araya getirebilirsek hem mesleğimiz hem Fethiye’nin gelişimi hem de yöresel yemeklerin tanıtımı anlamında bir atak yapabiliriz diye düşündük. Şu ana kadar 2400’e yakın faaliyet gerçekleştirmişiz” dedi. Sözlerine ilave olarak yaklaşık 8 aylık dönem içinde profesyonel bir eğitim mutfağı kurmayı hedeflediklerini dile getiren Arslan, “Bu eğitimleri konaklamalı olarak planlıyoruz. Bu sayede hem mutfak konusunda profesyonel bir eğitim vereceğiz hem de Fethiye’ye ait yöresel yemeklerimizi tanıtma imkanı sunacağız. Bu elbetteki yurt dışı tanıtımlarımıza da önemli bir zemin hazırlayacak. Fethiyemize dernek olarak ve şefler olarak bir adım daha katkımız olabilirse ne mutlu bize” şeklinde sözlerini tamamladı.
KUZUGÖBEĞİ MANTARINI TANIYALIM Kuzugöbeği, Morchellaceae familyasından, yenilebilen bir mantar türüdür. Genelde ormanlarda tek tek veya küçük gruplar halinde bulunur, özellikle orman yangınlarında sonra sıkça rastlanır. Genelde bahar aylarında ortaya çıkar. Bahar aylarında yağışın olmaması olumsuz yönde etkiler. Gyromitra esculenta gibi zehirli türlerle (sahte kuzu göbeği mantarı) karıştırılma riski olduğundan dikkatli olunmalıdır.
restaurant 66 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Barilla Mengen’de geleceğin aşçılarını eğitti Aşçılık Okulu Mezunları Derneği’nin “Daha güçlü bir aşçılık için!” sloganıyla yola çıkarak düzenlediği Ulusal Aşçılık Kampı’nın 2’cisi dünyanın lider makarna üreticisi Barilla sponsorluğunda gerçekleşti.
Ü
rünlerini 100’den fazla ülkede tüketiciyle buluşturan Barilla, Aşçılık Okulu Mezunları Derneği (AŞOMDER) tarafından bu yıl 2’ncisi gerçekleştirilen Ulusal Aşçılık Kampında öğrencilere makarna hakkında eğitim verdi. Bolu Mengen’de yapılan kamp Barilla sponsorluğunda ve Mengen Kaymakamlığı, Mengen Belediyesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mengen Aşçılar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Öztiryakiler A.Ş. ortaklığıyla düzenlendi. 42 ÜNİVESİTEDEN ÖĞRENCİ KATILDI Türkiye’deki 42 üniversiteden gastronomi ve mutfak sanatları ile aşçılık programlarında okuyan öğrencilere uygulamalı ve teorik eğitimlerin verildiği kampta Barilla, ‘Makarna’ kategorisinde geleceğin aşçılarını eğiterek; makarnanın temel özellikleri, pişirme teknikleri ve kaliteli makarnanın püf noktaları gibi başlıklarda genç şefleri ve akademisyenleri bilgilendirdi. Barilla Ticari Pazarlama EDT Kanalı Yöneticisi Ece Özgürel tarafından verilen eğitimin ardından, Şef Tolga Özkaya ve Erol Varlık’ın önclüğünde öğrenciler Trofie ve Selezione Oro Chef serisi makarnalarla öğrendiklerini deneyimleme fırsatı buldular.
Farkınızı Gosterin!
. . . . . KURUMUNUZA ÖZEL TV KANALINA SAHIP OLMAK ISTER MISINIZ www.sistem9.com /Sistem9Medya
/SistemDokuzMedya
/Sistem9
/sistem-9-medya
/Sistem9Medya
/Sistem9medya
restaurant 68 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Electrolux Profesyonel ‘Şapkadan Lezzet Çıkaran Şefler Buluşması’ mutfağını kurdu
E
lectrolux Profesyonel 27 Mart 2016 Pazar günü düzenlenen 5. Geleneksel Aşçılar ve Tedarikçiler Organizasyonu içerisinde yer alan ve Unilever Food Solutions tarafından düzenlenen Şapkadan Lezzet Çıkaran Şefler Buluşması’nın show mutfağını kurdu. Organizasyon kapsamında Unilever Food Solutions tarafından düzenlenen Şapkadan Lezzet Çıkaran Şefler Buluşması’nın sunuculuğunu Demet Akbağ gerçekleştirirken, Unilever’in Şefleri Electrolux Profesyonel’in air-o-steam Touchline kombi fırınlarını ve setüstü indüksiyon ocaklarını kullanarak ürünlerini pişirdiler.
Electrolux Profesyonel, Şapkadan Lezzet Çıkaran Şefler Buluşması’nda kurduğu show mutfağıyla hem gözlere hem de damaklara hitap etti.
restaurant 70 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Lezzetin eşsizi müziğin iyisi bu gecede buluştu…
“Good Food & Good Sound” etkinliğinin ilki kaliteli müziğiyle kulaklarda eşsiz lezzetleriyle damaklarda iz bıraktı.
D
ünyanın en önemli müzik ve sinema sistemlerinin Türkiye’deki en büyük temsilcisi Extreme Audio ile mutfak tasarımlarında yüksek kalitede cihaz üreticisi V-ZUG’un işbirliğiyle “Good Food & Good Sound” etkinliklerinin ilki 26 Nisan Salı günü Steigenberger Hotel’in Extreme Audio Maslak Showroom’da gerçekleşti. TEPPANYAKİ LEZZETLERİYLE BÜYÜLEDİ Yoğun ilgi ve beğenilerini göstermekten çekinmeyen davetliler kaliteli müzik ve Master Chef Sedef Kıvanç’ın muhteşem teppanyaki lezzetleri karşısında adeta büyülendiler. “Good Food & Good Sound” Etkinliği’ne katılan davetliler kaliteli müzik ve Master Chef Sedef Kıvanç’ın müthiş yemek şovu için övgüler yağdırarak, keyifli bir akşam geçirdiklerini dile getirdiler. HER AY FARKLI BİR ETKİNLİK Kulaklardan ve damaklardan izi kolay kolay silinmeyecek “Good Food & Good Sound” Etkinlikleri her ay farklı bir konsepte tekrarlanmaya devam edecek.
Selva, makarna atölyesinde lezzet deneyimi
Selva Gıda, İtalyan Şef Danilo Zanna ve Mövenpick Hotel baş aşçısı Giovanni Terracciano liderliğinde ürün gamına yeni eklediği ‘Akıllı Makarnalar’ ile lezzetli ve sağlıklı makarnaları deneyimletti.
S
ağlık ve lezzeti bir arada sunan, kalitesinin özünde yüksek kalitede hammadde kullanımı yatan Selva Gıda, Mövenpick Hotel Istanbul’da, İtalyan Şef Danilo Zanna ve Mövenpick Hotel baş aşçısı Giovanni Terracciano liderliğinde makarna atölye çalışması düzenledi. Atölye çalışmasında Selva’nın ürün gamına yeni eklediği ‘Ruşeymli Makarna’, ‘Tam Buğday Makarnası’ ve ‘Yulaflı Makarna’dan oluşan “Akıllı Makarnalar”serisinden hazırlanan tariflerle katılımcılara makarna deneyimi yaşatıldı. MAKARNANIN AKILLISI Selva Gıda, ‘Ruşeymli Makarna’, ‘Tam Buğday Makarnası’ ve ‘Yulaflı Makarna’dan oluşan “Akıllı Makarnalar” serisi ile hem çocukların hem de gençlerin sağlıklı beslenmesine katkı sağlıyor. ‘Akıllı Makarnalar’ın Ar-Ge çalışmalarında da yer alan Prof. Dr. Adem Elgün, buğdayın en hayati besin deposu olan ruşeymin içeriğinde bulunan yüksek miktarda besinsel liflere, vitamin E, folik asit, ve B1 kompleksi vitaminlerine, kalsiyum, fosfor, potasyum ve çinko gibi minerallere, doymamış esansiyel yağ asitlerine, doğal şekerlere, yumurta, et ve süt kalitesinde proteinlere sahip çok yoğun ve zengin bir besin maddesi olarak kabul edildiğini belirterek; “1 ton buğdaydan 1 kilogram elde edilebilen ruşeym, içeriğindeki E vitamini
sayesinde çok güçlü bir antioksidan özelliğine sahip. ‘Tam Buğday Makarnası’ ise, içeriğinde hem kepek hem de ruşeym içeriyor. Klasik makarnaya göre daha fazla lif ve proteine sahip. Böylece, sindirimi kolaylaştırmaya yardımcı olurken lifli yapısı ile de tokluk hissi veriyor. Protein açısından yağ ve süt kadar önemli olan yulafın kullanıldığı ‘Yulaflı Makarna’ da demir, magnezyum, manganez, çinko, E vitamini ve B grubu vitaminlerini içeriyor.
restaurant 72 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Gastronominin ünlüleri İstanbul yemeklerini keşfettiler Yemeğini Keşfet 2016, “Cesaret” temasıyla Türk gastronomi dünyasının ünlü isimlerini bir araya getirdi.
L
isterine sponsorluğunda Türk Mutfağı Derneği tarafından 23 Nisan 2016 tarihinde ikincisi düzenlenen Yemeğini Keşfet 2016, dünyanın takip ettiği şef ve fikir liderleriyle renkli görüntülere sahne oldu.
Konseyi Müze Ödülü”ne layık görülen Baksı Müzesi’nin kurucusu Hüsamettin Koçan, Gelveri Şarapları’nın kurucusu ve üreticisi UdoHirsch, Senaryo Yazarı ve Yönetmen Kerem Deren gibi isimler konuşmacı olarak sahne aldı.
TEMASI “CESARET” Sahrap Soysal, Sedef İybar, Tolga Atalay, Arda Türkmen, ünlü şef Rudolf Van Nunen gibi yeme içme dünyasına gönül veren isimlerin Bomontiada’da bir araya geldiği tecrübelerini paylaşarak insanlara farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedefleyen, hem içerik hem de tasarım olarak cesur ve sıra dışı yaklaşımlarıyla tüm dünyada ve gastronomi sahnesinde ses getiren konuşmacılar buluştu. Aralarında “Fool” dergisinin yaratıcıları İsveçli Lotta ve Per Anders Jörgensen, genç yaşta Noma’nın pasta şefi olup 6 senenin sonunda ayrılarak Kopenhag’ın Torvehallerne pazarında bir taco dükkanı açan Meksika asıllı Amerikalı RosioSanchez, ufak üreticilere ve sürdürülebilir tarıma destek vermek, sofra geleneklerini yaşatmak için Beyrut’un ilk çiftçi pazarı Souk el Tayeb’i kuran Lübnanlı Kamal Mouzawak, ünlü İspanyol şef kardeşler Joan, Jordi ve JosepRoca ile birlikte Tire’den Gaziantep’e yaptığı mutfak keşiflerini “The Turkish Way” filmi ile belgeleyen İspanyol yönetmen LuisGonzález, Sydney’deki restoranları Efendy ve Anason Mezebar’la büyük beğeni toplayan ve IACP tarafından en iyi uluslararası kitap seçilen Anatolia’nın yazarı şef Somer Sivrioğlu, 1999’da açıldığı günden beri bir çok ödüle layık görülen Changa’nın kurucularından Tarık Bayazıt, Bayburt’ta çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarını aynı çatı altında sergileyen ve Avrupa Parlamenterler Meclisi tarafından verilen “2014 Yılı Avrupa
BU DEFA İSTANBUL LEZZETLERİYLE KONUŞTURDU “Yemeğini Keşfet” konuşmalarla olduğu kadar özellikli sofraları ve ikramlarıyla da katılımcılara farklı bir deneyim yaşattı. Kahvaltı ile başlayan etkinlikte öğle yemeğinde sokak satıcılarının hazırladığı, İstanbul sokak yemeklerinden bu kültürü en iyi yansıtacak bir seçki sunuldu. Akşam yemeğinde ise uçsuz bucaksız bir sofra, İstanbul’un tarihi lokantalarının en çok bilinen imza mezeleriyle donatıldı.
Liverpool’da Türk mutfağı şovu Sefton Park’taki festivalde halka dev bir şölen sunabilmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bir araya getirilen Turgut Ay kaptanlığındaki şefler İngiltere’nin Liverpool kentini adeta Türk yemekleri cennetine dönüştürdü…
L
iverpool Yiyecek& İçecek, Yaşam Sitili Bahar Festivali’nde Türkiye şov yaptı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi destinasyon ortağı olarak katıldığı İngiltere’nin Liverpool şehrinde düzenlenen Liverpool Yiyecek& İçecek, Yaşam Sitili Bahar Festivali ziyaretçilere kapılarını açtı. Bu yıl 9’uncusu gerçekleştirilen festival kapsamında, Birleşik Krallık’ın dört bir yanından gelen ziyaretçileri ağırlamak için restoranlar, kafeler, yiyecek standları ve interaktif çocuk oyun alanı hazırlandı. Bu yıl 23 ve 24 Nisan tarihleri arasında yapılan festivale Türk mutfağının en lezzetli ve dünyaca bilinen yemeklerini sergilendi. Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu Başkanı Yalçın Manav, TAŞFED Başkan Yardımcısı ve Takım Kaptanı Turgut Ay, Şef Bayram Özrek, Pastane Şefi Harun Akman, Londra’dan Best Ocakbaşı Şefi Tacim Yetiş, TAŞFED Milli Takımından Pasta Şefi Ece Akyıldız, Cam Sanatçısı Nasuf Cömert, Ebru Sanatçısı Füsun Onamay’ın da aralarında olduğu alanlarında uzman bir ekip tarafından yürütülen organizasyon son derece başarılı bir şekilde sona erdi. MANAV: “EN İYİLERLE BURADAYIZ” Etkinlik kapsamında bir konuşma yapan TAŞFED Başkanı Yalçın Manav, “En iyi tatlı, pasta ve sıcak yemek yapan şeflerimizi aldık ve iki gündür buradayız. Yarın da burada olacağız. Bugün çocuklu aileler de dahil yaklaşık 10 bin kişini festivale katıldığı bilgisini aldık. Yarın pazar olduğu için 20 ila 30 bin kişinin ziyaret edeceği belirtiliyor. Ülkemiz için son derece başarılı bir tanıtım organizasyonuna katılmaktan son derece mutluyuz” dedi.
AY: “40 BİN KATILIMCIYI AĞIRLADIK” TAŞFED Başkan Yardımcısı ve Ekip Kaptanı Turgut Ay ise festivalle ilgili şöyle konuştu: “Festivalde ülkemizin kültürünü tanıtmanın heyecanı ve gururunu yaşıyoruz. Bu organizasyonun her ayrıntısına son derece titizlikle, aylar öncesinden hazırlandık. Yaptığımız işlerin olumlu geri dönüşlerini aldıkça yorgunluğumuzdan eser kalmadı. Gece gündüz çalışarak hazırlandığımız yemeklerimizi ve tatlılarımızı yaklaşık 40 bin katılımcıya tattırdık. Ziyaretçilerin bizlere İngiltere’de ‘restoranınız var mı, bu güzel lezzetleri bir daha nerede tadabiliriz?’ dediklerinde ülkemizi işaret ettik. Bu kadar sıkıntılı bir turizm sezonunda böylesine verimli bir organizasyon yapmanın haklı gurunu yaşıyoruz” dedi. CAM SANATINDAN EŞSİZ ÖRNEKLER SUNULDU Kültür ve Turizm Bakanlığı Cam Sanatçısı Nasuf Cömert, festival ziyaretçilerine Osmanlı cam sanatının en değerli örneklerinden olan çesm-i bülbülün nasıl icra edildiğini gösterdi. Cam sanatının icrası ziyaretçiler tarafından büyük bir ilgiyle izlendi. EBRU SANATI TANITILDI Festivalde ayrıca Türk sanatı olan ebrunun da nasıl icra edildiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Ebru Sanatçısı Füsun Önomay tarafından ziyaretçilere uygulamalı olarak gösterildi. Çocuk ve yetişkinler ebru sanatının yapımına yoğun bir ilgi gösterdiler ve ebru sanatını icra etmeye çalıştılar.
restaurant 74 hotel & hi-tech
gastro etkinlik
Cappadox Festivali’nin lezzetlerine davet var! “Gelin Bahçemizi Ekelim” demek için 19 -22 Mayıs Cappadox Festivali’nde Türkiye’nin tek Relais & Chateaux unvanlı oteli Museum Hotel, özel etkinlik mekanı Maara Konak’ta Şeflerin Masası’na ev sahipliği yapacak.
T
ürkiye’nin tek Relais & Chateaux ünvanlı oteli Museum Hotel, baharın tüm renklerinin ve heyecanının müzik, sanat, gastronomi ve daha birçok etkinlik ile yaşandığı ‘Cappodox Festivali’nde doyumsuz ve keyifli lezzetleri keşfe çağırıyor. ŞEFLERİN MASASI LEZZET SEVERLERE AÇILACAK Tüm dünyanın dikkatini çeken ve oldukça büyük ilgi gören Cappadox Festivali’nin gastronomi etkinliği kapsamında yer alan ‘Şeflerin Masası’ üç gün boyunca, Maksut Aşkar’ın, Şemsa Denizsel’in ve Avustralyalı Şef Sebbie Kenyon’ın dokunuşları ve yorumları ile otel bünyesindeki Maara Konak’ta lezzet severler ile buluşacak. Geleneksel ve tadım lezzetlerin tamamen organik ürünler ile şeflerin doğaçlama sunumlarıyla yeniden yorumlanarak hazırlanmasıyla oluşturulacak menü, damaklara ve hafızalara unutulmaz deneyimler sunuyor.
restaurant 76 hotel & hi-tech
şefin gözünden
Sunum cambazı Erdem Dırbalı Erdem Dırbalı, TÜYAP Palas Yiyecek İçecek Direktörü, aynı zamanda Aşçılar Milli Takımı’nın da direktörü. Aşçılık hikayesi diğerlerinden aman aman farklı değil ama gelin görün ki onun mutfağında bir enerji pir enerji patlaması! Nasıl anlatayım, “kalıp aşçılık” değil onunkisi. Hani yemek mevhumunu salt lezzet-sunum askısında tutup klişelere sırtını yaslayanlardan biri değil asla. Bir tabak yapıyor, sanırsınız, tuale imzasını koyan bir ressam... Bir başka tabağında sürprizlere hazırlıklı olmanız icap eden bir sihirbaz... Her an bir yemeği atomlarına parçalayacakmış edasında bir kimyager... Mutfağın “binbir suratı”, en çok da cambazı! İşte o yüzden ona “sunum cambazı” demeyi seviyorum. Fotoğraflar: Hakkı Günerkan
A
şçılık mesleğini bileğine bir ata mesleği olarak belki de daha doğmadan takan şanslı isimlerden biri Erdem Dırbalı. E abiler de mutfak dünyasının ödüllere doymayan usta isimleri olunca sonuç şaşırtıcı olmuyor tabii ki. Üstüne bir de “Bolu-Mengen” etiketini koyun… Oldu mu size genlerden, kökenden bir yetenek, genç ve dinamik bir aşçılık öyküsü...
“AH BİZİM ZAMANIMIZDA STAJYERLİK BÖYLE MİYDİ?” Dede de aşçı, abiler de… Hani işin mutfağını ucundan bucağından görüyor ama bir tarafta da teorik mecburiyetler mevzu bahis. 11 yaşındayken, mutfağın tozunu bir restoran masasında değil, okul sırasında yutsun düşüncesiyle o dönemin tek aşçılık okulu olan Mengen Aşçılık Lisesi’ne yazdırılıyor. Dırbalı, yedi yıl dirsek çürütüyor, ardından baba ocağını arkasında bırakarak ilk stajı için Antalya’ya gidiyor. Bugün aradan tam 24 yıl geçmiş ama Dırbalı, ilk stajını yaptığı Side Palace Otel’deki anılarını hafızasında ilk günkü gibi taze tutuyor. Mesela mı? Daha taze bir stajyerken şimdikilere tezat, mutfaklarda nasıl uykusuzca sabahladığını, 800 kişilik bir kahvaltı büfesinde tek kişilik bir kahramana nasıl dönüştüğünü, sonra salatalıktan taç, domatesten gül kondurduğu ilk yaş pastası süslemesini, hepsini keyifle hatırlıyor. “Enteresan, ben dekoru çok seviyorum. Mutfağa sanatı sokmak beni mutlu ediyor” diyen Dırbalı, “Şimdi çok matrak geliyor tabii, aklıma her gelişinde gülüyorum” diye de ekliyor içten bir tebessümle.
MUTFAĞA SANATI SOKMAYI SEVİYOR Daha o yaşında dekora gönül veren biri için, bugünkü sanatsal becerinin lezzetle yarışması çok da şaşılası değil. Dırbalı, sanatın her türüne tutkun bir şef olarak resim yapmayı da seviyor, müzik ve dansı da... Yeter ki özünde sanat olsun! Dışarıda gördüğü bir tabloyu, bir heykeli, bir objeyi mutfağında ustalıkla kullanmaktan asla çekinmiyor. Onun için sanat, insanda haz duygusu oluşturan, mutluluk salgılı yaşanılası bir hobi çünkü. Hayatın güçlü bir parçası, özveriyle tutunabileceği bir dayanak. “O da ister istemez sizi başarılı kılıyor” diye ekliyor Dırbalı. Bunun bir temeli olmalı elbet. Çünkü Dırbalı, mesleğini her bir adımında eğitimle temellendirmeyi başaran bilinçli bir şef aynı zamanda. 1996 yılında Tayland’dan Türkiye’ye gelen bir dekoristin öğrencisi olarak iki buçuk yıl eğitim aldığını söyleyen usta şef, buzdan heykellerin, sebze meyve oymacılığının en popüler dönemlerinde bir yandan Ceylan Intercontinental’in pastanesinde çalışırken bir yandan ünlü dekorist Damron Promokhak’a yardım ettiğini anlatıyor.
“SUNUM, LEZZETİN ÖNEMLİ BİR TAMAMLAYICISI” Ve anlıyorum ki Dırbalı için başarı = lezzet + sunum. Öyle ki, beş yıldızlı sofralardaki başarılarını Milli Takım Direktörlüğü ile uluslararası arenaya da
restaurant 78 hotel & hi-tech
şefin gözünden
taşıyan profesyonel şefin 20 kişilik ekibinin dördü güzel sanatlar mezunu öğrencilerden seçilmiş. Çünkü o sunumun lezzetin önemli bir tamamlayıcısı olduğunu çoktan kavramış. “O vakit neden bir sanat öğrencisi de bu işin önemli bir yüklenicisi olmasın ki?” diyor. Özünde kendini rahat, hayattan zevk almayı bilen, an’a endeksli ama bir o kadar da geleceğe yatırımlı bir şef olarak tanımlayan Dırbalı, aynı zamanda kendiyle ilgili her şeyi yüzde 100 tabağa yansıtabilen bir şef. O rengarenk dünyasını en çarpıcı haliyle lezzete ve sanata dönüştürmekte bir usta. Sanattan örülü renkli dünyasında en çok kaliteli müzik dinlemeyi seviyor, sarı pantolunu, kırmızı ayakkabılarıyla çok mutlu... Ona göre doğruları ve yanlışlarıyla hayat bir tecrübe ve insan ne kadar hata yaparsa o kadar güçleniyor. Elbette derslerini ve öğretilerini tecrübe sepetine atarak... SINIR TANIMAZ HAYALLER Onun kafasında hep yeni ve sıra dışı projeler kavak yelleri gibi esiyor... Dünyaca ünlü minyatür sanatçısı Hasan Kale’yi de ekibine katmış ki, “Aşçılar Milli Takımı’nda minyatür sanatçısının da işi ne olur?” demek abesle iştigal olur herhalde. “Sunum Cambazı” Erdem Dırbalı’nın bir hayalinde Türkiye’nin ünlü bir sihirbazıyla tabak sunumu yapmak var, bir hayalinde denizin, doğanın özgün sesiyle deniz mahsulleri servisi yapmak da… Ya daha ötesi, o da mümkün tabii. “Aşçı bir kimyagerdir aynı zamanda” diyen Dırbalı’nın mutfağa dair hayalleri sınır tanımıyor ki. Kendinizi niş bir restoranda yemek servisi beklerken düşünün. Tabağınız sofraya en görkemli haliyle taşınırken ortaya püskürtülen tütsülü, portakallı, vanilyalı bir esans kokusuyla mest olunmaz da ne olur?
Bunun gibi örnekler, örnekler… Belki ona bir miktar kendi adını taşıyan bir fine-dining restoranda müzik ve dansın eşsiz uyumunu da katmak... İleride İstanbul’da Türk Mutfağı’nı yerli ve yabancı misafirlere tanıtacağı bir fine-dining restoran açmayı düşlediğini söyleyen Dırbalı için mutfak sanat demek, heyecan demek, lezzet demek, sunum demek. En mühimi de, huzur bulduğu terapik bir tapınak… ÖDÜLE DOYMAYAN TÜYAP PALAS OTEL MUTFAĞI Yaklaşık 2.5 yıldır Tüyap Palas Oteli’nde Yiyecek İçecek Direktörü olarak çalışan Dırbalı, otelde Türk ve Avrupa mutfaklarından karma lezzetler sunuyor. Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi içinde yer alan , %100 misafir memnuniyeti ilkesi Türk ve dünya mutfaklarının eşsiz tatlarının sunulduğu nitelikli yiyecek & içecek alanlarında sunum ayrıcalığını ve farklı konseptleri bir arada deneyimleyebileceğiniz, fuar dünyasının “içinde” yer alan Tüyap Palas’da “aynı anda hem çalışıp, hem dinlenmek” artık mümkün.
olan lezzetli yemek ve bu lezzetli yemeği en güzel şekilde sunabilmek. Dünyanın en iyi Michelin yıldızlı restoranları da bunu yapıyor. İnovasyon çağındayız, bunu da mutfağa yansıtmak zorundayız. Dolayısıyla farklı sunumlar yaptığınız ve bunu lezzetle birleştirdiğinizde her zaman kazanıyorsunuz” diyor.
Enfes kahve kokusu ve leziz tatlıların bulunduğu, kendinizi ödüllendirebileceğiniz ve dinlenebileceğini, kütüphanenin yanı başında yer alan, güzel sunumları ile öne çıkan lezzet durağı Tarçın pastanesi, Farklı konseptleri ile her anlamda misafirlere hitap edecek, mükemmel lezzetleri tadacağınız Mimoza Restaurant’ı mevcut. “TÜRK MUTFAĞINI PAZARLAYAMIYORUZ” Bütün bunların içinde Dırbalı’nın en hassas olduğu konu, Türk Mutfağı’nın ve aşçılığın hak ettiği değeri görememesi. Türkiye Aşçılar Mili Takımı olarak yakın bir zamanda Londra’da Türkiye’yi başarıyla temsil ettiklerini ve 46 ödülle döndüklerini belirten Dırbalı, “Buna rağmen iki madalyayla dönen futbolcu ve atlet kadar itibar görmüyoruz” diyor. Bu konuda devlet desteği beklediklerinin altını çizen Dırbalı, uzun yıllardır Türk Mutfağı’na övgüler düzüldüğünü ancak üzerine hiçbir şey konulmadığını belirterek, “Bizde çok fazla gelenekselcilik var. Dünyada insanların yeme alışkanlıkları değişiyor; yeni ürünler, yeni pişirme teknikleri ortaya çıkıyor. Artık bunları da mutfağımıza uyarlamak, moderrnize ederek sunmak gerekiyor ama onu da yapamıyoruz” sözleriyle eleştirilerini sıralamaya devam ediyor. Günümüz mutfaklarında en temel sorunun pazarlama olduğunu söyleyen Dırbalı, mutfakta önemli
LEZZET SIRRINI AÇIKLIYOR Gelelim usta şefin lezzet sırlarına. Bir yemeği tadıyla unutulmaz kılmak için metotları, püf noktaları neler? Genç şefin ilk ağzından çıkan pişirme tekniğindeki yetkinlik. Değişen teknikler arasında “sous vide” diye tabir ettiği vakum torbalı pişirme yöntemini uyguladığını söyleyen Dırbalı, yavaş ve uzun süreli pişirmenin her daim olumlu sonuç vereceğini söylüyor. Sonra özü... Yemekte su yerine tavuk suyu kullanmayı tercih ettiğini dile getiren Dırbalı, çektirme yöntemiyle 80 litrelik tavuk suyunu 30 litre seviyelerine kadar indirip, suyun gerçek özüne ulaştığını aktarıyor. Ve baharatlar... Bir yemekte lezzetle bağdaştırabileceği en iyi baharatlar onun en güvenilir yol arkadaşları. Dırbalı, sadece lezzet sırlarını paylaşmakla kalmıyor, aynı zamanda bir yemeği lezzetli bir deneyime dönüştürmenin ipuçlarını da bizlerle paylaşıyor. Profesyonel şefin önerisine göre, şayet bir yemekten tat almak istiyorsanız, sıcak yemekten vazgeçmelisiniz, bu ilki. En ideal seviyesi, ılık olması. Ancak o sayede tat dokularının daha keskin bir şekilde harekete geçtiğini anlatan Dırbalı, bir yemeğin kremsi şekliyle damağa yapışarak uzun süre etkisini hissettirebilmesinin de önemine dikkat çekiyor. Tabii onu bir de baharatlarla güçlendirirseniz uzun süre kalıcı etkisiyle lezzet patlamaları yaşamanız an meselesi! YEMEKTE KOMPOZİSYONU “ÜÇGEN METODU”YLA ÇÖZMÜŞ Yemekte kompozisyon oluşturmak da ayrı bir uzmanlık. Hani şu ana yemek- garnitür eşleştirmeleri, renksel, dokusal uyumlar... Dırbalı onu da üçgen metoduyla çözmüş. Son dönemde haddinden fazla prezantasyon boyutuna gidildiğini anlatan Dırbalı, buna bir yönüyle karşı olduğunu belirterek, “Lezzet bağdaşmasında protein, vitamin ve karbonhidrat üçlüsünün tabakta bir araya gelmesi gerekiyor. Bunlar bir yemeğin vazgeçilmez bütünleyicileri. Oysa ki bizdeki uygulamalar çoğu zaman yanlış. Garnitürün proteinin önüne geçmemesi gerekiyor. Lezzet ve prezantasyonu bir arada yakaladığında başarılısın” diyor. YENİ BİR KİTAP GELİYOR Tüyap Palas Otel’in başarılı Yiyecek İçecek Direktörü Erdem Dırbalı, rutin mutfak operasyonu ve yarışmalardan fırsat buldukça kitap da yazıyor. Şu sıralar modern Türk Mutfağı ve popüler Avrupa mutfaklarına dair bir kitap çıkarmaya hazırlandığını söyleyen Dırbalı, yiyecek ve sanatı aynı potada buluşturduğu projenin dışında ayrıca sadece Türk Mutfağı’na yoğunlaşacağı bir kitap tasarladığını da sözlerine ekliyor.
restaurant 80 hotel & hi-tech
dekorasyon
Tilia’dan 2016’ya özel tasarımlar
1
963 yılından bu yana mobilya üretimi alanındaki faaliyetlerini başarıyla sürdüren Tilia, 2013 yılında İstanbul Beylikdüzü’nde açtığı yeni fabrikasıyla üretimlerini sürdürüyor. 15 bin metrekare alan üzerinde plastik iç & dış mekan mobilyaları, plastik çöp konteynerleri ve otel, kafe ve restoranlar için contract mobilyalar üreten firmanın 2016 yılı için özel olarak tasarladığı ürün grupları arasında Capri Sandalye, Gozo Sandalye, Gora Sandalye, Lamax-T-Masa dikkat çekiyor. HAFİF VE SAĞLAM; CAPRI SANDALYE Tilia’nın yeni modeli CAPRI Sandalye, sekiz adete kadar istiflenebilir, tamamen orijinal polipropilen kullanılarak gaz enjeksiyon üretim tekniği ile üretildi. Ürünün yüzeyinde hissedilebilir ahşap doku mevcut olup, hafif ancak sağlam olan CAPRI iç ve dış mekan kullanımı için oldukça uygun bir mono blok sandalye özelliği taşıyor. Son derece dayanıklı ayakları ve kaymayı engelleyen değiştirilebilir PVC tıpaları bulunan CAPRI Sandalye’nin karakteristik X sırtı ürünü modern mekânlarda kullanma şansı veriyor. Ürün, çeşitli renk seçenekleriyle mekanlara özel kombinasyonlar oluşturmak için çok ideal… MEKANLARA ŞIK BİR ÇÖZÜM; GOZO SANDALYE Tilia, GOZO Sandalye’nin sırt kısmında bulunan klasik çizgiler ile ürünü çok farklı bir siluet içinde göstererek kullanıcıların beğenisine sunuyor. Tamamen orijinal polipropilen kullanılarak gaz enjeksiyon üretim tekniği ile üretilen ürünün yüzeyinde hissedilebilir ahşap doku mevcut. Hafif ancak sağlam olan sandalye; mutfak, restoran, otel, bahçe veya teras kullanımı için oldukça uygun bir mono blok sandalye niteliğine sahip. Ürün, tüm farklı mekânlar için oldukça şık bir çözüm olarak öne çıkıyor. RENK SEÇENEKLİ VE TEKNOLOJİK; GORA SANDALYE Tilia imzasıyla contract mobilya sektörü için dizayn edilen
Otel, kafe ve restoranlar için contract mobilyalar üreten Tilia, 2016 yılı için özel olarak tasarladığı ürün gruplarıyla yine çok stil, konforlu ve fonksiyonel… Gora krem, beyaz, sarı, portakal, kırmızı, açık yeşil, saks mavi ve duman renkleri ile mekanlarda yerini alıyor. Metal ayakları ile Gora gelişmiş endüstriyel teknoloji ile üretiliyor. İç ve dış mekan kullanımları için uygundur. ZARİF VE GEOMETRİK; LAMAX-T MASA Zarif ve geometrik metal ara parçanın kayın ağacı masa ayakları ile birleşmesiyle LAMAX-T masa mekanlara renk katıyor. LAMAX-T koleksiyonu 3 farklı kare (70x70, 80x80, 90x90), 2 farklı yuvarlak (Ø80, Ø90) ve 3 farklı dikdörtgen (80x120, 80x140, 90x150) olmak üzere 8 farklı ölçüde olup, ahşap ayakları diğer sandalye / koltuk ürünleri ile rahatlıkla kombinlenebiliyor.
restaurant 82 hotel & hi-tech
dekorasyon röportaj
Confetti Halı ihracatta büyüyor 2016 hedefine %50’yi koydu “2015, Confetti’nin gelişim ve büyüme gösterdiği bir yıl oldu. Bu yıl da büyüme hızımızı düşürmeden aynı şekilde hedeflerimize ulaşmayı planlıyoruz.”
F
aaliyetlerine 1994 yılında banyo halısı üretimi ile başlayan Confetti Halı, Türkiye’nin 250 farklı noktasına sağladığı ürün tedarikiyle halı pazarındaki iddiasını koruyor. Bugün 40’ı aşkın ülkeye ihracat yapan firmanın 2016 hedefinde büyüme hızını düşürmeden, geçen yıl ulaştıkları yüzde 35’lik ihracat rakamını bu yılın sonunda yüzde 50’ye çıkarmak var.
2007 yılından beri üretimlerini Düzce entegre tesislerinde gerçekleştiren Confetti Halı’nın yeni dönem projelerini, büyüme stratejilerini ve ürün portföyünü Confetti Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Çelebi ile konuştuk.
Confetti’nin kuruluşundan bahsederek, firmanın bugüne kadarki gelişim sürecini kısaca anlatabilir misiniz? Confetti Halı olarak, 1994 yılında banyo halısı üretimi ile ticari hayatımıza başladık. 2007 yılında yolluk ve parça halı üretimi ile faaliyetlerimizi sürdürdük. 2013 yılında duvardan duvara proje halıları, cami halıları üretimi ile Confetti markası adı altında üretim alanını genişlettik. 2007 yılından bu yana ise üretimlerimizi Düzce entegre tesislerimizde gerçekleştiriyoruz. Üretimlerimizi özellikle banyo halısı, çocuk halısı ve duvardan duvara proje halılarıyla zenginleştiriyoruz. 2015 yılı itibariyle de cami ve yurt halıları üretimi gerçekleştirdiğimiz Çelebizade markamızı piyasa sunduk. ABD, Orta Doğu, Rusya, Avrupa bölgeleri başta olmak üzere 40’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor ve Türkiye’nin 250 farklı noktasına ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Halı sektörü konusunda çalışmalarınız ve ürün çeşitleriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz? Kurulduğumuz yıldan bugüne Confetti olarak kendimizi ve sektörümüzü geliştirmeye yönelik sürekli bir çalışma içerisindeyiz. Bugüne kadar ürün gamımızda banyo halısı,
çocuk halısı, duvardan duvara proje halısı ve koridor halı grubu bulunuyor. 2015 yılı itibariyle de ürün gamımıza çim halı, cami ve yurt halılarını dâhil ettik. Cami ve yurt halısı çalışmalarımızı özveriyle yürütebilmek için Çelebizade markamızı kurduk. Özellikle ürünlerimizin bir kısmında özel olarak formülize edilen kaymaz jel taban kullanılmaktadır. Confetti halılarımızın aşınmaya dayanıklı yapısı ve hav bırakmayan özelliğiyle de uzun süreli kullanım imkânı sağlıyoruz. Ayrıca, polyamid iplikle üretilen halılarımızın anti-alerjik, anti-statik yapılarıyla sağlık açısından da güvenli bir kullanım sunuyoruz. Bunlarla birlikte 2014 yılında çim halısı üretimi ile ilgili yatırımlarımızı gerçekleştirdik. 2015 bahar aylarında da çim halı üretimimizi başlattık. İlerleyen zamanlarda ise spor sektöründe kullanılmak üzere çim halı üretimi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Üretim faaliyetleriniz ve ihracat çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Önde gelen ihracat pazarlarımız Avrupa ülkeleri, İngiltere, ABD, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Ortadoğu ülkeleri. 40’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor ve Türkiye’nin 250 farklı noktasına ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Confetti’nin ürettiği banyo halısı, çocuk halısı, duvardan duvara proje halısı, koridor halı grubu ve cami ve vakıf halı üretimi gerçekleştiren yeni markamız Çelebizade ile dünyanın her ülkesine ulaşmayı hedefliyoruz. 2016 yılı hedefleriniz nedir? Bu yeni dönemde hangi pazarlarda yer almayı planlıyorsunuz? Confetti banyo halısı kategorisinde rakiplerine göre sektörün en güçlüsü konumunda yer alıyor. Halı grubunda ise kendi grubuna göre Türkiye pazarında oldukça iddialı durumda. Geçen yıl ihracatta yüzde 35 olan toplam ciromuzu 2016 yılında yüzde 50’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Bu sene özellikle olmadığımız Afrika pazarında bu büyümeyi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu yönde ihracat çalışmalarımızı, şirket vizyonumuza uygun ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak şekilde devam etmesini planlıyoruz. Bununla birlikte uluslararası dalgalanmadan etkilenmeden mevcut pazarımızda sektör lideri olduğumuz yerlerde konumumuzu korumayı, geliştirmemiz gereken yönlerimizin üzerine çalışmalar gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. 2015, Confetti’nin gelişim ve büyüme gösterdiği bir yıl olduğu için şirketimiz adına oldukça güzel bir yıl oldu. 2016 yılında da büyüme hızımızı düşürmeden aynı şekilde hedeflerimize ulaşmayı planlıyoruz. İhracat çalışmalarımızda bu yıl daha önce ihracat gerçekleştirmediğimiz Afrika ve Uzakdoğu bölgelerine ağırlık verdik. Markanızı ve yeniliklerinizi korumaya yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Confetti olarak üretimde yenilikçi ürünleri ve kaliteyi ön planda
tutuyoruz. Dünya standartlarında Sedex, BSCI, ISO 9001 kalite belgelerimiz mevcut. Kurulduğumuz günden bu yana Confetti’nin geleceği için AR-GE yatırımlarına her zaman önem veriyoruz. Artan rekabet ortamında giderek önem kazanan iyileştirme ve müşteri memnuniyeti için sürekli daha iyisini üretmeye, gelişim göstermeye devam ediyoruz. Ev dışı tüketim kanalında halı sektörünün geldiği son noktayı bize nasıl değerlendirirsiniz? Dünya geneline baktığımızda Türkiye parça dokuma halı üretiminde dünyada en büyük paya sahip. Fakat üretici ve tüketici açısından bilinçli üretim ve tüketim olmadığı görüşündeyiz. Ayrıca Türkiye’de yetişmiş iş gücünün yetersizliği diğer sektörlerde olduğu gibi halı sektöründe de mevcut. Ülkemizde halı sektöründe önde gelen üreticilerin, yurt dışındaki sektörel rakipleri yakalayabilmesi için insan kaynakları alanının daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yakın zamanda katılmayı planladığınız fuarlar var mı? Confetti olarak her yıl yurt dışı ve yurt dışı birçok önemli fuara katılım gerçekleştiriyoruz. Mayıs ayında da ev tekstili dünyasını bir araya getiren dünyanın ikinci, Türkiye’nin en büyük ev tekstil fuarı EVTEKS Fuarı’na katılacağız. 17-21 Mayıs tarihleri arasında CNR EXPO’da gerçekleşecek fuarda, yeni koleksiyonumuzu ziyaretçilerin beğenisine sunacağız. Banyo halısı, çocuk halısı, yolluk ve dekoratif halılar, duvardan duvara proje halısı, cami ve yurt halısı gibi tüm ürünlerimizi sergileyeceğiz.
restaurant 84 hotel & hi-tech
dekorasyon
Silver Hareketli Pergola İç ve dış alanlarda mimari çözümler sunan Palmiye’nin düz hatları ve modern tasarıma sahip Silver ürünü dış mekan kullanımını kolaylaştırıyor.
S
ilver, yazın havadar ve güneşten korunan alanlar oluştururken kışın ise alanları sıcak bir bahçeye dönüştürüyor. Estetik bir mimari tasarıma sahip Silver, uygulandığı mekanla bütünleşerek şık bir atmosfer oluşturuyor. İstenildiği takdirde Silver hareketli pergolanın etrafı cam ve benzeri materyaller ile kapatılıp, alanlar farklı mevsimlerde kullanılır hale getiriliyor. Doğru formları fonksiyonellikle buluşturan pergola sistemi tavan örtüsü ve teknik detayları sayesinde yaşam alanını genişletiyor.Silver hareketli pergola, dış mekanları her türlü hava koşulunda rahat, konforlu ve misafir ağırlamaya uygun son derece kullanışlı alanlara dönüştürüyor. En önemlisi Silver kullanıcıları cep telefonu aplikasyonları ya da uzaktan kumandaları ile kontrol ettikleri pergola sistemleri ile gökyüzünün, yıldızların ve temiz havanın tadını doyasıya çıkarabilir.
NANO TEKNOLOJİK Silver, Amerika, Fransa, İspanya ve İtalya’dan ithal edilen; renkleri, desenleri ve estetik tasarımları geniş çeşitlilikte seçilmiş kumaşlar ile tasarlanan PVC esaslı zengin tavan örtüsü çeşitleri ile fark ortaya koyuyor. Suya dayanıklı Fx Flexy tavan örtüsü, güneş ışığını filtreliyor, gölgelendirme sağlıyor ve alevi yürütmüyor. Patenti Palmiye’ye ait olan nano teknoloji ile üretilen Izo-Pro tavan örtüsü, ses yalıtım fonksiyonu ile büyük ölçüde enerji tasarrufu sağlıyor ve yeşil teknolojiye katkıda bulunuyor. Ferrari Soltis ise güneşin ve zararlı UV ışınlarının %95’ini engelliyor. Farklı otomasyon sistemleri ile desteklenen Palmiye ürünleri, tek bir kumanda ve tuş sayesinde rahatça kullanılıyor. Tüm ürünler istenildiğinde My Palmiye App aplikasyonu ile iPad ve iPhone sayesinde uzaktan kontrol edilebiliyor.
ham:m plus ile kişiye özel zamansız mekanlar Mobilyadan duvar boyasına, aydınlatmadan aksesuar seçimine kadar her konuda mekansal çözüm önerilerinde bulunan ham:m, ham:m plus ile tasarım detaylarını ham:m dünyasını tercih eden tüm kullanıcılar için ulaşılabilir kılıyor.
İ
ç Mimar İdil Özbek ve İç Mimar Muhammet Taşlı tarafından kurulan ID-Istanbul tasarım ofisinin oluşturduğu mekan ve binaların mobilya ve objeleri için bir tasarım ve üretim alanı olarak doğan ham:m, tasarımlarında izlediği farklı çizgisini ham:m dünyasını tercih eden kullanıcılarına verdiği hizmetlerle de sürdürüyor. ham:m plus ile bugüne kadar çok sayıda restoran ve ticari mekanı kendi dünyasına özgü dekorasyon detaylarıyla yenileyen ham:m, aksesuardan duvar boyası renk seçimine, mobilya tasarımından ürün yenileme hizmetine kadar tüm konularda yönlendirici öneri ve uygulamalarda bulunuyor. KİŞİYE ÖZEL KALİTELİ VE ZAMANSIZ TASARIMLAR ham:m dekorasyon felsefesi çerçevesinde mekanların mevcut konturlarının korunarak kişiye özel kaliteli ve zamansız tasarımlarla yenilendiği ham:m plus hizmetinde süreç, mekanın ziyaret edilerek fotoğraflanmasıyla başlıyor. İhtiyaçlar belirlendikten sonra mekana uygun ürünlerin kombine edildiği rölöveyle hazırlanan sunumun ardından süreç müşterinin fikir ve beğenisine göre şekilleniyor. Kumaş seçiminden aydınlatmaya, mobilya seçiminden duvar boyasına kadar tüm detayları kapsayan ham:m plus, ürünün mekanda nasıl duracağını görmek isteyen müşteriler için tasarımlarla birebir temas olanağı da tanıyor. İhtiyaç duyulan obje alternatifleri ham:m tarafından mekana götürülerek deneyimleniyor ve ardından müşterinin fikir ve taleplerine göre önerilerde bulunuluyor. Ürünlerde meşe ağacının ve sadece 4 çeşit mermerin tercih edilmesi, duvar boyalarında mavi, gri, beyaz renk kodlarının kullanılması gibi ham:m standartlarının uygulandığı ham:m plus, mekan dekorasyonunda ham:m’ın özgünlüğü dışına çıkmak istemeyen herkese sunulabiliyor.
restaurant 86 hotel & hi-tech
gastro aktüel
Balparmak’ın ‘Arıcım Projesi’ne ödül Türkiye’nin lider bal markası Balparmak’ın, sürdürülebilir bal tedariki alanında geliştirdiği “Arıcım” projesi, dünyanın önde gelen denetleme firmalarından International Data Corporation (IDC) tarafından bu yıl Çeşme’de düzenlenen IDC CIO Summit kapsamında ödüle layık görüldü. Markanın bal tedarik sürecinin denetlenebilirliğini ve kontrol edilebilirliğini bir üst noktaya taşıyan “Arıcım” projesi; bal tedarik zincirinde kaynakların etkin yönetimini, sürdürülebilirliğini, Türkiye endemik bitki yapısının arıcılar üzerinden takip edilerek korunması hedefiyle 2015 yılında hayata geçirildi.
Nevizade Sokağı yenileniyor 2016 yılına yeni projelerle adım atan Nevizade Sokağı, tepeden tırnağa yenileniyor. Birbirinden seçkin mekanlardan oluşan şöhretli sokağın bağlı bulunduğu Nevizade Sokağı Esnafları Yardımlaşma Derneği Başkanı Ali Kara yaptığı açıklamada, “İstanbul’un, İstanbullu’nun göz bebeği olan ve içinde 35 ayrı eğlence mekanı barındıran sokağımız, 2016 yılı itibariyle yenilenme sürecine girdi. Gelişim ve değişim programımız, sokağın restorasyonu ve etkinlikler kapsamında devam edecek. Amacımız, müdavimlere çıkmak istemeyecekleri renkli bir sokak yaratırken, Nevizade’yi de ülkemizi yurt dışında temsil edecek güce eriştirmektir” dedi. Ünlü Danışman Abdullah Koçoğlu ve Televizyoncu Tuna Güzelyurt tarafından yapılandırılan yenilenme programı 2016 yılı boyunca devam edecek ve tüm gelişmeler Nevizade’nin sosyal medya hesaplarından takip edilebilecek.
Metro Horeca Günleri başlıyor Metro Toptancı Market, Türkiye’de faaliyete geçtiği günden bu yana ‘profesyonellerin güçlü iş ortağı olmak’ hedefiyle gerçekleştirdiği etkinliklere Horeca Günleri ile devam ediyor. 11 Nisan’da Samsun’dan başlayacak ve 17 Mayıs’ta İstanbul’da sona erecek etkinlik boyunca, Metro mağazalarının bulunduğu şehirlerdeki profesyonellerin hayatını kolaylaştıracak çözümler tanıtılacak. Türk Mutfağını ve şeflerini destekleyen, Türkiye’nin yerel değerlerine sahip çıkmak ve ekonomiye kazandırmak amacıyla projeler yürüten Metro Toptancı Market, Anadolu’nun farklı yörelerinden raflarına taşıdığı 60 coğrafi işaretli ürünü Horeca müşterilerine tanıtacak. Metro ve yerel üreticiler, bu ürünlerin mutfaklara daha fazla lezzet katması için profesyonellerin fikirlerini de dinleyecek.
Boğaz’a sıfır brunch keyfi Boğaz’ın kıyısındaki konumu ve büyüleyici manzarasıyla İstanbul’un mutlaka görülmesi gereken mekânları arasında yer alan Radisson Blu Bosphorus Hotel’deki Starboard Restaurant’da bu yıl, Pazar günleri düzenlenen aile brunch’ı her zamankinden daha eğlenceli geçiyor. 24 Nisan’dan itibaren her Pazar 11.30-15.00 arası düzenlenen brunch’ın iştah açıcı ve göz alıcı büfesinde jumbo karides’ten Radisson Blu’nun meşhur ev yapımı somon fümesine, aşçılara isteklerin doğrudan iletilebildiği canlı makarna şovu ile makarna köşesinden, tutkunları için hazırlanan zengin sushi seçeneklerine kadar uzanan pek çok seçenek misafirlerin beğenisine sunuluyor. Birbirinden lezzetli ev yapımı tatlıların ise tadı damakta kalıyor.
Federal Coffee Company’den kahveli kokteyller 3. Nesil kahveciliğin İstanbul’daki seçkin adresi Federal Galata, yazın gelişini serinletici Cold Brew kokteyller ile karşılıyor. 24 saatte buzdan damıtmayla üretilen kahvenin, el yapımı, katkı maddesi kullanılmadan geliştirilen reçetelerle üretilen şuruplar ile karışımından elde edilen Cold Brew kokteyller sadece kahve sektörünün lider ismi Sam Çeviköz ve Levent Koçarslan ortaklığında açılan Federal Coffee Company’nin Galata şubesinde.
Malatya’ya özel lezzetler Grand Hyatt’ta Grand Hyatt Istanbul, 10 – 13 Mayıs 2016 tarihlerinde Malatya yöresine ait özel lezzetleri, Malatya’dan gelecek şeflerin ve Grand Hyatt Executive şefi Fabio Brambilla’nın yorumuyla müdavimlerine sunacak. Malatya mutfağında yer alan kağıt kebabı, kınalı ekmek, pileke, taş küllüğü, gurut çorbası, analı-kızlı, kurşun geçmez köftesi, gilgirikli köfte, keloğlan köftesi, zeytinyağlı marul sarması, fasulye yaprağı sarması, kabak çiçeği dolması, soğan dolması, patlıcan dövmesi gibi birbirinden özel lezzetler 3 gün boyunca misafirlerin beğenisine sunulacak.
İtalya’dan Lübnan’a, Akdeniz’e yolculuk Raffles İstanbul Zorlu Center bünyesinde yer alan Rocca, otelin yeni Executive Chef’i Omar Mosquera Mallen’in dokunuşuyla bahar döneminde tamamen yenilendi. Mallen, “Akdeniz Brasserie” konseptini getirdiği Rocca’da, bundan böyle Akdeniz’in mavi tonlarını, sıcak akşamlarını yansıtan, kalabalık gruplarla, aileyle ve dostlarla keyfi çıkarılacak lezzetler sunuyor. Akdeniz’e kıyısı olan bölgelerden Güney Avrupa’dan İtalya, Fransa, Kuzey Afrika’dan Tunus, Fas, Doğu Akdeniz’den ise Lübnan, Mısır, Yunanistan ve Türk mutfaklarının imza tatlarından derlenen menüye, bölgeden kapsamlı bir şarap listesi ve bir Raffles klasiği olan zengin kokteyl menüsü de eşlik ediyor.
Tadında Anadolu’dan Sankara Fonksiyonel Zeytinyağı Anadolu mutfağının kültür mirasını korumak ve yaşatmak, yöresel zenginliklerimizi ve yeniliklerimizi desteklemek amacıyla yola çıkan Tadında Anadolu, sağlığına önem verenler için Türkiye’nin ilk ve tek fonksiyonel zeytinyağını sunuyor. Yüzde 100 doğal içeriğiyle Sankara Fonksiyonel Zeytinyağı, günlük kullandığımız zeytinyağının sağlığımıza faydalı özellikleri artırılmış, doğallığı bozulmamış ve polifenoller (sağlığı koruyan biyolojik/doğal bileşenler) ile zenginleştirilmiş, yüksek kaliteli hali olan çok özel bir ürün.
restaurant 88 hotel & hi-tech
gastro aktüel
Enginarlı gurme lezzetler Baharın vazgeçilmez lezzeti enginar’ın en şık lezzetlerine tanık olacağınız Hilton ParkSA İstanbul’a uğramanız için şimdi birden fazla nedeniniz var. Kremalı enginar çorbası ızgara mısır ekmeği üzerinde zeytin ‘tapenade’ ile sunuluyor. Zeytinyağı ile pişirilmiş enginar ve bakla püresi füme somonlu taze otlar salsa, fesleğen yağı ile servis ediliyor. Gevrek krep içerisinde enginar ve avokado salatası, ızgara tavuk dilimleri ile çok hafif bir alternatif. Enginarlı ravyoli ise yine farklı lezzet arayanlar ve enginardan vazgeçmem diyenler için mükemmel bir yemek.
Foodpairing.com’un lisanslı temsilcisi Gastronometro oldu Gastronometro; dünya gastronomisinin yükselen akımı olan tat eşleşmesinin duayen kurumu foodpairing.com’la hayata geçirdiği işbirliği ile kurumun Türkiye’deki lisanslı temsilcisi ve çalışma alanı oldu. Foodpairing.com ile imzalanan özel anlaşma kapsamında Gastronometro’da düzenlenecek periyodik foodpairing.com eğitimleri ile Türk şefleri sektördeki yeni tat keşifleri konusunda güncel bilgilerle buluşacak. Bunların yanı sıra foodpairing.com’un kullandığı veri tabanı Gastronometro’nun kullanımına açılacak. Türkiye’deki şeflere foodpairing.com üyeliği ücretsiz olarak temin edilirken, şefler kendi mutfaklarının gelişimi için bu veri tabanından faydalanabilecekler.
Kasapdöner hamburgerin anavatanına gidiyor “Hamburger çocuklarına döner yedirmeye geliyoruz” sloganıyla hızlı bir büyüme trendi yakalayan KasapDöner markasının sahibi Global Restoran Yatırımları A.Ş.’nin Genel Müdürü Bahar Özürün, yakın gelecekte KasapDöner markasını, “hamburgerin anavatanı” olarak bilinen ABD’ye taşımaya hazırlandıklarını söyledi. KasapDöner’in ABD’deki ilk şubesinin New York’un ünlü 5. Cadde’sinde olacağını ifade eden Özürün, “Amerika’daki hamburger çocuklarının da KasapDöner’i seveceğine inancımız tam” dedi. KasapDöner’in 2010 yılında Üsküdar’daki tek restoranla yola çıktığını hatırlatan Özürün, 2015 yılında elde ettikleri 33 şube sayısını bu yılsonu itibari ile 65’e çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
En konforlu piknik Sheraton İstanbul Ataköy Hotel, yaz mevsiminin vazgeçilmezlerinden piknikleri misafirlerinin ayağına getiriyor. Otelin bahçesinde yeşil ile mavinin buluştuğu muhteşem atmosferde sevdikleriyle birlikte vakit geçirmek isteyenler her Cumartesi ve Pazar günü 11.0018.00 saatleri arasında hafta sonu pikniklerinde buluşuyor. Otelin ödüllü şefleri tarafından özenle hazırlanan gurme lezzetlerin yer aldığı kampanyada; barbekü piknik sepeti ve brunch piknik sepeti seçenekleri bulunuyor.
Anavarza Gurme Serisi’nden; “Narenciye Balı” Akdeniz Bölgesi’nde yetişen narenciye çiçeklerinin eşsiz kokusunu ve aromasını içinde barındıran Anavarza Narenciye Balı, açık rengi, berrak görünümü ve ağızda hızlıca dağılabilen akışkan kıvamıyla keyifli bir tadım deneyimi yaşatıyor. Lezzetinin yanı sıra doğal faydalarıyla da vücudunuzun direncini artırmaya yardımcı olan Anavarza Narenciye Bal’ı, hem sağlığı hem de doğallığı bal severlerin beğenisine sunuyor. Özel üretim tesislerinde katkı maddesi olmadan ve el değmeden üretilen, 70 ayrı testle doğallığı kanıtlanan Anavarza Narenciye Bal’ı kokusuyla ferahlatıcı bir his uyandırıyor.
Big Chefs yeni menüsü ile yaza hazır Samimi atmosferi, güler yüzlü ekibi ve ayrıcalıklı sunumları ile misafirlerinin geçirdiği anlara keyif katan Big Chefs, menüsünü yaza özel tatlarla yeniledi. Klasik lezzetlere kattıkları yorumlarla iştah kabartan, özgün ve keyifli sunumlarıyla da göz zevkine hitap eden büyük şeflerin yeni yaz menüsünde, kahvaltılardan atıştırmalıklara, salatalardan ana yemeklere, tatlılardan yaza özel ferahlatan içeceklere kadar yepyeni seçenekler yer alıyor. Yazın serinleten ve Big Chefs’in vazgeçilmez yaz lezzeti Soğuk Ayran Aşı Çorbası, Ortadoğu mutfağının esmer güzeli Falafel sizin için seçtiklerimiz…
Lezzetli ve eğlenceli bir yaz için Palivor Çiftliği Nişantaşı Nişantaşı’nın en eğlenceli, çekici ve değişmez buluşma noktası Reasürans Çarşı’nda yer alan Palivor Çiftliği Nişantaşı Cafe, Şarküteri & Wine Bar, yaz ayları boyunca Palivor Çiftliği’nin en taze, lezzetli, doğal şarküteri ürünleriyle yapılmış menüsü, özel kokteylleri ve tapasları ile misafirlerine sabah kahvaltısından gece yarısına kadar müzik eşliğinde keyifli bir lezzet şöleni sunuyor. Palivor Çiftliği Nişantaşı Cafe, Şarküteri & Wine Bar, yaz sezonu boyunca her salı Hot Dog ve Sucuk Burger Gecesi, her perşembe Trakya Tapas Gecesi, cuma ve cumartesi geceleri ise Club Night etkinliklerine ev sahipliği yapıyor.
Şahin Sucukları performans ve hedeflerini bankacılara anlattı Türkiye’ de faaliyette bulunan, toplam 18 bankanın ticari şube yönetim ekiplerinin katıldığı bilgilendirme toplantısında, Şahin Sucukları, satış, pazarlama ve finansman performans ve hedeflerini paylaşarak geçen yıl Kayseri Bölgesi’nde başlattığı “şeffaflık ve bilgi paylaşım” geleneğini devam ettirdi. Kayseri’ de düzenlenen toplantıda bir sunum gerçekleştiren Yönetim Kurulu Danışmanı Hakan Sinangil, 2015 gerçekleşen ve gerçekleşmeyen hedefler, küresel ve ulusal düzeydeki olumsuzluklara karşın, sektör ortalamasının üzerinde büyümeyi başardıklarını vurguladı. Ayrıca, Şahin olarak Uluslararası Pazar Araştırma Firmasına yaptırdıkları Türkiye pazar anketi sonucu: Şahin’in sucuk alanında Türkiye’nin en prestijli sucuk markası sonucunu aldıklarını, tüketicilerin görüş ve istekleri doğrultusunda yeni yapılanmaları olacağını ve firma olarak özellikle et fiyatlarında düşüş sağlama ve tarım istihdamını arttırma amaçlı yaptıkları ulusal düzeyde PR ve lobi çalışmalarından bahsetti.
restaurant 90 hotel & hi-tech
gastro güncel
Avrupalı, dönere savaş açtı! İşletmeler bir bir kapatılıyor! Avrupa’daki dönercilerin kapısına bir bir kilit vuruluyor. Özellikle terör saldırıları sonrası Müslüman yemeği olarak bilinen dönerin Avrupa’daki satışına yasak getiriliyor.
T
ürk mutfağının yurt dışındaki en önemli temsilcilerinden dönere karşı yabancılar savaş açtı. Başta İtalya, Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa’nın bir çok ülkesinde döner dükkanları bir bir kapatılıyor. Bunun gerekçesi olarak da farklı sebepler sunuluyor. İtalya kendi mutfağını korumak için böyle bir uygulama başlattığını açıklarken, Almanya hükümeti dönerci ve dürümcülerin steril üretim yapmadığını iddia ediyor. Fransa ise döneri, Paris terör saldırısı sonrası Müslüman yemeği olarak nitelendirerek işletmelere gereksiz cezalar keserek dükkanlarını kapatıyor. Öyle ki Almanya dönerin ismini ‘dönen şiş’ olarak değiştirmek istiyor. Hatta Almanya’da döner dükkanlarının tabelasında ‘döner’ yazıyor diye bir işletmeye 500 Euro ceza dahi kesildi. “KENDİLERİNE ZARAR VERİYORLAR” Kebap ve döner sektörünün köklü markalarından Bedri Usta’nın sahibi Bedrettin Aydoğdu yaşanan bu durumu ‘faşizm’ olarak değerlendirdi. Sadece Berlin’de bulunan 800 döner büfesinden yıllık 3 milyar Euro’nun üzerinde ciro yapıldığı belirten Aydoğdu “Berlin özelinde 200 binden fazla kişiye istihdam sağlanıyor. Bu yasaklar bizim Türk işletmecilerine verdiği zarardan ziyade kendilerine de zarar verecek” dedi. ‘MÜSLÜMAN YEMEĞİ’ DİYE KARALAMA KAMPANYASI Avrupa’da binlerce döner işletmecisi bulunduğunu hatırlatan Aydoğdu “Özellikle Avrupa’da yaşanan terör saldırıları sonrası bu haberleri daha fazla almaya başladık. Müslüman kültürüne ait dönere karşı bu karalama kampanyasını kabul etmiyoruz. Bizim binlerce Türk işletmecimiz yurt dışında bu yolla para kazanıyor. O halde
biz de Pizza ve hamburgere yasak getirelim” diye konuştu. ZİNCİR FAST FOODLAR DÖNERDEN RAHATSIZ Dönerin son yıllarda Avrupa’da çok fazla tüketildiğine de dikkat çeken Aydoğdu “Döner artık global bir yiyecek haline geldi. Avrupa’da insanlar fast-food tüketimde döneri tercihe diyor. Dolayısıyla Mc Donalds ve Burger King gibi fast food markalarının satışları düşüyor. Dönerin bu başarısı bu dünya markalarını rahatsız ediyor. Dolasıyıla içeride lobi yapılıyor” ifadelerini kullandı.
YASAKLA İLGİLİ YURT DIŞINDA YAŞANAN SON GELİŞMELER İtalya Floransa’da kentin kimliğini ve yemek kalitesini korumak için restoranların en az yüzde 70’inin yerel olması koşulu getirildi. Bu nedenle birçok döner dükkanı kapatılıyor. - Almanya’da bir dönerciye tabelasında döner yazıyor diye 500 € ceza kesildi. Almanya’da yetkililer döner yerine, ‘dönen şiş’ yazılmasını istiyorlar. Ayrıca el ilanlarında ve menülerde de döner yazılması yasak. Fransa’da geçtiğimiz Şubat ayında elinde dönerle otobüse binen bir kişi polis zoruyla otobüsten indirildi. Almanya’da yapılan denetimlerde bazı dönercilerin temiz olmadığı saptandı. Almanya’da yaklaşık 400 ton civarında döner üretiliyor. Bu dönerler 15.000 büfede satışa sunuluyor. Bu başarılı rakamlar MC Donalds, Burger King gibi firmaların gözüne batıyor. İtalya’nın Verona kentinde de ucuz ve hızlı döner ve dürümcülerin yaygınlaşması kent yönetimini harekete geçirdi. Kent merkezinde etnik gıda hazırlayıp satan işletmelerin açılması yasaklandı.
restaurant 92 hotel & hi-tech
gastro eğitim
USLA ile “Tarladan Mutfağa” dönemi Yeni eğitim dönemiyle gastronomi sektörüne bir ilk daha kazandıran USLA, “Tarladan Mutfağa” mottosuyla şaşırttı.
G
astronomi sektörüne kazandırdığı yeniliklerle öne çıkan USLA, bu defa da “Tarladan Mutfağa” diyor. Profesyonel Aşçılık ve Profesyonel Pastacılık / Ekmekçilik programında haftanın bir günü öğrencilerini tarlaya götürerek, sebzelerin oluşumunu gösterecek. Böylece öğrenciler mutfağı topraktan öğrenerek, organik ürünlerle daha lezzetli yemekler hazırlayacaklar.
ÖĞRENCİLER DOMATESİN GERÇEK KOKUSUNU BİLECEK Bu uygulama ile toprağın ve tarımın önemine bir kez daha vurgu yapan USLA, “Tercihimiz domatesin gerçek kokusunu bilen, bununla birlikte bu kokuyu kendi yetiştirdiği ürünlerde hisseden öğrenciler yetiştirmek. Uygulamayı önümüzdeki süreçlerde topluma da aşılamayı hedefliyoruz. Çok hızlı tükettiğimiz için tükettiğimiz ürün ve malzemelerin oluşum aşamalarını merak eden bir toplumu hayal ediyoruz.” diyor.
restaurant 94 hotel & hi-tech
hijyen
Diversey Care Mengen Aşçılık Kampı’nın bu yıl da destekçisi oldu II. Ulusal Aşçılık Kampı’nın profesyonel temizlik ve hijyen ürün/sistemleri destekçisi bu yıl da Diversey Care oldu.
D
aha temiz ve daha sağlıklı bir gelecek inşa etmek için çalışan Sealed Air iş birimi Diversey Care, geleceğin aşçılarına destek olmaya devam ediyor. 20 – 30 Nisan 2016 tarihlerinde Bolu, Mengen’de gerçekleşen II. Ulusal Aşçılık Kampı’nın profesyonel temizlik ve hijyen ürün/sistemleri destekçisi bu yıl da Diversey Care oldu.
bilinmesi ve uygulanması gerekenler detaylı şekilde aktarıldı ve mutfağın en önemli yapıtaşlarından biri olan hijyen konusunun püf noktaları anlatıldı.
ÖĞRENCİLERE ÜRÜN GRUPLARI TANITILDI Üniversitelerin; aşçılık, gastronomi, mutfak sanatları gibi programlarında eğitim alan öğrencilerini geçtiğimiz yıl olduğu GELECEĞİN AŞÇILARINA MUTFAK HİJYENİ gibi bu yıl da tek bir çatı altında toplayan organizasyonda; Aşçılık Okulu Mezunlar Derneği (AŞOMDER) çeşitli etkinlikler ile öğrencilerin vizyonlarını genişleterek, koordinatörlüğünde, Mengen Kaymakamlığı, Mengen mesleki gelişimlerine pozitif katkı sağlamak amaçlandı. Belediyesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve Bolu, Mengen, Aşçılığın başkenti olarak nitelendirilen Bolu Mengen’de 10 gün Aşçılar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi destekleriyle boyunca süren kampa, her bölümden iki öğrenci ve bir öğretim düzenlenen II. Ulusal Aşçılık Kampı bu yıl da büyük bir coşkuyla elemanı katıldı; kamp süresince workshoplar, seminerler, film gerçekleşti. Organizasyonun profesyonel temizlik ve hijyen izlenimleri, sohbetler gibi birçok etkinlik gerçekleşti. ürün/sistemleri iş ortaklığını üstlenen Sealed Air iş birimi Kamp süresince etkinlik alanında standıyla yer alan Diversey Diversey Care kampa giren öğrencilere eğitim verdi. Eğitimler, Care ise ürün grupları hakkında bilgiler vererek, öğrenciler Sealed Air iş birimi Diversey Care Eğitim Direktörü Velaaddin ve eğitmenlerle bir araya geldi. Mengen dışından davet edilen Kılıç ile birlikte satış ve pazarlama yetkilileri tarafından verildi. katılımcıların organizasyon boyunca konaklama ve yeme-içme Profesyonel temizlik ve hijyen eğitimi konu başlığı altında ihtiyaçları AŞOMDER ve proje ortakları tarafından karşılandı. verilen eğitimde, geleceğin aşçılarına mutfak hijyeni konusunda
restaurant 96 hotel & hi-tech
marka
Öztiryakiler ve Weatherhaven’den stratejik işbirliği Weatherhaven üç açılır konteyner teknolojisini Türkiye’de üretmek ve Avrasya bölgesinde pazarlamak için Öztiryakiler ile stratejik işbirliği anlaşması imzaladı.
W
eatherhaven üç açılır konteyner teknolojisini Türkiye’de üretmek ve Avrasya bölgesinde pazarlamak için hazırlanan anlaşma, Weatherhaven/Kanada ve Öztiryakiler arasında 18 Mart 2016 tarihinde imzalandı. Anlaşma ile Kanada’da geliştirilen ve dünyada 20’den fazla ordu tarafından kullanılan Weatherhaven patentli açılabilir konteyner teknolojisi İstanbul’da Öztiryakiler tesislerinde üretilecek ve çevre ülkelere satılacak. ÖZTİRYAKİ: “ASKERİ ÜRÜN PAZARIMIZI GENİŞLETMEK İÇİN BÜYÜK BİR POTANSİYEL” Öztiryakiler Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kenan Öztiryaki anlaşmaya ilişkin ’’Weatherhaven gibi güvenilir ve küresel bir marka ile çalışma fırsatından dolayı Öztiryaki ailesi olarak büyük heyecan duyuyoruz. Weatherhaven teknolojisi ile askeri ürün pazarımızı genişletmek için önümüzde büyük bir potansiyel görüyoruz.’’ diye konuştu. Yapılan anlaşmaya göre Öztiryakiler fabrikalarında üretilecek genişleyebilir ve tavanı yükseltilebilir konteyner esaslı ürünler; Komuta Yeri, Harekat Merkezi, Araç Bakım Yeri, Muhabere Sistemleri Bakım Yeri, Sıhhi Yardım İstasyonu , Seyyar Sahra Hastanesi, Mobil Uçak ve Helikopter Hangarı olarak kullanılabilecektir. Öztiryakiler dünya klasmanında yer alan ve askeri operasyonlar, insani yardım görevleri, doğal afetlerle mücadele operasyonlarında kullanılan lojistik destek sistemlerini üreten 60 yıllık bir şirkettir. Şirket endüstriyel mutfak sistemleri üretimine ilave olarak savunma sanayi lojistik destek sistemleri de üreten, pazarlayan ve istenilen bölgede kurup işletmeye hazırlayan ve teslim eden bir seviyeye gelmiştir.
CASTELLI: “BU İŞBİRLİĞİ BİZİ ÇOK HEYECANLANDIRIYOR” Weatherhaven CEO’su Ray Castelli, “Çok ünlü ve saygı duyulan bir üretim ve pazarlama şirketi ile işbirliği yapmak konusunda çok heyecanlıyız. Öztiryakiler köklü ilişkileri ile güvenilen bir marka ve bizimle çalışmalarından onur duyacağız.” dedi. Weatherhaven; 30 yıllık bir şirkettir ve ticari, askeri, sağlık ve doğal afetlerden korunma gibi maksatlarla mobil kamplar ve konteyner sistemlerinin dizayn ve üretimini yapıp istenilen bölgeye kurmaktadır. Şirket Kanadalı bir tedarikçi iken, yedi kıtada 50 den fazla ülkeye konteyner sistemleri satan ve askeri üsler kuran bir seviyeye gelmiştir.
Avrupa dana etine talep artıyor! “Avrupa’nın tadına bak” kampanyasının ilk yılı araştırma sonuçlarına göre katılımcıların %90’ı dana etini satın aldı, Türk medyasında ise Avrupa dana eti gitgide daha fazla dile getirilen bir konu oldu…
A
vrupa’nın tadına bak” kampanyasının organizatörleri, kampanyanın yürütüldüğü ikinci yılında, Türk pazarının alıcılarını; Avrupa menşei olan eti seçtiklerinde her zaman yüksek kalitesi, tekrarlanabilir bir ürün almanın yanı sıra, yerli mutfak yemeklerini pişirmek için de ideal olacağına ikna etmek istiyor. TANITIM KADAR ÖZEL TADI, ÜRETİM STANDARDI VE UYGULAMA GÜVENLİĞİ VURGULANDI “Avrupa’nın tadına bak” adlı üç yıllık kampanyanın amacı; Avrupa etinin tanıtımını yapmasının yanı sıra özel tat, Avrupa Birliği’nde uygulanan güvenlik ve sıkı üretim standartları konusunda farkındalık oluşturmasıdır. Organizatörler, Türk tüketici grubu üzerinde düzenli olarak yapılan anketler ile yürütülen faaliyetlerin etkinliğini ölçmeye ve tanıtım inisiyatiflerinin yönünü belirlemeye yardımcı olmaktadırlar. Geçen yıl “Avrupa’nın tadına bak” kampanyası özellikle proje ilkeleri ve hedefleri sunumunun yanı sıra başta kanaat önderleri ve ticari gruplar olmak üzere Türk pazarının temsilcileri ile ilişkiler kurmaya odaklanmıştır. Avrupa dana eti ile ilgili yayınlar, basın ve gıda sektörü konularını ele alan web sitelerinde bulunabilir. TÜRK MEDYASINDA FARKINDALIK ARTTI Geçen yıl verilen kararların doğru olduklarını anket sonuçlarının gösterdiğini belirten“Avrupa’nın tadına bak” organizatörü olan Polonya Et Derneği Ofis Müdürü Katarzyna Oponowicz, “Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların %20’si geçtiğimiz günlerde Avrupa eti konusu ile karşılaşmış, %60’ı ise bu konunun Türk medyasında olduğunu fark etmiştir. Bir
yıldır gazetecilerle yaptığımız yoğun işbirliği ve sağladığımız düzenli iletişimden sonra Avrupa dana eti konusunda sektör ve kamuoyu bilinci oluşturulmuştur.” diye konuştu Oponowicz sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk halkı; Avrupa dana eti ile ilgili sık sık karşılaştığı bilgiler olmasına rağmen yabancı ete temkinli yaklaşıyorlar. Ankete katılan katılımcıların %90’ından fazlası yemek hazırlarken dana eti satın aldıklarını belirtse de, ortalama sadece %6’sı ithal edilen eti seçmektedir. Kampanyanın etkileri ile ilgili sonuçlar daha iyidir. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz kampanyanın etkisiyle katılımcıların %8’i Avrupa dana etini daha fazla satın almaktadır, ticaret grubu temsilcilerinin %15’i ise AB tedarikçileri ile temas haline geçmiştir. Kampanyayı gerçekleştirmek ile ilgili kararımızı verdikten sonra, en başta Türk alıcılarında güven oluşturacak ve beklentilerini karşılamaya yardımcı olacak Türk pazarında uzun vadeli faaliyetlerin yapılması gerekeceğinin farkındaydık. 2016 yılı için hedefimiz, dana etinin güvenli yönlerini ve üretimin şeffaflığını vurgulayarak dana etinin tekrarlanabilirlik garantisinin düzenli olarak gösterilmesi ve konumlandırılmasıdır. Bu standartlar, nihai tüketicilere Türk mutfağı yemeklerine mükemmel tat katması ile karakterize edilen ürünler sunar.” Bu yılki faaliyetlerin bir parçası olarak, “Avrupa’nın tadına bak” kampanyasının organizatörleri sektör basınında iletişim kampanyasına devam edilmesi ve Türk pazarının temsilcileri ile Polonya ziyareti gerçekleştirilmesi ve dana eti sektörüne ilişkin Türkiye-Avrupa işbirliğine adanmış özel yayın hazırlanması öngörülmektedir.
restaurant 98 hotel & hi-tech
marka güncel
Aksa’dan iş dünyasına enerji desteği Sheraton markasının en üst segmenti olan ve dünyadaki 25 “Sheraton Grand” arasında yerini alan Sheraton Grand İstanbul Ataşehir, yaşanabilecek güç kesintilerine karşı Aksa Jeneratör’ü tercih etti. Maksimum enerji verimliliği uygulamalarının ve çevreye duyarlı yaşam biçimi ihtiyaçlarının ön planda tutulduğu otele Aksa, jeneratör setleri ile destek oluyor. Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker geleceğin iş merkezi Ataşehir’de konumlanan ve iş dünyasında önemli bir yere sahip olacak Sheraton Grand İstanbul Ataşehir ile ilgili; “Cevahir Yapı tarafından 80 milyon dolarlık bir yatırımla inşa edilen Sheraton Grand İstanbul Ataşehir, iş dünyasına en konforlu konaklama ve toplantı deneyimini sunmayı hedefliyor. Güç kesintilerinden zarara uğramadan çıkmak, misafirlerin yaşanan kesintilerden olumsuz etkilenmemesi için ise kullanılan jeneratör büyük önem taşıyor. Bir iş oteli olarak her alanda kusursuzluğu yakalamaya özen gösteren Sheraton Grand İstanbul Ataşehir, Aksa Jeneratör’ü tercih etti. Sağladığımız4 adet 825 kVA’lık AD 825 jeneratör setleri ile iş dünyasının önemli toplantı ve etkinlikleri kesintiye uğramadan devam edecek” dedi. 3 kıtada bulunan üretim tesislerinde jeneratör üretimi yapan Aksa, bir yıl içerisinde 40 bin jeneratör üretimiyle birçok ülkenin enerji ihtiyacını karşılıyor.
Kale Kilit’ten anahtar ve çilingir sektörüne destek
Anahtarcılık sektörünü kurumsal bir yapıya ulaştırmayı hedefleyen Kale Kilit, 2015 yılında ‘Kale Anahtarcılar Kulübü’nü kurarak sektörde bir ilke imza attı. Firma son olarak anahtarcı ve çilingir sektörünü bir araya getirmek amacıyla 22-23-24 Nisan 2016 tarihinde Gorrion Hotel İstanbul’da düzenlenen Anahtarcı & Çilingirler 12. Eğitim ve Teknoloji Semineri’ne ana sponsor oldu. Üç gün boyunca süren seminerde sektörü tek çatı altında toplamayı hedefleyen Kale Anahtarcılar Kulübü’nün hedefleri, sektör açısından önemi ve faaliyetleri ile ilgili bilgiler verildi. Ayrıca Kale Kilit’in özel tasarım standında ürün olarak; KİS, ASM, PVC/ Alüminyum Kilitleri ve Silindir Grubu ürünleri ile Kale Alarm ürünleri sergilendi. Kale Dış Ticaret tarafında ise Lüks seri ve elektronik kilitler yer aldı. Ayrıca 2 gün boyunca Kale Kilit dışında Kale Kilit Dış Ticaret ve Kale Alarm tanıtım sunumları da gerçekleştirildi.
Yingli Solar’a ödül Global kalite ve sertifikalandırma şirketi TÜV Rheinland 2015 yılında güneş panelleri arasında yaptığı verimlilik değerlendirmesi sonucunda Yingli Solar panellerini en verimli güneş paneli olarak seçti. Yingli Solar Türkiye Ülke Müdürü Uğur Kılıç, Yingli Solar olarak her zaman yüksek performansı ile ayrıcalıklı ürünler geliştirmeye, ürün kalitesini üst seviyelere çıkarmaya ve güneş enerjisi sektörünün gelişip güçlenmesi için tüm katkıyı sağlamaya devam edeceklerini belirterek TÜV Rheinland ödülünün büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını sözlerine ekledi.
restaurant 100 hotel & hi-tech
fuar
SleepWell Expo dünya yatak sektörünü 3. kez ağırlayacak Türkiye’nin yatak ve teknolojileri konusunda ilk ve tek fuarı SleepWell Expo 2016, yatak ana sanayi, yan sanayi, makine ve ekipmanları profesyonellerini İstanbul Expo Center’de 3. kez bir araya getirecek.
S
ektörün hammadde, yatak ana sanayi, yan sanayi ve makine yatırımlarını yönlendiren, Türkiye ve Avrasya Bölgesi’nin en kapsamlı yatak ana sanayi, yan sanayi, makine ve ekipmanları fuarı SleepWell Expo İstanbul, 20-23 Ekim 2016 tarihlerinde sektörün profesyonellerini 3. kez bir araya getirecek.2015 yılında 79’u yerli, 22’i yabancı olmak üzere 101 katılımcının iştirak ettiği ve toplam 5 bin 238 ziyaretçinin takip ettiği, fuar profesyonellerin buluştuğu bir arena olan SleepWell Expo, bu yıl da genişleyen ziyaretçi ağı ve artması planlanan katılımcı sayısı ile yeni iş fırsatları oluşturacak. YATAĞIN HİKAYESİNİ KEŞFEDİN Yatak sektörü; otlardan doldurulan döşeklerden, yün
döşeklere, sünger yataktan günümüz yataklarına ulaşana dek çok ciddi gelişim evreleri geçirdi. Günümüzde yatak artık en modern halini almış olabilir mi diye sorduğumuzda ergonomi, hammadde devreye giriyor ve yatak komponentleri bizleri her yeni günde şaşırtmaya devam ediyor. Bütün bu değişimler ışığında gelişen yatak sektörünü büyük bir ticari arenada bir araya getirecek olan SleepWell Expo, Türkiye ve dünyayı yatak sektörü etrafında birleştirecek. Katılımcılarına yeni iş bağlantıları oluşturmaya ve ihracat avantajları sağlamaya devam edecek olan SleepWell Expo 2016, 20-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. Yatak ve yatak ürünlerinde, tasarım, renk, detay ve ergonomi adına yeni tasarımlar sunacak olan Sleepwell Expo, katılımcıların verimliliğini en üst düzeye taşıyacak ve yatak endüstrisine yönelik tüm beklentileri karşılayacak. Sektörün lider üreticileri, yeni Ar-Ge çalışmalarını yerli ve yabancı alıcılarıyla buluşturacak. SEKTÖRÜNÜN GÖZÜ BU ORGANİZASYONDA SleepWell Expo; yaylı yataklar, visko yataklar, lateks yataklar, uyku sistemleri, rulo yataklar, karyola sistemleri, visko yastıklar, medikal yastıklar, kaz tüyü yastıklar, çocuk yatakları, yatak koruyucu alezler, hareketli yataklar, özel sipariş yataklar, at kıllı yataklar, kişiye özel yataklar, yuvarlak yataklar, doğal yataklar, medikal yataklar, akıllı yataklar, kaz tüyü yorganlar, bazalar, metal karyolalar, yatak başları, makina ve makina ekipmanları olmak üzere oldukça geniş bir katılımcı profili oluşturacak.Genişleyen ziyaretçi ağı ve artan katılımcı sayısı ile dikkatleri üzerine çekecek olan SleepWell Expo 2016 Türkiye’de yatak endüstrisine ait ilk ve tek spesifik fuar olma özelliği ile Voli Fuar tarafından düzenleniyor. Yatak endüstrisine yepyeni açılımlar sunmayı hedefleyen SleepWell Expo Fuarı, organizasyonlarıyla sektörü canlandırmak ve yatak endüstrisi liderlerini İstanbul’da toplamak amacıyla, organizasyona ev sahipliği yapıyor.
DÜNYANIN EN BÜYÜK OGANİZASYONU OLACAK Yatak ve uyku ürünleri sektöründe başka spesifik bir fuar olmadığını belirten fuar yöneticileri, sektördeki gelişmelerin yakından takip edildiği, iç ve dış piyasa açısından önemli bir rol üstlenen Sleepwell Expo’nun, yakın gelecekte kendi kulvarında dünyanın en büyük organizasyonu olacağına inandıklarını belirtti.Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından yapılan açıklamalara göre, hastanelerdeki 130 bin yatak kapasitesinin 90 bini önümüzdeki 4 yıl içerisinde sıfırdan yenilenmiş, ileri teknolojik duruma dönüştürülüyor.Sağlık sektörünün dünya genelinde olduğu gibi Türkiye için de önemli ve stratejik bir sektör olduğunu belirten yetkililer, 1 yıl içerisinde yaklaşık 25 bin yatak kapasiteli şehir hastanelerinin ihaleye açılacağı bilgisini verdi. Böylelikle, 2018 yılında 45 bin ile 50 bin yatak arasında yenilenmiş, nitelikli, ileri teknolojili hastane ve hastane odaları tamamlanacak. 2018 yılına kadar da 130 bin yatak kapasitesinin 90 bini önümüzdeki 4 yıl içerisinde sıfırdan yenilenmiş, ileri teknolojik hastaneler durumuna dönüşecek. Önümüzdeki günlerde açılacak ihalelerle ön plana çıkacak olan yatak sektörü için, Sleepwell Expo Fuarı’nın önemi bir kat daha artıyor.Türkiye’de yatak endüstrisine ait ilk spesifik fuar olma özelliği taşıyan Sleepwell Expo, Voli Fuar tarafından düzenleniyor. Yatak endüstrisine yepyeni açılımlar sunmayı hedefleyen Sleepwell Expo Fuarı, organizasyonlarıyla sektörü canlandırmak ve yatak endüstrisi liderlerini İstanbul’da toplamak amacıyla, organizasyona ev sahipliği yapıyor. Dünyanın dört bir yanından katılımcı ve ziyaretçinin gelmesi beklenen ve sektöre büyük yankı uyandıran Sleepwell Expo Fuarı’na çeşitli ülkelerden gelen tedarikçiler yanında İstanbul’dan ve Anadolu’dan da yoğun ilgi var. Fuarda, İstanbul’un yanı sıra Kayseri, Denizli, İnegöl, İzmir ve Ankara’dan katılımcı firmalar yer alıyor.
restaurant 102 hotel & hi-tech
fuar
Her zamankinden daha ‘uluslararası” IBATECH İstanbul 2016 sona erdi… Uluslararası Ekmek, Pasta Makinaları, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı 14 – 17 Nisan 2016 tarihlerinde 9. kez İstanbul Fuar Merkezinde gerçekleşti.
K
onusunda ve bulunduğu bölgede en geniş kapsamlı teknolojilerin sunulduğu IBATECH İstanbul 2016 Messe Stuttgart Ares Fuarcılık tarafından 5 salonda 50.000 metrekarelik alanda organize edildi. 20 ülkeden ve 4 kıtadan katılımcıların buluştuğu fuar, ilk defa Federal Ekonomi Bakanlığı tarafından sunulan ve VDMA- Alman Gıda İşleme ve Ambalajlama Derneği tarafından desteklenen Alman Milli Katılımına ev sahipliği yaptı. EKONOMİ BAKANLIĞI İLK DEFA DESTEK VERDİ İlk defa Ekonomi Bakanlığı’nca desteklenmiş ve hedeflenen ülkelerdeki Türk Ateşelikleri tarafından tanıtıldı. Azerbaycan, Özbekistan, Kosova, Tunus, Umman,
Kamerun, Umman ve Bulgaristan gibi birçok ülkeden ziyaretçi delegasyonlarının ağırlandığı fuarın açılışı Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz tarafından gerçekleşti. Bakan açılış sırasında “Özellikle yatırımcıları buraya davet ediyorum. Destek politikalarımızla üreticilerimizin yanındayız” mesajını verdi. 366 KATILIMCI FİRMA 74,563 ZİYARETÇİ İLE BULUŞTU 14-17 Nisan 2016 tarihleri arasında 74,563 ziyaretçi (2014: 63,696) 366 (2014: 289) katılımcı firma ile buluştu. Katılımcılar ziyaretçiler hakkında yüksek memnuniyetlerini belirttiler. YENİ FUAR TAKVİMİ Bir sonraki IBATECH İstanbul 12-15 Nisan 2018 tarihlerinde gerçekleşecek. Sektörün buluşma noktası Türkiye’de İstanbul, İzmir ve Ankara’da düzenleniyor. IBATECH İzmir ilk defa 8-10 Aralık 2016 tarihleri arasında İzmir’de, IBATECH Ankara ise 9-12 Mart 2017 tarihleri arasında organize edilecek.
restaurant 104 hotel & hi-tech
fuar
IBATECH’te S2000’e yoğun ilgi
Endüstriyel mutfak ve soğutma sektörünün güçlü firması S 2000, IBATECH 2016 Fuarı’nda yepyeni ürünleri ve dizaynlarıyla yoğun ilgi gördü.
4
Türkiye’nin konusunda profesyonel en büyük markalarına hizmet veren firmanın standında, soğuk pasta teşhir dolapları ve şişe soğutma dolapları, yepyeni dizaynlarıyla ilk kez görücüye çıktı.
YEPYENİ DİZAYNLARIYLA İLGİ ODAĞI OLDU Kuruluşundan bu yana endüstriyel mutfak ve soğutma sektörüne yön veren ve uluslararası pazarda da tercih edilen bir marka olduklarını ifade eden S 2000, müşterilerine has projelendirip ürettiği ürünlerinden özellikle pasta teşhir dolaplarıyla büyük ilgi gördü. Divan, Pelit, Godiva ve Mado gibi
DÜNYA MARKALARININ GÜÇLÜ TEMSİLCİSİ Bir dünya markası olan NeoSystem ve Alman Devi Hobart’ın Türkiye distribütörlüğünü yapan S 2000’in, yurt içinde üretiminin öncüsü olduğu Dry Aged dolapları da teşhir edildiği her fuarda olduğu gibi yine ziyaretçilerce beğeniyle takip edildi. Rational konveksiyon fırınla fuar ziyaretçilerine 4 gün boyunca lezzet serüveni yaşatan S 2000’in standına, Nijeryalı ve Kenyalı güzeller Vivian ve Liynda da renk kattı.
kıta ve 20 ülkeden yerli yabancı binlerce sektör temsilcisinin katıldığı IBATECH 2016 Fuarı, 14-17 Nisan tarihleri arasında düzenlendi. A’dan Z’ye endüstriyel mutfak tasarlayan, üreten ve yurt içinde de yurt dışında da kurulumunu yapan sektör devi S 2000, standındaki geniş ürün gamına eklediği yeni ürünlerini ilgilileriyle buluşturdu.
restaurant 106 hotel & hi-tech
fuar
Rational kazancın yolunu gösterdi
R
Rational, 14-17 Nisan’da İstanbul CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleşen IBATECH Fuarı’nda ev dışı tüketim pazarında unlu mamullerden nasıl kazanç sağlanacağının yolunu gösterdi.
ational, 14-17 Nisan’da İstanbul CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleşen IBATECH Fuarı’nda ev dışı tüketim pazarında unlu mamullerden nasıl kazanç sağlanacağını gösterdi. Günlük çalışma rutini içerisinde sadece tek bir pişirme merkezi ile nasıl gün boyunca iştah açıcı ve lezzetli unlu mamul ve atıştırmalık ürün çeşitliliği elde edilebileceğini fuar boyunca ziyaretçileriyle paylaşan Rational’in standına geleneksel unlu mamul üreticileri ve pastane zincirlerinin yanı sıra hızlı servis veren restoran sahipleri de büyük ilgi gösterdi.Bunun da en önemli sebebi, servis elemanı gerektirmeyen, iki öğün arasında ya da öğün yerine de tercih edilen atıştırmalıkların tüketici tercihleri arasında yükselişe geçmiş olması.
ÇOK AMAÇLI UYGULAMALARA SAHİP SelfCookingCenter 5 Senses geleneksel tezgah fırınları yerine geçebilecek bütün bir “Aperatif ve Unlu Mamul Pişirme Merkezi”dir. Faydaları ise oldukça açık: 1 metrekare alan kaplayan, kullanımı kolay, çok amaçlı uygulamalara sahip ve her şeyin ötesinde mükemmel pişirme sonuçları veren bir ünite.Rational Türkiye Genel Müdürü Gürsel Zorlu, “SelfCookingCenter 5 Senses taze ve kaliteli ürün alanında anahtar rol üstlenmektedir. SelfCookingCenter 5 Senses da, ev dışı tüketim pazarının kapılarını unlu mamul ve hızlı servis endüstrisine açıyor.” diyor ve ekliyor: “Sadece tek bir cihazla, gün boyunca, tüm taze atıştırmalık ve unlu mamul ürün çeşitlerini hazırlayabilirsiniz.” diyor.
restaurant 108 hotel & hi-tech
yeni mekan
Bu Şat başka Şat! Ona Fethiye’nin Reina’sı diyorlar, boşuna da değil hani. Fethiye’yi tam manzara seyre davet eden Şat Restoran, İstanbul’un Boğaz’ı kadar eşsiz ve muhteşem bir ambiyans ile karşılıyor çünkü sizi. Üstelik yenilenerek ve hizmet çıtasını daha da yükselterek!
D
enizle iç içe, muhteşem manzaraya dalga ve martı seslerinin eşlik ettiği kusursuz bir atmosferde lezzet yolculuğuna çıkmaya hangimiz hayır diyebilir ki? Üstelik bu bir de Türkiye’nin cennet köşelerinden Fethiye’de ise düşünmeye bile gerek olmaz. 80’li yıllarla beraber Çalış Plajı’nın devamında mesire yeri olarak kalan, 90’lı yıllarda bölgenin kısmen de olsa sakin mekanlarından biri olan Şat bölgesinde bir özel mekandan, Şat Restoran’dan bahsediyorum. EGE’Yİ DE KIRMIYOR AKDENİZ’İ DE… Fethiye Koyu’nun mavi rengi alabildiğine kum denizinin en hakim noktasında yerini alan Şat Restoran’da her bir detay en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Şat’a gidiyorsanız ilk olarak lacivertten turkuvaza mavinin tüm tonlarını ve yeşile ev sahipliği yapan görkemli bir manzarayı seyre hazır durun derim. Öyle ki mekan, Şat kumsalında üç tarafı deniz diğer yanı kuş cennetine bakan bir güzellik ile sizleri karşılayacak. Fethiye’yi tam manzaralı olarak görebileceğiniz başka da bir alternatif olmadığını hesaba katarak pek tabii… Hem Ege
hem Akdeniz’in kırılma noktasında Fethiye manzarasına direkt karşı duran bu özel mekanda gecenin de gündüzün de zevki apayrı, benden söylemesi! BEYAZLA GELEN SAFLIK Deniz Ispartalı’nın genel müdürü olduğu Şat’ta her yer alabildiğine beyaz… Dekorasyonuna beyazın saflığı ve temizliği ile bambaşka bir siluet kazandıran mekanın dışarıdaki en özel alanlarından biri, iskele-burun kısmı. Kendinizi sanki Titanic filminin en unutulmaz sahnesinde hissedebileceğiniz iskele kısmında bir taraftan lezzet yolculuğuna çıkarken bir taraftan da öz çekimlerinizi mutlulukla paylaşabilirsiniz. Belki onlar gibi kollarınızı açmayacak ama ruhunuzun kanatlanıp uçtuğunu hissedeceksiniz. Üstelik yalnız da olmayacaksınız. Denize paralel kanat çırpan kuşlar da Şat’ın nefis atmosferinde sizlere eşlik edecek.
ESİNTİ DEĞİL! VATANINDAN HAKİKİ AKDENİZ MUTFAĞI SEÇKİLERİ Nereye gitsek bir Akdeniz Mutfağı esintisi! İstanbul’un bir fine dining restoranında da var, Karadeniz’in beş yıldızlı bir otelinin restoran menüsünde de… Ya hiç kendi vatanından Akdeniz’in balığını, deniz mahsullerini ve de mezelerini tatma şansınız oldu mu? Şat’taysanız o vakit bu mutfağın gerçek vatanındasınız demektir. Fethiye’nin trend mekanı Şat, yüzyıllardır bolluğun ve bereketin simgesi olmuş Akdeniz mutfağının en seçkin ve özgün tatlarıyla damak tutkunlarını ağırlıyor. İşin mutfağında iki değerli isim de var ki, biri, adını lezzet dünyasına “balık profesörü” olarak yazdıran İzzet Şeyda, diğeri restoranın değerli mutfak şefi Tarık Atalay. Menüsünde balık ve deniz ürünlerinin en hasını barındıran mekanda özellikle Hardal Soslu Levrek Marini tatmanızı özellikle tavsiye ederim.
restaurant 110 hotel & hi-tech
yeni mekan
Lezzet dünyasının kurbağa prensi
‘Kiss The Frog’ Rumelihisarı’nda açılan “Kiss The Frog”, yeme içme dünyasının en özel isimlerinden Gül Etker’in yarattığı “Seafood Brasserie” anlayışıyla İstanbul’a yepyeni bir soluk getirdi.
R
umelihisarı sahilde, iskelenin karşısında yer alan Kiss The Frog, taze deniz ürünleri ve eşsiz lezzetler servis eden, nefis manzaralı şirin bir restoran... Zengin menüsünde, kabuklu, kabuksuz her tür deniz ürünü, pizza, makarna, sushi gibi çeşitler bulunuyor. Deneysel, klasik ve dünya mutfaklarının bir sentezi olan Kiss The Frog, alışık olmadığınız lezzetlerde deniz ürünleri tecrübesi yaşamanız için oldukça ideal… KLASİK BİR BALIKÇI DEĞİL Fransa’dan gelen canlı istiridyeler, akvaryumdan seçebileceğiniz canlı ıstakozlar gibi her malzemenin en taze ve en lezzetlisi yer alıyor Kiss The Frog’ta... Ahtapot Tandırlı Pizza, Kabuklu & Pazılı Pizza gibi daha önce hiçbir yerde tatmadığınız pizza çeşitleri, Deniz Mahsullü Lahmacun, Trüflü Arpa Şehriyeli Karides, Bulgurlu Alaturka Deniz Mahsullü Paella, Moules Frites, Spaghetti Nero dikkat çekenlerden… Pizzalar ve lahmacun gibi ekmeklerin de her biri Kiss he Frog’un odun fırınından; hem de doğal ekşi maya kullanılarak hazırlanıyorlar. Zengin sushi menüsü de tam sushi severlere göre... Pazartesi günleri hariç her gün sushi servisi var. HER ANA DOKUNAN AMBİYANS, KEYİFLİ LEZZETLER… Boğaz kıyısındaki konumu, samimi dekorasyonu, canlı DJ performansları ile hem öğle araları, hem arkadaş buluşmaları, hem romantik akşamlar, hem de alternatif iş yemekleri için uygun… Üstelik sağlıklı yaşam trendlerine önem verenler, deniz ürünü sevmeyenler de ihmal edilmiyor ve onlar için de menüde kabak spagetti, kinoalı salata gibi alternatifler sunuluyor. BOL LEZZET, BOL MÜZİK, BOL EĞLENCE Mükemmel ve özgün kokteylleri ile bar bölümü de, iyi müzik, iyi manzara, iyi servis ile keyifli vakit geçirmeniz üzere tasarlanmış. Mekanın sıcak atmosferini destekleyen müzikler özenle seçiliyor. Deniz ürünleri ve balıklar ile uyumlu zengin şarap kavı menüyü tamamlıyor. Bol müzik, bol lezzet, bol eğlence; hepsi Kiss the Frog’ta anın keyfini doyasıya yaşamak, yepyeni deneyimler keşfetmek isteyenleri davet ediyor.
restaurant 112 hotel & hi-tech
yeni mekan
Divan Ankara’daki pastanelerini dörtledi Divan Pastanesi, Koç Kulelerinin içinde açtığı yeni pastanesiyle Ankara’daki pastane sayısını dörde yükseltti.
D
ivan Pastaneleri, ilk günden bugüne tarifi Divan şeflerinde saklı çikolataları, her biri kendine has reçetelerle üretilen eşsiz ürünleri ve butik pastalarıyla, müşterilerine özel deneyimler yaşatmaya devam ediyor. Ankara’da Kızılay, Köroğlu ve Çukurhan’ın içinde yer alan pastaneleriyle müşterilerine eşsiz lezzetlerini ulaştıran Divan Pastanesi, Koç Kulelerinin içinde açtığı yeni pastanesiyle Ankara’daki pastane sayısını dörde yükseltti. ZENGİN ÇEŞİTLİLİK Dekorasyonu ve lokasyonuyla Ankaralıların yoğun ilgi göstereceği Divan Pastane & Cafe, klasik lezzetlerinin yanında, birçok farklı lezzetini de, ilk günkü heyecan ve tutkuyla, müşterileriyle buluşturacak. Günlük taze ürünlerinden oluşan menüsüyle müşterilerine birbirinden özel tatlar sunacak olan Divan Pastane & Cafe’den sabahları işe giderken alınan kahve ve kruvasan Ankaralılara yeni bir alışkanlık kazandıracak.
Plus Kitchen artık Anadolu Yakası’nda İstanbul’un en popüler semtlerinde açıldığı günden bu yana kısa sürede sağlıklı yaşam felsefesi ile buluştuğu insanların hayatına artı bir değer katan Plus Kitchen, Anadolu Yakası’ndaki ilk şubesini Prototype No2’de açtı.
G
ün içinde hafif ve lezzetli tatlar arayanlara sağlıklı beslenme alternatifleri sunan Plus Kitchen, hem dünya hem de yerel mutfağımızdan ilham alarak geliştirdiği tatları ile yemek sektöründe fark oluşturmaya devam ediyor. Yeme içme sektörüne yepyeni bir soluk getiren Plus Kitchen, 8. şubesi ile Anadolu Yakası’ndaki ilk durağında da yine dikkat çeken özel dekorasyonuyla müşterilerine huzurlu bir ortam sunuyor. Üretim merkezinin de içinde kurulu olduğu yeni şubede her ürün diğer şubelerde de olduğu gibi günlük olarak hazırlanıp raflarda yerini alıyor. YEME ALIŞKANLIKLARINI DEĞİŞTİRECEK Sağlıklı yeme içmenin yanında, hayata değer katan Plus Kitchen, doğa dostu çözümleri ve felsefesiyle bulunduğu her yerde bu bilinci oluşturmayı planlıyor. İlham veren fikirleri, güler yüzlü ekibi ve ayrıcalıklı sunumları ile geçirdiğiniz her anı renklendiren Plus Kitchen’ın yeni şubesinde siz de sağlıklı menülerini tatmayı ihmal etmeyin!
restaurant 114 hotel & hi-tech
yeni mekan
Fly-Inn Beach 19 Mayıs’ta açılıyor Beach Club anlayışına getirdiği yenilikler, unutulmaz müzik festivalleri ve ev sahipliği yaptığı dünyaca ünlü DJ’lerle adından sıkça söz ettiren Fly-Inn Beach, yazı 19 Mayıs’ta açıyor.
M
imarlık alanında ulusal ve uluslararası birçok ödüle sahip olan Hakan Dalokay ile 1991 yılında İstanbul’da doğan ve fark oluşturan konseptiyle 4 şehirde, 10 işletme ile adından söz ettiren, eğlence hayatına yön vererek alanında önemli bir yere sahip olan Fly – Inn, 1994 yılında Çeşme Aya Yorgi Koyu’nda açtığı Fly – Inn Beach ile Türkiye’nin ilk beach kulübü olarak bir ilke imza attı. Özel peyzaj çalışmaları, kumsal, localar, restoran bölümü, çeşitli yaz aktiviteleri ve su sporları gibi daha birçok
yenilikle Fly – Inn Beach Türkiye’de “beach club” anlayışının öncüsü oldu. SIMSICAK VE SAMİMİ Gayet sıcak ve samimi bir atmosferin hakim olduğu, Hakan Dalokay’ın herkesi kendi evinde gibi hissettirecek şekilde özenle ağırladığı Fly – Inn Beach, 19 Mayıs itibari ile yazı başlatıyor ve yepyeni sürprizleri, tatil severlere unutulmaz anlar yaşatan eğlenceli etkinlikleriyle misafirlerini keyifle ağırlamaya kaldığı yerden devam ediyor.
Yeni bir marka daha doğuyor Somunarası Yeme içme sektörüne yeni bir marka daha katılıyor; Somunarası. Sadece köfte servis edilen bu yeni markanın arkasında Saraybosna kültürü hakim.
1
995 yılında Bosna Hersek’ten Türkiye’ye göç eden Kavara Ailesi ve İzmir’de yaşayan Balkan kökenli girişimci Arif Avcı ile biraraya geliyor. Nino ve Arif isimli iki girişimci en iyi bildikleri işi; köfteciliği Somunarası markası ile bu topraklarda hizmete sunmaya karar veriyorlar. İzmir’de 1999 yılında Nino Kavara ve Dzevada Kavara tarafından temelleri atılan marka ve konsept, 2014 yılında Arif Avcı’nın katılması ile franchising vererek büyümeye başlıyor. Kurucu ortaklarından Nino Kavara, uzun yıllar edindikleri gastronomi deneyimlerini şimdi de Türkiye’nin çeşitli illerinde açtıkları restoranlarla tüketici ile paylaştıklarını söylüyor. BEŞ YENİ ŞUBE DAHA GELİYOR Franchising sistemi ile büyümeye devam eden marka, İzmir, Afyon ve Antalya’da açılan 4 şubenin haricinde; Kocaeli, İstanbul ve Yozgat’ta tadilatları devam eden 5 yeni şubenin açılış hazırlıklarına son hızla devam ediyor. YÜZDE 100 DANA ETİ ÜRETİMLİ Hiçbir katkı maddesi olmadan, geleneksel reçetelerle besi ırkı %100 dana etinden üretilen köftelere taş fırında pişen Balkanların meşhur Somun ekmeği ve piyaz eşlik ediyor. Somunarası’nın hedefi, bu çok sevilen lezzetleri franchising yatırımcıları ile sorumluluğu paylaşarak Türkiye’nin her yerine yaymak.
restaurant 116 hotel & hi-tech
yeni mekan
Ankara gastronomisinin en yenisi Molto Akdeniz’e komşu mutfakların buluşma noktası Molto, lezzetin ön planda olduğu sade tabakları, günün her saatine uygun samimi ve rahat atmosferi, akılda kalıcı ve etkileyici dekorasyonu ile Tepe Prime’da açıldı.
A
nkara’nın en önemli iş, yeme – içme ve buluşma noktaları arasında bulunan Tepe Prime’ın giriş katına konumlanan Molto, Ankara gastronomisine çok sayıda başarılı adres kazandıran tanıdık isim Murat Börekçi’nin imzasını taşıyor. Numnum ve Mezzaluna gibi restoranlarla yıllardır Ankara’da hizmet veren Börekçi, bu kez hayalindeki farklı bir konsepti yılların tecrübesi ile birleştirerek hayata geçiriyor. RAHAT VE ŞIK ATMOSFER Rahatlıkla şıklığın birleştiği, menü, müzik ve dekorasyonda yapılan dokunuşlarla her şeyin tanıdık olduğu ve yabancılaşmadığı dostane atmosferi ile Molto, bizden bir yer olarak sıcaklık ve samimiyet duygusu yaşatıyor. İster yalnız, ister arkadaşlar arasında, keyifli bir yemek ve buluşmalar için farklı alternatifler sunan Molto, günün ilk saatlerinden, akşamın renkli ışıklarına uzanan, rahat ve keyifli bir atmosfer vaad ediyor. KOMŞU MUTFAKLARDAN BİLİNDİK LEZZETLER UNESCO’nun 2010 yılında “Somut Olmayan Kültürel Miraslar” listesine giren “Akdeniz Mutfağı”ndan ilham alan Molto, insanlık tarihinde sahip çıkılması gereken bu önemli mirasa, Türk bakış açısıyla sahip çıkıyor. Türkiye, Yunanistan, İtalya, Lübnan ve İspanya gibi aynı denizin etrafında konumlanan mutfaklardan izler taşıyan Molto’nun menüsünde; Akdeniz’e komşu mutfakların bilindik lezzetleri, geleneksel pişirme teknikleri kullanılarak hazırlanıyor… Günlük ve taze ürünlerin bir arada harmanlanmasından oluşan sade ve doyurucu tabaklar, bildik tatlardan oluşuyor… Yemek kalitesi ve servisi ile fark yaratan iddialı menü, tamamen yerli malzeme kullanımı ile dikkat çekiyor. FAVORİLERİ Molto’nun favori tatları arasında Akdeniz’den nefis paylaşımlıklar, taş fırından pizza, pide ve fırın yemekleri de var, Türk ve İtalyan makarna çeşitleri ve mantı, doyurucu ve sağlıklı salatalar, çeşit çeşit dürümler, ve ana yemeklerde kağıtta Levrek, Taş Fırın’dan Tavuk, Kuzu Tandır da var. Tatlılarda ise; Çikolatalı Fondue, Orman Meyveli Sütlaç, Tiramisu ve Tatlı Kapalı Pizza öne çıkıyor. TASARIMDA MİMAR SİNAN ERÜL İMZASI Mekanı Ankara’dan çıkan güzel bir bakış ve ses olarak tanımlayan erul.design/Istanbul tasarladı. Mimar Sinan Erül’ün imzasını taşıyan mekan, Akdeniz Bistro temelleri üzerinde yükseliyor. Ahşap lambri cepheler ve tuğlalar dikey dış kabuğu oluştururken, 3 boyutta yer alan bitkiler ise hem içeride, hem de dışarıda nefes almaya imkan veriyor… Tümüyle özel tasarlanmış mobilyalar ile farklılaşan Molto, aksesuarları, sanatsal görselleri ve aydınlatma tasarımı ile akılda kalıcı özel bir ruha sahip olmasıyla farklılaşıyor.
restaurant 118 hotel & hi-tech
mekan
Gaziantep’in vazgeçilmez ikilisi ‘baklava’ ve ‘kebap’ın zirve yaptığı mekan;
KÜBBAN Konsept danışmanlığını Faruk Güllü’ nün bizzat kendisinin yaptığı Kübban Gaziantep Mutfağı’nda, özenle hazırlanan yöresel Gaziantep yemekleri ve baklava çeşitlerini mutlaka deneyimlemelisiniz..!
2
007 yılı yılında faaliyete giren ve halen Faruk Güllüoğlu Şirketler Grubu bünyesinde hizmet vermeye devam eden Kübban Gaziantep Mutfağı; kültürümüzde yemeğin ardından tatlı yenmesinden yola çıkarak, kebabın en iyisiyle, tatlının en iyisini bir araya getirme düşüncesiyle kurulmuş. Konukların memnuniyeti ve “müşterinin ayağına hizmet” felsefesi de yollarına ışık olmuş. Gaziantep’in zengin yemek kültürü ile tanışın Konsept danışmanlığını Faruk Güllü’ nün bizzat kendisinin yaptığı mekanda, özenle hazırlanan yöresel yemekler misafirlerin beğenisine sunuluyor. Kübban Gaziantep Mutfağı; zengin menüsü, leziz yemekleri ve tatlıları, ferah ortamı, titizlik, ustalık, zarafet, hizmet kalitelerine verdikleri önem ile lezzet
geçirecekler. Kebap cenneti... Mevsimine göre; Keme Kebabı, Yenidünya Kebabı, Soğan Kebabı, Sarımsak Kebabı gibi çeşitleri ve Şiveydiz , Ekşili Ufak Köfte, Yuvalama , Beyran gibi yöresel yemekleri de misafirlerinin beğenisine sunan mekan hakkında detaylı bilgi edinmek için; www.kubban. com.tr’ yi ziyaret edebilir, çeşitli uygulama ve yeniklerden haberdar olmak için ise; Facebook,Twitter ve Instagram’ da
@kubbangaziantep kullanıcı adıyla Kübban Gaziantep Mutfağı’nı takip edebilirsiniz. Ayrıntılı Bilgi ve Rezervasyon İçin: 0212 651 81 61
Bu bir ADV çalışmadır.
ve huzuru bir arada sunarak misafirlerinin memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı amaç edinmiş. Güneşli’ de bulunan Kübban Gaziantep Mutfağı, haftanın yedi günü, özel toplantılar, organizasyonlar ve toplu yemekler için Gaziantep yöresinin eşsiz yemekleri, Pazar günleri 144 çeşit ile hazırlanan özel açık büfe yöresel kahvaltı ve haftanın 6 günü Gaziantep usulü, bol çeşitli serpme kahvaltı hizmetleriyle konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Her türlü konforun düşünüldüğü mekanda; nezih bir ortamda leziz yemeklerin tadı çıkarken, çocuklar ise oyun odasında, onlarla eşlik etmekle görevli personel ile keyifli vakit
restaurant 120 hotel & hi-tech
mekan
Anadolu lezzetlerinin yeni adresi Harvey Nichols MAG Lounge Harvey Nichols MAG Lounge menüsüne geleneksel lezzetlerini ekledi. Yeni menüde, Anadolu lezzetlerinden dünya mutfağına birçok seçeneği bulmak mümkün.
A
nkara’nın en seçkin mekanlarının başında yer alan Harvey Nichols MAG Lounge, geleneksel lezzetleri modern sunumlar eşliğinde lezzet tutkunları ile buluşturuyor. Menüde mantıdan kasap köfteye, Selekeli yoğurtlu kebaptan fırında kuzu incik’e Türk mutfağının vazgeçilmez tatları sunuluyor. YERLİ LEZZETLERE FINE DINE DOKUNUŞLAR Fine dine konseptine uyarlanan yerli lezzetler, özellikle yabancı misafirlerin en çok tercih ettiği ürünler arasında yer alıyor. Ağrı’nın meşhur lezzeti olan Selekeli, Harvey Nichols MAG Lounge’ın usta şeflerinin yeni yorumları ile modernize edilmiş. Ev yapımı hamurdan yapılan klasik Türk mantısı günlük olarak açılan taze hamuru ile fark oluştururken geleneksel lezzetlere bağlı kalarak yoğurt ve eşsiz domates sosu ile servis ediliyor.
Bir külah dolusu mutluluk Pioppo Gelato Her lezzetinde unutulmayacak küçük sürprizler sunan, doğal malzemelere kattığı İtalyan tarzını Türk damak tadıyla yorumlayan ‘Pioppo Gelato’ ile bu yaz mutlu olmak çok kolay!
B
odrum Yalıkavak’ın efsanesi Pioppo Gelato yeni mutluluklar yaratmak için artık İstanbul’da! Dondurmalarını donmuş yağ, glikoz, şurup gibi hiçbir katkı maddesi kullanmadan sadece meyve, şeker ve su ile hazırlayan, özel tariflerinde İtalyan dondurma tarzını Türk damak tadına göre yorumlayan Pioppo Gelato konuklarına sağlıklı ve leziz seçenekler sunuyor. GÜNLÜK ÜRETİM Günlük olarak üretilen Pioppo Gelato dondurmaları, rengini ve kıvamını sadece mevsim meyvelerinden ve en iyi malzemelerden alıyor. Belçika kakaosu ve Brezilya vanilyası kökü gibi lezzetlerinin yanı sıra çilek, kayısı, karpuz, kavun, vişne, kiraz, şeftali ve daha birçok iştah kabartan 40’tan fazla çeşidi ile farklı alternatifler sunuyor. İtalyan ve Türk dondurma şeflerinin özel reçeteleri ile hazırlanan ve damakta lezzet patlamasına yol açan Pioppo Gelato’da taptaze meyveler ve buz gibi sorbelerin yanı sıra tiramisu, waffle cheesecake gibi birçok çeşit yer alıyor.
restaurant 122 hotel & hi-tech
otel-tech röportaj
Aslı Arslan: “Teknoloji, turizmde oyunun kurallarını değiştirecek” Turizm sektöründe mevcut ve yakın gelecek teknoloji trendleri hakkında bilgi veren Protel Pazarlama Müdürü Aslı Arslan, mobilden sanal gerçekliğe farklı başlıklardaki gelişmelere dikkat çekti. Arslan, işletmelerin bu gelişmeleri yakından takip eden yeni nesil misafirlerin beklenti ve taleplerine eksiksiz karşılık vermeleri gerektiğini söyledi.
H
ayatımızın neredeyse her alanına dokunan teknoloji, turizm sektöründe de önemli değişiklikleri beraberinde getiriyor. Sipariş alan ve servis yapan garson robotlar henüz deneme aşamasında olsa da, gerek geliştirilecek yeni teknolojiler gerekse mevcut teknolojilerin farklı biçimlerde kullanılmaları, bu tür birçok bilim kurgu öğesini otel ve restoranlarda gerçeğe dönüştürebilir. Konaklama ve ağırlama sektörlerine teknoloji çözümleri sunan Protel’in Pazarlama Müdürü Aslı Arslan, bu sektörlerdeki işletmeler için, internetten mobile, büyük veriden sanal gerçekliğe farklı başlıkların günümüz ve yakın gelecekteki teknoloji trendlerini oluşturacağını söyledi. Arslan, yeni nesil misafirler olarak adlandırabilecek, teknoloji ile iç içe yaşayan misafirlerin talep ve beklentilerini eksiksiz karşılamak isteyen işletmelerin trendleri yakından takip etmeleri gerektiğini belirtti. İnternetin bilgiye ulaşmak, bilginin doğruluğunu araştırmak ve sonuçlar hakkında farklı görüşlere ulaşmak anlamında tüketicilerin işini kolaylaştırdığını belirten Arslan, “Bu durum turizm alanında sadece seyahat edilecek bölgelerdeki farklı konaklama seçeneklerine değil, fiyat karşılaştırmalarından tesis özelliklerine kadar hemen her detaya son derece hızlı bir şekilde ulaşabilmeyi sağlıyor” dedi. TESİSLERİN ONLINE İTİBARI ÖNEMLİ Sosyal medya kullanımının video ve fotoğraf paylaşımının ötesine geçmesi ile birlikte interaktif paylaşımın turizm sektörünü etkisi altına alacağını kaydeden Arslan, “İnsanlar eş zamanlı olarak daha fazla görmek, duymak ve hissetmek isteyecekler. Yeni nesil misafirlerin yüzde 92’lik çok önemli bir kesimi bir tesisi ziyaret etmeden önce, internet üzerinde inceledikleri fotoğraflardan, videolardan ve online rezervasyon sitelerinde okudukları yorumlardan etkileniyorlar. Doğal olarak da kısıtlı zaman ayırdıkları tatillerini şansa bırakmak istemiyorlar. Bu yüzden, onları etkileyebilmek isteyen tesislerin internetteki varlıklarını öncelikle fark edilir kılmaları ve online itibarlarını kusursuz hale getirmeleri gerekecek. Bu aşamada mükemmel bir online rezervasyon deneyimi yaşatmak da çok önemli. Online dünyada kullanıcı deneyimi günden güne daha önemli hale gelirken, kullanıcı dostu olmayan ya da sorun
çıkaran sistemler potansiyel müşterilerin kaybedilmesine neden oluyor” diye konuştu.“Mobil teknolojilerin yaygınlaşması ile birlikte işlemlerin her an her yerde yapılabilmesi yaklaşımının hayatın önemli bir parçası haline geldiğini görüyoruz” diyen Aslı Arslan, “4.5G’nin getirdiği hızla birlikte mobilin kullanımının daha da artması bekleniyor. Bu da işletmelerin daha çok mobil odaklı çalışmalar yaparak piyasadaki konumlarını güçlendirmelerini zorunlu kılıyor. Ayrıca yeni nesil misafirler ortak bir maliyet havuzunda buluşmayı da seviyorlar. Ortak seyahat platformları ile yol masraflarını bölüşürken, birbirlerine evlerini açıyorlar, gittikleri bölgelerde kendilerine yardımcı olarak birilerini bulabiliyorlar. Gelişen teknoloji ve artan dijitalleşme ile mobilleşme, tüm bu paylaşımları daha erişilebilir ve güvenli kılıyor” dedi. BÜYÜK VERİ İLE DAHA KİŞİSEL HİZMET Kişiselleştirmenin turizm sektörü için önemine değinen Arslan, büyük veri kullanımı ve CRM analizleri sayesinde tüketici davranış ve alışkanlıklarının her aşamada belirlenebileceğine dikkat çekti. “Bu, alınan hizmetin kişiye özel olmasını sağlayacak çok önemli bir adım” diyen Arslan, “Çoklu kanal uygulamaları ile tüketici her kanaldan tanınacak ve alışverişini tamamlayabilecek. Son dönemde örneklerini gördüğümüz uygulamaların sayısı arttıkça, o an bulunulan lokasyonda tercih edilebilecek mekanların fark edilirliği artacak” dedi. Sanal gerçeklik kavramının da turizmde köklü değişiklikleri beraberinde getireceğini söyleyen Protel Pazarlama Müdürü Aslı Arslan, “Oteller ya da tatil şirketleri, hizmetlerini hedef kitlelerine genellikle web siteleri ya da broşürler ve diğer reklamları üzerinden sunar. Fakat insanlar karar verme aşamasında vakit geçirecekleri ve konaklayacakları yerleri somut olarak görebilmek ve dolaşmak ister. Bu durumda hedef kitleye sunulacak gerçeklik hissi, karar verme aşamasında büyük rol oynayacaktır” ifadelerini kullandı. Arslan’ın verdiği bilgilere göre, nesnelerin interneti de işletmelere önemli avantajlar sağlayacak. Online hale gelen ve birbirleri ile haberleşen nesneler sayesinde işletmelerde havalandırma, asansör, termostat ve sulama sistemleri gibi sistemler nesnelerin internetine uyarlanarak akıllı ve tasarruflu hale gelecek. Enerji yönetimi, bina yönetimi ve güvenlik form değiştirecek.
Sensormatic memnuniyet ölçümünde tek tuş dönemini başlattı Sensormatic’in sunduğu memnuniyet ölçümleme çözümü “Happy or Not”, müşteriden doğru geri bildirimleri alabilmek için son derece basit ve işlevli. Çünkü müşteri, memnuniyetini sadece tek bir tuşa basarak gösteriyor.
Y
epyeni ve dijital bir çağa girdik. Yaptığımız her şey ölçümleme üstüne kurulu. Eğer ölçebiliyorsak her işimiz anlamlı hale geliyor. Ölçemediklerimizi ise kaybediyoruz. Ne yazık ki dijital çağın ruhunu yakalayamamış birçok kurum, ölçümlemeyi eski çağın kodlarıyla yapıyor: Kapıya koyulan bir kişinin giren çıkanı sayması, otelinizde kalan bir kişinin sonradan aranarak oteli ve hizmetlerimizi nasıl buldunuz demesi gibi… Araştırmalar bize gösteriyor ki, müşterinin arayan kişinin sesini beğenmemesi, o sırada bir iş üstünde olması veya neden bahsedildiğini bilememesi, çok mutlu olarak ayrıldığı bir tesis hakkında dahi negatif geri dönüşler yapmasına neden olabiliyor. Bu da sizin sağlıklı bir ölçümleme yapmanızı elbette ki engelliyor. BASİT VE İŞLEVLİ ÇÖZÜM En kaliteli bilgi alışverişi yerinde ve zamanında, müşteriyi sıkmadan yapılanlar oluyor. Sensormatic’in sunduğu memnuniyet ölçümleme çözümü işte böyle bir ihtiyaca hizmet ediyor. Happy or Not, müşteriden doğru geri bildirimleri alabilmek için son derece basit ve işlevli. Müşteri, memnuniyetini sadece tek bir
tuşa basarak gösterebiliyor. Cihazın en önemli özelliklerinden biri, istenen her yere taşınabilmesi. Tüm bunların ötesinde, topladığı bilgileri de anında ve kablosuz olarak bir merkeze aktarabiliyor ve burada da toplanan verilerle anlık raporlar hazırlanabiliyor. Hazırlanan raporlar kurumun istek, ihtiyaç ve doğasına göre istenen periyodda istenen kişiye gönderilebiliyor… Özellikle konaklama ve ağırlama hizmeti veren kurumlarda Happy Or Not neden kullanılmalı? En önemli sebeplerinin başında kullanım kolaylığı geliyor. Oy verecek olan kişiden tek istenilen şey cihaz üzerindeki ifade butonlarından birine basması. Hepsi bu. Bunun dışında merkezinizin her yerine onlarca ürün almak zorunda değilsiniz. Bugün havuz başını ölçümleyip ertesi gün kongre salonunu, bir sonraki günse yemek yenilen mekanları tek bir cihazla ölçümlemek mümkün. Happy or Not; zor zamanlarda daha rekabetçi olmak ve kendini geliştirmek isteyen kurumlar için ideal bir çözüm olarak ön plana çıkıyor. Sensormatic Güvenlik Hizmetleri; 21 yıldır sektör lideri olarak hizmet veren Sensormatic, sektöre ve ihtiyaca özel tasarladığı marka bağımsız çözümlerle öne çıkan bir teknolojik çözüm entegratörüdür.
restaurant 124 hotel & hi-tech
otel-tech
Profilo Ödeme Sistemleri aktif ülke sayısını 12’ye çıkardı Profilo Ödeme Sistemleri, Belçika Maliye Bakanlığı’ndan teknik ve idari onayını aldığı Farex Secure Box Mali Modül ile dünya çapında faaliyet gösterdiği ülke sayısını 12’ye çıkardı.
Y
enilikçi ve teknoloji lideri ürünleriyle, Türkiye’de sektörünün öncüsü olan Profilo Ödeme Sistemleri, dünyada 147. ürün onayını Belçika’da Farex Secure Box Mali Modül için aldı. Bu onayla dünyada 1 numaralı yazar kasa şirketi olma hedefinde hızlı adımlarla ilerleyen firma, yıllık cirosunun %7’sini AR-GE çalışmalarına ayırarak ürünlerinin tasarımından, satış sonrası uygulama hizmetlerine kadar her aşamada pazarın ve mükelleflerin ihtiyaçlarını düşünerek planlama yapıyor.
bal olmak üzere toplam 12 ülke için bugüne kadar 147 çeşit ürün geliştirmiş durumda. Son onay aldıkları ürün olan Farex Secure Box, Profilo Ödeme Sistemleri’nin Belçika mali mevzuatına göre geliştirdiği, teknik ve idari onayını aldığı FDM (Fiscal Data Module) olarak tanımlanan bir ürün. Farex Secure Box, ülkelerin kendi mevzuatlarına göre Maliye Bakanlığı ya da Gelir İdaresi tarafından belirlenen bir protokolle sahada mevcut, mali olmayan sistemleri donanımlarını değiştirmeden mali hale dönüştürüyor.
DÜNYADA EN ÇOK YAZAR KASA ONAYI ALAN VE SATAN TÜRK FİRMASI Bugüne kadar 12 farklı ülkede, iki milyon adetten fazla ödeme kaydedici cihazının satışını gerçekleştiren Profilo Ödeme Sistemleri’ne ait bir milyondan fazla cihaz, dünya çapında aktif mükelleflerin ve müşterilerinin hayatını kolaylaştırıyor. Ödeme kaydedici cihazlar pazarında bir Türk markası olarak, ihracatta açık ara birinci olan Profilo Ödeme Sistemleri, bugün 9 farklı ülkede kendi geliştirdiği 26 farklı ürünü aktif olarak satıyor ve dünya çapında en çok yazar kasa onayı alan ve satan Türk firması unvanına sahip. Türkiye’de de hem ürün gamı, hem de çözüm zenginliği üstünlüğü sayesinde, yüzde 35’in üzerindeki pazar payıyla 31 yıldır liderliğini sürdürüyor. Mükelleflerin Yeni Nesil Yazar Kasaya geçişlerini en kolay şekilde gerçekleştirmelerini sağlarken son teknolojiyi kalite, konfor ve estetikle buluşturan Profilo Ödeme Sistemleri, tüm ürün ve operasyonlarını da buna göre planlıyor. Firma 86 Lokal, 61 glo-
DEVLETE YERİNDE DENETİM KOLAYLIĞI HORECA sektörü için geliştirilen ürün, yazar kasa ya da PC POS Sistemleri ile haberleşerek kümülatif satış ve KDV tutarlarını güvenli mali hafızasına şifreli bir şekilde kaydediyor ve devlete yerinde denetim kolaylığı sağlıyor. Kullanıcı, üzerinde yazıcı, klavye, ekran gibi bileşenleri olmayan ürünün üzerinden herhangi bir işlem yapmıyor.Haberleşme protokolü dışında silinemez ve değiştirilemez hafızası, fiş detaylarını içeren özgün kodun fişe basılması ve hafızada saklanması, fiziksel tahribat oluşmadan açılması mümkün olmayan dış kasa gibi güvenlik özelliklerine sahip olan ürünün endüstriyel tasarımdan donanım ve gömülü yazılıma kadar tüm bileşenleri, sıfırdan Profilo Ödeme Sistemleri tarafından yapıldı. Vesa duvar montajı tekniğine sahip ürün şık, ergonomik ve pratik tasarımıyla isteğe göre duvara ya da monitör arkasına monte, veya masaüstünde kullanılabiliyor.
restaurant 126 hotel & hi-tech
ulaşım
Trafiksiz bir İstanbul için! Concept Taxsea Türkiye’nin lider yat firması Concept Marine’in hayata geçirdiği Concept Taxsea, deniz ulaşımında yeni bir dönem başlatarak 12 bin İstanbulluyu trafiksiz ulaşımın konforu ile buluşturdu.
T
ürkiye’nin lider yat firması Concept Marine’in yedi ay önce hayata geçirdiği Concept Taxsea, 13 Nisan Çarşamba günü gerçekleştirdiği basın lansmanıyla bir araya geldi. Lansmanda, faaliyete başladıkları günden bu yana 12 bin İstanbulluyu deniz ulaşımının konforuyla buluşturduklarını belirten Concept Marine Kurucu Ortağı Moris Algazi, “Yılsonuna kadar hedefimiz bu rakamı 20 bin kişiye çıkarmak. Deneyimlerimiz gösterdi ki, talebi karşılamak üzere bu yıl yaptığımız yatırımı iki katına çıkaracağız. İstanbullulara trafikte geçirecekleri zamanı geri verip, gidecekleri noktalara daha keyifli ve hızlı ulaşım yapmalarını sağlamak üzere çalışacağız,” dedi. DENİZ ULAŞIMI ALTERNATİF OLMAKTAN ÇIKACAK Ortasından deniz geçen bir şehir olmasına rağmen deniz taşımacılığının hak ettiği konumda olmadığının altını çizen Algazi “Concept Taxsea olarak yedi ay gibi kısa bir sürede
12 bin İstanbulluyu trafik stresi olmadan seyahat etmenin konforu ile buluşturduk. Hedefimiz, orta vadede deniz taşımacılığını İstanbul ulaşımının kalbine taşımak,” dedi. Lansmanda konuşan Concept Marine Genel Müdürü Gürbüz Günenç de Concept Taxsea’nin şimdilik altı tekneden oluşan filosuyla hizmet verdiğini söyleyerek, yılsonuna kadar bu rakamı 10, 2017 yılında ise 20 tekneye çıkarmayı hedeflediklerini belirtti. 10 KİŞİYE KADAR VIP HİZMETİ Üç standart, üç VIP teknesiyle Boğaz ve Adalar hattında aktif ulaştırma hizmeti sunan Concept Tax-sea, marina ve havaalanıotel transferlerinin yanı sıra Boğaz ya da Adalar turu gezintileri, özel pro-gram ve organizasyonlar için günlük, haftalık ve aylık kiralamalarla 10 kişiye kadar VIP hizmet sunabiliyor. Concept Taxsea’nin aynı zamanda kurumsal şirketlerle, otellerle, restaurantlarla ve gece kulüpleriyle de anlaşmaları bulunuyor.
Yeni tasarım ile daha güçlü, dinamik ve etkileyici yeni
Mercedes-Benz Travego
Yeni tasarım ile daha güçlü, dinamik ve etkileyici bir görünüme kavuşan yeni Mercedes-Benz Travego, artık çok daha konforlu, teknolojik ve güvenli…
Y
eni Travego hem sürücüsüne hem yolcusuna en üst düzeyde konfor sunuyor. Daha geniş hacimli paket rafları, kaliteli yeni tip kumaşlar, özel tasarım yan duvar kumaşı, paket rafı altında boydan boya konumlandırılan alüminyum dekor parçalarıyla uyumlu yeni servis setleri ve LED teknolojili ambiyans aydınlatma, hoş bir atmosfer sunuyor. Yeni Travego için özel tasarlanmış yüksekliği ayarlanabilir ve yan parçaları katlanabilir baş dayamalı koltuklar, yolcu konforunu seyahat sırasında en üst düzeye çıkarıyor. Yana doğru kaydırılabilen koltuk, rahatlık hissini arttırırken, parke görünümlü zemin şık ve sıcak bir hava katıyor. KONFORLU SÜRÜŞ İÇİN YENİ TEKNOLOJİLER Yeni tasarlanan kokpit, modern gösterge paneli ve renkli ekran sürücüsüne hem modern bir atmosfer, hem de rahatlık sunuyor. Ergonomik ve kokpitle uyumlu tasarıma sahip, erişimi kolay butonlar, sürücünün tüm kontrolü ellerinin altında tutmasını sağlıyor. Deri kaplı direksiyon
simidi, zarif tasarımı ile sürüş keyfine katkıda bulunurken direksiyon üzerindeki çok fonksiyonlu düğmelerle sürücü araçla ilgili tüm verilere rahatça ulaşabiliyor. Yeni klima kontrol ünitesi, sürücü ve yolcu bölgelerini ayrı kumanda etme imkanı sunuyor ve dijital ekranı ile kolayca kontrol edilebiliyor. AKTİF VE PASİF GÜVENLİK SİSTEMLERİ Yeni Travego birçok güvenlik sistemini standart donanım olarak sunuyor ve gelecekte otobüslerde yasal olarak bulunması gerekecek birçok özelliğe bugünden sahip. En üst düzeyde güvenlik sunan yeni Travego’nun standart donanım kapsamında Aktif Acil Fren Sistemi 3, Adaptif Hız Sabitleyici, Şerit Takip Asistanı, Lastik Basınç İzleme Sistemi, devrilme testlerinde üstün başarı sağlamış, burulma ve darbeleri en iyi şekilde absorbe eden yeni şasi, Ön Çarpışma Koruyucu Sistemi, Elektronik Stabilite Programı, ABS, Elektronik Fren Sistemi, Elektronik Seviye Kontrolü, Esnek Programlanabilir Kumanda Ünitesi, ön ve arka tekerleklerde daha güçlü ve homojen fren etkisi sağlayan disk frenler bulunuyor.
restaurant 128 hotel & hi-tech
ürünler
Lavabo ve banyo mobilyaları aynı kategoride Banyo tasarımında en çok ihtiyaç duyulan eksikleri karşılamak amacıyla, Duravit mükemmel bir bütün oluşturmak üzere seramik etajerli lavaboyu, lavabo altı dolap ünitesinin yüzeyi ile birleştirerek tam anlamıyla çığır açan yenilikçi bir yöntem geliştirdi. Tamamıyla yeni olan bu görünümle yıkama alanı bir tasarım harikasına dönüşüyor. Bu teknolojinin, Duravit’in “c-bonded” olarak adlandırdığı yeni versiyonunda, etajerli lavabo ile lavabo altı dolap ünitesi bütünleşik bir düzen ile kusursuz bir şekilde bir araya getiriliyor. Eksiksiz ve tam uyumlu birleşme teknolojisi sayesinde, bir bütün oluşturması amacıyla seramik ve mobilya aynı anda kullanılmakta.
Suya adanan inovatif tasarımlar İnovatif ürünleriyle dikkat çeken Geberit, ürün portföyüne bir yenisini daha ekledi. Geberit’in genel mekanlar için sunduğu, pisuvar deşarj kumandaları, montaj elemanları ve pisuvar ara bölmelerini içeren çözümler, yeni pisuvar sistemleri ile tamamlanıyor. Genel mekanlar için maksimum hijyen, tasarruf ve kullanım kolaylığı sunan pisuvar sistemlerinin iki farklı modeli bulunuyor. Bunlar zarif tasarımıyla ön plana çıkan Preda ile güçlü ve sağlam duruşu ile Selva. Tüm bileşenlerin en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü Geberit pisuvar sistemlerinde, her şey birbiriyle uyum içinde çalışıyor. Kendi enerjisini üretebilen kontrol ünitesi opsiyonu sayesinde kaynak ve su tüketimini minimize etmeye odaklanan pisuvarlar, hijyenden de ödün vermiyor.
Profesyonel mutfaklara İspanyol estetiği Silestone Dünyanın en büyük kuvars üreticisi olan Cosentino Group, doğal taş kuvarsın güzelliği ve fonksiyonelliğini Silestone ile benzersiz tasarımlara dönüştürüyor. İleri teknoloji ile yeniden şekillendirilen Silestone, doğada saf halde bulunan kuvarsın aşırı sertliği ve asitlere karşı direnci nedeniyle kullanım açısından üstün bir performans gösteriyor. Gözeneksiz bir yapıya sahip olan Silestone, kahve, şarap, makyaj malzemesi ve başka birçok gündelik ürünlerden kaynaklanan lekelere karşı da maksimum koruma sağlıyor. 60’dan fazla renkte, üç farklı yüzey dokusuyla çeşitli formlarda üretilen Silestone®, çok geniş yüzeylere tek seferde uygulanabilen oldukça esnek bir ürün. Özellikle profesyonel veya kişisel mutfaklarda yaşanan en büyük sıkıntılardan biri olan hijyen problemi Silestone ile tamamen ortadan kalkıyor.
Profesyonel bulaşık yıkamalar için
Suma DIME Daha temiz ve daha sağlıklı bir gelecek yaratmak için faaliyetlerini sürdüren Sealed Air iş birimi Diversey Care, profesyonel bulaşık makineleri için 2’si 1 arada Suma DIME tableti geliştirdi.
P
rofesyonel temizlik ve hijyen alanında hayatı kolaylaştırmaya devam eden Sealed Air iş birimi Diversey Care, bulaşık makineleri için ürettiği Suma DIME’ı piyasaya sürdü. 2’si 1 arada patentli deterjan ve durulama katkı maddesi teknolojisiyle, tabak, çatal-bıçak takımları ve cam malzemelerin ışıltılı ve temiz olmasını sağlayacak şekilde, zorlu gıda kalıntılarını ve yağları gidermek üzere özel olarak formüle edilen Suma DIME, profesyonellerin bulaşık sorununu ortadan kaldıracak. DOZAJ EKİPMANI GEREKTİRMEYEN TABLET Pratik, verimli ve etkili, kullanımda ekonomik, uyumlu, güvenli ve çevre dostu özellikleriyle ön plana çıkan Suma DIME, dozaj ekipmanı kurulumu gerektirmeden kontrollü bir dozaj siste-
minin kullanım kolaylığını sağlıyor. Aynı zamanda tek tablette deterjan, parlatıcı ve kireç çözücü özelliklerini sunacak şekilde tasarlanan ürün, yumuşak metaller üzerinde güvenle kullanılabiliyor. Patentli teknolojisi sayesinde sabit bir yıkama programı sayısını garanti ederek, her bir tabletin kontrollü biçimde çözünmesini sağlayan Suma DIME, Diversey Care tarafından tüm tek tanklı bulaşık makineleri ve tezgâh altı makineleri için özel olarak geliştirilen bir ürün olarak lanse ediliyor. İlk yıkamadan itibaren etkin performans sağlayan, Diversey Care uzmanlarının yoğun Ar-Ge çalışmaları sonucunda geliştirilen Suma DIME, tüm lekelere karşı etkili ve bulaşıkların çizilmeden hızlı bir şekilde kurumasına olanak sağlıyor. Hizmet verdiği sektörler için Ar-Ge çalışmalarını sürdüren Sealed Air iş birimi Diversey Care, profesyonellerin yardımcısı olmaya devam edecek.
restaurant 130 hotel & hi-tech
ürünler
Bar, pub ve kafelere ek servis olanağı Electrolux Profesyonel’in en son bardak yıkama çözümü E-flex özellikle küçük işletmeler için mükemmel bardak yıkama sonuçlarını garanti ediyor. Electrolux E-flex bardak yıkama makineleri kullanım kolaylığını, sınıfının en iyi performansını, kusursuz hijyeni ve en yüksek düzeyde dayanıklılığı garanti edecek şekilde tasarlandı.
E
lectrolux Profesyonel, işletmelerin bulaşık yıkama işlemleri sırasında yaşadığı sıkıntılara çözüm olacak yenilikçi çözümü E-flex’i piyasaya sundu. Genel olarak bardak yıkama makinelerinde görülen karmaşık kumanda panelleri, kapıların çarparak kapanması nedeniyle oluşan hasar ve yaralanma tehlikesi, düşük kalitedeki durulama sonuçları, makinedeki servis işlemleri sırasında iç bileşenlere erişimin güçlüğü gibi problemler, kullanım kolaylığı, yüksek performans ve kusursuz hijyen sunan Electrolux E-flex ile artık geride kalıyor. Büyük tek çeperli makinelerdeki tüm öğeleri içeren ve aynı zamanda hesaplı bir bardak yıkama makinesi olan yeni Electrolux E-flex bardak yıkama makineleri, bar ve café gibi küçük ölçekli işletmelerin konuklarına mümkün olan en iyi şekilde hizmet sunulmasını sağlayarak parlak, temiz bardaklar ve fincanlarda hızlı servisi garanti ediyor. Electrolux Profesyonel Bulaşıkhane Sistemleri Kategori Başkanı Riccardo Marzapani, kategorinin yeni ürününden gurur duyuyor ve “Serimize yaptığımız bu son ekleme, müşterilerimizin kendilerine özgü ihtiyaçlarına ve ticari gereksinimlerine uygun fiyatlarla yanıt verecek komple bir çözümdür” diye belirtiyor.
DAHA KOLAY Tek düğmeli kumanda paneli ve denge ağırlıklı kapak daha kolay ve daha hızlı operasyona olanak sağlıyor.
DAHA GÜVENLİ Yumuşak açma ve kapatma sistemli ve denge ağırlıklı kapak parmakların yaralanma riskini önlüyor ve girintili kapak tutacağı, operatörü tezgah arkasındaki dar alanda çalışırken kulpa sürekli çarpmaktan koruyor.
DAHA İYİ Sağlam paslanmaz çelik yapı ve kolay temizlik için optimize edilmiş tasarım, mükemmel düzeyde dayanıklılık ve hijyen standardını garanti ediyor. Electrolux E-flex bardak yıkama makineleri ayrıca sessiz ve daha düşük ısı emisyonu ile çalışarak işyerinde daha iyi bir ergonomi sağlıyor.