Hi-tech Dergisi Agustos

Page 1









Editor Dünya Piyasaları ve Türkiye’ye Bakış Ekonomik İşbirliği ve K alkınma Örgütü (OECD) 2012 Türkiye Raporu’nda, uygulanan yapısal ve makroekonomik politikaların Türkiye'nin ekonomisinin güçlenmesinde etkili olduğu belirtildi. OECD'in hazırladığı raporda "Küresel kriz boyunca Türkiye'de uygulanan makroekonomik ve yapısal politikalar ülke ekonomisinin güçlenerek yeniden yükselişe geçmesinde etkili oldu. 2010-2011 yıllarında ülkede büyüme ortalama yüzde 9 olurken iş alanları oluşturma konusunda da güçlü artış oldu" ifadesi kullanıldı. Cari açık ve enflasyon oranlarına da dikkatin çekildiği raporda, "2010-2011 döneminde Türkiye'de cari açığın GSYH'ye oranı yüzde 10'a yaklaşırken, tüketici fiyatları enflasyonu da yüzde 10'un üzerine yükseldi" ifadelerine yer verildi. 2011'in ortalarından beri yavaşlayan ekonominin iç ve dış dengesizlikleri azaltmaya yardımcı olduğu belirtilen raporda, cari açığın azaltılması ve enflasyonun yüzde 5 hedefine inmesi için makroekonomik ve yapısal politikaların kullanılması gerektiği bildirilerek, "Bu, yaşam standartlarında uzun vadede istikrarlı gelişmelere de temel oluşturacak" denildi. Raporda, ülke ekonomisinde iç ve dış talebi dengelemek, istihdamın sürdürülebilirliğini sağlamak ve gelirlerle yurt içi tasarrufların artması için dış rekabet gücünün artırılması gerektiği kaydedildi. Merkez Bankası'nın para

politikasıyla ilgili olarak ise "İhtiyatlı maliye politikası enflasyonu düşürmeye ve volatil sermaye akışlarıyla mücadele etmeye yönelik" ifadesi kullanıldı. OECD raporunda, Türkiye için 2012 yılında enflasyon tahminini yüzde 9,2, 2013 yılı için yüzde 7,2 olarak açıkladı. Büyüme 2012 yılı için yüzde 3,3, 2013 yılı için yüzde 4,6 olarak tahmin edildi. İşsizlik oranının 2012 yılı için yüzde 9,5, 2013 yılı için yüzde 9,1 olacağı belirtildi. Cari açığın GSYH'ye oranının ise 2012'de yüzde 8,9, 2013 yılında yüzde 8,4 olarak beklendiği ifade edildi. Geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre yüzde 10,7'lik bir patent başvurusu artışı olduğu belirtilirken, bu artış oranının 2005 yılından bu yana gözlemlenen en büyük oran olduğuna işaret edildi. Türkiye-BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkelerinin global ekonomi için yeni bir umut ışığı olabilir mi sorusunun gündeme geldiği araştırmada bölgesel sonuçlar incelendiğinde, uzun vadeli yatırımlarda gelişmekte olan ülkelerin başı çektiği sonucu ortaya çıkarken, BRIC ülkelerinde önümüzdeki yıl yüzde 45'lik, Türkiye'de ise yüzde 46'lık kesimin Ar-Ge yatırımlarını arttırmayı planladığı, bu oranın G7 ülkelerinde yüzde 18 olduğu görüldü. BRIC ülkelerinde önümüzdeki yıl yeni fabrika ve makine parkı yatırımı planlayanların oranı yüzde 47 olurken, bu oran Türkiye'de yüzde 54 ve G7 ülkelerinde yüzde 37 seviyesinde gerçekleşti.

Uğur DÜNDAR

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ADINA İMTİYAZ SAHİBİ ve SORUMLU GENEL YAYIN MÜDÜRÜ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL

YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ Prof. Dr. MUHAMMET ARICI Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. MEHMET ALİ ÖZBUDUN T. YÜCEL DEREYAYLA FİKRET ÖZDEMİR

REKLAM KOORDİNATÖRÜ EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr REKLAM MÜDÜRÜ EDA ŞİŞİK eda.sisik@img.com.tr

YAYIN EDİTÖRÜ UĞUR DÜNDAR ugur.dundar@img.com.tr

REKLAM DANIŞMANI SERDAR ÖZCAN serdar.ozcan@img.com.tr

HABER SERVİSİ MÜNEVVER ÇAKIRTAŞ munevver.cakirtas@img.com.tr

SANAT YÖNETMENİ ve B.SORUMLUSU İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr

GRAFİK ERDEM MERMER erdem.mermer@img.com.tr

DIŞ İLİŞKİLER YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr MUHASEBE ve FİNANS MÜDÜRÜ MUSTAFA AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr

ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL - TÜRKİYE Tel.:+90.212 454 25 00 Faks:+90.212 454 25 98 web: www.hi-tech.com.tr e-mail: info@img.com.tr İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71

CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No:23 34530 Yenibosna/İSTANBUL +90.212 454 30 00

Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi’nde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yayg›n süreli bir yayın olan Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi ayda bir yayınlanır.


indeks 12 Otellerde Sınırsız Eğlence Zamanı

18 Abalıoğlu Grubu,

Lezita ile Büyüyor

22 Galeri Kristal’den Yeni Açılım

24 Lava Metal

Zirveye Oynuyor

33 Sunar’ın Şefiyle

Ramazan Tatları

36 Ödüllü Kalitenin Adresi 42 Pera’nın Yeni Cazibesi 46 Yeni Oteller Sırada

Şef Yücel Dere52 Ünlü yayla’nın Gözünden Hava Müzesi 58 Açık Kapadokya Havlusuz 62 Hamam Olmaz

84 Gıda Sektörü E-Ticare-

Şeker ve 70 Türkiye’de Çikolata Tüketimi

92 Sektör IPACK ve Gıda

Tasarruf 76 UFS’den Etmenin Yolları

98 Türkiye’deki

tin Yükselen Yıldızı

2012’de Buluşuyor

Harcamalar Arttı

NOPPEN .................................79

ANKARA YATAK ....................13

IPACK......................................95

ÖZTİRYAKİLER......................27

D- SMART.................................9

KNORR ...............KULAKÇIK-15

PLASTPORT ...........................61

EĞİTİM FUARI.....................101

KRİSTAL ENDÜSTRİ ............2-3

S2000 ...................................A.K.

ENDER TEKSTİL ..............86-87

LİDER ÇİKOLATA ..................35

SETTE HOME.........................69

FIRSAT.COM ........................105

LİPTON...................................17

SİLTER...............................A.K.İ.

GALERİ KRİSTAL ..........Ö.K.İ.-1

MODASLAN ...........................43

TOLKAR ...............................4-5

GİGANT ..................................19

MUDURNU PİLİÇ .................11

TRİPA......................................29

reklam

GÜRÇELİK ..............................51

indeksi

AKTİF ISI ................................83


Turizm

& Otelcilik

Avrupa’daki Kilit Pazarlarda Otel

Performansında Artış Gözlendi Avrupa, Orta Doğu Afrika Bölgesi’ndeki otel yatırımı hacminin yıl sonunda 9 milyar Avro’yu geçmesi öngörülüyor. Jones Lang LaSalle Hotels’e göre Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’ndeki otel yatırımı aktivitesi 2012’nin ilk altı ayında 2011’in aynı dönemine göre biraz zayıfladı. Otel yatırımlarının hacmi, 2011’in ilk yarısına göre % 12 düşüş ile 3,7 milyar Avro’ya ulaştı. Gerçekleşen alım/satım işlemlerinin % 64’üne tekabül eden çoğunluk, tek varlık satışı şeklinde oldu. Jones Lang LaSalle Hotels Kuzey Avrupa CEO’su Jon Hubbard şunları aktardı: “İngiltere, otel alım/satım işlemleri bazında 2012’nin ilk yarısında da en likit pazar olmayı sürdürdü. İngiltere’deki toplam yatırım hacmi Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nin % 37’sini oluşturdu ve 1,4 milyar Avro’ya ulaştı. Londra ise 797 milyon Avro ile İngiltere’deki otel yatırımları hacminin % 59’unu oluşturdu; ki buradaki en önemli işlem, 8 lüks otelin satışı oldu. Bu 8 işlem arasında, 81 milyon Avro’ya girişim sermayesi firması Ennismore Capital’a satılan4-yıldızlı 208 odalı Hoxton Oteli ve The Cadogan Estate tarafından 39 milyon Avro’ya satın alınan 5-yıldızlı 62 odalı Number 11 Cadogan Gardens oteli de yer almaktadır.” Fransa ise 2012’nin ilk yarısı boyunca otel alım/satım işlem hacimleri açısından en aktif 2’nci pazar oldu. Ülkedeki işlemler 401 milyon Avro ile Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi hacminin % 11’ini oluşturdu. Paris’teki otel yatırımı aktivitesi güçlüydü ve 328 milyon Avro’ya 9 otelin satışı gerçekleşti. Almanya’daki hacim ise Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi hacminin % 5’ine tekabül etti ve 177 milyon Avro seviyesinde oldu. Berlin’de Alexanderplatz’da yer alan 4-yıldızlı 153 odalı Hotel Indigo Berlin ve 4-yıldızlı 242 odalı Holiday Inn Berlin Centre otellerinin portföy şeklindeki satışı önemli işlemler arasındaydı. İki otel Azure Property Group tarafından Invesco Real Estate’e 60 milyon Avro’ya satıldı.”

11

Hi-Tech Ağustos’12

Kısa ve Orta Vadede Artış Yok Jones Lang La Salle Hotels Merkez Avrupa CEO’su Christoph Härle ise konuyla ilgili şunları paylaştı: “Ekonomik çalkantı ve Avro bölgesindeki belirsizliğe rağmen, Avrupa’daki çoğu kilit pazarda otel performansında artış gözlemledik. Tatil turizmi yine hareketli bir pazar olmayı sürdürdü ve Asya ve Güney Amerika’daki gelişen pazarlardaki artıştan olumlu etkilendi. Artan talep ve geliştirilmesi planlanan otel sayısındaki düşüş sebebiyle, kısa ve orta vadede otel performansında daha fazla artış gözlemlenebilir. Bu da mal sahipleri için daha cazip getiriler ortaya çıkaracak ve otellerin alternatif bir gayrimenkul yatırım fonksiyonu olarak öneminin altını çizecektir.” 2012’nin ilk beş ayında 2011’in aynı dönemine göre pek çok pazarda oda başı gelir bazında artış gerçekleşti: Paris (% 7,3), Londra (% 3,1), Münih (% 3,4), Barselona (% 5,6), Kopenhag (% 3,7) ve Prag (% 13,5).” Härle sözlerini şöyle tamamladı: “Pek çok geniş Avrupa portföyünün satışının önümüzdeki aylarda kapanacağı göz önüne alındığında, otel yatırımı aktivitelerinin 2012’nin üçüncü ve dördüncü çeyreğinde artmasını öngörülmektedir. Borsanın dalgalı ve Almanya’da olduğu gibi güvenceli devlet tahvillerinin getiri oranları düşük kaldığı üzere, yatırımcıların otel varlıklarına olan yüksek ilgisi devam etmiştir. Önümüzdeki dönemde askıdaki borç sürelerinin sona ermesi sonucu mülk sahipleri tarafından daha çok otelin satışa çıkarılması başka bir etken olacak. Ancak, işlemlerin artmasındaki en büyük engelin süregelen zor kredi koşulları olacağını öngörmekteyiz; zira halen sadece birkaç banka ve üst seviye borç veren kuruluş yüksek miktarda parayı temin edebilme kapasitesine sahip. Genel olarak bakıldığında, Jones Lang LaSalle Hotels olarak, 2012’de otel yatırımı hacminin 2011’i yakalayacağını ve yaklaşık 9,4 milyar Avro’ya ulaşacağını öngörüyoruz”.



Turizm & Otelcilik 100 Milyar Avro’luk Turizm Fırsatı Kaçıyor Engellilerin tatil yapabileceği alan ve düzenlemelerin yetersizliğinden dolayı yaklaşık 100 milyar Avro’luk turizm fırsatını kaçırıyoruz.

Fabrikanın bacasızı olarak nitelendirilen ve ülkemizin en önemli geçim kaynaklarının başında yer alan turizm sektöründe büyük bir eksikliğin olduğu, kaçırmakta olduğumuz fırsatın rakamsal büyüklüğü ile bir kez daha gün yüzüne çıktı. Engellilerin tatil yapabilmelerine uygun düzenlemelerin yetersizliğinden dolayı yaklaşık olarak 100 milyar Avro’luk bir ek turizm geliri fırsatını kaçırıyoruz. Bu fırsatın nasıl değerlendirilebileceğini, engellilere yönelik mobilite çözümleri üreten Lamira Easy Life Genel Müdürü Sertel Şen ele aldı. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte tatil turizmi hareketlendi. Birçok kişi ve aile, tatil yapıyor veya yapmak üzere plan yapıyor, ancak erişilebilirliğe uygun olarak planlanmış olan konaklama alanlarının yetersizliği, engelli bireylerin tatil yapmalarını engelliyor. Bu yetersizlik, engelli vatandaşlarımızın seyahat ve tatil haklarını yok ederken, bir engel durumu olan yabancı turistlerin de, isteseler dahi tatil için ülkemize gelmeleri önünde bir engel oluşturuyor.

Sadece Avrupa’da 80 Milyar Avro Dünyada 850 milyona, ülkemizde ise 9 milyona yakın engelli yaşıyor. İngiliz Üniversitesi Surrey tarafından yapılan araştırmaya göre Avrupa’daki 46 milyon engellinin turizm harcaması 80 milyar Euro'nun üzerinde. Engellilere yönelik konaklama alanları ve tatil imkanları Türkiye’ye göre çok daha fazla gelişmiş olsa da, bunlar Avrupa’da da yeterli değil, ancak bu ihtiyacı karşılayabilmek için Türkiye’de belli yatırımların yapılması gerekiyor. Lamira Easy Life Genel Müdürü Sertel Şen konuyla ilgili olarak turizm sektörünün tüm aktörlerine bu fırsatın iyi değerlendirilmesi adına çağrıda bulunuyor: “100 milyar Avro’luk turizm geliri fırsatını kaçırıyoruz” Şen, erişilebilirlik adına yapılması gereken işlerin hacminin çok büyük olduğunu, bir an önce işe başlanması gerektiğini belirtirken, kendilerinin de erişilebilirlik ve mobilite konularındaki mevcut bilgi, tecrübe ve know-how birikimlerini bir-

13

Hi-Tech Ağustos’12

çok kişi ve kurumla paylaşmakta olduklarını ve paylaşmaya da devam edeceklerini belirtiyor. Örnek olarak, engelliler için ürettikleri plaj ve havuz çözümleri ile ilgili bilgi aktaran Şen, “Engelli kişiler için hayatın tüm noktalarında erişilebilirliği sağlamanın bir vatandaşlık görevi olduğunu düşünüyoruz. Tatil yapabilme hakkı da bunun içerisindedir. Turizm sektörü içerisinde yer alan tüm bireylerin; bunlar içerisinde de üreticiler olarak bizim, işletmeciler olarak da turizm yatırımcılarının bu hakkı göz önünde bulundurması gerekiyor. İşin kendi payımıza düşen üretim kısmında, Lamira olarak son senelerde mobilite ürünlerimiz arasına, engelli ve hareket kısıtlaması olan kişilerin plajlarda ve konaklama alanlarındaki havuzlarda kullanımı için geliştirdiğimiz çözümleri de ekledik” diyerek faaliyetleri arasında artık engellilerin turizm aktivitelerinin arttırılmasını sağlayacak çalışmaların da önemli bir yer tuttuğunu belirtiyor. Bu ürünlerin üretiminde, kullanım şekli, kullanıcı özellikleri, ülkeye has kullanım şartları vb. etkenleri göz önünde bulundurduklarını belirten Şen, Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik’in düzenlenmesini, var olan konaklama alanlarının yönetmeliğe uygun hale getirilmesinin önem taşıdığını belirtiyor.

Ortak Çalışma Gerekli “Havaalanlarından tesislerin girişine, odalardan tuvaletlere, yeme-içme alanlarından, havuz ve plajlara, mola noktalarından eğlence alanlarına kadar tüm alanların engellilerin kullanımına uygun ve erişilebilirlik göz önünde bulundurularak düzenlenmesi şarttır. Sektördeki ve sektöre girecek firmaların bilgi kaynakları her zaman yeterli olmayabiliyor. Bu durumlarda biz Lamira olarak bilgi ve tecrübemizi paylaşarak yardımcı olmaya hazırız” diyerek turizm sektörü için çok büyük bir ek gelir kaynağının oluşturulması için hep birlikte, ortak çalışmanın gerekli olduğunu söylüyor.



Firma

D-Smart Kurumsal Projeler Yöneticisi Yakup Yüce

D-SMART ile Otellerde Sınırsız Eğlence D-SMART işletme çözümleri, 3D,HD ve yüksek dijital yayın teknolojisi ve cazip yayın içeriği seçenekleriyle otellerde, tatil köylerinde, hastanelerde müşteri memnuniyetini arttırmayı hedefliyor. Yeni stratejilerle ilgili bilgi veren D-Smart Kurumsal Projeler Yöneticisi Yakup Yüce, “D-SMART olarak platformumuz içerisinde yer alan yerli ve yabancı yüzlerce kanalı yüksek görüntü ve ses kalitesindeki dijital yayın ile müşterilerinize, hem oda hem de sosyal alanlarda eğlenceli ve keyifli bir içerik ile işletme gelirlerinizi arttırabilmeyi arzu ediyoruz” dedi. Seçmeli kanal listesinden kişiye özel spor, yaşam, belgesel, moda, sanat, kültür, çocuk, sinema, dizi ve yetişkin içerikte pek çok kanalı müşterlerinin beğenisine sunma imkanı sağlanıyor.

Ayrıca Dünyanın Sporu D-Smart’ta - Şampiyonlar Ligi - Avrupa Ligi - İtalya Serie A Ligi - Amerika NBA / Basketbol Ligi - Formula 1 / Araba Yarışları - Moto GP / Motor Yarışları - WWE / Amerikan Güreşleri

15

Hi-Tech Ağustos’12

- FedCup / Tenis Maçları - Türkiye Voleybol 1 Lig Karşılaşmaları - Şampiyonlar ve Avrupa Ligi yarı final ve final maçları - 4 Büyüklerin hazırlık maçları - Şampiyonlar ve Avrupa Ligi ön eleme maçları Geçtiğimiz yıl birçok işletme D-SMART’ın sunduğu farklı içerikle tanıştı. D-SMART’ın zengin içeriği ile işletme yönetimi için farklılaşma, işletme prestiji, yeni gelir kaynakları, işletme yayıncılık maliyetlerinde tasarruf, müşteri sadakati memnuniyeti elde etme imkanı sunuluyor. Yakup Yüce, “Kaliteli dijital yayın ile tanışarak, satış sonrası hizmetlerimizle de işletim gereksinimlerinizi karşılamak istiyorsanız, sizin için çok uygun fiyatlandırma seçenekleri hakkında bilgiyi, (212) 373 79 93 numaralı birimimizden ya da otel@dsmart.com.tr e-mail adresimizden edinebilirsiniz. DSMART ile keyifli, eğlenceli ve bol kazançlı günler dileriz.”



Firma

Transmedia ile Unilever Dünyasına Bağlan 8 yıldır aralıksız yayınlanan Unilever’in kurumsal dergisi “Unilever TR Magazin” adıyla Apple Store’da, iPad versiyonu ile yayında. Yeniliklerin öncüsü Unilever, hızlı tüketim sektöründe global trendlere dair ipuçları veren, markalarına dair güncel haberlerin yanı sıra, gündeme dair uzman görüşlerini içeren kurumsal yayını Unilever Magazin’i dijital dünyada meraklılarıyla buluşturuyor. Unilever’in hayata geçirdiği bu yeniliğin arkasında, şirketin dünyadaki en önemli trendlerden biri olarak gördüğü dijitalleşmenin yeni büyüme araçları olarak interneti, sosyal medyayı ve e-ticareti kullanarak iş yapmanın gerekliliği olarak görmesi yatıyor. Unilever Magazin iPad uygulaması, yeniçağın yayıncılığı olarak kabul edilen ve kısaca “transmedia” denilen dijital teknolojiyle hazırlanıyor. Aynı anda text, video, imaj, online erişimle “okuyucu” kavramını “izleyici, dinleyici, katılımcı” deneyimleriyle bütünleştiren Unilever Magazin, okuyucularına Multi-Platform kullanımının sağladığı medyalar arası geçişin ve “rich media – zengin içerik” dünyasının tüm avantalarını, keyfini yaşatmayı hedefliyor.

Unilever Magazin, Sürdürülebilirlik Vizyonu Doğrultusunda Yenilendi Unilever, Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde kurumsal yayını Unilever Magazin’i dijital dünyaya taşıdı. Derginin dijital dünyaya taşınması; kağıt ve atık tasarrufu sağlamasının yanı sıra, derginin dağıtımı esnasında gerekli olan; depolama, taşıma ve lojistik ihtiyaçlarını ortadan kaldırdı. Unilever, böylece çevresel ayak izini en aza indirmek için önemli bir adım daha atmış oldu.

17

Hi-Tech Ağustos’12

% 100 Interaktif Unilever TR Magazin’de kullanılan “transmedia” teknolojisi diğer e-dergi uygulamalarından farkıyla oyunun kurallarını tamamen değiştiriyor. En büyük özelliği; %100 interaktif deneyim yaşatan teknolojik altyapıya sahip olması. Videolar, anketler, fotoğraf albümleri, 360 derece dönebilen hareketli, zengin, esnek görsellerle “zengin medya – rich media” deneyimi yaşatan Unilever’in yeni dijital magazini, takipçileri tarafından hem izlenebilecek hem de dinlenebilecek. Unilever TR Magazin’in online bağlantı (link, duyuru, banner) özelliği sayesinde araştırma, anket, oylama vb. uygulamalara aktif katılımları daha da kolaylaşacak. Bookmark (ayraç), dikey ve yatay “içindekiler, sayfa atlama” fonksiyonu ile kolay+hızlı arama yapabilecek, istedikleri sayfaya, bölüme anında geçerek, favorilerine ekleyebilecekler. Kullanıcıya arşivleme ve erişim kolaylığı da sağlayan Unilever TR Magazin ile bundan sonra okuyucular çok daha eğlenceli ve katılımcı deneyimler yaşayacak.

Dünyada Trend Dijital Dergiye Doğru İlerliyor Yapılan araştırmalara göre, iPad kullanıcıları Ağustos’tan itibaren ayda en az beş kez bir dijital magazini açıyorlar. Kullanıcılar ortalama yirmi beş dakika ile iki buçuk saat arasında dijital dergi okuması yapıyorlar. Son altı ayda iPad’den dijital dergi indirme, okuma oranları % 70 artmış durumda. Dijital dergi okuyanların yarısı (% 48) video ve web bağlantısı olan uygulamaları, yani “transmedia” yapabilenleri tercih ediyor. Profesyonellerin; Avrupa’da % 60’ı, Amerika’da % 67’si iPad kullanıyor. iPad kullanan iş insanlarının % 23’ü iPad’in dizüstü bilgisayarlarının yerini almaya başladığını ifade ediyor.



Gündem Konaklamadaki Tercih Sıralamaları Değişiyor mu? Bireysel deneyim ve gözlemlerime göre, konukların tercihlerini yönlendiren etkenler, öncelik sıralarına göre, yedi başlık altında toplanıyor. Konaklama sektöründe bazı tesisler kolay alıcı bulurlarken, bazı tesislerin pazarlama sıkıntıları olduğu biliniyor. Başka bir anlatımla, bazı tesislere çok ilgi gösterilirken, bazı tesisler ilgi eksikliğinden şikayetçi.

Sunulan Hizmetin Kapsamı Etkeni

Bu farklılığı bazı tesislerde tesislerin sahip olduğu niteliklere bağlamak mümkün iken, bazı tesislerde ise yönetim ekibinin gösterdiği performansa bağlamak mümkün. Tesisler ve yönetimler arasında var olan bu farklılıklar, bu gün için de, yarın için de daima var olacaktır. Bu farklılıklar rekabet koşullarını doğal olarak tetiklemektedir.

Tesisin ve Sunulan Hizmetin Kalitesi Etkeni

Konuklar, tatil bütçelerine uygun fiyat aralığında bulunan tesisleri belirledikten sonra, bu bütçe ile tesislerden alabilecekleri maksimum hizmet ayrıntılarını gözden geçirmektedirler.

Konuklar, kalabilecekleri muhtemel tesisleri ve alacakları hizmet detaylarını bir tarafa not aldıktan sonra, kalabilecekleri tesislerin niteliklerini ve alabilecekleri hizmetin kalitesini gözden geçirmektedir.

Tesisin Mevkii Etkeni İletişim ve bilişim olanaklarının çok yaygın olarak kullanıldığı, içinde bulunduğumuz çağda, konukların tesisler arasındaki farklılıkları araştırmaları, edindikleri bilgi ve izlenimlere göre, konaklayacakları tesisi seçim işlemi artık çok kolaylaşmıştır. Bireysel deneyim ve gözlemlerime göre, konukların tercihlerini yönlendiren etkenler, öncelik sıralarına göre, yedi başlık altında toplanıyor. Bu yedi etken şunlardır:

Tesisin Bulunduğu Ülke veya Yörenin İstikrar ve Güvenliliği Konukların ilk dikkat ettikleri etken, gidecekleri yörenin istikrar ve güvenlik sorununun olmamasıdır. Turistlerin gitmeyi düşündükleri yöre ne kadar güzel, ne kadar lüks ortam ve ne kadar ekonomik olursa olsun, istikrar ve güvenin bulunmadığı yöreye tatil yapmaya gitmeyi düşünmez.

Pazarlamada Fiyatı Etkeni Konukların tercihinde ikinci büyük etken fiyat faktörüdür. Her konuğun bir tatil bütçesi bulunmaktadır. Konuklar geceleyecekleri maksimum gün sayısına bağlı olarak, ceplerinden çıkabilecek maksimum gideri düşünerekten tatil yapacakları tesisi veya paket programları belirlemektedirler.

19

Hi-Tech Ağustos’12

Konuklar seçim yapacakları tesislerin kent merkezlerine olan yakınlığına, çevrenin kültürel etkinlik olanaklarına, doğal manzara olanaklarına, alışveriş olanaklarına, eğlence merkezlerine olan mesafe, kullanacağı deniz ve kumun standartlarına büyük ilgi duymaktadır.

İklim Etkeni Konuklar, konaklayacakları bölgenin iklim şartlarının sağlıkları veya tatilleri için en uygun bölge olup olmadığını araştırmaktadırlar. (Bu etken; kent otelleri, resort oteller, termal oteller ve kültür turizmi yapan otellere göre bazı farklılıklar ve ayrıcalıklar taşımaktadır.)

Marka Etkeni Konuklar, yukarıda sıraladığım altı etkeni belirledikten sonra, tercih sıralamaları arasında bulunan markalaşmış olan tesiste karar kılıyor. Yok, aralarında marka isim yok ise, kendilerini en güvencede hissedebilecekleri tesiste karar veriyor. Konaklama sektöründe başarılı pazarlamanın sırrı, yukarıda sıraladığım konukların yedi tercih önceliğini, konuklara doğru olarak sunmakla paraleldir. Kaynak: K.Ünsal Barış



Firma

Abalıoğlu Grubu, Lezita ile Büyüyor Abalıoğlu Grubu, Lezita’nın hızlı gelişimi ile geçtiğimiz yıl cirosal olarak yüzde 31 büyüdü ve sektöründe üçüncülükten ikinciliğe yükseldi. Türkiye yem ve gıda sektörünün öncü kuruluşu Abalıoğlu Grubu, 2006 yılı itibariyle gıda sektöründe markalaşma yolunda en büyük adımı attığı Lezita’nın hızlı gelişimi ile geçtiğimiz yıl cirosal olarak yüzde 31 büyüdü ve sektöründe ikinci sıraya yerleşti. Abalıoğlu, Lezita’nın ciddi büyüme hızı ve başarısı sayesinde Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun belirlendiği 2011 ISO 500 listesinde 72’nci sırada yer aldı.

İlk Özel Sektör Yem Kuruluşu Türkiye’nin ilk özel sektör yem kuruluşu unvanıyla 1969 yılında faaliyete başlayan Abalıoğlu Grubu, 2011 yılında Lezita markasının sergilediği başarılı performans ve sektör ortalamasının üzerinde bir büyüme hızı ile sektörde öncü konuma ulaştı. Abalıoğlu Grubu, gıda sektörünün genç ve yenilikçi oyuncusu Lezita markasının katkısıyla geçtiğimiz yıl ciro bazında yüzde 31’lik bir büyüme ile sektöründe ikinci sıraya yükseldi. Böylece, Abalıoğlu, 2010 yılında elde ettiği 703.711 milyon TL’lik üretimden satış rakamını, 2011 yılında 921.935 milyon TL’ye yükseltti ve Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun listelendiği ISO 500’de 72’nci sırada yer aldı.

Lezita’nın İlk Üç Markadan Biri Olma Hedefi Lezita markasının 2006 yılından bu yana sürekli yükselen bir başarı grafiği izlediğini ve sektörünün ilk üç markasından biri olma hedefine emin adımlarla ilerlediğini vurgulayan Abalıoğlu Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda Satış-Pazarlama Grup Başkanı Ender Abalıoğlu: “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşundan biri olarak, faaliyet göstermeye başladı-

21

Hi-Tech Ağustos’12

ğımız ilk günden bu yana büyüme stratejilerimiz doğrultusunda yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Pazar lideri olduğumuz yem sektöründe, son beş yılda üretimimizi dört katına çıkarmayı başardık ve 2011 yılında 1 milyon ton yem üretimine ulaştık. Türkiye çapında faal altı yem fabrikası ve 2,5 milyon yem üretim kapasitesi ile sektörün en büyük firmasıyız. 2005 - 2010 yılları arasında gösterdiğimiz % 313’lük büyüme ile gıda sektörünün en hızlı büyüyen firması olarak faaliyet gösteriyoruz. Grubumuz, Lezita markası ile gıda sektörüne ilk girdiği yıl olan 2006’da piliç eti pazarından yüzde 3,2 pay alırken, 2011 yılı sonu itibariyle pazar payı yüzde 7’nin üzerine çıktı. 2006 yılındaki satışlarını beş yıl gibi kısa bir sürede yüzde 250 artırarak 106 bin tonluk bir satışa ulaştı. İşlenmiş ürün satışlarımız da beş yılda yüzde 680 arttı ve 2011 yılında 9 bin tona ulaştı. Bunların yanı sıra Lezita markamız bağımsız araştırma kuruluşu Method Research Company tarafından yayınlanan Mayıs 2012 tarihli Bilinirlik Raporu’na göre akla ilk gelen ve en beğenilen pratik ürün markaları arasında üçüncü sırada yer alıyor. Markamız, sektörün en önemli oyuncularının yüzde 8 – 9 oranında büyüdüğü 2011’de ciro bazında yüzde 31 gibi çok önemli bir oranda büyüme gerçekleştirerek üçüncülükten ikinci sıraya yükseldi. Bu başarı grafiği ile Lezita, Türkiye piliç eti pazarının ilk üç markasından biri olmak hedefine doğru hızla ilerlediğini çok güzel kanıtlıyor. Biz de Abalıoğlu Grubu olarak, 2012 yılında ciromuzun, içinde bulunduğu sektörlerin büyümesinin üzerinde bir hamle ile yüzde 40 artmasını ve 1,3 milyar TL büyüklüğe ulaşmasını hedefliyoruz” dedi.



Firma Mutfaktaki Gizli Lezzet:

Mudurnu Gurme Piliç

Mudurnu Piliç Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Daştan: “Mutfağınızın hem gizli hem de ekonomik lezzeti olan Mudurnu Gurme Piliç’in tadına bir bakan bir daha bakmak isteyecek.” Mudurnu Piliç Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Daştan

23

Mudurnu Piliç, kurulduğu günden beri sofraların baş tacı olmayı başaran ender firmaların başında geliyor. Mudurnu Piliç, son günlerde ise yeni bir lezzeti halka sunmanın mutluluğunu yaşıyor. Mudurnu Piliç Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Daştan ile Gurme Piliç üzerine konuştuk:

anlatmak istiyorum bu noktada. Gurme piliç’i kullanan bir öğrenci okuldan gelir gelmez annesine bu pilici nereden aldığını heyecanla soruyor. 15 yıl önceki dedemin evinde yediğim pilicin kokusu var içinde diyerek annesinden tekrar piliç almasını istiyor. Size bu başarımızı kanıtlamaya yetmez mi?

Mudurnu Gurme Piliç, son günlerin en çok konuşulan lezzetlerinin başında geliyor. Sizden Gurme Piliç hakkında bilgi alabilir miyiz? Biz 57 yıllık bir firmayız. Yıllar içinde edindiğimiz bilgi ve tecrübemizi farklılığa dönüştürmek istedik. Piyasada çok sayıda firma var ama bunlar seri üretim yapıyorlar. Biz daha butik ve özel bir ürünle haklımızın damak zevkine hitap etmek istedik. Bunun için önemli bir çalışma yaptık. Ar-Ge çalışmaları, çeşitli testlerden sonra Mudurnu Gurme Piliç ortaya çıktı. Önce evimizde tattık, mahallemizle, komşularımızda paylaştık ve onların fikirlerini aldık. Gelen bilgiler ışığında ürünümüzü piyasaya sürmeye karar verdik. Gurme Piliç’i tadanlar, aranılan tat olduğunu fark ettiler. Bir örnek

Gurme Piliç’i farklı kılan özellikler nelerdir? Mudurnu Gurme Piliç damak zevkine önem veren kişiler için farklı beslenip, farklı büyütülmüştür. Beslendiği tahıllar, yemekler ve yaşam koşulları farklıdır. Beslenmesinde standart piliç üretiminde kullanılmayan keçiboynuzu, ada çayı, defne, kekik gibi doğal ürünler kullanılmıştır. Bütün ve parça olarak satışa arz edilir. Besin değerleri pişirilmiş 100 gr Gurme piliç eti içindir. Besin değerleri (+/-) %3 farklılık gösterebilir. Kalori 190, protein: 18 g, yağ: 12 g, kolestrol: 132 mg, sodyum: 125 mg’dir. Pişme süresi ise 90 dakikadır. Gurme Piliç, hafta sonları ve Pazar günleri sofralarının vazgeçilmezi olacak. Gurme Piliç, sosa koymadan çıplak lezzet testinde rakiplerini açık ara farkla geçiyor. Çıplak lez-

Hi-Tech Ağustos’12


Firma

zet testi, tavada hiçbir sosa batırılmadan paketten çıktığı gibi yanında başka bir ürünle karşılaştırılması anlamına geliyor. Gurme Piliç’i farklı soslarla da karşılaştırdığınızda ise daha farklı bir lezzetle karşılaşabiliyorsunuz. Dediğimiz gibi biz Gurme Piliç’i para kazanmak için yapmadık. Biz farklıyız, farklılık yolunda ilerliyoruz. Biz değişikliği seven bir firmayız. Peki nasıl saklanmalı? Buzdolabında soğutulmuş (+2 ºC) veya dondurulmuş olarak (-18 ºC) saklanmasını öneriyoruz. Dondurulmuş et ürünlerini buzdolabında veya mikrodalga fırında çözünüz. Piliç eti ürünlerini diğer et ürünleri ile ayrı tutunuz. Pişmemiş, piliç etinin kesildiği, kesme tahtası ve benzeri yüzeyleri, kesim için kullanılan bıçak ve aletleri ve ellerinizi iyice yıkayınız. Piliç etini iyice pişirdikten sonra tüketiniz. Artan pişmiş piliç etini hemen buzdolabına kaldırınız veya çöpe atınız. Günde ne kadar üretiliyor ve dağıtımı nasıl yapılıyor? Gurme Piliç, özel ve butik bir üründür. Şu an sınırlı sayıda üretiyoruz. Günde 500 -1000 arasında üretim yapılıyor. Dağıtımı tüm Türkiye geneline yapılıyor. 5 yıldızlı oteller, A+ lokantalar, makro center, zincir marketlerde bulunuyor. Şu an satışlar çok iyi gidiyor. Gurme Piliç’in şampiyonluğunu şöyle anlatmak yaşadığım bir olayla anlatabilirim: Hayat kalitesini yüksek tutan bir arkadaşım var. Çok geziyor, dünya turuna çıkıyor. İsviçre’den döndüğünde evimizde bu özel ürünümüz olan Gurme Piliç ve yanında başka et ürünleri tattırdık. Konuğumuz Gurme Piliç’in tadındaki farkı hemen anladı. “Günün şampiyonu Gurme Piliç ” dedi. Damak tadına önem verenler Gurme’nin farkını hemen anlıyorlar.

Gurme Piliç otellerde nasıl karşılandı? Oteller kapalı kutu gibidir. Otelde satın alma ve şefler var. Satın almadan sonra şefler ürünü deniyor. Bugüne kadar gelen tepkiler çok güzel. Pek çok otelle çalışıyoruz ve hepsi de ürünü beğendi. Gurme Piliç aynı zamanda farklı kültürlere hitap ediyor. Kültür noktasında ürünün ortak özellikleri nelerdir? Türkiye’de üretilen piliçler aşağı yukarı birbirine benzer. Aynı değiller ama benzer özellikleri bulunuyor. Farklı kültürler ise kendi damak tatlarına uygun ürünleri tercih ediyor. Yöresel anlamda bir baharat bile sosyal farklılıkları gösterebiliyor. Siz bir yemeğe ne kadar baharat, yağ koyarsanız yemeğin lezzeti de o kadar değişir. Bizim ürünümüz de kültürleri baz aldı. Herkesin damak tadına uygun olabilecek ve herkes tarafından aranacak, özel bir lezzet geliştirdik. Size göre tadın ne var? Tadında sıcak aile sofrasında yaşanan güzel hatıralar var. Tabii herkesin bu üründe bulacağı lezzet farklı olacaktır. Tadı, tuzu, lezzetiyle benim için çok özel bir piliçtir. Mutfağımdaki gizli lezzettir. Hem ekonomik hem de sofraların vazgeçilmezidir. Pazarlama stratejiniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Öncelikle bizim piliçlerimizin kaliteli olmasına özen gösteririz. Ürünlerimizin hepsi bizim için özeldir. Pazarlama konusunda ise, ürünümüzün hakkını verecek şekilde piyasaya tanıtılması gerekiyor. Biz bu konuda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şu an çok memnunuz çünkü ürünümüzü her deneyen ne kadar güzel olduğundan damakta tadının kaldığından, çocukluk günlerinde yediği ve özlediği pilicin kokusunu hissettiğini söylüyor. Bundan daha önemli bir şey olamaz bizim için. Hi-Tech Ağustos’12

24


Firma Galeri Kristal Bodrum Showroom’uyla

Nihai Tüketiciye Yöneldi Galeri Kristal, Bodrum girişi Tuzla mevkiinde 10 metrekare büyüklüğündeki showroomuyla, artık tüm Bodrumlular’ın ve Bodrum'u sevenlerin evlerine konuk oluyor. Turizm sektörü çatısı altında bulunan ulusal ve uluslararası otellerin ve restoranların en büyük tedarikçisi olan Galeri Kristal, tecrübesini ve 50.000'den fazla ürün çeşidiyle sağladığı stok avantajını perakendeye aktararak, en düşük fiyatı en kaliteli hizmetle buluşturmayı hedefliyor. 57 yıl önce Antalya'da turizm sektörünün mutfak ekipmanlarının satışına başlayan Galeri Kristal, bugün geldiği noktada, tedarikçi bir firmanın nasıl olması gerektiği sorusuna en doğru cevabı veren bir mağazacılık anlayışı sergiliyor. Yeni yatırımlarla ilgili görüşlerini aldığımız Galeri Kristal Genel Müdürü Timur Ogan şunları aktardı. Galeri Kristal 57 yıl sonra farklı bir karar alıyor ve toptan satış yapan tedarikçi firma anlayışının yanında nihai tüketiciyle de buluşuyor. Bu fikri biraz daha açabilir miyiz? Karşımızda çok ciddi bir sektör var. Turizm ve turizmcilik inanılmaz dinamik… Sürekli bir rekabet ve farklı olma duruşu, arayışı söz konusu. Bunlar, rekabeti seven tesisler için çıtayı daima yükselten itici güçler. Siz de bu itici güce ivme kazandırmalısınız ki kendi oluşumunuz içerisinde durağanlık yaşamayıp dünyada olanları bitenleri takip edebilesiniz. Bu noktada Galeri Kristal, işte bu tarz bir tutum içerisinde. Zaten ciddi anlamda turizm sektörünün mutfak ekipman ve aksesuar ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Potansiyelimiz yüksek. Stok sayımız her yeni sezon bir öncekine göre daha da artıyor. Artı Kilit Grup Şirketler Topluluğu'nun aksesuardan, yeme içme alanlarına, ev tekstil gruplarından mutfak gereçlerine kadar oldukça güçlü markaları var… Ve bunları son tüketiciyle, ev kullanıcılarıyla buluşturmamak, sadece toptan satışlara saklı tutmak, stratejik olarak çok da doğru olmazdı. Biz de bu düşünceden yola çıkarak yeni bir adım attık.

25

Hi-Tech Ağustos’12

Galeri Kristal'in Bodrum showroomuyla birlikte perakendeye seslenme kararı bir büyüme, bir dönüşüm olarak adlandırılabilir mi? Büyüme fikri evet. Tüm Türkiye genelinde sektör tarafından bilinirlik oranımızın yüksek olduğunu zaten biliyoruz. Doğma büyüme bir Antalyalı marka olması sebebiyle, bulunduğumuz kentteki bilinirlik oranımızda da bir sıkıntı yok. Ama bunu artırmak istiyoruz . Sadece Antalya ile sınırlı kalmak, mevcut ürünlerimizi son tüketiciye ulaştırmamak bir yerde yanlış olur. Bu anlamda buna dönüşüm diyemeyiz. Çünkü biz hala Avrupa'nın en büyük showroomu olarak turizm sektörünün tercih ettiği profesyonel tedarikçi bir firmayız. Böyle kalmak


Firma

Galeri Kristal Genel Müdürü Timur Ogan

Galeri Kristal toptanın yanı sıra ilk perakende satışının yapılacağı yer için niçin Bodrum'u seçti? Neyi hedefliyor? Bodrum, 2012 pazarlama stratejilerimiz ve bir marka olarak konumlandırılmak istediğimiz yönle paralel bir anlayış doğrultusunda hazırlanan ilk konsept mağazamız. Buna Kilit Grup'un tüm markalarını aynı çatı altında toplayan konsept mağaza demek de doğru olur. Bodrum'dayız, çünkü yine 55 yılın birikimini kullanabileceğimiz bir turizm beldesindeyiz ki gelecekte Bodrum'u turizm alanında çok daha gelişmiş olarak yaşayacağımıza inanıyoruz. Bu nedenle Bodrum'u seçtik. Turizm potansiyeli, Bodrumlu olma ya da Bodrum'da zaman geçirmenin bir ruhu olduğuna inanıyoruz. Ve bir marka olarak seslendiğimizde bizi duyabilecek hedef kitlenin de burada bulunduğunu biliyoruz. Galeri Kristal Bodrum tamamen perakende satışı hedefliyor. Elbette toptan satışlarımız da olacak. Zaten şu anda tedarikçisi olduğumuz pek çok tesisin içerisinde Bodrum'da olan dostlarımız da var ki onlara da yakın olmak iletişimi ve beraberinde sinerjiyi de artıracak bir duruş.

ve kendimizi sürekli bir adım hatta iki adım öteye taşımak için çalışıyoruz… Çünkü bir otelci ya da restoran sahibi bize geldiğinde; aradığı yeniliği buluyor. Kendine özel ürün tasarlatabiliyor. Hızlı hizmet alıyor, kalite buluyor ve talep ettiği gibi ihtiyaçlarını ekonomik olarak karşılıyor. Bu imkanlara neden son tüketici de sahip olmasın dedik ve Bodrum showroomumuzu büyük bir heyecanla açtık. Lokasyon bizim için çok önemliydi. Bu açıdan değerlendirmek gerekirse de gayet başarılı olduk. Galeri Kristal Bodrum, Bodrum girişinde herkesin rahatlıkla geçerken uğrayabileceği; hatta yazlığına giderken bile mobilya ve gıda hariç evi ile ilgili A'dan Z'ye her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir mağaza tasarladık.

Galeri Kristal Bodrum'a gelen müşterilerinizi hangi ürünlerle karşılıyorsunuz? Toplamda 50.000'den fazla ürün çeşidine sahibiz. Bunlar arasında Ar-yıldız markalı çatal-kaşık-bıçak setleri, tencere grupları, çay takımları, çaydanlıklar, cezveler, aksesuarlar (tuzlukbiberlikler, bıçaklar, sunum etejerleri, self servisler. Maxstyle ürün grubunun tüm ev tekstil ürünleri; havludan yatak örtüsüne, döşemelik kumaşlara kadar. Bunu yanı sıra yine Orion isimli firmamızın tedariğini sağladığı ithal ev aksesuarları, hediyelik eşyalar. Kristal Endüstriyel'in endüstriyel mutfak ürünleri. Ulusal markalı küçük ev eşyaları grubunun hemen hemen tüm ürünleri ve bunlara ek olarak firmamız tarafından ithal edilen porselen grubu ve set üstü ürünlerimiz mevcut. Kısaca toparlamak gerekirse Bodrum showroomumuza gelen herkesin, şu an Galeri Kristal'de bulunan hemen her çeşit ürünü bulabileceği ve tüm bunlara çok daha ekonomik şartlarda sahip olabileceği yepyeni bir showroom. Yolu Bodrum'dan geçen tüm dostlarımızı bekliyoruz. Hi-Tech Ağustos’12

26


Firma Finans Direktörü Reyhan Ekşi

Lava; sahip olduğu modern tesisi, esnek ve verimli üretim özelliğine sahip makineleri ile en yüksek kalite standartlarında ve yüksek üretim kapasitelerinde ürünler sunuyor.

Pişirmede Döküm Dönemi

Lava Metal Zirveyi Hedefliyor Lava Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde, 6 bin metrekare kapalı, 15 bin metrekare açık alandaki fabrikasında üretimini gerçekleştiriyor. Günde 1650 adet üretme kapasitesine sahip olan Lava Metal, müşterilerine yüksek kaliteli ve uygun fiyatlı ürünlerin yanında; uzun soluklu iş ortaklığı, yüksek performans, en yüksek kalitede servis, lojistik, üretimde esneklik, mühendislik hizmetleri de sunuyor. Şirketin son dönem çalışmalarıyla ilgili bilgi aldığımız Finans Direktörü Reyhan Ekşi sorularımıza şu yanıtları verdi: Lava Metal’in kuruluş sürecinden biraz bahseder misiniz? Döküm alanındaki tecrübeleriniz ve pazara sunduğunuz markaların durumu konusunda neler aktarmak istersiniz? Lava Metal 2011 yılında kuruldu. 40 yıllık tecrübemiz olduğunu söyleme nedenimiz ortağımın aile şirketi 40 yıldır döküm işiyle alakalı çalışıyor. Lava 40 yıllık tecrübe ile birlikte, Türkiye’nin en modern ve en yüksek teknoloji döküm ve emaye fabrikasına sahip. Lava’nın ana üretim konusu; döküm demir tencere, tava, ızgara ve ocak üstü döküm ızgaralardır. Lava; yeni ve son teknoloji döküm kalıplama (Sinto ve Disa), kum hazırlama, ergitme, kumlama/taşlama ve dünyanın emaye konusunda lider şirketi Ferrotechnic Lisansı ile Elektroferotic Emaye kaplama tesisine sahiptir. Makinelerin tamamı tam otomatik ve CNC kontrollüdür. Lava Eskişehir

27

Hi-Tech Ağustos’12

Organize Sanayi Bölgesi’nde, 6 bin metrekare kapalı, 15 bin metrekare açık alandaki fabrikasında üretimini gerçekleştiriyor. Günde 1650 adet üretme kapasitesine sahibiz. Lava; sahip olduğu modern tesisi, esnek ve verimli üretim özelliğine sahip makineleri ile en yüksek kalite standartlarında ve yüksek üretim kapasitelerinde ürünler sunuyor. Müşterilerinin ihtiyaçlarını ve memnuniyetini sağlamak amacıyla, sahip olduğu toplam kalite ve ERP/MRP yönetim sistemi, sürekli iyileştirmeye dayanan kesintisiz bir hizmet sağlıyor. Lava müşterilerine yüksek kaliteli ve uygun fiyatlı ürünlerin yanında; uzun soluklu iş ortaklığı, yüksek performans, en yüksek kalitede servis, lojistik, üretimde esneklik, mühendislik hizmetleri de sunuyor. 2012 yılının Şubat ayından itibaren döküm tencere ve tava üretimi de gerçekleştirmeye başladık. Altı ay gibi kısa bir sürede çok iyi noktalara geldik. Piyasa bilinirliğimiz üst seviyelere çıktı. Önemli firmalar kendi adlarına üretim yapmamız talebinde bulunuyorlar. Fakat biz kendi markamızı oluşturma konusuna çok duyarlıyız. Ve kendi markamız dışında üretim yapmıyoruz. Zaten ismimizi bu kısa sürede zirveye taşıdık. Türkiye pazarında döküm tencere tava yok denecek kadar az. Çok bakir bir pazarlama alanı ile karşı karşıyayız. Fakat bu ürünlere yönelik bilinç düzeyinin yerleşmemesi nedeniyle hem pazarı oluşturmak hem de satış yapmak durumundayız.


Firma

Öncelikli hedeflerimiz arasında pazarımızı yabancılara kaptırmadan Türk şirketlerin hakim olduğu bir yapı içinde tutmak da var. Alanımızda yurtdışına da daha fazla açılacağız. Zaten yurtdışına açılmak şuan için daha kolay. Bu doğrultuda bağlantılar kuruyor, yurtdışı ve içindeki fuar tipi etkinlikleri yakından takip ediyoruz. Lava Metal olarak Türkiye’ye taşıdığınız üretim yapınız, bilgi-birikimi ve tecrübesiyle ilgili bilgi alabilir miyiz? Üretimde daha çok otomasyona yönelik bir döküm teknolojisi kullanıyoruz. Dökümde tam otomasyon sistemine geçtik. Manuel dökümde bir kişi günde 50 iş alabilirken otomasyonla makine başında iki operatör ve altı işçiyle bu sayıyı saatte 220’lere çıkarabiliyor. İki makinemizden birini Japonya’dan diğerini ise Danimarka’dan ithal ettik. Pazarda yeni bir firmayız, kullandığımız makinelerde çok yeni olması nedeniyle teknolojilerin test, kontrol ve verimliliğine yönelik Ar-Ge çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Döküm üretim aşamasında insan sağlığına zararlı, çevreye karşı dikkatli olmanız gereken bir iş. Firma olarak iş güvenliği ve çevre duyarlılığına büyük önem veriyoruz. Personellerimizin altı ayda bir tüm sağlık tetkikleri eksiksiz olarak yapılıyor. Zaten bu noktalara dikkat etmek zorundasınız

çünkü dünyanın ünlü şirketleri iş güvenliği, çevre sağlığı ve geri dönüşüm konularında belli kriterlere uymayan firmadan mal tedarik etmez. Alanımızda markalaşmanın öneminin farkındayız. Sanayicinin bir şeyi ben ürettim diyebilmesi çok önemli. Özellikle fırın üstü ızgaralarda dünya devleri ile çalışan, üretim kapasitemizin zaman zaman yetmediği bir konumdayız. Güçlü ve kaliteli üretim yapımızı bir noktada markalaştırmak adına araştırmaya girdik ve neticesinde dökümden tenceretava üretimine geçmeye karar verdik. Çeliğin ve teflon teknolojisi kullanarak üretim yapan firmaların güçlü olduğu bir pazarda bu kararımız garipsendi. Fakat şunun bilincindeydik; bu üretim teknolojileri temelinde insan sağlığı için uygun değil. Ama ne yazık ki insanlarımızın bu konudaki bilgi düzeyi çok düşük ve sağlığa duyarlı bir bilinç yerleşmemiş. Öncelikle bunun yerleşmesi gerekiyor. Lava metal olarak ‘Organik Hayat Dostuyuz’ sloganı ile çalışmalarımıza başladık. Neden organik hayat dostu olduğumuza gelecek olursak; iki tane hammaddemiz var biri demir diğeri ise emayedir. Demir doğada yalın halde bulunabilen bir metaldir ve sağlık açısından diğer metallere göre çok daha uygundur. Emaye ise özünde camdır. Lava metal olarak özellikle emaye teknolojileri konusunda bir yenilikleri Türkiye’ye taşıdığımız düşüncesindeyiz. Camında insan sağlığına her Hi-Tech Ağustos’12

28


Firma hangi bir olumsuz etkisi yoktur. Yani üretimdeki ana unsuru oluşturan iki maddemizde geri dönüşümü yapılabilen ve insan sağlığı için sorunsuzdur. Lava’nın kullandığı bütün emayeler mevcut uluslararası standartlara uygundur. Uzakdoğu malı döküm ve tencerelerin üretiminde hurda ve düşük kaliteli demir kullanılırken Lava döküm demir tencere ve tavaları dünyanın en yüksek kaliteli döküm demirinden üretilmektedir. Zararlı hiçbir katkı içermez. İşte bu yüzden ‘Organik Hayat Dostuyuz.’ Hammadde tedariğimizi dünya devleriyle aynı kanallardan yapıyoruz. Üst düzey üretim teknikleri ve son teknoloji üretim ekipmanları ile hazırladığımız ürünleri rakiplerimizden çok daha uygun fiyatlara da pazarımızın beğenisi ne sunuyoruz. İnsanlar tercihte bulunurken daha fazla payı ithale vermek yerine ülkemizdeki daha kaliteli ürünün çok daha uygun fiyatlara sunulduğu bilincine sahip olmalı. İhracat açısından oldukça rahatız. Özellikle test raporlarını ve ürün numunelerimizi gördüklerinde tercihlerini size yönlendirebiliyor. Üretimde ABD gıda tüzüğündeki kriterlere uygun üretim yapıyoruz. Çünkü bu kriterlere uymazsanız o bölgeye ihracat yapamazsınız. Biz döküm tencerenin ana vatanı olan ABD ve Kanada’ya ihracat yapmaya hazırlanıyoruz. ABD artık bu işi yapmıyor ama ihtiyacı olan ürünleri de bir yerden tedarik etmeli. Çinli üreticiler en önemli rakip olmakla birlikte otomasyon temelli üretim bir adım öne çıkmamızı sağlıyor. Ürünlerimiz pişirme ve lezzet açısında da kullanıcısına önemli avantajlar sunar. Kısa bilgi vermek gerekirse; damlalık sistemi sayesinde pişirilen gıdanın vitamini ve mineralleri kaybolmaz. Daha uzun süre sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutar. Dökümün geç ısınma özelliğine rağmen bizim ürünlerimiz piyasadaki rakiplerine oranla çok daha hızlı ısınmaktadır.

29

Hi-Tech Ağustos’12

Türkiye’de pazarın kullanıcı ve ürün sunan tedarikçi açısından durumu ne? Özellikle sizin satış ve çalışmalarınızda iç-dış piyasa dengesi nasıl? Şuan iç piyasa ağırlıkta gidiyoruz. Fakat ne yazık ki Türk insanı halen döküm tencere-tavanın ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Yapısı özellikleri ve ürün kalitesini anlama noktasındaki bilinç son derece düşük. Bu alanda ürün sunan birçok firma Çin ve Hindistan mallarını pazarımıza sunmak dışında fazla bir şey yapmıyor. Lava Metal gibi üretim tesisi kurup makine yatırımı yapan başka bir firma yok. Türkiye’de bizim dışımızda elektroferotic emaye kaplama yapan başka bir firma bulunmuyor. Zaten dünyada bu teknolojiyi kullanan ikinci firmayız. Döküm özünde emeğe dayalı emek yoğun bir iştir. Dökümdeki kuru kalıplamada bir ürünü kalıplara döküp çıkardığınız zaman çeşitli işlemlere tabi tutulur. Bu işlemler sonrası emaye işi yapan birçok firma döküm sonrası bozuk çıkan ürünlere macun çekip düzelttikten sonra emayeyi atıp geçiyor. Müşterinin o emaye çatlayıp dökülene kadar dökümdeki bu yamukluğu bozukluğu görme şansı yok. Bizim üretimimiz ise ıslak emaye diye geçer. Artı ve eksi kutupların yapışmasıyla ayrılmaz bir bütün halini alır. Eğer dökümümüzde bir hata oluşursa üretim tekniği nedeniyle hata direkt ortaya çıkar. Bunu gizleyemeyeceğiniz için üretimdeki kaliteyi arttırmak durumundasınız demektir. Bu nedenle en kaliteliyi biz üretiyoruz diye rahatça ortaya çıkabiliyoruz. Kaliteli üretim yapımız nedeniyle biraz yüksek maliyetlerle üretim yapsak da pazara Çinli üreticilerden daha ucuza ürün sunabiliyoruz. Elimizi daha da güçlendirmek için üretim teşviği alma konusunda çeşitli araştırmalarımız da oldu fakat bürokratik sıkıntılar nedeniyle vazgeçtik.



Firma

Porland Porselen’den Yeni “Çırağan Koleksiyonu” Sarayların ışıltı ve ihtişamını yansıtan desenleriyle iftar sofralarını süsleyecek olan “Çırağan Koleksiyonu” ve Porland’ın birbirinden şık diğer koleksiyonları Porland mağaza ve satış noktalarında. Porland, Ramazan ayı için; 17. yüzyılda İstanbul’un Kazancıoğlu Bahçeleri olarak bilinen Çırağan Sarayı’nın muhteşem ihtişamını ve görkemini “Çırağan Koleksiyonu” ile masalara taşıyor. Altın ve nadide çiçek desenleriyle Çırağan Sarayı’nın bahçelerinden esinlenerek hazırlanan koleksiyon, eşsiz parçalar sunuyor. Şık davet sofralarında ihtişamıyla göz dolduran “Çırağan Koleksiyonu”, takım halinde satılmanın yanı sıra tek parça halinde de satın alınabiliyor. Sert porselen kalitesiyle sofralarınızı saray bahçesine dönüştüren bu eşsiz koleksiyon, sırüstü işlemeleri sebebiyle daha uzun ömürlü olması adına sadece elde yıkanması öneriliyor.

Porland, Ramazan’a Özel Fırsatlar Sunuyor Sarayların ışıltı ve ihtişamını yansıtan desenleriyle iftar sofralarını süsleyecek olan “Çırağan Koleksiyonu” ve Porland’ın birbirinden şık diğer koleksiyonları Porland mağaza ve satış noktalarında sizleri bekliyor. Porland’ın Ramazan ayına özel fırsatları devam ediyor. Porland’ın www.facebook.com/porlandkurumsal sayfası, Ramazan ayı süresince ünlü şeflerin özel tariflerini sunuyor. Şeflerin birbirinden özel ve lezzetli tarifleri ile sofralarınız, yeni tatlarla zenginleşiyor. İftara özel tariflerle sofralara lezzet getiren Porland, Ramazan ayında da

31

Hi-Tech Ağustos’12

devam edeceği “Balerinli Günler” % 30 indirim fırsatı ile keyifli bir alışveriş fırsatı sunuyor. Porland’ın Ramazan ayına özel fırsatlarından yararlanarak muhteşem sofralar hazırlamak için Porland yetkilileri ile bağlantıya geçmek yeterli… Executive Chef Ali Açıkgül’den Saray Lezzeti Badem Ezmeli Pestil Sarması Malzemeler: • 500 gr süt • 100 gr şeker • 30 gr nişasta • 30 gr un • 1 paket Vanilya • 1 fincan badem tozu • 500 gr ince dut pestili

Hazırlanışı: Bütün malzeme ocağa koyularak devamlı olarak karıştırılır. Koyu kıvam aldığında içine badem tozu katılır. Yumuşatmak için ılıştırılan pestillerin içine bu harç koyularak rulo halinde sarılır. Dolapta iki saat bekletildikten sonra dilimlenerek servis edilir.



Gündem

O şimdi yeteneklerini

Domino’s için konuşturacak Domino’s rakiplerinden farklı olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor... Kalitesine ve lezzetine lezzet katmak adına yetenekli şef Uğur Volkan Uysal’ın danışmanlığında mutfağına yön verecek... Son 5 yıldır Unilever’de çalışan bu zamana kadar Burger King’in bütün soslarını yapan, McDonald’s gibi markalara yeni soslar kazandıran, Knorr ve Carte d’Or ile workshop buluşmaları düzenleyen, kalabalık gruplara sürekli eğitimler veren aktif isim Uğur Volkan Uysal, artık yeteneklerini Domino’s için konuşturacak… Domino’s Pizza ile çalışmaya başlama hikâyenizi anlatabilir misiniz? Domino’s Pizza’da 11 Nisan 2012 tarihinde ürün geliştirme ve inovasyon direktörü olarak işe başladım. Domino’s Pizza’dan aldığım bu teklif, markaya ve ürünlerine duyduğum yakınlıktan dolayı beni oldukça heyecanlandırdı. Ürünlerine çok inandığım bir markanın şefi olmak benim için çok özel ve önemliydi. 30 dakika içerisinde taze, kaliteli ve mükemmel lezzetleri dizayn etme duygusu bana hızla büyüyen Domino’s Pizza ailesine katılma konusunda ilham verdi. Sektör lideri Domino’s Pizza olarak şeflik gücümüz ile de bu pazarda bir ilki gerçekleştirerek farkımızı göstermiş olduk.

33

Hi-Tech Ağustos’12

Domino’s Pizza’ya katılmanız Domino’s Pizza’nın mönüsüne şef gözüyle neler kattı? Domino’s Pizza olarak en kaliteli ve taze malzemelerle hazırladığımız lezzetlerimizi 30 dakika içerisinde pizza severler ile buluşturuyoruz. Domino’s Pizza mönüsüne ve lezzetine şefliğin sanatsal ve yenilikçi yüzünü yansıtarak değer katmaya çalışıyoruz. Bunun yansımaları olarak da parmesan kenar ve ev usulü sıcacık taze domates çorbası gibi lezzetleri mönünün içerisine ekledik. Önümüzdeki dönem düşünceleriniz neler, pizza severleri ne gibi sürprizlerle buluşturmayı planlıyorsunuz? Pizza severleri yenilikçi ve kendilerini sıra dışı hissedecekleri lezzetlerle buluşturmayı hedefliyoruz. Global bilgi ve birikimimizi kullanarak tüketicilerimizin en beğendiği lezzet markası ve pazar lideri olmaya devam edeceğiz. Tüketicimizi tanımak, ne istediğini anlamak bizim için önemli, bu sebepten sürekli yaptığımız tüketici araştırmaları doğrultusunda mönümüzü daha da zenginleştiriyor olacağız.


Gündem

Ramazan ayına özel mönünüze neler kattınız? Ramazan ayı tüketicilerin çorba içme sıklığının iki kat arttığı bir dönem. Biz de tüketicilerimizi düşünerek onların daha keyifli ve lezzetli bir Ramazan geçirmelerini sağlayabilmek için şeflik sanatımızı kullandığımız taze domates çorbasını hazırladık. Bununla da yetinmeyip tüketicimizi mutlu edecek bir Ramazan mönüsü ile karşılarına çıktık. Üç kişilik mönümüz; 3 adet çorba, 1 litre Coca Cola, büyük boy pizza, patatesli tavuk kanatları, Coleslaw salatadan oluşuyor. Promosyonlarınızdan bahseder misiniz? Domino’s Pizza olarak lezzetimizi en uygun şekilde pizza tutkunları ile buluşturabilmek için çabalıyoruz. Bu anlamda sürekli farklı promosyonlar ile tüketicilerimize sürprizler yapıyoruz. Yılda sadece iki defa yaptığımız tüm dünyada yapılan kampanya olan 1 alana 2 bedava promosyonumuz ile pizza severleri şaşırttık. Çok satılan Italiano pizzamıza Parmesan lezzeti katarak herkesin bu muhteşem lezzeti denemesi için 12,90TL’e müşteri ile buluşturduk, şimdi de 5TL’e 5’lik pizzalarımızı da tüketicilerimizin beğenisine sunduk. İlerleyen dönemlerde de pizza severleri farklı promosyonlarımız ile buluşturuyor olacağız. Türk halkının damak tadını nasıl tarif edersiniz? Türkiye’de genel olarak bol malzemeli ve etli pizzalar tercih ediliyor. Biz bu talep doğrultusunda Türkiye’nin en zengin malzemeli pizzası olan “Bol Malzemos”u çıkarttık. Ayrıca mönülerimize eklediğimiz yöresel tatlara gönderme yapan “Kayseri Ateşi” ve “Kumru” pizzalarımız ile de oldukça beğeni topluyoruz. Türk halkının yeme içme alışkanlıkları doğrultusunda Türkiye’ye özgü lezzetleri mönümüze eklemeye devam edeceğiz. Bunun yanı sıra Türk halkının çok gelişmiş bir damak zevki var, örneğin en çok satan tatlımız sufle tüm dünyaya örnek gösteriliyor.

Yemek yapmanın son zamanlarda bu kadar trend olmasının nedenleri nelerdir? Günümüzde çalışma hayatındaki yoğunluğun artması ve mesai saatlerinin uzamasıyla birlikte yemek alışkanlıkları da değişmeye başladı. Hızlı ve pratik olma arzusu, yalnız yaşayan kişilerin artması özellikle kolay ulaşılabilir gıda sektörünün büyümesine olanak sağladı. Aynı zamanda büyük şehirlerde kısıtlı zamanda birçok yere yetişmeye çalışan nüfusun hızla artması da ev dışı tüketimi artırırken mutfakta geçirilen zamanı azalttı. Ancak yemek yapmanın keyfi ve farklı lezzetler tatma arzusu kişilerin iş yaşamının stresini ve yorgunluğunu atmak için yemek yapmayı tercih etmelerine neden oldu. Yemek yapmayı öğrenmeye çalışmak için zaman ayırmak, mutfak sanatlarının da trend olmasına yardımcı oldu. Günlük rutin olarak nitelendirilen yemek yapmak, son zamanlarda güzel zaman geçirilen bir hobiye dönüştü. İlerleyen dönemlerde de ilginin bu yönde daha da artacağını söyleyebiliriz. Yaza özel az kalorili pizza yapmanın püf noktaları nelerdir? Son yıllarda sağlıklı yaşam ve kilo kontrolü kadın/erkek herkesin önem verdiği bir konu halini aldı. Bu noktada Domino’s Pizza olarak pizzalarımızda kullanılan malzemelerin taze ve doğal olması ve tüm pizzalarımızın fırınlanarak pişirilmesi tercih edilmemizi sağlıyor. Aynı zamanda incecik hamur ile yaptığımız pizzalarımız da yüzde 65 daha az kalorileri ile kilosuna dikkat edenlerinde gözdesi oldu. Özellikle tulum peynirli Fit, büyük pepperonili Newyork ve beyaz peynirli fresh pizza’lar hafif ve leziz tatları tercih edenlerin gözdesi. Hi-Tech Ağustos’12

34


Gündem Sunar’ın Ünlü Şefi Sefa Sabırlı’yla Tatlı Bir Ramazan Sohbeti

Yağın uzmanı Sunar’ın ünlü şefi Sefa Usta, Ramazan ayına özel tüyolar verdi, tariflerini paylaştı.

Yağın uzmanı Sunar’ın ünlü şefi Sefa Usta, Ramazan ayına özel tüyolar verdi, tariflerini paylaştı. Türkiye’nin dört bir yanında verdiği eğitimler ve pastacılık konusundaki tecrübesiyle sektörün en önemli isimleri arasında yer alan Sefa Sabırlı, Ramazan’da güllaç yemenin bir alışkanlık olduğunu ama bir haftadan sonra Güllaç’ın Ramazan’ın ilk günlerindeki kadar ilgi görmediğini vurguluyor. Profesyonellerin mutfaktaki tüm ihtiyaçlarını karşılayan Sunar’ın ünlü Şefi Sefa Usta, Ramazan ayında bir geleneği farklı bir boyuta taşıyor. Ramazan’ın vazgeçilmez tatlısı Güllaç’a alternatif tarifler sunan Sefa Usta, ‘Yaz günlerine denk gelen Ramazan ayında farklı tatlar denemek gerekir,’ görüşünde.

Yaza Uygun Farklılaşan Lezzetler Ramazan sofralarının olmazsa olmazı olan tatlı için mutfak şeflerinin, pastane şeflerinin ve pasta ustalarının fikir üretmeleri gerektiğini söyleyen Sefa Usta, “Ustalar kendini bazı kalıplar içine sokmuş. Ramazan deyince akla belli başlı tatlılar geliyor. Bu yanlış bir yaklaşım. Bir ay süren bir durum söz konusu, tatlı da Ramazan sofrasının vazgeçilmezi. Bu nedenle, şeflerin üretimde arklarını ortaya koyması, masaya alternatifler sunması gerekir,” diyor. Özellikle yaz günlerine denk gelen Ramazan ayında sofralara

35

Hi-Tech Ağustos’12

farklılık katmanın altını çizen Sefa Usta, bir hayli ilginç seçenekler sunuyor; “Tatlı tutkunu biri değilimdir ama künefe benim için yaz aylarında karpuz gibidir,” diyor ve ekliyor; “Künefe tüm gün aç kalan biri için peynirli bir tatlı olduğundan ve yaz aylarında dondurmayla servis edilebileceğinden harika gider. Tuzlu ve tatlı sufle iyi ve uygun malzemeyle hazırlanırsa, iftar sofralarının vazgeçilmezi olur.” İftar mönüsü için alternatif tatlı önerilerini şöyle sıralıyor Sefa Usta: “Cup puding çeşitleri vardır, bol meyveli, dondurmalı hazırlanır. İftar sofralarında yemekten sonra hafif ve lezzetli bir seçenek olabilir ama maalesef özellikle büyük otellerin hiçbirinin mönüsünde yok. Sütlü mamulleri standart halinde tutturmuş gidiyorlar oysa frambuazlı, tropik meyveli sütlü mamuller hazırlanabilir. Alışkanlığın dışına çıkmak lazım. Supangle ve keşküle farklılık katmak gerekir. İçine vişne, frambuaz, mango konabilir. Türk tatlılarıyla çok fazla oynanamıyor. Şekerpare cevizli, fındıklı, kakaolu yapılabilir, aromatik ürünler denenebilir. Ancak ustalar böyle tatlar çıkarmaktan kaçınıyor.”

Sunar’ın Bayram Hediyesi; Profiterollü Baklava Sofraları Süsleyecek Sefa Usta baklavanın tek düzeliği konusunda da çok dertli.


Gündem

Sefa Sabırlı

Baklavanın çok farklı bir yorumlanışına imza attığını söyleyen Sefa Usta geliştirdiği yeni baklava tarifini, Ramazan Bayramı tatlısı olarak ilan ediyor. Sunar Profiterollü Baklava ismini verdiği bayram tatlısını şöyle anlatıyor: “Baklava sadece cevizli ve fındıklı mı olmak zorunda? Değil elbette. Sıcağa dayanıklı meyveler dolgu malzemesi yapılabilir. Portakal dolgusu, karamel dolgusu denenmeli. Ben baklavayı profiterollü yapıyorum. Çok da güzel oluyor. Bunu zaten bu Ramazan Bayramı’nın tatlısı ilan ediyorum. Tüm şeflere de Sunar Profiterollü Baklava’yı mönülerine katmayı öneriyorum. Baklava da yağ önemli biliyorsunuz, baklavalarına çıtırlık, lezzet, parlak görünüm ve nefis bir aroma katan Sunar Baklava yağını kullanmalarını da ayrıca tavsiye ediyorum.” Sefa Usta Ramazan sofraları büyük otel şeflerine iki farklı tatlı tarifi verdi:

dakika ateşte tutulur. Sonra ateşten alınır ve 250-500 gram arası istediğimiz sütte ve suda çözünen meyveyi (donmuş frambuaz, bögürtlen, komposto vs gibi) ekliyoruz. Karpuz ve kavun bile konabilir. Kivi çilek, muz gibi ürünler de mevsimine göre konabilir. Bu meyveler renk verir, lezzet katar. Sunar Glikoz ile tatlı hem daha parlak olur hem de tok tutar.

Muss Şokola Malzemeler: Her türlü çikolatadan yapılabilir. - 5 yumurta. 500 gram şeker. - 500 gram çikolata çeşitlerinden biri (erimiş halde). - 1 kilo krem şanti. - 40 gram Sunar Glikoz. Yapılışı: Şekerle yumurtayı üç-dört dakika kısık ateşte, çırpma teli ile karıştırarak ısıtıyoruz. Isındığını anladığımızda,

Meyveli Puding Cup

mikserle beş-sekiz dakika arası çırpıyoruz. Kabarık hale gelin-

Malzemeler: (20 kişilik) 1 lt süt. - 300 gram şeker. - 150 gram Sunar Mısır Nişastası (Bu oran Ege ve Akdeniz’deki şefler için, Marmara’da 110 gram Sunar Mısır Nişastası yeterli) - 40 gram Sunar glikoz. - İsteğe göre 1 ya da 2 yumurta. Yapılışı: Tüm malzemeler derin bir kapta, çırpma teli ile karıştırılarak pişirilir. Karışım ateşte fokurdadığı zaman ürünün piştiğini anlayabiliriz. Fokurdamanın ardandan iki-üç

ce, erittiğimiz çikolatayı koyuyoruz. Kaşık yardımıyla karıştırıp hazır hale getiriyoruz. Biraz bekledikten sonra kabarttığımız krem şantiyi ilave ediyoruz. Tatlımız homojen kabarık bir hale gelince cup bardaklara dolduruyoruz. Üstüne çikolata rendelenebilir ya da meyve konabilir. Tatlımız buzdolabında üç saat bekletildikten sonra servise hazır hale gelir. Hi-Tech Ağustos’12

36


Gündem

Kahve Diyarı’nda Online Takip Dönemi Finansal süreçleri ve stok hareketlerini online takibe geçilen sistemle asgari / azami stok takibi ile hem yok satma, hem de fazla stok riski sıfırlanıyor. Türkiye’nin en hızlı büyüyen markası seçilen Kahve Diyarı, şube sayısını artırırken iş yükünü azaltmayı Netsis ile başardı. Şubelerden gelen siparişleri, finansal süreçleri ve stok hareketlerini online takibe geçen Kahve Diyarı, asgari / azami stok takibi ile hem yok satma, hem de fazla stok riskini sıfırladı. İzmir'deki tek şubesiyle yola çıkan ve bugün Türkiye çapında 75 mağazaya ulaşan Kahve Diyarı, mağazalarını artırırken iş yükünü azaltmak için süreç otomasyonuna gitti.

Netsis ile İşbriliği Türkiye çapında yaygınlaşan Kahve Diyarı, artan şubeleri ve ürün trafiğini hızlı, hatasız ve esnek şekilde yönetmek için Netsis ile iş birliği yaptı. Kahve Diyarı, şubelerden gelen satın alma talepleri ve onayları, siparişleri ve finansal süreçlerin takibini Netsis sayesinde İnternet olan her yerden 7/24 yönetebiliyor. Bilgi akışını merkezileştirerek iş yükünü hafifleten

37

Hi-Tech Ağustos’12

ve daha hızlı büyümenin önünü açan Kahve Diyarı, 2012 sonunda mağaza sayısını 100'e çıkarmayı hedefliyor.

Bulut Altyapısından Yararlanmak Kahve Diyarı Genel Koordinatör Serdar Deniz, tüm şubelerine hem ürün satışı yaptıklarını, hem de şubelerinin satışları üzerinden kar payı aldıklarını ve bu nedenle mağazaların günlük cirolarının takibinin kendileri için büyük önem taşıdığını belirtti. Bununla birlikte sipariş ve stok takibini de önceden kullandıkları dağınık sistemlere oranla Netsis üzerinde hatasız ve esnek bir yapıya kavuşturduklarını dile getiren Deniz, "Sunucuları şirket merkezimize satın almak yerine bulut altyapısından yararlanarak kiralamayı tercih ettik. Böylelikle yatırım ve bakım maliyetleri düşük, katma değeri de bir o kadar yüksek bir projeye imza attık." şeklinde konuştu.



Turizm

& Otelcilik

Ödüllü Kalitenin Adresi Renaissance Polat İstanbul Hotel Renaissance Polat İstanbul Hotel grup yatırımları içerisinde gurubun ilk oteli olması nedeniyle “amiral” gemisi konumunda. Tesis Renaissance markasının hizmet standartları ile Türk misafir perverliğinin harmanlayan çizgisiyle dikkat çekiyor.

39

Hi-Tech Ağustos’12


Turizm

İstanbul’un en iyi otelleri arasında sayılabilecek olan Renaissance Polat İstanbul Hotel’in en büyük avantajı merkezi konumunda saklı. İstanbul şehir merkezi arabayla 20 dakika mesafede olan tesis, havaalanına ve şehir merkezine ücretsiz ulaşım servisiyle ücretsiz özel otopark hizmeti de sağlıyor. Atatürk Uluslararası Havalimanı’ndan 4 km mesafede olan otel panoramik Marmara Denizi manzarasıyla misafirlerine farklılaşan üst düzey bir hizmet sunuyor. Renaissance Polat İstanbul Hotel'in odalarında kablo kanallarının izlenebildiği düz ekran TV, çalışma masası içeren bir oturma alanı ve ücretsiz kablolu internet mevcut. Her

& Otelcilik

odada ücretsiz 1 şişe su bulunuyor. Bazı odalar deniz manzaralı. İstanbul Hotel'in konukları, kapalı ve açık havuzlarda veya Türk stili hamamda dinlenebilir veya SPA'da sunulan çeşitli masaj uygulamalarının keyfini çıkarabilirler. Ayrıca içinde kardiyovasküler ekipman ve ağırlıklar bulunan modern bir spor salonu da mevcut. Daphne Restaurant and Grill, manzara eşliğinde otantik kebaplar ve Akdeniz mutfağından seçmeler servis eder. Otelde ayrıca taze yerel deniz ürünleri sunan Marmara Fish Restaurant da mevcuttur. Polat Patisseire'de ise leziz hamur işleri ve keklerin tadını çıkarabilirsiniz. Hi-Tech Ağustos’12

40


Turizm

& Otelcilik

Renaissance Polat İstanbul Genel Müdürü Ünal Sabuncu

Renaissance Polat Istanbul Hotel’in Teknik Detayları Genel: Restoran, Bar, 24-Saat Açık Resepsiyon, Gazeteler, Bahçe, Teras, Sigara İçilmeyen Odalar, Engelli Konuklar İçin Odalar/İmkanlar, Asansör, Emanet Kasası, Isıtma, Bagaj Muhafazası, Otelde Mağazalar Mevcut, Bütün Genel Ve Özel Alanlarda Sigara İçmek Yasaktır, Klima, Özel Sigara İçilir Alan, Restoran (Alakart) Etkinlikler: Tenis Kortu, Sauna, Fitness Merkezi, Solaryum, Spa & Sağlık Merkezi, Masaj, Masa Tenisi, Hidromasajlı Küvet, Türk Hamamı/Buhar Banyosu, Squash, Kapalı Yüzme Havuzu, Açık Yüzme Havuzu (sezonluk) Hizmetler: Oda Servisi, Toplantı/Ziyafet İmkanları, Havaalanı Servisi, İş Merkezi, Çamaşırhane, Kuru Temizleme, Kuaför/Güzellik Salonu, Odaya Servis Kahvaltı, Ütü Hizmeti, Döviz Alım Satım, Hatıra Eşyası/Hediyelik Dükkanı, Ayakkabı Boyama, Araba Kiralama, Tur Danışma, Faks/Fotokopi, Bilet Hizmeti, Tesis içi ATM/Bankamatik, Konsiyerj Hizmeti, Pantolon Presi İnternet: Wi-fi otel genelinde mevcuttur ve ücrete tabi. Kablolu internet otel odalarında mevcuttur ve ücretsizdir. Otelde (rezervasyon gerekli değildir) özel park yeri mevcuttur ve ücrete tabidir. Tesis ve İstanbul’daki otelcilik faaliyetleri ile ilgili bilgi aldığımız Renaissance Polat İstanbul Genel Müdürü Ünal Sabuncu sorularımıza şu yanıtları verdi: Renaissance Polat İstanbul Hotel’i grup yatırımları içeri-

41

Hi-Tech Ağustos’12

sinde nasıl konumlandırıyorsunuz? Otelle ilgili teknik bilgileri paylaşır mısınız? Renaissance Polat İstanbul Hotel grup yatırımları içerisinde “amiral” gemisi konumundadır. Grubun ilk otelidir. Daha sonra Türkiye’nin ilk kayak ve kongre oteli “Renaissance Polat Erzurum Otel” açılmış, önümüzde ki aylarda da İstanbul şehir merkezindeki otelimiz Renaissance İstanbul Bosphorus Otel hizmete geçecektir. Otelimiz; 414 odamız, balo salonumuz ve 12 adet toplantı salonumuz, 5 farklı dünya mutfağına sahip restoranlarımız, spor komleksimiz, 400 çalışanımız, % 80 doluluk dönemsel oranı ile çalışmalarına devam etmektedir. Sunulan hizmet ve kalite değerleri dahilinde otelinizi farklı kılan nitelikler nelerdir? Otelimiz dünyanın en büyük otel zincirlerinden Marriott grubunun bir halkasıdır. Bu sebepten misafilerimize dunduğumuz hizmet kalitesi dünya standartlarındadır. Biz Renaissance markasının hizmet standartları ile Türk misafir perverliğinin harmanlayan bir markayız. Bu konu ile ilgili yurt dşında birçok ödüle layık görüldük. Konaklama dışında toplantı ve etkinlik turizmine yönelik hizmetlerde veren otelinizin sağladığı olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz? Her tür talebi karşılamaya yönelik hazırlanmış balo ve toplantı salonlarımız ile hem yerel hemde uluslararası kongrelerin yanı sıra havuz başında ve salonlarımızda görkemli düğünlerede ev sahipliği yapıyoruz.


Turizm

& Otelcilik

Renaissance Polat İstanbul’un Marka Tercihleri İstanbul’da son dönem içinde birçok global otel zinciri yeni yatırımlar yaptı. İstanbul’u bu kadar gözde hale getiren nedir? Ortaya çıkacak rekabetin sektöre yansımaları nasıl olacak? Bizce İstanbulu bu kadar gözde hale getiren; global düzeyde İstanbul’un iletişiminin başarılı bir biçimde yapılmasıdır. Aynı zamanda İstanbul dünya için yeni bir pazar. Ortaya çıkacak rekabet sektöre; daha yüksek kalite standartların oluşmasında yardımcı olacaktır. Renaissance Polat İstanbul Hotel’in yaz dönemine yönelik hedef leri konusunda paylaşmak istedikleriniz? Sizin gözünüzden yaza merhaba partiniz nasıl geçti? Yaz döneminde daha çok düğünlere ağırlık veriyoruz. Hemen hemen tüm hafta sonlarımız dolu. Ayrıca spor klübümüzde özellikle açık havumuuz ile ilgili kampanyalar düzenliyoruz. Otelimizin konumu sebebi ile Hafta sonlarına yönelik konaklama paketleri hazırlıyoruz. Gelenekselleşen Yaza Merhaba partimiz için bu senede aldığımız yorumlar çok başarılı olduğuna dair çok olumlu geri dönüşlerdi. Yaklaşık 1300 misafiri ağırladık ve hep beraber eğlendik. Türk Ağırlama ve konaklama kültürünün öncelikleri sizce nelerdir? Türk ağırlama ve konaklama kültürünün öncelikleri bence; içtenlik ve saygının özgün bir karışımıdır.

Oda Tasarım Tercihleri Yatak: Yatsan Yatak Örtüleri: Titan Tekstil Çarşaf ve Uyku Setleri: Titan Tekstil + Hanse Tekstil Halı: Ottoman Havlu: Titan Tekstil + Evoteks Kişisel Temizlik Malzemeleri: Temko Mutfak Ekipmanı Tercihleri Electrolux, Makpa, Rational, Rubbermaid, Rieber, Öztiryakiler Servis Malzemesi Tercihleri Jumbo, WMF, Hisar, Hepp, Bauscher, Porland, Güral, Paşabahçe, Porland Cam, Arcoroc Gıda ve İçecek Tercihleri İthal Ürünler: Koza Gıda – Ekol Gıda - Barış Gıda - Dolfin Kuru Gıda: G2M – Aral Gıda -Çerez Pazarı – Eren Gıda – Kota Gıda –Bonservis - Dörpa- Palmiye – Malatya Pazarı Beyaz Et: Gürsoy Tavukçuluk (CP) – Metro ( Su Ürünleri ) – İmren Marmara ( Su Ürünleri ) Kırmızı Et: Ekol - Özerden- Etsan Alkolsüz İçecek: Pepsi Cola - Nestle Su- Kestane (Cam Şişe ) - Uludağ Spor Salonu Ekipman Tercihleri Life fitness, matrix markaları

Hi-Tech Ağustos’12

42


Turizm

& Otelcilik

Bursa Kebap Evi, Şube Sayısını Arttırıyor Bursa Kebap Evi, uzun yıllar süren ön hazırlık ve araştırmalar sonucu dünyaca meşhur Bursa Kebabını (nam-ı diğer; İskender’i) en gerçek haliyle tüketicilere yani daimi konuklarımıza sunmak için modern ve yenilikçi bir yöntem anlayışı çerçevesinde 2003 yılında kurulmuş bir işletme. Bursa Kebap Evi, Helvacı Grup bünyesinde 2010 yılından itibaren, başta Bursa’dan günlük taze pidelerin üzerine tamamen yerli % 80 dana, % 20 kuzu etinden hazırlanan, 1000 derecede közlenmiş domates sosu ile soslanan, günlük tava yoğurdu ve kaya tuzuyla sıkıştırılmış keçi sütünden elde edilen tereyağı kreması ile geleneksel lezzete kendine has bir yorum katan muhteşem Bursa Kebabı ve konuklarının yoğun talep ve istekleri doğrultusunda İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde şubeleşme adına önemli ve büyük adımlar atarak 10 ay gibi çok kısa bir süreçte % 300 büyüme gerçekleştirdi.

43

Hi-Tech Ağustos’12

Türkiye Geneline Yayılmış Şube Ağı Şuan Türkiye genelinde; Esenyurt (Merkez) - Galeria AVM - Fly Inn AVM - Airport AVM - Carousel AVM - Neomarin AVM - MetroPort AVM Başakşehir Petrol - Perla Vista AVM - Ataköy A Plus AVM (İstanbul) Emek (Gaziantep) Ada AVM (Sakarya) İnegöl AVM (Bursa) Tekira AVM (Tekirdağ) Park 328 AVM (Osmaniye) Saraçlar Caddesi (Edirne) olmak üzere toplam 16 şube ile hizmet veren işletme, 2011 yılı sonundan itibaren yine Bursa Kebap Evi’nin açmaya başladığı kardeş markası Dönerchi ise; Galleria AVM (İstanbul), Carousel AVM (İstanbul), Airport


Turizm

& Otelcilik

Geleneksel lezzete kendine has bir yorum katan Bursa Kebap Evi, 10 ay gibi çok kısa bir süreçte % 300 büyüme gerçekleştirdi. AVM (İstanbul) ve Lovelet AVM (Samsun) olmak üzere 4 şubesi ile daha hizmet vermekte olup, yeni açılacak Bolu’daki Becikoğlu AVM şubesi ile bu sayı yakın zamanda 5’e ulaşacak. Bursa Kebap Evi, yeni şube açılışlarına da hız kesmeden devam etmekte olup, çok yakın zaman içerisinde; Ceylan Park AVM (Diyarbakır), B.Çekmece Marina Park (İstanbul), Kayaşehir AVM (İstanbul), Güneşli Park (İstanbul), Levent Krem Park AVM (İstanbul) ve Şarköy Park Alışveriş ve Yaşam Merkezi (Tekirdağ) şubelerini hizmete açacak. Bursa Kebap Evi’nin şubeleşmede, bu aşamadan sonra İstanbul içindeki önceliği; Kadıköy, Pendik, Kartal, İstanbul dışındaki önceliğiyse; tüm Türkiye olarak belirlemişt.

Cazip Franchise İmkanları Yeni yatırımcısına cazip ödeme koşullarıyla Franchise olanağı sağlayan Bursa Kebap Evi Franchise Bedeli olarak; 20 bin

Amerikan Doları, isim hakkı bedeli olarak senenin dokuz ayı % 4, üç ayı ise % 3 olarak belirledi, reklam bedeli ise talep etmiyor. Türkiye’de ilk olarak garantili franchising uygulamasını başlatan Bursa Kebap Evi, yeni yatırımcısına; “Bir yıl sonunda memnun kalmazsan yatırımın % 70’ini vererek şubeyi devralabilirim” diyebilecek kadar markasına ve sistemine güveniyor. Geleneksel Türk Lezzeti Bursa Kebabı başta olmak üzere, Bursa’nın meşhur Tahinli Peynirli Kemalpaşa Tatlısı, Özel Hatay Künefesi, Hakiki Üzüm Şırası, Osmanlı Mutfağı’nın vazgeçilmezi Beğendili Külbastı, Dana Kaburgalı Pideli Köfte, Tavuk etiyle servis edilen pideli tavuk damak tadınızı lezzet şölenine dönüştürecek mükemmel lezzetlerdir. Bursa Kebap Evi, her yıl olduğu gibi bu yılda 13-16 Eylül tarihleri arasında CNR Fuar Merkezi’nde düzenlenecek olan “Bayim Olur Musun?” Franchising Fuarı’nda yerini alacak. Hi-Tech Ağustos’12

44


Turizm

& Otelcilik

Pera’nın Yeni Cazibesi ‘CHAPELLE’ Rixos Pera İstanbul içinde yer alan dünya mutfağının en lezzetli seçeneklerin bulunduğu, şehrin temposunu ve atmosferini hissedeceğiz Chapelle, yeni adresiniz olma yolunda. CHAPELLE, Paris havası ile bir başka dünya adeta. Popüler kültürün ritmini, dünden bugüne uyarlanan modern & klasik dekorasyonuyla tamamlayarak renkli bir müşteri yelpazesine seslenen mekan, tüm saatlerinizi geçirebileceğiniz sıcak bir ambiyansa sahip.Hem iç, hem de dış atmosferi ile anlamlı buluşmalarınızın yeri CHAPELLE, yeni ve vazgeçemeyeceğiniz tutkunuz. İçinde saklı avlu bahçesiyle saat 11.00’den gecenin ilerleyen saatlerine kadar hayatın üçlemesini; yemek, müzik ve içecekleri size sunan mekân; kendi kimliğini sanat ve müzik dünyası ile zenginleştiriyor. İstanbul’un festival ve sanat projelerinde yerli, yabancı pek çok ismi ağırlayacak CHAPELLE muhteşem anlara imza atacak.

45

Hi-Tech Ağustos’12

Dünya Mutfaklarından Seçmeler Evrensel mutfağın renkli tatlarını ısmarlayabileceğinizortamı, dünya karması menüsünün yanında tutkunları için de ülkelerine göre ayrıştırılarak oluşturulmuş geniş menüsü ile yaşamın gün boyu enerjisini sunuyor. Renkli saatlerinizi geçirebileceğiniz barı ve gün içi servisi ile Chapelle dünyası stil severler için hazır. Pera’nın yeni cazibesi CHAPELLE’in yüksek duvarlar içerisinde ki avlusu ve küçük kilise chapel’in avluya bakan pencereleri sizi etkisi altına almayı bekliyor.



Turizm

& Otelcilik

Bir Tatlı Huzur için; Villa

Aşina

Yaz bitmeden; kentin çıldırtan kalabalığından uzak, sakin, makul ve sürprizlerle dolu olan Datça’yı, “Villa Aşina” farkıyla keşfetmek için çok sebebiniz olacak.

47

Hi-Tech Ağustos’12


Turizm

& Otelcilik

Şölenlere Açılan Kapı

Asırlardır tarihlere, kültürlere ev sahipliği yapmış; günümüze geçmişin izlerini ayrı ayrı güzellikler olarak taşıyabilmiş, Akdeniz’in en güzel en temiz koylarına kucak açan Datça Yarımadası, yaz bitmeden yeni ve Datça’ya “aşina” misafirlerini bekliyor. Datça’nın sahip olduğu tüm güzellikleri çatısı altında toplayan ve misafirlerini evlerinin konforunda, sevilen bir dost ya da bir komşu yakınlığıyla karşılayan Datça’nın en özel otellerinden Villa Aşina, misafirlerini yoğun tempo öncesi son bir kaçamağa davet ediyor.

Her biri ismini aldığı konsepte göre düzenlenmiş 17 odadan oluşan Villa Aşina’da misafirlerin aklına gelmeyecek her türlü detay bulunuyor. Çağlardan süzülüp gelen lezzetlerin iklim ve coğrafik unsurlarla yeniden harmanlandığı çok özel mutfak, otelin sahipleri aynı zamanda mimarı Yıldız Sancakdar ile inşaat ve dekorasyonunu üstlenen Gurme Bülent Sancakdar tarafından şölenlere açılan kapı olarak adlandırılıyor.

Kültürlerin Ortak Mirası Her gün değişik bir sessizlik, her an sadece doğanın rüzgârıyla serinleyen bir dinginliği misafirliğiniz boyunca iliklerinizde hissettiğiniz Villa Aşina’da geçireceğiniz tatil sonrası Dünya kültürlerinin ortaklaşa oluşturduğu Datça kültürünü bir yabancı olarak değil, bizzat sahibi olarak bavulunuza koyup evinize taşıyorsunuz. Hi-Tech Ağustos’12

48


Gündem

Boğazın Cazibesi Arttı

Yeni Oteller Sırada İstanbul ve özellikle Boğaz bölgesi pek çok yatırımcının gündeminde. Lüks zincir markalar Boğaz'a nazır otel nazır otel yapmak için birbiriyle yarışırken, bazılarını yerini almış durumda. Bazıları ise yatırım için sırada bekliyor. Son dönemde İstanbul'un dünyadaki popülaritesinin artması, Boğaz'daki arazi arayışlarını da hızlandırdı. Ancak metrekare fiyatının 10 bin TL'nin üzerine çıktığı boğaz hattında arsa bulmak hiç kolay değil... Torunlar GYO'nun Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Torun, Beykoz'a Osmanlı mimarisinde bir otel yapacaklarını söyledi. Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu da Carlton arazisine yapacakları 5 yıldızlı oteli, bir yabancı zincire vermeden grubun kendi markasıyla işleteceklerinin sinyalini verdi. Astaş Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Aşçı ise Uzakdoğu'nun en lüks otel zinciri olan Mandarin Oriental'ın 7 yıldır Boğaz'da yer aradığını, Kuruçeşme arazisi ile Bodrum'dan sonra İstanbul Boğazı'nda da yerini alacağını açıkladı.

49

Hi-Tech Ağustos’12

Yeni Trend Yalıları Butik Otelleştirmek Sıfırdan yapılan yatırımlarla birlikte Boğaz'da bir diğer trend de yalıları butik otele dönüştürmek. Beşiktaştaki Four Seasons, Kuruçeşme'deki Les Otomans, Kanlıca'daki Ajia, Boğaz yalılarının otele dönüşmesinin en çarpıcı örnekleri. Geçen yıl Ortaköy'de açılan 23 odalı The House Otel de Balyan Ailesi'nin yaptığı Simon Kalfa ve Fescizade binalarının restore edilmesiyle hayata geçirildi. Öte yandan THY'nin ikram şirketi DO&CO'da Fehime ve Hatice Sultan yalılarını kiralayarak burayı 2013'te açılacak bir VIP otele dönüştürmek için çalışıyor. 4 yıl önce Bebek'te 80 dönümlük bir arazi satın alan Ahmet Nazif Zorlu, araziye, 'çok prestijli' butik otel yapmayı planlıyor. İstanbul Boğazı'nın yeterince iyi değerlendirilmediğinin


Gündem

altını çizen Zorlu, söz konusu arazi için dünyada 15-20 oteli bulunan ama dünya jet-setini ağırlayan lüks zincir markalarla görüşeceklerini ve buraya Boğaz'a yakışır bir butik otel yapacağını açıkladı.

Türk filmlerinin vazgeçilmez mekanı Büyük Tarabya Oteli de önümüzdeki günlerde tekrar kapılarını açacak. Bayraktar Holding tarafından 2006 yılında 145,3 milyon dolara Emekli Sandığı'ndan satın alınan otel, bu süreçte yıkılarak, tamamen yeniden yapıldı.

İstemek Popüler, Almak Zor Boğazda'da yıllardır arayışını sürdürüp, bir türlü istedikleri fiyata istedikleri araziyi bulamayanlar da var. Marriott Grubu bünyesindeki Bulgari Hotel'in uzun süredir Boğaz hattına girmek için fırsat kolladığı biliniyor. İstanbul'da da Bulgari markası ile var olmak isteyen grubun burada bir Türk yatırımcı ile anlaşmak üzere olduğu açıklanmıştı. Las Vegas'ın ünlü otel grubu MGM de bir süredir Boğaz'da yer arayışını sürdürüyor. MGM, lüks kategorideki Bellagio'yu kumar konsepti olmadan İstanbul'a taşımayı planlarken, The Rezidor Group da lüks kategorideki Missoni markası için Boğaz'ı hedef seçti. Armani de otel konsepti ile İstanbul Boğazı'nda yerini almak istiyor.

Yeniden Büyük Tarabya Bir dönem İstanbul'un en popüler mekanlarından olan, eski

Kamu Binaları İlgi Odağı Merkezi Hong Kong'da bulunan ultra lüks Shangri-La'da önümüzdeki günlerde Boğaz'da yerini alacak. Beşiktaş'taki eski Tekel tütün binası yerine konumlanan otelin inşası deniz seviyesinde 25 metre aşağıda başladı. Otelin inşasını Egeyapı Group yapıyor. Otelin 2013 başında açılması hedefleniyor. Maliye Bakanlığı'nın Hazine arazileri üzerinde imar yetkisi alması ile Maliye'nin devletin tasarrufu altında bulunan taşınmazları farklı projeler için değerlendirmesinin önü de açılmış oldu. Henüz bu konuda yapılmış bir çalışma olmasa da yatırımcıların gözü boğazdaki kamu binalarına çevrilmiş durumda. Çengelköy'de denize sıfır konumdaki Kuleli Askeri Lisesi pek çok yatırımcının radarında. Hi-Tech Ağustos’12

50


Mekan

İstanbul’da Ramazan sofralarının buluşma noktası

her zamanki gibi Sosyal Tesisler İstanbul’un eşsiz manzarası eşliğinde nezih, ferah ve sıcak bir aile ortamında hizmet veren İ.B.B. Sosyal Tesisler, Ramazan ayına özel iftar mönüleriyle sizleri bekliyor... İstanbullulara daha ekonomik ve daha kaliteli hizmet etmeyi ilke edinen Sosyal Tesislerde Ramazan ayı boyunca iftar sofralarını renklendiren geleneksel tatlar sunuluyor… Birinci sınıf hizmet, düşük fiyat garantisi…

51

Avrupa ve Anadolu yakasının en güzel noktalarında yer alan Sosyal Tesislerde, geleneksel birçok güzelliğiyle Ramazan ayının hoş heyecanını yaşamak mümkün. İstanbul’un 15 farklı noktasında hizmet sunan Sosyal Tesislerde, Ramazan ayına özel mönü seçenekleriyle iftar sofraları şenleniyor. Her gün değişen mönü seçeneklerinde Osmanlı-Türk mutfağının geleneksel lezzetleri konuklara özel hazırlanıyor. Hi-Tech Ağustos’12

Set mönü olarak kişi başı fiyatı geçen sene olduğu gibi 30 TL’den sunulan iftar yemeği seçeneklerinde zengin iftariye tabağı, çorba, ara sıcak, kırmızı et yemeği, salata, tatlı ve içecek bulunuyor. Ramazan ayı boyunca Sosyal Tesisler ekibi tarafından özenle hazırlanan iftar sofraları, birinci sınıf servis ve hizmet kalitesiyle Türk mutfağının en seçkin lezzetlerini bütçeye uygun fiyatlarla sunuyor.


Mekan

Günde 20 bin kişiye iftar hizmeti…

Gruplar için lezzetli bir iftar yemeği… Her yıl olduğu gibi bu yıl da Sosyal Tesisler, grup iftarlarında tercih edilen yerlerin başında geliyor. Sosyal Tesisler, gruplara özel Ramazan sofralarının hazırlığını yine deneyimli ekiplerle yapıyor. Sosyal Tesislerin açık ve kapalı salonlarında Ramazan ayı boyunca gruplara özel geleneksel lezzetler özenle sunuluyor. Sosyal Tesisler, bulunduğu konum itibariyle deniz havasını alabileceğiniz, şehir manzarasını izleyebileceğiniz yegane yerlerden. Sosyal Tesislerin açık alan restoranları, akşam ezanında gökyüzüne açılan lezzetli iftar soflarıyla konuklarını buluşturuyor. Büyükşehir güvencesiyle hizmet sunan tesislerin ramazan mönü fiyatı ekonomik ve kaliteli olduğundan geçen yılda olduğu gibi bu yılda rezervasyonlarda yoğunluk yaşanıyor. Birinci sınıf servis ve hizmet kalitesiyle Türk mutfağının en seçkin lezzetlerini, bütçeye uygun fiyatlarla sunan tesislerde 444 1 034 iletişim telefonundan rezerve yapılabiliyor. Sosyal Tesislerin Ramazan sofralarına konuk olmak isteyen aileler için çocuk oyun alanları da ayrıca mevcut. Açık ve kapalı alan mekan alternatifleriyle iftar organizasyonlarının vazgeçilmez adresi olan tesislerde otopark hizmeti de mevcut. Bolluk ve bereketin, sevgi ve dostluğun sembolü zengin iftar sofraları Ramazan ayı boyunca, Sosyal tesislerde misafirlerini bekliyor olacak.

Öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayında İstanbul halkını iftar sofralarında buluşturuyor. Her yıl 20 bin kişiye verilen hizmet, bu Ramazan ayında da İstanbul’un farklı meydanlarında kurulan iftar sofralarında devam ediyor. Sokaklarda kurulacak iftar sofralarıyla, bölge halkının birbirleriyle dayanışma ve beraberliklerinin arttırılması, örf ve adetlerimizin unutulmaması; ihtiyaç sahibi aileler ve gönüllüleri sokak sofralarında buluşturarak unutulmaz Ramazan hatıraları bırakmak amaçlanıyor. İftar programı kapsamında İstanbul’un farklı semtlerinde kurulan iftar sofralarında iftariyelik (hurma, bal, zeytin), et kavurma, pirinç pilavı, ayran ve tatlı ikramı yapılıyor. Organizasyonun tüm ihtiyaçları İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına bağlı Lojistik Destek Merkezince gerçekleştiriliyor.

Hi-Tech Ağustos’12

52


Turizm

& Otelcilik

Martı İstanbul Hotel’den

Bayram Paketleri Dünyaca ünlü tasarımcı Zeynep Fadıllıoğlu tarafından tasarlanan ve modern mimarisi içinde Selçuklu ve Osmanlı’dan geleneksel motifleri taşıyan Martı İstanbul Hotel, bayrama özel paketler hazırladı.

Martı Grubu tarafından, geçtiğimiz günlerde açılan şehir oteli Martı İstanbul Hotel, bayramı İstanbul’un kalbinde, kentin kültürüyle iç içe ve özel hizmet standartları ile dinlenerek geçirmek isteyenleri bekliyor. Şeker Bayramı için, iki ve üç gün konaklamalı fırsat paketi oluşturan Martı İstanbul, iki Michelin yıldızı kazanmış Fransız şefi Frederic Medigue tarafından hazırlanmış, geleneksel Türk yemeklerinin farklı yorumunu içeren özel bir bayram menüsü de sunuyor. Martı İstanbul Hotel’de, bayram tatilini geçirmek isteyenler için oluşturulan, iki gece konaklama, karşılama kokteyli ve akşam yemeklerini içeren paketin fiyatı ise, Klasik Oda’da, tek kişilik konaklama için 275, çift kişilik konaklama için 330 Avro.

37 Süitten Oluşan 270 Oda Dünyaca ünlü tasarımcı Zeynep Fadıllıoğlu tarafından tasarlanan ve modern mimarisi içinde Selçuklu’dan ve Osmanlı’dan geleneksel motifleri taşıyan Martı İstanbul Hotel’in on

53

Hi-Tech Ağustos’12

bir kat üzerinde, farklı kategorilerde lüks döşenmiş ve büyüklükleriyle dikkat çeken 37’si suit 270 odası bulunuyor. Odaları etkileyici bir atriuma açılan Martı İstanbul Hotel, restoranları, gün ışığı alan ve 400 kişiye kadar servis veren farklı kapasitelerde toplantı salonları ve 1000 metrekarelik Spa ve gym’i ile hizmet sunacak.

Şehir Otelinin Keyfini Yaşamak Martı İstanbul Hotel, konuklarının sıradan bir metropolde değil; İstanbul’da uyandıklarını vurgulayan tasarımının yanı sıra, özenli hizmeti ile geleneksel Türk misafirperverliğini de vurgulamayı amaçlıyor. Bu özel hizmetin arkasında ise, otelcilik sektörünün ustalarının oluşturduğu bir kadro bulunuyor. İstanbul’un canlı kültür ve sanat yaşamında yerini almayı hedefleyen Martı İstanbul Hotel, tam bir şehir oteli olarak, kentin keyfini çıkarmayı amaçlayan konuklarını ağırlamayı heyecanla bekliyor.



Gündem

Executive Şef T. Yücel Dereyayla: “Gastronomi Dünyası Profesyonelleşme Konusunda Son Dönem Önemli Adımlar Atıyor” Aşçı ceketini bir kere giydiniz mi olayın rengi değişiyor… Bu ceketi giyen bir daha kolay kolay çıkartamıyor… Şefin zaten kendi işinin patronu olduğunu anlıyorsunuz. Artık akademik anlamda kendini geliştiren, aşçılığın eğitimini alan genç şeflerle çalışıyoruz.”

Yemek yapmak gerçek bir sanat… Bu sanata hayat veren ‘şefler’in; tarzlarını, stillerini ve becerilerini mutfakta mükemmel olabilmek için tarafından örnek alınıyor. Peki şefler Türk ve Dünya mutfakları akında neler düşünüyor? Onları başarılı kılan yanları ne? O şeflerden bir tanesi Yücel Dereyayla’dan yine çok işinize yarayacak mutfak tüyoları öğrendik. Hakkınızda neler aktarmak istersiniz? Mesleğe başlama hikayenizi öğrenebilir miyiz? 1971 yılında Çankırı’nın Kurşunlu Kasabası’nda doğdum. İlk ve ortaokulu İstanbul Emirgan ve Sarıyer’de tamamladıktan sonra, 1986 yılında Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği T.U.R.EM Turizm Eğitim Mutfak Programı ve M.G.Z Meksa, Alman, Türk Turizminde Mutfak Şefleri Eğitim Programına katılarak profesyonel anlamda ilk adımımı atmış oldum. Pro-

55

Hi-Tech Ağustos’12

fesyonel iş hayatımda çok sayıda yabancı şefle çalıştım ve deneyimlerimi aldığım eğitimlerle de pekiştirerek bu zamanlara geldim. Aşçılık mesleğini 16 yaşında seçtim. Nedeni ise 14 yaşından itibaren Boğazda İstinye-Emirgan sahilindeki restaurantlarda, okuldan arta kalan zamanlarda, ekstra olarak garson yardımcılığı yapmaktaydım. Bu dönemde patronların şeflere olan davranışı ve mutfaktaki yaşam beni etkiledi ve bu seçimimin aşçılık yönünde olmasını sağladı. Belki daha farklı üst yöneticilik pozisyonlarına çıkabilirdim fakat bir şefin aşçı ceketini çıkarmasının çok zor olduğunu düşünüyorum. Şimdi geriye baktığım zaman olmak istediğim yerde olduğumu görüyorum. Fakat bu noktaya gelmek o kadar kolay olmadı tabi ki, çok emek, sabır ve fedakarlık gösterdiğimide hatırlıyorum. İşimin dışında evliyim ve 3 çocuk babasıyım. Çocuklarımın da aşçılığa sempatisi gözümden kaçmıyor


Gündem

ve ben bu durumdan gerçekten mutlu oluyorum. Bizim mesleğimizin çalışma koşulları bazen zor olsa da yemek yapmanın insanı rehabilite ettiği gerçeği de aşikardır. Son dönemde gerek sosyal medyanın gerekse insanların tercihlerinin bu yönde olmasının en büyük nedeni ise; gıdalara dokunmanın verdiği mutluluk ve huzur olsa gerek. Bir şef olarak şahsen hangi mutfaklara ilgi duyuyorsunuz? Özellikle lezzetlerini sık sık tercih ettiğiniz bir bölge var mı? Ben galiba en çok Akdeniz Mutfağına ilgi duyuyorum. Bunda profosyonel hayatımın dönüm noktasında İtalyan bir şefle çalışmış olmamın etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Zeytinyağı hayatımın ve mutfağımın vazgeçilmezleri arasındadır. Makarna ve balığa tutkumda Akdeniz Mutfağına duy-

muş olduğum ilgimden kaynaklanmaktadır. İtalyan mutfağı kadar Çin ve Meksika mutfaklarını da beğeniyorum. Otelimizde hem Çin hem de Meksika konseptli restaurantlarımız var. Belki uzun süre bu mutfaklarda olma nedeniyle daha da kendimi yakın hissettim. Ama ben Çin ve Meksika mutfaklarını Türk damak tadına çok uygun olduğunu düşünüyorum. Makarnaya ilgi duyduğumdan dolayı Çin mutfağının özellikle noodle yemeklerini çok beğeniyorum. Meksika mutfağını ise fajitalar, tortilla dürümleri ve soslarıyla bir bütün olarak etkileyici buluyorum. “Doğu Anadolu ve Ege Favorim” Anadolu halk mutfağımız çok zengin floraya sahip olduğu, işin uzmanları tarafından her zaman dile getirilmektedir. Bende yapılan organizasyonlarda bu gerçeği yerinde görmüş Hi-Tech Ağustos’12

56


Gündem ve tatmış şeflerden biriyim. Hem lezzet hem de çeşitlilik açısından her şehrimiz birbiriyle yarışır durumdadır. Fakat benim için Doğu Anadolu ve Ege yemekleri daha özel bir yerdedir. Anadolu halk mutfağından da otel mönülerimizde farklı seçeneklere yer vermeye çalışıyorum. Şefler olarak mönülerimizde Halk yemeklerine daha çok yer verirsek hem yemeklerin unutulmamasına hem de Halk mutfağının gelişmesine katkıda bulunacağımızı düşünüyorum. Dünya mutfaklarına bakış açınız nasıl? Türk mutfağının dünya mutfakları arasındaki yeri nasıldır? Aslına bakarsanız tat ve lezzette, kültüre göre çeşitlilik bana her defasında sektörün renk skalasının ne kadar geniş olduğunu hatırlatmış ve bu renkleri karıştırarak hiç görülmemiş renkler elde edebileceğim fikrini kazandırmıştır. Buradan yola çıkarak ben Dünya Mutfağını tek tek düşünmeyi bir kenara bırakıp bunların her birinden öne çıkmış, tabiri yerindeyse tüm dünyada anonim olmuş yemekleri üretmeyi daha çok seviyorum. Bunun yansıması çalıştığım her yerde görülmektedir. Renaissance Polat İstanbul Hotel’de değişik lezzetler sunan Akdeniz Mutfağı ile bilinen Daphne Restaurant’da, sipariş ettiğiniz bir İtalyan makarnasını yerken bir anda gözünüz o esnada pişirilen doğu kültürüne ait Erzurum’un meşhur Cağ Kebabına takılabilir ya da sipariş ettiğiniz Fransız soslu et yemeğinin yanında garnitür olarak Anadolu’dan Keşkek’e rastlayabilirsiniz. Bunlar benim müşterilerime hazırladığım içinde güzel lezzetler barındıran küçük sürprizlerdir. Özellikle son zamanlarda bir trend halini almış, yemeklerin özünü kaybettiren karışımlar benim tarzımın dışındadır. Türk mutfağının dünyadaki yerinin olması gereken yerin çok daha altında olduğunu gözlemekle birlikte ve bunu çeşitli nedenlere bağlıyorum. Bu nedenlerin en başında mutfağımızın özel ve çoğunluk tarafından beğenilen lezzetlerinin bir havuzda biriktirip, uluslararası piyasalarda özellikle yerli ve yabancı şeflere gerekli tanıtımın yapılmaması, akademik anlamda çalışmalarının çok dağınık olması,birlikteliğin kurulamaması ve devlet desteğinin etkili olmaması başta olmak üzere, neyin Türk mutfağı, neyin Osmanlı mutfağı, neyin yöresel mutfak olduğu hakkında herkesin kendine özgü yorumları, Türk mutfağını bağlar nitelikte yapması, turizmin ve gastronomi sektörünün hızla büyümesinin beraberinde, kalifiye personel sıkıntısını getirdiğini ve olayları içinden çıkılamaz hale dönüştürdüğünü düşünüyorum. Ben kendi mutfağımda anonim olan yemeklerde özellikle Anadolu halk mutfağına ait olan çeşitlemelerin aslı bozulmadan uygun bir şekilde servis edildiğinde, inanılmaz performans gösterdiğini gördüm ve meslektaşlarıma halen anlatmaya çalışıyorum. Sağlıklı beslenme konusunda ne düşünüyorsunuz? Şefler için zordur… Özellikle mutfaktayken sürekli tadım halindesiniz… Bu şartlara rağmen sağlıklı beslendiğinizi düşünüyor musunuz? Şefin beslenmesinin kendi kişisel gelişimiyle alakalı olduğunu düşünmekteyim. Bir şefin en az bir diyetisyen ve sağlıklı yaşam uzmanların tavsiyelerinin özetlerini bilmesi ve bunları

57

Hi-Tech Ağustos’12

mutfağına yansıtması gerektiğini düşünüyorum. Son dönemde akademik anlamda yapılan çalışmalar, şeflere verilen eğitimler, görsel ve yazılı medyada sıkça rastlanılan sağlıklı beslenme ile ilgili konuların tartışılıyor olması, gündem yaratan kanser gibi hastalıkların sıkça konuşulması, herkesi kişisel ve toplumsal anlamda daha bilinçli ve duyarlı bireyler haline getirmiştir. Buna paralel olarak, mutfağımızdan birkaç örnek verebilirim. Naturel sızma zeytinyağı benim mutfağımın vazgeçilmezidir. Katı yağ kesinlikle mutfağımda bulundurmuyorum. Organik ürünler kullanmaya özen gösteriyorum. Çoğu ürünlerin organik seçeneklerini mutfağımda bulunduruyorum. Misafirlerimize bu bilinçle sunum yaparken benimde beslenme alışkanlığım bu yönde oldu. Kendi öğünlerimde balık, salata ve sebze ağırlıklı besleniyorum. Kısacası; beslenme uzmanlarının önerilerini anlıyorum ve fazla sayıda doktor arkadaşımın olması da benim ve misafirlerimizin sağlıklı beslenmesinde katkısı olduğunu düşünüyorum. Şefim sektörü de çok iyi tanıdığınızı bildiğimizden, özellikle dışarıda yemek yiyen okuyucularımıza sağlıklı ve hijyenik ortamları tespit etmeleri konusunda ufak ipuçları vermeniz mümkün müdür? Yoğun iş temposundan ve metropolün getirdiği ağır ve hızlı yaşam koşullarından ötürü çoğumuz yemek yemek için uzun vakitler ayıramıyoruz ve evde yemek yapmaya zaman bulamıyoruz. İhtiyacımızı karşılamak için hızlı, kolay, lezzetli yemekler arayışına giriyoruz. Fakat metropolün getirdiği dezavantajlarının yanında, yeni yatırımcıların temiz, sağlıklı ve lezzetli, gerek yöresel gerek uluslararası restaurantlar açma gayretlerinide taktir ediyorum. Yemek yiyebileceğimiz ortamları seçerken bazı noktalara dikkat edebiliriz. Öncelikle gittiğimiz mekanın iç ve dış ortamının, servis personellerinin temiz olmasına dikkat etmeliyiz. Eğer gittiğiniz ortama güvenmediyseniz, besin zehirlenmesini önlemek amacıyla; krema, yumurta, tavuk gibi çok riskli besinler içeren yemeklerin yenmemesini tavsiye edebilirim. Bu konuda bayanların çok daha duyarlı olduklarını söyleyebilirim. Ortamın hijyenik açıdan ne kadar sağlıklı olduğunu tespit etmek için aslında yapabilecek çok şey var. Bu yerin gıda güvenliğiyle ilgili neler yaptığını, belgelerinin olup olmadığını ya da ne kadar sıklıkla denetlendiğini sorabilirsiniz. Tabi eğer mutfağı görmek isterseniz, bunu söylemekten kaçınmamalısınız. Bu o mutfaktan yemek yiyecek kişinin en doğal hakkıdır. Müşteri sirkülasyonu çok olan yerlerin hammadde konusunda daha az riskli olduğunu düşünüyorum. Müşteri fazla olunca hammaddenin de stokta kalıp bayatlama ya da bozulma durumu ortadan kalkacaktır. Daha taze ürünler servis edilebilecektir. Neden şeflerin yüzde 90’ından fazlası erkek… Erkeklerin eli daha mı lezzetli yoksa mutfaktaki ekip yönetimiyle alakalı bir durum mu? Sayıları erkeklere göre az olsa da, mutfak işinin tadına varan bir daha uzak kalamıyor ki, aşçılık dikkatli ve detaylarda özenli olmayı gerektiriyor. Disiplin ve özverinin yanında, fiziksel dayanıklılık isteyen bir meslek bizimkisi. Daha önceki


Gündem senelerde mutfaklardaki ekipmanların ağırlığı, ağır iş yükü, bayanların çalışması için uygun ortamlar değildi. Günümüzde ise bu durum artık değişmeye başladı. Mutfaklarda çalışma şartları teknolojik cihazlar sayesinde kolaylaştı. Bayanlar önce gastronomiyle ilgili eğitimlerini alıyorlar sonra mutfakta çalışmaya başlıyorlar. Mutfağa çok yakıştıklarını ve başarılı olduklarını düşünüyorum. Mutfakta çok titiz ve farklılaşan olduklarını söyleyebilirim. Yönetim kısmında ise durum biraz daha geri kalmış durumda. Bildiğim kadarıyla Executive Chef birkaç bayan arkadaşımız var. Fakat ilerde bu sayının artacağını düşünüyorum. Son dönemlerde meslekte bir profesyonelleşme görülüyor… Şef lerin dünyasında neler oluyor? Özellikle gastronomi dünyasında eğitimin yeri nedir? Son dönemlerde gastronomi dünyasının gelişmesiyle işletmeler ve oteller kalifiye personel arayışı içine girmiş, personeline yüksek maaşlarla iyi koşullarda çalışma ortamı sunmaya başlamışlardır. Bunun getirdiği avantajların en büyüğü gastronomi dünyasında profesyonel aşçıların olmasıdır. Profesyonel olmak isteyen aşçılar tecrübelerine, aldıkları eğitimleri de ekleyerek ve sürekli hem kişisel hem mesleki anlamda gelişmesine devam ederek, gastronomi dünyasına en iyi şekilde hizmet vereceklerine inanıyorum. Günümüzde aşçılar için bir çok dernek görüyoruz. Dernekleşme ve dernekleşme süreci gastronomide önemli dengeleri oluşturmaktadır. Dönemimizin dernekleri birbirinden kopuk olsa da bu şekilde gelişimlerine devam eder, aşçılardan ve yeme-içme kültüründen de beslendiği taktirde ileride daha profesyonel işler yapacaklarını ve bünyelerindeki aşçıların sayısını arttıracaklarını umuyorum. Gastronomi dünyasında mevcut yaşanılan sevindirici diğer bir konu ise akademik anlamda aşçılık okullarının ya da mutfaklarının açılmasıdır. Bu okullardan mezun olan kişiler tecrübe anlamında yetersiz olsalar bile yemek yapma, hijyen, gıda güvenliği, hammadde özellikleri konusunda bilinçli ve çevrelerini bilinçlendirme hevesinde olduklarını düşünüyorum. Bu okulların açılmasıyla beraber gözlemlediğin başka bir konu ise her yaştan ve her meslekten kişilerin, yemek yapmaya önce hobi olarak başladıkları, daha sonra ise vazgeçemeyip bunu kendi meslekleri haline dönüştürmeleridir. Polat Renaissance Hotel ve diğer zincir otellerde yaygınlaşmaya başlayan eğitim programları ve bunlara verilen değerler sonucu gastronomi dünyası profesyonelleşme konusunda büyük adımlar atıyor. Biz mutfağımızda sabah işe başlamadan önce yapmış olduğumuz değişik konulardaki eğitimler sonucu bu duruma katkı sağlıyoruz. Akademik anlamda kendini geliştiren, aşçılığın eğitimini alan genç şeflerle çalışıyoruz. Otelimizde gıda güvenliği ve beslenme anlamında profesyonel destek olarak gıda mühendisiyle çalışıyoruz. Hi-Tech Ağustos’12

58


Turizm

& Otelcilik

argos in Cappadocia’nın içinde ayrıcalıklı tadlar sunan SEKİ, yenilenen restoran, lounge ve mahzen yapısı içinde lezzet tutkunlarını ağırlamaya başladı.

Kapadokya’nın Yeni Lezzet Noktası

59

Hi-Tech Ağustos’12


Turizm

& Otelcilik

“İçinden köy geçen otel” olarak tanımlanan argos in Cappadocia, bu kez Kapadokya’nın en doğal, keyiflerin en rafine halini sunan “SEKİ Restaurant-Lounge & Cellar”da lezzet ve keyif tutkunlarıyla buluşuyor.

redildiği terasta, kışın da şömine başında sıcak sohbetlerle çıkıyor. SEKİ Mahzen ise, dünyanın en büyük manastır yerleşkesi Kapadokya'nın kalbinde, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir yeraltı mahzeni konumunda.

Farklı Gastronomik Deneyimler

42 Odayla Hizmet

Restorana adını veren “Seki”, bölgede bulunan yamaçlardaki teraslar anlamına geliyor. argos in Cappadocia’nın içinde yer alan SEKİ restoran da, tıpkı katman katman yükselen bu yamaç teraslar gibi, misafirlerine katmak katman yükselen farklı gastronomik deneyimler vaad ediyor. Taptaze yöresel ürünlerin modern tekniklerle yorumlandığı SEKİ Restaurant’ta özgün lezzetler tadılabiliyor. Yemeğe konfi ördekli pazı sarması, acılı kayısı ve file badem kavurması ile başlamak, pekmezli kuzu pirzola, firik pilavı ve baharat bahçesinden taze otlarla lezzet şölenini sürdürmek, kaymak ile sunulan yöresel kıymalı ayva tatlısı ile geceyi sonlandırmak mümkün…

Binlerce yıllık bir manastır yerleşkesi, buna bağlı mağaralar, yer altı tünelleri ve tarihi evlerden oluşan kalıntıların restorasyonuyla hayata geçirilen argos in Cappadocia’nın şu anda 42 odası bulunuyor, odalardan birçoğunun kendine ait teras, bahçe ya da avlusu var. Köyün Güvercinlik Vadisi’ne bakan yamacına kademeler halinde yayılan konaklardan oluşan otel, bu özel konumu, yaşam alanlarını birbirine bağlayan benzersiz peyzajı, otantik yerleşime olan estetik sadakati, incelikli iç dekorasyonu ve üstün hizmet kalitesiyle misafirlerine farklı bir deneyim yaşatmayı amaçlıyor. Dileyenler, Kapadokya’nın tadını, Lounge’da şömine başında veya baharda Güvercinlik Vadisi’ni seyrettikleri terasta, sıcak sohbetlerle veya Seki Restaurant’ın özel tadlarıyla çıkarıyorlar. Otelin altından geçen ve konakları birbirine bağlayan yeraltı tünelini ve dünyanın en büyük mahzenlerinden biri olması planlanan mahzeni gezebilme imkanı da bulunuyor.

Muhteşem Manzarada Görsel Doyum Adeta Erciyes’e kadar uzanan Güvercinlik Vadisi manzarasının konukların ayaklarının altına serildiği SEKİ Lounge’da, Kapadokya’nın tadı sonbaharda muhteşem manzaranın sey-

Hi-Tech Ağustos’12

60


G

61

Hi-Tech Ağustos’12


G Nevşehir-Volkanik dağların günümüzden 26 milyon yıl önce püskürüklerinden oluşan dünyanın en ilginç yer oluşumlarından birine sahip Kapadokya bölgesi, peribacaları ve yer altı kentleri ile oluşturduğu olağanüstü görüntüleri ile her yıl yüz binlerce insanı kendine çekmeyi başarıyor. Yağmur ve kar sularının yanı sıra rüzgar ve erozyonun maharetli bir ustanın elinden çıkmışçasına farklı farklı desen tasarımı kullanarak doğaya işlediği bu büyülü yeryüzü parçası, her mevsimin kendine has tüm özellikleri ile bütünleştirip, ziyaret edenlere adeta bir rüya alemine sürüklercesine büyük bir zevkle sunuyor. Bölgede yapılan bilimsel araştırmalarla günümüzden 10 bin yıl öncesinde Neolotik dönem ile başlayan insan yaşamı ile bu güne kadar 8 i köklü olmak üzere 20 ye yakın toplumu içerisinde barındıran Türkiye’nin en önemli kültür turizm merkezi konumundaki Kapadokya, insanı hayretler içerisinde bırakan görüntüsü ile adeta dünyanın en önlü ustasından elinden çıkan bir tablo örneğini oluşturmakta insanların belleğinde. Artan ziyaretçi sayısı ile dünyaya açılan bir açık hava müzesi konumundaki Kapadokya bölgesi, her geçen yıl artan turizm hareketliliği ile Türkiye’nin turizm alanında umut bağladığı en önemli merkezlerin de başında gelmektedir. 22 bini aşan yatağı, Jeotermal enerji kaynakları ile Türkiye’nin en önemli jetormal merkezi konumuna ulaşan Kozaklı ilçesindeki şifalı suları ile Kapadokya ,sağlık turizmi açısından da gerek bugünün ve gelecekte umut bağlanan ender merkezler arasında yerini almayı sürdürüyor. DOĞA VE TARİHİN BİRLEŞTİĞİ YER Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya

çıkmıştır. Kapadokya bölgesi, başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir. Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir. BÖLGE TURİZM AÇISINDAN BÜYÜK BİR ÖNEME SAHİP Jeolojik devirde Toroslar yükseldi. Kuzeydeki Anadolu Platosu'nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçti. Erciyes, Hasandağı ve ikisinin arasında kalan Göllüdağ, bölgeye lavlar püskürttü. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üzeri yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazalt çatlayıp parçalara ayrıldı. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgârlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı. Peri bacası. Ayrıca bölge günümüzde turizm açısından büyük bir öneme sahiptir. Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin,Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve belli başlı görülmesi gereken yerlerdir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirmekte.

Hi-Tech Ağustos’12

62


Gündem

Güral Afyon “2012’nin En İyi Sağlık Turizmi İşletmesi” seçildi... NG Hotels & Resorts’un yeni oteli Güral Afyon Wellness & Convention, “Türkiye’nin En Başarılı Turizm Yatırımları Araştırması 2012” çerçevesinde verilen “En İyi Sağlık Turizmi İşletmesi” ödülüyle hizmet kalitesindeki mükemmelliğini taçlandırdı. Güral Afyon Wellness & Convention, sonuçları Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen görkemli bir tören ile açıklanan, “Türkiye’nin En Başarılı Turizm Yatırımları 2012 Araştırması”ndan ödülle döndü. Ekonomist ve Capital Dergileri ve Eurobank Tekfen işbirliği ile bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen araştırmada Güral Afyon “2012’nin En İyi Sağlık Turizmi İşletmesi” seçildi. Açılışından sadece birkaç ay sonra ilk ödülünü evine götüren Güral Afyon adına ödülü, Kütahya Porselen Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, Capital ve Ekonomist dergileri Yayın Direktörü Rauf Ateş’in elinden aldı. Araştırma, Türk turizm sektöründe kalitenin yükseltilmesi ve böyle yatırımların desteklenmesi için büyük bir öneme sahip. “Türkiye’nin zengin yabancı turistler için de çekim merkezi olma zamanı geldi” Ödül töreninde konuşan Kütahya Porselen Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, “Güral Afyon Wellnes & Convention yatırımını Türkiye için bakir bir alanda gerçekleştirdik. Bu nedenle bugün aldığımız ödül bizim için çok anlamlı. Güral Afyon’u, Türkiye’nin yeni turizm vizyonunu en iyi şekilde yansıtan örnek olarak görmek gerek. Bunun en önemli nedeni Güral Afyon’un, termal turizme getirdiği yenilikçi altyapıyla Türkiye’nin henüz hiç pay alamadığı 200 milyar Euro büyüklüğündeki dünya termal pazarına giriş anahtarı olması. Türkiye, Güral Afyon ile ilk kez dünya termal turizm pazarından pay alacak olmasının yanında, uzun zamandır beklediği harcama potansiyeli yüksek yabancı turistler için de artık bir çekim merkezi olacak. Zira wellness tatilini tercih eden yabancı turistlerin tatil için ayırdığı bütçe, deniz tatilini tercih edenlerin iki katından fazla. Bu da yurt dışına açılan

63

Hi-Tech Ağustos’12

wellness ve termal turizm ile Türkiye’nin turizm gelirlerini çok büyük bir oranda artırabileceği anlamına gekiyor. Bu nedenle Güral Afyon’un yatırım ve vizyon anlamında turizm sektöründe örnek olarak ele alınması gerektiğini düşünüyorum,” dedi.

Hedef dünyanın önde gelen wellness destinasyonları arasına girmek NG Grubu’nun üçüncü oteli olan Güral Afyon Wellness & Convention’ın uzun vadeli hedefi Türk turizminin parlayan yıldızı olurken, dünyanın önde gelen wellness destinasyonları arasına girmek. Henüz yolun başındayken aldığı bu ödülle, hedeflerine hızla ulaşacağının sinyallerini veren Güral Afyon, termal tatili yeni bir anlayışla sunarak ülkemizde ve dünyada daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayacak özelliklere sahip. Örneğin, Güral Afyon’da çocuklu ailelerin rahatı için özel aile odaları, açık ve kapalı havuzlar, su kaydırakları, çocuk restoranı ve çok büyük bir eğlence merkezi bulunuyor. Spa ve termal merkezinde ise neredeyse yok yok: Termal jakuziler, Türk hamamı, aile hamamları, saunalar, buhar odaları, buz çeşmesi, dinlenme alanları, macera duşları, su kaydırakları, dışa açılabilen sıcak su havuzu gibi alanlar sadece bir kısmı. Güral Afyon, 428 odasıyla aynı anda 1.028 kişiye hizmet sunabilecek bir kapasiteye sahip. Sadece spa merkezi 9.500 metrekarelik bir alana yayılmış bulunan tesis, bir tanesi 1.500 kişi kapasiteli olmak üzere toplam 13 toplantı salonu, yaz kış aynı sıcaklıktaki şifalı termal suyu ve 2.200 metrekareye yayılan eğlence ve sosyal alanlarıyla dikkat çekiyor.



Gündem

Hamam havlusuz olmaz Hamamlar teknolojiyle birlikte yenileniyor. Kullanılan eşyalar da beraberinde renkleniyor. Peki hamamlarda en çok hangi tür havlular kullanılıyor? Osmanlı ya da Türk denince ilk akla gelenlerdendir Türk hamamı. Geçmişi Romalılara kadar uzanan hamamlar, Türklerin İslamiyeti kabul etmeleri ve İslam dininin temizliğe verdiği önemle birlikte, kültürümüzde önemli bir yer edinir kendine. Türk halkı için hamama gitmek adeta bir ritüeldir. Belki de bu yüzdendir ki, hamama gitmek için bahanesi çoktur eskilerin… Gelin hamamı, damat hamamı, adak hamamı, şirket hamamı, hamamda kız beğenme gibi bahanelerle hamama gidilir, türlü eğlenceler düzenlenir. Hamamların tarihi oldukça eskilere dayanır. Arkeolojik çalışmalarda farklı tarihlere uzanan hamam kalıntıları bulunmuş olsa da, günümüz hamamlarına çok benzer işlevler gören, içi ısıtılan, sıcak su akan binaların yaygın olarak ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda Atina'da kullanıldığı kabul edilir. İlk başta farklı bir banyo türü olarak çıkan Türk banyosu daha sonra kurumsallık kazanır ve kendi geleneğini oluşturur. Türk banyosunun yapıldığı, yıkanılan yer anlamına gelen hamam kelimesi eklenince Türk banyosu adı Türk hamamı olarak isim değiştirir. Kamu-

65

Hi-Tech Ağustos’12

sal alandaki ilk genel hamam 1584'de III. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan'ın Mimar Sinan'a yaptırdığı Çemberlitaş Hamamı'dır. Bunun ardından kısa zamanda hamamların sayısı artar. 16. yüzyılın sonunda sadece İstanbul'daki hamam sayısı 300'ü genel, 4 bin 536 özel olmak üzere beş bine yaklaşır.

Türk hamamları ve özellikleri Türk hamamları başlıca üç kısma ayrılır: Soyunma yerleri: Geniş bir sofa ve çevresinde bölmeli şekiler bulunur. Yıkanan kimseler, bu sekilerde uzanıp dinlenirler. Yıkanma yerleri: Soğukluktan geçilerek girilen hamam kısmına denir. Burası da bazı bölümlere ayrılır: Kurna başı denilen herkesin teker teker yıkandığı yer, halvet adı verilen kapalı ve yalnız başına yıkanma hücreleri. Bir de üzerine uzanıp ter dökülen göbek taşı bulunur. Burası, hamamın mermer kaplı zemininden daha yüksek yapılmış ve çeşitli geometrik şekillerde olabilen yerdir.


Gündem

Isıtma yeri - külhan: Hamamın altında olup burada ateş yanar. Ateşten yükselen alev ve duman, mermer zeminin altındaki özel yollardan, duvar içlerinden geçer, tüteklik adı verilen bacadan çıkar. Külhandaki ocağın üzerinde sıcak su kazanı, onun da üzerinde soğuk su deposu bulunur. Ocağın dip kısmındaki birkaç kanal, hamamın yıkanma yerinin ortasındaki göbek taşının altına kadar uzanır. Ocakta yanan odunların tesirli alev ve dumanları, bu kanallardan göbek taşının altına gider. Bu taşın altındaki karanlık yer çok ısındığından buraya cehennem denir. Türk hamamlarının bir değişik tarafı da, buhar banyosu esasına dayanan Fin hamamı oluşlarıdır. Bugün tüm dünyada özellikle sporcular, çabuk terleyerek, çok kilo vermek için bu hamamlardan faydalanılmaktadır.

Hamamların sağlık bakımından faydaları Hamamlar, uzun müddet kalmamak şartıyla, sıcak su ve sabunla yapılacak vücut temizliği için iyi bir yıkanma ve temizlenme yerleridir. Hamamda terleyen vücudun, bir bez veya süngerle ovularak yıkanması, vücutta kan dolaşımını kolaylaştırarak insana rahatlık verir. Hamamlarda yıkananların adabı muaşeret kaidelerine uyması gerekir. Hamamda fazla kalmak, sıcaktan soğuğa, soğuktan sıcağa zaman zaman çıkmak da vücuda zararlı olabilir. Sağlık sorunları olan kişile-

rin çok sıcak suda yıkanmaları tehlikelidir. Eskiden yıkanmak için hamama gidenler, bunu tam bir festival havası içinde gerçekleştirirmiş. Hamama, havlu, fırça, kına, sürme, bir kalıp Girit sabunu ve sedef kakmalı nalınlarıyla beraber ve hizmetkarlar eşliğinde gidilirmiş. Bu törensel hazırlık, hamamda bir kaç saatin değil, neredeyse bir günün geçirilmesinden kaynaklanır. Ayrıca hamam sefasına eşlik edecek yiyecek, içecekler de ihmal edilmez…

Mikroplar yaklaşmıyor Hamam koleksiyonunda dikkat çeken, havluların dokusu, yumuşaklığı ve renkleri ile dinlendirici bir etki yaratması. Hamam öncelikle ağır gramajlı, elinize aldığınızda ağırlığın getirdiği kaliteyi hissetmelisiniz. Suyu emme özelliği de yüksek olan Hamam havluları üstelik çok yumuşak olmalı. Renkleri de moda ve dekorasyon trendlerini göz önünde bulundurarak belirlendiğinden Hamam koleksiyonunda, banyolarınıza yenilik katacak, modernleştirecek renkler bulunabiliyor. Doğadan gelen beyaz, kayısı, sarı, pembe, somon ve yeşil; lacivert, kahverengi, füme, gri ve siyah tonları ile bütünleşiyor. Hamam havlularının bir başka özelliği de antibakteriyel bir etkisi olmalı. Normalde kullandığımız tüm havlular bekleme anlarında bakteri üretirken, bu konuya özgü geliştirilen havlularda bu sorunlar bulunmuyor. Hi-Tech Ağustos’12

66


Gündem Türk Turistler için Alternatifler Artıyor Türkiye’ye vize uygulamayan ülkelerin sayısı, son dönemde dış politikada önemli adımların atılmasıyla hızla artıyor. Türkiye’nin son zamanlarda yürüttüğü başarılı diplomatik ataklar neticesinde bazı ülkeler, Türk vatandaşlarına uyguladığı vize uygulamasını kaldırdı. Türkiye’ye vize uygulamayan ülkeler arasına son olarak Karayip de eklendi. Daha önce bilindiği üzere Ukrayna ile vizeler kalkmıştı. Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret çerçevesinde bir dizi anlaşma imzalanırken, iki ülke arasında vize muafiyetini öngören anlaşmaya da imza konuldu. Karayip ile yapılan anlaşma ile Türkiye’ye vize uygulamayan ülke ve özel idare bölgeleri sayısı da 65′e çıktı. Vize muafiyeti anlaşması imzalanan ülkeler şunlar: Antigua -Barbuda, Arjantin, Arnavutluk, Bahamalar, Barbados, Belize, Bolivya, Bosna-Hersek, Brezilya, Ekvador, El Salvador, Fas, Fiji, Filipinler, Guatemala, Güney Afrika Cumhuriyeti, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Honduras, Hong Kong, İran, Jamaika, Japonya, Karadağ, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kolombiya, Kore Cumhuriyeti (Güney Kore), Kosova, Kosta Rika,Karayip, Libya, Lübnan, Makau Özel İdare Bölgesi, Makedonya, Maldivler, Malezya, Mauritus, Nikaragua, Pakistan, Palau Cumhuriyeti, Paraguay, Rusya, St. Vincent-Grenadines, Singapur, Solomon Adaları, Sri Lanka, Suriye, Svaziland, Şili, Tanzanya, Tayland, Trinidad-Tobago, Tunus, Tuvalu, Uruguay, Ürdün, Venezuela, Vatikan, Katar, Kamerun, Yemen, Ukrayna, Belarus ve Nijerya ile da yapılacak anlaşmalarla çok yakında vizelerin kalkacağı belirtildi.

67

Hi-Tech Ağustos’12

Vizesiz Hangi Ülkelere Gidilir? Son yıllarda ülkemizin çoğu girişimiyle vizeyle gidilen ülkelerin çoğunluğunda bu sorun ortadan kalktı. Yapmanız gereken pasaportunuzu alıp gideceğiniz yeri belirlemek.

Arjantin İspanyolca, İtalyanca, İngilizce, Almanca ve Fransızca konuşulabilen Güney Amerika ülkesinin başkenti Buenos Aires ve para birimi Arjantin Pezosu. Yılın hangi zaman diliminde giderseniz gidin, mutlaka bir tango etkinliğine katılabileceğiniz, tangonun adeta anavatanı olan Arjantin’in et yemeklerine düşkün olanlar için son derece lezzetli bir mutfağı var. İtalyan ve İspanyol mutfağına benzeyen Arjantin mutfağının önemli ve gözde yemeği Asado’yu mutlaka deneyin. Dünyanın en büyük şelalelerinden Iguazu Şelalesi, And Dağları ve Güney Amerika’nın zirvesinde yer alan Acongau’yu görmeyi ihmal etmeyin. Eğer futbol düşkgözdeğünüz varsa ya da erkek arkadaşınız bir futbol düşkünü ise dünyanın en büyük derbilerinden Boca Juniors – River Plate derbisine bilet almanız büyük mutluluklara yol açabilir.

Bahamalar Resmi dil olarak İngilizce’nin konuşulduğu, para biriminin Bahama Doları olduğu Bahamalar; tropikal iklime sahip, baş döndürücü güzellikteki bir cennet köşesi. Muhteşem denizi, nefes kesen kumsalları, tropik yemekleri olan misafirperver restoranları, oldukça elverişli golf sahaları ve müzeleri ile bir


Gündem ada olan başkent Nassau, döndüğünüzde ilk fırsatta bir daha gitmeyi düşüneceğiniz bir turizm cenneti. Rengarenk mercan resifleri, tarifi olmayan su altı zenginlikleri ile San Salvador Körfezi’nde dalış yapmayı kesinlikle ihmal etmeyin. Ayrıca yılın neredeyse her mevsimi düzenlenen festivaller de tatilinizin eğlence ayağını oluşturabilir.

Bosna Hersek Avrupa’nın güneydoğusunda yer alan bu genç ülkenin başkenti Saraybosna. Turizm açısından oldukça elverişli olan Bosna Hersek’te adeta dört mevsim de yaşanabiliyor. Güneydeki Adriyatik sahilleri yaz mevsiminde, kuzeyde Bjelasnica Dağı ise kış mevsiminde tercih edilen önemli tatil bölgeleri. Saraybosna’daki tarihi pazarı ve yıkıldıktan sonra tekrardan inşa edilen, anlam yüklü Mostar Köprüsü’nü muhakkak ziyaret edin. Manastırları ve mimarisi de dikkat çekici. Ayrıca bize yakın olan mutfağında da hoş tatlar bulabilirsiniz.

Fas Hem Akdeniz’e hem de Atlas Okyanusu’na kıyısı bulunan Fas, Kuzey Afrika’da yer alıyor. Arapça, Fransızca ve İspanyolca konuşulan ülkedeki geleneksel çarşılar, Bahai Sarayı, Aguedal Bahçeleri gidip görülmesi ve hissedilmesi gereken yerler. Baharatlı egzotik yemekleri,

özellikle ‘Pastilla’ mutlaka denenmeli. Rabat, Tanca, Casablanca, Fes ve Marakeş önemli turistik şehirlerinden. Bozulmamış Akdeniz sahilleri ve farklı iklimi ile Fas sizi adeta çağırıyor!

Güney Afrika Cumhuriyeti Macera ve heyecan dolu bir tatil geçirmek isteyenlerin görmeyi en çok arzu edeceği yerlerden biri de ülkemizle aynı saat diliminde bulunan Güney Afrika Cumhuriyeti. Güney Afrika ‘safari’ ile özdeşleşmiş bir yer. Aslan, buffalo, gergedan ve leoparlar ile birebir tanışma fırsatını yakalayabileceğiniz Pilanesberg Milli Parkı, adeta bir cenneti andıran etkileyici bir botanik bahçesi ile Sun City kaçırılmaması gereken yerlerden. Timsah ve deve kuşu etinden tadar mısınız onu bilemeyiz. Fakat Cape Town’da geleneksel bir yiyecek olan Bureves sosisi size uygun olabilir belki. Ayrıca Cape Town’da teleferiğe binip şehri yukarıdan seyretmek, Nelson Mandela’nın evini ziyaret etmek de ilginç olabilir.

Güney Kore Jongmiyo Tapınağı ve Changdeokgung Sarayı gibi birçok tapınak ve sarayı gezebileceğiniz, başkenti Seul olan Güney Kore’de para birimi Won. Geleneksel ve eğlenceli yöresel danslardan mutlaka denemelisiniz. Sarı Deniz’in kıyısında bulunan

Hi-Tech Ağustos’12

68


Gündem Güney Kore’nin ılıman iklimi ve mütevazı plajlarının keyfini sürebilirsiniz. Yumuşak bir et yemeği olan Bulgogi ve bir sebze yemeği olan Kimchi denenmese gereken tatlardan. Güney Kore, Türk kültürü ile de aile yaşantısı açısından benzer özellikler taşıyor.

Hırvatistan Adriyatik Denizi’ne kıyısı olan en güzel ülkelerden biri de resmi dili Hırvatça ve para birimi Kuna olan Hırvatistan. Başkent Zagrep dışında son zamanlarda iyice popüler olan Dubrovnik de önemli bir turizm merkezi haline geliyor. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü ülkede eşsiz bir doğa ve masmavi bir deniz uygun fiyatlarla birleşince ortaya tercihi kolay bir tatil alternatifi çıkıyor. Araç kiralayıp manzara eşliğinde özgürce, koy koy gezmek ya da tüm dertlerinizi ve tasanızı unutup mavi tura çıkmak iyi gelebilir. Ahtapot ve istiridye çeşitleri meşhur olan mutfağını denemeden geçmeyin. Ayrıca ülkenin kuzeyinde kışın kayak zevkini yaşayabileceğinizi unutmayın. Müze, kilise ve katedralleri ziyaret etmeyi hatırlatmamıza gerek yok herhalde.

Japonya Gelenek ve göreneklerini son derece önemseyen Japonya, Büyük Okyanus’ta bulunan bir ada ülkesi. Başkent Tokyo dışında Osaka, Kyoto, Hiroşima ve Sapporo görülebilecek diğer yerler. Japonca konuşuluyor ve para birimi de Japon Yeni. Mutfağı, doğası, kültürü, el sanatları, teknolojisi, yöresel kıyafetleri, tarihi tapınakları ve alışveriş merkezleri ile gittiğinizde asla pişman olmayacağınız bambaşka bir yer. Gitmeden önce ‘hashi’ yani yemeklerde kullanacağız iki çubuk için pratik yapmayı unutmayın.

Lübnan Resmi dili Arapça olan Lübnan’ın başkenti Beyrut ve para birimi de Lübnan Poundu. Geçmişten beri çıkan iç savaşlarla özdeşleştirdiğimiz Beyrut kenti kesinlikle görülmesi gereken, farklı bir yer. Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak ve dertlerinin unutmak isteyenlerin gittiği Beyrut’u çevreleyen tepelerden biri olan Harissa Tepesi ve Virgin Mary Kilisesi kaçırılmaması gereken yerlerden. Beyrut’un hemen yakınında Bekaa Vadisi’nde Litani Nehri kıyısındaki bir başka yerleşim yeri ise Baalback. Romalılar zamanından Heliopolis olarak adlandırılan ve o dönemde inşa edilmiş en büyük Roma Kilisesi’nin kalıntılarını görebileceğiniz bu yer Beyrut’ta mutlaka gezmenizi önereceğimiz yerlerin başında geliyor.

Maldivler Okyanus mavisi ve beyaz kumların birleşme noktası Maldivler balayı için en özel ve güzel tercihlerden. Birçoğunun üzerinde marjinal konaklama yerleri olan

69

Hi-Tech Ağustos’12

adalardan oluşan Maldivler’de Dhivehi dili konuşuluyor. Para birimi ise Rufiya. Su altı sporlarıyla uğraşanların da bölgedeki canlı çeşitliliği bakımından oldukça ilginç bulabileceği ülkede batık gemi ‘Victory’ dalgıçlar için önemli bir malzeme. Misafirperverliği ile de dikkat çeken Maldivler adeta vize istemeyen bir cennet.

Rusya Kuzey Asya’dan Doğu Avrupa’ya, geniş yüzölçümü ile yaz aylarında geceyi 3 – 4 saat yaşayan Rusya’da Rusça konuşuluyor ve para birimi de Ruble. Opera, tiyatro ve bale gibi kültür-sanat aktivitelerini takip edebileceğiniz Rusya’nın meşhur ‘boş’ çorbasını ve mantılarını mutlaka denemelisiniz. Kızıl Meydan’ı da kesinlikle görmeden atlamayın tabii. Başkent Moskova ve St. Petersburg mimari, edebi ve tarihi açıdan oldukça zengin. Puşkin ve Ermiter Sarayı Müzesi, Kiji Adası ve ahşap kilisesi de size farklı tecrübe ve heyecanlar yaşatacak.

Singapur Ülke adının aynı zamanda başkentin de adı olduğu bir başka ülke de Singapur. İngilizce, Çince, Malayca konuşulan Singapur’da para birimi Singapur Doları. Tropikal iklimin hüküm sürdüğü bir ülke olan Singapur, dini mekanlardan tarihi eserlere, ilginç semtlerden devasa gökdelenlere ve harikulade alışveriş merkezlerine, gidilip görülesi bir yer.

Tayland Güneydoğu Asya’da yer alan Tayland’ gitmeyi planlarsanız başkent Bankong dışında ziyaret edebileceğiniz diğer yerler Phuket, Ayutthaya, Chiang Mai. Tayca, Çince ve İngilizce konuşulan diller. Para birimi ise Baht. Tropikal bir iklime sahip olan Tayland’a gitmek için hava koşulları açısından en güzel dönem muson yağmurlarının daha az görüldüğü Kasım ve Nisan ayları arası. Çiçek ve mumlarla süslenmiş sepetlerin nehre bırakıldığı meşhur Songkran Festivali Nisan ayında. Uçsuz bucaksız, esrarengiz kumsallar ve tapınaklar da görülmeye değer. Ayrıca Thai mutfağı da tatilinize ayrı bir keyif katacak.

Tunus Küçük bir Kuzey Afrika ülkesi olan Tunus’un başkentinin adı da Tunus. Ülkede Arapça konuşuluyor ve para birimi de Tunus Dinarı. Tarihte bir dönem Osmanlı yönetimine de geçmiş olan ülkede Katarca Harabeleri, dünyanın en önemli mozaik müzelerinden Bardo Müzesi ve ilginç sarı mermer koleksiyonunu görebileceğiniz Chemtou Müzesi gezilebilecek yerlerden. Oldukça fazla turist çeken bir ülke olan Tunus’un Karyavan şehrinin Müslümanlar için önemi büyük.


Gündem

Hi-Tech Ağustos’12

70


Gündem

Alanında Avrasya ve Orta Doğu’nun İlk ve Tek Fuarı: EDT EXPO Türkiye'de son yıllardaki gelişim seyrini hızlandırarak 15 milyar dolar büyüklüğe ulaşan ev dışı tüketim ürünleri sektörü, 28-31 Mart 2013 tarihleri arasında EDT EXPO Fuarı'nda CNR EXPO'da hedef pazar alıcılarıyla buluşuyor. Kapsamı ve içeriği bakımından dünyada ilk kez gerçekleştirilecek fuarla, yeni iş birliklerinin kurulması ve ihracatın artırılması hedefleniyor. Türk ekonomisindeki gelişmelerin olumlu yansımaları ticari ve sosyal yaşamdaki canlılıkla kendisini gösteriyor. Ev dışında vakit geçirilen kafe, restoran ve AVM gibi alanların sayısındaki hızlı artış, genç nüfus ve sosyal alışkanlıklardaki değişim, tüketime yeni bir boyut kazandırıyor.

CNR ve ETÜDER'den İş Birliği CNR Holding ve ETÜDER(Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği), ev dışı tüketim ürünleri sektörün ticaret potansiyeline uygun, uluslararası bir organizasyon için düğmeye bastı. EDT EXPO 2013 - Ev Dışı Tüketim Ürünleri, Ekipmanları, Sarf Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım Kanalı Tedarikçileri Fuarı, Sine Fuarcılık tarafından ETÜDER desteğinde gerçekleştirilecek. Katılımcılarının 20 bin metrekare alanda stand açacağı fuarda, sektör mensuplarının dünya standartlarında hizmet vermesini sağlamaya yönelik uygulama ve eğitimler de yer alacak. Tüketim bilincine yönelik panel ve seminerlerin de yapılacağı EDT EXPO 2013'e, yurt içi ve yurt dışından 20 bin profesyonel ziyaretçi hedefleniyor.

Sektörün Kalbi İstanbul'da Atacak Katılımcı firmalarını Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere Orta Doğu, Körfez ülkeleri ve Rusya'nın aralarında bulunduğu ülke ve bölgelerden gelecek alıcılarla buluşturacak fuar, gelişen ve büyüyen sektörün nabzını İstanbul'da tutacak. Tüketiciyi cezbedici yöntemlere dair unsurların da yer alacağı EDT EXPO

71

Hi-Tech Ağustos’12

2013'te sergilenecek ürün grupları kategorize edilerek 4'e ayrıldı. 4 salonda açılması planlanan fuarda, kuru gıda; içecek ve ekipmanlar; dondurulmuş gıda, et ürünleri, meyve ve sebze ile temizlik ve hijyen ürünleri ayrı salonlarda vitrine çıkacak. Pazar büyüklüğünü yakın dönemde ikiye katlaması beklenen sektörün fuara yönelik olarak yurt dışı tanıtım ve pazarlama çalışmaları sonuç odaklı sürdürülüyor. CNR'ın yurt dışı ziyaretçi ekibi öncelikli hedef bölgeler olan Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da tanıtımlara ağırlık veriyor.

Ürün Grupları Yiyecek, içecek, temizlik – hijyen, masa üstü malzemeleri, aşçılık malzemeleri ve ekipmanları, depo raf sistemleri ve ekipmanları, soğuk hava depoları ve araçları, profesyonel mutfak ekipmanları, endüstriyel temizlik ekipmanları, üniforma ve iş kıyafetleri, otel tekstil ürünleri, otel buklet malzemeleri, tek kullanımlık ürünler, bilgisayar yazılım teknolojileri.

Kimler Ziyaret Edecek? Genel dağıtım firmaları, otel, turistik tesis satın alma departmanları, restoran ve restoran zincirleri, taze sebze meyve toptancıları, catering şirketleri, pastane ve pastane zincirleri, fast food zincirleri, hastane satın alma departmanları, banka satın alma departmanları, özel işletme satın alma departmanları, üniversitelerin ve okulların satın alma müdürlükleri, askeri birlikler satın alma yetkilileri ve daire başkanları.



Gündem

Türkiye Yılda 3,1 Milyar Dolarlık

Çikolata ve Şeker Tüketiyor Yılda ortalama yüzde 10 büyüyerek 3,1 milyar dolarlık ciroya ulaşan şekerleme ve çikolata pazarı, satışların 5 kat arttığı Ramazan Bayramı’na hazırlanıyor. Toplam tüketimin üçte birinin gerçekleştirildiği bayramlarda, Doğu ve Güneydoğu illerimizde şeker ikram edilirken, Marmara ve Ege’de ise çikolata revaçta.

73

Hi-Tech Ağustos’12


Gündem

Şekerleme ve Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Zekeriya Mete

İhracat Hedef 2,5 Milyar Dolar

Ramazan Bayramı’nın yaklaşması ile hareketli günler yaşayan şekerleme ve çikolata sektörü, yılda ortalama yüzde 10 büyüme gerçekleştirerek 3,1 milyar dolarlık ciroya ulaştı. Türkiye’nin ikram geleneğinin bölgelere göre değişiklik göstermeye başladığını ifade eden Şekerleme ve Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Zekeriya Mete, “Doğu ve Güneydoğu’ya gittikçe bayramlarda ikram edilen ve hediye amaçlı satın alınan ürün portföyü şekere doğru yönelmiş durumda. Bunun yanı sıra Marmara ve Ege’de ise çikolatayı tercih ediyor. Özellikle Marmara Bölgesi çikolata tüketiminin yüzde 45’ini elinde bulunduruyor” dedi. Türkiye’de yıllık çikolata ve şekerleme tüketiminin kişi başı 2 kilogram olduğuna dikkat çeken Zekeriya Mete, bayramlarda ise kişi başı tüketimin 1 kilogramı bulduğuna dikkat çekti.

Sektörde ihracatın önemli ölçüde arttığını da belirten Zekeriya Mete, “2012 yılında sektördeki ihracat hedefi 2,5 milyar dolar oldu. Başlıca ihraç ülkeleri, Avrupa Birliği, Kuzey Afrika ülkeleri, Rusya, Suudi Arabistan, ABD, Türk Cumhuriyetleri Orta Doğu ve Uzakdoğu’dur. Endüstriyel üretime geçişin tarihi çok eski değil. 80’li yıllarla birlikte ticaretin gelişmeye başlaması, teşvik uygulamalarının artması doğal olarak yatırımların da artmasına neden oldu” dedi. Bu gelişmelerin sadece sektörün değil, ilişkili diğer sektörlerin de büyümesini katkı sağladığını ifade eden Zekeriya Mete, “Bu sektörler arasında ham madde, yardımcı madde ve ambalaj malzemeleri üreten sektörleri sayabiliriz. Bugün çikolatanın beşiği kabul edilen Belçika ve Avusturya’ya çikolata ihraç eder hale geldik” dedi. Sektörünün Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına yaptığı yatırımlara da dikkat çeken Zekeriya Mete, “Çikolata ve şekerleme sektörü diğer sektörlerden açık ara önde gittiği gibi, kaliteli ve dünya standartlarında üretim yönünden birçok ülkeden de ileridir” görüşünü paylaştı.

Merdiven Altı Üretime Dikkat Türk çikolata ve şekerleme sektörünün en önemli sorunlarından birinin de merdiven altı üretim olduğuna dikkat çeken Zekeriya Mete, “Türkiye’de sektörün en büyük sorunu kayıt dışı üretim alanları. Bununla sektör çok ciddi mücadeleler verdi. Ancak burada çok fazla başarılı olunamadı. Şimdi yavaş yavaş tüketici bilinçlenmeye başladı. Gelir seviyesi de arttıkça tüketici artık markalı ürünleri almayı tercih ediyor” dedi. Eskiden bakkalların bayramlarda bu ürünleri tezgah üstlerinde sattıklarını ifade eden Zekeriya Mete, “Kilo fiyatı diğer ürünlere göre daha uygun çikolata ve şekerler yok satardı. Hi-Tech Ağustos’12

74


Gündem Ancak artık tüketici bilinçlenmeye başladı. Bu ürünlerin lezzet ve sağlık bakımından markalı ürünlerle kıyaslanamaz olduğunun farkına vardı. Bu da sektöre yatırımları arttırıyor. Son birkaç yılda bu alanda önemli gelişmeler gözlemleniyor. Markalı ürünlere talep arttı. Merdiven altı üretim artık sona yaklaşıyor. Tüketici sağlıklı ürünleri tüketmeyi tercih ediyor” şeklinde konuştu.

Sektörün Temeli Lokum ve Helva İle Atıldı Türkiye’de şekerli ve çikolatalı mamuller sektörünün başlangıcı, bölgeden sağlanan hammaddelerle küçük imalathanelerde üretilen lokum ve helva gibi geleneksel Türk şekerlemelerinin üretimine dayanıyordu. Günümüzde, geleneksel üretim yöntemleriyle birlikte modern üretim teknolojisinin de kullanıldığı sektör, gıda sanayi içinde yer alan, üretiminde kullanılan hammaddeler, yardımcı maddeler ve ambalaj malzemeleri ile yan sanayisini de geliştiren önemli sektörlerden biri durumuna geldi. Şekerli ve çikolatalı mamuller Türkiye’nin hemen hemen her ilinde ve ilçesinde üretilmekte. Sektörde büyük, orta ve küçük işletmeler birlikte yer almakta. Sektöre ait ürün yelpazesinin çok geniş olması sektörün büyümesindeki en önemli faktörlerden biri oldu.

Ülkeler Bazında Kişi Başı Tüketim Ülke Yıllık Tüketim Belçika İsviçre Almanya İngiltere Fransa Türkiye

75

Hi-Tech Ağustos’12

5.67 kg 5.57 kg 3.85 kg 3.70 kg 3.61 kg 2.0 kg

Türkiye’deki Genç Nüfus Tüketimi Arttırıyor - Yabancı markalar çikolata ve şekerleme sektörünün geleceğini Türkiye’de çok pozitif göründükleri için piyasaya girmeye çalışıyor. - Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’deki kişi başına şekerli ve çikolatalı mamuller tüketiminin oldukça düşük olduğu bilinmekle birlikte, son yıllarda tüketimin hızla artmakta olduğu görülüyor. - Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olması ve mevcut tüketimin oldukça düşük bulunması nedeniyle, sektör ürünlerine olan talepte gelecek yıllarda düzenli artışlar olması bekleniyor. - Ayrıca, gelir seviyesinin artması ve firmaların daha fazla pazarlama çalışmalarıyla tüketim oranı daha da arıyor.

Son Dönem Çikolata ve Şekerleme Sektörünün Gözü Amerikan Pazarında Geçen yıl ABD'ye 80 milyon dolarlık ihracat yapan çikolata ve şekerleme sektörü hedef büyüttü. Zekeriya Mete, "ABD zor, ama girenlerin mutlu olduğu bir pazar" diyerek, üyelerini bu ülkeye ihracata çağırdı. Çikolata ve şekerleme sektörü gözünü, tatlının çok fazla tüketildiği Amerika pazarına dikti. İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, Türk firmaları için ABD'de büyük potansiyel bulunduğunu söyledi. Mete, bu pazarda yer almak için düzenlenen fuar ve benzeri organizasyonlarda yerlerini aldıklarını söyledi. Örneğin sektöründe dünyanın en büyük fuarı olan Sweet and Snacks Expo'da bu yıl 15 Türk firması 222 metrekarelik alanda ürünlerini sergiledi. Geçen yıl ABD'ye 80 milyon dolarlık ihracat yapan sektör, fuarla birlikte bu yıl rakamı yüzde 20 artırmayı hedefliyor. "ABD zor ama girenlerin mutlu olduğu bir pazar" diyen Birlik Başkanı Mete, siyasi ilişkilerin iyi oldu-


Gündem ğu bu dönemde Amerika ile ticari ilişkileri artırmayı amaçladıklarını söyledi. Nüfus gücü ve alım seviyesi sebebiyle Amerika pazarını önemsediklerini vurgulayan Mete, "ABD'de tatlı çok gidiyor. Obez bir toplum var. ABD pazarı için özellikle organik yeni ürünler hazırladık. Bu ülkede fuara 8. kez katılıyoruz. Benim asıl hayalini kurduğum ise Wal-Mart ve Starbucks gibi büyük zincirlerle çalışmak." şeklinde konuştu. Amerika'ya yapılan ihracattaki sıkıntıların başında en çok finans problemi geliyor. ABD'li şirketlerin açık hesap çalışmak istediğine işaret eden Zekeriya Mete, "Daha önceleri, önce teşvik alıp sonra ihracat yapıyorduk. Fakat şimdi tersi bir durum söz konusu. Bunun yanı sıra şekerde fiyat farklılığı da var. İhracatçımız pazarı kaybetmemek adına büyük fedakârlık yapıyor" değerlendirmesini yaptı.

200 Ülkeye İhracat 2011'de toplam 2 milyar 50 milyon dolarlık çikolata ve şekerleme ihracatı gerçekleştirildi. 2012 yılında ise yüzde 20 büyüyerek 2,4 milyar dolarlık ihracat yapılması hedefleniyor. Ancak bu yıl sektör kendisi için çok önemli olan İran ve Suriye pazarlarını kaybetti. Buna rağmen firmalar İran'da düzenlenen etkinliklere katılıyor. Zekeriya Mete, çikolata ve şekerlemede 200 ülkeye ihracat yaptıklarını belirterek, yeni pazarlar hakkında şu bilgileri verdi: "Zıt mevsimlerdeki ülkelerde faaliyet yapmayı planlıyoruz. Böylece piyasanın durgun olduğu

mevsimlerde ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Türkiye'de şeker sektörüne yeterince ilgi gösterilmiyor. Yaklaşık yüzde 25 ithal girdi, yüzde 75 yerli katkı payı ile ülke ekonomisine ve istihdamına büyük katkı sağladıklarını vurgulayan Mete, seslerini daha çok duyurabilmek için Çikolata ve Şekerleme Tanıtım Grubu kurduklarını kaydetti.

ABD'liler için Özel Ürün Geliştirdi Türkiye'de Nazar Sakızı markasıyla bilinen Saadet Gıda, ABD pazarı için ürettiği jel tarzındaki yumuşak şekerlemelerle fuardaki yerini aldı. Şirketin Genel Müdürü Sübet Çiçek, Amerika pazarı için yaklaşık bir yıl boyunca Ar-Ge çalışması yaptıklarını ve bu süreçte 300 bin dolar para harcadıklarını kaydetti. Amerikalıların Türk damak tadının aksine ekşiye hayran olduklarını belirten Çiçek, "Burada jel tarzında ve büyük gramajlarda ürünler daha çok tüketiliyor. Amerika, girmesi zor, fakat girdikten sonra da yolu açık ve kârlı olan bir pazar." ifadesini kullandı. Uzun yıllardır Amerika pazarına hediyelik çikolata ürünleriyle katılan Aslan Çikolata Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aslan da, gıda sektöründe Amerika'da 8-10 büyük firmanın ithalatı gerçekleştirip, toptancılara ürün verdiğini söyledi. Elvan Çikolata ABD Bölgesi İhracat Sorumlusu Hasan Yiğit ise ihracatlarının Amerika kıtasında Güney Amerika bölgesine ağırlıklı olduğunu, ABD pazarından çok büyük beklentileri olduğunu ifade etti.

Hi-Tech Ağustos’12

76


Mekan

Barbun Alaçatı ile Doğaya Dönüş Başladı Gastronomide artık zaman; doğayı sunma zamanı... Yalın hali ile tam da doğada olduğu gibi olma zamanı.

77

Hi-Tech Ağustos’12


Mekan

Barbun Alaçatı’da Ege kültürü modern gastronomik metodlarla harmanlanırken lezzet, doğa ekseninde bir deneyim olarak sunuluyor. Yenilebilir çiçek ve toprak eşsiz bir sunumla karşınıza çıkıyor. “Gastronomide artık zaman; doğayı sunma zamanı... Yalın hali ile tam da doğada olduğu gibi olma zamanı. Bazen tadın deneyim olduğu bazen sunumun tadın önüne geçen deneyimlerini düşündürmenin zamanı. Menüde olmak zorunda olanın değil biz şefler ne istersek, ne zaman istersek, nasıl istersek onu aşkla sunmanın zamanı. Doğaya, emeğe ve buna saygı gösterecek şeflere ve ekiplerine saygı duyma zamanı....” böyle özetliyor Kemal Demirasal Barbun Alaçatı felsefesini…

Farklı ve Modern Gastronomik Metotlar Denizin ve rüzgârın kol kola girip kıyıya vurdukları anda o eşsiz havayı soluduğunuz yerde; Alaçatı'da yeni bir adres: Barbun Alaçatı! Ege Bölgesi'nde her bir üreticinin özenle yetiştir-

diği ve Ege mutfağına damgasını vuran yöresel malzemeler Barbun Alaçatı'da farklı ve modern gastronomik metodlar ile birleşiyor. Kemal Demirasal’ın kendi doğasını araştırıp kendi tabak kompozisyonlarını oluşturduğu Barbun’da doğaya uzak kalan ruhlar, yabani baharatlarla birleşen yenilebilir çiçek hatta toprak ile okşanıyor. Barbun Alaçatı’da dünya mutfağında öne çıkan havyar, deniztarağı, trüf, foie-gras gibi ünlü lezzetler; ham malzemenin tadını bozmadan klasik ve yerel tatlar ile harmanlanarak yeniden yorumlanıyor, ayrı bir lezzet formuna bürünüyor. Barbun Alaçatı'nın her ne kadar yalın ve sade bir dekorasyonu olsa da, yaşayan menüsü hem görsel hem de tatsal olarak misafirlerini şaşırtıyor. Birbirinden lezzetli yemekler, doğadan gelen lezzetler eşliğinde, eşsiz bir sunum ve kompozisyonla karşınıza çıkıyor. Barbun Alaçatı kah tasarımsal objeler kah doğadaki orijinal formlarında sunduğu bu naif ve benzersiz lezzetlerle görsel olarak da misafirlerini şımartıyor.

Barbun Alaçatı'da Akşam Yemekleri İyi bir akşam yemeğinin deneyim olması gerektiğine inanan Barbun Alaçatı, görsel, duyusal ve tat olarak misafirlerinin tüm duyularına hitap ediyor. Özel yemek odalarında hem Barbun Alaçatı şefleri ile ince detaylara inebilir hem de kendi misafirlerinizi bu benzersiz deneyime ortak edebilirsiniz. Hi-Tech Ağustos’12

78


Firma

Unilever Food Solutions, Tasarruf Etmenin Yollarını İş Ortaklarıyla Paylaştı Türkiye’de ev dışında her 2 işletmeden 1’inin tercihi olan Unilever Food Solutions, bu yıl ‘Sokakları İstila’ etkinliğinde, ev dışı gıda sektörünün gelişimini desteklemek ve sürdürülebilirlik konusunda bilinç oluşturmak amacıyla, 2 bin 500 iş ortağına ‘Sürdürülebilir Yaşam Planı’nı anlattı.

79

Hi-Tech Ağustos’12


Firma Restoran Araştırması’ndan Çıkan Sonuçlar Türkiye genelinde yapılan ziyaretlerle, Unilever Food Solutions ürünleri kullanımının ev dışı tüketim noktalarında sürdürülebilir yaşama sağladığı katkı aktarıldı. Unilever Food Solutions marka portföyünün temsilcilerinden Knorr’un 2012 yılı içinde yaptığı ‘Restoran Araştırması’ sonuçları paylaşıldı. Buna göre, ev dışı tüketim noktalarında Knorr ürünlerinin kullanımı sayesinde: • 1 yılda 164 olimpik yüzme havuzu kadar su kurtarılıyor. • Yaklaşık 100 bin ailenin yıllık doğalgaz tüketimi kadar doğalgaz tasarruf ediliyor. • Ülke ekonomisinde yılda 1,7 Milyar TL tasarruf edilmesi sağlanıyor. Ayrıca, Lipton ‘Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi’yle Türkiye’de çay alımı yaptığı 15 bin’den fazla çiftçiyi çay ekimi ve hasadı konusunda bilinçlendirerek, tarım uygulamalarını geliştirmeyi ve ekolojik dengeyi koruyacak uygulamaları yaygınlaştırmayı hedeflerken; Calve ise % 16 daha az folyo içeren doğa dostu paketlerini müşterileriyle buluşturdu.

Hedef: “Ev dışı gıda sektörünün referans merkezi olmak”

Ev dışı gıda sektörünün lider şirketi Unilever Food Solutions, 2007 yılından beri dünya çapında başarıyla devam ettirdiği ‘Sokakları İstila” etkinliğini, Türkiye’de 12 Temmuz’da gerçekleştirdi. Bu yıl ‘Sürdürülebilir Yaşam’ konseptiyle, iş ortaklarıyla kendi ortamlarında bir araya gelmenin amaçlandığı etkinliğe; üretim, satış, pazarlama, insan kaynakları ve finans başta olmak üzere şirketin tüm departmanlarından çalışanlar ve yöneticiler katıldı. 74 ülkede şefler ve gıda tedarikçisi şirketlerle yakın işbirliği içinde olan Unilever Food Solutions, ‘Geleneksel Sokakları İstila Günü’nde, tüm çalışanlarıyla sahaya inerek iş ortaklarıyla buluşurken, bu yıl sürdürülebilirlik felsefesini müşterileriyle paylaştı. Unilever Food Solutions Türkiye’nin 500 çalışan ve iş ortağının sokakları istila ettiği etkinlik kapsamında, Türkiye’de yaklaşık 2.500 Unilever Food Solutions müşterisi ve iş ortağına ulaşıldı. İstanbul’dan Trabzon’a, Antalya’dan Gaziantep’e 30’un üzerindeki şehirde Unilever Food Solutions müşterileri ve iş ortakları ile bir araya gelinerek, daha iyi bir dünya için Unilever Food Solutions’ın planları, Knorr, Calve ve Lipton markalarıyla bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar anlatıldı. Unilever Food Solutions ürünlerinin kullanımı ev dışı tüketim noktalarında sürdürülebilir yaşama katkı sağlıyor.

‘Sokakları İstila’ etkinliğinde iş ortaklarıyla buluşmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Unilever Food Solutions Türkiye, Orta Asya, Kafkasya ve İran Genel Müdürü Önder Arsan, “Türkiye, ev dışı gıda sektöründe gelişen ve büyüyen bir pazar. Unilever Food Solutions Türkiye olarak, global yapı içinde en hızlı büyüyen ülkeyiz ve bu bizim için büyük önem taşıyor. Türkiye’de ev dışında her 2 noktadan 1’inin tercihi olurken, daha yaşanabilir bir dünya için Sürdürülebilir Yaşam Planımız doğrultusunda iş ortaklarımızı bilinçlendirmek için yoğun çaba içersindeyiz” dedi. Önder Arsan açıklamasının devamında, “Sokakları İstila etkinliğimizde olduğu gibi yaptığımız saha gezilerinde de profesyonellere endüstriyel mutfaklarda sürdürülebilir yaşam adına alınması gereken aksiyonları hatırlatıyoruz. Müşterilerimizi, mutfaklarında sadece hız değil, su, enerji ve hammadde tasarrufu da sağlayan ürünlerimizle gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakma tutkusunu paylaşmaya davet ediyoruz. Ev dışı gıda tüketim noktalarında profesyonellerin çözüm ortağı olurken, mutfakta en iyiyi yakalamak adına büyük bir tutkuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyerek görüşlerini belirtti. Türkiye’de Knorr, Lipton, Carte d’Or, Calve, Sana ve Becel’i bünyesinde bulunduran Unilever Food Solutions, sunduğu profesyonel malzemeler ile yoğun rekabet ortamında, müşterilerini ve onların misafirlerini anlayarak, ev dışı gıda sektörünün referans merkezi olmayı hedefliyor. Unilever Food Solutions, ‘her gün ilham kaynağınız’ parolasıyla mutfak ve beslenme konularında iş ortaklarına ilham kaynağı olmaya devam etmek üzere müşterilerinin ihtiyaçlarını dikkate alarak çalışmalarını sürdürüyor. Hi-Tech Ağustos’12

80


Turizm

& Otelcilik

Park Şamdan’a Yeni Bir Bakış 28 yıldır bir İstanbul klasiği haline gelen Rixos Pera İstanbul’un muhteşem manzaralı terasından keyif dolu bir ayrıcalık. İstanbul’un en güzide, en özel restoranı olan Park Şamdan’da yemek yemek her zaman bir ayrıcalık olmuştur. 28 yıldır bir İstanbul klasiği haline gelen bu keyif dolu ayrıcalık, şimdi Rixos Pera İstanbul’un muhteşem manzaralı terasından merhaba diyor.

Panoramik Haliç Manzarasına Karşı İncelikli bir konfor ve lüks anlayışıyla hizmet veren Park Şamdan, Rixos Pera İstanbul’un terasında Türk ve Dünya mutfaklarından oluşan zengin ve leziz menüsünü Pera’nın tarihi dokusu ve büyüleyici panoramik Haliç manzarasına karşı sunuyor.

81

Hi-Tech Ağustos’12

Yeni Tatlar Modernin klasiği olan bu zamansız restaurant&bar şehrin coşkusunu, dinamizmini ve zengin kültürünü öğlen ve akşam yemeklerinizde gözler önüne seriyor. İş dünyası ve cemiyet hayatının favori mekânı Park Şamdan Pera’nın menüsüne ilave ettiği yeni tatlar, keşfetmeyi sevenler için ideal. Park Şamdan denilince olmazsa olmazlardan biri de müzik. Yemek öncesi ya da sonrası geniş müzik arşivinden çaldığı şarkılar ile bar keyfinizi devam ettiren mekân; misafirlerinize, sevdiklerinize ve size iyi vakit geçirme zamanını sağlıyor. Büyüleyici manzara, keyifli kaçış, lezzetli yemek, özenli servis, en eski ama en yeni adres Park Şamdan Pera misafirlerini bekliyor.



Gündem

83

Hi-Tech Ağustos’12


Gündem

2012 yılı Temmuz ayı uçak ve yolcu trafikleri açıklandı. Yedi aylık dönem sonunda yolcu sayısı 72 milyonu aşarken Atatürk Havalimanı trafik yoğunluğu bakımından Avrupa yedinciliğine yükseldi. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) temmuz ayı havayolu yolcu ve uçak trafiği istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Türkiye genelindeki havalimanlarından 2012 yılı Temmuz Ayı'nda toplam 14 milyon 831 bin 203 yolcu hizmet aldı. Geçen yılın Temmuz ayına göre yolcu sayısı iç hatlarda yüzde 3,9 artışla 6 milyon 290 bin 603, dış hatlarda ise yüzde 7,2 artışla 8 milyon 540 bin 600 oldu.

Avrupa’da İstanbul 7'nci, Türkiye 5'inci Temmuz Ayı'nda 33 bin 226 uçağın iniş kalkış yaptığı İstanbul Atatürk Havalimanı, Avrupa Havalimanları günlük kalkış trafiği sıralamasında Temmuz Ayı'nda günlük 520 kalkış ortalaması ile 7'nci sıraya yükseldi. Ülkemiz ise Avrupa hava sahasına günde eklediği 82 ilave trafik ile Avrupa hava sahasına trafik ekleyen ülkeler arasında 5'inci oldu.

Artış Sürüyor 2012 Temmuz sonu itibariyle; Türkiye geneli dış hat yolcu sayısı yüzde 10,1 artışla 36 milyon 716 bin 867, iç hat yolcu sayısı yüzde 8,8 artışla 35 milyon 238 bin 816, toplam yolcu sayısı ise direkt transit yolcu dâhil yüzde 9,3 artışla 72 milyon 285 bin 235'e ulaştı. Türkiye genelinde iç hat uçak trafiği, bir önceki yılın Temmuz ayına göre, yüzde 0,6 artışla 58 bin 229, Dış hat uçak trafiği yüzde 4 artışla 57.536, Üst geçiş (owerfilght) uçak trafiği ise 26 bin 179 olarak gerçekleşti. Toplam uçak trafiği ise yüzde 2,3 artışla 141 bin 949 oldu. 2012 Temmuz sonu itibariyle ise; Türkiye Geneli iç hat uçak trafiği yüzde 4 artışla 343 bin 363, dış hat uçak trafiği yüzde 5 artışla 270 bin 85, overflight (üstgeçiş) trafiği 161 bin 920 olurken, toplam uçak trafiği yüzde 3 artışla 775 bin 268 olarak gerçekleşti.

Hi-Tech Ağustos’12

84


Turizm

& Otelcilik

Alaçatı’nın En Yeni Güzeli

Sultan Konak Açıldı Alaçatı’nın en yeni butik oteli Sultan Konak, 2012 yazına damga vurmaya hazırlanıyor. Sandıklardan çıkan hayallerin oya oya işlendiği, her taşı ve köşesine yılların izlerinin kazındığı Alaçatı’nın en yeni butik oteli Sultan Konak, geçmişe teşekkür için hayat bularak, huzurlu ortamında misafirlerini kucaklıyor.

Yedi Kıymetli Taş, Yedi Oda İnsanlarının sıcaklığı, doğasının güzelliği ile öne çıkan Alaçatı’nın en yeni butik oteli Sultan Konak, birbirinden konforlu odaları, keyifli bahçesi, doğal ürünlerin servis edildiği kahvaltısı ve güler güzlü hizmet anlayışıyla 2012 yazına damga vurmaya hazırlanıyor. Otelin biri cumbalı, biri de şömineli olmak üzere toplam yedi odası bulunan bulunuyor. Elmas, Lal, Kehribar, Ametist, Yeşim, Safir ve Yakut adı verilen odaların her biri, isimlerinden esinlenerek, farklı renk ve tarzlarda dekore edildi.

85

Hi-Tech Ağustos’12

Doğallık Ana Konsept Sultan Konak, geçmişin günümüze uyarlanmış yeni dokunuşlarıyla dekore edilmiş alanlarıyla, gündelik yaşamın telaşı ve sıradanlığından uzak keyifli bir atmosferde konuklarını ağırlıyor. Üst düzey hizmet bekleyen ve evindeymiş gibi rahat konaklamayı arzu eden misafirlerinin tüm beklentilerini karşılamayı amaçlayan otelin huzur veren atmosferi ve konforlu odaları, keyifli bir tatil, renkli anılar ve mutluluk vaad ediyor. Alaçatı’nın en yeni butiki oteli olan Sultan Konak’ta doğal, taze ve yöresel ürünlerle yapacağınız kahvaltı, güne mutlu ve enerjik başlamanızı sağlayacak. Rezervasyon sistemi ile çalışan Sultan Konak’da oda fiyatları beklenilen düzeyde.



Gündem E-Ticaretin Yükselen Yıldızı ‘Gıda Sektörü’ Yüzde 17’lik oranı ile e-ticarette en çok işlem hacmine sahip sektörler arasında dördüncü sırada yer alan gıda sektörü, hem gıda perakendecileri hem de bağımsız girişimciler için önemli fırsatlar vaat ediyor.

Rakamlara bakıldığında ABD’ye kıyasla Türkiye’nin henüz emekleme aşamasında olduğunu söyleyen Inveon Yönetici Ortağı Yomi Kastro, bu geride kalma durumunun önemli fırsatlara işaret ettiğini vurguluyor.

Her Yıl Yüzde 50’lik Büyüme İvemesi Türkiye’de her yıl yaklaşık yüzde 50 büyüme hacmine sahip olan e-ticaret sektörü, içinde barındırdığı fırsatlarla her sektörden yatırımcıların ilgisini çekiyor. Yüzde 17’lik oranı ile e-ticarette en çok işlem hacmine sahip sektörler arasında dördüncü sırada yer online gıda sektörü, önemli bir büyüme potansiyeli vaat ediyor. E-ticarete yeni başlayan ya da mevcut sistem veya stratejilerini güçlendirmek isteyen firmalara geniş kapsamlı bir servis modeli sunan Inveon’un Yönetici Ortağı Yomi Kastro, küresel çapta online gıda perakendeciliği sektörünün tahmini büyüklüğünün 23 milyar dolar düzeyinde olduğunu belirterek, “Bu rakamın 9 milyar doları ABD’den ve bir o kadarı da İngiltere’den geliyor. 2014’e kadar sanal market pazarında yüzde 50’lik bir büyüme olacağı tahmin ediliyor. Dünyanın en büyük perakendecilerine bakıldığında, sanal marketin en kuvvetli oyuncusunun geçtiğimiz yılki cirosunun yaklaşık yüzde 4’ünün online kanaldan geldiğini görüyoruz. Türkiye’deki sanal market cirolarında ise bu oran yüzde yarımın bile altında” diye konuştu. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye’nin sanal market penetrasyonunda 1’e 10’luk bir geride kalma durumunun söz konusu olduğunu kaydeden Kastro, “Bu durum, aslında sektörün önemli fırsatlar barındırdığını da gösteriyor. Doğru bir pozisyonlanma ile büyüme vaat eden bu pazarda etkin bir konuma gelinebilir” dedi.

“Kırılma Noktalarını Fark Edenler Kazanacak” Birkaç yıl önce Güney Kore pazarına giren ABD’li bir perakende devinin oldukça yenilikçi bir uygulama sayesinde

87

Hi-Tech Ağustos’12


Gündem mağaza sayısını artırmadan pazar lideri olunabileceğini gösterdiğini söyleyen Kastro, “Şirket, metro istasyonlarına kurduğu, cep telefonundan alışveriş yapmayı sağlayan sanal market uygulaması ile kısa sürede pazar lideri olmayı başardı. Bir takım sektörlerde kırılma noktalarının öneminin farkında olmak gerekiyor. Kırılma noktasından uzak bir dönemdeyseniz, pazarda çok büyük değişiklikler veya sektör liderleri açısından herhangi bir risk söz konusu olmayacaktır. Bu noktada e-ticaretin, tüm perakende sektörü için bir kırılma noktası olduğunu söyleyebiliriz. Buradaki fırsatları doğru değerlendiren, kırılma noktalarını iyi kullanan şirketlerin pazar paylarında önemli değişimler kaçınılmaz olacaktır. Bir iki sene zarfında, sektörde altıncı yedinci sıralardaki şirketlerin birinci olabileceğini ya da üst sıradakilerin aşağılara kayabileceğini söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Bu nedenle kırılma noktalarının farkında olmak, bunları lehinize çevirmek veya liderlik pozisyonunu kuvvetlendirmek büyük önem arz ediyor ” diye konuştu.

Kapıda Ödeme Sistemi Yaygınlaşacak Gerek sanal market gerekse bağımsız girişimler olsun, gıda sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın e-ticaret operasyonunda ‘olmazsa olmaz’ olarak adlandırılabilecek kritik süreçlerin e-ticaret platformu, dijital pazarlama, lojistiğe bağlı stratejiler ve tedarik kuvveti şeklinde sıralandığına dikkat çeken Kastro,

“E-ticaret platformunun ödeme sistemleri ile entegrasyonu büyük önem taşıyor. Promosyon altyapınızı, bonus verebilme, belli gruplara kampanya yapabilme ya da önümüzdeki dönemlerde daha yaygın göreceğimiz kapıda ödeme gibi stratejilerinizi destekler olması gerekiyor. Sektör genelinde kapıda ödeme sisteminin kullanımı çok yaygın olmasa da, gıdaya yönelik operasyonlarda bu sistemin kullanılması neredeyse zorunludur diyebiliriz. Düzgün çalışan, yüksek trafik geldiğinde ayakta kalmayı başarabilen bir e-ticaret altyapınızın olması ve esnek bir şekilde, istediğiniz amaç yönünde bükülebiliyor olması gerekiyor. E-ticaret operasyonların önemli bir kısmının başarısızlığı, lojistiğin yeterince ölçeklenebilir düşünülmemesinden kaynaklanıyor. Bu bağlamda, çok net bir lojistik adaptasyon planına sahip olmak da son derece önemli” dedi. Müşteri ilişkileri operasyonlarında kritik noktanın müşteri kazanmaktan çok, müşteriyi sadık tutmak olduğuna değinen Kastro, “Konvansiyonel mağazacılıkta uygulanan müşteri ilişkileri yönetimi yaklaşımları e-ticaret için yeterli değil. Buradaki sadakati yakalamak için farklı ve yeni uygulamalara ihtiyaç duyuluyor. Bir müşteri, sunulan hizmetten memnun olmasa bile, sadece konum olarak kendisine yakın olduğu için bir mağazayı tercih edebilir. Ancak e-ticarette, mutsuz müşterinin rakip siteye yönelmesi yalnızca birkaç saniye alır ve o müşteri kaybedilmiş sayılır” diye konuştu.

Inveon ve Inventures 2006 yılında kurulan Inveon, web tabanlı özel yazılım çözümleri geliştirmekte; internet girişimlerine teknoloji, strateji ve dijital pazarlama alanlarında danışmanlık hizmetleri vermekte ve ileri teknoloji gerektiren internet girişimlerini hayata geçirmektedir. Yatırım yaptığı internet girişimlerinin artan bir büyüme grafiği göstermesi sonucu Inveon, 2009 yılı itibari ile, teknoloji ve iş geliştirme danışmanlığı sunduğu bu faaliyetlerini, grup şirketlerinden “Inventures” bünyesinde yürütmektedir. Inveon, e-ticarete yeni başlayan ya da mevcut sistem veya stratejilerini güçlendirmek isteyen firmalara geniş kapsamlı bir e-ticaret servis modeli sunuyor. Yazılım Altyapısı ve Tasarım, E-Ticaret Strateji Danışmanlığı ve E-Ticaret Dijital Pazarlama Danışmanlığı, bu kapsamda Inveon tarafından sunulan servisleri arasında yer almaktadır. Özdilek, Hotiç, D'S Damat, 1V1Y.com, Bonvagon, Ykmden.com ve Kipling, Inveon servislerini tercih eden e-ticaret firmalarından sadece birkaçıdır. Etkin girişimciliği destekleme derneği Endeavor tarafından 2008 yılının başarılı girişimci şirketleri arasında gösterilen Inveon, dünyanın en saygın girişimcilik kuruluşu JCI tarafından Türkiye’de 2009 yılının “en başarılı girişimcisi” seçilmiştir. Kuruluşundan bu yana KOSGEB ve teknoloji geliştirme merkezleri tarafından desteklenen Inveon aynı zamanda, TÜBİTAK’ın Ar-Ge konusunda desteklemeye uygun bulduğu kuruluşlar arasında yer alıyor. Hi-Tech Ağustos’12

88




Firma Taze Kutu ile Taze, Hijyenik,

Çevreci ve Pratik Ekmek Sevkiyatı OLMUKSA, ekmek sevkiyatında devrim niteliğindeki inovasyonunu sektörle paylaştı. Fırıncılara, bakkallara, marketlere ve tüketiciye sunduğu yeni Olmuksa Taze Kutu, pide ve ekmek sevkiyatında sıcaklığı ve tazeliği koruyan, hijyenik, çevreci ve pratik bir ambalaj. OLMUKSA’nın uzun süren Ar-Ge çalışmalarıyla geliştirerek fırıncılara, bakkallara, marketlere ve tüketiciye sunduğu yeni Olmuksa Taze Kutu, pide ve ekmek sevkiyatında sıcaklığı ve tazeliği koruyan, hijyenik, çevreci ve pratik bir ambalaj. OLMUKSA, bu inovasyonuyla Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek sektörü genişletirken, Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği’ne de uygun bir çözüm sunuyor. Olmuksa Taze Kutu 2014 yılında hedeflerine ulaştığında 7 milyon dolar yatırım yapılmış olacak. Doğru önlemlerle günde 5 milyon ekmek ürünü israftan kurtulabilir.

1 Ay Sürecinde Yeniden Kullanım 1968 yılından bu yana farklı sektörler için yenilikçi ürünler geliştiren ve oluklu mukavva sektörüne öncülük yapan OLMUKSA , yeni inovasyonu Olmuksa Taze Kutu’yu 18 Temmuz’da Feriye Lokantası’nda gerçekleştirdiği toplantıyla kamuoyuna tanıttı. Ramazan’la birlikte öncelikle pide sevkiyatına uygun olan versiyonu satışa sunulan Olmuksa Taze Kutu’nun Ramazan sonrası ekmek sevkiyatı için üretilen çeşidi de üreticilerin beğenisine sunulacak. Olmuksa Taze Kutu, Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği’nin öngördüğü tüm önlemleri, ayrıcalıklı tasarımı sayesinde pratik bir şekilde bir arada sunuyor. Her bir Olmuksa Taze Kutu, 1 ay boyunca yeniden kullanılıyor, ömrü dolan kutular ise sürdürülebilir yapısıyla geri dönüşüme gidiyor.

91

Hi-Tech Ağustos’12

Günde 5 Milyon Ekmek Ürünü İsraftan Kurtulabilir Ülkemiz genelinde 22 bin, sadece İstanbul'da 3.500 civarında faal fırın bulunuyor. Bu fırınlar her gün 82 milyon adet ekmek üretiyor, ekmeğin yaklaşık % 60'ı bakkal ve marketler aracılığıyla son tüketiciye sunuluyor. Toplamda 77 milyonu ekmeklerin tüketilirken, her gün 5 milyon adet ekmek ürünü ise israf ediliyor. Potansiyel pazarı oldukça büyük olan Olmuksa Taze Kutu, tazeliği daha uzun süre koruma, ürünleri çok korunaklı ve hijyenik bir şekilde taşıma gibi özellikleriyle bu israfın azalmasına katkıda bulanabilir. Olmuksa Taze Kutu, içerisindeki pide veya ekmeğin ortalama 2 saat sıcak, uzun saatler ise taze ve çıtır kalmasını sağlıyor. Olmuksa Taze Kutu, az stok alanına ihtiyaç duyması, kolay kullanımı, ürünü sıcak ve taze tutması, tekrar kullanım imkanı ve ürün için en üst seviyede hijyenik bir ortam sunması gibi ayrıcalıklı özelliklere sahip.

“Türkiye'deki ilk yenilikçi ürünü pazara sunuyoruz” Olmuksa Genel Müdürü Tuğrul Arıkan toplantıda yaptığı konuşmada proje ile ilgili; “Sektör lideri olarak, şirket stratejilerimize paralel bir şekilde, bir yandan müşterilerimize en iyi servisi ve değer sağlayan inovatif çözümleri sunmaya devam ederken, öte yandan oluklu mukavva pazarını büyütmeye odaklanmış durumdayız. Ülkemizin çok önemli bir temel


Firma sayesinde de lojistik alanında verimlilik sunuyor. Üzerindeki geniş alana baskı yapabilme imkanı sayesinde Olmuksa Taze Kutu, fırınlara isim ve logolarını ön plana çıkartma ve markalarına değer katma imkanı sunuyor. Her bir Olmuksa Taze Kutu 1 ay boyunca yeniden kullanılıyor.

OLMUKSA ve Sektörden Genel Bilgiler

besin maddesinin, en hijyenik, modern ve yönetmeliklere uygun koşullarda son tüketicilere ulaştırılmasına hizmet etmenin büyük memnuniyetini yaşıyoruz. Geri dönüşümlü oluşuyla son derece çevreci bir ürün olan Olmuksa Taze Kutu’nun lansmanı, OLMUKSA'nın sürdürülebilirlik, toplum sağlığı, hijyen ve inovasyona yıllardır yaptığı yatırımların bir sonucu. Olmuksa Taze Kutu ile yaşamımızın değişmez bir parçası olan ambalajı, bir diğer olmazsa olmazımız olan ekmek için yepyeni bir forma kavuşturuyoruz ve Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği ile eş zamanlı olarak Türkiye'de ilk kez böyle yenilikçi bir ürünü pazara sunmaktan gurur duyuyoruz” dedi.

Olmuksa Taze Kutu’yla, % 40 Daha Fazla Stoklama Alanı Olmuksa İş Geliştirme Ürün Yöneticisi Hande Kocaman ürün faydalarını anlatan konuşmasında şöyle diyor; “OLMUKSA Taze Kutu’yu sunmadan önce 8 ay boyunca, ürün, kalite, sevkiyat, dağıtım, depolama alanlarından oluşan ciddi bir test sürecinden geçirdik. Ayrıca, 250 fırından oluşan örneklemimiz üzerinde gerçekleştirdiğimiz pazar araştırması ve bunlar arasından 8 fırınla gerçekleştirdiğimiz saha testlerine göre Olmuksa Taze Kutu, tek sıra istifte, mevcut yöntemlere göre %40 daha fazla stoklama alanı yaratıyor. Her zaman istiflenen yerlerinde bıraktığımız kutularımızda bulunan sıcak pideler ise ancak tam 4 saat sonra oda sıcaklığına yani 22 derece sıcaklığa indi.” Bir tanesine 20 adet pide veya 25 adet ekmek giren Olmuksa Taze Kutu dört tarafı kapalı dizaynı ile pide ve ekmeğin hijyenik ve sağlıklı koşullarda taşınmasını sağlıyor. Kullanılan tamamlayıcı malzemeler sayesinde, ambalajın yüzeylerle doğrudan teması kesiliyor, rahat hareket ettirilerek, uzun süre dayanıklılığını koruyor ve bir ay boyunca tekrar kullanılıyor. Tek hareketle kullanıma hazır hale gelen Olmuksa Taze Kutu, katlanabilir olması sayesinde stoklamada ve üst üste istiflenebilirliği

- Sabancı Holding ve International Paper ortak yatırımı olan ve oluklu mukavva sektörüne öncülük yapan OLMUKSA, 1968 yılından bu yana farklı sektörler için yenilikçi ürünler geliştiriyor. - Edirne ve Çorum’da kurulu kâğıt tesislerinin yanı sıra Gebze, İzmir, Adana, Bursa, Çorlu, Çorum, Manisa ve Antalya’daki oluklu mukavva üretimi ve depolama tesisleriyle Türkiye genelinde yayılıma çok uygun. - Şu an OLMUKSA, 90.000 ton kâğıt ve 330.000 ton oluklu mukavva kutu üretim kapasitesine sahip. - Her bir Olmuksa Taze Kutu, 1 ay boyunca yeniden kullanılıyor, ömrü dolan kutular ise sürdürülebilir yapısıyla geri dönüşüme gidiyor. - Türkiye genelinde 22 bin, sadece İstanbul'da 3.500 civarında faal fırın bulunuyor. Bu fırınlar her gün 82 milyon adet ekmek üretiyor. Toplamda 77 milyonu ekmeklerin tüketilirken, her gün 5 milyon adet ekmek ürünü ise israf ediliyor. - Olmuksa Taze Kutu içindeki sıcak pideler ve ekmekler yaklaşık 4 saat sonra oda sıcaklığına iniyor. Bir tanesine 20 adet pide veya 25 adet ekmek giren Olmuksa Taze Kutu dört tarafı kapalı dizaynı ile pide ve ekmeğin hijyenik ve sağlıklı koşullarda taşınmasını sağlıyor. - Üzerindeki geniş alana baskı yapabilme imkanı sayesinde Olmuksa Taze Kutu, fırınlara isim ve logolarını ön plana çıkartma ve markalarına değer katma imkanı sunuyor. Her bir Olmuksa Taze Kutu 1 ay boyunca yeniden kullanılıyor. Olmuksa Taze Kutu 2014 yılında hedeflerine ulaştığında 7 milyon dolar yatırım yapılmış olacak.

Hi-Tech Ağustos’12

92


Firma

Geleneksel Sütlü Tatlılar,

‘Şeftat’ ile Mutfaklarda Tatlıcı Tombak, Sütlü tatlıyı endüstrileştirdi, ayda 500 bin adet satışa ulaştı. Geleneksel sütlü tatlıları modern bakış açısıyla sunan Tatlıcı Tombak, şefin tatlısı Şeftat markasıyla kurumsal satışta sağlam adımlarla ilerliyor. Aylık 500 bin adet tatlı üretimiyle Ulusal Zincir Mağazaların raflarında tüketici ile buluşan Şeftat lezzetlerine catering şirketleri ve restoranlar da yoğun ilgi gösteriyor. Tombak kalitesini rekabetçi fiyatlarla tüketici ile buluşturan Şeftat, kazandibinden sütlaca, profiterolden ekmek kadayıfına sütlü ve şerbetli tatlı çeşitleri ile lezzet tutkunlarının tercihi oluyor.

Geleneksel Tatların Modern Sunumu Geleneksel sütlü tatlıları modern bakış açısıyla tüketiciyle buluşturan Tatlıcı Tombak, daha geniş kitlelere Şeftat markasıyla ulaşıyor. Şefin tatlısı Şeftat markasıyla sütlü tatlıların yanında ekmek kadayıfı, ekler pasta ve kurabiye çeşitleri ile ulusal zincir marketlerin raflarında satışa sunuluyor. Tatlıcı Tombak “Şeftat” markasıyla sütlü tatlıyı endüstrileştirerek geniş kitlelere uygun fiyatlarla ulaştırıyor. Tatlıcı Tombak’ın kurumsal satış markası olan ve ayda 500 bin adet üre-

93

Hi-Tech Ağustos’12

timle sofralardaki yerini alan Şeftat tatlı ve kurabiyeleri, lezzet ve kalitesinden ödün vermiyor. Ev sütlacından profiterole şekerpareden ekmek kadayıfına ve kurabiye çeşitlerine kadar birçok ürünle raflardaki yerini alan Şeftat, sütlü ve şerbetli tatlı arayanların ilk tercihi oluyor.

20 Farklı Çeşit Ürün Sütlü tatlılarda kazandibi, tavukgöğsü, tavuklu kazandibi, ev sütlacı, fırın sütlacı, sakızlı muhallebi, şokosüt, krem karamel, supangle, profiterol, krem şokolanın yanında, şerbetli tatlılarda ekmek kadayıfı, tel kadayıf, şekerpare, kalburabastı, ayrıca aşure, ekler pasta, kurabiye gibi 20 çeşit ürünü bulunan Şeftat markasına ulusal zincir mağazalardan ulaşılabilir, toplu tatlı siparişi için ise genel merkez ile iletişime geçilebilir. Bir Tatlıcı Tombak markası olan ve Uluslararası Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi Standartlarında üretilen Şeftat’ın en özel lezzetleri hakkında bilgi almak için www.seftat.com.tr adresi ziyaret edilebilir.


Firma Urban Coffee, dünyanın en kaliteli kahve çekirdeklerini kişiye özel seçeneklerle ve en taze halleriyle kahve düşkünlerinin hizmetine sunuyor.

Kahve Tutkusu Urban Coffee ile Yayılacak Türk Kahvesi, Cappuccino, Espresso, Latte veya sade… Hangi çeşidi olursa olsun, kokusu bile içen veya içmeyen herkesi etkilemeye yetiyor. Zevkler farklı olsa da hepimizi büyüleyen bir kahve çeşidi mutlaka karşımıza çıkıyor. Arkadaşlarımızla sohbetlerimizde, iş toplantılarımızda, ders çalışırken, dinlenirken neredeyse yaşamımızın pek çok alanında bize eşlik eden bu lezzet, ülkeden ülkeye, kültürden kültüre değişiklik gösteriyor. Köklü kahve geçmişine ve kültürüne sahip Türkiye’de kahve tüketimi her geçen gün artarken Urban Coffee ile kahve tutkunuz artık ulaşabildiklerinizle sınırlı kalmıyor.

Adrese Teslim Kahve Dünyanın ünlü ve özel kahvelerini en taze haliyle bir tıkla size ulaştıran Urban Coffee, aynı zamanda üyelik sistemiyle de hizmet veriyor. Üyelerin her ay seçecekleri bir günde tercih ettikleri kahve adreslerine teslim ediliyor. Üyelerin tek yapması gereken http://www.urbancoffee.com.tr sitesine girerek dünya haritasından seçtikleri bölgeye ait kahvelerin önce çekirdeklerini seçmek ve sonra kavrulma sürelerini belirlemek. Siparişi verilen kahveler gönderim günü kavrulup istenilen kalınlıkta öğütüldükten sonra müşteriye teslim ediliyor. Urban Coffee ile dünyanın birbirinden özel kahveleri istediğiniz kriterlerle ve en taze halleriyle size ulaşıyor.

Hi-Tech Ağustos’12

94


Gündem

Gıda Sektörü IPACK ve GIDA 2012

Worldfood İstanbul’da Buluşuyor 27’nci Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı IPACK 2012 ile GIDA 2012 Worldfood İstanbul Fuarı eş zamanlı olarak sektör profesyonellerin biraraya getirecek. Hayatımızın her anında karşımıza çıkan “Ambalaj” tanımı giderek değişiyor. Gerek üretim aşamasında gerekse son kullanıcıya yönelik ürünlerde ambalaj ve paketlemedeki tasarım ve teknolojiler her gün daha da gelişiyor. Ambalaj sektörünün gıda ürünlerine yönelik tarafı ise daha fazla önem gerektiriyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle son yıllarda AB uyum politikaları ile beraber önemi giderek artan ambalaj ve gıda işleme sektörlerini buluşturacak IPACK 2012 Fuarı “yeniliklerle” 27’nci kez tarafları biraraya getirecek.

6 Eylül’de Kapılarını Açıyor 27’nci Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı IPACK 2012 6–9 Eylül tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi / Cnr Expo’da kapılarını açmaya hazırlanıyor. Fuar, sektördeki gelişmeleri, yenilikleri, fırsatları yerinde görme ve değerlendirme fırsatı verecek. ITE Group Türkiye Ofisi E Uluslararası Fuarcılık (EUF) tarafından düzenlenen fuar, geniş katılımcı profili ile dikkat çekiyor. IPACK Fuarı bu yıl da özellikle gıda ambalajı konusunda

95

Hi-Tech Ağustos’12

dünya ile rekabet edebilecek hale gelen ambalaj ve gıda işleme sektörünün yerli ve yabancı müşterilerle sağladığı iş birliklerine ev sahipliği yapacak. Dünyanın önde gelen uluslararası ticaret fuarları organizatörlerinden olan ITE Group, büyümekte ve gelişmekte olan pazarlarda ambalaj, paketleme ve gıda işleme sektörü fuarları üzerine uzmanlaşmıştır. Azerbaycan, Rusya, Sibirya, Özbekistan ve Kazakistan gibi ülkelerde ambalaj, paketleme ve gıda işleme sektörü fuarlarını başarıyla organize eden ITE Group, PACK markasını ve gücünü İstanbul fuarına da taşıyor.

Worldfood İstanbul ile Eş Zamanlı IPACK, Türkiye’nin en büyük gıda fuarı olan 20’nci GIDA 2012 Worldfood İstanbul ile eş zamanlı olarak gerçekleşecek. Bu durum sektörlerin gelişimi ve yeni pazarlara açılmasında büyük avantajlar sunuyor. Her iki fuarın katılımcı ve ziyaretçileri, potansiyel iş ortaklarıyla geniş bir platformda sektörün durumunu değerlendirme, yenilikleri ve fırsatları paylaş-


Gündem ma, sektörün gündemini belirleme fırsatı bulacaklar. Ambalaj, paketleme ve gıda işleme sektörünü 27 yıldır bir araya getiren IPACK 2012 ve GIDA 2012 Worldfood Fuarları bu yıl da sektörün önde gelen 500’ün üzerinde firmasına ve 1000 markaya ev sahipliği yapmayı planlıyor. Başta Ortadoğu ve Avrupa olmak üzere Balkan ülkelerinden ve Türk Cumhuriyetlerinden profesyonel ziyaretçiler ve alım heyetlerinin ziyaret edeceği fuarlar için yaklaşık 50 bin ziyaretçi hedefleniyor.

40 Bin Metrekare Alanda Çin, Mısır ve Almanya’dan ülke katılımları ile önemli markaların yer aldığı IPACK 2012 Fuarı katılımcı profilinde gıda işleme makineleri, şişe yıkama, dolum ve kolileme makineleri, termoform ve konveyör sistemler, değişik tipte paketleme makineleri, özel paketleme makineleri, hamur işleme makineleri, unlu mamul fırınları, çikolata ve şekerleme üretim makineleri ve ekipmanları başta olmak üzere pek çok ürün grubu yer alıyor. Özelikle tarım, kimya, plastik, gıda, gıda işleme ve yiyecekiçecek endüstrisinin yoğun olarak ziyaret ettiği IPACK 2012, GIDA 2012 Worldfood fuarıyla beraber toplam 40 bin metrekare alanda gerçekleştirilecek. 27’nci Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı IPACK 2012, 6–9 Eylül 2012 tarihleri arasında 4 gün süresince 18 yaşından büyük, ambalaj, paketleme ve gıda işleme konusunda ihtisas sahibi profesyonel ziyaretçilere açık kalacak.

Gıda Sektörünün 20 Yıllık Köklü Buluşma Adresi GIDA 2012 World Food Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı bölgedeki en büyük uluslararası buluşma noktası olarak 20’nci kez gerçekleşecek. Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden gıda sektörünün ihracatına katkı sağlamayı amaçlayan GIDA 2012 Worldfood İstanbul fuarı, katılımcılarına dünyanın dört bir tarafından yeni müşteriler getirecek. Çatısı altında 20’yi aşkın dernek barındıran Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından desteklenen fuarda, gıda sektörünün lider firmaları bir araya gelerek sektörün gücünü yansıtacak. 400 üzerindeki katılımcısı ile Birleşik Gıda (Ülker), Eksper Gıda (Ülker), Çaykur, Konya Şeker (TORKU), Trakya Birlik, Marmarabirlik, Malatya Pazarı, TAT Bakliyat, TAT Makarna, Seyidoğlu, Gülsan Gıda (MEYSU), Aroma, Reis Gıda, Orkide Yağları, Baktat, Bulutoğlu, Gıda (CARGILL), Fettahoğlu, Fora Zeytinleri, Kristal Yağ, Kristal Kola, Keskinoğlu, İdeal Bakliyat, Yonca Gıda, Tunas, Zade Yağlar, Sunar Grup, Yurt Konserve, Özgüllü, Saadet Gıda, Sarıkız, Soyyiğit, Aktar Baharat, Ayca Süt, Fine Food, Güngör Zeytin, Hedefsan, Kamaş Baharat, Kocatepe Kahve, Komas, Oğuz Gıda, Özsarı Bulgur, Shazili Kahve, Sugabe, Tiryaki Agro, Yığıt Dondurma, Buzdağ Su, Çiçek Salamura, Emek Yağ, Felda İffeco, bunlardan bazıları. Bunun yanı sıra İtalya, Amerika, Brezilya, Güney Kore, Yunanistan, Kosova, Bulgaristan, Sırbistan, Singapur, Tayvan, Tay-

land, Mauritius Adası, Çin, Malezya, Bangladeş, Hindistan, Afganistan, İran, Makezya’dan birçok uluslararası firma 20’nci Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarına katılım gösterecek. Sektörün gelişmesinde ve yeni pazarlara açılmasında en önemli rolü üstlenen Gıda Worldfood İstanbul Fuarı, 20 yıldır geniş katılımcı profili ile dikkat çekiyor. Geçtiğimiz yıl 5 salonda yerli yabancı 451 firma ve yaklaşık 1000 marka ile gerçekleştirilen GIDA 2011, 27.785 profesyonel tarafından ziyaret edilerek büyük bir başarıya imza attı. Açılışta konuşan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz: “TGDF olarak destek verdiğimiz Gıda Worldfood İstanbul Fuarı arz ile talebin buluştuğu bir fuardır. Gıda Worldfood fuarı markalarımızın tanınmasında ve sektörümüzün yerel, bölgesel ve küresel pazarlara ulaşmasında etkin bir platform olma niteliğini her geçen yıl arttırarak devam ettiriyor” diyerek fuarın önemini belirtmişti. Dünyanın önde gelen uluslararası ticaret fuarları organizatörlerinden olan ITE Group büyümekte ve gelişmekte olan pazarlarda gıda sektörü fuarları üzerine uzmanlaşmıştır. Azerbaycan, Rusya, Sibirya, Ukrayna, Hindistan ve Kazakistan gibi ülkelerde Gıda fuarlarını başarıyla organize eden ITE Group, Worldfood markasını ve gücünü Gıda İstanbul fuarına da taşıyor. 14 ülkede 200’ü aşkın fuar ve konferans organize eden güçlü ağ yapısına sahip ITE Group’un uluslararası tanıtım gücü ile Gıda Worldfood İstanbul, birçok uluslararası profesyonel ziyaretçiye de ev sahipliği yapacak. E Uluslararası Fuarcılık Bölgesel Fuarlar Direktörü Muharrem Tunca: “Geçtiğimiz yıl Filipinler, Malezya, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri gibi dünyanın değişik bölgelerinden profesyonel alıcılar getirerek yaklaşık 30 ülkeden gelen ziyaretçi ve alım heyetlerine ev sahipliği yaptık. Bu yıl sayıyı 50 ülkeye çıkarmayı hedefliyoruz. Katılımcılarımız Gıda WorldFood İstanbul Fuarında sergileyecekleri yeni ürünlerin ilk tepkilerini fuara gelen binlerce yerli ve yabancı profesyonel ziyaretçilerden alarak ürün geliştirmede avantaj sağlayacaklar” dedi. Gıda WorldFood İstanbul Fuarı ile eşzamanlı olarak düzenlenecek IPACK 27’nci Uluslararası Ambalaj Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı ile INGREDIENTS Türkiye Gıda Katkı Maddeleri Özel Bölümü, sektörün tamamını tek bir çatı altında uluslararası profesyonel ziyaretçilerle biraraya getirecek.

Hi-Tech Ağustos’12

96


Gündem Anadolu Yakası’nın En Büyüklerinden Biri

Shape Club&Blue Harmony Spa Wyndham İstanbul Kalamış Marina’nın, Anadolu Yakası’nın en büyük SPA merkezlerinden biri olma özelliğine sahip ‘Shape Club&Blue Harmony Spa’sı ile tanışmaya hazır mısınız?

‘Shape Club&Blue Harmony Spa’nın birbirinden özel seçenekler ile sunulan ön satışları başladı. Uluslararası ABD’li Wyndham Oteller Grubu’nun İstanbul halkası olan ve Anadolu kıtasındaki eşsiz lokasyonuyla dikkat çeken Wyndham İstanbul Kalamış Marina, Wyndham hizmet kalitesini 3500 metrekare alana konumlandırdığı Shape Club&Blue Harmony ile taçlandırıyor.

Sağlıklı Yaşamın Yeni Adresi Shape Club, hem forma girmek isteyen hem de sağlıklı ve zinde bir yaşam tercih edenlere hitap ediyor. Shape Club’da Cardio&Gym’den kapalı yüzme havuzuna, bisiklet stüdyosundan grup ders, pilates ve Power Plate stüdyolarına kadar birçok seçenek sunuluyor. Shape Club ayrıca TRX Studio, Sağlıklı Spor’ Kontrol Sistemi, VIP Soyunma Odaları, hamam, sauna, buhar odası ve Wyntunes Audio ile de dikkat çekiyor. Shape Club’da özel olarak oluşturulan ‘Fit To WYN Virtual Trainer’ programında özel eğitmenler eşliğinde ideal kilolara ulaşmak, vücudu istenilen forma sokmak mümkün.

Sudan Gelen Sağlık Blue Harmony Spa’ya gelenler dinginlik ve huzur veren özel olarak tasarlanmış bir ortamda ağırlanıyor. Uzakdoğulu ve Türk terapistler tarafından hizmet verilen Blue Harmony Spa’da her biri farklı özelliklerle donatılmış masaj odaları, çiftlere özel hamamlı ve jakuzili masaj odaları, kozmetik bakım ünitesi, buhar &sauna odası ve hamam yer alıyor.

97

Hi-Tech Ağustos’12

Türkiye’nin ilk Çocuk Spa’sı… Türkiye’de bir ilke imza atan Wyndham İstanbul Kalamış Marina’nın ince detaylarla hazırlanmış Blue Harmony Kids Spa’sında belirli yaş gruplarına, özel ürünlerle yapılan masaj ve bakım çeşitleri sunuluyor. Wyndham İstanbul Kalamış Marina’nın çocuklar için hazırladığı yenilikler bunlarla da sınırlı kalmıyor! Otel, çocuklara spor yapma alışkanlığını kazandırmak için onlara özel tasarlanan Shape Kids Club’ı hayata geçiriyor. Shape Kids Club’da çocuklar, yaş gruplarına göre benzersiz donanımlı cardio ekipmanları ve özel grup dersleriyle spor yapma imkanı buluyor. Shape Club&Blue Harmony Spa hakkında detaylı bilgi almak için 0 216 400 00 00 numaralı telefondan bizlere ulaşabilirsiniz.

Wyndham Worldwide Wyndham İstanbul Kalamış Marina, dünyaının en büyük otel şirketi olan ‘Wyndham Worlwide Corporation’nın parçası olarak faaliyet gösteren Wyndham Worldwide Otel Grubu tarafından verilen franchise ile Reisler Group tarafından açılacaktır. Marmara Denizi’nin muhteşem görüntüsü ile beş yıldızlı tesis, İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan seçkin Kalamış Marina’nın tam karşısında yer alıyor. Beş yıldızlı otelde 210 oda, bir kral dairesi, farklı kapasitelerde 18 toplantı salonu, 300 ve 600 kişilik iki balo salonu bulunuyor. 3500 metrekare spa ve fitness merkezinde 10 terapi odası, biri terasta olmak üzere ikisi açık biri kapalı toplamda üç yüzme havuzunun yer alacağı otelde ayrıca üç adet restaurant hizmet verecek.



Firma Duravit’ten Dar Banyolara Akıllı Çözüm:

Happy D.

Serinin yeni ürünü, kavisli kapıya sahip lavabo altı dolapları sunduğu geniş saklama alanı ile dikkat çekiyor. Duravit’in baş harfi D şeklindeki benzersiz tasarıma sahip banyo serisi Happy D., küçük banyolar ve özellikle bayan tuvaletleri için de kusursuz çözümler sunuyor. Sieger Design tarafından Duravit için tasarlanan bu benzersiz klasik-arkaik tasarım; serinin lavaboları, küvetleri, klozetleri, bideleri, banyo mobilyaları ve aksesuarlarının tümünde kullanılabiliyor. 46 cm’lik el yıkama lavaboları için tasarlanan serinin yeni ürünü, kavisli kapıya sahip lavabo altı dolapları sunduğu geniş saklama alanı ile dikkat çekiyor.

Cömert İç Hacim Happy D. mobilya üniteleri, yerden kazandıran boyutlarına rağmen çok cömert bir iç hacmine sahip... Serinin 44 cm enindeki lavabolarla bile kullanılabilen lavabo altı dolapları ve tamamlayıcı banyo mobilyaları bulunuyor. 46 ve 50 cm enindeki lavabolar, her büyüklükteki banyo ve tuvaletlere kolayca uyum sağlıyor. Her biri 176 cm’lik görkemli bir yüksekliğe sahip ve yalnız-

99

Hi-Tech Ağustos’12

ca 36 cm derinlikte olan boy dolabı, 50 cm en ve 18 cm derinlikten başlayan duvar üniteleri, modüler ve bağımsız mobilyalar dar banyolarda yaşam alanını genişletiyor. Çıkartılabilir rafa sahip “raylı saklama üniteleri”, sistematik düzenleme olanağı ve hareketliliği sayesinde de kolay ulaşılabilirlik sağlıyor.

Hareket Özgürlüğü Eni 50 cm’den başlayan, çok zengin bir ayna ve aynalı dolap ürün yelpazesi seriyi tamamlıyor. Mobilyalarda kullanılan Amerikan cevizi, Amerikan kirazı, Macassar, Açık meşe de dahil, gerçek ahşap kaplamalar ve beyaz parlak dekorlar, çok özgün ve davet edici bir atmosfer oluştururken, banyolara ve bayanlar tuvaletlerine konfor ve hareket özgürlüğü de kazandırıyor. Stresli veya hareketli bir günün ardından rahatlamak isteyenler için, hava ve jet sistemlerine ve sakinleştirici renkli ışık modüllerine sahip Happy D.’nin konforlu küvetleri, gerçek mutluluğa kaçış olanağı sunuyor.


Gündem

Kleemann’dan Asansörlerin Tarzını Değiştiren Yeni Tasarımlar Asansör sektörünün güvenilir ve öncü ismi Kleemann, yepyeni tasarımları ile bilinen kalıpların dışına çıkıyor. Dünyaca ünlü Alman markası; fütüristik, modern ve klasik tasarımlarıyla asansör dünyasına farklı bakış açıları getiriyor. Kleemann, Asansörde Sınırları Yeniden Çiziyor Kleemann, eşsiz bir asansör konforu sunan ve estetiğin farklı boyutlarını gözler önüne seren yeni tasarımları ile sınırların ötesine geçiyor. Asansör dünyasında çığır açan tasarımların hedefi, asansör kullanıcılarına farklı algılar sunarken, konfor standartlarıyla birlikte estetik düzeyini de yukarıya taşımak. Kleemann’ın son tasarımları, ünlü otomobil tasarımcısı Andreas Zapatinas’ın imzasını taşıyor. Fütüristik, modern ve klasik olmak üzere 3 ayrı çizgiyi yansıtan tasarımlar, uygulanacak binanın yapısına ve tarzına değişik bir hava katıyor.

Dünyaca Ünlü Tasarımcı Andreas Zapatinas’ın İmzası Dünyanın önde gelen otomobil markaları BMW, Alfa Romeo ve FIAT için tasarladığı modeller ile büyük beğeni kazanan Andreas Zapatinas, Kleemann Design ekibi için asansör kav-

ramını yeniden yorumluyor. Zapatinas’ın tasarımları asansörde yepyeni bir tarz oluşturmakla kalmıyor, fonksiyonelliği de maksimum şekilde kullanıyor. Her asansör kullanıcısının ihtiyaçlarına göre özel çözümler üretiyor. Zapatinas asansöre bakış açısını “Bir binanın içinde hareket eden tek birim olduğu için asansör, benzersiz bir yapıya sahiptir. Asansörün doğasında hareket ve fonksiyonellik vardır. Dolayısıyla asansör, kabin, buton, kapı ve panellerden öte bir şeydir. Ben ve Kleemann ekibi, asansör yolcularına farklı bir deneyim yaşatmak istiyoruz” sözleriyle açıklıyor. Marka, Kleemann Design ve Andreas Zapatinas’ın hayal gücünün ürünü olan son tasarımlarını, 50 farklı ülkede 4 haftada teslim etme vaadi ile sunuyor. Ayrıca bina yapısına ve tipine göre gelişmiş mühendislik olanakları ve kişiselleştirilmiş çözümler de üretiyor. Hi-Tech Ağustos’12

100


Gündem Turistlerin Türkiye’deki Harcamaları Arttı Türkiye, Fransa, Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya’nın yer aldığı Visa Europe Akdeniz Ülkeleri Turizm Raporu açıklandı. Rapor, Türkiye’de en çok harcama yapan turist grubunun İngilizler olduğunu ortaya koydu. Suudi Arabistanlı ve Azeri turistler ise harcamalarını en çok artıran turist grubu oldu. Visa Europe Akdeniz Ülkeleri Turizm Raporu’na göre OcakNisan 2012 tarihleri arasında yabancı turistler Türkiye’de 508 milyon Avro harcadı. Visa kartlarıyla yapılan bu harcamaların bir önceki yılın aynı dönemine göre artışı ise % 14 oldu. Harcamaları geçen yılın aynı dönemine oranla % 3,8 artış gösteren İngiliz turistler, 56,6 milyon Avro ile Türkiye’de en çok harcama yapan turist grubu oldu. İngiliz turistleri sırasıyla Rus (48,4 milyon Avro), Alman (44,1 milyon Avro), Fransız (41,1 milyon Avro) ve Amerikalı (40,4 milyon Avro) turistler izledi Yabancı turistler arasında Türkiye’deki harcamalarını en çok artıranlar ise Suudi Arabistanlılar oldu. Ocak-Nisan 2012 döneminde 13,1 milyon Avro’luk harcama yapan Suudi Arabistanlı turistler bir önceki yıla göre harcamalarını % 69 artırdı. Türkiye’deki harcamalarını en çok artıran diğer turist grupları ise sırasıyla %64 ile Azeriler, % 37,3 ile Ruslar ve % 31,4 artışla İsveçliler oldu. Tablo 1: Türkiye’de en çok harcama yapan ilk 10 yabancı turist grubu

Visa kartlarıyla gerçekleştirilen nakit çekimi 210 milyon Avro ile en çok harcama yapılan kategori olurken, perakende sektörü 164,3 milyon Avro ile ikinci sırada yer aldı. Otel kategorisi ise toplam 61,3 milyon Avro’luk harcamayla üçüncü oldu. Tablo 2: Yabancı Turistlerin Türkiye’de Yaptığı Harcamaların Dağılımı 2011

2012

Kategori

(Ocak-Nisan; €)

(Ocak-Nisan; €)

1-Nakit

181.674.625

210.059.674

Yıllık artış (%)

15,6

2-Perakende

149.622.893

164.314.268

9,81

3-Otel

51.550.485

61.344.768

18,9

4-Seyahat

16.548.837

20.514.198

23,9

5-Eğlence

15.369.422

17.123.041

11,4

Ülke

2011 (Ocak-Nisan; €)

2012 (Ocak-Nisan; €)

1-İngiltere

54.587.674

56.690.450

3,85

6-Muhtelif

7.154.289

8.180.929

14,3

2-Rusya

35.254.942.

48.417.813

37,3

7-Sağlık

7.513.539

9.191.771

22,3

3-Almanya

38.516.521

44.190.364

17,7

8-Süpermarket

6.364.432

6.872.193

7,97

4-Fransa

43.217.842

41.115.848

-4,86

9-Akaryakıt

2.678.440

2.714.748

1,35

5-ABD

37.472.878

40.494.715

8,06

10-Havayolu

1.838.229

2.821.393

53,4

6-Norveç

22.462.187

27.335.492

21,6

7-Japonya

17.154.207

17.151.136

-0,01

8-Azerbaycan

9.037.785

14.826.438

64,04

9-İsveç

10.072.055

13.243.412

31,48

7.797.653

13.184.540

69,08

10-Suudi Arabistan Kaynak:

Yıllık artış (%)

Visa Europe kart verileri

Havayolu Harcamaları % 53,4 Arttı Araştırmaya göre söz konusu dönemde yabancı turistlerin Türkiye’de yaptığı harcamalarda en büyük artış havayolları kategorisinde gerçekleşti. Bu kategoride 2011 yılının aynı

101

döneminde 1,8 milyon Avro tutarında gerçekleşen harcamalar, 2012 yılında % 53,4 artarak, 2,8 milyon Avro’ya ulaştı. Bunu % 23,9’luk artışla 20,5 milyon Avro olan seyahat harcamaları izledi. Yiyecek-içecek kategorisi ise % 49,5 oranıyla yabancı turistlerin Türkiye’de yaptığı harcamalarda en fazla artışı gösteren üçüncü kategori oldu.

Hi-Tech Ağustos’12

Visa Europe Akdeniz Ülkeleri Turizm Raporu, söz konusu altı ülkede tüketicilerin kendi ülkeleri dışında Visa markalı tüm banka kartları, kredi kartları ve ön ödemeli kartlarla yaptıkları işlemlerin verilerini esas alarak hazırlanıyor. Bu veriler harmanlanarak, altı ülkede tek tek ve genel olarak dört aylık (Ocak-Nisan) döneme ait toplam değerler bulunuyor. Elde edilen bilgiler geçen yılın değerleriyle karşılaştırılarak iki yılın aynı dönemleri arasında ne oranda değişim meydana geldiği belirleniyor. Bu verilerde herhangi bir uyarlama yapılmadan sadece ham işlem verileri kullanılıyor.


Gündem

Milas-Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ni

Securitas Türkiye Koruyor Muğla Milas - Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde yolcuların girişlerinden ve uçuş kapılarına kadar olan güvenliğinden sorumlu olan Türkiye’nin lider güvenlik firması Securitas Türkiye, havalimanında 65’i kadın ve 135’i erkek olmak üzere toplamda 200 personel ile hizmet veriyor. Türkiye’nin lider güvenlik firması Securitas Türkiye, Muğla Milas - Bodrum Havaalimanı bünyesinde Haziran ayında hizmete giren Dış Hatlar Terminali’nin güvenlik hizmetlerini yürütüyor. Muğla Milas - Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde yolcuların girişlerinden ve uçuş kapılarına kadar olan güvenliğinden sorumlu olan Securitas Türkiye, havalimanında 65’i kadın ve 135’i erkek olmak üzere toplamda 200 personel ile hizmet veriyor. Terminal güvenliği, kamuya açık olmaları sebebiyle riskli görev alanları olarak değerlendirilen havalimanlarında birinci güvenlik hattını oluşturuyor. Muğla Milas - Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nin hizmete girişinden önceki hazırlık sürecinde söz konusu bölgede iş gücü olarak yoğun bir taleple karşılaştıklarını belirten Securitas Türkiye Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, çok sayıda aday arasından seçim yaptıklarını dile getirdi. Dahil oldukları her projede güvenlik personelinin eğitimine büyük önem verdiklerine de değinen Kösereisoğlu, “Muğla Milas - Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde hizmet vermeye başla-

madan önce de eğitim konusunda aynı hassasiyeti gösterdik. Havalimanında görevlendirdiğimiz güvenlik personeline 12 Mart 2012 tarihinden başlayarak simülasyon eğitimi hariç toplamda 288 saat eğitim verdik” dedi. Kapalı alanı yaklaşık 100 bin metrekareyi bulan Muğla MilasBodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminal Binası, güvenlik amacıyla 700’den fazla kamera tarafından 7/24 izleniyor. Yılda 5 milyon yolcuyu misafir edecek şekilde tasarlanan ve 100 milyon Euroluk bir yatırım sonucunda inşa edilen Muğla Milas – Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nin, Türkiye ekonomisinin yanı sıra bölge ekonomisine de önemli katkılar sağlaması bekleniyor. 2011’de % 24’lük bir büyüme oranı yakalayan Securitas Türkiye, 76 ilde 9000’e yakın çalışanıyla telekomünikasyondan finansa, havacılıktan madenciliğe, enerji sektöründen endüstriyel tesislere kadar 20 farklı sektörde faaliyet gösteren 400’e yakın kuruluşa hizmet veriyor. Hi-Tech Ağustos’12

102


Turizm

& Otelcilik

Sağlık ve Huzur için Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Modern mimari ve teknolojiyle biraraya getirerek hizmete açan Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi’nde sağlık ve huzur sunuyor. Siz de hala tatilini nerede geçireceğinize karar veremeyenlerdenseniz, Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi’nin size sunduğu rüya tatile kayıtsız kalamayacaksınız. Bedenen ve ruhen dinlenmeniz için; doğanın sunduğu ayrıcalıkları, modern mimari ve teknolojiyle biraraya getirerek hizmete açan Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi’nde sağlık ve huzur sunuyor.

Doğal Kaynaklar ve Teknoloji Birarada Özellikle yoğun geçen kış aylarının yorgunluğunu atmak ve yenilenmiş bir bedene kavuşmak isteyen; Kuzey Ege’nin el değmemiş beldelerinden Güre’de bulunan Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi müşterilerini bekliyor. Doğanın, Güre beldesine bahşettiği doğal kaynakları günümüzün lüks teknolojisiyle biraraya getiren Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi’nde hem vücudunuzu sağlığına kavuşturacak hem de sakin ve huzurlu bir ortamda ruhunuzu din-

103

Hi-Tech Ağustos’12

ginleştirme imkanı sunuyor. Termal turizmin çehresini değiştiren mimari yapısı, yüzde yüz organik besinlerden oluşan mutfağı ve dünyanın sayılı bölgelerinde bulunan oksijeni bol havasıyla Hattuşa’da doğayla içiçe zaman geçirme ayrıcalığı sağlıyor.

Tarihin Kalbinde Koruma altına alınmış Kaz Dağları’nın eteklerinde bulunması sebebiyle, deniz ve dağ turizmini birarada yaşayabilmeniz için tüm şartları sağlayan Hattuşa Thermal&Spa Merkezi etrafında bulunan tarih mekanlarıyla da dikkat çekiyor. Bedeninizi ve ruhunuzu sağlığına kavuşturma vaadinde bulunan tesis yetkilileri; “Kuzey Ege’nin tarihi dokusunu keşfetmek, doğa sporları yapmak, safari turlarına katılmak kısacası bol aktiviteli unutulmaz bir tatil geçirmek istiyorsanız Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi sizler için doğru seçim olacak” görüşünde.



Gündem Karcher’den K 3.200 Basınçlı Yıkama Makinesi

Bahçe, balkon ve teras temizliği için Alman teknolojisi ile üretilen Kärcher K 3.200 basınçlı yıkama makinesi ile keyifle temizlik yaparken; zaman, enerji ve sudan da tasarruf sunuyor. Kärcher K 3.200 basınçlı yıkama makinesi, farklı aksesuar seçenekleriyle, bahçelerdeki her türlü temizlik problemini rahatlıkla çözmek için geliştirildi. Otel, konaklama tesisi ve konut bahçesinde kolayca hizmet veren küçük ama çok güçlü ve fonksiyonel Kärcher K 3.200 basınçlı yıkama makinesi, bahçe mobilyalarına zarar vermeden sadece su ile kullanılabiliyor. Herhangi bir kaynağa bağlı kalmadan sadece temiz su deposundan çekim yaparak çalışan Kärcher K3.200 temizliği hem pratik hem de keyifli bir hale getiriyor. Bahçe ve teraslardaki her türlü temizlik sorunu için ideal olan Kärcher K 3.200 ile sadece bahçe mobilyalarının değil, bahçe duvarlarının ve merdivenlerin detaylarını da kolayca temizleyebilir, iç kısımlara işleyen zor kirlerden de zahmetsizce kurtulabilirsiniz.

Kärcher Basınçlı Yıkama Makinesi ile Sudan da Tasarruf Edin Daha etkin bir temizliğin yanı sıra, ekonomik ve çevreye duyarlı bir ürün olarak geliştirilen Kärcher basınçlı yıkama makineleri, Alman teknolojisi ile kullanıcısına uzun yıllar kullanım garantisi sunuyor. Yapılan araştırmalarda bir bahçe hortumunun (4 bar) saatte yaklaşık 3.500 litre su harcadığı ve buna karşılık bir basınçlı yıkama makinesinin, 150 bar basınç gücüyle saatte yaklaşık olarak sadece 500 litre su harcadığı düşünüldüğünde Kärcher, 1 saatte 3.000 litre su tüke-

105

Hi-Tech Ağustos’12

terek, yüzde 80 oranında su tasarrufu sağlıyor. Temizlik makineleri sektöründe önemli markalarından Kärcher, ürünlerinin tamamını kendi tesislerinde Kärcher üretim teknolojisi ile üretiyor. Kullanım alanı çeşitliliği, zaman, enerji, su tasarrufu sağlaması ve kullanıcı dostu özellikleri ile ön plana çıkan Karcher, basınçlı yıkama makinelerinde dünya liderliğini koruyor. Karcher basınçlı yıkama makineleri, 2011 yılında tüm dünyada 5 milyona yakın ev kullanıcısı tarafından tercih edildi.

KÄRCHER Türkiye Dünyada Almanya, ABD, Brezilya, İtalya, Çin ve Meksika’daki 16 ayrı üretim tesisinde, temizlik ekipmanları konusunda binlerce çeşit ürün imal etmekte olan Kärcher, 500’ün üzerinde Ar-Ge mühendisi ve teknisyenini bünyesinde barındırmakta olup, her yıl cirosunun yaklaşık % 5’ini Ar-Ge faaliyetlerine ayıran son derece yenilikçi bir firma. Dünya temizlik ekipmanları pazarında, gerek toplam pazar payı, gerek ürün çeşitliliği ve gerekse teknolojisi ile lider kabul edilen Kärcher, bugün 50’den fazla ülkede kendi iştirakleriyle kullanıcılara hizmet veriyor. Kärcher Türkiye ise, 2000 yılında faaliyete başlamış olup, bugün tüm Türkiye’de 100’ün üzerinde noktadan kullanıcılara satış ve servis hizmeti sağlıyor. Kärcher, tam 77 yıldır tüm dünyada edindiği tecrübesiyle yaşam alanlarını sağlıklı kılacak hijyenik temizlik çözümleri sunuyor.


Gündem

4 mevsim hizmet veren The Green Park Kartepe Resort&SPA görkemli Samanlı Dağları’nın zirvesinde bir tarafta Sapanca Gölü, diğer yanda İzmit Körfezi manzarası ile İstanbul’a sadece 1 saat uzaklıkta yer alıyor.

Gerçek Doğayı Keyfetmek Ramazan Bayramı’nda Kartepe, doğanın keşfi için vazgeçilmez bir adres. Kartepe’nin eşsiz doğasında kulağınıza gelen su ve kuş sesleriyle etrafınızdaki gerçek doğayı keşfetmek, bir anda kendinizi yeşilin içine saklanmış bulmak mümkün.

Farklı Aktivite Seçenekleri Şehir stresinden, trafiğinden, havasından uzak güzel bir bayram tatili olanakları sunan Kartepe’de ATV turları, Buggy, dağ bisikleti ile muhteşem bir tabiat gezisi yapabilir, paintball, binicilik, safari turları, motorlu yamaç paraşütü, tırmanma duvarı, mini golf gibi aktivitelerle eğlenceli vakitler geçirebilirsiniz. Günün yorgunluğunu ise sizler için tamamen yenilenmiş olan SPA merkezinde atabilirsiniz. Ayrıca gün boyu yapabileceğiniz aktivitelerin devamında akşamlarınızı canlı müzik ile neşeli dakikalara dönüştürebilirsiniz. Hi-Tech Ağustos’12

106


Firma

Anikya İznik Çinileri, Mimar Sinan ile Buluştu Kültürel mirasımızın en önemli unsurlarında olan tarihi İznik Çinileri, Mimar Sinan Camii ve Mimar Sinan Parkı’nda. Başbakan tarafından açılan ve mimari projesi Muharrem Hilmi Şenalp, inşaatı Gürsoy Grup tarafından yapılan Mimar Sinan Cami’sinde, Anikya İznik Çini’nin ürettiği çiniler yer aldı. Anikya tarafından 16. yüzyıl İznik çinisinin geleneksel özellikleri korunarak tamamen elde üretilen İznik çinileri caminin 4 minaresinde, cami sahınının yan galerilerindeki pencere alınlarında, mihrapta ve minberde yer alıyor.

Çini ve Tasarım Her bir minarede 25x60 cm ölçülerinde 16 adet türkuaz çini kullanılmış. Dört minarede toplamda 64 adet özel Ar-Ge çalışması ile bulunan türkuaz renkli çiniden yararlanılmış. Alınlıklarda her biri 28,4x28,4 cm karolajındaki çiniler, sülyen, kobalt, turkuaz ve firuze renkleriyle kuvars altyapı üzerine sıraltı tekniğiyle üretilmiş. Pencere alınlıklarını süsleyen, üstü kemer şeklindeki panolar, biri kırmızı, biri kobalt olacak

107

Hi-Tech Ağustos’12

şekilde rumi deseniyle bezenmiş. Mihrabın köşebendinde yer alan çinilerde ise, kobalt zemin üzerinde lale ve beyaz bahar dalı yer alıyor. Minber korkuluğu ve külahındaki mavi-beyaz çinilerde rumiler dans ederken, minberde ayrıca kufi yazılı çiniler ve firuze üzerine altın işlemeli altıgen çiniler yer alıyor.

Mimar Sinan Camisi Açılış Hediyesi Anikya’dan Mimar Sinan Camisi’nin açılış töreninde, başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo Oldimga ile Irak Ulusal Meclis Başkanı Osama Abdul Aziz AlNujaifi'ni ile, törene katılan başbakan yardımcısı, bakanlar, belediye başkanları, bürokratlar ve caminin mimarı Muharrem Hilmi Şenalp ile cami inşaatını yapan Gürsoy Grup’a verilen hediyeler, Anikya İznik Çini tarafından tasarlandı ve üretildi. Mimar Sinan Cami ve Parkı’nı konu alan çinide cami ve park birlikte minyatürize edildi.



Mekan Türk Kahve Zinciri

GO!SPRESSO Dünyaya Açılıyor... İnşaat, turizm ve enerji alanlarında faaliyet gösteren Rusya’nın Türk sermayeli grup şirketi Costa, GO!SPRESSO adıyla tüm dünyaya yayılacak bir Türk kahve zincirinin temellerini Moskova’da attı.

Türkiye’den Dünyaya İnşaat, turizm ve enerji alanlarında faaliyet gösteren Costa Group, 1 yıl önce Rusya’da temellerini attığı kahve zinciri ile Türkiye’den başlayıp dünyaya yayılmayı planlıyor. Rusya’da inşaat sektöründe rakiplerinin arasından sıyrılarak büyük projelere imza atan ve güven oluşturan Costa, turizm alanındaki çalışmalarına bir yenisini ekledi. Bundan yaklaşık bir yıl önce ünlü bir kahve zincirinde kahve içerken GO!SPRESSO fikrinin ortaya çıktığını söyleyen Costa Group Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Çalgüner, “Format olarak ünlü Starbucks kahve zincirlerinden pek bir farkı olmamakla birlikte, bizim konsepte eklediğimiz yeni şeyler de oldu. Öncelikle kafenin iç dizaynını sadece Starbucks’tan değil, tüm diğer benzeri kafelerden radikal bir şekilde ayırarak daha genç, ferah ve dinamik bir ortam sağlamak istedik” diye konuştu.

Aroması ile Tüketicide Bağımlılık Yapacak Costa’nın renkleri olan beyaz ve kırmızının ağırlıklı olduğu bir ortam hazırladıklarını dile getiren İzzet Çalgüner, “Diğer kafeler gibi loş ve romantik yerine, aydınlık ve canlı bir ortam sağlamayı hedefledik. Sonuçta çok güzel ve çarpıcı bir iç konseptimiz olmuş oldu” dedi. Kahve konusunda başarıyı yakalamak için çok seçici davrandıklarını belirten Çalgüner, “Kahveyi içtikten sonra ağızda kalan aroma sizi aynı yere tekrar getiren en büyük özeliktir. Bu yüzden de dünyadaki tüm kahve karışımları içinden en iyisini bulup bunu tüm GO!SPRESSO’larda kullanılacak şekilde standart hale getirdik” diye konuştu.

Kahve ve Jazz ile Hem Damağa, Hem Kulağa Hitap Ediyor Bu konseptin bir başka farkına dikkat çeken Çalgüner, içeride çalınan müziğin ve tarzının bu kafeye özgün olması için GO!SPRESSO jingle ve cd’leri hazırladıklarından bahsetti. Çalgüner, Nu-Jazz tarzında hazırlanmış GO!SPRESSO albümlerini, beğenen müşterilere aynı zamanda sattıklarını aktardı.

Türkiye’de İlki Bu Yıl Açılacak,

109

Hi-Tech Ağustos’12

GO!SPRESSO’nun beğenilmesinin ardından zincir mağazalar açmaya karar veren Costa Group, başta İstanbul olmak üzere Dubai, Miami, New York ve Milano’da yer arıyor. 2013’de Sayı 15’e Çıkacak İlk noktayı 6 ay önce Moskova’da inşaatını yaptıkları bir AVM’de deneme amaçlı açtıktan sonra, gelen talep bu zinciri geliştirmeye karar verdiklerini ifade eden İzzet Çalgüner, “Bu tip bir kafe zincirinin uluslararası olması markaya olan güvenini artırdığı için biz de bu projeyi Rusya ile sınırlandırmayıp uluslar arası hale getirme kararı aldık. Bu yüzden Dubai, Miami, New York, Milano ve İstanbul’da birer şube açmak için yer arıyoruz. Yıl sonuna kadar Miami ve Dubai şubeleri açılmış olur ve bununla beraber Rusya’da da 4 adet daha yeni noktayı açmış oluruz diye düşünüyorum. 2013 başında 7 noktada servis veriyor olacağız. İstanbul’ da doğru bir lokasyon bulursak bu yıl sonuna kadar İstanbul’daki ilk GO!SPRESSO’yu da açarak sekiz nokta ile bu yılı kapatmak istiyoruz. 2013 hedefimiz ise toplamda 15 noktada hizmet vermek olacak” şeklinde konuştu.

Marka Bilinirliği Arttığında Franchise’a Geçilecek Bu işin maliyet ve kazanç kısmından söz eden Çalgüner, her bir mağazanın ortalama 40-50 bin dolar ciro yapmasını planladıklarını, ilk kuruluş masrafının ise aşağı yukarı bir nokta için 300 bin dolar olduğunu belirtti. Belli bir noktaya gelindiğinde franchise sisteminin gündeme gelebileceğini söyleyen Çalgüner, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için hem markanın piyasada yeterince biliniyor olması, hem de GO!SPRESSO’nun franchise alanlara gerekli servisi verebilecek alt yapıya sahip olması gerekiyor. Bu nedenle bu iş için şu an acele etmiyoruz. Yeterli sayıya ve bilinirliğe ulaşıldığında bu sisteme geçebiliriz.”



Gündem

Televizyonda göz alıcı tasarım Dell XPS 13 Ultrabook; şık ve göz alıcı tasarımı, inanılmaz performansı ve üstün teknolojisi ile beklentilerin çok üstünde bir Ultrabook deneyimi sunuyor Dell, kenardan kenara "çerçevesiz" ekranı, gün boyu süren pil ömrü ve olağanüstü bir kullanıcı deneyimi sağlayan yenilikçi teknolojisiyle dünyanın en kompakt 13,3 inçlik Ultrabook’u olan XPS 13’ü tanıttı. 1,356 kg'dan başlayan ağırlığı ve 0,63 cm olan inceliği ile Dell XPS 13 Rapid Start ve Smart Connect gibi en yeni Intel teknolojilerini üstün performans ve şık tasarım ile kusursuzca birleştiriyor. Dell'in portföyündeki en yeni ve en yüksek mobiliteye sahip dizüstü bilgisayar olan Dell XPS 13, Dell'in tüketici dizüstü bilgisayar satışlarının yüzde 20'sine ulaşan ve geliri geçtiğimiz yıldan bu yana %207 artan XPS markasının da en yeni üyesidir. XPS 13, hareket halindeki kullanıcıların aradığı ikinci kuşak Intel core i işlemciler, Intel HD 3000 grafik kartı ve üstün görüntü deneyimi sağlayan parlak, yüksek çözünürlüklü 300 nit WLED ekran gibi tüm özellikleri her yere gidebilen şık tasarımlı ultra taşınabilir bir cihazda sunuyor.

Hızı dikkat çekiyor Dell Türkiye Tüketici ve KOBI’den sorumlu Ülke Müdürü Önder Börtücen; “XPS 13 dünyadaki en iyi ultrabook’u yaratmaya odaklanmış yoğun bir tasarım ve geliştirme sürecinin en üst noktasını temsil ediyor. Bu ürün hem tüketicilere hem de ticari müşterilerimize yardımcı olmak amacıyla ve kullanıcılarımızın olabilecek her ortamda daha üretken olabilmesi ve bağlantıda kalabilmesi için özel olarak tasarlandı. Kompakt bir gövdeye daha da büyük bir ekran yerleştiren kenardan kenara çerçevesiz monitörden, yenilikçi, hafif ve hoş bir dokunma hissi veren karbon fiber karışımlı gövdeye kadar XPS 13 tavizsiz bir dayanıklılık ve performansa sahip sektör lideri mobil çözümler oluşturma konusundaki kararlılığımızın örneğini ortaya koyuyor” dedi Börtücen sözlerine; "Dell böyle bir ultrabook’un nasıl bir cihaz

111

Hi-Tech Ağustos’12

olacağı hakkında konuşmaya başladığında biz müşterilere yalnızca inanılmaz bir mobiliteyi nasıl sağlayacağımızı değil, aynı zamanda çok daha büyük cihazdan bekleyeceğiniz performans deneyimini de nasıl sağlayacağımızı düşündük. "İdare eder" diyebileceğiniz bir Ultrabook bizim için yeterli değildi. XPS 13'ü geliştirirken bir dizüstü bilgisayarın neler yapabileceğini ve nasıl olması gerektiğini ortaya koymaya ve üstün bir kullanıcı deneyimi yaşatmaya kararlıydık. Ultrabook kullanıcıları güzellik ve pratiklik arasında bir tercihe zorlamaya başladı ve Dell bu işe zaman ayırarak sunduğu ürünün yalnızca çok çekici olmakla kalmayıp aynı zamanda işletmelerin ve eğitim amaçlı kullanıcıların da kritik ihtiyaçlarını karşılayan bir ürün olmasını sağladı. Belki de XPS 13'ü en iyi tanımlayacak söz "ödün vermeyen güzellik" olabilir” diye konuştu.

Şıklığınızla Öne Geçin ve Hiçbir Anı Kaçırmayın Dell XPS 13 ile sunulan ve kullanıcıların Ultrabook deneyimini en üst noktaya taşımaya amaçlayan özelliklerden bazıları; - Sertleştirilmiş Gorilla Glass camı kullanılan kenardan kenara ekran - Çift parmak destekli geniş bir dokunma paneline sahip tam boyutlu ve arkadan aydınlatmalı klavye - 9 saate varan pil ömrü - Tüm bunlar yalnızca 1,356 kg'dan başlayan bir hafiflikte 13,3 inçlik HD ekran 11 inçlik bir ürünün yapısına kolayca sığmakta ve böylece dünyanın en kompakt dizüstü bilgisayarını oluşturmaktadır (diğer 13,3 inçlik dizüstü bilgisayarlar da aynı görüş alanına sahiptir, ancak bunu yüzde 15 daha geniş bir alan kaplayarak yaparlar). Tasarımı daha ileri boyutlara taşıyan eşsiz karbon fiber alaşımlı gövde bir yandan premium bir görsel çekicilik sunarken, diğer yandan alüminyuma göre daha hafif ve daha hoş bir dokunma hissi vermektedir.



Kısa

Kısa Pelit’ten Anne Adaylarına Kutlama Pastaları Özel günlerinde sevdiklerine tatlı sürprizler yapmak isteyenlerin tercihi Pelit, dostlarınızla birlikte ailenizin yeni üyesine lezzetli bir “merhaba” demek için birbirinden eğlenceli, renkli ve lezzetli “Annelik Heyecanı” pastaları sunuyor. 50 yılı aşkın süredir çikolata ve pasta konusunda vazgeçilmez bir isim olan Pelit, yepyeni pastalarıyla “Hayatı Kutlamaya” çağırıyor. Pelit 2012 “Hayatı Kutla” kataloğunda yer alan yeni baby shower ve bebek pastalarından oluşan “Annelik Heyecanı” alternatifleriyle heyecanınızı paylaşıyor. Her biri farklı bir hikaye ile süslenen “Annelik Heyecanı” pastaları; görsel şöleni ve lezzeti bir arada sunuyor. Anne adayları, dostlarıyla birlikte bebek heyecanını Pelit’in lezzetli pastaları ya da eğlenceli görünümüyle de dikkat çeken cupcake ağacıyla kutlayabilir.

Ramazan Pidesinde ‘O-tentic’ Lezzet Belçikalı ekmek, pasta ve çikolata uzmanı Puratos, ekşi hamur bazlı aktif ekmekçilik bileşeni ‘O-tentic’ ile “Ramazan’ın incisi” pide yapımında büyük kolaylık sağlıyor. Ekmekçilik alanında ürettiği yenilikçi ve sağlıklı ürünlerle sektörde farklılaşan Puratos’un, özel aroması ve kendine özgü bileşimiyle ekşi hamuru geleneksel lezzetlerle harmanlayan ‘O-tentic’ ürünü, Ramazan ayında da en lezzetli pidelerin yapımını kolaylaştırıyor. Fermantasyon süresini azaltarak, uzun süre dinlendirilmiş hamur aroması elde etmeye yarayan O-tentic, iç yapısı daha güzel ve doğal tatlarda pide elde etmek için mükemmel bir çözüm sunuyor.

Türkiye, Cami Projesiyle Dünya Mimari Festivali'nde Türkiye 3-5 Ekim tarihleri arasında Singapur'da düzenlenecek olan Dünya Mimari Festivali Gelecek Projeleri final listesinde yer aldı. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci ve ortakları ile Ali Osman Öztürk (A Tasarım Mimarlık) tarafından projelendirilen Yaşamkent Cami, Singapur da 5 incisi düzenlenen Dünya Mimari Festivali (World Architecture Festival, WAF) Geleceğin Projeleri Kültür kategorisinde finallere katılmaya hak kazandı. Dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden biri olan WAF mimari eserler jüri ekibi, 50 ülkeden toplam 500 projenin katılımıyla gerçekleştirilen yarışmada Yaşamkent Camisi ni final listesine taşıdı.

Reklamlara Avrupa’dan Ödül Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Avusturya'daki otobüs giydirme reklamlarına "Taşıma Araçları Medyası Ödülü" verildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Avusturya'daki otobüs giydirme reklamları, ''Taşıma Araçları Medyası Ödülü''ne layık görüldü. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Out of Home Austria şirketi, her ay toplu taşıma araçlarındaki reklamların değerlendirildiği yarışma düzenliyor. Toplu taşıma araçlarına giydirilen reklamlar konusunda uzman 25 reklam ajansının temsilcilerinden oluşan jüri, mayıs ayında, Türkiye'nin tanıtımlarını ''Taşıma Araçları Medyası Ödülü''ne layık gördü.

113

Hi-Tech Ağustos’12



Kısa

Kısa Altınyağ, Sermaye Arttırıyor

Çoook Zamane Acıbadem

Altınyağ'ın büyük ortakları Enver Çevik, Mehmed Nureddin Çevik ve Masum Çevik'in A ve B grubu hisselerdeki rüçhan haklarının tamamını kullanarak bedelli sermaye artırımına iştirak ettikleri sürecin sonunda şirketin hedefi temettü dağıtabilir bir yapıya kavuşturulması. Altınyağ Kombinaları, 27 milyon 639 bin 480 TL'lik sermayesini bedelli sermaye artışı yoluyla 60 milyon TL'ye yükseltiyor. Böylelikle geçmişten gelen kamusal ve finansal borçlarını kapatacak şirket, geçmiş yıl zararlarını ortadan kaldırarak kar payı dağıtabilir bir yapıya kavuşacak. Mali tablolarını daha da güçlendiren Altınyağ'ın büyük ortakları Enver Çevik, Mehmed Nureddin Çevik ve Masum Çevik, A ve B grubu hisselerdeki rüçhan haklarının tamamını kullanarak bedelli sermaye artırımına iştirak etti. Enver Çevik, 1 milyon 869 bin 545 TL tutarındaki A grubu imtiyazlı paylarının rüçhan hakkı tutarı olan 2 milyon 188 bin 877 TL'yi önceden şirkete ödediği ve Ortaklara Borçlar hesabında bulunan 9 milyon 76 bin 403 TL'lik alacağından kullandı. Enver Çevik ayrıca 8 milyon 272 bin 983 TL nominal değerindeki B grubu halka açık paylarının rüçhan hakkı tutarı olan 9 milyon 686 bin 73 TL'yi A grubu paylarının rüçhan hakkı kullanımından sonra şirketten kalan 6 milyon 887 bin 525 TL alacak tutarının sermaye hesabına aktarılması ve kalan 2 milyon 798 bin 528 TL'nin Türkiye Finans Katılım Bankası'nda açılan sermaye katılım hesabına yatırılması ile kullanmış oldu.

Geleneksel kahvehane kültürünün modern adresi Zamane Kahvesi, vazgeçilmez Türk tadı acıbademi, lezzet düşkünlerine sunuyor. Mekansal tasarım özelliklerini geleneksel kültürün yaygın bir öğesi olan ”kahvehane”lerden alan, farklı tarzı ve sunumlarıyla dikkat çeken Zamane Kahvesi, yoğun badem lezzeti ve kokusu ile iştah kabartan Çoook Zamane Acıbadem ile geçmişe lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Çay, kahve veya dondurmalı tatlıların yanında doygun lezzetiyle tercih edilen; badem, yumurta ve şekerin muhteşem uyumu Çoook Zamane Acıbadem, sonbaharda duygularınızı harekete geçirecek. Gün boyu birbirinden farklı ve lezzetli alternatifler sunan Zamane Kahvesi’nin küçük ve büyük boyutlardaki acıbadem alternatifleriyle keyifli sohbetlerinizi tatlandırabilirsiniz.

MHI’nın Yeni Yiyecek ve İçecek Müdürü Bahadır Günday World Travel Awards tarafından 2011 yılında “Avrupa'nın En İyi İş Oteli” seçilen Mövenpick Hotel Istanbul’a Yiyecek ve İçecek Müdürü olarak Bahadır Günday atandı. Çalışma hayatına 1989 yılında İstanbul Şamdan Restoran'da barmen olarak başlayan Günday, 1991'de A.B.D. Florida'da bulunan Royal Caribbean International Miami Cruise şirketine geçti. 2007 yılına kadar sırasıyla, barmen, "Sommelier", garson, şef garson ve "Maître d'hôtel" pozisyonlarında çalışan Bahadır Günday, 2008'de Türkiye'ye dönerek Swissotel Grand Efes İzmir'de Restoran Müdürü ve son olarak 2009 yılında Yiyecek ve İçecek Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. 23 yıllık tecrübesini ve birikimini artık Mövenpick Hotel Istanbul’da hayata geçirecek, evli ve bir çocuk babası Bahadır Günday, İngilizce biliyor.

MHI’nın Yeni Yiyecek ve İçecek Müdürü Bahadır Günday World Travel Awards tarafından 2011 yılında “Avrupa'nın En İyi İş Oteli” seçilen Mövenpick Hotel Istanbul’a Yiyecek ve İçecek Müdürü olarak Bahadır Günday atandı. Çalışma hayatına 1989 yılında İstanbul Şamdan Restoran'da barmen olarak başlayan Günday, 1991'de A.B.D. Florida'da bulunan Royal Caribbean International Miami Cruise şirketine geçti. 2007 yılına kadar sırasıyla, barmen, "Sommelier", garson, şef garson ve "Maître d'hôtel" pozisyonlarında çalışan Bahadır Günday, 2008'de Türkiye'ye dönerek Swissotel Grand Efes İzmir'de Restoran Müdürü ve son olarak 2009 yılında Yiyecek ve İçecek Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. 23 yıllık tecrübesini ve birikimini artık Mövenpick Hotel Istanbul’da hayata geçirecek, evli ve bir çocuk babası Bahadır Günday, İngilizce biliyor.

115

Hi-Tech Ağustos’12




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.