Hi-Tech Dergisi Ekim 2012

Page 1










Editor Dev Ekonomiler Sallanıyor Türkiye'de Sorun Cari Açık Bir ülkenin büyümesini sürdürebilmesi için reel imalat sektörüne sahip olması, ihracat fazlası üretim yapabilmesi, rekabet gücünü arttırması, Ar-Ge, inovasyon yapması ve reel sektörün yurt dışına açılımında destek olması gerekiyor. Türkiye açısından en önemli sorun olan cari açığın kapatılması için dışa açılımlı üretim sanayinin desteklenmesi gerek. Cari açıkta ikinci sorun enerjide dışa bağımlılık. Almanya krizden en az etkilenen ülkelerden biri. Şu an İngiltere’de ciddi sıkıntılar baş gösterdi. Almanya’nın bu olumlu havasının en önemli nedeni markalı imalat sanayisinin çok güçlü olması ve yurtdışına da aynı güçlü markalarını taşıması. Enerjide kendi kaynaklarını tüketmede ve inovasyonda çok ciddi hamleler yapıyor. Yine de dünyanın dev ekonomilerinde durum pek parlak değil… Federal İstatistik Bürosu'nun verilerine göre Almanya ekonomisi bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3 büyüme kaydetti. Birçok ekonomist ülkenin yüzde 0,2 oranında büyümesini bekliyordu. Ancak büyüme verisi ilk çeyrek rakamlarının altında kaldı. Ekonomi ilk çeyrekte yüzde 0,5 büyümüştü. İstatistik Bürosu tarafından yapılan açıklamada, ekonominin tüketici harcamaları ve ithalat-ihracat dengesinden destek bulduğu belirtildi. Alman Hükümeti, büyüme tahminini bu yıl için yüzde 0,7 olarak belirlemişti. Japonya'da büyüme ikinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 1,4 oldu. Japon ekonomisi

ikinci çeyrekte yavaşladı. Japonya, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre, beklentilerin ancak yarısı kadar yüzde 0,3 büyüdü. Büyüme, yıllık bazda ise yüzde 1,4 düzeyinde gerçekleşti. Büyümenin düşük çıkmasında Avrupa'daki kriz, küresel yavaşlama ve iç tüketimdeki artışın sekteye uğraması etkili oldu. IMF, hemen her yerde yaşanan finansal şoklar ve sınırlı politika alanının dünyayı krizin yayılmasına doğru götürdüğü uyarısını yaptı. Uluslararası Para Fonu (IMF) ekonomik krizin yayılması üzerine hazırladığı (Spillover Report) raporda, küresel bazda uygun politikaların geliştirilmediği ve gerekli tedbirlerin alınmadığı takdirde krizin etkisinin diğer bölgelere de yayılabileceği uyarısında bulundu. IMF Raporunda, ''Birbirleriyle yakından ilişkili varlık fiyatları, hemen her yerde yaşanan finansal şoklar, sınırlı politika alanı dünyayı krizin yayılmasına doğru götürüyor'' ifadesi kullanıldı. IMF'nin raporunda Euro Bölgesi, ABD, Çin, Japonya ve İngiltere dahil olmak üzere beş ekonominin dünya ekonomisi üzerindeki etkileri değerlendirildi. Krizin yayılması ile ilgili endişelere yer verilen raporda, Avrupa Bölgesi'nde krizi atlatabilmek konusunda zorluk yaşandığı, ABD'nin mali politikasındaki belirsizliklerin, Çin'de büyüme trendinin tersine dönmesi yönündeki kaygıların da krizin yayılması konusundaki temel endişe kaynaklarında olduğu belirtildi.

Uğur DÜNDAR

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ADINA İMTİYAZ SAHİBİ ve SORUMLU GENEL YAYIN MÜDÜRÜ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL

YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ Prof. Dr. MUHAMMET ARICI Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. MEHMET ALİ ÖZBUDUN T. YÜCEL DEREYAYLA FİKRET ÖZDEMİR

REKLAM KOORDİNATÖRÜ EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr REKLAM MÜDÜRÜ EDA ŞİŞİK eda.sisik@img.com.tr

YAYIN EDİTÖRÜ UĞUR DÜNDAR ugur.dundar@img.com.tr

REKLAM DANIŞMANI SERDAR ÖZCAN serdar.ozcan@img.com.tr

HABER SERVİSİ HÜSEYİN ANIL ANALAN anil.analan@img.com.tr

SANAT YÖNETMENİ ve B.SORUMLUSU İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr

GRAFİK ERDEM MERMER erdem.mermer@img.com.tr

DIŞ İLİŞKİLER YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr MUHASEBE ve FİNANS MÜDÜRÜ MUSTAFA AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr

ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL - TÜRKİYE Tel.:+90.212 454 25 00 Faks:+90.212 454 25 98 web: www.hi-tech.com.tr e-mail: info@img.com.tr İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71

CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No:23 34530 Yenibosna/İSTANBUL +90.212 454 30 00

Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi’nde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yayg›n süreli bir yayın olan Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi ayda bir yayınlanır.


indeks 08 Markalar

Sloganlarıyla Büyüyor

14 Karlılığını

Arttırmayı Sürdürüyor

20 Endüstriyel Mutfakta Akla Gelen İlk Marka

26 Yeni Yatırımıyla

Gözünden: 56 Şefin Kadir Madakbaş

Üretimini Arttırdı

28 Ürün Tazeliğini Geliştirin

38 Sağlıklı Gıda Çözümleri 42 İstanbul’un Kalbinde

66 Fıstık Gibi Proje Meyve Suyu 72 Dünya Üreticileri Toplandı

98 Sultanlara Layık Sofralar

Portatif 82 Taşınabilir Mutfak G. Afrika’da 100 Hedef 2023’te 50 Bin Ton

Yeni Adres

48 Kemer Rusya’da

Potansiyelimiz 88 Termal Avrupalıların 108 Taze Balık Gündeminde

Sezonu Açıldı

Görücüye Çıktı

OKYAY ...................................63

ANFAŞ ....................................87

İSTİKBAL................................13

ÖZTİRYAKİLER......................23

AR MATBAACILIK .................77

KILIÇLAR................................35

PLAST PORT ..........................59

EĞİTİM FUARI ....................107

KRİSTAL ENDÜSTRİ ............2-3

S2000 .....................................AK

ELECTROLUX.........................15

KUZULUK...............................99

SEPLUS ...................................39

ENDER TEKSTİL ..............90-91

LARESSA ...........................Kulak

SİA RİMİNİ .............................69

FIRSAT.COM ........................103

LİDER ÇİKOLATA ..................55

SİLTER ..................................AKİ

GALERİ KRİSTAL.............ÖKİ-1

MEYTEKS ...............................53

TOLKAR ................................4-5

GİGANT ..................................17

MODASLAN ...........................73

TRİPA......................................25

GÜRÇELİK ..............................31

MUDURNU PİLİÇ ....................9

UBM SİNEXPO ......................65

reklam

HELLMANN'S ........................11

indeksi

AKTİF ISI ................................83


Gündem

Markalar Sloganlarıyla Büyüyor Dünyanın önde gelen markaları sloganlarını da markaları ile birlikte tescil ettirerek farkındalık sağlarken, büyümelerini de aralıksız sürdürüyor. Etkili ve doğru sloganlar ile hafızalarımızda yer etmeyi başaran ünlü markalar sloganlarını da marka tescil ile koruma altına alarak kendileri ile özdeşleşen sloganlarını kimseye kaptırmıyorlar.

Slogan Nedir? Slogan, bir kişi, grup veya bir kurumun amaç, araç ve reklamlarını genel olarak tanımlayan bir sözcük veya deyişe verilen isim ya da isimler listesidir. Marka sloganlarının yasal olarak korunabilmesi için marka tescil başvurusu yapılarak Türk Patent Enstitüsü’nün onayının beklenmesi gerekiyor. Sloganlar markayı daha etkileyici, hatırlanabilir ve orijinal kıldıkları için şirketlerin misyon ve vizyonunu ifade etme yetenekleri ile ön planda yer alıyorlar.

Tescilli Slogan Örnekleri Etkileyici ve hedef odaklı sloganlarını tescil ettirerek günümüze kadar gelmeyi başaran markalar, marka değerlerinin artma-

8

Hi-Tech Ekim’12

sında sloganlarının olumlu paylarını da göz ardı etmiyorlar. - 2011 yılın en değerli markası seçilen Coca-Cola “ Hayatın Tadı” sloganını marka tescil ile koruma altına alarak başkasının kullanımına kapıyor. - Unilever ise “ Kirlenmek Güzeldir” sloganını hem genel olarak hem de “ OMO Kirlenmek Güzeldir “ markalarıyla tescil ettirerek, tüketiciye kirlenmenin hayatı öğrenmenin bir yolu olduğu mesajını veriyor. - Mavi Jeans “ Çok Oluyoruz” sloganını marka tescil ile koruma altına alarak gösterdikleri başarılara atıfta bulunuyor. Konu ile ilgili görüşlerini aktaran Acar Patent Genel Koordinatörü Rüştü Gümüş, markalaşmak isteyen her firmanın doğru marka seçimi ile birlikte kendini doğru ifade edecek ve hedef kitleyi etkileyecek bir slogana ihtiyacı olduğunu ve Türkiye’de sloganlarını marka tescil ile koruyan ilk patent ofisi olmaktan gurur duyduklarını söyledi.



Gündem

Lezita’nın 110 Milyon TL’lik

Yeni Tesisini Başbakan Açtı Abalıoğlu Grubu’nun 2006 yılı itibariyle ülkeye kazandırdığı Türkiye’nin en büyük ve modern et entegre tesisi Lezita Fabrikası’nın 110 milyon TL’lik büyük bir yatırım ile en son teknolojiye sahip yenilikçi makine ve ekipmanlarla donattığı yeni tesisinin açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdi. Yeni tesisin açılışı ile birlikte Lezita’nın saatte 12 bin adet olan piliç üretim kapasitesi 24 bin adede, ayda 1.200 ton olan ileri işlenmiş ürün grubu kapasitesi 4.400 tona yükseldi. Lezita’nın hedefi yılı, yüzde 13 büyüme ve 120 bin ton piliç eti satışı ile kapatmak.

En Büyük Modern Entegre Tesis 110 milyon TL’lik toplam yatırımın eseri olan yeni Lezita tesisinin Türkiye ekonomisinin hizmetine kazandırılması vesilesiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde ve Abalıoğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Abalıoğlu’nun ev sahipliğinde ve Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla bir açılış töreni düzenlendi. Başbakan, Türkiye’nin en büyük ve modern Et Entegre Tesisi Lezita Fabrikası’nı ve yeni tesisi ziyaret ederek, Lezita markasının faaliyetleri, üretim koşulları, yenilikçi ürünleri ve gelecek dönem hedefleri hakkında bilgi edindi.

Başbakan’dan Teşekkür Açılış töreninde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan

10

Hi-Tech Ekim’12

şunları söyledi: “Açılışını gerçekleştirdiğimiz Abalıoğlu Lezita Et Entegre tesislerinin gerek İzmirimiz, gerek ülkemiz, gerek gıda sektörümüz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Denizli’de bugün açtığımız Cedide Abalıoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni inşa eden hayırsever Abalıoğlu ailesi bugün de eğitim öğretim için 10 milyon TL katkı sağlayacağının sözünü verdi. Bugüne kadar açtığı üç okulla Abalıoğlu Grubu, Türkiye’ye sosyal sorumlulukta hakikaten örnek teşkil etmiştir. Orhan ve Cedide Abalıoğlu’na şahsım ve ülkem adına teşekkürlerimi sunarım. Bugün burada İzmir Kemalpaşa’da çok büyük bir yatırımın, büyük bir tesisin heyecanını yaşıyoruz. 1969 yılında Denizli’de bir yem fabrikası ile başlayan süreç sonrasında bugün 2200 çalışanı olan onlarca fabrikaya ulaşan Abalıoğlu Grubu’nun yeni tesisinin resmi açılışını yapıyoruz. Tabi burada istihdam var, burada kalite var, burada güvenlik var, burada sağlık var, en yüksek standartlarda burada bir ekmek kapısı var. Sayın Orhan Abalıoğlu ve Grubu’na; Türkiye ekonomisine, istihdama, üretime sağladıkları katkılar sebebiyle ayrıca teşekkür ederim.”



Gündem Ar-Ge’ye, Yenilikçiliğe ve Yatırıma Devam Gıda sektörünün genç ve yenilikçi oyuncusu Lezita markasının Abalıoğlu Grubu’nu, geçtiğimiz yıl ciro bazında yüzde 31’lik bir büyüme ile sektöründe ikinci sıraya yükselttiğini ve Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun listelendiği ISO 500’de 72. sırada yer almasını sağladığını vurgulayan Abalıoğlu Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Baha Abalıoğlu: “Grubumuzun Lezita markası ile gıda sektörüne ilk girdiği yıl olan 2006’da piliç eti pazarından yüzde 3,2 pay alırken, 2011 yılı sonu itibariyle pazar payımızı yüzde 7’nin üzerine çıkarmış bulunuyoruz. Geçen beş yıl içerisinde, Lezita tesisimize, araştırma ve geliştirmeyi destekleyen, gıda güvenliğini gözeten nitelikte miktarı milyon dolarları aşan yatırımlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Miktarı 110 milyon TL’yi bulan yeni Lezita ek tesisimizi de 2012 için belirlediğimiz yüzde 13 büyüme ve 120 bin ton piliç eti satışı hedefimizi gerçekleştirmek üzere hizmete açtık. Yeni tesisimiz ile birlikte gerek piliç gerekse ileri işlenmiş ürün grubunda kapasitemizi iki, iki buçuk katına çıkarmış durumdayız. Tesisimizde devreye aldığımız, hiçbir koruyucu katkı malzemesi kullanmadan ürünlerimizi raf ömrü boyunca taze tutabilen kontiniu gibi yenilikçi sistem ve ekipmanların yanı sıra teknolojik kamera sistemimiz ile tesisimizden tüm Türkiye’ye 24 saat canlı yayın yapıyoruz. Önümüzdeki beş yıl içinde de Lezita’nın sektörün ilk üç markası arasında yer almasını sağlamak için ileri teknoloji ve yenilikçi uygulamalara yatırım yapmaya ve bu yatırımlarımız ile sektörümüzde fark ve üstünlük yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

Rakamlarla Lezita Fabrikası

Teknolojik Sistemler

- Lezita, toplam 100 bin metrekarelik alanı ile Türkiye’nin en büyük, üretimde geliştirilen en son teknolojilere sahip ve en hijyenik et entegre tesislerinden biri. - Lezita’nın 2006’da piliç eti pazarından aldığı pay 3,2 iken, 2011 yılı sonu itibariyle bu oran 7’nin üzerine çıktı. - 2006 yılı piliç eti satışları, beş yılda yüzde 250 artırarak 2011’de 106 bin tona ulaştı. - İleri işlenmiş ürün satışları beş yılda yüzde 670 artarak 2011 yılı sonunda 8 bin 500 tona ulaştı. - Lezita Entegre Et Tesisi’nde son dönemde yapılan 110 milyon TL’lik kapasite artırımları ile saatte 12 bin olan piliç üretim kapasitesi 24 bin adede çıkarıldı. - İleri işlenmiş ürün grubunda ayda 1.200 ton olan kapasite, yaklaşık 2,5 katına çıkarılarak, 4.400 tona yükseldi. - Üç adet yeni ızgara makinesi ile but ızgaradaki kapasite, üç kat artırılarak, 9 tondan 27 tona çıkarıldı. Fileto kapasitesi dört yeni makine ile gün 80 tona yükseltildi. - Lezita kaplama hattında gerçekleştirilen yenilikler ile şu an saatte ortalama 400 kg köfte ve 600 kg kaplamalı son ürün olan kapasiteye, saatte 1.500 kg köfte ve 2.000 kg kaplamalı son ürün üretimi eklendi. - Yeni alınan vemag ve handman makineleri ile Lezita’nın şarküteri dolum hattındaki mevcut dolum kapasitesi iki katına çıkarıldı. - Lezita, birbirinden bağımsız ve paralel toplamda sekiz paketleme hattını yeni ek tesisinde devreye aldı ve her hatta farklı ürün paketlemesi gerçekleştiriliyor. - Lezita’nın 2012 yılı piliç eti hedefi yüzde 13 büyüme ile 120 bin ton. - Lezita’nın işlenmiş ürün grubunda 2013 yılı satış hedefi, 2011 yılına göre iki kat artışla 18.000 ton.

Lezita’da piliç eti üretimi, piliçlerin kesim hattına alınması ile başlıyor. Kesim, temizleme, hızlı soğutma ve parçalama işlemleri hat üzerinde el değmeden gerçekleşiyor. Toplam 3,5 saat

Abalıoğlu Grubu önümüzdeki üç yıllık süreçte ihracat kanalında her yıl en az yüzde 50 oranında büyümeyi hedefliyor.

Tesisten 24 Saat Canlı Yayın Kuruluşundan bu yana kendi faaliyet alanının lider markalarından biri olmak için yatırımlarını aralıksız sürdüren Lezita, geçtiğimiz aylarda sektöründe bir ilke daha imza attı. Lezita Fabrikası Kamera Sistemi sayesinde helal, kaliteli ve hijyenik koşullardaki üretimini, bayileri, çalışanları ve tüm Türkiye’ye sunuyor. Lezita 24 saat canlı yayın sistemi sayesinde www.lezita.com.tr ziyaretçileri, üretim ve kesim hattı görüntülerine tıklayarak, taze piliç eti, ileri işlenmiş ürün üretimi ve kesim operasyonlarını 7 gün 24 saat boyunca takip edebiliyor. Uluslararası alanda geçerliliği bulunan Helal Gıda Kesim Belgesi’ne sahip olan Lezita, hayvan refahına gösterdiği titizliği kesim aşamasında da en üst düzeyde uyguluyor. Lezita üretim tesislerinde piliçlerin tümü uzman veteriner hekimlerin kontrolünde tamamen elle kesiliyor. Lezita’nın son derece şeffaf uygulaması, bayi ve çalışanlar açısından iş takibini kolaylaştırıp, güvenliği artırırken, bu helal kesim şartlarının tümünü eksiksiz olarak yerine getirdiğini de bir kez daha kanıtlıyor.

12

içinde piliç eti 0-4ºC’lere soğutulmuş ve paketlemesi gerçekleşmiş olarak sevk alanına gönderilmiş oluyor. Bu şekilde hem ürünler aynı gün müşterilere ulaştırılabiliyor hem de hızlı soğutma sistemleri sayesinde kaliteli ve uzun raf ömürlü ürünlere sahip olunuyor. Lezita’nın ileri işlem hatlarındaki üretim, etlerin ve baharat karışımının kıyma makinesine beslenmesi ile başlıyor. Baharat karışımı, Türkiye et sektöründe ilk defa dizayn edilmiş olan baharat dozajlama sisteminde otomatik olarak tartılıyor ve bu sayede hataya yer verilmiyor. Emulsifier, silo, ve otomatik dolum sistemleri kullanılarak elde edilen Lezita şarküteri ürünlerinde, tamamen kapalı bir sistem ile üretim gerçekleştiriliyor. Lezita kaplamalı ürün ve köfte hatlarında ise kontiniu sistemi sayesinde üretim el değmeden gerçekleştiriliyor ve ürünler, hiçbir koruyucu katkı malzemesi kullanılmadan raf ömrü boyunca taze tutulabiliyor.

Hi-Tech Ekim’12



Gündem

FRANCHİSE Sistemi

Büyütür mü, Küçültür mü? Dünya’da ve Türkiye’de hızla yayılan Franchise sistemi konusunda “marka bilinirliğini arttırırken, hizmet kalitesini düşürüp zaman içinde markayı büyütmek yerine küçültebiliyor” görüşünü paylaşan çok sayıda uzman var. Türkiye’nin genç iş adamlarından British Time Dil Okullarının kurucusu Mehmet Karataş, merkezi sistemde kalarak, büyümenin ve hizmet kalitesini korumanın tüyolarını açıklıyor ve özellikle eğitimde Franchise Sisteminin kaliteyi düşürdüğüne dikkat çekiyor. Türkiye’de 6, İngiltere’de bir British Time şubesi bulunduğunu söyleyen Mehmet Karataş, hedefinin tüm ülkeye İngilizce öğretmek ve Türkiye’nin tüm illerine hizmet kalitesini taşımak olduğunu belirtiyor. Karataş; bugüne kadar gelen franchise tekliflerini elinin tersiyle ittiğini, dolayısıyla bununda ciddi bir kazanç kaybı olduğunu söylüyor. Karataş, itibarın ve hizmet kalitesinin her şeyden önemli olduğunu, işin; ticaret öncelikli değil, eğitim sevdasıyla yapılması gerektiğini söylüyor. Bir dil okulunun büyümek için kaliteden ödün vermeden, kolay ulaşılabilir, ekonomik ve sürekli olması gerektiğine de değiniyor.

Büyümek için Zoru Seçti Büyümek için kolay ve hızlı yolların başında gelen franchise sistemin yerine, merkeze bağlı, hizmet kalitesinin her noktaya eşit olarak dağıldığı sistemi tercih ettiklerini vurgulayan Mehmet Karataş, bugün dil eğitiminde Türkiye’nin ve dünyanın sayılı merkezlerinden biri olarak kabul edilmelerinin nedenini Merkezi Yönetim modeline bağlıyor. Tüm şubelerinin merkeze bağlı çalıştığını, eğitim ve idari kadrolarının tek merkezden denetlendiğini, tüm kural ve standartların her şubede aynı olduğunu, hizmet içi eğitimlerin sürekli ve düzenli olduğunu, öğretmen kadrolarının dünya normlarında donanıma sahip, uzmanlık eğitimi almış ve kadrolu ekipler olduklarını belirtiyor. Merkezi Yönetim Sistemi’yle, İstanbul dışındaki illere de hizmet vermeye başladıklarına değinen Karataş; oluşturacakları bölge müdürlükleri aracılığı ile de denetim, kontrol ve hizmet bütünlüğü gibi unsurlar konusunda sıkıntı yaşamayacaklarını, bu konuda azimli olmanın eğitime gönül vermenin ve yaptığı işe inanmanın, başarıyı kendiliğinden getireceğine inandıklarını vurguluyor.

14

Hi-Tech Ekim’12

Yeni Dil için Anadili İyi Bilmek Şart Mehmet Karataş, dil becerisinin, birden değil, süreç içerisinde süreklilik içinde geliştiğini, kendi dilini iyi konuşamayan, kendi dilinin yapısını ve gramerini yeterli derecede bilmeyen bir kimsenin başka bir dili sağlıklı bir şekilde öğrenemeyeceğini belirtiyor. Karataş, bunun içinde British Time olarak öncelikle anadilimiz olan Türkçe’nin dil kurallarını ve yapısını öğretmekle işe başlıyoruz. “Yabancı bir dili öğrenmek isteyen kişi önce anadilini çok iyi konuşabilmeli ve kurallarını bilmeli, yoksa kendi dilinin yapısını bilmeyen ve gerektiği gibi hakim olmayan kişi başka bir dili ne kadar uğraşırsa uğraşsın öğrenmesi zordur “ diyor.

Franchise Sistemi’nin Sektöre Zararları Oldu Karataş, farklı yöntemlerle 3 ya da 5 günde İngilizce öğreteceğini vaat eden kişi ve kurumların olduğunu, bu gibi söylemlerin sadece kısa yoldan para kazanmak isteyenlerin hayal satıcılığı yaptığını ve itibar edilmemesi gerektiğini, bu gibi vaatlerle birçok kişinin parasının alınarak kandırıldığını sözlerine ekliyor. Karataş, 1998 senesinden bu güne, bu sektörde hizmet veren dil okullarının özellikle Franchise sistemiyle yaygınlaştığını ama sektöre yarar değil zarar sağladığını da sözlerine ekliyor.

Franchise Yerine Merkezi Yönetim British Time Dil Okullarının Kurucusu ve Yöneticisi Mehmet Karataş, yatırım yaparak markanın kullanım hakkını satın alan kişilerin, yüksek işletme giderleri, uyulması zorunlu standart ve kuralların zamanla dışına çıkmaları, kendi işinin patronu olma sevdasıyla Franchise sistemini katı bulmaları, devir kısıtlaması yaşamaları gibi birçok nedenden dolayı hizmet kalitesinin düştüğünü söylüyor. Artan maliyetler karşısında daha fazla kar elde etmek için daha fazla öğrenciye daha pahalı hizmet vermeye ihtiyaç duyuyor, dolayısıyla vaatlerde bulunuyor ama öğrenci istediği sonucu üç ya da beş günde alamadığında kandırıldığına kanaat getiriyor. Mehmet Karataş, yıllarca sektörü gözlemlediğini ve en iyi büyümenin merkezi yönetimle olacağına inandığını, markayı satmanın kolay, merkezi yönetimle şubeleşmenin zor olduğunu, ama zoru tercih ederek büyüyeceklerini belirtiyor.



Firma COCA-COLA Karlılığını Artırmayı Sürdürüyor

Coca-Cola İçecek, 2012 yarıyıl sonuçlarını açıkladı. Coca-Cola İçecek CEO’su Damian Gammell Konsolide satış hacminin yüzde 11 artarak 395 milyon ünite kasaya ulaştığını, konsolide net satışların 1,9 milyar TL, net karın ise 186 milyon TL olarak gerçekleştiğini belirten CocaCola İçecek CEO’su Damian Gammell, uluslararası operasyonların toplam satış hacmi, net satışlar ve FAVÖK içindeki payının % 32’ye ulaştığını vurguladı.

Bölgenin Güçlü Markası Türkiye, Orta Doğu, Orta Asya ve Pakistan’da 20 fabrika ve 9.000’i aşan çalışanıyla faaliyet gösteren Coca-Cola İçecek’in (CCİ) CEO’su Damian Gammell, CCİ’nin 2012 yarıyıl finansal sonuçlarını değerlendirdi. CCİ’nin bir kez daha güçlü bir performans sergilediğini belirten Gammell, satış gelirlerini artırmaya odaklı yönetimleri ve girdi maliyetlerinin istikrarlı olmasının yanı sıra faaliyet gösterdikleri coğrafyada satış ve pazarlama uygulamalarındaki çabalarının bu başarıyı getiren unsurlar olduğunu açıkladı. Coca-Cola İçecek ilk yarı sonunda konsolide satış hacmini yüzde 11, net satışlarını yüzde 23, FAVÖK’ünü ise yüzde 45 artırarak, satış hacmini 395 milyon ünite kasaya, net satışlarını 1,9 milyar TL’ye, FAVÖK’ünü ise 325 milyon TL’ye ulaştırmayı başardı.

Türkiye ve Uluslararası Operasyonlar Birinci çeyrekteki güçlü baz etkisine rağmen, Türkiye satış

16

Hi-Tech Ekim’12

hacminin ikinci çeyrekte yüzde 4,5 büyüdüğünü belirten Gammell, gazlı içecek ve yerinde tüketim ürünlerindeki güçlü artış sayesinde ünite kasa başına satış gelirinin yüzde 8,6 arttığını söyledi. Uluslararası operasyonların karlı büyümesini sürdürdüğünü vurgulayan Gammell, “Satış hacmi ikinci çeyrekte yüzde 26,5 büyürken, uluslararası operasyonların toplam satış hacmi, net satışlar ve FAVÖK içindeki payı yılın ilk yarısında yüzde 32’ye ulaştı” dedi.

“Doğru Yoldayız” CCİ’nin yıllık beklentilerini gerçekleştirmek üzere doğru yolda olduğunu söyleyen Gammell sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de orta-tek haneli seviyede, uluslararası operasyonlarda ise orta-onlu seviyede olması beklenen satış hacmi artışının, konsolide bazda düşük çift haneli olmasını bekliyoruz. Ayrıca, satış gelirlerindeki büyümenin satış hacmindeki büyümeyi geçmesini beklemekteyiz. 2012 için ilk beklentimiz FAVÖK marjımızın yatay ya da pozitif gelişim göstermesi yönündeyken ikinci çeyrek sonuçlarımız tüm yıl içinde FAVÖK marjı iyileşmesi olacağına işaret ediyor. Bununla beraber, geçen yılın dördüncü çeyreğindeki yüksek faaliyet karı artışının güçlü bir baz etkisi oluşturacağının da farkındayız. 2012’nin geri kalanında da sizlerle iyi sonuçlar paylaşmayı bekliyorum.”



Firma

Ülker'in Genişlemesi

Paketlemeye Dayanıyor Ülker, Bosch Paketleme Sistemleri (eski adıyla Sigpack Systems) ile işbirliği içinde çalışarak en yeni yüksek performanslı paketleme hattını üretim sistemine hızlı ve sorunsuz bir şekilde entegre etmeyi başardı. Türkiye'nin en büyük ve en zengin ürün çeşidine sahip gıda üreticisi olan Ülker, kapasite genişletme konusunda engin bir tecrübeye sahip. Şirket, uzun süredir birlikte çalıştığı iş ortağı olan Bosch Paketleme Sistemleri (eski adıyla Sig pack Systems) ile işbirliği içinde çalışarak en yeni yüksek performanslı paketleme hattını üretim sistemine hızlı ve sorunsuz bir şekilde entegre etmeyi başardı. Çokonat ve Çikolatalı Gofret ürünlerinin ana paketleme faaliyetleri için yeni bir paketleme hattı kurma çabası içine giren Ülker bunun için güvenilir, esnek ve etkili bir çözüme ve güvenebileceği bir tedarikçiye ihtiyaç duyuyordu. Ülker'in olmazsa olmazlarından biri de esneklikti – iki farklı ürün arasında hızlı ve kolay format değişimi sunabilen, adapte edilebilir bir paketleme hattı arıyordu. Bosch'un tam otomatik paketleme teknolojileri bu görev için en uygun seçim olarak kendini gösterdi.

18

Hi-Tech Ekim’12

Bir Güven Geçmişi 20 yıllık profesyonel iş ilişkisi boyunca Bosch Ülker'in çikolata ve bisküvi ürünlerinin büyük kısmı için paketleme hatları sundu. Ülker zaman içinde Bosch uzmanlarının tavsiyelerine, profesyonelliğine, teknik desteğine ve şirketin paketleme hatlarının güvenilirliğine ve hızına büyük bir güven duymaya başladı. Çokonat ve Çikolatalı gofret ürünleri için yeni bir paketleme hattı talep edildiğinde, Bosch sektördeki engin tecrübesi ile Ülker'in yapmakta olduğu iş hakkındaki bilgilerini bir araya getirerek üretim durmalarını ve geçiş sorunlarını asgariye indirecek bir çözüm geliştirdi. Müşterinin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, iki adet yüksek hızlı akışlı paketleme makinesi ile bir tamponlama ünitesini bir araya getiren yeni bir paketleme hattı önerildi.


Firma Sorunsuz ve Hızlı Bosch'un bu kusursuz çözümüyle, ürün kontrolünden ürün dağıtımına ve soğuk yapıştırmalı hassas akışlı paketleme adımına kadar tüm hat boyunca gofretlerin sabit ve kesintisiz şekilde taşındığı bir ürün akışı sunuluyor. Gofretlerin akıcı bir şekilde tam otomatik hatta taşınması sayesinde durma süreleri ciddi oranda azalıyor ve üretim çıktısı artıyor. Bosch teknolojisi, doğrudan soğutma kayışından çalışmaya başlar, gofret dizileri optik olarak kontrol edilir ve hatalı hizalanmış üniteler hattan çıkarılır. Metal detektöründen geçen gofretler, tamamen Ülker'in beklentilerine göre uyarlanmış modüler DAA Toplayıcısına ulaşır. Ürün akışının eşit ve tekdüze hale getirilmesi ve sabit ürün akışının temin edilmesi için, ürünler, en yüksek hijyen standartlarına bağlı kalınarak gondol sepetler tarafından tampona taşınır. Son olarak ise, gofretler tek tek yastık kutuların içinde paketlenir ve makine başına dakikada 750 bar'a varan bir güçle soğuk yapıştırılarak kapatılır.

Hat, dokunmatik ekranlar vasıtasıyla sezgisel olarak işletilebilir. Parametre girişine, arıza ekranına, vardiya istatistiklerine ve hata düzeltme tedbirlerine kolayca erişilebilir. Kolay erişim, diğer ürün çeşidine hızlıca geçiş imkanı sunar. Sistem çoklu vardiya çalışmalarına uygun olması sayesinde çalışma süresini uzatır ve Genel Ekipman Verimliliğini artırır.

Yenilikçiliğe Dayalı bir Gelecek Yakın zaman önce Ülker şirketinde gerçekleştirilen bir atölye çalışmasında, Bosch Paketleme Teknolojisi grup temsilcileri en yeni paketleme fikirlerini ve yenilikleri Ülker yönetimine, teknisyenlerine ve pazarlama uzmanlarına sundu ve gelecekteki ürün geliştirmeleri için fikir alışverişinde bulunuldu. İşbirliğine devam eden bu iki şirket, Ülker'in en beğenilen ürünlerini Türkiye'deki ve dünyanın pek çok ülkesindeki tüketicilerin ayağına götürme yolundaki çabalarına aralıksız devam ediyor.

Hi-Tech Ekim’12

19


Firma

Endüstriyel Mutfakta Akla İlk Gelen Marka “Öztiryakiler” A’dan Z’ye endüstriyel mutfak tasarlayan, üreten ve 105 ülkede kurulumunu yapan sektörün öncü ismi Öztiryakiler, inşaat ve yapı sektörünün de yakından izlediği ve tercih ettiği profesyonel çözüm ortağı olarak, yarım yüzyılı aşkın bir süredir hizmet veriyor.

20

Hi-Tech Ekim’12


Firma

hitap ediyor. Firma, endüstriyel mutfak (pişirme, servis, taşıma, bulaşıkhane, sıcak ve soğuk teşhir üniteleri, bar ekipmanları) ile seyyar sahra ünitelerinin tasarımı, üretimi, eğitiminin verilmesi ve satış sonrası teknik destek hizmetini sağlıyor.

Seçkin Otellerin Tercihi Türkiye’de turizmin yapısal değişiminin ve gelişiminin başladığı 1980’li yıllarda, turizm sektörü için de endüstriyel mutfak cihazları üretmeye başlayan Öztiryakiler, gerek tesislerin inşaatı gerekse tadilatları sırasında, beklentiler doğrultusunda, projeler hazırlıyor. Firma bünyesinde çalışan tecrübeli proje ekibinin tam donanımlı mutfaklar kurduğu yüzlerce başarılı projesi buluuyor. Aman Resort, Baia otel, Crowne Plaza, Divan Otel, Doğuş Grubu, Elit Grubu, Hane Grup, Hilton Grubu, Holiday İnn, Martı İstanbul Hotel, Melas grubu, Novo Otel İbis, Ramada, FourSeason, Rixos, Shangri-La,Sheraton, RadisonSas gibi kaliteli turizm işletmelerinin tercihi olan Öztiryakiler, sadece Türkiye’ye değil 5 kıtada 105 ülkeye özgün endüstriyel mutfak çözümleri üretiyor.

Önem Verilen 34 Firmadan Biri

Türkiye ve Rusya’da bulunan toplam 125 bin metrekarelik üretim tesislerinde 1200 çalışanı ile faaliyet gösteren firmanın Romanya, Almanya, Kazakistan ve Rusya’da, showroom, proje ofisleri, satış ofisleri ve depoları bulunuyor. 7 üretici şirketi, yurt çapında 4 bölge müdürlüğü, 50 bayii, Merkez Satış Sonrası Hizmet Müdürlüğü’ne bağlı Türkiye’de 65, yurtdışında ise geniş satış ve servis ağı ile hizmet veriyor.

Anahtar Teslim Mutfak Projeleri Beklentiler ışığında sürekli gelişen inşaat ve yapı sektörünün sadece Türkiye’deki değil dünyadaki ihtiyaçlarını da analiz eden, anahtar teslim mutfak projelerinde bu tespitleri kullanan Öztiryakiler, 4500’ü aşkın geniş ürün gamı ile her ölçek hotel, restoran, tatil köyü, hastane, belediye, bar, çamaşırhane, pastane, fırın, fast-food, askeri birlikler, üretim tesisleri, arazi-şantiye mutfakları ve ev mutfaklarına kadar pek çok farklı alana

Öztiryakiler yurtdışındaki satışlarını OZTİ “Türk Malı” adı ile yapıyor. Uluslararası pazarda varlığını hissettiren, sektördeki birçok sanayi kuruluşuna öncü olan firmanın bu başarılarının altında dünyanın kabul ettiği standartlara ve teknolojiye sahip olması yatıyor. Ar-Ge ve Ür-Ge süreçlerindeki sürekli iyileştirmelerini bünyesindeki mühendislik ekipleri yanında, üniversitelerle, yurt içi ve yurtdışı özel Ar-Ge kuruluşları ve TÜBİTAK desteği ile projelendirerek sektördeki teknolojik iyileşme alanlarını yakından takip eden firma, 2006 yılında, “10 yılda 10 dünya markası oluşturma” projesi olan Turquality kapsamına alınmış ve bu yıl itibariyle ikinci 5 yıllık dönem onayıverilen 34 firmadan biri olmuştur. Yerli üretimin öncülerinden olan firma, uluslararası pazarda tutturduğu hedeflerle dönem dönem İSO 500 ve İSO ikinci 500 listesinde yer aldı. Endüstriyel mutfak ihtiyacı olan ve yerli üretim ile bu ihtiyacını karşılamak isteyen Türkiye’deki birçok firmanın takibinde olan Öztiryakiler, arazi koşullarında kullanmaya elverişli,(özellikle askeri birlikler ve sivil savunma tarafından tercih edilen) seyyar sahra üniteleri ile yerli üretime yeni ürünler ekleyerek de destek oluyor. Hi-Tech Ekim’12

21


Firma

Tamek Ambalajlarına İki Ödül Birden Tamek, yeni nesil ambalajlarıyla iki ödüle birden layık görüldü. Türkiye’de ketçap, domates suyu, hazır yemek ve meyve suyu üretimi başta olmak üzere onlarca ilke imza atan Tamek, yeni nesil ambalajlarıyla iki ödüle birden layık görüldü. Tamek, Reçel Serisi’nin kavanoz ve etiket tasarımlarıyla, Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda Altın ve Bronz Ödül’ün sahibi oldu.

Başarı Ödülle Taçlandırıldı Tamek, Ambalaj Sanayicileri Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda, Reçel Serisi ile Gıda Ambalajı ve Grafik Tasarım kategorilerinde Altın ve Bronz Ödül’e layık görüldü. 2012 yılında hem gıda hem de içecek kategorilerinde farklılaşan yeni nesil ambalaj tasarımları ile tüketicilerin de beğenisini kazanan Tamek, ambalaj konusundaki başarısını almış olduğu ödüllerle taçlandırdı.

Oya Akman İmzası Tamek’e, Advice Communications Studio’nun tasarladığı Tamek Reçel Serisi etiket tasarımı Altın Ödül’ü getirirken,

22

Hi-Tech Ekim’12

ünlü tasarımcı Oya Akman’ın imzasını taşıyan Tamek Reçel Kavanozu tasarımı ise Bronz Ödül’ü kazandırdı.

Yeni Ürünler Yepyeni Ambalajlarda 2012 yılı içinde vitrine çıkardıkları yeni nesil ambalajlarıyla Tamek marka algısını daha modern bir kimliğe ulaştırdıklarını belirten Tamek Pazarlama Grup Müdürü Cengiz Aksu; “Tamek olarak yenilikçi marka anlayışımızı üretimden tasarıma kadar her alana yayarak, hem raflarda hem de tüketici nezdinde bir adım öne çıkmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu yüzden Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda Altın ve Bronz Ödül’e layık görülmemiz bizim için büyük önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde yepyeni ürünlerimizi, özgün ve çarpıcı tasarıma sahip ambalajlarla tüketicimize sunarak fark oluşturmaya devam edeceğiz” dedi. Türk firmaların yurtiçinde ve yurtdışında üretmiş oldukları ve piyasaya sürdükleri ürünler ile katıldıkları Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nın, WPOWorld Packaging Organization (Dünya Ambalaj Örgütü) tarafından da akredite edilerek yetkinliği tanındı.



Firma

Tukaş Ticari Direktörü Tankut Özcan

Tukaş, "World Food Moscow 2012” Fuarı’nda Tukaş, Rusya’ya olan ihracatını artırmak ve bu pazarda elde edeceği yeni iş potansiyelini değerlendirmek amacıyla 17-20 Eylül 2012 tarihleri arasında düzenlenecek olan "World Food Moscow 2012” Fuarı’na katılıyor. Rusya pazarında etkin olabilmek açısından fuarın önemine dikkat çeken Tukaş Ticari Direktörü Tankut Özcan, “Türkiye'den Rusya'ya yapılan ihracatta tarım sektörünün payı her yıl artıyor. Türkiye’nin taze domates ihracatında son yıllarda Rusya en önemli ülke haline geldi. Geçtiğimiz yıl yaş sebze ve meyve ihracatında en fazla talep gösterilen ürün olan domatesin en çok ihraç edildiği ülke, Rusya oldu. Ülkemiz, son yıllarda Rusya pazarında taze sebze ve meyvenin yanı sıra işlenmiş tarım ürünleriyle de yer almaya başladı. Bu durum, Tukaş’ın da faaliyet gösterdiği tarıma dayalı gıda sektörü için Rusya’yı, Avrupa Birliği ülkelerinden sonra cazip bir pazar haline getiriyor. Taze domateste oldugu gibi domates salçası ihracatında Rusya, öne çıkan ülkeler arasında yer almaya başladı. Tukaş, Rusya´ya ağırlıklı olarak domates salçası ihraç etmektedir. Bu fuarda sağlayacağımız

24

Hi-Tech Ekim’12

yeni bağlantılar ile Rusya’ya yaptığımız ihracatı artırmayı ve bu pazarda domates salçası ile birlikte diğer ürünlerimizle de yer almayı hedefliyoruz” dedi.

Belgeli Kalite 22 Ayrı Ülkede Tukaş, dış pazarda; AB ülkeleri, ABD, Japonya, Avustralya ve Orta Doğu ülkeleri ağırlıklı olmak üzere 22 ülkeye ihracat yapıyor. Yıllara göre değişmekle birlikte, Tukaş’ın toplam satışının %30’unu dış pazar satışları oluşturuyor. Üretimde ISO 22.000 kalite güvence sisteminin yanı sıra uluslararası gıda platformunda geçerli BRC (British Retail Consortium) ve IFS (International Food Standard) belgelerinin bulunması, ihracatta Tukaş’a rekabet avantajı sağlıyor. Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, Tukaş’ın ihracatında en büyük payı oluşturuyor.



Firma

TETRA PAK Yeni Yatırımıyla

Üretimi Arttırdı Tetra Pak, İzmir fabrikasına 25 Milyon Avro’luk yatırım yaptı, üretimi % 20 artırdı. Tetra Pak Türkiye’ye gelişinin 40’ıncı yılını, İzmir’de bulunan fabrikasında gerçekleştirdiği 25 milyon Avro’luk yeni yatırımla kutluyor. Dünyada gıda işleme ve paketleme çözümlerinin önde gelen şirketlerinden Tetra Pak, Türkiye’yi ihracatta bölgesel üs olarak daha önemli bir konuma getirme kararı aldı. Müşterilerine daha yenilikçi ve esnek çözümler sunan ve kapasitesini 6 milyar adede çıkaran Tetra Pak yeni yatırımla birlikte aralarında Tetra Gemina® Aseptik ve Tetra Prisma® Aseptik ürünlerinin de yer aldığı inovatif paketler üretecek.

ambalajların daha kısa sürelerde teslim edilmesini ve Ortadoğu bölgesine de ihraç edilmesini sağlayarak üretim kapasitesini yüzde 20 oranında artıracak. Bu artışın önemli bir bölümü bölgedeki ülkelere ihraç edilecek. Üretime 2013 yılının Ocak ayında başlayacak yeni laminatör, üretim kapasitesini 5 milyar paketten yaklaşık 6 milyar pakete çıkaracak. Yeni yatırım, başta Tetra Prisma® Aseptik, Tetra Gemina® Aseptik ve Tetra Brik® Aseptik Helicap 23 paketler olmak üzere her tür ve boydaki Tetra Pak paketini lamine edebilme özelliğine sahip.

Artış İhracata Yönlendirilecek Dünyanın gıda işleme ve paketleme çözümleri lideri Tetra Pak, Türkiye’deki faaliyetlerini 40 yıldır aralıksız sürdürüyor. Türkiye’ye gelişinin 40’ıncı yılını yeni yatırımlarla kutlayan Tetra Pak, İzmir’de bulunan paketleme malzemesi fabrikasında yeni bir laminatör makinesini hizmete soktu. Yeni VT laminatör, Türkiye ve Kafkaslar’daki müşterilere inovatif

26

Hi-Tech Ekim’12

‘Türkiye’ye 40 Yıl Önce İnandık, İnancımız Sürüyor’ Tetra Pak’ın 40’ıncı yıldönümü dolayısıyla Türkiye’ye gelen ve iş ortaklarıyla bir dizi buluşmalar gerçekleştiren Tetra Pak CEO’su Dennis Jönsson, İzmir Kemalpaşa’daki üretim tesislerinde Tetra Pak Türkiye ve Kafkaslar Genel Müdürü Francis Goodenday ile birlikte bir basın toplantısı düzenle-


Firma yerek şirketin hedeflerini açıkladı. Tetra Pak CEO’su Dennis Jönsson, Tetra Pak’ın Türkiye’ye ilk yatırım yapan uluslararası şirketlerden bir olduğunu belirterek “Türkiye’nin potansiyeline 40 yıl önce güvenerek geldik. Şimdi 40’ıncı yılımızda bu güvenimiz daha da pekişti. Yatırımlarımızı sürdürerek Türkiye pazarında liderlik konumumuzu daha da güçlendirmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin ekonomik gücü bize ilham veriyor” dedi.

Global ve Bölgesel Aktör Tetra Pak CEO’su Dennis Jönsson,Tetra Pak’ın, Türkiye’ye yatırım yapmış en eski uluslar arası şirketlerden birisi olduğunu hatırlatarak “Büyüme yolunda Türkiye’nin inanılmaz yolculuğunu seyretmekten gurur duyuyoruz. Türkiye’nin bugün dünyada en hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer aldığı gerçeğiyle, bu ülkeye ve potansiyeline güveniyoruz. Türk şirketleri, önemli birer global ve bölgesel aktör olmaya başladılar. Bugün, inovatif ürünlerle Türk gıda işleme ve paketleme sektörünün büyümesini desteklemeye her zamankinden daha fazla kendimizi adadık” diye konuştu. Tetra Pak’ın Dr. Ruben Rausing tarafından 1951 yılında İsveç’te kurulduğunu ve bugün tüm dünyada 42 üretim fabrikası, 15 teknik eğitim merkezi, makine montajı için 9 fabrikası ve 11 araştırma geliştirme tesisi bulunduğunu belirten Dennis Jönsson,şöyle konuştu: “Tetra Pak, 2011 yılında tüm dünyada 76 milyar litrenin üzerinde süt, meyve suyu, nektar ve diğer ürünlerin tüketicileri ulaşması için yaklaşık 167 milyar paket üretti. Tetra Pak geri dönüşüm konusunda da dünyanın en önde gelen şirketlerinden biri olarak çalışmalarını yürütmektedir. 2020 yılında, geri dönüşüme yönlendirilen miktarı iki katına çıkaracağız.”

Tetra Pak’tan Yenilikçi Ürünler

denday, 2006 ve 2011 yılları arasında paketli beyaz süt tüketiminin yüzde 6 artış gösterdiğini, aynı dönemde, Türkiye’de açık süt tüketiminin ise yüzde 7 azaldığını belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de kişi başı beyaz süt tüketimi 24 litre iken bunun kişi başı 15 litresi paketli ve işlenmiş beyaz süt olarak tüketilmektedir. Türkiye’de paketli ve işlenmiş süt tüketiminin 2014 yılında 16 litreye çıkması beklenmektedir.Türkiye’de süt tüketiminin yüzde 38’i hala sağlıksız açık sütten oluşmaktadır.Aromalı süt tüketimi, 2006 ve 2011 yılları arasında yüzde 15’lik bir büyüme oranıyla süt ürünleri tüketimi kategorisinde hızlı bir artış yakalamıştır.Türkiye’deki paketli süt tüketiminin yüzde 93’ü UHT iken, geri kalan yüzde 7’si ise pastörizedir. Dünyanın geri kalanında bu oranlar yüzde 45 UHT paketli süt ve yüzde 55 pastörize süttür.Tetra Pak’ın ürettiği ambalajların yüzde 49.30 ’u süt ürünlerinde, yüzde 50.70’i de meyve suyunda kullanılmaktadır.” Türkiye’deki 40 yıllık başarılı ortaklık konusunda yorum yapan Goodenday şunları söyledi: “Müşterilerimizle birlikte büyüyoruz ve hep birlikte Türkiye’de kalite & gıda güvenliğinin sağlanması konusunda hedeflerimize bağlı kalıyoruz. Ticari başarının ötesinde, müşterilerimizle birlikte sağlıklı sütün yaygınlaşmasında da çok önemli adımlar attık.” Bugün ambalajlı sütün tüm süt tüketiminin üçte ikisini temsil ettiğini söyleyen Goodenday, “Okul çağındaki 7 milyon çocuğa ulaşan okul sütü programının sağlıklı beslenmeye katkıda bulunacağı konusunda hiçbir şüphemiz bulunmamaktadır” dedi. Tetra Pak İzmir Fabrikası Tedarik Zinciri Direktörü Selami Ulusoy ise “İzmir fabrikamız Tetra Pak’ın en iyi fabrikalarından bir tanesidir. Kalitesi, yüksek performansı ve düşük atık rakamları ile fabrikamız pek çok ödül aldı. Bu yatırım sayesinde fabrikamız artık yeni kalite ve inovasyon standartları sunuyor” diye konuştu.

Tetra Pak Türkiye ve Kafkaslar Genel Müdürü Francis Goodenday, “Rekabetin giderek arttığı bir dünyada, Tetra Pak olarak müşterilerimize en iyi ürünleri, teknolojiyi ve hizmeti sunma ihtiyacının farkındayız. Bu yatırım ile sürekli büyüyen dinamik pazarda, daha kısa teslimat süreleri, yenilikçi ambalajlar ve yerel tedarik ve desteğin tüm avantajlarını sunmamızı sağlayacak, böylelikle müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayabileceğiz” dedi. Francis Goodenday, Tetra Pak Türkiye, 2011 yılında 3.195 milyar ambalaj tedarik ederek toplamda 1 milyar 785 milyon litre süt, meyve suyu, nektar ile ürünleri için ambalaj malzemesi sağladığını, şirketin 2011 yılında geri dönüşüm oranını yüzde 62’ye yükselttiğini söyledi. Tetra Pak İzmir fabrikasının, yıllık 5 milyar paket üretim kapasitesi ile Türkiye’nin sıvı gıda paketleme gereksiniminin önemli bir kısmını karşılamakta olduğunu belirten Goodenday, İzmir fabrikasında gerçekleştirilen üretimin bir bölümünün aralarında İran, Azerbaycan, Gürcistan, Libya ve Mısır’ında bulunduğu çeşitli ülkelere ihraç edilmekte olduğunu, yeni yatırımla Türkiye’nin yakın bölge ülkelerine ihracatta üs olma özelliğinin daha da güçleneceğini ifade etti. Toplantıda sektörle ilgili değerlendirmelerde de bulunan GooHi-Tech Ekim’12

27


Ürün

& Teknoloji

Modifiye Edilmiş Atmosfer Paketleme ile

Ürün Tazeliğini Geliştirin Modifiye Edilmiş Atmosfer Paketleme ile Ürün Tazeliğini Geliştirin

28

Hi-Tech Ekim’12


Ürün

& Teknoloji

organizmaların yaşaması için gerekli olan pek çok unsuru ortadan kaldırır veya azaltır. Isıyla sterilizasyon veya dondurma gibi diğer gıda koruma yöntemlerine bir alternatif teşkil eder ve gıdaların tadını, kalitesini, dokusunu veya besleyicilik değerlerini etkilemeden ürünün tazelik süresini uzatabilir. Hermetik sızdırmazlık özellikleri sayesinde MAP teknolojilerinin sunduğu tüm avantajların kullanılabilmesini sağlayacak biçimde tasarlanmış paketleme makineleri, koruyucu katkı maddelerinin sayısını azaltır ve ürünün raf ömrünü uzatır. MAP teknolojileriyle birlikte kullanılan bu gelişmiş paketleme makineleri, lojistik üretim ve taşıma ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, pazar taleplerini de karşılar. Tüketicilerin sağlık konusunda giderek daha bilinçli hale geldiği günümüzde, MAP teknolojileri taze gıdaların daha az katkı maddesiyle paketlenebilmesini mümkün kılar. MAP teknolojileri, gıda ürünlerinin sevkiyat sırasında bozulmasını önlemede gıda üreticilerine yardımcı olur ve markanın tazelik konusundaki itibarını geliştirerek müşteri bağımlılığını ve satış potansiyelini artırır. Taze gıdaların bozulma dereceleri farklıdır ve MAP teknolojisinin ardındaki bilim doğru oranda gazın paketleme ortamına karıştırılmasına dayanmaktadır. MAP için en yaygın kullanılan üç gaz ise oksijen (O2), karbon diyoksit (CO2) ve azottur (N2). Bu gazlar kapalı paketleme ortamına verildikleri zaman (örneğin yüksek engelleyici filmle), ambalajın içindeki havayı, gıda bozulmasına neden olan kimyasal tepkimelerin etkisini bozan bir koruyucu gaz karışımı ile değiştirir.

Doğru Karışımı Elde Etmek Optimal sıcaklıklarla birlikte gerçekleştirilen bir doğru paketlemenin gıda bozulmasını yüzde 800'e varan ölçüde geciktirebildiği tahmin edilmektedir. Taze gıdalar "yaşayan" ürünlerdir ve bu nedenle oksijen tüketip karbon diyoksit, su ve ısı salarlar. Sebze ve meyveler söz konusu olduğunda, olgunlaşma sürecinin bir parçası olarak etilen de salınır. Karbon diyoksit pek çok mikro organizmanın gelişmesini önler, oksijen sebzelerin ve meyvelerin nefes almasını sağlar, azot ise gıdalarla tepkimeye girmediği için etkime göstermeyen bir "dolum malzemesi" olarak görev yapar. Doğru gaz karışımının elde edilmesi ve nemin doğru düzenlenmesi, raf ömrünün korunup uzatılmasında kritik öneme sahiptir. Gazların karışımı her uygulamaya ve paketlenmekte olan gıdaya göre değişir. Aşağıdaki tabloda, yaygın tüketilen bazı gıdalara ait yönergeler ve raf ömrünü uzatmak için kullanılan ideal gaz karışımları verilmektedir:

-Gıda

-Gaz Karışımı -Uzatılmış Raf Ömrü

Etler

%70 O2 + %30 CO2

Taze Balık Sert peynir Yumuşak Peynir Meyve ve Sebzeler Pişirilmiş Ekmek Sandviç

%40 CO2 + %30 O2 + %30 N2 %100 CO2 %70 CO2 + %30 N2 %80 N2 + %5 O2 + %15 CO2 %100 CO2 %70 CO2 + %30 N2

2-5 gün

Not: verilen yüzdeler, etin türüne göre değişebilir

Gıda ürünlerini muhafaza etmenin en etkin yollarından biri, ambalaj içindeki çeşitli gaz karışımlarını uygulayan ve düzenleyen modifiye edilmiş atmosfer paketleme (MAP) teknolojilerinin kullanılmasıdır. MAP teknolojileri, paketleme ortamını kontrol altında tutarak, gıda bozulmasına neden olan mikro

3-10 gün 3-10 hafta 8-21 gün 3-8 gün 5-20 gün 2-10 gün Hi-Tech Ekim’12

29


Ürün

& Teknoloji

Taze Etler: Etlerin tazeliğini koruyabilmesi için genellikle yüksek miktarda oksijene ihtiyaç vardır. Giderek artan sayıda perakendeci eti yüksek oksijenli MAP (yüzde 70) ve karbon diyoksit (yüzde 30) oranları ile muhafaza ederek satmasının nedeni budur. Bununla birlikte, farklı et türleri için farklı MAP karışımları gereklidir. Yüksek miktarda yağ içeren etler söz konusu olduğunda, oksijen etin rengini ve tadını bozacağı için, paket içindeki oksijenin asgariye indirilmesi gerekir. Taze Balık: Havalı ve havasız ortamlarda yaşayabilir mikropların mevcudiyetinden dolayı, karbon diyoksit ve oksijen dengesinin doğru belirlenmesi balığın tazeliğinin korunması için mutlaka gereklidir. Zira oksijen bazı mikropların gelişmesine neden olurken diğerlerinin gelişmesini önlemektedir. Sert Peynir: Düşük su içerikli sert peynir (çedar gibi), küf oluşumuna açıktır. Yüzde 100 karbon dioksitli bir ortam, ürünün raf ömrünü on haftaya kadar uzatabilir. Yumuşak Peynir: Yumuşak peynirde bulunan su içeriği, karbon diyoksit ile tepkimeye girerek paket içindeki gaz hacmini azaltabilir ve paketin bozulmasına neden olabilir. Paketin içine uygulanan azot ise, bir dolum gazı olarak görev yaparak paketin bozulmasını önler. Sebze ve Meyveler: Marul gibi taze sebze ve meyveler oksijen tüketir ve karbon diyoksit ile su üretir. Raf ömrünün uzatılması için, saklama sıcaklıkları ve oksijen seviyeleri düşük tutulmalıdır. Etanol üreterek ürün/paket bozulmasına neden olan havasız süreçlerin önlenmesi için bir miktar oksijen gereklidir. Bazı sebze ve meyveler, sıkı bir paket/ambalaj içinde paketlenemeyebilir. Bunların, paketteki delikler vasıtasıyla oksijen havalandırmasına tabi tutulması gerekir. Pişirilmiş Ekmek: Ekmeğin bozulması, düşük su içeriğine bağlı küflenme şeklinde kendini gösterir. Küfler oksijen ile var olduğundan ve oksijenle geliştiğinden, MAP teknolojisi, küf oluşumunu geciktirmek için oksijeni karbon dioksitle değiştirir. Yaygın görülen uygulamalar arasında pişmiş somun ekmeği, tortilla, baget ekmek ve pide yer alır. Sandviç: Sandviçin içinde çok sayıda ve farklı çeşitte malzeme bulunduğundan, en uygun hava karışımının bulunması zor olabilir. Genellikle, karbon diyoksit ve azot karışımı ürünün raf ömrünü beş ya da altı hafta uzatabilir.

Yeni Ekipmanlar MAP Teknolojilerini daha da Geliştiriyor MAP teknolojileri bir süredir zaten kullanılmaktaysa da, yeni ortaya çıkan ambalajlama/paketleme ekipmanları MAP uygulamalarının etkinliğini ciddi ölçüde artırmıştır. MAP uygulamalarının işe yarayabilmesi için gaz karıştırıcıları, gaz denetleyicileri, gaz analizörleri, püsküren gazı paketleme ortamına aktaran boru tesisatı ve hepsinden önemlisi hermetik sızdırmazlık için yatay paketleme makinesi gibi gelişmiş paketleme makineleri gereklidir. MAP teknolojileriyle paketlenmiş ürünlerin ömrü, doğru gaz karışımıyla başlar. İkiden fazla gazın gerekli olduğu durumlarda, paketleme sürecinde bir gaz karıştırıcı kullanılır. Üreticiler manuel ve dijital gaz karıştırma sistemleri arasında

30

Hi-Tech Ekim’12

seçim yapabilir. Dijital karıştırma sistemleri daha pahalıdır, ancak daha yüksek hassasiyet sundukları gibi karışımların önceden programlanabilmesine de imkan tanırlar. Ayrıca, ürün değişimlerinin daha hızlı yapılabilmesini mümkün kılarak üreticilerin üretkenliğini artırırlar. İstenen gaz karışımı ortama uygulanıp istenmeyen gaz dışarı atılınca, tüm önemli paketleme sızdırmazlığının sağlanmasından yatay akışlı paketleme makinesi sorumludur. Bir sızıntı söz konusuysa, koruyucu gaz karışımını ve dolayısıyla ürünün raf ömrünü muhafaza eder. Yatay akışlı paketleme makinesinin seçimi kritik bir öneme sahiptir. Yatay akışlı paketleme makinelerinin sızdırmazlık kapasitelerinde yapılan yeni geliştirmeler (daha uzun sızdırmazlık süreleri gibi), hava sızdırmaz/geçirmez paketlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bosch Paketleme Teknolojisi, tüm paketleme makinelerini MAP ekipmanlarıyla donatabilir. Ancak, MAP teknolojileri özellikle üreticinin Pack 301 LD ve Pack 301 ID akışlı paketleme makineleri için idealdir. Bunun nedeni ise, bu ünitelerin gaz girişini veya çıkışını önleyen ve hermetik bakımdan sıkı paketlemeyi temin eden uzun yapıştırma çeneleriyle donatılmış olmasıdır. Ayrıca, Pack 301 ID özellikle çoklu paketler ile ele alımı güç ürünlerin paketlenmesine uygun bir invert tasarım sunar. Film alt kısımdan geldiği için, ürünler kolayca ve güvenle makineye taşınabilir.

Eğilimin İyileştirilmesi Gıda ürünleri paketleme ortamlarının sürekli geliştirilmesi, müşteri taleplerini karşılayan ve üreticilerin lojistik sorunlarını azaltan popüler bir eğilim haline gelmiştir. Tüketiciler, çabuk çürümeye meyilli ürünleri çok daha az katkı maddesiyle hatta hiç katkı maddesi olmadan uzun süre boyunca muhafaza edebilir. Üreticiler ise, ürün bozulması ve atık sorunlarını azaltarak markalarının saygınlığını artırabilir.

Yan Bar MAP'ın yanı sıra, taze gıda ürünlerinin paketlenmesinde izlenen diğer bazı teknikler de mevcuttur: • Delik açma (perforasyon) - oksijenle temas etmek bazı ürünler için faydalıdır ve ürün paketinde delik açma oksijen nüfuzunu mümkün kılan bir tekniktir. Paketleme makinesi perforasyon sistemiyle donatılabileceği gibi, üreticiler doğrudan delikli filmler de kullanabilir. Bu yöntemin en sık kullanıldığı ürünlerin başında ise domates gelir. • Etil alkol - alkol genellikle ekmek, kruvasan, francala vs. gibi pişmiş ürünler için bir koruyucu olarak kullanılır. Küf oluşumunu önlemek veya zorlaştırmak için, paketlemeden hemen önce ürünlere alkol püskürtülür. • Oksijen emiciler - paketleme yöntemlerinden bir diğeri olan bu yöntemde, oksijen emici paketler doğrudan paket içindeki ürünün üzerine yerleştirilir. Paketler ekşimeyi, kokuyu ve diğer bozulma emarelerini önleyen gıda sınıfı formülasyonlarla doldurulur. Tipik kullanım alanları ise ekmek, peynir, pasta, hamur işleri, fıstık ve işlenmiş ettir.



Firma Nescafé® Milano Profesyonel Kullanım için

Özel Olarak Geliştirildi Nestlé®’nin ev dışı tüketim iş birimi Nestlé Professional® tarafından özel olarak geliştirilen Kafe Tarzı İçecek Programı, işletmecilere kazanç, müşterilere eşsiz bir kahve keyfi sunuyor.

32

Hi-Tech Ekim’12


Firma Dünyanın önemli yiyecek içecek firması Nestlé®’nin ev dışı tüketim iş birimi Nestlé Professional® tarafından geliştirilen içecek programı Nescafé® Milano, benzersiz teknolojisiyle gıda ve kafe işletmecileri için mükemmel bir çözüm sunuyor. Kahve tutkunlarının tercih ettiği tüm lezzetleri kusursuz ve hızlı bir şekilde hazırlayan Nescafé® Milano, “Nestlé Professional®” tarafından sağlanan eğitim ve teknik destek ile işletmelerin ihtiyaçlarını eksiksiz şekilde karşılıyor. Nestle Professional®, kahve tutkunlarının en çok tercih ettiği marka olan Nescafé® için benzersiz bir içecek programı geliştirdi. Başta kafeler olmak üzere, gıda hizmet sektörü için özel olarak tasarlanan Nescafé® Milano, tüm kahve çeşitlerini mükemmel ve pratik bir şekilde hazırlıyor. Nestlé®’nin üstün kaliteli ürünleri, patentli makine teknolojisi ve çekici satış noktası malzemeleriyle kusursuz bir hizmet sunan Nescafé® Milano, işletmecilerin ihtiyaçlarını herhangi bir ek operasyon zorluğu getirmeksizin karşılamak üzere geliştirildi. Nescafé® Milano, latte, macchiato, cappuccino, espresso, mocha gibi ürün çeşitliliği ve her zevke uygun içecek özelliğiyle farklı beğenilere sahip müşterilere eşsiz bir kahve deneyimi sunuyor.

Dünyanın En İyi Baristaları İlham Verdi Nescafé® Milano geliştirilirken, dünyanın en iyi baristalarına (kahve hazırlama uzmanı) başvuruldu ve en mükemmel tasarıma ulaşıldı. Ayrıca Nestlé®’nin ev dışı tüketim kanallarına özel bir iş birimi olan Nestlé Professional®, işletmeciler için ‘eğitim’, ‘teknik’ ve ‘makine’ desteği vererek müşteri memnuniyetini sürekli olarak garanti ediyor. Nescafé® Milano içecek programını işletmeciler için cazip kılan ayrıcalıkları şunlar: Özel İçecek Destek Programı: Nescafé® Milano uzmanları, rutin bakım ziyaretleri ve kontrollerle sürekli teknik destek sağlıyor. Ayrıca ticari ve pazarlama desteği veriliyor. Barista programı ile işletme personeline özel içecekler, kahve-

ler arasındaki farklar, aromalı şurupların eklenmesi veya buzlu içecek hazırlanması gibi konularda gereken her şeyi öğretiyor. Sistem: Barista uzmanlığı gerektiren içecekleri bile tek bir tuşa dokunarak hazırlayabilmek için tasarlandı. Artık mükemmel bir latte hazırlamak sadece 35 sn. Yüksek Kaliteli Ürünler ve Patentli Teknoloji: Patentli makine teknolojisi, işletmecilere hız, verimlilik, kalite ve kolaylık sağlıyor. Çekirdekten bardağa üstün kaliteli kahve, süt ve bir bardakta sadece 90 kalori içeren yoğun çikolata, her fincanda leziz bir deneyime dönüşüyor.

Geleneksel Kahve Makinelerinden Yüzde 75 Hızlı Nescafé® Milano’nun üstün makine özellikleri ise şunlar: - Otomatik çekirdek kahve makinelerinden yüzde 30, geleneksel makinelerden yüzde 75 daha hızlı - Benzersiz içecek tutarlılığı ile her zaman aynı lezzet seviyesi - Kurulum, temizlik ve operasyonel kolaylık, gıda güvenliğine en uygun dizayn - Çok düşük bakım maliyetleri, atıksız ve verimli ekonomik kullanım - Çoklu program seçimi

Türkiye’de Daha Fazla Tüketiciyle Buluşacak Nescafé® Milano’nun tüketicileriyle ilk buluştuğu nokta olan Bufette by Nescafé® Milano, İstanbul Torium AVM’de hizmete girdi. Benzersiz ürünleri, etkileyici tasarımı ve Nestlé kalitesiyle Bufette by Nescafé Milano, müşterilerin beğenisini kazandı. Kafe, restoran, otel gibi işletmeler için cazip fırsatlar ve müşteri memnuniyeti sunan Nescafé® Milano içecek programı, Türkiye genelinde işletmelere kahve konusunda çözüm ortağı olarak büyümeyi hedefliyor.

Hi-Tech Ekim’12

33


Firma

İnoksan ile Türk ve İtalyan Mutfak Kültürleri

Omuz Omuza Endüstriyel mutfak sektörünün öncü firmalarından İnoksan, 29 Eylül’de Nişantaşı Maçka Parkı’nda ‘Şişli Belediyesi & iyiyemek’ tarafından gerçekleştirilen 'Türk ve İtalyan Mutfak Kültürleri Omuz Omuza' festivalinde sahneye mutfak kurdu. Karşılıklı yaşanan kültürel etkileşimler ve coğrafi benzerliklerle paralellik taşıyan İtalyan ve Türk mutfakları 'Türk ve İtalyan Mutfak Kültürleri Omuz Omuza' festivalinde buluştu. 29 Eylül’de ‘Şişli Belediyesi & iyiyemek’ tarafından organize edilen; Nişantaşı, Maçka Park’ta gerçekleşen festivalde endüstriyel mutfak devi İnoksan, kurduğu mutfak ile bu dostluğa destek oldu.

Ünlü Şefler Birarada Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de katılımı ile gerçekleşen festival kapsamında İnoksan tarafından kurulan şov mutfağı ile her köşeden izlenebilen bir yemek şöleni gerçekleştirildi. Ünlü şefler Arda Türkmen, Fabio Brambilla, Claudio Chinali ve Giovanni Terracciano’nun pişirim aktivitesi ve keyifli söyleşileri ile renklenen şenlik birbirinden yetenekli

34

Hi-Tech Ekim’12

Türk ve İtalyan şeflerin katılımıyla daha da zenginleşti. Biletli misafirler için kurulan masa ve büfelerde ise özel tadımlar gerçekleştirildi.

Gelirin Bir Bölümü ÇABA Derneği’ne Açık havada gerçekleştirilen festival kapsamında İnoksan tarafından kurulan mutfaklarda Türk yemeklerinin hemen yanı başında İtalyan lezzetler de yer aldı. İki kültürün aşçıları omuz omuza vererek yerel tatlarını ziyaret eden halka sundu. Risotto ile keşkek, tortellini ile mantı, pizza ile pide gibi birbirine muadil yemek sunumlarının yapıldığı etkinlikte, İtalyan kahvesiyle Türk kahvesi, Roma Gelato'su ve şerbetlerimiz birlikte sunuldu. Organizasyondan elde edilen gelirin bir bölümü yardım amaçlı faaliyet gösteren ÇABA Derneği’ne bağışlanacak.



Firma Sealed Air Türkiye’ye Yeşil Ofis Diploması Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi dünyada bir ilki gerçekleştirdi ve sektöründeki ilk Green Office (Yeşil Ofis) diplomasını aldı.

Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi, çevreye saygılı bir şirket olmak ve insanlığın doğal kaynaklar üzerindeki baskısını azaltmak amacıyla katıldığı WWF-Türkiye Green Office (Yeşil Ofis) Programı kapsamında, bir yılda kağıt tüketimi, atık yönetimi, çalışan bilincinin artırılması alanlarında gerçekleştirdiği iyileşme ve düzenlemeler ile sektöründe önemli bir ilke imza attı. Sürdürülebilirlik misyonu doğrultusunda çevre üzerindeki etkilerini en aza indirmeye odaklanan Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi, bu ilerlemeler neticesinde, sektöründe dünyada bir ilki gerçekleştirerek WWF’in Green Office diplomasını almaya hak kazandı.

Gelecek Nesillere Daha Temiz Bir Çevre Bırakmak Müşterilerine ölçülebilir bir işletme değeri sağlayarak, tüketicilerin yaşam kalitesini yükselten ve gelecek kuşaklara daha sağlıklı ve daha temiz bir dünya sunmak için çalışmalarını sürdüren Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi, Green Office diplomasını, 2 Ekim tarihinde WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak ve Sealed Air Genel Müdürü Cem Yengül’ün katılımıyla Sealed Air’in merkez ofisinde düzenlenen törenle aldı. Green Office Programı kapsamında kağıt tüketimi, atık yönetimi ve çalışan bilincinin artırılması alanlarını seçen Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi, projeye 29 Eylül 2011 tarihinde dâhil olmuştu.

Doğal Kaynaklarını Akılcı, Verimli ve Doğa Dostu Kullanımı Green Office Programı’nın ofis çalışanlarından ve kaynaklarından başlayarak doğa dostu uygulamaları hayata geçirmek için ilk adımlardan biri olduğunu belirten WWF-Türkiye

36

Hi-Tech Ekim’12

Genel Müdürü Tolga Baştak, “Yaşam tarzımız ve iş yapma biçimlerimiz doğanın üzerinde baskı oluşturuyor. Gezegenimizin kısıtlı doğal kaynaklarını akılcı, verimli ve doğa dostu kullanmanın yollarını bulmak için şirketlerin doğa dostu yaklaşımı ve liderliği gerekiyor. Sealed Air, Green Office Programı ile sadece kendi için değişimi başlatmakla kalmamış aynı zamanda WWF-Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi’ni azaltmaya yönelik çalışmalarını desteklemiştir. WWF-Türkiye olarak çevreye olan duyarlılığını Green Office Diploması’nı alarak gösteren Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi’ne ve çalışanlarına teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Sealed Air Genel Müdürü Cem Yengül de WWF-Türkiye gibi dünyanın en büyük doğa koruma kuruluşlarından biri tarafından bu diplomaya değer görülmenin, üstelik bu diplomayı kendi sektöründe hem dünyada hem de Türkiye’de ilk alan kurum sıfatıyla sektörde fark oluşturduklarını vurguladığı konuşmasında şunları söyledi: “Enerji kaynaklarının verimli kullanımı ve doğaya karşı sorumlu davranılması çevresel sürdürülebilirliğin gereksinmelerini oluşturmaktadır. Çevreye duyarlı bir yaklaşımla yaşamanın sonucunda sağlıklı toplumlar oluşur. Biz de bu anlayışla gelecek kuşaklara daha sağlıklı ve daha temiz bir dünya sunma hususlarına bağlılığımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sealed Air olarak, sunduğumuz ürün ve hizmetlerden çalışma ortamımıza ve çalışan bilincinin artırılmasına kadar toplumda bir fark oluşturmak amacıyla


Firma Sayılarla Green Office

çalışıyoruz. Bu vesileyle WWF-Türkiye’ye de bizlere sağlamış olduğu bu değerli proje için bir kez daha teşekkür ediyorum.”

Atıkların Geri Dönüşüme Kazandırılma Oranı % 100’e Çıktı Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi, Green Office kapsamında kağıt tüketimi, atık yönetimi, çalışan bilincinin artırılması alanlarında gerçekleştirilen iyileşme ve düzenlemeler ile ilk yılında ciddi tasarruflar sağladı. Projeye başlarken kağıt tüketimi alanında, 1 yıl sonraki kağıt tüketim azaltma hedefini % 10 olarak belirleyen Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi , ilk yılın sonunda kağıt tüketimini % 25 oranında düşürerek hedefinin üstüne çıktı. Bu da bir yıllık dönemde yaklaşık 10 ağacın kesilmesini engelleyerek doğaya katkıda bulunduğu anlamına geliyor. Atık yönetimi alanında merkez ofis kaynaklı geri dönüştürülebilir atıkların geri dönüşüme yönlendirilme oranı hedefi % 80 iken bir yıllık süre sonunda % 100’e ulaşıldı. Çalışan bilincini artırma konusunda, projeye başlarken ‘Test Edin: Ne Kadar Yeşil’siniz?’ başlıklı bir anket çalışması gerçekleştirildi. Bu anket ile çalışan bilincini arttırma hedefi % 10 olarak belirlendi ve yıl sonunda bu hedef de % 12 olarak gerçekleştirildi. Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi , böylece, seçtiği bu üç alanda başarılı sonuçlar elde ederek Green Office Diploması’nı almaya hak kazandı.

- Sealed Air Türkiye Genel Müdürlük Ofisi Green Office Programı için 1 yılda; - 148 merkez bina çalışanıyla Green Office’e katıldı. - Her bölümden bir yetkili olacak şekilde 17 kişilik “Yeşil Ekibi”ni kurdu. - Yeşil Ekip, toplamda 23 saat süren 10 toplantı gerçekleştirdi. - Kâğıt bardak tüketimini azaltmak için 600 adet kupa yaptırdı. - Green Office’in bina içindeki görselliğini sağlamak ve programı personeline duyurmak için 979 adet çıkartma, 195 adet dönkart ve 17 adet pano yaptırdı. - Geri dönüştürülebilir atıklar için ofise 140 adet yeşil çöp kovası aldı. - Çalışanları bilinçlendirmek için 21 kez e-postayla bilgilendirme yaptı. - Çalışanlar ve müşteriler adına 1000 adet ağaç dikti. - Çalışanlara ve müşterilere 1000 adet tohum dağıttı. - 1 sene boyunca kağıt tüketimini 935 paketten 700 pakete düşürdü. Bunun sonucunda daha önce 467.500 sayfalık kağıt tüketimi 350.000 sayfaya düştü ve yaklaşık 10 adet ağacın kesilmesi önlendi. - Merkez binadan çıkan 781 kg geri dönüştürülebilir atık geri dönüşüme yönlendirildi. Ofis kaynaklı geri dönüştürülebilir atıkların geri dönüşüme yönlendirilme oranı konusundaki hedef % 80 iken 1 yılın sonunda bu oran % 100’e çıkarıldı. - ‘’Test Edin: Ne Kadar Yeşil’siniz? ‘’ başlıklı anket çalışmasıyla çalışan bilincinin artırılması hedefi % 10 iken % 12’ye ulaşıldı.

WWF Green Office (Yeşil Ofis) Programı WWF’in Green Office Programı, 1999'da WWF-Finlandiya tarafından oluşturulmuş; pratik ve uygulanabilir yöntemlerle ofislerin çevre üzerindeki etkilerinin ve belirli kalemlerdeki maliyetlerin azaltılmasını amaçlayan bir çevre yönetim sistemidir. WWF’in Ekolojik Ayak İzi’ni azaltmaya yönelik girişimi olan Green Office; karbon emisyonu başta olmak üzere enerji tasarrufu, yenilenebilir kaynaklar, doğal kaynakların bilinçli kullanımı ve yaşam tarzının değiştirilmesi konusunda ofis çalışanlarında farkındalık oluşturması hedefleniyor. Green Office, katılımcı şirketlerin ofis kaynaklarını sistematik bir şekilde değerlendirerek ilgili tasarruf kriterlerini belirlemelerine ve bu çerçevede kendi çevre yönetim sistemlerini oluşturmalarına olanak sağlamaktadır. Programa katılan ofisler, doğal kaynaklar üzerindeki etkilerini sürekli takip edip ölçerek, her yıl yeni hedefler belirleme şansı elde etmekte ve bu şekilde, karbon ayak izini azaltmak yolunda diğer şirketlerden bir adım öne çıkmakta. Hi-Tech Ekim’12

37


Firma

mfb’den Sağlıklı Gıda Çözümleri “Gıda alerjisi ve gıda intoleransına mfb çözümü” Kişiye özel beslenme çözümleri sunan mfb, çeşitli gıda alerjileri veya intoleransı olan kişilere özel hazırladığı “mfb İntolerans” paketi ile sağlıklı ve harika yiyecekler sunuyor. Sağlıklı beslenme uzmanı mfb, gıda intoleransı ya da gıda alerjileri sebebiyle yemek konusunda kendisini kısıtlanmış hissedenlere, yeniden yemek yemenin zevkini yaşatıyor.

Sağlığa Uygun Öğünler “mfb İntolerans” paketi; glutensiz, mayasız, laktozsuz beslenirken farklı ve çok çeşitli menüleriyle sağlığınıza uygun öğünler sunuyor. Size özel olarak hazırlanacak yemek paketiniz ile hazır yiyeceklerin birçoğunda bulunan ve tolere ede-

38

Hi-Tech Ekim’12

mediğiniz maddeler, artık yaşam kalitenizi düşürmeyecek.

Beslenme Uzmanları ve Ünlü Şefler Hazırladı mfb beslenme uzmanlarının ve şeflerinin kapsamlı bir çalışma sonunda hazırladıkları “mfb İntolerans” paketi ile hem çok çeşitli ve sağlıklı beslenebileceksiniz hem de yediklerinizden dolayı kaynaklanan yorgunluk, gaz, şişkinlik, kaşıntı ve kolit gibi sıkıntılarınızı geçmişte bırakacaksınız. İster ev adresinize ister ofisinize, haftanın 7 günü tazeliğini kaybetmeden kapınıza kadar gelen mfb yemek paketleri yaşam kalitenizi yükseltirken; size hem vakit kazandıracak hem de hayatınızı kolaylaştıracak.



Turizm

& Otelcilik

Mövenpick Hotel Ankara Kapılarını Açtı Mövenpick Hotel Ankara, başkentin hızla gelişen iş merkezi Söğütözü’nde hizmet verecek. İsviçre kökenli uluslararası otel zinciri Mövenpick Hotels&Resorts'un İstanbul ve İzmir'den sonra Türkiye'deki üçüncü oteli olan Mövenpick Hotel Ankara kapılarını açtı. Mövenpick Hotel Ankara, şık ve konforlu 176 odası, ileri teknoloji görsel ve işitsel sistemlerle donatılmış toplantı salonları, Türk ve dünya mutfaklarından eşsiz lezzetler sunan menüleri ve modern spor merkezi iş seyahatlerini bir sanata dönüştürüyor.

Avantajlı Konuma Sahip Esenboğa Uluslararası Havalimanı’na sadece 30 km uzaklıkta

40

Hi-Tech Ekim’12

bulunan Mövenpick Hotel Ankara, aynı zamanda uluslararası şirketlerin merkez ofislerinin yanı sıra bakanlıkların, hükümet binalarının ve lüks konutların bir üssü haline gelen Söğütözü bölgesinin merkezinde yer alıyor. “Ankara, markamız için çok önemli bir destinasyon, İstanbul ve İzmir'deki otellerimizden sonra uluslararası platformda istikrarlı büyümemizin en güzel kanıtı” diyen Mövenpick Hotels&Resorts Operasyonlardan Sorumlu Avrupa Bölge Başkanı Ola Ivarsson, Ankara’nın başarılı bir uluslararası ticaret merkezi oluşunun Türkiye’nin, “küresel ekonominin dinamosu” algısını güçlendirdiğine de değindi.


Turizm

& Otelcilik

İş Dünyasının Tercihleri Arasına Girecek İş seyahatinde bulunan konukların beklentilerini karşılayacak şekilde tasarlanmış olan otelde, LCD televizyon, IP telefon, media hub, kablosuz internet bağlantısı ve laptop büyüklüğünde kasa gibi teknolojik imkanların sunulduğu 25'i executive oda ve 10'u süit olmak üzere toplam 176 oda bulunuyor. Ayrıca süitlerde ve 11. - 12. katlarda yer alan executive odalarda konaklayan misafirler, Executive Club Lounge'da ücretsiz ikramlar, toplantı odası kullanım hakkı ve özel check-in yapma gibi ayrıcalıklardan da yararlanabiliyor.

Mutfak İsviçreli Aşçıya Emanet

Başkent’e Dinamizm Katacak Varan Otelicilik A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Enis Pekuysal ise Başkent'in hızla gelişen iş merkezinin kalbinde bulunan Mövenpick Hotel Ankara'nın kusursuz İsviçre stili ve Türk konukseverliğinin eşsiz kombinasyonuyla misafirlerine ayrıcalıklı bir deneyim yaşatacağına ve başkentin dinamik siluetine renk katacağına inancının tam olduğunu belirtti. Mövenpick Hotel Ankara, sahip olduğu mimari özelliklerle de dikkat çekiyor. Dış cephe tasarımı nazar boncuğunun yuvarlak formunu yansıtan otelin, tam ortasındaki atriyumu ile 12 kat üzerinde yükselen cam tavanı doğal gün ışığının içeri süzülmesini sağlıyor. Her detayında çağdaş bir ortam sunulmasının yanı sıra, Türk mermer sanatının etkilerinin de hissedildiği geleneksel materyaller ve yüzlerce el yapımı kristal toptan oluşan lobideki dev avize de dekorasyonun özgün unsurları arasında yer alıyor. Otelin genelinde toprak tonlar hakimken, odalarda kullanılan sıcak renkler konforlu ve huzurlu atmosferi tamamlıyor.

Plus Restaurant, açık mutfağıyla İsviçreli Başaşçı Andreas Erni ve ekibi tarafından hazırlanan Türk ve dünya mutfaklarından farklı lezzetleri ve Mövenpick'in İsviçre klasiklerini sunarken, Lobby Lounge ve Bar keyifli bir sohbet ve yoğun geçen bir günün ardından dinlenmek isteyen misafirler için ideal bir ortam sağlıyor.

Toplantı ve Etkinliklere Özel Salon ve Ekipmanlar Mövenpick Hotel Ankara en son teknolojik ekipmanlarla donatılmış Bern Balo Salonu ve 9 toplantı odası ile 6-400 kişilik davet ve etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Lobi katında yer alan, ayrı bir giriş kapısı bulunan ve gün ışığını tüm parlaklığıyla yansıtan Bern Balo Salonu, istenildiğinde üç ayrı toplantı odasına dönüştürülebiliyor.

Sağlıklı Yaşam Arayanlara Sağlıklı yaşamın merkezi Wellness Centre'da kapalı yüzme havuzu, Türk hamamı, sauna, jakuzi, buhar odası ve en son teknoloji kardiovasküler ekipmanların yer aldığı fitness salonu bulunuyor. Otelde ayrıca uzman masör ve masözler tarafından arındırıcı masaj terapileri de uygulanıyor. Hi-Tech Ekim’12

41


Turizm

& Otelcilik

İstanbul’un Kalbinde Yeni Adres

Martı İstanbul Hotel Martı Grubu’nun ilk şehir oteli, Martı İstanbul Hotel, 5 Eylül’de düzenlenen tören ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından resmi olarak hizmete açıldı.

42

Hi-Tech Ekim’12


Turizm

& Otelcilik

olan inancını dile getirdi. Oya Narin, “2012 yılı bizim için dönüm noktası oldu. Yeni yatırımlara hız verdik. Hızlı ve istikrarlı büyümemizi sürdüreceğiz,” dedi.

Şehir Yaşamının Merkezinde Martı Grubu’nun ilk şehir oteli Martı İstanbul Hotel’in Genel Müdürü Sedat Nemli ise, “Martı İstanbul Hotel, şehrin en merkezi yerinde, şehir hayatının tam içinde, İstanbul’un dinamik ve heyecanlı temposunu yakalamak isteyen herkes için ideal bir seçenek olacak. Konuklarımız sıradan bir metropolde değil, uyandıklarında İstanbul’da olduklarını anlayacaklar. Martı İstanbul’un, grubun 45 yıllık tecrübesi, özenli hizmet anlayışı ve en önemli değerlerinin başında gelen geleneksel Türk misafirperverliği ile büyük bir fark sağlayacağına inanıyoruz,” dedi.

Tarih ile Modern Mimarinin Buluşma Noktası Nemli konuşmasında şu noktalara da değindi: “Dünyaca ünlü tasarımcı Zeynep Fadıllıoğlu tarafından tasarlanan ve modern mimarisi içinde Selçuklu’dan ve Osmanlı’dan geleneksel motifleri taşıyan Martı İstanbul Hotel’in on bir kat üzerinde, farklı kategorilerde lüks döşenmiş ve büyüklükleriyle dikkat çeken 37’si suit 270 odası bulunuyor. Odaları etkileyici bir atriuma açılan Martı İstanbul Hotel, restoranları, gün ışığı alan ve 400 kişiye kadar servis veren farklı kapasitelerde toplantı salonları ve 1000 metrekarelik Spa ve gym’i ile hizmet sunacak” dedi. Taksim Talimhane’deki otelin açılışına, Adalet ve Kalkınma Parti Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun yanı sıra Martı Grubu Onursal Başkanı Halit Narin, Martı Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin ve Martı Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Narin’in yanı sıra turizm sektörünün önemli kurum ve kuruluşları ile Martı Grubu’nun iş ortakları katıldı.

45 Yıllık Sektör Tecrübesi Açılış töreninde konuşan Martı Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin, 2012’in Martı Grubu için bir atılım dönemi olduğunu ve bu atılımın en önemli eseri olan Martı İstanbul’un grubun büyümesine büyük katkıda bulunacağını vurguladı. Narin konuşmasında, Martı’nın 45 yıllık köklü ve başarılı otelcilik tecrübesinin, şehir otelciliğinde kendilerine kılavuz olacağını ve sektörün en iyilerinden oluşan otelin yönetim kadrosu ile birlikte yeni başarılara imza atacaklarına

Muftağı ile de Farklılaşacak Martı İstanbul’un mutfağı, yönettiği restoranlara iki kez Michelin yıldızı kazandırmış usta Fransız şef Frederic Medigue’e emanet edildi. Martı İstanbul Hotel, Medigue’in mutfağı ile lezzet severler için de yeni bir seçenek olacak. Martı İstanbul Hotel’de, Quad Restaurant’da Türk, Asya ve dünya mutfakları sunulurken, Marti’s Brasserie ile lezzet tutkunlarına yeni tatlar sunulacak. Ayrıca, Gourmet Stop, kendi mutfağında yapılan ekmek, pasta, çikolata, pate ve sandviçleri ile günün telaşı içinde lezzetten ödün vermek istemeyenlerin yeni durağı olacak.

Sanatla İçiçe Martı İstanbul Hotel, ayrıca dekorasyonu içinde yer alan ünlü sanatçıların eserleri ile de dikkat çekiyor. The Carnegie Prize sahibi ve The Turner Prize’a aday gösterilen dünyaca ünlü sanatçı Kutluğ Ataman’ın, “Su” ve “Hiç” adlı iki eseri konukları büyülerken, Devrim Erbil’in İstanbul resimleri de odalara ayrı bir renk katıyor. Hi-Tech Ekim’12

43


Turizm

& Otelcilik

The Istanbul Edition’un

SPA Hizmeti ESPA’dan Dünyanın en yeni lüks lifestyle tarzı otel markası Edition’un Avrupa’daki ilk oteli The Istanbul Edition'da SPA hizmetini ESPA veriyor. ESPA’nın The Istanbul Edition için özel hazırladığı bir bakım kürü ile sizi sonbahara hazırlıyor.

44

Hi-Tech Ekim’12


Turizm

& Otelcilik

“Sonbahar Bakım Kürü” ile yaz boyunca güneş ışınları ve kremlerine maruz kalan yorgun ciltler neme doyacak ve beslenecek. Bu paket bakım kürü, canlandırıcı ritüel bir koza gibi sizi sarmalayarak yenilenmenizi sağlayacak.

Cildin Nefes Alması Şart Bronzlaşmak cildin kendini güneşin zararlı etkilerinden korumak için gösterdiği bir tepkidir. Bronz bir cilt ilk başlarda ışıl ışıl parlar ancak zamanla cilt yüzeyindeki ölü deri kuruyarak kalınlaşır ve matlaşır. Cildin üzerindeki fazlalıklardan kurtulması, nefes alması ve eski gücünü yeniden kazanması gerekiyor. ESPA’nın sonbahara özel hazırladığı bu eşsiz pakette yer alan bakımlar, yazın bedeninizde ve cildinizde bırakmış olduğu tüm olumsuzluklardan kurtularak güçlenmesini sağlamakla kalmayacak sonbaharın hüznünü daha dinç ve yenilenmiş bir ruh haliyle karşılamanızı sağlayacak.

Ballı Sütlü Bakım 3 saat süren bu paket bakımda, geleneksel Türk Hamamı bakımının klasik tüm ritüellerinin ardından yapılan kese ile cildiniz tüm ölü hücrelerinden kurtulacak, doğal zeytinyağlı sabunlu köpük masajıyla son kalıntılardan da arınarak bedeninizin yanı sıra ruhunuz da yenilenecek. Bal ve süt karışımı vücut maskesi ile sonlanacak bu bakımda cildiniz artık arınmış, zengin içerikli maske ile beslenmeye başlayacak. Vücut bakımının ardından ESPA cilt bakımı paketi ile yüzünüz de yazın yorucu etkilerinden kurtulacak ve daha genç görünüm kazanacak. ESPA cilt bakımı uzmanlarının yapacağı konsültasyon ve analiz sonrasında ihtiyacınız belirlenerek yapılan cilt bakımı ile yeniden doğduğunuzu hissedeceksiniz. Hi-Tech Ekim’12

45


Turizm

& Otelcilik

EDAD Kongresi’nin Ev Sahibi

Grand Cevahir Hotel Grand Cevahir Hotel Uluslararası EDAD Kongresi’ne ev sahipliği yapıyor.

46

Hi-Tech Ekim’12


Turizm

& Otelcilik

2007 yılında diş hekimliğinin önemini duyurmak amacıyla kurulmuş olan EDAD, 2012 yılında artan üye sayısıyla gün geçtikçe uluslar arası platformda gelişmekte olan faaliyetlerini sunmak için, son teknolojinin kullanıldığı toplantı salonlarına sahip Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı kongre merkezi Grand Cevahir Hotel’ de katılımcılarıyla buluşuyor.

Beş Yıldızlı Kongre Oteli

Sektöründe ‘ilk’lere imza atarak kongre otelciliğini ‘5 yıldız’la buluşturan Grand Cevahir Hotel; her yıl olduğu gibi bu yıl da kongre sezonunu oldukça yoğun geçiriyor. Otel; ulusal ve uluslararası pek çok kongreye ev sahipliği yapıyor.

Bu Kez Diş Hekimleri Buluşacak Dünya çapında önde gelen diş hekimlerinin ve sektörde yer alan firmaların katılımıyla gerçekleşecek olan 16. Uluslararası Diş Hekimliği Kongresi (EDAD) 15 – 18 Kasım tarihleri arasında, kongre otelciliğinde öncü olan Grand Cevahir Hotel’de düzenleniyor.

2000 yılında açılan Grand Cevahir Hotel kısa sürede kongre otelciliğindeki iddiasını ortaya koyarak Türkiye’nin 5 yıldız alan ilk kongre oteli oldu. Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi; iş toplantıları, kongreler, ürün tanıtımları, bayii toplantıları ve özel organizasyonlar için 4 bin kişi ve üzerine ev sahipliği yapmak üzere tasarlandı. Türkiye’nin 5 yıldız almış ilk kongre oteli olma özelliğini taşıyan ve bu ayrıcalığı devam ettirmek adına her geçen gün kendini yenileyen Grand Cevahir Hotel, 272 odasıyla müşterilerine hizmet veriyor. 2 bin 500 metrekare kullanım alanı ile Avrupa'nın en büyük balo salonuna sahip olan Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi yıllardır pek çok ulusal ve uluslararası kongreye ev sahipliği yaptı. Aynı anda 13 farklı dilde çeviri (simultane) imkanı sunan sistemler, 1013 koltuk kapasitesi, akustik özellikli Figueras koltuklar, sahnede araç show imkanı, sanatçı kulisleri, dinlenme odaları, oditoryum etrafında 9 adet toplantı salonu, iki adet basın-yayın odası, 2 bin metrekare fuayelerde fuar ve sergi imkanı, kolonlardan standlar için enerji imkanı, kulaklık, infrared, robot ışık, görüntü ve ses sistemleri, elektrik kumandalı sahne perdeleri, bin araçlık kapalı otopark, gibi benzersiz olanaklara sahip olan Grand Cevahir Hotel sunduğu teknik olanaklarla da ön plana çıkıyor. Hi-Tech Ekim’12

47


Turizm

& Otelcilik

Kemer Rusya’da

Görücüye Çıktı GATAB, St. Petersburg Fuarı’nda Kemer ve Bölgesi’nin tanıtımını yaptı

48

Hi-Tech Ekim’12


Turizm

& Otelcilik

GATAB Turizm Tanıtım Komisyonu Çıkarma Yaptı GATAB’ın Kemer ve bölgesine yönelik turizm politikalarını ve çalışmalarını sürdüren Turizm Tanıtım İhtisas Komisyonu, St. Petersburg Fuarına adeta çıkartma yaptı. Komisyon Başkanı Hüseyin Er’in yanı sıra, Adrasan Belediye Başkanı ve Turizm Komisyon Üyesi Yalçın Akkulak ve yine Turizm Komisyonu Üyesi Ahmet Güler, St. Petersburg turizm fuarında GATAB’ı temsil ederek, bölgenin tanıtımını gerçekleştirdiler. St. Petersburg’un Rusya için son derece önemli bir kent olduğunu ve dünyanın sayılı bilindik şehirleri arasında yer aldığını belirten GATAB Turizm İhtisas Komisyonu Başkanı Hüseyin Er; tarih ve sanat şehri olan St. Petersburg’daki turizm fuarının dünyanın en önemli fuarları arasında geldiğine dikkat çekerek fuarın önemi ve hakkında şunları söyledi: “ Rus pazarı bölgemiz için çok önemli bir pazar. Ancak, Rusya sadece MITT fuarı yani Moskova ile sınırlı değil. Daha fazla Rusya’da olmamız gerektiğine inandığımız için St. Petersburg’a katılma kararı verdik. Kültür ve tanıtma ataşesi İlker Özkan ile yaptığımız görüşmede Petersburg fuarına katılmanın ne kadar yararlı olduğunu daha iyi anladık. Rusya’nın en modern ve zengin şehri olan St. Petersburg’daki fuara gelenler standımıza ve Kemer’e büyük ilgi gösterdi. Bu standın faydasını gelecek yakın dönemde göreceğimize inanıyorum. Gelecek yıllarda da St. Petersburg mutlaka fuar katılım listemizde olmayı hak eden bir fuar.”

Sıra Londra Fuarı’nda

Yılın on iki ayı turistleri Kemer ve bölgesine çekmek için uluslararası turizm fuarlarına katılan GATAB; bu kez Kemer’i Rusya’nın ve dünyanın en önemli şehirlerden olan St. Petersburg’da tanıttı.

Kemer’in Artıları Ziyaretçilerle Paylaşıldı 270 milyonluk Rusya’da başkent Moskova’dan sonra ikinci büyük şehir olan 6,5 milyonluk St. Petersburg’da gerçekleşen turizm fuarına 36 ülkeden 400 katılımcı iştirak etti. Yaklaşık 10 bin katılımcının ziyaret ettiği fuarda GATAB, Kemer’i St. Petersburglular ve fuar ziyaretçilerine tanıttı. 4-6 Ekim tarihleri arasında St. Petersburg’daki turizm fuarına katılarak fuar katılımcıları ve tur operatörlerine Kemer’i tanıtan GATAB; Kemer’in tarihi, doğal ve kültürel güzelliklerini fuar ziyaretçileriyle paylaştı.

5-8 Kasım tarihlerinde WTM Londra Fuarı ile 2012 yılındaki fuar katılımlarını tamamlayacak olan GATAB, 2013 yılında da yaklaşık 30 önemli turizm fuarına katılarak Kemer’in adını uluslararası arenada duyurma çalışmalarına hız kesmeden devam edecek. Rusya’daki St. Petersburg Fuarı’na GATAB’ın Turizm Komisyonu düzeyindeki katılımının son derece anlamlı olduğuna dikkat çeken Tekirova Belediye Başkanı ve GATAB Başkanı Yusuf Üras, hedef pazar olan Rusya’daki bu önemli fuarda GATAB’ın yer alarak gelecek yıla yatırım yaptığını belirtti. Üras sözlerini şu sözlerle sürdürdü: “ Rusya, bölgemiz için en önemli ülkeler arasında geliyor. Yılın sonundaki bu fuar’da GATAB olarak Kemer’i temsil ettik. Turizm fuarları olmazsa olmazlarımız. Kim ne derse desin dünya turizminin kalbi bu fuarlarda atıyor. Karar vericiler bu fuarlarla destinasyon seçimlerini yapıyor. Etkisini gücünü azaltan bir fuar yok, aksine her geçen gün fuarlar giderek büyüyor gelişiyor. O nedenle biz de GATAB’ın misyonunda yer alan tanıtım görevimiz gereği fuarlarda oluyoruz, olmaya da 2013 yılında devam edeceğiz.” Hi-Tech Ekim’12

49


Turizm

& Otelcilik

Mövenpick Otelleri'nde

Unutulmuş Sebzeler Festivali Unutulmuş sebzeleri farklı tariflerle yeniden keşfedin. Yüksek besin değerleri ve sahip oldukları vitaminlerle yaban havucu, tekesakalı çiçeği, kök sebzeler ve diğer unutulmuş sebzeler, yeniden yükselişe geçerek modern mutfaklardaki yerlerine geri döndüler.

Özel Bir Menü Türkiye'deki Mövenpick Otelleri, 19 Ekim - 11 Kasım 2012 tarihleri arasında Avrupa'daki Mövenpick Otelleri ile aynı zamanda, unutulmuş sebzeleri farklı tariflerle yeniden keşfetmeniz için özel bir menü sunuyor.

50

Hi-Tech Ekim’12

Tüm Mövenpick’lerde Yer elması, turp, frenk maydanozu, bal kabağı ve ayva gibi geleneksel sonbahar sebzeleri ve leziz malzemelerin harmanlanmasıyla hazırlanan ardıç tohumu ve kişnişle kaplanmış, fırınlanmış yer elması ile sunulan sudak balığı filetosu, bal kabağı ile doldurulmuş ravioli, tekesakalı çiçeği ve keçi peynirli çıtır milföy tart, turp ve kök sebzeler ile servis edilen tavada kızartılmış tavuk göğsü, karamelize yaban havuçlu fırınlanmış geyik sırtı gibi sürprizlerle dolu farklı lezzetleri Mövenpick Hotel Istanbul, Mövenpick Hotel Izmir ve Mövenpick Hotel Ankara'da deneyebilirsiniz.


Turizm

& Otelcilik

Mövenpick Hotel Istanbul’dan

Çikolata Yapımı Kursu Bayramda sevdiklerinize kendi hazırladığınız çikolataları ikram edin.

Mövenpick Hotel Istanbul, bayramda misafirlerini leziz çikolataların yapım sırrını öğrenerek ve kendi hazırladığı çikolataları ikram ederek ağırlamak isteyenler için Çikolata Yapımı Kursu düzenliyor.

Şef Eşliğinde Eğitim ve Uygulama 13 Ekim 2012, Cumartesi günü 15.00-18.00 saatleri arasında uygulamalı olarak verilecek kurs boyunca Pastane Şefi Şaban Cavlak sizlere, makaron parçacıklı çikolata lolipop, ganaj ve

trüf çikolata yapımının yanı sıra çikolata eritme, saklama ve işleme gibi teknikleri de öğretecek.

Katılımcılar Sertifika Alacak Kurs sonrasında yapılan nefis çikolataların tadına bakmanızın ardından, sertifikanızla birlikte günün anısına özel olarak tasarlanmış önlüğünüz hediye edilecek. Bayramda sevdiklerinize lezzetli bir hediye vermenizi ve renkli bir bayram geçirmenizi sağlayacak. Hi-Tech Ekim’12

51


Turizm

& Otelcilik

Renaissance Polat İstanbul Hotel’den

Bayram Atağı Slogan; Bayramın tatilini Renaissance Polat İstanbul Hotel’de geçirmeye ne dersiniz?

Farklı Bir Bayram

“İstanbul’da ama İstanbul’un karmaşasından uzak, şehrin en güzel semtlerinden Yeşilyurt’ta, deniz kenarında, isterseniz denize ve havuza bakan bahçeli odalarda dinlendirici bir bayram tatili sizleri bekliyor” şeklinde kendini ifade eden Renaissance Polat İstanbul Hotel ziyaretçileri için ‘özel bayram paketi’ hazırladı.

52

Hi-Tech Ekim’12

Marmara Denizi’ne karşı konaklanan lüks odada, İstanbul’un en rahat, sakin ve huzurlu yatağında, sabah kahvaltısını açık büfeden eşsiz lezzetlerin tadına bakarak yapma imkanı. Ayrıca üzerlerindeki ki yorgunluğu atmak isteyenlere Sport +’da ücretsiz olarak hamam, sauna ve yüzme havuzu hizmeti alamak da paket dahilinde. Bayrama özel hazırlan bu paket ise 159 Avro. Renaissance markalı Polat İstanbul Hotel bayram tatilinizin unutulmaz anılarınız arasına gireceğini garanti ediyor.



Turizm

& Otelcilik

Delphin Palace’dan Hayvanseverleri Sevindiren Adım: Cat House Delphin Palace, bahçesine kurduğu “cat house” ile hayvansever otel ödülünün de sahibi oldu. TUI’nin düzenlediği müşteri memnuniyeti anketinde dünya çapında “En iyi Otel” seçilen Delphin Palace, bahçesine kurduğu “cat house” ile hayvansever otel ödülünün de sahibi oldu. Delphin Palace, bahçesinde kurduğu ahşap evde çevredeki kedilerin bakımını üstleniyor.

Hayvansever Otel Antalya’nın en güzel sahilinde konumlanan Delphin Palace, bir yeniliğe daha ev sahipliği yapıyor. Bahçesine kurduğu kedi evinde sokak kedilerinin bakımını üstlenen Delphin Palace,

54

Hi-Tech Ekim’12

bu adımıyla TUI’den “hayvansever otel” ödülü aldı.

Misafirler Memnun Kedi evlerine hayvanların uyuması için sepetler koyan Delphin Palace yönetimi, günlük yemek ve su ihtiyaçlarının karşılanmasının haricinde hayvanların veteriner kontrolünden de geçirildiklerini belirtiyor. Yazın sıcaktan, kışın da soğuktan korunan kediler, ahşaptan evde bakılıyor. Böylelikle civardaki kedilerin misafirleri rahatsız etmesinin de önüne geçen otel yönetimi, çocukların da yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.



Şef’in

gözünden

Executive Chef Kadir Madakbaş:

“Türk Şefleri Artık Daha Bilgili ve Eğitimli” Türk mutfağının son dönemlerde iyi bir ivme yakaladı. Türk şeflerimiz artık daha eğitimli, daha bilgili ve oldukça yeniliklere açık, son trendleri yakından takip ediyor. Son dönemlerde Türk mutfağının önemli bir gelişim ve değişim içinde olduğuna inanan Bosphorus Renaissance Polat Istanbul Hotel Executive Chef Kadir Madakbaş, eskiye nazaran hayli yol katedildiğini düşünüyor. Yemek kültürünün daha fazla ön plana çıkarılmasıyla ağırlama ve konaklama alanında dünyada çok daha iyi noktalara ulaşacağımızı ifade eden Madakbaş, bu yolda şeflerin önünü açmanın önemine vurgu yapıyor. Türk mutfağıyla ağırlama, konaklama kültürümüzün artı ve eksiklerini değerlendirmesini istediğimiz Kadir Madakbaş sorularımızı içtenlikle yanıtladı: Dünyada Türk mutfağını hangi noktada görüyorsunuz? Sizce hak ettiği yer ve konumda mı? Türk mutfağının son dönemlerde iyi bir ivme yakaladığı düşüncesindeyim. Artık Türk şeflerimiz daha eğitimli, daha bilgili ve oldukça yeniliklere açık, son trendleri yakından takip ediyorlar. Bunları göz önünde bulunduracak olursak, eskiye nazaran hayli iyi bir yol kat ettiğimiz kanaatindeyim. Çünkü biz dünyanın en geniş ürünlerine sahibiz bunu da en iyi şekilde dünyaya göstermemiz gerekiyor. Türk mutfağı dünya mutfakları arasında farklı bir çizgide olduğunu düşünüyorum. Detaylara baktığımızda çeşitlilik yemek pişirme sistemleri lezzet doğallık açısından bizim mutfağımız çok farklı yerdedir. Aslında biraz daha yemek kültürümüzü ön plana çıkarttığımızda Avrupa ve dünyada istediğimiz seviyeye gelebiliriz. Türk konaklama kültüründe vazgeçilmez unsurlarını sıralamanız gerekse bunlar sizce nelerdir? Aslına bizi biz yapan birçok özelliğimiz var. Bunlar diğer birçok toplumdan bizi ayırır, her zaman yabancıları şaşırtır ve hayran bırakırız. Bu özelliklerden en önemlisiyse misafir perverliktir. Misafir perverlik bizim kendi ananelerimizde vardır. Örneğin bize gelen her misafire sanki kendi evindeymiş gibi hissettirmekteyiz. Zaten ilk olması gerekende bu güveni verebilmektir. Bir şef işletme için ne kadar önemlidir? Görev ve yetkileri ne düzeyde olmalı? Yeni şeflerin yetişmesi için sektöre ve sizlere ne tür görevler düşüyor? Bir işletme şefi işyerinin vizyonu ve aynasıdır yani olmazsa olmazıdır. Bir şefin görev ve yetkilerinin sınırlı olmamalıdır. Bir iş yerinde şefin görevleri kısıtlıysa dolaylı olarak bu yaptığı işe ve misafire yansır. Ne yazık ki şuan baktığımızda birçok işletme bu şekilde faaliyetlerini sürdürüyor. Kendi adıma

56

Hi-Tech Ekim’12


Şef’in

gözünden

konuşacak olursam bu durumu hiçbir zaman kabul edemem. Bir şefin yetkisi tamamen kendine ait olmalıdır. Dolayısıyla gelecekte yetişecek yeni şef adayları da özgür iradelerine bırakmalıyız. Şu an yetişen şef adaylarının birçoğu akademik kökenli yani işi okullarda her yönü ile inceleyip araştırıyor. Bizlere ve sektöre ise onlara yürüdükleri bu yolda yardımcı olmak düşüyor. Şef Aşçısı olarak görev yaptığınız otelin ziyaretçilerine mutfak anlamında sunduğu ayrıcalıklar nelerdir? Konaklama tesisinin sunduğu mutfak müşteri memnuniyetinde sizce ne kadar önemli? Bir misafir kaldığı oda manzarasından ne kadar etkileniyorsa, bizde sunacağımız yiyecek ürünleriyle o kadar etkilemek isteriz. Bizler Bosphorus Renaissance Polat Istanbul Hotel olarak her zaman servis ettiğimiz yiyeceklerin gelen misafirlerin damak tadına uygun olarak hazırlamak ve misafirlerin düşüncelerini ön plana alarak bir mönü oluşturduk. Bir İstanbul oteliyiz bu lokasyonda gelen misafirlerin yabancı ağırlıklı olması sebebiyle hem dünya mutfağından klasik seçmeler, hem de Osmanlı yemeklerini modernize ederek sunum yapıyoruz. Örnek verecek olursak pizza servisimizde vardır kuzu incik servisimizde. İşimizin önemini bu anlamda çok iyi biliyoruz. Ağırlıklı olarak hangi dünya mutfaklarından lezzetleri müşterilerinize sunuyorsunuz? Özel olarak çeşitli kültürlerin mutfaklarına yönelik gün ve geceler düzenliyor musunuz ya da planlarınız arasında var mı? Şu an itibariyle yeni bir otel olmamız sebebiyle iki farklı konsept üzerinde çalışıyoruz. Ana restoranımızda Osmanlı yemekleri ve Akdeniz yemekleri, Brasserie Restoranımızda ise genel olarak Meksika, İtalyan ve birazda Türk içerikli yiyecekler bulunmaktadır. Zamanla misafirlerimizden gelecek olan dönüşümlerde bizim için iyi bir yol haritası çıkaracağına inanıyorum. Gelecekle ilgili planlarımızda farklı mutfaklarla ilgili çalışmalarımız var. Ayrıca ‘chef table’ diye isimlendirdiğimiz çalışmalarımızda olacak. Bunları yakın zamanda bir takvim haline dönüştüreceğiz inşallah. Özellikle yabancı misafirlerin tercih ettiği bir bölgede çalışmanın zorlukları nelerdir? Ziyaretçilerin mutfak açısından Türkiye’den memnun ayrıldığını düşünüyor musunuz? Bilindiği üzere otelimiz Marriot Oteller Zinciri’ne bağlı bir oteldir. Bu anlamda bakacak olursak bunun bize bir artı kattığı kesin. Marriot olarak bizim kendimize özgün misafirlerimiz var. Misafirlerimiz genel olarak yabancı ağırlıklı. Lokasyon olarak konumumuz oldukça zorlu rakiplerin olduğu bir bölgede. Gelen her misafire öncelikli olarak kendi kültürümüzden örnekler sunuyoruz. Nedeni farklı kültürleri görmek ve tanımak için ülkemize gelen misafirlerimize bunu sergilemektir. Bir mutfak şefi olarak devamlı yabancı misafirlerle birebir yiyecek ve içecek yorumları hakkında devamlı fikir alışverişinde bulunuyorum. Bu benim ve işletmem adına son derece önemli. Geneline baktığımızda yabancı misafirlerin ülkemizden memnun ayrıldıkları kanısındayım. Mutfak ve restoranlarınızda tercih ettiğiniz markalar hangileridir? - Porselen Grubu: Schönwald - Pişirme Üniteleri: Makpa - Servis Grubu: Hepp - Mile - İthal Ürünler: Pacojet - Sirman - Beyaz Et: Gürsoy Tavukçuluk - Kırmızı Et: Ekol Et – Özerden - Apikoğlu - Deniz Ürünleri: İmren Marmara - Alkolsüz İçecek: Tamek - Kuru Gıda: G2M - Metro - Edin Gıda - Kupa Gıda Hi-Tech Ekim’12

57


Firma

Banyonuzda Bir Sanat Eseri:

Geberit Monolith Yenilikçi ve farklılaşan yaklaşımlarıyla yaşam kalitesini yükselten Geberit, son teknoloji ve üstün işlevselliği çarpıcı bir tasarıma sahip olan Geberit Monolith ile birleştiriyor. Rezervuarı cam kapağın arkasına entegre edilmiş bu estetik tasarım kapsamlı bir tadilata gerek kalmadan kompakt bir ürün olarak yerden tasarruf sağlayarak banyolarda yer alıyor. Geberit Monolith, seramik rezervuarlar için modern bir alternatif sunarken birçok yere oturan ve asma klozet modelleri ile uyum sağlıyor. Ayrıca Geberit AquaClean8000 ve 8000plus ile uyumlu modeli de bulunuyor. Şık bir tasarım için karmaşık ve pahalı montajlara ihtiyaç olmadığını vurgulayarak, gerekli tüm teknolojiyi montajı

58

Hi-Tech Ekim’12

kolay ve farklılık için pek çok kapsamı birlikte sunan basit bir tasarım konseptinin arkasında gizliyor.

Seçkin Renk Alternatifli Banyolarda yenilik arayanlar için IF tasarım ödüllü Monolith, sunduğu siyah, beyaz, yeşil ve toprak rengi alternatifleriyle göz doldururak stil sahiplerine hitap ediyor. Minimalist çizgisi ile modern banyolar oluşturan Geberit, her tarza uygun akıllı çözümleriyle yaşam kalitenizi yükseltiyor.



Gıda Yüksek Kaliteli Tam Protein

‘Soya’ Soya; et, süt ve yumurta gibi hayvansal proteinler ile eşdeğerde olan, yüksek kaliteli tam bir bitkisel proteindir.

Yaşamak için beslenmek zorunda olan insanlar için kuşkusuz ki en önemli makro besin maddesi proteindir. Proteinin insan vücudundaki görevleri saymakla bitmez. Diğer özelliklerinin yanı sıra, proteinler, enzimler ve hormonlar, vücuttaki birçok organın yapısal bütünlüğünün bir parçası olarak görev yaparlar. Amino asitler nükleik asitlerin, hormonların, vitaminlerin ve diğer önemli moleküllerin öncülleri (prekürsör) olarak görev yaparlar. Birçok vücut fonksiyonu alanındaki çok sayıdaki önemli rolü sebebiyle, insanların, vücudun ihtiyacını karşılamak amacıyla her gün yeterince yüksek kaliteli protein tüketmeleri çok önemlidir. Soya proteini; et, süt ve yumurta gibi hayvansal proteinler ile eşdeğerde olan, yüksek kaliteli tam bir bitkisel proteindir. Bir ana protein kaynağı olarak soya, çocukların ve yetişkinlerin protein ihtiyaçlarını yeterince karşılamalarına yardımcı olur. Geniş ölçüde ulaşılabilir olan tek “tam bitkisel protein” olması yönüyle soya proteini eşsizdir.

Besinsel Anlamda Tam Bir Protein Deposu Tarım ve Gıda Örgütü̈ (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü̈ (WHO) Ortak Uzman Danışmanlığının Protein Kalitesi Değerlendirme Raporu, protein kalitesinin belirlenmesinde basit, bilimsel ve akılcı bir prosedür olan “Protein Sindirilebilirliği Düzeltilmiş Aminoasit Değerini (PDCAAS)” önermektedir. İzole soya proteini ve diğer genel protein kaynakları hakkındaki PDCAAS değerleri arasında soya proteininin maksimum PDCAAS değeri olan 1,00’a ulaşabildiğini ve besinsel olarak bir tam protein olarak görüldüğünü göstermektedir.

60

Hi-Tech Ekim’12


Gıda Bazı Proteinlerin PDCAAS Değerleri: İzole Soya Proteini Kazein Yumurta Beyazı Dana Eti Bezelye Unu Barbunya Tam Buğday

: 1.00 : 1.00 : 1.00 : 0.92 : 0.69 : 0.63 : 0.40

Her ne kadar, bebeklik döneminde yaş-cinsiyet gruplarının amino asit ihtiyaçları arasında nispeten küçük farklılıklar olsa da, 2-5 yaş arasının ihtiyaçlarının kullanılmasının sebebi bebeklik dönemindeki ihtiyaçlar hariç, tüm yaş grupları arasında en çok ihtiyaca sahip olan grup olmasıdır. Verilen bir protein için, standart ile karşılaştırıldığında, nispeten en az miktarda bulunan önemli amino asit son PDCAAS değerinin ölçülmesinde kullanılmaktadır. PDCAAS yöntemini kullanarak elde edilebilecek en yüksek olası puan 1,00’dır. Proteinin sindirilebilirliği mideye girmiş olan proteinin emilen kısmının oranı olarak tanımlanmaktadır. Proteinin gerçek sindirilebilirliği endojen dışkısal nitrojeni doğrular (proteinsiz bir beslenme düzenindeki nitrojen kaybı olarak ölçülmüştür) ve gerçek sindirilebilirlik yüzdesi olarak belirtilmiştir. İzole soya proteinlerinin gerçek sindirilebilirliği %97’dir ve süt, et ve yumurta gibi diğer yüksek kaliteli proteinlerle karşılaştırıldığında bunların sindirilebilirlik değeri %94-97 arasında değişmektedir. Diğer bitkisel proteinler daha düşük sindirilebilirliğe sahiptirler.

İnsanların Protein İhtiyacının Karşılanması Soya proteini çocukların ve yetişkinlerin önemli amino asit ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Ulusal ve uluslararası örgütler ve bireysel araştırmacılar protein ve amino asit ihtiyacı tavsiyelerini yayınlamışlardır. Bu tavsiyeler protein kaynağının amino asit bileşimine dayanılarak besinsel olarak tam olup olmadığını belirlemekte kullanılmaktadır. Çeşitli yaş grupları için temel amino asit ihtiyaçlarının en son yapılan tahmini değeri WHO/FAO tarafından yayınlanmıştır. İzole soya proteinleri, çocuklar ve yetişkinler için yayınlanmış olan bu tahmini temel amino asit ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Son 25 yılda elde edilmiş olan kesin veriler soyanın zaruri amino asit spektrumuna dayanarak besinsel olarak bir “tam protein” olduğunu göstermiştir. Çok sayıdaki nitrojen dengesi çalışması soya proteininin, insanlara besin olarak uygun miktarlarda yedirildiğinde, dana etinin, sütün ve diğer hayvansal proteinlerinin kalitesi ile eşdeğerde olduğunu göstermiştir. Bu nitrojen dengesi çalışmaları izole soya proteininin, insanların protein ihtiyaçlarını karşılayabilecek olan bir “tam protein” olduğu konusunda açık ve kesin kanıt sunmaktadırlar. Bunun da ötesinde bu veriler, izole soya proteininin besin olarak uygun miktarlarda tüketildiğinde, yüksek kaliteli hayvansal proteinler ile besin değeri olarak eşdeğer olduğu konusunda doğrudan ve eksiksiz kanıt sağlamaktadırlar. Hi-Tech Ekim’12

61


Gıda

Yemeksepeti’ne Global Ortak General Atlantic, 44 milyon dolar yatırımla Yemeksepeti’ne ortak oldu. Yemeksepeti, dünyanın en büyük yatırım fonları arasında yer alan General Atlantic’ten yatırım aldı. Yemeksepeti, 14 milyar Avro fon büyüklüğüyle dünyanın en büyük 10 yatırım fonu arasında yer alan General Atlantic’in Türkiye’de yatırım yaptığı ilk şirket oldu. Yemeksepeti’ne 44 milyon dolar yatırım yapan General Atlantic, şirketin azınlık hissedarı oldu. General Atlantic’in sağlayacağı stratejik desteğin önemine vurgu yapan Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın, yatırımla sağlanan kaynak sayesinde, Yemeksepeti’nin yeni projeleri ve yurtdışı açılımları daha hızlı ve kuvvetli adımlarla gerçekleşeceğini belirtti.

62

Dünyanın En Büyük 10 Yatırım Fonundan Biri Türkiye’nin ilk ve en büyük online yemek siparişi sitesi Yemeksepeti, dünyanın en büyük 10 yatırım fonu arasında bulunan General Atlantic’ten yatırım aldı. General Atlantic, 44 milyon dolar tutarındaki yatırımın ardından Yemeksepeti’nin azınlık hissedarı oldu. Yatırım turunda General Atlantic’in yanı sıra Endeavor Catalyst fonu da yer aldı. Yatırım sonrası şirketin yönetiminin kurucu ortakların kontrolünde olacağı belirtildi. Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın şunları söyledi: “Yemeksepeti’nin küresel çapta kendi alanında en büyük oyuncu olmasını hedefliyoruz. General Atlantic’ten aldığımız yatırımı bu doğrultuda atılmış çok önemli bir adım olarak görüyor ve bunu bir stratejik ortaklık olarak değerlendiriyoruz. Hedefimizdeki yurtdışı açılımlarına yönelik olarak General Atlantic’in sağlayacağı stratejik destek, atacağımız adımlarda büyük katkı sağlayacak ve şirketimize hız kazandıracak. General Atlantic’in Yemeksepeti’ni büyütmek ve iş yaptığı pazarları genişletmek ekseninde şirketimizin yönetim vizyonunu paylaşıyor olması bizim için çok değerli.”

rımlar gerçekleştirmiş bulunan General Atlantic’in Türkiye’deki ilk yatırımında internet sektörünü ve Yemeksepeti’ni seçmiş olması önemli bir gösterge.” dedi. Nevzat Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikli hedeflerimiz arasında Türkiye’de yemek ile ilgili yeni projeleri hayata geçirmek ve Yemeksepeti’nin çalışmalarını yeni ülkelere taşımak yer alıyor, öncelikle gelişmekte olan pazarları hedefliyoruz ve yakın coğrafyadan başlayarak bir yayılma öngörmekteyiz.” General Atlantic Yönetici Direktörü Gabriel Caillaux ise şunları söyledi: “General Atlantic’in stratejisi, uluslararası piyasalarda büyüyen önemli girişimcileri desteklemek ve onlarla aktif şekilde birlikte çalışmak yönünde. Nevzat, kurucu ortakları ve Yemeksepeti yönetim ekibiyle ortaklık kuruyor olmak bize büyük heyecan veriyor. Şirketin yakaladığı büyüme performansından çok etkilendik. Hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde Yemeksepeti’nin online platformunu daha da genişletmeye yönelik çok büyük bir potansiyel olduğuna inanıyoruz.” Söz konusu yatırımla birlikte Yemeksepeti, Avrupa’da 20 yılı aşkın bir süredir çeşitli yatırımlar gerçekleştirmiş bulunan General Atlantic’in Türkiye’de yatırım yaptığı ilk şirket oldu. Yatırımın ardından Yemeksepeti’nin mevcut yönetim ekibinde herhangi bir değişiklik olmayacağı, Gabriel Caillaux’nun şirkette Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev üstleneceği ve yurtdışı açılım stratejilerinin oluşturulmasına yönelik çalışmalarda destek vereceği belirtildi. Gabriel Caillaux, General Atlantic’in Avrupa’daki internet ve teknoloji ile finans sektörlerine yönelik yatırım çalışmalarını yönetiyor. Caillaux aynı zamanda Axel Springer Digital Classifieds, Privalia ve Groupalia gibi General Atlantic portföyünde yer alan şirketlerin yönetim kurullarında görev yapıyor. NYSE, Genpact ve Lenovo’da da yatırımları bulunan General Atlantic’in internet ve teknoloji alanındaki yatırımları arasında facebook, Gilt, Dice.com,gibi şirketler bulunuyor.

Türk İnternet Sektörü için Önemli Bir Yatırım Önümüzdeki dönemde Türk internet sektörünü ve Yemeksepeti’ni çok daha hızlı bir büyümenin beklediğini belirten Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın, “Avrupa’da 20 yılı aşkın bir süredir çeşitli yatı-

General Atlantic İşbirliğinden Memnun Endeavor Global’ın kurucu ortağı ve CEO’su Linda Rottenberg “Nevzat ve Yemeksepeti ekibi için son derece heyecan verici bu yatırımın bir parçası olmaktan biz de memnuniyet ve gurur duyuyoruz”

Hi-Tech Ekim’12



Gıda KFC Torium LEED Sertifikası Aldı Turkent A.Ş. Genel Müdürü Osman Kırık

KFC Torium restoranı, doğayı en yüksek seviyede koruyan restoranlara verilen LEED Sertifikası’nı alarak, Türkiye’deki çevreci restoranlar arasına katıldı. Rüzgar enerjisiyle üretilen elektriği kullanan ve çevre dostu temizlik malzemelerinden yararlanan KFC Torium, bunların yanı sıra, benimsenen çevreci yaklaşımla restoran kapsamında doğaya saygılı birçok uygulamaya da ev sahipliği yapıyor.

Daha Yeşil, Daha Çevreci KFC Torium restoranı, ABD’nin LEED (Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik) Sertifikası’na sahip KFC restoranları arasına katıldı. Bu sayede KFC’nin misafirlerine, daha yeşil ve daha çevreci hizmet sunduğu da tescillenmiş oldu. KFC’nin özel lezzetlerini tatmak isteyenler KFC Torium restoranının tertemiz ve ferah atmosferinde oturabiliyor ve doğa dostu temizlik malzemeleri kullanılarak hijyeni sağlanmış bir ortamda, yenilenebilir rüzgâr enerjisinden üretilen elektrik kullanılarak hazırlanmış tavuklarını keyifle yiyebiliyor. KFC’nin Türkiye franchise’ı Turkent A.Ş. Genel Müdürü Osman Kırık başarıları hakkında şunları söyledi: “Kalite standartları gereği çevreci, yeşil restoran konseptini diğer restoranlarımızda da uygulayacağız. Daha temiz ve yaşanılır bir çevre için çalışmalarımızı sürdürürken, bu konuda daha yüksek bir toplumsal bilinç oluşturulması amacıyla çaba harcamaya devam edeceğiz. KFC olarak benzersiz lezzet ve servis anlayışımızı çevreci bir konseptle birleştirmekten mutluluk duyuyoruz”

64

LEED Sertifikası Süreci LEED sertifikası, ABD'deki Çevre Dostu Binalar Konseyi tarafından geliştirilen bir dizi kriterler listesinin dikkate alındığı bir süreç neticesinde veriliyor. Binanın ne derece çevreci olduğunun bir karnesi niteliğinde olan LEED sertifikası, binanın iç hava kalitesi, enerjinin etkin kullanımı, inovasyon ve tasarım gibi konularda ayrı ayrı puanlarla değerlendiriliyor. Yeterli puanı toplayan binalar, LEED sertifikası almaya hak kazanıyor. Bu süreci tamamını başarıyla tamamlayan KFC Torium da, LEED-SILVER sertifikası almaya hak kazanmış oldu. KFC Torium, LEED sertifikası için uzun ve ayrıntılı bir hazırlık dönemi yaşadı. İşte restoran bünyesinde hayata geçirilen çalışmalardan bazıları:

İç Ortam Kalitesi için: - Havalandırma kontrolleri LEED standartlarına göre optimize edildi.

Çevreyi Korumak için: - Toplu taşıma araçları ile kolaylıkla ulaşılabilen restoran lokasyonu tercih edildi. - Restorana kağıt, metal ve cam geri dönüşüm kutuları yerleştirildi. - Tüm iç mekanlarda su bazlı boya kullanıldı.

Farklı Bir Restoran Anlayışı

Enerji Tasarrufu için:

KFC Torium, LEED sertifikasyon süreci için tüm restoran bünyesinde yeşil tasarım anlayışını ve çevreci yapı malzemelerinin kullanımını benimserken, temizlik malzemelerinden mutfakta kullanılan enerjiye kadar pek çok başlık altında doğa dostu bir yaklaşım hayata geçirildi. Torium alışveriş merkezinde bulunan KFC restoranında, hayata geçirilen değişikliklerin ardından artık yüzde 40 daha az su tüketiliyor. Restoranda çevre dostu temizlik ürünlerinden su bazlı boya kullanımına kadar pek çok yenilik hayata geçirildi. Uzun ve kapsamlı bir hazırlığın ardından LEED Sertifikası almaya hak kazanan KFC Torium restoranı, Türkiye’deki çevreciliği tescillenmiş restoranlar arasına katıldı.

- LED ve sensörlü aydınlatmalar kullanılarak enerji tasarrufu en üst seviyeye yükseltildi. - Mutfakta enerjinin daha verimli kullanılması için A plus enerji tasarrufu sağlayan elektronik cihazlardan yararlanıldı. - Havalandırma ve restoran cihazlarının optimizasyonu yapılarak verimliliği arttırıldı.

Hi-Tech Ekim’12

Su Tasarrufu için: - Restoranda az su tüketen armatür ve pisuar kullanımına geçildi. Yüzde 40 su tasarrufu yapıldı. - Mutfakta enerji tasarrufu sağlayan bulaşık ve buz makineleri kullanılmaya başlandı.



Firma

Nestlé ve TEMA Vakfı’ndan

Fıstık Gibi Proje Nestlé DAMAK ve TEMA Vakfı işbirliğiyle antepfıstığı üretiminde kalite ve verimliliği artırmak ve sürdürülebilir üretimle bölgenin refahına katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilen “Fıstığımız Bol Olsun” projesine ilişkin son gelişmeler Gaziantep’teki uygulama bahçelerine gerçekleştirilen ziyaretlerle yerinde tespit edildi. Nestlé Türkiye Çikolata ve Şekerleme Grubu Genel Müdürü Oben Akyol ve TEMA Vakfı Genel Müdürü M. Serdar Sarıgül, Gaziantep Süleymanobası Köyü’ndeki Hasat Şenliği’ne katılarak yerinde bilgi aldılar.

Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman’da Hayata Geçirildi DAMAK ve TEMA Vakfı’nın Güneydoğu Anadolu’da antepfıstığı üretiminde kalite ve verimliliği artırmaya yönelik olarak başlattığı “Fıstığımız Bol Olsun” isimli kırsal kalkınma projesi geçtiğimiz yıl eş zamanlı olarak Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman’da hayata geçirildi. Ocak 2011’de başlatılan

66

Hi-Tech Ekim’12

“Fıstığımız Bol Olsun” Projesi ile antepfıstığının kalitesi ve verimliliği artıyor. projeyle bahçe sahipleri, antepfıstığı yetiştiriciliği konusunda eğitim almış uzmanlar tarafından eğitildiler. Çiftçiler; bahçe yönetimi, bitki beslenmesi, bitki hastalıkları ve zararlıları ile mücadele, budama, toprak işleme, meyve kalitesi ve hasadı, organik tarım, örgütlenme ve sulama konularında bilgilendirildiler. Bahçelerde uygulamalı eğitimler verildi ve eğitimler sonrası yapılan hatalar kontrol edilerek yerinde düzeltildi. “1 Anlat 10 Uygula” prensibi ile teorik eğitimlerden çok uygulamalı eğitimler yapıldı. 2012 Haziran ayı sonuna kadar verilen 14 toplu eğitime toplam 130 çiftçi katıldı. Uzmanlar tarafından 277 kere çiftçilerle birebir uygulamalı çalışmalar yapıldı. 2012 yılı Mayıs ayında “Antepfıstığında Yaz Uygulamaları” adı altında Şanlıurfa ve Gaziantep illeri proje uygulama köylerinde 2 adet Bahçe Günü düzenlenerek, civar üreticilerinin de yapılan uygulamaları bizzat bahçelerde görmeleri sağlandı.


Firma mi barındıran bir doğal varlık. O nedenle toprağa, yani yaşama sahip çıkmak gerekiyor. TEMA Vakfı ve DAMAK markasının birlikte uyguladığı Fıstığımız Bol Olsun Projesi de toprağa sahip çıkan bir proje. Projemiz sayesinde bölgede yüzyıllardır devam eden antepfıstığı tarımı toprağı ve sürdürülebilir yaşamı odağına alan bir yaklaşımla yapılacak. Böylece doğa ile dost bir üretim anlayışı ile bölge halkının ekonomik yönden kalkınmasına katkı sağlanacak. Projemiz tamamlandığı zaman sivil toplum kuruluşu, özel şirketler ve kamu işbirliğine en güzel örneklerden biri olacağına yürekten inanıyorum.”

“Katma Değer Sağlamak Sorumluluğumuz”

Hedef Verim ve Kaliteyi Arttırmak Projeyle, antepfıstığı üretiminde dünyada üçüncü sırada yer alan Türkiye’nin, bilimsel araştırmalar ışığında ve çağdaş üretim uygulamalarıyla antepfıstığı yetiştiriciliğindeki verim ve kalitesinin artırılması hedefleniyor. “Fıstığımız Bol Olsun” projesinin bir diğer amacı ise yapılan örnek çalışmalarla kamuoyunda konuya farkındalık sağlanması olarak ön plana çıkıyor. Antepfıstığı üretimindeki kalite ve verimliliği artırmak ve sürdürülebilir üretimle bölgenin refahına katkı sağlamak amacıyla başlatılan ”Fıstığımız Bol Olsun” projesinin en önemli uygulama alanlarından birini Gaziantep’teki faaliyetler oluşturuyor. Yapılan çalışmaları yerinde incelemek için Nestlé Türkiye Çikolata ve Şekerleme Grubu Genel Müdürü Oben Akyol ve TEMA Vakfı Genel Müdürü M. Serdar Sarıgül, Gaziantep’te bir araya geldiler. Projenin Gaziantep İli Yavuzeli İlçesi Süleymanobası Köyü’nde uygulama bahçelerine gidilerek hasat yapan çiftçiler ziyaret edildi ve antepfıstığı üreticileriyle proje hakkında sohbet edildi. Antepfıstığı bahçelerine yapılan gezilerde çiftçilerle buluşan davetliler Süleymanobası Köyü’nde Hasat Şenliği’ne katılarak antepfıstığı topladılar.

Toprak Yaşamdır Projeye ilişkin olarak TEMA Vakfı Genel Müdürü M. Serdar Sarıgül ise şunları söyledi: “TEMA Vakfı 2012 yılında 20. yaşını ‘Toprak Yaşamdır’ sloganıyla kutluyor. Çünkü toprak hem kendi başına bir ekosistem hem de milyonlarca ekosiste-

Nestlé Türkiye Çikolata ve Şekerleme Grubu Genel Müdürü Oben Akyol ise, proje ile ilgili olarak “Türkiye için çok önemli bir tarımsal değere sahip olan antepfıstığı üretiminde kalite ve verimi artırmayı; ayrıca sürdürülebilir bir üretimle bölgedeki ekonomik refaha katkı sağlamayı amaçlıyoruz” derken sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyanın lider beslenme, sağlık ve iyi yaşam şirketi olarak, bir şirketin sorumluluğunun değer zincirinin her aşamasında katmadeğer sağlamak olduğuna inanmaktayız. “Paylaşılan Değer Oluşturmak” olarak adlandırdığımız bu yaklaşım çerçevesinde, Türkiye de dahil olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde beslenme, su ve kırsal kalkınma alanlarında topluma değer katan projeler gerçekleştiriyoruz. “Fıstığımız Bol Olsun” projemiz de bu yaklaşım doğrultusunda TEMA Vakfı ile işbirliği içerisinde geliştirdiğimiz bir proje. Bu projeyle bölgede sürdürülebilir tarım yapılmasını ve antepfıstığı üretiminde kalite ve verimi artırmayı hedefliyoruz. Böylelikle bölgede yaşayan 100 bin insanın yaşam seviyesinin yükseltilmesine katkıda bulunarak, hem ekonomik hem de sosyal anlamda bir katma değer sağlayacağımıza inanıyoruz.” Türk halkının gönlünde çok özel bir yere sahip olan, Türkiye’nin ilk antepfıstıklı çikolatası DAMAK markası için de ayrı bir önem taşıyan antepfıstığının Türkiye’deki üretim potansiyeline henüz ulaşamaması projenin yola çıkış amacını oluşturuyor. Türkiye’de 100 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteren Nestlé, “Paylaşılan Değer Oluşturmak” yaklaşımı doğrultusunda DAMAK markasıyla sosyal sorumluluk çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de halen kullanılmakta olan geleneksel tarım yöntemleri yerine modern anlamda tarım işletmeciliği ve verimli üretim alışkanlıklarına kavuşulması halinde bu hedeflere ulaşmak mümkün. Türkiye’de üretilen fıstığın sadece yüzde 10’u çikolata üretiminde kullanılırken, büyük bir kısmı ise kuruyemiş ve tatlılarda tüketiliyor. Projenin uygulama alanı olarak, antepfıstığının en uygun yetişme havzası özelliklerine sahip olan Orta Fırat Havzası’nda yer alan Gaziantep’te Yavuzeli ve Araban, Şanlıurfa’da Birecik ilçesi, Adıyaman’da ise Besni ilçelerinin bulunduğu bölgeler belirlendi. Proje kapsamında uygulama alanında ikamet eden antepfıstığı yetiştiriciliğiyle uğraşan çiftçilere verilecek olan uygulama tabanlı eğitim programıyla antepfıstığı yetiştiriciliğinde doğru ve uygun tarım teknikleri bölgede yaygınlaştırılacak; böylelikle bölgesel anlamda istihdam sağlanması da mümkün olabilecek. Hi-Tech Ekim’12

67


Gündem

2020’den itibaren ticaretin % 90’ı elektronik ortamda gerçekleştirilecek. İnteraktif Pazarlama Zirvesi kapsamında düzenlenen Alternatif Ödeme Sistemleri ve Mobil Ödemenin Türkiye’deki Geleceği konulu paralel oturumda konuşan MOBİLSİAD Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, 2020 yılından itibaren ticaretin yüzde 90’ının elektronik ortamda yapılacağına dikkat çekti.

Gereken alt yapı ihmal edilmez ve yeterli seviyelere getirilirse bu katkı sağlanabilir. Ülke olarak teknolojiye ilgi duyuyoruz, özellikle genç jenerasyonun teknolojiye olan ilgisi çok yüksek” diye konuştu.

Dünya’dan Geri Kalmamak için Mobil Olmak Ödemelerin Türkiye’deki Geleceği MOBİLSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin’ın moderatörlüğünü yaptığı Alternatif Ödeme Sistemleri ve Mobil Ödemenin Türkiye’deki Geleceği konulu paralel oturumda, mobil ödeme sistemleri ile ilgili Türkiye’nin geldiği nokta değerlendirildi. T.C. Merkez Bankası Uzmanı Emre Karpuz, MOBİLSİAD Mobil Ödeme Komisyonu Başkanı Yılmaz Kurtay, Avea Mobil Finansal Servisler Yöneticisi Yiğit Camcı, Turkcell Mobil Finans Bölüm Başkanı Ali Salcı ve Vodafone Türkiye Bireysel Servisler Direktörü Ömer Kuyucu’nun panelist olarak katıldığı paralel oturumda konuşan Prof. Dr. Kerem Alkin, “2020 yılından itibaren ticaretin yüzde 90’ı elektronik ortamda gerçekleştirilecek. Bu süreci iyi takip etmemiz lazım” dedi.

“Altyapı İhmal Edilmemeli” 2020’lere gelindiğinde Dünya’da ve Türkiye’de ekonomik aktivitenin, bir başka deyişle kurumsal ve bireysel ticari faaliyetlerin çok daha ciddi bir bölümünün sanal ticarete kayacağını söyleyen MOBİLSİAD Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, “Bu konuda daha iyimser olan insanlar e-ticaretin 2020’lerden sonra yüzde 90’lara dayanacağına inanıyorlar. Geniş bant kullanımının Türkiye’de yaygınlaştırılması bu gelişimler için gerekli, hedef 2023’e kadar olan ki dönemde geniş bant uygulamalarını her yıl yüzde 10 arttırmak. Bu gelişim sağlanırsa Türkiye ekonomisine çok büyük katkıda bulunulmuş olur.

68

Hi-Tech Ekim’12

MOBİLSİAD Mobil Ödeme Komisyonu Başkanı Yılmaz Kurtay “Dünya’dan geri kalmamak için teknolojinin bize sunduğu imkanları kullanmak zorundayız. Eğer ki teknolojide var olmak istiyorsanız 3 ekranda da (TV, bilgisayar ve cep telefonu) olmalısınız. Yine evden çıkarken yanımıza 3 şey alıyoruz. Bunlar da anahtar, cüzdan ve cep telefonu. Demek ki cep telefonu artık hayatımızın vazgeçilmezi haline gelmiş. Bu vazgeçilmeze, biz sürekli daha büyük işlevler yükledik. Artık cep telefonu ile cüzdanın birleşmesi an meselesi. Çok yakın gelecekte, hatta önümüzdeki aylarda bununla ilgili projeleri duymaya başlayacağız. Türkiye’de mobil ödeme 2009 yılında başladı. Bugün mobil ödeme sadece bir nevi tahsilat taşımacılığı hizmeti sunuyor ve alternatif ödeme aracı. Ancak 2015 yılında tam bir ödeme aracı olacak. Bununla ilgili olarak da gelişim yapısı bize benzeyen Latin Amerika’yı kendimize örnek alıyoruz.” dedi.

GSM Operatörleri Duruma Adapte Oluyor Vodafone Türkiye Bireysel Servisler Direktörü Ömer Kuyucu “2000’li yıllarda melodi, logo indirilerek mobil ödeme sistemine adım atılmış oldu” dedi. Avea Mobil Finansal Servisler Yöneticisi Yiğit Camcı Mobil ödeme servisi olarak Avea abonelerinin yüzde 10’una ulaştıklarını belirtirken, Turkcell Mobil Finans Bölüm Başkanı Ali Salcı ise “Mobil ödeme ile yapılan 50 milyar dolarlık ödemenin gelecekteki hedefi 2015 yılından sonra 1,2 trilyon dolara çıkarmak” dedi.



Gündem

Cep Telefonuyla Kahve Daha Keyifli Caffè Nero, kahve keyfini iPhone ve Android uygulamasıyla cebe taşıdı.

70

Caffè Nero, teknik özellikleri ve kapsamıyla dünyada ilkler arasına giren yeni mobil platformunu tanıttı. Platform iPhone ve Android tabanlı akıllı telefonlar için geliştirilmiş iki uygulama, kasa sistemi entegrasyonu ve bulut tabanlı CRM altyapısından oluşuyor. Caffè Nero, mobil uygulaması ve kasa entegrasyonu Mekanist tarafından, Protel desteği ile gerçekleştirilen mobil platformuyla kahveseverlere yenilikçi bir hizmet sunacak. Öncelikle bugüne dek 2,5 milyona yakın kahve hediye ettiği sadakat kart sistemini mobil uygulamasına adapte eden Caffè Nero, bundan böyle misafirlerini kişisel promosyonlar ve sürprizlerle şaşırtacak.

lar, yeni mobil uygulamayla birlikte artık dijitale dönüştü. Mobil uygulamayı kullanan Nero tutkunlarının bundan böyle “hediye kahve” almak için tek yapması gereken, kasadaki baristaya mobil uygulamayı kullandıklarını söylemek. Tüm Caffè Nero mağazalarındaki kasalarla entegre bir şekilde çalışan mobil uygulama sayesinde her kahve tutkununun kahve alışkanlıkları takip edilerek, kişiye özel sürprizler ve promosyonlar da sunulacak. Hem tüm mağazaların hem de GPS verisine göre otomatik olarak en yakındaki mağazaların görülebildiği uygulamada, ayrıca menüdeki tüm yiyecek ve içecekler hakkında detaylı bilgiye de erişilebiliyor. Uygulama www.caffenero.com.tr/app adresinden indirilebiliyor.

Hediye Kahveler

Dijital Çağa Ayak Uydurmak

“Milano’nun batısındaki en iyi kahveci” unvanına sahip Caffè Nero, 25 Eylül’de Galata B-Base’de gerçekleştirdiği partiyle hem Türkiye’de hem de dünyada bir benzeri daha olmayan yeni mobil uygulama platformunu duyurdu. Mağazalardaki kasalarla entegre bir şekilde çalışan iPhone ve Android’li cep telefonu uygulama platformuyla öncelikle Caffè Nero tutkunlarının yıllardır “hediye kahve” içmesini sağlayan sadakat kartları dijital ortama taşınmış oldu. Kahveseverlerin yanlarından ayırmadığı bu mavi-siyah kart-

Düzenlenen partide kısa bir açıklama yapan Caffè Nero Türkiye Pazarlama Müdürü Ayşe Akbal, kahve mağazacılığının hem Türkiye’de hem de dünyada yeni dijital çağa uyması anlamına gelen bu adımı attıkları için büyük bir heyecan ve gurur duyduklarını söyledi. Akbal, “Caffè Nero Türkiye olarak yılın ilk çeyreğinde ayda 650.000 misafirimize kahve içirirken, şu anda 1 milyon misafir ağırlıyoruz. Kahveseverlerin kalbinde yıllardır özel bir yeri olan mavi-siyah hediye kartlarımızla, bugüne dek yaklaşık 2 milyon 500 bin bardak kahve hediye

Hi-Tech Ekim’12


Gündem

ettik. Mobil uygulaması ve kasa entegrasyonu Mekanist işbirliği ve Protel desteğiyle gerçekleşen mobil platformumuz sayesinde artık sadık müşterilerimize kahve hediye etmenin de ötesine geçeceğiz. Sadakat kartı sistemini dijital çağa adapte ederken, kişiye özel sürprizler, promosyonlar, hatta yarışmalar gerçekleştirebilecek ve misafirlerimize yepyeni deneyimler yaşatacağız. Mekanist.net entegrasyonu da içeren platformumuzla Mekanist üyelerine özel kampanyalar da gerçekleştireceğiz. Hem uygulamasıyla hem de vizyonuyla sadece kahve sektörüne değil, pek çok sektöre öncülük edecek böylesi bir çalışmaya imza atmış olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz,” dedi.

Lokasyon Bazlı Pazarlama ve Sadakat Platformu Caffè Nero’nun mobil platformunun mimarlarından Mekanist CEO’su Alper Tekin, “Platformumuz, iPhone ve Android bazlı akıllı telefonlar için yazılmış iki uygulamayı, Micros kasa sistemlerine entegrasyonu, bulut tabanlı Microsoft Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) altyapısını ve Mekanist.net entegrasyonunu kapsıyor. Mekanist'in Caffè Nero için sağladığı bu platform, türünün en sofistike lokasyon bazlı pazarlama ve sadakat platformunu oluşturuyor. Platform sayesinde Caffè Nero'nun yüzbinlerce misafiri artık fiziksel kart taşımak zorunda kalmayacak. Misafirlerin tercihleri, istek ve şikâyetleri artık bir CRM sisteminde anlık olarak takip edilebilecek; misafirler ile anlık ve lokasyon bazlı olarak iletişime geçmek ve promosyonel aktiviteler gerçekleştirmek mümkün olacak,”

dedi. Caffè Nero Bilgi Teknolojileri Müdürü Ersen Gelçin ise Türkiye’de benzerine rastlamadığını, dünyada öncülerinden olduğunu belirttiği platformun teknik yapısı için şunları söyledi: “Daha önce hiçbir projede bu kapsamda bir entegrasyon yapılmadığı gibi, sosyal CRM alanında da bu kadar somut bir örnek daha önce hiç hayata geçirilmedi. Nero ve Protel kısmında 2’şer, Mekanist kısmında 4 kişiden oluşan toplam 8 kişilik bir ekibin çalıştığı platformun mobil uygulama, kasa ve CRM bileşenleri yaklaşık 4 aylık bir süreç sonunda tamamlandı. Platformumuzu, Nero tutkunlarının beklentileri ile sosyal medya ve mobil gelişmeler ışığında sürekli olarak geliştirerek, ona yeni özellikler kazandırmayı hedefliyoruz. Diğer akıllı cep telefonları için de geliştirmeler yapmaya devam ediyoruz.” Micros POS sistemlerinin Türkiye Distribütörü Protel’in Genel Müdürü Murat Sıcakkanlı, “Mobil cihazların yaygınlaşması ile tüketici alışkanlıkları da değişiyor. Buna paralel olarak Müşteri İlişkileri Yönetimi kavramı da yeni bir boyut kazanıyor. Caffè Nero için geliştirdiğimiz entegrasyon sayesinde, Nero tutkunları mobil cihazları üzerinden sadakat uygulamalarını takip edebiliyor. Bu noktada, Micros POS sistemlerinin geliştirmeye açık mimari yapısı bu tarz entegrasyonları yapabilmemize olanak tanıyor. Böylece iş ortaklarımız ile birlikte müşteri deneyimini farklılaştıracak entegre çözümler sunabiliyoruz,” dedi. Hi-Tech Ekim’12

71


Gündem Dünyanın Meyve Suyu Üreticileri

MEYED’in Ev Sahipliğinde Toplandı MEYED, 3-4 Eylül’de İstanbul’da yapılan 3. Meyve Suyu, Nektar ve Alkolsüz İçecekler Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı.

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED), uluslararası meyve suyu platformunu 3-4 Eylül’de İstanbul’da topladı. Meyve suyu sektörü için çok önemli olan ve bu yıl 3’üncüsü gerçekleştirilen Meyve Suyu Kongresi’ne dünyanın pek çok yerinden meyve suyu üreticisi katıldı. Küresel meyve suyu pazarı için çok önemli olan bu zirvenin İstanbul’da yapılması Türkiye’yi küresel meyve suyu pazarının en önemli oyuncularından biri haline getiriyor.

Stratejik Buluşma Küresel meyve suyu pazarının en önemli oyuncularından biri olmaya aday Türkiye, 3-4 Eylül 2012’de bu yıl üçüncüsü yapılan Meyve Suyu, Nektar ve Alkolsüz İçecekler Zirvesi 2012’ye ev sahipliği yaptı. Türkiye ayağında Meyve Suyu Endüstrisi Derneği’nin (MEYED) organize ettiği zirve ile stratejik olarak küresel pazarda en stratejik meyve suyu pazarındaki tedarik zincirlerini bir araya getirmeyi amaçladı. Zirve ile ayrıca MENA bölgesinde hızla büyüyen meyve suyu pazarından faydalanılması da hedeflendi. İstanbul Divan Asia Otel’de 3-4 Eylül 2012 tarihinde gerçekleştirilen 3. Meyve Suyu, Nektar ve Alkolsüz İçecekler Zirvesi 2012’de ayrıca Avrupa Meyve Suyu Birliği (AIJN), Uluslararası Meyve Suyu Üreticileri Federasyonu (IFU), Avrupa Meyve Suyu, Nektar ve Sebze Kalite Kontrol Sistemi (EQCS), Çin Meyve Suyu Odası (CFNA), Arap İçecekler İhracatçıları (ABA) ve Brezilya Narenciye İhracatçıları Derneği (CitrusBR) da yer aldı.

Türkiye Global Pazarın Gözdesi MEYED Genel Sekreteri Ebru Akdağ, Türkiye’nin global meyve suyu pazarı için oldukça cazip bir ülke olduğunu belirterek MEYED olarak Türkiye’nin bu pazardan maksimum verim alması için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Akdağ, “3. Meyve Suyu, Nektar ve Alkolsüz İçecekler Zirvesi’ni saygın destekçilerimizle birlikte gerçekleştirmekten ve böylesine büyük bir organizasyonla misafirlerimizi İstanbul’da tekrar ağırlamaktan çok mutluyuz” diyerek, “Türkiye’deki meyve suyu sektörü-

72

Hi-Tech Ekim’12

nün global meyve suyu pazarının en yüksek potansiyelli pazarlarından biri haline gelmiştir. Türkiye bu alandaki önemli yatırımları, coğrafi konumu, mevsimsel özellikleri gibi etkenler sayesinde geleceği çok parlak” şeklinde ilave etti. Başarı için devlet – üretici – sanayici ve bilim kuruluşlarının işbirliği yapması gerektiğini belirten Akdağ şunları söyledi: “Türkiye coğrafi özellikleri, iklimi, tarım alanları nedeniyle en çok dikkat çeken ülkelerin başında yer alıyor. Ancak bu alanda istenen başarının sağlanabilmesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Nedir başarının sırrı? Devlet tarım yapan üreticisini destekleyecek, sanayici bu alana yatırım yapacak, bilim dünyası da bu alanda araştırma yapacak. Bu dört grup arasında gerçekleşecek işbirliği ile verimli projeler gerçekleştirilebilecek.”

Son Yenilikler Aktarıldı, Bölgesel Pazarlar İrdelendi İstanbul’da iki gün boyunca devam eden zirvede çiğ meyve sularının tedarik, talep ve fiyatlarını etkileyen unsurlar incelendi. Zirvede katılımcılara sektördeki en son yenilikler hakkında da bilgiler verildi. Zirve boyunca Asya, Kafkasya ve Avrupa’da meyve suyu ve nektar pazarının büyümesine ilişkin araştırma sonuçları da paylaşıldı. Zirveye Türkiye’den ve dünyadan uzman konuşmacılar katıldı. İki gün boyunca aralıksız devam eden panellerde bölgelerin meyve suyu, nektar ve soft içecek sektöründeki global rolü değerlendirildi. Ayrıca portakal, üzüm, çilek, mango, elma gibi önemli meyve sularına yatırım fırsatları da değerlendirildi. Zirvede yer alan önemli kuruluşlar ise şu şekilde sıralandı: MEYED, Coca-Cola Company, Meyve Suyu Üreticileri Federasyonu (IFU), Avrupa Meyve Suyu Birliği (AIJN), Dutch Kalite Kontrol Sistemi (DQCS), Dünya Kakao Vakfı, Avrupa FrieslandCampina Tüketici Ürünleri, Florida Department of Citrus, PepsiCo (Mısır), Agromir Gıda, LVA GmbH (Avusturya), Alman Meyve Suyu Endüstrisi Derneği, Agrovita (Türkiye), Rynkeby Gıdalar HB (İsveç), FMC Foret (İspanya), Rabobank International, David Berryman Limited, Pranav International (Hindistan), Döhler Co (Türkiye), IFC (ABD), Krueger Gıda Laboratuvarları, Inc, Canadean, Rouiba (Cezayir), Gerber Meyve Suyu Şirketi, ABC Meyve.



Firma

Ege Seramik Yeni Koleksiyonuyla Cersaie’de Ege Seramik’in Autumn 2012 koleksiyonu sektörün en önemli fuarı Cersaie’de sergilenecek.

74

Hi-Tech Ekim’12


Firma EQUINOX: Doğallığını Dokusunda Gizliyor Equinox serisi, ağaç dokusu sayesinde hem doğallığı ile ön planda, hem de sırlı granit olma özelliği ile dış etkenlere karşı dayanıklı. 30x60 cm ve 45x45 cm ebadında üretilen ve Digital Tile ürün grubunda yer alan serinin bej, kahve ve beyaz renk seçenekleri bulunuyor. HOLLYWOOD: Ahşabın Sıcaklığı ile Mekânları Isıtıyor Hollywood serisi, ahşabın vazgeçilmez sıcaklığını yansıtırken aynı zamanda mekânlarda vintage etkisi de yaratıyor. 12x60 cm ebadında dijital baskı teknolojisi ile üretilen serinin Sun, Sky ve Earth adında 3 farklı renk seçeneği bulunuyor. DALI: Doğal Taş Dokusu, Mermer Deseni ile Vurgulanıyor Tüm dünyada trend olan doğal taş dokusu, Dali serisinde mermer deseni ile vurgulanıyor. Ürün yüzeyinde ise belirgin ve kontrast efektler ön plana çıkıyor. 30x60 cm ve 45x45 cm ebadında dijital baskı teknolojisi ile üretilen serinin 2 ayrı renk alternatifi bulunuyor. Koleksiyonda Albis, Palermo, Magic ve Como serileri ile doğal taş dokusu ve estetik detaylar seramik yüzeyine yansıyor. ALBIS: Beyazın Büyüsü, Altın ve Platinin Çarpıcı Estetiği 25x75 cm ebadında duvar karosu olarak üretilen serinin şık dekorları mekânların atmosferini değiştiriyor. Perle ve Insignia dekorların desenindeki estetik detaylar, altın ve platinin çekiciliği ile buluştuğunda üstün zevklere hitap ediyor. Mat beyaz ve parlak beyaz duvar karoları ise Perle ve Insignia dekorların yanı sıra metal efektli pvd bordürler ile kullanıldığında daha da çekici hale geliyor. PALERMO: Antik Çağ Esintisi Dijital baskı teknolojisi ile 45x45 cm ebadında yer karosu olarak üretilen Palermo serisi, mat taş dokusu sayesinde, özellikle dış mekânlarda doğa ile uyum sağlıyor. Sırlı granit özelliği sayesinde dış etkenlere karşı dayanıklılık gösteriyor ve ayrıca yoğun yaya trafiğinin olduğu alanlarda kullanım kolaylığı sunuyor. Antik çağ mozaiklerinden esinlenerek tasarlanan serinin ceviz, bej ve gri renk alternatifleri bulunuyor.

Her yıl İtalya’nın Bologna şehrinde düzenlenen ve bu yıl 2529 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan Cersaie Fuarı’nda Ege Seramik, 16. holde yer alan A56-B51 nolu standda Autumn 2012 koleksiyonuna ait 12 yeni seriyi ilk defa yurtdışında sergileyecek.

En İddialı Seriler Fuarda Ege Seramik, fuarda Autumn 2012 koleksiyonuna ait dijital baskı teknolojisi ile ürettiği Alba, Atrium, Equinox, Dali, Hollywood, Magic, Time, Palermo, Cube, Woodcut ve Como serileri ile Albis serisine yer verecek. Autumn 2012 koleksiyonunda yer alan Equinox, Hollywood ve Dali serileri, Ege Seramik’in Cersaie’deki en iddialı serileri arasında yer alıyor.

MAGIC: Tasarımı Doğadan İzler Taşıyor 25x40 cm ebadında krem, kahve ve gri renklerde duvar karosu olarak dijital baskı teknolojisi ile üretilen Magic serisinin parlak çakıl taşlarından oluşan rölyef dokulu tasarımı doğadan izler taşıyor. Sırlı granit özelliği ise dış mekân dekorasyonunda kullanım imkânı sağlıyor. COMO: Birbirinden Farklı Taş Dokular Dijital baskı teknolojisi ile 33x33 cm ebadında gri ve bej renklerde sırlı granit yer karosu olarak üretilen serinin farklı dokudaki doğal taşlardan oluşan tasarımı, bahçe ve teras gibi dış mekânların doğal atmosferi ile bütünleşiyor. Dörtlü olarak kullanıldığında oluşan geometrik desen ise sıradanlığı ortadan kaldırıyor. Hi-Tech Ekim’12

75


Firma

FELDA IFFCO Lider Markaları ile

Gıda 2012’deydi FELDA IFFCO, Iffco ve Filza markaları ile 06-09 Eylül tarihlerinde gerçekleşen 20. Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı’nda, ürünlerini müşterileriyle buluşturdu. Dünyanın en büyük palm yağı ihracatçılarından FELDA Global Group ve Merkezi Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulunan 21 değişik iş kolunda faaliyet gösteren lider markaların kurucusu IFFCO ortaklığı ile kurulan grubun Türkiye’deki operasyonu olan FELDA IFFCO Türkiye, Iffco ve Filza markalarını müşterileri ile buluşturdu. FELDA IFFCO, Iffco markası ile endüstriyel müşterilere hitap ederek, grup şirketinin uzmanlığı ve bilgi birikimi ile gıda katkıları alanında her zaman tercih edilen çözüm ortağı olmuştur. Her zaman katma değerli ürünler üreten Iffco markası 06-09 Eylül 2012 tarihleri arasında 20. kez gerçekleşen GIDA 2012 Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı’nda iş ortakları ile buluştu. Fuar süresi boyunca standa yoğun bir ilgi olduğu gözlemlendi.

Sonuç Odaklı İş Görüşmeleri Filza markası, FELDA IFFCO Türkiye’nin ihracat markası olup, Afrika, Ortadoğu, Amerika ve Balkan ülkelerine Türki-

76

Hi-Tech Ekim’12

ye’den ihracat yapmaktadır. Varlığını bu ülkelerde arttırmakta olan Filza, her geçen gün artan taleple ürün portföyünü geliştirmektedir. Yurtdışından gelen iş ortaklarının hiç boş bırakmadığı stantta, sonuç odaklı görüşmelere imza atıldı.

Üretim Kapasitesi 3 Katına Çıktı FELDA IFFCO Türkiye birçok değişik bitkisel yağın rafinasyonundan işlenmesine, dolumundan paketlenmesine kadar tüm süreçleri bünyesinden bulundurmaktadır. Ayçiçek, Mısır, Kanola, Soya, Pamuk, Palm ve Zeytinyağı gibi bitkisel yağların tümünü işleyebilmektedir. Margarin ve katı yağ üzerine yatırımlarını tamamlayarak üretim tesisi kapasitesini üç katına çıkaran FELDA IFFCO Türkiye, proseslerine son teknolojiye sahip yeni bir rafineri ile birlikte hidrojenasyon ve interesterifikasyon, margarin üretim ve dolum tesislerini de ilave etti. FELDA IFFCO Türkiye’nin amacı yıllara dayanan bilgi birikimini paylaşarak Türk tüketicisine ve müşterilerine dünya kalitesinde ürünler sunmak olarak ifade ediliyor.



Gündem

‘Lava Culinary Team’, Dünya Aşçılık Olimpiyatlarına Hazır Usta şef Rafet İnce önderliğindeki ‘LAVA Culinary Team’, 05-10 Ekim tarihleri arasında, aşçılık mesleğinin sınırlarını zorlayan Dünya Aşçılık Olimpiyatları’na katılıyor. 40 yıllık tecrübesiyle, Türkiye’nin en modern ve en yüksek teknoloji döküm ve emaye fabrikasına sahip olan LAVA, birbirinden yetenekli aşçılardan oluşturduğu ‘LAVA Culinary Team’i 05-10 Ekim tarihleri arasında, Almanya’nın Erfurt şehrinde düzenlenecek olan Dünya Aşçılar Olimpiyatları’na uğurluyor.

Türk Şefleri Avrupa’ya Açılıyor 2011 yılından bu yana LAVA markası bünyesinde danışmanlık veren ünlü şef Rafet İnce, başarılı aşçılardan oluşan ‘LAVA Culinary Team’ ile Türk mutfağının kültürünü ve yetenekli Türk şefleri Avrupa’da ve dünyada tanıtıyor. Bugüne kadar ülkemize, uluslararası arenalarda sayısız madalyalar ve genç yetenekler kazandıran Executive Chef Rafet İnce, 05-10 Ekim tarihlerinde Almanya’nın Erfurt şehrinde, 4 yılda bir düzenlenen Dünya Aşçılar Olimpiyatları’na (IKA/Olympiade Der Köche) katılıyor. Aşçılık mesleğinin ‘son noktası’ olarak görülen ve 51 ülkenin dahil olduğu yarışmayı bu sene Türkiye adına, Türkiye Aşçılar Federasyonu bünyesinde bulunan şeflerden oluşan, Rafet İnce yönetimindeki ‘LAVA Culinary Team’ temsil ediyor. Aşçılık üzerine trend belirleyici bir özelliği olan olimpiyatlarda tüm dünyadan şefler bir araya gelerek kendi mutfak kültürlerini tanıtma imkanı buluyorlar. ‘LAVA Culinary Team’ de bu yarışmada, Türk mutfağının yeni gastro vizyonunu tüm dünya şeflerine ve gurmelere tanıtarak, mutfağımızın eşsiz lezzetlerini dünya yemek literatürüne kazandırmayı ve dünyaya taşımayı hedefliyor.

78

Hi-Tech Ekim’12

Hedef Altın Madalya Tüm yemek sunumlarını, LAVA döküm tencere ve tavalarının 2012 koleksiyonuyla yapacak olan ‘LAVA Culinary Team’ markayı da tüm dünyaya tanıtacak. Şef Rafet İnce, ‘LAVA Culinary Team’ ile olimpiyatlarda yapacağı tüm yemeklerde bir hikaye sunarak, içeriğindeki ürünler ve kullanış yöntemleriyle de dikkatleri üzerine çekmeyi ve altın madalyayı Türkiye’ye getirmeyi planlıyor.

Takım Listesi Rafet İnce - Team Director Bektaş Mustafa Özcan - Team Captain Merve Güler - Kitchen Arts Sedat Yaman - Pastry Chef Tunahan Polu - Pastry Chef Yasemin Arslan - Pastry Chef Ahmet Palavan - Pastry Chef Burhan Yavan - Chef Begüm Başar - Chef Erol Söğüt - Chef Ayhan İlkis - Chef Özgür Öztürk - Chef Mehmet Keskin - Chef Adnan Çoşkun - Chef Mustafa Süzgen - Chef Afer Gündoğdu - Chef



Gıda

Altınyağ, Ham Yağ Üretimiyle Büyüyecek Altınyağ Kombinaları, rafine yağ üretimi yerine ham yağ üretimine odaklanacak. İMKB'de ALYAG kodu ile işlem gören Altınyağ Kombinaları, rafine yağ üretimi yerine daha karlı gördüğü ham yağ üretimine odaklanacak. Dünya çapında ham yağ fiyatlarının artması, bundan ötürü rafine yağ üreticilerinin kar marjlarının düşmesi ve ham yağ üretimi alanında daha büyük fırsatlar bulunması nedeniyle alınan karar gereğince, kapasitenin yüzde 9,56'sını teşkil eden rafine yağ üretimi durdurulurken, yağlı tohum işleme kapasitesi yüzde 50 oranında artırılarak yıllık 180 bin tona çıkarılacak.

80

Hi-Tech Ekim’12

Yatırım Planları Güncellendi Dünya çapında ham yağ fiyatlarının yükselmesi ve ham yağ pazarının daha fazla fırsat içermesinden hareketle yatırım planlarını güncelleyen Altınyağ, ham yağ üretimi ile büyümeye odaklanıyor.

Üretim Kapasitesi Artacak Kapasitesinin yüzde 9,56'lık kısmını ayırdığı rafine ve ambalajlı yağ üretimini durdururken, yüzde 40,19'luk ham yağ üretim kapasitesini yüzde 80'e çıkarma kararı alan Altınyağ, yılda 180 bin ton ham yağ üreterek İzmir'den pazara açılacak.


Gıda

Ayçekirdeğindeki Fitosteroller

Kolesterolü Düşürüyor Sağlıklı bir atıştırmalık mı arıyorsunuz? Açlığınızı giderirken aynı zamanda size zengin besin içeriği sağlayacak sağlam ama gevrek dokulu hafif ayçekirdeği tercihiniz olabilir. Fitosteroller kimyasal yapısı kolesterole çok benzeyen ve beslenme düzeninde yeterli miktarda alındığında, kan kolesterolü düzeyini azalttığına, bağışıklığı güçlendirdiğine ve belirli kanser türleri riskini azalttığına inanılan, bitkilerde bulunan bileşiklerdir. Fitosterollerin yararlı etkileri o kadar güçlüdür ki, yağlı tohumlardan çıkarılarak, kolesterol düşürücü “gıdalar” olarak pazarlanan “tereyağı” muadili ürünler gibi işlenmiş gıdalara eklenmektedir. Ama toprak ananın kabuklu yemişleri ve tohumları doğal olarak bu kadar zengin fitosterol –ve kalp koruyucu lif, mineral ve sağlıklı yağ- kaynağıyken, neden taklit “tereyağı” ile yetinilsin ki?

Araştırma Sonuçları Olumlu Journal of Agricultural and Food Chemistry’de yayımlanan bir araştırmada, araştırmacılar Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın olarak tüketilen kabuklu yemişler ve tohumlarda ne kadar fitosterol bulunduğunu gösterdi. Atıştırmalık olarak tüketilen kabuklu yemişler ve tohumların arasında, ayçekirdeği ve şamfıstığının fitosteroller açısından

en zengin olduğu görülürken (270-289 mg/100 g), bunları kabak çekirdeği izliyordu (265 mg/100 g).

Türkiye’de Pazarın Durumu Ayçekirdeği yılın her döneminde marketlerinizde farklı markalar altında bulunabiliyor. Türkiye’deki ayçekirdekleri genellikle kabuklu şekilde, hem açık hem de paketli olarak satılıyor. Açık kuruyemişler bölümünden alabileceğiniz tüm diğer ürünlerde olduğu gibi, ayçekirdeği kaplarının kapalı ve marketin devir hızının iyi olduğundan, yani çekirdeklerin azami tazelikte olduğundan emin olmak münkün değil. Kabuklu çekirdek satın alırken, rengi sarımsı olanları almaktan kaçının, çünkü bunlar büyük olasılıkla bayattır. Ayrıca ayçekirdeğini açık olarak alıyorsanız, hala taze ve bozulmamış olduğundan emin olmak için koklayın. Ayçekirdeğinin yağ içeriği yüksek olduğu ve bozulmaya meyilli olduğu için, buzdolabında hava geçirmez kaplarda saklanmalıdır. Dondurucuda saklanması da mümkündür, çünkü düşük sıcaklık dokusunu ya da tadını büyük ölçüde etkilemeyecektir. Hi-Tech Ekim’12

81


Firma

Taşınabilir Portatif Mutfak

Güney Afrika’da Tanıtıldı Öztiryakiler, ‘Taşınabilir Portatif Mutfak’ı Afrika Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda (Africa Aerospace and Defence-2012) sergiledi. A’dan Z’ye endüstriyel mutfak tasarlayan, üreten ve 105 ülkede kurulumunu yapan sektörün öncü ismi Öztiryakiler, geniş ürün gamına yeni ürünler ilave etmeye ve onları ilgilileriyle buluşturmaya devam ediyor. Seyyar Sahra Üniteleri olarak adlandırılan, başta askeri birlikler olmak üzere sivil savunma ve afet yardım ekiplerinin ihtiyaçlarına yönelik tasarlanan, üretilen, kurulumu gerçekleştirilen bu özel ürün grubunun yeni üyesi “Taşınabilir Portatif Mutfak” ilk defa Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda görücüye çıktı.

Ürünün İlk Siparişleri Alındı Güney Afrika’nın başkenti Pretoria’da iki yılda bir düzenlenen, bu yıl 19-23 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı (Africa Aerospace and Defence-2012)’na kendi standı ile katılan ve Taşınabilir Portatif Mutfak ile büyük ilgi gören Öztiryakiler, elektrik gerektirmeyen, sessiz, dumansız ve kokusuz bir şekilde 1 saat için-

82

Hi-Tech Ekim’12

de 40 kişilik yemek pişirilebilen, tamamı paslanmaz çelik bu ürün için ilk siparişlerini aldı. Savunma Sanayii sektöründe çok uluslu bir firma ile bölgede ortak çalışma kararı da veren Öztiryakiler için fuar oldukça verimli geçti. Fuar sırasında M.S.B. Savunma Sanayi Müsteşarlığı yetkilileri tarafından da ziyaret edilen Öztiryakiler standında diğer ürünlerin video sunumu da gerçekleştirildi.

Türk Malı’na Güven Artıyor Seyyar Sahra Üniteleri başlığı altında Sahra mutfakları, Konteyner tipi mutfaklar, Konteyner duş-tuvalet ünitesi, Konteyner tipi soğuk odalar gibi hem askeri birliklerin hem sivil savunmanın önemli ihtiyaçlarına yönelik üretim yapan ve yurt dışı satışının % 95’ini Ozti “Türk Malı” adı ile gerçekleştiren Öztiryakiler, fuara katılan birçok ülke tarafından biliniyor ve Türk malına duyulan güvende pay sahibi olmanın gururunu yaşıyor.



Gündem

Özel Gecelerde Osmanlı Modası Yapılan araştırmada her 10 gelinden 7’sinin saray kültürünü kına gecelerine taşımak istediğini ortaya çıktı. Son dönemlerde Osmanlıyı işleyen dizilerin yaygınlaşmasıyla birlikte kına gecelerinde de saray etkisi hissediliyor. Döneme ait motiflerle bezeli yüzükler ve taçlar ile saray elbiseleri kına gecesinin yıldızı olan gelinlerin en çok tercih ettiği alternatifler arasında yer alıyor. Gün geçtikçe farklılaşan kına geceleri, son dönemde bilinenden değişik kimliklere bürünüyor. Bunun üzerine bir inceleme yapan Dugun.com, gelin adaylarının kına gecelerine dair tercihlerini inceledi ve ortaya çıkan ilginç ayrıntıyı takipçileriyle paylaştı. Sonuçlara göre, Dugun.com üyesi olan her 10 gelin adayından 7’si kına gecesini Osmanlı usulü yapmayı tercih ediyor. Son dönemde popüler olan saray temalı dizilerin de bu seçim de etkili olduğu savunuluyor.

Hürrem Yüzüğü ve Tacı Ilgi Görüyor Kına gecesi için alışverişe çıkan gelin adaylarının aksesuar tercihi çoğunlukla Hürren yüzüğü ve tacından yana oluyor. Bindallı geleneğini de değiştiren yeni gelinler onun yerine Osmanlı sultanlarının saray elbisesini andıran giysileri seçiyor.

84

Hi-Tech Ekim’12

Dugun.com Dugun.com, düğün ve evlilik planlama sitesi olarak 2007 yılından bu yana yayın yapan bir internet sitesi. Dugun.com çiftlere mekan, catering, alyans, fotoğrafçı, gelinlik ve daha birçok konuda sayısız seçenek sunuyor. Kullanıcılarının % 80’ini bayanların oluşturduğu Dugun.com’da, üyeler için özel indirimler de bulunuyor. Dugun.com’un çalışma hedefi, üye olan kişilere ve işbirliği yaptıkları firmalara üst düzey fayda sağlamak. Uzman ekibiyle içeriğini sürekli geliştiren Dugun.com, çiftler için bir bilgi portalı olma özelliği taşıyor.


Gündem

Geleneksel

Lezzet Tasarımlarla

Buluşuyor

Osmanlı ihtişamı, kahve keyiflerimize geri dönüyor. Yaldızları ve tonlarıyla geçmişin görkemini yansıtan kahve fincan takımları, internetten satışa sunuluyor. Geleneksel ile Modernin Buluşması Osmanlı’nın göz alıcı tasarımları ve görkemli motifleri gündelik hayatımıza geri dönüyor. Modern biçimlerle harmanlanan geleneksel tarzlar bugün her zamankinden daha yoğun biçimde estetik anlayışımıza hakim durumda. Geleneksel keyfimiz Türk kahvesi de bu “geleneksele dönüş” trendiyle biçim değiştiriyor.

Osmanlı Tonları Ağırlıkta Porselensepeti.com geleneksel motiflerin gündelik hayatımızdaki yükselişine paralel olarak Osmanlı tonları ve biçimleriyle tasarlanmış fincan setlerini Türk kahvesi tutkunlarıyla buluşturuyor. Modernle gelenekselin zarif kombinasyonları olarak ortaya çıkan fincan setleri kahve keyfimize ekstra keyif katıyor. Osmanlı’nın göz alıcı kaftanlarının modern tasarıma sahip kahve fincanlarına nakşedildiği Kaftan kahve seti, hem tasarımı hem de renkleriyle göz dolduruyor. Kahve fincanları, fincan tabakları ve su bardaklarından oluşan 18 parçalık set, Osmanlı ihtişamını sofralara taşıyor.

Zarif tasarımıyla dikkat çeken Armine kahve seti, mor rengin üzerine nakşedilmiş yaldızlı işlemelerle öne çıkıyor. 1 adet kristal su bardağının yanı sıra el yapımı kahve fincanı ve tabağından oluşan set, kahve geleneğinin asaletini ortaya koyuyor. Modern bir formda dizayn edilmiş kavuk turkuaz kahve fincanı ise, turkuaz renk üzerine işlenmiş yaldızlı desenleriyle gündelik kahve keyfimizde ihtişamlı bir geçmişin anılarını yaşatıyor. Geçmişin izleriyle modern motiflerin buluştuğu bu tasarımlar ve daha fazlası porselensepeti.com’un sanal raflarında.

Porselen Sepeti Porselen Sepeti, firmaları da düşünerek firma sahipleri, çözüm ortakları, çalışanlar ve mağaza çalışanlarının taleplerini karşılamaya yönelik olarak “kurumsal satış” hizmetini hayata geçirmiştir. Gerek kişiselleştirilmiş veya logo uygulamalı ürün siparişleri, gerekse herhangi bir kişiselleştirme uygulamaksızın belirli adette verilen siparişler, Porselen Sepeti üzerinden karşılanmaktadır. Hi-Tech Ekim’12

85


Gündem Boatshow Fuarı’nın Konaklama Sponsoru

The Green Park Pendik

31.Uluslararası İstanbul Boatshow Fuarı’nın Resmi Konaklama Sponsorluğu’nu The Green Park Pendik Hotel & Convention Center üstlendi. 29 Eylül-07 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan 31.Uluslararası İstanbul Boatshow Fuarı’nın Resmi Konaklama Sponsorluğu’nu The Green Park Pendik Hotel & Convention Center üstlendi.

Anadolu Yakası’nın En Büyük Kongre Merkezi NTSR Fuarcılık tarafından gerçekleştirilen 31. Uluslararası İstanbul Boatshow Fuarı’na The Green Park Pendik resmi konaklama sponsoru olarak hizmet veriyor. İstanbul Anadolu Yakası’nın en büyük kongre merkezi The Green Park Pendik

86

Hi-Tech Ekim’12

Hotel & Convention Center ayrıca Boatshow Fuarı’nda da ziyaretçilerini ağırlayabilecek.

300 Katılımcı Firma Bekleniyor The Green Park’ın standını ziyaret ederen misafirler, The Green Park Pendik Hotel & Convention Center’ın SPA hizmetlerinden indirimli yararlanabilecekler. Marintürk İstanbul City Port-Pendik’te gerçekleşecek olan Boatshow Fuarı’nda 300 Katılımcı Firma, 650 Ulusal ve Uluslararası marka yer alacak. Fuarda 380 adet tekne sergilenecek.



Turizm

& Otelcilik

Türkiye’nin Termal Turizm Potansiyeli Avrupalı Yatırımcıların Gündeminde NG Hotels & Resorts, Avrupalı yatırımcıları Türkiye’ye termal turizme yatırımı yapmaya davet ediyor. Avrupa’nın en önemli otelcilik yatırımları organizasyonu olan “Hot.E Hotel Investment Conference Europe” etkinliğinin ülkeler bölümünde Türkiye adına bir konuşma yapan NG Hotels & Resorts Turizm Koordinatörü Kamil Berk, Avrupalı yatırımcı, finansal danışman ve otel zinciri sahiplerinden oluşan takipçilerini Türkiye’ye yatırım yapmaya davet etti. Türkiye’nin termal imkânlarıyla 365 gün süreli turizm potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken Kamil Berk’in konuşması, dinleyicilerden gelen turizme yönelik teşvikler ve termal işletmelere yönelik sorularla çok yakından takip edildi.

Otelciler Londra’da Buluştu NG Hotels & Resorts Turizm Koordinatörü Kamil Berk, 2021 Eylül tarihlerinde Londra’da düzenlenen, Avrupa’nın en önemli otelcilik yatırımları organizasyonu “Hot.E Hotel Investment Conference Europe”a (Hot.E) Türkiye adına konuşmacı olarak katıldı. Etkinliğin ikinci günü, Kıta Avrupası genelindeki fırsatları keşfetmek amacıyla gerçekleştirilen özel Ülke Salonu (Country Hall) bölümü gerçekleşti. A Focus on Turkey oturumunda Avrupalı yatırımcılara Türkiye’deki fırsatları, turizm alanındaki teşvikleri, yerel bir ortakla çalışmanın önemini ve Türkiye’nin 365 gün turizm potansiyeline sahip olmasını sağlayan termal zenginliklerini anlatan Kamil Berk’in konuşması, çok yakından takip edildi.

88

Hi-Tech Ekim’12

NG Hotels & Resorts Turizm Koordinatörü Kamil Berk

Teşvikler ve İmkanlar Sorgulandı Avrupalı yatırımcılar, yatırım bankacıları, finansal danışmanlar, mimarlar, emlak ve otel zinciri sahiplerinden oluşan dinleyici kitlesi Berk’e özellikle teşvikler ve termal işletmelere yönelik soru yöneltti. Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere, İrlanda, İskandinavya, Polonya, Rusya ve Yunanistan oturumlarına da ev sahipliği yapan etkinlikte Kamil Berk, Türkiye’nin Avrupa’da turizm yatırımı yapılabilecek en karlı ve en doğru ülke olduğunu vurguladı: “Türkiye sadece deniz ve kültür turizmi açısından değil, aynı zamanda zengin termal kaynakları, sağlık alanında sahip olduğu imkan, bilgi birikimi ve nitelikli insan kaynağı ve zengin yerel wellness kültürüyle 365 gün devam eden turizm potansiyeline sahip. Bu açıdan bakıldığında sadece Avrupa’da değil, dünyada da benzersiz bir konumu var. Bilindiği gibi Türkiye, termal kaynakların debisi ve nitelikleri bakımından dünyanın en zengin doğal kaynaklara sahip 7’inci ülkesi; 1.300 civarında doğal kaynağa sahip. Bugüne dek bu potansiyel gerektiği şekilde değerlendirilmedi. Ancak NG Hotels & Resorts olarak liderlik ettiğimiz termal turizm alanında son yıllarda artan yeni yatırımlarla Türkiye’nin çok yakında dünyanın en önemli destinasyonları arasına gireceğine inanıyoruz. Şimdi bu büyük potansiyeli değerlendirmenin tam zamanı. Yükselen ekonomisiyle de Avrupa’nın en güvenli noktalarından biri olan Türkiye, yatırımlarınızın karşılığını bulacağı yer olacaktır.”


Turizm

& Otelcilik

Aliva Wellness Diyetisyeni Ali Dereli

Aliva Wellness İstanbul’da Türkiye’nin gözde wellness merkezlerinden Aliva Wellness İstanbul’da açıldı. Türkiye’nin saygın otellerinden NG Güral Sapanca Wellness & Convention’da misafirlerine yıllardır unutulmaz deneyimler yaşatan Aliva Wellness, Teşvikiye’deki yeni ofisiyle artık İstanbul’da. İstanbulluların uzun süredir yolunu gözlediği sağlıklı yaşam adreslerinden biri olan Aliva Wellness’ın açılışına cemiyet ve iş hayatının önde gelen isimleri de yoğun ilgi gösterdi. Sağlıklı Bir Yaşam için Sağlıklı yaşam tutkunlarının en gözde adreslerinden bir olan Aliva Wellness, 20 Eylül Perşembe akşamı düzenlenen açılış kokteyliyle kapılarını İstanbullulara açtı. Ev sahipliğini Aliva Wellness Diyetisyeni Ali Dereli’nin yaptığı açılışa cemiyet ve iş hayatının önde gelen isimleri katıldı. Türkiye’nin önemli otellerinden NG Güral Sapanca Wellness & Convention’da misafirlerine hizmet vermeye devam edecek olan Aliva Wellness, Teşvikiye’deki bu yeni ofisinde öncelikli olarak beslenme danışmanlığı veriyor olacak. Aliva Wellness, sunduğu mükemmel hizmet ve sağlıklı yaşam adına aldığı

başarılar nedeniyle adından çokça söz ettiriyor ve bundan dolayı da İstanbulluların uzun süredir yolunu gözlediği yerlerin başında geliyordu. Aliva Wellness Aliva Wellness, Teşvikiye İstanbul ofisinde, diyetisyen Ali Dereli yönetiminde, sağlıklı yaşam ve beslenme danışmanlığı hizmeti verecek. Aliva Wellness teknolojinin en iyisini sağlıklı yaşam tutkunlarına sunuyor. Vücut kompozisyonunu ölçmeye yarayan “biyoempedans” ölçüm cihazı, tüketilen oksijen miktarı ile doğru metabolizma hızını veren metabolizma ölçüm cihazı, gün içerisindeki aktiviteleri, vücut ısısı ve hareketiyle orantı kurarak hesaplayan, kola taktığımız “metabolik holder” ile 24 saat boyunca harcanan kalorinin, hatta gece uyku kalitesinin bile ölçümünü sağlayabiliyor. Aliva Wellnes’ın belki başka hiçbir yerde bulunmayan en büyük özelliği ise, misafirlerinin kendilerini her zaman özel hissetmesini sağlayan personeli. Hi-Tech Ekim’12

89




Gündem Sirha ve Bocuse d’Or

İstanbul’da Sirha, Dünya Ağırlama ve Gıda Hizmet etkinliği, iki yılda bir Fransa’nın Lyon kentinde düzenleniyor. Sirha İstanbul ise Sirha ailesine eklenen yeni bir fuar organizasyonu. Sirha 1983 yılında Lyon’da kurulduğundan bu yana, herkesin gelecekteki yemek servisi hayallerini gerçekleştirmesi adına yeni çözümler üretmesi ve katılımcılarına ilham vermesi açısından çok önem kazandı. Sirha, Dünya Ağırlama ve Gıda Hizmet etkinliği, iki yılda bir Fransa’nın Lyon kentinde düzenleniyor. 2200 yerli ve yabancı ürün standı yer alan Sirha Lyon 2011 fuarı 162,000 ziyaretçi ile 900 gazeteciyi ağırladı. Uluslararası gelişmenin bir parçası olarak Sirha Şanghay, Sirha Cenevre ve yanı sıra Sirha İstanbul Sirha ailesine eklenen yeni fuarlardır. Türkiye’de mesleğin tüm aktörlerinin beklentilerini karşılayacak ilk büyük etkinlik olacak Sirha İstanbul, İstanbul’da sektör profesyonelleriyle buluşmaya hazırlanıyor. Sirha fuarında simgeleşmiş iki büyük etkinlik: Dünyanın en prestijli gastronomi yarışması Bocuse d'Or’ Türkiye Seçmesi ve Omnivore, Genç Mutfak Festivali avantgard Türk mutfağını “canlı” aşçılık sanatı gösterileriyle süsleyecek dünyaca ünlü şefler, Sirha İstanbul, kapsamlı ve yenilikçi otel, catering hizmetleri & gıda fuarı Türkiye ve Avrupa'dan gelen yeme-içme ve ağırlama endüstrisinden 150 katılımcı, ithalatçı, distribütör ve üretici temsil edilecek; Gıda ürünleri ve malzemeler, alkollü ve alkolsüz içkiler, mutfak ekipmanları, ürünler, pastane ve pasta pişirme için hammadde ve ekipmanları, cafe ürünleri ve ekipmanları, profesyonel giyim, sofra düzenleme ürünleri, aydınlatma, dekorasyon, otel ve restoran ekipmanları ve parçaları, hijyen ürünleri, yazarkasa çözümleri, yeni teknolojiler katılımcılara sunulacak. Tüm restoranlar, oteller ve gıda sektörü profesyonelleri, tüm potansiyel ihtiyaçlarını karşılayacak olan bu kapsamlı fuarı keşfedecekler. Sirha İstanbul Fuarı’nda giriş alanında yer alacak inovatif ürünler bölümünde, Türk ve dünya pazarından yeni ürünler sergilenecek ve katılımcıların beğenisine sunulacak. Amacı Türk restoran sahipleri ve şefleri restoran endüstrisinin gelecek trendleri ile ve dünya restoran konseptleri ile biraraya getirmek olan etkinlik, Türkiye ve komşu ülkelerinden (Gürcistan, Irak, İran, Rusya, Yunanistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, KKTC vb.) 15.000 profesyonel ziyaretçiyi bir araya getirecek.

Gastronomi Sektörü Trendlerine Yön Verecek Bocuse d’Or Turkey Bocuse d'Or, dünyanın en prestijli gastronomi yarışması.

92

Hi-Tech Ekim’12

Sirha İstanbul sahnesinde ilk kez Türk ulusal seçmeleri düzenlenecek. Kazanan yarışmacı, Bocuse d'Or Avrupa finalinde (2014 yılında Stokholm-İsveç), Ocak 2015 yılında Fransa, Lyon Sirha’da yarışacak. Ülkedeki en iyi şefler bir araya gelecek ve dünya çapındaki bu yarışma ile Türkiye gastronominin kapılarını aralayacak. Yarışma komitesinde Türkiye’nin en ünlü şeflerinden; Mehmet Gürs (Mikla Restoran), Mehmet Gök (Four Seasons Hotel Bosphorus), Rudolph Van Nunen (The Marmara Hotel) ve Maximilian J.W Thomae yer alacaktır. Bu şefler en kısa zamanda Türkiye’de Bocuse d’Or akademisinin kurulmasını sağlayacak olup, seçilen adayın finallere hazırlanmasını sağlayacaklar.

Omnivore İstanbul Etkinlikte, ünlü uluslararası şeflerden ve Türk yeteneklerden master-class gösteriler yer alacak. Dünya ve Türk mutfağının farklı ve devrimci vizyonunu sunacaklar. Genç yetenekler, yerel ve uluslararası ünlü şefler Türk ve dünya mutfağının yenilikçi ve devrimci vizyonunu sunmak amacıyla 4 kişilik ekipler halinde, yemekler üzerine master sınıfları düzenleyecekler. Üç gün sürecek bu etkinlikler bölgeden şeflerin dikkatini cezbedecek, heyecanlandıracak ve aynı zamanda basın mensuplarının ve kanaat önderlerinin ilgi odağı olacak. Paul Bocuse tarafından oluşturulan Bocuse d'Or, 1987 yılından bu yana, her yıl beş kıtadan önde gelen yetenekleri ve kendi kuşağının önde gelen yeteneklerini Lyon ‘da biraraya getiriyor. 24 finalist adayı, 63 ülkede 18 aylık bir seçim sürecine tabi tutulacaktır. Bocuse d’OR sadece bir aşçılık yarışması değil, aynı zamanda 8000 metrekarelik bir alanda dünyanın dört bir tarafından gelen genç yeteneklerin değişik mutfak kültürlerinin biraraya gelmesini sağlayan bir etkinlik. Aynı zamanda mükemmellik ve dostlukların paylaşıldığı değerlerle birlikte çizilen, birkaç bin prestijli şefin birarada olduğu bir küresel bir ağdır. 2006’da Fransa ‘da yapılan Omnivore Yemek Festivali, dünyanın her yerinden gelen genç mutfak kültürleri anlamında birinci olarak seçildi. Bunun sırrı; dünyanın en farklı şefleri tarafından yapılan canlı ustalık gösterilerinin eşsiz kombinasyonu, konuk şefler ve alışılmadık bir mutfakta kutlama partisidir. 2012 yılında, Omnivore uluslararası şefler ile birlikte dünyanın başlıca ülkelerinde dünya turu yapacak; Paris, Şanghay, Moskova ve Newyork’ ta yapılan Omnivore Yemek Festivali bu yıl İstanbul’da yapılacak ancak bu son kez olmayacak.



Turizm

& Otelcilik

Termal Tatille İlgili Fikirler Değişiyor Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi’nden farklı tatil alternatifleri. Sonbahar Ege sahillerinin en güzel zamanıdır. Sakin sahillerde güneşin batışı ayrı bir güzel gelir insana. Gürültü ve karmaşadan uzak, sevdiklerinizle beraber, bedeninizi şımartacağınız bir tatil için Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi misafirlerine farklı alternatifler sunuyor.

Doğayla Modern Mimarinin Buluştuğu Nokta Bedenen ve ruhen dinlenmeniz için; doğanın sunduğu ayrıcalıkları, modern mimari ve teknolojiyle biraraya getirerek hizmete açan Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi sağlık ve huzur bulunacak bir mekan. Yoğun geçecek olan kış aylarına; enerjik ve sağlıklı bir adım atmanız, yenilenmiş bir bedene kavuşmanız için; Kuzey Ege’nin el değmemiş beldelerinden Güre’de bulunan Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi misafirlerinin rezervasyonlarını bekliyor.

Organik Besinlerle Oluşturulan Mutfak Doğanın, Güre beldesine bahşettiği doğal kaynakları günümü-

94

Hi-Tech Ekim’12

zün lüks teknolojisiyle biraraya getiren Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi’nde hem vücudunuzu sağlığına kavuşturacak hem de sakin ve huzurlu bir ortamda ruhunuzu dinginleştirecek. Termal turizmin çehresini değiştiren mimari yapısı, yüzde yüz organik besinlerden oluşan mutfağı ve dünyanın sayılı bölgelerinde bulunan oksijeni bol havasıyla Hattuşa’da doğayla içiçe zaman geçirme ayrıcalığına erişeceksiniz. Koruma altına alınmış Kaz Dağları’nın eteklerinde bulunması sebebiyle, deniz ve dağ turizmini birarada yaşayabilmeniz için tüm şartları sağlayan Hattuşa Thermal&Spa Merkezi etrafında bulunan tarih mekanlarıyla da dikkat çekiyor.

Doğa Sporlarına Uygun Yapısı Bedeninizi ve ruhunuzu sağlığına kavuşturmanın yanı sıra; Kuzey Ege’nin tarihi dokusunu keşfetmek, doğa sporları yapmak, safari turlarına katılmak kısacası bol aktiviteli bir tatil geçirmek için Hattuşa Astrya Thermal Resort & Spa Merkezi doğru bir seçim olacak.


Turizm

& Otelcilik

D-Hotel Maris’e Lezzet Yolculuğu D-Hotel Maris, restoran ve bar seçenekleriyle lezzet düşkünlerinin favorisi. Dünyanın en güzel koylarından Datça Yarımadası’nda çam ormanları, volkanik dağlar ve doğal plajlar ile çevrili muhteşem konumunda yerli ve yabancı seçkin konuklarını ağırlayan D-Hotel Maris, restoran ve bar seçenekleriyle lezzet düşkünlerinin favorisi. Ege ve Akdeniz’in birleştiği büyüleyici Datça Yarımadası Hisarönü koyunda bulunan D-Hotel Maris, Doğu’nun egzotik unsurlarını Batı’nın modernliği ile minimalist platformda birleştiriyor. D-Hotel Maris, mutlak misafir memnuniyeti için tüm servis noktalarında aynı üstün standartları koruyor. Dalaman Havaalanı’na bir buçuk saat uzaklıktaki D-Hotel Maris’e gitmek için özel şoförlü transfer hizmeti alabileceğiniz gibi otelin özel helikopteri ile Dalaman veya Bodrum Havaalanı’ndan sadece 25 dakikada otele giriş yapabilirsiniz.

Seçkin Damaklar için İştah Açıcı Menüler D-Hotel Marisşık ve zarif dekore edilmiş restoranlarında Şef Mustafa Gündüz ve ekibi seçkin damaklar için iştah açıcı menüler sunuyor. Çağdaş pişirme teknikleri kullanılarak yemeklerin tadına ve dokusuna önem verilerek oluşturulan menüleriyle Dünya mutfağından seçkin ve farklı lezzetler sunan ikisi a la carte olmak üzere toplam dört restoran bulunuyor. D-Hotel Maris’te misafirler güne theTerrace restoranda denizin ve dağların masalsı manzarasıyla taptaze başlıyor. Gün boyunca The Bay restoranda ve The Breeze’de a la carte snack menü sunulurken, yazın son günlerinde deniz ve güneşin keyfini her dakika çıkarmak isteyenlerdenseniz D-Hotel Maris, beş plajında ve tüm barlarında a la carte snack menüyü ayağınıza getiriyor. D-Hotel Maris’in Spice a la carte restoranında Türkiye’de ilk kez Asya ve Osmanlı yemekleri bir mutfakta buluşuyor. Spice

Osmanlı mutfağını hafif Asya mutfağı ile harmanlayarak füzyon menü sunuyor. Biri Uzak Doğu’dan iki usta, iki mutfak kültürünü, farklı pişirme teknikleriyle birleştirerek yemeklerin tadını ve dokusunu bozmadan misafirlerle buluşturuyor. İki farklı menü seçeneğiyle Spice Osmanlı mutfağının günümüze uyarlanmış örneklerinden Asya mutfağına, sizi kıtalararası gastronomik bir yolculuğa çıkartıyor. Saklı cennet koylarından birinde deniz kıyısında yer alan “the Breeze” Ege mimarisini yansıtan tasarımıyla size iliklerinize kadar bir eski bir Ege Köyünde olduğunuzu hissettiriyor. TheBreeze akvaryumdan seçeceğiniz taze deniz ürünleriyle öne çıkarken, bölgenin taze deniz ürünlerinden, meyve ve sebzelerinden özel ürünler sunuyor. Elbette et tutkunlarını da unutulmuyor the Breeze’de. Profesyonel servis anlayışı ile gerçek bir gastronomik deneyim yaşatan D-Hotel Maris restoranları, ile Mavi Yolculuklar kapsamında yat ziyaretçilerinin de bir numaralı duraklarından.

Muhteşem Karışımlar D-Hotel Maris’in ana plajında bulunan ve gündüzleri dj performansı, akşamları canlı müzik performanslarıyla tatilinize renk katan Aqua Bar; bölgenin en iyi su sporu okulunun hemen yanındaki Coliseum; koyun büyüleyici manzarasını180 derecelik açıyla ayaklarınızın altına seren Bar 180° sekiz bar arasında öne çıkanlar. GreenHill ise D-Hotel Maris farkıyla mutlaka tadılması gereken diğer bir deneyim. Her akşam klasik müzik eşliğinde içeceklerinizi yudumlarken dağların ve Dişlice Adalarının göz kamaştırıcı manzarasında gün batımıyla beraber gökyüzünde renklerin dansıyla büyülenebilirsiniz. Hi-Tech Ekim’12

95


Turizm

& Otelcilik

Sonbahar’da Palmiyeli Hayat Palmalife Bodrum Resort&Spa Bodrum tutkunlarına sunulan farklı bir alternatif. Palmali Şirketler Grubu'nun üyesi Palmalife Bodrum Resort&Spa, sonbaharın sıcak esintilerle dolu ilk günlerinde Bodrum tutkunlarına Yalıkavak’ ta unutulmaz anılarla dolu bir tatil keyfi sunmaya aday. Yüksek kalite ve konforun değişmez adresi sloganıyla Palmalife Bodrum Resort&Spa; eşsiz doğası, masmavi denizi, uçsuz bucaksız kumsalı ve tropikal atmosferiyle sizi büyülüyor. Bodrum’un keyfini sürebileceğiniz sonbahar aylarında, Yalıkavak’ ın en güzel koyu olan Gökçebel mevkiinde yer alan Palmalife’ ta dinlenirken yenilendiğinizi de hissetmeniz mümkün.

96

Hi-Tech Ekim’12

İtalyan Aşçıdan Lezzetler 250 metre uzunluğundaki ‘Palmabeach’ beyaz kum plajında bir yandan lezzetli ve zengin snack menüsü ile gününüzü tatlandırırken bir yandan da birbirinden zengin kokteyl çeşitleri ile misafirlerini ferahlatacak. 08:00 - 19:00 saatleri arasında hizmet veren Palmabeach, Palmalife Bodrum Resort&Spa dışarıdan gelmek isteyen misafirlere de kapılarını açıyor. Akşamları şık İtalyan Restaurantının manzaralı terası veya kapalı alanında İtalyan aşçı ve ekibinin hazırlayacağı farklı lezzetler de sizleri bekliyor.


Turizm

& Otelcilik

OnaltıDokuz İstanbul’da Osmanlı Esintileri Four Seasons Sultanahmet ve Four Seasons Bosphorus Otelleri’nin yatırımcısı olan Astay Gayrimenkul, OnaltıDokuz İstanbul Projesi’nin otuzuncu katındaki 184 metrekarelik özel bir dairesini Osmanlı motiflerine uygun olarak dekore etti. Astay Gayrimenkul’ün özel misafirlerinin deniz manzarası eşliğinde ağırlandığı dairede Four Seasons Otel aşçıları tarafından hazırlanan yemekler yeniyor. Osmanlı Sanatı Uzmanı ve Tasarımcı Serdar Gülgün tarafından tasarlanan dairede bulunan ve Osmanlı’da meclis odası diye tabir edilen sedirli odada, yemek sonrası manzaraya karşı kahve, lokum ve akide şekeri ikram ediliyor.

İstanbul Boğazı’ndan Yansıyan Mavı ve Beyaz İstanbul Zeytinburnu’nda bulunan OnaltıDokuz İstanbul Projesi denize hakim manzarası ile ön plana çıkıyor. Osmanlı motiflerine uygun olarak tasarlanan daireye girildiğinde Yeşilyurt’tan başlayıp Üsküdar’a kadar tüm Marmara Denizi’nin maviliği hissediliyor. Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’ndan yansıyan mavi ve beyaz renkler evin kalbi olan yemek odasında kullanıldı. Bu renklerin seçiminde duvarlara asılan mavi ve beyaz renklerin hâkim olduğu İznik panoları çıkış noktası oldu. Konsept kapsamında tam simetrik olarak yerleştirilen, tuval üzerine İznik desenli panolar, dışarıdaki deniz manzarasıyla çok uyumlu bir şekilde konumlandırıldı. Panonun her iki yanına sekizgen Osmanlı formlardan ilham alan, stilize edilmiş sehpalar yerleştirildi. Bu sehpalar aynı zamanda selvi formlu cam abajurlara da kaide görevi gördü. Daha sonra bu panolardan yola çıkarak, yemek sandalyeleri mavi beyaz ipek ikat kumaşlarla kaplandı. Masanın üzerindeki supla ve sahanlar lapis ve turkuazlarla OnaltıDokuz İstanbul için tasarlandı. Yine masanın üzerinde bulunan avize ise stilize edilmiş bir Osmanlı yıldızı formunu daireye taşıdı.

Tasarımda Osmanlı Gravür Koleksiyonu Otuzuncu katta yer alan OnaltıDokuz İstanbul dairesinin çalışma odasının duvarlarını, Yedikule zindanlarını ve İstanbul’un şehir surlarını tasvir eden Osmanlı gravür koleksiyonu süslüyor. Böylece OnaltıDokuz İstanbul’un bulunduğu bölgenin Osmanlı devrindeki hali bu gravürlerden izlenebiliyor. Osmanlı konseptli bu katta bulunan çalışma masası bronz kakmalı antika Fransız bir mobilya ve çalışma masasının karşısında yer alan iki adet tekli koltukların biri ipekli diğeri ise Cintemani desenli kumaşla kaplandı. Tam bir Osmanlı evi mantığında dekore edilen dairenin salonu ve üç tarafını çepeçevre saran sedirler bugünün hayatına ölçü ve form bakımından uyarlandı. Dairelere hakim olan denizden ilham alınan mavi renk sedirlere de uygulandı. Mavi sedirlerin üzerine mavi ve yeşil karışımı ipekli ikatlar ve Osmanlı nakışlarından yapılmış yastıklar konuldu.

Serdar Gülgün İmzası Sedirlerin sırt duvarında ise Osmanlı desenli kumaşlardan yapılmış panolar yer aldı. Bu panolar evin içindeki pek çok eşya gibi simetrik olarak üretildi ve merkezlerine oval aynalar kondu. Osmanlı Sanatı Uzmanı ve Tasarımcı Serdar Gülgün tarafından tasarlanan bu Osmanlı konsept katı şık ve geleneksel motifleriyle adından sıkça söz ettireceğe benziyor. Hi-Tech Ekim’12

97


Mekan

Haseki Restaurant’ta

Sultanlara Layık Sofralar Haseki Restaurant, 457 yıllık tarihe sahip Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı’nın külhanında pişen Osmanlı tatlarıyla misafirlerini ağırlıyor. Geçtiğimiz yaz tekrar hizmete giren tarihi Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı’nın bahçesinde yer alan Haseki Restaurant, ziyaretçilerine Osmanlı mutfağının en seçkin örneklerini yüzyıllık ağaçların gölgesinde, muhteşem Ayasofya’ya bakarak deneme fırsatı sunuyor.

Sultanahmet’te Farklı Bir Renk 1556 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan için Mimar Sinan tarafından yapılan Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı İstanbul’un en tarihi ve spirituel lokasyonlarından biri olan Sultanahmet meydanında yer alıyor. Günümüzde, 3 yıllık restorasyon projesinin ardından kapılarını tekrar açan hamam bahçesindeki café ve restaurant ile hizmet veriyor. Haseki Restaurant’ın bir ilginç yani, mutfağının bir zamanlar hamamın külhanı olan, hamamı ısıtan ateşin yandığı bölümde kurulmuş olması.

98

Hi-Tech Ekim’12

Osmanlı Mutfağı’na Has Lezzetler Ayasofya’nın kalbinde eşsiz Osmanlı mutfağını tatmak isteyenlere Haseki Restaurant bir çok seçenek sunuyor. Haseki Restaurant’ın narlı kuzu pirzola, beğendili saray köfte, piliç külbastı, damla sakızlı fırın sütlaç, kaymaklı ayva tatlısı gibi Osmanlı spesyalleri sunan a la carte menüsünün yanı sıra kısa bir mola vermek isteyenler için ev yapımı limonata ve Osmanlı şerbetleri de mevcut. Tarihi yarımadayı gezerken bir yorgunluk kahvesi için de uğranılabilecek mekânlardan olan Haseki Restaurant hem göze hem damak tadına hitap ediyor.

130 Kişilik Kapasite Haseki Restaurant her gün sabah 8 akşam 10 arası açık. Münferit müşterilerden 500 kişilik gruplara kadar ağırlama kapasitesi olan restaurant kış içinde 130 kişilik kapalı alana da sahip. Restaurant’ta alkol servisi ise bulunmuyor.



Gündem

Çaykur’un Hedefi 2023'te 50 Bin Ton İhracat Yılda ortalama 3 bin ton çay ihraç ettiklerini ifade eden Sütlüoğlu, hedeflerinin 2023'te 50 bin ton ihracat olduğunu belirtti.

Dünyada üzerine kar düşen tek çayın Çaykur markası ile üretildiğini kaydeden ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, vatandaşı sahte ve kaçak çay konusunda uyardı. ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Bölge Müdürü Zeki Sarıavcı ile birlikte Erzurum Gazetecileri Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenledi. 'Çay' denilince üreten Rize kadar, tüketen Erzurum'un da akla geldiğini kaydeden İmdat Sütlüoğlu, Dünyada sıcak bölgelerde çay üretimi yapıldığını, bu yüzden 35- 40 çeşit zararlı ile mücadele etdilmek zorunda kalındığını belirterek şunları söyledi: "Bizim çayımız dünyada üzerine kar düşen tek çaydır. Kar düşen çay ne demektir? 'Haşere olmayan çay' demektir. İklim şartlarından dolayı bizde haşere zehiri kullanılmaz. Toplanmasında, paketlenmesinde suyla temas etmez. Bahsettiğimiz kanserojen maddeler doğumlarda zeka geriliğine, kısırlığa, erken doğumlara, damar, böbrek hastalıklarına neden olmaktadır. Yabancı ve kaçak çaylarda zararlı kimyasallar ve boyalar da mevcuttur. Bizim çayımızda ise hiçbir katkı maddesi yoktur. En kaliteli, leziz, doğal, sağlıklı çay bizdedir. Halkımıza çocuklarının sağlıklarını riske etmemeleri gerektiğini söylüyoruz."

100

Hi-Tech Ekim’12


Gündem

ÇAYKUR Ürünleri Taklit Ediliyor ÇAYKUR ürünlerinin birebir taklit edildiğini ve bu konuda halkı uyarmak istediğini vurgulayan Sütlüoğlu şöyle konuştu: "Bayilerimiz dışında başkalarının getirdiği çayları almasınlar. Bakınız önümüzde iki paket çay duruyor. Dışarıdan bakılınca farkını anlayamazsınız. Soldaki taklit, sağdaki Çaykur'un çayı. Diğeri kalitesiz, çok kötü ve sağlığa zararlı kaçak çay. Halkımızın sağlığını ciddi manada bu çaylarla tehdit ediyorlar."

Organik Çay 6 Bin Tona Çıkarılacak Organik çay üretimini iki yılda 6 bin tona çıkaracaklarını, yeşil çayın ilgi görmesinden sonra buzlu çay ve sağlık çayları da üretmeye başlayacaklarını anlatan İmdat Sütlüoğlu, ÇAYKUR'u dünya markası yapmak istediklerini söyledi. ABD, Rusya, Çin, Avusturya, Singapur, Kore gibi ülkelere yılda ortalama 3 bin ton çay ihraç ettiklerini ifade eden Sütlüoğlu, hedeflerinin 2023'te 50 bin ton ihracat olduğunu belirtti.

Hi-Tech Ekim’12

101


Mekan

Hardal Ataköy Marina’da

Lezzetli Brunch Saatleri Hardal Ataköy Marina, organik ürünlerin de yer aldığı brunch menüsüyle misafirlerini ağırlamayı bekliyor.

Bütün hafta çalıştınız ve yoruldunuz. Hafta sonu keyifli ve lezzetli bir kahvaltıyı hak ettiğinizi düşünüyorsunuz. Pazar tembelliğinize iştah kabartan bir kahvaltıyla başlayıp, çeşitli lezzetlerle kendinizi ve sevdiklerinizi şımartma şansı Hardal Ataköy Marina tarafından sunuluyor.

Organik Ürünlerle Zengin Menü Zengin menü alternatifleri ve keyifli ortamı ile müdavimlerini ağırlamaya devam eden Hardal Restaurant, Ataköy Marina şubesindeki zengin açık büfe brunch seçenekleriyle Pazar keyfine farklı bir tat katıyor. Hardal Ataköy Marina’da, organik

102

Hi-Tech Ekim’12

ürünlerin de yer aldığı brunch menüsü sizi baştan çıkarabilir.

Geniş Bahçede Doğal Ortam Hardal Ataköy Marina’nın geniş bahçesinde sunulan açık büfe brunch’ta; birbirinden lezzetli köy peynirleri, restoranın kendi fırınından çıkan taptaze ekmek seçenekleri, börek, simit ve poğaça çeşitlerinin yanı sıra, organik bal, kaymak ve reçel çeşitleri ile bulunuyor. Kahvaltı ardından zeytinyağlı ve tatlı büfesindeki kendinizi alamayacağınız alternatifler ile beraber taze sebze ve meyvelerin de sunulduğu, 10.00-14.00 saatleri arasında lezzet yolculuğuna çıkacağınız eşsiz brunch keyfi.



Mekan

Çocuklar için Dönerin Sağlıklı ve Eğlenceli Hali Çocuklar için kaliteli et ve tavuğun yeni adresi Döner-chi annelerin de yeni gözdesi. Çocukların vazgeçemediği döner en sağlıklı haliyle Dönerchi’nin mutfağında. Döner-chi’de, Türkiye’nin en özel besi çiftliklerinden, doğal yemlerle beslenmiş ve en iyi şekilde yetiştirilmiş tavuk ve danaların etleri kullanıyor. Bu sayede, kaliteli et ve tavuk seçimindeki endişe, önce güvene sonra da Döner-chi ustalarının ellerinde şölene dönüşüyor. Doğallığıyla annelerin onayını alan Döner-chi, özel soslarıyla harmanladığı lezzetleriyle çocukların yeni adresi oluyor.

Döner-chi İstanbul ve Samsun’da Sağlıklı beslenme gereği besin piramidinin temelinde bulunan kırmızı ve beyaz et, en besleyici ve lezzetli haliyle çocukların besin zincirine katkıda bulunuyor. İçerdiği yüksek protein ve b vitamininin yanı sıra enerji üretimi, beyin fonksiyonları ve cilt için önemi büyük olan niasin ile tavuk eti de Döner-chi’nin sağlığa dost lezzetlerinden. Döner-chi’nin durakları ise; İstanbul Carousel, Galleria, Airport AVM ve Samsun Lovelet Avm’de.

104

Hi-Tech Ekim’12


Mekan

Tek TabaktaLezzet

Şöleni

Lezzetli ve gerçek dönerin adresi Bursa Kebap Evi tüm ‘en’lerini tek tabakta topladı ve Bursa Special ortaya çıkardı. Yemek yemeği zevke dönüştüren Bursa Kebap Evi, mönüsünde farklı lezzetlere yer vermeye devam ediyor. Mönüsünde yer alan Bursa Special ile değişik tatları bir arada bulmaktan hoşlananlar için ideal. Marine edilmiş tavuk fileto, nefis köfte ve % 100 doğal olan leziz dönerin buluşması ile ızgara severler için hazırladığı tabağına sabit ısıda özel közlenmiş patlıcan, % 100 doğal Tereyağı ile 1000 derecede közlenmiş domates sosu, közlenmiş biber ve kaymaklı tava yoğurdu eşlik ediyor. Bu sayede de tadına doyulmaz bir lezzet turu başlıyor.

Yemek Sonrası Tatlı Seçenekleri Yemeğin ardından ağızları tatlandıracak yöresine has Antakya künefesi ve Kemalpaşa tatlısı da damaklara son dokunuşu yapıyor. Bursa Kebap Evi zengin mönüsü ve misafirperver ekibiyle İstanbul’da Galleria, Fly Inn, A Plus, Airport, Perla Vista, Neo Marin, Metroport, Carousel Avm ve Başakşehir 1.etap’da, Bursa’da -İnegöl AVM’de, Adapazarı-Ada AVM’de, Osmaniye Park 328 AVM’de, Edirne-Saraçlar Caddesi’nde, Gaziantep Emek, Tekirdağ Tekira AVM’de konuklarını bekliyor... Hi-Tech Ekim’12

105


Mekan Grand Hyatt Istanbul’dan İki İddalı Mekan Grand Hyatt İstanbul, yeni restoranı ‘34’ ile toplantı alanı olan The Mansion’u tanıttı.

İstanbul’un en önemli yaşam merkezlerinden Taksim’de yer alan Grand Hyatt Istanbul, ayrıcalıklı atmosferi ile farklılaşan yeni restoranı 34’ün ve toplantı alanı The Mansion’ın açılışı onuruna 26 Eylül’de özel bir davet gerçekleştirdi. Grand Hyatt Istanbul Genel Müdürü Jan Peter van der Ree ev sahipliğinde gerçekleştirilen açılış davetine iş ve cemiyet hayatından pek çok isim katıldı.

daş ve klasik çizgilerin hakim olduğu dekorasyonunda mermer, cam, taş ve egzotik ağaç gibi doğal malzemeler göze çarpıyor. Yüksek tavanı ile ferah bir atmosfere sahip olan 34, 198 kişi kapasiteli. Restoran, profesyonel ekibi ile her gün 06:30 – 23:00 saatleri arası hizmet veriyor. 34, ayrıcalıklı servisi ile güzel bir mekanda keyifli bir yemek yemek isteyenleri farklı ve alışılmışın dışında bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor.

İtalyan Şeften Güneş’in Mutfağı

Yeni Toplantı Salonları ile de İddialı

Grand Hyatt Istanbul’un İtalyan Executive Şefi Fabio Brambilla yönetimindeki 34 ekibinin, “Güneş’in Mutfağı” (Food of the Sun) konseptiyle Akdeniz ve Türk mutfağı temel alınarak açılışa özel hazırladıkları ikramlar davetlilerin büyük beğenisini topladı.

“34” Yemek Deneyimine Farklı Bir Boyut Getiriyor Restoran anlayışına farklı bir boyut getiren 34’te; özel misafirlerinizi Şef ile birlikte ağırlabileceğiniz “Kitchen”, özel soslarla marine edilmiş fırın ve ızgara çeşitlerinin yer aldığı “Smoke House”, 30 farklı peynir çeşidi, şarküteri ürünleri ve mezelerin yer aldığı “Charcuterie & Cheese Room”, başdöndüren pasta ve tatlı çeşikleri sunan “Patisserie” ve dumanı üstünde taze pişmiş fırın ürünlerinden oluşan “Bakery” olmak üzere beş ayrı konsept bir arada sunuluyor. Ayrıca 34’ün dünya çapındaki şeflerinin misafirlerin önünde hazırladığı yemekler, adeta interaktif bir şova dönüşüyor.

Çağdaş ve Klasik Çizgilerin Buluşması Modern mimarisi ve sıcak dekorasyonu ile ilk andan itibaren misafirlerini Akdeniz sıcaklığı ile buluşturan restoranın, çağ-

106

Hi-Tech Ekim’12

Grand Hyatt Istanbul, rezidans stilinde tasarlanmış yeni mekanı The Mansion ile toplantı salonu konseptine farklı bir bakış açısı getiriyor. Sadece iş toplantıları için değil, tüm sosyal organizasyonlar için ideal bir buluşma noktası olarak tasarlanan The Mansion, Taksim Gezi Parkı’na bakan otelden bağımsız özel bir girişiyle klasik otel toplantı salonlarından tamamen farklılaşıyor. Her biri gün ışığı alan, yüksek tavanlı, üstün teknoloji ile donatılmış farklı büyüklüklerdeki altı adet toplantı salonundan oluşan The Mansion’ın en büyük salonu olan Dining Room, arzu edilirse bölünerek iki ayrı salon olarak da kullanılabiliyor. Ön bölümünde Grand Hyatt İstanbul’un şehrin ortasında bir vahayı andıran yeşillikler içerisindeki bahçesine açılan kendisine özel verandası bulunan Dining Room’un girişindeki The Kitchen ise tercihe göre mekana özgü bağımsız bir fuaye alanı olarak da kullanılabiliyor. Bej, kahverengi ve beyaz tonların ağırlıkta olduğu rezidans sıcaklığındaki hem modern hem de klasik dekorasyonuyla dikkat çeken The Mansion, toplantı, kutlama, kokteyl gibi tüm organizasyonlar için şehrin vazgeçilmez adreslerinden olacak.



Gündem

Taze Balık

Sezonu Açıldı

Üç tarafı denizlerle çevrili ve bir iç denizi bulunan Türkiye'de hamsiden, lüfere, kofanadan, levreğe kadar birçok çeşitte balık ve deniz canlısını taze olarak bulabilmek mümkün.

108

Hi-Tech Ekim’12


Gündem

Balık Takvimi Her ne kadar balıkçı tezgahları zengin çeşitleriyle süslense de ''Balık Takvimi''ne bakmadan alışveriş yapmamak gerekiyor. Öyle ki birçok balıkçı ve lokanta ile Gıda Tarım ve Hayvancılık ilçe müdürlüklerince vatandaşları bilgilendirmek amacıyla hazırlanan ''Balık Takvimi'', hangi balığın hangi ayda gerçek lezzetine ulaştığını ve tüketilebileceğini gösteriyor. Takvime göre denizlerden bol miktarda çıkan palamudun şu anda tam mevsimi. Çünkü bu balık, ağustos, eylül, ekim ve kasım aylarında gerçek lezzetine ulaşıyor. Takvime göre palamut, çok lezzetli olmasa da aralık, ocak, şubat ve mart aylarında yenilebiliyor, ancak diğer aylarda tüketilmesi hiç önerilmiyor.

Hamsiler Lezzetine Ulaşmadı

Birçok balıkçı ve lokanta ile Gıda Tarım ve Hayvancılık ilçe müdürlüklerince vatandaşları bilgilendirmek amacıyla hazırlanan ''Balık Takvimi'', hangi deniz mahsulünün hangi ayda gerçek lezzetine ulaştığını ve tüketilebileceğini gösteriyor. Üç tarafı denizlerle çevrili ve bir iç denizi bulunan Türkiye'de hamsiden, lüfere, kofanadan, levreğe kadar birçok çeşitte balık ve deniz canlısını taze olarak bulabilmek mümkün oluyor.

Av Yasağı 1 Eylül'de Sona Erdi Vira Bismillah'' diyerek Ege, Marmara,Karadeniz ve Akdeniz'e açılan balıkçılar, mevzuatla çizilen sınırlar çerçevesinde avlanarak hem geçimini sağlıyor hem de özlenen lezzetleri taze olarak sofralara sunuyor. Bu dönemde ağlara en fazla palamut ve hamsi takılıyor. Özellikle palamut için son yılların en bereketli sezonu olarak gösterilirken, hamsi de irili ufaklı demeden kıyıya çıkarılıp, tezgahlarda satışa sunuluyor. Bunların yanında diğer balıklar da şimdilik sınırlı miktarda yakalanabiliyor.

Kotanın kaldırılmasının ardından denizlerden bol miktarda çıkan hatta bazı yerlerde ücretsiz dağıtılan hamsi ise henüz gerçek lezzetine ulaşmış değil. Hamsi için kasımı beklemek gerekiyor. Bu balık, gerçek lezzetine yağlandığı kasım, aralık, ocak ve şubatta ulaşırken, diğer aylarda tüketilmesi pek önerilmiyor. Lüks sofraları süsleyen lüfer ağustos, eylül ve ekim, kofana ekim ve kasım, levrek ise şubat, mart, nisan ve mayısta tüketilirse, özlenen ve istenen lezzeti veriyor. Kefal, haziran, temmuz, ağustos ve eylül ayları dışında kalan zamanlarda tüketilebiliyor. Uskumru ekim ve kasım, mezgit ise şubat, mart, nisan ve mayıs aylarında gerçek lezzetine ulaşıyor. Gemlik Balıkçılar Derneği Başkanı Hüseyin Dalarel, ''Balık Takvimi''ne göre alışverişi önererek, gerçekten de palamut için tam mevsimi olduğunu söyledi. Hamsi konusunda yaptıkları uyarılarda haklı olduklarını ifade eden Dalarel, ''Hamsi şu anda yağsız olduğu için kuru olur. Lezzet vermez. Bu balık hatta tüm balıklar yağlandıklarında lezzet verirler. Hamsi ekimde yenebilir ancak kasımdan mart sonuna kadar tam lezzetine ulaşıyor. Biz de hamsi o aylara gelsin diye en azından bu dönemde kota uygulansın istedik'' dedi. Hi-Tech Ekim’12

109


Gündem

Dünyadaki 10 Bininci Şube İstanbul’da Domino’s Pizza’nın dünyadaki on bininci şubesi İstanbul’da açıldı. Domino’s Pizza, Türkiye’deki yükselişini on bininci şube açılışıyla kutladı. Türkiye’ye evlere servis anlayışını getiren Domino’s Pizza Türkiye, geliştirdiği lezzetler ve hızla artan şube sayısı ile yetmiş ülke arasında fark yaratarak, uluslararası alanda bir başarıya imza attı. Dünyadaki on bininci şube ile eş zamanlı olarak Türkiye’de 255. şube açılırken; İzmir’de de 4,2 milyon TL yatırım ile kapasitesi artırılan üçüncü üretim tesisi faaliyete başladı. 2013 yılında da dördüncü üretim tesisinin Gaziantep’te açılacağının bilgisi verildi.

Her Yıl Ortalama 400 Şube Açılacak Domino’s Pizza Dünya Ceo’su Mr. J. Patrick Doyle: “Domino’s Pizza olarak dünyadaki on bininci şubemizi açmanın gurunu yaşıyoruz. Domino’s Pizza Türkiye, genç ve dinamik nüfusu ile her geçen yıl hedeflerinin ötesinde ilerleme kaydettiği için on bininci şubemizi İstanbul’da açma kararı aldık. Dünyada son beş yıl içerisinde 2 milyarın üzerinde pizza satışı gerçekleştiren Domino’s Pizza olarak, 2012 yılının ilk yarısında 3,4 milyar dolar ciro elde ettik. Hedefimiz; her yıl ortalama 350– 450 yeni şube daha açarak, 12 bininci şube sayısına beş yıl içinde ulaşmak” dedi. Domino’s Pizza Türkiye Genel Müdürü Aslan Saranga ise yaptığı konuşmada; “2012 yılının ilk üç çeyreğinde 211 milyon TL ciro elde ettik ve gerçekleştirdiğimiz yatırımlar ile yıl sonuna kadar 300 milyon TL ciroya ulaşmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte Rusya’nın sorumluluğunu da üstlenmekten mutluluk duyuyoruz. Hedefimiz; Rusya pazarını ikinci Türkiye yapmak ve şu anda 13 olan şube sayısını 2017’de yüz şubeye çıkarmak”dedi

110

Hi-Tech Ekim’12

Kutlama Bedava Pizzayla Yıl sonuna kadar 300 şube ile 5 bin kişiye istihdam sağlamayı hedeflediklerini belirten Domino’s Pizza Türkiye Genel Müdürü Aslan Saranga yaptığı konuşmada: “Heyecanımızı tüm Domino’s tutkunları ile birlikte kutlamak için de önümüzdeki haftadan itibaren 10 gün boyunca her gün www.dominos.com.tr’den sipariş veren bin kişiye istediği bir orta boy pizzayı bedava sunacağız. Böylelikle 10 günde şube sayımız kadar pizzayı Domino’s tutkunları ile buluşturmuş olacağız. 1996 yılından itibaren 78 milyon adet pizza ile 979 milyon TL’nin üzerinde satış gerçekleştirdik. Türkiye’de hizmet vermeye başladığımız yıldan itibaren 587 milyon TL’nin üzerinde iş hacmi yarattık. Domino’s Pizza olarak 2012 yılsonuna kadar 23 milyon 470 bin 054 adet pizza satmayı hedefliyoruz. Pizza tutkunlarını her zaman en iyisi ile buluşturabilmek için yatırımlarımıza da ara vermeden devam ediyoruz. Bu anlamda 2012 yılında devrim niteliğinde gerçekleştirdiğimiz yenilik ile sosumuzu geliştirdik. Yenilenen sosumuz ile satışlarımızda yüzde 15’lik artış yaşadık. 2012 yılsonuna kadar 32 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bundan sonra da dünya ile eş zamanlı olarak yenilediğimiz şubelerimizde pizza yapım sürecini sergileyen pizza tiyatrosu yeni restoran konseptiyle pizza yapımının sanatını gözler önüne seriyor olacağız. Hedeflerimizi Türkiye ile sınırlandırmıyor, çevre ülkelerde bulunan Domino’s Pizza’ların yönetiminde yer almak istiyoruz. 2013 yılı hedefimiz; 100 yeni şube açarak, 45 milyon TL’lik yatırım ile ciromuzda yüzde 50 artış sağlamak ve 6 bin 695 çalışan sayısına ulaşabilmek. 2017 yılına kadar ise 600’ü aşkın şube ve 1 milyar TL ciro ile hem Avrupa’nın hem de Ortadoğu’nun en büyük evlere servis zinciri olmak istiyoruz” dedi.


Kısa

Kısa

Mesut Toprak'a MÜSİAD'dan Ödül

GC İstanbul, ÇÖPÇÜ Gıda ile El Sıkıştı

Four Seasons Bosphorus ve Four Seasons Sultanahmet otellerinin yatırımcısı Astay Gayrimenkul’un Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Toprak, MÜSİAD tarafından ödüle layık görüldü. Başarılı yatırımlarıyla iş dünyasının önde gelen isimlerinden olan Mesut Toprak, lüks konut projesi OnaltıDokuz İstanbul'un ana sponsorluğunda düzenlenen 14. MÜSİAD Uluslararası Fuarı ve 16. Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi'ne yaptığı katkılardan dolayı verilen ödülü 12 Ekim’de WOW Hotel İstanbul Balo Salonu’nda gerçekleştirilen bir törenle aldı.

İstanbul’un gözde çöp şiş zincirlerinden Çöpçü Gıda, basın ve halkla ilişkiler faaliyetlerinin yürütülmesi için GC İstanbul İletişim Ajansı ile el sıkıştı. Türkiye’nin saygın iş adamlarından Abdurrahman Yuvalı’nın, İzmir - Selçuk’un ünlü çöp şişini İstanbul’a getirerek yarattığı ve İstanbul’da 14 şubeye ulaşan Çöpçü’ markası, iletişim çalışmalarını GC Istanbul iletişim ajansı ile sürdürmek üzere karar aldı. Gözde Ceylan tarafından 2009 yılında kurulan ve gıda sektöründe bir çok markaya hizmet veren GC İstanbul, sektördeki uzmanlığını Çöpçü markasının kurumsal olarak konumlandırılması için kullanacak.

TUROB’un Yeni Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Üstündağ The Green Park Hotels&Resorts Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Üstündağ TUROB Yönetim Kurulu Üyeliği’ne atandı. 1976’da İstanbul’da doğan Atilla Üstündağ, İstanbul Üniversitesi Turizm İşletmeciliği mezunu. Bir süre Akışık Otomotiv Aydınlatma ve Demar Otomotiv’de Satış Müdürü olarak görev yapan Üstündağ, GYSİAD, SKAL İSTANBUL, MİAD kuruluşlarının üyesidir. 2002 yılından bu yana The Green Park Hotels&Resorts’de Yönetim Kurulu Üyeliği’ne devam eden Üstündağ evli ve iki çocuk babasıdır.

Turizmin Yol Haritası 10 Ekim’de İstanbul’da Çizildi Türkiye turizminin bugünü ve yarını 10 Ekim’de İstanbul’da değerlendirildi. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve KKTC Eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın da konuşmalarıyla katıldığı zirve yoğun ilgi gördü. TurizmTrend.com ve Genç Turizmciler Derneği tarafından gerçekleştirilen “Turizm Trendleri Zirvesi” Serdar Kuzuloğlu’nun yaptığı açılış konuşması ile başladı. Konuşmasında bir araya gelmesi zor olan isimlerin, bu zirve ile bir araya gelmesinin önemini vurgulayarak, turizm sektörünün Türkiye için çok önemli bir lokomotif sektör olduğunu belirtti. Turizm için yeni bir yaklaşım oluşturulması gerektiğini söyleyen Kuzuloğlu, ödenen konaklama ücretleri içerisinde yer alan havuz, spa vb. gibi birimlerin yanı sıra otel hizmet teknolojilerinin de güçlendirilerek fiyatların buna göre belirlenmesi gerektiğini, teknoloji kullanıcılarının hızla artış gösterdiğini ve artık seyahatlerde konfor olarak buna da oldukça önem verdiklerini vurguladı. Hi-Tech Ekim’12

111


Kısa

Kısa Sushi’nin Yeni Adresi: Quad Restoran

Ahmad Tea Asil Duruşuyla Türkiye Pazarında

Martı İstanbul Hotel’de yer alan Quad Restaurant, Uzakdoğu mutfağı hayranlarının ve özellikle de sushi severlerin en gözde adresi olmaya aday. İsviçre ve Fransa’da yönettiği iki restoranını Michelin Yıldızı ile taçlandırmış olan ünlü Fransız şef Frederic Medigue, geçtiğimiz 7 yıllık uzakdoğu kariyerinde de elde ettiği birikimini Martı İstanbul Hotel’de lezzet severlere sunuyor. Quad Restaurant, gurme lezzetlerinin yanı sıra, Zeynep Fadıllıoğlu tarafından tasarlanan özgün şık dekorasyonuyla da akşam ve öğle yemekleri için yepyeni bir seçenek.

Dünyaca ünlü, gurmelere layık İngiliz çay markası Ahmad Tea şimdi Türkiye'de. 4 nesildir süren, değerli harman ve eşsiz lezzet deneyimiyle pek çok ülkede çay tutkunlarını bambaşka bir diyara davet eden İngiliz çay markası Ahmad Tea, bir fincan çayın mutluluğunu bilenler için Türkiye pazarına görkemli bir giriş yapıyor. Yüzyıllardır süren çay ritüelini profesyonel ve asil İngiliz dokunuşuyla özelleştiren Ahmad Tea, zarif ambalaj tasarımları, büyüleyici fincanları ve şık kutu seçenekleriyle de göz dolduruyor.

Hilton ParkSA’nın Yeni Otel Müdürü Elif Yazoğlu Oldu İstanbul Üniversitesi’nden mezun olan Elif Yazoğlu, 1997 yılından itibaren turizm sektöründe görev almaya başladı. Uluslararası farklı zincirlerin Satış ve Pazarlama departmanlarında yönetici olarak görev yapan Yazoğlu, 2001 yılında Hilton ParkSA’nın Gelirler Müdürü olarak Hilton Worldwide zincirindeki ilk görevine başladı. Hilton Imperial Dubrovnik oteli açılışı sırasında Proje lideri olarak görev yaptıktan sonra Adana HiltonSA ve Mersin HiltonSA otellerinin İş Geliştirme Direktörlüğü görevini sürdüren Elif Yazoğlu, 2008 yılı itibariyle Hilton İstanbul, Conrad İstanbul ve Hilton ParkSA otellerinin İş Geliştirme Direktörlüğü görevini sürdürüyordu. Görevi boyunca 4 yıl üst üste gelirlerde otellerinin kendi rekorlarını kıran Yazoğlu, 12 yıllık Hilton Worldwide’daki kariyerine Hilton ParkSA’nın Otel yönetiminden sorumlu olarak devam edecek.

Mövenpick Hotel Ankara’nın Başına Murat Uçan Geldi Murat Uçan, 20 yılı aşkın otelcilik tecrübesini ve profesyonel birikimini Genel Müdür olarak görev aldığı başkentin en yeni oteli Mövenpick Hotel Ankara’da hayata geçiriyor. 9 Eylül Üniversitesi, Turizm ve Otelcilik bölümünden mezun olan Murat Uçan kariyerine Efes Oteli'nde bellboy olarak başladı. 1990 yılında, Swissotel The Bosphorus’un açılış dönemi ekibinde yer alarak Ön Büro Şefi oldu. Ardından Ön Büro Müdür Yardımcısı olarak İzmir Hilton’a ve 1995’te Ön Büro Müdürü olarak Parksa Hilton’a atandı. Türkiye’deki deneyimlerinin ardından Londra, Karayipler ve Kazakistan’da çeşitli uluslararası otellerde çalıştıktan sonra Jalousie Hilton Resort & Spa Saint Lucia’da Odalar Bölümü Direktörü, Intercontinental Astana ve The Regent Almaty’de Genel Müdür Yardımcısı oldu. 2008’de Rixos Almaty’de Genel Müdürlüğe yükseldi. Uçan, son olarak Doubletree by Hilton Old Town Istanbul’da Genel Müdür olarak görev aldı.

112

Hi-Tech Ekim’12




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.