Editor Türk Markaları Pazar Payını Arttırıyor Türkiye'nin ihracatında Avrupa Birliği'nin payı gerilemeye devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliği ile oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre, 2011 yılında yüzde 48,9 olan AB'nin ihracattaki payı, 2012’nin aynı döneminde yüzde 41,9'a geriledi. Buna karşın AB'ye yapılan ihracat, 2011 yılına göre artış gösterdi. Bu veriler AB ülkelerine yönelik satışlar dışında Türk üreticilerin diğer pazarlara da açılmaya başladığını gösteriyor. Liberal ekonomilerde paranın elde değiştirmesi, sermayenin tek elde toplanmaması ve karşılıklı ihtiyaçların giderilmesine yönelik ticaret akışının sağlanması zarurettir. Aksi durumda derin ekonomik krizler kaçınılmaz olur, büyüme durur. ABD ve Avrupa merkezli sıkıntının temel nedeni de aslında budur. İhtiyaç ve talepler üzerinde üretim gücü frenlenmediği takdirde pazarın bazı üreticilere olan ihtiyacı ortadan kalkar. Birçok işletmeye kilit vurulur. Çözüm ise farklı, yeni, cezp edici olanı sunabilmek ve çarka yeni bir hareket vermekte saklıdır. Türk üreticilerin kendilerine özel katma değerli ürünlerle dünyanın tüm pazarlarında rakipleriyle rahatlıkla mücadele edebileceği ortadadır. Önemli olan talep edilen doğru ürünle doğru pazarda yer almaktır.
Turkish brands increase their market share The share of the European Union continues to decline in Turkey's exports. According to the provisional foreign trade data of Turkey Statistical Institute (TSI) and Ministry of Customs and Commerce, the export share of EU, which was 48.9 per cent in 2011, declined to 41.9 percent in the same period of 2012. However, exports to the EU have increased compared to 2011. These figures indicate that the Turkish producers are starting to open up economically to regions to other markets besides EU countries. Transfer of money, collecting money in one hand and flowing of commerce to meet the mutual needs are necessity in the liberal economies. Otherwise, deep economic crisis would inevitably occur and growth stops. This is actually the basic cause of distress in the U.S. and European based. If production of power does not stop, market needs for some producers would be removed. Many business fail. The solution is to offer new and attractive one and to provide circulation. It is clear that Turkish manufacturers can compete in the world with value-added products easily. The important thing is to take place in the right market with the demanded right products.
Uğur DÜNDAR
GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK
YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ Prof. Dr. MUHAMMET ARICI Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. MEHMET ALİ ÖZBUDUN T. YÜCEL DEREYAYLA FİKRET ÖZDEMİR YAYIN EDİTÖRÜ UĞUR DÜNDAR ugur.dundar@img.com.tr
REKLAM KOORDİNATÖRÜ EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr REKLAM MÜDÜRÜ EDA ŞİŞİK eda.sisik@img.com.tr REKLAM DANIŞMANI SERDAR ÖZCAN serdar.ozcan@img.com.tr
İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ADINA İMTİYAZ SAHİBİ ve SORUMLU GENEL YAYIN MÜDÜRÜ MEHMET SÖZTUTAN
HABER SERVİSİ MÜNEVVER ÇAKIRTAŞ munevver.cakirtas@img.com.tr ASYA ORHAN asya.yaran@img.com.tr
SANAT YÖNETMENİ ve B.SORUMLUSU İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr
GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL
KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr
GRAFİK ERDEM MERMER erdem.mermer@img.com.tr
DIŞ İLİŞKİLER YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr MUHASEBE ve FİNANS MÜDÜRÜ MUSTAFA AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr
ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL - TÜRKİYE Tel.:+90.212 454 25 00 Faks:+90.212 454 25 98 web: www.hi-tech.com.tr e-mail: info@img.com.tr İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71
CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No:23 34530 Yenibosna/İSTANBUL +90.212 454 30 00
Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi’nde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yayg›n süreli bir yayın olan Hotel Restaurant Food Hi-Tech Dergisi ayda bir yayınlanır.
indeks 10 Ertuğrul Günay’a Rusya’dan Fahri Doktora
12 Dubai The Hotel
Show’un Ardından
18 100 Milyon Dolarlık
Yıllık Hatırı 50 Kırk Olan Kahve
22 Çamaşır Fabrikaları
Mutfağa 56 Ateşten Türk Cam Sanayi
28 Porland Üretimini 70
Gözünden: 68 Şef’in Fikret Özdemir
Fabrika Yatırımı
Pazar Payını Arttırıyor
Milyon Adete Çıkarıyor
92 Gıda ve Ambalaj
Sektörü Buluşuyor
36 Türkiye’nin En Büyük Kongre Oteli
Rehberleri 74 Turist Yasal Statü Kazandı
98 Hedef Ambalajda Avrupa’nın İlk 3
44 Hayal Ettiğinizden Daha Fazlası
Kültürünün 82 Ağırlama Vazgeçilmezi Çay 102 ABD’nin Turizm
Dergilerinde Türkiye
MERCEDES....................................11
GİGANT .........................................55
METROGROSS ..............................41
ARİFOĞLU.....................................97
JUMBO ..........................................27
MODASLAN ..................................81
ART MİMARLIK ............................67
KAPP ................................................3
OKYAY............................................79
BİSAN...........................................115
KAYALAR .......................................49
ÖZTİRYAKİLER .............................61
BUGATTİ .......................................99
KERVAN.........................................33
PERMAK ..........................................7
EĞİTİM FUARI ............................117
KILIÇLAR.......................................87
PLASTPORT...................................75
ENDER TEKSTİL .................104-105
KNORR .......................17-19-KULAK
PORLAND......................................15
ENTA ..............................................95
KRİSTAL ENDÜSTRİ ...................4-5
S 2000 .........................................A.K.
EVOTEKS...................................A.K.İ
KUZULUK....................................111
SETTE HOME................................89
FIRSAT.COM ...............................119
LARESSA........................................13
SİLTER .........................................103
FOODIST .....................................107
LİPTON ..........................................21
TOLKAR........................................8-9
reklam
GALERİ KRİSTAL .................Ö.K.İ.-1
AKTİF ISI .......................................91
indeksi
AKTİF ISI .....................................101
Gündem Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a
Rusya’dan Fahri Doktora
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, St. Petersburg Servis ve Ekonomi Üniversitesi tarafından verilen fahri doktora unvanını almak üzere gittiği Rusya"da St. Petersburg Yazlık Sarayı olarak bilinen Peterhoff Sarayı"nı ziyaret etti. Bakan Günay 607 hektarlık bir arazi üzerine kurulmuş olan ve havuzlar, çeşmeler, heykeller, çardaklar ile süslenmiş sarayın bahçesinde gerçekleştirdiği canlı yayın televizyon çekimi sırasında Rus Çarı I. Petro ile Çariçe I. Katerina ile sohbet etti. Rus Çarı 1.Petro tarafından yazlık saray olması düşünülerek 1714-1725 yılları arasında Jean Baptiste Le Blond isimli bir mimar tarafından yaptırılan sarayın bahçesinde çar ve çariçeyi canlandıran animatörler canlı televizyon yayını sırasında Günay’ın yanına gelerek, Türkçe “Hoş Geldiniz” dediler. Canlı yayın sırasında karşılaştığı bu sürpriz konuklarla bir süre sohbet eden Bakan Günay ardından temsili I. Petro ile I. Katerina nezdinde tüm Rusları Türkiye’ye davet etti.
Nazım Hikmet Özel Etkinliği Bakan Günay, St. Petersburg ziyareti sırasında gelecek yıl Nazım Hikmet'in ölüm yıldönümü nedeniyle hem Türkiye hem Rusya'da kapsamlı bir anma töreni için hazırlık yaptıklarını söyledi. Nazım Hikmet’in ölümünün 50. yıldönümü olan 2013 yılında hem Türkiye’de hem de Rusya’da ciddi bir anma töreni yapacaklarını kaydeden Günay, “Bu alanda Moskova'daki işadamla-
10
Hi-Tech Haziran’12
rımız şu ana kadar bir takım etkinlikler yaptılar ancak biz onun şiirleriyle ilgili, onun edebi eserleriyle ilgili, onun insan ve şair yönüyle ilgili çeşitli anma toplantıları, yeniden anımsatma toplantıları mutlaka yapacağız. Nazım ölümünün 50'inci yılında Türkiye ve Rusya arasında kültür alanında yeniden bir köprü işlevi görecek” değerlendirmesinde bulundu. Nazım Hikmet'in uzun yıllar boyunca bir sonuca kavuşturulamayan "vatandaşlığının iadesi" konusuna da değinen Günay, bu konunun 2009 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla kendi hükümetleri tarafından çözüldüğünü kaydederek, “Türkiye'nin en büyük şairlerinden biri olan Nazım Hikmet'i tekrar manevi olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kavuşturmuş olduk. Sanıyorum ki bu da ruhunun şad olmasına bir miktar katkı yapmıştır. Çünkü O'nun çok derin bir vatan özlemi taşıdığını bütün şiirlerinden anlamak mümkün” ifadelerini kullandı. Nazım Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesi tartışmalarının ailesi istemediği için kapandığını belirten Bakan Günay, “Ailenin böyle bir talebi yok. O Rusya ve Türkiye arasında, İstanbul ile Moskova arasında bir bağ, bir köprü, bir gönül bağı oluşturuyor” dedi.
Fuar
Dubai’den The Hotel Show Geçti The Hotel Show Dubai Fuarı 13’üncü yılında da Ortadoğu’ya damgasını vurdu
Yaklaşık 45 ülkeden 450 katılımcının yer aldığı fuar dünyanın çeşitli bölgelerinden önde gelen otel ve konaklama tedarikçilerini bir araya getirdi. Uluslararası bir etkinlik niteliği taşıyan organizasyon bu anlamda lider misyonunu sürdürüyor.
Profesyonellerin Buluşma Noktası 3 gün süren etkinlik hotel ve ekipmanları sektöründe liderliğini koruduğunu bu yılda göstermenin yanında, dünyanın önde gelen otel ve konaklama tedarikçileriyle sektör profesyonellerinin buluşma adresi oldu.
HI-TECH Dergisi Fuardaydı İhlas Magazin Grubu’nun (HI-TECH Dergisi) olarak yakından takip ettiği organizasyona Türkiye’den katılım gösteren; Verve Endüstriyel Mutfak, Evliyaoğlu Tekstil, Nyn Askı, Ots
12
Hi-Tech Haziran’12
Metal, Tim Kozmetik, Kazanç Plastik, Hakart Dekoratif Eşya, Zorel Tekstil, Teknotek Yazılım, Serkan Güney Halı, Mertoğlu Çevre Tasarım, Lava Metal gibi firmalar ziyaretçilerine en son teknolojileri, en yeni tasarımlarını Show’da sergiledi.
Farklı Birçok Alan Bir Arada Türkiye başta olmak üzere, Almayan, İtalya, İspanya, Çin, Yunanistan gibi birçok ülkenin yer aldığı fuarda diğer tüm katılımcılar son teknoloji ve tasarımlarını en güzel şekilde tanıttı. Katılımcı profili olarak Dubai Hotel Show’a ise mobilya, sanat ve dekoratif, döşeme ve halıcılık, kumaş ve perdeler, mimarlık ve tasarım büroları, iç tasarımcıları-danışmanları, aydınlatma, çevre düzenleme, spor ekipmanları, bukletçiler ağırlıklı olarak katılım gösterdi.
Fair
Dubai’s The Hotel Show performed excellent! Record Result for the Show 2012 with more than 15,500 Industry Professionals in attendance Largest and most influential regional hospitality supplies event fosters growth in Middle East Market, The Hotel Show 2012 reaffirmed its position as the largest full spectrum hospitality supplies event for the MENA region, with exhibitors reporting an increase in sales figures and record numbers of visitors during the three day event. Participation this year of 450 leading suppliers and consultants from more than 45 countries and 13 international pavilions highlighted the pivotal role that the show plays in facilitating trade between suppliers and buyers from every corner of the globe. The 13th edition of the show which ran from 15 - 17 May 2012 at the Dubai International Convention and Exhibition Centre, attracted over 15,500 industry professionals - with an increase of 9% in its visitors over last year. In addition, the show also recorded an increase of over 30% in the number of visitors from the Kingdom of Saudi Arabia as well as significant increases from other countries including Oman, Egypt, Qatar and Turkey. “As the true platform for businesses in every sector of the hospitality industry, The Hotel Show has delivered tangible business benefits for both exhibitors showcasing their products and services, and industry visitors sourcing the same, said Frederique Maurell, Exhibition Director for The Hotel Show. “We are delighted that the exhibition has continued to foster growth in the Middle East market and play a key role in offering real opportunities for companies new to the region”.
14
Hi-Tech Haziran’12
In addition to the strong business opportunities presented at The Hotel Show, the show also hosted the third edition of The Middle East Spa Awards, the region’s premier spa awards recognising the outstanding quality of services and amenities provided by spas across the region. The show also saw the launch of the first Middle East Hotel Awards to recognise and reward design, product and service excellence in the regional hospitality industry. The Green Initiative - a show feature to highlight sustainable, energy efficient and eco-friendly solutions from all sectors of the industry, witnessed a record number of exhibitors participating in it. In addition to The Green Initiative, The Hotel Show hosted a Green Day programme of seminars and workshops presented by industry leaders and experts. The line-up of inspirational industry leaders and experts addressed valuable case studies on successful sustainability initiatives in energy reduction, waste management solutions and carbon footprint measurement. With plans already underway for The Hotel Show 2013 which will take place from 29th September to 1st October 2013, Maurell said: “We are delighted with the response from exhibitors confirming participation in next year’s show. As the largest and most influential hospitality industry show in the region, we will continue to support the industry on all levels - delivering business results, promoting exchange of knowledge, and recognizing excellence. We look forward to another successful show next year.”
Gündem Unilever 30’uncu Stratejik Tedarikçi Ortaklığını Gerçekleştirdi Unilever’in sürdürülebilir büyüme stratejisinde tedarikçilerle uzun vadeli ortaklıkları kilit rol oynuyor.
Unilever, sürdürülebilir büyüme hedefini desteklemek amacıyla, otuzuncu stratejik tedarikçi ortaklığını imzaladı. Şu ana kadar gerçekleştirilen ortaklıklar; büyüme, daha sürdürülebilir uygulamalar ile daha büyük ve daha iyi inovasyonların desteklenmesine yapılan yıllık yatırım ve harcamaların toplam tutarı içinde 3 milyar Avro’yu aşan bir tutarı kapsıyor.
Kazanmak için Ortaklığınız Unilever geçen yıl kilit tedarikçileriyle daha yakından çalışabilmek için, “Kazanmak için Ortağınız” adını verdiği özel bir program başlattı. “Kazanmak için Ortağınız”, firmanın ortaklarıyla birlikte yeni kabiliyetler geliştirmek kapsamında daha uzun süreli ortaklıklar kurmasını sağladı. En yeni ortaklık, Londra’da gerçekleştirilen, yıllık “Kazanmak için Ortağınız Tedarikçi Zirvesi”nde imzalandı. Unilever, 160 stratejik tedarikçiyi tüm organizasyondaki yöneticilerle bir araya gelmeleri, Unilever’in stratejik önceliklerini daha iyi anlamaları ve tedarikçilerle en yeni inovasyonları paylaşmak amacıyla davet etti.
Sürdürülebilir Yaşam Planı’nda İlerleme Kaydedildi Unilever’in, işini iki katına çıkarırken ürünlerinin çevresel etkisini yarıya indirmeye kesinlikle kararlı olduğunu belirten Unilever Tedarik Zincirinden Sorumlu Dünya Başkanı Pier Luigi Sigismondi, “En yeni finansal sonuçlarımız ve Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın bir yılını tamamlamasıyla ortaya çıkan veriler, her iki alanda da iyi ilerleme kaydettiğimizi gösteriyor. Ancak, amacımıza ulaşmak için, değer zincirimizin tamamında daha hızlı inovasyonlar ve sürdürülebilir
16
Hi-Tech Haziran’12
olarak yatırım yapmak için stratejik tedarikçilerimizle yakın işbirliği halinde çalışmalıyız. 2011’de, tedarikçilerimiz büyümemizi desteklemek amacıyla endüstri kapasitemize tahmini 1,3 milyar Avro daha yatırım yaptı” dedi. Sigismondi, “Konu inovasyon için yakın olarak çalışmaya gelince de aynı durum geçerli. Unilever’in inovasyon sürecine tedarikçilerimiz oldukça büyük bir katkı sağlıyor. Geçen yılki “Kazanmak için Ortağınız Tedarikçi Zirvesi” ile ortak iş geliştirme programları sayesinde 250’den fazla inovasyon fikri alındı. Bu da, ortaklıklarımızın ve yapmakta olduğumuz ilerlemenin gücünü ve kararlılığını gösteriyor" diye ekledi.
Her gün Daha İyi Bir Gelecek için Çalışmak Unilever Türkiye, İsrail, Orta Asya ve İran Tedarik Zincirinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Nihal Temur ise, “Unilever Türkiye olarak, her zaman daha iyisini başarmak mottosuyla çıktığımız yolda, tedarik zincirimizde sürdürülebilirlik uygulamalarını desteklemek için çalışırken, standartlarımızı da sürekli yükseltmeyi hedefliyoruz. Şirket politikamız doğrultusunda sürdürülebilir bir yaşam için çalışarak, her gün daha iyi bir gelecek oluşturmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda da tedarikçilerimiz ve tüketicilerimiz gibi paydaşlarımızın bizimle aynı yolda yürümelerini çok önemsiyoruz. Öte yandan fiyat, kalite ve servisin sürekliliğini sağlamayı amaçlayarak “tedarikçilerimizle birlikte kazanma” vizyonumuz kapsamında çalışmalarımızı yürütüyoruz. Çünkü büyüme hedeflerimize ulaşmak için tedarikçilerimiz ile birlikte yürüme gerekliliğinin bilincinde hareket ediyoruz” dedi.
Gündem
Algida'dan 100 Milyon Dolarlık
Fabrika Yatırımı Unilever ve Algida, 46 futbol sahası büyüklüğünde ve 100 milyon dolara mal olacak Konya fabrikasının temelini attı. Algida, 100 milyon dolara mal olacak Konya fabrikasının temelini attı. Bir yıl içinde tamamlanması planlanan yatırımın temel atma törenine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Unilever üst düzey yetkilileri ve yerel yönetim yetkilileri katıldı.
Gelecek Yıl Üretime Geçecek Yaklaşık 46 futbol sahası büyüklüğünde bir araziye inşa edilecek fabrikanın önümüzdeki yıl üretime başlaması planlanıyor. 16 ülkeye ihracat yapan Algida, Konya Fabrikasıyla Ortadoğu, Afrika ve sütlü ürünlerin yasak olduğu ve yasal izni beklenen Avrupa'yı da hedefliyor. Tüm dünyada bundan sonra inşa edilecek Algida fabrikalarına da modellik edecek şekilde inşa edilecek yapı, dünyadaki Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED) sertifikalı ilk dondurma fabrikası olacak.
35’inci Üretim Tesisi Unilever Türkiye, Rusya, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Başkan Yardımcısı ve Unilever Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) İzzet Karaca, törende yaptığı konuşmada, Algida'nın 100 milyon doları aşkın bütçeyle tamamlayacağı Konya Fabrikası'ndan Ortadoğu ve Afrika'ya açılmayı hedeflediğini belirterek, ''Türkiye'de Çorlu'dan sonra ikinci, tüm dünyada 35'inci Algida üretim tesisi olacak Konya Fabrikası önümüzdeki yılın mayıs ayında üretime başlayacak. Dünyadaki ilk LEED sertifikalı dondurma fabrikası olması planlanan tesiste, yağmur ve yüzey suyunun yeniden kullanımı, ısı geri kazanımı, yerinde atık ayrıştırma gibi ileri çevre kriterleri uygulanacak'' dedi. Unilever'in Anadolu'daki büyük dönüşüm ve gelişimi titizlikle takip ettiğini ve desteklediğini belirten İzzet Karaca, şunları ifade etti: ''Anadolu'daki dönüşüme destek vermek adına, gündemimizdeki çok önemli bir yatırımı buraya yönlendirdik. Fabrikamız 2013 yılında yaklaşık 300 kişilik bir işgücüyle üretime başlayacak. Yılda 80 milyon metreküp üretim yapacak ve ilerleyen
18
Hi-Tech Haziran’12
dönemde 200 milyon metreküpe kadar çıkacak. Konya'ya yatırımımızın hem bölgeye hem de ülkemize katma değer yaratacağına inanıyoruz. Hammadde tedarikinde kolaylık, Konya Şeker'in burada olması, süt tedarikinin kolay olması, Mersin limanına yakınlık, ithal malzemelerin kakao gibi ulaşım yakınlığı, ekonomik gelişim, lojistik avantajı, yüksek ve nitelikli işgücü, sanayi altyapısı, ihracat pazarlarına yakınlık, deprem riskinin az olması gibi faktörlerle birlikte, Konya yerel yönetiminden gördüğümüz destek değerlendirerek yatırımımız için en uygun yer olan Konya'da karar kıldık. Bu yatırımın diğer yabancı yatırımcılar için de bir güven ve teşvik vesilesi olmasını temenni ediyorum.''
Hedef: Ortadoğu, Afrika ve Avrupa Ülkelerine İhracat Konya fabrikasında yalnızca Türkiye için üretim yapılmayacağını, Ortadoğu, Afrika ve yasal izni alınması beklenen Avrupa ülkelerine de ihracat hedeflendiğini açıklayan Karaca, ''Unilever olarak ülkemize daha fazla yatırım yapmak istiyoruz. Bu yatırımlardan doğan üretimi daha fazla ihracata yönlendirerek, ekonomimizin önemli bir sorunu olan cari açığın azaltılmasına da imkanlarımız ölçüsünde katkıda bulunmayı çok önemsiyoruz. Fabrikada üretilecek ürünlerin yüzde 90'ını ihraç etmeyi hedefliyoruz. Bu üretim sayesinde yabancı yatırımcıların da dikkatini çektiğimizi ve Türkiye'nin ihracat üssü olmasına katkı sağladığımızı düşünüyoruz'' diye konuştu.
Gündem
Bosch Türkiye 300 Milyon Avro’luk Yatırımla Bin 700 Kişiye İstihdam Sağlayacak
Bosch Türkiye Temsilcisi Steven Young, Bosch Türkiye'nin, 2012-2013 döneminde gerçekleştireceği 300 milyon Avro'nun üzerindeki yatırımla istihdamını bin 700 kişi artırmayı hedeflediğini söyledi. Bosch Türkiye, 2012-2013 döneminde 300 milyon Avro'nun üzerinde yatırım yapacağını ve bin 700 kişiye istihdam sağlayacağını duyurdu.Şirketin ihracatı da 1,2 milyar Avro'ya yükselirken, Türkiye pazarında Bosch Grubu'nun satışları yüzde 15.5 oranında artışla 915 milyon Avro oldu. Bosch Grubu'nun Türkiye Temsilcisi Steven Young, İstanbul'da düzenlenen Yıllık Değerlendirme Toplantısı’nda, Bosch'un yaşamın her alanına yönelik ürünler geliştirdiğini belirterek, "Yaptığımız her işte sürekli kalıcı başarıyı yakalamak ve pazarda lider bir konum elde etmek ilk hedefimiz, ancak bunu da yine insanı ön planda tutarak başarmak istiyoruz. Bunun için sloganımızı "Yaşam İçin Teknoloji' olarak belirledik" dedi.
Toplam İhracatta Bosch’un Payı Yüzde 1’in Üzerinde Steven Young, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasında öncü rol üstlenmek istediklerini, Türkiye ve Türk insanı için katma değer oluşturmaya devam edeceklerini açıkladı. Young, "Bosch olarak, Türkiye'de 100 yılı aşan varlığımızı geleceğe taşımak konusunda son derece kararlıyız. Şimdi ilk hedef,
20
Hi-Tech Haziran’12
2023 Türkiye'sini hep birlikte inşa etmek. Belirli iş kollarında ve ürünlerde, bölgede üretim merkezi olmayı ve Ar-Ge'de önemli ülkelerden biri haline gelmeyi amaçlıyoruz. Bugün Bosch olarak, Türkiye'nin toplam ihracatında yüzde 1'in üzerinde önemli bir paya sahibiz ve bu oranı daha da artıracağız. Bir yandan dünyadaki en güncel teknolojiyi Türkiye'ye taşıyarak, diğer yandan da burada Ar-Ge ve üretim gücümüzü birleştirdiğimiz ürünleri dünya pazarına sunarak ülkemizin gelişimi için azami katkıyı sağlamak istiyoruz" şeklinde konuştu.
Bosch Türkiye 2011’den Memnun 2011 yılında faaliyet gösterdikleri tüm sektörlerde önemli başarılara imza attıklarını ifade eden Young, küresel rekabet gücünü artırmak için Ar-Ge çalışmalarına büyük önem verdiklerini kaydederek "Türkiye, Bosch Grubu'nun önemli ArGe merkezlerinden biri olma yolunda ilerliyor. 2011-2013 döneminde 66 milyon Avro'luk bütçe ayırdık. 2013 yılı sonuna kadar bu alandaki çalışan sayımızı 300 kişinin üzerine çıkaracağız" dedi.
Firma
PERMAK Makina A.Ş. Genel Koordinatörü Metin Tunç
Türkiye’de Çamaşır Fabrikalarının
ı Artıyor
35 yıldır ağırlıklı olarak otel sektörüne hizmet veren PERMAK Makina A.Ş., önümüzdeki dönem için hastanelere ve endüstriyel tesislere yönelik çalışmalarına hız verecek. Alman Kannegiesser firmasının 20 ülkede master temsilcisi olan PERMAK Makina A.Ş, otel çamaşırhaneleri ile kuru temizleme sistemleri satışları rutin olarak sürdürüyor. Türkiye’de İstanbul merkez olmak üzere Ankara, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlerde kendi proje, satış ve servis organizasyonları bulunan firma, Hilton, Nov Hotel, Titanic Grubu, Kristal Otelleri, Acıbadem Hastaneleri gibi zincirlerle yoğun olarak çalışıyor. PERMAK Makina A.Ş,’nin son dönem odaklandığı çalışmalar ve hedefleriyle ilgili bilgi aldığımız firma Genel Koordinatörü Metin Tunç şunları aktardı.
22
Hi-Tech Haziran’12
PERMAK Makina A.Ş’nin şirket yapısı, faaliyet alanları ve hizmet verdiği alanlardaki pazar konumuyla ilgili bilgi verir misiniz? Permak, 35 sene önce kurulmuş bir aile şirketidir. Makina, kimya, tekstil, inşaat, gayrimenkul, bilişim ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren 7 şirketten oluşan bir yapımız var. Ağırlıklı olarak turizm, tekstil, inşaat ve makine/imalat sektörleri ile çalışıyoruz.
Firma Otel çamaşırhaneleri ile kuru temizleme sistemleri satışları rutin olarak devam ediyor. Büyük sistemlerde ise, sektörünün en büyüğü olarak bilinen Alman Kannegiesser firmasının 20 ülkede master temsilcisi olarak çalışmaya başladık. Orta Doğu, Kuzey Afrika, Türki Cumhuriyetler, Batı Asya ülkeleri sorumlu olduğumuz bölgeler. Bu bölgelerde ağırlıklı olarak yerel bayilerimizle birlikte proje bazlı olarak faaliyet gösteriyoruz. Satış ve pazarlama ağınız ile satış ve satış sonrası sağlanan teknik servis hizmetleri konusunda bilgi alabilir miyiz? Türkiye’de İstanbul merkez olmak üzere Ankara, İzmir, Antalya gibi büyük metropollerde kendi proje, satış ve servis organizasyonumuz var. Diğer büyük bölgelerde bayilerimiz kanalı ile faaliyet gösteriyoruz. Kurduğumuz tüm tesislerin tasarım, planlama ve projelendirilmesini merkezimizde yapan bir uzman kadromuz var. Tüm teknik servis ekibimiz özel eğitimden geçirildiğinden etkin bir satış sonrası hizmet verebiliyoruz. Bu kapsamda acil müdahale, periyodik bakım ve koruyucu bakım anlaşmaları ile tüm müşterilerimize sağlıklı bir hizmet verilmesini sağlamak ana prensibimiz.
Kuru temizleme ve endüstriyel çamaşırhane sistemlerinde 35 yıllık tecrübeye sahip bir firma olarak gerçekleştirdiğiniz önemli projeler ve referansınız olan kurumsal şirketler konusunda neler aktarmak istersiniz? Permak, her tür yıkama ve temizleme teknolojilerinin uygulanmasında etkin mühendislik ve proje birikiminin de katkısı ile her zaman Türkiye ve bölgede öncü rol oynamıştır. Tekstilde taş yıkama, apre, tüylendirme, parça boyama tesislerini seneler önce ilk kuran firmayız. Otel çamaşırhaneleri ve hijyenik hastane çamaşırhane uygulamalarında da öncü olduğumuzu söyleyebiliriz. Tekstil Yıkama Fabrikalarında da hem ilk uygulamaları yapan firma olarak halen faaliyet gösteren firmaların çoğunun tarafımızdan kurulduğunu söyleyebiliriz. Kuru temizleme sistemlerinde de, hem mağazalarda hem de tekstil fabrikalarında referanslarımız % 70’in üzerindedir. Şu anda da Hilton, Nov Hotel, Titanic Grubu, Kristal Otelleri, Acıbadem Hastaneleri gibi zincirlerle yoğun olarak çalışıyoruz. Türkiye ve yurtdışına yönelik çalışmalarınız nasıl gidiyor? Son dönem sunulan ürün ve hizmetler ya da pazarlama stratejileri açısından yenilik olarak adlandırılabilecek bir gelişme var mı?
Yurtdışında hangi ülkelere ağırlıkla çalışıyorsunuz? Bu ülkelerden müşterilerin sizi tercih etmesindeki temel nedenleri nasıl sıralarsınız? Eski Rusya Cumhuriyetleri, Orta Doğu Bölgesi, Kuzey Afrika ve Batı Asya bölgeleri ağırlıklı olarak çalıştığımız bölgeler. Firma İmajı ve Güvenilirliği, Yüksek Ürün Kalitesi, Satış Öncesi ve Sonrası Servis Hizmetleri ile Rekabetçi Fiyatlandırma Politikalarımız, bu pazarlarda tercih edilmemizin temel nedenleri olarak sayılabilir. Kısa, orta ve uzun vadeli planlarınız nelerdir? Önceliğinizi hangi iş alanlarına vermeyi düşünüyorsunuz? Türkiye’de outsourcing’e yönelim son dönemlerde arttığından, profesyonel anlamda hizmet verebilen çamaşır fabrikalarının payı artıyor. Bu kapsamdaki tesislerin daha teknolojik yapıda hizmet vermesini sağlamak ana hedefimiz. Şu anda ağırlıklı otel sektörüne hizmet veren bu fabrikaların, önümüzdeki dönem hastanelere ve endüstriyel tesislere yönelik olarak daha da artacağını öngörüyoruz. Tekstil ve üniforma kiralama ağırlıklı çalışma şekline uygun yenilikleri uygulamak ana hedefimiz. Otomasyon Sistemleri, Özel Ütüleme Tünelleri, RFID ( Chip’li Tekstil Tanımlama ve Takip) gibi personel ve enerji tasarrufu sağlayan, belirli kalite standartlarının tutturulmasında önemli rol oynayacak ek sistemleri yaygınlaştırmak ana hedeflerimizdendir. Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı? Temizleme ve Yıkama teknolojileri, son senelerde ciddi gelişme göstererek pazarda önemli bir iş kolu olduğunu kanıtladı. Derginize de bu iş koluna verdiği önem nedeniyle teşekkür ederim. Hi-Tech Haziran’12
23
Firma
Laressa’dan Farklı Yatak Alternatifleri Laressa farklı tüketim alışkanlıklarına göre değişen alternatifleriyle, sektörün öncü markaları arasında yer almaya devam ediyor. Kökleri 1973 yılına uzanan ve 2005 yılından bu yana Laressa markası adı altında faaliyetlerini sürdüren Laressa Yatak, yatak teknolojisine getirdiği yeniliklerle ürettiği, farklı vücut yapılarına ve farklı tüketim alışkanlıklarına göre değişen alternatifleriyle sektörün öncü markaları arasında yer almaya devam ediyor. Ankara Sincan 1. Organize Sanayi Bölgesinde 30.000 metrekarelik kapalı alanda kurulu, yıllık 45.000 adet yatak üretim kapasitesine sahip fabrikasıyla, müşteri beklentilerini karşılayan firma, yılların bilgi ve birikimini, tecrübesiyle birleştirerek, tasarım, konfor ve kaliteden taviz vermeden hijyenik, antibakteriyel ve antialerjik malzemelerle üretim yapıyor. Kalitesini TSE, TÜV, ISO, TSEK belgeleriyle tescilleyen Laressa Yatak Ar-Ge’ye büyük önem veriyor. Uyku ile ilgili yenilikleri ve gelişmeleri yakından takip eden firma, gelişmiş son teknoloji ile üretilen yatakların yanı sıra, kişiye özel el emeğiyle üretilen organik yataklarıyla da ürün yelpazesini genişletiyor.
Türkiye’de Bir İlk “Yukon At Kılı Yatak” Türkiye’de bir ilk olarak at kılını, % 100 organik kumaşın hemen altında kullanarak oluşturduğu Yukon At Kılı Yatak,
24
Hi-Tech Haziran’12
doğal lateks, yün ve pamuğun, torba yay sistemiyle desteklenip, tek tek elde dikilmesiyle tamamlanıyor. Laressa, doğal klima özelliğine sahip at kılı yatağının yanı sıra, doğal lateks ve hindistan cevizi liflerinden hazırlanan coco yataklarıyla da organik yatak çeşitlerini tüketiciyle buluşturarak Türkiye’nin yatak sektöründe en iddialı markaları arasındaki yerini alıyor. Sağlıklı uyku için sağlıklı yatağın şart olduğu bilinciyle yatak üreten firma, ürettiği kompozit yatak teknolojisiyle “nefes alan” yatakları kullanıcılarına sunuyor. Bel, sırt ve omuz ağrılarının tedavisine yardımcı olan kompozit yatak çeşitleri ve hareketli yatak ergonomisini visco teknolojisiyle birleştiren tv mekanizmalı yatakları ile özel tasarımlar yaratmaya devam ediyor. Yatakta televizyon izleme keyfi yaşatan bu yataklar, sağlıklı bir uyku ve konforlu bir dinlenme de sağlıyor.
Laressa Otel Konaklama Sektöründe İddialı Laressa Yatak Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bayram yaptığı açıklamada, yatak seçiminin çok önemli olduğunu belirterek, yatağın sadece uyku aracı değil, sağlık aracı olduğunun da altını çiziyor. Türk toplumunun yatak seçimi konusunda bilinçlenmeye başladığını söyleyen Bayram, uykunun insan hayatındaki öneminden bahsederek, iyi bir uyku için doğru
Firma yatak seçilmesinin şart olduğunu belirtiyor. Otel ve konaklama sektöründe de iddialı olduklarını söyleyen Bayram, yenilenen otel serisinde yer alan ürünlerini, tüketicilerin genel uyku alışkanlıklarını inceleyerek oluşturduklarını belirtti. Evdeki uyku konforunu, tatil ve konaklamada da sürdürmeyi amaçlayan Laressa’nın hazırladığı otel sersinde, farklı kilo ve alışkanlıklara uygun yatak alternatiflerini bulmak mümkün. ‘Uykusunu iyi almış müşteri, en iyi müşteridir!’ anlayışından yola çıktıklarını dile getiren Bayram, yatakların isimlerini de dünyada güzelliği ve farklılığıyla görülmesi gereken şehirlerin isimlerinden aldıklarını açıkladı. Yatakların teknik özelliklerinden de bahseden Bayram; İstanbul yatakta kullanılan torba yay sistemi, tek tek üretilen yayların, birbirine bağlı kumaş torbalarının içine yerleştirilmesiyle oluşturulur. Farklı sertliğe sahip teller, insan anotomisine uygun olarak 5 zon oluştulacak şekilde yerleştirilir. Birbirine bağlı, fakat bağımsız hareket eden yaylar sayesinde omuz, bel ve kalça bölgeleri ayrı basınç noktalarından dengelenerek desteklenir. Böylece, kusursuz ergonomi sağlanmış olur. Vücut ısısına, basınca ve ortam sıcaklığına duyarlı, vücudun şeklini alan viscotech malzeme ile omurga üzerindeki olumsuz etkiler ortadan kaldırılarak,
uyku sırasında istem dışı dönme hareketlerinin azaltılması hedeflenmiştir. Mayt ve bakteri oluşumunu engelleyen çift jarse örgü kumaş kullanılan İstanbul yatakta, yanmaz bariyer ile güvenlik de arttırılmıştır.
Paris ve New York Yataklarda Ağrılara Özel Yay Sistemi Paris ve New York yataklarda bel, sırt, omuz ve boyun ağrılarının tedavi sürecine yardımcı olan, destek sağlayan ve ses yapmayan özel paketler içerisine yerleştirilmiş 5 zonlu torba yaylar kullanılmıştır. Özel dolgu süngeriyle desteklenerek, esnekliği ve konforu arttırılan Paris yatakta, antialerjik, antibakteriyel kumaş kullanılarak mayt ve bakteri oluşumu engellenmiştir. Yanmaz bariyer kullanılarak güvenlik arttırılmıştır. Bonel yay kullanılarak dayanıklılık ve esneklik kazandırılan Londra, Tokyo, Venedik, Lizbon ve Roma yataklarda ise kullanılan yüksek sünger destek elamanlarıyla full ortopedik özellik sağlanmıştır. Tercih edilen bonel yay sistemi, ergonomik bir duruşun yanında, ayrıca yatakların yıllarca sağlam ve esnek kalmasını da sağlar. Bonel yaylı grup, antialerjik ve antibakteriyel kumaş alternatifleriyle, mayt ve bakteri oluşumunu engeller, terletmez, konforlu ve sağlıklı uyku sağlar.
Hi-Tech Haziran’12
25
Gündem
Vehbi Varlık 41’inci Yılını Ödülle Taçlandırdı İnoksan’ın Kurucusu Vehbi Varlık meslek hayatındaki 41. yılını kutladığı şu günlerde firması adına “En Quality Firma” ödülünü aldı.
41 yıllık sektör deneyimine sayısız başarı ve ödül sığdıran Vehbi Varlık 41. yılında bir ödül daha aldı. Quality Dergisinin gelenekselleştirdiği İstanbul Suada’da gerçekleştirilen 3. Quality Ödül töreninde “En Quality Firma” ödülünü alan Varlık, İnoksan adına aldığı her yeni ödülle tazelendiğini, motive olduğunu belirtti. Endüstriyel Mutfak Sektörünün gelişmesindeki katkıları yadsınamaz olan Vehbi Varlık kendi yarattığı markası İnoksan’ı meslek hayatı boyunca dünya standartlarında üretim gerçekleştiren, global bir markaya dönüştürdü. İnoksan’ı kurduğu 1980 yılından bu yana başarı basamaklarını birer birer tırmanan Varlık, sahip olduğu deneyimi ve tecrübeyi sadece markasıyla paylaşmak ile kalmayıp sektörü de yönlendiriyor. Öyle ki sektörün ilk derneği
26
Hi-Tech Haziran’12
TUSİD’in kurulmasına ön ayak olarak, sektördeki rakipleriyle kol kola sektör için çalışıyor. Türkiye’de Endüstriyel Sektörün kurulduğu yıllarda çalışma hayatına giren Vehbi Varlık 41. yılında hız kesmeden başarıdan başarıya koşuyor. İnoksan’ı bugün 20 bin metrekarelik üretim tesisiyle, 5 Kıtaya ihracat gerçekleştiren, 60’a yakın markanın temsilciliğini üstlenen, sektörde yüzde 15’lik bir paya sahip, 3000 kişilik istihdamı ile dev bir markaya dönüştüren Varlık 41.yılında yeni hedefleri ile yola devam ediyor. Vehbi Varlık’ın bu yıl hak kazandıkları Turquality projesi kapsamındaki marka desteği ile önümüzdeki 5 yıllık süreçte, güçlendirdikleri pazarlama stratejileri ve bayilik yapılanmasıyla 2016 ciro hedefi 250 milyon TL.
Söyleşi
Porland Satış Direktörü İsmail Taşkın
Porland 20’nci Yılında Üretimini
70 Milyon Adete Çıkaracak “Alumilite, özellikle gastronomi kesimi müşterilerimizin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak tasarladığımız bir ürün.” Profesyonel kesime yönelik gastronomi ürünlerini, sektörün beklentilerini ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak tasarlayan Porland, müşterilerilerinin porselen de hayalini kurduğu hemen hemen her şeyi üretebiliyor. Porland, 2012 yılı son çeyreğinde tamamlanacak tesis yatırımıyla yılda 45 milyonluk üretim kapasitesini 70 milyon adete çıkaracak. Satışpazarlama ağındaki mağaza sayılarını da arttıran firmanın son dönem çalışmalarıyla ilgili Porland Satış Direktörü İsmail Taşkın’dan bilgi aldık. Porland’ın son dönem odaklandığı alan ve çalışmalarla ilgili neler paylaşmak istersiniz? Porland olarak 20. yılımızı kutladığımız bu yıl, 1500 çalışan ile büyük ve mutlu bir aile olmanın gururunu yaşıyoruz. Yaklaşık 2 yıldır hazırlıkları devam eden ve Porselen tarihinde
28
Hi-Tech Haziran’12
dönüm noktası olacak Alumilite, Porland markasının kalite güvencesi ve şıklığıyla tüm dünyaya kuruluşunun 20. yıl hediyesi olacak. Porland Porselen’in özel reçetesi ve ismiyle Alumilite, farklı dokularda ki porselenlerin, en çok sevilen ve tercih edilen özelliklerinin bir arada olduğu tek bir ürün. Sert porselenlere özgü yüzey dayanıklılığı ve yumuşak porselenlere özgü kremsi rengin aynı bünyede hayat bulduğu bu eşsiz ürün, hem ev hem de gastronomi kesimi için her türlü kullanıma elverişli olarak tasarlandı. Pekişmiş yapısı, transparan özelliği, yüksek mekanik dayanımı ve yüzey sertliği ile yumuşak porselenlerin vazgeçilmez kremsi beyazlığına sahip eşsiz bir ürün olma özelliği taşıyor. 2012'nin son çeyreğinde açılacak yeni fabrikamız ile yılda 70 milyon adet üretiyor olacağız. Bunun yanı sıra 2012 itibariyle, Nişantaşı Vali Konağı Caddesi’nde yeni mağazamızı açtık.
Söyleşi
Nişantaşı Porland, studio olarak tanımladığımız, tamamı A+ ürünlerimizin tüketici ile buluştuğu oldukça şık bir mağazamızdır. Müşterilerimize; yemek takımlarından pasta takımlarına, çay-kahve fincanlarından bardak takımlarına, tepsilerden sürahilere, kâselerden şekerliklere, mama takımlarından tekne koleksiyonlarına, takımlarla uyumlu masa örtülerinden peçetelere kadar her türlü ihtiyaca yönelik ürünü Porland kalitesiyle sunuyoruz. Beylikdüzü Perla Vista AVM’de, 1300 metrekare alana sahip mağazamız ile dünyada sektörel olarak bir ilki başarıyoruz. Üretici kimliğimiz ile fabrika satış mağazası konseptini özel bir konseptle birleştirdik ve “Porland Fabrika” ismiyle müşterilerimize hizmet vermeye başladık. Forum Ankara AVM’de ise 1543 metrekare alanda Perla Vista ile aynı konseptte bir diğer mağazamızı açacağız. Yine Samsun’da LoveLet AVM’de 1700 metrekare üzerine müşterilerimizin çok benimsediği ve sevdiği ‘’Porland Fabrika’’ konseptli mağazamızı açacağız. Altyapı çalışmalarımız tamamlandığında yurtdışında önemli başkentlerde Türk üretiminin kalite ve gücünü göstermeye yönelik mağazacılık faaliyetlerine başlayacağız. Planımız, ilk yurtdışı mağazamızı İngiltere’nin başkenti Londra’da açmak olacak. 20’nci yılında Porland Porselen’i hangi noktada görüyorsunuz? Üretici kimliğimiz ve % 100 yerli sermaye ile 1992 yılında Gebze'de 10 bin metrekarelik arazi üzerine yaklaşık 8 bin
metrekare kapalı alanda beyaz porselen üretimi ve dekorlama faaliyetine başladık. Aslında Porland'ın doğuşu için biraz daha gerilere gidebiliriz çünkü 1984 yılında kurduğumuz ilk şirketimiz İmge Ticaret ile sektöre giriş yapmıştık. Daha sonra Gebze tesislerimize geçtik, 1995 yılında ise Bilecik 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde 100 bin metrekarelik arazi üzerine yeni fabrikamızın temelini attık. 1996 yılında faaliyete geçen Bilecik tesislerimiz, artan iç piyasanın taleplerini karşılayacak, ihracatı destekleyecek şekilde planlandı. Yeni tesiste üretilen mamuller başta lüks oteller, restoran ve kafeler olmak üzere, gastronomi ve ev kesiminin ihtiyaçlarını karşıladı. Artan kapasitemiz sayesinde ihracatımız da arttı. Şuan üretimimizin % 65’ni ihraç ediyoruz. Dünyanın hemen hemen her yerinde artan bir iş hacmine sahibiz. Özellikle gastronomi tüketicilerimiz için sunduğumuz çözümler ve markamıza duydukları güven ürünlerimizin talep oranını büyük ölçüde arttırdı. Üretiminizin yüzde 65’ini ihraç eden ve bu açıdan da Türkiye’ye değer katan bir markasınız. Dünyada tercih edilirliğinizi nelere borçlu olduğunu düşünüyorsunuz? Üretimimizin yaklaşık olarak % 65’ini başta Avrupa olmak üzere, dünyanın birçok ülkesine ihraç ediyoruz. Özellikle İngiltere pazarında en iyilerden biri olarak yer alıyoruz. İngiltere’nin yanı sıra Almanya, İtalya, Amerika, Yunanistan, Azerbaycan, Mısır... gibi dünyanın pek çok yerinde pazar payımız oldukça yüksek. Porland olarak, sağlam bir zemin Hi-Tech Haziran’12
29
Söyleşi
üzerinde inşa ettiğimiz kurumsal ve üretimsel yapı sayesinde gelişim ve yenilenmenin her zaman bir adım ilerisinde olduk. Şu an Avrupa'da dünya lideri olarak gösterilen porselen üreticileriyle eşit seviyede ve aynı kalitede üretim yapıyoruz. Dünyada porselen üretimi için geliştirilen son teknolojiyi, en kaliteli İngiliz kili ve kaolenini, Türk insanının çalışkan ve yaratıcı özellikleri ile harmanlayarak tüm dünyaya ürün satıyoruz. Türk Standartları Enstitüsünün 10850 kalite belgesine ilk sahip olan yerli porselen üreticisiyiz. Ayrıca İngiliz kalite standartı olan BS 4034 belgesine sahibiz. Üretim yapınız, kapasiteniz ve tesislerinizle ilgili bilgi verir misiniz? Son dönem içinde üretime yönelik ne tip yatırımlar gerçekleştirdiniz? Üretim kapasitemiz, şu an yılda 45 milyon adet, 2012'nin son çeyreğinde açılacak yeni fabrikamız ile yılda 70 milyon adet üretiyor olacağız. Porselenin yanı sıra üretici kimliğimiz ile İtalyan çizgileri taşıyan çelik ürünler markası “Festino”, prestijli cam ürünleri markası “Fiamma” ve masa üstü tekstil ürünleri markası “Porland Style”, Porland'ın sofralara taşıdığı markalar arasında yer alıyor. Porland olarak 20. yılımızı kutladığımız 2012 yılına, yaklaşık 1200 çalışanımız ile birlikte girdik, yeni fabrikamızda istihdam edilmek üzere eğitimlerine başladığımız 300 kişilik bir eleman alımı gerçekleştirdik. Şuan 1500 kişilik büyük bir aileyiz. Bilecik’teki tesislerimiz, 300 bin metrekare açık, 70 bin metrekare kapalı alana sahiptir. İkinci fabrikamız ile üretim kapasitesini arttırmak ve üretim teknolojisini yenilemek üzere verimliliği artırmaya yönelik yeni yatırımlar yaptık. Şuan dünya standartlarında kullanılan ileri teknoloji ile üretim faaliyetlerini sürdürüyoruz.
30
Hi-Tech Haziran’12
Mağaza sayınızı arttırıyorsunuz. Şu an kaç mağazanız var? Satış-pazarlama açısından mağazacılığın önemi hakkında görüşlerinizi ve mağaza sayısı noktasındaki hedeflerinizi aktarır mısınız? Perakendecilik anlamında, Türkiye’nin farklı noktalarında 17 mağazamız ve buna ek olarak da tüm Türkiye’de 150’den fazla satış noktamız ile ürünlerimizi nihai tüketiciye ulaştırıyoruz. Aynı zamanda, İKEA’nın porselende ana tedarikçisiyiz. Özellikle İngiltere pazarında en iyilerden biri olarak yer alıyoruz, İngiltere gastronomi pazarının % 7’sine sahibiz. Avrupa’nın yanı sıra Amerika, Asya, Uzakdoğu ülkelerine satışlarımız bulunmaktadır. Beylikdüzü Perla Vista AVM’de, 1300 metrekare alana sahip mağazamız ile dünyada sektörel olarak bir ilki başarıyoruz. Üretici kimliğimiz ile fabrika satış mağazası konseptini özel bir konseptle birleştirdik ve “Porland Fabrika” ismiyle müşterilerimize hizmet vermeye başladık. Forum Ankara AVM’de ise 1543 metrekare alanda Perla Vista ile aynı konseptte bir diğer mağazamızı açacağız. Yine Samsun’da LoveLet AVM’de 1600 metrekare üzerine müşterilerimizin çok benimsediği ve sevdiği ‘’Porland Fabrika’’ konseptli mağazamızı açacağız. Porland olarak, iç piyasadaki organizasyon yapımızdaki bölge müdürlüklerimiz ile perakende zincir mağaza konseptimiz, bayi ve cornerlarımız, dinamik, güncel ve yaratıcı kadromuzla modayı, sektörü, müşteri ihtiyaç ve taleplerini değerlendiriyoruz. Bu doğrultuda köklü ve güçlü bir firma olarak emin adımlarla ilerliyoruz. Porland’ın hedef pazarı ya da hedef müşteri kitlesinden bahsedebilir miyiz? Dergimizin de alanlarından olan ağırlama konaklama mekânlarına yönelik satış ve pazar-
Söyleşi lama stratejileriniz var mı? Hedef pazarımız hem profesyonel kesime hem de ev kesimine hitap ediyor. Profesyonel kesime yönelik gastronomi ürünleri, sektörün beklentilerini ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak tasarlanıyor. Müşteriler, ürünleri desensiz/dekorsuz haliyle alabildikleri gibi, taleplerine istinaden özel amblemli, logolu ve desenli çalışmalar da yapıyoruz. Ev kesimine yönelik ürünler arasında, masaüstü ürünlerin yanı sıra hazırlık aşamasında kullanılan ürünler, pişirim ürünleri, servis ürünleri, dekoratif ve hediyelik ürünler, banyo ürünleri ve aksesuarlar da bulunmaktadır. Ürünleri ile sektörde öncü olan Porland, kalite kriterleriyle üretilmiş, marka ve kimliğine uygun, özgün tasarımlara sahiptir. Ürünlere uygulanan desenler ve dekorlar trendi ve modayı göz önüne alarak uygulanmış ve tamamlayıcı ürünlerle tüketiciye sunulmuştur. Ürünlerin hem takım olarak satışı gerçekleşmekte hem de her bir ürün, tek tek satın alınabilme özelliğine sahiptir. Pazarlama stratejilerimize baktığımızda örneğin, evlenecek çiftler ya da onlara hediye almak isteyen yakınlarının hayatını kolaylaştırmak için bir “Evlilik Listesi” yapmaya karar verdik. Evlenmeye karar veren çiftler için düğün hediyesi seçme işini
kolaylaştırıyoruz. Çiftler mutluluklarına katkıda bulunmak isteyen aileleri, arkadaşları, akraba ve dostları için Porland mağazalarından herhangi birine uğrayarak ‘Evlilik Listesi’ oluşturuyor. İhtiyaçlar doğrultusunda hazırlanan bu listeyi, Porland mağazalarından aldıkları, “kullanıcı adı” ve “şifre” ile evliliklistem.porland.com.tr internet adresine yüklüyorlar. Ardından bu özel sayfayı sevdikleriyle paylaşıyorlar. Gastronomi sektörüne bakarsak; sektöründe söz sahibi olan 5 yıldızlı otellerle ve ilgili pazarlara satış yapan retailer firmalarla iş biriliği halindeyiz. Profesyonel kesime yönelik gastronomi ürünlerimizi, sektörün beklentilerini ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak tasarlıyoruz. Müşterilerimizin porselen de hayalini kurduğu hemen hemen her şeyi üretebiliyoruz. Tüketicilerimizden gelen talepler her zaman önceliğimiz oluyor. Çünkü biz onlar için tasarlayıp, üretiyoruz. Örneğin Alumilite ürünümüz, özellikle gastronomi kesimi müşterilerimizin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak tasarladığımız bir ürün. Sert porselenlere özgü yüzey dayanıklılığı en üst düzeyde mevcut bu ürünümüzde ama sadece dayanıklılığı ile değil yumuşak porselenlere özgü kremsi rengiyle de eşsiz bir ürün olma özelliği taşıyor.
Hi-Tech Haziran’12
31
Firma Kervan Süt Ürünleri en yetkili ağızdan okullarda yapılan süt kampanyalarını destekliyor ve devamlılığından yana olduğunu belirtiyor.
Kervan Süt Ürünleri Genel Müdürü Ali Sabit:
“Süt İçelim, Eti Ucuza Yiyelim” Türkiye’de son dönemde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ürünlerde hile yaptığını tespit ettiği şirketleri teşhir etmesi, gıda güvenliğini bir kez daha gündeme getirdi. Üretim aşamasında en çok hileye başvurulan alanlardan biri olarak süt ürünleri öne çıkıyor. Kervan Süt Ürünleri Genel Müdürü Ali Sabit, piyasadaki ucuz kaşarlara dikkat çekti. Doğal tekniği ile üretilmiş taze kaşar peynirinin kilogram fiyatının en düşük 14 lira olabileceğini, bu fiyatın altının tehlikeli kabul edildiğini belirterek, market raflarındaki kaşar fiyatları arasında çok fark bulunduğunu dile getirdi. “Bugün en yüksek tonajla çalışanla onun yarınsında çalışanların yaptığı masraf belli. Sütün fiyatı ve süte yapılan masraf da belli. Herkes için maliyet aynıyken satış fiyatları arasındaki büyük farklılıklar nasıl oluşuyor?” diyen Sabit, Türkiye’de iki çeşit taze kaşar üretim tekniğinin olduğunu kaydetti. Kervan Süt Ürünleri’ nin Adapazarı’nda ki fabrikasında “90 ton taze kaşar üretimi olurken Biga’daki 30 tonluk üretimle birlikte toplam 120 ton ürün işleniyor. 120 kişi istihdam eden aile şirketinin cirosu yaklaşık 25 milyon lira. Ulusal zincirlerle birlikte tüm Türkiye’de faaliyet gösteren şirketin satışlarının yüzde 60’ını ise İstanbul oluşturuyor.”
Tüketicilere Uyarı Kervan Süt, tüketicilerin kaşar seçerken dikkat etmesi gereken noktalara dikkat çekiyor. “Taze kaşarın rengi sonbahar, kış aylarında beyaz, ilkbahar, yaz aylarında sarı tonlarda olur. Sert ve bıçağa yapışmayacak kıvamdadır.” Tüketicilerin doğru ürün için bu hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir.
32
Hi-Tech Haziran’12
21 Mayıs Dünya Süt Günü Süt tüketiminin önemine değinen Ali İhsan Sabit, ülkemizde süt tüketiminin artırılması için kampanyalar yapılmasının, gerekli teşvik ve tedbirler alınmasının ve özellikle çocuklara yönelik sütü sevdirmeye yönelik etkinliklerin düzenlenmesinin önemini vurguladı. “Kervan Süt Ürünleri olarak, Adapazarı ve İstanbul’ da çeşitli etkinlik ve organizasyonlarla 21 Mayıs Dünya Süt gününe destek olduk. Kervan Süt Ürünleri şu anda okullarımızda yapılan süt kampanyasını destekliyor ve devamlılığını diliyoruz.”
Süt içelim eti ucuza yiyelim Süt üretiminin ve tüketiminin devamı halinde et piyasasının önü açılacak olmasına değinen Sabit, süt hayvanlarımız kesilemez ve ürün devamlılığı sağlanırsa et fiyatlarının ucuzlayacağını, üreticiye ve tüketiciye yarar saylayacağını dile getirdi.
Sadece Sütten Peynir Üretimi 1970 yılında bir aile şirketi olarak Sakarya’da faaliyetlerine başlamış olan Kervan Süt Ürünleri 7000 metrekare kapalı alan, 25000 metrekare açık alan tesislerinde hizmet vermeye devam ediyor. Kuruluşundan bu güne kalite, lezzet ve gıda güvenliği ile yola çıkan Kervan Süt, bugün sadece sütten peynir üretimi yaparak sektörün ilkleri arasında yer alıyor. Kervan Süt; kaşar peyniri, pizza peyniri, Çerkez, Beyaz Peynir, Dilimli Kaşar, Lor Peyniri, Tereyağı, Yoğurt ve ayran üretimi ile ürünlerini tüketicilerinin hizmetine sunuyor.
Gündem
Yaşayan Mutfak Konseptinde Farklı Bir Proje
Makpa Food Design Atelier Endüstriyel mutfak alanının başarılı isimlerinden ve alanındaki yenilikleri sürekli takip ederek Türkiye`ye kazandıran öncü firmalardan biri olan Makpa, Food Design Atelier ile sıra dışı bir uygulamayı daha hayata geçirdi.
34
Hi-Tech Haziran’12
Gündem
Makinelerimizin kullanıldığın yarışmada seçilen Türk Milli Takımı Viyana’da yapılacak finallerde temsil edecek.
Yurtiçi ve Yurtdışı Projeler Sürüyor
Makpa ve Electrolux Profesyonel`in kurduğu, öncelikle şeflere ve gastronomi sektörüne yönelik tasarlanan demo mutfağı niteliğindeki Makpa Food Design Atelier adı verilen proje, sektörde ilgi uyandıracak cinsten. Sanayi Mahallesi`nde konumlanan Food Design Atelier, sektör firmalarının ürünlerini şeflerin ise hünerlerini sergileyeceği nadide mekanlardan biri olmayı amaçlıyor.
Makpa Food Design Atelier Son dönem odaklandıkları çalışmalar ve Makpa Food Design Atelier projesi ile ilgili Makpa Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sözmen şunları aktardı: “Son dönem özellikle fuarlarla ilgili bir yoğunluğumuz oldu. Katıldığımız fuarların firmamız açısında son derece başarılı geçtiğini düşünüyorum. Özellikle Hostech by TUSİD Fuarı Almanya ve İtalya’da düzenlenenlerle eş değer seviyeye ulaşma doğrultusunda gelişimini sürdürüyor. Temsilcisi olduğumuz dünyanın sayılı kahve makineleri üreticisinden Cimbali ile Barista yarışmasına destek verdik.
Proje geliştiren ve geliştirdiği projeleri müşterilerine sunan bir firmayız. Le Meridien Etiler, Aysir Kempinsi Bodrum, Ankara Mövenpick, The Edition İstanbul Delux Hotel’deki gibi ciddi projeleri başarıyla tamamladık. Azerbaycan ve diğer bazı Türk Cumhuriyetleri’nde süren projelerimiz var. 2012 yılı oldukça hareketli geçti ve yeni projelerle çalışmalar sürecek. Ağırlıklı olarak üst seviyelerde projelere yönelik çalışan bir firmayız. Yaklaşık 2 ay önce açtığımız Makpa Food Design Atelier’de sıra sıra makineleri dizmekten ziyade bu tip makinelerin belli bir ortamın içinde nasıl kullanılabileceğini göstermek istedik. Mutfak ekipmanları aslında işin görünmeyen kısmında yer alan unsurlardır. Biz bunları oluşturduğumuz alanla göz önüne taşıdık. Yemeğin parçası olan mutfak ekipmanlarımız aslında görsellik açısından da son derece başarılı dizayn edilmiştir. Çalışma alanımızla ilgili kapsamlı bilgiye sahip olmayan fakat aklında restoran veya cafe yatırımı gerçekleştirme düşüncesi olan müşterilerimiz ürünleri çalışırken görmek isteyebiliyorlar. Sistemin içine entegre edilmiş böyle bir yapı onlara da istediğini fazlasıyla sunuyor. Ayrıca satın alacakları makine ile ilgili gerekli eğitimi de müşterilerimize rahatlıkla verebiliyoruz. Bu alan sayesinde hem çalıştığımız firmalara yönelik bir hizmet verirken hem de müşterilerin beklentisinin karşılandığı bir ortam sunuyoruz.
“Sektöre Değer Katıyoruz” Zaten beş yıldızlı otel ve işletmelerle çalışmayı seçen bir firmayız. Özellikle temsil ettiğimiz markalar ve satışını gerçekleştirdiğimiz ekipmanlar bu alanlara yönelik çözümler sunuyor. Biz sadece makine getirip satan bir firma değiliz. Çözümler sunan, projeler gerçekleştiren, yaptığı işe ve sektörüne 25 yıldır değer katmayı amaçlayan bir yapımız var. Derneğimizden gerçekleşen fuarlara, sektörel yayınlardan birçok projeye kadar geniş bir yelpazede sektöre önemli katkılarımız olduğunu düşünüyorum. Bu çalışmalarımızda aralıksız sürecek. Gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında çalışmalarımızı önümüzdeki yıllarda da devam ettireceğiz.” Hi-Tech Haziran’12
35
Turizm
& Otelcilik
Türkiye’nin En Büyük Kongre Merkezi ve Oteli
The Green Park Pendik Hotel & Convention Center
36
Hi-Tech Haziran’12
Turizm The Green Park Pendik Hotel&Convention Center, Anadolu istikametinden gelindiğinde İstanbul’un girişi olarak adlandırılan; karayolu demiryolu, havayolu ve denizyolu ile ulaşımın sağlanabildiği ender ilçelerden biri olan Pendik’te yer alıyor. 2 Presidental Suit, 16 Suit, 2 Executive Suit, 2 Executive Challete Room, 10 Executive Deluxe Room, 4 Executive Premium Room, 34 Executive Business Room, 15 Business Challete Room, 31 Business Premium Room, 416 Business Room, 6 Handicapped Room, alternatifleriyle The Green Park Pendik Hotel & Convention Center misafirlerine deluxe odanın konforundan, kral dairesinin zarafetine kadar birçok lüks konaklama seçeneği sunuyor.
Executive Floor Ayrıcalıkları Özel misafirler için Executive Floor odalarında şu ayrıcalıklı hizmetler ücretsiz sunuluyor: - 3 gün ve üzeri konaklamalarda Uluslararası Sabiha Gökçen Havalimanı’na V.I.P. servisi, - Misafir arzu ettiği takdirde packed / unpacked servisi, (Misafir valizinin odalarında açılarak eşyalarının, yerleştirilmesi veya toplanması) - Giriş günü Takım elbise ve gömlek ütüleme servisi (3 gün ve üzeri konaklamalarda) - Executive Club personeli tarafından kişiye özel sunulan check-in ve check-out hizmeti, - Executive oda kartlarıyla V.I.P Lounge’a özel giriş, - 07:00-10:00 Saatleri arasında V.I.P Lounge’da kahvaltı servisi, Gün içerisinde V.I.P. Lounge’da özel ikramlar, - V.I.P Lounge’da internet bağlantılı Laptop servisi, - Odaya hoşgeldiniz ikramı, Tercihiniz doğrultusunda günlük gazete servisi, - Konaklama boyunca her gün odaya su servisi, - Odalarda Su ısıtıcı ile çay ve kahve hizmeti,
& Otelcilik
Genel Hizmetler - Helikopter Pisti ve Helikopter Hizmetleri - Kablosuz ve Kablolu Hızlı İnternet - V.I.P Servis (Havalimanı karşılama-transfer-şehir turu) - Engelli misafirler için dolaşım kolaylığı - Hızlı C/in- C/out - Bebek Bakıcılığı - Yastık Mönüsü - Açık ve Kapalı Otopark (1500 Araç kapasiteli) - Kuru Temizleme - Bay & Bayan Kuaför Sekreterya Hizmetleri - Concierge Hizmeti Vale Hizmeti
Hi-Tech Haziran’12
37
Turizm
& Otelcilik
Restoran ve Barlar Red&Black Gece Kulübü Adalar ve körfez manzarası, konsept partiler ve ünlü DJ performansları, Baroc ve Modern tarzları sentezleyen dekorasyon, uluslararası ödüllü barmenlerin hazırladığı kokteyller, Jinks Pub, İngiliz Pub tarzı dekorasyon, leziz snack mönü, maç yayınları ile keyifli futbol geceleri ve haftada 5 gece canlı müzik programı.
Bistro Restaurant Ödüllü aşçıların hazırladığı evrensel ve özel mönüler doyumsuz körfez ve adalar manzarası yaz akşamlarının serin alternatifi Bistro Teras. Panticio SPA&Health Club ile Sağlık ve Rahatlık Birarada Akademisyen uzmanlar ve son teknoloji ekipmanları ile donatılmış 9000 metrekarelik sağlık kulübü ve SPA muhteşem deniz manzarası eşliğinde profesyonel bir ortamda hizmet veriyor.
- Ödüllü Life Fitness Kardio Aletleri - Advanced Fitness alanları - Bilgisayar kontrollü Fitlinxx sistemi (Kişiye özel sistem programlama) - Stüdyo Dersleri ( Pilates - Spinning - Tae Boo... ) - Vitamin Bar - Sağlık Hizmetleri - Fitness Academy Center (Kademeli çalışma Programı)
SPA Merkezi - Türk Hamamı - Buhar Odaları - VIP Bölümü - Sauna - Jakuzi - Cilt ve Vücut Bakımları - Kar Çeşmesi - Macera Duşu - Tepiderium ve Terapi Odaları - 16 Farklı Masaj Türü
Health Club - A çık Havuz - Kapalı Havuz
38
Hi-Tech Haziran’12
Kongre ve Toplantılar için Özel Salonlar - 1200 Kişi Kapasiteli Oditoryum
Turizm - 2000 Kişi Kapasiteli Fuar ve Etkinlik alanı - 1300 Kişi Kapasiteli Balo Salonu - 2300 metrekare Fuaye Alanı - 55 Adet Toplantı Salonu - 5 Adet Work Shop Son Teknoloji Teknik Ekipmanlar The Green Park Pendik Hotel&Convention Center’in; Oditoryum, 1040 metrekare ve 712 metrekare olmak üzere kolonsuz iki balo salonu, çok amaçlı 420 ve 510 metrekare salonları ile bölünebilir 610 metrekare salonunun yanı sıra 33 adet 108 ile 32 metrekare arasında değişen ve günışığı alan salonları bulunuyor. Bistro da a la carte olmak üzere, 400 kişi kapasiteli Sarajevo, 350 kişi kapasiteli Gourmet restaurantları, deniz manzarası ile özel terasları bulunmaktadır. Ayrıca 1800 kişilik İstanbul restaruantı ile büyük organizasyonlarınıza ev sahipliği yapmaktadır. Görüşme fırsatı bulduğumuz The Green Park Pendik Hotel & Convention Center Genel Müdür Yardımcısı Müjdat Oral tesis ile ilgili sorularımızı yanıtladı: The Green Park Pendik Hotel&Convention Center'ın genel özellikleri, kongre ve toplantı salonları hakkında bilgi verebilir misiniz? Kentsel dönüşüm planının uygulandığı ilçelerin ilki olan Pen-
& Otelcilik
dik yeni vizyon projeleri ile İstanbul'un parlayan yıldızı haline gelmiştir. Hem karayolu ve demiryolu ile hem de havayolu ve denizyolu ile ulaşımın sağlanabildiği tek yerleşim birimi olan ilçede marina, yeni spor alanları ve alışveriş merkezleri gibi birçok sosyal ve yaşam projeleri hızla hayata geçirilmektedir. Anadolu istikametinden gelindiğinde İstanbul'un giriş kapısı olarak adlandırılan sanayi ve ticaret merkezlerinin yükselen değeri Pendik'in kongre turizmindeki boşluğunu doldurmak üzere planlanan The Green Park Pendik Hotel&Convention Center Pendik Feribot İskelesi'ne 700 Metre, Pendik Marina’ya 500 Metre, Bostancı Feribot İskelesi'ne 12 Km, Sabiha Gökçen Havalimanı'na 7 Km, İstanbul Park Formula Pisti'ne 8 Km mesafede yer almaktadır. Tuzla Tersaneler bölgesine Gebze ve Dudullu Organize Sanayii Bölgelerine çok yakın mesafededir. Muhteşem deniz manzaralı 2 kral dairesi,18 connection superior odası, 24 delux oda, 44 junior suit ve 4 engelli odası, 2 executive suit, 15 business chalette, 2 executive chalette ve 420 business olmak üzere toplam 538 oda ve 1580 yatak kapasitesi sahip olan The Green Park Pendik Hotel&Convention Center 38 adet toplantı salonu,3 balo salonu,2200 metrekare fuaye alanı,1800 metrekarelik 3 adet fuar alanı ve 1750 kişilik oditoryum ile Türkiye'nin en büyük ve en iddialı kongre oteli konumundadır.
Hi-Tech Haziran’12
39
Turizm
& Otelcilik
2012 konfirme kongrelerinden bahseder misiniz? 2012 yılında birçok lansman, bayii toplantıları, eğitim toplantıları ve 6 adet ulusal ve uluslararası kongrelere ev sahipliği yaptık. 2013 ve 2014 takvim yıllarına ait sadece şu an için 15 adet konfirme edilmiş kongremiz bulunmaktadır. Bulunduğu konumun avantaj ya da dezavantajları nelerdir? The Green Park Pendik Hotel&Convention Center, sanayi bölgelerine, deniz, hava gibi ulaşım noktalarına yakınlığıyla kongre turizminde avantajlı hale gelmektedir. Aynı zamanda toplantı salonlarının çeşitliliği büyüklüğü gibi ekstra avantajlar ile Türkiye kongre turizminde öne çıkmaktadır. Avrupa yakası ile kıyaslandığımızda ve ulaşım detayları incelendiğinde en kolay ve hızlı ulaşılan bir konumda olduğumuz açıkça görülmekte ve tercih nedenlerinin en başında gelmektedir.
40
Hi-Tech Haziran’12
Kongre turizmi açısından avantajları ve müşteriye sunduğunuz ayrıcalıklarınızdan bahseder misiniz? Otelin genel özellikleri ve mutfak yapısı açısından üstünlükleri var mı? Gerek oda sayısı ve yüksek standartta ki oda donanımı, gerek toplantı salonlarımızın çeşitliği ve fiziki yapıları ile beklentileri yüksek olan kongre turizminin tüm ihtiyaçlarını karşılayan tesisimiz ayrıca 3 adet restaurant 1 adet club, ve 1 adet pub ve 16 adet mutfağı ile yüksek katılımlı organizasyonlar açısından ülkemizin en önemli turizm yatırımlarından biri konumundadır. Genel olarak eklemek istedikleriniz? The Green Park Pendik Hotel&Convention Center olarak ev sahipliği yaptığımız tüm misafirlerimize ve çözüm ortaklarımıza bizleri seçtikleri için teşekkürlerimizi sunarız.
Turizm
& Otelcilik
ESPA Bakımları D-Hotel Maris’te Doğuş Grubu’na ait D-Hotel Maris, konuklarını dünyanın en iyi ve ünlü spa markalarından “ESPA” ile buluşturuyor. D-Hotel Maris, Doğuş Grubu farkıyla Türkiye turizmine yeni bir soluk getiriyor. Mimarisi, konsepti ve kişiye özel hizmet anlayışıyla 2012 yazına damgasını vurmaya hazırlanan DHotel Maris konuklarını Türkiye’de ilk defa bir resort otelde dünyanın en iyi ve ünlü spa markalarından “ESPA” ile buluşturuyor. Ege ve Akdeniz’in birleştiği büyüleyici Datça Yarımadası Hisarönü koyunda bulunan D-Hotel Maris, Doğu’nun egzotik unsurlarını Batı’nın modernliği ile minimalist platformda birleştiriyor. Gerek iç gerekse dış tasarımıyla benzersiz bir çehre kazanan D-Hotel Maris’in en büyük özelliği, mekanlarının çeşitliliği ve her köşesinde kendine has sundu-
42
Hi-Tech Haziran’12
ğu farklı konsept ile kalitesini ortaya koyuyor olması. Büyük ölçekli bir butik otel olgusuyla her detayı en ince ayrıntısına kadar düşünülerek projelendirilmiş ve iç dekorasyonuyla da dikkat çeken D-Hotel Maris, mutlak misafir memnuniyetİ için tüm servis noktalarında aynı üstün standartları korumayı hedefliyor. Dalaman Havaalanı’na bir buçuk saat uzaklıktaki D-Hotel Maris’e gitmek için özel şoförlü transfer hizmetini alabilirsiniz. Ayrıca otelin lüks deniz uçağı ile İstanbul’dan iki saatten daha az bir sürede ulaşım ya da özel helikopter ile Dalaman veya Bodrum Havaalanı’ndan sadece 25 dakika otele giriş yapabilirsiniz.
Turizm
Bir Resort Otelde ESPA Ayrıcalığı ile SPA Deneyimi Dünyaca ünlü ve birçok ödüle sahip olan ESPA, Türkiye’de ilk kez tatil severlerle bir resort otelde buluşuyor. D-Hotel Maris, Türkiye’de ESPA markası adı altında spa tecrübenize farklı bir boyut getiriyor. Her biri özel eğitimli ve sertifikalı terapistler tarafından uygulanan bakımlarla gevşemek ve dinlenmek için ESPA mükemmel bir yer. Lüks spa alternatifleri, geleneksel Türk hamamı, ödüllü yüz ve vücut bakımları sunan ESPA, yalnızca sunduğu bakım ve uygulamalarla değil, mimarisi ile de her adımda farklılığını hissettiriyor. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan ESPA dinlenme terası, sahip olduğu sıra dışı volkanik dağ ve deniz manzarasının yanı sıra kapalı ve açık havuz alternatifleri ile sizlere unutulmaz bir deneyim yaşatacak. ESPA’da vitality havuz, opulent mermerden tasarlanmış benzersiz hamam, yedi çok amaçlı bakım odası, dinlenme salonu ve bir adet özel Spa Suit bulunuyor. ESPA’nın ayrıcalıklı hizmetleri arasında ısıtılmış alanlarında kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı tasarlanmış giyinme odaları, ısıya duyarlı özellikleriyle farklılık yaşatacak duş seçenekleri, kar çeşmesi, erkeklere özel muhteşem dağ ve deniz manzaralı saunası, kadınlar için de sauna ve buhar odası yer alıyor.
& Otelcilik
Kişiye özel bakım ve masaj odaları, özel dinlenme alanı, modern Hamam’ı da ESPA’nın eşsiz özelliklerinden birkaçı… Bölgenin iyileştirici özellikleri yanında, ESPA Özgün Bakımları, yedi adet çok amaçlı bakım odası, özel spa suiti, ısı deneyim alanları, kapalı yüzme ve vitality havuzu, sauna, buhar odası ve dinlenme salonuyla birleştiğinde ESPA’yı kendi alanında eşsiz kılıyor. ESPA Hamam ritüelleri öncesinde ısıtıcı bir buhar deneyimi uygulanan bakımlarımızdan bazıları: Indulgence (Şımartan) Hamam Ritüeli; tamamıyla vücudunuza yönelik cilt ve vücudu canlandırıcı bir deneyim sunarken, Softening Body (Vücut Yumuşatan) Ritüel; masaj öncesi cildi temizleyen canlandırıcı bir bakım içeriyor. Revitalising Body Scrub (Yeniden Canlandırıcı Vücut Bakımını) ise tüm vücudu derinlemesine temizliyor. D-Hotel Maris, ESPA Özgün Bakımlarımızdan bazıları ise; Deniz Tuzu & Yağ Ovalama Ve Ege Deniz Kabukları Masajı, Purva Karma dört el masajı ve Aktif Nemlendirici cilt bakımı. bakım sonrasında oksijenin maksimum düzeyde olduğu bir atmosferde bir yanı kristal berraklığında sular ve diğer yanı volkanik dağlar ile çevrili şahane bir manzara eşliğinde, derin bir nefes alma imkanı sunuluyor. Hi-Tech Haziran’12
43
Turizm
& Otelcilik
Hayal Ettiğinizden Daha Fazlası Barceló’da 17 ülkede, 186 oteli bulunan İspanyol otel zinciri Barceló Hotels&Resorts'un bir halkası olan Barceló Eresin Topkapı Otel, İspanyol içtenliği ve Türk misafirperverliğiyle, misafirlerine en iyi hizmeti sunmayı amaçlıyor. Barceló Eresin Topkapı Otel’de önceliklerinin misafirlerinin memnuniyeti ve kendilerini evlerinde gibi hissetmeleri olduğunu söyleyen Halkla İlişkiler Koordinatörü Vuslat Aslan otelle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Çalışanlarımız daima güler yüzlü ve yardıma hazır. Barceló Eresin Topkapı’nın yıllık olarak, ağırladığı misafirlerde yüzde olarak en yüksek payı İspanyol ve Alman misafirler oluşturuyor. Barceló grubunun politikası en iyi hizme-
44
Hi-Tech Haziran’12
ti en uygun fiyatla misafirlerine sunmak. Modern tarzda döşenmiş Club odalar, suitler, anti-alerjik ve sigara içilmeyen odalardan oluşan tamamı ücretsiz wifi bağlantılı 251 odası mevcut. CNR Fuar Merkezi ve Atatürk Havalimanı’na 30 km uzaklıkta yerli ve yabancı iş adamları tarafından tercih edilen bir otel. Ayrıca otelin hemen önünden kalkan tramvay ile misafirler istedikleri yere en kısa sürede ve kolaylık ulaşabilmektedirler.
Turizm
Konumu ve toplantı gruplarına gösterdiği özenli ve profesyonel yaklaşım nedeniyle İspanya ve İngiltere’den çok sayıda toplantı gruplarına ev sahipliği yapılan otelde son olarak LTE ve 4. Nesil İletişim teknolojisindeki gelişmelerin ele alındığı ve deneyimlerin paylaşıldığı ‘’LTE Forum 2012’’ye ev sahipliği yapmıştır. 4G teknolojisiyle mobil iletişim ağları test edilmiştir. 750 kişiye kadar katılımcı ağırlanabilen 12 toplantı salonu, 550 kişilik balo salonu, business center ve toplantı gruplarının ihtiyaçları doğrultusunda gerekli tüm ekipmanlar sağlanıyor. Ücretsiz olarak yüksek ve hızlı internete erişim olanağı sunuluyor. Profesyonel ekip desteğiyle toplantılarının ayrıcalıklı ve verimli geçmesi sağlanıyor. Ayrıca farklı toplantı paketi seçenekleri sunuluyor ve belirli dönemlerde promosyonlar uygulanıyor. Zengin uluslararası Türk ve İspanyol mutfaklarından gurme lezzetlerin paylaşıldığı Picasso Restaurant’ta Gastronomi Günleriyle de her ay ayrı bir dünya mutfağına ait yurtdışında-
& Otelcilik
ki Barceló Şefleriyle birlikte hazırlanan özel bir menü lezzet severlerin beğenisine sunuluyor. Geçen aylarda sunulan İtalyan ve İspanyol Mutfaklarının ardından 13 Haziran - 18 Temmuz tarihleri arasında Meksika Mutfağı’ndan özel lezzetler hazırlandı. Piyano eşliğinde hoş ve şık bir akşam yemeği yemek isteyenlerin tercihi olan Picasso restoranın yanı sıra hızlı bir şekilde atıştırmalık bulabileceğiniz B- Lounge Bar’ı bulunuyor. Dikkat çekici bir diğer unsuru da Spa ve Sağlık Klübü, U Spa, olan otel, yoğun bir iş gününün ardından yorgunluğunu atmak isteyen ya da düzenli olarak sporunu yapmak isteyen misafirlerine ve üyelerine hizmet veriyor. Çeşitli masaj seçenekleriyle misafirlerine yenilenme ve rahatlama olanağı sunuyor. U Spa’da kapalı yüzme havuzu, Türk Hamamı, buhar banyosu, sauna, şok duşlar, jakuzi ve masaj odası bulunuyor. Özel menüsüyle Vitamin Barı’da mevcut olan U Spa yaza formda girmek için harika bir tercih. Hi-Tech Haziran’12
45
Turizm
& Otelcilik
Halkla İlişkiler Koordinatörü Vuslat Aslan
Hangi Markalar ile Çalışılıyor?
Oda Tasarım Tercihleri - Yatak: Titan Tekstil - Yatak Örtüleri: Titan Tekstil - Çarşaf ve Uyku Setleri: Titan Tekstil - Halı: Titan Tekstil - Havlu: Titan Tekstil - Kişisel Temizlik Malzemeleri: Keji (İtalyan)
Servis Malzemesi Tercihleri Güral, Hisar, Porland, Bauscher, Paşabahçe
Spor Salonu Ekipman Tercihleri Life Fitness, Techno Gym, Paramount
Barcelo Eresin Topkapı Premium’un Mutfağı Barcelo Eresin Topkapı Premium’un Executive Chef’i Macit Kalfa’dan otelin mutfağı ile ilgili her şey… Barcelo Eresin Topkapı Otel’in mutfak anlamında ziyaretçilerine sunduğu ayrıcalıklar nelerdir? Öncelikle hijyen, ürürün kalite standartları, marka ve güleryüz. Eğer bu unsurları bir araya getirebilirseniz inanın çok başarılı bir hizmet anlayışı ortaya çıkacaktır. Bizim bu saydığım unsurları uzun bir uğraş sonucu oturttuğumuzu ve başarılı bir atmosfer ortamı sunduğumuzu düşünüyorum. Konaklayan misafirlerimizin mutlu ayrıldıklarını gözlerinden anlayabiliyoruz. Ağırlıklı olarak hangi dünya mutfaklarını müşterilerinize sunuyorsunuz?
46
Hi-Tech Haziran’12
Barcelo Eresin Topkapı Hotel’de İspanyol zinciri olması sebebiyle İspanyol mutfağına öncelik ve ağırlık verilmektedir. Personelede zaman zaman İspanyol mutfağı ile ilgili eğitimler verilmekte. Bu eğitimler zaman zaman İspanyol şefler eşliğinde yapılmaktadır. Menülerimizde daima dünyada bilinen yemeklerine yer veriyoruz. Fakat biz bu menümüzü her ay yaptığımız gastronomi haftaları ile desteklemekteyiz. Bu aylar da Uzakdoğu, İspanyol çilek ve çikolata sabit olup değişmeli 4 gastronomi haftası daha gerçekleştirmekteyiz. Geçmiş zamanda yaptıklarımıza baktığımızda hemen hemen tüm bölgelere yönelik etkinliklerimiz olduğunu söyleyebilirim. Bunun benim ve ekimbim içinde yenilikçilik anlamında fırsat olduğunu düşünüyorum.
Turizm
& Otelcilik
Yoğun olarak yabancı misafir ağırlayan bir işletme olarak Türk mutfağının yurt dışında yeterince iyi tanındığını düşünüyor musunuz? Eksikliklerimiz neler? Türk mutfağını tanıtımı konusunda yurt içindeki turistik işletmelerde yeteri kadar Türk mutfağına yer ayrılmadığını düşünüyorum. Türk mutfağı dünyada zenginlik açısından büyük ve geniş bir konsepte sahiptir. Biz bu kadar zengin olan mutfağımızı şefler olarak bir yerler getirmek için bir uğraş içindeyiz. Bunların yeterli olmadığı ve yurtdışında farklı büyük gıda firmalarının yapacağı etkinliklerle daha da ileri noktalara taşınacağı kanaatindeyim. Şeflerin çalışmalarına kurum ve kuruluşların daha somut destek vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Türk konaklama kültüründe vazgeçilmez unsurları sizce nelerdir? Türk konaklama kültüründe; güler yüz, ikram ve samimiyet. Bunlar üçü birbirini tamalayam temele unsurlardır. Türk insanı İslamiyet’ten de aldığı bu özelliği kendi kültürü ve genetik yapısı ilede birleştirdiği zaman inanılmaz bir manzara ortaya çıkmaktadır. Türk insanındaki sıcak ilgi alaka dünyada az rastlanır bir örnektir. Türk insanı ticarette bireye müşteriden ziyade misafiri olarak yaklaşmaktadır.
Mutfak ve restoranlarınızda tercih ettiğiniz markalar hangileridir? - Porselen Grubu: Güral Porselen - Pişirme Üniteleri: Electrolux - Servis Grubu: Jumbo ve Hisar - İthal Ürünler: Ekol Gıda – Koza Gıda - Beyaz Et: Gürsoylar - Kırmızı Et: Ertan Kasap - Deniz Ürünleri: Karadeniz Su Ürünleri
Hi-Tech Haziran’12
47
Turizm
& Otelcilik
Swissôtel’in Ortadoğu’daki İlk Yatırımı Suudi Arabistan’ın en büyük oteli olacak Swissôtel Mekke, Temmuz 2012 itibariyle hizmete açılacak. Ortadoğu’da uluslararası otel grubunun ilk girişimi olan Swissôtel Mekke, Ramazan ayının ilk gününden itibaren misafirlerine muhteşem bir deneyim yaşatacak. Modern çizgileri otantik Arap kültürüyle birleştiren Swissôtel Mekke, 1.487 deluxe odası ve süitleri ile Ulu Cami ve Kutsal Kâbe’nin nefes kesici manzarasıyla eşsiz bir konaklama deneyimi sunuyor. Ulu Cami’den sadece bir kaç adım uzaklıktaki Swissôtel Mekke, 36 metrekarelik geniş odaları, 352 adet üç yataklı odası ve 22 adet engelli odası ile ziyaretçilerine seçkin bir konaklama keyfi yaşatacak.
Huck otel ile ilgili değerlendirmesinde: “Kutsal Şehrin en merkezi yerinde bulunan Swissôtel Mekke’nin, sadece hacılar ve Umre ziyaretçileri için değil aynı zamanda Mekke’yi iş amaçlı ziyaret edecek misafirlerin de birinci tercihi olacağına inanıyoruz” dedi.Fairmont Raffles Hotels International Mekke’nin Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Mohammed Arkobi ise “Mekke’nin kalbinde en iyi hizmetin ve tesisin buluşmasını dört gözle bekliyoruz. Swissôtel Mekke’nin grup portföyümüze yepyeni bir konukseverlik deneyimi getireceğine inanıyoruz” dedi.
Café Swiss ve Ajwa Restoran ile Yöresel Lezzetler
Süren Yatırımlar
Zengin mutfağı ile dikkat çeken Swissôtel Mekke; gün boyu Kuzey Afrika, Endonezya, Ortadoğu ve Hindistan’dan lezzetler sunan Al Rowad restoranı, geleneksel ve uluslararası spesiyallerin yer aldığı Café Swiss ve dünya mutfaklarından birçok tadı bir arada sunan Ajwa restoran ile konuklarına tam bir lezzet şöleni yaşatacak.
Swissôtel Hotels & Resorts; İsviçre konukseverliğini, modern tasarım, kişiselleştirilmiş hizmet, cazibe ve verimlilikle birleştiren birçok ödül almış ayrıcalıklı lüks oteller grubudur. Uluslararası otel zinciri; Raffles, Fairmont ve Swissôtel markaları altında 98 otele sahip lider bir global otel şirketi olan Fairmont Raffles Hotels International’ın mülkiyetindedir. Şirket ayrıca Fairmont ve Raffles markalı Rezidansları, Emlakları ve lüks özel Rezidans kulüp mülkiyetlerini de yönetmektedir. Geliştirilme çalışmaları devam eden oteller: Mekke/Sudi Arabistan (2012), Sochi/Rusya (2013), Chengdu/Çin (2014), Bangalore/Hindistan (2014), Bombay/Hindistan (2014), Kiev/Ukrayna (2014) ve Odessa/Ukrayna (2014).
İş Dünyasının da Tercihi Olacak İş amaçlı konaklayan misafirlerin ihtiyaçları gözetilerek üstün teknolojik ürünlerle donatılmış Business Center’da bekleme salonu ve 40 metrekarelik iki özel toplantı salonu bulunuyor. Swissôtel Hotels & Resorts Başkanı Meinhard
48
Hi-Tech Haziran’12
Dosya
Bazen Bahane, Çoğu Zaman Kırk Yıllık Hatırı Olan
“Kahve” Etiyopyalı yerli halk tarafından sihirli meyve olarak nitelendirilip içilmeye başlanan kahve artık tüm dünya ülkelerinin vazgeçilmez tadı.
Kahve’nin anavatanı olan Etiyopya’nın yüksek yaylaları, yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölgelerde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyordu. Meyveleri kaynatıldıktan sonra suyu içilmek suretiyle tıbbi amaçlı kullanılıyor ve "sihirli meyve" olarak adlandırılıyordu. Kahve, ünüyle birlikte hızla Arap Yarımadası'na yayıldı ve 300 yıl boyunca Habeşistan'da keşfedilen yöntem ile içilmeye devam edildi. 14. yüzyılda ise yepyeni bir keşif ile ateşte kavrulan kahve çekirdekleri, ezildikten sonra kaynatılarak içime sunuldu. Kahve’yi ilk olarak işleyip içmeye başlayan Yemen'deki sufi tarikatıdır. Buradan 1470’li yıllarda Aden’de, 1510’da Kahire’de 1511’de Mekke’de görülmüştür. Yavuz Sultan Selim döneminde (1517) Yemen Valisi Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirmiştir. Kahve, kısa zamanda itibarlı bir içecek olarak saray mutfağında yerini aldı ve büyük ilgi gördü. Saray görevleri arasına "kahvecibaşı" adında bir de rütbe eklendi. Padişahın ya da bağlı olduğu devlet büyüğünün kahvesini pişirmekle görevli olan kahvecibaşı, sadık ve sır tutmasını bilenler arasından seçilirdi. Osmanlı tarihinde kahvecibaşılıktan sadrazamlığa yükselenlere bile rastlandı. Saraydan konaklara ardından evlere giren kahve, İstanbul halkının kısa sürede tutkunu olduğu bir lezzet haline geldi. Satın alınan çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulup, dibeklerde dövüldükten sonra cezvelerde pişiriliyordu. 1544 yılında İstanbul’da Tahtakale’de iki Suriyeli Arap ilk kahvehaneyi açmışlardır. İstanbul'a gelen Venedikli tacirler, çok sevdikleri bu içeceği Venedik'e taşıdı. Böylece Avrupalılar kahveyle ilk kez 1615'te tanışmış oldu. Önceleri limonata satıcıları tarafından sokaklarda satılan kahve, 1645'te açılan İtalya'nın ilk kahvehanesinde yerini aldı. Kısa zamanda sayıları hızla çoğalan bu kahvehaneler de; diğer pek çok ülkede olduğu gibi özellikle sanatçıların, öğrencilerin ve her kesimden halkın bir araya gelerek sohbet ettikleri en gözde yerler oldu. Kahve Paris’e 1643, Londra’ya 1651’de ulaştı. Avrupalılar dünyanın çeşitli yerlerinde kahve plantasyonları kurdular. Endonezya-Cava’da 1712 yılında kahve tarımı başladı. Hollanda Cava ve Doğu Hint Adaları’nda, Fransa Antiller'de kahve yetiştirdi.
50
Hi-Tech Haziran’12
Dosya
Hi-Tech Haziran’12
51
Dosya Yöreleriyle Ünlü Kahve Çeşitleri Kahve tarımı aynı cins kahvelerden de yapılsa yetiştikleri bölgenin toprak, iklim yapısı ve o bölgedeki geleneklerden gelen işleme yöntemlerine göre değişiklik gösterebilirler. Sıklıkla bilenen yöresel kahveler aşağıdaki gibidir: Ethiopian Yirgacheff: Ekşimsi buruk tadı olan Etiyopya kahvesi. Ethiopia Sidamo: Yoğun egzotik meyveler ve turunç tatları içeren Etiyopya kahvesi. Santos: Brezilya’da bir liman adını alan kahve. Rio Minas: Genellikle Türkiye'de ve balkanlarda Türk kahvesi için sıkça kullanılan ekonomik bir Brezilya kahvesi. Sumatran: Düşük asit dengesine sahip Endonezya kahvesi. İsli kokusu ve topraksı karamelimsi tatlarıyla meşhurdur. Supremo: Kolombiya'da en kaliteli kahve kategorisine verilen addır. Excelso: Kolombiya'da Supremo'ya göre daha küçük boyutlara sahip kahve çekirdeğidir. Filtre kahve harmanlarında sıkça kullanılır. Şekerli tatlara sahiptir. Antigua: Guatemala'nın Antigua ovasında yetişen çikolatamsı ve baharatlı lezzetleriyle ön plana çıkan kaliteli kahvedir. Tarrazu: Kosta Rika dünyanın en prestijli ve dengeli kahvelerini üretmektedir. Fındıksı, çikolatamsı tatlar içeren ve finca adı verilen çiftliklerde yetiştirilip işlenen bu kahve Tarrazu ismiyle bilinmektedir. AA: Özellikle Kenya'da kahve hasatları bir arada toplanıp boyutlarına göre ayıklanır. En büyük boyutlara sahip çekirdeğe AA unvanı verilir.
Kahve Hazırlama ve Sunum Çeşitleri Türk Kahvesi: Telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşidi. Mırra: Şanlıurfa'ya özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahve. Espresso: Makine ile hazırlanan, koyu kavrulmuş, İtalya'ya özgü bir kahve türüdür. Cappuccino: Espresso ve su buharı ile köpük haline getirilmiş süt eklenen kahve (köpük 2 santim kadar). Caffe Lungo: Espresso’nun büyüğü denilebilir. Espressonun makinada daha uzun sureyle filtrelenmesidir. Caffe Americano: Espresso’nun sıcak su eklenerek yumuşatılmış şekli Caffe Latte: Caffe Lungo’nun üzerine sıcak sut eklenerek hazırlanır. % 50 süt % 50 kahve denebilir. Latte Macchiato: Sıcak süt ve süt köpüğünün üzerine Espresso eklenerek yapılır. Temelde diğer tüm sütlü kahvelerden en büyük farkı sütün kahveye değil, kahvenin sütün üzerine eklenerek yapılmasıdır. Caffe Macchiato: Espresso’ya süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve. Mocha: Latte’ye çikolata tozu veya şeker eklenmesiyle yapılan kahve. Viennese: Espresso’ya çikolata ve krema katılarak hazırlanan Viyana usulü kahve. Filtre Kahve: Orta kalınlıkla çekilmiş kahvenin bir genellikle bir kağıt filtre yardımıyla filtre edilerek demlenmiş kahve çeşididir. French Press: Kalın çekilmiş kahvenin aynı ad verilen bir demleme kapında suyla karıştırılıp ucunda metal bir süzgeç olan pistonla filtre edilerek hazırlanan kahve çeşididir. Cafe au lait: Fransızların sütlü filtre kahvesi. Sütü kahvesinden daha fazladır. 1/3 kahve 2/3 sıcak süt. İrlanda kahvesi (Irish coffee): İrlanda dilinde Caife Gaelach denilen bu içecek bir kokteyl olup, sıcak kahveye özel karışım
52
Hi-Tech Haziran’12
Dosya ilave edilir. Üstüne ise krema konur. İngiliz kahvesi: Irish coffee’ye benzetilebilir. Özel karışımda farklılaşır. Kül kahvesi: Mangalda kül ateşi üzerinde pişirilen klasik Türk kahvesidir. Rus kahvesi: Irish coffee gibidir, Ruslara özel karışım eklenir. Süvari kahvesi: Genellikle şekersiz olarak hazırlanan ve fincan yerine çay bardağından servis edilen Türk kahvesi.
Ünlü Kahve Zincirleri Eski dönem hayatın vazgeçilmez bileşenleri olan kahvehaneler yani kahve içilecek mekanlar, değişen koşullar çerçevesinde "kahve evi" zincirleri (coffeehouse chains) olarak karşımıza çıkıyor. Kısaca kahve zincirleri olarak adlandırılabilecek bu şirketler, temel bir konsept içerisinde dizayn ettikleri kafeleri ile standart kahve ürünlerini sunmaktadırlar. Kuşkusuz kahve zinciri denilince akla ilk gelen markaların başında Starbucks gelmekte. Günümüzde Türkiye'de faaliyet gösteren yerli ve yabancı pek çok kahve zinciri şirket bulunmaktadır. 1971 yılında bir tarih öğretmeni, bir İngilizce öğretmeni ve bir yazar olmak üzere üç ortak tarafından Amerika Seattle'da açılan Starbucks, 1982 yılında girişimci Howard Schultz'un şirkete katılması ile hızla büyümeye başlamıştır. Günümüzde 16.635 kafe ile 49 ülkede faaliyet gösteren dev bir kahve şirketi konumundadır. Gloria Jean's tıpkı Starbucks gibi uluslararası bir kahve zinciri şirketidir. 1979 yılında Gloria Jean Kvetko tarafından Amerika Chicago'da kurulan şirket bugün 30'un üzerinde ülkede faaliyet göstermektedir. 2004 yılında İstanbul Eminönü'nde açılan ilk Kahve Dünyası kafesinin ardından hızla büyüyen şirket, bugün Türkiye'nin pek çok yerinde faaliyet gösteren bir kahve zinciri haline gelmiştir. 1949 yılında Almanya Hamburg'da kurulan Tchibo, kahve zinciri olmanın yanı sıra "Bir Ayda İki Dünya" sloganı altında konsept ürünleri de satmaktadır. Şirketin Türkiye mağazalarının sayısı hızla artmaktadır. Kahve Makineleri Değişik kahve pişirme yöntemleri için tasarlanmış hazır kahve makineleri bulunmaktadır. Bu makineler, tasarlandıkları kahve yönteminin adıyla anılırlar: - Espresso kahve makinesi - Filtre kahve makinesi - French press makinesi (yapıcı) - Türk kahvesi makinesi Kahve makineleri, genellikle otomatik olup olmamalarına göre tam otomatik, otomatik ya da manuel (elle kullanılan) olarak sınıflandırılırlar.
Hi-Tech Haziran’12
53
Dosya Piyasada, değişik kullanımlar için tasarlanmış çok ucuzdan çok pahalıya yüzlerce değişik marka ve model kahve makinesi bulunmaktadır. Ancak, en iyi kahve makinesi diye bir kavram yoktur. Sizin için en iyi kahve makinesi vardır. Kişilerin (ya da kafelerin) ihtiyaçları ve imkânları farklılık gösterebileceği için, sizin için ideal olan bir kahve makinesi bir başkası için iyi bir seçim olmayabilir. Türkiye’de K ahve Satışı Yapan Şirketler - Cafe Crown - Haremlique - Hisar Kahve - Jacobs - Kurukahveci Mehmet Efendi - Kurukahveci Nuri Toplar - Lider Kahve - Madenci Gıda - Maxwell - Nestle - Osmanbey - Tchibo - Ülker
54
Hi-Tech Haziran’12
Kahve İçecekleri Satan Kafe Zincirleri - Caffè Nero - Cafe Crown - Gloria Jean's - Gönül Kahvesi - John’s Coffee - Kahve Dünyası - Neşve - Starbucks - Tchibo
Kahve Ekipmanı Satan Şirketler (Son Tüketiciler için) - Arçelik - Arzum - Bosch - Lavazza - Phillips - Tchibo
Kahve Ekipmanı Satan Şirketler (İşletmeler için) - Ender - Kivahan - Meşale - Metropolitan (Segafredo Zanetti) - Okyay - Toper
Dosya
Ateşten - Mutfağa, Mısır’dan Dünyaya
“Cam Sanayi”
Camın ilk defa ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmiyor. Çok eski bir tarihe sahip olduğu bir gerçektir. Üzerinde tarih olan en eski cam ise M.Ö.1551-1527 yılları arasında yaşayan Firavun Amenhotep’e ait olan iri bir boncuktur. Orta Asya’dan gelen Selçuklular, camcılığı, Anadolu’ya getirip yaydılar. Artuklular ve Selçuklular zamanında yapılan medrese ve bilhassa camilerde kullanılan cam ayrı bir özellik taşıyordu. Osmanlıların kurulması, gelişmesi ve İstanbul’un alınması ile camcılık da gelişti. On altı ve on yedinci yüzyıllarda cam sanayinde büyük gelişmeler oldu. İstanbul, camcılığın
56
Hi-Tech Haziran’12
merkezi haline getirildi. On dokuzuncu asırda ise Çubuklu dolaylarında bir billur, bir de cam yapım evi kuruldu. Birbirinden güzel nadide billurlar yapıldı. Bunların en meşhurları çeşm-i bülbüllerdi. Cumhuriyet devrinde 1934 yılında kurulma kararı alınan modern cam fabrikası, 1937 yılında üretime başlayabildi. Böylece Paşabahçe’de ilk fabrika kurulmuş oldu. Daha sonraki yıllarda Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş’nin fabrika sayıları arttırılıp, ihracat yapılabilecek duruma gelindi. Ayrıca özel şirketlere ait pek çok cam fabrikası açıldı.
Dosya
Cumhuriyet ile birlikte 1934 yılında kurulma kararı alınan modern cam fabrikası, 1937 yılında üretime başlayabildi. Böylece Türk cam sanayinde ilk adım atıldı.
Yapısıyla Farklılaşan Cam Cam, elle tutulunca sert ve durgun bir etki yapar. Kırılganlık özelliği nedeniyle ise sertliğe dayanaksızdır. Bu yapısına rağmen kimyacılar içinden birçok sıvının içildiği bu maddenin sıvı olduğunu söylerler. Tüm bunlar soğumuş, durgunlaşmış camın belli başlı özellikleri olmakla birlikte yüksek ısılara çıkıldığında bu özellikler tümüyle değişir. Önce yumuşamaya başlar, sonra akıcılık kazanır, yeterli ısı sağlanırsa da su gibi akar. Cam temelde bir maden olarak tanımlanır. Fakat diğer madenlerden çok farklı olarak erime
noktası yerine yumuşama noktasına sahiptir. Bu durum camın çok değişik yöntemlerle farklı biçimlendirmelere açık olmasını sağlar. Cam günümüz modern çevresinin önemli bir parçasıdır. Basit bir su bardağından sofistike bir teknik donanım malzemesine kadar kullanım alanı geniştir. Camın kullanımı günlük hayatımızın o kadar büyük bir alanını kaplamaktadır ki etrafımızdaki doğal çevreden daha fazla onun farkına varırız. Ancak aslında cam doğal olmaktan çok öte, hatta tam tersine yapay bir malzemedir.
Hi-Tech Haziran’12
57
Dosya Türk Cam Sanayi Türk Cam Sanayi 1935 yılında üretime başlayan Paşabahçe Fabrikası ile kurulmuştur. 65 yıllık bir geçmişe sahip olan Türk Cam Sanayi bu sürede gelişmesini ve büyümesini sürdürmüştür. Bugün camın ana gruplarını oluşturan düzcam (işlenmiş camlar dahil), cam ev eşyası, cam ambalaj, cam elyafı, taşyünü ve cam yünü üretimi en ileri teknolojilerle gerçekleştirilmektedir. Cam sektörü ürünleriyle inşaat, otomotiv, beyaz eşya, gıda, içki, meşrubat, ilaç, kozmetik, turizm (lokanta, ikram dahil…), mobilya, boru, elektrik ve elektronik gibi bir çok sektöre ve ev kesimine girdi vermektedir. Sektördeki büyük kuruluşlar T.Şişe ve Cam Fab.A.Ş., Konya Cam, Güral Cam, İzocam ve İzotoprak’tır. Ayrıca işlenmiş camlar alanında üretim yapan çok sayıda firma vardır. T.Şişe ve Cam Fab.A.Ş. düzcam, işlenmiş camlar, cam ev eşyası, cam ambalaj ve cam elyaf üretim tesislerine sahiptir. Konya Cam ve Güral Cam cam ev eşyası, Marmara Cam cam ambalaj, İzocam cam yünü ve taş yünü, İzotoprak’da cam yünü üretmektedir. Son beş yılda Türk Cam Sanayii hızlı bir büyüme göstermiştir. T.Şişe ve Cam Fab.A.Ş. 1.2 milyar dolar düzeyinde yatırım harcaması yaparak düzcam, cam ev eşyası, cam ambalaj, cam elyafı ve işlenmiş camlar alanlarında komple yeni ve tevsii yatırımları gerçekleştirmiştir. Bu dönemde Güral Cam ve İzotoprak ile cam ambalaj üreten Marmara Cam üretime geçmiştir. T.Şişe ve Cam Fab.A.Ş. bölgesel hakimiyet ve büyümek için yurtdışında da yatırım gerçekleştirmiştir. Gürcistan’da satın alınan cam ambalaj tesisi modernize edilerek üretime başlamıştır. Halen Rusya, Bulgaristan, Ukrayna ve Romanya’da bazı yatırım projeleri üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir. İhracata yönelik büyüyen cam sanayinin üretim kapasitesi
58
Hi-Tech Haziran’12
1999 yılında 1.6 milyon ton düzeyine ulaşmıştır. Türk Cam Sanayi büyümesini sürdürecektir. Bu büyüme mevcut ve yeni teknolojilerle üretilecek olan katma değeri yüksek ürünlerle gerçekleştirilecektir. Fiber optik, düz ekran camları, güneş pilleri ve güneş kollektörleri yeni ürünlerdir. Küreselleşen dünyamızda cam sanayi % 2-4 büyüme göstermektedir. Cam üreticileri arasında yoğun rekabet kâr marjlarını düşürmektedir. Hızlı bir yoğunlaşma süreci yaşanmaktadır. Firmalar için pazarların kontrolü hayati önem taşımaktadır. Üreticiler rekabet güçlerini korumaya ve geliştirmeye odaklanmışlardır. Olgun bir sanayi olan cam sanayi yatırımları Doğu Avrupa, Asya ve Uzak Doğu ülkelerinde yoğunlaşmıştır. Gümrük Birliği ve dünya ticaretindeki liberalleşme ile Türkiye pazarı rekabete açılmıştır. Rusya ve Uzakdoğu’dan dampingli fiyatlarla gelen düzcam ve cam ev eşyası ürünleri haksız rekabet oluşturmakta ve pazarın yapısını bozmaktadır. İç pazarın taleplerini karşılamanın yanı sıra 40 yıldır ürünlerini dünya pazarlarına ihraç eden Türk Cam Sanayi, hem iç hem de dış pazarlardaki yoğun rekabet karşısında rekabet gücünü korumak durumuyla karşı karşıyadır. Sektör rekabet gücünü korumak için verimlilik artışına, maliyet düşürmeye ve katma değeri yüksek ürünler üretmeye yönelmiştir. Ancak cam sanayi özellikle girdi fiyatlarının yüksekliği nedeniyle rakip ülkelerdeki üreticilere göre dezavantajlı durumdadır.
Cam Ambalaj Cam eritme fırınından istenilen renkte, genelde beyaz, yeşil veya bal renginde alınan cam dinlendirme bölgesi sonuna yerleştirilmiş olan ‘forehearth’ ve ‘feeder’ olarak tanımlanan kanaldan geçirilerek üretim makinesine beslenir. Forehe-
Dosya - Enerji tasarrufu sağlayan sistemler geliştirilmektedir. (Elektrik boosting uygulamaları) - Renkli şişe üretimini hızlandırmak ve renkten renge geçiş maliyetini düşürmek amacıyla forehearthda (şartlandırma kanalı) renklendirme uygulamaları yapılmaktadır. - Maliyetleri düşürmek ve çevre kirliliğinin önlenmesine katkıda bulunmak amacıyla cam ambalajın toplanmasını ve geri dönüşümünü sağlayacak yöntemler geliştirilmektedir.
Türkiye’de Cam Ambalaj Geri Kazanımı
arth’ın esas fonksiyonu, uzun zaman aralığında camın şartlandırılarak benzer ağırlık ve sıcaklıkta sürekli beslenmesini sağlamaktır. Çeşitli en ve uzunluklarda ihtiyaca göre inşa edilmekte olup, 150t/gün kapasiteye kadar çıkan kanallar vardır. Cam, çanağın alt kısmındaki orifisten belli stroklarla bir plancerin itmesi ile akar, kesme bıçakları ile istenilen ağırlıkta damlalar kesilerek oluklar ve kepçe vasıtası ile makineye beslenir. Cam ambalaj üretimi ‘IS’ makinesinde gerçekleştirilir. Bu makine, yan yana monte edilen bağımsız seksiyonlardan oluşmaktadır. Her seksiyonda basınçlı hava ile çalışan mekanizmalar mevcuttur. Bu seksiyonları bir tahrik şaftı birleştirir ve zaman tamburu ayarına bağlı olarak çalıştırır. Damlanın her seksiyona bağlı kalıp içine zaman ayarlı düşmesi ile üretim sürdürülür. Makinede üretim şekillendirmeyi iki kademede gerçekleştirir. Üretilecek cam ambalaj türüne göre üfleme-üfleme veya pres-üfleme yöntemleri uygulanır ve istenilen şekle uygun şekillendirilir. Üretilen ürünler konveyör ile tavlama fırınlarından geçirilir, çeşitli ikincil işlemler yapılır, kalite kontrolü tamamlanan ürünler hat sonunda ambalajlanır. Cam ambalaj üretiminde, yeni teknoloji oluşturacak radikal gelişmeler beklenmemekte, bunun yerine makina ve buna bağlı üretim hatlarında iyileştirmelere yönelinmektedir. İyi bir cam dağılımı sağlayan NNPB (Dar Boyun Pres Üfleme) yöntemiyle üretimin yaygınlaşması ürün ağırlıklarını azaltmakta ve maliyet düşüşü sağlamaktadır. Ülkemizde de NNPB yöntemiyle üretim yapılmaktadır. Cam Ambalajdaki gelişmeler özetle şöyledir: - Hafif şişelerin dayanıklığını arttırmak için çeşitli yüzey sertleştirme teknikleri uygulanmaktadır.
1970’lerin başında doğanın korunarak gelişmenin sürdürülmesi yönünde ortaya çıkan çevre hareketinin dünyada ortaya çıkardığı gelişmeler paralelinde Türkiye ve cam sektöründe de bazı önemli değişimler yaşanmıştır. İlk olarak konunun mevzuat boyutunun oluşturulması yönünde 1983 yılında çıkarılan çevre kanununun ardından destekleyici mevzuat kapsamında 1991 yılında “Katı atıklar kontrolü yönetmeliği” uygulamaya geçirilerek katı atık yönetiminin esasları belirlenmiştir. Böylece diğer ambalaj atıklarının yanı sıra cam ambalaj atığı toplama faaliyeti de önceleri sadece yakıt tasarrufu ile maliyet düşürme amaçlı iken yönetmeliğe konulan zorunlu geri toplama kotaları kapsamında oluşan yeni çehresiyle ekolojinin korunmasını da içeren bir hammadde tedarik faaliyeti kimliği kazanmıştır. Yeni durumda daha etkin bir çevreci bir gösterimle yaklaşarak uyum sağlamak için yeni projeler başlatılmıştır. Proje kapsamında cam kırığı kullanımını en yüksek düzeye çıkarma hedefi ile birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarla atıkların kumbaralarla kaynağından ayrı toplanması ve yurt çapında oluştuğu mahalde aynı bedelle satın alınması ile geri kazanımı ve ardından uygun teknolojilerle ikincil hammadde cam kırığına işlenmesi şeklinde ticari ve teknik bir yapı olan sözleşmeli tedarikçi sistemi oluşturulmak suretiyle Türkiye için cam geri dönüşümünde çok etkili bir lojistiğin uygulamaya geçirilmesi imkan bulmuştur.
Hi-Tech Haziran’12
59
Turizm
& Otelcilik
Butik Otel Tercihlerinde Farklı Bir Alternatif
ONE İSTANBUL Çocuklarının mezuniyet baloları için İstanbul’a gelen ailelere ev konforunda bir yaşam alanı. Bağdat Caddesi’ne 30 metre mesafede kendinizi evinizin sıcaklığında ve konforunda hissedeceğiniz “One İstanbul Ev&Butik Otel” çocuklarınızın mezuniyet sevincine ortak oluyor. Şehir dışında yaşayan ve çocuklarının en mutlu günü olan mezuniyet balosu için İstanbul’a gelen ailelere ev konforunda bir yaşam sunuyor.
Ev Rahatlığı ve Konforu İki girişimci kız kardeş Aydan Gazioğlu ve Nurdan Güven’in titizliğinde hizmete sunulan One İstanbul Ev&Butik Otel, 2+1’den oluşan iki süit, 1+1 olarak tasarlanan 15 süit olmak üzere, toplam 17 odası ve odalarda bulunan, ocak, buzdolabı, küçük ev aletleri, bulaşık ve çamaşır makinesi gibi ihtiyacınız olan tüm eşyalarla size ev konforu yaşatıyor. Çocuklarınızın en mutlu gününde onlara ev sıcaklığı yaşatmak için One İstanbul Ev&Butik Otel’i farklı bir alternatif sunuyor.
60
Hi-Tech Haziran’12
Söyleşi
62
Hi-Tech Haziran’12
Söyleşi E-ATIK Alanındaki Çözüm Ortağınız:
“EAG GERİ DÖNÜŞÜM A.Ş.” WEEE (Waste of Electronic and Electrical Equipment), elektrik ve elektronik cihazların geri dönüşüm ve geri kazanım (tamir ve/veya donanım terfisi gibi yöntemlerle) oranını artırmak ve üreticileri bu yönde daha bilinçli kılmak amacıyla AB komisyonu tarafından düşünülmüş kurallardır ve 2002/96/EC sayılı Yönetmelik olarak yayınlanmıştır. Dünyamızın WEEE (Atık Elektrik ve Elektronik Ekipman) direktiflerinin birçok duyarlı ve gelişmiş ülkede yürürlüğe girmesiyle birlikte, daha sağlıklı ve yaşanabilir bir yer olacağı kesindir. Türkiye e-atıkların geri dönüşümü ve imhası konusunda lisanslı olarak çalışan EAG firmasından Çevre Mühendisi Metin Karaçam konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı: Firmanızın kuruluşu, yapısı ve çalışmalarıyla ilgili bilgi alabilir miyiz? Elektrikli ve elektronik atıkların geri dönüşümü üzerine faaliyet göstermek amacıyla 2007 yılında kurulan EAG Geri Dönüşüm San. Tic. A.Ş., Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan lisanlı bir işletmedir. Elektrikle çalışan bin kalemden fazla mal ile ilgili atık alımı yapılabilmektedir. Başlıca alımı yapılan ürünler; bilgisayar kasaları, faks cihazları, fotokopi makineleri, otomatlar, klimalar vb. olarak sıralanabilir. Özellikle ofislerde kullanım ömrü tamamlandıktan sonra ortaya çıkan cihazlar alımları en fazla yapılanlardır. Tesisimizde tüm bu ürünleri toplayıp işlenmesi ve geri dönüştürülmesini yapıyoruz. Şirketimiz şuan tüm Marmara Bölgesi’ne aktif toplama hizmeti verebilmektedir. EAG, çevre alanında akademik eğitim almış profesyonel kadrosu ile atık yönetimi konusunda uzman, elektrikli ve elektronik atıkların geri dönüşümünde AEEE direktifi doğrultusunda anahtar teslim çözümler üreten ‘Geri Dönüşüm İş Ortağınızdır.’ 2007 yılında İzmir’de başlayan çalışmaların merkez üssü Marmara Bölgesi’ne taşındı. Mevcut 6 aracımızla atık toplama işlemi yapıyoruz. Tamamı lisanslı olan araçlarımızda minimum 2 personel bulunmaktadır. Toplama işleminde çağrı merkezimize gelen başvurular değerlendirilir ve ekiplerimiz yönlendirilir. Topladığımız bazı atıklar karşılığında işletmelere belli ücretler ödenir, bazı atıklar içinde imha bedelleri (florasan lambalar ve toner kartuşlar) alınır. EAG bünyesinde 12 çalışan atık toplama işiyle ilgili olarak araçlarımızda görevli. 4 kişilik bir çağrı merkezi personelimiz var. İşletmemizin idari kadrosunda ise 7 kişi görev alıyor. Şirketimizin geri dönüşüm tesisi İstanbul Sultangazi’de, idari kısmı ise Kâğıthane’dedir. Hi-Tech Haziran’12
63
Söyleşi
Çevre Mühendisi Metin Karaçam
Türkiye’de çevre sağlığı ve geri dönüşümün önemi yeterli düzeyde biliniyor mu? 'Geri Dönüşüm' bir süreç yönetimi ve teknolojik proses uygulama işidir. Sürecin tüm fazlarının bir arada yürütülmesi hayati derecede önemlidir. EAG bünyesinde bu süreç yönetimi tüm yasal direktiflere ve şirket ihtiyaçlarına paralel olarak dikkatli ve titizlikle gerçekleştirmektedir. Böylece firmaların ihtiyaçları, firmalar hiçbir maddi zarara uğramadan karşılanmakta, bunun yanında e-atıkların çevreye zarar vermeden, en yüksek verimle geri dönüşümü sağlanmaktadır. e-atık (elektronik atık) küresel olarak elektrikli ve elektronik cihaz kullanıcısı tarafından kullanım süresinin tamamlanmasıyla ortaya çıkartılan atıktır. Günümüzde dünyadaki tüm atıklarla oranlandığında, en hızlı artış gösteren atık türünün elektronik atık olduğunu görmekteyiz. e-atık doğru değerlendirilmediğinde ciddi bir tehdit, doğru yöntemlerle geri kazanıldığındaysa ülke çıkarları açısından çok büyük bir değer anlamına gelmektedir. Günlük hayatımızın bir parçası haline gelen bilgisayar, cep telefonu ve televizyon gibi cihazlar, gelişen teknolojiyle birlikte çok kısa zaman aralıklarıyla yeni modellerini piyasaya sürmektedirler. Teknolojinin böylesine bir hız ile geliştiği ve yeni ürünlerin ardı ardına piyasaya sürüldüğü bu ortamda, tüketicilerin kullanmakta olduğu ürünler de, kullanım süresi dolmadan eskiyip birer atığa dönüşmektedir. Hızla tüketilen ve atığa dönüşen bu kişisel ürünlerin yanı sıra; endüstri alanında kullanılan hammadde, malzeme ve bakım atıkları da ülkelerin ve teknolojinin büyüme hızlarına paralel olarak e-atık kategorisinde yerlerini almaktadırlar. Bu büyüme karşısında en doğru çözüm, e-atıkların doğaya zarar vermeden doğru yöntemlerle geri kazanılmasıdır.
64
Hi-Tech Haziran’12
e-atıkların çevre ve insan sağlığına karşı olumsuz etkilerinin önlenmesi ve bu atıkların tekrar ekonomiye kazandırılması amacıyla Avrupa Birliği Komisyonu, 2002/96/EC sayılı “Elektrikli ve Elektronik Ekipman Atıklari Direktifi” (Waste of Electronic and Electrical Equipment-WEEE)'ni yayınlamıştır.”Avrupa’da e-atıklarla ilgili ciddi yasal düzenlemeler yapılmıştır. Zorunluluklar nedeniyle çoğu firma bizi gibi işletmelerle çalışmaktadır. Bilindiği üzere AB uyum programı doğrultusunda ülkemizde de AEEE (Atık Elektrik ve Elektronik Ekipman) direktiflerinin çalışmaları tamamlanmıştır. Bu çalışmalarda, elektrikli ve elektronik ekipmanların atıklarını azaltmak, geri kazanım, tekrar kullanma, tekrar işleme proseslerinin standartlar çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve bu metodları artırarak, e-atıkların çevresel etkilerini azaltmak amaçlanmaktadır. Ülkemizde de bu amaçla AB Matra Projesi adı altında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalarla 22.05.12 tarihinde AEEE (Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların) kontrolü yönetmeliği resmi gazetede yayınlandı. Türkiye’de ise kurumsal şirketler bu konuyu önemsemektedir. Marka değeri olan şirketler e-atıklarını çöpe atmadıklarını ve atıkların geri dönüştürüldüğünü belgelemek açısından bizim gibi lisanslı firmalarla çalışmayı seçmektedir. Ancak Türkiye’deki e-atıkların sadece yüzde 35’i geri dönüştürülmektedir. Bunun da sadece yüzde 20’lik kısmı lisanlı firmalar eliyle yapılmaktadır. Ana hizmet alanlarınızı aktarır mısınız? Hizmet alanlarınıza yönelik profesyonellik seviyenizle geri dönüşümde veri güvenliği konusunda neler paylaşmak istersiniz? Hizmet alanlarımız; E-Atık Geri Dönüşümü, Kablo Geri
Söyleşi Dönüşümü, CRT Geri Dönüşümü, Metal Geri Dönüşümü, Data İmha, E-Atık Yönetimi ve Danışmanlığı şeklindedir. Oldukça profesyonel bir ekibe sahibiz. Geri dönüşüm için toplanan ürünlerin tamamı son noktaya kadar ayrıştırılmaktadır. Ham metal haline gerilen ürünlerde özellikle bilgisayarlardaki şirket bilgilerinin işletmemiz dışına çıkmaması için gerekli imha işleri yapılmakta, veri güvenliğine azami önem verilmektedir. Turizm ve otelcilik sektörüne yönelik ne tür çalışmalarda bulunuyorsunuz? Bilindiği üzere her yıl sezon bitimiyle birlikte otellerdeki bakım onarım çalışması çerçevesinde teknik ekipmanlarda düzenli olarak elden geçirilir. Bu tadilat esnasında birçok elektrikli ve elektronik ekipman açığa çıkmaktadır. Televizyondan minibara, havalandırma ünitelerinden aydınlatma cihazlarına kadar ortaya çıkan bu tüm ürünlerin geri dönüştürme ve imhası şirketimiz tarafından üstlenilmektedir. Ayrıca yine benzer birçok işletmenin bakım onarımda ortaya çıkan ofis ürünlerinden elektrikli cihazlarına kadar geniş bir yelpazedeki ürünlerin lisanslı toplama hizmeti şirketimiz tarafından verilmektedir. e-atıkları geri dönüşüme göndermenin firmalar açısından önemi nedir? Kullandığımız her cihaz doğadan elde edilen bazı hammaddeler ile yapılabilmekte, bu hammaddelerin işlenebilmesi için de belli miktarda enerji tüketilmektedir. Ortalama olarak bir rakam vermek gerekirse, doğadaki bir hammaddenin işlenmesi için gereken enerji 100 birim ise, geri dönüşüm prosesi sonucu elde edilen hammadde için harcanan enerji sadece 4 birimdir. Bilgisayarların içinde sayıları binlerle telaffuz edilebilecek madde eatık haline geldikten sonra, doğru yöntemlerle ayrıştırılıp, geri dönüştürülemediği durumlarda, örneğin ilkel bir imha yöntemi olan, zehirli bir takım maddelerin toprağa gömülmesi veya yakılarak yok edilmesi halinde doğanın zehirlenmesi kaçınılmaz sonuçtur. Özellikle 3. dünya ülkelerinde uygulanan metotlar neticesinde zehirli gazların havaya yayılması ve insanların bu havayı solumaları; insanlara ve hayvanlara zarar vermekte ve ekosistemi olumsuz etkilemektedir. Ne yazık ki, ülkemizde de halen bu bilince varılamamış, bu atıkların düşük maliyetler ile geri kazanımını sağlamak üzere, doğayı hiç önemsemeden, sadece 'hurda' dan en yüksek geliri elde
etme yaklaşımı ile mevcut regülasyon ve kanunlara aykırı metotlar yaygın biçimde uygulanmaktadır. Diğer yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yoğun çabaları, e-atık üreten kurumsal şirketlerin bilinçli davranışları sonucu WEEE standartlarına uygun, modern yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. 3. dünya ülkelerinde ve ülkemizde ilkel yöntemlerle e-atık işlendiği için insan sağlığı ve çevre zarar görmektedir. Firmalar geri dönüşümü seçerek hem sosyal sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar hem de atıkları karşılığından bir miktar ücret elde ederler. Günümüzde teknoloji öylesine bir hızla gelişiyor ve hayatımıza giriyor ki, bir elektronik cihazın kendi kullanım ömrü dolmadan, bir üst modeli üretilip, hayatımızda yerini almış oluyor. Bu da hızla kirlenen ve elektronik çöplüğe dönüşen bir dünya anlamına geliyor. İçinde bulunduğumuz bu küresel tehlikenin boyutlarını daha iyi anlayabilmek için, yakın geçmişimizdeki bazı sayısal verilere bakacak olursak; - 1994 yılında yaklaşık olarak 20 milyon PC atık olarak çıkmıştır (yaklaşık 7 milyon ton). - 2004 yılında bu rakam 100 milyon PC’nin üzerindedir. - 1994-2003; 500 milyon PC yaklaşık olarak 2,872,000 ton kurşun, 1363 ton kadminyum ve 287 ton civa içermektedir. Elektronik atıklar çevre ve insan sağlığı için tehlikeli ve zararlı maddeler içermektedir. Bu zararlı maddelerin başlıcalar arasında; - Selenyum - Arsenik - Kadmiyum - Kurşun - Cıva - Nikel sayılabilir.
Hi-Tech Haziran’12
65
Söyleşi
AEEE Yönetmeliğindeki Önemli Noktalar;
AEEE Yönetmelikteki Olumlu Noktalar - Kâr amacı gütmeyen ortak bir uyum organizasyonunun kurulması, - AEEE toplama hizmetlerinin Belediyelerce kurulacak Toplama Merkezleri tarafından yapılması ve böylece üretici firmalara düşen maliyetin azaltılması, - AEEE kayıt sisteminin geliştirilmesi, - AEEE toplama hedeflerinin yıllara dağılması ve giderek artması, - Yetkilendirilmiş kuruluşlara üyeliğin finansal teminat kabul edilmesi, - Koordinasyon Merkezinin oluşturulması, - Etiketleme standartlarının Avrupa Birliği ile uyumlu olması, - Vergi gibi ek masraflardan kaçınılması
66
Hi-Tech Haziran’12
EEE Üreticilerine ve Dağıtıcılarına Getirilen Yükümlülükler; - Üretimlerini yönetmelik kapsamındaki Zararlı Maddelerin Kullanımından kaçınarak yapmakla, - Piyasaya sürdükleri elektrikli ve elektronik eşyalarda belirtilen Teknik Kriterlerin Sağlandığını gösteren bilgi ve belgeleri hazırlamakla - Ürün bilgisi açıklamalarında “AEEE Yönetmeliğine Uygundur” ibaresine yer vermekle, - Her yıl Şubat ayı sonuna kadar Uygunluk Beyan Formunu doldurarak Bakanlığa sunmakla, - EEE’leri Geri Dönüşüm ve Geri Kazanıma Uygun Üretmek. - Yönetmelikten kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin AEEE Yönetim Planını hazırlamak ve Bakanlık onayına sunmakla, - Evsel AEEE’lerin Toplama Hedeflerinin gerçekleştirilmesini sağlamakla, - Evsel AEEE’lerin toplanmasında ki Nakliye Maliyetlerini karşılamakla, İşleme Tesislerinde (Lisanslı Tesislerde) işlenmesini sağlamakla, İmha edilmesi gereken atıklarından Bertarafı için bir Sistem Kurmak ve Maliyetleri karşılamakla, - Evsel olmayan AEEE’lerin toplanması, İşlenmesi ve Bertaraf Edilmesi Amacıyla Bir Sistem Kurmakla, - Belediyelerin yetki alanı dışında evsel AEEE’lerin toplanması için İl Özel İdareleri ile yapılacak Ortak Çalışmaları desteklemekle, - Belediyelerle birlikte veya münferit olarak Eğitim ve Bilinçlendirme Kampanyaları düzenlemekle ve bu etkinliklerde kullanılacak Yazılı Görsel Dokümanları Sağlamakla, - Topladıkları AEEE’leri Koordinasyon Merkezine Bildirmekle yükümlüdür. - Piyasaya sürülen EEE’ler için belirlenen Sembolle işaretlemekle, - Piyasaya sürecekleri EEE’ler için Bakanlıkça belirlenen Kayıt Sistemine Başvurmak ve Bakanlıktan Kod Numarası almakla,
Şef’in
gözünden
Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Özdemir:
“Konaklama Önceliklerinde MUTFAK İlk Sıradadır” Dünyanın birçok ülkesinde ülkemizi en iyi şekilde temsil eden, Türk insanının başarılı karakterini her platformda sergileyen, 32 yılını yurtdışında geçirmiş, Türkiye’nin en önemli beş Executive Chef’i arasında sayılan Fikret Özdemir ile Türk mutfağını ve dünya mutfaklarındaki yerimizi konuştuk. Fikret Özdemir yurtdışı gözlemleriyle, turizmde büyük hedefler koyan Türkiye’nin, konaklamanın en önemli unsuru olan mutfak konusunda atması gereken adımlar konusunda görüşlerini paylaştı: Türk mutfağının yapısı ve dünyada bilirliği konusunda neler aktarmak istersiniz? Türk mutfağı şuan Türkiye'nin ulusal mutfağıdır. Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı hem Balkan ve Orta-
68
Hi-Tech Haziran’12
doğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etkilenmiştir. Akdeniz, Fransız ve Osmanlı mutfağının harmanlanmasıyla mutfağımızı oluşturan temel lezzetler, tüm dünyada beğeni uyandırmaktadır. Ayrıca Türk mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir. Karadeniz mutfağı, Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu mutfağı gibi birçok yöre kendilerine has zengin bir yemek haznesine sahiptir. 32 yıl yurt dışında kalmam nedeniyle Türkiye’deki turizm kültürü ve yapısından uzak kaldım. 2,5-3 yıl önce geldiğimde ilk gözlemlediğim; dünya mutfağına odaklanmış bir mutfak kültürüydü. Türkiye’nin her yerinde seçilen tarzlar ve lezzetler İtalyan, Fransız ve Uzakdoğu’ydu. Kendi yemeklerine odaklanma ise beklediğimin çok altındaydı. Dünyada ağırlığı olan ve çok profesyonel şeflere sahip mutfağımızın geri plana
Şef’in
gözünden
leştirilmesi ve dünyada söz sahibi olan mutfağımızın tanıtımına yönelik çalışılması gerekiyor. Markalaşma son derece önemli. Özellikle yerel restoran zincirlerimizin global anlamda İtalyan, İspanyol, ya da Portekizli meslektaşları gibi dünya markaları haline gelmeleri şart. Son dönemde özellikle Rusya’dan ayrılan Türk Cumhuriyetleri’nde açılan zincir işletmeler önemli bir kazanımdır. Özellikle son dönem bazı lezzetlerimiz farklı mutfaklar tarafından dünyaya lanse ediliyor ve bu mutfakların tadı olarak biliniyor. Bunun temel nedeni; sizin tek restoranınız olan bir ülkede, baklava, yaprak sarma gibi kültürümüzden çıkmış tatların, farklı milletlerin restoran zincirleri içinde kendi mutfaklarına dahil edilerek daha çok kişiye ulaştırılıyor olmasıdır.
itilmesi üzücüydü. Şuan daha iyi bir noktada olsak da yeterli değildir. Türk mutfağının bilinirliğini arttırmaya yönelik çalışmalarda kimlere ne tür görevler düşüyor? Türk mutfağının dünyada bilirliğinin daha da artması yerini ve konumunu sağlamlaştırması için devlet bazında çeşitli desteklere ihtiyaç var. Bu desteklerin sektöre yansımasında Açılar Derneği ve federasyonu gibi sivil toplum kuruluşları ile ortak hareket edilebilir. Şu an Türkiye’de 1 milyona yakın aşçı var. Fakat farklı federasyonlar kadar aşçılık camiasının etkin bir destek gördüğünü söylemek zor. Öncelikle aşçılığa yönelik eğitim olanaklarının arttırılması, yurtdışı gezi ve etkinliklerle aşçıların bakış açılarının zengin-
Yeni kuşaktan sizin gibi başarılı aşçılar çıkarabilmek için neler yapmak gerekiyor? Önceliği eğitime vermeliyiz. Lise ve üniversite düzeyinde gerek aşçılık gerekse de Turizm meslek okullarına daha fazla odaklanmalıyız. Yeni nesillerin doğru bilgilere yerinde ulaşabilmesini sağlamalıyız. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip edebilmelerini mümkün hale getirmeliyiz. Eğitim kurumları dışında bizlerde şuan çalıştığım Marriott İstanbul Asia Otel’de kendi ekolümüzden şeflerin yetişmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Benzer şekilde diğer zincir otellerin şef açıları yeni neslin en iyi şekilde yetişebilmesi noktasında elinden geleni yapıyordur. Son dönemde otelcilik anlamında önemli bir atılım gerçekleştiren Türkiye her anlamda nitelikli personele daha fazla ihtiyaç duyacak. Önemli olan buna hazır olup gerekli adımları şimdiden atabilmektir. Tabi ki Türkiye’nin tüm noktalarında bunu başarmak çok zor. Ama en azından imkanlar çerçevesinde çeşitli girişimler yapmak durumundayız. Hi-Tech Haziran’12
69
Turizm
& Otelcilik
Türkiye’nin En Büyük Termal Oteli
Afyon’da Açıldı Türkiye, 200 milyar Avro’luk dünya termal turizm pazarından Güral Afyon ile pay alacak. NG Hotels & Resorts’un, 50 milyon dolarlık yatırımla gerçekleştirdiği Türkiye’nin en büyük termal oteli Güral Afyon Wellness & Convention hizmete girdi. 21,5 aylık bir sürede tamamlanan otelin sadece dekorasyonunda, toplam 85.000 metrekare seramik kullanıldı.
Türkiye, Dünya Pazarından Pay Alacak NG Grubu’nun üçüncü oteli olan Güral Afyon Wellness & Con-
70
Hi-Tech Haziran’12
vention hizmete girdi. NG Hotels & Resorts İcra Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür, 200 milyar Avro büyüklüğünde olan dünya termal pazarından şu ana kadar Türkiye’nin hiç pay almadığını söyledi. Gür, “Güral Afyon ile Türkiye ilk kez termal turizm pazarından pay alacak. Hedef kitlemiz Avrupa ve bu tür turizme ilgi duyan Ortadoğulu müşterilerimizdir” dedi. 29 Ekim’de Afyon’da açılması planlanan havaalanı ile termal turizm meraklısı yabancı turist sayısında artış beklendiğini
Turizm
& Otelcilik
NG Hotels & Resorts İcra Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür
belirten Gür, Güral Afyon’un aynı zamanda fizyoterapi merkezi olarak da hizmet vereceğini söyledi. Gür sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de termal alanda yüzlerce tesis var Türkiye’de. Bunlardan hiçbirisi gerekli sağlık ve hijyen şartlarını taşımıyordu. Afyon’da 9 bin 500 metrekarelik termal alanıyla bölgenin en büyük tesisini inşa ettik. Yerli turistler gibi Avrupalı turistlerin de artık güney sahillerine gider gibi Güral Afyon’a geleceğini göreceğiz. Çünkü dünya, termal turizmin önemini keşfetti. Yabancı turistler, deniz turizmi yerine, dinlenebilecekleri bir tatil arayışındalar. Güral Afyon’da da bunu en iyi şekilde başaracağımıza eminiz.”
Afyon Yeni Wellness Destinasyonu Olacak Güral Afyon 428 oda ile aynı anda 1.028 kişiye hizmet sunabilecek. Toplam 9.500 metrekare alana sahip SPA merkezi, bir tanesi 1.500 kişi kapasiteli olmak üzere toplam 13 toplantı salonu, yaz kış aynı sıcaklıktaki şifalı termal suyu ve 2.200 metrekareye yayılan eğlence ve sosyal alanlarıyla Güral Afyon Wellness & Convention Türk turizminin parlayan yıldızı olurken, dünyanın önde gelen wellness destinasyonları arasına da girecek. İlk etapta 265 kişinin istihdam edildiği otelde, açılış öncesi personel eğitimlerine büyük önem verildi. Personelin yaklaşık % 50’si iş tecrübesi bulunmayan adaylar arasından seçilerek, personel başına 25 gün olmak üzere toplam 6.710 gün eğitim verildi.
Konfor ve Rahatlık Birarada Güral Afyon Wellness & Convention, Türkiye’nin en büyük termal oteli olmasının yanında, en konforlu otellerinden biri olarak da planlanmış. Güral Afyon, termal tatili yeni bir anlayışla sunarak ülkemizde ve dünyada daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayacak özelliklere sahip. Örneğin Güral Afyon’da çocuklu ailelerin rahatı için özel aile odaları, açık ve kapalı havuzlar, su kaydırakları, çocuk restoranı ve çok büyük bir eğlence merkezi bulunuyor. SPA ve termal merkezinde ise neredeyse yok yok: Termal jakuziler, Türk hamamı, Aile Hamamları, saunalar, buhar odaları, buz çeşmesi, dinlenme alanları, macera duşları, su kaydırakları, dışa açılabilen sıcak su havuzu gibi alanlar sadece bir kısmı. Termal özelliklerin yanı sıra bir kongre merkezi olarak da hizmet veren Güral Afyon’un farklı kapasitelerde toplam 13 toplantı salonu bulunuyor. Proje aşamasında yapılan planlamalar sayesinde toplam 1.500 kişi kapasiteye sahip balo salonuna araç alınması ve bu sayede otomobil lansmanı gibi aktivitelerin rahatlıkla yapılması mümkün olacak. Hi-Tech Haziran’12
71
Gündem
İstanbul, ‘Dünyanın Yeni Kültür ve Sanat Durağı’ Olmaya Aday TUROB’un Haziran ayı üye buluşmasında “Dünyanın Yeni Sanat ve Kültür Turizm Durağı: İstanbul” teması ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, TUROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır ve Contemporary İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli’nin katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi. The Sofa Otel’de gerçekleşen etkinlikte üyeler bir araya geldi.
müzdeki günlerde bu konuyu otellerimizin 5 yıldızlı kriterleri arasına almayı hedefliyoruz, böylece Türk sanatını dünyaya tanıtmaya amaçlıyoruz.” dedi. Bakan Günay ayrıca İstanbul’un sanata, daha fazla müze ve konferans salonlarına ihtiyacı olduğunu, otellerimizi sanatçılarımızın eserlerini sergilemeleri için fırsat sağlamaya davet ettiğini vurguladı.
Oteller Kültür ve Sanata Ev sahipliği Yapacak Kültür ve Turizm Sanatı Destekleyecek Toplantıda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay İstanbul’un tüm güzelliği ve tarihi dokusuyla kültür başkenti olmayı hak ettiğini belirterek “Beş yıl önce telaffuz ettiğim zaman kültür ve turizm bir arada olur mu? deniliyordu. Ancak bugün görüyorum ki kültür ve turizm bir arada çok iyi iş birlikleri yapıyor. TUROB’un girişimleri sayesinde bu işbirliğini sanat alanında da gerçekleştirecek bir projeye başlıyoruz. Artık otellerimiz sadece konaklama ve yiyecek içecek hizmeti vermekle kalmayacak, ülkemizin kültür sanat gelişimine; Türk sanatçılarının tanıtımına da destek olacaklar. Önü-
72
Hi-Tech Haziran’12
TUROB Başkanı Timur Bayındır, İstanbul’un dünya çapındaki sanat etkinlikleri, sayısı her gün artan sanat kurumları, konumu, kültürel mirası, sermaye ve ekonomik gücü sayesinde son yıllarda çekim merkezi olduğunu belirtti. Kültür ve sanat bütünlüğünün bir dünya şehri olan İstanbul’un çekim noktası haline gelmesinde büyük etken olduğunu söyleyen Bayındır, “TUROB olarak şehrimiz turizminin baş aktörlerinden biri olan otellerimizde, şehrin kültür ve sanat potansiyelinin tanıtılması, yansıtılması ve farkındalık oluşturulmasını amaçlıyoruz” dedi. Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli
Gündem
TUROB’un gelenekselleşen toplantısı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın katılımıyla The Sofa Hotel’de düzenlendi. ise yaptığı konuşmada, Türkiye’den çağdaş sanatın hem yurtiçi hem dünya çapında tanınması ve gelişmesi ile İstanbul’a özellikle yurtdışından gelen sanatseverler, sanat kurumu yöneticileri ve sanat koleksiyonerlerinin sayısının her geçen sene arttığına dikkat çekti. Bu durumun turizme de oldukça olumlu yönde yansıdığına değinen Güreli, “Dünyada uluslararası fuarlar, etkinlikler, sanat kurumları ve müzayedeler büyük kitlelerin organizasyonun düzenlendiği ülkeyi ziyaret etmesini sağlamaktadır. Nitelikli ve belirli gelir düzeyine sahip insanlar olan bu ziyaretçiler, bulundukları süreler içerisinde o bölgeye büyük boyutlarda ekonomik katkı sağlamakta, ülkelerin turizmi çeşitlendirme çabalarına ve tanıtım faaliyetlerine de çok önemli katkılarda bulunmaktadır” dedi.
İstanbul’un ise sahip olduğu eşsiz kültürel birikim ile büyük bir cazibe noktası olduğunu vurguladı. İstanbul’a olan ilgiyi arttırmak, dünya çapında çağdaş sanat çevrelerince daha iyi tanınmasını sağlamak ve sanat çevrelerini çekmek için Contemporary Istanbul haftasında İstanbul’daki sanat etkinliklerinin tek bir çatı altında buluşacağı “Art Istanbul” projesinin düzenleneceğini söyleyen Güreli, “Bu sene ilk defa hayata geçecek proje kapsamında 19- 25 Kasım 2012 tarihleri arasında katılımcı kurumların (galeriler, sanat kurumları, müzeler, kültür kurumları, tiyatrolar) düzenlediği tüm etkinlikler ortak bir yapı içinde uluslararası kamuoyuyla paylaşılacaktır. Konaklama sektörü, çağdaş sana-
İstanbul Cazibe Merkezi Türkiye’de sanat piyasasının değerinin yaklaşık 300 milyon doları bulduğunu söyleyen Güreli, ülkemizin sunduğu sosyal, kültürel ve çevresel çeşitlilik ile her geçen gün cazibesini arttırdığını modern ve kozmopolit zamanın bir temsilcisi olan
tın ziyaretçiler ile buluşmasını destekleyerek İstanbul’un ve İstanbul merkezli çağdaş sanatın tanıtılmasında önemli bir aktör olacak ve İstanbul’un kültür- sanat turizmi aracılığı ile de tanınması yönünde fark oluşturacaktır” dedi. Hi-Tech Haziran’12
73
Gündem Turist Rehberleri Yasal Statü Kazandı
Türkiye’nin tanıtım elçileri olan turist rehberlerinin çalışma koşulları yasal statüye kavuştu. Turist rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı meclis genel kurulunda görüşülerek kabul edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından daha önce yönetmelikler çerçevesinde belirlenen rehberlerin hak ve yükümlülükleri uzun bekleyişin ardından mecliste kabul edilerek yasal zemine taşınmış oldu. TBMM'de kabul edilen tasarı ile turist rehberliği mesleğinin icrasına, korunmasına, turist rehberlerinin iş ve işlemlerinin yürütülmesine ve meslek kuruluşlarına ilişkin temel düzenlemeler yapıldı. Türkiye'nin tanıtımına hizmet eden tüm turist rehberlerini kapsayacak bir meslek örgütlenmesi kurularak, Bakanlığın düzenleyeceği yönetmelik ile mesleğin hukuksal altyapısının rehberliğin özelliklerine uygun şekilde oluşturulması sağlanacak.
Rehberler Diploma Şartı Meclis genel kurulunda kabul edilen tasarı ile bundan sonra üniversitelerin turist rehberliği bölümlerinin ön lisans, lisans veya yüksek lisans programlarından mezun olan veya üniversitelerin turist rehberliği bölümü dışındaki diğer bölümlerinden en az lisans düzeyinde mezun olduktan sonra, belirlenen dillerde ve gerektiği halde belirlenen bölgelerde ülkesel ve bölgesel turist rehberliği sertifika programını başarıyla tamamlayanlar rehber olabilecek. Rehberlerin, turist rehberleri odalarından birine üye olmaları zorunlu olacak. Aktif turist rehberi olabilmek için bir yıl süreyle geçerli olan çalışma kartının alınması gerekecek. Aralıksız sekiz yıl süreyle pasif turist rehberi olarak kalanların aktif turist rehberi olabilmeleri için, Bakanlık tarafından yapılan sınava katılarak başarılı olmaları gerekecek. Turist
74
Hi-Tech Haziran’12
rehberleri, mesleğe ilişkin nitelik ve özelliklerini göstermek üzere reklam ve tanıtım yapabilecek.
Disiplin Cezaları Uygulanabilecek Mesleğini kanun hükümlerine uygun yapmayan ve meslek kuralları ile etik ilkelerine uymayan turist rehberleri hakkında disiplin cezaları uygulanacak. Haklı veya zorunlu bir neden olmaksızın turun süre ve güzergâhının değiştirilmesi, yetkililerce yapılan denetimlerde bilgi vermekten kaçınılması, gerçeğin gizlenmesi, yalan veya eksik bilgi verilmesi, turist gruplarına veya turistik kuruluşlara kasıtlı olarak zarar verilmesi, mesleğin çalışma kartı alınmadan veya çalışma kartında belirtilen dil veya diller dışında icra edilmesi, bölgesel turist rehberlerinin, bölgesi dışında turist rehberliği faaliyetinde bulunması, aynı yıl iki kez kınama cezası alınması durumunda rehber geçici meslekten men cezası alabilecek. Ülke yararına ve milli onura aykırı hareket, söz ve davranışlarda bulunulması, seyahat acentesi niteliğinde faaliyetlerde bulunulması, iki kez seyahat acenteliği niteliğinde faaliyette bulunulması, turist rehberi unvanı, ruhsatname veya çalışma kartı kullanılarak suç işlendiğinin veya işlenmesine yardım edildiğinin mahkeme kararıyla tespit edilmesi, mesleğe ilişkin iş ve işlemlerde sahte belge kullanılması veya yalan beyanda bulunulması, meslekten geçici men cezası uygulanan ilk fiilin işlendiği tarihten itibaren beş yıl içinde toplamı iki yılı aşacak şekilde meslekten geçici men cezası gerektiren fiillerin işlenmesi, çalışma kartı almadan turist rehberliği hizmeti sunulduğunun iki kez tespit edilmesi durumunda meslekten çıkarma cezası verilecek.
Gündem
Baharda Şirketlerin Aktivitede İlk Tercihi
Kurumsal Piknikler Piknik organizasyonlarında çalışanların birbirleri ile tanışması, iletişim kurması, eğlenceli rekabetler yaşaması, ilişkilerini pekiştirmesi, doğada elektriğini atması, dinlenmesi ve aile olma bilincini pekiştirmesi açısından son derece önemlidir. Şirketlerin kurum içi aktivite tercihlerinde ilk sırayı kurumsa pikniklerin almasındaki en önemli neden ekonomik açıdan son derece uygun bir seçenek olması. İster sadece çalışanla, isterse hem çalışanlar hem aileleri katılsın, yapılacak motivasyon aktiviteleri arasında en ekonomik olanı piknik organizasyonlarıdır.
Neden Piknik? Dünya da ve ülkemizde faaliyet gösteren bir çok profesyonel ( kurumsal ) şirket çalışanlarına yönelik çeşitli motivasyon aktiviteleri düzenlemektedir. Bu aktivitelerden biri de PİK-
76
Hi-Tech Haziran’12
NİK organizasyonlarıdır. İster sadece çalışanla, isterse hem çalışanlar hem aileleri katılsın, yapılacak motivasyon aktiviteleri arasında en ekonomik olanı piknik organizasyonlarıdır. 200 kişilik bir kurumsal piknik organizasyonunda ortalama maliyet ulaşım hariç kişi başı 60 – 90 Türk Lirası civarındadır. Yani bir çalışan için Kurumsal piknik maliyeti yıl bazında aylık 5 – 7,5 Türk Lirasıdır. Daha yüksek sayılı işletmelerde birim maliyetler yıl bazında aylık olarak 3,5 – 4 Türk Lirasını geçmemektedir… Ayrıca yapılan gözlemlerde ve değerlendirmelerde görülmüştür ki piknik organizasyonlarına katılım mavi yaka çalışanlar-
Gündem
da % 85 – 90, beyaz yaka çalışanlarda % 55 – 65 civarındadır. Piknik organizasyonlarında çalışanların birbirleri ile tanışması, iletişim kurması, eğlenceli rekabetler yaşaması, ilişkilerini pekiştirmesi, doğada elektriğini atması, dinlenmesi ve aile olma bilincini pekiştirmesi mümkündür.
Piknik organizasyonlarında önem verilmesi gereken konular dışında çeşitli risklerde söz konusudur; Böcek sokmaları, Güneş yanıkları, Su kaybı, Küçük yaralanmalar, Çalışanlarınıza yedek giysiler getirmelerini, çocuklar için şapka ve güneş kremi getirmelerini öğütlemenizde yarar vardır.
Dikkat Edilecek Öncelikler Piknik yapılmasına karar verildiğinde, önce uygun mekanlara bakılmalıdır. Mekana ulaşım süresi hesaplanmalı, mekan bizzat görülmelidir. Mekanda dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerin başında ise; - Mekânın kapasitesi - Gölgelik durumu - Tuvaletleri ve sayıları - Gıda ürünlerini tedarik etme şekli ve belgeleri - Alanın ilaçlanma bilgi ve belgeleri - Menü içeriği ve sunum şekli - Alanın güvenliği - Çevredeki en yakın sağlık ve güvenlik birimlerinin uzaklığı - Haberleşme olanakları - Eğlence olanakları - Personel ve hizmet kalitesi - Teknik yeterlilik durumu (otopark, elektrik vb.) - Hijyen koşulları
Uzmanlar Tarafından Önerilen Yemek Tercihleri Karşılama Büfesi: Simit, peynirli ve sade poğaça, beyazpeynir, domates, salatalık, söğüş. Öğlen Yemeği: Çoban salata, haydari, amerikan salata, sebzeli makarna, acılı ezme, közde kırmızıbiber, patlıcan soslu zeytinyağlı taze fasulye, tepsi yoğurdu, sigara böreği, patates tava, pilav. Barbekü: Kuzu şiş, tavuk şiş, kuzu pirzola, kasap köftesi, sucuk. Yemekten sonra 2 çeşit mevsim meyvesi ve dondurma.
Piknikte Takım Oyunları Halat çekme, Çuval yarışı, Mumya yapma, Su transferi, Pinpon topu taşıma, Top yuvarlama, Sandalye kapmaca, Sihirli tabure, Köprü kurma, Koca ayak, Palet, Tavla turnuvası, Formula 99, Su sapanı, İnek sağma, Pist stop, Islak hedef, Balon patlatma, Dart, Tüfek atışı, Halka atışı, Paintball, Hedef vurma, Skeçler, doğaçlama oyunlar, Dans yarışmaları Hi-Tech Haziran’12
77
Firma
Kare Designe Furniture’den
Anahtar Teslim Dekorasyon Kare Design Furniture, ev, ofis, otel, restoran, mağaza, cafe gibi her tür alan için istenilen konsepti tasarlayıp dekore ediyor. Tasarım mobilya ve dekorasyon alanının öncülerinden “Kare Design Furniture Türkiye’de yaşam alanları daha şık hale getirmeyi amaçlıyor. 1981 yılından bu yana hizmet veren Alman Kare Designe Furniture, her tür mobilyadan, aydınlatmaya, aksesuardan, hediyelik ürüne kadar tüm ihtiyaçlarınızı karşılamaya şimdi Türkiye’de devam ediyor. Modern mobilya tasarımında trendsetter olarak adlandırılan KARE, 60’tan fazla ülkede faaliyet gösteriyor. 45 franchise ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki ofislerde çalışan tasarımcıları ile ev, ofis, otel, restoran, mağaza, cafe gibi her tür alan için istenilen konsepti tasarlayıp dekore ediyor. Mobilya ve aksesuarda kalite ve modernliği ön plana çıkararak yaşam alanlarınızı her zevke hitap edecek şekilde daha şık ve estetik yapar. Her yıl koleksiyonuna 1500 yeni ürün ve farklı konseptler sunmak KARE’nin olmazsa olmazları arasında. 4500’den fazla ürünü ile KARE mütemadiyen müşterilerinin beğenisini kazanmakta.
78
Hi-Tech Haziran’12
Hazır Mobilyalar Hazır tasarım mobilya ve aksesuarlar az sayıda üretilmekte olup KARE’nin kendi tasarımcıları tarafından sunuluyor. Başka hiçbir yerde rastlanamayacak orijinal, modern ürünler ve lifestyle konseptler KARE’nin felsefesini oluşturuyor.
Proje Hizmeti İster eviniz, ofisiniz, restoranınız, mağazanız ya da kafeniz olsun mekanın ölçülerini verdiğinizde KARE’nin tasarımcıları sizlere özel konseptler oluşturup uygun mobilya ve aksesuarlarını tasarlayarak 3 boyutlu proje halinde sunar ve anahtar teslim dekorasyon yapar. Uygun fiyatlarla iyi tasarım mobilya sahibi olmak ve mekanınızın farkedilir şekilde estetik ve konforlu olması artık hayal değil. Sigro Turkey, Kare Design Furniture firmasının Türkiye temsilciliğini üstleniyor. Özel mekanlar oluşturmanın sınırı yok. Bu sınırsız, şık ve yaşanabilir dünyaya adım atmak artık çok kolay.
Firma Teksim Grup'tan Çocukların Geleceğine Yatırım
Teksim Grup, GDO'suz, kimyasal katkı olmayan, doğal ürünler yetiştirmek amacıyla tarım arazilerine yatırım yapıyor. Lojistik sektörünün köklü gruplarından Teksim Grup, önemi her geçen gün artan ve vazgeçilemeyecek sektör olan tarım alanında yatırımlarıyla adından söz ettiriyor. Teksim Grup, tarım alanındaki yatırımlarının merkezine çocukları koyuyor. Çocuklara yedirilen, GDO'suz, kimyasal katkı olmayan, doğal ürünler yetiştirmek amacıyla tarım arazilerine yatırım yapıyor. Teksim Grup, Türkiye'nin yıldızının parladığı lojistikte; gümrükten antrepoya, uluslararası lojistikten yurtiçi nakliyeye kadar yüzde yüz Türk sermayeli şirketleriyle "zamanın önünde" hizmet sunuyor. Kağıt sektöründe de sektörün tedarikçisi olan Teksim Grup'un yeni gözdesi tarım ve gıda sektörü.
Tarımsal Üretimin Merkezinde Çocuklar Var "Çocuğuma yedirebileceğim nitelikteki ürünleri yetiştiriyorum" diyen Teksim Grup Yönetim Kurulu Başkanı M. Kurtuluş Nevruz yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. İzmir Dikili'de tam 11 bin zeytin ağacını toprağa kazandıran Teksim Grup, üretimin hiç bir aşamasında kimyasal girdi kullanmadan organik naturel zeytinyağı üretiyor. Üretimin tüm aşamaları ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın güvencesinde. Ekstra virgin zeytinyağını B'ist, yani Beautiful İstan-
80
Hi-Tech Haziran’12
bul markasıyla dünya standartlarında tüketiciyle buluşturuyor. Şirket, İstanbul kadar tadına doyum olmayan, İstanbul kadar özel bir zeytinyağı olduğu görüşünde.
Doğal Zeytinyağı: B'ist... Konuyla ilgili firmadan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: B'ist zeytinyağına özellikle mutfağında sağlığa ve doğallığa büyük önem veren Çin'den yoğun talep geliyor. Zeytinyağı özellikle çağın hastalıkları kanserden kolesterole, sindirim sistemi rahatsızlıklarından şeker hastalığına kadar önleyici özelliklere sahip. Üstelik çocuklarda hücre yenileyerek, sağlıklı büyümelerine katkı sağlıyor. B'ist kısa sürede dünyanın dört bir yanında ve iç pazarda adını duyurmaya devam edecek. Teksim'in tarım ve gıda alanında yatırımları sadece zeytinyağı ile sınırlı değil. Trakya'nın gözbebeği Kırklareli'de Kavaklı beldesinde yaklaşık 2 milyon metrekare arazide üretim yapılıyor. Yine merkezine çocukları koyarak kiraz, elma, ceviz bahçeleri ve mısır, ayçiçek ve buğday tarlalarını tarımın hizmetine sunuyor. Bu arazilerden hem doğal ürünler elde edilirken aynı zamanda bölge halkına da istihdam sağlanıyor.
Dosya
Ağırlama ve Konaklama Kültürünün Vazgeçilmezi ‘ÇAY’a Teknik Bir Bakış
82
Hi-Tech Haziran’12
Dosya
Türkiye’de yıllık 200 bin ton civarında kuru çay üretiliyor. Çay tarımıyla birlikte Doğu Karadeniz sanayisinde canlanma gözleniyor.
Hi-Tech Haziran’12
83
Dosya
Anavatanı Muson Asya’sı olan çay, ülkemizde ekonomik olarak 1940′lı yıllardan sonra üretilmeye başlandı. Çay yıkanmış ve kireçsiz topraklarda, yağışın bol olduğu nemli bulutlu ve serin ortamlarda yetişen funda türü bir bitkidir. Yaprakları kurutularak çay elde edilir. Bu özellikler ülkemizde Doğu Karadeniz kıyı şeridinde bulunduğundan çay tarımı sadece Rize, Trabzon, Artvin, Ordu ve Giresun illerinde yapılmaktadır. Çay üretiminin % 75′i tek başına Rize’ye aittir. 1950 yılında 2600 hektar olan çay bahçeleri 2005 yılında 76 000 hektara çıktı. Ülkemizde yıllık 200 bin ton civarında kuru çay üretiliyor. Çay tarımıyla birlikte Doğu Karadeniz’de tarım ve sanayi az da olsa canlanmıştır. Siyah Çay ve İşleme Teknolojisi Uygun şekilde hasat edilen taze çay yaprağının ağırlıkça % 75- 80´ini oluşturan suyun, uygun sıcaklıkta, kontrollü veya normal atmosfer şartlarında % 60- 65 seviyesine kadar indirgenmesi işlemine soldurma adı verilir. Çay imalatında en
84
Hi-Tech Haziran’12
önemli proseslerden biridir. Soldurma işlemi sırasında, yaprakta iki şekilde solma oluşmaktadır. Bunlar: - Fiziksel Soldurma - Kimyasal Soldurma Fiziksel Soldurma: Yapraktaki su miktarının arzulanan seviyeye düşürülmesinin sağlanmasıdır. Solmuş çay yapraklarında su miktarının azalması nedeniyle hücre özsuyunun yoğunluğu artarken, yaprağın kırılmaksızın ağır ağır kıvrılıp bükülmesini ve aynı zamanda hücre özsuyunun yapraktan dışarı çıkmasını kolaylaştıran fiziksel bir ortam oluşur. Suyunun bir bölümünü yitiren yaprak hücreleri esnek bir durum kazanır. Bu şekildeki hücreler çay yaprağının kırılıp parçalanmasını engeller. Yoğun hale geçen hücre özsuyunun dışarı çıkması için yaprağın geçirgenliği artar. Kıvırma anında uygulanan basınç nedeniyle yapraktan dışarı çıkan hücre özsuyu ince bir
Dosya ri ortaya çıkar. - Klorofil miktarı azalır. - Çay deminin dolgunluğuna, canlılığına katkıda bulunan kafein miktarı artar. Çay yapraklarının protein içeriğinin solma esnasında azaldığı ve çayın hoş koku kazanmasına neden olan serbest amino asit kapsamlarının arttığı saptanmıştır. Yine siyah çayın hoş koku kazanmasına neden olan ketoasitleri ve mevalonik asitin soldurma anında oluştuğu saptanmıştır. Soldurma esnasında polisakkaritlerin parçalanıp, karbondioksitin dışarı verilmesi sonucu kuru maddeler % 3- 4 oranında bir azalma görülür. Çay yaprağının %25 civarında olan kuru maddesi % 24´e kadar düşebilir. Polisakkaritlerin parçalanması çay yaprağına nişastayla çözülebilir zamk maddelerinin azalmasına ve şeker miktarının artmasına neden olur. Soldurma anında çayın polifenol kapsamında değişme olmaz. Fakat polifenol oksidas enzim aktivitesi önemli ölçüde artar.Siyah çay için büyük önem taşıyan oksidasyonun iyi bir şekilde oluşmasında polifenol oksidas enziminin rolü bilinmekte ve soldurma işlemi bu rolüyle önem kazanmaktadır. Mamül çayın nitelik ve tadını olumlu şekilde etkileyen kafein oluşumu soldurma anında artarken, organik asit kapsamlarında da artış olmaktadır. İnorganik fosfat miktarı, çay yaprağındaki enzim aktivitesine bağlı olarak artarken klorofil içeriğinde ise parçalanma sonucu azalma olur. Siyah çayda aroma oluşumunda soldurma işlemi büyük önem taşır. Soldurma ile hem fiziksel hem de kimyasal reaksiyonlar cereyan ederken yaprağın içerdiği % 15-20 oranında azalır. Çay yaprağındaki suyun azaltılması kurutma işleminde maliyeti düşürdüğü için ayrıca büyük yarar sağlar. Soldurma Yöntemleri: Uygun şekilde hasat edilen çay yapraklarının soldurulması genel olarak iki şekilde yapılabilir: - Doğal Şartlarda Soldurma - Kontrollü Şartlarda Soldurma
tabaka halinde çay yapraklarına yapışır. Böylece siyah çayın nitelik kazanmasında çok önemli olan enzimler de yaprakların yüzeylerine iyi bir şekilde dağılmış olur. Kimyasal Soldurma: Kimyasal solma hasattan hemen sonra başlar. Çaydaki su oranının arzu edilen seviyeye düşürülmesi birkaç saat içinde gerçekleşebilse de, hasat edilme ile başlayan katabolik değişimler zaman alır. Oksijence zengin hava akımına maruz bırakılan yapraklarda, bu süre içinde büyük organik moleküller daha basit yapılara parçalanırlar. Kimyasal solma süresi, hasattan itibaren 14- 20 saattir. Solma esnasında başlıca şu kimyasal değişiklikler olur: - Yaprağın yapısındaki makro moleküllerin parçalanması ile karbon dioksit ve su açığa çıkar. - Enzim aktivitesi artar. - Proteinlerin amino asitlere kısmi parçalanması ile aroma maddelerinin ön maddeleri oluşur. - Çimensi ve çiçeksi aromayı oluşturan uçucu aroma bileşenle-
İster doğal yolla, isterse kontrollü şartlarda olsun soldurma işlemi yaprağın tipine, yaprağın durumuna ( ıslak ve kuru oluşu, zedelenmiş olup olmaması, vs), toplama standardına, serme kalınlığına, solmayı sağlayacak havanın sıcaklığına ve nem içeriğine, soldurma süresine bağlı olarak değişir. Genel olarak hasat edilen yaprakta başlayan soldurma işlemi 14-20 saat sürerken sıcaklık 32°C´yi geçmemelidir. Doğal yollarla yapılan soldurmada yapraklar kerevetlere m² ´ye 500-600 gram kadar serilerek soldurmaya bırakılır.Ancak bu yöntem hem zaman alıcı olduğundan hem de homojen ve sürekli solmuş yaprak temini mümkün olmadığından günümüzde yerini kontrollü şartlarda mekanize yöntemler ile soldurmaya bırakmıştır. Kontrollü şartlarda soldurma işlemi için tünel tipi soldurma makineleri, döner silindir kazan şeklindeki soldurma makineleri, sabit traflar ve kontinü traflar kullanılır. Dünya´da soldurma işleminin elektronik olarak gözlenmesi ve kontrol edilmesi için hazırlanmış bilgisayar yazılım ve donanımları (EMCS) kullanılmaya başlanmıştır. Hi-Tech Haziran’12
85
Dosya Yeşil Çay ve İşleme Teknolojisi Yeşil çay, Camellia sinensis çay bitkisinin tepe tomurcuğu ve onu takip eden iki yaprak esasına göre hasat edilmiş taze sürgünlerinden üretilen okside olmamış bir çay çeşididir. Dünya da ilk kez Çin´de üretilen, M.S. 800´lü yıllarda Çin`den Japonya`ya getirilen bu ürünün, o yıllarda da güçlü bir ilaç ve sağlıklı bir içecek olarak tüketildiği bilinmektedir. Daha sonraki yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, yeşil çayın insan sağlığı açısından mucizevi bir içecek olduğunu göstermiştir. Dünyada yeşil çay üretimi ve ihracatı özellikle Çin, Japonya, Endonezya, Vietnam, Hindistan tarafından yapılmaktadır. En fazla üretim Çin tarafından yapılmakta olup 2005 yılında üretimleri 691.000 tondur. Bunu 100.000 tonla Japonya izlemektedir. Vietnam ve Endonezya diğer önemli üretici ülkelerdir. Dünyada toplam yeşil çay üretimi 2005 rakamlarına göre 884.000 ton olup bunun 254.000 tonu ihraç edilmektedir. Yeşil çay ihracatında da benzer biçimde Çin 226.000 ton ile dünyada lider konumdadır. Bunu sırasıyla Vietnam ve Endonezya izlemektedir. Sağlığa yararları ile ilgili bilimsel çalışmaların kamuoyuyla paylaşılmaya başlanması ile dünyada tüketimi hızla artmakta olan yeşil çay, ülkemizde de henüz tanınmaya başlanmıştır. Türkiye çaycılığına katkıda bulunmak ve Türk insanını yeşil çayla tanıştırmak amacıyla Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü´ ne bağlı Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü bünyesinde Türk Yeşil Çayı Deneme Üretimi adlı proje yürütülmüştür. Taşlıdere Çay Fabrikasında kurulan pilot ünitede 2003 tarihinde deneme üretimleri yapılmıştır. Halen Taşlıdere Çay Fabrikası´nda 20 ton/gün çay işleme kapasitesine sahip bir ünite üretimine devam etmektedir. Dünyada temel olarak iki yeşil çay üretim metodu mevcuttur. Bunlarda biri Japon usulü yeşil çay işleme metodu, diğeri ise Çin usulü yeşil çay işleme metodudur. Bu iki metod arasındaki temel fark; enzim inaktivasyonunda, Japon usulünde Steaming işlemi uygulanırken, Çin usulünde Pan - Firing işleminin uygulanmasıdır. Pan -Fired çayların aroması, steamed çaylardan daha yoğun ve kavrulmuş bir aromadır. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen proje kapsamında Türk Yeşil Çayı İşleme Teknolojisinin Belirlenmesi, Türk Yeşil Çayı Aromalandırma Denemeleri, Türk Yeşil Çayının Kalitesinin Belirlenmesi ve Yabancı Menşeli Çaylarla Mukayesesi konulu alt çalışmalar yapılmıştır. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün tamamen kendi olanakları ile projelendirilen ve uygulamaya konan Türk Yeşil Çayı İşleme Teknolojisinde temel olarak iki imalat yöntemi belirlenmiştir. Bunlardan birincisi Kıvırma Esaslı İmalat, ikincisi C.T.C Esaslı İmalat `tır. Hammaddenin çok taze olduğu dönemlerde kıvırma esaslı imalat, diğer dönemlerde ve ağırlıklı demlik veya fincan poşet üretimi yapılacağı dönemlerde C.T.C esaslı imalat tercih edilmelidir.
Beyaz Çay ve Üretim Teknolojisi Çay, yüzyıllardır ilaç olarak kullanılıyor. Günümüzde modern
86
Hi-Tech Haziran’12
bilim, Çin´de insanların yaşam biçimlerini ve yüzyıllardır çayı ilaç olarak kullanmaları ile uzun ömürlü oluşları arasındaki bağlantıyı incelemektedir. Yeşil ve siyah çay insan sağlığı açısından çok yararlı olmakla birlikte, beyaz çay en az üretilen ve en yüksek düzeyde antioksidan içeren çay çeşidi olarak bilinmektedir. Beyaz çay, dünyanın en nadide ve en pahalı çayıdır.Dünyada yılda ortalama 600 ila 800 ton arası beyaz çay üretilmektedir.Beyaz çay üreten ülkeler sırasıyla Çin, Hindistan, Kenya, Sri Lanka ve Vietnam´dır . Beyaz çayın tarihçesi MS. 600´lü yıllara dayanır. O dönemde Çin´de tahtta olan Song Hanedanı İmparatoru Hui Zhong, zerafetin zirvesi olarak ilan ettiği beyaz çayın gelişimi için harekete geçmiştir. Beyaz çay, yüzyıllarca Çin dışındaki ülkeler için gizli kalmıştır. Fakat bugün çok üstün kalitesi sebebiyle tüm dünyada araştırılmaya başlanmıştır. Beyaz çayda, kuru çay görünümündeki mükemmellik, demde de devam etmekte, demlemede tat ve aroma mükemmelliğe ulaşmaktadır. Beyaz çay üretimi, fazlasıyla emek yoğun bir işti. Önce kültüre alınmış veya yabani çay ocaklarının seçilmiş varyetelerinden erken ilkbaharda beyaz çaya uygun hasat yapılırdı. Çay derhal şoklanır, tomurcuklar seçilir ve dışındaki açılmamış yapraklardan ayrılırdı. Bu özel beyaz çaylar öğütülür, elde edilen gümüşi beyaz pudra, geniş seramik kaselerde çırpılarak Song çay seramonisinde kullanılırdı. Bu beyaz çay pudraları, o dönemde en iyi çırpılmış çay yarışmalarında kullanılırdı. Preslenmiş çaydan pudra çaya geçişten sonra ticari olarak çay üretimi ve dağıtımı bir kez daha değişmiştir. 1391´de Ming Hanedanı vergi olarak sadece dökme çay kabul edilebileceği ile ilgili talimat yayınlamıştır. Sonuç olarak dökme çay üretiminde artış ve işleme teknolojisinde ilerleme olmuştur. Modern çağın beyaz çayı, 1796 yılında Qing Hanedanı döneminde ortaya çıkmıştır.Bu dönemden itibaren beyaz çay, demlenebilen dökme çay olarak üretilmiş ve dağıtılmıştır. 1885´den sonra büyük etli tomurcukları olan `Big White´, `Small White´ ve `Narcissus´ çay klonları başta `Silver Needles´ olmak üzere tüm beyaz çay çeşitlerinin hammaddesi olmak üzere seleksiyonla elde edilmişlerdir. 1891´lerde Silver Needle ihraç edilmeye başlanmış ve 1922´de ilk `White Peony´ üretimi başlatılmıştır. Beyaz çay, çok yumuşak, tatlı, fındıksı aroması ile leziz, çimensi bir güz lezzetidir. Çok yüksek bir ferahlatma özelliğine sahiptir. Hammaddeye ve farklı toplama standartlarına bağlı olarak Beyaz Çay: - Yin Zhen Bai Hao ( Silver Needle) - Bai Mu Dan (White Peony) - Gong Mei ( Tribute Eyebrow) - Shou Mei (Noble, Long Life Eyebrow) olarak sınıflandırılmıştır. Tüm bu beyaz çay çeşitleri Çin´de yaygın olarak üretilmektedir.
Gündem 2’nci Ulusal Gastronomi Yarışması’nda
Labneli Tarifler ile Lezzet Şöleni Uludağ Profesyonel Aşçılar Derneği tarafından düzenlenen 2’nci Ulusal Gastronomi Yarışması sona erdi. Gıda sektörünün öncü markası Pınar’ın ana sponsorluğunu üstlendiği yarışmada Türkiye’nin dört bir yanından katılan şefler hünerlerini sergiledi.
580 aşçının yarıştığı yarışmada, “Pınar Labneli Pratik Ekip Kategorisi”nin Ustalar bölümünde Fatih Açıkça ve ekibi EGRO Team, Gençler bölümünde ise Osman Çoban ve ekibi BSG Group; hazırladıkları “Pınar Labneli lezzetler” ile birinci seçildi. Uludağ Profesyonel Aşçılar Derneği’nin düzenlediği, Tüm Aşçılar Federasyonu ve federasyona bağlı dernekler tarafından desteklenen 2. Ulusal Gastronomi Yarışması 15-16 Mayıs tarihlerinde Bursa Merinos Kongre Merkezi’nde yapıldı. Türk gıda sektörünün öncü markası Pınar ana sponsorluğunda yapılan 2. Ulusal Gastronomi Yarışması’nı sektör profesyoneli bin ziyaretçi izledi, farklı seviyelerden 580 aşçı benzersiz lezzetler oluşturmak için yarıştı.
Pınar Sponsorluğu’nda Ortadoğu’nun gözde peyniri labneyi Türk mutfak kültürü ile tanıştıran Pınar, labne ile yaratılabilecek farklı lezzetlere dikkat çekmek için yarışmanın sponsorluğunu üstlendi. Yarışmaya Bursa dışında Türkiye’nin dört bir yanından katılan aşçılar, “Pınar Labneli Pratik Ekip Yarışması” da dahil olmak üzere 14 farklı kategoride hünerlerini sergiledi. “Pınar Labneli Pratik Ekip Yarışması” kategorisine, 3’er kişiden oluşan 10 ekip katıldı.Pınar Labne kullanarak yarışmaya katılan ekipler; Gençler ve Ustalar olmak üzere iki bölümde değerlendirildi. Pınar Labne’nin orijinal lezzetiyle benzersiz yemekler hazırlayan Fatih Açıkça ve ekibi EGRO Team, “Pınar Labneli Polenta ve Füme Et” tarifiyle Ustalar bölümünün birincisi oldu. Genç-
88
Hi-Tech Haziran’12
ler kategorisinde ise Osman Çoban ve ekibi BSG Group, ”Pınar Labneli Frambuazlı Tart Yuvası” tarifiyle birinciliğe layık görüldü.
Türkiye’de Labnenin Mucidi: Pınar 1973 yılında Türkiye’nin ilk uzun ömürlü süt fabrikası olarak kurulan Pınar Süt, Orta Doğu ülkelerine yapılan ziyaretlerde bölgenin geleneksel ürünü labnenin çok popüler olduğunu saptadı. İhracat olanağı değerlendirilerek, Pınar Süt’ün yüksek kalite standartlarında labne peyniri geliştirildi. Türkiye’de ilk defa taze pastörize sütten özel Pınar formülüyle kültürlenerek olgunlaştırılıp geliştirilen Pınar Labne, hijyenik ambalajların içerisinde Ortadoğu ülkelerine sunulmaya başlandı. Ortadoğulu tüketiciler, Pınar Labne’yi ‘’Türk Labnesi’’ olarak geleneksel labne lezzetlerinden ayrı bir yere koydu. Pınar Labne, ihracat başarısından sonra 1985 yılında Türkiye’de satışa sunulmaya başlandı. Pınar Labne Türk halkı tarafından da kolayca keşfedildi ve çok sevildi. Pınar Labne kendine has hafif tadı ve yumuşak kıvamıyla ekmeğin üzerine rahatça sürülebildiği gibi tiramisu, kek, cheesecake, kurabiye gibi tatlılarda, poğaça ve böreklerde, çorbalarda, çeşitli mezelerin ve sosların yapımında kullanılabilen bir üründür. Tariflere lezzet katmakla beraber sahip olduğu yüksek kalsiyum oranı sayesinde bebekler ve çocuklar için de son derece faydalıdır. Düşük tuz oranıyla hem bebekler, hem de sağlıklı beslenmeye önem veren yetişkinler için mükemmel bir besin kaynağıdır.
Gündem
Zamane Kahvesi’nden Buz Gibi Bir Lezzet Keyifli sohbetlerin vazgeçilmez adresi Zamane Kahvesi, meyve ile buzun eşsiz birlikteliği Buzlama ile yaz sıcakları için serin bir alternatif sunuyor.
Ferahlatıcı, Doğal Lezzet Farklı tarzı ve sunumlarıyla dikkat çeken, geleneksel tatlara modern yorumlar katan Zamane Kahvesi, zengin serinletici tatlar menüsündeki Buzlama ile yaza merhaba diyor. Su, şeker ve doğal aromaların yarı buz haline getirilmesiyle oluşturulan Buzlama, sıcak yaz günlerinde hem ferahlatıcı hem de doğal bir lezzet arayanlar için farklı bir seçenek olacak.
90
Hi-Tech Haziran’12
Altı Farklı Çeşidiyle Serviste Sicilya’nın en önemli lezzetlerinden biri olan Granita’yı yeniden yorumlayan Zamane Kahvesi, sorbeye göre daha kristalimsi bir yapıya sahip olan ve özel olarak hazırlanmış buz tabaklarda servis edilen eşsiz lezzeti Buzlama ile yazın sıcağında içinizi donduracak. Sunumu ve lezzetiyle Zamane Kahvesi’ne özel Buzlama; karpuz, kavun-fesleğen, limonnane, nar, portakal-fesleğen ve yeşil elma olmak üzere altı farklı çeşidi ile sıcak yaz günlerinde 7’den 70’e herkesin kalbini fethedecek.
Fuar
Gıda ve Ambalaj Sektörü
İki Farklı Adreste Birarada GIDA 2012 WorldFood Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı bölgedeki en büyük uluslararası buluşma noktası olarak 20’nci kez gerçekleşecek. AB uyum politikaları ile beraber önemi giderek artan ambalaj ve gıda işleme sektörlerini bir araya getirecek olan IPACK 2012 Fuarı ise yeniliklerle 27’nci kez profesyonelleri buluşturacak. Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden gıda sektörünün ihracatına katkı sağlamayı amaçlayan GIDA 2012 Worldfood İstanbul fuarı, katılımcılarına dünyanın dört bir tarafından yeni müşteriler getirecek. Gıda Worldfood İstanbul, Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı, 06-09 Eylül 2012 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi / Cnr Expo’da gerçekleştirilecek. Çatısı altında 20’yi aşkın dernek barındıran Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından desteklenen fuarda, gıda sektörünün lider firmaları bir araya gelerek sektörün gücünü yansıtacak.
92
Hi-Tech Haziran’12
Etkin Bir Platform Sektörün gelişmesinde ve yeni pazarlara açılmasında en önemli rolü üstlenen Gıda Worldfood İstanbul Fuarı, 20 yıldır geniş katılımcı profili ile dikkat çekiyor. Geçtiğimiz yıl 5 salonda yerli yabancı 451 firma ve yaklaşık 1000 marka ile gerçekleştirilen GIDA 2011, 27.785 profesyonel tarafından ziyaret edilerek büyük bir başarıya imza attı. Açılışta konuşan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz: “TGDF olarak destek verdiğimiz Gıda Worldfood İstanbul Fuarı arz ile talebin buluştuğu bir fuardır. Gıda Worldfood fuarı markalarımızın tanınmasında
Fuar ve sektörümüzün yerel, bölgesel ve küresel pazarlara ulaşmasında etkin bir platform olma niteliğini her geçen yıl arttırarak devam ettiriyor” diyerek fuarın önemini belirtmişti. Dünyanın önde gelen uluslararası ticaret fuarları organizatörlerinden olan ITE Group büyümekte ve gelişmekte olan pazarlarda gıda sektörü fuarları üzerine uzmanlaşmıştır. Azerbaycan, Rusya, Sibirya, Ukrayna, Hindistan ve Kazakistan gibi ülkelerde Gıda fuarlarını başarıyla organize eden ITE Group, Worldfood markasını ve gücünü Gıda İstanbul fuarına da taşıyor.
50 Ayrı Ülkeden Katılım Bekleniyor 14 ülkede 200’ü aşkın fuar ve konferans organize eden güçlü ağ yapısına sahip ITE Group’un uluslararası tanıtım gücü ile Gıda Worldfood İstanbul, birçok uluslararası profesyonel
ziyaretçiye de ev sahipliği yapacak. E Uluslararası Fuarcılık Bölgesel Fuarlar Direktörü Muharrem Tunca: “Geçtiğimiz yıl Filipinler, Malezya, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri gibi dünyanın değişik bölgelerinden profesyonel alıcılar getirerek yaklaşık 30 ülkeden gelen ziyaretçi ve alım heyetlerine ev sahipliği yaptık. Bu yıl sayıyı 50 ülkeye çıkarmayı hedefliyoruz. Katılımcılarımız Gıda WorldFood İstanbul Fuarında sergileyecekleri yeni ürünlerin ilk tepkilerini fuara gelen binlerce yerli ve yabancı profesyonel ziyaretçilerden alarak ürün geliştirmede avantaj sağlayacaklar” dedi. Gıda WorldFood İstanbul Fuarı ile eşzamanlı olarak düzenlenecek Ipack 27. Uluslararası Ambalaj Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı ile Ingredients Türkiye Gıda Katkı Maddeleri Özel Bölümü, sektörün tamamını tek bir çatı altında uluslararası profesyonel ziyaretçilerle bir araya getirecek.
IPACK 27’nci Yılında Yoğun Talep Görüyor Hayatımızın her anında karşımıza çıkan “Ambalaj” tanımı giderek değişiyor. Gerek üretim aşamasında gerekse son kullanıcıya yönelik ürünlerde ambalaj ve paketlemedeki tasarım ve teknolojiler her gün daha da gelişiyor. Ambalaj sektörünün gıda ürünlerine yönelik tarafı ise daha fazla önem gerektiriyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle son yıllarda AB uyum politikaları ile beraber önemi giderek artan ambalaj ve gıda işleme sektörlerini buluşturacak IPACK 2012 Fuarı “yeniliklerle” 27’nci kez tarafları bir araya getirecek. 27. Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı IPACK 2012 06–09 Eylül tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi / Cnr Expo’da kapılarını açmaya hazırlanıyor. Fuar, sektördeki gelişmeleri, yenilikleri, fırsatları yerinde görme ve değer-
lendirme fırsatı verecek. ITE Group Türkiye Ofisi E Uluslararası Fuarcılık (EUF) tarafından düzenlenen fuar, geniş katılımcı profili ile dikkat çekiyor. IPACK Fuarı bu yıl da özellikle gıda ambalajı konusunda dünya ile rekabet edebilecek hale gelen ambalaj ve gıda işleme sektörünün yerli ve yabancı müşterilerle sağladığı iş birliklerine ev sahipliği yapacak. Dünyanın önde gelen uluslararası ticaret fuarları organizatörlerinden olan ITE Group, büyümekte ve gelişmekte olan pazarlarda ambalaj, paketleme ve gıda işleme sektörü fuarları üzerine uzmanlaşmıştır. Azerbaycan, Rusya, Sibirya, Özbekistan ve Kazakistan gibi ülkelerde ambalaj, paketleme ve gıda işleme sektörü fuarlarını başarıyla organize eden ITE Group, PACK markasını ve gücünü İstanbul fuarına da taşıyor. Ambalaj, paketleme ve gıda işleme sektörünü 27 yıldır bir araya getiren IPACK 2012 ve GIDA 2012 Worldfood Fuarları bu yıl da sektörün önde gelen 500’ün üzerinde firmasına ve 1000 markaya
ev sahipliği yapmayı planlıyor. Başta Ortadoğu ve Avrupa olmak üzere Balkan ülkelerinden ve Türk Cumhuriyetlerinden profesyonel ziyaretçiler ve alım heyetlerinin ziyaret edeceği fuarlar için yaklaşık 50 bin ziyaretçi hedefleniyor. Çin, Mısır ve Almanya’dan ülke katılımları ile önemli markaların yer aldığı IPACK 2012 Fuarı katılımcı profilinde gıda işleme makineleri, şişe yıkama, dolum ve kolileme makineleri, termoform ve konveyör sistemler, değişik tipte paketleme makineleri, özel paketleme makineleri, hamur işleme makineleri, unlu mamul fırınları, çikolata ve şekerleme üretim makineleri ve ekipmanları başta olmak üzere pek çok ürün grubu yer alıyor. Özelikle tarım, kimya, plastik, gıda, gıda işleme ve yiyecek-içecek endüstrisinin yoğun olarak ziyaret ettiği IPACK 2012, GIDA 2012 Worldfood fuarıyla beraber toplam 40 bin metrekare alanda gerçekleştirilecek. 27. Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı IPACK 2012, 06–09 Eylül 2012 tarihleri arasında 4 gün süresince 18 yaşından büyük, ambalaj, paketleme ve gıda işleme konusunda ihtisas sahibi profesyonel ziyaretçilere açık kalacak.
Hi-Tech Haziran’12
93
Gündem
Türkiye’nin %70’i Tam Tahıllı Ürünler Tüketmiyor
Nestlé Beslenme, Sağlık ve İyi Yaşam Müdürü Dyt. Ece Nevra Durukan
Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’nın ilk sonuçlarına göre Türkiye’de tam tahıllı ürün tüketmeyenlerin oranının % 70 olduğu tespit edildi. 37 yıllık bir aradan sonra yapılan, Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’nın (TBSA) ön sonuçlarına göre Türkiye’de tam tahıl tüketmeyenlerin oranının %70 olduğu ifade edildi. Araştırmalar, tam tahılın çok iyi bir enerji kaynağı olduğunu; tam tahılda bulunan kompleks karbonhidratlar, lif ve proteinlerin, enerjinin vücutta serbest kalmasını yavaşlattığını ve bu durumun da enerjinin daha uzun süre kullanılabilmesine olanak tanıdığını gösteriyor. Sağlık profesyonelleri bu nedenlerden ötürü tam tahılların tüketimindeki artışın beslenme ve sağlığa olumlu yönde etkileri olduğu konusunda birleşiyor. 6 Haziran Diyetisyenler Günü’nde, Ankara Sheraton Hotel’de gerçekleşen ve Türkiye’nin önde gelen beslenme uzmanları ve akademisyenlerinin katıldığı Türkiye Diyetisyenler Derneği’nin ev sahipliği yaptığı bilimsel toplantıda Nestlé Beslenme, Sağlık ve İyi Yaşam Müdürü Dyt. Ece Nevra Durukan tam tahıl tüketimini ve çözüm önerilerini değerlendirdi. Tam tahılların kardiyovasküler hastalık, obezite, diyabet ve kanser riskini azaltmaya yardımcı olduğunu belirten Dyt. Ece Nevra Durukan, “Türkiye’de insanlar yeterli miktarda tam tahıl
94
Hi-Tech Haziran’12
tüketmiyor. Aslında yeterli ve dengeli beslenme içerisinde günlük 3 porsiyon tam tahıl tüketimi zor değil. Özellikle günün en önemli öğünü olan kahvaltıda, tam tahıllı kahvaltılık gevrekler tüketilmesi çok önemli. Topluma tam tahıl tüketiminin kolay yolları anlatılmalı ve tüketim özendirilmelidir” şeklinde konuştu. Ece Nevra Durukan, sağlık ve beslenme otoriteleri tarafından günde en az 3 porsiyon tüketilmesi önerilen tam tahıllı besinlerin, kilo kontrolünün yanı sıra, diyabet, koroner kalp hastalıkları, kanser, obezite gibi hastalıklara yakalanma riskini de azalttığını belirtti. Durukan konuyla ilgili özetle şunları söyledi: “Tam tahıl tüketiminden rafine ürünlere geçişimiz yüzyıllık bir süreç içerisinde gerçekleşti. Ancak, bu geçiş, insanların sağlığını son derece olumsuz etkiledi. Dolayısıyla, tam tahıllı ürünlerin yaygınlaştırılması; bu hususta, tam tahıllı besinlerin genel sağlık için günlük en az 3 porsiyon tüketilmesi gereklidir. Bu hedefe ulaşırken, tam tahıllı gevreklerin modern hayatın içerisinde çok lezzetli ve sağlıklı alternatifler olduğunu da belirtmek isterim.”
Mekan
Damaklarda Farklı Bir Tat için Edirne’de “Bizim Ciğerci” 1969 yılından bu yana kasap ve hayvan yetiştiriciliği yapan işletme, 2007 yılında ürettiği küçük ve büyük baş hayvanları kendi yerinde pişirip müşterilerinin beğenisine sunmaya karar verdi. Yedi yol ağzında 120 kişilik Bizim Ciğerci adında ilk dükkânı hizmette sundu.
Edirne’ye Katkıları İşletmeciliğini Bahri Dinar’ın yaptığı Bizim Ciğer Salonu bu zamana birçok ünlü konuğu ağırladı. Türk Patent Enstitüsü tarafından ismi Tarihi Ciğerci Bahri Bey olarak tescil edilen işletme, gel geç ağırlamayla kalmayarak Edirne’nin tanıtımına da çok büyük katkı sağladı. Bahri Dinar 2007 yılından itibaren 350 ulusal yerel televizyon kanalında hem Edirne’yi tanıttı hem de büyük bir turist kitlesine hitap etti. Bu sayı ile büyük rekora da imza atmış oldu. Edirne halkı Bahri Dinarı Fahri Turizm Elçisi ilan etmiş ve televizyon fenomeni olarak benimsemişlerdir. Bahri Dinar Edir-
96
Hi-Tech Haziran’12
ne’ye ve Edirne ciğerine verdiği önemi belirtmek üzere kendi gibi Edirne sevdalısı arkadaşları ile Edirne Tanıtma ve Tava Ciğer Derneği’ni kurarak Kurucu Başkanlığı’nı yürütmektedir.
Uluslararası Ciğer Festivali Dernek kurulduktan kısa bir süre sonra Edirne tanıtımına katkı sağlamayı arttırmayı planlayan Dinar ilki geçen sene düzenlenen uluslararası bando ve ciğer festivalini düzenledi. Bahri Dinar bu yıl 2’ncisi düzenlenecek olan festivale herkesi kehribar gibi sarı kelebek kadar hafif Edirne Ciğerini bedava yemeğe davet ediyor.
Ciğer Türküsü - Tavası ciğeri var - Yanında da biberi var - A be Güzel Edirne’m - Sende daha neleri var
Gündem
Polinas’ın Ambalajda İlk 3’ü Hedefliyor Polinas yeni gerçekleştirdiği tesis yatırımıyla Avrupa’da ilk 3, dünyada ilk 10’un içine girmeyi amaçlıyor. Türkiye’nin ilk gıda ambalaj filmi üreticisi olan Polinas’ın Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni tesisi düzenlenen törenle açıldı. Polinas, Yıldız Holding fabrikalarının 55. halkası olan, ilave 30.000 ton üretim kapasitesine sahip yeni tesisiyle, ambalaj filmi sektöründe Avrupa’da ilk 3, dünyada ilk 10’un içine girecek.
90 Milyon Liralık Yatırım 1982 yılında Manisa’da kurulan Polinas, 30. yılına 90 milyon liralık yeni bir fabrika (BOPET ambalaj filmi – çift yönde gerdirilmiş poliester ambalaj filmi) yatırımıyla girdi. Polinas’ın yeni tesisinin açılışı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker, Polinas Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kuşçulu ve Polinas Genel Müdürü Merih Ceyhan’ın katılımı ile gerçekleştirildi. Geçen yıl Avrupa’nın önde gelen ambalaj filmi şirketlerinden İtalyan Nuroll’u alarak gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da plastik ambalaj sanayinin önemli oyuncularından biri haline gelen Polinas, her yıl başta gıda olmak üzere farklı sektörlerin ihtiyacı için 100 bin ton ambalaj filmi (BOPP, CPP) üretiyor. Polinas, yatırımın ilk bölümü olan 30 bin tonluk yeni polyester ambalaj filmi tesisi ile dünyanın ilk 10 gıda ambalajı filmi üre-
98
Hi-Tech Haziran’12
ticisi arasına girdi. Aynı zamanda Yıldız Holding fabrikalarının 55. halkası olarak faaliyete geçen tesis ile Polinas, uluslararası pazarların da başlıca tedarikçilerinden biri haline geldi.
Entegre Bir Şirket Polinas Genel Müdürü Merih Ceyhan, geçen yıl bünyelerine kattıkları İtalyan Nuroll Spa’yı Avrupa’ya açılan bir kapı olarak gördüğünü kaydetti. Ceyhan, Polinas’ın, yüksek üretim kapasitesiyle İtalya’daki tesisi de aşan yeni yatırımıyla müşterilerine hem polipropilen (BOPP), hem de polyester (BOPET) ambalaj filmi tedarik eden entegre bir şirket haline geldiğini vurguladı. Türkiye’nin gıda ambalaj filmi pazarı hakkında da bilgi veren Ceyhan, toplam BOPP ve BOPET pazarının 148 bin tona ulaştığını, bunun 700 milyon TL’lik bir büyüklüğü ifade ettiğini vurguladı. Ceyhan, “Tonaj olarak şu anda pazarda yüzde 36 payla birinci sıradayız” dedi. BOPP ve BOPET filmi üretimi konusunda Avrupa’da % 8 pazar payına sahip olan Polinas, 100 çeşit ürünü ile Avrupa’nın tek çatı altında en büyük kapasitesine ulaştı. Polinas, 5 kıtada aralarında Fransa, İspanya, İngiltere, Arjantin ve Amerika‘nın da bulunduğu 65’ten fazla ülkeye ihracat yapıyor.
Gündem
Big Chefs ve Türk Eğitim Derneği İşbirliğiyle Küçük Şefler için
“Geleceğim Parlak, Kariyerim Mutfak” Projesi “Büyük Şefler Büyük Lezzetler” mottosu ile 2008 yılında Ankara’da başlayan lezzet yolculuğuna her geçen gün bir yenisini ekleyerek kısa zamanda Türkiye’de 13’üncü şubesini açan Big Chefs’, Türkiye’nin eğitim alanındaki en köklü sivil toplum kuruluşu olan Türk Eğitim Derneği (TED) ile geliştirdiği “Geleceğim Parlak, Kariyerim Mutfak” sosyal sorumluluk projesiyle çocukların geleceğine ışık tutuyor.
2012 İkinci Yarısında Yurtdışında Türk Eğitim Derneği (TED) Okulları’nda okuyan, ağırlıklı burslu öğrencilere hem teori hem de pratikte mutfağı ana hatlarıyla tanıtarak gastronomi kültürüne dair bilgiler vermeyi ve kariyer olarak mutfak sanatlarını seçmelerine teşvik etmeyi amaçlayan “Geleceğim Parlak, Kariyerim Mutfak” projesinin Big Chefs önderliğinde yürütüldüğünü dile getiren Big Chefs Kurucu Ortağı Gamze Cizreli, “Biz lezzet ve kalite değince akla gelen ilk isim olmayı istiyoruz. 13 şubemizin yanı sıra 2012 yılının ikinci yarısında yurtdışında New York, Rusya, Azerbaycan ve Hindistan’da olmayı hedefliyoruz. Fakat sorumluluğumuzun sadece bunlarla sınırlı olmadığını biliyoruz. “Geleceğim Parlak Kariyerim Mutfak” projemizi Türk Eğitim Derneği işbirliği ve MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş, İnoksan Mutfak, Ekol Gıda ve Petrol Ofisi’nin yakıt desteğiyle hayata geçiriyoruz” dedi. 21-29 Mayıs tarihleri arasında sırasıyla Karabük, Zonguldak, Karadeniz Ereğli ve Polatlı’daki Türk Eğitim Derneği (TED) Okulları’nda okuyan çocuklara ulaşmayı hedeflediklerine dikkat çeken Cizreli, 4 ilde yaklaşık 60 çocuğa temel gastronomi eğitimi vereceklerini açıklayarak ilk etap Karadeniz’in ardından ikinci etabın Doğu’daki TED Okulları olduğunu belirtti. Cizreli, projeye yönelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Geleceğim Parlak, Kariye-
100
Hi-Tech Haziran’12
rim Mutfak” tırına kuracağımız mutfak ile “Büyük Şefler”, proje kapsamında gidilecek illerdeki çocuklarımızla birlikte çorba, risotto, foccacia ekmeği ve brownie yapacak. Çocuklarımız da kendi ellerinin değdiği bu lezzetli menüyü tadacaklar. Big Chefs tarafından eğitilen her öğrenciye sertifika ile birlikte aşçı önlüğü, şapka, Big Chefs eğitim kitapçığından oluşan bir kit vereceğiz. Ayrıca her ilden en başarılı 3 çocuğumuzu seçerek, İstanbul Big Chefs mutfaklarında staj imkanı sunacağız.” Mutfak Sanatları’nın günümüzde yükselen değer olduğunu vurgulayan Gamze Cizreli, bu konuda Big Chefs olarak öncülük etmek istediklerini ve gezici tır ile ilk etabı Karadeniz’de tamamladıktan sonra Güney Doğu Anadolu, İç Anadolu, Ege ve Marmara’daki okullarda da eğitim vermeyi hedeflediklerini belirtti.
Meslek Edindirme Konusunda Destek Olacak Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ise, kuruluşundan bu yana tam 84 yıldır başarılı ancak maddi olanakları yeterli olmayan 47.000‘i aşkın öğrenciye karşılıksız öğrenim bursu veren Türk Eğitim Derneği’nin temel amacının, Ulu Önder Atatürk'ten emanet aldığı meşale ile çağdaşlık ve modernlik çizgisinden ayrılmadan daha çok çocuğun geleceğini aydınlatmak olduğunu söyledi. Projenin, derneğin kuruluş amacına uygun olduğuna dikkat çeken Pehlivanoğlu, ‘Geleceğim Parlak, Kariyerim Mutfak’ projesiyle ilgili işbirliği teklifi geldiğinde çok heyecanlandık. Bu projeyi birlikte yürüttüğümüz Big Chefs ve diğer çözüm ortaklarımızla birlikte Türk Eğitim Derneği bünyesindeki çocuklarımızın geleceğine katkıda bulunacağız ve meslek edindirme konusunda onlara destek olup yol göstereceğiz” dedi.
Gündem
ABD’nin Ünlü Turizm Dergilerinin
Türkiye İlgisi ABD'de yayımlanan üç dergi, Türkiye, Mevlana felsefesi ve İstanbul'u sayfalarına taşıdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, ABD'de yayımlanan 818 bin tirajlı Conde Nast Traveler Dergisi’nin Mayıs'ta çıkan "2011 Conde Nast Traveler En İyiler Listesi" başlıklı özel sayısında Türkiye'ye geniş yer verildi. Derginin editör ve yazarlarından oluşan seçici heyet tarafından 1986'dan itibaren her yıl yüzlerce yerin ziyaret edilmesi ve kişisel deneyimler sonucu belirlenen dünyanın en iyi otelleri, SPA merkezleri ve restoranlarının yer aldığı listede, bu yıl Türkiye de bulunuyor.
Turu" başlığıyla yayımlanan makalede, İslam ve tasavvuf dünyasında ünlü şair ve düşünce adamı Mevlana Celaleddin Rumi'nin hayatı ve felsefesi, onun özlü sözleri ve çeşitli şiirleriyle anlatıldı. Mevlana'yı konu alacak üçüncü kitabı için araştırma yapmak, Rumi'nin yaşadığı toprakları görmek ve sufizm felsefesini doğduğu topraklarda tanımak üzere Konya'ya gelen yazarın makalesinde, semazen gösterisi, Mevlana Müzesi, Şeb-i Arus törenleri, Şems-i Tebrizi ve sufizm felsefesi hakkında açıklayıcı bilgiler yer aldı.
Türkiye ‘En İyiler Listesi’nde Derginin Editörü ve İkinci Başkanı Carolyn Kremins, Türk Ataşeliği’ne gönderdiği tebrik mektubunda, "En İyiler Listesi" için belirledikleri kriterlere bu yıl dünya çapında sadece 121 otel, 35 SPA merkezi ve 20 restoranın uyduğunu bildirdi. Kremins, Türkiye'nin bu listede, Bodrum'daki Amantuya Oteli, İstanbul'daki House Hotel, Bosphorus Oteli ve ESPA SPA Merkezi ile yer aldığını belirtti. Dergide, listeye Türkiye'den giren oteller ve SPA merkezi hakkında 3 makale yayımlanarak, bu mekanlardan ve Türkiye'den övgüyle bahsedildi.
Sufizm, Mevlana ve Konya ABD'de yayımlanan 1 milyonu aşkın tirajlı Departures Dergisi’nin Mayıs-Haziran sayısında da yazar Brad Gooch'un Konya ile ilgili makalesi yer aldı. "Türkiye'nin Sihirli ve Mistik
102
Hi-Tech Haziran’12
İstanbul’un Sanatsal Ve Kültürel Gelişimi Gündemde ABD'nin seyahat alanında önde gelen dergilerinden Afar ise Mayıs sayısında İstanbul'un sanatsal ve kültürel gelişimini sayfalarına taşıdı. Yazar Lawrence Osborne, "İstanbul'un Sanatsal Yönü" başlıklı yazısında, sanat galerisi sahibi bir yabancının gözünden, İstanbul'un Tophane bölgesinin sanatsal ve kültürel açıdan gelişimi hakkında bilgi verdi. İstanbul'un eşsiz tarihi yarımada manzarası fotoğrafına da yer verilen dergide, Tophane'de yerli ve yabancı sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan "Rodeo" adlı sanat galerisinin sahibi Sylvia Kouvali'nin, bölgede yaşamaya nasıl karar verdiği anlatıldı. Bölgenin 5 yıl öncesine kıyasla olumlu ve olumsuz değişiminden bahsedilen yazıda, Tophane'nin tercih edilen restoran, galeri ve kültürel mekanları da tanıtıldı.
Gündem
Yaz Geldi,
Aqua Dolphin Hareketlendi Aqua Dolphin, günlük sıkıntılardan uzaklaşmak isteyenlere kapılarını yeniden açtı.
Yaz sıcaklarının kendini iyiden iyiye hissettirdiği bu günlerde şehrin gürültüsünden uzak kendinizi Akdeniz veya Ege’de hissedebileceğiniz, çocuklarınızla hoşça vakit geçirebilme imkânı bulacağınız mekânlar bir elin parmağını geçmeyecek kadar az. Özellikle çocuklu aileler için sunduğu birbirinden cazip, eğlence imkânlarıyla müşterilerinin karşısına çıkan Aqua Dolphin, günlük sıkıntılardan uzaklaşmak isteyenlere kapılarını yeniden açtı.
Çocuklu Ailelerin Adresi Aqua Dolphin Genel Müdürü Orhan Kaymakçalan indirimli veya normal giriş yapan çocuklu misafirlerin öncelikle çocuk havuzundan rahatlıkla yararlanacaklarını belirterek çocuk havuzunun dışında aile ve büyükler için yer alan havuzlardan da faydalanabileceklerini sözlerine ekledi.
106
Hi-Tech Haziran’12
Ücretsiz Yunus Show Orhan Kaymakçalan ayrıca parka gelen bütün ziyaretçilerin yunus şovunu ücretsiz bir şekilde izleyebileceklerini aktardı. Orhan Kaymakçalan Aqua Dolphin ile ilgili şu bilgileri aktardı: “Bir anne çocuğu ile parkımıza giriş yaptıktan itibaren kendini başka bir dünyada buluyor. Şehrin gürültüsünden uzak bir şekilde gönüllerince etkinliklerimizden faydalanabiliyorlar. Misafirlerimiz park alanımıza girdikten sonra kendilerine sunduğumuz hizmetlerin başında kişiye özel soyunma kabinleri, özel dolaplarımıza eşyalarını yerleştirebiliyorlar. Ayrıca parkımızın içinde yer alan restoranlarımızdan gün boyu yararlanabilecekler. Dolayısıyla Aqua Dolphin’e gelen bir ailenin dolu dolu bir geçirmesi için elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya özen gösteriyoruz...”
Gündem
Türk Sanatçılardan Farklı Tasarımlar Illy ve Le Méridien işbirliği ile ilk kez bir Türk sanatçı ikilisi sanat koleksiyonu fincanı tasarladı.
108
Hi-Tech Haziran’12
Gündem
Le Méridien ve illycaffè, LM100 üyesi, sanatçı ikilisi Yasemin Baydar ve Birol Demir’den oluşan :mentalKLİNİK’in tasarladığı ilk çift markalı sanat koleksiyonu fincanını tanıttı. illycaffè Sanat Direktörü Carlo Bach ve Le Méridien Global Kültür Küratörü Jérôme Sans tarafından seçilen sanatçılar, Le Méridien’in geliştirme topluluğu LM100’ün de yeni üyeleri arasında yer alıyor. Le Méridien ve W Hotelleri Küresel Marka Lideri Vincent Gillet, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Le Méridien olarak, illycaffè ile birlikte LM100 üyelerinden :mentalKLİNİK’in tasarladığı ilk çift markalı ‘illy Sanat Koleksiyonu Fincanı’nı sunmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Kahve kültürü Le Méridien’in DNA’sının en önemli unsurlarından biri. LM100 sanatçıları, son beş yıldır, Kültür küratörümüz Jérôme Sans’ın yönetiminde bizim ana değerlerimizle uyum içinde olan özgün ve etkileşimli programlar geliştirmeye ve dünyanın dört bir yanındaki otellerimizde konaklama deneyimini dönüştürmeye devam ediyor.” illycaffè ve Le Méridien’in ortak tutkusu, sanat ve her ikisi de kahvenin eskiden beri farklılaşma, ifade ve tartışmayla ilişkili olduğuna inanıyor. En son illy Sanat Koleksiyonu Fincanı, :mentalKLİNİK’in günümüz tüketim ve üretim alışkanlıklarına odaklanan minimalist estetiklerini yansıtan oyuncu ve popüler dağarcıklarının kusursuz bir örneği. Sınırlı sayıda üretilen beyaz porselen fincan ve tabağı, ışık ve kırılmanın etkisiyle farklı desenlerin de ortaya çıktığı son derece sade, ama bir o kadar da parlak, yaldızlı geometrik şekillerden oluşuyor. illycaffè sanat Yönetmeni Carlo Bach “ünlü illy Sanat Koleksiyonı Fincanının yeni ve özel üyesi, illycaffè ve Le Méridien’in ortak sanat tutkusundan ilham alıyor” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sevdiğiniz şeyleri başkalarıyla pay-
laşmaktan daha güzel bir şey yoktur. Biz de fincanının resmi tanıtımını Le Méridien İstanbul Etiler’de yapmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.” Le Méridien’in kültür danışmanı/küratörü Jérôme Sans’ın seçtiği LM100, sanat, mimarlık, aşçılık ve tasarım gibi farklı alanlardan farklı kuşak yenilikçi kültür insanlarından oluşan yaratıcı bir topluluk. Sınırlı sayıda üretilmiş olan çift markalı fincanlar, İstanbul’un en lüks semtlerinden Etiler’de Boğaz’a hâkim bir konumda inşa edilmiş olan Le Méridien İstanbul Etiler’in açılışıyla beraber tanıtılacak. :mentalKLİNİK, aynı zamanda otelin girişinde farklı bir deneyim yaratmak için özel bir enstalasyon ve Le Méridien’in UNLOCK Art programının yeni anahtar kartlarını da tasarladı. illy’nin, 1992 yılından beri çağdaş sanatçılar tarafından tasarlanan ve üretilen kahve fincanları, illy’nin sanatla olan ilişkisini en açık şekilde ifade eden unsurların başında geliyor. Dünya çapında en çok tanınan ve saygı duyulan uluslararası sanatçılar ile genç artistler, mimar ve tasarımcı Matteo Thun tarafından yeniden yorumlanan kahve fincanı gibi günlük bir objeye illy için kendi dokunuşlarını katıyor. Bugüne kadar işbirliği yapılan sanatçılar arasında Pedro Almadovar, Anish Kapoor, Michelangelo Pistoletto and Marina Abramovic, Jeff Koons ve Bob Rauschenberg, James Rosenquist ve Julian Schnabel bulunuyor. Illy’nin, bugüne dek toplamda 60’ı aşkın fincan koleksiyonuna imza atan bu sanatçılarla kurduğu ve sürdürdüğü yakın işbirliği ve etkileşim, aynı zamanda pek çok başka sanat projesinin de doğmasını sağlıyor. Illy Sanat Koleksiyonu’nun imzalı ve sınırlı sayıda üretlien ürünleri dünya çapında satın alınabiliyor, ancak fincanlar tükendikten sonra bir daha üretilmiyor. LM100 üyelerinden :mentalKLİNİK’in tasarladığı illy Sanat Koleksiyonu Fincanı da, belli başlı Le Méridien otel ve tatil köylerinde, illy.com adresinde ve illy’nin dünyanın dört bir yanındaki kafelerinde satışa sunulacak. Hi-Tech Haziran’12
109
Firma
Yayladan Masaya, Et Dünyasında Yeni Bir Lezzet;
Trakya Et Ailelerinin Trakya’da başlattıkları organik hayvancılık faaliyetlerini tanıtmak amacıyla iki genç girişimci ‘Trakya Et Dünyası’ restoranını hizmete açtı. Türk mutfağında et yemekleri farklı bir yere sahip. Yiyeceği etin sağlıklı olduğundan emin olmak ve gönül rahatlığıyla yemek her müşterinin öncelikli tercihi. İşte bu noktada, insan sağlığına direk etki eden bu yemekleri kaliteden ödün vermeden sunmak gerektiğinin ve tüketicinin sağlıklı gıdalarla beslenme ile bilinçlendirilme hakkını yerine getirmenin farkında olan iki genç girişimci Avcılar’da damak tadına düşkün olanlar için yepyeni bir et restoranının kapılarını araladı.
Organik Eti Masanıza Taşıyorlar Ailelerinin Trakya’da Edirne ve Babaeski Kuleli Köyü Çiftlikleri’nde başlattıkları organik et üretimini geliştirmek amacıyla harekete geçen Haliç Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü mezunu Levent Tetik ile Cambridge Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu Caner Yavaş, “genç girişimcilik” örneği sergiliyor. Gençler, ailelerinin Trakya’da başlattıkları organik hayvancılık faaliyetlerini tanıtmak amacıyla “Trakya Et Dünyası” restoranını hizmete açtı. Açılışa Edirne Miletvekili Mehmet Müezzinoğlu, Avcılar Kaymakamı Savaş Tuncer, Avcılar İlçe
110
Hi-Tech Haziran’12
Emniyet Müdürü Mahir Çakallı, Avcılar Hospital Grubu Başkanı Recep Tetik katıldı.
Hedefimiz; Markalaşmak Açılışta; Türk halkının damak tadına uygun bir et üretmeyi amaç edindiklerine dikkat çeken Caner Yavaş, Türkiye’de büyükbaş hayvancılıkta suni yem kullanımı son derece yaygın. Biz hayvanlarımızı organik besinlerle yeni doğal ortamlarında yetiştiriyoruz” diye konuştu. Diğer genç girişimci Levent Tetik ise hedeflerinin; tüm Türkiye’yi ‘Trakya Et’ ile tanıştırmak ve markalaşmak olduğunun altını çizdi.
Farklı Bir Lezzet Anlayışı Her çeşit et ürününün bulunabildiği restoran; müşterilerine yemek istedikleri eti seçme ayrıcalığı tanımasının yanı sıra bambaşka bir hizmet sunuyor. Avcılar Merkez Mahallesi, Burgaz Caddesi’nde hizmet açılan Trakya Et; müşterilerini yepyeni bir mutfak anlayışıyla karşılıyor ve tercihinizi lezzete dönüştürüyor. Göz önünde, sağlıklı koşullarda pişen, kendi seçtiğiniz eti yemenin tadı ise ayrı bir lezzetli.
Dosya
Anadolu’nun Baş Tacı, Türk Sofralarının Başlangıcı ‘Çorbalar’
Türk yemek kültürü her dönem sofraların baş tacı olan çorbayla başlar. Ülkemizde yaklaşık 350-400 çeşidi olan çorbanın birçok rahatsızlığa da iyi geldiği bilinmekterdir.
112
Hi-Tech Haziran’12
Dosya Çorbanın bugün bildiğimiz halini almasını ise, Pierre François la Varenne'le başlar. 1651 yılında yazdığı Le cuisinier français adlı kitapta bu konuda devrim yapan Varenne'den önce, suyun ve suyun içinde yüzen ekmek dilimleri yani soplar önemliyken, Varenne suyun kendisini öne çıkarmıştır. Hatta Reay Tannahill, Tarihte Yemek adlı kitabında, orta çağda çorbanın içinde sunulan sop adedinin ev sahibinin bonkörlüğü veya cimriliği konusunda belirleyici bir özellik olduğunu anlatır. Hazır çorbanın ilk örnekleri ise 17. ve 18. yüzyıllarda özellikle yolcular tarafından kullanılan cep çorbası (pocket soup)
yorlar ve suyun sıcaklığıyla malzemelerin ki bunlar çeşitli sebzeler ve baklagillerdi, yumuşayıp yenecek kıvama gelmesini bekliyorlardı. Başka yemekler yapıp sofrayı zenginleştirmek ise insanoğlunun çok daha sonra yapacağı bir şeydi. İnsan en temel ihtiyacı olan beslenmeyi gerçekleştirmek için türlü yöntemler denemiş, önceleri çiğ olarak tükettiği sebze, meyve ve hatta eti pişirmeyi bu denemeler sonucunda keşfetmiştir. Bu pişirme işi ilk zamanlarda tabii ki o kadar da kolay olmuyordu. Çünkü henüz ateşe dayanıklı kap kacak ortada yoktu ve bu da özellikle de sebzeleri ve bakliyatları pişirmeyi zorlaştırıyordu. Hatta insanlar taşların arasındaki oyuklara su koyup içine sıcak taşlar atarak suyu kaynatmayı ve kaynayan bu suda sebzeleri pişirmeyi öğrendiklerinde bu yöntem bir “devrim” niteliği taşıdı. Daha sonraları keşfettikleri ateşe dayanıklı toprak kaplar ise daha büyük bir devrimdi. Toprak kaplarda pişen sebze ve tahılların tadı ve kokusu insanların damağını yeni tatlar ve dolayısıyla yeni keşifler için teşvik etmeyi başardı. Böylece çorbanın atası diyebileceğimiz keşif, mutfak kültürünün gelişmesinin de yolunu açmış oldu.
Osmanlı’dan Miras Osmanlı yemek kültürü ise her zaman sofraların baş tacı olan çorbalarla başlar. Sağlıklı yemeklerin birincisi kabul edilen çorbalar et suyu tavuk suyu yoğurt; balık çorbaları da balık suyu ile zenginleştiriliyor ve pirinç bulgur tarhana unu kuru ve taze sebzeler ve sebze kökleriyle kaynatılarak yapılıyor. Ve adeta mideleri kendinden sonra gelecek yiyeceklere hazırlamak ve hazmettirmek için görevlenmiş sayılıyor. Düğün çorbası yoğurt çorbası tarhana çorbası yayla çorbası ön sıralarda tutuluyor her zaman ve özellikle kuşluk yemeklerinin en hoşa giden çorbaları sayılıyor. Sofraların temel yemeği olarak çorba ve ekmek öne alındığına göre çorbaların lezzeti ve sağlıklı içeriği olması elbette gerekliydi. O dönemlerin hamarat hanımları sadece çorba isimlerini sıralamaya kalktıkları zaman çorba türlerinin sayısı yüzü kolay kolay geçiyor. Çorbanın önemi Osmanlı’da o kadar belli ki evlenme yaşındaki kızların anneleri ve büyük annelerin en büyük korkusu kızının “adam gibi çorba pişirmeyi bile bilmiyor” diye evde kalmasıydı. Ve bu konuda annesi gibi düşünmeyen kızlara verilen nasihat:
“Akılsız başa söz neylesin Tatsız çorbaya tuz neylesin Ya baba evinde kalan kız neylesin” idi. şeklinde görülür. Et artıklarından konsantre olarak sert yapıştırıcı kıvamında yapılan cep çorbası, senelerce dayanırmış. Parça parça koparılarak kullanılan bu çorba, sıcak suyun içinde eritilirmiş. Çorba dünyanın bütün mutfaklarında bir başlangıç yemeğidir Ancak, bu değişmez bir gerçek değildir. Çünkü yemek kültürü henüz bu kadar gelişmemişken hiç de öyle değildi. İnsanlar suyu kaynatıp içine koyabildikleri bütün malzemeleri koyu-
Mercimek Çorbası, Ezogelin Çorbası, Yoğurt Çorbası ve Tarhana Çorbası en çok tercih edilen çorbalardır. Ancak Türk mutfağı bunların yanı sıra sayısız miktarda çorbalar içerir. Etler, sebzeler ve baklagiller genellikle çorbaların ana malzemeleridir. Et suyu, un, yoğurt ve şehriye bu malzemeleri çorba haline getirmek için kullanılır. İşkembe Çorbasının alkollü içkilerin neden olduğu baş ağrısına iyi geldiği inancı yaygındır. Özellikle şehirlerde yer alan işkembeci lokantaları geç saatlere kadar açık kalarak müşteriHi-Tech Haziran’12
113
Dosya lere işkembe çorbası servisi yaparlar. Sofralarımızdan hiç eksik olmayan, Türk mutfağının başlıca yemeklerinden çorbalar, kansere, sindirime, kolesterole ve bunun gibi bin bir derde çaredir aslında. İşte sofraların sultanı çorbaların bazılarının faydaları…
Domates Çorbası Domatesin enerji değeri (kalorisi) azdır. Bir orta boy domatesle en fazla 25-30 kalori alırsınız. Domates ve domates ürünlerinin kilo yönetimini kolaylaştırmasının bir nedeni de budur. - Domates lif zengini bir besindir. Lif bakımından zengin beslenme; kolesterol kan şekerine destek olur. - Kan basıncını azaltır. - Kansere karşı korur. - Kilo yönetimini kolaylaştırır. - Kansızlıkla mücadelede yardımcıdır.
Tarhana Çorbası Geleneksel lezzetlerimizden tarhana, hem besleyici özelliği hem de içerdiği protein, vitamin ve minerallerle sağlık deposu… - Bitkisel ve hayvansal hammaddelerin birlikte işlenmesi ile elde edilen, sindirimi kolay, besleyici değeri yüksek, iştah açıcı ve bağırsak florasını düzenleyici özellikleri olan bu ürünümüzün özgün nitelikleri korunmalı. Hijyenik şartlarda üretilen tarhana tüketiminin artması gerekiyor.
- Besleyici bileşimi yanında, iştah açıcı özelliği ile bebek ve çocuklara, nekahat dönemindeki hastalarla, halsiz ve zayıf insanlara güç kazandırıcı, iyileştirici ve besleyici olarak da tarhana veriliyor.
Mercimek Çorbası Mercimek Kırmızı tanelileriyle yapılan çorbasını severek içtiğimiz; yeşil taneleriyle hazırlanan salata yemek ve köftesini yediğimiz doğal protein kaynağı Mercimek bitkisi baklagillerdendir. Yukarıda görüldüğü gibi yüksek oranlı besin değerleri olan mercimek bu özelliğinin yanı sıra; - Kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürür: Böylece kalp krizi geçirme rizikosunu azaltır; kalp dostu bir besin olduğunu kanıtlar. - Yüksek oranda lif içermesi nedeniyle mercimek şeker hastaları için değerli bir besindir: Çünkü insülin ve kan şekerini düşürür. - Yüksek lif içeriğiyle pekliğe iyi gelir ve kalın bağırsakların çalışmasını düzene sokar. - Hemoroit ve diğer kalın bağırsak sorunlarında iyileştirici etkiler yapar. - Mercimek içerdiği yüksek orandaki demir ve folik asit nedeniyle kansızlığı önler. - Zengin potasyum içermesi nedeniyle yüksek tansiyonu düşürücü etkiler yapar. - Mercimek içerdiği maddelerle bedenin kansere yakalanma
114
Hi-Tech Haziran’12
Dosya rizikosunu azaltır. - Mercimek çorbası içtiğinizde kuru baklagil tüketmiş olur ve posa alımınızı da artırmış olursunuz.
Ezogelin Çorbası Mercimek çorbasından pek farkı olmayan Ezogelin çorbası, soğuk kış günlerinin en güzel çorbası… - Besin değeri oldukça yüksek olan mercimek vücuda ve zihne güç verir. - Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. - Gözlere de yararlıdır. - Mercimeğin kalori değeri de yüksektir.
Yayla Çorbası İçerisinde bolca bulunan yoğurt sayesinde vitamin kaynağı olan yayla çorbasının faydalarını saymakla bitmez. İşte bunlardan birkaçı; - Yoğurt yüksek kolesterol ve diyabet hastaları için oldukça faydalıdır. Kötü kolesterolü düşürür, iyi kolesterolü yükseltir ve yağların harcanmasını kolaylaştırarak şişmanlamayı önler. Karın bölgesindeki fazla kilolardan kurtulmak isteyenler için yoğurt ideal bir besindir. - Japonya’da yapılan araştırmalar, şekersiz yoğurdun nefes kokusunu giderdiğini, diş taşı ve diş eti iltihaplarını doğal yollardan önlediğini ortaya koydu. - Yoğurt bağışıklık sistemini güçlendirdirir. Bu özelliği nedeniyle yoğurt vücudu kanserden, mide ve bağırsak hastalıklarından, mide, kolon ve ince bağırsak kanserlerine kadar bir-
çok hastalıktan korur. - Yoğurt tüberküloz hastalığına karşı doğal bir antibiyotik etkisi gösterir. Stres, alkol, kolalı ve karbonatlı içeceklerle zarar gören sindirim sistemini korur. Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin, yöresel çorbaların önemiyle ilgili şu bilgileri aktarıyor; "Ramazan’da hava kaç derece olursa olsun, insanlar çorba içiyorlar. Market satışları ise 100’de 20 civarında artıyor. Bu artışta hazır çorbalar, 100’de 150 ile ilk sıradalar. Tüketicilere neden diye sorduğumuzda önce sağlıklı olduğunu, sonra iftarda midelerine iyi geldiğini, hafif bulduklarını, doyurucu özelliğini vurguluyorlar. Ülkemizde yaklaşık 350-400 çeşit çorba var. Biz, çorbalarımızı hazırlarken tariflerin orijinallerine ulaşmaya çalışıyoruz, ama kimi zaman bu tariflerde kullanılan ürünleri bulamıyor, bu yan ürünleri üreticilerle birlikte geliştiriyoruz. Şeflerimizle büyük bir mutfak gibi çalışmaya gayret ediyor, tüketici araştırmaları yapıyoruz. Kullandığımız bütün ürünler 100’de 100 güneş ışığında yetişen doğal sebzelerin kurutulmuşları. Kurutulmuş bir üründe, bakteri üremesi söz konusu değil. Tabii şeflerimizin ustalıklarıyla harmanlanarak gıda mühendislerimizin denetiminde üretilip paketleniyorlar. Ürünlerimiz fiyat olarak, evde yapılanından daha ucuz, hazırlanış zamanı da çok daha az... Ucuzluğun nedeni, mevsiminde çok büyük alımlar yapmamız. Ayrıca her pakette, standart lezzete ulaşmak mümkün. Enerji anlamında da ciddi tasarruflar sağlıyoruz. Çünkü bizim, büyürken çevreye bıraktığımız ayak izlerimizi yarı yarıya düşürmek gibi bir sözümüz var."
116
Hi-Tech Haziran’12
Gündem Kablosuz ağ kamerası
geliştirildi
TP-LINK; gündüz ve gece kesintisiz ve net gözlem imkanı sunan TL-SC4171G Kablosuz Ağ Kamerasını geliştirdi. TP-LINK’in mobil cihazlarla da uzaktan izleme ve yönlendirmeye olanak tanıyan yeni ürünü TL-SC4171G motorlu IP kamerası; her türlü ışıkta, çift yönlü otomatik hareket kabiliyeti ile ev, ofis, mağaza, depo gibi alanları izlemek isteyenlere ideal çözümler sunuyor. Kamera, sistem dışı bir hareketlilik algıladığında kullanıcıyı e-posta yoluyla uyarıyor. TP-LINK; gündüz ve gece kesintisiz ve net gözlem imkanı sunan TLSC4171G Kablosuz Ağ Kamerasını geliştirdi. Kablosuz ağınıza kolaylıkla bağlanabilen kamera, şık kompakt yapısı, yüzeylere kolayca monte edilebilme özellikleri ile kurulum kolaylığı ve kullanım esnekliği sağlıyor. Kameranın kolay yönetim ve görüntü kaydı özelliklerini güçlendirmek amacıyla 16 kameraya kadar destek veren çok kanallı bir “Yönetim Yazılımı” da ücretsiz olarak sağlanıyor. Hareketli: İçindeki motoru ile, 354 derece yatay, 125 derece dikey hareket kabiliyetine sahip kamerada iki şekilde hareketli gözlem imkanı bulunuyor.
Konumunu sağlamlaştırıyor TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer, TP-LINK’in çalışma alanlarından birisinin kamera üretimi olduğunu vurgula-
118
Hi-Tech Haziran’12
yarak, TL-SC4171G kablosuz gece ve gündüz güvenlik kamerasının, TP-LINK’in 1000 Ar-Ge mühendisi ile üretilen ileri teknolojisinin ürünü olduğunu ve en uygun fiyat-performans dengesi ile Türk kullanıcısının beğenisine sunulduğunu söyledi. Ali Dinçer, TP-LINK’in, Türkiye’de 2011 yılında distribütörler aracılığıyla 840 bin adet kablolu-kablosuz ağ ürünü satışı gerçekleştirdiğini ve bir önceki yıla göre cirosunu yüzde 70 oranında arttırdığını belirterek, “TP-LINK araştırma kuruluşu In -Stat’ın rakamlarına göre de Kablosuz (WiFi) Ağ Donanım Çözümleri Pazarı’nda 2011 yılının ilk 9 ayında ( Üç çeyrekte) dünyada dağıtım kanalına en yüksek satışı gerçekleştiren teknoloji şirketidir. TP-LINK, geliştirdiği ileri teknoloji ürünleri ile 2012 yılında da Türkiye ve dünyada lider olduğu alanlarda konumunu sağlamlaştırmaya devam edecektir” dedi. Duvara veya tavana kolayca monte edilebilen hareketli Kablosuz Ağ kamerası, olay uyarıları, iki yönlü ses iletişimi ve diğer pratik işlevleri ile ev, ofis, mağaza gibi 24 saat izlenmesi gereken alanlarda güvenlik konusunda eksiksiz çözüm sunuyor.
Gündem
“2012 Göz Alıcı ve İşlevsel Mobilyaların Yılı Olacak”
Bu yıl mobilya trendlerinde renkler ve sadelik aynı çizgide buluşuyor. Görselliğin yanısıra mobilyanın işlevsel olması da tercihler arasında ön sırada yer alıyor. Ürünlerin hacmi aileleri düşünerek büyük üretilirken, yalnız yaşayan şehirli kullanıcılar için de özel üretimler unutulmuyor. 2012 mobilya modasında; avangarde rüzgarının bir miktar dindiği, yerini modern koleksiyonlara bıraktığı gözlemleniyor. Avangarde çizgiler daha kibarlaşıp, romantik ve nostaljik çizgilere kayıyor. Ürün kompozisyonlarında feminen detaylar, doğal ürün-malzeme ve ergonomi, teknoloji ve kullanım kolaylığı gibi konseptler ön plana çıkıyor. Çok işlevli, kullanım alternatifi sunan, katlanabilir-gizlenebilir detaylara sahip, mekanlara dinamizm katan mobilyalar hayatımızda daha çok yer buluyor. Küçük alanlara sahip kullanıcılar için; çok işlevli tasarımlar hem günlük hayatı kolaylaştırıyor hem de ferah yaşam alanları yaratıyor.
İç Detaylarını Görebiliyoruz Ürünlerin hacimleri, Türk aile yaşantısı düşünülerek, ağırlıklı oranda büyük çalışılıyor. Ancak yalnız yaşayan kişilerin şehir yaşantısına uygun minimalist dünyalarına uygun ölçülerde ürünlere de mutlaka yer veriliyor. Mobilyanın en önemli tercih detayı olan estetizm günümüzde rahatlık ve kullanım kolaylığına dönüşürken, sadece estetik detaylara sahip ürünler çok işlevsel değil ise tercih edilmeme riskini taşıyor. 2012 trenleri arasında, ürünlerin iç detaylarının gösterildiği tasa-
120
Hi-Tech Haziran’12
rımlar göze çarparken, yüzeylerin daha çok ön plana çıkarıldığı tasarımlar da sektörün vazgeçilmez değerleri arasındaki yerini koruyor.
Kumaşlar nasıl? Bu yıl da mobilya aksesuarlarında, bütünleyici ürünlerin yarattığı zenginlik ve zıtlık yaşam alanlarının değişmez unsuru durumunda. Sade – yalın tasarımlar bütünleyici ürünlerle zenginleştirilip kişilerin zevk ve beğenilerine sunuluyor. Son yıllarda ön plana çıkan, açık renkler ve kahve tonları, yine mobilya trendlerinde ön sıralarda yer alıyor. Öte yandan renkli olmayı sevenler için; popüler renklerin baskın olarak kullanıldığı ürünleri görmek mümkün. Özellikle uçuk pembe, gül kurusu, fuşya, küf yeşili, mürdüm, deniz ve petrol mavisi, altın sarısı, beyaz gibi zıt ve sıcak-soğuk renklerin birlikte kullanımına da sıkça rastlanıyor. Kumaşlarda ise; göz alıcılık ile sadeliğin buluşması sezona damgasını vuruyor. Soft, yumuşak tuşeli; keten, düz sentetik kumaşlar, rahat pamuklular, kanvas, gabardin, jean taklidi kumaşlar ve jakarlı kumaşlar bu yılda kullanıcılarını bekliyor.