Sayı 13
Haziran — Temmuz‘17
SALUS Tamamlayıcı tıp bülteni
O
n üçüncü sayımızla karşınızdayız. Bu sayıda alıştığınız başlıklara yeni bir tanesi eklendi; Haziran ayı başlarında yapmış olduğumuz Aktiffelsefe Bütünsel Tıp Kongresinde yayınlamış olduğumuz kongre kitapçığından bölümleri burada yeniden yayınlıyoruz. Yeri gelmişken kongremizden de kısaca bahsetmek gerekirse; 3-4 Haziran tarihlerinde İzmir, Karşıyaka’da Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezinde gerçekleştirilen kongre aralarında doktorlar, hemşireler, eczacılar, tıp ve hemşirelik öğrencileri ve bunun dışında konuya meraklı toplam 76 kişi tarafından izlendi. Kongrede akupunktur, ozonterapi, müzikoterapi, nöralterapi, biyonöroemosyon, homeopati, osteopati, bach çiçekleri konularında sunumlar yapıldı. Bir sonraki 2009 yılında yapılacak kongrede daha kalabalık olabilmek dileklerimizle. İÇİNDEKİLER Giriş yazısı
1
BiyoNöroEmosyonel
2
Homeopati
7
Akupunktur
10
Kongre kitapçığından
11
dan
Bu ayki sayımızın içeriğindeki diğer konular biyonöroemosyon’da konunun temellerinin işlendiği yazının çevirisine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Homeopati başlığı altında özellikle yaz aylarında daha sık karşılaştığımız haşere ısırıkları için de kullanılabilecek bir remedi: Ledum’dan bahsediyoruz. Akupunktur noktaları başlığı altında da mide meridyeninde bulunan ve diş ağrıları için kullanılan bir nokta olan st 7 üzerine olan yazıyı okuyacaksınız. Herkese iyi okumalar dileriz, bir sonraki sayıda görüşmek üzere.
1
Sayfa 2
SALUS
Biy0NöroEmosyon “BİLİMLERİN ENTEGRASYONU” Maddenin yapısı
anda bilinemezdi. O tekil süreçlerde, parçacığın durumunun tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, ancak olasılık olarak bilinebileceğini savunuyordu. Max Born olasılık konseptini merkez noktaya yerleştirir .
Atomun yapısı konu olduğunda fizik de kimyanın yanında devreye girer. Bohr-Rutherford atom modeli, elektronların çekirdeğe belli mesafelerde sabit yörüngelere sahip olabileceğini açıklayan klasik bir modeli önermektedir; ancak kuantum konusunda bulgular bu atom modeli önerisine değişiklikler getirmekteydi. Önerilen model hidrojen atomuna uygun bir modeldi, ancak diğer atomlar için, aynı enerji seviyesinin elektronlarının bir miktar değişkenliğe sahip olduğu gözlemlendi.
EPR paradoksu "EPR paradoksu", Albert Einstein, Boris Podolsky ve Nathan Rosen tarafından 1935'te önerilen ve kuantum mekaniğinin belirgin bir problemini ortaya koyan zihinsel bir deneydir. Deney, geçmişte etkileşime girmiş ve birbirlerine kenetlenmiş bir halde kalmış iki parçacık ile ilgilidir; bir gözlemci, birinin zamanını ancak diğerinin zamanını bilirse anlar. Deney aşağıdaki şekilde çalışır:
Schrödinger'in atomik modeli, göreceli olmayan bir kuantum modeli olarak elektronların çekirdek çevresinde olası pozisyonlar işgal ettiğini öngörür, fakat bu pozisyonlar kesin olarak belirlenemezdir. Bu model atomun elektronik yapısını açıklamakla birlikte tüm yapısını açıklamaz.
● Parçacık A ve Parçacık B olmak üzere iki parçacık vardır. ● Bu iki parçacık birleşmiş haldeyken belirlenmiş bir mesafede ayrılırlar.
Max Born, dalga modelini önerir, çünkü pozisyon ve momentum aynı
● Parçacık A'nın polaritesi veya spini (dönüşü) değiştirildiği anda, par-
2
SALUS Tamamlayıcı tıp
Sayfa 3
çacık B de hemen değişir ve tamamlayıcı bir kutuplaşma gösterir.
aynı anda B aleti üzerinde matematiksel tamamlayıcı bir ölçüm oluşturduğunu gösterir. Bu, her fotonun anlık olarak maruz kaldığı ölçüm bilgisine sahip olduğu anlamına gelir.
Spin (dönme), bir parçacığın veya bir atom çekirdeğinin dönme momentidir. Parçacıklar sabit bir iç açısal momente sahiptirler, parçacık bir yönde veya başka bir yönde dönebilir.
Bell, bu tip mekana bağlı olmayan (non-local) ilişkinin hem mekansal ayrımlarda hem de zamansal ayrımlarda ortaya çıkması gerektiğini kanıtlar. Bilginin bu eşzamanlı korelasyonu Einstein'ı şaşırtan bir şeydi, çünkü bu ışıktan daha hızlı hareket edebilen "belli bir enerjinin" olduğunu göstermektedir.
Einstein bu sonucu anlık iletişim ile değil, fakat aslında iki parçacığın temas ettiğinde her birinin ikisinin de bilgisini taşımasına bağladı. EPR paradoksu Görelilik Teorisine ters düşmüştü, çünkü Einstein’a göre hiçbir şey ışıktan daha hızlı ilerleyemezdi.
Yıllar sonra, Alain Aspect, bu bilgi geçişinin anlık olduğuna, ışığın hızından daha hızlı bir şekilde yapıldığına karar verdi. Bell'in Teoremi tarafından ortaya çıkarılan mekana bağlı olmayışı (non-local) göstermiştir. Tek bir atomdan iki fotonu vuran Aspect deneyi, bir fotonun ölçümü anında ikinci fotonun konumunun etkilendiğini gösterdi: iki foton birbiri ile iletişim kurmaya devam etti ve herkese olan her şey, gerçekleşen şeyle aynıydı. Diğeri veya tam tersi.
Bell Eşitsizliği
Bell Teoremi veya Eşitsizliği, iki parçacığın birbirlerinden hiçbir zaman ayrılmayacakları için ayrı olamayacaklarını gösterir: zaman ve mekan ayrımı bazı bağlamlarda "gerçek" iken, bu ayrım "gerçek dışıdır" ya da kuantum mekaniğinde önemi yoktur. EPR paradoksunun etkilerini sayısallaştırmak ve gösterimini sağlamak için matematiksel olarak uygulanır.
Bell bu deneyi gerçekleştirdiğinde ölçümlerden birinin diğerinden daha büyük olacağı ve böylece eşitsizliğin gösterilmesi bekleniyordu. Bununla birlikte, ölçümler arasındaki karşılaştırma, her iki parçacığın da görünmez bir tel ile bağlanmış gibi aynı davrandığını gösterdi.
Deney, iki ayrı fotonu ölçmekten oluşur. Bir kaynaktan yayılan iki foton akıntısının iki araçla (A ve B araçları) yakalandığı bir deney düzeneğinde, A ve B ölçüm araçları mümkün olduğunca uzakta evrenin karşıt noktalarında bileolabilir. Bell, A aracıyla ölçülen parçacıkların herhangi bir özelliğinin 3
SALUS Tamamlayıcı tıp
Sayfa 4
Bell'in eşitsizliği, evren anlayışımız için önemli etkilere sahiptir, çünkü mekana bağlı olmayışı (non—local) doğanın bir özelliği olarak kabul etmek, dünya görüşümüzün yanlış olduğunu kabul etmektir. Fizikçiler, atom altı evrenin bu tuhaf ve mantıksız özelliğinin bir fotondan daha büyük cisimlere uygulanmadığına dikkat çekiyorlar. Ancak deneyler, zaman-ötesi gerçekliğimizin yanlış olduğunu gösteriyor. Robert Lanza'nın "Biyosantrizm" adlı kitabında da belirttiği gibi, “tıpkı zaman gibi boşluk da bir nesne değildir Uzay, bizim canlı anlayışımızın başka bir biçimidir, fakat bağımsız gerçeklikten yoksundur {...} içinde fiziksel olayların meydana geldiği bağımsız varoluşa, dolayısıyla, özel ve bağımsız bir matrikse sahip değildir.”
ludur ve birbirini tamamlar . Kutupluluk olan cinsiyetimiz (eril veya dişil), farklı durumları nasıl yaşadığımız ve onları nasıl deneyimlediğimizden etkilenir. Soy ağacımız da bu kutupluluğu ifade eder, böylece eşleşen iki kişi aynı duruma (değersizleşme gibi) sahip olabilir ve farklı tezahür edebilir.
Örneğin, erkekler ve kadınlar tamamlayıcı kutuplara sahiptir. Benlik saygısı düşük kadınlar, fiziksel veya psikolojik olarak onlara kötü davranan ve aynı şekilde benlik saygısı düşük olan erkeklerle ilişki kurarlar. Her ikisi de aynı duruma sahiptir (değersizleşme), ancak farklı polarite veya spin ile: erkek agresiftir ve kadın itaatkardır. Başka bir örnek: annenin aşırı korumacılığınaa bağlı olarak “var olmama” programına sahip, alkolizm sorunu olan erkek, istenmeyen gebelik sonrasında annesinin düşük yapmaya çalıştığı ve bu nedenle “var olmama” programına sahip (sevgiden ve anne şefkatinden yoksun) bir kadın ile birlikte olur. Bu ilişkide ciddi birlikte yaşam sorunlarına yol açan duygusal bağımlılıktan kaynaklamış bağımlı bir ilişki tarzı olacaktır . Her ikisinin de fazla veya tamamlayıcı kutupları vardır, biri aşırı ve diğeri ise eksiklik olarak.
BiyoNöroEmosyon’a göre bu, gözlemcinin bir başlangıç durumuna sahip olduğunu gösterir, her şeyde olduğu gibi bir tamamlayıcısı ile beraber kutupluluk halini kurduğunu vurgular. Gözlemlemeye başladığımızda kendi bilincimizin kutbuna zıt bir dünya kurmuş oluyoruz. İçimize bakarak, kendimizi hangi kutuplulukla projekte ettiğimizi görebiliriz. Evren, kutupludur ve birbirini tamamlayan karşıt kutuplardan mürekkeptir. Suyun kutuplaştırıldığını söylediğimizde, bu kutuplardan biri negatif, diğeri pozitiftir ve bu durum her su damlası için de geçerlidir. Bu nedenle su elektrik enerjisini çok iyi iletir. Manyetik alanlar da mıknatıs gibi kutupsaldır. İnsanlar da kutup-
Bilinç, evrenin maddesidir Fiziksel yasalar, canlıların yaşayabilmesi için tam olarak dengelidir. Evrende iki yüzü aşkın fiziksel parametre vardır; birçok bilim adamı ha-
4
SALUS Tamamlayıcı tıp
Sayfa 5
yatın ve bilinçliliğin var olmasına imkan sağlayan bu kadar doğru ve kesin olan parametrelerin rastlantının ürünü olduğuna inanmakta zorlanmaktadırlar. Evrenin dört kuvveti ve onların sabitleri, atomların, elementlerin, gezegenlerin, suyun sıvı formunun ve hayatın olacağı şekilde düzenlenmiştir. Bu sabitlerden herhangi birinin az bir değişiminde biz var olmazdık.
Bilinç, bilinçliliğin dinamik temeli ile doğrudan temas kuran algılama yeteneğidir. Bilinç, farkındalık kazanılmış olmasıdır. Gözlemci madde ve bilinç arasında bir sütun gibidir. Kuantum alanı istediğimiz şeye değil; fakat olduğumuz şeye yanıt veriyor. Temel düzeyde biz bilinci olan enerjileriz. Robert Lanza, "gerçeklik olarak algıladığımız şey bilincin katılımını gerektiren bir süreçtir" diye yazıyor.
Her birimizde zihnin kaynağı ve temeli olan bir bilinç okyanusu vardır. Bilinç aynı zamanda da maddenin temelidir. Tüm maddeler bir enerjinin tezahürü olarak var olurlar, bunun ötesinde bir madde yoktur: "... Tüm madde, sadece bir gücün etkisinden kaynaklanır, atom parçacıklarının titreşime neden olduğu ve atomun güneş sisteminden en kısa mesafeyi muhafaza ettiği bir kuvvete dayanıp var olmaktadır. Bu kuvvetin arkasında bir Bilinçli ve zeki zihin olduğunu kabul etmek durumundayız. Bu zihin tüm maddenin matrisidir" (Max Planck, 1918'de Nobel Fizik Ödülü'nü kabul ettiği sırada).
Bilginin aktarılması üzerine çeşitli teoriler Gözlemcinin önemi Kuantum mekaniği, her zaman gözlemcinin etkisini vurgular, gözlemci olmadan algıladığımız dünyanın bir anlamı olmazdı. Gözlemci etkisini gözlem yaparak yapar. Bu etki bilinen herhangi bir fizik kanunla belirlenmez, gözlemcinin zihinsel seçimi sonucunda ortaya çıkar. Bir parçacığın davranışını gözlemlemek için, bu davranıştaki hangi parametrenin ölçülmek istediğine karar verecek olan bir deneyci gerekir ve bu seçim bir sebebe dayanır: deneyci bu konulara ilgi duyuyordur. İşte buna göre, kuantum mekaniği denklemleri, bir parametrenin ölçüldüğü esnada güncelleneceği (değişeceği) ihtimalini taşır.
Bilinç, her şeyi sürdüren, her şeyi besleyen ve tüm bilgilere (düşünce, zihin ve madde) sahip olan şeydir. Bilinç bu durumu bilmektir. Bir bilinç kırıntısı daha önce benim bilinç dışımda bulunan bilincin ortaya çıkmış bir yüzüdür ve ben onu bilinçli yaptım.
'Kopenhag yorumunda' ortaya çıkan dalga / parçacık ikilemi, gözlemcinin bu dünyadaki önemini ortaya
5
SALUS
Sayfa 6
koymaktadır. Modern bilim zamanuzay referansını mümkün olduğunca objektif tutabilmek için gözlemciyi gözlem alanından ayırır. Ancak kuantum mekaniği, deneyin gözlemcisinin daima deneyin bir parçası olduğunu kanıtlıyor.
ki, bir atom altı parçacığın veya bir ışık partikülünün engellerin üzerindeki yarıklarından nasıl geçtiğini gözlemlediğimizde ışığın bir parçacık gibi davrandığını ve yarıkların ötesindeki ekran üzerinde iki hat oluşturduğunu görürüz. Öte yan-
Şekil 1: Çift yarık deneyi
dan, parçacığın davranışı gözlenmiyorsa, ekranda bir girişim dalgası paterni görünür.
Bu paradoksa göre bilgi ölçülmediğinde yani gözlemlenmediğinde dalga şeklinde hareket eder, ancak onu ölçmeye başladığımız anda parçacığa dönüşür. Kuantum parçacıklarında tanımlanan bu ikili davranışı gösterebilen bir deney 'çift yarık deney' 'dir (Şekil 1).
(devam edecek) İspanyolca’dan çeviren Dr.Mahmut Şansal Kaynakça: Lecciones basicas de Bioneuroemocion
Bu deney birçok kez ve çok çeşitli şekillerde yapılmış ve gösterilmiştir
6
SALUS
Sayfa 7
Homeopatik Remediler “LEDUM” Ledum soğuk ve nemli ülkelerde yetişen yabani biberiye bitkisidir. Yazın çiçeklenme döneminde bitki toplanıp kurutulduktan sonra ezilerek ilaç yapılıyor. Periost, sinir ve kılcal damar dolaşımını etkiler. Yaralanmanın olduğu sorunlu yerler soğuktur, kırmızı, mor renktedir, soğuk iyi gelir. Uzun süreli, yeşilimsi bir renkte kalan morluklarda akla gelmelidir. Sinirlere yakın bölgelerdeki yaralanmalar için kullanılır. Ağrılı sinirler soğuktur. Genellikle sol üst, sağ alt tarafı etkiler. Soğukkanlı insanlardır; asık suratlı, aksi ve huysuzdurlar. Öfkeli nefret dolu, aniden parlayabilir. İnsanlardan nefret eder, korkar, ürker, kaçar, yalnız kalmak ister, arkadaşlarını bile istemez. Sakardır, eklemleri, ayak bileği sık burkulur. Yüzüne serin hava gelsin ister. İştahsız, çabuk doyar, az bile yese dolgunluk hissi vardır. Susuzluk hissi; soğuk su ister. Uyuyup uyanamamaktan korkarlar. Umutsuzluktan ölmek isterler. Gündüz uykulu, gece huzursuz rüyalar görür.
7
Kullanıldığı durumlar Haşere ısırması, böcek, zehirli hayvan (akrep, yılan) ve bal arısı sokmalarında, Köpek, kene, fare, kedi ısırması ve tırmalamasında, Sivri uçlu cisim; çivi, bıçak, iğne batmasında, delici, batıcı, kesici yaralanmalarında, sıyrıklarda, Burkulmalarda, Alkol aldıktan sonra ortaya çıkan semptomlarda, Akıntıların baskılanmasından sonra (burun akıntısı gibi) ortaya çıkan semptomlarda kullanılır. Ağrıların genel karakteri aşağıdan yukarıya doğrudur, yırtıcı ve zonklayıcı ağrılar. Baş ile ilgili semptomlarda •
Alkol almış gibi baş dönmesi; öne arkaya eğilince düşüyormuş gibi ve dışarda yürümek iyi gelmez.
•
Baş ağrısı; başını üşüttükten sonra ya da başını örttükten sonra, şapka giymek istemez.
SALUS
Sayfa 8
Alkolden sonra gelen baş ağrısında,
rıcı, bıçak saplanır gibidir ve boncuk boncuk terleme olur.
•
Beyninin üstünde ağırlık var gibi hisseder.
Geçmişte olmuş batıcı delici yaralanmalarda,
•
Göz yaralanmaları ve ameliyatlarında, travmadan sonra morluklarda (etkilenmiş alan soğuksa)
İğne, çivi batmalarndan sonra iltihaplanma, şiş ve morumsu cilt.
•
•
Kollarda yırtıcı ağrılar görülebilir. Alt bölgede romatizma, kalçalardan itibaren aşağıdan yukarıya doğru, ayaklarda başlayabilir.
Gözde iltihap, pis kokulu akıntı, üst göz kapağı iç ve dış köşesinde yer alan deri iç ve dış kıvrımlarında kaşıntı,
Eklem ağrıları; yukarı doğru ağrı varsa, kronik romatizmalarda; küçük eklemleri etkiler.
Kulakta soğuktan sonra işitme kaybı, sanki içine pamuk konulmuş gibi. Sesleri uzaktan çan çalınıyor gibi duyar. Sık saç kesiminden sonra da işitme kaybı yaşayabilir; uğultu olabilir.
•
Diş iltihaplarında,
•
Lekeli, alacalı bir yüz, şiş, ciltte şarap rengi morumsu lekeler olabilir. Ciltte pütürlü döküntüler ve açık havada yanma hissi olabilir.
Tabanlar, topuklarda ağrı; yürümek, basmak iyi gelmez.
Boğmaca, bronşit ve kronik öksürük görülebilir; iltihaplı yeşil pis kokulu balgam olabilir. Sternum arkasında ağrı, yiyecek takılmış gibi göğüs kafesinde baskı hissi, Omurga yaralanmalarında; belden enseye kadar yırtıcı bir ağrı Alkolizm tedavisinde kullanılır.
Burun kanaması, burun silerken ağrı, burun içinde yanma hissi; kor varmış gibi
Ter; çürük veya ekşi kokulu, gece terler üstünü açmak ister. Terlemeye kaşıntı eşlik eder ama kaşımak iyi gelmez.
Midede kolik tarzı ağrılar vardır; ağrı ani başlar, kısa sürede zirve yapar, karında burulma, kıvrandı-
Bitlenmede, hayvanlarda da bit, kene ve pire giderici olarak kullanılır.
•
8
SALUS
Sayfa 9
İyi Gelen (Amel.):
lir.
Dinlenmek,
Doç.Dr. Adalet Kutlu
Soğuk, özellikle ayakları soğuk su içine koymak, eklemlere soğuk uygulamalar, soğuk su banyoları hatta buzlu su iyi gelir.
Kötü Gelen(Agg.): Hareket etmek, özellikle eklemlerin hareketi,
Kaşıntılarda kaşımak, Gece kötüleşir, Üzerini örtmek, İdrar yaptıktan sonra, Sıcak yatakta kötüleşir, bunalır.
LEDUM,kendisi soğuk, bölge soğuk ve soğuk iyi gelir, ağrısı lokaldir. Özellikle arı sokmasında soğuk ve mor olunca LEDUM veri-
9
Kaynakça Buda L. Bir Tedavi Sanatı Homeopati. 2. Baskı, Destek yayınları, İstanbul, 2015.s:123-27. Doç.Dr. Adalet KUTLU Homeopati Ders Notları.
SALUS
Sayfa 10
Akupunktur noktaları “ST7 XIAGUAN” St 7 mide meridyenine ait bir noktadır. Vücuttaki en önemli ağrı kesici noktalar arasındadır. (Şekil 1) Ne işe yarar? Özellikle diş ağrısında kullanılır. Bunun dışında kullanım alanları; Tinnitus, fasial paralizi, trigeminal nevralji, göz ve ağız deviasyonları, mandibular artrittir. Nokta Nasıl Bulunur? Kulağın önünde, zygomatik ark’ın alt kenarında, condyloid çıkıntının önündedir. (Şekil 2) Kullanım Şekli
Şekil 1
Diş ağrılarında parmak basısı ile masaj yapmak etkili sonuç verir.
Şekil 1: Feng Chi (GB 20)
Vücut iğneleri dik olarak 0,3-0,5cm aralığında yapılır. Kalıcı kulak iğneleri de bölgeye uygulanabilir. Dr.Anıl Aydın Kaynakça;
Medikal Akupunktur Kitabı Prof. Dr. Cemal ÇEVİK
Tsenndorj Baatar Akupunktur Eğitim Notları
3.
http://tcmpoints.com/
Şekil 2
10
SALUS
Sayfa 11
1. Aktiffelsefe Bütünsel Tıp Kongresinden Notlar “AÇILIŞ KONUŞMASI” öyleyse günümüze gelinceye değin hastalıklar için bugün adına geleneksel tıp dediğimiz yöntemler mevcuttu.
Bu kongre Aktiffelsefe bünyesinde felsefeler, sanatlar, bilimler ve inançlar üzerine yaptığımız karşılaştırmalı incelemenin bir meyvesi olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde felsefe ve bilim ayrı disiplinler olarak görülse de geçmişte böyle değildi. Bilgelik aşkı demek olan Felsefe kendini ve evreni tanımak isteyen insan tarafından kullandığı bir araç halini aldı, fizik, aritmetik, geometri, tıp vb. insanın ve evrenin yapısını, kökenini, evrimini ve kaderini anlamak isteyen filozofun çalışma alanlarıydı. Aktiffelsefe olarak bilim ve felsefe arasındaki suni ayrımı kaldırmak istiyoruz ve inanıyoruz ki bu kongre tıp bilimi ve felsefe arasındaki bağların yeniden kurulmasını destekleyecektir.
Modern tıp diğer tıp yöntemlerini geçersiz kılar mı? Geleneksel tıp konularından söz açıldığında neden bu konuda çalışıyoruz, modern tıp yeterli değil mi, tıbbın alternatifi olur mu gibi sorular yükselir. Bu sorulara en net cevap: Evet, tek bir tıp vardır, fakat farklı tıp yöntemleri mevcuttur. Neden farklı yöntemler olduğu sorusunun yanıtının çok fazla cevabı vardır ve bunlar pratik ve felsefi olmak üzere iki başlık altında toplanabilirler. Pratik olanlardan başlarsak
Tıbbın başlangıcının insanın başlangıcı ile koşut olduğunu söyleyebiliriz, başka değişle insan var olduğundan beri hastalıklar ve tedavileri mevcuttur. İnsanlığın tarihi göz önünden tutulduğunda modern tıp uygarlığın uzun tarihi içinde çok kısa bir zamandan beri mevcuttur,
11
•
Modern tıbbın başta kanser olmak üzere kronik hastalıklarda yetersiz kalıyor olmasıdır.
•
Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapinin bazı durumlarda yüz güldürücü olmayan
SALUS
Sayfa 12
sonuçlarının olması, ör: evre 4 barsak kanseri kemoterapisi sonucunda hastalar 6-12 yıl yaşamaktadırlar. (Böyle bir sonuç istatistiksel olarak neredeyse kesinken bu tedaviye gerçekten tedavi denilebilir mi?) •
açabileceği söylenmiştir.
Diğer bir pratik sebep modern tıbbın sürekli olarak değişiyor olması ve pek de nadir olmayarak önceki bilgilerin tersinin kabul edilebilmesidir. Sürekli değişim pozitif bilimin bir özelliğidir ve örneğin fizik alanında bizi şaşırtan ve önceki görüşleri geçersiz kılan buluşları hoşumuza gidecektir, ancak konu sağlık olduğunda durum aynı şekilde hoşumuza gitmeyecektir. Bu duruma bir örnekler verecek olursak: •
1933 yılında Türkiye’de yayınlanmış bir tıp almanağında çıkan tansiyon üzerine bir yazıda sistolik basıncın 18 olması hafif, 22 olması ise orta düzeyli bir hipertansiyon vakası olarak tanımlanmıştır. Yüksek tansiyonun düşürülmesi bazı durumlarda bunlara alışmış olan organlarda sorunlara yol
•
•
1930 yıllarına kadar İngiltere’de morfin içeren şuruplar çocuklara yatıştırıcı olarak verilmekteydi.
•
1949 Nobel Tıp ödülü şizofreni vakalarında lobotomiyi geliştiren António Egas Moniz’e verildi. Şu anda bu yöntem bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Bu durumu açıklamak için yapılan yorum, o dönemde daha iyi bir tedavinin bulunmamış olmasıdır.
•
2000’li yılların başlarında dahi menapozun “yan etkilerinden” kurtulmada kadınlara uygulamak için kullanılan hormon tedavileri kanser sıklıklarında artışa yol açtıkları için durdurulmuştur.
•
Margarin kalp sağlığını tereyağı gibi yağlardan korumak iddiası ile çıkmıştı ancak içerdiği trans yağlar nedeniyle kalp hastalıklarına yol açtığı yıllar sonra bunu kullanan kişilerde ortaya çıkınca anlaşıldı.
Sıklıkla en sonunda doğal olan (Devamı 13. sayfada)
12
SALUS
Sayfa 13
iyidir gibi min olmasıdır.
bir
deneyi-
sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı izahı yapılabilen veya yapılamayanbilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür. Tarihsel kökenini aldığı toplumda yer edinmiş olan geleneksel tedaviler, bir anlamda uzun yılların tecrübesine dayalı geleneğin güvencesi altındadır. (1)
Diğer taraf ise felsefi olandır ve insanın çok yönlü bir canlı olmasında yatmaktadır. İnsan sadece fiziksel bir yapısı yoktur, fakat aynı zamanda duygusal ve zihinsel ve tinsel yönleri vardır. Tabii ki bu alanda calisan psikoloji ve psikiatri bilimlerini gormezden gelemeyiz. Duygular ve zihin herkesin karmaşıklığı konusunda hemfikir olduğu ve üzerine konuşmaktan kaçındığı yönlerdir. Duyguların fiziksel beden ile olan bağlantısı da bir o kadar önemlidir çünkü doktor olsun olmasın herkes farkındadır ki duygusal yaşantımız bedenimiz üzerinde etkilere yol açıyor, sinirlenen bir kişinin karnı veya başı ağrıyabiliyor, kötü haber alana bir kişide barsak sorunları baş gösteriyor. Bu nedenle ihtiyacımız olan şey bu alanları birleştiren bir bakış açısını geliştirmektir.
Tamamlayıcı tıp: modern tıp ekseninde ilerletilen bir tedaviyi desteklemek ya da tedaviden kaynaklanan yan etkileri gidermek için mevcut tüm yöntemlerin devreye sokulmasıdır. Bu konu ülkemizde özellikle modern tıbbın fitoterapi ve besin destekleri ile tamamlanması şeklinde uygulanmaktadır. Bütünsel tıp: Bu tanımda yöntemden önce yaklaşım ön planda tutulur, her hastalığın zihinsel, duygusal ve fiziksel boyutları vardır. Bu konuda dünyadaki uygulamalardan örnekler verecek olursak; Amerika Birleşik Devletleri, alternatif ve tamamlayıcı tıp için National Center for Complementary and Alternative Medicine (NCCAM) adlı bir kurum oluşturmuş ve 2010 yılında Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) 520 milyon Doları bu alandaki araştırmalara ayırmıştır. Avusturya ve Almanya’da ise gele-
Bu konuda pek çok kavram gündeme gelse de en çok üç kavram üzerinde durulmaktadır. Geleneksel tıp: Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre “geleneksel tıp”, fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında
13
SALUS
Sayfa 14
neksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının tamama yakını lisanslı doktorlar eliyle yürütülmektedir (1).
Kaynakça:
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) başkanı Dr.Margaret Chan’ın ifade ettiği gibi “Köklü, kültürel olarak kabul gören ve yararlı bir geleneksel tıp, şefkatli bir tedavi ve şifa sanatı olarak iyi eğitim almış, tecrübeli ve lisanslı kişiler eliyle uygulanırsa daha zor istismar edilecektir” Biz de DSÖ başkanının bu dileğine katılıyoruz ve gelecek yıllarda bütünsel tıbbın uygulayıcılarının üniversitelerimiz tarafından yetiştirileceği günleri umutla bekliyoruz.
14
Tokaç M. Geleneksel Tıbba Akademik Yaklaşım GETTAM. SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi 2013;28:82-5.
Salih Mollahaliloğlu1, F. Gülçin Uğurlu2 Ankara Med J, 2015, 15(2):102-105 Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarında Yeni Dönem