Temmuz agustos

Page 1

KalDer YIL: 22

• SAYI: 170 Temmuz - Ağustos 2013 • 8.00 TL

KalDer ÖNCE KALİTE YIL: 22 • SAYI: 170 • 8.00 TL • Temmuz - Ağustos 2013

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ


DUNYA_KURUMSAL_ILAN_22x28,5.indd 1

22.04.2013 17:37


4

BAŞKANDAN

MÜKEMMELLİĞİ PAYLAŞMAK Günümüzün hızlı ve sürekli gelişen rekabet ortamında başarı kolaylıkla elde edilebilecek bir kazanım olmaktan çok uzaktadır. Azınlıkta kalan bazı kuruluşlar başarılı olurken, bazıları ancak dönemsel başarılar kazanabilmekte ve hatta birçoğu amaçlarına ulaşamadan gözden kaybolmaktadır. Küresel ekonominin iç ve dış beklenmedik gelişmeleri işletmeleri etkilemekte ve küresel bir oyuncu olmanın üstesinden gelemeyenler erimektedir. Tüm kuruluşların ana amacı başarılı olmak ve ekonomik değer üretmektir. Kalıcı olmak ancak böylesi bir değer birikiminin ardından gelir. Unutulmamalıdır ki rekabet edebilir olmanın tek yolu tüm paydaşların beklentilerini karşılayacak hatta aşacak sürdürülebilir yüksek performans gerçekleştirmekten geçmektedir. Bu da ancak çağdaş ve bütünsel bir yönetim sisteminin uygulanmasıyla mümkün olabilir. Organizasyonlar için hayati bir gereklilik olan yönetim sisteminin kurulması ve işletilmesi sürdürülebilir başarı için tek yoldur. 20 yılı aşkın bir süredir KalDer Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) Mükemmellik Modeli ile; tüm kuruluşlarda misyon, vizyon, strateji ve politikaların belirlenmesinden, dengeli sonuçların elde edilerek izlenmesi ve iyileştirmesine kadar bütünsel bir yönetim yaklaşımını egemen kılmaya çalışılmaktadır. Uygulanmaya başlandığı günden bu yana, kamu,özel sektör ve STK olarak, yapı, büyüklük veya olgunluk düzeyi farklı dünyadan ve ülkemizden pek çok kurum ve kuruluş, kullanımı kolay, pratik bir yönetim sistemine kavuşmuştur. Bu anlayış ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

neticesinde sürdürülebilir başarıya ulaşan azınlık grubu içinde yer alma başarısını göstermişlerdir. Bu günlerde ülkemizin ve bölgenin içinden geçtiği zorlu sınavda; 2023, 2040, 2050 vizyonuna ulaşmak için Mükemmellik Modeli’nin ne derece önemli bir rehber olduğu bilinci pekişmiştir. Artık bir zorunluluktur diyebiliriz. Bu noktada, KalDer’in ana amacı hiç şüphesiz, tüm bireyleri ve kurumlarıyla yüksek ideallere ulaşmış ve daha iyiyi aramaktan vazgeçmeyen bir Türkiye’nin inşasında öncü ve rehber olmaktır. EFQM Mükemmellik Modelini 22 yıldır bir yönetim ve yaşam biçimi olarak benimsemiş kuruluşların bu yolculukta edindikleri deneyimleri; büyük şehirlerden ve Anadolu’dan tüm ölçek, yapı ve sektörden kuruluşlarla paylaşabilmesini sağlamak, KalDer’in çatı örgüt kimliğinin bir gereğidir. Günümüzde katılımcı ve paylaşımcı bir yönetim anlayışının yükselen trend olduğu günlerden geçiyoruz. Bu ihtiyacın karşılayıcısı “mükemmellik modeli’’nin uygulayıcısı işletmeler, yerel idareler, kamu kurumları ve etkin STK yönetiminin bir öncelik olduğunu görüyoruz. İyi uygulamaların paylaşılabilir olduğu ortamları yakalamanın güçlüğü rekabetinde etkisiyle giderek daralan bir fırsat, imkan olarak gözükmektedir. Bu amaçla; 22. Kalite Kongresi’nin ana teması “Mükemmelliği Paylaşmak” olarak belirlenmiştir. Pek çok ülkeden ve bir çok başarılı kuruluştan yöneticiler, kuruluşlarının başarı yolculuklarını sizlerle paylaşacaklardır. EFQM ödül süreçlerinde

A. Hamdi Doğan KalDer Yönetim Kurulu Başkanı

başarılı Avrupa kuruluşlarından oluşturulan konuşmacı listemizde uygulamanın içinden seslerle tanışacaksınız. Mükemmellik Modeli’nin her kriterinden başarı veya büyük ödül kazanmış deneyimleri paylaşacaksınız. 2000 yılında gerçekleşen Forum’dan sonra böylesi renkli ve zengin bir tema ve konuşmacı varlığı ile ülkemizde ilk defa karşılaşacağız. Modelin liderlik kriterinden başlayarak, müşteriler için değer katma, ilkesine kadar her aşaması iyi uygulama örnekleri ile ortaya konacaktır. Girdiler ve çıktılarda yer alan süreçler işlenecektir. Elbette ki kongrelerimizin kaçınılmaz bir parçası olarak, vizyon gösteren, dünya trendlerini paylaşan zengin içerikler yine yer alacaktır. En büyük kuruluşlarımızın CEO’ları bizlerle küresel pencereden açılımları aktaracaklardır. Kalitenin geleceğindeki beklentileri Avrupa’nın ve Amerika’nın en büyük örgütlerinin liderlerinden dinleyeceğiz. Sizleri, 12-13 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek 22.Kalite Kongresi’ne katılmaya ve bu deneyim paylaşım ortamında yer almaya davet ediyoruz.


Enerjimizi Sizden Alıyoruz!

Genel Müdürlüğü Samsun’da bulunan Çalık YEDAŞ; Samsun, Ordu, Çorum, Amasya ve Sinop illerinde toplam 1.700.000 abonesine “Enerjimizi Sizden Alıyoruz” sloganı ile elektrik dağıtım ve perakende satış sektöründe tüm tüketicilere kaliteli ve kesintisiz hizmet ve elektrik enerjisi sunmaktadır.

Adres : Mimar Sinan Mah. Atatürk Bul. No:190 Atakum / SAMSUN Tel : 0 362 311 44 00 Faks : 0 362 400 42 00

www.calikyedas.com

ÇAĞRI MERKEZİ

444 55 23

ELEKTRİK ARIZA

186


6

İÇİNDEKİLER

KalDer YIL: 22

KalDer ÖNCE KALİTE YIL: 22 • SAYI: 170 • 8.00 TL • Temmuz - Ağustos 2013

4

BAŞKANDAN

30

YELİZ ÜLGÜDÜR: İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ

8

AKIN ALIKÇIOĞLU KalDer’DEN

34

MÜKEMMELLİK KÜLTÜRÜNE KATKI İÇİN YÖNETİM VE LİDERLİK ARACI OLARAK KOÇLUK

10

TUĞRUL KUDATGOBİLİK: ZORUNLU İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE YENİ DÖNEM

12

MUSTAFA KUMLU: TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ: SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI

36

AYFER ADIGÜZEL: TÜRKIYE’DE KALITE ALTYAPISININ GÜÇLENDIRILME PROJESI

38

DR. HABIBE AKŞİT: ETİK YÖNETİMİNİN KURUMSALLAŞMASI

14

HAKAN YILDIRIMOĞLU: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE YENİ DÖNEM

40

KEMAL OK: İSDEMİR’IN KALITE YOLCULUĞU…

16

ŞEYDA KESKİN: AVRUPA BİRLİĞİNDE İŞGÜVENLİĞİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

42

MURAT BAŞYAZICIOĞLU: BAŞYAZICIOĞLU TEKSTİL UKH’DE HIZLI İLERLEYECEK

18

SHELL, ÖNCÜ KİMLİĞİYLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDA DA ÖRNEK OLUŞTURUYOR

44

Ali R. KAYLAN: YÖNETİM KALİTESİ GELİŞTİRME EĞİTİM PROGRAMININ ARDINDAN GÖRÜŞ VE DİLEKLER

20

ALI TERZİOĞLU: 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

46

KalDer’DEN HABERLER

22

MURAT LECOMPTE: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLIĞI

55

ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR

24

ERDEM ÖZDEMİR: 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU UYGULAMASINDA İŞVERENİN YOL HARİTASI

58

ŞUBELERDEN HABERLER / ANKARA

60

ŞUBELERDEN HABERLER / BURSA

28

BURAK AYAN: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ’NÜN İNŞAASINDA ÇASGEM’İN ROLÜ

62

ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR

• SAYI: 170 Temmuz - Ağustos 2013 • 8.00 TL

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Sahibi KalDer Adına A.Hamdi DOĞAN Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Neslihan CİNGİ neslihan.cingi@kalder.org

Yayın Kurulu A. Hamdi DOĞAN, Akın ALIKÇIOĞLU, Erdenay GÜL, Fügen TOKSÜ, Gül GÖKTEPE, Özlem YÜZAK, Tolga YÜCEL, Selami ÇELEBIOĞLU, Selçuk ERGENÇ İdare Merkezi Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Centrum İş Merkezi, Aydınevler Sanayi Cad. No:3 Küçükyalı 34854 İstanbul Tel: 0216 518 42 84 Faks: 0216 518 42 86 www.kalder.org e-posta:kalder@kalder.org Baskı BerNur Etiket Mat. Gıda San. Ltd. Şti. Topkapı Tic. Merkezi 1 No: 369 Cevizlibağ / İST +90 212 482 18 90 pbx +90 212 482 18 92 www.bernuretiket.com.tr Önce Kalite Dergisi, Türkiye Kalite Derneği tarafından ayda bir yayınlanır. Ulusal-Türkçe-Aylık ISSN: 1301-4978 Önce Kalite Dergisi’ndeki yazı ve resimler kaynak gösterilerek kullanılabilir.

ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

Yazarlar ve Kuruluşlardan gelen yazılar:

• A4 sayfasına, her taraftan

2 cm marj bırakılarak, 1.5 cm boşluk, 12 punto Arial veya Times New Roman karakteri ile en fazla 4 sayfa yazılmalıdır. • Yazı başlığı ve yazar adı koyu font ile yazılmalıdır

• Yazar unvanı, e-posta

adresi yer almalıdır. • Yazara ait en az iki adet yüksek çözünürlükte vesikalık olmayan hareketli tarzda resimler olmalıdır. • Gelen yazılar, yayın kurulu tarafından

okunurluğunun artırılması, uzunluğunun kısaltılması gibi durumlarda yazının içeriğinde, başlıkta değişiklik yapılabilir. Bu değişiklik yapma hakkı dergimizce saklıdır.


7

BU SAYIMIZDA

İş Sağlığı ve Güvenliği Bu sayımızda iş dünyasında en önemli konular arasında yer alan, çalışanların maruz kaldıkları iş kazası ve meslek hastalıklarındaki artışlar nedeniyle “İş Sağlığı ve Güvenliği” konusuna yer verdik. Türkiye, Avrupa’da ve Dünyada iş kazalarında kaybedilen hayatlar bakımından ilk sıralarda yer alıyor. Yıl içerisinde kayıplarımız ve sakatlıklar oluyor. Üzüntü verici olaylar gerçekleşiyor. Kurallı iş hayatı ve kurallı bir iş sağlığı ve güvenliği gerektiğini ve bununda yazılı olarak değil, hayata geçirilmiş bir şekilde uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. “İş Sağlığı ve Güvenliği” konusunda TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kutadgobilik, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, MESS Genel Sekreteri Hakan Yıldırımoğlu, Uluslararası Baş Denetçi Şeyda Keskin, Shell, SGK Başmüfettişi Ali Terzioğlu, BP Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Murat Lecompte, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Özdemir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim Uzman Yrd. Burak Ayan ve Doğu-Batı Mühendislik Yeliz Ülgüdür’ün değerli görüş ve haberlerini okuyabilirsiniz.

Neslihan Cingi

neslihan.cingi@kalder.org

KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan “Mükemmelliği Paylaşmak” yazısı içerisinde, organizasyonlar için hayati bir gereklilik olan yönetim sisteminin kurulması ve işletilmesi sürdürülebilir başarı için tek yol olduğunu, EFQM Mükemmellik Modeli’nin uygulanmaya başlandığı günden bu yana, kamu,özel sektör ve STK olarak, yapı, büyüklük veya olgunluk düzeyi farklı dünyadan ve ülkemizden pek çok kurum ve kuruluş, kullanımı kolay, pratik bir yönetim sistemine kavuştuğunu vurguladı. KalDer Genel Sekreteri Akın Alıkçıoğlu ise “Mükemmellik Kültürünü Yaymak” başlığı ile, KalDer’in kısa ve orta vadeli stratejik planlarını ve güncel aktiviteleri hakkında bilgilendirme yaparak misyonumuzun ve 2023 vizyonumuzun da bir parçası olan EFQM ve Mükemmellik Kültürünü yaymanın stratejik planın en önemli maddesi olduğunu, bunu da eğitimlere, kongreye ve TMME gibi süreçlerimize nasıl yansıdığını belirtti. “Görüş” köşemizde Koçluk Platformu Derneğini, Türkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi konusunda UDDer Yönetim Kurulu Başkanı Ayfer Adıgüzel’i, Etik konusunda İnsan Kaynakları ve İş Etiği Danışmanı Dr.Habibe Akşit’i, “Üye” köşemizde İskenderun Demir Çelik Yönetim Sistemleri Müdürü Kemal Ok’u, “Ulusal Kalite Hareketi” köşemizde Başyazıcıoğlu Tekstil Genel Müdürü Murat Başyazıcıoğlu’nu konuk ettik. Ayrıca KalDer ve BÜYEM işbirliği ile gerçekleştirilen “Yönetim Kalitesi Geliştirme Programı”nın Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Ali Rıza Kaylan’ın da programla ilgili görüş ve dileklerini içeriki sayfalarımızda bulabilirsiniz. Son olarak 12-13 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek 22.Kalite Kongresi hazırlıkları başladı. 11 Kasım’da ise her sene kongre öncesinde düzenlediğimiz Çalıştay başlıklarını da belirliyoruz. 20 farklı konuda, gündeme paralel ve eğitici içeriği ile çalıştaylar yer alacak. Ana teması “Mükemmelliği Paylaşmak” olarak belirlenen bu yılki kongre ve çalıştaylarda tüm değerli üyelerimiz ve gönüllülerimiz ile bir araya gelmenin şimdiden heyecanını yaşıyoruz. Sevgi ve saygılarımla,

/turkiyekalitedernegi

/kalitedernegi

/kalitedernegi

/in/turkiyekalitedernegi

/turkiyekalitedernegi

/kalitedernegi

Kurumsal sponsorlarımız

Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


8

KalDer’DEN

MÜKEMMELLIK KÜLTÜRÜNÜ YAYMAK

Akın ALIKÇIOĞLU Türkiye Kalite Derneği Genel Sekreteri

ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

Değerli Üyelerimiz ve Kalite Gönüllüleri, Sizleri özellikle kısa ve orta vadeli stratejik planlarımız ve güncel aktivitelerimiz hakkında bilgilendirmek istiyorum. KalDer Merkez ekibi olarak bir süreden beri Yönetim Kurulu, Yürütme Kurulu ve şubelerimizle ile birlikte çalışarak orta ve uzun vadeli stratejik planımızı oluşturduk. Misyonumuzun ve 2023 vizyonumuzun da bir parçası olan EFQM ve Mükemmellik Kültürünü yaymak stratejik planımızın

en önemli maddesi olmuştur. Bunun için KalDer olarak özel ve kamu kuruluşları, STK ve üniversiteler nezdinde, EFQM Mükemmellik Modeli’ni daha basit, sade ve herkesin anlayabileceği bir dille anlatarak yönetim modelinin kurumsallaşmaya yönelik katma değerini sürekli olarak en etkin şekilde ifade etmek arzusundayız. Orta ve uzun vadede ise KalDer olarak Türkiye’nin tüm bölgelerinde şube ve temsilciliklerle birlikte yaygınlığımızı arttırmış olacağız. Şu an için öncelikli olarak mevcut şubelerimizin yanında Trakya, Kayseri, İzmit, Denizli, Konya, Antalya’daki temsilcilik süreçlerimizi ve aktivitelerimizi arttırmak istiyoruz. Bunun yanı sıra KalDer’in kuruluş tarihinden itibaren üyemiz olan kuruluşlarımızı daha sık ziyaret ederek üyelerimizle olan iletişimimizi daha çok kuvvetlendirmek, KalDer hizmetlerinden üyelerimizi daha fazla yararlandırmak sonuç olarak üyelerle ilişkilerimizi derinleştirmek istiyoruz. Bu çerçevede üyelerimize sunacağımız en önemli hizmetlerden birtanesi “eğitimler”. KalDer’de oldukça zengin bir eğitim portföyü söz konusu. Bunun içinde Ulusal Kalite Hareketi, EFQM Mükemmellik Modeli, Kalite Yönetim Sistemleri, Yenilikçilik ve Yaratıcılık, İnsan Kaynakları ve Kişisel Gelişim, Strateji Yönetim Eğitimleri gibi hem kurum içi hem de genel katılıma açık eğitimlerimizi kuruluşlarla paylaşmayı ve bu eğitimlerimizden tüm üyelerimizin ve üye olmayan kuruluşlarımıza yararlandırmak arzusundayız.


9

KalDer’DEN

Bunun yanı sıra Kalite Kongresi hazırlıklarımız da devam ediyor. Bu yıl kongre temamız “Sharing the Excellence” (Mükemmelliği Paylaşmak). Konseptimizde önemli değişiklikler yapmayı planlıyoruz. Kongredeki uluslararası katılımcı ve konuşmacı sayısını arttırmak için Avrupa’da EFQM modelini iyi uygulamış ve ödül kazanmış firmaların yöneticilerini deneyim ve bilgi paylaşımı yapmak üzere kongremize davet etmiş bulunmaktayız. Ayrıca bu yıl ki kongremizin sergi alanını daha zenginleştirerek, tüm sektörlerden ürün ve hizmetlerin tanıtımına imkan sağlayacak bir ortam yaratmak istiyoruz. Bu yıl içeriği ve görselliği daha da zengin olacak kongremize tüm üyelerimizin katılımını bekliyoruz. Ayrıca Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) Gala gecemizi 23 Mayıs tarihinde Swissotel The Bosphorus’da gerçekleştirdik. Yıl birincilerinin yanında, 3 yıldan beri ve proje başladığı tarihden itibaren 8 yıldan beri sürekli 1.lik kürsüsüne çıkmış olan kuruluşlar, müşteriler tarafından taçlandırılıp, TMME ödülünün sahibi oldular. Müşterilerinin gönlüne taht kurarak sağlanan 1.liklerin, marka itibarı,

pazar payı ve gelir anlamında firmalara oldukça katkı sağladığını görmekte ve bu süreci KalDer olarak gururla izlemekteyiz. KalDer marka bilinirliliğinin arttırılması, faaliyetlerin tüm üye ve üye olmayanlara tanıtılması için sosyal medya, görsel ve yazılı medyadan daha etkin yararlanmak üzere profesyonel sosyal medya, iletişim firmalarıyla işbirliği içindeyiz. Önümüzdeki dönem iletişim planlarımız için şimdiden geniş kapsamlı çalışmalarımıza başladık. Özellikle KalDer üyelerimizin ve gönüllülerimizin KalDer facebook, twitter, linkedin, instagram ve pinterest sosyal medya hesaplarına üye olarak aktivitelerimizi bu platformlardan da takip etmelerini özellikle rica ediyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) ile ortaklaşa düzenlediğimiz “Yönetim Kalitesi Geliştirme” programı ilk mezunlarını verdi, 22 Haziran tarihinde özel bir törenle birlikte mezunlarımıza sertifikalarını verdik. Liderlik, strateji, müşteri memnuniyeti ve insan kaynakları yönetimi konu başlıklarını kapsayan oldukça yoğun ve zengin içerikli yönetici geliştirme programımızda teorik bilginin yanında, deneyim payla-

şımları, fabrika ziyaretleri, proje hazırlama ve sunumları yapıldı. Kuruluşlarında bütünsel bakış açısıyla, kaliteyi bir yaşam biçimi haline getirmeyi hedefleyen ve işlerini sürekli gelişme anlayışıyla yürütmek isteyen yönetici ve çalışanlara yönelik katmadeğer sağladığını gördüğümüz Yönetici Geliştirme Programına oldukça yoğun talep gelmektedir. Geleceğin yöneticileri olarak gördüğümüz üniversite öğrencilerine yönelik etkinliklerimizi de arttırıyoruz. Kalite ve Mükemmellik kavramının üniversitelerde daha fazla yer etmesi ve gençlerin bu konuda daha kapsamlı bilgi edinebilmesi için KalDer GençKal üye sayımızı arttırıyor, üniversitelerdeki seminerlerimize ayrıca daha fazla zaman ayırmayı planlıyoruz. Türkiye’nin en itibarlı sivil toplum kuruluşu olan KalDer’in üyeleri ve gönüllüleri için hizmet yaygınlığımızı sürekli arttırmaktayız. Mükemmellik ve kalite kültürünü yenilikçi bir anlayışla daha geniş kitlelere aktarmaya ve sizlerin de değerli destekleriyle ülkemize üstlendiğimiz misyon gereği daha faydalı olmaya devam edeceğiz. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


10

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE YENİ DÖNEM Tuğrul KUDATGOBILIK TİSK Yönetim Kurulu Başkanı

2006 yılından beri yürütülen çalışmaların ürünü olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Kanun hükümlerinin büyük kısmı 2013 yılı başında yürürlüğe girmiş olup, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini düzenleyen hükümlerin işyerlerinin tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre altı ay ila iki yıl arasında değişen geçiş süreleri sonunda yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Kanun’a ilişkin ikincil mevzuat çalışmaları devam etmektedir; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca toplam 38 yönetmelik yayımlanması planlanmaktadır. 4 Haziran 2013 tarihi itibarıyla Bakanlık tarafından 16 yönetmelik ve bir tebliğ yayımlanmıştır. Kanun metni, daha önce iş sağlığı ve güvenliği açısından düzenleme bulunmayan birçok işyerini ilk kez kapsama almış bulunmaktadır. Zira bugüne kadar yalnızca İş Kanunu kapsamındaki çalışma ilişkilerinde uygulama alanı bulan iş sağlığı ve güvenliği normları, 6331 sayılı Kanun ile memurlar ve İş Kanunu kapsamı dışındaki işyerlerini de kapsayacak şekilde, personel istihdam eden tüm işyerlerinde uygulanacaktır. Kapsam genişlemesini daha da somutlaştırmak gerekirse, sadece tarım alanında kapsama alınan çalışan sayısı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre beş milyon yüz bin kişi olarak hesaplanmaktadır. Bu bağlamda özellikle Avrupa Birliği üyelik sürecinde sıkça dillendirilen iş sağlığı ve güvenliği hükümlerinin sınırlı bir kesimi kapsadığına yönelik itirazların artık geçerli olmayacağını söyleyebiliriz. Yeni Kanun ile işveren yükümlülükleri ve yaptırımlar ağırlaştırılmakta, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013


11

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

luğu için aranan 50 işçi kriteri kaldırılmakta, risk değerlendirmesi, işin durdurulması, işçinin çalışmaktan kaçınması gibi konular yeniden düzenlenmekte, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi yasal statüye kavuşturulmaktadır. Ayrıca Kanun; risk değerlendirmesi, acil durum, tahliye planları ve büyük endüstriyel kazalar gibi daha önce yasal düzeyde yeterince düzenlenmemiş bazı konularda da yenilikler içermektedir.

Birçok olumlu gelişme yaratmasına rağmen, yeni Kanunumuz mevcut bazı sorunların çözümü konusunda yenilikler getirmemektedir.

Yeni Kanun İle kapsam açısından büyük bir genişleme olmakla birlikte, uygulamadaki insan kaynağı ve teknik altyapı yetersizliğini giderecek mekanizmalara yer verilmemiştir. Örneğin işyeri hemşiresi ve diğer sağlık personeli gibi kişilerin sayısının nasıl artırılacağı konusunda somut bir düzenlemeye Kanunda yer verilmemiştir. Öte yandan, 6331 sayılı Kanun ile birlikte bazı yeni sorunlarla da karşı karşıya kalındığını vurgulamamız gerekmektedir. Örneğin sadece risk değerlendirmesi yapılmamış olması nedeniyle maden, metal, inşaat ve kimya sektörlerindeki işyerlerinde işin durdurulması yahut çalışan temsilcisinin önerilerine uyulmamasının idari para cezasına yol açması gibi sorunlarla ilk kez karşılaşılmaktadır. Kanun sadece bir yıl önce yürürlüğe girmesine rağmen, ikincil mevzuatta söz konusu eksikliklerin giderilmesi ve sorunların çözümü için birtakım düzenlemeler yapılması, Bakanlık nezdinde de bu konularla ilgili çalışma başlatıldığını göstermektedir. Burada önemle belirtmek istediğim husus, anılan sorunların bizatihi Kanun metninden kaynaklandığı gerçeğidir. Özellikle Kanunda yer almayan bazı hususların ikincil mevzuatla düzenlenmeye çalışılmasının uygulamada daha fazla sorun yaşanmasına sebebiyet verebileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Sorunların çözümü için ikincil mevzuatla getirilen bazı yüzeysel hükümler yarardan çok zarar getirebilecektir. • Yeni Kanun, aradan geçen yaklaşık bir yıllık dönemde sürekli ceza ve yaptırım hükümleri nedeniyle gündeme gelmiştir.

Kanunun Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren Kanunla ilgili kamuoyunda en çok tartışılan sorular “apartmanlarda doktor ve uzman çalıştırılacak mı?” veya “doktor veya uzman çalıştırılmadığında ne kadar ceza verilecek?” sorularıdır. Bu durum, kamuoyunun büyük bir bilgi kirliliğine maruz kaldığının ve sadece cezalar ile yaptırımlar konusunda farkındalık olduğunun göstergesidir. Buradan hareketle, 6331 sayılı Kanun’un çıkarılmasına rağmen iş sağlığı ve güvenliğinin temelini teşkil eden “güvenlik kültürü” konusunda olumlu bir mesafe alınamadığı söylenebilir. Mevzuat, insan kaynağı ve teknik altyapı önem taşımakla birlikte, Ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği açısından en temel sorunu güvenlik kültürünün istenen seviyeye ulaşamamasıdır. İşverenler ve çalışanların sağlık ve güvenlik konusunda bilinç düzeyi ne yazık ki istenen noktaya ulaşamamıştır. Yapılan araştırmaların gösterdiği gibi, ayrıntılı kuralların veya teknik düzenlemelerin iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesindeki rolü günümüzde çok sınırlı kalmaktadır. Zira uygulamacıların konuya yönelik bilgi seviyesi ve farkındalığı artırılmadıkça söz konusu normlar, pratikte önleyici etki doğurmayacaklardır. Güvenlik kültürünün geliştirilmesinde eğitim, bilgilendirme ve rehberlik mekanizmalarının önemli rolü vardır. Tüm platformlarda dile getirdiğimiz üzere, temennimiz bilgilendirme ve rehberlik konusunda –başta KOBİ’ler olmak üzeretüm işyerlerine daha fazla destek verilmesi; gerek çalışanlar, gerek işverenler için güvenlik kültürünün yerleştirilmesidir.

TİSK’in İş Sağlığı ve Güvenliği Alanında Yürüttüğü Faaliyetler

Konfederasyonumuz, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun hazırlık çalışmalarına etkin bir şekilde katılmış olup, bu kapsamda 25 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in katıldıkları bir Seminer düzenlenmiştir. Seminerde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı hakkında akademisyenler ve uygulamacılar tarafından sunumlar yapılmıştır. Seminerde yapılan konuşma ve sunumlar, bir kitap haline getirilerek yayınlanmıştır. 6331 sayılı Kanun’un yayımlanmasını müteakip Konfederasyonumuz tarafından

çeşitli bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapılmıştır. Ağustos ayında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu metni bir kitapçık halinde yayınlanarak Camiamızın ve uygulamacıların kullanımına sunulmuştur. Kanun kitapçığının ikinci baskısı Ekim ayında yayınlanmıştır. Ayrıca 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilgili bilgi ihtiyacını gidermek üzere, Konfederasyonumuz tarafından bir rehber hazırlanarak Dünya Gazetesi’nin eki olarak tüm Türkiye’ye dağıtımı yapılmıştır. TİSK tarafından İş sağlığı ve güvenliği ile bağlantılı olarak denetim konusunda 7 Kasım 2012 tarihinde İstanbul’da bir seminer düzenlenmiştir. İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı işbirliğinde düzenlenen Seminer’de iş sağlığı ve güvenliği ve sosyal güvenlik alanlarındaki teftiş konusunda müfettişler ve işverenler arasında görüş alışverişinde bulunulmuştur. Konfederasyonumuz bünyesinde kurulu bulunan TİSK İş Sağlığı ve Güvenliği – Çevre Komisyonu dönem içinde 6331 sayılı Kanunla ilgili çalışmalar gerçekleştirmiş ve koordinasyon faaliyetlerini yürütmüştür. Konfederasyonumuz Almanya’nın Troisdorf şehrinde 4 – 5 Ekim 2012 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası İşverenler Teşkilatı Küresel İş Sağlığı ve Güvenliği Ağı (IOE GOSH.net) Toplantısı’na da katılım sağlamıştır. Toplantıda küresel ölçekte iş sağlığı ve güvenliği konusundaki sorunlar ve çözüm önerileri üzerinde değerlendirmelerde bulunulmuştur. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından 7 Mayıs 2013 tarihinde açılışı yapılan ve İzmir’de gerçekleştirilen 27. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası etkinliklerine de Konfederasyonumuz tarafından aktif katılım sağlanmıştır. İş sağlığı ve güvenliği alanında 2012 yılında, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi çalışmalarına işveren kesimini temsilen katılım sağlanmıştır. Konfederasyonumuz, “Akademi” ve “İşveren” adlı süreli yayınlarında iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin makale ve yazılara yer vermektedir. Diğer taraftan Konfederasyonumuz Üyesi İşveren Sendikaları tarafından kendi Üye İşyerlerine yönelik olarak yeni Kanun ile ilgili yoğun çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


12

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ: SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI Mustafa KUMLU TÜRK-İŞ Genel Başkanı

A

vrupa Birliği’nde topluluk düzeyinde geliştirilen ve yüksek bir koruma düzeyi içeren standartlardan biri de iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgilidir. Uluslararası Çalışma Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Birliği belgelerinde çalışana değer verilmesi, çalışma hayatının çalışma çevresiyle birlikte insancıl hale getirilmesi, yaşam kalitesinin yükseltilmesi temel amaçlar arasındadır. Birleşmiş Milletler’e göre, işte sağlık ve güvenlik bir insan hakkıdır. Bununla birlikte iş sağlığı ve güvenliği bir bilim dalı olarak, üretim süreçlerini, üretim yöntemlerini, verimliliği, ergonomiyi ilgilendiren boyutlarıyla çalışma hayatının en temel konularından biridir. Çevre, iş sağlığı ve güvenliği konularına gereken önem verilmediğinde, ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

bu alandaki sorunlar kendini iş kazaları, meslek hastalıkları, ölümler, yaralanmalar, çevre kirliliği, hastalıklar, üretim kaybı şeklinde göstermektedir. 2011 yılı SGK istatistiklerine göre, 69.227 iş kazası, 697 meslek hastalığı olgusu meydana gelmiş, bunların 1.710’u ölümle sonuçlanmıştır. İş kazaları sonucu 2.093, meslek hastalıkları sonucu 123 kişi olmak üzere 2.216 kişi ise sürekli iş göremez hale gelmiştir. Ülkemizde SGK tarafından tutulan istatistikler sadece sigortalı işçilerle sınırlıdır. SGK verilerinin sadece sigortalıları kapsadığı düşünülürse, gerçekte iş kazaları ve buna bağlı olarak ölümlerin çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. ILO’nun hazırladığı “Güvenlik Kültürü Raporu”na göre, meslek hastalıklarının tümü,

iş kazalarının yüzde 98’i önlenebilir kazalardır. Nitekim, son yirmi yılda iş kazalarında Japonya ve İsveç’te yüzde 20, Finlandiya’da ise yüzde 62 oranında bir düşüş olmuştur. Bunun nedeni daha az işçinin tehlikeli işlerde çalışması ve işyerlerinin daha güvenli hale getirilmesi olarak açıklanmaktadır. 2010 yılında iş kazaları sonucu 1.444 işçi hayatını kaybederken, 2011 yılında 1.710 işçi hayatını kaybetmiştir. Buna göre, 2011 yılında bir önceki yıla göre iş kazası sonucu ölüm sayısında sadece son bir yılda yüzde 18’lik bir artış olmuştur. Günümüzde özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve esnek çalışma biçimleri Türkiye’de sağlıksız ve güvenliksiz bir çalışma hayatını işçilerimize dayatmaktadır. Türkiye’de kayıt dışı ekonominin var olduğu bir yapıda, sosyal güvenlik haklarına uyulmamakta, var olan haklar geriletmeye çalışılmakta, sigortasız, kaçak işçi çalıştırma her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Küreselleşen dünyada her alanda maliyetlerin düşürülmesi temel hedef haline gelmiştir. Maliyetlerin ilk düşürüldüğü alan ise iş sağlığı ve güvenliği alanıdır. Günümüzde açlık ve iş kazası riski arasında tercih yapmaya zorlanan yurttaşlarımız, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin olmadığı çalışma ortamlarında çalışmak zorunda bırakılmakta; ölüm, sakat kalma ve meslek hastalıklarına yakalanma riskiyle karşı karşıya bırakılmaktadırlar. Nitekim son dönemde, Davutpaşa’da, Tuzla tersanelerinde, Bursa’nın Mustafakemalpaşa, Balıkesir’in Dursunbey ilçelerindeki kömür ocaklarında, Zonguldak Karadon’da, Ankara OSTİM’de, İstanbul’da AVM inşaa-


13

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

tında, Adana-Kozan baraj inşaatında, Eti Bakır Samsun İşletmesi’nde ve daha birçok yerde meydana gelen iş kazalarında ve patlamalarda onlarca işçimiz hayatlarını kaybetmiştir. Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği tablosunun olumsuz olmasının nedeni, bu alanda ciddi önlemlerin alınmamasıdır. Diğer bir deyişle, iş sağlığı ve güvenliği politikalarıyla stratejilerinin sosyal tarafların katılımlarıyla etkin bir biçimde uygulanamamasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizdeki kayıt dışılık ve örgütsüzlük iş kazalarını ürkütücü boyutlara taşımaktadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. TÜRK-İŞ, 4857 sayılı İş Kanunu’nun içinde yer alan değil, örneklerini gelişkin AB ülkelerinde gördüğümüz müstakil bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na ihtiyaç olduğunu sürekli olarak dile getirmiş ve bu yönde talepte bulunmuştur. Öncelikle belirtilmelidir ki, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çalışma ilişkilerinde hayati bir alan oluşturan iş sağlığı ve güvenliği kurallarını, İş Kanunu dışında müstakil bir kanun olarak düzenleyip, bazı istisnalar dışında, kamu-özel sektörlerindeki tüm çalışanları ve tüm işyerlerini kapsama alması Konfederasyonumuz tarafından olumlu olarak karşılanmaktadır. Kanunda yer alan bir maddeyle, kamu kurum ve kuruluşları hariç ondan az çalışanı bulunan işyerlerinden, çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinden yararlandırılmasına da olumlu yaklaşmaktayız. Ayrıca, Bakanlar Kurulu kararıyla, ondan az çalışanı bulunanlardan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin de bu destekten yararlandırılması söz konusudur. Bu maddeyle, iş kazalarının en çok yaşandığı ve tüm işletmelerin yaklaşık yüzde 85’ini oluşturan küçük işletmelerde gerekli önlemlerin alınması yönünde önemli bir adım atılmış olmaktadır. Kanunun ilgili maddelerinde risk değerlendirmesine yer verilmesi, çok tehlikeli sınıfta maden, metal ve yapı işleri ile kimyasallarla yapılan işlerde risk değerlendirmesi yapılmaması halinde işin durdurulması önemli bir yeniliktir. Bizim TÜRK-İŞ olarak eleştirdiğimiz, çekince koyduğumuz maddeler şu şekilde sıralanabilir: - Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri ile iş sağ-

lığı ve güvenliği hizmetlerinin piyasaya, piyasanın insafına bırakılması, - Kamu kesiminin hizmeti kendisi sağlaması yerine dışarıdan alması, -İşyeri hekimlerinin ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıklarının olmaması, hatta “kiralık işçi” gibi çalıştırılmaları, - İdari para cezalarının yetersiz oluşu, - İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili maddelerin uygulanması / yürürlük süresinin ötelenmiş olması, - İş ekipmanı; çalışma ortam ve şartları; işin özelliğine göre gece çalışmaları; gebe ve emziren kadınların çalışma şartları; hangi işyerlerinde işyeri sağlık ve güvenlik biriminin kurulacağı; işyeri hekim ve güvenlik uzmanların nitelikleri; asgari çalışma süreleri; iş sağlığı hizmeti sunacak kişi ve kurumların görev, yetki ve yükümlülükleri, belgelendirmeleri; işyeri hekimlerinin ve güvenlik uzmanlarının eğitimleri, belgelendirmeleri, hangi sınıf belge alacakları; risk değerlendirmesi gibi sorunlu alanların yönetmeliklere bırakılmış olmasıdır. TÜRK-İŞ olarak belirtilmelidir ki, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tüm taleplerimizin kabul edildiğini söylemek mümkün değildir. Çekince koyduğumuz, eleştirdiğimiz hükümleriyle Kanun’da hâlâ müzakereye ihtiyaç duyulan maddeler bulunmaktadır. Bununla birlikte iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılması gerekenler bulunmaktadır. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

- Öncelikle tüm eksikliklerine rağmen Kanun etkili bir şekilde uygulanmalıdır. - Yönetmelikler sosyal tarafların taleplerine uygun gerçekçi bir şekilde çıkarılmalıdır. - İSG mevzuatının eksiksiz hayata geçirilmesi ve hukuki zeminin tam olarak sağlanabilmesi için, başta inşaat, maden, tarımla ilgili ILO Sözleşmeleri olmak üzere iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili diğer ILO sözleşmeleri bir an önce onaylanmalıdır. - Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi temel alınarak 2009-2013 Eylem planındaki hedeflere ulaşılmalıdır. - Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’nin acil yapması gereken çalışmalardan biri de, ülke düzeyinde iş sağlığı ve güvenliği veri tabanının başta maden, inşaat, metal, gemi tersane yapımı, tarım olmak üzere tüm sektörler dikkate alınarak farklı boyutlarıyla ortaya çıkarılmasıdır. - İşyerlerinde oluşturulan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları demokratik yapılar olarak düzenlenmeli, kurulların yaptırım gücü olmalıdır. - İş müfettişi sayısı artırılmalı ve özerk yönetim yapısına sahip kurumlarla işyeri denetimleri etkin olmalıdır. - Toplumun her kesiminde güvenlik bilincinin ve güvenlik kültürünün oluşturulması için çaba gösterilmelidir. - İSG ile ilgili alınması gereken tedbirler işverenler açısından ek bir maliyet değil, tersine kazaları azaltan, verimliliği artıran uygulamalar olarak kabul edilmelidir. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


14

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE YENİ DÖNEM Uygulamada ilk kez risk değerlendirmesi yapacak olan işyerleri göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmesi hususunda büyük güçlükler yaşanmaktadır.

İ

Av. Hakan YILDIRIMOĞLU MESS Genel Sekreteri

ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

ş sağlığı ve güvenliği alanında uzun yıllardır devam eden mevzuat hazırlama çalışmaları sonucunda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bugüne kadar yalnızca İş Kanunu kapsamındaki çalışma ilişkilerinde uygulama alanı bulan iş sağlığı ve güvenliği normları, 6331 sayılı Kanun ile memurlar ve diğer kamu görevlilerini de kapsayacak şekilde, çalışanların bulunduğu tüm işyerlerine teşmil edilmiştir. Kanun gerek kapsam, gerekse işyeri organizasyonu ile ilgili içerdiği yenilikler bakımından iş sağlığı ve güvenliği alanında yeni bir dönemi başlatmıştır. Bu yeni dönemde özellikle iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri konusunda, örneğin işyeri sağlık ve güvenlik biriminde aranacak fiziki şartlar, vardiyalı çalışma yapılan işyerlerinde görevlendirme gibi konularda, ağırlaştırılmış yükümlülükler getirilmiştir. Bunun yanı sıra, Kanunun yayımlanmasının ardından bazı yönetmeliklerin yürürlüğe konulamaması nedeniyle uygulamada da büyük sorun yaşanmaktadır. Örneğin; işyeri hekimlerinin çalışma usul ve esasları hakkında ikincil mevzuat anlamında hukuki boşluk bulunmaktadır. Ayrıca, 6331 sayılı Kanun ile birlikte bazı yeni sorunlarla da karşı karşıya kalındığını vurgulamamız gerekmektedir. Örneğin sadece risk değerlendirmesi yapılmamış olması nedeniyle maden, metal, inşaat ve kimya sektörlerindeki işyerlerinde işin durdurulmasına veya çalışan temsilcisinin önerilerine uyulmamasının idari para cezasına yol açması gibi sorunlarla ilk kez karşılaşılmaktadır.

Kanunun uygulanmasında en fazla ses getiren yenilik ise, işyerlerinde çalışan sayısına bakılmaksızın, mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin görevlendirilmesi yükümlülüğüdür. Tüm işyerlerinin, söz konusu görevlendirme yükümlülüğü bakımından kapsama alınması, ülkemizdeki işyeri sayısı ile mevcut iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi sayıları göz önünde bulundurulduğunda sorunlara yol açacak niteliktedir. Böyle bir yükümlülüğün ülkemiz gerçekleri ile örtüşmediği açıktır. Nitekim, Resmi Gazete’de yayımlanmasının üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen mevzuatta yapılmak zorunda kalınan değişiklikler ve ortaya çıkan sorunlar, gelecekte bu konuda pek çok sıkıntının yaşanabileceğini göstermektedir. 6331 sayılı Kanun ile işverenlere getirilen önemli yükümlülüklerden birini çalışanların eğitimi oluşturmaktadır. Kanunun 17. maddesine göre işverenler, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlamakla yükümlüdür. Konuyla ilgili usul ve esasların düzenlendiği Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ise 15 Mayıs 2013 tarih ve 28648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yönetmelikte üç tür İSG eğitimi öngörülmüştür. İlki; çalışanların işe başlamalarından önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde verilmesi gereken “olağan” eğitimdir.


15

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İkincisi, iş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe dönüşünde çalışmaya başlamadan önce, kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili verilmesi gereken “ilave” eğitimdir. Üçüncüsü ise, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce verilmesi gereken “bilgi yenileme” eğitimidir. Böylece, farklı ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak işverenlerin İSG eğitimi verme yükümlülüğü düzenlenmiştir. Yönetmelikte eğitimlerin, değişen ve ortaya çıkan yeni riskler de dikkate alınarak çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yılda en az bir defa, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 2 yılda en az bir defa, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise 3 yılda en az bir defa tekrarlanacağı düzenlenmiştir. Çalışanlara verilecek eğitimlerin süresinin, çalışanların işe girişlerinde ve işin devamı süresince belirlenen periyodlar içinde; az tehlikeli işyerleri için en az 8 saat, tehlikeli işyerleri için en az 12 saat ve çok tehlikeli işyerleri için en az 16 saat olacağı hükme bağlanmıştır. Çalışanların uzaktan eğitim almalarına gerekli altyapının kurulması şartı ile olanak tanınması yönetmeliğin getirdiği yeniliklerden biridir. Ancak çalışanlara sadece işe başlamadan önce verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hariç olmak üzere, yönetmelikte belirlenen genel konular işverence gerekli ve yeterli sistemin kurulması halinde uzaktan eğitim şeklinde verilebilecektir. Bunun da yeterli olmadığı değerlendirilmektedir. Özellikle az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, uygun altyapının kurulması halinde tüm İSG eğitimlerinin uzaktan verilebilmesine imkân tanınmalıdır. Nitekim bilgi teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ışığında, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin nitelikleri gereği uzaktan eğitim yoluyla yapılmasında büyük fayda bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarında büyük önem taşıyan konulardan birini kuşkusuz risk değerlendirmesi oluşturmaktadır. 6331 sayılı Kanunda bu konu özel olarak düzenlenmiştir. Kanuna göre işveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. Risk değerlendirmesi yapılırken belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu, kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve

ÇALIŞANLARIN UZAKTAN EĞITIM ALMALARINA GEREKLI ALTYAPININ KURULMASI ŞARTI ILE OLANAK TANINMASI YÖNETMELIĞIN GETIRDIĞI YENILIKLERDEN BIRIDIR müstahzarların seçimi, işyerinin tertip ve düzeni; genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumunun dikkate alınması gerekmektedir. Konuyla ilgili usul ve esasların düzenlendiği İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği ise 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak; 30 Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğe göre; risk değerlendirmesi işverenin oluşturduğu bir ekip tarafından işyerinin tasarım veya kuruluş aşamasından başlamak üzere; tehlikeleri tanımlama, riskleri belirleme ve analiz etme, risk kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması, dokümantasyon, yapılan çalışmaların güncellenmesi ve gerektiğinde yenileme aşamaları olmak üzere 5 adımda gerçekleştirilecektir. Uygulamada ilk kez risk değerlendirmesi yapacak olan işyerleri göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmesi hususunda büyük güçlükler yaşanmaktadır. Öncelikle risk değerlendirmesi çalışmalarının nasıl yürütüleceği konusunda yönlendirici bilgilerin yer aldığı rehberlere ihtiyaç duyulmaktadır. Her ne kadar İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde konuyla ilgili bazı rehberler yayımlanmışsa da, bu yükümlülüğün kapsamına giren işyerleri dikkate alındığında, söz konusu rehberlerin sayısı kuşkusuz yetersizdir. Tüm işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılmış olması 31 Aralık 2012 tarihi itibari ile zorunludur ve söz konusu çalışmanın bu tarih dışında belirlenen bir tamamlama süresi de bulunmamaktadır. Risk değerlendirmesi çalışmasını uzun yıllardır yapan işyerlerinin bile, özellikle yönetmelikte yer alan dokümantasyonla ilgili hükümler nedeniyle, mevzuata uyum kapsamında yaptırım riskiyle karşı karşıya bırakılması uygulamada büyük sorun teşkil etmektedir. Kanunun yürürlük tarihi, çeşitli maddeler açısından farklı tespit edilmiştir. İş sağlığı

ve güvenliği hizmetlerini düzenleyen hükümlerin; işyeri tehlike sınıfı, çalışan sayısı ve özel/kamu sektörü ayırımı gözetilerek altı ayla iki yıl arasında değişen sürelerde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Temmuz 2013 ‘de Torba Yasa kapsamında yapılan değişiklikle bu sürelerin uzatılması gündeme alınmıştır. Kanunun diğer maddeleri ise 2013 yılı başında yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle işverenlerin, iş sağlığı ve güvenliği alanında hangi yükümlülükleri yerine getirdiklerini tespit etmeleri, yürütülen çalışmaların belgelendirilmesi konusuna özel önem göstermeleri gerekmektedir. Zira Kanunda, yükümlülüklere aykırılık halinde uygulanacak ağır idari para cezaları düzenlenmiştir. Bu çerçevede; risk değerlendirmesi, acil durum planı, çalışan temsilcisi gibi yeni konularda iş müfettişlerinin öncelikle işverenleri bilgilendirmeleri isabetli olacaktır. İş müfettişlerinin yaptırım uygulamadan önce işyerlerini bilgilendirerek uygunsuzlukların ortadan kaldırılabilmesi için yeterli süre tanımaları ve bu uygunsuzlukların ortadan kaldırılması konusunda işyerlerine destek olmaları, son derece kapsamlı ve teknik konuların düzenlendiği mevzuatın uygulanabilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak bu yeni dönemde; iş sağlığı ve güvenliği alanında statik bir yapının değil, gelişmelerin takip edildiği, mevcut koşulların sürekli iyileştirildiği, geliştirildiği ve denetlendiği bir yapının hedeflenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, temennimiz başta KOBİ’ler olmak üzere bilgilendirme, teşvik ve rehberlik konusunda tüm işyerlerine daha fazla destek verilmesidir. Bu kapsamda; sosyal diyaloğun artırılması, güvenlik kültürünün yaygınlaştırılması için faaliyetler yürütülmesi, iyi uygulama örneklerinin paylaşılabilmesi için uygun ortamların yaratılması sorunların çözümüne ve söz konusu mevzuatın amacına uygun olarak ülkemizde bir iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yerleşmesine daha fazla katkı sağlayacaktır. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


16

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

AVRUPA BİRLİĞİNDE İŞGÜVENLİĞİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

Şeyda KESKİN Mühendis - Uluslararası Baş Denetçi

H

ızla artan teknolojik gelişmeler insanların huzur ve refahına hizmet ederken diğer taraftan insan yaşamı ve çevresi için tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Üretim ve hizmet sürecine giren her yeni madde, makine, araç ve gereç ve tanımlanan her yeni alt süreç veya detay süreçte insan sağlığı, çevre sağlığı ve iş yeri güvenliği için yeni tehditler oluşturmaktadır. ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

Her yıl milyonlarca kişi iş yerlerindeki çeşitli tehlikeler sonucu ölmekte, yaralanmakta veya hastalanmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre dünyada heryıl 1, 2 milyon kişi iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda yaşamını yitirmektedir. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi( EUROSTAT) verilerine göre Avrupa Birliğine üye ülkelerde her 4. 5 saniyede bir

işçi en az üç gün evde kalmasına yol açacak bir kaza geçirmekte, her 3, 5 dakikada bir kişi işten kaynaklanan nedenlerden dolayı yaşamını yitirmektedir. Bu da her yıl 7. 500 kişinin iş kazaları, 159. 500 kişinin de iş kazalarının neden olduğu rahatsızlıklar nedeniyle yaşamı yitirdiği anlamına gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlık kavramını “Yalnız sakatlık ve hastalığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. ” İş Güvenliği ise iş yerinde işin yürütülmesi nedeni ile oluşan tehlikelerden ve sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak amacı ile yapılan planlı çalışmalardır’’şeklinde tanımlanmıştır. Sosyal hayat şartlarının iyi olması İş güvenliği ile doğrudan etkileşim içindedir. Geçim kaygısı, işten atılma korkusu, işyerine ulaşım mesafeleri, uyku ve dinlenme sürelerinin kısalması, uzun ve yorucu çalışma saatleri işyerinin ortam şartları; İş veya meslek kaza oranlarının artmasına sebep olmuştur. Bundan dolayı yaralanma, uzuv kaybı ve can kayıplarının hem sosyal hem psikolojik hemde ekonomik boyutları mevcuttur. Avrupa toplulukları kuruluş aşamasında itici güç ekonomik birlik iken, iş hukuku ile birlikte iş sağlığı ve güvenliği hukuku da kuruluş çalışmalarının önceliği olmamıştır. Avrupa Birliğine üye ülkeler Topluluğu, bütünleşmeye katkıda bulunacak veya eşitsiz rekabete yol açarak bütünleşmeyi engelleyecek alanlarda iş hukukuyla ilgili düzenlemeler de yapmıştır. Bu kapsamda, işçilere ser-


17

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

best dolaşım hakkı tanınarak topluluk sınırları içinde işini ve işyerini serbestçe seçme olanağı sağlanmış ve ekonomik bütünleşmeye katkı yapılmıştır. Fransa’nın cinsiyetler arasında eşitlik sağlama çabaları ise, bir toplumsal hak sağlamaktan önce rekabet eşitsizliğini önlemeye yöneliktir Avrupa Topluluğunun 1980 den önceki yönetmelikleri tekil iken 1980 yılından sonraki reformlarından sonra yönetmelikler çerçeve görevi görmüştür. Bu dönemde işverenin çalıştırdığı işçinin sağlık ve güvenliğini koruma yükümlülüğü öne çıkarılmıştır. Buna göre işveren işyerinde risk değerlendirmesi yapılmasını ve bu değerlendirmeye uygun risk yönetim tekniklerinin uygulanmasının önemi ortaya çıkmıştır. Komisyon, 2. Eylem Planı tamamlanmadan, İşte Güvenlik, Hijyen ve Sağlıkla ilgili 3. Eylem Planını hazırlamıştır. Plan beş ana konuya odaklanmıştır: 1) Güvenlik ve ergonomi; 2) Sağlık ve hijyen; 3) Enformasyon ve eğitim; 4) Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik girişimler; 5) Sosyal diyalog

ŞEYDA KESKİN, 4 DÖNEMDIR AVRUPA BIRLIĞI TARAFINDAN TÜRKIYE’DE VERILEN ULUSLARARASI ÇEVRE ÖDÜLÜNÜN JÜRI ÜYELIĞINI VE 2 DÖNEM JÜRI BAŞKANLIĞINI YAPMIŞTIR. AYRICA SON DÖNEM AVRUPA BIRLIĞI ÇEVRE ÖDÜLLERININ 27 ÜLKE ARASINDAN SEÇILEN 5 JÜRI ÜYESINDEN BIRI OLARAK, TÜRKIYE’YI AVRUPA JÜRISINDE TEMSIL ETMIŞTIR riskler, Ergonomik riskler, Psikososyal riskler, Fiziksel etkenler, Biyolojik etkenler ve Alerjiler olarak tanımlanabilir. Kaza istatistiklerine göre, kayma, takılma ve düşmeler, elle taşıma ve kaldırma, hareket halindeki nesnelerin çarpması, sert nesneler, el aletleri, işletme içindeki nakliye, düşen nesnelerin çarpması, çalışma çevresi ve makinalardan kaynaklanan kazalar olarak tanımlanabilir. Yedi ülkede kazalara karşı ek önlem alınması gerekli görülmüştür. Bu kapsamda Avrupa topluluğunda Makine Emniyeti Yönetmeliği, Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği ve bunun dışında olan birçok direktifle bera-

ber bazı standardların da uygulamasına başlanmıştır. Uluslararası Standard Teşkilatı ISO tarafından yayınlanmasa da birçok ülkede( OHSAS) TS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı kuruluşlara rehber niteliğinde olmuş ve sertifikalandırma yapılmıştır. Ancak tüm bunlar bile iş kazalarına engel olamamaktadır. Çünkü İş Güvenliği Süreklilik, sürdürülebilir, ve proaktif bir yaklaşım biçimi gerektirir. Ekonomik kaygılar üzerine sınırlı olarak kurulan ve cezai hükümlerin caydırıcı olmadığı ülkelerde İş Güvenliği Yönetim Sisteminin etkinliğinden söz etmek pek mümkün değildir.

konularını öncelikli ve iyileştirilmesi gerekli alanlar olarak belirlemiştir. İlgili ülkelerde bu kapsamda mevzuat ve yönetmeliklerini ve standardları gözden geçirmeleri ve bu konuda gerekli düzenlemeleri yapma şartı ortaya çıkmıştır. AB ülkelerinde mesleki risklere bakıldığında son 10 yılın öncelikli risk alanları ile Kimyasal etkenler, Güvenlik etkenleri, Fiziksel etkenler, Örgütsel-yönetsel

KAYNAKÇA 1. http://ec.europa.eu/enterprise/policies/european-standards/harmonised-standards/ 2. The Regulation of Working Conditions In The Member States of The European Union, Part IV: Occupational Health and Safety, Volume 1, Sf 120-125, European Commission, 1999 3. Social Europe, Europe for Safety and Health at Work, European Comission, No 3/93. 4. Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT, Ankara, 2000 5. www.iso.org.tr 6. http://www.ilo.org/global 7. http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page 8. http://www.who.int/en/ Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


18

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

SHELL, ÖNCÜ KİMLİĞİYLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDA DA ÖRNEK OLUŞTURUYOR Shell, kendi bünyesinde yürüttüğü çalışmaların yanı sıra, toplumdaki emniyet bilincinin artmasına katkı sağlayan eğitim projelerini de hayata geçiriyor. Shell bu kapsamda son iki yılda toplam 95 bin kişiye yol emniyeti eğitimi sağladı.

T

ürkiye’deki faaliyetlerinin 90’ıncı yılını kutlayan Shell, ürün, hizmet ve yatırımlarının yanı sıra çalışma ilkeleriyle de iş dünyasında örnek bir model oluşturuyor. Bu ilkelerin başında, vazgeçilmez önceliği olan “emniyet” yer alıyor. Shell’in tüm faaliyetlerinde İş Sağlığı, Emniyet ve Çevre (İSEÇ) ilkeleri tavizsiz bir şekilde uygulanıyor, bu değerler bütünü, Shell’in iş yapma biçimini belirliyor. Shell, faaliyetlerini kazasız ve kayıpsız yürütmek için standart kurallar ve programlar oluşturuyor. Tüm çalışanlarının ve iş ortaklarının bu kurallara uymalarını sağlıyor. “Hedef Sıfır” programı; tüm faaliyetlerini ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013


19

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

en az zarar ve kayıpla tamamlanmasını hedefliyor. 2007 yılında uygulanmaya başlanan Hedef Sıfır programı, Shell’in sıfır can kaybı ve sıfır kaza ile çalışma kararlılığını yansıtıyor. “Hayat Kurtaran 12 Kural” ise, Shell bünyesinde tüm iş süreçlerinin güvenli bir şekilde yürütülmesini sağlıyor. İş kazalarını engellemek için çalışanların ve müteahhitlerin yapması gerekenleri içeren Hayat Kurtaran Kurallar, ‘emniyet kemeri kullanımı’, ‘hız sınırlarına uyulması’, ‘araç kullanırken cep telefonunun kapatılması’ gibi hayati uyarılardan oluşuyor.

Emniyet için sürekli ve yaygın eğitim veriyor

Shell faaliyetlerinde kazaları önlemek için, operasyonlarını her zaman emniyete öncelik vererek sistemli bir şekilde yönetiyor. Emniyet konusunda tüm çalışanlarının yanı sıra iş ortaklarına ve dolaylı çalışanlarına da eğitim veriyor ve iş süreçlerinin emniyet kurallarına uygun şekilde yürütülmesini sağlıyor. Çalışanları arasında emniyet liderliği becerileri geliştiriyor, başarılı performansları ödüllendiriyor ve kurallara uyulup uyulmadığını etkin şekilde kontrol ediyor.

Shell’in yürüttüğü toplumsal emniyet çalışmaları şunlar: - Kocaeli Valiliği, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün iş birliğiyle yürütülen “Güvenli Trafik Projesi” Shell’in desteğiyle Mayıs ayında Kocaeli’de uygulanmaya başladı. Proje ile emniyet kemeri kullanımının yaygınlaşması ve hız sınırlarına uyulması hedefleniyor. - Koç Üniversitesi ile birlikte zorunlu bir ders olarak üniversite müfredatına giren “Yol Emniyeti” programı gerçekleştirildi ve 900 kişiye eğitim verildi. - 2006’dan bu yana her yıl “Emniyet Günü” etkinlikleri düzenleyerek emniyet kemerinin hayati önemi, güvenli sürüş

gibi konularda çalışanları ve müşterilerine yönelik farkındalık çalışması yürütüyor. - Emniyet Genel Müdürlüğü’nün işbirliğiyle 11 milyon çocuğa ulaşmayı hedefleyen “Trafik Çocuk” adlı internet sitesi ise çocuklarda yol emniyeti bilincinin artmasını sağlıyor. - 2012 yılında Trafik Haftası etkinlikleri kapsamında Kayseri’de eğitim aktiviteleri gerçekleştirdi. Şehrin farklı noktalarında devrilme ve çarpma simülatörleri ile alkol miktarının algılama yeteneğini etkileme oranını yansıtan alkol gözlüğü deneyimletildi. - 2011 yılında Türkiye’nin birçok şehrinde ve Shell ExtraMola istasyonlarında yaklaşık 3 bin ağır vasıta ve otomobil sürücüsüne eğitim verdi.

Toplumsal emniyet bilincinin artmasına da katkı sağlıyor

Shell, kendi bünyesinde yürüttüğü çalışmaların yanı sıra, toplumdaki emniyet bilincinin artmasına katkı sağlayan eğitim projelerini de hayata geçiriyor. Shell bu kapsamda son iki yılda toplam 95 bin kişiye yol emniyeti eğitimi sağladı. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


20

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İşverenler açısından 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının ilgili maddeleri gereği, acilen yapılması gerekli olanlar; Risk Değerlendirmesi , Acil Durum Planı ve Çalışanların Eğitimi ile ilgili düzenlemelerdir.

Ali TERZIOĞLU1 SGK BAŞMÜFETTİŞİ

I-GİRİŞ: Çalışma hayatını yakından etkileyen sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar, devletin iş hukuku alanındaki birikimi, uygulamada karşılaşılan sorunlar, koruyucu ve önleyici hizmetlerden bütün çalışanların yararlanmasını sağlamak, uygulamaların kalite yönetim sistemi benzeri sürekli iyileştirme felsefesinin yerleştirilmesi ve Avrupa Birliği ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kurallarına uyum sağlama zorunluluğundan dolayı 4857 sayılı İş Kanunundan bağımsız olarak, çalışanların tümünü kapsayan ve önleyici ve koruyucu tedbirleri içeren ve gelişmiş ülke örneklerindeki mevzuatlarla uyumlu düzenlemelerin hayata geçirilmesi nedeniyle, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasası 20.06.2012 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş olup, 30.06.2012 tarih 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının 38. maddesi yürürlük maddesi olup, işyerlerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri

1 2 3

hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirilmesi gibi bazı hükümleri aşamalı olarak yürürlüğe girecektir. Yürürlük ile ilgili son tarih 01.07.2014’dür. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının bazı maddeleri yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmesine rağmen, bu güne kadar çıkartılması gerekli olan yönetmeliklerin yarısı çıkartılamamıştır. II- 6331 SAYILI YASA İLE İLGİLİ ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKENLER: İşverenler açısından 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının ilgili maddeleri gereği, acilen yapılması gerekli olanlar; Risk Değerlendirmesi2, Acil Durum Planı3 ve Çalışanların Eğitimi ile ilgili düzenlemelerdir. Bu düzenlemelerden, risk değerlendirmesini ve acil durum planını iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekiminin yapması gerektiği yasada ve yönetmelikte düzenlenmiş ise de, bazı işyerleri için iş güvenliği uzmanı ve

işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu ile ilgili maddeler henüz yürürlüğe girmediğinden, işverenlerin ve işyeri yetkililerinin birlikte düzenleyerek imzalamaları gerekmektedir. Ayrıca çalışanların eğitimi ile ilgili yasanın 16. 17. ve 18. maddeleri 01.01.2013 tarihinde ve bu hususta çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik4 de 15.05.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Çalışanlara işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliği, iş ekipmanının değişmesi, yeni teknoloji uygulanması gibi durumlar nedeniyle ortaya çıkacak risklerle ilgili eğitimler verilmelidir. III- 6331 SAYILI YASA İLE İLGİLİ GETİRİLENLER: -Tüm çalışanlar yasanın kapsamına alınmıştır; Kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere, tüm çalışanlarına faaliyet

SGK BAŞMÜFETTİŞİ (aliterzioglu@mynet.com), Bu makalede yer alan görüşler, yazarın kişisel görüşüdür. Çalıştığı Kurumu bağlamaz. Ali TERZİOĞLU, “Risk Değerlendirmesi ve Ofisler için Örnek Risk Değerlendirmesi”, Yaklaşım, Şubat 2013 Ali TERZİOĞLU, “Acil Durum Planı”, Yaklaşım, Haziran 2013

ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013


21

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

konularına bakılmaksızın bu yasa uygulanır. - Yasanın amacı riskleri, meydana gelmeden önlemeye yöneliktir; Risklerden kaçınmak, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek, risklerle kaynağında mücadele etmek, işin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek, teknik gelişmelere uyum sağlamak, tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek, teknoloji ile tutarlı önleme politikası geliştirmek, toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermektir. - İşyerleri, tehlike sınıfına göre 3 sınıfa ayrılmıştır; İşyerlerinde yapılan asıl iş dikkate alınarak, tehlike sınıfları; az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olmak üzere belirlenmiştir.(İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği5) - Her işyerine iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir; Bu zorunluluk, Kamu kurumları ile 50 den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 30.06.2014 tarihinde, 50 den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 30.06.2013 tarihinde ve diğer işyerleri için 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 10 dan az çalışanı olan işyerleri ile ilgili İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik Taslağı yayımlanmış olup, henüz yönetmelik kesinleşmemiştir. - Ortak Sağlık Güvenlik Birimi, İş Sağlığı ve İş güvenliği yasası ile ilgili hizmetleri sunabileceklerdir. İşyerleri, iş güvenliği hizmeti ve işyeri hekimi ile diğer sağlık personeli hizmetini, yönetmelikte belirtilen süre kadar, bu birimlerden satın alabilecektir. - Risk değerlendirmesi zorunlu hale gelmiştir. - İşe başlamadan önce çalışanların sağlık muayenelerinin yapılma zorunluluğu getirilmiştir.

- İş kazası ve meslek hastalıklarında kayıtlar daha etkin tutulacaktır. - İşyerlerine acil durum planı hazırlama zorunluluğu getirilmiştir. - İş sağlığı ve güvenliğine çalışanların aktif katılımı sağlanacaktır. - Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimleri zorunlu hale getirilmiştir. - İş sağlığı ve güvenliği kurulları oluşturulacaktır. - Tehlike durumunda çalışan, çalışmaktan kaçınma hakkına sahiptir. - AVM ve iş merkezlerinde iş sağlığı ve güvenliği koordinasyonunu yapma görevi, yönetime verilmiştir. - Büyük endüstriyel kaza riski için önceden tedbir alınma zorunluluğu getirilmiştir. IV- SONUÇ: 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasası, 30.06.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu yasa ile 4857 sayılı İş Kanununun 2. 63 ve 69. maddelerinin bazı fıkraları ile 77. 78. 79. 80. 81.83.84.85.86.87.88.95.105. ve geçici 2. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının geçici 2. maddesi ile de 4857 sayılı İş Kanununun 77.78.79.80.81 ve 88.inci maddelerine göre yürürlüğe giren yönetmeliklerin bu yasada belirtilen yönetmelikler çıkartılıncaya kadar bu yasaya aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam edileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme ile mevzuatta bir boşluk olmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği yasası ile ilgili bugüne kadar 11 adet yönetmelik yayımlanmıştır. Bunlar; - İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği6 - İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik7 - İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği8 - İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik9 - Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik

15.05.2013 tarih 28646 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. 26.12.2012 tarih 28509 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır.(Değişiklik 29.03.2013 tarih 28602 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. 6 29.12.2012 tarih 28512 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. 7 29.12.2012 tarih 28512 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. 8 29.12.2012 tarih 28512 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. 9 18.01.2013 tarih 28532 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. 10 25.01.2013 tarih 28539 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. 4

11

5

12 13 14 15 16

05.02.2013 30.03.2013 16.04.2013 25.04.2013 30.04.2013 15.05.2013

tarih tarih tarih tarih tarih tarih

Önlemleri Hakkında Yönetmelik.10 - Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği.11 - İşyerlerinde İşin Durdurulmasına Dair Yönetmelik.12 - Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda Alınacak Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik.13 - İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği.14 - Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik.15 - Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi Hakkında Yönetmelik16’dir. Halen bazı yönetmeliklerin hazırlıkları tamamlanmış ve yönetmelik taslakları yayınlanmış, sosyal taraflara gönderilmiş olup, bu yönetmelikler de pey der pey yayımlanmaktadır. Süreç yavaş işlese de neticede müstakil bir İş Sağlığı Güvenliği Yasası ve bununla ilgili yönetmelik ve tebliğler tamamlandığında, bütüncül bir mevzuatımız oluşacaktır. 2006 yılı İstatistiğine göre; ülkemizde 7.818.642 çalışan işçi mevcut olup, 79.027 İş kazası, 574 meslek hastalığı, 1592 İş kazası sebebiyle ölüm, 9 meslek hastalığı sebebiyle ölüm olayı meydana gelmiştir, bununla birlikte yüz bin işçide ölümlü iş kazası oranı 20,4 dür. 2006 yılında yüz bin işçide ölümlü iş kazası oranı; İngiltere’de 0,7, Fransa’da 3, İspanya’da 4,4, Rusya’da 11,8 ve Hindistan’da ise 38’dir. Ülkemizde 2010 yılında toplam işkazası sayısı 62903, meslek hastalığı sayısı 533’dür. 2011 yılında ise iş kazası sayısı 69227, meslek hastalığı sayısı da 697’dir. Bu istatistikler de gösteriyor ki, yasanın düzenlenmesinde örnek alınan ülkelerde iş kazası, ülkemizdekine oranla oldukça azdır. Her ne kadar yasanın yeni olması nedeniyle birtakım uygulama aksaklıkları olsa da yasanın tüm maddelerinin yürürlüğe girmesi ve uygulamaların yerleşmesi ile yasanın iş kazalarının azalmasında önemli derecede katkısı olacaktır.

28550 28603 28620 28628 28633 28648

sayılı sayılı sayılı sayılı sayılı sayılı

resmi resmi resmi resmi resmi resmi

gazetede gazetede gazetede gazetede gazetede gazetede

yayımlanmıştır. yayımlanmıştır. yayımlanmıştır. yayımlanmıştır. yayımlanmıştır. yayımlanmıştır.

Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


22

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İş Sağlığı ve Güvenliği Murat LECOMPTE BP Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü

S

ağlık-Emniyet-Çevre ve Güvenlik (SEÇ-G) yükümlülükleri, BP’nin tüm dünyada öncelik verdiği konuların başında geliyor. İş prensiplerimizden biri olan SEÇ-G politikası, faaliyetlerimizin kazasız olarak sürdürülmesini, insanlara ve çevreye zarar verilmemesini hedefliyor. Dünyanın neresinde olursa olsun BP için çalışan herkes SEÇ-G prensiplerinin doğru uygulanmasından sorumludur. Bizim için çalışan herkesin sağlığı, emniyeti ve güvenliği işimizin başarısı için büyük önem taşır. BP markalı akaryakıt ve otogaz istasyonlarımızın alt yapısından istasyon çalışanlarımızın kullandığı özel giysilere ve tüketiciye sunduğumuz ürüne kadar her noktada emniyeti en önemli konu olarak görüyoruz. İş sürecinde yaşanabilecek her türlü duruma karşı farklı emniyet tedbirlerini en üst seviyelerde almak BP’nin iş prensipleri arasında yer alıyor. Örneğin, BP istasyonlarında çalışan tüm BP personeli, yanmayı geciktirici özelliğe ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

sahip özel kıyafetler ve pompa görevlileri antistatic ayakkabılar giyiyor. Bu kıyafetler diğer sıradan üniformalara göre daha yüksek bütçeli olmalarına rağmen, BP’de, her zamanki emniyet prensipleri ön planda tutularak standart haline getirildi. Hizmet sektöründe “insan” faktörünün ve emniyet kurallarının önemi nedeniyle, her seviyede çalışanımızın eğitimi yaşamsal önem taşıyor. Hem kendi personelimize, hem de Bayi, Operatör ve Servis elemanlarımıza, Ürün Emniyet Bilgisi, Acil Durumlara Hazırlık, SEÇ-G Politikaları, Sürücü Yorgunluğu ile Mücadele, Acil Durumlarda Temel İlkyardım Bilgisi, Ürün, Hizmet ve Servis kalitesiyle ilgili olarak düzenli eğitimler veriliyor. Mevsimine uygun lastik kullanımı, sürücü yorgunluğu, hava ve yol koşullarına göre sürüş emniyeti, araç içinde bulunması gereken ekipmanlar gibi pek çok yol güvenliği konuları, BP çalışanları ve lojistik iş ortaklarına duyuru, poster ve toplantılar aracılığıyla düzenli olarak hatırlatılıyor.

Kazasız bir ortam yaratmayı engelleyen en önemli etkenin “davranış biçimleri” olduğu gerçeğinden hareketle başlattığımız çalışmalar, kurum içinde de emniyet bilincinin en üst seviyeye taşınmasını ve toplum için örnek teşkil edecek köklü bir değişimi hedefliyor. Sonuçlara baktığımız zaman hedefimize ulaştığımız görülüyor. Toplam 135 akaryakıt, otogaz ve madeni yağ kara tankeri yanısıra 70 tır ile yılda ortalama 16,5 milyon km’yi kazasız katederek kendi sektörümüzde bir rekora imza atıyoruz. “Ancak emniyetli bir işletme iyi bir işletmedir ve emniyet öncelikler içinde ilk sırada yer almalıdır” diyen BP’nin şirket anlayışıyla, işletme operatörü olduğumuz Bakü Tiflis Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı ile ilgili çalışmalarda sağlık ve emniyet konularına büyük önem verildi. İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda yaptığımız çalışmalarla Türkiye’ye ve dünyadaki benzer projelere örnek teşkil edecek başarılara imza attık. İlk sayfada 3.sütunda; en alttan 21.satırda cümle şöyle olacak: Projede, 18 farklı milletten yaklaşık 12.000 kişi, - 400 C + 400 C’de, yer yer 2800 m’de, 60 milyon adam-saat üzerinde çalışma yaptı. BTC Projesi, Proje Direktörü’nün yazılı Taahhütnamesi ile mala, cana ve çevreye hiçbir zarar gelmemesi hedefini ilan ederek çalışmalara başladı. Bu yaklaşım ve eğitimlerle İSİG’nin tüm çalışanların yaşam tarzı ve bir değeri olması prensibi benimsendi. Projede görev yapan personele İş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik yaklaşık 45 farklı konuda 975 bin saat üzerinde eğitim verildi. Bu eğitimlerde, ülkemizde uygulanmakta olan ve 2003 yılından bu yana yenilenen ilgili İş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatıyla birlikte uluslararası düzeyde yapılan en iyi uygulamalar anlatıldı. Bunun sonucu olarak İşgünü Kayıplı Kaza Sıklık Oranı IPLOCA (International Pipe Line & Offshore Contractors Association) standartlarının 1/4 oranında gerçekleşti.


23

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

Eğitimlerde ve denetimlerde aşağıdaki temel konular üzerinde duruldu; Bu çerçevede daha iyi araç kullanımı program kapmasında • Hız sınırlamaları uygulandı. (Türkiye’deki hız tahdidinden % 10 daha düşük) • Gece araç sürüşü sınırlandırıldı. • Alkol ve uyuşturucu testleri yapıldı. • Yolculuk Yönetim Programı uygulandı. Sürücülere yönelik olarak ise • Sürücü değerlendirmeleri ve yetkinlik testleri • Araç kullanım ve dinlenme aralıklarının belirlenmesi • Sürücülerle iletişim sistemi yapıldı. Araç Spesifikasyonlarında • Onaylı ve kaliteli araçlar • 3 nokta emniyet kemerleri • Devrilmeye yönelik yolcu koruma barları • Takometre ve araç kara kutuları • ABS ve hava yastıkları • Koruyucu bakım sistemleri uygulaması • Aracı kullanmadan önce ön denetim uygulaması yapıldı. Gözetim ve Liderlik açısından • Tüm proje yönetimi ve alt müteahitlerde dahil tüm supervisorleri Kazasız ve Yaralanmasız Çalışma Ortamı eğitimine katıldılar • Projenin tüm süpervisörleri 5 günlük İş Emniyeti Eğitimine katıldılar Ağır İş Makinaları ve Ekipmanlara yönelik • Çalıştırma öncesi araç kontrolü • Ekipman sertifikasyon programı • Operator değerlendirme programı • Rastgele alkol ve uyuşturucu madde kontrolü • Ekipmanın hareketi ve çalışması esnasında bayrakçı uygulaması gerçekleştirildi. Kaldırma Operasyonlarında • Vakumlu kaldırma sistemleri • Kaldırma ve kaldırma donatımı uzmanlık eğitimi • Çalışma öncesi sistem kontrolü • Uygulama Metodları ve Kaldırma planları • Ekipman sertifikalandırma programı • Renk kodları ve Ön Denetim Sistemleri • Operatör değerlendirme programı

HEM KENDI PERSONELIMIZE, HEM DE BAYI, OPERATÖR VE SERVIS ELEMANLARIMIZA, ÜRÜN EMNIYET BILGISI, ACIL DURUMLARA HAZIRLIK, SEÇ-G POLITIKALARI, SÜRÜCÜ YORGUNLUĞU ILE MÜCADELE, ACIL DURUMLARDA TEMEL İLKYARDIM BILGISI, ÜRÜN, HIZMET VE SERVIS KALITESIYLE ILGILI OLARAK DÜZENLI EĞITIMLER VERILIYOR. • Rastgele alkol ve uyuşturucu madde kontrolü yapıldı. İnsanlar, Eğitim ve Davranışlar açısından • Müteahit çalışanlarıda dahil tüm personele 3 günlük iş emniyeti eğitimi verildi • Müteahit çalışanlarıda dahil tüm personele İş Emniyeti ve Gözlemi eğitimi verildi • Saha personeline risk değerlendirme eğitimleri verildi • İş öncesi emniyet konuşmaları yapıldı ve kayda alındı. Terminal inşaatında +11 milyon adam-saat ve +15 milyon km. kazasız, istasyon inşaatlarında da + 6 milyon adam-saat kazasız çalışma yapma başarısı sağlandı. Projede Yol Güvenliği, üzerinde büyük bir titizlikle durulan konulardan biri oldu. Projede yüzlerce arazi aracı ve iş makinası kullanıldı ve 138 milyon km. üzerinde yol katedildi. Bu rakam, dünyadan aya 180 defa gidip gelmeye eşdeğer bir rakamdır. Bu yoğun araç trafiğine rağmen projenin Trafik Kazası Sıklık Oranı, Türkiye ortalamasının yaklaşık 1/5 mertebesinde gerçekleşti. Yol Güvenliğine verilen bu önem sadece proje çalışanlarının değil aynı zamanda ailelerininde emniyet kemeri kullanma ve gündüz araç farlarını açık tutma alışkanlığını olumlu yönde geliştirdi. Bu başarıyı sağlarken proje sürücüleri (yaklaşık 1500 kişi) Psiko-teknik Testlerden geçirildi. Defansif Araç kullanımı ile Offroad Araç kullanımı ve Yorgunluk Yönetimi eğitimleri verildi. Proje araçlarına drive-right monitorlar takıldı. Bu cihaz uçaklardaki kara kutu gibi kayıt yaparak sürücünün hızlanma, frenle-

me, seyir hızı, hız limiti aşımı gibi araç ve sürücü hakkında veri toplanmasına ve varsa hatalarını tesbit ederek gerektiğinde işten çıkarmaya kadar giden disiplin uygulamalarına yönelik bir sistemi getirdi. Kişisel Koruyucu Malzeme kullanımı dünya standartlarında gerçekleşti. Hijyen kuralları sadece kamp sahalarındaki yemekhane ve yatakhanelerde değil aynı zamanda proje personelinin zaman zaman kullandığı çevredeki otel ve lokantalarda da uygulandı. Eğitimler ve denetimlerle bu yerlerin proje standartlarına uygun hale getirilmesine çalışıldı. Ödüllendirme programı ile S&E yönünden başarılı olana sahalar ve sahaların personeli çeşitli organizasyonlarla ödüllendirildi. Projenin Acil Durum Müdehale Planı çerçevesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı 4 helikopter Türkiye’de ilk defa ve dünyada da örneğine az rastlanacak bir işbirliği ile hattın geçtiği güzergah üzerinde gerektiğinde hasta-yaralı tahliyesi amacıyla 7 gün / 24 saat hazır bekletilerek sadece proje çalışanları için değil zaman zaman yöre halkının benzer ihtiyacları içinde kullanıldı. Tüm kamp sahalarında oluşturulan klinikler ve hat boyunca konuçlanan Acil Müdehale Ekipleri yakın çevrelerinde meydana gelen olaylara da müdehale ederek sosyal bir görevide ifa etti. Yoğun kış şartlarının hüküm sürdüğü Kars’da kanamalı bir hamile bayan bu ekipler sayesinde kurtarıldı. Proje, bundan sonra ülkemizde gerçekleştirilecek benzer projeler içinde bir örnek teşkil etmesi, uygulanan S&E Yönetim Sistemi ve Kuralları ile S&E konusunda onlarca profesyonel personeli ve uluslararası S&E kuralları konusunda eğitilmiş binlerce çalışanı ülkemiz insan kaynaklarına kazandırmış olması açısından da bir ilki gerçekleştirmiştir. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


24

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU UYGULAMASINDA İŞVERENİN YOL HARİTASI Artık yeni bir döneme giriyoruz ve ülke olarak alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekecek. Öncelikle şunu belirtmekte yarar var: Bilimsel olarak böyle bir değişime karşı çıkmak bizce mümkün değil. Ancak teknik olarak Kanunla ilgili olumlu ya da olumsuz çok şey söylemek mümkün. Öncelikle Kanun yükselen cezalar ile dikkat çekiyor

Doç. Dr. Erdem ÖZDEMIR Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu tüm Türkiye’nin gündemine oturdu. İş kazalarını önleme kültürünün gelişmemiş olduğu ülkemizde AB standartlarının küçük ve büyük işyeri demeden çok geniş bir kapsam içinde devreye girmesi adeta şok etkisi yarattı diyebiliriz. Uyduruk iskeleler ve tahtalar üzerinde inşaat, mantolama gibi faaliyetleri cambazlık yaparak yerine getiren kimseleri görmeye alıştığımız bir ortamdan AB düzeyine erişmemiz elbette kolay olmayacak. Zira kanunlar kolayca değişebilir ama kültürün değişmesi bu kadar kolay değil. Kanun tamamen Avrupa Birliği modeli esas alınarak getirildiğinden, işletmenin kendi özel kurallarını kanunkoyucu tarafından çizilen genel çerçeveye göre belirlemesi söz konusu olacak. Bunun ise gerçek anlamda katılımcı bir sistemle ger-


25

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

çekleştirilmesi mümkün. İşverenin karşısına çıkacak işçi temsilcilerinin özgürlüğü, kendini ifade gücü bu noktada hayati önem taşıyor. Uzmanların, hekimlerin söylediklerini işverene dinletebilmeleri çok önemli. Kanunun getirdiği en önemli yenilik, işletmenin büyüklüğüne bakılmaksızın hekim ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma yükümlülüğü: Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Torba kanun teklifinde İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili kabul edilen hükme göre (24. Dönem 3. Yasama Yılı 132. Birleşim 06 Temmuz 2013 Cumartesi), 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/7/2016 tarihinde, 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/1/2014 tarihinde, diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra (01.01.2013) tehlike sınıfına göre iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurmak zorunda olacaklar. Özellikle bu konu Kanunun hayata geçirilmesi bakımından en kritik nokta: Zira istatistikler, iş kazalarının ağırlıklı olarak küçük ve orta çaplı işyerlerinde gerçekleştiğini gösteriyor. Kazaların yaklaşık % 70’lik bir oranının 50’den az işçi çalıştıran işyerlerinde gerçekleştiği ifade ediliyor. Dolayısıyla bu işyerlerinde iş güvenliği kültürünün yerleştirilmesi ülkemiz bakımından hayati önem taşıyor. Burada da önemli bir sorunla karşılaşıyoruz: Küçük ve orta çaplı işyerleri oldukça karmaşık nitelik taşıyan hükümleri nasıl uygulayacaklar? 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu bu anlamda bir milat niteliğinde oldu. Artık yeni bir döneme giriyoruz ve ülke olarak alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekecek. Öncelikle şunu belirtmekte yarar var: Bilimsel olarak böyle bir değişime karşı çıkmak bizce mümkün değil. Ancak teknik olarak Kanunla ilgili olumlu ya da olumsuz çok şey söylemek mümkün. Öncelikle Kanun yükselen cezalar ile dikkat çekiyor:

Yükselen Cezalar…

Kanunda neredeyse her eylemin çok ağır cezalarla yaptırımlandırılmış olduğunu görüyoruz. Üstelik cezalar Ocak 2013 itibariyle yeniden değerlenme oranına göre (% 7.8) artmış durumda. Buna göre işverenlerin Kanunu ve getirdiği yükümlülükleri çok iyi bilmeleri gerekiyor.

İşverenin yükümlülükleri:

Kanuna göre, işverenler mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmak durumunda olacaklar. İşverenin yükümlülüğü bununla da sınırlı değil. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamakla da yükümlü olacaklar. Kanun, işveren “risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır” diyerek bu kurumu da yasal bir zemine oturtuyor. Yine Kanuna

göre, işveren, iş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmekle yükümlü. İşverenlerin hizmeti uzman kuruluşlara (OSGB) devrederek sorumluluktan kurtulmasının söz konusu olmayacağını altını çizmeliyiz. Kanuna göre “İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz”. Bu düzenlemenin önemle altını çizmek istiyorum: İşverenler uzman çalıştırdıklarında ve OSGB’den hizmet satın aldıklarında sorumluluktan tamamen kurtulmaları mümkün değil. Organizasyonel sorumluluk yine işverenin üzerinde. Uzman ve hekimlerin belirttiği tedbirleri yerine getirmeyen işverenler de sorumlu olacak.

KAZALARIN YAKLAŞIK % 70’LIK BIR ORANININ 50’DEN AZ IŞÇI ÇALIŞTIRAN IŞYERLERINDE GERÇEKLEŞTIĞI IFADE EDILIYOR. DOLAYISIYLA BU IŞYERLERINDE IŞ GÜVENLIĞI KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞTIRILMESI ÜLKEMIZ BAKIMINDAN HAYATI ÖNEM TAŞIYOR Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


26

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

KANUN, IŞVEREN “RISK DEĞERLENDIRMESI YAPAR VEYA YAPTIRIR” DIYEREK BU KURUMU DA YASAL BIR ZEMINE OTURTUYOR. YINE KANUNA GÖRE, IŞVEREN, IŞ KAZALARINI KAZADAN SONRAKI ÜÇ IŞ GÜNÜ IÇINDE SOSYAL GÜVENLIK KURUMUNA BILDIRMEKLE YÜKÜMLÜDÜR İSG uzmanı veya işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu doğrudan işverenlik bünyesinde istihdam etmek suretiyle yerine getirilebileceği gibi OSGB’ lerden satın almak yoluna da başvurulabilecek. Bu noktada işverenlerin sadece maliyete değil, kaliteye de önem vermeleri, bu işi layıkıyla yapan kişileri tercih etmeleri bizce büyük önem taşıyor. Zira her geçen gün piyasaya yeni firmalar çıkıyor ve bunların arasında rekabette belirleyici olanın sadece maliyet olması hizmet kalitesinin ikinci plana itilmesi riskini de beraberinde getirebilir. Küçük işyerleri kaçınılmaz olarak OSGB’lerden hizmet alacak görünüyor. OSGB’ler gerçek anlamda İSG Yönetim Sistemi kuracak/işletecek biçimde örgütlenebilirlerse; örneğin uzmandan hekime, beslenme uzmanından istatistikçiye kadar geniş bir ekip ile hizmet verirse, içeride çalışan uzman/hekimden daha etkili olabilirler. Ancak sırf düşük maliyet amaçlı OSGB tercihi söz konusu olursa, tam tersini söylememiz mümkün.

Uzmanların bağımsızlığı sorunu…

Uzmanlar ve hekimler için hizmet sunumunda önemli bir diğer konu, mesleki bağımsızlık. Kanunda her ne kadar “İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz, bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür” dense de uygulamanın bu şekilde olmadığını biliyoruz. Sonuçta işverene maddi açıdan bağımlı birinin bağımsızlığından söz etmek kolay değil. ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

Sağlık raporları artık işyeri hekimince düzenlenecek

İşe giriş muayeneleri ve sağlık raporları konusunda ise artık sadece işyeri hekimleri görevli olacak. Kanunun en isabetli hükümlerinden biri de bu. Artık işyeri hekimi işyerinin özelliklerine göre gereken raporları düzenleyecek. Bu arada geçtiğimiz günlerde Bakanlık henüz hekim istihdam etmek zorunda olmayan işyerleri için bir açıklama yaptı: “…Kanunun ilgili maddeleri yürürlüğe girene kadar, iş sağlığı ve güvenliği yönünden özellikli rapor niteliğinde olan işe giriş ve aralıklı sağlık muayeneleri Kanun öncesinde olduğu gibi kamu sağlık hizmeti sunucuları tarafından düzenlenebilir” dedi.

İSG Kurulları

Kanuna göre, 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve 6 aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işverenin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere İSG kurulu oluşturması gerekiyor. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun kurul kararlarını uygulamakla yükümlü. Dikkat edilecek olursa, kurul kararları işveren bakımından istişari değil, bağlayıcı. 4857 sayılı İş Kanununun bu yöndeki düzenlemesi isabetli olarak geçerliliğini sürdürüyor.

Alt işveren (taşaron) çalıştıran işverenlerin dikkat etmesi gerekenler

Kanunda alt işverenlik ve geçici işçilerle ilgili olarak eğitim ve bilgilendirme yükümlülüğü ile organizasyon bakımından önemli hükümler var. Buna göre, başka işyerlerinden çalışmak üzere işverenin işyerine gelen çalışanların işverenlerine bilgilendirme yapılma-

sı gerekmekte. Yine, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanların işe başlatılması yasaklanmış. Ayrıca, geçici iş ilişkisi kurulan işverenin, iş sağlığı ve güvenliği risklerine karşı çalışana gerekli eğitimin verilmesini sağlayacağı da Kanunda belirtiliyor. Organizasyon bakımından ise, İSG kurullarının oluşum ve işleyişleri ile alt işverenlik arasında bağlantı kurulduğunu görüyoruz.

İnsan Kaynakları uygulamacılarının dikkat etmesi gerekenler

İK uygulayıcılarının özellikle dikkat etmesi gereken hususlar var. Bu bağlamda öncelikle, işe alınan işçinin o işe uygunluğu son derece önemli. Önemle belirtelim: Kanunun getirdiği yükümlülüklerden, İSG Profesyonellerine (uzman, hekim ve işyeri hemşiresi) bel bağlayarak kurtulmak mümkün değil. Disiplinlerarası bir çalışma burada söz konusu: İşyeri kalite sistemleri ile sağlık sisteminin, İK ve yönetim faaliyeti ile bütünleştirilmesi gerekmekte. Kanun, tüm İK süreçlerinin yeniden yapılandırılmasını gerekli kılıyor. Bu anlamda, işe yerleştirmeden (doğru, sağlıklı, eğitimli personel seçimi), ücret yönetimine, performans yönetimine, disiplin ve çıkarma süreçlerine kadar kurumsal bir yeniden yapılanmayı gerekli kılıyor. Örneğin, iş güvenliği ödüllendirme ve cezalandırma anlamında ücret ve performans sistemlerine nasıl entegre edilmeli? Alkollü gelen işçiye nasıl bir uygulama yapmalısınız? İş güvenliği önlemlerine uymayan işçilere uygulanacak disiplin ve fesih prosedürü nasıl işletilmeli? Mobbing ve cinsel taciz konusu Yeni Borçlar Kanununun 417. maddesinde düzenlendi. Bunlar da artık dünyada İSG kapsamında ele alınan konular. İşveren sadece işçinin vücut bütünlüğünü değil, ruh sağlığını da korumak durumunda. Bu bağlamda, işyerlerinde taciz ve mobbinge karşı politikaların, prosedürlerin yerleştirilmesi ve uygulanması büyük bir önem taşıyor. Tüm bu soruların güncel iş hukuku esaslarının ve özellikle yargı kararlarının ışığında yanıtlanması ve işverenin baştan izleyeceği yolu bilmesi gerekiyor.



28

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ’NÜN İNŞAASINDA ÇASGEM’İN ROLÜ

Ç

Burak AYAN Çalışma Sosyal Güvenlik Eğitim Uzm. Yrd.

Çalışanlarda güvenlik kültürü oluşturmak başka bir deyişle çalışanlarda güvenli çalışmayı tesis eden güvenli davranış kazanımını oluşturabilmenin en önemli yolu eğitimdir. ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

alışma Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Türkiye Cumhuriyeti arasında 1955 yılında yapılan anlaşma ile Yakın ve Orta Doğu Çalışma Enstitüsü (YODÇE) adıyla kurulmuştur. 2003 yılından itibaren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bağlı kuruluşu olarak faaliyet gösteren ÇASGEM, çalışma ve sosyal güvenlik konularında sorunların tespiti ve çözüm önerileri, eğitim, araştırma ve yayın çalışmaları yapmaktadır. Türkiye’de çalışma hayatının en büyük problemlerinden biri şüphesiz iş sağlığı ve güvenliğidir. SGK İstatistiklerine göre 2011 yılında 69.227 kişi iş kazası geçirmiş olup, 697 kişi meslek hastalığına yakalanmıştır. Kayıt altına alınamayan iş kazası ve meslek hastalıkları da bu istatistiklere eklendiğinde bu rakamın çok daha yüksek olduğu görülecektir. Geçmişten günümüze iş sağlığı güvenliği konusunda yapılan mühendislik çalışmaları ve mevzuat düzenlemeleri giderek artmış özellikle 20.06.2012 tarihinde kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’yla çok önemli bir adım atılmıştır. İş kazalarını bir problem olarak ele aldığımızda sadece kanunla veya sadece mühendislik çalışmalarıyla çözülecek kadar kolay bir problem olmadığı görülecektir. İnsan faktörünün en önemli etken olduğu iş kazalarının önlenebilmesi için hem kanun noktasında hem mühendislik noktasında hem de çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kültürü noktasında belirli aşamaların kaydedilmesi olmazsa olmazdır. Güvensiz davranışlar iş kazalarının %80-95 ini oluşturduğuna göre öncelikle ve en önemli yapılması gereken çalışma, çalışanlara güvenlik kültürünü aşılamaktır. Çalışanlarda güvenlik kültürü


29

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

oluşturmak başka bir deyişle çalışanlarda güvenli çalışmayı tesis eden güvenli davranış kazanımını oluşturabilmenin en önemli yolu eğitimdir. Güvenliğin bilgiye dayandığı, kültürün de sahip olunan bilginin sürekli uygulanmasıyla oluşacağı gerçeği göz önünde tutulunca eğitimin önemi anlaşılabilir. İş kazalarının mesleklere göre dağılımında ise; eğitim seviyesi düşük vasıfsız çalışanların iş kazalarıyla daha fazla karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Burada bahsedilen eğitim hem mesleki eğitimi hem de iş sağlığı ve güvenliği konusundaki eğitimi kapsamaktadır. Dolayısıyla iş kazalarını azaltmak için çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmesi gerekmektedir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda işverenlerin sorumlulukları arasında eğitim 17. maddede; “İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar.” denilerek zorunlu hale getirilmiştir. Çalışma hayatı ve sosyal güvenlik alanlarında çeşitli bireysel ve kurumsal eğitimler veren ÇASGEM iş sağlığı güvenliği alanında 2012 yılında 3720 kişiye temel düzey iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermiştir. Temel düzey iş sağlığı güvenliği eğitimlerinin dışında sektörel iş sağlığı güvenliği eğitimleri de ilgili sektöre yönelik daha ayrıntılı şekilde verilmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 6. maddesine göre işveren, işletmesinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurmakla veya ortak sağlık güvenlik birimlerinden bu hizmeti satın almakla mükelleftir. ÇASGEM iş güvenliği uzmanlığı eğitim programı ile iş güvenliği uzmanlığı belgesini almak üzere 2012 yılında 1009 kişiye eğitim vermiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, 10. maddede; “İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür.” denilmektedir. Risk değerlendirmesi bir işletmede yer alan risk unsurlarının tespitine yönelik yapılan bilimsel bir çalışmadır. Bu tekniklerin iş güvenliği profesyonellerine aktarıldığı risk değerlendirme eğitimleri artarak devam etmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun getirmiş olduğu yeniliklerin uygulamaya geçmesiyle Türkiye’de iş kazalarında gözle görülür bir düşüş beklenmektedir. Bu

İŞ KAZALARINI BIR PROBLEM OLARAK ELE ALDIĞIMIZDA SADECE KANUNLA VEYA SADECE MÜHENDISLIK ÇALIŞMALARIYLA ÇÖZÜLECEK KADAR KOLAY BIR PROBLEM OLMADIĞI GÖRÜLECEKTIR yenilikle beraber ortaya çıkan enerjiyle ve ”Güvenle Büyü Türkiye” sloganıyla desteklenen bilinçlendirme faaliyetleriyle kamuoyunda iş sağlığı ve güvenliği algısı yerleşmeye başlamıştır. Bu algının sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için çalışanlara verilen eğitimlerin yanı sıra işverenlere de yükümlülüklerinin aktarılması gerekmektedir. Bu sebeple ÇASGEM, kanunun yürürlüğe girdiği günden beri “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tanıtım” eğitimleriyle birçok işverene ve idareciye görevlerini aktarmıştır ve aktarmaya devam etmektedir. Eğitimler her ne kadar kültür oluşturmanın çekirdekleri olsalar da böylesi önemli bir değişimin salt eğitimle sağlanması imkansıza yakındır. Yakalanan iş sağlığı ve güvenliği bilincinin toplumun hemen her kesiminde konuşulur ve önemsenir olması gerekmektedir. Bu nedenle ÇASGEM tarafından gerek akademik kesimin bir araya gelip masaya yatırdığı çalıştaylarda gerekse toplumun her kesiminden insanların bir araya geldiği sempozyum ve söyleşi programlarında iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin konular tartışılmakta ve çözüm üretilmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu tüm çalışanları ilgilendiren kapsamlı bir kanundur. Evvelki düzenlemelerden farklı olarak kamu sektörü de kanun kapsamında yer almaktadır. Kamu işyerlerinde sağlık ve güvenlik tedbirleri alınması zorunlu hale getirilmiştir. Bu yeniliğe adapte olmak için hem kanunun getirdiği yükümlülükleri iyi kavrayabilmek hem de kanunun pratikte uygulanabilirliği için bir yol haritasına ihtiyaç vardır. Bu nedenle ÇASGEM tarafından İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu eğitimlerinin yanı sıra çeşitli araştırma faaliyetleriyle de bu yol haritasının oluşturulması

hedeflenmiştir. Mahalli İdare Çalışanlarına İSG Eğitim ve Uygulama Projesi ile il özel idareleri ve belediyelere yönelik risk değerlendirme rehberinin oluşturulacağı araştırma projesi devam etmektedir. Özetle, iş kazaları konusunda sahip olduğumuz iç açıcı olmayan tablonun düzelmesi için bir iş sağlığı güvenliği kültürü oluşması gerektiği bunun da belirli bir bilinç seviyesine ulaşmış bireylerle olacağı açıktır. Çalışma hayatına atılır atılmaz iş sağlığı ve güvenliği farkındalığı oluşmasını beklemektense toplum olarak çocuklarımızı sağlık ve güvenlik bilinciyle yetiştirmemiz gerekmektedir. Eğitim bir süreçtir. Dolayısıyla bir iş sağlığı güvenliği kültüründen bahsediyorsak ÇASGEM’e verilen misyonu toplumun her bireyinin de taşıması gerekmektedir. Kültür kanunların uygulamaya konulmasıyla değil bu kanunu içselleştiren ve hayatına tatbik eden bireylerle mümkündür.

Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


30

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ Yeliz ÜLGÜDÜR Doğu Batı Mühendislik Uzman Danışman

30 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan, İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu, işletmelerde işçi güvenliğini sağlamak ve meslek hastalıklarını en aza indirgemek için yayınlanmıştır. İşletmelerde yapılan bir çok uygulama bu kanunun, yönetmelik ve tebliğleri ile standartlaştırılmıştır. İşyeri Hekimi ve Uzmanlarının işletmelerde bulunma zorunluluğu kapsamı genişletilmiştir. 50 ve üstü çalışanı olan işletmelerde 1 Ocak 2013 tarihi itibari ile İşyeri Hekimi Ve İş Güvenliği Uzmanı bulundurma zorunluluğu başlamıştır. İşverenler İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği uzmanlarını bünyelerinde SGK lı çalıştırabilecekleri gibi OSGB (Ortak Sağlık Güvenlik Birimi) Ruhsatı almış kurumlardan da sağlayabilirler. Yeterli İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi olmadığından ve Ülkemizde gerekli alt yapının sağlanmadığından dolayı uygulamalarda aksaklıklar ve hatalar meydana gelmiştir. Bu nedenle, 50’den az çalışanı olan; az tehlikeli yerler için belirlenen 30 Haziran 2014 tarihi de uygulamaya geçiş sürecinin 2 yıl daha uzatılması, 50 ‘ den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli yerler için 30 haziran 2014 tarihi uygulamaya geçiş sürecinin 1 yıl daha uzatılÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

ması için TBMM’ne Kanunda değişiklik taslağı sunulmuştur. İşletmelerde Kanunun yayınlandığı tarihinden itibaren 6 ay süre içinde İş güvenliği risk analizlerinin yapılması zorunludur. İşletmelerin risk analizi sonucunda çıkan uygunsuzluklarını gidermesi şattır. Uygunsuzlukların bilinmesine rağmen önlemlerin alınmaması bilerek kazaya sebebiyet vermektir ki, kazaların işletmelere geri dönüşü hem maddi, hem de manevi olacaktır. İşveren sadece risk analizi yaptırmakla yükümlü olmayıp, çalışanın iş güvenliği açısından bilgilendirilmesinden ve acil durum planlarının planlanmasından da sorumludur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri tarafından denetlenecek olan bu uygulamaların cezaları çok ağırdır. Örneğin İşyeri Hekiminin istihdam edilmediği her ay için cezası 5000 TL olup bu ceza devreden aylarda 2 katına çıkmaktadır. Risk analizlerini tehlike sınıfına göre A sınıfı, B sınıfı, C sınıfı İş güvenliği uzmanları tarafından yapılmalıdır. Gözden kaçan her detay işletmeye ve çalışana büyük zararlar verebilir , bunun neticesinde ciddi iş kayıpları ile yaralanmalar daha kötüsü

ölümler olabilir. Kanunda tanımlanan ve 50‘den az çalışanı olan, az tehlikeli yerler de, işveren kendisi yapabilir maddesine istinaden iş verenler bu analizi yatıklarında bahsedilen sonuçlar ortaya çıkabilir. Mutlaka uzman tarafından yapılması gereken analizlerin uygunsuzlukları giderildikten sonra, tekrar çalışma ortamının gözden geçirilmesi şarttır. Yapılan işlemlerin doğru alması , maddi ve manevi zararlar alınmaması için, yetkinliğe sahip uzmanlarla çalışılması şarttır. Şu gün kırtasiyelerde ve fotokopicilerde şirket ünvan ve adresleri değiştirilerek basılan risk analizlerinin bir işletmeye faydasının olması mümkün değildir. Uzman olmadığı halde işletmelere giderek uzman gibi belge düzenleyen insanlarla karşılaşılmaktadır. Bu insanlar piyasadan büyük rantlar elde ederken işini dürüst bir şekilde yapmaya çalışan uzmanlar zor zamanlar geçirmektedir. Burada farkı yaratan işverenin görüşleri ve hassasiyetidir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkmadan öncede bu hassasiyeti taşıyan işverenler, OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Standardı kapsamında çalışmalar yapmaktaydı. OHSAS zorunlu olmadığı için uygulama yapan işletme sayısı azdı fakat kanunla uygulamaların zorunlu hale getirilmesi ile işverenlerin konuya ilgisi de artmıştır. Mayıs ayında yapılan sınav ile uzman sayısı 40 bin üzerine çıkmış bulunmaktadır fakat bu sayı ülkemiz için yeterli değildir. Türkiye de sadece 202 adet A sınıfı uzman varken çok tehlikeli yerlerin uzman bulma olasılığı da düşmektedir buda yasanın uygulanabilirliğini zora sokmaktadır.


Tatil alana

ücretsiz transfer!*

* 1.500 TL ve üzeri alışveriş yapanlara İstanbul, Ankara, İzmir, Bodrum ve Antalya‘ya tek yön havalimanı transferi bedava.




34

GÖRÜŞ

MÜKEMMELLİK KÜLTÜRÜNE KATKI İÇİN YÖNETİM VE LİDERLİK ARACI OLARAK KOÇLUK

KalDer ve Koçluk Platformu Derneği (KPD)’nin, iş dünyasında mükemmellik kültürünün bir yaşam biçimi haline dönüştürülmesine katkı sağlamak maksadıyla liderlik ve yönetim aracı olarak koçluğun ve koçluk araçlarının kullanılmasına yönelik eğitim programları Eylül 2013 ayından itibaren başlayacaktır.

F

ortune 500 şirketlerinin yaklaşık %40’ında standart liderlik gelişim sürecinde yer alan koçluk ülkemizde de son dönemde dikkat çekici ve geliştirici bir süreç olarak iş ve yönetim dünyasının ilgi alanına girdi. Ülkemizde koçluğun bir meslek olarak tanınması, uluslar arası standartlarda, bilimsel ve belirlenmiş etik kurallara uygun olarak yapılması yönünde faaliyet gösteren Koçluk ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

Platformu Derneği (KPD) ile KalDer arasında yapılan işbirliği sonucunda şirket yöneticilerine ve liderlere yönelik koçluk eğitim programları müştereken geliştirilecektir. Geliştirilecek bu eğitim programların EFQM Mükemmellik Modeli kapsamında yer alan vizyoner esin veren ve bütünsel liderlik, çalışanlarla başarma, yaratıcılık ve yenilişimi besleme, dengeli sonuçlar gerçekleştirme, müşteri için değer katma, işbirlikleri oluştur-

mak maksadıyla iletişimi güçlendirme yetkinliklerine destek sağlanması hedeflenmekte.

Koçluk Türkiye’de meslek oluyor

Türkiye’de koçluğun ilkeli, bilimsel çalışan vizyoner koçların kuruluşu olarak 2010 yılından beri toplumsal ve mesleki değerler üreten Koçluk Platformu Derneği liderliğinde başlatılan meslek standartları çalışmaları ile


35

GÖRÜŞ

ne müteakip yine MYK nezdinde mesleki yeterlilik ve akreditasyon süreçleri ile ilgili gerekli çalışmalar yürütülecektir. Bu sayede Ülkemiz standart alt yapısı olan bir meslek kazanırken kurumlar ve bireyler koç seçimini daha bilinçli ve güvenle yapabileceklerdir. KalDer’in kurumsal üyesi olan ve aynı zamanda dernek için EFQM Mükemmellik Modeli çalışmalarını yürüten Koçluk Platformu Derneği vizyonunu ; Türkiye’de, dünya ile bütünleşmiş ve topluma artı değer katacak bir koçluk kültürü ve bilinci yerleştiren, koçluk mesleğinin prensiplerini benimsemiş koçlar ile koçluk hizmeti almak isteyenler arasında köprü olan bir K.P.D. olarak tanımlamaktadır. Üye profilinin tüm ekollerden mezun koçlardan oluşan KPD Meslek Standartları ile ilgili çalışmalarının beraberinde üyelerinin mesleki gelişimleri için düzenli olarak konferanslar,eğitici seminerler, çalıştaylar düzenleyen KPD Türkiye’de gerçekleştirilen ilk Uluslararası Koçluk Zirvesi ninde ev sahipliğini yapmıştır.

“Koçluk” artık Türkiye’de Meslek oluyor. KPD öncülüğünde 2011 yılından beri koçluğun standartları olan meslek olarak tanınması için çok önemli adımlar atılmış ve 2012 yılında Mesleki Yeterlilik Kurumu ( MYK ) nezdinde hazırlanan meslek standartları onay sürecine girmiştir. KPD –ICF işbirliği ile hazırlanan standartların Çalışma Bakanlığı Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından Onaylarak resmi gazetede ilan edilmesi-

Sivil toplum örgütleri ve kurumlarla yaptığı işbirlikleri ile sosyal sorumluluk projeleri üreten KPD, proje katılımcılarının kendi vizyon oluşturmaları, kendi değerlerine uygun bir yol çizmeleri ve bu yolda ilerlemeleri konularında destekliyor. Koçluk Platformu Derneği Sosyal Sorumluk Projelerinden bazıları aşağıdaki gibidir. Koçluk Platformu Derneği – Kariyer.net işbirliği ile düzenlenen “Kaldığımız Yerden“

projesi ile 200 kadın adaya 600 saat koçluk desteği Işık Universitesi ve Kadir Has Üniversitesi işbirliği ile 43 öğrenciye Kariyer Koçluğu desteği İşkur ve Engelsiz Kariyer işbirliği ile 10 engelli gence kariyer koçluğu desteği HP ve Düşler Akademi işbirliği ile “Potansiyelini Keşfet “ projesi ile 12 engelliye 48 saat koçluk desteği PMI işbirliği ile “ Güçlü Projeler için Yönderlik ve Koçluk “ projesi ile 25 PMP mentora koçluk desteği Secret CV Geleceğim Geliyorum Projesi ile 86 adaya 344 saat koçluk desteği

Koçluğun iş ve yönetim dünyasına katkıları

Ülkemizde henüz sağlıklı rakamsal veriler bulunmamakla birlikte uluslar arası veriler ışığında koçluğa yapılan yatırımın geri dönüşünün oldukça yüksek seviyede olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, Manchester Inc. tarafından Fortune 1000 şirketlerinde çalışan ve koçluk almış 100 yönetici üzerinde yapılan bir araştırmanın sonucuna göre koçluk için yapılan yatırımın geri dönüşünün (ROI) maliyetinin 5.7 katıdır . Çarpıcı sonuçlardan biri de Personnel Management Association tarafından hazırlanan raporda yer almaktadır. Buna göre Yalnızca hizmet içi eğitim alanların verimlilik artışı %22 iken Koçluk desteği ile birlikte hizmet içi eğitim alan personelin verimlilik artışı %86’ya kadar çıktığı tespit edilmiştir. MetrixGlobal LLC tarafından, Strateji ve Teknoloji Danışmanlığı alanında faaliyet gösteren Booz Allen Hamilton firmasında yapılan bir maliyet etkinlik analizinde yönetici koçluğuna yatırılan her 1 Amerikan Dolarının 7.90 Amerikan doları olarak geri döndüğü tespit edilmiştir. Bu çalışmada; üst yöneticilerin %77’si astlarıyla ilişkilerinin, %71’i üstleriyle ilişkilerinin, %67’si ekip çalışmasında, %63’ ü kendi seviyesindeki çalışanlarla ilişkilerinde, %61’i iş tatmininde, %52’si problem çözme becerilerinde, ciddi bir ilerleme kaydettikleri belirtilmiştir. Ayrıca, koçluk almayan kişilerde terfi oranı % 15 iken koçluk alanlarda %40’ı bulduğu saptanmıştır. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


36

GÖRÜŞ

Türkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilme Projesi Ayfer ADIGÜZEL Uygunluk Değerlendirmesi Derneği (UDDer), Yönetim Kurulu Başkanı

UDDer; uygunluk değerlendirmesinin ülkemizde gelişimini ve tanıtımını desteklemek, uygunluk değerlendirme faaliyetlerinin bölgesel ve uluslararası düzeyde tanınması için çalışmalar yapmak, bu alanda kamu ve özel sektör kuruluşları, yüksek öğretim kurumları, ticaret ve meslek odaları, tüketici örgütleri ve diğer sivil toplum kuruluşları arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere 28 Haziran 2006 tarihinde Ekonomi Bakanlığı’nın önderliğinde, kalite altyapısının önemli unsurlarından biri olan uygunluk değerlendirmesi alanında ilgili kamu ve özel sektör kuruluşları ile başta KalDer olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının desteğini alarak, ilgili tarafları bir araya getirmek suretiyle, ülkemizde yapılandırılmış bir sivil toplum kuruluşudur. ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

UDDer’in kamu kesiminden, özel sektörden, sivil toplum kuruluşlarından, ürün, personel, yönetim sistemleri belgelendirmesi, test ve deney laboratuarları ve muayene kuruluşlarından ve gerçek kişilerden olmak üzere hali hazırda toplam 75 üyesi bulunmaktadır. Dernek üye listesine Derneğimizin resmi internet sitesi olan www.udder.org.tr adresinden ulaşılabilmektedir. Derneğimizin 15 Kasım 2012 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurulunda gelecek dönem yönetim ve denetim kurulu üyeleri belirlenerek göreve başlamıştır. Derneğimizin vizyonu; uygunluk değerlendirmesi faaliyetlerinin her boyutunda gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı paydaşlar için odak noktası ve ilk başvuru merkezi olmak ve bu konudaki çalışmalara öncülük etmektir. Hedefimiz doğrultusunda dernek vizyonumuza uygun olarak hazırlamış olduğumuz iş planı ile süratle çalışmalara başlanmış olup, YK üyelerimiz arasında yapılan görev dağılımı ile etkin bir çalışma takvimi oluşturularak, üyelerimizle gerçekleştirilen arama konferanslarında belirlenmiş olan yol haritamıza erişim konusunda gayret gösterilmektir. Öncelikle 75 olan üye sayımızın artırılmasını teminen uygunluk değerlendirmesi alanındaki aktörlerin (ürün, sistem, personel belgelendirmesi, gözetim ve muayene hizmetleri, test ve kalibrasyon laboratuar hizmetleri) UDDer üyeliğinin özendirilmesi ve teşviki ile artırılarak sektörün tek çatı altında toplanması, sorunların çözümünde derneğimizin güçlü bir yapıya kavuşturulması için yoğun çaba sarfedilmesidir. UDDer

faaliyet kapsamı itibarı ile ülkemizde tüm tarafları bünyesinde barındırabilecek en geniş çatı kuruluşu olacak nitelikte olup, bu dönemde kendisini geniş kitlelere duyurmak üzere çalışmalar yürütecektir. Bu amaçla temalı etkinlikler düzenleyerek sektörü bir araya getirecektir. Diğer yandan UDDer; üyelerinin uygunluk değerlendirmesi alanında etkinliğini artırmasını, yurt içinde olduğu kadar üyelerinin yurtdışında da verilebilmesini desteklemek üzere çalışmalar yürütecektir. Sektörde yaşanan sorunların çözümünde etkin rol oynamak üzere uygunluk değerlendirmesi alanında kamu ve özel sektör kuruluşları ve STK’larla yakın ilişkiler kurarak, piyasaya güvenli ve kaliteli ürün sunulmasını teminen kamuoyunun bilinçlendirilmesine destek sağlamak, bu amaçla çeşitli eğitim ve bilinçlendirme etkinlikleri düzenlenmek bu dönem UDDer yönetim kurulunun gündeminde yer alan önemli konu başlıklarındandır. UDDER’in kuruluş süreci KalDer’in de ana faydalanıcılarından biri olduğu “Türkiye’de Kalite Altyapısının Desteklenmesi Projesi (2002-2007)” ile başlamış ve UDDER yine KalDer’in ana hedeflerinden biri olan “Türkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi (2010-2012)” ile bugünkü üye sayısına ve bilinirliğine ulaşmıştır. Bu kapsamda ülkemizde uygunluk değerlendirme kuruluşlarının kalite vizyonunu geliştirmek suretiyle ürün / hizmet kalitesinin artırılarak ürünlerimizin uluslararası pazarda rekabet edebilirliğinin sağlanmasına yönelik çok önemli misyonu olan KalDer ile ortak projeler yapmak üzere yakın işbirliğini sürdüreceğiz.



38

GÖRÜŞ

ETİK YÖNETİMİNİN KURUMSALLAŞMASI

Dr. Habibe AKŞIT Eğitmen, İnsan Kaynakları ve İş Etiği Danışmanı

F

arklı tanımları olsa da etik çok genel olarak “değişik ahlak anlayışlarının kesiştiği ortak noktadan çıkan evrensel normlar bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Benzer şekilde, “kişinin seçim, karar ve davranışlarını yönlendiren değerlere ilişkin kurallar” olarak da karşımıza çıkmaktadır. Etik Bilimi ise, bu kuralların bulunması ve tarif edilmeleri ile ilgilenir. Etik tanımı, temelinde değer kavramını da beraberinde getirir. Etik kodların yazılması, kurumların yapılanmasının başlıca anahtarlarından biridir. Etik kodlar, politikalar ve davranış biçimleri, kurumların faaliyet alanlarına özgü değer ve ilkeler doğrultusunda çalışanlara yol gösterir. Sadece değer ve ilkelerin belirlenmesi ve belgelerin hazırlanması yetmez; kurumun temel anlayışının hayata taşınması için kurum kültürüne sindirilmesi gerekir. Dolayısıyle, etik yönetimi çok boyutlu bir “güven ilişkisi”ni garanti etmek ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

için önemli bir araçtır. Başlangıçta genellikle kurucuların değerleri ve iş yapma biçimleri kurumların değer ve iş yapma biçimlerine yansır ve kurumun temel değerlerini belirler. Bireysel değerlerden, kurumsal değerlere geçiş sürecinde, kurumsal değerin ve etik kodların ortaya çıkarılması, yazılı hale getirilmesi önemli bir adımdır. Bu kurumsallaşma için de önem taşır. Aynı zamanda kurumlar için kurucularının değerlerinin iş yaşamına aktarılmasında açık, anlaşılır bir ilişki kurma ve model oluşturma fırsatını yaratır. Kuşkusuz bu süreç bir kültür değişimini de beraberinde getirir.

Etik yönetiminin kurumsallaşması ve liderlik

Etik değerler ve iş etiği ilkeleri kurumun kültürünün temelini oluşturur. Yani, kurumun “kim” olduğunu, “neye” inandığını ve buna

“nasıl” ulaşmaya çalıştığını tanımlar. Bu süreçteki strateji, politika, davranış esaslarını belirler; kurumun inançlarını, geleneklerini, iş görme yöntemlerini biçimlendirir. Sonuçta değerler kurumun kültürünün temelini oluşturur. Başarılı kuruluşlar değer temelini sağlam atmış olanlardır. Burada üst yönetim, stratejik liderliği, yöneticiler de rol modelliği üstlenmek durumundadır. Değerler ve ilkeleri belirlemek önemli olmakla birlikte yeterli değildir; kararlar, davranışlar, eylemler esastır. Merkezi Londra’da bulunan İş Ahlâkı Enstitüsü’nün araştırma direktörü Simon Webley, etik kodlarının oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken başlıca unsurları belirtirken, ilk sırada “Bir Lider Bulun” demektedir. İş sahibi ya da yönetici iş etiği politikasının tanıtımını gerçekleştirmeye hazır değilse; etik kodun, işe yarar olma şansının çok yüksek olmadığını belirtmektedir. Diğer bir deyişle, işin başında, ortasında ve sonunda her kademedeki yönetici başroldedir. Etik kültür iş sahibi ve yöneticilerin girişimi ile başlar, ama sağlıklı gelişimi ve yerleşiklik kazanması, yani kurumsallaşması çalışanların inancı ve desteği ile gerçekleşir. Bu ise yöneticilerin, çalışanlarını bu sürece dahil etmesi, motive etmesi, etik davranışları özümsemelerini sağlaması ile mümkündür. İş etiğinin işletmelerde kurumsallaşması için izlenebilecek yol haritası aşağıdaki şekilde özetlenebilir. 1. Üst yönetimin desteği 2. Değerlerin belirlenmesi 3. Etik kod hazırlanması 4. Etik kodun uygulanması 5. Etik sorumlusu ya da etik kurul atanması 6. Duyurma / Benimsetme / Etik Eğitimi 7. İKY uygulamaları 8. Kurumun karar ve uygulamaları (=bütünsel yaklaşım)


39

GÖRÜŞ

1. Üst yönetimin desteği: Gerekliliğine inanması, önderlik göstermesi, hazırlık çalışmalarını yaptırması (örneğin, ilgili olabilecek uygulama örneklerinin taranması, değerlendirilmesi vb.), uzun dönemli ve tüm kurumu kapsayacak bir yaklaşım benimsenmesi (tüm faaliyetleri ve kişileri kapsar biçimde) olarak sıralanabilir. 2. Değerlerin belirlenmesi: Kurumun değerlerinin misyon ve vizyonuyla uyumlu bir şekilde gözden geçirilip belirlenmesi ve kurum çalışanlarına, kamuya ve ilgili diğer paydaşlara duyurulması gerekir. Böylece, yöneticiler ve çalışanlar davranışları ve kararları ile ilgili olarak temel çerçeveyi öğrenmiş olurlar. Kurumun vizyonu, stratejik yaklaşım ve uygulamaları desteklenmiş olur. Ayrıca paydaşlara kurumun “duruşu” iletilmiş olur. Böylece sağlanan olumlu imaj, tüm paydaşlarda kuruma olan güveni ve saygı düzeyini yükseltir. 3. Etik kod hazırlanması: İş etiğinin kurumsallaştırılabilmesinin en önemli araçlarından biri de kurumlara rehberlik edecek etik ilkelerini belirleyen kodların oluşturulmasıdır. Etik kod, kurumun tüm üyelerinin her türlü fonksiyonu yerine getirirken tüm paydaşlara karşı uymaları gereken ahlâki prensipleri ve bu prensiplere uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımların belirlendiği resmi belgedir. Başka bir deyişle, etik kod ve davranış kuralları kurumun değerlerinden kaynaklanan sistemleştirilmiş ve resmileştirilmiş ilkelere ilişkin bir manifestodur. Kurumun kimliğini tanımlar, işlerin hangi ilke ve esaslara göre yürütüleceğini, hangi davranışların kabul edilir olduğunu belirtir. Bunun yazılı olarak açıklanmasının işlevsel yararlarından biri ise, yönetici ve çalışanların kendilerinden bekleneni ve buna uymama halinde olası yaptırımları daha net olarak görmeleridir. Ancak dikkat edilmesi gereken noktalardan biri etik kodların, hukuki terimlerle boğulmaması, açık ve net olması gereğidir. Kodlar yukarıda da belirtildiği gibi, kurumun tüm süreçleriyle uyumlu “bütüncül” bir yapı sergilemelidir. Etik kodda; kurumun değerlerinin / önceliklerinin belirlenmesi ile birlikte, kurum açısından hassas konularda ya da görevlerde bulunanlar için ayrıntılı düzenlemelere de yer verilmesi (gri alan bırakılmaması) önem taşır. 4. Etik kodun uygulanması: Kodun tüm metninin, önemi, gerekliliği ve yararı hakkında açıklamalar ile tüm çalışanlara

ulaştırılması ve kurum içinde yayılımının sağlanması önemlidir. Kod ve uygulanışı hakkında bilgi ve sorular için etik görevlilerin isimlerinin ve irtibat bilgilerinin verilmesi de ayrıca yararlıdır. 5. Etik sorumlusu ya da etik kurul atanması: Bu aşamada kurumun organizasyonuna Etik Yönetim Kurulu’nun (EYK) eklenmesi gerçekleşir ve EYK başkanı belirlenir. Bazı durumlarda yapılanma üst yönetime bağlı bir etik sorumlusu / etik yöneticisi şeklinde de olabilmektedir. Kurum Etik Yönetmeliği bu aşamada oluşturulur ve etik yönetiminin esasları belirlenir. Etik sorunlarla ilgili olası şikayet ve karar alma süreci açıklanır. 6. Duyurma / Benimsetme / Etik Eğitimi: Etik Kod/İlke/Kuralların kurum genelinde duyurulması aşamasıdır. Yöneticilerin örnek davranışlar göstermesi, etik ilkelere dayanan kurum yazılı politikalarının geliştirilmesi, politika kitapçığının düzenlenmesi, düzenli eğitimlerin planlanması, işe girişte imza ve oryantasyon eğitimleri, çalışanlara tanıtıcı eğitimler, sürekli gözden geçirmelere çalışanların dahil edilmeleri bu aşamanın ana unsurlarıdır. 7. İKY uygulamaları: İKY uygulamaları etik ile ilgili değer, yaklaşım ve kodların kurum içindeki yayılımının sağlanmasında önemlidir. Etik politikasının kurum içindeki yayılımında İKY’nin kullandığı araçlar (performans değerlendirme, eğitim yönetimi vb.) etkilidir. İKY uygulamalarının etik davranışları teşvik eden / ödüllendiren ve etik dışı davranışları da caydıran / cezalandıran nitelikte olması, gerek etik kodların hayata geçirilmesi, gerekse kurumda etik kültür oluşturulması bakımından zorunlu görünmektedir. 8. Kurumun Karar ve Uygulamaları (=Bütünsel Yaklaşım): Etik yaklaşımların tüm karar ve uygulamalarda yerleşiklik kazanması, paydaşlar ve toplum ile sağlıklı ilişkiler oluşturulması, toplumsal yaşam kalitesine sosyal sorumluluk projeleri ile katkıda bulunulması bu aşamada önem taşımaktadır..

Sonuç

Yapılan araştırmalarda yöneticiler, etik kuralların uygulanmasında karşı karşıya kaldıkları en büyük çıkmazın “kurumdaki kuralları etik kurallar çerçevesinde yeniden belirleme zorluğu” olduğunu ifade etmektedirler. Kurumlar iş etiği sistemi kurarken çeşitli araç

ve yöntemler kullanabilirler. Etik kodlar, etik sorumlusu, etik komitesi, etik görevlileri, etik eğitimi, sorun bildirme sistemleri, İKY uygulamaları, kurumsal yönetim, sosyal raporlama, dış denetim, sosyal sorumluluk, etik ve sosyal denetim, bunlara örneklerdir. Tüm bunlar girişimci ve yöneticinin liderliğini ve çalışanın da etkili katılımını gerektirir. Bu bakımdan, kurumların, yöneticilerin ve çalışanların etik değerlere ve ilkelere göre hareket etmeleri hem kendilerinin hem de toplumun çıkarınadır. Bu bağlamda, “etik performans ve etik kalite” artık önemli bir başarı ölçütüdür. “Bizler etik davransak bile bir sonuç alamayız, çünkü sistem etik dışı işliyor” gibi umutsuz ve sonuçsuz değerlendirmeler dile getirilebilir. Her ne kadar çevre etmenleri etik altyapının oluşturulması bakımından kritik ise de, kurumsal etik açısından mesafe katetme sorumluluğu kurumlara aittir. Diğer bir deyişle, kuruluşlar kendileri etik odaklı tedbirler almazsa, kurumda etik kültürünün kendiliğinden oluşması beklenemez. Sonuç olarak; bir kurumun etik kurallara saygılı olduğunun bilinmesi; • Nitelikli çalışanları kuruma çekecektir. • Kurumun toplumdaki imajı güçlenecektir. • Müşteriler bundan olumlu yönde etkileneceklerdir. • Çalışanlar bu kurumda çalışıyor olmaktan gurur duyacaklardır. • Kurumun verimliliği ve karlılığı olumlu etkilenecektir. Benzer şekilde bir kurumda etik yönetiminin varlığı; • Kurum içinde güven ortamının artması, kalite artışı (süreç, ürün ve insan), müşteri memnuniyeti artışı, paydaşların memnuniyet artışı, çalışanların bağlılık artışını, • Kararlarda ve faaliyetlerde bütünsellik ve etkinliği, • İKY sorunlarında azalma görülmesini, • Sürdürülebilir karlılığın olumlu yönde etkilenmesini de, beraberinde getirecektir. KAYNAKÇA Berkman Ü.A., Arslan M., Dünyada ve Türkiye’de İş Etiği ve Etik Yönetimi, TÜSİAD, 2009. Torlak, Ö., Özdemir, Ş., Erdemir E., İş Ahlakı Raporu, İGİAD, 2008. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


40

ÜYE KÖŞESI

İSDEMİR’in Kalite Yolculuğu… Bu ay ki Üye Köşesi Bölümü’n de İSDEMİR’in kalite yolculuğuna yer verdik. İskenderun Demir Çelik A.Ş. Yönetim Sistemleri Müdürü Kemal Ok kalite süreçlerini bizimle paylaştı. Kemal OK İskenderun Demir Çelik A.Ş. Yönetim Sistemleri Müdürü

Kuruluşunuzda kalite çalışmalarından söz edebilir misiniz? İSDEMİR’ de kalite kültürünü oluşturma çalışmalarına 2003 yılında başlanmış ve Toplam Kaliteye doğru bir yolculuğa çıkılmıştır. Bu yolculukta bir taraftan belgelendirme çalışmalarının yürütülmesi, diğer taraftan, kalite kültürü oluşturulması için çeşitli projeler yapılması temel anlayış olmuştur. Bu amaçla ilk adım olarak tüm çalışanların katılımıyla şirketin Vizyonu, Misyonu, Değerleri ve Kalite Politikası belirlenmiştir. Hemen ardından ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi kurma çalışmalarına başlanmış ve kurulan bu sistem 2004 Aralık ayında belgelendirilmiştir. Ardından her yıl biri olmak üzere ISO 17025 Laboratuvar Yeterlilik, TS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgeleri alınmıştır. Son olarak 2011 yılında TS EN 50001 Enerji Yönetim SisÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

temi belgelendirilmesi gerçekleşmiştir. Ağustos 2011 tarihinden bugüne ISO/TS 16949:2009 Kalite Yönetim Sistemi’ nin (Otomotiv Sektörü İçin) kurulması çalışmaları proje bazlı yürütülmektedir. Kalite yolculuğumuzun ikinci adımında ise 12 Kasım 2003 tarihinde KalDer ile “İyiniyet Bildirgesi” imzalanarak Ulusal Kalite Hareketine katılım sağlanmıştır. 2004 Yılında ilk özdeğerlendirme çalışması yapılmış ve Kasım ayında “İSDEMİR 2004 Özdeğerlendirme Raporu” yayınlanmıştır. KalDer’ in EFQM Mükemmellik aşamaları Programının birinci adımı olan Mükemmellikte Kararlılık Programına başvuruda bulunulmuş ve 18 Ekim 2005 tarihinde Mükemmellikte Kararlılık Belgesi alınmıştır. O tarihten 2012 yılına kadar aralıksız olarak kendi değerlendiricilerimiz ile 8 defa özdeğerlendirme yapılmıştır. Bu çalışmalara paralel olarak 3 kez KalDer’ den dış değerlendirme hizmeti alınmıştır.

Toplam Kalite Felsefesinin temel ilkelerinden biri olan, çalışanlarımızın aidiyet duygularının arttırılması ve entelektüel birikimlerinin yönetime katılımını sağlamak amacıyla, 2004 yılında “İsdemir Öneri Sistemi” hayata geçirilmiştir. Sistemin kuruluşundan bugüne kadar, sisteme katılım %93’e ve toplam öneri sayısı ise 97.861’e ulaşmıştır. Yaklaşık olarak 44,7 Milyon TL kazanım sağlanmıştır. Şirketimizin geleceğine yön verecek politika, strateji ve hedeflerin şirket içerisinde katılımcı bir şekilde belirlenmesi, yayılımının sağlanması ve sürekli gözden geçirilmesi amacı ile stratejik planlama yaklaşımı tanımlanarak uygulanmıştır. Yaklaşımımız, Yalın çalışmalarının başlaması ile birlikte 2009 yılında gözden geçirilerek Yalın A3 Uygulamasına entegre edilmiştir. Uygulama 2012 yılında bilgisayar ortamına aktarılarak QPR yazılımı kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışma ile 2.539 adet performans göstergesi tanımlanmıştır. Göstergelerin % 83,06’sı operasyonel sistemlerden otomatik olarak akmaktadır. Tüm süreçleri bütünleşik bir plan içinde ele alarak, şirket değerini arttırmak, insan kaynağını güçlendirmek ve rekabet gücümüzü artırmak amacıyla Yalın Enstitü ile 14 Ocak 2008 tarihinde işbirliği anlaşması yapılmıştır. Bu kapsamda; stratejik planlama sürecine A3 uygulamasının entegrasyonu, 5S Projesi, Değer Akış Haritalama yaklaşımının uygulanması, Görsel Fabrika uygulamaları, Kaizen/ SMED çalışmaları, Toplam Ekipman Etkinliği (TEE) projeleri hayata geçirilmiştir. Bugüne kadar 667 adet kaizen çalışması yapılmış olup toplam çalışanımızın % 31’i bu faaliyetlerde yer almıştır. Günümüzde, İSDEMİR, ERDEMİR Grup şirketlerinden biri olarak, grubun yeniden


41

ÜYE KÖŞESİ

yapılanma sürecinin içinde yer almaktadır. Bu süreçte, sinerji yaratmanın getireceği faydaları temin etmek amacıyla ve grup şirketlerinin Yönetim Sistemleri bakımından da bütünlüğünü oluşturmak ve koordinasyonunu sağlamak doğrultusunda, Grup Kalite Direktörlüğü kurulmuştur. Üzerinde çalıştığımız temel projelerimiz, Grubun Stratejik Planlama, Süreç Yönetimi ve Doküman Yönetim Sistemi yaklaşımlarıdır.. Bu çalışmaları hem öğrenme süreci, hem de entegrasyonun gücünden gelecek rekabetçiliğimizin artış fırsatı olarak görüyoruz. Erdemir Grup yeniden yapılanma süreci ile dünya markası pozisyonunu güçlendirecektir. Sürekli artan kapasitemiz ve yenilenen teknolojimize öğrenme kültürümüzü ve entegrasyonun sinerjisini de kattığımızda büyüyen Türkiye’ye OYAK şemsiyesi altında en büyük hizmeti yapmış olacağımıza inanıyoruz. Grup vizyonumuzda da dediğimiz gibi pazara odaklanarak finansal performansta ve kurumsal yönetim uygulamalarında en iyi küresel çelik şirketi olacağız. Hedefimiz, müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak çeliği yüksek kalite standartlarında üretip zamanında teslim ederek paydaşlarımıza değer yaratmaktır. Ülkemizde kalite çalışmaları ve iş mükemmelliği size göre hangi noktada? Ülkemizde kalite çalışmalarının 90’lı yıllardaki ilgisini kaybetmekle birlikte iş yaşantımıza girmişliği yönüyle daha fazla yer aldığını düşünüyorum. Son yıllarda gelişen ekonomimiz yerel şirketlerimizi global ölçeğe taşırken zorunlu olarak modern yönetim anlayışlarını da benimsememizi gerektirmiştir. Global dünyadaki rekabet ve ekonomimizin dünyaya entegrasyonu, şirketlerin belirli yaklaşım ve sistematiklerle yönetilmesini gerektirmektedir. Bu anlayışla sistematik olsun veya olmasın değişim yönetimi tüm şirketlerin gündeminde olmak zorundadır. Kalite yönetimleri de değişim yönetimlerinin ayrılmaz ve en önemli parçasıdır. Kanaatimce Türkiye’ de artık kalite yönetiminde de bilgi üretme aşamasına gelinmiştir. Bu maksatla üniversitelerimizin ve sanayimizin işbirliklerini arttırarak, sanayideki uygulamalarımızı akademik dünyaya bi-

Sekil-1. Mükemmellik Yolculuğu Kilometre Taşları

limsel olarak taşıyıp paylaşması gerekmektedir. KalDer gibi sivil toplum örgütleri de bu süreçte yer almalıdır. İş sağlığı ve güvenliği konusunda neler düşünüyorsunuz? Bu konuda İsdemir’deki uygulamaları öğrenebilir miyiz? İSDEMİR’ de İş Sağlığı ve Güvenliğini, tüm faaliyetlerimizde birinci öncelik olarak dikkate almaktayız. “Önce İnsan” ilkesi ve iş mükemmelliği modeli doğrultusunda, “sıfır iş kazası” hedefi ile iş sağlığı ve güvenliği risklerini en aza indiren çalışma tarzını yaşam felsefesi ve kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olarak görmekteyiz. Bu kapsamda birçok yaklaşımlar tanımladık ve bunları başarı ile uygulamaktayız. Her ay geniş katılımlı genel İSG Yürütme Kurulu ve her ünitede postabaşlarına kadar tüm yöneticilerin katıldığı ünite İSG Kurulu toplantıları yapılmaktadır. En az yılda dört defa 250 kişilik konferans salonunda kaza paylaşım sunumları yapılmaktadır. Her ünitede yılda en az iki defa olmak üzere genel katılımlı, her baş mühendislikte/şeflikte ise ünite yöneticilerinin katıldığı haberli güvenlik turları düzenlenerek uygunsuzluklar tespit edilerek iyileştirilmektedir. Acil durum tatbikatları işletme ünitelerinde yılda iki defa yapılmaktadır. AKUT ile işbirliği yaparak Acil Durum Yönetimi yaklaşımımızı proje bazlı bir çalışma ile gözden geçirmekteyiz. Altyapı çalışmaları, gazlı ortam çalışmaları, radyografi çalışmaları

protokollerle yönettiğimiz uygulamalarımızdır. 5S yaklaşımı tüm şirkette zorunlu uygulanması gereken bir yaklaşımdır. İş Güvenliği Müdürlüğümüz her yıl iki defa tüm üniteleri denetleyerek performanslarını puanlandırmaktadır. Ayrıca İSDEMİR’ de çalışan tüm personele (yüklenici firmalar da dahil olmak üzere) Genel İş Sağlığı ve Güvenliği, Malzemeyi Sapanla Doğru Kaldırma Teknikleri, Yangından Korunma ve Önleme, Gaz Emniyeti ve Ekipmanlarının Kullanımı, Yüksekte Çalışma Eğitimleri verilmektedir. KalDer’den beklentileriniz neler? KalDer Türkiye’ deki kalite hareketinin öncüsü ve lideri olarak kalite felsefesi üretilmesi bağlamında üniversite sanayi işbirliklerinde öncü ve organize edici bir rol oynayabileceğini düşünüyorum. Ayrıca, EFQM gibi bir modelin uygulayıcısı olarak kendini akredite ettirerek değerlendirme sürecini mesleki yetkinlik mertebesine çıkarabilir. Bu durumda organizasyonların performanslarının ölçülmesinde akreditasyon güvencesi vererek önemli bir referans kuruluş rolü oynayabilir. Değerlendiriciliğin mesleki yetkinlik olması halinde pek çok kişi bu uygulamayı meslek olarak yapmak isteyeceğinden, kuruluşlar kalite yöneticilerini bu yetkinlik sahibi kişilerden seçerek doğru, güvenilir ve etkin bir kalite yönetimi uygulaması yapma fırsatına sahip olabilirler. Böylece daha rekabetçi ve kurumsal şirketlerin oluşmasına önemli bir katkı sağlanabilir. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


42

ULUSAL KALİTE HAREKETİ

BAŞYAZICIOĞLU TEKSTIL UKH’DE HIZLI ILERLEYECEK

Murat BAŞYAZICIOĞLU / Başyazıcıoğlu Tekstil Genel Müdürü

U

çalışmalara başlamayı planlamış ve birkaç yıl bu araştırmayı sürdürmüştür. Bu araştırmalar sonunda KalDer`in şirketimiz açısından faydalı olacağı düşünülmüştür.

Kalite faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Şirketimizde kalite yönetim sistemlerine uygun şekilde faaliyet sürdürülmektedir. Ürün Hammadde halinden müşteriye ulaşana kadar ki süreci kontrol ederek ve müşteriye ulaştıktan sonra müşterinin öneri ve görüşlerini takip ederek kalitemizi korumaya ve daha ileri seviyeye taşımaya çalışmaktayız

Kalite yolculuğunda geçirdiğiniz evreleri ve kaydedilen aşamaları anlatır mısınız? KalDer üyeliğimiz yeni olduğu için şu an etkinlik, konferans, eğitim gibi faaliyetlere katılımlarımız devam etmektedir. KalDer faaliyetleri 2014 yılı bütçesine ve planlarına dahil ederek KalDer yolculuğundaki en üst noktaya erişebilmek için gerekli çalışmalar yapılması planlanmaktadır

Ulusal Kalite Hareketine katılma fikri nasıl doğdu? Şirketimiz kurumsallaşma yönünde çeşitli

KalDer’in çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? KalDer çalışmalarını kurumsallaşma yo-

lusal Kalite Hareketi Köşesi’nin bu ay ki konuğu Başyazıcıoğlu Tekstil. Başyazıcıoğlu Tekstil’in Ulusal Kalite Hareketi’ne katılımı ve süreç planlarını Genel Müdür Murat Başyazıcıoğlu’na sorduk;

ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

lundaki firmalara yol gösterecek seviyede buluyorum. Ülkemizde kalite anlayışının gelişmesi için vereceğiniz tavsiyeler var mı? Öncelikle kendimizden başlayarak firmalar kurumsallaşma yolunda çalışmalar yapmalı ve Avrupa Birliği Standartlarında üretim gerçekleştirmelidir. Ayrıca KalDer gibi dernekleri, lider seçerek onların gösterdiği yolda ilerlemesi gerekmektedir. Sektörünüzdeki kalite anlayışının gelişmesi için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Avrupa Birliği Standartları çerçevesinde üretimler gerçekleştirmesi ve hatta daha üst düzeylere çıkarılması gerekmektedir.


Rekabetin akýl gücü

www.kobi-efor.com.tr

AYLIK SANAYÝ EKONOMÝ DERGÝSÝ Baðdat Caddesi Tevfikpaþa Sokak No: 13/2 Kalamýþ - Kadýköy - ÝSTANBUL Telefon: 0216 347 56 56 (Pbx) Faks: 0216 348 64 50 Web: www.kobi-efor.com.tr E-mail: kobi-efor@kobi-efor.com.tr


44

EĞİTİM

YÖNETİM KALİTESİ GELİŞTİRME EĞİTİM PROGRAMININ ARDINDAN GÖRÜŞ VE DİLEKLER Her eğitim kuşkusuz katılımcılar için olduğu kadar, eğitmenler için de keyifli bir etkileşim ve birlikte öğrenme yolculuğudur. Bu öğrenme yolculuğunda neyi amaçlıyorduk? Programın nasıl bir hedef kitlesi olmalıydı? Katılımcılarla yaratılacak değer ve gelecekle ilgili beklentilerimiz ne olmalıydı? Prof. Dr. Ali R. KAYLAN “Yönetim Kalitesi Geliştirme” Programı Akademik Koordinatörü

T

ürkiye Kalite Derneği (KalDer) ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) işbirliğiyle gerçekleştirilen “Yönetim Kalitesi Geliştirme” programının ilk dönemi tamamlandı. Katılımcılar 22 Haziran 2013 Cumartesi günü düzenlenen törenle sertifikalarını aldılar. Programın akademik koordinatörü olarak, bu programdan edindiğimiz deneyimi paylaşmak, bireysel, kurumsal ve toplumsal düzeylerde programın önemi ve katkısını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bu programın daha da güçlenerek geleceğe taşınması için görüş ve dileklerimi de paylaşacağım. Her eğitim kuşkusuz katılımcılar için olduğu kadar, eğitmenler için de keyifli bir etkileşim ve birlikte öğrenme yolculuğudur. Bu öğrenme yolculuğunda neyi amaçlıyorduk? Programın nasıl bir hedef kitlesi olmalıydı? Katılımcılarla yaratılacak değer ve gelecekle ilgili beklentilerimiz ne olmalıydı? Programın tasarım aşamasında bu ve benzeri sorular doğal olarak gündemdeydi. Her şeyden önce yönetim kalitesini yükseltme amacıyla yola çıkılmıştı. Hedef kitlenin, gelecekte kuruluşlarında fark yaratacak ve çalıştıkları kurumların rekabet gücünün artmasına katkı sağlayacak yönetici ve çalışanlar olarak belirlenmesi, tasarlanacak programın içerik ve katma değer beklentisini de yükseltmekteydi. Bu program için güç birliği yapan kuruluşlar BÜYEM ve KalDer olunca, içerik hazırlığında eğitmen kadrosu olarak çok şanslıydık. İçerik geliştirmede, 10 öğretim üyesi ve 11 uzman, toplam 21 eğitmen görev aldı. Eğitmenlerin gerek akademik ve gerekse uygulama açısından bilgi ve deneyim birikimleri harmanlanarak, 147 saatlik yoğun bir program ortaya çıktı. İşbirliği sözleşmesinin imzalandığı 5 Ocak 2013 tarihinden, programın başlangıç tarihi olan 23 Mart 2013 tarihine kadar yoğun bir hazırlık dönemi yaşandı. ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013


45

EĞİTİM

Programın başarısı için güçlü eğitmen kadrosu kadar, katılımcılar da son derece önemliydi. KalDer eğitim yöneticisi Nezahat Eren’in katılımcı kadrosunun belirlenmesinde ve tüm program süresince verdiği destek ve katkı, kalitenin ayrıntıda yattığını bir kez daha hepimize gösterdi. Program paydaşlarının tümünün aktif ve gönülden çabaları, öngörülen hedefe ulaşmamızı kolaylaştırdı. “Yönetim Kalitesi Geliştirme” programı, Avrupa Kalite Yönetim Vakfı’nın Mükemmellik Modeli temeli üzerinde yapılandırıldı. Programın çatısı üç kolon üzerine oturtuldu. Birinci kolon 21 eğitmenin katkısıyla geliştirilen toplam 147 saatlik ders programıydı. Bilgi ve deneyimlerimizin, paylaştıkça arttığını yaşayarak gördük. İkinci kolon ise, mükemmellik modeli kavramlarının ve yönetim kalitesinin uygulanmasının sonuçlarını görerek öğrenmeye dayanmaktaydı. Mükemmellik yolculuğunda başarıyı yakalayarak ulusal kalite ödülü kazanmış Viko Elektrik fabrikasına 8 Mayıs 2013 tarihinde bir ziyaret gerçekleştirildi. İyi uygulamalar, fabrika ortamında görüldü. Ayrıca Viko Elektrik Teknik Direktörü Orhan Ünal 8 Mayıs, Kadıköy Şifa Sağlık Grubu Stratejik Planlama ve Kalite Yöneticisi Mehmet Aydın 30 Mayıs ve Soyak Holding İnsan Kaynakları ve Kalite Direktörü Osman Ünal 13 Haziran tarihlerinde konuk konuşmacı olarak deneyim paylaşım toplantılarına katıldı ve kurumlarının mükemmellik yolculuk deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Programın yapısında yer alan üçüncü kolon ise uygulama projeleriydi. Katılımcılar, program kapsamında edindikleri bilgi ve deneyimi, kendi kurumlarıyla ilgili bir projeye yansıtarak, öğrenmenin yaparak ve uygulayarak güçleneceğini gördüler. Bu kapsamda, diledikleri ölçüde proje rehberlerinin desteğini de aldılar. Yaşanan öğrenme yolculuğunun son etabı, ölçme ve değerlendirme aşamasıydı. Hazır-

lanan projelerin sunumları 18-19 Haziran tarihlerinde 4-5 değerlendiricinin katılımıyla gerçekleştirildi. Projeleri paylaşarak ve tartışarak, katılımcılar kendi kurumları için de değer yaratmak için çaba harcadılar. 20 Haziran tarihinde yapılan sınavla da programa bitiş noktası konuldu. Ancak her bitiş noktası, ayni zamanda yeni bir başlangıcı işaret eder. Başka bir deyişle, mükemmellik yolculuğunu bitiş çizgisi olmayan bir yolculuk olarak görebiliriz. Öğrenme yolculuğumuzun gerçekleşen etabında, on bir katılımcımız ve 21 eğitmenimizle, her birimizin bilgi ve deneyim dağarcığının daha genişlediğine, mükemmellik ve iyi yönetişim ilkelerinin düşünce kalitemiz içerisine daha çok yerleştiğine inanıyorum. Programda kapsanan yönetim araçları, yöntem ve yaklaşımlarının, yolumuzu aydınlatmasını ve yönetim kalitemizi yükseltmesini diliyorum. Önce insan diyerek, insana ve doğaya saygı ve sevgiyle yaklaşmak, ben merkezli olmaktan kurtulup, biz merkezli bir bakış açısıyla bakabilmek, ayni gemide olduğumuzu hatırlayarak, farklı düşünenleri ötekileştirmeden, biz, siz, onlar yerine hepimiz diyebilmek, tüm yatay ve dikey iletişim kanallarının açık olacağı iletişim ortamını en üst düzeyde güçlendirmek ve tüm pay-

KATILIMCILARIMIZIN, GEREK ÇALIŞTIKLARI KURUMLARDA VE GEREKSE GELECEKTE GIRECEKLERI HER ORTAMDA KALITE VE DEĞIŞIM ELÇISI OLARAK KURUMSAL VE TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMDE ETKIN ROL OYNAYACAKLARINA INANIYORUM

daşları dinlemek, sürekli öğrenme ve sürekli iyileştirmeyi yaşam felsefesi olarak benimsemek, yetki ve sorumlulukların dengeli bir şekilde paylaşıldığı yetkelendirme ortamını yaratmak ve katılımcı yönetimi sağlamak, sorunlara sistem yaklaşımıyla bütünsel bakabilmek, hayal gücümüzü ve yaratıcılık yeteneğimizi sürekli canlı tutmak, kurumsal yenileşim ortamını yaratmak ve çalıştığımız kurumları öğrenen kurumlara dönüştürmek... Yönetim kalitesinin olmazsa olmazı diyebileceğimiz yukarıdaki ilke ve kavramlar çerçevesinde, program kapsamında farkındalık yaratmak ve içselleştirmek için ortak çaba harcadık. Bu çabalar doğrultusunda katılımcılarımızın düşünce kalitesinde, yeni ufuklar açıldığını ümit ediyorum. Katılımcılarımızın, gerek çalıştıkları kurumlarda ve gerekse gelecekte girecekleri her ortamda kalite ve değişim elçisi olarak kurumsal ve toplumsal dönüşümde etkin rol oynayacaklarına inanıyorum. Kendilerini program boyunca gösterdikleri çaba için bir kez daha kutlar, kalite yolculuklarında başarılar dilerim. Tüm kurum ve kuruluşları, rekabet güçlerini artırmak ve yaşam kalitemizi yükseltmek amacıyla, BÜYEM-KalDer işbirliğiyle yürütülen “Yönetim Kalitesi Geliştirme” programının yapısının ayrıntılarını incelemeye ve gelecekte açılacak dönemlere katılmaya davet ediyorum. Yönetim kalitemizi geliştirmenin önemli olduğuna inanıyorsak, birinci dönemini tamamlamış bu programa kararlılık ve süreklilikle devam etmeliyiz. Sürekli damlayan suyun, kayayı bile delebileceğini unutmamalıyız. Kalite elçilerimizin sayılarını düzenli olarak artırmak, bireysel, kurumsal ve toplumsal mükemmellik yolculuğunun güçlenerek devamını sağlayacaktır. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


46

KalDer’DEN HABERLER

Kadın müşterilerin ‘müşteri memnuniyet oranları’ erkeklere göre daha yüksek Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi sonuçlarına göre Aygaz, BP Gaz, Mogaz&Lipetgaz, iPhone, Hazırkart, Domino’s Pizza ve Maximum Card müşteri memnuniyetinde sektörlerinin lider markaları oldular.

T

ürkiye Kalite Derneği (KalDer) ve uluslararası araştırma kuruluşu KA Araştırma tarafından 81 ilde 6 bin 94 tüketici ile bilgisayar destekli telefon anketi yoluyla yapılan Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksinin (TMME) 30. ölçüm sonuçları açıklandı. 2013 yılının 1. çeyreğinde LPG distribütörleri, cep telefonları, GSM hizmetleri, hızlı servis restoranları ve Banka Kredi Kartları sektörlerini kapsayan araştırma sonuçlarına göre Aygaz, BP Gaz, Mogaz&Lipetgaz, iPhone, Turkcell Hazır Kart, Domino’s Pizza ve Maximum Card müşteri memnuniyetinde lider markalar arasında yer aldı.

LPG distribütörleri sektöründe rekabet yoğun

LPG Distribütörleri sektöründe liderliği paylaşan markalar Aygaz, BP Gaz ve Mogaz&Lipetgaz oldu. Yoğun rekabetin gözlendiği sektörde, müşteri memnuniyeti endeksinin 2010 yılından beri sürdürdüğü pozitif trendin devam ettiği gözlendi. LPG Distribütörleri sektörünün endeksi 2013 yılında yüzde 1,2’lik artışla 83 puana yükseldi.

2013’de ön ödemeli hatlar müşteri memnuniyetini artırdı

GSM Hizmetleri sektörü 2013 yılı verileri incelendiğinde elektronik haberleşme sektöründe mobil iletişim pazarının yaklaşık olarak yüzde 62’sini oluşturan ön ödemeli hatların müşterilerini, faturalı hatlara kıyasla daha memnun ettiği gözÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

lendi. Turkcell Hazır Kart, 2010 yılından beri sürdürdüğü artış eğilimini devam ettirerek 2013 yılında müşteri memnuniyeti endeksinde birinci sırada yer aldı. Cinsiyet bazında endeksler kıyaslandığında kadın müşterilerin müşteri memnuniyetinin erkeklere kıyasla 1 puan daha yüksek olduğu görüldü.

iPhone sektöre lider olarak girdi

2013 yılında çift haneli büyüme kaydeden telekomünikasyon sektörü bu büyüme oranlarını müşteri memnuniyeti oranlarına yansıtamadı. Cep telefonları sektörünün müşteri memnuniyeti endeksi 2013 yılına kıyasla 4 puan gerileyerek 74 puan olarak gerçekleşti. Sektörde kadın müşterilerin müşteri memnuniyeti endeksinin 74, erkek müşterilerin memnuniyet endeksleri ise 72 puan olarak ölçüldü. 2013 yılı ilk çeyreğinde IOS işletimli modellerin pazar payının büyümesi ile sektörde detaylı ölçümü yapılmaya başlanan iPhone TMME çalışmasında müşterilerini en fazla memnun eden marka oldu.

Hızlı servis restoranları endeksi %1,4 düştü

Çalışan kadın sayısındaki artış, evlerde nüfusun azalması, hızlı yaşam trendinin gelişmesi, evlere paket servisin artması gibi etkenlerle büyüyen hızlı servis restoranları pazarında da müşteri memnuniyeti endeksinin bir önceki yıla kıyasla yüzde 1,4 düştüğü gözlendi. Sektörde kadın müşterilerin müşteri memnuniyeti

endekslerinin erkek müşterilere kıyasla dört puan daha yüksek olduğu gözlendi. Domino’s Pizza sektör genelinde gözlenen düşüş trendinin aksine endeksini 2012 yılına kıyasla arttırarak 2013 yılında da liderliğini korudu.

Kredi kartları sektörü yükselişte

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre kredi kartı kullanıcısı sayısı 2013 yılının Mayıs ayında bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 6,8 arttı. Kredi kartları sektöründeki markalar, kullanıcısı sayısındaki artışla beraber müşteri memnuniyetlerini artırmayı da başardı. İş Bankası Maximum Card, sektöründe müşteri memnuniyetinde en yüksek endeksi yakalayan marka oldu. Sektörde kadın müşterilerin müşteri memnuniyeti endekslerinin erkek müşterilere kıyasla dört puan daha yüksek olduğu gözlendi.

ABD ile kıyaslamalı sonuçlara göre Türkiye’de GSM operatörleri müşterisi daha memnun

2012 yılı son çeyreğinde 76,3 olarak ölçülen ulusal müşteri memnuniyeti endeksi, 2013 yılının 1. çeyreğinde 0,1 puan dü-


47

KalDer’DEN HABERLER

şerek 76,2 puana geriledi. Aynı dönemde Amerikan Müşteri Memnuniyeti Endeksi ise 0,3 puan artarak 76,6 olarak gerçekleşti. ABD verileriyle karşılaştırıldığında GSM operatörleri sektörlerinin müşteri memnuniyetinin Türkiye’de daha yüksek olduğu gözlendi. Hızlı servis restoranları ve cep telefonları sektörlerinin memnuniyet skoru-

nun ise ABD’de Türkiye’den daha yüksek olduğu görüldü. Sonuçları değerlendiren KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A.Hamdi Doğan, 30. çeyrek sonuçları açıklanan TMME çalışmasının Türkiye’de çok önemli bir görevi yerine getirdiğinin altını çizdi. Ulusal endeks çalışması kapsamında sekiz yıldır aralıksız olarak müşteri memnuni-

yeti eğilimlerinin saptandığını belirten Doğan, “TMME ile müşterilere tarafsız bir ölçümle sesini ve beklentilerini duyurma; kuruluşlara da ülke genelinde ve sektöründe yerini, rakiplerinin durumunu görerek strateji geliştirme imkânı sunulmaktadır. Ölçülen kuruluşlar TMME kurumsal üyesi olarak ayrıntılı TMME raporlarına ulaşabilirler” dedi.

Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


48

KalDer’DEN HABERLER

Yönetim Kalitesi Geliştirme Programında Sertifika Töreni KalDer ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi işbirliğinde, kuruluşların yönetim kalitesini yükseltmek amacıyla düzenlenen Programının ilk mezunları 22 Haziran’da düzenlenen törende sertifikalarını aldılar.

Türkiye’de 1991’den bu yana iş dünyasının kalite çıtasını yükseltecek çalışmalara imza atan Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi’nin (BÜYEM) kuruluşların yönetim kalitesini geliştirmek üzere hazırladığı Yönetim Kalitesi Geliştirme programının ilki tamamlandı. Basından, ulaştırma, iletişim, otomotiv ve metal sanayiye kadar birbirinden çok farklı sektörlerde görev yapan yönetici ve yöneticiliğe aday çalışanların büyük ilgi gösterdiği üç ay süren bu eğitim programını başarıyla tamamlayanlara sertifikaları 22 Haziran’da Boğaziçi Üniversitesinde düzenlenen törenle verildi. KalDer ve BÜYEM işbirliğinde yürütülen “Yönetim Kalitesi Geliştirme” programı, yönetici, yönetici adayı ve çalışanların kişisel gelişimlerinin yanı sıra, kuruluşlarının performansına önemli bir katkısı olacak bilgi ve deneyimleri kazanmaları amacıyla hayata geçirildi. Mükemmellik kültürünü yaşam biçimi haline getirmeyi hedefleyen programda, Toplam Kalite Yönetimi, EFQM Mükemmellik Modeli, Bireysel Kalite Sorumluluğu, Liderlik, Değişim Yönetimi, Risk Yönetimi, Süreç Yönetimi, Performans YöÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

netimi, Stratejik Planlama, Yenileşim gibi yirminin üzerinde farklı konuda eğitimler gerçekleştirildi. Sertifika töreninde BÜYEM ile önemli bir eğitim programına imza attıklarını dile getiren KalDer Genel Sekreteri Akın Alıkçıoğlu, “Yönetim Kalitesi Geliştirme Programı’nda Türkiye’nin en güzide ve başarılı üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi ile Türkiye’nin en itibarlı STK’larından olan KalDer’in birlikte kuvvetli bir sinerji yarattığını düşünüyorum” sözleri ile başlattığı konuşmasını “Program; KalDer’in misyon olarak yaygınlaştırmayı üstlendiği EFQM Mükemmellik Modeli’nin Liderlik, Strateji, Çalışanlar, Kaynaklar ve Müşteri gibi önemli kriterlerinin üzerine kurulmuştur. Programın teorik bilgilerin yanında deneyim paylaşımları, işletme ziyaretleri, proje hazırlama ve sunumlarını içerecek şekilde uygulanması katılımcıların bilgi ve yetkinliklerinin gelişmesine katkı sağlamıştır. KalDer, Türkiye’de her alanda çözülmesi gereken öncelikli ve en önemli sorunlardan biri olarak “Yönetim ve Yönetici Kalitesi” ni görmekte ve üstlendiği misyon gereği topluma ve türk iş dünyasına katkı sağlamak amacıyla bu konulara yönelik hizmet ve et-

kinliklerini arttırma çabasındadır” görüşleri ile sürdürdü. KalDer Genel Sekreteri Akın Alıkçıoğlu’ndan sonra söz alan, Programın Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Ali R. Kaylan Üniversite-Özel Sektör işbirliğinin önemini Vurgulayarak, “Öğrenme yolculuğumuzun gerçekleşen etabında, on bir katılımcımız ve yirmi bir eğitmenimizle, her birimizin bilgi ve deneyim dağarcığının daha genişlediğine, mükemmellik ve iyi yönetişim ilkelerinin düşünce kalitemiz içerisine daha çok yerleştiğine inanıyorum. Program kapsamında farkındalık yaratmak ve içselleştirmek için ortak çaba harcadık. Bu çabalar doğrultusunda katılımcılarımızın düşünce kalitesinde, yeni ufuklar açıldığını ümit ediyorum. Yönetim kalitemizi geliştirmenin önemli olduğuna inanıyorsak, birinci dönemini tamamlamış bu programa kararlılık ve süreklilikle devam etmeliyiz” dedi. Deneyim paylaşımları, işletme ziyaretleri, uygulamaya dönük proje çalışmaları ile katılımcılara gerçek hayata yönelik bilgi ve deneyim kazanmalarının amaçlandığı Yönetim Kalitesi Geliştirme Programı yeni mezunlar vermeye devam edecek.


49

KalDer’DEN HABERLER

KalDer 15’inci Füze Üs Komutanlığı TKY Bilgilendirme Toplantısındaydı 15’inci Füze Üs Komutanlığı tarafından her yıl düzenlenen Toplam Kalite Yönetimi Bilgilendirme toplantısının bu yılki konusu “Kurum Kültürü”ydü.

H

ava Kuvvetleri Komutanlığı mensuplarının katıldığı bu etkinlikte KalDer Genel Sekreteri Akın ALIKÇIOĞLU ve KalDer İzmir şubesi YK Başkanı/Soyak Holding İK ve Kalite Direktörü Osman ÜNAL bilgi paylaşımında bulundular. Akın Alıkçıoğlu, “Yönetimde Kalite” konulu sunumunda Yönetim Biliminin Gelişimine de değindi. Taylor’un Bilimsel Yönetim Anlayışı’nın iş bölümü ve uzmanlaşma, yapılacak işe göre eleman seçimi ve performans yönetimi konularının, Klasik Yönetim Yaklaşımından günümüze kalan bazı örnekler olduğunu belirtti. Toplam Kalite Yönetimi anlayışında hedef, müşterilerin istek ve beklentileri doğrultusunda ürün ve hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi ve verimliliğin artırılmasıdır diyerek, TKY’nin önemini vurguladı. Herhangi bir kuruluşun sürdürülebilir mükemmelliğe erişebilmesi sürecinin temelinde yatan EFQM Mükemmellik Modelinin Temel Kavramları konusunda da katılımcılarla paylaşımda bulundu. Model’in Liderlik kriterini açıklarken Atatürk’ün liderlik özelliklerine de değinen Alıkçıoğlu, dünya liderlerinin Atatürk için söylenen birkaç güzel sözle sunumunu tamamladı. Osman Ünal, Soyak Holding’in EFQM Mükemmellik Modeli’ni kullanarak Holding’in süreçlerini sıfırdan inşa ederken izledikleri yollar, aldıkları önlemler ve bu doğrultuda oluşturdukları stratejileri de anlatarak etkinlik katılımcılarına deneyim paylaşımında bulundu. 15’inci Füze Üs Komutanı Tuğg. H. Cihangir Kadakal’ın bu etkinliğin anısına Akın Alıkçıoğlu ve Osman Ünal’a plaketlerini takdim etmesiyle program sona erdi. Nazik davetleri ve misafirperverlikleri için 15’inci Füze Üs Komutanlığı’na bir kez daha teşekkürlerimizi sunarız. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


50

KalDer’DEN HABERLER

SOSYAL SORUMLULUK PROJESI:

BAŞARININ TIRYAKILERI M

illî Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilâtında, Kasım 1999 tarih ve 2506 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanan “MEB Toplam Kalite Yönetimi Uygulama Yönergesi” ile birlikte eğitimde kalite çalışmalarını başlatmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) dünyada yaratılan rekabet ortamına uygun, kalite anlayışına ulaşmak için,1999 yılında Toplam Kalite Yönetimi’ne (TKY) geçişi, tüm kurumlarda başlatmıştır. TKY uygulamaları, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) tarafından geliştirilen “Mükemmellik Modeli” esas alınarak yapılan özdeğerlendirme çalışmaları ile başlatılmakta, özdeğerlendirme sonuçlarında ortaya çıkan iyileştirme konularının bir plan dâhilinde iyileştirilmesi ile sürdürülmektedir. İyi uygulamaları Bakanlık düzeyinde belirleme, tanıma ve takdir etme ihtiyacı ile “MEB TKY Uygulamaları Ödül Yönergesi” 03 Ocak 2005 tarih ve 2706 sayılı Makam

ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

onayı ile yürürlüğe girmiş ve kalite çalışmalarının izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanarak ve ödül süreci uygulamaları başlatılmıştır. Okulumuzda Mükemmellik Kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek okulumuzun rekabet gücü ve refah seviyesinin yükseltilmesine katkıda bulunan en önemli ortamları yaratmaktır. “Toplam Kalite Yönetimi”nin tüm paydaşlarımızın hissedilmesini, benimsenmesini sağlamak ve “Kaliteli bir yaşam biçimi oluşturmak” hedeflenmekteyiz. Anılan amaç kapsamında sürekli ve ortak bir kararlılığının oluşturulması için EFQM Mükemmellik Modeli bu hedefin gerçekleştirilmesine yönelik en etkili ve uygun araçtır. Bu bağlamda 20092010 Eğitim öğretim yılından beri Türkiye Kalite Derneği(KalDer)’nin Eğitimcilerinden gönüllü olarak okulumuza katkı sağlamışlardır. Okulumuzda Toplam Kalite Yönetimi ve Mükemmelik Modelinin yaygınlaştırılmasında önemli katkıları olduğuna inandığımız

Ulusal Kalite Sürecinde ve MEB Kalite Ödülü Sürecinde Okulumuza Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tüm eğitimcilerine özellikle Orhan Argon’un gönüllü olarak 2009-2010 Eğitim Öğretim yılından beri sistematik olarak yapmış olduğu büyük özveri, katkı ve verdiği emek için Tiryaki Hasan Paşa İlköğretim Okulu adına şükranlarımızı sunarız Tiryaki Hasan Paşa ilköğretim Okulu yüklendiği misyona uygun olarak hizmet kalitesini ve paydaşlarının mutluluğunu arttırmak için teknolojik ve sosyal değişim ve gelişmeleri yakından takip etmektedir. Tiryaki Hasan Paşa ilköğretim okulu, TKY çalışmalarına 2005-2006 eğitim-öğretim yılında başlamıştır. Öncelikli hedef kitlemiz olan öğrencilere daha kaliteli bir eğitim-öğretim vermek için okulumuz yeniden yapılanmıştır. Okulumuz vizyon ve misyonunda belirtilen anlayış doğrultusunda öğrencilerimizin; öğrenmeyi hedef edinen, sorumluluk üstlenen, milli ve manevi değerlerine sahip çıkan,


51

KalDer’DEN HABERLER

teknolojiyi kullanan, sevgi ve hoşgörülü olan, üretmeyi hedef haline getiren ve sonuç olarak üst kurumlara ve hayata donanımlı hazırlanan bireyler olarak yetiştirilmesini amaç edinmiştir. Tiryaki Hasan Paşa ilköğretim Okulu olarak günümüz koşullarında bireyin bilgili olması yanında sosyal becerilerle donatılmasına da önem vermekteyiz.Değişimin önce liderler tarafından kabul görmesinin önemli olduğu düşüncesiyle Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve üniversitelerle işbirliği yapılarak eğitimler alınmıştır. Alınan eğitimlerle, kalite felsefesinin benimsenmesi ve gerekli motivasyonun oluşması sağlanmıştır. Tüm paydaşlarımıza her yıl düzenli olarak anketler uygulanmaktadır. Anketlerin değerlendirilmesi sonucunda iyileştirmeye açık alanlarımız tespit edilerek, kurulan ekiplerle iyileştirme çalışmaları yapılmaktadır. Ayrıca anket sonuçlarına göre paydaş memnuniyetinin arttığı görülmektedir. Okulumuz; misyon ve vizyonumuzda belirttiğimiz anlayış doğrultusunda, Atatürk İlke ve İnkılâplarına sahip olan öğrencilerimizin öğrenmeyi ve üretmeyi hedef edinen, küçüklerini seven, büyüklerini sayan, hoşgörülü ve sorumluluk sahibi olan, dünyadaki ve ülkemizdeki değişmeleri ve gelişmeleri yakından takip edebilen, milli ve manevi değerlere sahip tam donanımlı bireyler olarak yetiştirilmesini amaç edinmiştir. Bu amaç doğrultusunda dersler, bilgisayar, projeksiyon, internet destekli görselliği öne çıkaran, öğrenmenin kalıcı olmasını sağlayan yöntemlerle işlenmektedir. Ayrıca kurs çalışmalarıyla eğitim-öğretim faaliyetleri desteklenmektedir. Bireyin bilgiyle donatılmasının yanında sosyal beceriler edinmesi de önemlidir. Okulumuzda, öğrencilerimize proje çalışmaları, resim, müzik, basketbol, voleybol, futbol, boks, satranç, halk oyunları alanlarında eğitim verilmekte/verdirilmektedir. Ayrıca, 23 sosyal kulüp kurularak öğrencilerin ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda seçtikleri kulüpte çalışma imkânı sağlanmaktadır. Değerler eğitim, demokrasi eğitimi veya sosyal proje kapsamında Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından yürütülen “ Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi” kapsamında “Haklarımı Öğreniyorum Pro-

jesi” Programına ortak olarak başvurmuştur. İstanbul Kalkınma Ajansı Çocukların ve gençlerin girişimcilik, beceri ve geleceklerini Destekleme mali destek programi kapsamında Bağcılar Kaymakamlığının yürütüğü “Benimle; Benim için Oku Anne!” Projesi pilot çalışmaları okulumuzda gerçekleşmiştir. Avrupa Konseyi tarafından 2010 Avrupa Kültür Başkenti ilan edilen İstanbul kentini, taşıyacağı ünvanla ilgili olarak “ Benim Gözümle İstanbul” ve “Kültür Başkentinde Bağcılar Örencileri” Projeleri okulumuz öğrencileri ve öğretmenleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Okulumuzda yapılan sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler sonucunda ilçe, il ve Türkiye genelinde yapılan yarışmalarda ferdi ve takım olarak birincilikler ve çeşitli ödüller kazanmıştır. 24 sporcumuz ulusal düzeyde derece alırken Bocce Milli takıma davet edilen bir öğrencimiz Merve SATILMIŞ, Bocce de milli takıma seçilerek Ankara daki mücadelede dünya şampiyonu olup ülkemize ve okulumuza büyük gurur yaşatmıştır. 13- 14 Yaş Serbest Güreş takım halinde Türkiye Şampiyonu olurken, Türkiye Gurup Şampiyonasında takım Halinde Şampiyon olurken, takım olarak istanbul şampiyonu, 2000-2001 Doğumlu Karakucakta takım olarak İstanbul İl Şampiyonu olurken,

13-14 Yaş İstanbul Ferdi Boks Şampiyonasında 65 kg İstanbul Birincisi, 13-14 Yaş Judo İstanbul Şampiyonasında 40 kg ve 45 kg İstanbul İl Birincisi olmuşlardır. İlkokul Başarı Performansımız % 100 Ortaokul Başarı Performansımız % 94,98 Okul Başarı Performansımız % 97,49 Bir üst Kuruma devam eden öğrenci performansımız % 90 Tiryaki Hasan Paşa ailesi olarak liderlerimizin yaklaşımlarının sağlam temelli ve bütünleşik olmasına özen gösteririz. Yaklaşım ve yayılım, etkililik ve verimlilik açısından düzenli olarak anketlerle ölçeriz. Değerlendirme ve iyileştirme ile öğrenme sağlarız. Hedefimiz, Toplam Kalite Yönetimi felsefesini benimseyerek gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızı sürekli geliştirerek bulunduğumuz çevrenin tüm imkânsızlıklarına rağmen eğitim kalitesini arttırmak ve öğrencilerimizi gelecek eğitim hayatlarına hazırlamaktır. Bu hedef doğrultusunda çalışmalarımız devam etmektedir ve edecektir. 2005 yılından itibaren eğitimde kaliteyi yakalamak amacıyla TKY felsefesini benimseyerek gerçekleştirdiğimiz tüm bu çalışmalarımızla, MEB-TKY ödül sürecine katılan okulumuz 2010-2011 Başarının Tiryakileri iyileştirme takım çalışması ile ilde ilk onun içine girmiş, 2009 2010 ve 2010-2011 Özdeğerlendirme Raporu ile ilçe birincisi, il ikincisinden sonra 2012-2013 öğretim yılı Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi Uygulamaları kapsamında Tiryaki Hasan Paşa İlköğretim Okulu “Yılın Kaliteli Okul/Kurumu” kategorisinde İstanbul birincisi olup Türkiye ikincilği ile mukemmelik yolculuğunu taçlandırmıştır. 2010-2011 Özdeğerlendirme Raporu ile Avrupa Mükemmelliğe Yolculuk Programı kapsamında ile Mükemmellikte Yetkinlik için okulumuz Türkiye Kalite Derneği Bağımsız Değerlendiriciler tarafından saha ziyareti yapılmış ve bunun sonucunda Okulumuz Ulusal Kalite sürecinde EFQM Mükemmelikte yetkinlikte üç yıldız almıştır. Tiryaki Hasan Paşa İlköğretim Okulu, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çalışmalarını sürekli geliştirerek kalite yolculuğuna ve İstanbul’da eğitimde öncü okullardan birisi olmaya devam edecektir. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


52

KalDer’DEN HABERLER

TÜRK KÜLTÜRÜNDE YÖNETMEK Prof. Dr. Acar BALTAŞ Psikolog

Prof. Dr. Acar Baltaş, iş dünyasının kendi kültür değerlerini dikkate alan bir liderin hem ülke çapında hem de dünyada nasıl başarılı olabileceğine dair ipuçlarını paylaştı. KalDer Merkez ile Çerkezköy OSB işbirliğinde gerçekleştirilen “Türk Kültüründe Yönetmek” başlıklı seminerde konuşan Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, liderliği “etkileme ve etkileyerek sonuç değiştirme” şeklinde tanımlayarak “liderler, çalışanlarının kuruluşun var olma sebebine inanmalarını, hedeflerden ve kurumda çalışmaktan gurur duymalarını sağlamalıdır” dedi. KalDer, misyonunu yerine getirme, mükemmellik kültürünü tüm ülkemizde yaygınlaştırma hedefi doğrultusundaki bölgesel işbirlikleri çerçevesinde Çerkezköy Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü (ÇOSB) ile birlikte düzenlediği seminerde firma temsilcileri Prof. Dr. Acar Baltaş’ ın görüş ve deneyimlerini dinleme fırsatı buldu. Seminerin açılış konuşmalarını ÇOSB Bölge Müdürü Mehmet Özdoğan ve KalDer Başkan Yardımcısı Yılmaz Bayraktar ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

yaptı. ÇOSB Bölge Müdürü Mehmet Özdoğan, bölgedeki alt yapı çalışmalarını kültürel ve sosyal çalışmalarla destekleyerek bölge kalkınmasına verdikleri öneme değindi. KalDer’ in ÇOSB içinde açacağı temsilcilik ofisi ile birlikte bölgede yapılan çalışmaların daha da yoğunlaşaca-

ğına dikkat çekti. Özdoğan’ın konuşmasından sonra söz alan KalDer Başkan Yardımcısı Yılmaz Bayraktar, Çerkezköy’ün önemli bir sanayi bölgesi olduğunu, KalDer’ in bu bölgedeki sanayi yapısını desteklediğini bu amaçla da burada yaz sonunda

LIDERLIĞIN BIR ETKILEME SANATI OLDUĞUNU VURGULAYAN BALTAŞ, ÇOK FARKLI ŞEKILLERDE YAPILAN LIDERLIK TANIMINI KISACA “ETKILEME VE ETKILEYEREK SONUÇ DEĞIŞTIRME” ŞEKLINDE YAPMAYI TERCIH ETTIĞINI BELIRTTI


53

KalDer’DEN HABERLER

faaliyete geçecek KalDer ofisinin kuruluşlarla daha yakın çalışma imkanı yaratacağını belirtti. Bu seminerin bölgede gerçekleştirilecek farklı seviyelerdeki eğitim programlarının ilk adımı olduğunu, bölgedeki kuruluşların rekabet ve ekonomik gücünü geliştirmek amacıyla ihtiyaç duyulan her alanda KalDer ’in eğitim ve rehberlik hizmeti sunmaya hazır olduğunu vurguladı. KalDer Başkan Yardımcısı Yılmaz Bayraktar, kurumsallık düzeyini daha iyi bir seviyeye taşımak isteyen her ölçekteki kuruluşun temsilcileri, üst ve orta düzey yöneticileri için tasarlanan “Rekabetçi Yönetim ve Kurumsal Gelişim” başlığı altındaki çok özel bir programın Eylül ayında hayata geçirileceğini açıkladı. “KalDer, üye ve paydaşlarından aldığı güç ve destekle, Türkiye’nin aydınlık yarınlarının inşasında görev almayı ve bir referans kaynağı olmayı sürdürecektir” sözleri ile konuşmasını tamamladı. Açılış konuşmalarının ardından Prof Dr. Acar Baltaş renkli görüntülerle Türk iş dünyasının kendi kültür değerlerinden nasıl etkilendiğini ve bu değerleri dikkate alan bir liderin hem ülke çapında hem de dünyada nasıl başarılı olabileceğine dair ipuçlarını verdiği konuşmasını gerçekleştirdi. Liderliğin bir etkileme sanatı olduğunu vurgulayan Baltaş, çok farklı şekillerde yapılan liderlik tanımını kısaca “etkileme ve etkileyerek sonuç değiştirme” şeklinde yapmayı tercih ettiğini belirtti. Liderlerin yeni düzen içinde sahip olması gereken özelliklerden birinin şeffaflık olduğunu, yöneticilerin insanları yönetirken aslında onların duygularını yönettiğine dikkat çekerek konuşmasını sürdürdü. İnsanların hatalarını, onurlarını kırmadan düzeltmenin bir lider için önemini vurgulayarak, baskı ve zorlamadan yüksek performans alınabileceğine, liderliğin son yıllarda büyük bir değişim içinde olduğuna değindi. Baltaş, farklı kültürlerden alınan metodları sorgusuz sualsiz uygulamaya çalışmanın, yarardan çok zarar getireceğine, kurum iklimini ve dolayısıyla iş sonuçlarını olumsuz etkileyeceğine dikkat çektiği konuşmasında liderin potansiyeli performansa dönüştürmesi için neler yapılabileceğini paylaşarak semineri tamamladı. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


54

KalDer’DEN HABERLER

KalDer GENÇKAL EKIBI 12 HAZIRAN 2013 TARIHINDE BRİSA BRIDGESTONE SABANCI LASTIK SANAYI A.Ş.’YE TEKNIK GEZI DÜZENLEDI

KalDer Merkez GençKal sorumluları Sanem Sümer, Şennur Akın, Seyithan Toygar koordinasyonunda, KalDer’in geleceğe yönelik en önemli yatırımı olan üniversite öğrencilerine yönelik düzenlenen ikinci teknik gezisi, 12 Haziran 2013 tarihinde Brisa Bridgestone Sabancı Lastik San. ve Tic. A.Ş.’ye yapıldı. Çe-Tur Turizm’in ulaşım sponsorluğuyla düzenlenen gezi, 11.00-15.30 saatleri arasında devam etti. Brisa A.Ş. Pazarlama, Eğitim ve Müşteri İlişkileri Müdürü ve KalDer Eğitmeni Timur Akarsu ile Pazarlama Eğitim Uzmanı Ahmet Koral tarafından karşılanan GençKal ekibi, tanışma ve toplu fotoğraf çekiminin ardından, eğitim salonuna alınarak Toplam Kalite Yönetimi, Brisa’nın kalite konusundaki çalışmaları, firmanın ana üretim alanı olan lastiğin yapım aşamaları gibi konularda bilgilendirildiler. Fabrikanın yemekhanesinde birlikte yenen öğle yemeğinin ardından, GençKal ekibi fabrikayı ve üretim hatlarını gezdiler. Gezi sonrasında öğrencilerin sorularını yanıtlayan Ahmet Koral, genel önerilerle sunumunu tamamladı. Yetkililere teşekkür edilerek, teknik gezi sona erdi.

Brisa Bridgestone Sabancı Lastik San. ve Tic. A.Ş.

1974 yılında kurulan şirket, 1988’de Japon Bridgestone Corporation ile Sabancı ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

Grubu hisseli olarak kurulan ortaklıkla Brisa Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. adını almıştır. Yıllık üretim kapasitesi 14 milyon adet lastik olan Brisa A.Ş., 600’den fazla lastik çeşidiyle Avrupa’nın 7. büyük lastik üreticisi halindedir. 1993

yılında KalDer’in verdiği ilk Ulusal Kalite Ödülü’nü alan kuruluş olan Brisa A.Ş., 1996 yılında başarısını Avrupa’ya taşıyarak Avrupa Kalite Ödülü’nü almaya hak kazanmış ve günümüzde kalite konusunda örnek kuruluş olma yolunda ilerlemektedir.


55

ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR

14.Mükemmelliği Arayış Sempozyumu ‘’GeleCeksel Bakış’’ Ana Teması ile Gerçekleşti… Ege’nin konusundaki tek sempozyumu olan Mükemmelliği Arayış Sempozyumu her yıl olduğu gibi bu yılda konu ve konukları ile göz doldurdu. 27 konuşmacının 9 oturumda yer aldığı sempozyumu yaklaşık 600 kişi izledi. Basında da geniş yer alan sempozyuma Bay Döner, Secret Cv ve Yurtiçi Kargo Ana Sponsor olarak destek olurken, Batıçim, Bosch,Dr. Oetker,Ebso, Er-Bakır, Netsis, Pastavilla, Sarıgözoglu ve Soyak Holding Oturum Sponsoru, Egede Son Söz, Ege Tv, Halkla İlişkiler.com , Gözlem Gazetesi, Liyakat Derneği, Meba Reklamcılık, Motto, Pınar, Pizza Tomato, Us Brainworks, Yeni Asır, Yenir Asır TV Hizmet Sponsoru, olarak destek verdi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan KalDer İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Ünal ‘’Öncelikle sizlere Toplum olarak zor günler geçirdiğimiz bu zamanlarda bir Vatandaş olarak bugün bu sempozyumda olduğunuzdan dolayı çok teşekkür ediyoruz. Bu yıl Mükemmelliği Arayış Sempozyumu “Geleceksel Bakış”” ana temasıyla sizlerle buluşuyor. Gelecekte bizleri yaşamın tüm alanlarında neler beklediğini bugün hep beraber arayacağız,toplam Kalite

Yönetimi her geçen gün kendini yenileyen, geliştiren bir olgu. KalDer bu olgunun ülkemizde gelişmesi, kuruluşların üretim ve hizmet kalitelerinin, bireylerin ise yaşam kalitelerinin yükseltilmesi için büyük çabalar sarf eden bir sivil toplum örgütüdür.” dedi.

Gelecek’te İzmir… Sempozyumun açılışına katılan Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, ’’Çok önemli toplumsal olaylardan geçiyoruz. Hayatın birçok noktasında farklılıklar oluyor. Sabahlara kadar uyumadan, haksız ve orantısız güç ortamlarından gençlerimizi çekip almaya çalışıyoruz. Gençlik geliştikçe ve bakış açısı geliştikçe mükemmellik anlayışı da değişiyor. İzmir’de gözaltına alınan, şiddet gören gençlerin sayısı bine ulaştı. Bu sayı Türkiye’de yaklaşık 10 bini buluyor. Bu çocuklar hiçbir siyasi partiye üye değil. Türkiye’de bir şeyler iyi gitmiyor. Yaşamın bitmek tükenmek bilmeyen arayışı olan mükemmelliği aramak lazım. Sevgi dokunuşları mükemmelliği arayıştaki küçük detaylardır diyerek konuşmasını tamamlamıştır.

Sempozyum boyunca 9 Oturumda 27 Konuşmacı bilgi ve deneyimlerini paylaştı… Sempozyumda Geleceğin Yaşam Alanları, Geleceğin Çalışma Hayatı, Geleceğin Kamu Hizmetleri, Geleceğin Sektörleri, Geleceğin İletişim Dili, Kazananlar Oturumu, Özel Oturum,ve Yaşamda Kalite ile KalDer İzmir Şubesi’nin verdiği Yılın Başarılı Ekibi Ödülü’ne katılan ekiplerin proje sunumlarına yer verildi.

Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


56

ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR

Geleceğin Kamu Hizmetler.. Uz. Dr. Burak Erdinç’in moderatörlüğünde geçen oturumda Aslan Avşarbey, T.C. Başbakanlık Gelir İdareyi Geliştirme Bşk. ve Mustafa Bozbey Nilüfer Bld. Bşk. İle birlikte gelecekte kamu hizmetlerinde çalışanları neler beklediğine değinilen oturum büyük ilgi gördü.

Kazananlar Oturumu Sakarya Üni. Eski Rektörü Mehmet Durman’ın moderatörlüğünde geçen oturumda İnci Akü Gn. Md. Yrd. Birol Büyüksivri, Viko Teknik Direktörü Orhan Ünal ve Dr.Oetker Üretim Yöneticisi Hakan Ertaş’ın konuşmacı olarak katıldığı oturumda firma yetkilileri Yerel Kalite Ödül süreçlerinde firmalarının yaptığı çalışmaları ve yenilikleri anlattıkları oturum sempozyum katılımcıları tarafından büyük ilgi gördü.

Özel Oturum: İzmir Özel Oturum : İzmir için çok önemli isimler bir araya geldi. Oturum başkanlığını EBSO Yönetim Kurulu Başkanı, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender YORGANCILAR’ın yaptığı oturumda Şükrü KARA,İzmir Vali Yrd. , Adnan Oğuz AKYARLI, İzmir Büyükşehir Bld. Meclis Bşk. ve Dr Zeki HOZER, Medikal Park İzmir Hst. Başhekimi konuşmacı olarak yer aldı. Katılımcıların yoğun ilgisini çeken oturumda konuşmacılar oturum sonunda katılımcıların sorularına ve sosyal medya’dan gelen sorulara yanıt verdi.

14.MAS Çalıştaylarına büyük ilgi!

Her yıl olduğu gibi bu yılda sempozyumun ilk günü çalıştaylara ayrıldı. Maki Gami ve Kaizen yaklaşımıyla süreçlerin iyileştirilmesi, stratejik planların bireysel ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

hedeflere indirgenmesi ve çalışanların performansının değerlendirilmesi, IKY el kitabı hazırlanması, yenileşimci ürün/hizmet üretimi (mavi okyanus), yönetim becerileri geliştirme atölyesi liderin takım çantası, işyerinde duygusal zeka ve kişisel gelişim bir profesyonel yaratmak, are you a high-potential?, Müşteri şikayeti karşısında etkili iletişim ve davranışlar, Süreç Yönetimi - Stratejik Plan ve EFQM Mükemmellik Modeli İlişkisi, Stratejik İnovasyon Yönetimi: Temel Kavramlar ve Süreçler, konularında açılan çalıştaylar yoğun ilgi gördü. Yaklaşık 150 kişinin katılımcı olarak yer aldığı çalıştaylar hem moderatörler hem de katılımcılar tarafından büyük beğeni topladı.


57

ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR

Heyecanlı yarış son buldu!

Türkiye Kalite Derneği İzmir Şubesi tarafından 13 yıldır düzenlenen Yerel Kalite Ödülleri süreci sempozyumun son saatlerinde gerçekleştirilen ödül töreni ile son buldu. Ülkemizde ve Ege Bölgesi’nde kalite bilincinin yükseltilmesi ve yaygınlaştırılması, kuruluşların kalite yönündeki çabalarının özendirilmesi ve ödüllendirilmesi amacıyla 2002 yılından bu yana düzenlenen “Ege Bölgesi Kalite Ödülü” ile kuruluşların süreçlerinde iyileştirmeye açık alan olarak belirledikleri konularda yaptıkları ekip çalışmalarının değerlendirildiği “Yılın Başarılı Ekibi Ödülü”nde kazanalar ödüllerini aldılar. Törende, Dr. Oetker -24 AYAR Ekibiyle Yılın Başarılı Ekibi Büyük Ödülü’ nü almaya hak kazandı. 2013 Yerel Kalite Ödülleri’nde diğer ödüller aşağıdaki şekilde dağıldı.

Başarı Ödülü; Özel Şirket Kategorisinde; HAYES LEMMERZ - AMBALAJLAMA DR. OETKER – RİSTORANTE PETKİM – PETKOJEN TAT KONSERVE SEK SÜT İŞLETMESİ – KAKAO Teşvik Ödülü; Kamu Kategorisinde; İESOB – Sanal Dükkan Özel Şirket Kategorisinde; BOSCH – MAN PLUS

Hamsi Finger’ın Başarısı KalDer İzmir Şubesi GençKal Proje ve Planlama sorumlusu olan Gürkan Gediz ve Dilek Gediz’in ortaklaşa buldukları Hamsi Finger İş dünyası tarafından bir çok platformda desteklenen bir iş modelidir. Hamsi Finger; Karadenizin geleneksel bir lezzeti olan hamsi balığını evrenselleştiren bir projedir. TUSIAD “Bu Gençlikte İş var” yarışmasında 154 proje arasından Finale kalmıştır. Ege Üniversitesi İ.İ.B.F ile

Liyakat Derneğinin ortaklaşa düzenlediği “Girişim Kampüsü’’ Yarışmasında ikinci olmaya hak kazanmışlardır. Son olarak 5 yıldır düzenlenen Türkiye’nin en büyük girişimcilik yarışması olan “Bir fikrin mi var?” yarışmasında binlerce proje arasında tekrar ikinci olmaya hak kazanarak iş dünyası tarafından bilinilirliğini arttırmayı başarmıştır.Hamsi Finger birkaç ay içerisinde İstanbul ve İzmir de bir çok noktada satışa sunulacaktır. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


58

ŞUBELERDEN HABERLER / ANKARA

14. Kamu Kalite Sempozyumu gerçekleştirildi bütçelerde farklı düzenlemeler yapılmaktadır. KalDer olarak Türkiye Müşteri Memnuniyeti endeksine ek olarak Türkiye Vatandaş Memnuniyeti Endeksini de hayata geçirmek hayallerimiz arasında yer almaktadır” dedi. Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı, İçişleri Bakanlığı Merkez Valisi Kayhan Kavas, Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Atabek, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tan, Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktörü Doç. Dr. İzak Atiyas ve daha birçok akademisyen ile kamu kurumlarından çeşitli bürokratların da konuşmacı olduğu 14. Kamu Kalite Sempozyumu süresince katılımcılara uygulanan anketler sonucunda organizasyon, %81 oranında başarılı bulundu.

Gölbaşı Hasvak Devlet Hastanesi’nden KalDer Ankara’ya Teşekkür Ziyareti KalDer Ankara Şubesi tarafından 2003 yılından beri Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen Kamu Kalite Sempozyumu’nun 14’üncüsü, 23 Mayıs 2013 tarihinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı işbirliğiyle Ankara’da SSM Nuri Demirağ Salonu’nda düzenlendi. “Ülkeler Nasıl Yükselir?” ana teması ile düzenlenen sempozyum açılış konuşmasını KalDer Ankara Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Hilal Erdinç ve Savunma sanayi Müsteşar Yardımcısı Sayın Orhan Öğe gerçekleştirdi. Kamu sektöründe köklü değişikliklerin yapılması gerektiğini ifade eden Öğe, yeni düzenlemelerin kamu kurumları için gerekli olduğunun altını çizdi. Ayrıca kamu çalışanlarının kaliteye gerektiği önemi vermeleri ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

gerektiğine de değinen Öğe, KalDer’in kamu yönetiminde kalitenin konuşulduğu bir etkinlik düzenlemesinden duyduğu memnuniyeti dile getrdi. Sempozyum açılış konuşmasını gerçekleştiren Sayın Erdinç de “KalDer olarak amacımız, kamu yönetiminin kalitesini yükseltmek için kritik temaların tartışıldığı bir düşünce platformu yaratmak” dedi. Rekabetçiliğin, özel sektör de olduğu gibi kamu sektöründe de artık konuşulduğunu dile getiren Erdinç, “rekabet edebilen kamu kurumları aynı zamanda etkili kaynak yönetimini gerçekleştirebilen kamu kurumlardır. Amerika’da vatandaşlara uygulanan memnuniyet endeksi sonuçlarına bağlı olarak kamu kurumlarına aktarılan

KalDer eğitimleri kapsamında Nisan ayı başında EFQM Mükemmellik Modeli eğitimine başlayan ve Mayıs ayında özdeğerlendirme eğitimiyle birinci set eğitimlerini tamamlayan Gölbaşı Hasvak Devlet Hastanesi çalışanları, KalDer Ankara Ofisi’ne teşekkür ziyaretinde bulunarak, plaket takdim ettiler. Kendilerine çıkmış oldukları mükemmellik yolculuğunda başarılar diliyoruz.


59

ŞUBELERDEN HABERLER / ANKARA

Kalite Çemberi ve Kaizen Ödüllerinde saha ziyaretine kalan kurum ve ekipler belli oldu

Türkiye’deki kurum ve kuruluşlarda, problem çözme tekniklerinin kullanıldığı kuruma değer katan ekip çalışmalarının örnek teşkil etmesini sağlamak ve çalışanların kalite gelişimine katkılarını ödüllendirmek amacıyla 2008 yılından bu yana verilmekte olan Kalite Çemberi ve Kaizen Ödülleri’ne bu yıl 14 farklı ekipten başvuru gerçekleşti. 8 Mart tarihinde ödül sürecine

başvuruların tamamlanması ile başlayan süreçte Temmuz ayı ortasına kadar saha ziyaretleri gerçekleştirilecek ve finalist olan kurumlar belirlenecek. Ödül alacak ekipler ve kurumlar 10 Ekim’de, 16. Kalite Çemberleri Paylaşım Konferansı çerçevesinde gerçekleşecek Kalite Çemberi ve Kaizen Ödül Töreninde açıklanacak. Saha Ziyaretine Hak Kazan Kurumlar ve Ekipler:

Boytaş Mobilya A.Ş. • Profillerde Yüzey Hatası Azaltma Kaizeni • Sevkiyat Süreci İyileştirme Kaizeni • Delik Makinaları Elektrik Arıza Azaltma Kaizeni Hema Endüstri A.Ş. • Pars Çalışma Grubu • Gündüz Çalışma Grubu Kordsa Global A.Ş. • Zamana Karşı Vol.1 İsdemir A.Ş. • Kasa Kırığı Kaizeni ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları • Çekirdek Kalite Çemberi • Pardon Duymadım! Termikel A.Ş. • Bant Peteği Türk Traktör A.Ş. • Kayıp Avcıları Kaizeni Yiğit Akü A.Ş. • Asit Avcıları

Boytaş Mobilya’ya teknik gezi düzenlendi

26 Nisan 2013 tarihinde KalDer tarafından 2012 yılında Ulusal Kalite Başarı Ödülü alan ve Türkiye’nin en büyük 100 sanayi kuruluşu arasında yer alan Boytaş Mobilya A.Ş’nin Kayseri’de bulunan fabrikasına teknik gezi düzenlendi. Geziye değişik firmalardan temsilciler katıldı. Katılımcılar, Boytaş yetkilileri tarafından yapılan EFQM Mükemmellik Modelinin kurumda işleyişi ve kuruma katkılarını anlatan sunumun ardından, uygulamaları yerinde görmek için fabrikayı gezdi ve Boytaş yetkilileriyle bilgi alışverişinde bulundu. Boytaş Mobilya’ya paylaşımları ve göstermiş oldukları misafirperverlik için teşekkür ederiz. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


60

ŞUBELERDEN HABERLER / BURSA

İŞ GÜVENLIĞI PANELI BURSA’DA YAPILDI

Hamdi Doğan

PANELDE ORTAYA ÇIKAN GÖRÜŞLER;

KalDer Bursa Şubesi Çevre ve İş Güvenliği Kalite Uzmanlık Grubu tarafından düzenlenen “Risk Değerlendirme Uygulamaları” konulu panel 30 Mayıs 2013 Perşembe günü Bursa’da gerçekleştirildi. Panelde konuşan KalDer Bursa Şubesi ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

Yönetim Kurulu Başkanı Emin Direkçi; “Yaptığımız panellerde günümüz iş dünyasına uygun konuları ele alarak katkı sağlamaya çalıyoruz. İş Güvenliği Panelimizde amacımız her işyerinde yaşanabilecek sorunlara dikkat çekmek, sağlıklı çalışma ortamları için hem

• Tahmin zordur. Geçmiş 10 yılda bir kaza olmamış olsa bile yarın olabilir, • Olasılığın olması gerekenden az tahmin edilmesi kaza olasılığını artırır. Çünkü önlem alınmayacaktır, farkındalık Oya Coşkunöz Yöney olmayacaktır. • Olasılığı öngörmek yerine uygun kontrol önlemleri alınmalıdır. • Yasal gereklilik ve standartlara bakarak değerlendirme yapmak, nelerin eksik olduğu ve yapılması gerektiği konusunda da yol gösterecektir. • Sahada dolaşıp süreçleri gözlemleyerek, çalışanlar ve mühendislerle fikir alışverişi yaparak tehlikeler belirlenmelidir. • İyileştirme için alınacak önlemleri uygulamak ve izleme çalışması yapmak gereklidir. • Alınan önlemler ve yapılan kontroller aşağıdaki durumlarda yeterli olur: • Makine, araç ve her türlü yapının yasa ve standartlara uygun olması • İşlerin, güvenli ve sağlıklı bir ortamda yürütülecek şekilde tasarlanıp düzenlenmesi • Çalışanların eğitim almaları ve doğru (güvenli) bir şekilde çalışmaları


61

ŞUBELERDEN HABERLER / BURSA

işverenlerin hem de çalışanların bu konuda bilinçlendirilmesi ve sorumluluk almasını teşvik etmek” diye konuştu. KalDer Bursa Şubesi Çevre ve İş Güvenliği Kalite Uzmanlık Grubu Üyesi Gökben Erişmiş; “Çevre ve İş Güvenliği Kalite Uzmanlık Grubumuz özel kuruluşlarda çalışan, toplam kalite yönetimini bir yaşam biçimi olarak benimsemiş, kurumunda bu konuda çalışmaları olan, gönüllülük esası ile 2000 yılında kurulmuş bir

gruptur. Sanayi ve toplumda, çevre ve iş güvenliği konularında gerekli olan duyarlılık ve bilincin oluşturulmasına katkı sağlamak amacıyla çalışmalarını yürütmekte olup, 2005 - 2013 yılları arasında 7000 öğrenciye bilgi ve bilinçlendirme eğitimleri vermiştir” diye konuştu.

Uzman konuşmacılar programda yer aldı

Açılış konuşmalarının ardından

panelde uzman konuşmacıların sunumları yer aldı. İş Teftiş Bursa Grup Başkanlığı İş Müfettişi Sinan Yavuz, ÇSGB İş Sağ. Güv. Enstitüsü Müdürlüğü İsgüm Bursa Bölge Lab. Şefi Burhanettin Kurt, Nilüfer Belediyesi İş Güvenliği Uzmanı Leyla Taşfiliz, U.Ü. Tıp Fakültesi, U.Ü. Sağlık Uyg. ve Arşt. Mrz. (Suam) Bio. Dr. Elif Evke, Beyçelik Gestamp A.Ş, İş Güvenliği Şefi Taşkın Koçak konuya ilişkin sunumlarla bilgilerini paylaştı.

11. Kalite ve Başarı Sempozyumu Değerlendirme Toplantısı yapıldı “Geleceği Hazırlamak” temasıyla 1213 Nisan 2013 tarihlerinde Bursa’da gerçekleştirilen 11. Kalite ve Başarı Sempozyumu’nun ardından toplantıda bir araya gelen Sempozyum Düzenleme Kurulu üyeleri, sempozyumla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Toplantıda 12. Kalite ve Başarı Sempozyumu’nun içeriği ve hazırlıklarına ilişkin aksiyonlar da belirlendi. 12. Kalite ve Başarı Sempozyumu 18-19 Nisan 2014 tarihlerinde düzenlenecek ve Haziran 2013 itibariyle içerik çalışmaları başlamış olacak. Toplantıda KalDer Bursa Şubesi Genel Sekreteri Aykan Kurkur’un yaptığı sunumda verdiği bilgilere göre; bu yıl özel sektörden 2157, kamu sektöründen

1350 kişi, toplamda 3507 kişi sempozyuma katıldı. Yine özel sektörden 420, kamu sektöründen 398, toplamda 818 farklı kurumdan katılım gerçekleşti.

Yapılan anket çalışmasında katılımcıların verdikleri yanıtlara göre sempozyum genel memnuniyeti %98 oranı ile iyi olarak değerlendirildi.

2012 Bursa Kalite Ödülü değerlendirme toplantısı yapıldı 1998 yılından beri KalDer Bursa Şubesi ve BUSİAD işbirliğiyle Bursa’da kalite bilincini ve kalite yönetimini yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen Bursa Kalite Ödülü (BKÖ) düzenlenen toplantıyla gözden geçirildi. Ödül sürecinde görev almış kişilerle BKÖ süreci ve işleyişini gözden geçirmek, bir sonraki yıl yapılacak ödül sürecine hazırlık yapmak amacıyla Bosch’un profesyonel moderatörü Elif Dörter eşliğinde, BKÖ Yürütme Kurulu Üyeleri ve değerlendiricilerden katılımcılarla toplantı yapıldı. 2012 BKÖ’de yapılan çalışmaların aktarılması, öneri ve görüşlerin alınmasının ardından grup çalışmaları ve sunumları yapıldı. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


62

ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR

SERTİFİKA TÖRENİ

KalDer Eskişehir Şb. ve Anadolu Üniversitesi işbirliği İle düzenlenen Kalite Eğitimleri Programı’na ilişkin Sertifika Töreni Anadolu Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Davut Aydın’ın da katılımı ile Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Seminer Salonu’nda gerçekleşti. Programda eğitime katılıp başarı sertifikası almaya hak kazanan 51 öğrenciye sertifikaları Anadolu Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Davut Aydın, KalDer Esk. Şb. Yönetim Kurulu Başkanı Uzm. Dr. A. Burak Erdinç, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu, KalDer Esk. Şb. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Özdoğan ve Yönetim Kurulu Üyesi Ali Gümüş tarafından verildi. Törenin açılış konuşmasını yapan Başkan Erdinç, söz konusu eğitim kapsamında; 16 farklı konuda 62 saat eğitim verildiğini, 9 farklı kurumdan 15 farklı yöneticinin eğitimlerde rol aldığını, Eczacıbaşı - Vitra üretim tesislerine teknik gezi düzenlendiğini, Programa 51 üniversite öğrencisinin katıldığını belirtti. Törende Konuşan Prof. Dr. Davut Aydın, Anadolu Üniversitesi’nin hem öğrenci sayısı, hem program sayısı, hem de ekonomik olarak giderek büyüyen ve gelişen, global bir üniversite olduğunu belirtti. Bu büyüme ve gelişmenin de dünya standartlarının üstünde ve en kaliteli şekilde olması gerektiğini ifade etti. KalDer’in düzenlemiş olduğu bu eğitimlerin daha geniş kitlelere ulaşması ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013

gerektiğini ve bu bağlamda Açıköğretim Fakültesi işbirliği ile programlar düzenlenebileceğini belirten Aydın, KalDer’e olan desteklerinin devam edeceğini belirtti. Törende, mezun olup kendi işlerini kurmak isteyen ya da projeleri için destek almak isteyen öğrenciler için KOSGEB destekleri konusunda KOSGEB Eskişehir Hizmet Merkezi, destek uzmanlarından Emin Özgür Pekgöz bilgi aktarımında bulundu. Öğrencilerin girişimcilik faaliyetlerinde ve projelerinde alabilecekleri destek ve krediler hakkında ve bunlara nasıl başvurulabileceği ile ilgili sunum yapıldı. Ayrıca programda rol alan eğiticiler; Pınar Süt Kalite Güvence Müdürü Aybala Akbaba Sezgin, KalDer Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ali Gümüş, İletişim Uzmanı (KalDer Eskişehir Şb. Bşk. Yard.)

Bülent Özdoğan, TEI – TUSAŞ Master Black Belt (KalDer Esk. Şb. YK Üyesi) Doğan Atik, Makine Mühendisi Elif Ünsal, Eczacıbaşı – VitrA Çevre, Enerji, İSG Yöneticisi Erkan Yılmaz, Arçelik TPM Ofis Sorumlusu ve Üretim Uzmanı Gökşin Sayer, GKN Driveline IS&IT Lideri Haldun Argın, TEI – Tusaş Kıdemli Proses Mühendisi – Black Belt Koray Şenel, Kerman Danışmanlık Bürosu Müdürü ve KalDer Değerlendiricisi Müjgan Kerman, Pınar Süt İnsan Kaynakları Yöneticisi Tuna Erden, KalDer Eskişehir Şb. Genel Sekreteri Salih Yalçın, TEI – TUSAŞ AIT&MRO Kalite Sistem ve Sertifikasyon Lideri Tolga Aktar ve Hisarlar A.Ş Kabin ÜR-GE Direktörü Yaman Dökmecioğlu’na Plaketleri KalDer YK Başkanı A. Burak Erdinç tarafından takdim edildi. Toplu resim çekilmesinin ardından tören sona erdi.


63

ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR

İşte başarı ve iletişim KalDer – Türkiye Kalite Derneği’nin Eskişehir Şubesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Toplam Kalite Kulübü’nün birlikte düzenlediği “İşte Başarı ve İletişim” konulu panel Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Necla Özdemir Konferans salonunda gerçekleştirildi. Panelin açılışında konuşan ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen KalDer’i artık üniversitenin bir parçası olarak gördüklerini, düzenlemiş oldukları etkinliklerini ve eğitimlerini takdirle karşıladıklarını söyledi. Toplam Kalite Yönetimi Kulübü’nün de üniversitenin önemli kulüplerden biri olduğunu ve faaliyetlerini önemsediğini belirterek kulüp öğrencilerine teşekkür etti. İki oturumda gerçekleşen panel Eskişehir’in bir çok önemli yöneticisini bir araya getirdi. Başarıyı hedef edinenler konulu oturumda moderatörlüğü ESGOÜ İİBF Eski Dekanı ve İşletme Bölüm Başkanı Ömer Adil Atasoy yaparken; Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı ve TÜLOMSAŞ Genel Müdürü Hayri Avcı bireysel başarı hikayelerini, bu başarıları elde ederken karşılaştıkları

engelleri nasıl aştıklarını ve bu anlamda katılımcılara bireysel vizyon belirlemeleri konusundaki tavsiyelerini paylaştılar. İkinci oturumda ise İş Yaşamında Etkili İletişimin Sırları paylaşıldı. KalDer Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Özdoğan’ın oturum başkanlığında ki panelin konukları; Hisarlar Grup A.Ş. Grup Operasyon Direktörü Haluk Selvi ve Sarar Giyim

A.Ş. Protokol Müdürü Alaattin Çoban oldu. Konuşmacılar hem bireysel hem de iş yaşamında etkili iletişim kurma yolları, kurum içi iletişimde liderin etkisi, kariyer planlamasında iletişimin etkisi konuları üzerinde bilgi ve deneyimlerini paylaştılar. Oturumdan sonra yapılan çekişte öğrencilere hediyeler verildi. Plaket töreni ve toplu fotoğraf çekimi ile birlikte panel sona erdi.

KalDer’den Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü’ne Ziyaret KalDer Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uzm. Dr. A. Burak Erdinç ve Genel Sekreter Salih Yalçın Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Arif Dede’yi makamında ziyaret etti. KalDer’in kısa tanıtımının ardından, KalDer’in faaliyetleri hakkında bilgilendirmede bulunan Erdinç, KalDer’in vizyonundan, Ulusal Kalite Hareketi ve EFQM Mükemmellik Modeli’nden bahsetti . Kamu kuruluşlarının da EFQM mükemmellik modelini uygulayabileceğini ve bunun ilimizdeki örnekler arasında, modeli uygulayıp ödül sürecinde ödüle layık görülen Av. Mail Büyükerman Anaokulu, Gaffar Okkan İlköğretim Okulu olduğunu söyledi. KalDer’in vizyonunun mükemmelik kültürünün ülkemizin kurumlar arasında yayılmasını sağlamak olduğunu belirten Erdinç, bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı’nın halen devam etmekte olan TKY çalışmalarını da önemsediklerini belirtti. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Arif Dede, KalDer’i yakından tanıdığını daha önce de KalDer’in eğitimlerine katıldığını ve kendisinin şu anki görevinden önce de KalDer Eskişehir Şubesinin Milli Eğitim ile olan işbirliklerinden haberdar olduğunu söyledi. Dede, KalDer’in vizyonuna desteklerinin devam edeceğini, Toplam Kalite Yönetimi anlayışının anaokullarından liselere kadar tüm okullarda anlatılmasının önemini belirtti. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE


64

ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR

Çalışan memnuniyeti paneli tamamlandı

Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü ve KalDer Eskişehir Şubesi’nin birlikte düzenledikleri “Çalışan Memnuniyeti” konulu panel 17 Nisan 2013 tarihinde Eskişehir Serbest Mali Müşavirler Odası Konferans salonunda yoğun bir katılımla gerçekleşti. Panele, başta sağlık sektörü çalışanları olmak üzere Eskişehir’in bir çok kurum ve kuruluşundan katılımcı ilgi gösterdi. Açılış konuşmaları Eskişehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Fidan, Eskişehir İl Sağlık

Müdürü Vekili Kadir Demirel ve Hasta Hakları İl Koordinatörü Sultan Mola tarafından gerçekleştirildi. Panelde KalDer Türkiye Kalite Derneği Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uzm. Dr. Burak Erdinç, Sağlıkta Kalite İyileştirme Derneği Başkanı Uzm. Dr. Hasan Kuş, Bosch Sanayii ve Tic. A.Ş. İnsan Kaynakları Direktörü Lami Yağcılarlıoğlu ve TEI TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. İnsan Kaynakları Direktörü Ersin Özkan, insan kaynakları

ve çalışan memnuniyeti üzerine deneyimlerini paylaştı. Kamu kurumlarında ve özel sektörde çalışan memnuniyetinin önemi, sağlık sektöründe çalışan memnuniyetinin nasıl sağlanabileceği, karşılaşılan problemler ve çalışan memnuniyetinin sağlanması ile ilgili uygulanmış ve başarılı olmuş örnekler özellikle üzerinde durulan konular oldu. Panel sonunda Sağlık İl Müdürlüğü tarafından panelistlere plaketleri takdim edildi.

Doğan Haber Ajansı ziyareti KalDer Eskişehir Şubesi Doğan Haber Ajansı Eskişehir Bürosunu Ziyaret Etti. Yıllardır KalDer’e desteklerini sürdüren gazeteci, Saadet Kefal’in ev sahipliğini yapmış olduğu ziyarette Genel Sekreter Salih Yalçın, KalDer Eskişehir şubesinin yapmış olduğu faaliyetler hakkında bilgi verdi. Şubenin ilerleyen dönemdeki yapacağı faaliyetler hakkında da bilgi paylaşımında bulunan Yalçın, faaliyetlerin basında yer almasını sağladığından dolayı Saadet Kefal’e teşekkürlerini sundu. Saadet Kefal KalDer Eskişehir Şubesi’nin çalışmalarını takdirle karşıladığını ve bu özverili çalışmalara her zaman destek olmaya hazır olduğunu belirtti. ÖNCE KALİTE Temmuz - Ağustos 2013


65

ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR

Tarsus Belediyesi’nin KalDer ziyareti 2002 yılından bu yana kalite çalışmalarını devam ettirerek Mükemmellik Yolculuğuna devam eden Tarsus Belediyesi, KalDer Eskişehir Şubesini ziyaret etti. Kıyaslama ve deneyim paylaşımı amacıyla 12 kişilik bir kalite grubu ile yapılan ziyaret programı iki gün sürdü. Misafirleri KalDer Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uzm. Dr. A. Burak Erdinç KalDer ofisinde ağırladı ve stratejik planlama, süreç yönetimi, EFQM Mükemmellik Modeli uygulamalarını da içeren tam günlük bir deneyim paylaşımında bulundu. Tarsus Belediyesi kıyaslama programı kapsamında Odunpazarı Belediyesi’ni de ziyaret etti. Odunpazarı Belediyesi Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda KalDer Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Saffet Çelen’in ev

sahipliğini yaptığı toplantıda kalite konularında belediyeler birbirleri ile bilgi paylaşımında bulundu. Program sonunda Tarsus Belediyesi Kalite Yönetim Temsilcisi Esin Şener

teşekkürlerini ifade etmek üzere belediyeye ait yayınların ve Nusrat Mayın Gemisinin tablosunun yer aldığı hediyeleri KalDer Başkanı Erdinç’e taktim etti.

Arçelik Buzdolabı İşletmesi’nden büyük başarı

Arçelik A.Ş. uluslararası alandaki başarılarına bir yenisini daha ekledi. Arçelik A.Ş.’nin Eskişehir Buzdolabı İşletmesi dünya beyaz eşya sektöründe ‘TPM Advanced Special Award’ (Total

Productive Management - Toplam Verimlilik Yönetimi) ödülünü alan ilk ve tek işletme oldu. TPM Ofis Sorumlusu Gökşin Sayer yapmış olduğu açıklamada şunları söyledi.

Arçelik A.Ş.’nin Eskişehir Buzdolabı İşletmesi JIPM (Japan Institute of Plant Maintenance ) kuruluşu tarafından verilen “TPM Advanced Special Award” ödülüne layık görüldü. Böylece Arçelik A.Ş., dünya beyaz eşya sektöründe bu ödülü kazanan ilk ve tek şirket oldu. Arçelik A.Ş. Eskişehir Buzdolabı İşletmesi, bir üretim yönetim sistemi olarak 2001 yılından beri aralıksız olarak uyguladığı ve temel olarak tüm kayıpları yok ederek sürdürebilir rekabetin olmazsa olmazı olan verimliliği en üst seviyeye çıkarmayı amaçlayan TPM uygulamalarındaki başarılarını yeni bir ödülle taçlandırdı. Bu ödül, bugüne kadar Arçelik A.Ş. Eskişehir Buzdolabı İşletmesi’nin aldığı dördüncü TPM ödülü olma özelliğini taşıyor. Japonya’da bulunan JIPM kuruluşu tarafından verilen bu ödülleri alabilmek için, bağımsız denetçiler tarafından yapılan iki aşamalı denetimi başarıyla geçmek gerekiyor. Temmuz - Ağustos 2013 ÖNCE KALİTE



Statistical Software Eğer verilerinizi Minitab 16 ile analiz ediyorsanız, tüm kalite geliºtirme hedeflerinize ulaºmak artık çok daha kolay. Dünya çapında ºirketlerin binlercesi Minitab 16’yı tercih ediyor, çünkü Minitab 16 size gerekli olan tüm araçları sunmakta ve analizlerinizde rehberlik etmek için geliºtirilen interaktif Asistant menüsü ile kullanımı son derece kolaydır. Sadece iºinizi geliºtirmekle kalmayın, olumlu yönde radikal değiºikliklere de imza atın.

www.minitab.com

İNOVA Danıºmanlık Ltd. ªti. Minitab 16 Türkiye Bağımsız Yerel temsilcisidir ve Minitab 16 satıº ve teknik destek hizmetleri sunmaktadır. Telefon: +90 312 210 13 44 www.inovadanismanlik.com.tr


Dergi kobi 220x285.tif

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

1

27.02.2013

15:38


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.