Farklı Açıdan Bakmak Bölüm 3 Dennis Pagen Çevirmen: H. Tamer URSAVAŞ Uçmanın dışında beni memnun eden iki şey mavi ve yeşil renkleridir. Mavi renkle çevrelenmiş olmayı pamuk pamuk bulutlarla çevrelenmiş olsun olmasın çok severim. Gökyüzünün güzeliğinin tarif edilemez olduğuna inanırım ve bunun bir paçası olmabilmek bize tanrılardan bir armağandır. Mavi benim favori rengim. Yeşilde küçümsenmemeli. En azından doğuda uçuşa hazırlanırken yeşille çevrenmişizdir. Ayaklarımız yerden kesildiğinde bizi uğurlarken, uçuş bittiğinde bizi tekrar dünyaya kabul eder. Yeşil insanların çoğu tarafından en rahatlatıcı renk olarak kabul edilir. Acaba bu yeşil bir doğadan geldiğimizden midir? Marslılar en çok kırmızı tonları mı rahatlatıcı bulur? Çevresinde binalar ve betonla yaşayan insanlarda derinde bir yerde ruhsal olarak birşeyler eksik midir? Bu yazı dizisi yaratıcılık hakkındadır. Uçuş hakkında biraz farklı düşünmek ve uçan insana olan dönüşümümüzde atladığımız birkaç ayrıntıyı öğrenmeliyiz. Bu ay biraz daha derine inicez ve uçuşumuzu direkt etkileyen ‘yeşil’ bir konu üzerine konuşacağız. Kaşlarınızı çatmaya ve dişlerinizi sıkmaya hazır olun, konumuz Küresel Isınma Ateşten Gömlek Bu sayfaları neden korku ve tartışmayı birbirine katan bir konuya ayıralım ki? Gerçekten neden? Küresel ısınmayı boşverin, eğer doğru ise bütün hayatlarımızı global olarak etkileyecek. Birçok etkisini görmezden gelin, eğer var ise hiçte hoş olmayacak. Sadece bütün uçuşumuza etki edeceğimize odaklanalım. Şimdi size bugüne kadar bilinen etkilerini özet geçeceğim. Ne yazık ki küresel ısınma konusu politize edildi. Diğer bir deyişle bazı arkadaşlar küresel ısınmayı yavaşlatacak herhangi bir çabanın boşa olduğuna inanmaktalarken diğerleri tam tersine inanmaktalar. Eğer siz, sevgili okuyucu, konuya hakimseniz, size günümüz hava koşullarında biz pilotların neler yapabileceğini anlattığım kısıma geçiniz. Geriye kalan herkes için işte bazı gerçekler: (ÇN: Yazar buradan sonra küresel ısınmanın ağaçlara olan etkisinden, Antartika’daki buzlardan alınan verilerden, nehir yataklarındaki verilerden, Dünyanın güneş çevresindeki yörünge ve eğim değişikliklerinden, geçmiş buz devirlerinden ve derin okyanus verilerinden bahsedecektir. Bu kısmı daha sonra çevireceğim.) Pilotun Çıkmazı (Dilemma) Birçoğunuzun yukarıdaki bilimsel safsataları geçtiğini kabul ediyorum, bu yüzden sizi hemen konuya adapte edeyim: birşey - ister küresel ısınma olsun isterse spagetti canavarı olsun- iklimimizin içine ediyor. Bu sadece benim sözüm değil. Dünya şampiyonalarındaki hem delta hem yamaç pilotları iklimdeki değişikliği ifade ediyorlar. Genelde değişikliği beğenmiyorlar. Bizler sadece uçuş
ekibimizle takılıp yerel kalkış pistimzi kullandığımızda kendimizi kötü şans / karma / kısmet / juju / hudu ve zamanlamanın kurbanı olarak düşünebiliriz. Ama öyle olmak zorunda değil. 30 - 40 yıl önce birkaç yağurlu yıl geçirdiğimiz ve hava durumunun kötü olduğu yıllar olmuştu ancak şimdiki kadar değişken ve öngörülemez değildi. Ben sadece piltoların şansız olduğundan bahsetmiyorum diğer bu işten para kazanan, rüzgar hızını, bulut kaplamasını ve yağmur ihtimalini bildiren meteorolojistler de aynı. Yakın zamanda bir iklim bilimci özetle irtifadaki jet akımlarının daha fazla güneye ve daha fazla kuzeye dalgalanma yapmaya başlağını söylemişti. Bu etki daha güçlü alçak basınç alanları, tayfunlar ve fırtınalar yaratır. Ama bir faktör daha var. Atmosferde daha fazla ısı olmasıyla daha fazla buharlaşma olmaktadır. Su buharı ısının en büyük taşıyıcısıdır, bu bakımdan da daha güçlü fırtınalar, tayfunlar ve siklonlar beklemeliyiz. Oklohoma’ya ve Doğu Seaboard’a hogeldiniz. Pilotun Dilimonu (Delemon) Size limon verilirse, limonata yapın. Girişken biri böyle demiş. Hava böyle öngerilemez ise ve hava raporları daha az güvenilir ise ne yapmalıyız? Başaçıkma stratejileri geliştirmeliyiz. Çok güzel bir kuzey batı kalkış pistimiz var ve bu pist soğuk cephe geçişlerinden sonra en iyi uçuş veren yerimiz. Tipik olarak burası erken bahar aylarında ve yine tekrar Ağustosun sonlarından uçmak için çok soğuk olana kadar iyi uçuş verir. Ama geçen yıl 2012 sonbaharından bu yıl eylül ayına kadar burası uçuşa imkan vermedi. Soğuk cepheler kuzey batı rüzgarlarını getirmedi veya rüzgar hızlıca geçip başka yöne döndü. Bizde diğer yönlere bakan yerlere dikkatimizi verdik. Bu tepki, böyle can sıkıcı gezinen havalar için ilk savunma hattımızdır: Başka yönlere bakan diğer kalkış pistleri ara. Tabi bu yaklaşım birçok yer için mümkün olmayabilir belkide vinç kalkışı denenebilir hem de dağlık alanlarda bile denenebilir. Yağışlı alanların daha da yağışlı, çorak alanların daha da çorak olacağı öngörüleilir. Front Rage dağlarındakilere bunu demeyin çünkü geçen yaz oraya son bin yılın en çok yağışı düştü. İncildeki tufan gibi değil ama bazıları yakınlarda bir gemi gördüğünü iddia ettiler. Her durumda değişimin yakın olduğunu ve hazır olmamız gerektiğini bilmeliyiz. Yağmur uçtuğumuz bölgeye daha çok yağarsa ne yapabiliriz? Belki de yaşam stilimizi daha esnek yapıp güneşli günlerde uçmaya gidebiliriz. Ya da belki yıllık uçuş saatimiz düştüğü için daha düşük bir kanada geçebiliriz. İlginç olarak Amerikanın güneydoğusunun daha çorak olacağının tahminlerini görmüştüm. Herhangi bir alanda çoraklık arttığında daha güçlü termaller için hazır olmalıyız. Termiklerin çene düşürdüğü yerlerde yaşamıyorsak bu aslında kötü birşey de değildir. Çoğumuz kurak geçen yıllarda uçtuğumuz yerlerde termiklerin daha güçlü olduğunu deneyimlemiştik, yani bu öngörüler gerçektir. Ek olarak bazı alanlar daha yüksek rüzgarlar alabilir ya da en azından rügar döngülerinde iklimle beraber değişim olabilir. Bu geçen yaz mükemmel olarak öngörülen ancak patlak olan birsürü gün olmuştu. Günün büyük bölümünde
öylece takıldık ve taşları hava durum istasyonları sayarak tekmeledik. Çözüm olarak (cidden) çantaya bir kitap atalım. Kitap okumak, kalkış alanında zırlamaktan iyidir! Benim teorim bu hava istasyonları (kanıtlanmamış teori) son birkaç on yılda karmaşık differansiyel denklemler bulup hava durumunu tahmin etmeye başladı. Sonra havalar böyle zıvanadan çıkınca öyle kolayca denklemi eşitleyemediler. Ya da basitçe artık atmosferik sistemde daha fazla kaos olabilir. Her iki durumda dahavanın bouzk olduğunu ve tahminlerin daha az tuttuğunu çoğumuz biliyoruz. Bu bakımdan iki önerim var. Ilki daha fazla kaynakla daha fazla veriye ulaşmaktır (intellicast ve Wheather Underground gibi). İkinsini birleştir ve en iyi tahminini yap. Biz bunu lokal olarak yaparız ve iyi bir günü, yeri ve zamanı seçmeden önce daha fazla tartışırız. Çoğu zaman bu işe yarıyor gibi görünmektedir. İkinci olarak, normal güvenli sınırınızdan daha yüksek rüzgarlarda uçmanızı tavsiye etmem ama hafif rüzgarlarda uzman olmanızı şiddetle öneririm. Havanın tahminlerin yarısında daha hafif oluğunu görmekteyiz. Tırmalama teknikleri çok değerli olacak. Bunlar hakkında geçmişte yazmıştık ve burada basitçe tırmalamanın kendi çapında keyifli doğunu söylemeliyim - tabi bütün sezon devam etmezse! Bizler havanın tahmin edilebilir olduğunu ezelden beridir biliriz. Artık güvenilmez verilen olduğu bir zaman girmekteyiz bu yüzden pilotların farkındalıklarını arttırması ve hatalarını düzeltmesi gerekmektedir. İklim, bölgemizde yeşili azaltıp arttırıyor olsa da inşallah mavinin içinde herzaman yükseliriz. Okuma Önerileri 1- Orjinal yazı http://issuu.com/us_hang_gliding_paragliding/docs/hgpg1401_issuu 2- Küresel ısınma http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCresel_%C4%B1s %C4%B1nma