3 minute read
tir
sık sorulan sorular
HÜMANİZM, VİCDAN RAHATLATMA, GÜNAH ÇIKARMA SEANSINA DÖNÜŞMEMELİDİR BUGÜN HÜMANİST OLMAK, EN BAŞTA AMERİKA’YA KARŞI MÜCADELE ETMEKTİR, AMERİKA DEFOL BU VATAN BİZİM DEMEKTİR AMERİKA ORTADOĞU’DAN DEFOL DEMEKTİR
Advertisement
Hümanizm nedir, nereden doğmuştur; 14-15. yüzyıllarda İtalya’da kapitalizm hızla gelişiyordu. Rönesans fikri de ilk olarak orada kullanılmaya başladı.
Rönesans; yeniden doğuş anlamına gelir. Bilimsel buluşlarla birlikte yeni filizlenen burjuvazi için Rönesans yeni bir dünya anlayışı, büyük bir ideolojik devrim oldu. Bu ideolojik akıma da hümanizm adını verdiler.
Hümanizm, yüzlerce yıl önce ortaya çıktığında Kiliselerin, toprak soylularının gerici, dinci, baskıcı yasalarına karşı kişinin, insanın değeri üzerinde önemle duruyorlardı. İlk ortaya çıktığında kendi dönemine göre ileri bir fikir diyebiliriz.
halk sanatçılığının alfabesi
Ancak bu fikir ortaya çıktığı gibi kalmadı; yeni gelişen, hızla zenginleşen sınıf, küçük fabrikatörler ve tüccarlar Kiliselere, toprak soylularına karşı kentlerde sanayiler kuruyordu. Milyonlarca köylüyü topraktan koparıp şehirlere zorla gönderiyorlardı, çünkü şehirde işçiye ihtiyaç vardı...
Hümanizm artık burjuvazinin elindeydi, çünkü onlar için yine insan değerliydi. Çünkü şehirde fabrikalarda çalışacak insana ihtiyaç vardı. Hümanizm adı altında, birey yüceltildi. Her şeyin başında, insan kendini düşünmeliydi. Bu bireycilikte, her ne pahasına olursa olsun kişinin amacına ulaşmak için, zor, hile, kalleşlik, sözünü tutmama, yalan, ikiyüzlülük... bunların hepsi mubahtı.
Bugün, hümanist olduğunu söyleyenler, insanlar öldürülmesin, nefret olmasın, barış gelsin… derler. Elbette bu güzel bir düş... Ama bu hümanizmi savunanlar tutarlı değiller. Yüzer yüzer, biner biner halklar katledilirken tek kelime etmezler. Doğrudan iktidarı karşılarına almayacakları konularda ise esip gürlerler. Bazı olaylar için tek tek insanların suçuymuş gibi yaygara koparırlar. Oysa böyle yaparak gerçek suçluları korumuş oluyorlar. Milyarlarca insanı sömüren, aç bırakan büyük tekeller var. Dünyayı kana boğan Amerika var. Gözümüzün önünde, Ortadoğu’da katliamlar yapıyor bu sömürü düzeni. Bütün bu bombalar, silahlar Amerika’dan geliyor. Ülkemizde uyuşturucu kullanımı, yüzde 800 kat artmış... Hastane kapılarında insanlar ölmeye devam ediyor. Madenlere ve iş katliamlarında onar onar, yüzer yüzer işçiler katlediliyor... Listeyi saymakla bitmez... Bugün hümanizmden bahsedecek olursak, hümanizm, bu katliamları yapanlardan hesap sormaktır. Değilse ne insan sevgisi kalır, ne insana ait bütün değerler.
sık sorulan sorular
Hümanizmi savunup ona büyük anlamlar yükleyenler, hümanizmi, günah çıkarma seansına dönüştürürler. İnsani değerler gözyaşı dökerek korunamaz. 14 yaşındaki bir çocuğun beyni sokaklara akıtılıyorsa, devlet bu katliamı savunuyorsa, gözyaşı dökmek yetmez. Gözyaşı dökerek insani görevlerimiz yerine getirilemez. Gerçek hümanist adalet istemek zorundadır, adalet kavgası vermek zorundadır, bu katliamın hesabını sorarak insan kalabiliriz ancak.
İnsanlar ölmesin, güzel bir hayal tabii. “Son bulsun savaşlar, insan ölmesin ve barış güvercinleri uçsun dünyada”. Çok sık söyleniyor, “Nefrete nefretle, silaha silahla karşılık verirsek savaşlar sürüp gidecek” deniyor. Size silah doğrultulduysa, çiçekle karşılık verin deniyor... Bir de şuradan bakın, gencecik, ömrünün baharında genç kızlar, masmavi gözlü yakışıklı delikanlılar neden öleceğini bile bile eylemler yapıyor. Bu öfke neden? Bu kör bir şiddet değil, halk zarar görmesin diye ortalığın tenhalaşmasını bekliyor, gidiyor eylemini yapıyor. Polise karşı büyük bir öfke var tabi. 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın beynini sokağa akıtanlar polis. Sokak ortasında sağa sola kurşun yağdırıp öldürmeye devam eden polis. Sokak ortasına işkence yapan polis. Ve tek bir soruşturma yok. Tek bir ceza yok. İktidarın halka karşı işlediği suçların hepsinin altında polis var. Aklımıza gelecek bütün pis işlerin altından polis çıkıyor. Nerede uyuşturucu satıcısı, çete, kadın satıcısı, işkence, katliam varsa... istisnasız hepsinde polisin eli var. Halk ne zaman hakkını istese, köylüler zeytinlerine sahip çıksa karşısında polisi buluyor. İşçi maaşının arttırılmasını, güvenceli iş istese karşısında polisi buluyor. Öğrenci parasız eğitim istese karşısında polisi buluyor.
Bu nedenle, kendisinin iyi bir polis olduğunu düşünen varsa, insanlığını koruyacaksa, polisliği bırakmalıdır. Polisin 85
halk sanatçılığının alfabesi
halka karşı suç işlemediği tek bir gün yoktur. Ekmek parası diyerek, iktidarın bekçiliğini, AKP’nin korumalığını yapmamalılar. “Polis simit sat onurlu yaşa” sloganını milyonlarca kişi boşuna atmadı. Halkın öfkesi büyüktür, Gezi Ayaklanmasında gördüler halkın öfkesini, unutmasınlar.
Hümanizmi savunanlar, en büyük işkencelerden biri karşısında, hapishanelerde tek başına, yıllarca tek başına, tek insan sesi duymadan tecrit edilmek istenen devrimci tutsaklara, insan hakları adına, hümanizm adına “direnmeyin” dediler. Ölümüne bir direniş vardı, ölüm orucu vardı, “kendinizi öldürmeyin” dediler. İnsan bir bitkiden farksız hale gelecekse, damarda akan kanın, alınan verilen her nefesin ne anlamı kalır. Bu beyin düşünmeyecekse, sevmeyecekse, kızmayacaksa, ruhu ölecekse, nabzının atmasının ne anlamı var... Hümanizm adına “ölmeyin” diyenler, ölüm oruçları sürerken, diz çökme felsefesini savunmuştu. Bu yüzden hümanist olunacaksa, öncelikle insanı ve haklarını doğru ele almak gerekir. İnsan haklarıyla insandır. Ve en temel hakların yok edildiği, kazanmak ve korumak için çok ağır bedellerin ödendiği bir ülkede yaşadığımızı unutmamak gerekir.
Hümanizm insanlıksa eğer, biz bu büyük insanlık için sadece türküler yakıp, söylemiyoruz... gerektiğinde türkülerimizde savunduğumuz değerler, savunduğumuz büyük insanlık için ölmeyi göze alıyor, gerektiğinde de ölüyoruz.
Kimse bize hümanizmi öğretemez.