5 minute read
Kalmayacak. Hak Yerini Bulacak
sık sorulan sorular
ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN, ŞART OLSUN... AHIMIZ MAHŞERE KALMAYACAK HAK YERİNİ BULACAK
Advertisement
Fransa’da karikatüristler, İslamcı örgüt tarafından öldürüldükten sonra, “nefreti nefretle kaldıramazsın…” diye akıl vermişti bazı TV programcıları. Bu düşünce tek başına programcının bireysel düşüncesi de değil. Birçok yazar, araştırmacı, profesör aynı şekilde düşünüyor.
İslamcı örgütlerin katliamcılığı yıllardır devam ediyor. Onar onar, yüzer yüzer katlediyorlar. Bombalı araçlar patlatıyorlar. İslamcı örgütlerin hiçbir adalet kıstaslarının olmadığını biliyoruz, işkence, tecavüz, katliam yaparlar arkasından da Allahu Ekber nidaları atarlar. Bu örgütleri besleyen de esas olarak yine Amerika, Fransa, Almanya... Buna karşılık ne yaparlar, birkaç kısa televizyon programda söz edilir ya da edilmez. Reyhanlı’da El Kaide’nin, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da, Sultanahmet’te IŞİD’in patlattığı bombalar unutturuldu, hiç kimse onlardan söz etmiyor artık. Ama aynı İslamcı örgütler Avrupa’da birini öldürdüğünde, işler değişiyor. Çünkü orada “kıymetli bir kurban” öldürülmüş oluyor. 121
halk sanatçılığının alfabesi
Ama sorun şu, Fransa’daki karikatürcüleri öldürenlerin peşinden sürek avı başlatan bir ordu gitti. Ve insan avı başlattılar. Bir anda bütün yasalarını hiçe saydılar, hiçbir kanun tanımadılar. Hatta rehineleri bile öldürdüler. Kapitalizm böyle bir nefretle, böyle bir kinle saldırıyor halklara. Dünyanın gözü önünde yaşanan bu insan avını canlı yayınlarda izlettiler. Avrupa’da demokrasiden bahsedenler bu insan avını aklından çıkarmasınlar. Fransa’nın Cezayir’de döktüğü kan nehirler olup akmıştır. NATO’dan önce davranıp Libya’yı bombalayan da Fransa’ydı. Yani masum, şirin bir Paris yok karşımızda. Eyfel’in ışıltıları altında romantik gezilerin başkenti değil Paris. Yüzlerce yıldır Afrika ve Ortadoğu’da en çok kan döken ülkedir Fransa. Televizyon programcıları bunu unutturuyorlar. Neymiş, Fransa Müslüman halka en çok olanak tanıyan ülkeymiş... Tanıyacak tabi... Yüzlerce yıl sömürdüler ve köleleştirdiklerini Fransa’ya hizmetçi olarak getirdiler. Milyonlarca Afrikalı şimdi Fransa’da yaşıyor. Fransa hak vermek zorunda. Yoksa ayaklanmalar patlıyor. Kimse Fransa’nın demokratlığından bahsetmesin.
İşte o Fransa öyle bir kinle insan avı başlattı ki, aklımızdan çıkarmamamız gereken yer orasıdır. Nereden geliyor bu öfke. Karikatürcülerin intikamı değil sadece. Yüzlerce yıllık egemenliğin öfkesidir. Ortadoğu’da, silah verdikleri İslamcıların, yüzlerce kişiyi katletmeleri Fransız egemenlerinin umurunda bile değildir, tersine sevinirler çünkü büyük paralar kazanırlar. Ya da Paris’te bile bir sürü cinayet işleniyor. Ama Paris’in ortasında “kölelerin” efendilerine silah çekmesi... İşte Fransız egemenlerini ve dünyanın büyük devletlerinin patronlarını öfkelendiren budur. Sıradan bir cinayet değildi bu. Nasıl cesaret ederler bir Fransız vatandaşına silah çekmeyi... Kölecilikten beri devam eden, kölelere karşı olan kinlerini
sık sorulan sorular
anında gösterdiler. Büyük bir sınıf kiniyle, dünyanın bütün egemenleri birleşti. Aralarında ne kadar husumet olsa da, halka olan kinleri, halka olan düşmanlıkları onları birleştiriyor. Hiçbir yasa, kural tanımıyorlar. Egemenlerin bu kini, bu öfkesi Nazileri doğurmuş, Hitler’in önderliğinde 44 milyon insanı katletmişti.
“Nefreti nefretle çözemezsin” diyenler, bunu öncelikle Fransız devletine söylemeli. Benzerleri ülkemizde de yaşanmıyor mu? Sivas katliamı, ülkemizin en değerli yazarları, aydınları diri diri yakıldı. Tek kişiden hesap sorulmadı. Daha sonra milletvekili oldular. Sivas Katliamı nasıl çözülecek? Yüzleşerek mi?
Kiminle yüzleşeceksin? Nasıl yüzleşeceksin? Yüzleştin diyelim, ne soracaksın? En önemlisi 35 aydınımızı yakanlara Ne yapacaksın?
Yüzleşmek lazım diyenler düşünmeden konuşuyor. Bu soruların hiçbiri aklına bile gelmiyordur. Yüzleşmek dedikleri unutmaktır. Düzenin yasaları bile, bu “demokrat” yazarlardan daha ileri, en azından “ceza verilmesi gerekir” diyor. Anayasasında bile bu cinayetlerin, bir cezası var.
Aydınlarımız, sanatçılarımız, hiçbir anlama gelmeyecek kavramları uydurarak, kendileri sorumluluk almaktan kaçıyorlar. Bu suçlar cezasız mı kalsın. Mahkemeler yıllardır tek bir kişiyi bile cezalandırmadı. Ülkemizde halka karşı işlenen hiçbir cinayetin hesabı sorulmadı. Düzen, halkı daha çok sömürmek ister. Köle gibi çalışmasını ister. En küçük bir başkaldırıyı, ihanet olarak değerlendirir. Tayyip’in dönüp dönüp Berkin Elvan demesinin nedeni de budur. Büyük bir öfke duyuyor, büyük bir kin duyuyor. Çünkü Berkin Elvan milyonlarca insanın duygusunu, düşüncesini Tayyip’e karşı
halk sanatçılığının alfabesi
birleştirdi. Tayyip iktidar koltuğuna, çıkarlarına yönelik en küçük bir tehdide bile tahammül edemez. Nasıl ki Fransa’da, güpegündüz insan avına çıktılar... Aynısını Tayyip Haziran Ayaklanması sürecinde yaptı. Dünyanın başka ülkelerinde de zenginlerin saltanatını koruyan iktidarlar, halka düşmandırlar. Halk onlara göre, onların ayak işlerini yapacak olan kulları, köleleri olmalıdır.
Berkinleri katlettiler, Hasan Feritleri katlettiler, milyonlarca gaz bombası atıyorlar... Maden kazalarında yüzer yüzer katlediyorlar. Biz hesap istediğimizde de, “Barış...” diyorlar. Halkın kanı ne zaman dökülürse, koro halinde “BARIŞ” diyorlar. “Nefreti nefretle kaldıramazsın, yüzleşmek lazım” diyorlar. Hiçbir zaman aydınların, katliam yapan devletin kapısına dayanıp, yüzleşmeye çalıştığını görmedik. Sadece bu gidişata dur demek isteyenleri durdurmak için uydurulmuş bir kavramdır “yüzleşmek.”
“Kapitalizmin para için işlemeyeceği cinayet yoktur. Yüzde on garantili kar her yerde kullanılabilir. Yüzde 20’de kızışan, yüzde ellide delice bir cesaret gelir. Yüzde 100’de tüm insani yanları ayakları altına alır. Yüzde 300’de, işlemeyeceği cinayet yoktur, darağacı pahasına bile olsa...”* İşte Tayyip Erdoğan’ın ve egemenlerin ruh hali böyledir. Bedeli ne olursa olsun sömürmek istiyorlar.
Biz, hayaller âleminde yaşamıyoruz. Bütün tarih boyunca sanatçılar, zalimlere, egemenlere karşı öfkeyle yazmış söylemişler. “ok gıcırtısından, düşman kanından, çizmem dolup, şalvar ıslanmalıdır” demiş Köroğlu.
“Biri yer biri bakar, Kıyamet ondan kopar” demiş Ruhi Su...
sık sorulan sorular
Bu ülkenin aydını, sanatçısı da halkın yanında olmalı. Hak yerini buluncaya kadar adalet istemekten vazgeçmemeli. Halkla birlikte “ADALET İSTİYORUZ”, “alıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz…” diyebilmelidir. Aydının görevi halkın öfkesini yumuşatmak olmamalıdır. Halk, fırsatını bulduğunda hesap sorar zaten. “Yüzleşmek lazım”, “Nefretin diliyle konuşmamak lazım” gibi halkı uyutan olmamalıdır aydın. Böyle yaparak, zalimlere, egemenlere hizmet eder. Böyle yapmamalıdır aydın, aydının yeri halkın yanıdır.
halk sanatçılığının alfabesi
AND OLSUN ŞART OLSUN
Ben Böyle Taşların Çukurların İçinde Kalmışsam Yalnızsam Hor Görülmüşsem Arkasızsam
Ve Böyleyse Bahtı Siyahım Yemin Kasem Olsun Ve And Olsun Şart Olsun Yerde Kalmaz Ahım.
Enver Gökçe
sık sorulan sorular
halk sanatçılığının alfabesi
FEDA DESTANI’ndan...
Ne zaman dara düşse halk Önce döşünü döver biçare Döver ha döver Döver ha döver Sonra kaldırıp başını örgütler yumruğunu Ve o yıldızın şavkında Çekip adaletin kılıcını Vurur ha vurur Vurur ha vurur Kırana dek bahtının zincirini...
Ümit İlter
sık sorulan sorular
ATASÖZÜ
Dinleyin arkadaşlar bir atasözümüz var Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar
Kıyamet dedikleri ha koptu ha kopacak Yoksuldan halktan yana bir dünya kurulacak
Görmüşler ileriyi atalarımız demek Herkese yeter dünya herkese yeter ekmek