1 minute read
Alkollü İçki İçmiyoruz
sık sorulan sorular
Biz içki içmiyoruz, içilmesine de karşıyız. İçki insanın beynini uyuşturur, bilincini kaybettirir. Keyif adı altında insanı, insanlıktan çıkarır.
Advertisement
Sanatçılara yönelik yapılan uyuşturucu gözaltılarından sonra Erol Günaydın şöyle demişti: “Sahneye çıkmadan önce rahatlamak için uyuşturucu kullanıyorum.” Sahneye çıkmadan önce içki içilmesi, uyuşturucu kullanılma sanatçılar arasında çok yaygın.
Şöyle düşünelim, ömründe sahneye çıkmamış, kalabalık kitlelerin karşısına ömründe hiç çıkmamış olan insanlar rahatlama ihtiyacı hissederler. Onu da içkiyle yapmazlar ki, ağızlarından kötü bir şey çıkmasın.
Konservatuarların, sanat okullarının işi nedir, görevi nedir? Eğer sanatçılar, tiyatrocular sahneden önce rahatlamak için uyuşturucu kullanıyorsa, zaten o sanat eğitimi batmıştır. Sanat kurumunun amacı, zaten genç insanları hazırlamak değil mi? Bu düzenin sanat eğitimi de çökmüştür.
İnsana ait en güzel şey, onu diğer canlılardan, hayvanlardan ayıran en güzel şey aklıdır. Aklı sayesinde hayatı güzelleştirir. Aklı sayesinde geleceği görür, çözümsüz kaldığı
halk sanatçılığının alfabesi
hastalıklara çare bulmak için çalışır.
Aklı sayesinde çözülmeyen sorunlara çözüm bulur, kendi aklı yetmediği yerde, aile dostlarının, aile meclisinin ortak aklıyla en çözümsüz görünen sorunların kolaylıkla çözüldüğünü görür.
Ancak içki, uyuşturucu insanın aklını uyuşturuyor, bilincini kaybettiriyor.
Ne var ki, “Eğleniyoruz işte, kime ne zararımız var?” diyenler olacaktır.
Eğlenmek de, aklın en güzel nimetlerinden biridir. İnsana aittir, başka canlılarda eğlence diye bir şey yoktur. Eğer aklımızı kaybeder, uyuşturursak, eğlencemizi kendimiz bozmuş oluruz. Aklımızın en açık olduğu zamanlarda, en güzel eğlenceler yaşanmıştır.
İnsanların aklında kalan en mutlu günlerinin hiçbirinde içki yoktur. Herkes düşünsün, hayatı boyunca hatırladığı, hayatının en güzel anlarını düşünsün. Orada kesinlikle içki yoktur, hayatın lezzeti, anlamı zihnin en berrak anlarında ortaya çıkıyor.
Zaten içki içildiyse, oradaki sohbetleri sonra hatırlamak mümkün değil, çünkü uyuşmuş bir beyinle konuşulmuştur. İnsanı aklı değil, içki yönlendirmiştir.
“Bir çilingir sofrası kuralım, efkâr dağıtalım...” derler. Neden çilingir sofrası denir. Çünkü çilingir, bütün kapalı, kilitli kapıları açabilir. Çilingir sofrasında da, içkiyle insanların rahatlayıp, gevşeyip dillerinin çözülmesini sağlamaya çalışırlar. Ama hiçbir çilingir sofrasında da bir sorunun çözüldüğü görülmemiştir. Uyuşmuş beyinlerin aklı çalışmaz, sorunun
sık sorulan sorular
ana kaynağını bile tespit edemezler. Bu yüzden çilingir sofraları dedikodu masalarına dönerler.
Bu nedenle, biz içki içmiyoruz. Yılbaşında da bir araya geldiğimiz özel günlerde de içki sofraları kurmuyoruz. Biz yılbaşında düğün salonunda, yüzlerce kişiyle birlikte yılbaşı kutluyoruz. İçki olmuyor. Çok da eğleniyoruz. İçki içmeden daha fazla eğlenilebildiğini gördük.