2 minute read

Şarkılarımız İçin “Bu Şarkı Tutmaz” Diyenlere

sık sorulan sorular

ŞARKILARIMIZ İÇİN “BU ŞARKI TUTMAZ” DİYENLERE...

Advertisement

Bizim bir şarkıyı değerlendirme kıstasımız tutup tutmaması üzerinden değildir. Bu sanatçıyı, müzisyeni aşağılayan, onu bir tüccara dönüştüren düşünce yapısıdır. “piyasa” çeşitli malların satıldığı pazardır. Bestelenen bir şarkı için ilk değerlendirme, ilk akla gelen şey onun tutup tutmayacağı oluyorsa, orada yanlış bir bakış açısı vardır. Belki kendi döneminde para kazandırır, ama şarkılar türküler esas olarak halkın belleğinde iz bırakıyorsa, halk onu geleceğe taşıyorsa, o zaman başarılı bir eserdir.

Düzenin sanatçıları şarkılarının tutmasını, yaz aylarına damgasını vurmasını isterler. Tüketime dayalı müziğin sanatın bir piyasa malzemesi olarak görüldüğü bir ortam vardır.

Besteciler, sanatçılar elli ya da yüzyıl sonra anlaşılacaklarını; çağdaşları tarafından anlaşılmasalar bile, kendilerinden sonrakiler tarafından övüleceklerini, anlaşılacaklarını düşünüyorlarsa, işte o zaman durum gerçekten korkutucudur. Böyle bir şeye kapılmak son derece tehlikelidir. Bu teori halktan uzaklaşmayı ifade eder. Bir sanatçı, bir yazar, bir devrimci çağdaşları tarafından anlaşılmayı beklemiyorsa; öyleyse kimin 97

halk sanatçılığının alfabesi

için yaşıyor ve savaşıyordur. Böyle bir durum kişiyi manevi bir yalnızlığa ve çıkmaza sürükler. Bu teori dalkavuklar tarafından teselli amacı ile ortaya atılmıştır.

Şarkıların içeriğinde halk olmalıdır. İçinde halk olmayan şarkılar tüket-at tarzında şarkılardır. Bir sanatçı böyle şarkılar yapmayı, sadece pazar için, piyasa için şarkı yapmayı kendine yakıştırmamalıdır. Neden bu şarkılar kalıcı olmuyor, bu şarkıları eskiten nedir? Özü tam olarak kapitalizmin, bu sömürü düzeninin, her şeyi pazara çıkaran satılığa çıkaran düzenin, tüketim kültürüdür. Her şey için kullan at kültürü yarattılar. İçerik olarak da, yeni hiçbir şey yok... Eskinin tekrarından başka bir şey üretilemiyor. Dünyadaki en büyük müzik sektörleri kimi pazarlarsa, en çok onun şarkısı tutar. Justin Biber para kazandırabilecek biri olduğu için sonuna kadar kullanıyorlar.

Biz bir şarkıyı yaparken, öncelikle “piyasada tutar mı, tutmaz mı?” diye düşünmeyiz. Bu aklımıza bile gelmez. Berkin için şarkı yaptığımızda amacımız halka ulaşması, Berkin’i unutmamaları, adalet isteğidir. Haklı bir davayı anlatıyorsak, halkta bunun karşılığını görürüz. İçinde halk olan, halka ait olan şarkıların ölümsüzlüğüne dair yüzlerce örnek verebiliriz. Şarkılar, hikayeler, destanlar halk tarafından yüzlerce yıl taşınıp gelmiştir ve onlar geleceğe güvenle taşınacaktır.

Biz 1990’lı yıllarda “Madenciden” şarkısını yapmıştık. Zonguldak’ta büyük bir madenci katliamının ardından maden işçileri binlerce kişi Ankara’ya yürüdü. Bu yürüyüşe katılarak “Madenciden” şarkısını yapmıştık. Amacımız şarkının “piyasa” yapması değildi. Madencilerin taleplerini doğru şekilde anlattığımız için, 2014 yılında da Soma’da katledilen 307 madenci katledildiğinde ülkenin her tarafında Yorum’un “Madenciden” şarkısı söylendi... Bütün televizyon

sık sorulan sorular

kanalları bizim şarkımızı çaldı. Şarkılar için, halka ait olması, halkın sahiplenmesi belirleyicidir.

Karacaoğlan şarkıları, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif ve sayabileceğimiz halk ozanları da bu nedenle bu kadar kalıcılar hala. Özü halka ait olmasıdır. “Sana bir gün olsun, gülmedi hayat, vururlar seni, Merdo, burası gurbet” dizeli türküler söylenmeye devam edecek. Yüz binlerce, milyonlarca kişi, “İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım” türküsünü söylemeye devam edecek. Ve Yorum’un Cemoları söylenmeye devam edecek.

halk sanatçılığının alfabesi

This article is from: