T h e PA L A Yıl: 4 Sayı: 34
NİSAN 2012
100 YILLIK OKULLAR 10. SPOR ŞOLENI VE 3. SPORA IŞIK TUTANLAR ODUL TORENI VII. CHAMISSO OKUMA YARIŞMASI DÜŞÜNCE BAHÇESİ KİTAP SÖYLEŞİLERİ TENİS TURNUVASI SEMPRE ARTE BOBİ-PALA İNVENTUS-PALA PALA-TEMA
SAYFA
2
Okulumuz MUN Kulübü öğrencileri 1-7 Nisan 2012 tarihlerinde İrlanda’nın başkenti Dublin’de düzenlenen ve Avrupa'nın en eski MUN Konferansı olarak bu yıl 24.si yapılan SAIMUN 2012 (St Andrew's International Model United Nations) Konferansında başarılı bir performans sergilemişlerdir. Tüm öğrencilerimiz Lüksemburg delegasyonunu temsilen Main Sumitter (Baş Müzakereci) konumuna gelerek komitelerinde verimli çalışmalar yapmışlardır. Ayrıca MUN Kulübü öğrencilerinden Elif ÖZGE Çevre ve Ekoloji Komitesi başkanlarından biri olarak görev yapmıştır. Elif ÖZGE tek Türk başkan olarak Komitesinde başarılı bir süreç geçirmiştir. Konferansa dünyanın 30'a yakın farklı ülkesinden 800 civarı öğrenci katılmıştır.
Melda CEMAL
SAYFA
3
Değerli The Pala okuyucuları tekrar merhaba, TEMA ile geçtiğimiz yıl başlattığımız “Yaşamak için Yaşat” adlı sosyal sorumluluk projesi, lise öğrencilerimizin desteğiyle 2. yılında Ovacık köyünde tamamlanmış oldu. Lüleburgaz Ovacık Köyü İlköğretim Okulu öğrencileri için 19.02.2011 tarihinde atölye çalışmaları, sunum, müzik, resim, spor etkinlikleriyle projemize başlamıştık. Proje içeriği doğrultusunda, katılımcı öğrencilerimiz, 12.10.2011 tarihinde Özel Robert Kolejinin ev sahipliğiyle, Prof.Dr. Koray Haktanır'dan “TOPRAK VE EROZYON” konusunda temel düzeyde eğitim aldılar. Eğitimin ikinci kısmında ilköğretim seviyesindeki öğrencilere “Toprak ve Erozyon” konusunu nasıl anlatacaklarına dair yöntem ve teknik içerikli bir eğitim verildi. Aldıkları eğitimlerle değerli öğrencilerimiz Kübra Akbalık, İrem Akman, Elif Özge, Dilara Demir ve Kerimcan Maltepe 20.12.2011 tarihinde okulumuzun ilköğretim öğrencilerine yaklaşık 300 kişilik bir gruba- “Toprak-Erozyon” eğitimi verdi. Kübra Akbalık, İrem Akman, Elif Özge, Dilara Demir Bayrampaşa Şair Baki İlköğretim Okulunda 28.03.2012 tarihinde yaklaşık 200 yavru Tema üyesi 5. sınıf öğrencisine “Toprak ve Erozyon” semineri verdi. Kardeş okulumuz için okulumuzda iki yıl içinde çeşitli kampanyalar düzenlemiştik. Katılımcı öğrencilerimle birlikte 23 Nisan 2012 tarihinde Lüleburgaz-Ovacık köyüne etkinliğimizi tamamlamak üzere gittik. Sizlerin desteği olan paralarla okul bahçesine yaklaşık 300 karaçam ağacı dikildi. Katılımcı tüm okulların etkinlikte bulunduğu bu günde okul öğrencilerimiz de hazırladıkları çalışmaları minik TEMA öğrencileriyle paylaştı. Projemizin gerçekleşmesinde önce siz okul öğrencilerimize sonrasında Dilara Demir, Ümit Bahadır Karaca, Elif Özge, Nazlı Ören, Ömer Gürgen, Kübra Akbalık, Alara Alev, Nilsu Yıldırım, İrem Akman ve Zeynep Özsomer’e katkılarından dolayı teşekkür ederim. Eminim ki hayata olan farkındalıkları ve duyarlılıkları yaşlarıyla beraber daha da büyüyecektir! Sizlere ayrıca The PALA aracılığıyla küçük bir duyurum olacak, bu yılki 9. sınıf öğrencilerimizden TEMA faaliyetlerinde gelecek yıla etkin rol alacak, yardımlaşma ve çevre konularına eğilimli öğrencilerimizi sene sonuna kadar beklediğimi bildirmek istiyorum. Gelecek yıla projelerimizi devam ettirecekler sizlersiniz.
THE
PALA
Pelin GÜZEL
SAYFA
4
Her yıl düzenlenen 9. sınıflar arası Matematik yarışması her sene olduğu gibi bu sene de Çok Amaçlı Salonumuzda öğrencilerin yoğun katılımı ile gerçekleşti. Zekâ dolu ve bir o kadar ilgi çekici soruların bu seneye de damga vurması bekleniyordu. Matematik öğretmenlerimizden oluşan jüri üyeleri yerlerini aldıktan sonra yarışma okulumuz öğrencilerinden Melisa Yüksel ve Cem İnce’nin sunumu ile başladı. Sunucularımız yarışma hakkında gerekli kural ve bilgileri açıkladıktan sonra yarışmacılarımız yerlerini aldı. Yarışma kurallarına göre sorular kapalı zarflar içinde verilecek ve her soru için 3 dakika süre tanınacaktı. İlk soruya 9-D sınıfı haricinde bütün sınıflar doğru cevap verdi. Böylelikle sınıflar arkadaşlarının tezahüratları eşliğinde yarışa iyi başladılar. Sorular genel olarak mantık yürütme ve biraz da işlem becerisi üzerine kurulmuştu. Öte yandan bazı sorular dokuzuncu sınıf matematik dersi bilgisi gerektirmiyor da değildi. 6, 8, ve 9. sorulara bütün sınıflar doğru cevap vererek iyi bir başarı elde ettiler. Diğer taraftan 7. soruya bütün sınıflar soruya yanlış cevap vererek seyircileri şaşırttı. Yarışma boyunca C ve G sınıfları hep başa baş gitti ve E sınıfı ise 10 puan geriden onları takip ediyordu. Yarışmanın son sorusu olan 10. soruda C ve G sınıfları birincilik için A, B, D, E sınıfları ise ikincilik ve üçüncülük için aynı puanı aldığından 5 yedek soru jüri tarafından 6 sınıfa da sorulmak üzere zarflarından çıkarıldı. 3. soruya gelindiğinde D sınıfı doğru cevap verdi ve yarışma üçüncüsü oldu. Merakla beklenen 5 sorunun cevaplanması sonucunda enteresan bir şekilde C ve G sınıfları puan eşitliğini bozamadı. Jüri kendi arasında buna bir çözüm bulmak üzere konuştuktan sonra kura çekilmesine karar verdi. Salonda kura çekilmesine yönelik itirazlara rağmen C sınıfı kurada çıkarak birinciliğe hak kazandı. Ödüllerin müdür
Murathan KENDİRCİ
SAYFA
Editörden
5
Merhaba Sevgili The PALA okuyucuları, Bu sayımızda da sizlere ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İçeriğimiz her geçen gün zenginleşmeye davam ediyor. Bu ayın kapak konusu da olan 100 Yıllık Okullar 10. Spor Şöleni ve 3. Spora Işık tutanlar Ödül Töreni, VII. Chamısso Okuma Yarışması, Kitap Söyleşileri, Tenis Turnuvası, Sempre Arte, Bobi-Pala, İnventusPala ve niceleri sizleri bekliyor. Keyifle okumanız dileğiyle... . Erdem Mümtaz HACIPAŞAOĞLU
FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Okul Gazetesi The PALA (The Press Association of Lycee Attiudes) İmtiyaz Sahibi Ömer ORHAN Sorumlu Müdür Yardımcısı Hakan KULABER Sorumlu Öğretmenler Zafer YAZ Mizan COŞKUN Web Yayım Serkan YAMAN Berna HAMARAT KAYA Baskı & Cilt Şevki SÜTÇÜ
Yazarlar
Renkli Basım Nuri ÇEVİK
E. Mümtaz HACIPAŞAOĞLU Berker CAMCI Çiğdem TISOĞLU Hatice BOZKURT Hande ACARMAN YEŞİLKAYA Gülin ŞEKERCİ Mehmet KÜÇÜKYILDIZ Murathan KENDİRCİ Melda CEMAL Pelin GÜZEL Tuğba ELTER T. Cenk ÖNDER Yalçın YALÇINKAYA Zeynep GÜNAY ÖZDEMİR Zafer YAZ
Editör Erdem Mümtaz HACIPAŞAOĞLU Dizgi Zafer YAZ Düzeltmen Zafer YAZ Mizan COŞKUN E-Mail: palabasvuru@hotmail.com
SAYFA
E. Mümtaz HACIPAŞAOĞLU
6
SAYFA
Zafer YAZ
7
SAYFA
26-30 Mart 2012 tarihleri arasında yapılan Okullar Arası Tenis İl Birinciliği Müsabakalarında Okul Takımımız C Grubu 3.sü olarak, 22 takımdan ilk 12 takım arasına girmiştir. C Grubu Okulları ile yaptığımız müsabaka sonuçları: FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK LİSESİ (3) - FMV ÖZEL IŞIK LİSESİ (0) FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK LİSESİ (3) - TED KOLEJİ (0) FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK LİSESİ (1) - ÖZEL KOÇ LİSESİ (2) FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK LİSESİ (0) - ÖZEL ENKA OKULLARI (3) FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Genç Erkek Tenis Takımı: M. Engin SEZERLİ Mert ERKANGİL Ozan BEDÜK Mehmet Sinan EL
Hatice BOZKURT
8
SAYFA
9
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisinin düzenlediği Işık Üniversitesi tanıtım gezisi 9. sınıf öğrencileriyle 04 Nisan 2012 Çarşamba günü gerçekleştirilmiştir.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisince 16-17 Nisan 2012 tarihlerinde, hazırlık ve yeni kayıtla okulumuza gelen 9. sınıf öğrencilerine, “Madde Kullanımı ve Bağımlılığın Zararları” konulu seminer düzenlenmiştir
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisince 16 Mart-19 Nisan 2012 tarihlerinde, istekli olan 9. sınıf öğrencileriyle, “Mesleki Karar Verme” grup çalışması gerçekleştirilmiştir.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi’nin düzenlediği 2011-2012 eğitim-öğretim yılı "Ana-Baba Okulu"nun “Zararlı Alışkanlıklar, Madde Bağımlılığı, TV, İnternet” konulu beşinci oturumu 27 Mart 2012 Salı günü gerçekleştirilmiştir
Gülin ŞEKERCİ
SAYFA
10
Okuma etkinliği insanın kendi dilini veya öğrendiği dili geliştirmesine büyük katkı sağlar. Hem öğrenilen ikinci yabancı dili yani Almancayı hem de okuma hevesini daha da canlandırmanın bir yolunu ararken, aklımıza önce kendi sınıflarımız, sonra kendi okullarımız, sonra da ilimiz okulları arasında – belki ileride daha da geniş bir coğrafyada – ikinci yabancı dil Almanca okuma yarışması düzenlemek düştü. Adı bile hazırdı : Chamisso Okuma Yarışması! Chamisso çünkü Chamisso bir Fransız olmasına rağmen tarihe Alman şair bilim insanı olarak geçmiş bir şahsiyettir. Kendisi bir Fransız asilzadesi olduğundan, Fransız Devrimi’nin ardından kendini yurdunu terk etmek zorunda kalmış ve Almanya’yı ve Almancayı kendine yurt edinmiştir. İkinci dili ana dili kadar etkin kullanmıştır. “Kendi dilini daha iyi anlamak isteyenlere” Goethe “başka dilleri öğrenmelerini” önerir. Geleceğin Aras Ören’i, Yüksel Pazarkaya’sı, Akif Pirinçci’si, Güney Dal’ı, Zehra Çırak’ı gibi kültür köprüleri neden öğrencilerimizden biri olmasın ki? Ve çıktık yola… Aynen düşündüğümüz gibi önce kendi öğrencilerimiz, sonra kendi okullarımız derken, 30 Mart 2012’e geldik ve Feyziye Mektepleri Vakfı Ayazağa Işık Lisesinin salonlarında VII.Chamisso Okuma Yarışması’nda tam 25 okuldan* 64 öğrenciyi ve bu okulların öğretmenlerini ağırladık. Yarışma büyük bir heyecan ile başladı. Ayrıca Almanya Federal Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu Kültür Ataşeliğinden Gita Renner ve İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Tapan yarışmamıza şeref konuğu olarak katılmışlardır. Prof. Dr. Tapan iki yıldır jürimize de destek vermektedir. Ayrıca jürimizde alanında yetkin kişiler bulunmaktadır. Prof. Nilüfer Tapan ( İstanbul Üniversitesi ), Ayşin Nar ( Marmara Üniversitesi ), Aydan Taşkıran ( Özel Okan Üniversitesi), Kerstin Reichert ( Özel ALEV Eğitimkurumları ), Petek Gökçe, Ayten Ertonga, Melitta Huber Armagan, Christine Arabin Özaslan, Felix Neuber ( TAÖD), Thomas Mühlbauer ( Türk-Alman Kitabevi ), Neslihan Özgürler Akdemir ( Spring Yayınevi), Alev Koçer ( TELC ), Nalan Gül Kocamaz ( Kartal Anadolu Lisesi ). Yarışma boyunca bu seçkin jürimiz de öğrencilerimiz kadar ter döktü. Çünkü herkes elinden gelenin en iyisini ortaya koymaktaydı.
THE
PALA
SAYFA
11
Sonra sonuçlar açıklandı 9, 10 ve 11. sınıfların birincileri, ikincileri ve üçüncüleri belli olmuştu. Kazananlar kimlerdi? 9. sınıfların birincisi Ece Begüm Çetinkaya (İstek Özel Semiha Şakir Anadolu Lisesi), ikincisi Fulya İdil Keskin (İstanbul Amerikan Robert Koleji), üçüncü Şevval Karcı (İstek Bilge Kağan Okulları), 10. sınıfların birincisi İdil Kop (FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi), ikincisi İremnaz Ergüden (FMV Özel Nişantaşı Işık Lisesi), üçüncüsü Özge Yıldırım (Özel Cihangir Okulları), 11. sınıflarda birincisi Kaan Koçak (TV Özel Şişli Terakki Lisesi), ikincisi Kübra Çamır (Vefa Anadolu Lisesi), üçüncü Serhat Yıldırım (Özel İhlas Lisesi) olmuştu. Ama kazananlar bu kadar mı idi? Diğer kazananlar kimlerdi? Kazananlar tabii ki hünerlerini ortaya koyan öğrencilerdi ve öğrencilerini bu yarışmaya hazırlayan öğretmenlerdi… Bu organizasyonda emeği geçen kendi öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve onlara destek veren yöneticilerimiz idi. Salondaki teknik donanımı hazırlayan teknisyenler, insanların keyifle lezzet almalarını sağlayan servis elemanları idi. Çünkü gelenler gönüllerinde onların sağladığı hoş anılarla uğurlanmışlardı. Herkese ama öncelikle bu maddi ve manevi zengin ortamın oluşmasına destek veren Feyziye Mektepleri Vakfı’na Okul Müdürümüz’ün şahsında sonsuz şükranlarımızı sunarız… Almanca Zümresi adına Mehmet KÜÇÜKYILDIZ Almanca Öğretmeni
* FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi, FMV Özel Erenköy Işık Lisesi, FMV Özel Fenerbahçe Koleji, FMV Özel Nişantaşı Işık Lisesi, Hisar Okulları, İstanbul Aka Koleji, İstanbul Amerikan Robert Koleji, İstek Bilge Kağan Okulları, İstek Özel Semiha Şakir Anadolu Lisesi, İstek Özel Uluğbey Okulları, Nişantaşı Nuri Akın Anadolu Lisesi, Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi, Özel Arel Koleji, Özel Başakşehir Ensar Koleji, Özel Cent Lisesi, Özel Cihangir Okulları, Özel Darüşşafaka Lisesi, Özel Esayan Ermeni Lisesi, Özel Günhan Koleji, Özel Irmak Lisesi, Özel İhlas Lisesi, Özel Kültür Lisesi, Özel Yıldız Anadolu Lisesi, TV Özel Şişli Terakki Lisesi, Vefa Anadolu Lisesi
Mehmet KÜÇÜKYILDIZ
SAYFA
“100 YILLIK OKULLAR 10. SPOR ŞÖLENİ” VE “3. SPORA IŞIK TUTANLAR ÖDÜL TÖRENİ” 04–07 Nisan 2012 tarihlerinde düzenlenen “FMV Işık Okulları 100 Yıllık Okullar 10. Spor Şöleni”; futbol, basketbol, voleybol, yüzme, masa tenisi ve tenis branşlarında yapıldı. 100 Yıllık Okullar 10. Spor Şöleni’nin açılışı ve “3. Spora Işık Tutanlar Ödül Töreni” bir arada gerçekleşti. Sarıyer Kaymakamımız Sayın Ömer KARAMAN ve Sarıyer Belediye Başkanı Sayın Şükrü GENÇ’in açılışımızda aramızda bulunması bizleri memnun etti. Öğrencilerimizin oylarıyla “Spora Işık Tutanlar” ödülleri sahiplerini buldu. FMV Işık Okulları, Spor Şöleni süresince, 100. yıllarını aşan 30 okulu ve 900 sporcu öğrenciyi kampüslerinde ağırladı. Şölen sonunda oluşan dereceler aşağıdadır.
“100 YILLIK OKULLAR SPOR ŞÖLENİ” DERECEYE GİREN OKULLAR MASA TENİSİ BAYANLAR TURNUVASI 1. Vefa Lisesi 2. Nişantaşı Anadolu Lisesi 3. Özel Üsküdar Amerikan Lisesi Masa Tenisi Bayanlar “En Değerli Sporcu Ödülü” İlayda KOPARAN FMV Ö. Nişantaşı Işık Lisesi MASA TENİSİ ERKEKLER TURNUVASI 1. İstanbul Erkek Lisesi 2. Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi 3. Özel Notre Dame De Sion Lisesi Masa Tenisi Erkekler “En Değerli Sporcu Ödülü” Fatih DİNÇ İstanbul Erkek Lisesi
TENİS Erkekler 1. Özel Üsküdar Lisesin den Deniz KARACA 2. FMV Özel Ayazağa Işık Lisesin den Engin SEZERLİ derece elde etmiştir. Bayanlar 1. Saint Beneoit Fr. Lisesi İrem ERGUN Saint Beneoit Fr. Lisesi İrem KARAMANOĞLU derece elde etmiştir.
THE
PALA
12
SAYFA
En değerli sporcu ödüllerini, Bayanlarda Haydar Paşa Lisesi’nden Deniz GÖRÜR Erkeklerde Özel Üsküdar Amerikan Lisesinden Berke PARAR hak etmiştir. YÜZME TAKIM PUAN DURUMU BAYANLAR 1-FMV AYAZAĞA IŞIK LİSESİ 2-SAİNT JOSEPH LİSESİ 3-FMV ERENKÖY IŞIK LİSESİ
5783 4882 2536
ERKEKLER 1-İSTANBUL LİSESİ 2-FMV ERENKÖY IŞIK LİSESİ 3-SANKT GEORGE AVUSTURYA LİSESİ 4-FMV AYAZAĞA IŞIK LİSESİ
5571 5045 4651 4199
FUTBOL 1. FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi 2. Özel Notre Dame De Sion Lisesi 3. Sultan Ahmet Endüstri Meslek Lisesi Futbol “En Değerli Sporcu Ödülü” Süleyman ÇAKIR FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Voleybol Turnuvası 1. Davutpaşa Lisesi 2. Özel Notre Dame De Sion Lisesi 3. Ö. Saint Joseph Fransız Lisesi Voleybol “En Değerli Sporcu Ödülü” Sinem DENİZ Davutpaşa Lisesi
BASKETBOL 1. FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi 2. Davutpaşa Lisesi 3. FMV Özel Erenköy Işık Lisesi Basketbol “En Değerli Sporcu Ödülü” FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Ediz OKTAY
Zeynep GÜNAY ÖZDEMİR
13
SAYFA
Nisan ayında yapılan Sempre Arte etkinliğinde resim öğrencilerinden Sarp Göbeloğlu, Aylin Mutal ve Elifnas Yalçınkaya kolaj çalışmalarıyla uygulama yaparken, müzik öğrencileri ise konser verdi. Zeynep Ayatanç ve Ümit Bahadır Karaca (vokal ve bağlama) “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü, Ecem Deveci, Ada Yönter ve E. Mümtaz Hacıpaşaoğlu (vokal ve gitar) “Grenade” şarkısını, Merve Özkan ve Kutay Kul “How deep is your love” şarkısını,
14
SAYFA
15
Deniz Özdoğru ve Beliz Serdaroğlu (piyano) “If i ain’t got you” şarkısını, Zeynep Ayatanç (solo ve piyano) “Samson” şarkısını, Zeynep Ayatanç, Deniz Özdoğru, Didar İçağasıoğlu (vokal ve piyano) “My Immortal” parçasını söyledi ve ardından finalde Sena Tarım, Nil Berke, Ecem Deveci, Yasemin Birmek, Berker Camcı (keman), Ege Kaan Boysan (gitar), müzik öğretmeni (piyano), Ada Yönter (vokal ve vurmalı çalgı) dinleyicilerin alkışlarıyla “Rolling in the deep” şarkısını seslendirdi. Nisan ayı kültür sanat etkinliklerinden (tiyatro, konser, müzikal, opera, sergi) oluşan panolar hazırlanarak A Blok Lobi girişinde sergilendi.
Çiğdem TİSOĞLU / Merve SAVRAN
SAYFA
16
04.04.2012 11Fen-A ve 11Fen-B öğrencilerinin de katılımıyla Forum İstanbul’daki Dinozor Müzesine düzenlenen gezide öğrenciler farklı dönemlere ait dinozor iskeletlerinin ve yumurtalarının sergilendiği bölümü gezerek, dinozorların yaşadığı döneme ait bilgiler edindi. Ayrıca 3D gözlüklerle izledikleri simulasyon ile dinozor müzesinde eğlenceli dakikalar da geçirdiler.
14.04.2012 tarihinde Arel Eğitim Kurumlarının düzenlemiş olduğu Aktif Deney Yarışması'na öğrencilerimiz fizik, kimya ve biyoloji dallarında katıldı. Öğrencilerimizden Deniz İnanıcı, Begüm Cansu Ballı ve Utkan Güder fizik ; Can Berk Taşkın, Emre Can Emirli ve Çağatay Celep biyoloji; Atilla Karaahmetoğlu, Berat Yıldırım ve Volkan Şair ise kimya dalında kendilerine verilen deneyleri ellerinden geldiğince yaparak güzel bir deneyim elde ettiler. T. Cenk ÖNDER
SAYFA
17
MOTİVASYONUN SIRRI Bizi harekete geçiren, davranışlarımıza hedef, yön, hız katan bir güç “motivasyon”. Kimi zaman kendiliğinden, kimi zamansa programlayarak ortaya çıkardığımız bir güç. Belki de en kısa tanımıyla “yaşama bağlanmak”. Dışarıda devam eden hayatta bir rol almak, Aldığın rolün hakkını vermek, Hayata tutkuyla sarılmak, Var olmaya şükretmek, Defalarca düşsen bile pes etmemek. Motivasyon üzerine çalışan bilim insanları, iş yaşamından aile ilişkilerine, hayatta insan faktörünün yer aldığı tüm süreçlerde bu gücü yaratan şartları araştırmaktalar. Klasik öğretinin sunduğu ödül-ceza yöntemlerinin, motivasyonu ne derece sağladığını sorgulamaktalar. Hâlihazırda, iş yaşamında çalışanları motive etmek için en çok kullanılan yöntemler, ödüllendirmeler. Maaş artırımı, ikramiye vb. gibi sistemler. Aileler, çocuklarını eğitirken, istedikleri davranışlar için çocuklarına ödül sunarken, istemedikleri davranışlar için ceza yöntemini bir araç olarak kullanabilmekteler. Ancak acaba insan canlısında motivasyon yaratmanın kilidini, sadece ödül-ceza ikilisi ile açıklayabilir miyiz? İşler bu ikiliyle tamamen yolunda gitmekte mi? Yapılan son çalışmalar, eğer bir görev, açık ve yaratıcılık içermeyen bir çözümü gerektiriyorsa ödül-ceza ikilisinin işe yaradığını söylüyor. Ancak görev yaratıcılık gerektiriyorsa çözüme giden yol açık ve net değilse ödül-ceza yöntemi işe yaramamakta ve motivasyon yaratmamakta. Hayatta başarılı olan pek çok insanın yaşam öyküleri incelendiğinde bu insanları tutkuyla yaptıkları işe bağlayan şeyin aslında herhangi bir ödül olmadığını görebiliyoruz. Bu insanları harekete geçiren ilk ve en önemli şey “ne istediklerini, neyi sevdiklerini bilmeleri.” Yani motivasyonda belki de kilit yaratan kavramlar “SEVGİ VE İLGİ”. İnsanın kalbini hızla attıran, duyularını harekete geçiren sebepleri bulması. Motivasyonun başladığı yer, belki annenin yatarken gelip üstünü örttüğü yerdir. Belki askerin aldığı, sevgili mektubudur. Belki sana birilerinin başaramayacağını söylemesidir. İçimizdeki gücü ortaya çıkaracak sebep, bir gün, bir yerlerde bizi bulabilir veya biz, o sebebi. Motivasyonun en kısa, en pratik yolunu ben bir öğrencimden edindim. Kendinizi nasıl motive edersiniz sorusuna “Aynaya bakarak” diyerek yanıt vermişti. Aynaya her baktığınızda var olmanın, sağlıklı olmanın, özgür olmanın, bir yerlere ait olmanın, dün her ne olduysa da bugün yeni bir şeyleri başlatabilecek güçte olmanın hazzını duymanız dileklerimle.
Tuğba ELTER
SAYFA
Merhaba Sevgili The PALA okuyucuları , Bu ay ki sayımızda iki adet ilk gerçekleşiyor. Bunlardan birisi benim ilk yazım olması, ikincisi ise “Tiyatro” adlı bölümün ilk kez gazetede yer bulması. Sizlerin de desteği ile umarım bu bölüm uzun zaman gazetemizde kalıcı olacak. Peki, ben bu bölümde sizlere neler yazacağım kısaca bundan bahsedeyim. Her ay sizlere izlediğim tiyatro oyunları arasından beğendiğim bir tanesini seçip sizlerle bu oyunu paylaşacağım. Oyunun yazarı, oyuncuları ve oyunun konusu hakkında sizlerle bilgi paylaşımında bulunacağım. Gazetemizin yeni bölümü olan tiyatro bölümünde bu ay sizlere Genco Erkal’ın Bertolt Brecht’in şiirlerinden uyarladığı ve Dostlar Tiyatrosu adlı ekibin oyuncuları olan Genco Erkal ve Tülay Günal'ın oynadığı “Ben Bertolt Brecht” adlı müzikli oyundan bahsedeceğim. “Tiyatro Eleştirmenleri Birliği 2011-2012 Yılın Tiyatro Oyunu Ödül"lü "Ben Bertolt Brecht” adlı oyunu 30 Mart 2012 tarihinde Muammer KARACA sahnesinde izleme fırsatı buldum. Usta oyuncu Genco Erkal'ın; insanın gözünü açan, ufkunu genişleten, sorduğu sorularla kışkırtan, uyaran, baştan çıkaran Brecht'i sahneye davet ederek "Şimdi Brecht zamanı!" demesi, Genco Erkal'ın oyunculuğunu beğenmem üstelik oyunun Bertolt Brecht gibi büyük bir şair ve oyun yazarının şiirlerinin düzenlenip kabare şeklinde sunulması ilgimi çektiği için oyunu izleme kararı aldım. Peki, oyunda da adı yer alan Bertolt Brecht kimdir? Bir cümle ile özetlersek Bertolt Brecht şair, oyun yazarı, dünya düzenini eleştiren ve dünya tiyatro tarihindeki epik tiyatro türünün kurucusudur. Bertolt Brecht bir şiirinde kendisini şöyle tanımlar: Oyun yazarıyım Gördüklerimi gösteririm İnsanların nasıl alınıp satıldığını gördüm İnsan pazarlarında Bunu gösteririm ben Oyun Yazarı Hileyle ya da parayla Sokakta nasıl durup beklerler, Nasıl tuzaklar kurarlar birbirlerine Nasıl sözleşirler, nasıl asarlar birbirlerini
18
SAYFA
Oyunda dünyanın düzeni, kadının konumu ve savaş gibi konularda seyirciyi eğlenceli bir yolculuğa çıkaran bir tema işlenmiş. Kaliteli oyunculuk ve etkileyici müzik ve ışık efektleri ile biz seyircileri keyifli anlar yaşattıklarını ve Dostlar Tiyatrosunun tüm salonun ayakta alkışlamasını söylemeden edemeyeceğim. Ülkemizde bu denli kaliteli bir oyun izlediğim için mutlu oldum ve siz değerli okuyucularımızın da izlemesini tavsiye etmek amacı ile bu yazıyı yazdım. Oyunu nerede izleyebileceğiniz hakkında bilgileri “www.dostlartiyatrosu.com” adresinden öğrenebilirsiniz. Yazımı oyunda bulunan üstelik benim de çok sevdiğim Bertolt Brecht’in bir şiiri ile bitirmek istiyorum. AMA EKMEK SATILMADI ESKİSİNDEN UCUZA Geçti içimizden biri koca denizi Gide gide buldu bir yeni kara Bir sürü insan koştu ardından, Orda büyük şehirler kurdular; alın teri ve akılla Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza… Bir makine icat etti içimizden biri, Buhar çevirdi tekerleği onunla Fabrikalar türedi ardından bir sürü Başladı insanlar fabrikaları çalıştırmaya Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza… Düşündü taşındı içimizden birçoğu Güneş ekseninde dönmesi üstüne dünyanın. Bir sürü insan kafa yordu İnsan yüreği, evrenin yasaları üstüne Havanın bileşimi, denizin balıkları üstüne kafa yordu bir sürü insan. Bulundular önemli keşiflerde Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza… Tersine günden güne arttı şehirlerde yoksulluk Yıllardır kimse bilmez kimse insanın hali nice Sürünür yerlerde sizin gibi biri, siz yukarılarda uçtukça Kalmamış hiçbir yanı insana benzeyen Peki insan insana yardımcı değil mi Ne geze… Bertolt BRECHT
THE
PALA
Ümit Bahadır KARACA
19
SAYFA
Sevgili The PALA okuyucuları, Bu yazımda kitabının çıkmasından sonra uzun zamandır pek çok hayranı –başlarında ben olmak üzere- tarafından dört gözle beklenen Açlık Oyunları filminin konusuyla ilgili sizi teşvik etmek amacıyla genel bir bilgi verirken kısaca film hakkındaki kendi düşüncelerimden bahsedeceğim. Öncelikle henüz kitabını okumayan veya filmi izlemeyen pek çok kişinin aklındaki soruları ve oluşabilecek belli ön yargıları kaldırmak için filmin temasından yüzeysel olarak bahsetmek istiyorum. Filmde 14 farklı yerleşim yerinden bahsedilmektedir. Bu düzen bir çemberin en ortasında bulunan “Capitol” isimli, anormal derecede gelişmiş, oldukça ileri teknoloji sahibi ve aynı zamanda da kendini çevreleyen diğer 13 adet “Mıntıka”ya karşı sömürgeci ve çok sert bir politika uygulayan bir şehirden oluşuyor. Fakat serinin ilk bölümünde bu olayların sadece çok küçük bir kısmı bu şehrin içinde geçmekte. Az önce bahsettiğim mıntıkalar kuruluş amaçlarını yerine getirme nedeniyle Capitol’e bağlanmak zorunda kalıyor. Fakat bu kadar gelişmiş bir şehre bağlanmak onların yararına olmanın yanından bile geçmiyor. Tahmin edebileceğiniz gibi üzerlerine uygulanan ağır politikalar aşırı derecede sömürülmelerini kaçınılmaz kılıyor, neredeyse tamamen sefalet ve acıdan oluşan bir hayat sürmeye zorlanıyorlar. Böyle bir işkenceye isyan eden mıntıkalar, cesaretlerini toplayıp kendilerinden çok daha büyük olan Capitol’daki güçlere karşı tepkilerini gösterir. Ancak mıntıkalar, kaçınılmaz bir şekilde kendi taraflarında çok kayıp vererek bu savaşı kaybediyorlar. Tam da işler daha kötüye gidemez diye düşünmeye başladığınızda ise devreye Açlık Oyunları giriyor.
Açlık Oyunları’nda 13 mıntıkadan toplanan ikişer çocuğun mıntıka gözetmeksizin birbirlerine karşı ölümüne dövüşmelerinden oluşuyor. Capitol’un gelecekte olabilecek diğer isyanları engellemek amacıyla başvurduğu basit bir güç gösterisidir Açlık Oyunları. Sizi de izlemeye teşvik etmek için en heyecanlı yerinde konuyu anlatmayı bırakıyor ve kendi fikirlerimden bahsetmeye başlıyorum. Hem kitabında hem de filmde dikkatimi çeken en güzel yanlarından birisi ise içindeki duygu ve tür zenginliği. Dram, aşk, macera ve aksiyon bu filmin içinde karşılaşacaklarınızdan sadece birkaçı, bunlar birbirlerine ile o kadar uyumlu ve güzel olacak bir şekilde harmanlanmış ki bir konu üzerine fazla yoğunlaşmadan hemen bir diğeri işlenmeye başlanıyor. Bu da akıcılık açısından bakılacak olursa film için çok büyük bir artı. Kitabından bağımsız olarak baktığımızda hem görüntü hem de hikâye anlatımı bakımından çok zengin bir film olmasına rağmen, üç kitabını da tek solukta okuyup bitiren bir kişi olarak çok büyük hayal kırıklığına uğradığımı da söylemek zorundayım. En başından başlamak gerekirse film kendi ismine layık olacak bir durumda bile değil. Büyük ihtimalle yaş sınırını düşürmek ve daha fazla sayıda izleyiciye hitap etmek için olsa gerek fakat filmdeki şiddet sahneleri sansürlenmiş. Filmde yapılan bol sayıda küçük değişiklikler ve hikâyenin kişinin ağzından değil de 3. kişi olarak anlatılmaya çevrilmesi nedeniyle de pek çok sahne, izleyiciye anlatılan duyguyu gerçekten hissettirme bakımından oldukça zayıf kalmış. Bütün bunlara rağmen pek çok arkadaşımın bu filmi beğenmesi ve övmesi nedeniyle, filmin herkesin ilgisini çekeceği ve beğeneceği bir film olduğunu söyleyebilirim. Ancak kitabını okuduysanız ve bu filmi izleyecekseniz beklentilerini çok daha aşağı çekmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Berker CAMCI
20
SAYFA
21
Ayazağa Işık Lisesi Interact Kulübü İstanbul Rotaract Kulübü'yle beraber Vanlı depremzede çocukları Rahmi Koç Müzesine götürdü. Ayazağa Işık Lisesi, Interact Kulübü olarak çok güzel bir sosyal sorumluluk projesine daha imzamızı attık... Sarıyer Kilyos Misafirhanesi'nde kalmakta olan 25 Vanlı kardeşimizi alarak önce İstanbul Rahmi Koç Müzesi'ne sonra da okulumuz, Ayazağa Işık Lisesinde düzenlenmekte olan 100 Yıllık Okullar 10. Spor Şenliği'ne getirerek çocuklara unutulmaz bir gün yaşattık. Ara tatilimizin ilk günü olan 7 Nisan Cumartesi günü sabahın erken saatlerinde 15 Interact arkadaş okulumuzda buluştuk. Çınar Tur'un arabalarıyla Sarıyer Kilyos Misafirhanesine giderek orada geçici süreliğine kalmakta olan depremzede kardeşlerimizi annelerinden teslim aldık. Hemen Interact ağabey ve ablalarıyla arkadaş olan Vanlı kardeşlerimizi serviste beraber yediğimiz kahvaltıdan sonra Rahmi Koç Müzesi'ne götürerek orada İstanbul "Rotaract"lı büyüklerimizle tanıştırdık. Vanlı depremzede kardeşlerimiz Interact ve Rotaract ağabey ve ablalarının rehberliğinde beraberce gezdikleri müzenin yorgunluğunu, müzenin önüne demirlemiş Fenerbahçe Vapuru'nun içinde yenilen bir öğlen yemeğiyle attılar. Hasköy-Sütlüce arası gidip gelen nostaljik trene de binen kardeşlerimizi saat 15.00 gibi okulumuza getirdik ve Yıllık Okullar 10. Spor Şenliği final maçlarından birini de beraber izleme fırsatını yakaladık. Ayrılmadan önce her bir depremzede kardeşimize bu günü ve bizi hatırlatacak birer tşört hediye edip onları misafirhanelerine uğurladık... Bizler için tarifi çok zor olan bir mutlulukla evlerimize dağıldık...
THE
PALA
Hande ACARMAN YEŞİLKAYA
SAYFA
22
Okul kütüphanemizde gerçekleştirilen, her ay iki konuşmacının katıldığı kitap söyleşi etkinliğimizde, mart ayının ikinci konuşmacısı öğrencimiz Eda ATEŞ, okumuş olduğu kitapla ilgili duygu, düşünce ve yorumlarını bizlerle paylaşmıştır. 11 A sınıfı öğrencilerinden Eda ATEŞ, okumuş olduğu George Orwell’a ait “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adlı eseri dinleyicilerle paylaşmıştır. Eda Ateş, kitap söyleşisinde; George Orwell’ın oldukça önemli görülen kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı eserinde, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosuna odaklandığını belirtmiştir. Bireyselliğin
yok
edildiği,
zihnin
kontrol
altına
alındığı,
insanların
makineleşmiş
kitlelere
dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, yazarın bu romanında inanılmaz bir hayal gücüyle oldukça etkili bir biçimde kurgulanmıştır. Bundan ötürü de geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır. “XIX. yüzyıl edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan George Orwell, her yapıtında kendi evrenini yeniden kurarak, okurlara benzersiz bir bakış açısı sunar.”
THE
PALA
SAYFA
23
Kitap Söyleşileri Kitap söyleşilerimiz devam ediyor. Okul kütüphanemizde gerçekleştirilen kitap söyleşisinin mart ayındaki ilk konuşmacısı 12 FEN A sınıfı öğrencilerinden Hande Göncer olup öğrencimiz okumuş olduğu Richard D. Booker tarafından yazılmış olan “Nanotechnology for Dummies” adlı eseri dinleyicilerle paylaşmıştır. Kitap ve kütüphanelerle dostluğunu var gücüyle devam ettirmeye çalışan ve en çok okuyan öğrenciler arasında yer alan Hande Göncer gerçekleştirdiği başarılı sunumunda; nanoteknolojinin ne olduğunu, ne işe yaradığını dinleyicilerle paylaşarak dinleyicilerin bu konuda farkındalık kazanmalarına olanak sağlamıştır. Nanoteknolojinin neden bu kadar çok ilgi çektiği ve bu konudaki çalışmaların giderek neden bu kadar arttığı üzerinde dikkatle durmuştur. “Nanoteknoloji, hemen hemen tüm endüstrileri zaman içinde tepeden tırnağa değiştirecek veya dolaylı yoldan altüst edecek sınırsız bir yeterlilikler birikimidir. Dolayısıyla, nanoteknolojinin yeniliklerden damıtılmış olarak, “sıradaki büyük şeyi aslında çok küçük; bu bilimsel gelişmeleri, değişimin dalgalarının kolayca benimsenmesi için pragmatik iş önerileri haline getirmek oldukça önem taşıyor.” Kısacası, bir diğer anlamda parçaları atomlardan, moleküllerden oluşan bir lego ile kim oynamayı
istemez ki?
Yalçın YALÇINKAYA
SAYFA
24