YATTAA
*
JAPON SİNEMASI PLATFORMU E-DERGİSİ
SİNEMASININ 4 JAPON YARAMAZ ÇOCUĞU: TOSHİRO MİFUNE KOREEDA’NIN 15 HİROKAZU BAŞARISI: MANBİKİ KAZOKU ANİMEYE BAŞLAYACAKLARA 22 İZLEME REHBERİ JAPON SANATINDA 38 DÖNEMLER VE ÖZELLİKLERİ TARİHİNE AYNA TUTAN 42 JAPON JAPON KİTAPLARI
やったー
SAYI
25
HAZİRAN&TEMMUZ 2018
Editörden *
YATTAA JAPON SİNEMASI PLATFORMU E-DERGİSİ
やったー
Yayın Sahibi: Japon Sineması Platformu Yıl: Haziran&Temmuz 2018 Sayı: 25 Yayın Türü: E-Dergi Sanat Yönetmeni&Grafik Tasarım Gökhan Kuloğlu Editörler Birsen Albayrak Gökhan Kuloğlu Katkıda Bulunanlar Ahmet Ziya Sekendiz Bensu Cangüler Deniz Balcı Dilek Atak Esin Yeşilyurt Hafize Mutlu Gülşah Karaman Medine Nureeva Merve Sagit Olca Karasoy Selin Doygun Yıldız Serpil Şahin Songül Soysal Kapak Fotoğrafı Ertuğrul 1890, 2015 Arka Kapak Fotoğrafı Tezuka’dan Miyazaki’ye Anime ve Manga kitabı İletişim ve Reklam japonsinemasi@gmail.com info@japonsinemasi.com JSP Sosyal Ağlar www.japonsinemasi.com facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi
3.yıl
2
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Merhaba Arkadaşlar,
Japon Sineması Platformu olarak 2015 Aralık ayından bugüne kadar Japon kültürü, sineması, edebiyatı, manga ve animeleri adına sizlere başucu kaynağı olabilecek bir yayın oluşturma ve Japonya’yı Türkiye’ye tanıtarak iki toplum arasında kültürel bir köprü kurma yolunda ilerlemeye devam ediyoruz. 3. yılımızı doldurmanın verdiği sevinçle sizleri yeni projelerle buluşmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar 20 sayı çıkarmış olduğumuz Japon Sinema E-Dergimizin formatını Kasım 2017’de değiştirerek YATTAA* ismiyle iki aylık olarak yayınlamaya devam ediyoruz. Dergimizin yeni kimliğinde gelecek sayılarda sizleri birçok yenilik bekliyor. YATTAA* dergisinin 25. sayısında “Klasik Japon tarihine” odaklanıyoruz. Dergimizin “SİNEMA DOSYASI” bölümünde Japon oyuncu Toshiro Mifune’ye, Kurosawa’nın Rashomon filmine ve Tokyo Sonata, An ActorRevenge, Manbiki Kazoku, Kelimlerin Bahçesi filmlerine yer veriyoruz. “ANİME & MANGA DOSYASI” bölümünde ise merakla beklenen 2018 yaz animelerine, animeye başlayacaklara izleme rehberi yazıları sizleri bekliyor. “JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI” bölümünde Japonya’ya gitmeden bilmeniz gerekenler, klasik Japon şehirlerine, Japon dövüş sanatlarına, tiyatro oyunlarına, tsutsumu sanatına ve Japon sanat tarihi dönemlerine yer veriyoruz. “JAPON EDEBİYATI DOSYASI” bölümünde Japon tarihine ayna tutan kitaplarına yer veriyoruz. Değerli okurlar, YATTAA* E-Dergisi olarak, bugüne kadar bizlere destek olan tüm okurlarımıza, yazarlarımıza teşekkür ederek gelecek sayıda birbirinden ufuk açıcı konularda buluşmak dileğiyle… Gökhan KULOĞLU JAPON SİNEMASI PLATFORMU
İÇİNDEKİLER TOSHİRO MİFUNE
AKİRA KUROSAWA’dan rashomon
4 AN ACTOR REVENGE
TOKYO SONATA
HİROKAZU KOREEDA’NIN BAŞARISI: MANBİKİ KAZOKU
12 MERAKLA BEKLENEN 2018 YAZ ANİMELERİ
KELİMELERİN BAHÇESİ
18
JAPONYA’YA GİDİYORSANIZ BUNLARI OKUMADAN GİTME!
28
JAPON TİYATROLARI
32 JAPON SANATINDA DÖNEMLER VE ÖZELLİKLERİ
36
27
22 JAPON DÖVÜŞ SANATLARI
JAPON TSUTSUMU SANATI
16
15 ANİMEYE BAŞLAYACAKLARA İZLEME REHBERİ
JAPON ŞEHİRLERİ
8
6
34 JAPON TARİHİNE AYNA TUTAN JAPON KİTAPLARI
38
42 yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
3
JAPON SİNEMASI DOSYASI 1920 Shandong doğumlu Toshiro Mifune, II. YAZAR: GÖKHAN KULOĞLU Dünya Savaşı sonrası Japon sinemasının önde gelen oyuncusudur. Samuray tiplemeleriyle ve yer yer polisiye karakterle kamera önüne çıkmıştır. Sinema seyircisi onu Akira Kurosawa’nın Japon tarihinin izini süren filmlerindeki rolleriyle hatırlamaktadır. Gençliğinde, babasının fotoğrafçı dükkânında çalışan Mifune, II. Dünya Savaşı’nda Japon İmparatorluk Ordusunun Hava Fotoğrafçılığı biriminde görev aldı. Dönemin film yapım şirketlerinden Toho’nun düzenlemiş olduğu ‘‘Yeni Yüzler Yarışmasına’’ arkadaşlarının ısrarı üzerine fotoğraf gönderir ve başvuru yapan 4000 kişi içinden seçilen 48 kişi ile birlikte oyunculuk kariyeri başlar. Dönemin yönetmenlerinden Yamamoto Kojiro onu Senkichi Taniguchi’ye tavsiye eder ve 1947’de ilk uzun metraj filmi olan Shin Baka Jidai’de görev alır. Kurosawa ile tanışarak sinema kariyerinde çıkış yakalayan Mifune, 1950 yapımı Rashomon filmindeki performansı ile dünya sinemasında vitrin oyuncu haline gelerek dünyaca tanılır olur. Sırasıyla rol aldığı Yoidore tenshi (Drunken Angel, 1948, Toho) filminde başarılı gangster rolüyle Japon sinemasında diğer gangster rollerininde en çok aranılan ismi olmayı başardı. Yoidore tenshi filminden sonra Tengoku to Jigoku (High and Low, 1963, Toho), Nora Inu (Stray Dog, 1949, Toho), Sukyandaru (Scandal, 1950, Shochiku), Shizukanaru Ketto (The Quiet Duel, 1949, Daiei) gibi polisiye ve gangster türü filmlerde rol alır. Mifune asıl başarısını yönetmenliğini Kurosawa’nın yaptığı Shichinin no Samurai (Seven Samurai,1954, Toho) filmindeki samuray grubunun yedinci üyesi olan Kikuchiyo rolüyle dikkatleri üzerine çeker. Aslında resmi olarak samuray olmayan ama samuraymış gibi davranan uyumsuz birini canlandıran Mifune, epik oyunculuğu ile zihinlere kazınır. Kurasawa’nın bir Uzakdoğu westerni tadında diyebileceğimiz Yojinbo (Yojimbo, 1961, Toho) filminde canlandırdığı Kuwabatake Sanjuro rolüyle bir roninin hikâyesini izleyiciyle buluşturur. Mifune, Kurosawa’nın digger önemli filmlerinden olan Kakushi toride no san akunin
4
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
TOSHIRO MIFUNE JAPON SİNEMASININ YARAMAZ ÇOCUĞU
(The Hidden Fortress, 1958, Toho) ve Kumonosu-jo (Throne of Blood, 1957, Toho) filmlerinde samuray tiplemelerini canlandırır. Japon sinemasında çarpıcı bir yere sahip olan Kenji Mizoguchi’nin Saikaku Ichidai Onna (The Life of Oharu, 1952, Shintoho) filminde de Oharu’nun (Machiko Kyo) yasak aşkı Katsunosuke’yi canlandırır. Kariyeri boyunca 1970’e yakın uzun metrajlı filmde yer alan Mifune, Kurasawa ile çektikleri samuray ve Japon tarihi temalı filmlerle seyircinin zihninde yer etti. Özellikle kamera karşısında her ne yapacağı belli olmayan ani çıkışları, rollere kattığı çılgınlık boyutundaki gerçeklik ile zihinlerde yer esen Mifune, Kurasawa ile 16 filmde çalıştı. 1993 yılında Japon sinemasına üstün katkılarından dolayı Japon hukümetinden Kutsal Hazine Altın ve Gümüş Yıldız Nişanı’nı almıştır.
JAPON SİNEMASI DOSYASI
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
5
JAPON SİNEMASI DOSYASI
.
, AKIRA KUROSAWA DAN YAZAR: AHMET ZİYA SEKENDİZ
RASHOMON Akira Krusawa birçok başyapıt sahibi bir yönetmen. Bunlardan biri de Rashmon. Ustanın erken dönem başyapıtlarından olan film 1950 yapımıdır. Film, Japon kısa hikâyesinin babası olarak anılan Ryūnosuke Akutagawa’nın 1915 tarihinde yazdığı Rashomon ve Korulukta adlı iki kısa öyküsünden uyarlanmıştır. Kurosawa, senaryoyu Shinobu Hashimoto ile birlikte yazmıştır. Film, insanoğlunun zaafları ve onur anlayışı üzerine kurulmuştur. Olaylar 12. Yüzyıl’da Japonya’da geçer. Bir samuray, eşi ile ormandan geçerken saldırıya uğrar. Saldırı sonrası samuray ölür, eşi ise tecavüze uğrar. Saldıran kişi yakalanır ancak onun ifadesi ile kadınınki birbirini tutmaz. Olayı çözmesi için bir medyum devreye
girer ve ölen samuray ile bağlantıya geçilir. Samuray tamamen farklı bir hikâye anlatır. Cesedi bulan oduncunun ifadesi ise bunlardan daha da faklıdır. Her birinin ifadesi de inandırıcıdır. Bu olayda doğruyu kimin söylediği ortaya çıkarılmalıdır. Bu film, Akira Kurosawa’yı batı dünyasına tanıtan filmdir. Filmin ilk uluslararası gösterimi 1951’de Venedik Film Festivali’nde yapıldı ve film Altın Aslan ödülü aldı. Akira Kurosawa’ya “İtalyan Film Eleştirmenleri Ödülü” verildi. BAFTA’ya “En iyi film” dalında, Oscar’a ise “en iyi sanat yönetimi ve dekor” dalında aday gösterildi. 1952 yılında Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin onursal ödülünü aldı. Film hayatın kendisi gibi soru işaretleri ile doludur. Film boyunca olay farklı tanıklar tarafından farklı şekillerde aktarılır. Filmde karakterlerin adları bilinmemektedir. İsmini bildiğimiz tek kişi haydut Tajômaru’dur. Olay, bir medyum aracılığı ile ölmüş kişi, tecavüze uğrayan kadın ve olayı dışardan yorumlayan oduncu tarafından mahkemede anlatılır. Mahkemede olmalarına rağmen mahkeme hâkimi görünmez. Ayrıca hâkimin sorduğu sorular da duyulmaz. Her tanık, izleyiciyi kendi hikâyesinin doğru olduğuna inandırır.
Temel sorun tanıkların olayı farklı şekillerde anlatmalarından öte, hepsinin mantıklı ve tutarlı hikâyelere sahip olmalarıdır. Haydut, çok güçlü bir adam olduğun söyler. Samurayı zor da olsa yenmiştir. Kadın, haydutun kendisine tecavüz ettiğini ve sonunda namusunu korumayı beceremeyen kocasını kendi elleri ile öldürdüğünü ve olayın şoku ile bayıldığını söyler. Samuray bir medyum aracılığı ile konuşur. Eşinin kendisine ihanet ettiğini bu nedenle intihar ettiğini söyler. Son kişi ise olaya karışmayıp dışardan bakan biridir. Oduncu çeşitli şeyler anlatır. Ancak Samuraya ait olan değerli hançer kayıptır. Haydutun üzerinden de çıkmamıştır. Samuray, medyum aracılığı ile konuşur ve son anlarında etrafın sisli olduğunu, birisinin yaklaşıp göğsündeki hançeri çekip aldığını söyler. O anda
6
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON SİNEMASI DOSYASI
MOVIE: RASHOMON, 1950 medyum bayılınca oduncunun yüzünde bir panik ifadesi oluşur. Bu oduncunun doğru şeyler söylemediğini düşündürür. Filmde tanıklar cinayeti kendi üzerlerine alırlar. Bu sıra dışı bir durumdur. Bu kişiler için onursuz bir yaşam cinayet ile suçlanmaktan daha kötüdür. Her tanığın kendine göre bir gerekçesi vardır. Tanıklardan biri kılıç düellosunda yenilmeyi, diğeri ise tecavüze uğramayı kabullenememektedir. Belki de bu kötü olayları saklamak için cinayeti üstlenirler. Gerçeğin göreceliğini simgesel yollarla sorgular, izleyiciye cevap vermez soru sorar. Filmin çözümlemesi yapılırken, yapımın gerçeğin farklı açılardan yorumlanması, görecelik, farklı bakış açılarından bir olayın yorumlanması meselelerine dikkat çekilmiştir. Film dinamik çekimlerden oluşmaktadır ve son derece yenilikçidir. Güneşe doğru tutulmuş kamera çekimi ilk defa bu filmde görülür. Filmde başarılı bir ışık kullanımı vardır. Sinemasal alegorinin başarılı bir şekilde sunulduğu yapım, güneş, yağmur gibi doğaya ait olay ve nesneleri senaryo içinde kullanır. Karakterlerin kişilikleri gölgelerin ve ışıkların kullanılması ile yansıtılır. Kişilerin yüzüne vuran ışık kişi hak-
kında olumlu düşünmemize neden olur. Yönetmen izleyicinin bilinçaltına hitap eder. Yüzü aydınlık olan kişi güven verir. Bu tür incelikler filmde yer almakta ve günümüz yönetmenlerine de yol göstermektedir. yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
7
JAPON SİNEMASI DOSYASI
TOKYO SONAT
8
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
TA
JAPONSİNEMASI SİNEMASIDOSYASI DOSYASI JAPON
YAZAR: DİLEK ATAK
S
ır bazen yalanı doğurur, yalansa bazı değerleri yıkmayı. Hepimizin mutlaka sakladığı bir sırrı vardır. Ufak bile olsa söyleyemediklerimiz, yakınlarımızdan çekindiğimiz sırlar… Tokyo Sonata her ailenin kendi içinde bir sırrı vardır mottosundan yola çıkmış. Sasaki ailesi iyi kötü geçinip giderken baba Ryuei’nin işine son verilir ve adam işsiz kalır. İşsiz güçsüz kaldığını ailesine söyleyemeyen Ryuei her gün takım elbisesini giyerek evden işe gider gibi çıkar. Parklarda oturur, kimsesizlere dağıtılan yemeklerden öğle yemeğini çıkarır. İş bul kurumuna giderek kendisine yeni bir iş arar fakat bir türlü istediği iş karşısına çıkmaz. Ryuei iş arayadursun ailenin diğer bireyleri de ayrı bir telden çalar. Büyük oğlu Takashi Amerikan Ordusuna katılır. Küçük oğlu Kenji ise annesinin sağ soldan kısıp biriktirdiği okulun aylık yemek parasını gizli gizli özel piyano derslerine yatırır. Anne ise sanki her şeyi kabullenmiş bir kutu gibi kapalıdır. Filmin ilk sahnesi sert esen rüzgarın etkisi ile evde uçuşan gazete sayfalarını, çevrilen dergi sayfalarını görüyoruz. Daha sonra fırtınanın farkına varıp pencereyi kapatan bir kadın görüyoruz. Daha ilk sahneden bize bu süreçte dağılan ve tekrar bir araya gelen bir ailenin serüvenini izleyeceğimizi gösteriyor. Japon kültüründeki o saygı bir ailenin akşam yemeğini bile etkiliyor. Yemek yerken kimse konuşmuyor, sesyattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
9
JAPON SİNEMASI DOSYASI sizce bitirip kendi köşelerine çekiliyorlar. Sıcak bir ortam maalesef göremiyoruz. Yalnız küçük oğlanın sadece bir öğretmene aşkı sayesinde iyi bir piyanist olarak yetişeceğini ve aileyi birleştiren bir unsur olması ise umut verici. İlk bir saati hızlı son bir saati hadi bitsin artık dediğim bir filmdi. Kiyoshi Kurosawa filmi olan Tokyo Sonata 2009’da En iyi Film dalında Asya Film Ödülüne sahip. Süre: 1saat 59 dakika Yönetmen: Kiyoshi Kurosawa Oyuncular: Teruyuki Kagawa, Kyôko Koizumi, Yû Koyanagi Tür: Dram Ülke: Japonya, Hong Kong, Hollanda
10
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON SİNEMASI DOSYASI
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
11
JAPON SİNEMASI DOSYASI
AN ACTOR
REVENGE YAZAR: MERVE SAGİT
“Bir Kabuki Aktörünün İntikamı” olarak da bilinen “Bir Aktörün İntikamı” Kon Ichikawa tarafından yönetilen 1963 yapımı bir filmdir. Obsesif derecede mükemmeliyetçi ama ticari olarak başarısız filmlerinin bir cezalandırması olarak Kon Ichikawa, “Bir Aktörün Romanı”, “Bir Aktörün İntikamı” olan Otokichi Mikami’nin yazdığı eserin yeniden uyarlanması için karısı ve aynı zamanda sıkı işbirlikçisi diyebileceğimiz senaryo yazarı Natto Wada ile birlikte görevlendirildi. Banal hamuru Shimpa melodraması olan hikayeyi çılgın, son derece stilize ve idiyosantratik bir gösteriye dönüştürdü. Aslen 1935-36 yıllarında Teinosuke Kinugasa’nın üç bölümlük bir seri filmine uyarlanmış ve Kinugasa adaptasyonundan usta aktör Kazuo Hasegawa, 300. filminin görüntüsünü yansıtacak bir performans için, “Bir Aktörün İntikamı”filminde tekrar oynar. Ünlü hayatı boyunca kendini tek bir takıntı ile tüketen Tokugawa dönemi Onnagatası olan 19. yüzyıldan kalma Yukinojo Nakamura’nın (Kazuo Hasegawa) öyküsünü anlatıyor: Ailesinin intikamını almak için öldürmek! Başlangıçtan itibaren, Ichikawa’nın saygısız ve alaycı mizahı, filmin eleştirel sanat ve pop kültürü kitsch’in farklı füzyonuyla ilgili dayatmacı ama yine de stilistik olarak cüretkar ve kendine güvenen tonunu tanımlayacaktır. Bununla ilgili satirik sarkazm demek yanlış olmaz. Bir animasyon illüstratörü ve sanatçısı olarak eğitiminin damgasını taşıyan Ichikawa genellikle Kabuki performansının dramatik teatrallığı sırasında ortaya çıkan Yukinojo’nun iç çekişmesi, uyumsuz bir çevre görünümü ile gösterilir. Babasının komplocularının görüşlerini yakalayan bir çizgi roman düşünce
12
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
balonundan sonra (ve aynı zamanda onun babasının acımasız rakibi olan Hiromiya [Eijaro Yanagi] yokluğunu not eder): Sansai Dobe (Ganjiro Nakamura) adında siyasi olarak bağlılıkları olan , yozlaşmış bir emekli papaz ve onun zengin tüccar müttefiki Kawaguchiya (Saburo Tarih). Yukinojo aynı zamanda, Dobe’nin umutsuz romantik kızı Namiji (Ayako Wakao) ‘nin filmin açılış sekansında gözle görülür bir şekilde gösterilebilen güçlü bir Shogun metresi olarak intikamının farkında olmayan bir aleti de ellerinde buluyor.Sempatik ve hareketli performansları üzerinde abartılı jestler izleyici de olaydan kopararak duruma yabancılaştırıyor. Kabuki’nin bu örneklerine epik tiyatroda da rastlamaktayız. Filmi, bir performans içindeki bir performansın katmanlı, anlatısal perspektifi ile yapılandırmak, Ichikawa, karanlık komedi ve hiciv konusundaki tutkusunu daha da gözler önüne seriyor. Geleneksel Kabuki tiyatrosunun kısıtlayıcı, ölçülü biçimselleştirilmesi, sinema seyircisine yenilikçi, daha geniş en-boy oranıyla sunulur. Bununla birlikte, Ichikawa ekranın sınırlarını aşarak sonsuzluğa uzanan bir kement gibi akıllı, kaprisli görseller ile geniş ekran formatlama konvansiyonlarını düzensiz bir şekilde ortaya koyuyor ve epeyce geniş çaplı parodikal kılıç savaşları, kesilmiş görüntü enstantaneleri ve ayrışmış seslerin garip duyusal bileşimleri: aralıklı olarak çatırdayan bıçaklar, algılanabilir yapay dış sahne kümelerinde gizlenmiş eylem seti, kavga dizileri sırasında tekil olarak çerçevelenen rakipler ve yönsüz ışığın anlık yanıp sönmeleri izleyiciye kattığı aksiyonun çizgifilmvari etkisi kaçınılmaz. “Bir Aktörün İntikamı” yerli kültürün tanıdık ve geleneksel unsurlarıyla uzlaşmayı amaçlayan stilistik ve cesur bir hicivdir ve yerli kültürün tanıdık, geleneksel unsurlarını çağdaş Japonya’daki modern Batı etkisi ile bağdaştırmaya çalışan saygısız hiciv. Ichikawa’nın görüntülerin tekrarlayan parçalanması, izleyici ve yönetmen arasındaki röntgenci ilişkiyi yansıtmaktadır: çatılardan tanık olunan gizlenmiş, genişletilmiş dövüş sahneleri, tiyatro dramatizasyonu ve idealize ‘gerçek hayat’ aşamalı bölümler arasındaki
JAPON SİNEMASI DOSYASI
kesintisiz görsel geçişler, aktörlerin kapılardan geçmesi veya seyircinin müdahaleci, anahtar deliği perspektifinin altını çizen diğer görsel doyumluluklar. Erken Japon sinemasında popüler olan trajik melodramın (Shimpa) eski moda senaryosu, ironi, sosyal hiciv ve yıkıcı görsel ikili davetkar etkisi ile doludur. Geleneksel ve modern Japon sanat formlarının eksantrik, geleneksel Kabuki eşliğinde, halk müziği, caz ve avangard ortam seslerini birleştiren eklektik bir soundtrack ile daha da güzelleştirilmiştir. Geleneksel Japon sanatsal ve dramatik formlarını eşzamanlı olarak kutlayarak ve bunlara karşı çıkarak, Ichikawa, kültürel geçmişi ve bugünü, Doğu ve Batı estetiğini, klasik tiyatroyu ve modern sinemayı birbirine karıştıran kırılgan dengesinin üstesinden gelmek için cüretli ve sonsuz büyüleyici bir egzersiz yaratır. Ichikawa’nın yaptığı görsel , işitsel şölen diyebileceğimiz bu film ; aslında detaycı ve mükemmeliyetçi yönetmenin tıpkı aktör gibi kendi sanatı ile hem eski filmlerine istediği ilgiyi vermeyen seyirciye hem de güya kendisini cezalandıran prodüksiyona karşı soğuk yenen bir intikam niteliğindedir… yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
13
JAPON SİNEMASI DOSYASI
HIROKAZU KOREEDA’NIN BAŞARISI
YAZAR: MEDİNE NUREEVA
MANBIKI KAZOKU Hirokazu Koreeda son dönem Japon sinemasının belki en tanınan yönetmendir. 90’lı yılların ortasında sinema kariyerine başladığından beri Koreeda Japon Akademi Ödülü yanısıra Avrupa ve Amerika’nın çeşitli festivallerde eleştirmenler ve seyircilerin sevgisini kazanmıştır. Koreeda’nın filmleri Türkiye’de de gerçekleşen film festivallerinin gösterilerinde istisnasız olarak her sene yer alıyor. Koreeda, daha 2004’te Dare mo shiranai (Nobody knows) filminin gösterisinde Japonya’nın hem toplumsal ve özellikle aile sorunlarına dik-
14
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
kat çekmesi hem çocuklarla yaptığı inanılmaz çalışmasıyla Cannes eleştirmenlerinin dikkatlerini çekmişti. Bu sene de yine sosyal sorunlarına değinen yeni filmi Manbiki Kazoku (Shoplifters) ile Cannes’te en önemli ödülü Altın Palmiye’yi kazanması sürpriz olmadı. Aynı zamanda Koreeda 21 yıl sonra Altın Palmiye ödülünü kazanan ilk Japon yönetmeni oldu (1997 yılında Shohei Imamura The Eel filmiyle Altın Palmiye kazanmıştı). Koreeda, tarzı ve ustalığıyla çoğu zaman Japon sinemasının en önemli yönetmenlerinden
JAPON SİNEMASI DOSYASI biri Yasujiro Ozu ile karşılıştırılır. Film için seçtiği konularda da Ozu’ya çok benziyor: insan, aile, toplumun yaşadığı değişimler. Manbiki Kazoku da birçok filmlerinde olduğunu gibi bu filmde de aile değerleri, baba-oğul iletişimi ve Japon marjinal kesimin yaşamını ekrana taşıyor. Film, geçinmekte zorluk geçen bir ailenin hikayesidir. Ailenin babası Osamu (Lily Franky) ve annesi Nobuyo (Sakura Ando)’nun çalışıp kazandıkları ve büyükannesinin (Kirin Kiki) emeklilik maaşının yemeğe bile zor yettiğinden Osamu küçük oğlu Shota (Jyo Kairi) ile marketlerde hırsızlık yaparak ailesinin ayakta tutmaya çalışıyor. Büyük kızları Aki (Mayu Matsuoka) da şehrin “kırmızı ışıklar” sokağında striptiz dans ederek ailesine destek oluyor. Bir gün baba ve oğul marketten yiyecek çaldıktan sonra eve dönerken soğukta donmuş küçük bir kız buluyorlar. İsmi Yuri olduğunu öğrenilen kıza acıyıp eve götürmeye karar veriyorlar. Ancak zaten ciddi maddi sıkıntıları çeken ailenin annesi Nobuyo kızın onlarla kalmasına karşı çıkıyor. Yine de buna rağmen Yuri’yi karakola götürmek yerine aileye kabul ediyorlar. Yuri zamanla ailenin “mesleğini” iyice öğrenip Osamu ve oğlu Shota’ya yardım etmeye başlıyor ve Shibata ailesinin “resmi” bir üyesi kabul ediliyor. Yuri ve Shibata’lar mutlu bir aile hayatını yaşıyorlar ta ki Yuri’nin kaybolması haberlere çıkana ve ailenin başına büyük bir dert olana kadar.
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
15
JAPON SİNEMASI DOSYASI
KELİMELERİN BAHÇESİ shinkai’den aşka dair güzelleme YAZAR: SERPİL ŞAHİN
16
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
İ
lk kısası Tooi Sekai (1999) ve hemen ardından gelen ikinci kısası Kanojo to Kanojo no Neko (1999) ile çizgilere ‘duygu’ katma konusunda gelecek vadedeceğini, “insanlar rüya görüyorsa dünya da görüyordur” teması üzerine yoğunlaşıp dünyanın gördüğü rüyaları ‘paralel evrenler’ olarak tanımladığı ilk uzun metraj filmi Kumo no Mukou Yakusoku no Basho’yla (2011)
JAPON SİNEMASI DOSYASI da ‘çizgileri gerçeğinden ayırt etme’ konusunda, izleyiciye zorluk çektireceğini belli etmişti Makoto Shinkai. Shinkai’nin tarzını hiperrealizm olarak tanımlamak hatalı olmaz; kısalarında melankolinin, yalnızlığın, hüznün, birine ait olma hissinin gerçekliğine, uzun yapımlara geçtiğinde çizgilerin gerçekliği de eklenmiştir ve takvimler 2013’ün 31 Mayıs’ını gösterdiğinde, Kotonoha no Niwa’yla birlikte yönetmenin hipperrealizm yaklaşımı tavan yapmıştır. Yapımlarında sadece yönetmen koltuğunda oturmayı sevmeyen Shinkai, 45 dakikalık filmin aynı zamanda; senaryo yazarı, storyboard çizeri, renk tasarımcısı, fotoğraf yönetmeni. Görsel bir şahaser olarak nitelendirilen Kotonoha no Niwa’da yönetmenin pek çok disiplini kendisinin yaratması, bu yapımı çok özenilmiş ve hakkı verilmiş gösteriyor olabilir. Evet, Shinkai diğer mesai arkadaşlarından biraz daha çalışıyor kuşkusuz ama sanki taşıdığı vasıflardan bir kısmını pay etse, ortaya daha da şahane şeyler çıkacakmış gibi hissetmekten kendimi alamadığım zamanlar da oluyor. İşte Kotonoha no Niwa da tam olarak öyle hissettiğim bir yapımdı. 1- Tanrı Bile Bu Kadar Kusursuz Olmayabilir Yağmur, su üzerine yağdıkça sağa sola sıçrayan damlacıklar, gölete yapraklarını bırakan söğüt, öğretmen tahtaya yazdıkça tebeşirden dökülen tozlar, Takao kaşıkladıkça “mutfaktan bir çatal kapıp geliyorum” hissi yaratan omletli pirinçler, Yukari yudumladıkça “ne detaylı tasarımı varmış” dedirten kutu biralar, sanki arkadaşının çizim defterindeki ayakkabı taslaklarını inceliyormuşsun hissine kapılmana neden olan açılar, kamelyanın kusurlu yapraklarına vuran kusursuz yağmur, yağmurla birlikte ortaya çıkan ışık kırılmaları… Doğanın ve insanın varlığını gerçeğinden ayırt edilemeyecek hatta gerçeğine küstürecek şekilde kopyalayan bu yapım, doğal olarak doğanın renk paletini kullanır ve şehirli insanların hikayelerini merkezine aldığından yer yer şehrin grisini de renklerine katar. Her şey o kadar detaylıdır ve o kadar gerçektir ki, HD izlenmesi durumunda nefes alınan dünyanın güzelliğini sorgulatır. Sırf bundan sebep; insan kendisini kolayca kamelyanın yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
17
JAPON SİNEMASI DOSYASI altındaki parkta otururken, onların sohbetlerine ku- iciye kolayca aktarabildiklerini düşünüyorum. lak misafiri olurken, Takao ile çalışırken, yağmur Ayrıca Takao ve Yukari arasında gelişen diayağan göğe bakarken kendisini bulabilir. logların en etkileyicisi Yukari’nin söylediği şiire, Takao’nun Nara döneminde yazılmış Japon Belki biliyorsunuzdur ama ben bilmeyenler için klasik şiirlerinden Manyoshu’nun 2514.şiiriyle aktarayım; filmdeki arka plan ve mekan çizimleri karşılık vermesidir. gerçek görüntülerden tasarlanmış. Şehir planlaması olarak Tokyo kullanılırken, park tasarımı için 2013’te Kobe Tiyatro Film Ödülü’nü, 2014’te AniTokyo’daki Shinjuku Gyoen parkı örnek alınmış. Movie Award’da ‘En iyi film’ ödülünü kazanan bir Böyle şöyleyince sanki çizginin büyüsü bozu- yapımın sadece görüntüden dolayı bu ödülleri luyormuş gibi gelse de, var olan bir şeyi çizgiye almadığına, hikayenin kendisinin de bu işte payı aktarmak ve var olan şeyden daha çok sevilme- olduğuna emin olabilirsiniz. sini sağlayabilmek daha zordur. Bu nedenle Shinkai ve ekibinin çizim, renklendirme, görüntü 3- Yağmurun Hakkını Veren Müzikler yönetmenliği konusunda son yılların en iyi işlerinden birini çıkardığını kabul etmemiz gerekir. Animenin kendisi gibi müzikleri de yağmur, hüzün ve aşk kokar. Motohiro Hata tarafından performe edilen “Rain”, yapımla tamamen bütünleşmiştir ve 2- Yağmur, Yağmur, Yağmur: Geri Verecek şarkıyı duyduğunuzda aklınıza; bedeni 15 ruhu 30 yaşındaki Takao ve bedeni 27 ruhu 17 yaşınBuharlaşan Sevgimizi dak Yukari gelir. Onların umutsuzlukları, umutları, Filmle ilgili bu yorum dışında, okuduğunuz hemen yağmurun kendisi, parkın yeşilliği, merdivenlerin bütün yorumlarda “görüntünün nefes kesiciliği”ne soğukluğu gelir… rağmen “çok sıradan bir hikaye”nin konu edindiğini görürsünüz. Bu yorumu yapanların Shinkai’nin Kategori: Hayattan kesintiler, psikolojik, dram, rodaha önceki yapımlarını izlemediğini, izleseler de mantizm Shinkai’nin ruhunda yatan ve ağırlıklı başvurduğu Yapım Yılı: 2013 melankoliyi iyi okuyamadıklarını düşünüyorum. Bölüm Sayısı: 1 Stüdyo: Comix Wave Shinkai’nin büyük kadın, genç erkek temasına Puanlar: MAL 8.26, IMDB 8.2 değindiği ilk ve tek filmi Kotonoha no Niwa’da izleyici sıradan bir hikaye ve tatmin olamadığı Konu: Takao, ayakkabılara ve ayakkabı yapımıbir son izlediğini söylese de; film, sadece na düşkün bir gençtir ve bu ilgisini mesleğe görüntü açısından değil, ilişkiler açısından da dönüştürmenin hayalini kurmaktadır. Takao, gerçekliği ele alır ve “böyle bitmesin hikayemiz” yağmurlu günleri çok sevmekte ve sabahları ilk dedirten yarım bile kalamamış imkansıza yakın dersi asıp bahçedeki çardağın altında yağmurun bir aşkı anlatır. Bir yanda 15 yaşında ayakkabı sesi ile ayakkabı eskizlerini yaratmaktadır. Yine tutkusuyla yanıp tutuşan, hayallerden hayallere yağmurlu bir günde bahçedeki çardağa gittiğinde koşan lise öğrencisi, diğer yanda hayatını incik Yukari ile karşılaşır ve birkaç yağmurlu günde cincik eden ve kendi yalan geleceğinde boğu- daha karşı karşıya gelirler. Sonra farkında ollan 27 yaşında öğretmen bir kadın… Baştan madan ikisi de yağmuru bahane edip birbirlerini ayağa farklı olsalar da bu farklılıkları yağmur görmek için oraya gider olurlar. Hayata yeni atılan tarafından izole edilmiş parkta sıfırlanır ve Takao ve hayattan yorulan Yukari, yağmurlar bitip tam kendileri olabilecekken hayatın gerçekliği de gerçek hayatla baş başa kaldıklarında neler yeniden yakalarına yapışır. Hayaller ve hayat- olacaktır? lar söz konusu olduğunda, hikaye tam da animedeki gibi finalize olmaz mı; yarım, hüzünlü ve hayal yüklü… Karakterlerin, hikayede kendilerine biçilen rolleri çok iyi taşıdıklarını ve psikolojilerini izley-
18
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
HAİKU’DAN GER
JAPON SİNEMASI DOSYASI
RÇEKLİĞE UZANAN BİR ANİME yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
19
ANİME & MANGA DOSYASI
. . YAZ ANIMELERI S MERAKLA
BEKLENEN
YAZAR: OLCA KARASOY
HINGEKI NO KYOJIN 3
Açılışı ağır toplardan birisiyle yapmasak olmazdı. Gelmiş geçmiş en iyi anime – manga serilerinden birisi olarak gösterilen Shingeki no Kyojin’in üçüncü sezonu 23 Temmuz’da başlıyor. Birçoğumuz animeyi bıraktığımız yerden mangası ile devam etsek de, eminim yeni bir titan sezonu için heyecanlanmayan yoktur. Bir önceki sezonun bıraktığı yerden devam edecek olan Shingeki no Kyojin’de bakalım Eren ve arkadaşları daha ne dertler çekecek.
20
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
2018
ANİME & MANGA DOSYASI
O
VERLORD III
Listenin ikinci sırasında bir devam sezonu daha var. İlk olarak 2015 yılında karşımıza çıkan ve MMO tarzı ile çok sevilen Overlord, ikinci sezonundan sadece üç ay sonra üçüncü sezonu ile sevenlerinin karşısına çıkacak. Yayın tarihi 10 Temmuz ve Ainz-sama ile kumpanyası yine tam kadro karşımızda olacak.
G
RAND BLUE
Devlerden ve online oyunlardan sonra bu sefer hayatın içinden tarzına geçiş gerçekleştiriyoruz. Komedi içerikli Grand Blue, klasik bir okul – komedi animesi. Farkı ise lise yerine üniversiteli gençlere yer veriyor olması. Deniz kenarı, yakışıklı erkekler ve güzel kızları ile dalış malzemeleri satan Grand Blue adındaki dükkanın çevresinde dönecek olan olaylar bakalım nasıl aktarılacak? Akranlarından sıyrılan bir seri mi olacak yoksa kaybolup gidecek mi? 14 Temmuz’da göreceğiz.
B
ANANA FISH
Adına kanıp da garip ya da çocuksu bir şey beklemeyin. Vietnam savaşı, delirip arkadaşlarını vuran bir asker ve o günden beri ağzından çıkan sadece iki kelime: Banana Fish. New York’ta ise bir dizi cinayetler meydana gelmektedir ve altın sarısı saçları ile yakışıklı çete lideri Ash Lynx kendisini ummadığı olayların içinde bulacaktır. Aksiyon, dram ve entrika sevenlerin Banana Fish’i takibe almalarını öneririm. 5 Temmuz’da yazılanlara layık olabilir mi? Hep beraber göreceğiz.
F
REE - DIVE TO THE FUTURE
Bu yaz güneşe ve suya doyacağız gibi:) Grand Blue’dan sonra 12 Temmuz’da sevilen seri Free de yeni sezonu Dive to the Future ile ekranlara gelecek. Free’yi az çok biliyoruz. Rengarenk saçlar, baklavalı çocuklar ve dalış kulübü ile komedi unsurları ile harmanlanmış güzel bir seriydi. Dolayısıyla yeni sezondan beklentilerimiz de yüksek. Aslında animenin en büyük handikapı da bu değil mi? Beklentileri yükseltip bu beklentilere layık olmayı başaramayan maalesef çok anime serisi var. yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
21
ANİME & MANGA DOSYASI uyarlama. Manga ise Japon çizgi romanlarına deniyor. Yani evet çizgi romandır ama Japonlara özgü hikayeleri ve çizim teknikleriyle diğer çizgi romanlardan çok farklı. Mesela okuma sırası bizim bildiğimiz gibi soldan sağa değil sağdan sola. Ve bize göre sondan başlanıyor okunmaya... Animelerin çoğu mangadan uyarlama ama birçoğu da light novel yani hafif romandan uyarlama. Hafif roman ise bir tür resimli hikaye diyebiliriz. Yani kitap ve manga arasında bir yerde diyebiliriz.
Animeye YAZAR: HAFİZE MUTLU
BAŞLAYACAKLARA İZLEME REHBERİ
Anime dünyasının neleri barındırdığını bir çoğumuz biliyoruz. Bilmeyenlere de öğretmek istiyoruz. Peki hiç nereden bağlayacağımızı düşündük mü? Size birisi gelip “ben anime izlemek istiyorum ama animeyle ilgili hiç bir fikrim yok” dese ona ne cevap verirsiniz? İşte bu ayki yazımda bu soruya cevap vermek istiyorum ben. Eğer siz de anime izlemeye nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız doğru yerdesiniz. Anime izlemeye yeni başlayacaklar için bir rehber oluşturmak sanırım bu sorunun en güzel cevabı olacak. O zaman buyurun “anime dünyasına giriş 101” dersimize; Öncelikle tanımlardan başlayalım isterseniz. Anime kısaca Japon çizgi filmleridir. Yani teknik olarak çizgi filmdir evet ama Japonların kendilerine özgü teknikleriyle çizdiği ve farklı konuları barındırdığı için anime denmekte. Yani animeyi teknik olarak çizgi film demek doğru olur fakat sadece çizgi film diye tanımlamak kesinlikle yanlış olur. Bu arada animelerin çoğu mangadan
22
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Animenin tanımına kısaca baktık ama anime izlemeye başlayacaksanız animelerde duyacağınız ve alışık olmadığınız bir çok terimle karşılaşacağınız için bu terimlere de aşina olmanız gerekiyor. Mesela animelerde –chan ve –kun eklerini çok duyacaksınız. İsmi Sakura olan birisine arkadaşı Sakura-chan diye hitap eder mesela... Bu karakter erkekse –kun eki gelir isminin sonuna... Bu ekler birbirleriyle samimi olan arkadaşlar için geçerlidir. Japonlar hitap etmeye önem veren toplum oldukları için bu özellikleri animelerinde de görürüz. Eğer isminin sonuna – san –sama ya da –dono gibi ekler geliyorsa bu hitap ettikleri kişinin kendilerinden daha yüksek bir mevkide olduğu anlamına gelir. Çoğu zaman saygı belirtisidir bu ekler. Biraz da resmiyet belirtisidir. Mesela öğretmenlerine ya da akıl hocası gördükleri kişilere yani saygı duydukları ve bunu belli ettikleri kişilerin isimlerine bu ekleri getirirler. Sadece isimle hitap etmekse çok özel bir durumdur. Birbirine sadece ismiyle hitap eden karakterler ya çok yakın arkadaş, dost ya da sevgilidir. Bu arada öğretmenlerine ya da akıl hocaları-
ANİME & MANGA DOSYASI na senpai ya da sensei derler. Bu sıfat da çok duyacağınız bir kelime. Biraz da türlerine bakalım. Bir anime tanıtımında kaşınıza shounan, shoujo, josei ya da seinen gibi tanımlar çıkacaktır. Bu ifadeler animenin hitap ettiği kitleyi tanımlar aslında. Hani bizim kanallarda +18, korku ve şiddet içerir gibi ifadeler görüyoruz ya bir dizi ya da film başlamadan önce, bu ifadeler de buna benzer bir anlam taşır aslında. Shounan 17 yaş altı erkekleri tanımlar, türünde shounan yazan animeler genellikle erkek çocuklarına yönelik hikayeleri barındırır daha aksiyonlu ve kahramanlık hikayeleri gibi konuları olur mesela... Cinsellik yoktur bu türün içinde. Shoujo ise 17 yaş altı kız çocuklarına hitap eder. Genellikle romantik komedi gibi türleri vardır. Shounan gibi bu türün içinde de cinsellik görülmez. Ama josei yani 17 yaş üzeri kadınlara hitap eden animelerde daha sert konular olur. Keza seinen türü de öyle, seinen de 17 yaş üzeri erkeklere hitap eden bir tür. Her iki tür için de ölüm-kalım hikayeleri, kanlı sahneler görebiliriz. Tabii cinsellik de shounan ve shoujoya göre daha rahat kullanılıyor bu türdeki animelerde. Ecchi türüyse içerisinde cinsel espriler ve şakaya dayalı sahneleri barındıran animelerdir. Anime türleri bu kadarla sınırlı değil elbette, mesela iki kadın arasındaki romantik ilişki odaklı animelerin türüne shoujo-ai denirken, iki erkek arasındaki romantik ilişki odaklı animelere shounan-ai deniyor. İki erkek arasındaki ilişki cinsel boyut kazanırsa bu animenin türüne yaoi denebiliyor. İki kadın arasındaki ilişkide de cinsellik olursa bu türe de yuri diyoruz. Hentai ise bildiğimiz porno aslında. Slice of life hikayeyi günlük bazda anlatan animelere denirken, içinde robotlar ve ona benzer teknolojiler kullanılırsa bu tür mecha oluyor. Bu arada bir animenin türleri birkaç sıfatla anlatılabilir. Yani bir anime hem mecha hem de shounan olabilir. Evet animenin türleri genel olarak böyle ama bir de anime dünyasıyla ilgili bilmeniz gereken bazı terimler var onlara da kısaca değinelim isterseniz. Mesela OVA ya da OAV anime izlerken sıklıkla karşınıza çıkacak. Bir anime bitince ya da daha başlamadan bölüm yayınlanırsa ve bu bölümler ana hikayeyi çok etkilemeyen içerikte olursa bunlara OVA ya da OAV deniyor. Filler ise bir animede geçmişi anlatan bölümlere deniyor. An-
ime dünyasına biraz daha girdiğinizde karşınıza otaku, seiyuu, fansub gibi kelimeler de çıkacak. Otaku, anime-manga-oyun gibi alanlarda ustalaşmış hayatının her alanında bunlarla ilgilenenlere denirken seiyuu animelere seslendirme yapan kişilere denmektedir. Fansub ise animelere altyazı hazırlayan gruplara deniyor. Anime izlemeye karar verdiyseniz kendinizi birkaç şeye hazırlayın derim. Mesela shounan animelerinin belli formülleri vardır. Hemen hemen her shounan animede asıl karakterimize acımasız davranan bir kız karakter bulunur. Bir tsundere (dışarıdan bakıldığında atarlı ama biraz derine inildiğinde utangaç karakterli kişilere denir) karakter mutlaka olur. Shounanlarda asıl erkek karakterimiz tam yenilecekken son anda gücünü toplar mesela ve büyük vuruşunu yapıp düşmanını yener... Buna da power-up deriz. Bir de her zaman yendiğimiz düşmandan daha kötü bir düşman mutlaka vardır. Biraz da anime dünyasında karşılaşacağınız zorluklara hazırlamak istiyorum sizi. Hayır sonra hayal kırıklığına uğramayın diye yani. Mesela önce Japonca’ya alışmak zor gelecek size. Hatta belki başlarda animeleri İngilizce dublajlı izlemek isteyeceksiniz, ama bir süre sonra dile alışıp çeviri ve yeni sezon bekleyeceksiniz. Hazırlıklı olun severek izlediğiniz birçok animenin devamı gelmeyecek. Hatta öyle ki şu anda bile hayran kitlesi milyonları aşan bazı animelerin devam sezonları gelmiyor. Nedenine girmeyeyim zira çok uzun bir liste yapabilirim ama maalesef durum bu. Anime izlemeye başladığınızda bir çok animenin jenerik müziğine aşık olacaksınız şimdiden hazırlıklı olun. Animelerdeki çizimlerden dolayı bazı animelere de aşık olabilirsiniz. Deneyim konuşuyor, evet. Bazı karakterlerin cinsiyetini yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
23
ANİME & MANGA DOSYASI biraz daha romantik ve duygusal bir şeyler arıyorsanız da Nana ve Shigatsu wa Kimi no Uso ilk önereceğim animelerden olacaktır. Kahramanlık ve süper güçler gibi temaları olan animelerden ise Fate/Zero ve Fate/Stay Night serilerini şiddetle öneririm. Daha seinen kafası olsun ciddi bir şeyler anlatsın diyorsanız da Monster, Ghost in the Shell: Stand Alone Complex ve Black Lagoon gibi animeler tam aradığınız animeler olabilir. Bilim kurguya gelirsek Psycho Pass gibi bir distopyayı kesinlikle kaçırmamalısınız. Öte yandan
ayırmakta güçlük çekebilirsiniz buna da hazırlıklı olun. Japonlar bunu çok yapıyor evet, kız diye baktığınız karakter erkek çıkarken bazen de erkek diye izlediğiniz karakter kız çıkabiliyor sonunda. Nedeni konusunda benim de net bir fikrim yok. Bazı animelerdeki bazı sahneler size çok garip gelecek, özellikle metamorfoz sahnelerindeki fiziksel değişimlere alışmam biraz zaman almıştı benim. Anime dünyasında biraz daha ilerlediğinizde bu dünyaya arkadaşlarınıza davet etmek isteyeceksiniz, etrafınızdakiler size bu ısrarınız konusunda kızabilir şimdiden hazırlıklı olun. “Ne buluyorsun bu animede” sorusuna cevap vermeye çalışmanız ise daha zor olacak çünkü anime izlemeden anlaşılmayan bir şey. Bu kadar tanım ve genel bilgiden sonra birkaç anime önermeden olmaz değil mi? Öncelikle ne tür anime izlemek istediğinizi belirleyin. Sevdiğiniz filmlerden de yola çıkabilirsiniz. Romantik komedileri mi seversiniz? Yoksa kahramanlık hikayelerini mi? Aksiyon mu arıyorsunuz? Yoksa korku ve gerilim mi? Buna göre kendi araştırmanızı yapmanızı öneririm. Fakat her yeni başlayacak potansiyel anime izleyicinin Death Note ve Fullmetal Alchemist Brodherhood gibi alanında rüştünü ispatlamış animeleri izlemesini şiddetle öneririm. Neden mi? Çünkü her iki animenin hitap ettiği kitle çok genel ve bence beğenmeyecek çok az insan var. Naruto, One Peace ve Fairy Tail gibi animeler shounan türünün güzel örnekleri olmakla birlikte bölüm sayıları 500-1000 arası olduğu için uzun animelerden uzak durmanızı öneririm. En azından şimdilik... Komedi yönü ağır bir anime istiyorsanız One Punch Man, romantik komedi arıyorsanız Gekkan Shoujo Nozaki-kun,
24
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME & MANGA DOSYASI Steins Gate ve Code Geass da çok başarılı birer bilim kurgu örneğidir. Evet, önerilerimi de yaptığıma göre sanırım yazımı sonlandırabilirim. Bu yazıda okuduklarınız hiç anime izlemediyseniz sizlere çok bir şey ifade etmeyebilir. Ama izlediğiniz ilk animede ne demek istediğimiz çok daha iyi anlayacaksınız. Amacım sadece gafil avlanmamanız için sizi hazırlamak. Umarım yardımcı olabilmişimdir. O zaman şimdiden iyi seyirler!
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
25
japon kültürü DOSYASI kaldım. Aslında anlatacağım çok anım var Japonya seyahatim hakkında ama burası ne yeri ne zamanı. Hani otel diye erotik odalara denk geldiğim, ağızımı şapırdatmadan yemek yemediğim için dayak yeme raddesine geldiğim oldu, olmadı değil. Ama bunlar başka günün hikayesi. Şimdi konumuza dönelim. Şimdi veya daha sonrası için, bir Japonya seyahati planınız varsa, yazarınız burada. Yukarda demiştim, Japonya, Türkiye vatandaşlarından vize istemiyor diye. Bu tabi sadece gezi amaçlı olan seyahatleriniz için arkadaşlar. Ötesi yok öyle her şey kolay değil. Alırsınız biletinizi gidersiniz, havaalanında sizi bir güzel araştırırlar, sonra ülkeye giriş yaparsınız. Ha belgeleriniz tam olsun. Bu arada gitmeden önce, Allahınızı severseniz, bakın yalvarıyorum. YAZAR: SONGÜL SOYSAL JR Kart’ınızı ayırtın. Ya da ne bileyim oraya Japonya’da sudan çıkmış balığa dön- gittiğinizde alın. Japan Rail Pass, Japonmemenin püf noktaları... ya’daki tüm metrolarda geçen bir seyahat kartı. Büyük rahatlık, birincil ulaşımın raylı Merhaba canım sevgili okuyucu, sistemler olduğu bir ülkede. Yani bunu mutlaka edinin. Şimdi bunları söylediğim Bu yazımda sizi Japonya’ya götürüyorum. ve rahatladığıma göre 8 muhteşem, hariBunu benden başkası size yapmaz zaten. ka ötesi tavsiyeme geçebiliriz. Hepinizin Japonya’ya gitmek istediğini biliyorum. Belki aranızda gidenler vardır, ol- 1)ANNE MANTIĞINI YAŞATIN; NAKİT amaz mı, olabilir. Hiç farketmez bu bir daha PARA KRALDIR gitmeyeceğiniz anlamına gelmiyor, enseyi Japonya’da kredi kartı kimmiş arkadaşlar. karartmayın… Japonya dünyanın bir ucu. Varsa yoksa nakit para. Kredi kartını bir İstediği kadar vizesiz olsun (sadece 3 ay yere kullanmaya çalıştığınızda dayak vizesiz) gitmesi, dönmesi, masrafı der- yerseniz sorumlusu ben değilim, uyardım ken, koca bir duvar önünüze çıkabilir, sizi. Ayrıca, nerede olursanız olun, gözünüz korkabilir, doğaldır. Bu kez sizler elinizdeki parayı gitmeden Japon Yen’ine için Japonya’ya giderseniz falan diye, yap- çevirin. Bu önemli. Orada harıl harıl döviz mamanız gereken ölümcül hataları, altın bürosu falan aramaya ne gerek var. değerinde 7 tavsiye olarak yutturacağım. Efendim, ben çok saçma sapan gittim, çok 2)BİRBİRİMİZİ KANDIRMAYALIM saçma sapan döndüm. Hatta birazdan JAPONYA ÇOK PAHALI bahsedeceğim, kapsül odalarda falan Ya Japonya çok ya da biz çok fakiriz. Para
JAPONYA’YA GİDİYORSAN BUNLARI OKUMADAN GİTME!
26
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
japon kültürü DOSYASI harcayacaksınız elbet ama sıkıntı yaşam- Yani internetin su olup aktığı bir ülkede, inamanız adına uyarıyorum sizi. ternetsiz kalırsanız… Bilmiyorum hakaret etmek istemiyorum. Bu yüzden size önerim 3) BİR OTEL SORUNSALI mobil bir Wi-Fi cihazı kiralamanız. Bu Wi-Fi Aslında her seyahatin en mühim sorun- cihazından çok uzaklaştığınızda çalışmıyor larından biri olan kalacak yer sorununa ama metroda cayır cayır çekiyor. değineceğim ama Japonya’da işler biraz daha farklı olabilir. Yukarda çok pahalı 6) JAPONYA SADECE TOKYO’DAN olduğunu belirtmiştim ülkenin. Aynı sıkıntı İBARET DEĞİLDİR kalacak yer konusunda da karşınıza çık- Ne kadar süre kalırsınız edersiniz bilmiabilir. O televizyonlarda, belgesellerde yorum ama Tokyo dışında yerlere de şans gördüğünüz Ryokan’larda kalmak için çok vermenizi öneririm. Kyoto, Osaka, Yokopara ödemeniz gerekebilir. Ha derseniz homa, Okinawa… Japonya’da gezilecek ‘Ben bir akşam bile olsa bunu tatmak istiy- yerler konusu başka bir yazının konusu orum.’ keyif sizin. Ama pahalı, yani gecesi olsun tabi ama yine de değinmeden ede200-250 dolardan başlayabilir. medim. Bolca vaktiniz varsa Hokkaido’ya bile gidebilirsiniz. Tokyo’da Akihabara, Bunun dışında otellerde kalabilirsiniz. Ama Odaiba Adası, Tokyo Tower, Tokyo Skyburada da garip bir sorun karşınıza çıkabilir. tree, Ginza, Shibuya, Harajuku ve Ueno Kalacağınız otelin Love Otel olup olmadığı- Park mutlaka görmeniz gereken yerler. na dikkat edin. Bu oteller evli veya sevgili çiftler içindir ve rahatsız olma ihtimaliniz yük- 7) ARE YOU KOLA ARE YOU DİSKO sektir. Bu arada Tokyo, Kyoto gibi yerlerde KADAR İNGİLİZCE otel çok pahalı ama Love Otel’ler ucuzdur. Japonlar, İngilizce bilmiyor arkadaşlar. Farkı burada ayırt edip, topuklayabilirsiniz. Türkler de bilmiyor. Ne çok ortak yanımız Bunun dışında daha uygun olan hosteller var. Çok yardımseverler de diyemeyeve kapsül oteller mevcut. Kapsül otelleri ise ceğim. Evet hani ellerinden geldikleri kadaha önce mutlaka görmüşsünüz. Bu ara- dar yardım etmeye çalışanlar yok değil da tuvaleti falan umumi, bilesiniz. ama sanıyorum ki yaşadıkları hayat şartları onları biraz nemrulaştırmış ya da bana 4) ‘AMAN YAZ GELSİN GİDERİZ’ ÜL- öyleleri denk geldi. Ya da, ya da İngilizce KESİ DEĞİL JAPONYA bilmedikleri için anlaşamadık. Evet O yaz sıcağı öyle bir tokatlar ki sizi val- arkadaşlar İngilizce yok denecek kadar laki neye uğradığınızı şaşarsınız. Zira az, hatta yok yani gerçekten. Bu yüzden kışın soğuda cabası. En uygun mev- ya iki kelam Japonya öğreninin ya da simler ilkbahar ve sonbahar. Ama ‘Ben yanınızda konuşma kılavuzu bulundurun. Fuji Dağı’na çıkacağım’ diyorsanız falan buyrun yazlar sizin olsun. Bu arada tek- Ben, bence olan önemli tavsiyeleri saytonik bir ülkeden bahsediyoruz. Yani her dım size. Yazması benden gitmesi sizden. an yağmur yağabilir, ani hava değişimleri Bakın iddialıyım. Şu tavsiyelerinde birazıile karşılaşabilirsiniz. na uyarsanız şahane bir tatil geçirebilirsiniz. Rotanız bol, yolculuğunuz keyifli 5) İNTERNET OLMADAN ASLA olsun. Sevgiler... yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
27
japon kültürü DOSYASI
KLASİK JAPONYA TARİHİNİ SEVENLER İÇİN
YAZAR: GÜLŞAH KARAMAN
JAPON ŞEHİRLERİ Günümüzde şu an ki Japonya ile eski çağlarda görülen Japonya arasında büyük farklılıklar yer alıyor. Japonya idari olarak 47 eyalete ayrılmıştır. Bu eyaletler coğrafi özellikleri ve tarihsel geçmişlerine bağlı olarak 9 bölgede toplanmıştır. Hokkaido, Tohoku, Kanto, Chubu, Kinki, Chugoku, Shikoku, Kyushu ve Okinawa. Biraz daha
28
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
klasik çağa gittiğimizde ise bizleri yaşanan tarihsel olayları ve şehirlerini yansıtan 5 dönem karşılıyor. Bu dönemler; Sengoku Dönemi I, Sengoku Dönemi II, Sengoku Dönemi III şeklinde ayrıntılı bir şekilde tarih kitaplarında da yer alıyor. Bu 5 dönem için özellikle klasik Japon tarihini sevenler için büyük önem taşıdığını düşünüyorum.Fakat konumuz Klasik Japon tar-
japon kültürü DOSYASI
bahçesiyle ünlüdür. Hatta, Kyoto, Uji ve Otsu şehirlerindeki toplam 17 tapınak, mabet ve kale 1994 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınmıştır. Klasik tarih kokulu bu şehirde özellikle ‘Fushimi İnari Tapınağı’ görmeniz gereken ilk tarih kokulu mirastır.
2
HİROSHİMA Atom bombası dünyada ilk kez 1945’te Hiroshima’ya atılmıştır. Ancak, şehir daha sonra toparlanarak Japonya’nın başlıca şehirlerinden biri haline gelmiştir. Özellikle bu şehri neden görmelisiniz?’in cevabı, şehrin yakınlarındaki Miyajima adasında bulunan ‘Itsukushima Mabedi’nin meşhur giriş kapısıdır. Bu değerli miras gelgit nedeniyle sular yükseliğinde denizin içinden yükselmektedir. Ayrıca Mabet de UNESCO’nun Dünya Mirası kapsamında yer alıyor.
3 ihini sevenler için gezilmesi gereken şehirlere konuyu bağlamak istiyorum. Öncelikle Japonya’da görülecek şehirler arasında en bilinen rota şüphesiz Tokyo ve Kyoto etrafındaşekilleniyor. Tokyo, teknoloji ve modernitenin, eski başkent Kyto ise klasik Japonya’nın sembolik olarak öne çıktığı şehirler arasında yer alıyor. İşte Klasik Japon tarihini sevenler için hazırladığım şehirlerin listesi…
1
KYOTO Tabii ki listenin başında Kyoto şehri yer alıyor. Sekizinci yüzyıl sonlarında Japonya’nın başkenti olan ve 1200 yıldan daha eski bir geçmişe sahip Kyoto, pek çok güzel ve tarihi tapınağıyla ve
NARA Nara, Japonya’nın Nara prefektörlüğünün merkezi ve e büyük şehridir. Şehir, prefektörlüğün kuzeyinde yer almaktadır. Japonya’nın saklı incidi Nara, komşuları Kyoto ve Osaka’ya göre daha az bilinen bir yer olsa da bence ikisinden de kat kat güzel ve ilginç. Özellikle doğa ve tarihe meraklıysanız burayı görmenizde fayda var. Zaten MS 710 yılında Japonya’nın başkenti olan Nara’nın bu statüsü, MS 794 yılında Budizm’in bölgede fazla güçlü olması nedeniyle Kyoto’ya aktarılmış. Aynı Kyoto gibi Nara kentinin de UNESCO koruması altında olduğunu not düşeyim. Özellikle klasik tarih kokan gezilecek yerleri ise; Todaji Tapınağı, Heijo-Kyo, Tshodaiji Tapınağı, Yahushijii Tapınağı, Kofun mezarları, parkları ve müzikleri diyebiliriz. Daha fazlası için araştırma yapmakta fayda var. yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
29
japon kültürü DOSYASI
4
HİMEJİ Himeji, Japonya’nın Hyogo bölgesinde bulunan bir şehirdir. Şehir 1 Nisan 1889 tarihinde kurulmuştur. Bu şehire Kyoto’dan ya da Hiroshima’dan 1-1,5 saat de hızlı tren kullanarak ulaşabiirsiniz.
Peki burayı değerli kılan tarihi unsur nedir? Tabii ki Himeji Kalesi... Özellikle klasik tarihcilerin bu kaleyi bildiklerinden eminim. Kale, 4 ana adadan oluşan Japonya’nın (Japonlar, kendi ülkerine Nippon diyorlar ve ‘kanji’ olarak yazılıyor; “güneş” ve “köken” anlamına geliyor, bu nedenle Japonya, “Doğan Güneşin Ülkesi” diye de biliniyor) Honshu adasının güney tarafında bulunan Himeji şehrinde bulunuyor. 1333 yılında yapılmış, zaman içinde yapılan eklemelerle 1618 yılında son halini almış Japonya’nın en büyük kalelerinden biri.
5
OSAKA Belki liste dışı bir şehir olabilir fakat ben eklemek istiyorum. Özellikle animelerde rastladığımız Osaka şehri, tarihi açısından bir çok olayı içinde barındırıyor. Şehir, Tokyo’nun ardından gelen ikinci büyük metropüldür.
6
KAMAKURA Kamakura, Tokyo’nun yaklaşık 50km güneyinde Kanagawa bölgesinde 200bin nüfusu ile hem küçük hem de Japon tarihine adını yazdıran önemli bir şehir. Japon tarihinde Shogunların merkezi olarak ülkeye başkentlik yapmış, bir döneme ismini vererek tarihe yön veren bir yerleşim yeri olmuş, batılı güçlerin japonya’yı istila etmek için geldiğinde ilk çıkartma yaptıkları yer oluşundan binlerce kişinin öldüğü savaşın meydanı olmuş. Kamakura’da küçüklü ve büyüklü Şinto mabedi ve Budist tapınakları bulunur.
7
HAKONE Hakone, Japonya’nın Kanagawa bölgesinde yer alan bir kasabadır. Hakone’de açık hava müzeleri gezilebilir, Ashinoko gölünde bir tekne gezisine çıkabilirsiniz. Özellikle bu tekne sırasında meşhur Fuji dağını görebilirsiniz. Hem doğa hem heykelleri ile tarih kokan şehir değil de kasabalar arasında desek daha doğru olur. Bu bölgeye Kyota’dan yaklaşık tren ile 3 saatte ulaşabilirsiniz.
30
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
japon kültürü DOSYASI
8
NAGOYA Son olarak Nagoya şehrinden bahsetmek istiyorum. Nagoya, Chubu bölgesinin en büyük şehridir. Nagoya bölgesinde otomobil üretii ve diğer endüstriler oldukça gelişmiştir.
Şehrin sembolü olan Nagoya Kalesi, Japonya’yı 270 yıl idare eden Edo Hanedanı’nın ilk hükümdarı olan Tokugawa leyasu tarafından 1612’de yaptırılmıştır. Çatısındaki iki altın shachihoko (düşssel deniz varlıkları) heykeli ile ünlüdür. Kalenin kulelerinin bir bölümü ve girişi dışındaki kısımları 1945 yılında tahrip olmuştur. 1959’da yeni altın shachihoko da dahil olmak üzere tamamen yeniden inşa edilmiştir. Bu liste aslında burada bitmiyor... Ben sizin başlıca en önemli klasik tarih kokan şehirleri listelemeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz, Keyifli okumalar!
SOSYAL MEDYA’DA
BİZİ TAKİP EDİN! facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi prezi.com/user/osbburov0p10
plus.google.com/u/0/+JaponSinemas japonsinemasi@gmail.com www.japonsinemasi.com
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
31
japon kültürü DOSYASI YAZAR: SELİN DOYGUN YILDIZ
JAPON DÖVÜŞ SANATL Merhaba arkadaşlar. Bu sayıda Japonya’nın dövüş sanatlarını anlatacağım. Dövüş sanatlarından bahsederken günümüzde popüler olan dövüş sanatlarının yanı sıra elbette Ninjalık’a değineceğim. Haydi başlayalım. Ninja isminin Çince karakterlerin farklı okunuşu ile yayıldığını, eskiden Ninja demek yerine “Shinobino Mono” denildiğini biliyor muydunuz? Peki, kimler Ninja olabilir? Ninja olabilmek için asla tek bir dövüş sanatını bilmek yetmez, en azılı düşmanları olan samurayların farklı dövüş sanatlarını bildiğini göz önünde bulundurursak Ninjaların bunun çok çok daha fazlasını bilmesi gerekir. Ninjalar genellikle efendilerinin huzurundan ayrılmış veya kovulmuş ve harakiri yapmayı reddetmiş samuraylardan oluşur. Ninjaların asıl düşmanları sadık Samuraylardır ve bu yüzden samuraylardan daha iyi olmak zorundadırlar. Bu nedenle de kendilerine özel kılıç kullanma ve dövüş teknikleri geliştirmişlerdir. Öyle ki, bir ninja gerektiğinde bir çubuk parçasıyla bile adam öldürebilmektedir. Tarihçesine bakacak olursak, Ninjalar tarihte ilk kez 1375 yılında Taiheiki savaş kayıtlarında görülmüştür. Bu kayıtlarda da Ninjalardan “ gece yarısı ortaya çıkan ve düşmanları ile birlikte evleri de paramparça edebilen gizemli savaşçılar” olarak bahsedilmektedir. Klan çatışmalarının en yoğun olduğu Sengoku döneminde ortaya çıkmışlardır. Jiu Jitsu: Ju Jutsu olarak da bilinir. Kelime anlamı narin sanattır. Bu geleneksel Japon dövüş sanatı samurayların silahsız kaldıklarında başvurdukları tekniklerle meydana çıkmıştır. Japon hekim A. Yoshitoki Çin’de silahsız mücadele sanatını öğrendi. Sonrasında bu tür tekniklerin hayata geçirilebilmesi için vücut gücünün yerinde olması gerektiğine karar verdi. Japonya’ya döndüğünde onu çok etkileyen bir şey oldu. Yürürken kar yükünün altında kırılmış bir çam ağacı ve karın yumuşakça eğdiği ancak zarar vermediği söğüt dallarını gördü. Bu onu çok etkiledi ve gücün daha az kullanıldığı, hareketin yumuşatıldığı bir
32
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
dövüş sistemini geliştirmek geldi aklına. Jiu Jutsunun çıkış noktası bu şekilde bilinmektedir. Jiu Jitsu güç ile tekniklerin birleştirilerek uygulandığı bir savunma sporudur. Yoshitoki bu savunma sporu için aslolanın güç değil, hızlı hareket etmek olduğunu savunmuştur. Bu savunma sanatının amacı, karşıdakinin vücudundaki yetersiz noktalara vuruş yaparak etkisiz hale getirmektir. Jiu Jitsunun diğer dövüş sporlarındaki gibi keskin kuralları yoktur. Bu da jiu jutsunun savunma alanında önemli bir yere sahip olduğunu, diğer spor dalları gibi müsabakalarda yeri olmadığını gösterir. Jiu Jitsu tehlikeli bir durum karşısında kişinin Kendini koruyabilecek olmasının verdiği güven ile soğukkanlı kalmasını sağlayarak uygulayacağı teknikleri daha iyi seçmesini ve bu teknikleri başarıyla tamamlamasına aracı olur. Kısacası Jiu jutsu kendisinin ve sevdiklerinin güvenliğine önem verenlerin, kondisyonunu geliştirmek isteyenlerin keyifle yaptığı bir dövüş sporudur. Judo: Kelime anlamı nezaket yoludur. Temelleri Jigoro Kano tarafından atılmıştır. Çıkış noktasının Jiu Jutsu olduğu bilinmektedir. Savunma sporu olmasının yanı sıra felsefe öğretisidir. Judo eğitimi almak isterseniz bu yıllarınızı alabilir; çünkü iyi bir judocu olmak için karşıdakinin hareketlerini önceden sezmek gerekir. 1650’li yıllarda Çinliler tarafından bulunmuş ve geliştirilmiştir. Ancak bu savunma sporunu Japonlar benimsemiş ve bir gelenek gibi yıllarca sürdürmüşlerdir. Judonun sanat olarak adlandırılmasındaki temel sebep tekme ve yumruk atmanın yasak oluşudur. Rakibin sıkarak veya boğarak yere serilmesi amaçlanır. Elbette bir de domine ederek. Domine etmek işin felsefi boyutudur. Bu da ruhsal güç ile karşıdakine daha güçsüz olduğunu ve birazdan teslim olacağını empoze ederek gerçekleştirilir. Judo sekiz veya on metrekarelik alanda spora özel olarak hazırlanmış dayanıklı kumaştan yapılan pantolon ve ceket ile yapılır. Elbette burada en önemli unsurlardan biri de kuşaktır. Bellerindeki her renk kuşağın farklı bir anlamı vardır. Judoya yeni başlayan beyaz kuşak ile başlar ve
japon kültürü DOSYASI
LARI
dan sistemine ulaşanlar siyah kuşak takarlar. Aikido: Ai: Uyumlu hareket etme Ki: ruh, düşünce Do: Yol. Yani Ahenkli Ruhun Yolu. Aikido ruhu güzelleştirmenin, vücudu ve aklı güçlendirmenin bir yoludur. Aikidoda bükme ve fırlatma teknikleri kullanılmaktadır. Amaç karşıdakinin sizi tutmasına izin vermeden onu alt edebilmektir. Aikidoda karşıdakinin yaşamsal sinir merkezlerine baskı yapmak da esastır. Bazı teknikler/hareketler öldürücü olabilir. Üstünlük sağlamak için eksiksiz bir zihinsel sakinliğe ulaşmak ve kişinin kendi bedeni üzerinde denetim kurması gerekir. Karate: Kara: Boş, Te: El. Yani silahsız el anlamına gelir. El Uzak Doğu kültüründe üretkenliğin sembolüdür. Karate de iyi niyet barındıran, barışın esas alındığı bir haraket olarak adlandırılabilir. Karate kendi içerisinde ikiye ayrılabilir. Geleneksel Karate daha çok kişisel gelişim yolu olarak görülür ve kişinin egosunu kontrol edebilmesini amaçlar. Spor karate ise modern spor anlayışına sahiptir. Karatenin yirmi kuralından bahsedecek olursak: 1.Karate nezaket ile başlar 2.Karate sanatında ruh, teknikten önce gelir.
3.Karate sadece dojo eğitim değildir. 4.Felaket fakirlikten önce gelir. 5.İlk önce kendini, sonra rakibini tanı! 6.Karate çalışan adalet yolunda gitmelidir. 7.Karate eğitimi hayat boyu sürer. 8.Düşüncelerinizi serbest bırakınız. 9.Yenmeniz gerektiğini değil, yenilmeniz gerektiğini düşünün. 10.Karatede ilk saldıran sen olma. 11.Rakibinizin kol ve bacaklarını kılıç gibi düşünün. 12.Her zaman bilinçli ol! 13.Yaptığınız her şeyin içine Karate ekleyiniz. 14.Zafer; zayıf noktaları güçlü noktalardan ayırt edebilme özelliğidir. 15.Ruhsal gelişme zirvedir. Teknik bilgiler zirveye ulaşma yoludur. 16.Bahçe duvarının içine giren başına geleceklere razı olur. 17.Karate ateş üstünde kaynayan su gibidir. 18.Hasmınıza göre hareket ediniz. 19.Başlangıçtaki yoi duruşu, ileride doğal duruş olur. 20.Kata bir şeydir, gerçek mücadele başka bir şey.
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
33
japon kültürü DOSYASI
JAPONYA TİYATROLARI YAZAR: BENSU CANGÜLER
Japonya hem kültürleri, hem de coğrafi konumları ile her yönden zengin, herkesin keşfetmek için gözünü üzerinden ayırmadığı ülkelerden biri. Her alanda merak edilen yönleriyle icatlarıyla karşımıza çıkan Japonya’yı bu sefer farklı bir yönüyle ağırlıyoruz. Bugüne kadarki yazılarımda birlikte Japonya’yı adım adım gezdik. Yemeklerini öğrendik, kültürlerine aşina olup festivallerinde eğlendik, ara sıra çılgın akımlarında kaybolduk bazen de Japonların aşırıya kaçan davranışlarının yarattığı sorunları inceledik. Bu yazımda ise biraz daha Japon kültürünün içine girerek, bu milleti bir de asırlar öncesinden gelen tiyatro geleneği ile tanıyacağız. Japon kültürünün hemen hemen her dalında olduğu gibi tiyatroda da çok farklı olduğunu göreceksiniz. O zaman gelin Japon kültürünün önemli bir parçası olan geleneksel tiyatroları yakından inceleyelim.
34
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Japon tiyatrosu, 750 yıllık uzun ve zengin bir tarihe sahip. Köklü bir geçmişe sahip olan
japon kültürü DOSYASI Japon Tiyatrosu müzikal drama ile doğmuş, zamanla çok çeşitli türlere ayrılıp gelişme göstermiş. Farklılık gösteren bu türlerin içine dramatik sanatlar da dahil. Noh, Kyogen, Kabuki, Bunraku oyunlarını Japon geleneksel tiyatrosunun ana taşları olarak söyleyebiliriz. Bu geleneksel tiyatroların her biri diğerinden çok farklı özelliklere sahip. Modern Japon Tiyatrosunun Noh ile başladığı biliniyor. İşte Japonya’da görmeniz gereken bu 4 tiyatro çeşidinin özellikleri.
NOH
Nogaku olarak da adlandırılan Noh tiyarosu var olan en eski Japon tiyatro türlerinden biridir. 14. Yüzyılda sergilenmeye başlanmıştır. Müzikal drama türünde olup, geleneksel danslardan oluşan bir oyundur. Noh oyunlarının konuları art arda birkaç tarihi hikayeden oluşur. Gösteri genellikle 5 oyundan oluşur ve tüm gün boyunca sergilenir.
ve daha fazlası etrafında döner. Günümüzde Kabukiler en az 3 , geleneksel tipte sergilenen oyunlar ise 6 saat sürmektedir. Tokyo’ya gittiğinizde Kabuki izlemek isterseniz, Ginza semtinde Kabukiza tiyatrosu İngilizce program ve rehber kaset destekli oyun gösterimi yapmaktadır.
BUNRAKU
Japon tiyatro kültürü, köklü bir kukla tiyatrosu tarihine sahip olmasıyla da biliniyor. Bunraku tiyatrosu da Osaka’da Edo dönemi boyunca popüler bir eğlence tiyatrosu olarak başlamış, 17.yüzyılın sonlarında ise sanatsal tiyatroya dönüşmüştür.
Bunraku, çok fazla sayıda hareketli parçaya sahip karmaşık kuklaların oluşturduğu geleneksel Japon kukla tiyatrosudur. Bunraku oyunlarında, ana karakterler 3 kukla oynatıcısı tarafından yönetilmektedir. Birçok Bunraku oyununda tarihsel konular işlenmektedir ve Noh Tiyatrosu’nda kadın ve erkek karakterler ortak Japon temaları olan giri- sosyal yükümmaske takarak kendilerini gizlerler. Çoğu Noh lülükler ve ninjo denilen insan duyguları performansı kapalı alanlarda sergilensede, arasındaki çatışmayı esas almaktadır. Bunsahne dizaynı dış mekanları aratmayacak ka- raku kukla tiyatrosunda, tüm kuklaların sesi, dar gerçekçidir. Tipik bir Noh sahnesinde Shi- tek bir kişi tarafından anlatılmaktadır. Bu nedte adı verilen bir ana aktör, bir refakatçi, solda enle kuklaların seslendirmesini gerçekleştiren duran Tsure ve ikincil aktör olan Waki tarafın- kişide hem cinsiyetleri hem de her yaş grudan desteklenir. Noh’un günümüzde artan bunu temsil edecek çeşitli vokal ifadeleri bupopülerliğinin nedeni, yeni jenerasyon oyun- lunmaktadır. cularından kaynaklanır. Noh performanslarına Kyogen, geleneksel Tsuzumi davul ve üç telli Samisen gibi çeşitli Noh drama tiyatrogeleneksel Japon müzik aletleri ile altı ya da larının perde aralarında oynanan kısa güldürü sekiz kişilik bir koro eşlik eder. Sahnede her oyunlarıdır. 5 oyun süren Noh tiyatrosunun oyuncunun belirli bir yeri vardır. Oyunun ilerleyişi içinde 4 tane de Kyogen yer alır. Zamanla iki ana aktörün pozisyonu ile belirlenir. Kyogen Noh dan bağımsız bir dramatik tiyatro türüne dönüşmüştür. Bu geleneksel Japon drama tiyatrosu UN- Kyogen efendi ve uşak karakterlerine dayalı ESCO’nun soyut kültürel miras listesinded- olayları ele alır. Kyogen oyunlarının içinde fair. Kabuki tiyatrosu gösterişli kostümleri ve zlaca abartılı hareketlere ve hicve yer verilir. sahne dekorları ile bilinir. 1600-1800lü yıllar Kyogenlerde Japon dilinin artık kullanılmayan arasında gelişmeye başlayan geleneksel ti- kelimelerine sık sık rastlansa da yine de oyuyatro ilk başta kadınlar tarafından sergilen- nlar abartılı hareketler ve mimiklerle kolayca miştir. Büyük döner sahnelerde oynanan Ka- anlaşılabilme özelliğine sahiptir. bukiler 1673-1841 arası dönemde altın çağını yaşamıştır. Kabuki bu dönemde Japonya’nın Aynı zamanda Kyogen tiyatroları dramaların en yaygın eğlence biçimlerinden olmuştur. yarattığı gerginliği azaltmak için oynanır. Kabuki şovları genellikle tarihsel olaylar, aşk Oyunlarda normal kıyafetler tercih edilirken, hikayeleri, ahlaki çatışmalar, trajedi hikayeleri maske kullanılmaz.
KYOGEN
KABUKİ
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
35
japon kültürü DOSYASI
Nesnenin Paketlenmesi JAPON
TSUTSUMU
SANATI
YAZAR: BİRSEN ALBAYRAK “Wa” geleneksel Japon Kültürünün “estetik” ve “rezonans”ını taşımaktadır. Kültürel bir patlama olarak ‘Wa’ Japonya’da her medyada yer alıyor. Dünyadaki seri üretim ve tüketimin genişlemesinden doğan Wa, giderek artan kuşkuculuğu gösteren bir fenomen olarak kabul ediliyor. Günümüzde yeniden değerlendirilmekte olan geleneksel Japon kültürü kimliği; doğa ile uyumlu bir arada var olan kültürel değerler ve el yapımı günlük mallar üretme duygusu olarak karşımıza çıkmaya başlıyor. Geleneksel Japon ambalajı sanatı Tsutsumu, sofistike tasarım ve doğal estetiği basit nesnelere uygulayan bir sanat biçimidir.
çalışan Multidiscipline tasarım ofisini yaratan öncü oldu. ‘Wa’ kültürünün estetiğinin somut örneğini içeren koleksiyonunun büyük bir kısmı, doğal malzemelerden yapılmış nesnelerin tamamı olan bambu, pirinç samanı, kenevir ipliği, kağıt ve yapraklardan oluşuyor. Birçok sergi ve kitap sayesinde, Japonya’da olduğu kadar Japonya dışında da tanınmaktadır.
Kimse, modern seri üretim sisteminin günlük hayatımızı rahat ve kolay hale getirdiğini inkar edemez. Ama belki de bu kadar kolaylık karşılığında kaybetmiş olduğumuz değerleri kendimize sormamız gerekiyor. 1981 Mayıs Bu kavramlar karşılaşmamıza vesile olan kişi ayında açılan “Tsutsumu- Japon Paketi SanJapon ambalajın en iyi koleksiyoncusu ve atı” sergisi, galeri ziyaretçileri için böyle bir araştırmacısı olan Hideyuki Oka’dır. Sanatla il- fırsat sundu. Japan House Gallery’de açılmış gili bir çok bilgiyi de kendisinin koleksiyonunun olan sergi, Batılılara antik ancak devam eden yer aldığı kitaptan ediniyoruz. Hideyuki Oka bir sanatın nadir bir görünümünü sunuyor. Bu (1905-1995), Japonya’nın önde gelen grafik sergideki 221 ürün, Japon ambalajlarının yıltasarımcılarından biriydi. Japonya’da tasarımcı, larca süren bilinçsiz kullanım ve deneyimin fotoğrafçı, reklam metin yazarı ile birlikte ambalajın şimdi Japonya’nın kültürel mirasının
36
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
japon kültürü DOSYASI başka bir biçimi olarak kabul edildiği bir düzeye kadar nasıl şekil verdiğini görmemizi sağladı. “Paketlerin şekilleri yıllar boyunca kullanımın tecrübelerini taşıyor.” diyor, bu serginin misafir küratörü olan Hideyuki Oka. “Bu mütevazi paketlerin her birinin arkasında nesillerin sanat ve zanaati yatıyor.” Bu sergiye eşlik eden cömert resimli katalogun yazarı Hideyuki Oka anlatıyor. Japon paketinin iki açık kaynağı vardır. Faydacı olarak adlandırılan ilk şey, bir malzemenin eldeki malzeme ne olursa olsun sarıldığı zamandır. Bir örnek pirinç köfteleri etrafında bambu yaprakları veya pirinç kekleri sarmak için meşe yapraklarının kullanılmasıdır. Kurutulmuş balıkların, sadece doğru miktarda havalandırma sağlaması, balığın altı aya kadar korunması ve paketin ihtiyaç duyulduğu anda bir miktar ambalajlanabilmesi için ip sarması daha karmaşıktır. Ambalaj hiçbir şekilde bilinçsiz değildir. Japonya’nın doğanın en basit ürünlerinden güzellik yaratma yeteneğinin fısıldadığının kanıtıdır. İkinci tanınabilir kaynağa daha gelişmiş teknikler ve daha rafine estetik hassasiyetler içeren el işi denir. Ustaca faydacılığa dair düşüncelerden yola çıkarak, ustalar yöntemlerini düzeltmek için çaba sarf ettiler ve bunu bir sanat ruhuyla yaptılar. Zamanla teknikler çok sofistike hale geldi, sanat profesyonelleşti, eski köklü dükkanlarda çalışan zanaatkârlar çalıştı, ambalaj sanatını, paketlerin çoğu zaman paketin gerçek içeriğinden daha cazip ve daha fazla değere sahip olan bir seviyeye taşıdı. Geleneksel olarak Japon paketi; ahşap, bambu samanı ve kil ya da kağıt bez ve seramik gibi ddoğal malzemelerden yapılmıştır. Daima bu doğal malzemeler, tazeliklerini ve doğal dokularını gösterecek ve koruduğu nesneyi geliştirecek şekilde kullanıldı. Her durumda doğal malzemenin, orijinal olarak var olduğu gibi tam olarak kullanılmadığını, ancak insan eliyle bir şekilde veya başka bir biçimde yeniden yaratıldığını unutmamak önemlidir. Geleneksel Japon ambalajının birçok çeşidinde ortak olan bir diğer özellik de temizliktir. Bir nesneyi ambalajlama eylemi, paketin içeriğini saflaştırılmamış benzer nesnelerden ayırt etme
safhasının bir ritüeli haline gelir. Geleneksel ambalajlama, Japon psikolojisinin, düzenliliğinin ve düzenliliğinin çoğunu kuşku duymayan bir yansımasıdır. Yüzyıllar boyunca, sarmada kullanılan malzeme ve renkler kesin anlamlar almıştır. 50 veya 60 kat el boyaması ile cilalanmış boya sadece değerli hediyeleri ambalajlamak için kullanılır. Kağıt kutsal kabul edilir ve kesilmek yerine katlanır. Renkler mevsimleri temsil eder: ilkbahar için hafif tonlar, yaz için yeşil tonlar, kış için somber renkler. Kırmızı ve beyazın mutlu olduğu düşünülürken, siyah beyaz ölüm anlamına gelir. Deri sargılar için asla kullanılmaz, çünkü Budistler tarafından kirli olarak kabul edilir. Bu ambalaj sanatı, Japon kültürüne derinden kök salmıştır. Oka, “Materyallerde bulduğumuz güzellik, doğanın güzelliğidir” diyor. Bambu yaprağının taze yeşili, ağaç kabuğunun haysiyeti, kağıttaki tahıl dokusu, ahşabın ince talaşı... Üründe karşılaşacağımız güzellik, ambalajın değerinde ve titizliğinde yatıyor. Bir ambalaja bu kadar değer verilmesi sanırım başka kültürde görülebilecek bir şey değil. Ambalaja katılan değer ve işçilik ise bunun ayrı bir boyutu.. Tsutsumu, Japon paketleme sanatı hayatımıza farklı bir bakış açısı getiren ve arkasında derin bir anlam içeren bir başka Japon sanatı.. yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
37
japon kültürü DOSYASI
JAPON SANATINDA Dönemler
ve
Özellikleri
YAZAR: ESİN YAĞMUR YEŞİLYURT Japon Sanatı denince akla ne gelir? Belki bol sakura çiçekli, bahar esintili tablolar, belki kabuki sanatçılarının resimleri veya kimonolar içinde Japon kadınlarının tasvir edildiği çizimler. Her toplumda olduğu gibi Japon Sanatı da dönemlere göre şekillenmiş ve değişmiş. Japon tarihi çok eskiye dayandığı için her dönemin kendine has atmosferi ve sanat eserleri, sanatçıları vardır. Gelin bu dönemleri ve sanatını birlikte anlamaya çalışalım.
1
Jōmon Dönemi En en en eskiye, m.ö. 14.000 – 300 yılları arasına,Jomon dönemine gidelim. Jomonlar Japonya’nın en eski yerlileri olarak
38
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
japon kültürü DOSYASI kabul edilir. Avcılık toplayıcılıkla yaşayan bu toplum, odun evlerde yaşamış ve bu evleri o dönemlere ait işlemeli vazolarla, heykelciklerle süslemiştir. Dönemin simgelesi hali gelmiş kil heykelciklere dogu adı verilir.
2
Yayoi Dönemi Buluntularına günümüzün Tokyo’sunda rastladığımız Yayoi insanları, m.ö. 350 yılında Japonya topraklarına gelmiş ve beraberlerinde bilgi ve toprağı işleme, p irinç yetiştirme kültürünü de getirmişlerdir. Bu dönemde seramik ve kilin yanında artık madeni de işleyerek ayna, dotaku isimli çan gibi şeyler üretmişlerdir.
3
Kofun Dönemi Sanatı Japon sanatının bu üçüncü evresi ise bol bol yayoi izleri taşıyor. Yine kilden yapılma heykller karşımıza çıkıyor; bunlardan en belirgin olanı ise mezar başlarına dikilen haniwa isimli heykelvikler.
4
Asuka ve Nara Dönemi Sanırım Japon tarihi ve sanatının en belirgin olduğu dönemlerden birisi Asuka ve Nara dönemine denk gelmekte. İsminiyse Japonya’nın önemli yerleşim yerleri olan Asuka ve Nara şehirlerinden almakta. Bu dönem yönetim bu şehirlerde yer almış. Dönemin belirgin özelliği ise Asya kültürü olarak tanımlayabileceğimiz kıtasal kültürün bu dönemde şekillenmeye başlamış olması. Çin ve Kore ile ilişkilerin kurulması sonucunda sanata en çok yansıyan şey Budizm. Yeni mimari ve resim teknikleri geliştirilmiş ve en belirgin olan Buddah heykelleri 6 ve 7. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
5
Heian Dönemi Erken heian sanatı, Fujiwara Sanatı, E-maki olarak bölümlere ayrılan Heian döneminin ilk periyodunda, yıllar evvel (sözde) stres atma vaadiyle karşımıza yetişkinler için boyama kitabı olarak çıkarılan mandala diyagramları bu döneme ait yani. Spiritüel bir tarafı olan bu mandala çizimleri Budizm’e ait bir diğer ögedir. E-maki ise parşömen resimlerine verilen
addır. Japon resim sanatının bel kemiği tam da burada oluşmuştur.
6
Kamakura Dönemi Atmosferi tanımlamak gerekirse, bu dönem iki güçlü klanın çarpıştığı bir dönemdir. Heykel sanatı biçim değiştirerek daha gerçekçi heykel seviyesine gelmiş, kaligrafi ve resim ise ön planda olmuştur.
7
Muromachi Dönemi Budizmin Japon sanatına yansımaya başladığından söz etmiştikç Bu dönemde Çin’den taşınmış birçok eser Japon sanatçılarını etkilemiş, bu etki özellikle resimler, zen tapınaklarının dizaynına yansımıştır. yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
39
japon kültürü DOSYASI Tabii Çin resimlerini bir tık daha değiştirip renkler kullanarak geliştirmişlerdir.
8
Azuchi – Momoyama Dönemi Japonların geleneksel kaydırma kapılarının üzerindeki manzara resimlerini görmüşsünüzdür. Kano Eitoku tarafından kurulan Kano okulu sayesinde bu teknik gelişmiş ve günümüze kadar devam etmiştir.
9
Edo Dönemi Edo dönemi Japonya’nın tamamen dışa kaplı olduğu dönemdir. Ne dışarıdan gelen bir akım Japon sanatını etkilemiş, ne de Japon sanatı dışarıya yayılmıştır. Bu sebebten ki Japon sanatının en arı olduğu dönem diyebiliriz. Ukiyo –e dediğimiz odun baskı yöntemiyle yapılan resimler bu dönemde karşılaşıyoruz. Toplumsal izolasyonun son bulmasıyla ise önemli bir sanatçı olan Katsushika Hokusai tüm dünyada ün kazanmıştır.
10
Savaş Öncesi Dönem Bu dönemde batı etkileri bir nebze de olsa artmaya başlamış, Japon resimleri batı tarzında çizilmeye başlanmıştır. Jihei Ogawa tarafından geleneksel Japon bahçeleri inşa edilmiş, ve manga ortaya çıkmaya başlamıştır.
11
Savaş Sonrası dönem Savaş sonrasında Japon sanatçılar biraz daha uluslar arası eserler üretmeye başlamış.özellikle güzel sanatlar, dekorasyon, konsept ve performans sanatları gibi Amerika etkisi Japon Sanatı’na yansımıştır. Tabii bu etki dijital ortama da taşınarak anime, video oyunları gibi pek çoklarına öncelik etmiş, hatta takdir edersiniz ki Japonlar bu konuda kendine has bir stil yaratmışlar. Milattan önce dönemdeki bir vazodan taa buralara kadar gelmiş,gelişmiş ve gelişmekte Japon sanatı.
40
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
.
3.yıl
KiTABIMIZ ÇIKTI! kitabevlerinde, online satış sitelerinde...
www.japonsİnemasİ.comyattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM 41
JAPON EDEBİYATI DOSYASI
JAPON TARiHiNE
ayna tutan
YOSHINO-CHO NARA
japon kİi taplarIıİ YAZAR: DENİZ BALCI
1
Murasaki Shikibu’nun Günlüğü – Murasaki Shikibu T. İş Bankası Yayınları, Çev: Esin Esen, 144 s. 1008-1010 seneleri arasında yazıldığı tahmin edilen bu günlük, edebi olduğu kadar tarihsel bir metin olma özelliği de taşımaktadır. Gerçek ismi bilinmeyen Murasaki Shikibu, Heian Dönemi Japonya’sında imparatorluk sarayının nedimelerinden biriydi. Aynı zamanda şiir, günlük ve roman da kaleme alıyordu. İlk modern roman olduğu konusunda bazı otoritelerin anlaştıkları “Genji Monogatari” isimli dev roman da Shikibu’nun kaleminden çıkmıştır. Heian Dönemi’nde kadınlar devletin yazılı dili olan Çinceyi öğrenmiyorlardı, zira buna izin yoktu. Kadınlar daha çok kendilerine has bir dil oluşturmuş bununla eserler veriyorlardı. Ancak Shikibu çocukluğundan itibaren Çinceyi öğrendi ve klasikleri okudu. Bu vizyonu doğrultusunda yasaklara karşı gelen Shikibu eserlerini ortaya koyma başarısını gösterdi. Bu günlükte yazar, dönemin saray hayatını, kostümlerden dekorlara saray eşrafının sahip olduklarını gözler önüne sererken, diğer yandan da dönemin tören ve ritüel geleneğiyle ilgili önemli bilgiler vermektedir. Aynı zamanda hayatı büyük bir sır olan Shikibu’nun kendisiyle ilgili verilere de büyük ölçüde bu eserden ulaşılmaktadır.
2
Yastıkname – Şei Şonagon Metis Yayınları, Çev: Kitap Çevirmenleri Girişimi Ortak Çevirisi, 384 s. “Yastıkname” Japon kültürünün hazinesi sayılan eserlerden birisidir. Hem Japonya’da hem de dünyada önemli klasiklerden sayılır. Tek başına Japon tarihine dair binlerce bilgi girdisi yapmamıza olanak sağlayan bir özelliğe de sahiptir. Şei Şonagon da tıpkı Shikibu gibi saray nedimesidir ve saray hayatında aklına ne geliyor-
42
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
KATSUSHİKA HOKUSAİ DRAGON sa, ne gözlemlediyse defterine yazmıştır. 1000 yıllık bir geçmişten elimize gelen bu kitap ile de Şonagon, zuihitsu isimli türün ilk ve belki de en önemli örneğini vermiştir. Şonagon’un kitabını iki yönlü incelemek en doğrusu olur: Tarihsel ve edebi olarak. Tarihsel bir metin olma özelliği, dönemin kalemlerinin genelde sükûnetten yana olduğu bir ortamda kaleme alınmasından gelir. Zira Şonagon’un verdiği kapalı kapılar ardındaki bilgilerin teyidi yapmak oldukça zordur. Şonagon tek başına sır perdesi olarak kalacak bir alana ışık tutmuştur. Edebi tarafı ise, yazarın anlattıklarını benzersiz bir dille aktarmasından ileri gelir. Zaman zaman kendi içine kapanan dili ile o zamanların edebi alışkanlıklarına ters düşen modern bir biçeme yaklaşır ve üslubun nitelik açısından gelişmişliği hayran bıraktırır. Aynı zamanda ülkemizde Kitap Çevirmenleri Girişimi ile Türkçeleşen kitap, 83 çevirmenin aktif çeviri yaptığı bir eser olmasıyla da farklı bir yerde durmaktadır.
JAPON EDEBİYATI DOSYASI
3
Nazlı Kar – Jun’ichiro Tanizaki Can Yayınları, Çev: Esin Esen, 838 s. Tanizaki’nin 1943-49 seneleri arasında kaleme aldığı, başyapıtı olarak da kabul edilen bu roman aslında tamamen tarihsel konulu ya da tarihsel bir metin olma özelliği taşımıyor. Fakat dört kardeşin üzerinden anlattığı uzun dönem süresince Tanizaki Japon sosyal hayatının tarihini kurmacasına çok güzel yedirmiştir. Orhan Pamuk’un “Cevdet Bey ve Oğulları”, Thomas Mann’ın “Buddenbrooklar”ı nasıl bir yapıya sahipse bir benzerine burada da rastlarız. Ancak Japon kültürünün eşsizliği eseri dünya okuru için daha da cazip kılmaktadır. Bir yanda seller, depremler; bir yanda Japonya’nın modernleşme sancıları, bir yanda kadının o topraklarda değişen konumu bu büyük romanda incelikle işlenmiştir ve okurlara benzersiz bir tecrübe sunmaktadır.
4
Sessizlik – Şusaku Endo Zeplin Kitap, Çev: Rumeysa Nur Ercan, 240 s.
Geçtiğimiz sene hem Tükçeleştirilen hem de Martin Scorsese tarafından film haline getirilen “Sessizlik” en önemli tarihi romanlardan biri sayılmaktadır. Şusaku Endo Japonya’da çağdaş dönemin en önemli yazarlarından birisidir. Hatta Japon Kültür Nişanı’nı alan ender yazarlardandır. Bütün eserlerinin omurgasında örtük ya da açık bir şekilde Katolizm vardır. Endo’nun katolizmi pesimist ve oldukça karanlıktır. 1966’da kaleme aldığı “Sessizlik” de bunun doruk noktalarından birisidir. Portekizli Cizvitlerin Hıristiyanlığı Japon topraklarında yaymaya çalıştıkları zamanlarda geçen kitap hem güçlü tarihsel örgüsüyle hem de alt metne yerleştirilmiş evrensel sorgulamalarıyla çok katmanlı bir okuma sunar. 17.yy Japonya’sında gerçekleşen ve Hıristiyanlık tarihinin en kanlı infazlarına sahne olan Japonya; eserde yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
43
JAPON EDEBİYATI DOSYASI Katolizm, kültür, Budizm, inanç, biyat ve sistem karmaşasıyla beraber, edebiyatın silahlarını da yanına alarak Endo tarafından çok iyi bir şekilde anlatılmış, ortaya “Sessizlik” çıkmıştır.
5
Nagazaki – Yuichi Seirai Dedalus Yayınları, Çev: Devrim Çetin Güven, 312 s. “Nagazaki” son dönem yazarlarından Seirai’nin tüm dünyada ses getiren hikâye kitabıdır. İçerisinde bulunan altı öykü birbirinden bağımsız olaylar anlatmasına rağmen tema olarak aynı çemberin etrafında dönerler. Nagazaki şehrinin de bir karakter gibi öykülerde kendine yer bulduğu bu kitapta, olaylar şehrin travmatik geçmişinden alınmış ve o olayların günümüzdeki insanlara etkileri gözler önüne serilmiştir. Hem II. Dünya Savaşı’nda Nagazaki’ye atılan atom bombasının etkileri hem de 16.-17.yy’da Nagazaki’de Hıristiyanlara yapılan zulümlerin zihinlerdeki izi güncel zamanın içerisinde bir hayalet gibi zaman zaman kendilerini gösteriyorlar. Geçmişin geleceğe insanlar aracılığıyla nasıl sıkıca kenetli olduğunu her bir öyküde dokunaklı ve gerçekçi bir anlatımla okuma fırsatı sunuyor.
6
Atom Bombası Çocukları – Arata Osada Onur Yayınları, 88 s. Bu minik kitapta, akademisyen Arata Osada’nın atom bombasında hayatta kalmış çocuklarla yaptığı görüşmelerden bazıları yer alıyor. Yaşları 5 ile 18 arasında değişen bu çocukların bomba öncesi, esnası ve sonrasına dair tanıklıkları kan donduracak cinsten. Bunların bir kıyamet sonrası kurmacasından alıntılar olmadığını bilmek, anlatılanlara olan mesafeyi yok ediyor ve bir süre sonra çocukların anıları midenizde kramplar oluşturmaya başlıyor. İnsanın insana politik amaçlar uğruna böylesi acılar çektirmesinin çirkinliğiyle bir kez daha karşı karşıya gelip, minicik çocuklardan yola çıkıp çok daha büyük sorgulamalara dönüyorsunuz. Tarih kitaplarında bir cümle ile anlatılan bir olgunun, her bir insanın gözünden ayrıntılanması olaya daha da içinden yaklaşmanızı sağlıyor ve empati duygusuyla okuyanı iki büklüm ediyor.
7
Yengeç Konserveleme Gemisi – Kobayaşi Takici Ayrıntı Yayınları, Çev: Devrim Çetin Güven, 160 s. 31 yaşında, çok genç yaşta hayata veda eden Kobayaşi Takici’nin bu romanının mangası daha
44
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
önce Yordam Kitap tarafından ülkemizde yayımlanmıştı. Ondan aşina olduğumuz hikâyeyi şimdi orijinal metinden okuma fırsatına sahip olduk. Japonya’dan çıkan en önemli proleter edebiyatı örneği olma özelliğine sahip olan “Yengeç Konserveleme Gemisi” Rus yönetmen Ayzenştayn’ın kült filmi “Potemkin Zırhlısı”nı andırmakta. Bir gemideki işçilerin kötü koşullara başkaldırısını anlatan kitap dönemin kızıl ruhuna ayna tutan bir roman. Takici’nin okuduğu gazete haberlerinden yola çıkarak kaleme aldığı “Yengeç Konserveleme Gemisi” aynı zamanda Japonya’daki bir kuşağın sesi olması özelliğiyle de dikkat çeken tarihi bir kurmaca. Devrim Çetin Güven’in güzel çevirisi de cabası.
8
Aşkı Seven Beş Kadın – İhara Saikaku Truva Yayınları, 128 s. Ülkemizde “Samuraylar Arasında Aşk” ile birlikte basılan iki Saikaku kitabından biri olan “Aşkı Seven 5 Kadın” beş öyküden oluşmaktadır. Tıpkı “Samuraylar Arasında Aşk” da olduğu gibi tematik olarak birbiriyle bağlantılı öykülerden oluşan “Aşkı Seven 5 Kadın” 17.yy Japonya’sının insanına dair önemli tespitlerde bulunur. Samurayların arasındaki eşcinsel ilişkiyi işlediği diğer kitabında olduğu gibi bu kitabında da Saikaku alışılmışın dışındaki konuları işlemekten çekinmeden, söylenilmesinden kaçınılmış konuları öykülerine yerleştirmiştir. Yazdığı dönemin kadınlarına ve aşkı yaşama şekillerine dair emsalsiz bilgileri de bu kitabında vermiştir.
yazar olmak İster mİsİNiz?
Japon Sineması Platformu’nun Basvurular: japonsinemasi@gmail.com dergisinde ve sitesinde yazar olmak isteyen arkadaşları aramıza bekliyoruz.
#JAPONSİNEMASIPLATFORMU
.
3.yıl
japon kültürü DOSYASI
KiTABIMIZ ÇIKTI! kitabevlerinde, online satış sitelerinde...
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
45
SONATA’NIN 8. SAYISI SİZLERLE! Japon Müziği E-Dergisi SONATA’nın 8.sayısı Enka temasıyla okurlarının karşısında!
46
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
3.yıl
3.yıl
İSTATİstİkler Takipçilerimiz
4.773 TAKİPÇİ
1.255 TAKİPÇİ
778 TAKİPÇİ
Yayınlarımız
YAZAR SAMURAYLAR
ARIYORUZ!
YATTAA* Dergisi ve sitemizde sizlerinde yazıları yayınlansın! Tek yapmanız gereken japonsinemasi@gmail.com adresinden bizlere yazmak! Başvuruları bekliyoruz!
SONATA DERGİSİ
JAPON SİNEMA DERGİSİ
YATTAA* DERGİSİ
vocaloİd kataloğu
TEZUKA’DAN BAŞLANGICINDAN GÜNÜMÜZE JAPON MİYAZAKİ’YE ANİME VE mANGA KİTABI SİNEMASI KİTABI
yazar olmak İster mİsİNiz?
Japon Sineması Platformu’nun dergisinde ve sitesinde yazar olmak isteyen arkadaşları aramıza bekliyoruz.
Dergi Okurlarımız
297.155 okuma
20.182 okur
35 YAYIN
Basvurular: japonsinemasi@gmail.com
#JAPONSİNEMASIPLATFORMU
Hakkımızda Yayınlanan Içerik
58.500.000 İçerİk 5 röportaj
2 radyo yayını
4 dergİ yazısı
yattaa* dergİsİ I WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
47
.
3.yıl
KiTABIMIZ ÇIKTI! kitabevlerinde, online satış sitelerinde...
www.japonsİnemasİ.com