Sayı 6 korsan

Page 1


editoryal Son zamanların bir türlü yerini bulamayan kavramları paylaşmak ve korsan, Yahoyt Dergi'nin bu sayısında tartıştığı bir konu. Türkiye bilişim politikaları korsanı nasıl değerlendiriyor, çözüm üretmeye kimler yanaşıyor ve korsan partisi derdimize çare olacak mı, gibi soruların yanıtlarını seçkin yazarlarla vermeye çalıştık. Paylaşmanın bu denli caydırıcı bir nitelik kazandığı günümüzde yeni kavramlara çok ihtiyacımız var. Bu sayıyla sorularınıza bir miktar yanıt verebilmeyi umuyoruz. Yahoyt.com

02 İmtiyaz sahibi MYK Medya myk-medya.com

Editörler Elif Özkaya elif.ozkaya@myk-medya.com Emek Altunparlar emek.altunparlar@myk-medya.com Elif Demirci elif.demirci@myk-medya.com

Katkıda bulunanlar Onur Almışlar Tolga Akyıldız Mehmet Tez İsmail Hakkı Polat Naci Dilekli

Tasarım Emre Parlak


içindekiler

05 08 11 14 17 20

03

NEDEN KORS AN NEDEN OLMA SIN? ONUR AL MIŞL A R YA S AKL AMAK ÇÖZÜM OLDU MU HİÇ ? T OL G A AK Y IL DIZ MÜ-YAP’IN YÖN T EMLERİ MEHME T T E Z KP AP AKP (O NE L AN?) İSM A İL H A K K I POL AT GELECEK T E KORS AN N ACİ DİL EK L İ HE AV Y GE AR MA S S ADA A ZİZLERİ-4 EMEK A LT UNPA RL A R

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


YA HO Y T DERGİ NO.6

KONU: KORS A N

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

05

Onur Almışlar

NEDEN KORSAN NEDEN OLMASIN?

İLK OLARAK “KORSAN” KELİMESİNİN ANLAMINA DEĞİNELİM VE DAHA SONRA KONUMUZA GİRELİM. KORSAN KELİME ANLAMI OLARAK İKİYE AYRILIYOR. BİRİNCİSİ, DENİZCİLİKTE GEMİLERE SALDIRAN, GANİMET İÇİN GEMİLERİ SOYAN, HİÇBİR ÜLKEYE VE ORDUYA BAĞLI OLMAYAN DENİZ KORSANLARI. İKİNCİSİ İSE, TELİF YASALARI ÇİĞNENEREK TİCARETİ YAPILAN MATERYALLERDİR. (BKNZ WIKI) BİZİ İLGİLENDİREN KISMI İKİNCİ ANLAMI. YANİ TELİF YASALARINI ÇİĞNEYEREK ASIL DEĞERİNDEN DAHA ÇOK UCUZA YA DA BEDAVAYA ELDE EDİLEN MATERYALLER.

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı İnternetin olmadığı zamanlarda daha zor elde edilen korsan materyaller, internet ile birlikte çok kolay ve hızlı bir şekilde elde edilebiliyor. Peki, ama neden korsan materyallere yöneliyoruz? İşte cevabı Örnek olarak kendi ülkemizi ve kendi ülkemizdeki en düşük değerleri vererek “neden korsan?” sorusunu yanıtlamaya çalışacağım. Ülkemizdeki en alt resmi ücret olan asgari ücretin tüm vergiler düşülmüş net hali 503,26 YTL dir. Türkiye genelinde hesap yapacağımız için, bir bireyin kazancını asgari olarak ele alacağız. Elbette daha fazla kazananlar da vardır. Fakat hem kazancı hem de giderleri minimumda ele alarak basit bir hesap yapacağız. Şimdi bir vatandaşımızın çalışarak ayda aldığı ücret 503.26 YTL. Bu ücretle bir ay boyunca geçinmeye çalışan vatandaşımızın giderlerini hesaplayacağız. İlk olarak, gerekli olan harcamalardan başlayarak özel harcamalara doğru giderek “neden korsan?” sorusuna cevap vereceğiz. Asgari ücretli vatandaşımızın ailesini 4 kişilik bir aile olarak ele alıyoruz. Şimdi basit hesabımıza geçelim;

06 Gelir 1 Asgari ücret:

503.26 YTL Gider 1 Aylık Ekmek İhtiyacı Hergün 4 ekmek. 4x 1 YTL = 4 YTL günlük ekmek ihtiyacı, bu ailenin aylık olarak ekmek ihtiyacına harcayacağı para ise 4×30= 120 YTL.

Aylık ekmek ihtiyacı için 120 TL

Gider 2 Aylık Mutfak Masrafı Vatandaşımızın ailesini doyurabilmesi için, aylık mutfak giderleri var. Ana gıda maddelerinden; et, süt, yumurta, zeytin, peynir, yoğurt…Her türlü gıdasını alabildiğini düşünerek haftada 100 YTL mutfak masrafı için harcıyor. Standart olarak, mutfak için gerekli tüm besinleri alabildiğini düşünüyoruz.

Gider 4 Vatandaşımızın aylık olarak, evinde kullandığı su gideri var. Bu gider için minimum 30 YTL diyoruz.

Aylık su gideri 30 YTL

Gider 5 Vatandaşımızın aylık olarak, evinde kullandığı telefon gideri var. Bu gider için minimum 30 YTL diyoruz. Fakat hiç konuşmasa bile zaten bir “sabit ücret” ödüyor.

Aylık telefon gideri 30 YTL

Aylık Mutfak gideri 4×100 = 400 TL

Gider 3 Vatandaşımızın aylık olarak, evinde kullandığı elektrik gideri var. Bu gider için minimum 30 YTL diyoruz.

Aylık elektrik gideri 30 TL

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı Şu ana kadarki giderleri ödeyerek; vatandaşımıza yiyecek sağladık ve hayatta kaldı. Elektrik, su ve telefon faturalarını ödedik, evi kullanabilmesini sağladık. Henüz ev kirasını vermedik, işe giderkenki yol masrafını yazmadık, kıyafet giderleri, ufak tefek ekstraları yazmadık. Şu anki durumla vatandaşımın elinde ne kadar parası kalmış bakalım;

Asgari ücret: 503.26 TL Aylık ekmek ihtiyacı için: 120 TL Aylık Mutfak gideri: 400 TL Aylık elektrik gideri: 30 TL Aylık su gideri: 30 TL Aylık telefon gideri: 30 TL Vatandaşta kalan para: -107 TL

07 Gördüğümüz gibi henüz 5 parça gider yazmamıza rağmen ( sigara, kontör, ev kirası, yol parası, sağlık giderleri, eğitim giderleri, giyim giderleri, özel ihtiyaçlar henüz hesapta yoklar!) vatandaşımızın elinde para kalmadı, hatta 107 YTL eksiği var. Şimdi bu vatandaşımız standart bir İNSAN gibi yaşamasını gerektirecek giderlerini bile ödeyemiyorken; evinde internete bağlanmak isterken, kendi tuttuğu takımın maçını seyretmek isterken, kendi tutuğu takımın lig maçını bırak Avrupa maçlarını izlemek isterken, sinemaya gitmek isterken, kitap almak isterken, sevdiği sanatçının albümünü dinlemek isterken, bilgisayarında program kullanmak isterken, arabasına benzin almak isterken, sigara içmek isterken ve daha bir çok ihtiyacı, hobisi ve kendisinin standart bir İNSAN GİBİ yaşamasını sağlayacak olan çeşitli materyallere nasıl olsunda ödeme yapabilsin? Daha doğrusu neden ödeme yapsın ki? Yaşaması için bile yeterli parası yokken, bu hak ona verilmemişken, devlet tarafından, hükümet tarafından bu yaşam standardı ona sağlanmamışken neden daha ucuzuna ya da bedavasına yönelmesin ki? Korsan elbette bir suçtur. Ama bu suçu; ilgili firmalar, sanatçılar birazda kendilerinde arasınlar. Eğer bu firmalar, sanatçılar vatandaşın yaşam standardını iyileştirmek için mücadele etmezlerse, korsan asla önlenemez. Her hafta sonu internette yeni bir sitede maç yayını yapılır, her köşe başında kitap ve cd satılır, her elektrik sayacıyla oynanır, her türlü hırsızlık ve soygun maalesef ki Mübahtır! Neden korsan he? Neden olmasın kardeşim?

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

08

Tolga Akyıldız takyildiz@hurriyet.com.tr

YASAKLAMAK ÇÖZÜM OLDU MU HİÇ? 5 Eylül 2009

BİR SÜRE ÖNCE ABD'NİN WASHINGTON KENTİNDE DÜNYA TELİF HAKLARI ZİRVESİ'NİN İKİNCİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ. TEMASI “YARATICILIK İÇİN YENİ SINIRLAR”DI. 55 ÜLKEDEN YAKLAŞIK 500 DELEGENİN; İNTERNET, BİLİŞİM, MÜZİK, SINEMA VE YAYINCILIK SEKTÖRLERİNDEN 100 KONUŞMACININ KATILDIĞI ZİRVEDE EN ÇOK TARTIŞILAN KONU İNTERNET KORSANLIĞI OLDU.

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

09 Konuşmalardan ortaya çıkan temel sonuç şu: Telif hakları gelirleri gelişmiş ülke ekonomilerinin vazgeçilmeyecek kadar büyük bir parçası. Örnek verecek olursak bu parça Amerikan ekonomisinin yüzde 11'ini oluşturuyor. İnternet korsanlığının her yıl Amerikan ekonomisine verdiği zarar 58 milyar dolar civarında. Bu nedenle Avrupa Parlamentosu'nun da zirvedeki konuşmacıların da buluştuğu payda şu: Erişimi engellemek çözüm değil, önemli olan kullanıcıyı aldığı hizmetin bedelini ödemeye ikna edecek formülleri geliştirmek. Zirveye Türkiye'yi temsilen katılan MESAM Başkanı Ali Rıza Binboğa'nın MESAM yayın organı Vizyon'a verdiği görüş şu: “Engelledim, hırsızlığı sona erdirdim demekle olmuyor. Çünkü yaratımın nedeni paylaşmaktır. Ancak paylaşmak isteyenlerin bedelini ödemesi gerekir?” Sonuç olarak; hak sahipleri, internet servis sağlayıcıları ve dijital servis sağlayıcıları işbirliği yapacak, sistemi tam anlamıyla oturtmak için büyük finansman bulunacak, telif haklarının önemini vurgulamak için kampanyalar yapılacak. İnternetteyse bedavadır anlayışı değişecek? Diğer bir deyişle garp cephesinde yeni bir şey yok. İnternet dünyayı yönetmeye başladı, gittikçe ağırlığını artırıyor. Ama zirvelerden çıkan sonuçlar hep aynı. Çok laf, az iş; çözüm önerileri genellikle kitap harfleri?

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

10

Yenilik Korsan Partisi'nin manifestosunda. Özetle diyorlar ki kültür ve sanat ürünleri insanlığın ortak değerleridir ve özgürce paylaşılmalıdır. Bugünkü telif hakları uygulamalarını mantık dışı buluyorlar ve yasaların yeniden düzenlenmesi gerektiğini söylüyorlar. Korsan Partisi'ne göre telif hakkı, eserin oluşturulmasından beş yıl sonra sona ermeli. Yani toplum hızla gelişirken, muhafazakârlığı bırakıp yasaları hızla yeniden düzenlemeliyiz. Çünkü telif hakları yasası adaletsiz ve tek taraflı çalışıyor. Patent hakları halkın lehine işlemiyor. Bu da gelişimi önlüyor. Bundan üç-dört yıl kadar önce İsveç'e başlayan hareket tüm dünyada hızla büyüyor. Özellikle İsveç ve sonra Almanya'da seçimlerde dikkate değer oy oranlarına ulaşan Korsan Partisi, Avrupa Parlamentosu'na, belediye meclislerine girmeye, devletten ödenek almaya başladı. Bugün 30'u aşkın ülkede faaliyet göstermekte olan Korsan Partisi oluşumları var. Ve evet Türkiye Korsan Partisi oluşumu da 26 Ağustos itibariyle çalışmalarına başladı. “Ne yapacağız, korsanları mı destekleyeceğiz” dediğinizi duyar gibiyim. Hayır korsanları desteklemeyeceğiz. Sadece korsanın, artık “korsan” olmadığını kabul edeceğiz. Partinin adının korsan olması da bu tip bir metafora işaret ediyor zaten, paradoks değil. Yapılan büyük zirve toplantılarında eser sahiplerinin, meslek örgütlerinin bir araya gelip sızlanmasının hiçbir anlamı kalmadı artık. Çözüm de bildiğimiz ve ezberlediğimiz her şeyi unutup hızla değişmekten geçiyor. Yakında insanlar 4G hızıyla müzik, film indirirken, bırakın indirmeyi kesintiye uğramaksızın web üzerinden müzik ve sinema ürünlerini tüketirken siz hâlâ zirveler yapıp birbirinizi ağırlarsanız eser sahiplerinin ödediği bedel her geçen gün artacak. Amaç gerçekten yaratıcılığı beslemek için hak sahiplerine hakkını teslim etmekse, mutlaka ve süratle kafayı değiştirmek lazım. Çünkü hiçbir şey sizin kontrolünüzde değil ve kafanızdaki kalıplara sığmıyor artık.

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

11

Mehmet Tez mehmet.tez@milliyet.com.tr

MÜ-YAP'IN YÖNTEMLERİ

MYSPACE VE LAST FM KAPATILDI. SEBEP? TELİF ANLAŞMAZLIĞI. TELİFLER ÖDENMELİ, HERKES EMEĞİNİN KARŞILIĞINI ALMALI. BUNA KİM İTİRAZ EDEBİLİR Kİ? AMA KEŞKE KONU BU KADAR BASİT OLSA...

26 Eylül 2009

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

12

Geçen hafta gelişmeleri yakından takip ettim. Hem Mü-yap başkanı Bülent Forta hem Myspace yetkilileriyle telefonda görüştüm. Ama anlamadığım şeyler var... Myspace içeriğinde kullanılan şarkıların telifini ödemiyor diye kapatıldı. Peki ama burası sanatçıların kendi rızalarıyla kendilerine özel sayfalar açtıkları ve burada eserlerini sergiledikleri bir web platformu değil mi? Kimse kimsenin şarkısını alıp onlardan habersiz dinletmiyor ki... Sayfayı açan sanatçının kendisi, dinleten de öyle... Mü-yap’a bağlı firmaların sanatçılarının burada kendi rızalarıyla açtıkları sayfalar var ise, Mü-yap bu sayfaları kapatmalarını üyeleri aracılığıyla sanatçılara bildirir. Halbuki Mü-yap tek tek aramaya üşeniyor. Sanatçılara da lafını dinletemiyor, siteyi komple kapattırıyor. Neden böyle yapıyor? Çünkü daha kolay. Nasılsa mahkeme kapatıyor... Sanatçılar artık Mü-yap’ın temsil ettiği şirketlerinden kurtulma peşinde. Kendi işlerini internette kendileri yapmak istiyorlar. Özellikle de yeni nesil... Yıllarca süren kölelik anlaşmaları imzalamak istemiyorlar. Zaten şirketlerin de onlara verecek kuru nasihat ve “bekle” önerisi dışında bir şeyleri yok. Yani sanatçılara rağmen var bu yasaklama... Mü-yap başkanı Bülent Forta “Bize üçüncü dünya muamelesi yapıyorlar” diyor. Çok ucuz laflar bunlar sayın Bülent Forta. Anladık, bir iş yaptınız, yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Şimdi tribünlere oynayıp durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz. Ama yaptığınız en basitinden ayıptır, konuyu saptırmaktır. Milliyetçiyseniz (ya da eski solcu, ya da ulusalcı her ne ise) politikaya atılın kürsüden konuşun. Kendinizi mağdur gibi gösteriyorsunuz ama güç sizde, zalim olan da sizsiniz. Hala Mü-yap olarak “Butiği bastık, radyodan kaçak müzik çalıyordu, 5 milyar ceza kestik” düzeyinde mücadele ediyorsunuz korsanla. Anladık, bilginiz görgünüz bu kadar. Dünyada neler olduğuyla ilgilenmiyorsunuz. Ama bari sorun öğrenin.

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

13

Sınırsız internet paketi ne işe yarıyor?

Peki ne yapılabilir?

Bugün TTNet’e aylık 89 TL verdi mi vatandaş en hızlısından sınırsız interneti alıyor. Peki bu interneti ne için kullanıyor? Neden sınırsız istiyor? İndirmek için.

Bir kere sınırsız interneti fiyatlandırınız. “İndirenle indirmeyen bir olur mu sayın abim!” kuralını işletiniz. Hemşerim sen her ay 100 gigabayt indiriyorsun. 89 değil 289 vereceksin. Ve ben sanatçıya, yapımcıya telifi bu paradan ödeyeceğim. Havuzdan. Sen kaçak iş yapmamış olacaksın. Telif sahibi de telifini alacak. Yani sen tek tek şarkıya değil, bana toptan ödeyeceksin, ben onu dağıtacağım.

Neyi? Şarkı, film, program, oyun... Bugün müzik ve film olmasa internete e-postasına bakmak ve bir iki sitede sosyalleşmek dışında kim girer Allah aşkına? O halde internet şirketleri sanatçıların eserleri üzerinden dolaylı da olsa para kazanıyor... Peki kim suçlanıyor? Dinleyici. Kim zarar görüyor? Sanatçı. Yani internet sağlayan şirketler telifini ve bedelini ödemediği bir malı kullandırarak para kazanıyor aslında. Amaçları bu değil elbet ama fiilen durum bu.

Olay budur. İnterneti yeniden ücretlendirmek... Ve bugün sorumluluk artık şirketlerindir. Ha o zaman internet satışları düşer, pazarlaması zor olur... Onu bilemem. Bedel ödenecekse herkes ödeyecek. Bu işten fayda sağlayan herkes... Tartışmamız gereken bu zaten. Ama Mü-yap hâlâ bakkal, manav, web sitesi kapattırmanın peşinde polis gibi dolaşıyor sanki işi buymuş gibi... YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

14

İsmail Hakkı Polat

KP AP AKP (O NE LAN?)

BAŞLIĞA BAKIP HEMEN O GÜNCEL “EDEP” MUHABBETİNE GİRMEYİN. AKP-AK PARTİ TARTIŞMALARIYLA UZAKTAN YAKINDAN ALAKASI OLMAYAN BİR KONU BU. ÜSTELİK KONUNUN ÖZNELERİ, AK DEĞİL KARA OLMAKLA ÖVÜNEN BİR GRUP!

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

Biz içeride birbirimizi yerken, dünyada pek de fark edemediğimiz gelişmeler oluyor. Haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri, bizim medyamızın yansıttığı perspektiften bakıldığında, çoğu AB ülkesinde merkez ve aşırı sağ partilerin zaferi ve sol partilerin yenilgisiyle sonuçlandı. Halbuki İsveç seçimlerindeki küçük (?) bir sonuç, geleceğe yönelik etkileri açısından, bunların tamamından daha fazla önem arzetmekte. Seçim vaadini telif sistemini değiştirmekle sınırlı tutan Korsan Partisi (KP), seçmenin %7.1’inin oyuyla ülke genelinde 3. büyük parti olarak Avrupa Parlamentosu’na (AP) 1 milletvekili gönderdi. Ayrıca parti, 30 yaş altı İsveç seçmeninin %19unun oyunu alarak gençlerin ve geleceğin partisi olacağının işaretini verdi. Dünyanın en büyük korsan içerik indirme (torrent) sitesi The Pirate Bay'in merkezinin 2007 yılında İsveç polisi tarafından basılmasını protesto eden ve sokaklara dökülen İsveçlilerden biri olan Rickard

15

Falkvinge tarafından kurulan Korsan Partisi, internet üzerinden dosya paylaşımına getiren yasaklar ve kişisel e-postaların izlenmesine izin veren yasalara karşı olan İsveçlilerin oylarını kazanarak bu zafere ulaştı ve kurulduktan sonra girdiği ilk seçimlerde aldığı bu oy oranı ile halkın internet kısıtlamaları konusundaki düşüncelerini dile getirmesinde yardımcı oldu. Parti Başkanı Falkvinge, seçim zaferinin ardından verdiği ilk demeçte, geçtiğimiz Nisan ayında The Pirate Bay’in kurucularının “küresel eğlence endüstrisinin baskıları” sonucu 1 yıl hapis ve 4.5 M$ para cezasına çarptırılmasına yönelik tepkilerin, seçmeni kendilerine yönelttiğini belirtiyor. Aslında bu tepki, internet kuşağının gelecek yıllarda toplumun ve siyasetin üzerindeki etkilerine ilk örnek olarak tarihe geçecek nitelikte. Kültürü metalaştıran ve insanı tüketici olarak algılayan eğlence endüstrisinin, bu oy oranı üzerine ciddi ciddi kafa patlatması ve tepkili “müşteri” kitlesini ikna etmesi gerekecek. YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

16 İsveç’ten sonra bir sürpriz haber de, geçen Eylül ayında Almanya’da yapılan genel seçimlerden geldi. Henüz 1 yaşını bile tamamlamamış Alman Korsan Partisi %2,5 oyla geleceğe dair olumlu işaretler verdi. Bundan sonra gücünün farkına daha da fazla varacak internet gençliğinin ise, gücünü diğer alanlarda da sınayacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bu bağlamda, İsveç sınırlarını aşarak Almanya, Avusturya, ABD, Fransa, Polonya ve Arjantin, Hollanda, Şili, Brezilya, Kanada, İsviçre, Yeni Zelanda, Sırbistan, Romanya, İrlanda ve Peru gibi ülkelerdeki internet kuşağını da harekete geçiren Korsan Partisi hareketi, halihazırda bir tepki partisi olsa da giderek mevcut telif sistemine alternatif çözümler üretmesi ve bunun da ötesinde enerji, çevre gibi temel küresel sorunlara ilişkin bilgi tabanlı yaklaşımlarıyla ilk önce Avrupa’nın (AKP) sonra da dünyanın korsan partisi olma yolunda! Türkiye’de de Avrupa ve dünyayla aynı paralelde kuruluş çalışmaları süren Korsan Partisi (KP) kurulduğunda, yurdum insanının KP, AP ve AKP kısaltmalarına bakışı değişeceğinin ve özellikle internet gençliğinin AK değil KARAnın peşine düşeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

17

Naci Dilekli

GELECEKTE KORSAN

GÜNÜMÜZDEKİ VE GEÇMİŞTEN GELEN TABLOYA BAKTIĞIMIZ ZAMAN KORSAN PAYLAŞIMIN YA DA TİCARETİNİN ENGELLENEMEYECEĞİNİ GÖREBİLİRİZ. BUNUN EN BASİT SEBEBİ OLARAK PAYLAŞIM AĞ ALTYAPISININ YAYGINLIĞI, KİTLELERIN ULAŞMAK İSTEDİĞİ MEDYANIN (FİLM, MÜZİK, KİTAP GİBİ) ELEKTRONİK ORTAMDA BULUNMASI VE BU İMKANLAR DOĞRULTUSUNDA GÜNÜMÜZE KADAR HIZLA SÜREKLİ ARTAN PAYLAŞIM MİKTARINI GÖSTEREBİLİRİZ. BU YAZIDA KORSAN PAYLAŞIMIN AHLAKİ BOYUTLARINI ELE ALMAYACAĞIM, SADECE KORSANIN GELECEKTE NE GİBİ ETKİLERİ BULUNABİLECEĞİNE DAİR DÜŞÜNCELERİMİ YAZIYA DÖKECEĞİM.

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

18 İnsanlar karşılıksız hizmet almayı para ödeyerek hizmet almaya tercih ederler. Hemen hemen hiç kimse bir filmi parasız izleyebilecekken gidip 10-15 dolar ödeyerek izlemek istemez. Buradaki para, zamanla eş değerli de görulebilir. Akademik kurumlarda artan intihal vakaları da bireylerin bu tarz eğilimleri ile örtüşmektedir. Öğrenciler hertürlü uyarılara karşın saatlerce kütüphanede kitap ve makale okuyup, derleyip, üzerine değer koymaktansa internetten hali hazır yazıları direkt kullanmayı tercih etmektedirler. Bu sebeplerden dolayı Sayın Serdar Kuzuloğlu’nun 28 Ekim 2009 ve 5 Kasım 2009 tarihlerinde Radikal Gazetesi'ndeki köşesinde dile getirdiği korsan paylaşım sorununun çözümüne yönelik önerilerinin başarılı olabileceğinden kuşkuluyum. 1997 itibariyle Dünya nüfusu artışının %98’i gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşmiş [1]. Hepimiz biliyoruz ki bu ülkelerdeki insanların çoğu ekonomik güçleri yetiyor olsa bile aynı hizmeti ücretsiz almak yerine ayda bir dolar bile vermek istemeyeceklerdir. 26 Kasım 2009 itibariyle Google’da “free” içerikli arama yapınca karşımıza 3 milyarın üzerinde sayfa çıkmaktadır. Kişisel kanım insanların aynı ya da yakın kalitede hizmet alırken ücretsiz ve paralı seçenekleri karşısında her zaman ücretsizi seçeceği yönündedir. Bunu biraz daha ileri götürüp insanların korsandan zevk aldığını [2] da ileri sürmek mümkün. Sonuç itibariyle benim açımdan korsan paylaşım gelecekte kaçınılmaz görünüyor.

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

19 Korsanın kaçınılmaz olduğu bir dünyada sanatçılar nasıl para kazanacak? Benim öngörüm birçok ülkede, özellikle devletçi ülkelerde, birçok sanatçının devlet tarafından destekleneceği ve belki de subvanse edileceğidir. Yerel ölçeklerde topluluklar yerel sanatçıyı korumak isteyebilirler (CD’lerini alarak ve konserlerine giderek), ancak bu sadece sosyal ve ekonomik kalkınmaya bağlı olarak belli başlı yerlerde amacına ulaşabilir. Buna benzer hareketler yerel esnafın korunması şeklinde de yaşandı. Ancak sonuç olarak çoğu yerde bu tür yerel destekler yeterli gücü bulamamakta, ve bu da yerele ait olanin ekonomik hayattan daha önce eleneceğine işaret etmektedir. Şarkıcılar yine konser vererek para kazanabilirler ve kendilerini idame ettirebilirler, ama CD satarak zengin olmak eskisine nazaran daha uzak bir düşuünce gibi geliyor. Peki böyle bir ortamda kim para kazanacak? “Free: The Future of a Radical Price” [3] kitabının yazarı Chris Anderson “bedava” kavramı üzerine yaptığı yorumlarla klasik ekonomik alışkanlıklardan bambaşka bir alana ilerlediğimizin altını çiziyor. Kuşkusuz Google verdiği ücretsiz servislerle dünyanın en büyük şirketlerinden birisi haline geldi. Ama bu salt servisleri bedava dağıtarak değil, bu servisleri bedava dağıtırken akılcı para kazanma stratejilerini uygulayarak gerçeklesti. Anderson diyor ki: “Free is not a magic bullet. Giving away what you do will not make you rich by itself. You have to think creatively about how to convert the reputation and attention you can get from Free into cash."

Referanslar: “Developing Nations Account for 98% of World Population Growth“ http://www.encyclopedia.com/doc/1P1-3985711.html "Home Taping Is Killing the Music Industry, and It's Fun" http://www.flickr.com/photos/voyag/216699623/ Anderson, Chris. 2009. “Free: The Future of a Radical Price”

Türkçesi ile: “Bedava mucize bir çözüm değildir. Sadece elinizdekileri bedava dağıtarak zengin olmayı bekleyemezsiniz. Elinizdekini bedava dağıtarak elde ettiğiniz ilgiyi ve ününüzü yaratıcı bir şekilde paraya çevirmenin yollarını düşünmelisiniz”. Peki Google’in ya da Facebook’un yaptığını film ve müzik endüstrisi yapabilir mi? Belki Hulu.com tarzı yapılanmalar çıkabilir, ama içinde bulunduğumuz sabırsız insanlar dünyasında 90 dakikalık bir film içinde 10 dakikalık reklam süresi bile filmi reklamsız izleyebileceğini bilen birisi için çok uzun gelebilir. Bununla beraber bilgisayar programlarının korsan dağıtımlarının önüne geçmek için çözümler düşünüldüğünde farklı bir çıkmaza da girilebilir. Netice olarak korsan kopyalamanın önüne geçmek çok zor görünüyor, kişisel olarak hiçbir çözümün korsan mağdurlarını memnun edebileceğini zannetmiyorum. YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

20

Emek Altunparlar emek.altunparlar@myk-medya.com

HEAVY GEAR MASSADA AZİZLERİ-4

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

Melissa'nın araştırması beklediği kadar uzun sürmedi. Hatıralarındaki o hikaye, şehrin eski tapınağının kayıtları arasında bulmayı umduğu yerde durmaktaydı. Zamanında insanları Massada'nın duvarları arasına sığınmaya çağıran eski dinin yandaşları, yaydıkları korku havasını sürdürebilmek için bazı yöntemler kullanırlardı. O yöntemlerin yazılı olanlarının bir kısmı bu kaynakta Melissa'nın karşısında, önemli olduğu düşünülen tarihi kalıntıların arasındaydı. Massada Duvarı'ndaki eski yazıtları araştırmak için eğitilen rahibe, bu kaynağa hem ulaşma yetkisi hem de değerlendirme yeteneği olan ender Terra Novalılar'dandı. Albay Fulan'ın günün geri kalanı için yapmayı planladığı işler arasında, öğlen yemeğini çöl manzarası olmayan bir yerlerde yemek, ofisine geri döndüğünde masasının üzerinde adeta bölünerek çoğalan istihbarat raporlarını incelemek, peşinden de şehre göndereceği özel ekibin içeriğini belirlemek vardı. Mavi Melekler böyle işler için pek hazırlıklı sayılmazdı. Onların görevi daha çok çölden gelebilecek planlı veya raslantısal saldırıları engellemek, Massada'ya ulaşmaya çalışan hacıların güvenliğini sağlamak gibi apaçık işlerdi. Farklı bölgelerden ve şehirlerden gelip burada toplanmış 50 bin küsür hacının içine sızıp, aralarından hangisi geri kalanları öldürmek istiyor gibi bir sorunun cevabını bulmak için

21

Heavy Gear alayından çok Kuzey Ordusu Haberalma Teşkilatı'na ihtiyaç vardı. Albayın bildiği kadarıyla ise şehirde öyle bir örgütlenme yoktu. Ancak teşkilatın doğası gereği varlıklarından kimsenin haberi olması da gerekmiyordu. Sonuç olarak o, elindeki bilgilere dayanarak bir takım önlemler almak zorundaydı. Massada dahilinde, Mavi Melekler ve şehrin minyatür güvenlik örgütü de dahil olmak üzere kimsenin ateşli silah taşımasına izin yoktu. Ana girişlerde yapılan aramaları kilise görevlileri yaptığından ve onlar da rüşvetle kandırılamayacağından, içeri silahla girmek imkansız denebilirdi. Albay'ın bu durumu değiştirmek veya etrafından dolaşmak gibi bir isteği kabul edilemeyeceğinden, içeride çalışacak ekibin, işlerini öldürücü olmayan ekipmanla yürütmesi gerekmekteydi. Albay'ın aklındaki soru ise, bu tehditleri savuran kişilerin şehri yıkmak için nasıl bir yöntem kullanmayı düşündükleriydi. Kendisi bile içeri silah veya patlayıcı sokamazken, başkaları bunu nasıl başaracaktı acaba? Aslında başından beri bu işi ciddiye almamaları gerekirdi ya, nedense hem onun hem de ikiz kardeşi Melissa'nın içine bir kurt düşmüştü bir kere. YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı

22

Albay Fulan, küçük bir araçla ulaştığı şehrin, daha çok hatıra eşya satışı şeklinde gelişen ticaretinin döndüğü bölümünde yemeğini yemeye koyulmuştu. Yüksek duvarlar ve hemen ana kapıların bulunduğu alandaki vaha kulelerinin devasa gövdeleri sayesinde, oturduğu yerden çölü görmesi imkansızdı. Ekibinde yer alması gereken askerlerin adlarını aklında toparlamaya çalışan subay, bir yandan da kafasında çınlayan tanıdık bir sesin neye ait olduğunu farketmek üzereydi. Askeri üste günde 7-8 kere duyduğu bu ses artık ona sıradan geldiğinden, şu an bulunduğu ortamda aynı şeyi duyuyor olması garibine gitmedi. Bilinçaltında yaşanan anlık bir kendine gelme sürecinin ardından, Albay Fulan vaha kulelerinden birinden geldiğini tahmin ettiği hava geçirmez kapıların kapandığı anlamına gelen o siren seslerinin, şehir için hiç de alışıldık bir durum olmadığını nihayet kavrayabildi. Etrafındaki insanlar anlamsızca sesin geldiği yöne bakarken, kuleyi patlama ve kimyasal saldırılardan korumak için yapılan bu kapıların, şehrin güvenliğinden sorumlu askeri komutanın haberi dışında kapanıyor oluşu Albay'ın hesabı ödemeden kalkması için geçerli bir baheneydi. Restoranın önünde bekleyen araca ulaşan Albay Fulan, bir yandan da cebinde telsizinin kulaklığını bulmaya çalışıyordu. Ekip için eleman seçmeye çalıştığı sırada kafası karışmasın diye çıkardığı bu kulaklık, şu an itibariyle farklı kaynaklardan kendisine ulaşmaya çalışan askeri ve sivil görevlilerin çağrılarını önem sırasına koymakla meşguldü. İlk olarak ikinci komutanını dinlemeye karar veren Albay, serbest olan elleriyle aracın otomatik yol bulma sistemini kapıları kapatılan kuleye yönlendirdi. Sahibinin kiminle konuşmak istediğine karar vermiş olması sayesinde iyice rahatlayan telsiz ise şifreli olarak gelen sinyali çözmeyi bitirmişti: "Efendim, 2 numaraları kulenin acil durum sistemi kontrolümüz dışında harekete geçirilmiş duurmda. Göstergelere göre bina dışarıda kimyasal saldırı olduğunu sanıyor ancak sizin hayatta olduğunuzu düşünürsek böyle bir durum söz konusu değil. Herhangi bir hava saldırısı da tespit etmiş değiliz. Bu iş kesinlikle binanın içerisinden kontrol ediliyor. Emrinizi bekliyoruz!"

YAHOYT DERGİ KASIM 09 / YAHOYT.COM


yazı röportaj

23 22

MAKİNELER VE MEGA ŞİRKETLER RUHUMUZU DA SATIN ALABİLİR Mİ? Cyberpunk’tan bahsederken Philip K. Dick’in etkisini de unutmamak lazım. YAMAN AKDENİZ Sosyal bozulmalar, yapay zeka, Doç. Dr. Yaman Akdeniz İstanbul Bilgi gerçeklikle sanal arasındaki çizginin Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim yok olmaya yüz tutması gibi ayrıntılar üyesidir. Siber haklar ve özgürlükler "Benim eserlerim de korsan olarak Dick’in cyberpunk’a kattığı önemli konusu üstüne yoğunlaşan Akdeniz, paylaşıldı" noktalar olur. Bunun yanı sıra karakter Cyber-Rights & Cyber-Liberties UK örgülerini zekice kurgulaması da, "İnternet üzerinden yapılan paylaşım, isimli girişimin de kurucusu ve yarattığı dünyadaki dokuyu ortaya Sentetik hayatticari formlarının ve üzerine çıktı" korsanın yöneticisidir. çıkarır. Cyberpunk’ın edebiyattaki yabancılaşmalarla kaplı siber dünyada öncülüğü sinemaya da ilham kaynağı etik çaresizlikler ustaca karşımıza olur. Özellikle Philip K. Dick’in “Do çıkar. Ardından sinema seyircisi Videoyu'yu görüntüleyemiyorsanız Androids Dream of Electric Sheep?” Robocop serileri ile karşı karşıya kalır. Adobe Acrobat 9 yükleyerek kitabının etkisiyle 1982 yılında daha Daha yakın bir geleceği konu alan ve ya da Yahoyt.TV'den izleyebilirsiniz. sonra adından yıllarca söz ettirecek Detroit’teki Omni Consumer Blade Runner çekilir. Blade Runner, Products’ın gücünü ortaya koyar cyberpunk öğelerinin çok uygun Robocop efsanesi. Temel konu hep dozajda bir karışımıdır ve akıllıca aynıdır; “Makineler ve mega şirketler tüketilir. ruhumuzu da satın alabilir mi?”

"Site engellemeleri yapılırken bir tarafın hakkını korumak adına öteki tarafın hakkını elinden almamak lazım" "İndirenlerin ve dağıtanların hukuki sorumluluğu farklı"

YAHOYT DERGİ KASIM EYLÜL 09 09 // YAHOYT.COM YAHOYT.COM



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.