Androloji 2018 3

Page 1

E-ISSN: 2587-2524

Cilt/ Volume 20 | Sayı/ Issue 3 | Eylül/ September 2018

www.androlojibulten.org

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

de İN’ r. Z İ i D TR ted İM mek B AK en i UL izinl D


Cilt/ Volume 20 | Sayı/ Issue 3 | Eylül/ September 2018

E-ISSN: 2587-2524

ANDROLOJİ BÜLTENİ TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ YAYIN ORGANIDIR Andrology Bulletin is the Periodical Journal of the Turkish Society of Andrology Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere yılda 4 sayı yayınlanır. Four issues annually; March, June, September, December TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ ADINA SAHİBİ / Owner on Behalf of the Turkish Society of Andrology Prof. Dr. Mustafa F. Usta YÖNETİM KURULU / Board of Directors Ateş Kadıoğlu (Onursal Başkan) Mustafa F. Usta (Başkan) Barış Altay (Genel Sekreter) Memduh Aydın (Sayman) Ramazan Aşcı (Üye) İrfan Orhan (Üye) Ali Atan (Üye) Abdullah Armağan (Üye) EDİTÖR / Editor-in-Chief Doç. Dr. Ahmet Gökçe YARDIMCI EDİTÖR / Associate Editor Doç. Dr. Cüneyt Adayener YAYIN TÜRÜ / Publication Category Süreli Yayın YÖNETİM YERİ/ Executive Office Türk Androloji Derneği Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul Tel: +90 212 288 50 99 Faks: +90 212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr Web: www.androloji.org.tr

Yayın Hizmetleri / Publishing Services BAYT Bilimsel Araştırmalar Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti. Ziya Gökalp Cd. 30/31, 06420 Kızılay, Ankara Tel (0-312) 431 30 62, Faks: (0-312) 431 36 02 E-posta: info@bayt.com.tr www.bayt.com.tr

Androloji Bülteni 2017 yılından itibaren TÜBİTAK ULAKBİM TR DİZİN’de dizinlenmektedir.

The control of conformity with the journal standards and the typesetting of the articles in this journal, the control of the English/Turkish abstracts and references and the preparation of the journal for publishing were performed by bayt publishing. Bu dergideki yazıların dergi standartlarına uygunluğu, dizimi, İngilizce/Türkçe özetlerin ve kaynakların denetimi, derginin yayına hazırlanması bayt tarafından gerçekleştirilmiştir

www.androlojibulten.org


DANIŞMA KURULU / REVIEWERS ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI

ERKEK ÜREME SAĞLIĞI

Prof. Dr. Ramazan AŞCI

Prof. Dr. Barış ALTAY

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Samsun

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmir

KADIN - ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI VE ERKEK İNFERTİLİTESİ HEMŞİRE ÇALIŞMA GRUBU

Prof. Dr. Ali ATAN

Prof. Dr. Kaan AYDOS

Doç. Dr. Dilek AYGİN

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Ankara

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD ve Kısırlık Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ankara

Sakarya Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Sakarya

Doç. Dr. Memduh AYDIN

Prof. Dr. Selahittin ÇAYAN

Prof. Dr. Sevim BUZLU

Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, İstanbul

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Mersin

Doç. Dr. Önder CANGÜVEN

Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Hatay

Department of Urology, Hamad Medical Corporation, Doha, Qatar

Prof. Dr. Sadık GÖRÜR Doç. Dr. Engin KANDIRALI

Prof. Dr. Murat ÇAKAN

Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, İstanbul

SB Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Üroloji Kliniği, Ankara

Prof. Dr. Ayhan KARABULUT

Prof. Dr. Melih ÇULHA Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmit

Prof. Dr. Oğuz EKMEKÇİOĞLU Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kayseri

Prof. Dr. Fikret ERDEMİR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Tokat

Prof. Dr. Haluk EROL

Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kırşehir

Prof. Dr. İrfan ORHAN Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Elazığ

Prof. Dr. İsa ÖZBEY Atatürk Üniversitesi Aziziye Araştırma Hastanesi Üroloji AD, Erzurum

Uzm. Dr. A. Arman ÖZDEMİR

Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Androloji BD, Aydın

T.C.Sağlık Bakanlığı Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği,İstanbul

Doç. Dr. Ahmet GÖKÇE

Prof. Dr. Sefa RESİM

Sakarya Üniversitesi, Tıp Fakültesi Üroloji AD, Sakarya

Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kahramanmaraş

Prof. Dr. Bilal GÜMÜŞ Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Manisa

Prof. Dr. Tarkan SOYGÜR

Prof. Dr. Ateş KADIOĞLU

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Çocuk Ürolojisi BD, Ankara

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji AD / Androloji BD, İstanbul

Doç. Dr. Zafer KOZACIOĞLU Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, İzmir

Prof. Dr. Muammer KENDİRCİ

Prof. Dr. Nihan Erginel-UNALTUNA İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Genetik AD, İstanbul

Liv Hospital-Üroloji Kliniği, İstanbul

KADIN CİNSEL SAĞLIĞI

Prof. Dr. Hakan KILIÇARSLAN

Prof. Dr. Abdullah ARMAĞAN

İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul

Prof. Dr. Gülbeyaz CAN İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul

Prof. Dr. Nezihe KIZILKAYA BEJİ İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul

Prof. Dr. Nuran KÖMÜRCÜ Marmara Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu, İstanbul

Doç. Dr. Leyla KÜÇÜK İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul

Prof. Dr. Rukiye PINAR BÖLÜKTAŞ Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri, İstanbul

Doç. Dr. Hicran YILDIZ Uludağ Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu, Bursa

TÜRK CUMHURİYETLERİNDE ANDROLOJİ Prof. Dr. İlham AHMEDOV Bakixanov.23 Azerbaycan Tiib Universiteteti Baku-370022, Azerbaycan

Uzm. Dr. Firdovsi MAMMADOV Zeferan Hospital Üroloji Kliniği, Azerbaycan

Uzm. Dr. Zarifcan MURODOV Taşkent Diploma Sonrası Eğitim Enstitüsü - Taşkent Üroloji Merkezi, Özbekistan

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Bursa

Bahçelievler Medicalpark Hastanesi Üroloji Kliniği, İstanbul

Uzm. Dr. Shavkat SHAVAKHABOV

Prof. Dr. Ahmet METİN

Doç. Dr. Halil ÇİFTÇİ

State Specialized Center Of Urulogy (Uzbekistan) Chief of Andrology Department, Özbekistan

İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Bolu

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji AD, Şanlıurfa

Prof. Dr. Bekir Süha PARLAKTAŞ

Doç. Dr. Esat KORGALI

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Tokat

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Sivas

Prof. Dr. Bülent SEMERCİ

Prof. Dr. Ercan YENİ

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmir

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Şanlıurfa

Doç. Dr. Altuğ TUNCEL Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, Ankara

Uzm. Dr. Erol UÇANER Özel Başkent Hastanesi Üroloji Kliniği, Kıbrıs

TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ Prof. Dr. Fikret ERDEMİR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD,Tokat

Prof. Dr. Tahir TURAN Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Denizli

Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Androloji BD, Antalya

Prof. Dr. M. Önder YAMAN Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Ankara

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

iii


AMAÇ ve KAPSAM

Androloji Bülteni Türk Androloji Derneği’nin resmi yayın organıdır. Dergi androloji alanındaki araştırmaları, olguları, derlemeleri ve editöryal yorumların yayımlandığı danışman denetimli bilimsel bir dergidir. Dergi yılda 4 sayı olarak yayımlanmaktadır. Derginin hedef kitlesi androloji alanlarında çalışan veya bu alanlara ilgi duyan araştırmacı ve hekimlerdir.

Tüm makaleler http://www.androlojibulten.org/ sayfasındaki online makale değerlendirme sistemi kullanılarak dergiye gönderilmelidir. Derginin yazım kurallarına, gerekli formlara ve dergiyle ilgili diğer bilgilere web sayfasından erişilebilir.

Derginin yazı dili Türkçe ve İngilizce’dir. Türkçe yazıların Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğüne ve imla kılavuzuna uygun olması gerekir.

Dergide yayımlanan makalelerde ifade edilen bilgi, fikir ve görüşler Türk Androloji Derneği, Editörler, Yayın Kurulu ve Yayıncı’nın değil, yazar(lar)ın bilgi ve görüşlerini yansıtır. Baş Editör, Editörler, Yayın Kurulu ve Yayıncı, yazarlara ait bilgi ve görüşler için hiçbir sorumluluk ya da yükümlülük kabul etmemektedir.

Derginin editöryal ve yayın süreçleri International Committee of Medical Journal Editors (ICMJE), World Association of Medical Editors (WAME), Council of Science Editors (CSE), Committee on Publication Ethics (COPE), European Association of Science Editors (EASE) ve National Information Standards Organization (NISO) organizasyonlarının kılavuzlarına uygun olarak biçimlendirilir. Androloji Bülteni, Principles of Transparency and Best Practice in Scholarly Publishing (doaj.org/bestpractice) ilkelerini benimsemiştir.

Derginin tüm masrafları Türk Androloji Derneği tarafından karşılanmaktadır.

Androloji Bülteni 2017 yılından itibaren TUBITAK ULAKBIM TR Dizin tarafından dizinlenmektedir. Yayımlanan tüm içeriğe www.androlojibulten.org adresinden ücretsiz olarak erişilebilir. Dergide yayımlanan içeriğin tüm telif hakları Türk Androloji Derneği’ne aittir.

Editoryal Ofis

Yayın Hizmetleri: BAYT

Androloji Bülteni Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul, Türkiye Tel: 0212 288 50 99 Faks: 0212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr Web: www.androlojibulten.org/

Adres: Ziya Gökalp Cad., 30/31, 06420 Kızılay, Ankara, Türkiye Tel: +90 431 30 62 Faks: +90 431 36 02 E-posta: info@bayt.com.tr Web: www.bayt.com.tr

iv

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018


PURPOSE and SCOPE

Andrology Bulletin is the official publication of the Turkish Andrology Association. The journal is a supervised scientific journal which publishes original research articles, case studies, reviews, and editorial comments on the science of andrology. The journal is published in four issues per year. The target population of the journal is researchers and physicians who work in or interested in the field of andrology. The journal’s language is both Turkish and English. The Turkish language should conform to the Turkish language dictionary and the Turkish spelling guide. The editorial and publication processes of the journal conform the guidelines of the International Committee of Medical Journal Editors (ICMJE), the World Association of Medical Editors (WAME), the Council of Science Editors (CSE), and the Committee on Publication Ethics (COPE). It is formatted in accordance with the National Information Standards Organization (NISO) guidelines. The Andrology Bulletin adopts the Principles of Transparency and Best Practice in Scholarly Publishing (doaj.org/bestpractice).

All articles should be sent to the journal using the online article evaluation system at http://www.androlojibulten.org/. Writing rules of the journal, necessary forms, and other information about the journal can be accessed from the web page. All expenditure of the journal is covered by the Turkish Andrology Association. The information, ideas and opinions expressed in the articles published in the journal reflect the views and opinions of the author(s), not the editors of the Turkish Andrology Association, the editorial board, or publisher. The Editor-in-Chief, Editors, Editorial Board, and Publisher do not accept any responsibility or liability for the given information and opinions of the author(s). The Andrology Bulletin has been indexed by TUBITAK ULAKBIM TR Index since 2017. All published content is freely available at www.androlojibulten.org. All copyrighted content published in the journal belongs to the Turkish Andrology Association.

Editoryal Ofis

Yayın Hizmetleri: BAYT

Andrology Bullettin Address: Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul, Turkey Phone: +90 212 288 50 99 Fax: +90 212 288 50 98 E-mail: androloji@androloji.org.tr Web: www.androlojibulten.org/

Address: Ziya Gökalp Cad., 30/31, 06420 Kızılay, Ankara, Turkey Phone: +90 431 30 62 Fax: +90 431 36 02 E-mail: info@bayt.com.tr Web: www.bayt.com.tr

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

v


YA Z A R L A R A A Ç I K L A M A Dergiye gönderilen makaleler, özgünlük ve bilimsel kalite bakımından değerlendirilir. Gönderilen yazıların daha önce başka bir elektronik ya da basılı dergide, kitapta veya farklı bir mecrada sunulmamış ya da yayımlanmamış olması ve Türk Androloji Derneği Yönetim Kurulu’nun seçtiği Yayın Kurulu tarafından uygun görülmesi gerekir. Androloji Bülteni’ne gönderilen makalelerin değerlendirilmesinde bağımsız, tarafsız, çift-kör hakem değerlendirme raporları temel alınmaktadır. Yazıların değerlendirmeye alınması için, gönderilen yazıya tüm yazarların onay verdiklerine dair “Telif Hakkı Devir Formu” başlıklı imzalı bir yazının eklenmesi gerekir (Formun hazır hali http://www.androlojibulten.org ve https://www.journalagent. com/androloji/ adreslerinden indirilebilir). Androloji Bülteni; gönderilen makalelerin değerlendirme sürecine dahil olan yazarların ve bireylerin, potansiyel çıkar çatışmasına ya da önyargıya yol açabilecek finansal, kurumsal ve diğer ilişkiler dahil mevcut ya da potansiyel çıkar çatışmalarını beyan etmelerini talep ve teşvik eder. Bir çalışma için bir birey ya da kurumdan alınan her türlü finansal destek ya da diğer destekler Yayın Kurulu’na beyan edilmeli ve potansiyel çıkar çatışmalarını beyan etmek amacıyla ICMJE Potansiyel Çıkar Çatışmaları Formu katkı sağlayan tüm yazarlar tarafından ayrı ayrı doldurulmalıdır (form için www. androlojibulten.org). Editörler, yazarlar ve hakemler ile ilgili potansiyel çıkar çatışması vakaları derginin Yayın Kurulu tarafından COPE ve ICMJE rehberleri kapsamında çözülmektedir. Yayın için uygun bulunan yazıların dizgi ve hazırlık işlemleri sırasında, sorumlu yazara yazar katkılarının da açıklanmasının isteneceği Yazar Onay Formu gönderilecektir. Sadece yazarlık niteliğini hak eden kişiler yazar olarak gösterilmelidir. Yazar olarak listelenen herkesin ICMJE (www.icmje.org) tarafından önerilen yazarlık kriterlerini karşılaması gerekmektedir. ICMJE, yazarların aşağıdaki dört kriteri karşılamasını önermektedir: 1. Çalışmanın konseptine/tasarımına; ya da çalışma için verilerin toplanmasına, analiz edilmesine ve yorumlanmasına önemli katkı sağlamış olmak,

Klinik ve deneysel çalışmalar, ilaç araştırmaları ve bazı olgu sunumları için World Medical Association Declaration of Helsinki “Ethical Principles for Medical Research Involving Human Subjects”, (amended in October 2013, www.wma.net) çerçevesinde hazırlanmış Etik Kurul raporu gerekmektedir. Gerekli görülmesi halinde, Etik Kurul raporu veya eş değeri olan resmi bir yazı, yazarlardan talep edilebilir. İnsanlar üzerinde yapılmış deneysel çalışmaların sonuçlarını bildiren yazılarda, çalışmanın yapıldığı kişilere uygulanan prosedürlerin niteliği tümüyle açıklandıktan sonra, onaylarının alındığına ilişkin bir açıklamaya metin içerisinde yer verilmelidir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda ise ağrı, acı ve rahatsızlık verilmemesi için yapılmış olanlar açık olarak makalede belirtilmelidir. Hasta onamları, Etik Kurul raporunun alındığı kurumun adı, onay belgesinin numarası ve tarihi ana metin dosyasında yer alan Yöntemler başlığı altında belirtilmelidir. Hastaların kimliklerinin gizliliğini korumak yazarların sorumluluğundadır. Hastaların kimliğini açığa çıkarabilecek fotoğraflar için hastadan ya da yasal temsilcilerinden alınan imzalı izinlerin de gönderilmesi gereklidir. Bütün makalelerin benzerlik tespiti denetimi, iThenticate yazılımı aracılığıyla yapılmaktadır. Yayın Kurulu, dergimize gönderilen çalışmalar hakkındaki intihal, atıf manipülasyonu ve veri sahteciliği iddia ve şüpheleri karşısında COPE kurallarına uygun olarak hareket edecektir. Yayımlanan içerik ile ilgili tüm sorumluluk yazarlara aittir Yazıların online gönderilmesi Tüm yazılar derginin Internet adresi üzerinden online gönderilmelidir. (https://www.journalagent.com/androloji/). Yazının gönderilmeden önce kontrol listesi ile son bir kez gözden geçirilmesi önerilir. Yazım kurallarına uygun yazılmayan yazılar bilimsel kurul değerlendirmesine alınmamaktadır. Daha detaylı bilgiler https://www.journalagent.com/androloji/ adresinden alınabilir.

YAZILARIN HAZIRLANMASI

2. Yazı taslağını hazırlamış ya da önemli fikirsel içeriğin eleştirel incelemelerini yapmış olmak;

Araştırma yazıları 3000, olgu sunumları 1500 ve derlemeler 5000 kelimeyi geçmemelidir.

3. Yazının yayından önceki son halini gözden geçirmiş ve onaylamış olmak;

Makaleler, ICMJE-Recommendations for the Conduct, Reporting, Editing and Publication of Scholarly Work in Medical Journals (updated in December 2017 - http://www.icmje. org/icmjerecommendations. pdf ) ile uyumlu olarak hazırlanmalıdır. Randomize çalışmalar CONSORT, gözlemsel çalışmalar STROBE, tanısal değerli çalışmalar STARD, sistematik derleme ve metaanalizler PRISMA, hayvan deneyli çalışmalar ARRIVE ve randomize olmayan davranış ve halk sağlığıyla ilgili çalışmalar TREND kılavuzlarına uyumlu olmalıdır.

4. Çalışmanın herhangi bir bölümünün geçerliliği ve doğruluğuna ilişkin soruların uygun şekilde soruşturulduğunun ve çözümlendiğinin garantisini vermek amacıyla çalışmanın her yönünden sorumlu olmayı kabul etmek. Bir yazar, çalışmada katkı sağladığı kısımların sorumluluğunu almasına ek olarak, diğer yazarların çalışmanın hangi kısımlarından sorumlu olduğunu da teşhis edebilmelidir. Ayrıca, yazarlar birbirlerinin katkılarının bütünlüğüne güven duymalıdırlar.

vi

Yazarların, Yayın Hakkı Devir Formu, Yazar Katkı Formu ve ICMJE Potansiyel Çıkar Çatışmaları Formu’nu (bu form, tüm

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018


yazarlar tarafından ayrı ayrı doldurulmalıdır) ilk gönderim sırasında online makale sistemine yüklemeleri gerekmektedir. Bu formlara http://www.androlojibulten.org/ adresinde yazarlara açıklama kısmından ulaşılabilir. Yazılar, bilgisayar dosyası üzerinde standart A4 kağıdı boyutlarındaki bir sayfaya, sağ ve sol kenarlarda yaklaşık 2,5 cm boşluk kalacak şekilde ve iki satır aralıklı olarak yazılmalıdır. Her sayfa numaralandırılmalıdır. Metin Times New Roman yazı karakterinde 12 punto ile yazılmalıdır. Yazılarda bulunması gereken bölümler sırasıyla şunlardır: (Yazar adları (ünvan, ad, soyadı), çalışmanın yapıldığı kurum (Makaledeki yazarların çalışma yerleri, yayının yapıldığı kurum şeklinde olmalıdır), iletişim adresi, telefon ve faks numaraları, e-posta adresi journal agent programında 3, 4 ve 5. adımlarda online olarak girilmelidir. “Telif Hakkı Devir Formu” dışında yüklenecek diğer dosyalarda yazarların isimleri, çalıştıkları yerler bulunmamalıdır!). (i) Türkçe ve İngilizce başlıklar (online olarak istenen yere yapıştırılacak), (ii) Türkçe ve İngilizce özetler (online olarak istenen yere yapıştırılacak); Makalenin tam metninde (tam metin dosyası online olarak istenen yere eklenmelidir) (iii) Giriş; (iv) Gereç ve Yöntem; (v) Bulgular; (vi) Tartışma; (vii) Kaynaklar bölümleri bulunur. Yöntemler, bulgular ve tartışma bölümlerinin gerektiğinde alt başlıklarla ele alınması tercih edilir. Olgu sunumları, özetlerden sonra giriş, olgu sunumu ve tartışma başlıkları altında düzenlenmelidir. İnceleme yazılarında, yazının gelişimine uygun başlıklandırma yapılabilir. Özetler: Özet çalışmanın amacını, ana bulguları ve temel sonuçlarını Amaç, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Sonuç (İngilizce özette Objectives, Material and Methods, Results, and Conclusion) başlıkları altında bildirmelidir. Anahtar kelimeler: Yazı düzeninde özetlerden sonra yer alacak şekilde Türkçe ve İngilizce olarak en az 3, en fazla 5 anahtar kelime (alfabetik sıra ile) belirtilmelidir. Bu amaçla Index Medicus Medical Subjects Headings (MeSH)’den yararlanılabilir. http://www.ncbi. nlm.nih.gov/pubmed/. Makalenin tam metninde Giriş paragrafından sonra Gereç ve Yöntem’de çalışma başlangıcı ve bitiş tarihleri, hastaların özellikleri ve kullanılan yöntemler, hasta seçimi ayrıntılı biçimde belirtilmelidir. İstatistiksel yöntem yeterli ayrıntı ile açıklanmalıdır. Bulgular: Metinde olabildiğince ayrıntılı yazılmalı, şekil ve tablolar ile desteklenmeli; şekil ve tablolarda verilen bilgiler, metinde tekrarlanmamalıdır. Tartışma: Ağırlıklı olarak çalışma ile ilgili veriler tartışılmalı, yerli ve yabancı kaynaklarla desteklenmelidir. Konu ile doğrudan ilgisi olmayan genel bilgilere uzun uzun yer vermekten kaçınılmalıdır. Kısaltmalar: Kısaltılmış sözcük sayısının sınırlı tutulması gerekir. Şekil ve Tablolar: Yazı ile birlikte sunulan fotoğraf ve tablolar sisteme ayrı ayrı yüklenmelidir. Resim dosyalarının formatı JPEG

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

veya TIFF olabilir. Tablolar ve şekil altyazıları ayrı sayfalara ve iki satır aralıklı yazılmalı; şekil ve tablolar yazıda görünme sırasına göre numaralandırılmalı ve başlıkları olmalıdır. Mikroskobik resimlerde büyütme oranı ve boyama tekniği açıklanmalıdır. Kısaltmalar her şeklin ve tablonun altında açıklanmalıdır. KAYNAKLAR Kaynaklar metin içinde anılma sırasına göre noktadan sonra üst simge olarak köşeli parantez içerisinde ve nokta işaretinden sonra boşluk bırakmadan dizilmeli (örnek: ...lenf nodu diseksiyonu önerilmektedir.[1]); yayımlanmamış sonuçlar ve kişisel görüşmeler kaynak olarak gösterilmemelidir. Yazarların yalnızca doğrudan yararlandıkları çalışmaları kaynak olarak göstermeleri gerekir; yazımı doğrulanamayan kaynaklar yayın hazırlığı sırasında yazarlardan istenecektir. Dergi isimleri Index Medicus’a göre kısaltılmalıdır; bunun mümkün olmadığı durumlarda dergi adının tamamı verilmelidir. Altı ya da daha az sayıda olduğunda tüm yazarlar belirtilmeli, altıdan fazla yazar durumunda, altıncı yazarın arkasından “et al.” eklenmelidir. Kaynakların dizilme şekli ve noktalamalar için aşağıdaki örneklere uyulmalıdır (basım ayı, parentez içinde derginin basım sayısı yazılmamalıdır !) : Dergi: Tefekli A, Tepeler A, Altunrende F, Tok A, Sarılar Ö, Müslümanoğlu AY. Seçilmiş olgularda tüpsüz perkütan nefrolitotomi. Türk Üroloji Dergisi 2006;32:240-7. Gill IS, Kaouk JH, Meraney AM, Desai MM, Ulchaker JC, Klein EA et al. Laparoscopic radical cystectomy and continent orthotopic ileal neobladder performed completely intracorporeally: the initial experience. J Urol 2002;168:13-8. Kitap: Korkud G, Karabay K. Böbrek tüberkülozu. 3.Baskı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basımevi; 1993. Kitap içinde bölüm: Anderson JL, Muhlestein JB. Extracorporeal ureteric stenting during laparoscopic pyeloplasty. Philadelphia: W. B. Saunders; 2003. p. 288-307. Önemli Not: Yayın Kurulu, gerekli gördüğü durumlarda yazıların özünü değiştirmeden metinde düzeltme yapmakla yetkilidir. Online makale gönderiminde sırası ile: 1. Yazarların onay verdiklerine dair “Telif Hakkı Devir Formu “ başlığı altında imzalı bir mektup (tarayıcıdan geçirdikten sonra diğer dosyalarla gibi online olarak sisteme yüklenmelidir). 2. Ana metin (Kaynaklar dahil) (Özet ve Yazar isimleri bulunmamalıdır !) 3. Resimler (Mümkün ise açıklanan yerler okla belirtilmelidir) 4. Tablolar yüklenmelidir.

vii


INSTRUCTION TO AUTHORS Articles submitted to the journal are evaluated in terms of originality and scientific quality. Submitted manuscripts must not have been previously published, or presented in another electronic or printed journal, in a book or in a different medium, and must be approved by the Editorial Board of the Turkish Andrology Association’s Board of Directors. Independent, unbiased, double-blinded arbitration evaluation reports of referees are used in the evaluation of the articles submitted to the Andrology Bulletin. In order for the articles to be evaluated, a signed letter entitled “Copyright Transfer Form” must be attached to the submitted article, confirming the authors’ approval (a copy of the form is available at: http://www.androlojibulten.org and https://www.journalagent.com/androloji/). Andrology Bulletin encourage authors and individuals involved in the evaluation process of submitted articles to present their current or potential conflicts of interest, including financial, institutional, and other relationships that may lead to potential conflicts of interest or prejudice. Any financial or any other kind of support received from an individual or institution for a study must be declared to the Editorial Board, and the ICMJE Potential Conflicts of Interest Form must be filled in separately by all authors contributing to the declaration of potential conflicts of interest (see the form in: http://www.androlojibulten.org). Potential conflicts of interest with editors, writers and arbitrators are resolved by the Editorial Board of the journal under the COPE and ICMJE guidelines. The Author Approval Form will be sent to the responsible author, who will be required to explain the author’s contributions during the typesetting and preparation of the articles suitable for publication. Only those who deserve authorship should be shown as authors. Everyone listed as a writer must meet the authorship criteria recommended by ICMJE (www.icmje.org). The ICMJE suggests that authors meet the following four criteria: 1. To have contributed significantly to the gathering, analysis, and interpretation of data for concept/design of the study; 2. To have drafted the writing of the essay, or have done critical review of important intellectual content; 3. To have reviewed and approved the last version of the article before its publication; 4. To accept the responsibility for all aspects of the work in order to ensure that questions concerning the validity and accuracy of any part of the work are properly investigated and resolved. A writer should be able to identify the parts of the work which other authors are responsible for, in addition to taking responsibility for the parts he contributed. In addition, authors should trust the integrity of each other’s contributions. For the clinical and experimental studies, drug studies, and some case reports, the Ethics Committee report prepared under the

viii

World Medical Association Declaration of Helsinki (amended in October 2013, www.wma.net) is required. If necessary, the author(s) may be requested an Ethics Committee report, or an official letter of equal value. An explanatory note on the results of experimental studies on humans should be included in the text to the effect that approvals have been received, once the nature of the procedures applied to the subject has been fully explained. In the case of studies on animals, those made for the avoidance of pain, suffering, and discomfort should be clearly stated in the article. Patient approvals, the name of the institution from which the Ethics Committee report is received, and the number and date of the approval document should be stated in the main text file under the title of Methods. It is the responsibility of the authors to protect the confidentiality of the identities of patients. Signed permits from the patient or legal representatives must also be sent for photographs that may reveal the identity of the patients. Similarity checking of all the articles is done via iThenticate software. The Editorial Board will act in accordance with the COPE rules against claims and suspicions of plagiarism, citation manipulation, and data fraud involving work submitted to the journal. All responsibility for the published content belongs to the authors. Submitting articles online All manuscripts must be submitted online via the internet address of the journal (https://www.journalagent.com/androloji/). It is recommended that the manuscript be reviewed one last time with the checklist before submission. Manuscripts not written in accordance with the writing rules are not accepted for Scientific Board evaluation. More information can be found at https://www. journalagent.com/androloji/.

PREPARATION OF ARTICLES The research articles should not exceed 3000 words, the case presentations should be at most 1500 words, and the compilations should not exceed 5000 words. The articles should be prepared in accordance with the ICMJE Recommendations for the Conduct, Reporting, and Publication of the Scholarly Work in Medical Journals (http://www.icmje. org/icmje-recommendations.pdf –updated in December 2017). Randomized studies should be consistent with CONSORT, observational studies with STROBE, diagnostic value studies with STARD, systematic review and meta-analyses with PRISMA, animal trials with ARRIVE, and non-randomized behavioral and public health studies with TREND guidelines. The authors are required to upload the Publication Submission Form, the Author Contribution Form and the ICMJE Potential Conflicts Form (this form must be filled out by all authors separately) to the online system during the initial submission of the

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018


article. These forms are available at http://www.androlojibulten. org/ and can be found in the instruction to authors section. Manuscripts should be typed on a standard A4 paper size on a computer text file, spaced about 2.5 cm on the right and left sides, and with double spaced lines. Every page should be numbered. The text should be written in Times New Roman font with 12 points. The sections to be included in the manuscripts are: author names (academic title, name, surname), the institution in which the study was conducted (work place of the author and the institution where the publication is prepared), contact address, telephone and fax numbers, e-mail address. All these should be entered in the JournalAgent™ program online in steps 3, 4, and 5. The files to be uploaded should not contain the names of the authors and places where they work, except the “Copyright Transfer Form”. The submitted work should include: (i) Turkish and English titles (to be posted online), (ii) Turkish and English abstracts (to be posted online); in the full text of the article (the full text file must be added to the desired location online) (iii) Introduction; (iv) Materials and Methods; (v) Findings; (vi) Discussion; (vii) References sections. It is preferred that methods, findings, and discussion sections be handled with subtitles when necessary. Case presentations should be organized under the headings of introduction, case presentation and discussion after the summaries. In the review articles, appropriate titles can be preferred for the development of the article. Abstract (Summary): The main findings and the main results should be reported under the headings of Objectives, Material and Methods, Findings, Conclusion. Key words: At least 3 and at most 5 key words (in alphabetical order) should be indicated in Turkish and English, under the heading “Key words” after the Abstract section. Index Medicus Medical Headings (MeSH) can be used for this purpose (http:// www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/). In the full text of the article, in the Materials and Methods after the Introduction paragraph, start and end dates of the study, the characteristics of the patients and the methods used, the patient selection should be specified in detail. The statistical method utilized should be explained with sufficient detail. Findings: Findings should be written as detailed as possible in the text, supported by figures and tables; information given in figures and tables should not be repeated in the text. Discussion: Mainly the data related to the study should be discussed and supported with domestic and foreign resources. General information that is not directly related to the subject should be avoided from occupying too much space. Abbreviations: The number of abbreviated words must be limited. Figures and Tables: Photographs and tables presented with the text should be uploaded separately to the system. The format of

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

the image files can be JPEG or TIFF. Tables and shape subtitles must be written on separate pages with double spacing; figures and tables should be numbered according to the order in which they appear in the text, and should have titles. Magnification ratio and dyeing technique should be explained in microscopic pictures. Each abbreviation used should be noted under the related figure and table with an explanation. REFERENCES The references given in the text should be arranged in square brackets as superscripts, and if at the end of the sentence after the punctuation, without spacing (eg: ... lymph node[1] dissection is recommended.[2]); unpublished results and personal interviews should not be shown as sources. Authors should only present studies that they directly benefit from; unauthorized sources will be requested from the authors during the preparation of the publication. Journal names should be abbreviated according to Index Medicus; where this is not possible, the full name of the journal should be given. All authors should be listed if there are seven or fewer, followed by “, et al.” after the sixth author in case of more than seven authors. The following examples should be followed for the endnote reference list and the punctuation style (the month and the issue number in parentheses must be avoided!). Journal: Tefekli A, Tepeler A, Altunrende F, Tok A, Sarılar Ö, Müslümanoğlu AY. Seçilmiş olgularda tüpsüz perkütan nefrolitotomi. Türk Üroloji Dergisi 2006;32:240–7. Gill IS, Kaouk JH, Meraney AM, Desai MM, Ulchaker JC, Klein EA, et al. Laparoscopic radical cystectomy and continent orthotopic ileal neobladder performed completely intracorporeally: the initial experience. J Urol 2002;168:13–8. Book: Korkud G, Karabay K. Böbrek tüberkülozu. 3. Baskı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basımevi; 1993. Section of a book: Anderson JL, Muhlestein JB. Extracorporeal ureteric stenting during laparoscopic pyeloplasty. Philadelphia: W. B. Saunders; 2003. p.288–307. Important Note: The Editorial Board is authorized to make amendments to the text, if necessary, without modifying the text of the text. Online article submission order: 1. A signed letter under the heading of “Copyright Transfer Form” (a scanned copy which must be uploaded to the system online with other files) from the authors, 2. Main text (including reference list) (abstract should not be included, and author names must be blinded!), 3. Pictures (where possible, the explanations should be indicated by an arrow), and 4. Tables must be loaded.

ix


BAŞKAN’DAN / FROM THE PRESIDENT

Değerli Meslektaşlarım, Dergimizin 2018-2019 Akademik yılının başında yayınlanacak olan elinizdeki sayısı; her zaman

olduğu gibi değerli meslektaşlarımızın yoğun akademik katkısı ile hazırlanmıştır. Dergimizin bu sayısının da güncel bilgilerin irdelenmesi açısından sizlere faydalı olacağını umut ediyoruz. Türk

Androloji Derneği yeni akademik yılda da bilimsel politikaların gereği olarak, ulusal ve uluslararası platformda faaliyetine yoğun bir şekilde devam edecektir. İki yılda bir düzenlenen Ulusal

Androloji Kongresi; 18-21 Nisan 2019 tarihlerinde; Sarıgerme’de gerçekleştirilecektir. Kongre’nin bilimsel programının hazırlanmasına başlanmış olup; en kısa zamanda tüm üyelerimizin bilgisine

sunulacaktır. Önümüzdeki yılın ‘Türk Androloji’si adına en önemli uluslararası toplantılarından

birisi de Barselona’da düzenlenecek olan EAU-2019 toplantısı sırasında derneğimizin akademik

kadrolarının da katkısı ile gerçekleştirilecek ESAU (European Section of Andrological Urology) toplantısı olacaktır. Özellikle EAU-2019 toplantısına katılacak tüm üyelerimizi; bilimsel açıdan üst düzey katkı sağlayacağını düşündüğümüz bu toplantıda görmek en büyük dileğimizdir. Son

olarak, 8-11 Kasım 2018 tarihleri arasında Miami’de düzenlenecek olan SMS-NA toplantısında da derneğimiz akademik kadroları ile bilimsel katkı sağlayacaktır. Sözü edilen toplantının, özellikle

Türk Androlojisi ile Kuzey Amerika Androloji dernekleri arası bilimsel işbirliğine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Ülkemizde Androloji’ye ilgi duyan tüm meslektaşlarımıza verimli ve huzurlu bir yeni akademik yıl diliyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum… Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA

Türk Androloji Derneği Başkanı

x

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018


EDİTÖR’DEN / FROM THE EDITOR

Değerli Meslektaşlarım, Androloji Bülteni’nin yeni sayısı ile sizlere merhaba diyoruz. Yaptığı bilimsel faaliyetlerle

uluslararası arenada her zaman söz sahibi olan Türk Androloji camiasının çok değerli üyelerinin özverili katkıları ile bugünlere gelen dergimiz, hızla kalitesini artırarak siz değerli okuyuculara en güncel bilgileri en iyi şekilde sunmaya çalışmaktadır.

Bu sayının araştırma makaleleri bölümünde transrektal ultrasonografi eşliğinde alınan prostat biyopsisinin erektil fonksiyon üzerine etkisi Çağlayan ve ark. tarafından ele alınırken, transüretral

prostat rezeksiyonu sonrası gelişen retrograd ejakülasyonun işlem öncesinde öngörülebilirliği Tonyalı ve ark. tarafından ele alınıyor. Yine bu bölümde ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum yapma konusundaki görüşleri Aydoğdu ve ark. tarafından dikkatinize sunulmakta.

Derleme makaleler bölümünde varikoselektomide cerrahi tekniklerin karşılaştırmalı analizi Pelit ve Yeni tarafından detaylı bir şekilde ele alınırken, hiperprolaktinemi ve erektil disfonksiyon

ilişkisi güncel literatür eşliğinde Güzel ve ark. tarafından özetleniyor. Bu bölümde son olarak kadın cinselliğinde kültürel farklılıkların rolü Çiftçi ve ark. tarafından irdeleniyor. Saygılarımla, Doç. Dr. Ahmet Gökçe

Editör

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

xi


Cilt/ Volume 20 | Sayı/ Issue 3 | Eylül/ September 2018

İÇİNDEKİLER /CONTENTS

ARAŞTIRMA YAZILARI | ORIGINAL ARTICLES 69

Transrektal ultrasonografi eşliğinde alınan prostat iğne biyopsisinin erektil fonksiyon üzerine etkisi The effect of ultrasound guided prostate needle biopsy on the erectile function Volkan Çağlayan, Sedat Öner, Sinan Avcı, Efe Önen, Murat Şambel, Metin Kılıç, Mustafa Murat Aydos

74

Transüretral prostat rezeksiyonu sonrası gelişen retrograd ejakülasyon işlem öncesinde öngörülebilir mi? Could retrograde ejaculation occurred after transurethral prostate resection be predicted before the procedure? Şenol Tonyalı, Mustafa Karaaslan, Mehmet Yılmaz, Cavit Ceylan

78

Ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum yapma konusundaki görüşleri Opinions of midwifery students about normal vaginal birth Saadet Gonca Mavi Aydoğdu, Betül Uzun, Ülkü Özsoy

DERLEME | REVIEW

xii

85

Varikoselektomide cerrahi tekniklerin karşılaştırmalı analizi Comparative analysis of varicoselectomy techniques Eyyüp Sabri Pelit, Ercan Yeni

90

Hiperprolaktinemi ve erektil disfonksiyon Hyperprolactinemia and erectile dysfunction Özer Güzel, Ali Atan, Yılmaz Aslan

95

Kadın cinselliğinde kültürel farklılıkların rolü The role of cultural differences in female sexuality Halil Çiftçi, Eyyüp Sabri Pelit, Bülent Katı

99

TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY

102

KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018


Bilimsel Sekreterya

TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ Cemil Aslan Güder Sok. İdil Apt. B Blok D.1 34349 Gayrettepe / İstanbul Tel: 0 212 288 50 99 - Faks: 0 212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr www.androloji.org.tr

Organizasyon Sekreteryası

FİGÜR KONGRE ORGANİZASYONLARI VE TİC. A.Ş. 19 Mayıs Mah. 19 Mayıs Cad. Nova Baran Center No: 4, 34360 Şişli / İstanbul Tel: 0 212 381 46 00 - Faks: 0 212 258 60 78 E-posta: androloji@figur.net www.androloji2019.org


ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE

Androl Bul 2018;20:69−73 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2018.33255

Erkek Cinsel Sağlığı

Transrektal ultrasonografi eşliğinde alınan prostat iğne biyopsisinin erektil fonksiyon üzerine etkisi The effect of ultrasound guided prostate needle biopsy on the erectile function

Volkan Çağlayan , Sedat Öner , Sinan Avcı , Efe Önen , Murat Şambel , Metin Kılıç , Mustafa Murat Aydos

ÖZ

ABSTRACT

AMAÇ: Transrektal ultrasonografi eşliğinde prostat biyopsisinin (TRUSBx) erektil fonksiyon üzerine etkisini incelemektir. GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışmaya Mart 2013 – Aralık 2013 tarihleri arasında transrektal ultrasonografi eşliğinde prostat biyopsisi uygulanan 81 hasta dahil edildi. Hastalara işlemden önce ve 2., 4., 8. haftalarda Uluslar Arası Erektil İşlev - Erektil Fonksiyon (IIEF-EF) anket formu uygulandı. Kanser tanılı hastalar 4. hafta sonrasında çalışmadan çıkarıldı. Benign patolojili hastalar komplikasyon durumları bakımından alt gruplara ayrıldı. BULGULAR: Hastaların ortalama yaşı 62,9 (38–75) yıldı. IIEF-EF skoru 2. hafta kontrollerinde istatistiksel anlamlı olarak azaldı (p=0,004). Dördüncü hafta kontrollerinde benign patolojili hasta grubunda IIEFEF skoru başlangıç skoruyla karşılaştırıldığında istatistiksel anlamlı fark göstermezken (p=0,226), kanser tanılı hasta grubunda istatistiksel anlamlı olarak azaldı (p<0,001). Sekiz hafta sonunda benign patolojili hastaların IIEF-EF skorları, işlem öncesi skorlarla istatistiksel anlamlı fark göstermedi. İkinci hafta kontrollerinde, komplikasyon oluşmayan grupta istatistiksel anlamlı (p=0,029), komplikasyon oluşan grupta ise istatistiksel anlamlı olmayacak şekilde (p=0,051) IIEF-EF skorlarında düşme saptandı. Yaş, PSA değeri veya prostat volümü ile kontroller arasındaki skor farkları arasında korelasyon saptanmadı. SONUÇ: Erektil fonksiyonlar, biyopsi sonrası erken dönemde olumsuz etkilenmektedir. Kanser tanılı hasta grubunda psikolojik faktörlerin erektil disfonksiyona neden olduğu düşünülmüştür. İşlem sonrası ortaya çıkan minör komplikasyonlar, gelişen geçici erektil disfonksiyon ile ilişkilendirilmemiştir. Anahtar Kelimeler: Prostat biyopsisi, erektil disfonksiyon, transrektal ultrasonografi

OBJECTIVE: To search the effect of transrectal ultrasonography-guided prostate biopsy (TRUS-Bx) on the erectile function. MATERIAL and METHODS: The study included 81 patients who underwent TRUS-Bx between March 2013 and December 2013. International Index of Erectile Function - Erectile Function Domain (IIEF-EF) questionnaire was completed before, and 2nd, 4th, 8th week after the intervention. The patients with cancer diagnosis were excluded after the fourth week. The cancer-free patients were divided into subgroups in terms of complication status. RESULTS: The mean age of the patients was 62.9 (38–75) years. IIEF-EF score decreased statistically significant in the 2nd week controls (p=0.004). In the 4th week control, there was no significant difference of the IIEF-EF score in the group of the cancer-free patients when compared with baseline score (p=0.226); however, it decreased statistically significant in the group of patients with cancer diagnosis (p<0.001). In the 8th week control, IIEF-EF score was not statistically significant in the group of cancer-free patients when compared with baseline score. In the 2nd week control, IIEF-EF score decreased statistically significant in the group of patients with no complications, decreased statistically not significant in the group of patients with complications. No correlation was detected between IIEF-EF score changes and prostate volume, PSA value, or age. CONCLUSION: Erectile function is affected negatively in the postbiopsy early period. Psychological factors were thought to cause erectile dysfunction in the group of the patients with cancer diagnosis. The minor complications that occurred after the biopsy are not associated with the transient erectile dysfunction. Keywords: Prostate biopsy, erectile dysfunction, transrectal ultrasonography

GIRIŞ Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, Bursa, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Dr. Efe Önen SBÜ Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 16310 Bursa, Türkiye Tel. +90 505 212 23 83 E-mail: efe17@yahoo.com Geliş/ Received: 09.05.2018 Kabul/ Accepted: 28.05.2018

©2018 Androloji Bülteni

Transrektal ultrasonografi eşliğinde prostat biyopsisi (TRUS-Bx) 1989 yılında Hodge ve ark. tarafından ilk kez uygulandığından beri prostat kanseri tanısında standart yöntem olarak kabul edilmektedir.[1] Her yıl dünyada 900.000’nin üstünde erkek prostat kanseri tanısı almaktadır. Tanı koyulan vakaların yaklaşık %75’i prostat spesifik antijenin (PSA) yaygın olarak kullanıldığı ve sonrasında

69


prostat biyopsisinin uygulandığı gelişmiş ülkelerden bildirilmektedir.[2] Günümüzde, bu yöntem Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da yılda 1 milyondan fazla hastaya uygulanarak üroloji pratiğindeki en yaygın prosedürlerden biri haline gelmiştir.[3] Her ne kadar TRUS-Bx hastalığın tanısında standart yöntem olsa da, işlem sonrası dönemde hematospermi, hematüri, rektal kanama, üriner retansiyon, üriner trakt enfeksiyonları ve ürosepsis gibi çeşitli komplikasyonlara sebep olabilmektedir.[4–7] Literatürde, işlemin cinsel fonksiyonlar üzerine etkilerini inceleyen çalışmalarda, farklı sonuçlara rastlanılmaktadır.[8–14] Bu çalışmada amacımız, kliniğimizde TRUS eşliğinde prostat biyopsisi yapılan hastaları işlem öncesi ve işlem sonrası belirli periyodlarda değerlendirmek ve prosedürün erektil fonksiyonlara etkilerini tespit etmektir.

GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya Mart 2013-Aralık 2013 tarihleri arasında prostat kanseri şüphesiyle TRUS eşliğinde ilk kez biyopsi uygulanan 81 hasta dahil edildi. Hastalar işlemden önce ve işlemden sonra 2., 4., 8. haftalarda, Ereksiyon İşlevi Uluslararası Değerlendirme (International Index of Erectile Function IIEF) formunun valide edilmiş Türkçe tercümesi ile değerlendirildi.[15] Erektil disfonksiyon (ED) şiddeti IIEF erektil fonksiyon (EF) alt grup skorlarına göre; 1–10 puan şiddetli, 11–16 puan orta ve 17–25 puan hafif ED olarak sınıflandırıldı.[16] Çalışmamız için hastanemiz etik kurulundan onay alındı (2013/9/25 sayılı etik kurul onayı). Çalışmamızda hastaların anormal rektal muayenesi ve/veya serum PSA seviyeleri 2,5 ng/mL’nin üzerinde olması prostat biyopsi endikasyonumuzu oluşturdu. İşlem öncesinde sondalı olan ve işlem öncesi yeterli EF’nin olmadığı belirlenen (IIEF-EF ≤10) hastalar ve kontrol periyodlarında cinsel ilişkide bulunmayan hastalar çalışma dışı bırakıldı. İşlemden sonra gelişen komplikasyonlar Clavien derecelendirilmesine göre sınıflandırıldı. Clavien derece 2 ve daha ileri derecede komplikasyonlar gelişen hastalar (üriner retansiyon, enfektif tablo, makroskopik pıhtılı hematüri) çalışma dışı bırakıldı. Patoloji sonuçları kaydedildi. Patoloji sonucu malign olan hastalar sekizinci haftada çalışma dışı bırakıldı. Hastalar komplikasyon olup olmamasına göre iki gruba ayrıldı. İşlem öncesinde tüm hastalardan idrar kültürü çalışıldı. İdrar kültüründe üreme olan hastaların uygun antibiyoterapi sonrası steril idrarı görüldükten sonra, tekrar PSA ölçümü yapıldı ve biyopsi ihtiyacı gözden geçirildi.

70

Hastaların yaşı, PSA düzeyleri, prostat hacimleri kaydedilerek, işlem sonrasında EF’ye etkileri değerlendirildi. Tüm hastalara biyopsi işleminden bir gün önce başlanan ve sonrasında üç gün devam eden siprofloksasin 500 mg oral yolla günde iki doz olacak şekilde reçete edildi. Barsak temizliği için, biyopsi sabahı lavman intrarektal olarak tüm hastalara uygulandı. İşlem sonrasında erken dönemde (üç gün) kullanılması önerisiyle, oral analjezikler de reçeteye eklendi. Hastalar sol lateral dekübit pozisyonda, kalçalar ve dizler fleksiyonda olacak şekilde yatırıldı. Tüm hastalara intrarektal %2’lik lidokainli jel uygulanarak lokal anestezi sağlandı. TRUS görüntüleme için General Electric LOGIQ 100 PRO® serisi ultrasonografi cihazı ile en geniş çapı 23 mm olan 6,5 MHz rektal prob kullanıldı. Her hastadan biyopsi örnekleri 30 cm 18 Gauge tam otomatik biyopsi iğnesi kullanılarak 12 kor şeklinde alındı. İstatistiksel analiz Değişkenlerin normal dağılıma uygun olmamalarından dolayı, non-parametrik istatistiksel testlerle karşılaştırma yapılmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalarda Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis testleri, bağımlı gruplar için Wilcoxon testi, kategorik veriler içinse Ki-kare ve Fisher testleri kullanılmıştır; p değerinin <0,05 olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

BULGULAR Hastaların ortalama yaşı 62,9 (38–75), ortalama PSA değeri 11,93 (2,1–75,3) ng/dL, ortalama prostat hacmi ise 68,4 (20–310) cc, ortalama vücut-kitle indeksi 22,52 (16– 33) kg/m2 idi (Tablo 1). Tablo 1. Hastaların demografik özellikleri Yaş (yıl)

62,9 (38-75)

Prostat volümü (cc)

68,4 (20-310)

PSA değeri ( ng/dL)

11,93 (2,1-75,3)

Ortalama BMI (kg/m2)

22,52 (16-33)

Diabet (n)

8

Hipertansiyon (n)

7

Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı (n)

3

Koroner Arter Hastalığı (n)

5

Altmış bir hastada benign (%75,3), 20 hastada malign (%24,7) patolojik tanı konulmuştur. Kanser tanısı koyulan hastalar, 4. hafta kontrolünden sonra definitif tedaviye yönlendirilmeleri sebebiyle 8. haftada değerlendirilememişlerdir. Tüm hastaların ve patolojik alt grupların ilk dört

Androl Bul 2018;20:69-73


Tablo 2. Sekiz haftalık IIEF-EF değerlendirilmesi Başlangıç

Hafta 2

p h2-0

Hafta 4

p h4-0

Tüm hastalar(n=81)

24 (11-30)

24 (8-30)

0,004

22 (6-30)

0,002

Benign hastalar (n=61)

24 (11-30)

24 (9-30)

0,011

25 (10-30)

0,226

Kanserli hastalar (n=20)

25 (10-30)

24 (8-30)

0,141

17,5 (6-30)

<0,001

Hafta 8

p h8-0

25 (10-30)

0,212

IIEF-EF skorları

IIEF-EF: International Index of Erectyl Function-Erectyl Function Domain, p h2-0: 2. hafta ile başlangıç skorunun karşılaştırılmasının p değeri, p h4-0: 4. hafta ile başlangıç skorunun karşılaştırılmasının p değeri, p h8-0: 8. hafta ile başlangıç skorunun karşılaştırılmasının p değeri

haftadaki ve sekiz hafta izlenen benign patolojili hastaların değerlendirilmeleri Tablo 2’de gösterilmiştir. Tüm hastalar değerlendirildiğinde, ilk kontrollerde total skorlarda istatistiksel olarak anlamlı azalma saptanmıştır (p=0,004). İşlemden dört hafta sonra yapılan kontrollerde, sadece benign patolojili hastalar değerlendirildiğinde, total skorlar işlem öncesindeki değerlerle istatistiksel anlamlı farklılık göstermemektedir (p=0,226). Hastalar komplikasyon olup olmamasına göre iki gruba ayrılmıştır. İşlem sonrasında gelişen komplikasyonlar Clavien sınıflamasına göre derecelendirilmiştir. Otuz iki hastada komplikasyon gelişmiştir. Çalışmamızda, 10 hastada hematospermi, dokuz hastada hematüri, 13 hastada iki veya daha fazla komplikasyona rastlanılmıştır (Tablo 3). Komplikasyon durumunun işlem sonrası gelişen geçici skor düşmesine etkisinin incelenmesi açısından, iki grubun işlem öncesi ve ilk kontrollerdeki skorları karşılaştırılmıştır (Tablo 4). Kompli ̇kasyonla

Sayı

%

22

27,2

Hematüri

21

25,9

Rektal kanama

4

4,9

Hastaların parmakla rektal muayenesinde anormal bir bulgunun tespit edilmesi veya PSA değerlerinde yükseklik saptanması, prostat kanseri olasılığını akla getirmektedir. Bu hastaların kesin tanısı için prostat iğne biyopsisi en sık kullanılan tanısal yöntem olup, prostat kanserinin patolojik tanısı vakaların büyük bir kısmında TRUS-Bx ile konulmaktadır.[17] Amerika Üroloji Derneği (AUA) güncel kılavuzunda, optimal ilk biyopsi şekli olarak TRUS eşliğinde uzak lateral bölgeleri ve apekside içine alacak şekilde 12 kor biyopsi önerilmektedir.[18] Son zamanlarda yapılan bir meta-analizde, klinik olarak anlamlı prostat kanserine tanı koymakta multiparametrik manyetik rezonans görüntüleme kılavuzluğunda biyopsinin daha başarılı olduğu gösterilmiştir.[19] Bu işlemin henüz fazla yaygın olmaması, uzun sürmesi ve ekonomik etmenler sebebiyle, TRUS eşliğinde sistematik biyopsi hala prostat kanseri tanısında standart yöntem olarak kabul edilmektedir. İşlemin invaziv özellik taşıması ve özellikle de transrektal yolla yapılması, bir takım komplikasyonları olası hale getirmektedir. Bireyin günlük yaşam aktivitelerini etkileyecek bir yöntem olduğundan, işlem sonrası dönemde hastanın ve hekimin hazırlıklı olması gerekmektedir.

Tablo 3. Görülen komplikasyonlar ve oranları. Hematospermi

TARTIŞMA

Tablo 4. Komplikasyon durumunun erektil fonksiyonlara etkisi Başlangıç

Hafta 2

p h2-0

Komplikasyon (-) (n=32)

22,43 (11-30)

21,8 (8-30)

0,029

Komplikasyon (+) (n=49)

24,03 (11-30) 23,63 (11-30)

Ortalama IIEF-EF skorları

0,051

IIEF-EF: International Index of Erectyl Function-Erectyl Function Domain, p h2-0: 2. hafta ile başlangıç skorunun karşılaştırılmasının p değeri

Hastaların yaşı, PSA değerleri ve prostat volümleri ile kontrol periyodları arasındaki skor farklılıkları arasında korelasyon tespit edilmemiştir.

Christofos ve ark., TRUS-Bx uyguladıkları, medyan yaşı 61,51 yıl, medyan PSA değeri 7,9 ng/dl ve medyan prostat hacmi 58,37 cc olan 46 hastayı, işlem günü, işlem sonrası birinci ve üçüncü aylarda IIEF-5 ile değerlendirmişlerdir. Kontroller sırasında istatistiksel anlamlı olarak skorlarda azalma saptanmamıştır.[8] Klein ve ark., prostat kanseri şüphesiyle TRUS-Bx uyguladıkları 198 hastayı işlem sonrası EF açısından değerlendirmiştir. Hastaları üç gruba ayırmış olup, ilk gruba sadece intrarektal lidokain jel (71 hasta), ikinci gruba intrarektal lidokain jele ek olarak periprostatik sinir blokajı (74 hasta), daha öncesinde negatif biyopsisi olan ve PSA yüksekliği devam eden üçüncü gruba ise (53 hasta) satürasyon biyopsisi öncesi sadece periprostatik sinir blokajı uygulamışlardır.

Önen ve ark. n Transrektal ultrasonografi eşliğinde alınan prostat iğne biyopsisinin erektil fonksiyon üzerine etkisi

71


Hastaların ortalama yaşı 66,1 yıl, ortalama PSA değeri 9,1 ng/dL, ortalama prostat hacmi ise 44,94 cc idi. Hastalar, işlem öncesi, işlem sonrası birinci, dördüncü ve on ikinci haftalarda IIEF-5 ile değerlendirilmişlerdir. Çalışma sonucunda, periprostatik sinir blokajı ve alınan biyopsi sayısından bağımsız olarak EF’nin geçici olarak etkilendiği gösterilmiştir. IIEF-EF skorundaki azalmanın, standart biyopsi alınan ilk iki grupta 4. haftada sebat ettiği görülmüştür.[9] Akbal ve ark., PSA yüksekliği nedeniyle daha öncesinde TRUS-Bx uygulanan ve patolojisi benign olarak rapor edilen, ancak PSA yüksekliği devam eden 150 hastaya uyguladıkları ortalama 22 kor (en düşük: 20 kor, en yüksek: 30 kor) satürasyon biyopsisinin EF üzerine etkilerini incelemişlerdir. Hastaların medyan yaşı 62 (48–78), medyan PSA değeri 7,8 ng/mL (1,2–28,9) ve medyan prostat hacmi 45 cc (18–162) olarak saptanmıştır. Biyopsi işlemi öncesi hastalar beş maddelik uluslararası EF indeksi (IIEF5) ve altı maddelik IIEF-EF ile değerlendirilmiştir. Patoloji sonucu benign sonuçlanan 88 hasta, biyopsi sonrası birinci ve altıncı aylarda tekrar değerlendirilmişlerdir. İşlem öncesi potent olduğu bilinen bu hastaların %11,6’sında işlem sonrası birinci ayda ED geliştiğini belirlemişlerdir. İşlem sonrası altıncı ay kontrollerinde ise EF’nin işlem öncesi değerlere döndüğü izlenmiştir. Akbal ve ark. bu çalışmada, satürasyon biyopsisinin hastalarda geçici ED’ye neden olduğu sonucuna varmışlardır.[10] Aktoz ve ark., prostat biyopsisi uygulanan ve patoloji sonucu benign olan 62 hastayı EF açısından IIEF-5 ile işlem öncesi, işlem sonrası birinci ve üçüncü aylarda değerlendirmişlerdir. İlk kontroldeki ortalama skor işlem öncesi ortalama skora göre istatistiksel anlamlı düşüş gösterse de, üçüncü ay ortalama skoru ile başlangıç skoru arasında anlamlı fark saptanmamıştır.[11] Tuncel ve ark.’nın yaptığı çalışmada, prostat biyopsisi uygulanan 97 hasta işlem öncesinde, işlem sonrası birinci ay ve altıncı ayda IIEF-5 ile değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda, birinci ve altıncı aylardaki skorların işlem öncesi skorlara göre istatistiksel anlamlı olarak azaldığı gösterilmiştir.[12] Bizim çalışmamız işlemin geçici olarak ED’ye neden olması bakımından bahsedilen çalışmalarla benzerlik gösterse de, işlem öncesi skorlara dönmek için gerekli periyod açısından farklılık göstermektedir. Bulgularımıza göre, işlemden sonra iki hafta içinde oluşan cinsel fonksiyonlardaki gerileme, birinci ay kontrollerinde başlangıç seviyesine yükselmektedir. Helfand ve ark.’nın prostat kanseri şüphesiyle 12 kor TRUS-Bx uyguladıkları 85 hasta üzerinde yaptıkları

72

çalışmada, işlem öncesi IIEF skoru ile işlem sonrası IIEF skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Fakat, patoloji sonucu adenokarsinom olan hasta grubu göz önüne alındığında, işlem öncesi ve sonrası IIEF skorları arasında büyük farklılıklar vardır. Bu çalışmada araştırmacılar, malign biyopsi sonucunun psikolojik ED’ye sebep olduğunu söylemişlerdir.[13] Çalışmamızda, kanser tanısı alan hastaları ayrı bir grup olarak incelediğimizde, birinci ay kontrollerinde IIEF-EF skorlarında istatistiksel anlamlı düşüş (p<0,001) dikkat çekmektedir. Çalışmamızda anksiyete veya depresyon skorlarını ölçen anketler uygulanmasa da, kanser tanısı öğrenildikten sonra ortaya çıkan psikolojik stresin ED’ye neden olduğu açıkça görülmektedir. Fujita ve ark.’nın 2009 yılında yayımlanan çalışmasında, prostat kanseri tanısı konulmuş ve aktif izlemdeki 231 hasta, seri biyopsilerin EF’ye etkileri bakımından takip edilmiştir. Çalışma sonucunda seri prostat biyopsilerinin ED gelişmesi açısından risk oluşturduğu ve oluşan bu riskin özellikle üç veya daha fazla biyopsi yapılan hastalarda daha anlamlı olduğu saptanmıştır.[14] Çalışmamızda, işlem sonrasında gelişen komplikasyonlar Clavien sınıflamasına göre derecelendirilmiştir. Bazı çalışmalarda olduğu gibi üç günden fazla devam eden hematüri, üç günden fazla devam eden hematospermi ve 24 saatten uzun süren rektal kanama Clavien derece 1 komplikasyon olarak değerlendirilmiştir.[20] Makroskopik pıhtılı hematüri ve enfektif durumlar gibi yüksek derece komplikasyonların skorları kesin olarak düşüreceği düşünüldüğü için, bu hastaların çalışma dışı bırakılması uygun görülmüştür. Bildiğimiz kadarıyla, literatürde komplikasyon durumunun işlem sonrasında meydana gelebilecek EF’deki değişikliklerle ilişkisini gösteren bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızda, komplikasyon durumuna göre hastalar iki gruba ayrılıp incelendiğinde, komplikasyon olmayan grupta istatistiksel anlamlı (p=0,029), komplikasyon olan grupta ise sınırda istatistiksel anlamlı olmayan (p=0,051) skor düşüşleri saptanmıştır. Bu sonuçlara göre, işlemden sonra gelişen minör komplikasyonların sürecin doğal bir parçası olduğunu ve EF’de oluşan geçici gerilemeyle ilişkili olmadığını düşünmekteyiz. Çalışmanın kısıtlılıkları Anket çalışması olması, düşük hasta sayısı, biyopsi öncesinde detaylı hormon analizinin olmaması, IPSS ve idrar akım hızlarını, ayrıca anksiyeteyi ya da depresyon seviyelerini ölçen testlerin uygulanmaması, çalışmamızın önemli eksikleridir.

Androl Bul 2018;20:69-73


SONUÇ TRUS-Bx, işlem sonrası erken dönemde EF’yi olumsuz yönde etkileyen bir yöntemdir. IIEF-EF skorlarındaki düşüşler, hastanın yaşı, prostat volümü ve PSA değerinden bağımsızdır. Kanser tanısı alan hastalarda psikolojik ED gelişmesi beklenen bir durumdur. İşlem sonrasında gelişebilecek olan minör komplikasyonlar, hastalarda oluşan geçici ED’yi öngörmede etkili bulgular değildir. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız

Çıkar Çatışması Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansal Destek Herhangi bir mali destek alınmamıştır.

Peer-review Externally peer-reviewed.

Conflict of Interest No conflict of interest was declared by the authors.

Financial Disclosure No financial disclosure was received.

KAYNAKLAR

1. Hodge KK, McNeal JE, Terris MK, Stamey TA. Random systematic versus ultrasound guided transrectal core biopsies of the prostate. J Urol 1989;142:71–4. 2. Ferlay J, Shin HR, Bray F, Forman D, Mathers C, Parkin DM. Estimates of worldwide burden of cancer in 2008: GLOBOCAN 2008. Int J Cancer 2010;127:2893–917. [CrossRef ] 3. Loeb S, Vellekoop A, Ahmed HU, Catto J, Emberton M, Nam R, et al. Systemic review of complications of prostate biopsy. Eur Urol 2013;64:876–92. [CrossRef ] 4. Heidenreich A, Bastian PJ, Bellmunt J, Bolla M, Joniau S, van der Kwast T, et al. EAU guidelines on prostate cancer. part 1: screening, diagnosis, and local treatment with curative intent -update 2013. Eur Urol 2014;65:124–37. [CrossRef ] 5. Ganeswaran D, Sweeney C, Yousif F, Lang S, Goodman C, Nabi G. Population-based linkage of health records to detect urological complications and hospitalisation following transrectal ultrasoundguided biopsies in men suspected of prostate cancer. World J Urol 2012;32:309–15. [CrossRef ] 6. Li H, Yan W, Zhou Y, Ji Z, Chen J. Transperineal ultrasoundguided saturation biopsies using 11-region template of prostate: report of 303 cases. Urology 2007;70:1157–61. [CrossRef ] 7. Chiang IN, Chang SJ, Pu YS, Huang KH, Yu HJ, Huang CY. Major complications and associated risk factors of transrectal ultrasound guided prostate needle biopsy: a retrospective study of 1875 cases in Taiwan. J Formos Med Assoc 2007;106:929–34. [CrossRef ]

8. Chrisofos M, Papatsoris AG, Dellis A, Varkarakis IM, Skolarikos A, Deliveliotis C. Can prostate biopsies affect erectile function? Andrologia 2006;38:79–83. [CrossRef ] 9. Klein T, Palisaar RJ, Holz A, Brock M, Noldus J, Hinkel A. The impact of prostate biopsy and periprostatic nerve block on erectile and voiding function: a prospective study. J Urol 2010;184:1447– 52. [CrossRef ] 10. Akbal C, Türker P, Tavukçu HH, Simşek F, Türkeri L. Erectile function in prostate cancer-free patients who underwent prostate saturation biopsy. Eur Urol 2008;53:540–5. [CrossRef ] 11. Aktoz T, Kaplan M, Turan U, Memis D, Atakan IH, Inci O. ‘Multimodal’ approach to management of prostate biopsy pain and effects on sexual function: efficacy of levobupivacaine adjuvant to diclofenac sodium –a prospective randomized trial. Andrologia 2010;42:35–40. [CrossRef ] 12. Tuncel A, Kirilmaz U, Nalcacioglu V, Aslan Y, Polat F, Atan A. The impact of transrectal prostate needle biopsy on sexuality in men and their female partners. Urology 2008;71:1128–31. [CrossRef ] 13. Helfand BT, Glaser AP, Rimar K, Zargaroff S, Hedges J, McGuire BB, et al. Prostate cancer diagnosis is associated with an increased risk of erectile dysfunction after prostate biopsy. BJU Int 2013;111:38–43. [CrossRef ] 14. Fujita K, Landis P, McNeil BK, Pavlovich CP. Serial prostate biopsies are associated with an increased risk of erectile dysfunction in men with prostate cancer on active surveillance. J Urol 2009;182:2664– 9. [CrossRef ] 15. Rosen RC, Riley A, Wagner G, Osterloh IH, Kirkpatrick J, Mishra A. The international index of erectile function (IIEF): a multidimensional scale for assessment of erectile dysfunction. Urology 1997;49:822–30. 16. Cappelleri JC, Rosen RC, Smith MD, Mishra A, Osterloh IH. Diagnostic evaluation of the erectile function domain of the international Index of Erectile Function. Urology 1999;54:346–51. 17. Heidenreich A, Bellmunt J, Bolla M, Joniau S, Mason M, Matveev V, et al. EAU guidelines on prostate cancer. Part 1: screening, diagnosis, and treatment of clinically localised disease. Eur Urol 2011;59:61–71. [CrossRef ] 18. Bjurlin MA, Carter HB, Schellhammer P, Cookson MS, Gomella LG, Troyer D, et al. Optimization of initial prostate biopsy in clinical practice: sampling, labeling and specimen processing. J Urol 2013;189:2039–46. [CrossRef ] 19. Schoots IG, Roobol MJ, Niebboer D, Bangma CH, Steyerberg EW, Hunink MG. Magnetic resonance imaging-targeted biopsy may enhance the diagnostic accuracy of significant prostate cancer detection compared to standard transrectal ultrasoundguided biopsy: a systematic review and meta-analysis. Eur Urol 2015;68:438–50. [CrossRef ] 20. De Nunzio C, Lombardo R, Presicce F, Bellangino M, Finazzi Agro E, Gambrosier MB, et al. Transrectal-ultrasound prostatic biopsy preparation: rectal enema vs. mechanical bowel preparation. Cent European J Urol 2015;68:223–8. [CrossRef ]

Önen ve ark. n Transrektal ultrasonografi eşliğinde alınan prostat iğne biyopsisinin erektil fonksiyon üzerine etkisi

73


ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE

Androl Bul 2018;20:74−77 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2018.60973

Erkek Cinsel Sağlığı

Transüretral prostat rezeksiyonu sonrası gelişen retrograd ejakülasyon işlem öncesinde öngörülebilir mi?

Could retrograde ejaculation occurred after transurethral prostate resection be predicted before the procedure? Şenol Tonyalı , Mustafa Karaaslan , Mehmet Yılmaz , Cavit Ceylan

ÖZ

ABSTRACT

AMAÇ: Transüretral prostat rezeksiyonu (TUR-P) öncesinde işlem son-

OBJECTIVE: To determine the possible factors that may predict

rası gelişebilecek olan retrograd ejakülasyonu predikte edebilecek olan muhtemel faktörleri ortaya koyarak, hastaların olası komplikasyonlar açısından daha iyi bilgilendirilmeleri ve farklı tedavilere doğru bir şekilde yönlendirilmelerini sağlamayı amaçladık. GEREÇ ve YÖNTEM: Kliniğimizde Ocak 2015-Ocak 2018 tarihleri arasında benign prostat hiperplazisi (BPH) nedeniyle TUR-P operasyonu geçiren hastaların verileri retrospektif olarak tarandı. İncelenen parametreler hastaların demografik bilgileri, preoperatif prostat volümü, operasyon süresi, patoloji spesimen ağırlığı ve TUR-P sonrası retrograd ejakülasyonu içermekte idi. BULGULAR: Çalışmaya toplam 80 erkek hasta dahil edildi. Hastaların ortalama yaşları 66,1±7 yıl idi. Retrograd ejakülasyonu olmayan ve olan hastalar karşılaştırıldığında preoperatif prostat volümü retrograd ejakülasyonu olmayan grupta retrograd ejakülasyonu olan gruptan daha yüksekti (71,8±26,3 mL’ye karşı 56,6±20,4 mL, p=0,009). Operasyon süresi (59,9±15,8 dk’ya karşı 55,2±15,8 dk, p=0,127) ve patoloji spesimen ağırlığı (23,7±16,1 gr’ye karşı 22,2±13,1 gr, p=0,847) her iki grupta benzerdi. Çok değişkenli regresyon analizinde preoperatif prostat volümü retrograd ejakülasyonun bir belirteci olarak bulundu (p=0,013). SONUÇ: Büyük hacimli prostatlara yapılan TUR-P işlemi sonrası retrograd ejakülasyon daha az sıklıkla görülmektedir. Genç yaşta olan antegrad ejakülasyonunun devamını isteyen küçük prostatlı hastalarla TUR-P dışı tedavi seçenekleri ayrıntılı olarak tartışılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Benign prostat hiperplazisi, TUR-P, retrograd ejakülasyon

Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, Ankara, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Uzm. Dr. Şenol Tonyalı Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sıhhiye Altındağ 06230, Ankara, Türkiye Tel. +90 312 3061829 E-mail: dr.senoltonyali@gmail.com Geliş/ Received: 04.04.2018 Kabul/ Accepted: 15.05.2018

74

retrograde ejaculation after transurethral resection of the prostate (TUR-P) in order to better inform about the complications that may develop after TUR-P and to direct them to different treatments. MATERIAL and METHODS: The data of patients who underwent TUR-P due to benign prostatic hyperplasia (BPH) in our clinic between January 2015 and January 2018 were retrospectively screened. The examined parameters included demographics of the patients, preoperative prostate volume, duration of operation, pathology specimen weight and retrograde ejaculation after TUR-P. RESULTS: A total of 80 male patients were included in the study. The mean age of the patients was 66.1±7 years. In comparison of patients with and without retrograde ejaculation, the preoperative prostate volume was higher in patients without retrograde ejaculation compared to patients with retrograde ejaculation (71.8±26.3 mL vs 56.6±20.4 mL, p=0.009). Duration of operation (59.9±15.8 min vs 55.2±15.8 min, p=0.127) and pathology specimen weights (23.7±16.1 gr vs 22.2±13.1 gr, p=0.847) were found similar in two groups. In the multivariable regression analysis, the preoperative prostate volume was found to be a significant predictor of retrograde ejaculation (p=0.013). CONCLUSION: Retrograde ejaculation after TUR-P treatment on largevolume prostates is less frequent. Therapeutic options other than TUR-P should be discussed in detail with young patients having a small prostate demanding continuation of antegrade ejaculation. Keywords: Benign prostate hyperplasia, TUR-P, retrograde ejaculation

GİRİŞ Benign prostat hiperplazisine (BPH) bağlı alt üriner sistem semptomları (AÜSS) yaşlı erkeklerde sık olarak rastlanır. BPH’nin 60 ile 69 yaş arasındaki erkeklerin %70’ini, 70 yaş üstünde ise %80’ini etkilediği bildirilmiştir.[1] Prostatın transüretral rezeksiyonu (TUR-P) BPH’ya bağlı alt üriner sistem semptomlarının tedavisinde 80 gramın altındaki prostatı olan hastalarda altın standart cerrahi tedavi

©2018 Androloji Bülteni


seçeneğidir. TUR-P perioperatif komplikasyonları ve mortalitesi bakımından güvenli bir işlem olması yanında uzun dönemde üriner inkontinans, idrar yolu enfeksiyonu, mesane boynu stenozu, üretral darlık, retrograd ejakülasyon ve erektil disfonksiyon ile ilişkili olabilir.[2] Retrograd ejakülasyon seksüel fonksiyon üzerindeki etkisi yanında genel yaşam kalitesi ile de ilişkilidir. TUR-P sonrası retrograd ejakülasyon sıklığı seriler arasında çeşitlilik göstermekle beraber %47,8[3] ve %65[4] gibi farklı oranlar verilmiştir. Bu çalışmamızda TUR-P öncesinde işlem sonrası gelişebilecek olan retrograd ejakülasyonu predikte edebilecek olan muhtemel belirteçleri ortaya koyarak hastaların olası komplikasyonlar açısından daha iyi bilgilendirilmeleri ve farklı tedavilere doğru bir şekilde yönlendirilmelerini sağlamayı amaçladık.

GEREÇ VE YÖNTEM Kliniğimizde Ocak 2015 – Ocak 2018 tarihleri arasında BPH’ya bağlı AÜSS nedeniyle TUR-P operasyonu geçiren hastaların verileri retrospektif olarak tarandı. İncelenen parametreler; hataların demografik bilgileri, preoperatif prostat volümü, operasyon süresi, patoloji spesimen ağırlığı ve TUR-P sonrası retrograd ejakülasyon varlığını içermekte idi. Yaş sınırlaması olmaksızın tüm hastalar çalışmaya dahil edildi. İşlem öncesi retrograd ejakülasyonu mevcut olan hastalar ve tüm verilerine ulaşılamayan hastalar çalışmadan dışlandı. TUR-P işleminde monopolar rezektoskop kullanıldı ve verumontanumun 1 cm proksimali rezeksiyon için sınır kabul edildi. İstatistiksel analiz Verilerin analizinde IBM IBM SPSS Statistics for Mac v.21.0 (IBM Corp., Armonk, NY) kullanıldı. Nicel değerler ortalama ± standart sapma, nitel değerler sayı ve yüzde olarak verildi. Grupların karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi, Student’s t testi, Ki-Kare ve Fischer’s Exact testi kullanıldı; p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Etik kurul onayı Çalışma öncesinde Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulu onayı alınmıştır. Retrospektif çalışma olduğundan hasta aydınlatılmış onamına ihtiyaç yoktur.

BULGULAR Çalışmaya toplam 80 erkek hasta dahil edildi. Hastaların ortalama yaşları 66,1±7 yıl idi. Preoperatif ortalama prostat hacmi 62,7±24 mL iken ortalama operasyon süresi 57±15 dk idi. Patoloji spesimen ağırlığı ortalama 22,8±14,3 gr idi. Postoperatif ortalama 16,1±6,7 ay takip sonrasında hastaların 48’i (%60) retrograd ejakülasyonu olduğunu bildirdi. Retrograd ejakülasyonu olmayan ve olan hastalar karşılaştırıldığında, preoperatif prostat volümü retrograd ejakülasyonu olmayan grupta retrograd ejakülasyonu olan gruptan daha yüksek bulunurken (71,8±26,3 mL’ye karşın 56,6±20,4 mL, p=0,009), yaş (66,2±6,9 yıla karşın 66±7,1 yıl, p=0,882), operasyon süresi (59,9±15,8 dk’ya karşın 55,2±15,8 dk, p=0,127) ve patoloji spesimen ağırlığı (23,7±16,1 gr’ye karşın 22,2±13,1 gr, p=0,847) her iki grupta da benzer bulundu (Tablo 1). Yapılan çok değişkenli regresyon analizinde patoloji prostat spesimen ağırlığı ve ameliyat süreleri retrograd ejakülasyonun bir belirteci olarak bulunmazken (p=0,358 ve p=0,719), preoperatif prostat volümü retrograd ejakülasyonun bir belirteci olarak değerlendirildi (p=0,013).

TARTIŞMA Ejakülasyon, emisyon ve ekspülsiyon fazlarından oluşan kompleks bir işlemdir. Bu işlemde somatik, sempatik ve parasempatik yolaklar rol alır. Retrograd ejakülasyon ise, emisyon fazında herhangi bir sorun olmamasına rağmen ekspülsiyon fazındaki bozukluk nedeniyle semenin üretral meatustan atılması yerine mesaneye gitmesini ifade eder. Ejakülatın retrograd olarak mesaneye akışına, patolojik olarak açık olan internal vezikal sfinkter ya da mesane boynu izin verir.[4] Fakat, klinik, fizyolojik ve anatomik bulguların bazıları bunun böyle olmayabileceğini göstermiştir. Videoürodinamik çalışmalar ise, persistan olarak açık mesane boynu olan hastaların antegrad ejakülasyona sahip olabildiğini ortaya koymuştur.[5]

Tablo 1. Retrograd ejakülasyonu olan ve olmayan hastaların karşılaştırılması Grup Yaş (yıl) Preoperatif Prostat Volüm (mL)

Retrograd ejakülasyonu olan (n= )

Retrograd ejakülasyonu olmayan (n=)

P değeri

66±7.1

66.2±6.9

0.882

56.6±20.4

71.8±26.3

0.009

Operasyon Süresi (dk)

55.2±15.8

59.9±15.8

0.127

Patoloji Spesimen Ağırlığı (gr)

22.2± 13.1

23.7± 16.1

0.847

Tonyalı ve ark. n Transüretral prostat rezeksiyonu sonrası gelişen retrograd ejakülasyon işlem öncesinde öngörülebilir mi?

75


Retrograd ejakülasyon; konjenital anomaliler, spinal travma, retroperitoneal lenf nodu diseksiyonu, diabetes mellitus, mesane boynu cerrahisine bağlı ya da idiopatik olabilir.[6] Mesane boynu/çıkımında düzensiz nitrik oksit sentetaz (NOS) uyarımı ve düz kas gevşemesine neden olan endotelyal disfonksiyon, retrograd ejakülasyon gelişimde rol oynayabilir.[4] Önceleri TUR-P ve transvezikal prostat adenomiyomektomi operasyonu sonrasında anterograd ejakülasyonun kaybolması mesane boynunun ve buradaki düz kas sfinkterinin ortadan kaldırılmasına atfedilirken, daha sonra yapılan dinamik transrektal ultrasonografi çalışmaları ile operasyon sonrası antegrad ejakülasyonun devamı için yeterli supramontanal dokunun gerekli olduğu bildirilmiştir. Bu supramontanal doku ile prostat kapsülünün, emisyon fazında kontrakte olarak seminal sıvının mesaneye ulaşmasını engellediğini düşündürmüştür.[7,8] Yapılan bir çalışmada, verumontanumdan itibaren 1 cm’den fazla prostatik üretra dokusu korunarak supramontanal prostat dokusu bırakılması tekniği ile yapılan TUR-P ve TUR-mesane boynu operasyonu sonrasında, hastaların %80’inde antegrad ejakülasyonun korunduğu bildirilmiştir [7]. Benzer olarak, Alloussi ve ark.[5] tarafından önerilen ejakülasyon koruyucu TUR-P yönteminde de, parakoliküler doku ve verumontanumun 1 cm proksimalindeki alanın korunarak postoperatif 3. ayda %90,8 antegrad ejakülasyon elde edildiği bildirilmiştir. Ayrıca, maksimum işeme hızında, işenen volümde ve işeme sonrası rezidü miktarlarında olumlu yönde değişimler gözlemlenmiştir [sırasıyla 14,3 mL/s (p <0,001), 71,6 mL (p=0,001), -59 mL (p=0,002)]. Yazarlar, inanılanın aksine, internal sfinkter ve mesane boynunun varlığının antegrad ejakülasyonun korunması için elzem olmadığını kanaatine varmışlardır. Antegrad ejakülasyonun korunmasında en önemli yerin prostat apeksi olduğu ve genç hastalarda (50 yaş altı) apeksin prostat büyümesine çok dahil olmaması nedeniyle genç hastalar için de uygun bir yöntem olduğunu bildirmişlerdir. Bu tekniğin pozitif fonksiyonel sonuçlarının, TUR-P’deki rezeksiyon ağırlığının ameliyat etkililiğinde önemli olduğu kanısını da geçersiz kıldığı iddia edilmiştir.[5] Bizim çalışmamızda, preoperatif prostat volümü retrograd ejakülasyonun negatif bir belirteci olarak bulunurken, operasyon süresi ve rezeke edilen prostat ağırlığının retrograd ejakülasyon üzerine bir etkisi olmadığı gözlenmiştir. Bu durum, TUR sendromu gibi yan etkilerle karşılaşmamak için ameliyat süresinin ortalama 60 dakika ile sınırlandırılmasına bağlı olarak kalan rezidü prostat dokusunun fazlalığı ile ilişkilendirilebilir. Prostatın lazer ile vaporezeksiyonunu ile tedavi sonuçlarını değerlendiren bir çalışmada, retrograd ejakülasyon sıklığı %56 olarak bulunmuştur. Retrograd ejakülasyonun tekrarlayan üriner retansiyon nedeniyle sonda takılı olan ve

76

diyabeti olan hastalarda daha sık olduğu bildirilmiştir.[9] Bu çalışmamızda bu tür bir verimiz bulunmadığından değerlendirme yapılamamıştır. Çalışmamızın bazı kısıtlılıklarından bahsedecek olursa; öncelikle bu bir retrospektif çalışmadır. Tüm operasyonların tek bir cerrah tarafından yapılmamış olması cerrahi teknikle ilgili bazı soruları akla getirebilir. Ayrıca operasyon öncesi prostat hacim ölçümü de farklı radyologlar tarafından yapılmıştır. Bu durum da ölçümler arası değişkenliğe neden olabilir.

SONUÇ Prostatın transüretral rezeksiyonu sonrası karşılaşılan retrograd ejakülasyonun gelişmesinde cerrahi teknik en etkili faktör olarak görülmektedir. Verumontanum etrafındaki dokunun korunması antegrad ejakülasyonun devamında önemlidir. Bu doku ve prostat kapsülünün kontraksiyonunun retrograd ejakülasyonu engellediği düşünülebilir. Büyük hacimli prostatlara yapılan TUR-P işlemi sonrası retrograd ejakülasyon daha az sıklıkla görülmektedir. Genç yaşta olan antegrad ejakülasyonunun devamını isteyen küçük prostatı olan hastalara TUR-P dışı tedavi seçenekleri ayrıntılı olarak anlatılmalıdır. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız

Çıkar Çatışması

Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansal Destek

Herhangi bir mali destek alınmamıştır.

Peer-review

Externally peer-reviewed.

Conflict of Interest

No conflict of interest was declared by the authors.

Financial Disclosure

No financial disclosure was received.

KAYNAKLAR

1. Zong HT, Peng XX, Yang CC, Zhang Y. The impact of transurethral procedures for benign prostate hyperplasia on male sexual function: a meta-analysis. J Androl 2012;33:427–34. [CrossRef ] 2. Oelke M, Bachmann A, Descazeaud A, Emberton M, Gravas S, Michel MC, et al. EAU guidelines on the treatment and follow-up of non-neurogenic male lower urinary tract symptoms including benign prostatic obstruction. Eur Urol 2013;64:118–40. [CrossRef ] 3. Pavone C, Abbadessa D, Scaduto G, Caruana G, Scalici Gesolfo C, Fontana D, Vaccarella L. Sexual dysfunctions after transurethral resection of the prostate (TURP): evidence from a retrospective study on 264 patients. Arch Ital Urol Androl 2015;87:8–13. [CrossRef ] 4. DeLay KJ, Nutt M, McVary KT. Ejaculatory dysfunction in the treatment of lower urinary tract symptoms. Transl Androl Urol 2016;5:450–9. [CrossRef ]

Androl Bul 2018;20:74-77


5. Alloussi SH, Lang C, Eichel R, Alloussi S. Ejaculation-preserving transurethral resection of prostate and bladder neck: short- and long-term results of a new innovative resection technique. J Endourol 2014;28:84–9. [CrossRef ] 6. Jefferys A, Siassakos D, Wardle P. The management of retrograde ejaculation: a systematic review and update. Fertil Steril 2012;97:306–12. [CrossRef ]

7. Ronzoni G, De Vecchis M. Preservation of anterograde ejaculation after transurethral resection of both the prostate and bladder neck. Br J Urol 1998;81:830–3.

8. Gil-Vernet JM, Jr., Alvarez-Vijande R, Gil-Vernet A, Gil-Vernet JM. Ejaculation in men: a dynamic endorectal ultrasonographical study. Br J Urol 1994;73:442–8. 9. Yee CL, Pal RP, Batchelder A, Khan MA. Risk of erectile dysfunction and retrograde ejaculation associated with thulium laser vaporesection of the prostate for bladder outflow obstruction: a retrospective study. Urol Int 2012;88:165–9. [CrossRef ]

Tonyalı ve ark. n Transüretral prostat rezeksiyonu sonrası gelişen retrograd ejakülasyon işlem öncesinde öngörülebilir mi?

77


ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE

Androl Bul 2018;20:78−84 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2018.20082

Kadın Cinsel Sağlığı

Ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum yapma konusundaki görüşleri Opinions of midwifery students about normal vaginal birth Saadet Gonca Mavi Aydoğdu , Betül Uzun , Ülkü Özsoy

ÖZ

ABSTRACT

AMAÇ: Bu çalışma, ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum konu-

OBJECTİVES: This study was conducted to determine the opinions of

sundaki görüşlerini ve doğum tercihlerinin nedenlerini saptamak amacıyla yapıldı. GEREÇ VE YÖNTEM: Tanımlayıcı nitelikteki araştırma, 2017–2018 öğretim yılı/bahar yarıyılında Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ebelik bölümü öğrencileriyle yürütüldü (N=88). Veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan soru formu kullanılarak 05–09 Mart 2018 tarihleri arasında toplandı, SPSS 20 paket programında analiz edildi. BULGULAR: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20,23±2,20’dir. Doğum dersi almayan öğrencilerin %78’i, doğum dersi alan öğrencilerin %84,2’si normal vajinal doğumu tercih ettiklerini belirtmektedirler. Doğum dersi alan öğrencilerin %92,1’i doğum dersinin doğum tercihlerini etkilediğini, doğum dersi almanın doğum tercihlerini etkilediğini belirten öğrencilerin ise %91,4’ü tercihlerini olumlu yönde etkilediğini belirtmektedirler. SONUÇ: Çalışmamızda, doğum dersi alan öğrencilerin çoğu normal doğumu tercih etmektedirler. Öğrencilerin normal doğum konusunda olumlu tutum geliştirebilmesi, bu konudaki eksikliklerinin giderilmesi ve karar verme becerilerinin güçlendirilmesiyle mümkündür. Anahtar Kelimeler: Doğum tercihi, normal vajinal doğum, öğrenci

GIRIŞ Normal vajinal doğum mümkün olduğunca müdahale edilmeden gerçekleştirilen, kadın vücudunun fizyolojik yapısına en uygun doğum şeklidir.[1–3] Normal vajinal doğum yapan kadın hastanede daha kısa süre kalır, erken dönemde ayağa kalkar ve anne-bebek arasındaki etkileşim en kısa sürede başlar.[4–6] Sezaryen doğum ise normal vajinal doğumun mümkün olmadığı ya da anne/bebek

Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, Amasya, Türkiye Yazışma Adresi/ Correspondence: Öğr. Gör. Saadet Gonca Mavi Aydoğdu Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, İpekköy Yerleşkesi 05100, Amasya, Türkiye Tel. +90 553 635 60 93 E-mail: goncamavi38@gmail.com Geliş/ Received: 11.04.2018 Kabul/ Accepted: 21.04.2018

78

midwives on normal vaginal birth and the causes of birth preferences. MARERİAL AND METHODS: Descriptive research was carried out in the midwifery department of the Faculty of Health Sciences of the University of Amasya (N=88) in the 2017–2018 academic year/spring semester. The data were collected between 05–09 March 2018 using the questionnaire prepared by the researchers and analyzed in the SPSS 20 package program. RESULTS: The average age of the students participating in the survey is 20.23±2.20. In our study, 78% of the students who did not take birth lessons and 84.2% of students who took birth lessons stated that they preferred normal vaginal birth. Birth lessons affected the birth preferences of 92.1% of the students who took the lesson, and 91.4% of the students who stated that taking the birth lesson affected the birth preferences also stated that the lesson affected the choice positively. CONCLUSION: In our study, it was found that the majority of students who took birth lessons preferred normal birth. The ability of students to develop positive attitudes towards normal birth is possible through the elimination of deficiencies, and strengthening of decision-making skills. Keywords: Birth preference, normal vaginal birth, student

açısından riskli olduğu durumlarda uygulanan cerrahi girişimdir.[7–9] Tıbbi bir gerekçe olmadan isteğe bağlı uygulanan sezaryen, anne ve bebek sağlığı üzerinde birçok komplikasyona yol açmaktadır.[10,11] Buna rağmen yapılan çalışmalar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sezaryen oranlarının giderek arttığını göstermektedir.[3,12–14] Artan sezaryen oranlarının önüne geçmek için gebelerin sezaryen tercihlerinde etkili olan faktörlerin bilinmesi gerekmektedir.[15,16] Normal vajinal doğuma ilişkin yaşanılan korkunun gebelerin sezaryen tercihlerinde etkili olduğu bilinmektedir.[2,3,9,16–18] Ayrıca kadınların ileri yaşlarda ve az sayıda çocuk sahibi olmak istemeleri, sezaryen ile doğumun daha güvenli olduğunu düşünmeleri, sosyo-ekonomik düzeyin yüksek olması, doğum ağrısı çekmek istememeleri, yazılı-görsel basında doğumun korkutucu bir şekilde anlatılması ve normal vajinal doğumla ilgili olumsuz deneyimleri de sezaryen ile doğumu tercih etme nedenlerindendir.[2,3,9,13,19–21]

©2018 Androloji Bülteni


Ebeler, kadınların doğum şekline karar verebilmelerinde iyi bir antenatal izlem ve danışmanlık hizmetleri ile kadınların normal vajinal doğuma yönelik korku ve anksiyetelerini azaltmalı, onları doğum eylemine hazırlamalı ve olumlu doğum deneyimi edinmelerini sağlamalıdırlar. [2,3,9,18,22–24] Ebelerin nitelikli bir danışmanlık hizmeti verebilmesi için önce doğum şekline yönelik doğru ve yeterli bilgiye sahip olmaları gerekmektedir.[3,18] Bu amaçla, henüz yolun başında olan ebelik bölümü öğrencilerinin doğum dersini almadan önce ve aldıktan sonra doğum şekline ilişkin düşüncelerinin bilinmesi önemlidir.[25] Bu doğrultuda yaptığımız çalışmada; ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum konusundaki görüşlerini belirlemeyi, doğum şekli tercihlerinin nedenlerini saptamayı ve normal vajinal doğumu teşvik etmeyi amaçlamaktayız.

GEREÇ VE YÖNTEM Araştırmanın tipi Bu çalışma, ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum konusundaki görüşlerini ve doğum tercihlerinin nedenlerini inceleyen tanımlayıcı bir araştırmadır. Araştırmanın evren ve örneklemi Araştırmanın evrenini 2017–2018 öğretim yılı/bahar yarıyılında Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ebelik bölümünde öğrenimlerini sürdüren 88 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş, 05–09 Mart 2018 tarihleri arasında bütün ebelik öğrencilerine ulaşılmıştır. Veri toplama araçları Anket formu, öğrencilerin sosyo-demografik özellikleri ile normal vajinal doğuma ilişkin görüşlerini değerlendiren iki formdan oluşmaktadır. Soru formları araştırmacılar tarafından literatürden yararlanılarak [2,3,6,9,19,26] oluşturulmuştur. *Kişisel Bilgi Formu: Bu form, ebelik öğrencilerinin bazı sosyo-demografik özelliklerini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır. Formda araştırmaya katılacak öğrencilerin yaşı, sınıfı, medeni durumu, anne-baba mesleği ve eğitim durumu, ekonomik durumu, aile tipi ve doğum şekli tercihlerine ilişkin toplam 15 soru yer almaktadır. **Öğrencilerin Normal Vajinal Doğuma İlişkin Görüşlerini Değerlendirme Formu: Bu form, ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğuma ilişkin görüşlerini tanımlamaya yönelik hazırlanan 11 sorudan oluşmaktadır.

Verilerin toplanması Araştırmanın verileri 2017–2018 öğretim yılı/bahar yarıyılında 05–09 Mart 2018 tarihlerinde, derslere devam eden ve çalışmaya katılmayı kabul eden öğrencilerden toplanmıştır. Soru formu dağıtılmadan önce öğrencilere araştırmanın amacı açıklanmış, kişisel bilgilerinin gizli tutulacağına dair gerekli açıklama yapılmış ve onam formu okutularak sözel onamları alınmıştır. Veri toplama formları sınıf ortamında 10–15 dakikalık sürelerde doldurulmuştur. Verilerin değerlendirilmesi Bu çalışmada elde edilen veriler SPSS 20 paket programı ile analiz edilmiştir. Değişkenlerin normal dağılımdan gelme durumları araştırılırken Kolmogorov-Smirnov testinden yararlanılmıştır. Gruplar arasındaki farklılıklar incelenirken değişkenlerin normal dağılımdan gelmemesi durumunda Mann-Whitney-U ve Kruskal-Wallis-H testlerinden yararlanılmıştır. Nominal değişkenlerin grupları arasındaki ilişkiler incelenirken ki-kare analizi uygulanmıştır. RxC tablolarda gözelerdeki beklenen değerlerin yeterli hacme sahip olmaması durumunda Monte Carlo simülasyonu yardımıyla Fisher’s Exact testi ve Pearson ki-kare analizi uygulanmıştır. Normal dağılımdan gelmeyen değişkenler arasındaki ilişkiler incelenirken Spearman’s korelasyon katsayısından yararlanılmıştır. Araştırmanın sınırlılıkları Araştırmanın küçük bir örneklem grubunda yapılması araştırmanın sınırlılığı olarak değerlendirilmektedir. Araştırmanın etik yönü Çalışmanın uygulanabilmesi için gerekli etik kurul ve kurum izni alınmıştır. Araştırmaya katılmayı gönüllülük esasına göre kabul eden öğrenciler, araştırmanın amacı ve uygulanması hakkında bilgilendirilmiş ve sözel onam alınmıştır.

BULGULAR Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20,23±2,20 olup, %34,1’i 1. sınıf ve %96,6’sı bekârdır. Öğrencilerin %45,5’i yaşamının çoğunu ilde geçirmiştir. Öğrencilerin %67’sinin annesi, %37,5’inin babası ilkokul mezunudur. Öğrencilerin %55,7’sinin babası serbest meslekle uğraşırken, %87,5’inin annesi ev hanımıdır. Öğrencilerin %77,3’ü çekirdek ailede yaşadığını, %67’si gelirinin giderine eşit olduğunu belirtmiştir (Tablo 1). Tablo 2’de öğrencilerin doğum dersi alma durumlarına göre doğum şekli tercihlerinin dağılımına yer verilmiştir.

Mavi Aydoğdu ve ark. n Ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum yapma konusundaki görüşleri

79


Tablo 1. Öğrencilerin tanıtıcı özelliklerinin dağılımı Tanıtıcı Özellikler

Sayı

Yaş (Ortalama ± SS) Sınıfı

Medeni Durumu

Yaşamının Çoğunluğunu Geçirdiği Yer

Anne Eğitim Durumu

Baba Eğitim Durumu

Annenin Mesleği

Babanın Mesleği

Aile Yapısı

Ekonomik Durumu

%

Gruplar

20,23±2,20 1. Sınıf

30

2. Sınıf

20

3. Sınıf

19

4. Sınıf

19

34,1 22,7 21,6 21,6

Toplam

88

100,0

Evli

3

Bekâr

85

Toplam

88

İl

40

İlçe

29

Köy/Kasaba

19

3,4 96,6 100,0 45,5 33,0 21,6 100,0 67,0 17,0 15,9 100,0 37,5 29,5 33,0 100,0 87,5 6,8 1,1 4,5 100,0 30,7 13,6 55,7 100,0 77,3 22,7 100,0 20,5 67,0 12,5 100,0

Toplam

88

İlköğretim ve Altı

59

Ortaöğretim

15

Lise ve Üstü

14

Toplam

88

İlköğretim ve Altı

33

Ortaöğretim

26

Lise ve Üstü

29

Toplam

88

Ev Hanımı

77

İşçi

6

Memur

1

Serbest Meslek

4

Toplam

88

İşçi

27

Memur

12

Serbest Meslek

49

Toplam

88

Çekirdek Aile

68

Geniş Aile

20

Toplam

88

Gelir Giderden Az

18

Gelir Gidere Eşit

59

Gelir Giderden Fazla

11

Toplam

88

Doğum dersi almayan (1. ve 2. sınıf ) öğrencilerin %78’i, doğum dersi alan (3. ve 4. sınıf ) öğrencilerin %84,2’si normal vajinal yolla doğumu tercih ettiklerini belirtmiştir. Doğum dersi almış olmanın öğrencilerin tercihlerini etkileme durumu incelendiğinde, doğum dersi alanların normal vajinal doğumu daha fazla tercih ettikleri görülmüştür (92,1). Doğum dersi almış olmanın doğum şekli tercihini etkilediğini belirten öğrencilerin %91,4’ü, dersin tercihlerini olumlu yönde etkilediğini belirtmişlerdir. Öğrencilerin

80

Tablo 2. Öğrencilerin doğum dersi alma durumlarına göre doğum şekli tercihlerinin dağılımı Doğum Dersi Almayanlar

Doğum Dersi Alanlar

Toplam

n

%

n

%

n

%

Normal Vajinal Doğum

39

78,0

32

84,2

71

80,7

Lokal Anestezi İle Vajinal Doğum

3

6,0

3

7,9

6

6,8

Sezaryen İle Doğum

2

4,0

1

2,6

3

3,4

Doğum Şekli Tercihi

Kararsız

6

12,0

2

5,3

8

9,1

Toplam

50

100,0

38

100,0

88

100,0

Evet

0

0,0

35

92,1

35

92,1

Hayır

0

0,0

3

7,9

3

7,9

Toplam

0

0,0

38

100,0

38

100,0

Doğum Dersinin Doğum Şekli Tercihini Nasıl Etkilediği Olumlu

0

0,0

32

91,4

32

91,4

Olumsuz

0

0,0

3

8,6

3

8,6

Toplam

0

0,0

35

100,0

35

100,0

Doğum Dersinin Doğum Şekli Tercihine Etkisi

doğum dersi alma durumları ile normal vajinal doğum tercihleri (p=0,647) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamakla birlikte, doğum dersi almış olmanın öğrencilerin tercihlerini etkilediğini söylenebilir. Lokal anestezi ile vajinal doğum veya sezaryen ile doğum yapmak isteyen öğrencilerin normal vajinal doğum yapmak istememe nedenleri incelendiğinde; doğum korkusunun (%77,8), doğum ağrısı ile baş edemeyeceği kaygısının (%77,8), estetik kaygıların (%55,6), kontrolünü kaybetme endişesinin (%33,3), sağlık personelinin bilgi eksikliğinin (%33,3), doğum sonrası cinsel sorunlar yaşama kaygısının (%33,3), sağlık personelinin davranış ve tutumlarının (%22,2), çevredekilerin kötü deneyimlerini paylaşmasının (%22,2) ve doğum konusunda bilgi eksikliğinin (%11,1) etkili olduğu görülmüştür. Öğrencilerin gelecekte sahip olmak istedikleri çocuk sayısı 2,77±0,99’dur. Öğrencilerin normal vajinal doğum tercihleri ile sahip olmak istedikleri çocuk sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, normal vajinal yolla doğum yapmak isteyenlerin daha fazla sayıda çocuk sahibi olmak istedikleri görülmüştür (p=0,781).

Androl Bul 2018;20:78-84


Öğrencilerin kardeş sayısı 3,08±1,76’dır. Öğrencilerin kardeş sayısı ile normal vajinal doğum tercihleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamakla birlikte, normal vajinal yolla doğum yapmak isteyenlerin kardeş sayılarının fazla olduğu bulunmuştur (p=0,075). Tablo 3’te öğrencilerin normal vajinal doğuma ilişkin görüşlerine yer verilmiştir. Öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile “İlk doğumun şekli, diğer doğumların şeklini belirler.” önermesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0,01). Doğum dersi alanlarda katılma oranı anlamlı derecede düşük görülmektedir (%26,3).

Öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile “Normal doğumdan sonra anne-bebek etkileşimi erken dönemde başlar.” önermesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0,014). Doğum dersi alanların %100’ü bu önermeye katılmıştır. Öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile “Sezaryen doğumun komplikasyonları daha fazladır.” önermesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0,025). Doğum dersi alanların %97,4’ü bu önermeye katılmıştır. Öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile “Normal doğumdan sonra kadınlar kendini daha çabuk toparlar.” önermesi (p=0,123) arasında

Tablo 3. Öğrencilerin doğum dersi alma durumlarına göre önermelere verdikleri yanıtların karşılaştırılması Gruplar Doğum Dersi Almayanlar

Önermeler

Normal doğum doğal bir süreçtir.

İlk doğumun şekli diğer doğumların şeklini belirler. Normal doğum sezaryen doğuma göre daha kolaydır. Normal doğum yapan kadınlar sezaryen doğuma göre kötü bir deneyim yaşarlar. Normal doğumdan sonra kadınlar kendini daha çabuk toparlar. Normal doğumdan sonra cinsel hayat bozulur.

Normal doğumdan sonra anne-bebek etkileşimi erken dönemde başlar. Sezaryen doğum daha ağrısızdır.

Sezaryen doğumun komplikasyonları daha fazladır. Sezaryen doğum anne ve bebek sağlığı için daha güvenlidir. Doğum öncesi destek ve bilgilendirme kadınların doğum şekli tercihinde etkili ve önemlidir.

Doğum Dersi Alanlar

Toplam

n

%

n

%

n

%

Katılıyorum

49

98,0

38

100,0

87

98,9

Katılmıyorum

0

0,0

0

0,0

0

0,0

Kararsızım

1

2,0

0

0,0

1

1,1

Katılıyorum

31

62,0

10

26,3

41

46,6

Katılmıyorum

11

22,0

22

57,9

33

37,5

Kararsızım

8

16,0

6

15,8

14

15,9

Katılıyorum

28

56,0

26

68,4

54

61,4

Katılmıyorum

7

14,0

4

10,5

11

12,5

Kararsızım

15

30,0

8

21,1

23

26,1

Katılıyorum

5

10,0

4

10,5

9

10,2

Katılmıyorum

38

76,0

24

63,2

62

70,5

Kararsızım

7

14,0

10

26,3

17

19,3

Katılıyorum

45

90,0

38

100,0

83

94,3

Katılmıyorum

1

2,0

0

0,0

1

1,1

Kararsızım

4

8,0

0

0,0

4

4,5

Katılıyorum

2

4,0

2

5,3

4

4,5

Katılmıyorum

33

66,0

29

76,3

62

70,5

Kararsızım

15

30,0

7

18,4

22

25,0

Katılıyorum

41

82,0

38

100,0

79

89,8

Katılmıyorum

3

6,0

0

0,0

3

3,4

Kararsızım

6

12,0

0

0,0

6

6,8

Katılıyorum

8

16,0

1

2,6

9

10,2

Katılmıyorum

35

70,0

34

89,5

69

78,4

Kararsızım

7

14,0

3

7,9

10

11,4

Katılıyorum

39

78,0

37

97,4

76

86,4

Katılmıyorum

2

4,0

0

0,0

2

2,3 11,4

Kararsızım

9

18,0

1

2,6

10

Katılıyorum

2

4,0

0

0,0

2

2,3

Katılmıyorum

42

84,0

36

94,7

78

88,6

Kararsızım

6

12,0

2

5,3

8

9,1

Katılıyorum

50

100,0

37

97,4

87

98,9

Katılmıyorum

0

0,0

0

0,0

0

0,0

Kararsızım

0

0,0

1

2,6

1

1,1

Mavi Aydoğdu ve ark. n Ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum yapma konusundaki görüşleri

Ki-Kare Analizi Ki-Kare

P

F

0,568

13,6

0,01

1,4

0,491

2,2

0,334

*

0,123

*

0,531

*

0,014

*

0,058

*

0,025

*

0,286

F

0,432

81


istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, doğum dersi alanların %100’ü bu önermeye katıldığını ifade etmiştir. Öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile “Normal doğumdan sonra cinsel hayat bozulur.” önermesi (p=0,531) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, doğum dersi alanların %76,3’ü bu önermeye katılmadığını ifade etmiştir. Öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile “Sezaryen doğum daha ağrısızdır.” önermesi (p=0,058) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, doğum dersi alanların %89,5’i bu önermeye katılmadığını ifade etmiştir. Öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile “Sezaryen doğum anne ve bebek sağlığı için daha güvenlidir.” önermesi (p=0,286) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamakla birlikte, doğum dersi alanların %94,7’si bu önermeye katılmadığını ifade etmiştir.

TARTIŞMA Gebelerin doğuma ilişkin doğru bilgilendirilmesi ve doğum şekli tercihlerinin belirlenmesi ebelerin bilgi düzeylerine bağlıdır.[8,14] Ebe olma yolunda ilerleyen ebelik öğrencilerinin doğum dersi almadan önce doğum şekline ilişkin düşüncelerinin toplumdaki bireylerle benzerlik gösterdiği ve doğum dersi aldıktan sonra düşüncelerinin değiştiği bilinmektedir.[25] Çalışmamızda, öğrencilerin doğum dersi alma durumları ile normal vajinal doğum tercihleri arasındaki ilişki incelendiğinde, doğum dersi alanların normal vajinal doğumu daha fazla tercih ettiklerini gördük. Utkualp ve Ogur[27] (2010) hemşirelik öğrencileri ile yaptıkları çalışmada, öğrencilerin %85,4’ü doğal ve sağlıklı olduğu için normal vajinal doğumu tercih ettiklerini, %71,8’i doğum ve kadın sağlığı dersini aldıktan sonra doğuma ve kadına olan bakış açılarının olumlu yönde değiştiğini belirtmişlerdir. Kapısız ve ark.’nın[25] (2017) hemşirelik öğrencileri ile yaptığı bir çalışmada, kız öğrenciler stajda karşılaştıkları doğum ile ilgili olumsuz doğum deneyimlerine rağmen, doğumu mucizevi ve mutlaka yaşanması gereken bir deneyim olarak tanımlamışlardır. Öğrencilerin bir kısmı doğum ve kadın sağlığı dersi ile birlikte doğum şekli tercihlerinin değiştiğini ve doğuma ilişkin korkularının tetiklendiğini belirtmiştir. Duran ve Atan’ın[1] (2011) ebelik ve hemşirelik öğrencileri ile yaptığı çalışmada ise doğum dersi almış olmanın öğrencilerin doğum şekli tercihlerini etkilemediği saptanmıştır. Ülkemizde kadınların doğum ile ilgili konularda yeterli bilgiye sahip olmaması, çevredekilerin kötü deneyimlerini paylaşması ve doğumdan/doğum ağrısından korkulması, kadınların normal vajinal doğumu istememelerine sebep olmaktadır.[6,9,25] Çalışmamızda lokal anestezi ile vajinal doğum veya sezaryen ile doğum yapmak isteyen

82

öğrencilerin normal vajinal doğum yapmak istememe nedenleri arasında; doğum korkusunun, doğum ağrısı ile baş edemeyeceği kaygısının, estetik kaygıların ve kontrolünü kaybetme endişesinin tercihlerinde etkili olduğunu gördük. Çakmak ve ark.’nın[20] (2014) çalışmasında kadınlar normal vajinal doğumdan korktukları için sezaryeni tercih ettiklerini ifade etmiştir. Kapısız ve ark.’nın[25] (2017) çalışmasında, öğrencilerin normal vajinal doğum sırasında bebeğin veya kendisinin/eşinin zarar görmesinden, doğum sırasında ağrı/acı duymaktan korktukları bulunmuştur. Duman’ın[28] (2006) yaptığı çalışmada, ilk doğumunu normal vajinal yolla yapanların %18,4’ü ikinci doğumunu sezaryen ile yapmak istedikleri belirtilmiştir. Çalışmaya katılan kadınlara tercihlerinin nedeni sorulduğunda ise, normal doğumun çok ağrılı olduğunu ve doğumda kan kaybının fazla olduğunu belirtmişlerdir. Ergöl ve Kürtüncü’nün[2] (2014) yaptığı çalışmada, kadınların çoğunluğu (%47,4) doğumdan korkmaları nedeniyle sezaryen ile doğum yapmayı tercih ettiklerini ifade etmişlerdir. Benzer olarak, Gözükara ve Eroğlu’nun[26] (2008) yaptığı çalışmada da kadınların sezaryen doğumu tercih etme nedenleri arasında en fazla doğumdan/doğum ağrısından korkma (%71,1) ve bebek için daha sağlıklı olduğunu düşünme (%15,5) yer almıştır. Literatür incelendiğinde, kadınların doğum korkusu yaşadıkları ve bu nedenle sezaryeni tercih ettikleri görülmüştür. Kadınlar normal vajinal doğumun yararları hakkında bilgilendirilmeli ve normal vajinal doğum yapmaları konusunda cesaretlendirilmelidir. Koca’nın[9] (2015) yaptığı bir çalışmada, aile tipi, eşinin eğitim düzeyi, yaşanılan yer ve sosyal güvence durumlarının kadınların doğum şekli tercihlerini etkilemediği bulunmuştur. Vatansever ve Okumuş[6] (2013) çalışmalarında, gebelerin sosyo-demografik verileri ile doğum şekli kararları arasındaki ilişkiyi incelemiş, doğum şekli kararının yaş, eğitim durumu ve çalışma durumuna göre farklılık gösterdiğini, fakat ekonomik durum ve sağlık güvencesine göre farklılık göstermediğini saptamışlardır. Elkin’in[8] (2015) yaptığı çalışmada, kadınların doğum şekli ile eğitim durumları, yaşadıkları yer, çalışma durumu, aylık gelir durumu ve gebelikle ilgili sorun yaşama durumu karşılaştırıldığında, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. İlköğretim mezunu olanlarda normal doğum daha yaygınken, üniversite mezunu olanlar sezaryenle doğumu daha fazla tercih etmişlerdir. Aynı çalışmada, ilçede yaşayanların normal doğumu daha fazla tercih ettikleri ve ekonomik durumun yükselmesiyle birlikte sezaryen tercih oranlarının yükseldiği de görülmüştür. Literatür incelendiğinde, ekonomik durum ve eğitim seviyesi arttıkça sezaryenle doğum yapma isteğinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır.

Androl Bul 2018;20:78-84


Çalışmamızda, öğrencilerin “Normal doğum doğal bir süreçtir.”, “Sezaryen doğumun komplikasyonları daha fazladır.”, “Normal doğumdan sonra kadınlar kendini daha çabuk toparlar.”, “Normal doğumdan sonra anne-bebek etkileşimi erken dönemde başlar.” ve “Doğum öncesi destek ve bilgilendirme kadınların doğum şekli tercihinde etkili ve önemlidir.” görüşlerine katıldıkları görüldü. Öğrenciler “Normal doğumdan sonra cinsel hayat bozulur.” ve “Sezaryen doğum daha ağrısızdır.” görüşlerine ise katılmadılar. Koca’nın[9] (2015) yaptığı bir çalışmada, gebeler normal vajinal doğumdan sonra daha çabuk iyileşme olacağı ve doğum sonu dönemin daha az ağrılı olacağı gibi görüşlere katıldıklarını ifade etmişlerdir. Duman’ın[28] (2006) yaptığı çalışmada, normal vajinal doğumu tercih eden sağlık çalışanları, normal doğumun doğal ve fizyolojik bir süreç olduğunu, günlük aktivitelere çabuk dönüldüğünü, bebeklerini hemen emzirebildiklerini belirtirken, sezaryen ile doğumu seçenler bebeğin daha az zarar gördüğünü düşündüklerini belirtmişlerdir. Duran ve Altan’ın[1] (2011) çalışmasında, kadınların çoğunun normal doğumun anne ve bebek sağlığı için daha iyi olacağını düşündükleri belirtilmiş, kadınlar normal doğumu doğal bir süreç olarak tanımlamışlardır. Normal vajinal doğumu tercih eden kadınlar, doğumdan sonra daha çabuk ayağa kalktıkları için normal doğumun daha sağlıklı olduğunu belirtirken, sezaryen ile doğumu tercih edenler ise sezaryen doğumun anne ve bebek sağlığı için daha güvenli olduğunu ifade etmişlerdir. Memiş’in[5] (2016) yaptığı çalışmada, kadınların çoğunun normal vajinal doğum yaptıktan sonra cinsel yaşamlarının bozulacağını düşündüklerini ifade etmiştir. Çubuk’un[21] (2014) çalışmasında, sezaryen ile doğumu tercih eden gebeler sezaryenin bebek için daha sağlıklı olduğunu belirtmişlerdir. Oktay’ın[18] (2012) yaptığı çalışmada ise kadınların bir kısmı doğum öncesi bilgilendirmenin doğum şekli üzerinde etkili olduğunu ve ilk doğumun diğer doğumları etkilediğini ifade etmiştir. Literatür incelendiğinde, toplumun normal vajinal doğuma ilişkin bilgilerinin yetersiz olduğu görülmüştür. Doğum öncesi destek ve bilgilendirme ile çiftlerin doğru karar vermeleri sağlanmalıdır.

SONUÇ Ülkemizde yapılan çalışmalar, kadınların doğuma ilişkin bilgi düzeylerinin yetersiz olduğunu ve doğumdan/doğum ağrısından korktukları için sezaryeni tercih ettiklerini göstermiştir. Birinci basamakta özel bir yere sahip olan ebeler, nitelikli bir antenatal takip ile çiftleri doğuma hazırlamakta ve yürüttükleri danışmanlık hizmetleri ile çiftlerin doğum şekli tercihlerini etkilemektedirler. Bu nedenle, geleceğin sağlık profesyonelleri olan ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum konusunda yeterli ve doğru bilgiye sahip

olmaları, toplumda insanların normal vajinal doğuma olan bakış açılarının değişmesinde önemli yer tutmaktadır. Çalışmamızda, öğrencilerin çoğunluğu doğumun normal bir süreç olduğunu, daha sağlıklı olduğu için normal vajinal doğumu tercih ettiklerini ve doğum dersinin tercihlerinde etkili olduğunu ifade etmiştir. Öğrencilerin normal vajinal doğum konusunda olumlu bir tutum geliştirebilmesi için doğum şekli konusundaki bilgi eksiklikleri tanımlanmalı, giderilmeli ve karar verme becerileri güçlendirilmelidir. Ayrıca, müfredatta verilen doğum dersine ek olarak; doğum şekline ilişkin eğitimlerin yapılması, öğrencilerin duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine fırsat tanınması ve okul-hastane iş birliğinin sağlanması önerilebilir. Sunum

Bu araştırma, 03-05 Mayıs 2018 tarihleri arasında Amasya’da düzenlenecek olan 5. Uluslararası & 9. Ulusal Ebelik Öğrencileri Kongresi’nde sözel bildiri olarak sunulacaktır.

Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız

Çıkar Çatışması

Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansal Destek

Herhangi bir mali destek alınmamıştır.

Peer-review

Externally peer-reviewed.

Conflict of Interest

No conflict of interest was declared by the authors.

Financial Disclosure

No financial disclosure was received.

KAYNAKLAR

1. Taşçı Duran E, Ünsal Atan Ş. Kadınların sezaryen/vajinal doğuma bakış açılarının kalitatif analizi. Genel Tıp Derg 2011;21:83–8. 2. Ergöl Ş, Kürtüncü M. Bir üniversite hastanesinde kadınların sezaryen doğum tercihlerini etkileyen faktörler. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi 2014;26–34. 3. Karabulutlu Ö. Kadınların doğum şekli tercihlerini etkileyen faktörler. İ. Ü. F. N. Hem Derg 2012;20:210–8. 4. Bülbül T, Özen B, Çopur A, Kayacık F. Gebelerin doğum korkusu ve doğum şekline karar verme durumlarının incelenmesi. Sağlık Bilimleri Dergisi 2016;25:126–30. 5. Memiş Ö. Sağlık çalışanları tarafından tercih edilen doğum yapma yöntemlerinin belirlenmesi. Üsküdar Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hastane İşletmeciliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: 2016. 6. Vatansever Z, Okumuş H. Gebelerin doğum şekline karar verme durumlarının incelenmesi. DEUHYO ED Dokuz Eylül Üniversitesi, Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi 2013;6:81–7. 7. Belkız L. Doğum şeklinin anne bebek bağı üzerine etkisinin incelenmesi. Haliç Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: 2017. 8. Elkin N. Bir aile sağlığı merkezine başvurmuş olan 18–49 yaş arası kadınların doğum şekli tercihleri ve ilişkili faktörler. Anadolu Klin 2016;21:119–28. 9. Çoban Koca S. Kadınların sezaryen doğum tercihi ve etkileyen faktörler. Cumhuriyet Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Sivas: 2015.

Mavi Aydoğdu ve ark. n Ebelik öğrencilerinin normal vajinal doğum yapma konusundaki görüşleri

83


10. Mazzoni A, Althabe F, Liu NH, Bonotti AM, Gibbons L, Sanchez AJ, Belizán JM. Women’s preference for caesarean section: a systematic review and meta-analysis of observational studies. BJOG 2011;118:391–9. [CrossRef ] 11. Souza JP, Gülmezoglu A, Lumbiganon P, Laopaiboon M, Carroli M, Fawoll B, et al. Caesarean section without medical indications is associated with an increased risk of adverse short-term maternal outcomes: the 2004–2008 WHO Global Survey on Maternal and Perinatal Health. BMC Med 2010;8:71. [CrossRef ] 12. Carrapato MRG, Ferreira AM, Wataganara T. Cesarean section: the pediatricians’ views. J Matern Fetal Neonatal Med 2017;30:2081-5. [CrossRef ] 13. Karakuş A. Sezaryen ve normal doğum yapan kadınların doğum yöntemlerine olan davranış ve tutumlarının belirlenmesi. İstanbul Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: 2007. 14. Serçekuş P, Egelioğlu Çetişli N, İnci FH. Türkiye’deki nullipar kadınlar ve eşlerinin doğum tercihleri. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Derg 2015;6:182–5. 15. Uzunçakmak C, Güldaş A, Aydın S, Var A, Özçam H. S.B. İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde 2005–2012 yılları arasında sezaryen ile doğum yapan hastaların değerlendirilmesi. İstanbul Tıp Derg 2013;14:112–6. [CrossRef ]

19. Amanak K, Akdolun Balkaya N. Ebelik bölümü öğrencilerinin doğal doğuma yönelik bilgi ve düşünceleri. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 2013;2:169–92. 20. Çakmak B, Arslan S, Nacar MC. Kadınların isteğe bağlı sezaryen konusundaki görüşleri. Fırat Tıp Derg 2014;19:122–5. 21. Çubuk MM. Kadınların doğum tercihleri üzerine sağlık eğitiminin etkisi. İnönü Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Malatya: 2014. 22. Akçay AE. Kayseri doğumevi hastanesine başvuran gebelerin doğum öncesi bakım alma durumunun doğum tercihine ve doğum tercihlerine etkisi. Erciyes Üniversitesi: Tıp Fakültesi, Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: 2012. 23. Beirvand PS, Moghadam ZB, Salsali M, Majd HA, Birjandi M, Khalesi ZB. Prevalence of Fear of Childbirth and its Associated Factors in Primigravid Women: A Cross- Sectional Study. Shiraz E Med J 2017;18:e61896. [CrossRef ] 24. Bozkurt Ş. Normal doğumda ve sezaryen doğumda anne memnuniyetinin değerlendirilmesi. İstanbul Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: 2013. 25. Kapısız Ö, Karaca A, Süzer Özkan F, Gülen Savaş H. Hemşirelik öğrencilerinin doğum algısı. Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2017;7:156–60.

16. Yıldız Ş, Caypınar SS, Cengiz H, Dağdeviren H, Kanawati A. Türk kadınlarının doğum yöntemleri hakkındaki bilgi düzeyi ve bakış açısı. JCEI 2014;5:173–8.

26. Gözükara F, Eroğlu K. İlk doğumunu yapmış kadınların (primipar) doğum şekline yönelik tercihlerini etkileyen faktörler. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi 2008;32–46.

18. Oktay S. Doğum yapan kadınların doğum şekline yönelik tercihleri ve etkileyen faktörler. Cumhuriyet Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Sivas: 2012.

28. Duman Z. Sağlık çalışanlarının normal doğum ve sezaryen ile ilgili düşünceleri. Afyon Kocatepe Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Afyonkarahisar: 2006.

17. İlhan G, Atmaca FFV, Eken M, Tavukçuoğlu Z, Özel A, Özdemir M, Güngör ES. What is Turkish women’s opinion about vaginal delivery? Turk J Obstet Gynecol 2015;2:75–8. [CrossRef ]

84

27. Utkualp N, Ogur P. Öğrencilerin doğum kadın hastalıkları ve hemşireliği dersi alan uygulamasına ilişkin duygu ve düşünceleri. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi 2010;3(1).

Androl Bul 2018;20:78-84


DERLEME | REVIEW

Androl Bul 2018;20:85−89 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2018.60352

Erkek Üreme Sağlığı

Varikoselektomide cerrahi tekniklerin karşılaştırmalı analizi Comparative analysis of varicoselectomy techniques Eyyüp Sabri Pelit1, Ercan Yeni2

ÖZ

ABSTRACT

Pampiniform pleksus venlerinin dilatasyonu olarak tanımlanan varikosel, genel erkek popülasyonun %15’inde mevcuttur. Varikosel tedavisinde açık ya da mikrocerrahi yaklaşım, laparoskopi ya da perkütan embolizasyonu gibi çeşitli seçenekler vardır. Varikosel tedavisinin nihai hedefi, testisi drene eden dilate venlerin oklüzyonuna dayanır. Bu derlemede, varikosel tedavisine yönelik endikasyonları, tedavi sonrası sonuçları ve varikosel tedavisi için çeşitli teknikleri karşılaştıran çalışmalar gözden geçirilmiştir. Bu derlemenin amacı, varikosel tedavisine yönelik her yaklaşımla ilişkili komplikasyonları ve tedavi sonrası başarı oranlarını tanımlamak ve karşılaştırmaktır. Anahtar Kelimeler: Varikosel, varikoselektomi, mikrocerrahi, fertilite

Varicoceles, a dilation of veins within the pampiniform plexus, are present in 15% of the general male population. There are various types of surgical options in varicocele treatment including open or microsurgical approaches, laparoscopy, or percutaneous embolization. The ultimate goal of varicocele treatment relies on the occlusion of the dilated veins that drain the testis. This paper reviews indications for varicocelectomy, post-treatment outcomes, and studies that address various techniques for varicocelectomy. The purpose of this review is to describe and compare the success rates of each technique and post-treatment complications. Keywords: Varicocel, varicocelectomy, microsurgery, fertility

E

rkek infertilitesi dünya çapında ve özellikle gelişmiş ülkelerde giderek artan bir sorundur. Erkek infertilitesinin en sık cerrahi olarak düzeltilebilir nedeni varikoseldir.[1] Varikosel multifaktöryel nedenlerden kaynaklanır, ancak sonuç olarak testistiküler venlerin patolojik dilatasyonu sonucunda seminifer tübüllerde ısı artışı ve sperm kalitesinde azalmaya neden olmaktadır.[2] Varikosele sekonder olarak gelişen testis disfonksiyonunun mekanizması pampiniform pleksus ile spermatik arter arasındaki sıcaklık değişiminin kaybı olarak ileri sürülmektedir. Normal fizyolojik koşullarda, testisin vücut kor sıcaklığından 1–2 C daha soğuk olduğu gösterilmiştir.[3] Başka çalışmalarda ise varikoselin aynı zamanda hipoksi durumunu indüklediğini ve testiküler disfonksiyona katkıda bulunabilecek reaktif oksijen türlerinin artmasına neden olduğu gösterilmiştir.[4] Genel popülasyonda varikosel %11,7 oranında görülmekte iken semen anormalliği olan grupta %25,4 oranında görülmektedir.[5]

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Şanlıurfa, Türkiye Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara, Türkiye

1 2

Yazışma Adresi / Correspondence: Prof. Dr. Ercan Yeni Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği, Ankara, Türkiye Tel. +90 5067441454 E-mail: ercanyeni@gmail.com Geliş / Received: 23.05.2018 Kabul / Accepted: 06.06.2018

©2018 Androloji Bülteni

Avrupa Üroloji Kılavuzuna göre varikoselektomi endikasyonu verebilmek için hastanın şu dört kriteri karşılaması gerekmektedir: 1) palbabl varikosel, 2) infertil çift, 3) fertilite problemi olmayan eş ve 4) anormal semen parametreleri olmalıdır. Çocuklarda ve adolesanlarda varikoselektomi için önerilen endikasyon kriterleri erişkinlere göre farklılık göstermektedir. Çünkü, bu yaş grubunda semen analizi yapılamamaktadır. Bu yaş gurubunda cerrahi endikasyonlar; küçük bir testis (normal testis veya kendi yaş grubu normalinden %10 veya daha fazla küçük olması) ile ilişkili varikosel, doğurganlığı etkileyen ek testiküler durum (inmemiş testis vb.), iki taraflı palpabl varikosel, patolojik sperm kalitesi (daha yaşlı ergenlerde), semptomatik varikoseldir.[6] Varikosel tedavisi için çeşitli cerrahi teknikler tanımlanmıştır. Bu yöntemler arasında perkutan embolizasyon (girişimsel radyoloji), açık cerrahi, laparoskopik ve mikrocerrahi teknikler mevcuttur. Bu tekniklerin her biri, avantajlar ve dezavantajlar da dahil olmak üzere literatürde iyi tanımlanmıştır. Tüm bu teknikler karşılaştırıldığında, gebelik oranları, semen parametrelerinde iyileşme oranları, hidrosel oluşumu, nüks veya sebat eden varikosel varlığı gibi postoperatif durumlar dikkate alınmalıdır. Varikosel için en ideal teknik, düşük komplikasyon oranları (nüks, sebat, hidrosel oluşumu, testiste atrofi) ile daha yüksek

85


semen parametrelerinde iyileşme ve gebelik oranı elde etmek olacaktır. Bu nedenle, ideal teknik, tüm internal ve eksternal spermatik venlerin bağlanması, spermatik arterlerin ve lenfatiklerin korunmasına hedeflemelidir.[7]

transvers kesi kullanır. Mikroskobik inguinal varikoselektomi (MIV) ise anterior iliak spine medial ve kaudal başlayarak iki ila üç parmak genişliğinde inguinal kanal üzerinde 3–4 cm’lik bir insizyon kullanarak yapılır (Şekil 2).

Cerrahi tekniklerin karşılaştırılması

Orhan ve ark. yaptıkları karşılaştırmalı çalışmada; MIV ve MSIV uygulanan hastalarda postoperatif semen parametrelerinin düzelme oranı %42 ve %38 idi (p>0,05). Gebelik,

Mikroskobik subinguinal varikoselektomi vs perkutan embolizasyon Varikosel embolizasyonu, standart cerrahi yaklaşımlara göre azalmış postoperatif ağrı ve düşük hidrosel riski ile ilişkili minimal invaziv bir yaklaşımdır (Şekil 1). Varikosel cerrahisinde subinguinal mikrocerrahi tekniği ciddi komplikasyonlara maruz kalmadan en düşük nüks oranını (%0,8-%4) sağlamaktadır ve ilk tercih edilecek yöntem olarak önerilmektedir.[8,9] Bou Nasr ve ark. yaptıkları çalışmada 49 hastaya mikroskobik subinguinal varikoselektomi 27 hastaya da perkütan embolizasyon yapmışlardır. Her iki grupta postoperatif 3., 6., 9. ve 12. ayda sperm konsantrasyonunda ve sperm motilitesinde 6. ayda istatistiksel anlamlı bir düzelme saptamışlardır. Sperm konsantrasyonu, 6. ayda perkütan embolizasyon grubunda daha yüksek bulunmuştur (13,42, vs 8,1 × 106/ml). Sperm kalitesi, gebelik oranı ve genel memnuniyet ile ilgili prosedürler arasında anlamlı fark belirlenmemiştir. Perkütan embolizasyon uygulanan hastalar daha hızlı iyileşme süresi ve daha az postoperatif ağrı bildirmişlerdir.[10] Gomez ve ark. 2013 yılında çocuk hastalarda yaptıkları çalışmada, açık cerrahi (Palomo, Ivanissevich), laparoskopik ve perkütan embolizasyon yöntemini karşılaştırmışlardır. On iki hastaya açık cerrahi (Palomo veya Ivanissevich tekniği), 32 hastaya embolizasyon ve 54 hastada laparoskopik varikoselektomi yapılmış. Embolizasyon grubunda rekürrens oranı açık cerrahi ve laparoskopik gruptan daha yüksek çıkmıştır.[11]

Şekil 1. Sol spermatik venin sağ femoral venden embolizasyonunun şematik görünümü.

Sonuç olarak çok sayıda çalışmada, perkütan embolizasyondan sonra semen parametrelerinde cerrahiye benzer iyileşme olduğunu gösterilmiştir.[12–14] Çayan ve ark. 2014 yılında yaptıkları meta-analizde, lateralite göz önüne alınmaksızın 314 hasta arasında %13,05’lik bir genel teknik başarısızlık oranı bulmuşlardır.[7] Embolizasyona özgü bir diğer özellik ise, embolizasyon sonrası hidrosel oluşumu riski olmamasıdır, çünkü lenfatikler müdahaleden tamamen izoledir. Bununla birlikte, yayınlanmış literatürde nüks oranının %3 ila %11 arasında olup, mikrocerrahi varikoselektomiye göre anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur.[15–17] Mikroskobik subinguinal varikoselektomi vs mikroskobik inguinal varikoselektomi Mikroskobik subinguinal varikoselektomi (MSIV) dış halkanın hemen altında pubik ramus üzerine 3–4 cm’lik bir

86

Şekil 2. Varikoselektomi kesi noktaları.

Androl Bul 2018;20:85-89


MSIV’de ve MIV’de sırası ile %41 (34/82) ve %33 (22/65) oranında elde edildi (p>0,05). Ortalama operasyon süreleri ve bağlanan ven sayılarında gruplar arasında anlamlı fark gözlenmedi. Testiküler arter sayısı MSIV’de anlamlı derecede yüksekti. Ancak postoperatif komplikasyon olarak, hiç bir hastada hidrosel görülmezken, 1 MIV ve 2 MSIV hastasında nüks görülmüştür. MSIV’in anatomik özelliğinden dolayı bağlanan damar sayısının fazlalığı, nüks olasılığını ve cerrahi müdahale sırasındaki teknik zorluğu arttırmaktadır.[18] Diğer bir karşılaştırmalı çalışmaya toplam 298 infertil (446 varikosel prosedürü) hasta dahil edilmiş olup, bu hastaların 92’si açık inguinal, 94’ü laparoskopik ve 112’si ise MSIV yöntemi ile opere edilmiştir. İzlemde mikrocerrahi grubunda yer alan hastaların hiçbirinde hidrosel izlenmez iken açık grupta 143 hastanın dördünde (%2,8), laparoskopi grubunda ise sekizinde (%5,4) hidrosel gözlenmiştir. Nüks varikosel insidansı, mikrocerrahi grubunda açık ve laparoskopi gruplarına göre anlamlı olarak daha düşük (sırasıyla 155/4 (%2,6), 143/16 (%11) ve 148/25 (%17) bulunmuştur. Her üç grupta da postoperatif semen parametrelerinin preoperatif değerlerle karşılaştırıldığında sperm konsantrasyonunda, motilitede ve morfolojisinde anlamlı düzelme gözlenmiştir. Mikrocerrahi grubunda sperm sayısı ve motilitesi artmış olan hastaların insidansı anlamlı olarak diğer gruplara göre daha yüksek bulunmuştur. Bir yıl içinde ki gebelik oranında üç grup arasında anlamlı fark belirlenmemiştir.[19] Adolesan yaş grubunda yapılan bir çalışmada; MSIV ile MIV karşılaştırılmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre operasyon süresi MIV’de anlamlı olarak daha kısa idi. Korunan arterlerin ile bağlanan venlerin sayısı ve arter boyutu MIV’de 1,2 arter, 7,3 ven ve 1,3 mm iken, MSIV’de 1,6 arter, 11,5 ven ve 1,1 mm’dir. Subinguinal yaklaşımda tedavi sonrası postoperatif bir hastada hidrosel ve üç hastada persistan skrotal ağrı izlendi. MSIV ve MIV postoperatif 24 aydaki catch-up büyüme oranları sırasıyla %70 ve %78 idi. Subinguinal ve yüksek inguinal yaklaşımlar ile testiküler büyüme açısından benzer başarı oranları elde edilmişti. Ancak daha az ven bağlanması ve spermatik arterin çapının daha büyük olması nedeniyle yüksek inguinal yaklaşımın uygulanması daha kolay olarak bildirilmiştir.[20] Yapılan karşılaştırmalı çalışmalara bakıldığında, mikrocerrahi varikoselektominin hidrosel oluşumu, nüks varikosel insidansının düşük oluşu, sperm sayısında ve motilitesinde daha fazla iyileşme olması gibi avantajları vardır. Laparoskopik varikoselektomi Küçük insizyon ve hızlı iyileşme, öğrenme eğrisinin kolay olması ve az ven ligasyonu laparoskopik tekniğin avantajlarıdır. Laparoskopiye özel komplikasyonlar (barsak

Pelit ve Yeni n Varikoselektomide cerrahi tekniklerin karşılaştırmalı analizi

yaralanması, atalektazi vb.), cihaz temin sorunları, eksternal spermatik ven ve gubarnekular ven bağlanamaması bu tekniğin dezavantajlarıdır. Laparoskopik ve mikroskobik tekniği karşılaştıran Bryniarski ve ark., laparoskopik grupta ve mikrocerrahi grupta gebelik oranı sırasıyla %29,7 ve %40,5 olarak tespit etti (p=0,34). Ameliyat sonrası sperm parametrelerinin analizi, total motilite, progresif motilite ve morfoloji açısından mikrocerrahi yaklaşım lehine anlamlı istatistiksel fark olduğunu ortaya koymuştur. Her iki yöntem de tüm sperm parametrelerinde iyileşme göstermiştir. Hormon düzeylerinde ve erektil fonksiyon açısından değerlendirildiğinde her iki grup arasında fark saptanmamıştır Bu çalışmada mikrocerrahi tekniğin özellikle motilite ve morfolojide daha fazla düzelme sağladığı gösterilmiştir.[21] Başka birçok kollu çalışmada hastalara dört farklı teknik ile varikoselektomi prosedürü gerçekleştirildi. Laparoskopik varikoselektomi grubu (LV grubu: n=84), mikroskobik inguinal varikoselektomi grubu (MIV grubu: n=85), mikroskopik retroperitoneal varikoselektomi grubu (MRV grubu: n=86) ve mikroskopik subinguinal varikoselektomi grubu (MSIV grubu: n=90). MSIV grubunda ameliyat süresi 55±6,9 dakika idi ve bu süre LV, MIV ve MRV gruplarında sırası ile 39±5,7, 41±8,5 ve 42±10 olarak tespit edilmiş olup en uzun operasyon süresi MSIV grubunda tespit edilmiştir. LV grubunda nüks oranı %11,9 olup, MIV (%3,5), MRV (%2,3) ve MSIV (%1,1) gruplarına göre en yüksek orandır. MSIV grubunda skrotal ödem (%1,1) ve testiküler atrofi (%1,1) belirgin olarak daha az gözlenmiştir. Operasyon sonrası sperm konsantrasyonu ve motil sperm sayısındaki artış diğer prosedürler ile karşılaştırıldığında MSIV grubunda istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bu çalışmada, MSIV’nin dört spermatik ven ligasyonu prosedürü içinde sperm konsantrasyonunda en fazla artışa neden olduğu ve en az komplikasyona sahip olduğu için infertil erkeklerde varikoselektomide birinci basamak tedavi olarak sunulabileceği önerilmektedir.[22] Literatürde, Palomo (n=25), Ivanissevich (n=23) ve laparoskopik (n=22) tekniklerin karşılaştırıldığı başka bir çalışmada, Palomo tekniğinde diğer tekniklere göre daha az komplikasyon görülmüştür. Sperm konsantrasyonu, normal motilite ve normal morfoloji ortalamaları ameliyat sonrası üç grupta anlamlı olarak farklıydı. Fakat istatistiksel düzeltme yapıldıktan sonra, semen parametrelerinin başlangıç değerlerine ek olarak, gruplar arasında sadece sperm konsantrasyonunda anlamlı farklılıklar gözlendi. Çalışmalarında sonuç olarak Ivanissevich tekniği, laparoskopik yönteme kıyasla sperm konsantrasyonunu iyileştirmede daha etkili olduğunu ve en düşük komplikasyon oranları Palomo tekniği ile elde edildiğini saptamışlardır.[23]

87


Tüm yapılan karşılaştırmalı çalışmalara bakıldığında diğer tekniklere üstünlüğünün olmaması, öğrenme eğrisinin uzun olması nedeni ile laparoskopik varikoselektomi geri planda kalan bir tekniktir. Robotik varikoselektomi Erkek infertilitesi için her türlü mikrocerrahi prosedürü robotik platform kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir. Da Vinci robotunun en son versiyonu, yüksek çözünürlüklü üç boyutlu (3D) bir görünüme ve en fazla 10–15 büyütme oranına sahiptir. Subinguinal mikrocerrahi varikoselektomide robotik yardımın güvenlik, fizibilite ve karşılaştırılabilir sonuçlarını gösteren ilk çalışma Shu ve ark. 2008’de tarif etmişlerdir.[24] McCullough ve ark. retrospektif çalışmalarında 258 varikoselektomi vakası çalışmaya dahil edilmiş. Medyan sperm konsantrasyonu %37,3 artmıştır (p<0,03). Medyan sperm motilitesi ve morfolojisi önemli ölçüde değişmemişti.

Median sol ve sağ testis hacmi sırasıyla %22,3 ve %12,6 (p<0,0006) artmıştır. Hidrosel, vakaların %0,8’inde meydana gelmiş, testiküler arter yaralanması izlenmemiş varikoselin doppler ultrason ile kalıcılığı %9,6 oranında gözlenmiştir (Şekil 3).[25] Litaratürde robotik varikoselektomi ile ilgili çok fazla çalışma olmamasına rağmen, robotik varikosel onarımı için mikrocerrahi yaklaşım ile karşılaştırılabilir sonuçları olan güvenli ve etkili bir alternatif olduğu sonucuna varılmıştır. Maliyet farklılıklarını ve asistan eğitimin faydalarını değerlendirmek için ileriye dönük çalışmalara ihtiyaç vardır.

SONUÇ Varikosel tedavisinde birçok cerrahi ve radyolojik embolizasyon teknikleri olmasına rağmen, mikrocerrahi inguinal ve mikrocerrahi subinguinal yaklaşımların tedavide en etkili ve uygun teknikler olduğu görünmektedir. Daha yüksek gebelik oranları, daha düşük nüks oranları ve daha az

Şekil 3. Robotik varikoselektomi tekniği.

88

Androl Bul 2018;20:85-89


hidrosel oluşumu, mikrocerrahi subinguinal varikoselektomiyi cerrahi tedavi seçenekleri arasında ön plana çıkarmaktadır. Bir ameliyat mikroskobu kullanımı cerrahların lenfatik damar ve arter koruyucu varikoselektomiyi gerçekleştirmesini sağlar ve hastalara gelecekteki hamilelik için en iyi şansı verir. Hem yetişkinler hem de ergenler için mevcut teknikleri ve yeni teknikleri analiz etmek ve ileriye dönük olarak incelemek için kanıt düzeyi yüksek daha fazla karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç vardır. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız

Çıkar Çatışması

Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansal Destek

Herhangi bir finansal destek alınmamıştır.

Peer-review

Externally peer-reviewed.

Conflict of Interest

No conflict of interest was declared by the authors.

Financial Disclosure

No financial disclosure was received.

KAYNAKLAR

1. Dubin L, Amelar RD. Etiologic factors in 1294 consecutive cases of male infertility. Fertil Steril 1971;22:469–74. [CrossRef ] 2. Hopps CV, Goldstein M. Varicocele: unified theory of pathophysiology and treatment. In: AUA Update Series 2004;23:12. 3. Dahl EV, Herrick JF. A vascular mechanism for maintaining testicular temperatures by counter-current exchange. Surg Gynecol Obstet 1959;108:697–705. 4. Lee JD, Jeng SY, Lee TH. Increased expression of hypoxiainducible factor 1alpha in the internal spermatic vein of patients with varicocele. J Urol 2006;175:1045–8. [CrossRef ] 5. World Health Organization. The influence of varicocele on parameters of fertility in a large group of men presenting to infertility clinics. Fertil Steril 1992;57:1289–93. [CrossRef ] 6. Bogaert G, Orye C, De Win G. Pubertal screening and treatment for varicocele do not improve chance of paternity as adult. J Urol 2013;189:2298–304. [CrossRef ] 7. Cayan S, Shavakhabov S, Kadioğlu A. Treatment of palpable varicocele in infertile men: a meta-analysis to define the best technique. J Androl 2009;30:33–40. [CrossRef ] 8. Qiu JX, Wang J, Xia SJ, Liu ZH, Tao L, Ge JF, Xu CM. Inguinal and subinguinal micro-varicocelectomy, the optimal surgical management of varicocele: a meta-analysis. Asian J Androl 2015;17:74. [CrossRef ] 9. Kim KH, Lee JY, Kang DH, Lee H, Seo JT, Cho KS. Impact of surgical varicocele repair on pregnancy rate in subfertile men with clinical varicocele and impaired semen quality: a meta-analysis of randomized clinical trials. Korean J Urol 2013;54:703. [CrossRef ] 10. Bou Nasr E, Binhazzaa M, Almont T, Rischmann P, Soulie M, Huyghe E. Subinguinal microsurgical varicocelectomy vs. percutaneous embolization in infertile men: Prospective comparison of reproductive and functional outcomes. Basic Clin Androl 2017;27. [CrossRef ]

Pelit ve Yeni n Varikoselektomide cerrahi tekniklerin karşılaştırmalı analizi

11. Gómez Beltrán O, Garrido Pérez JI, García Ceballos A, Escassi Gil A, Vargas Cruz V, Lasso Betancor CE, Castillo Fernández AL. Open surgery, laparoscopic Palomo varicocelectomy and embolization in children with varicocele. Cir Pediatr 2013;26:9–12. 12. Shlansky-Goldberg RD, VanArsdalen KN, Rutter CM, Soulen MC, Haskal ZJ, Baum RA, et al. Percutaneous varicocele embolization versus surgical ligation for the treatment of infertility: changes in seminal parameters and pregnancy outcomes. J Vasc Interv Radiol 1997;8:759–67. [CrossRef ] 13. Mordel N, Mor-Yosef S, Margalioth EJ, Simon A, Menashe M, Berger M, Schenker JG. Spermatic vein ligation as treatment for male infertility. Justification by postoperative semen improvement and pregnancy rates. J Reprod Med 1990;35:123–7. 14. Abdulmaaboud MR, Shokeir AA, Farage Y, Abd El-Rahman A, El-Rakhawy MM, Mutabagani H. Treatment of varicocele: a comparative study of conventional open surgery, percutaneous retrograde sclerotherapy, and laparoscopy. Urology 1998;52:294– 300. [CrossRef ] 15. Ferguson JM, Gillespie IN, Chalmers N, Elton RA, Hargreave TB. Percutaneous varicocele embolization in the treatment of infertility. Br J Radiol 1995;68:700–3. [CrossRef ] 16. Flacke S, Schuster M, Kovacs A, von Falkenhausen M, Strunk HM, Haidl G, Schild HH. Embolization of varicoceles: pretreatment sperm motility predicts later pregnancy in partners of infertile men. Radiology 2008;248:540–9. [CrossRef ] 17. Granata C, Oddone M, Toma P, Mattioli G. Retrograde percutaneous sclerotherapy of left idiopat hic varicocele in children: results and follow-up. Pediatr Surg Int 2008;24:583–7. [CrossRef ] 18. Orhan I, Onur R, Semerciöz A, Firdolas F, Ardicoglu A, Köksal IT. Comparison of two different microsurgical methods in the treatment of varicocele. Arch Androl 2005;51:213–20. [CrossRef ] 19. Al-Said S, Al-Naimi A, Al-Ansari A, Younis N, Shamsodini A, A-sadiq K, Shokeir AA. Varicocelectomy for male infertility: a comparative study of open, laparoscopic and microsurgical approaches. J Urol 2008;180:266–70. [CrossRef ] 20. Shiraishi K, Oka S, Matsuyama H. Surgical comparison of subinguinal and high inguinal microsurgical varicocelectomy for adolescent varicocele. Int J Urol 2016;23:338–42. [CrossRef ] 21. Bryniarski P, Taborowski P, Rajwa P, Kaletka Z, Życzkowski M, Paradysz A. The comparison of laparoscopic and microsurgical varicocoelectomy in infertile men with varicocoele on paternity rate 12 months after surgery: a prospective randomized controlled trial. Andrology 2017;5:445–50. [CrossRef ] 22. Lv JX, Wang LL, Wei XD, Zhang Z, Zheng TL, Huang YH, et al. Comparison of Treatment Outcomes of Different Spermatic Vein Ligation Procedures in Varicocele Treatment. Am J Ther 2016;23:e1329–34. [CrossRef ] 23. Hosseini K, Nejatifar M, Kabir A. Comparison of The Efficacy and Safety of Palomo, Ivanissevich and Laparoscopic Varicocelectomy in Iranian Infertile Men with Palpable Varicocele. Int J Fertil Steril 2018;12:81–7. [CrossRef ] 24. Shu T, Taghechian S, Wang R. Initial experience with robot-assisted varicocelectomy. Asian J Androl 2008;10:146–8. [CrossRef ] 25. McCullough A, Elebyjian L, Ellen J, Mechlin C. A retrospective review of single-institution outcomes with robotic-assisted microsurgical varicocelectomy. Asian J Androl 2018;20:189. [CrossRef ]

89


DERLEME | REVIEW

Androl Bul 2018;20:90−94 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2018.69672

Erkek Cinsel Sağlığı

Hiperprolaktinemi ve erektil disfonksiyon Hyperprolactinemia and erectile dysfunction Özer Güzel1 , Ali Atan2 , Yılmaz Aslan1

ÖZ

ABSTRACT

Prolaktin ön hipofizden sentezlenerek dolaşıma katılan bir hormondur. Prolaktinin aşırı salınımı erkeklerde başta infertilite ve erektil disfonksiyon (ED) olmak üzere birtakım bulgular ile karşımıza çıkabilmektedir. Hiperprolaktinemi nadir görülen bir durum olmasına karşın erkek cinsel fonksiyon bozukluğunun düzeltilebilir bir nedenidir. Hiperprolaktinemi saptanan hastalarda dopamin agonistleri ile yaklaşık %90 oranlarında tedavi mümkündür. Bu nedenle, özellikle testosteron düşüklüğü olan erektil disfonksiyonlu hastalarda serum prolaktin düzeyi ölçümü akılda tutulması gereken, önemli bir testtir. Anahtar Kelimeler: prolaktin, prolaktinoma, erektil disfonksiyon, erkek

Prolactin is a hormone that is synthesized and released in systemic circulation from the anterior pituitary gland. Excessive prolactin release can be associated with some findings, especially loss of libido, infertility, and erectile dysfunction (ED) in men. Although hyperprolactinemia is a rare condition, it is a correctable cause of male sexual dysfunction. In patients with hyperprolactinemia, treatment is possible with dopamine agonists about 90% of the patients. Therefore, measurement of serum prolactin levels in patients with erectile dysfunction, especially those with low testosterone, is an important test that must be kept in mind. Keywords: prolactin, prolactinoma, erectile dysfunction, male

P

rolaktin ön hipofizden sentezlenerek dolaşıma katılan bir hormondur. Prolaktin sekresyonu hipotalamik kontrolden ziyade, serotonin ve tirotropin salgılatıcı hormon yoluyla uyarılır ve en önemlisinin dopamin olduğu prolaktin inhibe edici faktörlerin tonik inhibisyonu ile baskılanır.[1] Prolaktinin aşırı salınımı erkeklerde başta infertilite ve erektil disfonksiyon (ED) olmak üzere birtakım bulgular ile karşımıza çıkabilmektedir.[2]

ETİYOLOJİ Hiperprolaktinemi, hipotalamo-hipofizer aksın en sık görülen endokrin bozukluğudur. Hiperprolaktinemi sıklıkla kadınlarda görülmekte olup prevelansının yetişkin popülasyonda yaklaşık %0,4 olduğu bildirilmektedir.[1] Hiperprolaktinemi; fizyolojik, farmakolojik ya da patolojik olabilir ve olası etiyolojik faktörler Tablo 1’de özetlenmiştir.[2]

Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji A Kliniği, Ankara, Türkiye 2 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye 1

Yazışma Adresi / Correspondence: Prof. Dr. Ali Atan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi, Gazi Hastanesi, Beşevler / Ankara, Türkiye Tel: +90 532 424 20 82 E-mail: aliatanpitt@hotmail.com Geliş / Received: 24.05.2018 Kabul / Accepted: 09.06.2018

90

Tablo 1. Hiperprolaktinemi nedenleri.[2] Fizyolojik - emzirme, - meme başı uyarısı, - cinsel ilişki, - stres, - uyku, - egzersiz

Farmakolojik - dopamin reseptör antagonistleri, - antidepresanlar, - opiatlar, - verepamil, - simetidin, - yüksek doz östrojen - antiandrojen ilaçlar

Patolojik - hipofizer adenom - sarkoidoz gibi granülomatöz hastalıklar, - kraniofaringioma gibi tümörler, - primer hipotiroidizm, - kronik böbrek yetersizliği, - siroz gibi kronik hastalıklar

Hipofiz bezinin prolaktin sekrete eden tümörleri prolaktinoma olarak adlandırılır. En sık görülen formu hipofiz adenomudur (%40).[3] Hipofiz adenomu insidansı 27/1.000.000, prevalansı 500/1.000.000’dur. Ancak serum prolaktin düzeylerinde artışa eşlik eden bir hipofiz kitlesi varlığında bu kitlenin rastlantısal bir kitle olabileceği ve ön hipofiz bezinin aşırı aktivitesine yol açan prolaktinoma dışında diğer hipofizer adenomlara sekonder gelişebileceği de akla gelmelidir.[4,5] Prolaktinin normal serum değeri 5–20 ng/mL (μg/L)’dir. Prolaktin düzeyi kadınlarda erkeklerden biraz daha yüksektir, ancak yine de 25 ng/mL’nin altındadır. Hiperprolaktinemi tanısı, iki ayrı ölçümde serum prolaktin değerinin laboratuvar tarafından kabul edilen normal aralığın (genellikle üst sınır 20–25 ng/mL ya da 400–500 mU/L) üstünde olması ile konur.[6]

©2018 Androloji Bülteni


Hiperprolaktineminin erkekler üzerindeki etkisi nedir? Prolaktinin aslında kanıtlanmış tek rolü, kadınlarda laktasyonun başlaması ve idamesidir. Ancak prolaktinin cinsel davranışların düzenlenmesinde rol oynayan opioid ve serotoninerjik sistemler ile de etkileşimi olduğu gösterilmiştir.[7,8] Dopaminin cinsel istek ve davranışları uyardığı bilinmektedir. Başlangıçta cinsel isteği uyarmasına karşın prolaktin yüksekliği devam ettiğinde oluşan aşırı uyarı dopamin reseptörlerinde yıkıma yol açmakta ve sonuçta inhibitör etki meydana gelerek cinsel işlevlerde kayıp meydana gelmektedir. (Şekil 1)[9] Hiperprolaktinemi erkeklerde nadir görülen bir durum olmasına karşın cinsel fonksiyon bozukluğunun düzeltilebilir bir nedenidir. Bu nedenle akılda tutulmalıdır. Erkeklerde libido kaybı, ED, infertilite, jinekomasti gibi hipogonadotropik hipogonadizmle ilişkili semptomlara ve nadiren de galaktoreye neden olur. Testosteron düzeylerindeki düşüklüğe bağlı olarak halsizlik, kas kuvvetinde azalma, vücut kıllarında azalma, osteopeni/osteoporoz da görülebilir.[10] Hiperprolaktinemiye bağlı hipogonadizmde semptomlar prolaktin seviyesi ile koreledir.[11] Hiperprolaktinemiye bağlı olarak en sık görülen erkek cinsel fonksiyon bozukluğu libido azlığı ile birlikte olan ED’dir. Bazı olgularda gecikmiş orgazm veya orgazm yokluğu, retrograd ejakülasyon da görülebilir.[12] Prolaktin yüksekliği lüteinizan hormonun pulsatil salınımını bozar ve sonuçta testosteron düzeyinin azalması beklenir. Ancak her prolaktin yüksekliği olan olguda testosteron düzeyinde azalma görülmez. Prolaktin yüksekliği olan olguların yaklaşık yarısında serum testosteron düzeyleri normal sınırlarda saptanmaktadır. Bu nedenle prolaktin

yüksekliğine bağlı ereksiyon bozukluğunun serum testosteron düzeyindeki azalmadan bağımsız başka mekanizmalar ile de ilişkili olduğu düşünülmektedir.[12] Corona ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada, antiprolaktin ajanlar ile yapılan tedavi esnasında ereksiyon bozukluğunun düzelmesinin serum testosteron düzeyindeki artıştan ziyade serum prolaktin düzeyindeki azalma ile daha fazla bağlantılı olduğu saptanmıştır.[13] Prolaktin yüksekliğinin testosterondan bağımsız ED yapmasının santral nörotransmitterler üzerindeki etkisi ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.[14,15] Hiperprolaktineminin tümör dışı en sık nedeni ilaçlardır. Bu gruptan en sık nöroleptikler ve antipsikotikler ile hiperprolaktinemi görülmektedir.[16] Tipik antipsikotik (fenotiazinler, butirofenonlar) kullanan hastaların %40– 90’ında, risperidon kullanan hastaların %50–100’ünde hiperprolaktinemi saptanmaktadır. İlaca bağlı hiperprolaktinemilerde prolaktin düzeyi ilacın oral yolla alınmasından sonra yavaşça artar, genellikle 25–100 ng/mL aralığında kalır ve ilaç kesildikten sonra genellikle üç gün içinde normal düzeylere düşer.[17] Bu nedenle, ilk başvuru anında hastanın kullandığı ilaç olup olmadığı ve kullanıyor ise hangi ilaçlar olduğu ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır. Ancak, bu ilaçların kesilmesinin hasta için uygun olup olmadığı mutlaka psikiyatri kliniği ile konsülte edilmelidir. Eğer ilaç kesilemeyecek ise, prolaktin yüksekliği ilaç kullanımından önce de mevcut ise veya ilaç kesilmesine rağmen prolaktin yüksekliği devam ediyor ise hipofiz manyetik rezonans (MR) görüntüleme yapılarak hipofizer veya hipotalamik lezyonlar ayırt edilmelidir.[18] Sekonder hiperprolaktineminin bir diğer nedeni olan kronik böbrek yetmezliğinde prolaktinin klirensi azalır, degredasyonu bozulur, yapımı üç kat artar. Diyaliz ile

Şekil 1. Hiperprolaktinemi ED ilişkisi akış şeması.[9]

Güzel ve ark. n Hiperprolaktinemi ve erektil disfonksiyon

91


prolaktin düzeylerinin değişmediğini bildiren çalışmalar mevcuttur.[19] Bu nedenle kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda saptanan hiperprolaktineminin tedavisinde endokrinoloji, nefroloji ve üroloji kliniklerinin multidisipliner yaklaşımları gereklidir.

Tablo 2. Serum PRL düzeyleri ile ED ilişkisi[26]

Hipofizer adenomlar 1 cm’den küçük ise mikroadenom 1 cm’den büyük ise makroadenom olarak adlandırılmaktadır. Her ne kadar mikro ve makro-adenomlar bazı kaynaklarda mikro ve makro-prolaktinoma olarak adlandırılsa da makroprolaktinoma kavramı aslında farklıdır. Prolaktinin üç farklı formu vardır. Monomerik prolaktin, 23,5 kDa ağırlığında olup biyolojik olarak aktif olan kısımdır ve tüm prolaktin ölçümünün %85’ini oluşturur. Big prolaktin, 45–60 kDa ağırlığındadır ve monomerik prolaktinin kovalan bağ ile birleşmesi ile oluşur. Big big prolaktin (makroprolaktin) ise >100 kDa ağırlığında olup prolaktin ölçümünün çok küçük bir kısmını oluşturur. Prolaktin-immunglobulin kompleksi yapısına bağlı olarak molekül ağırlığı büyük olması, kapiller endotelden geçmesine ve dolayısı ile prolaktin reseptörüne bağlanmasını engeller.[19,20] Bu nedenle biyolojik olarak etkin olmadıkları düşünülmektedir. Serum PRL ölçümünün >%40–60’ını makroprolaktin oluşturması durumuna makroprolaktinemi denir. Bu formlar, nadiren fizyolojik olarak aktif olabilir.[21–23] Makroprolaktinemi genellikle asemptomatik olmakla beraber hastaların %20’sinde galaktoreye ve hipofizer bası semptomlarına neden olabilir. Serum prolaktin düzeyi yüksek saptanan, ancak asemptomatik olan hastalarda mutlaka makroprolaktin tayini yapılmalıdır.[24] Asemptomatik ve makroprolaktin (+) olan hiperprolaktinemili vakalarda ilave tetkike gerek yoktur.[25,26] Serum prolaktin düzeyi 20–35 ng/ml arasındaki duruma hafif hiperprolaktinemi denir ve bu yüksekliğin cinsel fonksiyon bozukluğu oluşturması tartışmalıdır. Ciddi hiperprolaktinemi için sınır 35–40 ng/ml’dir (Tablo 2). İlk ölçümde böyle bir değer saptandığında mutlaka ikinci bir ölçüm ile bulgu desteklenmelidir. Her ED hastasında serum prolaktin ölçümü gerekli değildir ancak ED yakınması ile gelen bir hastada libido azlığı ve serum testosteron düzeyinde düşüklük var ise serum prolaktin düzeyinin ölçümü yapılması önerilir.[26] Nasıl tedavi edelim? Hiperprolaktinemi etiyolojisinin belirlenmesi tedavi yönetimindeki ilk basamaktır. Yüksek prolaktin düzeyi olan bir kişide MR görüntüleme ile hipofizde kitle taramasının yapılması gerekir.[27] Hipofizde makroadenom (10 mm’den büyük) varlığında endokrinoloji ve/veya beyin cerrahisi

92

Serum PRL düzeyi

Önemi

Erektil disfonksiyon

0–20

Normal

Beklenmez

20–35

Hafif-orta derece hiperprolaktinemi

Nadiren

35 ve üzeri

Ciddi hiperprolaktinemi

Sıklıkla erektil disfonksiyon ve libido kaybı

konsültasyonu yapılmalıdır. Yapılacak değerlendirmeler sonrası medikal tedavi veya adenomun cerrahi olarak çıkarılması planlanabilir.[28] Tiroid fonksiyon bozukluğuna bağlı bir prolaktin yüksekliği söz konusu ise öncelikle bu durum düzeltilmelidir. Daha sonra hastanın klinik bulguları değerlendirilir. Kullanılan psikotrop ilaçlara bağlı bir prolaktin yüksekliği var ise bu ilaçların kesilmesi düşünülebilir. İnfertilite, kitle etkisi ve makroadenom tedaviye erken başlama endikasyonlarıdır. Bununla beraber, ilişkili diğer belirtiler olan akne, kıllanmada artış, baş ağrısı, osteopeni ve libido kaybı durumunda da tedavi başlanmalıdır.[29] Mikroadenom varlığında tedavideki temel amaçlar; prolaktin seviyelerinin normalizasyonu, cinsel fonksiyonların düzenlenmesi ve hiperprolaktineminin kronik etkilerinin giderilmesidir. Makroadenomda ise ek olarak tümör boyutunun küçültülmesi ve bu sayede kitle etkisi nedeniyle oluşan yakınmaların (görme fonksiyonlarının etkilenmesi gibi) giderilmesi amaçlanır.[30] Asemptomatik mikroprolaktinomaların tedavi edilmesine gerek yoktur. Mikroadenomların boyutlarında artış genellikle görülmez. Semptomatik mikroadenomlu erkek hastalar, gebelik planlayan kadınlar ve tüm makroprolaktinomalı hastalar dopamin agonisti ile tedavi edilmelidirler. Prolaktinoma tedavisinde ilk tercih dopamin agonistleridir. Bromokriptin (BRC), kabergolin (CBG), kinagolid ve pergolid bu gruptaki ilaçlardır.[31] Bromokriptin: Ergo türevidir. Plazma yarı ömrü 3,3 saattir. Kısa etki süresi nedeni ile günde 2–3 kez kullanılması gerekmektedir. Başlangıç dozu günlük 0,625 mg-1,25 mg’dır. Doz haftada bir tedricen artırılarak 5–7,5 mg/gün doza çıkılır. Kısa etkili formları yavaş salınımlı formlarına tercih edilir.[32] Gastrointestinal intolerans varlığında vaginal kullanımı mümkündür. Bromokriptinin yan etkileri bulantı, kusma, baş dönmesi, baş ağrısı, nazal konjesyon, ağız kuruluğu, kabızlık, ortostatik hipotansiyona bağlı sersemlik hissi ve senkoptur. Bromokriptin artık kadınlarda, gebelik planlanan prolaktinomalar ve gebelikte medikal tedaviye devam edilmesi gereken hastalar haricinde birinci seçenek olarak kullanılmamaktadır.[33] Xue ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada 29 prolaktinomalı erkeğin bromokriptin tedavisi sonrasında erektil fonksiyonlarında belirgin düzelme saptanmıştır.[34]

Androl Bul 2018;20:90-94


Kabergolin: Ergo türevidir. Yarı ömrü 65 saattir. Bu nedenle haftada 1–2 kez alınması genellikle yeterli olmaktadır. Son yıllarda prolaktin düzeyini düşürücü etkisi ve tümör küçültücü etkisi daha fazla olması ve yan etkilerinin daha az olması nedeni ile kabergolin ilk tercih haline gelmiştir.[35] Haftada 1–2 kez olmak üzere 0,25 mg olarak başlanır. Çoğunlukla 0,5–1 mg/hafta doz yeterli olmakta iken; nadir vakada maksimum doza (7 mg/hafta) çıkılması gerekebilir. Prolaktin normale dönene kadar doz tedricen artırılır. Böylelikle yan etkiler daha az hissedilir. Yiyecekle ve uyumadan önce alınmalı, ortostatik hipotansiyon açısından hasta mutlaka uyarılmalıdır. Prolaktin düzeylerindeki azalma saatler içinde ortaya çıkabilir, ancak tamamen normale gelmesi birkaç ay sürebilir. Tedavi başladıktan 4–6 hafta sonra prolaktin düzeyinin kontrol edilmesi önerilir. [36] Prolaktin düzeyindeki azalma, tümör boyutundaki küçülme ile genellikle paralellik gösterir. Adenom boyutu üzerindeki etkileri de kısa sürede, saatler içinde ortaya çıkabilir. Birkaç hafta içinde bası bulgularında gerileme, görme alanı defektinde düzelme sağlanır. Bulantı, baş dönmesi, nazal konjesyon, ortostatik hipotansiyona bağlı sersemlik hissi, depresyon, parmakta vazospazm (yüksek dozlarda), psikoz, cinsel halüsinasyonlar ve kişilik değişiklikleri görülebilir. Nickel ve ark.’nın, 50 psikojenik cinsel disfonksiyonu olan erkek hastada kabergolin tedavisini araştırdıkları çalışmalarında, kabergolinin erektil fonksiyonlarda düzelme sağladığı bildirilmiştir. Ayrıca hastalarda cinsel istek, orgazmik fonksiyonlar, hasta ve partnerin cinsel tatmin oranlarında da belirgin düzelme sağlandığı vurgulanmıştır.[37] Yapılan güncel bir çalışmada ise kabergolin tedavisinin cinsel fonksiyonlarda bromokriptine göre daha fazla bir düzelme sağladığı ve bromokriptin grubunda daha fazla yan etki görüldüğü bildirilmiştir.[38]

fertilite kapasitelerinde belirgin düzelme elde edildiği bildirilmiştir. Bu hastalarda hayat boyu medikal tedavi yerine erken cerrahi tedavinin önerilebileceği belirtilmiştir.[43]

Kinagolid: Ergo türevi değildir. Dopamin reseptörüne spesifik olarak bağlanır.[39] Bulantı, kusma, baş dönmesi gibi yan etkilere neden olur. Başlangıç paketi tedavisi ilk üç gün için günde 25 μg ile başlar ve sonraki üç gün için günde 50 μg ile devam eder. Yedinci günden itibaren önerilen doz günde 75 μg’dır. İdame dozu genellikle günde 75–150 μg’dır. Gerektiği takdirde, günlük doz bir haftadan daha kısa olmayan aralıklarla hedef değerlere ulaşılıncaya dek 75 μg katları olarak arttırılabilir. Genel olarak makroprolaktinomalı hastaların tedavisinde etkili, çoğu olguda kolay tolere edilebilen bir ajan olarak kabul edilmektedir.[40]

Dış bağımsız

CERRAHİ Genel olarak medikal tedaviye yanıt alınamayan hastalarda cerrahi gündeme gelmektedir.[41,42] Mikroprolaktinomalı 46 erkek hastaya medikal tedaviye alternatif olarak trans-sfenoidal cerrahi uygulanan bir çalışmada, libido kaybı, ED ve

Güzel ve ark. n Hiperprolaktinemi ve erektil disfonksiyon

Takip nasıl olmalı? Makroprolaktinomalarda tedavi başladıktan üç ay sonra, mikroprolaktinomalarda ise bir yıl sonra sella MR kontrolü yapılmalıdır. Ancak takipte görme alanı defekti, şiddetli baş ağrısı, ilave hormon bozukluğu gelişir ise daha erken MRG kontrolü yapılmalıdır. Makroprolaktinomalarda ve optik kiazma bası tehdidi varsa görme alanı muayenesi yapılmalıdır.[44] Tedavisiz bırakılan mikroprolaktinomalarda tümör boyutunda artış beklenen bir durum değildir (olguların %5 kadarında büyüme olabilir). Bu hastaların prolaktin düzeyi ile takibi, prolaktinde artış saptandığında veya adenomun büyümesine ait semptomlar ortaya çıktığında hipofiz MRG ile tekrar görüntülenmesi kabul görmektedir. Ancak herhangi bir bulgu olmasa da bir yıl sonra hipofiz MRG’nin tekrarlanmasını önerenler de vardır.

SONUÇ Sonuç olarak; hiperprolaktinemi nadir görülen bir durum olmasına karşın erkek cinsel fonksiyon bozukluğunun düzeltilebilir bir nedenidir. Libido kaybı, ED, infertilite ile yakın ilşkisi, prolaktinin erkek cinsel sağlığı için önemini ortaya koymaktadır. Hiperprolaktinemi saptanan hastalarda dopamin agonistleri ile yaklaşık %90 oranlarında tedavi mümkündür. Bu nedenle özellikle testosteron düşüklüğü olan hastalarda serum prolaktin düzeyi ölçümü akılda tutulması gereken, önemli bir testtir. Hakem Değerlendirmesi Çıkar Çatışması

Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansal Destek

Herhangi bir mali destek alınmamıştır.

Peer-review

Externally peer-reviewed.

Conflict of Interest

No conflict of interest was declared by the authors.

Financial Disclosure

No financial disclosure was received.

KAYNAKLAR

1. Becker KL, Kahn CR, Rebar RW. Prolactin and its disorders. Chapter 13. Principles and Practice of Endocrinology and Metabolism, 3rd ed. Philadelphia PA: Lippincott Williams & Wilkins; 2002. p.37. 2. Mah PM, Webster J. Hyperprolactinemia: etiology, diagnosis, and management. Semin Reprod Med 2002;20:365–74. [CrossRef ]

93


3. Colao A, Savastano S. Medical treatment of prolactinomas. Nat Rev Endocrinol 2011;7:267–78. [CrossRef ]

4. Verhelst J, Abs R. Hyperprolactinemia: pathophysiology and management. Treat Endocrinol 2003;2:23–32. [CrossRef ] 5. Mancini T, Casanueva FF, Giustina A. Hyperprolactinemia and prolactinomas. Endocrinol Metab Clin North Am 2008;37:67– 99. [CrossRef ]

6. Luciano AA. Clinical presentation of hyperprolactinemia. J Reprod Med 1999;44(Suppl 12):1085–90.

7. Okun MS, Fernandez HH, Rodriguez RL, Romrell J, Suelter M, Munson S, et al. Testosterone therapy in men with Parkinson disease: results of the TEST-PD Study. Arch Neurol 2006;63:729. [CrossRef] 8. Ezzat S, Asa SL, Couldwell WT, Barr CE, Dodge WE, Vance ML, McCutcheon IE. The prevalence of pituitary adenomas: a systematic review. Cancer 2004;101:613–9. [CrossRef ] https:// doi.org/10.1002/cncr.20412 9. Buvat J. Hyperprolactinemia and sexual function in men: a short review. Int J Impot Res 2003;15:373–7. [CrossRef ]

10. Studer LH, Aylwin AS. Elevated prolactin levels among adult male sex offenders. Psychol Rep 2006;98:841–8. [CrossRef ] 11. Bolyakov A, Paduch DA. Prolactin in men’s health and disease. Curr Opin Urol 2011;21:527–34. [CrossRef ] 12. Zolbanin NM, Zolali E, Nayebi AM. Testosterone replacement attenuates haloperidol-induced catalepsy in male rats. Adv Pharm Bull 2014;4:237–41. [CrossRef ] 13. Corona G, Mannucci E, Fisher AD, Lotti F, Ricca V, Balercia G, et al. Effect of hyperprolactinemia in male patients consulting for sexual dysfunction. J Sex Med 2007;4:1485–93. [CrossRef ] 14. Maggi M, Buvat J, Corona G, Guay A, Torres LO. Hormonal causes of male sexual dysfunctions and their management (hyperprolactinemia, thyroid disorders, GH disorders, and DHEA). J Sex Med 2013;10:661–77. [CrossRef ]

15. Zeitlin SI, Rajfer J. Hyperprolactinemia and erectile dysfunction. Rev Urol 2000;2:39–42.

16. Peuskens J, Pani L, Detraux J, De Hert M. The effects of novel and newly approved antipsychotics on serum prolactin levels: a comprehensive review. CNS Drugs 2014;28:421–53. [CrossRef ] 17. Smith S, Wheeler MJ, Murray R, O’Keane V. The effects of antipsychotic-induced hyperprolactinaemia on the hypothalamicpituitary-gonadal axis. J Clin Psychopharmacol 2002;22:109–14. [CrossRef ] 18. Berek JS. Prolaktin anomallikleri. Bölüm 5. Berek & Novak Jinekoloji, 13. Baskı. Adana: Nobel Kitabevi; 2004. p.896.

19. Holley JL. The hypothalamic-pituitary axis in men and women with chronic kidney disease. Adv Chronic Kidney Dis 2004;11:337–41. [CrossRef ] 20. Biller BM, Luciano A, Crosignani PG, Molitch M, Olive D, Rebar R, et al. Guidelines for the diagnosis and treatment of hyperprolactinemia. J Reprod Med 1999;44(Suppl 12):1075–84. 21. Fahie-Wilson MN, John R, Ellis AR. Macroprolactin; high molecular mass forms of circulating prolactin. Ann Clin Biochem 2005;42:175–92. [CrossRef ] 22. Chahal J, Schlechte J. Hyperprolactinemia. Pituitary 2008;11:141– 6. [CrossRef ]

23. Hattori N, Aisaka K, Shimatsu A. A possible cause of the variable detectability of macroprolactin by different immunoassay systems. Clin Chem Lab Med 2016;54. [CrossRef ] 24. Green AI, Sherlock M, Stewart PM, Gittoes NJ, Toogood AA. Extensive experience in the management of macroprolactinomas. Clin Endocrinol (Oxf ) 2014;81:85–92. [CrossRef ]

94

25. Sadideen H, Swaminathan R. Macroprolactin: what is it and what is its importance? Int J Clin Pract 2006;60:457–61. [CrossRef ]

26. Whyte MB, Pramodh S, Srikugan L, Gilbert JA, Miell JP, Sherwood RA, et al. Importance of cannulated prolactin test in the definition of hyperprolactinaemia. Pituitary 2015;18:319–25. [CrossRef ] 27. Jeffcoate WJ, Pound N, Sturrock ND, Lambourne J. Longterm follow-up of patients with hyperprolactinaemia. Clin Endocrinol (Oxf ) 1996;45:299–303. [CrossRef ]

28. Tyrrell JB, Lamborn KR, Hannegan LT, Applebury CB, Wilson CB. Transsphenoidal microsurgical therapy of prolactinomas: initial outcomes and long-term results. Neurosurgery 1999;44:254–61. [CrossRef ] 29. Serri O, Chik CL, Ur E, Ezzat S. Diagnosis and management of hyperprolactinemia. CMAJ 2003;169:575–81.

30. Iglesias P, Díez JJ. Macroprolactinoma: a diagnostic and therapeutic update. QJM 2013;106:495–504. [CrossRef ]

31. Harisaran V, Cone E, Hwang K. Specific Endocrinopathies and Male Infertility. In: Kavoussi PK, et al., editors. Clinical Urologic Endocrinology. London: Springer-Verlag; 2013. p.123–37. 32. Van’t Verlaat JW, Croughs RJM. Withdrawal of bromocriptine after long-term therapy for macroprolactinomas: effect on plasma prolactin and tumour size. Clin Endocrinol (Oxf )1991;34:175–8. [CrossRef ] 33. Webster J. Clinical management of prolactinomas. Best Pract Res Clin Endocrinol Metab 1999;13:395–408. [CrossRef ]

34. Xue XC, Jiang S, Yin SL, Zhong CH, Zhou PZ, Cheng SW. Effects of bromocriptine on the treatment of prolactinomas in male patients and its influences on their sexual function. Sichuan Da Xue Xue Bao Yi Xue Ban 2013;44:452–7. 35. Colao A, Lombardi G, Annunziato L. Cabergoline. Exp Opin Pharmacother 2000;1:555–74. [CrossRef ]

36. Verhelst J, Abs R, Maiter D, van den Bruel A, Vandeweghe M, Velkeniers B, et al. Cabergoline in the treatment of hiperprolactinemia: a study in 455 patients. J Clin Endocrinol Metab 1999;84:2518–22. [CrossRef ] 37. Nickel M, Moleda D, Loew T, Rother W, Pedrosa Gil F. Cabergoline treatment in men with psychogenic erectile dysfunction: a randomized, double-blind, placebo-controlled study. Int J Impot Res 2007;19:104–7. [CrossRef ] 38. Arduc A, Gokay F, Isik S, Ozuguz U, Akbaba G, Tutuncu Y, et al. Retrospective comparison of cabergoline and bromocriptine effects in hyperprolactinemia: a single center experience. J Endocrinol Invest 2015;38:447–53. [CrossRef ]

39. Di Sarno A, Landi ML, Marzullo P, Di Somma C, Pivonello R, Cerbone G, et al. The effect of quinagolide and cabergoline, two selective dopamine receptor type-2 agonists, in the treatment of prolactinomas. Clin Endocrinol (Oxf ) 2000;53:53–60. [CrossRef ]

40. Kvistborg A, Halse J, Bakke S, Bjøro T, Hansen E, Djøseland O, et al. Long-term treatment of macroprolactinomas with CV 205– 502. Eur J Endocrinol 1993;128:301–7. [CrossRef ] 41. Glezer A, Bronstein MD. Prolactinomas. Endocrinol Metab Clin North Am 2015;44:71–8. [CrossRef ]

42. Smith TR, Hulou MM, Huang KT, Gokoglu A, Cote DJ, Woodmansee WW, Laws ER. Current indications for the surgical treatment of prolactinomas. J Clin Neurosci 2015;22:1785–91. [CrossRef ]

43. Wolfsberger S, Czech T, Vierhapper H, Benavente R, Knosp E. Microprolactinomas in males treated by transsphenoidal surgery. Acta Neurochir (Wien) 2003;145:935–40; discussion 940–1. [CrossRef ]

44. Passos VQ, Souza JJS, Musolino NRC, Bronstein MD. Long-term follow-up of prolactinomas: normoprolactinemia after bromocriptine withdrawal. J Clin Endocrinol Metab 2002;87:3578–82. [CrossRef ]

Androl Bul 2018;20:90-94


DERLEME | REVIEW

Androl Bul 2018;20:95−98 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2018.98852

Kadın Cinsel Sağlığı

Kadın cinselliğinde kültürel farklılıkların rolü The role of cultural differences in female sexuality Halil Çiftçi , Eyyüp Sabri Pelit , Bülent Katı

ÖZ

ABSTRACT

Kadınlarda cinsel yaşamın tatmini, sağlıklı ve uygun bir kişilik gelişimi için esastır, çünkü cinsel işlev bozukluğu, yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkisi olan yaygın bir sorunudur ve genellikle çok yönlü olup biyolojik, psikolojik, sosyokültürel ilişkili faktörler içerir. Cinsellik evrensel olmasına rağmen, cinselliğin ifadesi kültürel bağlamda göz önüne alınmalıdır, çünkü sosyal kültür, bireylerin cinsiyet tutumlarını ve kalıplarını belirleyen temel faktördür. Bu bağlamda çok sayıda çalışma, kadınların cinselliklerindeki kültürel farklılıkların rolünü belirlemiştir. Bununla birlikte, kadınlar için ayrılan kültürün modelleri ve rolleri, zaman içerisinde değişebilir. Bu yüzden, farklı kültürlerdeki insanlar için hangi cinsel sorunların öncelikli olduğunun anlaşılması önemli olup, bu kültürel değişkenliğin dikkate alınması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Kadın, cinsel yaşam, kültürel farklılık

Satisfying sex of life in women is considered essential for a healthy and appropriate personality development because sexual dysfunction is a common distressing problem that has a negative impact on quality of life. The problem is often multifactorial that addresses biological, psychological, sociocultural factors. Although sexuality may be universal, the expression of sexuality needs to be considered within the cultural context because social culture is the essential factor specifying individuals’ gender attitudes and patterns. In this context, numerous studies have documented the role of cross-cultural differences in women’s sexuality. However, the models and roles of the culture allocated for women are subject to change in due course. Therefore, it is very important to understand which sexual issues are of top priority for people across different cultures, and this cultural variability needs to be taken into account. Keywords: Woman, sexual life, cultural difference

K

adın cinsel fonksiyonu fiziksel ve duyusal olayları içeren ve kişinin kendini iyi hissetmesini sağlayan karmaşık olaylar zincirini içermektedir. Kökleşmiş kültürel gelenekler, dinsel inanışlar, kadın cinsel fonksiyonunu değerlendirmek için standartlaştırılmış tanımların eksikliğinden dolayı kadın cinsel sağlığıyla ilgili literatürde geniş serileri içeren çalışmalar yoktur.[1] Bu alanda 1950’lerin başında Masters and Johnson ve 1970’lerde Kaplan ve ark. fizyolojik ve psikolojik çalışmalara dayalı olarak kadın cinsel yanıtın döngüsünü tanımlamışlardır.[2,3] Sınıflama birçok kez gözden geçirilmesiyle birlikte en son DSM-5’in 2013 yılında yayımlanan taslağında terminolojide değişiklikler yapılmıştır.[4] Cinsel fonksiyon bozukluğu (CFB); farklı nedenlere bağlı cinsel uyarıya karşı oluşan arzu, uyarılma, orgazm fazlarından biri veya bir kaçının oluşmaması

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Şanlıurfa, Türkiye Yazışma Adresi / Correspondence: Prof. Dr. Halil Çiftçi Yenişehir Cebeci Cad Erdem Apt. No: 9, 6300 Şanlıurfa, Türkiye Tel. +90 536 952 02 63 E-mail: halilciftci63@hotmail.com Geliş / Received: 09.05.2018 Kabul / Accepted: 01.06.2018

©2018 Androloji Bülteni

ve cinsel ilişki sırasında ağrı olması olarak tanımlanır. Bu durum kadının kendine olan güvenini, kişiler arası ilişkilerini, evlilik ilişkisini, psikolojisini ve yaşam kalitesini etkileyen çok boyutlu bir sağlık sorunudur.[5,6] Genel olarak kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun prevalansı farklı tanım kriterlerine, ülkelerin farklı kültürlerine bağlı olarak birçok çalışmada farklılık göstermektedir. Bir ülkede anlamlı olan bir semptom farklı ülkenin kültürüne bağlı olarak anlamsız olabilmekte ve bu nedenle prevalans ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bu bağlamda yapılan çalışmalarda oran %40–60 arasında değişmektedir.[7–9] Yapılan çalışmalarda kültürel farklılık olmakla birlikte cinsel istek bozukluğu ve uyarılma bozuklukları en sık görülen cinsel işlev bozukluklarıdır. Her üç kadından birinde cinsel istek ve uyarılma bozukluğu görülebilmektedir.[10] Yirmi dokuz ülkede 40–80 yaşlarında 13.882 kadınla yapılan çalışmaya göre kadınların %27’sinde cinselliğe olan ilgide azalma, %21’inde orgazm bozuklukları, %17’sinde lubrikasyon problemleri ve %10’unda disparoni saptanmıştır.[11]

ETİYOLOJİ Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu (KCFB), fizyolojik, biyolojik, psikolojik sosyal ve kültürel bileşenleri olan çok

95


boyutlu bir sağlık sorunudur.[12] Kadındaki cinsel yanıt döngüsü tepkinin hem yoğunluğu hem de süresiyle ilişkili olup bir çok faktör etkili olmasına rağmen, yapılan çalışmalar özelikle kültürler arası farklılıklar, kronik hastalıklar, kronik ilaç kullanımları, bazı psikiyatrik rahatsızlıklar, geçmişinde seksüel travma, cinsel taciz anksiyetesi ile nörolojik, endokrinolojik diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklar yaşam kalitesiyle ilgili sorunlar suçlanmıştır.[13–15] Bununla birlikte KCFB halen davranışsal ve kültürel bir takım durumların ön planda olduğu düşünülmektedir.[16,17] Cinsel işlev bozukluğu hangi nedenle başlamış olursa olsun, sürdürücü etmenlerin devreye girmesi sorunun devam etmesine neden olabilir. Yukarıda bahsettiğimiz bir takım hastalıklar ve kültürel faktörler gibi KCFB başlatıcı etkenler çözümlenmediklerinde, sorunu sürdürücü etkenlere de dönüşebilir. Devam eden ve çözülmeyen sürdürücü etkenler, sorunu performans anksiyetesine dönüştürebilir. Böylece, KCFB daha da karmaşık bir döngü haline gelebilir. Kültürel farklılıklar ve kadın cinselliği Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kültür; “tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde ortaya çıkan bütün maddi ve manevi değerler ve bunları sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren bütün araçlar veya bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü” olarak tanımlanmaktadır.[18] İnsanın yaşadığı toplumun değerlerine duyarsız olması mümkün değildir. Bu nedenle, cinsiyet ve kişisel davranışlara yönelik toplum kültürünün ileri sürdüğü tutumlar ve değerler, insanlar üzerinde denetleyici, sınırlandırıcı ve rehberlik edici bir şekilde pek çok işlevi yerine getirir. Bu yönü itibariyle, aslında kadın ve erkek arasındaki farklılıklar sadece biyolojik, fizyolojik veya psikolojik değil, aynı zamanda kültüreldir. Yaşanan toplumsal kültür, insanlardan cinsiyet farklılıklarına ait rolleri yerine getirmesini beklemektedir.[19] Kültür, kadına ve erkeğe yönelik tanımlamaları, bunlara ilişkin davranış kalıpları, cinsiyete dair kimlikler, cinslerin birbirlerine karşı olan ilişki biçimlerini düzenler. Cinsel yaşam ve cinsellik her ne kadar evrensel olsa da, kişinin çevreyle olan ilişkisinden, yaşam koşullarından ve içinde yaşadığı kültürden önemli ölçüde etkilenir ve kültür kadın cinsel yaşam tarzında önemli ve belirleyici bir rol oynar.[20] Çeşitli şekillerde ortaya çıkan bedensel deneyimlerimizin çoğu, toplumsal etkileşim alanları içinde ortaya çıkmaktadır. Toplumsal etkileşim alanları, insan bedeni üzerinde çeşitli etkilere sahiptir. Bu söz konusu etkiler, insan bedeninin sosyal-kültürel bir varlık olarak ele alınmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda kadın bedeninin ve cinselliğinin inşasının sosyal güçlerin bir

96

ürünü olarak oluştuğuna inanılmaktadır. Kadına sosyalleşme sürecinde bedenini nasıl kullanması, algılaması ve nasıl davranması gerektiği öğretilir. Bu süreç içinde bulunduğu kültürel yapılanmaya göre kadın bedensel ve cinsel olarak pasifize edilmiş ya da baştan çıkarıcı, ayartıcı, beğendirilmesi gereken bedensel konumuna göre giyinmekte, yürümekte, konuşmakta, davranış ve tutum sergilemekte ve cinsel pratiklerde bulunmaktadır.[16] Bu nedenle cinsel işlev açısından “normal” kavramının kültürler arasında farklılık gösterdiğini bilmek ve cinsel sentezleme kültürel açıdan ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. The Global Study of Sexual Attitudes and Behavior tarafından 29 ülkede 40–80 yaş arası kadın ve erkeği ele alan çalışmada, cinsel sorunların tüm ülkelerde yaygın olduğu, ancak bunların kültürler arasında büyük farklılık gösterdiği saptanmıştır.[17,21] Yine, Burri ve ark.’nın prematür ejakülasyon (PE) konusunda kadın algısındaki kültürler arası farklılıkları belirlemeye yönelik çalışmalarında, üç farklı coğrafyadaki cinsel aktif, 20 ile 50 yaş arası 1463 kadın çalışmaya dahil edilmişlerdir. İtalya’dan 502, Güney Kore’den 508 ve Meksika’dan 453 kadın seçilmiştir. Bu kadınların cinsel partnerlerinin PE sorunu olan bir erkek olmasına dikkat edilmiştir. Kadın seksüel fonksiyon indeksi (FSFI), kadın seksüel sorun skalası (FSDS) ve ilişki değerlendirme ölçeği (RAS) kullanılarak kadınlar değerlendirilmiştir. PE nedeniyle oluşan cinsel sorunun derecesi ve ejakülatuvar kontrolün önemi arasında kadınlar açısından her üç ülkedeki çalışmada birbirinden anlamlı düzeyde farklılıklar saptanmıştır. Çalışmasının sonuç kısmında farklı kültürler arasında, bireyler için önemli olan cinsel sorun ve konuların hangisi olduğunun belirlenmesi, aynı problemlerin hangi kültür için ciddi bir sorun yarattığının bilinmesi ve daha iyi anlaşılması önemlidir.[22] Tarihi seyir içerisinde, kadın cinselliği bulunduğu kültürel ve sosyal yapıya göre şekillenmiş, yeniden yapılandırılmıştır. Örneğin, geleneksel Hıristiyan öğretisi cinsellikte zevk almayı kirlenmekle eş hale gelmekle özdeşleştirmektedir. Cinsel birleşmede esas olan, çocuk yapmaktan başka bir fikre sahip olunmamasıdır. Böylece, cinsellik hep kirliliğin yanında ve kutsalın karşı tarafında yer almıştır.[16] Orta çağlarda ise genç kızlar büyük bir baskı altında tutulur, anneler hiç bir zaman kızlarının erkeklerle oynamasına müsaade etmezlerdi.[23,24] Ataerkil toplumlarda ise kadın cinselliğinin denetlenmesi önemli bir özelliktir. Kadınlardan beklenen rol saflığını korumasıdır; kadınlar, karşı cinsle ilişkiler konusunda endişe ve utanç taşırlar. Cinsel ilgi ve aktiviteler kısıtlanır. Bazı kadınlar cinselliğin günah ve ayıp olduğu yönünde telkinlerle büyütülür. Erişkin olduktan sonra da doğal olarak hissedecekleri cinsel arzularını bastırırlar. Cinsel ilişkilerde

Androl Bul 2018;20:95-98


sorumluluğun gelişmesine izin vermezler. Cinsel aktiviteyi başlatma ve yönlendirme yükümlülüğünün erkeğe ait olduğunu ifade eden mitler, kadınların geleneksel edilgen rolünü de pekiştirmektedir. Bu mite göre, cinsel ilişki isteğinin dile getirilmesi, ilişkide arzu edilen etkinliklerin talebi bir kadın için hafiflik olarak nitelendirilmektedir.[25] Bu konuyla alakalı olarak Mert ve ark.’nın yapmış olduğu çalışmada, kadınların %86,2’si cinsel konuların aile içinde konuşulmadığını ifade etmiştir. Kadınların %37,9’u cinsel konularla ilgili ilk bilgileri kız arkadaş yoluyla, %24,1’i sevgili veya eş aracılığıyla, %19’u ailenin aydınlatmasıyla, %18’i basın yayın aracılığı ile öğrendiklerini bildirmişlerdir. Mastürbasyon hakkındaki görüşleri sorulduğunda, %44,8’i olağan-normal olarak ifade ederken, %25,9’u günah-ayıp olarak yorumlamıştır.[26] Sanayi devrimi ile beraber ekonomik yapının değişmesi kadın-erkek rollerini de değiştirdi. Bunun nedeni modern ekonominin “cinsiyetsiz” yani “unisex” bir yapıyı temel almasından kaynaklanmaktadır. Bu yapı, zorunlu cinsiyet rolleri olmayan erkek ve kadın rollerini birbirinden çok fazla ayırmadığından, cinsiyetsiz bir ekonomik düşünce temel tezine dayanmaktadır.[16] Modern toplumlarda ise beden cinsel etkinlikte birlikte dile getirilmeye başlandı. Bu değişim sonucunda bedenin anlamında kaymalar meydana geldi, bedensel sözcüğünün anlamı cinsel olanla özdeşleşti. Nihayetinde, beden giderek cinsel eyleme indirgenen ve meşru bir şekilde müdahale edilen bir söylemin içine yerleştirildi.[16] Kısaca, tarihi seyir içinde toplumsal ve gündelik yaşamda kadın bedeni ve cinselliği, kültürel ve toplumsal unsurlar tarafından kurgulanmakta ve yeniden inşa edilmektedir. Sonuç olarak; kadın cinselliğinin şekillenmesi, değişimi, dönüşümü ve bedensel imajı, inanç ve tutumlarından, toplumdaki ideallerden, aileden, arkadaş çevresinden, yaşadığı toplumsal kültürden etkilenen ve gelişimi yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Kadın cinselliği ve bedeni ait olduğu toplumsal ve kültürel mirasın görünür kılındığı yerdir sonucuna varabilmekteyiz. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız

Çıkar Çatışması Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansal Destek Herhangi bir mali destek alınmamıştır.

Peer-review Externally peer-reviewed.

Conflict of Interest No conflict of interest was declared by the authors.

Financial Disclosure No financial disclosure was received.

Çiftçi ve ark. n Kadın cinselliğinde kültürel farklılıkların rolü

KAYNAKLAR 1. Ogbera AO, Chinenye S, Akinlade A, Eregie A, Awobusuyi J. Frequency and correlates of sexual dysfunction in women with diabetes mellitus. J Sex Med 2009;6:3401–6. [CrossRef ] 2. Masters WH, Johnson VE, editors. Human Sexual Response, 1st ed. Boston: Lippincott Williams & Wilkins; 1966. p.1–366. 3. Kaplan HS, editor. Disorders of Sexual Desire and Other New Concepts and Techniques in Sex Therapy. New York: Brunner-Mazel Inc.; 1979. p.1–237. 4. American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th ed. Arlington (VA): American Psychiatric Publishing; 2013. [CrossRef ] 5. Salonia A, Zanni G, Briganti A, Fabri F, Rigatti P, Montorsi F. The role of the urologist in the management of female sexual dysfunction. Curr Opin Urol 2004;14:389–93. 6. Spector IP, Carey MP. Incidence of the sexual dysfunction: a critical review of the empirical literature. Arch Sex Behav 1990;19:389-408. 7. Laumann EO, Paik A, Rosen RC. Sexual dysfunction in the United States: prevalence and predictors. JAMA 1999;281:537–44. 8. Lewis RW, Fugl-Meyer KS, Bosch R, Fugl-Meyer AR, Laumann EO, Lizza E, Martin-Morales A. Epidemiology/risk factors of sexual dysfunction. J Sex Med 2004;1:35–9. [CrossRef ] 9. Nazareth I, Boynton P, King M. Problems with sexual function in people attending London general practitioners: cross sectional study. BMJ 2003;327:423. [CrossRef ] 10. Oksuz E. Malhan S. Prevalence and risk factors for female sexual dysfunction in Turkish women. J Urol 2006;175:654–8. [CrossRef ] 11. Laumann EO, Nicolosi A, Glasse DB, Paik A, Gingell C, Moreira E, et al. Sexual problems among women and men aged 40–80 y: prevalence and correlates identified in the Global Study of Sexual Attitudes and Behaviors. Int J Impot Res 2005;17:39–57. [CrossRef ] 12. Berman JR. Physiology of female sexual function and dysfunction. Int J Impot Res 2005;17 Suppl 1:S44–51. [CrossRef ] 13. Spector, IP, Carey MP. Incidence and prevalence of the sexual dysfunctions: A critical review of the empirical literature. Arch Sex Behav 1990;19:389–408. 14. Pontiroli AE, Cortelazzi D, Morabito A. Female sexual dysfunction and diabetes: a systematic review and meta-analysis. J Sex Med 2013;10:104451. [CrossRef ] 15. Yilmaz H, Polat HA, Yilmaz SD, Erkin G, Kucuksen S, Salli A, Ugurlu H. Evaluation of sexual dysfunction in women with rheumatoid arthritis: a controlled study. J Sex Med 2012;9:2664–70. [CrossRef ] 16. Bilgin R. Geleneksel ve modern toplumda kadın bedeni ve cinselliği. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2016;26:219–43. 17. Nicolosi A, Laumman EO, Glasser DB, Moreira ED Jr, Paik A, Gingell C; Global Study of Sexual Attitudes and Behaviors Investigators’ Group. Sexual behavior and sexual dysfunctions after age 40: the global study of sexual attitudes and behaviors. Urology 2004;64:991–7. [CrossRef ] 18. h t t p : / / w w w . t d k . g o v . t r / i n d e x . p h p ? o p t i o n = c o m _ gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5b168b18dbc615.85498472 (Erişim Tarihi: 26.04.2018) 19. Ersoy E. Cinsiyet Kültürü İçerisinde Kadın ve Erkek Kimliği (Malatya Örneği). Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2009;19:209–30. 20. Kingsberg SA, Janata JW. Female sexual disorder: assessment, diagnosis and treatment. Urol Clin N Am 2007;34:497–506. [CrossRef ] 21. Montorsi F. Prevalence of premature ejaculation: a global and regional perspective. J Sex Med 2005;2 Suppl 2:96–102. [CrossRef ] 22. Burri A, Graziottin A. Cross-cultural differences in women’s sexuality and their perception and impact of premature ejaculation. Urology 2015;85:118–24. [CrossRef ]

97


23. İlksel Toplumlarda Seksüel Yaşantılar [Çeviren: Gökalp Sungurgil]. İstanbul: Yaylacık Matbaası; 1970. 79 s. 24. André Morali-Daninos. Histoire des relations sexuelles, Presses Universitaires de France; 4e éd. mise à jour edition. Çeviren: İbrahim Yakupoğlu, Cinsel İlişkiler Tarihi, İletişim Yayınları; 1980.

98

25. Dinç Kahraman S. Kadınların Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine Yönelik Görüşlerinin Belirlenmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi (DEUHYO ED) 2010;3:30–5. 26. Mert DG, Erberk Özen N. Genel Psikiyatri Polikliniğine Başvuran Kadın Hastalarda Cinsel İşlev Bozukluğu ve İlişkili Sosyokültürel Parametrelerin Değerlendirilmesi. Klinik Psikiyatri 2011;14:85-93.

Androl Bul 2018;20:95-98


TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY Uluslararası dergilerde Türk araştırmacılar tarafından yapılan “Erkek ve Kadın Cinsel Sağlığı”, “Erkek İnfertilitesi”, “Prostat hastalıkları” ve “Erkek Genital Sistemi Sorunları” ile ilgili yayınlar listesi. Bu liste 31.05.2018-30.08.2018 tarihleri arasında Pub-Med ve Ulakbim veri tabanı temel alınarak hazırlanmıştır. Bu listede yayını olmayan ve bu tarihler arasında uluslararası dergilerde yayını basılan araştırmacıların Türk Androloji Derneği sekreterliğine yayın künyelerini iletmeleri rica olunur. 1. Abacı A, Çatlı G, Kırbıyık Ö, Şahin NM, Abalı ZY, Ünal E, Şıklar Z, Mengen E, Özen S, Güran T, Kara C, Yıldız M, Eren E, Nalbantoğlu Ö, Güven A, Çayır A, Akbaş ED, Kor Y, Çürek Y, Aycan Z, Baş F, Darcan Ş, Berberoğlu M. Genotype-phenotype correlation, gonadal malignancy risk, gender preference, andtestosterone/ dihydrotestosterone ratio in steroid 5-alpha-reductase type 2 deficiency: a multicenter study from Turkey. J Endocrinol Invest. 2018 Aug 21. doi: 10.1007/s40618-018-0940-y. 2. Ak Sonat F, Alcay S, Toker MB, Peker S, Ustuner B. The effects of dietary restriction and administration of β-glucan from Euglena gracilis on the sperm characteristics and reproductive organs of rats. Andrologia. 2018 Jul 10:e13088. doi: 10.1111/and.13088. 3. Akhtarshenas B, Karami Shabankareh H, Hajarian H, Bucak MN, Abdolmohammadi AR, Dashtizad M. The protease inhibitor antipain has a beneficial synergistic effect with trehalose for ram semen cryopreservation. Reprod Domest Anim. 2018 Jul 16. doi: 10.1111/rda.13253.

4. Akoz G, Diniz G, Ekmekci S, Ekin ZY, Uncel M. Evaluation of human epididymal secretory protein 4 expression according to the molecular subtypes (luminal A, luminal B, human epidermal growth factor receptor 2-positive, triple-negative) of breast cancer. Indian J Pathol Microbiol. 2018 Jul-Sep;61(3):323-329. 5. Alkan I, Yüksel M, Özveri H, Atalay A, Canat HL, Culha MG, Arabacı Ç, Bozkurt M, Başar M. Semen reactive oxygen species levels are correlated with erectile function among chronic prostatitis/chronic pelvic pain syndrome patients. Int J Impot Res. 2018 Aug 1. doi: 10.1038/s41443-018-0047-1. 6. Arabaci Tamer S, Yildirim A, Köroğlu MK, Çevik Ö, Ercan F, Yeğen BÇ. Nesfatin-1 ameliorates testicular injury and supports gonadal function in rats induced with testistorsion. Peptides. 2018 Jul 18;107:1-9. doi: 10.1016/j.peptides.2018.07.005.

7. Avdatek F, Birdane YO, Türkmen R, Demirel HH. Ameliorative effect of resveratrol on testicular oxidative stress, spermatological parameters and DNA damage in glyphosate-based herbicide-exposed rats. Andrologia. 2018 May 14:e13036. doi: 10.1111/and.13036. 8. Aydın K, Gökçen K, Yıldırım Ş, Bagcivan İ, Parlak M, Gökçe G. In vitro evaluation of nebivolol effects on nonadrenergic noncholinergic responses in rabbit corpuscavernosum. Andrologia. 2018 Jun 19:e13062. doi: 10.1111/and.13062.

9. Aydogmus Y, Semiz M, Er O, Bas O, Atay I, Kilinc MF. Psychological and sexual effects of circumcision in adult males. Can Urol Assoc J. 2016 May-Jun;10(5-6):E156-E160.

10. Aydogmus H, Demirdal US. Vitamin D Deficiency and Lower Urinary Tract Symptoms in Women.Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol. 2018 Jun 9;228:48-52. doi: 10.1016/j.ejogrb.2018.06.009.

11. Aykan S, Temiz MZ, Yilmaz M, Ulus I, Yuruk E, Muslumanoglu AY. Association between male accesory gland infections and prostate cancer in Turkish men: A case-control study. Andrologia. 2018 May 8:e13038. doi: 10.1111/and.13038. [Epub ahead of print]. 12. Aykurt Karlıbel İ, Dülger S, Kasapoğlu Aksoy M, Güzelsoy M, Türkoğlu AR, Altan L, Yıldız T.Effect of cigarette smoking on sexual functions, psychological factors, and disease activity in male patients with ankylosing spondylitis. Aging Male. 2018 Jun 4:1-7. doi: 10.1080/13685538.2018.1477935. 13. Babuna Kobaner G, Demir O, Ozturk Sari S, Baykal C, Buyukbabani N. Verruciform xanthoma of the penis: A rare case with an unusual clinical morphology. Indian J Dermatol Venereol Leprol. 2018 Aug 7. doi: 10.4103/ijdvl.IJDVL_733_17. Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

14. Barut MU, Çoksüer H, Sak S, Bozkurt M, Ağaçayak E, Hamurcu U, Kurban D, Eserdağ S.Evaluation of Sexual Function in Women with Hypogonadotropic Hypogonadism Using the Female Sexual Function Index (FSFI) and the Beck Depression Inventory (BDI). Med Sci Monit. 2018 Aug 12;24:5610-5618. 15. Biçer Ş, Gürsul C, Sayar İ, Akman O, Çakarlı S, Aydın M. Role of Ozone Therapy in Preventing Testicular Damage in an Experimental Cryptorchid Rat Model. Med Sci Monit. 2018 Aug 21;24:5832-5839. doi: 10.12659/MSM.910459.

16. Bilgici B, Gun S, Avci B, Akar A, Engiz BK. What is adverse effect of Wireless Local Area Network, using 2.45 GHz, on the reproductive system? Int J Radiat Biol. 2018 Jul 20:1-25. doi: 10.1080/09553002.2018.1503430. 17. Bilgic D, Gokyildiz S, Kizilkaya Beji N, Yalcin O, Gungor Ugurlucan F.Quality of life and sexual functıon in obese women with pelvic floor dysfunction. Women Health. 2018 Jul 6. doi: 10.1080/03630242.2018.1492497.

18. Bolat MS, Cinar O, Akdeniz E, Aşcı R. Low dose daily versus ondemand high dose tadalafil in diabetic patients with erectile and ejaculatory dysfunction. Int J Impot Res. 2018 Jun;30(3):102-107. 19. Bolu A, Akgün A, Öznur T, Çelik C. Low-dose clozapineinduced retrograde ejaculation. Psychiatry Clin Neurosci. 2018 Jul;72(7):541-542.

20. Bozdağ H, Akdeniz E, Devranoğlu B, Haksever M, Bilgiç BE, Kutlu HT. Cytoplasmic abnormalities of mature oocytes have a significant effect on fertilization in Bologna poor responders. Turk J Med Sci. 2018 Aug 16;48(4):750-758. 21. Bozkurt A, Karabakan M, Aktas BK, Gunay M, Keskin E, Hirik E.Low serum melatonin levels are associated with erectile dysfunction. Int Braz J Urol. 2018 Jul-Aug;44(4):794-799. doi: 10.1590/S1677-5538.IBJU.2017.0663. 22. Cakici ÖU, Hamidi N, Ürer E, Okulu E, Kayigil O. Efficacy of sertraline and gabapentin in the treatment of urethral pain syndrome: retrospective results of a single institutional cohort. Cent European J Urol. 2018;71(1):78-83. 23. Cakir SS, Polat EC, Ozcan L, Besiroglu H, Ötunctemur A, Ozbek E. The effect of prostatic inflammation on clinical outcomes in patients with benign prostate hyperplasia. Prostate Int. 2018 Jun;6(2):71-74.

24. Cakir SS, Ozcan L, Besiroglu H, Dursun M, Polat EC, Otunctemur A, Ozbek E. Visceral adiposity index is associated with premature ejaculation inversely: a cross-sectional study. Aging Male. 2018 Sep;21(3):206-210. 25. Can NÖ.Development of Validated and Stability-Indicating LCDAD and LC-MS/MS Methods for Determination of Avanafil in Pharmaceutical Preparations and Identification of a Novel Degradation Product by LCMS-IT-TOF. Molecules. 2018 Jul 19;23(7). pii: E1771. doi: 10.3390/molecules23071771.

26. Cift A, Yucel MO. Comparison of inflammatory markers between brucella and non-brucella epididymo-orchitis. Int Braz J Urol. 2018 Jul-Aug;44(4):771-778.

27. Çift A, Yucel MO. Outcomes of microsurgical subinguinal varicocelectomy to treat painful recurrent varicocele. Andrologia. 2018 Jul 23:e13105. doi: 10.1111/and.13105.

28. Çoşkun B, Aksakal OS, Çoşkun B, Yurtçu E, Akkurt MÖ, Kafadar Ö, Doğanay M. The impact of concurrent pelvic organ prolapse reconstructive surgery on midurethral sling procedure outcome. Ginekol Pol. 2018;89(4):189-94.

99


TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 29. Dalaklioglu S, Tasatargil A, Kuscu N, Celik S, Celik-Ozenci C, Ozdem S, Barutcigil A, Kucukcetin I. Protective effect of exendin-4 treatment on erectile dysfunction induced by chronic methylglyoxal administration in rats. Peptides. 2018 Aug;106:1-8. doi: 10.1016/j.peptides.2018.05.005. Epub 2018 May 21. 30. Demir S, Aslan E.Sexual Counselling in Women with Primary Infertility and Sexual Dysfunction: Use of the BETTER Model. J Sex Marital Ther. 2018 May 14:1-23. 31. Demirci A, Bozlak N, Turkel S. Chronic prostatitis developing due to candida infection: A case diagnosed 20 years later and review of up-to-date literature. Urol Case Rep. 2018 Jul 18;20:88-89. 32. Demireloz M, Turfan E, Cetİntas Oner S, Sakar T, Mamİk Atay D.Sexual functions in pregnancy: different situations in near geography: a case study on Turkey, Iran and Greece. J Matern Fetal Neonatal Med. 2018 Jun 11:1-191. 33. Demirtaş Şahin T, Yazir Y, Utkan T, Gacar G, Halbutoğulları ZS, Gocmez SS. Depression induced by chronic stress leads to penile cavernosal dysfunction: protective effect of anti-TNF-α treatment. Can J Physiol Pharmacol. 2018 Jul 27:1-10. doi: 10.1139/cjpp2017-0778. 34. Diri MA, Diri B, Yildiz L, Büyükalpelli R. The effect of dutasteride on microscopic and macroscopic changes of testosterone replacement treatment on prostate tissue. Andrologia. 2018 Jul 19:e13110. doi: 10.1111/and.13110. 35. Dokumacioglu E, Iskender H, Yenice G, Kapakin KAT, Sevim C, Hayirli A, Saral S, Comakli S. Effects of astaxanthin on biochemical and histopathological parameters related to oxidative stress on testes of rats on high fructose regime. Andrologia. 2018 May 9:e13042. doi: 10.1111/and.13042. 36. Erden F, Agis ER, Gunduzoz M, Yilmaz OH. Fixed drug eruption due To 2,3-dimercapto-1-propanesulfonic acid (DMPS) treatment for mercury poisoning: a rare adverse effect. Acta Clin Belg. 2018 Jun 18:1-3. doi: 10.1080/17843286.2018.1484983. 37. Eren AE, Ersay AR, Demirci E, Alan C, Basturk G. Diagnostic Value of Plasma Pentraxin3- Level For Diagnosis of Erectile Dysfunction. Urol J. 2018 Jul 10;15(4):199-203. 38. Evcimen M, Aslan R, Gulay MS. Protective effects of polydatin and grape seed extract in rats exposed to cadmium.Drug Chem Toxicol. 2018 Jun 21:1-9. doi: 10.1080/01480545.2018.1480629. 39. Gules O, Yildiz M, Naseer Z, Tatar M. Effects of folic acid on testicular toxicity induced by bisphenol-A in male Wistar rats. Biotech Histochem. 2018 Aug 6:1-10. doi: 10.1080/10520295.2018.1493222. 40. Gulhan MF. Therapeutic potentials of propolis and pollen on biochemical changes in reproductive function of L-NAME induced hypertensive male rats. Clin Exp Hypertens. 2018 Aug 17:1-7. doi: 10.1080/10641963.2018.1506470. 41. Gunes M, Aslan R, Eryılmaz R, Demir H, Taken K. Levels of serum trace elements in patients with Peyronie. Aging Male. 2018 May 17:1-4. doi: 10.1080/13685538.2018.1474195. 42. Gunes S, Metin Mahmutoglu A, Arslan MA, Henkel R. Smokinginduced genetic and epigenetic alterations in infertile men. Andrologia. 2018 Aug 22:e13124. doi: 10.1111/and.13124. 43. Gurel H, Baspinar N, Akalin PP, Altunok V, Kazak F. Erythrocyte and spermatozoa glucose-6-phosphate dehydrogenase activity in merino rams: An experimental study. Int J Reprod Biomed (Yazd). 2018 Jun;16(6):373-378. 44. Guven S, Sari F, Inci A, Cetinkaya R. Sexual Dysfunction Is Associated with Depression and Anxiety in Patients with Predialytic Chronic Kidney Disease. Eurasian J Med. 2018 Jun;50(2):75-80.

100

45. Güvenç M, Aksakal M. Ameliorating effect of kisspeptin-10 on methotrexate-induced sperm damages and testicular oxidative stress in rats. Andrologia. 2018 Jun 3:e13057. doi: 10.1111/and.13057. 46. Güvenç M, Cellat M, Gökçek İ, Yavaş İ, Yurdagül Özsoy Ş.Effects of thymol and carvacrol on sperm quality and oxidant/antioxidant balance in rats. Arch Physiol Biochem. 2018 May 25:1-8. doi: 10.1080/13813455.2018.1476979.

47. Hancı H, Kerimoğlu G, Mercantepe T, Odacı E. Changes in testicular morphology and oxidative stress biomarkers in 60-dayold Sprague Dawley rats following exposure to continuous 900MHz electromagnetic field for 1 h a day throughout adolescence. Reprod Toxicol. 2018 Jul 23;81:71-78. 48. Irez T, Dayioglu N, Alagöz M, Karatas S, Güralp O. The use of aniline blue chromatin condensation test on prediction of pregnancy in mild male factor and unexplained male infertility. Andrologia. 2018 Jul 19:e13111. doi: 10.1111/and.13111.

49. İnanan BE, Yılmaz F. Seasonal and age-related changes in semen characteristics and composition of seminal plasma in sex-reverse female rainbow trout (Oncorhynchus mykiss) in comparison with normal males. Anim Reprod Sci. 2018 Jul 29. pii: S03784320(18)30455-X. doi: 10.1016/j.anireprosci.2018.07.009. 50. İnanç ME, Tekin K, Akkurt MY, Olgac KT, Yılmaz B, Çil B, Kızılaslan M, Taşdemir U, Tuncer PB, Büyükleblebici S, Uysal O, Çınar Kul B. Genome-Wide Association of Male Reproductive Traits in Aksaray Malakli Dogs. Reprod Domest Anim. 2018 Aug 7. doi: 10.1111/rda.13302.

51. İrer B, Çelikhisar A, Çelikhisar H, Bozkurt O, Demir Ö. Evaluation of Sexual Dysfunction, Lower Urinary Tract Symptoms and Quality of Life in Men with Obstructive Sleep Apnea Syndrome and The Efficacy of Continuous Positive Airway Pressure Therapy. Urology. 2018 Aug 14. pii: S0090-4295(18)30817-3. 52. Karagözlü Akgül A, Uçar M, Çelik F, Kırıştıoğlu İ, Kılıç N. Complete Penile Duplication with Structurally Normal Penises: A Case Report. Balkan Med J. 2018 Jul 24;35(4):340-343.

53. Karaman M, Budak H, Çiftci M.Amoxicillin and gentamicin antibiotics treatment adversely influence the fertility and morphology through decreasing the Dazl gene expression level and increasing the oxidative stress. Arch Physiol Biochem. 2018 Jun 20:1-9. doi: 10.1080/13813455.2018.1482354. 54. Karamazak S, Kızılay F, Bahçeci T, Semerci B.Do body mass index, hormone profile and testicular volume effect sperm retrieval rates of microsurgical sperm extraction in the patients with nonobstructive azoospermia? Turk J Urol. 2018 May;44(3):202-207. 55. Kati B, Ay H. Evaluation of dapoxetine treatment success in lifelong premature ejaculation patients with penilesympathetic skin response. Andrologia. 2018 Jun 28:e13076. doi: 10.1111/and.13076.

56. Kazımoğlu H, Dokur M. The top 100 cited articles on urological emergencies: A bibliometric analysis. Turk J Urol. 2018 May;44(3):239-250. 57. Keskin FE, Özkaya HM, Ortaç M, Salabaş E, Kadıoğlu A, Kadıoğlu P.Sexual function in women with Cushing’s Syndrome: A controlled study. Turk J Urol. 2018 Jul;44(4):287-293. doi: 10.5152/tud.2018.74240.

58. Keskin G, Babacan Gümüş A, Taşdemir Yiğitoğlu G. Sexual dysfunctions and related variables with sexual function in patients who undergo dialysis for chronic renal failure. J Clin Nurs. 2018 Jul 2. doi: 10.1111/jocn.14602. 59. Keskin E, Karabakan M, Bozkurt A, Hirik E, Karabulut İ, Gunay M, Çakan M. Is there any relationship between serum levels of total bilirubin and the severity of erectile dysfunction?Urologia. 2018 Aug;85(3):106-110. doi: 10.1177/0391560317749424. Epub 2018 Apr 10. Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018


TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 60. Khan HL, Bhatti S, Abbas S, Khan YL, Gonzalez RMM, Aslamkhan M, Gonzalez GR, Aydin HH. Serotonin transporter (5-HTTLPR) genotypes and trinucleotide repeats of androgen receptor exert a combinatorial effect on hormonal milieu in patients with lifelong premature ejaculation. Andrology. 2018 Jul 17. doi: 10.1111/ andr.12518. [Epub ahead of print]. 61. Kilic S, Kolukcu E, Erdemir F, Benli I, Arici A.The Effects of Oral 5-alpha Reductase Inhibitors on Penile Intracavernosal Pressures and Penile Morphology in Rat Model. Urol J. 2018 Jul 24. doi: 10.22037/uj.v0i0.4164.

62. Koçtürk N, Yüksel F.The Characteristics of Child Sexual Abuse in the School Environment in Turkey. J Child Sex Abus. 2018 Aug 1:1-18. doi: 10.1080/10538712.2018.1501787. 63. Kucukdurmaz F, Inanc Y, Inanc Y, Resim S.Sexual dysfunction and distress in premenopausal women with migraine: association with depression, anxiety and migraine-related disability. Int J Impot Res. 2018 Aug 1. doi: 10.1038/s41443-018-0049-z.

64. Locatelli M, Macchione N, Ferrante C, Chiavaroli A, Recinella L, Carradori S, Zengin G, Cesa S, Leporini L, Leone S, Brunetti L, Menghini L, Orlando G. Graminex Pollen: Phenolic Pattern, Colorimetric Analysis and Protective Effects in Immortalized Prostate Cells (PC3) and Rat Prostate Challenged with LPS. Molecules. 2018 May 11;23(5). pii: E1145. doi: 10.3390/ molecules23051145. 65. Namli Z, Karakuş G, Tamam L. Assessment of Dyadic Adjustment and Sexual Functions in Patients with Bipolar Disorder. Noro Psikiyatr Ars. 2018 May 2;55(2):171-176.

66. Niaz N, Guvenc G, Altinbas B, Berk Toker M, Aydin B, Udum-Kucuksen D, Alcay S, Gokce E, Ustuner B, Yalcin M. Intracerebroventricular injection of histamine induces the hypothalamic-pituitary-gonadal axis activation in male rats. Brain Res. 2018 Aug 18. pii: S0006-8993(18)30442-6. doi: 10.1016/j. brainres.2018.08.020. 67. Onuk Ö, Arslan B, Gezmis TC, Çetin B, Göv T, Yazıcı G, Gürkan O, Ozdemir E. Is the plasma endocan level a reliable predictor for the severity of erectile dysfunction? Int Urol Nephrol. 2018 Jul 27. doi: 10.1007/s11255-018-1946-2. [Epub ahead of print]. 68. Ozkaya O, Karsidag S, Canli M, Soydan T, Sakiz D. A rare anatomical location of human papillomavirus-related penile warty carcinoma: Simultaneous axillary involvement. Indian J Dermatol Venereol Leprol. 2018 May-Jun;84(3):336-338.

69. Ölçücü MT, Ölçücü N, Ölçücüoğlu E, Ölçücüoğlu EA, Özgök Y. Response to duloxetine and gabapentin combination of a patient who has chronical orchialgia with bilateral tubular ectasia of rete testis and multiple epididymal cysts. Turk J Urol. 2018 May;44(3):274-277. 70. Özgür ME, Balcıoğlu S, Ulu A, Özcan İ, Okumuş F, Köytepe S, Ateş B.The in vitro toxicity analysis of titanium dioxide (TiO2) nanoparticles on kinematics and biochemical quality of rainbow trout sperm cells. Environ Toxicol Pharmacol. 2018 Sep;62:11-19.

71. Ozturk S, Uysal F.Potential roles of the poly(A)-binding proteins in translational regulation during spermatogenesis. J Reprod Dev. 2018 Aug 20;64(4):289-296. 72. Özyazgan İ, Yontar Y, Aygen EM, Aydin A.Use of infragluteal folds as a full-thickness skin graft donor site for construction of the neovagina in cases of Mullerian agenesis.J Obstet Gynaecol Res. 2018 Aug 16. doi: 10.1111/jog.13752. 73. Pelit ES, Erol B, Zenginkinet T, Çaşkurlu T. Testis-sparing surgery of unilateral testicular large-cell calcifying Sertoli cell tumor: a sporadic case. Turk J Urol. 2018 Jul;44(4):370-372.

74. Reisman Y, Sarikaya S.Ensuring a bright present and future for sexual medicine. Nat Rev Urol. 2018 Jun 13. doi: 10.1038/ s41585-018-0041-x. Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018

75. Resorlu B, Onem K, Germiyanoglu RC. Primary testicular osteosarcoma. Urologia. 2018 May;85(2):44-45.

76. Sahin MO, Sen V, Eser E, Koc E, Gumus U, Karakuzu C, Ucer O. The Effect of Hyperbaric Oxygen Therapy on Erectile Functions: A Prospective Clinical Study. Urol Int. 2018;101(2):206-211. doi: 10.1159/000490356. Epub 2018 Aug 8. 77. Salvarci A, Karabakan M, Bozkurt A, Hirik E, Aktaş BK. Impact of overactive bladder on retrograde ejaculation. Int Braz J Urol. 2018 Aug 10;44. doi: 10.1590/S1677-5538.IBJU.2018.0225.

78. Sandikci F, Cimen S, Cimen SG, Imamoglu GI, Han U, Kokurcan A, Baylan B, Goktug G, Imamoglu A. Bilateral intraabdominal testicular tumor: Case report. Int J Surg Case Rep. 2018;49:102-105.

79. Sener TE, Tavukcu HH, Atasoy BM, Cevik O, Kaya OT, Cetinel S, Dagli Degerli A, Tinay I, Simsek F, Akbal C, Butticè S, Sener G. Resveratrol treatment may preserve the erectile function after radiotherapy by restoring antioxidant defence mechanisms, SIRT1 and NOS protein expressions. Int J Impot Res. 2018 Jul 5. doi: 10.1038/s41443-018-0042-6. 80. Şükür YE, Ulusoy CO, Özmen B, Sönmezer M, Berker B, Aytaç R, Atabekoğlu CS.Protocol shift from agonist to antagonist or vice versa after an unsuccessful intracytoplasmic sperminjection cycle on the same patient does not improve outcome. Taiwan J Obstet Gynecol. 2018 Jun;57(3):417-420. 81. Tangal S, Taşçı Y, Pabuçcu EG, Çağlar GS, Haliloğlu AH, Yararbaş K.DNA fragmentation index and human papilloma virus in males with previous assisted reproductive technology failures. Turk J Urol. 2018 May 21:1-5. doi: 10.5152/tud.2018.96393.

82. Tepe NB, Bayrak O, Ozcan HC, Ugur MG, Seckiner I. Comparison of the Kelly’s plication and TOT simultaneously with vaginal hysterectomy, on the incontinence, and sexual functions. Int Braz J Urol. 2018 Jul-Aug;44(4):779-784.

83. Tunçdemir M, Yenmiş G, Tombultürk K, Arkan H, Soydaş T, Burak Tek R, Altıntaş Ö, Özkara H, Kanıgür-Sultuybek G.NFKB1 rs28362491 and pre-miRNA-146a rs2910164 SNPs on E-Cadherin expression in case of idiopathic oligospermia: A case-control study. Int J Reprod Biomed (Yazd). 2018 Apr;16(4):247-254. 84. Türk H, Ün S, Arslan E. A new surgical technique: transvesical resection of prostate - case series. Int Braz J Urol. 2018 Aug 10;44. doi: 10.1590/S1677-5538.IBJU.2018.0113.

85. Ure I, Ozen A, Can C. Life quality change after inflatable penile prosthesis implantation. Aging Male. 2018 Jun 27:1-7. doi: 10.1080/13685538.2018.1487393. 86. Yavuz A, Bayar G, Fatih Kilinc M, Sariogullari U. The Relationship Between Nocturnal Enuresis and Spina Bifida Occulta: A Prospective Controlled Trial. Urology. 2018 Aug 9. pii: S00904295(18)30805-7. doi: 10.1016/j.urology.2018.07.038.

87. Yazir Y, Demirtaş Şahin T, Furat Rençber S, Gacar G, Halbutoğulları ZS, Utkan T, Aricioglu F. Restorative effect of resveratrol on expression of endothelial and neuronal nitric oxide synthase in cavernous tissues of chronic unpredictable mild stressexposed rats: an impact of inflammation. Int J Impot Res. 2018 Jul 26. doi: 10.1038/s41443-018-0048-0. 88. Yildirim C, Yuksel OH, Urkmez A, Sahin A, Somay A, Verit A. Protective effects of Tadalafil and darbepoetin against ischemia reperfusion injury in a rat testicular torsion model. Int Braz J Urol. 2018 Jul 30;44. doi: 10.1590/S1677-5538.IBJU.2018.0200.

89. Yuvanc E, Dogru MT, Simsek V, Kandemir H, Tuglu D.The Effects of Nocturnal Blood Pressure Paterns and Autonomic Alterations on Erectile Functions in Patients with Hypertension. Urol J. 2018 Aug 18. doi: 10.22037/uj.v0i0.4135.

101


KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR (Nisan/April 2018 - January/Ocak 2019) 11-14 Nisan 2018 Key West-Florida-ABD

28th Annual Advances In Urology 2018

http://cmetracker.net/

17-21 Nisan 2018 Kyoto-Japonya

The 16th Urological Association of Asia Congress

16thuaa2018@convention.co.jp www2.convention.co.jp

19-22 Nisan 2018 Kyoto-Japonya

Japanese Urological Association 106th Annual Meeting 2018

Japanese Urological Association 106th Annual Meeting 2018

21-24 Nisan 2018 Portland-ABD

American Society of Andrology 43rd Annual Meeting 2018

andrologysociety.org

3-5 Mayıs 2018 Skhirat-Fas

The national congress of the Moroccan Urological Association

ghadouanemohammed@gmail.com

3-5 Mayıs, 2018 Telaviv-İsrail

4th Friends of Israel Urological Symposium (FOIU)

foiupromotion@comtecint.com

4-5 Mayıs 2018 Heilbronn-Almanya

3 ESU-ESUT Masterclass on Operative Management of Benign Prostatic Obstruction (esubpo18)

esu@uroweb.org

9-12 Mayıs 2018 Albufeira-Portekiz

The 14th Congress of the European Federation of Sexology

E-mail: efs2018@aimgroup.eu

11-13 Mayıs 2018 Bodrum-Türkiye

Güncel Androloji Sempozyumu

guncelandroloji@figur.net

18-21 Mayıs 2018 San Francisco-ABD

Annual Congress of the American Urology Association (AUA) 2018

convention@AUAnet.org

24-25 Mayıs 2018 Tromso-Norveç

Norwegian Association of Urology-Spring Meeting

nuf.sek@gmail.com

25-26 Mayıs 2018 Riga-Letonya

5th Baltic Meeting Conjunction with the EAU

m.vandewiel@uroweb.org

3 Haziran 2018 Gjilan-Kosova

KAU Second Urologic Session (Testicular tumors)

E-mail: drxhevdetcuni@gmail.com

11-14 Haziran 2018 Katowice-Polonya

ESU course at the time of the National mmeting of the Polish Urological Association (PUA) 2018

esu@uroweb.org

13-16 Haziran Gijon-İspanya

Spanish National Congress Of Urology 2018

http://www.aeu.es

23-26 Haziran 2018 Halifax-Canada

Canadian Urological Associatıon 73rd Annual Meeting 2018

http://www.cuameeting.org

27-30 Haziran 2018 Dublin-İrlanda

International Union Against Sexually Transmitted Infections World and European Meeting 2018

http://www.iustidublin2018.com/

7-9 Ağustos 2018 Bangok-Tayland

ICSHER 2018 — International Conference on Sexuality 2018: Health, Education and Rights

http://www.sexuality-conference.org

20-22 Eylül 2018 Milan-İtalya

European Lower Urinary Tract Symptoms Meeting (ELUTS18)

eluts@congressconsultants.com

28-29 Eylül 2018 Erivan-Ermenistan

Annual Congress of Armenian Association of Urology

esu@uroweb.org

8-12 Ekim 2018 Leon-Meksika

LXIX Congreso Nacional de Urologia

smupaty@hotmail.com

12 Ekim 2018 Cluj Napoca-Romanya

EAU 18th Central European Meeting (CEM189 in Conjunction with the National Congress of the Romanian Association of Urology

CEM@uroweb.org

11-13 Ekim 2018 Budapeşte-Macaristan

The 10th European Congres of Andrology (ECA18) with ESAU workshop

eca18@asszisztencia.hu

11-14 Ekim 2018 Atina-Yunanistan

24th Panhellenic Urological Congress

office1@huanet.gr / hua@huanet.gr

13-16 Ekim 2018 Riccione-Italy

Italian Society of Urology 91st Annual Congress 2018

http://www.siu.it

26-29 Ekim 2018 Girne-Kıbrıs

27. Ulusal Üroloji Kongresi

uroloji@figur.net

31 Ekim-3 Kasım 2018 Dubai-Birleşik Arap Emirlikleri

15th Annual Arab Association of Urology Conference

eusc@meetingmindsexperts.com

8-11 Kasım 2018 Xiamen-Fujian-Çin

25th Annual Meeting of the Chinese Urological Association (CUA)

zjjho@163.com

21-24 Kasım 2018 Paris-Fransa

Annual Meeting of the Association Francaise d’UROLOGİE (AFU)

cfu@clq-group.fr

30 Kasım 2018 Tartu-Estonya

National meeting of the Estonian Society of Urologist

andres.kotsar@gmail.com

23-26 Ocak 2019 Odisha-Hindistan

Urological Society of India 52nd Annual Conference 2019

http://www.usicon2019.com/

8-10 Şubat 2019 Quarzazate-Fas

7th International Meeting on new Debates in Urology

uromaghreb.ma

15-19 Mart 2019 Barselona-İspanya

34th Annual EAU Congress

eaun@uroweb.org

102

rd

Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 3 n Eylül/September 2018


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.