E-ISSN: 2587-2524
Cilt/ Volume 20 | Sayı/ Issue 4 | Aralık/ December 2018
www.androlojibulten.org
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
de İN’ r. Z İ i D TR ted İM mek B AK en i UL izinl D
Cilt/ Volume 20 | Sayı/ Issue 4 | Aralık/ December 2018
E-ISSN: 2587-2524
ANDROLOJİ BÜLTENİ TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ YAYIN ORGANIDIR Andrology Bulletin is the Periodical Journal of the Turkish Society of Andrology Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere yılda 4 sayı yayınlanır. Four issues annually; March, June, September, December TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ ADINA SAHİBİ / Owner on Behalf of the Turkish Society of Andrology Prof. Dr. Mustafa F. Usta YÖNETİM KURULU / Board of Directors Ateş Kadıoğlu (Onursal Başkan) Mustafa F. Usta (Başkan) Barış Altay (Genel Sekreter) Memduh Aydın (Sayman) Ramazan Aşcı (Üye) İrfan Orhan (Üye) Ali Atan (Üye) Abdullah Armağan (Üye) EDİTÖR / Editor-in-Chief Doç. Dr. Ahmet Gökçe YARDIMCI EDİTÖR / Associate Editor Doç. Dr. Cüneyt Adayener YAYIN TÜRÜ / Publication Category Süreli Yayın YÖNETİM YERİ/ Executive Office Türk Androloji Derneği Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul Tel: +90 212 288 50 99 Faks: +90 212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr Web: www.androloji.org.tr
Yayın Hizmetleri / Publishing Services BAYT Bilimsel Araştırmalar Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti. Ziya Gökalp Cd. 30/31, 06420 Kızılay, Ankara Tel (0-312) 431 30 62, Faks: (0-312) 431 36 02 E-posta: info@bayt.com.tr www.bayt.com.tr
Androloji Bülteni TÜBİTAK ULAKBİM TR, Türkiye Atıf Dizini ve Türk Medline vertabanlarında dizinlenmektedir.
The control of conformity with the journal standards and the typesetting of the articles in this journal, the control of the English/Turkish abstracts and references and the preparation of the journal for publishing were performed by bayt publishing. Bu dergideki yazıların dergi standartlarına uygunluğu, dizimi, İngilizce/Türkçe özetlerin ve kaynakların denetimi, derginin yayına hazırlanması bayt tarafından gerçekleştirilmiştir
www.androlojibulten.org
DANIŞMA KURULU / REVIEWERS ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI
ERKEK ÜREME SAĞLIĞI
Prof. Dr. Ramazan AŞCI
Prof. Dr. Barış ALTAY
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Samsun
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmir
KADIN - ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI VE ERKEK İNFERTİLİTESİ HEMŞİRE ÇALIŞMA GRUBU
Prof. Dr. Ali ATAN
Prof. Dr. Kaan AYDOS
Doç. Dr. Dilek AYGİN
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Ankara
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD ve Kısırlık Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ankara
Sakarya Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Sakarya
Doç. Dr. Memduh AYDIN
Prof. Dr. Selahittin ÇAYAN
Prof. Dr. Sevim BUZLU
Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, İstanbul
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Mersin
Doç. Dr. Önder CANGÜVEN
Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Hatay
Department of Urology, Hamad Medical Corporation, Doha, Qatar
Prof. Dr. Sadık GÖRÜR Doç. Dr. Engin KANDIRALI
Prof. Dr. Murat ÇAKAN
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, İstanbul
SB Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Üroloji Kliniği, Ankara
Prof. Dr. Ayhan KARABULUT
Prof. Dr. Melih ÇULHA Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmit
Prof. Dr. Oğuz EKMEKÇİOĞLU Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kayseri
Prof. Dr. Fikret ERDEMİR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Tokat
Prof. Dr. Haluk EROL
Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kırşehir
Prof. Dr. İrfan ORHAN Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Elazığ
Prof. Dr. İsa ÖZBEY Atatürk Üniversitesi Aziziye Araştırma Hastanesi Üroloji AD, Erzurum
Uzm. Dr. A. Arman ÖZDEMİR
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Androloji BD, Aydın
T.C.Sağlık Bakanlığı Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği,İstanbul
Doç. Dr. Ahmet GÖKÇE
Prof. Dr. Sefa RESİM
Sakarya Üniversitesi, Tıp Fakültesi Üroloji AD, Sakarya
Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Kahramanmaraş
Prof. Dr. Bilal GÜMÜŞ Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Manisa
Prof. Dr. Tarkan SOYGÜR
Prof. Dr. Ateş KADIOĞLU
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Çocuk Ürolojisi BD, Ankara
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji AD / Androloji BD, İstanbul
Doç. Dr. Zafer KOZACIOĞLU Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, İzmir
Prof. Dr. Muammer KENDİRCİ
Prof. Dr. Nihan Erginel-UNALTUNA İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Genetik AD, İstanbul
Liv Hospital-Üroloji Kliniği, İstanbul
KADIN CİNSEL SAĞLIĞI
Prof. Dr. Hakan KILIÇARSLAN
Prof. Dr. Abdullah ARMAĞAN
İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Gülbeyaz CAN İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Nezihe KIZILKAYA BEJİ İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Nuran KÖMÜRCÜ Marmara Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu, İstanbul
Doç. Dr. Leyla KÜÇÜK İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul
Prof. Dr. Rukiye PINAR BÖLÜKTAŞ Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri, İstanbul
Doç. Dr. Hicran YILDIZ Uludağ Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu, Bursa
TÜRK CUMHURİYETLERİNDE ANDROLOJİ Prof. Dr. İlham AHMEDOV Bakixanov.23 Azerbaycan Tiib Universiteteti Baku-370022, Azerbaycan
Uzm. Dr. Firdovsi MAMMADOV Zeferan Hospital Üroloji Kliniği, Azerbaycan
Uzm. Dr. Zarifcan MURODOV Taşkent Diploma Sonrası Eğitim Enstitüsü - Taşkent Üroloji Merkezi, Özbekistan
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Bursa
Bahçelievler Medicalpark Hastanesi Üroloji Kliniği, İstanbul
Uzm. Dr. Shavkat SHAVAKHABOV
Prof. Dr. Ahmet METİN
Doç. Dr. Halil ÇİFTÇİ
State Specialized Center Of Urulogy (Uzbekistan) Chief of Andrology Department, Özbekistan
İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Bolu
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji AD, Şanlıurfa
Prof. Dr. Bekir Süha PARLAKTAŞ
Doç. Dr. Esat KORGALI
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Tokat
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Sivas
Prof. Dr. Bülent SEMERCİ
Prof. Dr. Ercan YENİ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, İzmir
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Şanlıurfa
Doç. Dr. Altuğ TUNCEL Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği, Ankara
Uzm. Dr. Erol UÇANER Özel Başkent Hastanesi Üroloji Kliniği, Kıbrıs
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ Prof. Dr. Fikret ERDEMİR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD,Tokat
Prof. Dr. Tahir TURAN Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Denizli
Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Androloji BD, Antalya
Prof. Dr. M. Önder YAMAN Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD, Ankara
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
iii
AMAÇ ve KAPSAM
Androloji Bülteni Türk Androloji Derneği’nin resmi yayın organıdır. Dergi androloji alanındaki araştırmaları, olguları, derlemeleri ve editöryal yorumların yayımlandığı danışman denetimli bilimsel bir dergidir. Dergi yılda 4 sayı olarak yayımlanmaktadır. Derginin hedef kitlesi androloji alanlarında çalışan veya bu alanlara ilgi duyan araştırmacı ve hekimlerdir.
Tüm makaleler http://www.androlojibulten.org/ sayfasındaki online makale değerlendirme sistemi kullanılarak dergiye gönderilmelidir. Derginin yazım kurallarına, gerekli formlara ve dergiyle ilgili diğer bilgilere web sayfasından erişilebilir.
Derginin yazı dili Türkçe ve İngilizce’dir. Türkçe yazıların Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğüne ve imla kılavuzuna uygun olması gerekir.
Dergide yayımlanan makalelerde ifade edilen bilgi, fikir ve görüşler Türk Androloji Derneği, Editörler, Yayın Kurulu ve Yayıncı’nın değil, yazar(lar)ın bilgi ve görüşlerini yansıtır. Baş Editör, Editörler, Yayın Kurulu ve Yayıncı, yazarlara ait bilgi ve görüşler için hiçbir sorumluluk ya da yükümlülük kabul etmemektedir.
Derginin editöryal ve yayın süreçleri International Committee of Medical Journal Editors (ICMJE), World Association of Medical Editors (WAME), Council of Science Editors (CSE), Committee on Publication Ethics (COPE), European Association of Science Editors (EASE) ve National Information Standards Organization (NISO) organizasyonlarının kılavuzlarına uygun olarak biçimlendirilir. Androloji Bülteni, Principles of Transparency and Best Practice in Scholarly Publishing (doaj.org/bestpractice) ilkelerini benimsemiştir.
Derginin tüm masrafları Türk Androloji Derneği tarafından karşılanmaktadır.
Androloji Bülteni 2017 yılından itibaren TUBITAK ULAKBIM TR Dizin tarafından dizinlenmektedir. Yayımlanan tüm içeriğe www.androlojibulten.org adresinden ücretsiz olarak erişilebilir. Dergide yayımlanan içeriğin tüm telif hakları Türk Androloji Derneği’ne aittir.
Editoryal Ofis
Yayın Hizmetleri: BAYT
Androloji Bülteni Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul, Türkiye Tel: 0212 288 50 99 Faks: 0212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr Web: www.androlojibulten.org/
Adres: Ziya Gökalp Cad., 30/31, 06420 Kızılay, Ankara, Türkiye Tel: +90 431 30 62 Faks: +90 431 36 02 E-posta: info@bayt.com.tr Web: www.bayt.com.tr
iv
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
PURPOSE and SCOPE
Andrology Bulletin is the official publication of the Turkish Andrology Association. The journal is a supervised scientific journal which publishes original research articles, case studies, reviews, and editorial comments on the science of andrology. The journal is published in four issues per year. The target population of the journal is researchers and physicians who work in or interested in the field of andrology. The journal’s language is both Turkish and English. The Turkish language should conform to the Turkish language dictionary and the Turkish spelling guide. The editorial and publication processes of the journal conform the guidelines of the International Committee of Medical Journal Editors (ICMJE), the World Association of Medical Editors (WAME), the Council of Science Editors (CSE), and the Committee on Publication Ethics (COPE). It is formatted in accordance with the National Information Standards Organization (NISO) guidelines. The Andrology Bulletin adopts the Principles of Transparency and Best Practice in Scholarly Publishing (doaj.org/bestpractice).
All articles should be sent to the journal using the online article evaluation system at http://www.androlojibulten.org/. Writing rules of the journal, necessary forms, and other information about the journal can be accessed from the web page. All expenditure of the journal is covered by the Turkish Andrology Association. The information, ideas and opinions expressed in the articles published in the journal reflect the views and opinions of the author(s), not the editors of the Turkish Andrology Association, the editorial board, or publisher. The Editor-in-Chief, Editors, Editorial Board, and Publisher do not accept any responsibility or liability for the given information and opinions of the author(s). The Andrology Bulletin has been indexed by TUBITAK ULAKBIM TR Index since 2017. All published content is freely available at www.androlojibulten.org. All copyrighted content published in the journal belongs to the Turkish Andrology Association.
Editorial Office
Publishing Services: BAYT
Andrology Bullettin Address: Cemil Aslan Güder Sok. İdil Ap. B Blok D.1 Gayrettepe 34349 Beşiktaş, İstanbul, Turkey Phone: +90 212 288 50 99 Fax: +90 212 288 50 98 E-mail: androloji@androloji.org.tr Web: www.androlojibulten.org/
Address: Ziya Gökalp Cad., 30/31, 06420 Kızılay, Ankara, Turkey Phone: +90 431 30 62 Fax: +90 431 36 02 E-mail: info@bayt.com.tr Web: www.bayt.com.tr
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
v
YA Z A R L A R A A Ç I K L A M A Dergiye gönderilen makaleler, özgünlük ve bilimsel kalite bakımından değerlendirilir. Gönderilen yazıların daha önce başka bir elektronik ya da basılı dergide, kitapta veya farklı bir mecrada sunulmamış ya da yayımlanmamış olması ve Türk Androloji Derneği Yönetim Kurulu’nun seçtiği Yayın Kurulu tarafından uygun görülmesi gerekir. Androloji Bülteni’ne gönderilen makalelerin değerlendirilmesinde bağımsız, tarafsız, çift-kör hakem değerlendirme raporları temel alınmaktadır. Yazıların değerlendirmeye alınması için, gönderilen yazıya tüm yazarların onay verdiklerine dair “Telif Hakkı Devir Formu” başlıklı imzalı bir yazının eklenmesi gerekir (Formun hazır hali http://www.androlojibulten.org ve https://www.journalagent. com/androloji/ adreslerinden indirilebilir). Androloji Bülteni; gönderilen makalelerin değerlendirme sürecine dahil olan yazarların ve bireylerin, potansiyel çıkar çatışmasına ya da önyargıya yol açabilecek finansal, kurumsal ve diğer ilişkiler dahil mevcut ya da potansiyel çıkar çatışmalarını beyan etmelerini talep ve teşvik eder. Bir çalışma için bir birey ya da kurumdan alınan her türlü finansal destek ya da diğer destekler Yayın Kurulu’na beyan edilmeli ve potansiyel çıkar çatışmalarını beyan etmek amacıyla ICMJE Potansiyel Çıkar Çatışmaları Formu katkı sağlayan tüm yazarlar tarafından ayrı ayrı doldurulmalıdır (form için www. androlojibulten.org). Editörler, yazarlar ve hakemler ile ilgili potansiyel çıkar çatışması vakaları derginin Yayın Kurulu tarafından COPE ve ICMJE rehberleri kapsamında çözülmektedir. Yayın için uygun bulunan yazıların dizgi ve hazırlık işlemleri sırasında, sorumlu yazara yazar katkılarının da açıklanmasının isteneceği Yazar Onay Formu gönderilecektir. Sadece yazarlık niteliğini hak eden kişiler yazar olarak gösterilmelidir. Yazar olarak listelenen herkesin ICMJE (www.icmje.org) tarafından önerilen yazarlık kriterlerini karşılaması gerekmektedir. ICMJE, yazarların aşağıdaki dört kriteri karşılamasını önermektedir: 1. Çalışmanın konseptine/tasarımına; ya da çalışma için verilerin toplanmasına, analiz edilmesine ve yorumlanmasına önemli katkı sağlamış olmak,
Klinik ve deneysel çalışmalar, ilaç araştırmaları ve bazı olgu sunumları için World Medical Association Declaration of Helsinki “Ethical Principles for Medical Research Involving Human Subjects”, (amended in October 2013, www.wma.net) çerçevesinde hazırlanmış Etik Kurul raporu gerekmektedir. Gerekli görülmesi halinde, Etik Kurul raporu veya eş değeri olan resmi bir yazı, yazarlardan talep edilebilir. İnsanlar üzerinde yapılmış deneysel çalışmaların sonuçlarını bildiren yazılarda, çalışmanın yapıldığı kişilere uygulanan prosedürlerin niteliği tümüyle açıklandıktan sonra, onaylarının alındığına ilişkin bir açıklamaya metin içerisinde yer verilmelidir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda ise ağrı, acı ve rahatsızlık verilmemesi için yapılmış olanlar açık olarak makalede belirtilmelidir. Hasta onamları, Etik Kurul raporunun alındığı kurumun adı, onay belgesinin numarası ve tarihi ana metin dosyasında yer alan Yöntemler başlığı altında belirtilmelidir. Hastaların kimliklerinin gizliliğini korumak yazarların sorumluluğundadır. Hastaların kimliğini açığa çıkarabilecek fotoğraflar için hastadan ya da yasal temsilcilerinden alınan imzalı izinlerin de gönderilmesi gereklidir. Bütün makalelerin benzerlik tespiti denetimi, iThenticate yazılımı aracılığıyla yapılmaktadır. Yayın Kurulu, dergimize gönderilen çalışmalar hakkındaki intihal, atıf manipülasyonu ve veri sahteciliği iddia ve şüpheleri karşısında COPE kurallarına uygun olarak hareket edecektir. Yayımlanan içerik ile ilgili tüm sorumluluk yazarlara aittir Yazıların online gönderilmesi Tüm yazılar derginin Internet adresi üzerinden online gönderilmelidir. (https://www.journalagent.com/androloji/). Yazının gönderilmeden önce kontrol listesi ile son bir kez gözden geçirilmesi önerilir. Yazım kurallarına uygun yazılmayan yazılar bilimsel kurul değerlendirmesine alınmamaktadır. Daha detaylı bilgiler https://www.journalagent.com/androloji/ adresinden alınabilir.
YAZILARIN HAZIRLANMASI
2. Yazı taslağını hazırlamış ya da önemli fikirsel içeriğin eleştirel incelemelerini yapmış olmak;
Araştırma yazıları 3000, olgu sunumları 1500 ve derlemeler 5000 kelimeyi geçmemelidir.
3. Yazının yayından önceki son halini gözden geçirmiş ve onaylamış olmak;
Makaleler, ICMJE-Recommendations for the Conduct, Reporting, Editing and Publication of Scholarly Work in Medical Journals (updated in December 2017 - http://www.icmje. org/icmjerecommendations. pdf ) ile uyumlu olarak hazırlanmalıdır. Randomize çalışmalar CONSORT, gözlemsel çalışmalar STROBE, tanısal değerli çalışmalar STARD, sistematik derleme ve metaanalizler PRISMA, hayvan deneyli çalışmalar ARRIVE ve randomize olmayan davranış ve halk sağlığıyla ilgili çalışmalar TREND kılavuzlarına uyumlu olmalıdır.
4. Çalışmanın herhangi bir bölümünün geçerliliği ve doğruluğuna ilişkin soruların uygun şekilde soruşturulduğunun ve çözümlendiğinin garantisini vermek amacıyla çalışmanın her yönünden sorumlu olmayı kabul etmek. Bir yazar, çalışmada katkı sağladığı kısımların sorumluluğunu almasına ek olarak, diğer yazarların çalışmanın hangi kısımlarından sorumlu olduğunu da teşhis edebilmelidir. Ayrıca, yazarlar birbirlerinin katkılarının bütünlüğüne güven duymalıdırlar.
vi
Yazarların, Yayın Hakkı Devir Formu, Yazar Katkı Formu ve ICMJE Potansiyel Çıkar Çatışmaları Formu’nu (bu form, tüm
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
yazarlar tarafından ayrı ayrı doldurulmalıdır) ilk gönderim sırasında online makale sistemine yüklemeleri gerekmektedir. Bu formlara http://www.androlojibulten.org/ adresinde yazarlara açıklama kısmından ulaşılabilir. Yazılar, bilgisayar dosyası üzerinde standart A4 kağıdı boyutlarındaki bir sayfaya, sağ ve sol kenarlarda yaklaşık 2,5 cm boşluk kalacak şekilde ve iki satır aralıklı olarak yazılmalıdır. Her sayfa numaralandırılmalıdır. Metin Times New Roman yazı karakterinde 12 punto ile yazılmalıdır. Yazılarda bulunması gereken bölümler sırasıyla şunlardır: (Yazar adları (ünvan, ad, soyadı), çalışmanın yapıldığı kurum (Makaledeki yazarların çalışma yerleri, yayının yapıldığı kurum şeklinde olmalıdır), iletişim adresi, telefon ve faks numaraları, e-posta adresi journal agent programında 3, 4 ve 5. adımlarda online olarak girilmelidir. “Telif Hakkı Devir Formu” dışında yüklenecek diğer dosyalarda yazarların isimleri, çalıştıkları yerler bulunmamalıdır!). (i) Türkçe ve İngilizce başlıklar (online olarak istenen yere yapıştırılacak), (ii) Türkçe ve İngilizce özetler (online olarak istenen yere yapıştırılacak); Makalenin tam metninde (tam metin dosyası online olarak istenen yere eklenmelidir) (iii) Giriş; (iv) Gereç ve Yöntem; (v) Bulgular; (vi) Tartışma; (vii) Kaynaklar bölümleri bulunur. Yöntemler, bulgular ve tartışma bölümlerinin gerektiğinde alt başlıklarla ele alınması tercih edilir. Olgu sunumları, özetlerden sonra giriş, olgu sunumu ve tartışma başlıkları altında düzenlenmelidir. İnceleme yazılarında, yazının gelişimine uygun başlıklandırma yapılabilir. Özetler: Özet çalışmanın amacını, ana bulguları ve temel sonuçlarını Amaç, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Sonuç (İngilizce özette Objectives, Material and Methods, Results, and Conclusion) başlıkları altında bildirmelidir. Anahtar kelimeler: Yazı düzeninde özetlerden sonra yer alacak şekilde Türkçe ve İngilizce olarak en az 3, en fazla 5 anahtar kelime (alfabetik sıra ile) belirtilmelidir. Bu amaçla Index Medicus Medical Subjects Headings (MeSH)’den yararlanılabilir. http://www.ncbi. nlm.nih.gov/pubmed/. Makalenin tam metninde Giriş paragrafından sonra Gereç ve Yöntem’de çalışma başlangıcı ve bitiş tarihleri, hastaların özellikleri ve kullanılan yöntemler, hasta seçimi ayrıntılı biçimde belirtilmelidir. İstatistiksel yöntem yeterli ayrıntı ile açıklanmalıdır. Bulgular: Metinde olabildiğince ayrıntılı yazılmalı, şekil ve tablolar ile desteklenmeli; şekil ve tablolarda verilen bilgiler, metinde tekrarlanmamalıdır. Tartışma: Ağırlıklı olarak çalışma ile ilgili veriler tartışılmalı, yerli ve yabancı kaynaklarla desteklenmelidir. Konu ile doğrudan ilgisi olmayan genel bilgilere uzun uzun yer vermekten kaçınılmalıdır. Kısaltmalar: Kısaltılmış sözcük sayısının sınırlı tutulması gerekir. Şekil ve Tablolar: Yazı ile birlikte sunulan fotoğraf ve tablolar sisteme ayrı ayrı yüklenmelidir. Resim dosyalarının formatı JPEG
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
veya TIFF olabilir. Tablolar ve şekil altyazıları ayrı sayfalara ve iki satır aralıklı yazılmalı; şekil ve tablolar yazıda görünme sırasına göre numaralandırılmalı ve başlıkları olmalıdır. Mikroskobik resimlerde büyütme oranı ve boyama tekniği açıklanmalıdır. Kısaltmalar her şeklin ve tablonun altında açıklanmalıdır. KAYNAKLAR Kaynaklar metin içinde anılma sırasına göre noktadan sonra üst simge olarak köşeli parantez içerisinde ve nokta işaretinden sonra boşluk bırakmadan dizilmeli (örnek: ...lenf nodu diseksiyonu önerilmektedir.[1]); yayımlanmamış sonuçlar ve kişisel görüşmeler kaynak olarak gösterilmemelidir. Yazarların yalnızca doğrudan yararlandıkları çalışmaları kaynak olarak göstermeleri gerekir; yazımı doğrulanamayan kaynaklar yayın hazırlığı sırasında yazarlardan istenecektir. Dergi isimleri Index Medicus’a göre kısaltılmalıdır; bunun mümkün olmadığı durumlarda dergi adının tamamı verilmelidir. Altı ya da daha az sayıda olduğunda tüm yazarlar belirtilmeli, altıdan fazla yazar durumunda, altıncı yazarın arkasından “et al.” eklenmelidir. Kaynakların dizilme şekli ve noktalamalar için aşağıdaki örneklere uyulmalıdır (basım ayı, parentez içinde derginin basım sayısı yazılmamalıdır !) : Dergi: Tefekli A, Tepeler A, Altunrende F, Tok A, Sarılar Ö, Müslümanoğlu AY. Seçilmiş olgularda tüpsüz perkütan nefrolitotomi. Türk Üroloji Dergisi 2006;32:240-7. Gill IS, Kaouk JH, Meraney AM, Desai MM, Ulchaker JC, Klein EA et al. Laparoscopic radical cystectomy and continent orthotopic ileal neobladder performed completely intracorporeally: the initial experience. J Urol 2002;168:13-8. Kitap: Korkud G, Karabay K. Böbrek tüberkülozu. 3.Baskı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basımevi; 1993. Kitap içinde bölüm: Anderson JL, Muhlestein JB. Extracorporeal ureteric stenting during laparoscopic pyeloplasty. Philadelphia: W. B. Saunders; 2003. p. 288-307. Önemli Not: Yayın Kurulu, gerekli gördüğü durumlarda yazıların özünü değiştirmeden metinde düzeltme yapmakla yetkilidir. Online makale gönderiminde sırası ile: 1. Yazarların onay verdiklerine dair “Telif Hakkı Devir Formu “ başlığı altında imzalı bir mektup (tarayıcıdan geçirdikten sonra diğer dosyalarla gibi online olarak sisteme yüklenmelidir). 2. Ana metin (Kaynaklar dahil) (Özet ve Yazar isimleri bulunmamalıdır !) 3. Resimler (Mümkün ise açıklanan yerler okla belirtilmelidir) 4. Tablolar yüklenmelidir.
vii
INSTRUCTION TO AUTHORS Articles submitted to the journal are evaluated in terms of originality and scientific quality. Submitted manuscripts must not have been previously published, or presented in another electronic or printed journal, in a book or in a different medium, and must be approved by the Editorial Board of the Turkish Andrology Association’s Board of Directors. Independent, unbiased, double-blinded arbitration evaluation reports of referees are used in the evaluation of the articles submitted to the Andrology Bulletin. In order for the articles to be evaluated, a signed letter entitled “Copyright Transfer Form” must be attached to the submitted article, confirming the authors’ approval (a copy of the form is available at: http://www.androlojibulten.org and https://www.journalagent.com/androloji/). Andrology Bulletin encourage authors and individuals involved in the evaluation process of submitted articles to present their current or potential conflicts of interest, including financial, institutional, and other relationships that may lead to potential conflicts of interest or prejudice. Any financial or any other kind of support received from an individual or institution for a study must be declared to the Editorial Board, and the ICMJE Potential Conflicts of Interest Form must be filled in separately by all authors contributing to the declaration of potential conflicts of interest (see the form in: http://www.androlojibulten.org). Potential conflicts of interest with editors, writers and arbitrators are resolved by the Editorial Board of the journal under the COPE and ICMJE guidelines. The Author Approval Form will be sent to the responsible author, who will be required to explain the author’s contributions during the typesetting and preparation of the articles suitable for publication. Only those who deserve authorship should be shown as authors. Everyone listed as a writer must meet the authorship criteria recommended by ICMJE (www.icmje.org). The ICMJE suggests that authors meet the following four criteria: 1. To have contributed significantly to the gathering, analysis, and interpretation of data for concept/design of the study; 2. To have drafted the writing of the essay, or have done critical review of important intellectual content; 3. To have reviewed and approved the last version of the article before its publication; 4. To accept the responsibility for all aspects of the work in order to ensure that questions concerning the validity and accuracy of any part of the work are properly investigated and resolved. A writer should be able to identify the parts of the work which other authors are responsible for, in addition to taking responsibility for the parts he contributed. In addition, authors should trust the integrity of each other’s contributions. For the clinical and experimental studies, drug studies, and some case reports, the Ethics Committee report prepared under the
viii
World Medical Association Declaration of Helsinki (amended in October 2013, www.wma.net) is required. If necessary, the author(s) may be requested an Ethics Committee report, or an official letter of equal value. An explanatory note on the results of experimental studies on humans should be included in the text to the effect that approvals have been received, once the nature of the procedures applied to the subject has been fully explained. In the case of studies on animals, those made for the avoidance of pain, suffering, and discomfort should be clearly stated in the article. Patient approvals, the name of the institution from which the Ethics Committee report is received, and the number and date of the approval document should be stated in the main text file under the title of Methods. It is the responsibility of the authors to protect the confidentiality of the identities of patients. Signed permits from the patient or legal representatives must also be sent for photographs that may reveal the identity of the patients. Similarity checking of all the articles is done via iThenticate software. The Editorial Board will act in accordance with the COPE rules against claims and suspicions of plagiarism, citation manipulation, and data fraud involving work submitted to the journal. All responsibility for the published content belongs to the authors. Submitting articles online All manuscripts must be submitted online via the internet address of the journal (https://www.journalagent.com/androloji/). It is recommended that the manuscript be reviewed one last time with the checklist before submission. Manuscripts not written in accordance with the writing rules are not accepted for Scientific Board evaluation. More information can be found at https://www. journalagent.com/androloji/.
PREPARATION OF ARTICLES The research articles should not exceed 3000 words, the case presentations should be at most 1500 words, and the compilations should not exceed 5000 words. The articles should be prepared in accordance with the ICMJE Recommendations for the Conduct, Reporting, and Publication of the Scholarly Work in Medical Journals (http://www.icmje. org/icmje-recommendations.pdf –updated in December 2017). Randomized studies should be consistent with CONSORT, observational studies with STROBE, diagnostic value studies with STARD, systematic review and meta-analyses with PRISMA, animal trials with ARRIVE, and non-randomized behavioral and public health studies with TREND guidelines. The authors are required to upload the Publication Submission Form, the Author Contribution Form and the ICMJE Potential Conflicts Form (this form must be filled out by all authors separately) to the online system during the initial submission of the
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
article. These forms are available at http://www.androlojibulten. org/ and can be found in the instruction to authors section. Manuscripts should be typed on a standard A4 paper size on a computer text file, spaced about 2.5 cm on the right and left sides, and with double spaced lines. Every page should be numbered. The text should be written in Times New Roman font with 12 points. The sections to be included in the manuscripts are: author names (academic title, name, surname), the institution in which the study was conducted (work place of the author and the institution where the publication is prepared), contact address, telephone and fax numbers, e-mail address. All these should be entered in the JournalAgent™ program online in steps 3, 4, and 5. The files to be uploaded should not contain the names of the authors and places where they work, except the “Copyright Transfer Form”. The submitted work should include: (i) Turkish and English titles (to be posted online), (ii) Turkish and English abstracts (to be posted online); in the full text of the article (the full text file must be added to the desired location online) (iii) Introduction; (iv) Materials and Methods; (v) Findings; (vi) Discussion; (vii) References sections. It is preferred that methods, findings, and discussion sections be handled with subtitles when necessary. Case presentations should be organized under the headings of introduction, case presentation and discussion after the summaries. In the review articles, appropriate titles can be preferred for the development of the article. Abstract (Summary): The main findings and the main results should be reported under the headings of Objectives, Material and Methods, Findings, Conclusion. Key words: At least 3 and at most 5 key words (in alphabetical order) should be indicated in Turkish and English, under the heading “Key words” after the Abstract section. Index Medicus Medical Headings (MeSH) can be used for this purpose (http:// www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/). In the full text of the article, in the Materials and Methods after the Introduction paragraph, start and end dates of the study, the characteristics of the patients and the methods used, the patient selection should be specified in detail. The statistical method utilized should be explained with sufficient detail. Findings: Findings should be written as detailed as possible in the text, supported by figures and tables; information given in figures and tables should not be repeated in the text. Discussion: Mainly the data related to the study should be discussed and supported with domestic and foreign resources. General information that is not directly related to the subject should be avoided from occupying too much space. Abbreviations: The number of abbreviated words must be limited. Figures and Tables: Photographs and tables presented with the text should be uploaded separately to the system. The format of
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
the image files can be JPEG or TIFF. Tables and shape subtitles must be written on separate pages with double spacing; figures and tables should be numbered according to the order in which they appear in the text, and should have titles. Magnification ratio and dyeing technique should be explained in microscopic pictures. Each abbreviation used should be noted under the related figure and table with an explanation. REFERENCES The references given in the text should be arranged in square brackets as superscripts, and if at the end of the sentence after the punctuation, without spacing (eg: ... lymph node[1] dissection is recommended.[2]); unpublished results and personal interviews should not be shown as sources. Authors should only present studies that they directly benefit from; unauthorized sources will be requested from the authors during the preparation of the publication. Journal names should be abbreviated according to Index Medicus; where this is not possible, the full name of the journal should be given. All authors should be listed if there are seven or fewer, followed by “, et al.” after the sixth author in case of more than seven authors. The following examples should be followed for the endnote reference list and the punctuation style (the month and the issue number in parentheses must be avoided!). Journal: Tefekli A, Tepeler A, Altunrende F, Tok A, Sarılar Ö, Müslümanoğlu AY. Seçilmiş olgularda tüpsüz perkütan nefrolitotomi. Türk Üroloji Dergisi 2006;32:240–7. Gill IS, Kaouk JH, Meraney AM, Desai MM, Ulchaker JC, Klein EA, et al. Laparoscopic radical cystectomy and continent orthotopic ileal neobladder performed completely intracorporeally: the initial experience. J Urol 2002;168:13–8. Book: Korkud G, Karabay K. Böbrek tüberkülozu. 3. Baskı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basımevi; 1993. Section of a book: Anderson JL, Muhlestein JB. Extracorporeal ureteric stenting during laparoscopic pyeloplasty. Philadelphia: W. B. Saunders; 2003. p.288–307. Important Note: The Editorial Board is authorized to make amendments to the text, if necessary, without modifying the text of the text. Online article submission order: 1. A signed letter under the heading of “Copyright Transfer Form” (a scanned copy which must be uploaded to the system online with other files) from the authors, 2. Main text (including reference list) (abstract should not be included, and author names must be blinded!), 3. Pictures (where possible, the explanations should be indicated by an arrow), and 4. Tables must be loaded.
ix
BAŞKAN’DAN / FROM THE PRESIDENT
Saygıdeğer Meslektaşlarım, Hepinizin bildiği üzere, 1 Aralık 2018 tarihinde olağan genel kurulumuz değerli katılımlarınızla
toplanmış; seçilen yeni yönetim kurulumuz göreve başlamıştır. Yeni dönemde de genel kurulda ayrıntılı olarak dile getirilen bilimsel faaliyetlerin ve projelerin aralıksız olarak devam edeceği
kuşkusuzdur. Türk Androloji Derneği, kurulduğu 1992 yılından günümüze, sadece bilimsel liyakati
esas alan çalışma prensipleri ile yoluna devam etmektedir. Her zaman ifade ettiğimiz gibi ana hedefimiz; bilim politikaları çerçevesinde güncel bilgiyi yakalamak ve meslektaşlarımız ile
paylaşmaktır. Bu amaçla; gerek yurt içi gerekse yurt dışı bilimsel toplantı programlarımızı ve eğitim amaçlı yerel toplantılarımızı yoğun bir şekilde devam ettirmeyi hedefliyoruz.
Günümüze kadar gerçekleştirilen tüm bilimsel faaliyetlerde olduğu gibi, bundan sonraki dönemlerde de bilimsel hedeflere ulaşmada en önemli rolün Androlojiye gönül vermiş üye ve
meslektaşlarımız olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz. Tüm meslektaşlarımızın yeni yılını kutlarken, herkese sağlıklı, huzurlu ve bilim dolu bir yıl dileriz. Saygılarımla Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA
Türk Androloji Derneği Başkanı
x
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
EDİTÖR’DEN / FROM THE EDITOR
Değerli Meslektaşlarım, Dergimizin 2018 yılındaki son sayısı ile karşınızdayız. TUBİTAK dizinine kabulünden sonraki iki yıllık
süreçte dergimize gönderilen özellikle araştırma makalelerinin sayı ve kalitesinde gözle görülür bir artış olmuştur. Yine bu süreçte yayın değerlendirme aşamasında büyük fedakârlıklarla ellerinden
gelenin en iyisini bizlerden esirgemeyen danışma kurulumuzun çok değerli üyelerinin katkıları sayesinde, yayın değerlendirme ve basım hızımız üst seviyedeki dergilerle yarışır düzeye gelmiştir. Bu bağlamda akademik hayatlarının başlangıcında olan veya yerli yayın konusunda eksiği olan genç akademisyen kardeşlerimizin bu fırsatı değerlendirmelerini özellikle tavsiye ederim.
2018 yılı itibariyle dergimizin TÜBİTAK ULAKBİM TR Dizin, Türkiye Atıf Dizini ve Türk Medline vertabanlarında dizinlenmeye başladığını memnuniyetle sizlerle paylaşmak isterim. Dergimizin bu yolculuğunda bizleri yalnız bırakmayan yazarlarımıza ve danışma kurulumuzun çok değerli
üyelerine gönülden şükranlarımızı sunuyorum. Aynı desteğin bundan sonra da artarak devam edeceğine inanıyorum.
Bu sayının içeriğine bakıldığında yine zevkle okuyacağınız çok kaliteli ve doyurucu araştırma makaleleri ve en güncel bilgileri içeren derlemeler sizlerin beğenisine sunulmakta. 2019’un gönlünüzce bir yıl olması dileğiyle… Doç. Dr. Ahmet GÖKÇE
Editör
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
xi
Cilt/ Volume 20 | Sayı/ Issue 4 | Aralık/ December 2018
İÇİNDEKİLER /CONTENTS
ARAŞTIRMA YAZILARI | ORIGINAL ARTICLES 103 Brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epididimo-orşit olgularının semptom ve bulguları non-spesifik epididimo-orşitten farklı mıdır? Are the symptoms and signs of brucella epididimo-orchitis as the first presenting sign of brusellosis different from non-spesific epididimo-orchitis? Ozan Efesoy, Barış Saylam, Selahittin Çayan 108 Parmak ve el ölçüm değerleri ve sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametleri ile ilişkisi The relationship between finger and hand measurement values, and differences between right-left values with semen parameters Mehmet Zeynel Keskin, Yusuf Özlem İlbey, Tuğba Zeyrek 114 Asemptomatik inflamatuvar prostatit C-reaktif protein ve steril piyüri temelinde tahmin edilebilir mi? Can asymptomatic inflammatory prostatitis be predicted based on C-reactive protein and sterile pyuria? Selamettin Demir, Abdullah Gül
DERLEME | REVIEW 120 Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri Imaging methods used in diagnosis of varicocele Ali Atan 126 Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında fitoterapi Phytotherapy in female sexual dysfunctions Dilek Aygin, Aysel Gül, Özge Yaman, Hande Cengiz 133 Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları: 2018 güncelleme Female sexual function disorders: Updating 2018 Handan Özcan, Nezihe Kızılkaya Beji 138
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY
142
KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR
xii
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
Bilimsel Sekreterya
TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ Cemil Aslan Güder Sok. İdil Apt. B Blok D.1 34349 Gayrettepe / İstanbul Tel: 0 212 288 50 99 - Faks: 0 212 288 50 98 E-posta: androloji@androloji.org.tr www.androloji.org.tr
Organizasyon Sekreteryası
FİGÜR KONGRE ORGANİZASYONLARI VE TİC. A.Ş. 19 Mayıs Mah. 19 Mayıs Cad. Nova Baran Center No: 4, 34360 Şişli / İstanbul Tel: 0 212 381 46 00 - Faks: 0 212 258 60 78 E-posta: androloji@figur.net www.androloji2019.org
ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2018;20:103−107 https://doi.org/10.24898/tandro.2018.80958
Erkek Üreme Sağlığı
Brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epididimo-orşit olgularının semptom ve bulguları non-spesifik epididimo-orşitten farklı mıdır?
Are the symptoms and signs of brucella epididimo-orchitis as the first presenting sign of brusellosis different from non-spesific epididimo-orchitis? Ozan Efesoy1 , Barış Saylam1 , Selahittin Çayan2
ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epididimo-orşiti (BEO) non-spesifik epididimo-orşitten (NSEO) ayırmak oldukça güçtür. Bu olgularda tanı ve tedavinin gecikmesi, infertilite ve orşiektomi gibi sonuçlar doğurabilen testiküler hasara neden olmaktadır. Çalışmamızın amacı BEO’nun klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının NSEO’dan farklılıklarının değerlendirilmesidir.
OBJECTIVE: Brucella epididymo-orchitis as the first presenting sign of brucellosis (BEO) is difficult to separate from non-specific epididymo-orchitis (NSEO). In these cases, delayed diagnosis and treatment causes testicular damage that may lead to infertility and orchiectomy. The aim of this study was to investigate whether or not the clinical, laboratory and radiological findings of BEO different from NSEO.
GEREÇ ve YÖNTEM: Ocak 2010-Haziran 2018 tarihleri arasında kliniğimizde epididimo-orşit tanısı konulan 164 hastanın kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Epididimo-orşit tanısı klinik ve laboratuvar bulguları ile ultrasonografik değerlendirme sonucunda konuldu. BEO tanısı ise bu bulgulara ek olarak standart tüp aglütinasyon testinde ≥1/160 titre değeri ve/veya pozitif kan kültürü olarak tanımlandı. BEO tanısı konulan 14 olgudan daha önce bruselloz tanısı almış 5 olgu çalışma dışında bırakıldı ve epididimo-orşit ile ortaya çıkan 9 bruselloz olgusunun klinik, laboratuvar ve radyolojik bulguları aynı yaş grubundaki 34 NSEO’lu olgu ile karşılaştırıldı.
MATERIAL and METHODS: In this retrospective study, we evaluated the medical records of 164 patients who diagnosed with epididymo-orchitis in our clinic between January 2010 and June 2018. The diagnosis of epididymo-orchitis was based on clinical and laboratory findings and ultrasonographic examination. High agglutination titers (≥1/160) and/or positive blood cultures were accepted as the main criteria for the diagnosis of brucellosis. Five patients who were previously diagnosed as brucellosis were excluded from the study and the clinical, laboratory and radiological findings of 9 cases of BEO were compared with 34 NSEO cases in the same age group.
BULGULAR: Tanı anında olguların yaş ortalaması BEO ve NSEO gruplarında sırası ile 33,44±9,81 ve 34,76±10,09 olarak bulundu (p=0,728). Brusella için risk faktörlerinin varlığı dışında iki grup arasında klinik, laboratuvar ve radyolojik bulguların sıklığı bakımından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Brusella için risk faktörleri BEO’lu olguların sekizinde (%88,9), NSEO’lu olguların ise beşinde (%14,7) saptandı (p<0,001). Ayrıca, istatistiksel olarak anlamlı olmamakla beraber, artralji ve 5 mg/dL’nin üzerinde serum C reaktif protein yüksekliği sıklığının BEO’lu, dizüri, piyüri ve lökositozun ise NSEO’lu olgularda anlamlılık eğilimi düzeyinde daha sık görüldüğü saptandı (p değerleri sırası ile 0,073, 0,089, 0,069, 0,069 ve 0,058).
RESULTS: The mean age of cases at diagnosis was 33.44±9.81 and 34.76±10.09 in the BEO and NSEO groups, respectively (p=0.728). There were no significant differences between two groups in terms of clinical, laboratory and radiological findings, except one. Risk factors for brucella were detected in 8 (88.9%) of BEO group and in 5 (14.7%) of NSEO group (p<0.001). Although not statistically significant but at the level of borderline significant trend, it was found that the ratio of arthralgia and serum CRP levels >5 mg/dL more frequent in BEO group and the ratio of dysuria, pyuria and leukocytosis more frequent NSEO group (p values 0.073, 0.089, 0.069, 0.069 and 0.058, respectively).
SONUÇ: Brusellozun ülkemizde halen endemik olarak bulunması nedeniyle epididimo-orşitli olgularda brusella ayırıcı tanıda akılda tutulmalı ve bu olgulardan öykü alınırken bruselloz risk faktörleri mutlaka sorgulanmalıdır. Ayrıca, dizüri, piyüri ve lökositozu olmayan, artraljinin eşlik ettiği epididimo-orşit olgularında BEO ayırıcı tanısı açısından daha dikkatli olunmalıdır. Anahtar Kelimeler: Ayırıcı tanı, brusella, epididimo-orşit
Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, Mersin, Türkiye 2 Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye 1
Yazışma Adresi/ Correspondence: Uzm. Dr. Ozan Efesoy Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 33240 Mersin, Türkiye Tel. +90 505 746 24 94 E-mail: oefesoy@yahoo.com Geliş/ Received: 30.09.2018 Kabul/ Accepted: 25.10.2018
©2018 Androloji Bülteni
CONCLUSION: Brucellosis should be kept in mind in patients with epididymoorchitis and the risk factors for brucellosis should be questioned in these patients. In addition, in patients with epididymo-orchitis with arthralgia without dysuria, pyuria and leukocytosis should more be paid attention to the differential diagnosis of BEO. Keywords: Brucellosis, differential diagnosis, epididymo-orchitis
GİRİŞ Bruselloz, hayvanlardan insanlara bulaşan, çeşitli doku ve organları tutan, hafif belirtilerden ağır klinik tablolara kadar seyredebilen, belirti ve bulguları spesifik olmayan ve bu nedenlerle birçok hastalığı taklit edebilen sistemik bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada en sık rastlanan bakteriyel zoonoz olan bruselloz
103
gelişmiş ülkelerin çoğunda eradike edilmesine rağmen ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz havzası ülkeleri, Basra körfezi, Hindistan, Meksika ile orta ve güney Amerika’nın bir kısmında halen endemik olarak görülmektedir.[1] Epididimo-orşit brusellozun önemli bir klinik manifestasyonudur ve brusellozlu olguların yaklaşık %10’unda görülmektedir.[2] Bruselloz olduğu bilinen veya bruselloz düşündüren semptom ve bulguların eşlik ettiği epididimo-orşitli olgularda etiyolojide bruselloz hemen akla gelse de brusellozun ilk manifestasyonu olarak izole epididimo-orşit (BEO) görülen olguları non-spesifik epididimoorşitli (NSEO) olgulardan ayırmak oldukça güçtür. Zamanında ve uygun tedavi edilmeyen BEO orşiektomiye varan sonuçlar doğurabildiği gibi spermatozoaya karşı otoimmünizasyonun indüklenmesine yol açarak infertiliteye de neden olabilmektedir.[3–5] Çalışmamızın amacı brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epidimo-orşitin klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının NSEO’dan farklılıklarının değerlendirilmesidir.
GEREÇ VE YÖNTEM Çalışma için Mersin Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan onay alındı (Retrospektif çalışma olduğundan hasta aydınlatılmış onamına ihtiyaç yoktur). Ocak 2010-Haziran 2018 tarihleri arasında polikliniğimize akut skrotum bulguları (ağrı, şişlik ve kızarıklık) ile başvuran ve epididimo-orşit tanısı konulan 164 hastanın kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. BEO tanısı konulan 14 olgudan daha önce Bruselloz tanısı almış 5 olgu çalışma dışında bırakıldı ve epididimo-orşit ile ortaya çıkan 9 bruselloz olgusunun klinik, laboratuvar ve radyolojik bulguları aynı yaş grubundaki 34 NSEO’lu olgu ile karşılaştırıldı. Epididimoorşit tanısı klinik (akut skrotum bulguları), laboratuvar (lökositoz, eritrosit sedimentasyon hızı [ESH] ve C reaktif protein [CRP] yüksekliği) ve radyolojik (skrotal renkli Doppler ultrasonografi [RDUS]’de epididim/testis boyutlarında ve kanlanmasında artış, parankim ekosu değişiklikleri) bulgularla konuldu. BEO tanısı ise bu bulgulara ek olarak standart tüp aglütinasyon testinde ≥1/160 titre değeri ve/veya pozitif kan kültürü olarak tanımlandı. Sürekli değişkenlere ait tanımlayıcı istatistikler ortalama ± standart sapma, kategorik değişkenlere ait tanımlayıcı istatistikler ise frekans ve yüzde (%) olarak sunuldu. BEO ve NSEO’lu olguların yaş ortalamaları independent samples t-test, gruplar arasında klinik belirti ve bulguların sıklık yüzdelerinin karşılaştırılmasında ise frekans dağılımına göre Pearson Chi-Square, Likelihood Ratio veya Fisher’s Exact Testleri kullanıldı. İstatistik analizlerde SPSS® (Statistical Package for the Social Sciences Inc,
104
Chicago, ABD) versiyon 17.0 paket programı kullanıldı ve p değeri 0,05’den küçük ise sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı, p değeri 0,05 ile 0,10 arasında ise sonuçlar anlamlılık eğilimi (sınırda anlamlılık) düzeyinde kabul edildi.
BULGULAR Tanı anında olguların yaş ortalaması BEO ve NSEO gruplarında sırası ile 33,44±9,81 ve 34,76±10,09 olarak bulundu (p=0,728). BEO’lu olguların altısında (%66,7) sağ, üçünde (33,3) ise sol tarafta tutulum saptanırken NSEO’lu olgulardan 17’sinde sağ (%50), 14’ünde (%41,2) sol tarafta, üç olguda (%8,8) ise bilateral tutulum saptandı. Skrotal ağrı ve şişlik her iki gruptaki hastalarda da en sık saptanan semptom idi. Hastaların başvuru semptomları ve sıklıkları Tablo 1’de sunulmuştur. İstatistiksel olarak anlamlı olmamakla beraber artraljinin BEO’lu, dizürinin ise NSEO’lu olgularda anlamlılık eğilimi düzeyinde daha sık görüldüğü saptandı (p değerleri sırası ile 0,073 ve 0,069). Brusella için risk faktörleri (meslek, pastörize olmayan süt ve süt ürünlerinin tüketimi ve brusellozun hiperendemik olduğu bölgelere seyahat) BEO’lu olguların sekizinde (%88,9), NSEO’lu olguların ise beşinde (%14,7) saptandı (p<0,001). Her iki gruptaki hastaların laboratuvar ve skrotal RDUS bulguları Tablo 2 ve 3’te sunulmuştur. Laboratuvar ve sonografik bulguların görülme sıklığı bakımından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Ancak, piyüri ve lökositozun NSEO’lu, 5 mg/dL’nin üzerinde serum CRP yüksekliğinin ise BEO’lu olgularda anlamlılık eğilimi düzeyinde daha sık görüldüğü saptandı (p değerleri sırası ile; 0,069, 0,058 ve 0,089).
Tablo 1. BEO’lu ve NSEO’lu olguların klinik belirtileri BEO (n=9) n (%)
NSEO (n=34) n (%)
p değeri
Skrotal ağrı
9 (100)
33 (97,1)
0,999
Skrotal şişlik
9 (100)
31 (91,2)
0,999
Ateş ( >38˚C)
8 (88,9)
24 (70,6)
0,407
Terleme
7 (77,8)
15 (44,1)
0,132
Yorgunluk
5 (55,6)
13 (38,2)
0,455
İştahsızlık
3 (33,3)
6 (17,7)
0,367
Bulantı-Kusma
2 (22,2)
3 (8,8)
0,277
Dizüri
2 (22,2)
20 (58,8)
0,069
Artralji
2 (22,2)
1 (2,9)
0,073
Androl Bul 2018;20:103-107
Tablo 2. BEO’lu ve NSEO’lu olgularda saptanan laboratuvar bulguları BEO (n=9) NSEO (n=34) n (%) n (%)
p değeri
Piyüri
2 (22,2)
20 (58,8)
0,069
Lökositoz (WBC >10,5x109/l)
3 (33,3)
24 (70,6)
0,058
Serum CRP düzeyi >5 mg/dL
9 (100)
24 (70,6)
0,089
ESH >20 mm/sa
7 (77,8)
25 (73,5)
0,999
Tablo 3. BEO’lu ve NSEO’lu olgularda saptanan radyolojik bulgular BEO (n=9) NSEO (n=34) n (%) n (%)
p değeri
Skrotal cilt kalınlığında artış
6 (66,7)
24 (70,6)
0,999
Epididim/testiste boyut artışı
8 (88,9)
32 (94,1)
0,515
Epididim/testiste kanlanma artışı
9 (100)
33 (97,1)
0,999
Normal ekojenite
2 (22,2)
5 (14,7)
0,624
Diffüz heterojen hipoekoik
5 (55,6)
22 (64,7)
0,706
Diffüz heterojen hiperekoik
1 (11,1)
6 (17,7)
0,999
Fokal parankimal değişiklik
1 (11,1)
1 (2,9)
0,379
BEO’lu olgulardan yalnız ikisi (%22,2) ilk müracaat anında BEO tanısı alırken, kalan yedisi (%77,8) ise NSEO tanısı ile başlanan ampirik tedaviye yanıt alınamaması üzerine yapılan ikincil değerlendirmede BEO tanısı alan olgulardı. Sekiz olguda (%88,9) DSÖ’nün önerdiği klasik ikili medikal tedavi (tetrasiklin 2 × 100 mg/gün ve rifampisin 1 × 600 mg/gün; altı hafta) ile şifa sağlanırken, başka bir merkezde yaklaşık dört hafta NSEO tanısı ile ampirik tedavi alan ve tedavi yanıtsızlığı üzerine kliniğimize müracaat ederek BEO tanısı konulan bir olguda (%11,1) ise ikili medikal tedaviye yanıt alınamaması ve testiste yaygın nekrotik alanlar görülmesi üzerine orşiektomi yapıldı. NSEO olgularının tamamında ise 2–4 haftalık ampirik medikal tedaviler (kinolonlar, trimetoprin-sulfametoksazol, sefalosporinler, doksisiklin ve bunların çeşitli kombinasyonları) ile komplikasyonsuz olarak şifa sağlandığı saptandı.
TARTIŞMA Bruselloz hastalarında sıklıkla sistemik hastalığın bir komponenti olarak görülen epididimo-orşit seyrek olarak yetersiz tedavi sonrası izole relaps veya brusellozun ilk manifestasyonu olarak da görülebilmektedir.[6] Brusellozun ilk klinik bulgusu olarak ortaya çıkan epididimo-orşit klinik pratikte sıklıkla NSEO, tüberküloz epididimo-orşiti, testiküler apse ve testis tümörü ile karıştırılabilmektedir.[3,5] BEO’lu hastalarda tanı/tedavide gecikme veya uygun olmayan tedavi
Efesoy ve ark. n BEO’de semptom ve bulgular NSEO’den faklı mı?
orşiektomi ile sonuçlanabilen testiküler apse, infarkt, atrofi ve nekroza neden olabilmektedir. Ayrıca, uzamış enfeksiyon unilateral olsa dahi antisperm antikorları gelişmesine neden olarak bilateral gonadal hasar, sperm parametrelerinde bozulma ve infertiliteye yol açabilmektedir.[3,4,7] Akıncı ve ark., 15’i enfeksiyondan önce fertil olan 17 BEO’lu olgudan antibiyoterapi öncesinde örnek vermeye uygun 14’ünün sperm parametrelerini tedavi öncesi ve sonrasında değerlendirdikleri çalışmalarında, enfeksiyonun akut fazında tüm olgularda sperm analizinin subnormal olduğunu (aspermi [n: 5], oligospermi [n: 8], motilite bozukluğu [n: 10]), bu bozuklukların dört olguda (%28,6) tedavi bitiminde de devam ettiğini bildirmişlerdir.[3] Genç erişkin hastalığı olan BEO genellikle tek taraflı testiste granülomatöz tipte enflamasyon görülmesi ile karakterizedir. BEO’lu olguların yaklaşık %10’unda ise bilateral tutulum gözlenmektedir.[8] Literatürle uyumlu olarak yaş ortalaması 33 yıl olan BEO’lu olgularımızın tamamında unilateral testis tutulumu gözledik. Skrotal ağrı ve şişlik BEO’lu olgularda en sık görülen semptomlardır. [3] Olguların hemen tamamında görülen bu semptomlara yaklaşık olarak üç olgudan ikisinde ateş, terleme ve yorgunluk eşlik eder. Artralji, iştahsızlık, bulantı-kusma ve dizüri ise daha az bir sıklıkta bu belirtilere eşlik edebilmektedir. [3,6] Ancak, bu semptomların tamamı, benzer sıklıklarda, NSEO’lu olgularda da görülebilmektedir.[7,9,10] Literatüde BEO’lu olguları NSEO’lu olgulardan ayırmada faydalı olabilecek semptomların varlığını araştıran çalışmalarda yalnız dizüri yokluğunun BEO tanısı lehine olduğu saptanmıştır. [7,10,11] İbrahim ve ark., BEO’lu olguların %10’unda görülen dizürinin NSEO’lu olguların %80’inde görüldüğünü bildirmişlerdir.[7] Benzer sonuçlar Papatsoris ve ark. tarafından da bildirilmiştir; gruplardaki dizüri sıklığı sırası ile %23’e karşılık %84 (p<0,001).[10] Bu çalışmaların aksine Khan ve ark., BEO’lu olgularda NSEO’lu olgulardakine benzer sıklıkta dizüri görüldüğünü bildirmiştir (%62’ye karşılık %64, p>0,05).[9] Çalışmamızda, BEO ve NSEO gruplarında görülen dizüri sıklıkları bakımından, İbrahim ve Papatsoris’in çalışmalarına benzer sonuçlar elde edildi. Ayrıca çalışmamızda NSEO’lu olgulara kıyasla BEO’lu olgularda artralji görülme sıklığının, anlamlılık eğilimi düzeyinde, daha yüksek olduğu saptandı. Ancak BEO’lu olguların yaklaşık %20’sinde görülen artraljinin klinik pratikte iki orşit türünü ayırmada çok faydalı olmadığı kanaatindeyiz. BEO olgularının klinik değerlendirmesinde en değerli bulgu hastada bruselloz risk faktörlerinin varlığıdır.[4,12] Özer ve ark., 33 BEO olgusunu inceledikleri çalışmalarında 21 olgunun (%63,6) bruselloz risk faktörlerine sahip olduğu bildirmişlermiş.[12] Serimizde ise bu oran %88,9 olarak saptandı.
105
NSEO’nun aksine BEO genellikle idrarda müspet bir bulguya neden olmaz ve idrar analizi ile idrar kültürleri genellikle sterildir.[6] Ancak, literatürde BEO’lu hastaların ortalama %10–35’inde idrar analizinde piyüri, hematüri, proteinüri veya bunların çeşitli kombinasyonlarının saptandığı bildirilmiştir.[7,10,13] İbrahim ve ark., çalışmalarındaki BEO’lu hastaların tamamında idrar analizinin normal olduğunu NSEO’lu olguların ise %66,7’sinde piyüri saptandığını bildirmişlerdir.[7] Benzer bir başka çalışmada Papatsoris ve ark., 17 BEO’lu hastanın 6’sında (%35,3), NSEO’lu 141 olgunun ise tamamında piyüri gözlendiğini bildirmişlerdir.[10] Çalışmamızda BEO’lu olgulardaki piyüri sıklığı (%22,2) literatürle uyumlu olarak saptanırken bu oran NSEO’lu olgularda, literatürden daha düşük bir düzeyde, %58,8 olarak tespit edildi. Epididimo-orşitli olgularda piyürinin yokluğu BEO açısından bir öngörü faktörü olabilir ancak piyüri varlığı BEO tanısını dışlayamadığı gibi NSEO’lu olguların yaklaşık yarısında da piyüri saptanmayabileceği akılda tutulmalıdır. Brusellozda tam kan sayımında beyaz küre genellikle normal veya düşüktür. Hastaların yaklaşık %10’unda lökositoz görülür. Bu nedenle lökositoz bruselloz tanısı için belirleyici bir laboratuvar bulgusu olarak kabul edilmemektedir. [1,5] Literatürde BEO’lu olgularda %70’lere varan lökositoz saptanma oranı bildiren yayınlar olmakla beraber bu oran çoğu seride %10 ile %30 arasında bildirilmiştir.[5,7,9] Brusella tanısı koymada tanı değeri olmayan lökosit sayımı BEO’lu olguları NSEO’lu olgulardan ayırmada faydalı görünmektedir. İbrahim ve ark. BEO’lu hastaların %10’unda NSEO’lu olguların ise %80’inde lökositoz saptandığını (p=0,001), BEO ile NSEO ayırımında lökositozun belirleyici bir faktör olabileceğini bildirmişlerdir.[7] Benzer bir diğer çalışmada Yurdakul ve ark. lökositoz görülme sıklığının BEO’lu ve NSEO’lu olgularda istatistiksel anlamlı olarak farklı olduğunu bildirmişlerdir (sırası ile %14 ve %85, p=0,001).[11] Her ne kadar istatistiksel olarak anlamlılık eğilimi düzeyinde olsa da, çalışmamızda da benzer şekilde NSEO’lu hastalarda BEO’lu hastalara oranla daha yüksek yüzde ile lökositoz görüldüğü saptandı. Epididimo-orşitli bir olguda lökositoz saptanmaması BEO yönünden uyarıcı bir bulgu olarak görünse de lökositoz varlığı BEO tanısını dışlayamamaktır. ESH ve serum CRP düzeyi sistemik inflamatuvar aktivitenin belirteçlerindendir. Literatürde ESH ve serum CRP değerleri yüksek epididimo-orşit olgularının yüzdesi oldukça geniş bir aralıkta bildirilmiş olsa da söz konusu parametreler hem BEO’lu hem de NSEO’lu hastaların önemli bir kısmında yükselmektedir. BEO’lu ve NSEO’lu olguların karşılaştırıldığı çalışmalarda ESH yüksekliğinin her iki grupta benzer bir yüzdede saptandığı bildirilmiştir.
106
[7,10,11]
Bildiğimiz kadarı ile literatürde BEO ve NSEO olgularını serum CRP yüksekliği açısından karşılaştıran yayın bulunmamaktadır. Bu yönü ile bir ilk olan yayınımızda her ne kadar 5 mg/dL’nin üzerinde serum CRP yüksekliğinin BEO’lu olgularda NSEO’lu olgulara kıyasla anlamlılık eğilimi düzeyinde daha sık görüldüğünü (%100’e karşılık %70,6, p=0,089) saptamış olsak da bu farkın klinik pratikte ayırıcı tanıda yol gösterici olamayacağı kanaatindeyiz. Epididim/testis boyut, damar sayısı ve büyüklüğünde artış, heterojenite ve ekojenitede azalma ile artmış skrotal cilt kalınlığı ve reaktif hidrosel NSEO’nun klasik ultrasonografi bulgularıdır. Ancak, bu bulguların hiçbiri spesifik değildir ve inflamatuvar sürecin erken dönemlerinde görülemeyebileceği gibi kanama varlığında ekojenitede artma dahi görülebilmektedir.[14] Birçok çalışmada BEO’lu olgularda NSEO’ya benzer ultrasonografik bulgular saptanmıştır. [14–16] Deveer ve ark., skrotal B-mod ve RDUS kullanarak BEO ve NSEO’lu olguların ultrasonografik bulgularını karşılaştırdıkları çalışmada testis boyutları, parankimal tutulumları, akım hızları ve Rezistivite İndeksi değerlerinde farklılık saptamamışlardır.[14] Bu çalışmaların aksine, Öztürk ve ark., brusellozun endemik olduğu bölgelerde skrotal enfeksiyon gelişen hastalarda ultrasonografik incelemede heterojenite, fokal ekojenite farklılıkları ve granülarite ve/veya septasyonun eşlik ettiği hidrosel saptanması halinde bu hastaların BEO olma olasılığının NSEO olma olasılığından daha fazla olduğunu bildirmişlerdir.[17] Biz de çalışmamızda BEO’lu olgularda NSEO’lu olgulardan farklı bir ultrasonografi bulgusu saptamadık.
SONUÇ Bruselloz tanısı serolojik ve mikrobiyolojik testlerle konulmaktadır. Epididimo-orşitli hastaların temel değerlendirmesinde yer alan hiçbir klinik, laboratuvar veya radyolojik bulgu brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epidimo-orşiti ayırmada yeterli tanısal değere sahip değildir. Bu nedenle olguların birçoğunda tanı, NSEO tanısı ile verilen ampirik medikal tedaviye yanıtsızlık sonrasında yapılan, ikincil değerlendirme aşamasında konulabilmektedir. Epididimo-orşitli tüm olgulardan öykü alınırken bruselloz risk faktörlerinin sorgulanması BEO’nun erken tanısında en önemli aşamadır. Ayrıca, dizüri, piyüri ve lökositozu olmayan, artraljinin eşlik ettiği epididimo-orşit olgularında BEO ayırıcı tanısı açısından daha dikkatli olunmalıdır. BEO’nun erken tanı ve uygun tedavisi hastalarda sperm parametrelerinde bozulma ve hatta orşiektomi gereksinimine neden olabilen testiküler hasarın önüne geçilebilmesi için son derece önemlidir.
Androl Bul 2018;20:103-107
Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
7. Ibrahim AI, Awad R, Shetiy SD, Saad M, Bilal NE. Genito-urinary complications of brucellosis. Br J Urol 1988;61:294–8. [CrossRef ]
8. Bosilkovski M, Kamiloski V, Miskova S, Balalovski D, Kotevska V, Petrovski M. Testicular infection in brucellosis: Report of 34 cases. J Microbiol Immunol Infect 2018;51:82–7. [CrossRef ]
9. Khan MS, Humayoon MS, Al Manee MS. Epididymo-orchitis and Brucellosis. Br J Urol 1989;63:87–9. [CrossRef ]
Financial Disclosure
10. Papatsoris AG, Mpadra FA, Karamouzis MV, Frangides CY. Endemic brucellar epididymo-orchitis: a 10-year experience. Int J Infect Dis 2002;6:309–13. [CrossRef ]
KAYNAKLAR
12. Özer S, Oltan N, Gençer S. Bruselloz: 33 olgunun değerlendirilmesi. Klimik Derg 1998;11:82–4.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors. No financial disclosure was received
1. Kandemir Ö. Bruselloz. Turkiye Klinikleri J Inf Dis-Special Topics 2015;8:1–9.
2. Dean AS, Crump L, Greter H, Hattendorf J, Schelling E, Zinsstag J. Clinical manifestations of human brucellosis: a systematic review and meta-analysis. PLoS Negl Trop Dis 2012;6:e1929. [CrossRef ]
3. Akıncı E, Bodur H, Çevik MA, Erbay A, Eren SS, Zıraman I, et al. A complication of brucellosis: epididymoorchitis. Int J Infect Dis 2006;10:171–7. [CrossRef ] 4. Memish ZA, Venkatesh S. Brucellar epididymo-orchitis in Saudi Arabia: a retrospective study of 26 cases and review of the literature. BJU International 2001;88:72–6. [CrossRef ]
5. Turunç T, Kuzgunbay B, Turunç T. Epididimoorşit Nedeniyle Başvuran Her Hastada Rutin Brusella Aglütinasyon Testi İstenmeli mi? Van Tıp Dergisi 2010;17:136–9. 6. Karaköse A, Yuksel MB, Aydoğdu O, Hamidi AA. Epididymoorchitis as the first finding in patients with brucellosis. Adv Urol 2013;2013. [CrossRef ]
Efesoy ve ark. n BEO’de semptom ve bulgular NSEO’den faklı mı?
11. Yurdakul T, Sert U, Acar A, Karalezli G, Akçetin Z. Epididymoorchitis as a complication of brucellosis. Urol Int 1995;55:141–2. [CrossRef ]
13. Navarro-Martínez A, Solera J, Corredoira J, Beato JL, MartínezAlfaro E, Atiénzar M, Ariza J. Epididymoorchitis due to Brucella mellitensis: a retrospective study of 59 patients. Clin Infect Dis 2001;33:2017–22. [CrossRef ]
14. Deveer M, Zıraman İ. Brusella Epididimoorşiti ile Nonspesifik Epididimoorşitin Sonografik Karşılaştırılması. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Dergisi 2015;2:1–6. 15. Bayram MM, Kervancğlu R. Scrotal gray-scale and color Doppler sonographic findings in genitourinary brucellosis. J Clin Ultrasound 1997;25:443–7. [CrossRef ] 16. Patel PJ, Kolawole TM, Sharma N, al-Faqih S. Sonographic findings in scrotal brucellosis. J Clin Ultrasound 1988;16:483–6. [CrossRef ] 17. Ozturk A, Ozturk E, Zeyrek F, Onur K, Sirmatel O, Kat N. Comparison of brucella and non-specific epididymorchitis: gray scale and color Doppler ultrasonographic features. Eur J Radiol 2005;56:256–62. [CrossRef ]
107
ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2018;20:108−113 https://doi.org/10.24898/tandro.2018.84756
Erkek Üreme Sağlığı
Parmak ve el ölçüm değerleri ve sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametleri ile ilişkisi The relationship between finger and hand measurement values, and differences between right-left values with semen parameters Mehmet Zeynel Keskin1 , Yusuf Özlem İlbey1 , Tuğba Zeyrek2
ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: Parmak ve el ölçüm değerleri ile semen parametreleri arasındaki
OBJECTIVE: To investigate the relationship between hand and finger measurement values and semen parameters. MATERIAL and METHODS: Ninety patients who applied to the male infertility polyclinic of our hospital in 2018 were included in the study prospectively. Finger and hand measurement values (right 2D, right 4D, right hand width, right hand length, left 2D, left 4D, left hand width, left hand length) were determined using a ruler with 1 mm accuracy. Other parameters were calculated by using these digit ratio values. The relationship between semen parameters and measurement values were analysed by bi-variate correlation test (Spearman). P value <0.05 was considered statistically significant. RESULTS: Left and right hand width has a negative correlation with semen parameters and left hand length and finger 2D:4D ratios has positive correlations. CONCLUSION: Contrary to the literature data, a positive correlation was found in our study between the semen parameters and the right 2D:4D and left 2D:4D ratios, which are shown as indirect determinants of testosterone exposure in the prenatal period. Interestingly, the right (4 parameters) and left (5 parameters) hand widths were the measurement values indicating the most negative correlation with the semen parameters. Can hand width be a new determinant for testosterone exposure in the prenatal period? It is clear that prospective and randomized studies with more cases are needed to answer this question and to clarify the exact pathophysiology. Keywords: Hand width, finger asymmetry index, semen
ilişkiyi incelemek.
GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışmamıza hastanemiz erkek infertilitesi polikli-
niğine 2018 yılında başvuran 90 hasta prospektif olarak alındı. Ondalık 1 mm duyarlı cetvelle parmak ve el ölçüm değerleri (sağ 2D, sağ 4D, sağ el genişliği, sağ el uzunluğu, sol 2D, sol 4D, sol el genişliği, sol el uzunluğu) saptandı. Bu değerlerle parmak oran değerleri (sağ 2D:4D oranı, sol 2D:4D oranı) hesaplandı. Parmak oran değerleriyle ise sağ-sol oran farklılıkları (sağ 2D:4D - sol 2D:4D değeri (Dr-l), sağ 2D:4D/sol 2D:4D oranı (Dr/l) ve 2D:4D asimetri indeksi [(sol 2D:4D - sağ 2D:4D)/(sol 2D:4D + sağ 2D:4D)] hesaplandı. Semen analizi parametreleri ile ölçüm değerleri arasındaki ilişki bi-variate korelasyon testi (spearman) ile incelendi. P değeri <0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. BULGULAR: Semen parametreleri ile sağ ve sol el genişliği arasında negatif ilişki, sol el uzunluğu ve parmak 2D:4D oranları ile pozitif ilişki saptandı. SONUÇ: Prenatal dönemdeki testosteron maruziyetinin indirekt belirleyicisi olarak gösterilen sağ 2D:4D ve sol 2D:4D oranı ile semen parametreleri arasında literatür verileri ışığında negatif korelasyon çıkması beklenirken, bizim çalışmamızda pozitif korelasyon çıkmıştır. Ve özellikle ilginç olan sağ (dört parametre) ve sol (beş parametre) el genişliğinin ise en fazla semen parametreleri ile negatif korelasyon içeren ölçüm değeri olmasıdır. El genişliği prenatal dönemdeki testosteron için yeni bir belirleyici olabilir mi? Bu soruyu yanıtlamak ve kesin patofizyolojiyi aydınlatmak için daha çok sayıda vaka içeren, prospektif ve randomize çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır. Anahtar Kelimeler: El genişliği, parmak asimetri indeksi, semen
GİRİŞ 2D:4D oranının prenatal dönemdeki testosteron düzeyiyle yakından ilişkili olduğu ve bu oranın düşük olduğu bireylerde yüksek olanlara göre prenatal dönemde daha yüksek Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, İzmir, Türkiye Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Embriyoloji Kliniği, İzmir, Türkiye
1 2
Yazışma Adresi/ Correspondence: Uzm. Dr. Mehmet Zeynel Keskin 512.sok No: 30 D: 1 Aktaş Apt. Şirinyer/izmir 35150 Izmir, Türkiye Tel. +90 530 118 45 83 E-mail: zeynel_akd@hotmail.com Geliş/ Received: 14.08.2018 Kabul/ Accepted: 08.10.2018
108
testosteron maruziyeti olduğu raporlanmıştır.[1] Erkeklerde bu oran daha düşük bulunmuştur ve bu oranın büyük olduğu kadınlarda reprodüktif başarı daha yüksek saptanmıştır.[2,3] Genetik açıdan bakıldığında, homeobox geninin bir bölümü olan Hoxa ve Hoxd geni omurgalılarda hem ekstremitelerin hem de genital yapının gelişmesinde rol oynamaktadır.[4] Hoxa geninde meydana gelen bir mutasyon insanlarda parmaklar ve genital bölgede anatomik defektlerle ortaya çıkan sendroma neden olmaktadır.[5] Literatürde penis uzunluğu, prematür ejakülasyon, erkek reprodüktif hormon düzeyleri ve benzeri konuların bu oranla ilişkisi birçok çalışmaya konu olmuştur.[6–8]
©2018 Androloji Bülteni
Çalışmamızda, literatürde bu kadar ilgiyle ele alınan parmak ölçüm değerlerinin semen parametreleri ile ilişkisini inceledik.
GEREÇ VE YÖNTEM Ocak-Şubat 2018 tarihleri arasında hastanemiz üroloji kliniğine infertilite şikâyeti ile başvuran 90 primer infertil hasta hastanemiz etik kurulundan onay alındıktan sonra prospektif olarak çalışma için değerlendirildi. Hastaların anamnez ve fizik muayenesi yapıldıktan sonra varikosel saptanan ya da varikoselektomi öyküsü olan, genital travma, geçirilmiş orşit öyküsü, geçirilmiş el ve parmak cerrahisi öyküsü, hipogonadotropik hipogonadizm, klinefelter sendromlu hastalar ve testosteron düzeyini etkileyebilecek patolojisi olan ya da semen parametrelerini etkileyebilecek ilaç kullanımı olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların sağ ve sol işaret (2D) ve yüzük (4D) parmak uzunlukları ve sağ ve sol el genişlik ile uzunlukları ölçüldü. Ölçüm elin dorsal yüzünden cetvel yardımıyla direkt ölçüm yöntemiyle her ölçüm en az iki kere yapıldıktan sonra ortalama değerleri hesaplanarak yapıldı. Ölçüm için 1 mm duyarlı ondalık göstergeli sert plastik cetvel kullanıldı. Parmak uzunlukları için metakarpofalangeal bileşke ile parmak ucu, el genişliği için 2. metakarpofalengeal bileşkeler ile 5. metakarpofalangeal bileşkenin oluşturduğu yatay çizginin ciltten cilde uzunluğu, el uzunluğu için el bilek ekleminin 3. parmak ekseni ile kesiştiği noktanın üçüncü parmağın en ucuna olan uzaklığı referans alınmıştır. Sonuç olarak; sağ 2D (sağ işaret parmağı uzunluğu), sağ 4D (sağ yüzük parmağı uzunluğu), sağ el genişliği, sağ el uzunluğu, sol 2D (sol işaret parmağı uzunluğu), sol 4D (sol yüzük parmağı uzunluğu), sol el genişliği, sol el uzunluğu, sağ 2D:4D (sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranı), sol2D:4D (sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranı), Dr-l (sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranı ile sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranı arasındaki fark), Dr/l (sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranının, sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranına bölünmesi ile elde edilen değer), asimetri indeksi [ (sol 2D:4D - sağ 2D:4D)/(sol 2D:4D + sağ 2D:4D)] değerleri ardışık olarak elde edildi. Semen analizi 3–5 günlük cinsel perhiz sonrası alındı. Semen analizinde anormallik saptanan hastalardan en az iki semen analizi çalışıldı ve ortalama değerler kullanıldı. Semen analizi WHO 2010 kriterlerine (semen volüm ≥1,5 ml; sperm konsantrasyonu ≥15 × 106/ml; toplam motilite ≥%40, ileri motilite ≥%32 ve morfoloji ≥%4) göre yapıldı.[9] Örneğin verilmesinden itibaren semen 5–30 dakika
içerisinde likefiye olduktan sonra değerlendirmeye alındı. Renk, koku ve viskozite gibi özellikleri de belirlenerek kaydedildi. Semen analizinde mikroskobik değerlendirme için faz-kontrast ışık mikroskobu kullanıldı ve değerlendirmeler 10x20 büyütmede yapıldı. Sperm konsantrasyonu için Makler sayım kamarası kullanılarak 100 karelik alan içinde 10 karedeki sperm sayısı ile milyon/ml’deki sperm sayısı (konsantrasyon) bulundu. Sağlıklı bir sonuç alabilmek için birden fazla (en az dört) 10 kare sayılarak ortalamaları alındı. Hareketlilik; doğrusal ilerleyici hareket, yerinde hareket, hareketsiz olmak üzere üç grupta değerlendirildi. Morfolojik inceleme için daha önceden %70’lik etanol ile yıkanmış lamlara sperm konsantrasyonuna göre damlatılan semen örneği 45 derecelik açı ile yayılarak kurutuldu. Daha sonra Diff-Quick kiti ile boyandıktan sonra 100X objektifte immersiyon yağı altında en az 200 sperm değerlendirilerek %normal morfolojili sperm oranı belirlendi. Semen parametreleri ile parmak ölçüm değerleri arasındaki ilişki verilerin normal dağılıma uygun olmaması nedeniyle bi-variate korelasyon testi (Spearman) ile incelendi. p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR Çalışmaya dahil edilen 90 hastanın yaş aralığı 19–49 yıl ve ortalama yaş değeri 32,94±5,88 yıl idi. Hastaların parmak ölçüm değeri aralıkları, ortalama ve standart sapma değerleri; sağ 2D için sırasıyla 85–112 mm ve 98,03±5,6 mm, sağ 4D için 91–115 mm ve 102,76±6,01 mm, sağ el genişliği için 85–123 mm ve 96,04±6,23, sağ el uzunluğu için 178–230 mm ve 204,04±11,13 mm, sol 2D için sırasıyla 84–110 mm ve 96,62±5,37 mm, sol 4D için 89–117 mm ve 101,92±6,11 mm, sol el genişliği için 85–124 mm ve 95,78±6,69, sol el uzunluğu için 175–228 mm ve 203,77±10,71 mm; sağ 2D:4D için 0,9–1,01 ve 0,95±0,024, sol 2D:4D için 0,89–1,05 ve 0,94±0,02, Dr-l için [(-0,09)-(+0,07) mm] ve 0,05±0,026, Dr/l için 0,91–1,07 ve 1,00±0,027, asimetri indeksi için [(-0,04)-(+0,05)] ve [(-0,0030) ±0,013] olarak saptandı. Hastaların semen parametrelerinin değer aralıkları, ortalama ve standart sapma değerleri; semen volümü için 0,4–8 mL ve 2,76±1,54 mL, konsantrasyon için 0–168 x106/mL ve 22,42±33,90 x106/mL, total motilite için %0–80 ve %36,62±28,92, progresif motilite için %0–70 ve %25,41±22,62, Total sperm sayısı için (TSS) 0–455×106 adet ve 60±102,62×106 adet, Total motil sperm sayısı için (TMSS) 0–280×106 adet ve 33,61±59,68 x106 adet, Total progresif motil sperm sayısı için (TPMSS) 0–227×106 adet ve 24,26±45,91x106 adet, hızlı ileri sperm yüzdesi (a) için %0–60 ve %7,52±11,48, yavaş ileri sperm
Keskin ve ark. n Parmak ve el ölçüm değerleri ve sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametleri ile ilişkisi
109
yüzdesi (b) için %0–55 ve %17,88±15,80, yerinde hareketli sperm yüzdesi (c) için %0–40 ve %11,43±10,52, hareketsiz sperm yüzdesi (d) için %0–100 ve %32,64±26,92, Kruger’e göre normal morfolojili sperm yüzdesi için %0–8 ve %1,55±2,08, baş anomalili sperm yüzdesi için %0–91 ve %37,47±39,98, boyun anomalili sperm yüzdesi için %0–18 ve %4,89±5,55, kuyruk anomalili sperm yüzdesi için %0–13 ve %3,26±3,83 olarak saptandı (Tablo 1).
Hastaların parmak ölçüm değerleri ile semen parametreleri arasındaki ilişki Spearman korelasyon analizi ile yapıldı Sağ 4D ile d arasında negatif (p=0,027), sağ el genişliği ile sırasıyla; konsantrasyon, TSS, c, d arasında negatif (sırasıyla; p=0,024, p=0,034, p=0,047, p=0,007), sağ el uzunluğu ile semen volümü arasında pozitif (p=0,224), sol 4D ile d arasında negatif (p=0,03), sol el genişliği ile sırasıyla; konsantrasyon, TSS, TMSS, TPMSS, a, c, d, boyun anomalisi,
Tablo 1. Hastaların ortalama verileri Min.
Maks.
Ort.
Std. Sap.
20
49
32,94
5,886
0,40
8,00
2,7652
1,54236
Konsantrasyon (x 10 /mL)
0,00
168,00
22,4258
33,90246
TM (%)
0,00
80,00
36,6292
28,92757
0,00
70,00
25,4157
22,62933
TSS (x 10 adet)
0,00
455,00
60,0083
102,62760
TMSS (x 10 adet)
0,00
280,00
33,6192
59,68590
TPMSS (x 106 adet)
0,00
227,50
24,2629
45,91582
a (%)
0,00
60,00
7,5281
11,48427
b (%)
0,00
55,00
17,8876
15,80308
c (%)
0,00
40,00
11,4382
10,52049
d (%)
0,00
100,00
32,6404
26,92677
Normal morfoloji (%)
0,00
8,00
1,5506
2,08355
Baş anomalisi (%)
0,00
91,00
37,4719
39,98269
Boyun anomalisi (%)
0,00
18,00
4,8989
5,55355
Kuyruk anomalisi (%)
0,00
13,00
3,2697
3,83987
Sağ 2D (mm)
85,00
112,00
98,0337
5,60124
Sağ 4D (mm)
91,00
115,00
102,7640
6,01517
Sağ el Genişliği (mm)
85,00
123,00
96,0449
6,23755
Sağ el uzunluğu (mm)
178,00
230,00
204,0449
11,13135
Sol 2D (mm)
84,00
110,00
96,6292
5,37118
Sol 4D (mm)
89,00
117,00
101,9213
6,11486
Sol genişlik (mm)
85,00
124,00
95,7865
6,69714
Sol uzunluk (mm)
175,00
228,00
203,7753
10,71824
Sağ 2D: 4D
0,90
1,01
0,9544
0,02462
Sol 2D: 4D
0,89
1,05
0,9487
0,02669
Dr-l
-0,09
0,07
0,0057
0,02631
Dr/l
0,91
1,07
1,0064
0,02759
Asimetri İndeksi
-0,04
0,05
-0,0030
0,01374
Yaş (yıl) Volüm (mL) 6
PM (%) 6
6
TM, total motilite; PM, progresif motilite; TSS, total sperm sayısı; TMSS, total motil sperm sayısı; TPMSS, total progresif motil sperm sayısı; a, hızlı ileri hareketli sperm yüzdesi; b, yavaş ileri hareketli sperm yüzdesi; c, yerinde hareketli sperm yüzdesi; d, hareketsiz sperm yüzdesi; Sağ 2D, sağ işaret parmağı uzunluğu; Sağ 4D, sağ yüzük parmağı uzunluğu; Sol 2D, sol işaret parmağı uzunluğu; Sol 4D, sol yüzük parmağı uzunluğu; Sağ 2D:4D, sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranı; Sol 2D:4D, sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranı; Dr-l, sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranı ile sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranı arasındaki fark; Dr/l, sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranının; sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranına bölünmesi ile elde edilen değer, Min.; minimum, Maks.; maksimum; Ort., ortalama; Std. Sap., standart sapma.
110
Androl Bul 2018;20:108-113
kuyruk anomalisi arasında negatif (sırasıyla; p=0,008, p=0,016, p=0,027, p=0,025, p=0,049, p=0,039, p=0,038, p=0,016, p=0,037), sağ 2D:4D ile sırasıyla; konsantrasyon, PM, TSS, TMSS, TPMSS, baş anomalisi arasında pozitif (sırasıyla; p=0,028, p=0,029, p=0,029, p=0,032, p=0,025, p=0,043), sol 2D:4D ile c arasında pozitif (p=0,004) korelasyon saptandı. Sağ 2D, sol 2D, Dr-l, Dr/l ve asimetri
indeksi ile hiç bir semen parametresi arasında anlamlı korelasyon saptanmadı (Tablo 2).
TARTIŞMA Literatüre bakıldığında 2D:4D oranı prenatal testosteron için bir belirteç olarak gösterilmiştir. Oran düştükçe prenatal dönemde maruz kalınan T düzeyinin arttığı, E
Tablo 2. Parmak ve el ölçüm değerleri, sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametreleri ile ilişkisinin Spearman korelasyon analizi sonuçları
Vol. Kons. TM PM TSS TMSS TPMSS a b c d Norm. Baş. Boyun Kyrk
Sağ 2D
Sağ 4D
Sağ El Gen.
Sağ El Sol 2D Uzun.
Sol 4D
Sol El Gen.
Sol El Uzun.
Sağ 2D: 4D
Sol 2D: 4D
K. K
0,108
0,126
0,088
0,224*
0,166
0,117
0,108
0,279
-0,09
-0,004
-0,109 -0,104
0,103
P değ.
0,312
0,241
0,412
0,035
0,119
0,277
0,315
0,008
0,4
0,971
0,307
0,334
0,335
Dr-l
Dr/l
Asim. İn.
K. K
-0,089
-0,18
-0,239
-0,069 -0,143
-0,188
-0,278
-0,122
0,234
0,186
0,05
0,048
-0,048
P değ.
0,408
0,092
0,024
0,518
0,18
0,078
0,008
0,256
0,028
0,08
0,641
0,652
0,652
K. K
0,01
-0,044
-0,086
-0,034
0,002
-0,041
-0,187
-0,041
0,183
0,112
0,056
0,053
-0,053
P değ.
0,929
0,682
0,421
0,752
0,983
0,702
0,08
0,706
0,086
0,298
0,604
0,621
0,62
K. K
0,009
-0,078
-0,089
-0,031 -0,038
-0,06
-0,193
-0,047 0,231*
0,08
0,125
0,121
-0,121
P değ.
0,932
0,47
0,406
0,776
0,727
0,577
0,07
0,029
0,454
0,244
0,258
0,257
K. K
-0,065
-0,159
-, 225*
-0,022 -0,116
-0,166
-0,254* -0,078 0,231*
0,194
0,04
0,039
-0,039
P değ.
0,547
0,136
0,034
0,839
0,281
0,12
0,016
0,467
0,029
0,069
0,713
0,715
0,715
K. K
-0,072
-0,161
-0,18
-0,047 -0,115
-0,17
-0,234*
-0,09
0,227*
0,2
0,027
0,026
-0,026
0,027
0,402
0,032
0,06
0,802
0,807
0,807
-0,238* -0,099 0,238*
0,181
0,052
0,051
-0,051
*
P değ.
0,5
0,133
0,092
0,665
0,285
0,112
K. K
-0,073
-0,167
-0,176
-0,056 -0,122
-0,166
P değ.
0,497
0,119
0,1
K. K
0,046
-0,027
P değ.
0,67
K. K
**
0,662
*
0,255
0,119
0,025
0,355
0,025
0,09
0,629
0,637
0,637
-0,073
-0,036 -0,014
-0,021
-0,209*
-0,03
0,186
0,055
0,123
0,121
-0,121
0,8
0,496
0,741
0,895
0,843
0,049
0,777
0,081
0,606
0,251
0,261
0,26
-0,03
-0,101
-0,117
-0,049 -0,044
-0,099
-0,201
-0,086
0,191
0,114
0,042
0,038
-0,039
P değ.
0,781
0,345
0,274
0,648
0,682
0,354
0,059
0,421
0,073
0,289
0,695
0,721
0,719
K. K
-0,134
-0,143
-0,211*
-0,096 -0,079
-0,192
-0,219* -0,117
0,114
0,304** -0,202 -0,199
0,199
P değ.
0,21
0,18
0,047
K. K
-0,17
P değ.
0,111
0,027
0,007
0,682
0,6
0,37
0,461
0,072
-0,234* -0,282** -0,044 -0,203 -0,230* 0,056
0,03
0,039
0,273
0,288
0,004
0,058
0,061
0,061
-0,221*
-0,14
0,189
0,182
-0,013 -0,011
0,011
0,038
0,191
0,077
0,087
0,904
0,919
0,918
K. K
-0,032
-0,097
-0,186
-0,041 -0,077
-0,108
-0,2
-0,071
0,152
0,138
0,034
0,031
-0,031
P değ.
0,769
0,365
0,081
0,702
0,475
0,313
0,06
0,507
0,154
0,197
0,753
0,773
0,774
K. K
-0,02
-0,106
-0,208
-0,04
-0,092
-0,128
-0,2
-0,103 0,215*
0,097
0,12
0,118
-0,118
P değ.
0,853
0,323
0,051
0,709
0,391
0,233
0,06
0,338
0,043
0,367
0,264
0,271
0,271
K. K
-0,049
-0,112
-0,229*
-0,048 -0,102
-0,12
-0,254* -0,096
0,15
0,081
0,073
0,071
-0,071
P değ.
0,647
0,295
0,031
0,652
0,34
0,263
0,369
0,161
0,451
0,496
0,51
0,509
K. K
0,027
-0,031
-0,187
0,037
-0,024
-0,054
-0,222* -0,015
0,131
0,095
0,031
0,029
-0,029
P değ.
0,8
0,771
0,079
0,728
0,82
0,618
0,222
0,376
0,771
0,787
0,787
0,016 0,037
0,89
Vol, semen volümü; Kons., sperm konsantrasyonu; TM, total motilite; PM, progresif motilite; TSS, total sperm sayısı; TMSS, total motil sperm sayısı; TPMSS, total progresif motil sperm sayısı; a, hızlı ileri hareketli sperm yüzdesi; b, yavaş ileri hareketli sperm yüzdesi; c, yerinde hareketli sperm yüzdesi; d, hareketsiz sperm yüzdesi; Norm, Kruger’e göre normal morfolojili sperm yüzdesi; Baş, baş anomalili sperm yüzdesi; Boyun, boyun anomalili sperm yüzdesi; Kyrk, kuyruk anomalili sperm yüzdesi; Sağ 2D, sağ işaret parmağı uzunluğu; Sağ 4D, sağ yüzük parmağı uzunluğu; Sağ El Gen., sağ el genişliği; Sağ El Uzun., sağ el uzunluğu; Sol 2D, sol işaret parmağı uzunluğu; Sol 4D, sol yüzük parmağı uzunluğu; Sol El Gen., sol el genişliği; Sol El Uzun., sol el uzunluğu; Sağ 2D:4D, sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranı; Sol2D:4D, sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranı; Dr-l, sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranı ile sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranı arasındaki fark; Dr/l, sağ işaret parmağı uzunluğunun sağ yüzük parmağı uzunluğuna oranının, sol işaret parmağı uzunluğunun sol yüzük parmağı uzunluğuna oranına bölünmesi ile elde edilen değer; Asim. İn., asimetri indeksi; K.K, korelasyon katsayısı.
Keskin ve ark. n Parmak ve el ölçüm değerleri ve sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametleri ile ilişkisi
111
düzeyinin ise azaldığı raporlanmıştır.[1] 2D:4D oranının erişkin penis uzunluğu ile ilişkisi incelenen bir çalışmada, adult penis uzunluğunun prenatal dönemdeki testosteron düzeyinden etkilendiği sonucuna varılmıştır.[6] Auger ve ark., çalışmalarında 2D:4D parmak oranının fertil hastalarda testis volümüyle negatif korele olduğunu bildirmişlerdir.[10] Bir başka çalışmada, 2D:4D oranı ile testis volümü arasında ters orantı saptanmıştır.[11] Prematür ejakülasyonla ilişkisine bakılan bir çalışmada ise 2D:4D oranı ile prematür ejakülasyon sıklığı arasında ters orantı saptanmış ve yazar bu ilişki yüksek testosteron maruziyetinin erişkin dönemde prematür ejakülasyon için risk oluşturduğu şeklinde açıklamıştır.[7] Yapılan bir meta-analizde 2D:4D oranının bazı çalışmalarda erişkin serum seks hormon düzeyleri ile ilişkili saptanmış olsa da, 2D:4D oranı ve Dr-l değerinin erişkin serum seks hormon düzeyleriyle korele olmadığını, ilgili parametrelerin sadece prenatal androjenizasyonla ve onunla ilişkili olan insan davranışları ve kognisyonla alakalı olduğu bildirilmiştir.[12] Manning ve ark.’nın çalışmasında, özellikle sağ 2D:4D oranının erişkin serum testosteron düzeyiyle kuvvetli korele olduğu saptanmıştır.[1] Bazı meta-analizlerde sağ 2D:4D oranının kadınlara göre erkeklerde daha düşük olduğu ve cinsiyetler arasındaki farklılığı sağ 2D:4D oranının sola göre daha iyi yansıttığı saptanmıştır.[2,13] Semen parametreleri ile olan ilişki mantıksal açıdan incelendiğinde ise düşük 2D:4D oranı olan erkeklerde semen kalitesinin daha iyi olması beklenir fakat literatürde aksi yönde sonuçlar veren çalışmalar mevcuttur. Bang ve ark. çalışmasında 2D:4D oranının total sperm sayısı ile pozitif korele olduğu saptanmıştır.[14] Bir başka çalışmada ise Lu ve ark. Infertil erkeklerde 2D:4D oranı ile sperm motilitesi arasında ters ilişki saptamış fakat fertil erkeklerde ise bu ilişki görülememiştir.[15] Bir başka çalışmada ise benzer ters ilişki fertil erkeklerdeki sperm sayısı ile saptanmış, infertil erkeklerde ise saptanmamıştır.[11] Semen parametreleri ile sadece sağ 2D:4D oranının negatif korele olduğunu saptayan çalışmalar olduğu gibi, sağ ve/veya sol 2D:4D oranı ile semen parametrelerinin ilişkisiz olduğunu belirten çalışmalar da mevcuttur.[1,16,17] Akinsal ve ark., oligospermik gruplar ile kontrol grubu arasında 2D:4D oranında farklılık saptamazken, vasal agenezi ve hipogonadotropik hipogonadizm olan gruplarda kontrol grubuna göre 2D:4D oranının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğunu saptamışlardır.[18] Bizim çalışmamızda ise mantıksal açıdan beklenenin aksine 2D:4D oranı ile semen parametreleri arasında pozitif korelasyon saptanmış (sağ 2D:4D ile konsantrasyon, PM, TSS, TMSS, TPMSS, baş anomalisi; sol 2D:4D ile yerinde
112
hareketli (c) sperm yüzdesi) ve bu korelasyonun sağ taraf için daha yüksek olduğu görülmüştür. Fakat çalışmamızda sağ el genişliği ile beş semen parametresi (konsantrasyon, TSS, yerinde hareketli (c) ve hareketsiz (d) yüzdesi, boyun anomalisi) arasında negatif korelasyon saptanırken, sol el genişliği ise sağ el genişliği ile negatif korele olan beş parametreye ilaveten dört semen parametresinde negatif yönde daha yüksek bir korelasyon bulunmuştur. (toplam dokuz parametre) (konsantrasyon, TSS, TMSS, TPMSS, ileri hareketli (a), yerinde hareketli (c) ve hareketsiz (d) yüzdesi, boyun ve kuyruk anomalisi). Dikkati çeken bir başka nokta ise sol el genişliğindeki korelasyon katsayılarının daha yüksek negatif olmasıdır. Sağ ve sol el uzunluğunun ise sadece semen volümü ile pozitif korele olduğu görülmüş ve yine solda korelasyon katsayısının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Çalışmamızdan elde ettiğimiz bulgulara göre, literatürün aksine prenatal yüksek T maruziyetinin (indirekt göstergesi düşük 2D:4D) adult dönemde semen parametrelerini olumsuz etkilediği yönündedir. Başka açıdan bakacak olursak, prenatal yüksek T düzeyi adult dönemde semen parametrelerine olumlu yönde yansımaktadır fakat indirekt belirteci azalmış 2D:4D oranı değil sağ ya da sol el genişliği olabilir. Bizim çalışmamızı ilginç kılan, literatürde henüz el uzunluğu ve prenatal T maruziyeti ilişkisini araştıran çalışmanın olmaması ve bu yönüyle yapılan ilk çalışma olmasıdır. Fakat, çıkardığımız bu sonucu doğrulamak ve patofizyolojiyi daha kesin bir şekilde aydınlatmak için daha fazla sayıda prospektif, daha geniş hasta sayılı ve randomize çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır. Çalışmanın sadece primer infertil hastalar ile yapılmış olması ve kontrol hasta grubunun olmaması, obesite ile ilgili verilerin olmaması, sigara ve alkol kullanımının sorgulanmamış olması ve hastalarımızın genel üroloji polikliniği hastaları değil de infertilite hastaları olması nedeniyle subgrup analizlerinin yapılmamış olması çalışmamızın kısıtlı yanlarını oluşturmaktadır. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
Androl Bul 2018;20:108-113
KAYNAKLAR
1. Manning, JT, Scutt D, Wilson J, Lewis-Jones DI. The ratio of 2nd to 4th digit length: a predictor of sperm numbers and concentrations of testosterone, luteinizing hormone and oestrogen. Hum Reprod 1998;13:3000–4. [CrossRef ]
2. Hönekopp J, Watson S. Meta-analysis of digit ratio 2D:4D shows greater sex difference in the right hand. Am J Hum Biol 2010;22:619–30. [CrossRef ]
10. Auger J, Eustache F. Second to fourth digit ratios, male genital development and reproductive health: a clinical study among fertile men and testis cancer patients. Int J Androl 2010;34:e49– 58. [CrossRef ] 11. Oh JK, Kim KT, Yoon SJ, Kim SW, Kim TB. Second to fourth digit ratio: a predictor of adult testicular volume. Andrology 2014;2:862–7. [CrossRef ]
3. Klimek M, Galbarczyk A, Nenko I, Jasienska G. Women with more feminine digit ratio(2D:4D) have higher reproductive success. Am J Phys Anthropol 2016;160:549–53. [CrossRef ]
12. Hönekopp J, Bartholdt L, Beier L, Liebert A. Second to fourth digit length ratio (2D:4D) and adult sex hormone levels: new data and a meta-analytic review. Psychoneuroendocrinology 2007;32:313– 21. [CrossRef ]
5. Mortlock DP, Innis JW. Mutation of HOXA13 in hand-footgenital syndrome. Nat Genet 1997;15:179–80. [CrossRef ]
14. Bang AK, Carlsen E, Holm M, Petersen JH, Skakkebæk NE, Jørgensen NJ. A study of finger lengths semen quality and sex hormones in 360 young men from the general Danish population. Hum Reprod 2005;20:3109–13. [CrossRef ]
4. Herault Y, Fraudeau N, Zakany J, Duboule D. Ulnaless (Ul), a regulatory mutation inducing both loss-of-function and gain-offunction of posterior Hoxd genes. Development 1997;124:3493– 500.
13. Xu Y, Zheng Y. The digit ratio (2D:4D) in China: A meta-analysis. Am J Hum Biol 2015;27:304–9. [CrossRef ]
6. Choi IH, Kim KH, Jung H, Yoon SJ, Kim SW, Kim TB. Second to fourth digit ratio: a predictor of adult penile length. Asian J Androl 2011;13:710–4. [CrossRef ]
15. Lu H, Huo Z, Liu Y, Shi Z, Zhao J. Correlations between digit ratio and infertility in Chinese men. Early Hum Dev 2012;88:865–9. [CrossRef ]
7. Bolat D, Kocabas GU, Kose T, Degirmenci T, Aydin ME, Dincel C. The relationship between the second-to-fourth digit ratios and lifelong premature ejaculation: a prospective, comparative study. Andrology 2017;5:535–40. [CrossRef ]
8. Muller DC, Giles GG, Bassett J, Morris HA, Manning JT, Hopper JL, et al. Second to fourth digit ratio (2D:4D) and concentrations of circulating sex hormones in adulthood. Reprod Biol Endocrinol 2014;9:57. [CrossRef ] 9. World Health Organization, Department of Reproductive Health and Research. WHO Laboratory Manual for the Examination and Processing of Human Semen, 5th ed. WHO, 2010.
16. Firman RC, Simmons LW, Cummins JM, Matson PL. Are body fluctuating asymmetry and the ratio of 2nd to 4th digit length reliable predictors of semen quality? Hum Reprod 2003;18:808– 12. [CrossRef ] 17. Seo H, Kim KY, Rho J. Is the index finger and ring finger ratio 2D:4D reliable predictor of semen quality? Korean J Urol 2010;51:208–11. [CrossRef ] 18. Akinsal EC, Demirtas A, Ekmekcioglu O. Comparison of the Ratio of the Lenght of the Second and Fourth Digits in Subgroups of Fertile and Infertile Cases. Urology J 2017;14:3081–4.
Keskin ve ark. n Parmak ve el ölçüm değerleri ve sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametleri ile ilişkisi
113
ARAŞTIRMA YAZISI | ORIGINAL ARTICLE
Androl Bul 2018;20:114−119 https://doi.org/10.24898/tandro.2018.27122
Erkek Üreme Sağlığı
Asemptomatik inflamatuvar prostatit C-reaktif protein ve steril piyüri temelinde tahmin edilebilir mi? Can asymptomatic inflammatory prostatitis be predicted based on C-reactive protein and sterile pyuria? Selamettin Demir1 , Abdullah Gül2
ÖZ
ABSTRACT
AMAÇ: İnflamasyon, yüksek serum prostat spesifik antijen (PSA) seviyeleri ile başvuran hastaların biyopsi numuneleri incelendiğinde en sık görülen histolojik bulgulardan biri olmasına rağmen PSA seviyeleri üzerindeki etkisi hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu çalışma, histolojik olarak saptanan asemptomatik prostatit olgularında c-reaktif protein (CRP) ve steril piyürinin klinik öneminin olup olmadığını araştırmak için yapılmıştır.
OBJECTIVE: Inflammation is one of the most common histological evidence when prostate biopsy specimens of patients presenting with high PSA (Prostatespecific antigen) levels are examined, but little is known about its effect on PSA levels. This study was conducted to evaluate whether C-reactive protein (CRP) and sterile pyuria has clinical significance in histologically-detected asymptomatic prostatitis cases.
GEREÇ ve YÖNTEM: Bu makalede veriler kesitsel prospektif klinik çalışma ile elde edildi. Klinik prostatit bulguları olmayan ardışık 111 hasta normal rektal muayene bulguları, 3 ile 20 ng/mL arasında değişen PSA seviyeleri ve steril idrar kültürü sonuçlarına sahip idi. Tüm hastalara transrektal ultrasonografi eşliğinde 12 kadran prostat biyopsisi yapıldı. Operasyon öncesi üriner lökosit sayısı mikroskobik bir büyütme alanında (h.p.f ) üç veya daha az olan hastalar non-piyüri grubu, üriner lökosit sayısı 3’ten fazla olan hastalar piyüri grubu olarak sınıflandırıldı. Ayrıca CRP seviyeleri biyopsi öncesi hastaları gruplandırmak için kullanıldı. Alt gruplar birkaç klinik değişkene göre karşılaştırıldı.
MATERIAL and METHODS: In this article, the data were obtained by a crosssectional and prospective clinical study. One hundred eleven consecutive patients without clinical prostatitis had normal digital rectal examination findings, PSA levels ranging from 3 to 20 ng/mL, and sterile urine culture results. All of them underwent transrectal ultrasound-guided 12-core prostatic biopsy. Preoperatively, patients who had urinary leukocyte count 3 or less than 3/high power field (h.p.f ) were classified as non-pyuria, while those with urinary leukocyte count more than 3/high power field (h.p.f ) were classified as pyuria. The serum CRP level was also used to categorize patients before the biopsy. The subgroups were compared regarding a number of clinical variables.
BULGULAR: Histolojik incelemede piyüri grubu hastalarının %69’unda, non-piyüri grubu hastaların %38,9’unda inflamasyon saptandı. Histolojik olarak saptanan inflamasyon oranları gruplar arasında anlamlı olarak farklıydı (p=0,008). Piyüri grubu, non-piyüri grubuna kıyasla anlamlı ölçüde daha yüksek total PSA seviyeleri ve serum CRP seviyeleri sergiledi (p=0,041, p=0,001, sırasıyla). CRP negatif ve pozitif gruplar klinik değişkenler ve histolojik olarak saptanan inflamasyon oranları açısından benzerdi. SONUÇ: Prostatik inflamasyonun CRP’den daha ziyade üriner lökosit sayısı ile daha güvenilir bir şekilde saptanabileceği gösterildi. Piyürili hastalar yüksek serum PSA seviyeleri sergiledi. Klinik prostatit bulguları olmayan hastalarda PSA yüksekliğinin nedeni olarak steril piyüri akılda tutulmalıdır. Üriner lökosit sayısı basitliği, kolaylığı ve invaziv olmamasından dolayı rutin ürolojik değerlendirmeye dahil edilmelidir. Anahtar Kelimeler: Asemptomatik inflamatuvar prostatit, biyopsi, C-reaktif protein, piyüri, inflamasyon
Özel Akdamar Hastanesi, Üroloji Bölümü, Van, Türkiye Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Bölümü, Van, Türkiye
1 2
Yazışma Adresi/ Correspondence: Uzm. Dr. Selamettin Demir İkinisan Kavşağı, İpekyolu Cad. Özel Akdamar Hastanesi, Üroloji kliniği, Van, Türkiye Tel. +90 505 798 79 25 E-mail: drselami1978@hotmail.com Geliş/ Received: 04.10.2018 Kabul/ Accepted: 23.10.2018
114
RESULTS: Histological examination revealed inflammation in 69% of pyuria patients and 38.9% of non-pyuria patients. Histologically-detected inflammation rate was significantly different in the groups (p=0.008). The pyuria group exhibited significantly higher total PSA levels compared to the non-pyuria group (p=0.041), as well as significantly higher serum CRP levels (p=0.001). CRP positive and negative groups were similar regarding clinical variables and histologically-detected inflammation rates. CONCLUSION: It has been shown that prostatic inflammation can be detected more reliably with urinary leukocyte count rather than serum CRP. Patients with pyuria exhibited high levels of serum PSA. Sterile pyuria should be kept in mind as a cause of elevated PSA in patients without clinical prostatitis findings. Urinary leukocyte count should be incorporated in routine urological evaluation thanks to its simplicity, convenience, and non-invasiveness. Keywords: Asymptomatic inflammatory prostatitis, biopsy, C-reactive protein, pyuria, inflammation
GİRİŞ Serum total prostat spesifik antijen (PSA) keşfedildiğinden beri prostat kanserinin (PCa) taramasında yaygın olarak kullanılan çok önemli bir belirteç olmaya devam etmektedir.[1,2] PSA seviyesi, PCa’ya spesifik olmayıp ek olarak benign prostat hiperplazisi (BPH) ve akut veya kronik prostatit gibi benign durumlar ile üretral enstrümantasyon ve
©2018 Androloji Bülteni
rektal muayene gibi manipülasyonlarda da artabilmektedir.[1-3] PSA’nın sensitivitesinin de sınırlı olmasından dolayı serbest PSA yüzdesi, PSA dansitesi (PSAD) ve PSA velositesi gibi çeşitli PSA ilişkili parametreler PSA’nın prediktif değerini arttırmak için kullanılmaktadır.[1,2] Prostat biyopsi spesmenlerinde prostatik inflamasyonun histolojik bulguları, BPH’lı ve PCa’lı hastalar yanında asemptomatik hastalarda da sık görülmektedir.[3] Yüksek serum PSA nedeni ile prostat biyopsisi yapılan asemptomatik hastalarda histolojik inflamasyon ile serum PSA seviyesi arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalarda sonuçlar tartışmalı görülmektedir.[4–10] Bu asemptomatik hastalarda yüksek oranda histolojik inflamasyonun olduğu saptanmasına rağmen serum PSA seviyesi üzerinde ne derece etkisi olduğu hakkında az şey bilinmektedir.[11–14] Bu güncel çalışmanın amacı, transrektal ultrasonografi eşliğinde 12 kadran prostat biyopsisi öncesi üriner lökosit sayısı ve serum CRP seviyesinin yaş, total PSA, serbest PSA/ total PSA oranı, PSAD değeri ve prostat hacmi gibi klinik değişkenler ile korelasyonunu göstermek ve ayrıca histolojik inflamasyon ve PCa saptama oranları üzerinde prediktif değerini araştırmaktır.
GEREÇ VE YÖNTEM Tüm hastalardan işlem öncesi bilgilendirilmiş onam ve SBÜ Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi etik kuruldan etik onay alındı. Bu kesitsel prospektif klinik çalışmaya, kliniğimize Ocak 2018 ve Eylül 2018 tarihleri arasında klinik prostatit bulguları olmayan ve PSA yüksekliği nedeniyle başvuran ardışık toplam 111 hasta dahil edildi. Hastaların ortak klinik özellikleri; 3 ila 20 ng/mL arası serum PSA seviyesi, normal rektal muayene bulguları ve steril idrar kültürü sonuçlarına sahip olmaları idi. Serum PSA seviyesini yükseltebilen klinik prostatit bulguları, makroskopik piyürisi ve idrar kültüründe üremesi olan, ayrıca serum CRP seviyesini potansiyel olarak etkileyebilen sistemik inflamatuvar hastalıklara sahip olan hastalar çalışmadan dışlandı. Kan ve idrar numuneleri biyopsi ve rektal muayeneden 2–5 gün önce elde edildi. Bütün hastalara operasyon sabahı lavman ve biyopsiden bir gün önce başlanmak üzere yedi gün boyunca günde iki defa 500 mg siprofloksasin verildi. Tedavi öncesi bir mikroskobik büyütme alanında (h.p.f ) üç veya daha az üriner lökosit sayısına sahip olan hastalar non-piyüri, üçten fazla üriner lökosit sayısına sahip olanlar ise piyüri grubu olarak sınıflandırıldı. Ayrıca serum CRP seviyesi 0,3 mg/dL veya daha fazla olan hastalar CRP pozitif, CRP seviyesi 0,3 mg/dL’den düşük olanlar ise CRP negatif grup olarak sınıflandırıldı. CRP’nin cut-off değeri %93 spesifiklik ile 0,3 mg/dL olarak alındı. [15] Tedavi öncesi serbest ve total PSA değerleri Elecsys PSA
kit (Roche Cobas 411, Tokyo, Japan) ve CRP değerleri latex CRP immunodetection kit (CRP-Latex ‘CRPLX’ , Roche, Germany and Model no. 6000; Hitachi, Tokyo, Japan) kullanılarak ölçüldü. İdrar örneği otomatik santrifüj analiz cihazı ve ışık mikroskobu (Roche Miditron® Junior II, Germany) ile analiz edildi. Prostatın transrektal ultrasonografisi 6,5 MHz endorektal prob kullanılarak yapıldı. Hastalar sedo-analjezi altında cenin pozisyonunda uzanırken prostat hem sagittal hem de transvers planda tarandı. Prostat hacmi elipsoid formül (genişlik × uzunluk × yükseklik × 0,523) kullanılarak hesaplanırken PSAD değeri ise total PSA’nın prostat hacmine bölünmesi ile hesaplandı. Her hastaya transrektal ultrasonografi rehberliğinde 12 kadran prostat biyopsisi otomatik biyopsi aparatına uygun 18 gauge iğne kullanılarak yapıldı. Biyopsi numuneleri patoloji laboratuarında usulüne uygun boyandı ve histolojik olarak incelendi. Prostatın kronik inflamasyon tanısı biyopsi spesmenlerinde lenfosit, plazma hücreleri ve/veya histiosit gibi kronik inflamasyon hücrelerinin bulunması ile patologlar tarafından kondu.[16] İstatistiksel analiz Veriler, SPSS (IBM SPSS for Windows, ver. 24) programında, bağımsız t testi ve Mann Whitney U testi kullanılarak ortalama ± standart sapma (means ± SD) şeklinde verildi. İstatistiksel anlamlılık p<0,05 şeklinde gösterildi.
BULGULAR Çalışmaya dahil edilen hastaların özelliği Tablo 1’de gösterilmiştir. Histolojik olarak hastaların %81,1’i (n=90) BPH ve %18,9’u (n=21) PCa olarak saptandı. Klinik değişkenler bakımından PCa ve BPH hastalarının karşılaştırılması Tablo 1’de verilmiştir. Ayrıca histolojik incelemede biyopsi numunelerinin %49,5’inde (n=55) inflamasyon gösterildi. PCa ve BPH’lı hastaların ortalama yaşları sırasıyla 66,57±7,69 ve 64,8±7,97 idi (p=0,197). PCa’lı hastalar BPH’lı hastalara nazaran anlamlı derecede daha yüksek total PSA seviyelerine sahipti (p=0,002). Fakat serbest/total PSA oranları açısından iki grup arasında anlamlı fark yoktu. Ayrıca ortalama prostat hacmi, PCa’lı hastalara nazaran BPH’lı hastalarda anlamlı olarak daha büyük (p=0,047) iken PSAD değeri ise BPH’lı hastalara nazaran PCa’lı hastalarda anlamlı derecede daha yüksek saptandı (p=0,001). Fakat histolojik inflamasyon oranı açısından iki grup arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p=0,244). Bu çalışmada üriner lökosit sayısı dağılımına göre hastaların %35,1’i (n=39) piyüri grupta iken kalan 72 hasta (%64,9) non-piyüri grubunda idi. Tablo 2, iki grup arasında histolojik inflamasyon oranları ile birlikte klinik
Demir ve Gül n Asemptomatik inflamatuvar prostatit C-reaktif protein ve steril piyüri temelinde tahmin edilebilir mi?
115
değişkenlerin karşılaştırmasını vermektedir. İki grup arasında yaş, serbest/total PSA oranı, prostat hacmi ve PSAD değeri açısından anlamlı fark yoktu. Ancak total PSA seviyesi non-piyüri gruba kıyasla piyüri grubunda anlamlı ölçüde daha yüksek saptandı (p=0,041). PCa saptama oranları açısından iki grup arasında fark yok iken histolojik inflamasyon oranları piyüri grubunda anlamlı ölçüde daha yüksek bulundu (%69’a karşı %38,1, p=0,008).
Operasyon öncesi CRP seviyelerine göre hastaların 79’u (%71,1) CRP pozitif grupta, kalan 32 (%28,9) hasta CRP negatif grupta idi. Tablo 3, iki grup arasında histolojik inflamasyon ve PCa saptama oranları ile birlikte klinik değişkenlerin karşılaştırmasını sunmaktadır. İki grup arasında yaş, total PSA, prostat hacmi ve PSAD değeri gibi değişkenlerin yanı sıra histolojik inflamasyon ve PCa saptama oranları açısından da anlamlı bir fark gözlenmedi.
Tablo 1. Çalışmaya dahil edilen hastaların özellikleri BPH (n=90) Yaş (yıl)
PCa (n=21)
p
64,08±7,97 (41,0–78,0)
66,57±7,69 (47–79)
0,197
Üriner lökosit sayısı
10,51±20,26 (1–85)
11,71±24,58 (1–90)
0,832
CRP (mg/dL)
1,34±1,65 (0,1–7,79)
0,96±0,77 (0,1–2,68)
0,325
TPSA (ng/mL)
6,75±2,68 (2,8–13,78)
9,61±4,69 (3,70–19,80)
0,002*
Prostat hacmi (mL)
60,77±35,8 (17–250)
44,2±22,21 (21–93)
0,047*
Serbest/total PSA oranı (%) PSAD Histolojik inflamasyon oranı
20±8 (6–37)
23±24 (4–60)
0,546
0,13±0,06 (0,03–0,31)
0,26±0,20 (0,08–0,82)
0,001*
%52,2 (47/90)
%38,1 (8/21)
0,244
Ortalama ± Standart sapma; negatif, serum CRP<0,3 mg/dL; pozitif, serum CRP≥0,3 mg/dL; CRP, C-reaktif protein; TPSA, total prostat spesifik antijen; PSAD, PSA dansitesi; PCa, prostat kanseri.
Tablo 2. Piyüri ve non-piyüri gruplarda histolojik inflamasyon oranı, PCa saptama oranı ve klinik değişkenler Non-piyüri grup (n=72) Yaş (yıl)
Piyüri grup (n=39)
p
63,67±8,62 (41,0–78,0)
67±7,12 (53–79)
0,060
CRP (mg/dL)
0,77±0,84 (0,1–3,47)
2,42±2,14 (0,31–7,79)
0,001*
TPSA (ng/mL)
6,63±2,62 (2,98–15,07)
8,06±4,09 (2,80–19,80)
0,041*
55,4±37,6 (17–250)
59,6±29,7 (24–120)
0,587
18±10 (4–37)
22±13 (10–60)
0,432
0,15±0,08 (0,03–0,47)
0,16±0,13 (0,04–0,71)
0,586
%38,9 (28/72)
%69 (27/39)
0,008*
%18 (13/72)
%20,5 (8/39)
0,515
Prostat hacmi (mL) Serbest/total PSA oranı (%) PSAD Histolojik inflamasyon oranı PCa saptama oranı
Ortalama ± Standart sapma; Non-piyüri, Üriner lökosit sayısı ≤3/bir büyütme alanında; piyüri, Üriner lökosit sayısı >3/bir büyütme alanında; CRP, C-reaktif protein; TPSA, total prostat spesifik antijen; PSAD, PSA dansitesi; PCa, prostat kanseri.
Tablo 3. CRP negatif ve CRP pozitif gruplarda histolojik inflamasyon oranı, PCa saptama oranı ve klinik değişkenler CRP negatif (n=32)
CRP pozitif (n=79)
p
65,10±8,44 (40–75)
63±7,61 (41–75)
0,238
TPSA (ng/mL)
6,92±2,40 (3,50–13,65)
7,27±3,58 (2,70–19,50)
0,648
Prostat hacmi (mL)
59,13±33,34 (17–140)
51,93±22,55 (19–105)
0,244
20±8 (4–37)
17±9 (4–34)
0,752
0,14±0,05 (0,04–0,30)
0,16±0,11 (0,04–0,80)
0,462
Histolojik inflamasyon oranı
%50 (16/32)
%49,3 (39/79)
0,748
PCa saptama oranı
%12,5 (4/32)
%21,5 (17/79)
0,237
Yaş (yıl)
Serbest/total PSA oranı (%) PSAD
Ortalama ± Standart sapma; negatif, serum CRP<0,3 mg/dL; pozitif, serum CRP≥0,3 mg/dL; CRP, C-reaktif protein; TPSA, total prostat spesifik antijen; PSAD, PSA dansitesi; PCa, prostat kanseri.
116
Androl Bul 2018;20:114-119
TARTIŞMA PSA ölçümünün yaygınlaşması ile birlikte transrektal ultrasonografi eşliğinde prostat biyopsisi PCa’nın tanısında yaygınlığı dramatik şekilde artan en önemli metodlardan biri olmaya devam etmektedir.[17] Prostat biyopsisinin ana endikasyonunu rektal muayene ile birlikte serum PSA seviyesinin yükselmesi oluşturmaktadır. Ancak PSA seviyesi sadece PCa’lı hastalarda artmamaktadır. Prostat manipülasyonlarının yanı sıra prostatit ve BPH gibi benign durumlar, yaş ve prostat volümü gibi değişkenler ile de serum PSA seviyesi artabilmektedir.[6,18] Serum PSA seviyesini yükseltebilen durumların yaygınlığı düşünüldüğünde yüksek PSA nedeniyle birçok hastaya prostat biyopsisi yapılmakta ve onların önemli bir yüzdesinde prostat kanseri saptanamamaktadır. Ayrıca yayımlanmış raporlarda biyopsinin hastaların %21,2’si ile %23,8’inde kanseri saptamada başarısız olduğu ve tekrar biyopsinin gerekliliği vurgulanmaktadır.[19,20] Bazı durumlarda daha önce saptanamamış bir kanser alanını bulmak için daha fazla örnek almak ve hastalara tekrar biyopsi önermek zorunda kalınabilmektedir. İnvazivliği yanında, ağrı, hematüri, hematospermi, rektal kanama, üriner enfeksiyon, bakteriyemi, üriner retansiyon ve hatta septisemi gibi ciddi komplikasyonları içinde barındıran transrektal prostat biyopsisinin gereksiz tekrarı serum PSA seviyesini yükseltebilen diğer benign durumların tanısı ile önlenebileceği bildirilmiştir.[21] Serum PSA seviyesini arttıran prostattaki histolojik inflamatuvar infiltrasyonun önemine 1991 yılında Brawn ve ark.[4] tarafından dikkat çekilmiştir. Farklı çalışmalarda da biyopsi, açık ve endoskopik prostatektomi spesmenlerinde yüksek oranda inflamasyon oranları saptanmasına rağmen prostatik inflamasyon ile serum PSA arasındaki ilişki net olarak ortaya konamamıştır.[22] İrani ve ark.[5] tarafından 1997 yılında yapılan çalışmada prostatta sadece inflamatuvar hücre varlığının serum PSA yüksekliği ile ilişkili olmadığı ancak inflamasyonun yoğunluğu ve glanduler epitel hasarının sıklığı ile istatistiksel olarak anlamlı derecede ilişkili olduğu saptanmış ve bu serum seviyesindeki artışa, prostat kanallarının doku bütünlüğü bozulduğundan dolayı asinüs ve duktal laminadan PSA kaçağının yol açtığı vurgulanmıştır. Farklı çalışmalarda da epitel hasarı ve inflamatuvar infiltrasyon derecesi ile serum PSA seviyesi arasındaki ilişki doğrulanmıştır.[6,8,23,24] Bu güncel çalışmada asemptomatik histolojik prostatitin prediktörü olarak üriner lökosit sayısı ve CRP değerleri incelenmiştir. Piyürili hastalarda yüksek PSA değerleri ve yüksek histolojik inflamasyon oranları gösterilmiştir
(p=0,041, p=0,008, sırasıyla). Bizim çalışmanın sonuçları, bahsi geçen yayınları destekler biçimde asemptomatik prostatitte piyüri bir belirteç olarak düşünüldüğünde histolojik inflamasyon ile serum PSA seviyesi arasındaki ilişkiyi göstermiştir. İnflamatuvar barsak hastalığı olan hastalarda mide, karaciğer ve kolon kanseri gibi enfeksiyon etiyolojili kanserler kronik inflamasyon ile ilişkilendirilmektedir. İnflamasyon süreci yüksek reaktif oksijen bileşiklerini, akut faz reaktanlarını ve sitokinleri açığa çıkararak ve ayrıca hücre döngüsünü artırarak kanseri tetikleyip ilerlemesine sebep olabilmektedir.[25] PCa’da prostatik inflamasyonun katkısı halen net olarak bilinmemesine rağmen muhtemel mekanizmalar olarak reaktif oksijen radikallerinin üretimi, siklooksijenz-2’nin indüklenmesi ile birlikte kanser gelişim ve ilerlemesine yol açan CRP gibi akut faz reaktanları ve IL-6 gibi sitokinlerin salınımı suçlanmaktadır.[26] Bu bulgular ışığında kronik prostatik inflamasyonda PCa riskinin arttığı ve ayrıca CRP, serum lökosit hücrelerinin PCa mortalitesi ve riskini arttırdığını gösteren bazı çalışmalar rapor edilmiştir.[27–30] Bu bulgulara rağmen PCa gelişim ve ilerlemesini tetiklemede albümin, haptaglobulin, CRP, serum lökosit hücreleri gibi sistemik inflamatuvar belirteçlerin rolü ile ilgili bulguların ikna edici olmadığı ve ayrıca prostatik inflamasyonun PCa’da gerçek rolünü aydınlatabilmek için uzun dönem takip ve iyi tanımlanmış klinik, moleküler ve epidemiyolojik çalışmaların gerekliliği vurgulanmıştır.[23,25] Bu güncel çalışmamızda ise serum CRP seviyesi ve üriner lökosit sayısının PCa’yı saptamada prediktif değerinin olmadığı gösterilmiştir. Retrospektif bir çalışmada 228 hastanın verileri incelenmiş ve biyopsi öncesi üriner lökosit sayısı ve CRP seviyelerine göre hastalar gruplara ayrılmıştır.[11] Bu çalışmada piyüri grubun %58,1’inde ve non-piyüri grubun %34,1’inde histolojik inflamasyon saptanmıştır (p=0,0014). Piyüri grupta histolojik inflamasyon oranlarının önemli ölçüde yüksek olduğu gözlenmiştir. Biyopsi sonuçlarında BPH tanısı alanların %53,5’ine, PCa tanısı alanların ise %14,1’ine histolojik inflamasyonun eşlik ettiği gösterilmiştir. Ancak, çalışmadan elde edilen sonuçlara göre serum CRP seviyesinin histolojik inflamasyonu saptamada klinik olarak yararlı olmadığı belirtilmiştir.[11] Bizim sonuçlarda da biyopsi numunesinde BPH’ya yüksek histolojik inflamasyon oranının eşlik ettiği gözlenmiş olup ayrıca piyüri grupta muhtemelen inflamasyonun katkısı ile serum PSA ve CRP seviyesi daha yüksek bulunmuştur (p=0,041, p=0,001, sırasıyla). Öte yandan bizim çalışmamızda da CRP negatif ve CRP pozitif grup arasında histolojik inflamasyon oranları açısından bir fark bulunamamıştır.
Demir ve Gül n Asemptomatik inflamatuvar prostatit C-reaktif protein ve steril piyüri temelinde tahmin edilebilir mi?
117
SONUÇ Normal rektal muayene bulguları ve artmış PSA seviyesi ile başvuran hastalara yüksek asemptomatik prostatit oranları eşlik edebilmektedir. Serum CRP seviyesinden daha ziyade üriner lökosit sayısı prostatik inflamasyon varlığını öngörebilmektedir. Bizim sonuçlar ile üriner lökosit sayısının prostatik inflamasyonu saptamada güvenilir bir metod olduğu ve CRP seviyesinin ise yüksek PSA ile ilişkili olmadığı gösterilmiştir. Yüksek serum PSA’ya sahip steril piyürisi olan hastalarda eğer rektal muayene benign vasıfta ise biyopsiden önce steril piyüri sebeplerinin araştırılmasını ve varsa ekartasyonu sonrasında tekrar PSA bakılmasını önermekteyiz. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Polascik TJ, Oesterling JE, Partin AW. Prostate specific antigen: a decade of discovery –What we have learned and where we are going. J Urol 1999;162:293–306. [CrossRef ] 2. Constantinou J, Feneley MR. PSA testing: an evolving relationship with prostate cancer screening. Prostate Cancer Prostatic Dis 2006;9:6–13. [CrossRef ] 3. Kawakami J, Siemens DR, Nickel JC. Prostatitis and prostate cancer: implications for prostate cancer screening. Urology 2004;64:1075–80. [CrossRef ] 4. Brawn PN, Speights VO, Kuhl D, Riggs M, Spiekerman AM, McCord RG, et al. Prostate-specific antigen levels from completely sectioned, clinically benign, whole prostates. Cancer 1991;68:1592–9. [CrossRef ] 5. Irani J, Levillain P, Goujon JM, Bon D, Doré B, Aubert J. Inflammation in benign prostatic hyperplasia: correlation with prostate specific antigen value. J Urol 1997;157:1301–3. [CrossRef ] 6. Schatteman PH, Hoekx L, Wyndaele JJ, Jeuris W, Van Marck E. Inflammation in prostate biopsies of men without prostatic malignancy or clinical prostatitis: correlation with total serum PSA and PSA density. Eur Urol 2000;37:404–12. [CrossRef ] 7. Yaman O, Göğüş C, Tulunay O, Tokatli Z, Ozden E. Increased prostate-specific antigen in subclinical prostatitis: the role of the aggressiveness and extension of inflammation. Urol Int 2003;71:160–4. [CrossRef ] 8. Simardi LH, Tobias-MacHado M, Kappaz GT, Taschner Goldenstein P, Potts JM, Wroclawski ER. Influence of asymptomatic histologic prostatitis on serum prostate-specific antigen: a prospective study. Urology 2004;64:1098–101. [CrossRef ]
118
9. Kwak C, Ku JH, Kim T, Park DW, Choi KY, Lee E, et al. Effect of subclinical prostatic inflammation on serum PSA levels in men with clinically undetectable prostate cancer. Urology 2003;62:854– 9. [CrossRef ] 10. Nickel JC. Prostatitis. Can Urol Assoc J 2011;5:306–15. [CrossRef ]
11. Dalton DL. Elevated serum prostate-specific antigen due to acute bacterial prostatitis. Urology 1989;33:465. [CrossRef ] 12. Neal DE, Moon TD, Clejan S, Sarma D. Prostate specific antigen and prostatitis I. Effect of prostatitis on serum PSA in the human and nonhuman primate. Prostate 1992;20:105–11. [CrossRef ]
13. Yli-Hemminki TH, Laurila M, Auvinen A, Määttänen L, Huhtala H, Tammela TL, Kujala PM. Histological inflammation and risk of subsequent prostate cancer among men with initially elevated serum prostate-specific antigen (PSA) concentration in the Finnish prostate cancer screening trial. BJU Int 2013;112:735–41. [CrossRef ] 14. Buddingh KT, Maatje MGF, Putter H, Kropman RF, Pelger RCM. Do antibiotics decrease prostate-specific antigen levels and reduce the need for prostate biopsy in type IV prostatitis? A systematic literature review. Can Urol Assoc J 2018;12:E25–30. [CrossRef ]
15. Kato T, Suzuki H, Komiya A, Imamoto T, Naya Y, Tobe T, Ichikawa T. Clinical significance of urinary white blood cell count and serum C-reactive protein level for detection of non-palpable prostate cancer. Int J Urol 2006;13:915–9. [CrossRef ] 16. Krieger JN, Nyberg L Jr, Nickel JC. NIH consensus definition and classification of prostatitis. JAMA 1999;282:236–7. [CrossRef ]
17. Oliyide AE, Tijani KH, Jeje EA, Anunnobi CC, Adeyomoye AA, Ojewola RW, et al. The role of transrectal ultrasound-guided fineneedle aspiration biopsy in the diagnosis of prostate cancer: Sextant versus extended protocol. Niger Postgrad Med J 2017;24:236–9. [CrossRef ]
18. Hammerer PG, McNeal JE, Stamey TA. Correlation between serum prostate specific antigen levels and the volüme of the individual glandular zones of the human prostate. J Urol 1995;153:111–4. [CrossRef ] 19. Fleshner NE, O’Sullivan M, Fair WR. Prevalence and predictors of a positive repeat transrectal ultrasound guided biopsy of the prostate. J Urol 1997;158:505–8. [CrossRef ] 20. Park SJ, Miyake H, Hara I, Eto H. Predictors of prostate cancer on repeat transrectal ultrasound-guided systematic prostate biopsy. Int J Urol 2003;10:68–71. [CrossRef ]
21. Tobias-Machado M, Corrêa TD, De Barros EL, Wroclawski ER. Antibiotic prophylaxis in prostate biopsy: a comparative randomized clinical assay between ciprofloxacin, norfloxacin and chloramphenicol. Int Braz J Urol 2003;29:313–9. [CrossRef ] 22. Blumenfeld W, Tucci S, Narayan P. Incidental lymphocytic prostatitis. Selective involvement with nonmalignant glands. Am J Surg Pathol 1992;16:975–81. [CrossRef ]
23. Kandirali E, Boran C, Serin E, Semercioz A, Metin A. Association of extent and aggressiveness of inflammation with serum PSA levels and PSA density in asymptomatic patients. Urology 2007;70:743– 7. [CrossRef ]
24. Gui-Zhong L, Libo M, Guanglin H, Jianwei W. The correlation of extent and grade of inflammation with serum PSA levels in patients with IV prostatitis. Int Urol Nephrol 2011;43:295–301. [CrossRef ] 25. Arthur R, Williams R, Garmo H, Holmberg L, Stattin P, Malmström H, et al. Serum inflammatory markers in relation to prostate cancer severity and death in the Swedish AMORIS study. Int J Cancer 2018;142:2254–62. [CrossRef ]
26. Toriola AT, Laukkanen JA, Kurl S, Nyyssönen K, Ronkainen K, Kauhanen J. Prediagnostic circulating markers of inflammation and risk of prostate cancer. Int J Cancer 2013;133:2961–7. [CrossRef ]
Androl Bul 2018;20:114-119
27. Platz EA, De Marzo AM. Epidemiology of inflammation and prostate cancer. J Urol 2004;171:S36–40. [CrossRef ] 28. Thurner E, Krenn-Pilko S, Langsenlehner U, Stojakovic T, Pichler M, Gerger A, et al. The elevated C-reactive protein level is associated with poor prognosis in prostate cancer patients treated with radiotherapy. Eur J Cancer 2015;51:610–9. [CrossRef ]
29. Xu Q, Chen YJ, Liu ZQ, Chu L, Fang JM, Zhang X, Zhao HX. Prognostic role of C-reactive protein in prostate cancer: a systematic review and meta-analysis. Asian J Androl 2014;16:467– 71. [CrossRef ] 30. Aldemir M, Ener K, Dehni D, Ağras K, Kayıgil Ö. Evaluation of the relationship between prostate cancer and serum inflammation markers. Int J Nephrol Urol 2010;2:244–50.
Demir ve Gül n Asemptomatik inflamatuvar prostatit C-reaktif protein ve steril piyüri temelinde tahmin edilebilir mi?
119
DERLEME | REVIEW
Androl Bul 2018;20:120−125 https://doi.org/10.24898/tandro.2018.67944
Erkek Üreme Sağlığı
Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri Imaging methods used in diagnosis of varicocele Ali Atan
ÖZ
ABSTRACT
Varikosel erkek infertilitesinin en sık ve düzeltilebilir bir nedenidir. Varikosel tanısında fizik muayene altın standart yöntem olmasına karşın bazı radyolojik görüntüleme yöntemlerinin kullanımı da devam etmektedir. Varikosel tanısı için kullanılan görüntüleme yöntemleri venografi, termografi, sintigrafi, bilgisayarlı tomografi ve difüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntülemedir. Bu derlemede, görüntüleme yöntemleri ile ilgili güncel bilgiler verilecektir. Anahtar Kelimeler: Varikosel, tanı, görüntüleme
Varicocele is the most common and correctable cause of male infertility. Although the physical examination is the gold standard method in diagnosis of varicocele, some radiological imaging methods are still in use. Imaging methods used for varicocele diagnosis are venography, thermography, scintigraphy, computed tomography, and diffusion weighted magnetic resonance imaging. Up-to-date information on radiological imaging methods will be given in this review. Keywords: Varicocele, diagnosis, imaging
E
rkek infertilitesinin en sık ve düzeltilebilir nedeni olan varikosel, pampiniform pleksusta bulunan venlerin anormal dilatasyonudur.[1] Sıklıkla sol tarafta görülür. Sol internal spermatik ven vertikal olarak seyrederek o taraf renal venine drene olur. Sol renal ven içerisindeki yüksek basınç varikosel oluşumuna yol açar. Sağ taraf internal spermatik ven tanjansiyel olarak vena kavaya açıldığı için ciddi bir basınca maruz kalmaz.[2] Varikosele bağlı infertilitenin nedeni tam olarak bilinmemesine karşın ısı artışı, artmış veya azalmış kan akımı, renal ve adrenal metabolitlerin testise reflüsü, hipoksi, sigara, hormonal bozukluk, aile öyküsü, yaş, travma, obezite, flebit ve uzun süre ayakta kalma gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.[3–6] Varikosel prevelansı sağlıklı erkeklerde %15–20 oranındadır. Primer infertilite nedeniyle tedavi arayan erkeklerde varikosel prevelansı %35–40 oranında iken sekonder
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye Yazışma Adresi / Correspondence: Prof. Dr. Ali Atan Birlik Mahallesi, 396 Sokak, 14/11 Çankaya, Ankara, Türkiye Tel. +90 532 4242082 E-mail: aliatanpitt@hotmail.com Geliş / Received: 26.04.2018 Kabul / Accepted: 12.06.2018
120
infertilite nedeniyle başvuranların ise yaklaşık %80’inde varikosel saptanmaktadır.[7,8] Klinik olarak anlamlı bir varikosel tanısında altın standart yöntem hala fizik muayenedir. Fizik muayeneye göre klinik varikoseller üç dereceye ayrılır. Derece 1 varikosel, küçük ve sadece valsalva ile palpe edilebilen varikoseldir. Derece 2 varikosel, istirahat durumunda palpe edilebilen varikoseldir. Derece 3 varikosel ise istirahat durumunda bile gözle görünen büyük varikoseldir.[9] Dünya Sağlık Örgütü bu derecelendirme sistemini genişletmiş ve valsalva manevrası esnasında da palpe edilemeyen sadece ultrasonografi (US) ile saptanabilen subklinik varikoselleri eklemiştir.[10] ASRM (American Society of Reproductive Medicine) ve AUA (American Urological Association) palpe edilmeyen varikosel tanısı içi rutin bir radyolojik incelemeyi önermemektedir.[11,12] EAU (European Association of Urology) ise klinik varikosel tanısından sonra renkli Doppler US ile tanının teyit edilmesini önermektedir.[13] Ancak klinik muayene sübjektiftir, muayeneyi yapan kişiler arasında anlamlı farklılık vardır, fizik muayene ile testiküler kan akımındaki değişim saptanamaz ve fizik muayene subklinik varikoseller için yeterli değildir. Bunlara ek olarak obez kişilerde, yüksek skrotal yerleşimli testislerde, skrotal veya inguinal cerrahi öyküsü olanlarda, hidrosel varlığında, postoperatif rekürren varikosellerde fizik muayene sorunludur. Bu durumlarda
©2018 Androloji Bülteni
görüntüleme yöntemleri ile varikosel tanısı gerekli olabilmektedir.[14] Ancak bazı yazarlar subklinik varikosel tanısı koymak için altın standart bir yöntemin olmadığı konusunda ısrarlıdırlar.[15] Görüntüleme yöntemlerinin varikosel tanısı için önemli olmasının yanında varikoselin testis ve semen parametreleri üzerindeki etkisinin incelenmesinde de rolü vardır.
Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri Venografi Venografi genellikle en duyarlı test olarak kabul edilmektedir ve klinik olarak palpe edilen varikoseli olan kişilerde spermatik ven reflüsünü %100’e yakın gösterdiği saptanmıştır.[16] ASRM komite raporunda venografi, varikosel taramasında önerilmemektedir. Ancak rekürren varikosel tanısında AUA, ASRM raporu ve EAU kılavuzlarında kullanımı desteklenmektedir. Özellikle cerrahi sonrası rekürren varikosel tedavisinde embolizasyon için kullanılması faydalıdır.[17,18] Özellikle ilk cerrahinin başarısız olduğu ve kurtarma embolizasyonu yapılan kişilerin incelendiği bir çalışmada retroperitonda ve inguinal bölgede bulunan ısrarlı kollateral venlerin saptanmasında venografinin önemi vurgulanmıştır.[19] Testiküler venografi küçük varikosellerin tanısında en güvenilir yöntem olarak kabul edilmesine, teknik varyasyonlardan çok etkilenmemesine ve değerlendirme yapan kişiler arasında değişkenlik olmamasına karşın bazı dezavantajları da vardır. Bu dezavantajlar invaziv bir işlem olması, uzun zamanda alması, kontrast madde enjeksiyonu gerekliliği ve buna bağlı %0,5–1,0 oranında mortaliteye yol açması, radyasyon kullanımı ve yüksek maliyetidir. [20] Bununla birlikte kateter ucunun yanlış yerleştirilmesi, yüksek basınç altında venografi yapılması ve anatomik varyasyonlar yalancı pozitif ve yalancı negatif sonuçlara yol açtığı da gösterilmiştir.[21,22] Bu nedenlerle tüm hastalar için rutin kullanımı yerine sadece embolizasyon işlemi yapılacak hastalarda uygundur. Termografi Testisler skrotal kese içerisinde ve vücut ısısından 3–4°C düşük ısıda bulunurlar.[23] Skrotumun infrared dijital termografik incelenmesi skrotal cilt yüzeyinden ısı ölçümü yoluyla erken varikosel tanısında duyarlı, invaziv olmayan bir tanısal yöntemdir.[24] Skrotumun infrared dijital termografisi skrotal alanda ısı ölçümü için oldukça duyarlı infrared kamera kullanımı ile yapılır.[25] Termografi vücudun alt kısmı çıplak
Atan n Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri
olarak ve ayakta durur iken yapılır. Hasta işlem öncesi oda ısısında (22–23°C) 10 dakika bekletilmelidir.[26] Hastanın bacakları yanlara açılır ve skrotum serbest şekilde sarkar halde olmalıdır. Penis karın duvarına doğru yukarı kaldırılır. Termografik kamera yaklaşık 40 cm mesafede hastanın ön kısmına yerleştirilir. Bazal, valsalva esnasında ve valsalvadan hemen sonra olarak üç görüntü alınır.[27] Skrotumun infrared dijital termografisi ile semen bozukluğunun da saptanabildiği ve cerrahiye aday kişilerin saptanmasında da faydalı olduğu belirtilmektedir.[28] Ayrıca düşük dereceli varikosellerin tanısında ve cerrahi tedavi sonrası takip döneminde de kullanılabileceği ispatlanmıştır.[29] Objektif ve kısa sürede yapılan bir tanısal yöntem olmasına karşın geçmişte yaygın olarak kullanılmamıştır. Termografik cihazlar pahalı, büyük boyutlu ve düşük rezolüsyonludur. Ayrıca görüntülerin yorumlanması için bir bilgisayar yazılımı da yoktur. Kesin tanısal kriterlerin olmaması ve yüksek maliyet bunun ana nedenleri olarak düşünülmektedir.[28] İlgili alanlar sağ ve sol tarafta pampiniform pleksus ve testislerdeki ısı değerleridir. Varikosel varlığında termografide artmış ısı alanları iki farklı şekilde değerlendirilir. Bazı hastalarda artmış ısı alanları etkilenmiş skrotumun üst kısmına sınırlı bir hipertemi şeklinde görülür. Buna Pattern A denir. Bazı hastalarda ise pampiniform pleksusu ve testisi içine alacak şekilde tüm etkilenmiş taraf skrotumunu içine alan bir termal dağılım saptanır. Buna Pattern B denir. Bilateral skrotal hipertemi nadirdir, var ise ileri evre varikosel bulgusudur.[27,30] Pattern B erken müdahale için önemli bir bulgudur. Çünkü bu hastalarda testiküler fonksiyon bozukluğu riski fazladır.[23] Merla ve arkadaşlarının 2004 yılındaki çalışmasında termografik ölçümlerde varikosel tanısı için pampiniform pleksusta ölçülen ısının ≥34°C olmasının ve o taraf testiste ölçülen ısının >32°C olmasının gerekli olduğu ifade edilmiştir.[27] Daha güncel bir çalışmada da bu sonuçlar desteklenmiştir. Termografik ölçümlerde varikoseli olan hastaların %83’ünde sol pampiniform pleksusta ölçülen ısının ≥34°C ve bu hastaların %92’sinde sol taraf testiste ölçülen ısının >32°C olduğu saptanmıştır. Yazarlar varikosel tanısı için termografik olarak ana bulgunun sol pampiniform pleksustaki ısının ≥34°C olduğunu, sol testisteki ısının >32°C olmasının da varikosel göstergesi olduğunu belirtmişlerdir. Bu çalışmada varikosel tanısı için iki pampiniform pleksus arası ısı farkı da değerlendirilmiştir. İki pampiniform pleksus arası ısı farkı ≥0,6°C ise bununda ikincil termografik bulgu olarak kabul edilmiştir.[24]
121
Sintigrafi Sintigrafik incelemeler başka infertilite nedeni saptanamayan erkeklerde subklinik varikosel tanı ve derecelendirilmesinde ve rekürren varikosellerin tanısında doğru ve invaziv olmayan bir yöntemdir. Buna ek olarak skrotumun vasküler hemodinamisinin saptanmasında da faydalıdır. [2,31–33] Termografi sadece varikosel varlığını göstermede faydalı olmasına karşın sintigrafi spermatik vendeki reflünün varlığını ve derecesini de gösterir.[34,35] Ancak hem sintigrafi için hem de venografi için uygulama farklılıkları ve standart tanı kriterlerinin olmaması bu yöntemlerin kullanımını kısıtlamıştır.[24,36,37] Ayrıca sintigrafik incelemelerde intravenöz radyoizotop kullanımının gerekli olması, yayımlanmış çalışmalarda yöntem standardının olmaması, sintigrafide saptanan bozukluklar ile tedavi sonuçları arasında açık bir bağlantının olmaması sintigrafinin rutin kullanımını engellemiştir.[34,35] US’nin yaygın kullanımı ile bu yöntemler devre dışı bırakılmıştır. Ultrasonografi (US) Hasta supin pozisyonda iken skrotum altına bir havlu ile destek yapılır ve ılık bir jel skrotuma uygulandıktan sonra yüksek frekanslı lineer bir transdüser kullanılarak (genelde >7,5 MHz) inceleme yapılır. Pampiniform pleksusta normal damar büyüklükleri 0,5–1,5 mm arasınd değişir ve ana drenaj veni 2 mm’e kadar büyük olabilir. [38] US’de varikosel testisin üst ve yan kısmında bulunan çok sayıda, anekoik, kıvrımlı, tübüler yapılar olarak görülür.[39] İntratestiküler varikosel renkli Doppler US’de yavaş akımlı anekoik intratestiküler kitleler olarak görülür. Spermatik ven ligasyonu sonrası kaybolur.[40] Tüm intratestiküler varikoseller ekstratestiküler varikosel ile beraberdir.[41] Düşük maliyet, invaziv olmaması, radyasyon yokluğu, kolay yapılması ve cihazın yaygın olarak bulunması US’yi hem skrotal hem testiküler patolojilerin değerlendirilmesinde tercih edilen ilk yöntem haline getirmektedir.[42] Renkli Doppler US hem klinik hem de subklinik varikosel tanısında altın standart kabul edilmektedir. Duyarlılığı %97 özgüllüğü %94 bulunmuştur. [43,44] Skrotal US’nin yaygın kullanımı subklinik varikosel tanısını arttırdı. Ancak her varikosel olgusu için US rutin olarak gerekli değildir. Obeziteye, önceden geçirilmiş skrotal cerrahiye, yüksek yerleşimli testise, küçük skrotuma veya kalın skrotum cildine bağlı fizik muayene yeterli değilse, skrotal US düşünülmelidir.[11,12,45] Skrotal Doppler US ile testis volümü ölçümü, dilate venlerin çapı ve reflünün varlığı ve derecesi saptanır.[45,46] Varikoselin US ile tanısı için venöz dilatasyon ve reflü durumu açısından hala standart bir kriter olmadığı belirtilmektedir.[2]
122
Klinik ve subklinik varikoseli olan 217 hastalık bir çalışmada istirahatte >2,45 mm ven çapının varikosel tanısı için duyarlılığı %84, özgüllüğü %81 bulunmuştur. Valsalva manevrası esnasında saptanan >2,95 mm venöz çapın klinik varikosel tanısında %84 duyarlılığı ve özgüllüğü olduğu saptanmıştır.[47] Yetişkinlerde valsalva manevrası esnasında pampiniform pleksusta ortalama maksimum ven çapının varikosel tamirini takiben semen parametreleri için prognostik bir kriter olduğu bulunmuştur. Ven çapı 3 mm’den büyük ise sonuçların daha iyi olduğu saptanmıştır.[48] Ancak adolesanlarda maksimum ven çapının tanısal değeri tartışmalıdır. Adolesanlarda maksimum ven çapının testiküler asimetrinin ilerlemesi için güvenilir bir belirleyici olmadığı görülmüştür.[49] Renkli Doppler US’de geri akım olmaksızın dilate venlerin görülmesi varikosel varlığını göstermez. Çünkü cerrahi olarak tedavi edilmiş varikosel olgularında ısrarlı genişlemiş venler görülebilir.[45] Başka bir çalışmada ise renkli Doppler US ile klinik ve subklinik varikoseli olan hastalarda pampiniform pleksustaki venlerin çapı kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Yazarlar klinik olarak varikoseli bulunmayan hastalarda ven çapının tanısal bir kriter olarak kullanılmamasını, ven çapının klinik varikoseli olan hastalarda varikoseli tanımak ve derecelendirmek için kullanılmasını önermişlerdir.[50] Bu nedenle, reflü varikosel tanısında önemli bir kriterdir. Ancak sadece reflü de tek başına belirleyici değildir. Çünkü varikoseli olmayan kişilerin yaklaşık %50’sinde valsalva esnasında reflü olur. Bunların %70’i sol tarafa lokalizedir. Bu kişilerdeki reflü yaklaşık 1 saniye süresincedir ve ortalama hız 4,5 cm/sn’dir.[51] Varikosel hastalarında venöz reflünün dercelendirilmiştir: a. Derece reflü (kısa): 1 saniyeden kısa süreli reflülerdir ve fizyolojik reflü olarak kabul edilir. b. Derece reflü (orta): 1–2 saniye süren, valsalva manevrası esnasında azalan ve valsalva manevrası bitmeden önce kaybolan reflülerdir. c. Derece reflü (kalıcı): 2 saniyeden uzun süren ve valsalva manevrası esnasında plato durumnda olan reflülerdir. Reflüler spermatik ven çapı ile korele olmamasına karşın 3. derece reflü varlığında %60 oranında palpe edilen varikosel saptanmıştır. Orta ve kısa süreli varikosel varlığında hiç palpe edilebilir varikosel bulunmamıştır. Subklinik varikosel tedavisi sonrası 3. derece reflü var ise palpe edilebilir varikosel varlığında yapılan cerrahi tedavi ile benzer sonuçlar elde edilmiştir.[52] Son yıllarda reflüye dayalı yeni bir sınıflama daha tanımlanmıştır. Buna göre, 1 sn’den kısa reflü varlığında Grade 0, 1–2,5 sn reflü varlığında Grade 1, 2,5–4 sn reflü varlığında Grade 2 ve 4 sn’den uzun bir reflü varlığında ise Grade 3 reflü olduğu belirtilmiştir.[44] Semen
Androl Bul 2018;20:120-125
parametreleri ile varikosel ven çapı, varikosel derecesi ve 1 sn’den uzun reflü süresi arasında anlamlı korelasyon vardır.[53] Venöz reflü varikosel tanısı için olmakla beraber 1 sn’den uzun reflünün infertilite riskini arttırdığı da belirtilmektedir.[54] Varikosel hastalarında US kullanımının yeni bir boyutu elastografidir. Elastografi doku sertliliğinin görüntülendiği bir yöntemdir. Varikosele bağlı testiküler doku yapısında meydana gelen değişiklikleri erken dönemde saptamayı hedefler.[55,56] Varikosel olan testisler olmayanlara göre anlamlı derecede daha serttir. Yeni bir çalışmada elastografi değerlerinin varikoseli olmayan kontrol grubuna göre varikoseli olanlarda anlamlı derecede daha düşük olduğu saptanmıştır. Yazarlar, varikosele bağlı testis hasarının saptanmasında elastografinin fizik muayeneye göre daha faydalı olduğunu belirtmişlerdir.[57] Çok yeni bir çalışmada da elastografinin testiküler hasarın saptanmasında faydalı olduğu konusu desteklenmektedir.[58] Abdominal Bilgisayarlı Tomografi (BT) Varikosel tanısında abdominal BT kullanımı rasyasyon maruziyeti nedeniyle yaygın değildir.[59] Ancak varikosel ile beraber retroperitoneal bir hastalık veya tümör şüphesi var ise abdominal BT düşünülmelidir. Özelikle izole sağ taraf varikosel varlığında abdominal BT uygun bir görüntüleme yöntemidir.[60] Difüzyon Ağırlıklı Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme Difüzyon ağırlıklı MR görüntüleme, biyolojik dokular içinde su moleküllerinin artmış veya azalmış mikroskopik difüzyon hareketlerinin ölçümüne bağlı fonksiyonel bir görüntüleme tekniğidir. Difüzyon görüntüleme ile elde edilen görünür difüzyon katsayısı (Apparent Diffusion Coefficient –ADC) değerleri su moleküllerinin hareketinin kantitatif bir ölçümüdür. Kontrast ajan enjeksiyonu gerektirmemesi ve görüntüleme zamanının kısa olması bu yöntemin avantajlarıdır. Ayrıca difüzyon ağırlıklı MR görüntüleme ile doku bütünlüğü hakkında da kantitatif ve doğru bilgi elde edilebilmektedir.[61] ADC değeri dokuda difüzyon kısıtlandığında veya bozulduğunda azalmaktadır. ADC değerlerini azaltan durumlar inflamasyon, travma, tümör, iskemi, fibrozis ve sitotoksik hasardır.[62–66] Varikoseli olan hastalarda difüzyon ağırlıklı MR görüntülemenin kullanıldığı üç klinik çalışma vardır. Bunlardan ilkinde, varikoselli testiste, karşı testiste ve sağlıklı kontrol grubunda ADC değerleri karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada varikosel olan hastalarda varikoselli tarafta ve karşı testisteki
Atan n Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri
ADC değerlerinin sağlıklı kişilerdekinden anlamlı olarak daha düşük olduğu saptanmıştır. Ancak, varikoselli testis ile karşı testis ADC değerleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. ADC değerleri varikosel tanısı için %90 duyarlılık ve %96 özgüllük göstermiştir. ADC’nin testiküler parankimdeki fibrozise bağlı azaldığı saptanmıştır. Venöz çap arttığında ortalama ADC değerlerinin azaldığı gösterilmiştir.[66] Yazarlar, varikoseli olan hastalarda ADC ölçümünün testiküler fibrozisin saptanmasında umut veren bir parametre olabileceğini ve gelecekte difüzyon ağırlıklı görüntülemenin varikosele bağlı testis hasarının erken tanısı için daha fazla kullanılmasının muhtemel olduğunu belirtmektedirler.[66] Varikosel olan testiste de görülen ADC değerlerindeki azalma hipoksi ve fibrozisde artışı ile ilişkilidir. Karşı testisin etkilenmesinin hormonal ve immünolojik faktörlere ve ısı stresine bağlı olabileceği düşünülmektedir.[67–71] Daha yeni bir çalışmada, 31 varikoseli olan erkek hastada ve 20 sağlıklı erkekte varikosele bağlı ADC değerlerindeki düşüklük ile semen parametrelerindeki bozukluk arasındaki korelasyon incelendi. Varikosele bağlı ADC değerlerindeki düşüklük ile semen parametrelerindeki bozukluk arasında pozitif bir korelasyon olduğu gösterildi. ADC değerleri ne kadar fazla azalır ise sperm sayısı ve sperm morfolojisi o derece çok bozulduğu saptandı. Bu çalışmada kullanılan sınır değerlere göre 15 mil/mL’den az sperm sayısı için (1,131×10–3 s/mm2) duyarlılığın %94,3, özgüllüğün %86,6 olduğunu, %4 altında normal sperm morfolojisi için (1,25×10−3 s/mm2) duyarılığın %87,5, özgüllüğün %43,8 olarak bulunmuştur. Yazarlar, ADC azalmasının geriye doğru basınç artışına bağlı oluşan iskemi ve buna bağlı fibrozis ile meydana geldiğini ifade etmişlerdir.[72] Son çalışmada ise konvansiyonel difüzyon ağırlıklı MR görüntüleme ile yeni teknoloji olan ZOOMitt difüzyon ağırlık MR görüntüleme yöntemi kullanılarak varikoseli olan testiste, karşı testiste ve sağlıklı kontrol grubunda ADC değerleri karşılaştırılmıştır.[73] Bu çalışmada, klasik difüzyon ağırlıklı MR görüntülemede varikoseli olan testis ADC değeri ile karşı testis ADC değerlerinde farklılık olmadığı halde ZOOMitt difüzyon ağırlıklı MR görüntülemede anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Bu sonuç, yeni teknoloji difüzyon ağırlıklı görüntülemenin klasik difüzyon ağırlıklı görüntülemeye göre daha üstün olduğunun ifadesidir. Sonuç olarak; yeni görüntüleme yöntemleri sadece tanı için değil testis hasarı, semen parametreleri ve cerrahi sonrası durum ile ilgili de bilgi vermelidir. Bu amaçla difüzyon ağırlıklı MR görüntüleme yöntemlerinin kullanımının artması ve testiküler ADC düzeyleri için sınır değerlerinin belirlenmesi gereklidir.
123
Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Nöske HD, Weidner W. Varicocele: a historical perspective. World J Urol 1999;17:151–7. [CrossRef ] 2. Tsili AC, Xiropotamou ON, Sylakos A, Maliakas V, Sofikitis N, Argyropoulou MI. Potential role of imaging in assessing harmful effects on spermatogenesis in adult testes with varicocele. World J Radiol 2017;9:34–45. [CrossRef ] 3. Shiraishi K, Matsuyama H, Takihara H. Pathophysiology of varicocele in male infertility in the era of assisted reproductive technology. Int J Urol 2012;19:538–50. [CrossRef ] 4. Andò S, Giacchetto C, Colpi G, Beraldi E, Panno ML, Lombardi A, Sposato G. Physiopathologic aspects of Leydig cell function in varicocele patients. J Androl 1984;5:163–69. [CrossRef ] 5. Dabaja A, Wosnitzer M, Goldstein M. Varicocele and hypogonadism. Curr Urol Rep 2013;14:309–14. [CrossRef ] 6. Fujisawa M, Yoshida S, Kojima K, Kamidono S. Biochemical changes in testicular varicocele. Arch Androl 1989;22:149–59. [CrossRef ] 7. Masson P, Brannigan RE. The varicocele. Urol Clin North Am 2014;41:129–44. [CrossRef ] 8. Choi WS, Kim SW. Current issues in varicocele management: a review. World J Mens Health 2013;31:12–20. [CrossRef ] 9. Dubin L, Amelar RD. Varicocele size and results of varicocelectomy in selected subfertile men with varicocele. Fertil Steril 1970;21:606– 9. [CrossRef ] 10. De los Reyes T, Locke J, Afshar K. Varicoceles in the pediatric population: Diagnosis, treatment, and outcomes. Can Urol Assoc J 2017;11:34–9. [CrossRef ] 11. Jarow JP, Sharlip ID, Belker AM, Lipshultz LI, Sigman M, Thomas AJ, et al. Best practice policies for male infertility. J Urol 2002;167:2138–44. [CrossRef ] 12. Practice Committee of the American Society for Reproductive Medicine; Society for Male Reproduction and Urology. Report on varicocele and infertility: a committee opinion. Fertil Steril 2014;102:1556–60. [CrossRef ] 13. Jungwirth A, Diemer T, Kopa Z, Krausz C, Tournaye H. Male infertility. EAU Guidelines on Male Infertility, 2017. Available at: https://uroweb.org/wp-content/uploads/Male-Infertility-2017pocket.pdf 14. Kim YS, Kim SK, Cho IC, Min SK. Efficacy of scrotal Doppler ultrasonography with the Valsalva maneuver, standing position, and resting-Valsalva ratio for varicocele diagnosis. Korean J Urol 2015;56:144–9. [CrossRef ] 15. Cina A, Minnetti M, Pirronti T, Vittoria Spampinato M, Canade A, Oliva G, et al. Sonographic quantitative evaluation of scrotal veins in healthy subjects: normative values and implications for the diagnosis of varicocele. Eur Urol 2006;50:345–50. [CrossRef ] 16. Ahlberg NE, Bartley O, Chidekel N, Fritjofsson A. Phlebography in varicocele scroti. Acta Radiol Diagn (Stockh) 1966;4:517–28. [CrossRef ]
124
17. Shridharani A, Owen RC, Elkelany OO, Kim ED. The significance of clinical practice guidelines on adult varicocele detection and management. Asian J Androl 2016;18:269–75. [CrossRef ] 18. Kwak N, Siegel D. Imaging and interventional therapy for varicoceles. Curr Urol Rep 2014;15:399. [CrossRef ] 19. Rais-Bahrami S, Montag S, George AK, Rastinehad AR, Palmer LS, Siegel DN. Angiographic findings of primary versus salvage varicoceles treated with selective gonadal vein embolization: an explanation for surgical treatment failure. J Endourol 2012;26:556–60. [CrossRef ] 20. Gat Y, Bachar GN, Zukerman Z, Belenky A, Gorenish M. Physical examination may miss the diagnosis of bilateral vari cocele: a comparative study of 4 diagnostic modalities. J Urol 2004;172:1414–7. [CrossRef ]
21. Nadel SN, Hutchins GM, Albertsen PC, White RI Jr. Valves of the internal spermatic vein: potential for misdiagnosis of varicocele by venography. Fertil Steril 1984;41:479–81. [CrossRef ] 22. Lee J, Binsaleh S, Lo K, Jarvi K. Varicoceles: The Diagnostic Dilemma. J Androl 2008;29:143–6. [CrossRef ] 23. Mieusset R, Bujan L. Testicular heating and its possible contributions to male infertility: a review. Int J Androl 1995;18:169–84. [CrossRef ]
24. Kulis T, Kolaric D, Karlovic K, Knezevic M, Antonini S, Kastelan Z. Scrotal infrared digital thermography in assessment of varicocele - pilot study to assess diagnostic criteria. Andrologia 2012;44:780– 5. [CrossRef ] 25. Trum JW, Gubler FM, Laan R, van der Veen F. The value of palpation, varicoscreen contact thermography and colour Doppler ultrasound in the diagnosis of varicocele. Hum Reprod 1996;11:1232–5. [CrossRef ]
26. Gat Y, Zukerman ZVI, Bachar GN, Feldberg DOV, Gornish M. Adolescent varicocele: is it a unilateral disease? Urology 2003;62:742–6. [CrossRef ] 27. Merla A, Ledda A, Donato LD, Romani GL. Assessment of the effects of varicocelectomy on the thermoregulatory control of the scrotum. Fertil Steril 2004;81:471–2. [CrossRef ] 28. Kulis T, Knezevic M, Karlovic K, Kolaric D, Antonini S, Kastelan Z. Infrared digital thermography of scrotum in early selection of progressive varicocele. Med Hypotheses 2013;81:544–6. [CrossRef ] 29. Gat Y, Gornish M, Chakraborty J, Perlow A, Levinger U, Pasqualotto F. Azoospermia and maturation arrest: malfunction of valves in erect poster of humans leads to hypoxia in sperm production site. Andrologia 2010;42:389–94. [CrossRef ] 30. Monteyne R, Comhaire F. The thermographic characteristics of varicocele: an analysis of 65 positive registrations. Br J Urol 1978;50:118–20. [CrossRef ]
31. Mali WP, Oei HY, Arndt JW, Kremer J, Coolsaet BL, Schuur K. Hemodynamics of the varicocele. Part I. Correlation among the clinical, phlebographic and scintigraphic findings. J Urol 1986;135:483–8. [CrossRef ]
32. Minayoshi K, Okada H, Fujisawa M, Yamasaki K, Kamidono S. Hemodynamic evaluation of left testicular varicocele by scrotal scintigraphy. Eur Urol 2001;39:30–5. [CrossRef ] 33. Fuse H, Nozaki T, Ohta S, Seto H. Sequential scrotal scintigraphy for the study of varicocele. Int Urol Nephrol 1999;31:511–7. [CrossRef ] 34. Geatti O, Gasparini D, Shapiro B. A comparison of scintigraphy, thermography, ultrasound and phlebography in grading of clinical varicocele. J Nucl Med 1991;32:2092–7.
35. Paz A, Melloul M. Comparison of radionuclide scrotal blood‑pool index versus gonadal venography in the diagnosis of varicocele. J Nucl Med 1998;39:1069–74.
Androl Bul 2018;20:120-125
36. Trum JW, Gubler FM, Laan R, van der Veen F. The value of palpation, varicoscreen contact thermography and colour Doppler ultrasound in the diagnosis of varicocele. Hum Reprod 1996;11:1232–5. [CrossRef ] 37. Nogueira FE, Medeiros FC, Barroso LVS, Miranda EP, de Castro JD, Mota Filho FHA. Infrared digital telethermography: a new method for early detection of varicocele. Fertil Steril 2009;92:361– 2. [CrossRef ] 38. Wolverson MK, Houttuin E, Heiberg E, Sundaram M, Gregory J. High-resolution real-time sonography of scrotal varicocele. Am J Roentgenol 1983;141:775–9. [CrossRef ] 39. Sommers D, Winter T. Ultrasonography evaluation of scrotal masses. Radiol Clin North Am 2014;52:1265–81. [CrossRef ] 40. Diamond DA, Roth JA, Cilento BG, Barnewolt CE. Intratesticular varicocele in adolescents: a reversible anechoic lesion of the testis. J Urol 2004;171:381–3. [CrossRef ] 41. Atasoy C, Fitoz S. Gray-scale and color Doppler sonographic findings in intratesticular varicocele. J Clin Ultrasound 2001;29:369–73. [CrossRef ] 42. Studniarek M, Skrobisz-Balandowska K, Modzelewska E. Scrotal imaging. J Ultrason 2015;15:245–58. [CrossRef ] 43. Dogra VS, Gottlieb RH, Oka M, Rubens DJ. Sonography of the scrotum. Radiology 2003;227:18–36. [CrossRef ] 44. Patil V, Shetty SM, Das SK. Redefining the criteria for grading varicoceles based on reflux times: A clinicoradiological correlation. Ultrasound Q 2016;32:82–5. [CrossRef ] 45. Coward R, Lomboy J. The Varicocele: Clinical presentation, evaluation and surgical management. Semin Intervent Radiol 2016;33:163–9. [CrossRef ] 46. Khera M, Lipshultz LI. Evolving approach to the varicocele. Urol Clin North Am 2008;35:183–9. [CrossRef ] 47. Pilatz A, Altinkilic B, Köhler E, Marconi M, Weidner W. Color Doppler ultrasound imaging in varicoceles: is the venous diameter sufficient for predicting clinical and subclinical varicocele? World J Urol 2011;29:645–50. [CrossRef ] 48. Schiff JD, Li PS, Goldstein M. Correlation of ultrasound-measured venous size and reversal of flow with Valsalva with improvement in semen-analysis parameters after varicocelectomy. Fertil Steril 2006;86:250–2. [CrossRef ] 49. Kozakowski KA, Gjertson CK, Decastro GJ, Poon S, Gasalberti A, Glassberg KI. Peak retrograde flow: A novel predictor of persistent, progressive and new onset asymmetry in adolescent varicocele. J Urol 2009;181:2717–23. [CrossRef ] 50. Çaşkurlu T, Taşçı Aİ, Resim S, Şahinkanat T, Ekerbiçer H. Reliability of venous diameter in the diagnosis of subclinical varicocele. Urol Int 2003;71:83–6. [CrossRef ] 51. Kocakoc E, Kiris A, Orhan I, Bozgeyik Z, Kanbay M, Ogur E. Incidence and importance of reflux in testicular veins of healthy men evaluated with color duplex sonography. J Clin Ultrasound 2002;30:282–7. [CrossRef ] 52. Cornud F, Belin X, Amar E, Delafontaine D, Helenon O, Moreau JF. Varicocele: strategies in diagnosis and treatment. Eur Radiol 1999;9:536–45. [CrossRef ] 53. Mahdavi A, Heidari R, Khezri M, Shiravi A, Pirjani R, Kashaf RS. Can Ultrasound Findings be a Good Predictor of Sperm Parameters in Patients With Varicocele? A Cross-Sectional Study. Nephrourol Mon 2016;8:e37103. [CrossRef ] 54. Mihmanli I, Kurugoglu S, Cantasdemir M, Zulfikar Z, Yilmaz HM, Numan F. Color Doppler ultrasound in subclinical varicocele: an attempt to determine new criteria. Eur J Ultrasound 2000;12:43–8. [CrossRef ] 55. Göya C, Daggulli M, Hamidi C, Yavuz A, Hattapoglu S, Cetincakmak MG, Teke M. The role of quantitative measurement by acoustic radiation force impulse imaging in differentiating benign renal lesions from malignant renal tumours. Radiol Med 2014;120:296–303. [CrossRef ]
Atan n Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri
56. Garra BS. Elastography: history, principles, and technique comparison. Abdom Imaging 2015;40:680–97. [CrossRef ]
57. Dede O, Teke M, Daggulli M, Utangaç M, Baş O, Penbegül N. Elastography to assess the effect of varicoceles on testes: a prospective controlled study. Andrologia 2016;48:257–61. [CrossRef ] 58. Camoglio FS, Bruno C, Peretti M, Bianchi F, Bucci A, Scirè G, et al. The Role of Sonoelastography in the Evaluation of Testes With Varicocele. Urol 2017;100:203–6. [CrossRef ] 59. Karcaaltincaba M. Demonstration of normal and dilated testicular veins by multidetector computed tomography. Jpn J Radiol 2011;29:161–5. [CrossRef ]
60. Ko EYK, Belay RE, Huang GO, Shen JKC. Diagnosis of clinical and subclinical varicocele: how has it evolved? Asian J Androl 2016;18:182–5. [CrossRef ] 61. Sener RN. Diffusion MRI. apparent diffusion coefficient (ADC) values in the normal brain, and a classification of brain disorders based on ADC values. Comput Med Imaging Graph 2001;25:299– 326. [CrossRef ] 62. Kangasniemi M, Kaipia A, Joensuu R. Diffusion weighted magnetic resonance imaging of rat testes: a method for early detection of ischemia. J Urol 2001;166:2542–4. [CrossRef ]
63. Mukherji SK, Chenevert TL, Castillo M. Diffusion-weighted magnetic resonance imaging. J Neuroophthalmol 2002;22:118– 22. [CrossRef ]
64. Sandrasegaran K, Akisik FM, Lin C, Tahir B, Rajan J, Saxena R, Aisen AM. Value of diffusion-weighted MRI for assessing liver fibrosis and cirrhosis. Am J Roentgenol 2009;193:1556–60. [CrossRef ] 65. Gulum M, Cece H, Yeni E, Savas M, Ciftci H, Karakas E, et al. Diffusion weighted MRI of the testis in hydrocele: a pilot study. Urol Int 2012;89:191–5. [CrossRef ]
66. Karakas E, Karakas O, Cullu N, Badem OF, Boyacı FN, Gulum M, Cece H. Diffusion-weighted MRI of the testes in patients with varicocele: a preliminary study. Am J Roentgenol 2014;202:324–8. [CrossRef ]
67. Turner TT, Lopez TJ. Testicular blood flow in peripubertal and older rats with unilateral experimental varicocele and investigation into the mechanism of the bilateral response to the unilateral lesion. J Urol 1990;144:1018–21. [CrossRef ] 68. Knudson G, Ross L, Stuhldreher D, Houlihan D, Bruns E, Prins G. Prevalence of sperm bound antibodies in infertile men with varicocele: the effect of varicocele ligation on antibody levels and semen response. J Urol 1994;151:1260–2. [CrossRef ] 69. Goldstein M, Eid JF. Elevation of intratesticular and scrotal skin surface temperature in men with varicocele. J Urol 1989;142:743– 5. [CrossRef ] 70. Yamaguchi M, Sakatoku J, Takihara H. The application of intrascrotal deep body temperature measurement for the noninvasive diagnosis of varicoceles. Fertil Steril 1989;52:295– 301. [CrossRef ]
71. Zorgniotti AW, Sealfon AI. Measurement of intrascrotal temperature in normal and subfertile men. J Reprod Fertil 1988;82:563–6. [CrossRef ]
72. Çekiç B, Kiliç KK, Toslak IE, Şükun A, Sağlik S, Savaş M, Köroğlu M. Correlation Between Semen Analysis Parameters and Diffusion-Weighted Magnetic Resonance Imaging of the Testicles in Patients With Varicocele: A Pilot Study. J Comput Assist Tomogr 2018;42:423–8. [CrossRef ] 73. Yıldırım İO, Sağlık S, Çelik H. Conventional and ZOOMit DWI for Evaluation of Testis in Patients With Ipsilateral Varicocele. AJR Am J Roentgenol 2017;208:1045–50. [CrossRef ]
125
DERLEME | REVIEW
Androl Bul 2018;20:126−132 https://www.doi.org/10.24898/tandro.2018.07742
Kadın Cinsel Sağlığı
Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında fitoterapi Phytotherapy in female sexual dysfunctions Dilek Aygin , Aysel Gül , Özge Yaman , Hande Cengiz
ÖZ
ABSTRACT
İnsan yaşamının önemli ve vazgeçilmez bir parçası olan cinsellik, biyo-psiko-sosyal nedenlere, kronik hastalıklara ve uygulanan tedavilere bağlı olarak olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisinde medikal ve cerrahi yaklaşımların yanı sıra fitoterapi de kullanılmaktadır. Bu derleme makale, kadın cinsel fonksiyonlarının geliştirilmesinde sık kullanılan Tribulus Terrestris, Yohimbin, Ginseng, Crocus Sativus, Maca, Ashwagandha, Mucuna Pruriens, Muira Puama, Ginkgo, Damiana, Black Cohosh gibi bitkisel ilaçlar hakkında literatür bilgisinin paylaşılması amacıyla yazıldı. Anahtar Kelimeler: Fitoterapi, kadın, cinsellik, disfonksiyon
Sexuality, an important and indispensable part of human life, can be adversely affected by bio-psycho-social causes, chronic diseases, and the treatments applied. Besides medical and surgical approaches, phytotherapy is also used in the treatment of sexual dysfunctions. This review article was written to share knowledge about herbal medicines such as Tribulus Terrestris, Yohimbine, Ginseng, Crocus Sativus, Maca, Ashwagandha, Mucuna Pruriens, Muira Puama, Ginkgo, Damiana, and Black Cohosh which are frequently used in the development of female sexual functions. Keywords: Phytotherapy, woman, sexuality, dysfunction
C
insellik, insanlık var olduğundan bu yana yaşamın önemli bir parçasıdır ve sadece fiziksel olmayıp sosyal, kültürel ve zihinsel yönleri de olan çok boyutlu bir kavramdır. Bu kavram bireyin biyolojik cinsiyeti, cinsiyet kimliği ve cinsiyet rol davranışına göre diğer kişilerle olan etkileşiminin, sevgi ve şefkatinin de bir ifadesidir. Duyguların, düşüncelerin ve davranışların ardındaki itici güç olan cinsellik antropolojik, politik, sosyolojik ve psikolojik süreçler temelinde zevk verici ve proaktif bir etkinlik olarak yerini almaktadır.[1–5] Sağlıklı cinsel yaşamın ömür boyu sürdürülmesi istenilen bir durumdur. Ancak kadınların ve erkeklerin cinsel istek, uyarılma ya da orgazm ile ilişkili cinsel fonksiyonda sağlıklı popülasyonda bile sorunlar yaşadığı bilinmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde kadınların %15–30’u,
Sakarya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Sakarya Yazışma Adresi / Correspondence: Doç. Dr. Dilek Aygin Sakarya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Esentepe Kampüsü 54187 Sakarya, Türkiye Tel. +90 532 707 6314 E-mail: daygin@sakarya.edu.tr Geliş / Received: 14.05.2018 Kabul / Accepted: 04.06.2018
126
Avrupa’da kadınların %34–40’ı herhangi bir cinsel fonksiyon bozukluğunu rapor etmektedir. Mısır’da ise kadın cinsel fonksiyon bozukluğu prevalansının kadın sünnetine bağlı olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da bildirilenden çok daha yüksek olduğu görülmektedir.[6–7] Daha geniş bakış açısıyla kadınların %43–88’inin yaşamları boyunca en az bir cinsel sorunla karşı karşıya kaldıkları tahmin edilmektedir.[8] Fitoterapi, insanlık tarihi kadar eski olup, şifalı bitkilerin hastalıkların tedavisinde kullanılması esasına dayanmakta ve farmakoloji biliminin bir dalı olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından “tabiplere ve kendi alanında olmak üzere diş tabiplerine fitoterapi uygulamalarını etkin ve verimli bir biçimde yerine getirmeleri için gerekli yeterlilikleri kazandırmak” amacıyla Fitoterapi Sertifikalı Eğitim Programı düzenlenmektedir. Bu eğitim programı kitabında fitoterapi; “hastalıklardan korunmak ve tedaviyi desteklemek amacı ile tıbbi etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış bitkiler, onların etkin maddelerini taşıyan kısımları ve/veya bir işlem yoluyla elde edilmiş doğal ürünleri ile bunlardan hareketle hazırlanarak standardize edilmiş farmasötik formlar (tablet, kapsül, tentür…) ve bitkisel tıbbi ürünler kullanılarak yapılan uygulamadır” şeklinde tanımlanmaktadır.[9]
©2018 Androloji Bülteni
Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun yarattığı distresin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği; kişileri tedavi arayışına ittiği bilinen bir gerçektir.[7,10] Günümüzde cinsel fonksiyon bozuklukları pek çok farmakolojik tedavi ve non-farmakolojik destek ürünleri ile tedavi edilerek normal cinsel fonksiyona ulaşılmaya çalışılmaktadır.[11–13] Farklı kültürlere özgü inanç, teori ve deneyimlere dayanan bilgi, beceri ve uygulamaların hepsini içine alan geleneksel tıp uygulamaları günümüz dünyasında oldukça yaygınlaşmıştır.[14] Dünya nüfusunun %60’ının ve gelişmekte olan ülkelerin ise yaklaşık %80’inin temel sağlık ihtiyaçları için büyük oranda bitkisel ilaçları içeren geleneksel tıbbı kullandığı tahmin edilmektedir. Özellikle ilaçların sentezi ve yeni terapötik ajanların önemli bir kaynağı olan bitkilerin ve bunlardan elde edilen ilaçların birçok hastalık için tedavi umudu olduğu bilinmektedir. Bugün sadece bu amaçla Hindistan’da 6000’den fazla bitki kullanılmakta ve gelişmiş ülkelerde de fitoterapi yaygın olarak kabul görmektedir. [14–16] Bu derlemede, kadın cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisinde kullanılan bazı bitkiler ile ilgili yapılmış çalışma sonuçlarının incelenmesi amaçlandı. Tribulus Terrestris (Puncture Vine) Hindistan’da yaklaşık 5,000 yıldır tıbbi olarak kullanılan, farklı ülkeler ve kültürlerde de çeşitli kullanım alanları olan, sıklıkla erkek ve kadınlarda hormon üretimini arttırmak için tercih edilen geleneksel uygulamalardan biridir. Güney Avrupa, Vietnam, Orta Doğu, Güney Afrika, Hindistan, Çin gibi ılık ve tropikal iklimin görüldüğü alanlarda yetişen Zygophyllaceae familyasından çiçekli bir bitki türüdür.[17] Bu bitkinin, diüretik, afrodizyak, antiürolitik, immünmodülatör, antidiyabetik, emilim arttırıcı, hipolipidemik, kardiyak hastalıklar, santral sinir sistemi üzerine antidepresan ve anksiyolitik etki, hepatoprotektif, anti-inflamatuvar, analjezik, antispazmodik, antikanser, antibakteriyel, antihelmintik, larvisidal, antikaryojenik gibi pek çok etkisi bulunmaktadır.[18] Tribulus terrestris günümüzde sıklıkla hormonal dengeyi sağlayarak menopoz ve premenstrual gerginliğin azaltılmasında kullanılmakta olup kültürlere göre farklı hastalıkların tedavisinde de yararlanılmaktadır. Örneğin, Çin’de karaciğer, böbrek, idrar yolu hastalıkları ve cilt bozuklukları, baş ağrısı, baş dönmesinin giderilmesinde, Türkiye’de genellikle diüretik amaçlı, kolik ağrılarda, hiperkolesterolemi ve hipertansiyon tedavisinde, Bulgaristan’da ise infertilite tedavisi ve seks isteğini arttırmak amacıyla kullanıldığı belirlenmiştir.[17]
Aygin ve ark. n Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında fitoterapi
Tribulus terrestris, uzun yıllardır erkek ve kadın cinsel sorunlarının tedavisinde sıklıkla kullanılan bir bitkidir. Özellikle birkaç ay düzenli olarak kullanıldığında libidoyu arttırdığı, hipoaktif cinsel istek bozukluğunu tedavi ettiği, menopoza bağlı sıcak basması, genel sıkıntı, terleme gibi vazomotor belirtileri ve sinirlilik, duygusal dengesizlik, depresyon gibi psikiyatrik semptomları hafiflettiği tespit edilmiştir.[17,19,20] Fatima ve Sultana (2017), menopoz geçiş semptomlarının hafifletilmesinde Tribulus terrestrisi etkin ve başarılı bulmuşlardır.[21] Akhtari ve ark. (2014) hipoaktif cinsel istek bozukluğu olan kadınlarda Tribulus terrestris tedavisiyle dört hafta sonunda kadınlarda plasebo grubuna göre uyarılma, arzu, lubrikasyon ve memnuniyet düzeylerinde iyileşme olduğunu saptamışlardır.[22] Libidoda azalma şikâyeti olan 40 premenopozal kadınla araştırma yapan Vale ve ark. (2018), plasebo grubuna göre Tribulus terrrestries ile tedavi ettikleri kadınlarda cinsel istek, uyarılma, lubrikasyon, orgazm, ağrı, memnuniyet alanlarında iyileşme olduğunu ifade etmişlerdir.[23] Yapılan diğer çalışmalar da, kadın cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisinde etkili ve güvenilir bir uygulama olduğunu göstermektedir. [8,24] Ancak, Tribulus terrestriesin insan cinsel yanıtı üzerindeki etkisinin açık olarak bilinmediği ve kılavuzlarda kullanılacak dozlar hakkında net bir bilginin olmadığı, olumsuz etkilerine ilişkin kanıtların da yeterli olmadığı belirtildiği için uzun vadeli çalışmaların yapılmasının gerekli olduğu üzerinde durulmaktadır.[25] Yohimbin Cinsel problemlerde kullanılan bitki türlerinden biri olan yohimbin, geleneksel tıpta afrodizyak etkisi için kullanılan ağaç kabuğu ekstresidir.[26] Toz halinde kapsül olarak hazırlanan sentetik tuz (yohimbin HCL) formundaki yohimbin, hem merkezi hem de periferik sinir sistemini etkileyen alfa2 adrenerjik antagonistidir. Erkekte proerektil etkilerinin yanı sıra, kadınlardaki etkilerinin ne olduğu konusu belirsizliğini korumaktadır. Net olmasa da antidepresan kullanımına bağlı olarak kadınlarda ortaya çıkan anorgazmi üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Özellikle kardiyovasküler, nörolojik ve psikolojik rahatsızlıkları olan bireyler için kontraendike olduğundan dikkatli kullanılmalıdır.[25] Çünkü merkezi adrenerjik etkisi nedeniyle, hipertansiyon, bronkospazm, çarpıntı, uykusuzluk, anksiyete, artmış kalp atım hızı, sinirlilik, terleme, mide bulantısı, titreme, kızarma, manik reaksiyonlar ve baş ağrısı gibi istenmeyen yan etkilere neden olabilmektedir.[27] Genellikle erkek cinsel fonksiyon bozukluklarında kullanılan yohimbinin kadın hastalarda uygulanmasına yönelik çalışma sayısının kısıtlı olduğu ve antidepresan tedavisinin ardından (örn., Floksetin ile) cinsel fonksiyon bozukluğu
127
yaşayan hastalarda yohimbin tedavisinden kısmi düzeyde yanıt alınabildiği literatürde belirtilmiştir. Bu hastaların yarısından fazlasında bulantı, huzursuzluk, uykusuzluk, idrar sıklığında artış gibi istenmeyen yan etkiler görüldüğü de eklenmiştir.[28,29] Yohimbinin selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve trisiklik antidepresanlarla etkilenenler de dahil olmak üzere, antidepresanla uyarılan cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisinde etkili olduğu iddia edilmektedir.[30] Meston ve Worcel (2002), cinsel uyarılma bozukluğu olan menopoz sonrası kadınlarda α2-bloker yohimbin ile birlikte nitrik oksit-öncü L-argininin subjektif ve fizyolojik cinsel uyarılma üzerine olan etkilerini incelediklerinde; cinsel uyarılmanın erotik uyarılmayla önemli ölçüde arttığını, ancak tedavi grupları arasında anlamlı bir farklılığın olmadığını ifade etmişlerdir.[31] Sonuç olarak, afrodizyak etkili olan yohimbin, spesifik serotonin geri alım inhibitörünün neden olduğu cinsel işlev bozukluklarında kullanılmakta, ancak uzun süreli kullanımı önerilmemektedir.[29] Ginseng Asya’da 2000 yılı aşkın süredir kullanılan ginseng, Amerika’da da vücuttaki birçok etkisinden faydalanmak için üçüncü en popüler bitkisel ürün olarak kullanılmaktadır.[32] Ginseng, vücut fonksiyonlarını güçlendirmek, stres durumlarına vücudun uyumunu sağlamak, menopoz belirtilerini azaltmak, cinsel performansı, immün fonksiyonu ve doğurganlığı arttırmak için yaygın olarak kullanılmaktadır.[32–36] Ayrıca anksiyete, güçsüzlük, dispne, unutkanlık, halsizlik, azalmış libido ve bulantı durumlarını tedavi etmede de Çin tıbbında uzun yıllar boyunca yaygın bir şekilde kullanılmıştır.[32] Asya (kırmızı, Panax ginseng), Amerikan, Japon ginsengi gibi birçok çeşidi bulunmakta olup herbirinin farklı kimyasal içerikleri ve ürünleri mevcut olduğundan vücuttaki etkisi hala tam olarak bilinmemektedir.[32–33] Literatürde, ginsengin yararlı etkilerinin yanı sıra kadınlarda vajinal kanama ve mastalji gibi yan etkilere sebep olabildiği, ayrıca hipertansiyon, duygu durum bozukluğu, baş ağrıları, kalp çarpıntısı, uykusuzluk, astım, yüksek ateş, akut inflamatuvar hastalıklar ve bronşit durumlarında da ginsengin kullanımından kaçınılması gerektiği bildirilmiştir.[32–33] Oh ve ark. (2010) tarafından, Kore kırmızı (red) ginseng ile menopoz dönemindeki (51,2±4,1 yaş) kadınlar üzerinde yapılan plasebo kontrollü bir çalışmada, sekiz hafta boyunca, günde üç gram ginseng ekstratının seksüel uyarılmayı herhangi bir ters etki olmadan anlamlı düzeyde arttırdığı belirtilmiştir.[37] Ancak, ginsengle ilişkili iyi yapılandırılmış klinik çalışmalar insanlar üzerinde yapılmamış, daha çok hayvanlar üzerindeki etkilerini araştıran çalışmalar
128
yapılmıştır. Ginsengin kadınlardaki cinsel fonksiyon üzerine etkisi ise libidoyu yükseltmeyi sağlayan fitoöstrojen etkisiyle açıklanmakta, ayrıca psikolojik olarak seksüel uyarılmayı (ereksiyon ve vajinal lubrikasyon) etkileyebildiği belirtilmektedir. Ancak, bu etkilerini gösterecek yeterli düzeyde kanıt bulunmamaktadır. Etkilerinden faydalanabilmek için birkaç hafta, hatta birkaç ay boyunca günlük olarak 1–3 gram alınması önerilmekte, ancak ginsengin çeşidine, yaşa ve ginsengin kalitesine bağlı olarak dozun değişebileceği de belirtilmektedir.[33] Crocus Sativus İran, Yunanistan, Hindistan gibi ülkelerde yaygın olarak milattan önceden beri yetiştirilen ve safran olarak bilinen Crocus sativus sapsız bir bitkidir ve yaklaşık 90 yıldır hastalıkların tedavisinde aktif olarak kullanılmaktadır.[38]Safran ve bileşenlerinin antioksidan, antikanser, antikonvülzan, antijenotoksik, antiiskemik, antidot, antiapoptotik, antidepresif, sedatif, antitusif, hipnotik, hipolipidemik, antinosiseptif, afrodizyak ve anti-inflamatuvar etkilerinin mevcut olduğunu gösteren birçok farmakolojik çalışma vardır. [38–41] Fars geleneğinde depresyon tedavisi, Hint tıbbında analjezik etkisi için, akıl hastalıklarının tedavisinde ve kalp hastalıkları için koruyucu olarak kullanıldığı, geleneksel tıpta da afrodizyak özelliği için önerildiği görülmektedir. [38] Günümüzde cinsel işlev bozukluğu tedavisinde kullanılan farmakolojik, nonfarmakolojik ve cerrahi yaklaşımların yanı sıra, safranın geleneksel tedavide de yerini aldığı [42] ve cinsel performans üzerindeki afrodizyak ve oksitosik etkisi ile dikkat çektiği belirlenmiştir.[43–46] Safranın kadın cinselliği üzerindeki etkisinin araştırıldığı kısıtlı sayıda çalışma olsa da, Rahmati ve ark. (2017) 18–39 yaş arası üreme çağındaki kadınlarla gerçekleştirdiği çalışmada, safran kullanılan gruptaki kadınların cinsel performanslarının anlamlı oranda iyileştiği, geliştiği görülmüştür.[47] Kashani ve ark. (2013), selektif serotonin geri alım inhibitörü kaynaklı cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınlarda safranın etkisini değerlendirdikleri çalışmada, safranın uyarılma, lubrikasyon ve ağrı gibi durumlarda etkili ve güvenilir bir yöntem olduğu anlaşılmıştır.[48] Maca (Lepidium Meyenii) Maca, “Peru ginsengi” olarak da bilinir, geleneksel olarak hem beslenme hem de tıbbi amaçla kullanılır ve And Dağları’nda yetiştirilen dayanıklı bir bitkidir.[49] Yetiştirildiği bölgelerde afrodizyak olarak, doğurganlığı arttırmak ve menopozal semptomları (örneğin azalmış libido veya genel iyilik halinin azalması) olan kadınları tedavi etmek için uzun yıllardır kullanılmaktadır.
Androl Bul 2018;20:126-132
[33,34,50,51]
Özellikle son yıllarda Kuzey Amerika’da seksüel problemlerin tedavisinde popülerlik kazanmıştır.[33] Maca bitkisinin östrojen yapımını arttırırken, kortizol seviyelerini düşürdüğü ve böylece özellikle vazomotor menopozal semptomları azaltabildiği belirtilmektedir. [36] Ayrıca içerdiği sterollerin afrodizyak etki sağlayan hormonların yapımını arttırabildiği ifade edilmektedir. Ancak, Macanın erkeklerde ereksiyonu, kadınlarda vajinal lubrikasyon veya orgazm kabiliyetini arttırdığını gösteren yeterli düzeyde kanıt yoktur.[33] Maca bitkisiyle 14 menopozal kadında plasebo kontrollü, randomize yapılan bir çalışmada, Maca kullanımı sonucu hormonal değerler etkilenmemesine rağmen özellikle seksüel fonksiyon bozukluğunda, anksiyete ve depresyon gibi birçok psikolojik semptomda azalma olduğu gösterilmiştir (kanıt düzeyi 1b).[52] 17 kadın ve üç erkek üzerinde yapılan başka bir çalışmada ise 12 hafta boyunca günde 3 gram Maca verilen grupta (10 kişi) seksüel fonksiyonda gelişme görülürken; günde 1,5 gram Maca verilen grupta (10 kişi) gelişme görülmediği ve Macanın cinsel fonksiyon üzerindeki etkisinin doza bağımlı olabileceği sonucuna varılmıştır. [49] Macaya bağlı ters etkiler fazla görülmemiştir ve oldukça güvenilir bir bitki olarak görülmesine rağmen optimum doz veya yan etkileri tam olarak bilinmemektedir. [33,51] Sağlık dergilerinde cinsel sağlık desteği olarak günde 3–5 gram alınması önerilmekte; ancak hormon değerlerini yükseltebildiğinden hamile kadınlarda, meme, prostat kanseri veya diğer hormona duyarlı problemi olan kişilerde yüksek dozlarda kullanılmamalıdır.[33] Ashwagandha (Withania Somnifera) Ashwagandha veya “Hint ginsengi” olarak da bilinen Withania somnifera geleneksel Hint tıbbında 3000 yılı aşkın bir süredir kullanılan önemli bir bitkidir.[53–54] Gençleştirici etkisi olduğundan dolayı Hint ginsengi olarak adlandırılsa da etkileri ginsengle tamamen aynı olmayıp vücutta farklı spesifik etkiler meydana getirmektedir. [54] Vücudun fiziksel ve psikolojik durumunu iyileştirmenin yanı sıra afrodizyak, sakinleştirme, gençleştirme, yaşam uzatma, enerji verme, stresle baş etmeyi kolaylaştırma gibi etkilerinin olduğu belirtilmektedir.[53,55] Günümüze kadar, Ashwagandha afrodizyak olarak çoğunlukla erkek cinsel fonksiyon bozukluğunu ve üreme yeteneğini geliştirmek için kullanılmış ve klinik çalışmalarda erkekler üzerinde yapılmıştır.[54] Kadınlar üzerinde yapılan randomize, plasebo kontrollü sadece bir pilot çalışmaya rastlanmıştır. Dongre ve ark. (2015) çalışmasında, tedavi grubuna günde iki kere sekiz hafta boyunca 300 mg’lık ashwagandha kapsülleri verilmiş, 4. ve 8. haftada kadın cinsel fonksiyon indeksi (FSFI) ve kadın cinsel distres ölçeği (FSDS) ile sonuçlar
Aygin ve ark. n Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında fitoterapi
ölçülmüş ve karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, tedavi grubunda hiç yan etki görülmemiş, FSFI toplam puanında ve istek alt boyutu dışında bütün alt boyut puanlarında yükselme görülmüştür. Bu çalışma sonucunda kadın cinsel fonksiyonunu geliştirmede; Ashwagandha’nın vücutta kortizol düzeyini azaltarak antistres etkisi ile psikolojik olarak düzeltebildiği veya kadında cinsel isteği arttırmayı sağlayan testosteron hormonunun miktarını arttırarak düzeltebildiği belirtilmiştir.[55] Mucuna Pruriens Hint, Çin, Mısır, Yunan, Roma ve Suriye metinlerinde bitkisel ilaçların kullanımına yönelik 5000 yıl öncesine dayanan bulgulara rastlanmakta ve Mucuna pruriens de bu bitkiler içinde en az kullanılanlardan biri olarak yer almaktadır. Leguminosae ailesine ait alkaloidin barındıran Mucuna pruriens tohumlarının insan sinir sistemi üzerinde oldukça derin etkileri olduğu ve Antik Hindistan’daki doktorlar tarafından ilk kez 4500 yıl önce Parkinson hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirlenmiştir.[56,57] Katzenschlager ve ark. (2004) Parkinson hastalarının tedavi sürecinde Mucuna pruriensin etkili olduğu saptanmıştır.[58] Eski Hint tıbbında Ayurveda, Mucuna pruriens özellikle erkek infertilitesi, sinir sistemi bozuklukları ve afrodizyak tedavisi için kullanılmış olup, ödem, kabızlık, ateş, tüberküloz tedavilerinde ve kadınlarda menstruasyon bozukluklarında kullanıldığı belirlenmiştir.[59] Antelmintik, antibakteriyel ve anti-inflamatuvar etkisi olduğu bilinen Mucuna pruriensin yaşlanma, romatoid artrit, diyabet üzerinde de etkili olduğu düşünülmektedir.[60–62] Afrodizyak etkisinden de cinsel fonksiyon bozukluklarında yararlanılmıştır.[56,57,63] Muıra Puama Muira puama (Ptychopetalum olacoides, Liriosma ovata) “potens wood” olarak adlandırılır ve Brezilya’nın Amazon ormanlarına ve diğer bölgelerine özgü, 5 m yüksekliğe kadar ulaşabilen küçük bir ağaçtır. Küçük beyaz çiçekleri, yasemininkine benzer keskin bir kokuya sahiptir.[64] Muira puama, alkaloidler, steroller ve uzun yağlı zincirleri içerir. Kadında ve erkekte cinsel uyarılmayı ve kan dolaşımını arttırır ve cinsel fonksiyonu iyileştirir. Genellikle fiziksel, zihinsel ve/veya cinsel performansı arttırmak için satılan bitkisel formülasyonları vardır.[27,65,66] Muira puamanın özellikle kadın üzerindeki etkileri; üreme sistemi için cinsel uyarıcı etkisi, libidoyu geliştirerek cinsel fonksiyon bozukluklarını düzeltmesi, hücreleri motive etme ve his uyandırma yeteneği sayesinde sinir sisteminin performansını arttırması/geliştirmesi, hücrelere ve dokulara taşınan kan
129
akışı ve oksijen miktarı arttığı için yorgunluk ve uykuya eğilimi olan kadınlarda enerji artışıdır.[65] Kullanım alanlarına bakıldığında; asteni ve felç için bir tonik olarak kullanılmakta olup, ayrıca dispepsi, adet bozuklukları, kronik romatizma (topikal olarak uygulanır), cinsel iktidarsızlık, ataksi ve merkezi sinir sistemi bozukluklarında etkilidir. [64] Waynberg ve Brewer (2000), Muira puama’nın bitkisel formülasyonunun ve Ginkgo bilobanın (Bitkisel vX), 202 sağlıklı kadında cinsel işlev bozukluğunun tedavisinde kimyasal ilaca alternatif olup olamayacağını araştırdıklarında, seks hayatının çeşitli yönlerini, bir aylık tedaviden önce ve sonra değerlendirmiş ve %65’inde başlangıç değerinden önemli ölçüde daha yüksek puanları aldıklarını görmüşlerdir. Cinsel istek, cinsel ilişki ve cinsel fantezi sıklığında, cinsel tatminde, orgazma ulaşma kabiliyetinde ve orgazm yoğunluğunda istatistiksel olarak önemli gelişmeler meydana geldiği bildirilmiştir.[67] Ginkgo Ginkgo (Ginkgo biloba), Ginkgoaceae ailesine ait yaşayan bir fosil ağacıdır. Çin’de yetiştirilen Ginkgo bitkileri tipik olarak uzun boyludur (20–35 m) ve fan şeklinde yaprakları vardır. Ginkgo yapraklarından elde edilen ekstraktlar flavonoid glikozitleri (örn., Myricetin ve quercetin) ve terpenoidleri (örneğin ginkgolidler ve bilobalidler) içerir ve geleneksel olarak Çin tıbbında yüzyıllar boyunca bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır.[27] Kan dolaşımını ve nitrik oksit üretimini arttırır, hafızayı geliştirir ve aynı zamanda kadın cinsel fonksiyonunun önemli bileşenleri olan düz kas gevşemesini de destekler.[27,36] Günümüzde ise hafızayı ve konsantrasyonu güçlendirdiği iddiasıyla kullanılmaktadır.[35] Menopoz döneminde azalan cinsel isteği yeniden canlandırmada ve cinsel fonksiyonu iyileştirmede yardımcı olduğu belirtilmektedir.[68] Pebdani ve ark. (2014) Ginkgo biloba ekstresinin Tahran’daki menopoz dönemindeki kadınların cinsel isteklerini arttırmada olumlu bir etkisinin olduğunu belirtmişlerdir.[68] Başka bir çalışmada da, menopoz sonrası kadınlarda, menopoz belirtileri, duygu durumu, uyku bozuklukları ve hafıza üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı ancak mental esnekliği geliştirdiği bildirilmiştir.[35] Ginkgo genellikle demansı olan hastalarda serebrovasküler perfüzyonu arttırmak amacı ile kullanılsa da santral etkileri ile özellikle antidepresana bağlı erektil disfonksiyon (ED) tedavisinde de etkilidir.[69] Antidepresan kaynaklı cinsel fonksiyon bozukluğunun iyileştirilmesinde Ginkgo bilobanın kullanılabileceği düşüncesi erkek geriatrik hastaların hafızalarını güçlendirmek amacıyla Ginkgo verildiğinde, ED sorunlarının da iyileştiği gözlemiyle başlamıştır. Bu hastalarda cinsel fonksiyon bozukluğunun antidepresan
130
ilaçlara sekonder olarak geliştiği de tespit edilmiştir.[70] Cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisi için tıbbi bitkilerin kullanılmasını önermek için literatürde çok az kanıt bulunsa da güçlü kanıt düzeyi olan çalışmaların çoğu, menopozun vazomotor semptomlarının tedavisi ile ilişkilidir. Dolayısıyla uyarılma bozukluğu için Gingko biloba kullanımının önerilebileceği belirtilmektedir.[50] Damiana Damiana (Turnera diffusa, Turnera aphrodisiaca), Meksika, Orta Amerika ve Karayipler’de bulunur. Erkek ve kadında cinsel fonksiyonun iyileştirilmesinde etkili bulunmuştur. Hollanda’da üreme organları üzerindeki olumlu etkileri ve cinsel gücü arttırmasıyla ünlüdür.[66] Merkezi sinir sistemini güçlendirir ve hormonal sistemi dengeler. Damiana ile tedavi edilen cinsel fonksiyon bozukluğu olan farelerde çiftleşme performanslarının arttığı gösterilmiştir. [71] Yaşlanmaya bağlı olarak, sinir uçlarının işlevselliği azaldığı için genital dokulardaki duyarlılık azalmaktadır ve Damiananın özellikle bu dokuların hassasiyetini arttırdığı gösterilmiştir.[66] Black Cohosh Black cohosh (Karayılan otu), menopozla ilişkili semptomlar için en yaygın kullanılan bitkisel tedavilerden biridir. Rizomdan elde edilen ekstraktların östrojenik bir etkiye sahip olmadığı için meme kanseri hastalarında kullanımının güvenli olduğu düşünülmektedir.[36] Yılan otu kök ekstreleri, kan dolaşımını arttırdığı ve vazodilatasyon yaparak kan basıncını düşürdüğü için kullanılmıştır. Yılan otu rhizomunun anti-inflamatuvar, analjezik ve antipiretik etkileri bulunmaktadır.[72] Karayılan otu iyi tolere edilir ve genellikle güvenli olarak kabul edilir. Kullanan bireyler tarafından mide bulantısı, kusma, baş ağrısı ve baş dönmesi gibi yan etkiler görüldüğü bildirilmiştir.[32,36] Karayılan otu, salisilatlar içerdiği için aspirin duyarlılığında kontrendikedir ve altı aydan fazla kullanılmamalıdır. Bilinen ot ilacı etkileşimleri yoktur. Yeterli çalışma olmadığı için hamile veya emziren kadınlarda önerilmemektedir.[32]
SONUÇ Fitoterapi uygulamalarının cinsel fonksiyon bozukluklarında etkili olduğu ve başarılı sonuçlar verdiği yönünde çalışmalar olsa da; bu bitkisel ilaçların ne kadar süre kullanılması gerektiği, hangi dozda verilebileceği, uzun vadedeki sonuçlarının neler olacağı konusunda elimizde yeterli veri bulunmamaktadır. Ayrıca, bu bitkisel ilaçların bazılarının cinsel fonksiyonlar üzerindeki etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir ve henüz insanlar üzerindeki klinik
Androl Bul 2018;20:126-132
deneyleri tamamlanmamıştır. Bu nedenle, sağlık bakım profesyonelleri bu bitkileri önermeden önce çok iyi araştırmalı ve ona göre karar vermelidir.[73] Dolayısıyla konuyla ilgili olarak metodolojisi iyi kurgulanmış, geniş örnekleme sahip, kaliteli çalışmaların yapılması ve sonuçlarının bir araya getirilerek güçlü kanıtlara ulaşılması gerekmektedir. Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received
KAYNAKLAR
1. Ventriglio A, Kalra G, Bhugra D. Human rights and sexuality: sexual fluidity. Lancet Psychiatry 2018;5:109–10. [CrossRef ] 2. Lucas D, Fox J. The Psychology of Human Sexuality. In: BiswasDiener R, Diener E, editors. The psychology of human sexuality. Noba textbook series: Psychology. Champaign, IL: DEF publishers; 2018. http://nobaproject.com/modules/the-psychology-of-humansexuality (Erişim tarihi: 14 Nisan 2018).
3. Dominguez LJ, Barbagallo M. Ageing and sexuality. Eur Geriatr Med 2016;7:512–8. [CrossRef ] 4. Greydanus DE, Pratt HD. Human sexuality. Int J Child Adolesc Health 2016;9:291–312.
5. Ni Lochlainn M, Kenny RA. Sexual activity and aging. J Am Med Dir Assoc 2013;14:565–72. [CrossRef ]
6. Moreira ED, Glasser DB, Nicolosi A, Duarte FG, Gingell C; GSSAB Investigators’ Group. Sexual problems and help-seeking behaviour in adults in the United Kingdom and continental Europe. BJU Int 2008;101:1005–11. [CrossRef ] 7. Gomaa AA, Abdel Aziz NM, Thabet RH, Fouly HA, Altellawy SH, Gomaa GA. A Pilot Study of a Topical Intervention for Treatment of Female Sexual Dysfunction. J Clin Psychopharmacol 2018;38:60–7. [CrossRef ] 8. Postigo S, Lima SM, Yamada SS, dos Reis BF, da Silva GM, Aoki T. Assessment of the Effects of Tribulus Terrestris on Sexual Function of Menopausal Women. Rev Bras Ginecol Obstet 2016;38:140–6. [CrossRef ]
9. Fitoterapi. Sağlık Alanı Sertifikalı Eğitim Standartları, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara. http:// dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/3972,fitoterapi-sep---pdfpdf.pdf. (Erişim tarihi: 09.05.2018) 10. Parish SJ, Hahn SR. Hypoactive Sexual Desire Disorder: A Review of Epidemiology, Biopsychology, Diagnosis, and Treatment. Sex Med Rev 2016;4:103–20. [CrossRef ] 11. Brotto LA. Evidence-based treatments for low sexual desire in women. Front Neuroendocrinol 2017;45:11–7. [CrossRef ]
12. Santoro N, Worsley R, Miller KK, Parish SJ, Davis SR. Role of Estrogens and Estrogen-Like Compounds in Female Sexual Function and Dysfunction. J Sex Med 2016;13:305–16. [CrossRef ]
Aygin ve ark. n Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında fitoterapi
13. Pasha H, Basirat Z, Faramarzi M, Kheirkhah F. Pharmacological and Non-pharmacological Therapeutic Strategies for Improvement of State-Trait Anxiety: A Randomized Controlled Trial Among Iranian Infertile Women With Sexual Dysfunctions. Crescent J Med Biol Sci 2017;4:47–53. 14. Bhandari B, Chopra D, Kohli SK. Pharmacological effects of Tribulus Terrestris: A Review. IJCMR 2013;1:71–5. 15. Shrestha PM, Dhillion SS. Medicinal plant diversity and use in the highlands of Dolakha district, Nepal. J Ethnopharmacol 2003;86:81–96. 16. Wani BA, Ganai BA, Ganaie AH, Bodha RH, Mohiddin FA. Plants as repository of aphrodisiacs. J Pharm Res 2011;4:3882–7. 17. Sivapalan SR. Biological and pharmacological studies of Tribulus terrestris Linn-a review. Int J Multidiscip Res Dev 2016;3:257–65. 18. Chhatre S, Nesari T, Somani G, Kanchan D, Sathaye S. Phytopharmacological overview of Tribulus terrestris. Pharmacogn Rev 2014;8:45–51. [CrossRef ] 19. da Cruz AC, Gonçalves Guerra N, Pacelhe de Souza KEB, de Castro Eleutério I, da Silva LC, Otoni EG, et al. The action of herbal medicine on the libido: aspects of nutritional intervention in increasing sexual desire. Nutrire 2018;43:5. [CrossRef ] 20. Fatima L, Sultana A, Ahmed S, Sultana S. Pharmacological activities of Tribulus terrestris Linn: a systemic review. World J Pharm Pharm Sci 2015;4:136–50. 21. Fatima L, Sultana A. Efficacy of Tribulus terrestris L. (fruits) in menopausal transition symptoms: a randomized placebo controlled study. Adv Integr Med 2017;4(2):56–65. 22. Akhtari E, Raisi F, Keshavarz M, Hosseini H, Sohrabvand F, Bioos S, et al. Tribulus terrestris for treatment of sexual dysfunction in women: randomized double-blind placebo - controlled study. Daru 2014;22:40. [CrossRef ] 23. Vale FBC, Zanolla Dias de Souza K, Rezende CR, Geber S. Efficacy of Tribulus Terrestris for the treatment of premenopausal women with hypoactive sexual desire disorder: a randomized double-blinded, placebo-controlled trial. Gynecol Endocrinol 2018;34:442–5. [CrossRef ] 24. Gama CR, Lasmar R, Gama GF, Abreu CS, Nunes CP, Geller M, et al. Clinical assessment of Tribulus terrestris Extract in the Treatment of Female Sexual Dysfunction. Clin Med Insights Womens Health 2014;22:45–50. [CrossRef ] 25. Rowland DL, Burek M, Macias L. Plant-derivatives and herbs used for the promotion of sexual health and the treatment of sexual problems. Annu Rev Sex Res 2007;18:225–57. 26. Francois D, Levin AM, Kutscher EJ, Asemota B. Antidepressantinduced sexual side effects: incidence, assessment, clinical implications, and management. Psychiatric Annals 2017;47:154–60. 27. Corazza O, Martinotti G, Santacroce R, Chillemi E, Giannantonio MD, Schifano F, Cellek S. Sexual enhancement products for sale online: raising awareness of the psychoactive effects of yohimbine, maca, horny goat weed, and Ginkgo biloba. Biomed Res Int 2014;2014:841798. [CrossRef ] 28. Jacobsen FM. Fluoxetine-induced sexual dysfunction and an open trial of yohimbine. J Clin Psychiatry 1992;53:119–22. 29. Bolour SY, Braunstein GD. Pharmacologic treatment options for hypoactive sexual desire disorder. Womens Health (Lond) 2005;1:263–77. [CrossRef ] 30. Tam SW, Worcel M, Wyllie M. Yohimbine: a clinical review. Pharmacol Ther 2001;91:215–43. 31. Meston CM, Worcel M. The effects of Yohimbine plus L-arginine glutamate on sexual arousal in postmenopausal women with sexual arousal disorder. Arch Sex Behav 2002;31:323–32. 32. Tesch BJ. Herbs commonly used by women: an evidence-based review. Am J Obstet Gynecol 2003;188(5 Suppl):S44–55. 33. Rowland DL, Tai W. A review of plant-derived and herbal approaches to the treatment of sexual dysfunctions. J Sex Marital Ther 2003;29:185–205. [CrossRef ]
131
34. Tharakan B, Manyam BV. Botanical therapies in sexual dysfunction. Phytother Res 2005;19:457–63. [CrossRef ] 35. Gün Ç, Demirci N. Menopozda bitkisel tedavi kullanımı. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi 2015;24:520–30. [CrossRef ] 36. Pellow J, McGrath L. Herbal medicine for low sexual desire in menopausal women: A clinical review. Complement Ther Clin Pract 2016;25:122–9. [CrossRef ] 37. Oh KJ, Chae MJ, Lee HS, Hong HD, Park K. Effects of Korean red ginseng on sexual arousal in menopausal women: placebocontrolled, double-blind crossover clinical study. J Sex Med 2010;7(4 Pt 1):1469–77. [CrossRef ] 38. Rahimi M. Chemical and Medicinal Properties of Saffron. Bull Envi Pharmacol Life Sci 2015;4:69–81. 39. Vahedi M, Govil S, Kumar S, Shrivastava D, Karimi R, Bisen PS. Therapeutic applications of Crocus sativus L. (Saffron): a review. Natural Products Journal 2016;6:1–10. [CrossRef ] 40. Tabeshpour J, Sobhani F, Sadjadi SA, Hosseinzadeh H, Mohajeri SA, Rajabi O, et al. A double-blind, randomized, placebo-controlled trial of saffron stigma (Crocus sativus L.) in mothers suffering from mild-to-moderate postpartum depression. Phytomedicine 2017;36:145–52. [CrossRef ] 41. Lopresti AL, Drummond PD. Saffron (Crocus sativus) for depression: a systematic review of clinical studies and examination of underlying antidepressant mechanisms of action. Hum Psychopharmacol 2014;29:517–27. [CrossRef ] 42. Licón C, Carmona M, Llorens S, Berruga MI, Alonso GL. Potential healthy effects of Saffron spice (Crocus sativus L. stigmas) consumption. Invited Review. Functional Plant Sci Biotechnol 2010;4:64–73. 43. Selamoglu Z, Ozgen S. Therapeutic Potential of Saffron Crocus (Crocus sativus L.). TURJAF 2016;4:1240–5. [CrossRef ] 44. Mokhber Maleki E, Eimani H, Bigdeli MR, Ebrahimi B, Shahverdi AH, Golkar Narenji A, Abedi R. A comparative study of saffron aqueous extract and its active ingredient, crocin on the in vitro maturation, in vitro fertilization, and in vitro culture of mouse oocytes. Taiwan J Obstet Gynecol 2014;53:21–5. [CrossRef ] 45. Singla RK, Bhat VG. Crocin: an Overview. Indo Global J Pharma Sci 2011;1:281–6. 46. Al-Snafi AE. The pharmacology of Crocus sativus-A review. IOSR Journal of Pharmacy 2016;6:8–38. 47. Rahmati M, Rahimikian F, Mirmohammadali M, Azimi K, Goodarzi S, Mehran A. The effect of saffron on sexual dysfunction in women of reproductive age ARTICLE INFO ABSTRACT. Nurs Pract Today 2017;4:154–63. 48. Kashani L, Raisi F, Saroukhani S, Sohrabi H, Modabbernia A, Nasehi AA, et al. Saffron for treatment of fluoxetine-induced sexual dysfunction in women: randomized double-blind placebocontrolled study. Hum Psychopharmacol 2013;28:54–60. [CrossRef ] 49. Dording CM, Fisher L, Papakostas G, Farabaugh A, Sonawalla S, Fava M, Mischoulon D. A double-blind, randomized, pilot dose-finding study of maca root (L. meyenii) for the management of SSRI-induced sexual dysfunction. CNS Neurosci Ther 2008;14:182–91. [CrossRef ] 50. Mazaro-Costa R, Andersen ML. Hachul H, Tufik S. Medicinal plants as alternative treatments for female sexual dysfunction: utopian vision or possible treatment in climacteric women? J Sex Med 2010;7:3695–714. [CrossRef ] 51. Shin BC, Lee MS, Yang EJ, Lim HS, Ernst E. Maca (L. meyenii) for improving sexual function: a systematic review. BMC Complement Altern Med 2010;10:44. [CrossRef ] 52. Brooks NA, Wilcox G, Walker KZ, Ashton JF, Cox MB, Stojanovska L. Beneficial effects of Lepidium meyenii (Maca) on psychological symptoms and measures of sexual dysfunction in postmenopausal women are not related to estrogen or androgen content. Menopause 2008;15:1157–62. [CrossRef ]
132
53. Mamidi P, Thakar AB. Efficacy of Ashwagandha (Withania somnifera Dunal. Linn.) in the management of psychogenic erectile dysfunction. Ayu 2011;32:322–8. [CrossRef ] 54. Ambiye VR, Langade D, Dongre S, Aptikar P, Kulkarni M, Dongre A. Clinical Evaluation of the Spermatogenic Activity of the Root Extract of Ashwagandha (Withania somnifera) in Oligospermic Males: A Pilot Study. Evid Based Complement Alternat Med 2013;2013:571420. [CrossRef ] 55. Dongre S, Langade D, Bhattacharyya S. Efficacy and Safety of Ashwagandha (Withania somnifera) Root Extract in Improving Sexual Function in Women: A Pilot Study. Biomed Res Int 2015;2015:284154. [CrossRef ] 56. Kavitha C, Thangamani C. Amazing bean “Mucuna pruriens”: A comprehensive review. J Med Plants Res 2014;8:138–43. [CrossRef ] 57. Lampariello LR, Cortelazzo A, Guerranti R, Sticozzi C, Valacchi G. The Magic Velvet Bean of Mucuna pruriens. J Tradit Complement Med 2012;2:331–9. 58. Katzenschlager R, Evans A, Manson A, Patsalos PN, Ratnaraj N, Watt H, et al. Mucuna pruriens in Parkinson’s disease: a double blind clinical and pharmacological study. J Neurol Neurosurg Psychiatry 2004;75:1672–7. [CrossRef ] 59. Daniel M. Medical Plants: Chemistry and Properties. New Hampshire, US: Science Publishers; 2006. [Bağlantı] (Erişim tarihi: 16 Nisan 2018) 60. Misra L, Wagner H. Alkaloidal constituents of Mucuna pruriens seeds. Phytochemistry 2004;65:2565–7. [CrossRef ] 61. Rathod BG, Patel NM. Development of Validated Rp-Hplc Method for the Estimation of L-Dopa from Mucuna pruriens, Its Extracts and In Aphrodisiac formulation. IJPSR 2014;5:508–13. 62. Pandey J, Pandey R. Study of phytochemical and antimicrobial activity of Alcoholic extract of Mucuna pruriens (L.) Leaves. Int J Appl Res 2016;2:219–22.
63. Singh R, Ali A, Gupta G, Semwal A, Jeyabalan G. Some medicinal plants with aphrodisiac potential: A current status. J Acute Dis 2013;2:179–88. [CrossRef ]
64. Technical Data Report for MUIRA PUAMA Ptychopetalum olacoides. Austin: Sage Press; 2003. http://www.rain-tree.com/reports/ muirapuama-tech.pdf (Erişim tarihi: 16 Nisan 2018)
65. The Functions of Muira Puama for Female Libido. July 16, 2012 by Alice. http://www.femaleenhancementguide.org/the-functionsof-muira-puama-for-female-libido/ (Erişim tarihi: 09 Mayıs 2018) 66. Meschino J. Natural Support for Sexual Performance & Libido Enhancement in Men and Women. https://adeeva.com/documents/ res_rpt_libido_sensagen.pdf (Erişim tarihi: 09 Mayıs 2018). 67. Waynberg J, Brewer S. Effects of herbal vX on libido and sexual activity in premenopausal and post menopausal women. Adv Ther 2000;17:255–62. 68. Pebdani MA, Taavoni S, Seyedfatemi N, Haghani H. Triple-blind, placebo-controlled trial of Ginkgo biloba extract on sexual desire in postmenopausal women in Tehran. Iran J Nurs Midwifery Res 2014;19:262–5. 69. Çiftçi H. Erkek cinsel sağlığı için doğal afrodisyaklar. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi (Journal of Harran University Medical Faculty) 2011;8:108–12. 70. McKay D. Nutrients and botanicals for erectile dysfunction: examining the evidence. Altern Med Rev 2004;9:4–16. 71. Aung HH, Dey L, Rand V, Yuan CS. Alternative therapies for male and female sexual dysfunction. Am J Chin Med 2004;32:161–73. [CrossRef ] 72. Ünlüer E. Postmenopozal kadınlarda yılan otu tedavisinin vasküler elastisite, kan lipid profili ve vazomotor semptomlar üzerine etkilerinin araştırılması. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Uzmanlık Tezi. Klinik Şefi: Op. Dr. Ali İsmet Tekirdağ. İstanbul; 2005. 73. West E, Krychman M. Natural Aphrodisiacs-A Review of Selected Sexual Enhancers. Sex Med Rev 2015;3:279–88. [CrossRef ]
Androl Bul 2018;20:126-132
DERLEME | REVIEW
Androl Bul 2018;20:133−137 https://doi.org/10.24898/tandro.2018.42204
Kadın Cinsel Sağlığı
Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları: 2018 güncelleme Female sexual function disorders: Updating 2018 Handan Özcan1 , Nezihe Kızılkaya Beji2
ÖZ
ABSTRACT
Kadın cinsel disfonksiyonu (KCD); cinsel istek bozukluğu, orgazm, uyarılma ve cinsel ağrı gibi problemlerin birkaçını ya da tamamını bir arada bulunduran, psikoseksüel hastalıklar topluluğudur. Önceden beş tane olarak tanımlanan KCD, DSM-5’te sadeleştirilmiş ve üç ana başlık altında toplanmıştır. Kadın hipoaktif cinsel istek ve uyarılma disfonksiyonu, kadın cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu olarak tek bir başlıkta birleştirilmiştir. Önceden ayrı olan disparoni ve vajinismus, genitopelvik ağrı / penetrasyon bozukluğu olarak adlandırılmıştır. Kadın orgazm bozukluğu bir kategori olarak kalmış ve değiştirilmemiştir. Şikâyetlerin erken dönemde saptanması, kadınların fiziksel, emosyonel, sağlığının korunmasını ve yaşam kalitesinin artmasını sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Kadın, cinsel fonksiyon bozukluğu, cinsellik
Female sexual dysfunction (FSD); sexual dysfunction, orgasm, arousal, and sexual pain or a combination of all or some of the problems of psychosexual disorders. While KCD has been identified as five in the past, the DSM-5 has been simplified and grouped under three headings. Female hypoactive sexual desire and arousal dysfunction is combined into a single topic as female sexual arousal / arousal disorder. Previously separated dyspareunia and vaginismus are called genitopelvic pain/ penetration disorders. Female orgasmic disorder has remained a category and has not changed. Early detection of complaints will ensure the physical, emotional, and well-being of women and increase their quality of life. Keywords: Female, sexual dysfunction, sexuality
C
insellik vasküler, nörolojik ve endokrin sistemlerle ilişkili olan karmaşık bir süreçtir. Kadının yaşam kalitesini ve genel sağlık durumunu etkilemektedir. Kadın cinsel disfonksiyonu (KCD); cinsel istek bozukluğu, orgazm, uyarılma ve cinsel ağrı gibi problemlerin birkaçını ya da tamamını bir arada bulunduran, psikoseksüel hastalıklar topluluğu olup kadının yaşam kalitesini düşürmektedir.[1] Cinsel istekte azalma, orgazm ve uyarılma zorlukları gibi cinsel fonksiyon problemleri yaygın olarak görülmektedir. ABD ve Avrupa’da erkekler arasında %15–30, kadınlar arasında %34–40 olarak rapor edilmiştir.[2] ABD’de 18 yaş üstü toplam 31581 kadınla yapılan bir çalışma sonucunda, kadınların %44’ünde cinsel disfonksiyon, %38,7’sinde
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, İstanbul, Türkiye Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
1 2
Yazışma Adresi / Correspondence: Dr. Öğr. Üyesi Handan Özcan Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, İstanbul, Türkiye Tel. +90 537 015 50 30 E-mail: hndnozcn@hotmail.com Geliş / Received: 16.05.2018 Kabul / Accepted: 20.06.2018
©2018 Androloji Bülteni
ise hipoaktif cinsel arzu bozukluğu olduğu saptanmıştır.[3] Mısır’da yapılan çalışmalarda KCD prevalansının, ABD ve Avrupa toplumlarından daha yaygın olduğu bildirilmiştir. [4] Türkiye’de Ege’nin 188 kadınla yapmış olduğu çalışmada KCD prevalansı %45,6, Öksüz ve Malhan’ın çalışmasında ise %48,3 olarak saptanmıştır.[5,6] KCD, uluslararası bir problem olup etnik köken, ırk, din ve yaşanılan bölgeye göre prevalansı değişmektedir. Prevalansı yüksek olan toplumlarda KCD, sağlık hizmetinin verilmemesi ya da kültürel tabulardan kaynaklandığı vurgulanmıştır.[7] Cinsel fonksiyonu etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Kadın cinsel disfonksiyonu etiyolojisinde; nörojenik, vasküler, hormonal, muskülojenik ve psikojenik faktörler yer almaktadır. Hormonlardaki değişiklikler (menopozal dönem gibi), yaş, genel ve zihinsel sağlık durumu, benlik saygısı, norm ve deneyimler, beden imajı, eğitim, üreme hedefleri, eşle olan ilişki, eşin genel ve cinsel sağlığı gibi birçok faktör KCD’nun etkilenmesine sebep olmaktadır.[8] Kadın cinsel disfonksiyonu, sıkıntılara sebep olması durumunda, kadınların yaşam kalitelerini negatif yönde etkilemektedir. Kişiler arası sorunlar ve rahatsızlıklara sebep olan cinsel yanıt, ağrı, orgazm ve istek ile ilgili problemlerin,
133
sürekli tekrarlanması karmaşık bir sorunu ortaya çıkarmaktadır. KCD ile ilgili yapılan çalışmalar, erkek cinsel disfonksiyonuna göre yetersizdir ve bu alana daha az önem verilmektedir.[9] KCD ve yaşam kalitesi çok boyutlu olup, üreme ömrü boyunca çift yönlü bir ilişkiye sahiptir. KCD’nun gerçek prevalansını tahmin etmede metodolojik zorluklar mevcuttur. Çünkü büyük ölçekli bir araştırmada, cinsel birliktelikle ilgili problemleri belirlemek zordur. Kadınlar arasında en az bir cinsel semptom prevalansı, yaklaşık olarak %40–50 olarak bildirilmiştir. Bu durum vulvovajinal atrofi ve hipoaktif cinsel istek bozukluğu gibi menopoz dönemindeki hormonal değişikliklerle ilişkili bazı durumların, cinsel işlev ve yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Sağlık personelleri orta yaş ve yaşlı kadınlarda cinsel semptomları proaktif olarak ele almalıdır.[8] Cinsel fonksiyon bozukluğu sonucunda, kadınlarda özgüven kaybı, kişilerarası ilişkilerde bozulma ve sıklıkla emosyonel stres görülmektedir.[6] Elnashar ve ark.’nın yaptıkları çalışmada, KCD sorunu yaşayan kadınların emosyonel ve fiziksel sağlıklarının daha kötü olduğu belirtilmiştir. Problemlerin çözümüne yönelik standart bir tedavi yaklaşımı bulunmamaktadır. Bu sebeple tıbbi tedavi ile beraber yaşam tarzı değişiklikleri de önerilmektedir.[6,10]
Kadın cinsel disfonksiyonunun değerlendirilmesi masters ve Johnson, cinsel bozuklukları olan kadınların bakımı için ilk olarak 1957 yılında önemli adımlar atmışlardır. 2000 yılında, Amerikan Ürolojik Hastalıklar Vakfı Cinsel İşlev Sağlık Konseyi, kadın cinsel disfonksiyonu için sınıflandırma sistemini tanımlamıştır. 2001 yılında Kadın Sağlığı Çalışması Uluslararası Topluluğu (The International Society for the Study of Women’s Health (ISSWSH)) kadın cinselliği ile ilgili çalışmaları yürütmek üzere kurulmuştur. KCD değerlendirmek ve yönetmek için rehberler yayımlanmıştır.[11] Son on yılda ise kadın cinsel fonksiyonları ile ilgili klinik ve akademik çalışmalarda bir artış görülmektedir. Kadın Cinsel Disfonksiyonları (KCD); cinsel ağrı, cinsel istek, cinsel uyarılma ve orgazmik bozukluklar olarak tanımlanır.[12] Birçok hasta bu kriterlere uymayabilse de yönetim ve değerlendirmede esas alınmalıdır. Ayrıntılı bir tarama, öykü ve fizik muayene gerektiren karmaşık fizyolojik ve psikolojik bileşenlere sahiptir. Semptom tabanlı bir yaklaşım ile sağlık personelinin işbirliği sağlaması sonucunda; ortak bir dil oluşması, hastanın erken tıbbi değerlendirilmesi ve tedavinin organize edilmesi için etkili bir yol olacaktır. Kadın Cinsel disfonksiyonları için temel alınan semptomların değerlendirilmesi aşağıda verilmiştir.
134
Cinsel ağrı Cinsel ağrı, pelvik kasların penetrasyonu veya sıkışması sonucunda derin ağrı ve vulva ağrısıyla karakterize olup, her yaştaki kadında sık görülen bir şikâyettir. Tam bir tıbbi öykü; jinekolojik öykü, kullanılan ilaçların incelenmesi, doğum kontrolü veya hormon tedavi öyküsü, duygu durum bozuklukları ve istismar gibi psikososyal öyküyü içermelidir. Kadın Cinsel İşlev Ölçeği (Female Sexual Function Index –FSFI) gibi standardize edilmiş cinsel fonksiyon araştırması formu, başlangıçta hastaları değerlendirmek için kullanılan etkili bir yöntem olarak önerilmektedir.[13] Fiziksel muayenede; ciltte renk değişikliği, spesifik duyarlılık noktaları, klitoris, klitoral bölge, pelvik kaslar değerlendirilmeli, labial ölçümler ve mümkünse vulvoskopi yapılmalıdır. Vulvoskopi hastalarda meydana gelen anatomik değişiklikleri, yüksek çözünürlükte değerlendirilmesine izin verir. Vulva ve vestibüldeki cue tip testiyle de, hassas bölgeler tekrar değerlendirilip, belirlenmesi sağlanır. Lokal hormonal tedavi sonrasında, tedavinin etkisi, vajinal Ph’ı ve atrofik vajinit belirlenebilir.[14] Cinsel istek azlığı Cinsel istek azlığı olan kadınlar, cinsel fantezilerde bir yokluk ya da azalma ve sıkıntı yaratan cinsel aktivite arzusu yaşamaktadırlar. Cinsel istek, ömür boyu devam eder ancak kişinin yaşamındaki çeşitli durumlarda, ciddi sıkıntılara sebep olabilir. Ağrılı cinsel birliktelik gibi, düşük arzusu olan kadınları değerlendirmek ve tedavi etmek için tıbbi ve psikososyal yönden değerlendirmeleri içeren çok disiplinli bir yaklaşım gerekmektedir. Kişinin cinsel isteğini etkileyebilecek psikososyal faktörlere odaklanan kapsamlı bir tıbbi öykü önemlidir. Bazı tedavilerin cinsel istek azalmasına neden olabileceği için ilgili ilaçların gözden geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin hormonal kontraseptiflerin düşük arzuyla bağlantılı olduğu belirtilmiştir.[15] Düşük uyarılma Kadınların birçoğunda kan akışkanlığı ile ilgili genital sıcaklıkla ve vajinal kayganlıkta azalma sonucunda düşük uyarılma görülmektedir. Uyarılma bozukluklarında yukarıda belirtildiği gibi tam bir tıbbi ve cinsel öykü ile fiziksel muayene önemlidir. Uyarılmayı etkileyen durumlar, kullanılan ilaçlar da gözden geçirilmelidir. Hipertansiyon, hiperlipidemi ve diyabet KCD sebep olan düşük uyarılma ile ilişkili olduğu belirtilmiştir.[16,17] Düşük uyarılması olan kadınların değerlendirilmesinde, multidisipliner bir ekiple pelvik tabanın fiziksel rehabilitasyonu ve psikososyal desteğin sağlanması önemli faktörlerdir.
Androl Bul 2018;20:133-137
Orgazm disfonksiyonu Gecikmeli veya orgazm eksikliğine bağlı şikâyetleri olan kadınlar için mutlaka ayrıntılı bir tıbbi öykü ile psikososyal öykü ve olası rahatsız edici ilaçları belirlemek gerekir. Sorunun yaşam boyu veya kazanılmış olup olmadığını anlamak, tamamen, gecikmiş veya yetersiz orgazm olma arasındaki ayrımı yapmak için ayrıntılı bir cinsel öykünün alınması gerekmektedir. Alınan cinsel öyküye göre tıbbi ve psikososyal tedaviye karar verilmektedir. Orgazm problemleri genellikle cinsel disfonksiyonunun diğer formlarıyla ilişkilidir, örneğin cinsel ağrı ve zayıf uyarılması olan hastaların orgazma ulaşması daha zordur. Vulvoskopi de dahil olmak üzere fizik muayenede klitorisin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bazı kadınların etiyolojisinde (liken sklerozu gibi) altta yatan ya da yatmayan fimozis olabilir. Ayrıca hastalarda klitorisin dış kısmına zarar veren hasarlar taranmalı ve incelenmelidir.[14]
Kadın cinsel disfonksiyonunun sınıflandırılması mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabının (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) Beşinci Baskısı (DSM-5), KCD’nun farklı bileşenleri için tanılama kılavuzu yayımlamıştır. Cinsel bozuklukların sınıflandırması sadeleştirilmiş ve Mayıs 2013’te yayınlanmıştır. Önceden beş tane olarak tanımlanan kadın cinsel disfonksiyonları, DSM-5’te sadeleştirilmiş ve üç ana başlık altında toplanmıştır. • Kadın hipoaktif cinsel istek ve uyarılma disfonksiyonu, kadın cinsel ilgi / uyarılma bozukluğu olarak tek bir başlıkta birleştirilmiştir. • Önceden ayrı olan disparoni (ağrılı ilişki) ve vajinismus, genitopelvik ağrı / penetrasyon bozukluğu olarak adlandırılmıştır. • Kadın orgazm bozukluğu bir kategori olarak kalmış ve değiştirilmemiştir.[18,19] Disfonksiyonu tanımlamak için sorunun zaman içinde %75’ten fazla olması, altı aydan uzun sürmesi, ciddi sıkıntılara sebep olması ve nonseksüel ruhsal bozukluk, ilişki sorunu, madde bağımlılığı ya da tıbbi bir sorunun olmaması gerekmektedir. Madde ya da tıbbi duruma bağlı cinsel disfonksiyonlar ‘Diğer Bozukluklar’ başlığı altındadır. Madde ve tıbbi sorunlara bağlı cinsel disfonksiyonlarında kriterler değişmez (%75 ve altı aylık süre aynıdır). Genel
Özcan ve Beji n Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları: 2018 güncelleme
tıbbi durum ve cinsel isteksizlik sebebiyle görülen cinsel disfonksiyonu tanısı DSM-5’te yoktur.[18,20] Kadın cinsel disfonksiyonları için DSM-5 kriterlerinin özeti Tablo 1’de ele alınmıştır.
Sonuç ve öneriler cinsel disfonksiyonlar, kadınların yaşamı boyunca yaygın görülür ve disparoni, orgazm problemleri, cinsel istek azlığı gibi çeşitli şikâyetlerle ortaya çıkar. Toplumsal değerler ve kültürel özellikler, kadının sorunun çözümüne yönelik utanması, isteksiz olması, nereye başvurabileceği konusunda bilgi yetersizliği gibi sebepler, sorunun çözümsüz bir şekilde yaşanmasına sebep olmaktadır. Cinsellik kadınlarda yeni bir biyo-medikal araştırma alanıdır. Psikoloji, kişilerarası ilişkiler ve çevresel faktörler, cinsel işlev davranışını önemli bir şekilde etkilemektedir. Kadınlarda cinselliğine yönelik kapsamlı bir yaklaşım, sadece fizyolojik bir sürecin anlaşılmasından daha fazlasını gerektirir. Biyopsikososyal model, cinsel tepkinin farklı evrelerini (arzu, uyarılma, orgazm ve memnuniyet), toplum ve kişilerarası ilişkileri de ele alarak, birbirleriyle olan ilişkilerini inceler. Model cinsel sağlık yönetimi için genellikle uygulanmakta ve altın standart olarak kabul edilmektedir. Biyopsikososyal cinsel sağlık bakım yönetimi, sağlık personeli, fizyoterapist ve cinsel terapistinin işbirliğini içerir. Yapılan çalışmalarda da multidisipliner bir ekiple uygulanan cinsel ve fiziksel terapinin, hasta memnuniyetini arttırdığı belirtilmiştir.[21] Bu alanda çalışan sağlık profesyonellerinin, kadın cinsel disfonksiyonu konusunda eğitim almaları ve kadınlara uygun danışmalık hizmeti sunmaları, sorunun çözümüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Cinsel danışmanlık ve rehberlikte en önemli aşama görüşmenin başlatılması, cinsel yaşamın sorgulanması ve değerlendirilmesidir. Başlangıçta, birçok hasta ve sağlık personeli cinsel disfonksiyonları tartışmaktan çekinebilir. Yıllık sağlık kontrolleri için başvuru yapıldığı zaman, cinsel sağlık konusunun da ele alınması iyi bir fırsat sağlayabilir. Ayrıca, sağlık personelleri tarafından özellikle cinselliğe yönelik geliştirilen modellerin kullanılması, sorunun çözülmesinde rehberlik edebilir. Birinci basamakta çalışan sağlık personellerinin cinsel semptomlar hakkında bilgi sahibi olmaları, hastaları uygun birimlere yönlendirmeleri, kadınlara farkındalık sağlamaları erken tanı ve teşhis için önemlidir. Şikâyetlerin erken dönemde saptanarak düzeltilmesi, kadınların fiziksel, emosyonel sağlığının korunmasını ve yaşam kalitesinin arttırılmasını sağlayacaktır.
135
Tablo 1. Kadın cinsel işlev bozukluğu için DSM-5 kriterlerinin özeti Kadın cinsel işlev bozukluğu türleri
DSM-5 kriterleri
Kadın cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu
A. Aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olması: 1. Cinsel aktiviteye olan ilginin azlığı/yokluğu 2. Cinsel ya da erotik düşünce ve fantazilerin azlığı/yokluğu 3. Cinsel aktivitenin başlatılmasında isteksizlik/istememe ve partnerin başlatma girişimlerine karşılık vermeme 4. Hemen hemen bütün cinsel aktivite süresince heyecan ve zevkin azlığı ya da yokluğu (%75-%100). 5. Herhangi bir iç veya dış, cinsel veya erotik eylem karşısında (örneğin yazılı, sözlü, görsel) cinsel ilgi/uyarılmanın olmaması. 6. Hemen hemen bütün cinsel birliktelik boyunca, cinsel aktivite sırasında genital veya genital olmayan duygulanımların azlığı/yokluğu B. A kriterindeki semptomların yaklaşık minimum 6 ay devam etmesi. C. A kriterindeki semptomların, klinik olarak bireyde önemli sıkıntılara sebep olması D. Cinsel işlev bozukluğu, cinsel kaynaklı olmayan ruhsal bir bozukluk, ciddi ilişki sıkıntısı (örneğin eş şiddeti gibi), bir madde, ilaç ya da tıbbi durum gibi önemli stresörlerin bir sonucu olan ve etkilerinden kaynaklanmayan durumlar Ayrıntıların değerlendirilmesi Yaşam boyu: Bireyin, cinsel olarak aktif olduğundan beri rahatsızlığın mevcut olması Kazanılan: Rahatsızlığın normal cinsel işlevden bir süre sonra başlaması Genelleştirilmiş: Uyarılma, partnerler ve bazı durumlarla sınırlı olmaması Durumsal: Sadece bazı durum, uyarılma ve partnerler de meydana gelmesi Mevcut önem derecesi Hafif: Kriter A’daki semptomlar ile ilgili hafif şikâyetlerin olması Orta: Kriter A’daki semptomlar ile ilgili orta yoğunlukta şikâyetlerin olması Şiddetli: Kriter A’daki belirtiler ile ilgili şiddetli veya aşırı sıkıntı olduğunu gösteren kanıtlar.
Kadın orgazm bozukluğu
A. Cinsel aktivite sırasında aşağıdaki semptomlardan birinin ya da hemen hemen hepsinin (yaklaşık %75-%100) varlığı 1. Orgazm yokluğu, belirgin azlığı ya da gecikmesi 2. Orgazmik duygu yoğunluğunun belirgin şekilde azalması B. Kriter A’daki semptomların yaklaşık olarak minimum 6 ay boyunca devam etmesi C. Kriter A’daki semptomların, bireyde klinik olarak önemli bir sıkıntıya sebep olması D. Cinsel işlev bozukluğu, cinsel kaynaklı olmayan ruhsal bir bozukluk, ciddi ilişki sıkıntısı (örneğin eş şiddeti gibi), bir madde, ilaç ya da tıbbi durum gibi önemli stresörlerin bir sonucu olan ve etkilerinden kaynaklanmayan durumlar Ayrıntıların değerlendirilmesi Yaşam Boyu: Bireyin, cinsel olarak aktif olduğundan beri şikâyetlerin mevcut olması Kazanılan: Rahatsızlığın normal cinsel işlevden bir süre sonra başlaması Genelleştirilmiş: Uyarılma, partnerler ve bazı durumlarla sınırlı olmaması Durumsal: Sadece bazı durum, uyarılma ve partnerler de meydana gelmesi Hiç bir durumda orgazm yaşanmadı ise mutlaka belirtilmelidir. Mevcut önem derecesi Hafif: Kriter A’daki semptomlar ile ilgili hafif şikâyetlerin olması Orta: Kriter A’daki semptomlar ile ilgili orta yoğunlukta şikâyetler olduğuna dair kanıt. Şiddetli: Kriter A’daki belirtiler ile ilgili şiddetli veya aşırı sıkıntı olduğunu gösteren kanıtlar.
Genito-pelvik ağrı/penetrasyon bozukluğu
A. Aşağıdaki sıkıntılardan bir ya da birkaçının tekrarlaması veya kalıcı olması 1. Cinsel ilişki esnasında vajinal penetrasyon 2. Vajinal ilişki veya penetrasyon sırasında belirgin vulvovajinal veya pelvik ağrı 3. Vajinal penetrasyon sonucunda ya da esnasında, vagovaginal veya pelvik ağrı ile ilgili korku veya endişe yaşanması 4. Vajinal penetrasyon sırasında pelvik taban kaslarının gerilmesi veya sıkışması B. Kriter A’daki semptomların, yaklaşık olarak minimum altı ay boyunca devam etmesi C. Kriter A’daki semptomların, bireyde klinik olarak önemli bir sıkıntıya sebep olması D. Cinsel işlev bozukluğu, cinsel kaynaklı olmayan ruhsal bir bozukluk, ciddi ilişki sıkıntısı (örneğin eş şiddeti gibi), bir madde, ilaç ya da tıbbi durum gibi önemli stresörlerin bir sonucu olan ve etkilerinden kaynaklanmayan durumlar. Ayrıntıların değerlendirilmesi Yaşam Boyu: Bireyin, cinsel olarak aktif olduğundan beri şikâyetlerin mevcut olması Kazanılan: Rahatsızlığın normal cinsel işlevden bir süre sonra başlaması Mevcut önem derecesi Hafif: Kriter A’daki semptomlar ile ilgili hafif şikâyetlerin olması Orta: Kriter A’daki semptomlar ile ilgili orta yoğunlukta şikâyetler olduğuna dair kanıt. Şiddetli: Kriter A’daki belirtiler ile ilgili şiddetli veya aşırı sıkıntı olduğunu gösteren kanıtlar.
136
Androl Bul 2018;20:133-137
Hakem Değerlendirmesi Dış bağımsız
Çıkar Çatışması
Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansal Destek
Herhangi bir mali destek alınmamıştır.
Peer-review
Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest
No conflict of interest was declared by the authors.
Financial Disclosure
No financial disclosure was received.
KAYNAKLAR
1. Buster JE. Managing female sexual dysfunction. Fertil Steril 2013;100:905–15. [CrossRef ]
2. Moreira ED, Glasser DB, Nicolosi A, Duarte FG, Gingell C; GSSAB Investigators’ Group. Sexual problems and help-seeking behaviour in adults in the United Kingdom and continental Europe. BJU Int 2008;101:1005–11. [CrossRef ] 3. Shifren JL, Monz BU, Russo PA, Segreti A, Johannes CB. Sexual problems and distress in United States women: prevalence and correlates. Obstet Gynecol 2008;112:970–8. [CrossRef ] 4. Hassanin IM, Helmy YA, Fathalla MM, Shahin AY. Prevalence and charactetistics of female sexual dysfunction in a sample of women from Upper Egypt. Int J Gynaecol Obstet 2010;108:219–23. [CrossRef ] 5. Öksüz E, Malhan S. Prevalence and risk factors for female sexual dysfunction in Turkish women. J Urol 2006;175:654–8. [CrossRef ] 6. Ege E, Akın B, Yaralı Arslan S, Bilgili N. Sağlıklı kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu ve risk faktörleri. TUBAV Bilim Dergisi 2010;3:137–44.
7. Akbulut MF, Üçpınar MB, Gürbüz ZG. Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluklarının sınıflaması ve tedavisi. Türkiye Klinikleri J Urology - Special Topics 2015;8:10–5.
8. Nappi RE, Cucinella L, Martella S, Rossi M, Tiranini L, Martini E. Female sexual dysfunction (FSD): Prevalence and impact on quality of life (QoL). Maturitas 2016;94:87–91. [CrossRef ]
Özcan ve Beji n Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları: 2018 güncelleme
9. Gomaa AA, Aziz NM, Thabet RH, Fouly HA, Altellawly SH, Gomaa GA. A pilot study of a topical intervention for treatment of female sexual dysfunction. J Clin Psychopharmacol 2018;38:60–7. [CrossRef ] 10. Elnashar AM, İbrahim ME, El-Desoky MM, Ali OM, Hassan MESM. Female sexual dysfunction in lower Egypt. BJOG 2007;114:201–6. [CrossRef ] 11. ISSWSH/NAMS Consensus Committee. ISSWSH position statement. J Sex Med 2014;11:1109. [CrossRef ]
12. Latif EZ, Diamond MP. Arriving at the diagnosis of female sexual dysfunction. Fertil Steril 2013;100:898–904. [CrossRef ] 13. Stephenson KR, Toorabally N, Lyons L, Meston C. Further validation of the Female Sexual Function Index: Specificity and associations with clinical interview Data. J Sex Marital Ther 2016;42:448–61. [CrossRef ]
14. Krakowsky Y, Grober ED. A practical guide to female sexual dysfunction: An evidence-based review for physicians in Canada. Can Urol Assoc J 2018;12:211–6. [CrossRef ]
15. Malmborg A, Persson E, Brynhildsen J, Hammar M. Hormonal contraception and sexual desire: A questionnaire-based study of young Swedish women. Eur J Contracept Reprod Health Care 2016;21:158–67. [CrossRef ] 16. Cortelazzi D, Marconi A, Guazzi M, Cristina M, Zecchini B, Veronelli A, et al. Sexual dysfunction in pre-menopausal diabetic women: clinical, metabolic, psychological, cardiovascular, and neurophysiologic correlates. Acta Diabetol 2013;50:911–7. [CrossRef]
17. Pontiroli AE, Cortelazzi D, Morabito A. Female sexual dysfunction and diabetes: a systematic review and meta-analysis. J Sex Med 2013;10:1044–51. [CrossRef ] 18. Dawson ML, Shah NM, Rinko RC, Veselis C, Whitmore KE. The evaluation and management of female sexual dysfunction. J Fam Pract 2017;66:722–8.
19. Höbek Akarsu R, Kızılkaya Beji N. Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları sınıflandırılmasında DSM-V kapsamında yapılan değişiklikler. Androloji Bülteni 2016;18:134–7. 20. American Psychiatric Association. Sexual Dysfunctions. In: Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th ed. Washington, DC: 2013. [CrossRef ] 21. Rullo J, Faubion SS, Hartzell R, Goldstein S, Cohen D, Frohmader K, et al. Biopsychosocial Management of Female Sexual Dysfunction: A Pilot Study of Patient Perceptions From 2 Multi-Disciplinary Clinics. Sex Med 2018;6:217–23. [CrossRef ]
137
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY Uluslararası dergilerde Türk araştırmacılar tarafından yapılan “Erkek ve Kadın Cinsel Sağlığı”, “Erkek İnfertilitesi”, “Prostat hastalıkları” ve “Erkek Genital Sistemi Sorunları” ile ilgili yayınlar listesi. Bu liste 30.08.2018-05.12.2018 tarihleri arasında Pub-Med ve Ulakbim veri tabanı temel alınarak hazırlanmıştır. Bu listede yayını olmayan ve bu tarihler arasında uluslararası dergilerde yayını basılan araştırmacıların Türk Androloji Derneği sekreterliğine yayın künyelerini iletmeleri rica olunur. 1. Abat D, Bayazıt Y, Açıkalın A, Dağlıoğlu K, Yenilmez ED, Altunkol A, Erdoğan Ş, Tuli A.Beneficial effects of rolipram, a phosphodiesterase 4 specific inhibitor, on testicular torsiondetorsion injury in rats.J Pediatr Surg. 2018 Nov;53(11):22612265. doi: 10.1016/j.jpedsurg.2018.04.013. Epub 2018 Apr 14. 2. Afsin M, Otludil B, Dede O, Akkus M. An examination on composition of spermatozoa obtained from pre-operative and postoperative varicocele patients.ReprodBiol. 2018 Nov 2. pii: S1642431X(18)30247-X. doi: 10.1016/j.repbio.2018.10.005. 3. Akan S, Uruc F, Aydin MT, Verit A. The effect of sleeve gastrectomy technique on women's sexual function: A prospective study. Rev Int Androl. 2018 Oct - Dec;16(4):167-173. doi: 10.1016/j. androl.2017.12.003. Epub 2018 Mar 6. 4. Aksu EH, Kandemir FM, Küçükler S, Mahamadu A. Improvement in colistin-induced reproductive damage, apoptosis, andautophagy in testes via reducing oxidative stress by chrysin. J Biochem Mol Toxicol. 2018 Nov;32(11):e22201. doi: 10.1002/jbt.22201. Epub 2018 Oct 1. 5. Akyüz M, Tokuç E, Özsoy E, Koca O, Kanberoğlu H, Öztürk M, Topaktaş R. Characteristics of the urethroplasty and our approachExperience in patients with urethral stricture. Turk J Urol. 2018 Nov 21. doi: 10.5152/tud.2018.68700. 6. Ali BH, Al Za'abi M, Adham SA, Al Suleimani Y, Karaca T, Manoj P, Al Kalbani J, Yasin J, Nemmar A. The effect of sildenafil on rats with adenine-Induced chronic kidney disease. Biomed Pharmacother. 2018 Dec;108:391-402. doi: 10.1016/j. biopha.2018.09.061. Epub 2018 Sep.
7. Alkan İ, Yüksel M, Canat HL, Atalay HA, Can O, Özveri H, Başar MM. Superoxide Anion Production by the Spermatozoa of Men with Varicocele: Relationship with Varicocele Grade and Semen Parameters. World J Mens Health. 2018 Sep;36(3):255-262. doi: 10.5534/wjmh.180028. 8. Alkan I, Yüksel M, Özveri H, Atalay A, Canat HL, Culha MG, Arabacı Ç, Bozkurt M, Başar M. Semen reactive oxygen species levels are correlated with erectile function among chronic prostatitis/chronic pelvic pain syndrome patients. Int J Impot Res. 2018 Nov;30(6):335-341. doi: 10.1038/s41443-018-0047-1.
9. Altun G, Deniz ÖG, Yurt KK, Davis D, Kaplan S. Effects of mobile phone exposure on metabolomics in the male and female reproductive systems. Environ Res. 2018 Nov;167:700-707. doi: 10.1016/j.envres.2018.02.031. Epub 2018 Jun 5.
10. Atalay HA, Çetinkaya G, Agalarov S, Özbir S, Çulha G, Canat L. Readability and understandability of andrology questionnaires. Turk J Urol. 2018 Nov 26:1-6. doi: 10.5152/tud.2018.75272. 11. Atan A. Editorial to the paper entitled "pharmacotherapy of premature ejaculation: a systematic review and network metaanalysis". Int Urol Nephrol. 2018 Nov;50(11):2015-2016. doi: 10.1007/s11255-018-1988-5. 12. Ates E, Ucar M, Keskin MZ, Gokce A.Preoperativeneutrophil-tolymphocyteratio as a new prognostic predictor after microsurgical subinguinal varicocelectomy. Andrologia. 2018 Nov 5:e13188. doi: 10.1111/and.13188. [Epubahead of print]. 13. Ateş U, Ekberli G, Taştekin NY, Göllü G, Çakmak M. Tourniquet and adrenaline use in hypospadias surgery: a survey on the current practice in Turkey. Turk J Urol. 2018 Nov 21. doi: 10.5152/ tud.2018.94412. 14. Ayaz-Alkaya S. Overview of psychosocial problems in individuals with stoma: A review of literature. Int Wound J. 2018 Nov 4. doi: 10.1111/iwj.13018.
138
15. Aydın M, Bitkin A, İrkılata L, Yılmaz A, Moral C, Atilla MK. The effect of migraine and tension-type headaches on female sexual functions: A prospective, cross-sectional, controlled study. Turk J Urol. 2018 Sep;44(5):418-422. doi: 10.5152/tud.2018.45228. 16. Aydogan Mathyk B, Aslan Cetin B, Cetin H. Sexual function after Bartholin gland abscess treatment: A randomized trial of the marsupialization and excision methods. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol. 2018 Nov;230:188-191. doi: 10.1016/j. ejogrb.2018.10.015. Epub 2018 Oct 4. 17. Bektaş O, Karagöz A, Bayramoğlu A, Benli E, Yüksel Günaydın Z, Yaman M, Kaya A. Association between Fragmented QRS and Left Ventricular Systolic Function in Patients with Erectile Dysfunction. Acta Cardiol Sin. 2018 Nov;34(6):496-501. doi: 10.6515/ACS.201811_34(6).20180504A. 18. Belhan S, Çomaklı S, Küçükler S, Gülyüz F, Yıldırım S, Yener Z. Effect of chrysin on methotrexate-inducedtesticulardamage in rats. Andrologia. 2018 Oct 1:e13145. doi: 10.1111/and.13145. 19. Benli E, Çırakoğlu A, Öğreden E, Kaya Y, Ayyıldız A, Yüce A. Do AB0 blood groups affect lower urinary tract symptoms? Turk J Urol. 2018 Nov 19:1-8. doi: 10.5152/tud.2018.25295. [Epub ahead of print]. 20. Besiroglu MDH, Dursun MDM. The association between fibromyalgia and female sexual dysfunction: a systematic review and meta-analysis of observational studies. Int J Impot Res. 2018 Nov 22. doi: 10.1038/s41443-018-0098-3. 21. Bitkin A, Başak Ozbalci A, Aydin M, Keles M, Akgunes E, Atilla MK, Irkilata L. Effects of varicocele on testicles: Value of strainelastography: A prospectivecontrolledstudy. Andrologia. 2018 Oct 14:e13161. doi: 10.1111/and.13161.
22. Bolat MS, Celik B, Celik HK, Akdeniz E. The impact of thoracotomy on psychological and sexual function in men with lung cancer. Rev Int Androl. 2018 Sep 17. pii: S1698031X(18)30062-1. doi: 10.1016/j.androl.2018.05.002. 23. Boşgelmez Iİ, Güvendik G. Beneficial Effects of N-Acetyl-LcysteineorTaurinePre- or Post-treatments in theHeart, Spleen, Lung, and Testis of Hexavalent Chromium-Exposed Mice. Biol Trace Elem Res. 2018 Nov 12. doi: 10.1007/s12011-018-1571-z.
24. Buyukinan M, Atar M, Pirgon O, Kurku H, Erdem SS, Deniz I. Anti-Mullerian Hormone and Inhibin B Levels in Obese Boys; Relations with Cardiovascular Risk Factors.Exp Clin Endocrinol Diabetes. 2018 Sep;126(8):528-533. doi: 10.1055/s-0044101141. Epub 2018 Jan 29. 25. Cakir SS, Ozcan L, Polat EC, Besiroglu H, Kocaaslan R, Ötunctemur A, Ozbek E. Statins are effective in the treatment of benign prostatic hyperplasia with metabolic syndrome. Aging Male. 2018 Nov 21:1-6. doi: 10.1080/13685538.2018.1541979.
26. Cakir SS, Degirmentepe RB, Atalay HA, Canat HL, Ozbir S, Culha MG, Polat EC, Otunctemur A. The effect of overactive bladder treatment with anticholinergics on female sexualfunction in women: a prospective observational study. Int Urol Nephrol. 2018 Nov 17. doi: 10.1007/s11255-018-2030-7. 27. Cebi Sen C, Yumusak N, Atilgan HI, Sadic M, Koca G, Korkmaz M. Effect of Amifostine on Sperm DNA Fragmentation and Testes after Radioiodine Treatment. J Vet Res. 2017 Dec 27;61(4):509-515. 28. Chatterjee A, Tokdemir S, Gallan AJ, Yousuf A, Antic T, Karczmar GS, Oto A. Multiparametric MRI Features and Pathologic Outcome of Wedge-Shaped Lesions in the Peripheral Zone on T2Weighted Images of the Prostate. AJR Am J Roentgenol. 2018 Nov 7:1-6. doi: 10.2214/AJR.18.19742.
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 29. Clavijo RI, Arora H, Gibbs E, Cohen S, Griswold A, Bakircioglu E, Bademci G, Tekin M, Ramasamy R. Whole Exome Sequencing of a Consanguineous Turkish Family Identifies a Mutation in GTF2H3 in Brothers With Spermatogenic Failure. Urology. 2018 Oct;120:86-89. doi: 10.1016/j.urology.2018.06.031. Epub 2018 Jun 30. 30. Coskuner ER, Ozkan B, Culha MG Sexual Problems of Men With Androgenic Alopecia Treated With 5-Alpha Reductase Inhibitors. Sex Med Rev. 2018 Oct 6. pii: S2050-0521(18)30089-1. doi: 10.1016/j.sxmr.2018.07.003. 31. Çildağ MB. Gadolinium-based contrast agents and Infertility. Andrologia. 2018 Nov;50(9):e13138. doi: 10.1111/and.13138.
32. DeFina LF, Radford NB, Leonard D, Wilson RK, Cooper TC, Clark SM, Willis BL, Vega GL, Barlow CE, Farrell SW, Gibbons LW, Yildiz BO, Gruntmanis U. The association of cardiorespiratory fitness, body mass index, and age with testosterone levels at screening of healthy men undergoing preventive medical examinations: The Cooper Center Longitudinal Study. Maturitas. 2018 Dec;118:1-6. doi: 10.1016/j.maturitas.2018.09.004.
33. De Sanctis V, Soliman AT, Canatan D, Di Maio S, Elsedfy H, Baioumi A, Kattamis C. Gonadotropin replacement in male thalassemia major patients with arrested puberty and acquired hypogonadotropic hypogonadism (AAH): preliminary results and potential factors affecting induction of spermatogenesis. Endocrine. 2018 Oct 8. doi: 10.1007/s12020-018-1772-4. 34. Demirer Z, Karademir I, Uslu AU, Güragac A, Aksu Y. The relationship between inflammation and mean platelet volume in varicocele pathophysiology. RevIntAndrol. 2018 Oct Dec;16(4):137-142. 35. Dereli FTG, Ilhan M, Akkol EK. New Drug Discovery from Medicinal Plants and Phytoconstituents for Depressive Disorders. CNS Neurol Disord Drug Targets. 2018 Nov 14. doi: 10.2174/18 71527317666181114141129.
36. Doğanay M, Kokanalı D, Kokanalı MK, Cavkaytar S, Aksakal OS. Comparison of female sexual function in women who underwent abdominal or vaginal hysterectomy with or without bilateral salpingo-oophorectomy. J Gynecol Obstet Hum Reprod. 2018 Nov 13. pii: S2468-7847(18)30376-3. doi: 10.1016/j. jogoh.2018.11.004. 37. Doğanyiğit Z, Silici S, Demirtaş A, Kaya E, Kaymak E.Determination of histological, immunohistochemical and biochemical effects of acute andchronic grayanotoxin III administration in differentdoses in rats. Environ Sci Pollut Res Int. 2018 Nov 13. doi: 10.1007/s11356-018-3700-9.
38. Duydu Y, Başaran N, Aydın S, Üstündağ A, Yalçın CÖ, Anlar HG, Bacanlı M, Aydos K, Atabekoğlu CS, Golka K, Ickstadt K, Schwerdtle T, Werner M, Meyer S, Bolt HM.Evaluation of FSH, LH, testosterone levelsand semen parameters in male boron workers under extreme exposure conditions. ArchToxicol. 2018 Oct;92(10):3051-3059. 39. Ekerbicer N, Gurpinar T, Sisman AR, Guvendi G, Camsari UM, Uysal N. Statins reduce testicular and ocular VEGF: A potential compromise to microcirculation. Microvasc Res. 2018 Sep;119:6063. doi: 10.1016/j.mvr.2018.04.006. Epub 2018 Apr 18. 40. Ellibeş Kaya A, Çalışkan E. Women self-reported G-spot existence and relation with sexual function and genital perception. Turk J Obstet Gynecol. 2018 Sep;15(3):182-187. doi: 10.4274/ tjod.55531
41. Em S, Karakoc M, Sariyildiz MA, Bozkurt M, Aydin A, Cevik R, Nas K. Assessment of sexual function and quality of life in patients with lower limb amputations. J Back Musculoskelet Rehabil. 2018 Sep 29. doi: 10.3233/BMR-170873. [Epub ahead of print]. Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
42. Erdem E, Karacan M, Çebi Z, Uluğ M, Arvas A, Çamlıbel T. Results of intracytoplasmic sperm injection performed with sperm retrieved by microscopic testicular sperm extraction in azoospermic patients. Turk J Urol. 2018 Nov;44(6):462-466. doi: 10.5152/ tud.2018.85282. 43. Erkal B, KalayciYigin A, Palanduz S, Dasdemir S, Seven M.TheEffect of PAI-1 Gene Variantsand PAI-1 PlasmaLevels on Development of Thrombophilia in PatientsWithKlinefelterSyndrome.Am J MensHealth. 2018 Nov;12(6):2152-2156. 44. Erkoc M, Besiroglu H, Otunctemur A, Polat EC, Bozkurt M.Metabolic syndrome is associated worsened erectile function in patients undergoing TURP due to benign prostatic hyperplasia. Aging Male. 2018 Nov 23:1-5. doi: 10.1080/13685538.2018.1541133. 45. Gabrielson AT, Le TV, Fontenot C, Usta M, Hellstrom WJG. Male Genital Dermatology: A Primer for the Sexual Medicine Physician. Sex Med Rev. 2018 Nov 17. pii: S2050-0521(18)30107-0. doi: 10.1016/j.sxmr.2018.09.004. 46. Gök F, Demir Korkmaz F. Sexual Counseling Provided by Cardiovascular Nurses: Attitudes, Beliefs, Perceived Barriers, and Proposed Solutions. J Cardiovasc Nurs. 2018 Nov/ Dec;33(6):E24-E30. doi: 10.1097/JCN.0000000000000535. 47. Gul SS, Gurgul S, Uysal M, Erdemir F. The Protective Effects of Pulsed Magnetic Field and Melatonin on Testis Torsion and Detorsion Induced Rats Indicated by Scintigraphy, Positron Emission Tomography/Computed Tomography and Histopathological Methods.Urol J. 2018 Nov 17;15(6):387-396. 48. Gumus K, Gulum M, Yeni E, Ciftci H, Akin Y, Huri E, Celik H, Erel O. Effects of Psychological Status on The Oxidation Parameters of Semen and Blood in Azoospermic Men. Urol J. 2018 Sep 22. doi: 10.22037/uj.v0i0.4540. 49. Gümüş İ, Kalem MN, Kalem Z, Surgit O, Köşüş A. The Effect of Stress Incontinence Operations on Sexual Functions: Laparoscopic Burch versus Transvaginal Tape-O. Gynecol Minim Invasive Ther. 2018 Jul-Sep;7(3):108-113. 50. Gunes S, Sengupta P, Henkel R, Alguraigari A, Sinigaglia MM, Kayal M, Joumah A, Agarwal A. Microtubular Dysfunction and Male Infertility. World J Mens Health. 2018 Oct 22. doi: 10.5534/ wjmh.180066. [Epub ahead of print] Review. 51. Gur S, Abdel-Mageed AB, Sikka SC, Bartolome AR, Hellstrom WJG. Destination Penis? Gene Therapy as a Possible Treatment for Erectile Dysfunction. Curr Gene Ther. 2018;18(4):225-239. 52. Gur S, Abdel-Mageed AB, Sikka SC, Hellstrom WJG. Advances in stem cell therapy for erectile dysfunction. Expert Opin Biol Ther. 2018 Nov;18(11):1137-1150. doi: 10.1080/14712598.2018.1534955. 53. Haid B, Silay MS, Radford A, Rein P, Banuelos B, Oswald J, Spinoit AF. Late ascended testes: is non-orthotopic gubernacular insertion a confirmation of an alternative embryological etiology? J Pediatr Urol. 2018 Oct 25. pii: S1477-5131(18)30630-2. 54. Haymana C, Aydogdu A, Demirci I, Dinc M, Demir O, Torun D, Yesildal F, Meric C, Basaran Y, Sonmez A, Azal O. Increased Endothelial Dysfunction and Insulin Resistance in Patients with Klinefelter Syndrome. Endocr Metab Immune Disord Drug Targets. 2018;18(4):401-406. doi: 10.2174/1871530318666180 220114322. 55. Hirik E, Suleyman B, Mammadov R, Yapanoglu T, Cimen FK, Cetin N, Kurt N.Effect of anakinra, an interleukinone beta antagonist, on oxidativetesticulardamageinduced in ratswithischemiareperfusion. Rev Int Androl. 2018 Jul - Sep;16(3):87-94.
139
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 56. Ilhan C, Uzel MM, Citirik M. Intraocular Hemorrhage due to use of Sildenafil in a Patient with Diabetes. Med Hypothesis Discov Innov Ophthalmol. 2018 Fall;7(3):122-125.
57. Inal HA, Kahyaoglu I, Turkkani A, Tuzluoglu D, Yilmaz N. Retrospective comparison of intracytoplasmic sperm injection outcomes of sperm retrieved from a testicular biopsy and freshly ejaculated semen in oligozoospermia. Rev Int Androl. 2018 Oct Dec;16(4):131-136. doi: 10.1016/j.androl.2017.06.006. 58. Karagüzel EÖ, Karkucak M, Saglam DA, Tiryaki A, Karahan A, Capkin E. Sexual Dysfunction and Childhood Trauma In Female Patients With Fibromyalgia. Isr J Psychiatry Relat Sci. 2018;55(2):10-14. 59. Karakaya-Bilen E, Yilmazbas-Mecitoglu G, Keskin A, Guner B, Serim E, Santos JEP, Gümen A. Fertility of lactating dairy cows inseminated with sex-sorted or conventional semen after Ovsynch, Presynch-Ovsynch and Double-Ovsynch protocols. Reprod Domest Anim. 2018 Oct 16. doi: 10.1111/rda.13363.
60. Kati B, Ay H. Evaluation of dapoxetine treatment success in life long premature ejaculation patients with penile sympathetic skin response. Andrologia. 2018 Nov;50(9):e13076. doi: 10.1111/ and.13076. Epub 2018 Jun 28. 61. Kaya C, Alay İ, Babayeva G, Gedikbaşı A, Ertaş Kaya S, Ekin M, Yaşar L. Serum Kisspeptin levels in unexplained infertility, polycystic ovary syndrome, and male factor infertility. Gynecol Endocrinol. 2018 Oct 17:1-5. doi: 10.1080/09513590.2018.1519792. 62. Kayigil O, Ozcan MF, Cakici OU. The comparison of an acellular matrix graft with an autologous venous graft in the surgical treatment of Peyronie's disease. Andrologia. 2018 Oct 9:e13168. doi: 10.1111/and.13168. [Epub ahead of print].
63. Kebudi R, Koc BS, Akici F, Cakir FB, Gorgun O, Olgun N. Testis Involvement in Neuroblastoma: Report of 3 Cases in the Turkish Pediatric Oncology Group-Neuroblastoma Study and Review of the Literature. J Pediatr HematolOncol. 2018 Sep 29. doi: 10.1097/MPH.0000000000001316. 64. Kilic A, Tastan S, Ayhan H, Seven M, Tastan B. Reliability and validity of a Turkish version of the Sexual Quality of Life - Male questionnaire: a methodological study. Sex Health. 2018 Oct 8. doi: 10.1071/SH18074. [Epub ahead of print]. 65. Kılınç S, Atay E, Ceran Ö, Atay Z. Evaluation of vitamin D status and its correlation with gonadal function in children at minipuberty. Clin Endocrinol (Oxf ). 2018 Sep 19. doi: 10.1111/ cen.13856. [Epubahead of print].
66. Kiremit MC, Acar O, Sag AA, Koseoglu E, Kilic M, Kordan Y, Balbay MD Minimally Invasive Management of Zinner's Syndrome with Same-Session Robot-Assisted Seminal Vesiculectomy and Ipsilateral Nephroureterectomy Using a Single Geometry of Trocars. J Endourol Case Rep. 2018 Nov 7;4(1):186189. doi: 10.1089/cren.2018.0066. eCollection 2018.
67. Koc G, Ozdemir AA, Girgin G, Akbal C, Kirac D, Avcilar T, Guney AI.Male infertility in Sertolicell-onlysyndrome: An investigation of autosomal gene defects. Int J Urol. 2018 Nov 26. doi: 10.1111/ iju.13863. [Epubahead of print]. 68. Kotan LD, Isik E, Turan I, Mengen E, Akkus G, Tastan M, Gurbuz F, Yuksel B, Topaloglu AK. Prevalence and Associated Phenotypes of PLXNA1 Variants in Normosmic and Anosmic Idiopathic Hypogonadotropic Hypogonadism. Clin Genet. 2018 Nov 22. doi: 10.1111/cge.13482. [Epub ahead of print].
69. Koroglu N, Aslan Cetin B, Akca A, Turan G, Temel Yuksel I, Safak Yıldırım I, Yetkin Yıldırım G. A comparison of pelvic organ prolapse and sexual function after abdominal and laparoscopic hysterectomy. Ginekol Pol. 2018;89(10):553-557. doi: 10.5603/ GP.a2018.0094.
140
70. Kuru Pekcan M, Kokanalı D, Kokanalı K, Taşçı Y. Effect of time intervals from the end of sperm collection to intrauterine insemination on the pregnancy rates in controlled ovarian hyperstimulation-intrauterine insemination cycles. J Gynecol Obstet Hum Reprod. 2018 Dec;47(10):561-564. doi: 10.1016/j. jogoh.2018.08.015. 71. Kucukdurmaz F, Efe E, Kurutas EB, Olmez C, Temizer M, Resim S. Losartan treatment significantly attenuates the fibrotic changes in the corpus cavernosum of castrated rats. Rev Int Androl. 2018 Sep 20. pii: S1698-031X(18)30057-8. doi: 10.1016/j. androl.2018.07.001. 72. Mourmouris P, Keskin SM, Skolarikos A, Argun OB, Karagiannis AA, Tufek I, Obek C, Riza Kural A. A prospective comparative analysis of robot-assisted vs open simple prostatectomy for benign prostatic hyperplasia. BJU Int. 2018 Sep 10. doi: 10.1111/ bju.14531. 73. Muratoğlu S, Akarca Dizakar OS, Keskin Aktan A, Ömeroğlu S, Akbulut KG. The protective role of melatonin andcurcumin in the testis of youngandagedrats. Andrologia. 2018 Nov 22:e13203. doi: 10.1111/and.13203. [Epubahead of print]. 74. Orta Yilmaz B, Yildizbayrak N, Erkan M. Sodium arseniteinduced detriment of cell function in Leydig and Sertoli cells: the potential relation of oxidative damage and antioxidant defense system. Drug Chem Toxicol. 2018 Sep12:1-9. doi: 10.1080/01480545.2018.1505902. [Epubahead of print]. 75. Orta Yilmaz B, Korkut A, Erkan M. Sodium fluoride disrupts testosterone biosynthesis by affecting the steroidogenic pathway in TM3 Leydigcells. Chemosphere. 2018 Dec;212:447-455. doi: 10.1016/j.chemosphere.2018.08.112. Epub 2018 Aug 22. 76. Orum MH, Egilmez OB. Successfully treatment of intercourse anejaculation with psychosexual counseling: A very rare case of situational anejaculation specific to penetrative sex with the wife. Rev Int Androl. 2018 Nov 22. pii: S1698-031X(18)30080-3. doi: 10.1016/j.androl.2018.09.001. 77. Önel T, Ayla S, Keskin İ, Parlayan C, Yiğitbaşı T, Kolbaşı B, Yelke TV, Ustabaş TŞ. Leptin in sperm analysis can be a new indicator. Acta Histochem. 2018 Oct 25. pii: S0065-1281(18)30062-X. doi: 10.1016/j.acthis.2018.10.006. 78. Özbek M, Hitit M, Yıldırım N, Özgenç Ö, Ergün E, Ergün L, Beyaz F, Kurtdede N, Altunay H. Expression pattern of galectin-1 and galectin-3 in rat testes and epididymis during postnatal development. Acta Histochem. 2018 Nov;120(8):814-827. 79. Özen MA, Gündoğdu G, Taşdemir M, Eroğlu E. Are mechanical and chemical trauma the reason of meatal stenosis after newborn circumcision? Eur J Pediatr. 2018 Oct 2. doi: 10.1007/s00431018-3261-4. 80. Ozkanli S, Basar MM, Selimoglu S, Erol B, Ozkanli O, Nurili F, Kahraman S.Theghrelinandorexinactivity in testiculartissues of patientswithidiopathicnon-obstructiveazoospermia.Kaohsiung J MedSci. 2018 Oct;34(10):564-568. 81. Özkidik M, İbrahimov A. Comment on 'polygamy, sexual behavior in a population under risk for prostate cancer diagnostic: an observational study from the black sea region in turkey'. Int Braz J Urol. 2018 Sep 20;44. doi: 10.1590/S1677-5538. IBJU.2018.0459. 82. Öztürk Er E, Özbek B, Bakırdere S. Accurate and sensitive determination of sildenafil, tadalafil, vardenafil, and avanafil in illicit erectile dysfunction medications and human urine by LC with quadrupole-TOF-MS/MS and their behaviors in simulated gastric conditions. J Sep Sci. 2018 Oct 25. doi: 10.1002/jssc.201800734. [Epub ahead of print]. Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 83. Polat EC, Bozkurt AS, Keskin Cimen F, Gulaboglu M, Altuner D. The investigation of the protective effects of nimesulide on experimental testicular ischemia-reperfusion injury in rats. Rev Int Androl. 2018 Nov 23. pii: S1698-031X(18)30078-5. doi: 10.1016/j.androl.2018.08.001. 84. Rashedi AS, de Roo SF, Ataman LM, Edmonds ME, Silva AA, Scarella A, Horbaczewska A, Anazodo A, Arvas A, Ramalho de Carvalho B, Sartorio C, Beerendonk CCM, Diaz-Garcia C, Suh CS, Melo C. Survey of Third-Party Parenting Options Associated With Fertility Preservation Available to Patients With Cancer Around the Globe. J Glob Oncol. 2018 Sep;(4):1-7. doi: 10.1200/JGO.2017.009944. 85. Rashedi AS, de Roo SF, Ataman LM, Edmonds ME, Silva AA, Scarella A, Horbaczewska A, Anazodo A, Arvas A, Ramalho de Carvalho B, Sartorio C, Beerendonk CCM, Diaz-Garcia C, Suh CS, Melo C, Yding Andersen C, Motta E, Greenblatt EM, Van Moer E, Zand E, Reis FM, Sánchez F, Terrado G, Rodrigues JK, de Meneses E Silva JM, Smitz J, Medrano J, Lee JR, Winkler-Crepaz K. Survey of Fertility Preservation Options Available to Patients With Cancer Around the Globe. J Glob Oncol. 2018 Sep;(4):1-16. doi: 10.1200/JGO.2016.008144. Epub 2017 Jun 28. 86. Sarac M, Bakal U, Tartar T, Canpolat S, Kazez A. Is stent type used in snodgrass method a factor in fistula formation? Niger J Clin Pract. 2018 Sep;21(9):1198-1202. doi: 10.4103/njcp.njcp_317_17. 87. Sarikaya S, Yildiz FG, Senocak C, Bozkurt OF, Karatas OF. Urinary incontinence as a cause of depression and sexual dysfunction: Questionnaire-based study. Rev Int Androl. 2018 Nov 20. pii: S1698-031X(18)30082-7. doi: 10.1016/j.androl.2018.08.003. 88. Sezik M, Gurpinar E, Zayim N. Nationwide content analysis of undergraduate obstetrics and gynaecology clinical curricula in Turkish medical schools. J Obstet Gynaecol. 2018 Sep 19:1-6. doi: 10.1080/01443615.2018.1469605. 89. Silay MS, Hoen L, Quadackaers J, Undre S, Bogaert G, Dogan HS, Kocvara R, Nijman RJM, Radmayr C, Tekgul S, Stein R. Treatment of Varicocele in Children and Adolescents: A Systematic Review and Meta-analysis from the European Association of Urology/European Society for Paediatric Urology Guidelines Panel. EurUrol. 2018 Oct 10. pii: S0302-2838(18)30731-0. doi: 10.1016/j.eururo.2018.09.042. 90. Sis Çelik A, Kırca N. Prevalence and risk factors for domestic violence against infertile women in a Turkish setting. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol. 2018 Oct 13;231:111-116. doi: 10.1016/j. ejogrb.2018.10.032. 91. Sahin MO, Sen V, Eser E, Koc E, Gumus U, Karakuzu C, Ucer O. The Effect of Hyperbaric Oxygen Therapy on Erectile Functions: A Prospective Clinical Study. Urol Int. 2018;101(2):206-211. doi: 10.1159/000490356. Epub 2018 Aug 8. 92. Tangal S, Ozayar A, Ener K, Gokçe MI, Haliloglu AH. Does mean platelet volume (MPV) have a role in evaluation of erectile dysfunction and its severity? Rev Int Androl. 2018 Nov 24. pii: S1698-031X(18)30086-4. doi: 10.1016/j.androl.2018.07.007. 93. Taskin Yilmaz F, Karakoc Kumsar A, Demirel G. The effect of body image on sexual quality of life in obese married women. Health Care Women Int. 2018 Nov 26:1-14. doi: 10.1080/07399332.2018.1542432. 94. Temamoğulları F, Aral F, Yılmaz R. Royal jelly protection on flunixin meglumine-induced spermiotoxicity and testicular degeneration in mice. Pol J VetSci. 2018 Sep;21(3):497-506. doi: 10.24425/122624. 95. Tekin S, Beytur A, Erden Y, Beytur A, Cigremis Y, Vardi N, Turkoz Y, Tekedereli I, Sandal S.Effects of intracerebroventricularadministration of irisin on thehypothalamus-pituitary-gonadalaxis in malerats.J Cell Physiol. 2018 Oct 14. doi: 10.1002/jcp.27541.
96. Toktanis G, Kaya-Sezginer E, Yilmaz-Oral D, Gur S. Potential therapeutic value of transient receptor potential channels in male urogenital system. Pflugers Arch. 2018 Nov;470(11):1583-1596. doi: 10.1007/s00424-018-2188-y. Epub 2018 Sep 7. Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018
97. Topcu A, Mercantepe F, Rakici S, Tumkaya L, Uydu HA, Mercantepe T.An investigation of theeffects of N-acetylcysteine on radiotherapyinducedtesticularinjury in rats. Naunyn Schmiedebergs Arch Pharmacol. 2018 Nov 13. doi: 10.1007/s00210-018-1581-6.
98. Trovão JN, Serefoglu EC. Neurobiology of male sexual dysfunctions in psychiatric disorders: the cases of depression, anxiety, mania and schizophrenia. Int J Impot Res. 2018 Nov;30(6):279-286. doi: 10.1038/s41443-018-0077-8. Epub 2018 Sep 18. 99. Unal E, Yıldırım R, Tekin S, Demir V, Onay H, Haspolat YK.A Novel Mutation of AMHR2 in Two Siblings with Persistent Müllerian Duct Syndrome J ClinRes Pediatr Endocrinol. 2018 Nov 29;10(4):387-390. doi: 10.4274/jcrpe.0013. Epub 2018 Apr 24. 100. Unal E, Yıldırım R, Taş FF, Demir V, Onay H, Haspolat YK. Aromatase Deficiency due to a Novel Mutation in CYP19A1 GeneJ ClinRes Pediatr Endocrinol. 2018 Nov 29;10(4):377-381.
101. Urkmez A, Akan S, Ozsoy E. HIV Negative Penile Kaposi's Sarcoma in Circumcised Men. J Coll Physicians Surg Pak. 2018 Sep;28(9):S222-S224. doi: 10.29271/jcpsp.2018.09.S222. 102. Uzunçakmak TK, Cebeci F, Dağdelen D, Gürel MS, Zenginkinet T, Akdeniz N. Brown papules on the penis. Cutis. 2018 Sep;102(3):151;152;154. 103. Yikilmaz TN, Ozturk E, Hizli F, Hamidi N, Basar H. Effect of hormonal therapy for volume reduction, lower urinary tract symptom relief and voiding symptoms in prostate cancer: leuprolide vs goserelin. Urol J. 2018 Oct 21. doi: 10.22037/uj.v0i0.4245.
104. Yildirim OG, Sumlu E, Aslan E, Koca HB, Pektas MB, Sadi G, Akar F. High-fructose in drinking water initiates activation of inflammatory cytokines and testicular degeneration in rat. Toxicol Mech Methods. 2018 Nov 27:1-41. doi: 10.1080/15376516.2018.1543745.
105. Yildiz C, Mullen B, Jarvi K, McKerlie C, Lo KC. Comparison of cryosurvival and spermatogenesis efficiency of cryopreserved neonatal mouse testicular tissue between three vitrification protocols and controlled-rate freezing. Cryobiology. 2018 Oct;84:4-9. doi: 10.1016/j.cryobiol.2018.09.001. Epub 2018 Sep 6. 106. Yildiz Y, Kilinc MF, Doluoglu OG. Is There Any Association Between Regular Physical Activity and EjaculationTime?. Urol J. 2018 Sep 26;15(5):285-289. doi: 10.22037/uj.v0i0.4031. 107. Yahyazadeh A, Deniz ÖG, Kaplan AA, Altun G, Yurt KK, Davis D. The genomic effects of cell phone exposure on the reproductive system. Environ Res. 2018 Nov;167:684-693. doi: 10.1016/j. envres.2018.05.017. Epub 2018 Jun 5. 108. Yildirim OG, Sumlu E, Aslan E, Koca HB, Pektas MB, Sadi G, Akar F.High-fructose in drinking water initiates activation of inflammatory cytokines and testicular degeneration in rat. Toxicol Mech Methods. 2018 Nov27:1-41.
109. Yildiz C, Mullen B, Jarvi K, McKerlie C, Lo KC. Comparison of cryosurvival and spermatogenesis efficiency of cryopreserved neonatal mouse testicular tissue between three vitrification protocols and controlled-rate freezing. Cryobiology. 2018 Oct;84:4-9. doi: 10.1016/j.cryobiol.2018.09.001. Epub 2018 Sep 6. 110. Yilmaz Ö, Okçelik S, Soydan H, Ateş F, Yeşildal C, Aktaş Z, Şenkul T. Our urethrocutaneous fistula repair results in adults after hypospadias surgery. Rev Int Androl. 2018 Oct - Dec;16(4):143146. doi: 10.1016/j.androl.2017.07.002. Epub 2017 Oct 21. 111. Yucel C, OzlemIlbey Y. Predictive value of hematological parameters in testicula rtorsion: retrospective investigation of datafrom a high-volume tertiary care center. J IntMedRes. 2018 Nov19:300060518809778. doi: 10.1177/0300060518809778.
112. Yucel C, Kozacioglu Z. Effect of seasonal variation on the success of micro-dissection testicular sperm extraction: A pilot study. Andrologia. 2018 Sep 25:e13156. doi: 10.1111/and.13156.
141
KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR (January/Ocak 2019 - May/Mayıs 2019) 19 Ocak 2019 Toronto-Kanada
Men’s Health Summit 2019
www.cua.org
23-26 Ocak 2019 Odisha-Hindistan
Urological Society Of India 52nd Annual Conference 2019
http://www.usicon2019.com/
8-10 Şubat 2019 Quarzazate-Fas
7th International meeting on new debates in urology
uromaghreb.ma
14-16 Şubat 2019 Ljubljana-Slovenya
21st Congress of the European Society for Sexual Medicine (ESSM)
https://professionals.issm.info/events/21st-congress-of-the-european-society-for-sexual-medicine-essm
7-10 Mart 2019 Atlanta-ABD
ISSWSH/ISSM Joint Meeting 2019
https://professionals.issm.info/events/isswsh-issmjoint-meeting-2019/
13-14 Mart 2019 Barselona-İspanya
6th Course On Genitourinary Prosthetic and Reconstructive Surgery
http://uroweb.org/wp-content/uploads/6th-Course.pdf
14-16 Mart 2019 NewYork-ABD
2019 Best of ESHRE and ASRM
http://www.andrology.org/component/dpcalendar/event/95
13-16 Mart 2019 Paris-Fransa
2019 SRI 66th Annual Scientific Meeting
http://www.andrology.org/component/dpcalendar/event/94
16-18 Mart 2019 Barselona-İspanya
EAUN19
https://eauncongress.uroweb.org/
15-19 Mart 2019 Barselona-İspanya
34th Annual EAU Congress
eaun@uroweb.org
3-6 Nisan 2019 Chicago-ABD
Testis Workshop, XXV North American Testis Workshop
https://andrologysociety.org/meetings/testis-workshop.aspx
6-9 Nisan 2019 Chicago-ABD
44th Annual Conference “Fertility And Men’s Health
https://andrologysociety.org/meetings/asa-annual-meeting/future-meetings/general-meeting-information.aspx
4-6 Nisan 2019 Pattaya-Tayland
31st Thai Urological Association Annual Meeting
tuanet.org
11-13 Nisan 2019 Brisbane-Avustralya
APSSM – USANZ 2019
https://www.usanz2019.com/apssm
11-14 Nisan 2019 Şangay-Çin
IFFS 2019 Shanghai
https://www.iffs-reproduction.org/page/WorldCongress
12-14 Nisan 2019 Limasol-Kıbrıs
3rd Spring Urological Syposium 2019 of the Cyprus Urological Association
voyagertravel.gr
18-21 Nisan 2019 Nagoya-Japonya
The 107th JUA Annual Meeting
https://www.urol.or.jp/en/meeting.html
3-6 Mayıs 2019 Chicago-ABD
Annual Congress of the American Urology Association (AUA) 2019
aua2019.org
9-10 Mayıs 2019 Viyana-Avusturya
EAU 19th Central European Meetingg
cem19.uroweb.org
17-18 Mayıs 2019 Heilbronn-Almanya
4th ESU-ESUT Masterclass on Operative management of Benign Prostatic Obstruction
https://esu-masterclasses.uroweb.org/masterclass/4th-esu-esut-masterclass-on-operative-management-of-benign-prostatic-obstruction/
142
Cilt/Volume 20 n Sayı/Issue 4 n Aralık/December 2018