ED‹TÖRDEN
editörden
01
editörden Merhaba! Kafkasya Forumu’nun iletiflim arac› olarak faydaland›¤› web sayfas›, bülten, bas›n duyurular› ve dosya çal›flmalar›na ek olarak dergimizin ilk say›s›yla bizce önemli bir ad›m daha atm›fl oluyoruz. Dergimiz, Forum’un ideolojik-politik hatt›n›n demokratik ilkelerle formüle edildi¤i bir zemin oluflturma hedefiyle yay›n hayat›na bafll›yor. Tek renkli ve tek sesli tutucu ve dayatmac› bir tav›rdan uzak; farkl› e¤ilimleri yatay iliflkiler modeliyle bir araya getiren Kafkasya Forumu nihai olarak ortak bir bilinci merkezilefltirme gayretini di¤er propaganda araçlar›n›n yan› s›ra dergiyle de sürdürecektir. Geçmiflimizle ya da kimli¤imizle övünmek, kültürümüze, kahramanlar›m›za destanlar yazmak de¤il amac›m›z. Kimseyi yermiyor ve yüceltmiyoruz. Geçmiflten ald›¤›m›z referansla gelece¤i umutla tarif etmek gayretimiz! Bir cemaat de¤iliz, hiyerarfliden yana de¤iliz, geçici bir heves hiç de¤il! Cinsel, ulusal sömürü ve tahakküm iliflkilerine karfl›y›z ve bu egemenlik iliflkilerini temellerine dek sorgulamaya niyetliyiz! De¤iflimi kuflkuyla karfl›layan, köktenci, statükocu tav›rdan uzak durarak modern yaflam›n zorlad›¤› geleneksel ba¤l›l›klar›m›z› sorgulayaca¤›z; de¤ifliyor ve dönüflüyoruz. Geçmiflle gelecek aras›ndaki s›k›flm›fll›¤›m›z›n sanc›lar›y›z ve yeni do¤umlara gebeyiz! Bu yüzden de arada kalm›fll›¤›m›za bir son vermek ayn› zamanda kendimizi ana dilimizle de ifade edebilece¤imiz alanlar yaratmak istiyoruz. Tutars›zl›klar›m›z olacakt›r elbette, karars›zl›klar›m›z, henüz olgunlaflmam›fl fikirlerimiz… Kendi kültürünü sevmenin ötesine geçmek neyi sevdi¤imizi bilmek istiyoruz. Süreklili¤in içinde bir tekrar olmaktan çok katk›lanmak istiyoruz. Ezilen Kafkasya halklar›n›n ve tüm dünyada onlarla ayn› kaderi paylaflan di¤er halklar›n ve uygulana gelen bask› ve tahakküm politikalar›na topyekûn karfl› olanlar›n, en temel hak ve özgürlüklerini savunuyor ve demokratik taleplerini sahipleniyoruz. Yay›n hayat›na bafllayan dergimizin ilk say›s›nda, Kafkasya Forumunun kuruluflundan bu yana üzerinde konustu¤umuz, tart›flt›¤›m›z konulara iliflkin düflüncelerin ifade edildi¤i, yaz› ve çevirileri bulabilirsiniz. Konu bafll›klar›m›z; Çerkesler, Türkiyedeki Diaspolitik Çerkes Kimli¤i, Terör ve Savafl, Küreselleflme ve Çerkesler, Natela Akaba ile kad›n konulu söylefli, Metin Ye¤in ile Zapatistalar hakk›nda keyifli bir röportaj, kitap elefltirisi, Kafkasya derslerinin tan›t›m› ve haberler... Ayr›ca Sovyet bürokrasisinin devam› olarak gördü¤ümüz Rusya Federasyonudevlet yap›s›n› ve baflkan›n› ele ald›¤›m›z yaz› ve çeviriler.Yap›lan bu çal›flman›n, Rusya’n›n eski Sovyet co¤rafyas› üzerindeki hegemonyas› hakk›nda bir ipucu verece¤i kanaatindeyiz. Abhazya Özel Dosyam›zda ise 12. zafer y›l›n› kutlayan ‘Canlar Ülkesi’nin hakl› mücadelesini yans›tmaya çal›flt›k. ‹ki ayl›k periodlarla ç›kacak olan Kafkasya forumu dergimizin her yeni say›s›nda bizden olan her fleyi hep ayn› heyecanla paylaflmak üzere...
Aflharapha Elif Yar
kf
02
‹Ç‹NDEK‹LER
içindekiler
01 04 09 12 18 21 26 31 33 38 51 56 58 60 62
Bafllarken Elif Yar Sovyet Bürokrasisi’nin Has Evlad›: Putin Özcan Özen Abhazya Dosyas› Alper Kahraman Türkiye’deki Diaspolitik Çerkes Kimli¤i Ça¤lar Konukman, Muhammet Salmak Natela Akaba ile Söylefli Ridade Fidan Abhazya, Gürcistan ve Kafkasya Konfederasyonu Stanislav Lakoba - Çeviri: Sencer Busun Metin Ye¤in Söyleflisi Çi¤dem Hatac›ko¤lu Haberler Ajanslardan Soyut S›n›rlar, Somut Engeller Hakan Gürel Çerkesler Yaflar Güven Terör ve Savafl Murat Özkan Kafkasya Dersleri Ridade Fidan Kitap Elefltirisi: Sürdüler Sürgün Oldum Ça¤lar Konukman Küreselleflme ve Çerkesler Elif Yar 12 Eylül 1980 - 12 Eylül 2005 Yaflar Güven
03
PUTIN “...Tarih olan Sovyetler Birli¤i idi, onun bürokrasisi de¤il... Bugün ayn› co¤rafyadaki tüm yöneticiler on befl y›l önce Komünist Parti üyesiydiler...” “...Putin ilk ifl olarak Çeçenistan’da terörün kökünü kurutaca¤›n› aç›klad›. Çünkü tam da ayn› günlerde Moskova ve Volgodnsk’ta apartman bombalamalar› gerçeklefliyor ve bunlar›n sorumlusu olarak Çeçenler gösteriliyordu. Fakat bir baflka apartman›n bodrum kat›nda apartman sakinleri bir FSB ajan›n› gerçek bombalarla “tatbikat” yaparken yakal›yordu...” ABHAZYA "...Bir veya iki sene içinde, Gürcistan, Rusya’n›n bir kolonisi olmaktan kendi kendine küçük bir imparatorluk olmas›n› sa¤layacak yolu geçti. Gürcülerin, Abhazya ve Osetya’ya karfl› tutumlar› ile Ruslar›n Gürcistan veya Ermenistan’a karfl› tutumu aras›ndaki fark ilkesel olarak de¤il, sadece boyutlar›nda farkl›l›k gösterir. Kendi arka bahçelerinde Gürcüler, Ruslar kadar emperyalist olduklar›n› gösterdiler. Uluslar›n sosyalist dayan›flmalar›, halklar›n kendi kaderlerini tayin hakk› ve benzeri güzel cümleler unutuldu...." ÇERKESLER
K Ü N Y E
Türkiye’nin kültürel zenginli¤ine katk›s› olan Çerkesler, yaz›l› medyada zaman zaman gündeme gelir. S›n›rl› okuyucu kitlesine sahip gazete ve dergilerde yer alan s›n›rl› sayfal› yaz›larla, kültürel zenginli¤e katk› sunan di¤er halklar›n fertleri Çerkesleri yani komflular›n› tan›maya çal›fl›r. Yay›n hayat›na yeni bafllayan bu dergi de s›n›rl› say›da okuyucuya ulaflabilecek. Bu yaz›dan amaç, derginin ilk say›s›nda özet olarak Çerkesler’i anlatmaya çal›flmakt›r.
kf
‹ki Ayl›k Siyasi, Kültürel Dergi Kas›m-Aral›k, 2005, Say›: 1 Kafkasya Forumu Dergisi Ad›na Sahibi Can Kesgin Feridiye Cd. Taksim F›r›n Sk. No.4 Daire 10 Taksim/‹stanbul Genel Yay›n Yönetmeni Elif Yar Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Can Kesgin
Yaz› ‹flleri Alper Kahraman, Ça¤lar Konukman, Çi¤dem Hatac›ko¤lu, Muhammet Salmak, Sencer Busun, Murat Özkan Grafik Uygulama Haluk Özcan Abone Sorumlusu Gülay Sey - gulay@kafkasyaforumu.org Sencer Busun (Avrupa) - sencer@kafkasyaforumu.org
Finans Sorumlusu Canset A¤ral›
Dergide yer alan tüm yaz›lar›n sorumlulu¤u yazarlara aittir.
Mizanpaj Mehmet Y›lmaz Bask› EK-B‹L Matbaac›l›k Evren Mh. Halkal› Cad. Kuzu Sk. No3 Bagcilar/‹stanbul 0212 550 49 49 Resim & Foto¤raf Birleflik Kafkasya Derne¤i Arflivi Katk›da Bulunanlar Hakan Gürel, Mehmet Güç iletisim@kafkasyaforumu.org
04
‹NCELEME inceleme
Sovyet Bürokrasisi’nin Has Evlad› Hayat›m komünizmi savunmakla geçmedi. Vladimir Vladimiroviç Putin1
Baflkanl›¤›n›n ilk icraat› RF’yi etnik temele dayanmayan yedi “üst idari bölge”ye bölmek ve yöneticilerini kendi atamak oldu. Beslan bask›n›ndan sonra ise 89 idari bölge yöneticisinin seçilmesini de¤il atanmas›n› önerdi. fiimdi bunu yasallaflt›rmaya çal›fl›rken henüz fliddetli bir muhalefetle karfl›laflm›fl de¤il. ÖZCAN ÖZEN
7
Ekim 1952’de iflçi bir ailenin o¤lu olarak do¤an Putin’in çocuklu¤u s›radan ve oldukça aflinayd›: Atatürk Caddesi’nden de¤il Lenin Bulvar›’ndan yürüyerek, Cumhuriyet ‹lkokulu’na de¤il, Devrim ‹lkö¤retim Okulu’na gitti. Pazartesileri bayrak töreninde dalgalanan ay-y›ld›zl› k›rm›z› bir bayrak de¤il, orak-çekiçli k›z›l bayrakt›. Hemen hemen her ülkenin milli marfllar›nda yer alan konulara duygu katan dizelerin aflina bir ritimle hayk›r›ld›¤› bir marfl söyledi. ‹kinci Dünya Savafl›, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i (SSCB) halklar›n›n birli¤i için yetersiz kalaca¤›ndan endifle duyuldu¤undan olsa gerek proleter enternasyonalizmin yerine ulusal birli¤in oluflturulmas› için vesile olmufl ve “Enternasyonal” yerine bir milli marfl bestelenmiflti. Putin ve kufla¤› derslerde bu kadar flansl› de¤ildi: ‹nk›lap Tarihi okumad›lar, ama Marksizm-Leninizm halen müfredat›n temeliydi.
Casus 1970-75 y›llar› aras›nda Leningrad Devlet Üniversitesi’nde hukuk ö¤renimi gören Putin, ‘D›fl Ticaret Hukukunda Teflvik Prensipleri’ tezinden yüksek baflar› notu alarak mezun oldu. Bugüne kadar konusu bir s›r olarak kalan bir baflka teziyle ekonomi doktoras›n› tamamlad›. Ö¤rencilik y›llar›nda baflvurdu¤u istihbarat örgütü KGB’ye 23 yafl›nda girdi. Mükemmel Almanca bilgisinden yararlan›lan Putin, KGB’nin D›fl Haberalma Servisi’nin Almanca konuflulan ülkelerden sorumlu 4. Birimi’nde, iki Almanya’n›n birleflti¤i 1990 y›l›na kadar çal›flt›. 1970’li y›llar›n sonunda Bat› Almanya’y› terk et-
mesi istenen Putin, 1985 y›l›nda Yarbay rütbesine yükselmifl ve 1988’de Do¤u Almanya istihbarat› STAS‹’den “Do¤u Almanya Halk Ordusu” Liyakat Madalyas› alm›flt›.
Birand: 500 y›l›lk Türk-Rus tarihinde ilk kez tepedeki insan Türkiye’ye geliyor. O da sizsiniz. Bu geziyi gazeteci olarak izleseydiniz, ne manflet atard›n›z? Putin: Birlikte ilerleme ve refaha Birand: Bu bafll›¤a s›¤mayabilir. Biraz uzun oldu. Stratejik ortakl›k gibi bir bafll›k at›labilir mi? Putin: Ne kadar az klifle kullan›rsan›z o kadar iyi olur.2 Her söyleflisi, bir iletiflim fakültesi ö¤rencisi için “söylefli teknikleri ve hinlikleri” dersi “kalite”sinde cereyan eden Birand’a verilen “ö¤retici” bir cevap olmas›n›n yan›nda Putin’in sözleri, gerçek niyetini diplomatik bir üslupla gizleyen bir siyasetçiye ait de¤ildir. O daima söylemek istedi¤ini siyasi dilin d›fl›na ç›kmadan do¤rudan söylemeyi tercih etmifltir. Beslan bask›n› sonras›nda kendisine art›k Çeçen liderlerle görüflmesi gerekti¤ini ö¤ütleyen Amerika’ya “siz Usame bin Ladin ile görüflüyor musunuz?” cevab›n› vermiflti.
Bürokrat Y›llar›n tecrübesinden yararlanarak karfl›s›ndakiyle samimiyet kurup tuzak sorularla a¤z›ndan laf kapmaya çal›flan Birand’la söyleflisinin tamam›nda laf› doland›rmadan konuflan Putin, salondakileri susturmak için ayakkakf
05
b›s›yla kürsüye vurarak sessizli¤i sa¤layan Kruflçev d›fl›nda Sovyet bürokrasinin diplomatik gelene¤ine hiç uymayan bir lider, tabii Kruflçev gibi flamatac› da de¤il. Fakat Putin bu bürokrasinin bir üyesidir. Tarih olan Sovyetler Birli¤i idi, onun bürokrasisi de¤il. Eski SSCB ve benzeri rejimlerin yer ald›¤› co¤rafyada k›z›l bayra¤›n dalgalanmad›¤› bir gökyüzü alt›nda do¤an çocuklar›n en büyü¤ü bugün on befl yafl›ndad›r. Bugün ayn› co¤rafyadaki tüm yöneticiler on befl y›l önce Komünist Parti üyesiydiler. So¤uk, kararl› yüzüne oturan bak›fllar›nda daima karfl›s›ndakini küçümsemeye haz›r bir ifade bulunan Putin, KGB’den 19 A¤ustos 1991’deki darbe s›ras›nda istifa etmiflti.3 O s›rada ad› k›sa bir süre önce halk oylamas›yla de¤iflen Saint Petersburg (Leningrad) ilinin4 belediye baflkan› olan Anatoly Sobçak’›n yard›mc›lar›ndan biriydi. O gün Amerikal› ifladamlar›yla belediyede gerçeklefltirilen bir toplant›da çekilen foto¤raflar›nda her zamanki gibi endiflesiz görünüyordu. Yeltsin Moskova’da Beyaz Ev’in önünde tanklar› durdurup üzerlerine ç›karak –buna ancak üçüncü gün cesaret etmiflti- askerleri ikna etme piyesini oynarken Sobçak’la beraber Putin St. Petersburg’a askeri birliklerin girmesini engellemifl, Moskova
“Her kim ki Sovyetler Birli¤i’nin çöküflünden dolay› üzülmüyor, onun kalbi yoktur; her kim ki onu eski flekliyle canland›rmak istiyor, onun akl› yoktur.”8 300 bin kiflilik bir gösteri düzenlerken onlar kendi flehirlerinde 500 bin kifliyi soka¤a dökmüfltü. H›zl› özellefltirmenin yafland›¤› dönemde St. Petersburg belediye baflkanl›¤› birinci yard›mc›l›¤› ve il yönetiminin d›fl iliflkiler komisyonu baflkanl›¤› yapan Putin 1996’da Sobçak’›n seçim yenilgisinin ard›ndan Moskova’ya gitti. Pavel Borodin sayesinde Kremlin’de emlak bürosu baflkan yard›mc›l›¤› görevine getirilerek Yeltsin’in yönetim kadrosuna dahil oldu. Devlet yönetiminin tepesinde sessiz bir flekilde ifllerin nas›l yürütüldü¤ünü ö¤renip, yeni yetme ifladamlar› (oligark) ile siyasetçilerin iliflkilerini “gözlemleyerek” Kremlin’de yükseliflinin koflullar›n› yaratmaya bafllad›.
Geçmiflin ihtiflam›n›n peflinde St. Peterburg deneyiminde belediyenin ticari ifllerinin tamam›n›n özel sektöre devredilmesine karfl› ç›km›fl ve kumarhane ve gazinolar›n yüzde 51 hissesini belediyede tutmufltu. Putin devletin ekonomideki kontrolü tamam›yla piyasaya b›rakmas›n›n ülkeye zarar verece¤ini düflünüyordu. Sovyet ekonomisinin “post-endüstriyel toplum aflamas›na geçemedi¤ini ve rakiplerinin gerisinde kf
kalarak sivil karakterli bilimsel ürünler pazar›nda yüzde 1’lik pay›yla ABD’nin yüzde 36, Japonya’n›n yüzde 30’luk pay›n›n çok çok gerisinde kald›¤›n›” tespit ediyordu.5 ‹çinde bulunulan “güçlüklerle dolu ekonomik ve sosyal durumu Sovyet modelinden miras ald›¤›m›z ekonomi yap›s› için ödememiz gereken bedel” olarak görüyordu. Fakat Sovyet dönemini reddetmemekteydi. “Komünist” ideoloji onun için sadece bir araçt›, önemli olan Rusya’n›n devlet olarak uluslararas› a¤›rl›¤›, büyüklü¤ü, siyasi ve ekonomik etkisinin varl›¤›yd›: “Komünist Partisi de özellikle SSCB’nin son döneminde ideolojik bir yap›dan öte bir devlet yap›s›yd›... Fikir, ülkü güzeldi. H›ristiyanl›¤a baflka dinlere yak›nd›. Kardefllikten, mutluluktan söz ederdi komünist ideolojisi... fiark› güzeldi... (Kemanc›) o kadar iyi de¤ildi. Esas teori etkili de¤ildi. Uygun de¤ildi. Ve ortaya konan amaçlar ulafl›labilir de¤ildi. Zaten son dönemde ilk dönemde ortaya at›lan amaçlar yozlaflm›flt›.”6 Sovyetler Birli¤ine, güçlü devletin oldu¤u bir geçmifle sahip ç›k›yordu. Fakat vaat ettikleriyle de¤il sahip olduklar›yla. Ayn› söyleflide “e¤er SSCB da¤›lmam›fl olsayd›, ABD, Irak’a gene müdahale edebilir miydi?” sorusuna “SSCB eskisi gibi kalsayd› elbette ki böyle bir fley olamazd›,” yan›t›n› veriyordu. “SSCB’yi yok etmeden durum de¤iflebilir miydi? Bu gerek siyasi gerekse ekonomik alanda mümkündü. Ama flimdi ben bu konuda bir tahminde bulunmak istemiyorum. fiimdiki duruma bakmak istiyorum.”7 ‘fiimdi ki durumun’ tasviriyse çok aç›kt›r: “Her kim ki Sovyetler Birli¤i’nin çöküflünden dolay› üzülmüyor, onun kalbi yoktur; her kim ki onu eski flekliyle canland›rmak istiyor, onun akl› yoktur.”8 Gorbaçov benzer sözleri oldukça diplomatik tarzda ve utangaç bir flekilde söylemiflti, ne de olsa halen Lenin posterinin alt›nda Komünist Parti içinde konufluyordu. Yeltsin ise diplomasiye kaçmadan piflkin bir edayla halka sesleniyordu. Asl›nda mesaj› devasa Sovyet askeri-sanayi kompleksinin bürokratlar›nca kurgulanm›flt›, o sadece, nüfusunun yüzde 43,5’inin memur oldu¤u ve bürokrasinin y›lda 30 trilyon belge üretti¤i SSCB’deki daha alt kademe yöneticileri ve yerel bürokratlar› ikna etmeye çal›fl›yordu.9 SSCB fordizmin en esasl› kalesiydi, fakat post-fordizme kendi içi dinamikleriyle tedrici bir geçiflin bafllang›ç f›rsat›n› yerel bürokrasinin direnifli yüzünden Kruflçev döneminde kaç›rm›flt›. Brejnev dönemi yerel bürokrasinin alt›n y›llar›yd›. Andropov merkezi bürokrasinin ve onun gerçek sözcüsü askeri-sanayi kompleksin yerele karfl› savafl›n› bafllatt›, fakat ömrü yetmedi. Gorbaçov selefinin KGB tecrübesine sahip olmad›¤› için cesur de¤ildi, fazla yalpalad› ve zaman kaybetti. Yeltsin aray› kapa-
06
mak için h›zl› davranmaya kalkt›¤›nda tek çaresi yerel bürokrasiyi bir safra gibi atmak ve SSCB’yi da¤›tmakt›, fakat sonuçta ortaya bir ucube ç›km›flt›. Putin o yüzden ‘SSCB ile de olabilirdi,’ diye düflünmektedir. Putin, eski KGB yeni FSB (Federal Güvenlik Bürosu) binas›n›n duvar›na Andropov ad›na bir hat›ra plaketini çivilerken Yeltsin’in de¤il Andropov’un halefi oldu¤unu düflünüyordu.
SSCB’siz Bürokrasinin Rusya’s›nda ‹ktidar Yolu
1997’in sonuna do¤ru eski SSCB üyelerinden Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova Rusya’ya güvensizliklerinden dolay›, özellikle ABD’nin ön ayak olmas›yla Ukrayna’n›n öncülü¤ünde GUAM adl› siyasi ve ekonomik bir birlik oluflturdular. (Mart 1999’da Özbekistan’›n kat›l›m›yla GUUAM.) Bu eski SSCB d›fliflleri bakan› Primakov’un RF d›fliflleri bakanl›¤›na getirilmesiyle d›fl politikada ata¤a geçen Rusya’ya karfl› ABD ve AB’nin bir cevab›yd›.10 Bu, ABD’nin 1990’dan beri sürdürdü¤ü “first Russia-önce Rusya” politikas›n›n ve Almanya’n›n da Helmult Kohl arac›l›¤›yla yürüttü¤ü ‘samimiyet’in sonu anlam›na geliyordu. 1999 Mart’›nda Kosova Savafl› ve NATO ve AB’nin geniflleme hamleleri Bat›’n›n RF ile ‘cicim y›llar›n›n’ bitti¤ine iflaret ediyordu.
Putin’in Kremlin’e girdi¤i 1996 y›l› A¤ustos ay›nda Yeltsin 1994’den beridir süren Çeçenistan Savafl›’n› bitirmifl ve ikinci kez baflkanl›k seçimlerini daha yeni kazanm›flt›. Fakat seçimlerden k›sa bir süre önce Yeltsin’in ‹flte böyle bir ortamda Putin 25 May›s 1998’de Baflkanl›k Yönetimi bölgelerle iliflkilerhalk deste¤i yüzde 3-6 civar›ndayd›. Kuflkusuz bunda 1992’de bafl- Putin ilk ifl olarak Çeçenistan’da den sorumlu birinci baflkan yarlat›lan h›zl› özellefltirmeler sonuterörün kökünü kurutaca¤›n› d›mc›l›¤›na ve 25 Temmuz 1998’de FSB baflkanl›¤›na atand›. cunda bürokratlar›n bir k›sm›n›n aç›klad›. Çünkü tam da ayn› Art›k “ait oldu¤u yere dönmüfltü.” kapitalistleflmesi ve devlet mal›n› günlerde Moskova ve Oligarflinin kendi aras›nda, oligarya¤malamas› sonucunda halk›n fli ile bürokrasi aras›nda çat›flmalar giderek artan yoksullu¤u ve hoflVolgodnsk’ta apartman nutsuzlu¤u bafll›ca nedendi. Fakat bombalamalar› gerçeklefliyor ve Rusya’da siyasi istikrars›zl›¤› artt›r›rken Putin FSB’yi kendine göre yeni yetme oligarfli medya hakibunlar›n sorumlusu olarak düzenledi, eleman say›s›n› azaltt›, miyeti sayesinde baflar›l› bir seçim kampanyas› düzenledi ve bar›fl› Çeçenler gösteriliyordu. Fakat bir “Ekonomik Güvenlik” ve “Anayasay› Koruma” adl› iki yeni birim kulland›. baflka apartman›n bodrum kat›nda apartman sakinleri bir oluflturdu. Ayr›ca FSB’nin “ölüm komandolar›”n›n faili meçhullerTabii Yeltsin’in ikinci dönemi oligarflinin de yeni dönemi olacakt›. FSB ajan›n› gerçek bombalarla den sorumlu oldu¤u “elefltirileriSeçime yat›r›lan paralar tahsil “tatbikat” yaparken yakal›yordu. ne” muhatap oldu. Oligarfliye hiç sataflmad›, aksine baflta Berezovsedilmeli ve ikinci özellefltirme dalgas›ndan kârl› ç›k›lmal›yd›. Üstelik IMF’den gelen ki olmak üzere onlar›n deste¤ini ald›. IMF’den al›nan kredilerden de en büyük pay al›nmal›yd›. 1997’de oli- 4,8 milyar dolarl›k kredinin Yeltsin’in k›z›, Baflbakan garfli ya¤man›n nimetlerinden pay alma savafl›na tutufla- Çernom›rdin ve Berezovski taraf›ndan iç edildi¤i suçlarak bölünürken, Putin Rusya Federasyonu (RF) Baflkan› mas›nda bulunan Baflsavc› Yuri Skuratov’un iki fahifleyYönetim Dairesi müdür yard›mc›l›¤›na geliyordu. Halen le bir otel odas›nda çekilmifl görüntülerinin televizyonda devletin elinde bulunan iflletmelerin yöneticileri pazar yay›nlanmas› onun FSB baflkanl›¤› döneminde oldu. paylar›n› kaybetmifl olmalar›ndan dolay› flikayet etmekteydiler ve art›k özellefltirmenin yeni dalgas›na aç›kça 9 A¤ustos 1999’da baflbakan olan Putin ilk ifl olarak Çekarfl› ç›k›yorlard›. Askeri-Sanayi kompleks ve çelik ifl- çenistan’da terörün kökünü kurutaca¤›n› aç›klad›. Çünletmeleri yabanc›lara kapt›r›lan pazar›n yan›nda devletin kü tam da ayn› günlerde Moskova ve Volgodnsk’ta apartman bombalamalar› gerçeklefliyor ve bunlar›n sosiparifl vermemesinden yak›n›yordu. rumlusu olarak Çeçenler gösteriliyordu. Fakat bir baflka Birleflmifl Milletler ambargosu uygulanan Irak’ta “petrol apartman›n bodrum kat›nda apartman sakinleri bir FSB karfl›l›¤› g›da” program›n›n bafllamas›yla 1997 y›l›nda ajan›n› gerçek bombalarla “tatbikat” yaparken yakal›Rusya Irak taraf›ndan bu programda en çok kayr›lan ül- yordu. Da¤›stan’da ise fiamil Basayev ve Hattab “tek ke ilan edilmiflti. Fakat Irak’›n petrol üretimine k›s›tl› ol- köyde ‹slam Cumhuriyeti” ilan etmifller, Rus savafl sa da bafllamas› ve 1997’de patlak veren Asya Krizi ile uçaklar› her nedense Çeçenlerin terk etmesinden sonra düflen talep dolay›s›yla 1998 y›l›nda petrol fiyatlar› Kör- köyleri bombalayarak onlar› Da¤›stan’dan Çeçenistan’a fez Savafl›’ndan sonra ulaflt›¤› 25 dolar seviyesinden 10 sürmüfltü.11 dolara düfltü. Ülke gelirinin yüzde 50-55’ini petrolden sa¤layan RF için bu felaket anlam›na geliyordu. Nitekim 1 Ekim’de Rus birlikleri Çeçenistan s›n›r›n› geçti¤inde 1998 A¤ustos’unda kriz Rusya’y› vurdu. Putin’in halk deste¤i A¤ustos’a göre ikiye katlanm›fl ve kf
07
Bürokrasinin bir kenara att›¤› komünizm de¤ildi, onu sahip olmad›¤› bir fleyi terk etmekle suçlayamazs›n›z. Bürokrasinin bir bütün olarak terk etti¤i ideoloji Stalinizmdi. Fakat onun hizmet etti¤i güçlü milli devlet ülküsünden kendi ç›karlar› gere¤i asla vazgeçmediler. yüzde 4’e ulaflm›flt›. Ekim sonunda yüzde 21, Kas›m’da yüzde 42, Devlet Baflkan yard›mc›s› oldu¤u Aral›k’ta yüzde 50, Çeçenistan’›n baflkenti Grozni’nin ele geçirilece¤inin belli oldu¤u Ocak 2000’de yüzde 59 olmufltu. Yetsin’in 31 Aral›k 1999’da görevini b›rakaca¤›n› aç›klamas›n›n ard›ndan 26 Mart 2004’te yap›lan baflkanl›k seçimlerinin ilk turunda yüzde 52,9 oran›nda oy alan Putin RF baflkan› oldu.
Baflkan Seçim sürecinde kendisine destek olan oligarfli Putin’in seçilmesinden sonra rahat yüzü görmedi. fiubat’ta Berezovsky’nin Sibneft’inin Rusya’n›n alüminyum devi Sibal ile ortakl›k kurmas›na izin veren Putin seçimlere bir hafta kala “böyle bir oligarfli s›n›f›n›n varl›¤› sona erecektir,” diyerek hedefini aç›klam›flt› zaten. Önde gelen oligarfli üyelerine vergi borçlar› dolay›s›yla sald›rd› ve öncelikle medyadaki paylar›n› devlete devretmelerini sa¤lad›, ard›ndan onlar› ülkeyi terk etmeye zorlad›. 28 Temmuz 2000’de 19 ifladam›yla Kremlin’de toplant› yaparken, Berezovsky, Gussinsky, Abramovic davetli de¤ildi, Anatoly Çubais ise toplant›ya kat›lmaktan kaç›nm›flt›. Toplant›n›n sonucundaki bildiri çok aç›kt›: Faaliyetleri devletin ç›karlar›na hizmet etti¤i sürece ifl dünyas›yla devletin iflbirli¤i sürecekti. Daha seçim öncesinde muhalefet ile buluflan Putin, Primakov’un kendisi lehine adayl›ktan çekilmesini sa¤lad›. Zhirinovsky ve iki baflka aday aç›kça Putin’i destekledi. Neredeyse herkesi ikna ediyordu. Seçimler tamamen bir formalite haline gelmiflti, sadece meflruiyet sa¤layacakt›. Rakipleri Putin’in kazanaca¤›n› biliyor, üstelik bunu istiyordu. Seçimden sonra Duma komisyonlar› için komünistlerle pazarl›¤a oturdu ve uzlaflt›. Komünist Gennady Seleznyov’un Duma Baflkan› olmas›n› sa¤lad›. Di¤er partilerle de anlaflt›. En büyük has›mlar›n› dahi yan›na çekmeyi baflard›. Kendi partisi ‘Birlik’ gerçekten de partiye ak›n eden milletvekilleriyle tam bir birlik haline gelmiflti.
kf
D›fl politikada ekonomik iflbirli¤ine önem verdi, eski SSCB ülkeleriyle iliflkileri yoluna koymaya özen gösterdi. Çeçenistan’a açt›¤› savafl hem ülke içinde hem de komflular› nezdinde oldukça etkili olmufltu. Mesaj› çok aç›kt› “iflbirli¤i ikimize de iyi gelecektir, aksini düflün-
me.” Öncelikle Rusya’n›n ç›karlar›n› korudu¤una flüphe yok ama muhatab›na da bir fleyler vermeyi ihmal etmiyordu. Suudi Arabistan, ABD ve Arjantin flirketleriyle iliflkiye geçerek do¤al gaz ve petrolü Afganistan üzerinden dünya piyasalar›na tafl›mak isteyen Türkmenistan’›n heveslerine son verdi. K›rg›zistan’› destekleyen Putin Taliban’a çok sert ç›kt› ve bombalamakla tehdit etti. Bunlar› yaparken henüz 11 Eylül olmam›flt›. Sonuçta Türkmenistan pes etti ve Rusya yolunu kullanmaya raz› oldu. Rusya do¤al gaz› 40 dolar›n alt›nda al›p 120 dolara satacakt›, bunun karfl›l›¤›nda Türkmenistan Rusya’n›n engellemelerinden kurtulup hiç olmazsa sat›fl yapabilecekti. 2000 y›l›nda Rusya, Kofi Annan’dan, Irak’a uygulanan BM ambargosunun di¤er ülkelere verdi¤i zarar›n tespitini isteyen sert bir uyar› mektubu yazm›flt›. K›sa bir süre sonra tüm dünya yavafl yavafl Irak’la diplomatik iliflkileri gelifltirmeye bafllam›flt›. Tabii Rusya’n›n Bat› Kurna havzas›nda 40 milyar dolarl›k bir yat›r›m olana¤› söz konusuydu. Ayr›ca Irak’a verdi¤i 8 milyar dolarl›k krediyi de geri istiyordu. Putin, “Rusya’n›n güçlü bir devlet gücüne gereksinimi” oldu¤unu söylerken “totaliter bir sistemi” kast etmedi¤inin alt›n› çiziyordu. Bir Rusya birli¤ini, Rus fikrini hakim k›lmay› amaçl›yordu. Baflkanl›¤›n›n ilk icraat› RF’yi etnik temele dayanmayan yedi “üst idari bölge”ye bölmek ve yöneticilerini kendi atamak oldu. Beslan bask›n›ndan sonra ise 89 idari bölge yöneticisinin seçilmesini de¤il atanmas›n› önerdi. fiimdi bunu yasallaflt›rmaya çal›fl›rken henüz fliddetli bir muhalefetle karfl›laflm›fl de¤il. “Beslan’da gerçekleflen rehine krizinde 186’s› çocuk 344 sivilin ölümüne yol açan operasyonla ilgili soru iflaretleri hala cevaplanm›fl de¤il...”
08
‹deolojisizli¤in ‹deolojisi “Bir süper güç olarak Rusya’n›n cenaze törenini görmek zaman› daha gelmemifltir,” diyen Putin, “devlet doktrininin ya da resmi devlet ideolojisinin t e k r a r yarat›lmas›na fliddetle karfl›.” Ona göre “güçlü devlet Ruslar için bir anomali de¤il, aksine kaynak ve düzenin garantisiydi.” “Milli üstünlük ve büyük imparatorluk düfllerinden ar›n”d›¤›ndan yarg›lay›c› ve tutucu olmayan bir vatanseverlik de insanlar›n istedi¤i güvenlik ve refah› sa¤lamak için devletle halk› birlefltiren maya olacakt›r. Bütün bunlar›n on befl y›l öncesinin “milli komünizm”inin “milli” sac ayaklar› oldu¤u aflikar. Putin’in “güzel buldu¤u flark›” bu zaten: Güçlü milli devlet. “Komünizmi” at›nca yerine “mülkiyet biçimlerinin çeflitlili¤inin, giriflimcilik özgürlü¤ünün ve pazar iliflkilerinin sundu¤u olanaklar ve perspektifleri”12 koyars›n›z. Asl›nda Putin’in att›¤› komünizm de¤il, yerine koyduklar›n› daha önce yasaklam›fl, fakat güçlü milli bir devleti bürokrasinin ç›karlar›n›n ve ayr›cal›klar›n›n muhaf›z›, iflçi s›n›f›n›n kölelik koflullar›n›n gardiyan› haline getirmifl olan bir ideolojidir. Bunda iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› gözetilmesi yoktur, e¤er öyle olsayd› o ideolojiden pazar ekonomisi ç›kamazd›. Bunda iflçi s›n›f›n›n bir nebze devleti olsayd›, iflçi s›n›f› yönetilen olarak kalamazd›. Bunda uluslar›n kendi kaderlerini tayin hakk› olsayd›, ne sosyalizmle suçlu halklar kategorisi ba¤daflt›r›labilir ne de Kuzey Kafkasya Sovyet halklar› o güçlü ve milli devlet taraf›ndan 1944 k›fl›nda Sibirya’ya sürgün edilemezdi. Bugün Putin’in istedi¤i “kanunun diktatörlü¤ü” geçmiflte “proletarya üzerindeki diktatörlükten” farkl› de¤ildir. ‹flçi s›n›f›n›n kendi eseri olan› de¤il, bürokrasinin ve onun sözcüsü olarak kendisinin düflledi¤i bir eseri tercih etmekte ve bunu yaratmak istemektedir. Rusya’daki tüm bürokratlar gibi ‘SSCB’yi eskisi gibi canland›rmak isteyecek kadar ak›ls›z” de¤il. O sadece eski bir ideolojiden vazgeçmifltir, o ideolojiyi kullanan devletten, iktidardan de¤il.
Bürokrasinin bir kenara att›¤› komünizm de¤ildi, onu sahip olmad›¤› bir fleyi terk etmekle suçlayamazs›n›z. Bürokrasinin bir bütün olarak terk etti¤i ideoloji Stalinizmdi. Fakat onun hizmet etti¤i güçlü milli devlet ülküsünden kendi ç›karlar› gere¤i asla vazgeçmediler. Çin Komünist Partisi gibi kapitalistleri partiye alacak kadar yalpalayanlar oldu ya da RF Komünist Partisi gibi pazar ekonomisini benimseyenler. Bunlar evrimin yeni bir aflamas›na bir baca¤›n› atamayan canl›lar gibi arada kalm›flt›r. Putin belki Çin yoluna g›pta ediyordur. Fakat o, halihaz›rda bir flekilde an›lmay› hak ediyor: Stalinizme ihtiyaç duymayan Stalin.
“...Putin’e yönelik muhalefet giderek yükseliyor...” 1
Mehmet Ali Birand ile söylefli, Radikal ve CNN-TürkManflet 1 Eylül 2004. 2 a.g.y 3 Peter Rutland, “Putin’in ‹ktidar Yolu”, Kadim Komflumuz Yeni Rusya, Haz›rlayan: Y›lmaz Tezkan, Ülke Kitaplar› Eylül 2001 içinde, sf:155. 4 Moskova ve Leningrad Rusya Federasyonu’nun 89 idari birimi aras›ndad›r, herhangi bir flehir de¤il özerkli¤i bulunan bir “vilayet”tirler. 5 “ABD’nin brüt yurtiçi üretimi Rusya’n›nkinden on kat büyüktür ve ifl verimlili¤i ABD ekonomisinin yüzde 2024 kadard›r. Vladimir Putin “Yüzy›l›n dönüm noktas›nda Rusya,” Wolfgang Seiffert, Vladimir V. Putin, Gendafl A¤ustos 2004, sf:132 ve 135. Özgün metinde “Milenyumun bafl›nda/dönümünde Rusya.” 6 Mehmet Ali Birand ile söylefli, Radikal ve CNN-TürkManflet 1 Eylül 2004. 7 Radikal, 2 Eylül 2004. 8 V. Putin, Komsomolskaya Pravda, 11 fiubat 2000. 9 2,5 milyonu devlet-parti ayg›t› memuru 18-22 milyon aras›nda tahmin edilen (nomenklatura d›fl›nda) yöneticiler tabakas› vard›. Özcan Özen, “SSCB’nin Miras›, Çeçenistan: Da¤l› Klanlardan Ulus-Devlet’e”, Çeçenistan: Yok Say›lan Ülke, Der: Ö.Özen-O.Ak›nhay, Everest Yay›nlar› 2002, sf; 476. 10 Aral›k 1997 Luksemburg zirvesinde AB kat›l›m› görüflmelerinde adayl›k tarihi/statüsü alamayarak hüsrana u¤rayan Türkiye, biraz da Rusya’n›n Kürt kart›n› kullanmas›n› engellemek için Mavi Ak›m do¤al gaz projesine imzay› bu dönemde (15 Aral›k 1997) atm›flt›r. Rusya, Karadeniz alt›ndan geçerek Samsun’a ulaflan boru hatt›n›n tüm maliyetini karfl›lam›flt›r. 11 Cokburn, Independent, 29 Ocak 2004 ve Kagarlitski, Novoya Gazeta, 24 Ocak 2004, apartman bombalamalar› ve Da¤›stan olaylar›nda Rus güvenlik güçlerinin ‘kara operasyonlar›’ oldu¤unu iddia ettiler. 12 Vladimir Putin “Yüzy›l›n dönüm noktas›nda Rusya,” Wolfgang Seiffert, Vladimir V. Putin, Gendafl A¤ustos 2004, sf:142. kf
‹NCELEME
inceleme
Abhazya’n›n Görülmek ‹stenmeyen Yüzü 1989 y›l›nda dünya kamuoyunun gündemine onlarca insan›n ölümüne yol açan çalkant›larla giren Abhaz- Gürcü ihtilaf›, 1992 y›l›nda Gürcüstan’›n Abhazya’ya girmesiyle bir savafla dönüflmüfl ve ard›nda binlerce can kayb›, on binlerce yaral› ve yüz binlerce mülteci b›rakm›flt›. Gürcüstan’da giderek yükselen radikal milliyetçili¤in sonucu olan savafl bir y›l sürdü. Telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açmas›na ra¤men Radikal Gürcü milliyetçili¤i, Gürcüstan’a yön veren dümeni kontrol etmeye devam ediyor. Uluslararas› toplum ise sorunu tarihsel arka plan›ndan yoksun bir flekilde alg›lamakta ›srar ediyor çünkü yeni dünya düzenine yönelik dengeler ve beklentiler bu do¤rultuda flekillendirildi. HRAÇA ALPER KAHRAMAN
A
bhazya SSC’si eski D›fl ‹flleri Bakan› Stanislav Lakoba, 23 Nisan 1993’de Londra’da düzenlenen bir konferansta yapt›¤› konuflman›n sonunda flu sözleri sarf ediyordu : “Bugün baz›lar›, “Abhazya, Rusya’d›r”, baz›lar› da “Abhazya, Gürcüstan’d›r” diyorlar. Ama, Abhazya, Abhazya’d›r. XX. yüzy›l›n perdesi kapan›rken, kendi yüzümüzü, halk›m›z›n yüzünü yitirmek istemiyoruz. Yüzümüzden hofllanmayanlar olabilir, ama bu bizim yüzümüzdür.” Lakoba konuflmas›n› yaparken, savafl tüm h›z›yla devam ediyordu. Abhazyal› ayd›nlar için bu konuflmalar hakl›l›klar›n› anlatmak için önemli birer f›rsatt›. Gürcüstan, savafl esnas›nda Abhazya’y› karalamak için dönem dönem de¤iflen propagandalara baflvuruyor olsa da, Abhazya hakl› mücadelesini dillendirebilece¤i alanlar açmak için f›rsatlar bulabildi. Savafl Abhazya’n›n zaferiyle sonuçland› ancak kurulan yeni dengeler, Abhazya ba¤›ms›zl›¤›n›n aleyhineydi. Yeni dünya atlas›nda Abhazya’ya yer yoktu. Abhazya’dan yükselen sesler giderek k›s›lmaya bafllad›. Dinleyicilerin bulunmad›¤› bir sahnede, sesinizin gücünü ne kadar koruyabilirsiniz? Gürcüstan’›n toprak bütünlü¤ü sorunu çerçevesinde ele al›nan sorun, maalesef hiçbir zaman tarihsel içeri¤iyle birlikte, taraflar›n tam kat›l›m›yla ele al›nmad›. Abhazya’n›n ba¤›ms›zl›k giriflimi, tam da Gürcüstan siyasetine uygun bir flekilde, Rusya’n›n çevre cumhuriyetler üzerine hegemonya kurma mücadelesinin bir parças› olarak lanse edildi. Gürcüstan, kendisini kontrol alt›nda tutmak isteyen Rusya’n›n, s›n›rlar› içinde yaflayan az›nl›klar› k›flk›rtt›¤›n› iddia ediyordu. Oysa, bu yafta ile üstü örtülerek gizlenen, varolma mücadelesi veren bir halk›n
kf
yüzüdür. Abhazya’n›n sesinin yeniden duyulmas› için dünyan›n demokratik güçleri göreve ça¤r›lmal› ve uluslararas› toplum sorunu yeniden dinlemek üzere sahnenin karfl›s›nda yerini almal›. Peki ama bunun gerçekleflmesini hangi güç sa¤layacak? Geçen 30 Eylül’de 12. zafer y›l dönümünü kutlayan Abhazya’n›n ba¤›ms›zl›¤›n› kazanabilmesi için müzakereler arac›l›¤›yla Gürcüstan’› ve buna ba¤l› olarak da uluslar aras› toplumu ikna etmesi gerekiyor. Müzakere sürecinin t›kanmas›na yol açan engellerin tek sorumlusuysa yine Abhazya olarak gösteriliyor. Gürcü mültecilerin geri dönüflü, Abhazya’n›n Gürcüstan’dan ayr›lmak isteyen taraf olmas› ve giderek daha fazla Rusya’ya yöneliyor olmas› en önemli elefltiri noktalar›. Oysa, her üç problemin temellerine yönelik basit bir bak›fl bile, çözüme yönelik farkl› bak›fl aç›lar› gelifltirmek için yeterli. Savafl›n ard›ndan Gürcüstan’da mülteci durumuna düflen 250 bin kiflinin 60 bin’i Abhazya’ya geri dönebildi. Gürcüstansa, Abhazya’yla müzakerelere oturmak için Gürcü mültecilerin geri dönüflünü ön koflul olarak sunuyor. Kafkas-Rus savafllar› ve ard›ndan yaflanan sürgün sonucunda topraklar› istila edilen Abhazlar, Çarl›k ve Sovyetler birli¤i dönemlerinde sürekli olarak özellikle Gürcüstan’dan ald›¤› göçlerle ülkelerinde az›nl›k haline düflürüldüler. Ortodoks H›ristiyan kültür ve tarihsel ba¤larla Moskova’ya ba¤l› olan Gürcülerin, Moskova otoritesine boyun e¤meyen Abhaz nüfusunun yerini almas› isteniyordu. Bu yaklafl›mla Abhazlar’a
09
10
sürgün reva görülürken, Gürcüler boflalt›lan topraklar›na yerlefltirildiler. Rusya taraf›ndan Kafkasya halklar› üzerinde yüzlerce y›ld›r uygulanan toplumsal mühendislik çal›flmalar›n›n bir sonucu olan iskan politikalar› sadece Abhazya için de¤il tüm Kafkasya’da problemlere yol açarken, bugününün mültecilerinin kendilerine ait olmayan topraklar› iflgal eden bir zamanlar›n kolonistleri oldu¤u gerçe¤i göz ard› ediliyor. fiüphesiz ki tarihin çark› geri dönmüyor ve bugün kendisini Abhazya’ya ait hisseden Gürcülerin Abhazya’ya dönme haklar› ellerinden al›nmamal›. Ancak geri dönüflün kendisi, Abhaz halk› taraf›ndan hakl› sebeplerle varl›¤›na yönelik bir tehdit olarak alg›lan›rken, müzakerelerin yürütülebilmesi için bu bafll›kta ›srarc› olmak, Abhazya’y› köfleye s›k›flt›rmaktan baflka ne ifle yarayacak? Bir yandan anlaflmazl›¤a kal›c› bir çözüm bulmaya çal›fl›rken, bir yandan da savafla yol açan koflullar› yeniden canland›rmak çözümü giderek zorlaflt›r›yor. Savaflarak egemenli¤ini kazanan ve pozisyonunu 12 senedir korumay› baflarabilen Abhazlar’a uluslararas› kamuoyu taraf›ndan lay›k görülen s›fat “ayr›l›kç›”. Abhazya’n›n müzakere masas›na ba¤›ms›zl›k hedefini tafl›mas›na izin verilmiyor. Oysa, Gürcüstan Sovyetler Birli¤i’nden ayr›l›fl›n›n hemen ard›ndan vakit kaybetmeksizin bünyesindeki otonom cumhuriyetlere söz hakk› tan›mayan bir anayasaya dönmüfl ve bu karar kimse taraf›ndan sorgulanmam›flt›. Üstelik, söz konusu anayasayayla Abhazya’n›n varl›¤›n› inkar›, Gürcü ordusunun 1918’de Abhazya’ya girerek k›sa bir süre devam ettirebildi¤i istilan›n meflru kabul edilmesine ba¤l›. Kendisine söz hakk› tan›nmayan Abhazlar, Gürcü milliyetçili¤i karfl›s›nda varl›klar›n› koruman›n tek yolu olarak ba¤›ms›zl›¤› gördüler. Çünkü bu, Abhazlar’›n Gürcü milliyetçili¤i ile ilk karfl›lamas› de¤ildi. Kendi k›sa tarihi içinde Gürcü milliyetçili¤i ulusal egemenlik mücadelesi vermekle hiçbir zaman yetinmemifl, komflu Kafkas halklar› üzerinde hegemonya kurma çabas›n›, varl›klar›n› inkar etmeye vard›rana dek sürdürmüfltür. 19. yy’dan bafllayarak devam eden bu süreçten sadece Abhazlar de¤il, Osetler ve Lazlar’da ciddi zarar gördüler. Nitekim, Gürcü ordusu 1992’de Abhazya’ya girdi¤inde halklar aras›nda bir savafl› da bafllatm›fl oldu. Gürcüler, tarihsel bir haks›zl›k üzerine de olsa yerlefltikleri bu topraklarda huzur içinde yaflama flans›na her zaman sahiptiler. Gürcü milliyetçili¤inin k›sa tarihi boyunca, birlikte yaflad›¤› halklara yönelik düflmanca tutumunun yaratt›¤› güvensizli¤i gidermek neredeyse imkans›z hale geldi. Abhazya’n›n önüne inand›r›c›l›¤›n› azaltan bir faktör olarak konan üçüncü engel ise giderek daha fazla entegrasyon sürecini and›ran Rusya iliflkisi. 1992-1993 savafl› boyunca, Abhazya’y› desteklemekle suçlanan Rusya elbette bu savafl›n bir taraf›yd›. Dahas›, Rusya bu sah-
nenin bafl mimar›d›r. Ancak Rusya, öne sürülenin aksine, söz konusu olan Abhazya’n›n ba¤›ms›zl›¤› oldu¤unda, Abhazya’yla de¤il Gürcüstan’la ayn› taraftad›r. Çünkü, Abhazya’n›n ba¤›ms›zl›¤› Kuzey Kafkasya’da ba¤›ms›zl›k hareketlerini güçlendirme tehlikesini tafl›yor. Savafl s›ras›nda kontorülünü k›smen yitirdi¤i Kuzey Kafkasya’da dengeli bir politika izleyen Rusya, savafl›n ard›ndan beklenen hamlesini yapt›: 1995 y›l›nda, Çeçenya’da ki ba¤›ms›zl›k yanl›lar›n› destekledi¤i gerekçesiyle Abhazya’ya, sadece kendisinin delece¤i bir ambargo uygulamaya bafllad›. Abhazya, diaspora ve Kuzey Kafkasya’dan yal›t›l›rken kap›lar sadece Ruslara aç›l›yordu. Abhazya’n›n dünyaya aç›lan tek soluk borusunun Rusya’dan geçiyor olmas›na Gürcüstan’›n verdi¤i yan›t ambargoyu destekleyerek güçlendirmek oldu. Senaryo tamamlanm›fl, ba¤›ms›zl›k ruhu yavafl yavafl sönmesi beklenen Abhazya, iki ülke aras›nda BM garantisiyle bir sarkaca ba¤lanm›flt›. Gürcüstan her oyunun bir sonunun oldu¤unun bilincinde ve Rusya’n›n eninde sonunda tutmaktan yorulaca¤› Abhazya’n›n kendisine geri dönüflünü bekliyor. Bir yandan Rusya’ya do¤ru iteklenirken, bir yandan içine düfltü¤ü durum yüzünden suçlanan ve inand›r›c›l›¤› sorgulanan Abhazya zorla ba¤land›¤› sarkac›n da bedelini de meflrulu¤unu kaybederek ödüyor. Tüm siyasi geliflmelerin ekseninde yer alan bu denge y›llard›r birikmifl sorunlar›n dondurulmus›na yol açarken, zaman zaman meydana gelen sars›nt›lar s›cak geliflmelere sebep olabiliyor. Abhazya’n›n yaflamsal ihtiyaçlar› yüzünden kabullenmek zorunda kald›¤› Rusya hegemonyas›, yola ç›k›lmas›na sebep olan ba¤›ms›zl›k dinamiklerinin siyasi olarak zay›flamas›na yol açarken halk üzerinde yaratt›¤› travmatik etkilerle giderek daha fazla sorun haline geliyor. Abhazya’n›n yak›n döneme kadar içinde bulundu¤u durum Gürcüstan’›n beklentilerini hakl› ç›kar›r bir nitelikteydi. Abhazya hükümeti giderek etkinli¤ini ve özgüvenini yitirerek ba¤›ms›zl›¤› tek çözüm olarak görmekten vazgeçmeye bafllad›. Kaybedilen ba¤›ms›zl›k ruhunun yerini Rusya üzerinden gelen finansla, ülke kaynaklar›n›n bölüflülme mücadelesi almaya bafllad›. Sürece direnen muhaliflerin bask› alt›na al›nd›¤›, öldürüldü¤ü veya sürüldü¤ü bir tabloda ba¤›ms›zl›ktan bahsetmek ne kadar mümkün olabilirdi? Rusya Federasyonu’na yap›lan özel statülü kat›l›m baflvurusu, halk›n büyük bir ço¤unlu¤unun Rusya içinde serbestçe hareket edebilmek için ve S.S.C.B’den kalan emekli maafllar›n› alabilmek için Rus vatandafll›¤›na baflvurmas›, ba¤›ms›zl›k söylemlerinin yerini Rusya ile entegrasyon söyleminin almas› Gürcüstan’›n kozlar› haline geldi. Abhazya’da kimsenin görmek istemedi¤i yüz kendili¤inden solmaya m› bafllam›flt›? kf
11
Gürcüstan’›n tezleri giderek a¤›rl›k kazan›yor olsa da bu sürecin fark edilmeyen bir yönü vard›: Abhazya’da politik iktidar›n kirlenmesiyle birlikte, süreç kendi muhalefetini yarat›yordu. Kendisini farkl› isimlerle ifade eden muhalifler giderek güçlenmeye ve iktidar› zorlamaya bafllad›lar. ‹fllenen pek cinayet ve sindirme amaçl› sald›r›ya ra¤men, muhalefet giderek güçlendi. Muhalefetin ana gücünün, ba¤›ms›zl›k savafl› gazilerinden oluflan Amtsahara oluflturdu. Abhazya’n›n görülmek istenmeyen yüzü kendisini yeniden göstermek üzereydi. 2004 y›l› ekim ay›nda gerçekleflen seçimlerle birlikte muhalefetin gerçek gücü ortaya ç›kt›. Son derece gerilimli geçen seçimleri, Rusya’n›n destekledi¤i ve ayn› zamanda Vladislav Ardzinba’n›n da aday› Raul Hajimba de¤il, muhalefetin aday› Sergei Bagapfl kazand›. Seçimler öncesinde, Rusya’dan gelen resmi bir heyetin Abhazlar’a Hajimba’y› seçmelerini dikte etmesi ve bu yönde tehdit etmeleri seçim sonuçlar›n› dramatik bir flekilde etkiledi. Rusya ve güdümündeki iktidar›n tepkisi sert oldu. Seçimler geçerli kabul edilmedi ve haftalar süren bir karmafla bafllad›. Rus komandolar› Sohum’da boy gösterirken, Amtsahara üyeleri seçim galibi adaylar›n› korumak amac›yla baflkente akt›lar. Ülke’de bir iç savafl havas› estiriliyor olsa da, eski hükümete ba¤l› kurumlar birer birer halk›n tercihini onaylad›lar. Rusya tehditlerinin dozaj›n› artt›rd› ve kendisini müdahaleye davet eden yerel destekçilerinin ça¤r›s›na cevap verece¤inin sinyallerini vermeye bafllad›. Rusya’ya aç›lan tek s›n›r kapat›larak, tüm ülke silahlar›n gölgesinde karar vermeye zorland›. Konu Gürcüstan taraf›ndan yap›lan birkaç aç›klama ile geçifltirilirken, uluslararas› toplum muhalefetin ve halk iradesinin gün be gün bask› alt›na al›nmas›na sesini ç›karmad›. Rusya’n›n elinden kurtulan Abhazya koptu¤u sarkaca yeniden ba¤land› ve Rusya’ya mahkum edildi. Ülke yeniden gerçeklefltirilen bir seçimle muhalefet ve eski iktidardan oluflan bir koalisyona oy vermeye mecbur b›rak›ld›. Silahlar›n gölgesinde oluflturulan bu dengenin geçicili¤inin herkes fark›nda olsa da, nas›l çözümlenece¤i konusunda kimsenin bir öngörüsü bulunmuyor. Abhazya’da politik iktidar bu sarkaca yeniden ba¤land›, ancak Abhazlar›n tahammül s›n›r› da ortay ç›km›fl oldu. ‹ktidar› k›smen ele alabilen muhalefetin neler yapabilece¤ini zaman gösterecek; ancak henüz göreve bafllamas›n›n ard›ndan, baflbakan› iki defa suikast giriflimiyle karfl› karfl›ya kalan yeni hükümetin ifli oldukça zor. Karfl› karfl›ya oldu¤u tüm bask›lara ra¤men üzerinde yaflayan Abhaz nüfusu 150 bin’i geçmeyen Abhazya bu direnme gücünü nereden al›yor? 1992-1993 aras›nda yaflanan savafl› kazanmas›nda da paylar› olan, Abhazya’ya güç veren en önemli iki dayanak noktalas›, Kuzey Kafkasya Halklar› ve Kafkas diasporas›d›r. Savafl s›ras›nda beklenmedik bir flekilde ortaya ç›kan Kafkf
kasya ve diaspora’dan gelen binlerce gönüllü savaflç› ve büyük ekonomik destekle savafl› lehine çevirebilen Abhazya için bugün her iki faktör de gelecekte yaflayaca¤› sorunlar› aflma konusunda cesaret veriyor. Kuzey Kafkasya’n›n bugün içinde bulundu¤u durum, Abhazya’ya yönelik bir hareketlilik olmas›n› engelliyor. Çeçenya’da sürdürdü¤ü soyk›r›m ve savafl koflullar› ile tüm Kafkasya’y› bask› alt›na alan Putin rejimi sivil toplum kurulufllar›n›n önünü t›k›yor. Buna ra¤men, Abhazya konusunda duyarl›l›¤›n› hala koruyan organizasyonlar zaman zaman yapt›klar› aç›klamalarla Abhazya’ya destek olmaya devam ediyorlar ancak bu e¤ilimlerin, Rusya’n›n uygulad›¤› ambargoyu hedef alarak Rusya d›fl politikas›n› etkilemesi mümkün de¤il. Zira, Putin rejiminin çatlak seslere tahammülü yok. Kuzey Kafkasya’n›n kendi tahammül s›n›rlar›n› birlikte görece¤iz. Abhazya d›fl›nda yaflayan tüm Abhazlar› do¤al vatandafl› olarak kabul etti¤ini bildiren Bagapfl hükümeti ikinci faktör diaspora ile iliflkilerini güçlendirmek için çabal›yor. Bagapfl, bu iliflkiyi Rusya ve Gürcüstan’a ra¤men gelifltirmek zorunda oldu¤unun da bilincinde. 500.000 üzerinde Abhaz ve milyonlarca Kuzey Kafkasyal›dan oluflan diaspora savafl durumunda çalkalanmalara müsait yap›s›yla uyuyan bir devi and›r›yor ancak bu büyük potansiyel, örgütsel zay›fl›k ve politik angajmanlar yüzünden gücünü gösteremiyor. Diasporan›n zay›f örgütlülü¤ü asl›nda kendisine has bir sorun olmaktan öte, Türkiye’nin genel bir sorunu. Sevindirici olan, AB süreci ile birlikte Türkiye’de genel olarak cereyan eden iyileflmenin, diaspora örgütlü¤üne de yans›yor olmas›. Örgütlülük sorunun farkl› örgütlenme pratikleriyle birlikte zaman içinde afl›laca¤›n› öngörebiliriz. Afl›lmas› güç olan diasporan›n kendi tarihsel gerçekli¤i üzerine de¤il, Rusya ve Türkiye üzerinden ABD ve AB ç›karlar›na angaje edilmifl politikalar gelifltiriyor olmas›. Biri vatandafl› oldu¤u ülke, di¤eri de Kafkasya’ya hakim iki ülkeye de ayak uydurmaya çal›flan diaspora temsilcileri, geriye kalan dar hareket alan›nda temsili ç›k›fllar ve içi bofl ba¤›ms›zl›k sloganlar› atmaktan bir ad›m öteye geçemiyor. Diaspora, tam da ba¤›ms›zl›k umutlar›n›n Abhazya içinde batt›¤›n›n san›ld›¤› bir dönemde kendisini gösteren bu yüze gülümseme f›rsat›n› kaç›rmamal›. Kendisini küresel ve bölgesel aktörlerin güdümünden kurtarabilen bir diaspora siyaseti, mücadelenin tekrar s›cak savafla dönmeden baflar›l› bir flekilde tamamlanmas›nda en büyük rolü oynayabilir. Bu yüzden diaspora yüksek sesle ifade etmeli: “ D i a s p o r a D i a s p o r a ’ d › r ”
12
ARAfiTIRMA
araflt›rma
Türkiye’deki ‘Diaspolitik’ Çerkes Kimli¤i Çerkesler’in Türkiye’deki kimlik süreçlerinin tarihsel olarak ne gibi de¤iflimlere u¤rad›¤›n› incelerken, tarihi Osmanl› döneminden bafllatmak ve ülkenin genel siyasi dalgalanmalar›n› göz önünde bulundurmak gerekir. Öyle ki Çerkesler, ülkedeki siyasi de¤iflimlerden vatandafl olarak etkilendikleri gibi Çerkes kimlikleriyle de etkilenmifllerdir. GIRIN MUHAMMET SALMAK - MKANBA ÇA⁄LAR KONUKMAN
K
uzey Kafkasya’n›n yerli halk› Çerkesler; yüzy›llar süren Kafkas-Rus savafllar›ndaki direnifllerinin 21 May›s 1864 tarihinde k›r›lmas›yla birlikte, tarihi de k›r›lan bir halkt›r. Çarl›k Rusya’s›n›n 21 May›s 1864’te bafllatt›¤› ‘büyük sürgün’le beraber nüfusunun büyük ço¤unlu¤u Osmanl› topraklar›na gönderilen, sürgün yollar›nda büyük kay›plar veren ve ulusal geliflimi engellenen bir halkt›r. Çerkesler Osmanl› makamlar› taraf›ndan dönemin Osmanl› topraklar› olan Ürdün, Suriye, Libya, Anadolu ve Balkanlara yerlefltirildiler. Bugün hala, anavatanlar› Kafkasya da dahil olmak üzere dünyadaki Çerkes nüfusunun en kalabal›k oldu¤u yer, günümüz Türkiye Cumhuriyeti’dir. Karadeniz’in di¤er k›y›s›ndan sürgünle geldikleri bu topraklarda 141 y›ldan beri yaflayan Çerkesler, birlikte yaflad›klar› Anadolu halklar› taraf›ndan çok az tan›n›rlar. Çerkesler’in yaflad›¤› bu topraklardaki tarihsel süreçlerinin sosyal bilimler ›fl›¤›nda incelenmesi biçiminde özetleyebilece¤imiz bu çal›flma, Çerkesler’in asla vazgeçemedikleri ve ellerinden uçup gitmekte olan kimliklerine sahip ç›kabilmeleri ad›na, birincil derecede önemli oldu¤u öngörüsüyle oluflturulmufltur. Di¤er taraftan bir diaspora toplumu olarak Çerkesler’in tan›nmas› noktas›nda okuyucular için ilgi çekici olaca¤›n› düflünüyoruz. Çal›flmam›z, Çerkesler’in sosyal karakterini incelerken onlar›n bir diaspora halk› olup olmad›¤›na cevap aramaktad›r. Bu aray›fla öncelikle diaspora tan›mlar›n› s›ralayarak bafllayaca¤›z ve Çerkesler’in Türkiye’deki kimlik süreçlerinin tarihsel olarak ne gibi de¤iflimlere u¤rad›¤›n› bu tan›mlar ›fl› ¤›nda de¤erlendirece¤iz. 21 May›s 1864, Büyük Çerkes Sürgünü
Diaspora Dia (içinden,etrafa), speria (da¤›lmak, serpifltirmek) fleklinde ay›rabilece¤imiz diaspora kelimesi Yunanca’dan gelmektedir, ancak kelime kök olarak Yahudilere aittir. Diaspora kelimesi ilk defa M›s›r’da yaflayan Yahudiler taraf›ndan, sürgün kavram›n› ifade etmek için kullan›ld›. Buradaki anlam›yla diaspora; Yahudilerin, nüfus olarak kalabal›k, güçlü bir ülkeleri oldu¤u, bir felaket neticesinde da¤›larak, sürgün bir halk olduklar› ifade ediliyordu ancak böyle bir ülke yoktu. Diaspora kelimesi uzun y›llar bu haliyle donmufl bir kavram olarak kald›, ta ki 19.yüzy›l’da ticaret yapmak amac›yla çevreye (Kolonilere) yay›lan Yunanl› tüccarlar› tan›mlamak için kullan›lmaya bafllanana dek. 19. Yüzy›l›n ilk yar›s›nda meydana gelen, neticesinde keskin ve net s›n›rlar çizen dünya savafllar›, iç savafllar, ideolojik
13
çat›flmalar, ulus devletleflme sürecinde meydana gelen nüfus mubadeleleri sonucu birbirinden ayr› yerlerde yaflamak zorunda kalan halklar›n say›s› artt› ve diaspora kelimesi tekrar zorla yerinden ç›kar›lan, sürgün edilen halk anlam›nda kullan›lmaya baflland›. 1970’lere kadar kelimeye literatürde rastlamak pek mümkün de¤ildir. Kullananlar da Yahudi kökenli araflt›rmac›lard›r. Yahudi kökenli araflt›rmac›lar da dini boyutu, sürgün, çekilen ac›lar etraf›nda flekillendirdikleri diaspora kavram›n› Yahudi paradigmas›na referansla kulland›lar. Yahudi tekelinde kalan diaspora kavram›n›n kullanabilmesi için Yahudilerin çekti¤i s›k›nt›lara benzer s›k›nt›lar› yaflam›fl olmak gerekmekteydi. Ayr›ca tek bafl›na sürgüne maruz b›rak›lm›fl olmak diaspora kavram›n›n içini doldurmak için yeterli de¤ildi: Öyle ki, gidilen yerde de çözülmeden, kültürel ve dinsel varl›¤› sürdürebilmek ve dönüfl mitini (Tanr›’dan al›nan söz: Vaad edilmifl vatana döneceksiniz) ortak bilinçte canl› flekilde tutmak gerekmektedir. 1970’lerden sonra, sosyal bilimlerdeki de¤iflimlerden diaspora kelimesi de nasibini ald› fakat as›l yo¤un ilgiyi 1980’lerde ve 1990’larda gördü. 1989 senesinde dünya, içinde bulundu¤u so¤uk savafl sisteminden ç›kt›, bloklar›n kalkmas›yla birlikte so¤uk savafl›n dondurdu¤u tüm sorunlar yavafl yavafl ortaya ç›kmaya bafllad›. Dünya her konuda yeni tan›mlamalara giderken diaspora kelimesinin de içeri¤inde ve tan›mlanmas›nda ciddi geliflmeler oldu. Anavatan ve anavatan d›fl›nda yaflayan insanlar›n birbirleriyle görüflmeye bafllamalar› onlar› karfl›l›kl› olarak içinde bulunduklar› durumu en do¤ru ifade edebilecek tan›m aray›fl›na yöneltti.
Safran’a göre bu kriterlerden birkaç tanesinin olmas› o toplumu diaspora olarak tan›mlamaya yetmektedir. Safran bu konuya kriter getiren tek araflt›rmac› de¤ildir. Robin Cohen zaman›n de¤iflen flartlar›na ba¤l› olarak bunlara yeni eklemeler yapm›flt›r. ■ Di¤er ülkelerde yaflayan topluluk mensuplar› ile dayan›flma halinde olmak, ■ ‹çinde yaflan›lan ülkede ço¤unlu¤a geçit veren bir ortamda varl›¤›n› sürdürme olas›l›¤›, ■ Anayurttan sadece sürgünle de¤il, ifl ve ticaret gibi nedenlerle de ç›kmak. Neticede geliflen ve de¤iflen zaman›n do¤urdu¤u yenilikler de göz önüne al›nd›¤›nda bu kriterlere eklemeler yap›labilir. Yazarlar da bu yolu izleyerek eklemeler yapm›fl ama hepsinin bir toplumda olmas› flart›n› koflmam›flt›r.
Diaspora kelimesinin bugün bile hala tek bir tan›m› yoktur. Kimler neden diasporad›r? Hangi süreçler halklar› diaspora olmaya götürür? Bunlara ve benzeri sorulara aç›k bir cevap bulmak güç. Diaspora kelimesini ilk ve s›k kullanan Yahudi toplumu bu konuda bir çok araflt›rmac› yetifltirmifltir ve bugünkü tan›mlamalar›n hepsinde belirleyici unsur olmufllard›r.
Diaspora kavram›na iliflkin tan›mlamalar› s›ralarken, modern ve geleneksel anlam›yla da üzerinde durmak gerekmektedir. Bu konuda Frans›z Felsefeci Emmanuel Levinas’›n tarihi karakterler yard›m›yla yapt›¤› bu iki diaspora tan›m›, kelimenin Yahudi toplumu tekelinde kalm›fl olmas›n›n nedenini de gösterecektir. Troy’a savaflmaya giden komutan Ulysses’in 10 y›l süren uzun bir yolculuk sonucunda vatan› ‹taka’ya geri dönmesi, geleneksel diaspora tan›m›na örnek teflkil etmektedir. Yolculu¤un ne kadar uzun ve yorucu oldu¤u önemli de¤ildir, nihayetinde vatana dönülmüfl olmas› önemlidir. Di¤er tarihi karakter ise Hz ‹brahimdir, toplumuyla birlikte vaad edilmifl topraklara do¤ru anavatandan bir daha dönmemek üzere ayr›l›r. ‹brahim ve toplumu, yeni yerleri vatan yapmak zorunda kalarak modern diaspora tan›m›n›n kökenini olufltururlar (E.Levinas s.348). Gabriel Sheffer ise modern diasporalar›; göç sürecinden sonra az›nl›k olarak yaflamak zorunda olan ancak kültürünü koruyarak ‘nehrin iki yakas›nda’ da yaflamay› ö¤renen insanlar olarak tan›mlar. Yazar burada, hem anavatanla olan iliflkinin alt›n› çizerken hem de yaflan›lan ülkede hayatlar›n› devam ettirdiklerine dikkat çekmektedir.
William Safran, bu yazarlardan biri olarak bir toplumun ‘ideal diaspora’ olarak tan›mlanabilmesi için baz› kriterler belirlemifl ve tan›mlamas›n› bu kriterlere göre flekillendirmifltir. Kriterleri alt› madde de özetlemek mümkün:
Diaspora kelimesinin ortaya ç›kt›¤› ilk günlerden günümüze kadar yap›lan bu yolculuk sonras›nda as›l sorumuz; Çerkesler bu tan›mlar çerçevesinde nerede durmaktad›r. Sürgünlere ve çekilen bunca ac›ya ra¤men diaspora tan›m›n›
Yahudiler ve onlara benzer yollardan geçtigi varsay›lan; köle ticareti sonucunda Amerika Birleflik Devletlerine gelmifl olan Afrikal›lar, 1915 sonras› Osmanl› topraklar›ndan Fransa ve Amerika’ya giden Ermeniler, 1845-1952 y›llar› aras› k›tl›k ve ‹ngiliz politikalar› yüzünden Amerika’ya giden ‹rlandal›lar ve 1948’de ‹srail’in kurulmas›n›n ard›ndan çeflitli Ortado¤u ülkelerine da¤›lm›fl olan Filistinliler d›fl›nda onlarca halk, politik olarak diaspora kelimesini kullanmaya bafllad›. Daha önce dar çevrelere hitab eden diaspora tan›m› art›k ciddi nüfuslar› yans›tmak zorunda kald›¤› için üzerine düflülen bir konu halini ald› ve bir çok araflt›rmac›n›n dikkatini çekmeye bafllad›.
kf
■ ‹nsanlar›n anavatanlar› d›fl›nda en az iki farkl› yere da¤›lmalar›, ■ Anavatanla ilgili toplumun tümünde ortak haf›za oluflmufl olmas› ve geri dönüfl miti, ■ Misafir olunan ülkenin, kendilerini tam olarak kabul etmediklerine inanmalar›, ■ Do¤ru zaman geldi¤inde anavatana mutlak ve son dönüfl, ■ Anavatan›n ideallefltirilmesi, korunmas›, inflas› hatta yarat›lmas›na yönelik kollektif taahhüt, ■ Ortak bilincin anavatanla süren iliflkilerle tan›mlanmas›.
14
Çerkes Teavün Cemiyeti, 1908
doldurmak ad›na neler yapm›fllard›r? Bu tan›ma katk›da bulunmufllar m›d›r? Bunun için önce Çerkeslerin Türkiye’deki kimlik süreçlerini gözlemlememiz gerekmektedir.
Çerkesler’in Türkiye’deki Kimlik Süreçleri Çerkesler’in Türkiye’deki kimlik süreçlerinin tarihsel olarak ne gibi de¤iflimlere u¤rad›¤›n› incelerken, tarihi Osmanl› döneminden bafllatmak ve ülkenin genel siyasi dalgalanmalar›n› göz önünde bulundurmak gerekir. Öyle ki Çerkesler, ülkedeki siyasi de¤iflimlerden ülke vatandafl› olarak etkilendikleri gibi Çerkes kimlikleriyle de etkilenmifllerdir. Çerkeslerin Türkiye’deki kimlik süreçlerinin tarihsel olarak ne gibi de¤iflimlere u¤rad›¤› sorusuna Osmanl› ve Cumhuriyet dönemi olmak üzere iki farkl› dönemden bahsederek cevap verebiliriz. Osmanl› ‹mparatorlu¤u kendisini bir ‹slam Devleti olarak ifade etmekteydi ve halk ümmet ve millet olarak ikiye ayr›lmaktayd›. Ço¤unlu¤u oluflturan Müslüman tebaya ümmet ad› verilirken, Müslüman olmayan halka millet ad› verilirdi. Yani günümüzün az›nl›klar› Osmanl› için milletti. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda yaflayan Çerkes halklar›, Müslüman oldu¤u için ümmet s›n›f›ndayd› ve bu s›n›ftaki her halk kadar hakka sahipti. Özellikle 23 Temmuz 1908’de ilan edilen 2. Meflrutiyetle daha genifl haklara sahip olan Çerkesler; halk olarak kendilerini ifade edebiliyor, çeflitli siyasal ve sosyal örgütlenmelere gidebiliyorlard›. Çerkesler, Kafkasya’ya olan güçlü aidiyet duygular›yla Osmanl› politikalar›na uyumlu siyaset gelifltirerek, bir yandan Osmanl›’n›n bölgedeki nüfuzunu güçlendirirken bir yandan da Türkiye’deki etkinliklerini artt›r›yorlard›. Osmanl› ordusu ve bürokrasisinde de oldukça etkin bir rolleri vard›. Bu durum Çerkesler’in yaflad›klar› topraklardaki siyasi erke karfl› güçlü bir aidiyet duygusu beslemelerine yol açm›flt›. Bu dönemde Türkiye’deki Çerkesler’in tarihi kentlerde yaz›l›yor, ciddi bir kentli Çerkes duruflu gelifliyordu. Bu süreç, Osmanl›’n›n son dönemlerinde Çerkesler’i güçlü bir diaspora haline getirmiflti. Bu dönemde, Çerkes Teavun Cemiyeti kültüre yaflam alan› sa¤l›yor, Çerkes dillerinde e¤itim veren okullar aç›l›yordu. Osmanl›’da ilk defa k›z-erkek karma e¤i-
timin verildi¤i Çerkes Okulu buna örnek teflkil ediyordu. Arap ve Latin harfleriyle Çerkes dillerinde alfabeler haz›rlanm›fl, dergi ve gazeteler ç›kart›lm›flt›r. Çerkes Teavun Cemiyeti kültür-e¤itim konular›nda çal›flma gösterirken, Çerkes Teavun Cemiyeti kadrolar›ndan bir grubun kurdu¤u fiimali Kafkasya Cemiyeti ise siyasi faaliyetleri yürütüyordu. Birbirlerinden destek al›yor ancak görevlerini kar›flt›rm›yorlard›. Öyle ki ‹ngilizlerin ‹stanbul’u iflgaliyle fiimali Kafkasya Cemiyeti kapat›lm›fl fakat Çerkes Teavun Cemiyeti Cumhuriyetin ilan›na kadar faaliyetlerine devam etmiflti. 1908 sonras› Osmanl›s›nda bahsi geçen Çerkes örgütlenmeleri Kafkasya’ya kitap ve ö¤retmen yollayarak anavatan ve diaspora aras›ndaki kültürel birli¤i gelifltirmeye çal›fl›yorlard›. Hatta 11 May›s 1918’de kurulan Ba¤›ms›z Birleflik Kafkasya Da¤l›lar› Cumhuriyetinin kurucu kadrosunun önemli bir k›sm› diasporadan giden Çerkeslerdi. Bu süreç umut verici bir diaspora anavatan iliflkisi tesis edilmesinin önünü açm›flt›r. Bu noktada sa¤l›kl› bir diaspora anavatan iliflkisi için as›l anlafl›lmas› gereken; birinin di¤erini yarat›yor olmas› de¤il, birbirlerinden besleniyor olmalar›d›r. Sürgündeki Çerkesler, savafllarla dolu yüzy›l›n bafl›ndan, 1920’lere gelene kadar birbirleriyle iletiflim halindeydiler. Ancak ulus devletlerin s›n›rlar›n› çizmek için verdikleri mücadele ve Sovyet Devrimi sonras› geliflen politikalar sonucu Sovyetler Birli¤i, Türkiye, Suriye, Irak ve Ürdün’deki Çerkesler aras›ndaki iliflki kesildi. 1. Dünya Savafl› Avrupa’n›n üç büyük ‹mparatorlu¤u olan Osmanl›, Rusya ve AvusturyaMacaristan ‹mparatorluklar›n› y›kt›. Ulus Devlet dalgas›yla beraber y›k›lan imparatorluklar›n bulunduklar› bölgelerde pek çok yeni devlet olufltu. 1. Dünya Savafl› sonras› Osmanl› ‹mparatorlu¤u sahas›nda Türkiye Cumhuriyeti ulusal kimli¤ini oluflturmaya bafllad›¤›nda, dönemin elitleri devletin gelece¤ini tek bir millet ve vatan olarak görüyorlard›. Birinci Dünya Savafl› bitiminde galip devletlerle Türkiye aras›nda imzalanan ve ülkenin duruflunu ifade eden; Lozan Antlaflmas› gere¤ince sadece Müslüman olmayanlar az›nl›k olarak kabul edildi, fakat Osmanl› 50’nin üzerinde Müslüman ve Müslüman olmayan etnik gruptan olufluyordu. Bu süreç içinde elitler yapt›klar› reformlarla, toplumun insiyatifi d›fl›nda Türk-Sünni ‹slam kimli¤ine yönelen homojen bir kültür oluflturma yolunu seçtiler ve birçok etnik grup kimkf
15
liklerini Türkiye Cumhuriyeti’nin ço¤ulcu milliyetçilik anlay›fl›na eklemlendirmek zorunda kald›. T›pk› Osmanl› dönemindeki statüleri gibi devlet içindeki ço¤unlu¤a dahil edilen Çerkesler, uluslaflma sürecinin do¤al etkileriyle beraber t›pk› di¤er etnik gruplar gibi eskiden sahip olduklar› haklar› kaybettiler. Bununla beraber Kurtulufl Savafl›n›n en dinamik halklar›ndan biri olan Çerkesler flehirlerdeki örgütlenmelerini de yitirdiler. fiehir örgütlenmelerinin kaybedilmesi ve kültürün art›k flehirlerde yaflam alan› bulamamas›yla birlikte, kültür k›rsal alanlarda yaflamaya devam etti. Türkiye’nin sanayileflme hareketiyle bafllayan köyden kente göç, flehirlerde tekrar bir Çerkes nüfusu oluflturdu. 1961 Anayasas›’n›n siyasallaflma ve örgütlenme konusunda getirdi¤i imkanlardan kentli Çerkesler de yararland›. Bu dönemde say›lar› artmaya bafllayan Kafkas Kültür Dernekleri, kültülerine tekrar flehirde bir yaflam alan› oluflturmaya çal›fl›yorlard›. Ancak dönemin flartlar› gere¤i folklorik ö¤elerle s›n›rl› kal›nd›¤›ndan kendi yaratt›klar› alanlar›n d›fl›na ç›kam›yorlard›. Kültür dört duvar aras›na s›k›flm›fl durumdayd›. Bu sebeple kamusal alana tafl›nm›fl bir kültürden bahsetmek mümkün de¤ildi. Bu dönemde ülkenin içinde bulundu¤u siyasallaflma sürecine daha çok ülke vatandafl› kimlikleriyle kat›ld›lar ve çeflitli siyasal ak›mlar›n kadrolar›nda yer ald›lar. Her ne kadar Çerkes örgütlenmeleri siyasallaflmasa da, ülke genelinde oldu¤u gibi Çerkesler’in birey olarak siyasallaflmas› kültürel amaçl› örgütlenmeleri de kutuplaflmalara yöneltti. Fakat dönemde yaflanan siyasi çat›flmalar sonucu ortaya ç›kan fliddet Çerkesler aras›nda fliddete dönüflmedi. Bu durum Çerkeslerin ideolojik ayr›mlar›na ra¤men kültürel birlikteliklerini koruduklar›n› ifade etmektedir. Çerkesler 19681978 dönemlerini bu flekilde atlatt›lar ve kültürel boyutun ötesine tafl›nmayan yani folklorik olarak adland›r›labilecek örgütlenmelerini gelifltirdiler. Ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle beraber di¤er örgütlenmeler gibi Çerkes örgütlenmeleri de da¤›t›ld›. Çerkesler, Türkiye’deki siyasal k›r›lmalar›n birinden daha Türkiye Cumhuriyeti Vatandafl› olarak etkilenmelerinin yan› s›ra Çerkes kimlikleriyle de etkilenmifl oldular. Canlanmaya çal›flan diaspora ruhu tekrar can çekiflmeye bafllad›. 1982 anayasas›n› takiben 1984 senesinden itibaren tekrar aç›lmaya bafllayan Kafkas Kültür Dernekleri ve Vak›flar› art›k daha fazla devlet kontrolündeydi. Askeri darbe, yeni anayasa ve de¤iflen siyasi iktidarlarla beraber 1980 sonras›n›n ülke genelinde yaratt›¤› siyasallaflma paranoyas›ndan Çerkes örgütlenmeleri de etkilendi. Çerkeslerin tekrar bir diaspora olma yolundaki ciddi ivme kayb› yaflan›lan süreci bir daha geri sarmaya bafllam›flt›. 1990’lara kadar olan bu gerileme döneminin ard›ndan neler yafland› ki biz bugün tekrar diaspora kelimesini gündeme alma ihtiyac› duyduk.
De¤iflen fiartlar 1989 y›l›nda Sovyet blo¤unun çökmesiyle, ikinci dünya savafl› sonras›nda yerleflen sistem tek tarafl› olarak son buldu. Mevcut sistemin son bulmas› ayn› zamanda dünyan›n al›flkf
t›¤› tüm dinamiklerden bir anda ç›kmas›na, baflka bir deyiflle tam bir kaosa sebep oldu. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinin ba¤›ms›zl›klar›n› kazanmaya bafllamalar›, so¤uk savafl›n bloklar› aras›nda donmufl halde bekleyen suni devlet s›n›rlar› ve etnik problemleri gündeme getirdi. Ayr›ca ayr› bloklarda olan kardefl halklar›n, Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›yla aç›lan s›n›rlar sayesinde anavatanla geliflen sosyal ve ekonomik iliflkileri, anavatan imgesini tekrar canland›rd›. Sürgün toplumlarda s›kça görülen ‘geri dönüfl’ fikri Çerkesler aras›nda tekrar tart›fl›l›r oldu. Bu tart›flman›n iki taraf vard›; ilk bak›ld›¤›nda, dönüflü savunanlar›n geleneksel di-
Abhazya’n›n iflgali Türkiye Çerkeslerinde beklenmedik bir direnifl yaratt›.
aspora anlay›fl›n›, kalmay› savunanlar›n ise modern diaspora anlay›fl›n› temsil ettiklerini ifade edebiliriz. Büyük ihtimalle, kuramsal anlamda neyi temsil ettiklerinin fark›nda olmayan iki grup için de ortak nokta, anavatan imgesine tekrar kavuflmufl olmalar›d›r. Ancak henüz Türkiye’de diaspora olma yönünde bir hareketleri veya durufllar› mevcut de¤ildi, en az›ndan diaspora söyleminin alt›n›n dolmas› için flartlar haz›r de¤ildi. Sovyetlerin da¤›lmas›ndan sonraki birkaç senede Çerkesler, geçmiflin tozlu raflar›na kald›r›lm›fl bir masal› yafl›yorlard›. Bu durum 1992 senesine kadar sürdü. Sovyetler döneminde Abhazya Gürcistan’a ba¤l› özerk bir bölgeydi ve Sovyetler birli¤inin da¤›lmas›yla eflit statülere sahip olmalar› gerekirken Abhazya’n›n yasal yollardan görüflerek anlaflma teklifine cevap vermeden Gürcistan iflgale bafllad›. Türkiye’deki Çerkes nüfusunun önemli bir k›sm›n› oluflturan Abhazlar›n anavatan›n›n Gürcistan taraf›ndan iflgal edilmesi Türkiye’deki Çerkesler’de hiç beklenil-
16
medik bir dirilifl yaratt›. Elbette bu sonucu haz›rlayan Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›yla canlanan anavatan imgesiydi. Son y›larda diaspora olma yolunda kaybettikleri ivme göz önüne al›nd›¤›nda gösterdikleri diaspora duruflu etkileyiciydi. Bu dönemde kurulan dayan›flma komitesi gibi çeflitli lobi gruplar› bar›fl yap›lmas› için mücadele veriyor, Türkiye’de insanlar yard›m için seferber oluyorlard›. Öyle ki 1992-1993 aras› süren savafl s›ras›nda Türkiye’den kefen paras›n› yard›m için Abhazya’ya gönderen bir Çerkes yafll›s›na rastlamak hiç de s›ra d›fl› bir olay de¤ildi. Türkiye diasporas›n›n deste¤i sadece Türkiye’de yap›lan örgütlü çal›flmalar ve maddi yard›mlarla s›n›rl› kalmad›. Türkiye’den kalk›p daha önce hiç görmedikleri anavatanlar›n›n hürriyeti u¤runa Abhazya’ya mücadele etmek için gidenler de oldu ve bu gidenlerden baz›lar› hayatlar›n› kaybetti. Çerkesler insiyatifleri d›fl›nda kaybettikleri ve insiyatifleri d›fl›nda tekrar bir masal fleklinde kazand›klar› gerçekliklerini yaflamaya bafllam›fllard›. Art›k tekrar diaspora kald›r›m›nda at›lm›fl ad›mlardan bahsedilebilirdi. Bu diriliflin Çerkesler ad›na bir di¤er olumlu yan› ise hem diasporada hem de Kafkasya’da tüm Kuzey Kafkas Halklar›’n›n tek vücut haline gelmesiydi. Kuzey Kafkasya’da birkaç ayr› etnik kolun dallanmas›yla oluflan ve bizim kültürel, tarihsel, bölgesel birliktelikleri dolay›s›yla Çerkes olarak ifade etti¤imiz onlarca halk; belki de y›llard›r olmad›klar› kadar Çerkes ve Kuzey Kafkasyal›’yd›lar. Sadece Türkiye’deki Çerkesler de¤il, tüm dünyaya yay›lm›fl olan diaspora canlanarak, Abhazya’n›n bir an evvel savafltan ç›kmas›n› ve t›pk› hayallerinde yaflatt›klar› gibi özgür, ba¤›ms›z bir ülke olmas›n› istiyorlard›. Uzun y›llardan beri ortak bilinç taban›nda buluflamayan Çerkesler, Türkiye’de sahip olduklar› olanaklara göre tam bir lobi çal›flmas› yaparak anavatanlar› için ilk defa bu kadar büyük çapl› bir ifli baflarm›fllard›. Tekrarlanmas›n› asla istemedi¤imiz bu savafl diaspora tan›m›n›n geliflmesine yard›m ederken bir yandan da bloklar›n kalkmas› ile aç›lan s›n›rlar sayesinde geliflen ticaret ve seyahat özgürlü¤ünü de yok ediyordu. Geri dönüfl fikri önündeki en büyük engel olan ambargo ise Abhazya’ya savaflla kabul ettiremedikleri flartlar› ekonomik yollardan bask›yla yerlefltirmeyi denemenin ötesine geçememifl fakat ülke demokrasisinde ciddi ivme kay›plar›na sebep olmufltur. Çerkes diasporas›nda ortak bilinç yaratan bir di¤er olay ise Çeçenistan savafl›d›r. Rusya’n›n y›llard›r iç meselem diyerek uluslararas› arenadan bir flekilde gizlemeye çal›flt›¤› fakat tüm dünyan›n gündemine s›kça oturan bu savafl tüm Kafkasyal›larda ciddi rahats›zl›klar yaratm›fl, bu yok olufla dur diyebilmek ad›na lobi çal›flmalar› yapmalar›n› sa¤lam›flt›r. Y›llard›r süren savafl, Çerkes halklar›n›n zihninde Kafkasya’y› ve Kafkasya’ya ait sorunlar› canl› tutmaktad›r. 1998’de Türkiye’deki Çerkes diasporas›n› etkileyen bir di¤er olay da bir Çerkes ailesi mensubu olan Ürdün Prensi Ali’nin otantik Çerkes k›yafetleri içinde ve at üstünde Suri-
ye, ‹srail ve Türkiye üzerinden Adige Cumhuriyetine yapt›¤› seyahat olmufltur. Bu seyahati önemli k›lan; ilk defa bu kadar resmi bir kimlikle Çerkesli¤e vurgu yap›lmas› ve izlenilen yol boyunca baflka ülke topraklar›nda yafl›yor olmalar›na ra¤men kültürlerinden bir fley kaybetmemifl insanlar›n köylerinde paylafl›lan dans, müzik ve temennilerin ayn› olmas›d›r. Bu yolculuk ulusal kanallar olan NTV ve CNN Türk’te “Adigeler Belgeseli” ad› ile yay›nlanm›fl ve bu sayede Türkiye’deki tüm Çerkeslere ulaflm›flt›r. Bu durum Çerkeslerin e¤er isterler ise anavatanlar› için hiç de az›msanamayacak olan nüfuslar›yla bir fleyler yapabileceklerine inanmalar›na sebep oldu. Y›llarca siyasal anlamda sessiz kalm›fl olan Çerkes kimli¤ini, tek çat› alt›nda toplamak amac›yla, her y›l büyük Çerkes sürgünün bafllama tarihi olarak kabul edilen 21 May›s günü, Çerkes sürgün zedelerin karaya ç›k›p s›¤›nd›klar› ‹zmit’in Kefken ilçesindeki ma¤aran›n önünde anma program› yap›lmaya bafllanm›fl ve Türkiye’nin her bölgesinden binlerce Çerkes’in bölgeye ak›n etmesiyle ortak bir bilinç yakalanm›flt›r. Diaspora olma yolunda at›lan bu ad›m yetiflmifl insan gücü sayesinde söylemlefltirilmeye bafllanm›flt›r. E¤itim seviyesini yükselten, kendini yetifltirme yönünde çal›flan ve hepsinden önemlisi toplumlar›n›n gelece¤ini düflünen yeni nesiller çeflitli platformlarda çal›flmalar›n› sürdürmekte ve ortak bilinci yaratma ad›na de¤iflik yollar aramaktalar. Bütün bunlardan bahsederken Türkiye için son derece önemli olan 1999 Helsinki zirvesini göz ard› etmek imkans›zd›r. Avrupa Birli¤i üyeli¤i sürecinde, ülkenin tabu olarak gördü¤ü olaylar› tart›flmaya açmas›, tarihi etnik kimli¤e bak›fl›n›n de¤iflimine yönelik çal›flmalar ve demokratikleflme ad›na at›lan ad›mlar sayesinde Çerkes kimli¤i ad›na da aç›l›mlar sa¤lanabilmifltir. Bu süreç boyunca demokratik kazan›mlar›n› kullanabilmeye bafllayan Çerkesler, diaspora olarak siyasi manevralar yapabilme imkan› bulmufltur.
K›y›n›n ‹ki Yakas› Komünikasyon ve teknolojide sa¤lanan geliflmeler neticesinde Türkiye’deki Çerkesler için anavatan; tatillerde gidebildikleri ve babalar› gibi sadece kalplerinde de¤il art›k kendi gerçekliklerinde de yaflatabildikleri bir yer haline geldi. K›saca özetlemek gerekirse Çerkesler ‘k›y›n›n iki taraf›nda’ yaflaman›n tad›n› alm›fl bir toplum haline dönüfltüler. Süreç günümüz Çerkesler’ini, atalar›n›nki gibi kesin bir geri dönüfl anlay›fl› d›fl›nda hem anavatanda hem yaflan›lan ülkede var olabilmeye yöneltti. Bu anlamda ‘diaspora’ olabilmek için sadece anavatandan sürülmüfl olman›n yetmedi¤i, kültürün korunmufl, ortak bilincin tabanda yarat›lm›fl, hepsinden önemli olarak da nüfusun içinde e¤itimli, refah düzeyi yüksek insanlar›n olmas› gerekti¤i fark edilmifltir. 1864 sonras› gelinen Osmanl› topraklar›nda askeri, bürokratik okullarda yetiflmifl ayd›n Çerkf
17
kesler sayesinde k›sa zamanda toparlan›lm›fl ve güç kazan›lm›flt›. Osmanl› döneminde Çerkesler’e tam bir diaspora diyebiliriz, fakat daha önce bahsetti¤imiz süreçler neticesinde hem ülkede hem dünyada de¤iflen dinamikler Çerkesler’i Türkiye’de farkl› bir konuma oturtmufltur. Uzun y›llar sonras›nda de¤iflen dünya koflullar› sonucu dünyan›n demokratikleflmesi yolunda at›lan ad›mlar sayesinde diaspora çal›flmalar› artm›fl ve bu kaç›n›lmaz olarak Çerkes Halklar›’n›n da bir aray›fla itmifl hatta içine çekmifltir. Tarihi bir bak›flla yap›lan diaspora çal›flmam›z s›ras›nda, Çerkesler’in bulundu¤u noktay› tespit etmenin; dünya tarihindeki k›r›lmalar›n ve içinde yaflanan ülkenin durumunun de¤erlendirilmesi yap›lmadan, imkans›z oldu¤unu gördük. Diaspora kelimesi 1990’lar sonras›nda art›k birkaç halk› de¤il onlarca halk› tan›mlamak için kullan›lmaya baflland›. Çerkesler’in durumu bugüne kadar yap›lm›fl diaspora tan›mlar›ndaki baz› kriterlere uyarken, baz› kriterlere uygun de¤ildir. Fakat durum öyle bir noktaya gelmifltir ki halklar istedikleri tan›m› kabul edebilecekleri gibi kendi diaspora tan›mlar›n› dahi yapabilirler, zaten mevcut tan›mlarda benzer ihtiyaçlar neticesinde ortaya ç›km›flt›r. Çerkesler, diaspora olmak için günümüz kriterlerine sahipler fakat bunu siyasal alanda söylemlefltirmedikleri için diaspora olarak tan›mlanam›yorlar. Di¤er taraftan bu eksikli¤in fark›na vararak çal›flmalar›n› bu yönde gelifltirmeye bafllad›lar ve önemli mesafe kat ettiler. Çerkesler hala bir diaspora olma sürecinde olmalar›na ve bu süreci henüz tamamlam›fl olmamalar›na ra¤men, Çerkesler’e diaspora halk› demek mümkündür ve sürecin devaml›l›¤› aç›s›ndan gereklidir. Öyle ki günümüzde, yolculu¤un kendisi bir anlamda diaspora olmakt›r. Çerkes Halklar›’n›n dünya üzerinde varl›¤›n› sürdürebilmesi için; ça¤›m›z flartlar›na uygun olan› ve gerçekten zor olan› baflarmas›, k›y›n›n iki yakas›nda ve dünyan›n her yerinde varolmay› ö¤renmesi gerekmektedir. Bugün Kafkasya’daki bütün cumhuriyetlerde ciddi bir Kafkasyal› nüfusu problemi yaflanmakta ve her halk kendi topraklar›nda az›nl›k olmaktan kurtulma mücadelesi vermektedir. Her ne kadar sürecin bir getirisi olarak k›y›n›n iki yakas›nda var olman›n tad›n› alm›fl da olsalar; bir Adige, bir Abhaz veya herhangi bir Kafkasyal› kimli¤inin hayatta kalabilmesi için tek flans›n›, Kafkasya’daki nüfus yo¤unlu¤unu artt›rmak olarak görmektedir. Do¤al olarak da diaspora ülkelerindeki ve Kafkasya’daki genel kan›; Kafkasya’n›n tek ve mutlak gelece¤inin geri dönüflün gerçekleflmesi oldu¤u yönündedir. Bu durumun do¤al oldu¤unu düflünüyoruz zira bu, önemli detaylar› göz ard› etmeye müsait ve kolay bir çözüm. Bu noktada Stuart Hall’›n “geleneksel emperyal diasporalar vaad edilen topraklara döndüklerinde ancak oradaki düzeni bozarlar (S.Hall, s.235)” sözüne referans vermenin yerinde olaca¤› kan›s›nday›z. Burda yazar›n bahsetti¤i; ‹srail’in vaad edilmifl topraklara plans›zca dönmesinin getirdi¤i kaos ve savaflt›r. Öyle ki alt yap›s› haz›rlanmam›fl bir dönüflün dönülen topraklar için yarataca¤› problem bir yana dönen insanlar›n da kf
enerjilerinin yitirilifli anlam›na gelece¤i aç›kt›r. Modern diaspora tan›m› içinde Kafkasya’ya kesin dönüfl yapmamak; Kafkasya’dan uzak kalmak anlam›na gelmemektedir. ‹yi bir diasporan›n, bu tip alt yap›lar› haz›rlamak konusunda imkan ve kabiliyetleri geliflmifl olacakt›r. Di¤er taraftan iyi bir diaspora olmak; yaflan›lan ülkenin iyi bir vatandafl› olmaya engel olmayaca¤› gibi vatandafll›k ba¤› konusunda sorumluluklar›n›n fark›nda bireylerden oluflaca¤› için yaflan›lan ülkede sa¤l›kl› bir toplumun varl›¤›n› destekler nitelikte olacakt›r. Eskiden bir Abhaz’›n; Abhaz olup olmad›¤› soruldu¤unda, olabildi¤i kadar Abhaz oldu¤u cevab›n› verdi¤i anlat›l›r. Zira o kifli için Abhazl›k; bir Abhaz olarak do¤man›n yeterli olmad›¤› ve sadece yafland›¤› sürece yaflat›labilecek kültürel bir durufl ve bir kimlikti. Abhazlar özelinde verdi¤imiz bu örne¤in tüm Kuzey Kafkasya’da karfl›l›¤› vard›r. Kafkasyal›lar’›n varl›klar›n›n devam› için yapmalar› gereken yaflad›klar› her yerde Kafkasyal› olmay› bilmektir. O zaman yolculu¤un tad›na var›r ve k›y›n›n iki yakas›nda da var olabilirler, iflte o zaman, anavatan masallardaki kadar uzak olmayacakt›r. Kaya, A. (2005) Cultural Reification in Circassian Diaspora: Stereotypes, Prejudices and Ethnic Relations, Journal of Ethnic and Migration Studies, vol 31, no 1, January 2005 Kaya, A. (2001) Sicher in Kruezberg, Constructing Diasporas: Turkish Hip-Hop Youth in Berlin. Bielefeld: Transcript verlag. Habiçoglu, B. (1993) Kafkasya’dan Anadoluya Göçler, ‹stanbul: Nart Yay›nc›l›k. Gökçe, C. (1979) Kafkasya ve Osmanl› ‹mporatorlugu’nun Kafkasya Siyaseti: fiamil Vakf› Yay›nlar› Safran, W. (1991) Diasporas in Modern Societies: myths of homeland and return, Diaspora, Sheffer, G. (1995) The emergence of new ethno-national diasporas, Migration, 28(2): 5-28. Clifford, J. (1994) Diasporas, Cultural Antrhropolgy, 9 (3): 302-38. S. Hall, ‘Cultural Identity and Diasporas,’ s. 235. E, Levinas ‘The Trace of the Other,’ s. 348. Taymaz, E. (2001) Kuzey Kafkas Dernekleri’nin Türkiyede sivil toplum ve milliyetçilik, ‹stanbul ‹letiflim Yay›nlar›. Toumarkine, A. (2001) Kafkas ve Balkan Dernekleri: Sivil Toplum ve Milliyetçilik; Türkiyede sivil toplum ve milliyetçilik. ‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›. Öztürk, S.(2003) Kasadaki Dosyalar, Ümit Yay›nc›l›k, Ankara Özdemir, Ö. (1999) Dünden Bugüne Kafkasya, Kafkas Derne¤i Yay›nlar›, Ankara Önder, Ali T. (2002) Türkiye’nin Etnik Yap›s›, halk›m›z›n kökenleri ve gerçekler, Kitap Matbaac›l›k. ‹stanbul. Ünal, M. (1996) Kurtulufl Savafl›nda Cerkeslerin Rolü, Cem Yay›nlar›, ‹stanbul. Beygua, V. (1999) Abhazya Tarihi, ‹stanbul, As Yay›nlar› Kafkas Abhazya Dayan›flma Komitesi Raporlar›, ‹stanbul 1998 Kafkas Vakf› Bülten 2002 say› 12.
18
SÖYLEfi‹
söylefli
Söylefli: Natela Akaba Savafl sonras› Rusya ve Gürcistan’›n koydu¤u ekonomik amborgo ve s›n›rlar›n kapat›lmas› yüzünden kad›nlar ailelerini desteklemek üzere çeflitli ifl kollar› gelifltirmek durumunda kald›. Çünkü yaln›zca kad›nlar›n s›n›rdan geçifline izin veriliyordu. Böylece kad›nlar meyve ya da sebze ihracat› gibi küçük ölçekli ifller kurarak, ailelerine bakma sorumlulu¤unu üzerlerine ald›lar. Ancak ekonomik iliflkiler kad›nlar› özgürlefltirmedi¤i gibi ayn› zamanda kad›nlar›n ev ifllerini ve çocuk bak›m›n› da üstlenmifl olmalar› nedeniyle onlar› daha çok eve mahkum etti. BYDANUK R‹DADE
D
ünya insan›n ayaklar› alt›nda uzan›yor. Ö¤renilecek ve keflfedilecek çok fley var. Bireylerin yaflama bak›fl aç›lar› onlar›n ne kadar ö¤renmek ya da keflfetmek istedi¤ini de belirliyor. Konu kad›nlara geldi¤indeyse, dünyan›n ne oranda onlara aç›ld›¤›n› ve onlara neyi ö¤retti¤ini söylemek ve keflfedilecek yerlerden bahsetmek oldukça güçlefliyor. Çünkü genel olarak kad›n›n yeri evi olarak görülüyor ve kad›n›n yaflam hakk›nda üretti¤i bilgininin o ev s›n›rlar› içinde kalmas› ya da evle ilgili olmas› bekleniyor. K›saca kimse kad›nlar›n yaflamla ilgili görüfllerini o kadar da umursam›yor, kad›nlar do¤rudan ev iflleri ve çocuk bak›m›yla görevli varl›klar olarak tan›mlan›yor. Bundan uzakta bir kad›n portresi betimlemek oldukça zor ve asl›nda bu çeflit bir giriflim de toplumsal bak›m›ndan bir ayk›r›l›¤a iflaret ediyor. Böylece dünyay› keflfetmek ya da ö¤renmek giderek erkeklerin tekeline geçerken kad›nlar dünyayla ilgili bilgilerini kendi deneyimlerinden de¤il erkeklerin onlara aktard›klar›ndan ö¤reniyorlar. Kad›n›n toplumsal anlamda ikincil konuma düflmesinin en büyük nedenlerinden biri de bu: Dünyayla erkeklerin arac›l›k etti¤i dolayl› bir iliflki kurmak… E¤itim alm›fl olmak ya da ekonomik özgürlü¤e sahip olmak, bu sorunu hafifletiyor gibi görünse
de kad›n›n eve olan tutsakl›¤› süreklili¤ini koruyor. Örne¤in Abhazya’da ki kad›nlar›n ço¤u e¤itimli ve ayn› zamanda ifl sahibi. Bu anlamda ekonomik özgürlüklerini ellerinde bulunduruyorlar. Hatta Abhazya’dan gelen konu¤umuz “Abhaz Kad›nlar› Birli¤i” (Association of Women of Abkhazia) baflkan› Natela Akaba’yla yapt›¤›m›z söylefli çerçevesinde gördük ki; kad›nlar özellikle savafl sonras›, ekonomik alanda daha çok söz sahibi oldumufllard›r. Bu anlamda Natela Akaba’n›n aktard›¤›na göre, Savafl sonras› Rusya ve Gürcistan’›n koydu¤u ekonomik amborgo ve s›n›rlar›n kapat›lmas› yüzünden kad›nlar ailelerini desteklemek üzere çeflitli ifl kollar› gelifltirmek durumunda kald›. Çünkü yaln›zca kad›nlar›n s›n›rlardan geçifline izin veriliyordu. Böylece kad›nlar meyve ya da sebze ihracat› gibi küçük ölçekli ifller kurarak, ailelerine bakma sorumlulu¤unu üzerlerine ald›lar. Ancak ekonomik iliflkiler kad›n› özgürlefltirmedi¤i gibi ayn› zamanda kad›nlar›n ev ifllerini ve çocuk bak›m›n› da üstlenmifl olmalar› dolay›s›yla onlar› daha çok eve mahkum etti. Dünyan›n her yerinde oldu¤u gibi Abhazya’daki kad›nlar da bu ifllerde erkekler taraf›ndan yaln›z b›rak›l›yor. Zaten bu tür ifller erkeklere yak›flt›r›lmay›p küçük görülen ifller. Çünkü yaflam erkeklere ait ve kad›nlar kf
19
ancak erkekleri takip edebiliyor. Tabi erkeklerin izniyle. Bu eflitsizlik, tüm dünyada oldu¤u gibi, kad›nlar›n politik yaflamda yeterince söz sahibi olamamas›na yol aç›yor. Bir kad›n ne kadar e¤itimli donan›ml› ya da yetenekli olursa olsun siyasi alanda baflar›l› olmak konusunda erke¤e oranla daha çok zorlan›yor. Natalie Akaba’n›n baflkanl›¤›n› yapt›¤›, 1999 y›l›nda kurulan “Abhaz Kad›nlar Birli¤i” kad›nlar›n sorunlar›n› tespit etmek çözüm üretmek amac›yla kurulmufl bir kurum. Çeflitli konferans ya da seminerler düzenlemek bu kurumun çal›flmalar› aras›nda yer al›yor. Ancak kurumun as›l hedefi Abhaz kad›nlar›n›n siyasi anlamda tan›n›r hale gelmesi ve kamusal yaflamda daha çok söz hakk›na sahip olmas›. Bu oldukça önemli bir çal›flma çünkü Abhaz kad›nlar› da dahil bütün kad›nlar binlerce y›ld›r hem erkekler hem de kad›nlar taraf›ndan yaflam›n çeflitli alanlar›ndan d›fllan›yorlar. Binlerce y›ll›k kültürel birikimin bunda etkisi büyük ve kad›nlar›n gerçek anlamda herkes taraf›ndan benimsenecek biçimde söz hakk›na sahip olmas› kültürel birikimi k›rmay› hedefleyen zorlu bir mücadele. Toplumsal belle¤e ve bilinçalt›na ifllenen kad›nla iliflkili simgeleri de¤ifltirmeye çal›flmak toplumsal dokuda köklü bir de¤iflim anlam›na geliyor. Abhazya’da özellikle e¤itimli erkekler kad›nlar›n siyasi alanda daha çok söz sahibi olmas›n› destekliyor gibi görünüyor. Natela Akaba’ysa bu deste¤i pek inand›r›c› bulmuyor. Gerçek anlamda kad›ndan apolitik olmas› ve siyaset gibi erkek ifllerine fazlaca burnunu sokmamas› bekleniyor. Çünkü en az›ndan erkekler kad›nlar karfl›s›nda birbirlerini destekliyorlar. Natela Akaba’n›n aktard›¤›na göre Sovyetler Birli¤i döneminde kad›nlar siyasi alanda daha çok söz sahibi olabiliyordu çünkü hukuk kurallar› belirli say›da kad›n›n hükümette olmas›n› gerektiriyordu. Ancak bu zorunlu bir uygulamayd› ve kad›nlar bir kez daha karfl›lar›nda kendilerini gerçekten dinlemeyi ve anlamay› istemeyen bir kitleyle karfl› karfl›yayd›. Sovyetler Birli¤i’nin ard›ndan kad›nlar›n siyasi kariyerlerini kendi çabalar›yla oluflturmaya çal›flt›klar›n› ve “Abhaz Kad›nlar Birli¤i”nin özellikle bu konuda çal›flmalar yapt›¤›n› görmekteyiz. Natela Akaba yapt›klar› mücadelenin erkeklere karfl› olmad›¤›n› onlar›n da desteklerini almaya gereksinimleri oldu¤unu özellikle vurguluyor. “Biz erkeklere karfl› savaflm›yoruz, kad›nlara iktidar› ellerinde bulundurabileceklerini ve düflüncelerini ifade edebileceklerini anlatmaya çal›fl›yoruz” diyor. Natela Akaba “Abhaz Kad›n Birli¤i”nin devletten yard›m almadan oluflturuldu¤unun alt›n› çiziyor. Defalarca kad›nlar›n kendi güçlerini fark etmeleri ve özgürleflmeleri yönündeki çal›flmalar›n “birlik”ten geçti¤ini vurguluyor. Aile içerisinde, baba ve erkek çokf
cuklar›n tam bir hakimiyeti oldu¤unu anlat›yor. Sonunda kad›n yaln›zca evinde de¤il sokakta da boyun e¤mek zorunda kal›yor çünkü erkekler öncelikle kendilerine boyun e¤en kad›n imaj›na al›fl›yorlar ve bilinçli ya da bilinçsiz olarak iletiflim kurduklar› kad›nda bunu ar›yorlar. Kad›n kendisine biçilen role karfl› koydu¤unda ise terbiyesiz ya da ahlaks›z gibi s›fatlarla de¤erlendirilebiliyor. Çünkü boyun e¤meyen kad›n bu dünyan›n henüz bilmedi¤i ya da çok az karfl›laflt›¤› bir portre. Abhazya’da da öncelikle kad›na erkek kardeflinin birincil önemde oldu¤u ö¤retiliyor ve kad›ndan erkek kardefline hizmet etmesi bekleniyor. Gerçekte Abhaz kültüründe kad›n›n çok önemli bir konumu var ya da bize ö¤retilen böyle. Ancak uygulamaya gelindi¤inde bize anlat›lan hikayeler de k›r›l›yor olsa gerek ki kad›n›n erkekten sonra gelmesi gündelik yaflamda süreklili¤ini koruyor. Özgür, ba¤›ms›z, erkeklerle eflit, Abhaz kad›n› da bir mit olarak anlat›larda yaflamaya devam ediyor. Natela Akaba’ya ›srarla soruyorum: Ev iflleriyle, çocuklarla kad›nlar ilgileniyor ve ayn› zamanda paray› da kad›nlar kazan›yorsa erkekler ne yap›yor? Bu erkeklerin konumu basitlefltirdi¤i için asl›nda sak›ncal› bir soru. Ancak önemli de bir soru. Çünkü yaflam›n her alan›nda mücadele veren kad›nlar›n nas›l yaflamdan d›flland›¤›n› ve ikincil konuma düflürüldü¤ünü anlamak istiyorum. Natela Akaba bu sorunlar›n çözüme kavuflaca¤›n› ancak bunun zamanla olmas› gerekti¤ini savunuyor ve bat›da ki feminist örgütlemelerin agresif davrand›klar›na inan›yor. Zaten zorla ve fliddetle de¤ifltirilen bir dünyay› arzulam›yor kad›nlar ancak binlerce y›l daha beklemek de istemiyorlar. Bu yüzden belki de Abhazya’da ve Diaspora da bu konuda daha etkin çal›flmalar›n yap›lmas› gerekiyor. Natela Akaba’ya, yan›t› beni flafl›rtan bir soru soruyorum, yan›t› beni flafl›rt›yor çünkü özellikle Abhazya söz konusu oldu¤unda hala mitlerle ilgili bir birikim var akl›mda. Belki bu yüzden garip bir biçimde ben Abhazya’daki kad›nlar›n erkeklerden dayak yemedi¤ini düflünmek istiyorum. Ancak Abhazya’da, Natela Akaba’n›n söyledi¤ine göre fliddet Türkiye’deki gibi yayg›n olmasa da var. fiiddet Türkiye’deki kadar yayg›n de¤il çünkü kad›n›n ailesi fliddet görme ihtimali karfl›s›nda kad›na sahip ç›k›yor. Asl›nda ‘genellikle’ sahip ç›k›yor demek daha do¤ru. Çünkü dayak yiyen ve gidecek bir yeri olmad›¤› için fliddete maruz kalan kad›nlar›n say›s› da oldukça fazla. Öyle olmal› ki Natela Akaba dayak yiyen kad›nlar için çeflitli kurumlar›n›n olmas› gerekti¤ini düflünüyor. Her yerde oldu¤u gibi kad›nlar e¤er bu durumlar›n› polise anlat›l›rsa geçici çözümler bulabiliyor. Ancak gerçek çözüm uzun vadeli. fiidetin ortaya ç›kmas›ndan sonra
20
geliflen süreç için bir çözüm bulmak gerekiyor. Ayn› zamanda Abhaz kültüründe kad›n›n evle ilgili sorunlar› baflkas›yla konuflmas› ya da dayak yedi¤ini söylemesi oldukça ay›p. Bu yüzden fliddet karfl›s›nda kad›nlar›n süregelen suskunlu¤u her yerde oldu¤u gibi Abhazyada da devam ediyor. K›saca yaflam kad›nlar› görmekte ve onlarla uzlaflmakta isteksiz davran›yor. Kad›nlar kendi unutulmuflluklar›n›n ne anlama geldi¤ini binlerce y›ld›r yeniden ve yeniden deneyimleyerek aktar›yorlar birbirlerine. De¤iflim için bir çok çaba var gibi görünse de kad›n ve erkekler bu mücadeleyi beraber paylaflmad›klar› sürece çözüm çok yak›nda görünmüyor. Abhaz kad›n› için de bu böyle. Ancak, Abhaz kad›nlar› için mücadele biraz daha zor. Çünkü onlar savafl› ve ölümleri gören yaral› kad›nlar. Erkeklerle omuz omuza vererek daha iyi bir yaflam kurmak için mücadele eden kad›nlar ve buna ra¤men en çok erkekler taraf›ndan yaflamdan d›fllanan kad›nlar… Daha güzel günler tasarlamak için Natela Akaba’n›n da belirtti¤i gibi gerçek anlamda bir birlik ve gerçek anlamda bir kad›n erkek eflitli¤i için beraber hareket etmek gerekiyor.
Natela Akaba, “Abhaz Kad›n Birli¤i” ve Abhaz Demokrasi ve ‹nsan Haklar› Merkezi” nin baflkan›d›r. Abhaz Demokrasi ve ‹nsan Haklar› Derne¤i 1997’de demokrasinin ve sivil toplum anlay›fl›n›n Abhazya’da kurumsallaflmas› için kurulmufltur. Merkezin as›l hedefi anayasal haklar›n ihlal edildi¤i durumlarla ilgili yasal yard›m sa¤lamak ve insan haklar› konusunda bilgilendirme ve dan›flmanl›k yapmak olarak tan›mlanabilir. Merkez Gürcü Abhaz çat›flmalar›na çözümler bulmak ve bar›fl›n süreklili¤ini korumak anlam›nda da çal›flmalar yapmakta ve uluslararas› organizasyonlara dan›flmanl›k yapmaktad›r. Abhaz Kad›n Birli¤i 1999 y›l›nda, Abhaz kad›nlar›n›n siyasal ve kamusal alanda önlerine ç›kan engelleri kald›rmak için kurulmufltur. Kad›nlar›n örgütlenmesi ve bilgilenmesi yönünde çal›flmalar yapmakta seminerler ve konferanslar düzenlemektedir. Abhaz Kad›n Birli¤i ba¤›ms›z bir kurumdur ve hükümete ba¤l› de¤ildir. Çal›flmalar›n› uluslararas› kurumlardan ald›¤› destekler ba¤lam›nda sürdürür.
Hayati Fidan - 1989
kf
MAKALE
makale
Abhazya, Gürcistan ve Kafkasya Konfederasyonu Kafkasyal›lar anlamal›d›rlar ki kendi aralar›nda savaflt›klar› sürece hiçbir zaman özgür veya ba¤›ms›z olamayacaklar. D›fl dünyan›n gözünde böyle bir bölge özgürlü¤ü hak etmez, tersine güçlü bir devletin ve silahl› güçlerinin devaml› iflgali alt›nda olmal›d›r. Kafkasya’daki tüm otonom bölgelere önerim; Da¤l› Cumhuriyeti ad› alt›nda zaten varolmufl olan tek bir cumhuriyette birleflmeleridir.
STANISLAV LAKOBA - ÇEV‹REN: SENCER BUSUN
R
us ‹mparatorlu¤u’nun da¤›lmas›ndan sonraki 1917–1921 olaylar›n› an›msatan ve ço¤u örnekte tekrar› gibi görünen Sovyet sonras› dönem, Abhaz-Gürcü iliflkilerinin, Kafkasya’y› bir bütün olarak dâhil etmeden, sadece bu iki ülke taraf›ndan çözülemeyece¤ini aç›k olarak ortaya koymaktad›r. Ayn› zamanda, bugün tüm Kafkasya’n›n, enerji kaynaklar› için mücadelenin ve Türkiye ile Rusya, ‹ran ile Bat› aras›ndaki fliddetli jeopolitik ve stratejik uyumsuzluklar›n bir arenas› haline döndü¤ü aflikârd›r. Rusya’n›n bu anahtar bölgede belirgin bir flekilde zay›flamas›, Çeçenistan’daki savafl›n ve Abhazya’da devam eden ambargonun bir sonucudur. Boru hatt› için veya Hazar petrollerinin iletim güzergâh› için verilen mücadele, politik geliflmelere tesiri zay›flatmamakta ve Kafkas insan›n› savafl ve bar›fl aras›nda bir b›çak s›rt›na koymaktad›r. Bu dengesiz durumda, komflu ülkeler ve güçler kendi sorumluluklar›nda alanlar, yeni ittifaklar ve Birleflmifl Milletler, OSCE ve NATO flemsiyesi alt›nda hem bölgesel, hem de uluslararas› birlikler kurmaya çal›fl›yorlar. Yüzy›llar boyunca, bölgeyi kendilerine ait gören ‹ran, Türkiye veya Rusya, Kafkasya’n›n tümüne veya parçalar›na, ya de¤iflimli olarak ya da efl zamanl› olarak sahip olmufllard›r. Böylece, Türkiye, Kafkasya’n›n önemli bir k›sm›n› genifl Türk eyaleti Turan’›n bir parças› olarak görmektedir. ‹ran ise baz› Kafkas ülkelerinin gelece¤ini kendisiyle beraber belirli Orta Asya ülkelerini içeren bir ittifak içinde görmektedir. Herfleye ra¤men, ço¤unlukla petrol nedeniyle halen Transkafkasya’da (“Transkafkasya”, Rusya’n›n Türkiye ve ‹ran’la savafllar›n›n sonucu olarak kullan›lan bir Rus terimidir.) hak taleplerini yayan Rusya, güney cenah›nda neler oldu¤unu geç fark etmifl ve
kf
Kuzey Kafkasya’ya bir göz atmak zorunda kalm›flt›r. Aç›k uyuflmazl›k içindeki güçler da¤›l›m›, patlamaya haz›r Kafkasya bölgesinde erken bir bar›fl›n sa¤lanmas›n› muhtemel olmaktan ç›kart›yor. Abhazya ve Gürcistan aras›ndaki resmi iliflkilere ve gelecekteki vaziyete bak›ld›¤›nda, gidilecek yolun bir Kafkasya Konfederasyonu çerçevesinde olaca¤› görülür. Sayg›n bir Sovyetolojist olan A. Avtorkhanov SSCB’nin da¤›l›fl›ndan hemen önce flu uyar›y› ve tavsiyeyi vermifltir: Kafkasyal›lar anlamal›d›rlar ki kendi aralar›nda savaflt›klar› sürece hiçbir zaman özgür veya ba¤›ms›z olamayacaklar. D›fl dünyan›n gözünde böyle bir bölge özgürlü¤ü hak etmez, tersine güçlü bir devletin ve silahl› güçlerinin devaml› iflgali alt›nda olmal›d›r. Kafkasya’daki tüm otonom bölgelere önerim; Da¤l› Cumhuriyeti ad› alt›nda zaten varolmufl olan tek bir cumhuriyette birleflmeleridir. Çok dilli özelli¤imize ra¤men, ortak tarihsel, sosyal, kültürel ve jeopolitik miras›m›z›n bak›fl aç›s›yla, d›fl dünya bize genel bir ulusal isim vermifltir. Ruslar “Kafkas Da¤l›lar›” demifl, bat›da ise “Çerkesler” olarak tan›nm›fl›zd›r. Hiç bir zaman ›rksal farkl›l›klar veya dinsel sürtüflmelerle an›lmad›k.[1] Kafkasya Konfederasyonu idealinin orijini 1917 sonbahar›na dayan›r ve mütakiben 1918’de gelifltirilmifltir. Kafkas birli¤i, 1917’de Vladikavkaz’da ilk Da¤l›lar Kongresi’nde ilan edildi. T. Çermoyev (Çeçen), R. Kaplanov (Kumuk), P. Kotsev (Kabardey), V. Caba¤› (‹ngufl), ve di¤erleri baflkanl›¤›ndaki kongrede, “Kuzey Kafkasya’n›n ve Da¤›stan’n›n Birleflik Da¤l›lar Birli¤i” resmi olarak kuruldu. Abhazlar da bu birli-
21
22
¤in tam üyesi oldular. Abhazya’y› temsilen S. Ashkhatsava’›n bulundu¤u bir Da¤l› Hükümeti Kas›m 1917’de oluflturuldu. [2] Bu önemli olay›n arifesinde, 8 Kas›m 1917’de, Abhazya Halk Kongresi’nde, ilk parlamento, “Abhaz Halk Konseyi” (AHK) seçildi ve flu hayati belgeler onayland›: “Abhaz Halklar› Kongresi Deklerasyonu” ve “Abhaz Halk Konseyi Anayasas›”. ‹lginçtir ki 19 Kas›m 1917’de Abhaz parlementosu temsilcisi, ilk Gürcü parlementosunun (Gürcü Halk Konseyi) Tiflis’deki aç›l›fl›na flu mesaj› göndermifltir: “ Mutluyum ki Abhaz Halk Konseyi taraf›ndan gönderilen içten tebrikleri iletmenin büyük onuru benim talihime düflmüfltür. Abhaz Halk›, Birleflik Da¤l›lar Birli¤i’nin bir parças› olarak, Gürcistan’›n ulusal kaderini tayin etmekteki bu ilk ad›m›n› kutlar… Kuzeydeki kardeflleriyle bir birlik kurmufl bulunan Abhaz halk›, bu sebeple yak›n bir gelecekte soylu Gürcü halk› ile birlikte tüm Kafkas halklar›n›n ortak birli¤ine kat›laca¤›na inanm›flt›r. Gelecekteki bu birlikte, Abhaz halk› kendisini Birleflik Da¤l› Birli¤i’nin tam üyesi olarak görmektedir.” [3] Bununla birlikte, Kuzey Kafkasya emigrasyonunun göze çarpan kiflilerinden Emir-Khassan’a göre, bu dönemde, Güney Kafkasya’n›n Kuzey Kafkasya’dan izole edilmesini ve “Transkafkasya Federasyonu” oluflumunu tetikleyen bir tak›m hatalar yap›lm›flt›. Emir-Khassan’n›n gözlemlerine göre: ‹lk devrim periyodunda bile görünmeye bafllayan farkl›l›klar göze çarpmaya bafllam›flt›. Dar bir ulusal egoizm geliflti. Kafkasyal› devlet adamlar›n›n zihni tamamiyle her biri komflular›n›n ne yapt›klar›n› göz önünde tutmadan sadece kendi hudutlar›n› oluflturan ve gözeten ayr› uluslar kurmaya odaklanm›flt›. [4]
Transkafkasya Demokratik Federal Cumhuriyeti, Da¤l› Cumhuriyeti’nin kuruluflundan sonra da¤›ld› ve ayn› gün, 26 May›s 1918’de Türkiye’nin ultimatomuna mütaakiben Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti ilan edildi. Kuzey Kafkasya’daki durum, sivil savafl›n mermametsizli¤inin artmas› ve Terek Sovyet Cumhuriyeti’nin Mart 1918’de kurulmas›yla, h›zla kötüleflti. Buna ra¤men, önceki ilk Da¤l›lar Kongresi, halen -bir y›l içerisinde Kuzey Kafkasya’n›n ba¤›ms›zl›¤›n›n duyurulmas›na öncülük eden- “ulusal ideolojinin anahatlar›”n›n izini sürüyordu. Batum’da toplanan, Almanya, Türkiye (Osmanl›-çevirenin notu), Transkafkasya Cumhuriyeti ile Kuzey Kafkasya ve Da¤›stan da¤l›lar›n›n kat›ld›¤› ilk bar›fl konferans›n›n dakikalar› aç›kca göstermiflti.[5] Ayn› gün, Transkafkasya Cumhuriyeti’yle ve Kafkasya Da¤l›lar› Cumhuriyeti’nin ba¤›ms›zl›klar› ve Rusya’dan ayr›ld›klar› duyuruldu. Cumhuriyet; Da¤›stan, Çeçen-‹ngufletya, Osetya, Kabardey, Karaçay-Balkarya, Abhazya ve Ad›igey’i içeriyordu. Kapsad›¤› alan, neredeyse 6,5 milyonluk nüfusuyla, Karadenizden Hazar denizine kadar uzat›lm›fl olarak 260,000 kilometrekareydi. [6]
Abhaz Halk Konseyi’nden temsilciler, A. fiervaflidze (Çaçba), T. Marshaniya, S. Basariya ve di¤erleri Türk hükümetine baflvurarak, Batum konferans›nda, “Abhazya’n›n Transkafkasya halklar›yla ayn› gruba dâhil edilmeyi istemedi¤ini, kendisini Türkiye’nin korumas› alt›nda ayr› bir devlet olarak kurulmas› gereken Kuzey Kafkasya birli¤iyle birlikte konumland›rd›¤›n›” deklare etti. [7] Daha sonra bu, Stalinist bask› y›llar› süresince, özellikle 1937–1941 y›llar›nda, Kafkasya Konfederasyonu’na sempati duyan Abhaz entelektüellerini pratikte yok etmek için bahane edildi. [8] Uluslararas› düzeyde tan›nan 1918 Da¤l› Cumhuriyeti’nin s›n›rlar›, 19. yüzy›lda da¤l›lar›n ulusal özgürlük düflüncesince kapsanan ve fiamil’in önderli¤inde geliflen pan-Kafkas bölgenin s›n›rlar›yla tam olarak çak›fl›yordu. fiamil’in 1859’da silah b›rakmak zorunda kalmas›ndan sonra, Wub›khlar, Ad›geler ve Abhazlar, çarizm ile adil olmayan mücadelelerine bir befl y›l daha devam ettiler. Bu durum, Rus ve Gürcü güçlerinin, tarihsel Abhaz topra¤› olan Krasnaya Polyana’da yapt›klar› bir geçit töreniyle son buldu. Bu tören Kafkas savafl›n›n (1817–1864) sonunu belirlemifl oldu. Tarihçi Ali Sultan, bu y›llardaki trajik olaylarla ilgili flu yorumlar› yapm›flt›r: Rus emperyalizminin zaptetti¤i hiçbir bölgede, Kuzey Kafkasya’da yap›ld›¤› gibi bir y›k›m üretilmemifltir. Y›llar süren sald›rgan savafl›n bir sonucu olarak, burada antik zamanlardan beri varolmufl yerel unsurlar yeryüzünden yok olmufl, otokton kabilelerin yerleflti¤i bölgeler de¤ifltirilmifl, geçmiflin an›tlar› ve antik medeniyet yok edilmifltir. Birçok kez, tüm etnik birimler kökünden sökülmüfl ve bilinmezli¤e gönderilmifltir… Kafkasya’n›n bat› bölgeleri, özellikle Bat› Adigey ve Abhazya kötü darbe alm›flt›r: Nüfuslar›, 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda zaman›n Osmanl› topraklar›na s›¤›nmak durumda kalan genifl çapl› bir emigrasyon haline getirilmifltir. [9] Burada flunu belirtmek uygun olacakt›r. 9 May›s 1984’de Amerikan kongresi, Kuzey Kafkasya halklar›n›n ba¤›ms›zl›k deklerasyonunun 66. y›ldönümünü iflaret eden bir kutlama mesaj› onaylad›. Kötü birfleylerin habercisi olan bu günde, kongre üyesi Robert Roy, Kafkas Da¤l› Cumhuriyeti’nin 11 May›s 1918 duyurusunun y›ldönümüne iliflkin olarak Temsilciler Meclisine hitap etti. Kongre döküman› ayr›ca, “Kuzey Kafkasya’n›n ezilen halklar›n›n ba¤›ms›zl›k mücadelesiyle ilgili k›sa bir tarihsel not” içermektedir… [10] Transkafkasya Demokratik Federal Cumhuriyeti, Da¤l› Cumhuriyeti’nin kuruluflundan sonra da¤›ld› ve ayn› gün, 26 May›s 1918’de Türkiye’nin ultimatomuna mütaakiben Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti ilan edildi. (Azerbaycan Cumhuriyeti 27 May›s’da ve Ermeni Cumhuriyeti 28 May›s’da ilan edildi.) Kafkasya’n›n tarihindeki bu döneme “Kafkas May›s›” ad› verildi ve bu ba¤lamdaki bir baflka beyannamede flöyle deniyor: “ Bolflevizmin anti-nasyonel f›rkf
23
t›nas› Rusya’y› kas›p kavurmaya bafllay›nca, sa¤l›kl› ulusal devletleflme fikri Kafkasya’da galip oldu.” [11] Gürcistan’›n ba¤›ms›zl›k fikri, cumhuriyetin kurulufl gününde (26 May›s 1918) benimsendi ancak Gürcistan’›n hudutlar› tan›mlanmad›. Ön haz›rl›k niteli¤inde olan hudutlar, 28 May›s 1918’de Tiflis’e gönderilen gizli bir mektupta belirtilen ”Almanya, Gürcistan’a s›n›rlar›n› korumas› için destek olacakt›r.” ibaresini sa¤lama almak için her türlü çabay› sarfetmeyi üstlenen ve konuya çok derin ilgisi olan biri olan Alman General Von Lossow taraf›ndan çizilmifltir. [12] Bununla birlikte, Gürcistan’›n müttefiki ve ayn› zamanda Kafkasya Konfederasyonu’nun bir destekçisi olan von Lossow bile Abhazya’n›n Sohumi bölgesinin geçici olarak Gürcistan’a (yani Alman etki alan›na) ilhak edilmesini, Türkiye’nin müdahil olmas›n› engelleme kofluluyla ön görmüfltür. Bu mektuba getirdi¤i yorumlar›nda, Gürcistan’›n seçkin kiflilerinden biri olan uluslararas› avukat Z. Avalow flöyle yazm›flt›r: Bu mektupdaki kuflku gariptir: Sohumi bölgesi (Gagra dâhil olmak üzere), Kafkasya’da ayr› bir devlet kuran Gürcistan’›n bir parças› olmal›d›r. Ancak, Gürcistan’›n dâhil edildi¤i Kafkas halklar›n›n kurdu¤u bir konfederasyonda, Sohum bölgesindeki popülasyona Kafkas ülkeleri aras›ndaki konumunu belirlemesi için izin verilmelidir. Baflka bir deyiflle; bu durumda Abhaz nüfusu, Gürcistan ile birleflme, Birleflik Da¤l›lara kat›lma veya ayr› bir devlet-eyalet olarak Kafkasya Konfederasyonu’na kat›lma fleçeneklerine sahip olmal›d›r. Transkafkasya Birli¤i’nin gereklili¤ini ortadan kald›ran koflullar›n kesin olarak rastlad›¤› bu zamanda, Kafkasya’n›n politik birli¤ine ne kadar önem verildi¤i buradan aç›kca görülmektedir. [13] Böylelikle Abhazya, Gürcistan’›n 29 May›s’da ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti¤inde Gürcistan d›fl›nda idi. Çünkü Abhazya, 11 May›s 1918’den beri, maalesef yaln›z bir sene süren, Kafkas Da¤l›lar› Cumhuriyeti’nin bir parças›yd›. Abhazya’yla var›lan uzlaflman›n 17–19 Haziran 1918 tarihi kadar erken ihlal edilmesiyle, Alman askeri güçleri taraf›ndan desteklenen Gürcistan Cumhuriyeti askerleri Sohumi’ye ç›kt›lar ve hemen hemen ülkeyi zaptettiler. Denikin’in silah arkadafl› olan General A. S. Lukomskki, bu ba¤lamda flunlar› yazm›flt›r: “ Alman deste¤inin avantaj› ile beraber, Gürcistan Abhazya’yi, Abhaz nüfusun isteklerine ra¤men, zaptetmifltir…[14] Bu zamana kadar, Abhazya son derece zor bir durumdayd›. Çünkü Kuzey Kafkasya’daki ac›mas›z sivil savafl nedeniyle neredeyse tamamen Da¤l› hükümetinin gerçek deste¤inden mahrum kald›. Buna ra¤men, Da¤l› Cumhuriyeti hükümeti Gürcistan’›n Abhazya’y› istilas›n› k›nad›. Böylece, Haziran 1918’de Kafkasya Da¤l› Cumhuriyeti d›fl iflleri bakan› (Haydar Bammat), Gürcü hükümeti’yle beraber Almanya’n›n Kafkasya’daki diplomatik temsilcisi Schulenburg’a Alman askerlerinin Sohumi bask›n› ve “Abhazya’daki Gürcü birliklerinin varl›¤›” ile ilgili bir protesto notas› göndermifltir. [15] kf
Birkaç ay sonra, A¤ustos 1918’de, Da¤l› hükümeti cumhurbaflkan› T. Çermoyev, düzenli Alman askeri birimleri taraf›ndan desteklenen Gürcü askerlerinin Abhazya’y› zaptetmesini tekrar protesto etti. Ayn› zamanda, Gürcistan’la soy bak›m›ndan ve uzun süreli ortak yararlar›yla ba¤› olan Kuzey Kafkas halklar›n›n, “konfederasyon da dâhil olmak üzere mümkün olan en s›k› ba¤lar›” sürdürmelerinin yoluna ç›kacak hiçbir politik kargaflaya izin vermeyeceklerini belirten bir uyar› verdi. Ve mütaakiben flunu belirtti: Hükümetim taraf›nca, Federal Kafkasya Da¤l›lar› Birli¤i Cumhuriyeti’ni oluflturan parçalardan biri olan Abhazya ile ilgili politikalar›n›zdan dolay› en sert biçimde sizi protesto ediyorum ve Gürcü hükümetinin bu politikalar› sonucu do¤abilecek olas› ciddi kar›fl›kl›klar› önlemek amac›yla; hükümetim, Gürcü askerlerinin, sivil görevlilerin ve ajanlar›n Abhazya’dan geri çekilmesini uygun görmektedir. [16] Bu dönemde, Haziran-A¤ustos 1918 tarihlerinde, Aleksandr Shervashidze, Tatash Marshaniya, Simon Basariya ve di¤er etkin Abhazlar, atalar› 19. yüzy›lda Rus-Kafkas savafl›n›n bir sonucu olarak anayurtlar›n› terk etmek zorunda b›rak›lm›fl olan Türkiye’de yaflayan Abhaz muhacirlerine baflvurdular. Abhaz halk› ve parlamento üyeleri, Gürcistan’›n zor kullanan hareket fleklini, Da¤l› Devleti’ne silahl› bir müdahale olarak görüyorlard›. Gürcü Cumhuriyeti hükümeti cumhurbaflkan› Noi Zhordania, Kuzey Kafkasya temsilcilerinin Gürcistan’a ultimatom verdi¤i zaman› an›msad›: “Abhazya bizimdir, defolun!” [17] Türkler dönüfllerinde Suhumi’yi hayal ediyorlard› ve Çeçenlerin yard›m›yla “Abhazya’y› Gürcülerden korumay›” planl›yorlard›. [18] 27 Haziran 1918 akflam›, Türkiye’den bir Abhaz silahl› gücü Kodor nehri yak›nlar›na ç›kt›. Türkiye bu çat›flmaya resmi düzeyde dâhil de¤ildi, ç›kartma yapan birlik esasen Da¤l› Cumhuriyeti’nin bir silahl› gücüydü. Bununla beraber, Alman kaynaklar›, Da¤l› hükümetinin halen Abhazya ve Suhumi liman›yla ilgili taleplerini sürdürdüklerini biliyordu. Bu nedenle, bu birkaç ayl›k sürede, Abhaz muhacirlerin sahil ç›kartmalar› flafl›rt›c› de¤ildir. Bu istekler temel olarak bu bölgedeki Alman politik ç›karlar›yla uyuflmazl›¤a dayan›yordu. Da¤l› Cumhuriyeti, Gürcistan taraf›ndan zaptedilmesine ra¤men, Abhazya’y› halen kendi devletinin bir parças› saymaya devam etti. Böylece, Paris Bar›fl Konferans› için tasarlanan, renkli bir etnografik ve politik bir Kafkasya Da¤l› Cumhuriyeti haritas›, 1919’da Lozan’da bulunan Da¤l› delegasyonunun (Da¤l› delegasyonuna dâhil olarak bir Abhazya temsilcisi de konferansa kat›ld› [19]) emriyle Frans›zca olarak haz›rland›. Bu harita üzerinde, hem Abhazya hem de Güney Osetya, Gürcistan’›n de¤il, Da¤l› devletinin içerisinde gösterilmiflti. [20] Bu zaman içinde Kafkasya’da bulunan Carl Erich Bechhofer, Gürcü hükümetinin politikas›n› flu flekilde tan›mlam›flt›: “Özgür ve Ba¤›ms›z Sosyal-Demoktarik Gürcü Devleti”, haf›zamda her zaman, hem d›fl bölgelerin zaptedilmesi an-
24
lam›nda hem de ülke içindeki bürokratik zorbal›k anlam›nda, emperyalist “küçük ulus” a bir örnek olarak kalacakt›r. fiövenizmi bütün s›n›rlar› aflm›flt›r. [21] Ayr›ca, Gürcü politikac› Z. Avalov bu zamandaki durumu kesin bir flekilde tan›mlam›flt›r: 1921 bafllar›nda Gürcistan, hükümetinde Seçmen Toplulu¤u ad› alt›nda basit bir parti organizasyonuna sahipti… 1918–1921 y›llar›nda, Sosyaldemokrat diktatörlük, baflka bir de¤iflle sa¤ kanat Marksizm fleklinde bulunan Gürcü demokrasisi, Gürcistan’daki Sovyet diktatörlü¤ünün zaferine bir haz›rl›k idi. [22] “Da¤l› Hükümeti”, 1921’de Kafkasya’da Sovyet gücünün tesis edilmesiyle göç etmeye mecbur edildi. 1920’lerde ve 1930’larda Kafkasya Da¤l› Cumhuriyeti temsilcileri, Prag, Paris ve Varflova’da, “Vol’nye Gortsy”, “Gortsy Kavkaza”, “Severnyi Kavkaz” vb. dergilerini yay›nlad›lar. Bu dönem boyunca, politik emigrasyonlar, Kafkasya’n›n gelecekteki ulusal devlet yap›s› hakk›nda devasa miktarda araflt›rmalar yapt›lar. Bu s›k›flt›ran problem üzerine, büyük miktarlarda makaleler, tavsiyeler, kitaplar yay›mlad›lar ve 14 Temmuz 1934’de Brüksel’in Kuzey Kafkasya, Gürcistan ve Azerbaycan ulusal temsilcileri büyük politik öneme sahip olan “ Kafkasya Konfederasyonu Pakt›” n›, Ermenistan’a bir yer ay›rarak imzalad›lar. [23] Tüm diplomatik faaliyetlerin idari gövdesini oluflturan, Kafkasya Ba¤›ms›zl›k Komitesi ve Kafkasya Konfederasyonu Konseyi ayn› zamanda oluflturuldu. Kafkasya Konfederasyonu egemenli¤i elinde tutan ancak, ortak gümrük s›n›rlar›, ortak savunma ve d›fl iliflkiler gibi birçok ba¤ ile birbirine ba¤lanan devletlerin ittifak›na sahip olacakt›. Kafkas Konfederasyonu Pakt›, “taktiksel-stratejik bir dökuman” olarak adland›r›ld›. [24] Polonya dergisi “Vostok” 1934’de flu yorumu yapt›: “Ba¤›ms›z ve birleflik bir Kafkasya, askeri çat›flmalar›n kayna¤›na bir son verecek ve genel dengeyi koruyacak önemli bir unsur olacakt›r”. Kafkasya Konfederasyonu’nu savunan konuflmalar yapan ancak federal temelli bir “Kafkas toplulu¤u” na karfl› olan seçkin politik kifliler, kesin olarak bunu kusurlu bir model olarak görüyorlard›. Bu ba¤lamda, B. Bilatti flöyle yazm›flt›r: Bir federasyon zorlama ile ayakta duramaz… Federal bir ba¤ ancak maddesel ve ruhsal olarak eflit de¤erler aras›nda güçlenebilir, aksi takdirde güçlünün zay›f› içine çekmeye çal›flt›¤› bir kafes, bir k›l›f haline dönüflür. Büyük uluslar›n süper-güç tutkusu, insano¤lunun do¤as›ndan türeyen organik bir olgudur ve bu nedenle, küçük ve büyük uluslar›n birlikte yaflamas›, bafllang›çta bu birliktelik gönüllü bile olsa, çat›flmayla bitmesi muhtemeldir. Bu, büyük uluslarla birlikte birlik kuran tüm küçük uluslar›n yazg›s› olmufltur. Büyük olan ya di¤erini absorve eder ya da güçlerini toplayarak kendini bu ba¤lardan kurtar›r…[25] Kafkasya birli¤i konusu birçok kez gündeme gelmifltir, ancak SSCB’nin y›k›l›fl›n›n arifesinde, Gürcü-Abhaz farkl›l›klar› en yüksek noktas›na ulaflt›¤›nda ve 15–16
Temmuz 1989’da çat›flmaya dönüfltü¤ünde tekrar a盤a ç›km›flt›r. Bu çat›flmalar, Kuzey Kafkasya uluslar›n›n ve Abhazya’n›n yer ald›¤› acele bir birleflmenin olumsuz arkaplan›d›r. Bu hareketin kuruluflunun temelleri, 25 A¤ustos 1989’da Abhazya’n›n baflkenti Sohum’da, 1917 Birleflik Da¤l› Halklar Birli¤i’ne benzerlik gösteren, Kafkas Da¤l› Halklar Birli¤i’ni (KDHB) meydana getiren, ilk Kafkas Da¤l›lar› kongresinde at›lm›flt›r. 13–14 Ekim 1990’da Nalçik’deki (Kaberdey-Balkar) KDHB’nin ikinci kongresi hayati öneme sahip bir safhayd›. Akabinde, Kuzey Kafkasya ve Abhazya’da oluflan yeni durumun yap›s› için bir program yürütmek amac›yla, bir sürelik uygulamal› çal›flman›n yolda oldu¤u duyuruldu. Ba¤›ms›z Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti devletinin 11 May›s 1918’deki ilan›nda oldu¤u gibi Kafkas halklar›n›n birli¤ine özel bir önem verildi. [26] Bu kongreyi önemli olaylar takip etti. SCCB’nin çökmesinden sonra Rusya Federasyonu da¤›lman›n sinyallerini verdi ve küçük imparatorluklar “birlik cumhuriyetleri” sorguland›. Çeçen halk›n›n azmi, ba¤›ms›z bir Çeçen Cumhuriyeti’nin ilan› ve 1991’de yeni bir cumhurbaflkan›n seçilmesi, Kafkas da¤l›lar›n›n eylemlerini yeni bir seviyeye yükseltti. Üçüncü KDHB kongresi Çeçenya’daki politik kargafla ba¤lam›nda, Sohumi’de gerçeklefltirildi. (1–2 Kas›m 1991). Kongreye tam yetkili, Abaza, Abhaz, Avar, Ad›¤e, Dargin, Kaberdey, Lak, Oset (Kuzey ve Güney), Çerkes, Çeçen ve fiaps›¤ temsilcileri kat›ld›lar. Ayr›ca, Gürcistan’›n toplumsal ve politik hareketlerinin temsilcileri de haz›r bulundular. Bir Gürcü parlementeri konuflmas›nda, tüm Kafkasya’y› “tek bir yumruk” oluflturmak için birleflmeye ça¤›rd›. [27] KDHB, vekillerin teklifi üzerine Kafkas Da¤l› Halklar Konfederasyonu’na (KDHK) dönüfltürüldü ve k›sa bir süre sonra 1992’de, Grozni’de ad› Kafkas Halklar› Konfederasyonu (KHK) olarak tekrar de¤ifltirildi. Afla¤›da vurgulanan deklerasyon KDHK’n›n üçüncü kongresinde haz›rland›: Tüm aflamalar›n bafllang›c›nda, Kafkas otonom cumhuriyetleri ve oblastlar› (Sovyet literatüründe bir idari bölge), büyük olas›l›kla kendilerini ba¤›ms›z birer devlet olarak ilan edecekler ve kendi iradelerinin bu yans›mas›ndan sonra tüm ihtimallerde; Çeçenistan, Da¤›stan, Gürcistan, Kabardey, Karaçay-Balkarya, Abhazya, Ad›gey ve di¤erlerinin eflit üyeler olarak kat›labilece¤i yeni bir ittifak› -Kafkasya Konfederasyonu’nuoluflturmak için birleflmeye bafllayacaklar. [28] Üçüncü kongrede bir antlaflma imzaland› ve “ Kafkas Da¤l› Halklar›n›n Konfedere Birli¤i Deklerasyonu” kabul edildi. Bir Kafkas Parlamentosu, ‹htilaf Mahkemesi, Savunma Komitesi, Kafkas Halklar› Komitesi ve merkezi Sohumi’de olacak konfederasyon için di¤er yap›lar›n oluflturulmas›na yönelik kararlar al›nd›. kf
25
Gürcü-Abhaz savafl› s›ras›nda bile, Nisan 1993’de Londra’da, Kuzey Kafkasya’n›n problemleri hakk›ndaki konferansda, Abhazya temsilcileri Kafkasya Konfederasyonu için de bir plan öne sürdüler. [29]
bu hiçbir zaman Kafkasya’n›n istikrar›na ve bar›fl›n sa¤lanmas›na öncülük edemez. K›smi bir özgürlük olamaz: Kafkasya yaln›z bir bütün olarak özgür olabilir.
Mevcut koflullarda, konfederasyon formundaki ba¤›ms›z Kafkas devletlerinin bu flekildeki birli¤i özel bir öneme sahip hale gelmektedir. 1934’de bile, Emir Khassan makalesinde (Kafkas Konfederasyonu); Kafkasya’n›n özgürlefltirilmesinin ve ba¤›ms›zl›¤›n› sürdürebilmesinin, sadece Kafkas halklar›n›n tam bir birli¤i taraf›ndan sa¤lanaca¤›n› vurguluyordu. [30]
Gürcüler ve Abhazlar. Bar›fl›n Yerleflmesi için Bir Araflt›rma © A¤ustos 1998, Vrije Üniversitesi Brüksel
Bugün çok aç›kt›r ki, Kafkasyal›lar sadece kendileri, kurduklar› birlik içinde ve uluslaras› toplumun deste¤iyle, can s›k›c› sorunlar›n› halledebilecek ve Kuzey-Güney Kafkasyadaki uyuflmazl›klar› çözebileceklerdirler. Bu gibi bir program› yürütmek için Kafkasyal›lar aras› bir bar›fl gücü de gerekmektedir. Mevcut durumda, bir “Kafkas evi” kurmak gerekli görülmekte ve Azeri akademisyen R. Aliev’in do¤ru olarak gözlemledi¤i gibi, “halklar aras› uzlaflma kavram›”[31] bu süreçte geçerli olmal›d›r. Elbette bugün, Kafkasya’daki tüm devletlerin ve uluslar›n›n bir konfederasyon kurmak için ivedilikle birleflmelerini öne sürmek, aralar›ndaki politik, bölgesel, dini farkl›l›klar ve tek bir birlefltirici ideolojinin eksikli¤i bak›m›ndan ütopik olabilir. [32] Buna ra¤men, bu aflamada, örne¤in üç ülkenin: Abhazya-Gürcistan-Çeçenya’n›n oluflturaca¤› bir konfederasyonun çekirde¤inin yarat›labilmesi oldukça mümkün görünmektedir. Ne yaz›kt›r ki, Kafkasya Konfederasyonu dünya toplumu için büyük bir öneme sahipken, do¤as›ndaki problemler arka plana çekilecek olan bu modelde Gürcü akademisyenler “Gürcü merkeziyetçili¤i”ne karfl› bir tehdit olarak görmektedirler. Daha sonra, Ingufletya, Da¤›stan, Osetya (Kuzey ve Güney), Azerbaycan, Da¤l›k Karaba¤, Ermenistan, Acaristan, Kaberdey, Karacay-Balkarya, Çerkesya, Ad›gey, vd. Abhazya-Gürcistan-Çeçenistan üçgenine kat›labilir ve Kafkasya halklar› aras›ndaki bir konfederasyon fikrine çok büyük popülarite kazand›rabilirler. Kafkas ülkeleri aras›ndaki konfedere birlik içindeki devletlerin resmi iliflkilerindeki, dikey de¤il yatay yap›, temel sorunu çözebilir: Birlikte ya da ayr›. Sadece Abhazya ve Gürcistan de¤il, tüm Kafkas devletlerinin bu tür bir konfederasyondaki karfl›l›kl› iliflkilerinde, ayn› anda hem birlikte hem de ayr› olacaklar› görülmektedir. fiüphesiz ki, mevcut durumda gerekli olan, varolan güvensizliklerin üstesinden gelmek ve Kafkas halklar› aras›nda güvene, eflitli¤e dayal› iliflkiler kurmakt›r. Uzun vadede, Kafkas Konfederasyonu’nun kendini bir federasyona dönüfltürece¤i kuvvetle muhtemeldir, ancak bu bar›flc›l ve ac›s›z olacakt›r. Buna ra¤men, günümüzde, Kafkasya’da federal iliflkiler öne sürmek; durumu güçlefltirmek, bask› ve güç kullanma yoluna gitmek anlam›na gelmektedir ki, kf
1. Gazeta: Kavkaz (Sukhum), 1990, no. 1. 2. Soyuz obedinennykh gortsev Severnogo Kavkaza i Dagestana (1917–1918), Gorskaya respublika (1918–1920). Dokumenty i materialy, Makhachkala, 1994, p. 4–5, 134. 3. TsGVIA RF, f. 1300, op. 1, d. 130, l. 135 ob. 4. Severnyi Kavkaz, 1934, no. 2, p. 11. 5. Dokumenty i materialy po vneshney politike Zakavkaz’ya i Gruzii, Tiflis, 1919, p. 312–313. 6. Ahmet Hazir Hizal, Kuzey Kafkasya (hurriet ve istiklal davasi) (Ankara, Orkun Basimevi, 1961), p. 143. 7. Istoriya Abkhazii, Sukhum, 1991, p. 291. 8. R. Clogg, “Documents from the KGB archive in Sukhum, Abkhazia in the Stalin years”, Central Asian Survey, 1995, 14(1), pp. 181–188. 9. Severnyi Kavkaz, 1935, no. 9, p. 16. 10. US Congress Bulletin, 9 May 1984, 2nd Session, sitting 98, vol. 130, no. 59 (in English). 11. Severnyi Kavkaz, 1937, no. 37, p. 13. 12. Z. Avalov, Nezavisimost’ Gruzii v mezhdunarodnoi politike 1918–1921, Paris, 1924; New York, 1982, p. 68. 13. Ibid., p. 68-69. 14. Arkhiv russkoi revolyutsii, Berlin, 1922, Vol. 3(5–6), p. 114. 15. Soyuz ob’edinennykh gortsev, op.cit., p. 132. 16. Ibid., p. 133-135. 17. N. Zhordania, My Life, Stanford, 1968, p. 98. 18. G. Avetisyan, ‘K voprosu o “Kavkazskom dome” i pantyurkistskikh ustremleniyakh’, in: Alexei Malashenko, Bruno Coppieters, Dmitri Trenin (eds.), Etnicheskie i regional’nye konflikty v Evrazii, vol. 1, Moscow, 1997, p. 140. 19. Soyuz obyedinennykh gortsev, op.cit., p. 197. 20. S. Kiladze, ‘Edinstvo Kavkaza: popytka vykhoda iz krizisa’, Tbilisskii meridian, 1997, no. 1, 20-22. 21. C.E. Bechhofer, In Denikin’s Russia and the Caucasus. 1919–1920, London, 1921, p. 14. 22. Z. Avalov, Nezavisimost’ Gruzii v mezhdunarodnoi politike 1918–1921, Paris, 1924, p. XI-XIV. 23. Severnyi Kavkaz, 1935, no. 9, p. 11. 24. Severnyi Kavkaz, 1934, no. 8, p. 26. 25. Severnyi Kavkaz, 1934, no. 8, p. 13–14. 26. Edinenie (Sukhum) 1991, no. 1; Kavkaz, 1990, no. 1. 27. Abkhazia, 1991, no. 51, 1st issue, December. 28. Abkhazia, 1991, no. 51, 2nd issue, December. 29. See Central Asian Survey (1995), 14(1), p. 103. 30. Severnyi Kavkaz, 1934, no. 2, p. 12. 31. R. Aliev, ‘“Kavkazskii dom”: vzglyad iz Azerbaidzhana’, in: Alexei Malashenko, Bruno Coppieters, Dmitri Trenin (eds.), Etnicheskie i regional’nye konflikty v Evrazii, vol. 1, op.cit., p. 162. 32. Ibid., p. 168.
26
SÖYLEfi‹
söylefli
Söylefli: Metin Ye¤in “E¤er Bat›l›lar gibi yaflamaya kalksayd› herkes, bize 12 tane daha gezegen laz›md›. Çünkü Bat›l›lar dünyay› her zaman çok daha fazla kirletiyorlar. Mesela bir Amerikal› bir Brezilyal›dan 12, bir Hintliden 25 kat daha fazla kirletiyor dünyay›.” Öyzupha Ç‹⁄DEM HATACIKO⁄LU
M
etin Ye¤in Kimdir? Neler yapar? Ben dünyan›n çeflitli yerlerinde bizim gözümüzden saklanan fleylerin filmini yap›yorum ya da öykülerini yaz›yorum asl›nda. Dünyan›n baflka taraflar›nda, dünyan›n esas egemenleri taraf›ndan yok edilmeye çal›fl›lan baflka türlü yaflamlar, baflka kültürler var hala... Kültürel bir hegemonya kurmak için bunlar› yok etmeye çal›fl›yorlar. Art›k o hegemonya içerisinde eskisi gibi “gidelim de orada yaflayal›m” diyebilece¤imiz K›z›lderili bölgeleri yok. Bunlar›n küreselleflme diye adland›rd›klar› düzende, Somali eskiden onlar›n alan› d›fl›nda bir yerdi ya da bizim konumuz de¤ildi. Ama art›k Somali’yi ya da Ortado¤u’yu her flekilde düzenlemek istiyorlar. Bu düzenleme sadece ekonomik düzenleme ya da egemenlik anlam›na gelmiyor. Çünkü kültürel anlamda bir hegemonya kuramad›klar› zaman ekonomik hegemonyay› sür-
dürebilmeleri de mümkün de¤il. Zaten bu yüzden bütün toplumsal yap›y› standartlaflt›ran ya da McDonald’s Kültürü diye adland›rabilece¤im bir kültür biçimine sokmaya çal›fl›yorlar. Irak iflgalinde 15. yy. el yazmas› Kuran’lar› da yok ediyorlar çünkü bütün olarak bir yok edifl süreci içerisindeler, yani onlar›n hiç bir fleye tahammülü yok. Böyle bir kültürel yap›da, onlar için baflörtülü herkes terörist art›k. Bugün Kafkasya’da olan da böyle bir fley. Bu yap› Irak’ta doru¤una ulaflt› ama esas olarak Rusya’da yani Kafkasya’da bafllad›. Amerika’n›n bugün sürdürdü¤ü bu taktik tamamen Rusya’dan al›nma. Önce ‹slamc› Fundamentalist bir güç yaratt›, onlara terörist dendi, ondan sonra onlara yap›lacak her fley mubah olsun. Nas›l ki Moskova’da önce binalar bombaland› ard›ndan KGB’nin bombalad›¤› ortaya ç›kt› ve ondan sonra Çeçenistan’a sald›rmak için bir ortam yarat›ld›. 11 Eylül eylemi de böyle bir fley asl›nda. ‹flte benim de bu kültürel hegemonyay› k›rmak gibi bir niyetim, derdim var çünkü dünyan›n baflka taraflar›nda onlar›n medyan›n ya da egemenlerin bize sunduklar›n›n d›fl›nda alternatif bir yaflam, baflka kültürler var. Bunun için de filmler yap›yorum, yaz›lar yaz›yorum, öyküler anlat›yorum, konufluyorum tek tek insanlarla. Bizim hiçbir zaman büyük ba¤›ms›z bir medyam›z olmayacak. Bu yüzden bizim yapabilece¤imiz sizin derginiz gibi duvarlara yaz› yazmak olacak. -Pekâlâ neden bu kültürel hegemonya çabas›? Sisteme tam anlam›yla entegre etme çabas› m› yoksa baflka ne denleri mi var? Birincisi çok basit. Onlara göre önemli olan her fley kâr oldu¤u için onlar ürünlerini kârla satacaklar. ‹kincisi onlara özenmek gerekiyor. O yüzden tüketmek gerekiyor. Yani herkesin bilmem ne marka arabay› almaya özenmesi laz›m ki ona göre çal›fls›n, ona göre kölelik yaps›n. E¤er Bat›l›lar gibi yaflamaya kalksayd› herkes, bize 12 tane daha gezegen laz›md›. Çünkü Bat›l›lar dünyay› her zaman çok daha fazla kf
27
kirletiyorlar. Mesela bir Amerikal› bir Brezilyal›dan 12, bir Hintliden 25 kat daha fazla kirletiyor dünyay›. Dünya bitiyor. Bütün dünyan›n ayn› onlar gibi yiyip onlar gibi tüketebilmesi imkâns›z... Sadece özendiriyorlar ve beraberinde bir de paranoya yarat›yorlar. Bu paranoya içerisinde de kültürlere sözüm ona sahip ç›k›yorlar. -Sence Bat› kültürel de¤erlere gerçekten sahip ç›km›yor mu? Onlar kültürlere falan sahip ç›km›yorlar, sadece BBC’de haberler baflka bir aksanla sunuluyor. Bizim burada Laz aksan›yla McDonalds’da “Alaturca” bilmem ne menü sat›yorlar. AB Türkiye’de 20 milyon köylüyü 8 milyona indirece¤iz diyor. Kimse sormuyor aradaki bu 12 milyonun ne yapaca¤›n› nereye gidece¤ini. Pekâlâ, türküler ne olacak? Köylüleri yok etti¤in zaman köylülerin üzerinden bütün türküler yok olacak. Bütün renklili¤imiz yok olacak. Ne yap›yor buna karfl› Bat›? Al›yor seni “Al sen burada kültürlerini oyna.” diye sana bir alan aç›yor. Sana bir akvaryum yap›yor. Sen akvaryumda kendi kültürünü oynuyorsun. Kültüründen kopar›ld›¤›nda ortaya komik bir fley ç›k›yor. Çünkü kültür do¤ayla ba¤lant›l›d›r. Bu Ferhan fiensoy’un örne¤iydi “Adam Çarflamba’y› ne al›r, ne al›r diye düflünüp, alsa alsa sel al›r ya deyip, Çarflamba’y› sel ald› diye türkü ç›karm›yor yani.“ Çarflamba’y› sel al›yor ve sonra türkü yap›yor. Öyleyse bize yeni hayalleri mi dayat ›yorlar? Kesinlikle! Bize yeni hayaller kurup iyi tüketiciler olmay› dayat›yorlar. Bu çok önemli çünkü insanlar “onlar gibi olmay›” düfllemeye bafll›yorlar. Özellikle televizyonun sundu¤u bu… Peru’da gecekondularda dolafl›rken beni flafl›rtan bir fley vard›. Oradaki gecekondular inan›lmazd›r, Türkiye’dekilerden çok farkl›, sadece karton evlerdir: Çölün üstüne kurulmufl karton evler… ‹çinde hiç bir fley yoktur. Teneke parças› bile zor bulursun. Ama her evde televizyon vard›r. O yoksullu¤u ayakta tutan o televizyondur, o hayal dünyas›d›r, onlara ulaflabilmektir. Öyle bir zenginli¤e çal›fl›p kazanarak ulaflmak mümkün mü? De¤il. Bunun da fark›nda ve bu yüzden suçu ayakta tutuyor. Suçu bu tarafta tutarak, bu sefer bir paranoya yarat›yor ve bu paranoyadan da iktidar›n› pekifltiriyor. Yani bu faflizm... Yeni faflizm. Bir yandan insanlar› izole ediyorsun, tecrit ediyorsun ve bunu cezaevlerinden bafllat›yorsun. Ama öbür yandan da bu korkudan dolay› bir paranoya olufluyor ve bu paranoyadan yararlanarak sen iktidar›n› sürdürüyorsun. Baflka bir yere atlad›k ama geçmiflteki gibi de¤il Avrupa’daki faflizm. Geçmiflteki gibi büyük görkemli yürüyüfller, Hitler Faflizmi falan yok ama Fransa’da bir milyon oy al›yor. Çok büyük oylar al›yor ve oy verenler kendi ufak fleylerini korumak anlam›nda korkuya kapt›r›lm›fl insanlar. ‹fline giden, evine dönen, TV’nin bafl›na oturan ve kendisini makineye göre ayarlayan kurgulayan bir dünya var. Bu dünyan›n d›fl›na ç›kmak gerekiyor. kf
Tasvirini yapt›¤›n bu dünyan›n egemenlerine riayet etmeyen hayatlar sürdürülebilir mi? Egemenlerin asl›nda o kadar da güçlü olmad›klar›n› düflünüyorum. Asl›nda arada bir çizgi var ve o çizgiyi aflt›¤›m›z zaman gücünü k›rabiliriz, k›rabilece¤iz de. Bunu onlar›n araçlar›yla da yapmayaca¤›z. Televizyon zaten bir manipülasyon aletidir. Biz, bizi birbirimize katan, birbirimizi gördü¤ümüz, dokundu¤umuz, yüz yüze konufltu¤umuz biçimler gelifltirmek zorunday›z. Bazen 30 kiflinin ya da bin kiflinin gördü¤ü, bazen bir ya da iki kiflinin seyretti¤i bir biçim olacak bizimkisi. Kültürleri savunmay› da bu anlamda gerçeklefltirmek zorunday›z. Mesela Çerkesler ya da Kafkasyal›lar asl›nda bu derdi bizden yüz elli y›l önce çekmifller. Yüz y›l önce kendi köklerinden kopar›lm›fl ve bir sürü yere sürülmüfl. Levi Strauss Amazon’daki yerlilerden söz ederken diyor ki “yerlileri oradan kovmak için önce hastanelerden ald›klar› çarflaflar› uçaklarla ormana f›rlat›yorlar. O yerlilerin nezle, grip gibi hastal›klara ba¤›fl›kl›¤› olmad›¤› için bir sürü yerli ölüyor. O yerliler ölünce de yok ediyorlar o orman›. Madenlerini al›yorlar, a¤açlar›n› al›yorlar. Bir zaman sonra bu tepki çekmeye bafllad›¤› zaman, bu sefer de modernize ettiklerini al›p büyük apartmanlara yerlefltiriyorlar.” Yerliler; “‹flte o zaman gökyüzü bizim bafl›m›za çöktü” diyorlar. ‹flte Kafkasyal›lar›n gökyüzü çok uzun zaman önce bafllar›na çöktü ve hala da çökmeye devam ediyor. McDonalds’›n bilmem ne burgerine karfl› ben, fasulye pilaki’yi savunmak durumunday›m ya da herhangi bir kaybolan dili. Makine hal›s›na karfl› el dokumay› savunmak belki... Türkiye’de ad›n› hat›rlamad›¤›m herhangi bir holding’in turistik köyleri var mesela... Afla¤›dan turist otobüsleri ç›karken kornaya bas›yorlar. Bu bir iflaret gibi ve k›zlar hemen dokuma tezgâhlar›n›n bafl›na oturup hal› dokumaya bafll›yorlar. Böyle bir fley de de¤il tabi. Bunun için kendi yaflam biçimimizi her fleyiyle korumak zorunday›z. Ve yok olmaya bafllayan di¤er kültürlerle de dayan›flmak zorunday›z. Hem kültürel anlamda hem de onlar›n yaflamlar›n› sürdürebilmesi anlam›nda... -Bu filmler nas›l ortaya ç›k›yor ya da buna nas›l karar veriyorsunuz? Her zaman oturup akademik çal›flma yapm›yorum. Rastlant› Tanr›s›’n›n da eseri büyük. “Arjantin’de Neler Oluyor?” diye bir film yaparken, önce kendimi tan›tmaya çal›flt›m: Türkiye’den geldim, belgeselciyim, yazar›m vs. Türkiye’den oldu¤umu ö¤renince bana dediler ki “Bizim Türkiye’de arkadafllar›m›z var.” Kim bunlar dedim. “Direniflteki iflçiler” dediler ama uzun süredir d›flar›da oldu¤um için kim olduklar›n› ç›karamad›m. Sonra ‹ngiltere’ye bir baflka festivale gitmifltim. Orada ‹talyanlar benimle röportaj yapt›lar. Daha sonra Torino’ya gidelim, Torino’da 7 bin ‘Fiat’ iflçisi iflten ç›kar›l›yor, sen bunun filmini yap önerisinde bulundu-
28
lar. Ne büyük ironidir ki, ayn› dönemde Türkiye ‘Fiat’ ise kapasitesini geniflletiyordu; Türkiye’deki bir iflçi, ‹talya’daki bir iflçiden çok daha ucuz çünkü. Oraya da gittim ve döndü¤ümde; Radikal’in bafl sayfas›nda bir haber gözüme çarpt›: “Arjantin’deki iflçiler, Gökçesu’daki maden iflçileri için yürüdüler” diye. Bir bakt›m foto¤raftakiler benim Arjantin’de konufltu¤um insanlar. Çok azlar... 50–60 kiflilik bir grup ama dert ayn› dert. Bu arada ‹talya’dan bir mail ald›m; Galler’e gidip, orada kapat›lan madenlerin direnip yönetimini devralan ve çok da iyi iflleten madencilerin öyküsünü anlatmak istiyorlar. Bunun kitab›n› yapacaklarm›fl, bana filmini yapar m›s›n dediler. Ben de Galler’deki Tower madeniyle, burada Gökçesu’daki direniflin öyküsünü birlefltirmek istedim ve böylece “Güzel Günler Görece¤iz” filmini tamamlad›m. Bu filmin arkas›nda Arjantinli iflçiler, Torino’daki ‘Fiat’ iflçileri, Galler’deki ya da Gökçesu’daki madenciler var. Filmin içerisine bakt›¤›n zaman hepsi birbirinin içerisine geçmifl oluyor. -Bu anlat›klar›n›n, özellikle Avrupa hakk›nda olanlar›n bugüne kadar edindi¤imiz bilgilerle pek de benzerli¤i yok gibi... Avrupa bize gösterdikleri gibi cennet falan de¤il. Direnifl çok oldu¤unda direnifli hemen yok ederler. AB de bizim için tek bafl›na çözüm de¤il. Belki geçici bir yumuflama olabilir ama istemeye ya da istediklerini almaya bafllad›¤›n zaman gaddarlaflacaklard›r. ‹ngiltere’de yanl›fl hat›rlam›yorsam 9 kifli 2,5 y›ld›r yarg›lanmaks›z›n gözalt›nda tutuluyor: Bunlardan biri kör imam, adam›n yapt›¤› vaaz vermek. ‹ngiltere bir yandan demokrasi diyor, di¤er yandan da bunlar› yap›yor. Yak›n bir zamanda BBC gibi ba¤›ms›zl›¤›yla övünen bir kanalda Kuzey ‹rlanda ve IRA hakk›nda haber verme yasa¤› vard›. Demokrasi bize hiçbir zaman birileri taraf›ndan sunulmayacak. Bu demokrasinin kendisine ayk›r›d›r. Irak’ta bar›fl ya da özgürlük zorla sunulabilir mi? Bütün dünyada küreselleflmeyle birlikte bizim egemenlerimiz daha çok birleflti. Bu tekelleflme daha da yo¤unlafl›yor ve bu tekelleflmeye paralel bir kültürel tekelleflme de var. Adam kendisi gibi olmayan kendisi gibi giyinmeyenlere tahammül edemiyor. Baflörtülü herkesi suçlu olarak alg›l›yor. Ben dünyan›n her yerinde s›n›rdan geçerken ikinci kez aramaya tabi tutuluyorum. Hofluma da gidiyor bir yandan tehlikeli görünmek. Ayn› flekilde Çeçenler dünyan›n neresine giderlerse gitsinler potansiyel teröristtirler asl›nda. Bunlar dünyan›n olumsuz gidiflat› ama dünya bunlardan mütevellit de¤il. Son kitab›mda ve filmimde Brezilya’daki “Topraks›zlar Hareketi” var. Brezilya’da inan›lmaz bir toprak eflitsizli¤i var. Bir kifli var kim oldu¤u bilinmeyen –kim oldu¤u saklanan- onun sahip oldu¤u toprak, Danimarka’n›n yüz ölçümünden büyük. Bir karayollar› flirketi Türkiye’nin yar›s› kadar topra¤a sahip. Buna ra¤men milyonlarca topraks›z köylü ve topraks›zl›ktan flehirlere göç etmifl insanlar var. 185 milyonluk Brezilya nüfusunun 85 milyonu açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. Buna karfl› topraks›z insanlar yani MST (Topraks›z Köylü Hareketi) büyük toprak sahiplerinin ifllenmemifl topraklar›n› iflgal ediyorlar. ‹flgal ettikleri toprakta kolektif tar›m yap›yorlar. Alternatif t›p yap›yorlar, alternatif e¤itim veriyorlar ve alter-
‹srail’de bir McDonalds protestosu
natif bir demokrasi sunuyorlar. Onlar›n iflgal etti¤i topra¤›n toplam büyüklü¤ü Belçika’dan büyük ve 2 milyon insan yafl›yor bu farkl› sistemde. Bütün karar alma mekanizmalar›ndan e¤itimine kadar baflka bir dünya yaratt›lar ve bu dünyay› da sürdürüyorlar. Bunu elbette mücadele ederek sa¤l›yorlar. Tabi ki ekolojik tar›m yap›yorlar. Çünkü diyorlar “Biz kendi ürettiklerimizi önce çocuklar›m›za yediriyoruz.” Bunun için genleri de¤ifltirilmifl tohumlar› kullanm›yorlar. Uluslararas› tekeller tohumlar› da sahiplenip “terminatör tohum” denilen bir tohum ürettiler. Örne¤in domateslerde art›k çekirdek göremezsiniz. Çünkü o domatesten bir daha üretilmesi için tekrar tohum sat›n al›nmal›d›r. Bir kilo domates tohumu 23 milyar lira ve dünyan›n her yerinde alt›ndan daha pahal›. Buna karfl› da mücadele ediyorlar. Kendileri küçük çiftçilerle birleflip alternatif tohum –yani üreyebilen tohum- üretiyorlar. As›l yap›lmak istenen sadece ekonomik döngünün sa¤ lanmas› olamaz herhalde? Standart ayn› kültürdeki standartlar gibi. Ayn› boyda domates, ayn› boyda biber olacak. ‹nsan›n nesneye karfl› olan davran›fllar› gibi bizleri de birbirlerinin ayn› domateslere ya da biberlere benzetmeye bafll›yorlar. Hepimiz ayn› müzikleri, ayn› fleyleri sevece¤iz, çünkü onlar›n tüketim toplumuna daha uyumlu olaca¤›z. Bir yandan da onlara özenece¤iz. Onlar gibi olamad›¤›m›z gibi, bir de onlar›n dilini konuflmak zorunda kalaca¤›z. ‹ngilizce ö¤renmek ama bu arada öbür dilini yok etmek zorundas›n. Hâlbuki her dil ayr› bir renk içerisinde ayr› düflünce zenginlikleri verir. Ayn› boyutta olmak zorundas›n, olmazsan standartlara uymazs›n. Düflünsene bir süre sonra her fley uzmanlar›n elinden ç›kacak. Nas›l ki bundan yüzy›l önce t›bbi yard›m için özel bir ehliyete ya da diplomaya ihtiyaç yoktu, bundan 50 y›l sonra evinde yemek pifliremeyeceksin. Uzmanlar piflirecek. Yakalanacaks›n ve “Evinde yüksek kolesterollü patl›can musakkas› pifliren anne yakaland›!” diye sergileneceksin. Öyle bir kültürel hegemonyada herkes seni lanetleyecek “fiuraya bak ne sorumsuz anne eski tip patl›can musakka pifliriyor.” ABD Irak’› iflgal etti¤inde yüz flart›ndan biri Irak’›n geleneksel tar›m›n› ortadan kald›rmakt›. Irak’ta tohum saklamay› kf
29
Monsanto firmas›n›n talebini göz önünde bulundurarak yasaklad›lar. ‹flgal senin yaflam›n›, ekonomini al›yor ama bununla birlikte senin kültürünü ve tohumlar›n› da al›yor. Senin her fleyini de¤ifltirip standart bir toplum, standart bir insan tipi oluflturuyorlar. “Çerkes biberi” ya da “Çerkes tavu¤u” gibi isimler veriyorlar ürünlerine. Sen ad›n yaflad›¤› için mutlu oluyorsun ama bu senin olan de¤il asl›nda. Bu izolasyon toplumu, toplumsal yap› içerisinde –sizin dergi gibigeçmifl kültürü savunan-sahiplenen her öznenin birbirleriyle dayan›flmas› gerekiyor. Hem Kürt kültürünü, hem de mahalle aras›ndaki saklambaç oyununu savunmak... Bir yandan seni yok sayarken öbür yandan da seni kristalize edip, deforme edip sana televizyonda –eskiden yoktu- 23.15’le 23.45 aras›nda bir Çerkes program› yap›yorlar. Seni al›p oraya s›k›flt›r›yorlar. Ben bunu fluna benzetiyorum: Tuvaletlerde yaz› yazmak gelenektir ya. Dünyan› her yerinde tuvaletlerde yaz› yaz›l›r. ‹ngiltere’de bir Pub’›n tuvaletine gitti¤inde yaz› yaz›lacak yerlere bir tahta ve bir tebeflir koymufllar. Bizi her fleyiyle deforme ediyorlar. Tosun kültürü ortadan kalk›yor. Adama oraya yaz›yor ve istedi¤i zaman da silebiliyor tabi. ‹stersen oraya tekrar yazars›n ama baflka yere yazamazs›n. Bizi her fleyiyle egemenlik alt›na ald›klar›, bizi düflünce anlam›nda ordulaflt›rd›klar› ve bu anlamda tabi k›ld›klar› kültürel hegemonyalar› gerçekten de çok etkili. “Beyaz zenciler” yarat›yorlar. Biraz a¤›r kaçabilir ama asimile maymunlar diyor bir baflkas› da. Art›k herhangi bir ülkeyi hegemonyas›na dâhil etmek için ille de ordusuyla girmiyor. Neden bizim yöneticilerimiz, bürokratlar›m›z›n ço¤u 40 y›ld›r Amerikan okullar›ndan mezun. Süleyman Demirel öyledir, Turgut Özal öyledir, Kemal Dervifl öyledir... Tayyip Erdo-
K‹M K‹MD‹R?
Metin Ye¤in
1963 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Cambridge Üniversitesi’nde sinema e¤itimi ald›. Dünyan›n birçok ülkesinde avukatl›k, bulafl›kç›l›k, taksi floförlü¤ü, sandviççilik yapt›. Meksika’da Chiapas’da uluslararas› insan haklar› gözlemcisi, Ekvator’da bambu evlerin yap›m›nda iflçi, Guatemala yerli haklar› kongresinde kat›l›mc›, Nikaragua da karides avc›s›yd›. Chiapas’ta subkumandan Marcos’la, Venezüella da devlet baflkan› Chavez’le, Arjantin’de uluslararas› terörizm cezaevi hücresinde Leonardo Bertulazzi ile görüfltü. Yapt›¤› filmler 55 ülkenin festivallerinde oynarken, her festivalde, otel ve kahvalt› karfl›l›¤›nda o ülkelerin filmlerini yapmaya devam etti. ‹talya’da il Manifesto’ya, ‹ngiltere’de Nerve’e, Arjantin de Pais’e yazd›. Türkiye’de NTV’ye, Polonya ve Arjantin televizyonlar›na belgesel yapt›. Filmleri Rize Çay Kongresi’nde, Arjantin iflgal fabrikalar›nda, Liverpool üniversitelerinde, sokaklarda gösterildi. Aç›k Radyo’da “‹ki maceraperestin inan›labilir serüvenleri”, “Yeryüzünün lanetlileri” ve hala sürmekte olan “Dünyan›n sokaklar›” programlar›n› yapt›. Baz› filmleri: Likya Yolu (2000), Üç K›tada Devrialem (2001), f (2001), After (2001), Güzel Günler Görece¤iz (2003), Para Pachamama (2003), Topraks›zlar (2003). Baz› kitaplar›: Marcos’la On Gün (2000), Firari ‹stanbul (2001), Topraks›zlar (2004) kf
¤an’›n o¤lu flimdi Dünya Bankas›’nda çal›fl›yor. Bunlar›n hepsi tesadüf mü? Sadece Amerikan olmas›nda da de¤il, ulusalc› bakm›yorum. Bunlar uluslararas› tekeller ve uluslararas› tekellerin ulusu yoktur. Dünyan›n en büyük firmalar›ndan biri General Electric, “Bana bu kadar para yeter ben art›k bundan sonra bir fley kazanmayaca¤›m, yat›r›m yapmayaca¤›m, dünyay› daha fazla kirletmeyece¤im” diyemez. Dedi¤i durumda onu iki gün içerisinde yok edecek bir endüstriyel sistem var art›k. Galiano’n›n dedi¤i gibi “Dünyadan hepimiz sorumluyuz diye sorumlulu¤u yay›p o sorumluluktan kurtul diye bir fley yok”. Bu dünyay› mahveden de, kirleten de onlar. Tsunamiden sonra çok sevinçliler. Sigorta sat›fllar› tavan yapt›, çünkü hiçbiri sigortal› de¤ildi. Orada yepyeni bir sigorta ve inflaat pazar› do¤du. Oysa felakete yol açanlar da onlar. Bir tesadüf müdür sözde modern kalk›nm›fl yerlerde herkes ölüyor da, ayn› yerde bir adada yaflayan “ilkel” yerlilerin hepsi yafl›yor. Otomobil kazas›nda ölen insanlar›n say›s›, her zaman savaflta ölen insanlar›n say›s›ndan daha fazla! Çocuklar› olanlar için durum çok daha zor. Çocuklara gelecek falan diye bir fley yok. Bu yüzden bir yandan fasulye pilakisini savunurken, bir yandan Kafkas dilini ve Kafkasya’y› savunurken, oradaki yok olufl ve katliam› vurgulay›p karfl› ç›karken, bir yandan da tasfiye edilmek istenen köylülerle ya da fabrika iflgalcileriyle de birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar›n bütün bir sisteminin sonuçlar› bunlar. Bize Mayalardan ve Brezilya topraks›zlar hareketinden biraz söz eder misin? ‹lk olarak, hem Zapatistalarda, hem de Topraks›zlar hareketinde en önemli faktörden söz edeyim. Zapatistalarda asker bask›s› nedeniyle kahve, kara fasulye ve m›s›rdan baflka hiçbir fleyin olmad›¤› bir korkunç bir yolsulluk vard›. Çünkü iki tane tavuklar› dahi olsa, asker tavuklar› kaç›r›p öldürüyordu. Bu kadar yo¤un bir bask›... E¤er orada kontrgerilla olursan 300$ maafl al›rs›n ve oras› için inan›lmaz bir parad›r. Ayr›ca tüm kontrgerillalar gibi suç iflleme özgürlü¤ün vard›r. -Uyuflturucu ticareti falan yapabilirsin.- Ama buna ra¤men Zapatista köylüleri Mayalar içinden kontrgerillaya kat›lan o kadar azd› ki, Guatemala’daki Mayalardan getiriyorlard›. Çünkü Zapatistalarda bir do¤rudan demokrasi anlay›fl› vard›. Subcomandante Marcos konuflurken “Burada do¤rudan bir komün ya da do¤rudan bir demokrasi var. Bu nas›l oluyor?” diye sordum. Marcos ve arkadafllar› ilk da¤a ç›karlarken kendilerini Che Guavera çizgisinde bir hareket olarak tan›mlad›klar›n› söyledi ve; “Sonra bakt›k ki dünya öyle de¤il burada. Ne proletaryas›, ne proletarya diktatörlü¤ü... Ondan sonra sorular sormaya bafllad›k. Dünyan›n her yerinden bize gelip cevap ar›yorlar. Bizim cevab›m›z yok ki! Biz soru soruyoruz ve halk cevap veriyor” dedi. ‹flte bu yüzden subcomandante (alt kumandan) Marcos... Çünkü ilk kumandan halk!
30
Zapatista köylülerine ne istediklerini sordu¤unda “Biz art›k Mayalar gibi yönetilmeyi, yani 12 yafl›ndan büyük her erke¤in komünde söz hakk›na sahip olmas›n› istiyoruz” diyorlar ve bu Maya gelene¤ini hayata geçiriyorlar. Zapatistalardan önce komünde kad›nlar›n söz hakk› yok. Kad›nlar›n Maya komünlerinde söz sahibi olmas› da Zapatistalar›n devrimidir. fiimdi 12 yafl›ndan büyük herkes komünlerde bütün toplant›larda karar al›r ve herhangi biriyle Marcos’un söz hakk› ayn›d›r. -Marcos’un elbette etkisi vard›r.- Ço¤unlukla toplant›lar da¤›lmaz ve orada herkesin kat›l›m›yla bir karar al›n›r. Bir karar al›namad›¤› durumlarda, karar birli¤i sa¤lanana dek defalarca toplan›l›r. Hatta hükümetlerle görüflmeler s›ras›nda Marcos hükümet yetkililerine der ki; “Bizim sizin gibi bir saatimiz ya da banka mesailerimiz falan yok. Bizim Maya saatimiz var. Bir toplan›r›z, tekrar da¤›l›r›z, tekrar toplan›r›z ve böyle karar al›r›z.” Bir karar al›namay›p toplant› da¤›ld›¤›nda, kabul eden birileri kabul etmeyenleri ikna etmeye ya da bask› kurmaya da çal›flabilir. Bunlar sorunsuz toplum mu? De¤il tabii... Sorunsuz bir toplum istemek faflizanl›kt›r. Önemli olan sorunlar›n afl›labilece¤i bir toplumdur. Bu do¤rudan demokrasi anlay›fl› ve kendi dinami¤iyle ald›¤› kararlar nedeniyle Zapatista hareketi çok önemli ve yine ayn› nedenle çok güçlüdür. Pekâlâ, Topraks›zlar hareketinde nas›l bir demokrasi anlay›fl› var? Orada da demokrasi anlay›fl› benzerdir. Bir topluluk 70 aileden fazla olmaz. Çünkü aksi halde aileler nesneleflmeye dönüflür. Orada herkes birbirini tan›r. Herkes öznedir. Bu 70 aile kendi içinde nüklei (küçük çekirdek) dedikleri gruplara ayr›l›r. O gruplar aras›nda her fley tart›fl›l›r; Bir dahaki y›l pirinç mi yoksa bu¤day m› yetifltirilece¤i okulun nereye aç›laca¤›? Yürüyüfl mü yap›laca¤› vs. Sonra bu nüklei’nin içinden biri kad›n, biri erkek üzere iki koordinatör al›nan kararlar› “fiu kadar insan pirinç yetifltirmek istiyor, flu kadar insan bu¤day vs.” fleklinde komüne iletirler. Ona göre bir karar verilir. Yani hiç kimse delegelere yetkileri vermez. Gerçek demokrasi budur zaten. Kimin oldu¤unu bilmedi¤in bir hegemonik bask› alt›nda 4–5 y›lda bir oy kullanmak demokrasi mi? Esas savunulur demokrasi, Topraks›zlar›n ya da Zapatistalar›n sürdürdü¤ü demokrasidir. Son seçimlerde ‹ngiltere’de kullan›lan oy say›s›, “Biri Bizi Gözetliyor” program›nda kullan›lan oy say›s›ndan daha azd›r. Bu durumda da elbette halk›n iradesini temsil etmiyorlar. Amerika’da senatör olabilmek için bir kiflinin harcamas› ortalama 5,4 milyon dolar. Böyle bir senatörün dünya ile ilgili kararlar› ne olabilir ki yani? Bu paralar› harcayabilen bir adam›n dünyadaki açlar›n derdini anlayabilme flans› yok tabi. Son olarak eklemek istedi¤in bir fley var m›? Mesela flimdi “SEKA fabrikas› zararda kapatal›m” diyorlar. B›rak o zaman oray› iflçileri ve onlar iflletsinler ve SEKA
Fabrikas›yla Çerkeslerin, Kürtlerin ilgisi var, bugün tasfiye olan çiftçilerin ilgisi var. Uluda¤’da sular “Erikli” ve “Nestle”ninmifl ve Uluda¤’da su tükeniyormufl. Mersin’de petrol boru hatt› geçirip bir semti ortadan kald›r›yorlar. Bunlar hepsi birbirine ba¤l› ve biz hepimiz birbirimizden haberdar olmak zorunday›z. Hepsi bizim sorunumuz ve hepsine sahip ç›kmal›y›z. Neo-Liberalizm bir bütün stratejidir. Neo-Liberalizm seni iflsiz b›rak›r, sen bir tarlaya çekilip orada bir fleyler yetifltireyim dersen yetifltiremezsin. Çünkü okullar› paral› yapar para kazanmak zorundas›nd›r. Pazar› ona göre yapar ve seni standart d›fl› b›rak›r, seni atar. Bu bütün strateji karfl›s›nda, Mersin’de evsiz olan birisinden, dili kültürü yok olan Çerkesden, Uluda¤daki suyun tekelleflmesine karfl› ç›kan, Nijerya’da petrol için ya da Colombia’da Coca-Cola firmas›nda sendikac›l›k yapt›¤› için öldürülenlerin hepsi bizim sorumuz. Egemenler hepsini yönetiyor olmas› bir dezavantaj ama dünyay› küçük bir köy haline soktular ve bu bizim avantaj›m›z oldu. Çünkü art›k ‹talya Torino’daki bir Fiat iflçisini Türkiye’deki iflçi ücretleri direk olarak ilgilendiriyor, yoksa kendi iflini kaybedecek. Çin’de bir tezgâhta çal›flan çocu¤un paras› buradaki tekstil iflçilerini ilgilendiriyor. Onlar›n hegemonyas› bütüncül bir bask› halindeyse, bizim de karfl› ç›kmam›z bir bütün halinde olmak zorunda. Onun için her fleyiyle bizi ilgilendiren, destek verdi¤imiz ve güçlendirdi¤imiz bir alan yaratmak zorunday›z. Çiftçi sendikalar› çok kültürlü yiyecekler üretmeye bafllayacaklar flimdi. Kapitalist organik ya da ekolojik tar›m de¤il. Çerkesler bunu sat›n alacak ya da dayanaflacak ya da birlikte sürdürecekler. Hem daha sa¤l›kl› besinler yemek için, hem de köylülerin yaflant›s›n› sürdürebilmesi için. SEKA fabrikas›nda iflsiz kalacak insanlarla dayan›flmak zorunday›z. Geçenlerde Taksim ‹stiklal’de bir arkadafl›ma sald›rm›fl kapkaçç›lar cep telefonunu almak için ve üç yerinde k›r›k var. SEKA fabrikas›n›n kapanmas› ya da köylülerin tasfiye edilmesi senin burada soyulman demek, evine h›rs›z girmesi demek. Venezüella’da yedi katl› bir evin bütün katlar›n›n pencerelerinde parmakl›k vard›. Petrol zengini denen bu ülkede petrol gelirinin sadece %10’u ülkeye kal›yor. Gerisi petrol tekellerinin elinde çünkü ve bu pay› %16’ya ç›kard›¤› için Amerika Chavez’i yok etmeye ve tasfiye etmeye çal›fl›yor. Böyle bir dünyada, emin de¤ilim galiba ben Türküm, Güler Sabanc› da Türk san›r›m ama bu beni hiç ilgilendirmiyor. Koreli bir çiftçiye çok daha yak›n›m. Bunu söyledi¤im anda bu kültürleri yok etmek de¤il, tam tersi birbirine sahip ç›kmak. Birbirine hoflgörüyle bakan da de¤il. Hoflgörü afla¤›lamad›r, ben seni bu kusuruna ra¤men seviyorum demek gibidir. Birlikte yaflayan kültürler oluflturmak, onu renkleriyle tan›mak. Müslüman, bafl›n› kapatan ya da içki içen... Bir bütün olarak alg›lamak. Kapitalizm bunu yapamaz, çünkü kapitalizmin paranoyaya ihtiyac› var. Bu egemenli¤ini sürdürmesi için, bizim evimize gelip bütün kap›lar›m›z› kapat›p televizyon karfl›s›nda onlar›n renkli dünyalar›n› seyretmemize ihtiyac› var. Onlara özenmemiz laz›m, onlar için birbirimizin aya¤›n› kayd›rmam›z laz›m, onlar için ölmemiz laz›m. O yüzden kültürümüzü, yaflam biçimimizi, her fleyimizi onlar›n akvaryumlar›na da girmeden savunmam›z laz›m... Elimizde kald›¤› kadar›yla... kf
HABERLER
haberler
HABERLER HABERLER HABERLER HABERLER 01.10.2005 – RUS YETK‹L‹YE GÖRE KUZEY KAFKASYA’DA EYLEMLER AZALDI LR/ÖZ/AK Rusya ‹çiflleri Bakan Yard›mc›s› Aleksandr Çekalin, Güney Federal bölgelerde, bu sene eylem oran›n geçti¤imiz seneye oranla yar› yar›ya düfltü¤ünü aç›klad›. ‹nterfax'›n haberine göre, bugün Rusya ‹çiflleri Bakan Yard›mc›s› Aleksandr Çekalin, 2005 y›l›nda Güney Federal bölgelerdeki terör eylemlerinin geçen seneye göre yar› yar›ya azald›¤›n›, eylem faillerinin a盤a ç›kar›lma oran›n›n ise yüzde 15'e yükseldi¤ini söyledi. Bakan yard›mc›s› Çekalin, bu bilgilerin ard›ndan, 'Ben bu söylediklerimin sorumlulu¤unu üstleniyorum, bugün elimizde olan tablo bu' ifadesini kulland›. Çekalin'e göre, eylem oranlar›ndaki azalma, Güney Federal bölgelerde polisin do¤ru kullan›lm›fl olmas›ndan kaynakland›. Yine bakana göre, ‘terör tehdidinin yükseldi¤i’ fleklinde bir duygunun var olmas›n›n sebebi ise, medyan›n bu konuya ciddi flekilde önem veriyor olmas›yla do¤ru orant›l›. Çekalin’in bu aç›klamay› yapt›¤› ‹nterfax, bugün sadece ö¤le saatlerine kadar Rusya'n›n güney bölgelerinden flu terör haberlerini yay›nlad›; Çeçenistan'da bir polis ve Coharkale'nin Oktyabr belediye baflkan› kaç›r›ld›, direniflçilerle girdikleri çat›flmada iki antiterör merkezi çal›flan› öldürüldü, bir bomban›n patlamas› sonucunda üç Rus asker öldü, Çeçenistan’da kurfluna dizilen iki erkek cesedi bulundu. Bir baflka ajansta R‹A Novosti’de ise, yine sadece bugün ö¤lene kadar olan Kuzey Kafkasya haberleri flunlar; ‹ngufletya'da iki inflaat iflçisi kaç›r›ld›, Nazran telefon istasyonunda el yap›m› bir bomba patlad›. Rusya Devlet Baflkan› Vladimir Putin, geçen hafta yapt›¤› bir aç›klamas›nda, Güney Federal bölgesinde 100 bin kifliye bin 200 güvenlik çal›flan› düfltü¤ünü belirtmifl ve bu bölgelerin Rusya'n›n di¤er bölgelerine, hatta Avrupa ve Kuzey Amerika'ya göre çok büyük bir güvenlik a¤›na ve gücüne sahip oldu¤unu iddia etmiflti. 18.10.2005 - RUSYA’DA ÇAT›flMA: 135 ÖLÜ NTVMSNBC Rusya’ya ba¤l› Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti’nin baflkenti Nalçik’te Çeçen militanlar›n hükümet binalar›, karakollar ve havaalan›na düzenledi¤i eflzamanl› sald›r›lar, Rus güvenlik güçlerince püskürtüldü. MOSKOVA - Saatler süren çat›flmalar›n ard›ndan, yetkililer, tüm rehinelerin kurtar›ld›¤›n›; kentte durumun kontrol alt›na al›nd›¤›n› aç›klad›. 135 kiflinin öldü¤ü eylemi, Çeçen komutan fiamil Basayev’e ba¤l› militanlar üstlendi. Çeçenistan’a komflu Kabardin-Balkar Özerk kf
Cumhuriyeti’nin baflkenti Nalçik’te, Rus güvenlik güçleriyle Çeçen militanlar aras›nda yaklafl›k 24 saat süren çat›flmalar sona erdi. Militanlar›n s›¤›nd›¤› son karakolu da kuflatan Rus güvenlik güçleri, kaçmaya çal›flan 8 militan› öldürdü. Rehin al›nan 5 kifli de kurtar›ld›. Güvenlik güçleri, Çeçen militanlar›n bulundu¤u bir ma¤azaya da operasyon düzenlendi. Otomatik silahlarla binaya giren güvenlik güçleri militanlar› öldürdü, rehin al›nan 2 kad›n da serbest kald›. 135 kiflinin yaflam›na malolan eylemin sorumlulu¤unu, Çeçen komutan fiamil Basayev’e ba¤l› militanlar üstlendi. Halk›n ço¤unlu¤unun Müslüman oldu¤u Kabardin-Balkar, ço¤u çocuk 331 kiflinin öldü¤ü okul bask›n›n›n düzenlendi¤i Beslan’a 100 kilometre uzakl›kta. Beslan bask›n›n›n sorumlulu¤unu da Basayev’e ba¤l› militanlar üstlenmiflti. Yak›n zamana kadar bölgedeki en sakin cumhuriyetlerden olan Kabardin-Balkar’da Çerkezler ve Kafkasya’daki Türk boylar›ndan Balkarlar yafl›yor. Son 10 y›lda çok say›da Çeçen mültecinin yerlefltirilmesi ard›ndan bu küçük cumhuriyette ekonomik sorunlar›n artt›¤› bildiriliyor. 1500 Rus askeri ile 500 kifliden oluflan özel kuvvet birli¤inin ablukas› alt›ndaki kente, girifl-ç›k›fllar kontrol ediliyor; insanlar tek tek aran›yor. 20.10.2005 -‘RUSYA’NIN KUZEY KAFKASYA POL‹T‹KASI YOK’ MN/CA/AK Nalçik sald›r›s›n›n ayr›nt›lar› ve bundan sonra neler yap›labilece¤ine dair gündemle toplanan Duma’da bir bakan ile üç üst düzey bürokrat da sorguya çekildi. Onlar›n, Duma üyelerine verdikleri mesaj ise netti; ‘Rusya’n›n Kuzey Kafkasya politikas› da yok, dini afl›r›c›l›¤a karfl› bir politikas› da...’ Duma, Nalçik sald›r›s›yla ilgili olarak dört görevliyi sorgulad›; ‹çiflleri Bakan› Raflid Nurgaliyev, Baflsavc› Vladimir Ustinov, FSB Baflkan Yard›mc›s› Alexander Zhukov ve Putin'in Güney Rusya özel temsilcisi Dmitri Kozak. Milletvekillerinin karfl›s›na geçen bu üst düzey yetkililer, aç›kça, benzer sald›r›lar›n gerçekleflmesini engelleyemeyeceklerini söylediler, hükümetin de Kuzey Kafkasya'da dini afl›r›c›l›¤›n yay›lmas›n› engellemek için çok az fley yapabilece¤ini vurgulad›lar. Duma'n›n Güvenlik Komitesi Baflkan Yard›mc›s› Viktor ‹lyukin, 'Onlara gelecekte benzer sald›r›lar›n gerçekleflmeyece¤ine garanti verebilir misiniz?' diye sorduklar›n› ama onlar›n, yerel görevliler aras›ndaki yozlaflma da dahil olmak üzere bir dizi sebep göstererek, 'hay›r' cevab›n› verdiklerini söyledi. ‹lyukhin ve di¤er vekiller, sorgulama s›ras›nda fazla yeni bir fley ö¤renmediklerini de itiraf ettiler. Viktor ‹lyukin, Duma'n›n karfl›s›na ç›kan bu görevlilerin, Kuzey Kafkasya'daki afl›r›c›l›¤›n kaba kuvvetle yok edile-
31
32
meyece¤ini, sosyal ve ekonomik flartlar›n gelifltirilerek bafla ç›k›labilece¤i konusunda anlaflt›klar›n› da kaydetti. ‹lyukhin, "En can s›k›c› fley ise, FSB baflkan yard›mc›s› Zhukov'un söyledikleriydi. Zhukov, çok aç›k olarak, Rusya'n›n Kuzey Kafkasya için ekonomik ve sosyal bir politikas›n›n ya da dini afl›r›c›l›kla savaflmak için bir ideolojisinin olmad›¤›n› söyledi" diye konufltu. Komünist lider Gennady Zyuganov ise oturumdan sonra yapt› aç›klamada, "Nalçik sadece bir terörist sald›r› de¤il, sivil savafl›n patlamas›d›r" ifadesini kulland›. Birçok milletvekili, federal hükümetin Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerine gönderdi¤i mali yard›mlar›n harcanmas›nda daha s›k› önlemler al›nmas›n› isterken, Kozak'a bölge liderleri üzerinde daha fazla yetki verilmesini de talep etti. Milliyetçi Rodina Partisi milletvekilleri ise, terörle mücadele için idam cezas›n›n tekrar gündeme getirilmesini istediler. Rusya eski devlet baflkan› Boris Yeltsin, 1996'da, Avrupa Konseyi'ne giriflin bir parças› olarak idam cezas›n› kald›rm›flt›. Duma'daki en ilginç aç›klamalardan birini ise afl›r› milliyetçi Liberal Demokrat Partisi'nden Alexei Mitrofanov yapt›. Nalçik'teki sald›r›n›n Kabardey-Balkar'daki afl›r› s›k› önlem ve k›s›tlamalar›n bir sonucu oldu¤unu söyleyen Mitrofanov'a göre, insanlar ‹slamc› militanlar gibi giyinip, polisleri parçalamak için d›flar› ç›k›yorlar.
21.10.2005 -MEMOR‹AL: ‘NALÇ‹K SALDIRISININ SEBEB‹ POL‹S ZORBALI⁄I’ KU/ÖZ/AK Rusya’n›n en önemli insan haklar› kurulufllar›ndan Memorial çal›flanlar›, Kabardey-Balkar'›n baflkenti Nalçik'i ziyaret ederek 13-14 Ekim olaylar›n›n görgü tan›¤› sivillerle görüfltü. Memorial, bu görüflmelerde elde edilen bilgileri, bir bildiriyle tüm Rusya’ya duyurdu. Bildiride, olaylar›n sebepleri irdelenirken, polis de aç›kça suçland› Görgü tan›klar›n›n ifadelerine göre, flehre sald›ranlar›n ço¤unlu¤u 17-20 yafllar›ndaki yerli gençlerden olufluyordu. Spor k›yafetli veya kotlu olan befl kiflilik gruplar, taksilerle hareket ediyordu. Öldürülen militanlar aras›nda bir ‹ngufl, iki Rus ve üç Oset bulunuyor, di¤erleri Kabardey ve Balkar kökenli. Sald›r›n›n püskürtülmesi esnas›nda ölenler de, ço¤unlukla bu gençlerdi. Onlar›n ço¤u iyi bir flekilde atefl edemiyordu bile. Öldürülenlerin önemli bir k›sm› ö¤renci ve mutlu aile çocuklar›. Genç militanlar›n ço¤u Nalçik'in bir semtinde yo¤un olarak yafl›yorlard›. Havaalan›nda ve FSB binas›nda ise görünüflleri ile daha profesyonel görünen kamuflajl› on kiflilik gruplar savaflt›. fiehir halk›n›n ifadesine göre, onlar aras›ndan öldürülen yok ve görüldü¤ü kadar›yla da serbestçe flehirden gittiler. Yerli halk›n düflüncesine göre, yerli gençlerin toplu kat›l›mlar›na ‹ngufletya ve Beslan sald›r›lar› sonras›nda yerel hükümetin sergiledi¤i davran›fllar sebep oldu. 20042005 y›llar›nda Kabardey-Balkar'da tüm mescitler aralar›nda Voln›i Aul ve Aleksandrovka gibi büyük cami-
lerin de bulundu¤u- kapat›ld›. Köy camileri yerel polisler taraf›ndan sadece Cuma namaz› için aç›l›yordu ve namazdan sonra yeniden kilit vuruluyordu. Hükümetin bask›lar› sonucunda yer alt›nda varl›¤›n› sürdürmek zorunda kalan Müslüman gençler, böylece alternatif dini cemaatlere geçmeye bafllad›. KabardeyBalkar Din ‹daresini kabul etmeyen Yermuk'un genç yay›c›lar›n›n ifadesine göre, resmi kurumlara komünist, sarhofl ve devlet güvenlik memurlar› kuruldu. Alternatif dini cemaatlerin liderleri aras›nda Astemirov, Mukojev, Kudayev vard› ve bu flah›slar› Kabardey-Balkar halk›, e¤itimli, otuz yafllar›nda sorumlulu¤unu bilen insanlar olarak vas›fland›r›yordu. Ancak Beslan olaylar›ndan sonra Mukojev ve Kudayev, Ürdün'e gitmek zorunda kald›. Olay›n en önemli sebebinin ne oldu¤u sorulan KabardeyBalkarl›lar, polis bask›lar›n› ve suçlular›n cezaland›r›lmamas›n› gösterdi. Kabardey Balkar ‹nsan Haklar› Merkezi’nden al›nan bilgiye göre, 'Önleme tedbirleri çok genifl olarak yap›ld›: 2005 Mart ay›n›n bafl›nda KabardeyBalkar'da onbinlerce insan kontrol edildi, onlarcas› tutukland›. Vahhabizmle mücadele, Müslümanlar› takibe dönüfltü. Bu bahaneyle, üniformal›lar›n bask›lar› ve yerel ticarete müdahaleleri artt›. Gözalt›na al›nanlar›n dövülmesi ve iflkenceye maruz b›rak›lmas› adet haline dönüfltü.' Bir de bilindi¤i gibi, geçti¤imiz aylarda 400 KabardeyBalkarl› Müslüman, avukat Larisa Dorogova arac›l›¤›yla Putin'e, devlet ve sivil organizasyonlara dilekçe göndermifl ve insan haklar›na riayet edilen bir ülkeye gidebilmeleri konusunda kendilerine müsaade edilmesini istemiflti. 25.10.2005 - ÇERKES KONGRES¯, PARLAMENTERLER¯ REFERANDUM KANUNU KABUL ETMEMEYE ÇA⁄IRDI ANP/ÖZ/AK Çerkes Kongresi eflbaflkanlarından Murat Berzegov imzasıyla yapılan ça¤rıda, 26 Ekim tarihinde referandum kanunu hakkında görüflme yapacak olan Adıgey Parlamentosu parlamenterlerinin referandum kanununu kesinlikle kabul etmemeleri istendi. Ça¤rıda, 'Da¤ıstan, Çeçenistan, ‹ngufletya, Kuzey Osetya'daki ayrılık zincirlerinin devamı olarak Nalçik'te yas¸anan son olaylar açıkça gösterdi ki, Federal Merkez'in Kuzey Kafkasya'daki politikası çıkmaza girdi. Durum her geçen gün daha da kötüles¸iyor ve bu çıkmazdan federal merkez için çıkıfl yolu görülmüyor' ifadeleri kullanılırken, Kuzey-Batı Kafkasya'nın çözülemeyen ayrılıklara çekilebilece¤ine de dikkat çekildi. Adıgey Cumhuriyeti Anayasası'nda ve onun yasamasında yapılacak kabul edilemez de¤iflikliklerin de tehlikeli sonuçlara yol açabilece¤i anlatılan ça¤rıda, 'Çerkes Kongresi, Adıgey Cumhuriyeti referandum kanununun s¸u anki haliyle kabul edilemez buluyor' dendi, bu kanunun Adıgelerin tarihi devletlerini, normal bir seçim yoluyla yok etmeye yönelik oldug˘una vurgu yapıldı. HABERLER AJANS KAFKAS’TAN ALINMIfiTIR kf
YORUM
yorum
Birleflik Kafkasya: Soyut S›n›rlar, Somut Engeller Kafkasya bazen küresel ve bölgesel güçlerin s›n›r›na kadar gelip dayand›klar› bir ateflkes alan›, bazen savafl alan›n›n ta kendisi. Bu yüzden de her türden tahakküm, direnifl ve tahammül stratejilerinin uygulama alan› olan bir bölge. Karga flak›r›p k›s bolmas, torgay flak›r›p yaz bolmas.1 Nogay Atasözü
HAKAN GÜREL
K
afkasya, göreceli olarak çok küçük bir bölgede kültürel benzerlikler tafl›makla birlikte etnik ve dinsel olarak çok farkl› özellikler gösteren ve bu farkl›l›klar›n› bazen etnik ayr›mc›l›¤a varacak ölçüde önemseyen uluslardan olufluyor. Bölge özellikle de son 150 y›lda t›pk› Balkanlarda oldu¤u gibi, en son silah sistemlerinin yan› s›ra insan mühendisli¤i çal›flmalar›n›n (sürgünler, zorunlu yerlefltirme, nüfus kayd›rma vb. icatlar›n) baflar›yla denendi¤i temel laboratuvar alanlar›ndan birisi oldu. Bölgenin demografik yap›s›, yeniden yaz›lan, icat edilen tarihine, kültürüne, politik yap›lar›na paralel olarak de¤ifltirildi ve günümüzdeki halini ald›. Kurgusal tarih bölge halklar›na ra¤men yaz›lmaya devam ediyor. Baz› etnik unsurlar bu politikalar sonunda ortadan kald›r›l›rken, k›smen ya da tümüyle anavatanlar›ndan sürülürken, baz›lar› da kendi topraklar›nda az›nl›k konumuna getirildiler. Siyasi haritalar ilgili ülkeleri bir d›fl gücün merhametine, hakemli¤ine, korumas›na, hamili¤ine, ekonomisine muhtaç edecek flekilde oluflturuldu. Çizilen yeni s›n›rlar yaln›z haritalarda kalmad›, Kafkasyal›lar›n alg› ve imgelem dünyalar›na da nüfuz ettirilmeye çal›fl›ld›. Kafkas ülkeleri yak›n tarihin bu zoraki siyasi harita oyunu sonucunda birçok s›cak savafl yaflad›, yafl›yor.
Kafkasya zihinlerde ve haritalarda parçalan›yor. Kafkasya diasporas›n›n üyeleri, bulunduklar› ülkenin, küresel güçlerin politikalar›yla uyumlu Kafkasya tasavvur dünyas›, geçmiflin güzel ve kötü an›lar› ve her etnik unsura ve politik arka plana göre de¤iflen Kafkasya hakikati aras›nda s›k›fl›p kalm›fl durumda. Anavatan ile ba¤›n kf
sürekli olarak manipüle edilmesiyle (baflka bir deyiflle, sürekli yanl›fl/yan›lt›c› bilgi yay›lmas› veya ço¤u kez do¤ru bilgiye eriflim olanaklar›n›n s›n›rland›r›lmas›yla) birlikte diasporada bir kesim, icat edilmifl s›n›rlar› içsellefltirmifl ve objektif olarak bu s›n›rlar›n hamili¤ini üstlenen küresel, bölgesel güçlerin politikalar›n› benimsemifl görünüyor. Üstelik bu dayatma, ayn› kesimce zorunlu bir alternatifmifl gibi savunulabiliyor. Kafkas halklar›, özellikle de kendi içlerindeki baz› kesimlerce karfl›lar›na biteviye ç›kar›lan bir psikolojik engel -göç ettikleri ülkeye minnet duymalar› gere¤i- nedeniyle yaflad›klar› ülkelerinin demokrasi mücadelesinde bir ölçüde pasiflefltirilirken, efl zamanl› olarak bu ülkenin Kafkasya politikalar›nda söz sahibi olma haklar›ndan da vazgeçirilmifl oluyorlar. Bu nedenle de Türkiye’nin Kafkasya politikalar›ndaki yalpalamalar›, eksiklikleri, yanl›fll›klar› düzeltme flans› belki de en az olan kesim, paradoksal olarak ülkemizde yaflayan Kafkasya kökenli yurttafllar›m›z olarak karfl›m›za ç›k›yor. Kafkasya kökenli yurttafllar›m›z›n ülkemizin demokratikleflmesine daha etkin bir biçimde kat›lmas›nda ve Kafkas diasporas›n›n anavatanla dolays›z bir iletiflim ve müdahale kanal›n›n idame ettirilmesinde ç›kar› olmayan belli kesimler, yaflanan tarihi unutturan, kolektif bir gelecek tasar›m›n› olanaks›zlaflt›ran bir reel politika alg›lamas›na, bu reel politika üzerinden de bir siyasi rant paylafl›m›na ›fl›k tutuyor. Dayat›lan bu seçici alg›lama Kafkasya’ya bütünlüklü bak›lmas›n› engelliyor; Kafkasya’n›n baz› bölgelerini kucaklarken, di¤erlerini yok say›yor. Kafkasya kuzey, güney, do¤u, bat›, iç, d›fl, yan, üst gibi bir s›fatlar manzu-
33
34
mesi ile zihinlerde bölünüyor ve her parça bir di¤eri için bir ötekilefltirme nesnesi haline getiriliyor. Reel politika dayatmas›n›n, Atlantik ve Avrasya ittifaklar›n›n Kafkas politikalar›na boyun e¤mek, Rusya Federasyonu ve AB-ABD ile Kafkasya politikalar› konusunda elefltiri ve özelefltiriden yoksun bir iliflki kurmak anlam›na geldi¤i gözlerden kaçm›yor. Reel politikan›n fetifllefltirilmesi yaln›zca Kafkas diasporas›n›n imgelem dünyas›n› fazlas›yla s›n›rland›rmakla kalm›yor, ayn› zamanda bu politikalar karfl›s›nda alternatif hatlar belirleyebilme, direnebilme, dönüfltürebilme kapasitelerini de ortadan kald›r›yor. Belki de bu nedenle kendi ülkesinde bile Çeçenistan özelinde büyük elefltirilerle karfl›laflan Putin, reel politika tanr›s›n›n sihirli eliyle, âli ç›karlar nedeniyle tahammül edilmesi gereken bir dünya lideri olarak alg›lat›lmaya çal›fl›labiliyor. Kafkas kökenli yurttafllar›m›z, Çeçenistan direniflinin aslen köktendinci terörist bir kalk›flma oldu¤u yönündeki kat›ks›z Rus propagandas›na kulak vermeye, hatta hak vermeye ça¤r›labiliyor, Putin’e elefltirel yaklaflmak ülkemizin bir tabusu haline getirilebiliyor.
Kuzey Kafkasya, münhas›ran Rus etkisine terk edilirken, Transkafkasya (Abhazya, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan) Atlantik ittifak›n›n, AB ve ABD eliyle küresel politikalar›n› daha uygun gelifltirebilece¤i bir co¤rafyaya dönüflüyor. Kafkas da¤lar› Avrasya ve Atlantik eksenlerinin yeni s›n›r› haline geliyor. Kuzey Kafkas ülkeleri, merkezden atanan bir Rus vali egemenli¤inde müstemlekelere dönüflürken, güney ülkeleri Bar›fl ‹çin Ortakl›k (B‹O), NATO ve AB-Komfluluk politikas› vb. mekanizmalar ile Bat› eksenine eklemleniyor. Belki, Kafkasya’y› her bir parças› birbirinden ayr› düflmüfl, baz› parçalar› art›k tamamen kaybolmufl, yerine yeni ve uyumsuz parçalar konmufl bir yap-boz olarak düflünmek mümkün. Yap-boz’un her bir parças›n› bütüne dair genel tahayyülü kaybetmeksizin yeniden yerine yerlefltirmek gerekiyor. Ancak öncelikle Kafkasya’y› küresel bir yap-boz oyununa konu eden, Kafkas halklar›n› kendi bafllar›na hareket yetene¤i olmayan satranç tafllar›na indirgemeye çal›flan jeopolitik panoramay› ve jeostratejik yönelimleri çizmeye çal›flmal›y›z.
Orta Asya, Hazar Havzas› ve Karadeniz Abhaz-Gürcü, Ermeni-Azeri, Oset-Çeçen gerilimleri, yerlerinden yurtlar›ndan edilen yüz binlerce insan›n yaflad›¤› dram, belki de bu nedenle, k›sa haber fleklinde bile olsa medyam›zda yer bulam›yor. Belki de bu nedenle AB-Komfluluk politikas›na dâhil edilen Azerbaycan, Gürcistan (ve Abhazya) ve Ermenistan ile görüflmeler K›br›s Rum Kesimi taraf›ndan uygulanan veto nedeniyle kesildi¤inde ya da Fransa, Gürcistan s›n›r›ndaki AB gözlemcilerinin geri çekilmesi için bast›rd›¤›nda ne medyada yer al›yor, ne Diaspora’da sorgulan›yor. Diasporada bir baflka kesimin Kafkasya’y› soyut s›n›rlar›n ay›rd›¤› birleflik bir co¤rafya olarak görme e¤ilimi asl›nda hem en romantik, hem de en bütüncül yaklafl›m› içeriyor. Ne var ki bu soyut s›n›rlar›n her geçen gün yaln›z Kafkasya’n›n ayr› düflmüfl/düflürülmüfl halklar›n› birbirinden ay›ran s›n›rlar de¤il, ayn› zamanda küresel hegemonya mücadelesinin s›n›rlar› haline gelmesi ve o denli güçlü somut engellere dönüflmesi, Birleflik Kafkasya düflüncesinin pratik s›n›rlar›n› ve üstesinden gelmesi gerekti¤i engelleri gösteriyor. Dolay›s›yla Birleflik Kafkasya düflüncesini savunanlar›n, kan›ksat›lmaya çal›fl›lan soyut s›n›rlara dayal› reel politika verilerine karfl› romantizmi, küresel ve bölgesel güçlerin meydan okuyan bölgesel stratejilerinin sonucu ortaya ç›kan somut engellere karfl› ise rasyonalizmi kuflanmas› flart oluyor. Kafkasya’ya dair parçal› alg›lama, özellikle de Güney Kafkasya ile Kuzey Kafkasya ayr›m›, yaln›zca küresel politikalar aç›s›ndan de¤il, bizzat Kafkas halklar›nda var olan baz› önyarg›lar ve ötekilefltirmeler de kullan›larak soyut olmaktan ç›k›p, somut bir gerçekli¤e dönüflüyor.
Orta Asya ile Karadeniz aras›nda uzanan ve Kafkasya’n›n önemli ve merkezî bir parças›n› oluflturdu¤u Hazar havzas› dünya-sistemin en önemli enerji üretim ve da¤›t›m alanlar›ndan birisini oluflturuyor. Enerji gereksinimlerini giderek daha fazla Avrasya kaynaklar›ndan karfl›lamaya yönelen Avrupa ülkelerinin yan› s›ra hâlihaz›rda ABD’den sonra en çok petrol talebi olan Çin ve Hindistan gibi küresel güç olma yolunda ilerleyen ülkeler, Rusya Federasyonu, ‹ran ve Türkiye gibi bölgesel güçler ve ABD için bölgenin önemi bu nedenle çok büyük. Dünya-sistemin enerji gereksinimi artt›kça, Hazar havzas› üzerindeki hegemonya mücadelesi de büyüyor. Üstelik enerji ya da enerjiye eriflim yollar›n›n kontrol alt›nda tutulmas› küresel hegemonya mücadelesinin tek boyutu da de¤il. Kafkasya birçok jeostrateji uzman›n›n belirtti¤i gibi Avrasya ve Atlantik ç›kar alanlar›n›n ortas›nda uzanan bir fay hatt›. Bu anlamda iki temel jeostratejik blo¤un ekonomik, toplumsal, politik, kültürel ve ideolojik alanlarda da karfl› karfl›ya geldi¤i bir co¤rafya parças›. Orta Asya, Hazar havzas› ve Karadeniz üzerinde tarihsel hegemonya mücadelesinin bafl aktörleri küresel düzeyde ‹ngiltere, Almanya, ABD, Rusya, Çin ve eski Osmanl› ‹mparatorlu¤u, hatta Japonya ve bölgesel olarak ise Türkiye ve ‹ran olarak say›labilir. Öte yandan, bu bölgeler içinde “Büyük Gürcistan”, “Büyük Ermenistan”, “K›z›l Elma” ve “Büyük ‹ran” gibi baz› ‘megalo idea’lar da kat› milliyetçi tasavvurlar›yla tarih içinde belli zamanlarda etkinlik oluflturmaya çal›flm›fllard›r. Yaz›n›n ve yazar›n›n s›n›rlar›n› aflmamak üzere belli bafll› aktörlere de¤inerek tart›flmay› bafllatabiliriz. kf
35
Rusya Federasyonu Rusya Federasyonu’nun Kafkasya’ya dönük politikalar› Çarl›k döneminden bugüne siyasal rejimden k›smen ba¤›ms›z olarak az çok tutarl› bir hat izliyor. Nitekim büsbütün farkl› siyasal ve ekonomik referanslara, devlet yap›lar›na sahip Çarl›k dönemi, SSCB ve Rusya Federasyonu döneminde izlenen sürgün, keyfi s›n›r belirleme, nüfus yerlefltirme ve katliam politikalar› benzerlikler gösteriyor. Rusya Federasyonu, eski-SSCB stratejik etki alan›n›n mirasç›s› olarak görülebilecek Birleflik Devlet Toplulu¤u’nu kendi kontrolü alt›nda tutmak, Hazar havzas›nda bulunan ve SSCB’nin da¤›lmas›n›n ard›ndan ba¤›ms›zl›k kazanan ülkeleri askeri, ekonomik ve politik olarak kendisine tabi k›lmak ve SSCB s›n›rlar›na dâhil olan ülkelerde bar›fl ve istikrar›n garantörü olarak uluslararas› kabul görmek için uzun süre çaba sarf etti. Bir yandan Kafkasya’da etkinli¤inin sürmesi konusunda ne kadar ›srarl› oldu¤unu Çeçenistan’da katliamlar yapmaya varacak, hatta s›n›rl› nükleer bomba seçene¤ine baflvurabilece¤ini aç›klayacak ölçüde dünya âleme gösterirken, öte yandan Ermenistan, Azerbaycan, Abhazya, Osetya, Acara bölgelerinde Rus usulü bar›fl› koruma, arabuluculuk ifllevleri üstlenerek etkinli¤ini sürdürmeye çal›flt›. Özerk bölgelerde özgür seçimlerin yap›lmas›na ya izin vermedi ya da aç›kça Rusyac› olmayan adaylar› veto etmeye, merkezden atama yapmaya yöneldi. Rusya Federasyonu’nun Kafkasya’ya tan›d›¤› özgürlük, Kafkas halklar›n›n Rusyac› adaylar› kendilerinin belirlemesi özgürlü¤ü ile s›n›rl› kald›. Ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan ülkelerde de etkinli¤ini, SSCB döneminden kalan ve Avrupa Konvansiyonel Kuvvet ‹ndirimi Antlaflmas›’n›n (AKKA) s›n›rlar›n›n zorlanmas› ve ev sahibi ülkeler üzerinde yo¤un bask›yla idame ettirebildi¤i üsleri arac›l›¤›yla pekifltirmeye çal›flt›. Bugün Rusya Federasyonu’nun, genelde de Avrasya blo¤unun Hazar Havzas› üzerindeki etkinli¤i gerileme içerisinde. Atlantik ittifak›, SSCB’nin da¤›lmas›n›n ard›ndan küresel hegemonya mücadelesinin temel muharebe alan› olan Avrasya k›tas›nda SSCB’nin mirasç›s› Rusya Federasyonu’nun etki alan›n› sürekli s›n›rland›rmaya yöneldi. SSCB’nin da¤›lmas›n›n ard›ndan Do¤u Avrupa ülkelerinin Rus etkisi d›fl›na ç›kar›larak AB içine al›nmas›, Afganistan müdahalesi, Orta Asya ülkelerinde rejim de¤iflikliklerinin desteklenmesi, Gürcistan ve Azerbaycan’›n NATO, AB ve çok uluslu enerji flirketleri arac›l›¤›yla ve Türkiye’nin deste¤iyle bat› dünyas›na ad›m atmas› Rusya Federasyonu’nu hemen tüm Bat› ve Güney s›n›rlar›nda bir savunma durumuna soktu. Güneyde Orta Asya, Bat›’da Ukrayna’n›n kopuflu tehdidiyle Rusya bugün Orta Asya, Hazar ve Karadeniz Havzalar› ile Transkafkasya’da Abhazya ve Ermenistan üzerindeki etkisi ile tutunmaya çal›fl›yor. fiimdilik, Türkî Cumhuriyetlerde, hareket noktalar› ister “ABD eliyle demokrasi”yi reddetmek, ister genel anlamda demokrasiyi benimsememek olsun, mevcut tek adam rejimleri Rusya Federasyonu’na hala belli bir manevra alan› sa¤l›yor gibi görünüyor. Rusya bu kf
Kaynak: Rajan Menon, “Treacherous Terrain: The Politicaland Security Dimensions of Energy Development in the Caspian Sea Zone”, National Bureau of Asian Research Analyssis, Cilt 9, No. 1, fiubat 1998, s. 5
konuda Çin’den de destek al›yor ve fiangay ‹flbirli¤i Örgütünü bu ortak paydaya getirmeye çal›fl›yor.2 Öte yandan Orta Asya’da tek adam rejimlerinin devam etmeyece¤i, en sonunda bölge halklar›n›n demokratik bir yönetim için sokaklara dökülece¤ini gösteren irili ufakl› ayaklanmalar ABD ve Rusya usulü, antidemokratik liderlerle rant paylafl›m›na dayal› ittifaklar›n zay›fl›¤›n› gösteriyor. Özbekistan ve K›rg›zistan’daki ayaklanmalar kanla bast›r›l›rken Türkiye, AB ve ABD durumu protesto ettiler. Rusya ve Çin için bu durum Orta Asya rejimlerinin Atlantik ittifak›na karfl› kendi dümen sular›na girmeleri için bir f›rsat oluflturuyor. Özbekistan, diktatörlük seçene¤ini Rus ve Çin deste¤i ile ayakta tutmaya çal›fl›rken, K›rg›zistan ise ABD yerine AB’yi koyarak yeni bir ittifak aray›fl›na girmifl görünüyor. Öte yandan Kazakistan, petrol ve do¤al gaz da¤›t›m›nda Rus ve Çin bask› ve tekliflerini reddedip, Bakû-Ceyhan boru hatt›n› seçerek, Orta Asya içinde Atlantik ittifak›na sa¤lam bir ad›m atan en önemli ülke komuna geldi. K›sacas› Orta Asya kazan› kaynamaya devam ediyor ve mücadeleyi bitmifl saymak için henüz erken. Birleflik Devletler Toplulu¤u’nun art›k fiili olarak ifllevsiz kalmas›, Rusya Federasyonu’nu Kafkasya ve Orta Asya’da Atlantik ittifak› karfl›s›nda yeni aray›fllara itiyor. Orta Asya’da Çin ittifak›, Kafkasya’da ise Ermenistan, Fransa ve ‹ran ittifaklar› gözden kaçm›yor. Afganistan’da konufllanan Atlantik ittifak› güçlerinin, Orta Asya ve Kafkasya’da enerji kaynaklar›n›n ve yollar›n›n Rus ve Çin etkisinden kurtar›larak güvence alt›na al›nmas› oldu¤u düflünüldü¤ünde Rusya Federasyonu’nun yukar›da bahsedilen yeni ittifaklar› anlafl›l›r bir hale geliyor.
36
Burada ilginç olan konu, Çin’in SSCB’nin Afganistan iflgali s›ras›nda daha ABD ortada yokken Afgan mücahitlerine silah yard›m› yapm›fl olmas›, baflka bir deyiflle Orta Asya’n›n müstahkem mevkiini SSCB’ye b›rakmak istememifl olmas›d›r. Dolay›s›yla bugünkü Rus – Çin ittifak›n›n hayli pragmatik ve geçici bir do¤as› oldu¤u ortadad›r. Rusya Federasyonu’nun Karadeniz politikalar›, Ukrayna’n›n kayb›yla büyük bir yara alm›flt›r. Türkiye ve Ukrayna aras›nda olas› NATO ve AB üyelikleri üzerinden yürüyen ve K›r›m’daki büyük ifl hacmi ile desteklenen iflbirli¤i, zaman›n Karadeniz hâkimi Rusya Federasyonu’nun Karadeniz eriflim ve kontrolünü büyük ölçüde azaltm›fl görünmektedir. Öte yandan Ukrayna’n›n Transkafkasya ülkeleri ile tarihi iflbirli¤i bir yana Karadeniz havzas›na yönelik olarak AB ve NATO deste¤iyle kurulan GUUAM3, Karadeniz Ekonomik ‹flbirli¤i Örgütü (KE‹)4 gibi mekanizmalar da Rusya’y› etkisizlefltirmifl görünmektedir. NATO, yak›n zamanda Karadeniz’de daimi bir görev kuvveti kurmay› planlamaktad›r.
Özbek askerleri, Andican’daki ayaklanmay› bast›r›rken, Türkiye taraf›ndan hibe edilen araçlar› da kullan›yorlard›. D›fliflleri Bakanl›¤› bu durum üzerine Özbekistan’› protesto etmifl, AB silah ambargosu uygulamaya karar vermifltir.
Rusya Federasyonu, Kuzey Kafkasya’ya raz› olma karfl›l›¤›nda Güney Kafkasya’y› Atlantik ittifak›na terk etme konusunda çok istekli görünmemektedir. ‹ran ve Ermenistan ile kurdu¤u iliflki, bölgedeki üslerini (örne¤in, Gudauta) boflaltma konusunda sergiledi¤i direnç, Abhazya ve Güney Osetya çat›flmalar›na müdahale biçimi itibariyle Transkafkasya’n›n Ermenistan hariç olmak üzere Bat›yla eklemlenme konusundaki temel yönelimlerini engelleyemese bile geciktirme çabas›n› aç›kça göstermektedir. Abhaz ve Oset halklar›n› Gürcü yay›lmac›l›¤›na karfl› koruma iddias›, Abhaz halk›na Rusya Federasyonu vatandafll›k belgesi ve emeklilik maafl› verme uygulamalar› bu yönde at›lan ad›mlar olarak de¤erlendirilmelidir.
Atlantik ‹ttifak› – ABD ve k›smen AB Atlantik ittifak›n›n Kafkasya politikalar›, Rusya Federasyonu gibi tutarl› bir hat izlemiyor. AB ülkeleri bir yandan
özellikle Almanya ve ‹ngiltere’nin deste¤iyle Transkafkasya’ya yönelik aç›l›mlar yaparken, di¤er yanda özellikle Fransa ve K›br›s Rum kesiminin AB içindeki direnciyle Kafkasya’da etkisini çok daha art›racak ad›mlar atmaktan çekiniyor. Bölgede tarihsel olarak Rusya Federasyonu’nun temel müttefiki olan Ermenistan’da, Gürcistan benzeri bir Bat› ile eklemlenme süreci yaflanmas› özellikle ABD, ‹ngiltere ve Türkiye taraf›ndan destekleniyor. Bölgesel güçlerin ve bölge ülkelerinin kendi aralar›nda kurduklar› ittifaklar da Kafkasya’n›n soyut s›n›rlar›n› pekifltiriyor. Ermenistan ile Azerbaycan aras›ndaki Da¤l›k Karaba¤ sorunu, Azerbaycan ile ‹ran aras›ndaki ‹ran Azerbaycan’› sorunu, Türkiye ve Ermenistan aras›ndaki sorunlar, Gürcistan – Abhazya, Gürcistan – Osetya, Çeçenistan – Osetya sorunlar› diye uzay›p giden ve asl›nda hemen her iki ya da daha fazla ülke aras›nda farkl› kombinasyonlarla tekrar eden anlaflmazl›klar, küresel ve bölgesel güçlerin bölgedeki etkinli¤ini art›r›yor. Bu anlaflmazl›k ve çat›flmalar küresel ve bölgesel güçlerce aleni ve z›mni olarak destekleniyor. NATO ve AB taraf›ndan desteklenen Türkiye – Gürcistan – Azerbaycan ekseni ile k›smen Çin ve Fransa’n›n deste¤ini alan ‹ran – Rusya Federasyonu – Ermenistan ekseni bölgede akan kan› durduracak bir pat durumunu bile tesis edememifl görünüyor. Çeçenistan konusunda AB’nin sergiledi¤i tav›r, yalpalamalar ve hatta bir ölçüde küçük düflürücü ö¤eler içeriyor. Çeçenistan’da akan kan›n durdurulmas› için AB, “Money for Peace” (Bar›fl için Para) denebilecek bir yaklafl›m ile Rusya Federasyonu’na katk›da bulunma amac›nda. Bu projeye göre, e¤er bölgede yat›r›mlar h›zlan›rsa, bölge halk›n›n ekonomik durumu iyilefltirilirse, bu bölgenin ‘normallefltirilmesi’ konusunda bir ‘umut ›fl›¤›’ olacak. Dolay›s›yla söz Kuzey Kafkasya’dan aç›l›nca, AB ve ABD’nin etkisi s›n›rl›, yaln›zca insan haklar› ihlallerine karfl› al›fl›ld›k ve basmakal›p elefltirilerle s›n›rl› kal›yor, zaten insan mühendisli¤i çal›flmalar› konusunda bir eksikli¤i olmayan Rusya Federasyonu’na Rus bar›fl›n› tesise dönük yeni fonlar sa¤lamaya yöneliyor. Ancak ifl Güney Kafkasya’ya geldi¤inde birden bire iflin rengi de¤ifliyor; (i) Transkafkasya ülkelerinin demokratik ilkeler do¤rultusunda daha s›k› bir denetim alt›na girmesini ve ekonomilerini daha güçlü k›lmas› muhtemel yap›sal AB fonlar›n›n aktar›lmas›n› öngören AB-Komfluluk Politikas›; (ii) Orta Asya, Kafkasya ve Avrupa aras›nda, Rusya Federasyonu’nu devre d›fl› b›rakan kesintisiz bir ulaflt›rma hatt›n›n kurulmas›n› öngören Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaflt›rma Koridoru (TRACEKA) projesi ve Aktau (Kazakistan) – Bakû – Tiflis - Ahalkalaki - Kars demiryolu projesi; (iii) Bakû-Ceyhan boru hatt›n›n desteklenmesi ve Rus petrollerinin Bo¤azlar d›fl›nda bir güzergâh kullan›larak tafl›nmas› konusundaki irade vb. bu konuda AB tavr›n› belirleyen temel politika yönelimlerini özetliyor. kf
37
Ancak AB’nin Kafkasya politikalar›n›n, AB içindeki Rusya Federasyonu müttefikleri nedeniyle Rusya lehine geciktirildi¤i de bir baflka gerçek. Fransa’n›n, Pankisi vadisindeki silahs›z AB askeri gözlemcilerinin görev süresinin uzat›lmas›n› veto etmesi, K›br›s Rum Kesiminin AB-Komfluluk Politikas› çerçevesindeki görüflmeleri engellemesi AB’nin küresel aktör rolüyle bölgede bir rol oynamas› olas›l›¤›n› zay›flat›yor. Bununla birlikte, Bakû petrolleri konusunda tarihsel bir çekiflme içinde olan ‹ngiltere, Almanya ve ABD’nin daha uyumlu bir politika izledikleri görülüyor.
kurulmas› ülkülerinin alt›n› geri dönülmez bir biçimde oymufl gibi görünüyor. Öte yandan ABD ve ‹ngiltere, Almanya gibi AB ülkeleri ile Kafkasya ve Orta Asya politikalar›nda sergilenen uyum bölgesel aktör olarak Türkiye’nin rolünü pekifltiriyor. Atlantik ittifak›n›n AB ve ABD eliyle bölgede etkinli¤ini giderek art›raca¤› göz önünde tutularak Gürcistan’›n dâhil oldu¤u Acara ve Osetya özerk bölgeleri ile yaflad›¤› sorunlar ve Abhazya’n›n ba¤›ms›zl›¤› meselesi ile Ermenistan ve Azerbaycan çat›flmas›n›n k›smi demokratikleflme ve AB ve NATO gibi kurumlarla farkl› düzeylerde iliflkiler vas›tas›yla çözümlenme yoluna gidilece¤i büyük bir olas›l›k olarak karfl›m›za ç›k›yor. Çeçenistan’›n ve Rusya Federasyonu’na dâhil olan Kuzey Kafkasya özerk bölgelerinin bu al›flverifl sonras›nda Rus etkisinde kalaca¤› da öyle…
Birleflik Kafkasya m›, Parçalanm›fl Kafkasya m›? Reel politika, yukar›da özetlenmeye çal›fl›lan politikalar karfl›s›nda eksenlerden birinin tercih edilmesini dayat›yor. Ancak, hangi ekseni seçerseniz seçin Birleflik bir Kafkasya elde edemiyorsunuz. Tüm bu anlat›lanlar aras›nda eksik bir fley var. Tüm bu boru hatlar›, etnik çat›flmalar, hegemonya mücadeleleri, eksenler, ittifaklar gürültüsü içinde sesi duyulmayan bir ö¤e var: Kafkas halklar› ne istiyor? “Bar›fl için Para” m›? Müstemleke olmak m›? Boru hatt› bekçili¤i yapmak m›? Emeklilik maafl› karfl›l›¤›nda sömürgeleflmek mi? Her gün, kendi d›fl›ndaki tüm Kafkas etnik gruplar›n› ötekilefltirmenin baflka bir yolunu aramak m›?
ABD, bölgesel müttefiki Türkiye ile Gürcistan ve Azerbaycan konusunda ciddi bir iflbirli¤i gelifltiriyor. Türkiye, Hazar ve Orta Asya enerji üretim bölgeleri üzerindeki küresel paylafl›m mücadelesinde k›smen Atlantik, k›smen Avrasya ekseni ile ortakl›k kuran, küçük bir rol üstleniyor. Ancak, bu enerjinin Rusya haricindeki bir hat üzerinden dünya piyasalara sunulmas› söz konusu oldu¤unda daha büyük bir rol üstlendi¤ini, dünya sistemin temel enerji nakil hat ve terminallerinin Türkiye üzerinde kuruldu¤unu veya planland›¤›n› görüyoruz. Bu durum ister istemez Türkiye’nin Kafkasya, Orta Asya ve Karadeniz politikalar›n› radikal bir de¤iflime tabi tutmas›n› beraberinde getiriyor. Darbeci (Azerbaycan ve Türkmenistan), K›z›l Elmac›, Avrasyac› veya düpedüz hayalci e¤ilimler, paradoksal olarak Orta Asya’daki Türkî Cumhuriyetlerle bir Türk Birli¤i oluflturulmas› ve Rusya ve ‹ran ile iflbirli¤ine giderek Avrasya Birli¤inin kf
Diaspora burada önem kazan›yor: verili durum karfl›s›nda küresel ve bölgesel güçlerin politikalar›na tahammül stratejisi gelifltiren ya da bu politikalar› aklama gayretiyle davranan reel politikac› e¤ilimler mi, yoksa romantizm ile rasyonalizm aras›ndaki ince ayar› tutturan ve halklar›n›n kolektif tasavvurunu canland›rmay› amaçlayan e¤ilimler mi önümüzdeki döneme damgas›n› vuracak, hep birlikte görece¤iz.
1 Kargan›n ba¤›rmas›yla k›fl olmaz, serçenin ötmesiyle yaz olmaz. 2 fiangay ‹flbirli¤i Örgütü, Rusya, Çin, Kazakistan, K›rg›zistan, Tacikistan ve Özbekistan’dan oluflmaktad›r. Hindistan, Pakistan ve ‹ran örgüt toplant›lar›na gözlemci olarak kat›lmaktad›r. 3 GUUAM: Gürcistan, Ukrayna, Özbekistan, Azerbaycan ve Moldova 4 KE‹: Türkiye, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova, Gürcistan, Ermenistan Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Arnavutluk ve gözlemci üye olarak Avusturya, Polonya, Tunus, M›s›r, ‹srail, Slovak Cumhuriyeti ve ‹talya.
38
MAKALE
makale
Çerkesler Türkiye’ nin kültürel zenginli¤ine katk›s› olan Çerkesler, yaz›l› medyada zaman zaman gündeme gelir. S›n›rl› okuyucu kitlesine sahip gazete ve dergilerde yer alan s›n›rl› sayfal› yaz›larla, kültürel zenginli¤e katk› sunan di¤er halklar›n fertleri Çerkesler’i yani komflular›n› tan›maya çal›fl›r. Yay›n hayat›na yeni bafllayan bu dergi de s›n›rl› say›da okuyucuya ulaflabilecek. Bu yaz›dan amaç, derginin ilk say›s›nda özet olarak Çerkesler’i anlatmaya çal›flmakt›r. YAfiAR GÜVEN
M
asallar›n Kaf Da¤›’n›n kadim halk› Çerkesler’ in islamiyetle tan›flmas› Araplar›n Kafkasya’ya ulaflt›¤› VIII. yüzy›lda, ‹stanbul’da gönüllü görülmeye bafllamalar› Osmanl›’ n›n Kafkasya’ya ulaflt›¤› 1700’lü y›llarda, diasporik bir halk olufluysa Çarl›k Rusyas›’yla girifltikleri savafl›n sonucu 1800’lü y›llar›n ikinci yar›s›ndan sonra gerçekleflmifltir.
“Paris’teki Harp Okulu’nun duvarlar›nda, I. Dünya Savafl› s›ralar›nda bir ‹ngiliz subay› taraf›ndan çizilmifl rengarenk bir Kafkas haritas› as›l›. Her renk bir ulusu gösteriyor, yan tarafta da adlar› yaz›lm›fl, tam yetmiflbir tane, ancak Türkmenlerle K›rg›zlar›n her nedense ayn› renkle gösterildikleri göz önüne al›n›rsa yetmifliki tane eder.”
Co¤rafi konumu nedeniyle ziyaretçisi hiç bitmeyen Kafkasya’n›n bir k›s›m halklar›, iç dinamikleriyle geliflmesi kesintiye u¤ram›fl ve feodalizm sürecini tamamlayamadan diasporik bir halk olmufltur. Sonuçta, bir ölçü olabilece¤i düflüncesiyle iletelim ki; kendi co¤rafyalar›nda kendilerine özgü ulus-devlet süreci y a fl a m a d › söz konusu halklar. Hatta merkezileflmifl fe odal süreci dahi yaflamad›lar.
Böyle yazm›fl Yerasimos. Adige-Karaçay-Abhaz-Nogay-Tatar-Balkar-Oset-Gürcü-Çeçen-‹ngufl-Avar-Dargin-Lak-Lezgi-Andi-Dido-Kumuk-Tat-Azeri-ErmeniAcara-Megrel-Svan-Bats-Kürt-Nasturi-Rus-ÇingeneKalmuk-Kazak-Türk Karapapak... uzay›p giden bir halklar mozai¤i. Her biri ayr› bir yaz› konusu olabilecek halklar.
Karadeniz ile Hazar Denizi aras›ndaki Kafkasya, Kafkas Da¤lar›yla do¤al bir ayr›mdad›r. Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’›n yer ald›¤› co¤rafyayla kuzeyde kalan co¤rafyay›; birbirlerini etkiledikleri, birbirleriyle ba¤lant›l› olduklar› konularda ay›rmadan ama farkl› yaz› konular› olarak de¤erlendirmek gerek. Küçük bir co¤rafya ama halklar ve diller mozai¤i konumundaki Kuzey Kafkasya ile ilgili araflt›rmalar› olan Stefanos Yerasimos’un Kafkasya geneli için kaleme ald›¤› yaz›dan;
Türkiye özelinde resmi tarihin katk›s›yla Çerkes Ethem’in kiflili¤inde Çerkesleri tan›ma(!) f›rsat› buldu Anadolu co¤rafyas›. Bir de damak düflkünlü¤ünden olsa gerek Çerkes tavu¤u literatürde yerini al›rken farkl› k›yafetler ve müzik aletleriyle Kafkas halk danslar› da belleklerde yerini ald›. K›saca Türkiye özelinde birlikte yaflad›¤› halklar›n Çerkesler’i - Çerkesler’in de birlikte yaflad›¤› halklar›- iyi tan›d›¤› söylenemez. Bundan kas›t tarihsel gerçeklerdir. Dünyan›n gündemine giren 1992 y›l›ndaki Abhazya-Gürcistan savafl› ve 1994’ deki Çeçen savafl› gösterdi ki etnikli¤i / aidiyeti özellikle manipule eden bilinçli kesimlerin d›fl›nda bilkf
39
gisi olmas› gerekti¤i düflünülebilecek baflka bir deyimle araflt›rma yap›p gerçekleri bulmaya yak›n görünen medyam›z da yetersiz bilgiye sahipti. Abaza-Abaz, Cücen-Çeçen derken öncelikle kimlik tan›m›n› kavram kargaflas›ndan kurtarmaya çal›flt› Çerkesler, sonra haritada Abhazya ve Çeçenistan’› parmakla gösterip bu insanlar›n nereden geldiklerini anlatt›lar. Neden bilmiyorlar, neden ö¤renemediler, neden ö¤retemedik, birlikte yaflayan halklar neden birbirlerini tan›yamam›fl, neden tan›fl›kl›k yüzeyde kalm›fl ya da görsellikten öte tan›flma gerçekleflememifl? Sorulmal› ve yan›tlar› bulunmal›. Çerkesleri anlat›rken, anavatanlar›ndan ve anavatanlar› d›fl›nda yaflad›klar› co¤rafyalardan da söz etmek gerek. Rusya Federasyonu Cumhuriyetleri olan Ad›gey, Karaçay – Çerkes, Kabardey – Balkar, Da¤›stan, Kuzey Osetya(Alanya), ‹ngufletya Cumhuriyetleri ile 1990 sonras› yaflad›klar› savafllar nedeniyle s›kça haber olduklar› için, kamuoyunun daha yak›ndan tan›d›¤› Abhazya, Çeçen-‹çkerya, Güney Osetya Cumhuriyetleri yaz› kapsam›nda ilgi alan›m›zda olacak halklar›n ana vatanlar›d›r. Co¤rafi olarak flimdi s›k›fl›p kald›klar› cumhuriyetlerden çok daha genifl alanda yaflad›klar›, Karadeniz’den Hazar’a gibi bir tan›mla tarihsel konumlar›n›n tan›mlanabilece¤ini aktaral›m. Çerkesler’in a n a v a t a n l a r › d › fl › n d a yaflad›klar› co¤rafyalar›n bafl›nda Türkiye gelmektedir. Türkiye d›fl›nda yaflad›klar› co¤rafyalar Ürdün, Suriye, ‹srail, Almanya, Hollanda, ‹ngiltere, ABD, Kanada baflta olmak üzere yaklafl›k 40 ülkedir. Anadolu’da Çerkesler’in yaflad›¤› yerler, il ve ilçe merkezinde yerleflimler dikkate al›nd›¤›nda; Adapazar›, Düzce, Kayseri / P›narbafl› ve Uzunyayla, Eskiflehir, BilecikBozüyük, Bursa, Bal›kesir / GönenManyas ve Band›rma, Çanakkale / Biga, Sivas, ‹zmir, Antalya, Kahraman Marafl / Göksun, Yozgat, Hatay / Reyhanl›, Samsun, Tokat, Amasya / Merzifon, Afyon, ‹stanbul, Ankara, ‹zmit, Adana, Konya....40 il çevresinkf
de 900 civar›nda yerleflim merkezinde yaklafl›k 5 milyon civar›ndad›r say›lar›.
Çerkeslerin Anavatan› Kuzey Kafkasya’da neler oldu? Tarih boyunca pek çok ak›na ve süreli iflgale u¤rad› KK. Co¤rafi konumu nedeniyle ak›n ve iflgallerin yan› s›ra çeflitli nedenlerle gerçekleflen n ü f u s h a r e k e t l e r i n i de yaflad›. Sözü edilen ak›n ve iflgaller Kafkasya’y› ve yaflayanlar›n› zor durumda b›rak›rken ayn› zamanda Kafkasya d›fl›na Çerkes nüfusunun ç›k›fl nedeni olmufltur. 374 y›l›nda, Atilla’n›n önderli¤indeki Hunlar Kafkasya’y› iflgal etti. Daha sonra Atilla’n›n Avrupa üzerine yapt›¤› seferlere Çerkes süvari birlikleri de kat›ld›. Atilla’n›n ölümünden sonra da¤›lan birlikleri aras›ndaki Çerkesler, ‹rlanda’ya, ‹spanya’ya ve oradan Kuzey Afrika’ya geçerek varl›klar›n› sürdürmeye çal›flt›. Tarihin ak›fl› içinde Bizans ve Alt›nordu devletleri ordular›nda da yer ald› Çerkesler. XII. – XIII. yüz y›ldaki Mo¤ol istilas› ve istila s›ras›nda bafllay›p sonras›nda devam eden veba hastal›¤›, Kuzey Kafkasya’daki trajik dönemlerden biridir. Ciddi bir nüfus kayb› olmufl, günün koflullar›nda hastal›¤a direnebilenler nesillerini devam ettirebilmifltir. Özellikle 1390’larda Timur’un Kafkasya’da yaratt›¤› y›k›m korkunç olmufl, Timur ordusunun geçti¤i yerlerde 100 y›l tah›l ve ot yetiflmedi¤i nesilden nesile anlat›la gelmifltir. Hun, Mo¤ol, ‹skit, Sarmat ve di¤er hareketleri geçip Çarl›k Rusyas› dönemine bakal›m. Çarl›k Rusyas›’n›n Karadeniz sahiline ve s›cak denizlere –Akdeniz’e kadar inmeyi b ü y ü k h e d e f olarak gördü¤ünü tarih kitaplar›nda okumufluzdur. Çarlar ayaklar›n› Akdeniz’de y›kama hayalini kurdu hep. Bu hedef için önemli co¤rafi konumu nedeni ile; Karadeniz ve Hazar Denizi aras›ndaki Kafkasya’ n›n ele geçirilmesi gerekiyordu. Orada yaflayan Çerkeslerin iste¤i ise anavatanlar›nda özgür yaflamakt›. Özgürlüklerine düflkün halklard› ve bu durum y›llar süren savafllara neden oldu. Savafl, KK’n›n her yerinde oldu, Hazar Denizi’nden Karadeniz’e kadar her yerde. Da¤l›k co¤rafi yap›n›n avantajlar›n› kulland› Çerkesler ve sürekli hareketli-küçük birliklerle savaflarak direnifli y›llarca sürdürdüler. Ancak KK’n›n merkezileflememifl feodal yap›s› nedeniyle düzenli askeri yap›s› yoktu. Savafl›n farkl› cephelerde ve belli zaman aral›klar› ile gerçekleflmesi güçlü konumdaki Çarl›k ordular›n›n savafl› kazanmas› ile son buldu. Gerek nüfus, gerekse askeri teçhizat aç›s›ndan eflitsizlik vard› ve bu durum Çerkesler
40
aç›s›ndan yenilginin temel nedenlerinden biri olmufltur. Devaml› ve düzenli, e¤itimli, teçhizli ve cephane s›k›nt›s› olmayan orduya karfl›, bask› karfl›s›nda ve o zaman diliminde yap›lacak savafl için toplananlardan oluflan bir birlik söz konusuydu. S›n›rl› say›da, s›n›rl› teçhizli ve s›n›rl› cephaneli. KK halklar›n›n Çarl›k Rusyas›’yla ilk ciddi karfl›laflmalar› 1550’ lerde bafllar. Kafkasya’n›n ortas›ndaki Ad›¤e boyu Kabardeyler, Ruslarla ilk karfl›laflan ve savaflanlardand›r. Kabardeyler’in savafl öncesi yaklafl›k 400.000 olan nüfuslar›, savafllar›n sonucunda 30.000’e kadar düflmüfltür. Savafl dönemi ve sonras›nda yaflanan k›tl›k ve hastal›klar da etkili oldu bu k›y›mda. Çarl›k Rusyas›’n›n Kafkasya Savafl›’nda izledi¤i belirleyici ve ana yöntemlerden biri; ekinlerin – ormanlar›n yok edilmesiydi. Bu yöntem savafl›n zorluklar›n›n yan›s›ra yokluk, k›tl›k, açl›k ve ölümle tan›mlanabilecek bir tablo ç›karm›flt›r ortaya.
müridi Muhammed Emin ise, bu gerçe¤i bilerek geldi¤i Adigeler aras›nda önce yaflama uyum sa¤lam›fl sonra direnifl konusunda deneyimlerini paylaflm›fl ve fleriat› anmadan dini çal›flmalar yapm›flt›r. Bu k›sa aç›klamadan sonra 1859’a, fiamil’in tesliminden sonraya, Çarl›k Ordusunun Kuzey-Bat› Kafkasya’ya yüklenmesine dönelim. Cephenin küçülmesine karfl›n Çarl›k hemen sonuç alamad›. Da¤l›k co¤rafyada 1864 y›l›na kadar yani fiamil’in tesliminden 5 y›l sonraya kadar süren savafllar›n sonucunda, Çar taraf›ndan Adigeler’e, Abhazlar’a ve Ub›hlar’a, yani KuzeyBat› Kafkas Halklar›na silahlar›n› b›rakarak oval›k ve batakl›k bölgelere yerleflmeleri ya da Osmanl› topraklar›na sürgün seçenekleri sunuldu, seçenek denebilirse. Yaklafl›k 1.5 milyon insan vatan›n› terketti, 500 bin civar›nda insan sürgün yolculu¤unda ve ilk yerlefltikleri bölgelerde yaflam›n› yitirdi. Sadece Trabzon’ da 53 bin civar›nda insan öldü.
Sürgün
Karadeniz sahil fleridinin Rusya için stratejik önemi vard› ve yerli halktan ar›nd›r›lmal›yd›, öyle de yap›ld›. KK’n›n do¤usunda, Da¤›stan ve Çeçen Bölgesi’ nde Kafkasya’ n›n di¤er bölgelerinde yani bugünkü Çeçe1859’ da fieyh fiamil’ in teslim olmas› sonucu hakimi- nistan, Da¤›stan ve Osetya bölgelerinde görülmeyen yeti ele geçiren Çarl›k ordusu , KK’ n›n bat›s›na yük- sürgün uygulamas›yla karfl› karfl›ya kald› Karadeniz k›lendi. Bütün Kafkasya cephe iken y›s› civar›ndaki Çerkes Halklar›. art›k cephe küçülmüfl, Kuzey-Ba- Özgürlü¤üne düflkün Kafkasya Denize komflu oldu¤u için her türlü t› Kafkasya’yla s›n›rlanm›flt›. operasyona aç›k olan sahil fleridi, Halklar›, istilac› güçlerin Kafkasya’yla ilgili yüzeysel bilgelecekte sorun yaratmamas› için oluflturdu¤u ideolojik üst gilerde, Çarl›¤a karfl› direniflin yerli nüfustan sürgün yoluyla ar›nyap›ya karfl›n, kendi simgelerinden sadece biri olan d›r›ld›. Osmanl› Sultan› ve Rusya geleneklerine s›k› s›k›ya ba¤l› fiamil’le s›n›rlama görüyoruz. fiaÇar› , ç›karlar›na denk düfltü¤ü için mil’le özdefllefltirilen direniflin Çerkesler’ in sürgünü konusunda kald›lar. Yaflanan bunca boyutlar› gerçekte çok genifltir. olumsuzlu¤a karfl›n, yaflamlar›n› hemen anlaflt›. Çarl›k, boyunduruk Karadeniz ile Hazar Denizi araalt›na almakta zorland›¤› bu halk› s›ndaki KK’n›n hemen her kesi- sürdürüyor olabilmelerinin bir stratejik konumu önemli olan bölnedeni de budur. minde gerçekleflen direniflin iyi gede bir arada tutmak istemiyordu. incelenmesi ve do¤ru sonuçlara Zay›f düflen ve s›n›r sorunlar› yaflavar›lmas›, bugünün Kafkasyas›’n›n do¤ru de¤erlendi- yan Osmanl› ise savaflacak güç peflindeydi. rilmesi için bize ›fl›k tutacakt›r. Her anlamda eflitsizlik savafl›n›n sonucu yaflanan sür‹slamiyetle KK’n›n do¤u bölgelerinin yani Çeçen Böl- gün, trajediye dönüfltü. Ad›ge, Abhaz ve Ub›hlar aç›s›ngesi ve Da¤›stan’›n tan›flmas›, Araplarla iliflkilerin ku- dan bak›ld›¤›nda, Türkiye Cumhuriyeti vatandafl› olaruldu¤u 8.yy civar›d›r. 1840’larda yani Do¤u Kafkas- rak yaflayanlar›n, Anavatan Cumhuriyetleri’ nde, Kafya’da fieyh fiamil önderli¤inde Çarl›k Rusyas›’na karfl› kasya’da yaflayanlardan daha fazla oluflu, yaflanan trajedirenifl sürerken Çeçen ve Da¤›stan Bölgeleri ço¤unluk dinin sadece bir yan›d›r. Kendi yurtlar›nda az›nl›k olamüslümand›. Bu durum savafl içinde zaman zaman di- rak yaflamak durumunda kalan halklardand›r Ad›ge ve ni ögelerin kullan›lmas›n› da getirmifltir. Bu dönemde Abhazlar. Do¤al ortam›ndan kopar›ld› bu halklar. Ç e rsavafl›n di¤er cephesine, yani Kuzey-Bat› Kafkasya’ya kes Kültürünün Gelece¤e Tafl›nmas› ve ‹nsanl›¤›n fiamil taraf›ndan gönderilen müritler, bu bölgede daha O r t a k K ü l t ü r ü n e K a t m a H a k k › tehdit edildi böylece. yo¤un yaflayan Adi¤eler aras›nda islam dinini yaymaya çal›flt›lar. Xabze dedi¤imiz yaz›l› olmayan Adi¤e Özgürlü¤üne düflkün Kafkasya Halklar›, istilac› güçleAnayasas› ile fleriat uyuflmazl›¤›n› gören Adi¤eler, Mu- rin oluflturdu¤u ideolojik üst yap›ya karfl›n, kendi gelehammed Emin öncesi gönderilen iki müridi, fleriat› da- neklerine s›k› s›k›ya ba¤l› kald›lar. Yaflanan bunca yatmalar› nedeniyle bar›nd›rmam›flt›r. fiamil’in son olumsuzlu¤a karfl›n, yaflamlar›n› sürdürüyor olabilmekf
41
lerinin bir nedeni de budur.
Osmanl› ‹mparatorlu¤u, ‹ngiltere ve Kafkasya KK stratejik önemi nedeni ile Çarl›k Rusyas› ve Osmanl› aras›nda pazarl›k konusu olmad› sadece, kolonyalist ülkeler ‹ngiltere ve Fransa da etkili olmaya çal›flt›lar. K›saca savafl dönemi politikalardan söz etmek gerek. K›r›m Hanl›¤›’n›n 1745 y›l›nda saraya ba¤lanmas› ile, Osmanl›n›n Kafkasya iliflkilerinin bafllad›¤› söylenebilir. Fiziki temas ise, 1778 y›l›nda Canikli Ali Pafla’n›n K›r›m Ordu Komutanl›¤› döneminde gerçekleflti ve Karadeniz k›y›s›ndaki So¤ucak’ta görüflmeler oldu. Ferah Ali Pafla, 1781’de Çerkezistan Valisi olarak So¤ucak Kalesi’ne gelerek, Osmanl› ad›na ciddi anlamda Kafkasya çal›flmalar›n› bafllatt›. ‹slam dinini Çerkesler aras›nda yaymaya çal›flt› ve Çarl›k Rusyas›’na karfl› Osmanl› politikas›n› yürütmeye bafllad›. Sonras›nda da bir çok Osmanl› Paflas› So¤ucak ve Anapa Muhaf›z› olarak KK’n›n Karadeniz k›y›s›na geldi. Savafl boyunca yard›m vaatleri devam etti. Yard›m olarak hiçbir fley gelmedi denemez tabi ki. Vaatlerin gerçeklefliyor görünmesi ve savafl›n sürmesi için; bir miktar kullan›lm›fl tüfek, f›ç›lar içinde fire oran› yüksek barut, hantal ve da¤l›k koflullarda pratik kullan›m› olmayan toplar gönderildi. (Örnek olmas› aç›s›ndan; 1825 y›l›nda Anapa Muhaf›z› Hac› Hasan Pafla yerinde durum tesbiti yaparak Çerkesler için saraydan silah talep eder, talep Sultan taraf›ndan aç›kça reddedilir.) Savafl›n yo¤unlaflt›¤›, Edirne Antlaflmas›’ndan sonraki dönemde, 1830-39 y›llar› aras›nda, ‹ngiltere’den silah yard›m› sözü gelmifl, uzun süre yard›m beklenmifl ancak gerçekleflmemiflti. Osmanl›’ysa 15 top, 300 f›ç› barut, 4 topçu subay› yard›m› yapm›flt›. Toplar hantal ve da¤ koflullar›na uygun de¤ildi, barut f›ç›lar› yar›m doluydu, bu durumu bir Leh (Polonyal›) olan ve Çerkeslerle cephede Çarl›k Ordusuna karfl› savaflan Theophil Lapinski; “Tipik Türk yard›m›” olarak nitelendirmiflti. Ç›karlar›na uygun politika izleyen ‹ngiltere ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u yard›m vaatleriyle savafl› uzatmaya çal›flt› sürekli. Osmanl› ‹mparatorlu¤u aç›s›ndan bak›ld›¤›nda aç›kça görülen, do¤u s›n›rlar›n›n bu savafllar sayesinde korundu¤uydu. Çarl›k Rusyas› KK genelinde 300.000 civar›nda asker bulunduruyordu. Osmanl›n›n do¤u s›n›r›nda ise göstermelik 10.000 asker. Yan› s›ra bu savaflla Osmanl› Balkanlar konusunda da k›smen rahatt›. Nitekim Balkanlardaki Osmanl› egemenli¤i, Kafkasya’daki savafl›n bitifl tarihi olan 1864 sonras› 13 y›l içinde ad›m ad›m sona erdi. kf
1834 y›l›ndan itibaren ‹ngiltere ad›na KK’ya gelen David Urquhard, yard›m vaatlerini sürdürmüfltü. Ruslarla hiçbir flekilde iliflki kurulmamas› do¤rultusunda ciddi çal›flmalar yapan Urquhard, 1838’de Glasgow’daki bir toplant›da “‹ngiltere Çerkesleri desteklemektedir” der ve gerekçesini aç›klar; “Çerkesler Hindistan’›n bekçileridir. Bu nedenle yard›m gereklidir.” ‹ngiltere’nin hakimiyetini sürdürdü¤ü Hindistan Bölgesi’ne, co¤rafi olarak yak›n baflka bir istilac› ve ya¤mac› ülkenin yani Çarl›k Rusyas›’n›n göz dikece¤i biliniyor ve Kafkasya’da olabildi¤i kadar çok oyalanmas› isteniyordu. Sonuçta yard›m olarak gerçekleflen, yap›lan toplant›larda ateflli nutuklarla ‹ngiliz vatandafllar›ndan toplanan bir miktar paran›n gönderilmesinden ibarettir. Osmanl› ve ‹ngiltere yaklafl›m›ndan sonra, biraz önce sözünü etti¤imiz Osmanl› yard›m›n› “tipik Türk yard›m›” olarak tan›mlayan Polonyal› Lapinski’den söz edelim k›saca. Polonya’y› yani vatanlar›n› ve özgürlüklerini korumak için Çarl›k Rusyas›’yla savaflan Lehler, KK’daki direnifle destek vermek isterler. Bu amaçla ‹stanbul’a gelen Leh subay› Lapinski, sarayla görüflmek için gelen Çerkeslerle tan›fl›r. Polonyal› askerler ve ‹stanbul’dan sa¤lanacak silah ve cephane ile Kafkasya’ya geçmek isteyen Lapinski’ye Osmanl› Hükümeti izin vermez. Yolculuk, 1856 y›l›nda gizlice gerçeklefltirilir. Çerkesler yard›m vaadi konusunda yaflad›klar› olumsuz deneyimler nedeniyle Polonyal›lara da güvenmezler ve yap›lan bir toplant›da bu durum ortaya konur. Kafkasya’ ya giden Lapinski ile Çerkesler aras›nda 1856 Mart›nda bir toplant› gerçekleflir. Bir Adige olan Arslamkeri’ nin sözleri flöyledir:
“Siz, bütün müslüman ve hristiyanlar, tek bir tanr›dan söz eden sizleri anlamak hem çok zor, hem de siz bu iddialar›n›zla yan›lmaktas›n›z. Gözlerimizin gördü¤ü hiç bir fley yeryüzünde tek de¤ildir. Aksine pek çoktur. Çeflitlidir. Nas›l olur da bu kadar çok çeflitlinin içinde birisi, tek ve en kudretli oldu¤unu iddia edebiliyor, kendini bu çokluklardan ay›rabiliyor? Bizim çok tanr›lar›m›z varken herfley daha iyi ve düzenliydi. Çünkü her tanr›n›n görevi ayr› ve belliydi. Su, atefl, ormanlar, da¤lar, insanlar›n ve hayvanlar›n tanr›lar›. Hepsi ayr› ayr›yd›. Tek bir tanr› nas›l oluyor da dünyam›zda say›lamayacak kadar çok sorunlar›n üstesinden gelebiliyor? Bu tek tanr› ad›na daha önceleri Türkler gelerek bizi boyunduruklar› alt›na almaya kalkt›lar. Daha sonra yine bu tek tanr› ad›na Ruslar gelerek bizi kölelefltirmek istediler. Osmanl›lar bizi tek bir tanr› ad›na, yine ayn› tek bir tanr› ad›na kölelefltirmek isteyen Ruslara karfl› savafla ça¤›r›yorlar, yine Ruslar bu tek tanr›
42
ad›na müslümanlar›, müslümanlar da hristiyanlar› öldürüyorlar. Nerede bu olaylardaki gerçek!..Söyler misiniz? Sizler de ayn› tek bir tanr› ad›na, ama daha de¤iflik bir tanr›, Türklerinkinden ve Ruslar›nkinden de daha baflka bir tek tanr› ad›na – sizlerin de bizlerden ne istedi¤inizi zaman› gelince görecek ve anlayaca¤›z – bizlerle birlikte tek bir tanr›ya karfl› savaflmak istiyorsunuz... Ne tuhaf de¤il mi?“(1)
Sürgün Sonras› Sürgün sonras› da çilesi bitmedi Çerkesler’ in. Osmanl›, ç›karlar›na uygun bir iskan politikas› uygulad›. Sorunlu bölgelere ve potansiyel tehlikelere karfl› uygun çevrelere yerlefltirdi Çerkesleri. Özetle; Balkanlar’a müslüman olmayan halklar›n civar›na, Ortado¤u’ da Suriye-Ürdün hatt›na, Orta Anadolu’ da Samsun’ dan Hatay’ a bir hat oluflturacak flekilde; bugün itibar›yla da bu çizgi üzerindeki yerleflim devam etmektedir; adeta tampon bölge olufltururcas›na gerçeklefltirildi bu yerleflimler. Bir de ‹stanbul saray çevresine yerlefltirmeler yap›ld›, saray muhaf›zl›¤› düflünülmüfl olmal›. Osmanl›da “göçmenlik yasas›” gere¤i 10 y›l askerlik muafiyeti vard›. Bu yasa “Gönüllü Birlikler” oluflturularak afl›ld›. Yolculuklar› ve ilk yerlefltirildikleri topraklarda hastal›klardan k›r›lan Çerkesler, bir süre sonra tekrar savafl›n içinde buldu kendini, gönüllü birlikler ad›yla. Osmanl›’ n›n Çarl›kla anlaflmas› ve Çerkesleri topraklar›na kabulünün en önemli nedeniydi Çerkeslerin Osmanl› ad›na savaflmas›. Sürgün yaflam›fl halk, yeni bir vatana yerleflmifl gibi görünse de, karn›n› doyurabilecek durumda de¤ildi. Savafl›n içinde olmasalar da açl›k yine kap›lar›ndayd›. Koflullar›n zorlamas›, Çerkesleri istemedikleri pozisyonlarla karfl› karfl›ya b›rakt›. Açl›k ve yokluktan kendileri k›r›l›rken bir de çocuklar› k›r›lmas›n anlay›fl›yla çocuklar›n› satt›lar. Erkekler gönüllü oldular (!) savaflmaya, bir k›s›m kad›nlar da cariye oldular saraya. S›kça dile getirilen harem gerçe¤inin nedenlerinden, önemli nedenlerinden biri, sürgünün yaratt›¤› olumsuz koflullard›r. 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanl›-Rus savafl›nda gerek Balkan gerekse Do¤u cephesinde savaflt› Çerkesler ve sonucunda Rusya’n›n talebi ile 13 Temmuz 1878 Berlin Anlaflmas›’na konan bir madde ile, Balkanlar’ daki Çerkes nüfusu yeniden sürgüne tabi tutuldu. Bir k›sm› Anadolu’ya, daha yo¤un kesimi Ortado¤u’ ya gönderildi. (1877-78 savafllar› sonucu yaflanan sürgünden sonra hala Kosova çevresinde kalanlar oldu
ve onlar da eski Yugoslavya’ daki savafl nedeni ile 1989’da Ad›gey Cumhuriyeti’ne yerleflti.) 93 Harbi sonucunda Kafkasya’dan da Abhaz Halk›’n›n önemli bir bölümü Anadolu’ya sürüldü, sürgün Abhazlar yo¤un olarak Düzce-Adapazar› çevresine yerlefltirildiler. Sürgün kara bir bulut örne¤i Kurtulufl Savafl› sürecinde de peflini b›rakmad› Çerkesler’in. Çerkes Ethem’in hain ilan edilmesinden sonra, Yunanistan’da kurulmufl bir tak›m örgütlerle iflbirli¤i iddias› da ortaya konularak, 2 May›s 1923 tarihinde Manyas çevresindeki 16 Çerkes Köyü sürgüne tabi tutuldu ve Do¤u Anadolu’ya göç ettirildi. Daha sonra ilan olunan afla geri dönüflleri mümkün olabildi. 1908 y›l›nda ‹stanbul’da kurulan Çerkes ‹ttihad ve Teavun Cemiyeti üyelerinden, ayn› zamanda Befliktafl Kulübü kurucular›ndan milletvekili Mehmet Fetgerey, bu haks›z uygulama nedeniyle TBMM’ye iki ayr› sunumda bulundu. Yerlefltirildikleri topraklarda birlikte yaflad›klar› halklarla o co¤rafyan›n iyi- kötü gününe ortak oldu Çerkesler. Osmanl› döneminde Onlar da Çanakkale’ den dönmediler, Sar›kam›fl’ta donarak öldüler, Anadolu’nun savafl›nda Ethem olup Kuvvac› saflar›na kat›ld›lar, Anzavur olup Padiflah yanl›s› davrand›lar. Kurtulufl Savafl› ayr›ca ve detayl› incelenmesi ve tart›fl›lmas› gereken bir dönemdir. Öncesine dair, 1905 Rus Devrimi dönemine dair bir olay› aktaral›m. Çerkeslerin yerlefltirildikleri topraklarda birarada yaflad›klar› halklarla birlikte hareket ettiklerini aktarm›flt›k. Bunun tipik bir örne¤i; Zafer Kars’›n 1984 y›l›nda Kaynak Yay›nlar›’ndan ç›kan “Belgelerle 1908 Devrimi öncesinde Anadolu” kitab›n›n sat›r aralar›na bir göz at›ld›¤›nda görülecektir. Yazar; 1908 Devrimi yani Osmanl›’da Abdülhamit Monarflisi’ni y›kan Jön Türk hareketini, kf
43
1905 Rus Devrimi’yle iliflkilendirmekte ve flöyle yazmaktad›r:
“1905 Rus Devrimi’nin do¤u halklar›n›n uyan›fl›nda belirleyici bir rol oynad›¤› bilinen bir gerçektir. Anadolu’daki devrimci kitle eylemleri de bu devrimden kuvvetle etkilenmifltir. Kronolojik olarak 1905 devriminden hemen sonraya rastlamas›, bu eylemlerin Do¤u Anadolu’da kendini göstermesi (o dönemde devrimci düflünce ve eylemlerin kaynaflt›¤› Kafkasya’ya yak›n olmas› bak›m›ndan anlaml›d›r) bu düflünceyi do¤rulayan kan›tlard›r.” Yazar devam eder ve bir olay aktar›r, Rusya’da ayaklanmaya kat›lan Te¤men fimidt, Çar yönetimi taraf›ndan idam edilince bu durum Osmanl› ordu mensuplar› aras›nda hoflnutsuzluk yarat›r. 28 subay ve birkaç ayd›n ölen te¤men fimidt’in ailesine bir mesaj iletir. Mesaj; “Kahrolsun ölüm cezas›, yaflas›n halk›n özgürlü¤ü“ cümlesi ile sonlanmaktad›r. Yazar ; ‘Gönderilen mesaj›n Türk devrim hareketi tarihinde bir efli yoktur’ demekte ve flunlar› aktarmaktad›r:
“Mektubu yazanlar›n büyük bir bölümü Kafkas as›ll›d›r ve Türk ordu ve donanmas›nda önemli görevler alm›fllard›r. Aralar›nda kruvazör ve z›rhl› komutanlar›, albaylar, te¤menler, gemi doktorlar›, askeri okul matematik ö¤retmenleri ve di¤er kifliler vard›r. Bu 28 kiflinin onüçü Çerkes, üçü Türk, ikisi Ermeni, ikisi Kürt, ikisi Laz, biri Arap, biri de Arnavut’tu.” Say›lar›n bir önemi yok, iflte mozaik.!
K›saca Çerkes Ethem Kurtulufl Savafl› dönemi ile ilgili yaz›lm›fl birçok kitap var. Özelde bilinen Çerkes Ethem’le ilgili de birçok kitap yaz›ld›, birçok araflt›rmac› yazd›klar› kitaplar›n bir bölümünü bu konuya ay›rd› ve düflüncesini aktard› okuyucusuna. K›saca de¤inelim Ethem konusuna. Savafl boyu yaz›flmalarda ve diyaloglarda Ethem hep Ethem Bey’ di, Kuvay-› Seyyare komutan› Ethem Bey. ‹flgal gücü Yunan ordusuna karfl› Ege’de ilk savunma hatt›n› kuran, Anzavur, Düzce/Bolu, Çapano¤lu gibi Kurtulufl Savafl› dönemi isyanlar›n› bast›ran (ki irili ufakl› 19 isyand›r söz konusu olan) Ethem, sonra birden Çerkes Ethem oldu. Zaten hep Çerkesti. Savunma hatt›n› kurarken de, Çapano¤lu isyan›n› bast›r›rken de, Ankara’da coflkuyla karfl›lan›r ve TBMM üyelerince alk›fllan›rken de, düzenli ordu tart›flmalar› yap›l›rken de. Üzerinde bir dizi yorumlar yap›lan anlaflmazl›klar›n sonucu, Ethem Yunan taraf›ndan geçifl hakk› istedi, tek kurflun at›lmadan olay sonuçland›. C a n d a n c a n k o p a r › l d › bir yazar›n deyimiyle. Ve resmi tarih günah keçisini buldu; Çerkes Ethem. Savafl dönemi ve savafl sonras› yaflanan tasfiye hareketlerinden biridir Ethem kf
olay›. Ethem sonradan ç›kar›lan aff›, affedilecek birfley olmad›¤› hakl› gerekçesiyle reddetti ve Ürdün’ de öldü. ‹tibar iade edilmelidir ve resmi tarih yanl›fl› düzeltilmelidir. Cumhuriyet Dönemi’nden bugünlere kadar gelen geliflmeleri biliyoruz. Halklar›n dillerini yasaklayan, halklar› ve insanlar› ülkenin zenginliklerden eflitçe yararland›rmayan, kültür zenginliklerini eflit biçimde kulland›rmayan..., egemen olmayan milliyetlerin her talebini birli¤e yönelik bir tehdit olarak sunan yani mazlum olan› tehdit edici-bölücü olarak sunan genel bir bask› politikas›. Örne¤in bizler Çerkes olarak bilindik ancak Cumhuriyet Dönemi’nde, resmi düzeyde örgütlerimizde bu ad› kullanamad›k, Kafkas ad›n› kulland›k, ad› Çerkes olan derne¤imiz olmad›. 1864 sürgünü sonras› 1908 y›l›nda ‹stanbul’da Çerkes ‹ttihad ve Teavün Cemiyeti gibi örgütlenmeler yerini Cumhuriyet Dönemi’nde Kafkas Kültür Dernekleri’ne b›rakt›. Çerkes dilleri Adigece ve Abhazca’yla an›lan köy isimleri de¤ifltirildi. Çerkesler çocuklar›na kendi isimlerini koyarken engellemelerle karfl›laflt›lar, mahkemelere yans›m›fl isim davalar› vard›r.
Kafkasya’daki Cumhuriyetler Bugün Kuzey Kafkasya’ daki yani anavatandaki durum özetle; Çeçen-‹çkerya ve ‹ngufletya Çeçen-‹çkerya’da savafl sürüyor. Savafl yok dense de, iflbirlikçiler arac›l›¤› ile RF Cumhuriyeti varl›¤›n› sürdürüyor gibi görünse de, halk›n bir bölümü hala sürgünde, yurtlar›nda olanlar bask› ve iflkence alt›nda. Bir flekilde direnifli sürdürenler, aileleri rehin al›narak ölüm tehditleri ile teslim olmaya zorlan›yor. Arka bahçelerine müdahalede birbirlerinin ifline kar›flmama anlaflmas› yapm›fllard› hegamonyac›lar, birbirlerine kar›flmadan iflkencelerine devam ediyorlar. Çeçen-‹çkerya’ da, Irak’ ta ... 1994 y›l› I. Çeçen Savafl› öncesindeki Federasyon Cumhuriyeti’nin ad› Çeçen-‹ngufl Cumhuriyeti idi. 19.300 km2 lik co¤rafyas›nda 1.300.000 civar›nda insan yaflard›. SSCB ‘ nin da¤›lma sürecine girdi¤i 1989 sonras›, 20’ nin üzerindeki cumhuriyetten oluflan RF’ de, yeni yap›lanma s›ras›nda iki cumhuriyet , Tataristan ve Çeçen-‹çkerya Federasyon birlik anlaflmas›n› imzalamam›flt›. Tataristan yeni haklar alarak birlik anlaflmas›n› imzalad›. Çeçen-‹çkerya ise 1991’ de ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti, 1994’ e kadar de’facto ba¤›ms›zl›k sürdü. Yeltsin dönemindeki I. savafl 1994 Aral›k ay›n-
44
da bafllad›. Görüflmeler sürerken ve olumlu ad›mlar at›l›rken RF sald›r›s›yla savafl bafllam›flt›. Stratejistlerin birleflti¤i nokta özetle; “ R u s y a F e d e r a s y o n u ’ n u n b i r savafla ihtiyac› oldu¤u” yönündedir. K›sa sürecek bir savafla ama. Yanl›fl hesap bu kez Ba¤dat’tan de¤il Moskova’dan dönmüfl ve savafl yaklafl›k iki y›l sürerek 1996’da sona ermiflti, üstelik RF’nin geri ad›m atmas› ile. 1999’da Putin döneminde Rusya bütün gücüyle Çeçen‹çkerya’ ya bir kez daha sald›rd›¤›nda gerekçesi Moskova’daki binalar›n kundaklanmas›yd›, ki bu konuda da stratejistlerin birleflti¤i nokta terör giriflimini RF’nin organize etti¤i do¤rultusundad›r. Ve bugüne gelindi. Çeçen-‹çkerya Cumhuriyeti’nin ‹ngufletya’ dan ayr›ld›ktan sonraki yüzölçümü 17 bin km2’ dir. 1997 sonu itibar›yla genel nüfus 1 milyon civar›nda olup etnik gruplar; Çeçenler, ‹ngufllar, Ruslar, Avarlar, Nogaylar, Kumuklar ve Ermeniler’dir. 1989 say›m›na göre SSCB genelinde 958.300 Çeçen yaflard›, bunlar›n 734.500’ü Çeçen-‹çkerya’dayd›. I. savafl dönemi, 1994 sonras› 250.000 kifli hayat›n› kaybetti. 80.000 kifli illegal tecrit kamplar›nda tutuldu. 12.000 kifli kayboldu. II. savafl Eylül 1999’da bafllad›. 130.000 kifli hayat›n› kaybetti. 16.000 kifli illegal tecrit kamplar›nda tutuldu. 10.000 kifli kayboldu. Son 10 Y›lda Çeçen Halk›n›n 1/3’ü Yok Edildi. Nüfusun büyük ço¤unlu¤u ‹slama inan›yor. Çeçenler Sunni olup Nakflibendi ve Kadiri tarikat› mensubudurlar.Savafl bafllayana kadar Vahabilerin say›s› azd›. Savafl dönemi say›lar› artt›. 1992’ de ‹ngufllar ayr›ld›lar, 4 Haziran 1992’de kurulan ‹ngufletya ayr› bir RF Cumhuriyeti flimdi. Baflkenti Nazran. Yeni baflkent olacak Magas kenti inflaat› sürmektedir. Ülke arazisi 3.750 km2’ dir. 1998 y›l› baz al›nd›¤›nda, 314.800 nüfusu vard›r. RF’nin en yo¤un nüfusa sahip bölgesi olmufltur. ‹stihdam düzeyinin düflük oluflu, savafl nedeniyle yaflananlar sonucu Vahabili¤in ‹ngufletya’da geliflmesi tehlikesi vard›r. ‹slam›n siyasilefltirilmesi ve Rusya karfl›tl›¤›n›n merkezine oturmas›yla Vahabilik bütün bölgede önem kazanm›flt›r. Vahabilerin toplam say›s›n›n önemsiz olmas›na karfl›n, siyasi süreçe olan etkileri di¤erlerinden daha önemli duruma gelmektedir. II. Dünya Savafl› döneminde yaflanan sürgünle suni bir sorun daha yarat›lm›flt›, toprak sorunu. 23 fiubat 1944 y›l›nda, Almanlara yard›m ettikleri gerekçesiyle Çe-
çenler ve ‹ngufllar Orta Asya steplerine sürülmüfl, topraklar›na da baflka halklar yerlefltirilmiflti. ‹lerleyen süreçte sürgün edilenler vatanlar›na geri dönüfl hakk›n› al›nca , toprak sorunu nedeniyle Oset-‹ngufl çat›flmas› yaflanm›flt›. Sorun tam olarak giderilebilmifl de¤il.
Abhazya SSCB döneminde statüsü bir-iki kez de¤iflmifl, en son Gürcistan’a ba¤l› özerk cumhuriyet konumunda iken SSCB’nin da¤›lma sürecindeki belirsizliklerin ve anlaflmazl›klar›n sonucu 1992’ de savafl ç›km›flt›, 1993’de Gürcistan birliklerinin Abhazya’y› terketmesiyle savafl sona erdi. 1993 y›l›ndan beri de’facto ba¤›ms›zl›¤› sürüyor. Acaristan olay›ndan sonra Gürcistan’ ›n ABD e¤itimli lideri Sakaflvili’nin Abhazya ve Güney Osetya konusundaki demeçlerini Kafkasya ile ilgilenenler okumufltur. Gürcistan, yeni ve genç lideri önderli¤inde Bat› dünyas› –NATO ve AB – ile h›zla bütünleflebilmek için, toprak bütünlü¤ü konusunu ön plana ç›karm›flt›r.Karadeniz’in Nato gölü haline getirilmesi planlar› ortadad›r. Plan›n temelini de Büyük Ortado¤u ProjesiBOP- oluflturmakta ve BOP s›n›rlar› içinde Kafkasya’ n›n güneyi de yer almaktad›r. Gürcü Halk›n›n geçmifl deneyimleriyle dost ve düflman› ay›raca¤›na inan›yoruz. Dost Gürcü Halk› ile Abhazyal›lar’ ›n bir sorunu olamaz. Umudumuz yeniden kan dökülmemesi ve halklar›n özgürce gelifliminin önündeki engellerin kald›r›lmas›d›r. Abhazya, 8.600 km2’ lik bir alandad›r. Baflkenti Sohum, dili Abhazca’ d›r. Abhazya’ da Abhazlarla birlikte yaflayan halklar; Gürcü, Migrel, Svan, Ermeni, Türk, Kazak, Rus, Rumlard›r . 1989 say›m›nda nüfusu 535.000 idi. 100 bin Abhaz, 60 bin Gürcü, 25 bin Svan,155 bin Migrel-Laz,76 bin Rus,77 bin Ermeni,14 bin Rum, 15 bin Ukraynal›, 10 bin Türk vd. fiimdi, yani 1992 savafl› sonras›, 300 bin civar›ndaki toplam nüfusun 90 bini Abhazd›r.
Güney Osetya Statüsü Abhazya’yla benzer konumdad›r. Yani 1991’den beri de’facto ba¤›ms›zd›r. Gürcistan’la sorun sürmektedir. Acaristan’dan sonra Güney Osetya’ya yönelen Gürcistan, 2004 yaz›nda ç›kan çat›flmalar ve Rusya’yla sertleflen diplomatik iliflkiler sonucu flimdilik bekleme dönemine geçmifltir. Güney Osetya, RF Cumhuriyeti olan di¤er yar›s› Kuzey Osetya’yla yani Alanya’yla birleflmek istemektedir. 3.900 km2 yüzölçümüne sahip olup baflkenti Tshinvali’ dir.
Kuzey Osetya –Alanya RF Cumhuriyeti’dir. 8.000 km2’dir. 667.300 civar›nda nüfusu vard›r.%57.3’ü Oset , %26.3’ ü Rus, %5.1’i ‹nkf
45
gufl, %2.2’ si Ermeni, %1.7’si Gürcü, %1.7’si Kumuk’tur. Adige ve Çeçenler az say›dad›r. Baflkent; Vladikavkaz’ d›r. Alanya, Kuzey Kafkasya’n›n en çok kentleflmifl bölgesidir. Nüfusun %69’u kentlidir. Federasyonun ‹ngufletya’dan sonra en küçük ve en yo¤un nüfusa sahip cumhuriyetidir. Oset ve Rus dilleri devlet dilidir. Endüstrisi geliflmifl bir cumhuriyettir. Metalurji, elektronik, kimya endüstrisi, makine imalat›, niflasta ve pekmez üretiminde Federasyon içinde önemli bir yeri vard›r. Ayr›ca kurflun, çinko, dolomit, sülfirik asit, elektrik ampulü, züccaciye ve polimer malzemeler üretilmektedir. Son y›llarda ekonomik yaflamda alkol sanayisinin yeri önem kazanm›flt›r. RF alkol üretiminin %40’› burada gerçeklefltirilmektedir. Yak›n çevredeki savafl ve çat›flmalar sonucu, bölgeye iç göç yaflanm›fl olmas› olumsuz bir etkendir. Oset Halk›n› daha iyi tan›yabilmek için ‹skit, Sarmat ve Alanlar’a bakmak gerek. Tarih bilgilerimizi yoklad›¤›m›zda an›msayaca¤›m›z bu halklar Osetler’in atalar›d›r. ‹rani bir halk olan ‹skitler’i, ayn› soydan gelen bir kabile olan Sarmatlar, M.Ö III. yy.’da egemenlikleri alt›na ald›. Sarmatlar’›n bir kabilesi olan Alanlar’› MS I.yy. civar›nda tarih sahnesinde görüyoruz. 2005 y›l› içinde vizyona giren Kral Artur filmi ilginçtir. Roma ‹mpatorlu¤u ordular› Sarmatlarla savafl›r ve yenilen Sarmatlar’ dan al›nan çocuklar lejyoner olarak yetifltirilmek üzere Roma ‹mp. egemenli¤indeki ‹ngiltere’ye gönderilir. Filmi izleyenler ,film kahramanlar›n›n imparatorlu¤a hizmet sürelerini bitirip vatanlar›na döneceklerine dair diyaloglar›n› ve bunun filmde s›kça kullan›ld›¤›n› an›msayacakt›r. Sonuçta bu insanlar›n ‹ngiltere’ nin temelini att›klar›n› anlat›r film. Osetya ve Osetler konusuna bir bakal›m. 3.900 km2’ lik Güney Osetya ve 8.000 km2’ lik Kuzey Osetya. Halklar›n varl›klar›n› sürdürebilmesi, kimliklerini koruyarak kültürlerini gelece¤e tafl›yabilmeleri gibi amaçlarla oluflturulmufl cumhuriyetlerden söz ederken, Osetya özelindeki bu durum düflündürücü. ‹ki cumhuriyet aras›ndaki s›n›r Kafkas Da¤lar›d›r, yani komflu iki cumhuriyettir ve de ayn› halkt›r söz konusu olan. SSCB’ nin 15 Cumhuriyetinden ikisine, Rusya’ya ve Gürcistan’a ba¤lanan iki bölge. Birleflme taleplerinden daha do¤al ne olabilir? Siyasi manevralardan ve ekonomik iliflkilerden soyutlanamasa da insani boyutu ile bak›ld›¤›nda bu çok rahat dile getirilebiliyor.
Da¤›stan RF Cumhuriyeti’ dir. 50.300 km2’ dir. Baflkenti; Rusya’n›n Hazar Denizi’nde donmayan tek askeri ve ticari liman› ve ayn› zamanda demiryolu kavfla¤› olan Makf
haçkale’dir, nüfusu 2.1 milyon civar›ndad›r. %44 kentli nüfusu vard›r. 20’ den fazla dil konuflulur bu Cumhuriyette. Nüfusun yaklafl›k %28’ i Avar, %16.2’ si Dargin, %12.5’i Lezgi, %13’ü Kumuk, %5’ i Lak, %44.7’si Tabasaran, %7.1’ i Rus, %4.5’ i Çeçen , %4.3’ü Azeri, %1.6 ‘s› Nogay, %0.8’ i Rutul, %0.8’i A¤ul, %0.3’ü Çahur, %0.4’ü Tat. Da¤›stan’ da yaflayan Lezgi ve Nogaylar’›n tarihsel dönemlerde Kafkasya’n›n genifl bölgelerinde yaflad›klar› bilinir. Yukar›da ifade etti¤imiz gibi parçalanm›fl halklardan biri Osetlerdir. Da¤›stan’dan söz ederken parçalanm›fl di¤er bir halktan daha bahsetmek gerekiyor. Lezgiler. Azerbaycan’da 260.000 civar›nda, RF cumhuriyeti Da¤›stan’da 200.000 civar›nda Lezgi yaflamaktad›r. Da¤›stan, RF’nin etnik olarak de¤il de co¤rafi terim olarak tan›mlanan az say›daki bölgelerinden biridir, ‘Da¤l›k Ülke’ anlam›ndad›r. Bölgede önemli jeopolitik konuma sahiptir. Hazar Denizi, ülkeye Kazakistan, Türkmenistan ve ‹ran ç›k›fl› sa¤lamaktad›r. Dünyada etnik çeflitlili¤i en fazla olan bölgedir. Çarl›k istilas›na karfl› ilk direnen bölgelerdendir. Bütün bu özellikleriyle; Kafkasya’n›n bütünündeki geliflmelerde ve siyasi süreçlerde önemli yeri olacakt›r.
Adigeler Çerkesya, yani Adigeler’in tarihi anavatan› flimdi parçalanm›fl bir co¤rafya. Yaflad›klar› 3 federasyon cumhuriyeti var, RF cumhuriyetleri olan Adigey, KaraçayÇerkes, Kabardey-Balkar. Bir de K›y›boyu fiaps›¤ olarak bilinen 1922-1941 y›llar› aras›nda özerk yönetimli Rayon yani Ulusal ‹lçe vard›. Ancak 1941 y›l›ndan beri bu Rayon yok. Adigeler’in bir kolu olan fiaps›¤lar, Adige Cumhuriyeti s›n›rlar› d›fl›nda, tarihsel topraklar›n›n bir bölümünde Tuapse civar›nda Karadeniz sahilinde yaflamaktad›rlar. Nüfuslar› yaklafl›k 10.000 kadard›r. Adigelerin nüfusu ; yukar›da and›¤›m›z üç federe cumhuriyet ve fiaps›¤ Bölgesi dahil, anavatana göre Türkiye’ de daha fazlad›r. Ruslar gelmeden önce Adigeler; kuzeyde Don Nehri a¤z›ndan güneyde Abhazya’ya , bat›da Azak ve Karadeniz k›y›lar›ndan Güneydo¤uda Sunja’ya kadar genifl bir alana yay›lm›fl olarak yafl›yorlard›. En yak›n komflular›; bat›da K›r›m Tatarlar›, Kuban ve Kuma nehirlerinin kuzeyindeyse göçebe Nogaylar’d›. Güneybat› ve güneyde, Kafkas S›rada¤lar› boyunca Abhaz ve Gürcü prenslikleriyle s›n›rl›yd›lar. Merkezi Kafkasya’daysa da¤l›k bölgelerde yaflayan Osetler, Karaçay ve Balkar-
46
larla komfluydular. Do¤uda Vaynahlar (Çeçen ve ‹ngufllar), en do¤u uçtaysa Da¤›stanl›lar bulunuyordu. Bu konumlar›yla Adigeler; nüfus ve siyasi güç olarak Kuzey Kafkasya’daki en büyük halkt›lar.
konu nedeniyle gerginlik yaflanmaktad›r ve gelecekte ciddi bir sorun olarak karfl›m›za ç›kacakt›r. Devlet baflkan› olabilmek için Çerkesçe bilme flart› bask›larla de¤ifltirildi örne¤in.
Çerkesya’n›n siyasi konumunu,1828-29 Osmanl›-Rus Savafl› sonucunda, 14 Eylül 1829’da imzalanan Edirne Antlaflmas› de¤ifltirdi. Osmanl› ‹mparatorlu¤u Çerkesya’ y› Rusya’ ya b›rakt›. Karadeniz k›y›s›nda birkaç kalesi vard› Osmanl›n›n. Çerkesya Osmanl› topra¤› de¤ildi ve Adigeler de Osmanl› Sultan›’n›n tebas› de¤ildi. Osmanl› Padiflah› ka¤›t üzerinde Çerkesya’y› Rus Çar›’na vermiflti.
Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti
Yafll› bir Çerkesin, sultan›n Kafkasya’y› Çar’a verdi¤ini anlatan ve savaflmamalar›n› talep eden Çar’›n generaline verdi¤i yan›t unutulmad› hiç; a¤aca konmufl bir kuflu gösteren yafll› Çerkes;
“General, iyi sözlerin hat›r›na ben de sana ebediyyen flu kuflu veriyorum, alabiliyorsan al”
1864 sürgünü ve 1917 devrimi tarihlerini temel al›rsak sadece 53 y›l sonras›ndaki yani henüz haf›zalar taze iken yap›lan uygulamay› dile getiriyoruz. Bir yan›yla Adigeler’in korunmas›na yönelik bir uygulama yani özerk cumhuriyetler oluflturma söz konusu, di¤er yan› ile de onlar› tarihsel topraklar›nda üçe bölen bir uygulama. Böyle olmamal›yd›. “Her halk›n kendi kaderini tayin hakk›” soru iflareti b›rak›lmaks›z›n uygulanmal›yd›. Sonras› savafl, kan ve hüzün... Gelece¤ine özgürce karar verme hakk› elinden al›nm›fl bir halk›n yaflad›¤› olumsuzluklar... Dünya kültürüne savafl›n, kinin, nefretin d›fl›nda katk›lar sunacak olan bir halk›n sürgünü... Sözlü anayasas›yla toplum yaflam›n› düzenlemifl ve insan iliflkilerinde olumlu katk›lar sunmufl ve sunmaya devam etmeye çal›flan bir halk... Sözünü etti¤imiz Adigeler’in yaflad›¤› 3 RF Cumhuriyeti var.
Adigey Cumhuriyeti RF Cumhuriyeti’dir, baflkenti Maykop’tur. Cumhuriyette Adigece ve Rusça devlet dilidir. Kafkas s›rada¤lar›n›n kuzey e¤iminde, Kuban Nehri havzas›ndaki Cumhuriyet 7.800 km2’ lik yüzölçüme sahiptir. Petrol ve do¤algaz, alt›n ve gümüfl rezervleri vard›r, tar›m ciddi bir u¤rafl alan›d›r. Toplam nüfus 492.000’ dir. 123.000 Adige vard›r, yani nüfusun % 25’i. Nüfusun %68’ i Rus, kalan› Tatar, Ukraynal›, Ermeni, Kazak... Adigeler nüfusça az olmalar›na karfl›n denklik – paritet – yasas› gere¤i parlamentoda milletvekili say›s›n›n en az yar›s›n› elde ediyor. Son y›llarda Rus milliyetçilerinin üzerinde durdu¤u bu
RF Cumhuriyeti’dir, baflkenti Çerkesk’tir. Kafkas Da¤lar›’ n›n kuzey e¤iminde, Elbruz Da¤›’n›n s›rtlar›ndan bat›ya ve kuzeye uzanan Cumhuriyet, 14.100 km2’ lik yüzölçüme sahiptir. Ekonomide, kimya ve petrokimya endüstrisi, g›da ve hafif sanayiyle kapl›ca turizmi belirleyicidir. 432.000 olan toplam nüfusun 40.000’ i yani %9.7’ si Adige (ço¤unlu¤u Kabardey ve Besleney boylar›), 34.000’ i Abazin (Abhazya’ dan gelip buraya yerleflmifl gruplardan oluflur), 129.000’ i Karaçay- Türk boyu, 12.000’ i Nogay, kalan› Rus, Ermeni, Ukraynal›, Oset... Cumhuriyette Rusça, devlet dilidir.
Nogayca, Adigece, Abazaca
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti RF Cumhuriyeti’dir, baflkenti Nalçik’tir. Kuzey Kafkasya’n›n tam merkezinde, Kafkas Da¤lar›’n›n en yüksek da¤l›k kesiminde, Terek Havzas›’ n›n kuzey e¤imindeki cumhuriyet 12.500 km2’ lik yüzölçüme sahiptir. Toplam nüfus 790.000’ in 365.000’ i yani %46’ s› Adi¤e, 79.000’ i yani % 10’ u Balkar, 23.000’ i yani % 32’ si Rus, kalan› Ukraynal›, Mesket Türkü, Gürcü, Azeri, Ermeni, Oset, Tatar, Yahudi, Kazak... Cumhuriyet’te Adigece, Rusça ve Balkarca devlet dilidir. Son üç cumhuriyet Adigelerin yaflad›¤› üç ayr› cumhuriyettir. Birbirinden kopar›lm›fl anavatan topraklar›d›r. Karadeniz k›y›s›nda kalan Adige kolu fiaps›¤lar› da dikkate ald›¤›m›zda anavatan topraklar›ndaki toplam nüfuslar› yaklafl›k 538 bindir. Biraz önce Osetler ve Lezgiler konusunda dikkati çekti¤imiz durumun benzeri bir durum söz konusudur Adigeler için. Ayr› cumhuriyetlerden söz ediyoruz ama ayr› halklardan de¤il. Ayr› cumhuriyet ama ayn› halktan söz ediyoruz, tarihsel topraklar› belli olan, iradeleri d›fl›nda birbirinden kopar›lm›fl ayn› halktan. 1864 sürgünü ve 1917 devrimi tarihlerini temel al›rsak sadece 53 y›l sonras›ndaki yani henüz haf›zalar taze iken yap›lan uygulamay› dile getiriyoruz. Bir yan› ile Adigeler’in korunmas›na yönelik bir uygulama yani özerk cumhuriyetler oluflturma söz konusu, di¤er yan› ile de onlar› tarihsel topraklar›nda üçe bölen bir uygulama. Böyle olmamal›yd›. “Her halk›n kendi kaderini tayin hakk›” soru iflareti b›rak›lmaks›z›n uygulanmal›yd›. 1997 y›l›nda; Adigey, Karaçay-Çerkes ve Kabardeykf
47
Balkar Cumhuriyetler’i parlamentolar birli¤i kuruldu. Birlik 21 May›s’› sürgünü anma günü ilan ederken, Adigelerin anavatanlar›na dönüflüyle ilgili politikalar oluflturulmas›, Krasnodar eyaleti içinde fiaps›¤ Ulusal Bölgesi’nin kurulmas›, 1992 y›l›nda savafl yaflam›fl olan Abhazya’yla iliflkilerin düzenlenmesi gibi amaçlarla çal›flmalar›n› yürüttü. Tabi bu noktada, sözünü etti¤imiz üç cumhuriyetin 1990 sonras› yönetim kadrolar› ile ilgili yorumlar›m›z› da eklememiz gerekecek. Da¤›lan SSCB’nin hemen her cumhuriyetinde gözlemledi¤imiz “her devrin yöneticisi” tan›m›na uygunluk Kafkasya için de geçerliydi. SSCB döneminin sosyalist baflkanlar› ve yöneticileri, bir gün içinde halklar›n›n ç›kar›n›n kapitalizmde oldu¤unu görüp liberal baflkanlar olarak yöneticiliklerine devam ettiler. Samimiyetlerini bizler her zaman sorgulad›k. Ad›gelerle birlikte iki cumhuriyette; Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar Cumhuriyetleri’nde yaflayan Karaçay ve Balkar halklar› da polemik konusu yap›lmakta, k›flk›rtmalarla ayn› cumhuriyete ad›n› veren kardefl halklar birbirine düflürülmeye çal›fl›lmaktad›r. K›pçaklar›n Kafkasyal› halklarla kar›flmas› sonucu tarih sahnesinde yerini alan Karaçay ve Balkar halklar› da Kafkasyal›d›r ve di¤er bütün halklar kadar söz haklar› vard›r. Kafa say›s›n›n önemli olmad›¤›n›, her koflulda etniklerin eflitli¤inden yana olmak gerekti¤ini aktar›rken kafa say›s› ile ilgili bir anektotu da aktarmak gerek: XIX. yy.’da Kafkasya’ya bir çok araflt›rmac›, bilim adam› gelir giderdi. Çerkesler her zaman konukseverdi. Konukseverliklerine karfl›n nüfuslar›n› tesbit için say›m yapmak isteyen araflt›rmac›larsa tepki gösterdiler. Tepkinin nedenini de flöyle dile getirdiler:
“ Say›s›na göre de¤er kazanan hayvanlard›r. Biz hayvanm›y›z ki saymaya kalk›yorsunuz!?”
Çerkes Tarihinde 21 May›s 21 May›s 1864, harekat›n› tamamlayan Rus birliklerinin zafer töreni günüdür, Çerkesler’ inse s ü r g ü n ü a n m a günüdür. Son dönemlerde RF siyasi manevralar peflindedir. Bunlardan biri; 21 May›s’›n sürgünü anma günü olarak de¤il savafl›n sona erifl günü olarak an›lmas›n› istemesidir. Bir di¤eri; y›llard›r Kafkas-Rus Savafl› olarak yaz›lan olay›, terminolojiyi tart›flmaya açarak de¤ifltirmek ve Kafkas Savafllar› olarak an›lmas›n› sa¤lama çabas›d›r. Bu manevralardan amaç; sürgün konusunun kapanmas› ve Çerkeslere uygulanan soyk›r›m gerçe¤inin yeni nesillere unutturulmas›d›r. -Soyk›r›m suçtur ve insanl›k y›llar geçse de bunun hesab›n› soracak ve tescil edecektir. -Sürgün uygulanm›flt›r ve anavatan topraklar›na dönebilmek ve yerleflebilmek sürülen halk›n hakk›d›r. -Çifte vatandafll›k, anavatan topraklar› d›fl›nda yaflayan Çerkesler’ in hakk›d›r. Bu iki giriflimin d›fl›nda RF’nin üçüncü siyasi manevras› da co¤rafi isim de¤iflikli¤idir. Kuzey Kafkasya yerine Güney Rusya tan›m›n› yerlefltirmeye çal›flmaktad›r. Yukar›da ifade etmeye çal›flt›¤›m›z iki manevran›n tamamlay›c›s› da bu manevra olacakt›r. Do¤al olarak bizler bu ve benzeri manevralar karfl›s›nda gerçekleri dile getirmeye devam edece¤iz ve siyasi manevralarla sonuç al›nmas›na karfl› duraca¤›z. Her 21 May›s’ta sürgünü an›yoruz, Türkiye’de de anavatanda da, yani Karadeniz’in her iki k›y›s›nda da. Sürgünün an›tlar› var art›k; Kefken Karaa¤aç Köyü’nde, Samsun’da. Unutmad›k, unutturmayaca¤›z. Böyle biline. Adigeler en yo¤un Türkiye’de yaflamaktad›r. Kesin ra-
48
kamlar bilinmemekle birlikte Ü r d ü n’de 60.000, S u r iye’de 40.000 Adige ve Abaza, ‹srail’de 3.000 kadar Adige yaflamaktad›r. Her üç ülkede; s›n›rl› da olsa ana dilde e¤itim hakk› oldu¤unu biliyoruz.
Çerkesler Türkiye’de Neler Yapt›? 1864 ve 1877-78 y›llar›ndaki sürgünlerden söz ettik. Yeni yaflam yerlerine al›flmaya çal›flt› Çerkesler. Savafllar sürdü bu arada, Osmanl›da iç hareketlenmeler yafland›. Özellikle 1908 y›l›nda II. Meflrutiyetin ilan›ndan sonraki k›smi özgürlük ortam›nda Çerkesler örgütlenmeye bafllad›. K›sa özetlerle bu bilgileri vermeye çal›flal›m. *Çerkes ‹ttihad ve Teavun Cemiyeti (Çerkes Birleflme ve Yard›mlaflma Derne¤i) 1908 y›l› A¤ustosunda, meflrutiyetin ilan›ndan sonra ‹stanbul’da kuruldu ve çeflitli yerlerde flubeleri aç›ld›. Kurucular› aras›nda yazar Ahmet Midhat Efendi de vard›r. Bu derne¤in kurucular› taraf›ndan daha sonra “fiimali Kafkasya Cemiyeti” de kurulmufl, bu oluflum siyasi çal›flmalar yapm›flt›r. Söz konusu yap›lar içinde, diasporada ilk kez Ad›¤e ve Abhaz dilleri alfabeleri düzenlendi, ‘Guaze’ ad›yla (1911-14) y›llar› aras›nda dünyada ilk kez Ad›gece gazete yay›nland›. Ad›gece ve Abhazca kitaplar bast›r›ld› ve kitaplar ana vatandaki okullara da ulaflt›r›ld›. Latin ve Araf harfleri ile Adigece bast›r›lan çeflitli kitaplar ana vatandaki Adige okullar›nda ders kitab› olarak okutuldu. Derne¤in kadrosunda yer alan kiflilerden ana vatana ö¤retmenler gönderildi. fiimali Kafkasya Cemiyeti, I. Dünya Savafl› sonras› Osmanl› Devleti’nin yenilgisi sonucu imzalanan Mondros Anlaflmas›yla ‹stanbul’a giren ‹ngiliz iflgal kuvvetleri taraf›ndan kapat›ld›. Çerkes Teavun Cemiyeti ise 1923 y›l›na kadar yani Cumhuriyet Dönemine kadar çal›flmalar›na devam etmifltir. *‹stanbul’da Kafkasyal›lar Aras›nda Neflr-i Maarif Cemiyeti (‹stanbul’da Kafkasyal›lar Aras›nda E¤itimi Yayma Derne¤i) 1914 y›l›nda ‹stanbul’da okuyan Kafkasyal› çocuklara yard›m amac› ile kurulmufltur. *Çerkes Kad›nlar› Teavun Cemiyeti (Çerkes Kad›nlar› Yard›mlaflma Derne¤i) 1918 y›l›nda ‹stanbul’da kurulan dernek, ‹stanbul’da örnek bir özel okul açt› ve ‘Diyane’ -Annemiz- ad›yla Türkçe-Adigece bir dergi yay›nlad›. 1923 y›l›nda kapat›lm›flt›r. *Kafkas Teali Cemiyeti(Kafkas Yükselme Derne¤i) 1920 y›l›nda ‹stanbul’da kuruldu. 1925 y›l›na kadar çal›flmalar›n› sürdürdü.
Örgütlenme konusunda Cumhuriyet Dönemi bafllang›c› ve 1950’lere kadar geçen süre çok ciddi bir sessizlik dönemi yafland›. Çerkes Ethem hain ilan edildi, 16 Çerkes Köyü bir tak›m gerekçelerle sürgüne tabi tutuldu, ‘Vatandafl Türkçe konufl’ vb sloganlarla ulus-devlet oluflturma çabas› içinde, egemen ulus kimli¤i tafl›yan veya bu kimli¤i kabullenenler d›fl›ndakiler için sindirme politikalar› da izlendi. Cumhuriyet Dönemi ilk dernekler ‹stanbul’da kuruldu. 1951 y›l›nda ‘Kuzey Kafkasya’, 1952 y›l›nda ‘‹stanbul Kafkas Kültür Derne¤i’ kuruldu. ‹stanbul Kafkas Kültür Derne¤i’nin ‘Kafkasya Mecmuas›’ isimli dergisi 12 say› yay›nland›. Dernekler süreç içinde Türkiye’deki yerleflim birimlerinde aç›lmaya, dergiler, bültenler yay›nlanmaya bafllad›. Daha önce de belirtti¤imiz gibi dernek ve yay›n isimleri Kafkas, Kafkasya, Kuzey Kafkasya gibi co¤rafi anlam ifade eden isimlerdi, etnik kimlik ifade eden Çerkes ismi kullan›lamad›. 1957-62 y›llar› aras›nda ‘Yeni Kafkasya’ dergisi 33 say›, 1964 y›l›nda Ankara Kuzey Kafkasya Derne¤i taraf›ndan ‘Kafkasya’ kültürel dergisi, Ankara’da 1970 y›l›nda ‘Kamç›’ , !975-77 y›llar› aras›nda ‘Yamç›’ (16 say›) dergileri, 1970 sonras› ‹stanbul’da Kuzey Kafkasyal›lar Kültür Derne¤i yay›n› olarak ‘Kuzey Kafkasya’ dergisi yay›nland›. Ankara’da 1984 y›l›nda ‘Kafda¤›’, 1991 y›l›nda ‘Marje’, ‹stanbul’da ‘Alaflara’ dergileri ve yine ‹stanbul’da ‘Yeni Kafkasya Gazetesi’ yay›nland›. Ankara’da Kafkas Federasyonu’nun ‘Nart’ dergisi halen yay›n hayat›na devam etmektedir. Avrupa Birli¤i uyum yasalar›n› takiben Kafkas Federasyonu’nun giriflimleri sonucu anadilde televizyon program› yap›lmaktad›r. TRT-3’ te perflembe günleri, 10.3011.00 aras› ‘Kültürel Zenginliklerimiz’ program›nda Adigece’nin bir lehçesi olan Kabardey dili ile sunumlar yap›lmaktad›r. Yar›m saatlik programda Kabardeyce haber, spor haberleri, belgesel sunumu ve klip eflli¤inde müzik dinletisi yap›lmaktad›r. Yasak savar özellik tafl›yan program›n varl›¤›n› aktarmakla yetinelim. Bu arada kapal› kutu konumundaki Kafkasya’n›n 1967’den sonra kap›s›n› çal›p ziyaret eden Türkiyeli Çerkesler ço¤almaya bafllad›. Olumsuz propagandan›n etkisi ile kötümser olan Türkiye diasporas›, gezileri gerçeklefltirenlerin söyleflileri sonucu Kafkasya’n›n “yaflanabilir bir yer” oldu¤unu düflünmeye bafllad›. Demir perde ülkesinin ard›nda, hala kendi dilini konuflabilen, hatta kendi diliyle okulu olan insanlar›n var oldu¤unu bilmek, dikf
49
asporada halk›n aras›nda olumsuz propagandaya inen bir darbe oldu. SSCB rejimi üniversitelerde okuyan Çerkes gençli¤ini olumsuz etkilemese de ve onlar dilleri döndü¤ünce endifle edilecek birfley olmad›¤›n› aç›klamaya çal›flsa da, yo¤un olumsuz propaganday› k›rmak için Kafkasya ziyareti gerekti¤i anlafl›lm›fl oldu böylece. Dernek baz›ndaki örgütlenmelerin yo¤unlaflmas› sonucu birlik aray›fllar› gündeme geldi. Yasalar çerçevesinde derneklerin birli¤i üzerine toplant›lar yap›ld›. 5 Kas›m 1977’de Ankara’da yap›lan bir toplant›n›n da¤›lmas› sonras› durakta araç bekleyen insanlar›n üzerine atefl aç›ld›, Mahmut Özden öldürüldü, yaralananlar oldu. Birleflme çal›flmalar› sekteye u¤rat›ld›, geciktirildi. 12 Eylül 1980 ise yeni bir duraklama dönemi oldu. Ülkeyi karartan askeri darbe ile dernekler de kapat›ld›. 1984 y›l›nda dernekler tekrar aç›lmaya baflland›. 1990’larda derneklerin birleflmesiyle ilgili yeniden toplant›lar yap›lmaya baflland›. Yasa gere¤i federasyon tipi bir örgütlenme gerçeklefltirilemeyece¤i için, Merkez-fiube iliflkisi temelinde bir birlik oluflturuldu. “Kafkas Derne¤i Genel Merkezi” 1993 y›l›nda Ankara’da kurulmufltu ve k›saca Kaf-Der olarak an›l›rd›. Türkiye’nin çeflitli il ve ilçelerindeki flube say›s› 33 idi. 2002 y›l›nda derneklerin federasyon oluflturabilecekleri do¤rultusunda yasa ç›k›nca, Kaf-Der federasyon örgütlenmesini do¤ru bularak flubelerini fesh etti. fiubeler tekrar ba¤›ms›z derneklere dönüfltürüldü ve bir dizi toplant›dan sonra 2003 y›l› Temmuzunda Ankara’da “Kafkas Dernekleri Federasyonu” kuruldu. 21 dernek taraf›ndan kurulan Federasyona üye dernek say›s› 46’d›r. Federasyonun Nart dergisi yay›nlanmaktad›r. 2 ayl›k periyodu olan dergi 5000 adet bas›lmaktad›r. ‹kinci federasyon, ‘Birleflik Kafkas Dernekleri Federasyonu’ ismiyle kurulmufltur. Merkezi Ankara’dad›r. Vak›flar var ayr›ca; fiamil E¤itim ve Kültür Vakf› , Kafkas Vakf› ve Alan Vakf›. Yan› s›ra sivil toplum örgütlenmeleri ile; Demokratik Çerkes Platformu, Kafkas Forumu gibi, Çerkesler Türkiye ve Dünya gündeminde yerini almaya çal›fl›yor. 1992 y›l› Türkiyeli Çerkesler aç›s›ndan bir baflka dönüm noktas› oldu. SSCB’nin da¤›lma sürecinde ba¤›ms›zl›k ilan etme yar›fl› s›ras›nda, Gürcistan yönetimi ordusunu Abhazya’ya yöneltince savafl bafllad›. 14 A¤ustos 1992’de bafllayan savafl 1993 y›l›nda sona erdi. Kardefl halklar›n birbirine k›yd›¤› bu ve benzeri savafllar›n yaflanmamas› gerekti¤ine inan›yorum. Ony›llarca bir arada yaflam›fl, ayn› kasabay› ve köyü paylaflm›fl, k›z al›p vermifl Abhaz ve Gürcü Halk› ve benzer konumdaki dünyakf
daki di¤er halklar›n savafla de¤il, özgürce geliflimleri için bar›fla gereksinimi var. Savafl›n sonucunda de’facto ba¤›ms›zl›k ile bugünlere geldi Abhazya. Savafl dönemi ise Türkiyeli Çerkesler aç›s›ndan yeni bir hareketlenmenin nedeni oldu. KafkasAbhazya Dayan›flma Komitesi oluflturuldu ve Abhazya temsilcisi gayri resmi de olsa ‹stanbul’da görev yap›yor. Bu savafl sona erdi derken 1994 y›l›nda Rusya’n›n Çeçen-‹çkerya’ya sald›r›s› ile bir baflka savafl bafllad›. Bu savafl›n Türkiye cephesinde olanlar güzel fleyler de¤ildi. Fundamentalist ve flöven Türk milliyetçi gruplar, Çeçen konusunu propaganda arac› olarak kulland›. Bu durumun yaratt›¤› olumsuzluklar, savafl›n halen sürdü¤ü günümüzde de etkili olmaya devam ediyor.
Kaynayan Kazan Kafkasya Bugün Kafkasya’da ortaya ç›kan çat›flmalar›n bafllang›c› XIX yy’a dayan›r. Bir halk› yok etmenin araçlar›ndan biri olarak uygulanan halk› da¤›tmaya yönelik zulüm politikalar›n›n sonucudur birçok olumsuzluk. Güneye inmeyi olmazsa olmaz hedef sayan çarlar›n yaratt›¤› “demografik felaketler” halklar›n varl›klar›n› tehdit etmifltir. Ruslar›n büyük ço¤unlu¤u için bütün bu yap›lanlar Rus ç›karlar›n› korumak içindi. Bugün de farkl› de¤ildir anlay›fl. Eski Baflkan Yeltsin’in kurmay baflkan› Nikolay Yegorov’ un 1996’da yazd›¤› bir yaz›da belirtti¤i gibi, Moskova’n›n Çarl›k döneminde Kafkasya’ya yaklafl›m› ABD’nin K›z›lderililere karfl› olan politikas›ndan hiçbir flekilde farkl› olmayan “ola¤an bir uygulama” yd›. ÇarI. Nikola 1829 y›l›n›n Eylül’ünde Kafkas tugay›n›n baflkomutan›ndan “Da¤l› Halklar›n topraklar›n›n mutlaka ele geçirilmesi ve karfl› koyanlar›n imha edilmesini” talep etti¤inde, stratejisini saklama gere¤i dahi duymam›flt›. Kafkasya güneyi ve kuzeyiyle k a y n a y a n k a z a n d › r tam anlam›yla. Yüzy›llar boyunca her anlam›yla hareketli bir co¤rafya olan Kafkasya’da halklar›n kendi iç dinamikleriyle geliflmesi sürekli kesintiye u¤rad›. Küçük bir co¤rafyada onlarca halk›n bir arada ve bar›fl içinde yaflamas›, d›fl müdahaleler olmasa gerçekleflebilirdi belki. Adeta geçifl köprüsü konumundayd›. Kafkasya ve tarih boyunca pek çok kavmin istilas›na u¤rad›. ‹flgalciler kendi kurallar›n› dayatt›, nüfus hareketleri yafland› sürekli. Tarihsel topraklar›nda yaflayan halklar suni olarak bölündüler, harita üzerinde oluflturulan s›n›rlarla küçük halklar k›skaca al›nd›. II. Dünya Savafl›’nda sürülen halklar›n topraklar›na baflka halklar yerlefltirildi. Sonra sürülen halklar geri döndü, toprak sorunu yafland›. Halklar›n ç›kar›na olmayan bir dizi olay yafland› ve yaflan›yor. Küçük halklar› birbirine düflman eden bir y›¤›n sorun var ortada ve yeni sorunlar da yarat›l›yor. Geçmifl sorunlar hep konserve edilmifl, günü geldi¤inde aç›l›yor. Kafkasya’da uzun y›llar önemsiz gösterilen, basite indir-
50
genen sorunlar hala var ve her bir sorun potansiyel çat›flma nedeni. Hristiyanlarla Müslümanlar aras›ndaki gerilim, keyfi olarak bir toplulu¤a ait topraklar›n bir baflka toplulu¤a verilmesinden do¤an gerilim, Rusya’ya karfl› tak›n›lan tav›r farkl›l›¤›n›n yaratt›¤› gerilim, ulusal hareketler, milliyetçi ve Moskova ba¤l›s› yönetici hizipler aras› gerilim...Liste uzar gider. Bakal›m Kafkasya geneline; -
Da¤l›k Karaba¤ bölgesi; Ermeni-Azeri çat›flmas› Abhazya-Gürcistan savafl› Güney Osetya – Gürcistan çat›flmalar› Rusya Federasyonu – Çeçenistan savafl› Oset-‹ngufl çat›flmalar›-(Toprak sorunu) Yak›n zaman önce çözülen Acaristan-Gürcistan gerilimi
Kamuoyunun henüz çok ›s›nmad›¤› için bilmedi¤i gerginlikler de yaflan›yor süreç içinde. Karaçay ve Adigeler aras›nda, Kabardeyler ve Balkarlar aras›nda, Kazaklarla Adigeler aras›nda. Özelde Adigey Cumhuriyeti’ne yönelik çeflitli senaryolar›n haz›r oldu¤unu bilmek için fazla öngörüye de gerek yoktur. %20 ile az›nl›kta olan Adigeler’in yönetimi ellerinde bulundurmalar›ndan rahats›zl›k duyan Rus milliyetçisi çevrelerin zaman zaman k›flk›rt›c› ç›k›fllar› olmakta, göz önünde olmak istemediklerindeyse geçmifl dönemlerden gelen al›flkanl›klar›yla Kazak Halk›n› etkileyerek gerginli¤i diri tutmaktad›r. Ayr›ca milliyetçi çevreler bu küçük Federe Cumhuriyetin ayaklar› üzerinde duramad›¤›n›, bu nedenle Cumhuriyet olarak varl›¤›n› sürdürmemesi Krasnodar’a ba¤lanmas› gerekti¤ini ifllemektedir. Üç ayr› Ad›ige Cumhuriyeti’nin bir Tevfik Esenç (1904 - 1992)
arada tek bir cumhuriyet olarak varl›¤›n› sürdürebilece¤iyse hiç akla gelmemektedir.
Sonuç Etnik kökenleri, dilleri, dinleri ne olursa olsun tüm Kafkas Halklar›’n› birbirine ba¤layan kültürel ve yaflamsal ortakl›klar vard›r. Çözülebilecek basit sorunlar nedeniyle halklar aras›nda mikro milliyetçilik tohumlar›n› düflmanl›k tohumlar› ile kar›flt›rarak serpifltiren hegomonyac› devletlerin politikalar›na karfl› durmak gerekiyor. Sosyopolitik sorunlar yarat›p, sonucunda ›rkç› k›flk›rtmalarla halkalar› birbirine düflürmek, bunun için de yo¤un olarak halklar›n içinden iflbirlikçiler kotarmak, emperyalizmin her zaman uygulad›¤› yöntemdir. Bunun ay›rd›nda olan halklar›n ayd›nlar›na ciddi sorumluluklar düflmektedir. Kafkas Halklar›n›n di¤eri olmadan ve de di¤erine ra¤men hayatta kalamayaca¤›n›n bilincinde olmas› gerekiyor. Piyon olmamas› gerekiyor. Bir Karaçay’la bir Adige’nin, bir Oset’le bir ‹ngufl’un, Abhaz’la Gürcü’nün, Ermeni’yle Azeri’nin... düflman olmalar›na neden olabilecek hiçbir sorun, fark, üstünlük veya baflka birfley yoktur. Tersinden okumal› ve dost olmak için pek çok nedenin oldu¤u ortaya konulmal›d›r. Kafkas dil ailesinden Ub›hça’y› konuflabilen son insan Tevfik Esenç, simgesel anlamda “Son Ub›h” olarak an›l›yor. Kuzey Kafkasya’n›n Karadeniz k›y›s›nda yaflayan halklar›ndan olan Ub›hlar, 1864’ e kadar Çarl›k’a direndikten sonra topyekün Osmanl› topraklar›na yerlefltiler. Kafkasya’ da Ub›h kalmad›, Türkiye’ dekiler de kimliklerini korumaya çal›fl›yorlar ve bilinçli bir tercihle anadilleri Ub›hça yerine Adigece konufluyorlar. Yine bir anektot an›ms›yoruz Ub›hlar’dan söz ederken. Frans›z bilim adam› George Dumezil Anadolu’da Ub›hlar’›n izini sürerek, Ub›hlar’›n ve Ub›hça’y› konuflabilen Tevfik Esenç’in yaflad›¤› Hac› Osman Köyü’nü ö¤renir. Düfler yola, köyü bulur, köy giriflinde karfl›lar›na ç›kan gençlere Ub›hlar’› ve Ub›hça’y› konuflabilen insanlar› sorar. Gençler “buyrun” der düfler önlerine. Bir süre sonra geldikleri mezarl›ktaki mezarlar› gösterir gençler ve “Ub›hça konuflanlar burada yat›yor” derler. Savafl›n ve sürgünün bir sonucudur bu durum, yeni “sonlar” olmas›n isteriz. Çerkesler ; Dünya kültür mozayi¤i içinde yerini almak istiyor. Ne Eksik Ne Fazla !! Bunun için de yaflad›klar› her co¤rafyada demokrasi, daha fazla demokrasi talebinde olacaklar. KK – Kuzey Kafkasya RF – Rusya Federasyonu (1) – Çerkes Tarihi Kronolojisi – Dr. Baturay Özbek kf
YORUM
yorum
Terör ve Savafl Tarihçiler, savafl bafll›¤›n›n alt›nda devletlerin birbirleri ile olan çat›flmalar›n› iflleme e¤ilimindedirler. Devletlerin dini, etnik az›nl›klar ya da yoksullu¤a karfl› isyan eden halk kitleleri gibi, yönettikleri unsurlar ile yaflad›klar› çat›flmalar, devletlerin kendi tarihçileri taraf›ndan özellikle savafl olarak tan›mlanmamaya çal›fl›l›r. KMZA MURAT ÖZKAN
S
o¤uk Savafl sonras› dünyada insanlar› en çok korkutan kelime herhalde “Terör”dür. Bu kavram›n içini dolduran olay ve olgular her an her yerde hiç beklemedi¤iniz bir anda karfl›n›za ç›kabilir. “Terör”, “Terörist”, “Terörizm”, “Terör sald›r›s›” terimlerini duymadan haber izlemeniz neredeyse mümkün de¤il. Peki, ne oldu da bu kavram hayat›m›z› ele geçirdi, yoksa hayat›m›z çoktan ele geçirilmiflti de biz mi ad›n› ancak koyabildik. “Terör” kelimesi Frans›zcadan, kökeni de Latince “Terrere” den gelmekte. Kelimenin siyaset arenas›na ç›k›fl› devrim sonras› Fransa’s›nda Jakobenlerin iktidarda oldu¤u 5 Eylül 1793 ile 27 Temmuz 1794 aras›nda ayda 1800’e yak›n insan›n idam edildi¤i dönem ve rejime “ Terör iktidar› ” denmesiyle oldu. Kelimenin güncel kullan›m›ndan fark› ise Jakobenlerin gö¤üslerini gere gere kendilerine terörist demeleriydi. Kavram flimdiki anlam›n›ysa 19. yy.’da bas›n›n›n hedeflerine ulaflmak için suikast yolunu kullanan Anarflistler ve Narodnikler gibi devrimci hareketlere Jakobenlere atfen Terörist demesi ile ald›. Baflkalar› taraf›ndan terörist olarak nitelenenler flüphesiz kendilerini baflka flekilde tan›ml›yorlar; “gerilla” (savaflç›-‹spanyolca), “militan” (asker gibi hizmet eden-Latince), “mücahit” (cihat eden-Arapça) ilk akla gelenleri. Hepsi de savaflç› kelimesinin farkl› dillerdeki karfl›l›klar›d›r. Bu durumda savaflç› teröristin z›t anlaml›s› m›d›r, diye sormak gerekir ki bu da bizi savafl kavram›n› incelemeye götürür. Savafl insanl›k kadar eski bir olgu, savaflç› içgüdülerimizse insanl›ktan da eski. Bin y›llard›r savafl ve ona ba¤l› kurumlar toplumsal yap›m›z›n ayr›lmaz bir parças›. Böylesine köklü bir olgunun bir tek tan›m› olmas› tabi ki beklenemez ancak flu an iflimize en çok, “Savafl, politikan›n farkl› araçlar›n kar›flmas›yla oluflan devam›d›r.” diyen Prusyal› Subay Clausewitz’in tan›m› yar›yor.
kf
Tarihçiler, savafl bafll›¤›n›n alt›nda devletlerin birbirleri ile olan çat›flmalar›n› iflleme e¤ilimindedirler. Devletlerin dini, etnik az›nl›klar ya da yoksullu¤a karfl› isyan eden halk kitleleri gibi, yönettikleri unsurlar ile yaflad›klar› çat›flmalar, devletlerin kendi tarihçileri taraf›ndan özellikle savafl olarak tan›mlanmamaya çal›fl›l›r. Çat›flman›n taraf› iktidar› ele geçirmeye çal›flan, devletin yönetim kademesine ait kifli ya da kurumlarsa bu çat›flmaya “iç savafl“ demekte ayn› tarihçilerin hiç zorlanmad›¤›n› görürsünüz. Az›nl›klar, halk kitleleri gibi yönetilenler ancak isyanc›, asi ya da terörist olabilirler. Günümüzde içerde çat›flma yaflayan devletlerinin düflmanlar›n› ›srarla terörist diye tan›mlamas›n›n alt›nda yatanda bu olsa gerek. Zira savaflmak egemenlere mahsussa, isyanc›lar› savaflç› olarak nitelendirmek onlar›n egemenlik ya da hak taleplerini tan›mak anlam›na gelmektedir. Çat›flman›n ç›k›fl sebebinin de ço¤unlukla bu oldu¤unu düflünürsek egemenin hasm› için kullan›lan tan›mlama egemen için savafl›n kazan›lmas› kadar önemli olmaktad›r.
Tarihte Terör Tarihte düflman halk›, askerleri ya da yöneticileri korkutmaya yönelik faaliyetlerin, neredeyse silahlardan çok kullan›ld›¤›n› görüyoruz. Bu hususta di¤er örneklere geçmeden en baflta bu iflin duayeni say›labilecek Mo¤ollardan biraz bahsedelim. Bu Uzak Asya bozk›r halk›, göçebe savafl tarz›n›n bir handikab› olarak kuflatma gibi uzun zaman ve bolca kaynak tüketen harekâtlardan çekinmektedirler. Bu yüzden Mo¤ollar›n kuflatmalar› k›sa sürede çözümleyecek her türlü yenili¤e karfl› di¤er icatlara oranla kat be kat ilgili olduklar›n› görürüz. Tarih sahnesinde olduklar› yüzy›llar boyunca süvari silah ve taktikleri konusunda en ufak bir ilerleme göstermeyen Mo¤ollar›n, kuflatma silahlar›n› k›sa sürede özümsemesinin sebebi bu olsa gerek (Kuflat›lan flehirlere manc›n›klarla vebal› ceset atarak dünyan›n ilk biyolojik silah›n› yaratma onuru da tamamen Mo¤ollara aittir). Mo¤ollar›n yerleflim yerlerini ele
51
52
geçirirken uygulad›klar› politika benzersizdir. Yeni bir bölgeye gelen Mo¤ollar ilk baflta kendilerine direnen kent daha sonra teslim olsa dahi (Kuflatan komutan›n›n teslim olunmas› halinde kimseye zarar verilmeyece¤ini garanti etmesi elbetteki ba¤lay›c› de¤ildir) kentteki en son bireye kadar bütün insanlar› ( bazen sokak köpeklerini dahi) muhtelif flekillerde öldürürler. Bu toplu katliam›n haberlerinin ulaflt›¤› di¤er bölge flehirleri en ufak bir direnifl gösterirlerse son bireylerine kadar katledileceklerini anlarlar ve Mo¤ol ordusu flehre ulaflmadan teslim olurlar. Bu sayede Mo¤ol ordusu çok az asker kayb›yla çok genifl bölgelerde k›sa sürede hâkimiyet kurabilir. Bize en tan›d›k örne¤i Sivas’ta yap›lan katliam sayesinde Timur’un bütün Anadolu’yu neredeyse bir kuflatma ve bir meydan savafl›yla ele geçirmesidir. Günümüz ‹skandinav tarih müzeleri bol miktarda, de¤erli madenden yap›lm›fl eflya bar›nd›r›r. Bunun sebebi Viking diye tan›nan ‹skandinavyal› denizcilerin Ortaça¤ bafllar›nda Avrupa’ya yapt›¤› ak›nlard›r. Vikinglerin eline düflen flehirlerin bafl›na öyle katliamlar geliyordu ki, talan mevsimi bafllad›¤›nda Avrupa’n›n Atlantik k›y›lar›ndan içerilere do¤ru pefllerinde Viking’lerin oldu¤u insan kalabal›klar› seli bafll›yordu. Talan edecekleri yerlere uzun deniz yolculuklar› (“Viking” kelimesinin kendi dillerinde uzun deniz yolculu¤u demek oldu¤u rivayet edilir) ile ulaflan ve havalar bozmadan dönmek zorunda olan ak›nc› gruplar›, sald›klar› korku sayesinde boflalan genifl bölgeleri k›sa sürede talan edebilmekteydiler. Bunun için neler yapt›klar› ile ilgili örnek vermek gerekirse bir Viking destan›nda anlat›lan “Çocuklar› Seven Adamdan” bahsetmek gerek. Ona böyle deniyordu çünkü ele geçirilen flehirlerdeki çocuklar› karg›ya oturtmak gibi yayg›n bir Viking gelene¤ini uygulamaktan hofllanm›yordu. Ortaça¤ Avrupa’s›nda bir kaleyi kuflatan ordunun manc›n›klarla f›rlatt›¤› ilk fley önceki muharebelerde ele geçirilmifl esirlerin kafalar› olurdu. S›kl›kla görülen baflka bir durumda sald›rgan› kuflatmay› kald›rmaya ikna etmek için gönderilen elçilerin canl› canl› f›rlat›lmas› olurdu. Geçmiflte toplumlar zenginleflmek ya da iktidarlar›n› pekifltirmek için silahl› ya da silahs›z ay›rt etmeden öldürme yoluna gitmifllerdir. Ancak bu s›n›r tan›mazl›¤›n geçmifle mahsus oldu¤unu söylemek ne yaz›k ki mümkün de¤il. ‹kinci Dünya Savafl›, incelendi¤inde birçok katliam›n bir araya gelmifl hali gibi
gözükür, bunlardan özellikle Müttefiklerin yapt›klar›, Hitler’in “tarihi kazananlar yazar” sözünü do¤rularcas›na gözden kaçmaktad›r. Churchill’in savafl›n son günlerinde dahi Alman kentlerinin bombalanmas› istedi¤i rivayet edilmektedir. Bu sayede tesliminden sonra, müttefik iflgaline karfl› sivil bir direnifl ortaya ç›kmamas› için Alman halk›n›n sindirilmesi sa¤lanabilecekti. fiubat 1945 de (Almanlar›n teslim olmas›na üç ay kala) bine yak›n uçakla bombalanarak yok edilen (flehirdeki 28 bin binadan 24 bini yanarak yok oldu.) Dresden flehri bu amaca hizmet etmifl olsa gerek, zira böylesine gözü dönmüflçe hedef al›nmas›n› gerektirecek bir sanayisi ya da askeri tesisleri yoktu, ahflap binalardan oluflan küçük bir müzeler kentiydi. Yang›n bombalar› at›larak sakinleriyle beraber yok edildi. Felluce, Ramadi, Samarra, Tikrit, Ba¤dat, bu flehirlerin isimlerini Amerikan ordusuna karfl› en sert direnifl buralarda sergilendi¤i için biliyoruz. Ancak bu flehirlerin di¤er bir ortak noktas› da 2003’deki iflgal s›ras›nda Irak ordusu taraf›ndan Amerikal›lar’a neredeyse savaflmadan teslim edilmeleri. Ancak Amerikan ordusunun Felluce’yi neredeyse tafl devrine indirdi¤i son harekât› ile y›k›m› ve “terör”ü bu flehirlere de getirme niyetinde oldu¤unu anl›yoruz. ‹kinci Dünya Savafl›na dönecek olursak. ‹ki Japon kentine atom bombalar› at›larak yap›lan katliamlar da gözden kaçacak gibi de¤ildir. Amerikal› askeri uzmanlar Japon anakaras›n› ele geçirmek için yap›lacak bir harekât›n yar›m milyon (Neredeyse savafl›n tümünde kaybettikleri kadar) Amerikan askerine ve milyarlarca dolara mal olaca¤›n› hesaplamalar› üzerine, Amerikal›lar beklide tarihin en büyük blöfünü yakf
53
parlar ve iki kenti vurduktan sonra üçüncü bombay› Tokyo’ya atacaklar›n› bildirirler. Asl›nda, üçüncü bir bomba yoktur. Bombay› tafl›yan gemiyi bir Japon denizalt›s› bat›rm›flt›r. Ve o dönemin bütün uzmanlar›n›n imkâns›z dedi¤i fley gerçekleflir ve Japonya kay›ts›z flarts›z teslim olur.
kf
S›n›r Tan›mayan Doktorlar›n dokuz üyesinin ve Çeçenistan’a Rusya’dan ba¤›ms›z GSM flebekesi kuran ‹ngiliz flirketinin dört teknisyeninin katledilmesi. FSB’nin Rusya’da sivillerin yaflad›¤› apartmanlara bomba yerlefltirerek havaya uçurmas›. Bunu yapan ajanlar›n yerel polis taraf›ndan baflka bir binaya bomba yerlefltirirken suçüstü yakalanmas› KGB’nin kurucular›n› mezarlar›nda tersyüz eden bir beceriksizlik örne¤idir herhalde.
Verdi¤imiz örneklerde, egemen güçlerin çat›flmalar›n› iflledik. Ancak gayri nizami harp ya da asimetrik savafl olarak da adland›r›lan gerilla savafl›n› incelemeden terörün savaflla iliflkisini tam olarak ifllemifl say›lmay›z. Tarihte askeri ve Peki, gerilla hareketlerinin “düflman sivilleri” hedef almalaekonomik kaynaklar› hasm›ndan oldukça afla¤›da kalan güç- r›n›n alt›nda yatan temel sebep nedir? Bu sorunun cevab›n› lerin s›kl›kla bu yola baflvurdu¤unu görüyoruz. Özellikle ya- vermek zor olmakla beraber, cevap gerilla doktrininde yat›z›n›n bafl›nda tarif etti¤imiz, egemenlerinden hak talebinde yor. K›s›tl› kaynaklara sahip ve hareket alanlar› k›s›tl› güçbulunan “az›nl›k güçlerin”, bar›flç› yöntemler haricinde ge- ler, sonucundan emin olmad›klar› eylemlere giriflmekten çerilla savafl› metotlar›ndan baflka bir mücadele seçenekleri kinirler. Bir yerleflim yerini bombalaman›n, tahkim edilmifl yoktur. Devletler gibi düzenli askeri bir mevziiye sald›rmakvergi gelirleri, silah ve askere tan daha kolay oldu¤una flüphe al›m olanaklar› olmayan bu yayok, zaten o mevzii ele geçirilp›lar›n en önemli dayanak nokse bile hareket gücü için a¤›r sitalar› genelde halk, özelde köylahlardan feragat etmifl olan gelü kitlesidir. Che Guevera “Gerilla gücü yap›s› gere¤i mevzirilla m›zra¤›n keskin ucuysa, iyi elinde tutamaz, yani uzun köylü sap›d›r” diyerek bu duruvadeli stratejik bir kazanc› olamu tan›mlamaktad›r. Gerilla maz. Burada gerilla doktrinin güçleri çok k›s›tl› kaynaklarla bir handikab›yla karfl›lafl›yoruz. bile olsa varl›klar›n› sürdürebilGerilla ne kadar çok zafer elde diklerinden yenilmeleri kolay ederse etsin, düflman›n› savafl olmamaktan öte tamamen ortabölgesinden nizami güçler gibi dan kald›r›lmalar› da askeri ön- Hiroflima’ya at›lan bomba yaklafl›k 6 kg. idi. 1 sürüp ç›kartamaz. O yüzdendir lemlerle mümkün de¤ildir. Ya- graml›k madde kayb› ile 20 kiloton enerji orta- ki gerilla komutanlar›, güçleri ya ç›km›fl, 130 bin ölü, 70 bin yaral› ve nesillerk›n tarihte herhangi bir gerilla ce süren kal›tsal hastal›klara neden olmufltur. belirli bir büyüklü¤e geldikten gücüne karfl› savafl kazanabilen sonra düflman kamuoyunu safazla ülke sayamazs›n›z. Kazananlar›n bunu nas›l yapt›¤›n› vafl› kazanamayaca¤›na ‘ikna edecek’ eylemler düzenlemeiyice incelerseniz, gerillalar› desteklemesi “muhtemel” köy- ye çal›fl›rlar. Gerilla güçlerinin lehine biten bütün savafllarlülerin, o bölgede -en hafif tabiriyle- bar›nd›r›lmayarak, ge- da, bu tür “Propaganda Sald›r›lar›na” rastlar›z. Amerikan karillalar›n lojistik imkânlar›n› kesme yoluna gidildi¤ini görür- muoyu Vietnam Savafl›n›n bitmeyece¤ine, Vietkong her sesünüz. Gerilla gücü, e¤er Sovyet iflgalindeki Afganistan ya- ne gayri resmi ateflkes yap›lan Tet bayram›nda sald›r›ya geda Vietnam örneklerinde oldu¤u gibi düzenli bir d›fl destek çip büyüklü küçüklü yüzlerce yerleflim yerini k›sa süreli¤ine alm›yorlarsa, tek dayanak noktalar› olan köylünün deste¤i- de olsa ele geçirince anlad›. Ordu yerleflimlerin hepsini geri nin kesilmesi savafl›n gerillan›n inisiyatifinden ç›kmas›na se- alsa da savafl karfl›t› muhalefetin bask›s› ABD’nin Vietbep olur. Buna eriflebilmek için devletlerin baflvurdu¤u yol- nam’dan çekilmesine yol açt›. ‹lk Çeçen Savafl›, gerillalar›n lar› saymak gerekirse: Köylüye karfl› yo¤un bir bask› ve te- bir anda Grozni’de ortaya ç›k›p, büyük bir Rus kuvvetini flerör politikas› yürütmek; köy yollar›n›n may›nlanmas›, katli- hirde kapana k›st›r›nca, bir askeri felaketten çekinen Rus yöamlar, iflkenceler, her nevi gayri hukuki ve insanl›k onuru- neticilerin masaya oturmaya yanaflmas›yla bitmiflti. Zapatisna ayk›r› hareket. Düflman toplumun iç unsurlar›n›, e¤er talar›n Lakandon ormanlar›ndan ç›k›p befl flehri ele geçirmeyoksa ayn› bölgeden farkl› (mümkünse rakip) unsurlar› pa- si bu olay›n en uç örne¤idir, zira Zapatistalar di¤er örnekleramiliter güç olarak kullanmak yani tabiri caizse “iti, ite k›r- rin aksine ilk ve son eylem olarak bunu yapm›fl, Uluslararad›rmak” (Katolik-Protestan, Zulu-Masahi, Hindu-Müslü- s› toplumun araya girmesiyle Meksika Hükümeti ile masaya man, fiii,Kürt-Sünni). Sivil yerleflimleri düzenli aral›klarla oturabilmifltir. Gerilla gücünün vuraca¤› bu mutlak darbeye talan etmek, göçe zorlamak, bunlar mümkün de¤ilse en haz›rlanmas›, büyük kuvvetlerin k›rsalda toplanmas›, e¤itilaz›ndan havadan bombalamak (Çeçenistan). En az bilinen mesi, donat›lmas› gibi k›s›tl› kaynaklarla oldukça zaman ve ama s›kl›kla uygulanan yöntem ise Gerillalar›n ad›na onlar› enerji alan çal›flmalar›n yap›lmas›n› gerektiren bir süreçtir. dünya kamuoyu ve kendi yandafllar› gözünde zor durumda K›rsalda sizi sürekli arayan ve buldu¤u yerde elinde ne varb›rakacak; yard›m amaçl› kurumlar›n gönüllülerine, gazete- sa üzerinize atabilen bir düflman gücü mevcutsa, bu süreç cilere, sivil yerleflim yerlerine sald›rmak gibi eylemler dü- onlarca y›l alabilir. Buna karfl› gerilla komutanlar›ysa düflzenlemek. Çeçenistan bu hususta bol miktarda örne¤e sahip. manlar›n›n flehirlerinde, sivilleri, devlet yap›lar›n› hedef ala-
54
na dönüflmüfl bir asimetrik savafl ancak iflgalcinin, egemenin ifline yarar.
Devlet eliyle terör: Çeçenistan.
rak, kar›fl›kl›k ç›karmaya çal›fl›rlar (Devrim öncesi Havana’da günde yüze yak›n bomba patlamas› gibi). Böylelikle düflman kuvvet flehirlerde, s›k› güvenlik önlemleri almak zorunda kal›r, bunun için asker ve para ay›r›r. Terör olaylar› ve güvenlik önlemleri ticari hayat› bo¤ar, zaten savafla ayr›lan kaynaklarlar yüzünden zorlanan ülke ekonomisi krize girer, huzursuzluk artar . fiehirleri korumak için k›rsaldan asker çeken (ya da fazladan asker y›¤amayan) ordu, k›rsalda gerillay› rahat b›rak›r böylelikle bir taflla birçok kufl vurulmufl olur. Ancak örgütlerin eylemleri her zamanda böylesi so¤uk bir rasyonalitenin üzerine kurulmayabilir. Ülkelerinin yak›l›p-y›k›ld›¤›n›, sevdiklerinin öldürüldü¤ünü gören insanlar›n intikam arzusu rasyonel olmaktan çok öte sonuçlar do¤urabilir. Hele ki bu insanlar deneyimli gerillalarsa. E¤er eylemler stratejik bir planlamadan yoksun olarak, icra edilmeye bafllan›rsa. Savafl karfl›l›kl› intikam sald›r›lar›na döner ve politik bir sonuç hatt›ndan ç›kar. Karfl›l›kl› intikam sald›r›lar›-
Çeçenistan savafl›n›n ald›¤› son halde de askeri bir sonuç elde etme amac›ndan uzak, intikam almaktan baflka hiçbir sonuca ulafl›lmas› mümkün olmayan eylemler yap›lmakta. Beslan da Çeçen gerillalar›n sergiledi¤i eylem, akl›n s›n›rlar›n› zorlamaktad›r. 1000 kifliyi rehin ald›n›z diye Rusya’n›n Çeçenistan’dan çekilmesini talep etmek ve bunu beklemek, stratejik yada taktik planlarla bir iflinizin olmad›¤›n›, hatta kaybettiklerinizin intikam›n› almaktan baflka bir niyetiniz olmad›¤›n› gösterir. Hele o Rusya Budenovsk’tan Moskova’ya kadar bütün rehin alma eylemlerinde Çeçen gerillalardan daha fazla rehineyi öldürmüfl, yani kendi sivillerinin devletin gözünde bir de¤eri olmad›¤›n› aç›k bir flekilde ortaya koymuflsa, birilerini rehin alman›n Rusya ile pazarl›k masas›na oturmak için iyi bir koz olmad›¤› ortadad›r. Buna ra¤men rehin alma türü eylemlere devam etmeye çal›flmak, ancak Rusya’n›n ekme¤ine ya¤ sürmeye yarar. Unutulmamas› gereken dünyada hiçbir milletin Çeçenler kadar yaln›z b›rak›lmamas› gerekti¤idir. Evleri her gün bombalanan, Yak›nlar› Chernokosovo (Kara Kosova) gibi buram buram Slav ›rkç›l›¤› kokan adlar tafl›yan “ay›klama kamplar›na” götürülüp bir daha haber al›namayan insanlar›n ve savaflla geçen on y›lda her on ferdinden birini kaybeden bir toplumun yaflayaca¤› ve çevresine yaflataca¤› travmalar› hafife almamak gerekir. Çeçenistan da olan bitene seyirci kalmak, o rehin alma eylemlerine suç ortakl›¤› etmektir. Bu eylemler Çeçen halk›n›n kanl› ama aciz yard›m 盤l›klar›ndan baflka bir fley de¤ildir. fiehirdeki terör eylemleri, k›rsaldaki faaliyete yard›mc› unsurdur. Ancak fazla rastlanmamakla beraber faaliyet alan›
2000 bombard›man›ndan hemen önce (soldaki resim) ve sonra (sa¤daki resim) Çeçenistan’›n baflkenti Charkale (Grozny).
55
olarak salt flehirleri gören yap›lanmalar da mevcuttur, bunlar›n bafl›nda IRA ve ETA, Filistin’deki örgütler, ve ilk zamanlar›ndaki El-Kaide. Bu örneklerden El-Kaide haricindekiler, savaflacak k›rsallar› olmad›¤›ndan flehirleri tercih etmektedirler, ancak El-Kaide tamamen yeni bir modeldir, belki de ilk gerçek uluslararas› terör örgütüdür ve bugüne kadar hareket alan›n› bu kadar geniflletebilmifl baflka bir örgütte olmam›flt›r. O yüzden daha ayr›nt›l› incelenmesi gerekmektedir.
El-Kaide El-Kaide ad›yla bilinen örgüt, Afganistan Hizmet Servisi ya da Mektep Al-Kadamet ad›yla bilinen, Sovyet iflgali alt›ndaki Afganistan’da mücahit yetifltirmek maksad›yla 1984 y›l›nda Dr. Abdullah Azzam (fieyh Azzam) taraf›ndan kurulan Selefi teflkilatlanmas›n›n devam›d›r. ‹flgal boyunca dünyan›n dört bir yan›ndan gelen Arap mücahitleri ve onlar›n e¤itimi, donat›lmas› için gene dünyan›n dört bir yan›ndan özelikle de bat› ülkelerinden (örgütün o dönem s›rf Amerika’da otuza yak›n bürosunun oldu¤u tahmin ediliyor) gelen paray› birlefltiren bu organizasyonun 10.000 ile 20000 aras›nda mücahidi e¤itti¤i ve 2 milyar dolara yak›n yard›m da¤›tt›¤› tahmin edilmekte. ‹flgal sona ermeye yaklafl›p, bölgedeki buna benzer yap›lar ISI (Pakistan istihbarat›) ve onun vas›tas›yla CIA’n›n hamili¤inden kurtulduktan sonra örgütte yola nas›l devam edilece¤i konusunda bir yol ayr›m› ortaya ç›kar. Zira istihbarat örgütlerinin katk›s›yla incelikle infla edilen bu yap›, iflgalin bitmesi, yani savafl›n kazan›lmas›yla geldikleri yerlere geri dönmüfl deneyimli binlerce mücahit ve bunlar›n say›lar›n› artt›rmak ve donatmak için genifl ve etkili bir para toplama mekanizmas› ile bir küresel aktör olma flans›na sahiptir. Bir rivayete göre Azzam, Afganistan’da ‹slami bir devlet kurulmas› için mücadele edilmesi gerekti¤i, bir di¤erine göreyse vatan› Filistin’in ba¤›ms›zl›¤› için bir mücadele edilmesi gerekti¤i görüflündedir. MAK’›n ikinci lideri Bin Ladin’se bat›ya ve bat›l›lara karfl› bir cihat ilan edilmesinden yanad›r. 1988 de ismi MAK’›n e¤itim kamp›ndan yani “temel/üs” den gelen El-Kaide kurulur. Yol ayr›m› 1989 Azzam’›n arabas›n›n kimli¤i belirsiz kiflilerce havaya uçurulmas›yla sona erer.
kf
uygulanm›fl eylemlerin devam› oldu¤unu görürüz. Terör kavram›n› hayat›m›za sanki bu yüzy›l›n icad›ym›fl gibi sokan; aç›klayamad›¤›, anlayamad›¤› ya da anlamak istemedi¤i her nevi silahl›-silahs›z hak arama çabas›n› Terörizm olarak nitelendiren egemenler, s›ra kendi ç›karlar›n› korumaya geldi mi, dünyay› kana bulamakta bir an olsun tereddüt etmemektedirler. Bugün mevcut devletlerin ço¤unun geçmiflte baflka devletlerden koparak ortaya ç›kt›¤›n› düflünürsek, kendi egemenlerine karfl› verdikleri ba¤›ms›zl›k savafllar›n› yere gö¤e s›¤d›ramayan zaman›n “bölücü teröristlerinin” bugün, dünyan›n uzak ucunda geliflen ba¤›ms›zl›k yanl›s› hareketlerden bile midesi bulanmaktad›r. Tüm dünyaya ifline geldi¤ince devletlerin toprak bütünlü¤ünün kutsall›¤›n› pazarlayan ABD için, kendi ba¤›ms›zl›k mücadelesinin Britanya ‹mparatorlu¤unun toprak bütünlü¤ünü zedelemifl olmas› can s›k›c› bir ayr›nt›dan baflka bir fley olmasa gerek. Sivilleri saatli bir bombayla hedef alan kifli neden terörist oluyor da, kilometrelerce yukardan üzerlerine bomba ya¤d›ran pilot kahraman oluyor? Üniformas› oldu¤u için mi, bu ifl için maafl ald›¤›ndan m›? Burada sorun savafl›n kendisindedir, icra edenlerde de¤il. Savafl olumlu bir eylem de¤ildir. En nihayetinde insan öldürmeye, düflman›na mal ve can kayb› verdirme noktas›na dayan›r. Bunu da göz önüne al›rsak savafl ile terörün iliflkisi netleflir. Egemenlerin ›srarla vurgulad›¤› gibi bunlar birbirlerinin karfl›t› de¤il, terör, savafl›n hatta politikan›n kanl› bir arac›ndan baflka bir fley de¤ildir. Üniforma giysin ya da giymesin, maafl als›n ya da almas›n savafl fiilinin içini dolduran her birey; görevi, amac› için masum birilerini terörize edecektir.
El-Kaide bir toplumsal yara, ya da hak arama mücadelesi yüzünden ortaya ç›km›fl veya yönetim araçlar› aç›s›ndan alternatif sunan bir yap› de¤il. Ortado¤u’da halk›n gözünde meflru, yerel (Ortado¤ulu) iktidar bofllu¤unu doldurmaya talip, salt iktidar olmak için, egemen olmak için kurulmufl bir yap›. Yani bir gün amac›na ulaflsa bile iktidar› K›z›l Kmerler gibi k›sa ancak oldukça kanl› olacakt›r.
Savaflç› anlay›fl da ça¤›m›zdaki her fley gibi de¤iflmekte, ama insano¤lunun varl›¤› kadar eski oldu¤u için bu zaman almaktad›r. Çünkü savafl birileri için karl› bir ifltir. Silah ihaleleri, da¤›t›lan rüflvetler derken, dünyada y›lda 800 milyar dolardan fazla para el de¤ifltirmektedir ki bu yaln›zca yasal silah ticaretinin mebla¤›d›r. Devletlerin silahlanmaya yat›rd›¤› para, asla di¤er bütçe kalemlerinde oldu¤u gibi topluma geri dönmez yani savafl ç›kmad›¤› sürece ölü yat›r›md›r. Dilerim ki, silahlara ayr›lan paralar›n insanl›k için harcand›¤› günleri görecek kadar flansl›y›zd›r.
Tarihten bugüne savafl› ve terörü inceledi¤imizde, bugün terör eylemi diye nitelenen olaylar›n yüzy›llard›r eli silah tutanlar taraf›ndan her zaman ve çok daha büyük ölçekte
- John Keegan, Savafl Sanat› Tarihi, Gençlik yay›nlar›. - Mehmet Tanju Akad Strateji Üzerine, Kastafl Yay›nlar› - http://www.wikipedia.org
56
TANITIM
tan›t›m
Kafkasya Dersleri Kafkasya Dersleri; ‹stanbul Bilgi Üniversitesi ve Kafkasya Forumu birlikteli¤i ile 05 Mart-28 May›s tarihleri aras›nda Bilgi Üniversitesi’nde cumartesi günleri iki oturum fleklinde gerçeklefltirilmifltir. BYDANUK R‹DADE Kimli¤imizi ve yaflam üsluplar›m›z› oluflturan süreçler hakk›nda ne kadar çok bilgiye ulafl›r ve bu bilgileri sentezleyerek yenilerini yaratabilirsek, yaflam›m›z› daha özgür k›lma olana¤›na da kavuflmufl oluruz. Bir bak›ma “Kafkasya Dersleri”nin bir gereksinim olarak ortaya ç›kmas›nda, bu bilgi önem tafl›maktad›r. Kültürel ve siyasal birikim içeren Çerkes kimli¤ini oluflturan tarihsel, sosyolojik ve hatta edebi süreçleri nesnel anlamda inceleyebilmek, derslerin hedeflerini oluflturmufltur. Ayn› zamanda modern yaflam›n belirleyici unsurlar›n› de¤erlendirerek, günümüz dünyas›n›n pratiklerini de anlamak gerekmektedir. Bütün bu bilgiler etkileflim içinde bulundu¤unda ‘nereden geldi¤imiz’, ‘nerede durdu¤umuz’ ve ‘nereye gitmek’ istedi¤imiz ile ilgili sorular›n yan›tlanmas› için bir ön haz›rl›k yap›labilecektir. Çeflitli kavramlar›n yeniden tart›flmaya aç›labilmesi ve modern süreçlerin yaratt›¤› etkilerin incelenmesi anlam›nda “Kafkasya Dersleri” projesi hayata geçirildi ve alanlar›nda uzman hocalar seçilerek 5 Mart 2005 tarihinde ‹stanbul Bilgi Üniversitesi’nde derslere bafllad›. Genel olarak Kafkasya’ya ve iliflkili oldu¤u ülkelere tarihi bir bak›flla bafllayan derslerde, ulus devletleflme süreci, diaspora kavram›, Çerkeslerin yaflad›klar› ülkelerdeki konumlar›, bu konumlar› belirleyen yap›lar tart›fl›ld›. 81 kiflinin kat›ld›¤› “Kafkasya Dersleri”nin sonunda dersleri düzenli olarak takip eden 37 kifli Bilgi Üniver-
site’sinden sertifika almaya hak kazand›. Bunun yan›nda “Kafkasya Dersleri” bu yönde yap›lacak akademik çal›flmalar›n önünü açan bir basamak oluflturdu. Dersler ‹stanbul Bilgi Üniversite’sinde 05 Mart–28 May›s tarihleri aras›nda 3 ay sürmüfltür. MART 2005 Konu: Çerkes Diasporas›; Ayhan Kaya ‹stanbul Bilgi Üniversitesi, ‹ktisadi ve ‹dari bilimler Fakültesi Ö¤retim Üyesi Kimlikler yaln›zca bireylerin seçimleri do¤rultusunda oluflmazlar. Kimliklerin oluflumunda “öteki” belirleyici unsurlardan biridir. Birey ve öteki aras›ndaki iliflkinin niteli¤i kimlikleri radikallefltirebilir ya da uzlafl›mc› k›labilir. Bu anlamda, özellikle az›nl›klar›n kimliklerinin oluflumunda ço¤unlu¤un üstünde yükseldi¤i politik bak›fl aç›lar› çok önemlidir. Az›nl›¤›n “kendine has kültürel birikimi” ço¤unlu¤un bak›fl aç›s› çerçevesinde ya yaflan›r ya yanl›fl adland›r›l›r ya da bast›r›lmaya çal›fl›l›r.
Konu: Atölye Çal›flmas›- Türkiye'de özellikle politik düzlemde gerçekleflen kimlik kazan›mlar› ve bu kim liklerin ifade edilifl biçimleri. Yrd. Doç. Dr. Meltem Narter ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Sosyal Psikoloji Anabilim Dal› Türkiye Cumhuriyeti’nin üretti¤i kimlikler ve bu kimkf
57
liklerin etnik kimliklerle ba¤lant›s› incelenmifltir.
Konu: Atölye Çal›flmas›-"Elefltirel Okuma Atölyesi: Modern Türk edebiyat›nda Çerkes kimli¤ini okumak. Ö¤r. Gör. Dr. Erol Köro¤lu Sabanc› Üniversitesi Diller Okulu Rusyan›n Çerkes toplumuna bak›fl›. Tarihsel olarak Çerkes toplumunun anlafl›lmas› ve Çerkes kimli¤inin edebiyattaki yeri incelenmifltir. Konu: Çerkeslerin kökeni Hulusi Üstün Kafkasya’daki halklar›n tarihsel kökenleri, Kafkas dillerinin etimolojik olarak incelenmesi sonucunda, diller aras›ndaki benzerlikler ve farkl›l›klar, baflka dillerle olan etkileflimleri incelenmifltir. Konu: 1900’lerle 1940’lar aras›ndaki nüfus poli tikalar› ve az›nl›k nüfusu hakk›ndaki devlet görüflü. Doç. Dr. Aykut Kansu ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Modernleflme kavram›n›n kendi iddialar›n› ne ölçüde gerçeklefltirebildi¤ini anlamak önemlidir. Modernleflme ilerleme yönünde bir proje gibi alg›lanarak yaflama geçirilebilece¤i gibi, savunmac› ve tepkici modernleflme süreçleri de ifllerlik kazanabilir. Bu tip modellerde farkl› kültürel birikimler, tehdit unsuru gibi görülmeye bafllar. Geleneksel yaflam tarzlar›n›n yok edilmesi yönünde, modernleflme ad›na önlemler al›nabilir. Bu önlemlerin tart›fl›lmas› gerekir. N‹SAN 2005 Konu: Diaspora: Diaspora kavram› üzerine teorik tart›flmalar›n oluflturulmas› ve bunun Kafkasya gerçe¤ine uygulanmas›. Doç. Dr. Alexandre Toumarkine Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Diaspora kavram›, çeflitli akademisyenler taraf›ndan incelenerek tan›mlanmaya çal›fl›lm›flt›r. Anavatanlar›ndan farkl› topraklarda yaflayan ve anavatana dönme iste¤ini ideallefltiren topluluklar, bu anlamda diaspora kapsam› içine girmektedir. Ancak bir diaspora oluflturabilmek bundan fazlas›na iflaret etmektedir. Çünkü diaspora ayn› zamanda ortak bellek konusunda belirli bilgi birikimine sahip ve bunu entelektüel anlamda gelifltiren insanlardan oluflan bir topluktur. Maddi birikimin sa¤lanmas› da, diasporan›n özelliklerindendir.
Konu: Rusya ve Sovyet tarihinde Kuzey Kafkasya'daki etnik kimliklerin hukuki altyap›s› ve kf
göçlerin nedenleri Doç. Dr. Erhan Büyükak›nc› Galatasaray Üniversitesi Uluslar aras› ‹liflkiler Bölümü Konu: Kafkasya’n›n günümüzdeki jeopolitik ve jeostratejik önemini Hakan Gürel Kafkasya’n›n günümüzdeki jeopolitik ve jeostratejik önemini ve küresel ve bölgesel güçlerin Kafkasya politikalar›n› anlayabilmek için tarihsel olaylarda yans›mas›n› bulan temel jeopolitik kuramlar›nda Avrasya ve özelde Kafkasya’n›n yerini ele almak yararl› olabilir. Klasik ve ça¤dafl jeopolitik kuram, terminoloji ve kavramlar›na ve bu alanda yap›tlar sunan Mackinder, Mahan, Brzezinski, Dugin, Fukuyama, Davuto¤lu ve Huntington gibi kuramc›lara iliflkin genel bir karfl›laflt›rmal› sunum, bu amaca yönelik bir bafllang›ç sa¤layacakt›r. MAYIS 2005 Konu: Ulus-Devletlerin oluflum süreçleri Prof. Dr. Murat Belge ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Karfl›laflt›rmal› Edebiyat Bölümü Ulus-devletleflme, bat›dan bafllayarak bütün dünyay› etkisi alt›na alan oldukça güçlü bir projedir. Ancak ulus-devletleflme süreçleri birçok sorunu içermektedir. Bu sorunlar incelendi¤inde, ulus-devletleri demokratik yap›lar olarak tan›mlamak oldukça güçleflmektedir. Bu güçlü¤ün tart›flmaya aç›lmas› günümüz ekonomik ve siyasi oluflumlar›n› anlamak aç›s›ndan gereklidir.
Konu: Türk Milliyetçili¤i'nin Geliflimi ve Milliyetçilik Teorileri Doç. Dr. Umut Özk›r›ml› ‹stanbul Bilgi Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Uluslaras› ‹liflkiler Bölümü Bu ders karfl›l›kl› etkileflim içinde yap›lm›fl, bu ba¤lamda kat›l›mc›lar Çerkes kimli¤inin pratik yönlerini vurgularken Doç. Dr. Umut Özk›r›ml› kat›l›mc›lar›n aktard›klar›n› ‘milliyetçilik’ kuramlar›yla iliflkilendirmifltir
Konu: Hayali Cemaatin Sahicili¤i ve Çeçenistan Özcan Özen Bir Tahayyülün nesnesi olarak ulus, Ulusu tan›mlayanlar ya da Tanr›’s› olmayan peygamberler, Tahayyülden vaade; ulus-devletler, Tahayyül edilenin sahicili¤i: Bir hayali tan›mlamak neye yarar?
TANITIM
58
tan›t›m
Sürdüler Sürgün Oldum Türü Yazar› Fiyat› Yay›n Yönetmeni Kapak Tasar›m› Sayfa Say›s› Boyutlar› Bas›m Yeri/Tarihi
: : : : : : : :
Roman Hayri Ersoy 9.95 YTL Tanju Anapa P›nar Kazma 288 135x195 Epsilon ‹stanbul/Ocak 2005
MKANBA ÇA⁄LAR KONUKMAN
“
S
ürdüler Sürgün Oldum”, Abhazya’dan sürülen halk›n irili ufakl› teknelerle güç koflullarda Kuzey Karadeniz k›y›lar›na ç›k›fl›yla bafllayan bir roman. Adige, Ub›h ve Abhazlar›n, yani Çerkeslerin Osmanl› topraklar›ndaki serüvenini anlat›yor. Y›l 1864. “‹lkokula bafllamadan önce çocuklu¤umun geçti¤i Sapanca’da tan›d›¤›m Çerkesler, kendine özgü kültür ve davran›fllar› olan bir topluluktu. Çerkes toplant›lar›nda çal›nan armonikaya ayak uyduran danslar›yla bafl›m›z› döndüren rüya gibi genç k›zlar, uçar gibi dans eden delikanl›lar hepimizin hayranl›¤›n› çekerdi. Dans efllerini genç k›zlar›n seçmesine flaflk›nl›kla bakar, sonra da erkeklerle kad›nlar aras›ndaki mesafeye flaflard›k. Yemeklerde erkekler oturur, sadece kad›nlar hizmet ederdi. Misafirperverlikleri dillere destand›. Ama erkek kad›n aras›nda kaç göç yoktu. Her fleyleri çok temiz, çok özenliydi. Gururlar›na çok düflkün olduklar› bilinirdi. Hayri Ersoy’un roman›nda bir Çerkes toplulu¤unun bütün özellikleri ifllenmifl. Öyle ki Çerkesleri hiç tan›mayan biri bile bu roman›n karakterlerinde bir halk›n ruhunu çok iyi tan›yacak, o ac› sürgün döneminde, hastal›klar, ölümler, yoksunluklarla bo¤uflurken, nas›l bir sosyal terbiye içinde birbirlerine dayanak olduklar›n› görebilecek. Kafkas halklar›, Balkan halklar›, Anadolu’ya her yandan gelen insanlar bugün ulusumuzun gücünü oluflturuyor.
Birbirimizi daha iyi tan›mak, daha iyi anlamak, birbirimizden güç almak, bugün her zamankinden daha çok gereksinme duydu¤umuz dayan›flmam›zd›r. Hayri Ersoy’un roman›n›n bu sürece önemli bir katk› yapaca¤›n› düflünüyorum. Bu bafllang›c›n devam›n› diliyorum ve bekliyorum.” Dr. Erdal Atabek
K‹M K‹MD‹R?
Hayri Ersoy
Hayri Ersoy 1959’da Düzce’de do¤du, ‹lk ve orta ö¤renimini Düzce’de tamamlad›ktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve ‹dari Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü’ne girdi. Üçüncü s›n›ftan ayr›l›p ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi ‹nflaat Mühendisli¤i Bölümüne geçti. K›sa bir süre inflaat mühendisi olarak çal›flt›ktan sonra, 1990 y›l›nda bir grup arkadafl›yla birlikte ‘Nart Yay›nc›l›k’ adl› yay›nevini kurdu. On iki y›l bu yay›nevinin genel yay›n yönetmenli¤ini yapt›. 1995 y›l›nda ç›karmaya bafllad›¤› ‘Alaflara’ adl› kültür dergisinde, iki y›l hem sorumlu yaz› iflleri müdürü hem yazar olarak çal›flt›.
Bas›lm›fl Kitaplar›: 1. Çerkes Tarihi, Tüm Zamanlar Yay›nc›l›k, ‹st., 1993 2. Dili Edebiyat› ve Tarihi ile Çerkesler, Nart Yay›nc›l›k, ‹st., 1994
Bas›lm›fl Çevirileri: 1. Son Ub›h, Bagrat fiinkuba(roman), Nart Yay›nc›l›k, ‹st., 1990 2. Abhazya’da Yaflam ve Kültür (araflt›rma), Nart Yay›nc›l›k, ‹st., 1990 3. Ortaça¤’da Abhazlar Lazlar, Gerg Amicba, Nart Yay›nc›l›k, ‹st., 1994 kf
59
“... Halk›na cesaret vermeye çal›fl›yordu Paçkuk Bey. Ancak öylesine yorgun, öylesine y›lg›n görünüyordu ki, dimdik duruflu ve heybetli b›y›klar› bile onun bu halini gizlemeye yetmiyordu. Oysaki o, Kafkasya’dayken bir efsaneydi. Feodal bir aileden gelmesine, yani prens olmas›na karfl›n, hiç çekinmeden da¤larda tek bafl›na avlan›r, gözünü budaktan sak›nmazd›; hatta bir av s›ras›nda dev bir ay› ile gö¤üs gö¤se dövüflürken ciddi flekilde yaralanm›fl, ama ay›y› kama darbeleri ile öldürmeyi baflarm›flt›. Savafllarda da en önde olmaya büyük özen gösterirdi. Çünkü, Kafkas aile ö¤retisinde ö¤ütlemek yok, örneklemek vard›. Gerçek lider, savaflç›s›nda kahramanl›¤› ö¤ütlemek yerine, nas›l kahraman olunaca¤›n› göstermek zorundayd›. Bu yüzden Paçkuk Bey de, her zaman en önde savaflmaya özen gösterir, hemen her s›cak çat›flmada yaralan›r, kan revan içinde evine dönerdi. Vücudu yara izleriyle nak›fl gibi ifllenmiflti. Ancak bu yaralar onu asla y›ld›rm›yor, aksine ona daha fazla direnme gücü veriyordu.
zamanda dört ciltten oluflan bir sürgün dizisinin ilk cildi olan roman›n ithaf edildi¤i adresin “halklar›n kardeflli¤ine” ve “evrensel bar›fla” ç›kmas› da romana ayr› bir ruh kat›yordu. Kendisini “dünya tarihinin en büyük trajedilerinden biri olan Çerkes Sürgününde Kafkasya’dan yola ç›k›p Anadolu’ya varabilmifl bir ailenin; tifo, tifüs, s›tma gibi birçok salg›n hastal›¤a karfl›n hayatta kalabilmifl bir bireyinin üçüncü kuflaktan torunu…” fleklinde tan›t›yor Hayri Ersoy. Bu roman Dr. Erdal Atabek’in de ifade etti¤i gibi, Çerkesleri hiç tan›mayan birinin bile okuyabilece¤i flekilde yaz›lm›fl. Anlat›m dili sade ve ak›c›. Roman içinde yer yer kullan›lan Çerkes dillerindeki kelimeler ve kavramlar basitçe anlat›lm›fl. Bu sayede romandan kopmak flöyle dursun, bir yandan Çerkeslerin Sürgün Tarihini ve Anadolu’ya yerleflme süreçlerini, bir yandan da onlara ait toplumsal de¤erleri ö¤renmek mümkün. Söz konusu eserin bir roman oluflu ve edebi zenginli¤i bu ö¤renme sürecine ayr› bir keyif veriyor.
fiimdi ise durum tamamen farkl›yd›; çünkü ne cephe belliydi, ne de düflman. Açl›kla, hastal›kla, yoksullukla savaflmak gerçekten zordu. Savafllar›n y›ld›ramad›¤› efsanevi kahraman›, “sürgün” k›sa bir sürede umutsuzlu¤a düflürmüfl görünüyordu. Ama o hala bir liderdi ve liderli¤inin gereklerini yerine getirmeliydi. ‹flte bu nedenle flimdi, halk›n›n y›k›lan özgüvenini aya¤a kald›rma düflüncesiyle karfl›lar›na geçmifl, onlara yaflama gücü afl›lamaya çal›fl›yordu...”
Yazarla ayn› kaderi paylaflan dördüncü kuflaktan bir birey olarak benim için dahi ac› dersler vard› bu romanda. Sürgün a¤›tlar›n› dinlerken, göz p›narlar›m› zorlayan yafllar› cemiyetlerimizde a¤lamak ay›p say›ld›¤› için saklard›m. Tahtaya vurulan sopalar›n ritmiyle dans etmek flahs›m ad›na vazgeçilmez bir e¤lence olmufltur. Ben ve benim gibiler; toplumsal karakteri, tarihsel anavatan›nda yaflayabilmek için savafl›rken flekillenen ve sürgünlerle tarihi defalarca k›r›lan bir halk›n, “kültürel kimlik bilincini yitirmemifl” evlatlar›y›z. Sürgün a¤›tlar›nda cesedi denize at›lan yavrusunun pefline Karadeniz’in so¤uk sular›na atlayan anneden, ailesinin ruhuna duydu¤u sayg› sebebiyle o günden beri Karadeniz’den ç›kan bal›klar› yemeyen nineye kadar tüm Çerkesler için hayat›n› kaybetmek, kültürünü kaybetmekten daha tercih edilir bir durumdu.
“Bu eser, 1864 y›l›ndaki ‘Büyük Çerkes Sürgünü’nde, eski ve köhne teknelerle Trabzon’a indirilen salg›n hastal›k pençesindeki Çerkes sürgünzedelere yard›m etmeye çal›fl›rken ‘tifüs’e yakalanarak ölen Frans›z Doktor’a ve yaflamlar›n› tehlikeye atarak savaflan Türk ve yabanc› tüm di¤er sa¤l›k görevlilerine ithaf edilmifltir.”
“Sürdüler Sürgün Oldum” adl› roman›n yay›nlanaca¤› haberini ald›¤›mda büyük bir heyecan duydum. Çünkü yazar› çal›flmalar›n› ilgiyle takip etti¤im Hayri Ersoy ve yazd›klar› Çerkeslerin talihsiz tarihiydi. Okumaya bafllad›¤›mda ise heyecan›m her sayfada bir kat daha artt›. Bu tarih belki de ilk defa bilgilendirme kayg›s› ve edebi bir dille kaleme al›nm›flt›. Genelde Çerkes toplumunda yaflanan›n aksine bu kez Çerkesleri Çerkeslere anlatmakla yetinilmemifl, Epsilon Yay›nevi’nden ç›kan roman genifl bir okuyucu kitlesine hitap etmiflti. Ayn› kf
Hayri Ersoy sürgün hikayeleriyle ve o hikayelere yaz›lan a¤›tlarla büyümüfl birinin içtenli¤iyle sunmufl bu sürgünzede halk›n Anadolu’ya al›flma sürecini. Anadolu insan› ile ilk karfl›laflmadan bugüne ne çok fley de¤iflti. Bir Anadolu insan› olmam›z tam olarak hangi tarihe denk düfltü? Romanda atalar›m pozisyonundaki sürgünzedelerin konufltu¤u dilde misafir konuflmac› olmama karfl›n, sürgünzedeler için yabanc› konumundaki yerli halk›n diline olan hakimiyetim ne yaman bir çeliflkidir. Bu roman› okumufl biri olarak flu soruyu soruyorum kendime: Romandaki Kafkasyal› Sürgünzedeler bugün yaflamalar› durumunda ‘kendi’ torunlar›yla ‘kendi’ dillerinde anlaflamayacaklar›n› bilselerdi, hayatta kalmak için bu kadar direnirler miydi..? “Sürdüler Sürgün Oldum” Çerkeslerin Türkiye’deki kültür birikimine art› de¤er olarak eklendi. Say›n Hayri Ersoy’a bu çal›flmas›ndan dolay› teflekkür ederim.
60
‹NCELEME
inceleme
Küreselleflme ve Çerkesler Küreselleflme, özellikle de medya arac›l›¤›yla empoze edilmeye çal›fl›ld›¤› gibi parlak bir gelece¤in habercisi, sihirli bir iksir de¤ildir. Bu nedenle küreselleflme, kapitalizme, onun temel yasalar›na yepyeni kazan›mlar tafl›yacak bir olgu da de¤ildir. ‹nsanl›k için bu ekonomik kaidelerin muhafaza edilmesinden baflka bir fleklinin tasarlanamayaca¤› düflüncesinin bir dayatmas›d›r. AfiHARAPHA EL‹F YAR
Ö
zellikle son dönemin gözde kavramlar›ndan, hayatlar›m›z›n vazgeçilmezi olarak dayat›lan ve iyi niyetli bir çaba gibi görünen küreselleflmenin ne oldu¤unu anlamaya çal›flmak; Türkiye diyasporas›nda yaflayan Çerkesler ve ‘Ba¤›ms›z, Birleflik Kafkasya’ perspektifinden bak›ld›¤›nda; iktisadi, sosyal, siyasal ve kültürel olgular› birlefltirme, s›n›rlar› kald›rma sunumlar›yla, geçmifli beyinlerimizden kaz›ma ve tarihte neredeyse tertemiz bir sayfa aç›ld›¤›na ikna çabalar›na karfl› uyan›k olmak gerekti¤i kanaatindeyim. Kuzey Kafkasya, geçmifl dönemlerden yak›n tarihimize kadar, Rusya’n›n imparatorluk rüyas›n› gerçeklefltirmek ad›na bafllatt›¤› savafllarla defalarca kana buland›.
Rusya’n›n, di¤er bölgelerde oldu¤u gibi Kuzey Kafkasya’da da egemenli¤ini koflulsuz olarak kabul ettirme emeline, sosyalist blo¤un çöküflü ve kap›lar›n› serbest ekonomiye açmas›yla beraber, so¤uk savafl rakibi ABD, yan› s›ra savafl karfl›t› söylevleriyle eflitlikçi ve özgürlükçü argümanlar›n içini boflaltarak yeni ve farkl› bir dünya hayali kuruyormufl gibi görünen, nihai olarak liberal (moda deyimiyle neoliberal) ekonomiden yana tutum sergileyen AB de kat›lm›flt›r. fiimdi kimin koluna girmeli ki?.. Ya da s›¤›nacak bir liman aramaks›z›n Ba¤›ms›z Birleflik Kafkasya umudu gerçe¤e dönüflebilir mi? ... Dünyan›n süper güçlerinin, çark›n difllilerini daime elinde tutan petrol flirketlerinin, savafltan yana politikalar›yla ABD ve ‹ngiltere’nin öncülü¤ünde di¤er dünya ülkelerinin ve her ne kadar tafl›d›klar› misyon gere¤i aç›k etmeksizin insanl›¤› açl›¤a, sokak köflelerinde yaln›zlaflan ölümlere, ekolojik dengeyi bozan çevre kirlili¤ine sürükleyen koflullar› her gün yeni bir ses ve renkle bezeyen AB‘nin karfl›s›nda hangi saiklerle Kuzey Kafkasyal›lar birbirine kenetlenmeli? “Kültürel miras›m›z” ile... Ancak etraf›m›z› sar›p sarmalayan, toplumsal anlamda bencilli¤in körüklendi¤i, iktisadi alanda da her gün biraz daha zenginleflmenin özendirildi¤i bir ortamda ne kültürel miras›m›z, ne kazand›¤›m›z, kaybetti¤imiz bizleri anl›k bir araya getiren savafllar, ne de bunlar›n üstünde tafl›d›¤›m›z niyetler bizleri bir arada tutmaya yetmeyecektir. Küreselleflme, özellikle de medya arac›l›¤›yla empoze edilmeye çal›fl›ld›¤› gibi parlak bir gelece¤in habercisi sihirli bir iksir de¤ildir. Bu nedenle de küreselleflme,
kf
61
kapitalizme, onun temel yasalar›na yepyeni kazan›mlar tafl›yacak bir olgu de¤ildir. ‹nsanl›k için bu ekonomik kaidelerin muhafaza edilmesinden baflka bir fleklinin tasarlanamayaca¤› düflüncesinin bir dayatmas›d›r. Sadece ulus-ötesi yat›r›m hayalini gören çokuluslu flirketlerin ifltah›n› açmakta olan küreselleflme “emperyalizmin” kendisinden baflka bir fley de¤ildir. Bu iktisadi temellendirmenin ideolojik boyutuysa globalizm kavram›n›n içinde kendini bulmaktad›r. Globalizm egemenlerin ideolojisidir, emperyalist güç odaklar›n›n çiçekli bahçesidir. Küreselleflme, içinde bulundu¤umuz eflitsiz iktisadi koflullar›n yaratt›¤› zengin ve fakir aras›ndaki uçurumlar› daha da derinlefltirecek, kör vadilere do¤ru yuvarlanan halklar›n yaralar›n› sarmak BM, IMF, UNICEF vs. veya U2 gibi Don Kiflot’lar›n günümüz suretlerine yine güç odaklar›n›n onay verdi¤i oranda toplumsal infiali engelleyecek derecede düflecektir. Globalizm konumlan›fl›n› “hukuksal anlamda egemen ve eflit” devletlerden oluflan uluslararas› toplumun aktörleri aras›ndaki iliflkileri düzenleyen kurallar bütününden almaktad›r. “Hukuksal eflitlik” olarak globalizm, aslen eflitsiz bir uluslararas› iliflkiler ortam›n›n istikrar›n›n güvencesi anlam›nda ideolojik bir referanst›r. Böylece gerçekte eflit olmayan birimlere genel bir hu-
Bütün bu laf kalabal›¤›n›n amac›; kan ve gözyafl›n›n, yok edilen toplumlar›n, örselenen kültürlerin, toplu katliamlar›n, k›y›mlar›n, ”medeniyetler çat›flmas›” safsatas›yla tarihe kahramanl›k öyküleriyle kay›tlanan savafllar›n, “nükleer bomba” tehdidini ortadan kald›rmak bahanesiyle at›lan bombalar›n, kime kimlere hizmet etti¤ini anlamaya ve bu tablo içerisinde diasporada ve Kuzey Kafkasya’da yaflatmaya ve yeniden yorumlamaya çal›flt›¤›m›z Çerkes kimli¤imizin hangi flartlar alt›nda hangi tehditlerle karfl› karfl›ya kald›¤›n›, kalabilece¤ini genel hatlar›yla anlamaya ve anlatmaya çal›flmak içindir...... kuksal kapasite atfedilmektedir. Bu eflitsizli¤in dayana¤› kapital, eflitsizli¤in süreklili¤inin de habercisidir ve globalizm bu arzu edilen süreklili¤in ideolojisidir. Küreselleflme dünya için oldu¤u gibi do¤ald›r ki, Türkiye diyasporas›nda yaflayan Kafkasyal›lar için de, ne geçmiflin ne bugünün ne de gelece¤in sorunlar›n› çözümleyebilecek, sorular›na cevap bulabilecek bir formül de¤ildir. Israrla küreselleflmek isteyen dünyada, Türkiye’ye medeni devletler statüsünü kazanmas›n›n önkoflulu olarak kf
AB’ye girmesi dayat›lmaktad›r. Bu heyecan, ülkedeki pek çok yasan›n modern devletlerin öngördü¤ü ölçülerde de¤ifltirilmesine neden olmufltur. Bunlardan biri de özel olarak bizi ilgilendirmektedir ki “anadilde e¤itim”; bizim bu somut durum karfl›s›nda öncelikli olarak sorgulamam›z gereken Türkiye’de yaflayan etnik kültürel bir grup olarak kendimizi hangi platformlarda ne kadar ifade edebildi¤imiz, sürece neler kat›labildi¤imiz, sözcülerimizi, temsilcilerimizi yetifltirip yetifltiremedi¤imizdir...Yoksa yine haz›rl›ks›z m› yakalanm›flt›k?.. Bir yandan bunu düflünürken di¤er yandan da tek sorunumuzun ya da sorumsuzlu¤umuzun bu olmad›¤›n›n fark›ndal›¤›yla, kültürel miras›m›z›n temel tafllar›n›n dejenerasyonunu yaratan koflullarla mücadele etmekten geri durmamal›y›z. Modern dünyada de¤iflim ve dönüflümlerimizle kendine güvenli bir durufl edinebilmek için ak›l yürütmelerimizi paylaflacak ortamlar yaratmal›, dünyan›n nas›l döndü¤ünü anlayarak bu bilinçle demokratik hak ve taleplerimizi siyasal bir perspektifte çözüme kavuflturmay› ö¤renmeliyiz. Kendine karfl› en büyük tehlike olarak gördü¤ü ideolojinin temsilcisi olan Che Guevera’y› bile bezedi¤i tiflörtlerle meta haline getirmifl olan düzen, bir gün bizim danslar›m›zla da prim yapacak (ki çeflitli otellerde yap›lan animasyonlar›n aras›na serpifltirilmifl gösteriler bu sürecin bafllad›¤›n›n iflaretidir), kalpakl›, Çerkeskal› erkeklerimizin, ince belli Çerkes kad›nlar›m›z›n güzel foto¤raflar›yla bezenmifl yeni Pazar alanlar› yaratabilecektir. Ekonomik, kültürel, siyasal ve sosyal alanlarda kendini yetifltirmifl, dünyay› anlamaya çal›flan onun neresinde yer edinmesi gerekti¤ini bellemifl ve Ba¤›ms›z ve Birleflik Kafkasya emelinin alt›n› bu bilinçle doldurmufl, Kuzey Kafkasya’yla köprüler kurmaya muktedir yeni nesillere ihtiyac›m›z oldu¤u ve bunun temellerinin bugünden at›lmas› gerekti¤i hatta geç bile kal›nd›¤› yaflamlar›m›z› idame ettirmeye çal›flt›¤›m›z her yerde varolabilmek ad›na Kuzey Kafkasya Birli¤i, niyetlerimizin en önemli gündem maddesi olmal›d›r.
62
TANITIM
tan›t›m
1980
2005
12 Eylül 1980 - 12 Eylül 2005
YAfiAR GÜVEN
25
y›l –çeyrek as›r- önce (yani bizim zaman›m›zda!) üniversite ça¤›nda okulla birlikte ifl yaflam›n› da sürdürmeye çal›flan bir hayli insan vard›. ‹stanbul’dayd›k ve üniversiteyi bitirmemize ramak kalm›flt›. O sabah ev arkadafl›m fl›p›d›k terlikleriyle ekmek almaya ç›km›flt›, kahvalt›m›z› yapacak, kimimiz ifle kimimiz okula gidecektik. Gecikerek ve eli bofl olarak bekar evimize geri döndü¤ünde yüzünün rengi biraz soluk görünmüfltü. Köflede bir askere yakalanm›fl, “Nereye hemflerim, darbe oldu bilmiyon mu?” muhabbetinden sonra eve gelmiflti. Kitaplar›n suç unsuru olabildi¤i bir ülkede yafl›yor olman›n tereddütü ile neler olaca¤›n›, tv izleyip radyo dinleyip beklemeye bafllam›flt›k. Evde telefonumuz yoktu ve henüz gsm icat edilmemiflti-en az›ndan bizim için-, kimseyle haberleflemeden beklemenin ne demek oldu¤unu anlam›fl olduk böylece. Daha anlayaca¤›m›z o kadar çok fley varm›fl ki... Mürekkep yalam›fll›¤›m›za, teoride darbe olabilece¤ini okuyor olmam›za ve daha birçok bilgi avantaj›m›za karfl›n, gerçek o ki tam bir kabustu ve bu kadar› beklenmiyordu diye genellefltirirsem san›r›m yan›lm›fl olmam. Üzerinden 25 y›l geçti 12 Eylül 1980’ in. O zaman do¤anlar flimdi 25 yafl›nda ve o günleri yaflayanlara “ne olmufltu 12 Eylülde ?” diye soruyorlar. Benim sorum da; “bu kadar m›yd› 12 Eylülün bilinç haritam›zdaki yeri?” oluyor. 12 Eylülde olumsuzluk ad›na herfley oldu ve s›ralamas› uzun sürer, ne olmad›¤›n› aktarmak daha kolay gibi. 68 kufla¤›n›n neler yaflad›¤›n› çok oku-
mufltuk ve bizler sormadan biliyorduk 70’ li y›llarda yaflananlar›. Ya flimdi? Hep yaz›l›p çizilir ya “12 Eylülün felsefesi.....” diye bafllayarak, unutturma yani bilinç haritas›ndan silip atma da vard› o anlay›fl›n içinde. 80’ li y›llar›n efli¤inde Türkiye ekonomik krizdeydi ve siyasi istikrar sa¤lanam›yordu.Süleyman Demirel’ in baflbakanl›¤›nda kurulan milliyetçi cephe hükümetleri; emekten yana herfleye karfl› pozisyonda, elini dar gelirlinin cebinden ç›karm›yor, t›rmanan terörde taraf oldu¤unu aç›kça deklare ediyordu. Veciz sözleri bugünlere tafl›nan S. Demirel’ in s›k›flt›rmalar sonucu söyledi¤i; “Bana sa¤c›lar suç iflliyor dedirtemezsiniz” laf›n› unutmad›k örne¤in. IMF’nin dayatmalar› sonucu 24 Ocak 1980’de sözde ekonomik istikrar tedbirleri karar› al›nm›fl, dar ve orta gelirliler biraz daha kemer s›kmaya zorlanm›flt›. Do¤al olarak sendikalar -sar›s›ndan olmayanlar› tabi ki- ve halk tepki gösterdi kararlara. Fedakarl›klar hep memleketin “iflçisinden, köylüsünden, memurundan” bekleniyordu ve sürekli kemer s›kmak zorunda idiler. Ekonomik kararlar›n muhalefetsiz uygulanabilmesi için siyaseten gerekli giriflimi siyasiler beceremeyince cuntac› generaller okyanus ötesi bir seyahat sonucu Waflington icazeti ald›lar ve anayasay› tangur-tungur ettiler. Hani flu bol gelen 27 May›s Anayasas›n›. Türkiye halk›n›n iç dinamikleri ile beceremedi¤i, k›smi özkf
63
gürlük ortam› sa¤layan ve tepeden inme oluflturulan anayasay› birileri yine tepeden inme yok sayd›lar. Anayasay› tangur tungur (Ceza Kanunu m.146; “TC Anayasas›’ n› tebdil, tagyir ve bu kanunla kurulmufl olan TBMM’ yi iskata cebren teflebbüs..” cezas› ölümdü.) etmek suçtu ve birçok insan bu nedenle yarg›lanm›fl, hatta ölüm cezas› alm›flt›. (U¤ur Mumcu’ nun Sak›ncal› Piyadesi’ ni okumayanlara öneririm bu arada). Onlar eylemlerini tamamlayamadan yakalanm›fllard› anayasa bekçilerine, 12 Eylül cuntac› generalleri ise yakay› ele vermeden hallettiler ifli. Sonra kendi yapt›rd›klar› anayasaya bir madde (geçici 15. madde) ekleterek yarg›lanmalar›n›n önünü de kapad›lar. ‹cazet ald›klar› okyanus ötesi memlekette “bizim çocuklar becerdi” diyorlard› cuntac› generaller için. “Nato’nun en zengin generali” ni de onlarla ayn› dili konuflan medyadan ö¤reniyordu dünya. 12 Eylül cuntas›n›n havac›s› idi bu general. Sivil faflistlerin ifllevi sona ermiflti ve terör b›çakla kesilir gibi durmufltu. Göstermelik sa¤c› yarg›lamalar› ve çok say›da insan›n can›na k›y›p fazlaca deflifre olanlar›n cezaland›r›lmas› da gerçeklefltirildi bu arada. Solcular›n üzerinden ise 12 Eylül silindiri geçti. Yok etme ve sindirme siyaseti izlendi ve etkili oldu. “Asmayal›m da besleyelim mi?” buyurdu cuntan›n flefi ve bir kitab›n ad› oldu bu veciz kelam. Vatan›n› ve halk›n› seven, daha iyi ve özgür bir vatan, daha iyi bir yaflam için u¤raflan, kiflisel hiçbir ç›kar› olmayan onlarca güzel insan zindanlara t›k›ld›, sürgün yaflad›. Bilanço çok a¤›rd›; - 650.000 kifli gözalt›na al›nd›, ço¤u iflkenceden geçirildi - 123.000 kifli tutukland› - 20000 kifli kamu görevinden at›ld›, 10000 kifli yurttafll›ktan ç›kar›ld› - 7000 ölüm cezas› istendi, 517 san›k için idam karar› verildi, 50 kifli idam edildi - 100’ e yak›n ö¤retim üyesinin ifline son verdi - 1.5 milyon kifli fifllendi - 572 kifli öldürüldü - ‹flkencede ve cezaevlerinde kuflkulu biçimde ölenler oldu Sivil toplum örgütlerinin tümü kapat›ld›. Yöneticileri hakk›nda soruflturmalar aç›ld›, gözalt›lar yafland›. Kafkas Kültür Dernekleri de bu uygulaman›n d›fl›nda de¤ildi. Bir k›s›m derneklerde dönemin yöneticilerine kf
bask› uyguland›. Derneklerin aç›lmas›na yeniden icazet verildi¤inde, bask›lar devam etti ve solcu olup göz alt›na al›nan ve tutuklananlar›n üyelikten düflürülmesi gerçeklefltirildi. K›saca Türkiye genelindeki uygulamadan Çerkes Dernekleri de pay›na düfleni ald›, olumsuzluklar›n tümünden etkilendi Çerkesler. Yeni yasalarla derneklerin siyasetle ilgilenemeyece¤i de kesin bir dille belirtildi. Derneklerin gönüllü ‘siyaset yap›lmas›n bekçileri’ vard› ezelden beri ve onlar böylece ne kadar hakl› olduklar›n›(!) ve ne kadar do¤ru yapt›klar›n›(!) anlam›fl oldular. Bu yasa¤› koyan sistemin partileri ise seçim dönemlerinde dernek ziyaretleri ile popülist yaklafl›mlar›na devam etti. Bu durum yaman bir çeliflki gibi görünse de flöyle okundu¤unda anlafl›l›r oluyor; “Yasak koyucular kendi siyasetlerinin her yerde yap›labilece¤ini yaz›yorlar ama sisteme muhalif siyaseti yasak ediyorlar.” Bencil, köfle dönücü, toplumsall›¤› minimize edilmifl yok edilmifl demeye elim/dilim varm›yor-, bütün de¤erleri borsaya/dolara endeksli yeni bir kuflak ç›kt› ortaya. 12 Eylülü yaflamayanlar›n, bilgisi olmayanlar›n okuduklar› birçok yaz›da buna benzer sat›rlar yer al›r. Okudu¤um üniversitenin Halk Bilimleri Toplulu¤u vard›, y›l içi ve y›l sonu flenliklerde halk danslar› sunulurdu, yerini bira günleri ald›. ‹nsanlar›n bir araya gelifl nedenleri de¤iflti. 1980 y›l› üniversite mezunu biri olarak, 2005 y›l›na kadar olan süreci de yaflayan biri olarak halk danslar›n› izleyerek flenlik yapmak isterim hala, eski kafal›y›m(!) yani. Bu co¤rafyan›n kültürel dokusunu ve bunca y›ld›r biriktirdiklerini ö¤renmek, buraya özgü olan› de¤erlendirip yeniden üretmek isterim. 12 Eylülün eseri anayasa oylamas› ayn› zamanda cunta flefinin cumhurbaflkanl›¤›n›n onaylanmas› idi. Beyaz oylar evet, mavi oylar hay›r ve oylar›n konulaca¤› zarf fleffaft›. Oy masalar›nda beyaz oy y›¤›l› idi, mavi oy ya yok ya da bir-iki tane idi. Herkes mavi oy kullanm›fl ve azalm›fl ya da bitmifl sanmas›n o günleri yaflamayanlar. Maddi bask›y› iliklerimize kadar hissettiren anlay›fl sand›k bafl›nda psikolojik sald›r›s›na devam ediyordu k›saca. 12 Eylül anayasas›na hay›r veren az›nl›klardan (!) biri olarak 12 Eylülün günah›n› tafl›m›yorum ama 12 Eylülün unutulmas›n›n ya da gere¤ince bilinmemesinin günah›n› tafl›yaca¤›m gibi.
TA M AM LA ND I DEVAM EDECEK...