• SAYI: 159 Mart 2012 • 6.50 TL
gele c e bir k ir
n: Sürdü r içi
YIL: 20
r ü ü l d e r bi ü S l
KalDer ÖNCE KALİTE YIL: 20 • SAYI: 159 • 6.50 TL • Mart 2012
e r i n l i e b r e ji l ü
KalDer
Akenerji olarak dünyanın en önemli gelişim ve yönetim standartlarından Investors In People (IIP) Sertifikası’nı alan ilk Türk enerji şirketi olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Çünkü biz enerjiyiz, Akenerjiliyiz!
4
BAŞKANDAN
A. Hamdi DOĞAN
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı
ENERJİ ve SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Enerji kalitesi sürdürülebilirlik için önemlidir. Talebin yalnızca karşılanması değil, nasıl karşılandığı da önemlidir. Geleceği belirleyecek bir etkendir.
K
alDer olarak, yönetim kalitesindeki güncel yaklaşımları, sorunları ve çözümlerine ilişkin bilgileri paylaşmak ve üyelerimize, üye adaylarımıza verimli bir paylaşım ve ağ geliştirme ortamlarının yaratılması amacıyla KalDer Kahvaltı Sohbetlerini hayata geçirdik. Yenilikçi vizyonumuzla sadece şirketler bazında değil, ülke ekonomisine katkıda bulunmak için elimizden geleni yapıyor sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gündeminde olan konulara değiniyoruz. Kah-
ÖNCE KALİTE Mart 2012
valtı sohbetlerimizin ilkinde Enerji ve Sürdürülebilirlik konusunu ele aldık. Bildiğiniz üzere Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke konumuna gelmiştir. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2002 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin’den sonra en fazla talep artış hızına sahip ikinci büyük ekonomidir. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında (2023)elektrik enerjisi ihtiyacımızın bugünkü düzeyin iki katından daha fazla artarak
yaklaşık 500 milyar kWh olacağı tahmin edilmektedir. Bu doğrultuda, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan ve enerji verimliliğinden maksimum düzeyde yararlanmaya çalışmamıza karşın kaynaklarımızın, hızla artan elektrik enerjisi ihtiyacımızı karşılamaya yetmemesi enerjide sürdürebilirliğin önemini daha da artırmaktadır. Ülkemiz enerji sektörünün 2023 yılına kadarki toplam yatırım ihtiyacının 120-130 milyar doları aşacağı tahmin edilmektedir. Yani enerjide yılda 10 milyar USD
5
BAŞKANDAN
bir yatırıma gerek vardır. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan yatırımların mümkün olduğu kadar özel sektör tarafından yapılmasını sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi yönünde gerekli çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir. Sürdürülebilirlik kavramı son yıllarda gündemlerimizde sıkça yer alan başlıklardan biri olmuştur. Enerji ve sürdürülebilirlik sözcükleri bir araya geldiğinde yenilenebilir enerji kaynakları anımsanmaktadır. Rüzgar, güneş, bio enerji gibi kaynakların enerji arzı toplamı içindeki yeri sınırlı olmakla beraber giderek artmaktadır. Almanya’nın rüzgar, güneş ve bio enerji alanındaki iddialı ve hedef amaçlı yatırımları öylesine hızlı gelişmiştir ki, yüzde 30 nükleer enerji payından vazgeçme gerçekleşebilir bir hedef olarak görülmeye başlamıştır. Ancak artan teşviklere rağmen enerji maliyetlerindeki artış nasıl dengelenebilecek, rekabet edebilir noktalara ulaşacak kaygısı yaygınlaşmıştır. Ülkemiz açısından yenilenebilir enerji konu-
sundaki gelişmeler oldukça sınırlıdır. Endişeler daha çok arzı arttırmaya ve yatırımlara yönelik gelişmelere odaklıdır. Enerji arzında doğal gaz kullanımının payı giderek artmaktadır. HES’ler açısından ülkemiz AB hedeflerini karşılayabilecek noktada bulunmaktadır. Ancak yıllardır tartışılan nükleer enerji de ancak 2020 yılında devreye girebilecek tek bir yatırım başlamış bulunmakta olup, bittiğinde arzın ancak yüzde 5’lik kapasitesini karşılayabilecek pay söz konusu olabilecektir. Elbette ki nükleer yatırım kararında bir değişiklik olmazsa. Kalite her yerde ve her üründe söz konusudur. ENERJİ KALİTESİ dediğimizde de fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin getireceği yaşam kalitesinden söz ediyoruz demektir. Dünyanın talep ettiği kaynak miktarının, sürdürülebilir kaynaklardan temin edilebilen miktarın çok üzerinde olması yaşamı ve kalitesini tehdit eden en önemli risktir. Türkiye WWF en son raporuna göre kişi başına tüketiminin ekolojik ayak izi küresel biyolojik kapasitesinin yüzde 50 üzerindedir. (*) Rapora göre ,bir başka deyişle herkes ortalama bir Türkiye vatandaşı kadar tüketseydi, 1,5 gezegene ihtiyacımız olacaktı. Aynı orantı bir ABD vatandaşı alınırsa 4,5 gezegene ihtiyaç duyulacağı, dünya ortalamasına göre ise 2,5 katı gezegene ihtiyaç vardır. Ülkemizde karbon ayak izinin toplam ekolojik ayak içindeki payı yüzde 46’ya ulaşmıştır. Enerji kalitesi sürdürülebilirlik için önemlidir.Talebin yalnızca karşılanması değil nasıl karşılandığı da önemlidir. Geleceği belirleyecek bir etkendir. Ülkemiz Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta Asya gibi dünyanın ispatlanmış petrol ve doğalgaz rezervlerince zengin kaynak ülkelere coğrafi olarak yakın bir konumda bulunmaktadır. Kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü oluşturmakta olan Türkiye, enerji kaynaklarının ve taşıma yollarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik projelerde önemli bir aktör olarak yer almaktadır. Gelecek 20 yıl içerisinde yaklaşık yüzde 40 oranında artması beklenen dünya enerji tüketiminin büyük bir bölümünün içinde bulunduğumuz bölgeden karşılanması öngörülmektedir. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65’i ve doğalgaz rezervlerinin yüz-
de 71’i Türkiye’yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federasyonu’nda bulunmaktadır. Orta Asya’daki rezervler dünya enerji talebini karşılamada önemli bir alternatif kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye, gerek coğrafi, gerekse jeopolitik konumu ile Ortadoğu ve Orta Asya’nın üretiminin dünya pazarlarına ulaşmasında hem bir köprü hem de bir terminal olma özelliği taşımaktadır. Ülkemiz de enerjinin devlet tekeli olmaktan çıkarak özel sektöre açılması süreci hızlandırmıştır. Yerli kaynaklara öncelik vermek suretiyle kaynak çeşitliliğini sağlamak için şunları yapmamız gerektiğini düşünüyoruz; - Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını arttırmak, enerji verimliliğini arttırmak, - Serbest piyasa koşullarına tam işlerlik kazandırmak ve yatırım ortamının iyileşmesini sağlamak, - Petrol ve doğalgaz alanlarında kaynak çeşitliliğini sağlamak ve ithalattan kaynaklanan riskleri azaltacak tedbirleri almak, - Jeostratejik konumumuzu etkin kullanarak, enerji alanında bölgesel işbirliği süreçleri çerçevesinde ülkemizi enerji koridoru ve terminali haline getirmek, - Enerji ve tabii kaynaklar alanlarındaki faaliyetlerin çevreye duyarlı halde yürütülmesini sağlamak, - Maliyet, zaman ve miktar yönlerinden enerjiyi tüketiciler için erişilebilir kılmak. Gelecekte enerji kritik sektör olma özelliğini daha da önemli kılarak sürdürecektir. Ancak sürdürülebilirlik işletmelerin üretiminde, tüketicilerinde seçimlerinde belirleyici etkisini vergiler, kredi faiz oranlarını üzerinde gösterecektir. Belki de oluşacak bir sürdürülebilirlik endeksi çerçevesinde şekillendirecektir. Kahvaltı sohbetleri etkinliğimizde gerçekleşmesinde desteklerini esirgemeyen Akenerji Elektrik Üretim A.Ş’ye teşekkür ediyorum. Konuşmacılarımız Sayın Osman Arolat, Sayın Metin Kilci ve Sayın Selahattin Hakman bizlerle oldu. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Enerji enine boyuna tartışıldı. Samimi bir paylaşım ortamı oldu. Keşke sürdürülebilirlik de en az arz kadar tartışılabilseydi. Saygılarımla,
(*)WWF Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu Mart 2012 ÖNCE KALİTE
6
İÇİNDEKİLER
4
BAŞKANDAN
34
MOTOR BİYOYAKITLARI
8
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
36
HANGİ YENİLEBİLİR ENERJİ?
12
AK ENERJİ INVESTOS IN PEOPLE IIP SERTİFİKASI’NI ALAN İLK ENERJİ ŞİRKETİ OLDU
38
ENERJİ PİYASASINDA HAKİM HUKUK
ENERJİ DAHA DA HAREKETLENECEK
AROMSA, 30. YAŞINDA MÜKEMMELLİK YOLCULUĞUNA ÇIKTI
Sahibi KalDer Adına A.Hamdi DOĞAN
14
42 46
KalDer’DEN HABERLER
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Neslihan CİNGİ neslihan.cingi@kalder.org
18
KalDer KAHVALTI SOHBETLERİ ‘ENERJİ’
48
EĞİTMENLER TOPLANTISI
20
LPG, ALTERNATİF ENERJİDE ÖN PLANDA OLACAK
50
EĞİTİM TAKVİMİ
52
ŞUBELERDEN HABERLER/ BURSA
24
ENERJİ TALEBİ ARTARKEN
İdare Merkezi Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Centrum İş Merkezi, Aydınevler Sanayi Cad. No:3 Küçükyalı 34854 İstanbul Tel: 0216 518 42 84 Faks: 0216 518 42 86 www.kalder.org e-posta:kalder@kalder.org
26
KOÇ HOLDİNG ENERJİ SEKTÖRÜNDE DÜNYANIN EN BEĞENİLEN ŞİRKETİ OLDU
54
ŞUBELERDEN HABERLER/ ESKİŞEHİR
56
ŞUBELERDEN HABERLER/ İZMİR
28
ENERJİ ÜRETİMİ VE İZAYDAŞ
58
VAN GOGH
60
YAŞAMDA KALİTE
Yapım Kripto İletişim Danışmanlığı Rumeli Cad No: 5/7 Nişantaşı Tel: 0212 219 98 13
30
İKİ AYDA 25 RES LİSANSI VERİLDİ
64
KÜLTÜR SANAT
32
2012 ‘SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ ULUSLARARASI YILI’
Yayın Kurulu A. Hamdi DOĞAN, Erdenay GÜL, Fügen TOKSÜ, Gül GÖKTEPE, Özlem YÜZAK, Tolga YÜCEL, Selami ÇELEBIOĞLU, Selçuk ERGENÇ
Baskı BerNur Etiket Mat. Gıda San. Ltd. Şti. Topkapı Tic. Merkezi 1 No: 369 Cevizlibağ / İST +90 212 482 18 90 pbx +90 212 482 18 92 www.bernuretiket.com.tr Önce Kalite Dergisi, Türkiye Kalite Derneği tarafından ayda bir yayınlanır. Ulusal-Türkçe-Aylık ISSN: 1301-4978 Önce Kalite Dergisi’ndeki yazı ve resimler kaynak gösterilerek kullanılabilir.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Yazarlar ve Kuruluşlardan gelen yazılar:
• A4 sayfasına, her taraftan 2 cm marj bırakılarak, 1.5 cm boşluk, 12 punto Arial veya Times New Roman karakteri ile en fazla 4 sayfa yazılmalıdır. • Yazı başlığı ve yazar adı koyu font ile yazılmalıdır
• Yazar unvanı, e-posta adresi yer almalıdır. • Yazara ait en az iki adet yüksek çözünürlükte vesikalık olmayan hareketli tarzda resimler olmalıdır. • Gelen yazılar, yayın kurulu tarafından
okunurluğunun artırılması, uzunluğunun kısaltılması gibi durumlarda yazının içeriğinde, başlıkta değişiklik yapılabilir. Bu değişiklik yapma hakkı dergimizce saklıdır.
7
BU SAYIMIZDA
ENERJİ E
nerji kalitesi’nin sürdürülebilirlik için önemli olduğunu düşünerek bu ay “Sürdürülebilir Enerji” konusunu ele aldık.
A.Hamdi Doğan “Enerji ve Sürdürülebilirlik” yazısı içerisinde Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında (2023) elektrik enerjisi ihtiyacımızın bugünkü düzeyin iki katından daha fazla artarak yaklaşık 500 milyar kWh olacağı tahmin edildiğini, bu doğrultuda, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan ve enerji verimliliğinden maksimum düzeyde yararlanmaya çalışmamıza karşın kaynaklarımızın, hızla artan elektrik enerjisi ihtiyacımızı karşılamaya yetmemesi enerjide sürdürebilirliğin önemini daha da artırdığını vurguladı.
Neslihan Cingi
neslihan.cingi@kalder.org
Bu sayımızda dosya köşemizde enerji konusunda keyifle okuyabileceğiniz ve sizlere yeni bakış açıları kazandıracağına inandığımız isimler var; Ak Enerji, Accenture, Aygaz, EgeGaz, Koç Holding, İzaydaş, İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü, Enerji Hukuku Derneği.. Ulusal Kalite Hareketi köşemizde ise, Aromsa Besin Aroma ve Katkı Maddeleri Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yasa Bey’i konuk ettik. Ayrıca KalDer olarak, yönetim kalitesindeki güncel yaklaşımları, sorunları ve çözümlerine ilişkin bilgileri paylaşmak ve değerli Üyelerimize, Üye Adaylarımıza en verimli paylaşım ve ağ geliştirme ortamlarının yaratılması amacıyla KalDer Kahvaltı Sohbetlerinin ilkini gerçekleştirdik. İkincisini, 30 Mart 2012 tarihinde, 09:00 – 12:00 saatleri arasında gerçekleştireceğimiz, ana teması “Yönetim Kadının Hakkıdır” olarak kurgulanan, KalDer Kahvaltı Sohbetleri etkinliğini, Aras Kargo’nun katkılarıyla Milliyet Gazetesi yazarı Meral Tamer’in Moderatörlüğünde, TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı Sibel Gönül ve KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Gülden Türktan ile gerçekleştiriyoruz. Bütün üyelerimizi bekliyoruz. Son olarak Türkiye Kalite Derneği Olağan Genel Kurul Toplantısı, 27 Nisan 2012 Cuma günü 14:00-18:00 saatleri arasında T.C. Boğaziçi Üniversitesi, Garanti Kültür Merkezi Ayhan Şahenk Salonunda yapılacaktır. Tüm üyelerimiz davetlidir. Sevgilerimle,
Kurumsal sponsorlarımız
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
8
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
2035 YILINA DOĞRU
ENERJİNİN ROTASI ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI’NIN “WORLD ENERGY OUTLOOK 2011” RAPORUNA GÖRE ÖNÜMÜZDEKİ 25 YIL İÇİNDE KÜRESEL BİRİNCİL ENERJİ TALEBİ YÜZDE 40 ARTACAK. DOĞALGAZ TALEBİ EN YÜKSEK ARTIŞI GÖSTERİRKEN PETROL EN ÖNEMLİ KAYNAK OLMAYA DEVAM EDECEK. 2035 YILINA KADAR ENERJİ ARZ YATIRIMLARI İÇİNSE YILDA YAKLAŞIK 1,5 TRİLYON ABD DOLARI OLMAK ÜZERE TOPLAMDA 38 TRİLYON ABD DOLARI YATIRIM GEREKECEK.
U
luslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yıllık olarak hazırlanan ve küresel enerji piyasalarının mevcut durumuna ve geleceğine yönelik analizler içeren “World Energy Outlook 2011” (WEO-2011) raporu küresel enerji piyasalarının bugününe ve gelecek 25 yılına ilişkin en son verileri içeriyor. Farklı senaryolara, ülkelere, sektörlere ve yakıt türlerine göre en son enerji arz ve talep projeksiyonlarına da yer veren rapor, önümüzdeki çeyrek yüzyılda enerji sisteminin nasıl dönüşebileceğine dair önemli analizler sunuyor. “World Energy Outlook 2011” raporunun tahminleri üç farklı senaryo üzerine kurulu. Dolayısıyla geleceğe dönük tahminler bu üç senaryoya göre belirgin bir şekilde farklılık gösteriyor. Yeni Politikalar Senaryosu, WEO-2011’in ana senaryosu ve bu senaryo en son hükümet taahhütlerinin dikkatlice uygulandığını varsaÖNCE KALİTE Mart 2012
yıyor. Bu senaryoya göre, uzun dönemde ortalama dünya sıcaklığının 3,5 derece artacağı öngörüsüne paralel olarak, 20102035 yılları arasında dünya birincil enerji talebi üçte bir oranında artacak. Aynı dönemde enerji kaynaklı karbondioksit emisyonları ise yüzde 20 artacak. Önümüzdeki 25 yılda, küresel enerji talebindeki artışın yüzde 90’ı OECD dışındaki ülkelerden kaynaklanırken dünyanın en büyük enerji tüketicisi olarak kendini konumlandıran Çin’in tek başına enerji talebi ise bu artışın yüzde 30’dan fazlasını oluşturacak. 2035 yılı itibariyle Çin ikinci en büyük tüketici olan ABD’den yüzde 70 daha fazla enerji tüketecek. Bu artışa rağmen Çin’de kişi başına düşen enerji tüketimi hala ABD’nin yarısından daha az olacak. Hindistan; Endonezya, Brezilya ve Orta Doğu’daki enerji tüketimi hızının ise Çin’den
daha yüksek seyretmesi bekleniyor. Gelişmekte olan ekonomiler enerji arzının dinamiklerini de belirleyecek. Dünya, 2035 yılında küresel toplamın yarısından daha fazlasına ulaşacak olan OPEC’in petrol üretimine daha fazla bağlı olacak. Rusya, Hazar Bölgesi ve Katar gibi en büyük gaz üreticileri başta olmak üzere, 2035 yılında OECD üyesi olmayan ülkeler ise küresel gaz üre-
9
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
seviyesine yaklaşamayacak.
Her yıl 1,5 trilyon dolar yatırım gerekiyor
Yeni Politikalar Senaryosu’na göre, gelecekteki enerji arzı için büyük çaplı yatırımlara ihtiyaç var. 2011-2035 yılları arasında, enerji arzının altyapısını oluşturmak için küresel boyutta yılda ortalama 1,5 trilyon dolar olmak üzere toplamda 38 trilyon dolar yatırım yapılması gerekiyor. Bunun üçte ikisi OECD dışı ülkeler için gerekli. Elektrik sektörü bu yatırımların yaklaşık 17 trilyon dolarlık kısmını oluştururken, petrol ve gaz sektörleri içinse yaklaşık 20 trilyon dolarlık yatırım öngörülüyor. Kömür ve biyoyakıtlar ise geri kalan yatırımları içeriyor.
Geri çevrilemez iklim değişikliği
Planlanan politikalar çerçevesinde artan fosil enerji kullanımının, geri dönülemez ve yıkıcı sonuçlar doğurabilecek iklim değişikliğine yol açması bekleniyor. Küresel enerji kaynaklı karbondioksit emisyonları 2010 yılında yüzde 5,3 oranında artarak 30,4 milyar ton seviyesine çıktı. Temel senaryo olan “Yeni Politikalar Senaryosu” emisyonların yüzde 20 oranında bir artış ile yükselmeye devam edeceğini ve 2035 yılında 36,4 milyar ton seviyesine erişeceğini öngörüyor. Bu öngörü, uzun vadede 3,5 derecelik bir küresel sıcaklık artışı beklentisi ile paralel.
Petrolün geleceği
timinin yüzde 70’inden daha fazlasını gerçekleştirecek.
Tüm enerji kaynaklarına talep hızı artıyor
Küresel birincil enerji tüketiminde fosil yakıtların payı 2010 yılında yüzde 81 iken bu oranın 2025’te yüzde 75’e gerilemesi öngörülüyor. 2035 yılına kadar küresel enerji kaynakları içinde oranını artıracak tek fosil yakıt ise doğal gaz. Doğalgaz talebindeki artış, petrol ve kömürdeki artışın toplamına yaklaşacak. Rusya ve Hazar bölgesindeki doğalgazın artarak Asya’ya gitmesi sonucunda doğal gaz ticareti yaklaşık iki katına çıkacak. Petrol talebi yüzde 15 artarken, bu artış ağırlıklı olarak ulaştırma talebindeki artıştan kaynaklanacak. Kömür ta-
lebi ise gelişmekte olan ekonomilerin etkisiyle önümüzdeki 10 yıl içinde artmaya devam edecek, sonrasında ise stabil bir çizgi izleyecek. Hindistan 2020 yılına doğru en büyük kömür ihracatçısı olacak, fakat dünya kömür piyasasında Çin yine belirleyici faktör olmaya devam edecek. Elektrik üretimi sektöründe ise nükleer enerjinin payının Çin, Kore ve Hindistan’ın liderliğinde yüzde 70 artması bekleniyor. Hidrolik ve rüzgar enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji teknolojileri, artan talebi karşılamak üzere kurulacak yeni kapasitelerin yarısını oluşturacak. Modern yenilenebilir enerji kaynaklarının diğer tüm enerji kaynaklarından daha hızlı büyümesine karşın, yine de 2035 yılına gelindiğinde bütün yenilenebilir enerji arzı hiçbir fosil yakıt arzının
“Yeni Politika Senaryosu”na göre küresel petrol talebi 2035 yılına kadar yavaşça yükselerek 2010 yılındaki 87 milyon varil/ gün değerinden 99 milyon varil gün değerine ulaşacak. Buna rağmen, petrolün küresel birincil enerji kullanımında yüzde 33 olan payının 2035 yılında yüzde 27’ye düşmesi bekleniyor. OECD üyesi ülkelerin talebi düşerken, talep artışı daha çok OECD dışı Asya ülkelerinden gelecek. Talep bu yönde
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
10
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
seyrederken üretim cephesinde ise ham petrol arzı hafif bir yükselişle yaklaşık 69 milyon varil/gün seviyesinde sabitlenecek ve 2035’te 68 milyon varil/gün olacak. Mevcut petrol yataklarındaki azalan üretimi dengeleyebilmek için mevcut OPEC Orta Doğu üretiminin iki katı olan 47 milyon varil/günlük ek brüt kapasite ilavesine ihtiyaç duyuluyor. OPEC’in pazar payı 2010 yılındaki yüzde 42 seviyesinden 2035’te yüzde 51’e yükselecek. Bu gelişmenin petrol ithal eden OECD dışı ülkelerde, özellikle de Asya’da artan ithalat bağımlılığı, ithalat maliyetleri ve arz güvenliği konularında endişelerin artmasına neden olması muhtemel. Ham petrol varil fiyatının ise 2035 yılında 120 dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Talep artışının önemli bir bölümü ise gelişen ekonomilerdeki ulaştırma sektöründen gelecek. Araç yakıt ekonomisindeki etkin tasarruflar ve artan biyoyakıt arzına rağmen, OECD dışı ülkelerdeki otomobil pazarının büyük oranda genişlemesi, bu ülkelerdeki otomobil satışının 2020 yılında OECD ülkelerindeki satış miktarını geçmesi ve küresel binek araç filosunun iki kat artarak yaklaşık 1,7 milyar adede ulaşması gibi etkenler petrol tüketimini artıracak. Petrolü daha verimli kullanan ya da elektrikli taşıtlar gibi hiç kullanmayan alternatif araç teknolojilerindeki ilerlemeye rağmen bu tür araçların ticari olarak hayatta kalabilmeleri ve pazara nüfuz edebilmeleri zaman alacak.
Doğalgazın artan önemi
“Yeni Politikalar Senaryosu”na göre doğalgaz küresel enerji ekonomisinde giderek artan bir rol üstleniyor. Bu senaryoya göre yıllık ortalama yüzde 1,7’lik bir artışla 2035 yılında dünya gaz talebi 4,75 trilyon metreküpe ulaşacak. Artan taleple birlikte küresel doğalgaz tüketimi 2035 yılında neredeyse kömür tüketimine yaklaşacak. Doğalgaz talep artışının yüzde 81’i OECD dışı ülkelerden kaynaklanacak. 2010 yılında Çin’de yaklaşık 110 milyar metreküp olan doğal gaz talebi, doğalgaz kullanımının hızla artmasıyla 2035’te 500 milyar metreküpe erişecek. Elektrik üretimi ise küresel doğal gaz talep artışında en çok paya sahip olan sektör konumunda. 2035 yılında 860 milyon metreküpe ulaşan üretimiyle Rusya dünyanın en büyük gaz üreticisi konumuyla öngörülen dönemde toplam doğalgaz artışına en büyük katkıyı sağlayan ülke olacak. ÖNCE KALİTE Mart 2012
Dolayısıyla küresel enerji piyasasında kritik bir oyuncu olan Rusya’nın önümüzdeki yıllarda enerji politikası alanındaki seçimleri Rusya’nın kendi ekonomik kalkınmasını şekillendireceği gibi küresel enerji güvenliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından da önemli sonuçlar doğuracak.
Kömür’de çin etkisi
Kömür halen ikinci en fazla kullanılan birincil yakıt ve elektrik üretiminin belkemiği durumunda. Geçtiğimiz 10 yılda küresel enerji kullanımındaki artışın yaklaşık yarısı kömürden kaynaklandı. Bu artışın büyük kısmı da yükselen ekonomilerin elektrik üretimi sektöründe gerçekleşti. Bu gelişmede en büyük pay ise Çin’in elektrik ve sanayi sektörlerine ait. Peki, emisyonların sınırlandığı bir dünyada kömürün rolü ne olacak? “Yeni Politikalar Senaryosu”na göre küresel kömür tüketimi toplamda yüzde 25 artarak 2020’li yılların başlarına kadar yükselecek. Bu dönemden sonra ise 2035’e kadar artık yatay bir seyir izleyecek. 2009 yılında dünya kömür tüketiminin yaklaşık yarısını tek başına gerçekleştiren Çin, enerjiverimliliğini geliştirmek ve enerji bileşimini çeşitlendirmek suretiyle enerji ve karbon yoğunluğunu azaltmaya dönük iddialı hedefler içeren 2011-2015 dönemi 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı’yla kömür piyasasının geleceğinin anahtarını elinde tutuyor. “Yeni Politikalar Senaryosu” küresel kömür talebi artışının yarısının Çin’den geleceğini ve 2020’ye kadar Çin’in kömür tüketiminin yüzde 30 artacağını öngörüyor. Kömür tüketiminde Hindistan’ın da giderek artan bir rol oynaması bekleniyor. Hindistan’ın 2025 yılı itibariyle ABD’yi geçerek dünyanın en fazla kömür tüketen ikinci ülke olacağı tahmin ediliyor.
150 Yıl yetecek kömür var
2035’e kadar uzanan projeksiyon döneminde elektrik enerjisi üretiminin küresel kömür talebinin sürükleyicisi olmaya devam etmesi bekleniyor. Kömür talebindeki artışın enaz dörtte üçü elektrik enerjisi üretiminden kaynaklanacak. Diğer yandan mevcut temiz kömür teknolojilerinin ve karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin daha hızlı şekilde kullanıma girmesi de uzun vadede kömür tüketimini artırabilir.Kömür küresel olarak en bol bulunan fosilyakıt. Küresel rezervler toplam bir trilyon ton civarında ve bu da mevcut hızla
SÜBVANSİYONLARIN ROLÜ Dünya çapında fosil yakıt tüketim sübvansiyonları 2010 yılında 409 milyar dolara ulaştı. Petrol üretimine verilen sübvansiyonlar bu miktarın yaklaşık yarısını oluşturuyor. Ancak petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi birçok ülkede bu sübvansiyonları sürdürülemez hale getirdi ve bazı hükümetleri bu sübvansiyonları azaltma çabalarına yöneltti. Enerji sübvansiyonu uygulayan 37 ülkeyi kapsayan bir araştırmada, 15 ülkenin 2010 yılı başından itibaren bu sübvansiyonları devre dışı bırakma yönünde adımlar attıkları görülüyor. Daha ileri reformlar yapılmadığı takdirde fosil yakıt tüketim sübvansiyonlarının maliyetinin 2020 yılında cari fiyatlarla 660 milyar ABD dolarına ulaşması bekleniyor. Fosil yakıt sübvansiyonlarının değiştirilmeden devam ettiği bir baz senaryoya göre bu sübvansiyonların 2020 yılı itibariyle tamamen devre dışı bırakılması sonucunda küresel birincil enerji talebinin yüzde 5, karbondioksit emisyonlarının ise yüzde 5,8 azalması mümkün. Yenilenebilir enerji kaynaklarının piyasada rekabet edebilmesi içinse sübvanse edilmesi gerektiği görüşü öne çıkıyor. Örneğin karada konuşlandırılmış rüzgar santralleri Avrupa Birliği’nde 2020, Çin’de 2030 yılı itibariyle rekabetçi hale gelmekte, ABD ise 2035 yılına kadar rekabetçi konuma yükselemiyor. Dolayısıyla enerji sübvansiyonları içinde yenilenebilir enerjiye giden payın büyümeye devam etmesi öngörülüyor. 150 yıllık üretime yetecek miktara denk geliyor. Üretim cephesinde de yine Çin başı çekiyor. Çin 2035’e kadar küresel arzda meydana gelen artışın yarısından fazlasını tek başına sağlayacak. Geri kalan üretimin büyük çoğunluğu ise Hindistan ve Endonezya tarafından karşılanacak. Avustralya 2035’e kadar üretimi artan tek büyük OECD ülkesi olurken ABD’de de ise kömür üretimi 2020’den itibaren düşüşe geçecek. Avrupa’da üretim tarihi azalış seyrini sürdürecek.
11
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
* Capital, ENERGY&BUSINESS ekinden alınmıştır.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
12
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Akenerji, “Investors in People” IIP Sertifikası’nı alan ilk enerji şirketi oldu IIP, şirket performansının, insan kaynağının geliştirilmesi yoluyla artırılması için bütünsel ve sonuç odaklı bir çerçeve sunan ilk ve tek uluslararası yönetim ve gelişim standardı. “Biz Enerjiyiz!” sloganıyla çıktığı Investors in People yolculuğunda 2011 yılının Nisan ayında ‘’IIP Taahhüt Sertifikası’’ alan Akenerji, süreci başarıyla tamamlayarak Investors in People Sertifikasını almaya hak kazandı. Böylece Akenerji, günümüzde dünya çapında 75 ülkede yaklaşık 40 bin organizasyonun ulaşmış olduğu, Türkiye’de ise sadece 11 şirketin sahip bulunduğu IIP Sertifikası’nı alan ilk Türk enerji şirketi oldu. Temel ilkeler açısından incelendiğinde, şirkete sistematik olarak izleyebileceği bir yol gösteren ama aslında sürekli gelişim için zaten yapılması gereken geliştirmeleri ve iyileştirmeleri vurgulayan IIP, şirket performansının insan kaynağı ile geliştirilmesini yöntem olarak benimseyen dünyanın uluslararası tek insan kaynakları standardıdır. Şirket stratejileri ve insan kaynakları stratejisinin entegrasyonunu sağlayarak, bu geliştirme ve iyileştirmelerin nasıl yapabileceğine dair sistemsel rehberlik yapar. Bu rehberlik mevcut süreçlerin üzerine kesinlikle ilave bir yük getirmeyen, tam tersine şirketin stratejilerine ve hedeflerine çalışanları ile beraber paralel yürümesini sağlayan bir araçtır. Akenerji’nin “Investors in People” olarak tanınması, daha yüksek performans için insana yatırım yapmayı taahhüt ettiğini ve aynı zamanda kuruluşun mükemmeliyet standartlarına önem verdiğini ifade ediyor. IIP Standartlarına ulaşmak için gerçekÖNCE KALİTE Mart 2012
Ümit Danışman,“Çalışanlarımızın kendilerini değerli hissettikleri, tüm potansiyellerini ortaya koydukları bir çalışma ortamı ve insan odaklı bir kültür yaratmak amacıyla çıktığımız IIP Sertifikası yolculuğunu başarılı bir şekilde tamamlamak bize gurur verdi. İnsan kaynağının geliştirilmesi yoluyla şirket performansının artırılması için bütünsel ve sonuç odaklı bir çerçeve sunan ilk ve tek uluslararası yönetim ve gelişim standardı olan IIP Sertifikası’nın şirketimizin gelişiminde uzun vadede çok büyük bir rol oynayacağına inanıyorum. Enerji sektöründe insana yatırım yapmak ve bunu uluslararası bir standart ile gösterebilmek, gelişen sektör dinamikleri içinde potansiyeli yüksek kaliteli insan kaynağını Akenerji bünyesine çekebilmek için önemli bir adım” dedi.
Akenerji Genel Müdürü Ahmet Ümit Danışman
leştirilmesi gereken çalışmaları içeren bir aksiyon planı hazırlayan ve bu aksiyon planını uygulamak için taahhütte bulunan Akenerji, 2011 yılının Nisan ayında sergilediği kararlılığın ödülü olarak “Taahhüt Sertifikası” almıştı. IIP Danışmanları tarafından taahhüt ettiği IIP standartları değerlendirilen Akenerji, bu değerlendirme sonucunda IIP Sertifikası’nı da almaya hak kazandı. IIP Sertifikası almanın Akenerji için çok büyük bir gurur kaynağı olduğunu ifade eden Akenerji Genel Müdürü Ahmet
IIP Sertifikası gerçekleştirilmesi gereken 10 temel ilkeye dayanıyor
İş Stratejisi, Öğrenim ve Gelişim Stratejisi, İnsan Yönetimi Stratejisi, Liderlik ve Yönetim Stratejisi, Yönetim Etkinliği, Takdir ve Ödüllendirme, Katılım ve Yetkilendirme, Öğrenme ve Gelişim, Performans Ölçümü ve Sürekli Gelişim gibi 10 temel ilkeye dayanan IIP Sertifikası 39 alt göstergeden oluşuyor. IIP Sertifikası alabilmek için bu 10 temel ilkenin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizen Akenerji İnsan Kaynakları Direktörü Sevilay Uçar, “Akenerji halihazırda güçlü olduğu ‘öğrenim ve gelişim’
13
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
ji, üretimde kaynak çeşitliliğine ulaşmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim yatırımlarına ağırlık vermiştir. Bu kapsamda, 2003 yılından itibaren hidroelektrik santral ihalelerine katılan Akenerji, 2005 yılında Çınarcık HES ve Uluabat Kuvvet Tüneli ile Akocak regülâtörleri ve Akocak HES ihalelerini kazanarak, üretim çeşitliliği alanındaki çalışmalarına büyük hız vermiştir. 301 MW yenilenebilir enerji kaynağına dayalı üretim kapasitesi ile toplamda 659 MW’lık aktif kurulu gücüne ek olarak, 2012 yılında devreye alacağı 87 MW kapasiteli 3 hidroelektrik santrali, yaklaşık 900 MW kapasiteli Egemer Doğal Gaz Santrali ve 160 MW kurulu gücündeki Kemah HES projeleri tamamlandığında, Akenerji, Türkiye’deki enerji üretiminin önemli bir bölümünü tek başına gerçekleştiriyor hale gelecektir. Akenerji İnsan Kaynakları Direktörü Sevilay Uçar
faaliyetlerine daha çok önem vererek çalışanlarına yaptığı yatırımların geri dönüşünü ölçerken, bu ölçümler sonucunda sürekli gelişimi destekleyen çalışmalarını sürdürdü. Bu kapsamda var olan performans yönetim sürecinin etkinliğini de artırarak, başarıya ulaşan yolda önemli bir aşama kaydetti. Sertifikayı almak için Akenerji ailesi olarak gösterdiğimiz çaba ve sorumluluk, bundan sonra daha da artarak devam edecek. ‘İnsana Yatırım’ımızın sürekliliğini sağlamak, bundan sonraki en büyük görevimiz” şeklinde konuştu.
Akenerji Elektrik Üretim A.Ş. Hakkında
Akkök Şirketler Grubu bünyesinde 1989 yılından bu yana faaliyet gösteren Akenerji, Türkiye’nin otoprodüktör grubu statüsünde ilk elektrik üreticisidir. Ülkemizdeki en büyük özel sektör elektrik üretim şirketlerinden biri olan Akenerji, serbest tüketici belgesi olan müşteriler ile sanayi kuruluşları, ticarethaneler, organize sanayi bölgeleri ve DUY sistemine enerji tedarik etmektedir. Akenerji, mevcut yenilenebilir enerji yatırım portföyü ve özelleştirme fırsatlarının yanı sıra farklı yakıt kaynaklarına dayalı yatırım imkânlarını da takip etmekte ve değerlendirmektedir. Akener-
Çevreye ve insana duyarlı üretim
Topluma ve doğaya karşı sorumluluğunun bilinciyle yenilikçi ve çevreye uyumlu teknolojileri kullanarak faaliyetlerini sürdüren Akenerji, yenilenebilir kaynaklarla elektrik üreten tüm santralleri devreye girdiğinde yaklaşık 1 milyon ton karbondioksit (CO2) salımını engellemiş olacaktır. Bir başka deyişle, Akenerji doğaya 82.600 hektar alanda yaklaşık 42,2 milyon ağacın sağladığı temiz havaya eşdeğer bir katkıda bulunacaktır. Tüm yenilenebilir enerji projeleri için Gönüllü Karbon Piyasası’nda (VoluntaryEmissionReduction - VER) sertifika başvurularını tamamlayan Akenerji 2010 yılında karbon sertifikalandırma çalışmalarında büyük aşama kaydetmiştir. İlk olarak Eylül 2009 tarihinde devreye aldığı Ayyıldız Rüzgar Santrali’ni Gold Standart olarak tescil ettiren Akenerji, 2010 yılında Akocak, Burç, Feke I, Feke II ve Uluabat santrallerinin de sertifikasyon sürecini tamamlamıştır. Uluabat HES, Türkiye’nin bugün itibariyle Gönüllü Karbon Standardı’na (VCS) göre tescil edilmiş barajlı en büyük hidroelektrik santrali olma özelliğine sahiptir.
Dağıtımda aktif ve öncü
Akenerji, 2008 yılının Temmuz ayında
Akkök ve Avrupa’nin lider enerji şirketi CEZ ile “AkCez” adı altında bir konsorsiyum oluşturarak katıldığı, Özelleştime İdaresi’nin açtığı Elektrik Dağıtım Özelleştirme İhaleleri’nden, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ) ihalesini kazanmıştır. Sakarya, Bolu, Düzce ve Kocaeli bölgelerini içine alan ve 355 milyon dolarlık teklifle açılan ihaleyi 600 milyon dolarlık teklifiyle kazanan Akenerji-Akkök-CEZ Ortak Girişim Grubu, 11 Şubat 2009 tarihinde SEDAŞ’ı devir almıştır. Enerji sektöründe atılımlarıyla örnek teşkil eden Akenerji, SEDAŞ özelleştirmesi ile birlikte sektördeki öncü pozisyonunu güçlendirirken, enerji özelleştirmelerinin aktif bir oyuncusu olacağını bir kez daha göstermiştir.
Prestijli stratejik ortaklık
Toplam 20 milyar Euro pazar değeri ile Avrupa’nın en karlı, lider enerji şirketi CEZ ile Türkiye’nin en köklü sanayi kuruluşlarından Akkök Grubu arasında, Akenerji’de eşit ortaklığa dayalı bir stratejik ortaklık anlaşması imzalanmıştır. Anlaşma kapsamında Akenerji’nin halka açık olmayan %75‘lik kısmında %50–50 stratejik ortaklık oluşturmak suretiyle Türkiye’ye ilk aşamada önemli miktarda yabancı sermaye girişi gerçekleştirilmiştir.
Ekonomik ve kesintisiz enerji tedariki
Müşterilerine ekonomik koşullarla elektrik enerjisi sağlayan ve sunduğu avantajları istikrarlı bir şekilde sürdürebilecek üretim kapasitesi ve piyasa öngörüsüne sahip olan Akenerji, sanayi, sağlık, iletişim, bilgi işlem, otelcilik, bankacılık ve alışveriş merkezi gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren birçok kurumsal şirketin elektrik enerjisini tedarik etmektedir. Akenerji’nin benimsediği kazan - kazan ilkesinin ve müşteri odaklı büyüme stratejisinin bir sonucu olarak, 2009 yılı sonunda hayata geçen yeni piyasa yapısına yönelik öngörüsü 2010 yılında serbest tüketicilerin önemli bir kısmının Akenerji’yi tercih etmesini sağlamıştır... Güçlü kurumsal yapısı ile Akenerji, Türkiye elektrik enerjisi sektörüne yön veren öncü konumunu korumaktadır. www.akenerji.com.tr Mart 2012 ÖNCE KALİTE
14
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
“ENERJİ DAHA DA HAREKETLENECEK” TÜRKİYE ENERJİ SEKTÖRÜ ELEKTRİK ALANINDA SON 2 YILDA OLDUKÇA BELİRGİN BİR GELİŞİM SERGİLEDİ. ÖZELLİKLE ELEKTRİK ALANINDA TÜRKİYE’NİN AVRUPA İLE ENTEGRE OLMASI ELEKTRİK KALİTESİNİ ARTIRDI. ANCAK HALEN GEREK KAYIP/KAÇAK GEREK ALTYAPI YATIRIMLARI ALANLARINDA GELİŞİM İHTİYACI OLDUĞUNU BELİRTEN ACCENTURE YÖNETİCİ ŞİRKET ORTAĞI VE TÜRKİYE ENERJİ GRUBU ÜLKE SORUMLUSU HAKAN IRGIT, “AYRICA SEKTEYE UĞRAMIŞ OLAN ÖZELLEŞTİRMELERİN VE DOĞAL GAZ PİYASASINDAKİ LİBERALLEŞMENİN BİR AN ÖNCE RAYINA GİRMESİ SEKTÖRÜN HIZLI GELİŞİMİ İÇİN FAYDALI OLACAK. TÜRKİYE’NİN KONUMU İTİBARİYLE ENERJİ MERKEZİ OLMASINA YÖNELİK BÜYÜK PROJE PLANLARI DA BULUNUYOR. MESELA NABUCCO BORU HATTI PROJESİ BUNLARDAN BİRİ… BUNLARIN DA HAYATA GEÇMESİYLE PİYASA DAHA DA HAREKETLENECEK” DİYOR.
A
ccenture küresel yönetim danışmanlığı, teknoloji servisi ve dış kaynak kullanımı sağlayan dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden... 2000 yılından itibaren Türkiye’de aktif şekilde hizmet veren şirket, üretim, perakende ve lojistiğin yanında son 3 yıldır da enerji sektörüne odaklanmış durumda. Enerjinin hizmet verdikleri 5 sektörden biri olduğunu belirten Accenture Yönetici Şirket Ortağı ve Türkiye Enerji Grubu Ülke Sorumlusu Hakan Irgıt, “2011 bütçe yılında dengeli bir şekilde toplam 25,5 milyar dolarlık cironun yaklaşık 5 milyar dolarını bu sektörden sağladık” diyor. Accenture, enerji alanında petrol ve gaz, altyapı hizmetleri, petrokimya ve madencilik sektörlerine hizmet sunuyor. Petrol ve gaz alanında Tüpraş, TPAO/Petrobras, BP, altyapı hizmetleri alanında Sunchemical ve Akkim hizmet verdiği müşterilerden birkaçı… Accenture Yönetici Şirket Ortağı ve Türkiye Enerji Grubu Ülke Sorumlusu Hakan Irgıt, enerji konusunda neler yaptıklarını, önümüzdeki dönemde sektörde ne tür gelişmelerin olacağını ve şirketlerin ne tür aksiyonlar alması gerektiğini şöyle anlattı: ÖNCE KALİTE Mart 2012
Accenture olarak enerji konusunda neler yapıyorsunuz? Enerji alanında petrol ve gaz (upstream, midstream, downstream), altyapı hizmetleri (elektrik üretim, iletim, dağıtım ve perakende), petrokimya ve madencilik sektörlerine hizmet sunuyoruz. Bu sektörlere yönelik verdiğimiz hizmetler arasında fonksiyon olarak, strateji planlama, kurumsal ve emtia bazında risk yönetimi, organizasyonel yapılandırma, iş süreci iyileştirme ve tasarlama, işletme modelleri ve optimizasyonları, bayi ağı optimizasyonları, teknoloji danışmanlığı, kurumsal kaynak sistemleri (ERP), faturalama ve müşteri yönetim gibi birçok alanda danışmanlık hizmeti veriyoruz. Türkiye’nin önde gelen ulusal ve uluslararası şirketleriyle çalışıyoruz. Petrol ve gaz alanında Tüpraş, TPAO/Petrobras, BP, altyapı hizmetleri alanında Enerjisa, Çalık Enerji, OMV; kimya alanında Petkim, Sunchemical ve Akkim bunlardan bazıları… Hizmet verdi iniz kategoriler, alanlar içinde enerjinin sizin için önemi nedir? Bu konuda nasıl bir kadronuz var? Türkiye’de enerji alanında hizmetlerimize
2008 yılında TPAO/Petrobras ortaklığının Karadeniz’de petrol arama projesinin yönetimini yaparak başladığımızı söyleyebiliriz. Enerji sektörü, Accenture’ın hizmet verdiği beş sektörden birisi. 2011 bütçe yılında dengeli bir şekilde toplam 25,5 milyar dolarlık cironun yaklaşık 5 milyar dolarını bu sektörden sağladık. Yani, önem açısından finans, telekomünikasyon gibi diğer sektörlerle eş değerde diyebiliriz. Accenture’ın yalnızca altyapı hizmetleri alanına odaklanmış 10 bin küresel çalışanı bulunuyor. Türkiye’deki kadromuzda hem enerji sektöründe yetişmiş kişiler hem yönetim danışmanlığı ve teknoloji danışmanlığı kadrolarımızdan enerji sektörüne odaklananlar hem de küresel Accenture enerji takımından Türkiye’deki projeleri desteklemek için belirlenmiş kişilerin oluşturduğu güçlü bir takım yapımız var. Peki ne tür projeler yapıyorsunuz? Türkiye’de petrol arama projesinin yönetimi dışında yürüttüğümüz projelerden bazılarından bahsedecek olursak, kimya şirketinin 2015 stratejisinin belirlenmesi, dağıtım şirketinin akıllı şebeke ve otomatik sayaç okuma sistemi uygulama danışman-
15
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Accenture Yönetici Şirket Ortağı ve Türkiye Enerji Grubu Ülke Sorumlusu Hakan Irgıt
“YENİ OYUNCULAR GİRECEK” Sektör önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte nereye ula acak? Sektöre kaç yeni oyuncu katılacak, bu rekabeti nasıl etkileyecek? KONSOL DASYON OLACAK Yurtdışındaki müşterilerimizin bizlerle yaptıkları bazı çalışmaları da baz alarak, özellikle elektrik üretim alanında yurt dışından yeni oyuncuların piyasaya gireceğini tahmin ediyoruz. Bununla beraber, sektörde konsolidasyon olacağına ve büyük oyuncuların sektörde varlık göstermeye devam edeceğine inanıyoruz. YATIRIM HIZLANACAK Elektrikli araçların şarj noktalarının ve mikro-üretim seçeneklerinin artması dağıtım şirketlerinin şebeke yönetimini zorlaştıracak ve akıllı şebeke yatırımlarını hızlandırmalarına neden olacak. Serbest tüketici limitinin sıfıra düşürülmesiyle özellikle mesken müşterilerinin talepleri ve enerji şirketleri için değeri hızlı bir şekilde artacak. YENİ MODELLER Enerji şirketleri bir yandan müşteri kaybetmemek için yarışırken, bir yandan ek gelir sağlamak için yeni iş modellerine yönelecek. Vadeli enerji borsası ve “Over-The-Counter” piyasası oluşacak ve burada gerek Türk gerek yabancı birçok oyuncu yer alacak.
lığı, elektrik üretim şirketinin temel operasyon ve bakım süreçlerinin yeniden tasarlanmasını sayabiliriz. Bunun yanında rafineri şirketinin organizasyonel yapılanması ve iş süreçlerinin yeniden tasarlanması, petrokimya tesisinde enerji optimizasyonunun sağlanması, akaryakıt şirketinin tüm SAP fonksiyonlarının tasarlanması, geliştirilmesi, testi, eğitimi ve hayata geçirilmesi de var. Accenture enerji konusunda nasıl bir know-how’a sahip? Sektörün nabzını nasıl tutuyorsunuz? Accenture’ın dünya çapında sahip olduğu know-how’ı anlatmanın en güzel yöntemlerinden birisi organize ettiği ve kurduğu organizasyonlar. Bunlardan bir tanesi 2002 yılında kurulan Accenture Küresel Enerji Kurulu. Burada önde gelen otomotiv, petrokimya, petrol ve gaz ve altyapı hizmet şirket yöneticileri, endüstri uzmanları ve akademisyenler bir araya gelerek dünyadaki enerji eğilimlerini değer-
lendirip, şirketlerin nasıl aksiyon almaları gerektiğini tartışıyor. Bununla beraber Accenture 20 yılı aşkın süredir “Uluslararası Utilities ve Enerji Konferansı”nı organize ediyor. Bu konferansta endüstriden yöneticiler sektörü etkileyen teknoloji inovasyonu, enerji politikaları, enerji piyasaları ve müşteri gelişimi ile ilgili konulara odaklanıyor. 2012 yılı Nisan ayında San Francisco’da düzenlenecek olan konferansta Türkiye’den de birçok davetlimiz olmasını planlıyoruz. Bu örneklerden ilham alarak Türkiye’de 2010 yılında Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Fatih Birol’un konuk konuşmacı olarak katıldığı Türkiye enerji sektörünün değerli yatırımcıları ve yöneticilerini bir araya getirdiğimiz bir yuvarlak masa toplantısı düzenleyip bilgi paylaşımı için etkin bir platform oluşturduk. Bu toplantının benzerini 2012 yılında da organize etmeyi planlıyoruz. Accenture’ın, detaylı bir araştırma sonucunda ortaya çıkardığı sektörün gelişmesine değer katan raporları da mevcut. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
16
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Bunlardan en önemlilerinden biri Dünya Ekonomi Forum’uyla beraber hazırlanmış olan “Akıllı Şebeke ve Hat Yatırımlarının Hızlandırılması” adlı rapor. Bu ve diğer benzeri raporlara www.accenture.com/ us-en/industry/utilities/smart-grid adre-
SEKTÖRDE NELER OLACAK? Önümüzdeki dönemde enerji sektörü büyürken şirketler özellikle hangi sorunlarla karşılaacak? YAVAŞLAMA OLASILIĞI Elektrik sektöründe yaşanmasını beklediğimiz konsolidasyon dolayısıyla, özellikle orta ve küçük ölçekli enerji şirketlerinin dikey entegre enerji şirketleri ile aynı pazarda var olmakta zorlanacağı düşüncesindeyiz. Özelleştirmelerin hızlanması için gereken likidite sorununun çözülememesi durumunda liberalleşmenin yavaşlaması olasılık dahilinde. DAĞITIMIN YÜKÜ ARTACAK Ancak diğer yandan doğal gaz alanındaki liberalleşmenin de elektrik alanındakini yakalayacak derecede ivmeleneceğine inanıyoruz. Serbest tüketici limitinin hızlı şekilde düşürülüyor olması perakende sektörünün önünü açarken toptan satış şirketlerine sağlanması gereken hizmetlerin artması sebebiyle dağıtım şirketlerinin mevcut yükünü artıracak. ZORLUKLAR DOĞURACAK Altyapısının iyi bir şekilde oturtulamaması durumunda bu iş yükü portföy geçişlerinde zorluklar doğuracak. Karbon emisyonu ile ilgili mevzuatta yapılacak değişikliklere bağlı olarak özellikle kömür kaynaklı termik santral sahibi üretim şirketleri zor günler yaşayabilir. Elektrik maliyetlerindeki dalgalanma sebebiyle yeni yatırımlar için proje finansmanı bulunmasında zorluklar gözlenebilir. DODO’DAN COCO’YA GEÇ Akaryakıt sektörüne bakacak olursak, distribütörlerin baş rol oynadığı DODO (distributor owned-distributor-operated) yapısından yavaş yavaş şirketlerin baş rol oynadığı COCO (company ownedcompany operated) yapısına geçiş, akaryakıt şirketlerinin stratejilerinde ve yatırım planlarında önemli değişikliklere yol açıyor ve açacak.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
sinden ulaşılabilir. Türkiye’de şirketler özellikle hangi sorunlar ya da ihtiyaçlarla size geliyor, ne tür taleplerde bulunuyor? Elektrik sektörü özelinde bakacak olursak, Gün Öncesi Piyasası’nın açılması ile sektör oyuncularının kendi portföylerini dengeleyebilecekleri daha özgür bir piyasa yapısı pek tabii üreticiler ve tüketiciler için yeni stratejiler gerekliliğini ortaya koydu. Mevcut ve ilerlemekte olan özelleştirmeler gerek üretim gerek dağıtım kurumlarında yeniden yapılanma ve kurumsal tasarım ihtiyaçları doğurdu. Mevzuattaki değişiklikler uzaktan sayaç okuma ve akıllı şebeke sistemlerinin kullanımını yay-
gınlaştırıyor. Ortaklıklar ve satın almalarla birlikte Birleşme Sonrası Entegrasyon (Post-Merger Integration) hizmetlerimize olan talep de arttı. Petrol ve gaz özelinde bakacak olursak jeopolitik gelişmeler ışığında büyük projelerin stratejik değerlendirmelerinin yapılması, bayi ağı optimizasyonu gibi ihtiyaçlar son dönemlerde müşterilerimizin gündeme getirdikleri konular. Sektörün gelişiminin önündeki en büyük engeller neler? Yetkin insan kaynağı eksikliği, gerekli temel teknoloji ekipmanlarının yurtdışı kaynaklı olması, özelleştirme sürecindeki gecikmeler ve belirsizlikler diye sıralayabiliriz.
18
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Türkiye’nin elektrik enerjisi ihtiyacı için her yıl 10 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç var 2035 yılına kadar yenilenebilir enerjiye olan ihtiyacın mevcut durumum 2 katına çıkacağını belirten Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman Türkiye’nin artan elektrik enerjisi ihtiyacını karşılaması için her yıl yaklaşık 8 - 10 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer), yönetim kalitesindeki güncel yaklaşımları, sorunları ve çözümlerine ilişkin bilgileri paylaşmak, verimli paylaşım ve ağ geliştirme ortamlarının yaratılması amacıyla sektörlerin önde gelen isimleriyle bir araya geldiği “KalDer Kahvaltı Sohbetleri” toplantısının ilkini gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat’ın yaptığı “Enerji ve Sürdürü-
A.Hamdi Doğan KalDer YK Başkanı
ÖNCE KALİTE Mart 2012
lebilir Politikalar” başlıklı toplantıya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci ile TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman konuşmacı olarak katıldı. Selahattin Hakman, Çin’den sonra son 10 yılda en çok enerji ihtiyacı artan ikinci ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatarak, enerji talebinin 2035 yılında 2 kat artacağını ifade etti. Hakman “Enerji talebi artışı Çin, Hindis-
tan ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere doğru kayıyor. 23 yıl içerisinde bu alanda dünyada 10 trilyon dolarlık yatırıma ihtiyaç var. Sadece elektrik enerjisi için Türkiye’nin bu süreci sağlıklı yaşayabilmesi için yılda ortalama 8 – 10 milyar dolarlık yatırım yapması gerekiyor. 2011 yılında özel sektör Türkiye enerji tüketiminin yüzde 32’lik kısmını karşıladı. Sadece 2011 yılında tamamlanmış olan enerji yatırımları tutarı 10 milyar dolar
19
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Selahattin Hakman, Osman Arolat, Metin Kilci
civarında. Türkiye bu konuda önemli yol kat etti.” diye konuştu. Enerji yatırımlarını tek başına kamunun yapmasının mümkün olmadığını vurgulayan Selahattin Hakman, “Bu noktada özel sektörün rölü büyük önem taşıyor. İnovasyonları sağlayabilmek için özel sektörün, rekabetçi bir ortamda bu piyasaya girmese gerekiyor. Burada iyileşmeyi sağlayabilmek için verimliliği ön plana çıkarmalıyız” diye konuştu.
Nükleer enerjide sona gelindi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, Türkiye’nin 2023 yılı için belirlediği enerji politikalarına değinerek, enerji çeşitliliğini artırarak dışa bağımlılığı azaltmanın bu süreçte en önemli hedef olduğuna dikkat çekti. 2023 yılına kadar mevcut enerji içerisinde yenilenebilir enerji payının yüzde 30’a çıkarılacağını ifade eden Kilci, nükleer enerji yatırımlarına ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Nükleer enerji bizim enerji kompozisyonumuz içerisinde önemli bir yere sahip. Maalesef bu alandaki yatırımlarımızda gecikme söz konusu. Ancak bunun telafisi doğrultusunda Rus şirket ile Mersin Akkuyu’da 400 MGW’lık nükleer enerji santralı kurmak amacıyla anlaşmamızı imzaladık. Ümit edi-
yoruz bu santralımızı 2018 yılında devreye alacağız. Sinop’ta da nükleer enerji santralı kurmak için farklı ülkeler ile görüşmeleri sürdürüyoruz. Bu konuda kararlıyız. 2023 yılı hedefimiz toplam enerji tüketimimizin yüzde 5’ini nükleer enerji santrallarından karşılamak. Şu anda toplam 53 bin MGW’lık kurulu gücümüz var. 2023 yılına kadar bu rakamı 2 katına çıkarmayı planlıyoruz” Metin Kilci, kömürün Türkiye için ayrı bir önemi olduğuna vurgu yaparak “Ülkemiz Kömür rezervleri konusunda zengin. Kömürün yakılıp enerji için kullanılmasının çevre açısından bazı sakıncaları var. Ancak biz bunları telafi edecek bir yapıda kömürü nasıl üreterek enerji amacı ile değerlendirebiliriz, bunun için araştırmalar yapıyoruz. Bu konuda da kamu – özel sektör işbirliği ile projeler geliştireceğiz” dedi.
Yıllık enerji tüketim artışı % 7
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, “KalDer Kahvaltı Sohbetleri” nin açılış konuşmasını yaptı. Hamdi Doğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında elektrik enerjisi ihtiyacımızın bugünkü düzeyin iki katından daha fazla yaklaşık 500 milyar kWh olacağı tahmin edilmektedir. Bu
doğrultuda, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan ve enerji verimliliğinden maksimum düzeyde yararlanmaya çalışmamıza karşın kaynaklarımızın, hızla artan elektrik enerjisi ihtiyacımızı karşılamaya yetmemesi enerjide sürdürebilirliğin önemini daha da artırmaktadır” dedi. Ülkemizin Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta Asya gibi dünyanın ispatlanmış petrol ve doğalgaz rezervlerince zengin ülkelere coğrafi olarak yakın bir konumda bulunduğunu hatırlatan Hamdi Doğan şöyle devam etti: “Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65’i ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 71’i Türkiye’yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federasyonu’nda bulunmaktadır. Orta Asya’daki rezervler dünya enerji talebini karşılamada önemli bir alternatif kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye, gerek coğrafi, gerekse jeopolitik konumu ile Ortadoğu ve Orta Asya’nın üretiminin dünya pazarlarına ulaşmasında hem bir köprü hem de bir terminal olma özelliği taşımaktadır. Kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü oluşturmakta olan Türkiye, enerji kaynaklarının ve taşıma kanallarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik projelerde önemli bir aktör olarak yer almaktadır.”dedi. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
20
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
‘LPG alternatif enerjide ön planda olmalı’ Daha fazla üretip tüketen Türkiye’nin, yalnız daha fazla enerjiye değil, daha fazla çeşit enerjiye de ihtiyacı olduğunu gördüklerini söyleyen Aygaz Genel Müdürü Yağız Eyüboğlu ile LPG’nin alternatif enerji kaynakları arasındaki yerini ve Aygaz’ın gelecek hedeflerini konuştuk. Sektörünüzün dünya ve Türkiye’deki durumu hakkında bilgi verebilir misiniz? Ülke olarak maalesef petrol ve doğal gaz zengini değiliz. Bu kaynakların zengini olan ülkeler komşumuz. Ancak coğrafi konumumuz pek çok fırsatı kapımıza kadar getiriyor. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olarak, her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü hayat standardı yükseldikçe, insanlar teknolojinin getirdiği konfordan daha fazla yararlanmak istiyorlar. Daha ÖNCE KALİTE Mart 2012
fazla üretip tüketen Türkiye’nin, yalnız daha fazla enerjiye değil, daha fazla çeşit enerjiye de ihtiyacı olduğunu da görüyoruz. Bu çerçevede Ülkemizin enerji havuzunda LPG’nin anlamlı bir alternatif sunduğunu; önemli bir işlevi yerine getirdiğini düşünüyorum. Dünyanın pek çok ülkesinde LPG, enerji politikasının önemli bir parçası… Dünya LPG tüketimi 254 milyon ton seviyesinde. Bu tüketimin yaklaşık yarısını evsel LPG kullanımı oluşturuyor. Bunu petrokimya, endüstri, otogaz, rafineri ve tarım alanlarındaki kullanımlar iz-
liyor. Bu pazar birçoklarına büyük görünebilir. Oysa ki dünyada LPG ile henüz tanışmamış 1,5 milyar kişi var. Bu kitle çok daha büyük bir potansiyel pazarı işaret ediyor. LPG, hem doğal gaz kuyularından, hem de ham petrol rafinaj işlemleri sırasında elde edilebiliyor. Doğal gazdan elde edilen LPG toplam üretimin yaklaşık %55’ini oluşturuyor ve bu oran düzenli olarak artıyor. Yani LPG, bilinenin aksine petrol değil, daha çok doğal gaz kaynaklı bir ürün… Temini konusunda kaynak sıkıntısı da yok. Dünyanın dört bir tarafında
21
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
birçok üretici var. Dolayısıyla, LPG enerji arz güvenliği açısından da yararlar sağlamakta... Türkiye’de bugün 12 milyona yakın ev-işyeri LPG kullanıcısı bulunuyor. Türkiye LPG pazarı halen 3,7 milyon tonluk yıllık tüketimle, Avrupa’da Rusya’nın ardından ikinci büyük LPG pazarı konumunda. Türkiye’yi sırasıyla İtalya, Fransa ve Polonya izliyor. Evsel LPG kullanımı açısından Türkiye pazarı Rusya, İtalya, Fransa ve İspanya’nın ardından 5. sırada. 3 milyonun üzerinde otogazlı araç ile LPG’nin otogaz segmentindeki büyümesi, dünya genelindeki LPG tüketiminin artışında en önemli etkenlerden biri. Sektörün Türkiye’deki gelişimi de paralel bir ivme göstermekte. Bu ivmenin 2012’de de, bu şekilde devam edeceğini öngörüyorum. Türkiye LPG piyasası hem nicelik büyüklüğü, hem de sunulan ürün ve hizmetlerinin niteliği ile Avrupa ve Dünya’nın önemli pazarlarından biri. Sektörümüz, gerek ciro, gerekse yarattığı istihdam ile Türkiye ekonomisinde de önemli bir yere sahip. LPG sektöründe 70 lisanslı dağıtıcı firma faaliyet gösteriyor. Sektörümüzde ayrıca 78 depolama, 43 taşıma, 9 bin 433 otogaz bayilik, 10 imalat ve 112 tamir bakım lisansına sahip firma bulunuyor. LPG sektörünün iş hacmi 7,6 Milyar Dolar mertebesinde. Bu rakamlara, dönüşümcüler, kit üreticileri ve diğer yan sanayi kuruluşlarının sağladığı katma değer dâhil değil. LPG sektörü yaklaşık 450.000 kişinin de ekmek kapısı... Aygaz’ın LPG sektörü içindeki konumunu değerlendirebilir misiniz? Türkiye’de, ana faaliyet alanımızda, yarım asırdan fazla bir süredir tüketiciler tarafın-
dan en çok tercih edilen tüpgaz, otogaz ve dökmegaz ürünlerini sunuyoruz. LPG’nin otogaz, tüpgaz ve dökmegaz olarak dağıtımının yanı sıra, gaz ekipman ve cihazları üretimi ve satışını da gerçekleştiriyoruz. Lojistik ve satış operasyonları açısından değerlendirildiğinde; Avrupa’nın en büyük beş LPG şirketi arasındayız. Türkiye’nin en büyük 7. sanayi kuruluşuyuz. Geniş bir dağıtım ağımız var. 81 ilde 3.800 tüpgaz bayisi ve otogaz istasyonu ile hizmet veriyoruz. LPG ana faaliyet alanımız olmakla beraber, iştiraklerimiz vasıtasıyla enerji sektörünün farklı alanlarına da yatırım yapıyoruz. Aygaz tüpü her gün 100 bine yakın haneye girerken, 1 milyona yakın araç da otogaz ürünümüz Aygaz Euro LPG+ ile yolculuk yapıyor. 1993 yılında başlamış olduğunuz “Toplam Kalite Yönetimi” yolculuğunuz 2001 yılındaki Ulusal Kalite Ödülü ile kendini ispat etti. Kaliteyi yaşam felsefesi haline getirmiş bir firma olarak Aygaz’ın kalite yönetimine bakış açısını bizimle paylaşır mısınız? Aygaz, kurulduğu günden bu yana kalite, çevre, iş sağlığı-güvenliği alanlarında sektöründe öncü ve yönlendirici kuruluş olma konumunda… Aygaz, tüm iş birimlerindeki faaliyetlerinde, asgari gerekliliklerin ötesinde farklı sistemler uygulamayı ve sürekli gelişmeyi hedeflemiş bir kuruluş. Bu hedef doğrultusunda Aygaz, diğer birçok alanda olduğu gibi, sektörümüzde öncü rolü oynayarak ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemi belgelendirmesini gerçekleştirdi. Hemen ardın-
Aygaz Genel Müdürü Yağız Eyüboğlu
dan ISO 14001 Çevre Yönetimi ve OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemlerini iş birimlerinde uygulamaya başladı ve bunları belgelendirdi. Devam eden süreçte ise çevre yönetimi, iş sağlığı yönetimi, müşteri memnuniyeti yönetimi, sera gazlarının yönetimi ve ürün güvenliğine ilişkin pek çok sistemin belgelendirilmesi ile şirketimizde sürdürülebilir kalite anlayışı korundu ve süreklilik sağlandı. Bugüne kadar sahip olduğumuz tecrübemiz kalite alanında yapılan yolculuğun hem uzun olduğunu, hem de hiçbir zaman bitmeyeceğini bize gösteriyor. Daha iyinin, her zaman daha iyisi olacak. 2012 yılı ve sonrasına dair hedefleriniz neler? Koç Topluluğu’nun her şirketi gibi öncelikli hedefimiz, verimli, yenilikçi, rekabetçi ve karlı olmak… Bu bağlamda amacımız, LPG sektöründe inovasyon süreçlerinden faydalanarak ürünlerimizin rekabet gücünü arttırmak, farklı olmak ve fark yaratmaktır. Tüpgaz ve otogaz sektöründe yalnızca liderliğimizi sürdürmek değil, aynı zamanda pazar payımızı büyüterek bu liderliğimizi güçlendirmeyi hedeflemekteyiz. Bu amaçla, otogaz sektöründe yeni istasyonlarla hizmet ağımızı genişletmek, tüpgaz segmentinde, özellikle kırsal kesimdeki penetrasyonumuzu daha da ileri noktalara taşımayı öngörüyoruz. İştiraklerimiz vasıtasıyla enerji sektörünün farklı segmentlerinde iddialı büyüme hedeflerimiz var. Doğal gaz ticareti ve elektrik üretimi alanlarında devam eden çalışmalarımız bulunuyor. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
22
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
lar gerektirmiyor. Hali hazırda kurulu tesisler, LPG’nin pek çok alanda kullanımının yanı sıra ulaşım alanında da enerji sağlıyor. LPG’nin Avrupa’da geleceğin alternatif yakıtları arasında ilan edilmesi, aslında Türkiye’de LPG sektörünün ne kadar öngörülü olduğunu ortaya koyuyor. Birçok ülkenin 2020 yılı için hedef olarak belirlediği otogaz kullanım miktarlarına ulaşmış durumdayız. Kyoto Protokolünü imzalamış bir ülke olarak, çevreci özelliklerinden ötürü LPG’nin tüm tüketim alanlarında özellikle desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Hedefimiz, çevreci ve ekonomik bir alternatif yakıt olan LPG’nin kullanımının ve tüketicilere sunulan faydanın daha da arttırılması olmalıdır.
Son yıllarda çevre duyarlığının artması ve küresel ısınma tehdidinin daha çok anlaşılmasıyla birlikte LPG çevreciliğiyle de bir alternatif haline geldi. Bu konuda atılan adımlar konusunda bilgi verebilir misiniz? Avrupa Komisyonu 2011 yılında düşük karbonlu ve karbonsuz alternatif yakıt türlerinin kısa, orta ve uzun vadede daha fazla kullanılması için inisiyatif alınması çağrısında bulunan bir rapor yayınladı. Rapora göre LPG, karayolu yolcu ve yük taşımacılığı ile kısa mesafeli deniz taşımacılığında etkili bir alternatif yakıt olarak tanımlanıyor. Hali hazırda dünyada en fazla kullanılan alternatif yakıt olan LPG’nin, geleceğin ulaşım yakıtları arasında, iklim değişikliği ile mücadele de dâhil olmak üzere pek çok avantaj sunduğu dile getiriliyor. Avrupa Komisyonu’nun raporu, elektrik, hidrojen, metan, bio ve sentetik yakıtlar gibi LPG’nin de geleceğin yakıt alternatifleri içinde giderek daha önem kazanacağını vurguluyor. Komisyon’un raporuna göre, petrole alternatif olacak yakıtların kolay ulaşılır, hesaplı ve güÖNCE KALİTE Mart 2012
venilir olması gerekiyor. Alternatif yakıtlar ayrıca mevcut yakıt ve araç teknolojilerine uyum sağlamalı, geleneksel yakıtlardan alternatif yakıtlara geçiş dönemini kolaylaştırmalı ve sistemsel maliyetleri optimize ederek tüketicilere cazip olanaklar sunmalı... LPG’nin belirtilen bütün koşulları sağlaması nedeniyle gün geçtikçe kullanımı artıyor, LPG dağıtım şirketleri gibi, araç ve dönüşüm kiti üreticileri de sektörün gelişimi ve tüketici faydalarının arttırılması için sürekli yatırım yapıyor. Avrupa Komisyonu Raporu, karbon salımının azaltılmasıyla ilgili hedeflere ulaşabilmek için, hem siyasi, hem de düzenleyici kurumların alternatif yakıtların geliştirilmesi ve piyasaya sunulmalarında destek ve yönlendirmesinin önemini vurguluyor. Gelecek on yılda, sıvı hidrokarbon yakıtların piyasalarda ağırlığını koruyacağı öngörüsüne yer veren rapor, elektrik, hidrojen, metan, bio ve sentetik yakıtlar ile LPG kullanımının istikrarlı bir şekilde artacağını belirtiyor. Diğer alternatif yakıtların yüksek yatırım maliyetlerine kıyasla, LPG’nin otogaz olarak kullanımı yeni ve büyük yatırım-
Sektörünüzün sorunları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Sektörümüzün sorunları ortak… Bu sektörde faaliyet gösteren firmaların yöneticileri olarak sık sık dile getirdiğimiz en önemli sorun, LPG’nin doğal gaz karşısında haksız rekabete maruz kalmasıdır. Özellikle kırsal alanda LPG’nin desteklenmesi, doğalgaza karşı olan rekabet dezavantajının giderilmesi önem taşıyor. Diğer bir sorun; otogaz istasyonlarında tüplere yapılan kaçak dolumlar. Vatandaşlarımızın can ve mal emniyeti için bu duruma izin verilmemeli. Çözüm, denetimleri arttırmak ve hatalı uygulama sahiplerini en ağır şekilde cezalandırmak. Bu noktada; EPDK’nın bugüne kadar yaptığı düzenleme ve uygulamalarını takdir ediyoruz. Kararlılıkla denetimlere devam etmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Kurallara uygun davranan ve davranmayan oyuncuların birbirinden ayırt edilmesi, sağlıklı bir rekabet ortamı için büyük önem taşıyor. Ancak bu şekilde sektörümüzün ilerleyeceğine, tüketiciler için sağlanacak faydaların arttırılacağına inanıyoruz. Diğer taraftan, LPG’nin enerji havuzumuzda alternatifler içinde yeterince değerlendirilemediğine inanıyorum. LPG, çok amaçlı kullanılabilen bir enerji türü… Isınmadan ulaşıma, aerosolden elektrik üretimine kadar pek çok alanda kullanılabiliyor. Temin sıkıntısı yok, dünyanın hemen hemen her yerinden LPG getirmek mümkün. Üstüne, çevreci bir ürün… Ülkemizin enerji stratejileri hazırlanırken, LPG özelinde de yol haritaları oluşturulmasını, sektörümüzü güçlendirecek, enerji arzını güvence altına alacak ve tüketicilere sunulacak faydayı arttıracak adımların daha fazla atılmasını umuyorum.
• • • •
Ücretsiz otopark & vale Havalimanında hızlı geçişler Terminal girişlerinde ayrıcalık Business check-in
• • • •
Ücretsiz Lounge İç ve dış hatlarda hızlı pasaport & güvenlik geçişi Duty Free’de avantajlar Uçuş kapısına özel ulaşım ve çok daha fazlası...
Havalimanında Ayrıcalığın Kartı
passport-kalder-216x280.indd 1
2/21/12 4:38 PM
24
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
İbrahim AKBAL EgeGaz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
Enerji talebi artarken.. D
ünya enerji ihtiyacı son 20 yılda %45 artmış ve önümüzdeki 20 yıl içinde de yaklaşık %40 daha artması beklenmektedir. 2030 yılındaki global enerji talebinin 18 milyar ton petrol eşdeğeri olacağı öngörülmektedir. Dünya üzerindeki ticari kullanımı 1940’lı yıllarla birlikte başlayan doğal gaz ise, günümüze gelindiğinde dünya primer enerji kaynakları arasında; kullanım pratikliği, devamlı gelişen teknolojisi, çevre dostu hüviyeti gibi avantajlarla 2011 yılı itibarıyla dünya enerji ihtiyacının % 25’ ini karşılamaktadır. Ülkemizde yerli enerji kaynaklarının talebi karşılama oranı 1990 yılında %48 iken 2010 yılı sonu itibariyle %29’a gerilemiştir. Diğer bir deyişle birincil enerji kaynaklarına ulaşımda ithalat bağımlılığımız artmıştır. 2010 yılı verilerine göre, ithal kaynaklara bağımlılık oranı petrolde %93, doğalgazda ise %98’dir. 1987’de hayatımıza giren doğal gaz, 1990 yılında yıllık enerji tüketimimizin yüzde 6’sını karşılarken, günümüzde yüzde 32’sini karşılamaktadır. 2011 yılında 43,5 milyar m3 (bcm) olarak gerçekleşen doğal gaz tüketiminin 2012 yılında 48,5 bcm’ye ulaşacağı, ÖNCE KALİTE Mart 2012
2030 yılında ise 70 bcm’e yaklaşacağı öngörülmektedir. 2001 yılında yürürlüğe giren Doğal Gaz Piyasası Kanunu uyarınca yapılanan doğal gaz piyasasında geride kalan 10 yıl içinde, doğal gaz günlük hayatımızda sağladığı konfor ve kolaylıkla vazgeçilmez yer edinmiş, havamızın temizlenmesine katkı sağlamış, sanayide ve ulaşımda tercih edilen yakıt haline gelmiştir. 2012 yılı itibarıyla ulusal doğal gaz piyasasında; 5’i özel sektör şirketi olmak üzere 6 fiili ithalatçı, 30 toptan satış şirketi, 62 şehir dağıtım şirketi, toplam 68 LNG ve CNG satış şirketi faaliyette bulunmakta olup, temel altyapı yatırımları ise 12,500 km’lik ulusal doğal gaz şebekesi, şehir dağıtım şebekeleri, 1 yeraltı depolama tesisi ve 2 LNG terminalidir. Mevzuat açısından serbestleşme yönünde büyük adımlar atılmış olmakla birlikte amaçlanan rekabet seviyesine ulaşabilmek için yürürlükteki kanunda bazı değişiklikler yapılması beklenmektedir. Bu çerçevede, özel sektör ve kamunun birlikte rol alacağı, daha liberal ve rekabetçi bir doğal gaz piyasasının oluşturulabilmesi için aşağıdaki temel hususların dikkate alınmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir:
• BOTAŞ’ın iletim, depolama ve ticaret faaliyetleri için farklı tüzel kişiliklere ayrıştırılması,kontrat devrinin sürdürülmesi, süresi biten kontratların özel sektör tarafından yenilenmesi, • Özel sektörün doğalgaz ithaline ilişkin kısıtlamaların kaldırılması, ithalatın serbest bırakılması, • Sağlıklı bir piyasa gelişimi için doğalgaz fiyatının diğer enerji türlerinde olduğu gibi uluslararası dinamik fiyat yapılanmalarına paralel maliyet bazlı belirlenmesi, • Doğal gaz piyasasında yatırımcıların teşvik edilmesi amacıyla, yer altı depolama, LNG terminalleri, iletim şebekeleri gibi büyük sermaye yatırımı gerektiren tesislerde, yatırımcısına öncelikli ve münhasır kapasite tahsis edilmesi, • Türkiye Doğal Gaz Borsası’nın oluşturulması için Kanunda gerekli düzenlemelerin yapılması. Öngörülen kanun değişikliği ve liberalizasyon sürecinin sürdürülmesi ile arz güvenliği pekiştirilirken, tüketicilere tedarikçisini seçme hakkı veren daha sağlıklı ve rekabetçi bir doğal gaz piyasasına ulaşılacak, son kullanıcıya dolayısı ile ulusal enerji faturasına olumlu katkı sağlanabilecektir.
25
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Liberalizasyonun faydaları bağlamında akla gelen ilk güncel güzel örneklerden biri olarak havayolu taşımacılığını düşünebiliriz; hava ulaşımı sektöründeki liberalleşme süreciyle birçok yeni hava alanı yapımı ve özel sektörün piyasaya yaygın girmesiyle hava yolunu tercih edilen ekonomik ulaşım alternatifi haline getirdik. Bunları sağlarken hem hakim konumdaki milli havayolumuz kendisini daha ileriye taşıyarak, uluslararası ödül alan şampiyonumuz oldu, hem de özel sektör oyuncuları rekabet ve kaliteli hizmet sunma yarışıyla kullanıcılara ekonomi sağladılar, sonuçta ulusal ekonomimiz kazandı. Benzeri bir örneğin halen özel sektör piyasa payı %10’dan az olan doğal gaz piyasasına uygulanması ile arzulanan serbest piyasa modeli sağlanabilecektir. Doğal gazın sıvılaştırılmış hali (LNG), yer altı kaynaklarından çıkarılan doğal gazın -163 dereceye soğutulması ile elde edilen ve hacmi 1/650 oranında küçültülen kriyojenik sıvıdır. Deniz aşırı kullanım noktalarına arz için özel yapım kriyojenik LNG deniz tankerlerine yüklenen LNG kullanım tarafındaki ithal terminallerine indirilir, ihtiyaç uyarınca tekrar gazlaştırılarak şebekeye sunulur. LNG yaygın kullanımına başlanan 1970’li yıllardan itibaren sağladığı; arz güvenliği, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve birden fazla kaynaktan temin edilebilme imkanları ile memnuniyet ve güvenle kullanılmaktadır. 2010 yılı itibarıyla dünya doğal gaz ticaretinin % 30’u LNG formunda yapılmaktadır. Dünyada halen faal 48 adet doğal gaz sıvılaştırma terminali, 76 adet gazlaştırma terminali ve 360 adet LNG gemisi bulunmaktadır. Ulusal doğal gaz şebekemizde başlıca 4 adet ithalat boru hattı girişi, 2 adet LNG ithal terminali, 2 adet yerli üretim boru hattı girişi ve 1 adet yeraltı deposu olmak üzere toplam 9 adet giriş noktası ve bir adet de ihracat çıkış noktası bulunmaktadır. Mevsimsellik ve boru hatları ile tedarikte yaşanması olası arz kısıntı ve kesintilerinde LNG terminalleri ve yer altı deposunun önemli fayda ve katkıları vardır; ulusal doğal gaz alt yapısının sigortası olarak düşünülmesi gereken bu alt yapı yatırımlarının arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği sağlama hususunda önemi büyüktür.
İzmir Aliağa’da kurulu EgeGaz Aliağa LNG terminali, açık denizden kolayca ulaşılabilen konumu, arz güvenliği ve esnekliği sağlaması, en büyük kapasiteli LNG gemilerine (Q-max; 265,000 m3) uygun iskelesi, ulusal doğal gaz şebekesine işletme kolaylığı sağlaması ve ulusal sıvı doğal gaz terminal kapasitesini artırması ile ulusal doğal gaz altyapısının önemli bir elemanı, doğal gaz sektöründeki ilk ve en büyük özel sektör yatırımı olup, ülkemizdeki 2. LNG terminalidir . Sektörümüzün ihtiyaç duyduğu alt yapı yatırımlarının zamanında yapılabilmesi için, yatırım ikliminin iyileştirilmesi ve daha rekabetçi bir piyasa yapısına ulaş-
mak için liberalizasyon sürecini devam ettirerek kamu ve özel sektör işbirliği ortamını sağlamamız gerekmektedir. Bütün bunların yapılabilmesi için doğal gaz sektöründeki iyi yetişmiş, tecrübeli ve kaliteli insan gücünün büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Artan enerji ihtiyacının karşılanabilmesi ancak yatırımların hayata geçmesi için uygun ortamın sağlanması ile olabilecektir. Enerji alanındaki yatırımlar uzun vadeli ve büyük miktarda sermayeye ihtiyaç duyan projelerdir. Yatırımcıların ihtiyacı ise ileriye yönelik sağlıklı projeksiyonlar yapabilecekleri istikrarlı, güvenli ve şeffaf bir piyasa modelidir. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
26
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Koç Holding enerji sektöründe dünyanın en beğenilen şirketi oldu Fortune Dergisi’nin kendi sektörlerinde ve tüm sektörler içinde en yüksek itibar ve en güçlü saygınlığa sahip olan şirketleri belirlemek amacıyla her yıl gerçekleştirdiği “Dünyanın En Beğenilen Şirketleri” (World’s Most Admired Companies) araştırması sonuçlandı. Enerji sektöründe Koç Holding, toplamda 8.18 puan alarak dünyanın en beğenilen şirketi oldu.
K
endi sektörlerinde ve tüm sektörler içinde en yüksek itibar ve en güçlü saygınlığa sahip şirketleri belirlemek amacıyla geleneksel olarak Fortune Dergisi tarafından gerçekleştirilen “Dünyanın En Beğenilen Şirketleri (World’s Most Admired Companies)” araştırmasına Koç Holding enerji şirketleri ile damgasını vurdu. Araştırmada geçtiğimiz yıl enerji sektöründe toplam 6.33 puan ile listede 9’uncu olarak yer alan Koç Enerji bu yıl toplamda 8.18 puan alarak dünyanın en beğenilen şirketi oldu. Fortune dergisinden yapılan açıklamada, Koç Holding’in itibarına katkı sağlayan 9 anahtar özellik şöyle sıralandı: “Yenilikçilik, insan kaynakları, kurumsal varlık kullanımı, sosyal sorumluluk, yönetim kalitesi, finansal sağlamlık, uzun vadeli yatırım, ürün/hizmet kalitesi, global rekabetçilik.” Konuya ilişkin açıklama yapan Koç Holding
Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Erol Memioğlu
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Enerji Grubu Başkanı Erol Memioğlu, Tüpraş’ın satın alınmasıyla birlikte enerji sektörünün, Koç Holding’in ana işlerinden biri haline geldiğini hatırlattı. Enerji sektöründe Koç Topluluğu şirketlerinin liderliğinin her geçen gün daha da pekiştiğini vurgulayan Erol Memioğlu, “Bugün görüyoruz ki ülkemiz bir üretim ve dağıtım merkezi olarak enerji koridorlarında çok avantajlı bir konuma geldi. Biz Koç Holding olarak geleceğe yönelik tüm planlarımızı sadece Türkiye’de değil uluslararası alanda da enerji sektöründe dünyanın en etkin oyuncularından biri olmak üzerine yaptık. Koç Enerji Grubu olarak, petrolden gaza, elektrikten madenciliğe, enerjinin her alanında faaliyet gösteriyoruz. Enerji alanında ülkemize yatırım konusunda kararlılığımız ve enerji sektörüne duyduğumuz güveni Fortune dergisinin geleneksel olarak her yıl paylaştığı listede görmek gurur verici” diye konuştu.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
28
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Enerji üretimi ve İZAYDAŞ Muhammet SARAÇ İZAYDAŞ Genel Müdürü
G
elişen teknolojinin insan yaşamına getirdiği rahatlık yanında, bu gelişmenin çevreye verdiği kirliliğin boyutu her geçen gün hızla artmaktadır. Yaşamı daha mükemmel hale getirmek, daha sağlıklı ve uzun bir ömür sağlayabilmek amacına dönük bu gelişmelerin, gerek kırsal, gerek kentsel alanlarda, doğal kaynakları tükettiği, su, hava ve toprak kirlenmesine yol açtığı, bitki ve hayvan varlığına zarar verdiği inkar edilmez bir gerçek haline dönüşmüştür. Çeşitli kaynaklardan çıkan katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin hava, su ve toprakta yüksek oranda birikmesi çevre kirliliği oluşmasına neden olmaktadır. Hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının karşılanması için teknolojinin gelişmesine bağlı olarak endüstrileşmenin de artması gerekmektedir. Bu artış beraberinde var olan doğal kaynakların hızla tükenmesine ve çeşitli atıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu çerçevede 1996 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulmuş olan İZAYDAŞ Türkiye’deki ilk atık bertaraf tesisi olarak bir taraftan bu tür atıkların bertarafını sağlarken diğer taraftan elektrik enerjisi üreterek atıkları değere dönüştürmektedir.
Tehlikeli atık yakılarak enerji üretimi 35.000 ton/yıl yakma kapasiteli tesisin çalış-
ÖNCE KALİTE Mart 2012
ma prensibi, endüstriden kaynaklanan yanabilir nitelikteki plastik atıklar, kullanılmış yağlar, ilaç ve kozmetik atıkları, petrokimya atıkları, PVC, solvent, boya atıkları, yapıştırıcı ve yapışkanlar, arıtma çamurları v.b. tehlikeli atıklar ile klinik atıkların yakılarak bertaraf edilmesine dayanır. 2011 yılında 29.905 ton tehlikeli atık yakılarak 20.733.800 kWh elektrik enerjisine dönüştürülmüş olup bunun 11.695.600 kWh’lık kısmı ulusal şebekeye satılmıştır. Böylece İZAYDAŞ, kurulduğu 1997 yılından 2011 yılı sonuna kadar 251.917 ton tehlikeli atığı yakarak 147.342.800 kWh elektrik enerjisine dönüştürmüş ve bunun da 57.319.860 kWh’lık kısmını ulusal şebekeye satmıştır. Enerji alanındaki faaliyetleri bununla sınırlı değildir. Aşağıda enerji alanındaki diğer hizmetlerimiz yer almaktadır.
Biyogaz Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK MAM ve araştırmacı kurum olarak dört üniversite tarafından 2007 yılında başlatılan ‘‘Bitkisel ve Hayvansal Atıklardan Biyogaz Üretimi ve Entegre Enerji Üretim Sistemlerinde Kullanımı’’ projesi çerçevesinde İZAYDAŞ sahasında Biyogaz ve enerji üretim tesisi kurulmuştur. Biyogaz Tesisi’nde çim, hal atığı, işkembe içi atığı, tavuk ve büyükbaş gübresi kullanılarak anaerobik çürütme sonucu biyogaz elde edilecek ve gaz motoru ile elektrik enerjisine dönüştürülecektir. Biyogaz Tesisi’nde fermantasyonun yapıldığı iki adet 19,5 m çapında 8 m yüksekliğinde her biri 2400 m3 hacimli iki adet betonarme reaktör ve bir adet 1000 m3’lük nihai gübre deposu bulunmaktadır. Elde edilen 155 m3/saat debideki biyogaz, 350
kW ısı ve 350 kW elektrik üretim gücündeki kojenerasyon ünitesinde değerlendirilecektir. Çıkan ısının % 30’luk kısmı tesisin kendi ihtiyacı için, kalan kısım ise ihtiyaç olunan diğer birimlerde kullanılacaktır. Üretilen elektrik ise şebekeye bağlantı yapılarak satılacaktır. İşlenmiş materyal nihai olarak 30 ton/gün organik gübre elde edilecektir. Elde edilen gübre organik yapısı itibariyle yabancı ot tohumu içermemesi, su tutucu içeriği ve zengin mineral kaynaklı yapısı sayesinde tarımda kullanıma oldukça elverişli olacaktır.
Çöp Gazı Kocaeli genelinden toplanan evsel nitelikli atıklar düzenli depolama sahalarında bertaraf edilmektedir. Bu sahalardan oluşan metan gazları borular ile toplanmakta ve inşaatı sürmekte olan “Çöp Gazından Elektrik Üretim Santrali”ne ulaştırılmaktadır. Tesisin Mart ayında devreye alınması planlanmış-
29
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
tır. Bu çalışmada amaç, sera gazı salınımlarını azaltmak, çevre ve insan sağlığını tehdit eden gazların atmosfere salınmadan toplanarak bertarafını sağlamak ve bu işlem sonucunda elektrik enerjisi üretmektir. Bu çalışma ile depolama sahalarımızda 16 sene boyunca minimum 132.804.000 kWh elektrik enerjisi üretimi hedeflenmektedir. Bu gazların toplanıp bertaraf edilmesi ile atmosfere 750.000 – 1.000.000 ton CO2 salımı da engellenmiş olacaktır.
Rüzgar Rüzgar Türbininden Elektrik Üretilmesi İZAYDAŞ yenilenebilir enerji kaynakları konusunda da öncülük yapıyor. İzmit Solaklar ile Gebze’de Gaziler Dağı’na monte edilen 132 kW kapasiteli rüzgar türbinleri, kentimizde rüzgar enerjisinden de elektrik üretilebileceğini göstermiştir. Her biri yılda ortalama 100.000 kWh enerji üretmektedir.
Güneş uygulamaları (KBB) Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Doğu Kışla Parkını şebekeden hiç elektrik almadan güneş enerjisi ile aydınlatmaktadır. 500 metrekarelik parka kurulan LED lambalı sistem, gündüz güneş enerjisini biriktirdikten sonra akşam saatlerinde aydınlatma, havuzun ışıklandırılması ve kafeterya işlerinde devreye girmektedir. Artan enerji ise şebekeye verilmektedir. Park hiç şebekeden elektrik almadan aydınlatılmaktadır.
HES Artan enerji ihtiyacına sağlıklı çözümler bulmak amaçlı hazırlanan diğer yeni bir proje ise Yuvacık Barajı ile arıtma tesisi arasındaki kot farkından yararlanılarak enerji üretmek için bir “ka-
nal tipi hidroelektrik santrali” kurulması projesidir. Yıllık 10 milyon kWh civarında elektrik üretmesi hedeflenen bu yatırımın ihalesi tamamlanmıştır. Tesisin 18 ay içinde devreye alınması planlanmaktadır.
Evsel atık yakma Kocaeli genelinden kaynaklanan evsel nitelikli atıklar 1997 yılından bu tarafa İZAYDAŞ Düzenli Depolama sahalarında bertaraf edilmiştir. Düzenli Depolama sahalarının Kocaeli halkına hizmet edebileceği 6-7 yıllık ömürleri kalmıştır. Kapasiteler dolduktan sonra Kocaeli’nin atıklarının değere dönüştürülebilmesi amacıyla Evsel Atıkların Yakılarak Enerji Üretilmesi planlanmaktadır. Fizibilite çalışmaları devam etmektedir.
Enerji Piyasası Değerlendirmeleri Enerjinin kritik önemi, dünyadaki primer enerji rezervlerinin sonsuz olmadığı, kaynaklar azaldığı halde tüketimin arttığı ve önümüzde yıllarda enerji savaşları çıkacağı gibi konular artık her kesim tarafından kabul edilen bir gerçektir. Bu gerçeğin Türkiye özeline yansıtılması ve tedbirler alınması konusunda her kurum kuruluş, kendi bakışına göre bazı çalışmalar yapmaktadır. 2011 yılının en önemli yasal düzenlemesi her ne kadar bir önceki yılın son gününde meclisimizden geçmişse de Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun (YEK) yürürlüğe girmesidir. Bununla ilgili uygulama altyapısı hemen oluşturulup tereddütler giderilmedir. Son günlerde yaşadığımız bölgesel enerji kesintileri gerek sanayide gerekse evlerde yansıması
sonucu ciddi bir kamuoyu tepkisi oluşturmuştur. Bu fırsatı değerlendirerek daha önce de çeşitli ortamlarda dile getirdiğimiz bazı önerilerimizi burada tekrar etmek istiyorum. Yerel kaynakları doğal gaz ve petrol anlamında da değerlendirmek ve mümkün olan tüm sondajlar yapılarak rezervler gerçeğe dönüştürülmelidir. Çevresel etkilerini azaltarak ve özel yakma teknolojileri geliştirerek yerli kömür de değerlendirilmelidir. Geleceğin önemli alternatiflerinden olan nükleer enerji ve hidrojen için de daha fazla çaba harcanmalıdır. Türkiye’nin şanslı coğrafi konumu, artan prestiji, doğal gaz ve petrol gibi tüm enerji kaynaklarına yakın olması iyi bir avantaja çevrilmelidir. Giderek yaygınlaşan “enerji koridoru” ve/veya “enerji terminali” kavramları sözde kalmamalı, NABUCCO gibi projelerle hayata geçirilmelidir. Bu avantajı hem kendi enerjimizi temin etmek için, hem de terminal olarak ekonomik kazanç, ilgili ülkelerle zorunlu ilişkiler nedeniyle de politik kazanç haline getirmeliyiz. Yerli ve yenilenebilir kaynaklarla üretim teşvik edilmeli, ancak diğerleri de engellenmemelidir. Dağıtım şebekelerinin devlet eliyle yenilenip kaçakların azaltılması artık pek mümkün olmadığına göre bunu özelleştirme yoluyla yapmalıdır. Enerji piyasasında özelleştirmeler artık belli bir noktaya gelinmiştir. Bu konudaki kararlılığı da ortaya koyup iç ve dış tüm tarafların net anlayacağı şekilde uygulama hızlı ve etkin bir şekilde sürdürülmelidir. Enerji piyasalarında özelleştirilen şirketlerin takibi de çok önemlidir. Gerek doğal gazda gerekse elektrik piyasasında özelleştirme sonrası firmaların uygulamalarının oluşturduğu negatif hava özelleştirmenin sürekli tartışılır olmasına neden olmaktadır. Özellikle bu firmalarım “müşteri memnuniyeti” esaslı yatırımlar yapması sağlanmalıdır. Enerji verimliliği teşvik edilmeli, çıkan kanun, yönetmelik ve tebliğlerle uygulanabilir hale getirilip takip edilmelidir. Toplumsal bilinç güçlendirilmelidir. Kayıp ve kaçaklarla mücadele devam etmelidir. Sanayi üretiminde, daha düşük enerjili, yüksek katma değerli ürünler üretecek şekilde ciddi bir dönüşüm yapılmalıdır. 2012 yılının ülkemiz için; enerjinin arz güvenilirliği ile ilgili adımların atılmış olduğu, makul maliyetle, kaliteli ve sürekli enerjiye ulaşma yolunda pozitif adımların atıldığı bir yıl olmasını temenni ediyorum. Bu yıl içinde de cesaretli adımlar beklemekteyiz.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
30
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
İKI AYDA
25 RES
LISANSI VERILDI Rüzgarda Türkiye’nin kapasitesi 48 bin megavat, kurulu kapasite ise daha 2 bin megavatı bile bulmuyor, yapacak çok iş var.
B
u yılın ilk iki ayında 25 rüzgar enerjisi santralı (RES) lisansı verildi. Galata Vind 125, Evencik Enerji 120, Betim Enerji 100 megavatlık (MW) üretim lisansları aldı. Böylece RES üretim lisansı sayısı 10 yılda 234’e ulaşmış oldu. Global kriz döneminde durma noktasına gelen RES lisansları 2011 yılında patlama yapmış ve toplam 120 lisans verilmişti. Lisans taleplerinin bu yıl da hız kesmeden, hatta hızlanarak devam ettiği görülüyor. İlk iki ayda 25 lisans verilmiş durumda. Böyle devam ederse 2011’in aşılarak yıl bazında 150 - 160 civarına üretim lisansı ÖNCE KALİTE Mart 2012
sayısına ulaşılması muhtemel. Türkiye’de kurulu (faaliyette) kapasite açısından en büyük RES santrali Soma Grubu’na ait. Madencilik sektörünün önde gelen firmalarından Soma’nın Manisa’daki santralinin kapasitesi 140 Mw. İnşa halinde olan RES’ler içinde en büyük kapasiteli olan RES’i 150 Mw güçte AL - YEL Elektrik inşa ediyor. 2003’ten bu yana toplam 234 RES lisansı verildi. 41 RES faaliyete geçti. Bunların toplam kapasitesi 1.786 MW. 5 santral kısmen üretim yapıyor. Bunların kalan kısımları devreye girdiğinde 173.5 Mw güç daha fi-
ilen devrede olacak. Henüz kısmen de olsa devreye alınmamış, inşa halinde olan 188 santral var. Bunların kapasitesi 6.652 MW. Tamamlandıklarında toplam RES kapasitesi 8 bin MW’a yaklaşacak.
Rüzgarın başkenti 44 RES’le İzmir
34 ilde RES veya RES projesi yok. RES santralleri 49 ilde toplanıyor. Ancak bu 49 ilin 26’sında, yani yarıdan çoğunda 1 veya 2 RES projesi bulunuyor. Bu dikkate alındığında RES projelerinin 20 civarında ilde top-
31
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
çekiyor. Trakya’da Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’de 5’er RES projesi var. Orta Anadolu’da dikkat çekici sayıda RES projesi iller Kayseri (7 proje), Sivas (4 proje) ve Tokat (3 proje) olarak sıralanıyor.
Potansiyel 48 bin, kurulu güç bin 786 MW
landığıgörülüyor. Bu da tercihten çok rüzgar varlığı ile ilgili. Coğrafi özelliği nedeniyle RES projelerinde gözde olan illerin başında İzmir geliyor. İzmir için, “RES başkenti” denilebilir. Alanı İzmir olan 44 RES lisansı var. Bunların bir kısmı (288.2 MW güç) faaliyette. İnşa halindeki kapasite 888.2 MW. 44 santralle birinci sırada olan İzmir’i, 24 santralle komşusu Balıkesir izliyor. 3’üncü sırada 19 sanatralle İstanbul var. 9 - 10 RES projesi olan diğer iller şunlar: Aydın, Çanakkale, Manisa, Hatay, Muğla. RES bölgesi olarak Ege’nin öne çıktığı dikkat
EÜAŞ’ın 2009 yılı itibariyle “yerli kaynak potansiyeli” tablosuna göre Türkiye’nin rüzgar kaynaklı enerji üretim potansiyeli 48 bin MW düzeyinde. Oysaki mevcut kurulu kapasite EPDK verilerine göre halen 1.785 MW. EÜAŞ stratejisinde rüzgar enerjisinde kurulu gücün 2023 yılında 20 bin MW’a ulaştırılması planlanıyor. Buna göre 2023’te bile Türkiye, rüzgar potansiyelinin yarısından azını kullanabilir duruma gelecek. Mevcut kurulu gücün yanında lisansı alınmış, inşa halindeki santralların tamamlanması halinde kurulu güç yaklaşık 8 bin MW’ı bulacak. 2023 hedefinin tutturulması için bile bunun 2.5 katı kurulu güce ihtiyaç var. Halen doğalgaz, hidrolik, termik, rüzgar ve diğer tip santrallerde toplam 48 bin 588 MW kurulu güç içinde rüzgarın payı yüzde 1.35 düzeyinde. Bu rakamlar rüzgarda ‘büyük iş’ olduğunu gösteriyor. EÜAŞ istatistiklerine göre rüzgar enerjisine ilgi giderek artıyor. Bir dönem potansiyelin çok üzerinde lisans talebi olmuştu. Ancak verilmiş lisansların içerdiği güç dikkate alındığında EPDK’nın daha yüzlerce lisans vermesi gerekeceği anlaşılıyor. Kurulu güç açısından da önemli gelişmeler var. EÜAŞ’ın raporunda, “2004 yılı itibariyle 18 MW düzeyinde olan rüzgar enerjisi kurulu gücü 2008’de 364 MW’a, 2009’da 753.7 MW’a, 2010 yılında 1.265.6 MW’a ulaştı. Yenilenebilir Enerji ile ilgili Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra 3.489 MW kurulu gücünde 92 adet yeni rüzgar projesine lisans verildi. Bu projelerden yaklaşık 2.000 MW kurulu güce ulaşılacak olan santralların yapımı devam etmektedir” deniliyor.
Birim yatırım maliyeti kömürden, gazdan pahalı RES yatırımları hidrolik, kömür, doğalgaz, fuel oil, biyokütleden elektrik üretiminden daha pahalı. Bu da yatırımcının diğer kaynaklara yatırımı tercih etmesine yol açıyor. EÜAŞ’ın “Kaynak türüne göre, birim yatırım tutarı” tablosuna göre doğalgaz ve fuel
oil’de yatırım tutarı MW başına 1 milyon lira. Kömürde 1 milyon 250 bin lira. Hidrolikte 1 milyon 600 bin, biyokütlede 1 milyon 900 bin lira. Rüzgarda ise MW başına 2 milyon lira. Ancak yine de rüzgar yatırımı en pahalı üretim biçimi değil. Nükleer’de 6 milyon, güneşte 4.2 milyon, jeotermalde 2.1 milyon lira yatırım maliyeti var.
İZMIR, 44 RES'LE BIRINCI SIRADA Santral sayısı
İnşa halinde
Faaliyette
(MW)
(MW)
İzmir
44
888,2
288,2
Balıkesir
24
560,25
437,7
İstanbul
19
520,5
60,85
Kayseri
7
309
Aydın
10
294,5
85,5
Çanakkale
11
240
118,5
Konya
6
236
Muğla
9
209
Kırklareli
5
207
Afyon
5
196
Sivas
4
187
29,6
Kocaeli
5
186
Manisa
10
172
344,75
Hatay
10
164
138,5
Osmaniye
4
160
135
Bilecik
3
159
Edirne
5
159
Kırşehir
1
150
Kahramanmaraş
3
145
Zonguldak
1
120
Yalova
3
116
Samsun
2
83
Amasya
2
81
Tekirdağ
5
79
Uşak
3
79
Denizli
2
76
Ankara
1
72
Sakarya
2
70
Adıyaman
2
67,75
Gaziantep
1
63
Çorum
2
60
Isparta
1
60
Karaman
1
50
Mersin
3
48
Yozgat
1
45
Tokat
3
42,8
Niğde
1
40
Eskişehir
1
39
Antalya
2
37
Sinop
2
35
Bartın
1
27
Erzurum
2
24
Düzce
1
15
Kastamonu
1
10
Malatya
1
10
Bandırma
1
Bolu
1
28,8
33 40
15 60 Kaynak: Dünya Gazetesi
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
32
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
2012 ‘Sürdürülebilir Enerji Uluslararası Yılı’ ‘Birleşmiş Milletler (BM), sürdürülebilir enerjinin dünyanın geleceğini belirleyeceğini bildirdi.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
B
M Merkezi’nden yapılan açıklamada, dünyanın karşı karşıya kaldığı ana sorunların ve fırsatların başında enerjinin yer aldığı belirtilerek, istihdamın artırılmasından güvenliğe, iklim değişikliğinden gıda üretimine insanlığı yakından ilgilendiren tüm konularda sürdürülebilir enerjiye sahip olmanın, ekonomilerin güçlendirilmesi, eko sistemin korunması ve fırsat eşitliğinin sağlanması açısından anahtar rol oynadığına işaret ediliyor. Buna karşın, günümüzde dünya genelinde 1,4 milyardan fazla insanın elektrikten yoksun yaşadığı, 1 milyardan fazla insanın da kesintili olarak elektriğe ulaşabildiği belirtilen açıklamada, dünya nüfusunun yarısı, yani 2,5 milyardan fazla insanın yemek pişirmek ve ısınmak için geleneksel biyokütle kaynakları olan odun, bitki artıkları ve tezek kullandığına dikkat çekiliyor. BM Genel Kurulu’nun da enerjinin insanların yaşam kalitesini artırmada, yoksullukla mücadelede ve ekonomik kalkınmada oynadığı rolün vurgulanması amacıyla 2012’yi Herkes için Sürdürülebilir Enerji Uluslararası Yılı ilan ettiğinin altı çizilen açıklamada, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un, ikinci beş yıllık görev süresindeki beş ana önceliğinden birini de herkesin sür-
dürülebilir enerjiye ulaşmasını sağlamanın oluşturduğu, böylece, bir türlü yok edilemeyen küresel yoksullukla mücadelede başarı elde edilmesinin planlandığı belirtiliyor. Herkesin modern enerji imkanlarından yararlanmasının, enerji verimliliğinin artırılmasının ve yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılmasının sağlanması gibi zorlu hedeflere ulaşılabilmesi için BM Genel Sekreteri’nin önderliğinde “Herkes için Sürdürülebilir Enerji Girişimi” başlatıldığı kaydedilen açıklamada, bu girişim aracılığıyla dünya genelinde hem özel sektör hem de kamu kuruluşlarının dikkatinin, kalkınma ve yoksullukla mücadelede enerjinin oynadığı önemli role çekilmesi hedeflendiğine işaret edilmiş oldu. Açıklamada, bu çerçevede 2030 yılına kadar üç ana hedefe ulaşılması amaçlandığı belirtilerek, bunlar; • Herkesin modern enerji hizmetlerine ulaşmasının sağlanması • Enerji verimliğinin iki kat artırılması • Yenilenebilir enerjinin, enerji pastasındaki oranının iki kat artırılması” şeklinde açıklandı.
34
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Motor Biyoyakıtları Prof.Dr.Filiz KARAOSMANOĞLU İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Yalova Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü
T
aşıtlarda yeşil ürün olarak kullanılan birinci kuşak motor biyoyakıtları biyodizel ve biyoetanoldür.
Biyoetanol (Yakıt Alkolü):
Biyoetanol yakıt teknolojilerinde, Alternatif motor yakıtı; Yakıt hücresi yakıtı; Biyodizel üretiminde hammadde olarak değerlendirilmektedir. Biyoetanolün yakıt olarak yaygın kullanımı ise şu şekilde sıralanabilmektedir: • Alkol katkılı benzin (En fazla %5 oranında alkol içeren benzin) • Gasohol (%10 alkol ve %90 benzin karışımı) • E85 (%85 alkol ve %15 benzin karışımı) • E-Dizel (En fazla %15 oranında alkol içeren motorin). Bunların yanı sıra Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı kapsamında yürütülen Sürdürülebilir Ulaştırma İçin Biyoetanol Projesi (Bioethanol for Sustainable Transport, BEST) kapsamında ED95 (%96.5 oranında biyoetanol ve %3.5 oranında katkı maddeleri) ile E100 (%100 biyoetanol) kullanımında motorda yapılması gerekecek modifikasyonlar hakkında çalışmalar yürütülmektedir. Günümüzde dünyanın lider biyoyakıtı olan biyoetanolün motor yakıtı olarak tarihçesi içten yanmalı motorların tarihine dayanmaktadır. N.A. Otto 1897’de motor çalışmalarında alkol kullanmış, Henry Ford ise 1900’lerin başlarında tasarım çalışmalarında alkollerin yanmasını da ele almış ve benzin-alkol karışımını geleceğin yakıtı olarak nitelendirmiştir. BiÖNCE KALİTE Mart 2012
yoetanole olan ilgi 1970’den sonra özellikle petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak artmış olup günümüzde çevresel etkilerin de önemli bir hale gelmesiyle giderek büyümektedir. Şekil 1, 2000-2010 yılları arasındaki dünya biyoetanol üretim miktarlarını göstermektedir. 2010 yılında biyoetanol endüstrisinde 2009 yılına göre %17 oranında bir büyüme görülmüş ve biyoetanol üretim miktarı 86 Milyar litre/yıl değerine ulaşmıştır. Üretimin büyük bir kısmı Amerika ve Brezilya tarafından sağlanmış olup diğer öncü ülkeler arasında Çin, Kanada ve Fransa bulunmaktadır. Türkiye’de biyoetanol 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında “Akaryakıtla Harmanlama Bileşeni” olarak tanımlanmış olup TS EN 228 otomotiv benzini standardına göre benzin katkısı olarak kullanılabilmektedir. Biyoetanolün yerli kaynaklardan üretimi ve akaryakıt ile eşdeğer vergiye tabi olmaksızın tanımlanması kanunda belirtilen “Akaryakıtla Harmanlanan Ürünler: Metil tersiyer bütil eter (MTBE), Etanol v.b. (yerli tarım ürünlerinden denatüre üretilenler ile biyodizel hariç) akaryakıt ile eşdeğer vergiye
Şekil 1. Dünya biyoetanol üretimi.
tabi olan ve olacak ürünleri” şeklinde ifade edilmektedir. İlgili yasal düzenlemeler ile benzine hacmen en çok %2 oranında katılacak yerli kaynaklardan üretilen biyoetanol için özel tüketim vergisi (ÖTV) değeri sıfırdır. Eylül 2011’de yapılan son düzenlemelere göre ise “Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen benzin türlerinin, yerli ürünlerden üretilmiş etanol içeriğinin 2013’den itibaren en az %2, 2014’den itibaren en az %3 olması zorunludur”. Türkiye’de alkol üretim, kullanım ve satışı T.C. Tütün, Tütün Mamülleri ve Alkollü İçecekler Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) tarafından düzenlenmekte ve denetlenmektedir. Türkiye’nin ilk biyoetanol tesisi 2004 yılında Bursa’da kurulmuş olan 40 Milyon litre/yıl kapasiteye sahip mısırdan biyoetanol üretimi yapan TARKİM (Tarımsal Kimya Teknolojileri San.ve Tic. A.Ş.)’dir ve TARKİM yakıt alkolü, 2005 yılında POAŞ ürünü kurşunsuz benzine %2 oranında katılarak “BioBenzin” markası ile piyasaya arz edilmiştir. 2007 yılında faaliyete geçen Konya Şeker A.Ş.’ye ait Çumra Şeker Fabrikasında kurulan biyoetanol tesisi 84 Milyon litre/yıl kapasite ile şeker pancarından biyoetanol üretmektedir. 2007 yılında faaliyete geçen bir diğer tesis ise 40 Milyon litre/yıl kapasiteye sahip, mısır ve buğdaydan üretim yapan Tezkim’dir. Eskişehir Şeker Fabrikası’ndaki alkol üretim tesisine eklenen susuzlaştırma ünitesi ile bu tesis de 20 Milyon litre/yıl kapasite ile işletmeye girmiştir. Böylece Türkiye’nin kurulu biyoetanol üretim ka-
35
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
pasitesi 184 Milyon litre/yıl değerine ulaşmıştır. Biyoetanol fabrikalarında üretilecek olan biyoetanolün TSE standartlarına ve ASTM D 4806 standardına uygun olması gerekmektedir. Biyoetanol üreticileri, 2006 yılında kurulan Biyoetanol Üreticileri Derneği çatısı altında faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli biyoetanol üretimi için uygun olup, şeker pancarı, melas, buğday ve mısır öne çıkan hammaddeler arasında yer almaktadır. Sadece şeker pancarı ekimine dayalı 2-2.5 Milyon ton biyoetanol üretim potansiyeli bulunmakta olup, buna ek olarak mevcut şeker üretim tesislerinde yapılacak rehabilitasyon ile 78.5 Milyon litre biyoetanol üretimi de mümkündür.
Biyodizel
Biyodizel bitkisel ve hayvansal yağlardan, yağ atık ve artıklarından üretilen TS EN 14213 ve/veya TS EN 14214 standartlarına uygun yağ asidi metil ester karışımıdır. Biyodizel yakıt olarak kullanımında doğrudan motor biyoyakıtı (B100) veya katkı maddesi (B1, B2, B5) olarak kullanılabileceği gibi belirli oranlarda motorin ile harmanlanarak da (B20, B50, v.b.) kullanılabilir. Biyodizelin tarihçesi 1892 yılında Rudolf Diesel’in dizel motorunu keşfiyle başlamaktadır. Rudolf Diesel ilk kez 1893 yılında Almanya’da dizel motorunun denemesini gerçekleştirmiş ve 1898 yılında Paris Dünya Fuarında yer fıstığını yakıt olarak kullanan motorunu sergilemiştir. O yıllarda, petrol endüstrisi içten yanmalı motor teknolojilerinin gelişmesiyle hızla ilerlemiş ve 1970’li yıllarda petrol fiyatlarındaki artışa kadar bitkisel yağların temiz ve yenilenebilir yakıtlar olarak kullanılabileceği unutulmuştur. 1990’lı yıllardan sonra ise biyodizel giderek önem kazanmaya başlamış olup dünya biyodizel üretimi de gün geçtikçe artmaktadır. Şekil 2, 2000-2010 yılları arasındaki dünya biyodizel üretimini göstermektedir. Dünya 2010 yılı biyodizel üretimi 19 Milyar litre/yıl olarak belirlenmiştir. Biyodizel üretiminde lider ülke Almanya olup bunu Brezilya, Arjantin, Fransa ve Amerika izlemektedir. Türkiye’de biyodizele olan ilgi özellikle 2000 yılından itibaren artmaya baş-
lamıştır. Biyodizelin Türkiye’deki yasal konumu 5015 Sayılı “Petrol Piyasası Kanunu” kapsamında şu şekilde özetlenmektedir: • Biyodizel akaryakıt sektörünün üçüncü motor yakıtı olup benzin ve motorin için geçerli tüm yasal tanımlama, düzenleme ve denetlemelere tabidir. • Biyodizel ısıtma yakıtı olarak fuel oil ve kalyak gibi mevcut yakıtlarla aynı yasal düzenlemelerde denetlenmekte olup yakıtbiyodizelin taşıt yakıtı olarak kullanımı yasaklanmıştır. • Biyodizel üreticileri Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan işleme lisansı almalıdır. • “Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında, bitkisel atık yağlardan geri kazanım tesislerinde biyodizel üretimi mümkündür. • Otobiyodizel TS EN 14214, yakıtbiyodizel TS EN 14213 standartlarına uygun olmalıdır. Otobiyodizel TS 3082 (EN 590) standardına uygun olarak hacmen en çok %5 oranında motorin ile harmanlanabilir ve bu biyodizel katkılı motorinler bütün taşıtlarda tüm garantiler kapsamında kullanılabilir. • Yerli tarım ürünlerinden üretilen otobiyodizel motorine hacmen en çok %2 oranında katıldığında eklenen kısmın ÖTV değeri sıfırdır. • Eylül 2011’de yayımlanan tebliğe göre “Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin türlerinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ asidi metil esteri içeriğinin 2014 yılı itibariyle en az %1, 2015 yılı itibariyle en az %2, 2016 yılı itibariyle en az %3 olması zorunludur”. Türkiye’de Aralık 2011 itibariyle lisanslı 36 biyodizel tesisi bulunmakta olup, bunlardan bir tanesi atık bitkisel yağlardan işleme lisansına sahiptir. Halen akaryakıt sektörüne tedarik yapan bir firma bulun-
maktadır. DB Tarımsal Enerji A.Ş. ürünü biyodizel B2 olarak pazardadır. Biyodizel üretimi için öne çıkan hammaddeler pamuk, kanola, aspir, soya ve sarı gresdir. Türkiye uygun ve ekilebilir alanlara sahip olmasına karşın, mevcut yağlı tohum bitki üretimi iç tüketimi karşılayamamaktadır. Türkiye’de ekili alanların sadece %6.2’sinde yağlı tohum bitki tarımı yapılmaktadır. Tarıma elverişli olup kullanılmayan alanlarda sulanabilir bölgelerde kanola, sulanamayan bölgelerde aspir ekimi ve şeker pancarı münavebe alanlarında kanola ekimi ile 1000-1800 bin ton/yıl biyodizel üretim potansiyeli olabileceği tahmin edilmektedir. Türkiye’nin motor biyoyakıtları uygulamasındaki başarısının itici gücü enerji tarımıdır. Sektör yerli tarım ürünü biyodizel ve yakıt alkolünü beklemektedir. Yerli tarım geliştirilmesi konusunda Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı bünyesinde, sektör paydaşları ile eylem planı hazırlama çalışmaları tamamlanarak 2008-2012 Tarım Vizyonu 20 Mart 2008’de duyurulmuş ve Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün (KTAE) enerji tarımı konusunda uzmanlaşmasına karar verilmişti. Mart 2012’de ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı KTAE yapılanmasında Enerji Tarımı Araştırmaları Merkezi (ETAM) kuruldu. Türkiye Tarım Eylem Planı gıda temel hedefi yanı sıra, Enerji Tarımı Eylem Planı yürütülmesi, ülkemiz çıkarına avantaja çevrilebilir ve tarımdaki rekabet gücümüzü artırabilir. Enerji tarımı uygulamasında gıda alanlarına dokunmadan, giderek artan ekim alanlarına ulaşılabilir. Böylece yaratılacak istihdam ve gelir, tarımsal ekonomiye olumlu etki yapacaktır. Biyoyakıtların yaratacağı yeşil karbon ticaretinin gelir cazibesi de ortadadır.
Kaynaklar 1. İşler, A., Karaosmanoğlu, F. Chapter: Biofuels in Turkey,: Rethinking Structural Reform in Turkish Agriculture: Beyond the World Bank’s Strategy, Editors: Karapınar, B., Adaman, F., Özertan, G., Nova Science Publisher. ISBN: 1-60021-966-7. 2. İşler, A., “Aspir Yağı Etil Esteri ve Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi”, Doktora Tezi”, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Mart 2012.
Şekil 2. Dünya biyodizel üretimi.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
36
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Hangi yenilenebilir enerji? Türkiye 2009 yılında elektriğin % 81’ini fosil yakıtlardan elde etti. Yenilenebilir enerjinin payı ise % 19’la sınırlı kaldı. Daha da önemlisi, yenilenebilir enerjinin % 98’ini hidroelektrik santrallerden karşıladı. Türkiye’nin fosil yakıtlara, hidroelektrik santrallere ve nükleere yönelik enerji stratejisini değiştirerek, güçlü ve cesaretlendirici yasal düzenlemelerle güneş ve rüzgâr enerjisi potansiyelini değerlendirmesi gerekiyor.
İ
klim değişikliğinin hem insanlık, hem de gezegenimiz için geri dönülemez sonuçlara yol açmasını önlemek için küresel ısınma 1,50C’nin altında tutulmalı. Buna karşın, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Durban’daki 17. Taraflar Toplantısı’nın ardından Kyoto Protokolü’yle ilgili önemli kararlar ertelendi ve dünyamız 4°C’lik sıcaklık artışıyla baş başa bırakıldı. Artık gözler, ulusal ölçekte atılacak adımlara çevrildi. Türkiye’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2010-2014 Stratejik Planı’na göre, 2023 yılında elektrik üretiminin % 30’unun yenilenebilir kaynaklardan temin edilmesi hedefleniyor. Toplam 5000 MW ek kurulu güce sahip hidroelektrik santrallerin 2013 yılına kadar tamamlanması öngörülen Stratejik Plan’da, rüzgâr ve güneş enerjisine yönelik hedefler potansiyeli harekete geçirebilecek gibi gözükmüyor. WWF-Türkiye’nin ÖNCE KALİTE Mart 2012
hazırladığı “Yenilenebilir Enerji Geleceği ve Türkiye Raporu” enerjinin yenilebilir kaynaklardan karşılanması için atılacak adımları ortaya koyuyor. Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşmasının önündeki engelleri irdeleyen Rapor; yetersiz alım teminatları, elektrik şebekesi bağlantı kriterleri, jeotermal çalışmalarının yüksek maliyeti, kaynaktan trafoya aktarım güçlüğü, AR-GE fonlarının yetersizliği ve tüketicilerin elektrik kaynağını seçmesi gibi zorluklara değiniyor. WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak “Türkiye’nin, raporumuzda ortaya koyduğumuz %100 yenilenebilir enerji vizyonuyla uyumlu adımlar atması ve ulusal stratejisinde yenilenebilir enerjinin %30 olan hedefini daha da artırması, düşük karbonlu kalkınma hamlelerini gerçekleştirmeyi mümkün kılacaktır,”dedi. WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar “Ülkemizde özellikle güneş ve rüzgâr
enerjisine verilen teşvikler Avrupa ülkelerine kıyasla çok düşüktür. Yenilenebilir enerji kaynaklarının finansal rekabet gücünün arttırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının eşzamanlı büyümesinin sağlanması, bu kaynakların şebekeye bağlanmasındaki idari sürecin kolaylaştırılması ve elektrik şebekesi bağlantısının önündeki teknik zorlukların kaldırılması acilen devreye sokulması gereken önlemlerin başında gelmektedir,” dedi. Yenilenebilir enerjinin payının artırılması için uygulanan teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi için dünyadan iyi uygulama örneklerinin gösterildiği Rapor’da, Türkiye’de yasaların hidroelektrik dışındaki kaynakların da etkin kullanımına olanak tanıyacak şekilde düzenlenmesi gerektiği belirtiliyor. WWFTürkiye, ekonomik, sosyal ve ekolojik maliyeti çok büyük olan nükleer enerjinin temiz enerji seçeneği arasında değerlendirilemeyeceğinin altını çiziyor.
C
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
38
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Enerji piyasasında hâkim hukuk Av. Uygar ÇÖLTEKİN Enerji Hukuku Derneği Genel Sekreteri
E
lektrik Piyasası, Doğalgaz Piyasası, Petrol Piyasası ve Sıvılaştırılmış Petrol (LPG) Piyasası alt bölümlerinden oluşan enerji piyasalarının, bu alanda faaliyet gösteren kuruluşlar açısından hem ticaret hukuku hem de idare hukuku kuralları ile bağlı olmaları şeklinde görülen durum, özellikle bu piyasaların düzenlemesine ve denetlenmesine duyulan ihtiyacın artmasına paralel olarak bağımsız kurulların görevlendirilmesiyle idare hukukunu yani bir tarafını muhakkak idare organlarının oluşturduğu hukuk sitemini daha belirleyici bir statüye getirmiştir. Bu düzenleme ve denetleme faaliyeti piyasada oluşturan yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir enerji piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasını görev edinen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından gerçekleştirilmektedir. EPDK’ nın yanı sıra, özellikle Elektrik ve Doğalgaz piyasasının özelleşmesi faaliyetleri çerçevesinde özelleştirme sürecinde yer alan özel hukuk tüzel kişilerinin, özelleştirilen kamu şirketlerini devralması sürecinde yasal zorunluluk nedeni ile Rekabet Kurumu’nun Rekabet Hukuku çerçevesinde yaptığı değerlendirme piyasanın
ÖNCE KALİTE Mart 2012
aktörlerinin belirlenmesinde bir bakıma kurucu rol oynamaktadır. Bunun yanında liberalleşen enerji piyasasında piyasa oyuncularının, gerek hakim durum yaratması gerek hakim durumlarını kötüye kullanılması gerekse rekabete aykırı her türlü tutum ve faaliyetleri Rekabet Kurumunun denetim ve yaptırımlarına tabidir. Rekabet Kurumunun enerji piyasadaki bu etkinliği de piyasanın liberalleşmesine paralel olmak üzere kendisini zamanla daha kuvvetli hissettirecektir. Bu iki ayrı bağımsız kurumun Enerji piyasasından farklı alanlarda gerçekleştirdikleri faaliyetler ve görevler şu şekilde sayılabilir:
EPDK’nın görevleri Elektrik Piyasası İle İlgili Görevleri: Kurum tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur. Doğalgaz Piyasası İle ilgili Görevleri: Doğal gaz piyasasında faaliyet gösteren ya da gösterecek tüzel kişilerin sözleşmelerinin
Kanun hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi, lisans ve sertifika uygulamalarına dair her türlü işlemlerinin mevzuat kapsamında yürütülmesinden tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden sorumludur. Açıkça anlaşılmaktadır ki EPDK bu piyasalarda tamamen belirleyici bir aktördür. Bir diğer bağımsız kurum olan Rekabet Kurumu’nun görevleri ise şu şekildedir: Mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır. Her iki kurumun görevleri birlikte değerlendirildiğinde, bu kurumların denetimi ve hatta çoğu zaman izni olmadan enerji piyasasında özel hukuk tüzel kişilerinin faaliyet göstermesinin mümkün olmadığı görülmektedir. Bu nedenle bu piyasada faaliyet gösterecek kişilerin uymak zorunda oldukları kurallar, her yıl yeniden belirlenen mali koşullar bu şirketleri alışageldikleri ticari davranış ve ticaret hukuku kurallarının dışında ve tamamen farklı bir ilkeler bütününden oluşan idare hukuku ilkeleri ile daha çok karşı karşıya bırakmaya başlamıştır. Gerçekten de özel hukuk kişileri arasında ki veya kamu kuruluşlarının ticari işlemleri ile bu işlemlere muhatap olan özel hukuk tüzel kişileri arasın-
39
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
da tarafların eşitliği ilkesine göre belirlenen özel hukuk ve onun alt dalı ticaret hukuku ilkeleri hakimken, en az bir tarafında devletin ve onun organları olan idarenin yer aldığı idare hukukunda taraflar arasında eşitsizlik olması bu ilişkinin doğal bir görünümüdür. İdare özelikle düzenleyici ve denetleyici işlemlerinde bireyler ile mutabakat içinde olma gibi bir yükümlülüğü olmaması nedeni ile kuralları kendi inisiyatifi ile belirlemekte ve bireylerin bu kurallara uymasını zorunlu kılmaktadır. Bireylerin bu kuralları kabul etmeme gibi bir seçeneği bulunmaması nedeni ile taraflar arasında kurulan hukuki ilişkide ibre hep devletin / idarenin tarafını göstermektedir. Çünkü açık bir ifadeyle oyunun kuralları idare tarafından konulmaktadır. Elbette ki bu kurallar hukuka uygun nitelikte olmak zorundadır. Ancak sadece ülkemiz açısından değil, diğer dünya ülkelerinde de kamu menfaati ile bireylerin menfaati çatıştığında kamunun yani idarenin menfaatlerinin ön planda tutulması benimsenmektedir. İşte bu tür çatışmaların / uyuşmazlıkların çözülmesi gerektiğinde de, sorunların çözüm alanı idare hukuku ve çözüm yerleri de idari yargı organları olmaktadır. Enerji piyasaları ile ilgili olarak düzenleyici asli kuruluşun EPDK olduğu yazının başında belirtilmiş ve belli başları görevleri de sayılmıştır. Bu görevlerden, söz gelimi, doğalgaz piyasasında serbest tüketici olma şartlarını belirleme veya herhangi bir şirkete lisans elektrik üretimi konusunda lisans verilmesi konusunda bir uyuşmazlık çıktığında, uyuşmazlığın bir tarafı-
nın karar verici organ olarak EPDK olması v bu sorunun çözümü için uygulanması gereken hukukun idare hukuku ve görevli yargı organının da Danıştay olması sonucunu doğurmaktadır. Bir diğer düzenleyici ve denetleyici kuruluş olan Rekabet Kurumu ise yukarıda da belirtildiği gibi liberalleşen enerji piyasasında piyasa oyuncularının, gerek hakim durum yaratması gerek hakim durumlarını kötüye kullanılması gerekse rekabete aykırı her türlü tutum ve faaliyetleri Rekabet Kurumunun denetimi ve yaptırımına tabi olduğundan, piyasa oyuncularının, şirket birleşme devralmaları, fiyat ve hizmet politikası vb her türlü kararında Rekabet Hukukunun gereklerini de özellikle dikkate alması gerekmektedir. Örneğin Rekabet Kurumu, özelleştirmelere ilişkin şirket devralmalarında kendi belirlediği tebliğlere uygunluk açısından bu “devralma işlemlerine” izin verip vermeme noktasında önemli bir işlev görmekte olduğundan, 2010 yılında gerçekleşen elektrik özelleştirmelerine ilişkin olarak ihalelerin büyük bir kısmını alan şirkete yönelik olarak, piyasada hakim durum yaratabileceği gerekçesi ile şirketin kazandığı ihaleler içinde bir tercih yapması şartıyla izin vereceği yönünde karar vermiştir. Söz konusu iznin gerçekleşmemesi halinde ise özelleştirme ve devir işlemlerinin tamamlanması bir yargı kararı ile aksine bir hüküm tesisi edilmediği sürece mümkün olamayacağından ve Rekabet Kurumunun bu kararlarının hukuka uygunluğunu denetleyecek merciin ise İdari Yargı olması nedeniyle ilgili şirket konuyu
görevli yargı organı olan Danıştay’a taşımıştır. Hem idare hukuku hem de ticaret hukuku kurallarının kendisine yer bulduğu karma bir uygulama ise 2011 yılının sonunda meydana gelmiştir. Batı hattı doğalgaz sözleşmelerine ilişkin olarak EPDK’ nın doğalgaz ithal etmek isteyen şirketler için ön anlaşma şartını getirmesi ve sonrasında bu şartın gerçekleşmediği gerekçesi ile batı hattından doğalgaz ithalatına izin vermemesi, ithalatçı – ihracatçı şirket açısından Ticaret Hukuku / Borçlar Hukuku , sonrasında EPDK tarafından onaylanması açısından değerlendirildiğinde ise idare hukuku bağlamında değerlendirilmesi gereken bir süreçtir. Verilen örneklerden de açıkça görüleceği üzere, idare ve idare hukuku enerji piyasalarında doğrudan belirleyici aktördür. İşte bu noktadan hareketle Enerji Hukuku olarak isimlendirilen ve henüz bilimsel anlamda tam olarak konumlanamamış karma bir sistem niteliği taşıyan ilkeler bütününün oluşturulması ve bu alanda çıkabilecek uyuşmazlıkların çözülebilmesi için İdare Hukuku merkezli çalışmalar ve araştırılmaların yapılması ve Enerji Hukuku alanında uzmanlaşmak isteyen hukukçuların öncelikle Kamu Hukuku ve onun bir alt bilim dalı olan İdare Hukuku konusunda uzmanlaşmış olmaları gerekmektedir. Fakat ülkemizde nasıl Rekabet Hukuku denilince yanlış bir anlayışla Ticaret Hukuku kapsamında yer alan bireysel rekabet anlaşılıyorsa ve bu konu ticaret hukuku ile uğraşan hukukçuların uzmanlık alanında değerlendirilmeye çalışılıyorsa, Enerji Hukuku denilince de aynı yanlış anlayış devam ettirilmekte ve bu alan sadece enerji şirketlerinin ticari faaliyetleri kapsamında sözleşme imzalanması anlamına indirgenmektedir. Halbuki, gerçek bu kadar basit değildir ve devlet ve idare enerji piyasalarında oynadığı rol gereği hukuki uyuşmazlıklarda her zaman taraftır ve bu nedenle enerji ile ilgili anlaşmazlıkların çözümü için idare hukukuna vakıf olmak şarttır.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
42
ULUSAL KALİTE HAREKETİ
Aromsa, 30. yaşında mükemmellik yolculuğuna çıktı
Murat YASA Aromsa Besin Aroma ve Katkı Maddeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı
A
romsa, belirlediği temel ve stratejik hedeflerine ulaşmada uluslararası geçerliliği olan EFQM Mükemmellik Modelini uygulamaya karar verdi. Aromsa’nın başarılarla dolu 30 yılını ve EFQM Mükemmellik Modeli yolculuğunu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yasa’ya sorduk;
Kalite faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Bu yıl 30. yaşını kutlayan Aromsa’, kuruluşundan beri kalite anlayışını benimsemiş bugün otuz iki kişiye ulaşan kadrosu ile kalite faaliyetlerini, Kalite Güvence, Kalite Kontrol, Sağlık, Emniyet, Çevre ve Kalite Geliştirme Müdürlükleri şemsiyesi altında sürdürmektedir. Hizmet verdiğimiz sektörler gereği önceliğimiz; GMP (İyi Üretim Uygulamaları) kurallarına uygun olarak, Güvenli ve Emniyetli Gıdalar üretmektir. Bu nedenle ÖNCE KALİTE Mart 2012
1998 yılından itibaren sahip olduğumuz ISO 9001:2008 kalite belgesine ilaveten ISO 22000 ve BRC (Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri) standartları ile ilgili yasal düzenlemelerle de uyum içinde çalışmaktayız. GLP’nin (İyi Laboratuvar Uygulamaları) esas alındığı bünyemizde toplam yirmi altı uzmanın çalıştığı altı kalite kontrol laboratuarı bulunmaktadır. Her biri, kalite planında bulunan standart analizlere yönelik cihaz, ekipman, personel ve kaynak donanımına sahiptir. Bunun yanı sıra çevre ve iş güvenliği çalışmalarımızı da sahip olduğumuz ISO 14001 ve OHSAS 18001 standartları ile yürütmekte ve geliştirmekteyiz. Sürekli gelişme ve iyileşmeyi kendisine prensip edinen firmamızda gerçekleştirilen süreç yönetimi çalışmaları, 6 sigma projeleri ile devam ettirilmektedir. Yapılan bu faaliyetler çerçevesinde alınan eğitimler ve farklı departmanlardan çalışanların katılımıyla gerçekleştirilen takım çalışmaları “KALİTE” politikamızın çalışanlar tarafından benimsenmesini sağlamaktadır.
Ulusal Kalite Hareketine katılma fikri nasıl doğdu?
Aromsa’nın misyonu, iş ortaklarının beklentilerini karşılayan, beğenilen, değer katan aromaları yaratmak ve ileri teknoloji ile üretmek, hizmeti zamanında ve etkin olarak sunmak; yüksek kaliteden ödün vermeden kâr ederek büyümek, çalışan mutluluğunu sağlamak, ulusal ekonomiye katkıda bulunmak ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmektir. Bu doğrultuda belirlediğimiz temel ve stratejik hedeflerimize ulaşmada uluslararası geçerliliği olan EFQM mükemmellik modelini uygulamaya karar verdik ve 30. yılımızın içinde olmanın verdiği mutluluk ve hevesle 19 Ocak 2012
43
ULUSAL KALİTE HAREKETİ
tarihinde “İyi Niyet Bildirgesi”ni imzaladık. Burada amaç, ödül almak değil, şirket personelimizi iş ortakları olarak gördüğümüz müşterilerimize karşı duyduğumuz sorumluluk açısından sürekli eğitmektir.
Kalite yolculuğunda geçirdiğiniz evreleri ve kaydedilen aşamaları anlatır mısınız?
Bu kararı yönetim olarak 20.12.2011 tarihli İcra Kurulu Toplantısı’nda aldık ve hızlıca harekete geçtik. Biraz önce bahsetmiş olduğum üzere, 19 Ocak 2012 tarihinde KalDer YK Başkanı Hamdi Doğan Bey’in katılımlarıyla “İyi Niyet Bildirgesi”ni imzaladık. Bir sonraki aşamamız 27-28 Ocak tarihlerinde aldığımız iki günlük eğitim oldu. Şimdi sırada dış değerlendirme aşaması var ki bunu Mayıs ayı ortalarında gerçekleştirmeyi planlamaktayız. Yol haritamızı, KalDer’in hazırlayacağı “Geri Bildirim Raporu”na göre belirleyip zaman çizelgemizi bir an evvel devreye alacağız.
KalDer’in çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
KalDer’in, ülkemizin sürdürülebilir yüksek rekabet gücüne erişebilmesi amacıyla kurum ve kuruluşların sürekli iyileştirme, kalite kavramlarını benimsetme, EFQM Mükemmellik Modelini örnek almaları yönündeki çalışmaları kararlı bir şekilde yürüttüğünü görüyor ve kendilerini bu konuda başarılı buluyorum.
Ülkemizde kalite anlayışının gelişmesi için vereceğiniz tavsiyeler var mı?
Sektör ayrımı gözetmeksizin, her sektör için kurumun, “Temel ve stratejik hedeflerine ulaşmasında kalitenin rolü nedir? İstenilen kalite seviyesine nasıl ulaşılabilir? Nasıl sürekli kılınır?” sorularını sorgulaması ve kalite kavramını firma kültürüne yerleştirmesi gerektiğini düşünmekteyim. Bu konuda yol gösterici olarak kullanılabilecek birçok döküman, standart, yönetmelik ve yöntem bulunmaktadır. Tabii tüm bunların göstermelik değil de gerçekten yapılabilmesi için eğitimli kadrolara gereksinim duyuluyor. Bizim şu anda zorlandığımız en önemli konu
eğitimli ve bilgili eleman bulma sorunudur. Biz bu açığı işe aldığımız genç ve kabiliyetli elemanları şirket içinde eğiterek kapatıyoruz. Maalesef sayıları nerede ise 170’e ulaşmış olan üniversitelerimizin mezunlarına kartvizitlerinde kullanacakları ünvandan başka pek katkıda bulundukları söylenemez.
Sektörünüzdeki kalite anlayışının gelişmesi için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Yukarıda da söylediğim gibi, sanayiinin en büyük sorunu eğitimli eleman sorunu ve yaptığı işin önemini kavramış işveren açığıdır. Bir taraftan işverenle-
rimiz, içinde yasadığımız asrın gerektirdiği demokratik, empatik ve bilimsel seviyelere ulaşmak amacı ile kendilerini eğitmeli, diğer taraftan da yeni yetişen gençler, çevreve medyanın kısır eğitimini aşıp kendi kendilerini daha iyi nasıl eğitebileceklerinin yolunu aramalıdırlar. Tabii bu arada yeni mezunların, öğrenci derneklerinin ve tüketicilerin haklarını koruyacak olan sivil toplum örgütlerinin de sürece yapacakları katkı kalitesinin de yükselmesi gerektiği göz ardı edilmemelidir. Zira ancak eğitimli bireyler içinde yaşadıkları toplumun diğer bireylerine saygı duyabilirler, böylece de kaliteli üretim yapan bir sektör oluşturulabilir. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
46
KalDer’DEN HABERLER
International Quality & Productivity Centre
IQPC Lean Six Sigma 2012 Konferansı 31 Ocak 2012 tarihinde İstanbul Sheraton Oteli’nde yapıldı. İki gün devam eden konferansın açılış konuşmasını KalDer-Türkiye Kalite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan yaptı. Hamdi Doğan konuşmasında “Kalite’nin Geleceği” konusunda beklentilere değinerek karmaşık hale gelmesi beklenen konjonktürde çevik olmak, etik davranmak gerekliliğine ve sosyal sorumluluk anlayışının gelişmesine dikkat çekti. Gelecekte sürdürülebilirlik kavramının daha belirleyici olacağını anlatarak, satınalma konusunda müşteriyi etkileyen bir endeks oluşabileceğini, banka kredi oranlarını, müşteri algılarını bu ve benzeri endekslerin belirleyeceğini söyledi. Küreselleşmenin kurumsal sosyal sorumluluk boyutuna da değinen Doğan, evrensel işletmelerde yönetimde de inovasyon yapılması gereğine işaret etti. Infoman Genel Müdürü Dr.Ümit Özen’de bir tebliğ ile katıldığı konferansta ortadoğu ülkelerinden katılımlar dikkat çekti. ÖNCE KALİTE Mart 2012
Türkiye Kalite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan
Infoman Genel Müdürü Dr. Ümit Özen
Rekabetin akýl gücü
www.kobi-efor.com.tr
AYLIK SANAYÝ EKONOMÝ DERGÝSÝ Baðdat Caddesi Tevfikpaþa Sokak No: 13/2 Kalamýþ - Kadýköy - ÝSTANBUL Telefon: 0216 347 56 56 (Pbx) Faks: 0216 348 64 50 Web: www.kobi-efor.com.tr E-mail: kobi-efor@kobi-efor.com.tr
48
KalDer’DEN HABERLER
KalDer Eğitmenler Toplantısı 21 Şubat 2012 Her yıl sistematik yapılan “KalDer Eğitmenler Toplantısı” 21 Şubat 2012 tarihinde KalDer’de gerçekleştirildi.
K
alDer Eğitim sürecinin genel değerlendirilmesinin aktarıldığı, performans sonuçlarının, yeni projelerin ve ileriye yönelik planların paylaşıldığı toplantıya merkez ve şubelerden eğitmenler katıldı. KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hamdi Doğan’ın, Eğitim Komitesi Başkanı Sayın Yılmaz Bayraktar’ın, KalDer Yönetim Kurulu üyesi Sayın Önder Kıratlılar’ın ve Eğitim Komitesi Üyesi Sayın Habibe Akşit’in de katıldığı toplantıda eğitmenler tarafından 3 farklı konu başlığında grup çalışmaları gerçekleştirildi. • KalDer, eğitimlerinde nasıl fark yaratmalı? • Bir kurum KalDer eğitimlerini neden tercih eder? • KalDer eğitimlerinin tanıtımında yeni pazarlama yöntemleri neler olabilir? Konu başlıklarında yapılan grup çalışmaları aracılığıyla KalDer’in önemli paydaşlarından olan eğitmenlerinin değerli geribildirimleri alındı. Toplantıda ayrıca eğitim değerlendirme sonuçları paylaşıldı. 2012 yılında 5 üzerinden 4,4 olarak hedeflenen bu değer, genel ortalamada 4,6, eğitmen ortalamasında ise 4,7 olarak gerçekleşti. Yaklaşık 100 kişilik eğitmen kadrosuyla ve 120 konu başlığında gerçekleştirilen eğitimlerde üye ve müşteri memnuniyeti önceliklidir. Toplantıda KalDer ve Okan Üniversitesi tarafından kalite konularında çalışan yönetici ve uzmanların mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla 15 Mart 2012 tarihinde hayata geçirilmesi hedeflenen “Kalite Profesyoneli Geliştirme Sertifika Programı” hakkında detaylı bilgilendirme yapıldı. Ayrıca KalDer ile KOSGEB arasında imzalanan işbirliği anlaşması hakkında ve işbirÖNCE KALİTE Mart 2012
liğinin kapsamı hakkında bilgilendirme yapıldı. Özetle; KalDer KOBİ’lere; • Kurumsallaşma destekleri • Eğitim - Rehberlik • Rekabet güçlerini artırma • Kıyaslama - Belgelendirme • Değerlendirme • Tanıma - Ödüllendirme Alanlarında desteklerde bulunacaktır. Eğitim sürecinde yapmış oldukları özveri-
li çalışmalar ve değerli katkıları için tüm eğitmenlerimize KalDer adına teşekkürlerimizi sunarız.
Sayın Üyemiz, Türkiye Kalite Derneği Olağan Genel Kurul Toplantısı, 13 Nisan 2012 Cuma günü 14:00-18:00 saatleri arasında KalDer Merkezi’nde yapılacaktır. Yeterli çoğunluk sağlanamadığı takdirde, Türkiye Kalite Derneği Olağan Genel Kurul Toplantımız aşağıdaki gündem doğrultusunda, 27 Nisan 2012 Cuma günü 14:00-18:00 saatleri arasında T.C. Boğaziçi Üniversitesi, Garanti Kültür Merkezi Ayhan Şahenk Salonu, Bebek-İstanbul’da çoğunluk aranmaksızın yapılacaktır. Tüzüğümüz gereğince, tüm Tüzel ve Bireysel Asıl Üyelerimiz (*) oy kullanmak ve diğer üyelerimiz katkıda bulunmak üzere davetlidir. Katılımınızla bizleri onurlandırmanızı dileriz. Saygılarımızla, A. Hamdi DOĞAN Türkiye Kalite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
2012 YILI OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTI GÜNDEMİ 1. Açılış Yoklama ve Saygı Duruşu, 2. Genel Kurul Divan Heyeti Seçimi, 3. Yönetim Kurulu’nun 2011 Yılına İlişkin Faaliyet Raporu ile Bilanço ve Gelir - Gider Tablolarının; Denetleme Kurulu’nun Denetim Raporunun Okunması, 4. Raporların Görüşülmesi ve Oylanması ile Yönetim ve Denetim Kurulu’nun İbrası, 5. 2012 Yılı Dernek Bütçesinin Görüşülmesi ve Oylanması, 6. Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu Asıl ve Yedek Üyeleri’nin seçilmesi, 7. Dilek ve Öneriler.
(*) Aidat borcu olmayan üyelerimiz Genel Kurul’a katılabilir. Borcu olan üyelerimiz, borçlarını genel kurul öncesi ödeyerek katılabilirler. Tüzük 11.3) ‘‘Üst üste iki yıl (seçim yapılan yıl dahil) yıllık ödenti yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle Genel Kurula katılma hakkını yitirme”, maddesi gereğince yapılacak Genel Kurul’da oy kullanma hakkı kaybedilecektir.
50
EĞİTİM TAKVİMİ
KalDer MERKEZ MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI Eğitimler
Gün Sayısı
Mart
Nisan
Mayıs
AB Projesi Yazma Eğitimi
2
5-6
420
530
Beden Dilini Etkili Kullanma
1
18
220
280
Beynin Etkin Kullanımı Ve Düşünme Ağacı Tekniği
1
4
220
280
Bireysel Öneri Sistemi
1
12
220
280
Çevre Mevzuatı
1
19
220
280
Eğitim Yönetimi
2
420
530
Etkili Sunum Teknikleri
2
420
530
İç Kontrol
2
420
530
İletişimde Zor Anları Yönetme
1
220
280
İş Etiği
1
220
280
İstatistiksel Proses Kontrol
2
10-11
290
350
Kalitesizlik Maliyetleri
2
23-24
420
530
Kıyaslama
2
290
350
Kaizen
1
220
280
Kurumsal Görgü ve Davranış Kuralları
2
420
530
Maki Gami
1
220
280
Mükemmel Yönetim - Liderlik
1
11
220
280
Müşteri İlişkilerinin Etkili Yönetimi ve CRM İçin Uygun İş Modelinin Oluşturulması
2
20-21
420
530
Motivasyonun Kimyası
1
220
280
NLP
1
15
220
280
Problem Çözme Teknikleri
2
19-20
290
350
Stratejik Yönetim Ve Dengeli Hedeflerle Kurumsal Ve Bireysel Performans Yönetimi
1
23
220
280
Stratejik Planların Bireysel Hedeflere İndirgenmesi Ve Çalışanların Performansının Değerlendirilmesi Sürdürülebilir Müşteri İlişkisi İçin Doğru Satış Doğru Tahsilat Yönetimi
2
12-13
420
530
1
17
220
280
Süreç Olgunluk Seviyesi Araçları (SOS)
2
19-20
600
720
Süreç Yönetimi Ve İyileştirilmesi
2
25-26
420
530
Telefonda Etkin İletişim
1
28
220
280
Toplam Kalite Yönetimi
1
14
170
200
Yalın 6 Sigma Farkındalık
1
Yaratıcı Ve Değer Odaklı Satış Teknikleri
2
Yetkinlik Ve Hedef Bazlı Mülakat Teknikleri (T-Grow Ve Performans Chartları Teknikleriyle)
1
ISO 10002:2006 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
2
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemleri
2
22-23
ISO 16949 Otomotiv Sektörü Kalite Yönetim Sistemi
2
30-31
ISO 22000 Gıda Güvenliği
2
ISO 31000 İle Kurumsal Risk Yönetimi Ve Sistem Kuruluşu
2
14-15 2-3 17-18 9 23
10-11 30 10-11 4
22
12
Üyeler İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç)
220
280
21-22
420
530
9
220
280
11-12
420
530
16-17
420
530
420
530
420
530
420
530
13-14 15-16
ISO 9001: 2008 Kalite Yönetim Sistemi
2
1-2
5-6
4-5
290
350
ISO 9001: 2008 Kuruluş İçi Kalite Denetçisi
3
22-23-24
26-27-28
24-25-26
540
660
Yönetim Sistemleri Entegrasyonu
2
30-31
420
530
BS 25999 - İş Sürekliliği Yönetimi - Farkındalık
1
220
280
OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemi
2
28-29
420
530
11-12
1000
1200
7-30-31 Mayıs
1600
1900
EFQM Mükemmelliğe Yolculuk (J2E)
2
EFQM Mükemmellik Modeli Değerlendirici Eğitimi (EAT)
3
27
8-9 4 Nisan / 2-3 Mayıs 9 Nisan/ 8-9 Mayıs
KalDer BURSA MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI Eğitimler
Gün Sayısı
Mart
Stok Yönetimi
1
Değer Akışı Haritalama Ve Planlama
1
İş Ve Zaman Etüdü
Üyeler İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç)
2
220
280
3
220
280
1
10
220
280
Çevre İzni Ve Çevre Görevlisi İle İlgili Yükümlülükler
1
17
220
280
Zor İnsanların Yönetimi Ve Negatif Duygularla Başetme
1
12
220
280
Lojistik Yönetimi
1
25
220
280
Kanban
1
26
220
280
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Nisan
Mayıs
51
EĞİTİM TAKVİMİ
KalDer İZMIR MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI Eğitimler
Gün Sayısı
Mart
Nisan
Mayıs
Üyeler İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç)
ISO 14001 Kuruluş İçi Çevre Denetçisi
2
1-2
6 S ile Kayıp Giderme
1
4
420
530
220
Bireysel Öneri Sistemi
1
11
220
280 280
Kobetsu Kaizen (Odaklanmış İyileştirmeler)
1
18
220
280
Kurumsal Risk Analizi Yönetimi
1
2
220
280
Maki Gami
1
9
220
280
Poka Yoke (Hata Önleme)
1
16
220
280
KalDer ESKİŞEHİR MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI ISO 9001: 2008 Dokümantasyon
2
6-7
ISO 9001: 2008 Kuruluş içi Kalite Denetçisi
3
21-22-23
EFQM Mükemmelliğe Yolculuk (J2E)
2
Startejik Yönetim
1
Süreçlerle Yönetim ve Süreç Yönetimi
1
İş Yerinde Başarı ve Duygusal Zeka
1
420
530
540
660
1.000
1.200
15
220
280
24
220
280
220
280
25-26
11
KalDer ANKARA MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI Eğitimler
Gün Sayısı
Mart
Nisan
Mayıs
Üyeler İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL (%18 KDV Hariç) 280
6S ile Kayıp Giderme
1
19
220
Bireysel Öneri Sistemi
1
17
220
280
EFQM Mükemmellik Yolculuğu - J2E
2
30-31
1000
1200
Ekipman Yönetimi Ve Bakım Süreçleri Çalıştayı
2
13-14
15-16
420
530
Entegre Yönetim Sistemi
2
22-23
420
530
Entegre Yönetim Sistemi Kuruluş İçi Denetçisi
3
540
660
ISO 9001 : 2008 Kalite Yönetim Sistemi
2
ISO 9001 : 2008 Kuruluş İçi Kalite Denetçisi
3
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemleri
2
ISO 14001 Kuruluş İçi Çevre Denetçisi
3
ISO 16949 Otomotiv Sektörü Kalite Yönetim Sistemi
2
İç Kontrol
2
İleri Ürün Kalite Planlaması (APQP) ve Üretim Parçası Onay Süreci (PPAP)
1
İstatistiksel Proses Kontrol
2
İş Etüdü
1
2
24
İş Örneklemesi
1
17
25
220
280
Kaizen
1
18
220
280
26
220
280
420
530
420
530
220
280
220
280
420
530
420
530
22-23-24 8-9 15-16-17 17-18 15-16-17 6-7 10-11 1 25-26
Kalite Bilincini Arttırma (Mavi Yakalılar İçin)
1
Kalite Çemberleri
2
27-28
Kalitesizlik Maliyetleri
2
6-7
Maki Gami
1
Motivasyonun Kimyası
1
Müşteri İlişkilerinin Etkili Yönetimi Ve CRM İçin Uygun İş Modelinin Oluşturulması
2
Müşteri Memnuniyetinin Etkili Yönetimi İş Süreçleri İle İlişkilendirilmesi
2
Otonom Bakım (Benim Makinam, Benim Fabrikam)
1
Özdeğerlendirme
2
Planlı Bakım Yönetimi
1
Problem Çözme Teknikleri
2
Stok Yönetimi
1
Stratejik Planların Bireysel Hedeflere İndirgenmesi ve Çalışanların Performansının Değerlendirilemsi Çalıştayı
2
29-30 20
21 4-5 23-24 30
1 2
4-5
Toplam Kalite Yönetimi
1
20
Yalın 6 Sigma Farkındalık
1
420
530
540
660
420
530
420
530
220
280
290
350
220
280
280 1200
220
280
290
350
18
220
280
2-3
420
530
31
Stratejik Yönetim
660
220
5-6
Süreç Yönetimi Ve İyileştirilmesi
350
540
1000
12-13 3
290
11
9
220
280
420
530
170
200
220
280
Genel Bilgiler * Aynı kuruluştan 3-4 kişinin katılımında %10 indirim uygulanmaktadır. (Kampanya kapsamındaki ISO 9001:2008 KYS, İstatistiksel Proses Kontrol, Kıyaslama, Problem Çözme Teknikleri eğitimleri için geçerli değildir.) * Aynı kuruluştan 5 kişi ve üstü katılımlarda %20 indirim uygulanmaktadır. (Kampanya kapsamındaki ISO 9001:2008 KYS, İstatistiksel Proses Kontrol, Kıyaslama, Problem Çözme Teknikleri eğitimleri için geçerli değildir.) * Kamu ve Sivil Toplum Kuruluşu çalışanları ile öğrencilere %25 indirim uygulanmaktadır. (Kampanya kapsamındaki ISO 9001:2008 KYS, İstatistiksel Proses Kontrol, Kıyaslama, Problem Çözme Teknikleri eğitimleri için geçerli değildir.) *Katılımcılara ancak tek bir indirim uygulanmaktadır. * Ücretlere %18 KDV ilave edilecektir. * Eğitim içeriklerine KalDer web sayfasından ulaşılabilir. * Eğitimlere katılmak için lütfen web sayfamızdaki başvuru formunu doldurunuz.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
52
ŞUBELERDEN HABERLER / BURSA
KalDer Bursa Şubesi Olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldı 2012-2014 Dönemi Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu oybirliği ile belirlendi. liyetler ve bu faaliyetlerin Bursa’daki kurumlara sağladığı katkılar üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Daha sonra 2011 yılı Gelir Gider Tablolarının Okunması, Denetim Kurulu Denetim Raporunun Okunması, 2012 Yılı Bütçesinin Okunması, Görüşülmesi Ve Onaylanması gerçekleşti. 2012-2014 dönemi Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu oybirliği ile belirlendi.
Yönetim Kurulu Üyeleri
T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şubesi Olağan Genel Kurul Toplantısı 18 Şubat 2012 Cumartesi günü saat 10:30’da BUSİAD Evi Toplantı Salonu’nda yapıldı. Toplantıya KalDer Üyeleri, Bursa’daki çeşitli özel kuruluşların, kamu kuruluşlarının ve STK’ların temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında konuşan KalDer Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Emin Direkçi “KalDer Bursa Şubesi; bünyesindeki 300 üye kurum ve çalışanlarıyla Bursa’da mü-
kemmellik kültürünün bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi adına var olan büyük bir aile. Her birimiz çağdaş yaşam kalitesinin kentimizde yaygınlaşmasını ve uluslararası alanda ülkemiz adına bir kültür olarak yerleşmesini hedefliyoruz, bu amaçla üzerimize düşen sorumluluğu bundan süreçte de yerine getirmeye devam edeceğiz.” diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından KalDer Bursa Şubesi Genel Sekreteri Aykan Kurkur katılımcılara 2011 yılında gerçekleştirilen faa-
1. Emin Direkçi Partner Çelik, Genel Müdür 2. Arzu Toygar Bosch, Organizasyon Geliştirme Departman Müdürü 3. Atilla Yılmaz Betaseals (Coşkunöz Holding), Genel Müdür 4. Erhan Küçüksüleymanoğlu Tofaş, Ar-Ge Taşıt Entegrasyon Müdürü 5. Erdoğan Bolat Canel Otomotiv (Yeşilova Holding), Genel Müdür 6. Fahrettin Gülener Ermetal, Yönetim Kurulu Başkanı 7. Filiz Razgıratlı Okumuş Razgıratlı & Okumuş Av., Büro Ortağı 8. Hakan Usta Borçelik, Yönetim Sistemleri Müdürü 9. Kutlu Şahin Beyçelik (Faik Çelik Holding), Fabrika Müdürü 10. Müfit Parlak Uludağ Üniversitesi, Rektör Yardımcısı 11. Örsan Başçiftçi Çimtas Boru, Kalite Güvence Müd. Yrd. 12. Şencan Gündüz Sütaş, Ar-Ge Planlama Koordinasyon Müdürü 13. Tunç Aydoğan Yeşim Tekstil, Yalın Kalite Ve İnsan Kaynakları Müdürü 14. Zafer Kabatepe Orhan Holding, İK Ve Kurumsal İletişim Koordinatörü
Denetim Kurulu Üyeleri
Emin Direkçi
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Aykan Kurkur
1. Filiz Yayla Aunde Teknik, Fabrika Müdürü 2. Gökhan Akbal Emarc Çelik, Genel Müdür 3. Ahmet Öztürk Maysan Mando, Kalite Lideri 4. Ozan Deveci Akizo (Aktaş Holding), Genel Müdür 5. Soner Aşcı Bursa Eczakoop, Kalite Sistemleri Yöneticisi 6. Berat Melih Bağışlar Kurtsan İlaçları, Pastil Bölüm Yöneticisi
53
ŞUBELERDEN HABERLER / BURSA
Bursa Kalite Ödülü Ve Sempozyum Basın Toplantısı Özel Kurumlar Kategorisinde; - B plas - Presmetal Kamu Kurumları Kategorisinde; - Ali Osman Sönmez Endüstri Meslek Lisesi - İnegöl 100. Yıl İlköğretim Okulu
• 2011 Bursa Kalite Ödülünde Yer Alan Kurumlar Açıklandı • 10. Kalite Ve Başarı Sempozyumu “Fark Yaratanlar” Teması İle 13-14 Nisan 2012 Tarihlerinde Yapılacak Çağdaş kalite anlayışının yaygınlaşması, kalite çalışmalarının teşvik edilmesi ve ödüllendirilmesi amacıyla 1998 yılından
bu yana KalDer Bursa Şubesi ve Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) işbirliği ile yürütülen Bursa Kalite Ödül sürecinde hazırlıklar devam ediyor. 7 Şubat 2012 tarihinde yapılan basın toplantısı ile 2011 Bursa Kalite Ödülü’nde yer alan kurumlar kamuoyu ile paylaşıldı. Ödül Sonuçları 14 Nisan 2012 Cumartesi akşamı törenle açıklanacak.
Bursa ve çevresinde Toplam Kalite Yönetimi’nin yaşamın her alanında uygulanmasına yönelik geniş bir düşünce paylaşım forumu oluşturmak amacıyla 2003 yılından bu yana BUSİAD ve KalDer Bursa Şubesi işbirliğinde, Bursa Valiliği, Uludağ Üniversitesi, Uludağ İhracatçı Birlikleri ve Aiesec Bursa Şubesi destekleriyle her yıl değişik bir tema çerçevesinde düzenlenen Kalite ve Başarı Sempozyumu’nun 10.su 13-14 Nisan 2012 tarihlerinde “Fark Yaratanlar” teması ile gerçekleşecek. Çalıştaylar, Kalite ve Başarı Fuarı, kitap imza saatleri, fotoğraf sergisi gibi farklı etkinliklerinde yer alacağı sempozyumun içeriği basın toplantısı ile paylaşıldı.
Bursa Çimento’ya Teknik Gezi Düzenlendi KalDer Bursa Şubesi Çevre İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık Grubu organizasyonunda 15 Şubat 2012 tarihinde Bursa Çimento fabrikasına teknik gezi düzenlendi. Bursa Çimento’nun atıktan türetilmiş yakıt ( ATY ) konusundaki uygulamalarını ve tesislerini yerinde görmek amacıyla düzenlenen geziye, uzmanlık grupları temsilcileri ve Ulusal Kalite Hareketi’nde yer alan üye kurumlardan katılımcılarla 22 kişi katıldı.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
54
ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR
KalDer Eskişehir Şubesi 14. Olağan Mali Genel Kurulu gerçekleştirildi K
alDer – Türkiye Kalite Derneği Eskişehir Şubesi 14. Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı 18 Şubat 2012 Cumartesi günü saat 15:00’de Anemon Otel Manisa Salonu’nda toplandı. Divan Başkanlığını OGÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Sn. Prof. Dr. Nimetullah Burnak’ın yaptığı toplantıda divan üyeleri Büyükşehir Belediyesi İK Müdürü Sn. Süleyman Çam ve Türk Demirdöküm Fab. A.Ş. Üretim Müdürü Murat Erdoğan oldu. 2011 yılı Faaliyet Raporu genel sekreter Salih Yalçın tarafından arz edildi. Önceki yıl şube Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Stratejik Plan çerçevesinde süreçler bazında yürütüldüğü belirtilen faaliyetlerin parametre göstergelerinin çoğunda hedeflerin üzerine çıkıldığı ve 2011 yılı bütçesinin pozitif farkla tamamlandığı belirtildi. Gelir gider hesapları SMMM Sn. Ercan İlhan tarafından arz edilirken Denetleme Kurulu Raporu da DK Başkanı Sn. Saye Nihan Çabuk
ÖNCE KALİTE Mart 2012
tarafından sunuldu. Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Uzm. Dr. A. Burak Erdinç katılımları için tüm üyelere teşekkür ederken kar amacı gütmeyen derneğin özellikle mütevazi bütçesi-
ne rağmen üyelerin katkı ve destekleriyle önemli işler başardığını belirtti. Erdinç, başarının temelinde tüm toplumumuzda kalite bilincinin yayılması konusundaki inanç olduğunu belirtti.
55
ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR
Ulusal Kalite Hareketi İmza Töreni
G
enel Kurulun sona ermesinin ardından önemli bir imza törenini de gerçekleşti. HİSARLAR Makina San. ve Tic. A.Ş.’nin geçtiğimiz hafta itibariyle KalDer üyesi olması üzerine YK Başkanı Erdinç, Hisarlar Grup Operasyon Direktörü Sn. Haluk Selvi ve İş Mükemmelliği Grup Direktörü Sn. Mesut Türker’i sahneye davet ederek katılım beratlarını takdim edip rozetlerini taktı. Sn. Erdinç, Hisarlar gibi hem şehrimizin hem de ülkemizin önemli kuruluşlarından birini KalDer Ailesi içinde görmekten son derece mutlu olduğunu, ayrıca KalDer’in uzun yıllardır sürdürdüğü önemli bir sivil toplum hareketi olan Ulusal Kalite Hareketi’ne de katılıyor olmalarından dolayı kendilerini tebrik ettiğini
belirtti. Erdinç, “Ulusal Kalite Hareketi, KalDer’le bu harekete dahil olan kurum arasında bir İyi Niyet Bildirgesi’nin imzalanmasıyla başlayan ve kurumun kendi öz değerlendirmesini EFQM Mükemmellik Modeli’ne göre yaptığı, toplumda bunun yayılması konusunda gönüllü olduğu bir harekettir.” şeklinde konuştu. Törende salondaki katılımcılara hitap eden Sn. Selvi, KalDer’le uzun yılladır tanışık olduğunu ve toplam kaliteyi yine KalDer’in kurucu üyelerinden olan daha önce görev aldığı kurumlarda içselleştirdiğini belirtti. Hisarlar’daki görevine başladığı zaman da konunun önemini benimseyerek KalDer’in Ulusal Kalite Hareketi’ne dahil olmayı Hisarlar Grup olarak uygun gördüklerini ifade etti. Sn.
Selvi, HİSARLAR Grup CEO’su Sn. Zafer Türker’in de konuyu çok önemsediğini ve UKH kapsamında yürütülecek çalışmalara hassasiyet gösterdiğini belirtti. Her iki kurum liderinin UKH İyi Niyet Bildirgesi’ni imzalamasını ardından tüm katılımcı üyelerle birilikte yine Anemon Otelde organize edilen akşam yemeğine geçildi. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
56
ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR
GençKal Topluluğu (Genç KalDer’liler)
T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer), mükemmellik kültürünü içselleştirmiş,rekabetçi kurum ve kuruluşlar yaratılmasına katkıda bulunmak amacı ile 1990 yılında çalışmalarına başlamıştır.Misyonu doğrul-
tusunda potansiyelini her geçen gün arttıran KalDer,1995 yılında İzmir Şubesi ile çalışmalarını Ege Bölgesinde de sürdürmeye başlamıştır.KalDer İzmir Şubesi 2011 yılında yeni bir oluşuma gide-
rek, kendilerini iş hayatına kalite bilinci ile hazırlayacak olan gençler yetiştirmeyi hedeflemiş ve bu doğrultuda GençKal Topluluğunu kurma yolundaki ilk adımını atmıştır. GençKal(Genç KalDer’liler), kalite ve çağdaş yönetim anlayışını öğrenip içselleştirecek, liderlik niteliklerine sahip üniversite öğrencilerinden KalDer tarafından oluşturacak bir topluluktur. GençKal, KalDer’in geleceğe yaptığı en büyük yatırımdır. GençKal rol-model ilişkisini benimseyerek GençKal’a her yıl katılan yeni gönüllülerin, bir önceki dönemlerin gönüllülerinden aktarımlarla onların kişisel gelişimlerine çok büyük katkı sağlanacaktır. GençKal Topluluğu çalışmalarına GençKal Liderlik Akademisi ile 2011 Aralık ayında başlamıştır. GençKal Liderlik Akademisi yaklaşık 6 aylık bir süreci kapsayan 6 eğitimden oluşmaktadır. Başvurular arasından seçilen 50 kişi ile gerçekleştirilen eğitimler 2012 Nisan ayının sonuna kadar devam edecektir.
KalDer İzmir Şube’sinin 2011 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer) İzmir Şubesi’nin 2011 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı, 25 Şubat 2012 tarihinde Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda yapıldı. Yapılan Olağan Genel Kurulda yeni Yönetim Kurulu belirlendi. Yapılan seçimlli Genel Kurul sonucunda KalDer İzmir Şubesi’nin yeni dönem Yönetim Kurulu; Başkan; Osman ÜNAL, yönetim kurulu üyeleri, Hatice Kaygın, Merve BALİN, Prof. Dr. Şevkinaz GÜMÜŞOĞLU, Mustafa KALYONCU, Dr. Banu BARUT ve Dr. Muhsin ÇÖMDEN olarak oybirliği ile belirlendi. Yedek Yönetim Kurulu Üyeleri’nin İrfan BAYRAK, Özgül DİŞBUDAK, Gök-
ÖNCE KALİTE Mart 2012
han GÜMÜŞ, Murat ŞAHİNGÖZ, Burak OĞUZ ve Cemal AYDOĞAN olarak belirlendiği KalDer İzmir Şubesi’nin Denetleme Kurulu’nda ise Pelin İSPİR, Mehmet Ali BARUT ve Berrin Atalan asıl; Hüseyin VATANSEVER, Semih KARADENİZ ve Selçuk KARADOĞAN yedek üyeler olarak yer aldı. KalDer İzmir Şubesi asil üyeleriyle Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen kurulda, derneğin 2011 yılı faaliyetlerinden söz eden Osman Ünal; “Kalitenin ve toplam kalite yönetim sisteminin her sektördeki vazgeçilmez yeri yanında yaşamda kalitenin de her
geçen gün daha önemli ve talep edilir hale gelmektedir. Dolayısıyla, kalite, yaşamın her alanında var olabilmenin, ben de varım diyebilmenin gerçekten temel koşulu haline gelmiştir.” diyerek KalDer’in bireysel, toplumsal ve kurumsal kalite bilincinin oluşturulmasında bir nefer gibi çalışmakta olduğunu ve çalışmaya devam edeceğini belirtti. Tüm oylamalar ve seçimin ardından tekrar kürsüye gelen KalDer İzmir Şubesi yeni yönetim kurulu başkanı Osman ÜNAL, yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin üyeliklerini kutlayarak, Genel Kurula katılan ve kendilerini yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederek kurulu kapattı.
57
ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR
2012 Yerel kalite ödülleri değerlendirici eğitimleri K
alDer İzmir Şubesi’nin gelenekselleşen ”Yılın Başarılı Ekibi Ödülü” için değerlendiricilerimiz ve baş değerlendiricilerimiz 3-4 Şubat 2012 tarihinde ”YBEÖ” değerlendirme eğitimi için Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda (EBSO) bir araya geldiler. Bu yıl 3 kamu ve 7 özel sektör olmak üzere 10 ekibin başvurduğu Yılın Başarılı Ekibi Ödülü’nde ;PETKİM, TAT KONSERVE VE SEK SÜT İŞLETMESİ, DR. OETKER, BORNOVA BELEDİYESİ, İNCİ AKÜ SAN. VE TİC. A.Ş., KORDSA GLOBAL ENDÜSTRİYEL İPLİK VE VE KORD BEZİ SAN. VE TİC. A.Ş. yer almaktadır.
KalDer İzmir Şubesi 2012 Yılı Genel Katılıma Açık Eğitimleri Başladı İ
zmir KalDer Şubesi 2012 yılındaki ilk eğitimini 23-24-25 Ocak tarihlerinde 3 tam gün boyunca Kenan ELNAHİ tarafından gerçekleştirdi. Genel katılıma açık olarak düzenlenen eğitim, ilk gün İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri eğitimi ile başladı. Kurum/Kuruluşlar artan rekabet koşullarında, temelini insanın oluşturduğu politikalara uygun sistemleri kabul etme ve uygulama yoluna gitmektedir. Bu anlamda işçi sağlığı ve güvenliği risklerinin kontrol edilmesi ve performansının sağlanması ve geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. İkinci gün eğitimimiz İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Yönetmelikler çerçevesinde yaptığımız denetimlerle sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturulmaktadır. Daha sonrasında eğitimimiz iç denetçilik değerlendirme sınavı ile son bulmuştur. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
58
KÜLTÜR - SANAT
Çerçeve yok, içindesin... Grande Exhibitions Avustralya tarafından tasarlanan ve Singapur’daki dünya prömiyerinin hemen ardından Abdi İbrahim’in katkılarıyla önce 10 Şubat-15 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Karaköy Antrepo 3’te, ardından da 15 Ekim-30 Aralık tarihleri arasında Ankara Cer Modern’de sanatseverlerle buluşacak olan Van GoghAlive, izleyiciyi ışık, renk ve ses senfonisinin içine alıyor.
V
an GoghAlive, bu üretken sanatçının 1880-1890 yılları arasındaki çalışmalarını ve hayat deneyimlerini keşfetme; bugün dünya çapında tanınan başyapıtlarının birçoğuna imza attığı yerler olan Arles, Saint Rémy ve Auvers-sur-Oise’da geçirdiği dönem zarfındaki düşüncelerini, duygularını ve ruh halini yorumlama fırsatı sunuyor. Güçlü bir klasik müzikle senkronize olarak değişen, dev boyutlardaki 3.000’den fazla Van Gogh görüntüsü; ekranları, duvarları, kolonları, tavanı ve hatta yeri de dolduran heyecan verici bir gösteri yaratarak, ziyaretçilerini ünlü ressamın eşsiz tarzını oluşturan coşkulu renkler ve canlı detaylarla büyülüyor. Dinamik, bilgilendirici ve görsel olarak ÖNCE KALİTE Mart 2012
görkemli olmaya programlanmış olan SENSORY4 içeriği; 40 yüksek çözünürlüklü projektörden aynı anda akıp zengin surround ses sistemiyle karışarak, ziyaretçiye nefes kesici ve etrafını saran bir gösteri ziyafeti sunuyor. Van Gogh Alive’da ‘Çalışan Adam’, ‘Yeşilimsi Bir Başlık Giymiş Yaşlı Köylü Kadını’, ‘Çiçek Açmış Erik Ağacı’, ‘Gri Şapkalı Otoportre’, ‘Vazoda 12 Ayçiçeği’, ‘Vincent’ın Yatak Odası’, ‘Teras Kafe’, ‘Sandalye ve Pipo’, ‘Ren Nehrinde Yıldızlı Bir Gece’, ‘Süsen Çiçekleri’, ‘Buğday Tarlası ve Kargalar’, ‘Kırmızı Üzüm Bağı’, ‘Sargılı Kulaklı Otoportre’ gibi bir döneme damgasını vurmuş eserler yer alıyor. Sergi, ziyaretçilere dahi ressamın fırtına-
lı hayatını kronolojik olarak göstermek için güçlü bir klasik müzik kullanıyor. Harekete geçiren bu müzik, Van Gogh’un hikâyesinin duygusal yönlerini yansıtarak, sanatçının muhteşem kariyeri boyunca yansıttığı sanatını ve ruh halini daha zengin bir deneyimle ziyaretçiye sunma olanağı sağlıyor. Van Gogh’un hikâyesini anlatmak için seçilen müziklerden bazıları şöyle: HandelSarabande, Edouard Lalo-Piano Concerto 1. Movement I, Gus Viseur-Coeur Vagabond, Barber-Bubamara (Vivaldi versiyonu), Arvo Part-Fratres For Cello And Piano, Carl Nielsen-String Quartet in D minor 1883, Sakura “Cherry Blossoms”, Geleneksel Japon Klasik Koto Müziği, John Zorn-Kiev 3 (çello), Camille Saint.
60
YAŞAMDA KALİTE
Gravür Sanatı
25 yaşındaki Kastamonulu Ressam, Avrupa’nın en genç gravürcü ressamı ve başarısını; çalışmak, zaman planlaması ve sevgiye bağlıyor. Yaratılan her şeyi sevmek gerektiğini çünkü sevginin en değerli ilham kaynağı olduğunu söylüyor. Eserlerinize ilk baktığımızda gravür izlenimi var. Sonra detaylar gözümüze çarpıyor. Uğraşmış olduğunuz sanatı kısaca tanımlar mısınız? Öncelikle uğraşmış olduğum sanat dalı karakalem sanatıdır, diğerlerinden farkı daha fazla ince işleme ve detaylar; bazen bir minyatür bazen de eski gravür çizim teknikleri ile birleşiyor. Medeniyetin başkenti İstanbul serginde çizdiğim eserler doğa manzaralaÖNCE KALİTE Mart 2012
rı, eski yapılar sokaklar ve evlerden oluşmakta. Benim yorum farkım ise sadece eserimin aklımdaki açısı, bilinmeyen ve yalnız benim istediğim bir açı ile çizilmiş olması ve ayrıca ince işlememiz ile birleşince kendi sitilim ortaya çıkıyor. Aynı zamanda da geleneksel değil gelenekli bir sanatı tercih ediyorum. Tekniğinizin sanat dilindeki karşılığı nedir? Litaratür de bu sanat grave Fransızca olup;
deşmek yerine bir şey yerleştirmek manasına geliyor. Yaptığım çizim tekniği gravür resim sanatına benzer ama aynısı değildir ince ayrıntılar ve detaylar minyatür sanatının özelliklerini içeriyor ve ayrı bir harmanlama oluyor diyebiliriz. Türkiye de gravür sanatını tek ve ciddi yapan Devlet sanatçımız Cemal Akyıldız var. Batıda ise birkaç isim sadece. Teknolojinin gelişmesiyle gravürleme yerini fotogravüre oda digital baskıya bıraktı. Böylece gravür sanatı rafa kal-
61
YAŞAMDA KALİTE
dırıldı. Modern Gravür (fotogravür) de karıştırılan çok önemli bir şey var.Gravür oluşturulmadan önce taslak çizimler ve eserin gerçek materyalinin çizimi işte şu an bizim uğraştığımız sanat dalı bu. Yani ortada eskisi gibi içine bir şey yerleştirmek boya püskürtmek yok. 14. yüzyıllarda başlayan Topoğrafik ressamlık yani manzara ve mimarlığın birleşmesi olan bu sanat dalı 19. yy da öldü. Çünkü Seyyah olan mimar ressamlar tarafından icra edilen bu sanat aynı zamanda tarihi belge niteliği de taşıyordu. Bu eserler sayesinde eski dünya hakkında ciddi bilgi edindik. Şu an mimarlar Seyyahlık yapmıyorlar. Onlardan istenen alanı doldurma ile meşgul oluyorlar.İşte bu gereksinim de Topografik ressamlığı öldürüyor. Bu ölen gravür tekniklerinin doğunun sanat teknikleri ile birleşmesi olan çalışmalarımız bu sanatı ihya için önemli bir adımdır.
mizin her bir tarafını boyamışız ve böylece başlamış sanat serüvenimiz. Ama gerçek mana da lise den sonra ciddi eser vermeye başladım, özellikle Burak Yamaç ile tanıştıktan sonra sanat üzerine tavırlarım ve sitilim belirlendi. Kısaca 15 yıl sanatın içindeyim diyebilirim.
Kaç seneden beri sanat ile uğraşıyorsunuz? Çok küçük yaşdan beri, ilk okul öncesi evi-
Çizimlerinizde diğer karakalem resimlerinden ayıran farklar açıkça ortada. Önceden
karşılaşmadığımız bir teknik. Kısaca bundan bahseder misiniz? Kullandığım teknik Karakalem ama sitilim daha fazla işleme diyebiliriz. Doğunun estetiği ve ruhu, batının ise tekniklerini eserlerimde kullandım bunu yaparken 4 yöntem den yararlandım. 1. Tüm ressamların kullanmış olduğu basit çizimler; kopyalama bakarak veya model alarak çizim. 2. Kendime ait bir harmanlama tekniği Mart 2012 ÖNCE KALİTE
62
YAŞAMDA KALİTE
diyebilirim. İlk önce konuyu belirleyip çizeceğim eseri tanıyorum sonra onunla ilgili tüm açılarını temin ediyoruz ve bunları harmanlayarak bambaşka bir açıdan ince işleme ile eseri işliyoruz. 3. Aynı yöntemi eski gravürler üzerine yapıyoruz ve nostaljik bir çizim elde ediyoruz. 4. Hat sanatının içerisine gravür işlemek; kutsal mekanları minyatür işer gibi hattın içine yorumlamak, bize ait yeni bir gelenekli adım diyebilirim. Bu çizimleri yaparken ne hissediyorsunuz? Çocuksu gibi görülen ama ressamlara ait hoş bir duygu diyebilirim. Çünkü hayalinizde yaşıyorsunuz. İstanbul’da bir camiyi çizerken bazen bir işçi, bazen bir mimar bazen de ta uzaklardan gelmiş bir gezgin gibi hissediyorum. İfade edilmesi zor ama güzel bir duygu. Zaten bu yüzden resmin başından insanın ayrılası gelmiyor. Gözleriniz artık yeter dediğinde uzay mekiğinden inme zamanınız gelmiş oluyor.:) ÖNCE KALİTE Mart 2012
Çalışmalarınız yoğun bir araştırma ile oluşuyor. Bu araştırmaların Burak Yamaç’a ait olduğunu söylüyorsunuz bu çalışma süresinden bahseder misiniz? Öncelikle sanat ufkumu açan ve çalışma-
larımın büyük bir kısmına yardım eden projelerimizin tasarımlarını yapan arkadaşım Burak Yamaç’a ve ailesine teşekkür etmek istiyorum. Eserlerin çizilmesi için kaynak çok önemli bazen aklıma alamadığım eserler için Burak Yamaç fotoğraf çekimi yapıyor ve bana en verimli
63
YAŞAMDA KALİTE
düğüm projeler için kaynak bulamaz isek maalesef eserlerimi satmak zorunda kalacağım. Bu da ressamların hiç sevmediği ama zorda kaldığı bir durum. Uğraşmış olduğunuz sanatı öğretiyor musunuz ve sizden sonra bu sanatı devam ettirecek öğrencileriniz var mı? Çizim dalı bir ilim dalıdır bu ilme ulaşanlar çizebilirler. Eğer uygun bir öğretim ile bir süreç yaşanırsa bu bilim dalı kavranabilir. Bu sanatın ilmini öğretiyorum ve amacım benden sonra bu sanatı taşıyacak sanatçılar yetiştirmek.
mızı göstermek adına yapılmış bir çalışma dersek daha doğru olur. Serginin çizim süreci 6 seneyi aşıyor 3 yıllık yoğun bir araştırma ile geniş bir metropol tanıtım projesi diyebiliriz.
olabileceğim kaynakları getiriyor ve buda benim çalışmalarımı kuvvetlendiriyor. Bir ressam çok iyi bir araştırmacı ve gözlemci ise eserlerde o derece kusursuz ve zengin olur. O yüzden sırrım çok iyi bir ortak ile çalışmamdır diyebilirim. Medeniyetin Başkenti İstanbul Sergisi ile hedefiniz ve anlatmak istedikleriniz nelerdir? Bu Sergi İstanbul’u gravürlerle anlatan ilk araştırma gravür sergisidir. Araştırmacı arkadaşım Burak Yamaç’ın Projesidir diyebiliriz. İçersinde sadece bir amaç yok anlatmak istediklerimizi sanatla ortaya koymak, İstanbul’u tanıtmak, medeniyetimizi tanıtmak, hoş görümüzü ve sanatı-
Eserlerinizi sergilerinizde satmıyorsunuz. Bunu yapmadan nasıl geçiniyorsunuz? Özel bir nedeni mi var ? Eserlerin bir vazifesi olduğunu düşünerek sergiyi oluşturduk ve bu resimleri çizerken mülahazamızda satmak yoktu. Ülkemizi, değerlerimizi tanıtmak ve bunu yaparken para kazanmak, bunlar birbirlerine ters şeyler, bizim için… Ayrıca bizim sanat anlayışımız batıdan farklıdır, farklı olmak zorundadır. Bizde eserler cansız varlıklar değildir. Kainattaki her şey canlıdır. Hele ki üzerinde uğraştığınız terinizin sindiği gece yatarken son bir kere daha bakarak yattığınız ve sabah kalktığınızda haniymiş benim eserim dediğiniz bir çalışma ile ister istemez münasebetiniz oluşuyor ve arkadaşlığınız oluyor. Sürekli onu düşünüyor aklınızdan çıkmıyor. İşte böylesine bağlandığınız bir eseri satamıyorsunuz. Bizim değerlerimizde yaşamış olduğunuz ve birliktelik kurmuş olduğunuz her şey kıymetlidir ve sizin ahbabınızdır. Nasıl geçinmiş olduğuma gelince maddi kaygı çekmeden büyüdüm ailemin durumu iyiydi fen bilgisi öğretmenliği bitirmiş olmam bile beni resimden uzaklaştırmadı. Aksine daha fazla zaman ayırdım diyebilirim. Şuan karakalem eğitimi veriyorum ve ayakta durmaya çalışıyorum şükürler olsun bana yetiyor. Ama ileride düşün-
Son olarak, hangi sanatçıyı örnek alıyorsunuz ve genç sanatçı adaylarına mesajınız var mı? Gerçekten örnek aldığım iki sanatçı var. Biri Mimar Sinan, diğeri Leonardo Davinci. İlk önce Leonardo Davinci’den bahsedeyim. Davinci sanatçı özelliklerini taşıyan nadir bir sanatçı örneğidir bence. Çünkü o bir biolog, matematikçi, kimyacı, fizikçi ve essamdır. Yani mükemmel bir karma zekaya sahiptir, çok iyi bir gözlemcidir. Hayvanları ve bitkileri incelemiştir küçük risaleler yazmıştır. Fizik alanında ise uçabilen mekanizmalar ve mekanik eşyalar tasarlamıştır. Altın oranı kullanabilecek kadar üstün matematik bilgisi vardır. Bunlar benim hayallerimi süsleyen şeylerdir. Mimar Sinan’a gelelim. O ise benim idolümdür. Kendini ve zekasını insanlarına ve medeniyetine adamış bir Mimar Sinan dır! Ona bir kez daha ismiyle seslendim çünkü aynısı yok kusursuz matematiksel zeka ve çizim kabiliyeti ve fizik ve balistik hesaplamaların mükemmel şekilde işleyebilmesini sağlayacak üstün bir ilim. Ve sonuç Koca Sinan eserleri! Gençlere tavsiyem hedef koymaları ve bu hedefler için sürekli çalışmaları. En önemlisi ise dürüst ve değerlerini temsil eden insanlar olmaları bu nitelikler çok önemli 2 ve 3 diploma alıp ülkesini kandırmak kötü bir şey. bir diploma ama bir sağlam gönül hepsinden daha önemli. Size ulaşmak isteyenler için bir siteniz var mı? www.medeniyetinbaskenti.com web sitemiz hakkımızdaki haberlere buradan ulaşabilirler. Mart 2012 ÖNCE KALİTE
64
KÜLTÜR - SANAT
BORSACILAR TAVSİYE EDİYORUM Robert G. Hagstrom’ın The Warren Buffett Way isimli kitabını okudum. Kitapta, istikrarın iş hayatındaki vazgeçilmez önemini üzerinde durulmuş. Öncelikle istikrar ve riski meslek hayatlarının parçası haline getirenler için ideal bir başucu eseri. Ayrıca borsacılara tavsiye ediyorum. Dahi bir yatırımcının çok ses çıkarmadan aldığı muazzam kararları öğrenmeleri için ideal bir kitap. Burada Warren Buffett, çok dalgalanmadan heyecanlanmadan alınan basit kararların önemini gösteriyor. Mimar Sinan vakfının katkılarıyla Birun Yayınevi’nden çıkardığımız Terzi Baba ve Erzincan (iki küre) kitabını okuyorum. Serdar İnan / İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı
“360 DERECE LİDER” Son dönemde John C. Maxwell’in “360 Derece Lider” adlı kitabını okudum. Her kademe de yönetici olarak çalışanlara ekibini daha iyi tanımak isteyen üst düzey yönetici ve patronlara tavsiye ederim. Çünkü astlarına nasıl liderlik yapılabileceğini anlattığı gibi aynı pozisyondaki arkadaşlarına ve üstlerine de nasıl koçluk ve liderlik yapabileceğini de anlatan bir kitap. Bu kitap vesilesiyle ekibimi daha iyi tanıma ve onlara daha iyi koçluk yapabilmeyi öğrendim. Şu an okuduğum kitap Jack Welch’in “Kazanmak İstiyorsan” adlı kitabı. Bu kitabı trio danışmanlık şirketinin sahibi Orhan Erkut’un tavsiyesi ile okudum. Fatih Coşkun / Süvari Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi
ÖNCE KALİTE Mart 2012
NE “İNTERNET SEKTÖRÜ ALI” GİRECEKLER OKUM “Overconnected: The Promise And Threat Of The Internet” isimli iş kitabını keyifle okudum. Yazarı William H. Davidow; Silikon Vadisi’nin gediklilerinden. Bu kitap, 11 yıldır internet sektöründe iş yapan bir girişimci olarak gerek şirketlerin gerek sosyal olguların hayat döngülerinden verdiği örnekler ve analitik anlatım dili sayesinde çok keyifle okuduğum ve okudukça düşündüğüm, kendimce dersler çıkartabildiğim bir kitap oldu. Çok uzun süredir bilişim sektörünün ve internetin gelişimini çok yakından takip etme fırsatı yakalayan yazar, kitabında genelde pozitif yönleriyle andığımız ve çağımıza damgasını vuran internet gerçeğini bambaşka bir açıdan ele alıyor. Özellikle internet sektöründe çalışan ya da bu alanda çalışmayı hedefleyenlere önereceğim bir kitap. Melih Ödemiş / Yemeksepeti.com Teknoloji Direktörü ve Kurucu Ortak
A ÇÖP EKONOMİSİ Y DA ATIK DEDİKLERİ Kitap İsmail Kılınç’ın kaleminde okuyucuyla buluştu. Geri dönüşümün ve çevre duyarlılığın arttı şu dönemde şirketlere yol gösterici olabilecek basit anlatımıyla dikkat çeken kitapta çöpüm dönüşümünün geleceği anlatılıyor. Çöp, bugünkü dünyamızda yeni ve dev bir ekonomik sektör oldu. İçerdiği ekonomik değer nedeniyle büyük kârlılıklar yaratan çöp, artık atık olarak adlandırılıyor. Bu kitap: Atık ve geri dönüşüm kavramları günlük hayatımıza ne nasıl ve ne zaman dâhil oldu? Bu kavramlar ne işe yarıyor? Peki, geri dönüşüm kazanım süreçleri gezegenimizin örtüsü olan doğal hayata ya da yoksullara yararlı olabilecek mi? sorularına cevap arıyor.
D&R KİTAPLARI KRİZ EKONOMİSİ Dünyayı sarsan ekonomik krizi yıllar önce öngören kriz kâhini, ünlü ekonomist Nouriel Roubini’nin beklenen kitabı çıktı. Roubini kitabında krizle ilgili sağlam, kapsamlı bir analiz sunuyor ve ekonomiyi, politikayı ve toplumu güncel olarak harekete geçiren soruları yanıtlıyor: Krizin sorumlusu kim? Piyasalar mı yoksa devlet mi? Kapitalizmin geleceği ne olacak? Gelecekteki krizleri engellemek için küresel ekonomi sisteminde neler yapılabilir? Roubini küresel ekonomik bağlantıları yepyeni bir açıdan ele alıyor. Bize geleceği gösteriyor ve dünya ekonomisinin krizden nasıl çıkabileceğinin ve krizin dışında kalabileceğinin ipuçlarını veriyor.
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE KRİZLER Türkiye ekonomisinde krizler, Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan başlayarak, günümüze kadar uzanan; ekonomide derin izler yaratan, kimi kısa sürede atlatılan kimi ise yapısal değişimlerle birlikte geride değişik ekonomik miraslar bırakan bir sarmal şeklinde ilerler. Prof. Dr. Gülten Kazgan bu değerli çalışmasında cumhuriyet döneminin tüm krizlerini incelerken, özellikle yaşanan beş büyük krizi (1929, 1958, 1978, 1998, 2008) ele alıyor. Kazgan, başlangıçta köytarım ağırlıklı yapıdan kent-sanayi ve hizmet ağırlıklı yapıya geçen Türkiye ekonomisinde krizlerin seyrini, siyasal iktidarların izlediği sosyoekonomik politikalar ve bunların yarattığı sonuçlar çerçevesinde incelerken, aralarındaki farklılıklara da değiniyor.
65
KÜLTÜR - SANAT
AKILLI PERAKENDECİLİK Richard Hammond’un Akıllı Perakendecilik isimli kitabı sektörün geldiği noktaya ışık tutuyor. Hammond, hem ürün hem de zincir mağazalar için çok sayıda proje üzerinde çalışana ve problem çözme işlevini üstlenen akıllı perakende ekiplerini yönetiyor. Bu deneyimlerini farklı sorularla okuyucuyla paylaşan yazar kitap şu perakende sektörüyle ilgili şu soruların yanıtlarını arıyor: Büyük fikir ne? Harika ekipler nasıl oluşturulur? İnsanları nasıl harekete geçirebiliriz? Akıllı perakendecilikle nasıl ivme kazanılır? The Carphone Warehouse’nin CEO’su Charles Dunstone kitapla ilgili; “Gerçekten pratik ve faydalı bir rehber. Perakendecilik işinde olan herkesin okuması gereken bir kitap” tespitinde bulunuyor.
İNSAN YAZDIĞI ŞEYDİR İnsan Yazdığı Şeydir’de Tahsin Yücel’in, aralarında Balzac, Flaubert, Camus ve Barthes’ın da bulunduğu yirmi altı yazarın otuz altı çeviri yapıtı için yazdığı sunuşlar ile kendi kitaplarının bir bölümüne yazdığı toplam elli beş sunuş bir araya getirildi. Bu ‘sunuşlar kitabıyla’ yazarlarının adlarının önüne geçmiş, adeta söylenceye dönüşmüş Madam Bovary, Kızıl ile Kara, Kamelyalı Kadın ve daha birçok başyapıtı Tahsin Yücel’in incelikli yorumlarıyla bir kez daha anımsayıp ilk okumaların bıraktığı tatları yeniden yaşayarak, Tahsin Yücel’in kendi yapıtları için yazdığı sunuşlardaki alçakgönüllülüğü ve işçiliği bir kez daha izleyebileceksiniz.
OTUZ YAŞA MEKTUPLAR
(Röportaj
tadında…)
ür Dünya Göz Hastanesi Genel Müd iş rılı başa ti İstiro i Mer sı ımcı Yard rdü. insanlarını 30’lu yaşlarına geri götü en mind kale i kend rı ajla Ortaya çıkan mes iş r” tupla Mek Yaşa z “Otu derledi. e insanlarının 30 yaşındaki kendilerin , çleri Gen yor. yazdıkları mektupları içeri onu misy a şturm bulu rol modelleri ile ından taşıyan kitap; aynı zamanda, satış de lerin elde edilecek gelirle sağlık bilim burs de re ncile okuyan ihtiyaç sahibi öğre u 30’l , isim 44 pta, Kita . imkanı sağlıyor rı dıkla yaşa ve üyor dön geri a yaşların tecrübelerle gençlere sesleniyor. Tiyatrocu, iş adamı, müzisyen, din en, adamı farklı meslekten, farklı dind 44 işten geçm lı fark ve ktan farklı kuşa da ayrı renk, bu eserde aynı çatı altın si kimi e, eriyl ke”l toplanıyor. Kimisi “keş yad ini işler geçm “iyiki”leriyle hem nin ediyor, hem de kendilerini keşfetme keyfini yaşıyor ve yaşatıyor. Carole on Hakko, Türkan Sabancı, İshak Alat ğı aldı yer da ının nlar insa gibi başarılı iş : üyor söyl arı şunl ti İstiro ilgili kitapla “Gerçekleştirdiğimiz röportajlarda yaptığı gördük ki herkes 30’lu yaşlarında ü üğün görd iyi a dah hataları bugün an anlattı. Kitap aslında bir nevi zam tüneli gibi oldu. Başarının hatalarla iz bir yoğurulduğunu çok iyi görebilceğim .” eser ortay çıktı
KÜRESEL ÇATIŞMAYI VE İŞBİRLİĞİNİ ANLAMAK ABD’de Dışişleri Bakanlığı, Pentagon ve Ulusal İstihbarat Konseyi’nde müsteşar seviyesinde görev yapmış, “yumuşak güç” kavramının mucidi, tanınmış akademisyen Prof. Joseph S. Nye, Jr. ile David A. Welch tarafından kaleme alınan Küresel Çatışmayı ve İşbirliğini Anlamak, Westphalia Barışı’ndan Soğuk Savaş sonrası döneme kadar uluslararası ilişkilerde yaşanan gelişmeleri, ABD politikasını üretenlerin bakış açısından irdelediği için ayrı bir önem taşıyor. Eserin güncellenmiş 8’nci baskısından yapılan çeviride, dünya politikasını inceleniyor. Kullanılan kilit kavramlar, araçlar ve yaklaşımlar son derece akıcı bir üslupla özetleniyor. Bu eser, uluslararası ilişkiler bölümlerinde okuyan öğrenciler için olduğu kadar, siyaset bilimle ve yakın dönem tarihiyle ilgilenen okurlar açısından da önemli bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.
BİLİMİN ÖYKÜSÜ; GÜÇ, KANIT VE TUTKU Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan John Lynch; Michael Mosley tarafından kaleme alınan Bilimin Öyküsü; Güç, Kanıt ve Tutku kitabı altı bölümden oluşuyor. Tarihin akışı içerisinde bilimin nasıl geliştiğini anlatan bölümlerde dünyanın değişimine tanıklık edeceksiniz. klasik dönemden günümüze kadar bilimin her alanındaki atılımların izi sürülüyor. En zorlu kuramların anlaşılabilir bir dille kaleme alındığı, bilim tarihine ilişkin düşüncelerimizde köklü değişikliklere neden olacak içeriğiyle bu eşsiz kılavuz, bilimin nereden geldiğini ve günümüzde neden yaşamsal bir önemi olduğunu bütün açıklığıyla ortaya koyuyor.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
Statistical Software Eğer verilerinizi Minitab 16 ile analiz ediyorsanız, tüm kalite geliºtirme hedeflerinize ulaºmak artık çok daha kolay. Dünya çapında ºirketlerin binlercesi Minitab 16’yı tercih ediyor, çünkü Minitab 16 size gerekli olan tüm araçları sunmakta ve analizlerinizde rehberlik etmek için geliºtirilen interaktif Asistant menüsü ile kullanımı son derece kolaydır. Sadece iºinizi geliºtirmekle kalmayın, olumlu yönde radikal değiºikliklere de imza atın.
www.minitab.com
İNOVA Danıºmanlık Ltd. ªti. Minitab 16 Türkiye Bağımsız Yerel temsilcisidir ve Minitab 16 satıº ve teknik destek hizmetleri sunmaktadır. Telefon: +90 312 210 13 44 www.inovadanismanlik.com.tr
INOVA_ManyChallenges_A4_TR-TR_05-20-11.indd 1
7/5/2011 9:57:37 AM
22x28.5cm BS DAGCIcp.fh11 1/26/12 1:55 PM Page 1 C
M
Y
CM
MY
CY CMY
K