Milliyet Lezzet Gazetesi 11. Sayı

Page 1

Lezzet Dostlarının, Lezzet Profesyonellerinin, Gastronomi ve Turizm Sektörlerinin, Milliyet Okurlarının ve tüm Lezzetsever Halkımızın seçimleriyle; Türkiye’nin “LEZZET OSCARLARI” Geliyor Geniş bilgi ve detaylar, aşağıdaki web sitelerindedir.

Y Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

Gourmet Chef Haldun Z. Tüzel

Yönetiminde Halkımızın Hizmetinde...

Levent Metro istasyonu üstü ÇARŞI PAZAR AVM içinde

www.gastrokulturmerkezi.com TAVSİYELER

Panko Birlik Genel Başkanı Recep Konuk:

KONYA başardı,

TÜRKİYE’de başaracak

Ürdün/Amman’da

TÜRKİYE GÜNLERİ Sayfa 9’DA

Tarımsal Üretim ve Gıda Sanayiinde, KONYA’yı ülkemizin en büyüğü yaptık. Şimdi hedefimiz, TÜRKİYE’yi dünyanın en büyüğü yapmak.

Asya mutfağının temsilcisi Sayfa 15’TE “P.F. CHANG’S”

Şekerde, Şekerli ürünlerde, Et’te, Süt’te, Balık’ta, Patates’de, Bitkisel yağda, Unlu Mamullerde, Sebze ve Meyvede TORKU Markasını yaratan ve dünyaya tanıtan, Pancar Kooperatifi Üst Birliği PANKO BİRLİK Genel Başkanı Recep KONUK, 16 yıldır sürdürdüğü görevinden ayrılıp, AK PARTİ Milletvekili aday adaylığını açıkladığı gün; Gazetemiz yayın yönetmeni M.Vasfi PAKMAN’la Konya’da görüştü. Tesisleri gezerken, ülke tarımı adına, Konya’da yapılan ve yapılacakları; üretici ve tüketicilere Milliyet LEZZET GAZETESİ ile duyurdu. Sayfa 10-11’DE

Balkanların destansı kenti Sayfa 17’DE SARAYBOSNA

Türkiye’nin beklediği Yiyecek & İçecek Fuarı

ANFAŞ / FOOD

Türk mutfağında Noodle modası

PRODUCT 2015

Türkiye’nin lider un ihracatçısı Erişler Gıda’nın perakende sektöründeki taşıyıcı markası Nudo’nun ev sahipliğinde düzenlenen “Türk mutfağında noodle esintileri” atölyesinde, Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Abdullah Eriş, etkinliğin gerçekleştirildiği USLA Lezzet Akademisi’nin hünerli şefi Cenk Akkaya ile birlikte birbirinden lezzetli noodle tarifleri hazırladı. Sayfa 3’TE

Zeytinyağlarımızı dünyaya tanıtan lezzet markası

NAR GOURMET

Anadolu’nun en büyük gıda ve içeçek ticaret fuarı 25–28 Şubat 2015 tarihleri arasında Antalya’da düzenleniyor.

Sayfa 7’DE

22. Uluslararası Anfaş Food Product Gıda İhtisas Fuarı’nın ve eş zamanlı olarak düzenlenecek; “Anfaş Bevex” 5. Uluslar arası İçecek İhtisas Fuarına Yurt içinden ve dışından 400 katılımcı firma standıyla 45.000’in üzerinde ziyaretçi bekleniyor. Türkiye turizminin başkenti Antalya’daki Hotel, Tatil Köyü, Restaurant ve Fast Food işletmeleri ile Catering firmalarının, Pastahane, Tatlıcı ve Fırın ve Tedarikçilerinin heyecanla bekledikleri ANFAŞ Gıda ve İçecek ihtisas fuarı yine yeni lezzetler ve markalarla dopdolu olarak geliyor. Sayfa 6’DA

ANFAŞ Genel Müdür Yardımcısı Server Seçer, ATSO Başkan Yardımcısı Halil Bülbül ve Fuar Direktörü Münevver Duran yaptıkları açıklamada ANFAŞ Bevex 4. Uluslararası İç eçek İhtisas Fuarı’na 18 yaşın altındakilerin alınmayacağını söyledi.


Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

Lezzet yolu

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Lezzet

name

Sayın Okurlarımız & Firmalarımız; Bana her Konuda, her An Google'dan, e-Mail adresimden ve 0532 4106048 nolu telefonumdan ulaşabilirsiniz.

Yarının lezzetseverlerini, bugünden yetiştirelim

D

ünyanın sayılı mutfakları arasında yer alan “Türk Mutfağı” içinde bulunduğumuz coğrafyanın ve geçmişindeki Osmanlı İmparatorluğu’nun kapsadığı Mutfak kültürlerinin bir sentezi olarak olağanüstü zengin. Dünya mutfak şeflerinin ve marka mekan sahiplerinin gözü ülkemizde, İstanbul gastronomi dünyasında parlayan bir yıldız gibi bu gözleri kamaştırıyor. Peki, insanımız layık olduğu gibi mi besleniyor? Peki, dekorasyonlarına milyonlarca lira harcanan mekanlardaki üretim ve servise aynı oranda değer veriliyormu? Peki, etten süte, tavuktan balığa, sebzeden meyveye, konserveden turşuya, pastadan tatlı çeşitlerine, hatta una, tuza, şekere ve diğer yediğimiz ürünlere dikkat ediliyormu? Gereken önem aileden, üreticiden ve bürokrasiden yana gösteriliyormu? Peki, en önemlisi; gelecek kuşaklarımıza, bugünün gençlerine ve çocuklarına sofra adabı, yemek seçme ve yeme konusunda gerçekçi bilgiler veriliyormu? Yemek yenen genel mekanlarda, örneğin restaurantlarda veya fastfood mekanlarında, ailesinin yanında veya yanlız, yemek ısmarlayan veya yiyenler ayrı bir konu, okul kantinleri veya yemekhanelerinde, büfelerde beslenmeye çabalayanlar ayrı bir konu. Neyin nasıl yeneceği, neyin yanında ne yeneceği veya ne içileceği, bunların faydası veya zararı nedir? Kimse bir şey söylememiş, öğretmemiş. Gözünün gördüğünü, parasının yettiğini,

hiçbir kurala uymaksızın ağzına tıkışyırmaya, midesine indirmeye çalışıyor. Büyüdüğünde ortaya çıkacak rahatsızlıklara bilmeden zemin hazırlıyor, obeziteye kucak açıyor. Daha da vahimi; Vücudunu yöneten en önemli organ olan beyninin, sağlıklı beslenerek, iyi düşünceler üretmesine, başarısına veya aksine hükmedecek eylemler hazırlamasına izin veriyor. Bakınız bu sayıda, ülkemizin örnek bir kuruluşunu, bir akıl ve başarı abidesini takdim ediyorum. PANKO BİRLİK’in KONYA ŞEKER grubunu yöneten, dev kuruluş ABH / Anadolu Birlik Holding’in Y.K.Bşk. Sayın Recep Konuk, üretim, satış ve yönetim felsefesini şöyle özetliyor. “Kendi yetiştirdiğimiz ve beslediğimiz hayvanların (Et ve Süt Büyükbaşları & Balık), yemlerini de kendimiz üretiyoruz ve önce kendimiz tadına bakıyoruz, ancak, bizler lezzetini beğenirsek hayvanlarımıza yediriyoruz. İnsanın enerji kaynağı olan şekeri, sadece (dünyanın en sağlıklı bitkisi) şeker pancarından üretiyoruz ve ürettiğimiz tüm şekerlemelere çikolata vs, (TORKU) saf ve tabii olan bu şekeri kullanıyoruz. Bazı sürüm tüketim ürünlerine hiç girmiyoruz. Çünkü kendi kontrolümüzdeki bu ürünleri bizlerde dahil tüm insanlar gönül rahatlığıyla yiyebilsinler istiyoruz.” Allah yardımcıları olsun, yiyecek içecek üretiminde aksi davranış içinde olanlara da, bu tarz yaklaşımlar inşallah örnek olsun. İşte bugünün ve yarının Lezzetseverlerinin, onları yetiştirenlerin de dikkat etmesi gereken en önemli husus bu.

BİR DOKUN, BİN AAAH İŞİT

İ

stanbul’un lezzet ve hizmette iddialı İtalyan restoranlarından La Mia Luce’nin, tanınmış işletmeci Erol Usta’nın yönetiminde başarılı çalışmalar sergilediğini öğrenince, hem eski dostumuzu görüp tebrik edelim, hem de ünü istanbulu saran yemeklerinden tadalım dedik ve Gazetemiz yazarlarından Hakkı Korkmaz ile birlikte ziyaretine gittik. Açık ve kapalı alanlarıyla, 300 kişiye hizmet verebilen, fevkalade başarılı dizayn edilmiş olan mekan 2012 yılında Suadiye Restaurant Park bölgesinde misafirlerine kapılarını açmış. Gürültüden ve karmaşadan uzak, seçkin

E V T E LEZZ İ Y E T İ KAL E L T E ZERAF R O Y U SUN

ve sofistike çalışmaları ile La Mia Luce, İtalyan mutfağıyla hizmet veren Anadolu yakasının en şık ve leziz restoranlarından biri olmuş. Bu atmosferin yaratıcısı Erol Usta’nın ortaklığıyla parıldayan mekanın, kısa sürede Türkiye’nin sayılı lüks ve başarılı İtalyan restoranlarından birisi haline gelmesi bence gayet normal. Uzun yıllar İtalya’da yaşayan ve ana dili gibi talyanca konuşan, Da Mario, Papermoon ve GQ gibi ünlü yeme, içme ve eğlence adreslerinde profesyonel işletmecilik yapan, mekan gurusu Usta’nın yeteneği ve kaliteyi lezzetle buluşturan başarısı La Mia Luce’nin,

A

yetindik. Kışın Hollandalı dondurmayı ne yapsın?” dedi. Bu ülkelerin açtıkları büyük standlarına, lezzet ikramları dolayısıyla gün boyu ilgi gösterildiğini belirten Arslan, “Domuz sosisi ve bira ile hem ülkelerini tanıttılar hem de ticaret yaptıklar” dedi. Arslan’a göre Türkiye’de veya Avrupa’da marka olmuş bir döner firması ile çok rahatlıkla Utrecht’te fark yaratılabilir; hatta dönerin yanı sıra bir Türk bira markası (AB Ülkelerinde zaten var!) Hollanda’ya götürülebilirdi. Hollanda pazarının Avrupa’nın önde gelen bir turizm pazarı olduğuna dikkati çeken Arslan, turizm profesyonellerini de eleştirdi: “Utrecht uzun bir fuar. İlk gün turizm profesyonelleri fuarı ziyaret eder. Daha sonra fuar halka ve gazetecilere açılır. İkinci günden sonra Türkiye standlarının yarısı boş kaldı. Türkiyeden gelen turizmciler, alış verişe, gezmeye, eğlenmeye çıktılar. Halka inip tanıtım yapmayı amaçlamadıkları kesindi.” Devamı 5 Mart’ta, Berlin’deki İTB Fuarı’nda.

LA MIA LUCE’YE ÖZEL EV YAPIMI MAKARNALAR Atmosferi, işletme anlayışı ve hizmet kalitesiyle konuklarını mekana adım atar atmaz İtalya’da hissettirmeyi başaran La Mia Luce, kalp atışlarınızı hızlandıran bir buluşma noktası olmuş. İnsan içeri girince, tempolu şehir yaşantısından uzaklaşıp, İtalyanların o rahat ve huzurlu atmosferiyle sarmalanıyor. Taş fırında yapılan pizzalarını, klasik başlangıçları, nefis salataları, et ve deniz ürünlerini ve de el yapımı

makarnalarını yedik, nefis şaraplarından tatdık. Sevgili Erol tarafından muhteşem bir tadım mönüsü ile ağırlandık ve 20 seneye yaklaşan dostluğumuzu pekiştirdik. Bu mekana gidenlerin tüm dostlarına şiddetle tavsiye ettiği La Mia Luce, profesyonel personeli, ısıtmalı kış bahçesiyle de farklı alternatifler sunuyor. ZENGIN MENÜ VE FINE DINING ANLAYIŞI Vale hizmetinin de bulunduğu mekan, modernist, sofistike, zarif ve dingin dekorasyon anlayışıyla konuklarını ağırlıyor. Bence, La Mia Luce; İtalya dışında ve İtalyan olmayan bir işletmecinin

yönettiği, ülkemizin en iyi İtalyan lokantası olmuş. Zengin menüsü, kusursuz servisi ve şehrin göbeğinde kolay ulaşılabilir lokasyonuyla Fine Dining anlayışı kapsamında İtalyan menüsüyle servis sunan La Mia Luce, modernist unsurları İtalyan bakış açısıyla yorumlayarak seçkin bir stille konuklarıyla buluşturuyor. Usta ellerin özenle hazırladığı sihirli tatların, geleneksel ve yenilikçi lezzetlerle birleştirilerek sunulduğu La Mia Luce’nin İşletmecisi Erol Usta ile tüm hizmet veren personelini ve tedarikçilerini kutluyor,mekanın yeni müdavimleri ile daha da güçleneceğine inanıyorum.

e-Hamal.com Seçilmiş, doğal ve organik ürünleri, yetiştiği yerden kapınıza getiriyor!

Türk turizmine domuz sosisi ve bira darbesi

vrupa’nın en gözde turizm fuarları arasında gösterilen Hollanda Utrecht Turizm Fuarı’nın, Türkiye açısından çok sönük geçtiği bildirildi. Özel Belgeli, Özel Nitelikli Turistik ve Butik Otelciler Birliği Derneği (ÖZBİ) Başkanı Ufuk Arslan, fuar dönüşü gazetemize yaptığı açıklamada, tarihi ve kültürü zenginliklere sahip olmayan ülkelerin bile fuarda kendilerini Türkiye’den daha iyi tanıtabildiklerini, cazibe odakları yarattıklarını söyledi. Sadece sosisi kullanan Almanya ve Avustralya’nın standlarının önünde gün boyu uzun kuyruklar oluştuğunu anlatan ÖZBİ Başkanı Ufuk Arslan, damak tadının önemine dikkat çekerek “Biz de Hollanda ve Avrupa genelinde çok sevilen dönerimizi fuara götürebilirdik. Döner ve ayranla bile Türkiye standlarında büyük bir hareketlilik yaşatabilirdik. Zengin bir yemek kültüÖZBI rümüz olmasına Başkanı karşılık tek bir Ufuk Arslan dondurmacı ile

kısa sürede;Türkiye’de yıldızı parlayan sayılı restoranlardan biri haline gelmesine yetti.

EROL USTA

LA MİA LUCE

M.Vasfi PAKMAN vasfipakman@lezzetgazetesi.com

T

ürkiye’nin her yöresinden, verimli topraklarda yetişmiş doğal ve organik ürünler, artık ev ve ofislerin kapısına kadar e-Hamal ile geliyor. Her geçen gün daha da önem kazanan doğal ve organik beslenme için özenle toplanmış, emekle hazırlanmış tüm ürünler artık tek bir adreste e-Hamal’da bir araya ve bir TIK’la da kapınıza geliyor. e-Hamal.com sitesinde; Et ve Süt ürünleri, Zeytin-Zeytinyağı, Bal ve Reçel çeşitleri gibi kahvaltılıklar, salça, baharat ve soslar, meyve ve sebzeler, kuru gıdalar gibi yaklaşık 500 seçilmiş toplu satış kategorilerinde organik ve doğal ürün çeşidi bulunuyor ve en önemlisi; e-Hamal.comsitesi, araştırılmayan, yerinde görülmeyen, sertifikası olmayan hiçbir ürünü tüketicisi ile buluşturmuyor! Boğazın muhteşem manzarasına konumlanmış, Angel Blue Restaurant’ta buluştuğumuz Hakan ve Sinan Sinangil kardeşler, bu büyük organizasyon ve ürünleri hakkında TLH/ Türkiye Lezzet Hareketi Gn.Bşk. ve Gazetemiz Yay.Yön.

M.Vasfi Pakman’a açıklamalarda bulundular. “Kendimizi lezzetsever halkımızın “Güvenilir tedarikçi” olarak görüyoruz. Sarıyer’de kurduğumuz depomuzdan frigorifik araçlarımızla “e-Hamal” olarak, tarladan kapıya kadar olan tüm sürecin içerisinde yer alıyor. Gezginlerimiz ile Türkiye’nin her yöresini dolaşarak, bir gün Ezine’de mandırada, ertesi gün Datça’da bademlikte, bir sonraki gün Ayvalık’ta zeytinliklerde, sonra Kemah’ta 1850 rakımda arı kovanlarının yanında, ardından Finike’de portakal bahçelerinde oluyor ve tüm Türkiye’den gelen ve gıda güvenliğine sahip bu ürünleri, web sitemizden talep edenlerin kapısına itina ile taşıyor ve teslim

ediyoruz” dediler. HSS Gıda Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sinangil Kendisinin Finans Sektöründen, kardeşinin de Turizm Sektöründen olduuna dikkat çekti ve “Biz Web komisyoncusu değiliz, işimiz de sadece internette mal satmak değil. Bizleri uzun yıllar tanıyan, felsefemizi bilen, otel ve restoran sahipleri dostlarımızın ricası ile İstanbul içinde Horeca kanalını da devreye soktuk. Öğrendik ki iyi peynir, zeytin, zeytinyağı, bal gerçekten taze meyve ve sebzeyi onlar dahi zor buluyorlarmış. Tonajımız arttıkça Anadolu’da bu ürünleri layıkıyla birkaç nesildir yapan ve maalesef İstanbul’da ürünlerini satamayan, satsalar da

bazen paralarını zor ve uzun vadede alan, bazen hiç alamayan sessiz üreticilere de imkan tanıyoruz. İnanın bu dost üreticiler zaten birisi onlara dünyaları da teklif etse tarlalarına, ürünlerine sağlığa zararlı hiçbir şey atacak insanlar değiller. Topraklarına, ürünlerine büyük bir aşk ve tutku ile bağlılar. Tek sıkıntıları tüketicilere yani bizlere nasıl ulaştıracakları idi. e-Hamal ekibi olarak biz de onlara elimizden geldiğince tekrar umut vermeye, onları tekrar çok iyi yaptıkları işe, üretime geri döndürmeyi ilke edindik” dedi. Daha sonra ise ilerleyen sohbetimizde, e-Hamal sitesinin rakamsal verileri ile ilgili de açıklamalar yapan Hakan Sinangil:“Dünya organik fiyat yelpazesinde ortalama organik ürün fiyatları konvansiyonele göre yüz-

de 30-35 pahalı olunca müşterisi alıyor. Maalesef ülkemizde bu oran yaklaşık yüzde 80-100 arasında seyrediyor. Dolayısıyla organik müşterisi de az oluyor. e-Hamal olarak hedefimiz; bu alanda önümüzdeki dönemde gerekli müşteri portföyü ve tonajı yakalayıp, ortalama organik ürün fiyatlarını yüzde 25-40 aralığına düşürmek ve halkımızı Organik Ürünlerle barıştırıp, buluşturmak.” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü. “Dünya organik tarım üretiminde ilk 5’e bakarsak Avustralya, Arjantin, ABD ve Çin’i görüyoruz. Türkiye, toplam 163 ülke arasında 524 bin hektar organik tarım arazisi ile 14.sırada. Türkiye’de yaklaşık 60 bin kişi organik tarım ile uğraşıyor ve biz bu konuda son derece verimli potansiyele sahip nadir ülkelerden biriyiz.”


Lezzet markaları

Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

T

ürkiye’nin ilk yerli noodle markası NUDO, geleneksel Türk mutfağının en gözde lezzetlerini noodle’la buluşturdu. Türkiye’nin lider un ihracatçısı Erişler Gıda’nın perakende sektöründeki taşıyıcı markası Nudo’nun ev sahipliğinde düzenlenen “Türk mutfağında noodle esintileri” atölyesinde, Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Abdullah Eriş, etkinliğin gerçekleştirildiği USLA Lezzet Akademisi’nin hünerli şefi Cenk Akkaya ile birlikte birbirinden lezzetli noodle tarifleri hazırladı.

NUDO’DAN “TÜRK MUTFAĞINDA NOODLE ESİNTİLERİ” ATÖLYESİ USLA’DA YAPILDI

Geleneksel Türk mutfağında

e l d o No

TÜRK DAMAK TADINA UYAN NOODLE’Lİ TARİFLER

TLH/Türkiye Lezzet Hareketi ve Gazetemiz’den M.Vasfi Pakman, Ali.A.Yeliner ve Bengü Doğruel’in de yapım çalışmalarına katıldığı, renkli anların yaşandığı atölye çalışmasında, geleneksel Osmanlı Saray Mutfağı’ndan Ballı Mahmudiye’nin NUDO ile sentezlenmiş usulu büyük ilgi gördü. Türk damak tadına uyarlanmış noodle’ın ilk kez saray mutfağıyla bir araya geldiği aktivitede, katılımcılara sunulan Türk Usulu Noodle Menüsü’nde yer alan Noodle’lı Düğün Çorbası, Noodle’lı Ballı Mahmudiye, Noodle’lı Kuru Cacık ve Noodle’lı Sütlaç beğeni topladı.

Dr. Burak KÖSEOĞLU

modası

burakkoseoglu@lezzetgazetesi.com

İçi seni dışı beni yakar

D

eğerli Okurlar, Bu ay sizlere herhangi bir restaurant, yeni bir akımdan bahsetmek yerine halen gastronomi ve restaurant sektörünün içine girdiği çıkmazdan biraz bahsetmek istedim. Son on yıldır gerçekten ülkemizde oldukça iyi ve çarpıcı gelişmeler, milli gelirimizde artış, yaşam standartlarımızda bir ilerleme görüyoruz. Aynı dönemde Restaurant ve gastronomi alanında da yeni okullar, üniversiteler, yeni markalar, bazı holdinglerin sektöre ve markalara büyük yatırımlarını heyecanla izliyoruz. Zaman zaman devletinde sektörü desteklemek için bazı adımlarını görüyoruz ki bence en önemlilerinden birisi Restaurant, gastronomi sektörüne yurt dışı yatırımları için Turquality kapısının açılması olmuştur. Ancak diğer yanda özellikle son iki yıldır sektör reel sektördeki gerçeklerle boğuşmak zorunda kalıyor. Bunlar içinde en önemli sıkıntı maalesef özellikle AVM’ler içindeki kiraların artık kabul edilmez boyutlara ulaşmış olmasıdır. Sektör itibari ile zaten depolama, mutfak, tuvalet, servis alanı derken büyük metrekare ihtiyacı olduğundan bu toplam metrekare ihtiyacı ile avm’lerin aylık m2/kira talepleri, aylık genel gider talepleri gibi masrafları koyunca ortaya 50.000 ve hatta 100.000TL/ay’a varan faturalar çıkmakta, bu yetmezmiş gibi deprem dönüşümü için bir çok binanın yenilenmesi sokakları zaten sıkıntılı bir duruma getirirken diğer tarafta hem doğalgaz hem de elektrikte çok yüksek enerji maliyetleri derken birde maaş + SGK + Muhtasar v.s derken personel giderlerini koyuyor son olarak aslında işimizin temeli olan hammadde fiyatlarını koyduğumuzda artık bir çok işletmenin maliyet hesabında bırakın (+)değerleri (–) değerleri göstermeye başladı. Bir de tüm bunların üzerine uzun yıllardır fiyat ayarlamalarının yapılamaması yada çok düşük kalması sebebiyle çok yakında bir çok işletmeci ya kapılarına kilit vurmak zorunda kalacak yada menülerde inanılmaz zamlarla karşılaşacağız. Tabi diğer tarafta bu ortamı gören bir çok genç girişimci ve yatırımcıda şimdiden bir çok projeyi rafa kaldırmış durumda bu durum tabi ki sektörü önümüzdeki günlerde neler beklediğini göstermekte. Tüm bu genel tabloya bakınca yüzbinlerce kişiye iş imkanı sağlayan, mutfağımızın uluslararası boyutta dünyaya açılmasına öncülük eden sektöre artık devletin elini uzatması gerekmekte enerji teşvikleri, istihdam teşvikleri gibi önlemlerle girişimci ve yatırımcıların en kısa sürede elini rahatlatmak gerekiyor. Bu vesile ile 14 Şubat sevgililer gününü sevdiğiniz insanla beraber sağlık ve mutluluk içinde geçirmeniz dileği ile şen ve esen kalın.

Renkli anların yaşandığı atölye çalışmasında, geleneksel Osmanlı Saray Mutfağı’ndan Ballı Mahmudiye’nin NUDO ile sentezlenmiş usulu büyük ilgi gördü.

ERİŞTE LEZZETİNE YAKIN

Gazete ve dergilerin gastronomi yazarları ile lezzet bloggerlarınında bulunduğu geniş katılımlı atölye çalışmasında konuşan Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Abdullah Eriş, başarılarının ardında noodle’ı Türk damak tadına en uygun lezzette halka sunmalarının yattığını söyledi. NUDO’yu uzun süren araştırmalar sonucunda, büyük bir titizlikle piyasaya sunduklarını belirten Eriş, “Türk mutfağına en yakın bu tadı yakalayabilmemiz için uzman gıda ve kimya mühendislerimiz yoğun bir çalışma içine girdi. Dünyadaki önemli noodle üreticilerinin tesislerini gezerek piyasadaki tüm noodle’ları incelediler. 3.5 yıllık çalışma sonunda Türk damak zevkine en uygun noodle’ı, bildiğimiz adıyla erişteyi üreterek geçen yıl Türk tüketicisiyle buluşturduk. Bugünkü etkinliğimizde ise Uzak Doğu mutfağına ait bir yiyecek olarak bildiğiniz noodle’ın aslında Türk geleneksel damak tadına ne kadar yakın

olduğunu usta şefimizin hazırladığı birbirinden güzel tarifler eşliğinde görme şansımız oldu. Çorbadan ana yemeğe, tatlıdan salataya kadar noodle ile geleneksel mutfağımıza uygun birçok yemeği yapabilmeniz mümkün” dedi.

GENÇLER NUDO’YU SEVİYOR

Abdullah Eriş, NUDO’nun piyasadaki ilk yılında yüzde 25 pazar payına ulaştığını, 7 binin üzerinde kişinin katıldığı bir lezzet araştırmasında ise gençler arasındaki beğeni oranının yüzde 85’in üzerinde çıktığını aktardı. Eriş, “NUDO, kısa süre içinde pratik

ve sağlıklı yemek sevenlerin vazgeçilmezleri arasında yer aldı” ifadesini kullandı. 41 yıldır gıda sektöründe çalışan Erişler Gıda olarak NUDO’yu sağlığa zararlı hiçbir katkı maddesi kullanmadan ürettikleri için içlerinin rahat olduğunu sözlerine ekleyen Abdullah Eriş, “NUDO, gıda katkı maddesi, gıda renklendiricisi, yapay koruyucu, tatlandırıcı ve yapay aroma içermemektedir. Helal ve V label (vegan) sertifikalıdır. Bu yüzden 7’den 70’e herkesin severek tükettiği noodle’u doğal ve sağlıklı bir formda tüketicilerle buluşturduğumuz için çok mutluyuz” dedi.

THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi TOPÇU

Rize’de Lezzet Peşinde TV Programına katıldı

F

arklı yörelerin tatlarını izleyici ile buluşturmaya devam eden Turkmax Gurme’nin en özel programlarından biri olan “Lezzet Peşinde” Karadenizin güzel kenti Rize’de yapıldı. Şefler, Rizeyle ilgili tüm detayları proğramlarında paylaşırken, Rize›de sudan çok tüketilen

G

çayı, yöre halkıyla yaptıkları eğlenceli ve özel bir sohbetle sundular. Bu proğramın ünlü konuğu ise; THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu oldu. Türkiye’nin lezzet ekranı Turkmax Gurme, farklı yörelerin tatlarını izleyici ile buluşturmaya devam ediyor. “Dünya ka-

zan, biz kepçe!” diyen Zuhal Demirarslan ve Gökçen Adar “Lezzet Peşinde” programı için her hafta bir ili, bir ünlü ile birlikte ziyaret ediyorlar. Karadeniz Mutfağı için gittikleri Rize’de ise; İkilinin bu lezzet yolculuğundaki konuğu, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu oldu.

MESST RESTAURANT MESST ediyor

azetemiz Yayın Yönetmeni ve TLH Gn.Başkanı M.Vasfi Pakman’ı Messt Balık Restaurantlarında ağırlayan, yatırımcı ve işletmeci Selim Tok; “Uzun yıllardır ticaret hayatının içerisinde, otomotiv ve yemek sektörlerinde faaliyet göstermekteyiz. 5 yıldır bu aynı yerde, Dünya mutfağından örnekler sunan Messt Restaurant & Cafe’yi işletiyorduk. Özellikle bahar ve yaz aylarında yaşanan yoğunluk ve misafirlerimizden gelen ricalar nedeniyle mevcut yerimizin yanında 2. bir restoran açma kararı aldık ve yeni konseptimiz Messt Balık Restaurantı bir ay önce hizmete açtık.” Messt Balık 100 kişi kapasiteye ulaşabilen, mutfağında asla çiftlik balığı ve dondurulmuş ürün kullanılmayan, Dünya’nın en güzel manzaralarından biri olan İstanbul Boğazı’na karşı benzersiz lezzet deneyimi sunan temiz, aydınlık ve yepyeni bir mekan. Mutfak yönetimi ünlü şef Murat Kararmış’ın kontrolünde. Yeni lezzetler yaratma peşinde olan ve işini çok seven deneyimli şef’in ekibi de kendi gibi müşterilerine maksimum kalitede hizmet sunmayı ilke edinmiş. Mekanın en özel mezeleri ara-

DENİZ’İN ENFES LEZZETLERİYLE KONUKLARINI sında olan susamlı uskumru, dil balığı ve özel peynir ile yapılan Yunan Sarma, enginarlı karides ile içeriğinde labada, ebegümeci, kuzukulağı, radika, frenk maydanozu ve turp otu bulunan Akdeniz otları tabağı lezzetlerini deneyen TLH Gn.Başkanı Pakman’da; “Deniz mahsulü yemeklerinde yakalanan lezzet dikkatimi çekti” dedi. Menüde tam 100 çeşit meze var. Karidesten ahtapot salatasına, pavurya bacağından kalamar tavaya kadar her zevk ve beğeniye hitap eden mezeler ve ara sıcaklar göz dolduruyor. Ara sıcaklardan Messt Balık’a özel en beğenilen mönü ise balıktan yapılmış Messt Kebap. Levrek ve yeşilliklerin zırhtan geçirilerek şiş kebap şekline getirilmesiyle ızgarada yapılan Messt Kebap, özellikle balık yemeyen çocuklar için birebir. Mevsiminde hangi balık varsa, onları kullandıklarının bilgisini veren Selim Tok, dondurulmuş ürün ve çiftlik balığı kullanmadıklarının altını önemle çiziyor. Balıklarını Kumkapı Balık Hali’nden tedarik ettiklerini vurgulayan Selim Tok, insanların gönül rahatlığıyla kendilerini evlerinde hissederek gü-

venle balık yiyebilecekleri bir mekanı hizmete almış olmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirtiyor. Balıklar ızgara, beğendi, kızartma, şiş veya güveç olarak müşterilerin beğenisine sunuluyor. Özellikle lagos pirzola, dülger balığı, kalkan ve kılıç şişte iddialılar. Tatlılardan ise kestaneli sufle, kabak tatlısı, ayva tatlısı, incir tatlısı, dondurmalı irmik helvası ve özel Ayvalık loru ile yapılan kaymaklı lor tatlısı en beğenilen lezzetlerden bazıları olarak belirtiliyor. Nakkaştepe’nin ulaşılabilir konumu, Messt Balık’ın sahip olduğu eşsiz güzellikteki manzara ile lezzetli mutfağı, şimdiden Anadolu Yakası’nın en sevilen balık restoranlarından biri olmaya aday oldukları izlenimi veriyor. Selim Tok, alkolsüz ve kaliteli balık restoranı bulma konusunda sıkıntı yaşayan balık sevenlerin bir numaralı adresi olmayı hedeflediklerini belirtiyor. Fiyatları da bizce, oldukça makul; Mezeler, ara sıcaklar, seçtiğiniz bir balık ve enfes tatlılardan birini eklediğiniz kişisel menünüzde, kişi başı ortalama 60 TL ile Boğaz’a karşı harika bir lezzet deneyimi sunuyorlar.

Messt Balık Restaurant, muhteşem manzarası, nefis balıkları ve leziz mezeleri ile misafirlerini messt ediyor. Nakkaştepe’nin eşsiz boğaz manzarasında, sıcacık ve samimi bir ortamda yepyeni lezzet deneyimleri sunuyor.

www.messtbalik.com


Project1

12/27/13

10:33 AM

Lezzet rehberi

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Z I “ N N E E D I P LSUN ’LI” O

Lezzet aşkına Başyazı Özlem MEKİK

ozlemmekik@lezzetgazetesi.com

“Bi mutfak, iki şef”

Balık sevdalısı

Süleyman Dilsiz

E

minim Süleyman Dilsiz ismine de, “Kılçıksız Balık” kitabına da aşinasınız. Arkadaşlarının “balık adam” diye çağırdıkları Dilsiz, tam bir balık sevdalısı. Öyle ki; Süleyman Dilsiz’e göre balık bir hayat biçimi, pişirmesi ise tam anlamıyla sanat. O derece balık tutkunu. Çocukluğundan bu yana, hayatında olan balık sevdası ve mutfak denemelerinin sonucunda ortaya çıkmış “Kılçıksız Balık” kitabı. Kitapta balığa dair ne ararsanız var, bunun yanında kendi mutfağında geliştirdiği 81 tarif. Hangi balığı nasıl satın alınmalı, nasıl pişirilmeli, nasıl sunulmalı sorularını birebir cevaplamış Dilsiz kitabında. Verdiği tariflerde birbirinden özgün ve değişik. Tarhanalı balık çorbasından, hamsili suşiye kadar lezzetli reçete ile dolu. Akdeniz tarzı beslenmenin önemine değinen Süleyman Dilsiz, kitabında sağlıklı önerilerde de bulunmuş. Lütfen, sağlıklı yaşamak ve beslenmek konusunda rehberiniz olacak bu kitaba sahip olun ve mutfağınızdan eksik etmeyin.

adresi olan Nelipide, klasik bir pideciden çok farklı görünüyordu. Son derece zevkli ve modern çizgilerle dekore edilen mekanın, ambiyansı hissedilir derecede iç açıcıydı. Aslında çok eski ve bilinen bir marka olan Nelipide, Cevdet ve Nurettin Aktaş’ın Ordu’da başlattığı pide lezzetleri ile her geçen gün tadını, yemek çeşitlerini, hizmetini, konseptini ve yemekten zevk aldığı o eşsiz

lezzetleri paylaşarak büyüyor. Çıtır kıvamlı orijinal ve ünlü Ordu Pidesinin yanı sıra, yöreye ait çok özel ve farklı lezzetleri tadabileceğiniz Nelipide’de, günün her öğünü ayrı bir lezzet deneyimleyebilirsiniz. Nelipide’de, Ordu yöresinden özel olarak gelen ürünler, yine yaylalara has özel tereyağlı kuzine ekmeği ile harika bir kahvaltı yapabilir, yine Ordu mutfağının vazgeçilmezi pideyi çeşitli hamur kalınlıklarında tadabilirsiniz. Ama bu özel mekanın lezzetleri bununla da sınırlı kalmıyor, her damak zevkine hitap eden menüsüyle Nelipide, dünya mutfağının seçkin lezzetlerini de kendine özgü farklı sunumlarıyla sizlerin beğenisine sunuyor. Gelelim benim tavsiyelerime, bir kere tirit kavurması ve ayranlı salatayı mutlaka tadın.

Ayrıca bir Karadeniz klasiği olan fasulye diplesi de harikaydı. Ben pideden önce peymacunu denedim ve çok sevdim. Çok hafif ve çıtır çıtır bir lezzet. Mekanda onlarca çeşit pide seçeneğine sahipsiniz. Ben tercihimi Nelipide her türlüden yaptım. Hangisini yesem diyen kararsızlar için güzel bir seçim olacaktır. Bu lezzet şölenini ise, kabak tatlısı ve Ordu’nun meşhur ballı fındıklı fırın sütlacı ile taçlandırdım. Tek kelime ile nefisti. Bir önemli tavsiyem daha olacak. Malum kış mevsimindeyiz, havalar soğuk ve hastalanmak an meselesi. Eğer grip veya nezleyseniz mutlaka portakal, greyfurt, nar ve limondan hazırladıkları “gripsavar”ı denemelisiniz. Ordu pidesini özlediyseniz ya da hiç tatmadıysanız Nelipide’ye bir uğrayın derim.

Hasan Karaman

G

eçenlerde benim için çok özel olan www.oyascuisine. com bloğunun sahibi tam bir hanımefendi değerli eğitimci ve adeta yeme- içmeye kendini adamış Oya Emerk’in bir davet üzerine, Bağdat Caddesi Çiftehavuzlar’da yeni açılan Nelipide’ye gittim. Mekandan içeri ilk girdiğimde hafif bir şaşkınlık yaşamadım değil. Çünkü, geleneksel tatların yeni

www.cekmekoymem.meb.k12.tr

www.nelipide.com

M

Lezzetin uzman ellerinden eğitimi Çekmeköy Mesleki Eğitim Merkezi Mesleki Eğitim Merkezi, Ç ekmeköy pek çok alanda verdiği eğitimler-

le, bir çok kişiyi hayata kazandırma konusunda başarılı işlere imza atan bir kurum. İçinizdeki yemek yapma sevdasını, ortaya çıkarabileceğiniz kurs ise, bunlardan sadece biri. Ev kadınları, yemek pişirmeyi seven beyler, kısaca mutfağa ilgi duyan herkese kapılarını açan kurum, son derece profesyonel bir yönetim ve ekibe sahip. Mutfağa dair, A’dan Z’ye ne varsa sizi bilgilendiriyor, zevkli ve keyifli bir öğrenme ortamı sağlıyorlar. Sıcak ve samimi ortamı ve en az ortam kadar samimi olan katılımcıları ve eğitmenleri ile dikkat çeken merkez, boş zamanlarınızı değerlendirirken aynı zamanda kendinizi geliştirebilme imkanı da sunuyor. Merkezi müdürü Sn.Hasan Karaman her katılımcı ile tek tek ilgilenirken, eğitmenler sizinle sohbet ederek, hangi konuda daha yetenek sahibi olduğunuzu saptayarak, sizi o alana doğru yönlendiriyorlar. Bana, merkezi gezdirerek, son derece aydınlatıcı bilgiler veren Sn. Hasan Karaman hocama bu vesile ile bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Eğer, vaktiniz varsa ya da kendinizi iyi hissedeceğiniz bir uğraş edinmek istiyorsanız, gideceğiniz adres Çekmeköy Mesleki Eğitim Merkezi olmalı.

Şamdan Garden Etiler’de

KAHVALTI RÜZGARI 18 Lezzet Hareketi başkanı Vasfi Pakman ve Lezzet dostları derneği üyeleri ve yemek yazarları eşlik etti. Tamamen Türk kahvaltısı konseptinde sunulan ve 40’a yakın çeşit ürünün bulunduğu kahvaltıda, özel şarküteri tabağında jambon, salam, dil söğüş ve pastırma bulunuyor. Zeytin çeşitleri, Gemlik’ten getirilmiş zeytinyağı içerisinde sunulan özel kırma ve sele zeytinden oluşuyor. Zengin peynir tabağında, Ezine peyniri, Tonoz tereyağı, gurme kaşar ve tel peyniri gibi ürünler lezzet severlerle buluşuyor. Organik ev yapımı reçeller, Mini tam buğday ekmekleri, taze simit, ev yapımı poğaça, açma gibi hamur işi ürünleri, menemen, hellimli ızgara sucuk, gurme sigara böreği, taze çay ve pek çok leziz kahvaltılık ürün size Şamdan Garden Etiler’de lezzetli ve keyifli bir pazar sabahı vaad ediyor.

i gibi çı d n e k Adı da li olan balık niz Karade

” U Ç K PALU

size, hem çok sıcak Ş imdi ve samimi, hem de ger-

çekten çok başarılı balıklar yiyebileceğiniz bir mekandan bahsedeceğim. Bu mekan Şehremini’de müdavimleri olan salaş görünümlü mekan. Burada sadece taze ve canlı balık yiyebilirsiniz. Donmuş balık yeme ihtimaliniz yok. İstanbul’un en iyi 10 salaş balıkçısından biri. Palukçu’nun sahibi Enver Usta’ya göre balık, direk tezgahtan tabağa gelmeli. Bu konuda çok hassas olduğunun altını özellikle

çiziyor. Tabii bu taze balıkların bu kadar lezzetli olmalarının diğer bir nedeni de özel yöntemlerle pişiriliyor olması. İçerisi o kadar sıcak bir ambiyansa sahip ki, kendinizi küçük bir balıkçı köyündeymiş gibi hissediyorsunuz. Balıkların hepsi şahane ama, giderseniz balığın yanına özellikle Palukçu salatası söyleyin. İnanılmaz lezzetli. Ayrıca yemekten sonra bir de Palukçu tatlısı yiyin derim. Ben bu mekanı çok sevdim, eminim sizlerde çok seveceksiniz.

www.cesmedalyanbalikcisi.com

Ocak 2015 Pazar günü, Bi mutfak iki şef in ünlü şefleri Özlem Mekik ve Ayvaz Akbacak moderatörlüğünde Şamdan Garden Etiler’de Türkiye’nin önde gelen blog ve yemek yazarlarına özel bir kahvaltı düzenlendi. Buluşmada Şamdan Garden’ın yeni kahvaltı konsepti tadımı gerçekleştirildi. Şef Özlem Mekik ve Ayvaz Akbacak tarafından, bu lüks kahvaltının içeriği anlatıldı. İstanbul’un en gözde semtlerinden Etiler›in marka yeme içme mekanı ŞAMDAN, Pazar günlerine özel sabah kahvaltısı için, artık ŞAMDAN GARDEN bölümünde misafirlerini ağırlayacak. Nispetiye caddesinin üzerinde, Etiler’in merkezinde bulunan ünlü mekanda Pazar sabahı 10:00-12:30 arası servis edilecek lüks serpme kahvaltı konseptinin fiyatı sadece 40 TL olacak. Kahvaltıya Gastronomi alanında duayen olan aynı zamanda Türkiye

www.palukcubalik.com

erhaba sevgili Milliyet Lezzet Eki okuyucuları, Öncelikle, girdiğimiz yeni senenin, hayatlarınızda yeni başlangıçlar, yeni heyecanlar, sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum. Yeni heyecanlar, yeni başlangıçlardan söz açılmışken, ben de bu kez köşemde, benim için yepyeni bir heyecan kaynağı olan bir projeden bahsetmek istedim. Bu proje, Türkiye’de yiyecek sektörü adına yapılacak çok şey olduğuna inanarak yola çıkılmış, Türk Mutfağı’na yeni anlamlar kazandırmayı amaçlayan bir proje. Adı “Bi Mutfak İki Şef”. Projenin mimarları gastronomi alanında en iyi olmayı hedeflemiş, büyük başarılara imza atmış bendeniz Özlem Mekik ve Ayvaz Akbacak. Biz, mutfak kültürünü A’dan Z’ye özümsemiş, bununla kalmayıp, yaratıcılıklarını, bir adım daha ileriye taşıyarak, mutfaktan çıkan lezzetleri sunumuna yansıtmış, yemek yapmayı sanat olarak addedmiş, iki mutfak sanatkarı olarak, bu yeni heyecan için, 2014’ün son günlerinden bu yana, canla başla çalışıyoruz. Ve en büyük ve esaslı amacımız ise, Türk Mutfağı’na katkıda bulunmak. Eminim pek çoğunuz çok iyi tanıyorsunuz Ayvaz Akbacak’ı. Ama ben yine de, sevgili partnerimden biraz bahsetmek istiyorum yeri gelmişken. Ayvaz Akbacak, İstanbul’a ilk geldiğinde, oyunculuk yapmak isterken, bir anda yiyecek ve içecek sektörünün içinde bulmuş kendini ve mutfağın büyüleyici atmosferine kapılarak, içindeki yemek yapmayı seven insanın ortaya çıkışına şahit olmuş. Bundan duyduğu hazla, yönünü mutfağa doğru çevirmiş gerçek bir mutfak aşığı. Türkiye’de yemek adına yapacak çok şey olduğuna inandığı için, yabancı şeflerden özel eğitimler alarak, bu anlamdaki gelişimi adına önemli yatırımlar yapmış bir isim. Executive Şef olarak, Türkiye’nin sayılı mutfaklarını yönetmiş ve ülkemizi temsil ederek, pek çok ödül almıştır. Sağlıklı beslenmenin önemine inanan ve bununla ilgili pek çok çalışma yapan Akbacak, Türkiye adına bir ilke daha imza atmış, ‘İlaç Gibi Yemekler’ adını verdiği bir kitabı hayat vermiştir. Yaratıcılığını mutfakta olduğu gibi, sunum ve ar-ge çalışmaları gibi alanlarda da konuşturan Ayvaz Akbacak, aynı zamanda pek çok başarılı konseptler hazırlayarak aranılan bir isim olmayı da başarmıştır. Halen executive şefliğin yanı sıra, birden fazla derginin editörlüğünü ve televizyon sunuculuğunu bir arada götürmektedir. Bana gelince, artık evlerinizden biri olan, reçetelerimle mutfaklarınıza, sunumlarımla sofralarınıza konuk olan ben, aslında daha çok yıllardır İstanbul eğlence hayatına yön veren başarılı iş kadını olarak bildiğiniz, pek çoğunuzun bilmediği, diplomasına sahip olduğum eğitimci kimliğimle ve yine birçok eğitim alarak, gastronomi alanındaki deneyimlerini taçlandırarak, hep bir adım ileriye gitmeyi hedeflemiş olan, Klass Magazin ve Sofra Dergisi, Magazinkolik.com gibi ulusal yayın organlarında yemek yazarlığı yapan, bir dönem gelen yoğun talep üzerine başarılı TV programlarında da boy gösteren ve yakın zamanda raflara çıkacak olan, yemek kitabının hazırlıklarını tamamlayan, sizlerin yemek ile ilgili hemen her konuda güvendiğiniz isimlerden biri olan ben Özlem Mekik. Ve yola çıkışımızın hemen ardından, “Bi Mutfak İki Şef”’in ilk etkinliğini, coşkulu ve meraklı büyük bir kitle ile, blogger’lara özel bir davet ile, moderatör Eray Kılıç’ın ev sahipliğini yaptığı ve otelcilik sektöründe İstanbul’un en güzel manzarasına sahip Sheraton Maslak’ta gerçekleştirdik. Sheraton Maslak Executive şef İlker Erdoğan ile birlikte anlatımlı olarak hazırladığımız yılbaşı hindisi ve konukların beğenisini kazanan öğle yemeğinin büyük ilgi görmesi, ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu hissettirirken, bir o kadar da mutlu etti bizi. Lezzet severlerin yanı sıra, sanat, medya, moda dünyasından pek çok değerli ismin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz etkinliğimiz basında da büyük yankı uyandırdı. Ve şimdi, biz sevgili Ayvaz Akbacak ile birlikte, “Bi Mutfak İki Şef” olarak, hayli rağbet görecek bir TV Show’una başlamaya hazırlanıyoruz. Umarım bu lezzet dolu ve keyifli serüven boyunca yine sizlerle birlikte oluruz. Umarım yeni yılda yapacaklarımız, sizlerin de ilgisi ve desteği ile beklediğimizden, çok daha büyük başarılara ulaşır. Ve Türk Mutfağı’nın zenginliği ve içinde barındırdığı birbirinden özel lezzetler, sınırların dışına da taşarak daha çok insana ulaşır ve biz de buna vesile olmaktan mutluluk duyarız. Sevgili lezzet dostları, sofralarınızın bereketi ve ağzınızın tadı yılın 365 günü eksik olmasın.

Balığın vazgeçilmez adresi

ÇEŞME

Dalyan Balıkçısı

Ödüllü şef Mithat Yalçınkaya’nın elinden

Lezzet şöleni Y

üzde 100 yerli sermayeli Elite World Oteller zincirinin İstanbul Florya’da bulunan Elite World Business otelin içinde yer alan L’oliva Restaurant’ta, Bi mutfak iki şefin şeflerinden bendeniz Özlem Mekik ve Ayvaz Akbacak’ın moderatörlüğünde Elite World Hotels Mutfaklar Koordinatörü ödüllü şef Mithat Yalçınkaya önderliğinde mekan bloggerlarına özel İtalyan mutfağının en özel tariflerinin yer aldığı bir tadım etkinliği düzenlendi. Bu özel yemekte, Elite World Hotels Mutfaklar Koordinatörü ödüllü şef Mithat Yalçınkaya ve L’oliva Restaurant’ın Executive Şefi Kemal Şenel’in leziz tarifleri güne damgasını vurdu. Benim favori lezzetlerimin arasında dana jambonlu calzone ve 15 saatlik bir süreçden geçen Limone passion ve şefin özel sosuyla sunulan Insalata despinaci’ye oldu diyebilirim. Bana soracak olursanız sadece bu lezzetler için rotam Florya olmasa bile rotamı tam bir İtalyan esintilerinin olduğu L’oliva Restorana çeviririm. Olurda bu yazımdan sonra Taksim’de bulunan Elite World İstanbul’a giderseniz; ödüllü, hoş sohbet, güler yüzlü şef Mithat Yalçınkaya ile mutlaka tanışın siz de benim gibi sohbetine ve iş bilgisine, iş aşkına doyamayacaksınız. Önümüzdeki günlerde sizler için ödüllü şef’ten tarifler alıp mutlaka paylaşıyor olacağım.

www.eliteworldhotels.com.tr

2

007 yılından bu yana hizmet veren Çeşme Dalyan Balıkçısı, Anadolu Yakası’nın gelişen yüzü Ataşehir’in ilk balıkçılarından biridir. Ege’nin özlenen lezzetlerini sunan restoran, özenli menüsü ile seçkin müşterilerin vazgeçilmezi olmuştur. İstanbul’da yiyebileceğiniz en taze balık ve mezeleri sunan Dalyan Balıkçısı’nı, diğerlerinden ayıran en büyük özelliklerinden biri, yediğiniz tüm deniz ürünlerinin ve mezelerin günlük olmasıdır. Çünkü onlar, tüm bu lezzetleri taze sunabilmek için, bazen “yok” bile diyebilecek kadar müşterilerini önemsiyorlar. Müşteri memnuniyetini her şeyin üstünde tutan mekanın, neden bu kadar başarılı olduğunun en büyük kanıtı da bu olsa gerek. 150 kişilik kapasitesi ve deneyimli personeli ile hizmet veren restoranın ambiyansı da bir o kadar etkileyici. 18 çeşit soğuk meze arasından seçim yapmak olanaksız ama Paşa mezesi, roz patlıcanı özellikle tavsiye ediyorum. Ege balıkçısı olur da, ot olmaz mı? Elbette var hem de en güzelleri. Tam 14 çeşit ege otunu kendi usulleri ile hazırlıyorlar, mutlaka deneyin. Ara sıcaklar da iştah kabartıcı hepsi birbirinden lezzetli, ama levrek külbastı bir başka. Balık tercihiniz ne olursa olsun memnun kalacaksınız, bundan eminim. Deniz mahsullerinden balık pastırma ve gravlaks favorim oldu. Lakerdası da tam olması gerektiği kıvamdaydı. Yemeğinizi nefis tatlılarla taçlandırmak isterseniz, bu konuda da çok zengin seçeneğe sahipsiniz. Benim önerim, haşhaşlı sakızlı muhallebi ve bir klasik olan fırın helva olacak. Taze balık için Ege’ye gitmenize gerek yok, hemen rotanızı Ataşehir’e çevirin ve bu özel mekanın özel lezzetlerini tadın.


A-101 iLAN 9x52,5 MİLLİYET GAZETESİ’NDEN GİRECEK


Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

Lezzet & gastronomi

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Türkiye’nin beklediği Yiyecek & İçecek Fuarı

Anfaş / Food

ANFAŞ Y.K.Bşk.MUSTAFA ÇALIK

PRODUCT 2015

25

ANADOLU’NUN EN BÜYÜK GIDA VE İÇECEK TİCARETİ FUARI

Anfaş Food Product ve Bevex Fuarlarına KKTC, İran, Almanya, Japonya, Malezya, Moldova, Balkan ülkeleri, Suudi Arabistan, Irak, İran, Pakistan, Rusya, Hollanda, İtalya, Almanya, Azerbaycan, Dubai başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinden yiyecek ve içecek sektörü profesyonellerinin grup ziyaretlerinin kesinleştiğine dikkat çeken ANFAŞ Y.K.Başkanı Mustafa Çalık, Anfaş Food Product her geçen yıl yükselen bir grafikle Anadolu, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerindeki Oteller, Restoranlar, Fast-Foodlar, Barlar, Kafeteryalar, Pastane Zincirleri, Süper Marketler, Gıda Toptancıları, Üniversiteler, Okul Kantinleri, Resmi Kurumlar, Hastaneler, Yurtlar, Orduevleri, Öğretmenevleri, Vilayetevleri, Hakimevleri, Yemek Fabrikaları ve Tüm Yiyecek İçecek Profesyonellerinin iş bağlantıları kurmak için öncelikle tercih ettikleri uluslar arası ihtisas fuarıdır. Ancak; Anfaş Food Product ve Bevex Fuarları profesyonel ziyaretçiye açık olup, 18 yaş altı kesinlikle ziyaretçi alamamaktadır.

SÜPERMARKETLER ANLAŞMA YAPMAYA GELİYOR

Başarılı yönetici, Fuar Direktörü Münevver Duran’ın gazetemize verdiği bilgilere göre: 171 Süpermarket Zinciri ve 2702 yerel marketin yetkilileri tarafından ziyaret edilmesi beklenilen Anfaş Food Product Fuarına market zincirlerinin ilgisi

FUAR DİREKTÖRÜ MÜNEVVER DURAN

büyük. Perder Perakendeciler Federasyonu’nun Ankara, Bursa, Kayseri, Konya, Karadeniz, İstanbul bölgeleri toplam 160 kişilik süpermarket yöneticilerinden oluşan heyetleri ile fuarı ziyaret edecekler. Diğer yönden ise; Migros ,CarrefourSa gibi büyük zincir marketlerin toptan satış bölümleriyle katılımcı olarak yeralacağı 22. Anfaş Food Product Fuarında Metro , Özdilek , Migros, Real, A 101, Şok, BİM, gibi büyük ulusal marketlerin yöneticileri ise ziyaretçi grupları arasında yerlerini şimdiden almışlar. Gimat (Ankara Gıda Toptancıları) grubundan 350 kişilik gıda toptancısı heyeti ve İzmir Ticaret Odası, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası, Aydın Ticaret ve Sanayi Odası heyetleri ve TURES Tüm Restoranlar, Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği, Uşak Aşçılar ve Lokantacılar Esnaf Odası heyetler halinde satın alma yapmak üzere Anfaş Food Product ve Bevex Fuarlarında olacaklar.

YABANCI ÜLKE STANDLARI GÖZ DOLDURACAK

Anfaş Food Product 2015 Fuarı’nda bu sene yabancı ülke standlarında artış oldu. Türk pazarına ürünlerini tanıtmak ve distribütörlük vermek amacıyla KKTC, Moldova , Belçika, Litvanya, Libya, İsviçre, Polonya, Hollanda ülke katılımı yaparak stand açan ülkelerdir. Ülkeler kendi firmalarının ürünlerini sergileyecekleri stantlarda çeşitli aktiviteler de düzenlenecekler. Ürünlerini en keyifli yoldan Türk ziyaretçisine tanıtacak olan ülkelerin gıda ve içecek firmaları, Türkiyedeki sektör profesyonelleri ile yeni iş birliklerine imza atmayı hedeflemekteler.

Farklı sektörel aktiviteler HORİSTA HOTEL RESTORAN BARİSTA ETKİNLİĞİ Etkinlikte; Kahvenin tarihi, Kahve kavurma hakkında bilgilendirme Dünya kahveleri ve çeşitlerinde farklılıklar, kullanılacak araç gereçler hakkında bilgilendirme Türk Kahvesi dünü bugünü ve geleceği, Türk Kahvesi Otomasyonu, Otel ortamında en doğru, en hızlı kahve sunumu başlıklarında düzenlenecektir. ÜLKELER ARASI YEMEK KÜLTÜRÜ ETKİNLİĞİ Türkiye Aşçılar Federasyonu ve Anfaş Fuarcılık organizasyonu ile Turizme hizmet üreten tüm paydaşların bir arada olacağı etkinliğe konuk ülke olarak Fransa, Estonya, Meksika, İtalya, Hindistan, DUBAI, İsviçre şefleri ile katılacaktır. 7.TGYD FLAIR OPEN TURKEY 2015 TGYD Tüm Gastronomi Yöneticileri Derneği ve Anfaş Organizasyonu ile Yetenek gerektiren bar sunum teknikleri olarak adlandırılan Flair bartending, etkinliği düzenlenecektir.

Paşabahçe’den, her çaya ayrı bardak

U

zmanlar ile içeceklerin tadımlarını maksimize eden tasarımları belirlemeyi sürdüren Paşabahçe Cam, “Gurme Konsepti” adı altında oluşturduğu seriye şarap kadehleriyle boza, ayran ve şalgam bardaklarının ardından çay bardaklarını da ekledi. Moderatörlüğünü kimya mühendisi ve çay uzmanı Ece Erel’in yaptığı ‘Çay Tadım Etkinliği’nde sommelier, çay uzmanları, sektör profesyonelleri ile tasarımcılar, farklı çay tipleri için en uygun bardakları belirledi. Karadeniz siyah

çayı, Karadeniz yeşil çayı, bitki çayı ve Earl Grey poşet çayı için farklı cam bardaklarda gerçekleşen testlerde bardakların; çay tiplerinin aroma ve

gövdesiyle uyumu, ısıyı muhafaza edebilirlikleri, görsellikleri detaylı puanlar verilerek değerlendirildi. Değerlendirmeler sonucunda, Karadeniz siyah çayı için ince belli çay bardağı, Karadeniz yeşil çay için geleneksel uzakdoğu çay kasesini andıran cam bardak, bitki-ada çayı için kadeh tipli cam bardak, Earl Grey poşet çay için ise büyük hacimli cam bardak seçildi.

www.doorsakademi.com.tr

–28 Şubat 2015 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenecek olan en büyük ve en kapsamlı Gastronomik etkinlik: 22. Uluslararası Anfaş Food Product Gıda İhtisas Fuarı’nın ve eş zamanlı olarak düzenlenecek; “Anfaş Bevex” 5. Uluslar arası İçecek İhtisas Fuarına Yurt içinden ve dışından 400 katılımcı firma standıyla 45.000’in üzerinde ziyaretçi bekleniyor. Türkiye turizminin başkenti Antalya’daki Hotel, Tatil Köyü, Restaurant ve Fast Food işletmeleri ile Catering firmalarının, Pastahane, Tatlıcı ve Fırın ve Tedarikçilerinin heyecanla bekledikleri ANFAŞ Gıda ve İçecek ihtisas fuarı yine yeni lezzetler ve markalarla dopdolu olarak geliyor.

Doors Akademi

Gastronomi sektörüne

yeni profesyoneller yetiştiriyor!

23

Mart’ta başlayacak yeni dönem profesyonel eğitim programları ile yiyecek-içecek sektöründe profesyonelleşmek isteyenler, Tom’s Kitchen, Masa, Gina, Da Mario, Zuma, Mezzaluna, Go Meso, Kitchenette ve Vogue gibi önemli marka mekanlarda staj yaparak, kariyerlerinde güçlü bir başlangıca da sahip olacaklar. Doors Akademi, eş zamanlı yürütülen teori ve uygulama ağırlıklı DUAL eğitim sistemi ile öğrencilere, Türkiye’nin en iyi butik ve zincir restoranlarında gerçek iş hayatını deneyimleme imkânı vermekte. Türkiye’de ilk olarak Doors Akademi’de uygulanan DUAL eğitim modeli kapsamında %40 okul (%70 pratik ve % 30 teori) ve %60 işyeri olarak kurgulanan eğitimde,

gözlem ve karşılaştırma olanağı, dolayısıyla daha hızlı öğrenme ve sürecin bir parçası olma avantajı da bulunmakta. Doors Akademi’de profesyonel eğitim programları, katılımcıların ilgi alanlarına göre değişiyor; Aşçılık (Stajlı/ Stajsız), Ülker Eksper Pasta ve Ekmekçilik (Stajlı/ Stajsız), Yiyecekİçecek işletmeciliği ve Profesyonel Bar ve Miksoloji programlarının yanı sıra meslekte en az 5 yılını doldurmuş olduğunu belgelendirebilen adayların başvurabileceği İleri Aşçılık ve Ülker Eksper İleri Pasta ve Ekmekçilik eğitimleri de bulunuyor. Programları ve sınavları başarıyla tamamlayanlar MEB sertifikasıyla birlikte, İHK ( Alman Sanayi ve Ticaret Odası ) nın belgesini de almaya hak kazanıyorlar.


Lezzet markaları

Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Zeytinyağlarımızı dünyaya tanıtan lezzet markası;

NAR GOURMET “ANADOLU KOLEKSİYONU” ÖDÜLE DOYMUYOR

A

nadolu’ya özgü nadide zeytinlerden üretilen özgün zeytinyağı türleri ile uluslararası literatürde yer edinmeyi hedefleyen Nar Gourmet Anadolu Koleksiyonu’nun Antalya Beylik ve Antalya Tavşan Yüreği çeşitleri, İtalya’nın Milano kentinde düzenlenen Monocultivar Olive Oil Expo2015’te ALTIN ödüle layık görüldü. Ayrıca Nar Gourmet, zeytinyağı kalitesinde üstün fark yaratan üretici firmaların onurlandırıldığı Dinasty of the Year ödülünün de sahibi oldu. Anadolu’nun doğal ve bölgesel ürünlerini, saflığını ve niteliğini özenle koruyup değer katarak sofralara sunan NAR GOURMET tarafından üretilen, “Anadolu Koleksiyonu” zeytinyağları, uluslararası değerlendirmelerde hak ettiği değeri buluyor. İtalya’nın Milano kentinde gerçekleştirilen Monocultivar Olive Oil Expo2015 organizasyonunda NAR GOURMET Anadolu Koleksiyonu ürünlerinden Antalya Beylik 9,0,Antalya Tavşan Yüreği 8,5 puan alarak TOP CLASS sınıfında değerlendirildi. NAR GOURMET tarafından, yerinde üretilen iki zeytinyağı da ALTIN ödüle layık görüldü. Ayrıca

Antalya zeytinyağları ile Nar Gourmet, değerlendirmede Dinasty of the Year ödülünün de sahibi oldu. Dinasty of the Year ödülü, yerel çeşitlerden kaliteli zeytinyağı elde etme sürecinde üstün fark yaratan zeytinyağı üreticisi şirketlere/ailelere veriliyor. Anadolu Koleksiyonu ürünlerinden Antalya Beylik ve Antalya Tavşan Yüreği, NAR GOURMET tarafından hayata geçirilen ”Anadolu Zeytinyağları Projesi”kapsamında üretiliyor. Türkiye’de ilk kez uygulanan proje ile Anadolu’nun eşsiz zeytinleri kendi bölgesinde toplanıp özel olarak tasarlanan bir tır ile yerinde, mobil olarak iki saat içinde işleniyor. Proje, kusursuz naturel sızma zeytinyağı üretiminde bir ilke imza atarken, üretimde tek çeşit tek bölge özelliğini vurguluyor. Monocultivar Olive Oil Expo organizasyonunda da bir bölgeye has tek çeşit yerel zeytinlerden edilen çok nadir yağları değerlendirilerek ödül veriliyor. Zeytinyağı konusunda dünyanın en saygın organizasyonları ve yarışmaları arasında yer alan Monocultivar Olive Oil Expo, en büyük zeytinyağı üreticisi iki ülkeden biri olan İtalya’da her yıl gerçekleştiriliyor. NAR GOURMET Genel Müdürü Samir Bayraktar, Anadolu Koleksiyonu ürünlerinin aldığı ödüller konusun-

da şunları söyledi:“Bugüne kadar gerçek değeri bilinmeyen yerel zeytin çeşitlerinden kusursuz natürel sızma zeytinyağı elde etmek için çıktığımız yolda ne kadar doğru adımlar attığımızı görüyoruz. Ürünlerimiz Türkiye’de olduğu kadar, dünyadaki uzmanlar tarafından da en değerli zeytinyağları arasında değerlendiriliyor. Zeytinyağlarımızın aldığı bu ödüller bizlere mutluluk ve gurur veriyor.”

ÖDÜLLÜ ANADOLU KOLEKSIYONU ZEYTINYAĞLARI:

Beylik Zeytinyağı: Antalya Manavgat›ın en canlı, en uzun ömürlü zenginlikleri arasındaki Beylik zeytinlerinden damıtıldı. Tamamen doğal olarak yetiştirilen ve elle toplanan diri zeytinler, sıcak iklimin oluşturduğu bir mikroklimada az rüzgara maruz kalarak, yakıcı ve güçlü bir aromaya sahip eşsiz bir zeytinyağına hayat verdi. İçinde yüzyılların nefesiyle mutfaklara zengin bir tat getirdi. Tavşan Yüreği Zeytinyağı: Torosların eteklerinden ovaya uzanan coğrafyada yetişen Tavşan Yüreği, sofralık bir zeytin çeşidi. Dağdan gelen sıcak havayla lezzet kazanırken, bu lezzeti yağına olduğu gibi vermekten hiç çekinmiyor. Yaşlı ağaçların bu coğrafyaya ve zeytinyağı tutkunlarına özel bir hediyesi. Tavşan Yüreği Zeytinyağı 0,1 asiditeye sahip.

NAR GOURMET Genel Müdürü Samir Bayraktar

Nar Gourmet Butik Üretimi Uluslararası Kalite Ödülleri

T

ürkiye’de hedeflenmiş satış kanallarında ürünlerini 600 üzeri satış noktasında tüketici ile buluşturan Nar Gourmet, mevcut satış noktalarında derinleşmeye ve doğal ürünler pazarında özellikle reçel ve marmelat ile zeytinyağı kategorilerinde, kendi segmentinde

liderliği hedeflemektedir. Başta, ITQI (International Taste and Quality Institute) Üstün Lezzet Ödülü gibi uluslararası yarışmalarda altın yıldız kazanan Reçel ve Marmelat ürün grubu; ulusal kalite yarışmalarının yanı sıra NYIOOC (New York International Olive Oil Competition), Olive

Japan, Olive China, Flos Olei gibi dünyanın en prestijli uluslararası zeytinyağı kalite yarışmalarında altın madalya kazanan Zeytinyağlar olmak üzere, Nar Gourmet’in zengin ürün yelpazesi içinde toplam 13 kategoride 350 çeşit ürün yer almaktadır. İlk olarak 2013 yılında, başta

LEZZET YAZARLARI VE BLOGGERLARI DERNEĞİ KURULDU 13 Good Design

ödülü aldı

C

hicago Athenaeum Mimari ve Tasarım Müzesi ve Metropolitan Arts Press Ltd. Müze’nin her yıl düzenlediği, dünyanın dört bir yanında üretilen en yenilikçi ve en üstün endüstriyel, grafik ve ürün tasarımlarına verilen; Dünyanın en prestijli tasarım ödülü GOOD DESIGN’a Arçelik A.Ş. 13 ürünüyle ödüle layık görüldü.Bu yıl 64’üncüsü düzenlenen GOOD DESIGN Ödülleri, dünyanın en eski ve en prestijli ödül programı olarak dikkat çekiyor. Ödüllendirilen ürünler ve grafikler, Müze’nin Kalıcı Tasarım Koleksiyonuna dahil ediliyor. Programa Beko Çamaşır Makinesi, Grundig Gardrop Tipi Buzdolabı, Leisure Fırın, Beko Cast Davlumbaz, Cast Ankastre Fırın, Cast Ankastre Ocak, Cast Ankastre Tekli Ocak, Beko 84cm Dondurma Makineli Buzdolabı, Arçelik In Love Gurme Çay Makinesi, Grundig Retro Radyo, Grundig BT Hoparlör, Grundig T3-T4 Uzaktan Kumandalar ve Grundig Vision 8 UHD TV olmak üzere 13 ürünüyle başvuruda bulunan Arçelik A.Ş. bütün ürünleriyle ödül aldı.

ABD olmak üzere başlamış olan ihracat, Kanada, Japonya, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya’ya gerçekleşmektedir. ABD’de ürün çeşitliliği ve kalitesi ile tercih edilen Nar Gourmet Inc, NY’da sayısı 50’yi bulan özel satış noktasında tüketiciye ulaşıyor.

M

utfağa emek veren yazarların, sosyal medyada etkili yemek blogu yazarlarının bir araya gelmesini sağlayarak, Lezzet yazarlarını ve bloggerları tek bir çatı altında toplamayı hedefleyen Lezzet Yazarları ve Bloggerları derneği kuruldu. Kısaca LYD olarak anılacak olan dernek, Türkiye Lezzet Hareketi çatısı altında yerini aldı. Lezzet Yazarları ve Bloggerları derneğinin, yönetim kurulu üyeleri, yemek yazarı şefler ve yemek blogu yazarlarından oluşuyor. Türkiye’de bir ilke imza atan LYD kurucuları arasında şu isimler yer alıyor; Başkan, Özlem Mekik (Şef, Sofra Dergisi Yazarı, Yemek Programı Sunucusu, Yemek Danışmanı, İşletmeci), Başkan Yardımcısı, Bengü Doğruel (Yemek Blogu Yazarı - www.ennefistarifler.com), Selin Ekim (Seyahat ve Yemek Yazarı, Şef), M.Vasfi Pakman (Türkiye Lezzet Hareketi Genel Başkanı), Tijen Aktay (Kanal Türk “5 Çayı” Programı Sunucusu, Yemek Danışmanı, Yemek Blogu Yazarı, www.lezzetibol.com), Funda Aydeniz (Yemek Blogu Yazarı, www.arenandfamily. blogspot.com.tr), Haldun Tüzel (Chaine des Rotisseurs Şövalyesi Gurme Şef ve Yemek Yazarı, Danışman), Ali Yeliner (Milliyet Lezzet Gazetesi, Yazar), Fatoş Yağcı (Sofra Dergisi Yazarı, Yemek Danışmanı)

Dünyanın en büyük Restaurant Keşif platformu

kaşığını Türkiye’ye salladı

D

ünyanın en büyük restoran keşif platformlarından Zomato, bugün itibariyle, içerisinde ABD, İngiltere, Türkiye, Portekiz, Güney Afrika, Brezilya, Kanada, Avusturalya ve Endonezya’nın da bulunduğu 22 ülke ve 500’den fazla şehirde operasyon yürütüyor. Toplamda 113 Amerikan Doları yatırım alan Zomato, Türkiye pazarına Kasım 2013’te girdi ve geride bıraktığımız 15 ay içerisinde, yeme-içme sektöründe hem kullanıcılar, hem de işletmeler için önemli bir yere sahip oldu. App Store Türkiye tarafından 2014’ün en iyi uygulamaları arasında yerini alan Zomato için Türkiye; demografik yapı, sosyoekonomik dinamikler, internet kullanımı, mobil ve akıllı telefon penetrasyonu, nüfus ve yeme-içme alışkanlıklarına en stratejik ve

önemli pazarlardan bir tanesi, hatta şu an Londra da dahil olmak üzere, restoran sayısı anlamında Zomato’nun en büyük pazarı İstanbul. Bu bağlamda, organik olarak gerçekleştirilen büyümeyi daha da hızlandırmak için Meka-

nist gibi, Türkiye’de bu kategoriyi yaratmış ve geliştirmiş bir markayı Zomato bünyesine katmak oldukça değerli bir gelişme oldu. Satın alım ile beraber Zomato, artık Türkiye’nin farklı şehirlerinde dışarıda yeme-içme mekanı arayanların da yardımına koşacak. İstanbul ve Ankara’da lis-

telenen 27,500 restoranla birlikte, Türkiye çapında 50,000 restoranın adres, menü, konum ve çok daha fazla güncel bilgisi ZOMATO kullanıcılarına sunulacak. Zomato, şuanda İstanbul ve Ankara’da aylık 2 milyondan fazla kullanılıyor; ayrıca bu rakamın önümüzdeki haftalar içerisinde 3 milyonu aşmasını ve servisini, Türkiye çapında 10’dan fazla şehre yaymayı planlıyor. Türkiyenin aynı sektördeki lider kuruluşunun geçen ay bünyelerine katılımından sonra daha da güçlenen ZOMATO Türkiyenin, Ülke Gn.Md.lüğüne de Mekanist’in kurucu ortağı Ali Servet Eyüboğlu getirildi. Bilindiği gibi gastronomi ve turizm sektörlerinin yakından tanıdığı, Lezzet Dostları Derneğinin Kurucu ve Y.K.Üyesi olan Eyüboğlu gazetemizin de ya-

zar kadrosunda bulunmakta. Mart ayı içerisinde, Mekanist’in web ve uygulama içeriği Zomato’ya taşınacak ve trafiği Zomato üzerine yönlendirilecek; ilk aşamada hemen hemen iki katına çıkacak ve sonrasında hızla büyümeye devam edecek bir kullanıcı yapısıyla, tavsiye ve öneriler daha da anlamlı hale gelecek ve Türkiye’de kullanıcılar, yeni mekanları daha da verimli bir şekilde keşfedecek. İşletmelerin ise hedefli bir şekilde ulaşabilecekleri kullanıcı sayısı büyük bir artış gösterecek ki bu da daha fazla yeni müşteri anlamına geliyor, bu husus KOBİ’ler için özellikle büyük önem arz ediyor. Bunlarla beraber Zomato, ilerleyen süreçte restoran-müşteri iletişimi, online ödeme sistemleri ve bunun gibi birçok özelliği hayata geçirmeyi planlıyor.


12/27/13

10:33 AM

Lezzet peşinde

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Chef Selin Ekim Institut Paul Bocuse’den pastacılık sertifikasını aldı

BALİ TANRILARIN ADASI

Nihat BÖYTÜZÜN

nihatböytüzün@lezzetgazetesi.com

Jakarta’dan lezzetler

selinekin@lezzetgazetesi.com

8

Project1

Chef Selin EKİM

M

illiyet Lezzet Gazetesi yazarlarından, Türkiye Lezzet Hareketi Dernekleri yönetim kurulu üyesi Şef Selin EKİM Institut Paul Bocuse’den pastacılık sertifikasını aldı. Aslen Le Cordon Bleu mezunu olan ve uzun yıllardır seyahat eden Selin EKİM yazılarında dünya mutfaklarını anlatıyor.

5 ŞEF KABUL EDİLİYOR

Fransa’nın Lyon şehrinde büyük bir şatoda yer alan, efsane şef Paul Bocuse’ün okulu ülkenin ve dünyanın en saygın mutfak okullarından biri olarak kabul ediliyor. Tüm dünyadan sadece 5 profesyonel şefin kabul edildiği Üstün Pastacılık programında Selin Ekim, Champion du Monde 2009 (2009 Dünya Şampiyonu) Şef Jerome Langillier ile birlikte şefin özel reçeteleri üzerinde çalıştı.

B

ali kumsalları, ılık okyanusu, egzotik meyveleri, rengarenk ve iştah açıcı mutfağıyla her gezgini kendine çeken keyifli bir ada. Adanın yerel dildeki adı “tanrıların adası”. Bu adın nerden geldiğini daha adaya adım atar atmaz anlıyorsunuz. Her köşe başında bir tapınak, her sokakta tanrı heykelleri ve bu heykellerin önüne bırakılan adaklar adanın gerçek sahiplerinin tanrılar olduğunu düşündürüyor. Hem etraftaki bu mistik hava hem de her adaya hakim olan sakin yaşam içinizi huzurla dolduruyor. Hele bu huzura adanın egzotik meyveleri, farklı mutfağı, lezzetli kahveleri eklenince unutulmaz bir seyahat neredeyse garantileniyor.

EN PAHALI KAHVE: LUWAK

Yengeç dönencesi ile Oğlak dönencesi arasında yer alan ve Tropik kuşak olarak adlandırılan bölgeye aynı zamanda “Coffee Belt” yani kahve kuşağı da denir. İklim koşulları nedeniyle kahve üretimi sadece bu bölgede yer alan topraklarda yapılabilir. Endonezya’da coğrafi olarak bu aralıkta yer alır ve dünyanın önde gelen kahve üreticilerindendir. Endonezya’nın en ünlü kahvesi Luwak aynı zamanda dünyanın en pahalı kahvesidir. Ülkenin Bali, Java ve Sunatra adalarında üretilir. Luwak rakuna benzeyen bir kedi türü bir hayvandır. Kahve çekirdekleri bu

hayvana yedirilir. Çekirdekler bu hayvanın sindirim sisteminden geçerken fermante olur, dışkı yoluyla dışarı atılan kahve çekirdekleri işlenir ve kg fiyatı 300 euro civarında satılır.

BALİ’NİN ANA YEMEĞİ PİLAV Her ne kadar Luwak kahvesinin üretim süreci iştah açıcı görünmese de, kuvvetli aromalı ve lezzetli bir kahvedir. Bali mutfağında “yemek demek pilav demektir” dersek yanılmış olmayız. Her öğünde masanın ana yemeği pilavdır. Pilavın yanına ise sebze, et ya da deniz ürünleri eşlik eder. En bilinen ve denenmesi gereken yemekleri “rijsttafel”dir. Burada da ana aktör tabi ki pilavdır. Pilavın yanında küçük kaselerde et, sebze ve balık yemekleri getirilir. Bali mutfağını tanımak ve birçok farklı lezzetti deneyimlemek için

rijsttafel en doğru seçimdir. Bir ada ülkesinin mutfağının deniz ürünleri ağırlıklı olması doğaldır. Bali’de deniz ürünleri ve balıklar çok değişik ve bizim için oldukça farklı sayılabilecek baharatlarla pişirilir. Muskat, zencefil, zerdeçal, lemongras ve kimyon yemeklerde sıklıkla kullanılır. Bali halkı ağırlıklı olarak Hindu olduğundan dana eti bu mutfakta yer almaz. Ayrıca adada muz, hindistan cevizi, mango ve papaya gibi aşina olduğumuz tropik meyvelerin yanı sıra jackfruit, starfruit, durian ve salak gibi daha az bildiğimiz meyveler de çok bol bulunur. Adaya seyahat edecek lezzet meraklıları için önerim Nusa Dua bölgesndeki Bumbu Bali restoran olacak. Bali mutfağını tanımak ve enfes bir rijsttafel deneyimi için Bumbu Bali en doğru seçim olacaktır.

E

ndonezya dan daha doğrusu Bali den dönüyorum. Ayağımın tozuyla Milliyet Lezzet’in yayınına yetişmenin mutluluğuna kavuşmuş oluyorum. Ne işiniz vardı Endonezya da derseniz UFTAA nın (Dünya Seyahat Acenteleri Birlikleri Federasyonu) haydin İngilizcesini de verdim (Universal Federation Travel Agencies Association) ve bu toplantıya TÜRSAB’ı temsilen katılmış bulundum. Endonezya 8000 ada topluluğu, Deniz mahsulleri çok yaygın. 85 Ülkenin temsilcileriyle fikir alışverişinde bulunduk.Türkiye’ye evvelce gelmiş olanlar hemen söze Türkiye mutfaklarının eseri inanılmaz lezzetlerden bahsediyorlar. Döner kebap, şiş kebap, kağıtta levrek, patlıcan karnıyarık, yaprak dolma gibi Türk lezzetlerini arka arkaya diziyorlar ve bana – inanın bu yemekleri yemek için Türkiye’ye gelmeye değer diyorlar. Hakları var, onlarında ürettikleri güzel yemekleri, tatları, lezzetleri yok değil. Pavurya, karides, midye gibideniz kabuklularını cidden bizden farklı soslarla servis yapıyorlar. Kalamar dolmaları inanılmaz güzel, öneririm. Bir alışveriş merkezinde lokantaya götürdüler. Her masanın ortasında gömülü doğalgaz ocağı var, tenceresi de üstünde. Masaya su servisi yapıp garson bizi cam dolaplara davet etti. Dolaptan ne yemek istiyorsanız paket içinde alıyorsunuz. Çorba, karides, makarna, midye ve sosları paketlerin içinde. Aldığınız yiyeceği siz önünüzde yanan ocağın üstünde kaynattığınız suda haşlıyor soslarını döküp yiyorsunuz. Garsonlar yalnız içeceklerinizin servisini yapıyorlar. Bizdeki kendin pişir kendin ye organizasyonunun bir başka uygulaması. Enteresan ve lezzetli olduğunun şahidiyim. Herşey cam vitrinde. Gelin buna vitrin diner diyelim ve yiyelim. Afiyet olsun.

Emin Dindar

Koska’nın Y.K.Üyesi

Asırlık Lezzet Markamız

Bu yılda büyümeye

devam edecek!

G

eçtiğimiz yıl’da 180 milyon TL ciro yapan Koska, bu yılda 425 ürün çeşidi ile 225 milyon TL ciro ve % 25 büyüme hedefliyor. 78 ülkeye ihracat yapan Koska’nın, hedefi de 100 ihraç pazarına ulaşmak. 108. yaşındaki Türkiye’nin, köklü ve güçlü “Lezzet Markası” Koska’nın Y.K.Üyesi Emin DİNDAR, Milliyet LEZZET GAZETESİ’ne geçtiğimiz yılı değerlendirdi ve 2015 yılına ilişkin hedeflerini açıkladı. Koska Yönetim Kurulu Üyesi Emin Dindar, yaptığı yayınlarla kendilerine ve sektöre verdiği hizmetlerden dolayı Gazetemize teşekkür ederek başadığı konuşmasında; “Koska olarak 180 Milyon TL ciroyla kapattığımız 2014’deki başarılı performansımızı, 2015’te de sürdüreceğiz. Hedefimizi % 25 büyüme ve 225 milyon TL ciro olarak belirledik. Türkiye’nin geleneksel lezzetleri helva, tahin-pekmez, reçel, lokum,

krokan, kağıt helva, badem ezmesi ve pişmaniyede 108 yıllık birikimini dünyaya açan Koska markamız ile ciromuzu gelecek 5 yılda yüzde 100 artışla 400 milyon TL’ye yükseltmeyi amaçlıyoruz” dedi. Türkiye’nin en büyük helva üreticisi Koska günde yaklaşık 50 ton helva üretiyor. Milliyet LEZZET GAZETESİ’nin 8 Ekim tarihli sayısında da belirtildiği gibi. Koska’nın tüm yaş gruplarında çeşitli ihtiyaçlara hitap edecek ürünler yaptığına değinen Dindar,sözlerine şöyle devam etti: “Ağırlıklı olarak helva, tahin ve reçel üretiyoruz. İstanbul Avcılar ve Kütahya Simav’da olmak üzere 2 üretim tesisimizde, günlük yaklaşık 50 ton helva, 20 ton reçel ve 10 ton lokum üretim kapasitesine sahibiz. 425 çeşit ürünümüz ile yılda toplam 17 bin ton üretim yapıyoruz. Türkiye’nin en büyük helva üreticisi olarak, Türkiye’de pazar payımız yaklaşık yüzde 50. İstanbul’u da içine alan

Marmara Bölgesi’nde ise pazar payımız yüzde 80’e yükseliyor. Hem yurt içinde hem yurt dışında yaptığımız yatırımlarla kısa zamanda hızla büyüyeceğimize inanıyoruz. Şirket ciromuzun yüzde 20’sini aralarında Almanya, Fransa, İngiltere ve Amerika’nın da bulunduğu dünyanın 78 ülkesine yaptığımız ihracat satışlarından gerçekleştiriyoruz. 2015’de ihracat satış oranımızı % 30 hedefimizi de 100 ülke olarak belirledik.” % 100 yerli sermayeli bir aile şirketi olan Koska’nın ürünlerinde kullandığı hammaddeyi de ürettiğine değinen Dindar, “Piyasada saf olarak bulunması hayli güç olan ve helvanın hammaddesini oluşturan bitkisel protein ve yüksek lif kaynağı tahini, Türkiye’de sadece Koska’da bulunan modern ve hijyenik tesislerde üretiyoruz. Bu da ürünlerimizin lezzetine yansıyor. Üretim kapasitesi ve kalitesi ile dünya standartlarında entegre bir tesis olan fabrikalarımızda, teknolojinin imkânları sayesinde kapasitemizi sürekli artırıyoruz. Önemli bir diğer hammaddemiz olan susamı ise tahin üretiminde kullanıyoruz. Ülkemizde susam üretimi yok denecek kadar az. İhtiyacımızın tümünü karşılayamıyor, biz Koska olarak yıllık 9-10 bin ton susam kullandığımız için ithal susam da alıyoruz. Akdeniz yöresindeki yetiştiricilerle bu yıl Koska olarak; 7300 dönümlük ekim anlaşması yaptık ve Türkiye’de susam üretimini teşvik amaçlı yeni bir sosyal sorumluluk projesine imza atmış olduk” dedi.

TRAKYA LEZZETLERİ PALİVOR ÇİFTLİĞİNDE

PALİVOR ÇİFTLİĞİ Bebek’te 2

Sosis tutkunlarına HOT DOG Şöleni

B

irbirinden lezzetli hardal, ketçap veya BBQ Sosu ile zenginleştirilmiş, buharda pişirilen özel Palivor Çiftliği Hot Dog’lar, Palivor Çiftliği Bebek Mağazası’nda kısa sürede lezzet severlerin gözdesi oldu. Palivor Çiftliği Hot Dog’lar, sadece döş ve kol kısmı kullanılan %100 dana etinden hazırlanan, özel baharat karışımı ile lezzetlendirilen dört farklı sosis seçeneği mevcut. Alman üsulu kalın “Bratwurt”; lezzeti ile iddialı “Peynirli ve Jalapeno Biberli”; içerisinde hiç bir katkı maddesi ve renklendirici bulunmayan, tamamen doğal “Çiftlik Sosis” ve sucuk lezzetinde yepyeni bir ürün olan “Baharatlı Sosis” olmak üzere dört farklı çeşit arasından Hot Dog’ınız için tercihinizi yapabilir, Hot Dog’larınızı, artık nostajli olmuş gerçek patates cipsi ile birlikte alabilirsiniz.

011 Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde “Avrupa’nın En İyi Çiftlik Projesi” seçilen Palivor Çiftliği, ilk mağazasını Yılbaşında Bebek’te açtı. Üstad Gourmet Chef Haldun Tüzel yönetiminde, tüm İstanbul’a hizmet veren Palivor Çifliği, taze, lezzetli, doğal şarküteri ürünlerinin yanı sıra kaliteli ve hızlı atıştırmalıkları ile lezzet tutkunlarını buluşturuyor. Mağazada bugüne kadar seçkin marketlerde satışa sunulan Palivor Çiftliği’nin en özel et ve süt şarküteri ürünlerininin yanı sıra, çiftliğin ürünleri ile yapılmış sıcak tost ve hot doglar, günlük sandviç ve salata çaşitleri, özel karışım kahveler ve organik çay çeşitleri de yer alıyor. Dikkat

çekici iç mekan tasarımıyla 16 kişiyi ağırlayabilen mağazada keyifli vakit geçirebilir, her gün sabah 8’den, akşam 20’ye kadar tadabilir ve alabilir, ayrıca gece yarısına kadar düzenli paket servisi hizmetinden de yararlanabilirler. Palivor Çiftliği’nin kurucularından Emre Oral hedeflerini, “En kaliteli ürünleri, Trakya’ya özgü misafirperverlik ve güler yüzle mağazamızda misafirlerimize ve paket servisle tüm İstanbul’a sunmak” olarak özetlerken, Çiftliğin diğer kurucusu Y. Mimar Kerem Oral ise 2011 yılında vizyonu ve mimarisi ile Avrupa’nın en iyi projesi seçilen Palivor Çiftliğinin, yeni ve nitelikli gıda ürünleri ile lezzetseverleri “çok özel bir deneyimin beklediğini” belirtiyor.


Lezzet dünyası

Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

9

Başyazı Betül

ALTINBAŞAK

betulaltınbasak@lezzetgazetesi.com

Yemeğin Antropolojisi zellikle ilk çağlarda insanoğlu için doğayı anlamak, birçok bilinmeze karşı verdiği yaşam mücadelesinde ayakta kalabilmenin birinci koşulu olmuştur Bu nedenle de yağmur, kar, fırtına, deprem, hastalık, ölüm, gibi doğa olayları, yıldızlar, ay, güneş gibi gökcisimleri, bunların ışığında yetişen ağaçlar, bitkiler kısacası evrendeki her şey büyük bir merak konusuydu. Sınırlı bir yaşantının hüküm sürdüğü bu dönemde hayata, doğaya ve doğal olaylara insan üstü kuvvetlerin hakim olduğuna inanılıyordu. Yedikleri, ekip biçtikleri bitkilerin, aldıkları mahsullerin kendilerine çeşitli tanrılarca hediye edildiğini, kimine zehir, kimine aşk kimine de şifacı özellikler, katıldığını düşünüyorlardı. Hayatlarını, bizim bugün efsane gözüyle baktığımız bu mitler, büyük ölçüde etkiliyordu. Özellikle Yunan Mitolojisinin bu konuda çok zengin olduğunu görüyoruz. Bolluk, bereket, aşk ve sağlıklı yaşamın sırları hep bir hikayenin içerisinde saklıdır. Yüzyıllardır binlerce anlam ve değer taşıyarak günümüze kadar gelmeyi başarmış, bir şekilde bahçemize, masamıza girmiş, hayatımıza anlam katmış bazı çiçek ve bitkilerin mitolojideki hikayesi ilginizi çekiyorsa buyurun araştırmacılarının kaleminden bazı örnekler; Deniz Gezgin’in Bitki Mitosları adlı kitabında yazdıkları, bitkilerin aşkla olan yakın ilgisini ortaya koyuyor. Nane bitkisiyle ilgili olan bu mitosların en ilginçlerinden birisi şöyle: yeraltında ölüler ülkesinin tanrısı Hades’in, Menthe adında sevgilisi vardır. Hades’in karısı Persopolis bu ilişkiyi sezdikçe Menthe’ye kötü davranıp incitir. Hades sevgilisinin daha fazla incinmesine dayanamayarak onu nane bitkisine çevirir. Bu yüzden nane güzel kokusuyla ve adıyla Menthe’yi sonsuza kadar yaşatır. Defne Ağacına ait bir mitosta da şunlar anlatılıyor: usta bir ok atıcısı olan Apollon, Eros ok atma talimleri yaparken onu küçük görür. Bunu içerleyen Eros, Apollon’un yüreğine imkânsız bir aşk salar. Irmak tanrısı Peneios’un kızı Daphne’ye aşık olan Apollon onun peşinden koşmaya başlar. Daphne, Apollon ile olmak istemiyordur ve yakalanmamak için dağa kaçar. Yakalanacağını anladığında babasına kendisini başka bir şeye dönüştürmesi için yalvaran Daphne’yi, babası çaresizce “defne ağacına” dönüştürür. Defne ağacı, o andan sonra aşkına karşılık bulamayan Apollon’a adanır. Bir başka mitosa Melih Çoban’ın araştırmalarında rastlıyoruz. Karadut Ağacının hikayesi; Antik çağın Romeo-Juliet’i sayılabilecek olan hikayeye göre, birbirlerine âşık olan ama ailelerinin ilişkilerini onaylamadığı Pyramus ve Thisbe adındaki iki genç âşık, bir gece kaçma planı yaparlar. Buluşma yerleri olan dut ağacının altına, önce Thisbe gelir. Genç kız, yediği etlerden ağzı kanlanmış bir aslanın yaklaştığını görünce kaçar ve kaçarken düşürdüğü şalıyla oynayan aslan, ağzındaki kanlara şala bulaştırır. Daha sonra buluşma yerine gelen Pyramus, sevgilisinin kanlı şalını görünce onun öldüğünü sanır ve üzüntüsünden kendisini bıçaklayarak öldürür. Pyramus’tan fışkıran kanlar dut ağacının meyvelerini kırmızıya boyar. Thisbe de bunu öğrenince kendi canına kıyar. Bir kez meyvelerinin rengi değişmiş olan ağaç, bu sevgililerin aşkının hatırına tanrılar tarafından karadut ağacına çevrilir. Doç. Dr. Bintuğ Öztürk’ün Bazı Bitkilerin Mitolojideki Yeri adlı çalışmasında bakın papatya ile gülü nasıl anlatıyor: Papatyalar incelik ve

zarafeti simgeler. Hikayeye göre bu güzel çiçeği gökyüzü tanrıçası Asterea’nın yarattığı söylenir. Asterea, tanrılar diyarından gökyüzüne baktığı zaman hiç yıldız olmadığını görmüş ve ağlamaya başlamış. Tanrıçanın gözyaşlarının düştüğü yerlerde bu zarif çiçekler ortaya çıkmış. Gülün hikayesine gelince, derler ki; “Tanrılar hiçbir çiçeği yaratırken bu kadar zorlanmadılar” Mitolojiye göre çiçeklerin tanrıçası Khloris, eşsiz bir çiçek yaratmak istemiş. Bir gün ağaçların arasında bir perinin cansız bedenini bulmuş ve onu çiçeğe dönüştürmüş. Fakat istediği kadar güzel değilmiş bu çiçek. Diğer tanrılardan kendisine yardım etmelerini istemiş. Aşk tanrıçası Afrodit, güzellik vermiş çiçeğe ve şarap tanrısı Dionysos da güzel koksun diye balözü armağan etmiş. Batı rüzgarı tanrısı Zephyrus bulutları uzaklaştırmış çiçeğin üzerinden. Güneş tanrısı Apollon güneşi iyice parlatmış ki yapraklarını açabilsin ve canlasın diye. O gün bu gündür sevgiliden sevgiliye dolaşmış gül. Sarımsak içinde bir mitos olduğu aklınıza gelir miydi?. Yunan mitolojisinde Asklepios, yani hekimler tanrısı, sanatında o kadar ustalaşır ki ölüleri bile diriltmeyi başarır hale gelir. Zeus da Asklepios’e çok kızar bu yüzden, çünkü onun, doğanın dengesini bozduğunu düşünür. Zeus o kadar kızgındır ki Asklepios’a yıldırımını onun üzerine yöneltir. Yıldırımın etkisiyle Asklepios yere düşer. Ama düştüğü sırada elinde bin bir derde deva olacak bir reçete vardır ve reçete bir bitkinin üzerine konar. Yağan yağmur da reçetede yazılı olanları bitkiye taşır. Böylece bin bir derde deva sarımsağın bugüne dek uzanan hikayesi başlar. Peki ya bugün bir çok mutfağın taze yapraklarıyla, kurusuyla vazgeçilmezi olan fesleğenin, 2000 yıldan beri kullanılmakta olduğunu biliyor muydunuz? Geçmişte fesleğen de aşkın simgelerinden görülüyor. Genç kızlar, pencerelerinin dışına fesleğen yaprakları koyduklarında, bir talip aradıklarını duyurmuş olurlardı. İngiltere’de Tudor’lar döneminde, çiftçilerin eşleri evlerine gelen ziyaretçilerine küçük kaplar içinde fesleğen hediye ederlerdi. Maydanozda önemli eski Roma’da çok önemli bir bitki. Kutsal Salı gününde ve Paskalya’dan önceki 40 günlük “Büyük Perhiz” döneminde yeni yaşamın ve yeniden doğmanın simgesi olduğuna inanılırdı. Kanın ve derinin temizlenmesinde kullanılırdı.

FORMUN ÜSTÜ

Barışın simgesi zeytinin hikayesini bilmeyenimiz yoktur sanırım. Neredeyse 40000 yıl öncesine dayanan birçok efsaneye konu olan zeytin ağacının bir çok toplum tarafından, kutsal, bereketin ve barışın simgesi olduğunu, Dünya üzerinde yetişen ve yetişmekte olan bütün ağaçların ilki olduğu hepimiz biliyoruz. M.Ö 17. Yüzyılda Atina’yı hangi Tanrı’nın koruyacağı tartışılmaktadır. Bu nedenle Zeus Tanrılar Meclisini toplar. Alınan karara göre, yeni kente en değerli armağanı veren tanrı veya tanrıça yarışmayı kazanacak ve Atina’nın koruyucusu olacaktır. Yarışı kazanmaya kararlı olan deniz tanrısı Poseidon, denizden gelecek saldırılarda çok işe yarayacak bir at yaratır ve meclisin dikkatine sunar. At, neredeyse rüzgâr kadar hızlı koşabilmesi ve güçlü görünümüyle gerçekten göz kamaştırıcıdır. Akıl, bilim ve sanat tanrıçası Athena’nın hediyesi ise bir zeytin dalıdır. Bu ağaç büyüyüp yüz yıllarca yaşayacaktır. Yarışın galibi Athena olur. Ağaç Akropolis’e dikilir. Başka hikayelerde buluşmak üzere, sevgiyle kalın.

YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ TÜRKIYE’YI, TÜRKÇEYI, TÜRK KÜLTÜR VE SANATINI DÜNYAYA TANITIYOR

Yunus Emre Enstitüsü’nün Ürdün’ün Başkenti Amman’da gerçekleştirdiği, “TÜRKIYE GÜNLERI” büyük ilgi ve beğeniyle karşılandı. Dünyanın dörtbir yanındaki ülkelerden de aynı konuda istek ve talepler geliyor.

Y

EE’nin Ürdün’ün başkenti Amman’da gerçekleştirdiği TÜRKİYE GÜNLERİ proğramı ünlü ses sanatçımız Şükriye Tutkun konserleri ile başladı. Sergi, film gösterimleri, Hicaz Demiryolları ile nostaljik gezi, TLH/Türkiye Lezzet Hareketi Gn.Bşk. ve Gazetemiz Yay. Yön. M.Vasfi Pakman’ın Türk Mutfak Kültürü ve yemekleri sunumuyla devam etti. Türk El Sanatları, Folklorik dans gösterileri ve Kraliyet Kültür merkezindeki uluslararası şöhrete sahip ünlü piyanist Tuluyhan Uğurlu piyanı resitali ile sona erdi. Türkiyenin geçmişine bağlı değerlerini, çağdaş yapısını ve yaşayan kültürünün takdim edildiği. Güzel Türkçemizin zengin kültürümüzden örneklerle dünyaya tanıtıldığı etkinlikler dizisini yöneten Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yrd.Dr.Ebubekir Ceylan; Bu tarz etkinliklerle ülkemiz kültür ve sanatını Ürdün’de tanıtmaktan duyduğu mutluluğu Kraliyet ailesine ve Ürdün Büyükelçimize takdim etti. Tarihi Hicaz Demiryollarında buharlı tren ile yapılan yolculuk ve Keçiören Belediyesi Halk Oyunları ekibinin muhteşem show’u seyredenleri büyüledi. Aynı günün akşamında 5 yıldızlı Landmark Hotel’de M.Vasfi Pakman ve Exec.Chef Hasan Korkmaz, Türk Mutfağı lezzetlerinin sunulduğu bir proğram gerçekleştirdiler. Yemeğe Ürdün’de bulunan yabancı misyon şefleri, diplomatlar, basın mensupları, Ürdünlü bürokrat, iş adamı ve gazetecilerden yoğun bir katılım gözlendi. Büyükelçi Sedat Önal’ın da hazır bulunduğu yemekte, ülkemiz mutfağını yurt dışında başarıyla temsil eden, deneyimli Exec.Chef Hasan Hasan Korkmaz, vazgeçilmez Türk yemekleri olan çorbalar, et yemekleri, pilavlar,

Yunus Emre Enstitüsü u 5 Mayıs 2007 tarih ve 5653 sayılı kanunla 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün himayelerinde kurulan YUNUS EMRE VAKFI’na bağlı olarak faaliyetlerini yürüten bir kurumdur. Başkanlığını Sayın Profesör Hayati Develi’nin yaptığı YEE, yurt dışında teşkilatlandığı 38 ülkedegerçekleştirdiği Türkçe eğitim-öğretimde ülkemize özgü kültür ve sanat faaliyetleriyle Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmaktadır.

salatalar ve tatlılardan oluşan açık büfesi ile konukların beğenisini kazandı. Yaklaşık 200 seçkin misafirin ağırlandığı yemek öncesi, Kars yöresi halk oyunları ekibi heyecanla izlendi. Yemek sonrasında söz alan TLH Gn.Bşk.M.Vasfi Pakman ise yaptığı sunumda mutfağımızın güzellik ve özelliklerine dikkat çeken, Osmanlı ve günümüz Türk Mutfağının boyutları hakkında bilgiler verdi. Bu mükemmel organizasyonda emeği geçen, Dr.Ebubekir Ceylan ile yöneticilere, Ajans B yetkilileri Nagehan ve Bülent Çıtak’a, seyahat süresince ve mutfaktaki hazırlık çalışmalarında kendilerine yardımcı olan YEE Ürdün teşkilatı eğitmen ve öğrencilerine teşekkür etti. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise YEE Bşk. Yrd.Dr Ceylan, katılımcılara hitaben İngilizce bir konuşma yaparak katılan sanatçılara hediyelerini takdim etti. Kraliyet Merkez i Salonlarında ünlü yöntmen Osman Sınav’ın UZUN HİKAYE filmi izlendi ve bir söyleşi proğramı yapıldı. Son gün piyanist Tuluyhan Uğurlu, müzikseverlerle buluştu. Ürdünlülerin ve yabancı misyonun yoğun ilgi gösterdiği konserde Uğurlu, “Güneş Ülke Anadolu” temalı piyano resitalinde Anadolunun binlerce yıllık tarihini, müzik eşliğinde muhteşem bir görsel şölene dönüştürdü. Resital sonrasında ise Uğurlu, çalışmasını anlam ve önemine değindi. Dr.Ebubekir Ceylan’da “Anadolu’nun güzel tarihini piyano ritmiyle buluşturan” sanatçıya teşekkür ederek hediyesini takdim etti ve ardından yaptığı kapanış konuşmasında ise “Türkiye Günleri etkinliğimiz, Türk dili, kültürü ve sanatını tanıtmanın yanında, Ürdün ve Türk halklarının kaynaşmasına vesile olmuştur” dedi.

KASTAMONUDOGALURUNLER.COM KASTAMONU’DAN MUTFAKLARINIZA LEZZET GELİYOR

Iksir Aydın

Ö

Bitki Mitosları

İKSİR HANIMIN ÇİFTLİĞİNDEN

DOĞAL LEZZETLER

T

ürkiye Lezzet Hareketi içindeki LEZZET DOSTLARI DERNEGİ’nin üyelerinden İksir AYDIN tarafından kurulan, El değmemiş doğası ve oksijen deposu ormanları ile meşhur Kastamonu’da bulunan, İksir Hanım Çiftliği’nde mevsiminde toplanan meyvelerden üretilmiş katkısız reçeller, bölgeye özel Daday Üryanisi, koruma altına alınan Siyez Bulguru ve köy tarhanası gibi birçok nefis lezzet kastamonudogalurunler.com ‘da Lezzetseverlerileri bekliyor. Şehirli sofralarında da doğal beslenmeyi mümkün kılmayı hedefleyen Kastamonu Doğal Ürünler, sağlıklı beslenmeyi ve naturel tatları sevenleri tek tıkla sipariş verebilecekleri bir lezzetler dün-

yasına davet ediyor. Kastamonudogalurunler.com ‘da enfes kokusu ve lezzetleri ile akıllara kazınacak reçel ve marmelat çeşitlerini, her kaşıkta şifaya bir adım daha yaklaşacağınız şekersiz elma, pancar ve doğal çam pekmezlerini, orman çiçekleriyle, dağ kekikleriyle beslenmiş hayvanların sütleriyle yapılan tereyağları, sadece bölgede yetişen üryani eriğini, siyez bulgurunu, özlenen lezzet köy tarhanası ve eriştelerini ve daha birçok sağlık dolu ürünü bulabilmek mümkün. Unutulmaya yüz tutmuş doğal beslenme alışkanlığının güvenini özleyenler, İksir Hanım Çiftliği’nin keyifli lezzet yolculuğuna davetedilmekte, afiyet olsun.

Baharı İKSİR RESORT TOWN’da karşılayalım !

Y

ılın yorgunluğunu atmak için tatil planınızı şimdiden yapmaya ne dersiniz? Yoğun çalışma temposu ile şehirden uzaklaşıp tatil yapmaya ihtiyaç duymak artık lüks de-

ğil. Doğanın uyanışına tanık olmak, gündelik hayatın koşturmasına ara verin ve 23 Nisan’da çocuklarınıza unutulmaz bir Lezzet ve Çocuk Bayramı Şenliği hediye edin. İksir

Resort Town Mart ayı boyunca, erken rezervasyonlara %10 özel indirim yapıyor. Kastamonu’ya 29 km. mesafede bulunan Daday Bölgesi’nde kurulu İksir Resort, oksijen deposu

olmasının yanı sıra, eşsiz doğasıyla, zengin bitki örtüsü ve hayvan türleriyle, sakin yaşamı ile her gün yeniden doğmak isteyenleri yeni bir yaşam deneyimine davet ediyor.


10

Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

Lezzet markaları

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

KONYA başardı,

TÜRKİYE’de başaracak

Tarımsal Üretim ve Gıda Sanayiinde, KONYA’yı ülkemizin en büyüğü yaptık.

Şimdi hedefimiz, TÜRKİYE’yi dünyanın en büyüğü yapmak.

uSn. Konuk, 1999’da göreve geldiğinizde 1 şeker fabrikasına sahip olan Konya Şeker’in bugün için ulaştığı nokta dikkat çekici ve hayranlık uyandırıcı, bu başarının formülü nedir ? Konya Şeker, bugün tarım ve hayvancılık alanında üretici ortağının refahını arttıracak her alanda faaliyet göstermektedir. Konya Şeker Fabrikası bizim ilk fabrikamız. O başta olmak üzere 7 ayrı sanayi kampusumuzda 35 üretim tesisimiz daha bulunmakta. Ayrıca, 3 ayrı bölgede kurulu çiftliklerimiz var. 10 sene önce tek üretim kalemi kristal şekerden ibaret olan Konya Şeker, bugün, tarım, gıda, kimya, enerji ve turizm olmak üzere 5 ana sektörde faaliyet gösteriyor ve üretim rencinde 1000’i aşkın kalem mevcut. Fabrika veya üretim tesisi sayısı bugün için bir veridir, ancak ham olarak verilecek sayı maalesef bizim gibi dinamik bir şirketin yarını açısından pek ışık tutmaz. O nedenle ben, gelişimi açıklamak için tesislerimizi yatırım guruplarımız itibarıyla sınıflandırarak ve tesislerin kuruluşundaki temel gerekçelerimizi de izah etmek istiyorum. Bizim dört tür yatırımımız vardır. Bunlardan biri ve bizim için en önemlisi olan, üreticiden doğrudan tarımsal ürün alıp işleyen tesislerdir. Hangileri bunlar, mesela Şeker Fabrikalarımız, Yem Fabrikamız, Seydibey Dondurulmuş Parmak Patates Üretim Tesisimiz, Tohum Üretim ve İşleme Tesisimiz, Ham Yağ Fabrikamız ve dünyanın en büyüğü unvanına sahip olan Et-Süt Entegre Gıda Kompleksi gibi doğrudan üreticiden alım yapan üreticiye sözleşmeli üretim yaptıran tesisler. İkincisi ve bizim işletme verimliliğimiz açısından önemli olan ve yaptıkları üretimle kârlılığımızı arttırarak pancardan, patatese, mısırdan arpaya, kanoladan ayçiçeğine, sütten besiye kadar aldığımız ürünler için üreticimize piyasa şartlarının üzerinde para ödememizi, onlara destek olmamızı sağlayan bunu yaparken de tüketiciye uygun fiyatlarla mamul ürünü ulaştırmamıza imkân veren sıkılaşma yatırımları. Yani hem üreticinin, hem tüketicinin kazançlı çıkmasını, üreticinin ürettiği üründen daha

D

ünyaca ünlü Ekonomi Dergisi FORBES’in geçen yılki “Büyük Yatırım Sihirbazları” listesinde 2. sıraya aldığı, İşletmecilik ve yatırım konusunda bir “Anadolu Efsanesi” olan eğitimci kökenli, ekonomik örgütlenme uzmanı iş adamı Sayın Recep KONUK’la Konya’da buluştuk. Birlikte uçsuz bucaksız tesislerini gezdik, heyecanlandık ve gururlandık. Konya için, Türkiye için ve Dünya için yaptıklarını ve ileride yapacaklarını konuştuk. Kendisi; Etkileyici fiziği, yüksek hitabet kabiliyeti, araştırmacı, proje üreten ve uygulatabilen yapısı, aldığı eğitim ve dünya deneyimlerinin yanısıra, mütevazi, sıcak kanlı ve samimi kişiliği ile de dikkat çeken

çok kazanmasını, tüketicinin de aldığı ürüne daha az bedel ödemesini sağlayan yatırımlar. Bunlar da; Buharlı Küspe Kurutma Tesisi, Paketli Küspe Üretim Tesisi, Biyoetanol Üretim Tesisi, Sıvı Karbondioksit Üretim Ünitesi, Organik Gübre Üretim Tesisi, atık ısı ile ısıttığımız Ultra Klimalı Modern Seralar, Balık Üretim Havuzları, Termik Santral, Biyogaz Üretim Tesislerimiz, Doğal Depolarımız. Bu yatırımlar bizim hem kârlılığımızı hem de rekabet gücümüzü arttıran tesislerdir ve biz bu tesisler sayesinde atıkları ve yan ürünleri işleyerek çerden çöpten para kazanıyor, buralardan adeta damlaya damlaya göl olan gelir ile de üreticimize destek olurken, mamul ürünleri tüketiciye ulaşılabilir fiyatlarla sunuyor, yeni yatırımlarımızı da finanse edebiliyoruz. Üçüncü yatırım türümüz ise üretici lehine piyasa regülâsyonu yapmak için gerçekleştirdiğimiz yatırımlardır. Bunlardan biri Damla Sulama Sistemleri Üretim Tesisimizdir. Bu sistemi de çiftçimizin kurması için kooperatif finans sitemi içinde teşvik uyguladık. Bundaki amacımız da açıktır, Konya Havzasında azalan su kaynaklarının daha az kullanılmasını sağlayarak üretimin sürdürülebilirliğine katkı sunmak. Çiftçi için hem ürün verimi

“Sektör Profesyoneli” ve “Fikir Adamı” özelliklerini birarada taşıyor. Görüşmemize başlarken; Panko Birlik Genel Başkanlığını, “KONYA ŞEKER’i Dünya tarımında adı geçen, ilk küresel Türk Şirketi yapmak” için üstlendiğini belirten Konuk,1 tesis ve 40 Milyon Dolar Borçla devralıp, % 30.000 karlılık ve % 10.000 büyümeyi başardıklarını, işçiden memura, mühendisten doktora, 8.000 kişinin çalıştığı 7 kampüs de kurulu 35 üretim tesisi ve 3 bölgede kurulu çiftlikleri olan, hiç bir atığının ziyan edilmediği özel ve örnek bir modeli uygulayarak 16 yılda nereden nereye geldiklerini, Milliyet LEZZET GAZETESİ ile hem üreticilere, hem de halkımıza yani tüketicilere duyurdu.

açısından artı etkisi olan hem de gübre, sulama ve enerji masraflarını düşüren bu sistemlerin üretimine başlamamızdaki asıl neden ise piyasa regülâsyonu idi ve bunda da amacımıza ulaştık. Damla Sulama Sistemleri Üretim Tesisimiz devreye girer girmez hammadde fiyatlarında o yıl yaşanan artışa rağmen %50’lik bir fiyat düşüşü sağlandı. Yani üretici açısından damla sulama sisteminin maliyeti düştü, ürün verimi arttı girdi bedeli azaldı. Daha net anlaşılması için şunu söyleyebilirim. Biz Damla Sulama Üretim Tesisimizi 2007 yılında işletmeye aldık. Aradan 7 sene geçti. Damla sulama borularının fiyatı henüz 2007’de yabancı iki firmanın tekelindeki pazar fiyatlarına ulaşmadı. Yem fabrikası, Tohum Üretim ve İşleme Tesisleri bunların hepsi çiftçinin kullandığı ürünleri üretiyor ve hem çiftçinin bu fabrikalara sattığı ürünün fiyatını hem de ürettikleri mamul ürünün fiyatını, yani girdinin fiyatını üretici lehine regüle ediyor. Organik gübrede ise daha çarpıcı bir tablo ortaya çıktı. Bizim ürettiğimiz sıvı organik gübreye yani Biovin’e Biovin Plus’a üretici, reçete değerleri daha iyi olmasına rağmen piyasadaki muadil ürünlerin beşte biri fiyatla ulaşabildi. Yani çiftçi daha üretime başlamadan kâr etmeye başladı. Dördüncü yatırım türümüz ise katma değerli ürünlere yönelik yatırımlardır. Biz burada ürettiğimiz şekeri bir kez daha sanayi sürecine sokuyor, çikolata, gofret gibi şekerin kullanıldığı ve doğrudan tüketiciye

ulaşacak ürünleri üretiyoruz. Yani şekerin ana girdi olduğu katma değerli sürecin her aşamasına dahil oluyoruz. Sadece şekeri değerlendirmiyoruz. Bölgenin buğdayını, ülkemizin fındığını, fıstığını da işliyoruz. Bu diğer ürünler ve üretim alanları için de geçerlidir. Hangileri bunlar; Çikolata, Şekerli Mamuller, Sert Şeker, Şekerleme, Unlu Mamuller, Bisküvi, Kek ve Gofret Üretim Tesisleri Et ve Süt Entegre Tesisleridir. Bu tesislerimizin tamamı faal olduğu sektörlerde iddialı olmamızı sağlayacak kapasitede ve sektör liderleriyle rekabet etmemizi sağlayacak kalitede ürünler üretmektedir. Şunun bilinmesinde fayda var, Konya Şeker bir sektöre veya pazara girmişse o pazarın veya o sektörün asla dolgu malzemesi olmak için girmez. Biz faaliyet alanımıza yeni bir sektörü eklemişsek mutlaka sektörün ya lideri oluruz ya da öncülerinden, büyük oyuncularından biri oluruz. Mesela pancar şekerinde ülke pazarındaki payımız dörtte bire yakındır. Keza dondurulmuş parmak patateste üretime başlar başlamaz pazar payımız %25’e ulaştı, tamamladığımız %120 kapasite artırımı yatırımıyla birlikte sektör liderliğimizi daha da perçinleyeceğiz, pazar payımızı katlayacağız. Sıvı Şeker’de, buharda kurutulmuş küspede tek üreticiyiz. Türkiye’nin en büyük üretim kapasitesine sahip Yem Fabrikamız tam kapasite ile çalışıyor. Biyoetanol’de ülkemizin kurulu kapasitesinin %56’sına sahibiz. Damla Sulama’da sektör lideriyiz. Tamamlanan ve hem süt ve süt ürünleri, hem de et ve et ürünleri üretimine başlayan Et-Süt Entegre Gıda Kompleksi sadece ülkemizin değil dünyanın en büyük üretim tesislerinden biridir ve o tesis ülkemizin taze et ihtiyacının %15’ini tek başına karşılayacak kapasitedir. Tohum Üretim ve İşleme Tesisimizin ürettiği ve Beta Ziraat güvencesiyle tohumluk ve fidelerini üreticiye ulaştırdığımız tesisimiz kendi sektörünün zaten lideridir. Yeni üretim bantlarının devreye girmesiyle çikolata, şekerli mamuller, sert şeker, şekerleme, bisküvi, kek ve gofrette de iddialı bir konumdayız. Konya Şeker’in bu stratejik yatırım kalemleri Kangal Termik Santralini 2013 yılında devralmamızla 5’e çıktı ve gelir etkisi yüksek stratejik sektör yatırımlarını da genel stratejimize ekledik. Konya Şeker özelleştirme ihalesi sonucu 985 Milyon Dolarlık ihale bedeliyle aldığı Kangal Termik Santralini devralmasıyla ülkemizin en büyük elektrik üretim şirketlerinden biri haline gelirken, Termik Santral işletmeciliğinde otoprodüktör olarak sahip olduğu tecrübeyi de ticarileştirdi. Konya Şeker ilk kurulduğu 1954 yılından beri kendi elektriğini kendi üreten bir şirket. Bu anlamda da Türkiye Elektrik Kurumu’ndan sonra en tecrübeli şirketlerden biri. Biz bu yatırımla bu tecrübeyi ticarileştirdik. Bu yatırımda bizim için önemli olan bir diğer husus ise tarım sektörünün ilk defa stratejik öneme sahip gelir katsayısı yüksek bir sektöre adım atmasıdır.

uSn.Konuk, bu yatırımların tarım sektörüne, ülke ekonomisine ve üreticiye doğrudan etkisi nasıl olacak? Konya Şeker’in birinci önceliği tarım sektöründe üretimde sürekliliği ve sürdürülebilirliği sağlamaktır. Konya Şeker bir fabrikamız daha olsun diye asla yatırım yapmaz. Konya Şeker bir yatırıma imza atıyorsa onun mutlaka üreticiye artı etkisini hesap eder. Biz bilançolarımızdaki rakamlardan, kârlılık hesabından çok yaptığımız yatırımların üreticiye somut etkisi ile ilgileniyoruz. Bizim için bir yatırım üreticiye katkı vermeyecekse zaten planlamaya dahil olmaz. Biz önümüze gelen her projede önce üreticiye faydası ne olacak diye bakarız. Geri dönüş süresi, fizibilite hesapları bundan sonra yapılır. Mesela Konya Şeker’in 1999 yılında sadece Konya Merkezdeki fabrikası vardı. 2003 yılında Çumra Şeker Fabrikasının temelini attık ve 2004 yılında bu fabrikamızı tamamladık. Çumra Fabrikamızın tamamlanmasıyla Konya Şeker’in şeker üretim kotası iki katına çıktı ve bu artan üretim bölge pancar üretim hacmine de yansıdı. Bizim hinterlandımızda şeker pancarı üretim kotası ikiye katlandı ve bu kota da üretici ortaklarımıza üretimleri ile orantılı olarak dağıtıldı. Yani hem şeker pancarı ekim alanları genişledi hem de üreticinin tarımsal üretim hacmi katlanarak arttı. Buna Yem Fabrikasının devreye girmesiyle mısır, arpa gibi ürünlerin ekim alanlarının genişlemesi, Dondurulmuş Parmak Patates Tesisinin, Hamyağ Fabrikasının devreye girmesiyle bölgedeki patates, ayçiçeği üretim hacminin artması gibi tarımsal üretimi olumlu etkileyen yatırımlarında katılımıyla Konya Şeker’in son yıllarda gerçekleştirdiği yatırımların asıl etkisinin tarlaya ve üreticiye olduğu görülmektedir. Yatırımların işlevi konusunda üç örnek vermek istiyorum. Üretim açsından hiçbir sıkıntı yaşamamamıza hatta bazen arz fazlası nedeniyle patateslerin çürümeye terk edilmesine rağmen, ülkemiz maalesef patates nişastası ihtiyacının tamamını ithalatla karşılamaktadır. Bebek mamalarında ve gıda sanayinde kullanmak için her yıl 30.000 ton civarında patates nişastası ithal eden ülkemiz bu ithalat karşılığı yaklaşık 30.000.000 $ döviz sarfetmektedir. Bir yanda daha çok patates üretme imkânımız varken, bir yanda ürettiğimiz patatesler çürümeye terk edilirken, hammaddesi patates olan bir ürün için her yıl ülkemizin bu bedeli ödemesi üzerine Konya Şeker harekete geçmiş ve Patates Nişastası Fabrikası yatırımını gerçekleştirmiştir. Yatırımın tamamlanmasıyla birlikte Konya Şeker’in Dondurulmuş Parmak Patates Fabrikasına ürün veren üreticilerin elek altı patatesleri elinde kalmayacak ve 30.000 Ton patates nişastası üretimi için bölge çiftçisi yaklaşık 180.000 Ton ilave patates ekimi gerçekleştirebilecektir. İthalat için ayrılan dövizin yönü de bölge çiftçisine dönecektir. Tarım sektöründe sadece döviz kaçağı olan yer burası mı? diyebilirsiniz. Elbette hayır? Mesela petrolden sonra en fazla döviz sarfiyatı yaptığımız yerlerden biri de yağ ve yağlı tohumlardır. Türkiye kendi ihtiyacına yetecek kadar yağ ve yağlı tohum üretemediği için bu alanda ithalata bağımlıydı. Bu kader miydi? Elbette değildi. Nitekim hükümetimiz son yıllarda yağlı tohumlara desteği arttırdı. Ancak bu destek tek başına yeter mi? Yetmez. Yapılması gereken ne? Üreticinin ürününü satabileceği büyük ve güvenilir alıcılar gerekli, ürünü


Lezzet markaları

Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Recep Konuk:

yere düşürmemek için o ürünü işleyecek tesis lazım. Konya Şeker ülkenin ihtiyacı ile üreticinin yağlı tohum ekme arzusunu buluşturdu ve Hamyağ Fabrikası yatırımını başlattı. Sonuç ne oldu? 2010 yılında sadece 50.000 Ton ayçiçeği üreten Konya, Konya Şeker’in Hamyağ Fabrikası yatırımının tamamlamasıyla, 2012 yılında ayçiçeği üretimini 175.000 Tona, 2013 yılında da yaklaşık 350.000 Tona yükseltti. Ancak, 2014’te bir önceki yıl ithal ürün baskısıyla yaşanan fiyatlama problemi nedeniyle rekolte 200.000 – 210.000 Tonlara geriledi. Fakat bu rakam dahi, 2010’un 4 katı civarındadır. Yani bölgenin üretim desenine artık ayçiçeği çıkmamak üzere girmiştir. Konya Şeker’in başlattığı kapasite artırımı yatırımının tamamlanmasıyla da bölgemizde üretiminin 750.000 tonu aşması hedefleniyor. Ovanın harekete geçmesiyle birlikte yaklaşık 1 Milyar TL karşılığı döviz yağlı tohum ve ham yağ ithalatına gitmeyecek ve hem ülkemiz kazanacak hem de bu paranın bölgeye yönelmesiyle üretici kazanacak. Bir diğer örnek Et-Süt Entegre Tesisidir. Üretici sadece bitkisel üretimle geçimini sağlamaz, sağlayamaz. Üretici özellikle de pancar üreticisi bitkisel üretiminin yanında hayvancılık da yapar, yapmak zorundadır. Şeker pancarının en çok desteklediği yan sektör hayvancılıktır. Kaldı ki, gelişmiş ekonomilerde tarım sektörünün toplam geliri içinde hayvancılığın payı dörtte bir civarındadır. Ülkemizde ise gelir kompozisyonu aşağı yukarı tam tersidir. Bu kompozisyonun değişmesi gerekiyor. Değişmesi için de üreticinin hayvancılıktan para kazanacağı, hayvancılığı verimli yapabileceği, ürettiğini değerinden satabileceği, ölçek ekonomisine uygun tesisler gerekiyor. Konya Şeker üreticisinin hayvansal üretimini değerlendirmek, bölge hayvancılığını ayağa kaldırmak için dünyanın tek kampüs içinde en büyük yatırımı olan Et-Süt Entegre Gıda Kompleksini Konya’ya kazandırdı. Bu tesis günde 2.000 ton süt, 1.200’ü büyük, 3.000’i küçükbaş olmak üzere günde 4.200 baş besi işleyecek. Tesis için yaklaşık 50.000 aile süt ve besi hayvancılığı yapacak. Konya’daki üreticilerin elindeki mevcut hayvan sayısı bu tesisin bir yıllık ihtiyacını karşılamaya yetmiyor. Yani Konya Şeker üreticiyi daha çok

üretmesi için zorluyor, özendiriyor. Nitekim üretici buna cevap vermeye başladı ve sadece geçtiğimiz yıl bölgenin hayvan varlığı %25’in üzerinde arttı. Bu daha da büyüyecek ve inşallah bölge bitkisel üretimden kazandığından daha fazlasını hayvancılıktan kazanmaya başlayacak. Bu sizce ülke ekonomisine ciddi bir katkı olmayacakmıdır? uSn.Konuk, Konya Şeker’in “Ürünlerine yönelik” kalite yaklaşımı hakkında neler söyleyebilirsiniz? Hem çikolata, şekerleme, şekerli mamuller, bisküvi, kek, gofret hem de et ve et mamulleri ile süt ve süt mamullerinin yanı sıra tüketiciye ve pazarlara sunduğumuz Konya Şeker güvenceli diğer ürünlerimiz için öncelikle ve özellikle vurgulamak istiyorum; Bizim asla taviz vermediğimiz husus doğallık, hijyen ve kalitedir. Gıda sektöründe bizim iddiamızı güçlendiren, iddialı konuşmamızı sağlayan asıl dayanağımız budur. Ben rahatlıkla şunu söyleyebilirim, bizim ürünlerimiz birinci sınıf ürünlerdir. Biz Konya Şeker’in ürettiği her ürünü dünyadaki en üst segment ürünlere konumlandırıyor ve o standartlarda üretiyoruz. Bunun iki tane temel sebebi var. Birincisi üretim alt yapımızın yüksek teknolojisi, en iyiyi üretme konusundaki iç güdümüz, iddialı yapımız ve başarılarımız, ikincisi tüketiciye duyduğumuz sevgi ve saygıdır. Birincisinden başlarsak bu hem bir güvene dayanıyor hem de üretim altyapısını oluştururken niteliğe ve kaliteye yatırım yapmanızı gerektiriyor. Biz kendimize güveniyoruz çünkü gıda sektöründe 60 yıllık bir kurumsal tecrübeye sahibiz. Öte yandan yaptığımız hiç bir yatırımda marka değerimizin düşmesine neden olacak tercihlerde bulunmadık. Mesela kurduğumuz her tesiste modern ve en yeni teknolojileri tercih ettik. Bunları da nitelikli eğitimli personele emanet ettik. Bu konuda iddialıyız üretim teknolojisi ve üretim tesisi güvenirliliği açısından da personel kalitesi açısından da Türkiye’nin en önde gelen şirketlerinden biriyiz. Yani Ferrari’yi alıp ta ehliyetsiz birine hadi yarış demedik, ya da kağnıyı önüne koyup ta F1 pilotuna hadi birinci ol, demiyoruz. Ferrari’yi alıp direksiyonuna da F1 pilotunu oturtuyoruz. Peki, bu kadar yatırımı Konya Şeker niye yapıyor? Kalite anlayışından ve tüketiciye saygısından. Biz tüketiciye sunduğumuz

ürünümüzü sadece ticari bir ürün olarak görmüyoruz. O ürün bizim itibarımızdır. O nedenle de bizim ürünlerimizin en önemli farkı şudur, her şey birinci sınıftır ve maliyet düşünülerek malzemeden tasarruf anlayışıyla üretilmemiştir. Biz hem şuna inanıyoruz hem de pazar araştırmalarında şunu tespit ettik, kalitenin müşterisi var ve tüketici güvenilir ve kaliteli ürün istiyor. Bir başka şey daha istiyor kendi sağlığına ve tercihlerine saygı istiyor. Biz de bu tercihleri ve beklentileri paylaşıyor ve saygı gösteriyoruz. Yaklaşımımız bu olunca da bütün markalarımızın ve ürünlerimizin o tercihi yansıtması gerekiyor. Nitekim biz de markalaşma ve üretim yaklaşımımızı buna göre oluşturduk ve pazarda kalitemizle yer edindik ve çıkardığımız her yeni üründe de bu anlayışla pazarda yer alıyoruz. Biz her ürünümüzün arkasındayız. Biz şunu biliyoruz, bizim ürettiğimiz ürünü bu ülkenin çocukları, bizim evlatlarımız tüketiyor. Ancak bizi her gıda işletmesinden ayıran bir husus daha var. Bizim ortaklık yapımız. Yaklaşık 900.000 pancar üreticisi bizim ortağımız ve onlar adına ve onlar için üretilen bu ürünleri bizatihi onlar ve onların aileleri de tüketiyor. Benim de evlatlarım var, torunlarım var. Onların önüne koyamayacağım, onlara yedirmekten imtina edeceğim hiçbir ürünü bizim kurumumuz üretmedi, üretmiyor, üretmeyecek. Ben bu ülkedeki her çocuğu kendi torunlarım kadar kıymetli görüyorum ve şunu söylüyorum Konya Şeker’in ürettiği her ürünün benim ailem ve benim torunlarım da müşterisi. Bizim ürünlerimiz ve üretim tesislerimiz, doğal olamayan ve sağlık açısından tehdit oluşturan her şeye kapalıdır. Ürünlerimizde, kullandığımız şekeri biz üretiyoruz ve %100 pancar şekeri. Konya Şeker damgası taşıyan ürünlerin yağı, kakaosu, fındığı, fıstığı aklınıza ne gelirse hepsi kesinlikle birinci sınıftır. uSn.Konuk, Konya Şeker’in ürünlerinin, bir kaç tanesi hariç neredeyse tümümü bir marka altında buluşturdunuz. TORKU, kısa ve akılda kalan, internet dilinde yazımı uygun, ne sebeple bu isim verildi? Ayrıca, bu ismin kökeni, manası nedir? Ürünlerimizin yukarıda belirttiğim bazı özellikleri ve bizim ürünlerimize dönük bazı hassasiyetlerimiz var. Öncelikle ifade edeyim, TORKU kelimesi: Öncelikle, Dünyadaki ilk Türkçe Sözlük olan “Divan-ı Lügati’t Türk”den alınmıştır, “İpeksi, saf, temiz” manalarını içeren, bir kelime olup, bizim ürünlerimizin; Doğal, katkısız, hijyenik, sağlıklı ve helal özelliklerini temsil etmesidir. Belirttiğiniz diğer özelliklerde tabiiki ticari olarak değerlidir. Dünya İnovasyon Liğinde TORKU Markamız “şampiyon olmuş, ülkemiz insanının gıda güvenilirliği alanındaki korku›suna son vermiştir. Üretimlerimizi hiç birinde doğal olayan katkı maddeleri ve glikoz şurubu içeren ürünler kesinlikle kullanılmaz. Bu tercih kolay birşey değildir, ürün maliyetleri yükselir. Biz yukarıda anlattığım sistemimiz ve üreticilerden aldığımız güçle fiyatlarınızı tolere edebiliyor, insanımıza güvenilir, lezzetli, kaliteli ürünler sunuyoruz. Bu konularda bilinçlenen halkımızın ürünlerimize rağbeti, doğru yaptığımızı kanıtlıyor, satıcı konumundaki ticari kuruluşlarda halkımızın, bu ısrarlı

isteğine duyarsız kalamıyor, kalitesini yanında uygun fiyatlı olan ürünlerimizden, çok kar edemeselerde, vitrin ve raflarında TORKU ürünlerini bulundurmanın onurunu yaşıyorlar. uSn.Konuk’a bu değerli açıklamaları için teşekkür ediyor, eğitimci kişiliğine ve iş adamlığı kişiliklerine pek yakında ekleyeceğine inandığımız siyasetçi kişiliğinde de başarılı olacağına, ülkemize, tarım ve gıda ile ilgili sektörlere yapıcı katkılar sağlıyarak yönettiği şirkette yakaladığı kalite ve başarıyı ülke geneline yayacağına inanıyoruz. Millet hizmetinde çıktığı bu yeni yolda, milletçe kendisinden daha büyük hedefler ve başarılar bekliyor, hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz.

u PANKO BİRLİK’in üretici yapılanması KONYA ŞEKER ile ticari yapılanması ABH / Anadolu Birlik Holding’i kuran, dizayn eden ve yöneten, Genel Başkan Recep Konuk; 1956 yılında Çumra’nın Türkmen Camili Köyünde doğdu. 1980 ‘de Konya Selçuk Ünv. Mezun olduktan sonra öğretmenliğe başladı. Bu arada İşletme Fakültesinde eğitimine devam etti. 10 yıl serbest ticaret yaptıktan sonra Çumra Belediye Başkanı oldu. Evli ve 3 çocuk, 5 torun sahibi olan Konuk, 1999 yılında 40 Milyon Dolar zararla devralıp, bu günkü konumuna, kurduğu sistem ve dinamik yönetimle getirdiği PANKO BİRLİK Başkanlığı görevinden 7 Şubat’ta AK PARTİ Milletvekili aday adaylığı sebebiyle istifa etti. KONYA ŞEKER’deki başarılarıyla “Türk Tarımının dahi yöneticisi” olarak dünyaca tanındı. Konferanslar verdi ve yüzlerce ödül aldı. Hedefinde, Konya’da Türkiye’nin ilk Tarım Üniversitesi’ni kurmak, dünya otoritelerine burada eğitim verdirmek var.

Tilapia (Kırmızı Çupra) balığı grill ve taco mönösü. Diğer mönüler ve reçeteleri gelecek sayımızda

11


Project1

12/27/13

10:33 AM

Lezzet & Gastronomi

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Exec. Chef Nevzat Onay

Chef: Ayşe Nil Dinler

ÖZGEÇMIŞ: ■İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Üniversiteye devam ettiği yıllarda THY’de kabin memuru ve kabin amiri olarak çalıştı. Yemek pişirmek, yeni tatlar denemek çocukluğundan beri en büyük hobisiydi. Aşçılık kariyerine,THY’den ayrılıktan sonra, alaylı olarak başladı. Kısa sürede, ilerledi. Ankara ve İstanbul’da bir çok restaurantta ve otelde şef olarak çalıştı, açılışlar yaptı. Son 4 yıldır, tv programlarında, restaurantlarda ve çeşitli projelerde danışman şef olarak çalışmakta ve yemek yazıları yazmaktadır.

Yaratıcı mutfak sanatını, saygı ve sempati ile süslüyor

P YOĞURDUN SICAK HALİ:

Yoğurtlu çorbalarımız

K

ışın gelmesiyle ve havaların soğumasıyla içimizi ısıtan çorbalar sofralarımızda daha sık yer almaya başladı. Çorba, hastaya, çocuğa, yaşlıya özetle ev sıcaklığı arayan herkese iyi gelen ve kendini iyi hissettiren bir yemek. Coğrafyamızda en sık hangi çorbaların yapıldığına baktığımızda, en çok çeşitlilik gösterenlerin başını yoğurt ile hazırlanan çorbaların ve aşların çektiğini görürüz. Eskiden, her ilde mutlaka tarhana yapılırdı. Şimdi

market raflarında da kolaylıkla bulabildiğimiz tarhana, mevsiminde domates, biber, değişik otlar, nohut, un ve yoğurt katılarak mayalanır. Bazı yörelerde buğday katılarak hazırlanır, sergilere serilip, tarlalarda ve damlarda kurutulur. Kışın sofralara gelirken, yağ yakılarak, kıyma, et ve et suyu ya da farklı baklagiller ile pişirilerek sunulur. İçine kızılcık katılarak hazırlanan kızılcık tarhanası, hastalanan çocukların iyileşmesini ve ateşinin düşmesini sağlar. Sabah

Adana’nın şıkıldaklı çorbası

ŞIKILDAKLI çorbanın özelliği içinde minik bulgur köfteleri, ıspanak ve nohut ile hazırlanması.

MALZEMELER Bulgur köfteleri için: su bardağı köftelik bulgur ■ 1/2 su bardağı un ■ 1 yumurta ■ 1 tutam tuz ■ Aldığı kadar sıcak su Çorba için: ■ 2 su bardağı yoğurt (yoğurdun ekşi olması gerekiyor, eğer yoğurdunuz tatlı ise 1/2 limon sıkmanızı öneririm) ■ 4 su bardağı et ya da kemik suyu ■ 1 yumurta ■ 1 yemek kaşığı un ■ damak tadınıza göre tuz Sosu için: ■ 1,5 su bardağı yıkanıp ayıklanmış ve irice doğranmış ıspanak ■ 2 diş dövülmüş sarımsak ■ 2 yemek kaşığı zeytinyağı ■ 1 tatlı kaşığı kuru nane ■1

HAZIRLANIŞI Köftelik bulgur sıcak su ile ıslatılıp, soğumaya bırakılır. Soğuyunca bulgur köftesi için gerekli tüm malzemeler harmanlanıp yoğurulur ve nohut büyüklüğünde köfteler yapılır. Yoğurt, et suyu, yumurta, un ve tuz karıştırılıp, süzgeçten geçirilir ve tencereye alınır. Orta ateşte karıştırılarak kaynatılır. İçine haşlanmış nohut ve bulgur köfteleri eklenir. Sos için, ıspanak ve sarımsak zeytinyağında 3-4 dakika, ıspanaklar yumuşayıp, sarımsağın kokusu çıkıncaya kadar sotelenir. Nane ilave edilip çorbaya eklenir. Bir taşım birlikte kaynatıldıktan sonra servise hazırdır.

kahvaltılarında da sıkça tüketilen bir çorbadır Tarhana.

HER DERDA DEVA ÇORBALAR Bir de yoğurtla, daha doğrusu ayran ile eskiden de kurutulmuş yoğurt ile hazırlanan çorbalarımız var. Yoğurt çorbası diğer bir deyişle yayla çorbası her yörede bilinen ve klasikleşmiş, pirinç ile yapılan bir çorbadır. Bu çorba, kışın sıcak içildiğinde içimizi ısıtan, yazın ise soğuk olarak içilebilen, ülkemizde sıkça yapılan bir çorba çeşididir.

Yoğurt çorbası Karadeniz bölgesinde taze ya da kurutulmuş mısır göcesi ile de yapılır. Sivas’ta bir çeşit kurutulmuş yoğurt ile hazırlananına Peskütan Çorbası, doğu ve güney ve güneydoğuda, buğday ile hazırlananına Lebeniye çorbası denir. Burada sayamayacağımız kadar çeşitleri ve isimleri bulunan yöresel çeşitliliği olan tatlarımızdan yoğurtlu çorbalar. Sizlerle birkaç farklı yörenin tattığım ve çok beğendiğim tariflerini paylaşmak istiyorum.

Gaziantep’in Karadeniz meşhur usulü soğuk ayran aşı öz çorbası ÖZ çorba denmesinin sebebi yoğurt ve buğdayın iyice özleşmesinden oluşan bir çorba olmasıdır. Antep mutfağında yoğurt aşlar ve çorbalarda çok kullanılan bir malzeme.

MALZEMELER ■ 1 su bardağı buğday( önceden ıslatılıp pişirilir.) ■ 4 bardak tavuk suyu ■ 1 yumurta ■ 2yemekkaşığı tereyağı ■ 1 yemek kaşığı zeytinyağı ■ 4 yemek kaşığı kabuğu çıkartılmış çiğ Antep fıstığı ■ 4 yemek kaşığı kabuğu çıkartılmış çiğ badem ■ 1 çay kaşığı karabiber ■ Damak zevkinize göre tuz ■ 1 çay kaşığı toz tatlı biber ya da acı tercih ediyorsanız toz acı biber

HAZIRLANIŞI Buğday eskiden süzgeçten geçirilirmiş! Önceden ıslatılıp pişirilmiş ve iyice yumuşamış buğday, yoğurt ve tavuk suyu ile birlikte mutfak robotunda ya da el blenderi ile çekilir. Karabiberin 1/3 ü eklenir,orta ateşte karıştırarak kaynayıncaya kadar pişirilir. Kaynayınca, kısık ateşe alıp Antep fıstığını ve badem ilave edilir. Ateşten indirmeden önce, bir sos tavasında zeytinyağı, tereyağı ve toz biber ısıtılıp, çorbaya eklenir. Sıcak olarak servis edilir.

YÖRESEL olarak çok değişik çeşitleri yapılan soğuk ayran aşı Karadeniz’de sıklıkla mısır ve barbunya ile yapılır.

MALZEMELER ■1

su bardağı haşlanmış buğday su bardağı haşlanmış tane

■ Yarım

mısır ■ Yarım su bardağı haşlanmış barbunya ya da kuru fasulye ■ Yarım su bardağı haşlanmış nohut ■ 2 su bardağı süzme yoğurt ■ Aldığı kadar su ■ Damak zevkinize göre tuz ■ 3-4 adet taze soğan ince kıyılmış ■ 2 yemek kaşığı zeytinyağı ■ 1/2 demet taze nane zevkinize göre doğranmış

HAZIRLANIŞI Öncelikle zevke göre uygun kıvamda bir ayran hazırlanır. Buğday, mısır, nohut ve barbunya eklenir. Zeytinyağında ince kıyılmış soğanlar 3-4 dakika sotelenir. Ilıyınca hazırlanan ayran aşına eklenir. Servis ederken buz parçaları ve nane yapraklarını ilave edilir.

KEMAL USTA WAFFLES ng’le büyüyor

İ

stanbul boğazının iki yakasında birden BEBEK ve ÇENGELKÖY’de açılan mekanlar Waffles tutkunlarını buluşturdu. Şık mekanları, zarif personeli, deneyimli kadrosu ve sunduğu nefis lezzetlerle hızlı gelişimini sürdüren KEMAL USTA WAFFLES’ın kurucusu R.Kemal Özelgil; Kadıköy Moda merkezli mağazalarına eklenen aktif bayiliklerini, “Çekmeköy, Bebek, Erenköy, Maltepe, Manavgat, Çengelköy olarak sıraladı ve yakında Şaşkınbakkal, Bağdat Caddesi, Acıbadem de de açılıyoruz” dedi. Anadolu’ya dönük projelerinin ve bu yöndede taliplerin olduğuna dikkat çeken başarılı yatırımcı, 5 - 8 Mart 2015 günleri Ankaradaki İBATECH ANKARA Fuarı’na katılacaklarını, hem nefis Waffles çeşitlerini Anadolu’daki müşterilerine tattıracaklarını hem de teklif ve talepleri toplayarak değerlendireceklerini belirtti.

Franchisi

rofesyonel Türk Mutfağı’nın sempatik ve saygılı yapısının yanında aşçılık sanatındaki başarılarıyla da ünlenen, genç Executive Chef Nevzat Onay 1976 doğumlu. İki kuşaktan baba mesleği olan aşçılığa, küçük yaşlarda babasının yanında başlamış, yetişme çağında ise ünlü yerli ve yabancı Chef’lerle çalışmış. Daha sonra Aşçılık Okuluna giden, buradaki eğitimini de 1994 yılında başarıyla tamamlayarak mezun olan Nevzat Onay, mezuniyetinden kısa bir süre sonra, başarılarıyla kendini kanıtladı ve ülkenin en genç yaştaki Executive Chef’lerinden biri oldu. 17 senedir, Laila, Buz Grup, Max Brassiere, Bodrum Etiler Şamdan gibi İstanbul ve Türkiye’nin en önde gelen mekanlarında Executive Chef ünvanıyla aşçılık yapan Onay, son 2 yıldır dünya mutfağıyla ilgili ustalık ve hünerlerini, Pierre Loti Hotel’in Loti Cafe & Dining’ kısmında sergiliyor. Türk Aşçılık milli takımının kurucularından olması, eğitici kişiliği ve uygulamalarıyla camiaya bir çok genç ve başarılı aşçı kazandırmış. Gastronomi ve mutfak sanatları konusundaki değerli ve başarılı çalışmalarını çeşitli ödüllerle taçlandırmıştır. Halen bir çok yurtiçi ve yurtdışındaki seçkin restorantların da danışmanlığını yapmaktadır.

ITALYA VE FRANSA MUTFAĞI

Yemek tutkusunu yemek yapmaktan öteye taşıyıp, sık sık bununla ilgili seyahatlerde bulunan ünlü Chef’in yakın dönemdeki hedeflerinden biri de Hindistan’ın tapas ve balık restorantlarıyla ünlü Leaa şehri’ne gitmektir. Kendine en yakın mutfakların İtalya ve Fransa olduğunu söylemesine rağmen, Uzak Doğu dahil bir çok mutfağa son derecede hakimdir. Bu mutfaklardaki gelişim ve yenilikleri, mesleğini geliştirmek ve füzyon mutfağına yoğunlaşmak için sıkça yaptığı seyahatlerle yakından takip etmektedir. İlgi alanı ise Hollanda, Almanya ve Fransa da yeni açılan restorantlar olup, mutfaklarına girmek ve yemeklerini tatmak onun için, fırsat kolladığı ülkelerdir. Yurtdışında da zaman za-

man son derece aktif roller üstelenen genç Chef, bir süre kaldığı Azerbeycan’da, Azimport’ un bir çok mekan açılışında görev aldı. 2010 yılında İtalya’dan davet aldığı Beyaz Trüf Mantarı haftasına gözlemci olarak katıldı, ordaki trüf mantarıyla yapılan yemekleri tatması ve uygulamasını hayatının en unutulmaz deneyimlerinden biri olarak tanımlıyor.

MEHMET GÖK’Ü TAKIP EDIYOR

Nevzat Onay’ın aşçılık sanatındaki önemli hünerlerinden birisi de “Mutfak Artistliği” dir. Yaptığı sebze suyundan altın varaklı resimler, patatesten ağaç ve buzdan heykel gibi oldukça ilgi gören eserleriyle literatürlere girmiş, yemek yapma sanatını bambaşka boyutlara taşımış bir sanatçıdır. Mesleğinde, örnek aldığı ise tek bir isim var, “Mehmet Gök”, onu, mönülerini, çalışmalarını ve yaptığı işleri yakından takip ediyor, seviyor ve saygı duyuyor. Uzman Tv’de paylaştığı yemek tarifi videoları 600.000 den fazla izlenme sayısına ulaşan Nevzat Onay’ın aşçılığa merak duyanlar için bir de nevzatonay. net isimli bir web sitesi bulunmaktadır.

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI

Ağzımızın S

osyal medyada gelişmeleri kaçırma korkusu olarak açıklanan FOMO, yolda yürürken, araç kullanırken, sohbet ederken, çalışırken, hatta yemek yerken bile kendini hissettirmeye başladı. İnsanlar artık, en özel anlarında bile Facebook, Twitter, Instagram, Vine gibi sosyal ağları takip etmekten kopamıyor. Sosyal medya bağımlılığının tehlikelerine dikkat çeken Yeşilay Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Gazetemize yaptığı açıklamada: FOMO’nun uyuşturucu kadar tehlikeli olduğunu, bazı insanların uyanır uyanmaz, sosyal medya hesabından kendisiyle ilgili yorumları incelediğini belirtti ve “Maalesef insanlarımız da bu akıma kapılmış ve gerçek bilgiyi ayırt edemeyecek, bilgiye ulaşmada kaynak taramasına gidemeyecek bir tembelliğe sürüklenmiştir” dedi. Sosyal medyayı hem bilinçli hem de aktif kullanmanın mümkün olduğunu ifade eden Karaman, “İlk olarak özellikle gençlerimize sosyal medyanın sonsuz özgürlük olmadığı gerçeğini öğretmeliyiz. Eğitim sistemimiz

TADINI KAÇIRIYOR

içerisinde teknolojinin doğru ve yararlı kullanımı yanında, mahzurlarını da göstermeliyiz” dedi. Sosyal medyadaki rekabet ortamının, kullanıcıları çevrimiçi olmaya teşvik etmesi, FOMO’nun tüm dünyada yaygınlaşmasını sağlıyor. Gelişmeleri kaçırma korkusu bireyleri kültürel açıdan da olumsuz yönde etkiliyor. Onları sosyal medyanın oluştur-

İhsan Karaman

duğu sanal kültürün bir parçası haline getiriyor. Özellikle Facebook üzerinden paylaşılan içeriklerin beğenilmemesi FOMO hastalığını tetikliyor. Paylaştığı içeriklerin beğenilmemesi bireyi sosyal medyayı sürekli kontrol etmeye, bu durumda, zayıf bünyeli kişilerde istenmeyen sonuçlara, davranış bozukluklarına sebep olabiliyor.


Lezzet & Temizlik

Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

Doğa Tedarik Firması Genel Müdürü Hüseyin Yazıcı:

TEM 333 Genel Müdürü NURAY KÜÇÜKAĞALAR

ı l a t r o p ı l a i d d i n ü r ö t Sek

Başarı ekip işidir

TEM333 S izi tanımak isteriz, kendinizden bahseder misiniz? İzmir de doğdum, halkla ilişkiler bölümünden mezun olduktan sonra, yönetim ve organizasyon bölümünde master yaptım. İşim gereği hemen hemen dünyanın görüp keşfetmediğim bölgesi kalmadı diyebilirim. Havacılık, tekstil, fuar, televizyon program yapımcılığı, görsel ve yazılı medya sekörlerindeki 25 yıllık iş kariyerimin birikim ve tecrübesiyle; bugün iş ortağımla birlikte endüstriyel temizlik sektöründe medya yayıncılığı alanında faaliyet gösteriyor ve sektörde bir çok ilke imza atmaya devam ediyoruz. uBize biraz yeni projenizden bahseder misiniz? Endüstriyel temizlik sektörünün gözü kulağı olarak sektördeki üretici,tedarikçi,ithalat ve ihracatçıları büyük bir çatı altında toplayarak;karşılıklı kazanç ve ticaretin güvenilir bir ortamda yapılmasını sağlayacak olan büyük ve uluslararası bir e-ticaret portalı hayata geçiriyoruz. uBu projeyi nasıl ve neden hayata geçiriyorsunuz? Endüstriyel temizlik sektörünün tv, gazete, dergi olarak tüm mecralarında yer almak; sektörün nabzını tutmak adına grubumuza önemli bir ayrıcalık kazandırmakta; buna farklı sektörlerdeki global

Renk Grup A.Ş. Genel Müdürü MURAT KESKİN

R

enk Grup A.Ş hakkında bilgi verir misiniz? 2006 yılından bu yana hizmet sektöründe tedarikçi olarak faaliyette bulunan grup şirketlerimiz, konularında uzman kadrosu ile çevre temizlik makineleri ithalatı ile oluşturduğu pazarda en kısa sürede ürün bazlı hizmeti ulaştırmak ve optimal anlamda fayda sağlamak amacıyla kalite ve müşteri memnuniyeti odaklı olarak hizmet vermekteyiz. 2013 yıl sonu itibariyle MINGNUO marka yol temizleme makinaları ve ekipmanlarının Türkiye Avrupa ve Asya ülkelerinin distribütörlüğünü, 2014 yıl sonu itibari ile de TSM Italy marka iç ve dış mekan süpürme makinalarının distribütörlüğünü aldık. u Firmanızın sunduğu ürün ve hizmetler hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Başta resmi kurum ve kuruluşlar olmak üzere özel işletme ve kuruluşlara yol süpürme tipi çevre temizlik makinaları, iç ve dış mekan süpürme makinaları ile temizlik ihtiyacı duyan hemen her sektöre hizmet vermekteyiz. Makine sektörümüz, son 15 yılda gerçekleştirdiği atılım ile ülkemizde de ekonominin kilit sektörlerinden birisi olma yönünde ciddi atılım yapmıştır. Son yıllarda güçlü bir artış

deneyimler de eklenince doğal olarak sektöre çok daha geniş bir açıdan bakabilmemiz mümkün oluyor. Çağımız hızlı,bilinçli,sistemli ve seri hareket edenlerin başarıya ulaştığı bir çağ. Bizler de bu trioyu tüm sektörün kazanabileceği bir projeye çevirdik. Kısa bir süre sonra da aktif hayata geçireceğiz. u Sizinle işbirliği içinde olmak sektöre ne kazandıracak, kısacası ışirket ve markalar niye sizinle işbirliğine girmeli? Daha önce de belirttiğim gibi yıllardır sektörün nabzını tutan bir medya grubuyuz; istikrarımız rakiplerimiz olmasına rağmen başarı ile devam etmekte, haliyle bu durum bizlere güven olarak da geri dönüyor. Yani sektöre bizi tanıyın;biz buyuz demek gibi bir zaman kaybımız yok; GÜVEN ve BİLİNİLİRLİK temelinin çok önceden atılmış olması projemize büyük bir sermaye; ama daha önemlisi ciddi bir zaman tasarrufu sağlayacak. Böylelikle sanal satıştaki “dokunmadan almam” psikolojisini de önemli bir şekilde yok etmiş olacak.Ayrıca medya kuruluşu olmamız sektöre tarafsız bakabilmemizi sağladığından adaletli bir rekabet ortamını da en ekonomik fiyatlarla sağlayabileceğiz. u Hedefleriniz ve beklentileriniz neler?

Öncelikle sektördeki haklı rekabet ve güvenimizi bu proje ile daha da sağlamlaştıracağımıza güvenimiz tam; enerjik ve ekip ruhu ile çalışan bir grubumuz var;pazar araştırmamız tam; yenilik ve değişikliklerden önce bizim haberimiz oluyor; Tüm bu avantajlara rağmen beklentimiz e-ticaret de güven ve istikrar, güven ve istikrar başarıyı oluşturur. Gerisi zaten gelir. BKM verilerine göre 2007 yılında 5.537.17 tl olan e-ticaret hacmi;2012 de 30.6 milyar tl a ulaşmıştır. Ve bu ivme son iki yılda katlanarak büyümektedir.Bu da e-ticaretin şirketlere ve girişimcilere ne denli kazanç ve bilinilirlik kazandırdığının bir diğer göstergesidir. uEndüstriyel temizlik sektöründe e-ticaretin risk ve avantajları nelerdir? Sektörün nabzını tutan bir konumda olduğumuz için riskleri avantaja çevirmemiz bizim en büyük artımız. Satış sonrası da hem üretici ve tedarikçimizin hem de müşterimizin yanında olmamız ayrıca bir avantaj. uBuradan sektöre söyleyecekleriniz nelerdir? Gelin hep birlikte güvenli ve istikrarlı bir ortamda hep birlikte kazanalım ve kazandıralım.Hem reklam hem ticaret hem güven ve istikrar sadece www.tem333.com da.

Bizim için en önemlis i

‘İtibar’

sergileyen makina sektörü ithalatın büyümesini hızlandıran önemli bir faktör olmuştur. Ithalatta etkin bir rol oynayan Çin’de, elektronikten sonra makine ithalatı ikinci sırada yer almaktadır. İtalya’da ihracatta olduğu gibi ithalatta da ön sırada. Renk grup olarak bizim de bu pastada payımız büyük. Rew 2014 10.Geri Dönüşüm, Çevre Teknolojileri ve Atık Yönetimi Uluslararası fuarında MINGNUO marka yol temizleme makinalarını ve ekipmanlarını müşterileriyle ilk defa buluşturduk. Lansmanı yapılan ürünlerimiz Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen belediye başkanları, temizlik işleri müdürleri ve çevre koruma müdürleri tarafından çok ilgi gördü. Günümüz şartlarında hem belediyeler hem de özel sektör enerji tasarrufuna çok önem veriyor. Bizim makinalarımız bu müthiş tasarruf sayesinde kısa sürede kendi parasını çıkarmaktadır. TSM Italy ile büyük bir iş ortaklığına başlayan Renk Grup, temizlik makinaları grubundaki yelpazesini genişleterek sektöründe hızla ilerlemeye ve büyümeye devam etmekteyiz. Belendiye-Kent 2014 Fuarı’nda da TSM Italy marka iç ve dış mekan süpürme makinalarının lansmanında müthiş ilgi görüp övgü aldı. 1-3 Nisan

Antalya’daki Anfaş Uluslararası Şehir Planlama ve Teknoloji Fuarı’nda da makinalarımızı yerli ve yabancı müşterilerinin beğenisine sunucaz. Enerji tasarrufu ve yüksek kalite ödün veremeyeceğimiz iki husus. Artık kimsede İyi teklif en ucuz tekliftir mantığı yok. Fiyat tabi ki önemli. Biz zaten kalitemize göre fiyatlarımızın uygunluğu ile de dikkat çeken bir firmayız. Ama asıl konu, kalite, ihtiyaca cevap verebilen bir verim ve satış sonrası destektir.

ÜRÜNLERİNİZİ GENELDE KİMLER KULLANIYOR?

Enerji tasarruflu olmasının yanı sıra sessiz çalışarak çevreye gürültü vermemesi sayesinde; Konut ve site alanları, avm alanları, kamu alanları, askeri alanlar ile caddeler, sokaklar, kaldırımlar kaldırım üstleri, park ve bahçeler, trafiğe kapalı cadde ve meydanlar ve dar sokaklarda, açık ve kapalı otoparklar, hastaneler rahatlıkla kullanabilir. Ayrıca Renk Grup A.Ş. TSM Italy ürünleri arasında bulunan Türkiye’de ilk defa kullanılacak olan ECORAY sistemli zemin otomatlarının Anti bakteriyel özelliği ile Türkiye’de özellikle hastaneler, ana okulları ve kreşler gibi sürekli steril olması gereken alanlardaki açığın kapanmasını sağlamayı hedeflemektedir.

E

ndüstriyel Temizlik Sektörünün alışılagelmiş toptancı formatından sıyrılıp kurumsallaşması gerektiğini ifade eden ve sektör de emin adımlarla ilerleyen, Doğa Tedarik firmasının Genel müdürü Hüseyin Yazıcı ile sektöre dair röportaj gerçekleştirdik. u Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? İstanbul’da doğdum.Vefa lisesinden mezun olduktan sonra üniversiteye devam ettiğim yıllarda girişimcilik ruhum ağır bastı,üniversite hayatıma ara vererek yurt dışına gittim,Bulgaristan’da başlayan temizlik sektöründeki iş hayatım Türkiye’de de şirketleşerek devam etmektedir. u Firmanızı kuruluşundan bugüne gelişimini anlatırmısınız? Üniversite eğitimime ara vererek Bulgaristan’a gittiğim yıllarda buradaki şirketlere endüstriyel temizlik ürünleri tedariği sağlayarak başladık.Daha sonra Türkiye’de de şirketleşerek yine aynı sektörde tedarikçi firma olarak hizmet ve faaliyetlerimizedevam etmekteyiz. Ayrıca, 2014 yılı itibari ile DOĞA Tedarik distribütör firma olma yolunda çalışmalara başlamış ve bünyesine kattığı tecrübeli personel yapısı ile başarılarının devamını sağlamıştır. 2015 yılı ise DOĞA Tedarik’in yapılanma, yeni markaların distribütörlüğünün eklenmesi ve gelecek planlarının yapıldığı bir yıl olarak tarihimize yazılacaktır. u Firmanızın misyon,vizyon ve hedeflerini öğrenmek isteriz. Öncelikle geniş ve kaliteli aynı zamanla ekonomik bir ürün ağıyla müşterilerimizin taleplerine cevap verebilmek en büyük hedef ve amacımız. Bu hizmeti sunarken de satış öncesi ve sonrası da destek, ayrıcalıklı misyonumuzdur. Son yıllarda maalesef süre gelen ucuz ürün furyasının karşısında, DOĞA Tedarik olarak kaliteli ürün, koşulsuz müşteri memnuniyeti, sorunsuz ve zamanında hizmet, çözüm odaklı yakla- şımlarla; müşterilerimize ihtiyaçları doğrultusunda en uygun çözümleri sunmak, müşteri odaklı çalış- ma stratejisinde, kalitede, hizmette, bayi ilişkilerinde iş ahlakı ve dürüst çalışma ilkelerini benimseyerek daima “en iyi” olmayı misyon edinmiştir. Bu misyonumuz doğrultusunda, Türkiye çapında Bayilikler ile hizmet kalitesini rakiplerinin üzerine çıkarmayı hedef koymuştur. Firmanızın faaliyet alanları nelerdir? Foreks markası ile; oto temizleme ürünleri,dezenfektanlar ve ekipmanları temizlik, otel, housekeeping, F&B vb. grupların destek ve çözüm ekipmanları üzerine yoğunlaşmıştır. Firmanızın hedef kitlesi kimlerdir? Hedef kitlemiz oldukça geniş, sahip olduğumuz markalar ve ürünleri özellikle Temizlik Firmaları, Oteller, Hastaneler, Endüstriyel Kuruluşlar kısacası temizlik ihtiyacı olan tüm sektörler diyebiliriz. Spesifik ürünleriniz var mı? Oto temizleme ürünlerimiz de çok iddialıyız, ekonomik ve kaliteli yapısıyla ayrıcalıklı bir yer oluşturmaktadır.

Amerika’da üretilen ilk ve tek el kurutma makinası

tmeKurutucuları mekan işle nfaş Equipment fuarınilerine, kaetic yön ve e rin cile rek da standlarını ziyeret ğıt havluları elemine ede iz Exceldryer Satış iğim ett ını azaltarak, flar sra ma ım bak lira pazarlama müdürü M.Cenk bir yıl içerisinde binlerce aAkanlı; sektörde yeni olm rator El Xle lar. sağ uf arr tas ıza ara mıza rağmen ikinci fuarım Kurutucuları kağıt havlul gös a mız ma Fir z. oru ılıy kat 5 tasarruf %9 ma ala ort nla ora ve r terilen yoğun ilgiden ben sağlar. 10-15sn’de kurutu ru doğ ın rım şla ada ark p eki ucularının rut Ku El or rat Xle yolda ilerlediğimizi göster patentli teknolojisi el kuen gel a mız ndı Sta . dir ır kte me rutma sürecini hızlandır ilea utm firma sahiplerine, yönetic kur El . ırır ve kolaylaşt ımıre ve satın almacı dostlar sek hızda yük z imi ler em sist ken mı za makinalarımızı anlatır hava hakımı ve özel tasarı uyoşu hususlar üzerinde dur 10- 15sn. izi rin elle nde esi say ız; r. ruz. Öncelikle makinalarım içerisinde tamamen kurutu bir Doğayı Korur Dünyanın OR® çok noktasında XLERAT ÖZEL TASARIMLAR kiel kurutucuları karbon aya RENKLER çevre VE ÖZEL len ve zarar zini azaltır. İşletmelerin abi çık lay Ko a koruma regulasyon hedefle görebilen yapışkan kaplam cı dım yar a rın ün ala gör tal diji rine ulaşm iş işm gel , sın- yerine nesi say iz olarak, çevrenin korunma ojim tüleme teknol Aucuda önemli rol oynar. XLER de XLERATOR El Kurut nor , ar ml arı tas l TOR® el kurutucuları nuzu talebe öze 80% e rm işti değ mal el kurutucularından rak ola sel gör ile 5 z. daha az enerji kullanır. %9 ini şansına sahips El Daha Tasarruflu Xlerator

A

Hakkı KORKMAZ hakkıkorkmaz@lezzetgazetesi.com

Geri dönüşüm bilinci ve uygulaması

D

ünyada teknolojinin artmasıyla, azalması düşünülen kağıt tüketimi, düşünülenin aksine artmaktadır. Günümüzde artan kağıt tüketimi birçok sektörde görülebilir. Bu artışlar küresel ısınma, bitki örtüsünün zarargörmesi, hayvanların yaşam alanlarının azalması, çevre kirliliği, ısı ve su kaynaklarının azalması gibi birçok alanda etkilenmeler oluşturmaktadır. Bu nedenle birçok ülkede geri dönüşüm bilinci ve uygulaması gerek bireyler gerekse devlet yönetimi aracılığıyla hayata geçirilmiştir. Son yıllarda yaygınlaşan kullan-at ürünler hijyenik, pratik ve rahatlık sunsa da, kullanım sonrası değerlendirilmezse çevre kirliliğinde büyük rol oynamaktadır. Özellikle ülkemizde 15 yıl önce tüketim miktarı çok düşük seviyede olan tuvalet kağıdı, peçete ve kağıt havlu günümüzde oldukça artmış ve artmaya da devam etmektedir. Bu ürünlerin kullanımı, hem hayatımızı kolaylaştırıyor hem de bize daha temiz bir ortam sağlıyor. Ancak bu ürünlerin ekolojik sisteme verdiği zararı hiç düşündük mü? Kullandığımız bu ürünler nasıl üretiliyor? Her ne kadar kullanılan selülozlar endüstriyel amaç için üretilen ağaçlardan elde edilse de üretim aşamasında kullanılan su ve enerji kaynakları hiç de küçümsenecek miktarlarda değildir. Peki nasıl olacak da biz hem bu ürünleri kullanıp hem de çevreye verdiğimiz zararı en aza indireceğiz? İşte bu noktada geri dönüşüm sistemi devreye giriyor. Amerika’nın %90’nı, Avrupa’nın %85’i bu ürünlerde geri dönüşüm ürünleri tercih ediyor. Çünkü geri dönüşüme kazandırılan kullanılmış kağıtlar bu ürünleri yapmaya daha elverişlidir. Geri dönüşüm üretim sisteminde 10 kat daha az su ve 8 kat daha az enerji kullanılmaktadır. Ancak ülkemizde geri dönüşüm kağıt ürünleri temizlik sektöründen ziyade ambalaj ve karton sektöründe faalleşmektedir. Gelişmiş birçok ülkede ise geri dönüşüm kağıt özellikle kağıt havlu ve tuvalet kağıdında yaygınlaşmıştır. Çünkü bu ürünlerin lif yapısı daha zayıf olduğundan kullanım sonrası geri dönüşüme uygun değildir. Geri dönüşüm üretilen kağıt minimum ek katkılarla en çok tuvalet kağıdı ve kağıt havluya uygundur. Zaten ülkemizin artmakta olarak görülen en büyük kağıt kullanımı temizlik sektöründedir. Artık biz de çevremize bakıp bu oluşumu görmezden gelemeyiz. Biz bu dünyada kalıcı değiliz ve dünyaya kalıcı zararlar vermemeliyiz. İsteğimiz, daha temiz bir gelecek için dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu ürünlerin kullanımı ve üretimi konusunda daha fazla bilgi ve yatırım olmasıdır.

Anfaş Equipment Fuarı’nın yıldızı

‘Boğaziçi-Vermop’ B

oğaziçi Temizlik Ambalaj ve Gıda Paz. Lti. Şti. Satış ve Pazarlama Müdürü Levent Feyzioğlu yaptığı açıklamada; Türkiye ekonomisinde fuarların artık kanıksanmayacak bir önemi var. Eylül ayında katıldığımız Issa/interclean fuarından sonra Distribütörlüğünü yaptığımız markaların Türkiye’ye yatırımlarının artacağını tahmin etmiştik ve görüşmeler sonucunda, yaptığımız agresif satış ve bayii oluşturmada ki hedeflerimize kısa sürede ulaşmanın sevincinide yaşıyoruz. Vermop yetkilisi Gerhard Eichhorn ise Boğaziçi Kurumsal firması ile inanılmaz derecede bir sinerji yakaladık. Aile olarak telaffuz edebilirim. Bekir Ovayurt ve Levent Feyzioğlu’nun, ekibinin hem sektörü çok iyi bilmeleri hemde titiz ve dürüst olmaları beni çok etkiledi. Türkiye’ye yatırımlarımız hızla artacak.


14

ı ş r a k a az

Project1

12/27/13

10:33 AM

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

Boğ

Lezzet mekanları

Page 1

www.milliyet.com.tr

‘YEMEK ZEVKİ’ e z i s n u r y u B ‘HUQQA KEYFİ’ Chef İsmail Ercan Turan

A

çıldığı günden beri İstanbul Boğazının gözde mekanları arasındaki yerini alan HUQQA, hafta içi ve hafta sonu sabahın ilk saatlerinden itibaren birbirinden özel lezzetlerle konuklarını ağırlıyor. Sanat, cemiyet, spor ve iş dünyasından da birçok ismin uğrak mekanlarından biri olan HUQQA; boğaz manzarası eşliğinde keyifli zaman geçirmek isteyen herkese 24 saat hizmet sunuyor. Ünlü mimar Mahmut Anlar tarafından tasarlanan dekorasyonuyla büyük beğeni toplayan mekanda farklı alanların tümü ahşap bir iskelet sistemiyle birbirine bağlanıyor. Canlı renkler, farklı malzemeler ve mekan için özel olarak düşünülen grafiklerden oluşmuş desenlerle giydirilen özel sistem, mekanın kendine has enerjisini tüm ihtişamıyla yansıtıyor. Tasarımıyla misafirle-

rin uzun süre keyifli vakit geçirmesine olanak sağlayan HUQQA’da, sahip olduğu eşsiz konumun keyfini ve ayrıcalığını tüm misafirlerine yaşatabilmek için farklı kotlarda, herkesin kendini rahat ve özel hissedebileceği üç ayrı bölüm ve üç ayrı loca ile de hizmet sunuyor. Özel günler ya da toplantılar için tasarlanan ve rezervasyonla kiralanan özel odalar kutlama, iş toplantıları ve buluşmalarına ev sahipliği yapıyor. “Bistro Cafe” konseptiyle yerel ve dünya mutfağından özel lezzetleri kendine boğaz manzarası eşliğinde zengin

içeceklerle sunan HUQQA; kapalı alan 240, açık alan 210 olmak üzere toplam 450 kişilik misafir ağırlama kapasitesine sahip.

KAHVALTININ YENİ ADRESİ

HUQQA’ya sabah saatlerinde yolunuz düşerse baklava hamurunda Trabzon minci peynirinden Tokat yöresinin kahvaltılık ezmesine, kendi üretimleri olan ev sucuklarından narenciyeli zeytin çeşitlerine kadar birçok özel tadı bir arada bulabilirsiniz. Gelelim yemeklere…

BASINDA GÜVEN

Doğu ve Batı senteziyle harmanlanan menüsüyle büyük ilgi gören HUQQA’nın mutfağı başarılı şef İsmail Ercan Turan’a emanet. Başlangıç olarak Kızarmış Makorini ve peynir topları ile Quasedilla ya da Çıtır Mantarla başlayabilirsiniz. Sonrasında Bonfile Wrap veya The Waldorf Burger’i tatmanızda fayda var. Öğünü hafif geçirmek isteyenler içinse Kinoa Tabule Salata, Modern Sezar Salata veya Bağbozumu Yeşil Salatayı önerebiliriz. HUQQA’DA özel tekniklerle pişirilen pizzalar da oldukça popüler. Gitmişken Dinamit Karides Pizza ve Bisteca Pizza’yı denemeden çıkmayın. Ravioli Formaggi, Fettucine Massai ve Noodle da makarna sevenlerin favorileri. Ana yemeklerde ise Piliç Picata, Chicken Ravioli Fourmaggi, Patates Örgülü Deniz Levreği, Türüf Mantar Soslu Bonfile, Kuzu Pirzola Konfit, Dry Agerd Antrikot, Isırgan Otlu Köfte, öne çıkıyor. Karnınızı doyurduktan sonra Oreo Cheesecake, Molten Chocolate, Profiterol Cheesecake veya Crep Dantel ile kendinize ya da konuklarınıza unutulmaz bir tatlı ziyafeti çekebilirsiniz. 200 çeşit içecek Tüm bunların yanında yaklaşık 200 çeşit içecek çeşidiyle de fark yaratan HUQQA’da Çilekli Limonata, Saksı, Latte Art, meyve ve bitki çaylarının yanı sıra smootie, detoks içecek ve alkolsüz kokteyller de büyük ilgi görüyor.

Matbah Restaurant MEVLEVİ MUTFAĞINI GÜNÜMÜZE TAŞIYOR

O

smanlı-Saray Mutfak sanatını yaşatan Matbah Restaurant, özenle seçilmiş ve aslına uygun olarak hazırlanmış Mevlevi Mutfağının eşsiz ve zengin lezzetlerini Mevlevi Somadı menüsüyle sunuyor. Mevlevi Somadı etkinliğinin takdim gecesinde buluşan; İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, İstanbul Valiliği Protokol Müdürü Bayram Tolu, Ayasofya Müzesi Müdürü Hayrullah Cengiz, İstanbul Turizm Atölyesi Koordinatörü Tülin Ersöz, Gastronomi ve Mutfak Sanatları eğitmeni Dilistan Çilingiroğlu, Trilye Restaurant işletmecisi, Milliyet Gazetesi yazarı ve LMD Yön.Kur.Üyesi Süreyya Üzmez, Türkiye Lezzet Hareketi Genel Başkanı ve Milliyet Lezzet Gazetesi Yayın Yönetmeni M. Vasfi Pakman, Mutfak Dostları ve Şarap Dostları derneklerinin yönetimlerinde yer alan Semih Sömer, Peyderpey Restaurantı işletmecisi Vedat Başaran, Yemek Tarihçisi, yazar Turgut Kut ve birçok değerli lezzetsever ve yazarlar bu değerli geleneği yaşattığı için Ottomans

Avrupa’nın en büyük ikinci kahve festivali olmayı başaran “1. İstanbul Coffee Festival”i yaklaşık 15 bin kişi ziyaret etti.

‘İstanbul Cofee Festival’

İstanbul’a “İYİ” geldi D

SM Group tarafından bu yıl ilk kez organize edilen İstanbul Coffee Festival büyük ilgi gördü. Festivali 4 günde 14.270 kişi ziyaret etti. Galata Rum Okulu’nda düzenlenen, festival 3. dalga kahve kültürünü öğrenmek, yaşamak, deneyimlemek isteyenlerin buluşma noktası oldu. Festivalde; tonlarca kahve, su, süt tüketilirken çuvallarla kahve çekirdeği öğütüldü. Önümüzdeki yıl ekim ayında daha fazla katılımcı firma ve ziyaretçiyle festivalin 2.sini gerçekleştirmeyi hedefleyen Festival Direktörü Alper Sesli, festivalin ardından; “Uzun süredir İstanbul’un ismi ile anılacak bir kahve festivali hayalimiz vardı. Bu yıl beklenenin üzerinde bir ilgiyle ilkini hayata geçirdik. Tüm İstanbullu

kahveseverlere bir kez daha teşekkür ederiz. 2015 yılındaki festival için şimdiden çalışmaya başladık. YAŞAMIMIZIN HER DİLİMİNDE yer alan bu özel içecek ile başlayan görkemli yolculuğumuz, müzik, sanat, resim, sinema ve çikolata, lokum, kuarabiye gibi kahvenin diğer yol arkadaşlarıyla devam edecek. Önümüzdeki yıl festivali uluslararasına açıyoruz. Güney Amerika’dan Orta Asya’ya oradan Ortadoğu’ya ve Avrupa’ya kadar birçok ülkeden gelen yetkililer ve davetlilerden katılım talebi var. Ayrıca bu topraklarda ve kültürümüzde olan “kahvenin 40 yıl hatırı var” mottosu ile artık İSTANBUL ile bütünleşecek olan nitelikli kahvenin görkemli dönüşüne de hep birlikte tanıklık ediyoruz” dedi.

Aşçılar yarıştı

k Günlerin’de a tf u M l u b n ta İs ı s 13. Uluslarara manki gibi a z r e h , iz m ri e fl e h yetenekli c endiler ! y e in y i n ri le ip k ra ı yabanc

Mutfağı Executive Chef’i Kadir Yılmaz‘ın hazırladığı menü, Neyzen Murat Dağlı’nın Ney faslı eşliğinde sunuldu.

MEVLEVİ SOMADI

Hotels ve Matbah Restaurant yönetimini kutladılar.

HZ. MEVLANA’NIN DÖNEMİ IŞIK TUTTU

Gecenin açılış konuşmasını yapan Ottoman Hotels Genel Müdürü Serdar Balta, “Matbah Restaurant olarak, hizmete girdiğimiz ilk günden beri Osmanlı mutfağının tanıtımı için çaba gösterdik. Mutfak kültürümüze

büyük önem verdik. Bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz Bir Mevlevi Somadı sunumu, Hz. Mevlana’nın eserlerinden ve döneminin kaynaklarından yararlanarak hazırlandı” dedi. Serdar Balta sözlerini, Hz. Mevlana’nın “Aşkın olgunluğu sevenle sevilenin birleşmesindedir. Beri gelin; yağ ile unun bir daha ayrılmayacak kadar karılmasından meydana gelen bulamaç gibi karılın, katışın birbirinize” sözüyle tamamladı. Daha sonra tarihçi ve araştırmacı Turgut Kut, Mevlevi mutfağı ile ilgili bilgiler verdi. Gecede misafirlere, Matbah Osmanlı Saray

Mevlevi Mutfağı’nın özel lezzetleri arasında bulunan Gül Şerbeti Sirkencübin Şerbeti, gibi en özel tatlar ile; Tutmaç Çorbası, Şiş Kebabı, Gül Yapraklı Marul Salatası, Mevlevi Pilavı (Hassaten Lokma), Pekmezli Ayva Yemeği, Su Böreği ve Yoğurt. Mevlevi Mutfağı’nın vazgeçilmez tadı, Badem Helvası da Ney dinlentisi eşliğinde ikram edildi. İstanbul Sultanahmet’te bulunan Matbah Restaurant, Yüzyıllar boyu Osmanlı İmparatorluğuna ev sahipliği yapan tarihi yarımada da, buram buram tarih kokan ambiansı ile 7 31 Aralık tarihleri arasında, Hz.Mevlana’ yı anma ve Şeb-i Arus haftası boyunca birbirinden özenle hazırlanmış yemekleri misafirlerinin beğenisine, şık ve modern bir servis ile sunuyor.

13.

Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri, 28 -31 Ocak 2015 tarihleri arasında Tüyap Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. İstanbul Gastronomi Festivali adı altına yapılan ve Türk gastronomi sektörünü dünya ya duyuran bir organizasyon Öztiryakiler’in ana mutfak sponsorluğunda gerçekleştirildi. Organizasyona 25 mutfakta 74 kategoride 28 ülkeden yaklaşık 300, Türkiye’den ise 2 bin 500’ün üzerinde aşçı katıldı. Etkinlik kapsamında, dünya mutfağı, geleneksel Türk mutfağı, makarna, balık, et, çikolata, sebze oymacılığı, pizza, pasta, festival ekmeği ve daha birçok kategoride yarışmalar gerçekleştirildi.

Yarışmalara engelli aşçılar, üniversite öğrencileri, çeşitli kurum ve belediyelerin aşçıları da katıldı. Yurt dışında yaşayan Türk Cheflerin de yarışmacı ve Juri üyesi olarak katıldıkları etkinliklerde, canlı yarışma kategorisinde büyük bir başarı sergileyen Almanya’daki Dicke Birken Hotel’de görev yapan Exec. Chef Okan Cabri ile Juri de görev alan Viyana’da kurulan, Avusturya Türk Aşçılar Derneği Başkanı Exec.Chef Dursun Erbay performanslarıyla göz doldurdular. VKD Alman federasyonundan Danışman Chef Bernd Malteryarışmalara katılan Türk Aşçı ve Pastacıları çok yetenekli bulduğunu ifade etti. 13 ülkenin katıldığı

Grand Prix yarışmasında Türkiye Aşçılar Milli Takımı’ndan Salih Zeki Kartal, Ali Turşucu ve Kadir Kantar en yüksek puanı aldılar. Tedarikçi firma standlarında buluşan sektör profesyonekleri hasret giderdiler. Michelin yıldızlı şeflerin konferans verdiği etkinlikler, yarışmaların kazananlarına ödüllerinin verildiği gala yemeği ile sona erdi.


Lezzet mekanları

Project1

12/27/13

10:33 AM

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

15

“CARLUCCIO’S”

Sicilyalı şeflerle, sicilya gecesinde, sicilya lezzetleri sundu Asya Mutfağı Lezzetlerinin, Keyifle Paylaşıldığı Mekân:

“P.F. Chang’s”

A

sya’dan Amerikaya, Avrupadan Ortadoğu’ya Gastronomi’nin “Burada olmanızdan çok mutluyuz ve tekrar gelmeyi istemeniz için elimizden geleni yapacağız” felsefesiyle çalışan Türkiye’deki profesyonel yöneticiler Gazetemize P.F. Chang’s Restaurantlarını tanıttı. 2012 yılından itibaren Etiler’de hizmet veren P.F. Chang’s, konsepti icabı; Asya Mutfağı’ndan ortaya sipariş edilen lezzetlerin keyifle paylaşıldığı farklı bir mekân. P.F. Chang’s, son yıllarda “Öğle Teneffüsü” konseptiyle hayata geçirdiği ve fiyatı 35 TL olan “Özel Öğlen Menüleri”, Sushi severlere özel “Sushi a la P.F. Chang’s” menüsü ve 2014’te ilk kez gerçekleştirdiği “Karides Festivali” ile adından söz ettiriyor. P.F. Chang’s yetişkinler kadar çocukların da en sevdiği mekânlardan biri. Çocuklara özel sürprizlerin yer aldığı “Kids Menü”yle çocuklar ailelerinin lezzet yolculuğuna eğlenerek eşlik ediyorlar. Asya lezzetlerini Türk damak tadıyla buluşturan P.F. Chang’s, ortaya büyük porsiyonlarda sipariş edilen lezzetlerin keyifle paylaşıldığı ve sınırsız içecek imkânı sağlayan hizmet yapısı ile kurumsal toplantılar, iş yemekleri, özel davet ve kutlamalar için de ideal bir mekân Kapısındaki dev atları ve büyüleyici atmosferiyle dikkat çeken P.F. Chang’s’in en üst katında yer alan Private Dining Room, modern dekorasyon anlayışıyla toplantılara, davetlere özel dizayn

edilmiş. Private Dining Room’da taş ve ahşap malzemeler, doğal gün ışığı alan çatı pencerelerle bütünleşiyor. Sessiz ortamıyla öne çıkan toplantı alanında gerektiğinde masaları birbirinden ayırmak için kullanılan ahşap seperatörler konuklara mahre miyet ve konfor da sağlıyor. P.F. Chang’s müdavimlerinin vazgeçemediği lezzetlerden Dynamite Shrimp, Mongolian Beef ve Chang’s Spicy Chicken zengin P.F. Chang’s menüsündeki özel lezzetlerden bazıları. Portakal, Yasemin, Morgentau çayı, Espresso, Americano ve Türk Kahvesi tercih edilebilecek sıcak içecek; Great Wall Of Chocolate, Banana Spring Rolls ise tatlı seçenekleri arasında yer alıyor. P.F.Chang’s; Asya lezzetlerini, Amerikan misafirperverliğiyle, yüksek standartlarda, modern ve sofistike bir atmosferde yorumlayan, P.F.Chang’s China Bistro İnc. tarafından yaratılmış olup, yine aynı grup tarafından işletilmektedir. Ülkemizdeki muhteşem mekan, Lübnan, Beyrut merkezli Assaad Food & Beverage Şirketininolup, bu grup Lübnan ve çevresinde çok sayıda uluslararası markanın franchise’i olarak işletmelerini yönetmekte. 2011’den bu yana konuklarına, doğru planlama, bütçeleme, yenilik adapte ve opere etme anlayışıyla, uzmanlaşmış bir yapıda hizmet sunmakta, dolayısıyla yiyecek-içecek sektöründe bu tarz önemli operasyonları başarıyla gerçekleştirmekte.

İ

talyan Şef Antonio Carluccio’nun kendi adını taşıyan dünyaca ünlü restoranı Carluccio’s, Nişantaşı Milli Reasürans Çarşısı’ndaki restoranında Muhteşem bir “ Sicilya gecesi “ düzenledi. Türkiye’de ilk şubesini 2012 yılında Kanyon’da açan Carluccio’s, Eylül 2014’de açtığı 5. Restoranı Nişantaşı Carluccio’s’ta otantik Sicilya yemeklerinden oluşan keyifli bir gece düzenlendi. Sicilya Gecesi’nde hazırlanan yemekler; İstanbul’daki ünlü Sicilyalı şefler Giancarlo Gottardo, Rocco Strazzera, Sebastiano Spriveri, Vittorio Sindoni, Carluccio’s Executive Chef Salvatore Bruni ve Asst. Executive Chef Cengiz Saraman tarafından hazırlandı. Türkiye Lezzet Hareketi ve Milliyet LEZZET GAZETESİ adına bu gastronomi şölenine katılan, M.Vasfi Pakman ile Ali A.Yeliner “Tadılan Lezzetler fevkalade lezzetli ve sunulan şaraplarla çok uyumlu idi” dediler. Tamamen geleneksel Sicilya yemeklerinden oluşan menüde; Sicilya usulü “Ragu” soslu fırın makarna, Domates ve Kılıç balığı soslu spagetti dolgulu patlıcan sarma, Yıllandırılmış Provolone ve kuş üzümü dolgulu dana bonfile şiş, Messina usulü Morina balığı buğulama, barda kurulan tatlı büfesi; Cassata, cannoli, granite gibi birbirinden lezzetli yemekler misafilerin beğenisine sunuldu. Geleneksel Sicilya yemeklerinin yanında da yine Sicilya bölgesine özel şaraplar eşlik etti.

İzaka Restaurant MANZARASI VE LEZZETLERIYLE ZIRVEYE OTURDU

İ

Lezzet Ajandanıza kaydedin; 19 Mart “GİOVANNİ ve GODFATHER” gecesi M

ÖVENPİCK Hotel İstanbul’un İtalyan Başaşçısı Giovanni Terraccino’dan bir vefa örneği, gastronomi eğitimini tamamladığı “Luigi de Medici di Ottaviano” okulundaki hocası Antonio Lauri’yi yıllar sonra, yönetimindeki AZZUR Restaurantta İstanbullu Lezzetseverler ile birlikte ağırlayacak. Halen aynı okulda öğretmenlik görevini sürdüren üstad chef, Napoli’nin ünlü mekanları Villa Perrotta ve La Perla Restaurantların da açılışlarını yapmış. 19 Mart Perşembe akşamı, Antonio Hoca ve

Öğrencisi Giovanni’nin birlikte yapacakları “Olağanüstü Mönü”nün hazırlıklarına; Yine aynı okulun eğitmenlerinden Pastacılık Hocası Antonio Parisi ve Servis Hocası Antonio D’Ascoli de destek verecekler. Aynı gece 19.30 da Napoli’li 4 üstad şefin buluşması olan “GİOVANNİ ve GODFATHER” Gecesinin canlı müzik eşliğinde sunulacak olan, benzersiz mönüsündeki İtalyan Mutfağından 5 farklı Muhteşem Lezzet’in keşfine katılmak için: Hotel’den Sn. Buket Oğuz’a ulaşmak yeterlidir.

stanbul’un en lüks oteli Park Bosphorus Hotel’in muhteşem Boğaz manzarasına hakim terasında konumlanan, IZAKA Restaurants & Bar-Lounge, kısa sürede İstanbul’da lezzetin ve eğlencenin yeni adresi haline geldi. Osmanlıca’da “Tattırma, lezzet ve zevk hissettirme” anlamına gelen IZAKA, gerçekten de adının hakkını veren bir mekan olmuş. Tarihi Yarımada’dan başlayıp Boğaziçi Köprüsü’ne kadar uzanan etkileyici manzarası ile insanı büyüleyen mekan, İstanbul’un yeni lezzet ve keyif merkezi olacağa benziyor. İstanbul’un en iddialı mekanları arasına kısa sürede girebilecek nitelikteki IZAKA Restaurants & Bar-Lounge, Ortadoğu ve Akdeniz Mutfağı başta olmak üzere dünya mutfaklarından farklı lezzetleri, benzersiz bir müzik deneyimi eşliğinde sunan dört mekânı tek bir çatı altında topluyor. Bu mekânlar arasında yerini alan The Midd, Mağrip Bölgesi’nin zengin yemeklerinden Ortadoğu’nun otantik lezzetlerine, Anadolu’nun geleneksel kebap çeşitlerini ocakbaşı ile sunuyor. Ayrıca Osmanlı Saray mutfağına özgü örneklerden tutun da dünya mutfağından geniş seçenekleri misafirleriyle buluşturuyor. The Midd, Doğu ve Batı’nın otantik tatlarının harmanlandığı yeni bir lezzet noktası olmuş durumda.

Akdeniz mutfağının özgün balık kültürünü, Osmanlı, Rum ve Ermeni Mutfağı’nın en seçkin mezeleriyle buluşturan Mezze Mare, balık ve meze kültüründen vazgeçemeyen misafirlerin müdavimi olacakları bir mekan halini almış. Mezze Mare, eşsiz Akdeniz lezzetlerini modern bir dokunuşla sunmasıyla gurmelere hitap ediyor. ‘Deniz yıldızı’ anlamına gelen Hitode Sushi-Bar ise, zengin tatlardan oluşan özgün sushi çeşitlerini, Uzakdoğulu şefi ile mükemmelliğe saygı duyan, yalın Japon zarafetini misafirleriyle buluşturuyor.

Tüm lezzet çeşitliliğinin yanısıra birbirine bağlı 3 salondan oluşan muhteşem mekanda , ortaya hizmet veren 4 taraflı bir bar, eğlenceden yorulanların rahat koltuklarında dinlenebileceği havuzlu bir de üst salonu mevcut. İstanbul›un ünlü mekanlarından gelen deneyimli salon ve mutfak personelin yemek hizmeti verdiği İZAKA, gecede bar ve snack lerle hizmetine devam ediyor. İşte size: Deneyimli ve Ödüllü Chef Eyüp Çevik›in yönettiği İZAKA Restaurants & Bar-Lounge mutfağından çıkan ve zinsanın başını döndüren eşsiz lezzetlerden birkaçı; Balıklı İçli Köfte; dövülen dil balığı taze soğan, kırmızı kaypa biber, kuş üzümü, dolmalık fıstık, kaşar, pul biber ve tuz ile doldurularak top şekli-

ne getirilip mısır unuyla pane edilerek kızartılıyor. Krema, dere otu, sebze çeşnisi, safran ve köri ile hazırlanan sos ile karıştırılarak servis edilen bu lezzetin tadı damaklarda kalıyor. Ahtapot Izgara; ahtapot sebze yatağında 1 su bardağı beyaz şarap ilave edilerek fırınlanması, piştikten sonra üzerine zeytinyağı ve balzemik sirke eklenerek sıcak servis ediliyor. Lahos Peynirli; Dövülen Lahos balığı taze baharatlarla doldurulup rulo yapılıyor ve kırıntı unuyla panelenip servise hazırlanıyor. Osmanlı Saray Akıtması; Zengin Osmanlı mutfağından tadı kadar sunumuyla da ön plana çıkan bir lezzet lan Osmanlı Saray Akıtması, beyaz çikolata ve tahin ile hazırlanırken, ikramı cezve ile yapılıyor.


16

Project1

12/27/13

10:33 AM

Lezzet & Gastronomi

Page 1

18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA

www.milliyet.com.tr

BASINDA GÜVEN

W İSTANBUL

HOTEL, RESTAURANT & LOUNGE

BEŞİKTAŞ’DA MÜCEVHER GİBİ IŞILDIYOR

İstanbul’da yeni bir lezzet durağı

‘Casual Brasserıe’

İ

stanbul’un lezzet haritasına geçtiğimiz ay yeni bir mekan daha katıldı; Casual Brasserie Cafe & Bar. Anadolu yakasında Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi içinde yer alan, sıcak ve huzurlu dekorasyonu ile 160 kişilik nezih bir mekan, Turkmall ve Güldamlası ortaklığı olan Noa Hospitalty kuruluşu. Yurtdışındaki ilk İstanbul Doors işletmesini, grup ortaklarından Alper Eyüboğlu danışmanlığında Azerbaycan’da açan şirketin genç, dinamik ve deneyimli yöneticileri, yiyecek içecek sektöründe önemli başarılara imza atan, hazırladıkları projelerle birçok ödül kazanan iki kuzen Serkan Demirel ve Gültekin Uluç. Kendileri tarafından yaratılan ve hayata geçirilen “Casual” markasını, şimdi de İstanbul’un lezzet hayatına kattılar. Bu üç isim deneyim ve birikimlerini önümüzdeki beş yıl içinde açmayı

planladıkları diğer Casual Brasseire’lerle şehrin dört bir tarafına yaymayı planlıyorlar. Köy kahvaltısından sağlıklı atıştırmalıklara, deniz ürünlerinden pizzalara, çocuk menüsünden pastalara kadar zengin bir a la carte menüye sahip olan mekanda Türk ve dünya

mutfaklarından örnekler sunuluyor. Casual Brasserie’nin mutfağı deneyimli Şef Durmuş Coşkunsu’ya emanet edilmiş. Uzun yıllar mutfakta harikalar yaratan Coşkunsu, reçetesi kendinde saklı “Cafe de Paris Pizza” ve “Özel sosla panelenmiş şinitzel” ile misafirlerine

Alper Eyüboğlu Serkan Demirel

Gültekin Uluç

şaşırtıcı lezzet sürprizleri sunuyor. Mekan, büyük porsiyonlar halinde servis edilen etleriyle de kısa sürede ün kazanmış. Pastane Şefi görevinde ise genç ve yetenekli bir Fransız, Luca Eyüboğlu var. Casual Brasserie’nin mutfağında Luca ve ekibi tarafından günlük olarak hazırlanan tüm pastane ürünleri şimdiden kendi müdavimlerini yaratmaya aday. Özellikle Nutellalı Pasta ve Chocolate bomba en çok tercih edilen pastalar olarak öne çıkmış durumda. Bu lezzetlere ise ev yapımı gazozlar, kahve ve içki çeşitleri eşlik ediyor. Güleryüzlü personeli ve daima işin başındaki yöneticilerle sürekli yeni müşteri ve dostlar kazanan mekanın, geniş, ısıtmalı ve rahat bir terası da olan Anadolu yakasının bu en yeni lezzet durağı haftanın her günü yerli ve yabancı Avm ziyaretçileri ve diğer konuklarına hizmet veriyor.

L

üks hizmet anlayışı ‘’Mücevher Kutusu’’ ve konseptiyle son dediği konsept ile ünlü yılların en gözde oteli mimar Mahmut Anlar W Istanbul; Çağdaş tarafından renovasrestoran ve lounyonu gerçekleştirilen ge konsepti, çekici W Istanbul, şehrin eğlence etkinlikleri şık ambiyansını ve ve benzersiz ağırlama cosmopolit kimliğini ritüelleriyle misafirle- tarihsel bir atmosferrine kişiselleştirilmiş de modern bir bakış bir deneyim sunuyor. açısıyla yorumluyor. Moda tasarımlarla Değişen girişi ile müzik ve geleneksel ilk andan itibaren mutfakla, kokteylleri iddiasını ortaya koyan birleştiren W IstanW Istanbul, girişten bul, tasarım üzerine W Lounge’a kadar kurulmuş bir otel uzanan ve bir mücevolmakla birlikte, Isher kutusunu andıran tanbul’un tükenmeyen etkileyici tüneli enerjisine, Akaretile misafirlerini ler’in güzelliğine ilk anda büyük ve canlılığına kuşbir ihtişamla bakışı konumda, karşılıyor. mizanseni ve renkW Lounge; liliğini, Klasikle yeni dekomodernize rasyonu etmiş bir ile noktada şimChef yaşatıyor. diTekin Günaydın

den özel bir buluşma noktası olmuş. Herşey, W Lounge’un merkezinde konumlanan Daily Bar’ın bunun etrafında dönüyor diyebiliriz. Genel mekânda ise kahvaltı servisi veriliyor, masa yükseklikleri oturmalar ve mekân yerleşimi buna göre tasarlanmış. Yoğun iş temposu arasında sağlıklı, keyifli ve lezzetli bir öğlen yemeği yemek isteyen tüm çalışanlar, her gün 12.00-14.00 saatleri arasında W Lounge’un şık, sakin ve huzur verici ortamında kusursuz bir lezzet molası verebilirler. W Lounge, ayrıca yorucu iş gününün ardından keyifli zaman geçirmek isteyenler için her gün 18.00-19.30 saatleri arasında dü-

zenlediği W Mix Hour ile keyif ve eğlenceyi buluşturuyor. Konuklar, W Müzik Küratörü Furkan Abaday’ın müzikleri ve birbirinden lezzetli “bir al iki öde” mixology kokteyller eşliğinde günün yorgunluğunu atıp, özellikle W imza kokteyli ‘Füme’ yi dumanlar eşliğinde yudumlayıp, yeni gün için enerji toplayabiliyorlar. W Istanbul, geleneksel ve modern sanatın birleşimiyle tasarlanmış bir ortamda keyifli vakit geçirmek, W Lounge’ın Ödüllü Executive Chef’i Tekin Günaydın’ın yeni menüsünündeki, nefis atıştırmalıklarını tatmak, birbirinden çekici kokteylleri denemek ve bu büyülü atmosferi yaşamak isteyenleri ağırlamak için bekliyor.

SİRHA İstanbul ve SİRHA Lyon Fuarları GASTRONOMI VE TURIZM PROFESYONELLERINI ETKILEDI

G

eçtiğimiz Kasım’da İstanbul’da, Ocak’ta ise Lyon’da düzenlenen SİRHA FUARLARI’na katılan ve izleyen TLH/ Türkiye Lezzet Hareketi üyeleri ve Milliyet LEZZET GAZETESİ, yayınları ve etkinlikleriyle başarılarını pekiştirdiler. Bu yazımızda hem İstanbul’daki SİRHA ve etkilerini, hem de Dünya Mutfakları Editörümüz Chef Selin Ekim’in yerinde izlediği Lyon SİRHA ve etkilerini ayrı ayrı bölümler halinde okurlarımıza sunuyoruz. Üst Düzey Otelcilik ve Yiyecek – İçecek Hizmetleri Etkinliği, geçtiğimiz Kasım ayında İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleştirildi. Konaklama ve yiyecek–içecek hizmetleri sektör etkinliği olan Sirha›nın 2. buluşması çok başarılı oldu. Sirha İstanbul zengin içerikli sunumları, özel yarışmaları ve canlı gösterileri ile son derece yüksek nitelikli bir ticari fuar örneği sergiledi ve 10.352 üst düzey profesyonel ziyaretçi ile 195 basın mensubunu ağırladı. Geçen yılki fuara kıyasla %31,5’lik bir artış kaydetti. Sirha İstanbuli restaurant ve otelcilik sektörlerinden gelen ziyaretçilerine, tek bir fuar salonunda, kendi işleri ve işletmeleri için ihtiyaç duyabilecekleri herşeyi kapsayan toplam 190 katılımcı ve marka yiyecek ve içecekten mutfak ekipmanlarına, sofra takımlarından kahveye, otelcilikten restorancılığa kadar çok geniş bir yelpazede ürün sundu. Ziyaretçiler, Türkiye’ye has yerel ürünleri, özel olarak hazırlanmış bir alanda tattılar. Anadolu’nun küçük ölçekli üreticileri bu nadide ürünlerini kendi özel kokuları ve otantik tatlarıyla ziyaretçilere keşfetme fırsatı verdiler. Yarışmalar ve canlı gösterilerden oluşan son derece zengin ve heyecanlı bir program gerçekleştirildi. Sirha İstanbul, dikkat çekici yarışmaları ve renkli etkinlikleri bir araya getirerek, bir yandan keyifli, öte yandan profesyonel ve eşsiz bir sergi sundu. Mutfak, pastacılık ve ekmekçilik yarışmalarının izlendiği bölümde, gıda sektöründe yiyecek hizmetlerinin 3 temel alanını içeren mücade-

leler sahnelendi. Ziyaretçilerin tamamını HORECA ve yiyecek–içecek endüstrisi profesyonelleri oluşturdu. Sektörel anlamda bu ziyaretçilerin %23’ü restorancılık, %13’ü otelcilik, %13’ü ithalatçılık ve toptancılık, %9’u imalatçılık, %5’i café/ bar, %3’ü ekmekçilik-fırıncılık ve pastacılık profesyonelleri olarak belirlendi. Önemli başka bir nokta ise, bu ziyaretçilerin büyük bir kısmını sektör içerisinde karar alma pozisyonunda bulunan kişiler oluşturdu. Ziyaretçilerin %27’si otel ve restaurant’ların Genel Müdürleri veya sahipleri, %19’u Şefler, %13’ü ise Satın Alma ve Yiyecek – İçecek (F&B) Bölümü Müdürleri olarak belirlendi. Sirha İstanbul’u GL Events Fuarcılık düzenledi, Yiyecek-İçecek Hizmetleri, Catering ve Konaklama sektörleri için özel olarak hazırlanmış etkinlikleri kapsayan fuar, kuruluşun yöneticisi Abel Villamin ve deneyimli ekibi tarafından başarıyla gerçekleştirildi. Sektör profesyonelleri ve tedarikçi kuruluşlar şimdiden gelecek fuarı, 26-28 Kasım 2015 heyecanla beklemeye başladılar.

Yemek Şövalyeleri ile Lezzethanlar SİRHA’da buluştu

T

LH / Türkiye Lezzet Hareketi ve Milliyet Lezzet Gazetesi, ünlü Gastronom ve Turizmcileri biraraya getirdi. Tüm dünyada, seçkin ülkelerde teşkilatlanmış olan: “La Chaine des Rotisseurs” YEMEK ŞÖVALYELERİ’nin Türkiye Başkanı Muhammed Hammam ile “Türkiye Lezzet Hareketi” LEZZETHANLAR’ın Gn. Başkanı M.Vasfi Pakman biraraya gelerek Türkiyenin Gastronomi Hayatında yapılanlar ve yapılması gerekenler konusunda görüş birliğine vardılar. Başkan yardımcıları Nihal Bursa ve Ali A. Yeliner’in de katıldığı ve fikir alışverişinde bulunulduğu görüşmeler birlikte yeni projeler üretmek üzerinde yoğunlaştı. Fuarın en hareketli ve görkemli standına, dernek üyelerinden okurlara, sektör profesyonellerinden eğitimcilere hemen her kes uğradı ve tebriklerini iletti. Y.Kurulları üyeleri de, bu etkinliklere gösterilen ilgiye ve Standımızda emeği geçen Mobilyacı Tanju Zarkan’a, Kemal usta Waffles Kemal Özelgil’e, Choco D’oro Coffee Kemal Kitapçı’ya, Balıkist Şeyda Taylanlı’ya, Back House Eğe ve Ömer Doruk’a, Çaykur kuruluşuna ve AYD Ajans’a teşekkürlerini sundular.

THL’NIN SEMPOZYUMU İLGİ UYANDIRDI

Ülkemiz Gastronomi hayatında, hizmet ve başarılarıyla önemli bir yere sahip olan (LMD, LPD, LYD, LDD) LEZZET Derneklerini çatısı altına toplayan TLH / Türkiye Lezzet Hareketi, GKM / Gastro Kültür Merkezi ve MİLLİYET LEZZET Gazetesi, SİRHA 2014 İstanbul Gastronomi Fuarında; TLH Lezzet Oscarları çerçevesinde, “MARKA MEKANLAR için MARKA CHEF’LER, MARKA CHEF’LER için MARKA ÜRÜNLER” konulu bir SEMPOZYUM düzenledi. Lezzet Dostları, Lezzet Markaları, Lezzet Profesyonelleri, Lezzet Yazar ve Bloggerları Derneklerimizin değerli üyelerinin yanısıra, Gastronomiyle ilgili STK Üyeleri, sektör profesyonelleri, tedarikçiler, sanayiciler, yatırımcılar, işletmeciler ile, Milliyet LEZ-

ZET Gazetemiz yazarları, okurları ve basın mensuplarının katılarak izlediği bu muhteşem etkinligin Moderatörlüğünü, Executive Administratör M.Vasfi PAKMAN yaptı. Gastronomi dünyamızda yeni düşünceler yaratan bu ilk ve önemli sempozyum da; Konuşmacıları ve konuları; MARKA MEKANLAR Dr Burak Köseoğlu, MARKA CHEF’LER Tolga Atalay, MARKA ÜRÜNLER Ahmet Şanoğlu, “Ülkemiz’e MİCHELİN YILDIZI gelebilir mi?” Sorusunu MİCHELİN Dünya Vakfı Türkiye Temsilcisi & KKS Tourism Y.K.Bşk. Merih Şeker yanıtladı.İzleyiciler

de konuşulan konularla ilgili fikir ve görüşlerini aktardılar. Toplantıyı yöneten yayın yönetmenimiz gerçekleri ve gerekenleri özetleyerek, sektörle ve konuklarımızla paylaştı.

DÜNYA İKRAM VE OTELCİLİK SEKTÖRÜNÜN BÜYÜK BULUŞMASI: SİRHA 2015

Sirha 2015’i Lyon’da izleyen gazetemiz yazarı ve Dünya mutfakları editörü Chef Selin Ekim, Trendin doğduğu yerde; Fransa’nın LYON Kentinde 24-28 Ocak’ta yapılan Sirha Fuarı’nı izledi.

Otelcilik-ikram sektörü profesyonelleri buluştu. “Her iki yılda bir düzenlenen bu büyük çaplı fuar, tüm ikram sektörleri için binlerce ürünü sunarak, her kesimden üretici ve distribütörleri, “Yarının Tabağı”nın tüm büyük oyuncularını bir araya getirdi. Bu yaratıcılık, yenilik ve pratik çözümler buluşmasına Türkiye-

den katılımcı ve ziyaretçilerin yoğun olduğunu belirten Ekim, “Tüm dünyadan şefler, karar vericiler ve kullanıcılar, toptancılar ve sanayiciler, damak tadının zanaat erbapları, danışmanlık firmaları, ticari ve toplu ikram profesyonelleri Sirha’ya geldiler. 130 000 m2’den fazla bir alanda, ziyaretçilere birçok sürpriz ve yenilik sunuldu. Çok uzmanca ve uluslararası teklifleri tüm esnaf ve sektörlerin ürün, ekipman ve hizmetlerine cevap veren Dünya Gıda Hizmet/ Food Service sektörünün en

büyük etkinliğine, 3000 katılımcı ve marka katıldı” dedi. Yarışma yönünden de, Sirha saygın olduğu kadar gösterişsel bir uluslararası etkinlik sahnesi oldu. Toplamda bu 18 yarışma fuarı canlandırarak, tüm otelcilik-ikram sanatlarının yeteneklerini ortaya çıkardı. Editörümüz Selin Chef; Sirha ile uyumlu olarak, Uluslararası Damak Tadı Bienali BIG beş gün içinde tüm Lyon genelinde tüm halka açık etkinlikleri bir arada izledi. Bu etkinliklerde gastronomi, mutfak sanatı, iyi damak tadı ve lezzeti zevkleri değerlendirildi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.