Sayı 328 10 TL Eylül 2016
SÜREKLİ YAZ SAATİ
BiLMECESi
19
YAYINCIDAN
ERBAKAN’DAN ERDOĞAN’A YAZ SAATİ
2. YILA HAZIR MISINIZ? Bobinaj, yalıtım ve elektrik üretimi endüstrilerinin buluşma noktası CWIEME İstanbul, 16-18 Kasım tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek. İkinci yılımızda da aramıza katılın ve işinizin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak olan tedarikçilerle buluşarak güçlü bağlantılar kurun.
ENDÜSTRİNİZİN KALBİ Ücretsiz davetiyenizi bugün alın: www.coilwindingexpo.com/istanbul/KED
IEC 61.439-1’ye göre TİP TEST’li Pano Üretimi Kumanda Panosu, Röle Panosu, LCC, SDK Üretimi TEİAŞ ve ITM Şartnamelerine Uygun (380/154/36 kV) AG, Kompanzasyon, MCC, PLC Pano Üretimleri Y.G. ve O.G. Trafo Merkezleri için Destek Hizmetleri PLC-SCADA-RTU Yazılım Hizmetleri Enerji İzleme Yazılımları ve Proses Otomasyonları Endüstriyel Tesislerin Elektrik ve Otomasyon İşleri Montaj, Test ve Devreye Alma Hizmetleri Saç Köşk, Kompanent ve Özel Kabin İmalatları
Hızla büyüyen ve sürekli bir gelişme içerisinde bulunan Enerji Sektörünün ve Sanayi Tesislerinin elektrik, elektromekanik ve otomasyon ihtiyaçlarına “ çözüm mühendisliği ” sunuyoruz.
VERA ELEKTROMEKANİK PANO SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİK ve MAKİNE SAN. TİC. A.Ş.
9001
14001
İvedik OSB. 1468. Cad. 2239/1. Sok. No:1 06378 Ostim - Ankara / TÜRKİYE Tel: +90 312 394 54 64 (pbx) Fax: +90 312 394 77 97
info@veraelektromekanik.com
www.veraelektromekanik.com
k.
M7100 ile Test deneyimi Yüksek Gerilim Teçhizatı Varlık yönetimi TESTLERİN BASİT, GÜVENLİ VE ETKİN YAPILMASI
Doble M7100 Yüksek Gerilim Varlık Çözümleyicisi yüksek gerilim testleri için eşsiz bir çözümdür. Test zamanından tasarruf: Testleriniz geleneksel trafo test süresinin üçte biri gibi kısa bir sürede bitirilebilinir. Doble M7100 test cihazı ve DTA yazılımı, daha önce çeşitli test ekipmanları kullanarak yaptığınız testlerin tek cihazla yapılmasını sağlar. Kesinti sürelerinin en etkin şekilde kullanımı: Daha önce test için ayırdığınız gerekli test zamanını azaltarak planlanan kesinti zamanında daha kapsamlı bakım yapılmasını sağlar. Güvenlik risklerini minimuma indirin: M7100 patentli çiftli yüksek gerilim kabloları ile kaynak ve test edilen teçhizat arasında çeşitli bağlantı kombinasyonları yapabilirsiniz. Tek bir kablo sistemi kullanılmasıyla kablo bağlantıları için gerekli teknisyen sayısı minimuma indirilir. Bu özellikler, Doble M7100 test cihazıyla testlerin basit, güvenli ve verimli hale gelmesini sağlayan kolaylıkların bazileridir. Doble M7100 test cihazı kullanarak elde edilecek kolaylık ve yararlar hakkında daha fazla bilgi edinin. DOBLE'ın lokal temsilcisiyle iletişime geçiniz: TEKON ENERJI Tel: +90 216 384 3562 - 3563; +90 532 423 9737 info@tekonenerji.com www.tekonenerji.com
Dynamic, innova ve and modern brand making a dierence in the electricity sector
Up to 36kV Sf6 Gas / A r Insulated Sw tchgear and Controlgear Vacuum C rcu t Breaker Separable Cable Accessor es D str but on Automat on
www.sfaelectr c.com
İÇİNDEKİLER 22
20
CWIEME, Türkiye pazarına enerji verecek 24 Enerjide tasarrufun anahtarı yerli teknoloji 26 General Electrıc, bölgedeki ilk akıllı fabrika yatırımını Türkiye’de yapıyor 30 Bakan Albayrak açıkladı! Güneydoğu’ya şifreli elektrik 32 Enerjide “gaz hidrat” dönemi 34 TEDAŞ ÜZERİNDE KADRO OYUNLARINA HAYIR! 36 ABB’nin robotu YuMi “2016’nın En İyi Endüstriyel Robotu” seçildi 38 Elektrik dağıtım sektörüne standart geliyor 40 ‘Enerji üretimi iki katına çıkmalı’ 42 CLK Boğaziçi Elektrik Arapça çağrı merkezi hizmetini başlattı 44 Berlin IFA 2016 teknoloji fuarında Türkiye rüzgarı esti 46
12 Eylül
2016
SÜREKLİ YAZ SAATİ
BiLMECESi
62
YÖNETİCİLER İŞİNİN EHLİ OLSAYDI DENİZ GEZMİŞLER ÖLMEYECEKTİ!
86
ÖZEL BÖLÜM
JENERATÖR: KALİTEL KESİNTİSİZ Eİ & NERJ ENERJİ İZLEM İ E& SCADA EX-PROOF
46
Albayrak: Nükleer Enerji Kanunu bu yıl Meclis’e gönderilecek
TANAP’ta rekora imza atıldı
48
42
CornelIa Meyer: Türkiye’nin geleceği parlak 50 Zorlu 4. Sürdürülebilirlik Raporunu YayıMladı 54 RIttal 250 milyon Avroluk Yatırımın Temellerini Attı
EWE’den Türkiye’ye güneş enerjisi yatırımı
56
28
General ElectrIc ve Türkerler Holding iş birliği 58 ABB teknolojisi gemilerin verimliliğini artırıyor 59 PrysmIan Group kıtaları birbirine bağlıyor!
TÜRKİYE’DE GÜNEŞ ENERJİSİNİN GELECEĞİ TARTIŞILDI
69
Elektrikgüncesi ENERJİ DÜNYASINDAN
80
elektrik tarihinde yolculuk 70 al yada öde-geç yada öde
78
133
74 çalışmayı bitirmeden ve haber vermeden topraklamayı söken işçi yüzde 40 kusurlu...
13 Eylül
2016
www.elexfuari.com
5. ELEKTRİK FUARI 6-9 EKİM 2016
İstanbul Fuar Merkezi (İFM)
ELEKTRONİK,
LED-AYDINLATMA
KİMYASAL VE MAKİNA
SIZDIRMAZLIK VE YAPIŞTIRICI IP 67 REÇİNE
İZOLASYON
IP 68 FLEX LED
Güvenilir elektrik güç sistemleri için akıllı test cihazları
Tel +90 216 384 35 62 - 63 e- mail info@tekonenerji.com Adres Eminali Paşa Cad. 100/8, Bostancı - Istanbul
www.dv-power.com
Portatif “Kesici Analizörü ve Taymırı” - CAT-P Yeni nesil DV Power kesici analizörü ve taymırı olan CAT-P, cihazlarıyla testler kolaylıkla ve hızla gerçekleştirilir. CAT-P kesicileri test ederek sonuçları analiz eden el tipi portatif bir cihazdır. CAT-P test cihazı ana açma kontaklarının açmakapama değerlerini grafiksel olarak gösterir, batarya gerilimini, açma ve kapama bobin akımlarını kaydeder. Ana kontakların çevrim içi çalışma zamanı değerlerini akım trafolarının AC seconder değerlerine göre hesaplar.
• Portatif (1,4 kg) • Güç kaynağı olarak pil kullanır • Dokunmatik renkli ekran -145 mm (5,7 inch) • Kesici ana ve yardımcı kontaklarının, açma devresi direncinin (Kesici açma devresinde açma direnci mevcut ise) “ açma ve kapama zamanını” ölçer. • DC gerilim ve DC akım ölçümü yapar • Bütün DV Power CAT cihazlarıyla uyumlu olan “DV-Win” yazılımı ile (ücretsizdir) çalışır.
YAY IN DAN IŞMA KURULU Elektromekanik Sanayii Hüseyin ARABUL Barmek Holding Yönetim Kurulu Başkan› Muzaffer AVCI Elimsan fiirketler Grubu Kurucu orta¤› Mustafa NURDO⁄AN Federal Elektrik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan› Bülent DAMAR Pelka Yön. Kur. Başkan› Dr. Arnold HORNFELD Siemens Türkiye eski Başkan› Trafo ve Şalt CihazlarI Refik Can ERKÖK ABB Elektrik Transformatör Genel Müdür Yrd. Ergin D‹KMEN TEKON Enerji A.Ş. Teoman ÇET‹N TEKON Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan› Süleyman KASIRGA EAE Kabin Dan›şman› Kondansatörler Hakk› ONAT TOKAY Elektrik Ltd. Şti. • VISHAY-ESTA Türkiye Temsilcisi Ahmet BAŞARAN KONDAŞ Genel Müdürü Elektrik MakinalarI Prof. Dr. Kemal SARIO⁄LU ‹TÜ Elek.-Elektronik Fak. Emekli Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. H. Bülent ERTAN ODTÜ Elektrik Müh. Bölümü Elektrik ‹letim ve DaĞItIm Sistemleri Dr. T. Tunçay ÇAYLI Yusuf H. KAYA EAE Yönetim Kurulu Başkan› A.G. Tesisat, Şalt CihazlarI Cem BAŞ Legrand-‹malat ve Endüstri Md. Salih Öztekin Elektrik Yüksek Mühendisi Cihan Elektrik Sat›ş Müdürü Elektrikli UlaŞIm Prof. Dr. At›f URAL Kocaeli Üniv. Kurucu Rektörü Rıza Akçan Elektrik Yüksek Mühendisi
ENERJ‹, ELEKTR‹K, AYDINLATMA, ELEKTRON‹K VE OTOMASYON MÜHEND‹SL‹⁄‹ DERG‹S‹ Yerel Süreli Yay›n Avrupa Bak›r Enstitüsü Türkiye Medya Partneri Say›: 328 - Eylül 2016
Kaynak Yay›n Tan›t›m Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. ad›na Sahibi,
Yay›n Yönetmeni Sorumlu Yaz› ‹şleri Müdürü Ersin KAYA ersin@kaynakelektrik.com
Reklam Koordinatörü Ayhan ÜSTÜNER ayhan@kaynakelektrik.com
Reklam Müdürü Ziya ALKAN ziya@kaynakelektrik.com
Güç ElektroniĞi Prof. Dr. Nejat TUNÇAY Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Hac› BODUR YT Üniversitesi Ö¤r. Üyesi Güvenlik U¤ur YERTUT Yestaş Güvenlik Sist. Ltd. Şti. Otomasyon Enstrümantasyon Burak CEDETAŞ ABC Cedetaş Otom.Kont.Gn.Md. Levent SÖKMEN Allen-Bradley - Türkiye Ertan SÖYLEMEZ ENELSAN End. Elekt. Gn. Müd. Prof.Dr.Do¤an ‹BRAH‹M Yak›n Do¤u Üniversitesi
Tasarım Binbir Ajans
Ayda bir ç›kar Sayı fiyat›: 10 TL. Y›ll›k (12 say›) abone bedeli 100 TL. Ö¤renciler için 70 TL.
Ölçü ve Kont. Cihz. Ahmet T. UZUNKAYA ENTES Yön. Kurulu Üyesi Ali MANSUR‹ DEMA Yönetim Kurulu Başkanı Halis Erdal GÜREL GEMTA Genel Müdürü O¤uzhan ‹LBAY TERRA Ltd. Şti. Genel Müd.
Eski Osmanl› Sk. Ar›kan İş Mrk.
YIldIrImdan Korunma Çetin TEK‹N Radsan Ltd. Şti. Gn.Müd. Harun SIRMABIYIK Amper A.Ş. Yön. Kur. Bşk.
Tel: (0 212) 272 59 59 (pbx)
Yönetim Yeri
No:30 K:2 D:10 34387 Mecidiyeköy-‹ST.
Faks: (0 212) 272 33 90
AydInlatma Prof. Dr. Mehmet Ş. KÜÇÜKDO⁄U Kültür Üni. Mühendislik ve Mimarl›k Bölümü Başkan› Prof.Dr. Sermin ONAYG‹L ‹TÜ Enerji Enstitüsü
web: http://www.elektrikdergisi.com
Elektrik Müh. EĞt. Prof. Dr. Ahmet DERV‹ŞO⁄LU İTÜ Emekli Öğretim Üyesi
100 Y›l Mah. MASS‹T 1. Cad. No: 88
Kalite ve Standartlar Dr. Sait SAMLI SIEMENS- Kalite Yön. Direktörü
Tel: (0212) 629 00 24-25
Anahtar Teslimi Sistemler ve Fabrika Elektrifikasyonu Ömer OydaIşIk SIEMENS - Endüstriyel Hiz. ve Çözümler Bölüm Direktörü Mehmet Ferit PEKEROĞLU ELPEK MÜHENDİSLİK - Elektriksel Periyodik Kontroller
‹mzal› yaz›lar›n düşünsel sorumlulu¤u yazarlar›na, reklam içeri¤inin sorumlulu¤u ilgili firmaya aittir. Dergimizdeki haber ve yaz›lardan izinsiz al›nt› yap›lamaz.
Mühendis Örgütleri Teoman ALPTÜRK TMMOB ve EMO eski Bşk.
Bask›: G.M. Matbaac›l›k ve Tic. A.Ş.
Ba¤c›lar/‹ST.
Faks: (0212) 629 20 13.
Son Bask› Tarihi: Ekim 2016
YAYINCIDAN
ERBAKAN’DAN ERDOĞAN’A YAZ SAATİ ERSİN KAYA • ersin@kaynakelektrik.com
A
ydınlığa Doğru, EMO İstanbul Şubesi’nin 1970’Li yıllarda çıkardığı aylık gazetenin adıdır. Gazetenin Mart 1976 tarihli sayısında Ersin Kaya imzalı bir makale yer almış. Enerji Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde siyasal partiler adına yapılan konuşmaların değerlendirildiği oturumda, dönemin Başbakan’ı Süleyman Demirel, ana muhalefet partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit ‘tir. Parlamento’da temsil edilen üçüncü bir parti ise Necmettin Erbakan Hoca’nın Milli Selamet Partisi’dir. Meclisteki konuşmalar, Türkiye’nin o günkü elektrik fotoğrafını sergilemiştir... Birkaç enstantane verecek olursak; Elektrik ve elektronik yatırım malları sanayisinde kamu yatırımlarının gerçekleşme oranı %6,2. 17 milyon dolar değerinde elektrikli makine satacağımızı umarken 0,6 milyon dolarlık satış yapabiliyoruz. Elektrik makine cihaz ve malzemeleri sanayisi ile elektronik sanayisinde dış ticaret açığımız giderek artıyor. Türkiye’de kişi başına üretilen yıllık elektrik enerjisi 350 kilovat saattir. Bu rakam, komşularımızdan Bulgaristan’da 2600, Romanya’da 2450,Yunanistan’da 1200’dür. Sayın Demirel, 1969’da 2 bin 260 köye elektrik götürmek üzere çalışmalar yapılacağını ve bunların 1500’ünün o yıl gerçekleşeceğini söylemişti. Oysa 1969’da ancak 628 köye, 1970’de ise 562 köye elektrik götürüldü. (Bülent Ecevit’in konuşmasından)
Binaenaleyh, 1 liraya mal etseniz 9 lira, 50 kuruşa mal etseniz 9,5 lira, 25 kuruşa mal etseniz 9,75 lira kârınız olur. 1965 Türkiye’sinin 4,5 milyar kilovat saat elektriği vardır. 1975 Türkiye’sine 17 milyar kilovat saat elektrikle gelinebilmiştir. (Başbakan Süleyman Demirel). MSP’nin görüşlerini Senato’da açıklayan Yozgat Senatörü Süleyman Ergin ise yaz saati-kış saati tartışmalarını, enerji tasarrufu bağlamında değil de “dalavere” kategorisinde ele almayı uygun bulmaktadır; çünkü onlar, olaya namaz saatlerinin değişmesi açısından yaklaşmaktadır.
“YAZ SAATİ, KIŞ SAATİ İLLE DE NAMAZ SAATİ Son olarak, memleketteki yaz saati ve kış saati gibi bir takım dalaverelerden bahis edeceğim. Bu dalavereler yüzünden enerji tüketimindeki azalmayı bir maharetmişçesine göstermek ve geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yoldan göğüs gere gere beyanat vermek yerine, yerin dibine batmak daha iyidir. Kimse de çıkıp ‘’ne tasarrufundan bahsediyorsunuz, siz Türkiye’yi büyük zarara uğratıyorsunuz’’ demiyor.” MSP Senatörünün yaklaşımı özünde bugünün iktidarının yaklaşımından farklı değildir. Bugün de iktidar, yaz saatinde direterek, enerji tasarrufunun umurunda olmadığını kanıtlamaktadır. Öyle olmasa hiçbir bilimsel kanıta dayanmadan, tüm Avrupa ülkelerinin tersine, Türkiye’yi Suudi Arabistan saatine yaklaştıran ömür boyu yaz saati kararına imza atar mıydı?
Linyitten mi, fuel oilden mi yoksa sudan mı üretelim? Bu tür münakaşalar Türkiye’de çok yapıldı. Aslında olmayan elektrik, en pahalı elektriktir. 1 kilovat saat elektrik yokluğu, 10 liraya mal olmaktadır.
19 Eylül
2016
DOSYA
www.elektrikdergisi.com
YAZ SAATİ BİLMECESİ… Avrupa ülkeleri ve ABD ile saat farkı açılıyor,ihracatçılar ve iş adamları karşı çıkıyor, EMO elektrik faturaları kabaracak diyor, tasarruf gerçekleşeceği konusunda bilimsel bir veri yok, Suudi Arabistan ile yakınlaşma amaçlandığı iddiaları ise ciddiyetten yoksun bulunuyor. Tuncay Derman
Hükümetin son Kış Saatini sıfırlayıp Yaz Saatini kalıcı hale getirme kararının da “kandırılma” ve “kandırma” serisinin devamı olduğu görülüyor. Konuyla ilgili 7 Eylül 2016 günlü Bakanlar Kurulu Kararı, iki cümleden ibaret: “Gün ışığından daha fazla yararlanma amacıyla, bütün yurtta 27 Mart 2016 saat 03:00’den itibaren 1 saat ileri alınmak üzere başlatılan Yaz Saati Uygulamasının her yıl, yıl boyu sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. Gün ışığından daha fazla yararlanma hakkındaki 14 Mart 2016 gün ve 8589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan 30 Ekim 2016 Pazar günü saat 04:00’ den itibaren 1 saat geri alınma ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.” YAZ - KIŞ SAATİ UYGULAMASI ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMIYOR MU? Dikkat çeken, Bakanlar Kurulu Kararının bolt gösterilen her
20 Ağustos
2016
iki giriş cümlesinin de “Gün ışığından daha fazla yararlanma” ibaresiyle başladığıdır. Demek ki, gerek Yaz Saati Uygulaması, gerekse onun entegrasyonu olan Kış Saati Uygulaması, her ikisi de bugüne kadar “Gün ışığından daha fazla yararlanma” amacıyla yapılmış ve yapılmaktadır. Bu uygulama, sadece 2016 yılına ait bir uygulama da değildir, ülkemizde yıllardan beri “Gün ışığından daha fazla yararlanma” amacıyla uygulama yapılmaktadır. Bugün ne değişmiştir de, resmi belgelerde itiraf edilen “Gün ışığından daha fazla yararlanma” amacı, o da sadece Kış Saati Uygulaması için inandırıcı bir gerekçe getirilmeden ortadan kaldırılabilmektedir. Bu kilit sorunun yanıtını benim gibi sorma yolunu seçen bir yazarımız internet gazetesinde şunları yazıyor:1 “Koyarsın ortaya en az 10 yıllık bilimsel verileri ve 1 Türker Ertürk (Em. Amiral)’ün yazısı, Odatv, 10 Eylül 2016.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI: SÜREKLİ YAZ SAATİ İLE FATURALAR KABARACAK
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılması ile ilgili basın açıklaması yayınladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: EMO`nun yaptığı çalışmaya göre yeni uygulamada geçerli kılınan GMT+3 saat dilimi kışın sabah saatlerinde aydınlatma ihtiyacı doğuracak olması nedeniyle uygun değildir. Hem ülkemizin boşa enerji tüketiminin önüne geçmek, cari açık üzerinde olumsuz etkiye sahip olan enerji yükünü artırmamak, hem de yurttaşların cebini yakan elektrik faturalarının kabarmasını önlemek için yapılan yanlıştan geri dönülmeli, yaz-kış saati uygulaması devam ettirilmeli, saat dilimleri de en uygun noktayı belirleyerek yeniden düzenlenmelidir.” rakamları. ‘Bunlar gösteriyor ki, Türkiye, Yaz Saati ve Kış Saati Uygulamalarıyla bırakınız enerji tasarrufunu, aksine enerji israf ediliyor’ dersin. Arkasından karşıt görüşleri bilimsel olarak gösterirsin. Kimsenin söyleyecek bir şeyi kalmaz. Böyle yapıldı mı? Kesinlikle hayır! “Ben yaptım oldu!” anlayışı sergileniyor. Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya başta olmak üzere yanı başımızda bulunan tüm Avrupa, gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerji tasarrufu yapmak için Yaz Saati ve Kış Saatinde yarar görüp birlikte uygulamasını yapıyor ama bizde bunun bir yararı olmadığı söyleniyor ve uygulamadan Kış Saati çıkarılıyor. İnandırıcı değil.” Yıllardır devletin Bakanlar Kurulu Kararı düzeyindeki resmi belgelerinde ilk sırayı oluşturan itiraf niteliğindeki “Gün ışığından daha fazla yararlanma” amacının, yukarıda yazarın belirttiği gibi sadece ülkemizde değil bu uygulamayı yapan tüm Batı ülkelerinde enerji tasarrufu sağladığını, bu hedefin amaçlandığını gösteriyor. Buradaki Enerji, ağırlıklı olarak Elektrik Enerjisi’dir. Çünkü gün aydınlığı ve gecesi ilişkisinde yaşamın hemen tüm alanlarında kullanım yoğunluğuyla ve en seri biçimde devreye girip çıkabilen özelliğiyle başta gelen Enerji, Elektrik Enerjisi’dir. Ülkemizde uygulamasının yapıldığı uzun yıllar boyunca Yaz Saati ve Kış Saati Uygulamaları sonucunda bu ülkenin resmi belgelerinde milyar kilovatsaatler düzeyinde elektrik enerjisi tasarruf rakamları yer almış ve bu rakamlar medyada çarşaf çarşaf yayınlanmıştır. Bu tespitler ve yayınların, on yıllar boyunca halkın “kandırılması” amacıyla yapıldığını mı kabul edeceğiz? Yoksa, bugün yapıldığı gibi, Yaz Saati ve Kış Saatinin birlikte uygulanması “Enerji tasarrufu sağlamaz, aksine enerji israfına yol açar” diyenlere mi inanacağız. Bu yalın gerçeğe rağmen bu ülkede “Enerji tasarrufu sağlamaz” tezine sarılanlar da eksik olmuyor. Aynı internet gazetesinden aldığım bir yazıda bu tez, gerçeklere aykırılığı biline biline bir araştırma sonucu gibi verilebiliyor.2 “Yaz/Kış Saati Uygulaması, gün ışığından faydalanmak ve enerji tasarrufu yapmak adına gerekli bir eylem gibi görünerek bazı ülkeler (yazarın notu: hangi ülkeler?!...) 2 “Geri almaktan vazgeçmek doğru”, Odatv, 02 Ekim 2016
tarafından uygulanmışsa da, yapılan araştırmalar bu görüşün bütünüyle hatalı olduğunu, bırakın tasarruf yapmayı, saat değişimlerinin kayıp miktarını arttırdığını ve pek çok sektörün büyük sıkıntılar çekmelerine neden olduğunu göstermiştir. 2000 yılında gerçekleşen Sydney Olimpiyat Oyunları nedeniyle olası karışıklıkları engellemek adına Avustralya devleti Yaz Saati Uygulamasını fazladan iki ay uzatmıştır. Bu uygulamayı fırsat bilen Berkeley’in yaptığı bir araştırma, elektrik tüketiminde tasarruf yapıldığı düşüncesinin bütünüyle hatalı bir görüşten ibaret olduğunu ispatlamıştır. Aksini yönde iddialar bulunsa da, tasarruf yapıldığının araştırma sonuçları ile ispat edildiği söylense de, ne yazık ki bu iddiayı destekleyen bilimsel bir veri bulunmamaktadır. Bilakis, bu konuda yapılan hemen her araştırma değişen saat uygulamasının enerji tasarrufu yapmak yerine, daha uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalan günümüzde kullanımı yaygın soğutucu3 ve ısıtıcılar nedeniyle değişikliğin fazladan elektrik harcanmasına sebep olduğunu göstermektedir.” Ancak bu antitez, son dönemde özellikle elektrikle soğutma güç potansiyelinin öne çıkması gibi bazı doğruları içeriyorsa da gerçekleri yansıtmıyor. Çünkü, özellikle soğutma ve iklimlendirme yapan klimalar yaz aylarında yoğun olarak çalışıyor, Kış saati ile ilgisi yok. Aksi tezi güçlendirmek için, “…tasarruf yapıldığının araştırma sonuçları ile ispat edildiği söylense de, ne yazık ki bu iddiayı destekleyen bilimsel bir veri bulunmamaktadır” denilmektedir. İyi de, bunun tam tersi olarak, “…tasarruf yapılmadığı iddiasını destekleyen bilimsel bir veri de bulunmuyor”. Öte yandan, “tasarruf yapılmadığı” tezini güçlendirmek için “Avustralya devletinin Yaz Saati Uygulamasını fazladan uzattığı” bir dönemle ilgili değerlendirmeye başvurulması ve bunun “…tasarruf yapıldığı düşüncesinin bütünüyle hatalı bir görüşten ibaret olduğunun” ispatı olduğu doğru değildir. Çünkü, Yaz Saati ve Kış Saatinin birlikte uygulanması, dünyanın bu uygulamaları yapan tüm ülkelerinde ortak bir kabul olarak her yılın Mart ve Ekim aylarının son haftalarında yapılmaktadır. Bu ayrıştırılmış zaman 3 Nitekim, ülkemizde son yıllarda elektrik enerjisi puant saatleri, ısıtmayla ilgili kış ortasından, soğutmayla (klimalarla) ilgili yaz ortasına kaymış bulunuyor.
21 Ağustos
2016
DOSYA
www.elektrikdergisi.com
dilimlerinin dışına taşılması halinde, dolayısıyla Yaz Saati ve Kış Saatinin zaman sınırları ihlal edildiğinde, gerçekçi bir değerlendirme yapılabilmesi mümkün değildir. MEKKE SAATİ Konunun teknik yönünü oluşturan Yaz Saati ve Kış Saatinin birlikte uygulanmasının, bu saat değişimleri etkisinin en belirgin olduğu Elektrik Enerjisi tüketimi, dolayısıyla tasarrufunda olumlu sonuçlar verdiği gerçeği yadsınamamaktadır. Bu gerçeğe rağmen, Kış Saatini ortadan kaldırıp, Yaz Saatini yıl/yıllar boyunca kalıcı hale getirmeyi yeğliyorsanız, bu uygulamanın teknik yanı dışındaki olumsuz, bir açıdan çağdaşlığa aykırı niyetinin onaylanamaz etkileri kaçınılmaz olarak gündeme gelmektedir. Yukarıda İnternet gazetesindeki konuyla ilgili yazısından alıntı yaptığımız yazar, konunun teknik yön dışındaki onaylanmaz yanına da değiniyor: “Sorun, sadece enerji tasarrufu sağlanamadığı gerekçesine dayandırılarak Kış Saati uygulamasına son vermek olsa, amenna. İşin içinde ve arka planında bilimsel olmayan yol ve karanlık fikirler var. Çünkü sadece Kış Saati uygulamasına son verilmiyor, Yaz Saati uygulaması kalıcı hale getirilerek Türkiye bulunduğu saat diliminden, Avrupa ülkeleri ile özellikle ticari, ekonomik entegrasyon avantajı göz ardı edilerek doğuya kaydırılıyor. Amaç, Yaz Saati ile Kış Saatinin birlikte uygulanmasına son vermek değil, Türkiye’nin zaman dilimini Mekke (Suudi Arabistan) ile birleştirmektir. Tutum, Siyasal İslam ve Osmanlıcılık’la ilgilidir.” Yazara göre, Kış saati uygulaması sıfırlanınca Türkiye’nin merkezindeki Ankara’da, kışın en yoğun dönemi olan Aralık, Ocak ve Şubat aylarında güneş sabah 08:00’de doğacak, akşam 17:30 da batacaktır. Haydi, sabahları 2 saat fazladan, akşam yine en az 2 saat erken kullanılacak elektriği, yani elektrik faturamızın bu oranda kabarmasını -enerjiyi hane geliri bakımından dünya ölçeğine göre çok pahalı kullanabilen ve ihtiyacı olan enerjinin neredeyse tamamını ithal eden bir ülke için tercih edilir olmasa da- önemsemeyelim. Diyelim ki, yaşam saatlerimizle doğrudan ilgili, üstelik bize (vatandaşlara) sorulmadan, her zaman yapıldığı gibi ‘yaptım oldu!’ mantığıyla yürürlüğe konulan bu operasyonda “Mekke Saati” amaçlanmamış olsun. İyi de, o zaman durduk yerde Kış saati sıfırlanarak ne amaçlanıyor? Bu kritik soruya, yine sorularla yanıt arayalım: •
•
•
22 Ağustos
2016
Özellikle anaokulu ve ilkokul düzeyindeki küçük çocuklarımızın kışın dondurucu soğuğunda, sabahın zifiri karanlığında yollara düşürülmesi için mi? Batı ülkeleriyle, özellikle AB ve ABD ile aşırı saat farkımız sunucu, siyasal, ticari ve ekonomik ilişkilerimizin, doğal olarak ekonomimizin gece gündüz farkı devreye sokularak daha da zayıflatılması, daha da fazla zarar görmesi için mi? Yüzümüzü, bu kez kimsede kuşku bırakmayacak biçimde, Batı’dan Doğu’ya dönerek bilim teknoloji, uzay çağına yüz çevirip ortaçağa açılan yelkene rüzgar sağlamak için mi?
BAKANLIĞIN GÖRÜŞÜ
ETKB’nın İTÜ Raporuna atıfta bulunarak yaptığı çalışmalara göre Türkiye’nin tamamında 1 yıl boyunca karanlıkta kalma süresi 266.155 dakika azalacak. Türkiye’nin en doğusu Iğdır ile en batısı İzmir Karaburun arasındaki saat farkı 1 saat 6 dakika. Mesainin 08.00’da başlaması halinde yaz saati uygulamasında 20 dakikalık karanlık oluşuyor. Çalışmaya göre gün ışından en fazla 08.00 ile 17.00 arasında yararlanılabiliyor. Bu zaman diliminde yaz saati uygulamasının sabit kalmasıyla,toplam elektrik tüketiminde yüzde 1.32’ye karşılık gelen 23TWh tasarruf sağlanacağı hesap ediliyor.
İHRACATÇILARIN GÖRÜŞÜ
Enerji Bakanlığı’nın birkaç yıldır devam eden yaz saatinin kalıcı olması yönündeki talebi sonunda yürürlüğe girdi. 1973 yılından beri devam eden yaz saati uygulaması sürekli hale getirildi. Dünyanın önemli bir bölümüyle birlikte 30 Ekim’de saatler geri alınmayacak. Uygulama ile gün ışığından daha fazla yararlanılacağı ve enerji tasarrufu sağlanacağı hesaplanıyor. Bu tasarrufun tutarının ise 2.5 milyar TL’ye ulaşabileceği kaydediliyor.Ancak iş bu kadar basit değil. Türkiye’de birçok sektör yurt dışı ile çok yakın çalışıyor.İhracatçılardan, finans piyasasına kadar birçok kesim mesaisinin önemli bir bölümünde yurt dışındaki ortak ve müşterileri ile temas halinde. Türkiye’nin ekonomik ilişkileri ağırlıklı olarak Batı ile olduğundan, bu ülkelerle aramızdaki saat farkımız 2-3 saate çıkacak. Londra’da saat 09.00 olduğunda Türkiye’de öğle yemeğine çıkılacak. İki ülke arasında mesai çakışması sadece 2-3 saate inecek. Amerika ile bağımız neredeyse kopuyor. Türkiye’de saat 17.00 olduğunda ABD doğu kıyısında mesai yeni başlıyor olacak.
Londra ile vakit kısalıyor. New York açık yakalanamayacak
Türkiye’nin yaz saati uygulamasına geçmeyecek olması en çok finans sektörünü etkileyecek gibi görünüyor. Türk mali piyasalarının Londra ile iş yapacağı zaman kısalırken New York açıldığında İstanbul neredeyse kapanmış olacak. Bankacılar, yabancı yatırımcının daha çok işlem yapabilmesi için Borsa İstanbul’da seans saatlerinin değiştirildiğini hatırlatarak şimdi yılın 6 aylık döneminde Londra ile saat farkının 3’e New York ile 9 saate uzayacağına değindi. Bunun bu defa piyasalar için yılın 6 aylık döneminde kış, 6 aylık döneminin de yaz anlamına geleceğine değinen bankacılar, ‘’Londra’da yatırımcı bizim piyasalarımızı saat 11.00’da yakalarken şimdi 12.00’da yakalamaya başlayacak.Ama New York için bu saat 17.30’u bulacak.’’
HABER
www.elektrikdergisi.com
CWIEME, Türkiye pazarına enerji verecek Geçen sene Türkiye’de ilk kez gerçekleştirdiği fuarın ardından CWIEME, İstanbul’a geri dönüyor.
A
vrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan küresel bir kent olan ve hızla büyüyen teknoloji ve imalat sektörüyle bölgede saygınlığı artan İstanbul, ikinci CWIEME fuarında bu sene bir kez daha elektrik ekipmanları üretimi sektöründen yüzlerce profesyoneli ağırlayacak. Bu seneki fuar, geçen sene aralarında Türkiye, Almanya, İran, Fas, Bulgaristan ve Suudi Arabistan’ın da olduğu 51 ülkeden 1750’den fazla ziyaretçiyi konuk eden son derece olumlu geçen ilk yılının ardından düzenleniyor. 16–18 Kasım tarihleri arasında İstanbul Expo Center’da düzenlenecek sektörün bu en önemli fuarı, Türkiye’nin elektrikli makine ihracatının %15’ini gerçekleştiren trafo, elektrikli motor ve jeneratör sektörlerinden profesyonellerin birbirleriyle verimli birliktelikler kurabilmeleri amacıyla hazırlandı. Hükümetin tahminlerine göre, ülkenin büyüyen elektrik ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için önümüzdeki yıllarda 130 milyar dolarlık yatırım yapılması gerekiyor. CWIEME periyodik fuarlar portföy yöneticisi Haf Cennydd konu hakkındaki görüşlerini “Yalnız Türkiye değil, bölgenin bütününde beklenen elektrik ekipmanları üretim hacmi, iştah kabartan fırsatlar sunuyor ve CWIEME de imalatçı ve tedarikçilerin hala olgunlaşıp evrilmeye devam eden bölge pazarlarında ekonomik potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve işbirliği
yapmalarına imkân sağlayacak ortamlar yaratıyor” şeklinde dile getiriyor. Tıpkı geçen sene olduğu gibi bu sene de Orta Doğu, Kuzey Afrika, Kıta Avrupası, Balkanlar ve BDT ülkeleri, dünyanın dört bir yanından önde gelen tedarikçilerle bir araya gelme fırsatı yakalayacak. Bu yılın en tanınmış fuar katılımcıları arasında ATOP Srl, Alliance Winding Equipment Inc, Enpay Endüstriyel Pazarlama ve Yatırım A.Ş., Permabond Engineering Adhesives Ltd ve SPS Electronic GmbH gibi firmalar bulunuyor. CWIEME İstanbul’da, ayrıca, en son malzeme (trafo sacı çelikleri, kalıcı mıknatıslar, reçineler, yağlar ve kaplamalar), parça (teller, konektörler, röleler, motorlar), makine (sarma ve kaynak ekipmanları) ve hizmet (BT, test ve ölçüm, taahhütlü imalat işleri, bakım ve onarımlar) yenilikleri de sergilenecek.
Ticaret ve eğitime odaklanılıyor Dünyadaki diğer bütün CWIEME fuarları gibi İstanbul fuarı da iş geliştirme fırsatları sunacak ve profesyonellerin pazarlardaki ve teknoloji alanındaki en son gelişmeleri duyup öğrenmelerine imkân yaratacak. CWIEME Connect Theatre’da, yenilenebilir enerji sektöründe enerji ve üretim verimliliği, büyüme fırsatları ve teknik güçlükler ile EV ve hibrit teknolojisinde tasarım innovasyonlarına yönelik ücretsiz seminerler düzenlenecek. Önemli konuşmacılardan bazıları: Safinaz Aybar, Ustalık Merkezi Yöneticisi, GE Grid Solutions; Taner Mutlu, Güç Trafoları Elektrik Tasarımı Uzman Mühendisi, BEST Trafo; Kai Pollari, Müdür, Enerji Verimliliği, Küresel Pazarlama, BU Transformers, ABB; Dr. Fatih Işık, Ar-Ge Müdürü, Astor Trafo ve Tayyar Egeli, Genel Müdür, WEIDMANN. Cennydd sözlerini “CWIEME İstanbul, elektrik ekipmanı üretiminde çok geniş yelpazede çözümler üretebilen ve yeni teknolojilerin gelişmesine ön ayak olan bölgenin tek fuarıdır. Bu yıl ikincisi düzenlenen bu etkinlik geçen yıldan çok daha büyük bir başarıya imza atacak.O yüzden Hem Türkiyeli hem de uluslararası ziyaretçilerimizi ve fuar katılımcılarımızı sabırsızlıkla bekliyoruz.” diyerek tamamlıyor. CWIEME İstanbul Tarihler ve saatler: 16–17 Kasım 2016 Çarşamba-Perşembe, 09.30–17.30 18 Kasım 2016 Cuma 09.30–16.30 Yer: İstanbul Expo Center, Yeşilköy Mah. Atatürk Cad. No: 5/5, Bakırköy, 34149, İstanbul, Türkiye
23 Eylül
2016
HABER
www.elektrikdergisi.com
Enerjide tasarrufun anahtarı yerli teknoloji DEİK Enerji İş Konseyi Başkanı Özden,”Teknolojik yatırımlar yapılarak elektrik üretimi için gerekli araç gereç yurt içinde üretilirse, yenilenebilir kaynaklardan elde ettiğimiz elektriğin maliyeti yüzde 50’ye yakın azalır.” dedi.
D
ış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Enerji İş Konseyi Başkanı Süreyya Yücel Özden, enerji alanında yerli teknoloji kullanılması gerektiğini belirterek, “Teknolojik yatırımlar yapılarak elektrik üretimi için gerekli araç gereç yurt içinde üretilirse, yenilenebilir kaynaklardan elde ettiğimiz elektriğin maliyeti vatandaş açısından yaklaşık yüzde 50’ye yakın azalır. Böylece cari açıkta yüzde 15-20 tasarruf sağlanabilir” dedi. Enerji sektöründe yerlileşme çalışmalarını değerlendiren Özden, enerji güveliğinin Türkiye’nin ekonomik gelişiminde önemli rolü olduğunu söyledi. Son yıllarda enerji talebinde düşüş yaşanmasına karşın, gelecekte ihtiyacın yeniden artacağını belirten Özden, “Hem arz güvenliği hem de enerjiye olan talep artışı düşünüldüğünde Türkiye, enerji sektöründe yüksek oranda yatırım yapılması gereken bir ülke.” diye konuştu. Özden, makroekonomik açıdan bakıldığında Türkiye’nin bütçesinde enerji ithalatının önemli bir yekun oluşturduğunu vurgulayarak, “Enerji sektörü, cari açığımız açısından çok önemlidir. Türkiye, enerji sektöründe yaklaşık yüzde 70’ler civarında dışa bağımlı olduğu için yenilenebilir enerji konusuna gereken ağırlığı vermelidir.” değerlendirmesinde bulundu. Yerli, temiz ve yenilenebilir kaynaklara gerekli özenin gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Özden, enerji kaynaklarını elektriğe çevirmekte kullanılacak ekipmanların yurt dışından temin edilmesinin dışa bağımlılığı artıracağını belirtti. Bu kapsamda temiz enerji kaynaklarından yararlanmayı sağlayacak makine ve teçhizatın yurt içinde üretilmesi gerektiğini anlatan Özden, şöyle devam etti:
24 Eylül
2016
DEİK Enerji İş Konseyi Başkanı Süreyya Yücel Özden
“Enerji ithalatı 30 milyar dolara indi” İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Murat Yülek de enerji arz güvenliği konusunun Türkiye için kritik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Yülek, Türkiye’deki yüksek cari açığın önemli kısmının enerji ithalatından kaynaklandığını belirterek, “Petrol fiyatları 100 dolar civarındayken cari açığın 60 milyar doları buradan geliyordu. Şimdi ise petrol fiyatlarının düşmesiyle bu rakam 30 milyar dolara indi.” diye konuştu. Enerji ithalatı ne kadar düşerse cari açığın o kadar azalacağına dikkati çeken Yülek, ülke açısından enerjide yurt dışına bağımlılığın siyasi olarak da çok büyük risk olduğunu söyledi. Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında son derece şanslı olduğunu belirten Yülek, şunları kaydetti: “Ülkemizin yenilenebilir enerjiye ağırlık vermesi lazım. Petrol bir gün nasılsa bitecek. Ülkeler artık yenilenebilir ve temiz enerji yönüne doğru ilerliyor. Almanya gibi petrole ve fosil yakıtlara bağımlı olan ülkeler, ithalat yapmamak için rüzgara ve güneşe yatırım yapıyor. Ancak güneşten elektrik elde edilirken bunu kendi teknolojimizle yapmalıyız. Eğer teknolojiler bizde olursa, yatırımların geri dönüşlerini hızlandıran bir üke olabiliriz. Türkiye’nin gitmesi gereken yol tamamen yenilenebilir enerji tarafını yükseltmek olmalı.” Yülek, nükleer enerji konusunun da son derece önemli olduğuna dikkati çekerek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın, bu alanda “çok kararlı” olduğunu ifade etti.
HABER
www.elektrikdergisi.com
General Electrıc, bölgedeki ilk akıllı fabrika yatırımını Türkiye’de yapıyor
General ElectrIc (GE), Gebze’deki Güç Transformatörleri fabrikasını, akıllı fabrikaya dönüştürüyor.
D
ijital endüstri liderlerinden General Electric (GE), GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy’un da katılımıyla düzenlediği toplantıda Gebze’deki güç transformatörü fabrikasını akıllı fabrikaya dönüştüreceğini açıkladı. GE, yerel inovasyonun güçlendirilmesi adına daha önce ülkemizde inovasyon merkezini açmıştı. Bugün açıklanan yatırımla GE, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türkiye bölgesinin en gelişmiş kapasite ve teknolojiye sahip test laboratuarını ve akıllı fabrika dönüşümünü Gebze’deki güç transformatörleri fabrikasında faaliyete geçirmiş olacak. GE güç transformatörleri fabrikasının akıllı fabrikaya dönüşmesiyle birlikte üretim sürelerinde yüzde 25, stok seviyeleri ve maliyetlerinde yüzde 20 oranında azalma, üretim verimliliğinde yüzde 3 ve tam zamanında teslimatta yüzde 5 oranında artış sağlanması planlanıyor. Verimlilik artışının devam eden yıllarda yüzde 30’lara varması bekleniyor. ‘Akıllı’ hale gelecek olan GE güç transformatörleri fabrikasının 2020 yılına kadar 1 milyar dolar ihracat katkısı yapması hedefleniyor.
26 Eylül
2016
Bölgenin ilk “akıllı” fabrikası Dünyadaki 10 adet benzeri fabrikası arasından ilk dönüşüm için Gebze’deki fabrikasını seçen GE, tesisteki tüm üretimini dijitalleştirecek. ‘Akıllı Fabrika’nın, bilgisayarların birbiriyle konuşabileceği ve endüstriyel internet ile gerçek zamanlı bilgilerin paylaşılabileceği üretim konseptinin bölgedeki ilk uygulaması olacağını belirtiyor. Akıllı Fabrika’da optimum üretim sağlamak için tasarım, üretim, tedarik zinciri ve servis ağları da birbiriyle sürekli bağlı olacak.
HABER
www.elektrikdergisi.com
TÜRKİYE’DE GÜNEŞ ENERJİSİNİN GELECEĞİ TARTIŞILDI RaInbow WarrIor’ın, 6 Eylül’de Bodrum’da Türkiye’yi “Güneşe Yelken Aç”maya davet ederek başladığı turun son durağı İstanbul’da enerji ve finans dünyasının öncü isimleri bir araya gelerek, Türkiye’de güneş enerjisinin geleceğini masaya yatırdı.
G
reenpeace’in GÜNDER’le beraber Rainbow Warrior gemisinde düzenlediği etkinliğe GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği Dünya Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu ve Temiz Enerji Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tülin Keskin katıldı. 16 ayrı kurum ve kuruluştan 30’dan fazla davetlinin katıldığı 2 saatten fazla süren “Türkiye için Güneş Geleceği ve Fırsatları” özel buluşmasında sürdürülebilir kalkınma ve geleceği şekillendirmede güneş enerjisinin yaratacağı değer çok yönlü tartışıldı. Greenpeace Akdeniz Sürdürülebilir Yatırımlar Danışmanı İbrahim Çiftçi toplantı sonrası yaptığı açıklamada, “Güneş enerjisi sadece enerji bağımsızlığı sağlayıp, cari açığın kapanmasını sağlamakla kalmayacak; aynı zamanda güneş enerji sanayi için yeni pazarlar açarak, istihdamın artmasını da sağlayacak. Güneş enerjisine yatırım yapmak yeni fırsatları da beraberinde getirecek ciddi bir iş kolu olacaktır” dedi. Çiftçi, Türkiye’de de güneş enerjisine verilen önemin arttığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye’de güneş enerjisi 2015 yılının sonunda 362 santralda 248 249 MW kurulu güce sahipken 2016’nın ilk yarısında bu rakam yüzde 100’den fazla artarak 733 santralde bulunan 562 MW toplam kurulu güce ulaştı. Türkiye’de 2014 yılında elektrik dağıtım şirketleri yaklaşık 3.4 GW’a tekabül eden 4 bine yakın lisansız üretim proje başvurusu aldı. Ancak sadece 1500 başvuru kabul edildi. Bu bağlamda biz Greenpeace Akdeniz olarak, bireylerin çatılarına güneş panelleri kurması için gerekli işlemlerin kolaylaşması amacıyla yürüttüğümüz bu kampanyada bankaların da bireylere uygun şartlarda kredi finans imkanları sunması gerekliliğini vurguluyoruz.” Türkiye’nin coğrafi konumu gereği, güneş açısından önemli bir potansiyele sahip olduğuna
28 Eylül
2016
dikkat çeken Dr. Bayraktar, “Hızlı ve kolay erişilebilirliği ile uygulanabilirliği, ısıdan elektriğe depolama dahil teknolojik erişilebilirliğin mümkünlüğü ve uygunluğu, çok yönlü sektörel entegrasyon ve istihdama katkısı geçmiş çağın enerji kaynaklarına kıyasla 4-5 misli daha fazla olan güneş enerjisini ayrıcalıklı kılmaktadır. Özellikle kentsel dönüşümü hızla uygulamaya alan Türkiye’nin, yeniden yapılaşma sürecini enerji etkin tasarımlı, güneş odaklı binalar ve yerleşim alanları, yaygın kullanılacak yenilikçi güneş enerjisi teknolojileri ile sürdürebilme fırsatını kaçırmaması gerekiyor. ‘Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’nda 2023 yılı itibarı ile ısıtma ve soğutmada enerji ihtiyacının en az yüzde 15’inin yenilenebilir enerjiden karşılanma hedefi doğrultusunda güneş enerjisinin kulllanımında yenilikçi yaklaşımların yaygınlaştırılması önemlidir” dedi.
TESİD’in 30. yılı ve
Türkiye Elektronik Sanayisi Eki Kaynak Elektrik Dergisi, mamullerinizi ve hizmetlerinizi, yüzde 50 indirimli fiyatla olası müşterilerinizin yanı sıra geniş halk kitleleri ile buluşturuyor.
Milliyet Gazetesi ile tüm Türkiye’de dağıtılacak olan “TESİD’in 30. yılı ve Türkiye Elektronik Sanayisi Eki”nde yer alarak markanızı, sektör profesyonelleri ile son kullanıcıya bir kez daha iletebilirsiniz.
TESİD’in 30. yılı ve Türkiye Elektronik Sanayisi Eki’nde yer alacak ürünlerin grup başlıkları: • Elektronik Bileşenler, • Tüketici Cihazları,
Bu yıl içinde, dergimizin Milliyet Gazetesi ile birlikte dağıtılmak üzere planladığı sonraki ekler programı şöyledir;
• Telekom Cihazları, • Profesyonel Cihazlar ve Endüstriyel Cihazlar, • Savunma Elektroniği Cihazları, • Bilgisayar Cihazları Ayrıntılı bilgi için: info@kaynakelektrik.com • Tel: 0 212 272 5959
15 Kasım Salı Elektrik Makinaları (Motorlar ve Transformatörler) CWIEME 2016 Fuarı
HABER
www.elektrikdergisi.com
Bakan Albayrak açıkladı! Güneydoğu’ya şifreli elektrik Cep telefonlarındaki kripto sistemi sayaçlarda kullanılacak. Bakan Albayrak, kaçak elektriği engellemek için geliştirilen kripto sisteminin ilk olarak Dicle bölgesinde kullanılacağını bildirdi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak
E
nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerji hatları üzerinden yapılan teknik olmayan kayıplar ile yasadışı kullanımları önlemek veya azaltmak amacıyla enerjinin kriptolanacağı bir proje üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Albayrak, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından pilot olarak uygulanması hedeflenen projeyle trafo çıkışlarında enerjinin şifreleneceğini, bu şifrenin son kullanıcının sayacında çözüleceğini bildirdi.
‘KAYIP-KAÇAK DÜŞECEK’ “Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Her bir bölge için hedef kayıpkaçak oranları belirlenmiştir. Böylece, tüketicilerin daha düşük kayıp-kaçak bedeline maruz kalmaları sağlanırken bu hizmeti yerine getiren dağıtım şirketlerine de riskler yüklenmiştir” diyen Albayrak, sözlerine şöyle devam etti: “Kayıp-kaçak oranlarının azalması konusu öncelikli hedeflerimizin başında gelmekte olup bu alandaki yoğun çalışmalarımız ve alınan tedbirler neticesinde ülke genelinde kayıp kaçak oranları yüzde 23-25 düzeylerinden yüzde 14-15 düzeylerine kadar düşürülmüştür.” Dicle bölgesinde pilot uygulaması gerçekleştirilecek olan enerjinin kriptolanması sistemi, “Enerji hatları üzerinden yapılan teknik olmayan kayıplar ile illegal kullanımları önlemek veya azaltmak amacıyla trafoların çıkışlarında enerjinin şifrelenip son kullanıcının sayacında (sayacın içinde veya öncesinde) şifrenin çözülmesi metodunun incelenerek uygulamasının analiz edilmesi” için kullanılacak.
ELEKTRONİK MÜHÜR SİSTEMİ DE GELİYOR Bakan Albayrak, şifreli elektrik sisteminin yanı sıra farklı bölgelerde değişik uygulamalara imza
30 Eylül
2016
Sistem nasıl çalışacak? •
Trafodan elektriğin iletimi sırasında enerji kripto sistemiyle şifrelenecek.
•
Sözkonusu enerji abonenin akıllı sayacına ulaştığında şifrenin çözülmesi beklenecek.
•
Her iki taraftaki şifreler eşleştiğinde aboneye elektrik hizmeti verilecek.
•
Trafo, sayaçtaki şifreyi tanımazsa aboneye elektrik verilmeyecek.
atacaklarını da anlattı. Buna göre, Akdeniz elektrik dağıtım bölgesinde, “Akıllı Elektronik Mühür Sistemi Projesi” uygulamaya alınacak. Böylece, ölçümlerde yetkisiz işlem yapılmasına izin vermeyen, yapılan işlemin kim tarafından yapıldığı bilinen ve taklit edilemeyen elektronik mühür sistemi geliştirilerek. Dicle, VanGölü ve Aras bölgesindeki, “Önleyici Çalışmalar Projesi” sayesinde de, anlık ölçüm yapılarak teknik olmayan kayıp enerjinin anında görülmesi, önlenmesi ile şebekenin esnekliğinin ve verimliliğinin geliştirilmesinin önü açılacak. Bakanlığın üzerinde çalıştığı ve yine Dicle, Aras ve Vangölü bölgelerinde pilot olarak denemesi yapılacak olan “Metodoloji ve Yazılım Geliştirilmesi Projesi” ise, enerjide teknik kayıp ile teknik olmayan kayıpların ayrıştırılması ile ilgili olarak gerçek ve anlık verilerin alınmasını sağlayacak.
Kayıpsız, birinci sınıf performans
Çalışma sürekliliği tam olan bir veri merkezi. ABB’nin bu hedefi, yükü korumasız bırakmadan modül değiştirilmesine imkan veren gerçek modülerliktir. Modüllerin bakım amaçlı olarak bile yükü korumasız bırakmadan değiştirilebilmesi sayesinde kritik yük sürekli olarak korunmaya devam eder. KGK kapasitesi arttırılmak istendiği takdirde ise sadece ilave modül eklenecektir. Böylece, sadece ihtiyaç kadar ek maliyet oluşacaktır. Yedek modül ile arızalı modül değişimi kolayca yapılabilir, böylece düşük bakım maliyetlerine ulaşılır. www.abb.com.tr/ups
ABB Elektrik Sanayi A.Ş. Tel : (0) 216 528 22 00 Faks : (0) 216 365 29 45 E-mail : sales.ups@tr.abb.com
HABER
www.elektrikdergisi.com
“Petrol ve doğalgaza göre daha ekonomik” Enerjide “gaz hidrat” dönemi Alternatif bir enerji kaynağı olarak uzun süredir üzerinde çalışılan gaz hidratların yakın gelecekte sektörde yerini alacağı belirtildi
D
okuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Çifçi, alternatif bir enerji kaynağı olarak uzun süredir üzerinde çalışılan gaz hidratların yakın gelecekte sektörde yerini alacağını belirterek, “Türkiye’nin denizlerinde yüksek miktarda gaz hidrat rezervi var. Ne kadar gaz hidrat rezervimiz olduğunun anlaşılması gerekiyor. Tahmin edilen rezervlerle bile Türkiye başta enerjide dışa bağımlılığı olmak üzere birçok problemini çözebilir.” dedi. Prof. Dr. Çifçi, ‘yanan buz’ da denilen ve uluslararası literatürde geleceğin enerji kaynağı olarak tanımlanan gaz hidratlar konusunda, Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri değerlendirdi. Dünyada karasal, denizler ve deniz tabanında bulunan gaz hidrat birikimlerinin sadece küçük bir kısmının ticari potansiyeli olduğuna dikkati çeken Çifçi, “Gaz hidratlar, içerdikleri büyük metan hacmi nedeniyle geleceğin enerji kaynağı olabilirler. Dünyadaki karasal ve deniz tabanında bulunan gaz hidrat birikimlerinin sadece küçük bir kısmı bile yıllarca enerji ihtiyacını karşılayabilir. Bu konuda çalışan bilim insanlarının ortak görüşü küçük bir gaz hidrat potansiyelinin bile dünyanın yıllarca enerji ihtiyacını karşılayabileceği yönündedir.” diye konuştu. Çifçi, gaz hidratların kesin varlığının bilindiği en geniş alan olan ABD’nin Blake Sırtı’ndaki küçük bir alandan çıkarılan kaynakla ülkenin
32 Eylül
2016
Gaz hidratların fiziksel özelliklerine de değinen Çifçi, 1 metreküp gaz hidtrattan 164 metreküp metan gazı elde edildiğini ve verimin mevcut doğalgaz ve petrole göre oldukça yüksek olduğuna işaret etti. Çifçi, sözlerini şöyle tamamladı: “Gaz hidratlar, petrol ve doğalgaza oranla daha yüzeysel alanlarda bulunan, sondajı ve çıkarılması nispeten daha kolay maddelerdir. Ekonomik yollarla çıkarılmasına yönelik teknolojilerin geliştirilmesine devam ediliyor, buna ek olarak gaz hidratların bulunduğu coğrafyalarda sera gazını artırıcı yönde metan salımı gerçekleşiyor, bu gaz, ozon tabakasını olumsuz etkiliyor. Bu maddenin bulunduğu yerde topraktan veya denizden çıkarılıp işlenerek enerji kaynağı haline getirilmesı gerekir. Böylece gazın işlenmesi ve ekonomiye kazandırılmasıyla çevreye verilen zarar da en aza indirgenerek, çifte fayda sağlanmış olacak.”
105 yıllık gereksiniminin karşılanabileceğinin hesaplandığını kaydederek, şöyle devam etti:”Alternatif bir enerji kaynağı olarak uzun yıllardır üzerine çalışılan gaz hidratların yakın gelecekte sektörde yerini alacağını düşünüyorum. Türkiye’nin denizlerinde yüksek miktarda gaz hidrat rezervi var. Türkiye’de ne kadar gaz hidrat rezervi olduğunun anlaşılması gerekiyor. Tahmin edilen rezervlerle bile Türkiye başta enerjide dışa bağımlılık olmak üzere birçok problemini çözebilir. Karadeniz, Akdeniz ve Marmara denizlerinin yoğun gaz hidrat birikimlerine sahip zengin sular olduğu biliniyor. Gaz hidratlar büyük bir olasılıkla dünyanın gelecekteki birincil enerji kaynağı olacaktır. Karadeniz; bu konuda Almanya, Fransa, Rusya ve ABD tarafından yoğun olarak araştırılmaktadır. Japonya ise milli bir program oluşturarak Japon Ulusal Petrol Şirketi ile gaz hidratların üretimini başardı. Asya’nın Japonya ve Güney Kore bölgesinde bulunan rezervlerinin sadece yüzde 10’unun üretimi ile bu ülkelerin 100 yıllık metan gazı ihtiyacı karşılanabilir.”
HABER
www.elektrikdergisi.com
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI / ENERJİ SANAYİ ve MADEN KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
TEDAŞ ÜZERİNDE KADRO OYUNLARINA HAYIR!
TEDAŞ`ta aralarında EMO ve ESM üyelerinin de olduğu 400`e yakın çalışanın görevden alınarak, istihdam fazlası personel statüsüyle havuza aktarılması kabul edilemez.
K
urumun görevleri kapsamında ek personel ihtiyacı olduğuna ilişkin daha iki ay önce Özelleştirme İdaresi’ne başvurduğu dikkate alındığında yapılan uygulamanın liyakat esasıyla ve kamu çıkarı ile bağdaşmadığı açıktır. Kamuda liyakata uyulmamasının yarattığı 15 Temmuz Darbe Girişimi üzerinden henüz 2 ay geçmişken, TEDAŞ gibi bir kurumda liyakatı yok sayarak kurum personelini uzaklaştırıp, yerlerini “yandaşlık” kriteriyle doldurmaya kalkmak anlaşılamaz bir çelişkidir. TEDAŞ Yönetim Kurulu’nun 19 Eylül 2016 tarihinde aldığı kararla merkez teşkilatları ve koordinatörlüklerde çalışan 400’e yakın personel, “istihdam fazlası” olarak gösterilerek Devlet Personel Başkanlığı havuzuna gönderilmiştir. Personele tebligatlar yangından mal kaçırırcasına yapılmış, izinler kaldırılmış, raporlu olanlara dahi evlerinde tebligat öngörülmüş ve 24 saat içinde odaların boşaltılması istenmiştir. Görevden almalar, okulların da yeni açıldığı bir dönemde büyük mağduriyetler yaratacaktır. Çalışanların lojmanları boşaltmasının istenip istenmeyeceği, hangi statüde çalıştırılacakları ve maaş düzeyleri gibi özlük haklarıyla ilgili endişeler oluşmuştur. Yapılan işlemde mühendislerin unvanlarının korunmaması da hak kayıpları açısından önemli bir endişe kaynağı oluşturmaktadır. Havuza aktarılan personelin 29 yılını tamamlamış, aktif çalışanlar olmaları, deneyimli personelin emekliliğe zorlanmasının hedeflendiğini göstermektedir. Kuruma yıllarını veren çalışanların toplu olarak havuza aktarılması kurum belleğini yok edecektir. Dağıtım kuruluşlarının özelleştirilmesinin ardından sokak aydınlatmaları ve dağıtım şirketlerinin denetimi konusunda pek çok sıkıntı yaşanmış, TEDAŞ’ın bu anlamda yetkilendirilmesi zorunluluk arz etmiştir. Mülkiyeti TEDAŞ’a ait olan tesisler üzerinden verilen elektrik dağıtım hizmeti piyasanın elinde başıboş bırakılamaz. Deneyimli kadroları tasfiye edecek, kurumu küçültecek adımlar; kamu hizmetleri ve çıkarlarının korunmasında büyük sorunlara yol açacaktır. Kaldı ki 2004 yılında özelleştirme kapsamına alınmış TEDAŞ’ın tüm birim ve varlıkları özelleştirilmiş olmasına karşın hala özelleştirme kapsamında tutulması hukuka ve kamu yararına aykırıdır. Yalnızca genel müdürlük organizasyonu şeklinde varlığını sürdüren, bölgelerde koordinatörleri bulunan kurum; denetim, eğitim gibi kamusal görevleri sürdürmektedir. Hali hazırda TEDAŞ`ın özelleştirme kapsamından çıkarılması gerekirken, çalışanlar için özelleştirme prosedürü uygulanması, garip, şaşırtıcı, iyi niyetle bağdaşmayan bir tutum olduğu gibi açıkça hukuka, kamu yararına ve çalışanların yasal haklarına aykırılık içermektedir. TEDAŞ’ın özelleştirilmesi sürecinde daha önce de yapılan benzer uygulamalar mahkeme kararlarıyla iptal edilmiştir. OHAL ortamındaki kaostan yararlanılarak yapılan uygulamanın hukuki ve haklı bir gerekçesi bulunmaması nedeniyle iptal olacağı açıktır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na 29 Temmuz 2016 tarihinde personel ihtiyacını bildiren TEDAŞ yazısı dikkate alındığında; var olan personelin kurumdan uzaklaştırılmasının hiçbir mantığı bulunmamaktadır. Bu durum yapılan işlemin arkasındaki kötü niyeti de açıkça ortaya koymaktadır. Kurumun 156 elektrik mühendisi, 42 harita teknikeri, 21 harita mühendisi, 20 tekniker, 5 idari personel, 3 makine mühendisi ve 1 orman mühendisi olmak üzere toplam 248 kişilik personel ihtiyacı bulunduğu bildirilen yazıda, bu ihtiyacın gerekçesi de “proje onay, kabul ve kamulaştırma iş ve işlemler ile ilgili olarak başvuru sahipleri adına hak kaybına sebep olabilecek durumların oluşmaması, Genel Müdürlüğümüzce ileride hukuki sorunlarla karşı karşıya gelinmemesi bakımından, iş ve işlemlerin zamanında ve eksiksiz yerine getirilmesi” olarak açıklanmıştır. Bu yazının üzerinden 2 ay geçmeden kurumda çalışan 400`e yakın personelin kurumdan uzaklaştırılmasını anlamak mümkün değildir. Yapılan uygulama nedeniyle kurumun ihtiyacı olan personelin kurum çalışanlarıyla ortak iş yapma kültürü içerisinde eğitimden geçirilmesi de mümkün olamayacaktır. Derhal TEDAŞ hukuka aykırı bir şekilde tutulduğu özelleştirme kapsamından çıkarılmalı, kurum çalışanlarının hakları iade edilmelidir. EMO ve ESM; TEDAŞ çalışanlarına yapılan haksızlığa karşı hukuki platformlar başta olmak üzere her türlü mücadelede gereken desteği verecektir.
34 Eylül
2016
Ö Z G E N
Üretim
E L E K T R Ý K
V E
T Ý C A R E T
Ta a h h ü t
A . Þ .
Müþavirlik
Bus-Bar Sistemleri • Ana Daðýtým Panolarý • Çekmeceli Panolar • MCC Panolar • Aydýnlatma ve Priz Panolarý Mimik Kumanda Panolarý • Metal Clad Hücreler • Metal Köþkler • Mobil Köþkler Fiberoptik Altyapýlar Havaalanlarý • Raylý Sistemler • Otoyol ve Tüneller • Pompa Ýstasyonlarý • Hidroelektrik Santraller Trafo Merkezleri • Silo Tesisleri • Endüstriyel Tesisler
1. Organize Sanayi Bölgesi Göktürk Caddesi No:8 06935 Sincan - Ankara 0(312) 267 10 25 0(312) 267 10 28 info@ozgen.com
w w w . oz g e n . co m
HABER
www.elektrikdergisi.com
ABB’nin robotu YuMi “2016’nın En İyi Endüstriyel Robotu” seçildi
ABB, Şangay’da düzenlenen CIROS Uluslararası Robot Fuarında teknik inovasyon ve uygulama geliştirme dalında kabul gördü.
A
BB, dünyanın ilk gerçek insan işbirliği temelli robotu olan YuMi robot çözümünün, Şangay’da düzenlenen Enternasyonel Robot Fuarında (CIROS) 2016 yılının en iyi endüstriyel robotlarından biri olarak Altın Parmak ödülüne layık görüldüğünü açıkladı. Çin’in Makine Sanayi Federasyonu ve Robot Sanayi Birliği tarafından düzenlenen CIROS fuarı, dünyadaki en büyük üç robot teknolojisi etkinliğinden bir tanesidir.
ABB kablo işbirimini NKT Cables firmasına sattı
N
KT Cables, ABB’nin küresel boyutta faaliyet gösteren yüksek gerilim kablo sistemleri işkolunu 836 milyon Euro (934 milyon dolar) bedelle devralıyor. Yüksek gerilim kablo sürdürülebilir enerji şebekeleri alanında kilit bir bileşendir ve büyük miktarda enerjiyi uzun mesafelerde nakletmek için kullanılır. Bu işkolu, ABB’nin stratejik olarak değerlendirme aşamasında bulunan Güç Şebekeleri Bölümü altında yer almakta. NKT Cables genellikle Alternatif Akım (AC) alanında alçak, orta ve yüksek gerilim çözümler için güç kabloları tasarlayan, üreten
36 Eylül
2016
Çin’in 13. Beş Yıllık Kalkınma Planının ve 2025 Stratejisinin bir parçası olarak, CIROS ve Çin Makine ve Elektronik Ticareti gazeteleri tarafından ortaklaşa düzenlenen Altın Parmak ödülleri ilk kez 2016’da gerçekleşti. ABB’nin YuMi robot çözümü, özellikle insanların ve robotların güvenli bir şekilde birlikte çalıştığı yeni inovatif yardımcı üretim çözümlerinin önünü açarak tüketiciye yönelik elektronik ürünlerin bu zorlukları aşmasına yardımcı olmak üzere tasarlandı. ABB İmalat Otomasyonu ve Hareket Sistemleri bölümü başkanı Sami Atiya “Çin’deki inovasyon tutkusu olağanüstü. ABB, üretimlerini dönüştürerek esnek, verimli ‘geleceğin fabrikasının’ önünü bugünden açmanın yeni yollarını bulmalarına yardımcı olmak için müşterileri ile birlikte yakın çalışma içerisinde. İşbriliği temelli otomasyon, bu yolculukta kesinlikle büyük bir rol oynayacak” şeklinde konuştu. “Çin’de bu ödülü almak ve dünyanın en önemli robot teknolojisi etkinliklerinde, seçkin rakiplerince kabul görmek ABB için büyük bir gururdur.” 2016 Nisan ayında Almanya Münih’te şehrinde düzenlenen Automatica ticaret fuarında, ABB’nin YuMi robot çözümü, inovatif robot teknolojilerinin ticarileştirilmesinde kazandığı önemli başarılardan dolayı Buluş ve Girişimcilik Ödülü (Invention and Entrepreneurship Award - IERA) ile ödüllendirildi.
ve dağıtımını yapan bir firma. Avrupa ve Çin’de bulunan büyük üretim tesislerinin yanı sıra dünyanın pek çok ülkesinde satış ofisi bulunuyor. 2015 cirosu 1,2 milyar Euro olan firmanın 3200 çalışanı var. ABB CEO’su Ulrich Spiesshofer devir işlemi konusunda “Daha büyük boyutta daha fazla rekabet gücüne sahip olacağına inandığımız, İskandinav geleneğine sahip iki güçlü kablo portföyünü NKT Cable sahipliği altında birleştiriyoruz. Uzun vadeli stratejik ortaklığımızı bu şekilde devam ettireceğiz” bilgisini verdi ve ekledi: “Spesifik bir ürün olan kablo sistemleri işkolumuzun gücünü NKT Cables ile birleştirmek, Next Level stratejimizin bir parçası olan aktif portföy yönetimindeki kararlılığımızı göstermektedir.”
E-LINESMART E L E K T R İ K
Donatılabilir Bürotik Priz Blokları
Kişisel ihtiyaçlarınıza ve tercihlerinize bağlı olarak modüler tip enerji, zayıf akım ve multimedya prizleri ile donatılabilir, esnek yapısı sayesinde yüksek kullanım kolaylığı sağlar. Yeni yaşam ve çalışma ortamı ürünleri ile, kullanıcılara konfor ve estetik ile birlikte işlevsellik de sağlayan E-LINE SMART serisi; • Donatılmış veya donatılabilir bürotik priz blokları. • Ofis, toplantı odaları, özel çalışma alanları ve açık ofislerde her türlü masa ve mobilya ile uyumlu yapısı. • Günümüz ofis ihtiyaçları için enerji, zayıf akım ve multimedya pizlerinin kullanılabileceği isteğe bağlı zengin kablo sonlandırma seçeneği. • Alüminyum eloksal gövde (isteğe bağlı olarak siyah ve beyaz boyalı) ve polikarbon halogen free (HF) kapaklar ile modüler yapı ve yenilikçi tasarım. • Anahtarlı otomatik sigorta (MCB) ve/veya kaçak akım anahtarı (RCD) kullanılabilme özelliği. • HF kablolar ve geçmeli tip vidasız klemensler ile birlikte tamamlanmış iç montaj, çalışır vaziyette hazır ürün yapısı. • İstenilen boy ve içerikte sorunsuz ve sınırsız üretim.
■E-LINE SMART SM-LUX I
■E-LINE SMART SM-STD II
■E-LINE SMART SM-STD I
■E-LINE SMART SM-IN/D
www.eae.com.tr
■E-LINE SMART SM-IN/S
HABER
www.elektrikdergisi.com
Elektrik dağıtım sektörüne standart geliyor Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği Genel Sekreteri UĞUR Yüksel: “Elektrik dağıtım sektöründe işlerin belirlenmiş standartlarda ve belgelendirilmiş kişiler tarafından yürütülmesini amaçlıyoruz” DEDİ.
E
lektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Genel Sekreteri Uğur Yüksel, elektrik dağıtım sektöründe işlerin belirlenmiş standartlarda ve belgelendirilmiş kişiler tarafından yürütülmesini amaçladıklarını söyledi. Yüksel, ELDER’in bugüne kadar Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile yaptığı çalışmalar ve imzalanan protokol sonucunda, elektrik dağıtım sektöründe 10 Ulusal Meslek Standardı hazırlandığını ve bunun Resmi Gazete’de yayımlandığını
hatırlattı. Bu standartların 4’ünün yeterliliğinin onaylandığını anlatan Yüksel, diğer 6 mesleğin yeterlilik kriter taslaklarının hazırlanarak kamuya açık halde görüşe sunulduğunu söyledi. Söz konusu taslakların 10 Ekim’e kadar sektörün görüşüne açık olacağını dile getiren Yüksel, şöyle konuştu: “Gelen görüşlerin değerlendirilmesinin ardından taslaklara son şekli verilecek ve MYK’da ilgili sektör komitesine sunulacak. Kriterlerin hızlı bir şekilde ‘Ulusal Yeterlilik’
niteliği kazanarak uygulamaya geçmesini hedefliyoruz. Bu süreç sonunda, bu alanlarda mesleki yeterlilik belgesi bulunan çalışanlar sektör tarafından istihdamda öncelikli olarak tercih edilecek. Böylece sektörde kalifiye iş gücü artacak, çalışanlar ise bireysel gelişimine ve mesleki kariyerine yatırım yapmış olacaklar. Biz, elektrik dağıtım sektöründe işlerin belirlenmiş standartlarda ve belgelendirilmiş kişiler tarafından yürütülmesini amaçlıyoruz.”
CLK Uludağ Elektrik’ten emeklilere özel protokol CLK Uludağ Elektrik ile Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) arasında imzalanan protokol ile emekliler indirimli tarifelerden yararlanacak.
C
LK Uludağ Elektrik Perakende Satış A.Ş. Genel Müdürü Ali Erman Aytac ve Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Nilüfer Şubesi Başkanı Kenan Pars tarafından imzalanan protokolle TÜED üyesi emekliler CLK Uludağ Elektrik’in indirimli tarifelerinden yararlanabilecekler. Protokol imza töreninde tüketicilerin en önemli gider kalemlerinden birinin elektrik faturaları olduğunu belirten TÜED Nilüfer Şubesi Başkanı Kenan Pars; ülke genelinde 8 milyon, Bursa’da ise 485 bin emekli olduğunu ifade ederek yılbaşında bu sayının 500 bine çıkmasını beklediklerini söyledi. Emeklilere indirimli enerji sunmak amacıyla CLK Uludağ Elektrik ile protokol imzaladıklarını belirten Pars, protokolle dernek üyelerinin avantajlı tarifelerden yararlanacağını, üyelerin derneklerine gelerek sözleşmelerini imzalayabileceğini kaydetti.
38 Eylül
2016
Tüm Transfer ihtiyaçlarınız için
Birleşik ürünler
Tak - Kullan çözüm
Acil durumlarda elle kontrol seçeneği
NONSTOP
reliable !*
ATyS p: gelişmiş çözüm
ATyS: 125A’ den 3200A’ e kadar tüm uygulamalarınız için eksiksiz ürün gamı Tak - kullan çözüm • Tamamiyle fabrika montajlı, entegre çözüm • Entegre otomatik yapılandırma • Birkaç dakikada hızlı kurulum NONSTOP
Yükün enerjisiz kalmaması için enerji sürekliliği
• ATyS’ ler üzerinde sürekli izleme yapan kontrol rölesi: ürününüzün elektriksel veya otomatik bir komut ile doğru anahtarlama yapabilmesi için sürekli bilgi
Birleşik ürünler
Acil durumlarda elle kontrol • Kolay montaj ve kolay kullanım • Elle kumanda kolu takılı iken uzaktan veya otomatik transfer yapılamaz
ATyS p: gelişmiş çözüm • Ekstra aksesuara ihtiyaç duymadan otomatik transfer • Entegre çift besleme ünitesi • Jeneratör uygulamaları yönetimi • Enerji yönetimi • Bütünleşik webserver yazılımı • Haberleşme seçenekleri
• IEC 60947-6-1 standardına uygun olarak tasarlandı ve test edildi • Onaylı ve belgeli bir üretici çözümü • Kendini ispatlamış teknoloji
ATyS: tüm uygulamalarınıza yanıt verebilmek için beş farklı model mevcuttur.
www.socomec.com Socomec Türkiye · Tel. +90 216 540 71 20-21-22 · info.tr@socomec.com
PUB 10130124 - * ÇOK güvenilir !
Ürünün devamlılığı için sürekli bilgi
HABER
www.elektrikdergisi.com
Enerji devleri Bosphorus Energy Club zirvesinde bir kez daha Türkiye ve bölgenin gündemini değerlendirecek
B ‘Enerji üretimi iki katına çıkmalı’ Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, darbe girişiminin ardından Türkiye ekonomisinin “mucize” denilebilecek kadar iyi bir noktada olduğunu söyledi.
N
ew York’ta düzenlenen 8’inci Türkiye Yatırım Konferansı’nda konuşan Zeybekci, son 10-12 yıllık süreçte Türkiye’nin 32 bin megavatlık elektrik üretiminin şu anda 72-73 bin megavata çıktığını aktardı. Bu üretimin gelecek 10 yılda iki kat artarak 150-160 bin megavata ulaşması gerektiğini anlatan Zeybekci, bunun için yatırım yapılması zorunda olunduğuna dikkati çekti. Türkiye’nin gelecek 10 yıl içinde 30 bin megavat rüzgar ve güneş enerjisi yatırımı yapacağı bilgisini veren Zeybekci, 4 nükleer santralin yine bu süreçte hayata geçirilerek elektrik üretimine katkıda bulunacağını belirtti.
40 Eylül
2016
u yıl 11 Ekim’de beşincisi düzenlenecek The Bosphorus Energy Club (BEC) toplantısında enerji sektörünün önemli oyuncuları Türkiye’nin ve bölgenin enerji gündemini değerlendirecek. Gündemde dünya enerjisinde son bir yıldaki gelişmeler ve önümüzdeki yıl beklenen değişiklikler, Rusya ile Türk Akım anlaşmasının getirecekleri, nükleerdeki gelişmeler, AB’nin enerji vizyonu, Afrika enerji açılımı gibi konular ele alınacak. Türkiye’nin ve bölgenin en güçlü enerji şirketlerinin buluşma noktası olan The Bosphorus Energy Club (BEC) Zirvesi, 11 Ekim 2016 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. Her yıl üyeleri ile Türkiye ve bölge ülkelerinin hükümet yetkililerinin de dahil olduğu ve enerji gündemini yakından ilgilendiren gelişmelerin ele alındığı BEC Zirvesi’nde enerji alanında yeni ortaklık ve işbirliği biçimleri geliştirme ve çeşitlenen riskleri iyi yönetip elde edilecek yararları artırma çalışmalarına imza atılıyor. BEC Zirvesi’nde bu yıl “Navigating through new transformation in energy: What decisions and policy actions by business and government leaders?” teması ile sektörün önde gelenleri enerjide yaşanan dönüşümü tartışacaklar. Her zirve öncesi olduğu Kulüp Başkanı Mehmet Öğütçü ve BEC Başkan Yardımcısı ve PwC Türkiye Enerji Sektörü Lideri Murat Çolakoğlu öncesi düzenlenen sohbet toplantısında basın mensupları ile bir araya geldiler.
RGT-MT Magic Touch Yeni Nesil Kompanzasyon STATIC VAR COMPANSATION
• • • • • • • • • • • • • • •
5’’ (12,7 cm) TFT dokunmatik LCD ekran. Türkçe ve ingilizce olmak üzere iki farklı dil seçeneği. Kolay kurulum ve menü yapısıyla kullanıcı dostu arayüz. 18 Kademe + TCR (SVC) çıkışı (Her bir reaktörü 1000 ayrı kademe olarak devreye alabilir) Gerçek tarih ve zaman saati. Her kademeye monofaze, difaze ve trifaze kondansatör veya reaktör bağlanabilme. 51. Harmoniğe kadar (Akım - Gerilim) izleme Güç analiz örneklemesi 100 ms cevap süresi 2 mA hassasiyetli akım algılama( Düşük akımlarda tam kompanzasyon imkanı) Pano içi sıcaklık ölçümü ve kontrolü Jeneratör modu Atanabilir alarm çıkışları (2 Adet) ModBus iletişim protokolü Uzaktan izleme, programlanabilme ve kontrol edebilme.
Web www.tense.com.tr
Enerji Takibi www.tenseenerji.com
ELEKTRİK - ELEKTRONİK SAN. TİC. A.Ş.
QUALITY SOLUTIONS
HABER
www.elektrikdergisi.com
CLK Boğaziçi Elektrik Arapça çağrı merkezi hizmetini başlattı Yabancı abone sayası 25.8 bini aşan CLK Boğaziçi Elektrik, 444 6 255 numaralı çağrı hattında İngilizce’nin ardından Arapça da hizmet vermeye başladı. Günde yaklaşık 20 Arapça çağrı aldıklarını kaydeden CLK Boğaziçi Elektrik Müşteri Operasyonları Direktörü Oktay Hanay, söz konusu uygulamayı gelecekte sayıları 13 olan işletme merkezlerine de yaymayı hedeflediklerini söyledi
O
CLK Boğaziçi Elektrik Müşteri Operasyonları Direktörü Oktay Hanay
rtadoğu ülkelerinden gelen birçok vatandaşa ev sahipliği yapan İstanbul’da Suriyeli göçmenlerin sayısındaki artış sağlık, inşaat, telekom ve ulaşım sektörlerinin yanı sıra enerji şirketlerini de harekete geçirdi. 4.2 milyon aboneye sahip perakende elektrik satış şirketi olan CLK Boğaziçi Elektrik, yabancı uyruklu abonelerinin taleplerine daha hızlı cevap verebilmek için telefon üzerinden sağladığı hizmetlerini geliştirme kararı aldı.
Yabancı abonenin yarısı Ortadoğulu CLK Boğaziçi Elektrik istatistiklerine göre şirketin toplam 25 bin 854 olan yabancı abone sayısının yarısını Ortadoğu ülkelerinin vatandaşları oluşturuyor. Şirket tarafından açıklanan Gayrimenkulün Enerjisi Raporu’nda da ortaya çıkan sonuçlara göre 2016’nın ilk 6 ayında İstanbul’un Avrupa Yakası’nda oturumcu ve işletmeci olarak elektrik aboneliği başlatan Suriyeli aile sayısı geçen yıla göre yüzde 727 artarak 7 bin 117 oldu. Sadece İstanbul’un Avrupa Yakası’nda elektrik aboneliği üzerine kayıtlı bulunan 10 bin 367 Suriyeli aile bulunuyor. Bu da çağrı merkezinde yabancı dil hizmetinin önemini ortaya koyuyor.
EWE'den Türkiye'ye güneş enerjisi yatırımı
E
WE Türkiye Grubu, Kayseri'ye 3 megavat kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali kuracak. Şirketten yapılan yazılı açıklamaya göre, 52 bin metrekarelik alana kurulacak güneş santraliyle şehirdeki 2 bin 300 dairenin elektriği karşılanabilecek. Yatırım bedelinin 3 milyon 600 bin avro olduğu belirtilen santralin yapımında, 12 bin 500 adet güneş paneli kullanılacak. Açıklamada, Kayseri'nin İncesu ilçesine kurulacak güneş enerjisi santralinin 3 megavat kurulu güce sahip olacağı ve yıllık 5 milyon kilovatsaat elektrik üretimi yapılacağı belirtildi. Öte yandan lisanssız elektrik üretiminde geçen yıl devreye alınan 359 megavatlık kapasitenin 294 megavatını güneş enerjisi santralleri oluşturdu. Söz konusu dönemde Kayseri lisansız elektrik üretiminde 63 bin 976 megavatsaatlik üretimiyle 81 il arasında ilk sırada yer aldı.
42 Eylül
2016
R
mühendislik
Elektriksel Periyodik Kontroller Türkiye'nin tescilli ilk ve tek elektriksel periyodik kontrol firması
ISO 9001 - OHSAS 18001 - ISO 14001
fark yaratan mühendislik çözümleri..
www.elpekmuhendislik.com.tr
profesyonel hizmet profesyonel ekiple mümkündür.
ELPEK GRUP olarak : örnek almak yerine, örnek olmaya devam ediyoruz..
KONTROL
TEST BAKIM
MONTAJ
RAPOR
ÖLÇÜM
PROJE
KURULUM
endüstriyel tesislerin ilk tercihi olmaya devam ediyoruz..
Trafo SMM Hizmetleri Enerji Verimliliği Danışmanlığı Yüksek Gerilim İşletme Sorumluluğu Elektriksel İş Güvenliği Uzmanlığı Trafo Bakımı ve Tip Testleri Elektriksel Güvenlik Malzemeleri Enerji Yöneticiliği Hizmetleri Elektriksel İş Güvenliği Eğitimleri
Merkez Adres : Yenişehir Mah. Paşa Cad. İzmit / KOCAELİ www.elpekgrup.com
Topraklama Tesisatı Ölçümü Paratoner Tesisatı Ölçümü Aydınlık Şiddeti Seviyesi Ölçümü Termal Kamera Ölçümü Kaçak Akım Rölesi Testleri Elektrik Tesisat Uygunluk Raporu İş Güvenliği Periyodik Ölçümleri ERA Elektriksel Risk Analizi
Şube Adres : Mimar Sinan Mah. Site Sok. Körfez / KOCAELİ www.elpekparatoner.com
Yangın Algılama ve İhbar Sistemleri Paratoner Tesisatı Kurulumu Kompanzasyon Panosu Röle Takibi Enerji Panosu Bakım ve Kontrolü Endüstriyel Tesisat Montaj ve Bakımı Özel Aydınlatma Tesisatları Montajı Topraklama Tesisatı Montajları Endüstriyel Planlı Bakım Hizmetleri
Şube Adres : Çok yakında sizlerle.. Bornova / İZMİR www.elpekmuhendislik.com.tr
HABER
www.elektrikdergisi.com
Berlin IFA 2016 teknoloji fuarında Türkiye rüzgarı esti Almanya’nın Berlin şehrinde 02–07 Eylül 2016 tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Teknoloji Fuarı 2016 (IFA)’ya katılan Türk şirketleri, geliştirdikleri yeni teknolojiler ve ürünlerle, dünya devi markalarla aynı platformda dünya pazarında rekabet edebileceklerini gösterme imkanı buldu.
F
uarda Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) tarafından düzenlenen “Türkiye Milli Katılım Organizasyonu” çerçevesinde 15 Türk firmasının ürünleri sergilendi. TET tarafından geçtiğimiz yıl da benzer bir organizasyon düzenlendi ve büyük ilgi gördü. Almanya’nın Berlin şehrinde düzenlenen 56’ncı Uluslararası Teknoloji Fuarı 2016, Türk şirketlerinin dünya devi markalarla aynı platformda boy gösterdiği etkinliklerden biri oldu. Tüketici elektroniği, beyaz eşya, dayanıklı tüketim malları, telekomünikasyon, komponentler gibi ürünlerin sergilendiği fuarda 1800 şirket yer aldı. Yaklaşık 250 bin ziyaretçinin katıldığı fuar, teknoloji şirketlerinin yeni ürünlerini tanıttığı önemli bir platform oldu. Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fatih Kemal Ebiçlioğlu, Türk şirketlerine dünya pazarlarına açılmaları için her türlü desteği verdiklerini söyleyerek, “IFA 2016 fuarında yaptığımız etkinlikler ve Türkiye Pavilyonu’nda yer alan şirketler önemli iş bağlantıları kurarak önemli anlaşmalara imza attılar. Geçtiğimiz yıl IFA Fuarı’nda edindiğimiz önemli tecrübeyle birlikte bu yıl daha başarılı bir fuar dönemi geçirdik. IFA
44 Eylül
2016
2017’de ise Türkiye’nin adından daha çok söz ettirecek bir organizasyon hayata geçirmeyi planlıyoruz” dedi.
TET ile 15 Türk şirketi IFA’da Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Milli Katılım Organizasyonu’na 15 beyaz eşya yan sanayi firması katıldı. Beyaz eşya ve tüketici elektroniği sektöründe dünyada düzenlenen en büyük etkinliklerden biri olan IFA 2016 Fuarı’nda Türkiye beyaz eşya yan sanayi sektörünün gücünü temsil eden firmalar dünya devleri ile aynı sahnede yer alarak ürünlerini sergilediler. Türkiye Pavilyonu, Almanya Büyükelçiliğimiz ile Türk ve yabancı menşeili büyük beyaz eşya firmalarının üst düzey yetkilileri tarafından ziyaret edildi.
HABER
www.elektrikdergisi.com
Albayrak: Nükleer Enerji Kanunu bu yıl Meclis’e gönderilecek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Nükleer Enerji Kanunu Tasarı taslağı üzerindeki çalışmaların devam ettiğini, söz konusu taslağın bu yıl TBMM’ye gönderilmesinin planlandığını bildirdi.
TANAP’ta rekora imza atıldı Tekfen İnşaat’ın, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin (TANAP) 2 bin metrelik hattını 14 saatte birleştirerek rekora imza attığı bildirildi.
T
ekfen İnşaat tarafından yapılan açıklamaya göre, bugüne kadar Türkiye ve dünyada 6 bin kilometrenin üzerinde boru hattı döşeyen şirket, dünyada bir ilk olarak TANAP’ın 2 bin metrelik hattını 14 saatte birleştirerek rekoru elde etti. Petrol, doğalgaz, su ve cevher alanlarında birçok projeyi hayata geçiren şirket, Avrupa’nın ve Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacını karşılamayı hedefleyen bin 850 kilometre uzunluğundaki TANAP Projesi’nde bir gün içerisinde yapılan en yüksek sayıda otomatik kaynağı tamamladığını duyurdu. TANAP’ın Haziran 2018’de tamamlanması bekleniyor. Proje kapsamında ilk aşamada Azerbaycan’dan gelecek ve Gürcistan’dan geçecek toplam 16 milyar metreküplük gazın 6 milyar metrekübünün Türkiye iç pazarına ulaştırılması, 10 milyar metreküplük doğalgazın da Türkiye-YunanistanArnavutluk-İtalya rotasını izleyerek Avrupa piyasasına taşınması hedefleniyor. Toplam kapasitesinin 2023’te 23 milyar metrekübe çıkması planlanan TANAP’ın, 2026’da da 31 milyar metreküp kapasiteye ulaşması öngörülüyor. Azeri enerji şirketi SOCAR’ın yüzde 58, BOTAŞ’ın yüzde 30 ve İngiliz BP’nin yüzde 12 hisseye sahip olduğu TANAP’ın toplam maliyetinin ise 9,2 milyar dolar seviyesinde olacağı hesaplanıyor.
46 Eylül
2016
C
HP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın soru önergesini yanıtlayan Enerji Bakanı Albayrak, Nükleer Enerji Kanunu Tasarısı taslağı üzerindeki çalışmaların devam ettiğini söz konusu taslağın 2016 yılı içerisinde TBMM’ye gönderilmesinin planlandığını belirterek, “Söz konusu kanun tasarısında atık yönetimi ile ilgili hükümler yer almakta olup bu hükümler; atık yönetimine ilişkin uluslararası sözleşme, hükümetler arası anlaşmalar 5710 sayılı kanun ve dünya uygulamaları dikkate alınarak hazırlanmıştır” dedi. Enerji Bakanı Berat Albayrak, yürütülen diğer mevzuat çalışması olan Nükleer Enerji Alanında Üçüncü Kişilere Karşı Hukuki Sorumluluk Hakkında Kanun Tasarısı taslağının hazırlandığını bu taslağın da bu yıl yasalaşmasının beklendiğini söyledi.
HABER
www.elektrikdergisi.com
CornelIa Meyer: Türkiye’nin geleceği parlak Yakın zamanda tüm dünyaya enerji ihraç etmeyi planlayan İran, bu ticarette Türkiye’ye muhtaç. Dünya ham petrol transferlerinde yüzde 5’in Türkiye üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde, bölgede istikrar ortamı sağlanırsa bu oran çok daha yukarılara çıkabilir.
D
oğalgaz ve petrol rezervi açısından dünyanın en verimli sahalarına sahip olan İran, ambargonun tamamen kalkması ile enerji piyasasındaki dengeleri yerinden oynatacak. Enerji uzmanlarına göre ise İran’ın bunu yapabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı var. Londra merkezli LBV Varlık Yönetimi Şirketinin Başkanı Cornelia Meyer, Türkiye’nin jeopolitik konumu dolayısıyla enerji aktarımı konusunda dünyada başı çeken ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Dünyada üretilen ham petrolün yüzde 5’inin Türkiye üzerinden geçtiğine işaret eden Meyer, “İran dünya pazarlarına açıldığı zaman, gazı ve petrolü Avrupa’ya aktarmanın tek yolu Türkiye’den geçecek” diye konuştu. Türkiye’nin doğru düzenlemelerle, üstleneceği risklerin karşılığını yeterince alacağını vurgulayan Meyer, “Jeopolitik olarak bulunduğunuz noktada kimse sizin çevrenizden dolaşamaz” ifadesini kullandı. Türkiye’nin enerji merkezi olma yolunda ilerlediğine işaret eden Meyer, “Türkiye, dünyada en çok enerji transfer edilen ülkelerden biri.
Türkiye çok önemli bir pozisyonda bulunuyor. Ancak bölge istikrara kavuşmalı ki daha fazla ticaret yapabilesiniz” değerlendirmesinde bulundu. Meyer, Türkiye’nin bölgede bir çok şeyi başarabilecek potansiyelinin bulunduğunu fakat bunun için önce bölgede tansiyonun düşmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin geleceği parlak. Sizler, Suriye’yi de yeniden inşa etmeye yardım edecek, İran’ın Batı ülkelerine açılmasını sağlayacak insanlar olabilirsiniz” dedi. Cornelia Meyer, 26-28 Eylül’de Cezayir’de yapılacak OPEC toplantısına da değindi. OPEC’in, fiyat üzerinde karar almayacağını belirten Meyer, “OPEC, yönetim kararları alıyor. Bence üretim dondurulmayacak. Çünkü petrol üretimini artırması gereken üç ülke var. İran, Nijerya ve Cezayir. Üretimini artırmaları gerekiyor çünkü başka seçenekleri yok, bu yüzden üretimi donduramazlar” ifadelerini kullandı.
Enerjide siber güvenliğe 1,8 milyar dolar yatırım
E
nerji şirketleri petrol ve doğalgaz sektörlerinin siber güvenliği için 2018’den itibaren her yıl 1 milyar 870 milyon dolar yatırım yapacak. Dünya Enerji Konseyinin yayımladığı “Dirençliliğe Giden Yol: Dirençli Enerji Altyapılarının Finansmanı” raporuna göre, son 40 yılda afet boyutundaki hava olaylarının dört kat artması, enerjide talep artışına neden oldu. Rapora göre, enerji sektörü olumsuz hava şartları, enerji-sugıda bağlantısı ve siber saldırılar gibi risklerin tehdidi altında bulunuyor ve bu riskler karşısında sektörün dirençli olabilmesi için akılcı çözümler üretmesi gerekiyor.
48 Eylül
2016
SIVA ALTI ve SIVA ÜSTÜ BUATLAR OBO BETTERMANN Her türlü ortam koşullarında hızlı ve kolay monte edilebilen ürünler sunar
Çerkeşli OSB Mahallesi İmes OSB 5. Cadde No : 9 41455 DİLOVASI - KOCAELİ Tel : + 90 262 290 90 29 Fax: + 90 262 290 90 49 www.obo.com.tr / info@obo.com.tr
HABER
www.elektrikdergisi.com
Zorlu 4. Sürdürülebilirlik Raporunu YayıMladı Zorlu Enerji Grubu, 20142015 yıllarını kapsayan Sürdürülebilirlik Raporunda, toplumsal yatırım miktarının 20122013 dönemine göre yüzde 171’lik artışla 3 milyar 106 milyon TL’ye ulaştığını açıkladı.
Y
erli ve yenilenebilir enerji alanında referans projelere imza atan Zorlu Enerji Grubu, sürdürülebilirlik stratejisinin uzun vadeli belirlenmesi ve bu alandaki hedef ve aksiyonların iş süreçlerinin her noktasında uygulanması için oluşturduğu Sürdürülebilirlik Kurulu önderliğinde 4’üncü Sürdürülebilirlik Raporunu yayınladı. Zorlu Enerji Grubu’nun 2014-2015 dönemine ilişkin ekonomik, çevresel ve sosyal alanlarda değer yaratan yatırımları, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ve sürdürülebilirlik vizyonunu içeren rapor, dünyada bu alanda kabul gören raporlama sistemi Küresel Raporlama Girişiminin (Global
Zorlu Enerji Kurumsal İletişim Müdürü Esra Çakır, sürdürülebilirlik çalışmalarını etkili ve geniş kapsamlı bir şekilde yönetmek üzere, kurul oluşturduklarını kaydetti.
Reporting Initiative - GRI) Sürdürülebilirlik Raporlaması İlkelerinin son versiyonu olan G4 standardına uygun olarak hazırlandı. Faaliyetlerinden kaynaklanan karbon ayak izini 2010 yılından bu yana düzenli olarak hesaplayan Zorlu Enerji Grubu, 2014-2015 yıllarını kapsayan Sürdürülebilirlik Raporunda, toplam toplumsal yatırım miktarının 2012-2013 dönemine göre yüzde 171’lik
bir artışla 3 milyar 106 milyon TL’ye ulaştığını açıkladı. Zorlu Enerji’nin yurt içinde yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi oranı yüzde 42’den yüzde 61’e yükseldi. Yerel istihdam oranı yüzde 75’ten yüzde 84’e çıktı. Türkiye’nin ulusal ölçekli ilk enerji eğitim proje olan “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi ile bugüne kadar 190 binin üzerinde çocuğun enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik konularında bilinçlenmesi sağlandı. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı (ICCI) 2014 Enerji Ödüllerinde; Gökçedağ RES ve Kızıldere II JES projeleri, enerji verimliliği, sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk ve yerli katkı kullanma payı ile iki ödüle layık görüldü. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) ve Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) tarafından 2-3 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenen II. İstanbul Karbon Zirvesinde Zorlu Enerji Grubu tarafından Düşük Karbon Kahramanları ödülü aldı.
Elektrik üretimini yenilenebilir enerji ile sağlayaN ülke: Kosta Rika
2
021’de sıfır karbon salınımına ulaşmayı hedefleyen Kosta Rika, kendi ürettiği elektriğin büyük bir kısmını çevre dostu 4 hidroelektrik santralden karşılıyor. Kosta Rika Elektrik Enstitüsü (ICE)’nün verilerine göre 2015 yılında kullanılan enerjinin yüzde 80’i hidrosantrallerde üretildi. Bu yönüyle yenilenebilir enerji kullanımında, fosil yakıtlara bel
50 Eylül
2016
bağlamış ülkeler için çok güzel bir ilham kaynağı. Ancak Orta Amerika’nın bu küçük ülkesinin uygulamalarını örnek almak, çevreyi acımasızca kirleten büyük ülkeler için bir hayli zor olacak gibi duruyor. Eylül ayının başında elektrik tedarikçisi bir firmanın yaptığı açıklamaya göre, ülkede 2016 yılının başından itibaren toplam 150 gün, elektrik ihtiyacı için sadece yenilenebilir enerji kullanıldı.
Sekonder Proje Çizimi ve Pano İmalatı Secondary Project Drawing and Manufacturing
“Üretimde, Yönetimde Kalite” www.emselektromekanik.com.tr ems@emselektromekanik.com.tr Tel: 0312 385 74 76 - 0312 385 74 77 • Faks: 0312 385 76 85
HABER
www.elektrikdergisi.com
PRUVA 34 PROJESİNDE ERSE KABLO TERCİH EDİLDİ
İ
stanbul Bakırköy’de hayatı kolaylaştıran sistemleri ve fonksiyonel alanlarıyla dikkat çeken Pruva 34 projesi, Doğa Madencilik tarafından hayata geçirildi. Bu projede, Erse Kablo’nun ürünlerinden; Yangın Alarm Kabloları, Haberleşme Kabloları, Yangına Dayanıklı Ervital Kabloları, Koaksiyel Kabloları, Erline Data Kabloları ve Sinyal-Kontrol Kabloları tercih edildi. Bu projede kullanılan sistemler; 1. SMATV & CCTV Sistemleri, 2. Haberleşme Sistemleri 3. Sinyal & Kontrol Sistemleri,
WIN EURASIA MetalWorkIng, tüm sac işleme zincirini tek bir çatı altında sunuyor
H
annover Fairs Turkey Fuarcılık tarafından 0912 Şubat 2017 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan WIN EURASIA Metalworking; Metalworking Eurasia, Surface Treatment Eurasia ve Welding
52 Eylül
2016
4. Yangın Alarm Sistemleri, 5. Acil Aydınlatma & Anons Sistemleri. Erse Kablo, özel müşteri şartnameleri ve talepleri doğrultusunda da üretim yapmaktadır. Tüm ürün gruplarını RoHS ve CE standartlarına uygun şekilde üreten Erse, bu büyük ve kapsamlı projede, kablo çözümleriyle çevre ve insan sağlığına verdiği önemi bir kez daha göstermiştir. Erse, Silivri Ortaköy Sanayi Bölgesi’ndeki modern tesisinde, hizmet verdiği enerji, altyapı ve inşaat sektörlerinde, insan hayatı ve yaşam kalitesini sürdürülebilir kılmak amacıyla, sektörün ve yurtdışı pazarların ihtiyaçlarını analiz ederek üretimini gerçekleştirmektedir.
Eurasia fuarlarını bir araya getirerek sac işleme, yüzey işlem ve kaynak teknolojilerindeki yenilikleri ziyaretçilerine sunmaya hazırlanıyor. Etkinlikte, sac levha, yarı mamul ve tam mamul; işleme, ayırma, şekillendirme, esnek sac levha işleme, birleştirme, kaynak, yüzey işleme, tel, boru ve parça işleme, karma yapıların işlenmesi, aletler, makine elemanları, kalite kontrol, CAD/ CAM/CIM sistemleri, onarım ve atölye ekipmanlarının hepsi bir arada sunulacak.
HABER
www.elektrikdergisi.com
TETAŞ’ın Ana Statüsü yenilendi
T RIttal 250 milyon Avroluk Yatırımın Temellerini Attı RIttal, dünyanın en gelişmiş kompakt pano üretim tesisini Almanya’nın Haiger şehrinde inşa ediyor. Tesisin 2018 senesinde tamamlanması planlanıyor. Firma aynı zamanda Ritterhausen ve Hof bölgelerindeki diğer fabrikalarını da geliştirmeyi hedefliyor. Bu projeler ile birlikte RIttal, dünyanın önde gelen endüstriyel pano sistemleri üreticileri arasındaki yerini güçlendirecek.
H
aiger’de kurulacak olan üretim tesisinin temel atma töreninde hazır bulunan Hesse Eyaleti Başkanı Volker Bouffier, yaptığı konuşmada Friedhelm Loh Group’un bölgeye ve tüm Almanya genelinde yaptığı yatırımlar için teşekkür etti. Dünyanın ilk standart kompakt pano fabrikası bundan 55 sene evvel Rittershausen’da kurulmuştu. Ve burada üretilen Rittal markalı ürünler, imalatın her sektöründe uluslararası başarılara imza atmıştı. Şimdi ise Haiger’de hikâyeye yeni bir bölüm ekleniyor; kompakt
54 Eylül
2016
panolar için yeni ve en son teknolojiye sahip bir üretim tesisi inşa ediliyor. Toplam sermaye harcaması 250 milyon avroyu bulması beklenen tesisin, bu yatırım ile birlikte işletme tarihindeki tek ve en büyük yatırımı olması ön görülüyor. Son teknolojiye sahip altyapı ve dijital uygulamalar sayesinde yüksek verimli üretim, lojistik ve iletişim süreçleri desteklenecek. Verilen taahhüt gereği ise ilerleyen zamanlarda bölgede biri paslanmaz çelik panolar için olmak üzere 2 fabrika daha kurulacağı bildirildi.
ürkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt AŞ (TETAŞ), enerji alım ve satımına ilişkin ikili anlaşmalar yapacak ve organize toptan elektrik piyasalarında faaliyette bulunacak. Buna göre, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunuyla uyum çerçevesinde TETAŞ’ın çalışma usul ve esasları yeniden belirlenerek şirketin hukuki statüsü, amaç ve faaliyet konuları, organları, teşkilat yapısı, bağlı ortaklık ve iştirakleriyle bunlar arasındaki ilişkileri, mali hükümleri ve ilgili diğer hususlar yeniden düzenlendi. Bu kapsamda, tamamı devlete ait olan şirketin sermayesi 179 milyon lira olarak belirlendi. TETAŞ, enerji alış ve satışlarında yürürlükteki mevzuat hükümlerine ve Sayıştay denetimine tabi olacak. Şirketin merkezi Ankara’da bulunacak ve bu durum ancak Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararıyla değişebilecek. Şirket, mevcut sözleşmeler kapsamında enerji alış ve satış anlaşmalarıyla hükümetler arası anlaşmalar kapsamında elektrik enerjisi ithalat ve ihracat anlaşmalarını imzalayabilecek.
Ülkemizde, AB-479-T akreditasyon numarasıyla TS EN ISO/IEC 17025 standardına göre akredite, 100 kArms-1 saniye ve 50 kArms-3 saniye süresince kısa devre deneyleri yapılabilen yegane bağımsız laboratuvar...
Akreditasyon kapsamında yapılan deneyler: • Kısa devre deneyleri Irms:100kA-1s Ipeak:250kA • İç ark deneyleri Irms:100kA-1s Ipeak:250kA • Sıcaklık artış deneyleri 0-6000A • İzolasyon deneyleri • Toprak sürekliliği deneyleri • DC direnç ölçüm deneyleri • Sigortaların akım-zaman karakteristik deneyleri
HABER
www.elektrikdergisi.com
General ElectrIc ve Türkerler Holding iş birliği General ElectrIc (GE) ve Türkerler Holding arasında, İzmir Tire Rüzgar Enerji SantralI (RES) için 22 adet rüzgar türbini kurmak üzere anlaşma imzalandı.
G MAKEL’DEN ABD’ye TAM KADRO ÇIKARTMA
2
016 yılı ilk yarı kampanyası ile katılım gösteren Makel bayilerini Amerika Birleşik Devlet’leri gezisi ile ağırlayan Makel Şirketler Grubu bir organizasyona daha imza attı. Dünyanın en çok turist çeken ülkelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri’ne geçtiğimiz ay bir gezi düzenleyen Makel Şirketler Grubu, 2016 yılı birinci dönem kampanyasına katılan bayilerini eşli olarak ağırlamanın mutluluğunu yaşadı. 22-28 Ağustos tarihlerinde düzenlenen geziye katılım gösteren Makel Bayileri, San Fransisco, Las Vegas ve Los Angeles şehirlerine düzenlenen gezide misafirler, her biri ayrı bir marka olan efsane şehirleri doyasıya gezme ve yakından tanıma fırsatını yakaladılar.
56 Eylül
2016
E’den yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin yerel sanayi ve istihdamın gelişimine katkı sağlamak üzere yapılan anlaşma ile ülkenin rüzgar enerji kurulu gücüne 50 megavat daha ilave güç eklenmesi planlanıyor. İzmir’de yer alan Tire Rüzgar Enerji Santrali projesi kapsamında GE şirketi, proje için 22 adet iki farklı modelde rüzgar türbininin tedariki ve kurulumunu sağlayacak. Şirket aynı zamanda 10 yıl boyunca ekipmanların bakımından da sorumlu olacak. Açıklamada görüşlerine yer verilen Türkerler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Türker, geçen yıl GE ile Barbaros Rüzgar Enerji Santrali ve Kalfaköy projelerinde iş birliklerinin bulunduğunu belirterek, “Ege bölgesindeki Tire Rüzgar Enerjisi Santralimiz için yaptığımız bu yeni anlaşma ile daha üst bir noktaya taşıdık. GE’nin türbinleri ile Türkerler GE Türkiye Yönetim Kurulu Holding olarak rüzgar enerjisi Başkanı ve Genel Müdürü üretimindeki kurulu gücümüz Canan Özsoy toplamda 72 megavata ulaşacak. İş birliğimiz ile Türkiye’ye daha fazla yenilenebilir enerji ile güç sağlamaktan gurur duyuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“YEREL ÜRETİME KATKI SAĞLIYORUZ” GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy ise açıklamasında şunları kaydetti: “GE Türkiye olarak Türkiye’nin yenilenebilir enerji portföyünün gelişimine katkı sağlamaktan, ülkemizin hedeflerine ulaşmasında rol oynamaktan gurur duyuyoruz. Türbin kule ve kanat üretimini Türkiye’de gerçekleştirerek, Türkiye’de yerel üretim, inovasyon ve istihdamın gelişimine katkı sağlama taahhüdümüzü yerine getiriyoruz. Türkerler Holding ile iş birliğimizle ülkemizin yenilenebilir enerji portföyünü ileriye taşımaktan ve ekonomiye katkı sağlamaktan dolayı mutluyuz.”
7. Uluslararası Kimya Sanayi Grup Fuarı
10-12 Kasım 2016 İstanbul Fuar Merkezi www.chemshoweurasia.com
Chemicals
7. Uluslararası Özel, Spesifik Kimyasallar, Genel Kimyasallar, Petrokimya ve Kimyasal Ara Ürünler Fuarı
Laboratory
7. Uluslararası Laboratuvar, Teknoloji, Test & Ölçüm Cihazları, Yardımcı ve Sarf Malzemeleri Fuarı
Technology
7. Uluslararası Proses ve Otomasyon Endüstrisi, Paketleme, Geri Dönüşüm, Lojistik, İş Güvenliği ve Çevre Teknolojileri Fuarı
İlaç, Gıda, Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım Ürünleri Bileşenleri, Hammaddeleri ve Teknolojileri Fuarı Medya Partneri
Destekleyen
İş Birliği ile
Organizatör Tel: +90 212 324 00 00 sales@artkim.com.tr
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
ABB teknolojisi gemilerin verimliliğini artırıyor
ABB, gemiler için verimliliği ve üretkenliği artırmak amacıyla akıllı devre kesicilerden yararlanan hepsi bir arada mikro şebeke çözümü sunuyor. Şirketin sektörde bir ilk olan yazılım tabanlı yenilikçi Emax 2 akıllı devre kesicisi, yeni nesil gemilerin enerjiden tasarruf etmesini kolaylaştırıyor.
A
BB alçak gerilim açık tip devre kesicilerin küresel ürün müdürü Giuseppe Scali, “Modern gemiler, gücün mümkün olan en iyi şekilde yönetilmesi için yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyan, ada halindeki mikro şebekelerdir” diyor. “ABB’nin hepsi bir arada koruma ve denetleme çözümü bunu, tüm yazılım ve bilgiyi deniz uygulamaları için tasarlanmış bir akıllı devre kesicinin içine yerleştirerek yapıyor.” Yeni nesil gemiler, mevcut güç dağıtımı zorluklarını aşmak için daha gelişmiş mikro şebeke teknolojileri kullanacak. Uluslararası Denizcilik Organizasyonu
58 Eylül
2016
(IMO), tüm gemilerde enerji yönetimi daha iyi sağlandığında güç tüketiminin ve CO2 emisyonunun yüzde 10’a kadar azalacağını öngörüyor. Bir gemideki elektrik dağıtımı, birden çok güç jeneratörü ve enerji depolama sistemini bağlayan, ada halindeki bir mikro şebekedir ve yönlü güç akışlarını genellikle iletim hatlarını yoksayarak yönetir. Gemiler elektrik sistemini korumak, bağlamak ve denetlemek için akıllı teknolojiler kullanarak daha etkili ve verimli bir şekilde çalışabilir. ABB’nin Emax 2 alçak gerilim devre kesicisi, sektördeki ilk akıllı devre kesici olma özelliğini taşıyor. İçerdiği bağlanabilirlik ve güç yönetimi yazılımı, kapsamlı bir enerji yönetimi çözümü sunuyor. Emax 2’nin yük profili optimizasyon işlevleri, CO2 emisyonlarını ve yakıt maliyetlerini azaltır. Ayrıca Emax 2, geleneksel kurulumlara göre yüzde 25 daha küçük ve önemli oranda daha hafif olduğundan gemi inşaat mühendislerine temel bir avantaj sağlar. Yenilikçi devre kesici, tüm koşullar altında üretkenliği en üst
düzeye çıkarmak için gelişmiş uyarlanabilir koruma kullanarak geminin iş açısından kritik yüklerini ve jeneratörlerini korur. Yedekli aktüatörler ve iletişim modülleri içeren Emax 2, elektrikli sistemlerin güvenilirliğini yeni seviyelere taşır. ABB’nin çözümü, elektrik arızalarını önlemek, algılamak ve izole etmek için hem iletişim veri yolu hem de elektrik bağlantılarını kullanan tek çözümdür. Benzersiz “dijital bölge seçiciliği” işlevi, arıza bölgesini daha hızlı bir şekilde doğru olarak belirler ve arızayı besleyen güç kaynağını daha erken keser. Sonuç olarak, elektriksel koruma daha güçlüdür ve yüksek maliyetli sistem çökmeleri daha etkin şekilde önlenir. ABB’nin koruma ve bağlantı işlerinin küresel endüstri bölüm müdürü Alberto Pagano, “Akıllı cihazlar gemi mikro şebekelerini etkili bir şekilde çalıştırmada giderek daha önemli bir rol oynayacak” diye ekliyor. “Gemiler için üretim dışı zamanın finansal maliyeti de bir etken. Tipik bir sondaj gemisi, işletme duruş süresi nedeniyle yılda 12 milyon USD zarara neden olabilir.”
HABER
www.elektrikdergisi.com
PrysmIan Group kıtaları birbirine bağlıyor! PrysmIan Group Türkiye, “Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz” misyonundan hareketle, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’na verdiği kablolar ve kullandığı en son teknoloji ile şimdi de kıtaları birbirine bağlıyor.
P
rysmian Group’un Türkiye operasyonu Prysmian Group Türkiye, Asya ile Avrupa’nın üçüncü kez buluştuğu Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu projelerine, yangına dayanıklı LSOH alçak gerilim ve orta gerilim kabloları, zayıf akım kabloları ve fiber optik kabloları ile değer kattı. Mali değeri yaklaşık 10 milyon lira olan ve son teknolojiye sahip enerji kabloları, halojenden arındırılmış, düşük duman yoğunluklu, yangına dayanıklı olma özellikleri ile öne çıkıyor.
Prysmian Group Türkiye CEO’su Erkan Aydoğdu
Prysmian Group Türkiye, yangın sırasında alevi iletmeyen, yoğun duman tabakası oluşturmayan, korozyona elverişli ortam yaratmayan ve böylelikle can ve mal güvenliğini en üst düzeyde sağlayan LSOH ve FE180 tipi alçak gerilim, orta gerilim ve zayıf akım kablolarının yanında; mini fiber optik kablolar ve bu kabloların üflenerek döşenebildiği çok tüplü boru sistemleri ile bunların aksesuarlarını da bir paket halinde temin etti. Böylece gelecekte ihtiyaç oluşması durumunda, çok tüplü boru sistemleri ile sistemde boşta kalan mikro tüplere özel olarak üretilmiş mini kablolar üflenerek daha hızı bir şekilde döşenebilecek. Bunun yanı sıra, fiber optik kabloların birbirine ek yapılması, Türkiye’de kullanılan ısı büzüşmeli ek teknolojisi yerine Prysmian
Group’un CMJ kompakt ürünü ile gerçekleştirildi. İstanbul’un üçüncü köprü projesinde yer almaktan dolayı büyük gurur duyduklarını ifade eden Prysmian Group Türkiye CEO’su Erkan Aydoğdu, misyon ve vizyonları gereği dünyada ve Türkiye’de ulaşımdan inşaata, her zaman bu tür çok önemli ve prestijli projelere kablo temin etmeye devam edeceklerini söyledi. Aydoğdu, “Dünyada lider olan grubumuzun üstün know how ve endüstri yeteneklerinin de desteğiyle, ülkemizde gelişen inşaat sektörüne en üst düzeyde katma değer sağlayan çözümler sunuyoruz. ‘Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz’ misyonumuz kapsamında önemli projeler içerisinde yer alarak, ülkemizin geleceğine yatırım yapıyoruz. Bu proje ile birlikte, şimdi de kıtaları ve yolları birbirine bağlıyoruz” dedi.
23. Dünya Enerji Kongresi, Rusya Devlet Başkanı Putin’i Ağırlayacak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde Enerji Bakanlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleşecek kongre, enerji sektörünün en önemli oyuncularını buluşturacak. İran ve Suudi Arabistan enerji bakanlarının aralarında bulunduğu 60 devlet bakanın katılacağı kongreye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de katılacağı duyuruldu.
59 Eylül
2016
HABER
www.elektrikdergisi.com
PANASONIC’TEN GÜNEŞ ENERJİSİ YATIRIMCILARINA SEMİNER… PanasonIc, Anadolu Hotels Downtown Ankara’da güneş enerjisi yatırımcıları ve sanayicileri için önemli bir seminer gerçekleştirdi.
P
anasonic, Güneş Panelleri ve Güneş Enerjisi Santralleri hakkında bir seminer verdi. Seminer, GES yatırımcılarının ortak buluşma noktası olan Ankara’da hayata geçirildi. Santral kurulumunda ve güncel yönetmeliklere ilişkin ürün seçiminde dikkat edilmesi gerekenler konusunda bilgi verilen seminere, yatırımcı ve sanayiciler büyük ilgi gösterdi. VİKO by Panasonic Yönetim Kurulu Başkanı Toshihide Arii ve Panasonic Ürünleri Grubu Satış Müdürü Koray Yıldız’ın da katıldığı seminerde, Güneş Sistemleri Satış Sorumlusu Özgün Kan da HIT Solar Modüller ile ilgili bir sunum yaptı. Yeni yönetmelikler ile ilgili değerlendirmelerin yanı sıra katılımcılara Panasonic’in sunduğu avantaj ve fırsatlar da aktarıldı. Panasonic, bu seminer ile piyasadaki diğer ürünlerin ve şirketlerin çözüm getiremedikleri konularda yatırımcılara yardımcı olabilmeyi ve Türkiye pazarında toplam kapasitesini artırmayı hedefliyor.
Türkiye, yılda 2.650 saat güneş alıyor Uzmanlar ülkemizin güneş enerjisini kullanmak için son derece elverişli olduğunu ifade ediyor. Konum olarak Türkiye, Avrupa’nın en güneyinde bulunmakla beraber güneş potansiyeli açısından günde ortalama 7.2 saat, yılda ise 2.650 saat güneşlenme saatine sahip durumda. Yani Türkiye’nin en kuzey noktasında bulunan bir şehrimiz bile Avrupa’nın herhangi bir yerinde kurulan santralden daha fazla güneşlenme süresi, ışınım ve elektrik üretebilirliğine sahip bulunuyor. Bununla beraber ülkemizde yatırımların İzmir’den Van’a doğru bir çizgi çekersek, bu hattın altında kalan kısımlarda yoğunlaştığı görülüyor. Özellikle MEDAŞ, KCETAŞ ve TOROLAR EDAŞ bölgeleri en popüler olan alanları temsil ediyor. Türkiye genelinde ortalama olarak iyi ekipmanlarla kurulmuş sağlıklı projeler, 6-8 sene içinde geri dönüşünü tamamlayarak tesisin kara geçmesini sağlıyor.
VİKO BY PANASONIC, 36. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLADI…
V
İKO by Panasonic, 36. Kuruluş Yıl Dönümü & Bizden Bize Paylaşım Toplantısı kapsamında tüm çalışanlarının katılımı ile önemli bir organizasyon gerçekleştirdi. “İlke ve değerlerimizi hep birlikte yaşatıyor, el ele başarı öyküleri yazmaya devam ediyoruz” teması ile gerçekleştirilen programa, Yönetim Kurulu Başkanı Toshihide Arii, Başkan Yardımcısı Takaki Oguri, CEO Nusret Kayhan Apaydın, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, çalışanlar ve aileleri katıldı.
60 Eylül
2016
MAKEL, Gana’da İlgi Odağı Oldu… Makel, Uluslararası Powerelec Ghana 2016 Fuarı’nda yer alarak ziyaretçilerden büyük ilgi gördü.
M
akel Şirketler Grubu; 1-3 Eylül’de Gana’ın başkenti Accra’da düzenlenen Uluslararası Elektrik Fuarı olan Powerelec Ghana 2016’ya katıldı. Batı Afrika’nın, Orta Afrika’ya açılan kapısı olan Gana’da gerçekleştirilen fuarda Makel Şirketler Grubu’nun yanı sıra çok sayıda firma ilgi gösterdi. Makel’ın yakın zamanda geliştirdiği İngiliz Sistemi (BS - British Standard) anahtar ve prizler ilk kez Powerelec / Gana Fuarı’nda görücüye çıktı. Yoğun ilgi gören ve ziyaretçilerden talep gören Makel ürünleri özellikle İngiliz sistemleri ile Gana pazarına güçlü bir giriş yapacağının işaretini verdi.
Makel, ingiliz sistemi ürünleri dışında Şalt ve Endüstriyel Ürünler, Sıva üstü ve Nemli Yer ürünlerinin tanıtımını da yaptı. Gana Fuar’ına inşaat ve proje firmaları yoğun olarak katılım gösterirken son tüketicilerin de yoğun şekilde Makel standını ziyaret ettiği gözlendi. Standa Akra Ticari Ataşesi ve Ekonomi Bakanlığından yetkililer de ziyaret ederek, ürünler ve Gana’da yapılan çalışmalar hakkında hakkında bilgi aldılar. Powerelec Gana 2016 fuarı hakkında konuşan Makel yetkilileri, “Makel olarak sektörün ihracat liderlerinden biri olarak önemli bir ihracat potansiyeline sahip durumdayız. Bugün 40’ı aşkın ülkeye ihracat yapıyoruz. Türk tüketicilerinin beğenisini kazanan Makel markasının yurt dışındaki marka
algısını güçlendirmek ve yeni pazarlara girmek, mevcut pazarlarımızdaki konumumuzu güçlendirmek açısından bu tip fuarları değerlendiriyor ve bu organizasyonlara katılım gösteremeye çalışıyoruz. Gana, bizim için önemli bir pazar durumundadır. Gana’da gerçekleşen bu etkinlik, bu ülkeye yaptığımız ihracatı ve bu ülke ile olan iş hacmimizi olumlu yönde etkileyecektir. Gana’ da Makel ürünlerine yönelik kalite algısı açısından son derece iyi imaja sahip olduğumuzu gördük. Bölgede gerçekleştirilen satış ve pazarlama faaliyetleri ile toptancı, elektrikçi, satış noktaları ve son kullanıcılara yönelik kalıcı birçok çalışma yapıyoruz. Makel olarak ülke ekonomimize katkı sağlamaktan dolayı gurur duyuyoruz.”
MAKEL ŞALTER TOPLANTILARI START ALDI
M
akel, Şalt ve Endüstriyel Ürün Grubu’nda yeni çıkan ürünlerinin tanıtımını yapmak üzere geçen yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli illerde gerçekleştirdiği toplantılara start verdi. Eylül ayında sırasıyla Samsun, Trabzon ve Ankara’da buluşmalar gerçekleştiren Makel Şalter Grubu’nun sunumlarını Makel Teknik Destek ve Satış Temsilcisi Nurettin Durmuş ile Şalt ve Endüstriyel Ürünler Teknik Müdürü Ergin Sayın gerçekleştirdiler. Toplantının açılış konuşmasını Makel Şalter ve Endüstriyel Ürünler Türkiye Satış Müdürü İmdat Kalemci yaptı. Toplantılarda mevcut ana bayiler Makel ile birlikte ev sahipliği yaparken, toplantıların ana hedef kitlesi pano, asansör ve OEM üreticileri ile resmi kurumlardan gelen katılımcıların oluşturduğu misafir grubuna yönelik yapılan bilgilendirmeler beğeni topladı.
61 Eylül
2016
RÖPORTAJ
www.elektrikdergisi.com
YÖNETİCİLER İŞİNİN EHLİ OLSAYDI DENİZ GEZMİŞLER ÖLMEYECEKTİ! Okurlarımızın yakından tanıdığı İTÜ emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Dervişoğlu’nun bir bölümü daha önce ilk kez dergimizde yayımlanan düşünceleri bir kitap halinde mayıs ayında çıktı. Doğan Cüceloğlu’nun yönelttiği sorulara Dervişoğlu’nun verdiği yanıtlardan oluşan,’’Derviş’in Aklı’’adlı kitap çeşitli düzeydeki eğitim çevrelerinde geniş yankı uyandırdı.Dervişoğlu’nun kitabını okurlarımıza tanıtmak üzere kendisiyle söyleşi yaptık.Ağırlıkla kitabın arka planını yansıtmayı amaçladığımız söyleşiye kitabın yayımlanmasında önemli katkısı bulunan, Hoca’nın eşi Çayhan Dervişoğlu da katıldı. Dervişoğullarının yanıtlarından oluşan metni ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
A.D.:Kitabımızın nüvesi Kaynak Elektrik Dergisi’nde atıldı. Biliyorsunuz uzun bir röportaj yapılmıştı, iki sayıda yayımlandı. Daha sonra Başyazı’da yayımladınız. Çok ilgi gördü.
okumuş olsaydım, daha farklı düşünürdüm” dedi. Ç.D.: 100 kitap alan beyefendi aylarca beklemek zorunda kaldı. Benim davranışım belki örnek olur ve isteyenler kurban parasıyla da kitap dağıtır dedi:
Ç.D.:Ahmet, kitabın anası Çayhan’dır diyor. Bana da Ahmet’in kitap yazma fikri Kaynak Elektrik Dergisi’nde çok beğenerek okuduğum röportajlardan sonra geldi. Orada bir kıvılcım çaktı beynimde. Bunları kitap haline dönüştürme fikri çok güzel olabilir diye düşündüm. Neticede de kitap ortaya çıktı.
A.D.:Kurban bayramından önce olsaydı, “kurban yerine kitap alıp gençlere dağıtsaydım, memleket için daha hayırlı olurdu” dedi. A.D.:Benim için az veya çok satılması önemli değil. Kitabı okuyan insanların ben de böyle düşünüyorum diyerek kendilerinden birşeyler bulmaları. Kitabı okusun, konuları tartışsın ve daha iyi bir yere geldiğini hissetsin. Bence daha da önemlisi kitabı okuyunca konuları tartışma fırsatı bulması.
Ç.D.:Eskişehir’de okuyan Merve Kıvrak adlı bir öğrenci, Akçakoca’dan yedi saat yol kat ederek, Akçapınar’a tanışmaya geldi.. A.D.: Kitabı okuyup çok beğenen bir işadamımız bizi arayarak ‘’benim 1000 liralık bir adağım var. Bununla gençlere bu kitabı dağıtmak kitap almak istiyorum” dedi. Kitabevinin de indirim yapmasıyla 100 kitap aldı. Remzi Kitabevi’nde buluştuk. Göndereceği kişilerin isim listesini getirmiş, hepsini imzaladık. Bir de benim Balıkesir’de yaşayan bir
62 Eylül
2016
arkadaşım var. O da kitabı okuyor ve birkaç arkadaşına da hediye ediyor. Sonra verdiği arkadaşlarından birine okuyup okumadığını sorduğunda, “okudum ama geç kalmışım” diyor. Akçakoca’dan gelen Merve Kıvrak da aynı şeyi söylemişti. 21 yaşında olmasına rağmen, ‘’daha önce
Kitabımız 10 bin basıldı ve kitabevinin elinde sadece 3 bin kitap kalmış. Kitabevi yetkilileri, kitabın ancak Mayıs’ın 20’sinde piyasaya sürülebildiğini, yaz döneminde okumanın daha az olduğunu, ona rağmen satışın çok iyi olduğunu söyledi. Bence de bu tip kitaplar için 10
Bir öğretim görevlisi diyor ki “ben bu kitabı 30 yıl önce okusaydım, şimdi daha iyi yerlerde olabilirdim.” “Bu kitabı akademisyenler ve öğrenciler mutlaka okumalıdır” diye devam ediyor. Kitabın içinde çocuk yetiştirme, olaylara akılcı yaklaşım, Türkçe’ye önem verme gibi konular var.
bin rakamı çok iyi. Çünkü bu tip kitaplar genellikle 2000 adet basılıyor. Ç.D.:28 Ekim’de Rize’de bir etkinliğe katılacağız. Ahmet orada soruları cevaplandıracak ve insanlarla tanışılacak. Ahmet ‘’ben konuşmayayım, biz kitap gönderelim, gençler okusunlar, toplantıya öyle gelsinler, tartışalım” dedi. DERVİŞ KADINLARI A.D.: Bir öğretim görevlisi diyor ki “ben bu kitabı 30 yıl önce okusaydım, şimdi daha iyi yerlerde olabilirdim.” “Bu kitabı akademisyenler ve öğrenciler mutlaka okumalıdır” diye devam ediyor. Kitabın içinde çocuk yetiştirme, olaylara akılcı yaklaşım, Türkçe’ye önem verme gibi konular var. Bir de köken araştırması var. 15 yıldır köken araştırması yapıyorum. Nüfus idarelerine gidip defterleri inceliyorum, Osmanlı kayıtlarına bakıyorum. Bizim ailenin kökeninde 1790’lara kadar indim. Atalarımızın kimler ve nasıl insan olduklarını öğreniyorum. Örneğin ailede bir Derviş Kadını’na rastladım. Bunlar aile içinde çok güçlü ve sevecen aynı zamanda haklarını da savunabilen
erkeklerin de çekindiği insanlar. Özellikle bu kadınlar çocuklar tarafından seviliyor. Babamın halası da bu Derviş kadınlardan biri. Örneğin kendi oğlu var, bir başka aynı yaşta çocuk da eve çalışmaya geliyor. Oğlu çocuğu hor görüyor. Derviş kadını, “sen nasıl eve gelen bir çocuğu hor görürsün” diye çocuğunu fena halde hırpalıyor. Bu kadınların hepsi adalet duyguları yüksek, sevgi dolu ve güçleri olan insanlar. Diyorum ki “bir insan, kadın veya erkek, kendi haklarını savunabiliyorsa, aynı zamanda başkalarının da haklarını savunabiliyorsa, benim için güçlü insan odur.” Ben güçlü insanın tanımını böyle yapıyorum. Haliç Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent Figen Özen adlı bir öğrencim var. Üç yıl felsefe, üç yıl edebiyat okumuş. “Üniversite ile ilgili yöneticiler ve kaliteli mezun verme ile ilgili tespitleriniz çok isabetli” diyor. Ben de bunların ifade edilmesinden çok mutlu oluyorum. Kitapta Doğan Cüceloğlu “bizdeki eğitim ezbere dayanıyor”’ diyor. Ben de “bu tamamen yöneticilere bağlı” diyorum.
Sorgulayıcı, araştırıcı, sebep sonuç ilişkilerini irdeleyen bir eğitim. Bu konuda uzmanları çağrıyorsun, “ben şu özelliklere sahip öğrenci yetiştirmek istiyorum, bunun için ne yapmalıyım” diyorsunuz. Onlar da size şu kitapları okut, diyor fakat dahası gelip ölçüm yapıyorlar. Öğrencilerin sorgulayıcı, araştırıcı mı, yoksa dogmatik mi olduğunu belirliyorlar? Nasıl ki seçimlerden önce yapılan anketler yüzde 2 kadar küçük bir sapmayla doğru çıkıyorsa, burada da öğrencilerin ne durumda olduğunu size söylüyor. Çıkan sonuçlara göre siz bir yol tutuyorsunuz, bir yıl sonra gelip bir daha ölçüm yapıyorlar. Gelişim yeterli mi, değil mi diye bakıyorlar ve ona göre yeni bir yol haritası çiziyorlar. Buradan anlatmaya çalıştığım, ezberci, dogmatik eğitim bir kader değil. Bunu aşmak tamamen yöneticilerin elinde. Bir toplumun köklerine inmiş, ezbercilik ve sorgulamama alışkanlığını kolay değiştiremiyorsunuz. Ama yönetici ben bunu değiştireceğim diye karar verdiğinde, değiştirebiliyor. Öğrencilerin Türkçelerinin zayıf olması,
63 Eylül
2016
RÖPORTAJ
www.elektrikdergisi.com
nasıl oldu” diye soruyor. Bakın böyle bir çocuğu normal yola hem sabırla hem de yeri geldiğinde cezasını vererek döndürüyorum.
ezberci olmaları toplumun kültürüyle de ilgili ama esas itibariyle yönetici sorunu. İşte ben kitapta bu konulara da dikkat çekiyorum. Kitabı okuyanlar da “evet bu doğru” diye bana geri dönüş yapıyorlar. A.D.: Figen Hanım, bu kitabın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaynak kitap olarak gösterilmesini istiyor. Benim çok hoşuma giden bir şey de, kitabı alan birçok kişi, başkalarına da “çok güzel bir kitap, siz de okuyun” diye hediye ediyor. Bu hediye etme fikri ilk sizden çıktı ve bu Çayhan’ın da çok hoşuna gitti. Daha sonra bildiğiniz gibi bir işadamımız 100 kitap aldı, bir başkası 20 tane, bazıları 5 tane alarak okumasını istedikleri insanlara hediye ettiler. HARUN KARADENİZ, HASAN YALÇIN… A.D.: Ben yönetici isem en az üç uyarı yapmadan ceza vermem. Bir insana büyük bir ceza vermeden önce mutlaka uyaracaksınız. Bakın çok uyarı yaptıktan sonra ceza verdiğim öğrenciler, benimle ilişkilerini keserler diye zannederken, bana büyük tezahürat yaptılar. Eğer ben onlara o cezayı vermeseydim, daha büyük suç işleyip, daha fazla ceza alacaklardı. Küçük bir suç işlendiğinde öğrenciyi uyarmak ve küçük cezalar vermek, onun daha büyük suç işlemesini ve daha büyük cezalar almasını engeller. Siz yanlış yapan öğrenciye hiçbir şey yapmazsanız, uyarmaz ya da ceza vermezseniz, ne öğrenciye ne de sisteme bir iyilik yapmış olursunuz. Öğrenciyi frenlemeyen yöneticiyi öğrenciler de beğenmiyor. Ben 1970’lerde Harun Karadeniz, öğrencimiz Hasan Yalçın, diğer öğrenci liderleri ve öğrencilerle iyi diyalog halinde idim. Çok şey öğrendim ve öğ-
64 Eylül
2016
rendiklerimi 1987-1996 arasında 9 yıllık dekanlığım süresince uyguladım. Empati yaparak, anlayışlı davranarak eylemci öğrencileri kazanmaya çalıştım. Gerektiğinde de cezalandırma yoluna gittim. 20 yaşlarında bir öğrenci bazen canını ortaya koyarak ilerliyor. Bu rasyonel bir tutum değil. Öte yandan bunu kendisine çıkar sağlamak için yapmıyor. Onu harcamayıp yavaşlatırsanız, diyelim ki 24 yaşına geldiğinde rasyonelleşiyor ve normal yola giriyor. 9 yıllık dekanlığım sonunda şu sonuca vardım: 1968-1980 arasında öğrenci eylemleri yüzünden üniversiteler ve ülke çok zarar gördü; çok sayıda hoca, öğrenci ve başkaları hayatını kaybetti. Eğer üniversite yöneticileri ve ülke yöneticileri görevlerinin ehli kimseler olsalardı ve işbirliği yapsalardı bu zararlar asgari düzeyde olacaktı, Deniz Gezmiş ve daha birçok kişi hayatını kaybetmeyecekti. A.D.: Zeki bir öğrenci, Kadıköy Atatürk Lisesi’nden Elektrik Fakültesi’ne geldi. Sürekli hocalara baskı yapıyor, paralar istiyor, olay çıkarıyor. Önce öğrenciyi çağırdım, “bu yaptıkların doğru değil, yapma” dedim. Daha sonra bölüm başkanına “bu öğrenciyi çağır konuş, kazanalım” dedim. Bölüm Başkanı çağırdı, konuştu fakat öğrenci yine eylemlerine devam ediyor. Sonuçta çok ters bir hareketle benim elimden kağıdı çekip aldı. Bu olaydan sonra bir yarı yıl uzaklaştırma cezası verildi. Fakat hiçbir şekilde eylemlerinden vazgeçmiyor. Sonuçta polisler geldi, emniyete götürdüler, nezarette kaldı. Sonunda bu çocuk 180 derece döndü.Babası “bu çocuk düzeldi,
Ben çocukları kazanmaya çalışıyorum. Ama kazanmak demek, onların hatalarına müsamaha etmek, hoş görmek, görmemezlikten gelmek değil. Önemli olan onları yavaş yavaş daha makul bir çizgiye getirmektir. Ben o arkadaşın eleştirisinde olduğu gibi ilk seferde ceza vermeye karşıyım ve yavaş yavaş kazanmaya çalışmaktan yanayım. Bu toplumun temel hatalarından birisi insan harcamak. Hata yapan öğrenciyi okuldan atarsınız ve onu kaybedersiniz. Şimdi de görüyoruz, 80 bin kişiyi birden işten atıyorlar. Bu tamamen yanlış bir uygulama. Bu kararlar da zaten bir yerlerden döner önümüzdeki günlerde. Türk toplumunun en temel hatalarından birisi insan harcamaktır A.D.: Tekrar ediyorum, Türk toplumunun en temel hatalarından birisi insan harcamaktır. Sabahattin Ali buna bir örnektir. Şimdi de Hasan Ali Yücel’in adını kaldırmışlar bir kurumdan. Hasan Ali Yücel, muhteşem bir adam. Bana güç veren önemli bir olgu da bana yardım edecek insanların olması. Sıkıştığım zaman “Ersin bana bu konuda yardım et” diyorum, o gereğini yapıyor. Bana yardım eden çok insan var ve onlar sayesinde sorunları çözüyorum. En büyük zenginlik saygınlıktır. Saygınlığın değeri hiçbir şeyle ölçülemez diye kitapta işliyorum. Benim güçlü adamlardan oluşan geniş bir çevrem var. Zora düştüğüm zaman o insanlara başvuruyorum ve takip ederek sorunu çözüyorum. A.D.:Bu kitapta geçmiyor ama siz biliyorsunuz, ben fakültede öğrenci temsilciliğini kurdum. Her sınıftan bir öğrenci seçilecek, bir öğrenci konseyi oluşturacağım, ayda bir onlarla toplanacağım, sorunları dinleyeceğim ve birlikte çözeceğiz. Ben bunu sorduğumda “kanunda böyle bir şey yok” dediler. Peki kurulamaz diye bir madde var mı diye sordum. “Yok” dediler ben de kurdum ve müthiş sonuç aldık. Bazıları “falanca hocanın dersinden geçmek imkansız” gibi söylemlerde bulunuyorlar. Ben de onlara olayların doğrusunu söylüyorum, söylemlerindeki yanlışları belirtiyorum.
Bunu yapmanın iki yönlü bir tarafı var. Birincisi öğrencilerin sorunlarını ben dinliyorum, ikincisi benim söylediklerimi öğrenciler sınıflarına gidip diğer öğrencilere aktarıyorlar. Buna benzer, kimsenin aklına gelmeyen ama benim yaptığım işler var. MUSTAFA BAYRAM BENİ SINIFTAN ATTI Karşılaştığım ve çözemediğim zorluklar var mı? Ben onların üzerinde çok durmuyorum. Bir zorlukla karşılaşmışım, olmamış. Artık onu unutuyorum. Tabii ki olumsuzluklardan ders almak için onu notlarıma kaydetmişimdir. Örneğin Mustafa Bayram beni sınıftan attı. Ama sonra biz onunla çok yakın dost olduk. Derste matematikle izah edilecek bir soru sordum. Onun ne söylediğini şimdi hatırlamıyorum ama ben biraz sert bir şekilde sorumda ısrar ettim. O da beni sınıftan çıkardı. Ben elektroteknikten Ağaoğlu en iyi öğrenci ödülünü almıştım. Hocaya gittim, “beni Mustafa Bayram sınıftan attı. Ben bildiğim bir konuda devreye girdim” dedim. Beni atması bence haklı değildi. Ben hoca olsaydım, bu soruyu soran öğrenciyi sınıftan atmazdım. Biz onlara “Alman ekolü” diyorduk. Almanya’da okuyan hocalar, öğrencilere karşı daha toleranssızdı. Ama ben ona beni sınıftan çıkardığı için hiçbir zaman düşman olmadım,aksine çok güzel dostluğumuz oldu. Mustafa Bayram’ın fakültede en çok sevdiği kimselerden biri oldum. Çünkü ben onların dilinden çok iyi anlıyordum. Onların hangi zorluklardan geçtiğini biliyordum. 60. yıl töreninde eski hocaları kürsüye davet ettim. “Bunlar isimsiz kahramanlardır. Yurtdışında öğrenciler için iyi olarak ne varsa, Türkiye’ye getirmek için gecelerini gündüzlerine kattılar” dedim; dinleyiciler onları ayakta alkışladı.Dekan olduktan sonra bunu daha iyi anladım. İki kızım var, bazı huyları benzeşmesine rağmen bazı huyları farklıdır. Örneğin Yonca daha eleştireldir. Yeşim daha anlayışlı. Bizim ailede tam demokrasi var diyebilirim. Dört kişiyiz, herkes görüşlerini rahatça ifade edebilir. Herkes açıkça eleştirilerini yapar. Hiçbirimizin baskıcı bir eğilimi yok. Eğer birazcık varsa, o da annelerindedir. TANRILAR BİZE KIZDI A.D.: Her yıl 9 Ağustos’ta Çayhan’ın
babası için Rize’de bir anma toplantısı yapılıyor. Geçen yıl orada bir konuşma yaptım. Halikarnas Balıkçısı’ndan bahsettim. Halikarnas Balıkçısı, Bodrum’u Bodrum yapan insandır. Babası Ekrem Orhon da bence Rize’nin Halikarnas Balıkçısı’dır. Lise öğrencisi iken Halikarnas Balıkçısını da bizzat konferansta dinledim. Çok enteresan bir konuşma tekniği vardı. İnsanlar M.Ö. 6. Yüzyıla kadar “Karanlık Çağ” adı verilen bir çağda yaşamışlar. Sonra insanlar düşünüyorlar, neden sonuç ilişkilerine bakıyorlar. Orada Halikarnas Balıkçısı’nın anlattığı bir hikaye var. M.Ö. 585’te Med’ler ve Lidyalılar savaşıyorlar. Beş yıl birbirleriyle yenişemiyorlar. 6. yılda güneş tutuluyor. “Tanrılar bize kızdı” diye savaşı durduruyorlar.Halikarnas Balıkçısı orada “Thales daha önce M.Ö. 585 senesinde güneşin tutulacağını söylemişti. Ama o
Ben 1970’lerde Harun Karadeniz, öğrencimiz Hasan Yalçın, diğer öğrenci liderleri ve öğrencilerle iyi diyalog halinde idim. Çok şey öğrendim ve öğrendiklerimi 1987-1996 arasında 9 yıllık dekanlığım süresince uyguladım. Empati yaparak, anlayışlı davranarak eylemci öğrencileri kazanmaya çalıştım. Gerektiğinde de cezalandırma yoluna gittim. 20 yaşlarında bir öğrenci bazen canını ortaya koyarak ilerliyor. Bu rasyonel bir tutum değil. Öte yandan bunu kendisine çıkar sağlamak için yapmıyor. Onu harcamayıp yavaşlatırsanız, diyelim ki 24 yaşına geldiğinde rasyonelleşiyor ve normal yola giriyor.
zamanlar savaşan güçler henüz karanlık çağdan çıkmamıştı. 585 senesi aydınlanma çağına geçişin başlangıcı oldu” diyor. İnsanlık M.Ö. 6. Yüzyılda aydınlık çağa geçti ama günümüzde birçok insan hala karanlık ve alacakaranlık çağda yaşıyor. Dolayısıyla insanların önünde alacakları çok yol var diye 10 Ağustos 2015’de Rize’de konuşmada söyledim. A.D.: Bir ülkede bir numara eğitim meselesidir. Bakın gelişmiş insanın zıttı ilkel insandır. Gelişmiş insan olabilmek için eğitim şart. Tabii ki istisnaları vardır ama bir ülkenin gelişmiş olabilmesi için insanlarının da gelişmiş olması gerekiyor. Gelişmişlik ancak eğitimle olabilecek bir şey. Piyano çalmak gibi. Örneğin ben mühendis olmak istiyorum. Eğitim olmadan mühendis olabilmem mümkün mü? Eğitim olmadan gelişmiş toplum olmaz. Bu yüzden güvenilirlik düşük, daha da düşüyor. Bunun içinde liyakat da var. Liyakat sistemi çalışmıyorsa, güvenilirlik de yoktur. O mekanizma doğru karar vermiyor demektir. Öyle olunca, mekanizmanın içine kim girerse girsin, doğru karar vermesi olanaksız oluyor. Bu ülkede güvenilirlik endeksi, liyakat endeksi düşüyor. Diyelim ki 10 yıl önce liyakatın notu yüz üzerinden 40’sa, şimdi otuz. Bir ülkede liyakatın, güvenilirliğin, eğitim sisteminin ne kadar iyi çalıştığını ölçmek mümkün. Eğitim sadece bizim değil, bütün dünyanın da konusu olduğu için üzerinde çok araştırma yapılıyor. Eğitim konusunu çözmek istiyorsanız, bütün rakamlar hazır, uzmanlarınız da var. Ölçtürüyorsunuz, dünya nerede, biz neredeyiz? Adam Finlandiya’nın veya genel olarak dünyanın düzeyini ölçüyor, önünüze koyuyor. Bizim geride olup olmadığımız da biliniyor. Kötüye gidiyoruz öyleyse ne yapılması gerektiği konusu araştırılıp, gereken yapılmalıdır. Peki neden yapılamıyor? Herşey yöneticide bitiyor. Vatandaşın ilgisi yüksekse, yöneticiye baskı yapıyor ve onu doğru yola yönlendiriyor. Ama bizde vatandaşın bilinç düzeyi yüksek değil. İki dezavantajımız var. Diyelim ki ben dekan oldum, öğrenci temsilciliği kurmak istiyorum ama öğrencilerden bana en ufak bir baskı gelmiyor. Ama ben yine de yapıyorum. Türkiye’nin kaderi bu. Mesela Atatürk yapıyor, aradan 80 yıl geçmiş ama hala hazmedilememiş. 1934’te Atatürk kadın haklarını vermiş, İngiltere’de
65 Eylül
2016
RÖPORTAJ
www.elektrikdergisi.com
“Gezi eylemleri çağdaşlığın ilkelliğe isyanıdır ve zaferidir” diyor. Gelişmişlik için iyi bir eğitim önemli ama yeterli koşul değil.
1800’lerde kadınlar kendilerini zincire vurmuş ve haklarını söke söke almışlar. Eğitim işi kilit öneme sahip. Onsuz hayat yok. Ama maalesef eğitim Türkiye’de iyi gitmiyor. Eğitimimizin, eğitim sistemimizin geriye gittiğini sadece ben değil, herkes söylüyor. Sebebi yöneticilerdir. Çünkü yönetici istese, uzmanlarını çağırır, ölçümleri yaptırır, çıkan sonuçlara göre sistemi düzeltir.(PISA) diye bir sınav var. Üç yılda bir 15 yaşındaki çocukların, matematik, fen bilgisi ve okuduğunu anlama bilgisini 65 ülkede ölçüyor. Bu program, ölçüm yapılan ülkedeki öğrencilerin düzeyini çok güzel ölçüyor.65 ülke arasında 43’üncüyüz ama puanımız çok düşük. Diyelim ki tam puan 100 ama biz 35 puanla 43’üncüyüz. Bu puanla bu sıralamada olmak kabul edilebilir bir düzey değil. PISA imtihanları müthiş. 25 yaşın üzerindeki bütün insanların eğitim gördüğü seneleri topluyoruz. 25 yaşın üzerinde kaç kişi var, örneğin 40 milyon, çıkan sayıyı 40 milyona bölüyoruz, 7 çıkıyor. Buna orta ikiden terk toplum deniyor. OECD ortalaması 11. Kalitede de çok kötü durumdayız. Tamam 7 yıllık eğitim gördük ama seviyesi süper diyemiyoruz, öyle değil. Gönen 50 bin nü-
66 Eylül
2016
fuslu bir yer ama kitap okuyan insan yok denecek kadar az. Herkes okudu ama neredeyse okuma yazmayı unutuyorlar; çünkü kitap okumaya devam edilmiyor. ÜNİVERSİTE MEZUNLARI YÜZDE 25, İLKOKUL MEZUNLARI YÜZDE 65 OY VERİYOR Bir olay karşısında gelişmiş insanın davranışıyla, ilkel insanın davranışı çok farklı. Davranışların tamamına bakarsanız, eğitim seviyesini ona göre belirleyebilirsiniz. İnsanlarla konuşurken bakıyorum Çin’in nerede olduğunu bilmiyor, nüfusunu nereden bilecek? Gelişmişlik içinde bilgi düzeyinin de belli bir seviyenin üzerinde olması gerekiyor sadece davranışla olmaz. Gelişmiş insan, adalet duygusu yüksek, kıskançlık duygusu zayıf insandır; dahası, başkasının başarılarını açık yüreklilikle söyleyen kişidir. Bunun için eğitim gerekli koşul ama yeterli koşul değil. Mesela ‘’bavul gibi adam” derler. Bütün memleketleri dolaşıyor, ama bavul da dolaşıyor. Teknik Üniversite’de bir hoca, başka bir hocayı eleştiriyormuş, öğrencilerden birisi “ama o hoca Avrupa’da tahsil görmüş” diyor. O da “Sirkeci’deki vagonlar da her gün Avrupa’ya gidiyor’’
Babam da gelişmiş insanın birçok özelliğine sahip bir insandı. Ama o da sürekli okuyup, altını çizen bir insandı. Ama kalkıp onu Gönen’e belediye başkanı yapalım diyemezsiniz. Çünkü adam ilkokulu bile görmemiş. Sezgileri var, olumlu davranışları var ama okumamış. Yani belirli bir çizginin üzerine çıkamaz. Gelişmişlik, emek,ortam,çaba isteyen bir olgu. Bazı ülkelerde eğitim sistemi seni gelişmiş insan olmak için zorluyor. Ama eğitim kötüyse, davayı kaybettin. Kennedy “eğitimden geçmemiş birisi, kaybedilmiş bir vatandaştır” diyor. Bugünkü iktidara üniversite mezunları yüzde 25, ilkokul mezunları yüzde 63 oy veriyor. Böyle olunca ister istemez eğitimli insandan ürküntü oluyor. “Üniversite mezunları benim karşımda, çocuklar imam hatipten mezun olsun” diye düşünüyor. TÜRKİYE’DE İŞLER HİÇ UMULMADIK BİR ANDA TERSİNE DÖNEBİLİR Bana Gezi Eylemleri hakkında ne düşündüğümü sordular: İki şey söylemek istiyorum Birincisi: gezi eylemleri çağdaşlığın ilkelliğe isyanıdır ve zaferidir. İkincisi: Kimse böyle bir eylemin olacağını tahmin etmiyordu; oldu ve bütün dünyanın dikkatini çekti. Yönetimin ilkel tutumları devam ettiği sürece hiç umulmadık zamanlarda benzeri olaylar olacaktır. Dahası hiç umulmadık zamanda bu tutumu sürdüren yönetim gidecektir. A.D.: Türkiye’de hiç umulmadık zamanda işler tersine dönebilir. Türkiye böyle bir ülke.Eğitim, güvenilirlik düzeyi düşüyor diyorum. Eğitim sistemimiz kötü. Bu durum sürdürülebilir değil. Bu yaklaşım mutlaka duvara toslar. Hiç olmadık bir zamanda herşey tersine döner. Çünkü herşey, zıttını çağırıyor. Bakın duvara
tosladıktan sonra gelecek iktidarlar, “liyakata, eğitime önem veriyoruz” diyecekler. Bu trend geri dönecek. Çünkü bakın burada konuşuyoruz, ben söylüyorum. Benim gibi binlerce, onbinlerce insan var bunları söyleyen. Göreceksiniz hiç umulmadık bir zamanda işler doğruya dönecek. Yaşadığımız dönemde bir öğrenme süreci olarak hatırlanacak. Örneğin iki yönetici adayı var. Ben eğer birisinin daha iyi yönetici olacağını bildiğim halde, diğerine reyimi veriyorsam, yeterince vatansever değilim. Bir ülkede yeteri kadar vatansever yoksa, o ülke elden gider. İnsanlar “bana kömür verirse değil, kim daha layıksa ona oyumu vereceğim” demeyi öğrenecekler. Liyakat sahibine oyunu vermeyi öğrenecek insanlar ama biz de öğretmeye çalışacağız. İnsanlara “sen bu işi daha iyi yapacak olana oyunu vermezsen, sen yeterince vatanperver değilsin ve bunun çok ağır bedeli var” diyeceğiz. İyi yöneticiye oyunu ver çünkü herşey onda bitiyor. A.D.: Siyasete girmeye niyetlenmedim çünkü ben bağımsızlığıma çok düşkünüm. Şimdi bir partiye girsem, söylediklerim o partinin programına aykırı olabilir. O zaman partiye girmem, ama ne düşündüğümü özgürce söylerim.” Ben 1935 doğumluyum, yani 81 yaşındayım. Bu kitap 81 yaşında yazıldı. “Ben unumu eledim, eleğimi astım” demiyorum. Bu kitap için çok uğraştım. Hala da uğraşıyorum. Facebook’a yazıyorum, çağırıyorlar gidip konuşuyorum. Bu ülkenin çağdaş seviyeye yükselmesi için herkes katkısını yapsın istiyorum. Kim hangi
katkıyı yaparsa, mutlaka işe yarar. Ben de bu şekilde katkı yapmaya çalışıyorum. Ç.D.:Yonca “anne, bizim kuşakta hep anne-babalar internetle, bilgisayarla ilgili soruları çocuklarına soruyorlar. Bir tek tersine örnek benim. Sıkıştığımda ‘baba bu nasıl, şu nasıl’ diye soruyorum” dedi. Ben de rakamları aklımda tutmuyorum çünkü Ahmet’e sorduğumda hemen yanıtını alıyorum. A.D.: Hafıza aklın çok önemli bir yardımcısıdır. Akıl, doğru karar verme yeteneğidir. Başkalarının ve kendi tecrübelerinizden yararlanacaksınız, doğru karar vereceksiniz. Başın ağrıyor, yanlış ilaç alıyorsun, ileride bir daha başın ağrıyor, yine yanlış alıyorsun. Ama hafızan iyiyse, ikinci sefer yanlış ilaç almazsın. Belki yaşlandıkça benim de hafızam zayıflıyordur ama bu sefer de bilgisayarın hafızasını kullanıyorum. Hastalık dosyam var, mesela ayağım ağrıdığında hangi ilaçları almışım, hangi tedavileri uygulamışım, orada hepsi yazıyor. Geçenlerde Yonca’nın fotoğrafı lazım oldu, bilgisayara “yonca” diye yazdım, 1000 fotoğrafı çıktı. Bunları profesyonel yardımcıyla değil, hepsini kendim tasnifliyorum. A.D.:Bazen bana doğum günü yapıyorlar. Ben 80 yaşındayım ama benden sonraki en yaşlı insan 68 yaşında. Onlara “sakın 68 yaşındayım, öldüm, bittim demeyin, ben 80 yaşındayım ve çok da keyifliyim ama iki şeye dikkat edeceksiniz. Gençliğinizde sağlığınıza dikkat edeceksiniz. Yaşlandığımda bu bana lazım olacak diyeceksiniz. Gençsin, yüksek maaş alıyorsun, harcıyorsun. Emekli oldun, maaş düşüyor ve sefilleri oy-
nuyorsun. Konforda gerilemek insan mutluluğunu en fazla etkileyen etkenlerden birisidir. Ben yüksek maaş alırken bir kısmını biriktirdim, sağlığıma da dikkat ettim. Her gün yirmi kez sağlığımı koruma eylemi yapıyorum. Suyu ölçülü iç, yemeğine dikkat et, uykunu düzenli uyu, mutlaka yürü, her gün mutlaka tartılıyorum. Eğer kilom artmışsa hemen frene basıp, düzeltiyorum. Ama genlerin de bunda çok büyük etkisi var tabii ki. Mesela ben kışın da domates yiyorum; fakat öyle bir domates buluyorum ki, siz onu yazın bile bulamazsınız, mis gibi kokuyor. Neymiş, pahalı. Olsun, ben zaten fazla bir şey yemiyorum ki. HAYAT AYAR TUTTURMA MESELESİDİR Katı kuralcı değilim. Kuralları bazen esnetirim. Kuralların esiri değilim. Mesela “kışın domates yemem” diyorlar, bende öyle bir takıntı yok. Mesela ben yalan söylemem değil mi? Ama gerekirse bazen söylerim. Adam hasta, suratı da sapsarı. “Beni nasıl gördün?” der. “İdare eder” derim. Ama bu benim doğruculuğumu etkilemez; ben bunu kendime yarar sağlamak için yapmadım. Dürüst bir adamım ama bazen biraz sapma yapmak gerekebilir. Ama kimse bu yüzden bana “sen artık dürüst değilsin” demez. Çünkü onu ben kendi menfaatim için yapmıyorum. Benim prensiplerim, ilkelerim var ama bunlar esnetilmez değil. O ilkeler belirli bir amaç içindir. Sen o ilkelere takılıp kalırsan, asıl amacı zedelersin. Ama onun da ayarını tutturmak çok zor bir şey. Zaten hayat da ayar tutturma meselesidir.
Ama maalesef eğitim Türkiye’de iyi gitmiyor. Eğitimimizin, eğitim sistemimizin geriye gittiğini sadece ben değil, herkes söylüyor. Sebebi yöneticilerdir. Çünkü yönetici istese, uzmanlarını çağırır, ölçümleri yaptırır
67 Eylül
2016
cydd.org.tr
ÇYDD’ye destek verin, gençlerin hikayesini değiştirin.
Garanti Bankası IBAN Numaraları TR 7200 0620 0034 0000 0629 5838 • TL TR 8900 0620 0034 0000 0907 5067 • USD TR 6200 0620 0034 0000 0907 5068 • EURO
ELEKTRİKTARİHİNdEYOLCULUK OSMAN BAHADIR
Elektrik keşfedilmeseydi ne durumda olurduk?
E
lektrik keşfedilmemiş ve elektrik enerjisi kullanılabilir duruma getirilmemiş olsaydı, dünyamız ve insanlık nasıl bir durumda olurdu? Bu konuda bazı varsayımlarda bulunabiliriz. Hiç kuşkusuz “elektrik keşfedilmeseydi olsaydı ne durumda olurduk?” sorusunun kendisi daha başlangıçta birçok tartışma konusu doğurmaktadır. Örneğin, elektrik keşfedilmeyebilir miydi? Sadece bu soru bile bizi doğrudan çok temel felsefi tartışmalara götürebilecek niteliktedir. Ancak konumuz bu değil. Ama birkaç cümle ile bu soruna da değinecek olursak; elektrikle ilgili belirtileri daha ilkçağda Tales farketmişti. Ama daha sonraki yüzyıllar boyunca bu konuda çok önemli bir gelişme olmadı. Tales’in düşünceleri ile ilk elektrik üreteci olan pilin yapılması arasında tam 2400 yıllık bir süre var. Pilin icadı, elektrikle ilgili diğer keşif ve icatları hızlandırdı. Çünkü artık her türlü deneyin yapılabilmesini sağlayacak bir elektrik akımı imkanı doğmuştu. Fakat pilden önce de elektrikle ilgili gelişmeleri hızlandıran icat, Leiden şişesinin yapılmasıdır. Leiden şişesi, elektriğin depolanması ve iletilmesi deneylerinin önünü açtı. Eğer herhangi bir nedenle Leiden şişesinin yapılması gecikseydi, elektrikle ilgili gelişmeler de kaçınılmaz olarak gecikecekti. 1745’te yapılan Leiden şişesi, 55 yıl sonra pilin üretimiyle sonuçlanmıştır. Öte yandan diferansiyel ve integral hesap metodunun geliştirilmesi de daha sonra elektriğin gelişimini sağlamıştır. Eğer matematiksel analiz metotları gelişmemiş olsaydı, elektromagnetik alan teorisi de oluşturulamazdı. Elektriğin temel özelliklerini (elektromagnetizmanın ilkelerini) keşfeden Maxwell, bu keşifleri teknolojik sonuçlarına götüren (elektrik üreten makineyi yaratan) ise Faraday oldu. Sonra her şeyin arkası geldi. Doğa kendisini hemen ele vermiyor. Doğa hakkındaki ilk bilgilerimiz, onun bize doğrudan yansıyan özellikleriyle ilgili oluyor. Sonra, elde edilen bilgilerle ve bu bilgilerle yapılan araçların da
yardımıyla git gide onun daha derindeki özelliklerini öğreniyoruz. Dolayısıyla doğanın nasıl çalıştığını merak eden ve araştıran akıllı insanın elektriği keşfetmesi ve onun enerjisinden yararlanmaya başlaması, yüzyılları kapsamış olsa da, bilim yapma çabasının kaçınılmaz bir aşaması ve sonucudur. Bu nedenle insanlığın elektriği keşfedememiş olması için daha önceki aşamalarda da bilim yapmamış olması gerekirdi. Fakat bu gerçek, bizim “elektrik keşfedilmeseydi ne durumda olurduk?” sorusunu sormamıza engel oluşturmaz. Çünkü biz bu soruyla bilimsel ve teknolojik gelişmeler arasındaki bağları ve tarihsel durumumuzu daha iyi anlamaya çalışıyoruz. Zaman tünelinde geriye doğru gidersek; elektrik olmasaydı, internet ve cep telefonları olmazdı. Bilgisayar ve televizyon ile radyo olmazdı. Telgraf ve telefon gibi iletişim araçları olamayacaktı. Sanayide elektrik kullanılamayacağı için makineler daha kaba ve yavaş olacak, büyük seri üretim gerçekleşemeyecekti. Elektrikli tren, tramvay olamayacaktı. Hatta kömürlü tren uzun tünellerden geçemeyeceği için, birçok durumda kömürlü tren bile işe yaramayacaktı. Öte yandan hala gaz lambasıyla aydınlanıyor olacaktık. Tıp teknolojisindeki gelişmelerin tamamına yakını olmayacaktı. (Teşhis, tedavi ve ameliyat teknolojilerinin yetersizliği yüzünden yüz binlerce insan daha erken yaşta ölmüş olacaktı. Bu yüzden de ebeveynlerinin elektrik teknolojisinin desteğiyle tedavisinden sonra doğmuş birçok insan yaşama şansına hiç sahip olmamış olacaktı). Çok katlı binalar yapılamayacaktı. Bunun için sadece asansörün olmaması bile yeterlidir. (Buhar makinesiyle çalışan asansör yapılabilir. Fakat böyle bir aygıt ne ekonomik, ne pratik ve ne de uygun hacimli olurdu). Dolayısıyla başka birçok şeyin yanı sıra bugünkü şehirleşme yapısı da söz konusu olmayacaktı. Sadece bu kadar mı? Bütün saydıklarımızdan çok daha önemlisi, modern
fizik, modern kimya ve astrofizik olamayacaktı. Elektroliz tekniğinin modern kimya biliminin gelişmesindeki rolü temel niteliktedir. Atomun içine de nüfuz edilemeyecekti. Fizik ve kimya sadece makroskopik olgularla ilgilenen bilim dalları olarak kalacaktı. Bilimin bir bütün olduğunu düşünürsek, diğer bilim dallarının da elektrik olmadan gelişemeyeceğini tahmin etmekte zorlanmayız. (Bilgisayardan matematik de yararlandı. Böylece önce matematik elektriği, sonra da elektrik matematiği desteklemiş oldu). Sonuç olarak elektrik toplumsal yaşamı bütünüyle değiştirmiştir. Onun bu büyük etkisini, geçmişteki keşif ve icatlardan ancak ateşin kullanılmasının yarattığı kapsamlı etkiyle karşılaştırabiliriz. (İnsanlık yüzbinlerce yıl önce ateşi yakmayı icat ederek, soğuktan kurtuldu, vahşi hayvanları korkutarak güvenlik derecesini artırdı, çeşitli aletler yapmak için gerekli madenleri eritmekte onu kullandı, onunla karanlık mekanlarını aydınlattı, yiyeceklerini pişirerek daha iyi beslenmeye başladı ve nihayet ateş kullanma süreci içerisinde doğa yasalarını anlama ve kavrama yolunda mesafe kaydetti. Böylece ateşin açtığı yolda büyük bir uygarlık yaratıldı. Ateşin yarattığı bu açılımlar, insanlığın elektriği keşfedebilecek kadar uzun süre yaşayabilmesinin de temellerini yaratmıştır.) Elektrik ise ateşin bu fonksiyonlarının tamamını modern biçimlerde yerine getirdiği gibi, insanın refahı için daha başka sayısız imkanlar da sundu. (Ama aynı zamanda elektriğin kullanılmasıyla bağlantılı olarak ormanlar azaldı, hava kirliliği arttı ve dünya nüfusu daha da çoğaldı). Sonuç olarak, modern dönemdeki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin tamamına yakını elektriğin eseridir. Ayrıca elektrik yeni toplumsal ilişki biçimlerinin de başlıca yaratıcılarından biridir. Nitekim toplulukların ulusal niteliklerinin gelişmesinde de elektriğin önemli etkileri olmuştur.
69 Eylül
2016
ANKARA MEKTUBU Tuncay Derman, Eylül 2016
AL YA DA ÖDE – GEÇ YA DA ÖDE
B
undan 12 yıl önce (2004) gazeteye “Enerji uzmanı” sıfatıyla röportaj veren petrol mühendisiyle1 yapılan söyleşinin manşeti “MAVİ AKIM BÜYÜK KAZIK!” başlığını taşıyor. Söyleşiyi yapan gazeteci soruyor: “2010 yılı doğalgaz projeksiyonunun revize edildiğini söylediniz. Bu durumda 15 milyar metreküp gaz fazlası ortaya çıkıyor. Bu gaz ne olacak?” Petrolcü Enerji uzmanının yanıtı: “Devlet Denetleme Kurulu raporlarına bakın. Doğalgaz ithal anlaşmalarındaki “al ya da öde” hükmü nedeniyle tüketemeyeceğimiz gaz için 2014 yılına kadar fazladan ödeyeceğimiz para 14 milyar dolar’dır. Bir de buna, özel yerli-yabancı sektörün Yap-İşlet- Devret santrallarının ürettikleri çok pahalı elektriği “alım garantili” olarak devlete satması nedeniyle, devlet 2019 yılına kadar 19 milyar dolar fazladan para ödeyecek. Bunları toplarsanız, 2019 yılına kadar kamunun üzerine sadece bunlardan yüklenen fazladan 33 milyar dolar’dır.” “Ne varsayım, ne hesap, ne iddia?” diyerek alıntıladığımız bu röportaj bölümünün günümüzden 12 yıl önce 28 Kasım 2004’de yayımlandığı gazete, Türkiye’nin yaşayan basılı günlük yayınları arasında Büyük Önder ATATÜRK’ün istemiyle kurulma ayrıcalığı bulunan, kuruluş tarihi en eski, son dönemde kendilerine “Cumok” adını uygun gören okurlarının büyük desteği ile yukarıdaki yayım tarihinde ulusalcı çizgisini tartışmasız sürdüren Cumhuriyet gazetesi. Röportajı yapan Leyla Tavşanoğlu. Söyleşide ortaya atılan para birimi ABD doları. Bugünkü kurla 100 milyar TL’ gibi inanılmaz bir kamu zararı, hiçbir somut kanıt 1 Necdet Pamir
70 Eylül
2016
gösterilmeden kafaları karıştıracak biçimde varsayılıp ortaya atılıyor. Bu haliyle inandırıcılığı zayıf söyleşiden aldığımız kısa bölüm, bu röportajda yansımasını gördüğümüz bir dönemin kamuda Enerji ve özellikle Elektrik Enerjisi’ni yönetenlerin üzerine oynanan oyunları, yaşanan gerçeklerle gün ışığına çıkaran 2010 yılı basımı “ENERJİNİN RENGİ” isimli kitabımda yer alıyor.2 Söyleşi yapılan petrol mühendisi, kendine göre boşa konuşmuyor. İddialarını, açıkladığı gibi Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun Enerji raporuna dayandırıyor. Devlet Denetleme Kurulu raporunun dayanağı ise tartışmasız konuya ilişkin olarak 2003-2004 döneminde kotarılan TBMM Araştırması ve Soruşturması Komisyonları’nın Enerji yönetimleri üzerine raporları. Bu raporların orijini de 2001 yılının hemen başında kamu Enerji Sektörü’nde büyük “yolsuzluklar” yapılıyor çığırtkanlığı ile kamuoyu önüne çıkarılan “Beyaz Enerji” operasyonu. Bu zincirleme operasyondan çıkan, özellikle Enerji eski Bakanları’na Beyaz Enerji operasyonundan 3-4 yıl sonra yüklenen suçlamaların en özet hali de aynen şöyle: “İhtiyaç yokken, yüksek tarife ile bağıtlanan sözleşmeleri gerçekleştirerek Elektrik santralları için al ya da öde şartlı doğalgaz (ithal) alım anlaşmaları yapmak ve planlama ile ilgili Anayasal kurumların bilimsel verilerle ortaya koydukları önerileri dikkate almayarak devlet alım satımına fesat karıştırmak.” Yukarıdaki söyleşiden çok değil, iki yıldan da az bir süre geçtikten sonra 2 Bölüm IV, “Müsteşarın Gafı”, Alt Bölüm,“Enerji Uzmanları” başlığında, sayfa 72.
(Yüce Divan’ın 19 Eylül 2006 tarihli oturumu), günümüz siyasal iktidarının ilk Enerji Bakanı’nın,3 kendisinden önceki iki Enerji Bakanı’nın4 yargılanması için mensubu olduğu siyasal iktidar tarafından ana muhalefet partisiyle yakın işbirliği yapılarak Anayasa Mahkemesi’nde kurulması sağlanan Yüce Divan’da ifadesine başvuruluyor. Sayın Bakan’ın, aslında yasa ile tescil edilmiş olan Mavi Akım5 Türkiye-Rusya doğalgaz anlaşması öne çıkarılarak doğalgaz ithal anlaşmalarında “al ya da öde” uygulaması ve Yap-İşlet-Devret modeline göre kurulan özel sektör santralları üretimi “alım garantili” pahalı elektrik hakkında: “Türkiye Cumhuriyeti’nin Enerji Politikası olduğunu, her ülkenin kendi Enerji kaynaklarını, koşullarını göz önünde tutarak değerlendirdiğini, teknik arıza, tabiat koşullarından kaynaklanan kimi durumlar gibi risklerin bulunduğunu, dengeli bir Enerji politikasının yürütülmesinde sosyo-ekonomik faktörlerin de önemli olduğunu, Enerji konusunun ülkelerin dış politikalarıyla da doğrudan ilgili olduğunu, normal olarak ‘al ya da öde’ yükümlülüğünün anlaşmalara konulabildiğini, ‘al ya da öde’ yükümlülüğü nedeniyle şu ana kadar kamu zararı doğmadığını, Mavi Akım doğalgaz projesinin (Rusya ile Karadeniz dip geçişli doğalgaz ithal anlaşması) gerçekleşmemiş olması halinde şu andaki Elektrik talebinin karşılanmasının mümkün olmadığını, Yap-İşlet ve Yap-İşlet-Devret santrallarıyla ilgili olarak alınmadığı 3 M. Hilmi Güler
4 Zeki Çakan ve Cumhur Ersümer
5 Türkiye-Rusya arasındaki Mavi Akım anlaşması, TBMM’nde 1 Nisan 1998’de onay görmüş ve Resmi Gazete’de 12 Mayıs 1998’de (23340) yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
YAKIN DÖNEMİN ENERJİ BAKANI, “İHTİYAÇ YOKKEN ALIM GARANTİLİ YÜKSEK TARİFE’YLE BAĞITLANAN YAP-İŞLET-DEVRET SÖZLEŞMELERİ GERÇEKLEŞTİREREK ‘AL YA DA ÖDE’ KOŞULLU DOĞALGAZ ALIM (İTHAL) ANLAŞMALARI YAPMAKLA”, DOLAYISIYLA DEVLET ALIM, SATIM VE YAPIMINA FESAT KARIŞTIRMAKLA SUÇLANMIŞTI
halde ödenen elektrik parası olduğunu zannetmediğini”, (devam ediyor) “2004, 2005, 2006 yıllarında (yani, kendi Enerji Bakanlığı döneminde) Yap-İşlet-Devret santrallarında doğalgaz arzında yaşanan sıkıntılar nedeniyle alternatif yakıt kullanıldığını, Yap-İşlet santrallarının üretimlerine izin verilmemesi halinde tahkime başvurulabileceğini, sonraki yıllarda Yap-İşlet santrallarının ürettiği elektriğe ihtiyaç olduğunu, DPT’nin 2005 yılında Türkiye’nin santral (elektrik üretimi) bazında tüketeceğini öngördüğü 15 milyar metreküp’lük talebin yanlış olduğunu, çünkü 2005 yılında 26 milyar metreküp’lük talebin gerçekleştiğini” ifade ettiğini görüyoruz. Demek ki, bir dönem sakıncaları anlatıla yazıla bitirilemeyen, başta gelen suçlama konusu yapılan “al ya da öde” şartlı doğalgaz ithal anlaşmalarıyla temin edilen gazla çalışan özel sektör Yap-İşlet-Devret ve Yap-İşlet santrallarının ürettikleri elektriğin “alım garantili” olarak devlet tarafından satın alınması 2019 filan beklenmeden daha 2006 yılında zorunlu
hale gelmiş. Çünkü elde sanıldığı gibi talebi karşılayacak başka elektrik üretim tesisi yokmuş. Var olanların da elektrik üretim kapasitesi artan talebi karşılayamıyormuş. Bu gerçeği Yüce Divan’a aslında eski Bakanlar hakkında suç taşıyanların başında gelen AKP’nin Enerji Bakanı’nın ifadesinde açıkça ve biraz da şaşkınlıkla görüyoruz. Elektrik enerjisi ihtiyacı o düzeyde ki, doğalgaz arzında fazlalık yerine talebin karşılanmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle AKP’li Bakan döneminde özel sektörün doğalgaz çevrim santrallarının ikinci yakıtla (motorin) çalıştırılması zorunda kalınmış. Yani, mecbur kalınınca özel sektörden doğalgazla üretimden daha da pahalı elektrik bu kez kendileri tarafından satın alınmış. Böylece, aşırı denilen doğalgaz ithal bağlantıları yapılmış olması ve özellikle doğalgaz santrallarında üretilen elektrik enerjisinin alım garantisi olması varsayımlarıyla 2019’a kadar toplamda 100 milyar TL kamu zararı gibi iddialar (safsatalar da denilebilir) söylendiği üzerinden iki yıl geçmeden daha 2006 yılında iflas etmiş oluyor.
Öncelikle doğalgaz ithal anlaşmalarında yer verilen “al ya da öde” hükmü, sadece sıradan vatandaşlar tarafından değil, bu konunun uzmanı sıfatıyla kamuoyu önüne çıkanlar tarafından da eksik ve yanlış biliniyor ya da kimilerince gerçek dışılığı göz ardı edilerek gösterilmesinin tercih edildiği anlaşılıyor. Yanlış ve eksik olarak sunulan gerçek dışı hüküm şu: “Satıcı ülkenin gazını sözleşmede öngörülen zamanda yine öngörülen miktarını alıcı ülke almazsa, almadığı bu gaz miktarının bedelini de kayıtsız koşulsuz öder.” Oysa hükmün doğrusu şöyledir: “Öngörülen zamanda, öngörülen miktar gaz alıcı tarafından alınamadığında bu gaz miktarı belirlenmiş olan ileri bir tarihte alınabilir. Bu takdirde bedeli ödenecek olan gecikmeli olarak tüketilen gaz miktarıdır.” Dolayısıyla, tüketilmeyen gaza her halükârda bedel ödeneceği gibi bir sözleşme hükmü söz konusu değildir. Günün AKP’li Bakan’ı da zaten özellikle kendi döneminden önce “al ya da öde” hükmüne göre bir ödeme yapılmadığını Yüce Divan huzurunda açıkça ifade ediyor. Hal böyle iken, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, dönemin Enerji eski Bakanı “İhtiyaç yokken, yüksek tarife ile bağıtlanan sözleşmeleri gerçekleştirerek, Elektrik santralları için ‘al ya da öde’ şartlı gaz alım bağlantıları yapmak ve planlama ile ilgili anayasal kurumların bilimsel verilerle ortaya koydukları önerileri dikkate almayarak, devlet alım-satım ve yapımına fesat karıştırmak”la suçlanmıştı. Yani, yasa ile onanmış olan uluslararası bir anlaşma ve bu anlaşmada yer alan “Al ya da öde” hükmü, kamuoyuna sunulan abartılı kamu zararı rakamları, ortada bu suçlamayı teyit edecek hiçbir uygulama, elde hiçbir kanıt belge olmadan, esas alınarak yasalara aykırı görülebilmişti. Anayasa Mahkemesi’nde kurulu Yüce Divan, “çakma” Enerji uzmanları ile başlayan ve “sorumsuz” Enerji raporlarıyla devam eden süreçte siyasetçilerin ve sonunda savcıların göremediği özellikle “Al ya da öde” hükmü gerçeğini görmüş ve 27 Temmuz 2007’de yayımlanan hüküm Kararı’nda (dolayısıyla bu karardan 2 yıl sonra yayımlanan Gerekçeli Hüküm
71 Eylül
2016
Kararı’nda) Enerji eski Bakanı hakkında “bu fiilleriyle ilgili olarak yüklenen suçların yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle oybirliği ile Beraat kararı vermiştir. Günümüz siyasal iktidarının 6 yılı aşan süre görevde kalan ve kendisinden önceki Enerji Bakanları’nın Yüce Divan yolculuğunda en büyük payı olanlardan biri olan konuyla ilgili en yetkili ağız Enerji Bakanı’nın, iddialarından 180 derece dönüş yaptığı6 yukarıda verdiğimiz Yüce Divan Gerekçeli Hüküm Kararı’ndan da görüldüğü gibi, “normal olarak ‘al ya da öde’ yükümlülüğünün anlaşmalara konulabildiği, ‘al ya da öde’ yükümlülüğü nedeniyle ‘şu ana kadar’ kamu zararı doğmadığı” ortaya çıkan yalın gerçeklerdir. Buradaki ‘şu ana kadar’ zaman dilimi, suçlanan Enerji eski Bakanları ile birlikte ifade sahibi AKP’nin Enerji Bakanı’nın icraat dönemini de kapsamaktadır. “Yerli-yabancı özel sektörün Yap-İşletDevret (ve Yap-İşlet) santrallarının ürettikleri çok pahalı denilen elektriği “alım garantili” olarak devlete satması” iddiasına/suçlamasına gelirsek, bu santrallarda üretilen Elektrik enerjisinin sözleşmeyle belirlenen miktarının Ulusal Elektrik Sistemi’ne verilmesinden söz ediliyor. Sistemin gereği bu. Ülkenin bu enerjiye ihtiyacı/talebi var ve bu enerji alınıyor. Suçlayan konumdaki Bakan ifadesinde olduğu gibi, alınmayıp tüketilmeyen enerjiye bedel ödendiği gibi bir durum yok. Enerjinin fiyatı ise yine sözleşmelerde, maliyet teklif ve hesaplamaları ve uluslararası fiyat mekanizmaları sonucu ortaya çıkıyor ve taraflarca olduğu gibi DPT ve üstüne Danıştay inceleme ve onaylarıyla da kabul görüyor. Pahalı enerji (yüksek tarife), dayanaksız bir iddia olmaktan ileri gitmiyor. GEÇ YA DA ÖDE Adını 13. yüzyılda Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Gazi’den alan İstanbulEge yolunu kısaltan Marmara geçişli deniz aşan asma köprü büyük bir tantanayla 30 Haziran 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı ve diğer devlet/parti 6 Aslında alışkanlık haline getirdikleri bu 180 derece dönüşleri, devletin en üst kademelerindekiler başta olmak üzere hep yapıyorlar.
72 Eylül
2016
YÜCE DİVAN, ÖZELLİKLE “AL YA DA ÖDE”, “ALIM GARANTİSİ” VE “YÜKSEK TARİFE” GERÇEKLERİNİ GÖRMÜŞ VE 27 TEMMUZ 2007 TARİHLİ GEREKÇELİ HÜKÜM KARARI’NDA, ENERJİ ESKİ BAKANI HAKKINDA “BU FİİLLERİYLEİLGİLİ OLARAK YÜKLENEN SUÇLARIN YASAL UNSURLARININ OLUŞMADIĞI” GEREKÇESİYLE OYBİRLİĞİ İLE BERAAT KARARI VERMİŞTİR ricali tarafından açıldı ve Ramazan’ı izleyen 9 günlük eklentili bayram tatili süresince halkın bedava geçişine tahsis edildi. Bu köprünün de bir dönemin tartışmalı Elektrik Enerjisi üretim yatırımları gibi “Yap-İşlet-Devret” modeliyle yapıldığı anlaşılıyor. Günümüz siyasal yönetiminin sorumluları bu modelle köprü yapımı için “Türkiye’nin cebinden tek kuruş çıkmadı” demek için fazla beklemediler. Doğrudur, bu modele göre yatırımın tüm finansmanı, bu büyük parasal meblağın yurt dışı finans kurumlarından mı, yoksa yerli bankalarımızdan mı, dolayısıyla bizim cebimizden mi temin edildiğini bir yana koyarsak, işin verildiği yerli-yabancı ortaklığı yükleniciler (konsorsiyum) tarafından yükümlenilir. Köprü işinin sözleşmesine de “Al ya da öde” benzeri bir hüküm konulduğu anlaşılıyor: “Geç ya da öde”. Şimdi Elektrik Enerjisi üretim yatırımlarına ve yıllar boyunca yargılanarak aklanmış olan kamu Enerji/Elektrik sektöründeki Yap-İşlet-Devret modeli uygulayıcıları ile birlikte bu modelle kurulan çoğunlukla doğalgaz kombine çevrim santrallarının yakıtı doğalgaz ithal anlaşmalarında yer verilen “Al ya da öde” hükmü uygulamasına bakalım. Sanıldığı gibi gazı almazsanız, sanıldığı gibi tüketmediğiniz gaza bedel ödemiyorsunuz. Eksik aldığınız gazı, ihtiyacınız olduğundan belirlenmiş bir tarihe kadar alıyorsunuz. Böylece satıcı-alıcı arasında bir mahsuplaşma gerçekleşiyor. Suçlayan AKP’li Bakan’ın da sonunda itiraf ettiği gibi “Al ya da öde” hükmü nedeniyle kendisinin Yüce Divan’da çağrılı olarak ifade verdiği tarihe kadar ödenmiş
bir “Al ya da öde” bedeli yok. Zaten olsaydı, suçlanıp yargılanan Enerji eski Bakanı Yüce Divan’da olasılıkla bu suçlamadan oybirliği ile beraat edemezdi. Ondan sonra (yani AKP döneminde 2006’dan sonra) “Al ya da öde” hükmüne göre ödeme var mı? Olabilir de, olmayabilir de. Ancak o, konumuz dışında. Açıklanırsa öğreniriz. Gelelim “Geç ya da öde”ye. Gazetelerde son Ramazan ayını izleyen bayram sonrası günümüz siyasal iktidarının “Mega Proje”lerinden biri olan Osmangazi adı verilen asma köprüye ilişkin haberler görüyoruz. Bu haberlerden birinde “Osmangazi Cepten Yiyor” başlığı atılmış. Alt başlıkta da “Bakan Aslan (Ulaştırma Bakanı), günlük 40 bin araç geçiş garantisi verilmiş olan Osmangazi köprüsünden günde 20 bin araç geçtiğini açıkladı. Ancak gerçekte köprüyü günde ortalama 15 bin araç (paralı) kullanıyor” deniyor.7 Haber önemli, Olay “Al ya da öde”ye de pek benzemiyor. Bu nedenle haber içeriğini özetleyelim. Ulaştırma Bakanı,8 “Açılıştan ve parasız kullanım bayram günlerinden sonra köprüden, sözleşmesindeki günlük 40 bin araç geçişine karşı para ödeyerek günde ortalama 20 bin araç geçti” diyor. Ana Muhalefet Partisi’nin milletvekili9 ise Bilgi Edinme Yasası kapsamında konuyu araştırıyor. “Köprüden aynı sürede günde ortalama 15 bin paralı araç geçti” yanıtını alıyor. “Ücretli geçişlerin başladığı 11-26 Temmuz arasında 207 bin araç geçişi olduğuna göre bu yanıt doğru” diyor ve ilâve ediyor: “Devlet olarak bu köprüyü 50 yılda yapamazdık diyenler, 50 yıl düşünseler böyle bir ihale yapamaz, devleti, milleti böylesine zarara sokamazdı”. Bu durumda, “Devlet’in, dolayısıyla Hazine’nin, sözleşme gereği araç başına 35 ABD doları+KDV uygulamasında sözde indirme giderek günlük 15 bin paralı geçiş yapan araç için yaptığı ödemeye ek olarak işletmeci firmaya geçiş yapmayan, sözleşmede taahhüt edilen rakamın yüzde 60’nı aşan 25 bin/gün için araç geçiş 7 Sözcü gazetesi, 24 Ağustos 2016. 8 Ahmet Aslan 9 CHP Kocaeli MV. Haydar Akar.
ücretini de ödediği, Hazine’nin dolayısıyla vatandaşın sırtına yüklenen rakamın “dudak uçuklatıcı” olduğu, bu çarpık uygulamanın vatandaşa günlük yükünün 3 milyon TL’na geldiği” belirtiliyor. Gözden kaçırılmaması gereken bir ayrıntı olarak da, “Köprünün toplam maliyeti 2,3 milyar TL dolayında. Firma köprüyü 22 yıl işletecek. Ancak bugünkü geçiş garantili tablo ile kıyaslandığında, yani devletin verdiği garanti araç sayıları baz alındığında, köprü maliyeti sadece 5 yılda karşılanabilmekte, böylece köprü, geçiş garantili sistemde yapımcı-işletmeci firma için kalan 17 yılda 27 milyar TL üzerinde (köprü kurulum maliyetinin yaklaşık 11 katı) kazanç getireceğinden, bu uygulamanın yapımcı ve işletmeci özel-yabancı sektör (konsorsiyum) için altın yumurtlayan Deli Dumrul köprüsünden farkı olmuyor” deniliyor. Kafiyeli hali ve mahsuplaşma kriterleriyle “Geç ya da öde” modelinin “Al ya da öde” modeliyle, “geçiş garantili” modelin de “alım garantili” modelle benzerliği görülüyor. Ancak, ülkemizde ilk etapta Enerji sektöründe uygulama alanı bulan “Al ya da öde” ve “alım garantili” modellerin uygulaması, Enerji yakın tarihimizde bir takım kesimler ve siyasal otorite tarafından ağır suçlama konusu yapılması için büyük çaba gösterilmesine karşın denenmiş, yüksek yargının özenli denetiminden geçmeyi başararak kamu zararına neden olan yöntem ve uygulamalar olmaktan, dolayısıyla suç olmaktan çıkmıştır. “Geç ya da öde”, yani “Geçiş garantili”, dolayısıyla “Hazine garantili” modelin ise köprülerde ve benzeri alt yapı yatırımlarında denenmesi siyasetçiler tarafından çok cazip bulunmuş olup henüz çok yeni. Ancak kamuya getirdiği mahsuplaşma maliyeti, dolayısıyla kamu zararı potansiyeli, “Al ya da öde” modelinin aksine yukarıda muhalefet milletvekilinin ifadesindeki gibi “dudak uçuklatıcı”. Çünkü, “Geç ya da öde” modelinde “Al ya da öde” modelindeki gibi bu kez köprüden geçmeyen araç sayısının, bu eksik geçen araçları sonraki bir tarihe kadar köprüden geçirip mah-
“GEÇ YA DA ÖDE”, YANİ “GEÇİŞ GARANTİLİ”, DOLAYISIYLA “HAZİNE GARANTİLİ” MODELLERİN KÖPRÜ GİBİ MEGA PROJE’LERDE (ALTYAPI YATIRIMLARINDA) DENENMEYE KALKIŞILMASININ KAMUYA GETİRDİĞİ MALİYETİN, DOLAYISIYLA KAMU ZARARI POTANSİYELİNİN “DUDAK UÇUKLATICI” DÜZEYLERDE OLDUĞU GÖRÜLÜYOR suplaşma yöntemiyle telâfisi mümkün değil. Günde 40 bin araç geçiş garantisi verilmiş. 15 bin araç geçebiliyor. Günde 25 bin hatta 35 bin araç geçse de netice değişmez. Günde 40 bin araç geçişine kadar sorun devam eder. Günde geçmeyen 25 bin aracın ilerideki bir tarihte 40 bin üzerine eklenerek köprüden günde 65 bin aracın geçmesi -köprü geçişi bedava yapılsa bile ki, bu da mümkün değil, yatırımın her halükârda geri ödenmesi ve de yapımcı ve işletmeci konsorsiyumun kâr etmesi gerekiyor- söz konusu bile olamaz. Böyle olduğu içindir ki, günümüz siyasal yönetimi hiç zaman kaybetmeden, bazı özel projelerin vergilerden muaf tutulması ve denetim dışı bırakılması nedeniyle çok tartışma getiren yeni bir torba yasayı acilen TBMM’ne getiriverdi.10 Bu yasayla kurulacak ayrıcalıklı “Varlık Fonu”nun amaç ve uygulamalarından başta geleni de, “Mega projelere katkı sağlamak”.11 Aynı konuyu bir ekonomi yazarı gazetedeki köşesinde ilginç biçimde ele alıyor: “Hani ‘Yap-İşlet-Devret’ modelini bize mucize formül olarak anlatıyorlardı ya… Mega Projeleri özel sektör yapacak, işletecek, sonra devlete devredecek, üstüne de para verecekti. Bu sayede bütçede borç görünmeyecekti. Osmangazi köprüsü ile bu mucizenin Türkiye’ye faturası ufaktan belli olmaya başladı. Günlük 40 bin araç geçişi garantisi veren anlaşma yapan devlet, geçen günlük araç sayısı 13-15 binde kalınca bunun Hazine’ye, yani vatandaşa günlük bedeli 3 milyon TL… Buna benzer devasa projeler yurtdışından kredi bulamıyor. Yurtiçi bankalar da limitlerine geldiler, artık bu projeleri fonlayamıyorlar.
Bundan sonra devlet, hem projeyi ihale edecek, hem ‘Varlık Fonu’ kredisini verecek, hem de projenin 22 yıllık işletme sürecinde taahhüt ettiği garanti parayı ödeyecek…Anlayacağınız, ‘Varlık Fonu’ bildiğiniz Örtülü ödenek!..”12 Aynı ekonomi yazarı kısa bir süre sonra13 bu kez açılışı yapılan üçüncü Boğaz köprüsü için de Marmara geçişli köprüde olduğu gibi “Geç ya da öde” yönteminin geçerli olacağını belirterek önemli bir diğer sorun olarak da şunları yazıyor: “Üçüncü Boğaz köprüsünün devlet tarafından geçişi garanti edilen günlük araç sayısı 130 bin adet. Önceki iki Boğaz köprüsünden günde ortalama toplam geçen araç sayısı ise 370 bin civarında...Yeni bir köprü daha yapıldı diye Boğaz köprülerinden geçen araç sayısı anında artmayacak. Üçüncü köprü, ikincinin araçlarını kapınca, bu köprüden devletin geliri azalacak. Hem de mevcut trafikle üçüncü köprüde ilk yıllar 100 bin araç eşdeğeri bile tutturulamayacak ve giderek daha da büyüyen bu farklar devlet (millet) kasasından ödenecek.” “Geç ya da öde” yönteminin “Al ya da öde” modeli gibi Yüce Divan’larda yüksek yargı sürecine girmesi, aklanması ya da aklanmaması süreçlerini bilemeyiz ama görünen o ki, “kaş yapalım derken göz çıkaran” örneği “yatırım yapalım derken Hazine kasası/vatandaş cebi batıran”, astarı yüzünden pahalı, günümüzde “Mega Proje” diye yararları anlatıla anlatıla bitirilemeyen, aslında her yönden hesapsız kitapsız bu tür akla zarar yöntemlerle proje uygulamalarının, ülkemizin hatta dünyanın görüp göreceği rekor kamu kaynakları talanı olduğunun tescil edilmesine tanık olup olmayacağımızı zaman gösterecek.
10 Torba yasa tasarısı, 20 Ağustos 2016’da TBMM’nde her zamanki gibi kaldır parmak, indir parmak yöntemiyle son sürat yasalaştı. 11 Haber: “Maliye Bakanı Ağbal: Aklımda olmayanı aklıma getirmeyin”, Sözcü gazetesi, 18 Ağustos 2016.
12 “Tası tarağı toplayıp satıyoruz”, Murat Muratoğlu’nun köşe yazısı, Sözcü gazetesi, 19 Ağustos 2016. 13 “Ben işin ekonomisiyle ilgilenirim”, Murat Muratoğlu’nun köşe yazısı, Sözcü gazetesi, 27 Ağustos 2016.
73 Eylül
2016
BİLİRKİŞİ RAPORLARI prof. dr. OSMAN SEVAİOĞLU’nun arşivinden
“çalışmayı bitirmeden ve haber vermeden topraklamayı söken işçi yüzde 40 kusurlu…” • • • •
Davacı Taraf Davalı Dava Konusu İnceleme Konusu
: Kazazede İşçi Muhittin Ülker Vekili : Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Vekili : Maddi ve Manevi Tazminat : Kusur Oranlarının Tespiti
Dava Dava dilekçesinde, özetle, 25 yıldan fazla bir süreden beri TEİAŞ Denizli İletişim Şebekeleri İşletme ve Bakım Müdürlüğünde elektrik teknisyeni olarak çalışan Davacının İşverence yüksek gerilim hatlarında yapılacak çalışmalarda kullanılacak alet ve malzeme temin etmemesi, yeterli güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle iş kazası geçirerek yaralandığını ve sakatlandığını, İşverenin ağır kusurlu olduğu, bu kazadan dolayı Davacı Tarafa maddi ve manevi tazminat ödenmesi talep edilmiştir. Davalı Taraf Sayın Vekili ise cevap dilekçesinde özetle, iş kazasının meydana geldiği tarihte çalışma yapılacak hattın enerjisiz bırakıldığını, iki trafo merkezinden ve çalışma yapılan mahalde topraklama da yapıldığını, kazaya uğrayan davacı işçi kazazede işçin hattaki çalışmasını tamamlamadan ve kimseye haber vermeden mahalli topraklamayı söktüğünü, ayrıca, kendisine teslim edilen izolasyon eldivenini de kullanmadığını, bu hususların aynı arızayı gidermek için birlikte çalıştığı hat bakım ustabaşı olan işçinin ifadesinde yer aldığını, dolayısıyla, Davalı İşverenin meydana gelen iş kazasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
74 Eylül
2016
Tespitler 1- Yapılan yargılama aşamasında Davacı Taraf tanıklarından işçi İş Mahkemesinde dinlenmiştir. Tanık beyanında, özetle, Davacı Taraf ile birlikte beş yıl boyunca Davalı İşverenin işçisi olarak birlikte çalıştıklarını, iş kazasının meydana geldiği tarihte çalışmakta oldukları yüksek gerilim direğinde Davacının endüksiyona kapıldığını, bu şekilde meydana gelen iş kazası nedeniyle 3-4 ay çalışamayan Davacının halen de bir elini tam olarak kullanamadığını ifade etmiştir. Aynı duruşmada dinlenen diğer tanık işçide, Davacı Taraf ile birlikte 2004 yılından beri Davalı Şirkette çalıştıklarını, iş kazasının Davacının endüksiyona kapılması sonucunda meydana geldiğini, halen de Davalı Şirkette birlikte çalıştıklarını beyan etmiştir. Diğer tanık da Davalı Şirketin işçisi olarak trafo bakım ekibinde çalıştığını, iş kazasının meydana geldiği sırada kendisinin kumanda binasında olduğunu, duydukları ses üzerine dışarı çıkmaları üzerine Davacının elektriğe kapıldığını gördüklerini söylemiştir. İş Mahkemesi tarafından dinlenen tanık işçi iş kazasının meydana geldiği tarihte kendisinin vinç ile yukarıda çalışan Davacı Taraf ile işçi ile malzeme taşıdığını, Davacı Taraf ile ana hattan trafo merkezine
: Av. Süleyman Ülker : Av. E. Gülselcen Kafkasyalı
bağlantı yaptıkları sırada, Davacının direğin üstündeki civataları sökerken elektrik çarpması sonucunda elektrik teline asılı olarak kaldığını, Davacıyı biraz aşağı indirdiğini, daha sonra da kendisinin vinç yardımı ile Davacıyı aşağı indirdiğini, Davacıyı hastaneye götürdüklerini beyan etmiştir. 2- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişi tarafından yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda ise iş kazasının Kazazede İşçi ile diğer işçinin 7 nolu nihayet direği üzerine çıkarak orta fazdaki camper bağlantısını yapmaya başladıklarını, kazazede işçinin orta faz mahalli topraklamasını yaptıktan sonra bu fazın camper bağlantısını yaptığını, bağlantı işini bitirdikten sonra bu fazdaki mahalli topraklamayı sökerek karşı faza geçtiğini, burada çalışma yaparken de topraklamayı sökmüş oldukları için topraksız şönt üzerinden endüksiyon akımına maruz kaldığını, emniyet kemeri takılı olduğu için yere düşmediğini, faz hattındaki mahalli topraklamanın Kazazede İşçi Muhittin Ülker tarafından sökülmesine karşın, trafo topraklamasının çalışmalardan önce devrede olup, olmadığının ve devrede ise kim tarafından devre dışı bırakıldığının tespit edilemediğini, Tavas’tan Yatağan’a kadar giden 154 kV luk bu hattın paralelinde 380
KV enerji olduğu için hatta statik enerjinin toplanmasının normal olduğu, işçilerin camper bağlantılarını yaparken çalışmalarını engellediği gerekçesiyle eldiven kullanmadıkları tespitleri yapılmıştır. Raporun sonuç bölümünde İşveren TEİAŞ İletim Tes. ve İşl. Grup Müdürlüğünün % 30, kazazede işçinin de % 70 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir. 3- Meydana gelen iş kazası ile ilgili olarak SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişi tarafından da inceleme yapılmış ve rapor hazırlanmıştır. İşyerinde yapılan inceleme sırasında alınan ifadeler kazazede işçi ve diğer işçiye aittir. Kazazede işçi ifadesinde, özetle, çalışmakta oldukları yerin iki ucunda olan istasyonların topraklı olması gerekirken Tavas Kale Hisar’da olan istasyonun topraklı olmadığını sonradan öğrendiğini, çalışmakta olduğu devrede mahalli topraklama yapmış olduğunu ancak, diğer devrede topraklama olmadığını, burada kendisinin de dikkatsiz davrandığını, diğer devredeki topraklamayı kaldırmaması gerekli olduğunu, kazadan sonra diğer istasyonda topraklama olsaydı veya kendisi diğer devredeki topraklamayı kaldırmasaydı böyle bir kazanın olmayacağının söylendiğini beyan etmiştir. Kazazede İşçinin ekip arkadaşı da ekip şefinin güvenlikle ilgili görevlerini yerine getirdiğini, kendilerinde de hat tüfeği bulunduğunu bu tüfeği kullanarak hatta enerji olup, olmadığını kontrol edebildiklerini, ancak, o gün hattın güvenli olduğunu düşünerek hatta çıkıp çalışmaya başladıklarını, Tavas’da olan trafoda topraklama olsaydı böyle bir kazanın meydana gelmeyebileceğini söylemiştir. Raporun sonuç bölümünde İşveren hakkında 506 Sayılı kanunun 26/I. Maddesi uyarınca işlem yapılıp yapılmayacağı açısından inceleme konusu davanın sonucunun beklenmesine, işçi kazazede işçinin ise diğer hattaki topraklamayı kaldırması nedeniyle “bağışlanmaz kusurlu” olduğunu ifade ederek
506 Sayılı yasanın 111. Maddesini uygulanması gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu rapora Davacı Taraf Sayın Vekili tarafından itiraz edilmiştir. 4- Yapılan yargılama aşamasında dosya kusur açısından incelenmesi talebiyle Bilirkişi Heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi Heyeti tarafından hazırlanan raporda kazanın iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak alınmış olan önlemlerin işyerinde uygulanıp uygulanmadığının İşveren tarafından denetlenmemesi, kazalının yapılmakta olan işe uygun vasıfta bir eleman olmaması, mevzuat uyarınca mühendis bulundurulmadan çalışma yapılamayacak bir tesiste ilkokul mezunu olan işçiyi çalıştırmış olması, iş sırasında alınan güvenlik önlemlerinin iş bitirilinceye kadar devam ettirilmesi gerekli olduğu halde inceleme konusu olayda Davacı İşçi tarafından çalışma devam ederken kaldırılmış olması, İşverenin eğitimi yükümlülüğüne aykırı davranmış olması, davacı taraf kazazede işçinin çalışma yaptığı sırada uygun bir kişisel koruyucu olan yalıtkan elektrik eldiveni kullanmaması nedenlerinden dolayı meydana geldiğini belirtmiş, İşverene % 60, Davacı İşçiye de % 40 oranında kusur takdir etmişlerdir. 5- Davalı İşveren Vekili tarafından bu bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir. Davalı Taraf Sayın Vekili özellikle bilirkişi raporunda Davacının yaptığı işe uygun bir eğitime sahip olmadığı konusunda itiraz ederek mevzuat gereğince Kurumlarının yetkilendirildiğini, Kurumları tarafından verilen eğitim sonucunda başarılı olanlara “Kuvvetli Akım Tesislerinde Yüksek Gerilim Altında Çalışma İzin Belgesinin verildiğini, Davacının da bu kapsamda eğitim alarak ve belgeye almaya hak kazandıktan sonra çalışmaya başladığını, işyerinde etkin bir denetim mekanizmasının kurulmadığı yönündeki tespitin somut olaya uygun olmadığını, iş kazası meydana geldikten sonra ekip şefinin görevini tam olarak yerine getirdiğini ve Davacının hayatını kurtardığını, asılı kaldığı elektrik telinden aşağı
indirilmesini sağlayarak bilincini açılmasını sağladığını, sözkonusu işin yapılmasıyla ilgili olarak İşverenin üzerine düşen bütün önlemleri yerine getirmiş olması karşısında Bilirkişi Heyeti tarafından atfedilen % 60 oranındaki kusura itiraz etmiştir. 6- SGK Müfettişti raporuna ekli belgeler incelendiğinde Ek-24 numaralı belgede 2 elektrik mühendisinin bulunduğunu, Denizli Hat Bakım Ekibi olarak da aralarında Davacının da bulunduğu dokuz kişinin görev yaptığı görülmektedir. Yine, bu belgede Davacı Tarafa baret ve paraşüt kemerin teslim edildiği de görülmektedir. Ek-25 nolu belgede hat bakım ekibinde olması gereken malzemeler arasında topraklama teçhizatı (154 KV ve 380 KV için ayrı ayrı), mekanik iş eldiveni, direkten kazazedeyi indirme aparatı, hat tüfeği, baret, emniyet kemeri sayıldığı görülmektedir. Ek 26 ve Ek 27 numaralı belgelerde de sözkonusu malzemelerin tamamının işçiye teslim edildiği görülmektedir. 7- Davacı işçi kazazede işçinin geçirdiği iş kazası sonucunda meslekte kazanma gücü kayıp oranı SGK Başkanlığı Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı tarafından % 18,2 olarak belirlenmiştir. Açıklamalar 1- İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alma borcu geniş kapsamlı bir borçtur. Bu borcun kapsamına işyerinde meydana gelecek iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemeye yarayacak, teknolojinin alınmasına olanak sağladığı her türlü önlemin alınması girdiği gibi, alınmış olan önlemlerin uygulanmasının denetimi ve işçilere işyerindeki riskler ve güvenlik tedbirleri ile ilgili eğitim verilmesi de girmektedir. İşverenin iş kazasından sorumlu tutulabilmesi için gözetme borcunu kusurlu olarak yerine getirmemiş olması gerekmektedir. İşverenin gözetme borcunu yerine getirirken kusurlu davranıp davranmadığının belirlenmesinde objektif bir ölçü kullanılmaktadır. İşverenin kişisel özellikleri değil, aynı durumda ve aynı koşullar altında olan (benzer
75 Eylül
2016
işe sahip) dikkatli, makul ve sorumluluk sahibi bir ’model İşverenin’ davranış şekli esas alınmaktadır. İşverenin göstermesi gereken özen işyerinin ve yapılan işin niteliğine göre değişmekte, tehlike arttıkça bununla orantılı olarak özen gösterme yükümlülüğü de artmaktadır. İşverenlerden, işçiyi gözetme borcunun yerine getirilmesi konusunda kendi kategorilerine giren dürüst, makul ve dikkatli bir İşverenin göstereceği özeni göstermeleri beklenmektedir. İşverenin kusurunun belirlenmesinde sadece gereken önlemleri almış olması değil, alınan bu önlemlerin uygulanmasının denetlenmesi ve işçilerin bu konuda eğitilmesi de önem taşımaktadır. Gerekli iş güvenliği önlemlerini almasına rağmen bu yükümlüklere aykırı davranan İşveren de kusurlu sayılacaktır. 2- İş Kanununun 77. Maddesinin ilk iki fıkrası uyarınca “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Yapılacak eğitimin usul ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak Yönetmelikle düzenlenir.” 3- İnceleme konusu olayda alınması gereken önlemlerle ilgili olarak başvurulması gereken bir diğer yasal düzenleme ise “Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’dir. Bu Yönetmeliğin 60. Maddesi uyarınca tüm yüksek gerilimli kuvvetli akım tesislerinde teknik konulardan sorumlu elektrik mühendisi olmalıdır. Aynı madde uyarınca yeterli güvenlik önlemleri alınmadan ve özel araçlar kullanılmadan
76 Eylül
2016
yüksek gerilim altında hiçbir şekilde çalışma yapılamaz. Kuvvetli akım tesislerinde yüksek gerilim altında ancak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca yetkilendirilmiş olan Kurum ve kuruluşlar tarafından bu amaçla açılmış olan eğitim kurslarını bitirerek “Kuvvetli Akım Tesisleri’nde Yüksek Gerilim Altında Çalışma İzin Belgesi” alan elektrikle ilgili fen adamları veya bir mühendisin sorumluluğu ve gözetimi altında olmak üzere öteki görevliler çalışma yapabilir. Yeterli elektrik bilgisi olmayan kimseler yardımcı olarak çalıştırılacaksa bunlara önceden ilgili kuruluşlar tarafından hazırlanan gerekli yönergeler verilecek ve açıklamalar yapılacaktır. Aynı Yönetmeliğin 61. Maddesi uyarınca işletme sorumluları genellikle yapılacak işler için görevlendirilen kişilere işin süresi, yeri, cinsi ve önemine ilişkin yazılı yönergeler vereceklerdir. Kuvvetli akım tesislerinde yapılacak bakım-onarım çalışmaları sırasında çalışanların hayatının korunması açısından mutlaka alınması gereken önlemler aşağıda açıklanmıştır: a) Gerilimin kesilmesi: Bakım ve onarım yapılacak yere enerji sağlayan tüm kesicilerin açılması ve bunlara ait ayırıcılar ile ayırma işleminin emniyet altına alınması gerekir. b) Tekrar gerilim verilmesinin önlenmesi: Gerilimin kesilmesi için açılmış olan kesici ve ayırıcıların bir başkası tarafından yanlışlıkla kapatılmasını önlemek üzere gerekli önlemlerin alınmış olması gerekir. Bu maksatla, bu aygıtların varsa tahrik ve kumanda kilitleme düzenleri kilitlenebilmeli, aygıtların üzerine “kapamak yasaktır”, “hat üzerinde çalışılıyor” gibi yazılar asılmalıdır. Bu önlemler, örneğin kesicilerin kapanmasını önleyici anahtarlı kilitleme düzeninin anahtarının yetkili kişi tarafından alınması ile de daha emin Şekilde sağlanabilir. Bir çalışma yeri birden fazla noktadan besleniyorsa, (a) ve (b)
bentlerinde belirtilen önlemler her besleme noktası için uygulanacaktır. c) Çalışılacak yerde gerilim olmadığının kontrolü: Tesislerin bir bölümünde çalışma yapmak için gerilimin kaldırılması gerekiyorsa, devre kapama ve açmalarının belirli bir zamanda yapılacağını bildirmek yeterli değildir. Çalışılacak yeri besleyen tüm kesicilerin açılmış olmasına rağmen, sözkonusu tesis bölümünün gerilim altında olup, olmadığı gerekli ölçü veya gösterge cihazları ile denetlenmeli ve denetleyen kimse gerilim olmadığı kanısına vardıktan sonra çalışmaya başlanmalıdır. Üzerinde çalışılacak bir tesisin gerilim altında olmadığının saptanmasında, yalnız devresi kesildikten sonra ölçü aygıtlarının göstergelerinin geri gitmesi, anahtarı kapatılan lambaların sönmesi, veya transformatör gürültülerinin kesilmesi gibi özelliklere güvenilmemelidir. İş bittiğinde çalışanların tehlikeyle karşılaşmayacaklarına kesinlikle inanıldıktan sonra tesisler gerilim altına alınmalıdır. d) Çalışılan bölüme yakın yerlerde, işletme esnasında gerilim altında bulunması gerekli başka bölümler varsa, bu bölümlerdeki gerilimli kısımlara dokunmayı önleyecek önlemler alınmalıdır. Örneğin bir anahtarlama hücresi içinde çalışılırken, kesici açıldığı halde, tesisin diğer bölümlerinde işletmeye devam edildiği için, baralarda gerilim bulunabilir. Bölmelendirilmemiş hücrelerde, hücre içine, hücre kapısı kapalı iken, sokulmuş olan bir ayırma plakası ile bu koruma önlemi alınmış olmalıdır. Böyle bir önlem alınamıyorsa, baraların gerilimlerinin mutlaka kesilmesi gerekir. Bara bölümü bölmelendirilmiş bir hücrede bu ilave önleme gerek yoktur. e) Kısa devre etme ve topraklama: Gerilimi kesilmiş yüksek gerilim tesislerinde çalışılacaksa, çalışılacak bölüm önceden topraklanmış olan
bir düzenek üzerinden kısa devre edilecektir. İşletmelerin sorumlu kimseleri, iş süresince çalışanların tehlikeyle karşılaşabileceği hiçbir devre kapama işlemi yapılmamasını sağlayacaktır. Kısa devre ve topraklama, ancak, bütün çalışmalar bittikten ve bunları yapanların hepsine haber verildiği kesin olarak öğrenildikten sonra kaldırılabilir. Bağlama hücresi içinde çalışıldığında, bu hücreler kablo çıkış veya bara topraklama ayırıcıları ile donatılmış ise, bu aygıtların kapatılması ile istenen şart sağlanabilir. Çıkış hatlarının topraklanmasında kullanılan topraklama donanımı hücre içindeki öteki aygıtları topraklayamıyorsa, gerekli olduğunda topraklama ve kısa devre etme düzenlerini bağlamak için hücrede veya aygıtlar üzerinde sabit bağlantı yapmaya uygun çıplak bölümler bırakılmalıdır. Topraklama düzenleri, hücrelere girmeden topraklama tesislerine bağlanabilmelidir. Hücre kapısı bağlama sırasında açık olabilir, ancak, bu durumda, kapının açılabilmesi için mutlaka kesicinin açık olması şartı gerekli kilitlemelerle sağlanmış olmalıdır. Topraklama ve kısa devre etme işi, çalışma yapılan yerin yakınında ve olabilirse burası ile akım kaynakları arasında yapılacaktır. Topraklama ve kısa devre etme düzenleri, yapılan çalışmalardan dolayı ve çalışma süresince hiç kaldırılmayacak şekilde tesis edilecektir. Bir elektrik enerji tesisinde, yukarıda belirtilen önlemler alınmadan hiçbir bakım ve onarım çalışması yapılmamalıdır. Bu şarta rağmen tesisin yapılacak işler sırasında geriliminin kesilmesi imkansız ise, birisi işten sorumlu tutulan en az iki kişi görevlendirilmelidir. 1- İnceleme konusu olayda hat bakım ekibinin “Kuvvetli Akım Tesislerinde Yüksek Gerilim Altında Çalışma İzin Belgesi” olduğu görülmektedir. Ancak, Yönetmelikte açıkça bu belgeye sahip olan elektrikle ilgili fen adamları veya bir mühendisin sorumluluğu ve gözetimi altında olmak üzere
öteki görevliler çalışma yapabilir ifadesi yer almaktadır. İş kazasının meydana geldiği tarihte olay yerinde hat bakım ekibinin başında bir mühendis bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, Davalı İşveren kusurludur. Bunun yanı sıra Tavas Kale’de olan trafonun topraklamasının yapılıp yapılmadığı, başlangıçta yapılmışsa daha sonra kim tarafından açıldığı belli değildir. Bu durumun tam olarak bilenememesi dahi İşverenin gerekli önlemleri alma ve denetleme yükümlülüğüne aykırı davrandığını göstermektedir. Aynı şekilde, Kazazede İşçinin eldiven kullanmaması, hat üzerindeki topraklamayı sökmesi de işyerinde alınmış olan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin İşveren tarafından yeterli ölçüde denetlenmediğini göstermektedir. 2- İşçilerin de işyerinde alınmış olan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyma yükümlülüğü bulunmaktadır (İK 77/I). İşçinin kusurlu olup, olmadığı belirlenirken de objektif bir ölçüden yararlanılmaktadır. Burada ölçü, benzer durumda olan, zarar görenin dahil olduğu sosyal çevreye dahil, normal bir insanın sözkonusu zarara uğramamak için göstereceği dikkat ve çabanın gösterilmiş olup, olmadığıdır. Zarar görenin kusuru kavramı ile “makul bir insanın kendi menfaati icabı zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzının niteliği” anlatılmak istenmektedir. Objektif bir ölçü yaratan bu belirlemeye göre eğer model olarak alınan kimse sözkonusu davranışı gerçekleştirdiği için kusurlu sayılabiliyorsa zarar gören kimse de kusurlu sayılmaktadır. İş kazasının meydana geldiği tarihte 50 yaşında olan ve 25 yıllık tecrübesi olan Davacı Taraf Kazazede İşçi Muhittin Ülker ise makul bir kişinin kendi can güvenliğini sağlaması için gerekli olan özeni göstermemiştir. Hat üzerinde çalışma devam ederken diğer hat üzerindeki topraklamayı kaldırdığı kendisi tarafından da ifade edilmiştir. Bu nedenden dolayı meydana gelen iş kazasında kendisinin ağır kusuru
bulunmaktadır. Daha açık bir ifadeyle uygun nedensellik bağı açısından konuya yaklaşıldığında, Davacının uğradığı zararın sebeplerinden biri de Davacının kendi can güvenliğini sağlama konusunda gösterdiği büyük dikkatsizlik ve kusurdur. Sonuç Yapılan incelemeler sonucunda Heyetimiz, takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere aşağıdaki kanaatlere ulaşmıştır. 1- Davalı İşverenin, raporun “Açıklamalar” bölümünün 1 ila 4. Maddelerinde belirtilen gerekçelerden dolayı iş kazasının meydana gelmesinde % 60 oranında kusurlu olduğu, 2- Davacı İşçi Kazazede İşçi Muhittin Ülker’in de raporun “Açıklamalar” bölümünün 5. Maddesinde belirtilen gerekçelerden dolayı % 40 oranında kusurlu olduğu yönünde vicdani bir görüş ve kanaate varıldığını ifade eden işbu Bilirkişi Heyeti Raporu, karar verme ve hüküm tesis etme yetkisi elbette Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, Sayın Mahkemenin ve Sayın Taraf Sayın Vekillerinin huzurlarına en derin saygılarımızla arz edilmektedir.
Bilirkişi Heyeti (Soyadına göre alfabetik sıra ile) Yrd. Doç. Dr. Gaye Burcu YILDIZ, Ankara Üniversitesi SBF, ÇEEİ Bölümü, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Bölümü, Ankara Prof. Dr. Mirzahan HIZAL, İş Güvenliği Uzmanı, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 06531, Balgat, Ankara. Prof. Dr. Osman SEVAİOĞLU, İş Güvenliği Uzmanı, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 06531, Balgat, Ankara.
77 Eylül
2016
www.elektrikdergisi.com
Hazırlayan: Bengi Yıldırım
ENERJİ DÜNYASINDAN
Yunanistan’da enerji projeleri tartışıldı Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi enerji bakanları, olası enerji projelerini tartıştı. İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, “İsrail münhasır ekonomik bölgesinde 3 bin milyar metreküpten fazla doğalgaz potansiyeli bulunuyor. Bir buçuk ay sonra sularımızı yeni keşifler için yeniden araştırmaya açacağız.” dedi. İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, Yunanistan Enerji Bakanı Panos Skourletis ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi Enerji Bakanı Girogos Lakkotrypis, Yunanistan’ın başkenti Atina’da bir araya geldikten sonra ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda iki önemli projenin konuşulduğunu belirten Steinitz, bunlardan birinin İsrail’den, Kıbrıs ve Girit adalarına elektrik hattı diğerinin ise Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a uzanacak olan doğalgaz boru hattı projesi olduğunu söyledi. Steinitz, ülkesinin iki gün önce Ürdün ile yapılan 10 milyar dolarlık anlaşma sonucu doğalgaz ihraç eden bir ülke haline geldiğini ifade ederek “Şimdiye kadar 900 milyar metreküplük gaz keşfi yapıldı. Yapılan bilimsel değerlendirmeler sonucu 2 bin 200 milyar metreküplük daha bir gaz potansiyeli var. Yani, İsrail münhasır ekonomik bölgesinde 3 bin milyar metreküpten fazla doğalgaz potansiyeli bulunuyor. Bir buçuk ay sonra sularımızı yeni keşifler için araştırmaya açacağız.” diye konuştu. Kaynak: Enerji-line
Petrobras NTS’nin yüzde 90’ını satıyor Brezilyalı enerji şirketi Petrobras, Nova Transportadora do Sudeste (NTS) adlı doğalgaz boru hattının yüzde 90’lık kısmını 5,2 milyar dolara satmak için anlaştı. Petrobras’tan, anlaşmaya ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada Petrobrasın, yaklaşık bin 200 kilometre uzunlukta olan ve Brezilya’nın Rio de Janeiro, Sao Paulo, Minas Gerais gibi en endüstriyel ve kalabalık bölgelerine doğalgaz taşıyan NTS doğalgaz boru hattı ağındaki yüzde 90’lık hissesinin, 5,19 milyar dolara Kanadalı varlık yönetimi şirketi Brookfield önderliğindeki bir konsorsiyuma satılması için anlaşma sağlandığı bildirildi. Uzmanlar, söz konusu satışla ilgili, düşük petrol ve doğalgaz fiyatları nedeniyle zor günler geçiren Petrobras’ın, aynı zamanda, Brezilya’daki yolsuzluk skandalının merkezinde olduğunu vurgulayarak, ülkedeki ekonomik koşullardan da olumsuz etkilendiğine dikkati çekiyor. Kaynak: Dünya Gazetesi
Suudi arabistan petrol üretiminde ABD’yi geçip zirveye çıktı IEA’ya göre ağustosta Suudi Arabistan’ın toplam ham petrol ve petrol ürünleri üretimi günlük ortalama 12.6 milyon varile ulaştı. ABD’nin üretimi ise 12.2 milyon varilde kaldı. Suudi Arabistan, petrol üretiminde ABD’yi geride bırakarak bu alanda dünyanın en büyüğü oldu. Böylece Suudi Arabistan, Nisan 2014’ten sonra yeniden zirveye çıktı. Düşük petrol fiyatları nedeniyle ABD’nin günlük petrol üretimi mayıs ayından bu yana ortalama 460 bin varil azaldı. Suudi Arabistan’ın günlük petrol üretimi ise ortalama 400 bin varil arttı. Kaynak: Habertürk
78 Eylül
2016
İsrail ve Filistin Arasında Elektrik Enerjisi Anlaşması İmzalandı İsrail Elektrik Kurumu Filistin’in elektrik ihtiyacını karşılıyor. Fakat Filistin Hükümeti’nin İsrail’e olan elektrik borcu yaklaşık 525 milyon Dolar ulaştı. İsrail, bunun üzerine, elektrik tedariğini çok sayıda Filistinli köy ve kurumlara doğrudan yapmak durumunda kalıyordu. Ayrıca, İsrail son yıllarda, Filistinli fertlere ödenmesi gereken sosyal ödemeleri Filistin Hükümeti’nin bu meblağlara el koyarak hedeflerine ulaştırmayacağı düşüncesiyle aktarmıyordu Elektrik enerjisi konusundaki yeni anlaşmaya göre; İsrail, Filistin’in elektrik borcundan yarım milyar NIS (130 milyon Dolar) silecek, Filistin, İsrail’e 570 milyon NIS (150 milyon Dolar) ödeyecek ve geriye kalan meblağ 48 ayda ödenecek. Kaynak: Ynet Gazetesi
Gazprom Türk Akımı için ilk izni aldı Gazprom, Türk Akımı doğalgaz boru hattının denizden geçecek bölümünün inşası için diplomatik kanallar vasıtasıyla Türkiye’den ilk iznin alındığını duyurdu. Rus enerji şirketi Gazprom’dan yapılan açıklamada, Türk Akımı doğalgaz boru hattının denizden geçecek bölümünün inşası için diplomatik kanallar vasıtasıyla Türk yetkililerden ilk iznin alındığı belirtildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Gazprom Üst Yöneticisi (CEO) Aleksey Miller, Türk Akımı projesinin ilk evresinde Türk yetkililer ile etkili ve uyumlu bir şekilde çalışmaya devam ettiklerini belirtti. Gazprom’dan geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, Türk Akımı ile ilgili ilk iznin alındığı belirtilmiş, ancak iznin içeriğine dair detay verilmemişti. Kaynak: AA
Dünyada nükleer enerji kapasitesi artacak ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) tarafından yapılan yazılı açıklamada, elektrikte dünya genelinde nükleer santrallerin kurulu gücünün 383 gigavat olduğu ve bu kapasiteye, gelecek on yılda 59 gigavat ekleneceği ifade edildi. Geçen yıl sonu itibarıyla dünya genelinde 31 ülkede 441 nükleer reaktörün faaliyet gösterdiğinin belirtildiği açıklamada, söz konusu 59 gigavatlık ek kapasitenin 15 farklı ülkede yapımı devam eden 60 nükleer reaktörden elde edileceği kaydedildi. Açıklamada, 2009-2015 yıllarında nükleer enerjiden elektrik üretiminde Asya Kıtası’nın dünya lideri olduğu ve bunun temel sebebinin Çin’deki santrallerden kaynaklandığı ifade edildi. Kaynak: Dünya Gazetesi
79 Eylül
2016
Elektrikgüncesi basından seçilmiş haberler
Enerji • Elektrik • Ekonomi • Politika • Olaylar
Doğalgazda YÜZDE 10 indirim
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nda (EPDK) yaptığı toplantı sonrasında önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Albayrak, doğalgaz indiriminin yılbaşından önce 1 Ekim tarihi itibariyle yüzde 10 oranında yapılacağını dile getirirken, elektrikte de zam öngörmediklerini ifade etti. Albayrak, Türk Akımı’nın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Enerji Kongresi kapsamında İstanbul’a geldiğinde netleşeceğini belirtirken yerli kömürde de önemli aşama kaydettiklerine vurgu yaptı.
Enerji Bakanı Albayrak, EPDK’da yaptığı açıklamada 1 Ekim itibariyle yüzde 10 doğalgaz indirimine gidileceğini ifade etti.
Bakan Albayrak’ın konuşmasından notlar; • Ekonomi, kültür sanat ve enerji politikaları alanlarında çok önemli adımlar attık. Bugün alacağımız kararların bundan sonra da olduğu gibi hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. • Biliyorsunuz yılbaşı itibariyle özellikle İran tahkimiyle ilgili ilk olumlu karar sonrasında BODAŞ’ın taşıyacağı ekonomik yükle ilgili indirim olarak yansıyacağını belirtmiştik. Bu kararın yıl sonundan önce uygulanması için bir süreç içindeyiz. Karar imza noktasına gelmediğinden süreç tamamlanmadı. Ancak kış gelmeden başlayacağını ifade ettiğimiz için toplantı neticesinde 1 Ekim itibariyle yansıtma yönünde karar aldık. • Burada önemli bir adım bu. Kış aylarında indirim yapan bir hükümet de olduk. Bugün itibariyle yüzde 10 indirim yapan bir hükümet olduk. Aynı zamanda sanayimizde de çok ciddi bir maliye girdisi oluşturan enerji maliyetleri son çeyrek Türkiye ekonomisinde sanayide de önemli etkileri olacaktır.
80 Eylül
2016
“ELEKTRİKTE ZAM ÖNGÖRMÜYORUZ, HATTA...” * Bugün itibariyle ifade etmekten mutluluk duyuyoruz. Elektrikte zam öngörmüyoruz. Piyasa liberal piyasa olduğundan elektrik maliyetlerinde düşme yönünde hareket olması da mümkün. Keşke İran’la daha önceden konuşsaydık, yıllar yıllar sürmeseydi. * Yılbaşı itibariyle kazandığımızın kararı imzalanacağı bir süreç bu. Bu kesinleşince detaylar konuşulacak. İndirimin yansımasıyla ilgili sorun yok.
TÜRK AKIMI AÇIKLAMASI •
Türk Akımı 24 Kasım’a kadar belirli bir mesafeye gelmiş durumdaydı. Şimdi aynı şekilde başladık ve devam ediyoruz. Sayın Putin’in Enerji Kongresi kapsamında Türkiye’de olması sebebiyle Türk ve Rusya tarafı olumlu adım atılır mı sorusu kapsamında müzakerelere devam ediyor. Bu toplantıya kadar Türk Akımı konusunda önemli bir mesafe yaşayacağımız yönünde. Putin geldiğinde daha net ve somut şekilde göreceğiz.
•
KEK kapsamında toplantı olacak mı henüz yanıt alamadım. KEK’te olursa çok ayrı olur. Vize, tarım, turizm konuları var. Ekonomi alanındaki diğer hususlarla ilgili gelişmeler hızlı bir şekilde ilerliyor. Benim net bir bilgim yok.
“YERLİ KÖMÜRDE BELİRLEDİĞİMİZ BÖLGELER VAR” •
Yerli kömürde belirlediğimiz 5-6 bölge var. Yapılacak yatırımın geri dönüşümü açısından alan önemli. Yenilebilirde de son noktaya geldik. Ekim ayı içinde açıklayacağız. Somut ve net şunu koyduk; güneş ve rüzgar Türkiye’de var. • Yerli üretim ve yerli Ar-Ge kapsamında çok büyük bir başarı hikayesi var. Bugün itibariyle yenilenebilir enerjide ve Ar-Ge’de bir ihale sonucu bekliyoruz. Birçok dünyadaki önemli firmalardan çok yoğun bir talep var. Türkiye iç piyasasında değil, bölgedeki talep açısından Türkiye bölgedeki en önemli ülkelerden bir tanesi. Kaynak: Habertürk
‘Sakin ilçe’de enerji seferberliği başladı Türkiye’nin ilk sakin ilçesi (cittaslow) Seferihisar’da yenilenebilir enerji atılımı başladı. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Yılda 125 bin lira tasaruf sağlıyoruz” dedi
T
ürkiye’nin ilk sakin ilçesi (cittaslow) İzmir Seferihisar’da adeta yenilenebilir enerji seferberliği başladı. İlçede pek çok yerde güneş panelleri dikkat çekerken Türkiye’nin ilk güneş enerjisi kooperatifini kurmak için de kollar sıvandı. Belediye öncülüğünde kurulacak güneş tarlasıyla güneş enerjisinden elektrik üretilecek. İlçede, 100 kişilik bir güneş kooperatifi de kurulurken, Türkiye’de ilk kez bir belediye böyle bir kooperatif kuruyor. Kooperatife katılmak için ise tek şart Seferihisarlı olmak. Bin dolar veren her Seferihisarlı kooperatife katıldıktan bir sene sonra yılda 180 dolar kazanacak. Güneş tarlası aynı zamanda bir yaşam alanı olarak da tasarlanıyor.
‘Neden seyirci kalalım?’ CHP’li Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, yılın 300 günü güneş alan Seferihisar’da güneş enerjisine geçiş hikâyelerini şu sözlerle anlattı: “Bir Sabah kalktık, bir baktık tepelerde rüzgâr türbinleri. İstanbul’dan bütün büyük şirketler bizim memleketimize gelip tepelere rüzgâr türbini kuruyor. Sayı kısa sürede epey arttı. Ben de amiyane tabirle enayiliğimizi keşfettim. Rüzgâr bizim rüzgârımız, güneş bizim güneşimiz. Biz zaten kömür gibi fosil yakıtlara nükleere karşıydık. Tepemizdeki güneşe, yüzümüze vuran rüzgâra niye seyirci kalıyoruz? Belediyenin yanındaki kapalı pazara güneş panelleri taktık. Binanın bütün elektriğini buradan karşılıyoruz. Yılda 125 bin lira da tasarruf sağlıyoruz.” Başkan Tunç Soyer, kooperatifin kuracağı güneş tarlası için de bütün çalışmaların tamamlandığını belirterek, “Türkiye’de bir ilk olacak. Burayı adeta bir yaşam alanı gibi düzenleyeceğiz. Çocuklara okullarda verilemeyen bir eğitim vereceğiz. Bu bizim için çok önemli” dedi. Kaynak: Milliyet
Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına karşı tazminat davası açtı. Aileler adına mahkemeye başvuran Avukat Cihan Türsen dilekçesinde “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2014 yılının Mart ayında yapılan denetimin sonuçlarının açıklanmadığı, Park Teknik AŞ tarafından işin devredilmesi sırasında ocakta meydana gelen yangınlardan dolayı üretim yapılamadığı belirtildiği halde, Soma AŞ’ye işin devredildiği ve Bakanlığın bu duruma göz yumduğunu” belirtip toplam 375 bin TL tazminat talep etti.
DAVANIN REDDİNİ İSTEDİLER
Soma’da Enerji Bakanlığı kusurlu bulundu Manisa’nın Soma ilçesinde maden katliamı ile ilgili davada Mahkeme, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını manevi tazminat ödemeye mahkum etti.
M
anisa’nın Soma ilçesinde maden katliamında hayatını kaybeden 301 kişiden Erkan Doğdu’nun üç kardeşinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına açtıkları davada karar çıktı. Mahkeme, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının kişi başı 100’er bin liradan üç kardeşe toplam 300 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetti. Soma’da 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen, resmi rakamlara göre 301 madencinin yaşamını yitirdiği katliamın ardından başlatılan adli soruşturmada, 46 sanık hakkında 301 kez 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. 46 sanığın yargılanması sürerken, yakınlarını kaybedenler de çeşitli tazminat davaları açtı.Katliamda yaşamını yitiren 301 işçiden Erkan Doğdu’nun kardeşleri Burhan, Serkan ve Bülent Doğdu da, Enerji ve Tabii
Davanın görüldüğü Manisa 2. İdare Mahkemesine cevaplarını ileten iki bakanlığın avukatları iddiaları kabul etmedi. Çalışma Bakanlığı adına verilen cevapta, tazminata konu patlama olayında bakanlığın hiçbir kusurunun olmadığı öne sürüldü. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı adına verilen cevapta da, bakanlığın sahada mevzuatın kendisine verdiği yetki dahilinde gerekli denetimleri yaptığı belirtilerek, davanın reddi istendi. Manisa 2. İdare Mahkemesi, sunulan belgelerin yanı sıra, olaydan sonra yapılan bilirkişi inceleme raporlarını ile dava dosyasını inceledikten sonra karar verdi. Mahkeme, kazada sorumluluğu bulunduğunu belirttiği Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının, Bülent Doğdu’nun üç kardeşine toplam 300 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. Üç kardeşin talep ettiği, tutarın 75 bin TL’lik bölümünü ise reddetti. Gerekçeli kararda, “Diğer faaliyet alanlarında gösterilen özenin çok daha üstünde bir özen ve titizlik gösterilmesi gerekirken birçok şeyin göz ardı edilmesi, yer altında çalışan maden işçilerinin olağanüstü durumlarda hayatta kalmalarını sağlamak adına hiçbir önlemin alınmamış olması, geride kalanların yaşadıkları acı ve üzüntünün karşılığı olarak manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır” denildi. Kaynak: DHA
Köy kooperatifinden güneş enerji santrali Burdur’un Çeltikçi ilçesine bağlı Kuzköy Köyü Sulama Kooperatifi tarafından Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) desteğiyle güneş enerji santrali kuruldu. Üretilecek enerjinin şehir şebekesine satılacağı santral sayesinde kooperatif üyelerine gelir sağlanması planlanıyor. Kooperatif Başkanı Mehmet Ali Arıdaş, 1 milyon 475 bin lira maliyeti olan projenin 489 bin TL’sinin BAKA tarafından karşılandığını ve projenin kooperatifler bazında Türkiye’de ilk olduğunu söyledi. Tesisin ömrünün 30 yıl olduğu kaydedildi. Kaynak: Sabah
82 Eylül
2016
İlk yeşil kamu binası yapımında sona yaklaşıldı Türkiye’nin ilk yeşil kamu binası olma özelliği taşıyan ve yapımına 23,4 milyon lira harcanan lise binası yüzde 70 enerji tasarrufu sağlayacak
Yüksek izolasyonla ısı kaybının en aza indirileceği binada, otomasyon ile kontrol sisteminin yanı sıra, güneş enerjisinden yararlanılan doğal aydınlatma ve ısıtma sistemleri kullanıldı.
K
üresel Çevre Fonu’nun (GEF) desteği ile YEGM, UNDP, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğinde yürütülen ‘‘Türkiye’de Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi’’ kapsamında Ankara’da yapımına başlanılan EtimesgutEryaman Cezeri Yeşil Teknoloji Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin inşasının yüzde 80’i tamamlandı. Yapımında sürdürülebilir enerji verimli sistemler ve yenilenebilir enerji kaynaklarının dikkate alındığı binanın inşaat maliyeti 23 milyon 421 bin lirayı buldu. Yenilenebilir enerji kaynağı olarak solar elektrik sistemi ve rüzgar türbininin bulunduğu okul, yıllık toplam enerji ihtiyacının yüzde 80’nini bu kaynaklardan karşılayacak. Enerjinin daha verimli kullanılması ve enerji tüketiminden kaynaklanan sera gazı salınımlarının azaltılması amacıyla tasarlanan bina, normal bir okul binasına göre yüzde 70 enerji tasarrufu sağlayacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdür Yardımcısı Erdal Çalıkoğlu, AA muhabirine, bu projedeki en büyük amaçlarının enerji verimliliği kanunu kapsamında çıkarılan binalarda enerji performansı yönetmeliğinin uygulamalarını etkinleştirmek olduğunu söyledi. Türkiye’de bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı modelini geliştirmeye ve yaygınlaştırmaya çalıştıklarını ifade eden Çalıkoğlu, “Bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı modeli, binaların tasarımında farklı meslek disiplinlerinin bir arada çalışmasını, binanın tasarımında ne kadar meslek disiplini rol sahibiyse, bunların sürekli etkileşim halinde birbirleriyle ilişki halinde olmasını gerektirir. Biz bunu sadece kamu binaları için değil, Türkiye’deki bütün binaların tasarımlarında bu sistemin uygulanmasını istiyoruz.” diye konuştu.
Çalıkoğlu, Türkiye’de enerji verimliliğinin sadece bina yalıtımından ibaret olduğu kanısının yaygın olduğunu belirterek, “Enerji verimli bir bina tasarımında kaynağından nihai tüketimine kadar enerjinin en etkin verimli kaynaktan temin edilmesi, kullanım sırasında kayıpların önlenmesi ve tüketim aşamasındaki kayıpların azaltılması gibi konuların düşünülmesi gerekiyor. Proje kapsamında tasarlanan bu okul binası konvansiyonel yalıtım şartları yerine getirilmiş bir binaya göre yüzde 80’e varan oranda daha az fosil yakıt harcayacak olup, daha temiz ve çevre dostu bir tasarıma sahip.” değerlendirmesinde bulundu. Proje Yöneticisi Aslı Karabacak da projenin ana hedefinin Türkiye’deki binalarda enerji verimliliğinin sağlanmasına katkıda bulunarak karbondioksit emisyonlarının azaltılması olduğunu dile getirdi. Projenin finansman desteğinin GEF tarafından sağlandığını dile getiren Karabacak, “İlk etapta
yeşil bina projeleri için toplamda yaklaşık 17 milyon dolarlık bütçe ayrıldı. Okul binasının inşaat işleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından finanse edilmekte. Yeşil, yani sürdürülebilir, enerji etkin binalara yönelik farkındalık özel sektörde hızla artmakta ve uygulamalarına rastlanmaktadır. Fakat kamu ayağında bu binalar çok maliyetli ve uygulanması zor kaygısı nedeniyle tercih edilmemektedir. Dolayısıyla bizim proje olarak hedefimiz bu noktada kamu ayağıyla bu binaların uygulanabildiğini göstermek.” şeklinde konuştu. Karabacak, okulun modern bir vizyonla tasarlandığını, enerji etkin tasarıma sahip ilk kamu binası olma özelliği taşıdığını ve yapımında yerli malzeme kullanımına olabildiğince özen gösterildiğini vurguladı. Yapımı Aralık 2016’da tamamlanacak okul, 2017-2018 öğretim yılında eğitime başlayacak ve müfredatında yenilenebilir enerji teknolojilerine ilişkin dersler de yer alacak.
83 Eylül
2016
Elektrikte kurulu güç yüzde 45 yükseldi Türkiye’de elektrikte kurulu güç temmuzda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 45 artış gösterdi
E
nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de temmuzda 18 elektrik santrali devreye alındı. Bu santrallerin elektrik üretimine başlamasıyla temmuzda kurulu güç yüzde 45 artarak 427 megavata yükseldi. Bu dönemde devreye alınan kapasitenin yüzde 66,5’ini termik santraller, yüzde 29,3’ünü rüzgar santralleri ve yüzde 3,7’sini de hidroelektrik santralleri oluşturdu. Böylece, Türkiye’nin elektrikteki toplam kurulu gücü temmuz sonu itibarıyla 77 bin 37 megavat seviyesine ulaştı.
EN BÜYÜK SANTRAL KIRIKKALE’DE Temmuzda işletmeye alınan 18 santralin 13’ünü rüzgar enerjisi santralleri oluştururken, söz konusu ayda 2 doğalgaz, 2 hidroelektrik ve 1 de biyokütle santrali elektrik üretimine başladı. Devreye alınan kurulu gücü en büyük santral ise 280 megavatla Kırıkkale’deki İç Anadolu Doğalgaz Çevrim Santrali oldu. Öte yandan Türkiye’de elektrik kurulu kapasitesinde bu yılın yedi ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 62 artış gözlendi. Bu dönemde toplam 3 bin 878 megavatlık enerji yatırımı işletmeye alındı. Yılın yedi ayında devreye alınan kapasitenin yüzde 71,8’ini termik, yüzde 14,5’ini rüzgar ve yüzde 10,1’ini de hidroelektrik santralleri oluşturdu. Çöp, biyogaz ve jeotermal enerjiden de yüzde 3,6 oranında katkı sağlandı. Kaynak: Habertürk
Elektriğin yüzde 3’ü çöpten karşılanabilir
I
TC Katı Atık Yönetim Şirketi yöneticisi Ali Kantur, Türkiye’de çöpten üretilen elektrik miktarının artırılabileceğini ve ülkede kullanılan elektriğin yüzde 3’ünün evsel katı atıklardan karşılanabileceğini belirtti. Evsel katı atıklardan elektrik elde edilmesi sürecini AA muhabirine değerlendiren Kantur, Ankara’daki katı atık bertaraf tesislerinin, çöp sahalarını düzenleyerek patlamaları engellediğini ve çöpün içindeki gazı çıkararak elektrik ürettiğini ifade etti. Kantur, şu an katı atığın bertaraf edilmesine yönelik makinelerin tasarım ve üretimini yapabildiklerini aktardı. Mamak Katı Atık Tesisi’ne ortalama günde 1500-2000 ton çöp geldiğini hatırlatan Kantur, “Ankara’nın çöpünü düzenli hale getirebildik. Ankara’nın toplam kullandığı enerjinin neredeyse yüzde 3’ünü üretiyoruz. Tesislerimiz tamamlandığında bu rakam yüzde 6-7 olabilir. Türkiye’de kullanılan toplam elektriğin yüzde 3’ünü çöpten elde edebiliriz.” diye konuştu.
84 Eylül
2016
9$(67 6Ăľ/Ăľ.21 9( .2032=Ăľ7 8<*8/$0$/$5,
D 550 kVâ&#x20AC;&#x2122;a kadar Silikon Kompozit; Â&#x161; 7iaĂ&#x203A; l[ =[h]_ ĂŞpebWjÂ?hb[h_ Â&#x161; C[id[j ĂŞpebWjÂ?hb[h_ Â&#x161; 9_^Wp Eoka ĂŞpebWjÂ?hb[h_ D :[c_hoebk ĂŞpebWjÂ?hb[h_ D ;feai_ H[Â&#x201A;_d[Z[d ZW^_b_ l[oW ^Wh_Y_ ĂŞpebWjÂ?h" I<, =WpbĂ&#x203A; WoĂ&#x203A;hĂ&#x203A;YĂ&#x203A;" a[i_Y_ jÂ&#x201D;f ]Â?lZ[b[h_ D E= 7oĂ&#x203A;hĂ&#x203A;YĂ&#x203A; % LWakc JÂ&#x201D;fbÂ&#x201D; OÂ&#x201D;a 7oĂ&#x203A;hĂ&#x203A;YĂ&#x203A;
9$(67 6LOLNRQ YH .RPSR]LW 8\JXODPDODUĂł òPDODW YH 7LF $ Ä 7HO )D[ ( PDLO LQIR#YDHVW FRP WU :HE ZZZ YDHVW FRP WU
JENERATÖR • TANITICI REKLAM
ENKA
“40 yılı aşkın tecrübesinden aldığı güç ile güvenilir ve kaliteli hizmet anlayışını devam ettiriyor” Enka Pazarlama bünyesinde endüstriyel satış departmanında 10 yılı aşkın süredir NK POWER marka dizel jeneratörler ile 16,5 – 1000 kVA güç bandında; SDMO marka dizel jeneratörler ile 1 - 3300 kVA güç bandında enerji çözümleri sağlamaktayız.
Ü
ENKA Pazarlama İhr. İth. A.Ş. Güç Sistemleri Ürün Müdürü Oğuzhan Suyolcubaşı
86 Eylül
2016
retilmesi, uzak mesafelere iletilmesi, dağıtılması ve diğer enerji türlerine dönüşümü hala en efektif olan kaynak elektrik enerjisidir. Elektrik enerjisini kullanan her tüketici de doğal olarak potansiyel jeneratör müşterisidir. Dizel jeneratörler, günümüzde hemen hemen tüm planlı yatırımlarda yeralmaktadır. Üretimin, hizmetin, genel anlamda hayatın aksamaması için artık olmazsa olmaz durumda bir yatırım aracıdır. Uygulamada genellikle standby (şebeke yedeği) olarak kullanılmakta olup, şebeke enerjisinin olmadığı lokasyonlarda prime (sürekli) enerji kaynağı olarak ta kullanılmaktadır. Jeneratör, geçmişte konutlarda lüks statüde bir ekipman iken, yasal standartların revize olması ile demirbaş niteliği kazanmıştır. Ayrıca; maden ocakları, hazır beton santralları, oteller, alışveriş merkezleri, hava meydanları, sağlık
kompleksleri, data center gibi ciddi elektriksel altyapısı olan yatırımlarda çok yüksek kapasiteli jeneratörlerin kullanım zorunluluğu ile pazarın cirosal büyüklüğü de her geçen yıl artmaktadır. Dizel jeneratör üretimi, temelde, uygun özellikte motorların ve alternatörlerin konfigüre edilmesi esasına dayanan ve ticari girdilerinin %85’ini motor & alternatör grubunun teşkil ettiği bir proses olduğu için Dünya genelinde akuplaja bağlı bir endüstridir. Ülkemizde de bu şekilde işlemekte, bizim gibi bazı firmalar da komple ithal gruplar sağlamaktadır. Tüm Dünya’da kabul görecek ve yüksek satış adetlerini yakalayacak kalitede ve bilinirlikte bir motor markası yaratamadığımız sürece ülkemizde endüstriyel dizel motor üretimi fizibl olmayacak ve ithalata bağlı bir sektör olarak varlığını sürdürecek gibi görünüyor.
Ö
peşin fiyatına
6 Taksit
peşin fiyatına
peşin fiyatına
peşin fiyatına
(+2 taksit de bankadan)
(+3 taksit de bankadan)
(+4 taksit de bankadan)
3 Taksit
İstanbul Merkez Telefon : 0216 446 64 64 (PBX) Faks : 0216 395 13 40
www.enka.com.tr info@enka.com.tr
İstanbul İrt. Bürosu Telefon : 0212 549 53 52 (PBX) Faks : 0212 549 53 10
2 Taksit
Ankara Bölge Md.
2 Taksit
: 0312 387 40 00 (PBX)
İzmir Bölge Md.
: 0232 877 18 19 (PBX)
Adana Bölge Md.
: 0322 441 21 00 (PBX)
Diyarbakır Bölge Md.
: 0412 251 66 68 (PBX)
Trabzon Bölge Ofisi
: 0462 325 22 88
İş makinaları ve istif makinaları sektörlerinde olduğu gibi satış verilerinin kayıt altına alınabildiği dernek organizasyonu mevcut olmadığı için ve jeneratörlerin tümü yekpare olarak ithal edilmediğinden dolayı G.T.İ.P.Numaralarından da adet ve ciro bazında sektörün büyüklüğü net olarak ölçülebilir değildir. Türkiye’de dizel jeneratör sektörünün yıllık takriben 350.000.000-EURO büyüklükte olduğu ancak yeni yatırımların niteliğinden dolayı pazarın büyüme trendinde olacağı öngörülmektedir. 1.derecedeki kullanıcılar; elektrik kesintilerine asla tahammülü olmayan, enerji yokluğunda zaman, para, güvenlik ve itibar kaybetme riskleri ile karşı karşıya olan işletmelerdir. (Hastaneler, hava meydanları, oteller, alışveriş merkezleri, maden ocakları, hazır beton santralları, gsm operatörleri, endüstriyel tesisler ve savunma sanayi gibi...) 2.derecede ise ağırlıkla konutlar, kobiler ve hizmet sektörü gelmektedir. Bireysel kullanımda dizel jeneratörlerden ziyade portatif klastaki benzinli jeneratörler tercih edilmektedir. Sektördeki belli başlı tedarikçilerin dışında her 4-5 yılda bir yeni dengeler oluşmaktadır. Bazı oyuncular elimine olmakta, buna karşın sektöre yeni katılan firmalar da olmaktadır. Türkiye’de pazarın yaklaşık %95’i jeneratörü standby kullandığı için birçok tüccarın Uzakdoğu’dan direkt ithalat yapıp kendi markalarını yaratma durumunda olması, özellikle 250 kVA’nın altındaki küçük güçlü makina pazarında ürün kalitesi ortalamasını maalesef düşürmektedir.
88 Eylül
2016
Fiyat makasının açık ara farklı olması yatırımcıların kafasını karıştırmakta, genellikle kısa vadeli karar kriteri olan fiyat ile ilgilenilmekte, kalite farkı orta vadede belli olmaktadır. Yatırımcıların sadece fiyat ve ödeme vadesi ile ilgilenmeyip, teknik satınalma yapması, fiyat fayda endeksi ile beraber toplam sahip olma maliyetlerini analiz etmesi ve en az ürün kadar tedarikçi firma profilinin de karar kriterleri arasına girmesi beklentilerimiz arasında yeralmaktadır. Önümüzdeki yıllarda -tıpkı deniz motorlarında olduğu gibi- devletin regülasyonlar getirmesi ile ülkemizin dizel motor çöplüğüne dönmesinin
engelleneceğini ve rekabetin daha hakkaniyetli olacağını ümit etmekteyiz. Gerek yeni yatırımlar, gerek içinde bulunduğumuz kentsel dönüşüm süreci nedeniyle jeneratör pazarında kısa ve orta vadede büyüme öngörüyoruz. Dünya’da fosil yakıt kaynakları tükenmediği sürece jeneratör sektörü de varolacaktır. Ancak uzun vadede, doğalgaz beslemeli kojenerasyon ve trijenerasyon sistemlerinin dizel jeneratör pazarından pay alacağını; ayrıca dizel jeneratör - solar panel - mikro rüzgar türbinli hibrit sistem uygulamalarının artacağını öngörmekteyiz. Dünya’daki trendleri ve piyasa beklentilerini sürekli gözlemleyen yapımızla, müşterilerimiz ve tedarikçilerimiz ile sürdürülebilir işbirliği yapmayı hedefliyor, tarafımıza duyulan güvenden dolayı teşekkür ediyoruz...
JENERATÖR • TANITICI REKLAM
TEKSAN JENERATÖR
“TEKSAN OLARAK 2016 yılında da çift haneli büyüme hedefliyoruz”
Burak Başeğmezler Teksan Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi
Teksan Jeneratör enerji sektöründe 22 yıldır ilklere imza atan öncü bir marka olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
90 Eylül
2016
G
üçlü mühendislik knowhow’ımız ile en zor koşullar altında bile yüksek performansla çalışan kuruma özel ürünler üretiyoruz. Dizel, doğalgazlı, biyogazlı jeneratör setleri, mobil aydınlatma kuleleri, kojenerasyon ve trijenerasyon çözümleri ve hibrit güç sistemlerimizle hizmet veriyoruz. Ayrıca kurumlara özel projeler de geliştiriyoruz. Ürünlerimizde dünyanın en çok tercih edilen motor ve alternatör markalarını kullanıyoruz. Hibrit teknolojiler kullanabilen sayılı dünya şirketinden bir tanesiyiz. Ürünlerimiz
ile 120’den fazla ülkede AVM, veri merkezi, otel, süpermarket zincirleri, spor tesisleri, madenler, hastaneler, araştırma merkezleri ve sanayi tesisleri gibi birçok önemli projeye kesintisiz güç çözümleri sağlıyoruz. Gücümüzü yenilikçi vizyonumuz, Ar-Ge ve inovasyon odaklı üretim anlayışımızdan alıyoruz. Türkiye ulusal Ar-Ge sıralamasında 136. sırada bulunuyoruz. 2004 yılında kurduğumuz Ar-Ge departmanız ile pek çok başarılı projeyi hayata geçirdik. Türkiye’de ilk yerli kuruma özel senkronize sistemler, elektrik ve ısının aynı yerde üretilmesini
sağlayan yerli kojenerasyon ve trijenerasyon sistemleri ve yine Türkiye’de bir ilk olan aynı zamanda dünyada da sayılı şirketler arasında yer aldığımız hibrit teknolojisini geliştirmekten gurur duyuyoruz. Ar-Ge’de çok daha iyi noktalara geleceğimize inancımız tam. Bu doğrultuda Ar-Ge Merkezi kurma çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Türkiye enerji sektörü her geçen yıl hızla büyüyor ve önemi her geçen gün daha da artıyor. Şirketimiz özelinde baktığımızda da özellikle son yıllarda büyüme hızımızın arttığı görülüyor. Ekonomik olarak pek çok zorluğu barındıran 2015 yılını yüzde 38 büyüme ile kapattık. Konsolide ciromuz ise 299 milyon TL’ye yükseldi. Bu büyümede hem iç pazar hem de yeniden yapılanma sürecindeki ülkelerin ihtiyaçları önemli rol oynadı. Global bir marka olma hedefimizde ihracat önemli rol oynuyor. Üretimimizin yüzde 40’a yakınını doğrudan ihraç ediyoruz. Kuzey Kutbu’ndan Mısır Çölü’ne, Nepal’dan Bolivya’ya, Yeni Zelanda’dan Tanzanya’ya kadar dünyanın değişik coğrafyalarına enerji sağlıyoruz. İhracatımızda yakın coğrafyalardaki ülkeler önemli rol oynuyor. Geçen yıl ürünlerimizi ihraç ettiğimiz ülkeler arasında öne çıkanlar Irak, Kazakistan, Cezayir, Mısır ve Azerbaycan olarak sıralandı. 2016 yılı ihracatımızda hedef ülke ve bölgeleri; Suudi Arabistan, İran, Katar, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya olarak belirledik. 2016 yılında da çift haneli büyüme hedefliyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Büyümede asıl
sıçramayı Kocaeli Serbest Bölge’deki yeni fabrikamızın devreye girmesiyle birlikte yakalayacağız. Bu yılın ilk yarısında şirketimiz açısından son derece güzel gelişmeler yaşandı. TİM 1000 listesinde 131 basamak birden yükselerek ilk 500 ihracatçı firma arasına katıldık. 2015 yılındaki 268,4 milyon TL’lik net üretimden satış rakamlarımız ile 126 basamak yükselerek İSO 500 listesindeki yerimizi aldık. Ayrıca Dünya Gazetesi İhracatın Yıldızları Araştırmasında “Yeni Pazar-Pazar Çeşitliliği Kategorisi”nde aldığımız birincilik ödülü de bizim için son derece motive edici oldu.
91 Eylül
2016
JENERATÖR • TANITICI REKLAM
EMSA JENERATÖR
Emsa jeneratör Eskişehir’de.. 1977 yılında kurulan Emsa Jeneratör Türkiye’nin ilk alternatör üreten firmasıdır. 1982 yılı itibariyle jeneratör üretimine başlayan Emsa, hali hazırda dizel jeneratörler, aydınlatma kuleleri ve portatif jeneratör üretmektedir.
E
skişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde 7 Milyon Dolar yatırımla 30.000 m² alanda üretime başlayacak olan yeni ve son teknoloji ile donatılmış, çevreye duyarlı tesisleriyle 2016 yılı itibariyle toplam üretim kapasitesini 5 kat artıracak olan Emsa Jeneratör ürün gamını da daha verimli, geniş ve teknolojik yatırımlarla daha modern ve kullanıcı dostu hale getirmek için çalışmalar sürdürüyor. Bu çerçevede Turkcell ile ortak geliştirilen bir proje ile şimdi tüm Emsa ürünleri, üretim sırasında ürünün içine yerleştirilen bir sim kart sayesinde, uzman teknisyenler tarafından 1 yıl boyunca “ÜCRETSİZ” ve online olarak uzaktan takip edilebiliyor. Bu sistemle cihazın yeri ve durumu ile ilgili tüm bilgilere anlık olarak erişim mümkün. Aynı zamanda jeneratörlerin yaklaşan bakımları müşteriye haber verilebiliyor, erken teşhis
92 Eylül
2016
ile oluşabilecek arızalar önceden tespit edilerek anında müşteri bilgilendirilerek müdahale ediliyor. Ayrıca bu yöntem akaryakıt istasyonları, marketler vb zincir uygulamalarda tüm zincirin uzaktan test edilmesine, olası hataların uzaktan yeniden başlatılabilmesine ve yönetilmesine de imkan sağlıyor. Bu uygulama hızlı müdahale ile servis sürecini azaltırken, gerekmeyen servis ziyaretlerini de ortadan kaldırıyor ve servis maliyetlerini en aza indirerek müşteri memnuniyetinin en üst seviyeye çıkartılması hedefleniyor. Üstelik müşteri talep ettiği takdirde bu hizmetten jeneratörün ömrü boyunca faydalanabilmekte. 2015 yılının ilk sekiz ayında, toplam cirosu geçen yılın %60 üzerinde gerçekleşen Emsa Jeneratör ihracat yaptığı ülke sayısını 2014’e göre %26 artırarak 78 ülkeye çıkartmıştır. Buna ek olarak, yeni üretim yatırımı ve açı-
lan bölge ofisleriyle beraber toplam istihdam geçen yılın aynı dönemine göre %30 oranında artmıştır. 2016’da yeni ihraç pazarlarına girmek, en az 5 ülkede yurtdışı satış ofisleri açmak ve yurtiçinde belirlenen illerde yetkili satıcı sayısını artırmak hedefleriyle ilerlemektedir. 7-2500 kVa kapasite aralıklarında dizel jeneratör üreten Emsa jeneratör 2015 yılında gerçekleştirdiği birbirinden özel senkron proje uygulamalarına 2016 yılında da devam ederken, hem enerji santralleri, bankalar, akaryakıt istasyonları, hastaneler, gıda zincirleri vb. çok farklı sektörlerdeki büyük zincirlere hitap etmekte, hem de yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları sağlamak yönünde çalışmalarını hızlandırmayı hedeflemektedir. Jeneratör sektörünü değerlendirmemiz gerekirse son yıllarda en önemli sorun fazlaca fiyat odaklı bir yapının oluşmasıdır. Farklılaşamayan ürün yapısı, merdiven altı üreticilerin kalitesiz ürünleri ve Çin’den ithal edilen ürünlerin oluşturduğu genel fiyat baskısı, yine bu kesimlerin TSE , ISO vb kalite belgelerine sahip olmaksızın bu ürünleri satabiliyor olmaları ve kalitesiz bu ürünlerin pazara girmesinin önünde yasal bir
engel olmamasıdır. Tüm bunlara bağlı olarak, pazarın genelinde, satış sonrasında servis kalitesi ve kalitesiz ürünlerden kaynaklanan son kullanıcı problemleri düzenli olarak birbirini tetikler hale gelmiştir.
Emsa jeneratör olarak bizim en birincil önceliğimiz koşulsuz müşteri mutluluğudur. Bunu da ürün ve hizmetlerimizi, üretimden müşterimize ulaşana kadar ve sonrasında satış sonrası bütün bu süreçler boyunca sürekli pozitif yönde farklılaştırarak ve geliştirerek gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz.
93 Eylül
2016
JENERATÖR • TANITICI REKLAM
FG WIlson Türkiye
“FG WILSON, BÜYÜK PROJELERİN GLOBAL ÇÖZÜM ORTAĞI” İstanbul Boğazı’na yapılan dev yatırımla inşa edilen Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün enerji ihtiyacını FG Wilson jeneratörleri sağlıyor. Tüm dünyadaki asma köprüler arasında en geniş, en yüksek kuleye sahip ve üzerinde raylı sistem olan köprüler arasında dünyanın en uzun asma köprüsü olan 3. Boğaz Köprüsü’nün enerji ihtiyacına FG Wilson Türkiye ekibi can veriyor.
Teknik Bilgi: 1.
Avrupa ve Asya kıtalarını birbirine bağlayan dev yatırımda 4 adet jeneratör bulunuyor ve toplam kurulu jeneratör gücü 2500 kVA. 2. BMS sistemi ile haberleşen FG Wilson jeneratörleri köprünün hem Avrupa hem Anadolu yakası ayaklarında yer alıyor. 3. FG Wilson jeneratörleri, • Kule ve yol aydınlatmaları • Kule asansörleri • Servis pompaları • Nem alma üniteleri • Mimari aydınlatmalar gibi köprünün işlemesi için enerji gereksinimi olan her noktaya kesintisiz enerji sağlıyor. 1966’dan beri Avrupa’nın en büyük, dünyanın da önde gelen markası FG Wilson Jeneratör Sistemleri özellikle global ve büyük yatırımlarda tercih ediliyor. FG Wilson marka jeneratör sistemleri kadar FG Wilson Türkiye
FG Wilson Türkiye ve Bölge CEO’su Köksal Er
ekibinin satış öncesi ve satış sonrası müşteri memnuniyeti odaklı çalışma prensibi de jeneratör sistemlerinin kesintisiz çalışmasını temin ediyor.
3. Boğaz Köprüsü’ne verilen jeneratör sistemleri ile örneğin: • • •
30.000 m2’lik bir AVM 5 yıldızlı iki otel 300 yataklı bir hastaneye kesintisiz enerji sağlayabilir.
KITALARARASI KESİNTİSİZ ENERJİ FG Wilson Türkiye ve Bölge CEO’su Köksal Er: “Türkiye’nin son dönemlerdeki en büyük yatırımlarından biri olan Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, kıtalararası hayatın sürekliliğine katkı sağlıyor. Böyle bir projede enerji ihtiyacının sorunsuz
94 Eylül
2016
ve kesintisiz sağlanması ulaşımın konforu için hayati öneme sahiptir. Kuzey İrlanda – Belfast’taki Mükemmeliyet Merkezimizde test ettiğimiz, global standarttaki jeneratör sistemlerimizle Yavuz Sultan Selim Köprüsünde hayatın kıtalar arasında kesintisiz işlemesini FG Wilson jeneratörleriyle sağlamaktan gurur duyuyoruz. Markamız, Yavuz Sultan Selim Köprüsünün enerji ihtiyacının kesintisiz temininin garantisidir.” dedi. Antalya’nın Yeni İncisi Granada Luxury Belek Convention & Spa, Jeneratör Sistemlerinde Avrupa’nın Bir Numarası “FG Wilson”ı Tercih Etti.
1966’dan beri Avrupa’nın en büyük dünyanın önde gelen jeneratör sistemleri markası FG WIlson’in tercih edildiği işletmelerde enerji kesintisizce devam eder.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü
TURİZMİN “ENERJİSİ” FG WILSON TÜRKİYE’DEN Endüstri tesisleri, oteller, AVM’ler, hastaneler gibi kaliteli ve kesintisiz enerji ihtiyacı olan projelerin yıllardır vazgeçilmez partneri FG Wilson, Türkiye’deki turizm yatırımlarının jeneratör sistemlerini sağlamaya devam ediyor. MRH Hotels’in turizmin kalbi Antalya - Belek’teki dev yatırımı Granada Luxury Belek Convention & Spa otelinin jeneratör sistemlerinin sağlayıcısı FG Wilson Türkiye oldu. FG Wilson Türkiye ve Bölge CEO’su Köksal ER: “FG Wilson Türkiye olarak MRH Hotels’in Belek’teki yatırımı Granada Luxury Belek Convention &
Granada Luxury Belek Convention & Spa Hotel
Spa’nın yerli ve yabancı konuklarının konforu için gereken kaliteli ve kesintisiz enerjiyi sağlamaktan çok mutluyuz. Jeneratör sistemlerimizin kalitesi FG Wilson markasının güvencesi altındadır. Ayrıca gelişmiş teknik servis ağımızla sistemlerin bakımlarını da üstlenerek Granada Luxury Belek Convention & Spa işletmesinin konforunun
kesintisizliğini garanti altına alıyoruz.” dedi. Beş yıldız kategorisindeki Granada Luxury Belek Convention & Spa’da 886 oda, iki blok ve 9 villa bulunuyor. Mimari projesini Mısırlıoğlu Mimarlık’ın üstlendiği 100 bin metrekare alana kurulu tesiste 1966’dan beri dünyanın en önde gelen jeneratör üreticisi olan FG Wilson, 4 adet yüksek kapasite jeneratör sistemi kuruyor. Bunlardan üç tanesi 1650 kVA kapasiteli ve senkron çalışırken bir adet de münferit çalışan 1100 kVA jeneratör ile sistemi destekleniyor. Projedeki jeneratörlerin tamamı kabinli olup FG Wilson’ın İngiltere’deki Mühendislikte Mükemmeliyet Merkezi laboratuarlarında test edilerek onaylandı.
1966’da Kuzey İrlanda Belfast’ta kurulan FG Wilson,186 bin m2 kapalı alanda yıllık 130 binin üzerinde üretim kapasitesiyle dünyanın en büyük jeneratör üreticisidir. FG Wilson, üçü İngiltere’de, diğerleri ABD, Çin, Hindistan ve Brezilya’da olmak üzere 5 kıtada toplam 7 üretim tesisine sahiptir. FG Wilson Türkiye, Jeneratör konusunda uzun yıllara dayanan birikime sahip satış ve satış sonrası uzmanlardan oluşan kadrosu ile İstanbul’da Genel Müdürlük, Marmara, Ege ve Akdeniz, İç Anadolu ve Karadeniz’de Bölge Müdürlükleri ve Erbil’de Kuzey Irak Bölge Müdürlüğü ile hizmet vermektedir. Güç ihtiyaçlarının zorlu ve kapsamlı olduğu projelerde tasarım ve yapılandırma aşamaları, jeneratörün montaj ve devreye alma aşamaları dahil olmak üzere komple anahtar teslimi çözümler sunmaktadır. Deneyimli ve dinamik FG Wilson Türkiye Ekibi, dünyanın en bilinen, en tercih edilen jeneratör sistemlerinin yanı sıra kesintisiz enerjiyi sürdürmeyi risksiz sağlayan ‘’FG Wilson’’ katma değerini de sunmaktadır.
95 Eylül
2016
KALİTELİ & KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM
PHOENIX CONTACT
Bir Arıza Yüzünden Tüm Sisteminiz Durmasın! QUINT SFB Selektif Güç Kaynakları Anahtarlamalı güç kaynakları (SMPS) dünya çapındaki tüm endüstrilerde, her biri selektif olarak ayrı bir sigortayla korunan paralel bağlı 24 V DC yükleri beslemek için kullanılmaktadır. Kısa devre durumunda sigortanın atması ve arızalı kısmın sistemden ayrılması gereklidir. Konvansiyonel çözümlerin bu işi birkaç milisaniye içinde yapması mümkün değildir. Sonuçta 24 V DC gerilimde düşüş olur ve sistem kesintisi meydana gelir. Kerem KÖKEL, Endüstriyel Elektronik Ürün Grubu Yönetmeni, Phoenix Contact Türkiye
24 V DC, 20 A’e kadar bir ve üç fazlı SFB teknolojili Quint Power güç kaynakları
96 Eylül
2016
P
hoenix Contact’ın yeni nesil SFB (selective fuse braking) güç kaynakları günlük üretime süreklilik ve verimlilik katar. Bugüne kadar ilk kez standart devre kesiciler veya sigortalar 12 ms boyunca nominal akımın 6 katı akımla tetiklenerek açtırılabilir hale gelmiştir. Arızalı akım yolları selektif olarak kesilir, arıza izole edilir ve önemli sistem komponentleri devrede kalır.
SFB nasıl çalışıyor? Sigortanın birkaç milisaniye içinde açabilmesi için nominal akımından belirgin şekilde yüksek bir akım değerinin akması gereklidir. AC uygulamalara göre DC akımlar 1.5 faktör oranında daha yüksektir. 60 A’de 6A nominal akımlı ve B karakteristikli bir sigorta eğrinin manyetik bölgesine uygun olarak açar. Bir yükün kısa devre anında güvenli ve selektif şekilde sistemden ayrılıp kalan cihazların çalışmaya devam etmesi için 10 A’lik güç kaynağı nominal akımın 10 katını verebilmelidir. C4 cihazları söz konusuyken sigortanın atması için
nominal akımın 15 katı gereklidir. SFB teknolojili Quint Power güç kaynakları ile bu mümkündür. 24 V / 10 A nominal değerlere sahip Quint Power 12 ms boyunca 60 A verebilmektedir (Şekil 1). Bu cihazlarla sigortalar manyetik eğrilerine uygun olarak attırılabilirler. Kritik sistem komponentleri çalışmaya devam ederken arızalı akım yolu selektif olarak devreden ayrılır ve arıza izole edilir. Quint Power’a bağlı hiçbir kontrolör arızadan etkilenmez ve 24 V DC ile beslenmeye devam eder. Kontrol panosu içinde kısa devreye çok nadir rastlanır. Arızanın güç kaynağına belirli bir mesafede olması daha muhtemeldir. Sigortanın yeterince hızlı atabilmesi cihaza giden kablonun kesitine ve uzunluğuna bağlıdır. Tabloda hangi güç kaynağının kesit ve uzunluğa bağlı olarak sigortayı gecikmesiz attırabileceğini gösterilmektedir. Böylelikle, makine veya tesis tasarımı büyük ölçüde basitleşir (Şekil 2)
Yedek güç ve önleyici fonksiyon izleme ile güvenli çalışma Büyük bir makine veya fabrikada hangi elektronik cihazların aynı anda devreye gireceğini öngörmek imkansızdır. Ayrıca yüksek kalkış akımları neticesinde oluşan kapasitif yüklerin devreye girmesiyle oluşan gerilim düşümü engellenir. Eğer yüksek kalkış akımlı bir yük kontrolör ile paralel çalışıyorsa, güç rezervi olmayan bir güç kaynağı yetersiz güç neticesinde yükü kaldıramayacaktır. Güç kaynağı aşırı yüklenecek, çıkış gerilimi
ŞEKİL 1 • 24 V DC ve 3.5 A, 5 A, 10 A, 20 A nominal akımlı güç kaynakları
düşecek ve kontrolör arızalanacaktır. Dolayısıyla güç kaynaklarında güç rezervi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Statik Power Boost özellikli Quint serisi güç kaynakları sabit bir akım üzerine anahtarlandığında daha yüksek akım üretir. T < 40º ortam sıcaklığında Power Boost her zaman devredeyken daha yüksek sıcaklıklarda birkaç dakika devrede kalır.
Fabrika ve özel makine mühendisliğinde güç kaynaklarının uzaktan teşhisi için önleyici fonksiyon izleme çok önemlidir. Çıkış gerilim ve akımını sürekli izleyerek kritik durumlar LED’ler ile, kuru kontaklı röle çıkışlarıyla ve aktif sinyal çıkışlarıyla izlenebilir ve sorun ortaya çıkmadan önce kontrolöre bildirilir (Şekil 3). 100% kapasitenin üzerinde çalışırken güç kaynağı “Power Boost” modundadır. Bağlı cihazlar ve güç kaynağı normal çalışırlar. Yük veya ortam sıcaklığı artarsa 24 V beslemede düşüş olabilir. Önleyici sinyal ile arıza meydana gelmeden önce bilgi alınabilir. Örneğin arızalı bir motor aşırı yüke sebep olursa, diğer cihazlar hata raporu bildirmeden önce değiştirilebilir.
Üniversal kullanım Güç kaynağının kompakt tasarımı kontrol panosunda az yer ihtiyacı anlamına gelir. 3.5 A’lik cihaz yalnız 32 mm genişliktedir, 5 A 40 mm, 10 A 60 mm, tek fazlı 24 V/ 20 A’lik modül 90 mm, üç fazlı 24 V/20 A’lik modül 69 mm’dir. Sağlam metal gövde ve -25º C ila +70º C geniş sıcaklık aralığı sayesinde endüstriyel kullanım için
ŞEKİL 2 • Güç kaynağının gecikmesiz olarak attıracağı sigortaların farklı kablo uzunluğu ve kesitiyle olan ilişkisi
optimize edilmişlerdir. Üçüncü negatif terminal güç kaynağının bağlantısı yapılırken zaman tasarrufu sağlar. İnsanları elektrik çarpmalarına karşı korumak için korumalı çok düşük gerilim (PELV) şartlarına uyulmalıdır. Bunun için güç kaynağında ikinci bir toprak bağlantısı olmalıdır. Hızlı gerilim dağıtımı için genellikle pozitif ve negatif olarak ikişer terminal vardır. İkincil toprak bağlantısı için ilave bir gerilim dağıtıcısı veya çift kablo girişli bir terminal gereklidir. Quint serisi güç kaynaklarında topraklama terminali olarak işlev gören üçüncü bir negatif terminal vardır. Uzun kablolar gerilim düşümüne sebep olursa (ör: paketleme makineleri) 18 – 29.5 V DC ayarlanabilir çıkış gerilimi kullanılarak bu düşüş kompanze edilir. Ön taraftan gerilim ayarı yapılabilmesi kullanımda büyük kolaylık sağlar.
ŞEKİL 3 • DC OK ve BOOST LED: fonksiyon denetimi için iki aktif anahtarlamalı ve bir kuru kontak çıkış
97 Eylül
2016
KALİTELİ & KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI RÖPORTAJ
TESCOM
TESCOM KESİNTİSİZ GÜÇ KAYNAKLARI: “2016 hedefimiz yüzde 35 büyüme” Türkiye’deki UPS pazarında yaklaşık ana üretici ve yerli/ yabancı 10-15 firma bulunmaktadır. Rekabetten ötürü ağırlıklı olarak fiyat odaklı olması pazarın en belirgin özelliğidir. Türkiye’de monofaze ürünlerde EMEA Bölgesi’ndeki büyük pazar konumunda olan ilk beş ülke içindedir.
98 Eylül
2016
Markanızın kuruluşundan ve kesintisiz güç kaynakları alanında yürüttüğü projelerden bahsedebilir misiniz? Konusunda 35 yılı aşkın bir tecrübeye sahip olan firmamızın seri üretimini yapmış olduğu cihaz sayısı 150.000’in üzerindedir. Dünya teknolojilerini yakından takip ederek, ArGe çalışmaları ile cihazlarını sürekli geliştirmekte olan TEST A.Ş. tescilli markası TESCOM Kesintisiz Güç Kaynakları ile, yurt içi UPS üretiminin önemli bir bölümünü karşılamakta ve Türkiye sınırlarını aşıp 40’tan fazla ülkede binlerce kullanıcıya ulaşmış olmanın gururunu yaşamaktadır. Ana faaliyet alanlarımız kesintisiz güç kaynakları olan firmamız bugün itibariyle 1kVA – 800kVA arası güçlerde Statik Kesintisiz Güç Kaynakları, 10-1176kW arası güçlerde Modüler Kesintisiz Güç Kaynakları, 10-800kVA arası güçlerde Hybrid UPS, 32-800A arası güçlerde Statik Transfer Anahtarı, 1-3000kVA arası güçlerde Servo ve Statik Regülatörler, özel üretim 60Hz, 400Hz, frekans
konvertörleri, redresör, invertör, tam bakımsız kuru tip, AGM, Gel, NiCd aküler ve solar invertör, panel ve ürün grupları üretmekte ve piyasaya çözümler sunmaktadır. Özellikle son yıllarda solar ürünler, özel üretim cihazlar ve sektör olarak sağlık, ulaşım, otomasyon, bilişim ve savunma sanayii gibi sektörlerde birçok projeye imzamızı atmaya devam ediyoruz.
Sektöre yeni sunduğunuz ürün/ ürünler nelerdir? Hangi teknik özellikleriyle sektöre avantaj sağlamaktadır. KGK üretiminde temel hedef verimin artırılması, kaynak kullanımının azaltılması ve üretimdeki kayıp maliyetlerinin düşürülmesidir. Satış sonrasında ise enerji kalitesi ve kullanımının güç yönetim sistemleri ile izlenmesidir. Çözümlerimizde trafosuz yüksek verimli 2L(Level) ve 3L(Level) teknoloji ürünlerimiz kullanılmaktadır. Kullandığımız yeni 2L ve 3L teknolojilerle malzeme boyutlarını küçültüyoruz. Trafosuz teknoloji ile malzeme tasarrufu sağlıyoruz, demir ve bakır kayıplarını azaltıyor böylece ürünlerimizi %96,5 gibi yüksek verime kavuşturup, ekonomiye ve doğaya katkılı ürünler haline getiriyoruz 2017 yılında DSP Kontrollü serimizde 3 level üretimi 600 kVA ya kadar çıkarılması planlanıyor. Ayrıca özel ürün olarak Tescom güncel ürün portföyümüz e katılan Hybrid UPS çözümlerimiz bulunmaktadır.
37 YILDIR “Kesintisiz Güç”lü ortağınız!
Kesintisiz Güç Kaynakları
Özel Üretim Cihazlar
Statik Transfer
Line Interactive 450VA - 2000VA
Frekans Konvertörleri
Anahtarları
Online 1kVA - 800kVA (Tek Modülde)
İnverterler
1 Faz / 2 Kutup 32 - 120A
Modüler UPS (MTI200 Serisi 10-400kVA /
Solar Sistemler
3 Faz / 3-4 Kutup 50 - 800A
MTI300 Serisi 30-900kVA)
Hybrid UPS
www.tescom-ups.com info@tescom-ups.com
Üretim yeriniz nerede bulunuyor? Üretim kapasitenizden ve yıllık hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? 2016 yılı itibarı ile DMY Elektronik grup şirketlileri bünyesine katılan Test A.Ş. üretim faaliyetlerini İzmir Menemen - Ulukent sanayi bölgesindeki 10,500m2 üzerinde kapalı tesislerinde gerçekleştirmektedir. ISO9001, ISO14001, OHSAS 18001 kalite belgelerine sahiptir. Üretilen bütün ürünlerin tasarım aşamasının sonunda bağımsız akredite kuruluşlar tarafından CE EN620401-2-3 standartlarına uygunluğu test edilmekte ve belgelenmektedir. Özel ürün tasarım ve üretim kabiliyeti Tescom’u uluslararası pazarda daha güçlü hale getirmiştir. 50-60-400Hz Frekans Konvertörleri, Özel Redresör ve Invertörler, Solar uygulamaları yapılmaktadır. 2016 yılında ithal ürünlerimiz
yanında kendi üretimimiz 3 Level teknolojili UPS sistemlerini piyasaya sunmaya hazırlanıyoruz. Ayrıca 800kVA ve üzeri güçlerde Monoblok ve Modüler UPS üretimine ağırlık vermeyi planlıyoruz. 2016 yılı için yüzde 25 ihracat olmak üzere 36 milyon dolarlık ciro hedefimiz var.
İhracat alanında yaptığınız çalışmalar nelerdir? Bu yıl portföyünüze hangi ülkeler katıldı ve yıllık üretiminizin yüzde kaçını ihraç ediyorsunuz? Tescom ürünleri 5 kıtada 40’tan fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Ciromuzun direkt olarak yüzde 25’i, dolaylı olarak yüzde 35’i ihraç edilmektedir. Tescom olarak üretimini gerçekleştirdiğimiz ürünlerin hem kalite hem de maliyet bakımından avantajlı olması için geniş çapta ArGe çalışmaları yapıyoruz. Dünya KGK sektörünün istekleri doğrultusunda son teknolojik gelişmeleri mevcut
2016 yılının değerlendirmesini yapabilir misiniz? Türkiye sürekli gelişmekte olan bir ülke. Tünel, hastane, havaalanı, üniversite, AVM, otel ve fabrika gibi farklı alanlarda birçok yeni yatırım yapılmaktadır ve bu yatırımlar kaliteli ve kesintisiz enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Yine de ülkemizde kesintisiz güç kaynağına olan talebin az olduğunu düşünmekteyim. Birçok alanda KGK kullanımı yok ve KGK’ler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ya da daha önce duymamış kullanıcılar bulunmaktadır. Tabi ki, buralara ulaşmak, kullandıklarında ne gibi avantajları olduğunu anlatmak bizlere, KGK sektöründe çalışanlara düşmektedir.
100 Eylül
2016
sistemlerimize entegre ederek çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Üretimini yaptığımız ürünlerin hem kalite bakımından Avrupa ve Amerika’daki rakiplerimize denk hem de maliyet açısından daha uygun olması mevcut ihracat satış ağımızı genişletmemizde yardımcı olmaktadır.
Sektörü nasıl görüyorsunuz? Türkiye’deki UPS pazarında yaklaşık ana üretici ve yerli/yabancı 10-15 firma bulunmaktadır. Rekabetten ötürü ağırlıklı olarak fiyat odaklı olması pazarın en belirgin özelliğidir. Türkiye’de monofaze ürünlerde EMEA Bölgesi’ndeki büyük pazar konumunda olan ilk beş ülke içindedir. Bu pazardaki rekabet ne yazık ki kalite ile değil ucuzluk ile yol almaktadır. Bu da monofaze üründeki kalite farklarını gündeme getirmektedir. Yerli üretici firmalar dahi artık monofaze ürünlerde Uzakdoğu malını tercih ederek karlılığı trifaze ürünlerde hedeflemektedir. TEST A.Ş. özellikle 3 Faz UPS pazarında önemli bir rol oynamaktadır. Sadece TESCOM markası ile değil, OEM (orijinal ürün üreticisi) olarak ürettiği ürünler ile pazarın önemli bir payına sahiptir. Gelecekte Türkiye UPS pazarındaki üreticilerin, distribütörlerin, satıcı firmaların trifaze ürün yanında ,solar ve özel ürün satışına yöneleceklerini düşünüyoruz.
KALİTELİ & KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM
SOCOMEC
“Socomec, teknik üstünlüğü, maliyet avantajı ile birlikte sunuyor” Socomec, kurulduğu 1922 yılından bu yana elektrik ve daha sonra otomasyon sektörlerine hizmet vermiş, portföyünde bulunan ürünlerin yüksek kalitede olmasına özen göstermiş, her dönemde daha verimli çalışmayı ilke edinerek tedarikçisi olarak görev yaptığı firmaların memnuniyetini ve teknolojik birikimini artırmıştır.
Transferde Doğru Ürün “Transfer Şalteri” Bobin Kumandalı & Motor Kumandalı Transfer Şalterleri SOCOMEC S.A.’ nın 90 yıllık tecrübesine ek olarak SOCOMEC TÜRKİYE, geçtiğimiz 15 yıl içerisinde verdiği ücretsiz eğitimler ile, şebeke jeneratör transferi için özel olarak tasarlanmış (ATyS) transfer şalterleri hakkında sektörün bilgilenmesini sağlamış ve güvenli olarak yük transferinin sağlanması için, doğru ürün olan “transfer şalteri’nin” kullanımını da yaygınlaştırmıştır. Bu konuda proje firmaları, taahhüt firmaları ve pano üreticileri ile ortak çalışmalar yürütmüş ve ürün tanıtımı konusunda oldukça yol katetmiştir. Bu hedefle çalışan firmamız otomatik transfer konusunda güvenilir , hızlı transfer yapabilen ve kullanımı kolaylaştırıcak 40 A’den 6300 A’e kadar bobin kumandalı veya motor kumandalı ATyS Otomatik Transfer Şalterlerini, kullanıcıların hizmetine sunmaktadır.
Motor Kumandalı Transfer Şalterleri > ATyS r Serisi Motorlu Transfer Şalterleri (IEC 60947-3 IEC 60947-6-1) ATyS r Serisi Şalterler, 125 A ile 3200 A arasında, kuru kontakla uzaktan kontrol edilebilen 3 veya 4 kutuplu motor kumandalı transfer şalterleridir. Üst üste oturan, birbirleri arasında elektriksel ve mekanik kilitlenmiş 2 şalterin birleştirilmesiyle oluşur. ATyS r serisi, yük altında açma-kapama yapabilen, uzaktan kumanda veya elle kumanda edilebilen güvenli geçiş sağlayan şalterlerdir. Ayrıca ATyS r serisi ile birlikte, otomatik transfer ünitesi ile kullanılabilir ve sistem, otomatik transfer sistemi haline getirilebilir.
> ATyS p Otomatik Transfer Şalterleri (IEC 60947-3 IEC 60947-6-1) ATyS p serisi Şalterler, 125 A ile 3200 A arasında, 3 veya 4 kutuplu motor kumandalı otomatik transfer şalterleridir. Üst üste oturan birbirleri arasında elektriksel ve mekanik kilitlenmiş 2 şalterin birleştirilmesiyle oluşur. ATyS p serisi, yük altında açma-kapama yapabilen, transfer işlemini kaynak durumlarına göre otomatik olarak sağlayan, istendiğinde programlanabilir girişleri kullanılarak uzaktan kumanda edilebilen veya elle kullanıma imkan veren, güvenli geçiş sağlayan şalterlerdir.
Bobin Kumandalı Transfer Şalterleri AtyS M serimizde bu kolaylıkların dışında motor yerine bobin
101 Eylül
2016
d serileri yine SOCOMEC’ in ürettiği yetenekli kontrol üniteleri C20 ve C40 sayesinde otomatik transfer şalterlerine dönüşebilmektedir. SOCOMEC, şebeke-jeneratör arası transferlerde kullanılmak üzere üretilmiş C20 ve iki jeneratör arası transferlerde kullanılmak üzere üretilmiş, eş yaşlandırma özelliğine sahip C40 ile tüm transfer senaryolarına uygun çözümler sunabilmektedir.
Kontaktörlü ve T.M.Şalterli Transfer Sistemleri ile Transfer Şalterinin (ATyS) Karşılaştırılması
kullanılarak daha hızlı bir geçiş süresi sağlanmıştır. Çalışma prensibi olarak genel ATyS ürünleriyle aynı olup iki şalterin elektriksel ve mekanik olarak kilitlenmesi ile tek bir şalterde transfer işlemi gerçekleştirmektir. ATyS d M Serisi şalterler, kuru kontakla uzaktan kontrol edilebilen, ATyS g M ve p serileri otomatik olarak transfer işlemini gerçekleşterebilen, tüm amperajlarda şebekeden jeneratöre veya jeneratörden şebekeye 180 ms. içinde transfer işlemini gerçekleştirebilen monofaze veya trifaze 40,63,80,100,125 ve 160 A olarak imal edilen ve 10.000 açma kapama yapabilen transfer şalterleridir. M Serisi ile beraber, 2 kutup, 3 kutup veya 4 kutuplu olarak, transfer şalterleri ürün yelpazemizi 40 A ile 3200 A arasında, siz değerli müşterilerimizin hizmetine sunulmuştur. SOCOMEC ATyS d M, ATyS r ve ATyS
102 Eylül
2016
Yaygın bir şekilde kullanılmakta olan kontaktörlü, termik manyetik şalterli veya açık tip devre kesicili transfer sistemleri, mekanik ve elektriksel kilitleme yapılarak, ihtiyaç duyulan yük transferi işlemini sağlamaktadır. Fakat bu sistemler, acil durumlar ve çalışma mantıkları ile yarattığı dezavantajlarla, bir çok durumda doğru transfer sistemi olmadıklarını göstermektedirler. Sıkça karşılaşmaktayız ki; bu yöntemlerle yapılmış transfer panolarında, çoğu zaman mekanik kilit dahi kullanılmaması, sisteme olan güveni azaltmakla beraber, mühendislik açısından değerlendirildiğinde, bir çok soru işaretini de beraberinde getirmektedir. Transfer şalterleri, kullanılan diğer sistemlere göre sağladığı üstün özellikler, ürün tercihinde kendini ön plana çıkarmaktadır.
Transfer Şalterlerinin İşlevsel Üstünlükleri Transfer şalterleri kalıcı tip 3 sabit pozisyona sahiptir ve sadece transfer anında enerjiye ihtiyaç duyarlar, dolayısı ile gerilim
dalgalanmalarından etkilenmezler, termik tüketimleri düşüktür ve güvenli çalışma sağlar. Kontaktörlerde ise mekanik olarak sabit pozisyon yoktur, bobinin sürekli enerjilenmesi gerekir, dolayısı ile gerilim düşmelerinden etkilenebilir, kontak sıçraması meydana gelebilir. Kontaktör bobini devamlı enerji altında olduğundan gereksiz enerji tüketimi mevcuttur. Transfer Şalterlerinin çalışma modu otomatik veya el kumanda şeklinde seçilebilir ve acil durumlarda tahrik kolu ile kumanda edilebilir. Kontaktörle yapılan transfer sistemlerinde ise el ile kumanda olanağı yoktur, dolayısı ile acil durumlar için herhangi bir çözümü yoktur. Transfer şalterinin çalışma modunu el kumandasına aldığınız durumda, kumanda devresinin devre dışı kalmasına olanak verir ve problem anında veya bakım sırasında tahrik kolunun bulunması pratikte önemli yararlar sağlar. Transfer şalterlerinin kumanda mantığı kontaktör şeklinde (devamlı gerilim) veya darbeli (impuls) şeklinde olabilir, bu durumda kullanıcıya esneklik sağlanmış olur. Kontaktörlerin çalışma mantığı ise değiştirilemez. Transfer şalterlerinde, hatadan önce geçen süre ( MTBF ) cihazın basit yapısı nedeniyle uzundur. MTBF’nin uzun olması potansiyel arızalarında az olması anlamına gelir. Kontaktörler ise birçok parçadan meydana geldiğinden hata riski daha fazladır.
Transfer Şalterlerinin Montaj ve Maliyet Avantajları Transfer şalterleri, tek referans ürünü ile tarif edebilir ve diğer transfer sistemlerine göre pano içinde daha küçük bir alana, kısa sürede monte edilebilir. Bu durum, montaj işçiliği
maliyetinde avantaj sağlamakla beraber, mekanik ve elektriksel kilitleme makanizması cihazın içinde olduğundan ayrıca aksesuar olarak sipariş etmek zorunda kalınmaz ve kilitleme ile ilgili problemlerin üretici garantisi altında olmaması sorununu ortadan kaldırır. Kontaktörlerde ise bütün aksesuarların (Kontaktör, bobin, yardımcı kontaklar..) ayrı ayrı siparişi gerekir. Bu durum, montaj ve sipariş sırasında yanılmalara yol açabilir. Bu özelliğin sağladığı en önemli avantaj ise transfer sisteminin tek bir firmadan tedarik edilerek, kritik bir transfer sisteminin garantisinin de tek bir firma tarafından verilmesidir. Transfer panosunda ortaya çıkan bir arıza durumunda farklı noktalarda arızanın nedeninin aranması yerine sadece transfere odaklı bir ürün kullanarak kullanıcının karşısında tek bir muhatap bulması, üretici firmanın kullanıcılara sağladığı en önemli güven unsurudur. Transfer şalterlerinde, bara montajı şalterin ön ve arka kısmına yapılır. T.M.Şalterlerde ise montaj şekli yan yana veya bir şalter diğerinin üst kısmında olacak şekildedir. Bu durum, transfer şalteri kullanıldığı durumda devreye almada kolaylık ve pano içinde yer kazancı sağlar. Transfer şalterlerinin Icw değeri (Kısa devre anma akım dayanımı değeri) yüksektir, dolayısı ile kısa devre sırasında tahribata uğramaz. Açık tip devre kesicilerde ise Icw değeri düşüktür. Çoğu zaman, kısa devre oluştuğu durumlarda, bir daha kullanılmayacak şekilde tahribata uğrarlar. Transfer şalterleri, 250 A ve üzerindeki değerlerde, diğer sistemlere göre daha düşük maliyetlidir ve satın almada maliyet avantajı sağlayabilir. SOCOMEC otomatik transfer şalterleri
serilerinin tümünde insan ve ekipman güvenliğini sağlayan özellikler standart olarak sunulmaktadır. Serilerdeki bazı ortak ve farklı özellikler aşağıda sıralanmıştır; • •
•
•
• •
• •
• •
•
Tüm serilerde istenildiğinde manuel kullanım, Tüm motorlu serilerde motor bloğu arızasında manuel kullanım ve enerji altında motor bloğu değişimi yapabilme, Tüm serilerde manuel kullanım sırasında otomatik transfer sisteminin kilitlenmesi, Tüm serilerde otomatik kullanım sırasında kumanda kolu takılamaması, Tüm serilerde mekanik konum göstergesi, Tüm serilerde “0” pozisyonunda asma kilit takılabilme özelliği ve isteğe bağlı olarak tüm pozisyonlarda asma kilit takılabilme, Tüm kontrol ünitelerinde “kaynak hazır” ve konum göstergeleri, Tüm kontrol ünitelerinde program menüsünü şifre ile koruma, Tüm kontrol ünitelerinde faz sırası doğrulaması, Tüm kontrol ünitelerinde gerilim ve frekansı sürekli izleme, özel serilerde güç bilgilerini alabilme, İsteğe bağlı olarak şalter için özel üretilmiş koruma kapakları ve köprüleme baraları,
bu konuda yeterli derecede güvenilir olmayan ve yük altında kullanılamayan özengili şalterlere göre çok daha yetenekli ve üstün ürünlerdir. Kısa devre dayanımı yüksektir, boyut olarak daha küçüktür. Ayrıca ürünün estetik kolu da pano görüntüsünü olumlu yönde etkilemektedir. SIRCOVER BY-PASS şalterleri, el kumandalı, çok kutuplu , yükte açma-kapama yapabilen anahtarlardır. Üst üste oturan, birbirleri arasında kilitlenmiş 3 anahtardan oluşur. Bu şekilde 3+6 kutup veya 4+8 kutuplu anahtar kombinasyonları oluşturulmuştur. SOCOMEC, elektrik ve otomasyon sektöründe yer alan pano üreticileri, elektrik taahhüt şirketleri, endüstriyel tesisler ve malzeme tedarikçilerine sağladığı özel ürünler ile bu ürünlerin teknik destek ve satış sonrası hizmetlerinin verilmesi ve kurulan sistemlerin bakım hizmetlerinin verilmesi konusunda çalışmalarına yön vermiş ve sektördeki yerini geçtiğimiz yıllar içerisinde %100 müşteri memnuniyeti sağlayarak daha da güçlendirmiştir.
Yük Altında Güvenli Açma-Kapama için SIRCOVER Serisi Manuel Transfer Şalterleri (Enversör Sistem)
Yükün girişi ve çıkışını, aynı anda
125 A ile 3200 A arası , 3 kutup veya 4 kutuplu, yükte açma kapama yeteneğine sahip yük ayırıcılar,
yerine getirirler.
ayırarak genellikle bakım sırasında güvenli şekilde by-pass işlemini
103 Eylül
2016
KALİTELİ VE KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI RÖPORTAJ
ABB
DPA Mimarisi Kritik yüklerin beslenmesinde süreklilik nasıl artırılır?
Kesintisiz güç kaynağı kullanmayı değerlendiren her kuruluşun ilk amacı, kritik yüklerin temiz ve kesintisiz enerji ile beslenmesini sağlamaktır. Kesintisiz Güç Kaynağı (KGK) kurulumunun tamamlanması ile birlikte ise konu enerji güvenilirliğine dönüşmektedir.
Enerji kalitesi sorunları yaşandığında kendini korumaya alan bir UPS’e neden ihtiyacınız olsun? Süreklilik gerektiren bir işletme, fabrika veya bir banka veri merkezinde anlık bir enerji kaybının sonuçlarını düşünün. Bu sebeple birçok kritik yük ve sistem, sektördeki en iyi dizaynı olan DPA (Decentralized Parallel Architecture) yani Dağıtılmış Paralel Mimari teknolojisi ile korunmaktadır. DPA sadece güvenlik ve süreklilik vaad etmez. Ayrıca kolay servis verilebilir, kolay boyutlandıralabilir esnekliktedir. Tüm bu özelliklere ragmen ilk satın alma maaliyetleri ise düşüktür.
EMRE AMADELİK / Süreklilik
Bilişim yükleri / ekipmanları açısından en önemli parametrelerden biri emre amadelik yani sürekliliktir. Yıl boyunca sistemin ne kadar süre ile çalışır veya çalışmaya hazır durumda bekler olduğunu belirtir. Tesislerde ve veri merkezlerinde enerji kalitesi problemleri (kesintiler dahil) duruşların en büyük sebebi olması dolayısıyla toplam sistem sürekliliğini arttırmanın en verimli yolu enerji sürekliliğini sağlamaktan geçer.
DPA Mimarisi
Merkezi paralelleme mimarisine sahip UPS sistemlerinde, merkezi kontrolör veya merkezi bazı bileşenler (statik bypass gibi) bulunur. Bu merkezi bileşenlerin herhangi birinde oluşacak arıza ile tüm KGK devre dışı kalabilir. DPA Dağıtılmış Paralel
104 Eylül
2016
Mimari çözümünde ise her bir modül tamamen bağımsız bileşenlerden ve kontrolörlerden oluşmaktadır. Her bir modül tamamen bağımsız çalışabilicek şekilde doğrultucu, evirici, akü şarj kontrolör, statik baypas, mantıksal kontrolör, bağımsız mimik diagramına sahiptir. KGK içerisinde oluşacak herhangi bir arızadan diğer modüller etkilenmeyecektir. Yedekli konfigürasyona sahip bir KGK seçildi ise yedek miktarı kadar arızalı modülden, kritik yük ve sistemler hiç etkilenmeden çalıştırılmaya devam edilebilecektir. Örnek verecek olursak 100kVA lık bir yük için kullanılabilecek 120kVA UPS ile 20kVA lık bir modül arızalansa bile sistem tam yükte sürekli olarak çalıştırılabilecek, 20kVA lık arızalı modül güvenli ve kesintisiz bir şekilde değiştirilebilecektir. Birden fazla module sahip sistemler arıza toleranslı boyulandırılabilirler. Böylece emre amadelik/iş sürekliliği en üst seviyelere çıkarılmış olur. ABB UPS lerde ortak olan tek eleman modüllerin yerleştirildiği panodur. Bu pano üzerinde ise sistem çalışması açısından kritik olan hiçbir kritik parça bulunmamaktadır.
DPA Yük Transferi ve Yük Paylaşımı
Her modüldeki bağımsız işlemci, modüldeki eviricinin durumunu sürekli olarak takip eder ve bu bilgileri diğer modüllerdeki işlemciler ile paylaşır. Herhangi bir arıza durumunda yine her modül işlemcisi evirici ve static bypass durumlarını paylaşırlar. Bu paylaşılan bilgiye göre genelde her bir modül bypass veya evirici çalışma moduna geçmeye aynı anda, aynı şekilde karar verirler. Çok nadir durumlarda diğer modüllerden farklı bir çalışma modu seçen modül olsa bile, bu modül çoğunluk olan modüllerin kararına uyar ve çoğunluk kararını takip eder. Eğer modüller tercihlerini yüzde50
inverter, yüzde50 statik bypass olarak kullanırlar ise, eviricinin daha güvenilir bir kaynak olması sebebi ile yükü evirici üzerinden beslemeye devam eder. Tüm modüllerin yukarıdaki karar verme mantığı sürecinde eşit katkısı vardır ve hiçbir modül “master” değildir. Yük paylaşımı durumuna gelindiğinde ise durum farklıdır. Bu yük paylaşımı için bir modül “master”, diğer tüm modüller ise “slave” dir. Modüller arası akımların engellenmesi ve enerji kalitesinden emin olunması amacı ile ana kontrol devresi herbir modüldeki akımı izler ve gerektiği takdirde komut göndererek düzenleme yaptırır. Fakat master modülde oluşabilecek herhangibir arızada bir sonraki modül otomatik olarak master olur ve bu çalışma herhangi bir kesinti yaşanmaz. DPA yük transferi ve yük paylaşımı mantığı, sistem sürekliliğini arttıran DPA mimarisinin temel esaslarını oluştururlar.
Modülerlik ve yedeklilik
Sistem çalışma sürekliliğini arttırmanın kesin yolu yedekli çalışmayı optimize etmek, bakım ve arıza sürelerini en aza indirgemekten geçer. DPA mimarisinin en büyük avantajlarından biri yedekli çalışma kolaylığı sağlamasıdır. Eğer “N” sayıda KGK modülünün, yükün ihtiyaçlarını karşıladığı bir sistemden bahsedecek olursak, bir adet fazladan modül ilave edilmiş KGK sistemi ile yedekli bir çalışmayı sağlamak mümkündür. Herhangi bir KGK modülü arızalansa bile yükü tamamen beslemeye yetecek kapasitede bir UPS sistemi oluşturulmuş olur. BU, “N+1” yedeklilik olarak tabir edilmektedir.
Tabii ki tamamen bir “N” kadar modül ilave etmek daha güvenli olacaktır.. Bu ise “2N” yedeklilik olarak tabir edilmektedir. Güvenilirliğin daha da arttırılması talep edildiğinde ise her sete birer ilave modül eklenir. Böylece “2N+1” tabir edilen yedekliliğe ulaşılmış olur. “2N+1” en özel yedeklilik taleplerini karşılamaya ve sistem çalışma sürekliliğini yükseltmeye yeterlidir.
Ölçeklendirme
KGK sistemlerinden beslenen yükün gereksinimleri değiştiğinde DPA mimarisi ile kolaylıkla güç akışı yapılabilmektedir. Böylece işletmelerde yıllar sonra ihtiyaç duyulabilecek tam kapasite UPS güç gereksinimleri için gereken yatırımı ilk günden yapmak durumunda kalmazsınız. DPA mimarisi ile sadece ihtiyaç kadar modül ilave etmek mümkündür. Böylece ilk yatırım maaliyetlerini önemli oranda düşürmek mümkündür.
Hot SwappIng (Enerji altında servis verebilme)
Kritik yükü hiçbir şekilde riske atmadan modüller değiştirilebilir, çıkarılabilir veya yenisi ilave edilebilir. Tüm bu işlemler yapılırken enerji kesintisine, statik bypass veya manual baypass moduna geçilmesine ihtiyaç yoktur. DPA modüler sistemimizin bu özelliği ile sürekli çalışma, arızalara hızlı müdahele gibi büyük avantajlar elde edilmektedir. Ayrıca yedek parça maaliyetlerini düşürücü etkisi de vardır. Enerji altında modül değiştirebilme özelliği ve DPA mimarisi ile özel yeteneklere ve sertifikasyonlara sahip bakım personeli olmadan modül değiştirebilmek mümkündir.
Enerji ve kurulum alanı maaliyetleri
Modüler yapının ve ölçeklendirme esnekliğinin toplam sahip olma maaliyetlerine çok büyük bir katkısı olduğundan bahsetmiştik. Buna ilaveten DPA mimarisi verimlilik konusunda sınıfının en önde gelen değerlerine sahiptir. Örnek verecek olursak ConceptPower DPA 500, yüzde96 mertebelerindeki verimlilik ile çalışır. Yatay verimlilik eğrisi ile tüm yüklenme durumularında yüksek verimlidir. Bu verimli çalışması sayesinde doğal olarak soğutma ihtiyacı da az olacaktır. Modülerlik sayesinde kurulum alanı ihtiyacı küçük olacaktır. Böylece birim kurulum alanının pahalı olabileceği veri merkezi, hastane ve iş merkezleri gibi işletmelerde ilave bir tasarruf sağlanmış olacaktır.
Standart modüller
DPA modülleri standarttır. Bu sayede kurulum planlamadan itibaren, işletme ve bakım maaliyetleri optimize edilir. Yüksek kaliteli standart ürünler ile bakım süresi kısaltılır. Herhangi bir arıza durumunda müdahele süresi en aza indirgenir. Kritik yüklerin ve sistemlerin korunmasında Kesintisiz Güç Kaynakları gün geçtikçe daha kilit rol oynamaktadır. DPA mimarisinin avantajları olan kolay servis verebilirlik, ölçeklendirme/boyutlandırma kolaylığı, esnek konfigürasyon ve verimlilik ile DPA toplam sahip olma maaliyetleri açısından çok avantajlı bir konuma gelmektedir.
105 Eylül
2016
KALİTELİ & KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM
EPC ENERJİ
KGK ve Yenilenebilir Enerji Sistemleri “Türkiye KGK açısından doymamış bir pazar olarak görüyorum. Ayrıca, KGK’nın yerini tutabilecek bir yapı olmadığı sürece bu pazar her zaman var olacaktır. Şekil değiştirerek ve farklı ek özellikler kazanarak daha da büyüyeceğini düşünüyorum.”
E
nerji, tüm dünyanın sorunu, kaliteli, temiz ve depolanan enerji özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin en önemli sorunu! Bu sorunun kolay kolay ortadan kalkma şansı yok. Özellikle enerjinin depolanıp uygun zamanda kullanılması, gelişen depolama teknolojileri ile daha da gelişecek, büyüyecek diye bakıyorum. EPC Enerji olarak biz KGK’nın bu yönüyle çok daha fazla ilgiliyiz, çalışmalarımızı bu yönde yapıyoruz. Türkiye’nin KGK pazarının büyüklüğüne gelince, toplamda 200250 milyon Euro arasında olduğunu düşünüyorum. Gerçekte bu pazarın en az iki misli olması gerekir, ama büyük bir kesimin hala KGK’nın ne olduğunu bilmediğini, KGK yerine farklı çözümler ile çözüm oluşturmaya çalıştıklarını biliyoruz. Ancak buldukları çözümün, çözüm olmadığını görünce tekrar arayış içine girip, gerçek çözümü buluyorlar. Veya çözümün pahalı kalması nedeniyle KGK yatırımı yapmadıklarını da biliyoruz.
Yenilenebilir Enerji Sistemleri Bildiğiniz gibi, ülkemiz gerek rüzgar, gerek güneş, gerekse jeotermal enerji yönünde şanslı bir yerde! Rüzgarda ciddi bir ilerleme kaydedildi ve sırada bekleyen bir çok yatırımcı var. Jeotermal konusunda da hızlı ve gelişen bir atak var, ancak güneş konusunda çok yavaş ve çok fazla bürokrasinin olması bu konudaki yatırları engelliyor. Özellikle bireysel yatırımcı acısından bu büyük sorun. Bunun sebeplerinden birisi, bana göre işletme hakkını alan ve alt yapı
106 Mayıs
2016
şirketleri ! Bu şirketler enerji satarak, yaptıkları yatırımı hızla çıkartmak istiyor. Bireysel güneş enerjisi yatırımcıları, onlar için kaybedilen bir pazar! Bu nedenle bireysel yatırımcılara engel olmak için her türlü zorluğu çıkartıyorlar. Buna bir ölçüde yerel yöneticilerde destek veriyor. Bu nedenle bu pazar istenilen hızda büyümüyor. Ancak korkunun ecele faydası yok derler, bu tür engellemeler kısa süre için geçerli olur, eninde sonunda bu engellerin ortadan kalkacağına inanıyorum. Çünkü gelecek bireysel enerji üretiminde ve depolanmasında. Dünya artık akıllı şebekelere geçiyor, akıllı şebekelerde bireysel, küçük üreticiler olmaz ise olmaz birer oyuncu!
Yenilenebilir Enerji Sistemleri Teknolojileri; Ülkemizde, artık bu ürünlerde kullanılan Evirici, PV panel üretimini yapan birçok firma var. Bu firmalar her geçen gün artıyor ve uluslararası kalitede ürün üretiyor. Ayrıca yurt dışı üreticilere göre farklı özellikte ürünler üreten firmalar var! Sertifikalandırma sorunları, kullanıcılarda yeteri kadar Yerli mala güven duygusunun olmaması şimdilik bir engel. Bunun nedenlerinden biri, yeterli kalitede ve bilgi birikimine sahip teknik kadroların olmaması! Adam sendecilik, yerli malı aldığında eğer sorun yaşarsa, bana söz gelmesin gibi kaygılar(Yabancı marka alıp sorun çıkarsa, ne yapayım xxxx marka en iyiyi aldım ne yapayım diyebilmesi). Daha birçok gerekçe daha sayıla bilinir.
Uluslararası Pazardaki üstünlükler/zayıflıklar Ürün kalitesi/fiyat acısından yerli malının (Güç elektroniği sistemlerinde) çok büyük avantajı var. Sertifikalandırmada bazı sıkıntılar var ama bu da yavaş yavaş çözümleniyor. Birçok bağımsız laboratuvar kuruldu. Bu laboratuvarlar hızlı hizmet verebiliyorlar. Güneş Eviricilerde, yerli laboratuvarlar şimdilik yetersiz kalıyor. Âmâ en kısa zamanda bunun da çözüleceğine inanıyorum. Ancak bizim en büyük rakibimiz yurt dışı üreticiler değil, yurt içindeki alım yapan kişilerin kalıplaşmış zihniyetleri. Bu aşılırsa, Türk ürünlerinin yurt dışında çok rahat rekabet edeceğine inanıyorum. Çin, artık eskisi gibi ucuz değil, yeter
ki bizim üreticilere gereken destek verilsin. Bu destek, kamudan, özel sektörden ve bireylerin yerli mala inancı, ayrıca AR-GE faaliyetlerine verilen desteğin basitleştirilesi ile sağlanabilir. Devlet, Ar-Ge yapan şirketleri, hala parayı alıp götürecek yapı olarak görüyor, bu da KOBİ’ler için büyük sıkıntı yaratıyor.
EPC Enerji’nin faaliyet konusuna gelince; EPC enerji, müşteri odaklı çalışan bir firma. Biz, ağırlıklı olarak proje odaklı iş yapıyoruz. Her yaptığımız bir Ar-Ge faaliyeti. Hedefimiz, yurt dışı! Şu anda yurt içinde ki ciddi rakiplerimiz ,yurt dışı firmalar! Onlar bizim sahamızda nasıl bize rakip oluyorsa, biz de
onların sahasında onlarla rekabet etmeyi istiyoruz. 2015 yılında, yurt içinde ve yurt dışında ciddi projeler yaptık. Bu projelerin başında, Kırıkkale’de yapılan 850MW enerji santralinin DC ve AC kesintisiz Güç kaynakları, dağıtım panolarını yapıp teslim edip, işletmeye almak oldu. Ayrıca 3 adet 400V-1200A PLC kontrollü, çok özel kaplama doğrultucularını üretip yılın son günü TOFAŞ a teslim ettik. Bu konuda çok iddialı olduğumuz söyleyebilirim. Türkmenistan da güzel projeler yaptık. Bir çok ülkeye yaptığımız Endüstriyel tip Doğrultucuları, Eviriçileri, Kesintisiz Güç Kaynaklarını ihraç ediyoruz. Bu konuda hayli iddialıyız. Solar, Rüzgâr Eviricileri ve projeleri üzerinde çalışma yapıyoruz. Önümüzdeki yıl en az üç yeni ürünü satışa sunmak için çalışma yapıyoruz. Hedefimiz, yurt dışı pazarlarındaki ciro payımızı yüzde 65’lere çıkarmak. Mühendislik alt yapımız, bilgi birikimiz ve satış kadrolarımızla bunu yapacağımıza inanıyoruz. Standart Kesintisiz Güç Kaynaklarında kendi üretimimizin yanında ABB‘nin ürettiği Kesintisiz Güç kaynaklarının satışını ve hizmetini veriyoruz. Tek ve üç fazlı STS üretiminde yıllık üretim sayısı açısında bu gün için öncüyüz. Başlıca üretimini ve satışını yaptığımıza ürünler, Doğrultucular (Redresörler, akü şarj sistemleri),Kesintisiz Güç Kaynakları, Endüstriyel Tip KGK’lar, Eviriciler (İnverterler), Frekans Konverterleri, Statik Transfer anahtarları(STS),VRLA tip tam bakımsız kuru tip kurşun asit aküler, Ni-Cd aküler, Ensüstriyel tip çözümler, Statik ve Servo Gerili Düzenleyiçiler ve Müşteri ye özgü ürünler.
107 Mayıs
2016
KALİTELİ & KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM
ENEL
KESİNTİSİZ GÜÇ KAYNAĞINDA YENİ BİR DEVRİM: HİBRİT UPS Alternatif enerji kaynaklarının birçoğu doğa koşullarına son derece bağımlı durumda. Bu nedenle bu kaynaklar ile üretilen enerji sezonluk, günlük ve hatta anlık olarak bile büyük değişimler gösterebilmekte.
S
anayileşmenin ve teknolojideki gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkan elektrik enerjisi günümüz dünyasının vazgeçilmezi haline gelmiştir. Dünyadaki nüfus artışı ve büyüyen ekonomiler incelendiğinde elektrik talebi gün geçtikçe artmaktadır. Bu talebi karşılamak için çeşitli teknolojilerle elektrik üretim santralleri kurulmuş, arz-talep dengesi sağlanmaya çalışılmaktadır.
Giriş Geçmişten günümüze elektrik ekseriyetle hidrolik santraller vasıtasıyla üretilmektedir. Arazi yapısı ve nehir potansiyeli uygun olmayan ülkeler ise termik
108 Eylül
2016
santraller vasıtasıyla elektrik ihtiyacını karşılamışlardır. Diğer taraftan enerji talebi sürekli olarak artmaktadır. Dolayısıyla hidrolik santraller veya termik santraller vasıtasıyla karşılanamaz hale gelmesi kaçınılmaz bir gelecektir. Bu açıdan günümüzde başta güneş ve rüzgar tabanlı sistemler olmak üzere alternatif ve yenilenebilir enerji sistemleri, çevre dostu ve sürdürülebilir bir işletim sağladıklarından dolayı gelecek açısından önemli olarak değerlendirilen enerji kaynakları konumundadırlar. Ancak bahsi geçen alternatif enerji kaynaklarının birçoğu doğa koşullarına son derece bağımlı durumdadır. Bu
nedenle bu kaynaklar ile üretilen enerji sezonluk, günlük ve hatta anlık olarak bile büyük değişimler gösterebilmektedir. Bu durum da üretilen enerjinin genel enerji talebi ile tam olarak örtüşmemesine neden olabilmektedir. Bu açıdan bahsi geçen kaynakların değişken yapılarından kaynaklanan sorunlar, bu kaynakların hibrit olarak kullanılması ile birlikte çözülebilmektedir. Mevcut KGK uygulamalarında ise elektrik şebekesinden alınan enerji çeşitli dönüşümlerden geçirilerek KGK’ya bağlı olan yüklere iletilmektedir. KGK elektrik şebekesinden aldığı enerjiyi hem kendine bağlı olan yükleri beslemekte hem de batarya grubunu veya gruplarını şarj etmekte kullanmaktadır. Anlaşılacağı üzere KGK elektrik şebekesine enerji aktarmayan aksine enerji tüketen bir sistemdir. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjiyi bünyesine katacak bir özelliği yoktur. Mevcut fotovoltaik evirici sistemlerinde ise sadece fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjiyi şebekeye aktarmaktadırlar. Dolayısıyla şebeke oluşabilecek problemlerin yüke yansımasına engel olan bir özelliğe sahip değiller. Elektrik şebekesinde yaşanacak kesintilerde çözüm sunamamaktadır. Dolayısıyla mevcut KGK piyasasında ve teknolojisinde hem KGK hem de fotovoltaik evirici özelliklerini barındıran bir cihaz bulunmaması böyle teknolojik bir çözümün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Enel Enerji tarafından hayata geçirilen ve patenti Enel Enerji’ye
ait olan Hibrit UPS, solar sistemler ve rüzgar türbünleri ile birlikte koordineli olarak çalışabiliyor. 10 kW’ lık modüllerden oluşan ve MPPT teknolojisine sahip olan konvertörler sayesinde güneş panellerinden ve rüzgar türbünlerinden UPS’e enerji transferi sağlanmaktadır. Yük tarafından çekilen enerjinin bir kısmı ya da hepsi güneş panellerinden ve ya rüzgar türbünlerinden elde edilmektedir. Böylece bir süre sonra sistem kendini amorti edip, yatırımdan kazanç sağlanmakta,
ayrıca doğa dostu örnek bir sisteme sahip olunmaktadır.
Sistemin Çalışma Yapısı DC-DC MPPT (Maximum Power Point Tracker) ünitesi doğru akım gerilim dönüştürücü devresidir. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen doğru akım gerilimi uygun doğru gerilim seviyesine çıkaran ve güneş panellerinden en yüksek noktada güç çekilmesini sağlayan birimdir. Bu birim kullanılarak fotovoltaik güneş
109 Eylül
2016
panellerinden elde edilen elektrik enerjisini en üst seviyeye çıkartmak, doğrultucu ünitesini ve evirici ünitesini beslemek mümkün hale gelmiştir. Doğrultucu ünitesi hem şebekeden enerji alarak evirici ünitesini besleyebilmekte hem de MPPT ünitesi vasıtasıyla fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjiyi elektrik şebekesine aktarabilme özelliğine sahiptir. Bu özellik kullanılarak fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjinin buluşun çıkışına bağlı yüklerin ihtiyacından fazla olması durumunda fazlalık enerji elektrik şebekesine aktarılacak ve kullanıcısına ekonomik katkı sağlayacaktır. Evirici ünitesi doğru akım gerilimini yükler tarafından kullanılabilir alternatif akım gerilimine dönüştürmektedir. Statik bypass ünitesi ikinci kaynaktan gelen enerjiyi çıkışa bağlı yüklere aktarmakta kullanılmaktadır. Bu ünite doğrultucu ünitesinde veya evirici ünitesinde arıza oluşması durumunda UPS’in çıkışına bağlı olan yüklerin enerjisiz kalmasını önlemek amacıyla kullanılmaktadır.
ENELDEN İKİ YENİ FABRİKA
Enel Hibrit UPS’in Sağladığı Avantajlar Nelerdir? Enel Hibrit UPS tek bir ünite içerisinde hem yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan hem de elektrik şebekesiyle enerji alışverişi yapabilen yaratıcı bir cihazdır. Enel Hibrit UPS fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen yenilenebilir enerji ve elektrik şebekesinden enerji çekerek çalışabilmektedir. Ayrıca fotovoltaik güneş panellerinden aldığı fazla enerjiyi elektrik şebekesine aktarabilen ve tüm KGK sistemi özelliklerini barındıran bir cihaz geliştirilmiştir. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjinin cihazın çıkışındaki yükten az olması durumunda hem elektrik şebekesinden hem de fotovoltaik güneş panellerinden enerji çekilerek yükün ihtiyacı karşılamaktadır. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjinin cihazın çıkışındaki yükten fazla olması durumunda fotovoltaik güneş panellerinden enerji çekilerek yükün ihtiyacı karşılamakta ve fazla gelen enerji elektrik şebekesine aktarılmaktadır.
Enel Kütahya Tavşanlıda kurduğu 50.000 m2 lik yeni fabrika alanında Hibrit teknolojisini hayata geçirdi ve üretime başladı. Günümüzde önemi artan alternatif enerjiler, Eneli de harekete geçirdi, Güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışan Upslerle Enel sektörüne yeni bir soluk kattı.
110 Eylül
2016
KALİTELİ VE KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM
İNFORM
ÜRETİMİN HER ANINDA KUSURSUZLUK
H Serkan SARAÇOĞLU, İnform Pazarlama Müdürü
Kuruluşu 1980 yılına dayanan firmamız gerçekleştirdiği büyük yatırımlarla, Türkiye’de içinde bulunduğu sektörün tartışmasız lideri olmanın yanı sıra, 27.500m2’lik kapalı alana kurulu tesislerinde, 500’ ü aşkın personeli, 30 kişiden oluşan uzman Ar&Ge kadrosu, yurtiçi ve yurtdışına yayılan şubeleri, bayiyetkili servis noktaları, deneyimli kadrosu ve üstün kalite anlayışı ile Dünya’nın sayılı kesintisiz güç kaynagı üreten firmalarından biridir.
112 Eylül
2016
er anı kalite müdürlüğümüzce denetlenerek standardizasyon sağlanan İnform ürünleri; ISO-9000, ISO14001, CE, ROHS, GOST, TSE ve TSEK kalite belgelerine sahiptir. Firmamızın, Toplam Kalite Yönetimi ilkeleri ve koşulsuz müşteri memnuniyeti beklentisi, üretimin her anında kusursuzluğun temelini oluşturmaktadır. Türkiye ve dünya ölçeğindeki müşterilerimize kaliteli, sorunsuz ve koşulsuz destek vererek; kaliteyi felsefe edinmiş profesyonel ekibimizle, hem iç hem de dış pazardaki varlığımızı ve rekabet gücümüzü arttırmak temel felsefemizdir. Türkiye’de faaliyet gösteren 17 ayrı bölge/bayii organizasyonu ile ülke çapında geniş bir hizmet ağına sahip olan firmamız, 85 ayrı ülkeye yaptığı ihracat ile de yurt dışı pazarda faaliyet göstermektedir. İnform 2010 yılı itibariyle elektrik ve bina otomasyon sistemlerinde uzman, 70 ülkede 31.000 çalışanı ile faaliyetlerini sürdürmekte olan Legrand Group bünyesine katılmıştır.
KESİNTİSİZ GÜÇ KAYNAKLARI Kesintisiz Güç Kaynakları’nın temel görevi bağlı bulundukları yükü, elektrik enerjisi varken şebeke enerjisinde oluşabilecek dalgalanmalar, harmonikler, pik akımlardan korumaya çalışmak ve aynı zamanda oluşacak ani enerji kesintilerinde de besledigi yüke elektrik kesintisini hissettirmeden kendi ürettiği gerilimle enerji sağlamaktır. Elektrik enerjisi gereksinimi olan tüm cihazlar temiz ve kesintisiz bir şebeke eksikliği sebebi ile muhakkak
bir ön korumaya ihtiyaç duyarlar. Aksi takdirde cihazlarımız onarılamaz donanım ve yazılım hasarlarına maruz kalabilirler. Bu sepeple kesintisiz güç kaynakları cihazlarımızı bu tür sorunlara karşı korumak için üretilirler. Kesintisiz güç kaynakları basit olarak AC gerilimin doğrultularak DC gerilime çevrildiği “doğrultucu” (rectifier) bölümü, DC gerilimin sabit ve temiz AC gerilime çevrildiği “evirici” (inverter) bölümü ve elektrik kesintisi esnasında yükü, kapasitesi ölçüsünde ayakta tutacak akü grubundan meydana gelmektedir. Kesintisiz Güç Kaynakları yapı itibariyle iki kısımda incelenebilir. Şebekenin mümkün olduğunca regüle edilerek yüke aktarıldığı “Line-Interactive” cihazlar ve şebekenin yükten tamamen izole edildiği “Online” cihazlar. Line Interactive cihazlar genel olarak şebekenin çok fazla dalgalanmadığı yerlerde, sıklıkla ev kullanıcıları ve ufak ofislerde, bilgisayarların korunması amacıyla kullanılmaktadır. Ucuz olması ev kullanıcıları için tercih sebebidir. Online cihazlar ise Statik ve Dinamik olarak iki ana başlık altında incelenebilir. Statik kesintisiz güç kaynakları, 8-10 PC kullanılan bir ofisten tutun da büyük hastanelerden endüstriyel tesislere kadar çok geniş bir alanda kullanılmaktadır. Şebekenin yükten tamamen izole olması sayesinde koruma maksimum seviyededir. 800KVA’nın üzerinde gücü bulunan çok büyük endüstriyel tesislerde ve büyük data center uygulamalarında Dinamik Kesintisiz Güç Kaynakları kullanılmaktadır.
KGK Seçiminde Nelere Dikkat Edilmelidir? • • • • • • • • • • • • •
KGK Çıkış Gücü Yüksek Verim Giriş gerilimi ve giriş frekansı aralığı Çıkış gerilimi ve çıkış frekans kararlılığı Harmonikler Korumalar: Aşırı yük ve Kısa devre koruması Şebeke gürültüleri izolasyonu Akü ve Akü Besleme süresi Haberleşme opsiyonları Statik Bypass ve Bakım Bypass seçenekleri Standartlara ugunluk ve Kalite Belgeleri Büyük üretici firma ve sürekli servis Yüksek güvenilirlik ve düşük arıza
Önemli maddeleri kısaca aşağıda inceleyelim:
KGK Çıkış Gücü KGK çıkışına bağlanacak cihaz sayısı ve gücü, seçilmesi gereken KGK’nın gücünü belirler. Bu güç görünür güçtür ve birimi kVA ile ifade edilir. Görünür güç,
Görünür güç (VA)= Gerilim(V)*Akım(A) bağıntısı ile verilir, değeri doğrudan, gerilim/akım RMS değeri ölçen ölçü cihazlarının ölçtüğü büyüklüklerle saptanır.
Aktif güç (W)= Görünür güç* Güç faktörü Asıl harcana güç aktif güçtür, birimi Watt’dır. Forülden de görüldüğü gibi 1’den küçük olan güç faktörü değerleri KGK’nın kullanılabilir kapasitesini azaltmaktadır. Elektrik enerjisinin ne kadar verimli kullanıldığının ölçüsü olan güç faktörü değeri genellikle üç fazlı KGK cihazlarında 0.8, bir fazlı olanlarda ise 0.7’dir. bu değer
günümüzde 1’e yükselmiştir. Kullanıcı, satın alacağı KGK gücünü belirlerken, KGK üzerinden beslemeyi düşündüğü yüklerin etiketlerinde yazılı olan tüm VA değerlerini toplamalı veya ölçülen akım ve gerilim değerlerinden söz konusu gücü hesaplamalıdır. Ortaya çıkan gücün üstündeki standart bir KGK ürününü seçebilirsiniz. Belirlediğiniz gücün yüzde 20 üstünde bir güce sahip KGK’nın seçilmesi yaygın bir pratiktir. İhtiyacın üstünde seçilecek KGK’da güç elemanları daha az akım ve gerilim streslerine maruz kalır ve kullanım ömrü uzar.
KGK yapısında çeşitli enerji birimleri mevcut olduğundan sistemin kayıpsız olması mümkün değildir. Önemli olan bu kayıpların minimum olması ve sistem veriminin yüksek olmasıdır. Günümüzde minimum yüzde 90 verim ,KGK’lar için kabul edilebilir seviyelerdir.
civarındadır. Modern bir KGK’da bu değer yüzde 1’den küçüktür. Dinamik cevap olarak ise bu oran yüzde 5’ten küçük olmalı ve iki periyotta statik regülasyon bandına girmelidir. Şehir şebekesinde üretim teknolojisinin yapısından dolayı frekans oynamaları mevcuttur. Benzer bir şekilde şebeke frekansının değişimine göre KGK’nın çıkış frekansının değişimine de çıkış frekans kararlılığı denir. KGK bypass freakns aralığında şebekeyle senkron olur, bu sınırların dışında ise kendi ürettiği yüzde 0.01’lik kararlık ile çıkış frekansını üretir.
Giriş gerilimi ve Giriş Frekans aralığı
Çıkış Gerilimi Toplam Harmonik Distorsiyonu (THD)
Yüksek Verim
KGK’ların doğrultucu devreleri belli gerilim aralıklarında aküden bağımsız olarak doğrultma yapar. Gerilimde oynamaların yüksek olduğu bölgelerde kullanılacak KGK’ların geniş gerilim aralığında çalışabilmesi gerekmektedir. Bu nedenle KGK seçerken giriş gerilim toleransının yüksek olduğundan; minimum yüzde 20 olduğundan emin olunmalıdır. Bu durum giriş frekansı için de geçerlidir. Bu aralık genellikle minimum yüzde 10’dur.
Çıkış gerilimi ve çıkış frekans kararlılığı Şebeke geriliminin değişimine ve/ veya çıkış yükünün değişimine göre KGK’nın çıkış geriliminin değişimine çıkış gerilim kararlılığı denir. Türkiye’de şebeke değişi oranı yüzde 20
Lineer yükte yüzde 5’den küçük, lineer olmayan yüklerde yüzde 7,5’den küçük olması gerekir. Modern KGK’larda yüksek frekanslarda PWM yapılarak bu değer yüzde 2-3 seviyelerine çekilmiştir.
Giriş Akımı Toplam Harmonik Distorsiyonu (THD) KGK’ların doğrultucu bölümünde IGBT’lerin kullanılmaya başlanması ile birlikte şebekeden temiz sinusoidal bir akım çekilmesine imkan sağlamış ve giriş güç faktörünü 0,99’a ve akım harmoniğinin yüzde 5 seviyelerine getirmiştir.
Akü ve Akü Besleme süresi KGK’nın hangi cihazlarda ve ne maksatla kullanılacağının iyi analiz
113 Eylül
2016
Harmonikler Yarı iletken elemanların tabiatı gereği ve sanayide kullanılan bazı nonlineer yüklerin (transformatör, ark fırınları v.b.) etkisiyle, akım ve gerilim dalga biçimleri, periyodik olmakla birlikte sinüsoidal dalga ile frekans ve genliği farklı diğer sinüsoidal dalgaların toplamından meydana gelmektedir. Temel dalga dışındaki sinüsoidal dalgalara harmonik denir.
edilmesi gerekmektedir. KGK’ yı elektrik kesintisi esnasında cihazınızı güvenli bir şekilde kapatmak için mi veya bu özelliğe ek olarak belirli bir süre cihazı çalıştırmak için mi kullanacaksınız? Bu ayrım ilk yatırım maliyeti yapılırken ciddi bir önem taşımaktadır. Yüke besleme süresine göre akü hesabı yapılır. Bu hesap akü deşarj karakteristiğine göre hesaplandığından konu hakkında uzman kişilerden destek alınmalıdır. Minumum 10 yıl akü ömrü olan markalar tercih edilmelidir Akü ömrünü akü şarj-deşarj algortimalarının etkilediği unutulmamalıdır. Aküleri sürekli izleyen; ısı ve gerilim-akım takibi yapan, düşük şarj akım dagalanmasın sağlayan akıllı akü algortimalarına sahip KGK’lar tercih edilmelidir. Otomatik ve manuel akü testini sağlayacak bir yazılım ile aküler takip edilmelidir.
Aşırı Yük ve Kısa Devre Koruma Aşırı yük ve kısa devre durumunda KGK’ların arızalanmaması beklenir. Aşırı yük durumunda KGK’lar belli bir süre zarfında yükü sorunsuz bir şekilde beslemeye devam ederler. Yarı iletenlerin ısısı ile sınırlı olduğundan bu süreler KGK’larda farklılık gösterirler. Kısa devre ise çıkışın tamamen
114 Eylül
2016
korunması ve kısa devre kalktığında dışarıdan müdahale gerekmeksizin çalışmanın devam etmesi aranan özelliklerdir.
Haberleşme Veri merkezinin güvenliği hakkında bilgi sahibi olmak için tek bir merkezde, ortam ısı, nemi, depolanan verilerin transferi, enerji yönetimi gibi bir çok konuda izleme sistemi kullanılabilir. KGK birimlerinin izlenmesi de ara ekipmanlar ile mümkün olmaktadır. Bunları genel olarak şu şekilde sınıflandırabiliriz. • SNMP (Simple Network Management Protocol): KGK birimlerinin dünyaya açılan penceresi RS232 portu üzerinden haberleşme sağlar ve kurulu network ağına KGK’nın bağlanması sağlanır. Uzun mesafe görüntülemesi için web browser üzerinden görüntülemeye imkan verir. Bağlı olduğu port üzerinden aldığı KGK verilerini IP üzerinen yayınlayarak veri merkezi yöneticisinin enerji altyapısı ile ilgili planlama yapabilmesine olanak sağlar. • RS232/RS485: Cihazlar üzerinde genellikle standarttır., gerekli protokollerin yüklü olması durumunda Bina Otomasyon Sistemleri ile haberleşilebilir. • Kuru Kontaklar: Otomasyon sistemlerine hızlıca bağlantı sağlanarak KGK’nın durumu izlenmesi sağlanır. • MODBUS: Bu protokol ile otomasyon sistemine bilgi aktarılması mümkündür. KGK üzerinden alınan bilgiler belli bir protokol ile değerlendirilmektedir. Bu protokolde hangi adresten hangi alarm bilgisinin
•
•
alınabileceği belirtilmiştir. Bu sayede MODBUS üzerinden yapılan haberleşmede alınması istenen uyarıların kişiselleştirilmesine imkan verilmektedir. USB: KGK üzerinde standart donanım olarak veya çeviriciler vasıtası ile bu haberleşme kullanılabilir. Uzaktan İzleme Paneli (Remote Contol Panel): KGK ön panelini yönetim ve izleme merkezine taşımak mümkündür. Böylece olay kayıtları incelenebilir, kgk ile ilgili tüm ön panel verileri uzaktan kontrol edilebilir.
Standartlara Ugunluk ve Kalite Belgeleri KGK’lara yönelik EMC (Electromagnetic Compatibility), LVD (Low Voltage Directive), Performans gibi uluslararası ve yerel standartlar mevcuttur. Küresel ısınma, verimlilik ve sürdürülebililik gibi konuların günümüzde öneminin artması ile birlikte KGK’nın yaşamsal döngüsünün çevreye duyarlı olması konuları da ön plana çıkmış ve Çevresel Direktifler de üreticilerin dikkate alması gereken standartlar içerisine girmiştir. ; ISO-9000, CE, ROHS, TSE üreticilerin uymaları gereken temel kalite belgeleri haline gelmiştir.
Büyük üretici firma ve sürekli servis / Yüksek güvenilirlik ve düşük arıza KGK seçiminde arızalanma azlığı (MTBF= Mean Time Between Failure), ortalama tamir süresi gibi etmenler de dikkate alınmaladır. KGK’nın yerli üretim olması yedek parça temini ve müdahale süresini kısaltır. Geniş satış ve servis ağı güvenilirlik açıdan dikkate alınması gereken konulardandır.
Inform yeni nesil KGK ailesi; Keor T serisi
10-120 KVA aralığında, 3-Level teknolojisi sayesinde, yüzde 96 seviyesine varan verimlilik değerine sahip, çevre dostu bir üründür. Yüksek çıkış güç faktörü sayesinde (0,9) pazarda bulunan 0,8 güç faktörüne sahip rakiplerine göre yüzde 12 daha fazla aktif güç sağlayabilmektedir. IGBT doğrultuculu yapısı sayeside giriş akım harmonikleri minimumda tutulurken, yüksek giriş güç faktörü (0,99) sayesinde daha az reaktif harcama yapılırken kompanzasyon panosu, giriş tesisatı, jeneratör gücü gibi yatırım maliyetlerini de minimum seviyede tutar. Özel tasarımı sayesinde 10-60 KVA aralığındaki güçler de bile dahili akü kullanımı mümkündür. Bu sayede ilave akü kabini kullanımına gerek kalmadan alan tasarrufu sağlar. 10-30 KVA güç aralığı için tasarlanan model de, dahili olarak kullanılan aküleri sayesinde 60 dakikaya kadar uzun besleme süreleri ilave akü kabinine gerek kalmadan sağlanabilmektedir. Keor T için yapılan özel tasarım sayesinde servis ve montaj daha kolay hale getirilmiştir. Akü montajı için tasarlanan çekmeceler montaj ve servis kolaylığı sağlamaktadır. Güvenlik her zaman için önemlidir. Cihaz girişi enerjisin bırakılmış ve tüm sistem akülerden beslenirken, bypass tristörlerinde meydana gelebilecek bir arıza nedeniyle çıkış enerjisi girişe aktarılabilir. Cihaz girişinde yapılması muhtemel bir çalışma sırasında geriye gelen enerji, insan sağlığına etki eden hatta ölüme neden olabilecek sonuçlar doğurabilir. Böyle bir riski önlemek adına Keor T bünyesinde “Geri Besleme Koruması” standart ve dahili olarak bulunmaktadır. Şık tasarımı ve dokunmatik ekranı kullanım kolaylığı sağlar. Ön panel altında bulunan LED BAR sayesinde uzak mesafelerden bile cihazın ne durumda olduğu konusunda bilgi sahibi olunabilir. Dokunmatik ekran menülere erişim kolaylığı sağlar. Cihazla ilgili her türlü detaylı bilgiye kolayca erişim mümkündür. Şifreli alt menüler içerisinden herhangi bir yazılıma ihtiyaç duymadan çıkış gerilim ve frekans değerleri ayarlanabilmektedir. Gelişmiş haberleşme seçenekleri ile uzak erişim ve görüntüleme mümkündür. Standart modbus haberleşmesi sayesinde bina otamasyon sistemi ile entegrasyonu mümkündür. Ayrıca standart olarak cihaz üzerinde bulunan kuru kontaklar istenilen alarmlara göre ön panelden programlanabilmektedir.
Flexi Power Serisi
Keor HP Serisi
Keor HP ile yüksek güç gerektiren uygulamalar için, 4,8 MWA gücüne kadar çözüm üretilebilmektedir. 100-800KVA güç aralığında, IGBT doğrultuculu yapısı sayeside giriş akım harmonikleri minimumda tutulurken, yüksek giriş güç faktörü (0,99) sayesinde daha az reaktif harcama yapılırken kompanzasyon panosu, giriş tesisatı, jeneratör gücü gibi yatırım maliyetlerini de minimum seviyede tutar. yüzde 95 seviyelerine varan yüksek verimliliğe sahiptir. Yüksek çıkış güç faktörü sayesinde 0,8 güç faktörüne sahip rakiplerine göre yüzde 12 daha fazla aktif güç sağlayabilmektedir. İzolasyon trafosu standart ve 100800KVA aralığındaki tüm güç grupları için dahili olarak bulunmaktadır.. Yüksek güçlerde ve endüstriyel uygulamalarda mükemmel bir çözüm sağlar. Tesislerde yedekleme için kullanılan çift şebeke uygulamalarına uyumludur ve cihaz bünyesinde standart olarak bulunmaktadır. Keor HP bünyesinde “Geri Besleme Koruması” standart ve dahili olarak bulunmaktadır. Gelişmiş yazılım desteği sayesinde saha şartlarına göre programlama yapılabilir, jenaratör uyumu, yüksek besleme süresi için gerekli olan şarj şekli gibi bir çok uygulama kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Gelişmiş haberleşme seçenekleri ile uzak erişim ve görüntüleme mümkündür.
3-10 KVA güç aralığında, tek faz çıkışa sahip Flexipower, endüstriyel tesisler ve telekom uygulamaları için tasarlanmıştır. Endüstriyel uygulamalar için standart olarak IP 31 koruma sınıfına sahiptir. Koruma sınıfının gerektirdiği 2,5 mm’den büyük katı cisimlere karşı özel ızgara sistemi ve dikey su damlamalarına karşı koruma sistemi bulunmaktadır. Endüstriyel uygulamalar için dahili izolasyon trafosu kullanımı mümkündür. Oldukça kompakt bir yapıya sahip olan Keor S için 3 KVA modelinde izolasyon trafosu, hem de dahili akü kullanımı aynı kabin içerisinde mümkündür. Diğer güç aralıklarında ise dahili akü kullanımı sayesinde ilave akü kabinine ihtiyaç duyulmamaktadır. Cihaz üzerinde bakım bypass sigortası standart olarak bulunmaktadır. Ayrıca geri besleme koruması standarttır. Yüksek besleme sürelerinin istendiği özel telekom uygulamaları için ilave akü kabinleri ile besleme süresi artırılabilir. Özel şarj ekipmanları, özel tasarım akü kabinlerinde kullanılarak akü şarj akımı artırılabilir. Bu sayede çok uzun akü besleme süreleri elde edilebilir. Tek faz çıkışlı bir cihaz olmasına karşın, 0,9 çıkış güç faktörüne sahip olması sayesinde, pazardaki rakiplerine göre daha fazla aktif güç sağlayabilmektedir.
115 Eylül
2016
ENERJİ İZLEME & SCADA • TANITICI MAKALE
ABC ENSER
Demir Çelik Sektöründe Enerji İzleme, Raporlama ve Veri Analizi Günden güne büyüyen global ekonomide enerji giderleri her geçen gün biraz daha önem kazanarak dikkatleri üzerine çekmiştir.
NEMO 96 HD
NEMO 96 HD+
116 Eylül
2016
Ü
lkeler enerji ihtiyaçlarını karşılamak için hidroelektrik santrallerinden nükleer santrallere kadar birçok enerji üretim çözümleri bulmuştur. Her ne kadar üretim konusuna yoğunlaşsalar da enerji tasarrufunun en az üretim kadar önemli olduğunun farkına varmışlardır. Bu sebeple birçok ülke enerji verimliliği hakkında yasalar çıkartarak teşvik fonları vb. çalışmalar yapmıştır. Ülkemizde özellikle enerji verimliği konusu Demir çelik sanayi tarafından irdelenmiş ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Demir çelik sanayinde enerji verimliliği çalışmalarının artması, beraberinde Enerji İzleme Sistemlerinin de önemli bir ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarmıştır. Doğru çalışmalar yapabilmek ve doğru noktalara müdahale etmek için iyi bir Enerji izleme sistemi tasarlamak gerekmektedir. ABC Enser, Distribütörü olduğu IME Enerji Analizörleri ve Movicon SCADA ile sektöre kaliteli ve kusursuz çözümler sunmaktadır.
ABC Enser, enerji izleme ve raporlama sistemlerinden birini de Demir Çelik sektörünün öncü isimlerinden Kaptan Demir Çelik End. Tic. A.Ş. Marmara Ereğlisi Üretim Tesislerinde devreye almıştır. Sistem; Çelikhane, Haddehane ve Oksijen tesislerinin 6,3 kV ve 34,5 kV OG (Orta Gerilim) Fiderlerinin enerji kalitesi analizini ve raporlamasını yapmaktadır. OG fiderlere IME Nemo96 HD+ Enerji Analizörleri bağlanmıştır. Uygulamada her tesis için 1 Adet alarm modülü kullanılmıştır. Alarm modülleri tesislerin reaktif güç seviyeleri ayarlanan seviye dışına çıkması durumunda ilgili tesis personellerini uyarmaktadır. Ölçülen değerlerin merkezden izlenebilmesi için her tesiste Modbus hattı oluşturulmuştur. Oluşturulan her modbus hattı Serial / Ethernet çeviriciler yardımı ile mevcut ethernet ağına dahil edilmiştir. Böylece merkezde kurulan Movicon Scada ile haberleşme sağlanmıştır. IME Enerji Analizörleri fiderlere ait
akım, gerilim, aktif güç, reaktif güç, harmonik vb. tüm elektriksel büyüklükleri ölçmektedir. Movicon Scada ise ölçülen büyüklüklerin ekranda online takibini, analizlerini, kayıtlarını, raporlarını, arşivlerini, geçmişe dönük trendlerini ve alarmlarını oluşturmuştur. Raporlar PDF formatında günlük haftalık ayık ve yıllık olarak bilgisayarda yedekli olarak kayıt edilmektedir. Sistemde ölçülen değerlerin alarm eşikleri runtime da değiştirilmektedir. Harmonikler 50. seviyeye kadar akım ve gerilim olarak her fider için ayrı sayfalarda gösterilmiştir. Trend sayfalarında ölçülen değerler çoklu gösterilerek detaylı analiz yapabilme olanağı sağlanmıştır.
Enerji Analizörü Teknik Özellikleri
Nemo96 HD+ 80V-690V ölçü girişi ile özel gerilim seviyelerine (690VAC, 540 VAC vb.) direkt bağlantı ile cevap verebilmektedir. Aynı zamanda Gerilim trafosu dönüştürme oranı 1…3000 e kadar tercih edilerek OG ve YG (Yüksek Gerilim) sistemlerde de kullanılmaktadır. 1-5A akım trafosu giriş tercihi, 80-230V AC ve 11-300V DC üniversal harici besleme girişi ile her gerilimde tercih edilebilmektedir. 50. seviyeye kadar akım ve gerilim harmonik ölçümü yapma kapasitesine sahip gerçek bir analiz cihazıdır. 17 Adet Plug in modüle sahiptir. Pals, alarm Analog (mA) çıkışı, Modbus TCP, Modbus Serial, BACnet Profibus, MBus, N2Bus,JBus, Lonworks, gibi birçok opsiyon ile farklı sistemler kurulabilmekte ve istenilen haberleşme altyapısında tasarlanabilmektedir.
Movicon Scada Özellikleri Movicon; esnek yapısı, geniş kütüphanesi, güçlü görselleri ile profesyonel projeler tasarlama olanağı sunmaktadır. Tasarım sistemi XML üzerine kurulmuş olup, kullanımı kolay, performansı yüksek ve açık bir yapıya sahiptir.
Movicon WinCE, Win32, Win64, WinXP, Vista, Win7 veya Win8 altında çalışmaktadır. Network yapısı üzerinde kurulabilecek olan Redundancy ile sisteminizi azami güvenli hale getirebilirsiniz. Bu yolla sistem sürekli senkronize kalır ve herhangi birinin arızalanması durumunda diğeri devreye girer. Windows ortamının getirdiği tüm olanak ve esnekliklerden yararlanmaktadır. DataLoggers olarak adlandırılan veri kayıt yönetim sistemi ile kayıtlar zamana, komuta ya da kaydı tutulacak verilerin değişimine bağlı olarak gerçekleştirilebilir. Saat, dakika, saniye ya da milisaniye frekanslı tanımlamalar yapılabilir. Günün belli saatleri için kayıt tutma aralığı belirlenebilir. ODBC (Open DataBase Connectivity) desteği vardır. Diğer database sistemleri ile haberleşmeye açık bir yapısı vardır.(SQL Server, Oracle, MSAcsess, MYSQL,...) Movicon Microsoft ürünlerini ve Windows tabanlı MES, ERP programlarını destekler. Movicon, bünyesinde Net tabanlı güçlü bir rapor oluşturma aracı olan “Report Designer” bulundurmaktadır. Bu rapor oluşturma aracı Crystal Report ile bir arada bulunmaktadır. Report Designer bünyesinde birçok analiz ve istatistik fonksiyonlarını, filtreleri, sorguları, formülleri ve grafikleri bulundurmaktadır. Movicon aracılığı ile oluşturulan raporlar farklı formatlarda (pdf, html, txt, csv, xls, jpeg vb.) görüntülenebilir, filtrelenebilir ve yine istenen formatta e-mail olarak gönderilebilir. Movicon WebClient özelliği Server PC de istenildiği şekilde yapılandırılabilir. Serverdan bağımsız olarak; WebClient için ekran boyutları, kalitesi, ekranda görüntülenmek istenen nesnelerin seçimi, bağlantı hızı, erişim hakkı ve şifre koruması özellikleri ayarlanabilir. Alarmlar tablo yada banner şeklinde görüntülenebilir. Alarm istatistik fonksiyonu ile grafik tabanlı raporlar oluşturulabilir. Alarm penceresinde alarmın oluşumuna dair tarih, zaman, aktif süre, alarmın görülme ve resetlenme anı, öncelik düzeyi vb. izlenebilir. Ayrıca alarmlar için yorum yazılabilir ve bunlar geçmişe dönük izlenebilir. Alarma ait tüm durumlar tanımlı kullanıcılara SMS, FAX, E-MAIL, Sesli Mesaj yoluyla iletilebilir. Enerji İzleme sistemlerin en önemli faydası da VAP (Verimlilik Artırıcı Projeler ) için büyük avantajlar sunmasıdır. VAP geliştirilecek noktaların belirlenmesi ve proje öncesi değerlerin düzenli kaydedilmesi
117 Eylül
2016
Demirçelik sektöründe ham maddeden sonra ilk büyük gider enerjidir. Türkiye’de Demir Çelik sanayi elektrik enerjisi tüketimi diğer sanayilerin içinde yüzde22 lik dilime sahiptir. Bu da ortalama yıllık 21.000 MWh’a denk gelmektedir. Yapılan Enerji İzleme Sistemlerinde hangi fiderden ne kadar enerji çekilir?, Benzer fiderlerde farklı enerji tüketimi varmıdır? Eğer fark varsa hatalı fiderin incelenmesi ve arızanın tespit edilmesi bu uygulamalar ile sağlanır. Hatta işletmeler aldıkları bu veriler ile günün hangi saatlerinde hangi sistemlerini daha yoğun çalıştırması gerektiğini planlayabilir ve böylece enerji fiyatlarının pahalı olduğu
118 Eylül
2016
zamanlarda daha az enerji tüketme yoluna giderek ciddi tasarruflar elde edebilirler. Hatların kompanzasyon sistemlerinde herhangi bir arıza olması ve hattın güç faktörünün (CosØ) istenilen değerin altına düşmesi durumunda işletme personelini uyararak reaktif güç tüketimini de engellenir. Enerji Verimliliği analizleri yapmak için Enerji izleme Sistemleri her işletmenin ihtiyaçlarına uygun mühendislik çalışmaları gerektirmektedir. ABC Enser, sadece Demir çelik sanayinde değil, birçok endüstriyel alanda, ölçme, görselleştirilme, kontrol, raporlama, arşivleme, arıza ve ön kestirimci bakım analizleri gibi her tesis için özel çözümler sunmaktadır.
ENERJİ İZLEME & SCADA • TANITICI MAKALE
sge mühendislik
SCADA YAZILIMI SEÇİM KRİTERLERİ Günümüzde üretimde ve elektrik iletiminde kullandığımız cihazların haberleşme yetenekleri arttıkça farklı cihazları tek bir merkezden yönetim ve kontrol edebilme ihtiyacı artmıştır. Scada sisteminin tanımı Kapsamlı ve Entegre Veri tabanlı Kontrol ve Gözetleme sistemi olarak tanımlanabilir ve sektörde bu ihtiyacın tanımı HMI, Akıllı Makine, Akıllı Şebeke, Otomasyon yazılımı gibi birçok isimle adlandırılabilir.
Okan Sarıkayalar Elektrik Yüksek Mühendisi SGE Mühendislik /Zenon Scada
S
cada sistemlerin temelinde sonuçta farklı cihazlar ile farklı iletişim protokolleri ile haberleşebilen ve bu veriler ile sistemi yöneten/izleyen bir yazılım program vardır. Bu program bir bilgisayar programcısının sadece belirli bir ihtiyaca göre yazdığı bir yazılım olabileceği gibi çok uzun yıllar boyunca geliştirilen ve halen gelişimine devam eden bir yazılımda olabilir. İşte bu yazımızda bu programı seçerken çok temel olarak nelere dikkat edilmesi konusunda kısaca bilgiler vereceğim. Esnek Görüntüleme: Programınız ne kadar gelişmiş olursa olsun, bu programın sonucu ekrandır. Bir veya çoklu ekran üzerinden sistemin görüntülenebilmesi, farklı çözünürlüklere otomatik adaptasyonu istenmesi gereken bir özelliktir. Scada sistemlerinin amacı yönetmek ve kontrol etmek olduğundan operatörler için farklı ekrandan sistemi izleyebilmesi önemli bir ihtiyaçtır. Karmaşık projeleri hızlı geliştirme: Dinamik efektler ile kendi kontrol fonksiyonlarınızı ve reçetelerinizi cihazlara ve sisteme yükleme, güvenli ve hızlı geliştirme scada sistemlerinin olmaz ise olmaz özelliğidir. Scada programları arasındaki temel fark
ise ne kadar parametreyi ne hızla kontrol edip, ne şekilde bir sisteme ihtiyaç duyabileceğiniz konusunda ortaya çıkmaktadır. Örneğin bir scada programında tasarlanabilecek bir runtime dosyası 500MB bir alan kaplarken, aynı özellikte çalışan bir diğer scada sisteminde 1MB tutabilmektedir. Dolayısıyla izlenen/ kontrol edilen parametre sayısı yükseldikçe scada sistemlerin performans farkı ortaya çok açık bir şekilde çıkmaktadır. Farklı Dil Seçeneği: Geliştirilen bir scada yazılımın dünyanın farklı ülkelerine satılması durumunda programın dilini değiştirebilme yeteneği oldukça önemlidir. Örneğin Türkiye’de üretilen bir makinayı kontrol eden HMI ekranı Türkçe yapıldıktan sonra, makine örneğin Fransa’ya satıldığında dilin Fransızcaya yazılımın yeniden dizayn edilmeden değiştirilmesi önem arz edecektir.
Sistem Çalışırken Değişiklik:
Scada sistemlerinin en önemli özelliği kontrol ve izleme olduğu düşünüldüğünde, bu programda değişiklik yapılması istendiğinde programı kapatıp kontrolü kaybetme istenmeyen bir özellik olacaktır. Dolayısıyla sistem çalışırken, istenen değişiklikleri yapabilmek temel bir ihtiyaç olarak ortaya çıkacaktır.
Dokunmatik Ekranlarda Çalışabilme: Günümüz teknolojisinin gelişim hızı düşünüldüğünde scada sistemlerinin de çok hızlı bir şekilde adapte olma ihtiyacı söz konusudur. Dokunmatik ekranlarda çalışabilme özelliği bu ihtiyaçtan ortaya çıkmaktadır. Bu noktada scadanın worldview ekranlarını desteklemesi önemlidir. Örneğin fabrikanın bir noktası görüntülenirken uzaklaşarak tüm fabrikanın görüntülenmesi önemli olacaktır.
119 Eylül
2016
DIRECTX11 Desteği:
Scada sistemlerinin özellikle grafiksel çalışmada CPU yükünün azaltılması için Directx11 desteğinin olması çok önemli bir özelliktir. Bu desteğe sahip olmayan yazılım bir noktada CPU’da kilitlenmeye yol açacaktır. Elementler: Grafiksel görüntüleme veya hareketli elementlerin scada sisteminde standart olması ve projeler yapıldıkça farklı projelerde kullanılabilmesi sistem geliştirmelerinde önemli bir ihtiyaç olarak ortaya çıkacaktır.
Hareketli Proses Ekranları:
Dinamik elementlerin kolay bir şekilde geliştirilmesi scada sistemlerinin performansını belirleyen en önemli özelliktir. Örneğin 3 farklı jeneratörden beslenebilecek bir elektrik sisteminde hangi noktaların hangi jeneratörlerden beslendiğini operatörün anlaması için otomatik renklendirebilmek önemli ve işlevsel bir ihtiyaçtır. Bu işlemi otomatik yapan bir scada sisteminde runtime dosyası çok ufak olurken, farklı scada sistemlerinde ekranda görünen her çizgi ve elemente kod yazılması ihtiyacından kaynaklı proje dosyasının büyüklüğü önemli oranda arttığı gibi hata yapma olasılığı yükselmektedir. WPF: WPF elementleri özellikle grafik tasarımcıları tarafından geliştirilen grafiklerin grafiksel ve fonksiyonel olarak scada ekranlarına aktarılabilmesi yeteneği görselliğin çok önem taşıdığı projeler için istenmesi gereken özellik olacaktır. Dinamik Trend: İstenen parametrelerin kayıt ederek veya etmeyerek trend ekranlarında istenen renkte veya şekilde dinamik bir şekilde gösterilebilmesi scada sistemlerinde olması gereken bir özelliktir. Raporlama: Scada sistemlerini birbirlerinden ayıran en önemli özelliklerin başında gelmektedir. Mevcut durum, arşiv durumu, alarm ve olay durumlarında raporlama çıkartabilme yeteneği
120 Eylül
2016
scada sistemlerini sadece izleme sistemlerinden ayırarak yönetimsel işlevler kazanmasına neden olur. İleri Raporlama: Gerçek zamanlı ve geçmişe yönelik dataları kullanarak, farklı databaselerden veri kullanarak KPI hesaplamaları, ISO 50001 raporlamaları hazırlanması gibi yetenekler ilk kurulum sonrasındaki ihtiyaçları karşılayabilme adına çok önemli yetenekler olarak karşınıza çıkacaktır. Arşiv: İstenen önemli dataların arşivlenmesi ve gerekli olduğu durumlarda tekrar geri çağrılarak hızlı bir şekilde incelenebilmesi scada sistemlerinin performansı ile doğrudan ilişkilidir. ERP-HMI İletişimi: Tek yönlü veya çift yönlü olarak muhasebesel veri ile üretim verilerini ve üretim maliyetlerini birleştirme yeteneği çok önemli bir özelliktir. Örneğin Türkiye’de maalesef bu konu çok iyi bilinmemesinden kaynaklı birçok yazılım fabrikalara uygulanmakta ve daha sonrasında ek yazılımlara ihtiyaç duyularak sistemler aşırı pahalı hale gelmektedir. Üretim planlama, üretim maliyetlerini online olarak muhasebe sistemlerine aktarılması, üretilen ürün bilgilerinin ERP sistemlerine girilmesi çok önemli bir ihtiyaç olarak karşımıza çıktığı düşünülürse yatırımları bu noktada dikkatli yapmanın önemi büyüktür.
İşletim Platformu: IEC61131-
3 programlamadan detaylı raporlamaya kadar Window CE, Windows 7 ve Windows 8, Server 2008, Server 2012 altında çalışabilen ve gerçek 64 Bit tabanlı yazılım olması scada sistemlerden istenecek önemli bir istek olmalıdır. Yedekleme: Herhangi bir programlamlama dili kullanmadan parametre ayarları ile projeler yaratabilme ve gerçek yedekleme sistemlerini database ile kurabilme yeteneği. Şuan birçok scada sistemi yedekleme mantığını desteklese bile, yedekleme mantığı içerisinde database yedeklemesi bulunmamaktadır ancak iki scada için tek database kullanılır. Dolayısıyla yedekleme ihtiyacı söz konusu olduğunda iki farklı database kullanan sistemler tercih edilmelidir. Network altyapısı: Döngüsel yedeklemeye ve clientlar ile 128bit şifreleme yeteneği, IPv6 desteği, network içerisinde otomatik alt projeleri yükleme gibi yetenekleri gibi özellikler scada sistemlerinde belirleyici olacaktır. Güvenlik, kullanıcı yetkilendirmesi gibi konular scada sisteminden istenmesi gereken temel konulardandır. Hardware Bağımsız: Sistemde kullanılacak hardware markası bağımsız dizayn yeteneğine sahib olabilmesi sistemin gerçekten çok
önemlidir. Bu özelliği sağlayabilmek için scada sistemlerinin piyasada bulunan cihazlar ile haberleşme için protokolleri barındırması gereklidir. Bu sayede ilk kurulum ihtiyacında 1 driver ihtiyacı olsa da ileride kullanılacak sistemler ile harici bir yazılım olmadan haberleşme yeteneği. Protokollerde Standartlar: Uygunluğu 3.parti kuruluşlar tarafından belgelenmiş OPC DA, OPC UA, SNMP, Modbus RTU, Open Modbus TCP gibi birçok protokol yanında scada sistemlerinin OPC UA Server sertifikalı desteğinin olması, özellikle Enerji protokolü IEC 61850’de KEMA sertifikasının olması projelerde hardware bağımsız hareket kabiliyeti kazandıracaktır. Database Desteği: Standart ODBC/OLE DB destekleri scada sistemlerine Oracle,MSSQL Server, DB2, Informix gibi tüm yaygın databaseler ile iletişim kabiliyet kazandıracaktır. Gateway: Günümüzde kullanılan scada veri yönetme ve kontrol sistemleri bölgesel ihtiyaçları karşılayabilirken, farklı üst yazılım veya hardware’e bilgi aktarması ihtiyacı da söz konusudur. Bunun için scada yazılımlarının OPC Server, SQL-Online, Modbus RTU Slva, Open Modbus TCP, Slave DEC-TCP, DNP3 Slave, IEC60870-101 ve IEC60870104 Slave gibi özelliğe sahip olup, üst yönetim sistemlerine veri aktarabilmesi beklenmektedir. Dolayısıyla Scada sistemleri 500’e yakın driver ile sistemlerden veri okuyabilir ve bunlar işledikten sonra üst sistemlere istenen verileri aktarabilme yeteneğine sahip olması beklenir. Geliştirme: Scada sistemlerinden istenmesi gereken en önemli ve belki en çok dikkat edilmesi gereken bir özelliktir. Bu konuda şu şekilde örnek verebiliriz. Örneğin bir makinanız var ve bu makinanın Window CE olarak çalışan bir HMI ekran var. Projenize bu ekran ile başlayıp mevcut her türlü PLC ile haberleşip, kontrol ve izleme ekranı kurdunuz ancak daha sonra ikinci makinanız geldi ve üretim farklılaştırması yapıp farklı ürünler üretmeye başladınız. Bu durumda mevcut projenizi dilerseniz bir PC’ye yükleyip 2 makinayı birden kontrol ve izleme yaptınız. Fabrikanız geliştikçe makinalarınızı bu kontrol ekranlarına eklediniz. Birgün muhasebe departmanı örneğin SAP gibi bir sisteme geçmeye karar verdiğinde sizden üretim bilgisi ve maliyetlerini aktarmanızı istediğinde scada üzerinde gerekli modülleri aktif edip bu verileri direkt olarak SAP’ye yazabilirsiniz ve dilerseniz muhasebeden sizde gerekli verileri çekebilirsiniz. Genişleyen OG ve AG Elektrik sisteminizi artık yönetemez hale geldiğinizde tüm elektrik izlemesini, yük atmanızı bu izleme sistemine dahil edebilirsiniz. İşte tek bir HMI ekranında başlayan projeniz komple bir izleme sistemi haline dönüştü. Böyle bir yazılım seçmemiş olsaydınız yukarıdaki ihtiyaçları karşılamak üzere fabrikanıza belki onlarca yazılım alıp, bu yazılımları yönetmeniz gerekecekti.
122 Eylül
2016
Farklı Sektörler ile uyumluluk: Günümüzde scada sistemlerine ihtiyacı olan birçok farklı sektör bulunmaktadır. Bu sektörler İlaç, Gıda, Enerji, Otomotiv gibi birçok farklı sektör olabilir ve sektörlerin kendi içlerinde özel standartları olabilir. Örneğin ilaç sektöründe FDA 21 CFR Part 11 önemli olabilirken, Enerji sektöründe IEC61850 Kema sertifikası önemli olacaktır. İşte tek bir yazılım platformunun birçok sektörün ihtiyaçlarına göre tek bir yazılım çözümü olması bu noktada önemlidir. Sonuç olarak scada sistemleri canlı sistemlerdir. Scada sistemlerine yapılan yatırımın geri dönebilmesi ve firmaların verimliliğine önemli ölçüde katkıda bulunması şarttır. Bu amaç doğrultusunda yapılan scada yatırımınında verimliliği önem arz edeceğinden doğru yatırımla doğru sonuçlar ortaya çıkacaktır.
ENERJİ İZLEME & SCADA • TANITICI MAKALE
MİKADO
ÜLKEMİZDE AKILLI ŞEBEKELERİN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ “Öncelikle moda olduğu için değil gereklilikten kurgulanmasını ve sağlam bir teknik zemin üzerine oturtulabilmesini ve hiç değilse bu sefer teknoloji çöplüğü olmayacağımız bir süreci yönetebilmemizi temenni ediyorum.”
Kayhan ÖZTÜRK Elekronik ve Haberleşme Mühendisi / Genel Müdür Mikado Elektrik Elektronik Otomasyon ve Yazılım Sanayi ve Dış Tic.
Bu düşünce çerçevesinde de şu sorular geliyor aklıma: •
Akıllı şebeke nedir? Bileşenleri nelerdir? Bu bileşenlerde ne durumdayız? • Akıllı şebekelere neden ihtiyaç vardır? • Bunun için harcanacak olan kaynak (para, zaman, efor) ne kadar olmalıdır? • Akıllılıkta nereye kadar gidilmelidir? • Bu aklı kimler nasıl yöneteceklerdir? • Yapılmakta olan SCADA ve DMS yatırımları ile şebekelerimiz ne kadar akıllı hale gelmiş oluyorlar? Daha ne kadar akıl ilave etmeliyiz ki “Smart Grid” olsunlar? • Doğal gaz, su, buhar, atık su, telekom gibi diğer şebekeler ile entegre olmadan ne kadar akıllı olunabilir? Ve bu şekebeleri de akıllandırmadan... • Talep tarafındaki öngörülemeyen çılgın artış daha bu sistemler kurulup devreye alınamadan faydayı aşabilir mi? Yani; bazı uygulama alanlarında ’’özellikle fazlaca büyümüş ve dikey büyümeye devam eden şehirlerimizde’’ sağlanmasını beklediğimiz fayda aralığını geçmiş olabilir miyiz? • Planlama, öngörülebilirlik, şehircilik, çevre gibi kavramların altını doldurabiliyor muyuz? Ne kadar? • Güvenlik konusunda farkındalığımız ne kadar? • Akıllı şebekelerin amaç tanımını güncellemeli ve/veya değiştirmeli miyiz? Bu sorularla zihinleri biraz zorlamak,
provoke etmek ve konuyu yapmak zorunda olduğumuz bir yolculuk gibi değil, kendi planlayacağımız bir yolculuk olarak, ihtiyaçlarımıza göre, kurgulamamız gerektiğini anlatmak istiyorum.
Akıllı Şebekeler Neden Gerekli?
Dünyamız üzerindeki 1,3 milyar insanın elektrik enerjisi ile henüz tanışmamış olduğunu da dikkate alarak, 2030 yılında Dünya enerji ihtiyacının yüzde 30 artacağı öngörülmektedir. Burada mevcut karbon emisyonları artırılmadan bu büyümenin nasıl karşılanabileceğini çok hassas ve dikkatli bir şekilde düşünmeliyiz. Enerji ihtiyacımızı karşılamakta sürdürülebilirliği tesis edebiliyor muyuz? Sürdürülebilir bir yapıya sahip olmamaya gerek ülke ve gerekse dünya olarak gücümüz yetebilir mi? Sürdürülebilir enerji kaynağı için rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı kaçınılmazdır. Ancak bu kaynaklar ne yazık ki kararsızdır. Rüzgarın esmediği veya güneşin parlamadığı durumlarda fosil kaynaklı üretimler ile tüketimin karşılanması zorunda kalınacaktır. Tam da bu noktada dengeleme çok önemli olmaktadır. Hava çok sıcaksa fotovoltaikler, yeterince rüzgarlı ise rüzgar türbinleri çalışacaktır. Ancak bunların hiçbirinin olmadığı veya yeterli olamadığı durumlarda fosil kaynaklı santrallar açığı kompanze edecektir. Diğer yandan geliştirilmekte olan yeni enerji üretim teknolojileri ve depolama teknolojileri hızla bu alandaki yerlerini alacaklardır. Burada önemli olan tüm bu kombine
123 Eylül
2016
kaynaklar ile güç eğrisini pürüzsüz bir şekle getirebilmek ve üretim ile tüketimi tüm coğrafyada dengeleyebilmektir. Ancak akıllı şebekeler ile bu dengeleme gerçek zamanlı ve dinamik olarak yapılabilir. Özet olarak; “Sürdürülebilir enerji kaynaklarının adaptasyonu”, “Üretim, iletim ve dağıtımda optimizasyon ve dengeleme”, “Kalitenin sağlanması ve garanti edilebilmesi”, “Verimli ve tasarruflu bir tüketim” konularının tamamında eşzamanlı olarak başarılı bir gelecek hazırlamak istiyorsak akıllı şebekelere ihtiyacımız olacaktır.
Akıllı Şebekeden Beklentiler
Eğer şebekemizi akıllı hale getirmeyi başarabilirsek ondan beklentilerimiz şunlar ve belki de çok daha fazlası olacaktır. • Ucuz ve temiz enerji için yenilenebilir kaynakların sisteme entegrasyonu. • Her ölçekteki dağınık üretim ve depolama ünitesinin şebekede aktif kullanımı ve merkezi olmayan ağ topolojilerinin sağlayacağı imkânlar. • Enerjinin üretim ve tüketim noktalarında daha aktif, izlenebilir, kumanda edilebilir yerel birimler. • Üretim, iletim, dağıtım ve tüketimde verimi artırmak ve yüksek kaliteli elektrik enerjisinin sağlanması. • Bilimsel gelişmelerin enerji alanında uygulanabilirliğini artırmak. • Kendi kendini onaran sistemler. (enerji kesintilerini önleyebilme veya kesinti sonrası kısa sürede toparlanabilme) • Saldırı veya doğal afet gibi durumlarda sistemin yük akışını otomatik olarak ayarlaması. • Elektrik enerjisi pazarının gelişmesi. • Kayıp/kaçak sorunlarının çözülmesi. • Gerçek zamanlı üretim-talep dengelemesi. (talep tabanlı yük yönetimi uygulamaları gibi.)
Buraya kadar söz konusu ettiğimiz düşünceleri dikkate aldığımızda Akıllı Şebeke kavramını tam olarak kapsayan ve tarif eden paragraf şu olabilir. Akıllı Şebekeler kavramı, bilimsel ve teknolojik gelişime bağlı olarak, içinde bulunulan dönemin imkânları ile biçimlenecektir. Akıllı Şebekeler; güncel teknolojik gelişmelerin ve tekniklerin üzerinde uygulanabildiği ve bu sayede akıllı algoritmaların ve uzmanlaşmış sistemlerin “enerjiye bağımlı modern hayatımızı devam ettirebilmemiz için içerisinde olmamızın zorunlu olduğu ve bitiş noktasının kestirilemediği teknolojik süreçler karmaşası. bugün halen bu aşamanın geçilememiş olduğunu görüyorum.”
124 Eylül
2016
elektrik şebekesinin yönetiminde ve işletmesinde rol almalarına ve verimliliğini artırmalarına imkan sağlayan şebekelerdir. Bu tanım bana en yakın gelen, en doğru, en kapsayıcı ve zamandan bağımsız olan tanımdır.
Akıllı şebekeler;
Literatürde de yerini almış olan diğer pek çok tanıma da burada yer vermek gerekecektir. • Tüketicinin enerji üretiminde ve tüketiminde daha etkin rol oynayabilmesidir, • Haberleşme uygulamalarının elektrik şebekesinde hayat bulmaya başlamasıdır, • Tüketicinin birden çok alternatifinin olduğunun farkına varması ve enerji marketinde çeşitliliğin ve alternatiflerin çoğaltılmasıdır, • Bir şebekenin akıllı olması; üretimden son tüketiciye kadar bütün şebekenin, tüm alt bileşenleri ile; uzaktan izlenebilir, kontrol edilebilir, öngörülebilir ve yönetilebilir olmasıdır. • Güç şebekesindeki tüm noktaların uyanık, tepkili, adapte edilebilir, maliyet açısından uygun, çevre ile dost, gerçek eş-zamanlı, esnek, güçlü, gerek duyulan her sistemle bağlanabilen ve aldığı bilgileri yorumlayabilen bir yapıda olması AKILLI yapıyı oluşturmaktadır. • Akıllı üretim: Şebekenin birçok noktasından alınan geri beslemeler ile, enerji üretiminin optimize edilmesi, gerilimin, frekansın ve güç faktörünün otomatik olarak ayarlanabilmesi için öğrenme özelliğine sahip güç üretimidir. • Akıllı dağıtım: Kendi kedini iyileştiren, dengeleyici ve optimize edici yapıdadır. Otomatik izleme ve analiz etme özelliği ile hava durumu ve enerjisiz kalma geçmişine bağlı olarak arızaları tahmin edebilecek yapıya sahip sistemlerdir. • Böyle bir yapı enerjisiz kalmayı engellerken, enerjisiz kalınmışsa tekrar toparlanmayı hızlandırır. Ayrıca hat açmalarında-kapamalarında daha iyi performans sağlar.
Ülkemizdeki Gelişmeler ve Olası Sorunlar
Başta Amerika olmak üzere birçok gelişmiş ülke, akıllı şebekelerin ar-ge çalışmalarına önemli miktarda bütçeler ayırmakta ve yaygınlaşması için gerekli olan siyasi iradeyi gösterebilmektedir. Özellikle son zamanlarda yapılan çalışmalar meyvesini vermiş ve yenilenebilir enerji kaynakları en hızlı büyüyen enerji pazarı haline gelmiştir. Her yenilik gibi akıllı şebekelerin de önündeki en büyük engel; özellikle idareciler tarafından değerinin yeterince takdir edilmemesi ve gerekli olan ilgi ve yatırımın yetersiz kalmasıdır. Akıllı sistemlere geçişe karar verildiğinde hemen ertesi gün böyle bir yapıya geçilmesi mümkün olmamaktadır. Tam olarak geçişin 20-30 yıllık bir süreç bile alabileceği öngörüldüğünde, ancak bazı önlemler ile bu sürecin kısaltılması mümkün kılınabilir. Akıllı sistemler için yasal düzenlemeler, standart yapılar belirlenmeli ve çerçevede tüm insanların olduğu bilinci verilmelidir. İnsanlar konu ile ilgili bilinçlendirilmelidir. Kısa, orta ve uzun vadeli, ciddi ve detaylı planlar yapılmalıdır. Mevcut sistemi tümden atamayacağımız için, burada önemli olan ve yapılması gereken bundan sonra sisteme entegre edilmesi planlanan yapıların akıllı sisteme uygun inşa edilmesi olmalıdır. Diğer bir sorun, tüm tarafların (idareci, üreticiler, tüketiciler, teknoloji geliştiriciler, akademik çevreler) global ölçekte uyumlu bir akıllı şebeke ağı gelişimi için, akıllı şebeke bileşenleri ve prosedürleri, bunların etkileşimleri ve rolleri konusunda uzlaşmaları ve bu uzlaşmaya bağlı olarak yerel akıllı şebekelerini inşa etmeleri gerekmektedir. Akıllı şebekeler ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının ve dizaynının da optimize edilmesini sağlar. Burada bağlayıcı nokta enerjinin üretildiği ve tüketildiği nokta ile, bunların arasındaki iletim hattının ve indirici merkezlerin yeterliliğidir. Akıllı Şebekeler daha fazla ve iyi kalitede gerçek zamanlı veri toplanması temeline oturmaktadır. Ancak bilinmelidir ki akıllı sistemlerde birçok iletişim sistemi olacağından, dış saldırılara da acık olacaktır. Burada GÜVENLİK/GÜVENİLİRLİK çok büyük önem kazanmaktadır. İçerden ve/veya dışarıdan gelebilecek
126 Eylül
2016
saldırılara karşı güvenlik, sistemlerin tamamına tam olarak hakim olabilecek şekilde güvenilirlik çok ciddi kurgulanması gereken konular olacaktır. Entegrasyon konusunda ortak yaklaşım oluşturulmalıdır. Kurulmakta olan ve kurulacak olan tüm paydaş sistemler ve üniteler için entegrasyon yapılandırması en başından yapılmalı ve kesinlikle korunmalıdır. Akıllı şebekelerin yaygınlaşması ile yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları ekonomiye kazandırılabilecek, tüketici küçük çaplı enerji kaynaklarını kullanabilecektir. Enerjinin, üretimi ve tüketimi noktasında daha aktif rol kazanacak olan tüketiciler, bu sayede dünyanın daha yaşanılabilir bir yer olması için gösterdiği gayretin karşılığını, verimlilik, güvenilirlik, düşük maliyetler olarak alabilecektir. Bu konuda sağlıklı bir sonuç almak ve gerçek bir fayda sağlamak istiyorsak; En az 50 yıllık vizyon ile değişmeyecek bir ana fikir/ ana gövde oluşturmalıyız. Tüm planlamalar bu ana fikir etrafında yapılmalıdır. 5’er ve 10’ar yıllık, ulaşılabilir ve net ara hedefler konulmalıdır ve her 5 ve 10 yılın sonunda ana hedef doğrultusunda bulunulan nokta değerlendirilmelidir. Bu ana fikre entegrasyon yöntemleri de ’’değiştirilmesine ihtiyaç duyulmayacak şekilde’’ baştan tanımlanmalıdır. Gelişim, yani yeni ihtiyaçların entegrasyonu, ancak bu ana fikir doğrultusunda ve tariflenen entegrasyon yöntemi çerçevesinde olmalıdır. Süreç uzun çok paydaşlı ve çok detaylı olduğu için sabırlı ve takipçi olmalıyız. Süreçteki tüm tarafların motivasyonunu sürekli kılabilecek argümanlar oluşturmalıyız. Gerçek ihtiyaçları talep edenin belirlemesi, arzın yönlendirici olmaktan çok uyum gösteren ve geliştirdiği teknolojiler ile engel kaldıran olması gerektiğini düşünüyorum ve önemsiyorum. Planlamalar uluslararası erklerden ev tipi kullanıcılara kadar tam bir mutabakat içerisinde yapılabilmeli, ortak akıl sağlanabilmelidir. Henüz çok başında olduğumuz bu süreci doğru yönetmek sadece bazı yönetici birimlerin değil hepimizin ortak sorumluluğudur. Çünkü hem katedilen yol hem de sonuçları tüm paydaşları; yani “kaçınılamaz bir şekilde” hepimizi etkileyecektir.
Dip notlar: • Planlama ve öngörülebilirlik temelli felsefeler üzerinde kurgulanan “akıllılaştırma” algoritmaları, bizim plansızlık ve öngörülemezlik dünyamızda ne kadar başarılı olabileceklerdir? Bizim tarzımızı değiştirmeye pek niyetimizin olmadığı açıktır. Bu durumda; söz konusu algoritmaların geliştirildiği platformlarda, kendi tarzımıza uygun yapılanmaları yönlendirecek şekilde yer almamızın zamanı çoktan gelmiştir. • Akıllılığa bağımlılığın getireceği zaaflar ilerlemenin heyecenı içerisinde unutulup gidiyor mu? Bu zaaf hallerinden birisine hazırlıksız yakalanırsak neler olur? Senaryolarımız ve önlemlem planlarımız hazır mı? • Gerekli olduğunda, akıllı dünyadan ya da başka bir değiş ile küresel akıldan ayrılmak dumunda kalırsak ne olur? Ya tüm bunları göz önüne alarak kendi akıllılığımızı kurgulayıp, yaratıp, uygulamaya koymalıyız, Ya da akıl nakli operasyonlarımızın süreçlerini bu ve daha bir çok kestirimciparanoyak soruların cevapları dahilinde doğru yönetmeliyiz.
ENERJİ İZLEME & SCADA • TANITICI REKLAM
BAŞARI MÜHENDİSLİK
TRAFO MERKEZLERİNDE KULLANILAN IEC 61850 STANDARDI VE IEC 61850 NETWORK ÇÖZÜMLERİ
(Korenix JetNet 5628G / JetNet 5828G ve Korenix 4508i Serisi) IEC 61850 standardı trafo merkezlerinin otomasyon haberleşme sistemleri için oluşturulmuş bir standarttır. IEC 61850 standardı sayesinde enerji otomasyonu sistemleri için tek bir haberleşme protokolü tanımlanmış olup, tüm ekipmanlar gerek birbirleri ile gerekse bir üst sistem ile aynı protokol üzerinden haberleşebilmektedir.
B
u protokol ile birlikte trafo merkezleri otomasyonunda ethernet teknolojisi kullanılmakta ve standart aracılığıyla yeni bir haberleşme protokolü ihtiyacı ortadan kalmaktadır. Bu entegrasyon haberleşme maliyetleri olumlu yansımakta ve sistemin çalışma hızını arttırmaktadır. Bu standardın kullanımı ile birlikte, sistemin network altyapısı için IEC 61850 switch ihtiyacını ön plana çıkmıştır. Korenix JetNet 5628G ve JetNet 5828G Serisi, IEC61850-3 standardının yanı sıra NEMA TS1/ TS2 ve EN50121-4 sertifikaları ile birlikte sadece Trafo Merkezleri ile değil tüm Raylı Sistemler ve Akıllı Trafik Yönetim Uygulamaları için modüler yapısı ile tüm saha gereksinimlerini karşılayabilmektedir. Bu seri switchler üzerlerinde 4 adet gigabit combo port ve 3 adet modüler slot ile çeşitli saha ihtiyaçlarını
kullanıcıya uygulama imkânı sağlamaktadır. Bu mevcut modüler yapısı ile 24 port 10/100M bakır portdan 18 port 100M fiber porta kadar yapılandırabilir ve her çeşitli yapılandırmada 4 adet gigabit combo uplink port sunabilmektedir. Böylece network yapılandırılması, ihtiyaç doğrultusunda belirlenerek modüler yapıda port sayısı esnekliği sağlanmış olmaktadır. Switch’ler MSR (Multiple Super Ring) ağ yedekliği protokolünü desteklediğinden 2 adet gigabit ring yapıyı yedek uplink bağlantıları ile destekleyebilmektedir. Ayrıca IEC61850-3 ve IEEE1613 alt istasyon standartlarının üst düzey yönetim
127 Eylül
2016
ve güvenlik gereksinimlerini karşılamak için JetNet 5628G ve JetNet 5828G serisi switchler; yüksek kalitede ve güvenilir ağ iletişimi sunmaktadır. Switchlerde; 16K MAC, 8 fiziksel QoS, 256 VLAN, IGMP Snooping, DHCP, LACP kuyruğu ve diğer gelişmiş yönetim ve güvenlik özelliklerinin yanı sıra LLDP ve Korenix NMS etkili ağ yönetim yazılım desteği mevcut bulunmaktadır. JetNet 5628G ve JetNet 5828G serisi, saha güç yapılarında esnek kullanıma yönelik 85~264VAC, 88~370VDC ve 24/48VDC dâhil olmak üzere çeşitli güç giriş türlerini desteklemektedir. Bu sayede geniş ölçekli güç seçenekleri; trafo merkezleri, trafik ve demir yolu otomasyonuna
128 Eylül
2016
yönelik en en ekonomik ve güvenilir çözümü sağlamaktadır. JetNet 5628G ve JetNet 5828G’nin port sayısı versiyonu olan JetNet 4508i serisi ise özellikle saha panolarında, Din-Rail yapısıyla esnek çözümler sunmaktadır. 8 port ve IEC 61850-3 standartına sahip olan JetNet 4508i serisinin, JetNet 4508if versiyonları 6 adet bakır ve 2 adet 100 FX fiber portları (SC konnektör) ile verinin uzun mesafeler kayıpsız iletimini sağlamaktadır. Rackmount seride olduğu JetNet 4508i serisinde de Korenix NMS etkili ağ yönetim yazılım desteği bulunmaktadır. IEC 61850 destekli ürünleri ve bir çok endüstriyel network ürününü bünyesinde barındıran Korenix, Türkiye’de Başarı Mühendislik aracılığıyla müşterilerine ulaşmaktadır.
EX-PROOF • TANITICI REKLAM
EKSEN MÜHENDİSLİK
EX- PROOF ÜRÜNLER
Y
anıcı ve patlayıcı gaz ortamlarında, rafinerilerde, dolum tesislerinde ve buna benzer risk teşkil eden patlayıcı gazın sürekli mevcut olduğu kimya, ilaç, boya , parfüm fabrikalarında kullanılan Ex-Proof aydınlatma armatürleri ve anahtarları,start stop ve acil stop butonları, ExProof çakar ikaz, siren, telefon ve el fenerleri, ex -proof kablo rakorları ve bağlantı parçaları, irtibat kutuları ve panolar, exproof tanker topraklama cihazı, ex proof motorlar. Ex-proof duvar tipi, kanal tipi, çatı tipi ve santrifüj tipli fanlar stoklu olarak bulunan ürünlerimizin bazılarıdır. Eksen Mühendislik Elektrik Sanayi Tic. Ltd. Şti. EX-PROOF ( Alevsızdırmaz ) elektrik malzemeleri İtalyan COSIME, İngiliz DIALİGHT PEPPERS firmaları ile WAROM ve COOPER CEAG ATEX sertifikalı ürünlerinin Türkiye temsilcisidir. İthalatını yaptığımız tüm ex-proof
ürünler ATEX sertifikalı ve CE belgelidir. Son teknoloji ex-proof led ürün satışlarımızda stoklu olarak başlamıştır Ayrıca Coelbo, Cemp, Wolf, Helios, Ostberg, Tepex, Teleindustria, Kromamec markalı ATEX Sertifikalı CE Normlu ürün satışlarımız vardır. Bu ürünler dünyanın dört bir yanında kullanılmakta olup teknik destek ve garanti konularında müşterilerimize Avrupa kalitesini sunmanın gururunu taşımaktayız. Ex-proof fanlarda ürünün tamamını kapsayan ( motor + pervane komple akuple ) ATEX sertifikalıdır. HELIOS ve ÖSTBERG markalı fanlar stoklu olarak bulunmaktadır. Eksen Mühendislik geniş ürün yelpazesi ve stoklu ürünleri ile müşterilerine en iyi hizmeti sunmakta ve gerektiğinde malzeme keşfi, seçimi, montajı ve uygulama alanları belirlenmesi konusunda teknik destek vermeyi sürdürmektedir.
129 Eylül
2016
EX-PROOF • TANITICI REKLAM
PROTAŞ
LED’li Ex-proof Aydınlatma Armatürleri Ex-proof (Alevsızdırmaz) ürünler, endüstride, havada bulunan kimyasal gaz veya tozlardan dolayı parlayıcı-patlayıcı özellik taşıyan ortamlarda kıvılcım sebebiyle patlama ve yangın tehlikesini önleyerek can ve mal kaybını engellemek için kullanılan özel yapıya sahip mekanik ve elektriksel teçhizatlardır.
Patlamanın oluşması için üç unsurun bir arada olması gerekmektedir: 1. Yanıcı/Parlayıcı/Patlayıcı madde (gaz, buhar,toz, lif) 2. Oksijen (var olan atmosferik ortamdaki hava) 3. Ateşleme Kaynağı (elektrik arkı, ısı, kıvılcım,alev) Bu üç unsurdan biri devre dışı edilebilirse patlama tehlikesi kalmaz. Oksijen ve yanıcı maddeyi devre dışı bırakmak mümkün olmayabilir. Bu noktada Ex proof elektrik malzemeleri devreye giriyor.
Bu malzemeler özel yapıları sayesinde cihazda oluşabilecek arkların neden olacağı yanma ve patlamaları muhafaza ederek dış ortamla temas haline geçmesini engeller. İçeride oluşan bu ark, alev çıkmasına sebep olsa da, cihaz mahfazası onu kendi içerisinde soğutarak dışarıya sıcak olarak sızdırmama özelliği taşır.
elemanlarında enerji verimliliğinden faydalanmak için mükemmel bir fırsat yakalanmıştır. Böylelikle geleneksel floresan armatürlerle aynı aydınlatma düzeyi elde edilirken, LED teknolojisinin enerji tasarrufu konusundaki büyük avantajlarından faydalanılabilecektir. Aynı zamanda kullanım ömrü olarak geleneksel aydınlatma armatürüne göre de üstünlük sağlanmıştır. Endüstriyel gelişmeleri ve teknolojik yenilikleri yakından takip ederek, bunları kendi bünyesinde uygulayan PROTAŞ , dünya standartlarına uygun exproof elektrik malzemelerini ülkemizde üretmekte yirmi beşinci yılı aşkın bir deneyimle , Türkiye’de ATEX sertifikalı LED armatür üreten ilk firma olmayı başarmıştır.
Led floresan aydınlatma armatürleri
LED Floresan ve LED Projektör Alev yolları sayesinde içeride oluşan patlamanın dışarıya soğuyarak çıkışı
130 Eylül
2016
Exproof malzemelerin patlayıcı ortamlarda can ve mal kaybını engellemek için sahip oldukları yapıları ile LED teknolojisi birleştirilerek patlayıcı ortamlarda kullanılması zorunlu aydınlatma
LED projektör
EX-PROOF • TANITICI RÖPORTAJ
PANELEX
“FİRMAMIZ ELEKTRİKLE İLGİLİ TÜM SEKTÖRLERLE ÇALIŞIYOR” PanelEx’in kuruluşu nasıl gerçekleşti? Aslında 20 yıldan fazladır sektördeyim. Ancak 3 sene kadar önce deneyimlerimi kendi adıma değerlendirme cesareti gösterebildim. İş ortağım Celal Arslan’la daha önce çalıştığımız firmadan arkadaşız. Onun da sektörde 15 yıllık deneyimi var. Uzmanlığımız alçak gerilim elektrik panoları. Ayrıca exproof ürünlerle ilgili olarak önemli bir fırsat olduğunu düşündük. Firmamızın adı da buradan, panel ve exproof’dan geldi.
132 Eylül
2016
Ürün gamınızdan biraz bahseder misiniz? İki temel ürün grubumuz var: Endüstriyel ürünler ve ex-proof ürünler. Bu kapsamda hem Türkiye’de hem de dünyada iyi bilinen markaların ürün ve çözümlerini sağlıyoruz. Önemli markalarımızdan birisi Alman Rose Systemtechnik firması. Hem endüstriyel hem ex-proof ürünleri var. Özellikle makine ve proses otomasyonunda kullanılan operatör panelleri için taşıyıcı kol sistemleri lokomotif ürünlerimiz arasında. Bu ürün grubunda çok geniş bir ürün yelpazesine ve rekabetçi fiyatlara sahibiz. Aynı markanın diğer endüstriyel ürünleri alüminyum ve GRP bağlantı kutuları ile el tipi komanda ve kontrol kutularıdır. Endüstriyel ürünler grubunda bir diğer önemli markamız EAE Elektroteknik. Bildiğiniz gibi EAE Türkiye’nin en önemli panel üreticilerindendir. Hem bizim için hem de müşterilerimiz açısından memnuniyet verici ve yakın bir işbirliği içinde çalışıyoruz. Bu ürün grubunda iş güvenlik ürünleri de sağlamaya başladık. Örneğin Safety Jogger markasının iş eldivenleri ile iş ayakkabılarını getiriyoruz. Yakında bu ürün grubu için başka markalarımız da olacak. Yakın gelecekte ısı ile daralan makaron ve kablo bağları ile ilgili çalışmamız da sonuçlanacak ve umuyorum ki bu ürünleri de hem yüksek nitelikli hem de uygun fiyatlı olarak sağlamaya başlayacağız. Ex-proof ürün grubunda lokomotif markamız yine Rose. Ex-e tipi alüminyum, GRP ve paslanmaz terminal kutuları ile
PANELEX PANEL SİSTEMLERİ VE EX-PROOF ÜRÜNLER GENEL MÜDÜRÜ YAVUZ BALTACI
kumanda kutuları konusunda fiyat ve taslim süresi açısından çok iddialıyız. Rose’nin diğer pek çok üretici ile yapmış olduğu küresel anlaşmalar çerçevesinde örneğin İtalyan FEAM markasının alevsızdırmaz ürünleri ile aydınlatma armatürlerini de sağlayabiliyoruz. Bu ürün grubunda yeni markamız ise Çin’den CZ. Tüm Çin ürünlerinin düşük nitelikli ve düşük fiyatlı olduğu ile ilgili düşünceleri yıkacağımız önemli bir marka olacak. Aydınlatma armatürleri ve fiş priz grubu ile başlayan ilişkilerimizi yakın gelecekte daha kapsamlı bir iş birliğine dönüştürmek yönünde önemli çalışmalarımız var. 2015 yılı için önemli hedeflerimizden biri ihracat. En son KAR grubunun Erbil Khurmala Petrol Sahası projesi ile ilgili ürünlerini teslim ettik. İhracatımızın toplam satışlarımız içindeki payını arttırmak için bazı yatırımlarımız var.
Bilgisayar • Otomasyon • Elektrik • Elektronik
THEA IQ DOKUNMATİK YAŞAM BİÇİMİ… Gelişen teknoloji, hayat konforunu her geçen gün yükseltiyor. Çok yakın bir zamana kadar ancak bilimkurgu filmlerinde görülebilen teknolojiler, hızla gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline geliyor.
V
İKO tarafından geliştirilen Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli ile şimdi apartman dairesi, villa, ofis, otel odası, toplantı salonu ve genel mekanlar teknolojinin sunduğu üstün konforla tanışıyor. Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli; tüm mekanlarda ısıtma, iklimlendirme, aydınlatma ve jaluzi/panjur kontrolünü tek noktadan ya da mobil cihazlar kullanarak uzaktan erişim ile kolaylıkla yapmanıza ve güvenlik sistemleri entegrasyonu sağlamanıza olanak tanıyor.
Kişiselleştirilebilir senaryolar… Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli ile mekanların ışıkları, iklimlendirmesi, perde ve panjurların hareketleri bir merkezden kontrol edilebilirken, isteğe göre senaryolar da oluşturulabiliyor. Programlanacak senaryoya göre, tek dokunuşla tanımlanan tüm kontroller sağlanıyor. Panel üzerinde isteğe bağlı olarak kişiselleştirilebilen senaryoların yanı sıra zamana bağlı ya da periyodik ve tek seferlik senaryolar da gerçekleştirilebiliyor. Bu durumda senaryonuza göre istediğiniz zamanda ışıklar, panjurlar ve mekanın ısısı önceden belirlediğiniz konuma geliyor. Tüm bu özelliklerinin yanı sıra Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli, IP tabanlı interkom özelliğine sahip, ister sesli ister görüntülü görüşme ve IP telefonlar ile görüşme özellikleriyle de dikkat çekiyor. Ürün; cevapsız, arayan ve aranan çağrıları kaydedebiliyor ve resimli
olarak gösterebiliyor. Ayrıca kapı zilini cep telefonuna yönlendirebiliyor ve cep telefonu ile bina giriş kapısı arasında iletişim kurabiliyor. Taksi, kuru temizleme, temizlik hizmeti, mekanik/elektrik hizmetleri ya da alışveriş ve olabilecek diğer potansiyel hizmetler için alt yapı ve kişiselleştirilebilir arayüz desteği de verebiliyor. Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli, arabanızla yolculuğa çıkmadan önce trafik bilgilerini ve yoğunluk haritasını kullanarak güzergah planlaması yapmanıza yardımcı oluyor. Öte yandan site yönetimi ya da ilgili merkezden yazılı mesaj alabilme ve aynı şekilde gönderebilme, fatura ve aidat paylaşımına olanak sağlaması gibi özellikleriyle de fark yaratıyor. Mekanlar için güvenlik sistemi… Kapı zili butonu, su basma, gaz, duman ve hareket dedektörleri gibi güvenlik ürünleri direkt olarak Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli’nin inputlarına bağlanarak güvenlik sistemi oluşturulabiliyor. Bu imputlardan birinin aktif olması durumunda ekran üzerindeki siren uygulaması çalışıyor. Site yönetimi ve ilgili merkezlere gerekli bilgilendirmeler yapılıyor. Ayrıca isteğe göre mobil cihazlarla da gerekli mesajlar paylaşılabiliyor. Böylece mekanların güvenliği en üst seviyede sağlanmış oluyor. Her input için ayrı ayrı kayıt tutma özelliği ile hangi dedektörün ne zaman aktif olduğu bilgisine de her zaman erişim sağlanabiliyor.
133 Eylül
2016
q
VİKO KAÇAK AKIM KORUMA RÖLELERİ…
VİKO Kaçak Akım Koruma Röleleri; güvenilir ve sağlam yapısıyla, sistemde ve elektrikli cihazlarda oluşabilecek kaçak akım riskine karşı önemli bir koruma görevi üstleniyor.
E
lektrikli cihazlarda ve devrede oluşabilecek kaçak akım, her zaman toprağa ulaşma eğilimindedir. Kaçak akıma doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalındığında, akım insan vücudundan geçerek ciddi bir elektrik şokuna neden olabilir. Kaçak akım, insan vücudunda doku yanıklarının yanında, kas spazmları, nefes alma zorluğu, kalp ritim bozukluğu, bilinç kaybı ve ağır yaralanma gibi hayati tehlikesi bulunan sonuçlar doğurabilir ve ölüme sebep olabilir. Yaşam alanlarında ve çalışma mekânlarında oluşacak kaçak akımlar, insan hayatını tehdit eder ve yangın tehlikesi taşırlar. Sevdiklerinizin ve sizin kendi güvenliğiniz için kaçak akım rölesi kullanılması son derece önemlidir. Kaçak akım koruma rölesinin görevi, yalıtım hatasından kaynaklanan kaçak akımı algılamak ve algılanan kaçak akımın belirli değerlerin üzerinde olması durumunda bağlı bulunduğu devreyi kesmektir. Kaçak akım röleleri devreye giren-çıkan akım eşitliği esasında çalışmaktadır. Elektrik sistemine giren ve çıkan akımın eşit olmadığı durumlarda, VİKO Kaçak Akım Rölesi, sistemdeki gerilim eşitsizliğinden mevcut kaçağı hassaslıkla algılamakta ve sorunsuz şekilde enerjiyi kesmektedir.
q RIttal’den Neme Karşı Koruma Çözümü
E
lektronik bileşenleri zararlı çevresel etkilerden korumak için her zaman panolar kullanılır. Ama pano içerisinde yoğuşma (nem) oluştuğunda ne olur? Bu tehlike basit ve akıllı Rittal ürünleri ile önlenebilir. Özellikle değişken iklim koşullarına maruz kalan panolarda basınç farklılıkları sebebiyle içeride yoğuşma oluşabilir. Elektrik sistemleri etkili, basit ve akılcı bir Rittal çözümü ile zararlı nemden korunabilir. Basınç tahliyesi engelleyicili entegre
134 Eylül
2016
Kaçak akıma karşı üstün ve hassas koruma… Güvenli tasarımı ile birlikte basit ve sağlam bir çalışma mekanizmasına sahip olan VİKO Kaçak Akım Röleleri, yenilik ile verimliliği, esneklik ile işlevselliği birleştirerek konut, ticari ve endüstriyel sektörde kullanım için tasarlanarak üretilmektedirler. VİKO Kaçak Akım Koruma Röleleri; 30mA’da Hayat (İnsan Koruma), 300mA’da da Tesisat (Yangın Koruma) koruma için çalışırlar. Kaçak akım röleleri; topraklama sistemi ve sigortalarla birlikte sistem tamamlayıcısı olarak kullanılmalıdır. VİKO Kaçak Akım Koruma Röleleri, otomatik sigortalar ile tasarımsal uyumluluğu sayesinde, iğne ve çatal tipi busbar bağlantısına uygun terminalleriyle özellikle pano uygulamalarında hızlı ve kolay montaj özellikleriyle müşterilerine çözüm sunmaktadır. Düzenli kontrol için aylık test butonu ve IP20 sınıfı elle temasa karşı yüksek korumalı bağlantı terminalleri de VİKO Kaçak Akım Koruma Rölelerinin özellikleri arasında yer almaktadır. Teknik olarak ise 2 veya 4 kutup, 30mA ve 300mA hata akım kesme değeri, 25A - 80A arası beyan akım değerleri ve 6kA kısa devre kesme kapasitesi, VİKO Kaçak Akım Rölelerinin diğer özelliklerinden birkaçı...
sızdırmaz membran (basın dengeleme tıpası) sayesinde, basınç farklılıkları ile oluşan yoğuşma büyük ölçüde önlenir. Bunun yanı sıra basınç dengeleme tıpası, pano dışından panoya nüfus etmeye çalışan nemi de engeller. Yoğuşma hala önlenemiyor ise, Rittal yoğuşma suyu çıkışı kurulumunu tavsiye etmektedir. Böylece bir labirent sistemi sayesinde yoğuşan suyun dışarıya atılması sağlanırken, aynı zamanda dış ortamdan gelecek suya karşı da koruma sağlanmış olur. Her iki ürün de Rittal’in hem küçük, hem de kompakt panolarına hızlıca monte edilebilir.
Yeni Fluke Ti400, Ti300 ve Ti200 Gelişmiş Performanslı Kızılötesi Termal Kameralar q
q Yeni Fluke 820-2 LED Stroboskop
M
akine ile fiziksel temas yapmadan, geniş bir sanayi yelpazesine ait çeşitli makineler üzerinde, potansiyel mekanizma arızalarını güvenle araştırın ve gözlemleyin. Fluke 820-2 LED Stroboskop dayanıklı, kompakt, taşınabilir bir stroboskop olup hareketi durdurarak arıza teşhisi, mekanik sorun giderme ve süreç veya ürün araştırma ve geliştirme için idealdir. Yeni Fluke 820-2-LED Stroboskop, olcum ve arıza teşhis amacıyla hareketi durdurmak için basit ve kullanımı kolay bir araçtır ve • Çalışmayı durdurmadan veya makine ile temas etmeden dönen ekipmanın çalışma hızını belirlemenizi, • Parazitli osilasyonların, hataların, kayma veya istenmeyen distorsiyonların teşhisi için hareketi durdurmanızı, • Doner bir şaftın, hoparlörün veya mekanik parçaların dönme veya frekans hızını ölçmenizi, • Parça numaralarını veya diğer işaretlemeleri tanımlamanızı sağlar.
B
u yeni Fluke kızılötesi kamera üçlüsü LaserSharpTM Auto Focus donanımına sahiptir. Evet, piyasada diğer otomatik odaklamalı sistemler de vardır fakat Fluke bunu bir adım ileriye taşımıştır. Böylece tam odaklı görüntüler alırsınız. Üstelik her defasında.Her kızılötesi kamera kullanıcısı, bir kızılötesi muayene yaptığında sağlanması gereken en önemli şeyin odak olduğunu bilir. Odaklı bir görüntü olmadan sıcaklık ölçümleri hassas olmayabilir ve bir problemi gözden kaçırmak kolaylaşır. LaserSharp otomatik odak size tam olarak nereye odaklandığınızı söyler. Odaklanmadan önce hedefinize olan mesafeyi bir lazer kullanarak ölçer. Mükemmel odaklı bir görüntü için kırmızı lazer noktasını incelediğiniz nesnenin üzerine getirin ve ardından tetiği çekip bırakın. • Daha eksiksiz analiz ve raporlama için CNXTM Kablosuz Sistemle beş adete kadar ek ölçüm yakalayın • AutoBlendTM modlu Patentli Fluke IR-FusionR teknolojisiyle sorunları daha hızlı tespit edin ve bildirin • Doğrudan PC’nize, AppleR iPhoneR’unuza veya iPadR’inize kablosuz görüntü aktarımı sağlayan daha hızlı iletişim • Tek elle kullanılabilen, kullanımı kolay kullanıcı arabirimi • Menüde hızlı gezinme için sağlamlaştırılmış yüksek çözünürlüklü 640 x 480 kapasitif dokunmatik ekran • IR-PhotoNotesTM Açıklama Sistemiyle konumu göstermek üzere ek dijital görüntüler veya ek alan ayrıntıları yakalayın • Standart ve radyometrik video kaydı* • Video akışı (USB ve HDMI) • Metin ve sesli kayıt ve açıklama, ek ayrıntıların görüntü dosyasıyla birlikte kaydedilmesini sağlar • Ek uygulamalarda daha fazla esneklik sağlayan isteğe bağlı değiştirilebilir lensler • Yüksek sıcaklık ölçümü (Ti400’de 1200°C’ye kadar) • SmartViewR ve SmartView Mobil Analiz ve Raporlama Yazılımı dahil
135 Eylül
2016
GELECEĞİN EVLERİ ŞEKİLLENİYOR q
A
kıllı ev denildiğinde, çoğumuzun aklına bilim kurgu filmlerinden kalma sahneler geliyor. Bunların en güzel örneklerinden biri de Robert Zemeckis’in Back to the Future – Geleceğe Dönüş serilerinde yer alan sahnelerdir. 1989 yılında çekilen ve 90’lı yıllara damgasını vuran efsanenin ikinci bölümünde yıl 2015 olarak geçmekte ve geleceğin dünyasına ilişkin birçok teknolojik dönüşüme yönelik önemli sinyaller verilmektedir. Bir ev veya binada akıllı teknolojilerin kullanılmasının belli başlı nedenleri şunlardır:
1-Uzaktan Erişim: Internet üzerinden gerek bilgisayar gerekse cep telefonlarından mekâna ulaşarak elektrikli ve elektronik cihazların, armatür veya aletlerin kontrol edilmesidir. Biraz daha somutlaştıracak olursak; Sıcak bir yaz günü, evinize gitmeden 15-20 dk. öncesinden cep telefonu veya tablet üzerinden iklimlendirme için istediğiniz set değerini girerek, hatta fan hızını da istediğiniz seviyede açarak kontrol edebilirsiniz. Artık serin bir mekan sizi bekliyor. 2-Senaryo: Evinizden ayrılırken tek bir tuşa basıyorsunuz ve aydınlatmalar, perdeler, iklimlendirme sistemleri, multimedya sistemleri kapanarak, alarm sistemi kuruluyor, Size kalan tek şey kapınızı kapatmak oluyor. Bu ve buna benzer senaryolarla (uyku, tatil, misafir, film) tek tuşla hayatınıza konfor ve evinize hareket katıyorsunuz.
3-Otomatik Çalışma (Detektörler): Yaşam alanlarının çeşitli yerlerine konumlandırılmış detektörler aracılığıyla mekânda olmadığınızda sistemin bunu fark ederek, gereksiz aydınlatmaları ve iklimlendirme sistemini kapatması veya bir mekâna girdiğinizde otomatik olarak, seçmiş olduğunuz bir senaryonun devreye girmesidir. Böylece mekân içerisinde, siz hiç bir şey yapmadan tasarruf ve konfor bir arada sunulabilmektedir. 4-Zamanlama: Siz tatildeyken bahçenizin haftanın belli gün ve saatlerinde sulama sistemlerinin devreye girmesinden, güvenlik için belli saatlerde evin kendi başına aydınlatma ve perdelerinin çalışmasına kadar aklınıza gelebilecek her türlü varyasyonun sağlanmasıdır. 5-Değer katma: Yukarıda saydığımız konfor gereksinimlerinin yanında, yaşam alanlarına değer katmak için de birçok ev sahibi, firma sahibi ve müteahhit tarafından da projelerine akıllı ev ve bina otomasyon sistemleri uygulamaları yapılmaktadır.
q Moda VIona ile ışıltınızı katlayın! ELBİ Elektrik, Moda Viona ile mekânlara metalin göz alıcı ışıltısını getiriyor. ELBİ’nin üst segmentteki iddiasını ortaya koyan Moda Viona, metal çerçeveli tasarımı ve geniş fonksiyon seçeneğiyle ön plana çıkıyor. ELBİ Elektrik’in modüler serisi Moda Viona, içine daha fazla fonksiyon sığdırabileceğiniz yapısı ile mekânınızı dar kalıpların içinden çıkarıyor. Renk alternatifleri ile de dikkat çeken Moda Viona, ışıltılı bir hayat sunuyor. Metal çerçeveli tasarımı ile ön plana çıkan Moda Viona 5 farklı çerçeve rengi ve 6 farklı renkte bordür seçeneği ile 30 farklı kombinasyon yaratmaya imkan tanıyor. Farklı ihtiyaçları düşünen Moda Viona, yerleştirilebilecek modül sayılarına göre adlandırılan 2M, 3M, 4M, ve 7M çerçeve seçenekleriyle satışa sunuluyor.
136 Eylül
2016
MAKALE
www.elektrikdergisi.com
OBO BETTERMANN T SERİSİ TERMOPLASTİK BUATLAR VE GENEL ÖZELLİKLERİ Elektriksel bağlantı noktaları her geçen gün daha farklı uygulamalarla yeniden tanımlanmaya çalışılmakta, bu da beraberinde hızlı bilgi değişimini getirmektedir. Zaman zaman doğrularla yanlışların yer değiştirmesi de bu gerekçelerle açıklanabilir. OBO BETTERMANN
G
enel olarak bir binada ortaya çıkabilecek hasarların sürekli olarak “elektrik” üzerinden açıklanmaya çalışıldığı ve buna kimsenin itiraz etmediği bir ortamın varlığından söz etmeliyiz. Özellikle yangınlarla ilgili yapılan her açıklamayı ilgiyle takip ettiğimizi belirtmeliyiz. Tamamı kullanılamayacak hale gelmiş, 1200 C°’lere ulaştığı tahmin edilen bir yangınla ilgili “elektrik kontağı” başlıklı açıklamaların nasıl bu kadar kolay yapılabildiğini anlamaya çalıştık yıllar boyu. Yine de bilimsel hiçbir dayanağı olmayan bu ve benzeri iddiaların sektörel gelişmelere katkıda bulunduğunu görmek memnuniyet verici. Yanlışların sebep olduğu her doğru gibi… Öncelikle enerji iletim ve dağıtım teknolojisi açısından uluslararası standartları yakalamış bir üretim tekniğine ulaşmış olmak oldukça önemli. Burada sistemin niteliğini belirlemesi açısından ana malzeme kalitesi kadar sarf malzeme kalitesinin de öneminden söz etmeliyiz. Özellikle tesisat malzemelerin birleşim noktalarının sarf ürün kullanımı sırasında daha büyük önem kazandığı da aşikâr... Yıllar boyu malzemelerin mekanik durağanlık içerdiği düşüncesinin sıkıntıyı doğuran en önemli gerekçe olduğunu görüyoruz. Oysa elektron akışı, buna bağlı farklı ısınma ve
soğuma karakterleriyle birlikte farklı kimyasal tepkime süreleri oluşu özellikle sarf malzemelere yönelik daha ayrıntılı çalışmalar yapılması ve daha fazla yatırım planlanması anlamına gelmeliydi. Nitekim bugün bu konuda çok farklı alternatifler oluştuğunu ve bunun daha büyük beklentiler yarattığını memnuniyetle görüyoruz. Artık en küçük bir bağlantı için dahi kontak direnci standartlara uygun uluslararası laboratuvarlarda test edilmiş, ısıl düzeyi tanımlı bağlantı ürünleri kullanılıyor. Her geçen gün yeni önermelerin ortaya çıkması da cabası. Tüm bu olumlu gelişmeler ışığında bağlantı noktalarını koruyacak sıvaltı ve sıvaüstü bağlantı kutuları konusunda benzer bir hassasiyetten söz etmek zor görünüyor. Genellikle termoplastik malzemelerin tercih edildiği bu ürünlerin sahip olması gereken ancak çoğunlukla ihmal edilen özellikler üzerinden incelememizi sürdürmemiz daha yararlı olacaktır. 1. Termoplastik Malzemenin Özellikleri: Termoplastikler yumuşak ve ısıtıldıkça akışkan hale gelen polimerlerdir. Soğutulduklarında tekrar ilk sertliklerine dönebilirler. Plastiklerin üretim teknolojisinde proses olarak sıcaklık, basınç, ışınlama,
katalizör ilavesi gibi yöntemler kullanılır. Bu işlem sırasında elde edilmeye çalışılan kıvam belli başlı ısınmalar ve soğumalar karşısında özelliğini yitirmemelidir. Aksi takdirde termoplastik ürün kolay çatlayan mekanik mukavemeti düşük, rengini çabuk yitiren malzeme eskimesini çok çabuk yaşayan bir ürüne dönüşebilir. Bu durum farklı sıkıntılara da yol açacaktır. 2. Tanımlı IP seviyesinin sürdürülebilirliği: Termoplastik ürünlerin kolay deforme olmaması önemli. Aksi takdirde test raporlarıyla kullanıcıya sunulmuş IP
137 Eylül
2016
seviyelerini kısa süre içinde karşılayamaz hale gelebilir. 3. Halogen Free Ürünler: piyasanın halogen free kavramı konusunda farklı algılara sahip olması ne yazık ki bazı malzemelerin bu sınıfta tanımlanmaması gerektiği halde bu şekilde satılması sonucunu doğurmaktadır. Halogen free tanımı çok karışık değil aslında. Flor, krom, brom ve iyot gibi malzemeleri içermeyen ve alev almayan ürünlere halojen free malzemeler denmektedir. Kısacası malzemenin yüksek ısıda zehirli gaz çıkarmaması ve alevi yürütmemesi gerekmektedir. Bunlardan birinin olması halogen free özelliğine sahip kabul edilmesi için yeterli değildir. Oysa pek çok yerde bu iki özellikten birinin aynı tanım altında kullanıcıya sunulduğuna tanık olabiliyoruz. Genel olarak malzemelerin içermek zorunda olduğu yukarıda tanımlanmış özellikler, ürünün genel niteliğini belirlemesi açısından oldukça önemli. Çok değerli tesislerde bu konunun dikkate değer görülmediğine tanıklık ettiğimizi söylemeliyiz. Yüzlerce kişinin çalıştığı bir fabrikada, her gün binlerce insanın ziyaret ettiği bir alışveriş merkezinin otoparkında özensiz ve tahrip edilmiş bağlantı kutuları dikkatimizi çekebilmektedir. Termoplastik ürünlerin genel olarak sahip olması gereken özelliklerin dışında Obo Bettermann firmasının T serisi buatlarla yakalamış olduğu ve kullanımı kolaylaştıran bazı özelliklerden de söz etmeliyiz: 1. Kapak ile gövde arasındaki bağlantı: kaybolan kapaklar ürünlerin tamamının değişmesine yol açmaktadır. Obo Bettermann ürün ile gövde arasında sağladığı bağlantıyla bu sorunu ortadan kaldırmıştır. 2. Tek bir cıvata ile bağlantı olanağı: 90x90 ölçüye kadarki
138 Eylül
2016
3.
4.
5.
6.
7.
T serisi ürünlerde tek bir cıvata ile bağlantı imkanı sunmaktadır. M6 bir cıvata veya duvara bağlanmak istendiğinde Obo Bettermanın özel bağlantı çivisiyle birlikte oldukça kolay bir bağlantı şansı oluşmaktadır. Ektra IP koruyucular: ürünün bağlantı sırasında delinmesi durumunda koruyucu kapaklarla Ip seviyesini korumak mümkündür. IP sınıfına zarar vermeksizin bağlantı olanakları: Ayrıca ürünün IP sınırları dışında kalan noktalardan da bağlantı olanağı sunulmuştur. Çok yüksek mekanik dayanım: ürün darbelere, delinmelere ve farklı durumlara karşı kullanılabilirliğini sürdürebilir. Ürüne zarar vermeden iç montaj kolaylığı: klemens ya da klemens rayı montajı ürüne zarar veröeden kolaylıkla yapılabilir. Derin ve şeffaf kapak seçenekleri: özellikle koruma gerektiren bazı özel
montaj elemanları standart dışı ölçülerde buatlar gerektirebilmektedir. Bu tip hem derinliği farklı hem de şeffaf olan kapakların uygulamayı kolaylaştırıcı özellikleri vardır. 8. Rakor gerektirmeyen çıkış olanağı: standart buatların kablo çapı kadar delinebilen ve kabloyu sardığı için ayrıca rakor gerektirmeyen özel çıkış elemanları vardır. 9. Farklı çıkış seçenekleri: deliksiz, farklı rakor çıkışları olan ya da patlatmalı çıkış seçenekleri de bulunmaktadır. 10. Görsel devamlılık: ürünlerin tamamında benzer form kullanıldığından görsel olarak devamlılıktan söz edilebilir. Obo Bettermann, T serisi ürün grubuyla bağlantı noktaları için önemli bir güvence olarak öne çıkıyor. Bir taraftan da teknik niteliğin arttırılmasını hedefleyecek ve bu anlamda uluslararası pazarda yer aramak isteyen her uygulamayı bir üst klasmana taşımayı sürdürmektedir.
MAKALE
www.elektrikdergisi.com
Uygun Fiyatlı Termal Görüntüleyiciler Binalardaki Enerji Kaybını Saptıyor Bu yılın sonu itibariyle, binlerce Avrupalı şirket yeni AB Bina Direktifiyle ile birlikte enerji verimliliğine yönelik diğer yönetmeliklerle de karşı karşıya kalacak. Yeni binalar ve büyük bina restorasyonları için, Avrupa Birliği içerisinde Enerji Performansı Sertifikaları (EPCs) zorunlu hale gelecek. NETES MÜHENDİSLİK
B
öylece daha fazla şirket binaların içerisinde ve bina zarfının kendisinde bulunan hatalar için gerekli donanımı araştırma ihtiyacı duyacak. Bu şirketler sadece yönetmeliklere uymakla kalmayacak, uyduklarını da göstermek zorunda olacaklar. Binalardaki enerji kaybını saptamanın en kolay ve en süratli yöntemi infrared termografidir (Şekil 1). Bu, yüzeyler tarafından yayılan infrared radyasyonu ölçerek yapılan, tahribatsız ve temassız hataların yerini belirleme yöntemidir. Bir termal görüntü üzerinde yapılacak inceleme, kullanıcılara potansiyel hata olasılığı bulunan anormallikleri gösterebilir. Bu görüntülerle kayıp veya hasarlı yalıtım, hava kaçağı, çatılardaki ve duvarlardaki nem girişleri, fiili ve potansiyel küf alanları, termal köprüler ve su kaçakları da dahil tüm olaylar dizisi belirlenmektedir. Bina hizmetleri, izolasyon faaliyetleri ve enerji performansı değerlendirmeleri gibi faaliyetlerin tümü, hızlı bir infrared incelemesiyle daha kolay hale gelecektir. Şirketler binadaki hataların yerleriyle ilgili olarak kesin ve belgelendirilmiş görüşler belirtebilecek. Bu, sonuç olarak müşterileri olan tasarımcılar, konut dernekleri, mimarlar, tesisat şirketleri, bina uzmanları, alıcılar, mal sahipleri ve kiracılar açısından önemli tasarruflar sağlayacaktır.
139 Eylül
2016
Şekil 1: Bir binanın kapısı vasıtasıyla enerji kaybı.
Şekil 2: Düz çatılardaki ıslak yalıtım saptanarak onarılmadığı takdirde çürümeye yol açabilir.
Şekil 3: Fluke’un TiR Serisi, duvarların ve diğer yüzeylerin arkasındaki gizli soğuk noktaları ve nemi bulmaktadır.
Şekil 4: IR-Fusion, infrared ve görüntülü resimleri birleştirerek binalardaki sorunların saptanmasına yardımcı olmaktadır.
Şekil 5: TiR Serisinin termal çözünürlüğü 0,07 0C gibi düşük bir değerdir. Bu muhtemel sorunlu bölgenin mümkün olan en net görüntüsünü vermektedir.
Isı kaybının ve rutubetin saptanması Termal görüntüleme ısı kaybı, soğuğun içeri veya dışarı sızması, ısıtma ve havalandırma sorunlarını saptayabilmektedir. Sıcak noktalar aşırı ısınma ve çalışmayan donanım ile ısıtma kanallarındaki kayıp yalıtım panellerini gösterebilmektedir. Soğuk noktalar ise nemi, zayıf yalıtımı, tıkanmış radyatörleri, yeraltı ısıtma sistemlerindeki bozuk ısıtma elemanlarını, hatalı konstrüksiyonu ve çalışmayan HVAC donanımını ortaya çıkarabilmektedir. Bu tür görüntüleyiciler bugüne kadar hep pahalı olmuştur. Ancak, son teknolojik gelişmeler bunların fiyatlarını önemli ölçüde düşürmüştür. Dolayısıyla, bu akıllı cihazlar birçok yeni şirket ve özellikle yeni AB direktiflerine göre zaten bina sertifikasına tabi olanlar için yeni işlerin kapılarını açmıştır. Bu cihazlar, binalarda enerji tasarrufuyla ilgili olan şirketlere önemli bir avantaj sağlayacaktır. Çatı muayenelerinde, görüntüleyiciler düz çatı sistemlerindeki çatı pestilinin altındaki ıslak yalıtımı saptamakta ve çatının tümü hasar görmeden çatı yapısının ıslak kesimlerinin onarılmasını veya değiştirilmesini sağlamaktadır. (Şekil 2). Restorasyon projelerinde, nem duvarların (Şekil 3), tavanların veya kaplamalı döşemelerin arkasındaki gizlenmiş nemi saptayabilmektedir. Bu, aksi takdirde saptanamayacak olan nem kaynaklarını bularak, küfün kontrolüne yardımcı olmaktadır. Termal görüntüleyiciler, enerji faturalarını yükselten ve binalarda oturanlar için rahatsızlık ve muhtemel sağlık sorunlarına yol açan belirli problemlerin saptanmasına da yardım etmektedir. Görüntüleyicileri kullananlar problemlerini çözerek görüntüleyici için ödemiş oldukları parayı bir ay içerisinde çıkarmışlardır. Fluke’un TiR Serisi Bu uygun fiyatlı termal
görüntüleyicilerin bir örneği de, özellikle binalardaki hataların saptanması için üretilen TiR ve TiR1’dir. Bu başlangıç düzeyi modeller, serinin diğer modelleri gibi, termografi konusunda deneyimsiz olanlar için bile sezgisel ve kullanımı kolay cihazlardır. Tüm kullanıcıların yapması gereken şey görüntüleyiciyi doğrultmak, onu odaklamak ve görüntüyü yakalamaktır. Fluke termal görüntüleyicilerin çoğunda olduğu gibi, bu cihazlar da IRFusion® özelliğine sahiptir. Termal görüntülemenin sıcaklık farklılıklarını açıkça koymasına rağmen, sadece infrared görüntülerin yorumlanması güç olabilir. Etkilenen alanların, örneğin duvar üzerindeki bir soğuk noktanın (Şekil 4) veya geniş bir tavandaki ıslak bir yamanın, işaretlenmesi güç olabilir. Fluke’un IR-Fusion® teknolojisi, görüntü tipi ayrıntılı bir resim üzerine infrared görüntüyü bindirmek suretiyle bu sorunu çözmekte ve kullanıcıların kritik noktaları termal görüntü içerisinde açıkça belirlemesini sağlamaktadır. Bu cihazların optimize edilmiş termal hassasiyeti (GESF = Gürültü Eşdeğeri Sıcaklık Farkı), en küçük sıcaklık farklarını belirlemektedir. Bu, küçük bir farklılığın potansiyel olarak büyük bir soruna işaret edebildiği bina hata saptama işlemlerinde özellikle önemlidir (Şekil 5). Enerji kaybının ve bina hatalarının saptanması Uygun fiyatlı termal görüntüleyicilerin ortaya çıkışı Avrupa’daki daha birçok binada enerji araştırmasını karlı hale getirecektir. Bir termal görüntüleyici bina dokusundaki ve diğer enerji kaybı kaynaklarındaki hataları aydınlatmaktadır. Hatalar giderilmesini takiben, kullanıcılar inceleme sonunda binanın sertifikasyonunu teyit etmek için sadece bir rapor çıktısı almaktadır.
Elektrik Dergisi’nin yıllık (12 sayı) abone bedeli KDV dahil 100 TL Elektrik Mühendisliği ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencilerine 70 TL’dir
KAYNAK ELEKTRİK DERGİSİ Eylül 2016 ARKA KAPAK ARKA KAPAK İÇİ ÖN KAPAK İÇİ
ÇAGDAŞ KABLO İNFORM DEK TMK
ABB
31
AKTİF MÜHENDİSLİK
33
BEST
53
BÜSTYAL
55
CHEMSHOV
57
CWIEME
4
HES KABLO
27
KABLOTEL
45
KESİR MÜHENDİSLİK
47
LEFA TEMSİLCİLİK
15
MAKEL MİKADO MİLLİYET EKİ MST ELEKTROTEKNİK
7 125 29 1
ÇYDD
68
MULTİSİS
89
DELTEC
81
OBO BETTERMANN
49
DOBLE
10
ÖZDİRENÇ
DV POWER
16
ÖZGEN ELEKTRİK
EAE ELEKTRİK
37
PROTAŞ
ELEX2016
14
SFA ELEKTRİK
EL-KO ELPEK MÜHENDİSLİK EMEK ELEKTRİK
9 43 8
EMS
51
ENEL
111
ENKA JENERATÖR
87
ENTES
17
SGE MÜHENDİSLİK
144 35 131 11 121
SIEMENS
25
SOCOMEC
39
TENSE
41
TESTTÜM ULUSOY ELEKTRİK
EPC ENERJİ
3
VAEST
HASÇELİK
5
VERA ELEKTROMEKANİK
99 ve 143 2 85 6
OKUYUCU İLGİ FORMU Bu sayımızda, reklam ve yeni ürün sayfalarında tanıtımı yapılan ürün ve hizmetler ve ilgili firmalara ilişkin ayrıntılı bilgi edinmek istiyor iseniz lütfen 0(212) 272 33 90 no’lu faksımıza ya da; Eski Osmanl› Sokak Ar›kan ‹ş Merkezi No:30 Kat: 2 Daire: 10 Mecidiyeköy/‹STANBUL adresine gönderebilirsiniz. İsteğiniz ilgili firmaya bildirilecektir.
Tescom KESİNTİSİZ GÜÇ KAYNAKLARI Vodafone Arena Büyük zaferler için “Kesintisiz Güç” desteği
Kesintisiz Güç Kaynakları
Özel Üretim Cihazlar
Statik Transfer
Line Interactive 450VA - 2000VA
Frekans Konvertörleri
Anahtarları
Online 1kVA - 800kVA (Tek Modülde)
İnverterler
1 Faz / 2 Kutup 32 - 120A
Modüler UPS (MTI200 Serisi 10-400kVA /
Solar Sistemler
3 Faz / 3-4 Kutup 50 - 800A
MTI300 Serisi 30-900kVA)
Hybrid UPS
www.tescom-ups.com info@tescom-ups.com