Kent Sağlık Grubu’nun ücretsiz yayınıdır. Alabilirsiniz.
Şubat 2018 / Sayı 23 • www.kentsaglikgrubu.com
ISSN: 1307-2242
Çocuğunuz
iştahsız mı? SAYFA 13
Grip
Tırnak Batması
deyip geçmeyin SAYFA 17
SAYFA 57
Romatizmal Hastalıklar
Helicobacter Pylori
SAYFA 21
Diyabet & Kadın
SAYFA 59
SAYFA 27
Seyahat
Viyana
Cerrahın üçüncü gözü
SAYFA 69
SAYFA 33 Medikent
EBUS SAYFA 37 Online Dergi
Endoskopik Ultrason
EUS SAYFA 41
Tüp Bebekte
İkbal Kaya
SAYFA 47
SAYFA 73
Yeni Umut
Meditasyon
Kent Onkoloji Merkezi, dünyaca ünlü kanser merkezi Houston Methodist işbirliğiyle kapılarını açıyor.
Kent Hastanesi, 2006 yılından bugüne Joint Commission International tarafından akredite edilmektedir.
www. ke nt s ag l i kg r u b u.co m
/Ke ntS ag likGrub u
2018
medikent
Şubat
iÇiNDEKiLER
11 9
45
Erkeklere Müjde
29
Epigenetik Değişim
Ergenlik Boy Kısalığına Yol Açar Mı?
Gebelik, Diyabet, Şeker Yükleme Testi
19
13
Çocuğunuz iştahsız mı?
17
Grip Deyip Geçmeyin
O-arm
33
StealthStation S7
27
51
Kanguru Bakımı Yöntemi
Viyana
23
Soğuklarda kalbine yenilme!
Diyabet ve Kadın
69
Çocuklarda Genel Anestezi Altında
Diş Tedavisi
65
Benan Bilek
Medikent
Yayın Kurulu
Kent Sağlık Grubu'nun ücretsiz kurumsal iletişim yayınıdır. İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Ruşen YILDIRIM Genel Yayın Yönetmeni Nesrin COŞKUN Görsel Yönetmen Burhan GÜNAY Editör
Leman PAT NURİOĞLU
Yönetim Yeri 8229/1 Sokak No: 56 pk: 35630 Çiğli / İZMİR Tel: 0232 386 70 70 (pbx) Faks: 0232 386 70 71 www.kentsaglikgrubu.com info@kenthospital.com Yayın Türü: Bölgesel - Süreli
Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ Prof. Dr. Namık DEMİR Uzm. Dr. Benal ÇUBUK Uzm. Dr. Necdet YETİM Doç. Dr. Cevad ŞEKURİ Uzm. Dr. Mustafa YALÇIN Dt. Ceyda AFYONCU Prof. Dr. Mehtap ÇAKIR Prof. Dr. Sertaç İŞLEKEL Uzm. Dr. Deniz ATASEVER Prof. Dr. Çağ ÇAL Opr. Dr. Dilek ASLAN Havva GÖKDUMAN Gamze GÜLTEKİN Uzm. Dr. Sinem KARACA Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK Safiye TAŞ KOÇYİĞİT Neşem ÇELİKKAYA İkbal KAYA
Katkıda Bulunanlar Özlem ÜNLÜ Dilek EKER Sertan GÜNTAÇ Görkem GÖRÜMLÜ Ali DOĞAN
Medikent
Basım Yeri Berke Ofset Matbaacılık Levent Demyen Sanayi Cd. No:30 Kazım Dirik Mh. Bornova - İZMİR - TURKEY Tel: 0(232) 449 77 47 449 77 14 - 449 97 97 Faks: 0 (232) 478 02 90
Basım Tarihi: Şubat 2018 Yıl: 12 Sayı: 23
Medikent Dergisi, Kent Sağlık Grubu'nun kurumsal iletişim yayınıdır. Dergide yer alan makalelerin telif hakları ve yasal sorumlulukları yazarlarına aittir. Reklamlardan doğacak haksız rekabetten reklamveren sorumludur. Kaynak gösterilmek şartıyla makale ve fotoğraflar kullanılabilir. Ücretsiz dergi talebinizi; görüş ve önerilerinizi telefon veya info@kenthospital.com elektronik posta adresimizle bizlere ulaştırabilirsiniz. YILDA 3 SAYI YAYINLANIR. ÜCRETSİZDİR.
www.kentsaglikgrubu.com
Değerli
Medikent okurları, 2018’e heyecanımız, sevincimiz artarak girdik. Başarılarımızı ve kalitemizi bir kez daha tescillendirdiğimiz 2017 bizim için bir yanıyla inşaat yılı oldu. Sizlere temel atma töreniyle müjdelediğimiz Kent Onkoloji Merkezimiz ile İzmir’in yeni cazibe merkezi Bayraklı’da açacağımız Tıp Merkezimizin yapımlarının tamamlanmasıydı heyecanımızı, sevincimizi artıran neden. Sonunda gece gündüz yoğun bir tempoyla süren inşaat dönemini bitirdik, açılışa kilitlendik şimdi.
Ege Bölgesi’nin ilk görüntülü rehberli beyin cerrahisi ameliyathane sistemini detaylarıyla ele aldık.
Ülkemizin sağlık sektörüne kazandıracağımız bu iki önemli tesisi açılış sonrasında Medikent aracılığıyla sizlere geniş şekilde tanıtacak, çeşitli kanallardan bilgilendireceğiz, elbette.
Üroloji’de erkeklerin prostat kabusunu sona erdirecek “MR-TRUS Füzyon Prostat Biyopsisi” yöntemi… Tüp Bebek Kliniğimizde evlat sahibi olmak isteyen çiftlerin umutlarını artıran “kapsamlı kromozom testi” … Bunlar Kent’i elbette ayrıcalıklı kılıyor ama bizim amacımız “Zor işlerin yapıldığı hastane” olarak, hastalarımıza
Elinizde tuttuğunuz 2018’in ilk Medikent’inde ise sizlere daha önce bilgisini verdiğim, Kent’te kurduğumuz
Beyin cerrahisine çağ atlatan navigasyon cihazı, omurga cerrahisinde hata payını sıfıra indiren O-ARM cihazı bu sistemin en önemli iki teknolojik ürünü. Kısaca EUS ve EBUS dediğimiz Gastroenteroloji ve Göğüs Hastalıkları kliniklerimizde tanı ve tedavi hizmetlerini güçlendiren yeni cihazlar…
tanı ve tedavide daha fazla teknoloji ve yöntem sunarak kendilerini ayrıcalıklı, güvende ve rahat hissettirmek. Tüm çabamız bu. Evet sevgili Medikent okurları, inanıyorum ki sayfaları çevirdikçe ilginizi çekecek daha pek çok konuyla karşılaşacak, dergimizi elinizden düşürmek istemeyeceksiniz. Medikent’in sağlık bilgilerinize katkı sağlayacağına, yol gösterici olacağına inanıyoruz. 2018 tüm dünyada insanların barış içinde sağlıklı, mutlu ve huzurla yaşayacağı yıl olsun. Sağlıklı günler dileğiyle saygılarımı sunarım. Dr. Ruşen Yıldırım Genel Müdür
2018
01
medikent
kent haber
Dermatologlar Kent’te buluştu Kent Hastanesi’nin konuğu olarak İzmir’e gelen Fransız Dermatoloji Uzmanı Dr. Gwendolyne Wilmink, meslektaşlarıyla bir araya geldi. Kent Hastanesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda konuk hekim ve İzmirli dermatologlar damar tedavilerinde kullanılan Cutera Nd Yag Lazer ve leke tedavisinde kullanılan Lime Light cihazlarıyla ilgili bilgi ve deneyim paylaşımında bulundu.
26. EUROPEAN SOCİETY OF GYNECOLOGICAL ENDOSCOPY TEMSİLİ Kent Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Tunç Canda, 26. European Society of Gynecological Endoscopy (ESGE) Kongresi’ne konuşmacı olarak katıldı. Canda, “Contained morcellation for laparoscopic myomectomy within the MorSafe tissue isolation bag: using the left ancillary port’’ başlıklı sunumu ile hastanemizi temsil etti.
AŞİKÂR VE SUBKLİNİK HİPERTİROİDİ TMFTP
ULTRASONOGRAFİ KURSU Kent Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Dr. Namık Demir, Türkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği Obstetrik ve Fetal Görüntüleme Sub Grup Başkanı olarak “TMFTP Ultrasonografi Kursu” düzenledi. Kurs kapsamında gerçekleşen “Hücre Dışı Fetal DNA: Güncel Durum Nedir?” başlıklı paneli de yöneten Prof. Dr. Demir, Patoloji Uzmanı Doç. Dr. Latife Çağlayan, Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Safiye Küçükgül ve Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Önder Doksöz ile birlikte doğum öncesi tanısı konmuş ve doğum sonrası yönetimi yapılmış nadir görülen 2 olguyu sundu.
Kent Sağlık Grubu Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanlarımızdan Prof. Dr. Mehtap Çakır, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Derneği Tiroid Çalışma Grubu tarafından Samsun'da iç hastalıkları ve aile hekimlerine yönelik düzenlenen tiroid hastalıkları kursunda ve İzmir'de iç hastalıkları uzmanlarına yönelik düzenlenen tiroid hastalıkları kursunda "Aşikâr ve Subklinik Hipertiroidi" başlıklı sunumu ile eğitim verdi.
2018
02
medikent
kent haber
Dünya Menopoz Günü
Dünya Artrit Günü Halk arasında "iltihaplı romatizma" olarak bilinen romatoid artrit hastalığına dikkat çekmek ve romatizmal hastalıklarla ilgili bilgiler vermek amacıyla Dünya Artrit Günü olan 12 Ekim’de Kent Sağlık Grubu ve Karşıyaka Belediyesi işbirliğinde seminer düzenlendi. “Romatizmal Hastalıklar” konulu seminerde Kent Sağlık Grubu Romatoloji Uzmanı Dr. Tolga Enver Yücetürk, erken dönemde tanısı konulmuş ve doğru tedavi uygulanmış romatizmal hastalığın ilerlemesini geciktirmenin hatta önleyebilmenin mümkün olduğunu söyledi.
Dünya Menopoz Günü olan 18 Ekim’de Kent Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nagihan Saz tarafından Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde “Menopoz Dönemi İçin Öneriler” konulu bir seminer verildi. Kent Sağlık Grubu ve Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği işbirliğinde düzenlenen seminerde Opr. Dr. Nagihan Saz, olağan bir süreç olmasına karşın çoğu kadının menopozu “yaşlanmanın” göstergesi kabul ettiğini söyledi. Opr. Dr. Saz, bu dönemi rahat atlatmanın reçetesinin “iyi uyku, iyi beslenme ve egzersiz” olduğunu kaydetti.
Ağrıların Psikolojik Dili Kent Sağlık Grubu Uzman Klinik Psikoloğu ve aynı zamanda Dünya Ağrı Birliği Üyesi Birgül Gökçe Doering’in sunumuyla Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen “Ağrıların Psikolojik Dili” konulu seminerde ağrı-psikoloji ilişkisi üzerine bilgiler verildi. “Psikolojik ağrı var mıdır? Ağrı ölçülebilir mi? Ağrı kültürel midir? Ağrı davranışı nedir? Ağrı hangi psikolojik hastalıkları tetikler? Depresyon, kaygı ve uyku bozuklukları ile ağrının nasıl bir ilişkisi var” gibi sorular yanıt buldu. Doering, kronik ağrıların kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini belirtti, kronik ağrılı hastalarda depresyon görülme sıklığı ve yaygınlığının arttığına dikkat çekti.
Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı
Sindirim Sistemi Hastalıkları Kent Sağlık Grubu Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Bülent Şengül’ün sunumuyla “Sindirim Sistemi Hastalıkları” konulu seminer, Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Uzm. Dr. Şengül, sindirim sistemi hastalıklarıyla ilgili bilgi verdiği seminerde bu hastalıklara tanı koymada endoskopik incelemelerin “altın standart” kabul edildiğini söyledi. Şengül bu tetkiklerden kaçınmanın faturasının “geç tanı” olarak ödendiğini kaydetti.
Kent Sağlık Grubu, Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Konak Belediyesi ile Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği işbirliğinde seminer düzenledi. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen seminerde Göğüs Hastalıkları Uzmanımız Dr. Tayfun Çağlayan, akciğer kanserinden korunmak için neler yapılması gerektiğini, risk faktörlerini, erken tanının önemini anlattı.
Kanserden Koruyucu Beslenme Kent Sağlık Grubu Uzman Diyetisyeni Gamze Gültekin, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Agora AVM’de “Kanserden Koruyucu Beslenme” konulu bir seminer verdi. Memeder İzmir ve Agora AVM Kadın Kulübü üyelerinin katıldığı seminerde Gültekin sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti. Gültekin, kanserden korunmak için nasıl bir beslenme modelinin uygulanmasının gerektiğini, hangi besinlerin kanserden koruyucu etkisi olduğu anlattı. Gültekin, kanser açısından risk yaratan gıda ve pişirme yöntemleri hakkında da bilgi verdi.
2018
03
medikent
kent haber Organ ve Doku Bağışı Haftası Kent Sağlık Grubu böbrek nakli ekibinden Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok, Buca Belediyesi tarafından düzenlenen seminere konuşmacı olarak katıldı. Seminerde “böbrek nakli” konusunda bilgiler veren Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok, organ bağışına yönelik toplumsal duyarlılığın artması gerektiğine dikkat çekti.
DÜNYA DİYABET GÜNÜ ETKİNLİKLERİ Kent Sağlık Grubu ve Diyabetle Yaşam Derneği tarafından Dünya Diyabet Günü nedeniyle düzenlenen seminerde Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanımız Prof. Dr. Mitat Bahçeci sunum yaptı. Prof. Dr. Mitat Bahçeci, Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen seminerde 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nün 2017 yılı temasının “Kadın ve Diyabet - Sağlıklı gelecek hakkımız” olarak belirlendiğini söyledi. Diyabetin hafife alınmasının önemli bir hata olduğunu belirten Prof. Dr. Bahçeci, “Diyabet ve kadın” konusunu sizler için kaleme aldı. Detaylar 27. sayfada.
Öte yandan Prof. Dr. Bahçeci, Dünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında “Diyabete Farklı Uzman Yaklaşımları” konulu konferansa da katıldı, bilgilerini paylaştı, uyarılarda bulundu. Beslenme ve Diyet Uzmanımız Safiye Taş Koçyiğit de aynı etkinlik kapsamında “Diyabet ve beslenme” konulu bir sunum yaptı.
METABOLİZMA HIZLANDIRICI BESLENME Kent Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Uzmanı Uzman Diyetisyen Gamze Gültekin, Schneider Electric çalışanlarına “Metabolizma Hızlandırıcı Beslenme” konusunda konferans verdi. Gültekin, sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çektiği seminerde; hızlı şekilde kilo alıp vermenin ve yanlış uygulanan diyetlerin metabolizma hızını yavaşlattığını ve daha fazla kilo alımına yol açtığını anlattı.
Psikiyatri ve Edebiyatı Buluşturan Söyleşi
Uzun süreli üzüntü ve ilgi kaybı duygusuna neden olan bir duygudurum (mizaç) bozukluğu olarak tanımlanan depresyon ve etkilerinin anlatıldığı; Amerikan edebiyatının ünlü yazarı Sylvia Plath’ın depresyonun izlerini taşıyan eserleriyle ve sıra dışı hayatıyla “depresyon ve yaratıcılık” ilişkisinin örneklerle sunulduğu söyleşi, psikiyatri ve edebiyatı buluşturdu. Kent Sağlık Grubu Psikiyatri Uzmanı Dr. Mehmet Hancıoğlu’nun “Depresyon ve Etkileri”; Dokuz Eylül Üniversitesi Amerikan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Nuray Önder’in de “Sırça fanus içinde bir hayat: Sylvia Plath” başlıklı konuşmalarıyla yer aldıkları söyleşiye İzmir Türk Amerika Derneği ev sahipliği yaptı. Söyleşide “Depresyona yol açan faktörler ile bireysel ve toplumsal etkileri nelerdir? Kişinin günlük yaşamında ne tür zorluk ve olumsuzluklara neden olmaktadır? Yaratıcılık ile depresyon arasında nasıl bir ilişki vardır? Yaratıcı insanlarda depresyon görülme oranı daha yüksek midir?” soruları yanıt buldu.
2018
04
medikent
kent haber Kozmetolojik Uygulamalar
Onkoloji Kent Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanları Doç. Dr. Tülay Akman ve Doç. Dr. Gürbüz Görümlü çeşitli kongrelere konuşmacı olarak katıldı.
Kent Sağlık Grubu Dermatoloji Uzmanı Dr. Sinem Karaca, Swissotel’de düzenlenen seminerde IWAI (International Women's Association of Izmir) üyeleriyle buluştu. Karaca, seminerde gençleştiren sağlıklı girişimler, kozmetolojik uygulamalar ve sağlıklı cilt bakımı konusunda bilgiler verdi.
Doç. Dr. Akman “International Congress on Oncological Sciences”, “7. International Gastrointestinal Cancer Conference", “Ulusal Meme Hastalıkları Kongresi”, “6. Onkolojide Arayışlar Sempozyumu” ve “Multidisipliner Onkolojik Araştırmalar Sempozyumu”nda sunum yaptı.
Hematoloji Doç. Dr. Görümlü de kanser ve kanser tedavileri konusundaki gelişmelerin paylaşıldığı “XII. Klinik Onkolojide Güncel Tedaviler Sempozyumu”nda bildiri sundu.
“Bebeğim ve Ben” Söyleşileri Agora AVM’de düzenlenen “Bebeğim ve Ben” etkinlikleri kapsamında Klinik Psikolog Birgül Gökçe Doering “Çocuk Gelişiminde Doğru Ebeveyn Tutumları”, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Aydın Erdemir de “Yenidoğan İzlemi ve Sağlıklı Bebek Gelişimi İçin Anne Sütü” konulu söyleşilerde konuşmacı olarak yer aldı.
Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Gürhan Kadıköylü, 43. Ulusal Hematoloji Kongresi'nde ödül jürisinde görev aldı ve Terapötik Aferez Teknik Sorumlusu Okan Fırat ile birlikte 3 posterle Kent Sağlık Grubu’nu temsil etti.
OBEZİTEDEN KORUNMAK Kent Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Uzmanı Uzman Diyetisyen Gamze Gültekin, Fokker Elmo Turkey çalışanlarına “Obezite” konulu bir seminer verdi. Gültekin, obeziteden korunmak için beslenmede nelere dikkat edilmesi gerektiğini, diyet ile sağlıklı kilo kontrolünün nasıl yapılabileceğini anlattı. Gültekin, dinleyicilerin büyük ilgi gösterdiği seminerde doğru beslenme modellerinden örnekler verdi.
NEFROLOJİ Nefroloji ve Böbrek Nakli Uzm. Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok, 34. Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi’ne "Böbrek Transplantasyonu ve HCV" konulu sunumu le katıldı.
2018
05
medikent
kent haber
HAYATA PEMPE BAKMAK İzmir Kent Sağlık Grubu tarafından meme kanserinde farkındalık ayı kapsamında “Hayata pembe bakmak” başlıklı söyleşi düzenlendi. “Değişim İçin İplerinden Kurtul” adlı kitabın yazarı Ayçe Bükülmeyen’in moderatörlüğündeki söyleşide uzmanlar meme kanseri tanısı koyulmuş hastaların zor günleri atlatmasında “pozitif bakış açısı”nın yararlarıyla ilgili görüşlerini dile getirdi. Kent Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Tülay Akman meme kanserine genetik ve çevresel faktörlerin (beslenme, fiziki egzersiz, obezite, sigara, alkol, ileri yaş, geç yaşta doğum yapma, stres) yol açtığını hatırlattı. Meme kanseri vakalarının yüzde 10 kadarının kalıtsal olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Akman, “Meme kanseri hastalığını çevresel ve genetik bir zemine sahip olduğu ama yoğun stresin ikincil bir etken olarak bu süreci tetikleyebileceği ya da kanser oluşumu hızlandırabileceği yayınlarda bildirilmiştir” dedi. Klinik Psikolog Birgül Gökçe Doering, stresin kanseri tetikleyen faktörlerden biri olduğunu vurgularken, hastalıkla mücadelede hastaya “stresten uzak dur” demenin yetmeyeceğini söyledi. Doering, “Sadece pozitif bakış açısı da başa çıkma yöntemi ilk aşamada işe yarasa da süreklilikte yetersiz ve eksik kalır. O nedenle pozitif bakış açısı profesyonel desteğinde akılcı yaklaşımla birlikte yararlı olur” dedi.
“STRESTEN UZAK DUR” DEMEK YETMEZ Doering, hastalara şu önerilerde bulundu: “Yaşam olayları olumlu olumsuz hep var ve var olacak. Stres ile mücadelede olumsuz yaşam olaylarını tehdit olarak görmemek ilk adım. Stresten uzak olabilmek mümkün olmuyorsa stres (baskı-gerilim) oluşturan olumsuz yaşam olayları ile başa çıkma yolları mevcut. Dönüştürülmüş başa çıkma becerileri kullanmak gerek. Yani daha önce kullandığınız yöntemler işe yaramadıysa yerine koyacaklarınız farklı ve etkili olmalı. Bu noktada bir profesyonel destek lazım.” Çok sayıda kadının ilgiyle izlediği söyleşide Kişisel Gelişim Uzmanı İkbal Kaya da her fiziksel rahatsızlığın altında duygusal bir nedenin yattığına dikkat çekerek, “affetme”nin önemini anlattı. Söyleşiyi meditasyonla tamamlayan Kaya, dinleyenlerine şu mesajları verdi: “Geçmişte yaşamak, geçmişin keşkelerine, pişmanlıklarına, alamadığınız intikamlara takılı kalmak, sürekli uğradığınız haksızlıkları unutamamak, sadece zihninizde bir öfke olarak kalmaz. Bir süre sonra bedeninizde hastalık olarak ortaya çıkar. İyileşmek istiyorsanız geçmişi arkanızda
bırakın. Yapamadıklarınızdan dolayı kendinizi, size yapılandan dolayı diğerlerini affederek fiziksel, ruhsal ve duygusal iyileşmeye başlayın. Her fiziksel rahatsızlığın altında yatan duygusal bir sebep vardır. Bu duygusal sebebi farkına varmadığınız taktirde bedeniniz size mesaj olarak hastalıkları yaratır. Ta ki siz o duygusal sorunun kaynağını bulup çözüme ulaştırana kadar.” Yıllardan beri kemoterapi gören yüzlerce hastasının tedavi sürecinde hasta- hasta yakını ilişkilerinde olumlu, olumsuz durumlara tanık olan Kent Sağlık Grubu Onkoloji Eğitim Hemşiresi Şerife Karakaş ise “kanser hastaları ne ister” başlıklı bir konuşma yaptı. Hasta yakınlarına seslenen Karakaş, “Onlara moral vermek, tedavilerine destek olmak için çaba sarf ediyorsunuz, ancak baskı altına aldığınızı fark etmiyorsunuz. Onlara kendileri olmaya izin verin, sizlerden istedikleri bu” diye konuştu. Söyleşinin diğer konuğu ise meme kanseri tanısıyla bir göğsünün alındığı ameliyat sonrasında başlayan kemoterapi sürecinde hastalığını yok sayan İzmirli iş kadını Canan Yemez oldu. Kemoterapi sürecinde hastalığını değil yazacağı hikayeleri düşünen, ortaya 16 hikayelik “kemo kafası” adlı bir kitap çıkaran Yemez, “Kanser olunca bana, güçlü kadınsın, yenersin dediler. Neyi yenecektim ki, elle tutulur bir şey mi vardı ortada. Ben de hastalık yerine kaleme sarıldım, kemo kafasıyla içsel yolculuğa çıktım, yazdığım hikayeler ilaç gibi geldi, kanseri yendim” dedi.
2018
06
medikent
kent haber
TÜRK KIZILAYI KAMPANYASINA KENT DESTEĞİ İzmir Kent Hastanesi Türk Kızılayı Ege Bölge Müdürlüğü’nce sürdürülen kök hücre ve kan bağışı kampanyasına destek verdi. Türk Kızılayı’nın “Bağışlanan her kan, kurtarılan üç can” sloganıyla başlattığı kampanyaya Kent’in sağlık, idari tüm personeli büyük ilgi gösterdi. Kent çalışanları kan bağışında bulundu, kök hücre bağışçı adayı oldu. Kent Hastanesi Kemik İliği Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Gürhan Kadıköylü, “Bu kampanyaya destek vermek hem vatandaş olarak görevimiz hem de bir sağlık kuruluşu olarak sorumluluğumuzdur. Desteğimiz her zaman sürecek” dedi.
SESSİZ ZAMAN UYGULAMASI Son yıllarda yenidoğan yoğun bakım (YYB) ünitelerindeki bebeklerin davranışsal organizasyonunu sağlamada “Bireyselleştirilmiş Destekleyici Gelişimsel Bakımdan” yararlanılmaktadır. Gelişimsel bakım başlığı altında yer alan unsurlardan biriside YYB ortamında ses kontrolünün sağlanmasıdır. Hastanemizde yenidoğan yoğun bakımda gürültünün azaltılması ile ilgili olarak iyileştirme çalışması planlandı. Ardından çeşitli önlemler alınarak “ Sessiz Zaman Uygulaması” başlatıldı. Artık bebeklerimiz daha sessiz ortamda uyuyor ve büyüyor.
2018
08
medikent
2018
09
medikent
Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ Kent Sağlık Grubu Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı
ERGENLİK BOY KISALIĞINA YOL AÇAR MI?
2018
10
Puberteye girmek boyun kısa kalmasına yol açar mı?
Günümüzde anne babaların en sık tedirgin oldukları konulardan birisi de çocuklarında ergenliğin (puberte) başlamasıyla çocuğun boyunun kısa kalacağına dair yanlış bilgidir.
Ergenlik ya da diğer bir deyişle puberte, cinsel organların (penis, testis ve vajina gibi) gelişmesinin yanında; meme gelişimi, pubik kıllanma, sakal bıyık çıkması ve ses değişikliği gibi ikincil cinsiyet karakterlerinin geliştiği, cinsel olgunlaşma ve üreme yeteneğinin kazanıldığı, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenliğin normal başlama yaşı erkeklerde 9-14, kızlarda ise 8-13 yaş arasındadır ve gelişim süreci ortalama 4,5 yıl kadar sürer. Kızlarda ergenlik bulguları erkeklere göre ortalama iki yıl daha erken başlar ve ergenliğin ilk bulgusu meme gelişimidir. Erken dönemde meme gelişimi biraz asimetrik olabilir. Bunu izleyen pubik kıllanmanın ortalama başlama yaşı 11’dir. Kızlarda cinsel olgunlaşmanın en belirleyici bulgusu adet görmedir (menarş) ve 12-13 yaşları arasında başlamaktadır.
Türk toplumu için, ergenlik başlama yaşı kızlarda 10±1 yıl civarıdır. Kız çocuklarında puberte döneminde ortalama 27,5- 29 cm boy artışı gözlenir. Menarş sonrası boy uzaması azalır ve boy kazancı ortalama 7 cm’dir. Kızlarda 8 yaşından önce meme gelişiminin başlaması veya 10,5 yaşından önce menarş gözlenmesi, erkeklerde ise testis hacminin 9 yaşından önce 4 ml’nin üzerine çıkması erken puberte (puberte prekoks) olarak tanımlanır. Buna karşılık erkeklerde 14, kızlarda ise 13 yaş doldurulmasına rağmen ergenlik belirtilerinin başlamaması gecikmiş puberte olarak değerlendirilir.
Puberteye geç girenlerin boyunun uzun olacağının garantisi olmadığı gibi, görece erken yaşlarda girme de boyun kısa kalmasına yol açmaz. Genlerimizde ne kodlanmışsa; beslenme, düzenli fizik aktivite ve ruh sağlığı gibi faktörlerin de etkisiyle boyumuz o olacaktır. Bu nedenle düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme boy üzerine ergenliğe girme yaşından daha fazla etki etmektedir. Bazı ailelerin sıkça sordukları gibi puberte gelişiminin durdurulması boyun daha uzun olmasını sağlamaz.
Diğer taraftan kızlarda meme gelişiminin 8-9 yaşlarında, erkeklerde testis hacminin 9-10,5 yaşlarında ≥4mL çıkması erkene kaymış puberte olarak tanımlanır. Kızlarda, erkeklere göre daha sıktır. Erkek çocuklarda erken pubertede organik patoloji saptanma olasılığı kız olgulara göre daha yüksektir. Genel olarak kız olguların yüzde 74’ü (15), erkek olguların yüzde 60’ının nedeni bilinmemektedir (idiyopatik).
Tıbbi bir patolojiye bağlı olarak ortaya çıkan erken puberte (hormonal anomali, testis ve over hastalıkları ya da merkezi sinir sistemi hastalıkları gibi) yoksa, kısacası tıbbi kabul edilebilir yaş aralığında ortaya çıkan pubertenin geciktirilmesinin anlamı yoktur. Kısacası ergenliğe girme boy kısalığına yol açmadığı gibi geciktirilmesi de uzun boy sağlamaz. Anne babaların bu konuda rahat olmaları ve gereksiz ilaç tedavilerinden uzak durmaları hem kendileri hem de çocuklarının sağlığı açısından çok önemlidir.
medikent
2018
11
medikent
Gebelik boyunca anne adayının beslenmesi, çevresel toksinlerden etkilenmesi sadece anneyi ve bebeği değil ileride olacak torunlarını da etkiliyor
Anne adaylarına
Prof. Dr. Namık DEMİR Kent Sağlık Grubu
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
2018
12
medikent
Sağlıklı nesillerin yetişmesi ve toplumun sağlıklı olabilmesi sağlıklı bireylere bağlıdır. Sağlıklı olmak ise hem beden ve hem de ruh sağlığının olması ile mümkündür.
DNA üzerindeki genlerde kodlanan şifremiz bazı durumlarda metil grupları ile birleşerek kapanmakta ve sessizleşmekte
Bireyin sağlığı ise doğumundan önce anne karnında sağlıklı beslenmesi ve çevresel toksinlerden uzak kalması ile başlar. Bu ise anne adaylarının yaşam tarzı ve beslenme durumu ile yakından ilgilidir. İşte bu noktada doğum öncesi bakımın önemi ortaya çıkar. Doğum öncesi bakımın nitelikli olması sonucunda anne sağlığı ve karnındaki bebeğinin gelişimin iyi olması sağlanır. Çıkabilecek sorunlar önceden belirlenir. İnsan hücrelerinde 46 kromozom bulunmaktadır. Bu kromozomlar üzerinde 25 bin adet gen yer almaktadır. Bu genlerin her biri ya da belli bir grubu vücudumuzun yapı taşları olan proteinleri, enzimleri, uyarıcı sinyallerin yapımını sağlamaktadırlar. Vücudumuzdaki trilyonlarca hücre içerisinde yer alan ribozom dediğimiz yapılar içerisinde durmaksızın genlerimizde şifrelenmiş proteinlerimiz üretilmektedir. Son 15 yıldır genlerimizde Timin (T), adenin (A), Cytosine (C) ve Guanin (G) adı verilen nüklotidler tarafından kodlanan bu şifrenin bizim ruhsal durumumuzda meydana gelen değişimlerden, yediğimiz gıdalardan, karşılaştığımız toksinlerden, sigara dumanından, plastik maddeler içerisinde bulunan bisfenol A denilen maddeden etkilenerek değişime uğradığı anlaşılmıştır. Özetle DNA üzerindeki genlerde kodlanan şifremiz bazı durumlarda metil grupları ile birleşerek kapanmakta ve sessizleşmekte ya da asetil grupları ile birleşerek açılmakta ve okunur hale gelmektedir. Buna göre de bazı genler işlevlerini yerine getirememekte, buna karşılık bazı genler de uyarılmaktadır. Kısaca epigenetik değişiklikler olarak adlandırılan bu değişimler hücre gruplarına özgül olarak gerçekleşmekte ve annenin beslenme durumuna ve
Gebelik sırasında annelerin korktukları konulardan biri de bebeklerinde kromozom bozukluğu yada yapısal anomali olma olasılığıdır. Ancak yapılan epidemyolojik çalışmalar göstermiştir ki, 10.000 canlı doğan bebeğin ortalama 35’inde kromozom bozukluğu ve 200’ünde de yapısal gelişim kusurları olmaktadır. Yani 10.000 gebeden 235’inin başına gelebilecek bir sorun için geri kalan 9765 gebe kaygı duymaktadır. Bunun iyi düşünülmesi gerekir. Gebelik sırasında yapılacak doğum öncesi bakımların anne sağlığını izlemek dışındaki bir amacı da bebeklerin başına gelebilecek bu tür sorunları olabildiğince tanımaya ve bu tanıyı da olabildiğince erken koymaya yönelik olmaktadır. Bu amaçla gebelik sırasında ilk üç ay tarama testleri, ikinci üç ay tarama testleri ve gelişim kusurlarının olabildiğince tanınmasına yönelik ayrıntılı ultrasonografi incelemeleri yapılmaktadır. Kromozom bozukluklarının erken tanınmasına yönelik olarak son yıllarda anne kanındaki bebeğe ait serbest DNA parçacıklarından kromozom bozuklukları riskini belirleme yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemler halen klinik uygulamada yer almaktadır. Ancak pahalı olan bu yöntemlerin tüm gebelere uygulanması henüz mümkün değildir. Bu amaçla biz hastanemize başvuran tüm gebeleri kromozom bozukluklarını tarama testleri konusunda bilgilendiriyoruz. Yandaki şemaya göre ilk üç ay tarama testlerinin kromozom bozukluklarının yüzde 85-90’nını yakalayabildiği ve hücre dışı DNA testlerinin ise yüzde 99’unu yakalayabildiği bilgisini veriyoruz.
çevresel toksinlerden etkilenmesine bağlı olarak hem anneyi, hem karnındaki bebeği ve hem de doğacak bebeğinin yumurtalıklarında yer alan yumurta hücrelerini etkileyerek, annenin ileride olacak torunlarının da sağlığı üzerine etki yapmaktadır. Eğer vücudumuzdaki hücrelerde yer alan tümör baskılayıcı genler epigenetik etkiler ile sessizleşirlerse ya da tümör oluşumunu sağlayan onkogenler uyarılacak olursa vücudumuzda kanser gelişimi tetiklenecektir. Örneğin her yıl dünyada sigaraya bağlı akciğer kanserinden 1.400.000 kişi yaşamını yitirmektedir. Ancak akciğer kanserine yakalanan erkeklerin yüzde 20’si ve kadınların da yüzde 50’si yaşamları boyunca hiç sigara içmemiş olmalarına rağmen bu hastalığa yakalanmışlardır. Eğer büyük babalar yaşamları boyunca sigara içmişler ise 50 yıl sonra onların torunlarında astım gelişebilecektir. Benzer şekilde gebelikleri boyunca çok kilo alan ya da yüksek şeker düzeylerine maruz kalan bebeklerin genlerinde meydana gelen değişiklikler, bu bebeklerin ileriki yaşamlarında obez olmalarına ve diyabete yatkın olmalarına yol açacaktır. Bu bebeklerin ileriki yaşamlarında kilo almamaları ve diyabet, metabolik sendrom gibi hastalıklara yakalanmamaları için çok özel çaba sarfetmeleri gerekecektir. Benzer şekilde anne karnında kısıtlı gıda ile beslenen bebeklerin ileriki yaşamlarında kısıtlı gıda ile sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkün olmaktadır. Eğer bu bebekler aşırı beslenme olanaklarına sahip olurlarsa bunlarda da metabolik sendrom, hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıklara yatkınlık ortaya çıkacaktır.
2018
13
medikent
Uzm. Dr. Benal ÇUBUK Kent Sağlık Grubu Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Çocuk Nörolojisi Uzmanı
2018
14
medikent
İştah, bir besinin isteyerek ve keyif alarak yenilmesidir. İştahsızlık ise bu yeme isteğindeki azalmaya verilen addır. Çocukluk çağında iştahsızlık ve yeme sorunlarıyla doktora başvuran çocukların oranı yüzde 20-30 dolaylarındadır. Çocuklar hayatlarının ilk 3 yılında ömür boyu sürecek beslenme alışkanlığını oluşturur. Çocuğun iyi büyüyebilmesi için yeterli beslenmesi, nitelik ve nicelik olarak uygun gıda alması, sindirim ve emilim işlevlerinin normal olması gerekir. Düzenli ve dengeli beslenme alışkanlıkları olan çocuklar, daha sağlıklı olurlar, sık sık hastalanmazlar, okulda daha başarılı olurlar, daha az davranışsal sorunlarla karşılaşırlar.
Genellikle en sık 3 nedene bağlı iştahsızlık görülür: 1- Hastalıklara bağlı gerçek iştahsızlık 2- Yanlış beslenme alışkanlıkları 3- Psikolojik iştahsızlık
İştahsızlık bazı hastalıklar sonucu olabilir. Fizyolojik rahatsızlıklar iştahsızlık üzerinde en az psikolojik sorunlar kadar etkilidir. Bu durumlar gerçek hastalık iştahsızlığına sebep olurlar. Örneğin; ateşli enfeksiyon hastalıkları, gripal enfeksiyonlar sırasında, demir eksikliği anemisi, bağırsak parazitleri, bademciklerin büyük olması, geniz eti, gastro - özefageal reflü hastalığı, diş çıkarma, kronik hastalıklar (kronik böbrek hastalığı, astım gibi kronik solunum yolu hastalıkları, kanserler vb.) gibi durumlar da çocuklar da görülen gerçek iştahsızlığın nedenleri arasında yer alırlar. Gerçek iştahsızlık olmayıp yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle yemek yemeyen çocuklar da ebeveynler tarafından iştahsız olarak görülür. Oysa bu çocuklar canlarının istediklerini yerler, istemediklerini yemezler. Genellikle düzensiz - öğünsüz beslenmeye alışmışlardır. Kuru gıdalar, fast food, abur - cubur dediğimiz yiyecekler yerler, öğün saatlerinde sofraya oturup yemek yeme alışkanlığı edinmedikleri için sürekli bir şeyler atıştırmak veya bakan kişiler tarafından yemesi için sürekli bir şeyler sunulması, yemek saatinde acıkıp iştahla yemek yemesini engeller.
Doğumdan sonraki aylarda bebekler ciddi sağlık sorunları olmadığı takdirde anne sütü veya mamalarını iştahla alırlar. Bebekler için ilk aylarda en sağlıklı ve doğru besin mutlaka anne sütüdür, 4-6. aylardan itibaren anne sütüne ilave ek gıda verilmeye başlanır. Çocukların ileri yaşlarda beslenme ve iştahsızlık sorunları daha çok (6 ay- 1 yaş arası) bu dönemdeki hatalardan kaynaklanır, ek gıdalara başlarken gösterilen tutum, sabırsız ve gergin davranışlar yaşamının geri kalanında beslenme sorunlarına yol açabilir. Anneler bu döneme geç başlarsa, katı mamalara geçiş gecikeceği için, çocuk, pütürlü sebzeler, meyve püreleri, katı yiyeceklerden hoşlanmaz, ağzını açmaz ya da ağzına verileni tükürür veya yutmayarak ağzı içinde tutar, anne memesi veya biberon yerine kaşıkla beslenme alışkanlığını da edinemez. İşte bu devre çok kritiktir, çocuk annesinin duygusal zaafını yakaladığında, canı isterse yer, istemezse annesine direnebilir. Büyüme evresinde çocukların kişilikleri ve "ben" kavramı da gelişir. Özellikle 1-3 yaş arası ben-egosu baskındır. Ellerini kullanmayı sever, her şeyi almak, mamasını besinlerini kendisi almak ister. Anne titiz davranış gösterip çevreyi kirleteceği endişesi ile bu arzusunu reddederse anne ve çocuk arasında inatlaşmalar başlar ve yemek saatleri kavga saatlerine dönüşür.
Çocuk annesinin duygusal zaafını yakaladığında, canı isterse yer, istemezse annesine direnebilir
2018
15
medikent
Anne ve çocuğa bakan kişi ile çocuk arasındaki inatlaşmalar iştahsızlık sorununu artırır. Çocukların mideleri boyut olarak hemen hemen yumrukları kadardır. Önüne bir tabak dolusu yiyecek konulduğunda, doğal olarak yemeği bitiremeyecektir. Çocuk annenin istediği kadar besini tüketene kadar anne tarafından zorlanırsa, çocuk bu zorlamaya genellikle kusma ile tepki verir. Anne bu tepkiye sinirlenince de çocukta iştahsızlık, yemeği reddetme, ürkeklik ve sinirlilik davranışları gelişir. Kesinlikle ısrarcı olunmamalıdır.
Çocuklar damak tadını geliştirmeye uygun beslenmelidir. Yaşamın ilk 3 yılında beslenme alışkanlıkları oluşur. Taze yiyecekler vermek, yüksek yağ içeren besinler, yapay tatlandırıcılar , işlem görmüş ve paketlendirilmiş hazır gıdalardan uzak tutmak gerekir.
Kahvaltı yapmaya alıştırmalıdır. (yumurta, peynir, yoğurt, meyve suyu, tahıl) Parmak ya da lokma boyutunda olan ve bebeğinizin elinde tutarak ağzına götürebileceği yiyeceklere parmak gıda denir. Parmak gıdalar çocuk için keşfetme imkanıdır. Yemeğe dokunur, koklar, sert, yumuşak, ekşi, tatlı, tuzlu farklarını ayırt etmeye başlar, kendisini besliyor olmak zevk ve mutluluk verir, kendine olan güvenini, motor gelişimini, el-göz koordinasyonunu destekler. 8-9 ay civarında bardaktan içmeye başlayabilir. 9-12 ay civarında eline kaşık verip yemek sırasında oynamasına izin vermek gerekir. Böylece çocuk kendi kendine birşeyler yapmanın zevkini tadar.
İştahsızlık durumunda yapılan yanlışlardan birisi de çocuğa taviz (rüşvet) vermektir.‘’ yemeğini yersen sana şunu alacağım ‘’ gibi tavizler verilir, hatta bazen‘’ne olur yemeğini ye ‘’ gibi yalvarma davranışları yapılırsa sorun daha da derinleşir. Yemeğini yemediği zaman, bir sonraki öğün saatine kadar bir şey yiyemiyeceğini söylemek şeklinde kural koymak uygun olur. Yemek saatleri düzenli olmalı, aralarda iştahını kesecek besinler ile ödül olarak şeker ve çikolata gibi tatlı besinler verilmemelidir. Çocuk önüne konulan yemek çeşidini istemezse kesinlikle ısrarcı olunmamalı, zorlamamalı, çocukla inatlaşmamalıdır. Baskı yaparak yemek yedirmeye çalışmak çocuklarda o besin hakkında olumsuz düşüncelere neden olur. Ebeveynlerin otoriter değil anlayışlı olmaları, ancak belirli kuralllarının da olması gereklidir.
Çocuklar gördüklerini taklit ederler, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ile çocuklara örnek olunmalıdır. Yemek sırasında çocuğun dikkatini yemekten uzaklaştıracak televizyon, video, tablet bilgisayar, telefon gibi yöntemlerin kullanılması kesinlikle doğru değildir. Gereksiz vitamin ve mineral desteğinden kaçınılmalı, doktor tarafından eksikliği saptanan vitamin ve mineraller yerine konmalıdır. Çocuklar için yemek yeme sadece beslenmek ve karın doyurmak değildir. Beslenme zamanı sevgi ve öğrenme zamanıdır. Bebeğinizi sabır ve keyifle besleyiniz.
2018
17
medikent
Kış hastalıklarından nasıl korunuruz?
GRIP DEYIP GEÇMEYIN Uzm. Dr. Necdet YETİM Kent Sağlık Grubu İç Hastalıkları Uzmanı
Kış hastalıkları derken akla ilk gelen, solunum yolları enfeksiyonlarıdır ve bunların başında da grip gelir. Grip en çok kış aylarında ve bazen salgınlar halinde görülür. Bu hastalık virüs denilen mikroplarla olur. Grip yapan virüsler, başlıca A ve B gurubu virüsler olmak üzere iki tiptedir. A grubu virüslerle olan hastalık genellikle daha ağır seyirlidir. Domuz gribi, kuş gribi bu gruptandır. Grip, genellikle basit bir hastalık gibi görülür. Ancak, birçok yönden en önemli sağlık sorunlarından biridir. Yapılan araştırmalar, ortalama her yıl 250.000 kişinin grip nedeniyle öldüğünü göstermektedir. Ayrıca ekonomik kayıp açısından ele alındığında grip birinci sırada yer almaktadır. Hastalık nedeniyle iş görmezlikte, diğer hastalıklardan uzak ara öndedir.
Herkesin ortalama yılda bir kez grip olduğu varsayılır. Grip, basit soğuk algınlığı, nezle hali ile sık karıştırılır. Bir çok belirtileri benzer olmasına karşın, genel olarak grip daha ağır seyreden bir hastalıktır. Gripte ateş, halsizlik, burun akıntısı, öksürük, balgam gibi şikayetler daha şiddetlidir ve daha uzun sürer. Grip enfeksiyonu, bazen başladığı yerden daha uzak doku ve organlara yayılabilir. Aynı zamanda grip sırasında vücudun bağışıklık gücü azalır ve daha önemli bir diğer enfeksiyon meydana gelebilir. Böylece yüz ve kafatası kemiklerindeki boşluklara yayılarak sinüzit, orta kulağa yayılarak otit, aşağı doğru yayılarak bronşit ve zatürre meydana gelebilir.
2018
18
medikent
Gribin belirtileri aksırık, öksürük
üşüme, titreme
ateş
halsizlik, iştahsızlık, yorgunluk hissi
boğaz, baş, kas ve eklemlerde ağrı
aksırık, öksürük, boğaz-burun akıntıları ve balgam, bulantı-kusma, ishal
Grip çok bulaşıcı bir hastalıktır. Genellikle insandan insana hava ve temas yollarıyla bulaşır. Solunum yollarına yerleşen virüsler salgılara yol açar ve bu salgılar aksırık, öksürük, konuşma ve hatta soluk vermeyle bile havaya yayılır. Hava yolu ile başka bir kişinin boğazına yerleşir. Temas yolu daha da önemlidir. Hastanın elleri genellikle kendi salgıları ile bulaşmıştır ve dokunma ile çevredeki eşyalara geçer. Çevredeki sağlıklı kişi de aynı yeri elleyince gözle görülmeyen bu virüs dolu damlacıklar ellere ve ağız burun ellenince de boğaza gelmiş olur. Grip genellikle 3-7 gün arasında sürer. Hastalığın aktif devresinde, yani şikayetlerin olduğu süreçte bulaştırma daha fazla olur. Hastalık geçtikten sonraki 1 haftada da bulaştırma olabilir. Bulaşmayı önlemek çok önemlidir. Bu konuda, hastanın ve hasta olmayanın yapması gerekenler vardır. Hasta olan kişinin, diğer insanlara çok yaklaşmaması, gerekirse maske kullanması, el kirlenmesine karşı temizliğe dikkat etmesi gerekir. Sık sık sabunla el yıkamak, ya da dezenfektanlarla ellerini, ağız-burun çevrelerini dezenfekte etmek iyi olur. İstirahat etmek hem hastalığın çabuk geçmesinde hem de teması azaltmak bakımından önemlidir. Sağlıklı kişinin de hasta olmamak için hastalara fazla yaklaşmaması, gerekirse maske kullanması, ellerini sık bol su ve sabunla yıkaması, ya da dezenfektan kullanması iyi olur.
Enfeksiyonların oluşması için başlıca 2 faktör olmalıdır. Tabii ki mikropsuz enfeksiyon olmayacağı için mikrobun vücudumuzda olması ve bu mikrobun hücre içine girip üremesini önleyen direncimizin de düşük olması gereklidir. Dirençte en önemli olan vücut sıcaklığıdır. Normalde 36.5-37 C arasındaki sıcaklıkta solunum yollarına yapışmış bir virüs olsa bile, bu virüs kolay kolay hücreye girip üreyemez, yani bir enfeksiyon meydana getiremez ve bir süre sonra yok olur. Vücut sıcaklığı düşünce üşüme meydana gelir. Kısa süre bir üşüme durumunda bile direnç düşebilir ve fırsat kollayan virüs hastalığı yapabilir. Fazla ısıda ise terleme olur. Terleme buharlaşma yoluyla bedenin ısı kaybetmesi ve böylece vücut sıcaklığının ayarlanması için gerekli fizyolojik bir olaydır. Ancak terli iken ayrıca soğuk bir ortama çıkmak, bedenin birden çok soğuması ile üşümeye neden olabilir. Özetlersek, vücut sıcaklığını koruma için ne üşüyecek kadar az, ne de terleyecek kadar çok giyinmemek gereklidir diyebiliriz.
Enfeksiyonlara karşı direncimizde daha bir çok faktör rol oynar. Solunum yollarını oluşturan hücrelerin de sağlıklı olması gereklidir. Sağlıklı hücrelerden oluşmuş mukoza virüslere karşı direnir. Hücrelerin sağlıklı ve enfeksiyonlara karşı dirençli olması için bazı maddelerin bedenimizde yeteri kadar olması gerekir. Bunların başında vitaminler gelir. Başta C vitamini olmak üzere A, D, E vitaminleri hücre yapısında ve dirençte önemlidir. Bağışıklık sisteminde proteinlerin de yeterli olması gerekir. Bedenimiz susuz kalmamalı, ancak içilecek sıvıların soğuk olmaması da önemlidir. Özetle, bu soğuk kış günlerinde dengeli beslenme, vitaminlerden zengin sebze-meyve başta olmak üzere bol proteinli besinler ve sıcak şifalı çaylar gibi sıvıların alınması uygun olur. Korunmada grip aşısından da söz etmek gerekir. Aşının, bazı yıllar etkisinin az olduğu gözlense bile yapılması gerekir. Özellikle direnci düşük ,zayıf, anemik, kronik hastalığı olanların, yaşı ve okul çağındaki çocukların aşılanması doğru olur. Aşıların mevsim başında Eylül-Ekim aylarında uygulanması gerekir. Ocak-şubat aylarında aşının fazla bir önemi yoktur.
Vücut sıcaklığını koruma için ne üşüyecek kadar az, ne de terleyecek kadar çok giyinmemek gerekir.
2018
19
medikent
Doç. Dr. Cevad ŞEKURİ Kent Sağlık Grubu Kardiyoloji Uzmanı Uzmanı
Dünyada kalp damar hastalığı en önemli ölüm sebebi
Soğuklarda kalbine yenilme!
2018
20
medikent
Özellikle soğuk havalarda kalbimizin direnci azalmaktadır. Soğuk havalar kalbimizi besleyen ve 3-4 mm gibi çok ince olan damarlarda spazma neden olur. Bu durum özellikle soğuk havaya hazırlıksız maruz kalma veya soğuk havada aşırı egzersiz ve bedensel yüklenmelerde ortaya çıkar. Kalp damar spazmı koroner damar hastalarında olduğu gibi sağlıklı damara sahip bireylerde de ortaya çıkabilir. Uzun süren kalp spazmında kalp krizi ve neticesinde kalp durması oluşabilir.
Vücudumuzdaki damarların iç yüzü 7 tenis kortu genişliğinde alanı kapsıyor. Damarlarımız sadece bir boru görevi yapmıyor aynı zamanda damarlarıın geniş kalmasını ve pıhtılaşmasını önleyici maddeler salgılamaktadır. Çok aşırı soğuk havalarda vucüt ısısı 35 derecenin altına düşebilir. Bu durumda bilinç bulanıklığı, hareketlerde azalma titreme ve uyku hali yaratabilir. Özellikle kış sporlarına ilgi duyan bireylerde bu durum çok daha önemlidir. Soğuk ve rüzgarlı havalar spor alışkanlığı olmayanlarda ağır ve yoğun bir şekilde yapılan sporlar kalp yönünden çok sakıncalıdır. Soğuk havalar ayrıca hipertansiyonu olan hatta olmayanlarda bile tansiyon yüksekliği ataklarını tetikleyebilir. Kalp yetmezliği olanlarda soğuk algınlığı, akciğer ve solunum yolu enfeksiyonu kalp dengesini bozabilir. Kalp yetmezliği bulguları kötüleşebilir. Bunlarla birlikte soğuk havalar kalp ritim bozukluğunu başlatabilir. Aşırı beslenme, ağır yemekler ve alkol tüketimi soğuk hava etkisiyle kalp spazmını tetikletebilir.
ÖNERILER Kalp damar hastalığı ve kalp yetmezliği olanlar soğuk hava maruziyetinden kaçınmalı. Üşütmemeli.
Spor yapılacaksa hafif yapılmalı ve vucüt kondüsyonuna göre ayarlanmalı.
Spora sık sık ara verilmeli.
Ağır yemeklerden kaçınmalı, yemek sonrası soğuk ve rüzgarlı havadan kaçınılmalı.
Alkollüyken soğuk havaya çıkmamalı, korunmalı.
Sigara kullanımı spazmı tetikleyen en önemli risk faktörü, dolayısıyla sigara derhal bırakılmalı.
Doktor kontrolleri ihmal edilmemeli, soğuk havalarda spor yapılacaksa doktora danışılmalı.
Vücudu sıcak tutacak uygun kıyafetler seçilmeli.
Acil kalp durması durumunda bireylerin yardımı çok önemli. Bu nedenle bireylere CPR denilen kalp masajı ve solunum desteği manevraları eğitimi sağlanması çoğu zaman hayat kurtarıcı olabilir.
2018
21
medikent
Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK Kent Sağlık Grubu İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı
Romatizma; kemik, kas, eklem ve bunların çevresindeki destekleyici yapıların ağrısına verilen isimdir. Romatizmal hastalıklar, iltihabi olan ve olmayanlar olarak sınıflandırılabilirler. İltihabi romatizmal hastalıkların pek çoğu basit bir ifadeyle bağışıklık sisteminin uygunsuz çalışması sonucu kişinin kendi dokularına zarar verecek hastalıklar oluşturması sonucu ortaya çıkar.
2018
22
Bağışıklık sistemimiz normalde bize zarar verebilecek mikroplar, yabancı cisimler gibi vücudumuza yabancı etkenleri yok etmek, zararsız hale getirmek suretiyle bizi koruyan bir sistemdir. İltihabi romatizmal hastalıkların da içinde bulunduğu “Otoimün Hastalıklar” denen hastalıklar grubunda bağışıklık sistemi vücuda ait bazı dokuları da tanıyamaz hale gelir ve bu dokuları yok etmek üzere harekete geçer. Romatizmal hastalıklarda zarar gören dokular genelde eklem ve çevresindeki destek dokular olmakla beraber her organ ve dokuda bu olumsuz etki görülebilir. Örneğin “bağ doku hastalıkları” ve “vaskülit (damar iltihabı)” gibi romatizmal hastalıklarda iç organlar, dokular ve damarlarda iltihabi hastalık olmasına rağmen kas-iskelet sistemine ait şikayetler hiç olmayabilir. Romatizmal hastalıkların birçoğu kronik hastalıklardır. Bu nedenle belirli aralıklarla takipleri gerekir. Takip sürecinde hem hastalığın seyri ve uygulanan tedavinin etkinliği
incelenir, hem de tedavi ile ilişkili bir yan etki olup olmadığı kontrol edilir. Erken dönemde tanısı konulmuş ve doğru tedavi uygulanmış romatizmal hastalığın ilerlemesini geciktirmek hatta önleyebilmek mümkün olabilmektedir. Romatizmal hastalıkların başlangıcında doğru tanı konması ve uygun tedavi başlanması önemlidir. Başlangıçta yapılan uygun tedavi hastanın sonraki yaşamı için çok önemlidir. Erken tanı ve uygun tedavi ile sakatlık gelişimini, çalışma ile ilgili kısıtlılıkları, hastalığa bağlı tıbbi ve ekonomik maliyetleri azaltmak mümkün olabilmektedir. Romatizmal hastalıklar, kadınlarda daha sık görülür. Genellikle bulaşıcı değildir. Bazı türlerde ise genetik yatkınlık önem taşır. Bazı iltihaplı romatizmal hastalıklar, kas ve iskelet sisteminin yanı sıra deri ve iç organları da etkileyebilir. Romatizmal hastalığı olan her hasta için hastanın durumuna göre kişisel bir tedavi uygulanmalıdır.
medikent
Erken dönemde tanısı konulmuş ve doğru tedavi uygulanmış romatizmal hastalığın ilerlemesini önleyebilmek mümkün olabilmektedir.
Romatizmal hastalıklar temel olarak 5 grupta incelenebilir 1. Mekanik ve yaş ilişkili durumlar (Örneğin kireçlenme, spor yaralanmaları, travmalar) 2. İltihabi romatizmal hastalıklar (Başta romatoid artrit olmak üzere otoimmün pek çok hastalık-Romatoloji Uzmanının ana konusu) 3. Metabolik romatizmal hastalıklar (Gut, yalancı gut, hemakromatozis gibi) 4. Mikrobik hastalıklar (Eklemde mikrobik etkenin varlığı, Brucella, Lyme Hastalığı gibi) 5. Sistemik hastalıkların romatizmal yansımaları (Şeker hastalığı, tiroid fonksiyon bozuklukları, hiperparatiroidi gibi)
Romatoloji tüm bu durumlarla ve fibromiyalji gibi nedeni çok net belli olmayan ağrı durumlarıyla da ilgilenmekle beraber asıl olarak iltihabi, otoimmün romatizmal hastalıkların tedavisi konusuna odaklanmıştır. Otoimmün hastalıklar, vücudun bağışıklık sisteminin yanlış çalıştığı ve zararlı dış etkenler yerine kendi dokularına tepki verdiği ve kendi dokularını tahrip ettiği hastalık durumlarına verilen addır. Bağışıklık sisteminin aşırı tepki verdiği bu hastalıklarda standart tedavinin temel amacı bağışıklığın baskılanması ve bu yolla kendi
Romatizmal etkenler neler olabilir • Besin duyarlılıkları • Ağır metal birikimleri • Elektromanyetik maruziyet • Toksik maddeler • Hormonal süreçleri bozan etkenler • Kronik mikrobik hastalıklar • Vitamin, mineral, iz element eksiklikleri • Barsak florası • Beslenme yanlışları • Candida başta olmak üzere fırsatçı mikroorganizmaların olumsuz etkileri • Diş, diş eti, çene sorunları • Stres • Uyku düzensizlikleri • Su tüketiminin yetersizliği
dokularına verdiği zararın ortadan kaldırılmasıdır. Kullanılan ilaçlar bu amaca hizmet eder. Tabii ki bu durumun olumsuz, istenmeyen etkileri de olabilir. Ancak tek başına bu tedavinin yeterli ve ideal olduğunu söylemek mümkün değildir. Akut etkilerin ortadan kaldırılmasına yönelik tedavilerin yanı sıra bu hastalıkların çıkışına neden olan etkenlerin de değerlendirilmesi, bunların düzenlenmesi ve ortadan kaldırılması da planlanmalıdır.
Romatizmal hastalıklar ve pek çok diğer kronik hastalık tedavisinde sadece semptoma, laboratuvar bulgularına yönelik ilaç tedavilerinin uygulanması eksik bir tedavi yaklaşımı olacaktır. Zeminde hastalığa neden olan ve hastalığı alevlendiren, artıran etkenlerin de düzeltilmesi, düzenlenmesi ile belirgin düzelmeler, iyileşmeler, hatta bazı zamanlar hastalığın tamamen ortadan kaldırılması mümkün olabilmektedir.
2018
23
medikent
Ülkemizde her 10 çocuğun 9’unun ağzında en az bir çürük dişi bulunuyor. Toplumumuzda, süt dişlerinin ileriki yaşlarda değişecek olması nedeniyle tedavinin gereksiz olduğu yönünde yanlış bir inanış mevcut. Oysaki süt dişleri, ağızda ömür boyu kalacak daimi dişlerin de sağlıklı olmalarının sağlanmasında çok önemli rol üstlenir.
Çocuklarda Genel Anestezi Altında
DIS TEDAVISI I
I
I
Dt. Ceyda AFYONCU Kent Sağlık Grubu Ağız ve Diş Hastalıkları Uzmanı
I
2018
24
medikent
Süt dişlerinin önemini şöyle açıklayabiliriz; Beslenme Dişlerinde çürük olan çocuklar çiğneme sırasında ağrı hissettiği için yemek yerken zorlanır. Aynı şekilde dişlerini zamanından önce kaybeden çocuklar düzgün çiğneme yapamaz, beslenme ve sindirim sorunları görülebilir.
Büyüme ve gelişme Genel vücut gelişiminin yanı sıra süt dişleri alt ve üst çene kemiklerinin gelişimi için de gereklidir. Çürük ya da dişeti problemi nedeniyle süt dişlerini erken kaybeden çocuklarda çene darlığı görülür.
Konuşma
Estetik
Yer tutucu
Konuşmanın öğrenildiği dönemde özellikle ön bölge süt dişlerinin eksik ya da çürük olması f,v,s,z,t harflerinin yanlış telaffuz edilmesine ve bunun alışkanlık haline gelerek ömür boyu sürmesine neden olacaktır.
Her çocuk gülmeyi sever. Güzel bir gülümseme için ise sağlıklı dişlere ihtiyaç vardır. Çürük ya da eksik dişleri olan çocuklar çirkin göründüklerini düşünerek psikolojik açıdan kötü etkilenebilir.
Bir süt dişi zamanından önce çekilirse yandaki dişler bu boşluğa doğru kayacaktır. Sonrasında gelecek olan daimi diş için bu boşluğun daralması diş dizisinde çapraşıklıklara sebep olur.
Unutulmamalıdır ki ;
Süt dişlerindeki çürükler, yalnız çocuğun yaşam boyu unutamayacağı tatsız ağrı tecrübeleri edinmesine sebep olmaz, aynı zamanda sırada bekleyen kalıcı dişlere de zarar verir. Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme bozukluğu ve güzel olmayan görüntüye yol açar. Zamanında tedavi edilmeyen çürük dişler ise köklerinde oluşacak enfeksiyon sonucu genel sağlık problemlerine (romatizmadan kalp rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilmektedir. Çocuğunuza diş tedavisinin hiçbir korkulacak yanı olmadığını anlatırsanız, kolaylıkla diş hekimine götürebilirsiniz. "Uslu olmazsan seni dişçiye götürürüm, o da bir güzel dişini çeker!" gibi sözler diş hekimi kavramını bir korku unsuruna dönüştürür.
Bu nedenle; Çocuğun diş hekimine götürülmesi hiçbir zaman ceza anlamı taşımamalıdır. Tam aksine çocuğun diş hekimine severek gideceği bir ortam yaratılmalıdır. Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da, diş hekimine gitme ile çocuğun maruz kalacağı ağrı olayı arasında bir çağrışım uyandırmamaktır. Çocuğa " Dişin hiç ağrımayacak" diyerek onu yanıltmak; ilerideki tedavileri zorlaştırabilir. Diş hekimi ile çocuğun iyi bir diyalog kurması, çocuğun korkusunu yenmesine yardımcı bir faktördür. Bunun için çocukları erken yaşta diş hekimi ile tanıştırmak, 6 ayda bir rutin diş muayenesini yaptırmak ve diş hekiminin sorduğu sorulara çocuğun kendisinin yanıt vermesine izin vermek faydalı olacaktır. Çocukların diş hekimine gelirken duydukları stres azaltılamaz ve uygunsuz şartlarda, zorla diş tedavileri yapılırsa yaşamları boyunca süren diş hekimi fobisi gelişebilir. Bu fobi ömür boyu doktor ve tedaviden kaçmalarına ve gelecekte oluşabilecek hastalıkların erken teşhis ve tedavi şansının azalmasına neden olabilir. Bu tip durumlarda çocukları zorlayarak koltuğa oturtup tedavi etmek yerine güvenli koşullarda anestezi desteği almak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Genel anesteziyle, çürük dişlere dolgu, çekim, koruyucu uygulamalar dahil tüm işlemler tek bir seansta gerçekleştirilmektedir.
2018
25
medikent
Genel anestezi nedir? Genel anestezi, anestezi alanında uzmanlaşmış doktorlar tarafından gerçekleştirilen, hastanın kontrollü bir şekilde; ağrı hissetmeyeceği ve duyu, bilinç, motor fonksiyonlar ve reflekslerin geçici olarak baskılanması işlemidir.
Genel anestezi altında diş tedavileri neden gereklidir? Genel anestezi sırasında bilinç kapalı olduğu için özellikle uyum sorunu yaşayan çocuklarda diş tedavileri tamamen ağrısız bir şekilde ve tek seansta bitirilebilmektedir. Böylelikle özellikle küçük yaş grubu çocuklarda gelecekte diş hekimi fobisi oluşması ve tedavi sırasında yapılan ani hareketlerle oluşabilecek yaralanma riskleri de ortadan kalkmaktadır.
Genel anestezi altında diş tedavisi yapılması gereken hasta grupları Biberon çürüğü veya erken dönem çocukluk çağı çürükleri adı verilen yaygın çürüklere sahip olan 4 yaşından küçük çocuklar (genellikle bu yaş grubu çocukların diş tedavilerinin klinikte, ikna yolu ile yapılması mümkün olamamaktadır.) Gelişim geriliği (mental ve/veya fiziksel) olan çocuk ya da erişkinler. İleri derecede diş hekimi/diş tedavisi fobisi veya uyum sorunu olan çocuk ve erişkin hastalar. Genel anestezi gerektiren büyük cerrahi girişimler (kemik grefti, kemik kisti vb.) Lokal anestezi ile tek seansta yapılması mümkün olmayan birçok cerrahi işlemin kısa sürede (2-3 saat) genel anestezi altında yapılmasını isteyen hastalardır.
Tedavinin planlanması Diş tedavilerinin genel anestezi altında yapılması kararı verildikten sonra, anestezi uzmanı doktor hastayı muayene eder. Gerekli durumlarda çocuk hastalarda pediatrist (çocuk uzmanı), yetişkin hastalarda ise ilgili uzman görüşü için konsültasyon talep edilebilir. Genel anestezi öncesi hastayı rahatlatmak amacıyla premedikasyon yapılır. Anestezi, gaz ya da enjeksiyon şeklinde verilen ilaçlar ile başlatılır. Günümüzde anestezide kullanılan ilaçların yan etkileri oldukça aza indirgenmiş olup, vücuttan hızla atılmaktadırlar. Ayrıca mevcut teknolojik anestezi cihazları ile hastaların tüm yaşamsal bulguları çok yakından takip edilebilmektedir. Bu anestezi, uygun şartlarda deneyimli uzmanlar tarafından yapıldığı sürece, anesteziye bağlı oluşan komplikasyonlar sayıca azalmaktadır.
Bu tür operasyonlar mutlaka yeterli güvenlik önlemlerine ve ekipmana sahip bir merkezde yapılmalıdır. Yapılması planlanan diş tedavileri bittiğinde ilaç durdurulur ve hasta uyanmaya başlar. Genel anestezi altında diş tedavileri yapıldıktan sonra uyandırılan çocuk tedaviye ait ağrı, acı ya da herhangi bir kötü anı hatırlamaz, uygulamanın ardından kısa süre içinde ailesinin yanına getirilen çocuk, gözlerini açtığında yine anne-babasını yanında görür. Bir kaç saat gözlem altında tutulduktan sonra aynı gün taburcu edilen hasta normal hayatına devam eder. Çeşitli nedenlerle klinik ortamda diş tedavileri yapılamayan çocuklarda genel anestezi kullanımı hem çocukların hem de ailelerin hayatını kolaylaştırır.
www. ke nt s a g l i kg r u b u .co m
Biyolojik Saat Uykusuzluğu Gösteriyorsa! Kanda stres hormonlarımız artar. Tansiyonumuz yükselir. Kalp ritmimiz düzensizleşir. Bağışıklık sistemimiz bozulur. Daha kolay hastalanırız.
Kent Hastanesi, 2006 yılından bugüne Joint Commission International tarafından akredite edilmektedir.
Kent Hastanesi Uyku Bozuklukları Ünitesi uyku apnesi ve diğer uyku bozukluklarının tanı ve tedavisi ile hizmetinizde.
/Ke ntS ag likGrub u
2018
27
medikent
Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ Kent Sağlık Grubu Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı
Günümüzde dünyada yaklaşık 199 milyon diyabet hastası kadın var ve bu rakamın 2040 yılında 313 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Yine her 5 diyabetik kadın hastanın 2 tanesi yani yaklaşık yüzde 40’Iı doğurganlık çağında ve bu da 60 milyon kadına karşılık geliyor.
DIYABET &Kadın I
2018
27
medikent
Tip 2 diyabetli kadınlar diğer kadınlardan yaklaşık 10 kat daha fazla koroner arter hastalığı riskine sahiptir. Bu nedenle dünya genelindeki kadın ölümlerinin en sık 9. nedeni şeker hastalığıdır ve her yıl 2.1 milyon kadının ölümünden diyabet yani şeker hastalığı sorumludur. Hamile kalan tip 1 diyabetli kadınlar daha gebe kalmadan önce kan şeker ayarını düzgün yapmazlarsa ve gebeliğin özellikle ilk 3 ayında yani bebeğin organlarının oluştuğu dönemde anne karnındaki bebek yüksek şekere (glukoz) maruz kalırsa sakat bebek düşük riski söz konusudur.
Ayrıca her 7 gebelikten 1’inde gebelik sırasında ortaya çıkan diyabet (gebelik diyabeti/gestasyonel diyabet) vardır. Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) canlı doğumların yüzde 16.2’sinin yani yaklaşık 20.9 milyon kadının gebelikleri sırasında çeşitli derecede yüksek kan şeker düzeyine (hiperglisemiye) maruz kaldığını tahmin etmektedir. Bu durum bebek sağlığını olduğu kadar anne sağlığını da etkilemektedir. Çünkü gebelik diyabeti hikayesi olan kadınların yaklaşık yarısında (yüzde 50) doğumdan sonraki 5 yıl içerisinde tip 2 diyabet gelişmektedir. Gebelik sırasında hiperglisemi oluşan kadınların yarısı 30 yaş altındadır ve bu kadınların büyük çoğunluğu sağlıklı gebelik takibinin sıklıkla sınırlı olduğu düşük-orta gelir grubundaki ülkelerdeki kadınlardan oluşur. Bu nedenle tüm gebe kadınlar sağlıklı gebelik ve sağlıklı bebek için takip edilmelidirler.
Ergenlik çağındaki kızlarda fizik aktiviteyi teşvik öncelikli hedef olmalıdır.
NE YAPMALIYIZ? Tüm kadınlar ve genç kızlar sağlık için fizik aktivite yapmalıdırlar.
Tip 2 diyabet önleme stratejileri hem gebelik öncesi hem de gebelik sırasında anne, bebek ve erken çocukluk dönemine odaklanmalıdır. Genç kadınlarda gebelik sırasında doğum öncesi muayeneler, diyabet ve gebelik diyabetinin erkenden tanınması için teşvik edilmelidir. Sağlık sistemleri kadınların özgün ve öncelikli durumlarına dikkat etmelidirler.
Diyabetli tüm kadınlar etkin diyabet kontrolü için diyabet ilaçlarına ve bakım teknolojilerine ulaşabilmelidirler. Ayrıca diyabetli tüm kadınlar gebelik sırasındaki riski azaltmak için gebelik öncesi planlama hizmetlerine ulaşabilmelidir. Kadınlar ve genç kızlar sağlıklı yaşam tarzı değişikliğinin benimsenmesi ve gelecek nesillerin daha sağlıklı olması için anahtar kişilerdir. Tip 2 diyabet olgularının yüzde 70’i sağlıklı yaşam tarzıyla önlenebilir durumdadır. Yine bilindiği gibi yetişkin dönemdeki erken yaş ölümlerinin yüzde 70’i ergenlik (adölesan) döneminde başlayan kötü davranışlardan dolayıdır. Kadınların önemi burada da karşımız çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar kadınların anne olarak çocuklarının ve diğer aile bireylerinin uzun dönemli sağlıklı beslenme ve fizik aktivite gibi sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesinde en büyük etkiye sahip kişiler olduğunu göstermiştir. Yine kadınlara aile bütçesi üzerinde daha fazla söz hakkı sağlandığında, harcamalarda çocuk sağlığı ve eğitimi üzerine daha fazla pay ayırdığı anlaşılmıştır. Kadınlar ev halkı beslenmesinin ve hayat tarzı alışkanlıklarının bekçileridir, dolayısıyla hastalıkların önlenmesi için potansiyele sahiptirler. Kadınlar ve genç kızlar ailelerinin sağlığını korumak ve tip 2 diyabeti önlemek için eğitilmelidir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, diyabeti önlemek için ergenlik çağındaki kızlarda fizik aktiviteyi teşvik öncelikli hedef olmalıdır. Son söz olarak; sağlıklı nesiller için, dünyayı değiştirmek için haydi kadınlar göreve!
2018
29
medikent
Prof. Dr. Mehtap ÇAKIR Kent Sağlık Grubu Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı
Daha önce diyabeti olmayan bir kadında gebelik sırasında gelişen diyabete “Gebelik Diyabeti” (GDM) ismi verilmektedir. Gebelik diyabeti açısından risk altındaki kadınlar gebelik sırasında mutlaka taranmalıdır. Gebelik diyabeti için risk faktörleri; kilolu olmak, ailede diyabet varlığı, 25 yaşından büyük olmak, daha önce iri bebek doğurma hikayesinin bulunmasıdır.
Gebelik, Diyabet, Şeker Yükleme Testi
2018
30
Gebelikte görülen diyabetin yüzde 90’ı gebeliğe bağlı diyabettir.
Gebelik diyabeti sıklığı yüzde 2-20 arasındadır ve bu oran toplumdaki diyabet sıklığına göre değişkenlik göstermektedir. Gebelik diyabetinin Türk toplumundaki sıklığının yüzde 15 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Diyabet sıklığının çok yüksek olduğu diğer toplumlarda olduğu gibi, bizim toplumumuzda da tüm gebelere, gebeliğinin 24.-28. haftalarında gebelik diyabeti taraması yapılması önerilmektedir.
medikent
Gebelik döneminde diyabetin tanınması ve iyi tedavisi bu annelerden doğan bebeklerin ileride bu tip hastalıklara yakalanma ihtimalini azaltacaktır. Ayrıca gebeyken diyabeti olan kadınların kendileri de, doğumu takiben kan şekeri normale dönse bile, ileride diyabet gelişimi açısından risk altındadır ve takip edilmelidirler.
Şeker Yükleme Testi (OGTT)
Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Diyabet Federasyonu, Amerikan Diyabet Cemiyeti, Amerikan Jinekoloji ve Obstetrik Derneği, Amerikan Endokrin Derneği, Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri, Avrupa Endokrin Derneği; İngiliz, Alman, Fransız, İsveç, Finlandiya, Kanada, Hollanda, Avustralya ve Türkiye’nin Diyabet, Endokrin ve Kadın-Doğum otoriteleri, Sağlık Bakanlıkları dahil, tüm kurumlar “Gebelik Şekeri” diye bir olguyu kabul ediyor, mutlaka tanı konulması gerektiğini söylüyor, tanı için de “ŞEKER YÜKLEME TESTİ (OGTT)” yapılmasının şart olduğunu bildiriyor.
Gebelik diyabeti sinsi olabilir ve çok su içme, çok idrara çıkma gibi şikayetlere yol açmayabilir. Gebe kadın kendini kötü hissetmeyebilir ancak yükselen şeker düzeyleri bebek ve anne sağlığı açısından olumsuzluklara neden olabilir. Gebelikte kan şekerinin yüksekliği, eğer tanı konmaz ya da tedavi edilmezse, düşükler, iri bebek, doğum travmaları, sezeryan doğumlarda artışa hatta bebek ölümlerine neden olabilmektedir. Doğumdan hemen önceki ve sonraki kısa dönemde bebek ölüm riski 3,7 kat, bebekte doğumsal anormallikler-bozukluklar gelişme riski 2,4 kat, erken doğum riski 1,3-4,2 kat, iri bebek olma riski 1,8-4,5 kat, sezeryan riski 1,4 kat, doğum travması riski ise 1,3 kat artmıştır. Kontrolsüz diyabeti olan bir anneden doğan bebeklerde yeni doğan döneminde solunum güçlüğü, şeker düşüklüğü, kalsiyum düşüklüğü ve sarılık dahil çeşitli problemler görülebilmektedir. Gebelik şekeri sadece gebelik ve doğumu takip eden dönemde değil tüm yaşam boyunca olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Anne karnında yüksek kan şekeri gibi olumsuz şartlara maruz kalmış çocuklarda ileri yaşlarda obezite, tip 2 diyabet, metabolik sendrom ve karaciğer yağlanması sıklığı 4-8 kat artmaktadır.
Hamilelikte 24-28. hafta arasında bir kez yapılan şeker yükleme testinin gebelik diyabeti tanısında güvenilir ve yararlı olduğu daha önce birçok daha küçük araştırma ile anlaşılmış olsa da, en son dokuz ülkeden daha önceden şeker hastalığı olmayan 25000 hamile kadının katıldığı bilim dünyasının önde gelen dergilerinden “New England Journal of Medicine” dergisinin 8 Mayıs 2008 tarihli sayısında yayınlanan HAPO isimli bir araştırma ile de güvenli ve gerekli bir değerlendirme yöntemi olduğu net bir şekilde ortaya konmuştur.
2018
31
medikent
Glukoz yükleme testinin zararı var mıdır?
Gebelikte diyabet taraması için yapılan glukoz yükleme testinin hiçbir zararı yoktur. Gebelerde şeker yükleme testinin bazı ülkelerde yasaklandığı şeklinde yapılan açıklama gerçek dışıdır. Günümüzde kullanılan 75 gram glukozun anne karnında bebeğin pankreas gelişimini engellediği dolayısı ile çocukluk döneminde şeker hastalığının gelişimine ya da diyabetli çocuk sayısında artışa neden olduğu görüşü bilimsel tüm verilere aykırıdır ve böyle bir durum söz konusu değildir.
Şöyle ki; 75 GRAM GLUKOZUN KAN ŞEKERİNİ YÜKSELTİCİ ETKİSİ YAKLAŞIK 8-10 KAŞIK PİRİNÇ PİLAVI İLE EŞDEĞERDİR 75 GRAM GLUKOZ, İKİ KUTU NORMAL KOLADAN DAHA AZ GLUKOZ İÇERİR 75 GRAM GLUKOZ 2-3 DİLİM BAKLAVAYA EŞDEĞER GLUKOZ İÇERİR
Gebelik diyabeti tanısını alan gebe kadına uygun beslenme programı düzenlenir ve fizik aktivitesini arttırması önerilir. Gebelerin çoğunda bu şekilde kan şekeri düzeyleri kontrol altına alınır. Beslenme ve egzersiz tedavisi ile düzelme olmazsa tedaviye insülin eklenir. Sağlıklı ve dengeli beslenme ve hareketli yaşam sadece gebeler için değil, tüm toplum için önerilmektedir. Hiçbir hekim basit şekerlerin tüketimi konusunda destekleyici olmaz, olmayacaktır.
Bilimsel olarak tüm dünyada gebelerin diyabet açısından taranması gerektiği kabul edilmektedir. Gebelik sırasında diyabetin saptanması ve uygun tedavisi yapılması şarttır. Bu şekilde hem gebelik dönemi ile ilgili problemler hem de bebeğin anne karnında ve yeni doğan döneminde karşılaşacağı sorunlar engellenebilir. Ayrıca ileride ortaya çıkabilecek şişmanlık, Tip 2 diyabet, metabolik sendrom ve karaciğer yağlanması gibi bireyin tüm hayatını etkileyecek problemlerden de korunma sağlanır.
Gebelikte diyabet taraması için yapılan glukoz yükleme testinin hiçbir zararı yoktur.
www. ke nt s a g l i kg r u b u .co m
Kent Hastanesi, 2006 yılından bugüne Joint Commission International tarafından akredite edilmektedir.
/KentS ag likGrub u
2018
33
medikent
Prof. Dr. Sertaç İŞLEKEL Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
CERRAHIN ÜÇÜNCÜ GÖZÜ O-Arm
StealthStation S7 Omurga ameliyatlarında vida ya da implantların yanlış yere yerleştirilme riski “navigasyon ve O-Arm” teknolojisiyle tarih oldu
2018
34
medikent
İzmir Kent Hastanesi’nde, Ege Bölgesi’nin ilk görüntü rehberli beyin cerrahisi ameliyathane sistemi kuruldu. Kent Hastanesi, “Cerrahın üçüncü gözü” olarak tanımlanan navigasyon ve O-Arm (ameliyathane içi tomografi) teknolojisinin bir arada kullanıldığı Türkiye’deki sayılı merkezlerden biri oldu.
Hata payını sıfıra indiren bu sistemler hastaların endişelerini yok ederken, ameliyat başarı yüzdesi de yükseliyor.
“O-arm; ameliyathanede kullanılan bir tomografi cihazı. O-arm’ı navigasyon dediğimiz, bize yol bulmayı sağlayan teknolojiyle birleştirip ikisini aynı anda kullanıyoruz.” Ameliyat sırasında hastanın omurgasındaki bozukluğu düzelttikten sonra oraya vida koymak gerekiyor. Vidaların doğru yere gidip gitmediğinden, istediğimiz yeri ulaştığından emin olmak için ameliyat sırasında önce navigasyon sistemiyle omurganın yapısını ve vidaların doğru gideceği yeri ayarlıyoruz. Bu şekilde bunun rehberliğinde vidaları yerleştirdikten sonra ameliyat sahasına o-arm cihazı (tomografi cihazı) çekiliyor. Hastanın ameliyat sırasında tomografisi çekiliyor. Tomografi ile koyulmuş olan vidaların yerinde olup olmadığı, herhangi bir sinir teması olup olmadığı gözlendikten sonra eğer bir hatalı veya istenmeyen şekilde takılmış bir vida varsa düzeltiliyor, ondan sonra tekrar ameliyat en istenilen şekliyle tomografi görüntüsü elde edildikten sonra sonlandırılıyor.
“O-Arm teknolojisinden önce hastanın ameliyat sonrasında kontrol filmleri çekiliyor, eğer istenmeyen bir vida yerleşimi varsa hastayı yeniden ameliyat etmek zorunda kalıyorduk. Veya hastanın ortaya çıkan ağrıları için ek tedaviler uygulamak zorunda kalıyorduk. Burada o riskleri ortadan kaldırıp ameliyatın bitiminde gönül rahatlığıyla ameliyatı sonlandırmış oluyoruz. Bu teknikle tek bir çekim yaparak ameliyatın hepsini yönlendirmek ve sonlandırmak mümkün. Bunlara garantili ameliyat diyebiliriz. Ameliyat başarı yüzdesi çok daha yüksek. Bu teknoloji beyin ve sinir cerrahisi dışında bazı ortopedi ameliyatlarında da kullanılıyor.”
Bilgisayarlı Tomografilere Göre Üçte Bir Oranda Düşük Doz
Tomografilerin aksine tek turda görüntü aldığı için, dozun üst üste bildiği alanlar O-Arm’da mevcut olmayıp, bu sayede tomografilerden üçte bir oranında düşük doz vermektedir. Bununla birlikte O-Arm C-kolludan da daha yüksek olmayan bir doz profili sergiler. Intraoperatif tomografi sistemleri 1mm ve 2mm gibi kesit kalınlıkları verirken, O-Arm’ın kesit kalınlığı 0,83mm’dir. 15x20cm’lik hacimde 512x512 rezolüsyonunda 192 adet kesit alınır. Tomografi sistemlerindeki cone beam artefaktı O-Arm’da mevcut değildir, dolayısıyla navigasyona çok daha uygun bir görüntüleme sergiler. Tomografilerde merkezin dışına gidildikçe geometrik hata artar. O-Arm’da değişmez.
2018
35
medikent
StealthStation S7 Navigasyon, ameliyathanede yapılan kranyal, ortopedik, spinal ve kulak burun boğaz operasyonlarında, önceden çekilmiş BT, MR görüntülerini, yada ameliyathanede çekilmiş O-Arm görüntülerini kullanarak cerraha gerçek zamanlı olarak navigasyon problarının veya operasyonda kullanılan diğer enstrümanların yüksek geometrik hassasiyetle anatomik yapıda nerede olduğunun bilinmesini sağlayan sistemdir.
Geniş uygulama alanları S7 Navigasyon sistemi, optik navigasyon yaparken, referans frame’de 4, probda en az 3 küre kullanmaktadır. Kürelerden biri kirlense yada iyi yansıma yapamasa bile navigasyon durmaz. Hareketli ve çok eklemli kamera kafası istenilen pozisyona kolayca geçilmesini sağlar. Monitör büyüklüğü 24 inç olup operasyon odasında istenilen yere yerleştirilebilir. Monitörün dokunmatik özelliği mevcuttur. Pratiklik açısından dar ameliyathanelerde cerrahi monitör cerrahın istediği yere konumlandırılabilmektedir. Diğer navigasyon sistemlerinde, monitör(ler) navigasyonun ana modülü üzerinde yer aldığı için monitör yerleşimi StealthStation’daki kadar kolay yapılamamaktadır.
StealthStation S7 sisteminde, SureTrak 2 ataşmanları ile herhangi bir cerrahi enstruman navige edilebilir hale getirilebilmektedir.
2018
36
Çifte sağlamalı beyin ameliyatı Bekir Burhan’ın İzmir Kent Hastanesi’nde gerçekleşen ameliyatı kurulan “görüntülü rehber sistemi” navigasyon eşliğinde ve uyanık cerrahi ile hasta uyutulmadan “konuşa konuşa” yapıldı. İki yöntemi birlikte kullanarak bir ilki gerçekleştiren Prof. Dr. Sertaç İşlekel, “Uyanık cerrahi ve navigasyonun bir arada kullanılması ameliyata çifte sağlama getiriyor” diyerek, şu bilgileri verdi:
MANYETİK ALGILAYICI ÖZELLİĞİ İLE DE TÜRKİYE’DE İLK VE TEK “Tıpkı arabalarda kullanılanlar gibi bizim ameliyatlarda kullandığımız navigasyon cihazı da cerrahın üçüncü gözü diyebileceğimiz böyle bir cihaz. Bize yol gösteriyor, ameliyatı kolaylaştırıp riskleri minimuma getiriyor. Inflared ışıklarla çalışan cihazımız manyetik algılayıcı özelliği ile de Türkiye’de ilk ve tek. Bu cihaz bize hastanın ameliyat öncesi çekilen
Bekir Burhan, (28) çocukluğunda yakalandığı lenf kanserini yenmiş, 7 yıl önce konuşma merkezinde çıkan beyin tümöründen “uyanık cerrahi” yöntemiyle kurtulmuştu. Ancak aynı yerde nükseden tümör nedeniyle Bekir Burhan bir kez daha ameliyat masasına yatmak zorunda kaldı.
görüntülerini ameliyat esnasında kullanmamızı sağlıyor. Yani ameliyat öncesinde hastanın çektiğimiz MR görüntülerini navigasyon bilgisayarına yüklüyoruz, bize hastaya risk yaratmadan tümörün yerini gösteriyor. Bu şekilde diğer yöntemlere göre çok daha küçük kesiler ile kafa kemiğinden küçük bir kapak kaldırılarak beyine ulaşılıyor. Tümörün sınırları net olarak belirlenip tümörün tam olarak çıkarılması, derin tümörlere beyine zarar vermeden ulaşmayı sağlıyor. Navigasyon bize sıfır hatayla ameliyat yapma olanağını, en az riskle tümörün tamamen çıkarılmasını sağlıyor. Navigasyon eşliğinde hastayı uyutmadan, onunla ameliyat sırasında konuşmamız ise hastanın fizyolojik merkezlerinin olası bir zarar görme noktasında bize geri adım attırmasını sağlıyor. Hastayı uyutmadan navigasyon eşliğinde ameliyat henüz Türkiye’de çok yeni bir uygulama. Hastamıza da uyanık cerrahi ile navigasyonu kullandık, çok daha radikal tümör çıkarmayı sağlayan bir teknik oldu. Ayrıca bu görüntüleme yöntemleri komplikasyon riskini de azaltıyor.”
medikent
2018
37
medikent
Uzm. Dr. Deniz ATASEVER Kent Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Endobronşiyal Ultrason (EBUS); solunum yolları, akciğer dokusu ve mediasteni görüntülemek için, ultrasonografi kullanılarak yapılan bir bronkoskopi işlemidir.
EBUS En d o b ron şia l Ultra sonografi
2018
38
medikent
Bronkoskopi, uzun yıllardan bu yana alt solunum yolları ve akciğer hastalıklarının tanısında kullanılmakta olan bir yöntemdir. Bronkoskop ile bronş içerisinde görerek inceleme yapılmasını sağlayan EBUS yönteminde; bronkoskopun ucuna eklenmiş bir ultrason probu vardır. USG probu, ses dalgaları yayarak bronş duvarının arkasındaki lenf bezi, doku ve kan damarlarını da çok net olarak ultrason görüntüsü olarak gösterir. EBUS, özel iğnesi sayesinde özellikle göğüs boşluğu içerisinde normal bronkoskopi yöntemi ile ulaşılamayan bölgelerdeki büyümüş lenf bezlerinin ya da merkezi havayollarına komşuluk gösteren lezyonların içine girebilmeye olanak sağlar. Biyopsi yapılmak istenen lenf bezi veya tümör kitlesi bu ultrasonografi ile görüldükten sonra bronkoskopun içersinde özel olarak üretilmiş bir ince iğne bronkoskopun ucuna gönderilmekte ve ultrasonografik görüntü altında bu lenf bezi ya da kitleden parça alınabilir.
Havayollarına komşu ya da havayolu duvarındaki yapıları görüntülemek için geliştirilmiş bir ultrason yöntemi olan EBUS; havayoluna komşu lezyonları tanımlamak, tümörün bronş duvarı yayılımı ve derinliğini belirlemek ya da biyopsi için akciğerdeki kitleleri lokalize etmek için kullanılır. Bu yöntemle havayollarına komşu lenf bezlerinde büyüme yapan kanser, lenfoma, sarkoidoz, tüberküloz, enfeksiyon hastalıkları gibi birçok hastalığın tanısı konulabilmektedir. EBUS işlemi sırasında hem görüntüleme hem de mediastinel lenf bezlerinden örnekleme (biyopsi alma) işlemi yapılabilir.
2 farklı tip EBUS mevcuttur Radyal prob EBUS (RP-EBUS):
Konveks prob (CP-EBUS):
Daha yüksek rezolusyona sahiptir, parankimal yapılar ve hava yollarını daha detaylı görüntüler. Ancak eş zamanlı (real time) görüntü kalitesi sunamaz.
Daha sıklıkla kullanılır, doku lenf bezlerinden doku elde etmek için tercih edilir. Real time görüntü vermesi biyopsi örneklemesinde avantaj sağlar.
2018
39
medikent
EBUS Endikasyonları nelerdir?
• Akciğer kanseri tanı ve evrelemesi (özellikle küçük hücreli dışı akciğer kanserinde lenf bezi metastazları) • Mediastinel lenf bezi tanı (Tüberküloz, sarkoidoz, lenfoma veya nedeni bilinmeyen lenf bezi örneklemeleri) • Erken evre akciğer kanseri tanısı ve evrelemesi • Diğer organ malignitelerinde lenf bezi metastazı
EBUS ile neler yapılabilir? Özelikle akciğer kanseri evrelemesinde en son yapılan TNM evreleme sınıflaması sonrası lenf bezi örneklemesi çok önem kazanmıştır. EBUS ile mediastinel lenf bezlerinin görüntülenmesi, boyutlarının ve sayılarının belirlenmesi ve biyopsi örneklemesi yapılabilir. Mediastinel lenf bezlerinin örneklemesi, açık cerrahi olarak mediastinoskopi yöntemiyle de yapılabilir ancak EBUS açık cerrahiye göre daha az invaziv bir yöntemdir. EBUS ile lenf bezlerinde Transbronşiyal ince iğne aspirasyon biyopsisi (TBİİAB) alınır. Tümör ya da diğer hastalıklar her zaman hava yollarının içinde yani bronşlarda yer almazlar. Akciğer kökenli hastalıkların ilk habercisi çoğu kez akciğerdeki lenf bezleridir. EBUS ile ileri cerrahi yönteme gerek kalmadan bu lenf bezlerinden örnekleme yapılarak tanı konabilir.
EBUS bronkoskopi erken tanıda hayat kurtarıcı
EBUS yöntemi ile sadece hastalıklı olması muhtemel lenf bezlerinden biyopsi alınması ve hedefe ulaşılması mümkün olmaktadır. Bu yöntem, özellikle göğüs boşluğu içerisindeki büyümüş lenf bezlerinin tanısında, konvansiyonel yöntemlerle ulaşılamayan tümörlerin tanısı ve evrelemesi ile tedavi kararında, sarkoidoz, lenfoma, tüberküloz gibi hastalıkların tanısı ile büyük akciğer damarları düzeyindeki pıhtıların saptanmasında başarı ile kullanılabilir. Yöntemin hastaya sağladığı diğer bir avantajı ise, kan damarlarının ultrasonografi ile görüntülenmesi sayesinde damar yaralanması riskinin ortadan kalkmasıdır. EBUS, son derece güvenilir bir yöntem olarak uygulanmaktadır. İşlem sırasında nadiren ajitasyon, öksürük ve iğne yerinde kanama gibi hafif yan etkiler görülebilir. İşlemin tanısal değeri düşünüldüğünde yapılabilecek en düşük riskli cerrahi dışı yöntemlerden biri olduğu kabul edilmektedir.
2018
40
medikent
2018
41
medikent
Uzm. Dr. Mustafa YALÇIN Kent Sağlık Grubu Gastroenteroloji Uzmanı
Endoskopik Ultrason
Sindirim sistemi hastalıkları tanısında önemli bir yenilik olan endoskopik ultrason (EUS), ses dalgalarını kullanarak iç organların görüntülenmesi yöntemidir. EUS; endoskopi yöntemi ile, endoskopi cihazının ucundaki bir ultrason eklentisi yardımıyla ultrasonografi yönteminin birleştirildiği ileri görüntüleme sistemidir. Özel bir cihaz kullanılarak gönderilen ses dalgalarının dokudan yansımasıyla görüntü elde edilmesi prensibine dayanır. Görüntüleme özelliği ile röntgene benzemekle birlikte radyasyon içermez.
EUS ile organların iç kısmına girilir ve böylelikle görüntüler çok daha yakından ve detaylı bir şekilde alınabilir. EUS yönteminin üstünlüğü, derinlik duyusunu sağladığından; yemek borusu kanseri, mide kanseri, rektum kanseri, pankreas kanseri ve makat kanseri gibi durumlarda hem kanserin derine doğru yayılımı ve hem de etraftaki lenf bezi, damar ve organlardaki tutulumu hakkında fikir vermekte ve bu bölgelerden biyopsi alma olanağı tanımaktadır.
2018
42
EUS ile organların iç kısmına girilir ve böylelikle görüntüler çok daha yakından ve detaylı bir şekilde alınabilir.
Hangi hastalıkların tanısında kullanılır?
EUS ile sindirim sistemindeki katmanlar, detaylı olarak görüntülenebilmektedir. Bu nedenle sadece sindirim sisteminin iç yüzeyinin hastalıkları teşhis edilmekle kalmaz, daha altta bulunan diğer tabakalarından (submukozal) köken almış hastalıkların da görüntüsü elde edilir ve gerekirse bunlardan biyopsi alınabilir. Sindirim sisteminde veya sindirim sistemine komşu organlarda oluşan tümörlerin evrelenmesinde ve sindirim sisteminde epitel altında yerleşim gösteren lezyonların incelenmesinde kullanılır. Özellikle yemek borusu, mide, pankreas ve safra yollarının değerlendirilmesine yardımcı olan bir yöntemdir. Yemek borusu, mide ve bağırsağın submukozal yani yüzey tabakasının altındaki tümörler bu şekilde gözlemlenip kesin tanıları konulabilmektedir. Ayrıca mide, yemek borusu tümörlerinin evrelemesi yapılarak, tedavisinin planlanmasına katkıda bulunulabilmektedir. EUS yöntemi ile sindirim sisteminden ve sindirim sistemine komşu organlardan kaynaklanan tümörlerden doku örneği alınabilir, kist vb. oluşumlar boşaltılabilir. EUS yönteminin en çok kullanıldığı alanlardan birisi de pankreas hastalıklarıdır. Pankreasın kistik ve solid nodülleri, bu yöntemle ayrıntılı olarak görüntülenmekte ve gerekirse biyopsi alınabilmektedir. Böylelikle pankreas kanserinin erken tanısı konulabilmektedir. EUS, safra kesesinde ve safra yollarındaki taş ve çamurlara karından yapılan ultrason, BT ve MRI’dan daha iyi bir görüntülüme imkanı verir. Karın içi lenf bezlerinden biyopsi alınması ve bağırsak lenfoması, bağırsak tüberkülozu, vb. hastalıkların tanısının patolojik tetkik ile konulmasında EUS yönteminden yararlanılmaktadır.
medikent
2018
43
medikent
İşlem öncesinde ne gibi hazırlıklar gerekir? Düzenli kullanılan ilaçlar varsa işlem öncesinde hekiminizi mutlaka bilgilendiriniz. İşlem sırasında bir kitle veya sıvı belirlenmesi halinde iğne ile biyopsi veya örnek alınabileceğinden kanama veya ilaçlara bağlı yan etkiler oluşabilir. Bu nedenle kan sulandırıcı ilaç, aspirin, ağrı kesici ya da pıhtılaşmayı etkileyen ilaçların hekim kontrolünde işlemden 5-7 gün önce kesilmesi gerekir. Diyabet, alerji (özellikle iyot alerjisi), kalp vb. kronik hastalıklarınızı hekime bildiriniz. İşlem, üst sindirim sistemi için yapılacaksa midenin boş olması gerekeceğinden, işlemden önce en az 6 saatlik bir açlık sağlanmalıdır. İşlem, rektum veya kalın bağırsak için yapılacaksa lavman veya müshil ilacının kullanımı gerekmektedir.
Nasıl uygulanır?
EUS yönteminde işlem öncesi hazırlık, işlem sonrasında dikkat edilecek noktalar ve işleme bağlı olası yan etkiler, klasik endoskopiden daha farklı değildir. İşlem, yaklaşık 30 dakika sürmektedir. İşlem sırasında sedasyon (uyku verici ve ağrı kesici ilaçların kullanımı) uygulanmaktadır. Bu nedenle işlem sonrasında da uyku hali devam edebileceğinden, hastaya yardımcı olabilecek bir kişinin bulunması, işlemin yapıldığı gün araç kullanımı gibi dikkat gerektirecek işlerin yapılmaması ve alkol alınmaması gerekir. İşlem sırasında hastanın tansiyon, nabız ve kan oksijen düzeyini takip edebilmek için “elektrot” adı verilen bazı yapışkanlar hastanın vücuduna konulabilir. Hekim, işlem sırasında bir ekrandan hastanın sindirim sisteminin içinin görüntülerini izler ve diğer bir ekrandan ise ultrasonografi görüntülerini takip eder. İşlem, iğne biyopsisi yapılıp yapılmamasına göre 30-90 dakika arasında sürer. EUS işlemi için gelen hastalar, genellikle işlem bitiminde 1-2 saat izlenir, eğer bir sorun yoksa daha sonra evlerine gönderilirler. Genellikle ertesi gün günlük yaşama dönülebilmektedir. İşlemden sonra önerilen süre içinde hastanın hafif ve sulu yemekler yemesi önerilir. İşleme bağlı olarak hastanın boğazında 1-2 gün boyunca yanma ve batma oluşabilir. Bu nedenle tuzlu su ile gargara yapılması yararlı olacaktır. İşlemden sonra şiddetli bulantı, kusma, titreme ve ateş gibi sorunlar ile karşılaşılırsa hekime başvurulması önerilir.
www. ke nt s a g l i kg r u b u .co m
SAĞLIKLI BİR ÇOCUK KALBİ, HEM KENDİNİ HEM DE SEVGİYİ BÜYÜTÜR Bebeklerde anne karnından itibaren sağlıklı kalp gelişimi için tarama önemlidir. Kent Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Bölümü’nde çocuklarda doğumsal veya sonradan oluşan kalp hastalıklarının tanı ve tedavisi, SGK güvencesinde.
Kent Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Kliniği SGK ile anlaşmalıdır.
Kent Hastanesi, 2006 yılından bugüne Joint Commission International tarafından akredite edilmektedir.
/KentS ag likGrub u
2018
45
medikent
Prof. Dr. Çağ ÇAL Üroloji Uzmanı
Yeni teknikle yaşamı tehdit eden prostat kanserleri teşhis ediliyor
2018
46
MR-TRUS Füzyon Prostat Biyopsisi Prostat kanseri ile ilgili kanıtlara dayalı iki yalın çıkarım yapılabilir: • Her 8 erkekten birisinin yaşamı boyunca prostat kanseri tanısı alacaktır. • Yüz yaşına ulaşan her erkeğin prostatında kanser hücresine dönüşüm olacaktır. Bu yönüyle bakıldığında erkekler arasında prostat kanseri gerçekten korkulması gereken bir sağlık sorunudur. Oysa, ismi kanser olmasına rağmen günlük yaşamda hastalığın seyri böyle olmuyor. Çünkü yüz yaşında prostat kanseri teşhisi alan hastalar bu nedenle yaşamlarını yitirmiyorlar ve prostat kanseri teşhis edilen 12 erkekten sadece birisi bu hastalık nedeniyle hayata veda ediyor.
medikent
Prostat kanseri teşhisi için ilk değerlendirmeler parmakla prostat muayenesi ve kanda toplam PSA (Prostat Spesifik Antijen) değerinin ölçülmesidir. Bu iki değerlendirmeden birisinde olağan dışı durum saptandığında teşhise yönelik ikinci değerlendirme prostattan doku örneği alınması (biyopsi) olacaktır. Bununla birlikte, prostat muayenesi, kan PSA düzeyi ve standart prostat biyopsisi kanser varlığını ya da yokluğunu yüzde 100 güvenilirlikle gösteremez. Yapılacak biyopsi ile özellikle yaşam tehdit edecek prostat kanserini saptayabilmek için iki ayrı görüntüleme yönteminden yararlanan yeni bir biyopsi tekniği ülkemizde de kullanılmaya başlandı.
MR-TRUS Füzyon Prostat Biyopsisi
Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme vücudun çevresinde oluşturulan manyetik alanla vücut dokularında ortaya çıkan atomik hareketliliği belirleme esasına dayanır. Radyasyon içermediği için zararı yoktur. Yaşam tehdit etme kapasitesi fazla olan prostat kanseri odaklarını saptamada en yüksek başarıya sahip görüntüleme yöntemidir.
Her prostat kanserinin yaşam tehdidi oluşturmayacağının anlaşılmasıyla birlikte erken tümör tanısı için geçmişte “her yıl” yapılması önerilen ve bir çok erkeğin doktora gelmekten kaçınmasına yol açan parmakla muayeneyle beraber yapılan kan testlerinin sıklığı azaltıldı.
TRUS (Transrektal Ultrasonografi) makattan yerleştirilen ultrason probu ile prostat bezinin görüntüsünü ses dalgaları kullanarak elde etmektedir. Küçük kanser alanlarını tanıma gücü yetersiz olmakla beraber biyopsi sırasında doku örneklerinin alınacağı alanlara iğnenin yönlendirilmesinde büyük yarar sağlamaktadır. Tek başına TRUS görüntüleri kullanılarak prostat dokusundan örnekleme yapılması ve kanser teşhisi konulması mümkündür. Ancak bu yöntemle doku örnekleri rastgele bölgelerden alınır ve yaşamı tehdit edebilecek kanserli alanları örneklemek mümkün olmayabilir.
Kırklı yaşlarda yapılacak ilk değerlendirmeden sonra erkeklerde ileriki yaşlarında prostat kanseri gelişme olasılığı artık kabaca öngörülebiliyor. Erkeklerin ailesinde prostat kanseri öyküsü bulunmuyorsa, ilk değerlendirmede kanserden şüphe edilmesine yol açacak muayene bulgusu yoksa ve kanda toplam PSA 1ng/mL değerinin altındaysa üroloji uzmanının yorumuna bağlı olmak şartıyla bir sonraki değerlendirme yıllar sonra yapılabilir. Altmış yaşından küçük erkekler için de bu değişiklik geçerli, sadece kanda toplam PSA değerinin 2ng/mL değerinden düşük olması gerekiyor. Bir başka değişle, prostat kanseri gelişme riski taşımayan erkeklerin her yıl ürolog kontrolüne gitmelerine artık gerek yok. Ortaya çıkan bu bilgiler ışığında ürologların temel hedefi değişime uğradı. Günümüzde her prostat kanserini teşhis etmek istemiyoruz, görevimiz ilerleyerek yaşam tehdidi oluşturacak kanseri saptamak.
MR-TRUS Füzyon Prostat Biyopsisi yönteminde doku örnekleri alınmadan önce MR tekniği kullanılarak elde edilen prostat görüntüleri incelenerek kanser şüphesi taşıyan alanlar işaretlenir. Biyopsi işlemi sırasında hastanın MR görüntüleri TRUS yöntemiyle gerçek zamanlı elde edilen görüntülerle eşleştirilir. Bu sayede, MR yöntemiyle saptanan şüpheli alanlar TRUS görüntülerin üzerine taşınır ve biyopsi iğnesiyle bu odaklardan doğrudan örnek alınması sağlanır. MR-TRUS Füzyon Prostat Biyopsisi yöntemi prostat kanserinde “Erken Teşhis” tanımının ötesine geçerek “Erken ve Etkin Teşhis” sağlamaktadır. Bu yöntem, yaşamı tehdit etmeyecek yani tedavi gerektirmeyen prostat kanserlerinin teşhis edilmesini önlediği gibi mutlaka tedavi edilmesi gereken kanserlerin daha yüksek doğrulukla saptanmasına olanak tanımaktadır.
2018
47
medikent
Opr. Dr. Dilek ASLAN Kent Sağlık Grubu Tüp Bebek Merkezi (IVF) Sorumlusu
TÜP BEBEKTE YENİ UMUTLAR
2018
48
medikent
Kapsamlı Kromozom Taraması, IMSI ve Ek Yöntemler Bebek sahibi olmak isteyen ancak tekrarlayan uygulamalarda gebe kalamayan veya düşük yapan çiftlerde gebelik başarısını arttırmak için uygulanan İmplantasyon Öncesi Genetik Tanı (PGT) yönteminin yerini artık Kapsamlı Kromozom Taraması yaklaşımı almıştır. Tüp bebekte yeni bir umut olarak değerlendirilen yaklaşım ülkemizde başarıyla uygulanıyor.
Kapsamlı Kromozom Taraması nedir? Son yıllarda özellikle embriyolardan genetik tarama yöntemleri yeni bir umut ışığı oldu. Embriyo biyopsisi ya da diğer adıyla Kapsamlı Kromozom Taraması tüp bebek uygulamalarında embriyoların anne rahmine transferi öncesinde embriyoların sadece seçilmiş belirli kromozomlar için değil, mevcut tüm kromozomlar yönünden (24 farklı kromozom) incelenebildiği bir yöntem. Eskiden sadece 5 çift kromozoma, down sendromu vb. ile ilgili bakarken artık kapsamlı kromozom testi adı verilen yöntemle 46 kromozomun tamamı görülebilmekte ve böylece daha sağlıklı embriyoların seçilerek transfer edilmesiyle gebelik şansını artırmak mümkün olmaktadır. Bu test için de embriyodan biyopsi alınıyor ve genetik tetkikle kromozomların 46 olup olmadığı, herhangi bir hastalık taşıyıp taşımadığı, örneğin tek gen hastalıklarını barındırıp barındırmadıkları embriyolardan anlaşılabiliyor. Örneğin hemofili hastalığı, ya da akdeniz anemisi, bazı kas erimesi hastalıkları gibi hastalıkların embriyolardan da tespit edilmesi ve sağlıklı embriyoların seçilmesi mümkün olabiliyor. Tüp bebek tedavilerinde kişiselleştirilmiş tedavi bu yüzden çok önem kazanıyor. Sadece bu test değil spermlerin 8 bin kat büyüterek seçilebildiği IMSI yöntemi, yine intralipit serumları ile düşük riskinin azaltılması ve 5. gün embriyo transferi gibi yardımcı yöntemler kişiye özel olarak belirlenip karar verilerek çoklu tedavi yaklaşımı ile gebelik şansı sunuluyor.
IMSI nedir? Tekrarlayan tüp bebek uygulamalarına rağmen gebe kalamayan çiftlerde özellikle erkek kaynaklı durumlarda bir umut ışığı daha var. Kısaca IMSI olarak tanımlanan yöntemde yüksek mikroskobik büyütme ile dölleme işleminde kullanılacak sperm hücrelerinin detaylı incelemesi yapılmaktadır. Bu yöntem ile başarı şansı en yüksek spermin seçilebilmesi ile sonuçları iyileştirmek mümkün hale gelmiştir. Ciddi sperm problemi olan veya az sayıda yumurta elde edilebilen hastalarda da başarıyı arttırabilmek için önemli bir yardımcı araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Normal bir mikroenjeksiyon (ICSI) uygulamasında sperm 400 kat büyütülür ve sperme ait pek çok şekil bozukluğu gözlenebilir. Deneyimli bir embriyolog tarafından dölleme ve iyi embriyo geliştirme kapasitesi en yüksek sperm bu yöntemle de seçilebilir. Özellikle spermin baş kısmında yer alan bazı şekil bozukluklarının (örneğin vakuoller) gözlenebilmesi için daha büyük büyütme güçlerinin kullanılması ile spermi 8000 kata kadar büyütebilmekte ve bu büyütme sonrası işlem için en uygun şekle sahip sperm hücreleri IMSI yöntemi ile seçilebilmektedir.
2018
49
medikent
Blastokist transferi Tüp bebek alanında yapılan araştırmalar, 3. gün yerine 5.gün yapılan embriyo transferlerinde gebelik oranlarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte blastokist transferi her uygulamaya uygun olmayabilir. Özellikle 3.gün fazla sayıda iyi kalite embriyosu olan çiftlerde blastokist oluşumu gözlenen embriyoların embriyo transferi için seçilmesi gebelik şansını arttırmaktadır.
İntralipid Serum uygulanması Tüp bebek tedavisinde başarı olasılığını arttıran intralipid serum, hamilelik döneminde bağışıklık sistemi üzerinde büyük önem taşımaktadır. Yinelenen tüp bebek başarısızlıklarının olması durumunda, rahim duvarındaki ‘Natural Killer’ isimli savunma hücrelerini baskılayarak bağışıklık sistemini güçlendiren serumlar takviye edilmeye başlanmaktadır. Bağışıklık sisteminin dengelenmesi sağlanarak, vücudun bebeği daha rahat bir şekilde kabul etmesine olanak sağlayan bu serumlar, tüp bebek tedavisinde başarıyı ciddi anlamda arttırmaktadır.
2018
50
Annelik, embriyo biyopsisiyle geldi Uşak’ta oturan Nazlı Özçaka- Fatih Özçaka 6 yıl önce evlendi. Çift evliliklerinde bir yılı geride bıraktıktan sonra evlat sahibi olmak istedi, olmayınca doktorlara başvurmak zorunda kaldı. Nazlı Özçaka, yumurtlama, aşılama tedavileri gördü, sonuç değişmedi. Uşak’ta umutlarını yitiren çift, İzmir Kent Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’ne başvurdu. Nazlı Özçaka’ya tüp bebek yöntemi uygulandı, ancak ortada sorun görünmemesine karşın gebelik elde edilemedi. Çifte gebeliği engelleyen nedenin belirlenmesi için “embriyo biyopsisi” yöntemi önerildi. Ve mutlu son…
Opr. Dr. Dilek Aslan, Nazlı Özçaka’yı anneliğe götüren süreci şöyle anlattı:
KAPSAMLI KROMOZOM TESTİ “Bize başvuran her 100 çiftten 15’inde gebeliğe engel bir neden bulamıyoruz. Nedeni belirlenemeyen infertilite dediğimiz bir durum ortaya çıkıyor. Açıklanamayan infertilitede tedavilere rağmen gebelik sağlanamadığında tüp bebek uygulamalarına geçiliyor. Embriyolar çok sağlıklı görünmesine karşın yine tüp bebekte de gebelik elde edilemiyor. Biz bu tür durumlarda çiftlere kapsamlı kromozom testi yaptırmalarını öneriyoruz. Nazlı hanım bizden önce birçok defa
DÜNYANIN EN MUTLU ÇİFTİ BİZİZ Minik kızına Duru adını veren anne Nazlı Özçaka da duygularını şöyle dile getirdi: “Maddi manevi yorucu, yıldıran tedavi süreçleri geçirdik. Umutsuzluğa kapıldığımız çok oldu. Evlat edinmeyi düşünür olmuştuk. Son tüp bebek denemesinden de sonuç alınamayınca doktorumuz Dilek hanımın embriyo biyopsisi önerisini kabul ettik. İyi ki de kabul etmişiz. Bu sayede kızımıza kavuştuk. Çok mutluyuz, her anımızı Duru’yla geçirmek istiyoruz. Teşekkürler Kent Hastanesi, teşekkürler Dilek hanım.”
aşılama, yumurtlama ve değişik tedaviler görmüş. 5 kez tüp bebek denemesi yaptık, olmadı. Kapsamlı kromozom testinde sorunun kromozomdan kaynaklandığı belirlendi. Biz de sağlıklı embriyoları transfer ettik, bu sayede gebelik elde edildi. Nazlı hanım sorunsuz bir gebelik dönemi geçirdi. 8 Kasım’da sezaryenle kızını dünyaya getirdi. 3 kilo 400 gram ağırlığında, 50 santimetre boyunda doğan bebek sağlıklı. Anne ve baba çok mutlu, biz de mutluluklarına ortak olduk.”
medikent
2018
51
medikent
Kanguru bakımı uygulamasıyla prematüre bebeği olan anne ile bebeği arasında olumlu anne - bebek ilişkisi erken dönemde başlatılmış olacak, güven duygusunun oluşmasıyla birlikte bebeğin ileriki yaşamında da sağlıklı bir kişilik geliştirmesine olanak sağlanacaktır.
Yenidoğan
Havva GÖKDUMAN Kent Sağlık Grubu Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlu Hemşiresi
KANGURU BAKIMI YÖNTEMI
2018
52
medikent
Kanguru bakımı; anne ve bebek arasındaki adaptasyonu kolaylaştırmakta, ailelerin bebekleri ile ilgili anksiyete ve korkuları azalmakta, bebeklerin yoğun bakım stresi azalmakta ve anne – bebek bağlılığının sürmesi desteklenmektedir. Kanguru bakımı, sağlık personelleri ve anneler tarafından olumlu algılanan güvenli bir uygulamadır. Yenidoğan yoğun bakım ekibi olarak amacımız, anne – baba ve bebek arasındaki bağın kurulması, gelişmesi ve sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi konusunda sizlere kanguru bakımı uygulamasının her aşamasında destek olmaktır.
Kanguru Bakımının Anne ve Bebek İçin Yararları
Kanguru bakım uygulamasının; anne – bebek bağlanmasının erken dönemde başlatılması ve teşvik edilmesi, anne-bebek arasındaki uyumun kolaylaştırılması açısından yararlı olduğu belirtilmektedir. Yapılan araştırmalarda kanguru bakımı ile emzirme oranlarının artmasının yanı sıra emzirme süresinde de artış gözlendiği bildirilmiştir. Kanguru bakımı alan bebeklerde, almayan bebeklere oranla kilo artışının daha fazla olduğu, yaşam bulgularının daha stabil olduğu, enfeksiyonun daha az görüldüğü ve bebeklerin hastaneden daha erken taburcu oldukları izlenmiştir. Ayrıca bebeklerine kanguru bakımı uygulayan annelerin daha az stresli ve daha rahat oldukları görülmüştür.
Kanguru Bakımının Etkileri Kanguru bakımı nedir?
Kanguru bakımı; bebeğin anne ile ten tene temasının sağlanarak dış ortama uyumunu kolaylaştıran, sakinleşmesini ve anne - bebek arasındaki duygusal bağın kurulmasını sağlayan bir yöntemdir. Kanguru bakımı, kanguruların küçük yavrularına keselerinde bakım verme yoluna benzer bir uygulamadır.
Bebekteki etkileri; • Büyüme hızı üzerinde yararlı etkileri vardır. • Başarılı emzirme sürecine katkı sağlar. • Bebeğin stabil olmasını ve ısı kontrünü sağlar. • Bebek daha az ağlar, daha çabuk uykuya geçer ve daha uzun uyur. • Bebek yoğun bakım stresi ve ağrı ile daha iyi baş eder. • Yenidoğanın dış ortama uyumunu kolaylaştırır. Anne – bebek bağlanmasına etkileri; • Anne – bebek etkileşimine olumlu katkı sağlar. • Annenin yeterlilik duyguları artar. • Annelik rolüne erken uyum sağlar. • Annenin stresini azaltır.
2018
53
medikent
Hangi bebeklere kanguru bakımı uygulanabilir?
Kanguru bakımına alınacak bebeklere Yenidoğan Yoğun Bakım Uzman Hekimi ile görüşüldükten sonra karar verilmektedir. Doğum ağırlığı 2,5 kg’dan daha düşük bebekler kanguru bakımı için uygundur.
Kanguru bakımı uygulaması nasıl başlatılır?
Kanguru bakımı uygulaması, bu konuda deneyimli ebe, hemşireler ve doktor tarafından planlanarak belirlenmiş olan aşamalar sonrasında baslatılmalıdır. Kanguru bakımı sırasında deneyimli kişiler tarafından gözlem yapılması ve dikkatli şekilde sürecin izlenmesi gerekmektedir. Uygulamanın etkinliğinin arttırılması için fiziksel çevrede de düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
Kanguru bakımı uygulama aşamaları;
• Kanguru bakımı öncesi ailenin bilgilendirilmesi, eğitimi ve hazırlanması, • Mevcut çevrenin hazırlanması, fiziksel koşulların sağlanması, • Kanguru bakımının uygulanması, • Uygulama sırasında bebeğin izlenmesidir.
Kanguru Bakım Öncesi Annenin Hazırlanması
Yaşı, eğitimi, dini, kültürü ne olursa olsun bütün anneler kanguru bakımı verebilirler. Ancak, göz önünde bulundurulması gereken bazı hususlar vardır. Bunlar; anne kanguru bakımı vermeye istekli olmalı, bu bakımın bebeğine sağladığı faydaları anlayarak kanguru bakımının sürekliliği sağlanmalıdır. Annede kanguru bakımını vermesini engelleyecek herhangi bir ciddi hastalık bulunmamalıdır. Anne gebeliği döneminde veya doğum sırasında bir komplikasyonla karşılaşmışsa ya da herhangi bir hastalığı varsa kanguru bakımına başlatılmamalıdır. Anne iyileştikten sonra bebeğin de genel durumu iyiyse kanguru bakımına başlanmalıdır. Eğer anne sigara içiyorsa sigarayı bırakması önemlidir ve kanguru bakımı sırasında kesinlikle sigara içmemelidir. Pasif içiciliğin zararları konusunda kendisi, diğer aile bireyleri ve bebek için sakıncalarının bilincinde olmalıdır. Anne kişisel bakım ve temizliğine özen göstermelidir. Her gün banyo yapmalı, giysileri temiz olmalı, el temizliğine dikkat etmeli tırnakları kısa ve temiz olmalıdır. Aile üyeleri anneyi kanguru bakımı verme konusunda desteklemelidir.
Anne, kanguru bakımı sırasında kendisi ile bebeğini sıcak tutacak ve rahat bir şekilde bebekle güvenli ten tene teması sağlayabileceği her şeyi giyebilir. Annenin günlük giysileri aşırı sıkı olmamalı önden açılabilir ya da üst kısmı çıkarılabilir olmalıdır. Ortam ısısı 24–26 derece arasında olmalıdır. Bebek kanguru pozisyonunda alt bezi ile çıplak olarak taşınabilir. Bebeğe şapka ve çorap giydirilebilir, bebeğin üstü bir battaniye ile örtülebilir. Kanguru bakım sırasında annenin bebeğiyle ten tene temas halindeyken rahatça hareket etmesini ve her iki elini de serbestçe kullanabilmesini sağlamak için destekleyici bağ kullanılabilmektedir. Annenin seçimine göre giysinin içine giyilebilen taşıyıcı bir torba ya da kese şeklinde olan bir destekleyici bağ tercih edilebilir.
Kanguru Bakımı Uygulaması
Kanguru bakımı için bebeğin dik bir pozisyonda annenin göğüsleri arasına yerleştirilmesi gerekir. Baş bir tarafa dönük ve biraz kalkık pozisyonda olmalıdır. Başın pozisyonu bebeğin rahat nefes almasını ve anne ile göz temasını sağlar.
2018
54
medikent
Bacaklar ve kollar katlanmış olmalıdır. Böylece bebek, kol ve bacaklarını amaçsızca hareket ettirmez ve böylece oksijen ve enerji kullanımı azalır. Bebeğin karnı annenin mide seviyesinde olmalıdır. Annenin nefes hareketleri bebeği uyarır ve böylece bebekte solunum durmasını engeller.
Kanguru Bakımının Uygulama Süresi
Anne için kanguru bakımı sağlamak, başlangıçta uzun süreli mümkün olmayabilir. Kanguru bakımının süresini kademeli olarak arttırmak gerekir. Bebek kanguru bakımı için anneye verildiğinde ilk 3 dakikalık süre çok önemlidir. Bu sürede bebeğin durumundaki değişiklikler, kanguru bakımının devam ettirilmesi konusunda bize yol gösterir. Hastanemizde kanguru bakımı uygulamasına 15 dakika ile başlanmakta ve bebek tolere ettikçe süre arttırılmaktadır. Kanguru bakımı seanslarının süresi 1 – 2 saatte kadar uzatılabilir.
ÖMRE BEDEL BULUŞMA Erken doğup anne kucağından önce kuvözle tanışan aceleci bebeklerle anneleri arasında duygusal bağın kurulması amacıyla İzmir Kent Hastanesi’nde başlatılan “Kanguru Bakımı” uygulaması Işıl bebek ile doktor annesi Gülnur Şenyağcı’yı buluşturdu. Gülnur Şenyağcı, 30 haftalık, 1270 gram doğan minik kızını kuvöze alındıktan tam 45 gün sonra bağrına bastı, öpüp kokladı. Uygulamayı sevinçle karşıladıklarını belirten anne Şenyağcı , “Bu anın mutluluğunu anlatmaya kelimeler yetmez. Teni tenime değdi, kalp atışlarını duydum, o an muhteşemdi” dedi. Gülnur- Bahadır Özyağcı çifti bu buluşmanın ömre bedel olduğunu söyledi.
Kanguru bakımı ne zaman sonlandırılmalıdır?
Anne ve bebek, kanguru bakımına uyum sağladıktan sonra taburcu olmaya hazırdır. Bebek reddedene kadar bakıma evde de devam edilebilir. Bu reddetme, genellikle 37. haftaya doğru bebeğin kendini rahatsız hissetmeye başlaması ile gerçekleşir.
Gamze GÜLTEKİN Kent Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Uzmanı
Kahvaltı yapmak, özellikle küçük çocuklarda, bilişsel performansı ve test skorlarını artırabilmektedir
Kahvaltı günün en önemli öğünü ama aynı zamanda da en çok atlanan öğünü. Bu yetişkinler için olduğu kadar okul dönemi çocukları için de büyük bir problem.
Zamanın olmaması kahvaltıyı atlamada temel sebep olarak karşımıza çıkıyor. Hiç iyi bir fikir olmasa da bazen bunu yaptığımızda suçluluk hissedebiliriz. Kahvaltı, günün başlamasında gereken enerji için gereken yakıtı sağlar ve elbette günün geri kalanında olabildiğimiz en iyi versiyonda olmamızı da.. Besin öğelerinden zengin bir kahvaltı, protein, posa, kalsiyum ve karbonhidrat gibi, gün içindeki uzun koşuda sizi enerjik tutup, her ne yapıyorsanız daha etkin yapmanızı sağladığı gibi, çocuklarda okul performansını artırdığı ve sınavlarda daha başarılı kıldığı bilinmekte.. Eğer çocuğunuz yorgun hissediyorsa veya konsantrasyon güçlüğü yaşıyorsa, onun rutinine güçlü bir kahvaltı eklemeyi deneyin. Kahvaltı yapmak, özellikle küçük çocuklarda, bilişsel performansı ve test skorlarını artırabilmektedir. Yapılan bir araştırmada, okuldaki kahvaltı programına katılan öğrencilerin, hiç kahvaltı yapmayan veya arada bir yapan öğrencilere göre, anlamlı olarak daha yüksek matematik başarısına sahip olduğu
görülmüş, aynı zamanda bu öğrencilerin yıl boyunca daha az devamsızlık yaptığı gözlemlenmiştir. Physiology and Behavior’da yayımlanan bir araştırmaya göre, düşük glisemik indekse sahip dengeli bir kahvaltı yapan öğrencilerin, yüksek karbonhidrat içeren kahvaltı yapan öğrencilere göre, daha iyi konsantrasyona sahip oldukları ve verilen zor görevlerde daha başarılı oldukları gözlemlenmiştir. Yine aynı şekilde, dikkatlerini daha uzun süre koruyabildikleri görülmüştür. Düzenli olarak kahvaltı yapmak, öğrencilerin sağlıklı ağırlıklarını korumalarına yardımcı olabilmektedir. Public Health Nutrition da yayımlanan bir araştırmaya göre kahvaltıyı atlayan çocukların, gün boyunca daha çok yedikleri ve daha düşük bir beslenme kalitesine sahip oldukları görülmüştür. Bu da beden kitle indeksinin artmasına yol açmaktadır.
2018
56
medikent
Uzun hazırlama süresi gerektirmeyen birkaç kahvaltı önerisi Peynirli omlet, söğüş mevsim sebze, süt, tam tahıllı ekmek Peynirli, domates-biberli krep dürüm, taze sıkılmış meyve suyu Meyveli, ceviz-bademli sütlü yulaf lapası Meyveli, ballı, yulaf-cevizli yoğurt Sağlıklı alışkanlıklar yaratmak, aileye düşen en önemli görevlerden. Her sabah tüm ailenin birlikte kahvaltıya oturması, bunu çocuğun gözlemlemesi, kahvaltı alışkanlığı oluşturmada belki de en etkin yöntem. Hazırlama aşamasına çocuğu dahil etmek, besin alışverişini birlikte yapmak, özellikle küçük çocuklarda, kahvaltıya olan ilgiyi biraz daha yüksek tutabilir. Herhangi bir kahvaltı seçeneğini seçip yapmak, kahvaltıyı atlamaktan daima daha iyidir, sadece bazı seçimler diğerlerinden daha doğrudur. Yalnızca karbonhidrat içeren kahvaltılar, poğaça, simit, açma gibi, size bir iki saat boyunca enerji verebilir, ama yalnızca protein, karbonhidrat, yağ gibi besin öğeleri bakımından dengeli bir kahvaltı kan şekerinizi saatler boyu dengede tutar, enerjinizi yükseltir, günün geri kalan öğünlerinde daha sağlıklı seçimler yapma şansı verir ve iyi hissettirir.
Bir su bardağı süt, tahin-pekmez, ceviz, meyve Tam tahıllı-cevizli-zeytinli ekmek, yumurta, peynir, söğüş mevsim sebze, süt Tam tahıllı ekmek ile yapılmış peynırli tost, bir bardak taze meyve suyu, bir tatlı kaşığı pekmez Yarım yufkadan peynirli gözleme, bir bardak taze meyve suyu, pekmez, ceviz Şekersiz, kuru meyve ile yapılmış, fındıklı, tam buğdaylı muffin, bir bardak süt
2018
57
medikent
Havaların soğuması ile birlikte kapalı ayakkabılar tercih edilmeye başlandı. Bu da yaz aylarına göre tırnak batması şikayeti ile başvuran hasta sayısında artışa neden olmaktadır. Tırnak batması, ayak tırnağının kıvrılarak parmak derisinin içerisine doğru dönmesi şeklinde ifade edilebilir. En sık erkeklerde görülmekle birlikte çocukluk çağında da karşımıza çıkabiliyor. Herhangi bir tırnakta batma olabileceği gibi en sık ayak başparmak tırnağında oluşmaktadır.
TIRNAK BATMASI Uzm. Dr. Sinem KARACA Kent Sağlık Grubu Dermatoloji Uzmanı
2018
58
Tırnak batması tırnak üzerine olan darbe, tam oturmayan veya yüksek topuklu ayakkabı kullanımı, tırnakların doğru kesilmemesi sonucunda meydana gelebilir. Genetik faktörler ve ayakta aşırı terleme batmayı kolaylaştırır. Ayak tırnakta mantar hastalığının olması tırnağı kalınlaştırarak basıncı ve batmayı arttırabilir. Tırnak üzerine olan darbeler tırnak yapısında bozulmaya neden olarak tırnak batmasına zemin hazırlar.
Özellikle şeker hastalığı, tiroid bezi, kalp ve böbrek, damar hastalığı gibi bacaklarda şişliğe neden olan durumlara ve ayak tabanlarında his kaybı olan hastaların tırnak batması konusunda dikkatli olmaları gerekir. Ayak parmağının kesilmesine kadar gidebilecek olumsuz sonuçlara neden olduğu için bu hastalıklara sahip hastaların ayak bakımlarını ve kontrollerini düzenli yapmaları gerekmektedir.
medikent
Tırnak batmasında önce ağrı ve kızarıklık ortaya çıkar.
Dermatoloğunuzun muayenesine göre antibiyotik hap, krem tedavisi verilebilir, işlemler yapılabilir. Hastalık ilerlemiş ise en etkili yöntem olan, tırnağı oluşturan matriks denilen kısmın batan tırnak bölümü ile birlikte alınıp bir daha tırnak çıkışını engelleyecek şekilde tahrip edilmesi işlemi uygulanabilir.
Tırnak batmasında önce ağrı ve kızarıklık ortaya çıkar. Zamanında tedavi ve müdahale edilmez ise şişlik, o bölge çevresinde sulanma, infeksiyonun eklenmesi ve daha ileri seviyede deri ile tırnak arasından kırmızı kabartılı şişliklerin oluşması ile karşılaşabiliriz. Tırnak batması şikayetiniz olduğu zaman hastalık ilerlemeden dermatoloğunuza başvurmanız gerekir. Tedavide en önemli nokta tırnağın parmağa olan basıncını azaltmaktır. Evde doktorunuza gelinceye buna yönelik bazı yöntemleri uygulayabilirsiniz. Batan tırnak ile parmak arası batikon ile silindikten sonra o bölgeye pamuk koyulması ve günlük olarak pamuğun değiştirilmesi, diş ipinin batan yerden ve karşı tarafından geçirilerek tırnağın üst kısmından bağlanması ile batma geçici olarak hafifletilebilir.
Tırnak batmasını önlemek için öneriler;
• Ayak tırnakları uygun bir şekilde kesilmelidir. Kalınlaşmış tırnaklarda bunu kolaylaştırmak için ayaklar ılık su içerisinde bir süre bekletilebilir. Tırnak 1-2 mm uzunluk bırakılarak tırnak makası ile küt şekilde kesilmelidir, asla yuvarlatılmamalıdır. • Ayaklar temiz ve kuru tutulmalıdır. • Ayağa tam oturan ayakkabılar giyilmelidir. Eğer ikinci parmak birinci parmağınıza göre daha uzun ise onun uzunluğuna göre ayakkabı alınmalıdır. • Tırnaklarda kalınlaşma var ise, mantar olasılığı açısından mutlaka dermatoloğunuza başvurulmalıdır. • Futbol gibi ayak parmaklara darbenin gelebileceği sporlarda onları korumaya yönelik önlemler alınmalıdır.
2018
59
medikent
Uzm. Dr. Mustafa YALÇIN Kent Sağlık Grubu Gastroenteroloji Uzmanı
Helicobacter Pylori; 1984 yılında Avustralya'lı bilimciler Warren ve Marshall midede tespit ettiği bu bakteri; dispepsi (üst karında şişkinlik, hazımsızlık, ağrı, dolgunluk hissi), ülser, mide kanseri ve lenfomaya neden olabilmektedir. Helicobacter Pylori tüm dünyada ve Türkiye'de en yaygın infeksiyon etkenlerinden biri ve ülkemizdeki prevalansı %80'ler civarındadır.
HELICOBACTER PYLORI
2018
60 Helicobacter Pylori'nin mide mukozasındaki prevalansı ve insidansı gelişmişlik oranlarına ve yaşa göre ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 60-85 arasında değişen prevalans, gelişmiş ülkelerde kişisel hijyene verilen önem ve yapılan başarılı eradikasyon çalışmalarıyla yüzde 10-30'lara kadar geriletilmiştir. Helicobacter Pylori'nin mide kolonizasyonu sıklıkla asemptomatik seyretmekte, taşıyıcıların ancak yüzde 30'unda hayatın herhangi bir döneminde mide ve oniki parmak bağırsak sorunları görülmektedir.
medikent
Sonuç olarak Helicobacter Pylori ile kolonize kişilerde kronik aktif gastritle başlayan ve olguların yüzde 2-4'ünde 10 yıllık bir süre içerisinde mukozal hücrelerdeki hasara bağlı olarak difüz veya intestinal tip adenokarsinomaya kadar giden değişimler ortaya çıkmaktadır. Helicobacter Pylori pozitif kişilerde mide kanseri gelişme riski, negatif hastalara göre 20 kat fazla bulunmuştur. Ayrıca, atrofik gastritte, B vitamini absorpsiyonundaki yetmezliğe bağlı olarak görülen anemiler, arterit, ateroskleroz ve immün trombositepenik purpura gibi mide dışı hastalıklarla da ilişkilidir.
Helicobacter Pylori bulaşıcı mıdır? Helicobacter Pylori'nin insandan insana geçişi mümkündür. Mikrobun geçiş yolu tam olarak bilinmemekle birlikte, insanlar arasında fekal-oral yolla (dışkı ürünlerinin ağıza alınmasıyla) veya oral-oral yolla (tükrük, salya vb.) bulaştığı düşünülmektedir. Helicobacter Pylori infeksiyonları genellikle çocukluk döneminde aile içi "anneden bebeğe” bulaş yoluyla kazanılmaktadır. İnfekte annelerin çocuklarında, infekte olmayanlara göre beş kat daha fazla Helicobacter Pylori infeksiyonu görülmüştür. Helicobacter Pylori infeksiyonları sıklıkla çocukluk döneminde kazanılır ve birden fazla suş bu dönemde midede kolonize olabilir. Ancak suşların çoğu spontan (kendiliğinden) olarak eradike (yok) edilirken, mide mukozasına ve konağın immün sistemine uyum sağlayan bir genotip konakta kalıcı kolonizasyon gösterebilir
Tanı nasıl konulur? Helicobacter Pylori infeksiyonlarında tanı; klinik bulgular, klinik materyalde mikroorganizmanın kendisinin, genomuna ait spesifik dizilerinin, antijenlerinin veya antijenlerine karşı konakta gelişen antikor yanıtının gösterildiği mikrobiyolojik yöntemler ve histopatolojik incelemelerle konulur. Helicobacter Pylori ile infekte insanların yüzde 100'ünün histopatolojik olarak gastriti olduğu halde çoğu asemptomatiktir. Helicobacter Pylori ile infekte olan yetişkinlerin yaklaşık yüzde 30'unda dispeptik semptomlar vardır. Dispeptik yakınmaları olanlarında da yüzde 20'sinde peptik ülser, yüzde 1-2'sinde mide kanseri olma riski vardır. Dispeptik semptomlarla başvuran tüm hastalara Helicobacter Pylori testi yapılmalıdır. Alarm semptomları varsa veya yaşı 40'ın üzerinde ise endoskopi dahil tüm inceleme yapılmalıdır.
Mide ülseri
Bulbus (oniki parmak bağırsağı) ülseri
Mide kanseri
Hastaya endoskopi düşünülmüyorsa Helicobacter Pylori için noninvaziv testlerden Üre nefes testi veya Helicobacter Pylori dışkı antijen testi yapılmalıdır. Asemptomatik olgularda (şikayeti olmayan kişilerde) rutin Helicobacter Pylori testi yapmak önerilmemektedir. Test sonucu pozitif çıkan hastalarda tedavi vermemek etik değildir.
Mikrobiyolojik Tanı 1. Hasta dışkısında mikroorganizmaya ait antijenlerin arandığı dışkı antijen testleri 2. Üre nefes testleri 3. Serum, plazma, tükürük veya idrarda Helicobacter Pylori antijenlerine karşı antikorların arandığı serolojik testleri 4. Biyopsi bazlı; biyopsi örneklerinin histolojik incelemesi, hızlı üreaz testleri ve nükleik asit amplifikasyon testleri
2018
61
medikent
Helicobacter Pylori Tedavisi Maalesef günümüzde Helicobacter Pylori'yi eradike edecek tek antibiyotik yoktur. Yan etkiye sahip olmayan, direnç geliştirmeyen ideal bir antibakteriyel ajana halen sahip değiliz. Helicobacter Pylori infeksiyonunda ilk seçenek tedavi PPİ + klaritromisin + amoksisilin ile kombinasyon içeren üçlü tedavidir. Birinci basamak bu tedavi rejimindeki eradikasyon oranlarının %75-90 arasında değiştiği bilinmektedir fakat ülkemizde değişik bölgelerde yapılan çalışmalarda bu oranın %45-60'lara kadar gerilediği bulunmuştur.
Eradikasyon oranlarının %80'nin altına düştüğü bölgelerde alternatif tedavi yaklaşımları önerilmektedir. • Tedavi süresinin uzatılması, • Dörtlü tedaviler, • Ardışık tedaviler, • Adjuvan tedavi, • Farklı antibiyotiklerin (furazolidon, tinidazol, levofloksasin) kullanıldığı protokollerdir.
Tedavi başarısızlığındaki ana neden antibiyotik direncidir. Direnç oranları bölgelere göre çok farklılık göstermektedir. Her ne kadar 1990'lı yıllarda tanı almış hastalarda birinci seçenek antibiyotiklerin yer aldığı kombine tedavilerle yüksek eradikasyon sağlanabilmişse de, 2000'li yılların başından itibaren özellikle endemik ülkelerde bu antibiyotiklere karşı direnç gelişmiş ve tedavide başarısızlık oranları artmıştır. Ülkemizde de antibiyotik direncinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Bu nedenle ilk seçenek tedavi protokolleri artık etkisiz kalmaktadır.
Üçlü tedavinin süresi konusunda tartışma halen devam etmektedir. Bazı araştırıcılar 7-10 günlük bir süreyi uygun görürken, diğerleri en uygun sürenin 14 gün olduğunu kabul etmektedir. Üçlü tedavi iki hafta yapılırsa eradikasyon oranı yedi günlük tedaviden %7-9 daha iyidir. Dörtlü tedavilerle (PPİ, bizmut, tekrasiklin ve metronidazol) yüz güldürücü oranlar elde edilmiştir. Ardışık tedavi şemalarıyla (14 gün PPİ, ilk yedi gün amoksisilin, 8-14. günlerde metronidazol, tetrasiklin) %90'ın üstünde eradikasyon oranları gözlenmiştir.
Adjuvan tedavi ile farklı antibiyotiklerle eradikasyon oranları artırılmaya çalışılmış, ancak umulan sonuçlar alınamamıştır. Farklı antibiyotiklerin (furazolidon, tinidazol, levofloksasin) bulunduğu protokoller genelde ikinci basamakta kullanılmakta fakat eradikasyon oranı düştükçe bu antibiyotikler birinci basamak tedavide kullanılmaktadır. Sonuç olarak, Helicobacter Pylori sık görülen bir enfeksiyon olup, ülser, mide kanseri ve lenfomaya neden olabilmektedir. Bulaşı önlemede hijyen önemlidir. Tedavide antibiyotikler ve proton pompa inhibitörü kullanılmaktadır ancak antibiyotik direncinin artması nedeniyle zorluklar yaşanmaktadır.
2018
63
medikent
Sağlıklı Beslenmede Pratik Tarifler Artan ve uzayan mesai saatleri, kadınların iş hayatında daha aktif rol alması, fast food ürünlere ulaşımın kolay ve ucuz olması sağlıklı beslenmeyi oldukça zorlaştıran etmenlerden. Ancak yaşam kalitesini ve süresini arttırmak, hastalıklardan korunmak, ideal vücut ağırlığına sahip olmak sadecce ve sadece sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeden geçiyor. Sağlıklı beslenmek için ise doymuş yağ, rafine şeker, rafine un vb., tuz gibi gıdaların tüketimi azaltılmalı; posa içeriği yuksek olan meyveler, tam buğday, çavdar, yulaf unları ve kepekleri, baharatlar, yağlı tohumlar, kurubaklagillerin tüketimi arttırılmalı. İşte sağlıklı beslenmenizi kolaylaştıracak, hem damak tadınıza hitap edecek hem de enerjisi düşük tarifleri sizin için hazırladım.
Safiye TAŞ KOÇYİĞİT Kent Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Uzmanı
2018
64
medikent
Kakaolu yulaf pudingi • 4 yemek kaşığı yulaf ezmesini • 1 su bardağı su • 1 su bardağı yarım yağlı süt ile kısık ateşte pişirin. Ateşten aldıktan sonra içerisine
Lorlu, amarantli gevrek poğaça
• 1 adet tam yumurta • 1 yumurtanın beyazi (sarısını üzerine süreceğiz) • 1 paket kabartma tozu • 1 yemek kaşığı sirke • 2 çay kaşığı tuz • 1/2 su bardağı yarım yağlı yoğurt • 1/2 su bardağı zeytin yağı • 1/2 su bardağı amarant • 1 su bardağı buğday ruşeymi • 1 su bardağı yulaf kepeği • 1,5 su bardağı yulaf unu
• 1 tatlı kaşığı kakao • 1 tatlı kaşığı toz tarçın • 1 tatlı kaşığı stevia • 1 adet orta boy armutun rendesini ilave edip 3 kaseye bölün. Her bir kase 120 kalori ve ara öğün için ideal bir alternatif.
Çörekotlu ekmek
• 1 tatlı kaşığı kuru mayayı • 1/2 çay kaşığı toz şeker • 1 su bardağı sütü karıştırıp 10 dk beklettim.
İçerisine • 1 su bardağı yulaf unu • 1 su bardağı yulaf kepeği • Az miktarda tam buğday unu • Bir tutam tuz • 3 tatlı kaşığı kadar çörek otu • 4 tatlı kaşığı chia tohumu • 2 tatlı kaşığı keten tohumu ilave edip yoğurun. 1 saat dinlendirdikten sonra şekil verin. 10 dakika dinlendirip, üzerine yumurta sarısı sürerek önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 20-25 dakika pişirin. 1 cm kalınlığındaki bir dilim, 1 değişim ekmek olarak tüketebilirsiniz.
Tüm malzemeleri karıştırıp hamuru 15 dk dinlendirelim. Lor peyniri ve çörekotunu ayrı bir kapta karıştırıp iç harcınızı hazırlayın. Şekil verdiğiniz pişmeye hazır poğaçaları içerisine yağlı pişirme kağıdı serdiğiniz fırın tepsisinin üzerine koyup, ayırdığınız yumurta sarısını üzerlerine sürün. Önceden ısıtılmış fırında 200 derecede 30 dk pişirin. Ben bu boyutta 28 tane poğaça elde ettim. 1 tanesinin kalorisi ise; 2 adet ceviz ve 1 dilim ekmek ile eşdeğer!
Şekersiz portakallı kek Malzemeler:
• 4 yumurta • 1 su bardağı nohut unu • 1 su bardağı yulaf kepeği • 1 su bardağı buğday ruşeymi • 3 adet orta boy portakal • 1 paket kabartma tozu • 1 tatlı kaşığı vanilya esansı • 1 yemek kaşığı toz tarçın • 2 yemek kaşığı bal • 1 yemek kaşığı pekmez • 1 çay bardağı yarim yağlı süt • 1 çay bardağı zeytin yağı • 4 yemek kaşığı toz stevia
Yapılışı: 4 adet yumurtayı kar beyaz görüntü oluşturana kadar çırpın. Üzerine toz steviayi ilave edip karıştırmaya devam edin. Önceden başka bir kapta 3 adet portakalın suyunu sıkın ve kabuklarını ister bıçak yardımı ile ince ince doğrayın, isterseniz blenderdan geçirin. Sonra tüm malzemeleri karıştırın. Portakallarınız az sulu ise süt miktarınızı 1 çay bardağına kadar artırın. Fırında 180 derecede ortalama 20 dakika pişirin. Benim tepsimden 20 dilim çıktı;1 dilim keki 1 dilim ekmek, 1/3 porsiyon meyve, 2 adet tam cevizi eksilterek tüketebilirsiniz.
2018
65
medikent
Benan Bilek Söyleşi Nesrin COŞKUN Kent Sağlık Grubu Basın Danışmanı
Bizim tanışıklığımız taaaa çocuklarımızın kreş arkadaşlığından başlıyor Benan Bilek ile. Benan o yıllarda da enerjik, sıra dışı bir kadındı. Aynı anda çok şey yapmayı severdi. Telefonda benimle kelimelik oynayıp aynı anda nasıl elek işleyebildiğini hala anlamış değilim, laf aramızda. Benan bu, şaşırtmayı sürdürüyor. En son olarak pek çok güzellikle dolu kariyerine Türkiye’nin ilk kadın stand up’çısı ünvanı ekledi. Türkiye’de izleyicisi sadece kadınlar olan tek kadın stand up programını yapıyor. “Biz Bize Kız Muhabbeti” ve “Kız Tarafı, Düğün Müğün” hatırlatmasıyla karşınızda Benan Bilek.
2018
66
Sevgili Benan, her röportaj gibi biz de seni tanımakla başlayalım mı? Azıcık çocukluk… gençlik..iş kadını… Kim, neler yaptı Benan Bilek? 1965 İstanbul, Beşiktaş doğumluyum. Sıkı bir Beşiktaşlıyım. 1982 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde okumak için İzmir’e geldim ve bir daha İzmir’den vazgeçemedim. Daha 21 yaşındayken, duruşu ve üretkenliği ile kadına benzettiğim ve her şeyin ilk kez can bulduğu bir şehir olarak tanımladığım İzmir’de bir iz olmayı hedefledim. Karacan Yayınları’nda başlayan iş hayatımda BMS ile tanıştım; dünyam değişti. Doğrudan Satış Sektörü’nün mihenk taşı olan bu firmada ve kısa bir süre sonra kardeş kuruluş Aphrodie Estetique markalarında Halkla İlişkiler Yöneticisi olarak görev yaptım. Mesleğin duayenleriyle bir arada olma şansını yakaladığım İzmir Halkla İlişkiler Derneği yönetiminde görev aldım. On dokuz yıllık halkla ilişkiler döneminin sonunda reklam sektörüne geçip ajans koordinatörü olarak çalıştım. Tüm iş hayatım boyunca aynı zamanda farklı reklam ve prodüksiyon firmalarına metin ve senaryo yazarı olarak hizmet verdim. Başarılı pek çok projenin metinleri de benim klavyemden çıktı. En çok gururlandığım işlerden biri de İzmir tanıtım filminin senaryosunu yazmaktı. İşi teslim ettiğimde artık bir İzmir kadını olduğumu anlamıştım.
Çocukluğunda senin için, “Bu kızda iş var, sanatçı olur, meşhur olur…” gibi değerlendirmeler yapılır mıydı? Valla o kısmı bilemem ama bezdiren bir çocuktum; hatırlıyorum. Yaramazdım. Ben şahsen benim gibi bir kızım olmasını istemezdim. Ebatsal olarak her zaman kocaman olduğum için yerinde duramayan bir çocuk olamadım ama içimde sürekli kaynayan
bir şeyler vardı. Lise yıllarımda hem folklora, hem basketbola, hem de orkestra çalışmalarına gidip eve döndüğümde de resim yaptığımı çok iyi hatırlıyorum. Ders çalışmayayım da ne olursa olsun yani. Bir de uyumayayım. Uykuda geçen zamanı çocukluğumdan beri harcanmış zaman olarak gördüm ben. Az uyku yeterli uyku; hâlâ da öyle düşünüyorum. Aynı anda bir sürü şey yapabilmenin sırrı bu zaten. Gün yirmi dört saat ve artık zaman da hızlı akıyor.
medikent
Neşe çok kolektif bir şey; ancak bir aradayken büyüyor.
Koltuğunun altında çok karpuz var… Biz en sonuncusundan başlayalım? Nereden çıktı bu stand-up? “Biz Bize Kız Muhabbeti”? Ardından “Kız Tarafı, Düğün Müğün”… Aslında tamamen sohbet ortamında çıktı stand up konusu. Çok sevdiğim arkadaşım Öznur Vardar’ın itelemesiyle oldu cesaretlenmem. “Beno ya,” dedi, “biz beraberken senin anlattıklarına çok gülüyoruz. Sen bir yerde sahne alsan, aynı bizle konuştuğun gibi konuşsan, anlatsan, biz de yesek, içsek, eğlensek, sonra da evimize dönsek” dedi ve aslında farkına varmadan gösteriyi projelendirdi. Önce yok mok dedim, tırstım biraz açıkçası, sonra kendi kendime “Niye tırsıyorum ki?” dedim, “Zaten yıllardır çenemle kazanmıyor muyum ben? Bir denesem ne kaybederim ki?” dedim. Bu yıl dördüncü sezona girdim. Artık gösteriyle nerelere gidiyorum bir bilsen, inanamazsın.
Henüz seni izlemeyenler için… Neler anlatıyorsun, formatı ne gösterinin? Öncelikle ilk amacım kapıdan girip de beni izlemek için karşıma oturan her kadının, benimle geçirdiği ortalama üç saat sonunda gülmeye doymuş halde, mutlu ayrılması. Ve tabi ara sıra kendisinin o günkü gülen, mutlu halini anımsaması. Neşe çok kolektif bir şey; ancak bir aradayken büyüyor. Gülüşmek tıpkı görüşmek, konuşmak, özleşmek gibi en az iki kişi arasında gerçekleşebiliyor. Ben bir aradalığa çok önem veriyorum ama göz göze
gelebileceğim bir sayıdaki kalabalığı tercih ediyorum. Formatıma göre ben eve gelen arkadaşlarıyla kendi odasında rahat rahat muhabbet eden, her şeyi olduğu gibi konuşup onların anlattığını da dinleyen, biraz ayıp, çokça neşeli muhabbet eden bir kız çocuğunun büyümüş ve her şeyden haberdar haliyim. Dolayısıyla biz de gösterilerde her şeyi “aramızda” konuşan ve dışarıya laf çıkmayacağını bilerek özgürce paylaşan bir avuç kadınız. Ve gün bitiminde hangi sorundan, hangi ayak oyunundan, hangi aile probleminden, hangi arkadaş kazığından çıktığını bilmeksizin, soyadsız, hiyerarşik kostümlerden uzak, bir araya gelmiş bir avuç arkadaşımla, dünyanın en zor işi olan beraber gülebilme eylemini gerçekleştiriyoruz. Bir sanat güneşi gibi de çıkmıyorum sahneye; herkese mümkün olduğunca “hoş geldin” diyorum. Programdan önce isim listesi alıyor, ilk beş dakikada yoklama yapıyorum. Kimin nerede oturduğu benim için önemli, daha önce karşılaşıp karşılaşmadığımız da önemli. Birbirimizin gözlerinin içine bakabilmemiz çok değerli benim için, çünkü her bir kişi benim odamda muhabbet ettiğim kız arkadaşım. Bana “Benan” demesini istiyor, ben de kendilerine sadece isimleriyle hitap ediyorum.
2018
67
medikent
Neden sadece kadınlara? Çünkü. Gerçekten bunun cevabı çünkü. Her işi bir arada yapabilme yeteneğini doğa sadece kadınlara vermiş; stand up, dinleme ve katılma eylemlerinin bir arada yapıldığı bir eğlence. Anlattıklarım üzerinden kendi hayatıyla bağlantı kurup bana reaksiyon verecek, hatta söz alacak, sahne arkadaşım olacak, duygusal bir bağ kurup birbirimizin yaşamına dokunacağız. Bunu sadece kadınlarla yapabilirsin. Ayrıca kadınlar alt yazı geçmeden espriyi bir kerede anlayabilme becerileriyle tercih sebebim; bir de onca konuşacak konuyu bir daha bir daha açıklayamam.
Yaptığın işe kadınların neden büyük ilgi gösterdiğini anlatsan… Onlar sende ne buluyor, sen onlarda ne buluyorsun? Yaptığım işe kadınlar ilgi gösteriyor çünkü farklı bir şey. Ayrıca sadece onlar girebiliyor programıma. Ayrımcı mıyım? Bu konuda evet. Yoksa erkeklerle problemim yok. Sadece anlattıklarım erkeklerin yüzyıllardır küçümsediği ama bir kadın için alelade konular. Biz birbirimizde ne buluyoruz? Samimiyet. Kelimenin tam anlamıyla samimiyet. Ben olduğum gibiyim gösterilerde, kadın bunu görür, kadın sahteyi ayıklar, kadın samimi bulduğunu hayatının içine alır. Nerden biliyorum? Çünkü kadınım. Ama sandığın gibi değil; yani sadece kadınlar ilgi göstermiyor programlarıma. Erkekler kadınlar kadar ilgi gösteriyorlar da içeri giremiyorlar. Yoksa programımı paylaşan, eşini, kız arkadaşını, kardeşini gönderen pek çok erkek arkadaşım var benim. O adamlar da onlarla bir sorunum olmadığını biliyorlar zaten. Ben de eşini çok seven bir erkek olsam eşimi Benan Bilek’e gönderirim, çünkü mutlu dönüyor. Ama beyler için üzgünüm, onları içeri alamam. Eşim benim gösterilerimi hiç izlemedi. Çünkü yasak. E, ona vermediğim hakkı nasıl başka bir erkeğe verebilirim? Ayıp olmaz mı?
İzmir dışında da gösteri yapıyorsun. Neye göre seçiyorsun gideceğin yerleri? İzmir dışına çok gidiyorum, daha da çok gideceğim. Bugüne dek defalarca Balıkesir, Bursa, Denizli, İstanbul –ki her iki yakasında farklı mekanlarda-, Didim, Bodrum gibi merkezlerde gösteriler yaptım. Benim gideceğim yerleri aslında bu gösteriyi o noktaya taşımaya gönüllü olan ve benimle el ele bu gösteriyi mümkün kılabilecek kadınlar belirliyor. Her yerde ilk gösteri baştan beri belirlediğim kişi sayısıyla sınırlı kalıyor ama aynı kişi benim ikinci gösterimi düzenlemeye kalktığında hemen kapalı gişeye dönüyor. Çünkü ben bir daha gidene kadar çoktan duyulmuş oluyor ilk gösteri. İlkine gelenler bir daha, bu kez daha kalabalık arkadaş ya da aile gruplarıyla gelmek istiyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor çünkü hiçbir reklam kulaktan kulağa yayılan kadar etkili değil.
Organizasyonları da kadınlar mı yapıyor yani? Evet evet. Hatta o güne kadar kendi çocuğunun bile yaş günü organizasyonunu yapmamış olanlar var. Ama ne oluyor biliyor musun? O kadın beni bir daha getirmeye cesaret ediyor, sonra başka bir organizasyon daha yapıyor, bir bakıyorsun küçük, butik de olsa organizasyon işlerine başlamış, kendisine bir iş alanı yaratmış, sosyalleştikçe sosyal alanlar yaratmış, ekmek parasını eğlenerek çıkartmış, zorluklarla karşılaşmış ama üstesinden gelmeyi de başarmış. Bundan daha güzel ne olabilir ki? Bir kadın bir kadının koluna girmiş, yol almış, kendi yolunu çizmiş. Tıpkı gösterimin satır aralarına gizlediğim dileklerim, mesajlarım gibi. Bu var ya, beni en çok gururlandıran konu.
Eşim benim gösterilerimi hiç izlemedi. Çünkü yasak.
2018
68
medikent
Yaptığım işe kadınlar ilgi gösteriyor çünkü farklı bir şey. Ayrıca sadece onlar girebiliyor programıma. Ayrımcı mıyım? Bu konuda evet. Yoksa erkeklerle problemim yok..
Kardeş Renan Bilek ünlü bir sanatçı. Birlikte bir gün aynı sahnede olmak… Nasıl bir heyecan? Renan’la aynı sahnede bir kez beraber olduk. Benim Kozyatağı gösterimde kızlara sürpriz yapıp sahneye Renan’la oyun gereği düğün pastası getirttim. Annem de izleyiciler arasında. Onun bize bakarken gurur gözyaşlarını gördüm. Boğazım düğüm oldu. Şahane bir anıydı. Bunun dışında Renan ile birlikte sahne almak benim için sadece hoş bir hayal olur. Çok iyi bir oyuncu, şahane bir müzisyen, farklı bir şarkıcı, çok sağlam bir düşünce adamıdır Renan. Başkasının kardeşi olsaydı kıskanırdım gerçekten. Onun yanında sesim kesilir benim. Haddimi de bilirim. Küçüğümdür ama sahne büyüğümdür.
Benan Bilek kendine sahnede bir yol çizdi? Bundan sonra ne yapmak istiyor? Benan kelimenin tam anlamıyla yaşam eleğine inanıyor. Yaşamın eleye eleye kendisine en baba parçaları, en değerlileri, en önemlileri bıraktığının farkında. Baştan beri hep bir iz olmaktı Benan’ın isteği. Hiç yapılmayan şeyleri yapan kişi olmak onun sadece Aslan gururunu okşamıyor, enerjisini
de buradan alıyor. Hiç el atılmamış bir konuya kendi yorumuyla dokunuyor olmak, farklı bir şeyler yapmak, Benan’ın en önemli gıdası. Bundan sonrası yeni bir şeye el atmak değil de elindekilerinin değerini bilip bunu çoğaltmak olmalı. Ama serseri ruhu durur mu, bilemem.
Benim tanıdığım Benan Bilek ununu eleyip, eleğini asmaz. Ama pek çok kişinin evlerinin duvarını senin eleklerin süslüyor. Bir de ondan söz etsek... Benim tıpkı kızım Neşem gibi kendi başıma yetiştirdiğim, “iyi ki yaptım yahu” dediğim çocuğumdur eleklerim. Onlarla ilgili konuşmaya başlarsam susturamazsın gerçekten. Çünkü her bir elek ruhumun çizgileri, çiçekleri, renkleri ve konudan konuya geçişleri. Eleklerimi ince eleyip işlemek gözümün, gözlüğümün, ellerimin, kalbimin dayanabildiğince yapmayı dilediğim şey. Şimdi çok taklidi olsa da ilk yapan bendim biliyorsun. On beş yıl önce başladım ve hâlâ her bir parçada heyecanlanıyorum; hatta daha da büyük neşeyle çalışıyorum. Elimde olsa her yıl bir sergi açarım. Başkalarının duvarlarına gittikçe ben yenilerini yapabiliyorum. Bir enerji alışverişi sanki elekler benim için.
Benan reklamcı, metin yazarı. Organizasyon işleri de onlar sorulur, halkla ilişkiler de. Benan en çok hangisini seviyor, ya da hangisiyle anılmak istiyor? Beno bunların hepsini çok seviyor, hepsiyle de anılmak istiyor. Ama temiz ve kalpten anılmak istiyor. Benan’ın ihtiyaç sıralamasında açık ara birincisi güven. Güvendiği ve güvenildiğini hissettiği her ortama sal gitsin, her şeyi yaptırabilirsin ona. Bu kadar da saftır laf aramızda .
Benan sana sorulmayan soru var mı? Sen kendine benim için bir soru sorsan… “Benan ne zaman hayır demeyi öğrenecek?” Sanırım hiç öğrenemeyecek. Bunu bir türlü öğrenememek onu çoğu zaman sıkıntılara soksa da Benan’ı Benan yapan da bu galiba. Hayır diyemez ve evet demenin sorumluluğu altında da kendi kendini yıpratır. Deli işte.
2018
69
medikent
Neşem ÇELİKKAYA Konuk Yazar journavel.com
Gezi Rehberi
2018
70
medikent
Viyana’yı Nasıl Gezelim? Bu durum sizin Viyana’da kalış sürenize, konaklayacağınız otelin bulunduğu yere ve havanın sıcaklığına göre değişiyor. Örneğin; eğer merkezden uzak bir yerde kalıyorsanız ve şehirde 2-3 günden fazla vaktiniz varsa, terchinizi 48 ve 72 saatlik Vienna Card’dan yana kullanabilirsiniz. 48 saatlik olanın fiyatı 18.90€, 72 saatlik olanınsa 21.90€. Bu kartlar hem toplu taşımayı kartınızın geçerli olduğu süre kadar ücretsiz yapar, hem de şehirde görebileceğiniz yerlere giriş ücretlerini 2-3€ aşağı çeker. Unutmayın ki Viyana’da gezeceğiniz yerlerin %90’ına para ödeyerek gireceksiniz ve ücretler çok da uygun fiyatlı değil. Eğer kabarık bir gezi listeniz varsa, bu kartlarla çoğuna ciddi oranda indirim alabilirsiniz. Ay yok ben bu kadar da müze ve galeri gezmeye meraklı değilim ama otelim de çok merkezde değil diyenlerdenseniz, 7.60€’luk günlük metro kartı işinizi görecektir. Biz genelde tüm şehri günde 28.000 adım atmak pahasına (şaka değil) yürüyerek gezen bir çiftiz ama gittiğimiz tarihte hava çok soğuk ve rüzgarlı olduğundan günlük metro kartı kullanmayı tercih ettik. Viyana’da görülecek çoğu yer birbirine yakın aslında; ancak rüzgarlı ve soğuk günlerde birkaç sokak ötedeki yere yürümek bile imkansızlaşıyor. 1 durak, 1 duraktır diyerek metroda buluyorsunuz kendinizi.
2018
71
medikent
Viyana’ya Gitmeden Yapılacaklar Eğer Viyana’ya gidecekseniz, yazının hiçbir kısmını okumasanız bile bu bölümün çıktısını alıp yatağınızın başucuna asmanızı öneriyorum! Bazı şeyler son ana bırakılmıyor; bırakırsanız da uzun kuyruklar, yenemeden dönen yemekler, ekstra ödenen müze ücretleri ve izlenemeyen gösteriler vicdan azabı gibi yüreğinize oturuyor.
Ben Şinitzele Şinitzel Demem Figlmüller’den Olmadıkça Bir Viyana klasiği için işi şansa bırakmak bizim gibilere yakışmaz! Wiener Schinitzel için doğru bir yer arıyorsanız, işte tam da oradasınız. Hem koskocaman Wiener şinitzelini tatmak, hem de Viyana’nın diğer lezzetlerini denemek için ilk iş linke tıklayarak en az 15 gün önceden rezervasyon yapmak. 110 yıl önce, St. Stephan Kilisesi’nin hemen yanındaki ilk şubesi açılan Figlmüller’in 2001’de Backerstrasse’deki ikinci şubesi de açılmış. Biz eski iyidir diyerek, Wollzeile’dekini tercih ettik.
-O Opera Bileti Buraya Gelecek: Viyana biletini aldıktan sonra, gezinize 3 ay kala yapacağınız ilk şey, adı bu şehir ile özdeşleşen opera veya bale resitallerinden biri için biletinizi almak. Ben Milano’da yaşarken son anda bulduğum La Scala biletlerinin sevincini çok hızlı unutmuş olacağım ki bu kısımda biraz rahat davrandım. Geziye son 1 ay kala baktığımda sadece en önlerde 1-2 koltuk kalmıştı. Eğer, erken davranırsanız 13-32€ civarlarında değişen en düşük ücretli biletlerden bile bulabilirsiniz.
Özellikle vakti kısıtlı olanlar için şiddetle önerdiğim maddeye geldik. Turunuza saat darbesi vurmamak için, şehrin en turistik noktalarının biletlerini internetten almanızı tavsiye ederim. Şehirde bulunan 3 saray yer alıyor: Hofburg, Schönbrunn ve Belvedere. Buralar hem fazlasıyla büyük hacimli, hem birçok turistin, tur grubunun ilk durakları olduğundan gittiğinizde sıralardan fırt diye geçmeniz ve müze gişelerinde ekstra para ödememeniz için (Viyana’da online biletler daha ucuz) gitmeden 1 hafta önce bu yöntemi kullanabilirsiniz. Schönbrunn, Rönesans’ın en şatafatlı stili olan Rokoko’nun iç mimari detaylarıyla dolu. Kocaman demenin yetersiz kaldığı muhteşem bahçeleri ve mimarisi ile merkezin biraz dışında kalan Schönbrunn, hanedanlığın yazlık sarayı olarak kullanılıyormuş.
Müze Girişlerinde Sıra Beklemeye Son, Online Bilete Hücum
Schönbrunn
Görmeden / Yemeden Olmaz Avusturya’nın başkenti Viyana, emperyal ruhun sürekli sizinle olduğu, sokak aralarındaki müzisyenleri, yüzyılın en güzel mirası operaları ve tarih dolu nefis kafeleri ile insanın aklını başından alacak kadar güzel, kendini de bir masalda hissettirecek kadar özel. Sokakları krema gibi evlerle dolu bu kompakt şehirde görülecek çoook fazla turistik ve lokal merkez olduğundan, gezi öncesi bir plan yapmak şart ötesi. Benim gibi bir şehri en ufak köşesine kadar gezmek istiyorum diyenlerin üç günlük turu asla yeterli bulamadığı, yürümekten pantolon, ayakkabı ne varsa tüketen ama yine de çoğu kısmını göremeden şehirden ayrılmak zorunda bırakan Viyana’ya hoşgeldiniz! Viyana’nın en güzel, en şatafatlı binalarını dizim dizim görmek için ilk adres Ringstrasse; yani Ring Caddesi. Adından da anlaşılacağı gibi, bir daire şeklindeki cadde 1. Bölge olan Innerestadt’ta. UNESCO koruması altındaki Ring Caddesi’ni uzun bir yürüyüş yaparak ya da tramvay kullanarak gezip görebilirsiniz. Cadde üzerinde görmeden asla dönmemeniz gereken yapılar arasında; Neo-Rönesans stilindeki Viyana Üniversitesi, Gotik mimarisini görür görmez içinizde kamu yönetimi okuma hissi uyandıracak Rathaus adındaki Belediye Binası, incele incele bitmeyen güzelliğiyle Parlamento Binası, görkemli Viyana Devlet Operası, Viyana’daki tüm günlerinizi içinde kitap okuyarak geçirme fikrine ışınlayan Ulusal Kütüphane var. Rathaus
2018
72
Hofburg Sarayı Hofburg Hanedanlığı’nın kışlık sarayı Hofburg, Barok stiliyle şehrin merkezinde güneş gibi parlıyor. Sarayda, Avusturya’nın tarihe mal olmuş kraliçesi Sisi’nin galerisi ve kraliyet ailesinin özel eşyaları bulunuyor. Ailenin özel eşyaları bölümü genelde porselen ve kristal objeleri kapsadığı için benim favorim bu bölümdense Sisi Gallery. Hofburg’un içi, onu çevreleyen ek bina, avlu ve bahçelerle mutlaka görülmeli.
medikent
Hundertwasserhaus Klasik sanata biraz olsun doyduysak, sıra geldi Viyana’nın Gaudi’si Hundertwasser’a. Landstrasse metrosundan 10 dakikalık bir yürüyüşle varacağınız Hundertwassehaus, Instagram’da sık sık karşınıza çıkan o modernist evin olduğu yer. Hunderwasserhaus, Viyana’nın prototip haline gelmiş krema evlerine tepki olarak Friedensreich Hundertwasser’in tasarladığı, hiçbir köşesi düz olmayan ev. Gaudi mimarisine bayılarak bakanların Viyana’da Mutlaka’sı burası olmalı. Evin hemen yanındaki ‘souvenir’ cenneti Hundertwasser Village’a da girmeden dönmeyiniz.
Museum Quartier Viyana’nın en güzel ve en çok ziyaretçi alan müzeleri, aynı Berlin gibi bir adada toplanmış: Museum Quartier. Burada, Avusturya’nın önde gelen sanatçılarından Egon Schiele ve Gustav Klimt’in eserlerinin sergilendiği ve benim de favorilerimden biri olan Leopold Museum’u, modern sanat koleksiyonu ile MUMOK’u, sergi ve performansların ev sahibi Kunsthalle Wien’i, mimarlık müzesi Architekturzentrum’u ve çocuklara özel ZOOM Kindersmuseum’u görebilirsiniz. Mutlaka görülmesi gereken diğer müzeler; tüm akımlara ait eserlerin yer aldığı sanat tarihi müzesi ve diğer favorim Kunsthistorisches, hemen karşısındaki doğa tarihi müzesi Naturhistorisches ve Empresyonist sanatçıların süreli sergilerini ağırlayan Albertina Müzesi.
Gezilerim sırasında en bayıldığım şeylerden biri, şehrin pazarlarını görmek. Viyana’nın Naschmarkt adındaki marketini de bu listede es geçmek olmaz. Ön kısmı tazecik meyve ve sebzelerden oluşan tezgahlarla dolu, orta kısım peynir ve zeytin çeşitleriyle Eminönü’nü Viyana’ya taşımış Türk abilerimizle ve son kısmı ise inanılmaz eşya ve objelerin satıldığı Flohmarkt adındaki ikinci el pazarı. Cumartesi ve Pazar günleri kurulan market sabah saatlerinde kaçmaz, illa ki gidilir.
Tüm gezdiğiniz yerler bir kenara, bazı şehirler gastronomi merkezi unvanını fazlasıyla hak ediyor. Viyana da onlardan biri. Bu şehirde önünüze gelecek hiçbir lezzeti geri çeviremeyecek, yemelere doyamayacaksınız. Bir Viyana gezisi Figlmüller, Glacis Beisl, Cafe Central, Demel Pastanesi, Hotel Sacher, Julius Meinl, Cafe Français, Palmenhaus, Cafe Sperl ve Cafe Museum olmadan tamamlanmış sayılamaz! Ama Türkiye’de servis edilenlerin 5 katı büyüklükteki pamuk şinitzelleri, yumuşacık et yemekleri, tarihi kafeleri, dünyanın en iyileri listesinde ilk beşi paylaşacak elmalı strüdelleri, çikolatalı pastaları ve tabii ki mis kokulu kahveleri ile her şeyi boşverip sadece kafe ve restoran keşfetmek istiyorum diyorsanız, o da kabul! Tartışmasız hakkınızdır çünkü, ileri!
2018
73
medikent
Zihninizin sesini susturarak İçinizdeki sese ulaşmanın yolu
meditasyon İkbal KAYA Konuk Yazar Kişisel Gelişim Uzmanı
Zamanın hızla akıp gittiği, yaşam mücadelesinin zor olduğunun öğretildiği hayatlarımızı evimizde, işyerlerimizde, sosyal ortamlarımızda tadına varmadan, keyifli birliktelikler yaşamadan, sevdiklerimizle kaliteli zamanlar geçirmeden, kendimize vakit ayırmadan, başkalarının isteklerini yerine getirme görev bilinciyle ve öylesine günü kurtarma çabasıyla bir koşuşturma içinde geçiriyoruz. Gün bittiğinde ise yorgun, mutsuz ve keyifsiz oluyoruz. Üstelik birçok işin sonunu getiremediğimizi görerek suçluluk duygusuyla suratlar asık bir şekilde ertesi güne başlamaya hazırlanıyoruz. İyi de bu duyguyla ertesi gün ve diğer günler nasıl geçer? Hayat nasıl devam eder? İstediğiniz hayatı mı, yoksa razı olduğunuz hayata mı devam etmek istiyorsunuz? Düşünceleriniz oradan oraya koşturup dururken, kafanızın içinde birçok ses varken, üstelik bu seslerin hiçbiri sizden memnun değilse, sizi sürekli yetersiz buluyorsa, eleştiriyorsa, suçluyorsa ve onları susturamıyorsanız... Sizin iyiliğinizi isteyen, sizi anlayan, size iyi gelecek olan o derinlerden gelen, kendini duyurmaya çalışan o kısık sesi, kalbinizin sesini nasıl duyabilirsiniz? İşte size çözüm yolu...
2018
74 Olumlama (Güne başlarken) • Sabah birkaç dakika daha erken uyanarak, söyleyeceğiniz olumlama cümleleriyle güne daha pozitif ve enerji dolu başlayabilirsiniz. • Nefesinize odaklanarak birkaç kez burnunuzdan derin nefesler alıp burnunuzdan vererek gevşeyin, sakinleyin sadece anda kalın. Hiçbir şey düşünmeyin. Aklınıza düşünceler geldiğinde içine girmeyin. Sadece gözlemleyin. Nefesinizle bir süre sonra iyice gevşemiş olarak bulursunuz kendinizi. Tam o noktada içinizden olumlama cümleleri tekrarlayın. • Sakinim, huzurluyum, güvendeyim, bugün yeni bir gün, her şeyin yolunda gittiği bir güne hazırım. Kendimi seviyorum, kendimi olduğum gibi kabul ediyorum. Dünyamda her şey iyi ve güzel.
Hayal gücünüzü kullanma (İmgeleme) İmgeleme, yaşamınızda olmasını istediğiniz şeyleri yaratmak için hayal gücünü kullanma tekniğidir. İmgelemede, gerçekleşmesini istediğiniz bir şeyi, bir fikri açık ve net görüntüsünü zihninizde hayal gücünüzü kullanarak canlandırırsınız. Bu yeni bir ev, yeni bir iş ya da güzel bir ilişki olabilir Gerçekleşene kadar, düşlediğiniz, hayal ettiğiniz şeyi zihninizde canlandırmaya devam edersiniz. Düzenli olarak ona odaklanarak pozitif enerji göndererek olumlamalarla da destekleyebilirsiniz. Bizler farkında olmadan bu tekniği kullanıyoruz. Bazen sonuçları hayatımızda olumlu olurken çoğu zaman da olumsuz oluyor. Günlük yaşamınızda daha çok korktuğunuz şeyler başınıza geliyor ise bu tekniği farkında olmadan olumsuz kullanıyorsunuz demektir. Kendinizi bulunduğunuz ortamın kargaşasından kurtararak, zihninizin sesini susturarak içinizdeki sese ulaşmanın yolu:
Meditasyon... İçinizdeki sese ulaştığınızda tüm kargaşa sona erer, gevşer ve huzurla dolarsınız. Düşünceleriniz ne gelecektedir, ne de geçmişte... Anı deneyimler... Biz buna ‘düşüncesiz farkındalık konumu’ diyoruz. Hayata dair bir farkındalık-uyanış ve berrak bir görüş kazanırsınız. İşte bu, zihnin ötesindeki gerçeğe temas etme işlemidir ki, bu noktada siz “müdahale eden” veya “yargılayan” değil; sadece ama sadece “gözlemci”, yani ruhsal öz olursunuz.
Nasıl mı? Sabah ya da akşam gün içinde birkaç dakikanızı ayırarak yapabileceğiniz meditasyonla... İster nefesinize odaklanarak, ister olumlama cümleleriyle, isterseniz hayal gücünüzle (imgeleme)... Hangi yolu denemek istersiniz? Gevşeme nefesi, rahat uyku için (Gece yatmadan önce) • Omurganız dik olacak şekilde bir sandalyeye oturun. • Bacaklarınızı, kollarınızı çapraz yapmayın. Kilitlemeyin. Serbest bırakın. Ellerinizi dizlerinizin üzerine de koyabilirsiniz. • Dilinizin ucunu üst dişlerinizin arkasına değecek şekilde damağınıza dayalı tutun. • Bir çiçek kokladığınızı düşünün. İşte bu diyafram nefesidir. • Burnunuzdan 4’e kadar sayarak derin nefes alın. Nefesinizi 8’e kadar sayarak tutun. Sonra 8’e kadar sayarak yavaş yavaş burnunuzdan bırakın. • Bu döngüyü 4 kez tekrarlayın. • Sıkıntılı ve stresli durumlarda yapabilirsiniz. Gece yatmadan önce yaparsanız rahat ve huzurlu bir gece geçirir, uyku bölünmeleri yaşamazsınız.
Uygulama • Nefesinize odaklanarak birkaç kez burnunuzdan derin nefesler alıp yine burnunuzdan vererek gevşeyin, sakinleyin. Hiçbir şey düşünmeyin. Aklınıza düşünceler geldiğinde içine girmeyin. Sadece gözlemleyin. Nefesinizle birlikte iyice gevşeyin. • Kendinizi iyice gevşemiş hissettiğiniz o noktada hayatınızda neyin olmasını istiyorsanız, olmuş gibi, zihninizde hiç engel koymadan canlandırın. • Bunu 5 duyunuzu kullanarak yapın, sesleri duyun, dokunun ve gerçekleştiğinde ne hissediyorsunuz kendinizi izleyin. • O durumdayken kendinize sorun “Gerçekleştirebilmem için ne yapmam gerekiyor?” • Aldığınız cevap sizin içinizden gelen cevaptır. Bir süre daha nefesinize odaklanın ve gözlerinizi açın. Aldığınız yanıt sizin pusulanızdır. • Bir cevap gelmediyse başka bir gün tekrar deneyin. Hayat zor değil… Hayatı zor kılan bizleriz. Hayatı kolaylaştıracak da bizleriz. Bize bizden başka kimse yardım edemez. Uzatın elinizi, kendi elinizi tutun ve kaldırın.
medikent
2018
75
medikent
Söyleşi Nesrin COŞKUN Kent Sağlık Grubu Basın Danışmanı
Türk Kızılayı Ege Bölge Müdürlüğü, 3 yıl önce başlatılan TÜRKÖK projesi kapsamında kemik iliği nakli bekleyen hastalara gönüllü bağışçılar bulabilmek için yoğun bir program uyguluyor. İzmir Kent Hastanesi’nin de tüm çalışanlarıyla destek verip kampanyasına katıldığı bu projeyi sizlere tanıtmak, kök hücre bağışı konusundaki bilgilerinizi tazelemek için Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Gökay Gök konuğumuz oldu, Medikent’in sorularını yanıtladı. Dileriz bu röportaj projenin daha geniş kitlelere ulaşmasına aracı olur, bağışçıların artmasına katkı sağlar.
Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü
Dr. Gökay Gök
2018
76 Öncelikle Türk Kızılayı’nın Türkiye’nin kan ihtiyacının karşılanmasındaki yeri ve önemini anlatır mısınız? Türk Kızılayı; güvenli kan temininde yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırmayı hedefleyen “Ulusal Güvenli Kan Temini Programı”nı, Sağlık Bakanlığı adına ve gözetiminde, 2005 yılından günümüze, başarı ile yürütmektedir. Bu programın amacı, Türkiye’nin kan ihtiyacı olan 2.700.000 ünite kanın “Gönüllü, Bilinçli ve Düzenli Kan Bağışçılarından” elde edilmesidir. Türk Kızılayı Güvenli Kan Temini Programı kapsamında 2016 yılında 2 milyon 141 bin765 ünite kan bağışı toplamıştır. Biz de Ege Bölge Kan Merkezi olarak sorumluluk sahamızdaki 6 ilde (İzmir, Aydın, Denizli, Manisa, Uşak, Muğla) 7 Kan Bağışı Merkezi ile faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.
Ege Bölge Kan Merkezi olarak bölgenin tüm kan ihtiyacını karşılayabiliyor musunuz? Sorumluluk sahamızda kan kullanan hastanelerin bünyesinde toplam 134 transfüzyon merkezi bulunuyor. 132’sinin kan ihtiyacının tümünü karşılıyoruz. Bölgemizde her kan grubundan yeterli kan stokunun olması ve 365 gün kan ihtiyacının karşılanabilmesi için yıllık 400 bin ünite kan bağışına ihtiyaç var. Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi olarak 2016 yılında 345 bin 435 ünite kan bağışı topladık. Yeterli kan bağışının toplanamaması nedeniyle, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin kan ihtiyacının tamamını karşılayamıyoruz. Bu hastanelerde tedavi gören hasta ve hasta yakınları halen kan aramaya devam etmektedir.
Türk Kızılayı, Ege Bölge Kan Merkezi olarak hedefiniz nedir? Bölgemizin kan ihtiyacının tamamını karşılamak. Acil durumlarda dahi sürdürülebilir ve yeterli kan stokunu oluşturmak. Bölgemizde ki tüm hasta ve hasta yakınlarımızın mağduriyetlerini tamamen sonlandırmak. Toplumumuzda, kan bağışı konusunda bilinç ve farkındalık yaratarak, ihtiyaç olan kanın tümünü, bilinçli düzenli ve gönüllü bağışçılarımızın bağışladıkları güvenli kanlar ile karşılamaktır. Ege Bölge Kan Merkezi Müdürlüğü tüm dünyada sağlık otoriteleri tarafından kabul edilen JCI (JOINT COMMISSION INTERNATIONAL) Akreditasyon Kalite Belgesine sahiptir. Bu belge ile verdiğimiz hizmetin ve laboratuvar çalışmalarımızın dünya standartlarına uygunluğunun tescillenmesinden de büyük onur duymaktayız.
Kan bağışı yapmak için tüm koşullara uygun oldukları halde pek çok kişi bağış yapmıyor. Bunun nedenleri nedir? Toplumda halen en büyük sorun kan ve kan bağışı konusunda eksik ve hatalı bilinen bilgilerdir. Bu sorunun çözümü için tüm kamu kurum ve kuruluşları, TSK, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları, fabrikalar, organize sanayi bölgeleriyle eğitim çalışması yapıldıktan sonra gezici kan
toplama faaliyeti yürütülmektedir. Amacımız bilinçli, gönüllü ve düzenli kan bağışçıları edinerek kan bağışı bilincini bölgemizde yaymak ve kan bankacılığı faaliyetlerini modern ülkelerde olduğu gibi yürütmektir. Bu amaç çerçevesinde kan bağışı hakkında 40 dakika süren bilinçlendirme eğitimlerimiz devam etmektedir.
Bize TÜRKÖK, gönüllü kök hücre bağışçısı projesini anlatır mısınız? T.C. Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı arasında, ulusal çapta bir kemik iliği bankası kurularak, kemik iliği nakli bekleyen hastalara umut olmak adına, TÜRKÖK projesi kapsamında işbirliği protokolü imzalandı. Türk Kızılayı, 07.11.2013 tarihinde imzalanan bu protokol ile ‘’Kök Hücre Bağışçısı Kazanımı’’ görevini üstlendi. 13 Ağustos 2014 tarihi itibariyle de bağış kabulüne başlandı. Proje kapsamında Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Kök Hücre Koordinasyon Merkezi ve 12 Bölge Kan Merkezinde Gönüllü Verici Merkezleri oluşturuldu.
Peki kök hücre vericisi nasıl olunuyor? Kan bağışçılarımızdan ve sadece kök hücre vericisi olmak isteyen tüm vatandaşlarımızdan bu amaç için sadece 1 tüp numune kan alınıyor. Bu kan örneği doku tipleme laboratuvarına gönderiliyor. Uygun eşleşme gerçekleştiğinde bağışçıyla tekrar iletişime geçilip bağışçının nakil merkezine yönlendirilmesi Türk Kızılayı tarafından yapılıyor. Bağışçı kazanımında eğitim ve bilgilendirme çok önemli, bu amaçla da ülke genelinde bilgilendirmeler ve eğitimler yapılıyor.
Bugüne kadar kaç kök hücre bağışçısı kazanıldı? Projenin başladığı tarihten itibaren Türk Kızılayı tarafından tüm ülkede toplanan kök hücre bağışı sayısı 246 bin 674, Ege Bölgesi’nde bu sayı 34 bin 754’dür.
Ailesinden, yakınlarından donör bulunamadığı için bu bağışlardan “hayat” bekleyen kaç hasta var, gerçekleşmiş kaç nakil var? Ülkemizde şu anda 2000’den fazla hasta acil olarak kemik iliği nakli bekliyor. TÜRKÖK Projesi kapsamında yapılan bağışlar ile bugüne kadar 450’den fazla kök hücre nakli yapıldı. Bu nakillerinin 42’si bölgemizde gerçekleşti.
Okurlarımıza bir mesajınız olacak mı? Yapılan taramalar neticesinde gerçekleşecek eşleşmeler tüm halkımızın başarısı olacak. Şifa bekleyen hastalarımıza umut olmak için yürüdüğümüz bu yolda tüm halkımızın desteğine ihtiyacımız var. Ege Bölgesinde Türk Kızılayı’na ait tüm merkez ve sabit kan alma birimlerinde, sahada bulunan gezici kan alma ekiplerinde kök hücre bağışı kabul edilmektedir. Gönüllülerimizi bekliyoruz.
Toplumumuzda, kan bağışı konusunda bilinç ve farkındalık yaratarak, ihtiyaç olan kanın tümünü, bilinçli düzenli ve gönüllü bağışçılarımızın bağışladıkları güvenli kanlar ile karşılamaktır.
medikent
2018
77
medikent
Kanın kaynağı yalnızca insandır. Sizde bir ünite kan bağışında bulunarak üç kişinin hayatını kurtarabilirsiniz.
KAN BAGISI NASIL YAPILIR? 18–65 yaş arasında, 50 kg. üstünde herhangi sağlık problemi bulunmayan herkes kan bağışında bulunabilir. Kan bağışı süreci dört adımda gerçekleşir; Kayıt Kan bağışçısı olup olmayacağınızı belirlemek için Bağışçı Bilgi Formu'nu doldurmanız gerekmektedir. Doktor Muayenesi Doktorlarımız doldurduğunuz formu değerlendirerek sizi kısa bir muayeneden geçirir. Kan Alma İşlemi Uygulanan testler ve alınan bilgiler sonucunda, şartlarınız uygun ise kan alma aşamasına geçilir. Uzman hemşirelerimiz özel tasarlanmış yataklarda, hijyenik şartlarda ve tek kullanımlık malzemelerle kan alma işlemini gerçekleştirirler. İkram ve istirahat Rahatınız için özel olarak hazırlanmış ikram bölümümüzde 10-15 dakika boyunca dinlenmeniz faydalı olacaktır. Bu sırada ikram edeceğimiz meyve suyu, sıvı kaybının giderilmesinde etkilidir. Kan Bağışı Ne Kadar Sürer? Bütün işlemler ortalama 30–35 dakika sürer. Hayat Kurtarmak Bu Kadar Kolaydır!
SIK SORULAN SORULAR Kimler kan bağışlayabilir? 18–65 yaş arası önemli bir sağlık problemi bulunmayan, vücut ağırlığı 50 kg'ın üzerinde olan kişiler. Ne sıklıkla kan verilir? Erkekler 3 ay ara ile yılda 4 kez Kadınlar 4 ay ara ile yılda 3 kez kan bağışlayabilir. Kan bağışlamaya gelirken yanımda neler getirmeliyim? T.C. Numaranızın yazdığı Resmi kimlik belgesi yeterlidir. (Yasal zorunluluk) Kan bağışı ne kadar zaman alır? Kayıt, muayene, kan verme ve ikram işlemlerinin hepsi yaklaşık 25 – 30 dakika sürer.
Acı hisseder miyim? Evet, çok az; sadece bir iğnenin vücuda girerken ortaya çıkardığı acı kadar. Kan verme işleminde farklı bir acı hissi yaratacak herhangi bir işlem yapılmamaktadır. Ama büyük acılar yaşamaktansa küçük acılara katlanmak gerekir. Her bağışımda formu doldurmam gerekli mi? Evet. Bu formdaki sorulara vereceğiniz samimi ve doğru cevaplar yapılacak tüm tarama testlerinden daha değerlidir. Vücudumda ne kadar kan var? Erişkin bir insanda ideal kilosunun yüzde 8'i kadar kan vardır. Pratik olarak 5000–6000 ml olarak hesaplanır. Ne kadar kan alınıyor? 1 Ünite 450 ml. (405–495 ml.) Ortalama bir insan vücudundaki kanın 1/13 kadarı alınır. Sarılık geçirdim, kan bağışlayabilir miyim? B ve C tipi sarılık geçirenler hiçbir zaman kan bağışı yapamazlar. Kan bağışladıktan sonra herhangi bir değişiklik hisseder miyim? Tavsiyelere uyduğunuz takdirde 30 dk. içerisinde günlük aktivitelerinize dönebilirsiniz. Ancak aşırı dikkat gerektiren; uçak pilotu, iş makinesi operatörü, şoförlük gibi mesleklerde çalışanlar ve sporcuların kan bağışladıkları gün istirahat etmeleri önerilir. Kansız kalır mıyım? Hayır, bağış öncesi yapılan test sonucu kan düzeyi düşük (anemik) kişilerden kan alınamaz. Kanım kullanılmadan önce test ediliyor mu? Mutlaka! HIV (AIDS), HCV ( C tipi sarılık), HBV (B tipi sarılık), Frengi (Sifilis)ve Kan grubu testi her bağışta yapılır. Lütfen (herhangi bir şüpheniz nedeniyle) test sonucunuzu öğrenmek için kan bağışlıyorsanız bunu yapmaktan vazgeçiniz. Test sonuçlarım pozitif (+) bulunmuşsa? Paniğe kapılmayın, bu durumda doğrulama testleriniz yapılarak kan merkezi doktoru tarafından size bilgi verilecektir. Kilo alır mıyım, verir miyim? Hayır. Kan bağışının bilimsel olarak kanıtlanmış bu tür yan etkileri yoktur. Kan bağışladığım zaman AIDS veya herhangi bir hastalık bulaşır mı? Kan alım işleminde kullanılan iğneler tek kullanımlık ve sterildir. Bu nedenle AIDS gibi herhangi bir hastalığın bulaşma riski yoktur.
2018
79
medikent
TRENDLER & YENİLER Instagram’a “son görülme” Milyonlarca kullanıcı yeni bir özellikle tanıştı. Kullanıcılar Whatsapp'ta olduğu gibi son görülme tarihi öğrenilebilecek. Instagram'a kritik güncellemeler gelmeye devam ediyor. Facebook WhatsApp'ta da olan son görülme özelliğini instagram’ın özel mesajlaşma sayfasına da getirdi. Spekülasyonlara göre story’lerin ekran görüntüsünü alınca bildirim özelliğinin de yolda olduğu söyleniyor. Instagram’ın Direct Message sayfasında kullanıcıların en son ne zaman aktif olduğunu görebiliyoruz. Uygulamanın Instagram Direk Mesaj bölümüne girerek erişilebilir. Seçenekler menüsünden aşağıdaki ekrana ulaşarak Instagram’ın son görülme özelliğini kapatabilirsiniz.
Tesla’dan Yeni Roadster Elon Musk, Tesla'nın yeni spor model arabası “Roadster” ilk kez tanıttı. Tesla'nın spor otomobili Tesla Roadster, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde düzenlenen etkinlikle görüntülendi. Tesla CEO'su Elon Musk, gecedeki sunumunda yeni otomobili Tesla Roadster'in tanıtımına "Çok çabuk hızlanan, İnanılmaz bir araç yapmak istedik" sözleriyle başladı. Elon Musk, Tesla'nın spor otomobili Tesla Roadster 2.0 adlı aracın sıfırdan saatte 100 kilometre hıza 1,9 saniyede ulaştığını söyledi ve seri üretimi yapılan bugüne kadar ki en hızlı araç olacağını da vurguladı. 2020’de yollarda olması beklenen Tesla Roadster’ın 200 kWh’lık bataryası ile tam dolu şarjda yaklaşık 1000 km mesafe gidilebilecek. Tesla Roadster’a sahip olmanın bedeli, tam 250.000 Dolar olacağı açıklandı.
2018
80
Xiaomi’den
medikent
Redmi 5 Xiaomi 2017 Aralık ayında Çin'de piyasaya sürdüğü Redmi 5'i Şubat ayında küresel olarak satışa çıkaracak. Çinli şirket telefonu dünya genelindeki diğer pazarlara açmayı düşünüyor. Xiaomi, Redmi 5 ve Redmi 5 Plus'ı 2017 Aralık ayında Çin'de piyasaya sürmüştü. Redmi 5, 720 x 1440 piksel çözünürlük ve 18:9 görüntü oranını destekleyen 5.7 inç ekranla geliyor. Sekiz çekirdekli Snapdragon 450 yonga setiyle beraber telefonun iki varyantı mevcut. 2 GB RAM ve 16 GB dahili depolama alanına sahip model 124 dolar, 3 GB RAM ve 32 GB depolama alanı sunan diğer seçeneği ise 140 dolar fiyat etiketi taşımakta.
KTM’den prototip
EICMA
KTM’nin EICMA’da prototip olarak gözler önüne sunduğu yeni çift silindir ve 800 cc.’lik motor hacmine sahip modeli KTM’nin eliyle servis edildi! KTM birçok firma gibi casus fotoğraflar, yalan dolan bilgiler ve haberlerden artık usanmış olacak ki; henüz biz daha “aha yeni model yakalandı!” bile diyemeden kendi elleriyle 2018 yılında çıkacak modelini beğenimize sundu. Duke 790’ın artık son hali yavaş yavaş ortaya çıkıyor anlaşılan. Şimdilik çok bilgi paylaşımı yapmasa da, KTM bizlere bir videoyu çok görmemiş ve paylaşmış . Halen isminde “prototip” geçse de ben kıç kısmına şahsen hayran olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. Hikayeyi bıraksınlar da artık yollarda görsek değil mi?
Nike’den PlayStation ayakkabı Tony Hardman isimli tasarımcı tarafından hazırlanan bu özel ayakkabılar tamamen oyun tutkunlarına yönelik olarak geliştirildi Oklahoma City Thunders'ın yıldız basketbolcusu Paul George'a özel ayakkabısı PG-1'de de kendisiyle birlikte tasarım aşamasında çalışan Nike, bu geleneğini devam ettiriyor. Bu kez Paul George ve Nike ortaklığına, oyuncunun isteği ile Sony de dahil olmuş. Oraya çıkan bu DualShock 4 temalı ürün adeta efsane görünüyor.
EVDE FİTNESS
Spor salonuna kayıt yaptırıp gitmemeyi adet haline getirdiyseniz evde spor yapmayı düşünebilirsiniz. Kulağa sıradan gelebilir ama işe bir koşu bandı alarak başlayabilirsiniz. Ama size önereceğimiz koşu bandı bildiğiniz, sıradan koşu bantlarından biraz farklı. Yüksek teknoloji ile donanmış spor ekipmanları üreticisi Peloton’un en yenisi Peloton Tread’in üzerinde HD çözünürlükte dev bir dokunmatik ekran bulunuyor. Bu ekranı kullanarak binlerce egzersiz içeriğini internetten izleyebiliyorsunuz. Peloton için özel olarak hazırlanmış bu egzersiz videoları, spor salonu atmosferini evinizin rahatlığıyla birleştiriyor.
KENT SAĞLIK GRUBU
KURUMSAL BİLGİ KENT SAĞLIK GRUBU MEDİKAL KADROMUZ ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ Acil Tıp • Uzm. Dr. Fecri BENGİ • Uzm. Dr. Nesibe SÖNMEZ DEMİRYOĞURAN • Uzm. Dr. Melek GÜRYAY • Uzm. Dr. Sevilay KARADUMAN
Çocuk Kardiyolojisi • Doç. Dr. Önder DOKSÖZ
Hematoloji • Prof. Dr. V. Gürhan KADIKÖYLÜ
Çocuk Nörolojisi • Uzm. Dr. Benal ÇUBUK
Ağız ve Diş Hastalıkları • Dt. Cüneyt IŞIKER
Dermatoloji • Uzm. Dr. Hacer KÖKSAL • Uzm. Dr. M.Cüneyt SOYAL • Uzm. Dr. Ergün KUŞKU
Kadın Hastalıkları ve Doğum • Prof. Dr. Namık DEMİR • Doç. Dr. Mehmet Tunç CANDA • Opr. Dr. Orçun SEZER • Opr. Dr. Nagihan SAZ • Opr. Dr. M. Zeynep KUŞKU
Anestezi ve Reanimasyon • Prof. Dr. Ali Reşat MORAL • Yrd. Doç. Dr. Mert AKAN • Uzm. Dr. Ali Han PİRİM • Uzm. Dr. Ayhan ÖNAL • Uzm. Dr. Erhan OLGUN • Uzm. Dr. Gökhan AYHAN • Uzm. Dr. Ahmet SUBAŞI Beslenme ve Diyet • Dyt. Safiye TAŞ • Uzm. Dyt. S. Gamze GÜLTEKİN Beyin Cerrahisi • Prof. Dr. Altay BEDÜK • Opr. Dr. Mete RÜKŞEN • Opr. Dr. Rauf NASİROV Böbrek Nakli Merkezi • Opr. Dr. Işık H. ÖZGÜ • Opr. Dr. Uğur SARAÇOĞLU • Doç. Dr. Ebru SEVİNÇ OK Check-Up Ünitesi • Uzm. Dr. Demet KARADENİZLİ Çocuk Cerrahisi • Opr. Dr. Şamil KUDAY Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı • Uzm. Dr. Buket ÖZTÜKEL • Uzm. Dr. Cengiz ÖZTÜRK • Uzm. Dr. Aysu ÖZTUNÇ DİKERLER • Uzm. Dr. Dilber BEKTAŞLAR • Uzm. Dr. Seral KADINŞAH • Uzm. Dr. Özlem TUNÇEL • Uzm. Dr. Meltem ERTURAÇ • Uzm. Dr. Rayhan BOZABALI Çocuk Alerji • Prof. Dr. Ayşe YENİGÜN
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları • Prof. Dr. Mehtap ÇAKIR • Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ Estetik ve Plastik Cerrahi • Opr. Dr. Kamil KILIÇ • Opr. Dr. Haluk MIDOĞLU Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon • Uzm. Dr. Atiye AYRAL Gastroenteroloji • Prof. Dr. Ethem TANKURT • Uzm. Dr. Bülent ŞENGÜL • Uzm. Dr. Mustafa YALÇIN Genel Cerrahi • Prof. Dr. Ömer HARMANCIOĞLU • Prof. Dr. Özdemir YARARBAŞ • Opr. Dr. Berkhan SAVAŞÇIN • Opr. Dr. Hüseyin Cahit YILMAZ • Opr. Dr. Cezmi KARACA • Opr. Dr. Rasim FARAJOV • Opr. Dr. Zaza IAKOBADZE Girişimsel Radyoloji • Prof. Dr. A. Yiğit GÖKTAY Göğüs Hastalıkları • Prof. Dr. Ülkü BAYINDIR • Uzm. Dr. Deniz ATASEVER Göz Hastalıkları • Opr. Dr. Filiz KUZUM AKYOL • Opr. Dr. Safiye CAN KÜÇÜKGÜL • Opr. Dr. S. Hasan AZİZAĞAOĞLU İç Hastalıkları • Prof. Dr. Kadir BİBEROĞLU • Uzm. Dr. Necdet YETİM • Uzm. Dr. Hülya AZİZAĞAOĞLU • Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK
Kalp Damar Cerrahisi • Prof. Dr. Suat BÜKET • Opr. Dr. Arzum KALE • Opr. Dr. Ulusal COŞKUN • Opr. Dr. Yılmaz DENİZ • Opr. Dr. Makbule KESİCİ Karaciğer Nakli Merkezi • Doç. Dr. Murat KILIÇ • Opr. Dr. Hüseyin Cahit YILMAZ • Opr. Dr. Rasim FARAJOV • Opr. Dr. Kamil KILIÇ • Opr. Dr. Zaza IAKOBADZE • Prof. Dr. Sema AYDOĞDU Kardiyoloji • Doç. Dr. Abdi SAĞCAN • Doç. Dr. Murat TÜMÜKLÜ • Uzm. Dr. Mustafa ZUNGUR • Uzm. Dr. Seyyed Hamed MOGHANCHI ZADEH Kemik İliği Nakli Merkezi • Prof. Dr. V. Gürhan KADIKÖYLÜ Kulak Burun Boğaz • Prof. Dr. Alp DEMİRELLER • Prof. Dr. Onur ODABAŞI • Opr. Dr. Nihan AKÇA Laboratuvar • Doç. Dr. Latife DOĞANAY ÇAĞLAYAN • Uzm. Dr. Gültekin TAŞ • Uzm. Dr. Işın MÜFTÜOĞLU • Uzm. Dr. İsmail AYDIN • Uzm. Dr. Leman Evren YILMAZ Nefroloji • Doç. Dr. Ebru SEVİNÇ OK Nöroloji • Uzm. Dr. Burak PAKÖZ • Uzm.Dr. Yaprak ALPER
Medikal Onkoloji • Prof. Dr. M. Niyazi ALAKAVUKLAR • Doç. Dr. Gürbüz GÖRÜMLÜ • Doç. Dr. Tülay AKMAN Ortopedi ve Travmatoloji • Prof. Dr. Erdal CİLA • Doç. Dr. İbrahim AKEL • Opr. Dr. Levent TAD • Opr. Dr. Serdar SÖYLEV Pratisyen Hekimler • Dr. Ece ZAMANER • Dr. Emrah GEZER • Dr. Elçin YÜCEBAŞ • Dr. Selçuk Onur DUYGU • Dr. Murat GÜNDÜZ • Dr. Nasir Ahmad SHAHİ • Dr. Ekim BIÇAKÇIOĞLU • Dr. Fatma SEFER Radyoloji • Uzm. Dr. Alper YÜKSEL • Uzm. Dr. Ali Osman EVLİCE • Uzm. Dr. S. Onur SUMAN • Uzm. Dr. Dilşat ÇAMLI • Uzm. Dr. Seçil KARACAN • Uzm. Dr. Setareh FAAROKHNIA • Uzm. Dr. Nadir MUSTAFA Romatoloji • Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK Psikiyatri • Uzm. Dr. Mehmet HANCIOĞLU Psikolojik Danışmanlık • Psikolog Aynur DÜZGÜNEL • Psikolog Birgül GÖKÇE DOERING Tüp Bebek Merkezi (IVF) • Opr. Dr. Dilek ASLAN • Opr. Dr. Tayfun ÖZAYDIN • Dr. Tunç PINAR Üroloji • Doç. Dr. Ömer ÖGE • Opr. Dr. Işık H. ÖZGÜ • Opr. Dr. Uğur SARAÇOĞLU Yeni Doğan Yoğun Bakım Servisi • Uzm. Dr. Cengiz ÖZTÜRK
ANLAŞMALI KURUMLAR ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ Anestezi ve Reanimasyon • Uzm. Dr. Berna ERÖZKAN AKAN Ağrı (Algoloji) Birimi • Prof. Dr. Mehmet İbrahim YEGÜL Ağız ve Diş Sağlığı • Uzm. Dr. Dt. Neslihan EFEOĞLU • Dt. Ceyda AFYONCU Beslenme ve Diyet • Dyt. Gamze GÜLTEKİN Biyokimya • Uzm. Dr. Filiz DEMİRİZ Çocuk Hastalıkları • Uzm. Dr. Süreyya PAKSOY • Uzm. Dr. Meltem ERTURAÇ Çocuk Alerji • Prof. Dr. Ayşe YENİGÜN Dermatoloji • Prof. Dr. Ayşe Şebnem ÖZKAN • Uzm. Dr. Arzu GÖRGÜLÜ ERASLAN • Uzm. Dr. Sinem KARACA Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları • Prof. Dr. Mehtap ÇAKIR • Uzm. Dr. Füsun SALGÜR Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon • Uzm. Dr. Atiye AYRAL Gastroenteroloji • Prof. Dr. Ethem TANKURT • Prof. Dr. Abdullah OKAN Genel Cerrahi • Opr. Dr. Atilla ÖZER Göz Hastalıkları • Opr. Dr. Fuat BOZKURT Göğüs Hastalıkları • Uzm. Dr. H. Tayfun ÇAĞLAYAN
İç Hastalıkları • Uzm. Dr. Tuğba EMÜROĞLU • Uzm. Dr. Tuncay FİLİZ • Uzm. Dr. İnci OKAN Kadın Hastalıkları ve Doğum • Opr. Dr. Şebnem ALTUNYURT Kalp Damar Cerrahisi Prof. Dr. Suat BÜKET Kardiyoloji • Doç. Dr. Cevad ŞEKURİ • Doç. Dr. Abdi SAĞCAN Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları • Uzm. Dr. İsmail AYDIN Kozmetoloji • Uzm. Dr. Arzu GÖRGÜLÜ ERASLAN • Uzm. Dr. Sinem KARACA Kulak Burun Boğaz • Opr. Dr. Evrim GÜLEÇ DOĞAN • Opr. Dr. Dilek SINMAZ Nöroloji • Prof. Dr. Aytekin AKYÜZ • Uzm. Dr. Sezgin ÖZTEKİN
ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ ÖZEL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETLERİ • AK Sigorta A.Ş. (Sencard) • Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigortası (Sencard) • Allianz Sigorta A.Ş. • Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi • Demir Hayat Sigorta A.Ş. • Ergo Sigorta A.Ş. • Groupama Sigorta A.Ş. • Güneş Sigorta A.Ş. • Mapfre Genel Sigorta A.Ş. • Yapı Kredi Sigorta A.Ş. • Anadolu Sigorta (Personel ve Emekli) BANKALAR • Türkiye İş Bankası A.Ş. • T.C. Merkez Bankası(Sencard) • T.C. Ziraat Bankası & T.Halk Bankası Mensupları • Türkiye Halk Bankası Emekli Sandığı Vakfı • Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası Vakfı • Türkiye İhracat Kredi Bankası (Türk Eximbank) • Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. • Ziraat Bankası (Hasta Ödemeli) VAKIF, DERNEK VE ODALAR • Edremit Ticaret Odası • Uşak Ticaret Odası • Uşak Ticaret Odası Personel • Makina Mühendisleri Odası • İzmir Eczacı Odası
Ortopedi ve Travmatoloji • Doç. Dr. İbrahim AKEL • Opr. Dr. Levent TAD • Opr. Dr. Serdar SÖYLEV
Kent Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi
Estetik ve Plastik Cerrahi • Opr. Dr. Kamil KILIÇ Psikiyatri • Uzm. Dr. Mehmet HANCIOĞLU Psikolojik Danışmanlık • Psikolog Şebnem TÜRKDALI Radyoloji • Uzm. Dr. Ali Osman EVLİCE
SGK ANLAŞMALI BRANŞLAR
Üroloji • Opr. Dr. Uğur SARAÇOĞLU • Opr. Dr. Işık H. ÖZGÜ
•Karaciğer Nakli Merkezi •Böbrek Nakli Merkezi •Kemik İliği Nakli Merkezi •Medikal Onkoloji Merkezi •Kardiyoloji •Çocuk Kardiyoloji •Kalp Damar Cerrahisi •Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi
ANLAŞMALI KURUMLAR ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ ULUSLARARASI KURULUŞLAR • AID Asistance • Adac • Axa Assistance • Blue Cross Blue Shield • Bupa International • Companion Global Healthcare • Europ Asistance • GeoBlue • International Health Insurance • International Medical Group IMG • J.Van Breda • Marm Sağlık A.Ş. • Redstar Marm • Reise Extra • Remed Assistance • SOS International • SOS International UK • Seven Corners • HTH Worldwide • Tricare International SOS CHECK-UP ANLAŞMALI KURUMLAR • Acıbadem Sigorta • Allianz Sigorta • Anadolu Sigorta • Axa Sigorta • Mapfre Sigorta • Mapfre Yaşam Sigorta • BNP Paribas Cardif Emeklilik • Boyner (Dr.Back-up) • Demir Hayat Sigorta • Garanti Emeklilik • IBM Global Services • IBM TÜRK • İnterpartner (İng Emeklilik ) • Philsa • Remo Assist • Groupama Sigorta • İmece Destek (Ray Sigorta ) • Aegon Emeklilik • Güneş Sigorta • Cigna Finans Emeklilik ÖZEL KURULUŞLAR • İzmir Bölge Adliye Mahkemesi • İzmir Bölge İdare Mahkemesi • İzmir Adalet Sarayı • Makine Mühendisleri Odası
COMPU GROUP MEDICAL TÜRKİYE (CGM) • Ace European Sigorta • AIG Sigorta • Ankara Sigorta • Eureko Sigorta • Fortis Bank Sandık A.Ş • Generali Sigorta • HDI Sigorta (Ferdi Kaza ve Acil Sağlık) • Ziraat Sigorta • Zürih Sigorta • Sompo Japan Sigorta A.Ş. • T-Sigorta İMECE DESTEK DANIŞMANLIK HİZMETLERİ • Halk Sigorta • Ray Sigorta • Unico Sigorta • Türk Nippon • Doğa Sigorta INTER PARTNER ASSISTANCE (IPA) • NN Hayat ve Emeklilik Acil Tedavi Sigortası • Ankara Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Aviva Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Metlife Emeklilik Acil Tedavi Sigortası • Türk Nippon Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Dubai Starr Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Halk Sigorta Acil Tedavi Sigortası • SBN Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Turins Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Zirve Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Akbank • Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş. • Benefit Global Card • Benefit Global&Aig Card • Benefit Global&Eureko Sigorta iş birliği ile Kobi Sağlık Paketi Card (Sadece anlaşmalı eczaneler için geçerlidir) • Dr. Back-up Kişisel Sağlık Sistemi • Dr. Back-up Kişisel Sağlık Sistemi&Fortis Bank Card • IPA Card • IPA Privilege Card • Ing Bank Platinium Card • Metlife Emeklilik ve Hayat Kobiler İçin İşletme Kartı • SBN Şeker Hayat Projesi • SBN Sigorta & Boğaziçi Brokerlik (Sadece ağız ve diş sağlığı tedavilerinde geçerlidir) • TAV Passport Edition • Türkiye Petrolleri A.Ş. • Vakif Emeklilik (Bireysel Emeklilik Sigortalıları) • Axa PPP & Axa Assistance
ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ ÖZEL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETLERİ • AK Sigorta A.Ş. (Sencard) • Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigortası (Sencard) • Allianz Sigorta A.Ş. • Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi • Demir Hayat Sigorta A.Ş. • Ergo Sigorta A.Ş. • Groupama Sigorta A.Ş. • Güneş Sigorta A.Ş. • Mapfre Genel Sigorta A.Ş. • Yapı Kredi Sigorta A.Ş. • Anadolu Sigorta (Personel ve Emekli) BANKALAR • Türkiye İş Bankası A.Ş. • T.C. Merkez Bankası (Sencard) • TC. Ziraat Bankası & T.Halk Bankası Mensupları • Türkiye Halk Bankası Emekli Sandığı Vakfı • Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Vakfı • Türkiye İhracat Kredi Bankası (Türk Eximbank) • Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O • Ziraat Bankası (Hasta Ödemeli) ULUSLARARASI KURULUŞLAR • AID Asistance VAKIF, DERNEK VE ODALAR • Edremit Ticaret Odası • Uşak Ticaret Odası • Uşak Ticaret Odası Personel • Makina Mühendisleri Odası • İzmir Eczacı Odası COMPU GROUP MEDICAL TÜRKIYE (CGM) • Ace European Sigorta • AIG Sigorta • Ankara Sigorta • Eureko Sigorta • Fortis Bank Sandık A.Ş • Generali Sigorta • HDI Sigorta (Ferdi Kaza ve Acil Sağlık) • Ziraat Sigorta • Zürih Sigorta • Sompo Japan Sigorta A.Ş. • T-Sigorta • İmece Destek Danışmanlık Hizmetleri • Halk Sigorta • Ray Sigorta • Unico Sigorta • Türk Nippon • Doğa Sigorta
KENT ULAŞIM ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ ÖZEL KURULUŞLAR • İzmir Bölge Adliye Mahkemesi • İzmir Bölge İdare Mahkemesi • İzmir Adalet Sarayı • Makine Mühendisleri Odası CHECK-UP ANLAŞMALI KURUMLAR • Acıbadem Sigorta • Allianz Sigorta • Anadolu Sigorta • Axa Sigorta • Mapfre Sigorta • Mapfre Yaşam Sigorta • BNP Paribas Cardif Emeklilik • Boyner (Dr.Back-up) • Demir Hayat Sigorta • Garanti Emeklilik • IBM Global Services • IBM TÜRK • İnterpartner (İng Emeklilik ) • Philsa • Remo Assist • Groupama Sigorta • İmece Destek (Ray Sigorta ) • Aegon Emeklilik • Güneş Sigorta • Cigna Finans Emeklilik
ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ ÜCRETSİZ SERVİS GÜZERGÂHLARIMIZ Ücretsiz ring servislerimiz, 7’den 70’e tüm İzmirlileri bir an önce sağlığına kavuşturmak için hazır bekliyor. Hasta servislerimizin KONAK-KARŞIYAKA-BORNOVA’dan kalkış ve hastanemizden dönüş saatleri aşağıdadır. SERVİS KALKIŞ SAATLERİ (09:30 – 13:30) (KONAK-BORNOVA-KARŞIYAKA-KENT HASTANESİ) SERVİS DÖNÜŞ SAATLERİ (12:30) (KENT HASTANESİ-KARŞIYAKA-BORNOVA-KONAK) I. Güzergah (Bornova - Kent Hastanesi) • Bornova Otogar • Ata Durağı • Hükümet Konağı Önü • Peterson Köşkü Önü • Özkanlar Migros Önü • Tansaş Önü • Bayraklı Smyrna Meydanı • Alaybey Tersane Otobüs Durağı • Karşıyaka Yalı Cad. Anadolubank Önü • Karşıyaka Yelken Kulubü Otobüs Durağı • Yıllar Market Önü • Bostanlı İskele • Atakent Beşikçioğlu Cami • Doğtaş Mobilya Önü • KENT HASTANESİ II. Güzergah (Konak - Kent Hastanesi) • Konak (Sabancı Kültür Merkezi) • Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğü Otobüs Durağı • Basmane Postane Durağı • Fuar Montrö Kapısı Önü • Fuar Lozan Kapısı Önü • Alsancak Garı Otobüs Durağı • Soğukkuyu Türk Petrol Önü • Seza Eczanesi Önü • KENT HASTANESİ * Hasta servislerimiz sadece belirtilen duraklardan yolcu alır ve durak haricinde durmaz. Not: Pazar günleri servis hizmetimiz bulunmamaktadır.
MEDİKENTSUDOKU 1 9 6 4 5 8
3 5 8 2 4 9
4 8 2 5 3 7 2 5 7 3 4 7 6 1 1 3 9 5 2 7
9 1 4 2
5 3 7 1 9 5 6 6 9 8 6 8 4 8 3 2 7 6 2 8 4 1 9 8 7
3 1 6 5 9
Nasıl oynanır? Japonca "Sayılar TEK olmalı" anlamına gelen "Suuji wa dokishin ni kag" kelimelerinin kısaltması olan Sudoku, günümüzde Asya'dan, Avrupa ve Kuzey Amerika'ya da yayılan oldukça popüler bir oyundur. Oyunun amacı dokuzar hücreden oluşan 9 eşit kutuya bölünmüş bir alan üzerinde sayıları tekrar etmeyecek şekilde dizmeyi başarmak. Her satır ve sütunda 1'den 9'a kadar olan sayıları sadece bir kez kullanarak dizmeniz gerekiyor. Aynı şekilde çizgilerle ayrılmış her kutu içerisinde de 1'den 9'a kadar olan sayılar 1 kez kullanılmak zorundadır.
Oynama Yöntemleri Oyun sırasında sayıları tahmin etmek yerine sadece emin olduğunuz sayıları işaretlemeniz daha mantıklıdır. Her Sudoku'nun sadece bir çözümü vardır ve bu çözümü tahmin ederek bulmak neredeyse imkânsızdır. Bunun yerine bulmacada yüklü gelen sayıları kullanarak diğer bir sayının nerelerde olamayacağı ya da nerede olması gerektiğini saptamak daha mantıklı ve kolaydır veya koyacağınız sayıyı yazmadan önce kafanızdan yazmış gibi davranarak deneyin eğer yanlış sayı ise başka bir sayıyı deneyin sudokuda sağdan sola yukarıdan aşağıya aynı kutu içerisinde aynı rakam bulunmamalıdır.
1 2 3 4 6 3 4 1 5 8 8 6 2 7 5 3 7 6 8 2 7 8 3
5 6 7 1 8 2 6 2 1 5 2 8 7 6 1 5
e-Sağlık üyeliği ile her zaman yanınızdayız!
SAĞLIĞINIZ BİZİM İÇİN DEĞERLİ Sağlık alanında ve hastanemizdeki gelişmeleri düzenli olarak takip etmek ve aktüel sağlık dergimiz Medikent’e sahip olmak için aşağıdaki formu doldurarak bize teslim edebilir ya da kare kodu akıllı telefonunuzdaki barkot okuyucu uygulama ile okutarak dijital kayıt yaptırabilirsiniz.
Kayıt Formu Formu doldurarak Kent Hastanesi ya da Alsancak Tıp Merkezi danışma bölümüne teslim edebilirsiniz.
Dijital Form
Akıllı telefonunuzdaki barkot okuyucu uygulamayı açınız ve kare kodun üzerine getiriniz. Uygulama aracılığı ile yönlendirildiğini web sitemizdeki formu doldurunuz ve kayıt işleminizi tamamlayınız.
Adınız* Soyadınız* E-posta adresiniz*
Hastanemizin sağlık ve aktüel dergisi Medikent’e abone olmak için aşağıdaki bilgileri de doldurabilirsiniz. Telefon numaranız Adresiniz
*Doldurulması zorunlu alanlar.
E-Sağlık üyeliği ile verdiğim iletişim bilgilerimin ilgili kuruma ya da erişimin gerçekleştiği aracı yazılım, cihaz ya da araca aksini bildirmedikçe Kent Hastanesi ve bağlı kurumları tarafından bilgilendirme, tanıtım ve duyuru ile iletişim çalışmaları amacı ile kullanılmasına ve saklanmasına izin veriyorum.
İmza
Sağlıklı hayatın merkezindeyiz
Kent Bayraklı Tıp Merkezi Sağlığın modern yüzü Kent Sağlık Grubu yeni tıp merkezi ile Bayraklı’da