Taşeronlar dertli...işçi bulmakta sıkıntı var, üçüncü
ülke vatandaşlarına koyulan kota bir an önce kalkmalıdır...
İŞ
![](https://assets.isu.pub/document-structure/230605132846-66eeb3285942cb94c416393e483b1db9/v1/304ac0939ae29a4d62e0bf29ec926640.jpeg)
Taşeronlar dertli...işçi bulmakta sıkıntı var, üçüncü
ülke vatandaşlarına koyulan kota bir an önce kalkmalıdır...
Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği Başkanı Osman
Amca sektörün sorunlarından yakınarak, işçi bulmakta zorlandıklarını ve bir an önce bu duruma el atılması gerektiğini söyledi.
İnşaat Gazetesi
İnşaat sektörü temsilcileri sektörün sıkıntılarını İnşaat Gazetesi’ne aktardı.
Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği Başkanı Osman Amca sektörün sorunlarından yakınarak, işçi bulmakta zorlandıklarını ve bir an önce bu duruma el atılması gerektiğini söyledi.
‘’Her şey bir tuşla çözümlenebilecek’’
Osman Amca
‘’ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bir çalışması var. Artık her şey online sistemle yapılacak. Ön izin gibi konularda kağıtlarla uğraşılmayacak. İnternet üzerinden müracaatlar yapılacak. Bu bizim için büyük bir kolaylık olacak. Birkaç aydır sektörde ciddi bir kaos yaşanıyor. Sorunlar hep birikti. Bakanlık tam olarak bu projeyi bitiremedi. Şu an işçi bulmakta zorlanıyoruz, bu kaostan dolayı daha fazla sıkıntı yaşanıyor. İş yerleri dağılmak üzere.
Biz işçi bulma sorununu bir türlü çözemiyoruz. Çok hızlı bir şekilde programı bitirmeleri gerekiyor. İvedilikle
de işçi bulma durumunu düzeltmemiz gerekmektedir. Biz bu konuyla ilgili Polis Genel Müdürü ile de görüşme yaptık. Onlar bu işi hızlandıracaklarını, polis okulunda da personel sıkıntısı yaşadıklarını söylediler. Polis okulundan ilk çıkacak polisleri oraya takviye yapacağını ve problemlerimizin hızlı bir şekilde çözeceğini söylediler.
İnşaat sektörü şu anda çok canlıdır. Bu işçi bulma sorunundan dolayı herkesin kapasitesi yarıya düşmüştür. Bir de üçüncü ülkelere kota getirilmişti. Bu durum da bizi zora soktu. Bu kotayı kaldırmak için temaslarda bulunduk ancak birilerinin de elini taşın altına koyması gerekmektedir. Bilindiği gibi Kuzey’den Güney’e işçi geçmesi artmıştır. Türkiye’den de işçi getirtmek çok zorlaşmıştır. Depremden dolayı yaşanan yıkımlar vardır. Türkiye’de inşaat sektörünün hızlanması beklenmekte ve öyle öngörünmektedir. Bu yüzden adamızda bu problemlerin daha da artacağı ortadadır. Bunu minimize etmek için de Müteahhitlerimizle sürekli görüşmekteyim. Ne olacağını önümüzdeki süreçlerde hep birlikte göreceğiz.’’
Gazimağusa bölgesinde taşeronluk yapan Mustafa Yılmaz ise işçi bulmada yaşanan sıkıntılara değindi, Türkiye’den işçi gelmemesinin nedenini de asgari ücretin düşüklüğüne bağladı.
“Üç yıldır işçi bulmakta sıkıntılar yaşıyoruz. Buradaki asgari ücret Türkiye’deki asgari ücretin altında kaldı. Dolayısı ile ülkemiz tercih edilmiyor. Bu konuda zor durumdayız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu konuya yönelmesi gerekiyor. Defalarca sıkıntılarımızı dile gelirdik. Derdimize kimse çare olmuyor. Asgari ücretin yükselmesinden ötürü eş zamanlı işveren yükümlülükleri de yükseliyor. Bu husus bizi zorluyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan beklentimiz bir an önce alt yapıdaki sıkıntıyı çözmesidir. Bu defa da hem asgari ücret hem de alt yapı sorunundan ötürü ülkemize işçi gelmiyor. Öte yandan girdi maliyetlerimizde ciddi artışlar oldu.
“Derdimize kimse çare olmuyor”Mustafa Yılmaz
“Çalışma Bakanlığı sıkıntılarımıza yıllardır çare üretmiyor”
Sorunlarımız çok büyüktür ama çare bulan yok.” Lefkoşa bölgesinde faaliyet sürdüren taşeronlardan Hasan Ucuz ise eleman sıkıntısından yakınarak, yetkililerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini savundu.
‘‘Depremden sonra bir çok işçi Türkiye’ye geri gitti. 3’üncü ülke vatandaşlarıyla da yabancı dil konusundan dolayı pek anlaşamıyoruz. Geliyorlar ve çalışamadığımız için geri gidiyorlar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yıllardır yatırımlarla olan sıkıntımızı aktardık ama halen bir sonuç alamadık. Başka birçok sıkıntımıza da çözüm üretilemedi. Sıkıntılarımız büyük. Yetkililer sıkıntılarımızın çözümü noktasında yetersiz kalıyor. Şu anda sigortalı 5 çalışanım var ama iş kapasitemize yetmiyor. Başka eleman da bulamadık. Bir an önce yetkililerden işçi konusunda adım atmasını bekliyoruz.”
“Çalışma Bakanlığı iş verenin taleplerini çok iyi araştırmalarıdır”
İskele ve Gazimağusa bölgesinde faaliyetlerini sürdüren taşeronlardan Etem Zengin, üçüncü ülke vatadaşlarının meslekle ilgili donanıma sahip olmamasından dolayı yaşanan sıkıntılardan büyük zarar gördüklerini savundu.
“Yabancı ülkelerden işçi getirtmekte sıkıntı yaşamıyoruz. Ancak işçi getirtmeden öte başka sıkıntılar yaşıyoruz. Gelen 3’üncü
ülke vatandaşları yüzde 99 inşaat ile ilgili donanıma sahip değildir. Bizim yanımızda öğrenmeye çalışıyorlar. Örenebilen yanımızda kalıyor, öğrenemeyenlerle de maalesef devam edemiyoruz. Bu defa da kaçak işçilik artıyor. Biz de bu durumdan büyük zarar görüyoruz. Bu durumdan da ucuz işçilik gündeme geliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş verenin taleplerini çok iyi araştırmalarıdır. Bu talepleri yapan işverenlerin gerçekten kendi ihtiyaçları için mi personel getirmeyi talep ediyor, yoksa başka işler için mi bu talebi yapıyor bunun ciddi anlamda araştırılmasını istiyorum. Sevilen sayılan bir şirketim var. Yoğun şekilde iş talebi geliyor ancak bu talebi karşılayacak iş gücümüz yok. Çünkü devlet bize işçi konusunda kota koyuyor. Piyasada doğru dürüst iş yapmayan firmalara da bu konuda fırsat verilmesin. Ben şahsen bakanlığın bu noktalara dikkat etmelerini dikkat etmelerini istiyorum.’’
“Türkiye’den eleman getirmek artık imkansızdır”
edilerek sektöre iş gücü kazandırılmasını da beklemiyoruz. Üçüncü ülkeden dilini bilmediğimiz kişileri yanımıza mecburi istihdam yapıyoruz. Çünkü Kıbrıslı veya yıllar önce Türkiye kökenli olarak gelen insanların çocukları da bu işleri yapmak istiyor. İnşaat sektörü ağır bir sektördür. Bir de haksız rekabet vardır.
Türkiye’den eleman getirmek artık imkansızdır. Orada çalışmak artık daha avantajlıdır. Kendi memleketinde kalıyor, yatırımı orada yapılıyor. Biz kendi ekibimiz için bir çalışma yapmıştık. Yine haksız rekabetten dolayı onları Kıbrıs’a geri getiremedik. Çünkü bizim vereceğimiz ücretler insanları tatmin etmelidir ama artık etmiyor. Türkiye’den işçi getirmek de imkansız hale geldi.’’
‘’Kaçak işçi konusunda bir an önce önlem alınmalıdır’’
Gönyeli’de faaliyet gösteren taşeronlardan Mehmet Benli, kalifiye eleman bulmakta zorlandıklarını dile getirerek, üçüncü ülkeden gelen işçilerle de dil sorunundan dolayı çalışmakta zorlandıklarını belirtti.
“Tüm sektörlerde olduğu gibi ara eleman da kalifiye eleman da şuan için sıkıntıdır. Bu ülkenin ne Çalışma Bakanı’ndan ne siyasetçilerinden hiçbir beklentimiz yoktur. Ben yaklaşık 12 yıldır çeşitli sivil toplum örgütleri içerisindeyim. Ara elemanla ilgili defalarca Eğitim Bakanlığı’na proje götürdük. Almanya örneği gibi sektörlerde çalışmak üzere bilgi ve becerilere dikkat
İskele bölgesinde faaliyet gösteren taşeronlardan Recep Kurt, ara eleman sorunu olduğuna dikkat çekerek, kaçak işçi konusunda da yetkililerin bir an önce önlem alması gerektiğini savundu.
‘’Şu an eleman sıkıntım yoktur ama ülke genelinde ara eleman sorunuyaşanıyor. Malesef kalifiye eleman bulmakta zorlanıyoruz. Ben bu konuda kendime göre bir sistem geliştirdim. Eğer eleman sıkıntısı yaşanırsa Türkiye’den bağlanıtlar kurarak kendime yeni işçiler getirebiliyorum.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan her çalışan gibi benim de beklentim kaçakların önüne geçilmesi yönündedir. Eğer bu sorunun önüne geçilirse daha düzenli ve daha sağlıklı ilerleyebileceğimizi düşünüyorum.’’
Hasan Ucuz Etem Zengin Recep Kurt Mehmet BenliÜlkenin ileri gelen iş insanlarından, Sercem Ltd. Direktörü Cemal Bulutoğluları alt yapı ile ilgili sorunlara değinerek, çalışmaların bir sitem içerisinde yapılmasının gerektiğini savundu.
Ülkemizde altyapı olarak çok esneklikler görüyoruz. Altyapıya ayrılan kaynaklar neden doğru kullanılmıyor ?
“Uzun yıllardan beri altyapı çalışmaları yapılıyor. Bu çalışmalar bir sistem çerçevesinde ele alınmalıdır. Ya devlet bu işleri kendisi yapması gerekir ya da belediyelere yönlendirip, bir kısmını belediye kaynaklarından bir kısmını da mal sahiplerinden tedarik ederek altyapıları oluşturulmalıdır. O bölgede arsanız, tarlanız varsa ve inkişaf alanı bölgesinde ve şehir içindeyse bunun kaldırımı, yağmur suyu hakkı, oradan geçen telefon hatları yapılmalıdır. Bizde bunların bir parselasyon projesi altında yapılması diye bir olay vardır. Kimsede bir zorlama yoktur. Lefkoşa’nın göbeğinde kaldırımı yapılmamış, altyapısı yapılmamış ama diğer unsurlar yapılmış yerler görebilirsiniz. Oraya kadar altyapı var ama diğer ihtiyaçlar yok. Bunun gibi sıkıntılar var. Ülke olarak yasal düzenlemede çok gerideyiz. Bunun tamamen belediyelere devrederken devlet de kendi yapması gereken kısımları belediyelere aktarması gerekecek.”
Hükümet ev sahibi olmayan kişilere bir proje başlattı. Siz bu projeyi nasıl değerlendiriyor sunuz ?
“Bizim ülkemizde 3 kesim var. Az kazanan, orta ve zengin kesim. Orta kesimdeki kişilerin çoğu zengin oldu, ikinci evini aldı. Üst düzey memurlardan bahsediyorum. Fakir kesim; yani özel sektörde çalışan kesim ev almakta büyük sıkıntılar yaşıyor. Çünkü taksitler çok yüksektir. Ben bunu belediye başkanlığı döneminde görmüştüm. Devletin katkı sağlaması gerekiyor. Bu projeleri Kıbrıslı müteahhitlerin yapması da en doğrusudur. Ekonomimize da faydalı olmamız istenirse Kıbrıs’taki müttehitler uygun fiyata bunu yapacaktır.
Haspolat bölgesinde yaptığımız yaklaşık 300 hanelik sosyal konutta o dönem 2+1 daireleri 18 bin Euro’ya mal etmiştik. Biz belediye olarak evlere kar koymadan, o fiyata halka vermiştik. İş Bankası aracılığı ile 10-15 yılda herkes evini aldı. Şu an hükümetin de yapacağı bu proje güzel bir şey ve inşallah devlet bu işte sübvanse yapar ve insanların daha da ucuza mal etmesini sağlar.”
Bugünkü Lefkoşa’da size göre sosyal konut yapılacak bölge var mı? Tam
bu noktada Gönyeli ve Alayköy’ün birleştirilmesi görüşülüyor. Fikriniz nedir ?
“Lefkoşa’ya baktığınız zaman Haspolat ve Demirhan arasında sağ kesim imara açık bir bölgedir. O bölgelerde sosyal konut yapılabilir ama o bölgenin arazisi var mı yok mu bilemiyorum. En uygun yapılabilecek yer şehir dışı yerlerdir. Ulaşım oradan geçmelidir. Otobüslerin rahat ulaşım sağlaması gerekmektedir. Halkımızın kolaylıkla ulaşabileceği şekilde olmalıdır. Lefkoşa’nın dışında bir yerde yapmak en doğrusu olur.’’
“Ekonomik sıkıntıları da dıştan gelecek kaynaklarla aşabiliriz”
Ülkemizde inşaat sektöründe hızla gelişme görüyoruz. Peki bu hızlı gelişim sıkıntılar yaratır mı ?
“İnşaat sektöründe hızlı gelişim göremiyorum. Bana göre yavaş bile gidiyoruz. Güney Kıbrıs, AB üyesidir ve oradaki yapılar çok süratli ilerliyor. Hatta Limasol’a veya Baf’a gittiğinizde denize kadar giden apartmanlar görüyorsunuz. Biz o raddede değiliz. Belki tanınmamışlığın getirdiği hızın üstünde gidiyoruz, ama ülkemiz küçük. Ekonomik sıkıntılarımız var. Ekonomik sıkıntıları da
“Ülke olarak yasal düzenlemede çok gerideyiz”
dıştan gelecek kaynaklarla aşabiliriz. Bu da yabancı paranın ülkeye gelmesi ile olabilir. Tanınmamış bir ülke olarak paranın ülkemize gelmesindeki tek yol inşaat ve turizmdir. İnşaat sektörü hala daha istenilen verimi alamadı. Son dönem inşaat sektörü bayağı abartıldı. Şuan Girne ve Esentepe bölgesi inşaat yönünden patlama yaşadı. Belli başlı firmalar kendi kaynakları ile bulmuş olduğu müşterileri Kıbrıs’a getiriyorlar.’’
Birçok insan müteahhit oldu. Denetim ve kontrol yok. Bu konuda fikriniz nedir?
“Ben belediye Başkanı olduğum dönemde vize olayını kaldırıyorum dedim. KTMMO olmak üzere birçok kuruluş tepki gösterdi. Orada bir sistem var. Bir proje hazırlarsınız ve bazı harçlar ödersiniz. Bize bu harçlar ödensin, ilgili mimar ve mühendisler ilgili kontrolü de yapsınlar. Bu memlekette berberler bakkallar şuan inşaat yapıyor durumdadır. Bizim encümenimiz vasıtası ile bir denetim yapılıyor ama yetersizdir. Müteahhitlikle alakasız insanlar müteahhitlik işleri yapıyordu. Şimdi siz bir binaya 20-30 ton demir koymanız gerekirken 10 ton koyarsanız, Türkiye’deki felaketin aynisi burada yaşarsınız. Ben bunları gördüm ve dedim ki; KTMMO vize harçlarını alıyorsa kendi üyelerine bunların denetimini yaptıracak ve aşama aşama resim alıp, belediyedeki dosyalara veya oradaki bir arşive koyacak. İnşallah bunu şuan yapıyorlardır. Bununla ilgili yasal düzenlemeler yapılıp, ivedi olarak hayata geçmesi gerekir. Depremden dolayı çocuklarımızı kaybettik. İşte bu yaşananlar tamamen inşaatların denetimsizliğinden kaynaklanmıştır. Böyle bir olay bizim ülkemizde de yaşanabilir.
Deprem kuşağı yanımızdan geçiyor. Ben burada çok şiddetli deprem olacağına inanmıyorum ama her şeyin tedbiri alınmalıdır. En dikkatli davranmamız gereken nokta denetimlerin yapılmasıdır. Müteahhit olamayacak insanlar bunu yapmamalıdır. Bugün karar verip, yarın müteahhit olunmamalıdır. Bunun bir yasası vardır. En az 3 yıl bu işlerle uğraş vermeniz, KKTC vatandaşı olmanız ve belli bir sıraya girip müteahhitlik karnesi almanız gerekir. Belgeniz olmadan inşaat yapmak suçtur, ama bunu da denetim ve kontrol edemiyoruz. Sıkı denetim şart. Devlet bu konuda Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği’ne yardım etmelidir. Bir şirket kurulabilir, proje yaratabilir ama müteahhitliğini müteahhitte yaptırmalıdır.”
Topraklar el değiştiriyor. Özellikle Esentepe bölgesinde hızlı bir artış var. Kıbrıslı Türkler konut sahibi olamıyorken
yabancılar çok kolay sahip olabiliyor. Bu ne gibi sıkıntılar yaratacak ?
“Toprakların el değiştiği bir gerçek. Ne kadarı satıldı ne kadarı boşta bu ayrı konu. İleride ne sıkıntılar olacak bilemiyoruz. Halkımız zaten kendi toprağını satarken bir kısım toprağı da bırakarak satmalıdır. Benim tavsiyem herkes elindeki toprağı sıkışmadığı sürece satmasın. Bence insanlar kendi inşaatını yapmalıdır. Eğer projeyi kendi yapacaksa yerel, resmi, izinli müteahhitlerimizle anlaşarak kendi arazisine yaptırsın. Kendi de para elde etsin. Yani bu geçmişte çok yapıldı. Mesela tarlanız vardır. Buraya “arsa açın” dersiniz. Müteahhit der ki içinden 10 tanesini alıyorum. Gerisi sizin! Tapular ayrılmış vaziyette elinize geçerdi.’’
“Sanatkâr ustaları yapılacak protokollerde güvence altına alınmalıdır”
KKTC’de bazı büyük işlerin Türkiye’den gelen müteahhitlere verilmesi büyük tepkilere sebep oluyor. Bizdekiler yetersiz mi ?
“Biz gerek elçilikle gerek hükümetlerle görüştük. Hiçbiri ile yol kat edemedik. Türkiye ile yapılan protokollerde geçmişte ikinci sınıf ve üçüncü sınıf inşaatlar yerli müteahhitler tarafından yapılacak diye protokole yazılırdı. Artık protokolde bunlar yer almamaya başladı.
Geçmişte de buraya Türkiye’den müteahhitler gelirdi. Çünkü finansör Türkiye idi. Ama bunları gönderirken de Kıbrıslı Müteahhitlerin de ayakta kalacağı şekilde işler verilirdi. Ama son dönemde gerek külliye konusu gerek diğer işlerde yerli müttehitler çağrıldı. Umarım böyle devam eder. Külliye inşaatında yerli bir müteahhidimiz var. Hafriyat işlerinde de yerli müteahhidimiz çalışıyor. Böyle giderse bir sıkıntımız olmaz ama öbür türlü yanımızdaki insanları tutabilmemiz için ülkemizdeki sanatkâr ustaları yapılacak protokollerde güvence altına alınmalıdır. Çünkü Kıbrıslı Türk müteahhitlerimizi ayakta tutmalıyız.
Müteahhitlerimizin yanlarında çalışan binlerce insan ve sanatkârlar var. Milli sermayeden harcanmış iş makineleri var. Bunlar birbirine zincir gibidir. İş makinen varsa, makinistin var. Ekonomimize gelir getirir. Bunlar için müteahhitlik sektörünün önü açılabilir. Hep Türkiye’ye yüklenmek de yanlıştır. Biz yerel bütçede kaynaklar ayırarak altyapımızı v.s. kendi kaynaklarımızla yerli müteahhitlere yaptırabiliriz.’’
Kıbrıs Türk Elektrik
Müteahhitleri
Birliği Başkanı Bora Karaçam, ‘’Biz, ülke olarak yeni nesli mesleki anlamda
yetiştirmez ve çalışacak bir alan sağlayamazsak
ileride çok
ciddi sıkıntılar yaşayacağız”
dedi.
Karaçam: ‘’Yasamızdaki en büyük eksiklik cezai yaptırımın olmamasıdır. Bu da bizim için en büyük sıkıntıdır. Yasanın tadil edilmesi noktasında sürekli değişen irade yüzünden yasa mecliste beklemeye devam ediyor.”
“Biz, binanın her noktasına dokunan insanlarız”
İnşaat sektörü ile bağlantılı bir sektördesiniz. Yapım aşamasında Elektrik Müteahhitlerinin sıkıntıları oluyor mu, isteklerine dikkat ediliyor mu?
“İnşaat sektörünün bazı aşamalarında göz önünde bulundurulan tek sektörüz ama zaman zaman biz yokmuşuz gibi davranan müteahhitlerimiz de var. Bir binanın yapılması temelden başlayarak, yükselir. En alt ve tavan oluşurken, bizim varlığımız unutuluyor ve son dakika inşaata çağırılıyoruz. Bu durum bizim açımızdan oldukça zor bir durumdur.
Bu teknik anlamda yaşadığımız sıkıntıdır. Biz binanın her noktasına dokunan insanlarız. Ekonomik olarak yaşadığımız diğer sıkıntılar ise sabit olmayan dalgalı bir ekonomiye sahip olmamızıdır.
Maalesef ekonomimiz sabit bir seyre sahip olmadığından dolayı kimseye net bir rakam söyleyip, fiyat teklifi veremiyoruz. Sürekli değişen döviz kurlarından dolayı mal alırken büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Öte yandan aldığımız ürünü ödeyene kadar kur yine yükseliyor ve ödememizi hem yüksek kurdan ödüyoruz hem de kurun beklenmedik zamanda yükselmesinden ötürü ciddi kayıplar yaşıyoruz.’’
‘’Gelecek bakımından da en büyük sıkıntımız, yetişmiş eleman bulamayacağımızdır. Ülke olarak mesleki eğitim eksikliğimiz var. Ailelerimizin yeni nesli yetiştirirken mesleğe eğilimini sağlamaması sıkıntının en büyük ikinci etkenidir. Ülkemizde meslek okulları var ancak buradan mezun olan gençlerimiz üniversitelerde farklı bölümlere yönlendiriliyor veya lise zamanında aldığı eğitim yetersiz kaldığı için bunu mesleğe yansıtamıyor. Bugün üniversitelerimizde 17 bin öğrenci var. 45 bin kişi de yurt dışından ülkemize çalışmak için geliyor. Bu doğru değildir. Şuan sektörde usta
isimler var, yetiştirdiğimiz belli bir seviyeye gelmiş elemanlar var, ancak bu kişiler işi bırakırsa yerine koyacağımız kimse yok. Eğitimler verilirken belli bir seviyede geçme notu olmalı. Ülkemizde ve dünyadaki gerçekleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Belli bilgi ve beceri seviyesinde olanlar üniversiteye alınmalı ve bir baraj konmalıdır. Baraj üzeri olan öğrenciler üniversiteye gitmeli ve baraj altında kalanlar da mesleki bakımdan eğitilmelidir. Böylelikle de yabancı iş gücü ihtiyacı ortadan kalkar ve ülkemize gelen 45 bin’lik iş gücünün de ülkeden her ay çıkardığı ve kendi ülkesine gönderdiği paralar da ülke ekonomisine kalır.”
“Şantiyelerde sanatkâr sıkıntısı vardır”
Şantiyelerde en fazla karşılaştığınız sıkıntılar nedir?
“Açıkçası çok büyük bir sıkıntı yok. Mevcut sıkıntılar da aşılabilecek bir sıkıntıdır. Şantiyeler de eleman sıkıntısı vardır. Daha doğrudan sanatkâr sıkıntısı diyebiliriz. Yani ahlaki ve teknik olarak donanımlı sanatkâr bulmak çok zor.
Şantiyelerdeki en önemli sorun da budur. Biz ülke olarak yeni nesli
mesleki anlamda yetiştirmez ve çalışacağı bir alan sağlayamazsak ileride çok ciddi sıkıntılar yaşayacağız.”
“Yasamızın en büyük eksiği cezai yaptırımının olmamasıdır”
Müteahhitlik karnesi olmadan iş yapanlar var. Bu konuda cezai yaptırımlardan bahseder misiniz?
“Yasamız, (51/2002) 1978 yılında yürürlüğe girdi, 2016 yılında Birlik ve Dernekler Yasası altında birlik olarak yasallaştı. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı bir yasadır. Bu yasada yer alan ancak pek çok uygulamanın uygulandığını söyleyemeyiz. Çünkü yasada kayıt dışı müteahhitlik yapılamayacağına ilişkin madde olmasına rağmen kayıt dışı müteahhitlik yapılıyor.
Biz müteahhitlik yapılmasın demiyoruz, ancak bu gerekli izinler ve kayıtlar sağlanarak yapılsın diyoruz. Şartlar bellidir. Bu şartlar sağlandığında hep birlikte müteahhitlik mesleğini yapabiliriz. Öte yandan bu yasamızın en büyük eksiği cezai yaptırımının olmamasıdır. Bu da bizim için en büyük sıkıntıdır. Yasanın tadil edilmesi noktasında sürekli değişen irade yüzünden yasa mecliste beklemeye devam ediyor.”
KIBTEK’te sorunlar yaşanıyor. Süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘’Elektrik Kurumu’nun kendi içerisinde uzun süreden beri personel eksiği var. Kurumun Yönetim Kurulu’nun sürekli değişmesi de bazı sorunlar yaratıyor. Dairede devlet memuru anlayışı hâkim. Bunu yanı sıra esas sorunun kaynağını devletin yönetim eksikliğinde buluyorum. Küçük ülkelerde özel ve özerk yapılar tekelleşmeye döner. Türkiye’den kablo ile elektrik gelmesi ne kadar maliyetli olur net bir bilgim yoktur. Ancak bu yapacak olsa da ancak 5 yıl sonra hayata geçebilir. Kurulum bir süreç ister. Dolayısı ile yerel ve genç bir santral, o santralden sonra biz dünya ile iş birliği içerisine girersek başarılı oluruz.’’
Güney Kıbrıs ile yürütülen projelerde bir sıkıntı yaşanıyor mu?
“Bizim birliğimiz açısından bir sıkıntı yok. Tanıştığımız ilk günden bugüne ilişkilerimiz artarak devam etti. Kuzeyden tanıştırmaya devam ediyoruz. Birlik olarak AB projesi yaptık. Seminerler organize ettik. İki toplum olarak yurtdışına gittik. İlk kez Yunanistan‘daki Federal Elektrik Birliği’nin etkinliğine katıldık. İlk yaptığım
konuşmamın ardından başka davetler de almayı başladık. Şu anda Selanik’e gitmeye hazırlanıyoruz. Kıbrıs Türk Elektrik Müteahhitleri Birliği olarak katılıyoruz ve katılımcılar olarak devletlerimizi hiçbir şekilde konuşmuyoruz. Sadece birlikler olarak sorunlarımıza, sektördeki yeniliklere değiniyoruz.”
“İş sağlığı ve güvenliği konusunda gereken özeni göstermiyoruz”
İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda neler söylemek istersiniz?
“Biz bu konuyla alakalı birkaç kez eğitim yaptık. Öz eleştirimizi yaparak bunu paylaşmak istiyorum. Sadece biz değil, hiçbir sektör İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda gereken özeni göstermiyor. Maalesef alınması gereken tedbirler alınmıyor.
Ölümle neticelenen sonuçlar olsa da maalesef bunun tam anlamıyla önüne geçemedik. Bu iş çok özen isteyen bir iştir. Verdiğiniz bilgiyi kullanması tamamen aldığı eğitime ve ahlaka bağlıdır. Denetim kısmı devlet tarafından sıklaşırsa, herkes biraz daha İş Sağlığı ve Güvenliği’ni ciddiye alır. Çünkü her yıl bir veya iki kaybımız oluyor ve bu da çok üzücü bir durumdur.”
Türkiye’nin en büyük duvar seramiği üreticisi Bien Seramik ve Türkiye’nin en büyük teknik granit üreticisi Qua Granite ortak bayisi Smart Seramik Lefkoşa’da hizmete başladı. 26 Mayıs Cuma günü
KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar, Maliye Bakanı Sn. Alişan Şan, Bien Seramik & Qua Granite Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ali Ercan, Bien Seramik & Qua Granite Genel Müdür Yardımcısı Sn. Çiğdem Çakır Suna ve firma yetkililerinin katılımı ile gerçekleşen açılışa çok sayıda davetli katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Bien Seramik & Qua Granite Yönetim Kurulu Başkanı Sn.
Ali Ercan “Bu güzel showroomun açılışı vesilesi ile burada sizlerle olmaktan çok mutluyuz. Bugün sadece açılışı değil yıllar içinde gelişerek ilerleyeceğine inandığımız iş birliğimizi de kutluyoruz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim için ikinci bir vatan olmasının yanı
sıra geliştirmeyi hedeflediğimiz güzel bir pazar. Özellikle 2 cm outdoor serileri gibi iddialı olduğumuz
ürün gruplarımızın adanın dinamiklerine çok uygun olduğunu ve yoğun ilgi göreceğini düşünüyoruz.
İnanıyoruz ki bayimiz Smart Seramik ile
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ses getirecek güzel projelere imza atacağız.” dedi.
Bien Seramik ve Qua Granite ürün gamının Kıbrıs’taki ürün arşivi olma iddiasını taşıyan showroomda altı adet canlı teşhir mekanı olmasının yanı sıra ahşap görünümlü seramikler, havuz ürünleri ve 2 cm kalınlıktaki seramikler
için ayrı bölümler tasarlanmış. Bien
Seramik ve Qua Granite markalarının KKTC’deki yetkili dağıtıcısı olarak hizmet verecek olan Smart Seramik
Showroomu, hem perakende hem de proje müşterilerinin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek niteliklere sahip.
“Küçük ülkelerde özel ve özerk yapılar tekelleşmeye döner”
Smart Seramik Direktörü Ahmet Tütengil, yeni kurmuş olduğu seramik firmasını tanıtarak ürünlerinden bahsetti.
“Qua Granite ve Bien Seramik ile anlaştık”
Bu yatırımı yapma süreciniz nasıl doğdu?
“27 yıllardır araç sektörü içerisindeyim.
Araç sektöründeki başarılarımızı seramik sektörüne taşımak istedik. İkinci bir iş olarak bir arayışa girdik. Piyasadaki inşaat sektörünün patlamasıyla birlikte araştırmalarımızı tamamladıktan sonra bu alanda bir eksikliğin olduğunu gözlemledik.
Qua Granite ve Bien Seramik ile anlaştık. Uzun görüşmeler sonunda bu yolu birlikte yürümeye karar verdik. Ve KKTC’nin tek yetkili bayisi olarak Smart Seramik olarak 1 Mart itibari ile biziz. Ürünleri tanıma, fabrikayı ziyaret, firmanın düzenlediği fuarlara katılımlar gerçekleştirdik.
Cumhurbaşkanımızın ve paydaşlarımızın katılımı ile Smart Seramiğin açılışını yaptık. Önümüzde ki günler içerisinde ikinci ve üçüncü mağazamızı da hayata geçireceğiz.”
Bien Seramik markalarını bünyemizde barındırdığımız için kimseyi rakip görmüyoruz. Kalitesi Dünyada kanıtlanmış yüksek kaliteli ürünlere sahibiz. Kısaca marka olarak bu ürünün üzerine ürün tanımıyorum. Kıbrıs’taki en iyi ürünlerden bir tanesidir diyebilirim. Amacımız halkımıza yüksek kaliteli ürünler sunmaktır.’’
Ürünlerinizin kullanım alanları nerelerdir?
“Yer seramiklerimiz, duvar seramiklerimiz, iç ve dış cephe seramiklerimiz özellikle iki santim dediğimiz bahçe seramiklerimizi bünyemizde bulunduruyoruz. Kıbrıs’ta bahçeli ve 2 cm olan ürünlerimizi herkesin denemesini ve görmesini tavsiye ederim. Bunun yanında Bien Seramik’in ürünleri ve Orka firmasının banyo dolapları mevcuttur.”
“Ürünlerimizi TL cinsinden olan para birimi ile satıyoruz”
Dövizin her an artış gösterdiği bir ülkede yaşıyoruz. Siz fiyatlarınızı nasıl belirliyorsunuz?
cinsinden olan para birimi ile satıyoruz. Her segmentte ürünü bulunduruyoruz. Yani her bütçeye göre ürünümüz var. Ama özellikle belirtmem gerekirse tüm ürünlerimiz ayni kalitededir.”
İç piyasada seramik sektörünün gelişmesi sizce mümkün mü?
“Çalıştığımız Qua Granite tüm dünyaya seramik üretiyor ve başka firmalar şuan piyasanın olumsuz koşullarından ötürü üretim sıkıntısı yaşarken bizler yaşamıyoruz. Çalıştığımız markamız tüm dünyaya yetecek kadar fabrikamızın kapasitesi vardır.”
Hedefiniz nedir?
Tüm ürünleriniz ithal mi?
“Tüm ürünlerimizi Türkiye’den ithal ediyoruz. Qua Granite firması şuan
Türkiye’nin en büyük seramik üretim fabrikalarından birine sahip. Türkiye’nin %
45’ine hitap eden büyük bir firmadır. İlk kez olarak dünyada 7mm seramiği üreten firma olarak geçiyor. Ürünlerimiz kaliteli, sağlam ve üst düzeydedir.”
Ülkede seramik seçerken nelere dikkat edilmelidir?
‘’Bu sektöre yeni girdik. Qua Granite ve
“Bizlerin tüm fiyatları TL üzerindedir. Türkiye’den ithal ettiğimiz ürünlerimiz döviz kuru ile çalışmıyoruz. Ürünlerimizi TL
‘’Piyasada hiç görülmeyen, tanınmayan ve Kıbrıs Türk halkı ile tanıştırmak istediğimiz ürünlerimiz vardır. Gerek inşaat firmaları gerekse özel kişisel ev yapan kişilere yönelik ürünlerimizi firmamız çatısı altında barındırıyoruz. Ve tüm müşterilerimiz bizlerden gönül rahatlığı ile alışveriş yapabiliyor. Halkımızdan istediğimiz Qua Granite ve Bien Seramik ürünlerini görmeden karar vermemeleridir.”
“Ürünlerimiz kaliteli, sağlam ve üst düzeydedir”
Ülkemizde önemli işlere imza atan Mimar Mehmet Aktunç, Başkent Lefkoşa’da planlı yapılaşma olmadığını, Lefkoşa’nın İmar Planı’nın 5 yılda bir yenilenmesi gerektiğini savundu.
2 katlı evler dikilmeye başladı. Nedeni de, daha önce 5 kat inşaat izni verilirken şimdi 2 kat inşaat izni veriliyor. Bu da çarpık yapılaşmanın bir sonucudur. Yasa gereği imar planlarının 5 yılda bir yenilenmesi gerekiyor. 5 yılda bir imar planlarını paydaşlarla birlikte koordine edip, yeni çağ sistemine ayak uydurulması gerektiğini düşünüyorum.
Tüm bu söylediklerim İskele, Gazimağusa ve Girne için de geçerlidir. Ülkenin her yerinde imar planlarının güncel halini yapıp, çarpık yapılaşmayı durdurmalıyız.
Bundan dolayı Lefkoşa şuan plansız büyüyor. Örneğin Yenikent yolunda yola sıfır olan inşaatlara 3 kat izin veriliyor. Bir arkasına 2 kat veriliyor. Bu defa arkadaki yaşam hacimleri mutsuz, güneşsiz ve huzursuz oluyor.
Mimar
Aktunç, 5 yılda bir imar planlarını paydaşlarla birlikte koordine edip, yeni çağ sistemine ayak uydurulması gerektiğini belirterek, ülkenin her yerinde imar planlarının uygulanması gerektiğini söyledi.
“İmar Planlarının 5 yılda bir yasa gereği yenilenmesi gerekir”
Lefkoşa’nın planlı yapılaşma düzeyine ulaşması için ne yapmalı?
“Şu an Lekoşa’da planlı yapılanma yoktur. Lefkoşa’nın İmar Planı’nın 5 yılda bir yenilenmesi gerekiyor. Tüm paydaşlar bir araya gelip, yenilemeyi yapamadık. Bu durum Lefkoşa’da çarpık yapılaşmaya neden oldu. 5 katlı bir apartmanın yanına
Evine günışığı ve rüzgar girmiyor. O yüzden her aklı masaya yatırıp, bunları tekrardan çok hızlı şekilde düzenleyip yürürlüğe koymalıyız. KTMMOB, Şehir Planlama Dairesi, Belediyeler ve Kaymakamlıklar elini taşın altına koymalı ve güncel şekillerini alıp yürürlüğe koyup, çarpık yapılaşmaya son vermelidirler.”
Bana dikey büyümek iyi midir derseniz; doğru tasarım yapar, doğru mühendisliği uygular ve düzenli kontrol ederseniz dikey büyüme iyidir derim. Ama tabi dikey büyümeye şuan imar planları ve emirnameler izin vermiyor. O yüzden sadece Fasıl 96’da kabul edilen yerlerde dikey büyüyebiliyoruz. Bence Lefkoşa’nın altyapı sorununu, ulaşımını, kanalizasyonunu, suyunu, çöpünü, otopark sorunlarını çözdükten sonra kesinlikle kalan arazilerde dikey büyümeye gitmeliyiz.
Lefkoşa’da çok ciddi anlamda eski binalarımız var. Bunları tekrar geri kazanmalıyız. Bu yüzden Gönyeli Lefkoşa’yı neredeyse yetişiyor. Gönyeli Lefkoşa kadar büyüme hacmine ulaştı. Lefkoşa’nın nüfusu Haspolat, Değirmenlik ve Minareliköy tarafına da gidiyor. Gönyeli’de Alayköy, Yılmazköy ve Türkeli’ye doğru büyüyor. İmar planını doğru uygulamazsak bu köyleri de kaybedeceğiz. Güncellenmiş bir imar planı yok. Bu da çarpık yapılaşmayı getiriyor.”
Planlı büyüme nasıl olur ?
“İmar planları ile olur. Paydaşların ortak noktada buluşması ile olur. Bu bizim üstümüze düşen bir ödevdir, görevdir ve bunu yaptırmak zorundayız. Bunun için da savaşıyoruz.”
İnşaat sektöründe gördüğünüz en büyük sıkıntı nedir ?
Lefkoşa ile Gönyeli neredeyse iç içe girmiş durumda...Bu bölgeler için ne yapılmalıdır?
“Lefkoşa’da toprağımız kalmadı. Lefkoşa’da maksimum yüzde beş boş arazi vardır.
Bu yüzden hem Lefkoşa’nın nüfusu hem inşaat şirketleri hem de ev yapacak olan kişiler, Gönyeli, Yenikent hatta yavaş yavaş Alayköy, Yılmazköy, Türkeli bölgesine gidiyor. Burada araziler açılıyor. Bunun da sebebi yatay büyümemizden dolayıdır.
‘’Tamamı ile yurtdışına bağlı ithal edilen inşaat malzemeleri gelmesinden ve döviz kurundan dolayı inşaat sektöründe metrekare bazında çok ciddi artış var. Ben her zaman diyorum “Kıbrıs Türk genci bir evi nasıl alacak? Eskiden alır, takside girer ve ailesi ödemesine yardım ederdi. Şimdi aileler de döviz yükselişinden dolayı aldıkları maaşla ancak geçimini sağlıyor. Bu yüzden ciddi bir sıkıntımız var. İnşaat sektörünün malzeme birim fiyatlarında ciddi bir artış var.
Hükümet edenler, KTİMB ve paydaş olarak KTMMOB çok hızlı şekilde önlem almalıdır. Müteahhitler Birliği ile ortak masada çalışıp, fonları, KDV ve gümrük indirimleri yapılarak inşaat sektörünü ucuzlatmak gerekiyor.
“Yatay büyüyoruz, dikey büyüyemiyoruz”
J&J Construction Ltd. direktörü Halil Öncülay, inşaat sektörünü değerlendirerek ülkenin yapılaşmasındaki yatay büyümeye dikkat çekti.
“Ülkemizdeki yapılar Türkiye’deki gibi denetimsiz değildir”
Ülkemizdeki yapıların durumunu nasıl değerlendirirsiniz?
“Özellikle depremden sonra ülkemizdeki yapılarla ilgili tartışmalar başladı. Bizim ülkemizdeki yapılar Türkiye’deki gibi denetimsiz değildir. Eski yapılarımız vardır ancak baktığımda bu yapılarında sağlam yapılar olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu yapılar iki veya üç katlı yapılardı. Yüksek katlı yapılar yoktu. Bu sebeple dışarıda konuşulan kadar kötü olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan dışarıya çıkıp birçok binaya baktığım da ki bu dönem birçok binayı da denetledim gözlemlediğim ülkemizdeki yapı stoğu çok kötü durumda değildir. Bu açıktır. Neden? Çünkü biz çoğunlukla mühendis kontrolünde binalarımızı inşa ediyoruz.
Projesiz ve vizesiz yapılan binamız yoktur. Ülkemizde binalar yapım aşamasında her aşamasında tüm denetimler yapılıyor. Kaldı ki yapılmadığında da yönetmenliğimiz gereği cezalandırılır. Bizler çalışmalarımızı bu şekilde sürdürüyoruz.”
gerekirse baktığımızda iki veya üç katlı binalar var. İmar Planı bu şekilde inşa müsaade ediyor. Ve biz bunun üzerine çıkamıyoruz. Bizlere müsaade etmeleri gerekir ki daha yüksek binalar yapabilelim. Bizim iki arazi almamıza müsaade etmeleri gerekiyor ki otopark ve yeşil alan sorunumuzu çözelim. Girne’de deniz kenarlarında ise yüksek kat çıkılmamalıdır. Bizim toprak stoğumuz sınırlıdır. Dolayısı ile yatay yapılaşmadan uzak durmalıyız. Bunun yanı sıra yatay büyüme altyapı sorununu da yanında getiriyor. Dolayısı ile bu şekilde yatay büyümeye devam edersek çok daha sıkıntı yaşayacağız. Ülke olarak doğru büyümek zorundayız.”
“Müteahhitliğini yaptığım bir projenin mühendisi olmam”
Mühendislik ve müteahhitlik meslekleri bir arada yürütülüyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ülkemiz yatay büyüyen bir ülkedir. İlerisi için sizlerin öngörüsü nedir?
“Bence yatay büyüme bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Eğer doğru temellerle doğru binalarla yapılaşmaya gidilmelidir. Denizin yanına yapılmasından söz etmiyorum. Örneğin başkent Lefkoşa özelinde konuşmam
‘’Mühendislik ve müteahhitlik birbirine bağlı mesleklerdir. Bir diğerinin yokluğunda müteahhitlik mesleği yapılamaz. Bizim yasalarımızda müteahhitliği her meslek grubu yapabiliyor. Bu yanlış bir uygulamadır. Müteahhitlik, mimarlık ve mühendislik gibi teknik bir meslektir. Bu sebeple de müteahhittin de bu camianın içerisinden gelmesi gerekmektedir. Bizim yasalarımız bu şekilde olmasına uygun değildir. Ayrıca inşaat mühendisi olan biri olarak etik değerlere uyarak kendi yaptığım bir projenin müteahhitti olmam. Çünkü kontrol aşaması çok önemli ve bir başka mühendisin kontrol etmesi ve veya bir başka müteahhitin inşaatı yapıyor olması daha doğrudur.”
Ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen ve müteahhitlik yapanlar var. Bu durum bizim ülkemize dezavantaj sağlar mı? Bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz ve sizce rekabet sorunu yaşanmakta mıdır? “Bu konu yıllardır konuşulan bir konudur. Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nden değil dünyanın her yerinden gelip, burada müteahhitlik yapanlar var. Bana göre bu ülkede yabancıların müteahhitlik yapmaması gerekmektedir. Yabancılar burada sadece yatırımcı olarak bulunmalıdır aksi takdirde rekabet bozulmaktadır. Yabancılar burada kayıt yaptırmadan, vergi ödemeden daha düşük miktarlarda hizmetler veriyor. Gün sonunda halk daha uygun hizmet almak istediği için yerli müteahhitten hizmet almak yerine yabancıdan alıyor. Lefkoşa’da belediye bu konu üzerinde denetim uyguladığı için kaçak olarak yabancı müteahhitler hizmet veremiyor. Fakat Kıbrıs’ın diğer şehirlerinde ve köylerde denetim olmadığı için müteahhit bile olmayan yabancı uyruklu insanlar hizmet veriyor. Bir başka konuya değinecek olursak, eskiden daha uygun fiyatlar ile daire verebiliyorken şuan malzeme pahalılığından dolayı müthiş bir fiyat artışı bulunmaktadır. Günümüz koşullarında çok değişken bir piyasa içerisinde olduğumuzdan dolayı ve malzemeler döviz üzerinden alındığı için bugün yapılan maliyet hesabı ile yarın yapılacak maliyet hesabı birbirini tutmuyor.”
“Yatay büyüme bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür”
“Bu ülkede yabancıların müteahhitlik yapmaması gerekmektedir”
Birliği, İnşaat Sektörüne Yönelik
Standartların Geliştirilmesi ve Denetim Projesi için start verildiğini duyurdu.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, ülkemizdeki ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel unsurlarından biri olan inşaat sektörünün kurumsal ve yapısal standartlarının geliştirilmesi ve sektörün rekabet edebilirliğinin arttırılması için gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında ‘İnşaat Sektörüne Yönelik Standartların
Geliştirilmesi ve Denetimi Projesi’nin uygulama aşamasına başlandığını duyurdu.
10 Nisan 2023 günü KTİMB toplantı salonunda gerçekleştirilen imza töreninde
konuşan KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, yakın zamanda gerçekleşen deprem felaketi
ve dünyadaki gelişmelerin, ülkemizdeki inşaat sektör standartlarının geliştirilmesinin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.
Birliğin sektöre dair gelişim planının bir parçası olan proje sayesinde, müteahhitlerin denetlenecekleri ve sertifikalandırılacakları bir sektör standardı geliştirildiği bildirildi. Uluslararası akredite denetim kuruluşu USB Certification ile yürütülen projenin amacı, geliştirilen inşaat kalite yönetim sistemine göre KTİMB üyelerinin belgelendirilmesini kapsıyor.
İnşaat sektör standartlarının geliştirilmesi ile inşaat firmalarının daha kurumsal, daha etkin ve verimli çalışmaları sağlanırken, denetim sonrasında KTİMB
Standart Geliştirme Merkezi “STAGEM” kapsamında verilecek “Kurumsal Yeterlilik Sertifikasyonu” ile firmaların ürün ve hizmet kalitesinin daha görünür olması, sektörün marka imajının geliştirilmesi ve KTİMB üyelerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda daha rekabet edebilir olması sağlanacak. Proje kapsamında bölgesel bilgilendirme toplantılarının yakında başlayacağı bilgisi verildi.
Ülkemizde krize dönüşen enerji konusu
Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği’nin (KTMMOB) organizasyonu ile uzman konuşmacıların yer aldığı “KKTC’de Enerji Krizi” panelinde irdelendi.
Enerji konusunda yol haritasının ve yön verici adımların belirlenmesi amacıyla düzenlenen panel, 19 Nisan 2023
Çarşamba günü Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Halka açık bir şekilde yapılan panele, Ekonomi ve Enerji
Bakanı Olgun Amcaoğlu, Cumhuriyetçi
Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan
Erhürman ile CTP Milletvekilleri, Lefkoşa
Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, KTMMOB Yönetim Kurulu Üyeleri, Birliğe bağlı Odalardan Başkan ve Yönetim
Kurulu Üyeleri, Sendika ve Sivil Toplum Örgütleri’nden Yönetici ve Üyeler de katılım gösterdi.
Adanır: “KTMMOB’nin toplumsal sorumluluğu gereği bu paneli düzenlemeye karar verdik”
KTMMOB Genel Başkanı Tunç Adanır panelin açılışında yaptığı konuşmada,
KTMMOB’nin toplum nezdinde teknik, bilimsel ve gerçeklik konularında, güvenilirlik ve danışılacak bir kurum olma özelliği gereği, toplumsal sorumlukları yerine getirerek, enerjiyi doğru zeminde tartışmak adına bu paneli düzenlemeye karar verdiklerini belirtti.
Tunç Adanır konuşmasının devamında, “Elektrik enerjisinde yaşamakta olduğumuz problemleri çok önceden gören KTMMOB, sıkıntıları sürekli gündeme getirmiş ve bu konuda ilgili uzman kuruluşlarla birlikte çalıştay yaparak, gelecek dönemlere ait alternatif sistemlerle ilgili önerileri kapsayan raporlarını dönemin hükümetlerine sunmuştur. Bunlara rağmen, hazırlanan rapor veya olası tedbirler konusundaki öneriler konusunda herhangi bir adımın atılmaması, bugünkü kaçınılmaz sonu hazırlamıştır.
Ülkemizde elektrik enerjisi başta olmak üzere, bütünlüklü enerji yönetim sistemi bulunmamaktadır. Ülkemizde kısa, orta ve uzun vadeli elektrik ve enerji ile ilgili devlet politikasını oluşturacak, tüm yasal düzenlenmelerin yapılıp ve yönetileceği,
bağımsız, yetkilendirilmiş, liyakate göre seçilmiş konusunda uzmanlar ve sivil toplum örgütlerinin içinde etkin yer almasını beklediğimiz Enerji Üst Kurulu Yasası’nın Meclis’te ivedilik alması bizler için önemli bir adım olarak sayılmaktadır. KIB-TEK’in kamusal varlığının daha sağlam ve sürdürülebilir temeller üzerinde, çağdaş hizmet anlayışı ile acilen düzenlenmesi gerekliliği elektrik enerjisi ile ilgili tüm problemlerin çözümlenmesi adına kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı. Uzmanların sunumu sonrası izleyicilerin soruları cevaplandı
KTMMOB Genel Saymanı Mert Girgen’in moderatörlük görevini üstlendiği panelin ilk bölümünde, sırasıyla Ayer YARKINER (KTMMOB Makina Mühendisleri Odası), Görkem ÇELİK (KTMMOB Elektrik Mühendisleri Odası), Şahap AŞIKOĞLU (Ekonomi ve Enerji Bakanlığı), Hasan Ulaş ALTIOK (K.T. Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası), Aziz LİMASOLLU (K.T. Ticaret Odası), Prof. Dr. Serkan ABBASOĞLU (Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi) birer sunum gerçekleştirdi. İkinci bölümde ise izleyicilerin soruları cevaplandı.
Gökhan Hançer
Hançer Granit Direktörü
“22 yıldır bu sektördeyim”
“Dürüstlük en çok değer verdiğimiz noktadır”
Bu günlere gelme öykünüzü alabilir miyiz?
“Bu işe ilk girdiğimiz zaman çok büyük sıkıntılar yaşadık. 22 yıldır bu sekröde emek veriyorum. Sıfırdan başlamak hiç kolay değil. Yavaş yavaş çalışarak dürüstlük çerçevesinde iş ahlakımızı yerine getirdik. Verdiğimiz sözleri yerine getirmek en önemlisiydi. Dürüstlük en çok değer verdiğimiz noktadır. Paramızı doğru yerlere yatırdırarak işimizi büyüttük.”
İnşaat sektörünün gelişim sürecini değerlendirir misiniz?
“2023 yılında inşaat sektörü birinci aydan bu güne yoğunluk yaşamaktadır. İnşaat sektöründe şu anda bir patlama yaşanıyor. İşlerimiz de yoğunlaştı. Bunun hem güzel yanları hem de güzel olmayan yanları var. Güzel olmayan yanları yabancı yatırımcıların adamıza gelmesidir. Tamam iş yapıyoruz, para kazanıyoruz ama o kadar da mutlu değilim. İleriye dönüp baktığım ve 50-100 yıl sonrasını düşündüğüm zaman biz burada azınlık olacağız. Usta sıkıntısı var, kalifiye eleman bulamıyorsunuz. Bulduklarınız da yüksek maaş istiyor. Bugün ustaların maaşı 30 bin TL’den başlıyor. Zorlanıyoruz. Zaten baktığımız zaman burada usta bulmak da oldukça zor. Türkiye’den ve 3. ülke vatandaşlarından getiriyoruz.”
Hançer Granit direktörü
Gökhan Hançer, inşaat sektörünün gelişimini değerlendirerek, yasaların işveren tarafını yeterince korumadığını savundu.
bin Euro teminatla getiriyorduk. Kıbrıs Türk Sanayi Odası bir girişim yaptı. Artık işçilerimizi teminatsız getirebiliyoruz. Bu insanlar da biraz işi öğrenince ya Güney Kıbrıs’a ya da başka bir firmaya bırakıp gidiyor. Aslında bu duruma da bir önlem almaları gerekmektedir. Yasalar hep işçiden yana. Tabi ki çalışan insanımızı koruyalım. Bu güzel bir şey. Ancak şu anda işverenler de çok mağdurdur. Düşünün bir insana çalışma izni yapıyorsunuz, sigortasını yatırıyorsunuz, hastanesiydi, mühür parasıydı derken hep kendi cebimizden ödüyoruz. Adam 2-3 ay çalışıyor sonra; “Ben gidiyorum” diyor. 3- 4 bin TL masraf yaptığınız kişi sizi bırakıp gidiyor. 12 tane eleman var. Yüz üstü bırakıp gidebiliyorlar. Personel seni bıraktığında da sen bir şey yapamıyorsun. Ne yapabilirsin ki? Nasıl ki işçileri koruyorlar, işverenleri de korumaları gerekmektedir.”
Hammaddenizi nereden tedarik etmektesiniz?
‘’Hammaddemizin %70’ini Türkiye’den tedarik etmekteyiz. Tırlarla geliyor. Geriye kalanları da Hindistan ve Çin’den getiriyoruz. Konteyner fiyatlarının yükselişinden dolayı Hindistan işini durdurduk. Bu şekilde idare ediyoruz.’’
Ürün yelpazenizden bahseder misiniz?
kurduk. Kuvars da getireceğiz. Her şey müşterilerimiz için.’’
Yerli üretime nasıl bakıyorsunuz?
‘’Mermer üretiminde yerli üretimimiz yok. Sadece sarı taş çıkıyor. O da bizi fazla etkilemiyor. Ürünlerimizin yarısını yarı ham getiriyoruz. Burada kendi makinalarımızla işliyoruz. Yerli üretime destek olunmalı diye düşünüyorum. Memleket bizim. Tabi ki kalkındıralım, yaşatalım. Ancak şöyle bir şey söylemek istiyorum. Mermer sektöründe yerli üretim olmadığı için mecburen dışarıdan getirtiyoruz. Ama olmalı mıdır, tartışılır... Bizim öyle büyük büyük dağlarımız yok. Olanları da kalkıp yontarsak görüntü kirliliği olur diye düşünüyorum. Bu sektörde yerli üretim olması taraftarı değilim.’’
Rekabet edebilirdik durumunuz nedir? ‘’Piyasada herkese yetecek kadar çok iş vardır. Herkes ekmeğindedir diye düşünüyorum. Herkes birbirine iş paslıyıor. Müşteri gelir, 15-20 gün diyorsunuz, bekleyemiyor. Olmaz diyor. O zaman bir başka firmaya yönlendiriyoruz. Onlar da öyle. Bu güzel bir şey aslında. Ben kendi adıma memnunum.’’
3. ülke vatandaşlarının ne gibi zorlukları vardır?
“Önceden üçüncü ülke uyruklu çalışanlrı
‘’Ürün yelpazemiz geniştir. 25 çeşide yakın mermer ve granit var. Basamak, denizlik, kenarlık, mezar, mutfak tezgâhı, şömine kaplaması, yani mermerde aklınıza gelecek her şeyi yapıyoruz. Şu anda Calisco diye bir firma ile görüşmedeyiz. Bağlantı
“Devletin işverenleri korunması gerekiyor”
Yapıland Trading LTD. direktörlerinden Recep Kurt, şirketin kuruluş aşamasından bahsederek, inşaat sektörünü değerlendirdi.
“Sorunlarımız yönetmelikten kaynaklıdır”
İnşaat sektörünü değerlendirecek olursanız, ülke olarak hangi noktadayız?
“İnşaat sektöründe her ne kadar ivme kazansak da teknoloji olarak biraz geride kalıyoruz. Bizim sorunlarımız müteahhitten kaynaklı değildir. Yönetmelikten kaynaklıdır. Sonuçta bütün yapılan projeler, inşaatlar, hepsi devletin kontrolünden yönetiminden geçtikten sonra hayata geçer. Adada yapı denetimi yoktur. Ada genelinde biraz geriden geliyoruz. Bir deprem olma durumunda büyük sıkıntılar olabilir. “
Gazimağusa bölgesinde yeni bir hırdavat dükkânı kazandırdınız. Bu süreçten bahseder misiniz?
“Açılalı henüz 3 ay oldu. Yerimiz, Gazimağusa Büyük Sanayi bölgesindedir. Ortağım Gökhan Bereket ile birlikte bu yola çıktık. Bu sektör inşaattan çok farklı bir sektör.
Biz bunu piyasanın bir eksikliği olarak değil, yatırım amaçlı açtık. Bu hep kafamda olan bir düşünceydi ve hayata geçti. Birçok yurtdışı bağlantılarım olduğu için hep ticarete atılmak istiyordum. Tavsiyeler fazla olunca böyle bir yola girmek istedim. Gökhan Bereket ile bu işe adım attık. Ortağım Gökhan da bu piyasanın içinde, piyasaya ve çevreye hâkim birisidir. Onun iş bilgisini ve benim tecrübelerimi bu işle birleştirdik. Çevremizden de güzel tepkiler alınca girdiğimiz bu yolda, doğru
yolda olduğumuzu anladık. Bu çok güzel bir duygu.”
Yeni bir hırdavatçı dükkânı açarak güzel bir imkân sağladınız. Peki rekabet edebilirlik durumu nedir?
“Ben bunu her zaman söylerim. Ben hiçbir zaman kimseyi rakip görmem, öyle bir duygum yoktur. Tek rakibim kendimim. Kendimle ilgili daha iyi ne yapabilirim her zaman onu düşünüyorum. Bu arada kimseyi rakip görmem derken ben tekim, en yukarıdayım diye algılanmasın. Başkasını kıskanmam, benden daha iyi iş yapar diye göz de koymam. Hedefim tabi ki en iyisi olmaktır. Bundan dolayı tek rakibim kendimim diyorum.
Kendi eksikliklerimi görüp, daha iyisini nasıl yaparım diye hep daha yukarıya çıkmak isterim. Ben bir yola çıktım, Allah herkesin rızkını veriyor zaten. Bir ürünü daha uyguna nasıl getiririm, daha uyguna nasıl sunarım, müşteri memnuniyetini daha fazla nasıl sağlarım, benim bütün gailem bunlardır. Zaten biz bu dükkânı basit bir hırdavat dükkânı olmak için açmadık. Elimizden geldiği kadar da adada bir numara olma hedefimiz vardır.”
“Tüm başarımızın nedeni güçlü aile bağlarımızdandır”
Kurt Kalıpçılık’ın iyi olmasından dolayı hatırı sayılı bir çevreniz oluştu. İyi bir isminiz var. Aynı durum hırdavat dükkanız için de geçerli olcak mı?
‘’Biz üç kardeşin çocuklarıyız. Babam ve iki amcam ortak iş yapıyorlardı. İşlerini çocuklara devretmeleriyle ayrıldılar. Sadece ben olarak konuşmuyorum, Kurt Kalıpçılık olarak konuşuyorum. Ailemiz adına, kimseyi aldatmadık, bir yanlış yapmadık. Her zaman ekmeğimizin peşinde koştuk, sağa sola bakmadık, hep dümdüz ilerledik. Doğru yoldan sapmadık. Allaha şükürler olsun ki hepsinin şu an işi gücü yerinde. Aile bağlarımız güçlüdür. Bütün başarımızı da aile bağlarımıza bağlıyorum. Ve bir işte
“Kimseyi rakip olarak görmüyorum”Recep Kurt Kurt Kalıpçılık Direktörü
ilerlemenin en büyük etkeni de ailedir. Evet aynı durum hırdavat dükkanımız için de geçerlidir. Aynı enerjiyle işimizin başında olacağız ve bu alanda da en iyisi olmaya çalışacağız.’’
“Teknolojiye ayak uydurmak zorundayız”
Yerli üretime bakış açısı nedir? İthale bakış açınız nedir?
“Burada üretilen bir şeyi adaya getirirseniz, artı olarak fon parası koyulur. O zaman da burada malını istediği fiyata satar. Keşke her şey burada üretilse de hiçbir
şeyi dışarıdan getirmesek. Yani ürettiğimiz şeylerden bahsediyorum. Tabi ülkemizin durumu ortada. Ayrıca ithal ürün de gelmelidir. Teknolojiye ayak uydurmak zorundayız. Çeşitlilik açısından kendi ürünümüzün yanında görmekten bir sakıncası yoktur. Ancak biz yerli üretimin de teknolojinin de çok gerisindeyiz. Bir dönem Türkiye’nin önündeydik, şu an Türkiye bizi sollamış durumdadır. “
Açılma sürecinden itibaren, bize gözlemlediğiniz zorlukları ve keyifli tarafları aktarabilir misiniz?
‘’Bu işe girdim gireli en zorlandığım nokta
tedariklerdir diyebilirim. Bir de şunu aktarayım yeni açıldığımız için bir kısım ürünü biliyoruz ama bilmediğimiz ürünler de vardır. Biz bu ürünlerin nereden alındığını da bilmiyorduk. Ama öğrendik, azmettik ve neredeyse zorlanmadık diyebilirim.
Biz çok güzel bir program yaptık. Keyifli tarafı ise benim ve ortağımın isminin temiz olmasından kaynaklı bütün tedarikçi firmaların hepsi bize kapılarını sonuna kadar açtılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ortağım ve ben bugüne kadar çok güzel izler bıraktığımıza inanıyorum.
Girne’nin göz bebeği tarihi Antik Liman Renovasyon ve Restorasyon Projesi’nde sona yaklaşırken, limanın tarihi dokusuna hasar vermeden yürütülen çalışmalar, başarılı iki genç müteahhitin sorumluluğunda ilerliyor...
Tarihi dokusuna uygun yürütülen
renovasyon ve restorasyon çalışmaların
Haziran ayı sonunda
tamamlanması hedefleniyor.
Proje’nin
teslim
tarihi olan
Haziran sonu
tamamlanacak proje, tarihi
limanın turizm
açısından büyük fark
yaratması bekleniyor.
Proje kapsamında yürütülen kazıların titizlikle ilerlediğini ve tarihi dokunun zarar görmemesi adına yavaşlatıldığını belirten Tosunoğlu Group
Direktörlerinden Uğur Tosunoğlu, yürütülen çalışma kapsamında tren raylarının ortaya çıktığını ve bu rayların görselliğini bozmadan üzerine yapılacak cam zemin
ile açık hava müzesi adı altında sergileneceğini belirtti.
GİRNE’NİN GÖZBEBEĞİ OLAN
ANTİK LİMAN’DA SONA
DOĞRU
Tosunoğlu Group
Direktörlerinden Uğur
Tosunoğlu Girne’nin Antik Liman
Projesi’nin tamamlanması ile
yeni bir çehre kazanacağını, yürütülen restorasyon çalışmaları sonucunda tarihi dokunun ortaya çıkması ile Akdenizin gerçek incisini ortaya çıkarmış olacağız, dedi. Uzun yıllar bakımsız kalan limanın en iyi şekilde restorasyon
yapılarak gün yüzüne çıkması için canla başla çalışıldığına vurgu yapan Tosunoğlu, Girne Antik Liman’nın gerçek yüzünün özeliyle geneliyle dünya turizminin göz bebeği olacağını söyledi.
Turizm sezonuna denk gelen çalışmaların bazı kesimler tarafından geciktiği yönündeki eleştirileri de cevaplayan Tosunoğlu, gecikmenin ana kaynağını bürokratik işlemlere bağladı. Devlet sisteminin çok yavaş ilerlediğini fakat bu yavaş ilerlemeden öte bu denli büyük bir renovasyon ve restorasyon çalışmasının 6 ay gibi kısa sürede tamamlanmasının da gerçekçi olmadığını savundu. Tosunoğlu dünyada böyle bir işin 6 ayda tamamlanmasının bir örneğinin daha olmadığını belirterek, projenin Haziran sonu tamamlanmasının taahhüdünü verdiklerini, tamamlanmaması
halinde teknik şartnamede yazan gerekli cezai müeyyidenin uygulanacağını belirtti.
‘’Şubat ayında yaşanan deprem felaketinde işçilerin yurt dışına gitmesi gibi hesap edilemeyen sorunlar işleri yavaşlattı’’
Limanda tarihi tren rayının ortaya çıkması ve Şubat ayında yaşanan deprem felaketinden dolayı işçilerin yurt dışına gitmesi gibi hesap edilmeyen bazı sorunlar işleri yavaşlattı. Restorasyon çalışmalarında tarihi eserlerin yok edilmemesi için büyük özen gösterdik.
Nitekim, tarihi antik tren rayının üzerine gelecek olan cam zemin ile turistlerin ilgisini bu bölgeye çekip bir anlamda açık hava müzesi oluşturulmuş olacak.
Yürütülen çalışmaların aksaması ile maddi anlamda kayıp yaşandı, fakat bu durumun işlerin yürütülmesine engel teşkil etmesine müsade etmedik. Amacımız hedeflenen tarihte Antik Liman’ı halkımıza kazandırmaktır.
Liman boyundaki dükkanların ve limanın restorasyonu teknik şartname
çerçevesinde bir bütünlük ve titizlikle yürütülüyor.
Limandaki kaçak yapıların yıkılması ile 15-20 m genişliğe kavuşan Antik Liman, pazarlama açısından da son derece cazip hale dönüşecek. Limana gelecek ziyaretçi sayısı da eskiye oranla iki-üç katına çıkabilecek.
Geniş yüreme ve oturma alanları ile Antik Liman, bir benzeri veya örneği olmayan Akdenizin incisi olacak. Güney Kıbrıs’ta dahi bir örneği olmayan böyle bir limanın turizm açısından da büyük getirisi olacağını önümüzdeki dönemlerde hep birlikte göreceğiz.
Uğur ve Cenk Tosunoğlu kardeşlerin kontrolünde yürütülen projede sona gelinirken, başarıp başarmama endişesine kapılıp kapılmadıklarını sorduk. Daha önce UNDP’nin bu tür projelerinde yer aldıklarını söyleyen Tosunoğlu kardeşler, babaları Hasan Tosunoğlu’nun da engin bilgi ve tecrübelerinden yararlandıklarını, firmalarının uzun yıllardır büyük projelere imza atan bir firma
olduğunu ve kendilerinden emin olarak çalışmlarına aralıksız, özenle devam edeceklerini bizimle paylaştılar..
Tarihi binalar ve zeminin orjinaline uygun hale getirilerek restore edildiğini belirten Tosunoğlu Grup direktörlerinden Cenk Tosunoğlu da proje ile ilgili görüşlerini ifade ederken;
“Ülkemizin en önmeli turistik noktalarından biri olan Girne Antik Liman’nın çok büyük değer ve önem arz eden bir yer olduğunu ve hassasiyetlerinin bundan kaynaklandığını anlattı. Antik
Liman Projesi’ne başladığımızda buranın ne denli önemli olduğunu ve yürütülen çalışmanın KKTC’ye ne kadar değer katacağını bilerek başladık. Çalışmalarda bazı aksamalar oldu evet, gerek Türkiye’deki deprem felaketinin, gerekse limanın tarihi dokusu olmasından dolayı her adımda çıkan tarihi eserlerden kaynaklı sorunlardan dolayı yavaş ilerledik. Projemiz hedeflenen zamanda tamamlanacaktır” dedi.
İnşaat Yüksek Mühendisi Ali Özsoy, ülkemizdeki yapıların durumunu değerlendirerek, önemli açıklamalarda bulundu.
“Yapı denetiminin tam olarak oturmamış bir sistem olması da bir sıkıntıdır”
İnşaat sektöründe ülkemizdeki yapıların durumunu kısaca değerlendirebilir misiniz?
“İnşaat sektörü uzun yıllardır adaya gelir sağlayan kaynaklarımızdan biridir. Kıbrıs’ta inşaat sektöründeki sıkıntıları özet olarak anlatmak gerekirse; yatırımcıların yapacağı hareketliliğe bağlı maalesef siyasilerin verdiği izinler ile birlikte olmaması gereken yükseklikte bazı yapılar yapıldı. Bu nedenle uzun yıllardır devam eden kontrolsüz bir yapılaşma ortaya çıktı.
Bunlara ek olarak yapı denetim ile ilgili tam olarak oturmamış bir sistem olması da ayrıca bir sıkıntıdır. Türkiye’de yaşanan asrın felaketinden sonra burada da bir hareketlenme oldu. İnşaat Mühendisleri Odası, belediyeler ve siyasi yetkililerle görüşme yaparak bazı iyileştirmelere gidiliyor.”
Nereden bakarsanız her yer inşaat alanı ile doldu. Bu konu ile ilgili görüşleriniz nedir?
“Mutlaka yüksek binalar yapılacaktır fakat, bu binaların yapılacağı yerler kontrol edilmesi gerekir. Yatay büyüyerek tarım alanlarını kısıtlamak yerine, dikey olarak yapılanmalar olması gerekir. Bu yapılanmalar yapılırken, çevrenin de düşünülmesi gerekmektedir. Maalesef biz ileriyi öngörerek, planlama yapan bir ülke değiliz. Eğer 50 veya 100 yıl sonrasını için bizi ne gibi sıkıntıların beklediğini planlayabilecek bir ada olsaydık, daha güzel çalışmalar yapılabilirdi. Fakat şimdiki siyasal yapılanmanın bunu planlayarak ilerleyebileceğini düşünmüyorum.”
‘’Doğayı koruyarak imar planı düzenlemesi yapılmalıdır’’
İmar planı İskele bölgesinde büyük bir sorun yaratmıştı. Peki, İskele ve Karpaz için ne yapılmalıdır?
“İskele ve Karpaz bölgesi için kesinlikle doğal çevreyi koruyarak ve göz önünde bulundurarak imar planı düzenlenmesi gerekmektedir.
Aynı zamanda zeminlerin yapısını sınıflandırarak ve turizmi göz önüne alarak bir imar planı hazırlanmalıdır. İmar planını hazırlarken belli başlı disiplinler vardır. İmar planı, inşaat mühendisinin ve şehir planlamacılarının görüşü alınarak hazırlanmalıdır.”
Şehirlerimizin altyapılarını göz önünde bulundurarak sizce şehir planlaması yapılabilir mi?
“Şehir planlaması tabi ki yapılabilir. Yapılmasaydı dünyanın birçok ülkesinde ve şehrinde burada yaşanan sorunlar ortaya çıkardı. Örneğin, İspanya ve Barcelona mükemmel yapılanmış bir şehirdir ve uzun yıllar önce başlayan ve devam eden şehir planlama sistemine sahip şehirler arasındadır. Ve kesinlikle Kıbrıs’ta da yapılabilir. Var olan mevcut yapı sorunu değerlendirilerek ve onları da mevcut durumlar ile belirleyerek yeniden şehir düzenlenebilir. Var olan yolları nasıl iyileştirebileceğimiz planlanabilir. Genelde Kıbrıs’ta yağmur sonrası yollarda oluşan su birikintilerinin nasıl ortadan kaldırılacağını planlamakta kolay bir durumdur. Ek olarak bunun bütçesini ayarlamak, hizmetleri hangi disiplinlerden alınacağına karar vermek ve bence en önemlisi de gelecek olan nüfusun belirlenmesi gerekmektedir. Bir yolun yapımı planlanırken, yolu şuan ve ileriki yıllarda kaç kişinin kullanacağı öngörülerek yapılmalıdır.”
Müteahhit ve mühendis arasında yürütülen çalışmalar nasıldır?
“Ben inşaat mühendisi olarak burada proje hizmeti veriyorum. Mal sahiplerinin
mimar ile görüşmesi tamamlandıktan sonra mimarın tasarlamış olduğu projenin ayakta durabilmesi için yapılan bütün hesaplamaları inşaat mühendisleri yapmaktadır. Bir proje tamamlandıktan sonra müteahhit ilk olarak inşaat mühendisinin yapmış olduğu proje üzerinden bir maliyet hesabı yapmaktadır. Biz bu projeleri mal sahibine teslim ettikten sonra, mal sahibinin bir müteahhitte danışması gerekmektedir. Bu bağlamda müteahhit çalışma yaparken inşaat mühendisi ile bazı konularda fikir alışverişi yaparak ortak bir karar alınmaktadır.”
Ülkemizde Türkiye’den gelip müteahhitlik yapanlar var. Bu konuya yaklaşımınız nedir? Rekabet sorunu yaşıyor musunuz? “Türkiye’den gelen müteahhit firmaların
gelir kaynakları çok yüksek olduğundan dolayı buradaki yerel firmaların mevcut bir projeye verecekleri teklif ile Türkiye’den gelen firmaların verecekleri teklif arasında fark olabilir. Ve bu durumda yerel firmaların daha az iş yapmasına doğal olarak da bizim ülkemizdeki gelir döngüsünü kısıtlama yoluna gidebilir. Bu durum benim için de sorun olabilir, örneğin bir Türkiye’den gelen bir müteahhit firma projelendirme sürecini Türkiye’de tamamlayıp projeleri ile birlikte buraya gelip bazı mühendis ve mimarlara düşük maliyetlere sadece imza attırarak vize onayı alabiliyorlar. Bu da iş piyasasını etkiliyor.”
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
“Son zamanlarda Türkiye’de yaşanan
deprem felaketinden sonra burada da bazı denetimlerin daha sık olması gerektiği kanısına varıldı. Bu konuda Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendisler Odası Birliği bazı belediyeler ile bazı çalışmalar yaptı. Devlet olarak da bazı adımlar atılacağı söylendi fakat ciddi adımlar atıldığını düşünmüyorum. Bunu daha çok Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendisleri Odası Birliği ve sivil toplum kuruluşları bu işte gerçekten disiplinli bir şekilde çalışarak gerekli adımları atmak adına çok çaba sarfetti. Tabi bu durum sadece sivil toplum kuruluşları ile yapılacak bir iş değildir, mutlaka devlet desteği gerekmektedir. Ve devletin buradaki halkı düşünerek bazı kararlar alınmalıdır. Bunlara ek olarak kontrollük hizmetleri zorunlu kılınmalıdır ve bunun için devletin gerekli yasaları hayata geçirmesi gerekmektedir.”
Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB), Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği’ni (KTİTB) kabul ederek, inşaatların etkin kontrol edilebilmesi konusunda karşılıklı görüşler paylaşıldı. Toplantıda, KTMMOB’nin inşaatların denetimine yönelik hazırlamakta
olduğu yapı kontrollük sisteminin ülke koşullarında en sağlıklı şekilde nasıl hayat bulacağı konuşuldu. Taraflar söz konusu sistemin düzenli bir şekilde çalışabilmesi için toplantılar yaparak görüş alışverişine devam etme kararı aldılar.
KTMMOB binasında bugün (12 Nisan 2023 Çarşamba) gerçekleşen toplantıya, KTMMOB’den Genel Başkan Tunç Adanır ile Genel Sekreter Nazife Yılmaz ve Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği’nden Başkan Osman Amca ile Asbaşkan Mehmet Benli katılım gösterdi.
İmtiyaz Sahibi
DE-SA LTD. (a)
Mesarya Ajans
Genel Yayın Yönetmeni
Deniz GÜRGÖZE
Genel Koordinatör
Növber GÜRTAY
Grafik Tasarım - Dizgi
Nazire BÜYÜKOĞLU
Röportaj
Su ÜÇÜZ
Katkı Koyanlar
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği
Kıbrıs Türk İnşaat Mühendisleri Odası
Kıbrıs Türk Taşeronlar Birliği
Basım Yeri
Okman Printing
İletişim Adresi
Raif Denktaş Cad. Sadeli Apt.
Kat.1 Daire.2 Göçmenköy / Lefkoşa
0533 820 00 07
mesarya.reklam@gmail.com