SAYI 11 / 2014
Daha sade, daha farklı
BASİT DÜŞÜN, FARK YARAT START-UP’LARA GÜÇ VERMEK
FIORI VE SCREEN PERSONAS İLE KİŞİSELLEŞTİRME
ÇEVREYE DUYARLI SAP PROJELERİ
........................................................................................................................................................................... ÖNSÖZ
SÜREÇLERİ SADELEŞTİREREK BİRLİKTE GELİŞELİM Sanat akımları, mimari, moda zaman içinde sürekli değişir. Bir gün gösterişli tasarımlar gündemdedir, bir başka gün daha sade akımlar popüler hale gelir. Bir yanda barok tasarımlar, diğer yanda minimalist bir dizayn görülebilir. Kimilerine göre bir obje ne kadar gösterişliyse o kadar iyidir, kimilerine göre de sadelikten şaşmamak gerekir. Teknolojide ise durum biraz daha farklı. Son döneme kadar teknoloji sadece “bilişimcilerin” işiydi. Yani bu işin uzmanlarının konuyu anlaması yeterliydi. Dolayısıyla bir ürünün ya da çözümün karmaşık olması, onun aynı zamanda “çok iyi” olduğu anlamına geliyordu ya da bu şekilde algılanıyordu. Kullanıcılar ise kendilerine anlatılan kadarıyla yetinmek zorundaydı. Oysa artık kullanıcılar, karar alma mekanizmalarında çok önemli bir rol oynuyor. İstedikleri gibi kişiselleştirebilecekleri, farklı özelliklerini kolayca kullanabilecekleri, sorgulayabilecekleri ve seçebilecekleri çözümler istiyorlar. SAP olarak biz bu beklentinin farkındayız çünkü müşterilerimizle sürekli iletişim halinde kalıyor, onlardan çok değerli geri bildirimler alıyoruz. Küresel anlamda yaptığımız gözlemler ve aldığımız yorumlar, son dönemde sık sık dile getirdiğimiz “sadeleştirme” vizyonumuzun temelini oluşturdu. SAP Fiori ve Screen Personas çözümlerinin standart yazılım lisanslarına ücretsiz dahil edilmesi de bu vizyonun önemli bir göstergesi oldu. Evet, SAP artık bir bulut şirketi ve bulut nispeten yeni bir kavram. Üstelik SAP aynı zamanda SAP HANA üzerinde
yükselen bir bulut şirketi. SAP HANA’nın kullandığı bellek-içi teknoloji de nispeten yeni bir kavram. Bu iki yeniliği bir araya getirip yanına sadeleşmeyi eklemek nasıl olacak? Bu işin sırrı, SAP Forum İstanbul etkinliğinin sloganında gizli: “Basit Düşün, Fark Yarat”. Teknolojiyi geliştirenler elbette bu işin uzmanlarıdır. Ama kullanıcılar da kendi işlerinin uzmanı. Dolayısıyla herkese kendi işini yapmak için gerekli zamanı ve kolaylığı sağlamak çok önemli. SAP olarak, “sadeleştirme” vizyonumuz ve kapsamlı çözümlerimizle biz de tam olarak bunu yapıyoruz. İnsan odaklı bir bakış çerçevesinde, kullanım kolaylığına odaklanarak şirketlerin süreçlerini iyileştiren, fark yaratan ürün ve çözümler sunuyoruz. İmza attığımız her yeniliğin, kolay anlaşılır ve ulaşılır hedeflere hizmet etmesine, mobil dünyanın getirilerinden maksimum düzeyde faydalanmasına özen gösteriyoruz. Yeni dünyamızda hantallığa, karmaşaya, soruna yer yok. Çeviklik, sadelik ve kolay uygulanabilir çözümler bizim için zemin oluşturuyor. Bu zeminin detaylarını mümkün olan her ortamda ve her fırsatta sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Gerek SAP Forum İstanbul etkinliğimizde gerekse sektörlere özel toplantılarımızda bir araya gelerek sizin görüşlerinizi de almayı çok önemsiyoruz. Lütfen bize SAP ürün ve çözümleri hakkında geri bildirimlerde bulunmaya devam edin. SAP Forum dergisinin bu sayısında elbette odak noktamız “sadeleştirme” oldu. Üstelik bu yeni stratejimiz hakkında, ülkemizin önde gelen şirketlerinin değerli yöneticilerinin görüşlerini alma imkanı da bulduk. Bu
Zeynep Keskin SAP Türkiye Genel Müdürü
yorumları okuyunca, bakış açımızın sizin gözünüzde daha da netleşeceğine inanıyorum. Bir başka konumuz ise yeni şirketlere sunduğumuz SAP Startup Focus Programı. Şimdiden ilk meyvelerini vermeye başlayan bu program sayesinde taze fikirler SAP’nin global deneyimiyle buluştu. İlgiyle okuyacağınızı düşündüğüm başarı hikayelerini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Dergide ayrıca, çok önem verdiğimiz kişiselleştirme konusunu da ele aldık. SAP Fiori ve Screen Personas çözümlerimizin detaylarını ilgili sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Sürdürülebilirlik her zaman SAP’nin öncelikli konularından biri oldu. Sürdürülebilirlik deyince aklımıza çevre, insan kaynağı, iş teknolojileri gibi pek çok farklı unsur geliyor. Dergimizin bu sayısında çevre konusuna da odaklandık ve SAP’nin dünya çapında ve Türkiye özelinde yürüttüğü çalışmaları sizler için özetledik. Kısacası SAP Forum dergisi, SAP dünyasındaki pek çok yeniliği ve gelişmeyi sizlerle paylaşırken, sizi de bu dünyanın bir parçası olmaya davet ediyor. Daha sade, daha verimli, daha kaliteli süreçlerde birlikte gelişmek dileğiyle...
1
İÇİNDEKİLER........................................................................................................................................................................................
06
36 KAPAK KONUSU: BASİT DÜŞÜN, FARK YARAT 06 / SADELEŞTİRELİM, FARK YARATALIM... PEKİ AMA NASIL? 12 / YÖNETİCİLERİN GÖZÜYLE SADELEŞTİRME 16 / KÖŞE YAZISI BILL MCDERMOTT SADELİĞE GİDEN YOL, EMPATİDEN GEÇİYOR 18 / KÖŞE YAZISI JONATHAN BECHER SADELİĞİN 3 TEMEL FAYDASI DOSYA KONUSU: KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ ÇÖZÜMLER 20 / GEÇMİŞİN KRALLIKLARINDAN GELECEĞİN TEK KİŞİLİK İMPARATORLUKLARINA DOSYA KONUSU: SAP’NİN İNOVASYONA BAKIŞI 22 / SAP’NİN KAPISI YENİ FİKİRLERE, YENİ GİRİŞİMLERE, YENİ UYGULAMALARA AÇIK
22
28
40
26 / GÖREVİMİZ İNOVASYON! 28 / TREND SAP, TEKNOLOJİYİ İNSANLA BİRLEŞTİREREK SÜRDÜRÜLEBİLİR KATMA DEĞER YARATIYOR 34 / KÖŞE YAZISI EMRAH ÇETİN GÜLÜMSEYİN, SAP KULLANIYORSUNUZ! 36 / PORTRE CENGİZ ULTAV “50 YILLIK BİLİŞİM GİRİŞİMİ BİRİKİMİNİN GERÇEK HAYAT ALANLARINA TAŞINMASINA TANIKLIK EDECEĞİZ” 40 / HAYATIN İÇİNDEN TUNÇ FINDIK “DAĞCILIK BİR YOL; ZİHİN İLE BEDENİ EĞİTEN ZORLU BİR YOLCULUK.” 43 / HABERLER
Konak Medya adına İmtiyaz Sahibi: Cem Tecimen Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu): Aylin Tarhan Kuru (aylin.tarhan@konakmedya.com) Yazı İşleri: Ayşe Başcı, Melda Bağdatlı, Merve Yılmaz, Melih Çelik, Ahmet Olgun, Ayşen Erdoğan Görsel Yönetmen: Kadir Kaymakçı Katkıda Bulunanlar: Erdem Aksakal, Ahmet Engin Tekin, Ekin Erim, Emrah Çetin, Gülden Ayar Reklam Müdürü: Güler Okumuş (guler.okumus@konakmedya.com) Yapım-Yönetim ve Reklam Satış: Konak Medya - Yıldız Posta Cad. Akın Sit. 3. Blok No: 10 K: 5 D: 54 Gayrettepe/İstanbul İletişim: 0212 216 97 00 www.konakmedya.com Matbaa: Portakal Basım Matbaacılık San. Tic. A.Ş. Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1 4 Levent - Seyrantepe - İstanbul Tel: 0212 332 28 01 Faks: 0212 332 02 08 FORUM dergisi, SAP Türkiye ile yapılan sözleşme gereği Konak Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak kurumsal bir yayın olarak yayımlanmaktadır. FORUM dergisinde yer alan görüşler sadece yazarlarına aittir. FORUM dergisinde yayınlanan yazı, fotoğraf ve konuların tüm hakları Konak Medya’ya aittir. Kaynak gösterilmeksizin ve izinsiz alıntı yapılamaz. SAP logosu sözleşme gereği, SAP Türkiye’nin izniyle kullanılmaktadır.
2
w | www.sap.com.tr t | twitter.com/sapturkiye f | facebook.com/sapturkiye
İş Analitiği Çözümlerinde Kanıtlanmış Başarı
35 ÜLKEDE, SAYISIZ PROJEDE SUNDUĞUMUZ UZMANLIKLAR Ø SAP NetWeaver Veri Ambarı (BW) Ø SAP HANA Bellek-içi Gerçek Zamanlı Analiz Ø İş Zekası Platformu Ø SAP Strateji Yönetimi (SSM) Ø SAP BusinessObjects İş Analitikleri Çözümleri (BO) Ø Kurumsal Performans Yönetimi (EPM) Ø SAP Strateji Yönetimi (SSM) Ø SAP Bütçe Planlama ve Konsolidasyon (BPC) Ø Kârlılık ve Maliyet Yönetimi (PCM) Ø Kurumsal Kontrol, Risk ve Uyumluluk (GRC)
“IBSS ekibi, kullanıcılarımızla bire bir çalışarak, gelen istekler doğrultusunda hareket etti. Verimli çalışmalar, sonuçları daha kolay almamızı sağladı.” Mehmet Ensari, Bursagaz Bilgi Teknolojileri Müdürü
“Genç ve dinamik IBSS ekibi her zaman çözüm odaklı tavırlar sergiliyor, takım ruhunu yakalıyor ve çalışmalarını artı değer katacak şekilde planlıyor.” Şebnem Gürler-Oakman, Unilever Avrupa SAP Sistem Direktörü
“Süreçlerimizi ve karar mekanizmalarımızı çok iyi tanıyan bir ekiple işbirliği yapıyoruz. İş analitiğinde uzmanlaşmış olmaları da danışmanlık hizmetlerinde IBSS’i tercih etmemizde etkili oldu.” Nurettin Türkoğlu, YEDAŞ Genel Müdürü
Referanslarımız
Varyap Meridian Grand Tower Barbaros Mah. Kat: 17 No: 152 Batı Ataşehir - İstanbul / Türkiye - Tel: +90 216 455 92 62 - Faks: +90 216 455 98 62
info@ibss.com.tr - www.ibss.com.tr
SAP Danışmanlığı Alanında Uzmanlık ve Deneyimin Odak Noktası:
SAP Kurumsal İş Çözümleri pazarında gerçekleştirdiği projeler ve günden güne büyüyen kurumsal hacmiyle adından söz ettiren ACRON Bilişim; Kurumsal Uygulamalar, İş Analitikleri, Veri Tabanı, Teknoloji, Mobil Hizmetler ve Bulut Bilişim alanında Türkiye’nin lider SAP Danışmanlık şirketi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Son olarak Eylül ayı içinde SAP Güvenliği ile ilgili faaliyetlerini de duyuran ACRON Bilişim, aynı zamanda sektöre özel olarak sunduğu ACRON Çözüm Paketleri ile de fark yaratıyor. ACRON Bilişim Genel Müdürü Semih Gür, ACRON’u şöyle tanıtıyor:
“ACRON şu an 450’ye yakın personele sahip. Tüm danışmanlık ekiplerimizin, proje yönetim ofisimizin, süreç ve üst seviye modelleme kaynaklarımızın yer aldığı “Saha Operasyonları” departmanımızda 380’den fazla danışmanımız çalışıyor. Destek Merkezimiz vasıtasıyla, SAP kullanan, canlı kullanımda olan müşterilerimize, 40’tan fazla personelimizle yardım masası hizmetleri sağlıyoruz. İş geliştirme departmanımız, ürün ve teknoloji geliştirme konusunda çalışıyor. Sektörel servis paketleri ve ürünler geliştiriyor. Satış departmanımızda da yine 20’ye yakın personelimiz çalışıyor. Satış yöneticileri, satış destek, pazarlama, tele-marketing konusunda uzman
olan arkadaşlarımız bu departmanda görev yapıyor.” “ACRON, “SAP iş ortakları arasında ‘En İyi Performans Ödülüne’, Türkiye’nin en fazla ‘SAP Sertifikalı Danışmanına’ ve en fazla ‘SAP İş Analitikleri’ danışmanına sahiptir. Süreç danışmanlığı, kalite güvence departmanı gibi artı değer katan hizmetler veren ACRON, 200’den fazla müşteri için yetkin servisi olan bir iş ortağıdır. SAP İş Analitikleri ile “Big Data”yı keşfetme ve kullanım imkânlarını müşterilerine sunan ACRON, bu yolla sadece ihtiyaç duyulan bilgileri veri yoğunluğu içinden ayıklayarak, firmanın çok daha etkin ve hızlı çalışmasını sağlar. Ayrıca ACRON, bilişim sektörünün lokomotifi olan Ar-Ge konusuna önemli yatırımlar yapmakta ve sektörel çözüm üretim süreçlerini,
müşterileriyle paylaşabilmektedir. Uygulama Danışmanlığı, Proje Yönetim Hizmetleri ve kullandığı metodolojileriyle sadece noktasal çözüm üretmeyip, süreç danışmanlığı kavramını da müşterileriyle tanıştıran ACRON, ‘’Dönüşüm Yönetimi’’ ve ‘’Üst Seviye Modelleme’’ hizmetleri ile süreç iyileştirme alanında da müşterilerine katma değerli hizmetler vermektedir.”
Başarılı Proje ve İş Çözümlerinin Doğru Adresi Kısa sürede bölgenin en önemli SAP Danışmanlık firmalarından biri haline gelen ACRON Bilişim, özellikle 2014 yılında birçok projeye imza atarak, farklı sektörlerdeki güçlü varlığını da pekiştiriyor.
ACRON Bilişim Genel Müdürü Semih Gür, gerçekleştirilen projelerle ilgili olarak, “Hedeflerini her zaman için yüksek tutan bir firma olarak ACRON, ses getirecek projelerle ve sektöre yön verecek birikimi ile tek elden hizmet sunabilme yeteneğini, yurtiçi ve yurtdışındaki farklı endüstrilerle paylaşmaya ve efektif değer teklifleri sunmaya devam edecek. ACRON’da, karmaşık IT mimarisine sahip birçok firmanın kısa sürede SAP’ye dönüşümünü yürütecek bilgi birikimi ve deneyime sahibiz” diyor. Yakın zamanda Özdilek, Diyarbakır Elektrik Dağıtım A.Ş., Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, Yurtbay Seramik, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Ticaret ve Kalkınma Bankası, Memorial Sağlık Grubu Projesi gibi birçok farklı ve sektöre liderlik eden projeye imza atan ACRON Bilişim, sektörler bazındaki faaliyetlerini hız kesmeden sürdürüyor.
ACRON TURQUALITY Destek Programı’nda Birinci Derece Danışman Firma
ACRON Bilişim, aynı zamanda, dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan “TURQUALITY” kapsamında, bilişim alanında “Birinci Seviye Akredite Danışman Firma “oldu. ACRON Bilişim Genel Müdürü Semih Gür, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede; “Turquality kapsamında ACRON’dan hizmet alan şirketler, herhangi bir üst limit olmaksızın tüm projelerden, yüzde elli oranında devlet desteği alabilecekler. Türkiye’nin önde gelen danışmanlık firmalarından biri olarak kalite yönetimine verdiğimiz önemin ve yaptığımız yatırımın karşılığını, en üst seviyede konumlanan Danışmanlık Firması olarak görmek, bizler için de mutluluk verici. Bu doğrultuda bizler de müşterilerimize sunacağımız ürünler ve geliştireceğimiz çözümlerde daha avantajlı koşullar sunma şansı yakalayacağız. Günden güne büyüyen hizmet hacmimizle, yeni merkez ofisimizde proje yönetimi operasyonlarına imza atarken, firmamızın devlet destekli bir kurum
olan TURQUALITY tarafından tescil edilmesini de son derece önemli buluyoruz” diyor.
Sektör Bazlı Uzmanlık Başarısı
ACRON Bilişim aynı zamanda SAP’nin belli sektörler için üretilen çözüm ve ürünlere özel sertifikasyonu olan “SAP Recognized Expertise (Kabul Edilmiş Uzmanlık Alanı)” sertifikasının, Otomotiv, Müşteri İlişkileri Yönetimi, İş Analitikleri gibi alanlarda sahibi. SAP PartnerEdge Programı kapsamında özel olarak tasarlanan “SAP Recognized Expertise” ile sektörlere özel iş ihtiyaçlarına uygun SAP projeleri çerçevesinde, hedef odaklı ve verimli iş süreçlerine imza atan ACRON, endüstri bazlı uzmanlığının da bu sertifikayla altını çiziyor. Ürün ve çözümler özelinde farklı yetkinliklere sahip Danışman kadrosu ile ACRON Bilişim, Türkiye’nin lider SAP Danışmanlık şirketi olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
ACRON SAP Güvenliği’nde de Öncü Danışman
ACRON, global iş ortakları ile birlikte, Türkiye’de ilk kez SAP Güvenliği
alanında da faaliyete başladı. SAP Güvenliği alanında global iş çözümleri sunan “Onapsis” ve “Trend Micro” markaları ile firmalara özel çözümlere imza atan ACRON, şirketlerin özellikle kritik iş süreçleri ve hassas verilerin yönetimi gibi alanlarda yaşadıkları güvenlik açıklarının tespit edilmesi ve giderilmesi noktasında hedefe yönelik çözümler geliştirecek. ACRON Bilişim Genel Müdürü Semih Gür, “Türkiye’nin en büyük SAP iş ortaklarından biri olarak, sunduğumuz uçtan uca çözüm portföyüne “SAP Güvenliği” segmentini de eklemek bizim için önemliydi. SAP BO, SAP HANA, SAP Router ve Web Dispatcher sistemlerini de içeren çözümlerle, Türkiye’de bu alanda bir ilki gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz. Günden güne gelişen danışmanlık, hizmet hacmimizle ve global iş ortaklarımızla, pazarda farklılık yaratmaya devam edeceğiz” diyor.
info@acron.com.tr +90 (216) 574 22 76
Bu bir ilandır.
KAPAK KONUSU: BASİT DÜŞÜN, FARK YARAT..................................................................................................................................
SADELEŞTİRELİM, FARK YARATALIM... PEKİ AMA NASIL? Karmaşa, beraberinde telaşı, sorunları, bulanık düşünceleri getirir. Bir yapı ne kadar karmaşıksa, sorun çözmek bir yana, standart işlemleri yapmak bile o kadar zorlaşır. O halde neden sadeleşmiyor, sadeleştirmiyoruz? SAP’nin son aylarda sık sık gündeme getirdiği bu stratejinin detaylarını ve somut kazanımlarını derleyerek özel bir “sadeleştirme” dosyası hazırladık. Büyük şehirlerde yaşayanların en büyük derdinin ne olduğunu sorsak herhalde trafik ilk sıralarda yer alır. Araç yoğunluğunun bir kaos ortamı yarattığı yoğun saatler, toplu taşıma araçlarında yaşanan karmaşa, yağmurlu günler, köprüler... Bütün bunlar, işe gitmek ya da eve dönmek isteyenlerin hayatını çok zorlaştırıyor. Oysa teknik açıdan baktığımızda imkanlarımız eskiye kıyasla çok daha geniş. Araçlar daha donanımlı, yollar da daha düzgün. O halde neden bu kargaşa yaşanıyor? Çünkü her şeyden önce, çoğu arabada bir kişi bulunuyor. Diğer bir deyişle, sayısal çokluğun olması, kaliteden ödün vermek anlamına gelebiliyor. Oysa asıl kaygımız kalite ve kolaylık olmalı. Gelişmiş çözümler ya da modern yaşam, karmaşa anlamına gelmemeli. Bu duruma çok daha sıradan örnekler de verebiliriz. Dünyanın en kaliteli televizyonuna bile sahip olsak, kullanmayı bilmediğimiz kadar karmaşıksa sadece bir gösteriş aracı olarak evimizin baş köşesinde durmaya mahkum olur bu cihaz. Cep telefonumuz gelmiş geçmiş en pahalı cihaz olabilir ama kolayca kullanmıyorsak bir işimize yaramaz. Okuduğumuz bir kitap belki de hayatın anlamını açıklıyordur ama dili anlaşılır değilse bize bir yararı olmaz.
6
............................................................................................................................................................................................................................... Peki bilgi teknolojileri altyapılarının durumu neden farklı olsun ki?
Nedir bu sadeleştirme?
SAP, Haziran 2014’de düzenlediği SAPPHIRE NOW etkinliğinde yeni stratejisini (Sadeleştir - Run Simple) duyurdu ve o zamandan bu yana
pek çok kez aynı soru soruldu: “Teknolojide sadeleşme mi? Nasıl yani?” Teknoloji, özellikle de kurumsal altyapılarda kullanılan teknoloji öylesine karmaşık bir algı yaratıyor ki bilgisayarının temelinin ikili kod (yani 0 ve 1) olduğunu unutuyoruz. Her teknolojik gelişmenin ardında elbette
müthiş bir bilgi birikimi yatıyor ama bu teknolojileri kullananların bilgi yığınları altında ezilmesi gerekmiyor. SAP de “Basit Düşün, Fark Yarat” derken işte tam da bunu kastediyor. SAPPHIRE NOW’da da belirtildiği gibi, bulut ve mobilite çağımızın en önemli trendleri arasında yer alıyor. Bu imkanlardan azami düzeyde faydalanabilmek için de iş uygulamalarını sadeleştirmek gerekiyor. SAP CEO’su Bill McDermott’un ifadesiyle: “Her geçen gün veri katlanarak artıyor ve 2020’de 40 zetabayta (40 trilyon gigabayt) ulaşması bekleniyor. Bu büyük verinin en değerli özü, veri ambarlarında âtıl şekilde bekliyor. İnovasyona yer bırakmayan bilgi teknolojisi harcamalarının %72’si sadece bakım masraflarına gidiyor. Böyle devam edemeyeceğimiz aşikar. Teknolojideki karmaşıklığı ortadan kaldırmayı ve müşterilerimizin işlerini daha sade yürütebilmelerini hedefledik. Bu hedef doğrultusunda SAP Fiori yazılımını tamamen ücretsiz sunmaya karar verdik. Birinci sınıf kullanıcı deneyimiyle tüm SAP müşterilerinin iş çözümlerine erişimini kolaylaştırmayı ve çözümlerle fayda üretme sürecini sadeleştirmeyi hedefliyoruz. SAP Fiori’nin ticari başarısını dikkate aldığımızda, müşterilerimizin de bu vizyonu benimsediklerini görüyoruz. Müşterilerimiz ve kullanıcı gruplarımız SAP Fiori’yi ücretlendirmememiz gerektiğine inanıyordu. SAP olarak biz de müşterilerimizi dinledik ve SAP Fiori’yi SAP yazılım lisansının içine ekledik. Müşterilerimiz için kişiselleştirilmiş, ihtiyaçlarını karşılayan bir çözümü sunarak, onlara artan verimlilik ve ticari başarı sağlamayı hedefliyoruz. Kendi iş süreçlerine ve hızlı karar vermeye odaklanan SAP müşterileri, bu ücretsiz çözümlerle sezgisel, modern bir tasarım aracılığıyla kritik iş süreçlerini rekabetçilikte öne çıkacak şekilde yönetebiliyor.” SAP’nin benimsediği sadeleşme stratejisi tek bir sektörde ya da uygulamada değil, farklı sektörlerde, farklı ölçeklerde ve farklı uygulamalarda kullanılabiliyor. Diğer bir deyişle SAP, her işletmeye daha sade ve daha verimli iş yapış biçimleri öneriyor.
7
KAPAK KONUSU: BASİT DÜŞÜN, FARK YARAT.................................................................................................................................. süreçlerinin yanı sıra öngörüye dayalı analizlerin de katkısıyla yeni iş modelleri keşfedilmesini sağlamak ve bunların bilançolara olası etkisini anında değerlendirebilmek • Bütün bilgilere self-servis erişim sayesinde, kullanıcıların raporlama ve analitik becerilerini artırmak • İş ağlarına gerçek zamanlı bağlantı sağlayarak entegre bir iş ekosistemi kurmak; müşterilerle, tedarikçilerle, bankalarla ve resmi kurumlarla optimum işbirliği imkanı elde etmek • Yasal uyumluluk becerisi ve sürekli risk değerlendirme uygulamaları sayesinde, farklı para birimleri, diller ve endüstrilerde yasal uyumluluk becerisini artırmak
Finansta sadeleştirme
Finansal süreçleri sadeleştirmeyi hedefleyen SAP Simple Finance, modern bir finans çözümü olarak dikkat çekiyor. SAP HANA platformu üzerinde çalışan SAP Simple Finance, finansal süreçlerini buluta taşıyarak dönüşümde hız kazanmak isteyen firmaları hedefliyor. SAP’nin bulutta sunduğu kolaylıklar ve finansal çözümlerdeki global liderliğiyle hayata geçen çözümde en kompleks finans işlemleri bile sadeleşiyor. Örneğin ay sonu kapanış işlemleri çok daha yalın ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Gerçek zamanlı analizlerle finans yöneticileri ve finans departmanı
8
çalışanları anlık olarak finansal göstergeleri inceleyebiliyor ve gerçek zamanlı olarak takip edebiliyor. Sade kullanıcı ara yüzü sayesinde kullanımı kolay ve modern bir yazılım olan SAP Simple Finance stratejik finansal hedeflere erişim vizyonu sağlıyor. SAP Simple Finance’in avantajlarını şöyle sıralayabiliriz: • İşlemler ve analitikler arasında tek bir kaynak oluşturarak verilerin döngü sürelerini ve uyumluluğunu iyileştirmek • Ay sonu işlemleri gibi finansal süreçleri kolaylaştırmak • Yenilikçi ve hızlı planlama ve tahmin
Eğitimde sadeleştirme
Her yıl yapılan Times Higher Education araştırmasına göre, dünya genelindeki En İyi 100 üniversitenin 97’sinde SAP kullanılıyor. Peki ama neden? Bu sorunun yanıtı çok net: SAP çözümleri, yükseköğretim kurumlarına değer katıyor, idarecilerin maliyetleri düşürmelerini sağlıyor, öğrencilerin sadece eğitimde değil, genel anlamda hayatta başarılı olmalarına katkıda bulunuyor. SAP’nin eğitim çerçevesindeki projelerinden biri geçtiğimiz günlerde açıklandı. ABD’deki University of Kentucky, Northern Kentucky
...............................................................................................................................................................................................................................
University ve başka yükseköğretim kurumlarında kullanılan öğrenci bilgi sistemleri (ÖBS) sadeleştirilip daha kullanıcı-dostu hale getirilerek öğrencilerin etkileşimi, katılımı ve işbirliği geliştirilecek. SAP teknolojileriyle oluşturulacak bu yeni ÖBS, öğrencilerin derslerini ve puanlarını istedikleri mobil cihazdan takip edebilmelerini, birbirleriyle SAP HANA Bulut Platformu üzerinden etkileşim kurabilmelerini sağlayacak. Bu yenilikler yapılırken, okulların mevcut altyapıları ve yatırımları korunacak. Ama bu yapıların üzerinde, gelecek on yıllarda da teknik ve operasyonel işlerliğini koruyacak, esnek bir zemin oluşturulacak.
Sporda sadeleştirme
Futbol başta olmak üzere tüm spor dallarında performansı ve seyirci deneyimini en üst seviyeye taşımak için teknolojisini sporun hizmetine sunan SAP, Alman Futbol Federasyonu için geliştirdiği özel çözümle Alman Milli Takımı’nın performansını üst seviyeye ulaşmasına yardımcı oldu. 2014 FIFA Dünya Kupası’nda şampiyonluğa ulaşan Almanya, kendisine özel geliştirilen SAP Match Insights teknolojisi sayesinde baskın futbolunu sahaya başarıyla yansıtarak namağlup şekilde dünya şampiyonu oldu. Üstelik bu uygulama kullanıcılar açısından son derece sade bir yapıyla sunuldu.
Almanya Milli Takımı için geliştirilen SAP Match Insights çözümüyle Almanya’nın antrenmanları ve maçları kameralarla takip edilerek saha içinde ve özel çalışmalarda sporculara dair tüm veriler anlık olarak toplandı. Toplanan büyük veriler dünyanın ilk gerçek zamanlı bellek içi platformu SAP HANA’da saniyeler içinde analiz edildi. Böylece çıplak gözle fark edilemeyen performans detayları da gün yüzüne çıktı. SAP Match Insights, sadece Alman Milli Futbol Takımı’nın değil, potansiyel rakiplerin de analizlerini yaparak rakibin gücünü, zayıflıklarını ve defansif taktiklerini ortaya koydu. SAP Match Insights ile saniyeler içinde analiz edilip anlamlı veriye dönüştürülen istatistikler, tabletler ve akıllı telefonlar aracılığıyla canlı olarak teknik heyete sunuldu. Maç ve antrenman içinde canlı analizlerle takımın performansını takip edebilen teknik heyet, kullanımı son derece sade ve kolay olan bu çözümle takımın performansını maksimuma çıkarabildi. Panzerler, bilimsel çalışmanın ve spor analizlerinin getirdiği başarıyı tüm dünyaya ispatlamış oldu. SAP’nin spor alanındaki çalışmaları elbette sadece futbolla sınırlı değil. NBA’de kullanılan istatistik
analiz uygulamalarının yanı sıra kısa süre önce Almanya’da yapılan uluslararası CHIO binicilik festivalinde de SAP Equestrian Analytics yazılımı kullanıldı. Binicinin kaskına yerleştirilen kamerada yüklü bulunan yazılım rota takibi, hız verileri, süre farkları, binicinin ve atın kalp atış hızı gibi verileri anında aktararak hem teknik ekiplerin hem de izleyicilerin anlık bilgiye ulaşmasını sağladı.
Geçmişten bugüne sadelik ve basit düşünme
Ortaçağ’da astronomlar hâlâ 1. yüzyılda yaşamış olan Yunan astronom Batlamyus’un gök tablolarından yararlanıyordu. Oysa Batlamyus Dünya’nın evrenin merkezi olduğuna inanıyordu ve çevresindeki gezegenlerin yörüngelerini hesaplamak için karmaşık bir matematiksel model kullanıyordu. Kopernik, işte bu modeli sadeleştirmek üzere çalışmalar yaptı ve Güneş Sistemi modelini geliştirdi. Ardından Galileo ve Kepler de Kopernik’in modelini geliştirdiler. Son olarak Isaac Newton, yerçekimi kanunu bularak astronominin Rönesans’ını başlattı. Örneğin Neptün, Newton’ın mekanik kuramlarına dayalı bir teleskopla keşfedildi. Ama unutmayalım ki bu devrimin anahtarı, sadeleşmenin yollarını arayan Kopernik’in elindeydi...
9
RÖPORTAJ
SAP EHS
(Environment, Health, and Safety Management ) Sektördeki 17 yıllık tecrübesiyle Türkiye’de iş çözümleri sunan sayılı firmalardan Çözümevi ile SAP’nin Sağlık ve Güvenlik kapsamında bir çok yenilik getiren EHS çözümü hakkında konuştuk. Coşkun Atay SAP EHS Senior Danışman
Genel olarak SAP’nin EHS ürünü hakkında bilgi verebilir misiniz? SAP EHS çözümü şirketlerin faaliyetlerinin çevre ve çalışanlar üzerindeki etkilerini takip etmelerini ve bu konularda iyileştirmeler yapmalarını mümkün kılar. Şirketlerde ve kurumlarda süreçlerin SAP EHS modülü üzerine alınması yönetimsel açıdan kolaylıklar sunmaktadır. Çözüm içeriğini 2 ana başlık altında toplayabiliriz: * Sağlık ve Güvenlik * Çevre Performansı
EHS Sağlık ve Güvenlik kapsamında; İşyeri Sağlığı, Endüstriyel Güvenlik, Zararlı Madde Yönetimi ve Kaza Yönetimi takibi yapılmaktadır. SAP EHS ile işletmedeki bütün süreçlerin çevreye olan etkilerini, emisyon yönetiminden çevre performansı göstergelerinin takibine kadar farklı başlıklarda yönetmek ve izlemek mümkündür.
SAP ERP ile her noktada entegrasyon kurulması ve ERP’deki ana verilerin kullanılması ile verimlilik artışı sağlanmaktadır. EHS başarısı kanıtlanmış süreç modellerine uygun olarak oluşturulmuş, firma ihtiyaçlarına uygun olarak özelleştirilebilir çözümdür.
EHS uygulamasının kanunen gerekliliklerini açıklar mısınız ?
Son yıllardan artan iş kazaları, yönetmeliklerdeki eksiklikler ve işgücü kaybının ekonomiye olan maliyeti
Çözümevi 17 yıllık business know-how’ı ve sektörel iş süreçleri tecrübesiyle SAP alanında Türkiye’de iş çözümleri sunan sayılı firmalar arasında yer almaktadır. dolayası ile 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 29.12.2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunla beraber işverenin önemli ölçüde sorumluluklar ve görevlerle iş takibini yapması sağlanmaktadır. İşveren çalışanları ile ilgili sağlık ve güvenliği sağlamakla yükümlüdür. Bu çerçevede; • Mesleki risklerin önlenmesi, • Eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, • Organizasyonun yapılması, • Gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, • Sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi, • Mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez. Bununla beraber işveren, kanunda belirtilen koşullara göre işçi sağlığı ve güvenliği uzmanı yarı sıra işyeri hekimi çalıştırmak zorundadır. İşyeri hekimi çalışanlara sağlık gözetimi zorunluluğu kapsamında; işe girişlerinde, iş değişikliğinde, iş kazası olduğunda, meslek hastalığı olduklarında ya da sağlık nedeniyle işten uzaklaşmalarından sonra işe dönüşlerinde talep etmeleri hâlinde sağlık hizmeti sunar.
EHS uygulamasının kurumlar açısından faydalarını tanımlayabilir misiniz? İş kazalarını kolayca yönetebilir ve raporlayabilirsiniz. İlgili kazaya yönelik bütün delilleri, fotoğrafları, kazaya
dahil olan kişilerin ifadelerini sisteme aktarabilirsiniz. Kaza sınıflarını katogerize edip hangi kazaların hangi sıklıkla olduğunu raporlayıp bu yönde risk değerlendirmesini yapabilirsiniz. Kaza kaydına istinaden oluşan izinleri HR modülü ile entegre biçimde bordroya yansıtabilirsiniz. Risk değerlendirmesi yapabilirsiniz. Riskleri sınıflandırabilir, şirketinizdeki çalışma alanlarına göre bu risk girişlerini yapabilirsiniz. Risk girişlerini bir onay süzgecinden geçirip çalışma alanı bazında risklerin tamamını çekebilirsiniz. Onaylanan riskleri daha sonra değerlendirebilir, olma olasılığı bazında değer verebilirsiniz. Sağlık muayanesi düzenleyebilir ve çalışanların bütün ilgili muayanelerini terminleyebilirsiniz. Sistem üzerinde doktor tanımlayıp ilgili süreci sağlık personelinin yönetimine sunabilirsiniz. İşe giriş muayenesi, iş değişikliği muayenesi ya da periodik sağlık kontrolü (audio testi, akciğer testi vs.) planlayabilir ve sistemin sizi uyarmasını sağlayabilirsiniz. Çalışanların aşı takibini, hangi tarihte hangi aşıyı olacaklarını planlayabilir ve terminleyebilirsiniz. Günü geldiğinde sistemin sizi sağlık muayenesindeki gibi uyarmasını sağlayabilirsiniz. HR entegrasyonu ile çalışanların aldıkları izinleri bodroya yansıtabilirsiniz. Belirli tarih aralığı için raporlama yapabilirsiniz ve çalışan bazında sağlık geçmişini çekebilirsiniz. İşe başlamadan geçirdiği sağlık kontrolleri ve hastalıkları sistemde tanımlayabilir, işci ile ilgili bütün gerekli sağlık bilgisini raporlayabilirsiniz. Çevre yönetimi kapsamında, üretim yerinizin ne kadar atık ürettiği, bu atıkların nasıl imha edilmesi gerektiği, hangi firmalardan hizmet alınması gerektiği ve
firmaların atık temizleme kapasiteleri gibi detayları SAP EHS üzerinde tanımlayıp ürettiğiniz atıkları takip edebilir ve raporlayabilirsiniz. Aynı zamanda ürün güvenliği kapsamında üretilen ürünlerin ya da kullandığınız ürünler için taşıma prosedürü, MSDS (Material Safety Data Sheet) gibi gerekli bilgileri takip edebilirsiniz.
EHS ürününü uygulamak isteyen müşteri adaylarına neler önerirsiniz? Yapılan projenin başarısını ve kalitesini etkileyen unsurlar arasında doğru ürünü seçmenin yanı sıra, hizmet aldığınız danışmanlık firmasının, tecrübeli danışmanlık ekibiyle projeyi yapması da yer alır.
Çözümevi 17 yıllık business know-how’ı ve sektörel iş süreçleri tecrübesiyle SAP alanında Türkiye’de iş çözümleri sunan sayılı firmalar arasında yer almaktadır. Çözümevi olarak biz bu konunun öneminin bilinciyle, ekibimizin sertifikasyon ve eğitimlerini tamamlamaya ve güncel tutmaya çok önem veriyoruz. Teknoloji hizmeti veren bir firma olarak, dünyadaki trendleri ve uygulamaları yakından takip ediyor ve bunları aynı anda müşterilerimize sunuyoruz.
SAP EHS ürününde de SAP Türkiye ile çok sıkı bir işbirliği içindeyiz ve gerek Türkiye’deki gerekse bölgemizde yer alan diğer ülkelerdeki firmaların ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olarak, yaptığımız roadmap ve çözüm oluşturma çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Ayrıca, EMEA bölgesindeki ekosistemde yer alan bilgi birikimini paylaşabileceğimiz teknoloji fuarları ve etkinliklere katılarak yurtiçi ve yurtdışı know-how transferi gerçekleştiriyoruz.
“ daha iyisi, daha ilerisi için”
Askent Sokak Kosifler İş Merkezi No: 3/B A Blok Kat:5 İçerenköy – Ataşehir – İstanbul +90 216 467 14 58
info@cozumevi.com
KAPAK KONUSU: BASİT DÜŞÜN, FARK YARAT..................................................................................................................................
YÖNETİCİLERİN GÖZÜYLE SADELEŞTİRME SAP’nin sadeleştirme stratejisinin ardındaki gerekçeleri ve bu stratejinin uygulama alanlarından bazılarını önceki yazıda ele aldık. Ama elbette bu sürece diğer taraftan, yani kullanıcılar açısından bakmak gerekir. “Sadeleştirme” kavramını ve SAP’nin bu yönde kazandırdığı faydaları, Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından bazılarının yöneticilerine sorduk.
Handan Karakuş, CIO, Doğan Holding
Bizim gibi büyük holdingler gittikçe artan veri büyüklüğü ile karşı karşıya. Veri çokluğu ve kullanım zorluğu, veriyi analiz etmekte ciddi sorunlar yaratıyor ve analiz edebilecek yapıları oluşturmak çok zaman alıyor. Sadeleşen veri ve basitleşen kullanımının bizlere hızlı analiz yeteneği kazandıracağını düşünüyorum. Bu da hızlı karar, hızlı aksiyon demek. Bu durum, rakipler karşısında ciddi bir avantaj sağlayacaktır. SAP’nin sadeleştirme vizyonunu ilk olarak Orlando’daki SAPPHIRE NOW etkinliğinde duymuştum. Yıllardır kullanıcılardan ekranların karmaşıklığı ve veri girişlerinin zorluğu yönünde görüşler geliyordu. Gördüğüm kadarıyla SAP Fiori ve SAP Screen Personas çözümleri bu anlamda ciddi kolaylık ve kullanım ergonomisi getirecek. Bunun yanında, bulut tarafındaki yatırım ve mobilite çözümlerinin de bu kullanım kolaylığının bir parçası olacağı görüşündeyim. Bildiğim kadarıyla SAP Simple Finance çözümü de bu amaçla üretildi. Sadeleştirme, öze odaklanmak ve yalınlaştırmak anlamlarını içermektedir. Bu çerçeveden düşündüğümüzde SAP bu vizyonu ile müşterilerinin en temel iş süreçlerindeki ihtiyaçlarına daha hızlı uygulanabilir ve daha kolay yönetilebilir hizmetler sunacaktır. Teknolojide sadeleştirme, teknolojiye erişimi ve teknolojinin kullanımını yaygınlaştırmak açısından çok önemlidir. Basit düşünmek de odaklanmaya ve kısıtlı kaynakların etkin ve verimli kullanımına olanak sağlar. Bu sayede işletmeler temel hedeflerinden sapmadan, tüm operasyonlarını daha verimli yönetebilir ve fark yaratabilirler.
Emre Vural, Bilgi Sistemleri Direktörü, Abdi İbrahim
Aylin Usta, Bütçe Müdür Yardımcısı, Silverline Ev Gereçleri A.Ş.
Melih Özuyar, Kıdemli İnsan Kaynakları Direktörü, Şişecam
12
Sadeleşmeyi ve kolay anlaşılır olmayı hayatımızın her aşamasına taşımamız ve çağın hızına ayak uydurmamız kaçınılmaz bir olgu. Bugün Türkiye’de birçok firma, karmaşık sistem yapıları nedeniyle süreçte zaman ve maliyet kaybına uğruyor. SAP’nin sadeleştirme vizyonu bu açıdan bakıldığında kullanıcılara büyük kolaylıklar sağlayarak, kişiselleştirilmiş bilgiyi mobil cihazlarla her an ulaşılabilir duruma getiriyor. SAP’nin Fiori gibi yazılımları kullanıcılarına ücretsiz sunması da firmanın bu konudaki profesyonelliğini gözler önüne seriyor. Başta bizim de içinde bulunduğumuz üretim sektörü olmak üzere, tüm sektörlerde rekabetin birincil koşulu müşterilere hızlı geri dönüş sağlamaktır. Sadeleştirilmiş bilgi teknolojileri sayesinde, gelecek yıllarda bu geri dönüşler çok daha kolay olacaktır.
21. yüzyılda teknolojik alanda yapılan buluşlar, kullanıcılara bilgiye hızlı ve ucuz bir şekilde ve istediği her yerde sahip olma imkanı tanımıştır. 20 yıl önce arama motorunun ne demek olduğu konusunda hiçbir fikri ve bilgisi olmayan bireyler, şu anda istediği her yerden bilgiye erişmekte, bilgiyi kullanmakta ve bu sayede plan ve program yapabilmektedir. Bilginin bulunabilirliği ve miktarı arttıkça, bilginin anlaşılır ve kullanır olmasının önemi artmaktadır. Bilginin sadeleştirilmesi ve kullanıcının gereksinimlerine hızlı ve basit bir şekilde cevap vermesi, BT dünyasının çözmesi gereken en önemli sorunlarından biridir. İK uygulamaları da benzer bir evrimden geçmektedir. Çalışanlar değişik zamanlarda değişik bilgilere gereksinim duymakta, karmaşık raporlama biçimleri hem zaman kaybına hem de verimsizliğe neden olmaktadır. Bilgi gereksinimine hızlı ve basit çözümler sunan entegre sistemler, yakın gelecekte en çok aranan uygulamalar arasında bulunacaktır. Bunu başaran iş modelleri kendilerine yakın ve orta gelecekte çok rahat yer bulabileceklerdir.
...............................................................................................................................................................................................................................
Özlem Altınışık, SAP Proje Yöneticisi, Üstünberk Holding
Eşber Çekiç, İnsan Kaynakları Bölüm Başkanı, Kibar Holding
Etem Kavak, BT Kurumsal Çözümler Birim Yöneticisi, Turkcell Global Bilgi
SAP’nin sadeleştirme vizyonunu, iş süreçlerimizin tümünde yalın uygulamalar ve çözümler geliştirilmesi olarak anlıyor ve benimsiyorum. Günümüzde değişimi anlamak ve buna uygun hareket etmek, hatta değişim ihtiyacını öngörerek değişimi yönetmek en önemli stratejimiz oldu. İşte tam bu noktada, kritiklik seviyesi ve kullanım frekansı ile uyumlu değer yaratan aktivitelere odaklanan, kullanımı, bakımı ve revizyonu kolay, yalın sistemler; optimum kaynak kullanımı ve düşük maliyetlerle kısa sürede başarı ile devreye alınan sistemler olur. Yüzlerce opsiyon için hazır ve donanımlı teknolojik ekipmanların, öncelikle kullanıcıların talep ve ihtiyaçlarını algılayan, hatta alışkanlıkları ve eğilimlerinin analizi ile kullanımı hızlı, hazır içerikler önererek sadeleşmesi kaçınılmaz olacaktır. Mevcut süreçlerdeki değer yaratan ve yaratmayan faaliyetleri analiz ederek, yalın sistematik yaklaşım ile israf ve kayıpların görülmesi ve ardından doğru metotlar ile giderilmesi ya da azaltılması çerçevesinde, işletmelerin yüksek verimlilik standartlarına ulaşım ve transformasyon maliyetlerinin düşürülmesi sağlanacaktır. Günümüzde bu yaklaşımı benimseyen şirketler, mevcut süreçlerinin analizinde gördükleri iyileştirme noktalarını önemli dersler olarak, yeni süreçlerinin ve ürünlerinin tasarımı sırasında en önemli girdilerden biri olarak kabul etmektedir. Basit ve yalın sistemler tasarım süresi ve maliyetini azaltmakta, süreçlerin işletilmesi sırasında kullanım kolaylığı sağlamakta, kompleks yapıdan uzaklaştıkça hataların oluşması önlenmektedir. Farkı yaratan unsur, bu yaklaşımla elde edilen kalite, yüksek müşteri memnuniyeti, hızlı devreye alınan düşük maliyetli ürünler ve çözümler olur.
Günümüzün rekabet ortamında, karar alma süreçleri genelde yönetimleri zorlamaktadır. Bunun temel nedenleri arasında öncelikle bilginin oluşması için kurulan sistemlerin karmaşıklığı ve bundan kaynaklanan hata oranları, kullanıcıların sistemle olan entegrasyonu ve sistemlerin karmaşık yapıları nedeniyle işin akışındaki değişikliklere hızlı adapte olamaması bulunmaktadır. Bu nedenle teknolojide sadeleşme, sistemi uygulayanların ve kullanıcıların kolay entegrasyonu ve değişen şartlara hızlı bir şekilde adapte olabilmesi, bu tür sistemlerin öncelikli tercih edilmesini sağlamaktadır. Basit düşünmek kolay değildir; genelde işletmelerdeki süreçler arası komplikasyonlar, oluşan problemlerde gerçek kök nedene inilmesini zorlaştırmaktadır. Kök nedene inemediğiniz zaman da doğal olarak problemi çözemiyorsunuz. Gerçekten basit düşünmek, kurduğunuz sistemlerde hedeflenen konu haricinde her şeyin dışarda bırakılmasını gerektirir. Bu da sistemlerin, kullanıcılar tarafından daha kolay anlaşılmasını ve etkin uygulanmasını sağlar. İşletmeler bunun için yalın süreçlere doğru yönelmekte ve bu yaklaşımı bir rekabet üstünlüğü olarak ele almaktadırlar. SAP, şirketler için bulut ve mobil platformları bu yıl düzenlenen SAPPHIRE NOW Konferansı’nda dünyaya tanıttı. Sadeleştirme, bizim kullanıcılarımız tarafından da uzun zamandır beklenen bir vizyondu. Sadeleştirme stratejisinin desteklenmesi için SAP’nin Fiori ve Screen Personas lisansını mevcut yazılım lisansı kapsamına eklemesi, özellikle bu sistemlerle yeni tanışan şirketler ve kullanıcıları için iyi bir deneyim olacaktır. Biz Kurumsal Çözümler ekibi olarak yaklaşık üç yıl önce basitlik ilkesini stratejilerimiz arasına aldık. Bu anlamda geliştirdiğimiz tüm yeni ürünlerin tasarım, analiz, geliştirme ve test aşamalarında, çıkacak ürünün basitlik ilkesine sadık kalmasını sağladık. İlk etapta finans ve insan kaynakları iş birimlerimizle süreçleri ve buna bağlı olarak sistemimizi daha basitleştirme adına projeler başlattık. Sadeleştirmenin sadece bir IT unsuru değil, ilgili iş birimleri ile koordinasyonlu bir bütünsel çalışmanın sonucu oluşabileceğini iç müşterilerimize anlatarak 2015 projelerimizi planlamaktayız. Kullanıcılarımızdan da bu konuda olumlu geri bildirimler aldık. Kurumsal ürünlerimizin şirket verimliliğine direkt etkisi olduğunun farkındayız; çağrı merkezlerimizde zaman yönetiminin en kritik matrislerden biri olduğu koşullarda istenilen menüye erişmenin hızlı ve basit yönetimini tasarlamak zorundaydık. Çağrı merkezinde zaman ile yarışan müşteri temsilcilerinin en hızlı şekilde ihtiyacı olan ürünlere erişimini; etkileşim ve tasarım ekipleriyle bilimsel ortamlarda yapılan çalışmalarla harmanlıyoruz. Kullanılabilir akıllı ekranlar ile müşteri temsilcilerimizin 3 adımda ulaşabileceği menülere, tek adımla erişebilmesini sağladık. Satınalma, masraf, avans, izin ve seyahat gibi onayı süratle yapılması gereken akışlarımızı mobil platforma taşıdık. Çalışanlarımızın iş yaşamını kolaylaştıran bu çözümler mobil ekiplerimiz için de karmaşık süreçlerin geride bırakılması demektir.
13
KÖŞE YAZISI..........................................................................................................................................................................................
SADELİĞE GİDEN YOL, EMPATİDEN GEÇİYOR o anda yapılabilir olanla yetinir hale geldik. Hedefler, kilit performans göstergelerine dönüştü. İlham, uyum sağlamaya dönüştü. Hayaller ise sadece çalışmak haline geldi.
Bill McDermott, SAP CEO
SAP’nin bir süredir sözünü ettiği “sadeleştirme” kavramının en net ve “sade” şekilde nasıl ifade edilebileceğini merak ediyor musunuz? Bu kavramın temelindeki anlayışı en yetkili ağızdan öğrenmek için sizi bu yazıyı okumaya davet ediyoruz. SAP CEO’su Bill McDermott, sadeleştirmenin anlamını açıklıyor. Çoğu kuruluşta en çok sevilen sözcük: “Hayır”. Yeni bir şey deneyebilir miyiz? Hayır. Bazı şirket politikalarını yeniden gözden geçirebilir miyiz? Hayır. Konfor alanımızdan çıkıp büyümek için ilerleyebilir miyiz? Hayır. Aslında liderler inovasyondan kaçıyor değil. Hatta çoğu lider inovasyon yaratmak istiyor. Fakat karmaşıklık, günümüzde bir CEO’nun başa çıkması gereken en zor sorun. Büyük şirketler kurmak için gereken nitelikler var olsa da, bu şirketleri ölçeklendirmek için yapılması gerekenler yolu tıkıyor. Dünya genelinde bütün çalışanlar bu durumu gözlemleyebilir. Hepimiz hayatlarımızda ve kariyerlerimizde bir yerlere gelmek üzere hayaller kurarak yola çıktık. Ancak zaman geçtikçe, mümkün olanın peşine düşmek yerine,
16
Kariyerimin başlarında, küçük bir şirketi yönettiğim dönemleri hatırlıyorum. Müşterilerimi her gün görüyordum. Onların ihtiyaçlarıyla empati kurmak bir tür alıştırma değil, iş stratejimin ta kendisiydi. Onları tanımak, anlamak ve onlara beklentilerinin ötesinde hizmet sunmak zorundaydım. Yeni bir ürüne ihtiyaç duyulduğunu görmek için veri bilimcilerine gerek yoktu. Müşteriler bana bunu söylüyordu ve ben de bu ihtiyacı karşılıyordum. Ama artık CEO’ların çoğu bu tür bir empatiyi doğrudan engelleyen yönetim kademeleriyle kuşatılıyor. Müşterileri bizzat görmek yerine, hesap tabloları, sunum slaytları ve hiç bitmeyecek gibi gelen konferans görüşmelerinden oluşan bunaltıcı bir ofis oyunu oynuyoruz. Görüştüğüm bazı analistler, büyük şirketlerde 20 ayrı yönetim kademesinin bile olabildiğini söylüyor. Bazı uzmanlar ise alanının en iyisi olan şirketlerde 7 yönetim katmanı olduğunu belirtiyor. Bana kalırsa, organizasyonlar soğan gibi olmamalı ve katmanları ayırmaya çalıştığımızda bu soğan bizi ağlatmamalı. Dahası mı? Karmaşıklık daha da artıyor. Bain, The Economist ve başka kuruluşların yaptığı araştırmalar kasvetli bir tablo çiziyor. Yöneticiler, iş dünyasının çok daha karmaşık hale geldiğini söylüyor ve bundan kimin sorumlu olduğunu bilen yok. Bütün bu karmaşa, teknolojinin doğal ortamı olmalı gibi geliyor. Ama doğruyu söylemek gerekirse, görüştüğüm CEO’lar pek çok farklı
teknoloji şirketinden çok sayıda bambaşka uygulamalar aldıklarını söylüyor. Bu uygulamalar birbiriyle entegre olmuyor ve zaman içinde oluşturulmuş dev yapıları daha da ağırlaştırıyor. Liderler teknolojiyi bir müttefik olarak görüyor, ancak bugünün BT dünyasındaki popüler sözcüklerle ilgilenmiyorlar – bu sözcükler zaten karmaşık olan bir durumu daha da kötüleştiriyor.
............................................................................................................................................................................................................................... O halde sormamız gereken soru şu: “Artık yetmedi mi?” Karmaşıklıkla mücadeleye hazır mıyız? Bu mücadelede liderler, basit çalışmaya odaklanmalı. Yayınlanan raporlar, tüketicilerin sadelik sunan markaları çevrelerine tavsiye etme olasılığının yüzde 75 daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu tüketicilerin önemli bir kısmı da daha sade markalar için daha yüksek fiyatlar ödemeye razı olduklarını bile söylüyorlar. Ve sadelik sunan şirketler, rakiplerinden yüzde 100 oranında daha iyi performans göstererek sermaye piyasaları tarafından ödüllendiriliyor. Yani burada çok net bir fırsat var. Ancak işletmeleri sadeleştirmek, bir sloganın veya iş hedefinin ötesinde bir
süreç. Yönetim kademelerini ortadan kaldırmak ve büyümeyi yeniden birleştirici öncelik haline getirmek için CEO’ların ve ekiplerinin harekete geçmesi gerekiyor. Sadeleştirmeye giden yol, empatiden geçiyor ve teknoloji de bu süreci kolaylaştırıyor.
olmayalım? Olmalıyız ve olabiliriz de. Bu, bitmek bilmez pazarlama klişeleriyle müşterilere istenmeyen e-postalar göndermekle değil, müşterilerin tercihlerine saygı duymak ve ihtiyaçlarına daha uygun yanıtlar sunmakla alakalı bir durum.
30 yıl önce benim başladığım noktadan işe başlayalım, yani müşteriyle empati kuralım. Bugün, müşterilerin işlerini büyük ölçüde kendi tercih ettikleri şekilde yapabildiklerini biliyoruz. Neredeyse her türlü iş için yüz yüze görüşmeler yapmak, telefon veya cihazlar kullanmak mümkün. Yani eğer müşteri deneyimini sadeleştirmek istiyorsak, o müşteri hangi yöntemi tercih ediyor olursa olsun, neden biz de onunla aynı bakış açısına sahip
Ve müşterilerin deneyimlerini anlatmaları bu kadar kolayken, onları sosyal ağlardan dinlemek neden bu kadar zor olsun? Öte yandan, iş arkadaşlarımıza yönelik empati, onlara tatmin edici bir kariyer fırsatı sunma sözünden daha fazlası anlamına geliyor. İnsanların değerli zamanlarını önemsiz işlere harcamalarını beklemeyi bırakmak zorundayız. Bir iş seyahatini planlamak, masraf raporu hazırlamak ya da birkaç gün izin istemek, dört farklı uygulamanın kullanıldığı 30 aşamalı bir süreç olmamalı. Bu tür işlemler sadeleşirse, insanlar hayal ettikleri farkı yaratmak için kendi vakitlerine yatırım yapabilirler. İş ortaklarımıza yönelik empati ise kağıt faturaların ötesinde, kurumlar arası işbirliğinin yeniden tasarlanması anlamına geliyor. Çekler bazı yerlerde artık yüzlerce yıldır kullanılmıyor ama yine de birtakım ülkelerdeki ticari işlemlerde standart araç olmayı sürdürüyor. Bu gerçekten çılgınca. Eğer Sierra Leone’deki bir genç ABD’deki arkadaşlarıyla bağlantı kurabiliyorsa, biz de bir ağ içinde iş yapabilmeliyiz. Aslında 1,5 milyondan fazla işletme bunu zaten yapıyor. Global bir şirketi yönetiyorum ve kendi iş arkadaşlarımı da bu mücadeleye davet ediyorum. Yeni kurullar, haftalık konferans görüşmeleri ve hesap tabloları talepleriyle uğraştığımız sürece sadeleşemeyiz. En baştaki yaklaşımımızı yeniden benimsemeli ve bugüne kadar yaptığımız bazı şeyleri unutmalıyız. Yeniden hayal kurabilir miyiz? Evet. İnovasyon yapabilir miyiz? Evet. Büyüyebilir miyiz? Evet. Ama ancak ve ancak sadeleşirsek. Bu yazı ilk olarak www.news-sap.com adresinde yayınlanmıştır.
17
KÖŞE YAZISI....................................................................................................................................................................
SADELİĞİN 3 TEMEL FAYDASI vermekte zorlanmasını engelliyor. Diğer bir deyişle, hem şirketlerin kârlılığını hem de müşterilerin satın alım sürecini etkiliyor.
2. Müşteri Deneyimi
Jonathan Becher, SAP CMO
Hem özel hem de iş hayatımızda sadeliğe ulaşmaya çalışıyoruz. Bilimsel araştırmalar, özel hayatlarımızda sadelik ile mutluluk arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. İş hayatında ise sadeleşme için çok daha geçerli bir gerekçe var: Sadelik, kazandırır. Sadeliğin kârlılık, müşteri deneyimi ve çalışan bağlılığında olumlu etki yaratabileceği üç noktayı şöyle sıralayabiliriz:
1. Gelir
“Sade olan akıllıdır” sloganını benimseyen stratejik markalaştırma şirketi Siegel + Gale, 2013 Global Marka Sadeliği Endeksi (2013 Global Brand Simplicity Index) kapsamında yedi ülkede 10 binden fazla müşteriyle bir araştırma yaptı. Bu araştırma önemli bilgiler sunuyor: • Müşterilerin yüzde 75’i daha sade deneyimler sunan markaları çevresine tavsiye ediyor • Siegel + Gale’in sadelik portföyündeki markaların tamamı 2009’dan beri global borsa endeksi ortalamasını geçiyor Kararlarda Sadelik (Decision Simplicity) adlı benzer bir araştırmada, müşterilerin karar alma süreçlerini sadeleştiren markaların tavsiye edilme ihtimalinin yüzde 115, satın alınma ihtimalinin de yüzde 86 daha yüksek olduğu ortaya koyuldu. Sadelik, müşterilerin karar
18
Birçok müşterinin, şirketinizle kurduğu ilişki, internet sitenizde başlıyor. İnternet pazarlama blogu Conversion XL tarafından yapılan bir araştırmaya göre, sade internet siteleri, bilimsel açıdan, karmaşık olanlardan daha iyi. Çünkü insan beyni, basit bir şekilde sunulan bilgiyi daha çabuk ve daha verimli bir şekilde “çözümlüyor, depoluyor ve işliyor”. Sade bir internet sitesi, daha mutlu müşteriler ve daha çok sayıda yeni müşteri kazanma anlamına geliyor. Kullanıcı deneyimi araştırma firması Change Sciences, “Bireysel Bankacılık İnternet Sitesi Kullanıcı Deneyimi 2013” çalışması için 15 banka sitesinin kullanılabilirliğini, müşteri bağlılığını ve yeni müşteri kazanımını analiz etti: • Müşteriler, bankaların web sitelerinde işlem yaparken, başka sitelerdeki deneyimlerine kıyasla yüzde 17 daha az mutlu • Müşterilerin kullandıkları banka internet sitesini değiştirme olasılığı, diğer sitelerden yüzde 22 daha düşük • Bankaların internet siteleri, Amazon ve Walmart gibi e-ticaret sitelerinden yüzde 25 daha az kullanışlı Müşterilerle empati kurmak, müşterilere sadece internet ortamında değil, her temas noktasında net, tutarlı ve sade bir deneyim sunmak anlamına geliyor.
3. Çalışan Bağlılığı
Ne yazık ki çalışanların yalnızca yüzde 13’ü kendilerini çalıştıkları şirketlere bağlı hissediyor. Warwick Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, mutlu çalışanların işlerine daha bağlı olduğunu gösteriyor. Öte yandan Harvard Business Review’a göre, çalışanların işletmeye bağlılık
duyduğu yerlerde personel devir hızı, iş kazaları ve kalite sorunları azalıyor. Bağlılık duymayan çalışanlar ise ABD’li işverenler için her yıl 450-550 milyar dolar arasında verim kaybına mal oluyor. Peki, işletmeler çalışanlarını nasıl mutlu edebilir? Bilim, sadeliğin keyif ve mutluluk getirebileceğini gösteriyor. Management Innovation eXchange (MIX), iş dünyasında insan faktörünün gücünü ortaya çıkarmaya yönelik güçlü ve yenilikçi fikirleri keşfetmek için düzenlediği Sınırsız İnsan Potansiyeli Yarışması’nın kazananlarını geçtiğimiz aylarda duyurdu. M-Ödülü kazanan fikirlerin her biri, çalışan deneyimini sadeleştirmeye yönelik benzersiz bir yaklaşım sunuyor. Örneğin, Brezilyalı yazılım şirketi VAGAS, M-Ödülü’nü benzersiz yatay yönetim fikriyle kazandı. VAGAS’ta hiyerarşi ve emir-komuta zinciri yok; çalışanlar organizasyon stratejisini bağımsız olarak uygulama konusunda serbest. VAGAS’ta sadelik, çalışan ile organizasyon hedeflerinin arasında hiçbir engelin olmaması anlamına geliyor. Dünyanın en büyük bağımsız dijital sağlık ajansı Klick Health ise M-Ödülü’nü dönüştürücü işletim sistemi Genome ile kazandı. Genome, 400 çalışanının her biri için kişiselleştirilmiş deneyimler yaratmak üzere büyük veri ve sosyal medyadan yararlanıyor. Çalışanlar, “işe başladıklarında Genome’da oturum açarak iş akışları, hedef belirleme, idari işler, raporlama işleri, eğitim ve daha fazlası için bu sistemi kullanıyorlar”. Gelir, müşteri deneyimi ve çalışan bağlılığı... Sadelik sizin şirketinize hangi avantajları kazandırıyor? Bu yazı ilk olarak LinkedIn’de, daha sonra forbes.com adresinde yayınlanmıştır.
DOSYA KONUSU: KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ ÇÖZÜMLER........................................................................................................................
GEÇMİŞİN KRALLIKLARINDAN GELECEĞİN TEK KİŞİLİK İMPARATORLUKLARINA SAP, “Sadeleştirme” stratejisi ve bu strateji doğrultusunda şekillendirdiği yenilikleriyle, tüm yöneticilere ve çalışanlara kendi istedikleri tarzda çözümler sunuyor. Bu yeniliğin en önemli adımlarından biri de SAP Fiori ve Screen Personas’ın ücretsiz hale gelmesi.
yeniden tasarlayan bir ekip vardır. Öyle ki bu ekip, gerçek bir tarihi kişilik ele alınıyorsa o zamanki kralın zevkine uygun kıyafetleri, eşyaları, çekimin yapıldığı platoya adeta yığar. İzleyiciler, aynı kıyafeti, hatta aynı taht salonunu bile tekrar tekrar izlemek durumunda kalmaz. Efektler, bu görkemli etkiyi daha da güçlendirir. Kısacası, rengarenk bir dünyadan söz ediyoruz...
Hollywood’un ve İngiliz sinemasının en sevdiği film türleri arasında epik, tarihi filmler ve elbette diziler bulunur. Türkiye’de ise aynı yoğunlukta olmamakla birlikte benzer bir akımın hayat bulduğunu söylemek mümkün. Tüm bu filmlerin, dizilerin arka planında ise kostüm ve dekorları hazırlayan, onları gerçeğe uygun bir şekilde
Sinemada teknoloji ve imkanlar geliştikçe sahneler daha da renkli oluyor ama konu teknolojinin kendisine gelince aynı tablodan söz etmek mümkün değil. İş dünyasında hep birbirine benzer standart ekranlar, benzer tablolar ve bilgilerle karşılaşılır. Hazırlanan raporların kişiselleştirilmesi noktasında ise sınırlar, yetkiyle bağlantılıdır. Yetkisi olan, ekranını
20
kendine göre kişiselleştirebilir; yetkisi olmayan ise standardın ötesine çok da fazla gidemez. Daha doğrusu, gidemezdi...
Teknoloji size özel bir dünya, size özel bir iş yaşamı sunuyor Teknolojinin iş dünyasını şekillendirmeye başlaması çok uzun zaman önceye dayanıyor. Ancak bu zamanın büyük bölümü monokrom ekranlarda, yanıp sönen imleçleri takip etmekle geçti. Renkli ekran dönemi ise daha iyi bir görüntü sunmasının yanında, arayüz kavramını da bizlerle buluşturdu. Ama tek tip ekranlarda menüler arasında gezinmenin ötesine çok da fazla geçilemedi. ERP, CRM, İş Zekası gibi çok sayıda yenilik bir nebze olsun kontrol özgürlüğü sağlasa da ekran yine aynı ekrandı.
............................................................................................................................................................................................................................... olanağı tanıyor. Çalışanlar ise bu onaylar için gerekli sisteme giriş başvurularını yine mekan ve daha da önemlisi cihaz bağımsız gerçekleştirebiliyor. Geliştirilen tek bir uygulama, iOS ya da Android gibi mobil işletim sisteminin ne olduğuna bakmaksızın tüm cihazlarda çalışabiliyor. SAP Fiori, bu yeteneğini farklı ekran büyüklüklerine sahip mobil cihazlarda ayrı ayrı düzenleme yapılmasına gerek bırakmamasıyla da gösteriyor. Rol bazlı, kişiselleştirilmiş ve esnek ekranlar sunan SAP Fiori, yetenekleriyle mevcut SAP süreçlerinin daha etkin ve verimli kullanılabilmesinin yolunu açıyor. Mayıs 2014’te gerçekleştirilen SAPPHIRE NOW konferansında “Sadeleştirme” stratejisini duyuran SAP, bu bağlamda SAP Fiori kullanıcı deneyimi çözümünü de standart yazılım lisanslarının içine dahil etmişti.
Kullanıcı deneyimiyle tasarlanan özel bir çözüm: SAP Screen Personas Hemen hemen hepimiz bilgisayar başına oturup saatlerce bu ekranlara baktık, karşımıza çıkan verileri inceledik, raporları değerlendirdik. Ama değişmeyen kural, standartların dışına çıkamamaktı. Dönüm noktası ise internet ve internette yol almamızı sağlayan teknolojiler oldu. 90’ların sonunda kişiselleştirme, giriş yapılan sitedeki konu başlıklarına ait çerçeveleri isteğe göre sıralamaktan ibaretti. İstenmeyen konuları görünmez kılan, küçük çerçevelerin sağ üst köşesindeki çarpı işareti beklentileri bir yere kadar karşılayabiliyordu. Veritabanlarının kullanımı istenilen ölçüde değildi. İnternet tarayıcıları bir noktaya kadar destek veriyor, farklı tarayıcılarla aynı işlem yapılmak istendiğinde sorunlarla karşılaşılabiliyordu. Bu kilidi kıran ise HTML 5 teknolojisi oldu. O güne kadar yapılamayan ya da yapılması zor olan süreçler kolaylaştı. Ama daha önemlisi, giriş yapıldığı an yalnızca kullanıcının en başta belirlediği standartlarda sayfalar karşımıza çıkıyor. Veritabanları çok daha etkin bir şekilde kullanılabiliyor. Üstelik bu, sadece bilgisayarımızın tarayıcısında değil, mobil cihazlarımızın ekranında da hayat buluyor. Yani kısacası, hayat
artık bize özel, istediğimiz sadelikte ve karmaşadan uzak bir yapıda. Elbette bireysel hayatlarımızın yanında iş dünyası da aynı keyfi sunar oldu. Bu keyfin SAP’deki karşılığı ise iki farklı çözümle kendini gösteriyor: SAP Fiori ve Screen Personas.
SAP Fiori: En çok kullanılan SAP süreçleri için yeni bir arayüz
SAP Fiori, yaygın olarak kullanılan SAP süreçlerini yeni ve kontrolü kolay bir arayüzle sunuyor. Son kullanıcı ihtiyaçlarına göre tasarlanan bu arayüz, HTML5 teknolojisinin tüm avantajlarından faydalanıyor. Verimliliği ve kolaylığı, yalnızca masaüstü büyük ekranlara değil, artık pek çok profesyonelin mobilleştiği günümüzde, mobil cihaz ekranlarına da taşıyor. 250’nin üstünde son kullanıcının ihtiyaçlarının analizi sonrası şekil bulan SAP Fiori yöneticiler, çalışanlar, satış temsilcileri ve satın alma uzmanlarına yönelik 25 farklı çözümün çok daha kolay kullanılabilmesinin yolunu açıyor. Tüm bu gruplara ‘hareket özgürlüğü’ sağlayan SAP Fiori, yöneticiler için izin, seyahat, masraf, alışveriş sepeti, satın alma siparişi ile kontrat onayları gibi pek çok işlemi mobil cihazlarla yapabilme
2013’te ilk kez duyurulan ve Amerika’daki Varian Medical Systems adlı firmanın talebi doğrultusunda yapılan çalışmalar sırasında ortaya çıkan SAP Screen Personas, sadeleştirme ve kişiselleştirme stratejisini yansıtan bir başka önemli özellik. Standart SAP ekranlarını kopyalayan çözüm, gruba veya kişiye özel bir tasarımla buradaki bilgileri sunabiliyor. SAP Screen Personas’ın en önemli avantajı, kişiselleştirilmiş ekranların hazırlanmasında tek bir satır kod yazılmaması. Sade yapısı ile kullanıcıların hata yapma riskini de düşüren SAP Screen Personas, yarattığı kişiselleştirilmiş ekran ile verimliliğe de pozitif katkı sağlıyor ve artık SAP tarafından ücretsiz sunuluyor.
Artık kralın zevki yok, kişilerin seçimi var
Bu iki çözüm, 2014 üçüncü çeyrek finansal sonuçlarına göre yüzde 41’le en hızlı büyüyen bulut şirketi unvanını elinde bulunduran SAP’nin geleceği nasıl doğru öngördüğünü de kanıtlıyor. SAP HANA ile veri analizinde çığır açan bir yeniliğe imza atan SAP, şimdi de “Sadeleştirme” stratejisi ve bu strateji doğrultusunda şekillendirdiği yenilikleriyle, tüm yöneticilere ve çalışanlara kendi istedikleri tarzda çözümler sunuyor.
21
DOSYA KONUSU: SAP’NİN INOVASYONA BAKIŞI.............................................................................................................................
SAP’NİN KAPISI YENİ FİKİRLERE, YENİ GİRİŞİMLERE, YENİ UYGULAMALARA AÇIK Liderlik, beraberinde bazı sorumlulukları da getirir. Bunun bilincinde olan SAP, sadece yeni teknolojiler üretmekle kalmayıp gençlere ve girişimcilere yeni uygulamalar geliştirmenin kapılarını da açıyor. 2012’den bu yana uygulanan SAP Startup Focus Programı, hem dünyada hem de Türkiye’de meyvelerini veriyor. SAP Startup Focus Programı, 2012’de ABD’de hayata geçirildi. Program, dünyanın 57 farklı ülkesinde 22 farklı sektörde faaliyet gösteren, bugüne kadar toplam 10 milyon doların üzerinde gelir elde eden 1500’den fazla girişimi destekledi. Desteklenen girişimlerin 120’sinden fazlası, SAP tarafından onaylanmış çözümler üretti. Kademe kademe başka ülkelere de yayılan programın Türkiye’deki ilk adımı da 2014 yılında atıldı. SAP Startup Focus, Teknopark İstanbul’da
22
çalışmalarına başlayan SAP İnovasyon Merkezi’nde (SAP Innovation Center) düzenlenen ilk etkinlik oldu. SAP Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Ekin Erim, programın önemini şu şekilde özetliyor: “Teknolojiyi sadece kullanan değil, üreten olmak da çok önemli. Bunu yapabilmek için de yeterli bilgi birikimine ve vizyona sahip genç girişimcilere imkan tanınması gerekiyor. SAP bu konuda gerek
dünya genelinde gerekse Türkiye’de pek çok çalışmaya imza attı. SAP Startup Focus Programı bunların en önemlilerinden biri.” SAP Teknoloji ve İnovasyondan Sorumlu Satış Destek Direktörü Ahmet Engin Tekin de Program hakkında şunları ifade ediyor: “Programın temel hedefi, inovasyonu teşvik etmek ve programda seçilen şirketlerin çözümlerini SAP HANA’ya taşıyarak global piyasada yer almalarına destek olmak. Programa büyük veri ve gerçek zamanlı analiz alanlarında çalışan işletmeler katılabiliyor. Başvuranlar arasından seçim yapılıyor ve programa katılmaya hak kazananlar, doğrudan SAP uzmanlarından ve alanında önde gelen isimlerden eğitim alıyor.”
............................................................................................................................................................................................................................... Eğitimin ilk gününde üst düzey yöneticiler ve yatırımcılar sunumlar yapıyor ve tanışma oturumları (networking sessions) düzenleniyor. İkinci gün ise çoğunlukla Startup Focus programının global merkezi Kaliforniya-Dublin’den gelen SAP uzmanları yönetiminde SAP HANA Bootcamp gerçekleştiriyor. Burada katılımcılar SAP HANA ile tanışıyor ve kendi çözümlerini SAP HANA üzerinde nasıl kullanacaklarına dair fikirler ediniyorlar. Son aşamada da SAP HANA’yı çözümlerinde en iyi şekilde kullanabilecek şirketler seçiliyor. Bu şirketler, 12 aya kadar ücretsiz SAP HANA lisansı ve kullanım yetkisi elde ediyor, ayrıca SAP’nin satış gücünü de arkalarına alarak dünya pazarlarına açılabiliyor. Bu satış gücü, 120 ülkede toplam 15 bin SAP satış uzmanına ve SAP’nin 263 binden fazla müşteriden oluşan ağına ulaşma imkanı anlamına geliyor. Özetle program, sağlıktan üretime kadar pek çok farklı endüstriye
EMEA bölgesinden iki örnek Imaginestics: Havacılık ve Savunma sektörüne yönelik kesikli üretim uygulamalarında uzmanlaşan Imaginestics, üreticilerin şekil benzerliği algoritmalarını kullanarak ürün ve tedarikçi araması yapabilmesini sağlayan VizSeek yazılımını geliştirdi. Sistem, girilen görsel verilere benzer ürünleri hızla bulup geçmiş satım alımlarla ilişkilendirebiliyor. Böylece tedarikçi ya da ürün seçme süreleri kısalıyor, maliyetler düşüyor, tedarik zinciri kalitesi artıyor. Feedzai: İleri teknoloji alanında hizmet veren Feedzai, SAP Startup Focus fonu tarafından desteklenen ilk şirket olma unvanını taşıyor. Feedzai’nin sunduğu çözüm, 3 yıllık suistimal ve risk veritabanı ile bütün kredi kartı işlemlerini gerçek zamanlı olarak karşılaştırıyor. Her bir işlem için yapılan tarama 100 milisaniyeden daha kısa zamanda tamamlanıyor ve elde edilen sonuçların doğruluk payı yüzde 97’den fazla oluyor. Feedzai’nin sunduğu bu çözüm ile suistimalleri tespit etme oranı yüzde 80’i aşıyor.
yönelik yenilikçi fikirlerin üretilmesine ya da yaygınlaştırılmasına katkıda bulunuyor.
Türkiye’de SAP Startup Focus
Dünyada pek çok yaratıcı çalışmayı destekleyen SAP Startup Focus Programı, Türkiye’de SAP İnovasyon Merkezi üzerinden yürütülüyor. Programın ilk uygulaması Nisan ayında yapıldı. Çalışma sırasında SAP içinden ve dışından üst düzey yöneticiler sunumlar yaptı; inovasyon ve teknolojinin iş süreçlerinin basitleştirilmesi ve verimli hale getirilmesi üzerine etkileri katılımcılarla paylaşıldı. Yine program kapsamındaki SAP HANA Bootcamp’te ise büyük veriyi oldukça hızlı bir şekilde kullanılabilir bilgiye dönüştüren SAP HANA platformunun uzmanları, platformun kullanımı ve faydalarını içeren eğitimler verdi. SAP Startup Focus Programı’na katılan genç işletmelerin yaratıcı fikirleri hayata geçmeye başladı bile. Örneğin Trendbox, sahada gerçek zamanlı satış performansı ölçümü yapan bir çözüm geliştirdi. Program tarafından desteklenen bir başka proje de İnfonomi’nin perakende sektörüne yönelik olarak geliştirdiği mobil pazarlama, ödeme ve mağaza içi navigasyon çözümü KURBI oldu. Sentio ise Sentio Sports Analytics yazılımıyla gerçekleştirdiği futbol analizleriyle spor dünyasının gündemine yerleşti.
SAP Innovation Center Türkiye Genel Müdürü Cafer Tosun, SAP Startup Focus programı hakkında şunları söyledi: “SAP Startup Focus programı Türkiye’deki girişimlerin gelişimine büyük fayda sağlayacaktır. Büyük veriyi ve büyük veriyi işleme açısından en verimli imkânları sunan SAP HANA platformunu Türk şirketlerine tanıtmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Ayrıca SAP İnovasyon Merkezi olarak Türkiye’deki startup’ları pazara giriş, pazarlama ve teknoloji konularında desteklemekten dolayı gururluyuz.”
İnfonomi: SAP ile büyüdü, SAP’ye hizmet veriyor İnfonomi Teknoloji A.Ş, savunma sektörü ve SAP İş Zekası uygulamaları konusunda uzman ve kendi hayallerini gerçekleştirmek isteyen bir grup mühendis tarafından Şubat 2014’te İstanbul’da kuruldu. iBeacon teknolojileri konusunda perakende, müze ve fuarcılık sektörlerine özel uçtan uca çözüm geliştiren İnfonomi, ARGE 1507 programı kapsamında TÜBİTAK tarafından da destekleniyor. SAP’nin yoğun sertifikasyon sürecinden başarıyla geçen iBeacon projesi, Powered by SAP HANA logosunu kullanım hakkını elde etmiş bulunuyor.
23
DOSYA KONUSU: SAP’NİN INOVASYONA BAKIŞI............................................................................................................................. teknolojili forum uygulaması olan SAP Forum 2014 İstanbul ile kullanıcılar forum alanında kişisel ajandalarını oluşturabiliyor, diğer katılımcılar ile iletişim kurabiliyor, interaktif kroki ile kolayca yön bulabiliyor, uygulama içine dahil edilen interaktif oyun ile puan toplayıp bu puanları SAP Kantin’de harcayabiliyor.
İnfonomi Kurucu Ortağı Taner Yüksel, şirketin SAP Startup Focus Programı’na katılma sürecini şöyle anlatıyor: “SAP Startup Focus Programı’na bilinçli bir kararla girdik. Apple tarafından lansmanı yapılan iBeacon teknolojilerine odaklanmaya karar verdik. Program kapsamında SAP HANA ile ilgili dokümanlara erişme ve online seminerlere ücretsiz katılma imkanı bulduk. Bu sayede SAP HANA bilgimizi geliştirebildik. iBeacon teknolojilerine yönelik ürünümüzün geliştirilmesi aşamasından sonra ise SAP’nin özellikle satış ve pazarlama konularında çok ciddi desteğini görüyoruz. Temmuz ayında ABD’de SAPPHIRE NOW etkinliğine davet edildik. Orada teknolojimizi dünya çapında şirketlerin olduğu bir ortamda tanıtma fırsatını bulduk. Gelecek ay ise yine ABD’de Silikon Vadisinde önemli bir konferansa katılacağız. MIT Technology Review’da, perakende sektöründe inovatif uygulamalar geliştiren 3 yıldız startup’tan biri olarak gösterildik. SAP ile birlikte Türkiye’nin önemli perakende zincirlerinde pilot çalışmalara başladık.
Ayrıca 20.000 avro tutan sertifikasyon ücretini de SAP karşıladı.” İnfonomi’nin geliştirdiği uygulama, büyük verinin hızlı işlenmesine ihtiyaç duyduğundan SAP HANA üzerinde geliştirildi. Müşteri mağaza içerisinde dolaşırken, en fazla iki saniye içinde, mağaza içerisindeki konumuna göre ilgisini çekebilmek gerekiyor. Bu iki saniye içerisinde veritabanından okuma, yazma, silme, değiştirme ve gerekiyorsa veri madenciliği gibi işlemleri bitirmiş olmak ve kişiyi mutlu edecek içeriği onun mobil cihazında paylaşmak çok önemli. SAP HANA ile bu hız mümkün. İnfonomi, SAP Startup Focus Programı kapsamında SAP ile kurduğu ilişkiyi yeni projelerde de yürütüyor. Binlerce noktada bulunan bir perakende zinciri için SAP ile birlikte bir pilot çalışma başlatıldı. Şirket ayrıca, SAP Forum etkinliğinde de SAP’ye hizmet veriyor. SAP Forum İstanbul için hazırlanan mobil uygulama İnfonomi tarafından geliştirildi. Dünyanın ilk iBeacon
Özyeğin Üniversitesi Girişim Fabrikası ile yeni ufuklar
SAP’nin Özyeğin Üniversitesi Girişim Fabrikası işbirliğiyle başlattığı Teknogirişimcilik Hızlandırma Programı, Türkiye’de büyük veri alanında çalışan girişimcileri küresel pazara taşımayı hedefliyor. Büyük veri alanında yenilikçi fikirlere sahip gençlere, çözüm geliştiren girişimcilere ve teknoloji şirketlerine açık bir yarışma olarak kurgulanan programa yoğun bir başvuru oldu. 12 proje seçildi ve bu katılımcılar beş haftalık hızlandırma programına başladı. Bu süreçte teknik eğitimlerin yanında atölye çalışmaları ve alanında önde gelen isimlerin mentorluk programları da yer aldı.
24
Her sene yeni bir icat yapmak vizyonuyla kurulan İnfonomi’nin Kurucu Ortağı Taner Yüksel, benzer bir yol izlemek isteyen startup’lara şunları öneriyor: “Her şey bir hayalle başlıyor. Hayallerinizin peşine düşüp güvendiğiniz bir ekiple birlikte harekete geçerseniz sonrası çok daha kolay. Küçük adımlarla başlayıp pes etmemek gerekiyor. SAP Startup Focus Program gibi destekleyici unsurlar sayesinde, zorlukların ve engellerin üstesinden gelmek biraz daha kolaylaşıyor.”
Trendbox: Geleneksel perakendecilere SAP HANA ile ulaşıyor
Trendbox, üretim ve perakende sektörlerinin ihtiyacı olan ürün bazlı satış performans raporlarını, verinin oluştuğu yerde ve anda, hızlı ve çok boyutlu parametrelerle (rakip, hava, etkinlik vb.) yorumlayarak firma yöneticilerinin karar verme süreçlerini kolaylaştırıyor. Şirketin sunduğu çözümlerin başında, geleneksel perakendecilerin (büfe, bakkal, market vb.) performanslarını gerçek zamanlı olarak ölçümlemek geliyor. Bu ölçümler, konvansiyonel araştırma yöntemlerinde olduğu gibi kişiye ve yoruma açık olmuyor. Hiçbir BT ve insan kaynağı yatırımı gerekmeden, pazar araştırma sonuçları bulut platformu üzerinden doğru ve gerçek bir biçimde sunuluyor. Trendbox bu mobil analiz projesini hayata geçirebilmek için, büyük veriyi gerçek zamanlı işleyebilecek ve gerçek zamanlı raporlar sunacak bir veritabanına ihtiyaç duyuyordu ve bu noktada SAP HANA bellek-içi veritabanı platformunu kullanarak çözümünü oluşturdu. Trendbox Kurucu Ortağı ve CEO’su Arman Eker, bu süreçte SAP Startup Focus Programı’yla tanışmalarını şöyle anlatıyor: “Mart ayında Türkiye’de
............................................................................................................................................................................................................................... yapılan SAP İnovasyon Forum İstanbul etkinliğinde, SAP Startup Focus Programı’nın EMEA sorumlusu Gary Parnell ile görüştükten sonra bu programa dahil olmaya karar verdik. Bu program sayesinde hem SAP HANA için teknik destek alabiliyoruz hem de SAP ile birlikte etkinliklere katılıp ürünümüzü sunma ve aynı zamanda global müşterilerine ürünümüzü tanıtma fırsatlarını değerlendiriyoruz.”
En yaratıcı iş fikirleri EnterPrize’da ödüllendirildi SAP sadece yeni şirketlere ve fikirlere değil, gençlerin inovasyon çalışmalarına da destek veriyor. Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü’nün organize ettiği, üniversiteli girişimcilerin iş fikirlerini hayata geçirebilmesi için fırsatlar sağlayan EnterPrize Girişimcilik Yarışması’nın sponsorları arasında SAP Türkiye de yer aldı. Başvuru yapan 451 iş fikri arasından birinci seçilen proje Crushmania oldu. Projenin amacı, sosyal ağ ve oyunlaştırma kavramlarını birleştirerek kullanıcılara sosyal ağı bir oyun olarak sunmak. İçerikteki yenilik ise kullanıcıların kişilere ve kavramlara olan ilgilerini, sosyal ağ üzerindeki davranışlarını modelleyerek hesaplamak ve bu sonuçları eğlenceli bir oyuna dönüştürmek. Yarışmada ikinciliği Tek Eksende Çoklu Dezenfeksiyon projesi aldı. Bu proje, süt ineklerinin hastalıklara karşı korunması için 15 saniyelik pratik bir sistemi hayata geçirmeyi hedefledi. Üçüncülük ise engelli vatandaşların beyin dalgalarıyla engelli araçlarını yönetebilmelerini sağlayan Beyin Dalgası Kontrollü Akıllı Engelli Aracı projesinin oldu.
Trendbox, SAP’nin global ağına erişme imkanının yanı sıra, proje uygulama sürecinde SAP’de kendisine destek verebilecek kişilerle ve önemli global firmalar ile de tanışabiliyor. Birçok teknik konuda doğrudan SAP uzmanlarından destek alabilmek önemli bir avantaj sağlıyor. Ürünün hem teknik yapısının hem de iş modellerinin geliştirilmesinde SAP Startup Focus Program ekibinden de destek alınıyor. Trendbox, bu ekiple her hafta bir araya gelerek global firmalar ile işbirliği imkanlarını da görüşüyor. Ortak toplantılar, sunumlar ve benzeri aktiviteler düzenli olarak sürdürülüyor. Trendbox Kurucu Ortağı ve CEO’su Arman Eker, SAP HANA üzerinde geliştirilebilecek yeni ve yaratıcı bir fikri olanlara şu tavsiyede bulunuyor: “Bu fırsatı kaçırmamalarını öneririm. SAP, bu hizmeti firmalardan herhangi bir maddi bedel talep etmeden sunuyor. Bu açıdan bakıldığında da böyle bir destek, yola yeni çıkmış bir startup için çok değerli bir fırsat!”
Sentio: Spor dünyasına özel, SAP HANA destekli analiz çözümleri
2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nin Yeni Düşler Yenilikçi Düşünceler yarışmasında birinci olan ve buradan alınan destekle kurulan Sentio, spor dünyasına özel bir çözüm geliştirdi. Sentio Sports Analytics iki kamera, bir dizüstü bilgisayar ve bir tabletten oluşan yüksek teknoloji bir ürün. Sistem, futbolcuların gözle görülmeyen performansları hakkında detaylı bilgileri gerçek zamanlı olarak analiz edebiliyor. Böylece teknik ekibin ve sporcuların taktik ve teknik kararlarını destekliyor. Futbolcuların oyun sırasındaki koşu mesafelerini, oyundaki hızlarını, pas sayılarını ölçerek detaylı bir şekilde teknik ekiplere ulaştıran Sentio Sports Analytics, sadece futbolda değil, basketbol ve Amerikan futbolu gibi diğer takım sporlarında da kullanılmak üzere geliştiriliyor. Sentio ayrıca, idmanlar sırasında sporcuların konum bilgisine ek olarak nabız, stres seviyesi ve oksijen satürasyonu gibi yaşamsal verilerini de toplayarak giyilebilir bir donanım çalışması da yapıyor.
Sentio Genel Müdürü Serdar Alemdar, pek çok farklı sektörün yanı sıra spor dünyasına da özel çözümler sunan SAP ile yollarının kesişmesini şöyle anlatıyor: “Mart 2012’de Boston’da düzenlenen MIT Sports Analytics konferansında SAP HANA platformunun NBA ile yaptığı işleri görme şansımız olmuştu. Geliştirdiğimiz Sentio platformu ile SAP HANA’nın entegre bir şekilde müşterilerimize çok daha yüksek bir değer üretebileceğini fark ettik. SAP Türkiye ile irtibat kurduğumuzda, onların da en az bizler kadar heyecanlı olduklarını gördük. Bu görüşmeler sırasında bize SAP Startup Focus Programı’ndan bahsettiler. Biz de programa katılmaya karar verdik.” Sentio, SAP Startup Focus Programı’na katılarak öncelikle SAP Ar-Ge merkezlerinde spor analitiği konularında çalışan uzmanlarla tanışma imkanı buldu. Şirketin vizyonunu ve stratejilerini geliştiren bu görüşmelerin yanı sıra SAP HANA üzerinde bilfiil çalışma fırsatı da Sentio’ya büyük fayda sağladı. SAP Startup Focus Programı’nın tamamlanmasından sonra da SAP ile Sentio arasındaki bağlantı devam etti. Sentio, spor odaklı çözümünün SAP HANA üzerinde koşan bir versiyonunu hayata geçirdi. Program sırasında alınan uygulamalı eğitim sayesinde Sentio Sports Analytics ile SAP HANA entegrasyonu son derece hızlı bir şekilde gerçekleştirildi. Sentio son dönemde de SAP HANA’nın öngörüye dayalı analiz (predictive analysis) araçlarını kullanarak çok daha etkin çalışan bir altyapı üzerinde çalışıyor. Sentio Genel Müdürü Serdar Alemdar, SAP Startup Focus Programı’na katılmayı düşünenlere şunları öneriyor: “Program, uzun vadede SAP ile işbirliği yapmakta stratejik fayda gören startup’lar için geliştirilmiş, benzersiz bir uygulama. Programa katılacak firmaların SAP ile ortak yol haritası konusunda beklentilerini netleştirerek hedefe uygun işler yapmalarını tavsiye ederim. SAP’nin düzenlediği toplantılara maksimum katılım göstererek gerekli ilişkileri kurmanın, uzun vadeli başarı için kritik olduğunu düşünüyorum.”
25
DOSYA KONUSU: SAP’NİN INOVASYONA BAKIŞI.............................................................................................................................
GÖREVİMİZ İNOVASYON! Küresel SAP Innovation Center ağının bir parçası olarak, 20 milyon avroluk yatırım değeriyle Teknopark İstanbul’da kurulan SAP İnovasyon Merkezi, ülkemizin en önemli Ar-Ge merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Gerek SAP müşterilerine yönelik çalışmalar gerçekleştiren gerekse yeni fikirlere ve şirketlere gelişim imkanı sunan SAP İnovasyon Merkezi’nin odağında kamu, tüketici ürünleri, perakende ve imalat sektörleri bulunuyor. Merkezin faaliyetlerinden söz eden SAP İnovasyon Merkezi Genel Müdürü Cafer Tosun, Türkiye’deki genç potansiyeli bilişimle üretime yönlendirmeyi hedeflediklerini söylüyor. SAP İnovasyon Merkezi’nin kuruluş amacı nedir? Misyonumuz inovasyon. Biz, SAP İnovasyon Merkezi olarak, ülke dinamiklerini gözeterek Türkiye’nin teknoloji potansiyelini uluslararası
26
seviyeye taşımak amacıyla kurulduk; faaliyetlerimizi de bu vizyon doğrultusunda sürdürmekteyiz. SAP’nin Türkiye’de bu kadar önemli bir yatırım yapmasını neye bağlıyorsunuz? Daha doğrusu, sizce bu yatırım neden Türkiye’ye yapıldı? Türkiye kıtaları ve kültürleri birbirine bağlayan bir ülke olarak, bölgedeki ve dünyadaki pazarlarda yenilikçi BT çözümlerinin öncüsü olabileceği, ideal bir konumda yer alıyor. İçerisinde yer alan 40 üniversitesiyle İstanbul, çok sayıda yetenekli gençle dolu bir şehir. Türkiye’de genç nüfus 24 Avrupa ülkesine bedel ve bu genç nüfus özellikle bilişim sektöründe oldukça fazla. Buna ek olarak,
Türkiye dijitalleşme yolunda çok hızlı ilerlemekte. Şu an SAP İnovasyon Merkezi’nde yapılan çalışmaları özetleyebilir misiniz? En büyük projelerimizden biri “dijital eğitim platformu”. Bu platform dijital dünyanın avantajlarını öğrenci, öğretmen, idareci ve ebeveynlere taşıyarak onların kendi aralarında iletişimlerini kolaylaştıracak. Çok çeşitli dijital eğitim materyaline erişimi mümkün kılarak öğretmenlere çok daha etkin ders içeriği hazırlama olanağı verecek olan platform, öğrencilerin derse ilgilerini ve aktif katılımlarını artırmak üzere tasarlanıyor. Bir diğer uğraş alanımız ise “akıllı bakım sistemleri”. Bu sistemler gerçek zamanlı sensör bilgilerinin ve geçmiş bakım verilerinin analizi ile uçak arızalarının önceden tahmin
............................................................................................................................................................................................................................... edilmesini ve böylece uçakların havada kalma sürelerinin maksimize edilmesini amaçlıyor. Geliştirmekte olduğumuz bu platformun enerji sektöründeki uygulamaları üzerinde de çalışmalarımız var. Tüm bu uygulamalarımızı SAP HANA teknolojisi üzerine inşa ediyoruz. Ayrıca Almanya’daki SAP Lab ile yeni nesil veri tabanı yönetim platformlarını geliştiriyoruz. Bunların yanında, üniversitelerle Ar-Ge konusunda
SAP İnovasyon Merkezi
SAP, 20 milyon avro yatırımla hayata geçirdiği SAP İnovasyon Merkezi’ni açarak, Teknopark İstanbul’a yatırım yapan ilk global yazılım firması oldu. Merkez, sayısı 300’ü bulan çalışanıyla, SAP’nin farklı sektörlerdeki müşterilerine inovasyon desteği sağlamayı hedefliyor. SAP İnovasyon Merkezi, çalışmalarında, Almanya’daki Hasso Plattner Enstitüsü ile birlikte geliştirilen “design thinking” (tasarım odaklı düşünce) yaklaşımını benimsiyor.
işbirliği ve Türkiye’deki startup’ları destekleme çalışmalarımız var. SAP İnovasyon Merkezi’nin hedefleri neler? SAP İnovasyon Merkezi’nin kuruluş amacı, Türkiye’deki yaratıcılık ve Ar-Ge potansiyelini global düzeyde inovasyonlara dönüştürmek. Kamu ve özel sektörle birlikte çalışarak kurumların büyük veri problemlerine yazılım çözümleri üretmek ve bu çözümleri global ürünlere dönüştürmek istiyoruz. Giderek daha da fazla dijitalleşen dünyamızda eğitim teknolojileri maalesef aynı ivme ile ilerlemiyor. Eğitim altyapımızdaki bu teknolojik boşluğu gidermek amacıyla, geleceğin eğitim platformunu geliştirmeyi kendimize görev edindik. Bu tasarım sürecinde kullanıcı odaklı tasarım yaklaşımımız ile öğrenci, öğretmen, idareci ve ebeveynleri bu sürece dahil etmek de öncelikli hedeflerimiz arasında. Teknolojik gelişmenin son on yılına damga vuran en etken paydaşlar ise startup’lar. Sürekli dinlediğimiz Silikon Vadisi başarı öykülerine Türkiye’den
yenilerini ekleyebilmek istiyoruz. Bu amaçla SAP’nin globalde başarıyla uyguladığı Startup Focus Programı’nı ülkemize getirerek startup’lara destek vermeye başladık. Önümüzdeki yıllarda bu desteği artırarak bu şirketlerin global sahnede etkin rol almalarını hedefliyoruz. Tüm bu hedeflerimizin ortak paydasında yatan ise Türkiye’deki BT/yazılım sektörünü güçlendirmek ve dünyada BT alanında sözü geçen lider ülkelerden biri haline getirmek. Yenilikçilik ve teknoloji birbirinden ayrılmaz iki kavram. SAP İnovasyon Merkezi fikri ise başlı başına bir yenilikçilik örneği. Merkez, yazılımcı gençlere neler vaat ediyor? İlk önce motivasyon ve güven vaat ediyor. SAP İnovasyon Merkezi, Avrupa’nın en büyük yazılım şirketi olan SAP’nin, 25 bin yazılımcıdan oluşan global Ar-Ge ağının bir parçası. Genç yazılımcılar bu ağ içerisinde deneyimli mühendislerle birlikte son teknolojiler üzerine çalışarak kendilerini uluslararası seviyede geliştirme fırsatı buluyor. Bu sayede, ekibimize katılan yetenekli arkadaşlar kendi uzmanlık alanlarına yoğunlaşarak dünya çapında teknoloji üretip yenilikçi ürünler geliştirecekler.
27
DOSYA KONUSU: SAP’NİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YAKLAŞIMI........................................................................................................
SAP, TEKNOLOJİYİ İNSANLA BİRLEŞTİREREK SÜRDÜRÜLEBİLİR KATMA DEĞER YARATIYOR 130’dan fazla ülkede 65 binin üzerinde çalışanıyla hizmet veren SAP, 40 yılı aşkın inovasyon yolculuğunda çevreye ve sosyal sorumluluk konularına hassas yaklaşımıyla iş dünyasında özel bir yere sahip.
28
............................................................................................................................................................................................................................... Çözüm teknolojilerini kurumsal ama aynı zamanda sürdürülebilir dünyanın hizmetine sunan SAP, iş süreçlerinde doğanın korunmasına yönelik uyguladığı stratejiler ve dünya çapında imza attığı sosyal sorumluluk projeleriyle her zaman adından söz ettiriyor. Şirketin 2012 yılında sadece EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) ile DACH (Almanya, Avusturya, İsviçre) bölgelerinde gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerine yaklaşık 670 bin avro ayırmış olması, bu duyarlılığın göstergelerinden sadece biri.
Teknolojiyi insanla birleştirerek katma değer üretmeyi amaçlayan SAP, “insana yatırım” anlayışı ve toplumsal sorumluluk bilinciyle faaliyetlerini sürdürüyor. Toplumsal sorumluluğun en önemli parçalarından biri olan çevreye de mümkün olduğunca özen gösteriyor. Son dönemlerde bu çalışmalarına daha da hız veren SAP’nin dünyanın dört bir yanında çevre konusunda faaliyet gösteren ve proje üreten üniversitelere ve kâr amacı gütmeyen kurumlara yaptığı yardımların milyonlarca avroya ulaştığını belirtmekte fayda var. SAP, kurum içi operasyonlarını yönetirken veya müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayan çözümler sunarken ana strateji olarak çevresel açıdan sürdürülebilir iş uygulamalarını temel alıyor. Sürdürülebilir yönetimin bir parçası olarak da karbon ayak izini 2020 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltmayı amaçlıyor. SAP bunun yanı sıra, iş ortakları ile birlikte enerji verimliliği, kaynak dağıtımı, karbon ölçümü ve yönetimini içine alan çeşitli sürdürülebilir çözümleri aktif olarak araştırıyor ve geliştiriyor.
SAP yeşil enerjide ilk 100’de
ABD Çevre Koruma Kuruluşu EPA’nın 2014 yılı içinde SAP’nin en büyük 100 yeşil enerji kullanıcısından biri olduğunu açıklaması, şirketin bu konudaki yaklaşımının ve girişimlerinin somut bir kanıtını oluşturuyor. SAP’nin ABD’den bir yılda aldığı 86 milyon kilovat-saat yenilenebilir enerji, şirketin enerji tüketiminin yüzde 100’ünü karşılıyor. EPA’nın tahminlerine göre, bu miktarda yeşil enerji, 12 bin aracın ya da 8 bin Amerikan ailesinin yıllık karbon emisyonu miktarına eşit.
bütüncül bir yaklaşım sergiliyor; EPA’nın listesinde yer almamız da çevre konusundaki çalışmalarımızın başarısını kanıtlıyor. 2008’den bu yana geniş kapsamlı önlemler alarak, yaşadığımız büyümeye karşın, karbon ayak izimizi yüzde 9 oranında azalttık. SAP olarak, doğal kaynakları korumaya ve müşterilerimizin de bu kaynakları korumasına yardımcı olmaya kararlıyız.” SAP’nin yeşil enerji kullanımı konusundaki kararlılığını kanıtlayan bir başka uygulama ise 2014 yılı başlarında açıklandı. Bu yıldan itibaren SAP dünya genelindeki bütün veri merkezlerinde ve tesislerinde yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımına geçmeyi hedefliyor. Kademeli olarak gerçekleştirilecek bu geçiş sayesinde, bulut iş modelini benimseyen SAP’nin karbon ayak izi en aza indirilecek. Üstelik SAP müşterileri de yeşil bulut ortamına taşınarak karbon emisyonlarını azaltacaklar. SAP, ABD’nin en büyük yeşil enerji kullanıcılarından biri olmanın yanı sıra, son yedi yıldır da Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 1 numaralı yazılım ve hizmet şirketi olarak yer alıyor. Küresel kurumsal sosyal sorumluluk vizyonuna paralel olarak SAP, Türkiye’de de “daha iyi bir dünya için topluma ve sosyal yaşama destek” ilkesiyle eğitim ve girişimcilik alanlarında olduğu kadar çevre konularında da yeni projeler geliştirerek hayata geçiriyor.
Elektrikli otomobillerle sürdürülebilirliğe katkı
“Top 30 Tech & Telecom” listesinde de onuncu sırada yer alan SAP, 2014 yılının başlarında veri merkezlerinin ve bütün ofislerinin sadece yenilenebilir kaynaklardan gelen elektrikle çalıştığını açıklamıştı. Böylece SAP, müşterilerini yeşil bulut ortamına taşıyarak faaliyetlerden kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmaya da yardımcı oluyor.
SAP’nin şirket araç filosundaki elektrikli araç sayısını artırması da aynı hassasiyetin ve seçimlerindeki tutarlılığın bir ifadesi. Hedefi, 2020 yılına kadar filosunun yüzde 20’sinin elektrikli araçlardan oluşmasını sağlamak olan SAP, bu araçları yenilenebilir enerjiyle şarj edecek. Ofis binaları ve veri merkezlerinin mevcut politikalarına ek olarak, yüzde 100 elektrikle çalışan şirket otomobillerinin yenilenebilir enerji ile işletilmesini teşvik eden SAP, bu girişimiyle 2007’deki CO2 emisyon oranının yarısına ulaşmayı hedefliyor.
SAP CSO’su (Sürdürülebilirlik Baş Sorumlusu) Daniel Schmid, yeşil enerji kullanımı konusunda şunları ifade ediyor: “SAP, sürdürülebilirlik konusuna
SAP üst yönetiminden Peter Rasper ve Daniel Schmid’in, Haziran 2014’te SAP’nin onuncu elektrikli otomobilinin anahtarlarını teslim aldığını da yeri
29
DOSYA KONUSU: SAP’NİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YAKLAŞIMI....................................................................................................... gelmişken hatırlatmakta fayda var. 2014 sonuna kadar araç filosuna 50 tane daha elektrikli otomobil katmayı hedefleyen SAP, ellinci şarj istasyonunu da SAP’nin merkezinin bulunduğu Walldorf’ta kurmayı planlıyor. SAP ayrıca, elektrikli araçlar ile dolum istasyonları arasında, otomobillerin mevcut şarj kapasitelerini dikkate alarak, daha az enerji tüketimi sunan bir yönetim çözümü üzerinde de çalışmaya başladı. Gelecekteki filo araştırma projesi için, MVV Energie AG, Öko-Institut, University of Mannheim, German Institute for Social-Ecological Research (ISOE) ile birlikte çalışan SAP, 500 SAP çalışanını saha testine yönlendirerek, birlikte çalıştığı bu organizasyonlar ile araştırma yapmayı ve elektronik otomobilleri şirket filosunun bir parçası haline getirmenin optimum yollarını bulmayı hedefliyor.
SAP ile “Çevre, Sağlık ve Güvenlik” SAP’nin geliştirdiği EHS (Environment, Health and Safety - Çevre, Sağlık ve Güvenlik) çözümü ise, şirketlerin
faaliyetlerinin çevre ve çalışanlar üzerindeki etkilerini takip etmelerini ve bu konularda iyileştirmeler yapmalarını mümkün kılıyor. Günümüzde çevre, sağlık ve iş güvenliği konusunda çok miktarda ve karmaşık yasal düzenlemeler bulunuyor. Uyumluluk maliyetleri ve iş riskleri bu alanda şirketleri zorlayan konular olarak karşımıza çıkıyor. SAP EHS ile bu
süreçlerin kontrol altına alınması, şeffaf bir şekilde kontrol edilmesi ve yönetilmesi mümkün oluyor. EHS çözümünün sunduğu önemli avantajlar arasında tehlikeli madde yönetimi ve atık imhası yönetimi bulunuyor. SAP EHS’nin genel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: • Küresel çevre, sağlık ve güvenlik süreçlerini, bağımsız koşullar ve coğrafyalardaki uygulamalara uyarlayarak gerçekleştirme • Tehlikeli maddelerin ve atık ürünlerin güvenli bir şekilde taşınması ve izlenmesi • Çalışanların sağlığını ve refahını sağlamak için tam sağlık yönetimi sunma
TwoGo: “2 işe gidip gelen 1 araç” SAP tarafından çevre ve enerji duyarlılığıyla geliştirilen bir diğer çözüm olan TwoGo adlı araç havuzu uygulaması ise hem şirketlerin sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyor hem de karbon salımını bir nebze olsun azaltmada dünyaya yardımcı oluyor. TwoGo, aynı güzergaha yolculuk edecek kişilerin bulut platformu üzerinde birbirini bulmasını sağlıyor. Tarayıcı, akıllı telefon veya çevrimiçi takvim üzerinden kullanılabilen TwoGo, hızlı ve kolay bir şekilde otomatik olarak yolcu ve sürücüyü eşleştiriyor. Bu sayede hem bireylerin hem de özellikle küçük ölçekli şirketlerin tasarruf edebilmesini kolaylaştırıyor.
30
• Bağımsız ürünlerin ve zararlı maddelerin kısıtlanması (RoHS) ve ömrünü tamamlamış araç düzenlemeleri sayesinde, emisyon yönetimine ilişkin çevresel düzenlemelerin yerine getirilmesi ile iş süreçlerini birbirine uyumlu hale getirerek üretim verimliliğini artırma
SAP yaşamı kodluyor
SAP doğaya, insana ve çevreye sunduğu katkıları, bilimsel çalışmaları destekleyerek de sürdürüyor. iBOL (International Barcode of Life-Uluslararası Yaşam Barkodu) projesinde yer alan SAP, birlikte geliştirdikleri LifeScanner uygulamasını iTunes üzerinden bu yıl içinde kullanıma açtı. Uygulama
DOSYA KONUSU: SAP’NİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YAKLAŞIMI....................................................................................................... şimdilik, gezegenimizdeki 400 binden fazla canlı türüne ait DNA kodlarını içeriyor. Yeryüzünde yaşayan tüm canlı türlerinin sayısının 10 milyon ile 100 milyon arasında değiştiği tahmin ediliyor. Veritabanında tüm canlıların DNA kodlarına yer verebilmek için, projede daha fazla çalışana ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
çalışmalarında “yardım etmek” felsefesini esas alıyor. Bu felsefe, sadece maddi bağışları değil, aynı zamanda kâr amacı gütmeyen organizasyonların aktivitelerine gönüllü kişisel katılımı da kapsıyor. Bu kapsamda SAP Türkiye’nin çevre duyarlılığıyla hayata geçirdiği projeler de şirketin kurumsal ilkeleri ve hassasiyetleriyle örtüşüyor.
Nesli tükenen canlı türlerini düşününce, SAP ve iBOL’un geliştirdiği projenin önemi daha da artıyor. SAP SQL Anywhere çözümlerini kullanan uygulamaya, dileyen herkes analiz için doku örneği göndererek katkıda bulunabiliyor. 80’den fazla ülkede 1500’den fazla üniversite ile bağlantı halinde olan SAP Üniversite İşbirliği Programı (SAP University Alliances Program) ise, uygulama ile toplanan verilerin analiz edilerek SAP HANA ve SAP Lumira yazılımları üzerinden araştırmacıların ve öğrencilerin kullanımına açılabilmesi için gerekli planlamaları yürütüyor.
2011 yılında SAP Türkiye çalışanlarından oluşan gönüllülerin, engelli öğrencilerin öğrenim gördüğü İstanbul Kadıköy’deki Hayriye Kemal Kusun Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’nde çevre düzenlemesi ve iyileştirme çalışmaları bu anlamda hatırlanmaya değer örnekler.
ve çevre” teması çerçevesinde bir dizi etkinlik gerçekleştiren ve İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne bağlı Sosyal Hizmetler Gençlik ve Spor Kulübü sporcularına maddi ve manevi destek sağlayan SAP Türkiye, küresel çaptaki projelere de katkıda bulunuyor. 27 Temmuz-12 Ağustos 2012 tarihlerinde gerçekleşen Arı Olimpiyatları projesi, doğanın ve doğal yaşamın korunmasına dikkat çekmek açısından önemli bir çalışmaydı. “Adopt a Bee” projesi kapsamında herkesin bir arıyı evlat edinmesini teşvik eden SAP, arı nüfusunun çoğaltılması amacıyla her bir arı için Afrika’da yürütülen “Hives Saves Lives” (Hayat Kurtaran
Brezilya’da kök salan yeşil tasarım
Araştırmacıların ve öğrencilerin hizmetine sunulan SAP teknolojilerinin uygulandığı merkezler de pek çok girişimciye örnek olabilecek çevre dostu nitelikler taşıyor. Haziran 2009’da Brezilya’da açılan SAP Labs, SAP’nin sekizinci, Latin Amerika’nın ise ilk SAP merkezi oldu. Sao Leopoldo’da açılan ve 375 çalışana sahip yeni tesisin en dikkat çeken yönü, binanın yapısı ve iç tasarımıydı. Tamamen çevre dostu malzemelerle inşa edilen merkez, sadece yeşil bir bina (green building) olarak değil, aynı zamanda keyifli bir çalışma alanı yaratmak amacıyla da tasarlandı. SAP Brezilya’daki yeşil binası sayesinde Enerji ve Çevresel Tasarım Liderliği (Leadership in Energy and Environmental Design) Altın Sertifikası’na layık görüldü.
SAP Türkiye’den doğal yaşama yerel ve küresel yaklaşım
SAP’nin global çalışmalarına SAP Türkiye de önemli katkılar sağlıyor. Küresel çapta her yıl gerçekleştirilen “Month of Service-SAP Hizmet Ayı” etkinlikleri çerçevesinde, bir ay boyunca sosyal sorumluluk projeleri düzenleyen SAP’nin binlerce çalışanı, çeşitli projelerde gönüllü olarak görev alıyor. SAP tüm sosyal sorumluluk
32
SAP Türkiye, sosyal sorumluluk uygulamaları çerçevesinde gerçekleştirdiği ve eğitim alanlarının daha işlevsel hale getirilmesini amaçlayan bu etkinlik kapsamında, çeşitli spor aletlerinin yer aldığı, 100 metrekarelik tartan zeminli açık hava spor alanı oluşturulmuş, bahçe düzenlemesi, çim ve çiçek ekimi yapılmış ve kuş evleri boyanmıştı. Alanın onarılan duvarları da SAP Türkiye çalışanları ve öğrenciler tarafından boyanarak modern ve sağlıklı bir spor alanı inşa edilmişti. Etkinlik kapsamında ayrıca, öğrencilerin çevrelerindeki canlıları tanımalarını ve bakımlarına katkıda bulunmalarını sağlayacak faaliyetlerde de bulunulmuştu. 2012 yılında ise “spor
Kovanlar) projesine de maddi destekte bulunuyor. Bu projenin bir parçası olan Arı Olimpiyatlarında internet kullanıcıları hem sporcu arılardan birini sahiplenerek bir arının daha hayatta kalmasına destek oldu hem de Londra Olimpiyatlarında ülkelerine verdikleri desteği gösterdi. Bilişim sektörü 2014 yılı boyunca hız kesmeden gelişmeye ve değişmeye devam etti. SAP de yenilikçi teknolojileri ve kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle, firmaların dönüşümlerinin ve büyümelerinin bir parçası olmaya; aynı zamanda insana ve çevreye değer katmaya devam edecek.
KÖŞE YAZISI........................................................................................................................................................................................
GÜLÜMSEYİN, SAP KULLANIYORSUNUZ!
Emrah Çetin, OEM Bölge Satış Yöneticisi – Türkiye & Yunanistan emrah.cetin@sap.com
Mobil cihazların ve ekmeğin ortak noktasının SAP çözümleri olduğunu söylesek ne düşünürsünüz? Günlük yaşantımızda kullandığımız birçok çözüm, hizmet ve ürünün temelinde SAP yazılımları var. Soframızdaki ekmeğin üretim ve dağıtımında (ve hatta mahalle fırınlarında), bankacılık işlemlerimizde, kullandığımız araçlarda, uçak biletlerimizde, alışverişlerimizde, köprü geçişlerimizde, kamu işlemlerimizde ve en önemlisi akıllı telefonlarımız ve mobil cihazlarımızda SAP yazılımları hayatımıza değer katıyor. Bunu, SAP ürünlerini kendi çözümleri altına bütünleştirmiş, dünya çapında 2.000’den fazla OEM çözüm ortağımız ile başarıyoruz. OEM nedir? Eskiden kendi bilgisayarını yapmak isteyenler, farklı bilgisayar parçalarını toplardı. Otomotiv sektöründe de bir arabayı oluşturan farklı parçalar, farklı üreticilerden temin ediliyor. İşte bunlara OEM (Original Equipment Manufacturer) deniyor. Bu deyimi artık yazılım sektöründe de sıkça duyuyoruz. Herhangi bir şirket, kurum ya da organizasyonun, kendi müşterilerine/ son kullanıcılarına sunmak için oluşturduğu çözümün içerisinde kullandığı başka bir üreticiye ait yazılım ürünlerine OEM ürünler ve bu yazılımların lisanslama tipine de OEM lisanslama modeli diyoruz.
34
Bununla ilgili en popüler örneklerden biri Apple ve Google arasındaki iş birlikteliği. Apple iPhone’u piyasaya sürmeden önce başarılı bir harita uygulaması için yeterince teknik güce sahip olmadığı için Google’ın pazar lideri harita ürününü kullanmak üzere OEM anlaşması yaptı. Buna göre satılan her iPhone’un içinde Google’ın harita uygulaması bütünleşik olarak bulunuyor. 40 yılı aşkın tecrübesiyle kurumsal yazılım sektörünün lideri olan SAP, OEM modeli ile 5 ayrı alanda fırsat sunuyor. İş uygulamaları, Veritabanı ve Teknoloji, Analitik Çözümler, Mobilite ve Bulut başlıkları altında, ihtiyaçlarınıza yönelik çözümleri değerlendirebileceğiniz geniş bir OEM ürün yelpazesi var.
İş uygulamaları – SAP Business One
Özellikle KOBİ olarak tanımlanan küçük yapılar için konumlandırılmış tam donanımlı bir ERP paketi olan SAP Business One, OEM modelimizin en popüler ürünlerinden biri konumunda. Dağıtık ve az kullanıcılı yapılarda sunmayı planladığınız ya da sunduğunuz ürün ve hizmetlerinize çok daha fazla işlev ve özellik katacak bir paket.
Veritabanı&Teknoloji - SAP HANA
SAP’nin gözbebeği ve bellek-içi bir veritabanından çok daha fazlası olan SAP HANA platformu, OEM ekosistemimiz için de en cazip ürünlerden biri. HANA platformu üzerine geliştirilen uygulamalar performans, hız ve gerçek zamanlı işlem konularında rakiplerinden her zaman bir adım önde.
Analitik Çözümler-SAP BusinessObjects
Sadece veriyi toplamak değil, veriden doğru ve anlamlı sonuçlar çıkarmak ve bunları sunmak günümüzün
vazgeçilmezi. SAP BusinessObjects ailesi müşterilerinize sunduğunuz çözümlerinize raporlama, öngörü ve analiz konularında üstün yetenekler katacaktır.
Mobilite - SAP Mobile Platform
Geleneksel günlük çözümlerin yerine, SAP’nin vizyoner mobil platformunu kullanarak oluşturacağınız uygulamalar, işletim sistemi, cihaz ve platform bağımsız olarak sunulabilecek ve sizlere en kolay yönetim ve geliştirme imkanlarını sağlayacaktır.
Bulut - SAP SuccessFactors
OEM portföyümüze, en güçlü bulut ürünümüz olan SuccessFactors’ı da katmış durumdayız. Kendi bulut projeleriniz içerisinde ihtiyaç duyabileceğiniz İK ürünlerini SuccessFactors seçenekleriyle şekillendirebilirsiniz. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün, yeter ki sahip olduğunuz ürün, hizmet ya da çözümlerin içerisinde size Zaman, Maliyet, Rekabet ve Teknoloji avantajı sağlayacak yazılımlarla OEM çözüm ortaklığına yelken açın.
Özetle
Zaman: Pazar lideri ve hazır geliştirilmiş yazılımlarla geliştirme ve pazara sunma sürenizi kısaltın. Maliyet: Geliştirme için ek kaynaklar kullanmadan avantajlı OEM fiyatlardan yararlanıp sadece geliştirme değil, destek ve idame maliyetlerinizi düşürün. Rekabet: Çözümünüzün içindeki SAP katma değeri ve gücü sayesinde rakiplerinizin önüne geçin. Teknoloji: Pazar lideri ürünlerle kendi çözümünüze güç katın, SAP’nin üstün teknolojisinden hem siz faydalanın hem de müşterileriniz yararlansın.
35
PORTRE.................................................................................................................................................................................................
“50 YILLIK BİLİŞİM GİRİŞİMİ BİRİKİMİNİN GERÇEK HAYAT ALANLARINA TAŞINMASINA TANIKLIK EDECEĞİZ” Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Avrupa Birliği’nin Lizbon Bildirisi’nde de ifade edilen “kamunun araştırma ve geliştirme desteklerini özel sektöre ulaştırma” konusunda yenilikçi ve dinamik kanalları kullanan, başarılı bir örnek. Ulusal hedefler doğrultusunda kamu ve özel sektör mevzuatları arasında bir köprü görevi üstlenen TTGV, şeffaf, izlenebilir ve etkin bir mekanizma olarak çalışmalarını sürdürüyor.
36
Özel sektörün Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla 1991 yılında kurulan Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), bağımsız ve şeffaf bir kamu-özel sektör ortaklığı modeliyle faaliyetlerini yürütüyor. 2012 yılında Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçilen Cengiz Ultav, inovasyon ve Ar-Ge’nin kuruluşlarda yarattığı dönüşümü, TTGV’nin faaliyetlerini ve Türkiye’de inovasyonun geleceğini SAP Forum dergisine anlattı. TTGV’nin kuruluşundan ve mevcut yapısından kısaca söz eder misiniz? TTGV, 1991 yılında özel sektörün Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin desteklenmesi
amacıyla bağımsız ve şeffaf bir kamuözel sektör ortaklığı modeli ile kuruldu. Bu anlamda ülkemizde bir ilk olan, özgün ve özerk bir model çerçevesinde faaliyetlerde bulunan TTGV’nin 55 üyeden oluşan Kurucular Kurulu kamu kurumları, şemsiye örgütler, özel sektör kurumları ve şahıslardan; Yönetim Kurulu ise, 10 üyesi özel sektör, diğer 5 üyesi de kamu temsilcileri olmak üzere toplam 15 üyeden oluşuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren “Kanunla Kurulmuş Dört Vakıf”tan biri olan TTGV, bu dört kuruluş arasında “Ar-Ge, teknoloji geliştirme ve yenilik” konularına odaklanan tek
............................................................................................................................................................................................................................... vakıf. Aslında kamu programlarının “bağımsız özel yapılar tarafından yürütülmesi” modeli Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaygın olarak kullanılan bir uygulama. Ama TTGV, temsil ettiği modelin kuruluşunun üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen Türkiye’deki tek örnek olmayı sürdürüyor. Vakfın kuruluşunun ardındaki en büyük ihtiyaç neydi? Bu ihtiyaçlar ne ölçüde karşılandı? Türkiye’deki ilk özel sektör odaklı ArGe destek programının yürütücüsü olan TTGV, uzman bir program geliştirici, uygulayıcı ve fon yöneten bir kuruluş olarak ülkemiz adına pek çok başarılı “ilk”in parçası oldu. Hiç şüphesiz, bugün özel sektörün Ar-Ge ve yenileşim faaliyetlerini destekleme hedefinin, kamunun temel politika ve önceliklerinden biri haline gelmesinde TTGV’nin başarıyla yürüttüğü misyonun önemli bir katkısı bulunuyor. Bu anlamda iki Dünya Bankası projesi için Hazine Müsteşarlığı garantisiyle sağlanan finansmanla ülkemizde ilk defa özel sektörün Ar-Ge ve yenilik içeren faaliyetleri ve teknoloji geliştirme projeleri desteklendi. Bu çalışmalar Dünya Bankası açısından da uluslararası seviyede bir başarı öyküsünü ve örnek bir modeli temsil ediyor. TTGV, diğer taraftan 1997 yılında yayınlanan Ar-Ge Tebliği kapsamında, Ekonomi Bakanlığı ve öncesinde Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) ile 2010 yılına kadar geri dönüşlü desteklerin yürütülmesi konusunda çalıştı. “Program Sahibi” ve “Program Yürütücüsü” rolleri üzerine inşa edilmiş bu işbirliği, ülkemizde uluslararası düzeyde en iyi uygulama örneği olarak son derece başarılı oldu. Bu kaynaklar aracılığı ile bugüne kadar yarım milyar doları aşan kaynağın Ar-Ge ve yenileşim faaliyetleri için özel sektöre kullandırılmasını sağladı. Bu kaynakların yüzde 80’i ise KOBİ’ler tarafından kullanıldı. TTGV’nin 1991 yılından beri yürütmekte olduğu geri dönüşlü destekten, pek çok başarılı işletme, farklı ve yeni projelerle faydalanmaya devam ediyor. Desteklenen projelerde sağlanan yüksek ticarileşme oranları ve pazar başarıları da süreçlerimizi doğrulayan sonuçlar olarak bize gurur veriyor. Geri dönüşlü desteğin sağladığı kurumsal tecrübe ve altyapı ile bilginin yeni
girişimcilik yoluyla ticarileşmesine ve yeni girişimlerin büyüme süreçlerinin desteklenmesine yönelik farklı destek modellerini tasarlamak ve geliştirmek üzerine çalışmalarımıza devam ediyoruz. TTGV özellikle 2000 yılından bu yana girişim sermayesi alanında ülkemizde özel girişim sermayesi fonlarının ilk uygulamaları olan İş Girişim A.Ş. ve TURKVEN TPEF-1 fonlarına yatırımcı olarak; Türkiye’nin ilk genel amaçlı erken aşama teknoloji yatırım aracı Teknoloji Yatırım A.Ş.’yi kurarak ve “fonların fonu” olan İstanbul Girişim Sermayesi Girişimi’ne (İVCİ) kurucu ortak sıfatıyla katılarak bu alandaki ilklerin parçası oldu. TTGV’nin uluslararası düzeyde ödül almış ve daha sonra başka ülkelerde de uygulanmış, ozon tabakasına zarar veren maddelerin kullanımdan kaldırılmasına yönelik desteği ile ülkemiz pek çok ülkenin faydalanamadığı bir uluslararası hibe kaynaktan yararlandı ve kısa bir sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyi başardı. Bugün TTGV olarak bu alandaki tecrübemizi, ülkemiz için önemli bir gündem konusu olduğuna inandığımız temiz üretim, üretimde kaynak verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarındaki yeni ve farklı faaliyetlerle sürdürmekteyiz.
TTGV, ülkemizde teknoparkların ilk örneklerinin finansmanına da aracılık etti; bugün yaygınlaşan KOBİ desteklerinin ilk örneğini teknoloji destek hizmetleri desteği ile tasarladı ve uyguladı. TTGV, katma değer sağlayan çözüm odaklı yaklaşımıyla teknoparklar ve KOBİ’lerin oluşturduğu işbirliği ağları ve kümelere yönelik faaliyet ve çalışmalarına devam ediyor. Sizce son dönemde dünya genelinde bilişim teknolojilerinde yaşanan en önemli gelişmeler nelerdir? Yakın geçmişte yaşanan krizin, verimlilik sınırlarını zorlamaya ve somut katma değer yaratmaya odaklı yeni bir dönemin habercisi olduğunu söyleyebiliriz. Son 50 yıllık dönem bilişim girişimi dönemiydi, gelecek 20 yıl ise somutluklar dönemi olacak. Bu dönemde bütün bu 50 yıllık bilişim girişimi birikiminin gerçek hayat alanlarına taşınmasına tanıklık edeceğiz. Yenileşim ve teknoloji gerçek yaşamın içine yerleşecek, yeni verimlilik ve kolaylık katmanları yaratılacak. Bu dönemde gerçek hayatın içindeki alanlarda bilişimi, dijital ve mobil teknolojileri bir araya getiren uygulamalarla dijital sınırlar zorlanacak ve bu katmanlar kişiselleştirme tabanının üzerine oturacak. Eskiden, sistemlerin arz tarafında olduğu
37
PORTRE................................................................................................................................................................................................. dönemlerde neredeyse boşlukta mucize yaratmaya çalışılıyordu; bu dönemde ise ülkelerin uluslararası rekabet gücünü, çoklu alan takım oyunu, bilimsel ve yenileşimci işbirliği, yaratıcı yüksek katma değeri talebin merkezine yerleştirme becerileri belirleyecek. TTGV özellikle inovasyona odaklanan bir kuruluş. Özellikle son dönemde “start-up” ya da “maker” gibi kavramlar hayatımıza giderek daha fazla giriyor. Türkiye bu açıdan ne durumda? Son dönemde “açık inovasyon” iş modeli, uzun bir kurumsal geçmişe sahip tutucu organizasyonlar da
dâhil pek çok kuruluşun kurumsal değişim için kullandığı bir şablon haline geldi. Çok basit olarak “açık inovasyon” iş modeli, kuruluş dışındaki bilgi ve yaratıcılığın, sunulan ürün ve hizmetlerin rekabetçiliğini artıracak şekilde yeni değer yaratmak üzere kullanılmasını, değer yaratabileceği ürün ve hizmet platformlarının ise kuruluş tarafından geliştirilerek yönetilmesini kapsıyor. Kuruluşlar “açık inovasyon” iş modelini kullanarak farklı uzmanlıkları öngördükleri risk ve maliyetlerle idame etmek yerine, marka değerlerine, esas ürün ve hizmet platformlarının yönetimine odaklanabiliyor.
Diğer taraftan TTGV’nin misyonunu ilgilendiren alanlarda hızlı bir paradigma değişimi var. Bu değişime paralel olarak, özel girişimin bu alana yönelik ilgi ve yetkinliklerinde de hızlı bir gelişim gözleniyor. Sürdürülebilir küresel rekabetçilik için henüz karmaşık bir ekosistemin erken safhalarında olan Türkiye’nin dünyadaki konjonktüre paralel olarak gelişmiş bir ekosistemi idame etmek zorunda olduğu çok açık. Oluşan yeni paradigma, değer yaratma süreçlerinde paranın önemini azaltırken, başta bilgi ve yaratıcılığa erişmek ve yönetmek olmak üzere, karmaşık, nakdi olmayan değer ve yetkinlikleri ön plana çıkarıyor. Son dönemde TTGV hangi çalışmaları yürütüyor? TTGV’nin aktif olarak öz kaynakları ile yürüttüğü İleri Teknoloji Geliştirme Projeleri (İTEP) ve Çevre Projeleri (ÇP) destekleri olmak üzere iki destek programı bulunuyor. İTEP kapsamında Tarımsal Atıklardan Yüksek Katma Değerli Biyoürün Üretim ve Teknolojileri, İleri Malzeme Teknolojileri ve Hassas Üretim Teknikleri, Yenilenebilir Enerji Üretimi, Depolaması ve Dağıtımına Yönelik Teknolojiler, Gıda ve Biyomedikal Teknolojileri, İklim Değişikliğine Uyum Teknolojilerine dair içerikleri ve örnek oluşturacak geliştirme ve uygulama projelerini teşvik edecek pilot uygulamaları destekliyoruz.
Cengiz Ultav kimdir? 1950 yılında Eskişehir’de doğan Cengiz Ultav, Ankara Fen Lisesi’nin ardından ODTÜ’de Elektrik Mühendisliği, Bilgisayar ve Kontrol Opsiyonu lisans ve lisansüstü derecelerini tamamladı. Daha sonra, Hollanda Philips International Institute’ta da eğitimini başarıyla tamamlayarak diplomasını aldı. Türkiye’de BİMSA ve İnfo firmalarında, yurtdışında ise Dornier System GmbH’da teknik görevler ve yönetim görevleri aldıktan sonra, NCR firmasında Genel Müdür Yardımcısı, Sun Microsystems’da Genel Müdür olarak çalıştı. Aynı dönemlerde Koç, Sabancı, Eczacıbaşı Gruplarına danışmanlık hizmetleri verdi. Cengiz Ultav ayrıca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) için Vietnam’da danışmanlık yaptı. Bilişim alanında gerçekleştirdiği çalışmalar nedeniyle 2005 yılında Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Ömür Boyu Hizmet ödülüne layık görüldü. Cengiz Ultav, 1995 yılından bu yana Vestel Elektronik A.Ş.’de yönetim takım çalışmalarının içinde yer alıyor ve Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Türkiye Bilişim Vakfı ve Unix Kullanıcıları Derneği kurucu üyesi olan Ultav, Microsoft’un Çözüm Geliştirme Disiplini konusunda sertifikalı danışmanlık da yapıyor.
38
TTGV Çevre Projeleri ile de çevre teknolojileri (temiz üretim/ sürdürülebilir üretim) ve enerji verimliliği alanlarında sanayi kuruluşları tarafından gerçekleştirilen uygulama projelerine finansman desteği sunuyoruz. Bu kapsamda, sanayicimizin çevre performansını artırıp üretim maliyetlerini düşüren ve dolayısıyla rekabet gücünü artıran uygulamalar destekleniyor. Sanayici tarafından uygulanan bu projelerde yerli teknolojilere öncelik verilmesi suretiyle bu tür teknolojilerin yerli olanak ve kaynaklarla geliştirilmesi ve üretilmesinin de dolaylı olarak teşvik edilmesi hedefleniyor. TTGV’nin geleceğe yönelik kurumsal gelişimi için belirlediği eksenlerden birisi de İktisadi İşletmesi üzerinden yürütmekte olduğu proje yönetimi ve danışmanlık hizmetleri. Bu
...............................................................................................................................................................................................................................
konuda sponsorlar ve faydalanıcıların ihtiyaçlarını doğru değerlendiren, farklı tecrübe ve uzmanlıkları TTGV markası altında bir araya getiren farklı ürün ve hizmetler sunuyoruz. Örneğin, Ar-Ge projeleri izleme deneyimimizle, INOREKA markası altında şirketlerin mevcut Ar-Ge inovasyonları da olmak üzere yönetim süreçlerini inceleyerek, daha rekabetçi olabilmeleri için onlara tavsiyelerde bulunuyoruz. Uluslararası işbirlikleri kapsamında Avrupa Teknoloji Uygulama kuruluşu olan TAFTIE ağında 1997 yılından beri aktif üye olarak beraber çalıştığımız diğer Avrupa inovasyon ajansları ile AB projelerinde ortaklıklar yürüterek işbirliğimizi geliştiriyoruz. Türkiye ve bölgesine yönelik faaliyet gösteren, ABD’de yerleşik kuruluşlar ile işbirliği uygulamaları gerçekleştiriyoruz. KOBİ’lerin Ar-Ge sonuçlarını ticarileştirebilmelerine yardımcı olmak üzere danışmanlık ve koçluk hizmetlerinin tasarlanması ve test edilmesi amacını taşıyan 7.Çerçeve Programı Ticarileştirme Projesi; 7 AB üyesi ortak ile yürüttüğümüz eko-inovasyon projelerine ivme kazandırmasıyla öne çıkan, politika araçlarını ve uygulamalarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilecek ECOPOL projesi; Teksas Austin Üniversitesi
IC2 Enstitüsü ile Bilkent Cyberpark işbirliğiyle, finansmanı ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından sağlanan BOOST programı kapsamında gerçekleştirdiğimiz UTTP Uygulamalı Teknoloji Ticarileştirme Programı bu çalışmalardan sadece birkaçı... Sosyal sorumluluk alanında yürüttüğümüz faaliyetler için sağladığımız proje finansmanının özellikle teknolojinin sosyal sorumluluk alanı ile kesiştiği sağlık, çevre, eğitim vb. uygulamalarında da açılımlar sağlamaya başladık. Bu alanda BaküTiflis-Ceyhan Boru Hattı Konsorsiyumu ile yürüttüğümüz Endüstriyel Simbiyoz projesinin olumlu bir referans ve tecrübe olduğunu düşünüyoruz. Benzer projelerin geliştirilmesi için gerekli temas ve faaliyetleri yürütüyoruz. Diğer taraftan TTGV, geliştirdiği ürün ve hizmetler ile Ekonomi Bakanlığı tarafından uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi ve desteklenmesi için sağlanan desteklerden yararlanmayı sürdürüyor. Bunun dışında TTGV kurduğu ulusal ve uluslararası paydaşların işbirliği ile Ankara Kalkınma Ajansı ve İzmir Kalkınma Ajansı’ndan, Avrupa Birliği’nin CIP ve FP programları kapsamında sağladığı
proje desteklerinden farklı projeler ile yararlanmaya devam ediyor. Son dönemde özellikle ön plana çıkarmak istediğiniz başka bir proje var mı? Az önce de değindiğim gibi, yakın geçmişte yaşanan kriz beraberinde yeni bir dönemi getirdi. Çoklu alanların içerisinde biyoteknoloji, biyomedikal, sağlık, ileri tıp teknolojileri ve yaşam bilimleri, nano-teknolojiler, temiz üretim, yenilenebilir enerji ve eğitim teknolojileri etkileşim ve katma değer potansiyeli en yüksek alanlar olarak ön plana çıkıyor. Dünyadaki değişimi göz önüne alarak yeni iş modelimiz kapsamında geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerin paydaşlarımızın farklı destek ve faaliyetlerini tamamlar nitelikte olmasına ve TTGV’nin sosyal sermayesine değer katarak kaynak verimliliğini sağlamasına dikkat ediyoruz. Bunun bir uygulaması olarak son dönemde Ankara’da Bilkent Cyberpark ofisleri içerisinde Kıvılcım markası ile bir tasarım üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Diğer taraftan Yeşil Gelecek Hızlandırıcı Fonu’nun farklı paydaşlarımızın destek ve faaliyetlerini tamamlar nitelikte geliştirilmesine çalışıyoruz.
39
HAYATIN İÇİNDEN...............................................................................................................................................................................
“DAĞCILIK BİR YOL; ZİHİN İLE BEDENİ EĞİTEN ZORLU BİR YOLCULUK.” Kariyer seçimini profesyonel dağcılıktan yana yapan Tunç Fındık, aynı zamanda yazar, dağ rehberi, eğitmen ve bir motivasyon konuşmacısı. Fındık, 24 yıllık tırmanış geçmişinde dünya çapında 750’den fazla zirveye ulaşmış. Tunç Fındık’ın ortaokulda doğa yürüyüşleri ve kampçılıkla başlayan doğa ve spor hayatı, üniversite yıllarında tırmanış ve dağcılıkla tanışmasıyla bambaşka bir yöne evrilmiş. 2001’de kariyerini tamamen dağcılık üzerine kurmaya karar veren Fındık, sekiz yıldır 14x8000 zirve projesine odaklanmış durumda. Projenin kalan dört zirvesini ise 2-3 yıl içinde bitirmeyi planlıyor.
40
Dağcılığa, tırmanışa ilginiz nasıl ve ne zaman başladı? Arazide olmayı her zaman çok sevdim; ortaokuldan bu yana doğada kampçılık, yürüyüş yapıyorum. Ancak her nasılsa, çok küçükken dağcı olmak gibi düşünce aklımın ucundan geçmiyordu. Çünkü o zaman Türkiye’de dağcılık ve tırmanış popüler sporlar değildi. Benim de bu konuda hiç fikrim yoktu.
Dağcılık sporuyla Bilkent Üniversitesi Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü’nde tanıştım. Dağcılığın önemli bir parçası olarak teknik tırmanış, kaya ve buz tırmanışını öğrendim ve çok sevdim. Dağlarda olmak bana daima enerji, ilham verdi ve ruhen beni çok etkiledi. Dağların en büyüleyici yanı, ışığın devamlı değiştiği, perspektifin hep farklılaştığı, müthiş manzaralar oluşturan sihirli yerler olmaları bence. Oradaki görsellik ve ışığı başka yerde bulamazsınız, çünkü hava çok duru, güneş çok güçlüdür. Bulutların üzerinde, lacivert gök ve beyaz kar, turkuaz buz, sarı veya siyah kayalar, günbatımı ve doğumunda
............................................................................................................................................................................................................................... gökkuşağının tüm renkleri, geceleri özellikle 5 bin metre üzerindeki zifiri karanlıkta yıldızlar ve samanyolunun muazzamlığı! Ayrıca o müthiş sessizlik ve sakinlik... Manzarayı seyrederek açıkta uyumak, hiçbir şeye değişmeyeceğim bir deneyim benim için. İlk tırmanışınızı nerede gerçekleştirdiniz? Nasıl izler bıraktı sizde? Dağcılık anlamında ilk tırmanışım 1990 yılında İç Anadolu’daki Hasandağı volkanına bir kış çıkışı oldu. Aslında karda bir yürüyüşten ibaret olan bu tırmanışta, o zamanki Bilkent Üniversitesi Dağcılık Kulübü’ndeki dostlarımla olan paylaşımlarımız güzeldi. Zaten dağcılığı beraber yaptığınız kişiler, partnerleriniz olayı güzel kılarlar. Zirveye varmak heyecan vericiydi ancak faaliyetin bütünü -sohbetler, tarihi bir kilise yıkıntısında kar üzerinde açıkta yatmak, benzin ocağında pişen ton balıklı makarnao dağ gezisinden en çok aklımda kalanlar. Yükseklik olarak 5000 metre üzerindeki ilk zirvem, Kırgızistan’daki 7010 metrelik Khan Tengri Dağı olmuştu. İlk 8000’lik zirvem ise, Nepal’deki, dünyanın en yüksek doruğu olan Everest’ti. Dağcılığı kariyer olarak seçişiniz nasıl oldu; önceleri farklı bir kariyer planınız var mıydı? Hiçbir kariyer planım yoktu; Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra, bir süre Başkent Üniversitesi’nde Turizm Uzmanı olarak görev yapmıştım. Dağcılık yaşantımda Türkiye Dağcılık Federasyonu ile yolum kesişti ve milli sporcu olarak ülkemizi yurtdışı çıkışlarda birçok kez temsil ettim. 2001 yılında Everest’e tırmanışımın ardından akademik yaşantımı terk ederek, dağcılıkta profesyonel boyuta geçmeye karar verdim ve o zamandan beri toplam 11 adet 8000 metrelik dağa çıktım. 24 yıllık dağcılık ve tırmanış geçmişimde Türkiye’de 350’den çok ilk çıkış, yeni rota ve ilk kış çıkışı yaptım; tüm dünyada 750’den çok zirveye ulaştım. Şu anda profesyonel tırmanıcı, yazar, dağ
rehberi, eğitmen ve motivasyon konuşmacısı olarak hayatıma devam ediyorum. Dünyaca ünlü outdoor ekipman ve giyim markası The North Face’in de Türkiye atletiyim. Kısacası, gri ve monoton okul hayatından kaçmak için başlayan maceram, vazgeçilmez bir hayat tarzına dönüştü benim için. Dağcılıkta önceden yapılan planlar, pratikte ne ölçüde uygulanabiliyor? Doğrusu oldukça iyi şekilde uygulanabiliyor. Planı yapan kişinin tecrübesi ve eğilimleri bunda etkin rol oynuyor. Zaten plansız, programsız dağcılık ve tırmanış olmaz. Tabii dağlar sürprizlerle dolu, bu yüzden her planda bir esneklik payı bulundurmakta fayda var. Hava, arazi veya ekipten kaynaklanan beklenmedik değişikliklerle planlar da değişebiliyor. Unutmamak gerekir
ki dağcılık bir spordur ve en önemlisi can sağlığıdır; hiçbir plan, hayattan daha değerli olamaz. Dağcılık için bireysel bir spor mu, yoksa ekip sporu mu demek daha doğru sizce? Tırmanışta işbirliğinin, “zorlukları aşmada” nasıl bir önemi var? Bu anlamda sizde iz bırakan bir anınız var mı? Dağcılık bireysel bir spordur ancak en iyi ve tatmin edici türü, ekiple yapılanıdır. Tırmanışlarımı tek başıma da yaptığım oluyor çünkü onun tadı da bambaşka... Ancak genelde en az iki kişiden oluşan bir ekiple tırmanıyorum. Dağcılık temelde bir takım sporudur ve dağın sunduğu zorluklar ancak paylaşımla aşılabilir. Dağ ne kadar teknik ve zorlu tırmanış içeriyorsa, beraber gidilen partnerin becerisi, doğru yaklaşımı ve önemi
41
HAYATIN İÇİNDEN...............................................................................................................................................................................
de o kadar artıyor. Çok stresli, riskli ortamlarda bir arada bulunacağınız partneriniz iyi bir tırmanıcı olmalı; mantıklı, teknik ve tecrübe olarak size eşdeğer ve en önemlisi de sizinle benzer kafa yapısına sahip, birlikte iyi zaman geçirebildiğiniz bir kişi olmalı. O, zor anda sizi kurtaracak, hatta hayatınızı tamamen emanet ettiğiniz yegane kişidir; aynı şey onun için de geçerlidir elbette. Pek çok insanla tırmandım; çok sevdiğim bazı partnerlerimi, bir kısmı dağcılık kazalarında olmak üzere kaybettim. Tabii ki bunların hepsi bende derin izler bıraktı. Dağcılık ve tırmanışın kişisel gelişime veya iş yaşamına nasıl bir etkisi var? Dağcılık bir yol; zihin ile bedeni eğiten zorlu bir yolculuk... İnsanı devamlı değiştiren, dünyaya bakışını farklılaştıran, gerçek evreni tanımasını, kendini bulmasını sağlayan bir yolculuk... Üstelik dağcılık, doğası gereği günümüzün aşırı konforlu hayat görüşüne zıt bir manifestoya sahip; sunduğu ortam daima zor ve tehlikeli. İnsan ruhunun gerçek yüzünün ortaya çıkması ve terbiye olması için zorluklarla sınanması, iradeli olmayı öğrenmesi, nefsine hakim olmayı bilmesi gerekir. Bu da ancak ağır ve zorlu koşullarda olabilir; yüksek dağlar, tırmanışlar gibi... Dağcılık, yoğun felsefeler içeren bir spor ve bu yönüyle diğer sporlardan ayrılıyor. Dağların zor koşulları insanın
42
varoluşundaki doğal hislerini, altıncı hissini geri kazanmasını sağlıyor. Bu da durumsal farkındalığımızı artırıyor. Bireyin dünyadaki gerçek yerini anlaması, evrenle bütünleşmesi için de birebir. Tüm bu yönleriyle dağcılık, kişisel gelişim için önemli. İş dünyası da dağcılığın ufak bir simülasyonu gibi adeta; tek fark, iş hayatında tüm kayıplar para veya imajdan ibaretken, dağcılıkta kayıp, can ve sağlıktır. Sekiz yıldır devam ettirdiğiniz ve 14x8000 adını verdiğiniz bir projeniz var. Bu projeye kendinizi nasıl motive ettiniz, nasıl bir takvim belirlediniz? Türkiye’den ve dünyadan başka örnekler var mı? Türkiye’de bu projeyi yapan veya
yapmaya girişen başka kimse yok. Şu ana dek tırmandığım 11 adet 8000 metrelik zirve ile Türkiye’de en çok 8000’lik zirveye çıkan kişi oldum. Yeryüzünde zirvesi 8000 metreyi aşan 14 dağ var ve bunların tümü Asya’nın Himalaya-Karakurum zincirinde, Çin (Tibet), Pakistan, Nepal’de bulunuyor. Bu zirvelerin tümüne tırmanışı içeren 14x8000 projesiyle 2006 yılından beri ilgileniyorum. Bugüne dek, farklı rotadan 2 kez Everest dahil olmak üzere, 11 adet 8000’lik dağın zirvesinde bayrağımızı dalgalandırdım. Riskleri, tehlikeleri, zorluğu nedeniyle tüm dünyada haklı olarak “dağcılığın olimpiyatı” da denen, ancak olimpiyat madalyası kazanmaya kıyasla çok daha riskli, tehlikeli ve uzun soluklu olan bu projenin yarısından çoğunu, gerçekten büyük maddi ve manevi zorluklara katlanarak bitirdim. Kalan son 4 adet 8000 metrelik zirve tırmanışımı da iki veya üç yılda bitirmeyi planlıyorum, tabii sponsor bulma durumuma göre bu plan değişebilir. Özellikle yüksek irtifa tırmanışlarını daima sponsor desteğiyle yapmak gerekiyor; bu bağlamda sponsor arayışım da sürekli devam ediyor. 8000 metrelik zirvelere çıkışta gereken finans, ekipman, sağlık ve diğer hizmetler için bir dizi sponsor ve destekçim halihazırda var. 15 farklı ulustan 35 kişi bu projeyi tamamladı. Bunlardan bir kısmı bugün hayatta değil; bitirmeye yakın hayatını kaybeden 4 kişi var bildiğim kadarıyla. Bugüne dek farklı milletlerden 100’den fazla kişi 8000 metrelik zirveye çıkmış; birkaç kişi de benim gibi 14x8000 projesini tamamlamaya çalışıyor. Yakın çevremde yabancı dostlarımdan 14x8000 projesini bitiren İtalyan Mario Panzeri ve iki Nepalli dostum, Mingma Sherpa ve Chhang Dawa Sherpa var. Türkiye’de ise tamamlamayı bırakın, henüz bu projeye yeltenen bir kişi bile yoktu. İşte o kişi ben olacağım! 8000 metrelik çıkışlar dağcılık sporunda büyük önem taşıyor. 8000’lik tırmanış zorlu bir yol, ancak severek yapıyorum; çünkü yüksek dağlarda kendimi daima iyi hissediyorum ve bu konuda motivasyonum her zaman çok yüksek.
SAP’NİN EN PRESTİJLİ ÖDÜLLERİNDEN PARTNER EXCELLENCE SAHİBİNİ BULDU SAP’nin yılda dört kez düzenlediği uluslararası Partner Excellence Ödülleri kapsamında, Vektora 2014’ün ikinci çeyreğinde ödül aldı. Vektora’nın yenilikçi SAP HANA Migration yaklaşımı; SAP HANA, Bulut ve Mobil yol haritasına çabuk adapte olması jüriyi etkiledi ve böylece Vektora bu ödülün sahibi oldu. Vektora SAP platformlarına adaptasyon sürecindeki inovasyonlar, pazara çıkış stratejileri ve aktif pipeline kriterlerine göre yapılan değerlendirme sonucunda tüm EMEA iş ortakları içinde bir adım öne çıkmayı başardı.
ŞEKERBANK, SAP BI 4.1 MIGRATION İLE MAKSİMUM VERİM HEDEFİNE ULAŞTI Şekerbank’ın maksimum verim için başlattığı İş Zekası projesindeki iş ortağı tercihi D-CAT Technologies oldu. Mart 2014’te başlayan “SAP BI 4.1 Migration” projesi kapsamında, Şekerbank’ın halihazırda verinin bilgiye dönüşüm sürecinde karar destek sistemi olarak kullanmakta olduğu SAP BusinessObjects İş Zekası Platformu 3.1 versiyonu, özellikle mobil bilgi erişiminde son teknolojilerden maksimum fayda sağlayan SAP BusinessObjects İş Zekası Platformu 4.1 versiyonuna yükseltildi. 2 farklı SAP BI 3.1 ortamında bulunan İş Zekası platformu tek bir çatı altında toplanarak tüm raporlar SAP BI 4.1’e aktarıldı. Toplam 80 adam/gün süresinde tamamlanan projeyle, cluster olarak kurulan SAP BI 4.1’in 64 bit yapısı sayesinde performansın yükseltilmesi sağlandı. Geçiş esnasında 10.000 rapor test edildi. 3 aylık sürede başarıyla sonuçlanan proje, maksimum verim hedefine ulaşılmasına önemli bir destek sağladı.
SAP, CONCUR İLE DÜNYANIN EN BÜYÜK İŞ AĞINI DAHA DA GENİŞLETİYOR SAP SE bünyesindeki SAP America, Inc. ile Concur Technologies, Inc. şirketi satın alma anlaşması imzaladı. 150’yi aşkın ülkede 23 binden fazla müşterisi, 4200 çalışanı ve 25 milyon aktif kullanıcısı olan Concur, seyahat ve masraf (T&E) yönetimi yazılımlarında lider konumda bulunuyor. Ariba, Fieldglass ve son olarak Concur satın almasıyla SAP, dünyanın en büyük iş ağının sahibi oluyor. SAP, Concur satın
almasıyla yılda 600 milyar dolardan fazla tutarda işlem yapacak, 25 farklı endüstriyle sorunsuz ticaret ilişkileri yürütecek ve dünya genelinde yıllık 1,2 trilyon dolarlık seyahat harcamalarını yönetecek. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde Concur çözümleri, SAP HANA tabanlı yeni SAP Business One Cloud çözümünü tamamlayarak her ölçekten işletmeye çok güçlü bir çözüm portföyü sunacak.
ENERJİ DAĞITIM SEKTÖRÜNDE BİR İLK: EWE HOLDING SAP BPC PROJESİ IBSS, SAP çözümlerindeki uzmanlığını EWE Holding’in hizmetine sundu. Nisan 2014’te planlama süreciyle başlayan SAP BPC projesinin geliştirme aşaması da Haziran 2014 sonunda tamamlandı. Temmuz-Eylül dönemindeki testlerin ardından EWE Turkey Holding SAP BPC projesi Ekim başı itibarıyla canlı kullanıma geçti.
kapsıyor. Böylece toplam beş şirketin hem bütçeleme açısından hem de fiili açıdan konsolidasyonu sağlanıyor.
Projenin iki fazı bulunuyor. Kayserigaz, Bursagaz, EWE Turkey Holding ve Enervis çerçevesinde gerçekleştirilen Bütçe uygulaması sayesinde bu dört şirket de artık bütçelerini SAP sistemi üzerinden entegre bir şekilde hazırlayabiliyor. Projenin ikinci fazı olan Konsolidasyon ise söz konusu dört şirketin yanı sıra EWE Enerji’yi de
Bütçeler, Türkiye’de geçerli olan Vergi Usul Kanunu’na uygun şekilde hazırlanıyor. Türkiye’deki şirketler ile holding arasında konsolidasyon sağlandığı için, bu bütçeler otomatik olarak IFRS’e (Uluslararası Finansal Raporlama Sistemi) uygun hale dönüştürülüyor. Böylece hem zaman hem de emek tasarrufu sağlanıyor.
EWE Turkey Holding SAP BPC projesi sayesinde, holding genelinde bütçe süreçleri tek merkezden yönetilebilir hale geldi. Hazırlanan bütçeler, Almanya’daki EWE AG’nin kullandığı SAP sistemine otomatik olarak yükleniyor. Veri toplama ve giriş işlemleri de doğrudan sistem üzerinde yapıldığı için, kullanıcı kaynaklı hatalar minimize ediliyor.
43
HABERLER...........................................................................................................................................................................................
PEPSICO, SAP BUSINESSOBJECTS ÇÖZÜMLERİYLE FARK YARATTI Dünyanın lider yiyecek içecek şirketlerinden PepsiCo, Metric danışmanlığında kurguladığı SAP BusinessObjects Ana Veri Yönetimi (MDM) süreciyle sistemler arası tutarlılığı sağlayıp doğru ve tutarlı raporlar ve analizler üreterek, rekabet gücünü artıracak, fırsat alanları oluşturabilecek analizler yapabilir hale geldi. Projede Fritolay ve Pepsi İçecek gibi alanında lider operasyonlar tek ERP sistemine entegre edilerek pazarda daha güçlü, daha efektif ve aktif bir konuma taşındı.
Projede kullanılan SAP BusinessObjects çözümleri (Data Services, Information Steward, Web Intelligence) daha verimli planlar ve analizler yapabilme kabiliyetini getirdi. Hatalı ve eksik veri girişlerinin önceden fark edilerek daha hızlı aksiyonlar alınması sağlandı. Tüm sistemlerde aynı veriler kullanılarak veri bütünlüğü elde edildi ve böylece raporlarda ve analizlerde ortak bir yapı oluşturuldu. Veri Geçişi (Data Migration) çözümüyle, her iki farklı sistemde bulunan data entegre edilerek tek bir operasyonel sistem haline getirildi.
ÜSTÜNBERK HOLDİNG FİNANSAL RAPORLAMA SÜRECİNİ SAP İLE GÜÇLENDİRDİ Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren Üstünberk Holding, finansal verilerin raporlama sürecinde, Detaysoft danışmanlığında SAP çözümlerini tercih etti. Holding, günlük ve aylık raporlama süreçlerini artık SAP Hazine ve Risk Yönetimi (TRM) modülü üzerinde gerçekleştiriyor. SAP kolay entegrasyon süreci, müşteri destek hizmetleri, geliştirilmeye açık
yapısı ve gelişmiş Hazine ve Risk Yönetimi (TRM) çözümleri ile süreçlerde iyileştirme ve uzmanlaşma sağlayarak tercih sebebi oluyor. Üstünberk Holding gelecekte de SAP sistemlerinin sektörel ve yasal gelişmelere, yeniliklere ve düzenlemelere anlık olarak uyum sağlama kapasitesinden faydalanmayı amaçlıyor.
ADEL, SAP TEKNOLOJİLERİYLE İŞ SÜREÇLERİNE HIZ KAZANDIRIYOR Türkiye’de yazım, çizim, boyama ürünleri pazarının lideri Adel için SAP ve Anadolu Bilişim’in geliştirdiği projede malzeme yönetimi (MM), satış dağıtım (SD), üretim planlama (PP), kalite kontrol (QM), bakım yönetimi (PM), maliyet muhasebesi (CO) ve finansal muhasebe (FI) modülleri canlı kullanıma alındı. Adel, raporlama yeteneklerini artırarak SAP ile uluslararası standartları yakaladı.
44
Depo otomasyon sistemleri ve saha satış sistemleriyle tam entegrasyon sağlandı. Ayrıca Adel’in e-faturaya geçişi sorunsuz şekilde tamamlandı. SAP çözümleriyle Adel, aylık satış tahminlerinin, iç piyasa ve ihracat siparişlerinden etkilenmeyeceği bir yapı kurmuş oldu. Adel, mamullerini tek bir ekrandan planlayabilirken, muhasebede yapılmış olan tüm gider ve gelir kayıtlarını tek merkezden kontrol edilebiliyor.
FİLLİ BOYA’DA SAP FSCM KREDİ YÖNETİMİ İLE RİSKLER KONTROL ALTINDA Filli Boya, GoLive Danışmanlık ile 4 ay sürecek ve Ocak 2015’de devreye alınacak SAP FSCM-CM projesine başladı. Proje kapsamında SAP FSCM-CM (Finansal Tedarik Zinciri Yönetimi-Kredi Yönetimi) modülü devreye alınacak. Projenin hayata geçmesiyle birlikte bayi sistemlerindeki, BW ve ECC sistemlerindeki finansal ve lojistik bilgiler tek bir havuzda toplanarak parametrik, şeffaf ve etkin bir kredi risk yönetimi politikası SAP sisteminde uygulanacak. Kredi risk kontrolü için gerekli olan farklı sistemlerde kapsamlı ve güncel bilginin sağlanması ile birlikte kredi risk değerleri her gün değerlendirilerek yeniden belirlenecek. Proje sayesinde ödemelerdeki açıkların azaltılması, şirket genelinde otomatik, şeffaf ve proaktif kredi politikası oluşturulması, kârlı müşterilere odaklanarak müşteri ilişkilerinin iyileştirilmesi hedefleniyor.
İNCİ AKÜ KESİKLİ ÜRETİME GEÇİŞ PROJESİ SAP İLE CANLI KULLANIMA ALINDI SAP iş ortağı ACRON, İnci Akü Kesikli Üretime Geçiş projesini başarıyla canlı kullanıma aldı. İnci Akü’de mamuller ve bir kısım yarı mamullerde seri üretim yerine artık kesikli üretim kullanılacak. Projeyle ara stokların daha sağlıklı tespit edilmesi sağlanarak seri üretimden kaynaklanan sorunlara da çözüm üretildi. Böylece anlık doğru stok değerlerine ulaşılması sağlandı. Aynı zamanda, iş emrinin herhangi bir aşamasında “Plan/Fiili Maliyet Değerleri” raporlanabilir hale getirilerek, üretim analiz raporları daha etkin kullanılabilecek şekilde kullanıma alındı.
Çözümevi 17 yıllık iş tecrübesiyle
SAP EHS projelerinizde çözüm sunmak için yanınızda!
R
G
B
C M Y K
R
G
B
C M Y K
182
35
53
16 92 73 4
2
122
146
86 29 31 1
Askent Sokak Kosifler İş Merkezi A Blok No:3/A Kat:5 İçerenköy, Ataşehir-İstanbul
+90 216 467 14 58 +90 216 302 85 83
info@cozumevi.com